You are on page 1of 91

TULIN BUMIN

Tartlan Modernlik: Descartes ve Spinoza

S T A N B U L

TARTIILAN MODERNLK: DESCARTES VE SPNOZA

Tlin Bumin 1949 ylnda dodu. 1971 ylnda D.T.C.F. Fel sefe Blm'n bitirdi. Fransa'da Sorbonne-Paris I niver sitesi'nde Marcuse, CoUeti ve Lukcs'm praksis felsefelerin de gereklik ve aklsallk ilikisi konusunda felsefe doktora s yapt. u anda Galatasaray niversitesi Felsefe Blm Bakan olarak almaktadr.

Tlin Bumin'in YKY'deki kitaplar:


Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza (1996)
Hegel - Bilin Problemi, Kle-Efendi Diyalektii, Praksis Felsefesi (i8)

TULIN BUMIN

Tartlan Modernlik: Descartes ve Spinoza

S T A N B U L

Yap Kredi Yaynlar - 757 Cogito - 49 Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza / Tlin Bumin Dzelti: mer Aygn Kapak tasarm: Nahide Dikel Bask: Acar Basm ve Cilt San, Tic, A,, Beysan Sanayi Sitesi, Birlik Caddesi, No: 26, Acar Binas 34524, Haramidere - Avclar / stanbul Tel: (O 212) 422 18 34 Faks: (O 212) 422 18 04 www,acarbasim,com 1, bask: stanbul, Aralk 1996 4, bask: stanbul, Ocak 2010 ISBN 978-975-363-556-7 Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Sanayi ve Ticaret A,, 2005 Sertifika No: 12334 Btn yayn haklar sakldr. Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa almlar dnda yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz. Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A,, Yap Kredi Kltr Merkezi stiklal Caddesi No, 161 Beyolu 34433 stanbul Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23 http://www,ykykultur,com,tr e-posta: ykykultur@ykykultur,com,tr nternet sat adresi: http://alisveris,yapikredi,com,tr

NDEKLER

nsz 7 I. BLM Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans 9 II. BLM Kartezyen Dnya Tasarm 34 III. BLM Sorgulanan Modernlik: Heidegger ve Cogito 50 IV. BLM Spinoza 65 Ethica, "yi ve Ktnn tesinde" 65 Klasik Sistemin Terimi: zgrlk, stem, Erek 69 Beden, Tutkular ve Site 78

nsz

Bugn Bat aklsallnn bilim, felsefe gibi en stn kltr rnle ri post-modernizm bal altnda sorgulanyor. Onun Modernlik paradigmasnda yer alan zne, nesne, akl gibi temel kavramlarna yapbozum ilemi uygulanyor. Sorgulanan ve hatta sulanan Mo dernliin kendisidir. Modernlik bir zihniyet, dnyaya bir bak ve bu bakn yntemleri, yaklam ve bilgikuramsal aralar bak mndan belli bir tarzda belirleniidir. Bu tarz, kendini evrenselci ve aklc olarak tanmlar ve bu tanmlamada bilim kadar ve belki de ondan daha byk bir lde felsefenin pay vardr. Marjinal ya da ok ksa srede gelip geecek izlenimini veren bir geliim ol maktan uzak olan bu eletiri hareketini, "felsefe olmakszn sosyal eletiri" tarznda balklar tayan akademik bildirilerden saysz makale ve kitaba kadar trl rnlerinde izleyebiliyoruz. Bat aklcl, Bat'nn kendi tarihinde, bata hmanizm olmak zere gelitirmi olduu dnya grlerinin ve trl emperyalist ya da totaliter pratiklerin balca sorumlusu olarak gsterilip sorgulan makta. Bu kitapta post-modernizmin sosyal bilimlerde Levi-Strauss'un evrenselci, indirgeyici, bati-merkezci yaklamlar eletiren grleriyle balayan ve Foucaulf nun Bat aklclna kkl ele tiriler getiren almalarndan esinlenen Derrida, Lyotard, Baudrillard gibi Fransz dnrlerinin Amerika'da bulduu yanklarla gelien tarihine eilinmiyor. Yaplmaya allan, felsefe tarihinde Modernliin afa olarak selamlanan 17. yzyln iki byk d nr olan Descartes ve Spinoza'nn dnceleri ve biraz da onla rn yakn gemii olarak Rnesans rneklerinde bu an felsefesi nin kendi iinde tad oul ve eletirel yapy hatirlatmak ve bylece post-modernizmin Modernlik okumasnda genellikle izle-

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nen (ve aslnda onlarn Modernlie ynelttikleri balca eletirinin anahtar terimi olan) indirgeyici, kolayca genelletirici eilime kar baz dnsel ipular sunmakr. Onu Rnesans'tan, hatta daha ncesinden balayarak hazrla yan pek ok abaya karn. Modernlie tam bir balang an aran dnda, bu ann kartezyen Cogito olduu sylenir. Modernlik sor gulamalarnn da, felsefeyle ilgilendiklerinde, ou kez bu noktaya kadar geri gittikleri grlmektedir. Foucault'nun Cogito ile dtalayc, kapatic kurumlarn birlikte ortaya kt temel tezine daya nan eseri, bu tutumun trl rneklerinden biridir. Bu nedenle, bu kitapta, kartezyen paradigmann nemli anlar zerinde durulma ya alld. Kitabn nc blmnde grlerine yer verdiimiz Derrida'nn Foucault'ya bu konuda getirdii itirazlar, felsefeden her eye karn umudu kesmeme niyetinde olanlar iin ilgi ekici olabilir. Spinoza'nn yukarda sz konusu ettiimiz balamda seilii nin temelinde yer alan dnce ise, onun sisteminin hem bugn Modernlik paradigmas olarak anladmz ereveyi hazrlayc hem de onu sorgulayc yaklamlar iinde barndrmasdr. Spi noza'nn 17. yzyl felsefesine egemen olan kartezyen kuramn ana ynelimleri olan istemcilie (volontarisme), tinsel alanla ilgili erekselcilie (finalisme) ynelttii eletirilerin yannda gelitirmi olduu ideoloji kuram bugn hl ilgi ekmeye devam etmekte dir. Bu eletiriler zerinde ykselen, ahlaktan (morale) etike geme abas ve dier ynleriyle Spinozac pratik felsefe, kitabn son b lmnn konusudur. Son olarak u noktay belirtmek gerekir: Her drt blmde de sz konusu filozoflarn sistemlerinin genel olarak tamtilmas yoluna gidilmedi. Bunun yerine, bu sistemlerin bizim Moder nliimizi hazrlayan yap talar zerinde duruldu ve bunlar, bu gnk sorgulamalar nda yeniden okunmaya alld.

1. BOLUM

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

Hegel, Felsefe Tarihi Dersleri'nde tinin Modern alardaki serve nini anlatirken Descartes'tan uzun ve tehlikeli bir yolculuktan son ra varlan bir ada gibi sz eder: "Burada diyebiliriz ki, artk evimizdeyiz ve frtinal bir denizde uzun bir yolculuktan sonra bir denizcinin yapmas gerektii gibi, grnen sahili selamlamalyz; Descartes ile modern alarn kltr, modern felsefe dncesi bugne bizi getiren uzun ve dolambal bir yolculuktan sonra ger ekten kendini gstermeye balar." Hegel'in selamlad Modernlik bugn yalnzca eletirilmi yor, sorgulanmyor, ama post-modernizm bal altnda bir yap olarak bozuma uratlyor ya da bozuma uratlmaya allyor. Tam da bu yapbozum abalarnn kendisinden esinlendii bir ba ka filozof, Heidegger, Modernlik eletirisini Descartes zerinde odaklatrr: Descartes, her cephede zne-nesne ayrmnn, varl unutmann, doa zerindeki teknik tahakkmn Modern a lardaki ustas olarak anlmaktadr. Aslnda Hegel de Heidegger de bir tarih felsefesinin iinden konuurlar: Descartes Hegel'e gre gelien, Heideggefe gre geri leyen, batan bir izginin zerinde yer alan can alc bir uraktr. Hegel'e gre. Modern Dnya ilerlemenin rndr, tarihin sonu cu, hatta sonudur. Hegel, felsefe tarihini (Prusya Devleti'nde bi reysel ve tmelin uzlamasyla sonulanan) bu sondan itibaren okur. Heidegger iin bir kntnn, daha Platon'da balam olan bu metafizik yapma suunun Modern alardaki doruu, yi ne Descartes'tr. Hegel iin teknik uygarlk, hukuk devleti ve akl-

1o

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

salln ncelii anlamna gelen Modernlik, Heidegger iin artk totaliter deneyimler, doann ve insann teknik smrs ve varl n unutulmas anlamna gelmektedir. Her ikisi iin de bir 17. yz yl filozofu olarak Descartes, bu an ilk gerek rndr. Oysa Modernlik ve onun doa ve teknik tasarmnn ok renkli ve ken dine zg bir "yakn gemii" vardr: Rnesans. topyay yeniden canlandrmay, tarih ve doay uzlatirma olarak dnen Ernst Bloch, modernlii konu alan felsefe tarihile rinin, belki de kendine zg bir havas ve dier dnemlerden ko layca ayrt edilebilen bir rengi olmakla birlikte ok ynl ve ok biimli yaps yznden, btnnde anlalp anlatlmasn g bulduklar iin ihmal ettikleri 16. yzyl Rnesans'n heyecan ve

rici bulur. Rnesans Felsefesi (fr. ev: La Philosophie de la Renaissance,


Payot, 1972, Paris) balkl kitabnda Bloch, bu dnemin, insanln o zamana degin grmedii bir yeniden balay ve yeniden do uu iinde barndrdn, yeni insann ve yeni toplumun burada doduunu ve onun ok yaygn olan "Antikite'ye dn" olarak yorumlannn tam da bu yepyenilii glgelemekte olduunu syler. Rnesansllar byle bir ada yaadklarnn bilincindedir: Mimar Alberti "nsan eylemek iin yaratld, yararllk onun kade ridir" ya da Hutten "bilim geliiyor, zihinler kar karya arp yor, bunu yaamak tam bir zevk" derken, ortak olarak yepyeni bir a yaadklar bilincini dile getirmektedirler. Gerekten de etkinlik, dnemin egemen kategorisidir. Bulu lar, doann srrna giri, alma, vb. Ortaa'n yasaklad ya da kmsedii btn bu etkinlikler, Rnesans'n gndemini boydan boya doldurur. Byk ve her eyi sarsan bir yenilik duygusu, sa nattan teknie, ticaretten felsefeye, kuramsal olsun pratik olsun btn alanlarda youn bir biimde yaanr. Bloch'un syledii gi bi, bir grkemlilik ve sonsuzluk izlenimi, feodal ve teolojik toplu mun yapay ve kapal dnyasnn yerini almaktadr. Ticaretin yerellikten kurtulup dnyaya alna, Alberti'nin perspektifi ve Rne sans'n resminin bir pencereden alp ayrt edilebilen en uzak ufukta, ardnda ulalabilecek btn bir dnyann yer aldn d ndrerek biten tablolar elik eder. Yeni doa ve yeni birey bir likte domakta, doa kendini baka amaktadr. Ortaa ve Rnesans'n resmini karlatirmak belki de bu iki an insan-doa ilikisini tanmlayn anlamann en ksa yoludur. Her eyden nce Ortaa'da yukardan gelen k, Rnesans res minde yerini bu dnyadan, konuya yatay olarak gelen a brakr.

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

11

Ortaa tablolarnda doa ya ikonalarda olduu gibi hilie gm lr ve yaldzl bir fon halini alr ya da zerinde gerekten anlaml olan tek eyin, yani insann kendi dramn yaad ama kendi ba na anlamsz bir dekor gibi geride durur. Ortaa'n egemen katego risi olan Aknlk, insan da beraberinde alp doa-dna tam gi bidir. Oysa Rnesans ressamlar hl Hristiyanln Madonna'larn izmekle birlikte artik burada konu, bedeni, bireysel varl, du yusal hazz resmetmenin bir vesilesi olarak kendini duyurur. Sanatta, ticarette, bilgide dnyevileme ve maddeye yakn lama, Rnesans'n Doa kavramnn yepyeniliinin en belirgin gstergeleridir. Buna karlk Ortaa kltrnn, doay ihmal etme ya da kmseme karlnda. Bat kltrne Antikite'ye gre derinlemi ve zenginlemi bir zne ve Tarih kavramlarn kazandrm olduu sylenir. Mesela E. Gilson, Antikite'nin zne yi, konusu karsnda edilgin ve mmkn olduunca silik olarak konumlayan ve hatta Aristoteles'te olduu gibi, ideal durumda onu konusu ile btnlemeye aran bilgi ideali karsnda Hris tiyanln, zne kavramna bambaka boyutlar kazandrdn be lirtir. Bu zne, btn etkinliini evreni bilme srecinde tketme yen, zerk, kendine zg bir hayati olan bir znedir. Doa-nesne ise, iinde znenin dyle balayan dramnn yaand bir de kor durumuna der. zne ile birlikte Tarih, yine Ortaa Hristi yan dnyasnn yeniden tanmlayarak Modernlik'e miras brakti kavramlardr. Aristoteles'te "bios" modelinden tretilmi dngsel tarih anlay erevesinde, uygarlklar bir organizma gibi do up, byyp, yalanp, lr. Hristiyanlk ise ba, yn, anlam ve sonu olan, izgisel tarih anlaynn teolojik balamda ilk rne ini sunar. Bu rnekte mutlak bir istem olarak Tanr, insan yaratir ve insan, nceden kestirilemeyen ve sonra da asla yinelenemeyecek olan olaylarn aktr olarak der, ac eker, kurtuluu umar... Ortaa Hristiyan kltr zne ve Tarih kavramlarn ka zandrmakla birlikte, bunu Doa kavramn zedeleyerek yapmtr. Bu nokta yalnzca d dnyay ilgilendiren ve bugn "ekolojik" olarak nitelendirebileceimiz bir balamda anlalmamaldr. Sz konusu olan, ayn zamanda insann doal yan, maddeyle ilikili yan yani bedenidir. 16. yzylda Doa'nn yeniden canlannn ardndan nsan ve Doa ilikisi, ruh-madde ilikisi olarak btn bir 17. yzyl felsefesinin balca sorunsallarndan birini oluturacaktir. Rnesans, Descartes'n Cogito'suyla nlenen 17. yzyl ruhbeden ilikisi sorunsalnda yer alan terimlerden Beden-Doa'nn

12

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

btn eitlemeleriyle, elikileriyle dncede oluturulmakta ol duu bir dnemdir. Bloch, kitabmda bu konu hakkmda unlar yazyor: "Rne sans felsefesi ou kez 'cogito ergo sum' ile balayan yeni felsefe nin temel ta olarak sunulan Descartes ile alan asl blme bir giri olarak kullanld. Oysa bu gr tmyle yanltir!" Descartes'n ncelleri vard ve onlar, onun hazrlaycs olmaktan daha fazla bir neme ve daha baka bir anlama sahiptiler. Onlar Descartes'n ve onun izinden gidenlerin nl ruh-beden ilikisi sorunsal nn terimlerinden olan Doa zerinde dnmeye ve onu yeniden tanmlamaya cret ettiler. Ama bu serven de, R. Lenoble'un Doa

Dncesinin Tarihi {L'Histoire de l'idee de la nature, Albin Michel,


1969, Paris) balkl kitabnda gsterdii gibi, kendi iinde farkl epizodlar barndran bir sretir.

ki Yzyl ve ki Doa Tasarm


R. Lenoble, Doa Dncesinin Tarihi balkl kitabnn Rnesans ile
ilgili blmnde u temel savdan hareket eder: Rnesansllar do ay sevdiler, onu sonsuz bir merakla aratirdlar; ama onu, bugn bilimden anladmz anlamda bilmediler. Dolaysyla onlarda bi zim bilimimizin ilk rneini aramamz doru deildir. 16. yzyl Rnesans', skolastiin ve Hristiyanla uyarlanm Aristoteles fi ziinin terk edilmesiyle 17. yzylda matematiksel fiziin bulun mas arasnda geen iki yasa, iki logos aras bir dnemdir. Lenob le'un kaygs, 16. yzyl Rnesans'nn animist, panteist, bysel doa tasarmnna geii bir sreklilik ilikisi gibi grme alkanl mz sorgulamak ve 16. yzyl kltrnn "bilimsel ilerleme"yi hazrlamak dndaki kendine zg boyutlarn ortaya koymaktir. Gerekten de 17. yzyl. Modernliin bilim, yntem ve doa tasarm olarak beiidir. Hegel'in olumlu, Heideggefin eletirici adan deerlendirdii gibi, orada artk Modernliin ruhu kendini "uzun ve tehlikeli" bir yolculuktan sonra kendi lkesinde duyabi lir. Orada, teknik uygarlk, zneyle nesne-doa arasndaki ayrmn zerinde ykselecek olan kuramsal ve pratik ilikilerin zemini bu lunabilir. Oysa 16. yzyl, Lenoble'un altn srarla izdii gibi, as lnda bir zl ve aray dnemidir. Bir yandan sava ve aln kasp kavurduu Avrupa'da artik sa'nn her eye katlanma mode li etkisizlemekte, te yandan Hristiyanln Avrupa ile snrlan-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

13

m olan doa tasarm, yeni ktalarn ve uygarlklarn bulunuu karsnda yetersiz kalmaktadr. Ama eski aklsallk modelinin bylece tkenii, beraberinde henz, yeni bir Logos'un ykseliini getirmemektedir. Eski aklsallkla 17. yzylda oluacak olan yeni Logos arasnda Rnesansllar, belki de ilk kez bir yzyla bir btn olarak damgasn vuracak olan iki yasa-aras dnemi yaarlar. Din, sanat, teknik, politika gibi btn ynleriyle kltrn kendisi zerinde dnme, kendini kavramlara ykseltme abas olarak felsefenin yeni bir Logos oluturma evresine henz varma d bu dnemin, yar bilim adam, yar byc, yar air olan ve hepsini de uzun bir Modernlik srecinden sonra hatirladmz G. Bruno, Campanella, Cusanus, Pompanazzi gibi temsilcileri 17. yzyl filozoflarndan ve bilim adamlarndan ok baka trden dnrlerdir. Gerekten de Modernliin kurucular olduklar ko nusunda yaygn bir kan bulunan bu kiiler, Hristiyanl yadsr ken bycle inanr, Aristoteles'le tartrken Ortaa'n uygar lk d olduunu dnd uzak diyarlarn "ilkel" kabileleriyle ayn doa anlayn paylar gibidirler. Lenoble'un deyiiyle, gnmzn bilimi asndan bakld nda, 16. yzyl Rnesans' hem Aristoteles ve Ortaa'n kapal dnyasndan kopu anlamnda bir "ilerleme" hem de bilim-ncesi, yasa-ncesi dnceye kadar giden, animist ve vitalist ynde bir "gerileme" olarak tanmlanabilir. Bu animizm ve vitalizm, ku kusuz Rnesans sanatnn baarsnn balca nedenleri arasnda yer almaktadr. Sanat, bu bilim-ncesi ve Logos-d kltr orta mnda byk bir geliim kayna bulmutur. Ama ayn ey bilim iin geerli deildir. Hatta paradoksal grnmekle birlikte 16. yz yl, yani bilimin, Ortaa'n Hristiyan ve Aristotelesi ereveleri ni krd, ama onlarn yerine baka bir ereve oluturamad yerde gelien sanat, 17. yzylda, yeniden gelien bilimin yannda klasikleecek, donuklaacaktir. Lenoble, bundan animizmin bilim iin "zararl", ama sanat iin uygun bir kltr ortam oluturduu sonucunu karr. zetle Lenoble'a gre, 16. yzyl Rnesans' do ay dnmeden nce duymutur ve bu duyuun gc, duymak yerine dnmek isteyen akla Skolastiin zorla kabul ettirdii er eveleri ykmtr. Her eye karn Cusanus'tan {Docte Ignorance, 1440) G. Bruno'nun 1600 ylnda yakl arasnda yer alan srede yeni bir ev ren tablosunun ilk eleri yava yava belirmektedir. Cusanus'un teo-kosmolojisi, olumsuzlayc yntemle "kartlarn birlii" kura-

14

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

mim, aym zamanda Tanr'nn bilinemezliini ve her yerde varolu unu gstermek zere birletirir. Cusanus, "Coincidentia oppositorum" yntemiyle sonlu ve sonsuzu ontolojik ve lojik adan aar. Yntem aslnda matematikten esinlenmektedir. Sonsuz sayda k esi olan bir okgen, en u noktada, bir embere "benzer". Yine u noktada, doru ve eri izgi birbirlerine benzer. Cusanus bu mate matiksel analojileri metafizie yaymay dener: Mutlak maksimum ile mutlak minumumun Tanrda ayn olduunu syler. Yine de kartlarn birlii dncesiyle Cusanus'un, Hegel'in ncs oldu unu sylemek pek yerinde olmayacaktir. nk Cusanus'ta iin de olumsuzlamay barndrmayan, yalnzca kartlarn aslmasyla oluan bir sentez dncesini buluruz. Cusanus, bu dnceleri nin yannda panteizme dmemek ve tanrsal aknl korumak niyetindedir. Bu dnce ve kayglarla oluturduu kosmolojisi yine de devrimci bir nitelik tar: Sonsuz bir evrende ne sabit bir merkez ne de aralarnda basamakl bir iliki olan gkkreleri var dr. Yerkre merkezde deildir ve aa, yukar kavramlar gz lemcinin, konumuna gre bir anlam tar. Cusanus, ayda bulunan bir gzlemcinin, yerkrenin yukarda olduu izlenimini edinece ini syler. Dnya tipk yldzlar gibi hareketli durumdadr. Buna karlk sonsuzlua ait olmad iin, bu hareket ember biimin de, ama mkemmel olmayan bir harekettir. Geleneksel dnce lerle gelecei nceden hazrlayan dnceler, Cusanus'un tm g rlerine damgasn vurur: bir topacn, ok hzl dnd an dura anm gibi grndne dikkat eken Cusanus, sonsuzda hare ket ve duraanln birdtn syler. Snrsz ve merkezsiz bir evrende kukusuz insann da konumlanmas deiik olacaktr. Bu rada Cusanus'un bu konudaki grlerinin ayrntisn vermemiz mmkn deil. Ama zetle denilebilir ki, Cusanus, teoloji ile insa nn olumlanmas arasnda orta bir yerde bulunmaktadr. 16. yzyl Rnesans'n en iyi temsil eden dnrlerin ban da kukusuz G. Bruno yer alr. Bloch'a gre o, kosmosun sonsuz luunun sesidir. Onda belki de ilk kez sonsuzluk ve ikinlik (Immanence) bir arada dile getirilir. Daha nceleri. Antik Yunan'da akl-d olduu dnlen. Ortaa'da ise tanrsal aknla d nen sonsuzluk onda dnyevileir. nsan, kendisini ilk kez son suzluun iinde duyar. Bu, bir bakma Hegel'in sonlu ile sonsu zun, evrensel ile tikelin uzlam olarak grd uraa benzese de, sz konusu olan, ne Tarih ne Prusya Devleti deil, tmyle kosmik bir duyarllk tavrdr.

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

15

Rnesans felsefesi balangta Parmenides'in felsefesini her trl aknla kar bir silah olarak benimser: varolan, yalnzca kosmosdur ve onun dnda hibir ey yoktur. Ama buna hemen u yorumu getirir: Bir ve Btn, kendi iimizde tadmz ayn bir hayatla doludur. Frtina iimizdeki nefes olarak, rmaklar atar damarlar olarak, kayalar kemikler olarak yaamaktadr. Rnesans'da yaygn olarak karlatimz ve Bruno'nun da zamanyla paylat bu grler Ben'in mevcut dnyayla i ieliini, bu dn yaya yerlemiliini dile getirir: insan rzgrla, toprakla, yldzlar la kardetir. Bruno, Bloch'un szleriyle, bu kosmik duyarll "vurgular mutlak olarak yeni olan, kosmik sonsuzluk zerine sylenmi bir ak arksna dntrmtr". Bruno'nun felsefesi Hristiyanla kar deildir; ondan habersiz gibidir sanki. Ama bu felsefe, ayn zamanda Antikite'nin son dnemlerinde gze arpan "dnya dna ka" da telkin etmez. O, belki bir anlamda, "kar delerim" diye SZ ettii Sokrates-ncesi felsefeye yakn olarak ko numlanabilir. G. Bruno'nun, onu, Sokrates'ten 2000 yl sonra, 17 ubat 1600 ylnda yaklarak lme gnderecek olan panteist materyalizmi ve sonsuzluk dncesi, Copernicus'un gnemerkezli sisteminden ok farkl bir renktedir. Bilindii gibi, Copernicus'un gnemerkezlilik kuram, aslnda eski gk kubbe imgesini altst etmez, yl dzlar sabit yldzlar kresinde akl olarak durmay srdrrler. Oysa G. Bruno, Bloch'un Rnesans Felsefesi zerine kitabnda ger ek bir Rnesans dnr olarak yepyeni bir kosmik imge sunar: "Btn bunlarn yaanlan ieriini anlamak iin, imgelemimizi altrmamz gerekiyor: Gk kubbe serbest; yedi kresi ve bize yldzlar boyunca uzaktan bakan klaryla 'dnya soan' patla m durumda. Katmanlarn ve krelerin oluturduu bunaltc ha pishane yerini kosmik maksimuma brakmakta ya da brakr g rnmekte; tanrsal sonsuzlua gmlen mistiin dnda imdiye degin insan asla byle bir sonsuzluk izlenimi duymamti." (s. 35) Burada daha sonra Spinoza ve bir biimde Hegel'de rastlana cak olan yeni bir panteizm kendisini duyurmaktadr. te tam da bu panteizm. Bir ve Btn'n bu i ielii, Lenob le'a gre, modern anlamda bilimin ve felsefenin douuna hi de uygun olmayan bir anlam ufkunu oluturuyordu. Hristiyanln birlii, Reformasyon'la yklmt. Katolik Kilisesi'nden byk kopmalar oluyordu. Yalnz dinde deil, her alanda artik dnce birlie deil, trlle ve birbirine indirgenemez zgnlklere y-

16

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nelmekteydi. Natura ve Natio kavramlarnn birlikte gndeme ge lii ve ulusal politikalarn Machiavelli'de ilk dile getirililerine tikellikleriyle zenginleen bir Doa'ya yneliin elik edii, bu yne liin sonucuydu. Dante'nin bir Hristiyan kosmosu olan dnyas nn da gsterdii gibi, Ortaa'n dnyas, slam dnyas bir yana braklrsa, kendisi dnda birka pigme ya da amazon toplulu undan oluan nemsiz bir barbar blgesinden baka hibir kua n var olmad dncesiydeydi. Tarihle ve dnyayla akan tek ey Hristiyan dnyasyd. Oysa yeni topraklarn ve yeni uy garlklarn kefi, eski dnyann bu konuda sahip olduu deerler tablosunu altst etti. Bugn artk etiketlenip snflandrlm olan bu bulular, Rnesans'ta hibir zaman bitmeyecek olan bir serve nin ilk uraklar gibi anlalyordu. Magellan'n 1519-1522 yllarn da yapti yolculuklarn Bati dncesine kazandrd en nemli ey, belki de u kan olmutur: saysz baka uygarlk! O halde dnya, Hristiyanln ileri srd gibi, insan iin yaratlm olsa bile, her durumda, yalnzca Hristiyanlar iin yaratlmad. Bir uy garln baka uygarlklarla karlamasnn uyandrd sarsnti, bu uygarln felsefi, politik, toplumsal btn elerini birbirine balayan aklsallk anlayn da sarst: Baka uygarlklar varsa, baka aklsallklar da olabilir. Ya da daha dorusu bizim aklsallmz, belki de, bazan doru bazan yanl olabilen yerleik yargla rmzdan baka bir ey deildir! Bulunan yalnzca baka uygarlklar deil, baka talar, baka bitkiler, baka canllar, yani o zamana degin tannmam ynleriy le Doa idi. Bu durumda eski doa tasarm, Aristoteles fiziinin ona kazandrm olduu bilimsel salamla karn, bu yeni bulgu lar erevelemeye yetmeyecekti. Doada, akln dondurduu form lara bakaldran bu canllk, Lenoble'un dedii gibi, Rnesans insa nn, en azndan 16. yzylda, ona "bilimsel" olarak yaklamaktan ve onu yasalara balamaktan alkoydu. Rnesansl doa aratirmaclar kukusuz doay gzlemlediler, bulduklarn adlandrdlar, saptadlar. Zaten bilineni kmseme, sonsuz bir merakla doay aratrma tavrndan, botanik ve jeoloji son derece yararland. Ama, te yandan doann artcl, trll ve canll, domakta olan Modernlii, kendisine sunulan ve artk istemedii tek bilimsel model olan Aristoteles fiziinin yerine bir bakasn koyma aray ndan, bir sre iin, alkoydu. Doa, nasl geliecei nceden kesti rilemez bir "mucize" alan, "byc kutusu" ve canllk kayna olan bir "ana tanra" olarak tasarlanyordu. Aslnda Lenoble'un

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

17

belirttii gibi, doaya duyulan hayranlk ve bylenmilik duygu sunun onlar "bilmek"ten ahkoymasnn yerine Rnesansllafn bunu yelediklerini dnmek daha doru olacaktr. Yine belki ayn nedenle Rnesansllar, Antikite'nin iki byk dnr olan Platon ve Aristoteles'i (onlarla ilgilendikleri za man), ok zel bir tarzda yorumladlar. Her eyden nce Platon'u yelediler. Ama bu Platon, matematiki Platon deil, mitlerin Pla ton'u, Yeni-Platoncu yorumdan gemi, dnya ruhundan sz eden Platon idi. Zaten bu dnemde her dnr, kendi kiisel Antikite'sini yaratm gibidir: Sokrates ncesi filozoflara ait metinler, Cicero ve Aristoteles'inkilerle serbeste karr. Bu serbesti, Rne sans'n eline geirdii metinlere donuklatrc bir saygyla taklp kalmasn, uzun metin zmlemeleriyle heyecann yitirmesini engeller. Platon, henz Skolastiin szgecinden gemi Aristote les'in baskn olduu kltr dnyasna yeni ufuklar aar. Birbirine hi benzemeyen, ama hepsi de Platoncu dnrler belirir: Petrarca'nn hmanist Platonculuu, Bruno'nun bakaldran Platonculuu ve Ficinius'un spritalist Platonculuu yan yana durur. 16. yzyl iin doa yasalar, bizim iin olduu gibi, iinde hibir articilk imkann barndrmayan ve kendimizden emin bir biimde kullanmamza ve yararlanmamza hazr bir doann uyduu kurallar deil, onun kendisine ait olan yaama ritmleriydi. Campanella bu animist doa tasarmn Doa Tarihi'nde dile ge tirir: Ona gre mevsimler, btn canllar gibi, doann da sahip ol duu yaama ritminin gstergeleridir. Hatta yeryznn zerin deki engebeler, onun dndnn kamtidr. Byk bilgin Kep ler bile bu hayalleri paylaacaktr. Ona gre yerkre, gkyznde yolunu ok iyi bulduuna gre bir zekaya sahip olmaldr. Rne sans'n estetii, yalnzca sanatlarda yaamaz. Bilim adamlarnda, mesela Keplerde de bu estetik "vizyon" kendini duyurur: Yeni

Astronomi'nin {Nova Astronomia, 1609), Dnya Uyumu'mn {Harmonia Mundi, 1619) yazarnn, matematii nasl ampirik bir Pitagoraslk olarak anladn grmek ilgintir. Bloch'un belirttii gibi. Kepler, gnein uydularyla arasndaki uzaklkta lirin titteyen tel leri arasndaki saysal ilikiyi bulur. Bylece Kepler, Pitagoras'la birlikte Timaios Platon'una kadar gider. G. Bruno'da natralist bir panteizmle sonulanan Yeni-Pla toncu bu izginin yannda Rnesans'n Aristotelesileri yer alr. Aslnda artic bir biimde, onlar da Aristoteles'e Skolastie kar kuramsal donatim bulmak iin bavurmaktadrlar. Bylece Padua

18

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

okulu, bn Rt tarznda anlalan Aristotelesilii yeniden canlan drr. Ama yine de asl rabet gren, astroloji, simya gibi bilimsel lik d, bycle ve falcla yakn uralardr. O halde denilebilir ki, Lenoble ve E. Bloch, Rnesans'n u parodoksu yaad konusunda anlamaktadr: Son derece baarl ve modern dnyann estetikten anlad eye yakn olan bir sanat sal atilmla e zamanl olarak 16. yzyl Rnesans', Aristotelesiliin ya da her trl bilimin berisine, "ilkel" denilen tasarmlara ka dar giden bir doa anlayna dnmtr. Rnesans, doann d nlmeden nce duyulduu ve bu duygunun Skolastiin duy mak yerine bilmek isteyen akla zorla kabul ettirdii ereveleri ykti bir ara dnemdir. 16. yzyln doa imaj, henz, Descartes'ta net olarak ortaya kacak olan bilen zne ve onun tasarmnn konusu olarak dnya kavramlarn oluturmu deildir. 17. yzyl, Makina-doa tasar myla bu tablonun ortaya kmasna izin verecek ve greceimiz gibi, btn bir Descartes metafizii, bu tablonun ontolojik temelle rini salamaya alacaktir. Lenoble bu gei srecini yle anlatir: Her eyden nce Yl dzlar kusursuzluklarn yitirirler. 1573 ylnda Tycho Brahe, yeni bir yldzn douunu bildirmiti. Ama 1610 ylnda Galilei'nin ya ynlad gzlem sonular ok daha byk bir aknla yol aacaktir. Ayn yzeyinde astronomik drbnlerin gsterdii dalar, vadiler, bir yldz kmesine dnen Samanyolu ve daha nemlisi, gnein yzeyindeki lekelerle birlikte gkyz, tanrsal bir mekn olmaktan kmaktadr. Ama en nemlisi. Keplerin, gezegenlerin ember deil, elips eklindeki yrngeler zerinde hareket ettikle rini ileri sren grnn Galilei'nin kar kmalarna karn, gi derek yaylmasdr. Btn bunlar Copernicus'un matematiksel bir varsaym nitelii tayan gnemerkezli sistemine eklenmekte ve Galilei'nin gelitirdii yeni hareket ve gravitasyon kuramyla artik bu varsaym, bir dnce oyunu olmaktan kp bir fizik kuram haline dnmektedir. Kosmosun bu yeni grnn, yukarda ki kantlar nda, 30 yl gibi ksa bir sre iinde tm bilim adam lar benimserler. Bu deiime asl direni, genellikle sanld gibi, dinden deil, daha ok saduyudan gelir. Geni halk kitlelerinin bu yeni evren tablosuna almalar iin 17. yzyln sonlarn bek lemek gerekecektir. Lenoble, 1671 ylnda bir yazarn Coperni cus'un kendisine "gln" geldiini yazdn belirtir. Hl dnya-merkezli, insan-merkezli ve insanbiimci erekselci evren tasar-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

19

minin taycs olan bu yazar, yldzlar "yeryzn aydnlatmak iin yaklm mealeler" olarak tanmlamakta ve bu nedenle dn yann onlardan biri evresinde dnmelerindense, onlarn aydnlat mak amacyla yaratlm olduklar dnya etrafnda dnmelerinin ok daha akla uygun olduunu dnmektedir. Bu dnceleriyle SZ konusu yazar, ortakduyuyla ve arasz gzlemle ayn gr paylamaktadr. Gerekten de gnlk "deneyim" bize dnyann ar ve byk bir ktle olduunu ve hafif ktleler olan gkcisimle rinin her gn onun etrafnda kayarak dnmekte olduunu gster mektedir. O halde yeni matematiksel fiziin nerdii evren tablo su, her eyden nce grdmz ve her gn izlediimiz btn bu bilgilere kar kmak istemektedir. Ama dnyay hafif, gnei ve yldzlar ok daha ar ktleler olarak ve birinciyi hareketli ve di erlerini hareketsiz olarak dnmek iin ortakduyunun zamana gereksinmesi olacaktir. Sonu olarak, yine de. Doa 16. yzylda sahip olduu tanralk mertebesinden 17. yzylda da daha nce hi uramad bir de urayarak bir makina haline gelecektir. Ortaa'da Tanr'nn yaratim olan doa, bir Bonaventura'da oldu u gibi, Tanr'ya iaret eden ikinci bir incil gibi grlebilirken, yine 16. yzylda eski astral dinlerin canlanmasyla bir tanra gibi tasarmlanabilirken, 17. yzylda yer alan bu d sonucu o, insann kullanmna, smrsne ak, srlarna sonuna kadar eriilebilir bir konu haline dnr. Lenoble bu olaanst olaya bir de tarih

saptiyor: 1632, yani Galilei'nin ki Byk Dnya Sistemi zerine Di


yalogla/m yaynlad yl. Diyaloglarn getii "mise en scene" bi le grnteki zararszlna karn yaanlan devrimi ok iyi an latmaktadr: Eskiden filozoflardan sorulacak bir konuyu teknis yenler, mhendisler, Venedik tershanesi gibi bir yerde tartmakta dr. Bu noktaya yeniden dnmek zere hem 16. hem de 17. yzy ln doa ve bilim anlayndan eler tayan, bilmek ve yapabil mek arasndaki ilikiyi modern dnyann tanmlayaca tarzda ve ilk kez bu denli kararllkla dile getiren Francis Bacon'un bizi bura da ilgilendiren grlerini ksaca hatirlatalm. E Bacon'n asl hedefi, bilgiden ok doa zerinde g sahibi olmak, doaya egemen olmaktr. Ona gre, kendinde bilgi ya da doruluk yoktur. Btn bilgiler insana yararl olmak, dnya ze rinde "regnum humanum"u (insann egemenlii), herkesin mutlu luunu salamak iin vardr. Ama bu tasarnn gereklemesi, yani insann dnyann efendisi olmas, eylere hakim olmas, nesneleri kendisine hizmet edecek ynde dntrebilmesi hedefi, paradok-

20

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

sal bir biimde, insamn doaya uymasm gerektirir. 16. yzylm bysel giriimleriyle balayp 17. yzylda doa zerinde tahak km hlyalaryla gelien bu srecin gei figrlerinden olan Francis Bacon, bunu yle ifade etmektedir: "Doay ona boyun eerek yeneriz." nsann doa yasalarn kendine hizmet edecek yolda kullanmas iin, nce onu tanmas gerekir. Bu amala Bacon, eski lerin bysnden farkl da olsa, bir tr bycl canlandracaktir. Bu, artk dnya zerinde sama yollarla etkili olmaya al mayan yeni bir "teknik"tir. Bloch'un hatrlatti gibi, aslnda o d nemde teknik tmyle yeni, byl bir szckt. Doaya egemen olmak amacyla boyun eme, neye boyun eeceimiz konusunda bilgi sahibi olmamz gerektirir. Bunu hize retecek olan ise, deneyimdir. Doayla ilk ilikimiz alglarmz yoluyla olur. Akl, alglarmzdan hareketle tmevarm yoluyla ya salara ykselmeye alr. Hakiki filozof bulduu her eyi karnca lar gibi toplayan ve akla ham durumuyla sunan ampiristler gibi ya da kendi tznden rettii maddeyle bo bir a ren rmcek lere benzeyen aprioristler gibi olmamal, duyumun verileriyle akl birletirebilmelidir. F. Bacon, hakiki filozofun duyum ve akl ara sndaki balantilar nasl kuracan, verdii "ar" benzetmesiyle yeterince aydnlatamamakta ve doal olarak bu balanti, Bloch'un deyimiyle, byle bir "evlilik kararyla" salanamamaktadr. Bizim d dnyay kendileri yoluyla aldmz bu iki ara gerekte nedir? Niin birincisi tikel olan, ikincisi tmel olan hedef alr? Btn bu sorularn sorulmasnn bile henz zaman gelmemitir. Yine de Novum Organon Scientiarum'un yazarnn grleri, bu konuya do rudan yaklamaya doru atlm bir adm olarak grlebilir. Ama Bacon'n felsefesinin ok daha etkili ve kalc boyutu, dola kuramnda dile getirdii eletirel boyutudur. Bu kuramyla Bacon, feodal-teolojik toplum ideolojilerine somut rnekleriyle kar kar. E. Brehiefnin de altin izdii gibi, Bacon'n eletirileri ok ynldr: hmanistler bilimde edebiyat yapmak iin bir malzeme aramakla, "bedenlerini hcrelere kapatmalar gibi ruhlarn Aristo teles'in iinde tutsak klm" olan skolastikler kat dogmalar ret mekle (her eyde saylar gren Pitagoraslar gibi), uzmanlar da ilk felsefeyi gz ard edip dallarnda almakla yetinmek ve kendileri iin gzde olan bu alann her trl bilgiyi iinde barndrdn d nmekle eletirilirler. Bacon'n intellectus'a, bu snflayc, soyut anla duyduu gvensizlik duygusu, onun yukardaki eletirile rinden doar: anhk, biimleri bozucu bir ayna gibidir; o her yerde

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

21

eitlikler, tekbiimlilik ve benzerlikler arar. Bacon anl salt akl yrtme gcyle, karsnda duran bu son derece zengin doaya boyun ediremeyeceinin bilincindedir. Bu nedenle o, ne Descartes tarz bir felsefi yntemin ne de Spinoza tarz akla iten reform uy gulamann yararl olacan dnr. Ona gre, zamannn bilimi ok acele bir biimde bir uzmanlk ve yntem konusuna dn mekte, bu nedenle de az gelimekte ya da hi gelimemektedir. Oy sa bilim aforizmalarla ve gzlemlerle danklat lde nicelik sel olarak byyebilir. Yntemler ise, yapay bir biimde, bilimleri u an iinde bulunduklar snrlarn iinde dondururlar: Bacon'a gre, eer dncede kesinlikle balarsak kuku ile bitiririz. Gere ken, kukuya sabrla katlanmak ve bylece kesinlie ulamay bek lemektir. Brehiefnin de belirttii gibi, Bacon'n bu grleri ilk ba kta Descartes'n yntemsel kukusunu artirmakla birlikte as lnda ona karttir. E. Brehiefye gre, aradaki fark, aslnda Descar tes'n felsefeye kukuyla deil, ilk kesin bilgi olan Cogito ile bala masnda yer ahr. Bu kesinlik aslnda kukuda ierilmi olarak bulu nan bir doruluktur. Dier kesin doruluklarn kayna da yine kuku deil, bu ilk doruluktur. Oysa Bacon iin kesinlik bilginin balangc deil, uzun aratirma sonucunda ulalabilecek olan ve aratrma-bilme srecini noktalayacak olan sonutur. E. Bloch, E. Bacon ve Descartes'n kuku anlaylar arasnda ki ayrm baka bir adan ele alr: Descartes kukuyu bilginin balang noktasna yerletirirken, Spinoza Akhn yiletirilmesi zerine nceleme'sini yazarken, her ikisi de akl, ak ve seik tasa rmlar gelitirebilmesi amacyla, kendi iine kapatrlar; onu, du yusal yanlsamalar ya da geleneksel nyarglar trnde hibir ya banc enin ulaamayaca bir alanda doadan ve dnyadan ya ltmann peindedirler. Akl, Spinoza'ya gre, karanlk idelerin yerine matematikte rneklerini bulduu upuygun (adequat) ide leri geirmelidir. Oysa Bacon'a gre aklcln rn olan bu tr ideler salt akln, yani d dnyaya hibir biimde bulamam ak ln kendisinden rettii kavramlardr. O halde onlar, sanlabilecei gibi, gereklie upuygun ideler deil, yalnzca, bir baka ideye uygun klmak iin kendi kendini artm idelerdir. ki kere ikinin drt olduu, bakalarna kendimize davranlmasn istediimiz gibi davranmamz gerektii gibi, bu tr ideler moral ve metafizik te ezeli-ebedi doruluklar olarak yer alrlar. te Bacon'n rm cek parabolyle eletirdii bu tarz ideleri doruluk adna neren, aklclktr.

22

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

J. Habermas'n Felsefi ve Politik Profiller (Fr. ev.: Profils philosophiques et politiques, Gallimard, 1974) adl kitabnda, kendisine ayrd blmde "umutlarn fenomenolojisinin dnr" olarak tanmlad Bloch, Rnesans'la ilgili kitabnda deneyciliin olgular karsnda fazla saygn tavrna karn, 17. ve 18. yzyllardaki aklcln zellikle doal hukuk alanndaki hakl tutumunu hatirlatmay yerinde bulur: aslnda Bacon'n aklcla ynelttii eleti riler yerindedir. Ama deneyciliin yntem olarak pratik alanda be nimsenmesi u an burada bulunan deneysel, olgusal efendilerin ve yazl, yazsz, ama pozitif yasalarn kr krne izlenmesine g trmeyecek midir? Oysa aklclk, doal hukuk alannda en azn dan insanlarn unu syleyebilmesini salamtir: Binlerce yllk adaletsizlik, bir hukuk olarak grlemez. Bylece varolann eleti rilmesinin epistemolojik koullarn salayan aklclk, ne kadar es ki olursa olsun, olgulara teslim olmamay temellendirebilmektedir. Doa ile ilgili olarak ise deneycilik, ok daha "hakl" bir konumda dr. Doa konusunda "olgulara boverelim" slogan, tam tersine onlara zorla "deli gmlei giydirmek" anlamna gelebilir. Ama 17. ve 18. yzyl mutlakiyeti rejimlerinin beraber getirdii tiranca ve baskc olgular karsnda tm idealist terminolojisiyle birlikte aklclk, akl adna hakl bir bakaldrmay dile getirir: Bloch, bu bakaldrnn epistemolojik adn "deneyciliin aklsal yolla yad snmas" olarak koymakta tereddt etmez. Bacon'a dnersek onun putlar krma giriiminde, bu yerleik nyarglarn bulanklatrd ayna olan tin, deneyimin nda ykanacaktr. Baka bir deyi le, Bacon'n gndeminde yer alan anln artlmas ilemi, aklc larda bulunmayan bir bilgi kuram ve materyalizm erevesinde dnlecektir. Ama bu hi de olgucu nitelikte, maddesel dnyay naslsa o durumda bar iinde brakacak, dnen zneyi onun karsnda olgular saptamak ve snflandrmakla ykml kl makla yetinecek bir deneycilik olmayacaktir. Akl olgular karsn da saygl olmaya, onlar dinlemeye aran Bacon tarz deneycili in asl amac, onu doa zerinde etkili klmak ve doadan daha byk lde yararlanmaya ve ona hakim olmaya gtrmektedir. "Doaya boyun eme" ilkesiyle bu deneycilik, hi de olgularn sa vunusu ve korunmasn deil, onlarn deitirilip dntrlmesi amacyla doay nce anlamay nermektedir. Bu "boyun eme", aslnda Bacon'n Ars incendi'sinin, yani bulu sanatnn gerektirdi i bir tutumdur. Daha nceleri Ortaa'da Raimondus Lullus, bu sanattan tmel olandan tikeli ve ondan da tekili karsamay anlar-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

23

ken, Bacon hareket noktas olarak tikeli semekte ve tmele ora dan ulamay dnmektedir. Tmevarm ynteminin Bacon'da yalnzca bir program deerini tadn unutmamak kouluyla de nilebilir ki, bu, yasaya tmevarm yoluyla ulama abas olarak deerlendirilebilecek bir tasardr. Yeni Atlantis'in Bacon'n ise Bloch, teknii bir topya, insan iin bir umut kayna olarak gren ilk dnr olarak kutlar. J. Habermas'n, iddeti iinde barndrmayan bir tekniin dnr olarak nitelendirdii Bloch'un deerlendirmesi, Heldeggefin tek nolojiyi "varl unutma" tutumunun rn olarak eletirisi ve yzylmzn son dnemine damgasn vurmu olan ekolojik kay glardan sonra, yadrgatan, ama yine de zerinde dnmeye a ran bir bak asn dile getirmektedir. Bloch'un syledii gibi, Bacon'n btn eletirdii yaklamlara kar gelitirdii bulular yapma sanatnn en byk eksiklii, matematiksel bilimlerdir. Gerekten de onun doal deneysel bilimler anlaynda matema tiksel bilimlere hi bavurulmaz. Onun bilim idealinin 17. yzyln "bilimsel yntemi"nin bu sine qua non boyutunu iermemesi, onu 17. yzylda egemen olan kltrel hava iinde ayrks klar ve 16. yzyla yaklatinr. Bacon'n bu seiminin nedeni, kukusuz ngil tere'de bir gelenek haline gelmekte olan adcln (nominalizmin) tmel kavramlar karsnda uyandrm olduu gvensizlik duy gusudur; gvenilir olanlar tikel, yaltk olgularn alakgnll ay rntlardr. Buna karlk, belirtmi olduumuz gibi, Bacon'n de neycilii, eyleri olduklar gibi ve ayaklar yerde bir tarzda bilme yi, onlar olduklar gibi kabul etmek iin deil, onlar insann yara rna uyacak ynde deitirmek iin nerir. Nova Atlantis'te, Yunan llarda (Aiskhilos'un gnmze yalnzca bir blm kalm olan triolojisinde Zeus'un zincire vurdurduu ve akbabalarn didikledii bir titan olarak tamtilmas dnda) genellikle Tanr'lardan atei alan usta bir hrsz olarak bilinen Prometheus'un alegorik bir tarzda teknii temsil ederek oynad rol, Bacon'n teknik-doa ve dnya gryle, yine de 17. yzyla ait olduunun gstergesidir: Bacon'n Prometheus'u, insann tanrlara kar doa zerinde ha kimiyetini salayacak olan bulular yapan ruhudur. Lenoble'un da belirttii gibi, karos ve Prometheus, doann srlarn tanrlarn izni olmakszn kullanan ya da onlardan alan ve bu yzden onlar tarafndan cezalandrlan mitolojik figrler olarak Antik Yunan'n teknik karsndaki korkusunu temsil edi yorlard. Oysa 17. yzyl, Prometheus'un zafer ann balangc-

24

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

dr. Descartes, Galilei, Gassendi ve onlar izleyenler iin bilmekle yapmak ve retmek arasndaki iliki hibir sululuk duygusuna yol amayacak trde bir ilikidir. Tanr'nn doay yaratm olma s, onu insann kullanmna sunmas olarak yorumlanmaktadr. Artk kmsenmeyen laboratuvar deneyleri hzla gelimekte, do a biliminin zler zerine dnmek yerine deneyimle geliecei ne inanlmaktadr. Ortaa'da fizikinin Tanr'nn eseri zerinde dnmesi, oradaki eilimleri, erekleri bulup ortaya karma aba s, onun Tanr bilgisine yaknlamak dileinden kaynaklanrken, imdi mhendis-bilim adam, doann mekanizmasn bilerek ve ona benzer yeni makinalar reterek kendisi de bir mhendis gibi doay yaratm olan yaratcnn izinden gittiini dnmektedir. Modern doa bilimi ve felsefesi doann bir nesne olarak zneye indirgenemez bakalnda anlalmasyla domutu. Ortaa'da ereksellikler alan olan doa, znenin kendisini nesne-doaya yan stmasn, 15. ve 16. yzyllarn hayran olduu doa ise znenin onu her trl donuklatrc yasa balamnda dnmek isteme mesini beraberinde getirirken, 17. yzyln makina-doa tasarm, modern bilimin epistemolojik gerektirmesi olan zne ve nesne ara sndaki mesafe ve bakalk dncesinin domasna yol aar. 1620'lerden itibaren gelien bir sre iinde Avrupa'nn tm nemli dnrleri, Galilei, Gassendi, Descartes, Toricelli, Fermat, Huygens, Hobbes, Byle, aralarndaki btn ayrhklara ve zaman zaman rastlanan iddetli tartimalara karn, bir noktada ayn dncejd paylamaktadrlar: Doa bir makinadr ve bilim de bu makinay kullanma ve yeni makinalar retme sanatidr Karlkl etki leimle bile aklanamayacak bir hzda ve yaygnhkta oluan bu uz lamay Lenoble, psikolojinin terimlerine bavurarak aklamap de ner: Batih, doa karsndaki ocuksu tavrn terk etmekte, yani ken disine kol kanat geren ya da kt edimler iin onu cezalandran, ama her durumda onunla ilgilenen, ona ynelik niyet ve kayglar besleyen bir Doa Ana tasarmnn yerine, kendisi karsnda kayt sz, kendisine hi benzemeyen, zerk bir varlk olarak doa tasar mn geirmektedir. Bu makina imgesi, doann zneye yabanc, ona hi benzemeyen bir ey olarak anlalmaya balandnn gsterge sidir. nsann, Descartes'n deyiiyle "doann efendisi ve sahibi" ol masna karlk olarak dedii fiyat budur. stelik 16. yzyl, bu ye ni doa tasarm karsnda ne sululuk ne de korku dujonaktadr. Lenoble 17. yzyln, genellikle 18. jmzylda yaand sylenen co ku ve ilerlemeye dujmIan inancn yzyh olduunu dnr

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

25

Lenoble 17. yzyl felsefecisinin ve fizikisinin, bir mhendis olarak tasarlad Tanr'y taklit ettiini dndn ileri srer: Galilei doa kitabnn matematiksel dilde yazlm olduunu sy lerken, Descartes, genken kendisine okullarda retilen matema tik gibi olaanst bir bilim zerine somut hibir eyin kurulma m olmasna ardn dile getirirken, kurmakta olduklar bilimi, matematikiyi Antik Yunan'da olduu gibi "zanaatnn utanga bir yardmcs" ya da "hayalci bir astrolog" olmaktan karp r nek ve etkili bir bilgin, bir mhendis haline getirecek olan mate matiksel fizii dnmektedirler. Descartes'n maddeyi yaylma indirgeyen savyla fiziin, uygulanm geometri olduu dncesi ontolojik bir gvenceye kavumaktadr. Bilindii gibi, Galileo Galilei ad, Descartes'nki gibi bu dne min bilimsel devrimine atlm bir imza gibidir. A. Koyre'ye gre bu, insanlk dnce tarihinde Yunanllarn Kosmos'u buluundan sonra yaanm en byk devrimdir: Bu devrim genellikle vita contemplativa'dan vita activa'ya, teoria'dan praksis'e gei olarak tanmlanr. Sz konusu byk deiiklik, matematii Pitagoraslarda olduu gibi saylarn erdemleri zerine dnme olarak ya da Aristoteles'te olduu gibi yalnzca mkemmel daireler izen gkcisimlerine uygulanabilen bir bilim olarak gren anlayn ye rine, onu doann dili olarak tasarlamay geirme eklinde zetle nebilir. Bu anlamda o, insan zihninin tutumlarnda kkl bir dei imi temsil eder. Bu deiimin rn olan homo fabefin bylece doan yeni dnce kategorilerinin doaya, hayata, maddeye uy gulama giriimi. Modernlik adn verdiimiz sreci balatr.

A. Koyre Felsefi Dncenin Tarihi zerine ncelemeler {Etudes d'histoire de la fensee philosophicjue, Gallimard, 1971, ilk basks, Armand Colin, 1961) adl, daha nce yaynlanm olan makalelerin den oluan kitabnda, "Filozoflar ve Makina" bal altnda. Antik Yunan'n teknik praksis karsndaki tutumunu Modernliin bu konuya yaklamyla karlatinr ve bu konulardaki yerleik yo rumlar sorgularken, genel olarak Lenoble'un bu konudaki gr lerine yakn yorumlar getirmekle birlikte yer yer ondan ayrlr. Koyre'nin, P. M. Schuhl'un grlerini ele alarak felsefe tarihinde filozoflarn teknik karsndaki tutumlaryla ilgili geliim zerinde amak istedii tartima yle zetlenebilir: Filozoflarn teknik kar sndaki ilk tutumu olan ve Antikite'de gzlemlenen "umutsuz bir vazgei"i, modern dnemde cokulu ve zlem dolu bir aray ve yaratim sreci, gnmzde ise umutsuz bir katlan izler. Ksa-

26

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

cas Antik Yunan'da felsefe, teknii, genellikle sylendii gibi, yal nzca kmsememi, ama onu (Koyre'ye gre, teknoloji olarak) gerekletirilemez grm, 17. yzyln ardndan gelen dnemlerde ise bunu baarmann sarholuunu duyduktan sonra, gnmzde artk umut ve coku gibi olumlu duygular uyandrmayan teknie bir tr aresiz katlanma tutumunu benimsemitir. Bu srecin btn uraklarnda nasl deerlendirilmesi gerektii ve ikinci sanayi dev riminden sonra tekniin yeniden umut kayna olup olmayaca konularnda Koyre'nin ileri srd grlerin ayrntisna girmek burada mmkn deil. Bunun yerine onun u savn ele almakla yetinelim: Filozoflar asl ilgilendiren, retimsel ilevi asndan makina, yani teknik bir gereklik olarak makina deil, her zaman sosyal ve insansal bir gereklik olarak makina olmutur. Descartes insanln doal glere boyun eiten, ayn za manda bilgelik ve g anlamna gelen bilimin rn olan makina yoluyla kurtulacana inanr ve bu bilimi bulur bulmaz onun so nularn yaynlamayp saklamann en basit moral ilkeye aykr olaca konusundaki grlerini, 1630 yllarnda Mersenne'le ya zmalarnda dile getirir. Ama aslnda genel olarak praksis'in teoria karsnda daha az bir deer tadn dnen Aristoteles de PoUtika'smm balarndaki nl paragrafta "gemilerin kendi kendi ne yol almalarnn mmkn olmas durumunda" kleliin gerek siz olacan dile getirir. Koyre buradan u sonucu karr: Filozof lar Antikite'de klelii makinann yokluuyla merulatrrken ya da Modernlik'te insann doa zerindeki efendiliinin makina ile gerekleeceini dnrken, makinay her zaman insan ile iliki sinde deerlendirmektedirler. Bu temel ortaklk dnda Koyre'ye gre de. Antikite ve bu adan Modernliin balangc olan 17. yzyl, teknik karsndaki tutumlarnda birbirlerine kart konumda yer alr. Bu kartl Koyre, ayn kitapta yer alan "Yaklamlar Dnyasndan Kesinlik Evrenine" balkl yazsnda yle zetler: "Gariptir ki, iki bin yl nce Pitagoras, saylarn eylerin z olduunu bildirmi ve ncil, Tanr'nn dnyay 'say, arlk ve l' zerine kurduunu syle miti. Herkes bunu tekrarlad -ama hi kimse inanmad. En azn dan hi kimse Galilei'ye gelinceye degin bunu ciddiye almad. Hi kimse bu saylarn, bu arlklarn ve bu llerin ne olduu nu belirlemeyi denemedi. Kimse saymad, tartmad, lmedi. Ya da daha dorusu, kimse, gndelik ayatimn kesinlikten uzakl iinde saynn, arlklarn ve lnn pratik kullanmn -eyleri

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

27

ve hayvanlar saymay, uzaklklar ve alanlar lmeyi, altn ve buday tartmay- aarak onlar kesin olarak bilmenin esi haline getirmeye almad." Koyre bu saptamalar sorulara dntr yor: Niin mekanizm (matematik dilinde yazlm fizik) 17. yzyl da dodu? Niin Antik Yunan Episteme'den Tekne'ye, ama sra dan bir teknik deil de, teknolojiye, yani uygulanm, doayla b tnlemi fizie gemedi? Teknii theoria karsnda kmseyen Aristoteles, biraz nce grdmz gibi, onun, en azndan kleli in kalkmas, zgr olmayan insanlarn -ve kadnlarn- son dere ce zahmetli ilerden kurtulmas asndan yararl olacann far kndayd. Bu nedenle onun, tpk Descartes gibi, teknie belli bir deer tandn dnebiliriz. Aslnda Aristoteles onun yararsz deil, ama imkansz olduunu dnyordu: Aristoteles'e gre, seyirsel etkinlik pratik etkinliin en st biimlerinin bile zerinde yer alr. Ayn ekilde Plotinos da seyirin (contemplation), eylemin en yce erei olduunu, pratiin ise "glge ve gszleme" anla mna geldiini syler. Teknii, ticareti, praksis'i kmseme, insa nn ruhunu eitmek, dncelerini gelitirmek iin gerek duydu u bo zamana verilen deeri aklar. Oysa 17. yzylda F. Bacon bunun tam tersini syleyecek, moralistin grevinin bo zamanlar da okunmak zere bo zamanlarda yazmak deil, etkin hayata si lahlar sunmak olduunu belirtecektir. Buna paralel olarak ayn d nemde bo zaman kavramnn yerini yararsz zaman, aylaklk za man kavramnn ald grlmektedir. Artk felsefenin amac bize doay izlemeyi deil, onu yenmeyi, kullanmay retmektir. E Bacon bu nedenle felsefenin yzyllardr durakaldn, oysa tekni in geliip dnyay dntrdn syler. Bu arada Aristoteles fiziinin, modern fizikten ok farkl ol duunu hatrlamamz gerekiyor. Yeni fiziin douu, matematiin kat, kesin kavramlarnn, bizim gndelik, hareketli, belirsiz, matematikletirilmesi neredeyse imkansz olan "yaklaklklar" dnya mza uygulanmas demek olan paradoksal bir giriimin rndr. Bu bakmdan, matematii, konular duyulur nesnelerden daha yksek bir gereklie sahip olan bir bilim olarak gren Platon'un mu, yoksa konular yalnzca soyut ve ikinci dereceden neme sa hip olduu iin yardmc ve soyut bir bilim olarak gren Aristote les'in mi hakl olduu ok nemli deildir. nk her iki durum da da fiziksel gereklik ile matematiksel bilimler arasnda bir uu rumun var olduu dnlmektedir. Doada her ikisine gre de daireler, genler, doru izgiler yoktur. Hatta bu nedenle Aristo-

28

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

teles, Platon'u geometriyle gereinden fazla ilgilenmi olmakla sular. Koyre, Antik Yunan uygarlmm hayranlk uyandrc gelii minin neden beraberinde ya da ardnda ayn lde bir teknik at lm getirmemi olduu sorusuna verilen trl yantlar hatrlat yor. Ham madde (zellikle demir) ktl ya da pahall doru bir aklama deildir. nk modern makinalar iin vazgeilmez bir madde olan demir, 16. ve 17. yzyllarda retilen basit makinalarda yerini tahtaya brakabilmitir. Antik Yunan'da yaanan teknik duraanl aklamak iin ileri srlen psiko-sosyolojik sebeple rin aklayclk gc daha fazla grnmektedir. Klelik zerine kurulu aristokratik bir toplumda, ii fazlal makinalarn geliti rilmesine bir engel olarak dnlebilir. Hatta bu noktada bir ksr dngnn varlndan sz edilebilir: kle igcnn fazlal makinay ekonomik olmaktan uzaklatrmakta, makinann yokluu ise klelii vazgeilmez klmaktadr. Ayrca klelik kurumu bera berinde kol emeinin kmsenmesini getirmektedir. Gerekten de bu kmseme Antik Yunan'da zellikle yaygn bir tutum ola rak karmza kar. Zanaat kmsenen biri, teknik etkinlik ise aalanan bir etkinliktir. Kazan amacyla alma karsnda du yulan kmseme ou kez ticaret etkinliine doru da yaylmak tadr. nk her ikisi de insann yararl bo zamanlarn ortadan kaldrmaktadr. Antik Yunanl matematiksel bilimlerle ilgilendiinde, Pitagoras rneinde grdmz gibi, onlar maddesel olmayan ve aklsal bak asndan, liberal bir disiplin olarak ele almtr. Plutarkhos. Platon'un rencilerine bir geometri probleminin zmnde mekanik aletleri kullandklar gerekesiyle kzdn aktarr. Byle yapmakla onlar, Plutarkhos'un yorumuna gre, maddesel olma yan, dnsel konular, maddesel ve duyusal eyler dzeyine in dirmektedirler. Bu dnemlerden beri mekanik ya da mhendislik sanati geometriden ayrlm ve felsefecilerce kmsenen, askerli e yararl bir zanaat konumuna gelmitir. Aslnda Koyre, Plutark hos'un yorumuna katlmamaktadr. nk ona gre, Platon'un kar kmasnn sebebi bakadr: Platon kendi geometrik analizi nin kesinliinin yerine ancak yaklak olarak bir deeri olabilecek bir yntemin geirilmesine kar km olmaldr. Koyre'nin bu yorumu, onun Galilei'yi bir Platoncu olarak okuyuuyla tutarl bir yorumdur. nk ona gre, Galilei aslnda bilimini, ileri srld gibi, gzlem ve deneyime dayanarak deil, her eyden nce

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

29

Aristoteles'in basamakl, iinde doal yerleri barndran niteliksel, fizik mekn anlaynn yerine Euklides'in sonsuz, e trden ve so yut mekn anlayn geirerek kurmutur. Bu nedenle de Descar tes ve zellikle Galilei'nin bilimi, genellikle ileri srld gibi, zanaatnn bilimi deildir.

Koyre, Bilimsel Dncenin Tarihi zerine ncelemeler {Etudes d'histoire de la pensee scientificjue, PUF, 1966, Paris) adl kitabnda
Aristoteles geleneine kar Galilei'nin gzleme ve deneye daya narak yeni bir bilim kurduunu syleyenleri eletiriyor. Onun gzleriyle grdklerine inanmayanlarla alay ettiini ve gzlemle deneye vgler dzdn gryoruz. Bununla birlikte unutma mamz gerekir ki, ortakduyunun arasz deneyi anlamnda deney ve gzlem, yeni bilimin kuruluunda fazla byk bir rol oynamamtir ve bu rol ou zaman olumsuzdur, yani yeni bilimin dou una engel oluturacak zellikte olmutur. nk gnlk, plak gzlemlerin dorudan sonular, Descartes ya da Galilei'yi destek leyen sonular vermiyordu. Olumlu rol oynayan, deney deil, de neyim idi. Deneyim, doay yntemli bir biimde sorgulamak de mektir; sorularmz bu dille sorulur, onun szl araclyla ya ntlar okunabilir ve anlalabilir. Biliyoruz ki, Galilei'ye gre biz doayla, ortakduyunun ya da salt sembollerin diliyle deil, eri, ember ve genlerle, matematik diliyle ya da daha kesin olarak geometrik dille konuur ve ondan yantlar alrz. Baka baz felsefe ve bilim tarihileri modern fizii, atalet (inertie) ilkesinin bu fizikte oynad temel rol gibi baka baz eki ci izgileriyle karakterize etmeyi denediler. Gerekten de bu ilke, yeni mekanik biliminde temel hareket yasas olarak merkezde yer almaktadr. Ama Koyre, bu noktada taklp kalmann da yzeysel bir tavr olduunu dnmektedir. Yaplmas gereken, modern bi limin nasl olup da bu ilkeyi benimseyebildiim anlamaya al maktr. Yani bir kere harekete geen bir cismin hareketini kendi kendine her zaman srdrmesi. Ortaa ve Antik a iin yanll besbelli, hatta sama bir ey iken, nasl olup da bizim iin byle sine yaln, kolay, apak bir ilke haline gelebilmitir? Aklanmas gereken, Koyre'ye gre, ite tam da bu yanl, hatta sama olma durumundan apak doruluk olma durumuna geitir. Koyre, modern bilimimizin aklsallk erevesini byk bir devrimle yeniden biimlendiren eyin iki dayank noktada zetle nebileceini syler: Kozmosun ve onun zerine dayanan btn g rlerin yklmas bunlardan birincisini oluturur. Kozmos bir terim

30

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

olarak Newton'a degin sregitmitir. Ama ona 17. yzyldan itiba ren bambaka bir anlam yklenmitir. Meknn geometi-iklemesi ikinci noktay oluturur. Galilei eski fiziin nitelik bakmndan ay rml ve somut kozmik mekn anlaynn yerine Euklides geomet risinin soyut ve e trden olan mekn anlayn geirmitir. Kozmosun yklmas ontolojik adan nitelik bakmndan ve ayrmlam olarak tanmlanm bir dnya tasarmnn yklmas demektir. Onun yerine ayn yasalar tarafndan birletirilip yneti len, belirsiz, hatta sonsuz ve ak bir evren tasarm geecektir. Ar tk yeryz ve gkyz, eskilerin kavrad gibi, kartlk ilikisi iinde bulunmayacak, astronomi ve fizik ayn matematiksel dille ifade edilmi yasalarla bir btn oluturacaktr. Daha nce m kemmellik, uyum ve deer ykl tek alan olan astronominin mekn bu ayrcaln yitirecek, yeni ve gerek klnm geometri dnyasnda fizikle birlikte ayn bir meknn uzants olarak kavranacaktir. te bu anlamda Koyre, Yunanllarn "kozmosu kefetmesin den sonra yaanan en byk devrim"in kozmos'un yklmas ol duunu syler: Bugn bize, ocuklara dahi retilecek denli kolay ve apak gelen, cisimlerin d gibi temel fizik yasalar ve ilke leri, bu konumlarn bu ykl sayesinde elde etmilerdir, (bkz.

"Galilei et la revolution scientifique"; Etudes d'historie de la pensee


scientificjue iinde, PUF, 1966) Koyre, bu son noktaya aklk kazan drmak iin, Aristoteles'in dinamiini atalet kavram asndan ele alr: Aristoteles'in bugn iin yanl ve rtlm olan fizii, ma tematiksel fizik olmasa da, ince bir biimde gelitirilmi bir bilim di. Dolaysyla o bu niteliiyle yalnzca bir gzlemler toplam ve saduyu rn deil, bir kuram, yani doal olarak saduyunun verilerinden hareket eden, ama onlar sistemli bir ilemin uygulan masyla bir sistem haline dntrm bir btndr. Aslnda bu kuramn btnletirdii olgular, bizim iin de hl gzlemlenebilir olma zelliklerini korumaktalar: biz de tipk Aristoteles gibi hl ar bir nesnenin "aa" doru dmesini "doal" bulur, tersini dnmenin "doaya aykr" bir eyi dnmek olduunu kabul ederiz. Yine hafif bir eyin "yukarya" ykselmesi konusunda onunla gr birlii ierisindeyiz. te Aristoteles fizii bu "doallk"lar bir kuram iinde birletirmekte ve aklamaktadr. Doal hareket ve zorlama hareket, onun fiziinin tutarl btn iinde ikna edici aklamalarn bulur. Bu kuram iki temel inan zerinde yaplanmtr: Niteliksel olarak belirlenmi doalarn var olduu

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

31

nanc ve Kozmos'a, yani kendileri araclyla varlklarn tm nn basamakl bir dzen iinde bir btn oluturduklar dzenle yici ilkelerin var olduuna inanma. "Btn", "dzen" ve "uyum", bu kavramlar, iinde her eyin bir yeri olduu ve bu yerlerin onla rn doal yeri olduu dnlen kozmos tasarmnn temel kav ramlardr. Doal yer kavramnn bu denli baskn oluu, bizim, Aristoteles'de statik bir dzen anlay karsnda olduumuzun gstergesidir. znde bir dinamik deil, bir statik olan bu fizikte, hareket doal deil, doal yerde bulunmayn dourduu geici bir sretir. nk eer her ey yerinde olsayd, sistem tam bir Statik olacak, sonsuza kadar donup kalacak, onlar yerlerinden oy natmak iin bir zor gerekecek ve bu zorlama ortadan kalkar kalk maz, her ey doal yerine dnecekti. Aristoteles'in "doal" olarak nitelendirdii hareketler, zorla doal yerlerinden uzaklatrlm ve bylece dengenin bozulmas sonucu baka yerde bulunan nes nelerin doal yerlerine geri dnme sreleridir. Dzen, bu anlay ta, kendini sonsuza kadar korumaya eilimli, kalc ve salam bir Statiktir. Bu dzende doal duraanl aklamaya gerek yoktur: Yerkrenin evrenin merkezindeki durumu byle bir doall tar. Bir eyin doal yerinde durmas, onun doas gereidir. Hareket, doal ve normal olmayan bir durum olmamas nedeniyle sonsuza kadar sremez. Zorlama hareket dzene kardr ve onu dzenin yeniden kuruluu, yani zorlamann etkisinin ortadan kalkmas iz leyecektir: Aristoteles'e gre, ancak doal olan, kendisini sonsuza kadar yineleme gcndedir. Doal harekette hareket ettirici, nes nenin kendi doas, onu kendi yerine gtrmeye alan formu dur. Dolaysyla doal hareket ettirici neden, nesneye ikindir. Do al olmayan harekette bu neden nesnenin dnda, ama onunla do kunma ilikisi iinde olmaldr. Aristoteles itme ve ekme terimle riyle aklanamayan uzaktan etkiyi kabul etmez. Bu, grld gibi, son derece tutarl ve ilenmi bir sistem dir. Ama frlatlm cismin hareketi olgusu, onun balca sorunu olacaktir. Koyre, bir kuramn kendiyle elien byle olgular kar snda iki davran trn benimseyebileceini syler: olguyu yad smak; yadsyamad durumda aklamak. Frlatlan bir nesnenin bir sre sonra grnte hareket ettirici bir neden olmakszn ha reketini srdrmesi karsnda Aristotelesi kuram, aslnda byle bir nedenin var olduunu, bunun hava ya da su olabileceini ileri srer. te bu nokta, belki de ortakduyunun gndeliinde sk sk yapt gzlemlere ters dt iin ikna edici bulmad bir nokta

32

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

olarak Aristotelesi dinamiin "questio disputata"s haline gele cektir. Aristoteles'in bu sorun erevesinde su ya da havay dn mesinin nedeni, boluun hareketi iletemeyeceini, ancak fiziksel bir ortamn hareketin kendisini srdrmesine yarayacak bir ortam olduunu dnmesidir. Boluk, fiziksel bir ortam deildir; onda doal yerler, ayrcalkl ynler ve ayr trdenlik yoktur. Byle bir yerde nesne nereye gideceini bilemeyecek, soyut bir meknda ha reket etmesi iin hibir nedenin olmad bir ortamda durakalacaktir. Koyre, tam da bu byk tutarll nedeniyle yeni fiziin domas iin eski kozmos anlaynn yklmas gerektiini belirtir. Geometrinin meknlarnn boluu, soyutluu ve e trdenliine eyleri yerletirmek samadr. Yalnzca geometrik eyler geometrik mekna yerletirilebilirler. Yalnzca znitelii yaylm olan Descar tes'n maddesel varl, Euklides'in geometrik meknnda Galilei'yin atalet yasas uyarnca hareket edebilir. Aristoteles ise tam da buna kardr. Ona gre, fiziki gerek eyleri, geometrici ise so yutlamalar inceler ve ikisini birbirine kartirmaktan daha tehlike li bir ey yoktur. O halde, teknik konusuna geri dnersek, eer Antik Yunan gerek bir teknoloji gelitirmediyse, bunun asl nedeni, Koyre'ye gre, psiko-sosyolojik aklamann ileri srd gibi, onun teknii kmsemesi, nemsiz bulmas deildir. Ayn ekilde modern dnyann, teknii en nemli pratik olarak grmesini de bu yorum tmyle aklayamamaktadr. Sz konusu yorum tmyle yanl deildir. Gerekten de Arkhimedes makina yapma sanat zerine hibir yazl eser brakmak istememi, Descartes ve Galilei ise bu nu hevesle yapmlardr. Ama asl neden bakadr. Koyre'ye gre, asl neden. Antiklerin bunun yaplabilir bir ey olmadna olan inanlarnda aranmaldr. Doa, matematikletirilebilir yapda de ildir. Kukusuz bir aacn bir ottan daha uzun olduu sylenebi lir; ama onlarn kesin olarak lm mmkn deildir: bu dnya "yaklaklklar", "aa-yukarlklar" dnyasdr. Kesinlik bu dn yann zellii deildir. Matematik gkyzne uygulanabilir, by lece matematiksel astronomi yaplabilir; ama matematiksel fizik yaplamaz. Gerekten de Yunan bilimi gkyz iin bir hareket bi limi gelitirmi, gkcisimlerinin hareketini artc bir sabr ve ke sinlikle gzlemlemi ve lmtr; ama asla yeryzndeki hareke ti matematikletirmeye almamtr. Koyre'ye gre, bu son nok tann en arpc gstergesi. Yunanllarn gkyz ve yeryz iin tek bir zaman gelitirememi olmasdr. Koyre, Felsefi Dnce Ta-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

33

rihi zerine ncelemeler adl kitabnn "Kesinlik Evreni" blmnde bu konuda yle yazmaktadr: "Oysa hareket kavramnn zaman kavramna ayrlmaz bir biimde bal olduunu ve modern bili min domasna ve gkyzne ait olan kesinliin yeryzne inme sine yol aan dnce devriminin de, yeni bir hareket anlay sa yesinde ve onun erevesinde gerekletiini dnrsek. Yunan biliminin ve hatta Arkhimedes'in niin bir dinamik gelitiremedi ini ve niin Yunan tekniinin tekne dzeyini aamadn anla rz." (s. 344) Aslnda ortakduyuya dayanan teknik hi de bilimsel dn ceye baml deildir. Ondan da yararlanabilmekle birlikte bu tarz bir bilgi kendi bana gemiin birikimini kullanabilir, bulular ya pabilir, teknii ilerletebilir. Hatta onun rnleri henz gelimekte olan bilimsel bir tekniin (teknoloji) rnlerinden daha ileri olabi lir. Ortaa byle rneklerle doludur. Yine 15. ve 16. yzylllar ateli silahlar gelitirmi, madencilik ve gemi yapmnda olaans t ilerleme salam, kmr bulmu ve suyu sanayinin gereksi nimleri iin kullanmtir. E. Bacon ve onu izleyen deneyciler pratik akln verimliliini teorik akln ksrl karsnda verken, bu a dan hakldr. Ayrca Descartes'n teknoloji konusundaki iyimserli inin temelinde kukusuz bu kazanmlar yer almakta, hatta onlar, gelitirecei evrensel mekanizma retisini hazrlamaktadr. Ama yine de Descartes, E. Bacon'dan ok farkldr. Bacon akln ilevini, gzlemleme, kaydetme ve ortakduyunun olgularn dzene sokma ile snrlayarak bilimi tanmlamaktayken, Descartes bunlardan bambaka bir sonu karmaktadr: teorinin pratie szmas, teorik akln pratik akla dnmesi, yani bir teknoloji ve bir matematiksel fizik mmkndr. te Descartes'n insan "doann efendisi ve sa hibi" klacan umduu ey, bu dnmdr. Sonu olarak denilebilir ki, ister genellikle ileri srld gi bi matematiin gkyznden yeryzne inmesi yoluyla olsun is ter Koyre'nin dedii gibi bu dnyaya ait hareketin Euklides'in so yut meknna tanmas yoluyla olsun, 17. yzylda ilk kez aklsal olan deneysel olana, theoria praksis'e onu deitirip, dntrp yeniden makinalar eklinde yaplandrmak zere szmakta ve ma tematiksel fizik domaktadr. 17. yzyln Descartes, Spinoza ve Leibniz'de en grkemli rneklerini verecek olan retileri, felsefi dncenin bu yeni doa anlay karsnda verdii metafizik a bann rnleri olarak tanmlanabilir.

IL BLM

Kartezyen Dnya Tasarm

Descartes, btn 17. yzyl felsefesine damgasn vurmu olan bir filozoftur. Hatta btn bu yzyl kartezyen olarak nitelendirilir: En azndan, herkes ya Descartes ya da Descartes'a kardr. Des cartes, btn felsefesini "ak ve seik" idelere dayanarak kurmak istedii halde onun dncesinin boyutunu oluturan yntem, metafizik ve fizik bal bana byk tartmalara konu olmutur. Bu tartimalardan biri, metafiziinin nemli bir uran oluturan teolojisi ve fizii arasndaki ilikidir. Baz Descartes yorumcular onu eski teologlardan ayran noktann, teolojisinin fizik iin d nlm, ona hizmet eden bir teoloji olmas olduunu belirtirler. Oysa eskilerde fizik, teolojiye hizmet etmektedir. Bu yaklam Descartes'n aslnda Tanrtanmaz olduunu ve sisteminde Tanr'ya ayrlan yerin, Pascal'n dedii gibi, dnyay varla getirmek zere ilk fiskeyi vurmaktan daha fazla bir anlam tamadn ileri srecek ynde gelitirenler oktur. Buna karlk Descartes'n fizi ini metafizik olarak temellendirebilmek iin Tanr'ya gereksinme si olduunu dnenler arasnda yer alan Lenoble bunu, onun fi zie inanmak iin Tanr'ya inanmaya gereksinmesi olduu gr yle dile getirir. Daha nce szn ettiimiz kitabnda belirttii gibi, Lenoble'a gre, her eyden nce 17. yzyl metafiziinin kurucularndan olan Descartes'n dine kar besledii duygularn itenliinden kukulanmak iin hibir neden yoktur. Onun hayat, yazmalar, bu konudaki tutumunu apak olarak ortaya koymaktadr. sve kraliesi gibi Protestanlara yazmalarnda dogmalar konusunda hibir taviz vermemesi; kralienin Katoliklii benimsedii zaman

Kartezyen Dnya Tasarm

35

bu kararn Descartes'n etkisiyle alm olduunu belirtmesi bu ko nuda ikna edici kantlar arasnda anlabilir. Ama daha da nemlisi 17. yzylda dinin, pek ok noktada bu fizik devrimi serveninde bilimi desteklemi olmasdr. Bacon ve Descartes, insann doa zerine egemenliinde Tanr'nn icazetini alm olduunu d

nrler. Novum Organon Scientiarum'un sonu blmnde Bacon,


Adem'in hayvanlar adlandrmakla doaya hkmetmenin ilk admlarn atm olduunu ve dten sonra, insann yeniden a balayarak eylerin efendisi olmaya almas gerektiini syler. O halde Bacon'a gre bilim, inanca yardm etmektedir. Yine Descartes'a gre Tanr, insan znde yaylm olan bu makina-dnyaya yerletirmitir. Ama onun z bu dnyannkinden bambaka, on dan son derece stn olan Dnce olduu iin, insan, ereksellikten ve niyetten arnm olan bu dnyay ve yine bir mekanizma olan kendi bedenini, dnen ruh olarak bir kaptann gemisini y netmesi gibi ynetecektir. O halde Descartes'a gre bilim yapmak, Hristiyanln "ha yr" ilkesine uymak, Tanr'ya hizmet etmek demektir. Gerekten de Descartes, bilimin sonularn yaynlamakta henz tereddt et mekteyken, 1628 ylnda yaplan bir toplantda Kardinal, "dine bu denli yararl" olan dnceleri geni kitlelere duyurmann bir g rev olduunu bildirmitir. Dnemin mekanist doa anlayn be nimseyen ve felsefe tarihine Descartes ile yazmalaryla gemi olan Mersenne ise yeni teknolojinin teolojiyle uyumunu yle dile getirir: "Eer pratik olmasayd, bilimler ok nemli bir ssleme den ve yararllktan yoksun kalm olurlard. tiraf etmek gerekir ki. Tanr da kendisinin retmi olduu eyleri taklit etmemizi is ter... nk her bilim bir Tanr verisidir ve bize yalnzca kuramc nn akln honut etmesi amacyla, bou bouna verilmi olmayp dier insanlara yararl olacak bir biimde kullanlmas iin veril mitir." Yani Lenoble'un deyiiyle, Mersenne dnyay kocaman bir fizik problemi olarak tasarlamakta ve fenomenlerin kesin d zeninin bilimiyle uramann, erdemli bir edim olduuna inan maktadr. Mekanist bir doa tasarmyla Tanr'ya inancn neredeyse so runsuz, hatta byk bir uyum iinde yaanan bir aradalnn Le noble ilk (ve belki de son) rneinin 17. yzylda yer aldn d nr. nk bu yzyla degin doadan her trl niyet ve ereksellii kovan doa tasarmlar, ayn zamanda orada Tanr'ya da yer olmadn sylemiler ve yalnzca doaya ereksel bir yap

36

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

ykleyenler, dnya tasarmlarnda Tanr'ya yer vermilerdir. Oysa bu yeni mekanist doa anlaynda, felsefe retileri metafizikle rinde hem Descartes'ta olduu gibi. Tanr kavramna nemli bir yer ayrmakta, hem de dinsel otoriteler bu retileri destekleyebil mektedir. Lenoble'a gre, bu olaanst durumu hem aklayan hem de zaten onun olumasna neden olan eler, Descartes'n syleminde yer almaktadr. Eskiden dnrn Tanrtanmaz ya da dindar olmas onun doa anlayna baml bir eyken, yani onun doay kavray tarz din konusundaki tutumunu belirler ken, imdi Descartes, doann bir mekanizma olmasnn ruhu ilgi lendirmediini dile getirmektedir. Descartes, ikici (dualiste) onto lojisi, ruh ve maddeyi birbirine indirgenemez, apayr yasalara uyan iki varlk tr olarak tanmlayan metafiziiyle doann iin de hibir ereksellii barndrmayan yasalarnn, ruha kendi erdem leri ve Tanr konusunda hibir ey retemeyeceini syler. Bu, ki lise iin, madde konusunda baka bir dil konuan ve bambaka bir yapdan ve yasalardan sz eden Galilei ile ruh, lmszl ve kaderi konusunda onunla hi de uyum iinde olmayan eyler sy leyen sa'nn sylemleri arasnda bir eliki bulunmad, nk zaten ikisinin baka eylerden sz ettii anlamna gelmektedir. Maddenin mekanik yaps ve yasalarndan ruhla ilgili sonular karlmasn, bu yasalarn ahlaka ve politikaya tanmasn, yani Hobbes'un Leviathan'mda yapt ileri, Descartes son derece "za rarl ve sansr edilmeye uygun" bulduunu syleyecektir. Descartes'n dinsel ve politik hareketlere dorudan doruya bulamaktan ekinmi olmas, o halde, Bacon tarz bir ngiliz prag matizminin "trleri kartirmama" tutumundan fazla bir eyin, bir ontolojinin gerektirmelerinin sonucudur. Descartes, Dante tarz bir teo-kozmik sisteme dnlmesine kardr. Onun metafiziinin iki cilii ve bu konudaki tutumu tam bir dayanklk iindedir. Mersenne gibi bir pragmatist olsun ya da Descartes gibi bir metafiziki olsun, mekanik doa tasarmnn tm bilginleri, Lenoble'un deyi iyle, "doay, insana, yaylarn bulup ortaya karma ya da yal nzca benzerlerini yapma frsatn verme amacyla Tanr tarafndan verilmi kocaman bir oyuncak olarak dnyorlard". Doay bilmek elenceli ve yararlyd. Ama bu bilme, 16. yzyldan farkl olarak airce bir cokunun deil, bilimsel bir tutkunun eliinde gerekletirilmeliydi. Lenoble, nsan ve Doa'nn kaderinin hibir zaman 17. yz ylda olduu denli birbirinden ayrlmam olduunu syler: Artk

Kartezyen Dnya Tasarm

37

Ruh, Antik Yunan'da, mesela Aristoteles'te olduu gibi, kendisin den ok aalarda yer alan bitkisel ve duyumsayan ruhtan sonra, insanda dnce aamasna gelen bir srecin ncesiyle arasnda bir sreklilik ilikisi olan doruu deildir. nsan kendine, doann dier varlklaryla arasndaki bu basamakl sreklilik ilikisinin yerine makina-doa ile Tanr arasnda bir yeri semitir. Pascal, 17. yzyl dnr iin btn bu gkkrelerin, btn bu kozmosun en ufak bir erdemli eylem yannda bir hi deerinde olduunu be lirtirken, bunun altn izmekteydi. Bunun yannda modern ala rn bunalmlarnn ilk sezgilerini yine Pascal dile getirir: "sonsuz uzayn suskunluu beni rktyor" derken, Lenoble'a gre, Pas cal, insann doayla kader ortaklnn byle kkten bir biimde sona ermesinin kaygsyla doludur. Aslnda Pascal, fizikinin Doa'snn Tanr'dan sz etmemesinden kayglanmaktadr: "Eer ru hunu kaybediyorsa, evreni kazanmak insann ne iine yarayacak?" Bizi ruha ve Tanr'ya gtrmeyecek olan bilim ya da felsefenin bir saat bile uramaya demeyeceini dnen Pascal, sanki felsefe nin 18. yzylda ruhu ve onun znitelii olan dnceyi de bir mekanizma olarak anlayacak yndeki geliimini o zamandan se zer gibidir.

E. Brehier Modern Felsefe ncelemeleri {Etudes de philosophie mo


derne, PUE, 1965, Paris) balkl kitabnn Descartes'la ilgili blm lerinden birini P. Laberthonniere'in bu konudaki yorumuna ayrr: Descartes'n dnen zne ve yaylml dnya, dnen zne ve Tanr ynndeki ift ikicilii, yntemsel kukusunun sonucu gibi dir. Oysa yntem olarak kuku, aslnda dnen zneyi, zaten kendi salt varoluunun olumlanmasna indirger. Dolaysyla Des cartes, Laberthonniere'e gre, yntem gerei bulaca doruluu zaten ynteminin nceden gerektirdii bir ey olarak benimsemi durumdadr. nk yntemsel kuku ruhun, henz d dnyann var olduunu kantlamadan, hatta maddesel olduu iin kendisi nin bir bedeni olduunu bile kantlamadan, kendi varlnn bilin cine ulamas sonucunu dourur. Bu sonu, Laberthonniere'e gre, aslnda kukunun sonucu deil, onun balangcdr. nk felsefi bir karar sonucu olarak kukudan balamak, zne bak asna yerlemeye zaten karar vermi olmak demektir. Bu durumda ruh ve maddenin ayrl sonucunu veren kuku, kendisini balang tan itibaren kendi iindeki madde olan beden ve dndaki madde olan dnyadan ayrmay semi olan bir ruhun yntemi olarak bu ayrln kanti olamaz. Baka bir deyile kuku, "ikici" metafizii

38

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bir sonu olarak dourmamakta, tam tersine ona dayanmaktadr. Bu ikicilik ya da Laberthonniere'in deyimiyle "ayrmaclk" (separatisme) erevesinde Descartes, ruha yabanc olan gereklikleri, yani dnya ve Tanr'y yalnzca ruhun sahip olduu dnceler araclyla, daha dorusu dncenin kipleri (modus) olan ideler araclyla ortaya koymaktadr. Bu durumda, Descartes'ta dncenin maddeyle ve Tanr'yla ilikisi kurulabilmekte, ama bu ilikiler tmyle dsal ilikiler ol maktadr: dncenin maddeyle ilikisi ite bu tarz bir sahip olma ve kullanma ilikisidir. Belki de insann, yani dnen znenin madde dnyasna hakim oluunun fiyati olarak Descartes, tanrsal aknl ve teolojinin Tanr konusunda yorumuna tam olarak ka tlmay onaylar. Laberthonniere'e gre, Descartes'ta "zne dnya nn kral. Tanr ise dnen znenin kraldr. Bu ikili iliki, (teolog lar sakinletirmek gibi) kendisine elik eden kayg ve onun btn sonularyla birlikte, Descartesln gerekte ayrt edici zelliini oluturur". Laberthonniere, Descartes'n asl niyetinin bir din savunusu yapmak olmadn, tersine onun amacnn dnyay insann kul lanmas ve kar ynnde dntrme gcnde olan ilevsel, et kin bir bilimi temellendirmek olduunu belirtir. Bu bakmdan Des cartes'n Hristiyanla teslim olmu gibi grn aldaticdr. Onun nl "Tanrtanmaz bir geometrici olamaz" cmlesi doru yorumlanmay gerektirir: Geometricilerin bilimlerinin "doa zeri ne anlatilm masallar" olmaktan kp bir fizik, yani doaya uy gun doruluklar btn olmak iin Tanrlk bir gvenceye gerek sinmesi vardr. Ama Descartes'n bilim yapmak iin Tanr'ya gerek sinmesi olduunu, nk teolojinin "Tanr'nn doruluu" idesinin bizim bilimimizin doaya uygunluunun tek gvencesi olduunu syleyen Lenoble'un dndnn tersine, burada teoloji bilimi kullanmamakta, bilim teolojiyi kullanmaktadr. Laberthonniere, Descartes'n sisteminde, insann "Tanry, her eyi koullandran ve destekleyen varlk olarak arkasnda grdn, ama onu artik nnde grmediini" sylerken, bunu anlatmak ister. Yani insann gerekletirecei doa ile ilgili geleceinde Tanr'ya yer yoktur. Ezeli-ebedi doruluklar konusunda Descartes'n sav, onun fi zik ve teoloji arasnda kurduu iliki zerine gelitirilen yukarda szn ettiimiz iki farkl yorum iin de dayanak oluturabilmitir. Bilindii gibi, Descartes iin felsefe, btnnde ele alnm bilgi aa cdr Bu aacn kkleri metafizik ya da ilk felsefe, gvdesi fizik ve

Kartezyen Dnya Tasarm

39

dallan ondan treyen tm doa bilimleridir. Byle bir felsefe anlay , Descartes'n bir sistem olarak felsefesini oluturabilmesi iin ok uzun bir sre beklemesini gerektirmitir. Gerekten de Descartes, ancak 1644 ylnda Felsefenin lkeleri'nde bu anlamda felsefi sistemini ilk kez bakalarna sunabilmitir. Buna karlk Evrensel Bilim d ncesi, Tanr'nn yaratti ezeli-ebedi doruluklar dncesi gibi konular Descartes'n sistem oluturma srecinin balarndan beri, bamsz bulgular olarak savunduunu grrz. Bunlardan ikincisi Descartes'n daha 1630 plnda savunduu ilk metafizik savdr. Bu metafizik sav, J. M. Beyssade'n Descartes zerine yazsnda (J. M. Beyssade, "Descartes", ed. E. Chtelet, Historie de la philosophie, t.3 iinde, Hachette, 1972) belirttii gibi, aklsal zorunluluu tanrsal a knla baml klar: "Sizin ezeli-ebedi dediiniz matematiksel doruluklar Tanr tarafndan yaratilmtir ve tipk dier yaratilm1ar gibi tmyle ona bamldr." Bu doruluklarn ondan bamsz olduunu sylemek. Tanrdan bir Jpiter ya da bir Satrn gibi sz etmek ve onu bir kadere bah grmek anlamna gelecektir. Brehiefnin de dedii gibi (bkz. Historie de la philosophie, t.2, PUE, 1942), Descartes'a gre Tanr istemini eyleri yaratirken mkan ve yi'nin kurallarna uygun olarak dnmek, onun mutlak gcn snrla mak anlamna geliyordu. Augustinus'un 5. jmzplda ahlak deerleri iin ileri srd gr (yani bir eyin \y\ olduu iin Tanr tara fndan istenilmedii, ama Tanr tarafndan istenildii iin o eyin iin iyi olduu dncesi) bugn hl gerekten inanh olup olma d tartilan bir filozof ve matematiksel fiziin kurucularndan biri olarak Descartes, yalnzca deerlerle deil, ayn zamanda aklsalln zorunluluklaryla ilgili olarak da savunmaktayd. Brehier bu ko nuda unu soruyor: "Tanr'nn zgrlne bu denli nem vermek niye?" Bu soruya verilen cevapta Brehier, Beyssade ve Laberthonniere ile anlamaktadr: nk bu kuram insann sonlu anl tarafn dan zlerin mkemmel olarak bilinebilmesi isteiyle badaabilen biricik kuramdr. Gerekten de Descartes, yine 1630'da bu kuram sa yesinde yle yazabilmektedir: "bu ezeli-ebedi doruluklar arasn da hibiri yoktur ki, akhmz dnmeye kalktinda onu bileme sin." Bu durumda u sorunun yantlanmas gerekir: Niin matema tiksel doruluklarn dier btn eyler gibi yaratilm olduu sav matematie bu denli nem veren biri iin uygun bir savdr? Bilindii gibi, Descartes, btn dier 17. yzyl aklclar gibi matematie byk deer verir. Matematiin sonularnn tartl maz olmas, onun bir yntem olarak kullanldnda btn dier

40

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bilimler arasmda bir lt birliini salayabilecei umudunu do urmutur. Yine bir 17. yzyl filozofu olan Spinoza, Geometrik yntemle bir Etik yazmaya kalktnda, dier alanlarda olduu gi bi. Tanr ve erdem alanlarnda da, matematiksel yntemin, insann kendi konusundaki (zgr istem ve erekselcilik) yanlsamasn bu konulara da yanstmasn engelleyebileceini ve bu yanstmann bir rn olan insanbiimci Tanr anlayndan, insan ve Tanr ko nularndaki (belirlenmemi olma olarak zgrlk gibi) yanl g rlerden uzaklamay salayabileceini dnmektedir. Leibniz ise matematii de bir alt alan olarak iine alacak ve btn bilimle rin dillerinin birbirine evrilmesini salayarak dnceyi evrensel bir hesap haline dntrecek bir st-dil arayndayken, yine ma tematii model olarak alacaktr. Bu yzylda herkesin biraz Des cartes olduunu sylerken, denilmek istenen, biraz da, Descar tes'n felsefeye getirdii ve dierlerini de gelitirip deitirerek srdrd matematikten esinlenmi bu tasarlardr. Descartes'a gre matematiin ayrcal, konularnn varl na ya da yokluuna kar kaytsz olmasndan kaynaklanr. Ge ometri zaten eskiden beri, imgelemin yaratti figrleri incelemek ten vazgemi, modern cebirle ise matematik, saylarn tikelliinden kendisini kurtarabilmitir. Her ikisinin birbirine benzerlii, konularnn benzerliinden deil de, her ikisinin de konularna ka ytsz, "soyut" olmasndan kaynakland iin, matematik, "akl iyi ynlendirme ve bilimlerde doruluu arama" iin evrensel bir yntem olabilir. O halde byle bir bilimin doruluklarn Tanr buyruklarna dntrmekten, Descartes neyi umuyor olabilir? Aslnda o dnemde bu konuda teologlar ve matematikileri eit lde honut klabilecek baka yorumlar da mevcuttur. Daha 5. yzylda Augustinus matematiksel doruluklarn dnceye kendisini ieriden ve zorlamakszn kabul ettirmesi zelliinde, Tanr'nn var olduu ile ilgili bir kant bulmutu. Teologlar bu tr bir zorunluluk ile yaratlm eylerin olumsal varolularnn ayr trden olduunu kabul etmekte bir saknca grmemilerdi. 13. yzylda Tanr'nn ezeli-ebedi doruluklar kendi z doasnn i zorunluluu ile kavrayan anl ile tek tek eyleri varla getiren zgr istemini birbirinden ayrarak matematiksel doruluklarn zorunluluuna teolog iin de sakncasz olan tanrsal bir gvence kazandrmti: Onlarn ezeli-ebediliinin aklanmas tanrsal anl n doasna ait olmalarna dayandrlyor, bu durumda da hem onlarn zorunluluu Tanr'ya kendisini dtan kabul ettiren bir ka-

Kartezyen Dnya Tasarm

41

der anlamna gelmiyor hem de matematikiyi honut edecek bir gce ulayordu. Descartes, bu gc yetersiz deil, ama bir fiziki iin saknca l bulmaktadr: Matematiin fizikle, yani doayla btnlemesin den sonra doann srrna nfuz etmek, yukarda anlatlan aklsal lk anlay erevesinde, tanrsal anln ieriine, aknla nfuz etmek anlamna gelecekti. "Doann efendisi" olma tasars, er ya da ge teoloji iin son derece sakncal olacak bir tasarya dne cekti. Yeni bilim ve yeni doa anlayna en uygun olan, bu neden le, bu doruluklar tanrsallklarndan soyup yaratilm eyler dzlemine ekmekti. Bylece sonlu ve yaratlm bir varlk olan dnen znenin yine yaratlm olan bu doruluklar, yani doa nn srlarn sonuna kadar ele geirme tutkusu, teolojinin kar k ma gereksinmesini duymayaca bir tutku haline dnecekti. Ay rca Brehiefnin dedii gibi. Tanr ile sonlu eylerin zleri arasnda katlm deil de, yaratan ve yaratlan ilikisini kurarak Descartes, varlk ve dnme formlarn, onlarn ilk kaynaklarndan karsamak tutkusuna kaplabilecek her trl metafizik ya da fizii im kansz klyordu. Metafizik ya da bilim Tanry model olarak ala maz; ama onu anlmzn gvencesi klabilir, yani Descartes yntemin genel kural uyarnca. Tanrnn eyleri retme dzenini deil, bir kesinliin bir baka kesinlii nasl dourabildiim ve Tanr'nn varlnn kesinliinin bizim iin tm dier kesinliklerin ilkesi olduunu gsteren "sebepler dzeni"ni izleyebilir. Descartes'n yeni doa biliminin ilikisini yeni veriler zerin de dzenlemek iin getirdii bu "epistemolojik" zm, belki bir yanl anlamadan kaynaklanan baz sorular da beraberinde geti rir: Tanr zorunlu olan yle olduu iin istemez; ama o doruluk. Tanr onu ylece, ezeli-ebedi olarak istedii iin zorunlu olursa, bu durumda, bazlarna gre bu doruluklar bizim iin de mutlak olarak zorunlu olma zelliklerini yitirirler. Oysa Descartes'ta onla rn Tanr iin zorunlu olmamalar, onlarn bizim anlmz iin mutlak olarak zorunlu olmalarn engellemez. Bizim anlmz ma tematiksel doruluklar zorunlu olarak grmektedir; nk onlar anl ve istemi birbirinden ayrlamaz olan Tanr tarafndan yara tlm, ama bizim iin olumsal deil, zorunlu olmalar istenmi doruluklardr. Dolaysyla onlarn zgrce yaratlm olmalar bi zim iin tadklar zorunlu olma zelliinden bir ey eksiltmez. Onlarn tanrsal istemden kaynaklanmas, bizim aklsallmza kuku drmez, tersine onu merulatrr, glendirir.

42

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

Bu konudaki tartmalar ok nemli olmakla birlikte konu muz iin nemli olan u noktadr: Descartes, ann kltrn bir btn olarak dnme ve kavramsallarma abasnda olan biri, yani bir filozof olarak yeni bilimin ve yeni doa tasarm ile klt rn bata din olmak zere dier boyutlar arasndaki ilikiyi yeni den dnmekte ve kabul edilebilir aklsal ve btnsel bir ereve oluturmak istemektedir. Genel olarak Galilei'ye de filozof deriz. Ama yukarda dile getirdiimiz kayg ve bu konudaki aba, Des cartes'a, yani filozof a aittir. Yalnzca onun kuramnda hem Galilei hem sa, yani dneminin dncesinin elien, ama etkili iki kl trel boyutu gerekten karlamakta ve kavramsallatrma ilemi ne yol amaktadr. Bu noktada filozof Descartes'n hangi taraf tut tuu, ashnda fiziki mi Hristiyan m olduu sorusu ilgin olmakla birlikte kesin bir yanti bulunmayan bir sorudur. Laberthonniere, onun fiziki ve filozof olduunu, ama Hristiyan olmadn sy ler. Lenoble, "Tanrtanmaz bir geometrici olamaz" cmlesinin de dile getirdii grlerinin itenliine daha fazla inanarak onu yal nzca 17. yzyl felsefesinde gerekletirilebilmi bir mucizenin, yani mekanik doa tasarmyla teolojinin badatrlmasnn mi mar olarak kutlar. Bir Hristiyan filozof mu yoksa filozof bir Hris tiyan m olduu konusundaki tartmalar bir sonuca balanamasa da, Beyssade'n dedii gibi, onun bir Hristiyan ve bir filozof oldu u aktr. Brehiefnin, Laberthonniere'in Descartes yorumunda asl kar kt nokta, fiziin, filozofun ana kaygsn oluturmas ve te olojinin yalnzca bu fiziin hizmetinde olmas deildir. nk Descartes'n sisteminin bu iki boyutu arasndaki ilikiyi her iki ynde de yorumlayanlarla sk olarak karlalr. artc olan Laberthonniere'nin, yntemi de ayn "ayrmaclk" sav erevesinde deerlendirmesi ve onun da fiziin gerektirmelerine uygun olarak dnlm olduunu ileri srmesidir. Ona gre, Descartes, b tn bilimlere matematik modeli uygulamadan nce, matematii mekanist fizik modeline uyarlamtir. Bu fizik, aslnda niin soru sunu asla sormayacak olan, onun yerine her alanda nasl sorusunu geiren, karanlk ve gizli olana iinde asla yer ayrmayan, ancak ak ve seik olan kabul eden ve bu yolla iinde her eyin ayn dzlemde eitlendii bir sistem olarak yntemi bandan belirler. Bu yntem sayesinde Descartes, sisteminin bandan sonuna ka dar bir geometrici ve fizikinin yaklamn koruyabilecek ve varo lu karsnda asla niin sorusunu sormayacaktir. Bu nedenle. La-

Kartezyen Dnya Tasarm

43

berthonniere'e gre, Descartes'n kukusu, gerek bir kuku deil dir. Bu, onu kendi tinselliinden uzaklatrp darya gnderen bir kukudur. Ayn tutum metafizik konusunda da grlmektedir. Gerek ten de Descartes ne ruhun lmszl konusunda kendine zg kantlar ne de onun te dnyadaki kaderi konusunda grler retir. Fizii gvenilir bir bilim klma, onu doa konusunda anlat lan tutarl, ama ontolojik destekten yoksun masallar olma konu mundan kurtarma abasnda teolojiden bekledii her eyi, teoloji nin zaten gelitirmi olduu erevelerde bulur ve onlar olduu gibi alr. Hiperbolik (ar) ve kkl kukunun kendisinden fkran bi reysel bir varolu olarak ruhun olumlanmasn, varl henz ka ntlanmam olan d dnyay eser olarak alma yoluyla bir neden olarak Tanr'ya ykselemeyecei iin, ruhun znitelii olan dn cenin kipleri arasnda (yine bir eser olarak) yer alan sonsuzluk ya da mkemmellik idesinden hareket eden ve onun ierdii tanrsal varolu dncesine geen Tanr kant izler. Laberthonniere, bu nun sanld gibi, znenin da almasn, znenin znel olandan nesnel olana geiini salamad, dolaysyla ontolojik bir kant olmad grndedir. Descartes'ta "ben" ve "d dnya" arasn daki iliki, bu d dnyada kendi bedeni ve Tanr da ierilmek ze re, gerek olmayan ilikilerdir. D dnya, bilin iin, onun kendi ierikleridir. Bu ieriklerin d dnya konusunda znenin kendi kendine anlatti masallar olmamasnn gvencesi olan Tanr ve onun bizi yanltmayaca dncesi ile ilikili kantlar da, yine d ncenin kendi iinde olup biten bir ilemdir. O halde aslnda Cogito, d dnya olsun. Tanr olsun kendini aan bir gereklie gememekte, kendi iinde kalmaktadr. Descar tes'n varoluunu ispatlamak iin hi de Cogito dolaymna gerek sinimi olmayan mkemmel varlk idesi yerine kendi dncesin den hareket etmeyi semi olmas, sonlu bir varlk olarak insann sonsuz varlk olan Tanr karsnda zerkliini temellendirme kay gsyla aklanabilir. Descartes, metafizie Tanr ile balamann var olan her eyi onun iinde eritme tehlikesini tadnn farkndadr. Oysa Laberthonniere'e gre, Descartes "ayrmacln" kanmak istedii nokta tam da budur: "Tanr bilgisi bylece bir anda ta mamlanr ve olduka snrl bir ileve sahiptir; onun varl, her ne kadar Tanr'ya boyun emekteyse de, te yandan peinden koa ca tmyle insana ait bir erei olan dnen znenin varlna

44

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

yabancdr ve aralarnda bir iletiim mmkn deildir." (Brehier,

Etudes, s. 61)
Ayn dsallk ilikisi Cogito ile d dnya arasnda da geerli dir. D dnyay yaylm idesi araclyla bilmenin sonucu ve bel ki de amac, Laberthonniere'e gre, zneyi fiziksel gereklikten ayrmaktir. Descartes'ta ide, Aristoteles'te olduu gibi, artik ger ekliin dnce tarafndan da ulalabilir formu deil, dnce nin kipidir. Bylece d dnyay bilme srecinde zne, kendini on dan tmyle ayr tutmay baarabilmektedir. Ayrca d dnyaya biim veren formlarn da kaderi deimitir. Onlar ezeli-ebedi z ler olmayp Tanr'nn yaratimlardr. Dolaysyla onlardan hareket le Tanr'ya gitmenin, yani fizikten hareketle metafizik yapmann yolu da kapanmtir. Metafizik, kukuyla balayan Cogito'yla asl alanna giren ve Tanr'nn kantlanmasyla sonulanan urakl bir sretir. Laberthonniere, btn bunlardan Descartes'ta metafi ziin fiziin hizmetinde olduu sonucunu karr. "Ayrmaclk", moral ve politik alanlarda da sonularn vermektedir. Doa ve Tanr gibi toplum ve kurumlar da Descartes'n dnen znesinin dnda yer alr. Adalet kurulu dzene uyma anlamna gelmekte dir. nk Devlet ve Tanr, znenin karsnda ayn mesafede bu lunmaktadr. Ama aslnda byle yapmakla Descartes'n amac, ne birini ne de tekini yceltmektir. Sisteminde znenin Devlete ve Tanrya boyun eer gibi grn, Descartes'n zneyi "doann sahibi ve efendisi" klma yolunda verdii tavizler olarak yorumlanmaldr. Eer Descartes'n felsefesi toplumsal dzenin sregitmesini savunuyorsa, bu bireysel dnmenin ve (doa zerinde) etkili olmann en uygun ortam olaca iindir. Bireyleri birletire cek hibir ortak ama onun felsefesinin sorgulama alan iine gir mez ve bu ortamda ahlakn insanlar aras ilikide nerecei tek davran ilkesi, temkinlilik olacaktr. Brehier Etudes'de, Laberthonniere'in Descartes yorumuna ayrd blmde, onun asl amacnn, Descartes'n hayat karsn daki tinsel tavrnn ne olduunu belirlemek olduunu belirtir. Bu amala Laberthonniere, Pascal'in bu konudaki btn kar kla rn, zellikle de Descartes'n hibir isel dinsellie yer vermedii ve Tanr idesini bu dnya ileri (fizik) iin kulland sulamasn yineler. Brehier, Laberthonniere'i yalnzca eletirilerinin derinlii ve gcnden dolay deil, ayn zamanda Descartes'n dinle iliki sini baka dnrlerin yapti gibi kiisel inancnn itenlii ba lamndan karp kartezyen sistemin i yaplan erevesinde sor-

Kartezyen Dnya Tasarm

45

gulamas dolaysyla da kutlar. Laberthonniere, Descartes'n siste mine, temel olarak yetersiz olmak ve her eyi salt aklsal sezginin gerektirmelerine dayandrmak sulamalarn yneltir. Descartes, felsefesine yabanc herhangi bir enin szmamas iin her trl nlemi alm, sisteminde ahlak konularna kadar her eyin yalnz ca salt entellektel sezginin ilkelerine uymasn salamtr. Bu sis temde herkesi birletirecek olan bir Tanr sevgisi yerine herkesi uy ruu haline getirecek tanrsal bir istemin olmas, Descartes'n tine kar, akla dayanmasnn sonucudur. Brehier bu sonucun son derece tartima gtrr olduunu be lirttikten sonra, Laberthonniere'in asl tartilmas gereken savn hatirlatir: Descartes'n sisteminde fizik (kendisini hazrlayan metafi zikle birlikte) ynteme dayanmamakta, tersine, yntem fizie da yanmaktadr. Bu sav, Brehiefe gre, tam da Descarteshn ruhuna kart bir savdr. Aslnda baka baz Descartes yorumcular, fiziin, Descartes'n asl kaygs olduunu, metafiziin sonradan, fiziin fel sefi olarak temellendirilmesi amacyla ve onun gerektirmelerine uy gun bir blm olarak sisteme eklenmi olduunu savunmulardr. Ama onlar fiziin yntemle dorudan ilikisini gstermeyi amalar ken, Laberthonniere ilk kez olarak yntemin, fiziin gerektirmeleri ne gre dnlm olduunu ileri srmektedir. Brehier, yntemin ilkelerinin apak olarak kkenleri ve yaplar bakmndan Descartes geometriye bal olduklar dnldnde, Laberthonni ere'in bu savnn son derece parodoksal bir gr olarak nitelendiri lebileceini belirtir. Aslnda Brehiefye gre, Descartes'n fiziinde nemli olan ynn, yntemle yakndan bir ilikisi yoktur. Kartezyen fizik ilevsel bir bilim, tipk R. Bacon ve simyaclarnki gibi, inam doann sahibi ve efendisi klmap hedefleyen bir bilimdir. O halde, Descartes, bu dierleri gibi, Prometheus'un ardllarndan biridir. Brehier, bu yorumun niin Descartes'n dierleri gibi yalmzca deneyimsel ahmalarla yetinmedii ve eyler konusunda doruluu arama abasna girdii sorusunu yantlayamadn syler. Descar tes'n almalarnda gerekten var olan pragmatist bojmt, ardndan yerini bir bilimin ilkelerinin aranmasna brakr. Ve bu aray, onun asl amacnn, Laberthonniere'in dndnden farkl ve fazla bir ey olduunun kamtidr: Bu denli anlama ve aklama abas, yal nzca ilevsel bir bilim anlaynn snrlarn aka amaktadr.

(Bkz. Brehier, Etudes, s. 66)


Descartes'n ynteminin, biliminin gerektirmeleri asndan tasarlanm bir yntem olduu konusunda Laberthonniere'in sa-

46

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

hip olduu kannn bir dier dayana, onun genel olarak yntem ve incelenecek konu ile ilgili olarak sahip olduu grlerdir : ken disine uygulanaca yntemden bamsz olarak tasarlanm bir yntem olamaz. Bu durumda eer mekanist bir bilimle sonulandysa, bilimin idelerinin ak seik olmas istei masum olamaz. Laberthonniere'e gre, felsefe ruhun. Tanr olsun, dnya olsun, bir yere doru yolculuu, yntem ise bu yolculuun betimleniidir. Bu son nokta son derece nemlidir, nk tam da Descartes'n d ncesinin z, balca koyutu, yntemin baka bir anlama geldii

eklinde belirlenebilir: Akhn Ynlendirilmesi in Kuralla/da dile ge


tirdii gibi, ona gre, bilimler, uyguland konular ne denli baka baka olsa da, ayn ve bir kalan insan bilgeliinden baka bir ey deildir. Descartes, ite bu bilgelii, bu anlay incelemek ve onun btn konularda doruluu araynn koullarn bulup ortaya karmak isteindedir. O halde Descartes'n felsefesini her eyden nce bir yntem bi linci olarak tanmlayanlar, Brehiefe gre hakhdrlar. O, Laberthon niere'in ileri srd gibi "aprmaclk" (dnyadan ayr Tanr, Tanr'dan ayr insan) ruhunun deil, btn konularda kendine z de kalan akln, konusunu kavrap koullarnn birlii dncesi nin temsilcisidir. Laberthonniere'e gre ise yntem, bu ayr trden tzleri (Dnya, Tanr, nsan) birletiremez; nk ashnda o, onlarn ajn-lm temellendirmek amacyla biimlendirilmitir. Brehier, Laberthonniere'in byle dnmekle Descartes' kartezyanizm-ncesi bir adan deerlendirdiini dnr. Kukusuz, Descartes'n peinde kotuu tinsel birlik, Laberthonniere'in diledii gibi. Son suz Tin'in barnda Tanr sevgisi dolaymyla birleen sonlu tinlerin birlii deil, doaya ve kendi iimizdeki doa olan tutkularmza hakim olmap amalayan tinin yntem dolaymyla elde edecei bir liktir. Yani birlik. Tanr olsun, eyler (konular) olsun, zihnin ynele cei hedeflerde deil, bu aba iinde olan sonlu tinin izleyecei yol da ve onun ilkelerindedir. nsana ait olan bu abay Brehier, Descar tes'n hmanizmi olarak okur. nsann bu tarz jmceltilmesi karsn da yalnzca yldzlar, bitkiler, talar olarak d dnyamn nesneleri deil, ayn zamanda insana ait eyler, treler, belki de tarihsel ku rumlar da birer nesne konumuna indirgenirler Bu indirgemenin oluturduu zemin zerinde dnen zne, btn bu tikelliklerin birletiricisi olarak ykselmektedir. O halde Descartes, besbelli "ay dn bir despot" olmad gibi, "aydn bir simyac" da deil, yeni bir yntemin ve bu yntemin taycs olarak insann dnrdr.

Kartezyen Dnya Tasarm

47

Brehlefnin Laberthonniere'in yorumu zerine grlerini serimlemeyi, onun ayn kitapta yer alan "Kartezyanizmin Ruhu" balkl blmne ksaca deinerek noktalamak yerinde olacak: Brehier, Descartes yorumcularnn genellikle bu ruhu noktada tanmladklarn belirtir. Bunlardan birincisine gre, Descartes, ak ve seik idelerin filozofudur. Brehier, bu yaklam, ak ve seik idelerin onun sistemindeki ileviyle anlalabilecei, yaltk bir tarzda ele alnamyaca eletirisiyle yantlar. kinci yaklam, Descartes' dzen filozofu olarak belirler, oysa Brehier, felsefenin zaten yonya'daki kkenlerinden beri bu ynde olutuunu hatrlatir. Sonuncu yaklam, Descartes'n vita contemplativa'dan vita activa'ya geiin filozofu olduunu syleyen yaklamdr. Bu so nuncusu, Brehlefe gre, yerinde, ama yetersiz bir aklamadr. nk "ilevsel bir bilim", "etkili bir bilgelik" Ortaa'da denen mi, Rnesans'ta ortak bir ufuk haline gelmi ve kukusuz Des cartes tarafndan da cokuyla benimsenmi bir dnce olmakla birlikte, tek bana Descartes' bir filozof olarak aklama gcnde olmayan bir eydir. "Kartezyanizmin Ruhu" tam da bu noktann birlemesinin rndr. stelik bu birlik yalnzca bu boyutun bir aradal ile deil, aralarndaki ilikinin tarz ile de ilgilidir. Bizim iin bu gn kesin olarak kazanlm olan, ama o dnem iin badaamaz olan eler arasndaki ilikiyi kurma abasn gerektiren bu birlik, Descartes'n baarsdr. te bu baarnn ad, Brehlefe gre, kar tezyen devrimdir. Dzen kavram, Ortaa'n ilk sistem filozofu olan Augusti nus'un, dncesinin Plotinos'tan devrald bir kavram olarak hep iinde tad bir kavramdr. Ama bu kavram Descartes'n ta nmlad tarzda ak ve seik idelerle uzlaamaz bir btn iinde yer alr. Bu btnde, Augustinus'un Pelagius'la polemiinin orta ya koyduu gibi, insann dnme gc ve istemi ilk gnah nede niyle o denli kararmtr ki, onun ruhunun kurtuluu Sokrates tar z bir entellektalist moralle deil, ancak Tanr ltfuyla (grce) mmkn olacaktir. D, insann sonlu akln duyusal olana o denli gmmtr ki, onu oradan kendi dnme yetisi deil, son suz dnce (ya da ayn ey olarak sonsuz istem, yani Tanr) kur tarabilir. Dolaysyla, Ortaa'n dzen kavram, hi de (ak ve seik ideler yoluyla dorulua ulalaca dnlen) Kartezyen zne anlayna uymamaktadr. Bundan, Ortaa'n dzen kavramnn

48

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

levsel bir bilim anlayyla da uyumad sonucu kar. Dzen, zaten ezeli-ebedi, dolaysyla ilenemez, dntrlemez bir ey olarak tanmlanmtr ve burada, ne insan aklna ne de eylemine kkl bir ilev alan yoktur. Bu nedenle de bu tarz almalar, Ortaa'da son derece kukulu karlanm ve byclk olarak adlandrlmtr. te Descartes'n birletirmeyi baard, bu boyuttur. D zen, eylem ve Akl, artk Brehiefe gre, ya insana ait olan ya da en azndan onun da katld bir dzlemde bir arada dnlebilecek kavramlar haline gelmektedir. Bu "devrim"i, Brehier, (Kanf n kendine ait olduunu dn d Copernicus devrimine hi de gnderide bulunmadan) yle tanmlar: Descartes'a degin, insan anl evrenin dzenine bal olarak konumlanrken, imdi artk evrenin dzeni insan anlna bal olarak (onun kavrad bir konu olarak) tanmlanmaktadr. Descartes'n gerekletirdii bu devrim, her eyden nce felsefenin kendi iindeki dzenlemesiyle ilgili bir altst olutur: Bu sorunu zmek iin Descartes, felsefenin btn blmlerinin geleneksel olarak bulunduklar yerlerin tmn deitirmitir ve bu yer de iimi, felsefenin kendisinde yaanan derin bir dnm simge ler. Bu dnm, iinde insan zekasnn kendi gcne dayanarak yntemli kukunun zenle hazrlad yolda, bir dzeni kefedebi lecei ve giderek doann efendisi ve sahibi olabilecei bir felsefi erevenin oluturulmas anlamna gelir. Bu dnm, ncelikle metafizii gerektirir. Brehier bundan, insann, kukunun ati yol da aklsal gereklikleri kendi gcyle kefedebilecei ve bunun fi ziin doruluunun sine qua non koulu olduu sonucunu karr. "Fizik, bunun ardndan gelir; bu onun, metafiziin artik tesine gemi olduu duyulur verilerden hare ket etmedii anlamna gelir; deneyim, gerekten de, kartezyen fizikte oynad rol ne denli byk olursa olsun, sorunlar zmekten ok onlar gndeme getir meye yarar; ite altst oluun kayna da buradadr." Brehier, "Kartezyanizmin Ruhu"nda {Etudes, s. 50) yer alan bu grlerinden u sonucu karr: Geleneksel fizikte madde, aklsal olmayan ve bilinemez olan, form ise tinin konusu olan iken, ilk kez Descartes'ta, geometrinin yaylm kavramyla tanm lanan madde, akln kendisine sonuna kadar szabilecei bir alan

Kartezyen Dnya Tasarm

49

olarak konumlanmaktadr. Aklsallatrlan fizik, Aristoteles'te ol duu gibi, yalnzca kuramsal bilim olmaktan kp ilevsel, etkili bir bilim haline bu yolla dnebilecektir. O ana kadar fiziin ya nnda, ona bir ek olarak dnlen mekanik artik fizik kuramn temeli haline gelmektedir. Koyre'nin belirttii gibi mekanik, Aris toteles fiziinde, zorla hareket gibi doa d deiimlerin bilgisi olarak doa dzeni biliminin, yani bir kuram olarak fiziin dn da yer alan, pratikilere, zanaatlara zg bir urati. Oysa imdi o, bilim adamnn, filozofun iidir. Zorla hareketin "znesi" olan insan, bilimin znesi olan insandr. nk dzen, onun oluumu na katild ve dnd konudur. Brehier, ok yerinde olarak Descartes tarz mekanizmin atom cularn mekanizminden farkl olduunu syler. Her ikisinin de mekanizmi evrenseldir. Ama atomcularn mekanizmi, kartezyen zne-nesne-Tanr leminin dnda yer alan bir mekanizma ola rak ilevsel bir bilime yol amaz. Mesela Gassendi'nin atom tozla rndan oluan dnyas, insann evirip evirebilecei bir maddednya deildir. Brehier, Descartes'n "akl dzene baml klmak yerine dzeni akla baml klma" dncesinin bizim iin hl bir ideal olduunu dnmektedir. Bu dncede insann ve onun aklnn zerkliine ayrlan yerin pek ok balamda hl savunula cak ynleri vardr. stelik Descartes, dnen znenin dzenle ilikisinde gerekletirdii bu devrimi "dnceye hibir anari getirmeden" (s. 51) gerekletirmitir. Descartes, ona gre, bizi, herkese yerini batan belirleyen bir dzen konusunda insanln, yzyllar boyu besledii bo inantan, yntemi sayesinde kurtaran filozoftur. Onun, her eyi ait olduu yere zincirlerle balayan bu dzenin yerine dzenin (hem dncede hem de eylemde) mima r olarak insan geirmesi, btn bir modernlik servenini bala tan devrimdir. Brehier bu konuya ayrd blm yle bitirir: "Uygarlmz bu ruha ihanet ederse, sahip olduu en iyi eyi yiti recektir." Bugn tam da bu uygarlk ve bu ruh balca sorgulama konu su olarak felsefenin gndeminde yer almakta. Bu, onun kukusuz ilk sorgulan deil; ama bu yeni sorgulamalarn zgnln de yadsmak mmkn grnmyor.

. BLM

Sorgulanan Modernlik: Heidegger ve Cogito

Gnmzde Modernlie ynelik eletiriler arasnda post-modernizm ynelimli olanlar, ncllerini modernizmin en gl felsefi yapbozumunu (deconstruction) yapm olan Heidegger'de bul makta. Heideggefe gre. Modernlik, "dnya grleri" ve onlarla sk bir iliki iinde olan totaliter uygulamalar dnemidir. Ne An tik Yunan'da ne de hatta Ortaa'da dnya, hibir zaman bir zne olan insan tarafndan tasarmlanan bir imge olmamt. Modernlii anlamak iin, onun Descartes'ta dile getirilen metafizik zn an lamak gerekir. Bu metafizikte varolan, tasarmn nesnellii, doru luk ise, yine tasarmn kesinlii olarak tanmlanr. Yunan'da, zel likle Sokrates ncesi dnemde, dnyann ontolojik boyutu bilin iin mevcut olmaktan ibaret deildi, tersine, varolan, bilin tarafn dan tasarmlanabilir, grlebilir olmayan "karanlk" ve gizemli ynyle kendi kayna zerine sorgulamalar hep ak brakacak bir zellikteydi. Onu bir znenin tasarm konusu haline getiren ve Berkeley'in "esse est percipi aut percipere" nermesinde klasikle en ifadesine kavuturan metafizik modernlik, insan da tek ve ha kiki subjectum, varolann gnderim (reference) merkezi halinde tanmlad. Bylece oluan zne metafizii, akl ilkesiyle temellenen bir idealizm (Descartes, Leibniz, Hegel), znelliin zn istem ve in san etkinliinin ereini de dnyay dntrmek olarak tanmla yan bir pratik ve istemci ynelim (Kant ve Fichte) ve sonu olarak da istemcilii, mutluluk, zgrlk gibi kendi dnda bir eyle ilikilendirerek bir eyi isteme olmaktan karp "istem istemi"(volonte de volonte) ya da g iin g tarznda tanmlayan ve en iyi ifa-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

51

desini Nietzsche'nin g istemi kavrammda bulan eilim olarak modernlik boyunca geliti. znenin doal ya da tarihsel her eyi tmel olarak kavrama s, (Leibniz'in "nihil est sine ratione" ilkesiyle, Hegel'in, gerek olan aklsaldr, aklsal olan gerektir sav), zne-insan. Modernli in artk iinde hibir gizemi ve karanl barndrmadna inan d dnya zerinde teorik egemenlie, bilimi ve akl da (doa bi limci olsun tarihi olsun), varolann hesabn sonuna kadar veren bir etkinlie dntrd. Felsefenin dnyay metafizikletirme s recinin Descartes, Leibniz ve Hegel'de sregiden bu teorik izgisi nin pratik karl olarak Kant ve Fichte'de, iddet ve hatta ter rn pratik felsefedeki kaynan oluturan evresiyle karlald. Bu evrede en azndan belli bir eree ynelik olarak kavranlan is tem, zne metafiziinin son aamasnda, artk dnya zerinde egemen olmak iin egemenlik trndeki son ifadesine ulat. Bylece ayn bir modernliin farkl yzleri olarak sistemin aklsall (varolanlarn tmnn hesabn verme), zneyi varolan larn tmnn temeli ve modeli klan zne metafizii, dnya ze rinde teknik tahakkm ortaya kti. O halde amzn sosyal-ekonomik ve politik totaliter politikalarnn arkasnda modernlik r n olan teknik (yani Heideggefe gre gereklemi metafizik), onun da arkasnda metafizik gizlenir. Metafiziin Modernliin rn olan totaliter deneyimlerle ilikisini daha yakndan grmek iin, onun bir ontoloji ve bir te olojiye dnen anlamna eilmek gerekir: Bir ontoloji olarak me tafiziin Modern alardaki ilk simas olan Descartes'n hazrla ycs, aslnda Platon'dur. Descartes'n, balmumu rneinde, varo lan, duyulur btn deikenliklerin ardnda ayn kalan ve btn varolanlar iin geerli olan (yaylml tz) aklsal ynyle kavrama abas Platon'un da abasyd. Kant'n kategoriler tablosuyla belir lemek istedii, yine ayn eydir: Bir nesnenin onlar olmakszn nesne olamayaca ayrt edici zellikler btnn saptamak. Btn bu rneklerinde bir ontoloji olarak metafizik, varolan en evrensel ynyle kavramak peindedir. Bir teoloji olarak ise, bu btnn (dnya) temelini, nedenlerini ve giderek en yksek nede nini aratrr. Bu iki aba, Heideggefe gre, modern onto-teolojinin gerek kurucusu olan Leibniz'de birleir. Akl ilkesi bu nede nin nedenini arama srecinde kendi kendinin nedeni olan (causa sui) Tanr kavramnda metafizik sorusunun cevabn bulur. te tam da bu nokta, Heideggefe gre, varlk sorununun, yani temel

52

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

sorunun iptal edildii andr. nk bu cevap, varl soruturdu unu dnen felsefe abasnn, bir varolan olarak Tanr kavra mnda varlk sorusunu kapatmas demektir. Varolanlarn niin va rolduu sorusuna cevap arayan nedensel dnce aslnda varl unutmaktadr. nk bu soruya akl ilkesi uyarnca verilen cevap, kendi kendisinin temeli olan bir varolanla (Tanr) noktalanmak durumundadr. Bylece Akl lkesi, varolan her eyin aklsal oldu u dncesiyle birlikte varln gizemini rtmekle sonulanr. Bu rada unutulan, tam da varl dnmekte gereksinme duyduu muz ayrm ve baka olandr. Tarihe uygulandnda bu aklsallk anlay, Heldeggefe gre (yine Heldeggefin bir rencisi olan H. Arendt'in trl ynleri ve politik sonularyla ele alp gelitirecei gibi), tarihselliin hakiki zn, yani yepyeni olann, nceden rastlanmam olann ortaya kn, dolaysyla tarih kategorileri olarak eylem ve devrimi anlamamaya mahkmdur. Modern bilim ve teknik, bu metafizik ereve iinde ve onu asla sorgulamayacak tarzda yerlemi bulunmaktadr. Her ne ka dar metafizii bir "soyutlama" olarak eletiren somut bir gereki lii kendilerine yol olarak setiklerini ileri srseler de, bilim ve teknik, varlk sorusunu unutma tavrnn ve varolann metafizik kabulnn, yani bilen zne iin hesaplanabilir, hakim olunabilir dnya anlaynn tayclardr. Sosyal bilimlere gelince, onlar zellikle psikoloji ve sosyoloji rneklerinde birer antropoloji olarak modern metafiziin rnlerinden ibarettir. Onlar Descartes meta fiziinin "antropolojik zaferleri"dir: "Antropoloji, aslnda insann ne olduunu zaten bilen ve bu nedenle de onun ne olduu sorusunu asla sor mayacak olan bir yorumudur. Soruyu bu tarz sorma sndan, onun, kendisinin sarslm ve alm olduu nun farkna varmas gerekirdi. Ama tam da subjectum'un kendine gvenini, her ey olup bittikten son ra pekitirmekten baka grevi olmad halde, antro polojiden byle bir eyi nasl bekleyebiliriz?"(Heideg-

ger, fr. ev: Chemins qui ne menent nulle part, Galli


mard, 1962, S. 145.) Heideggefe gre, teknik donanm yoluyla insann dnya zerinde kurduu emperyalizm, Descartes'n zneye at yolda Bati uygarlnn geliiminin doruudur. Modern anlamda nesne-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

53

nin douu Descartes'ta znenin ben haline gelmesi, benin de ego cogito haline gelmesiyle balar. (Bkz. Heidegger, fr. ev.: Essais et conferences, Gallimard, 1958, s. 97) Me Cogitare anlammda, zne nin ontolojik bir tasarm nesnesi olarak ilk konusu, yine znedir. Transandantal felsefe olarak ontolojinin modern biimi, giderek bir bilgi teorisi olacaktr. Bilgi teorisi, servenine kartezyen Cogito'da balayan znenin, kendi tasarmndan emin olmas olarak ta nmlanm bir doruluk anlayna dayanr: "yalnzca kartezyen varolan ve doruluk anlay, bir bilgi kuram ya da bir bilgi meta fiziini mmkn klacak koullar yaratr. Ancak Descartes yoluyla ve ondan sonradr ki, gerekilik kendisini, d dnyann varln kantlama ve kendinde varolan kurtarma ykmllnde bu

lur." {Chemins..., s. 129)


Modernliin sfr noktas olarak kartezyen Cogito, o halde bu yeni dnya tasarm ve yeni doruluk anlaynn temel kavram dr. Aslnda Cogito ilk gvenilir, kesin bilgi olarak kukunun r ndr. Kuku ise, eletirel bir an olarak Antik Yunan'dan beri fel sefenin, dorulua yer amak iin yerleik kanlara, nyarglara kar giritii mcadele yntemlerinden belki de en nemlisidir. Descartes'n Antik Yunan'daki metafizik nceli olan Platon'da da kuku nemli bir yere sahiptir. Ama onun felsefesinde kuku. Akl deneysel olandan uzaklatrmak ve dnlr konulara, idealara ynlendirmek gibi eitsel-yntemsel bir ileve sahiptir. Baka bir deyile maara mitinin dnen znesi kukudan, dikkatini dardaki glgelerin ekiciliinden koparp dncenin gerek konula rna evirerek kurtulacaktir. Oysa Descartes'ta kuku daha radikal bir kullanma sahiptir: kuku, kurtuluun dnce konularndaki bir deiiklikle salanmasn imkansz klacak denli derin ve sars cdr. Descartes kukunun, gvenilir, kukuya son verecek denli sarslmaz hibir konunun kalmad anda son bulabileceini sy ler. nk ancak o anda kukunun kendisi dorulua dnecek tir. Bu doruluk, kukunun kendisinden fkrmaldr. Kukunun, yani dncenin varlna ilikin doruluk (dubito, Cogito ergo sum) zaten bu ilemi boydan boya damgalayan, ama ancak btn dier konuya-bal klarn imkanszlnn umutsuzluunda kendini duyuran doruluktur. O halde kukuyu sona erdirecek olan ey bir konu deil, d ncenin bir edim olarak kendisi zerinde dnmesidir. Bylece kukunun belli bir annda (nk Descartes'a gre kuku ne az ne fazla, ama yeterince srmelidir) kendisinin bilincine varmas, yani

54

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kendini bir edim olarak kendi konusu klmas, ite bu an, kuku nun kesin sonudur. Peki dnce Descartes'ta, yntem gerei balatm olduu bu srete neleri kendi konusu klar? Baka bir deyile kukunun snrlar yok mudur? Descartes'n kkl ve btnsel olmasn iste dii kukunun, yine de daha bandan ve yntem gerei belirledi i snrlar vardr. Her eyden nce kuku, pratie, yani kukunun znesinin iinde yer ald hayata ilikin olmayacaktr. Bu gerek ten de yntemin bir gerektirmesidir. nk kuku duyan zne, kuku srecini gereince uzun bir sre yaarken, yaamaldr da. Oysa yaamann pratik koullar, dncenin teorik koullaryla ayn deildir: teori gerektiince uzun bir sreyi varsayarken (yine de Descartes, metafiziin kendisiyle ylda belli bir sre uralma snn, bu sreyi fazla uzatmamann yerinde olduunu syler), pratik ise hayatn aceleciliini gz nne almaldr. Bu durumda, kukunun tesi olan Cogito'nun berisinde pratik yer ald syle nebilir. Kukunun tesinde doruluk yer alr: her eyden nce, ilk doruluk olarak kukunun barndan doan zbilin. Ama bu ilk doruluk, btn dier doruluklarn temeli olmakla birlikte onla rn ayn zamanda da yeterli koulu deildir. Kukusuz, aklcl, Descartes'a bu konuda olduka byk imkanlar tanmaktadr. Do utan ierikli, dncelerle donatlm bir bilin kavram, onun bu bilincin ierikleri arasnda yer alan mkemmel ya da sonsuz varlk idesinden bu idenin nedeni olarak Tanr'nn varln kar samasna izin verecektir. Ama tam da bu imkandan kartezyen "k sr dng" bal altnda zetlenebilecek tartmalar doar. Arnauld, bu ispatn ncllerine ilikin ilk itirazlar dile getirmiti. Bu itirazlar grmeden nce kartezyen ereveyi hatrlayalm: Kuku duyuyorum, o halde dnyorum. Ben bir Tanr'y, yani mkem mel ve sonsuz bir varl dnyorum. Oysa zihnimde yer alan bu dncenin nedeni ben olamam. Onun nedeni ne varlndan hl kuku duyduum d dnya ne de benim, sonlu olduunu bildiim ruhum olamaz. Onun nedeni (bir nedende en az eserinde olduu kadar gerekliin olmas gerektiine gre), kendisi de m kemmel olan bir varlk, yani Tanr olmaldr. O halde Tanr vardr. Tanr varsa Tanr'dr, yani yaratm dorudur ve benim idelerim, yani kendileri araclyla fizik yaptm ideler doru, gvenilir idelerdir. O halde fizik dorudur, yani yalnzca insann kendisine doa zerine anlatti masallardan ibaret deildir. Galilei ve sa,

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

55

ayn bir doruluun ikili yapda olan varlk alanlarndaki szcle ridir. Baka bir deyile. Modernlik o denli gl bir btndr ki, iinde en atr grnen boyutlar bile bir aklsalln maharetiyle yeni bir kozmos oluturabilirler. Arnauld'un bu akl yrtmeye asl itiraz, dnen zne, ak ve seik ideler ve Tanr arasndaki terimli ilikide hangisinin di erinin temelini oluturduu konusundadr. Eer Tanr ak ve se ik idelerin doruluunun gvencesi ise, henz Tanr'nn varl nn ve dolaysyla onun buyruklar olan bu doruluklarn gveni lirliinin kantlanmad anda, zne kendi bilin ieriinde bulu nan ideden (mkemmellik ya da sonsuzluk idesi) hareketle Tan r'nn varln neye dayanarak, gvenerek kantlamaktadr? Ka ntlamann geerlilii basit ve dnlr (intelligible) doruluk larn geerlilii demektir. Oysa Tanr'nn varl ve onun salad gvence tam da bu doruluklarn gereksinme duyduu ey deil miydi? Descartes, Tanr kantlamasnda kantlamak istedii eyle re, yani ak ve seik idelere dayanmakta deil midir? te Dncelef'm (Meditations), "Drdnc tirazlar"nn yazar Arnauld'da uyandrd soru budur. (Bu konuda ve Metod'la Dnceler'm karlatirlmasndan kaynaklanan dier tartmalarla ilgili olarak bkz. M. Beyssade, "La problematique du 'Cercle' et la metaphysi-

que du Discours", Problematicjue et reception du discours de la methode et des essais iinde, Vrin, 1988) Descartes'n, Cogito'yu kantladktan sonra, onun ierikleri olan ak ve seik idelerin Cogito'nun kendi kendine anlatti ma sallar olmadn, ontolojik karlklar bulunduunu temellendir mek amacyla bavurduu Tanr idesinin varlnn kantlanmas iin, yine ak ve seik idelerin taycs olan Akla gereksinme duymas, belki de Derrida'nn u cmlesini hatrlarsak artc ol maktan kar: "Ama Tanr, Akln ve genel olarak anlamn kendisi nin br adndan baka bir ey deildir." {L'ecriture et la difference, Editions du Seuil, 1967, s. 90) Yine de akln bu br ad, kartezyen sistemde byk bir neme sahiptir. nk Foucault'nun, Dnce ler'm bir paragraf zerine. Klasik a'da deliliin tarihi konusun da yazd kitapta getirmi olduu yorumu, "Cogito ve Deliliin Tarihi" balkl yazsnda sorgulayan Derrida'nn syledii gibi, "Sonu olarak yalnzca Tanr, benim kendine zg, suskun delilik annda sonsuza kadar kalabilecek olan Cogito'dan kmama izin vererek tasarmlarmn ve

56

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bilisel belirlenimlerimin, yani delilie kar sylemi

min gvencesini salamaktadr." {L'ecnture et la difference, s. 90)


Aslnda Derrida'nn Cogito konusundaki grleri ve bu ba lamda Modernlii sorgulay (daha dorusu Foucault'nun belli bir balamda Modernlii sorgulayn sorgulay), Tanr'nn varl nn kantlanmasyla dolayl olarak ilgilenmektedir. Cogito bir kez kendi konusundaki kesin bilgiye ulatktan sonra, dnce konula rna almak iin tanrsal gvenceye gereksinim duyar. Ama onun daha nce, kendi varln kantlamak iin yaad bir baka dene yim vardr: Kuku. Kuku, Cogito'nun yaanan ve amas gereken ve Descartes tarafndan niteliksel ve niceliksel olarak belirlenmi bir sre olan, kendi olu srecidir. Kendi-olu, kendini tanmlama, baka olandan ayrma deneyimi olarak balca iki zihinsel durumla hesaplar: rya ve delilik. te Foucault klasik dnemde deliliin tarihini, daha dorusu arkeolojisini konu ald kitabnda Cogito'yu tam da bu uraklar asndan sorgulamaktadr. Bilindii gibi, Foucault, delilerin toplumsal olarak zel ku rumlarda kapatilmasyla Akln kendisini delilik karsnda, yani kendisinden zsel olarak baka olan karsnda tanmlamas ve onu kendi dna, yani dil dna atmann ayn Klasik a'da (17. yzyl) ortaya kmas olgusundan hareket eder. Modernliin akl sallnn felsefede (ve bilimde) dousuyla, Ortaa'da serbeste dolaan delilerin, duvarlar arkasnda ilk kez sessizlie itiliinin ezamanl olmas rastlantisal deildir. Ama bu ezamanl iki "yeni lik" arasndaki iliki trl tarzlarda anlalabilir. Cogito'yu ancak maddesel ze sahip olan d dnyaya kar kapatarak kantlayan Descartes (nk Cogito d dnyann bilgisinin ve varlnn biz de sorguland kkl ve ar kukudan doacaktir), 17. yzylda tarihsel olarak yaanan kkl bir dnmn felsefedeki gsterge si olabilir ya da onun zne felsefesi (kukusuz, bir biimde, su or ta olduu) bu dnmn nedenleri arasnda yer alabilir. Derri da, SZ konusu makalesinde bu noktay kesin bir sonuca balamayp Foucaulf nun bu konudaki tereddtl tutumunun altn iz mekle yetiniyor. Derrida'nn ok ynl ve incelikli Foucault sorgu lamasn, konumuzla ilgili iki noktada hatrlatalm. 1) Foucaulf nun giriiminin bykl, onun deliliin kendi sinin tarihini yazma, susturulan delilie sz verme tasarsndan kaynaklanr: Foucault, deliliin tm anlamlaryla zne (sujet) ol-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

57

duu bir tarihi yazma niyetindedir. Yani burada dehlik yalnzca konu olmayacak, kendisini konu alan akln syleminin ya da ken disi zerine konuan psikiyatrinin syleminin yerine kendisi, ken dini anlatacaktir. te Derrida'ya gre bu, Foucault'nun tasarsn hem byk hem de imkansz klan noktadr. Delilik zerine akl adna monolog gelitiren psikiyatrinin dili, delinin suskunluu zerine kurulduu iin, yaplmas gerekenin, bu dilin tarihinin ye rine deliliin suskunluunun arkeolojisini geirmek olduunu d nen Foucaulf ya Derrida, "Akln (genel olarak Akln) hakkndan gelebilecek bir Truva atn" bulmann imkanszln hatirlatarak karlk verir. Baka bir deyile Derrida, belli bir tarihsel aklsallk biimi olan klasik akln eletirisinin mmkn olduunu ama bu nun yine de akl adna, onun iinden yapldn, arkeoloji'nin de son zmlemede bu kuraln dna kamadn belirtir. Yine de Derrida Foucaulf nun bu imkanszln bir biimde bilincinde ol duunu ve deliliin suskunluunu anlatma giriiminde bu sus kunluu, kitabnn logos'unda deil, ama pathos'unda, dolayl ve metaforik olarak var kldn dnmektedir. Cogito konusunda ki Derrida - Foucault tartmasna bir ereve izmek amacyla bu genel deerlendirmeyi yaptktan sonra ikinci noktaya geebiliriz. 2) Foucault, Descartes'n, Dnceler'm birincisinde yer alan doal kuku evreninde, dnceyi duyusal bilgiler konusunda kuku duymaya ard anda, delilik imkann dncenin d na zorlayc bir biimde atm olduu kansndadr: Descartes, De lilii, z gerei deli olamaz olan Cogito'nun, yani akln mahke mesi nne karr karmaz, felsefenin incelemesine, tartmasna deecek bir felsefi soylulukta bulmayarak geri yollamakta ve ak ln, yani dilin alan dna srgne gndermektedir. Derrida bu yo rumun birok adan tartlabilir olduunu belirtir. Ona gre Ku ku ve ondan doacak olan Cogito, ok daha karmak ve sulanan modernliin ok zel bir servenidir. Derrida'nn bu konudaki grlerini zet olarak serimlemeden nce modern felsefe tarihinin bu serveninin balca epizodlarn ve temel niteliklerini hatirlatalm: Btn bilgilerimiz, kayna n ya duyumlarda ya da dncede bulur. Kesin, tartilmaz, hibir septiin artk kar kamayaca ilk kesin dorulua ula ncaya degin bu her iki kaynaktan gelen bilgilerin yntemin ge rektirdii kuku ileminden geirilmesi gerekir. Ama bu onlarn her birinin ele alnp sorgulanmasn gerektirmez. Onlarn ilk ve eski temellerinin bu ilemden geirilmesi yeterli olacak, nk

58

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bylece sarslan temeller zerinde eskiden kurulmu olan btn yap kecektir. Aslnda duyarllk, bilginin Antik Yunan'dan beri yeterince saldrlm olan, en krlgan kaynadr. Descartes'n, Foucaulf nun ele ald birinci Dnceler'inde belirttii gibi, bizi zaman zaman yanltm olan duyu bilgilerinden tmyle kuku duymak gerei besbellidir. Ama belki de, der Descartes, yine du yumlardan kaynaklanan, ama kendilerinden kuku duymamzn pek akllca olmad bilgiler de vardr: Burada, atein yannda zerimde u giysi, elimde u katlarla oturuyor olmam gibi ey ler. Ama bunlardan kuku duyarsam, delilerle ayn konuma d mez miyim? te tam da akl yrtmesinin bu son noktasnda Des cartes, delilii, felsefenin kuku deneyiminde bir rnek olamaya cak denli deersiz bularak atlamaktadr. Bu hem tarihsel olarak bir anlama sahip bir atlamadr hem de felsefi olarak kkl ve hi perbolik (ar) kukudan doan Cogito'nun dnsel bir eksiklik zerine yaplanm olduunun gstergesidir. Descartes kuku s recinde delilik varsaymyla, rya ve yanlg varsaymlaryla oldu u lde ve biimde hesaplamamtr. Descartes duyumlardan kaynaklanan bilgilerden kuku du yarken, yani kukunun doal aamasnda asl amac, eskiden beri bu konuda yaplagelen septik saldrlar yinelemek deil, tam da bu tarz (doal) kukunun bilgi ieriklerimizde sarsamam ve sarsamaz olduu ekirdei yaltmaktr. Bu, doal kukuya yenilme yen bilgi alan olan yaln, matematiksel doruluklar alandr. Du yumlardan kaynaklanmayan bu doruluklar yanlmalara ve doal kukunun hiperbolik ura olan rya snamasna bile dayanrlar: nk ben en u durumdaki yanlg ortam olan ryada bile bir kare dndmde, onun drt kesi vardr ve iki ile ikinin top lamn dnmek gibi bir ey bama gelse, bu ryada bile drt eder. Foucault bundan u sonucu karr: "Kukunun dzeninde, delilikle, rya ve yanlg ara snda bir dengesizlik vardr. Onlar dorulukla ve onun peinde olanla ilikisinde baka baka durum dadr; doruluun yapsnda, rya ve yanlsama almtir; ama delilik kuku duyan zne tarafndan dtalanmtr." Derrida Descartes' yeniden okuyarak Foucaulf ya u nokta larda kar kar: Descartes duyumlardan kaynaklanan bilgi evre-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

59

sinde doruluu kurmaz. Bu evrede kukunun kkl ve hiperbo lik nitelie sahip olduu rnek olan rya, delilik rnei yerine iki nedenle seilmi ya da delilik rnei iki gerekeyle uzaklatirlmtir. Bunlardan birincisi, delilik rneinin duyusal alanm tm n kuatmamas, bu adan yeterince btnsel olmamasdr. n k deli yeterince deli (yani her konuda ve her an yanlan) deildir. Oysa rya, bu konuda delilii de aan bir rnektir. kinci olarak o, pedagojik olarak kt bir rnek, filozofun kuku srecine gemek iin ikna etmek istedii felsefeci olmayann direnebilecei bir r nektir. nk bu rnekte filozof kendisinin de deli olabilecei var saymndan hareket etmek durumundadr. Bu onun yntem gerei kukusunun n dayanaklarn, en azndan felsefeci olmayann g znde, kukulu klacaktir. Yine rya, bu adan akl banda zne nin de srekli yaad bir durumdur. Bu belirlemelerden sonra Derrida, Descartes ve Foucault ara snda geebilecek bir diyalog erevesinde Foucault'nun Descar tes'a, tmyle kendi akl yrtmesine bal olarak u iki sulama y yneltebileceini syler: Descartes delilii duyumlarn yanlt masnn pek ok rneinden yalnzca biri olarak ele almakta, hatta onu bu adan en ciddi (rya gibi ciddi) durumlardan biri olarak bile dnmemektedir. Descartes onu, bedenle ilikilendirerek, be dene ait bir ey ya da durum olarak anlayarak Cogito'nun, yani dnen znenin kendine zg alannn dna itmektedir. O, Cogito'dan baka olandr. nk duyusal olmayan ak ve seik doruluklarn znesi olarak Cogito'nun, bu doruluklar konusun da kuku duymas mmkn deildir. Cogito onlar dnen zne olarak deli olamaz. kinci olarak delilik yalnzca bedene ait bir ey olarak Cogito'nun dna itilmemekte, ayrca bir yanlg olarak kartezyen adan idenin bir biimleni tarz olarak tanmlanmakla kendi zgnl asndan zarar grmektedir. Derrida bu iki kar kn son derece yerinde olacan, ama her ikisinin de yalnzca kukunun doal, naif, metafizik-ncesi ku ku dnemi iin geerli olabileceini belirtir. Bu nokta, Foucault'nun kendi yaklamndan ulaabilecei ya da onun Deliliin Tarihi'ndeki akl yrtmesinin bir imkan olarak ne srebilecei son itirazdr. Derrida, Foucaulf nun dile getirmedii, ama teorik olarak yapabile cei bu kar kn bile Descartes'n kukusunun tam olarak felse fi, metafizik ve kritik evresini hesaba katmadn ileri srer. Derrida'ya gre deliliin, duyumlarla ilgili doal kukuda ele alnamayacak nitelikte olan (nk duyusal bilgilerin yanlt-

60

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

mas olarak deli ne her konuda ne de her zaman delidir) btnsel durumu, kukunun metafizik evresinde Habis Cin ya da kt Tanr varsaym erevesinde yeniden gndeme gelecektir. Bura da Descartes, Foucault'nun ileri srebilecei gibi, delilik varsay mn, kendinden baka olan olarak res cogitans'n dna, res extensa'ya, yani bedene atmamakta, onunla salt dnce (iine hibir deneysel enin katilmad dnce) ya da salt olarak d nlr (intelligible) alanda, ak ve seik ideler dzleminde kar lamaktadr. Burada, yani metafizik kukuda duyusal, doal kuku uranda (yani "Birinci Dnceler"de) bir olgu olarak dtalanyor gibi grnen delilik, yalnzca bir imkan, bir kurmaca (fiction) olarak, dilsel bir kurmaca olarak ele alnmaktadr. Dola ysyla metafizik kuku ("kinci Dnceler"de) delilii dnce nin iinde ele almakla birlikte onu olgusallndan yaltmaktadr. Ama delilii byle kurgusal balamda, yani bir imkan olarak ele almak, Derrida'ya gre, onu beden gibi dsal bir alanda deil, dncenin iinde ele almann, filozof iin tek yoludur. nk byle yapmakla filozof, kendi sylemini delilik olgusuna kar korumaktadr. Kendi dilini bir olgu olarak delilie kar gvenlik altina almak, onunla arasna bir mesafe koymak, konuan her z nenin (ve konuan znenin ta kendisi olan filozofun) zaten yap mak durumunda olduu eydir. O halde burada sz konusu olan, Descartes'a zg (ve klasik akla zg) bir gvenlik kaygs ya da felsefi bir eksiklik deil, aklsalln ve felsefenin zdr. Bu ne denle Derrida'ya gre, akln (ya da dilin) bu balamdaki su or taklar arasnda olmaya delilii dtalar grnen Descartes kadar ona vgler gnderenler de (konutuklar her anda) adaydr. O halde Foucault'nun Descartes'a (mantksal olarak) yneltebilecei birinci itiraza Derrida'nn verdii cevab yle zetleyebiliriz: Descartes'n duyusal kuku uranda yapar gibi grndnn tersine, metafizik, kkl kuku uranda delilii, (dtalamak yle dursun) dnlr olann merkezine yerletirir. nk bu radaki Habis Cin varsaym "Birinci Dnceler"de sama bir varsaym olarak nitelendirilen, delilie zg btn kuku gerek elerini yeniden cevaplandrr. Ayrca Tanr'nn insan yanltmas varsaym da, deliliin (her zaman ve yeterince deli olamayaca iin) ve ryann (orada bile karenin drt kesi olaca iin) sarsamayaca matematik, yaln ve ak seik dnceleri kuku gt rr klar. Sonu olarak bu varsaymlar btnsel bir delilik varsa ym gibi i grrler.

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

61

Foucault'nun teorik olarak yapabilecei ikinci kar k da yalnzca kukunun doal evresinde taklp kalmaktadr. nk bu itiraza gre delilik bir bilgi sorunsal, ideler dzleminde ya da ta sarma ait bir yanl ve bedene ait bir yanlt. Oysa metafizik ku ku, hibir bilginin delilikten daha farkl bir konumda kendini g venceye almasna, kendini delilie kar kapatmasna ve koruma sna izin vermeyecek denli kkl ve hiperboliktir. Burada delice olsun akllca olsun her trl tasarm, kukunun alanna ayn ko numda olarak katilmaktadr ve kuku kalkmad srece doru nun yanl, akllln delilii tek bana tahakkm altina almas ve nesnelletirmesi (objectivation) mmkn deildir. Kukudan kurtulan ilk kesin doruluk Cogito'ya ve onun varolduuna ili kindir. Ama bu ilk hakikat, nesnel (objective) ve nesneyi tasarlayan (representative) bir doruluk deildir. Bu bakmdan o bir deliye ait de olabilir. Yani onun bilin ierikleri boydan boya delice olabi lir; baka bir deyile kendi dnda hibir nesneye karlk olma yan, onlar zihninde temsil etmeyen, hibir nesneye gndermeyen ideler olabilir. O halde Cogito ilk kesin doruluk olarak znenin delilii kendi dna, nesne konumuna itmedii, kendi iinde ta d ilk kesin doruluktur. Postmodernizmin, Modernliin yapbozumu giriiminde n de gelen dnrlerinden biri olarak kabul edilen Derrida'nn, Modernliin felsefedeki en nl ilk ad olan Descartes konusunda, hem de Cogito'ya ilikin olarak ileri srd bu grler olduka articdr. Descartes, modern anlamda zne kavramnn felsefe deki mimar ve (Heidegger'den beri) znenin nesneye (teknik do laymla) tahakkm, onu kendi tasarmnn konusu konumuna in dirgemesi, baka olan olarak dtalamas ve kapatmas sreci ola rak anlalan bir Modernliin felsefedeki atasdr. Bu adan Derri da'nn, Foucault-Descartes arasnda tasarlad bu kurgusal diya logda, kendisi postmodernist olarak nitelendirilmeyen, ama byle olduu dnlen isimlerin kendisinden byk lde etkilenmi olduu Foucault karsnda Descartes', hem de dncesinin Co gito'ya ilikin bir uranda savunmas son derece anlaml ve bek lenmedik bir yaklamdr. Bu savunuyu yle zetleyebiliriz: Foucault'ya gre, Cogito kendini dile getirdii anda, delilii, yani kendinden (aklsal olandan) baka olan dtalar. Yani Cogito, tan m gerei, deli-olmayandr. Derrida ise, Cogito'nun delilik olasl n iinde barndrdn ve bu olasla karn kendini ilk kesin doruluk olarak dile getirdiini dnr. nk kartezyen Cogi-

62

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

to, bir edim olarak, ben deli olsam da, dncem batan baa deli ce olsa da geerlidir. Yani Descartes'm dncesinde, Derrida'ya gre, "Cogito'nun ya delilik ya da belli bir aklsallk trnde bir seenekten kurtulan bir varolu olarak bir deeri ve anlam" var

dr {L'ecnture, s. 85).
Baka bir deyile doruluk ancak delilii dtalayp kapata rak gvenlikte olmamakta, zaten kendi iinde, delice de olsa haki ki olabilmektedir. Derrida sonu olarak Descartes'n kendinden baka olan olarak delilii, kukunun hibir annda, Foucault'nun kulland anlamda "kapatmad" grndedir: Doal urakta, Descartes, felsefeci olmayanla diyalogunda (pedagojik kaygyla) delilii dtalyormu gibi yapar; metafizik urakta ise o zaten Co gito'nun iindedir. Derrida, kartezyen Cogito'yu bir edim olarak ele aldnda, "cretli" bulduunu belirtir. Hatta kuku, delice bir cretlilik r neidir. Bugn kartezyen tasarnn oluturduu paradigma iin de yer alan bizler, kartezyen kukunun bu ura karsnda, yi ne bu paradigma yznden duyarl olamayacak denli gvenli ve ondan uzaz. Biz, onun sonrasnda paradigmann artk felsefi ve tarihsel olarak kurulduu meknda yayoruz. Bu nedenle Cogi to'nun u anlamn hatrlamyoruz: Deli olaym ya da olmaya ym, dnyorum (Cogito), o halde varm. O halde delilik (d ncemin iinde ele alndnda) bir dnce durumudur, ondan baka olan deildir. Derrida'nn yorumu, gerekten zerinde du rulmas gereken bir Cogito okumasdr. nk burada zne-nes ne ayrm zerine kurulan bir paradigma olan Modernliin ba lang noktas olarak Cogito'nun dndkleri, bilin ierikleri, hi de temsil edici olduklarna, kendi dlarnda baka nesneleri konu aldklarna ilikin en ufak bir gvenceye sahip dnceler deildir. Tasarmlara sahip olacak ve doruluu btn bir Mo dernlik boyunca ide ile konusunun birbirini karlamas olarak tanmlayacak zne olarak Cogito'nun kendisi, tam da byle bir gvencenin olmayabilecei varsaymndan ilk doruluk olarak domaktadr. Ama bu annda Cogito, yani dnen zne, nasl bir aklsall n taycsdr? Acaba burada o, dilin, diyalogun, yani bakasyla konumann znesi midir? Yoksa kendi ilk sezgisel (sylemsel ol mayan) annda, tipk bir deli gibi kendine zg hiperbolik bir d nce znesi olarak o, her trl iletiimin imkansz olduu alanda m kapatlmtr?

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

63

Genellikle Descartes'n, akl yrtmesinin bu annda, Berkeley'e yklenen bir solipsizm (tekbencilik) iinde yer ald ve on dan Tanr dncesi yoluyla kurtulduu sylenir. Aslnda Descar tes da Berkeley de bu andan (yani dnen znenin bir d dnya tasarmn kendi dncesinin bir gerektirmesi olarak retemedii bir uraktan). Tanr dncesi sayesinde kurtulur. Yine de ikisi arasndaki ayrm son derece nemlidir: Descartes d dnya konu sundaki ak-seik, matematiksel bilgilerin kendi dndaki nesne lere karlk olan doruluklar olduunu, Tanr'nn varln ve onun yamltic olmayan, hakiki Tanr olduunu kantlamak yoluyla gsterir. Berkeley ise, yine Tanr kavram yoluyla nasl "eyleri ide lere deil, ideleri eylere" dntrdn, yani nasl bizim iste mimize bal olmayan bilin ieriklerimizin d-dnya ilevine sa hip olduunu (yani bilincimizin, imgeler gibi yalnzca kendi iste mine bal olan ieriklerinden ayr olarak onlara direnen bir ba kal ierdiini) aklar. Dolaysyla her ikisinde de Tanr kavram dolaymyla oluturulan bir d dnya dncesi vardr. Ama Ber keley iin bu d dnya kendi sonlu aklnn sonsuz akl olan Tanr'yla diyalogunda aklanrken, Descartes'ta -terimli bir ili ki sz konusudur. Ben-Dnya ve Tanr. Tanr, burada Ben ve dn ya arasnda anahtar kavram ilevinde olmakla birlikte tam da bir kapy aan bir anahtardr: Dnya, yani yaylml nesne olarak, madde olarak baka olan. Burada insann bedeni de bu dnyada, yani baka olanda yer alr. O halde bu bakalk, insan ok yakn dan ilgilendiren bir kategoridir. Derrida, Cogito ve Deliliin Tarihi'ni ele ald yazsnda Foucaulf yla tartimasn baka ve nemli boyutlarda srdrmekte. Bunlar arasnda yer alan ve Descartes'n yannda Anselmus dolaymyla Augustinus'a degin uzanan Tanr kavramyla ilgili boyutu bir baka balamda ele almak zere, yaz mzn ilk sayfalarnn konusu olan yeni doa tasarmna ilikin olarak u hatrlatmalarla, bu blm bitirelim. Hegel, kartezyen aklcln znesinin baka olan olarak yaylml nesneyi, yani maddeyi ele aldn, oysa 19. yzyln uzlatrmak istedii iki teri min zaman ve kavram olduunu syler. Baka bir deyile Hegel'e gre, Descartes'ta dnce ve zaman birbirini dtalayarak vardr. Oysa 19. yzylda zaman ve kavramn karlamas, insanda ger ekleecektir. te Derrida'nn, Descartes'ta kukunun, akl ve aklszl (Anselmus'un insipiens'ini) birlikte kabul ettiini syledii anda, bu karlama mmkn deildir. nk orada akl, iinde delilii

64

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kapsayacak denli btnseldir. O, bu btnselliin dna bir baka btnsellik olan Tanr yoluyla kacak, sonlu bir akl olarak sonlu maddeyle ilk diyalogunu kuracak, onu (kendisinden baka olan olarak) anlayacaktr. Metafizik bir urak olarak Cogito ve iindeki insipiens bylece karsnda bir tasarm olarak Dnya'y bulan bir zne olacakr. Heidegger, varln zne ve onun tasarm olan dnya ola rak ayrmasnn, totaliter dnya grlerinin felsefi terimlerini oluturduunu syleyerek Modernliin aklsalln eletirir. Ama Heldeggefin unu da sylediini hatrlayalm: "Metafizik'ten, bir grten (opinion) kurtulduumuz gibi kurtulama yz." Belki de bunun nedeni, Derrida'nn Cogito zerine yazsn da sonu olarak demek istedii gibi, Cogito'nun hikayesinin o denli yaln bir hikaye olmamasdr. nk Aklsalln serveni kendi iinde (hem de klasik anda bile) yalnzca aklsallk u raklarn barndrmamaktadr.

V. BLM

Spinoza

Ethica, "yi ve Ktnn tesinde"


Aklsal bir etkinlik ve retim olarak felsefenin zgl yaps ve an lam zerine dnen, aralarnda Leo Strauss ve Gilles Deleuze gi bi birbirinden olduka farkl yaklamlara sahip olanlarn yer ald yakn dnemin balca felsefe tarihilerinin, bu etkinlii Modern alaf a ait bir filozof rneinde anlamaya altiklarnda, Spino za'ya zel bir yer ayrmalar dikkate deerdir. Spinoza, hayat ve dnceleriyle, felsefenin, varolan toplumsal anlamlandrma er evelerine aykr olan, onlar kran, "sapkn" yneliminin mkem mel bir rneidir. stelik bu rnein, Nietzsche ya da Heidegger gibi bize zaman olarak olduka yakn filozoflarda olduu gibi, fel sefenin kendi yapbozumuna doru hzla ilerleyen bir srece gir medii, tersine, grkemli bir yap, bir metafizik olarak var olduu bir dneme ait olmas onu daha da ilgin klmaktadr. Deleuze, Spinoza'nn pratik felsefesine ayrd kitabnda (G.

Deleuze, Spinoza, Philosophie pmtique, Editions de Minuit, Paris,


1981; ilk basks PUE, 1970), onun iinde yaad toplum tarafn dan dtalanyla felsefesinin isel "sapknl" arasndaki ba, Nietzsche'ye, zellikle de Ahlakn Soykt'ndeki grlerine gndererek kurmay dener: filozof kk grlme, yoksulluk ve iffet gibi bu dnyadan elini eteini ekmi olmann ileci deerle rini benimsiyor gibi grnmekle birlikte aslnda bir anlamda "ha yat dolu" yaamnn tadn karmaktan baka bir ey dnme yen bencil bir bu dnyaldr. Nietzsche'nin belirttii gibi, eer o ilk kez ortaya kndan beri yalnzca seyreden insann yerleik tiple-

66

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

rinde grnmeyi, bir rahip, bir byc, ksacas bir din adam t rnden bir kha brnmeyi setiyse, bunun tek nedeni, onun, varhn srdrme kaygsdr. Yalnzca bu kaygyla, felsefenin tini ve filozof, klk deitirmi, gizlenmi, kamtir. Bir filozof olarak yaayabilmek iin o, hayata dman olarak duyular kmsemek ve onlardan uzak durmak zorunda kalmtir. (fr. ev: Par-del le bien et le mal, La genealogie de la morale, Gallimard, Paris, 1971). Din adamnn en iyi rneini oluturduu ileke yaam biimi ve onun dayand deerlerin, bir ideal olarak iinde filozofu da kap sayacak tarzda, btn kltrel, dnsel hayata yaylm olmas durumunu, Nietzsche kozmosa ilikin u imgeyle anlatr: "Uzak bir yldzdan okunduunda bizim bu dnya daki varoluumuz, yerkrenin ileke bir gkcismi ol duunun byk harflerle yazlm olduu bir metin gibidir. Oradan bakldnda kibirli, her eyi km seyen, kendinden ve zerinde yaad kreden ho nutsuz, ama bunun dourduu acdan da keyif alan insanlarn topra olan bir yldz gibi parldarz."

(bkz. Par-del..., s. 307)


Aslnda, Nietzsche'ye baklrsa, din adamlarnn ve temsil et tikleri ileke yaama biiminin ne belli bir sosyal snfa ne bir rka ne de belli bir aa ait olmad aktr. Dolaysyla bu hayat d man insan trn douran ey, yine hayatla ilgili ok temel bir gereksinme, hayatn kendi karlarnn bir gerektirmesi olmaldr. Dnme, dnyadan elini eteini ekmi bir sofu ya da filozofun benimsedii yaam biimi olan vita contemplativa tarznda olsun, bunun nedeni yine hayatla ilgili bir duygu, bir korku ve varln srdrme kaygsdr. Vita contemplativa ideali vita activa istei nin, tehlikeli bir ortamda varln srdrebilmek iin bavurduu bir klk deitirmeden baka bir ey deildir. "ileke rahip, der Nietzsche, baka trl yaama, baka bir yerde yaama isteinin ete, kemie brnm biimi, bu istein doruu, en ateli biimi ve asl tutkusudur." {Par-del..., s. 310) Gnmzn insan ve filozofuyla ilgili olarak bu grlerin den kard sonular bir yana braklrsa, Nietzsche'nin theoria ile praksis, seyirsel hayatla eylem arasnda "klk deitirme" teri miyle kurduu bu ilikide, yakn dnemin Modernlik eletirileri nin siyaset felsefesindeki en nemli iki rneini vermi olan Leo

spinoza

67

Strauss ile Hannah Arendt arasnda (aslnda hibir zaman gerek bir diyalog haline dnmemi) bir tartimann gizli nclleri var gibidir. Her ikisi de Modernlii siyaset felsefesi asndan kkl bir biimde eletirmi ve bu eletirilerini Modernlik-ncesi bir d nemi. Antik Yunan' model alarak gelitirmi olan bu iki dnr arasndaki en nemli kartlklardan birisi, L. Strauss'un vita contemplativa'y en yksek yaama tarz ve felsefeyi de onun en s tn rn olarak grrken, H. Arendt'in vita activa'y yceltmesidir. L. Strauss, modernlik eletirisini, vita contemplativa'nn (Machiavelli'den bu yana) deerden dt, felsefi dncenin en iyi ve en doru olan aramay brakp gerekletirilebilir hedeflere y neldii ve giderek gelien bir sre iinde pozitivizm ve historisizmde eriyip gitmeye balad savlarna dayandrr. Arendt ise, gerek anlamda bir eylem (action) alan olan politika alannn mo dernlikte giderek daralmas ve kamusal alann aslnda zel alana ait olmas gereken (toplumsal ve ekonomik) etkinlikler tarafndan kaplanmas saptamasna dayanan bir modernlik eletirisi gelitirir. Nietzsche ayn tartimay kendi sylemi iinde yapm ve "klk deitirme" kuramyla sonulandrm grnr. Aslnda Strauss'da da bunu andran bir kurama rastlamak mmkndr. Ama Strauss, daha ok felsefe syleminin kendi iindeki dil dei tirmesi tarznda bir klk deitirmeden sz eder: Felsefede dn ce irek (esoterique) ve drak (exoterique) tarzda dile getirilir. Bunlar felsefe syleminin iki var olma biimidir ve iki ayr okuma yntemini gerektirir. G. Deleuze'n Spinoza okumas, tam da bu kayglar iinde barndrr. Ona gre, Spinoza, Nietzsche'nin dedii gibi, yersiz yurtsuz, ama yine de bu dnyal biri ve Strauss'un dedii gibi, sylemini iki dzlemde okunabilir tarzda kurmu bir filozoftur. 1632 ylnda Amsterdam'da spanyol ya da Portekizli tccar bir ai lenin ocuu olarak doan Spinoza, felsefeye dnmesiyle kendi toplumundan dtalanmay ezamanl olarak yaar. Deleuze, onun toplum dna atilmasn, aslnda filozof Spinoza'nn kendini top lum d olarak konumlamas tarznda anlamann daha yerinde olacan dnr. nk Spinoza, bir biimde uzlama peinde olan Yahudi din adamlarnn gnah karma nerilerine uymak yerine Sinagog'dan kn hakl klacak bir savunmay (ileride ya zaca teolojik-politik denemenin bir taslan) kaleme almay ye lemitir. Bir banaz tarafndan giriilen saldrnn ardndan Spino za, felsefe eitimini srdrmek zere Amsterdam'dan ayrlr. Spi-

68

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

noza'nn, urad saldrnn bir ans (ve belki de iddetle dtalann bir simgesi) olarak mantosunu saklad sylenir. Deleuze'n belirttii gibi, bu dtalama srecinde artc olan, bu olaylarn dnrn hayatnn ileriki dnemlerinde deil de, banda yer almasdr. Bu, sanki Spinoza'nn felsefeye dnd ann sfr nok tas olarak bu dnmn toplum ve filozof iin derin anlamna iaret etmektedir, (bkz. Deleuze, Spinoza, s. 12-13) O halde Deleuze'n yorumuna gre, filozof, derin anlamnda bir yalnz, yurtsuz ve bir yabancdr. Yabanc olmamak, yerli ol mak, yani topluma boyun emektir. Toplumsallk, iyinin ve kt nn yeri olarak boyun emenin de yeridir. Ama o klk deitirerek de olsa bir toplumda barnmak durumunda olduuna gre, Spinoza'ya gre, hangi toplum filozofun iinde yaamay yeleyecei toplumdur? Bu toplum, filozofun hayatn srdrme ansna en fazla sahip olduu liberal ve demokratik toplumdur. nk byle toplumlar kendi karlar gerei dnceyle deil, eylemle ilgile nir. Dncenin bir toplumda zgr olmas nemlidir. nk bu olmaynca, yani dncenin bask altinda olmas sz konusu oldu unda, btn dier basklar da mmkndr. O halde filozof iin iyi toplum, demokratik toplum ve onun liberal evreleridir. Buna karlk filozof, hibir zaman kendi karlaryla devletinkileri ya da iinde yaad ortamnkileri birbirine kartirmaz. nk o, top lumsallk demek olan iyinin ve ktnn ve onlarn temellendirdii boyun emenin tesinde bulunur. Deleuze'n, Nietzsche'den esin lenerek syledii gibi, o ne kahraman ne de suludur. Zaten onun hem bu dnyal hem de yabanc oluunun anlam da burada bu lunmaktadr. Spinoza'nn hayat ve dncelerinin, filozof-toplum, vita contemplativa-vita activa terimleri araclyla dile getirilen sorun sal erevesinde kendi bana bir rnek oluturduunu belirtmi tik. Spinoza daha bandan beri dtalanm ya da kendisini dar da konumlam bir filozof olarak neye kardr? Ethica'nm derin den derine polemik slubunun kendisine kar kti "dieri" kimdir? Ender olarak verdii adlardan biri Descartes olmakla bir likte aslnda Spinoza'nn kar kti eyin, bir dnya gr ol duunu sylemek daha doru olcaktr. Hatta denilebilir ki o, tek bir dnya grn ya da belli bir ideolojiyi eletirmemekte, mev cut ve birbirinden farkl grnen trl dnya grlerinin ortak olarak dayandklar paradigmay gstermekte, zmlemekte ve eletirmektedir. Bilindii gibi, onu, mesela bir Althussef in gzn-

spinoza

69

de, zeletirisinde (L. Althusser, Elements d'auto-critique, Hachette, 1974) Spinozac olduunu itiraf edecek denli nemli klan nokta budur. Spinoza'ya gre, sz konusu paradigma kavram zerin de ykselir: Tanr, Ahlak ve Bilin. Spinoza'nn bu paradigmaya ynelttii eletirilerinin bedeli, onun balk altnda sulanmas olacaktir: Tanrtanmazlk, Ahlaka kar olma ve Maddecilik.

Klasik Sistemin Terimi: zgrlk, stem, Erek


Aslnda Spinoza'ya gre, onun dneminde varolan dnya grle rinin ortak olarak iinde yer aldklar anlam ufkunun anahtar kav ram, zgrlktr. O, dinsel, ahlaksal ya da politik tm kuramla rn bir yanlsamay, zgrlk yanlsamasn paylatiklarn d nr. Ama Spinoza, ayn zamanda felsefe tarihinin tand ilk sis temli demokrasi ve dnce zgrl savunucusu olarak da bili nir. Bunun nasl olabildiini anlamak iin, nce onun bir yanlsa ma olarak zgrlk felsefelerine ynelttii eletirileri hatrlatmak yerinde olacak. zgrlk yanlsamasnn bu niteliiyle eletirilmesi, ona e lik eden, onunla dayank olan br iki kavramn da hesaba katilmasn gerektirir: istem ve ereksellik. Bu terimler, gelitirdikleri dnya grnde, Spinoza'nn Ethica'nm I. blmnn ekinde serimlediine gre, insanlar kendi davranlarnn belli ereklere sa hip olduu kansndadrlar. zgr ilemleriyle saptadklar erekle ri gerekletirmek zere eylediklerini dnen insanlar, kendileri ne ilikin olarak besledikleri bu yanlsamay doaya ve Tanr'ya da yanstrlar. Varolan her ey insan iindir. Ama insan btn bu ey lerin mimar olmadna gre, btn bunlar kendisi iin yaratm olan ok daha byk bir zgr isteme sahip bir varln, Tanr'nn var olmas gerekir. Tanr her eyi insan iin yaratm, insan ise kendisine tapnmas iin var etmi olmaldr. Bu akl yrtmenin birinci nermesinin dile getirdii zgr istem sahibi insan anlay, Spinoza'ya gre, insann kendi konu sundaki bilgisizliinden baka bir temele dayanmaz. Tam bir aklc olarak Spinoza, gerek neden (Causa) ile sebebin (Ratio) zde ol duunu dnr: Causa sive Ratio. Doada nedensiz ve doadan baka bir ey yoktur. Sk bir belirlenimciliin egemen olduu var lk alannda, insann bu adan herhangi bir ayrcalk sahibi oldu unu dnmek samadr. Ereksel neden, doru bir nedensellik

70

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

anlayna dayanmaz, nk o, erei dnen bilinci ve onu ger ekletirecek olan ve kendisini hibir nedenin belirlemedii bir z gr istemi gerektirir. Ereksellik, znde nedensizlik, belirlenmemiliktir. nsan kendi isteklerini ve itahlarn bilmekte, ama belli bir eyi istemesinin gerek nedenlerini bilmemekte, bu yzden de zgrce, nedensiz olarak istediini sanmaktadr. kinci olarak insanlarn davranlarn yneten ilke olarak ya rarllk ilkesi, birinci ilkeyle, yani zgr istem ilkesiyle birleerek doay iki dzleme ayrr: erekler ve aralar. nsanlarn kendilerin de ve evrelerinde kendileri iin yararl olan elde etmek iin elve rili pek ok ara bulunmaktadr: Yemek iin diler, grmek iin gzler, beslenmek iin sebze ve hayvanlar, aydnlanmak iin g ne, balklaryla beslenmek iin deniz, vb. Sonu olarak insanlar btn bu doal eylerin bir ey iin bir ara olduunu dnmeye balar. Ara olan eyler, kendi kendilerini biimlendirmi olamaya caklarna ve onlarn mimar insann kendisi de olmadna gre, bu ara-erek basamaklarnn tepesinde ok gl bir ya da birka varlk bulunmaldr. Sistemin nc ve son terimi olarak Tanr'y dnrken, insan, yine kendi hakknda sahip olduu yanlsamay ona yanst maktadr: Tanr, insan gibi zgr istem sahibidir. O, insann evre sinde bulduu en gl varlk olan monarka benzeyen doann efendisidir. O halde insan ve Tanr, byk doa lkesinde bir ba ka ve ayrcalkl bir lke oluturur ve doann dzenini aarlar. Sz konusu dzlemlerden birincisi ereklere sahip olabilen, retici, yaratic istem ve zgrlk dzlemidir. Aralarndaki sonsuz uzakl a karn insan. Tanr ile birlikte bu dzlemde yer alr. kinci dz lemde ise yaratma yeteneine ve ereklere sahip olmayan maddesel zorunluluun klesi, doa dzlemidir. kinci dzlemde yer alan doal varlklar anlam ve gerekliliklerini bir biimde arac oldukla r bir baka istemden alrlar. Bu varlk tasarm, bu aklyla aslnda hibir sylemde bu lunmaz. Bu bakmdan o hibir yerde, ama bir biimde de heryerdedir. nk o klasik sylemin btn rneklerinde alttan alta yer alr. Spinoza, kuramclarn ou kez kendi sylemlerinin yazar deil, kurban olduunu dnyor gibidir. zgr istem yanlsa masn hazrlayan istemci (volontariste) tuzak, aklayc gc ol duka yksek, ekici bir tuzaktir ve ancak Spinoza gibi dardan biri tarafndan grlebilir. Spinoza'nn kendisinin nasl olup da bu sistemin dnda kalabildiine ilikin yapt aklamay daha ileri-

spinoza

71

de grmek zere, asimda Aristotelesi ereksel nedenleri fizikten kovan ve bu abayla 17. yzylda erekselci yaklama kar verilen savamn bata gelen simalar arasnda yer alan Descartes'n ad nn niin Ethica'nm ykmaya alt klasik erekselci sistemin i birlikileri arasnda getii sorusuna geelim. Gerekten de Descartes, makina-doa tasarmyla doann (canl cansz) tmn ruhsuz, mekanik bir belirlenimcilie bala m, ereksel nedenleri fizikten darya atarak etkin nedeni merke ze koymutur. Yalnz, makina dzeyine indirilen doann, res extensa'nn zerinde, res cogitans btn grkemiyle ykselmektey di. Descartes insan insan yapan ruhtan sz ettii her balamda, ahlakta ya da metafiziinde, istemci sylemin ncllerini payla r. Felsefenin lkeleri'nin 37. paragrafnda, insann asl mkemmel liinin zgr bir isteme sahip olmasndan ibaret olduunu ve za ten onu vgy ya da yergiyi hak eder klan eyin de bu olduu nu syler. Descartes bu szleriyle hem insan hem de moral anlay n ortaya koymaktadr. Spinoza, ileride greceimiz gibi, her iki sine de kar kacaktr. 39. paragraf, zgrln dorudan dene yimle, yaama yoluyla, kanta gereksinme duyulmakszn bilindi ini syler. Cogito deneyimi de aslnda bir zgrlk deneyimidir. Des cartes istemin akl, bilgiyi zorunlu olarak izleyecei, doruyu bilen birinin zorunlu olarak doru davranaca tarzndaki Sokratesi, entellektalist morali benimsedii gibi, yalnzca dorulua ilikin olarak da zgr istemin ilevini vurgular: istem doru bilgiye ayr ca onay vermek ya da vermemekte, onu benimseyip benimsememekte zgrdr. Kuku karar, felsefi bir karar olarak istemin bir rndr. Metafizik Dnceler'm IV. Dncesinde Descartes y le der: "Kendimde bylesine byk olduunu yaadm tek ey istemim; ondan baka, daha byk ve yaygn hi bir dnce tasarlayamyorum: yle ki, benim Tan r'nn imgesinde olduumu ve ona benzediimi bana bildiren, odur." Spinoza'nn istemci syleme getirdii eletiriler son derece nemlidir. nk istem kuram Grotius'ta hukuku, Hobbes'ta ege men iktidar, Rousseau'da siteyi temellendiren kavram olarak mo dern felsefenin ortak semantik boyutunu oluturacaktr. Her ne

72

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kadar Spinoza bu eletiriyi klasik sisteme ynelik bir eletiri olarak dnse de, asimda eletirdii btn bir modernliktir. L. Strauss, bu konuyu politika alanma ilikin olarak Hobbes rneinde yle yorumlar: "zgl olarak modern olan tm politika felsefelerini mmkn klan koul olarak aklclktan kopu, Hobbes'un egemen iktidar akl olarak deil de, istem ola rak anlamasnda en ak bir biimde dile getirilir. Do ada mevcut olmayan doru akln yerine egemen ik tidar elinde tutan kii ya da kiilerin akl deil de, is

temleri geer." (fr. ev. La Philosophie politicjue de Hob


bes, Editions Belin, s. 227) Ayn sayfada Strauss, Montesquieu'nn Kanunlarn Ruhu'ndan u cmleyi alntlar: "Egemenin istemi, egemenin kendisi dir." Modernlik, ahlak olsun politika olsun, tm pratik felsefe alanlarnda istem kavramnn ykseliine tank olacaktr. Bu ne denle de, belirtmi olduumuz gibi, Spinoza'nn bu kavram mer keze alan kuramlara (Modernliin kurulu dneminde) ynelttii eletiri ok ilgintir. Bununla beraber Strauss, Spinoza'nn moder nlik paradigmasnn tmyle dnda olduunu dnmez. Strauss'un bu konudaki grlerini, Spinoza'nn dardan bakma ve darda olma tarzndaki yorumlanlarna kar bir yorum olarak daha sonra ele almak zere Descartes'a dnelim. Descartes'ta istem, P. E. Moreau'nun belirttii gibi, "mutlak ve temel bir karar alma gc" olarak {Spinoza, Editions du Seuil, 1975, s. 40), nemli bir ileve sahiptir. Bu g, daha ok ncesizlik, daha nce gelenden kopu, yepyeni olana yneli ya da yaratm yetenei olarak ortaya kar. O, nedeni olmayan ya da kendi ken disinin nedeni olan ve mevcut olan aarak yeni bir gereklii orta ya koyan bir zgrlk edimi kayna olarak tasarmlanr. Spinoza bu kkl yenilik, nedensizlik izleniminin yanlsama olduu gr ndedir ve bu izlenimin, nedenin gerekten olmayndan deil, bilinmeyiinden kaynaklandn belirtir: "nsanlar, o halde, zgr olduklarn dnmekle ya nlmaktadr ve bu kan, yalnzca onlarn kendi eylem lerinin bilincinde olup bu eylemleri belirleyen neden lerin bilincinde olmamalarndan ibarettir. Onlarn z-

spinoza

73

grlk dncesi, o halde, eylemlerine hibir neden tanmamalarmdan baka bir ey deildir. nk on lar insan eylemlerinin isteme dayandm sylerler; ama bunlar hibir dnceye karlk olmayan sz cklerdir. Gerekten de istemin ne olduunu, bedeni nasl harekete geirdiini hibiri bilmez ve bilmekle nen ve ruh iin oturulacak bir yer ve yuva tasarla yanlar da genellikle glme ya da irenme duygusuna

yol aarlar." (fr. ev. Ethicjue, II, 35, sc)


Descartes'n insan, bir mucize eseri olarak doann yasalar nn zerine km, z dnce olan ruh sayesinde insan doann dzenini kavrayarak onun sahibi ve efendisi olabilmitir. Kuku suz bu ayrcaln bedeli, kartezyen kuramda insann iinde doa olan bedenle bu ruhun bir trl doyurucu bir biimde aklanama yan ilikilerinin dourduu ve btn bir vesile nedenci gelenein birinci konusunu oluturacak olan sorunlar oldu. Spinoza insan dan, onun duygu ve davranlarndan sz edenlerin, genellikle do al olmayan bir eyden sz eder grnmelerini yadrgar. Sanki on lara gre, insan, bir krallk iinde bir baka krallk gibidir. O doa nn dzenini bozan, kendi eylemleri zerinde mutlak bir gce sa hip olan bir varlktr. Ayn biimde moralistler, der Spinoza, insan davranlarnda rastladklar gszlk ya da tutarszlklar da do ann gcne deil, yine insan doasnda yer alan ne olduu belir siz bir ktle balarlar ve olumlu bulduklar ynleri karsnda vgler yazdklar insan doasna bu kez de, ayn ince ve etkileyi ci slupla lanetler yadrrlar. O halde istemci saplant yalnzca Descartes'a ya da filozofa zg olmayan, din adamlar ya da moralistlerce de paylalan ve insan davranlarn deerlendirme ya da duygularn aklama sz konusu olduunda srekli olarak canlanan bir saplantdr. stem, erek ve zgrlk kavramlar, hep birlikte doa-insan ilikisine ve insan doasna moralist yaklam belirler. Burada Spinoza'nn eletirdii erein, Moreau'nun belirttii gibi. Yunanl larn telos'uyla bir ilgisi olmadn, sylenmek istenilenin bilinli erek, daha dorusu insann kendisine ya da nesneye saptad erek olduunu hatirlatalm. Klasik sylemin tanmlad biimiyle bu terimden istem, Spinoza'ya gre, hibir ak dnceye kar lk olmayan bir terim, zgrlk bir yanlsama, erek ise bilgisizli e dayal bir nyargdr ve bu terim, hep birlikte insanbiimci

74

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

(anthropomorphique) bir kozmos ve Tanr tasarmn oluturur. Bu terimin yalnzca yanlln ya da boluunu gstermekle ye tinmeyen Spinoza, bunlarn insan zihninde oluumunun koul ve nedenlerinin zmlemesini de yapar. Bylece iinde. Tanr iin olsun insan iin olsun, hibir ayrcalkl, akn (transcendant) dz leme yer vermeyen, ilkesi ikinlik (immanence) olan bir Doa tasa rmnn kuramsal erevesini izer. Bu erevede insan, tpk dier doal varlklar ve onun ruhunda olup bitenler de tipk doa olay lar gibi soukkanl bilmenin konusu olacaktir. Ktlk ya da g nah kavramlar da bu balamda kullanlabilirliklerini yitirir. nsa nn iinde olup bitenler, doann ok daha byk olan dier alan larnda olup bitenler gibi, ayn bir evrensel belirlenimin zorunlu bir biimde dzenledii srecin bir parasdr. Bylece Spinoza Descartes'n zenle ayrm olduu insan ve doay, ayn bir b tn iinde yeniden birletirir. Yalnz bu btnn yaps nedir? Spi noza, acaba, Descartes'n maddesel doada egemen olduunu d nd ruhsuz, mekanik belirlenimcilii ruha tamakla m bu btnl salamaktadr? Bu sorular cevaplamak iin, onun ye niden tanmlad madde anlayn incelemek gerekir. znelci yaklam, erekselci-insanbiimci doa tasarmnn so rumlusudur. znelcilik, nedensellik zincirini altst ederek nede nin yerine eseri geirir ve bylece gerekliin tersine dnm ola rak alglanmasna yol aar: "Bu erekselci doktrin doann dzenini tmyle tersine evirir. nk o, aslnda neden olan eser olarak ve vice versa grr." (Spinoza, Ethicjue, I. App.) Spinoza, bu tersine evirmenin nedenini ayn yerde, znelci ve insanbiimci yaklam olarak belirler: "Burada iaret etmeye altm noktalarn tm aslnda tek bir noktaya baldr: insanlar ortak olarak doal eyle rin kendileri gibi bir erek peinde olarak davrandklarn varsayar ve bu dnceyi, Tanr'nn her eyi belli bir eree gre ynlendir diinin kesin olduunu kabul etmeye kadar vardrrlar." Spinoza'ya gre, insann doaya byle bak bir "lgnlk", ama anlalabilir, aklanabilir bir lgnlktr. Zaten onun, Spinoza'y "insanlar"dan sz ettirecek kadar yaygn ve kkl oluunun nedeni budur. Hatta bu zihinsel durum, insann bilimsel dnce evresine gemeden nce, doal olarak bulunduu bir durumdur. Doadaki ereksellik zneye yklenen zgrlkten karsanr ve insan bu zgrl kendi imgesinde dnd akn bir varla yanstr. mgelerle alan tasarm ve dolaymsz bilin dzeyinde gizli olan istekler ve itahlarn nedensel ilikisini kavramak, zgr

spinoza

75

stem kavrammm bo bir dnce olduunu ortaya koyar. Bylece dolaymsz bilincin farkmda olduu istekle bilgisine sahip olmad gereksinme arasndaki nedensel iliki aydnlanr. Gereklii kendi itahlar iin bir ara olarak gren insan, eylemlerinin ilkesi olan yararllk peinde koarken, doann gerek dzenini gzden karrken, insan eylem ve ereklerine mesafeli bir theoria, yeni bir yaklamla doann gerek dzenini kavrayabilecektir. Bu yeni yaklamn modeli, geometridir. Geometricinin bir geni kavra maya alrken taknd tavr, benimsedii ilkeler ve sorduu so rular, insan ya da Tanr'y anlamak aracyla yaplan aratirmalarda da, olduu gibi, uygulanmaldr. Bylece filozof insann iinde olup bitenleri "niin" sorusuyla aratrmayacak, onlarn neye ya radn deil, "nasl"n, kendi i nedensel yapsn ortaya koyacaktir. Spinoza'ya gre, estetik, etik ve fizik alanlarna ait kavramlar ayn dzlemlerde yer alr. nk onlar, ayn bir gerekliin dile getirilme yollardr. Moralistlere ynelttii eletiriler, Tanr'y bir kii olarak tasarlayan dinbilimciler iin de geerlidir. Spinoza, ksa incelemesinde yle der: "yi ve Kt ya da Gnah yalnzca d nme tarzlardr, onlar kesinlikle eylere ya da varolua sahip olanlara karlk deildir" (fr. ev: Court traite, VI, 7). yi ve kt ol duunu dndmz eyler greli olarak byledir. Biz bir eyi iyi olduu iin istemeyiz, onu istediimiz iin o ey iyidir. nsanlar kendi varlklarn korumak iin yararl olann peinde koarlar. tah, kendisi iin bir eyler yaptimz erektir. yi, varln byme si, yararlln ta kendisidir. Spinoza, Ethica'nm drdnc bl mnde "Ben iyiden, bize yararl olduuna kesinlikle inandm e yi anlayacam" diye yazar. O halde moral boyut, varlk boyutundan ayr, onu aan bir boyut deildir. Erdem ve g edeer terimlerdir. Strauss bunu sylemekle Spinoza'nn, mesela bir Hobbes'tan daha tutarl bir na tralist olduunu syler. nk Spinoza'da politika felsefesinin moral bir temeli yoktur. Hobbes hak ve g ayrm yaparken, Spi noza bunlar zde olarak grr ve doal hukuktan, hukukun in sana zg yann deil, varolan her eyin hakkn anlar. (bkz. fr.

ev: La Philosophie politicjue de Hobbes, s. 97-98)


eylerin nesnel bilgisi, imgelem deneyimini ap varln sa lam zeminine basmamz ve dinsel ve ahlaksal kurallarn greceli inin farkna varmamz salar. Onlar artk bizi, eylerin doas ko nusunda aydnlatmayan, yalnzca onlarn imgelemde nasl olu-

76

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

tuu konusunda bize bilgi veren imgelem tarzlardr. Spinoza, onyedinci yzyldaki Galileici bilimin fiziksel ereksellikten art kozmosda hi olmazsa estetik bir ereksellik, bir uyum arayarak te selli bulma abalarna da kar kar, estetik kurallarn greli yaps n gstererek doadaki uyum ve gzellikten tanrsal iyilik iin pay karanlarn abalarnn bo olduunu ortaya koyar. H. Boxel'e yaz d bir mektupta, gzelliin sz konusu nesneye ait bir nitelik ol madn, onu ele alan zerinde brakti etkiden ibaret olduunu belirtir. B. Oldenburg'a bir mektubunda unlar yazar: "Ben doaya ne gzellik ne irkinlik ne karklk yklyorum. eylerin, gerekten de gzel ya da ir kin, dzenli ya da kark olmas, ancak bizim imgele mimizle ilikilerinde sz konusu olabilir. Ben uyarlk tan (cohesion) yalnzca, her bir parann doasnn yasalarnn, bir dierinin doasnn yasalarna, arala rnda kartlk bulunmayacak tarzda uymasn anlyo rum." yi, kt, gzel, irkin gibi, kozmosun uyumu (harmonie cosmique) da gereklii arptan imgelem terimidir. Bilimsel dnce, niteliklerin yerinde bantlar olduunu ortaya karr ve doadaki denklemleri gsterir. Btn bu ereve iinde Spinoza'nn Descartes'a ynelttii erekselcilik sulamasna dnersek, diyebiliriz ki, Descartes yzey sel olarak deil, ama derin anlamnda erekselci paradigmann iin de yer alr. insan zmlerken istemi devreye sokmak eilimi onun doruluk ve yanla degin deerlendirmelerinde de dikkati eker: stem, akln ona sunduu eyle snrl deildir, onun tesine geme gcne her zaman sahiptir. Doru yarg, anln kendisine sunduunu amay seen istemin zgrlne iaret ettii gibi, is tem, Mesland'a yazd bir mektupta belirttii zere, srf zgrl n kantlamak iin yanl da seebilir. nsan, bu ayrcalkl var l doann zerine karan isteme yaplan vurgu, bir yzyl aan bir aradan sonra K a n f ta, onu eletiren Spinozac izgi ise Hegel'de yanksn bulacaktir. Spinoza "zgr insan" davranlar dolaysyla ven, yeren, ona nerilerde bulunan, ondan bir eyler rica eden moralistin a basnn yerine etik yaklam geirmek ister. Bu, Althussef in G. Bachelard'dan alp Marx iin kulland deyimle sylersek, gerek

spinoza

77

bir "epistemolojik kopu"tur. Deleuze, Spinoza'mn pratik felsefe sini ele ald kitabnda, bu kopuu, "Ahlaka-Kar Spinoza" bal altnda Adem'in yasak meyvay yemesine ilikin dinbilimsel ah lak sylemine Spinoza'nn getirdii yorumu hatrlatarak anlatr: "Bu meyvay yemeyeceksin" szleriyle dile getirilen, aslnda olumsuz bir nedensel iliki imkannn nceden haber verilmesin den baka bir ey deilken, bu szler Adem tarafndan bir ahlak buyruu, bir yasak olarak alglanr. Aslnda sz konusu olan, kar lamalar uygun olmayacak iki cisim arasndaki ilikidir. Meyva, yasak ya da onu yemek gnah deil, insan kaderi iin zararldr. Spinoza, Ktlk kategorisi altinda topladmz her eyin, zehir lenme, hazmszlk, hastalk gibi, ilikileri bozan, birleimleri zen olgular olduunu belirtir ve yi ya da Kt yerine yararl ve zararly geirmeyi nerir, tpk Nietzsche'nin u szleriyle anlat mak istedii gibi: "yi ve Ktnn tesi, en azndan, yararl ve za rarlnn tesi demek deildir." Bizim iin yararl olan anlamnda iyi, kendi bantis bizimkiyle dorudan doruya bileen, gcyle bizim gcmz arttrandr. Kt ise, tipk kann bileimini bozan zehir gibi bizdeki bantlar bozandr. Ayn ey insann dier in sanlarla ilikileri iin de geerlidir: yi insan, ilikilerini kendi do asnn zne yararl olacak biimde ve uygun olanlarla kurmaya alan "zgr", "akll" ya da "gl" insandr. Kt insan, kar lamalarn rastlantlara brakan, onlardan yalnzca etkilenen ve bu konuda yaknan, sululuk duyan "kle", "zayf" ya da "budala"dr. "Bylece, o halde, Etik, yani varoluun ikin kipleri nin bir rnekbilimi (typologie), varoluu her zaman akn deerlerle ilikilendiren ahlakn (morale) yerine geer. Ahlak (morale), Tanr'nn yargsdr. Yargnn sistemidir. Ama Etik, yarg sistemini altst eder. De erler kartlnn yerine (yi-Kt), varolu kipleri nin nicel ayrm (yararl-zararl) geer." (Deleuze, Spi noza, Editions de Minuit, 1981, s. 35) Deleuze, tam da bu noktada Spinoza'yla Nietzsche'nin g rleri arasndaki bir koutlua dikkati eker: Her ikisi de yasa szcnn moral yasa ya da buyruu artrmasndan yakn maktadr. Oysa doa yasasnn, ahlak yasas ya da buyruuyla hi bir ilgisi yoktur. Daha dorusu aralarnda yalnzca yle bir iliki

78

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kurulabilir: Etkileri bilen, ama nedenleri bilmeyen bilin, bir yanl sama rn olarak nedensellik bansm ahlaksallatrr ve onu "olmas gereken" ya da "dev" nermesi olarak anlar. Ahlak ve onun buyruu bilgiyi deil, boyun emeyi getirir ve aknlk kate gorisine dayanr. Bilim ise, buyruk-boyun eme ilikisinin yerine bildiren-bilgi ilikisini geirir ve ikinlik kategorisine dayanr. As lnda sorun, bu iki dzlemin kendi bana var olmasndan kaynak lanmaktadr. Spinoza boyun emenin gerekli olabileceini kabul eder, ama u noktann unutulmamas kouluyla: ahlak yasas ya da toplum yasas hibir bilgi vermez. Onun bilgiyle ya da bilgilen meyle ilikisi olumlu ya da olumsuz olabilir. Tirann yasas dn ce ve bilgi edinme iin zararlyken, hogrl bir toplum yasas byle deildir. Ayrca Ahlak yasas, brahim ve sa'nn yasas gibi bir bilgiyi hazrlayabilir ya da var olma tarzlar gerei onu asla edinemeyecek olanlarda bilgi boluunu doldurabilir. Ama asl so run ontolojiyle ahlakn. Varlkla/iflhn birbiriyle kartirilmasdr ve Spinoza'ya gre, bu, dnce tarihinde ok sayda rneini grd mz bir yanltir.

Beden, Tutkular ve Site


G. Deleuze, "Spinoza ve fade Sorunu" balkl kitabnda u soru dan hareket eder: Spinoza (tpk Leibniz gibi). Kartezyen dn cenin sorunlarn ifade kuram araclyla ati. {Spinoza et le prob leme de l'erpression, Editions de Minuit, 1968) fade dncesi, Spi noza'nn metafiziinin temel kategorileri olan ikinliin (imma nence), monizmin, ruh ve beden arasndaki paralellik ilikisinin dorudan doruya temelinde yer alr. Bunun yan sra onun poli tika felsefesini ve etik dnya grn de mmkn klar. Tanr ya da Doa olan sonsuz tzn znitelikleriyle (attributum) ilikisi bir ifade kuram erevesinde aklanr. Sonsuz bir varlk olan Tanr'nn sonsuz saydaki zniteliklerinden her biri za manda snrsz ve sonsuz bir tz dile getirir. Tzn z zorunlu olarak varoluunu da iinde barndrd iin, her znitelik Tan r'nn sonsuz zyle birlikte varoluunu da dile getirir. Bu kuram Spinoza'da Bir ve ok, tz ve oul znitelikler ilikisini olduu gibi, kiplerle (modus) ilikiyi de aklar. Tz kendini zniteliklerde dile getirir ve her bir znitelik de bir z dile getirir. zniteliklerle kipler arasndaki iliki de bir dile getirme-dile getirilme ili-

spinoza

79

kiidir. Ama birinci iliki (Tz-znitelikler ilikisi) yalnzca bir di le getirme ilikisi olduu halde, ikinci iliki aslnda bir retme ilikisidir. Birinci ilikinin yer ald dzlem natura naturans (do a klan doa) iken, natura naturata (doa klnm doa) ikinci dzlemde yer alr. fade ilikisi yalnzca ontolojik deil, ayn zamanda da gnoseolojik bir ilikidir. Bu son nokta, Spinoza'nn Causa sive ratio g ryle de dile getirilir. eylere ilikin bilgilerin Tanr bilgisi ile ilikisi, eylerle Tanr arasndaki ontolojik ilikinin ayndr. Bu yeni ifade kuram, Spinoza'y, Descartes'n zne-nesne ayrmna dayal bilgikuramsal ufkunun dna yerletirir. Dnce (idee), konusu nun zn, doasn dile getirir; o, konusu zerinde dardan ger ekletirilen bir ilem deil, eyin tindeki dile getirilmesidir. Dile getirme iki ynl bir iliki olduu iin, o, hem bir alma, gelitir me, hem de bir ierme, iine alma olarak anlalabilir. Bir kendisini ok'ta dile getirirken, aar ve gelitirir; ama te yandan o, dile ge tirilen olarak ok tarafndan kuatilmakta, ierilmektedir. Bu ikinlik ilikisi, Spinoza'nn panteizminin temelinde yer alr. Deleuze, Spinoza'nn felsefesinde, ifade dncesinin bu denli merkezde bulunmasna karn, felsefe tarihileri tarafndan gz ard edilmi ya da pek ilgin bulunmam olmasnn nedeni nin, onun bir tr tamayla (emanation, sdur) bir tutulmas oldu unu belirtir, (bkz. s. 13) Oysa tama kuramyla dile getirme/ret me kuram Tanr-eyler ilikisi asndan son derece farkl sonula ra yol aar. Spinoza'ya gre. Tanr, tpk insan gibi, zgr istemine uya rak davranmaz. Yaratm dncesine, Spinozac doa anlaynda yer yoktur. Tanr, davranlarnn belirlenmemi olmas, nedensiz olmas anlamnda zgr deildir. O, zorunlulua ve yasaya uyar; ama bunlar, kendi i zorunluluu ve yasalar olduu, ona yabanc bir doann yasalar olmad iin, zgrln bu yeni anlamnda o, en zgr olandr. O, dardan hibir zorlamaya uymaz; nk hibir ey onun dnda deildir. Tanr eyleri yaratmaz, retir, do laysyla da eyler Tanr'nn kararlarna baml deildir. Aralarn da farkl trden bir iliki sz konusudur. Aslnda akn ve tek bir Tanr'y temel alan dinlerde yaratlanla yaratan arasndaki uuru mu bir lde kapatma isteinin bir rn olarak yeni-Platoncu tama kuramna eitli zamanlarda bavurulmu ve her defasnda da Ortodoks izgi tarafndan sapkn bir eilim olarak iddetle kar konulmutur. Tama kuramnn aknlk kategorisinin beraberinde

80

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

getirdii mesafeye kar bir tr ikinlik dncesini geirme eili mi, Spinoza'nn tutumunu andrsa da, aralarnda ok nemli ay rmlar vardr. Tama kuramnda Tanr'dan kan varlklar, ondan uzakla malar lsnde silikleir, deerlerini yitirir ve ontolojik arlkla rndan ve sonu olarak da varlklarndan bir eyler eksilir. O halde Bir ile ok arasnda tama kuram yoluyla kurulmaya allan s reklilik ilikisinin bedeli, basamakl bir dzen tasarmdr. Bu d zende sonlu, bireysel varlklara tam gereklik konumu tannma maktadr. Onlarn merkezi, anlam, sebebi, kendilerinin dnda, stnde bir yerdedir. Bu nedenle de onlarn amac, bireysellikle rinden syrlarak B i f e doru ykselmek olacaktir. Sonu olarak tama kuramnda Bir ve ok, Btn ve bireysel varlk arasnda ku rulmak istenen ilikide, bireysel varlk, ontolojik ve etik dzlemde geici ve deersiz olan simgeler. Yine bu kuramda (Plotinos'da ol duu gibi) Bifden dier varlklarn k, gneten n yaylma s gibi metaforlar araclyla anlalr klnmaktadr. Oysa Spinoza, bu kuramda bireysel varla tannan konuma kar olduu gibi, aralarndaki ilikiyi aklamakta kullanlan bu ynteme ve dile de kar kacaktr. Spinoza, tamac kuramn bu sakncalarn ama nn yolunu geometrik yntemde arar: Gne ve nlar arasndaki iliki yerini nermeler arasndaki mantksal bantya brakr. Bi rinci modeldeki n tamas, yaylmas ve bylece sonlu varlk larn olumas yerine bir teoremden sonularn zorunlu olarak k mas biiminde anlalan "retme" kavram geer; tz, biim, kip, tarz deitirerek "modification"a urar. Tek tzn sonsuz saydaki znitelii (attributum), onun deiik adlar, deiik dzlemlerde kendini dile getirmesi olarak ondan ayr ve ondan daha az var ya da daha deersiz deildir. Varlk, ayn kiplikte (modalite) olma makla birlikte sonsuz ve sonlu varlklar iin ayn anlamdadr. nk varlk baka tarza, kipe brnmekle doasn deitirmez

(bkz. Spinoza et le probleme de Yerpression, s. 54). Bir ve ok ilikisi


nin, ikinlik ilikisi olarak tanmlanmas yolunda kullanlan mate matiksel yntem sayesinde btn varolanlar ayn bir ontoloji ve epistemolojinin e trden ortamnda eitlenirler. Spinoza'nn matematik modelinin, Plotinos'un metafor yo luyla aklamalarna gre, B i f le ok ilikisinin dourduu u so ruyla ilikili olarak da daha gl olduu sylenebilir: Bifden ok'un kmasyla. Bir varlndan, mkemmelliinden bir eyler yitirmez mi? Spinoza'ya gre nasl bir gen i alarnn yz sek-

spinoza

81

sen derece olmasyla genliinden kmamakta, bir eyler yitir memekte, tersine bu sonu altnda desteklenmekte ise. Tanr iin de ayn ey sz konusudur. nk o da okluu reterek ya da kendisini sonsuz saydaki zniteliinde dile getirerek kendi dna kmamakta, kendi sonularnda varln, ikin bir tarzda srdr mektedir. kisi arasndaki iliki artk "yaratm" dogmasnda oldu u gibi zamansal bir ncelik-sonralk deil, matematiksel kant modelinde olduu gibi manksal bir ncelik-sonralktr. Spino za'da her ey Tanr'da erimez; ama eyleri bilmek iin, tpk bir kantin ncl gibi, nce Tanr'y bilmek, tanmlamak gerekir. Deleuze, Spinoza'da ifade kuram zerine kitabnn "kinlik ve fade'nin Tarihsel eleri" balkl blmnde tama kuramn Platoncu "Katlma" (participation) sorununda hazrlayan eleri ele alr. Platon, varsaymsal olarak trl katlm tarzlarndan sz eder: Katlann katlmandan bir pay almas, onu taklit etmesi ya da ondan bir daimonion almas, bunlar arasnda yer alr. Bu model lerden de katilnan asndan sorunludur. Pay alma, katilnana da okluu ve blnmeyi sokar; taklit de'yi bir model olarak ala cak olan bir sanaty gerektirir ve hem sanat hem demon bir ara c olarak katilnana ve katilana dardan bir zor uygulanmasn beraberinde getirir. Ama en nemlisi, model de katlan asn dan dnlm ve g ya da etkinlik katlana kaydrlmtir. Ye ni-Platoncu tama modeli, bu durumu tersine evirme abas ola rak anlalabilir. Bu modelde katlm, katilnann iindeki bir hare ket ilkesiyle aklanmaya allacaktir. Burada katilnan, okluu oluturmak iin kendi dna kmaz, kendinde kalarak verir. By lece katlm, vermeye dnerek tama (emanation) olur. Tamac kuramda Neden, verici Neden; verici, yi ya da Erdemdir. Dolay syla bu katlm balantisnda artik katlman terimine de yer yok tur. nk Bir, kendi verdiklerine kar stndr. O, verdii ey deildir. Platoncu katlnan-katlan bantis yerine veren, verdii ey ve alc l bantis gemitir. Aslnda tama kuramnn Neden anlay ile ikin neden an lay arasnda, Deleuze'e gre, hem bir ortaklk hem de derin bir ayrlk vardr. Her ikisinde de Neden'in sonlu varlklar oluturma nedeni olarak kendi dna kmas gerekmemektedir. Buna kar lk tama kuramnda sonlu varlklar, Bifin iinde kalmazlar, varo lularn onun dna kmalarna borludurlar. Sonlu varlklar kar snda Neden, akn bir ereksellik boyutuna yerleen yi'dir ve sonlu varlklarn anlam ve deerleri ona dnmeleri, ona ynelme-

82

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

leriyle belirlenir. kin nedende ise, sonu ya da eser Neden'in iinde kalr. Tama kuramnda, tpk negatif teolojide olduu gibi, btn aba, ilkenin ya da nedenin stnlne zarar getirmemek ynndedir. Augustinus'ta yntemsel olarak ilk kez aklk kaza nan bu teolojide nasl Tanr sonlu varlklardan hareketle analoji yntemini kullanarak, ama bu varlklarda bulunan her bir zelli in Tanr'ya yklenmesini yadsyarak alyorsa, ayn biimde tama kuramnda da Neden'in sonlu varlklara benzemedii ko nusu srarla vurgulanr. Daha da tesi, tamac kuram varlklar arasndaki ayrmlar, basamakl (hierarchise) bir dzen ilkesi er evesinde, bir dzey fark olarak kavrar. Oysa ikinlik kuramnda, daha nce belirtmi olduumuz gibi, bu sz konusu deildir. fade, ikinlik kuramnn temelinde olduu gibi, kartezyen metafiziin ruh-beden ilikisi konusunda domasna yol at so runlar bir tarzda zen paralellik kuramyla da yakndan ilikili dir. Tanr'nn sonsuz saydaki zniteliinin her biri onun kendini dile getirmesinden baka bir ey deildir. Bu arada insan, bunlar dan yalnzca ikisini (dnce ve yaylm) bilir; nk onda yal nzca bu iki znitelik bulunur. Bu zniteliklerden hibiri Tanr'nn kendini dile getirmesi olarak dierine kar stn deildir. "Bir bedenin ya da cismin ne yapabileceini bile bilmiyoruz." Spinoza'nn bu szlerinin, onyedinci yzyln (tinin, bilincin ve do laysyla insann yceltilmesi olarak tanmlayabileceimiz) kartez yen ufkunda neredeyse bir sava l gibi nladn sylyor Deleuze. Spinoza'nn eletirdii ahlaksal dnya gr ruhun be den, bilincin g zerinde kurduu bu stnle dayanmaktadr. Spinoza'ya gre, filozoflar tinden, ruhtan, ruhun beden zerindeki gcnden sz ederler ve sonunda grevlerden sz ederek bir tr felsefe d gevezelik olan ahlak sylemiyle sistemlerini kapatirlar. Bu sylemde bedenin ilevi, ya dncenin buyruklarn yerine ge tirmek ya da ruhu artarak grevlerinden uzaklatirmaktan ba ka bir ey deildir. Ruh ve beden arasndaki iliki birinin eylemesi, etkide bulunmas, dierinin buna karlk olarak etkilenmesi, ma ruz kalmas biiminde tasarlanr. Descartes'n eylem anlay bu dur: ruh ve bedenden biri, dieri onun etkisine uramakszn etki de bulunmaz. Aslnda ruh-beden ilikisinin Descartes'ta dourdu u sorunlar "nceden yerletirilmi uyum" (l'harmonie preetablie) kuramyla zmeye alanlar da, temelde ayn anlay srdrr: biri dierindeki deiimin etkin nedeni olmamakla birlikte bu sis temde de ruh ya da bedenden biri etkin iken, dieri etkilenendir.

spinoza

83

Aslnda Spinoza'da da ruh ve beden arasnda gerek bir etki leim SZ konusu deildir. Ama onun paralellik ilikisi kuramnn nemli olan yn, Deleuze'n de belirttii gibi, dnceyi, ruhu, bedenin ve maddenin yknts zerinde ycelten bir ahlaksal dn ya grne imkan tanmamasdr. Spinoza, Ethica'da "Bedenimi zin eylem ve etkilenimlerinin dzeni, doa gerei, tinin eylem ve etkilemelerinin dzeniyle birlikte gider" {Ethica, II, 13 sc.) demek tedir. Baka bir deyile ruhtaki bir etki bedendeki bir etki, beden deki bir etkilenim ruhtaki bir etkilenim olarak yaanr. Bylelikle paralellik kuram, "ruhun stnln, her trl tinsel ve ahlak sal ereksellii ve bir dzlemin dierine gre dzenlenmesini ayar layacak olan bir Tanr'ya ait her trl aknl dtalar" (Deleuze, S. 235). Oysa bu ne gerek etkinlik kuramlarnn ne de nceden yerletirilmi uyum kuramlarnn aklayabildii bir hedeftir. Erekselcilik, aknlk kategorilerine dayanan sistemin ykl, politika felsefesi asndan Modernliin douunu (ve Strauss'a gre, aslnda siyaset felsefesinin sonunu) mjdeler. "nsanlar yurt ta olarak domaz, yurtta olurlar." "Doa durumu, doa ve za man bakmndan dinden nce gelir; doa hibir zaman kimseye Tanr'ya boyun emesi gerektiini retmemitir..." Birincisi Politik

nceleme'de ve ikincisi de Teolojik-Politik nceleme'de yer alan bu


cmlelerle Spinoza, Antik a'n, Hristiyanln da belli bir bi imde srdrd politika felsefesinin temel grlerini kkl bir biimde yadsdn dile getirmektedir. Antik kuramn, kendi iin deki tm eitlemelere (genellikle Platon ve Aristoteles'in bu ko nudaki kuramlarnn sergiledii ayrmlara) karn ortak noktala ryla Spinoza'nn bu konudaki temel savlar arasndaki ayrm, hatta kartl, Deleuze u noktalar etrafnda toparlamakta: 1.) n san doal olarak dnen ve toplumsal bir varlk olarak tanmla yan Antik kuram, varl, belli bir ereksel dzene gre, mkem mellii asndan tanmlar. Spinoza'da ise doa hukukunu belirle yen, erek ve dolaysyla mkemmellik kavram deil, onu etkin neden olarak belirleyen en gl "itah"tir. Bu ise akll ve deli iin ayn biimde geerlidir. Hi kimse dnen varlk olarak domaz. Akl doa hukukunu koruyabilir, onu kullanabilir; ama onun ne deni ya da ilkesi deildir. Kimse dnen ve toplumsal varlk ola rak domaz. 2.) Antik kurama gre, insan, doas gerei toplumsal olduu iin onun doal durumu, toplumsallk ncesi bir durum deil, tersine "iyi" bir toplumda kendi doasna uygun yaamak tr. Spinoza ise doal durumun toplum-ncesi bir durum olduu-

84

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nu, buna karlk toplumsalln bu hukuku koruyabileceini d nr. 3.) Bylece Antik Yunan erekten hareketle belirlenen "dev ler" den SZ ederken, Spinoza'nn politikas gten ve onunla ean laml olarak tanmlad haktan sz eder: nsann gc kapsamna giren her eyi yapma hakk vardr. Daha dorusu hakkn bundan baka bir tanmn yapmak mmkn deildir. Antik kuramda g revi belirleyen akl, Spinoza'da gc belirlemez. Bu bakmdan ikisi arasnda hibir ayrm aranmamaldr. kisi arasndaki tek ayrm ya da akln tek ilevi, onlarn kendi varolularn srdrmek uruna verdikleri abay belirleyen etkilenimlerin (affectation) tryle il gilidir. nk etkilenme gcn eyleme dntren etkilenimle rin tm (yararl ya da zararl olsun), insanlar arasndaki ayrmn asl nedenidir. Btn bu noktalarda temelini bulan ve sonu olarak Antik kuramla modern kuram bizim amz iin ok nemli bir kavram olarak demokrasi asndan karlatrmamzda lt oluturabile cek son nokta udur: Antik kuramda akla tannan belirleyicilik, pratik felsefede bilgelere tannan ncelik ve stnl beraberin de getirir. Bilge, erekler dzenini en iyi bilen ve onlardan kaynak lanan devleri topluma bildirebilecek olan kiidir. Hristiyanlk, bilgelerin yerine doal teolojiyi ve Vahiy'i geirerek ilke bakmn dan bu kuram srdrecektir. Spinoza'nn (Hobbes'u izleyerek) hak tanmndan akl uzaklatirmas bu durumu tmyle deitire cek, politika felsefesinde gerek bir devrime yol aacak bir yakla mdr. Ama bunu yapabilmesi iin Spinoza'nn, daha nce szn ettiimiz ve klasik dneme, yani kendi dnemine damgasn vur mu olan kartezyen metafiziin dalist ontolojisini brakmas ge rekmitir. Bu k ise maddenin ontolojik konumunu yeniden be lirleme yoluyla olmutur. Spinoza'nn, dneminin felsefesine "bir bedenin ne olduu nu" bilmediklerine ilikin ynelttii eletiri, yalnzca onlarn bede ne sahip bir varlk olarak insan biyolojik ynyle tanma asn dan eksikliklerine iaret etmez. Daha nemli olan, onun bedene ve maddeye yapt bu vurgunun etik ve politik boyutudur: nsann eylemlerini, onun "doal" hakkn bilmek, onun bedeninin yapa bileceklerini, gcn bilmeyi gerektirir. Deleuze burada sz konu su olann, bedenin ruha kar stnl olmadn belirtir. Beden ve ruh, her ikisi de, yararl ve kendisi iin iyi olann peindedir. Dierleriyle karlamalarnda kendi i bantlaryla biremeyen1er SZ konusu ise, insan olumsuz olarak etkilenir ve hznl olur.

spinoza

85

Bu durumda onun eylemleri, btn gcyle dierinin i bamtlarm kendininkine uydurmaya ve ona (ou zaman dierini yok et mek anlamma gelecek bir biimde) kendi doasma uyan yeni bamlar zorla kabul ettirmeye ynelir. Kendi doasyla bireebilir bir varlkla karlati zaman ise, eylemler onun doasyla birle meye ynelir ve olumlu duygulanma (nee) yol aar. O halde etkilenimler, gc her annda belirler; ama g, hangi belirlenim altinda olursa olsun (eylem olarak da, maruz kalmak olarak da), hep kendisi iin iyi olana ynelir. nsann gc yapabildii ey, yapa bildii ey ise hakkdr. Spinoza'nn, Teolojik-Politik nceleme'sinde yazd gibi, "Her bir insann hakk, sahip olduu snrl gcn s nrlarna kadar uzanr." Bu ilke doa durumunda da geerli ola caktir. Sorumluluk ve devler zerinde ykselen bir moral ve hu kuk karsnda hakka, gce ve tutkulara dayanan bir Etik, Spino za'nn yakn evresinde bile skandala yol am grnmektedir: Oldenburg, bir yazmasnda Spinoza'ya, her eyin zorunlu ol mas durumunda hatal olma ya da doru eylem kavramlarnn ortadan kalkma tehlikesini hatrlatr. Bu durumda ceza ve dl de SZ konusu olmayacaktr. Oysa Spinoza, belli toplum kuralla rnn ya da yaptrm gcne sahip yasalarn var olmasna kar kmaz. Onun kar kt, devlerin birinci dereceden belirleyici olmas dncesidir. Ona gre, birincil olan, hak ve gtr; g, devin yerine getirilmesi iin bir ara deildir. Tersine, dev, yal nzca gcn ya da hakkn uygulanmas, korunmas balamnda devreye girer. Btn bunlarn sonucu olarak hi kimse doal durumda kim senin hakkn belirleme yetkisine sahip deildir. Bu adan bilge olanla aklsz arasnda hibir fark bulunmaz. Uzmanlk ya da bil gelik kural yerini anlama ya da szleme yoluyla raz olma ilke sine brakr: insanlar uzlamaya gtren ve toplumsall kurdu ran ilke, "daha byk bir ktlkten korkma ya da daha iyi olan umma" ilkesinden baka bir ey deildir. Spinoza, kendisiyle di er doal hukukular (Hobbes) arasndaki en byk ayrmn, ken di kuramnda toplumsallk durumunda da doal haklarn korun mas olduunu belirtir. Doal durum, Spinoza'nn Politik ncele me'sinde dile getirdii nedenle, katlanlamaz bir durumdur: "nsann doal hakk, her birinin gc yoluyla belir lendii srece, bu hak gereklikte mevcut olmayan.

86

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

gerek olmaktan ok kuramsal bir ey olarak kalr. nk ondan yararlanmann hibir gvencesi yok

tur." {Traite politicjue, ch. 2,15)


Doal olsun toplumsal olsun, her durumda insan kendisi iin yararl olann peindedir. Ama yine de bu iki durum arasnda ok nemli bir ayrm mevcuttur: Doal durumda yararl olan peinde koarken ortaya kan karlamalar rastlantisal, toplumsal du rumda ise rgtldr. Aslnda bu imkan toplumsallkta da snrl olacaktir. Burada da kt karlamalardan, lmden tmyle kamak sz konusu olamaz. Ama insan ancak toplumsal durumda yararl karlamann imkann en fazlaya ykseltebilir. nsan iin en yararl, kendi doasyla biremeye en uygun varlklar yine di er insanlardr. Bu nedenle insann kendi varlnn dier varlk larla karlamasnn yararllk ilkesi asndan en iyi deerleni bi imi, toplumsaldr. "Spinoza'da, demekte Deleuze, akl, g ya da zgrlk belli bir olumdan, bir oluumdan, bir kltrden ayrlamaz. Kimse z gr domaz, kimse akll domaz. Ve hi kimse bizim doamza uygun gelenin bulunuuyla ilgili o yava deneyimi bizim yerimize yaayamaz." {Spinoza et le probleme..., s. 241) Bu nedenle ocukluk, gszlk, klelik, aklszlk dnemi, bizim kendi dmzdaki ne denlere baml yaadmz ve zorunlu olarak hznl duygula rn etkisi altnda olduumuz bir dnemdir. Spinoza, ilk insann, Adem'in durumunun da bundan farkl olmamas gerektiini hatirlatarak onu eylemlerinden sorumlu, akll ve zgr sayan Hristi yanln ilk gnah dogmasn eletirir ve onun yorumunu tersine evirir: lk insan hata yapti iin, sulu olduu iin dm, gc n yitirmi deildir. Tersine o, gsz olduu iin hata yapmtr. Deleuze iin de, altn izdii gibi, bu yeni yorum, onun, Adem'in, Tanr'nn "yasak meyvay yememe"ye ilikin sylemini bir bilgi nermesi deil, bir buyruk olarak almasna ilikin dnceleriyle uyum iindedir. Toplumsallk, doal durumdan daha yararldr. nk insan doal durumda, sonsuz doann yalnzca ok kk bir parasn dan ibarettir. Doann geri kalan blm, insann varln koru masna tmyle kaytsz ve ou kez kardr. Buna karlk top lumsallkla ortaya kan aklsallk ilkesi, doaya kar hibir ey nermez. Bu nedenle szleme ve politik durum, Hobbes'ta oldu u gibi, yapay bir ey (artifice) ve doal durumu hemen hemen t-

spinoza

87

myle dntren bir sre olmaktan uzaktr. Politik durum ve akl durumu, doal hakkn gerek d ve soyut konumundan karlp ok daha yksek bir gce ulatrlmasndan baka bir ey deildir. Spinoza'nn moralin yerine etik bir dnya grn geirme si, insana, siteye byle bakmas, o halde, bedeni, maddeyi model olarak almas yoluyla olmutur. Bu yolla devler yerine g ve hak geer. Hakiki yasa, dev bildirimi deil, gcn kuraldr. Ah lak yasas, bir tr mistifikasyonu iinde barndrr. Doa yasalar nn doru bilgisine sahip olmad srece, akl onlar buyruk ya da yasak olarak yorumlar. Oysa bu sonuncular doal deil, toplumsal nermelerdir. nk yasaklayan, buyuran, doa deil, yalnzca toplum olabilir. Etik, insan davran ve duygularn akn ahlak deerlerine bavurarak deil, ngrdkleri ya da beraberinde ge tirdikleri var olma kiplerini temel alarak deerlendirir. Yapabildi imiz her eyi sonuna kadar yapma ilkesini benimserken Etik, be deni model olarak almaktadr. Bu etik anlay, yepyeni bir eletiri boyutunu beraberinde getirir. Spinoza, natralist felsefe gelenei izgisine yerleerek felsefenin, mitoslar, her trden bo inanlar gz nne serme, eletirme ilevini srdrr. Doa-Kltr ya da Doa-Akl kartlnn yerine Doa-Bo inan kartl geer. Spi noza, tpk Lucretius gibi, hznl etkilenimleri deersizletirerek onlara yol aan, insanlara onlarn egemen olmasna dayanarak kendi gcn gelitiren pratikleri ve rejimleri eletirir. Spinoza, in sanlarn mutsuzluundan, kleliinden beslenen tirana olduu gi bi lm dncesinin merkezine koyan felsefeye de kar kar: "zgr insan hibir eyi lmden daha az dnmez ve onun bil gelii lm zerine deil, yaama zerine bir dntr" {Ethica, IV, 45, SC. 2). nsan yalnzca hznl tutkularyla anlamaya al anlarn ou. Politik nceleme'de "bir etik yerine yergi (satire)" yazmakla sulanr. Maureau'nun da belirttii gibi, 17. yzyl dnce dnyas, balca aktrleri tutkular (beden, madde) ve akl (dnce, ruh) olan byk bir tiyatro sahnesi gibidir. Kilisenin yol gstermesini istemeyen serbest dnme yanls libertenler, akln gerektirmeleri olduu ileri srlen ilkeleri umursamaz ve tutkularn izleyerek yaamay seerken, tutkular evcilletirmeyi amalayan moralistler de erdemi ksnt ve vazgemede arayarak akla uygun bir hayatin bu yolla srdrlebileceini sylyorlard. Descartes'n kuramn da tutkularla akl arasndaki atma temasn ileyen senaryoda

88

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

birinci rol, isteme verilmiti. Tutkularm m yoksa akln izdii yo

lun mu izleneceine o karar verir. Ruhun Tutkulan'nda {Passions de


l'me) gsterildii gibi, ruh ve beden arasnda kozalaks bez (la glande pineale) yoluyla her iki ynde de etkinlik mevcuttur. Eer ruh kendi istemini bedene kabul ettiriyorsa, yaanan hayat tutku lardan uzak, akla uygun bir hayattir. Bunun tersi de olabilir; ama her durumda biri buyurur, dieri boyun eer. Descartes, bu ba lamda akln "tutkular zerine mutlak egemenlii", tutkular "ev cilletirmek" terimleriyle konuur. Bu nedenle Spinoza, Ethica'da, Descartes' Stoaclara benzetir. Her eyden nce, der Spinoza, insan akl ve tutkular, bilim (adequat, konusuna tam uygun bilgi) ve imge (yanlsama, ideoloji) arasnda seim yapmada, ileri srld gibi, zgr deildir. Biri nin ya da dierinin stn gelmesi, g ilikilerine bal olarak de iir ve zgrlk deil, zorunlulukla gerekleir. Moreau'nun bu balamda ikinci olarak altn izdii ve onun Spinoza yorumunu, Deleuze'nkiyle birlikte sradan klan udur: Spinoza'da insan ruhu (Deleuze "dnce" szcn kullanr) bilince indirgenmez (bkz. Moreau, Spinoza, s. 99). Spinoza'da in san, niin istediini bilmeden isteyebilir ve bunun nedeni, dn cenin kendi bilinli tasarmlarnn kapsamndan ok daha geni kapsaml olmasdr. Bu sonuncusu son derece nemli bir noktadr. nk bu g rleriyle Spinoza klasik kuramn, kendi belirlenimlerinin efendisi ve kendi kendine saydam zne anlayn sorgulamakta ve eletir mektedir. Moreau, onun bu eletiriyle Freud'un kendisinden nce gelen zne anlayna ynelttii eletiriler arasndaki bir yaknlk zerinde durur: Freud ncesi psikoloji, zne anlay bakmndan kartezyen felsefenin kuramsal erevesinde yer alrken, psikanaliz Spinozac bak asna yerleir. Psikanalizin bedenin tinden ba msz gcne vurgusu ve edimlerimiz zerinde istemin denetle mesine getirdii snrlama, klasik zne anlayna kar Spino za'nn 17. yzylda dile getirdii dncelerdir. Ayrca dille ilgili olarak iki kuramsal ereve arasnda nemli yaknlklar mevcut tur. Spinoza'ya gre, insanlar yalnzca istekleri zerinde ok snrl bir denetim gcne sahip olmakla kalmazlar, bunlarn dil zerine hakimiyetleri de ayn biimde snrldr. Moreau'ya gre, iki ku ram arasnda dil konusundaki yaknlk bundan ibaret deildir. Her ikisine gre de, istemin denetim alannn dna taan sz, byle olmakla birlikte anlamsz ya da nedensiz deildir. stem-d

spinoza

89

szn de nedeni ve kurallar vardr. Yalnz szn anlam, nedeni bilen tarafndan okunabilir ve onu dile getiren, onun anlamnn ayrcalkl sahibi, yani sznn znesi deildir. Freudu kuramda syleyenin bilmedii bu nedenin aratrlmas, yorumdur (bkz. S. 101). Spinoza'nn 17. yzylda kartezyen paradigmaya kar ver dii savam Freud, 19. yzylda hl egemen olan istemci-zneci paradigmaya kar vermekte ve her ikisi de direnmeyle, dtalanmayla karlanmaktadr. Moreau, ayn balamda Spinoza ve Freud'un dinle ilgili zmlemeleri arasndaki yaknl hatrlatr: her ikisi de dinden, ay n zamanda bir yanllar ve zorunluluklar boyutunu ieren "yanl sama" (illusion) terimiyle sz ederler. Her ikisi de ideolojilerin yanltan ibaret olmadn, zellikle de nedensiz olmadn ileri srerek bu nedeni bilin alannn dnda, bedende ve onun istek lerinde arar. L. Althusser de zeletiri kitabnda {Elements d'auto-criticjue, Hachette, 1974) Spinoza'y ilk ideoloji kuramcs olarak selamlar. Onun yaklam da Moreau'nunkine yakndr: Spinoza, imgeleme dayanan yanlsamay ve onun temelindeki zne kuramn eletire rek Hegel'i hazrlamakta, hatta ondan daha ileriye gitmektedir. Althussef e gre, Hegel, znelci tezleri eletirmekle birlikte bu onu tzn tanmnda ve tarih felsefesinde zneye nemli bir yer ver mekten alkoymamtr.

Bilindii gibi, Hegel, Felsefe Tarihi Dersleri'nde Descartes'la


birlikte Modernlii balatr, Spinoza ile ise felsefeyi zdeletirir: "Ya Spinozacyz ya da filozof bile deiliz." Bu szlerle Hegel, Spi noza'nn tek tz anlayn vmektedir. Spinozaclk, insann felse fe yapmaya balamas iin temel koul olan eyi ilke haline getir mitir: ruh imdiye kadar doru olduunu dnebildii her eyin iinde eridii o tek tz denizine dalmadan felsefe yaplamaz. Bu, tinin zgrlemesi, tm tikelliklerin yadsnmasdr. Buna kar lk Hegel'in Spinoza'ya balca kar k, yine tz konusunda dr. Hegel, Spinoza'nn tzn Elea tarz hareketsiz bir kendi ken dine zdelik olmakla ve kendi bilincine sahip bir znellie dnememekle eletirir. O halde sonu olarak Spinozaclk, her eyden nce bir doa felsefesi ve onun zerinde ykselen bir etik ve anttopolojidir. Spi noza, 17. yzylda egemen olan, Heideggefin deyimiyle, insan iindeki "doann eytaniletirilmesine" olduu kadar "makinadoa" imgesi erevesinde arasallatrlmasna da kar kmtr.

90

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

Bylece o, bir bakma Descartes'n Galilei ile birlikte balatm ol duu doadan her trl ereksellii kovma abalarn son snrna kadar gtrmtr. Burada vurgulanmas gereken bir nokta var: Spinoza znelcilie ve erekselcilie kar savanda insan, zneyi hareketsiz bir nesne dzeyine indirgememi, tersine byle bir nes ne anlayn ykmaya alarak maddesel doay daha nce yal nzca insan ve Tanr'ya ait olduu dnlen o yksek dzleme ekmeye almtir. Spinoza'nn ideoloji kuramnn, ikinlik ilkesini felsefenin te mel ilkesi klmas, klasik kuramn zne ve doa anlayna ynelt tii eletiriler Modern a'da gerekten uzun soluklu ve etkili ol mutur. Bununla birlikte zellikle bilimcilii ve geometrik yntemi tek yntem olarak benimsemesi, sadece onun felsefesinin deil, btn Modernliin egemen paradigmasnn tam da barnda yer alan uraklardr.

You might also like