You are on page 1of 415

ya bizim eski malum esmi giden arkadaşlar vardı bizim ...

Grup o grubun yaptığı gibi bir


çalışma var öyle hissediyorum" dediği, X ŞAHSIN "Kim Grup?" dediği, H.ERTEKİN' in
"Aytaç Grubu işte o grup gibi bi grup çalışması var diye hissediyorum bakalım inşallah bi
sıkıntı olmaz, bu telefonlar sağlam olmadığı için dinlenildiğini bildiğim için" "Söylüyorum"
"Yok hayır benim söylemem uygun olmaz çünkü, yani ben söylersem arkadaşlar şey
yapıyolar ertesi günü almıyolar yani bu konuları niye paylaşıyorsun diye alınabiliyorlar"
dediği,
21.10.2007 günü saat: 22.41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ile M. V.
D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre Hakkari'de şehit olan askerlerle ilgili görüştükten sonra M. Vakıfın "Aynen
öyle bide Cumhurbaşkanı yarın DTP'nin Genel başkanını Çankaya köşküne davet ediyor."
"Paşam ben İHTİLAL İSTİYORUM ben, yemin ediyorum. Askeriye el koysun." dediği, M.
Fikri'nin "O zaman hiç bir askeri idare istemez. Yani hiç bir asker, onu yapacak kapasite de
adam yok ki. Yaptın mı Türkiye'yi Dünya devleti yapacaksın..." "...Bütün çocuklar ölüp
duruyor sadece." "Orospu çocuklarının çocukları da Amerika'larda askerliğe elverişli değildir
raporu alıp gidiyor oralara, yaşıyorlar Amerikalarda milyar dolarlarla." "TÜRKİYE... BU
ŞEREFSİZ KÖPEK MİLLET DE BUNLARA OY VERİYOR İŞTE NE YAPACAĞIN"
dediği,
22.11.2007 günü saat: 15.43 sıralarında şüpheli Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR ile
M. A.'ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre Hüseyin GÖRÜM'ün Fox Tv ye çıkması ile ilgili konuştuktan sonra Oğuz
Alparslan'ın "...yarın senle acilen göreşmemiz lazım., burda dernekle beraber birşeyler
planladık İHTİLAL YANİ BAŞKALDIRICAZ. Senle bi konuşmam lazım ONAYINI
ALMAM LAZIM telefonla konuşamıyorum. Akşam gece yansı yani bana bi zaman ayır
onayını konuşmam lazım ondan sonra tabanım hazır her şey hazır." dediği, M.A.'nm da o an
kendisinin Suriye de olduğundan bahsettiği ve kendisine bir adam yönlendireceğini belirttiği
bu konuyu o kişi ile görüşmesini söylediği,
10.10.2007 günü saat:22.31'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm İ. H. Y. İle yaptıkları
teflon görüşmesinde;
M.Fikri KARADAĞ'm "hepsi Amerikaya çalışıyor köpeklerin işte hepsi yani o
dediğin medrese denen yerlerde amerikan ajanlanyla dolu" "En büyük misyoner devletin
başında" "Bu bu şerefsiz aptal millet ondan sonra gidip bunlara yine %50 veriyor" dediği,
24.06.2007 günü saat: 19.41'de Şüpheliler M.Fikri KARADAĞ ile Kahraman
ŞAHİN arasında yapılan görüşmede;
Yapılan bir kamp toplantısından bahsettikleri, Kahraman ŞAHİN'in " nasıl
değerlendiriyon baba bugünkü gündemi" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Gayet güzeldi"
"Gençliği de konuşturduk, gençliği konuşturmayı unutmayalım bundan sonra" " çok önemli,
hatta bide güzel, iyi bir kadın bulsak, oda konuşsa, her seferinde bi kadın bi genç" diyerek
gençlere konuşma yapması için kadın konuşmacı ayarlamaya çalıştıklan, konuşmanın
ilerleyen bölümlerinde siyasi konulardan bahsettikleri, M.Fikri KARADAĞ'm
"...Gürcistan'da, Amerika'da, İngiltere'de, Ermenistan'da, Suriye'de, Arabistan'da, gidin
Türklere dininiz elden gidiyo deyin, başbakan da olursunuz cumhurbaşkanı da olursunuz
diyo, yani bizim millet ohh batan geminin mallan deyip propagandayı yapıyor, bakan oluyor,
başbakan oluyor, herşey oluyorlar, Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, Turgut Özal gibi orospu
çocuğu mesela" "Neden işte bu bizim yapacağımız işten sonra olamayacaklar" dediği,
26.07.2007 günü saat: 21.21 sıralarında şüpheliler M. Fikri KARADAĞ ile
Muhammed YÜCE arasında yapılan görüşmede;' • "
M. Fikri KARADAĞ'm Milletvekili adayı olup TBMM'ye girememesi ile ilgili
olarak görüştükleri, Fikri'nin "..orda Pkk'lılarla gidipte ne yapayım, orda cinayet işlerim.."
dediği, Muhammed'in "şerefsiz bir bayan çıkmış, gebze cezaevinden, apo posterleriyle
gidiyor, ben onu vuracağım ya yemin ediyorum, ben kafayı koydum komutanım, böyle bir
şerefsizlik, adilik olabilir mi ya, bu ne biçim bir düzen" dediği, Fikri'nin "Terörle Mücadele
eden ben olsam, Genel Kurmay Başkanı, bütün askeri çekerim lüzum kalmadı çünkü, madem
Meclis'te bunlar yasal olarak temsil edilecek lüzum yok" "EŞŞEK TÜRK DİYE BOŞUNA
DEMEMİŞLER MAMOCUM, İŞTE BUNUN İÇİN EŞŞEK TÜRK'ÜN MANASI BU"
dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed'in "...Star Gazetesi şey yazmışlar, sizin
şeyin resimleri neydi o, Yüzbaşı TEKİN" dediği, Fikri'nin "Yıldırım Oktay" dediği,
Muhammed'in "He o bide kundakçı paşa" "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınızda şey
yazmış, milleti galyana getiren" "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim dernek başkanı
yardımcınız Ali Başkan.." "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş" dediği, Fikri'nin
"Mehmet Altan bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'ın oğlu" "O şeytan suratlı bir herif var ya pis
sakallı" dediği, Muhammed'in "yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu" "..gideriz komutanım,
Pkk'ymış mkkaymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "yani illa terörist mi olalım ki bir
yerimiz olsun bir yerde" dediği,
Az önceki görüşmeyi yapan Şüpheli Muhammet YÜCE'nin 02.11.2007 tarihinde
Coşkun ÇALIK ile yaptığı görüşmede;
Muhammet'in "İyi belki savaş çıkarda o kuyumcuları muyumcuları soy ak o
adamları" "valla banka mankalara girek, belki millet savaş telaşına düşer amma koyım yaralı
ölü bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "benim derdim o. Yoksa Ne Sikerim Ben
Türkiye'yi Amma Koyım He?" dediği, Coşkun'un "ben de zaten onu bekliyorum ben de"
dedikten sonra çeşitli konularla ilgili konuştukları anlaşılmıştır.
28.12.007 günü saat: 11.28'de şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim.... arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre Pakistan da Butto'nun öldürülmesi konusuyla ilgili konuştukları, ilerleyen
konuşmada Güler KÖMÜRCÜ'nün "...garip bir şey hissediyorum biliyor musun, Ermenilerde
tuhaf bir hareketlenme var Türkiye'deki Kripto Ermenilerde gizli Ermenilerde" diyerek
Türkiye'deki gizli Ermenilerin yönetimi ele geçirmeye çalıştığından bahsettiği, F.S.'in de
Kripto Ermeni olduğu, bunun gibi bir çok iş adamı ve şahsın bulunduğunu anlattığı,
görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Güler KÖMÜRCÜ'nün "...ben kime yazı yazıyorum,
benim yazımı Güruh anlar mı" ".. sana uyan diyorum bende zaten, sen Güruhu boş ver" "sana
ne halktan ya, çok affedersin yani, bu işçi partisi olabilirsiniz ama, halk beni hiç
ilgilendirmiyor %5 beni ilgilendiriyor" "%5 uyansın işte uyanması gereken sen ben o"
"...bizim Organize olmamız lazım sen Güruhu boş ver" dediği, İbrahim'in "Nasıl organize
olacağız" diye sorması üzerine, Güler'in de teknolojik imkanları kullanmaktan bahsederek
"Şimdi hukuğun içerisinde senin benim gibi düşünen yok mu yüzlerce Hakim Savcı var,
polisin içerisinde senin benim gibi düşünen yok mu yüzlerce var" "Böyle demorilize bırak
halk uyansın, halktan bana ne ben halk'a yazı yazmıyorum ki size yazı yazıyorum ben" dediği,
28.12.007 günü saat: 16.13 sıralarında şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün T. Ç. ile
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
G.KÖMÜRCÜ' nün "Şimdi olağan üstü güzel ve şimdi sana bir düğmeye basıyoruz
şuandan itibaren nokta operasyona başlıyoruz, o da şu, bundan sonra ki bütün
konuşmalarımızda Güruh bizi ilgilendirmiyor ama, Güruh bizi ilgilendirmiyor demiyoruz,
diyoruz ki" dediği,
Aynı gün kısa bir süre sonra saat: 17.47'de,;.;ŞÜpfleîf-Güler KÖMÜRCÜ ile T.Ç.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; ^\ ■-% * " '"'\
Güler KOMURCU'nün "... Güruh bunu da düzeltmemiz lazım, artık insanlar
vatandaş uyuyor, biz artık bunu söyleyeceğiz, okey vatandaşın bir bölümü uyuyorsa
vatandaş uyuyor diye şikayet eden olayın farkındadır, önce hadi bakalım sen aksiyon ol" "...
ne yapacağını sorma kızdın mı imza kampanyası yap, çekinme telefon aç, faks aç, hesap sor,
yüksek sesle düşün, ya bide bunu da arkasına eklemek lazım, vatandaş uyuyor diyen sen
bak uyanmaya başlamışsın, hadi önce sen kendi adına yap bırak o uyusun biz yüzde beş
olalım" "... bundan sonra bu yüzde beşi hiç çekinmeden söylemeliyiz AKP %60'a kadar
aç artık %60 AKP'nin olsun benim benim % 3 'üm % 5'im Türkiye'yi uçurur birinci
lige çıkarır yani bunların aynen böyle adını koyacağız sen ... verdiklerimi öğrendin mi
okudun mu bu arada işsiz kızıyor artık" dediği, T. Ç.'in "İnternete girmedim ... randevularım
vardı daha yeni bitti işim" dediği,
15.01.2008 günü saat: 13.21'de şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile A. S. S. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir önceki görüşmede muhabir konusu ile ilgili olarak A. S. S.'m "... Gazete hala
Kara Mehmet'in mi" diye sorduğu, Güler KÖMÜRCÜ'nün onaylaması ve kötü bir şey
olacağını zannetmediğini belirtmesi üzerine A. S. S.'m "Kötü bir şey olsa ne olacak ya
hayatım Allah Allah topu topu ağzına vururum yumruğu çeker giderim artık polis
değilim. İşkence değil artık" dediği, devamında yine "Baksana hiç olmazsa muhafazakâr
ibne değiliz ya." Dediği, bir süre sonra A. S. S.'m "Onların konuşmasına bakma sen, bir tane
bizden olan adam bunlardan 50 tanesini halleder ya, bunlar kim ya bunlar köpek ya
para bunlardaymış nerde para bunlarda olsun lan ÖLÜ ADAMIN PARAYA İHTİYACI
OLMAZ YANİ." dediği, devamında dün ben falan filan bu şekil .. gider ondan sonra bir
bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az kaldı, yani sabırları çok zorluyorlar
bunlar, Bunlar Türk devletinin Refleksini bilmiyorlar o refleks yalnız yakınlaşıyor onu sana
söyleyeyim, bir gecede bütün her şey değişebilir yani ha bu millet de direnir mi, bu millet
güç nerdeyse ona tapar, ertesi gün bakarsın o Refleksif hareketi yapanların yanında yer
almış hepsi Cemil İpekçi de ben ibneyim ya ne muhafazakarlığı demeye başlamış." Dediği,
08.02.2008 günü saat:12.49 sıralarında şüpheli İlhan SELÇUK ile İ. Y'ın yaptıkları
telefon görüşmesinde özetle;
İ.Y' m "...bu miting ile ilgili, her taraftan şey yağıyor, yani katılımı her halde
büyük olacak. Bugün Ankara büroya da gitmişler, Mustafa'ya gitmişler, işte Cumhuriyet bu
işi destekleyince. Farklı oluyor, kitlesel oluyor, kimse farklı görüş iletmiyor gibi şeylerde var.
Ona bakıyoruz. Bu YARGI ile bunlar uğraşacaklar nasıl olsa. Şimdi bugün Meclis'te
tekrar YARGITAY YASASINIDA görüşüyorlar abi..."dediği, İ.SELÇUK' un "Mesala
bugün Ertuğrul Özkök'ün yazısı baya bir muhalefet yazısı" "...bir yerde bir hesaplaşma
olacak her aide... yargı kapatma kararma doğru gidiyor, haberini de verdiler... çünkü
göğsünde KAPATILMIŞTIR levhası dururken, AKP bi şey yapamaz. Bir şey yapabilir,
isim değiştirir" dediği, İ.Y' m "Bir çatışma ortamı çıksın istiyorlar" dediği, İ.SELÇUK' un "...
İki tane rapor hazırlarsın, birisi herkese verilmez..." "Bir nokta da, İbrahim tabi bunun
çeşitli nedenleri vardır ama bu aramızda sır" "Yani ben dedim ki, bir; Herkese
verilmeyecek, yani ilan edilmeyecek olan bilgileri ayrı bir rapor yaparsın" "Eskiden de öyle
yapıyorduk ya..." "Biz Şahin FİLİZ'in yani şeyini, yazı dizisini yayınladık. Fakat orada
Cumhuriyetçi Yazarlara da verip veriştiryor. Ben şimdi onun bu yazısını, alacağım köşeme,
belki öfkesinde haklı ama, yani Cumhuriyet Gazetesini ayırmalıydı" dediği, İ.Y.' m
"Geçen, Yalçm Küçük de, Kanal Türk'te, Şahin FİLİZ'in kitabından bahsetti. Cumhuriyet'te
de dizi yazısı yayınlanıyor falan dediler" dediği, İ.SELÇUK' un "...Bizim düşündüğümüz şeyi,
efendim yapamadık ama iyi oluyor. Onu, ben düşündüğümüz şeyi dünkü toplantıda
anlattım" "...Yani şunu yapacağız dedim, onu yazı^tefâlfe^zacağım. Atatürk devrimi hangi
ayetleri kaldırdı, Mahsus bugünkü yazıy^/tmân için yaldım" "Ya da hagi erkek.

t0&*m^^A
Şimdi yani bu Atatürk devrimleri aslında toplumda yerleşmiş te, bu pezevenkler türban
üzerinden yürüyorlar. Yanive sanıyorum çok zor, çok zor. Dün işte orada, toplantıda konuşulan
ve yine RAHMİ Bey'in söylediği, acaba, yani, sınır aşıldı mı? Geriye dönüş artık olanaksız mı
diye" dediği, bir süre konuştuktan sonra İlhan SELÇUK'un "Tabi, Turgay da tadını aldı
medyanın" dediği, İ.Y'm "Tabi tabi. Yani Turgay, Karamehmet, Aydın Doğan eğer birlikte
olabilselerdi" dediği, İ.SELÇUK' un "Turgay'm orada rolü büyük" "Aydın Doğan m da büyük"
"Aydın Doğan abilik etmesi lazımdı" dediği, İ.Y'm "İkisi de çok sırdan şeylerden" dediği,
İ.SELÇUK' un "Turgay'ı bende bir gün çağırayım da gelsin, bende giderim yani, öbür Ahmet
ÇALIK'a da gideriz. Biz ilişkilerimizi Cumhuriyet adına sürdürüyoruz" "Şimdi dünkü şeyde,
İbrahim konuşamadık, olay şöyle oldu, ben daha çok dinledim herkes konuştu monuştu.
İçlerinden doğru dürüst konuşan yoktu. Hele o Sabancı Üniversitenin Rektör'ü TOSUN"
"...Alevilere de hoş görü gösterilmeli gibi laflar atarak ama ne söylediği belli değil falan.
Şimdi ben dedim ki, bu işin kökeni dışanda, eğer palavra değil se bu BOP, MOP, ılımlı islam
devleti şeyi orada Türkiye nin nasıl kuşatıldığını birinci bölümde anlattım. Efendim ikinci
bölümde, yani kuşatıldığını ve bu islamcılığın kaynağının dışanda olduğunu, Amerika da
olduğunu falan, zaten Fethullah'ta orada ya" "İkinci bölümde, bu operasyon nasıl iktidara
geçti, AKP, onu anlattım, Ama bunlar o kadar çarpıcı ki, yani herkes, bir de şeye şaştım yav,
bilmiyorlar ya İbrahim" "Sonra, Ömer Koç var ya" "O, aşağı kadar, arabaya kadar geldi,
yemek, yemek istiyor, o da her halde zannediyorum çok yararlı olur" dediği, İ.Y' m "Şey, Ali
yok muydu abi" "Ali ile Mustafa yok, sadece Ömer vardı" dediği, İ.SELÇUK' un "Ömer KOÇ
vardı. Efendi bir çocuk, aklı başında, söylediği şeylere baktım gayet aklı başında şeyler
söyledi. Yani aynı fikirleri paylaşıyoruz. Ama bilmiyorum, O rahminin oğlu değil mi" dediği
tespit edilmiştir.

CUMHURİYET GAZETESİNE BOMBA ATILMASI EYLEMLERİ

Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesindeki binasına 05.05.2006,10.05.2006 ve


11.05.2006 tarihlerinde el bombası atılması eylemlerinin failleri Danıştay Saldınsı eyleminden
hemen sonra yapılan kolluk araştırması ve şüphelilerin suçu ikrarlan ile tespit edilmiştir.
Bu eylemler bağlantılanndan dolayı Danıştay Saldınsı eylemi ile birlikte aşağıda
anlatılacaktır.

DANIŞTAY SALDIRISI EYLEMİ

17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan ARSLAN tarafından Danıştay binasında


toplantı halindeki yargı görevlilerine silahlı saldmda bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi
Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri
Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU öldürülmeye
teşebbüs edilmiştir.
Olay Ankara C.başsavcılığmca (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü)
soruşturulmuştur.
Soruşturmada, Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul Şişli ilçesindeki binasına
05.05.2006,10.05.2007 ve 11.05.2006 tarihlerinde el bombası atılması eylemlerinin failleri de
kolluk araştırması ve şüphelilerin suçu ikrarlan tespit edilmiştir.
Ankara C.başsavcıhğı (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü), Danıştay Saldınsı
olayının soruşturmasını Terör Örgütü eylemi kapsamm^ö^^^^f? Cumhuriyet Gazetesinin
bombalanması olaylarını da aynı Terör Örgütünün eylemleri kapsamında olduğundan bahisle
soruşturmaya dahil etmiştir.
EYLEMLERE İLİŞKİN SORUŞTURMA VE YARGILAMA
FAALİYETLERİN ÖZETİ
ANKARAC.BAŞSAVCILIĞININ (CMK.250. MADDESİY- LE YETKİLİ BÖLÜMÜ),
11.07.2007 TARİHLİ İDDİANAMESİ İLE ÖZETLE :
Türban örtüsü ile ilgili Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan karikatür ve Danıştay
2.Dairesince verilen türban kararını esas alan şüpheliler Alparslan ARSLAN, Süleyman ESEN
ve Salih KURTER'in TCK 309 maddesinde yazılı cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir
düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasına önlemeye teşebbüs amacı
doğrultusunda, şiddet ve tehditle toplum üzerinde baskı kurmak,ders vermek, türban örtüsünü
korumak amacı ile bir araya gelip silahlı örgüt kurdukları ve yönettikleri, Osman
YILDIRIMJsmail SAĞIR , Tekin İRSİ ve Erhan TİMUROĞLU'nun bu örgütte üye olarak
örgüt adına faaliyette bulundukları, Ayhan PARLAK ve Aykut Metin ŞÜKRE'nin de örgüte
yardım ettiklerinden bahisle, Alparslan ARSLAN, Süleyman ESEN,Salih KURTER,Osman
YILDIRIM, İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ, Erhan TİMUROĞLU, Aykut Metin ŞÜKRE ve Ayhan
PARLAK hakkında ; TCK 314/1-2 maddesine uyan Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek, TCK
309 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya ve bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme, TCK 82/a-g maddesine uyan
tasarlayarak kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeni ile nitelikli kasten öldürme, TCK
82/a-g,35 maddelerine uyan tasarlayarak kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeni ile
nitelikli kasten öldürmeye tam teşebbüs ve bu fiilere iştirak, TCK 174/1-2 maddesine uyan
örgütün faaliyetleri çerçevesinde patlayıcı temin etmek ve bulundurma, TCK 170/1-c
maddesine uyan patlayıcı atmak, 6136 S.K. 13/1 maddesine uyan izinsiz silah taşımak, TCK
151/1, 152/l-a-2-a maddelerine uyan özel ve kamu malına zarar vermek ve TCK 220/7
maddesine uyan örgüte yardım suçlarından eylemlerine uyan kanun maddeleri gösterilerek
cezalandırılmaları istemi ile dava açmıştır.
Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Teoman EKŞİOĞLU,Hüseyin GÖRÜM,Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Mahmut
ÖZTÜRK,Atilla ERER,Nihat GÜRKAN,Sinan BERBEROĞLU, Orhan KADI,Saim
ÖZDEN,Mehmet ATMACA, Nusret ARAŞ ve Osman MUTLU isimli şüpheliler hakkında ise
, suç işlemek amacıyla kurulan ve 5-10-11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi idare
binasına el bombası atılması, 17.05.2006 tarihinde de Danıştay 2.Daire Başkan ve üyelerine
yapılan silahlı saldırıyı gerçekleştiren silahlı örgüte yardım ettikleri şüphesi ile soruşturma
yapılmış ise de, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işledikleri konusunda haklarında kamu
davası açmaya yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bahisle Ek Kovuşturmaya Yer
Olmadığına Dair Karar verilmiştir.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ SORUŞTURMASI VE MAHKEME İLE YAPILAN


YAZIŞMALARIN ÖZETİ
Dava, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250. Maddesiyle Görevli)
2006/158 Esas No sayılı dosyasında görülmeye başlanılmıştır.
Bu aşamadan sonra, kollukça alman bir telefon ihbarı değerlendirilerek 12.06.2007
Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, 27 adet
el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir.
Örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör örgütlerinden önemli
farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon Terör Örgütü,
örgütün yapısını ortaya koyan önemli dokümanlar ve diğer deliller, örgütün eylem ve
faaliyetleri ile her bir şüphelinin örgüt içerisindeki konumu ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile
açıklandığından burada tekrar edilmeyecektir.
Soruşturmada,5-10-ll Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi idare binasına el
bombası atılması olaylarının ve 17.05.2006 tarihinde Danıştay Saldırısı olarak bilinen olayın
da Ergenekon Terör Örgütünün eylemleri olduğuna dair aşağıda açıklanacak olan deliller elde
edilmiştir.
Soruşturmanın bu aşamasına kadar elde edilen delillerden Cumhuriyet Gazetesi ve
Danıştay Saldınlan ile ilgili olanlan, henüz derdest aşamadaki davaya bakan Ankara 11 .Ağır
Ceza Mahkemesine (CMK 250.Maddesiyle Görevli) gönderilmiştir.

MAHKEME KARARI ÖZETİ


Soruşturma ve bu kapsamda delil toplama çalışmalan devam etmekte iken Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi 13.02.2008 tarih ve 2006/158-2008/45 sayılı karan ile davayı hükme
bağlamıştır.
Mahkeme gerekçeli karanndaki oluşun kabulü ve verilen hüküm aşağıda özetlenmiştir.
Sanıklann birlikte hareket etmelerinin, önce Cumhuriyet gazetesine birkaç gün sonra
da Ankara'ya gelerek Danıştay Hakimlerine saldın için plan yapmalannm örgütlü bir yapı
içerisine girdiklerini gösterdiği, bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine
göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, sanık
Alparslan ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak
ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, sanıklar Osman YILDIRIMJsmail
SAĞIR,Tekin IRŞİ ve Erhan TİMUROĞLU'nun bu örgüte üye olarak katıldıkları,
Sanıklann eylemden önce plan yapıp bir araya geldikleri, eylemlerin türbanla ilgili
olduğu, sanık Alparslan ARSLAN'm sanık Osman YILDIRIM'dan adam bulmasını istediği,
sanık Osman YILDIRIM'm da önce sanık Erhan TİMUROGLU'nu, onun vasıtası ile de
sanıklar İsmail SAĞIR ve Tekin IRŞİ'yi bulduğu, eylemler için gerekli silah ve bombanın da
sanık Süleyman ESEN ve sanık Aykut Metin ŞÜKRE'den sağlandığı, sanıklar arasında
dayanışma ve suç işleme hususunda birliktelik,devamlılık, uygun araç ve gereç, hiyerarşik bir
yapılanma bulunduğu,sanık Alparslan ARSLAN'm lider vasfında olduğu,samk Osman
YILDIRIM'm da Alparslan ARSLAN'dan sonra geldiği, bütün bu anlatılanların ortada silahlı
bir örgütün bulunduğunu gösterdiği,
Bu şekilde oluştuğu kabul edilen silahlı örgütün, amacına uygun olarak baskı, şiddet
ve tehdit metotlannı kullanıp, toplumda değişik şekillerde kullanılan türban örtüsü ile ilgili
karikatür yayınlayan bir basın kuruluşuna ve türbanla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve
kanunlanna göre karar veren yargı mensuplanna karşı silahlı ve bombalı eylemler yaptığı, bu
eylemlerin kişisel bir husumetten kaynaklanmadığı, sanıklann türban örtüsünü kendi bildikleri
ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve
şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda yapılan
Danıştay'a saldın eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve
Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet
kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen
uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu,
Bu değerlendirmelere göre önce CumhuriyetJp^efeŞ&e^şanıklar Alparslan ARSLAN,
Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, İsmailAc&R ve Teİm IRŞİ'nin fikir ve eylem

:f! "
birliği içersinde 3 kez el bombası attıkları, bu el bombalarını sanık Alparslan ARSLAN'a sanık
Süleyman ESEN'in hangi amaçla ve nerede kullanılacağını bilerek temin ettiği, 4 gün sonra bu
kez de sanık Alparslan ARSLAN'ın sanık Aykut Metin ŞÜKRE marifetiyle satın aldığı 2 adet
Glock marka tabanca ve daha önceden bulundurduğu ruhsatsız Browning marka tabancayı da
aracına alarak eylemden haberleri olan sanıklar Osman YILDIRIM, Erhan
TİMUROĞULUJsmail SAĞIR olduğu halde Ankara'ya geldikleri ve Danıştay 2. Daire
Başkan ve üyelerine yönelik silahlı saldırıda bulunduklan,bu saldın sonucu Danıştay 2. Daire
üyesi bir hakimin öldürüldüğü, 3 Danıştay üyesi ile bir Tetkik Hakiminin de yaralandığı,
Gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle ilgili her
iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda büyük infial
uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı,
Sanıklardan Aykut Metin ŞÜKRE'nin sanık Alparslan ARSLAN'a Glock marka
tabancalar temin ettiği halde Alparslan ARSLAN'ın bunları Danıştay saldırısında kullanıp
kullanmayacağı hususunu bildiğinin şüpheli kaldığı, sanık Ayhan PARLAK'm sanık Alparslan
ARSLAN'ı tanımakla birlikte Danıştay yada Cumhuriyet Gazetesine yapılacak saldırıdan
haberdar olduğu ya da bu eylemlere yardım ettiği yolunda bilgisinin tespit edilemediği, sanık
Salih KURTER'in de sanıklar Alparslan ARSLAN ve Süleyman ESEN'i önceden tanıdığı,
evindeki dini sohbetlere bu iki sanığın da katıldığı anlaşılmakla birlikte Cumhuriyet gazetesi
ve Danıştay'a yapılan saldırılarla ilgili katkısın olmadığı,
Yargılama aşamasında İstanbul CMK.250.Maddesi ile Yetkili C.başsavcılığmca
2007/1536 sayısı ile yürütülen soruşturma ile ilgili olarak sanıklar ile ilgili suçlamalara ilişkin
iddianame ve bir kısım evrak suretlerinin istenildiği, Mahkeme tarafından da ilgili savcılıktan
adı geçen soruşturma ile ilgili bilgi istenildiği, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu
sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemler ile yürütülen soruşturma arasında suç vasfını,
sanıkların hukuki durumunu ve sübutu etkileyecek şekilde bir bağlantı tespit edilemediği,
dolayısı ile hazırlık soruşturması sonucunun beklenilmesine gerek duyulmadığı, tüm deliller
toplanıldığından bir kısım sanık ve sanık müdafılerince de talep edilen tevsii tahkikat
taleplerinin reddedildiği gerekçesi ile;

Alparslan ARSLAN'ın TCK 309/1 uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g
uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyarınca 15 yıl hapis ( 4 kez) , TCK
174/1,2 uyarınca 4 yıl 9 ay hapis, TCK 170/l,c uyarınca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyarınca 1 yıl
hapis, 6136 sayılı kanunun 13/1 uyarınca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası,
Süleyman ESEN'in TCK 314/2,62 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1,
2,62 uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis,
Osman YILDIRIM'm TCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62
uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a-g,39,62
uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ( 4 kez) , TCK
151/1,62 uyarınca 10 ay hapis,
Erhan TİMUROĞLU'nun TCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62
uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62
uyarınca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez)
İsmail SAĞIR'ımTCK 309/1,62 uyarınca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62 uyarınca 3
yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyarınca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62 uyarınca 14
yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez)
Tekin İRŞİ'nin TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyarınca 6 yıl 3 ay hapis, TCK 174/1,2,62
uyarınca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, .-a^"-^.
Cezalan ile cezalandmlmalanna, .^l ° *%,
Aykut Metin ŞÜKRE,Ayhan PARLAK ve Salih KURTER'in ise beraatlerine karar
verilmiştir.
Re'sen de temyize tabi olan bu karar henüz Yargıtay denetiminden geçmediğinden
kesinleşmemiştir.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIMIZIN SORUŞTURMASI
KAPSAMINDA SÖZÜ EDİLEN EYLEMLER İLE İLGİLİ ELDE
EDİLEN DELİLLERİN VE TESPİT EDİLEN BAĞLANTILARIN ÖZETİ

Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerine ilişkin dava dosyasının bir


örneği Mahkemesinden temin edilip soruşturma evrakına eklenildiğinden, bu davaya ilişkin
Ankara C.başsavcılığının (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü) soruşturma ve Ankara
11.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250.Maddesiyle Görevli) kovuşturma işlemleri burada
tekrar edilmeyecek, bu dosyaya atıf yapılmakla ve gerektiğinde açıklamalar için gerekli olan
ilgili bölümleri buradan alınıp özetlenmekle yetinilecektir.
CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI
FAİLLERİNİN İFADE ÖZETLERİ;

Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerinin failleri olarak yargılanıp


hüküm giyen, ancak cezaları henüz kesinleşmeyen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM,
Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ ve Süleyman ESEN C.başsavcılımızca
Ergenekon Terör Örgütü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında bilgilerine başvurulmak
amacı ile hükmen tutuklu bulundukları Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde tanık sıfatı ile
dinlenilmişlerdir.

Alparslan ARSLAN 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;


1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu, aynı yıl
içerisinde yakınlarını ziyaret amacı ile karayolu ile Avusturya'ya gittiğini, bir aya yakın
burada kaldıktan sonra ailesi ile birlikte hava yolu ile Türkiye'ye döndüğünü, Avukatlık stajını
1999 yılında Avukat Hakkı KURTULUŞ ve Ali ŞENOĞLU'nun yanında İstanbul Şişli
ilçesindeki bürolarında tamamladığını, askerliğini kısa dönem olarak Ankara Etimesgut'ta
yaptığını, 2000 yılında Burhan GÜR isimli üniversiteden arkadaşıyla Kadıköy'de avukatlık
bürosu açtıklarını, 6 yıl serbest avukatlık yaptığını,
Muhafazakar bir insan olarak milli ve manevi değerlere bağlı, arkadaşlarının da
genelde ülkücü ve müslüman olarak bilinen camiadan olduğunu,
Kendisini basından tanıdığını söyleyen Avukat Abdurrahman SARIOGLU'nun yardım
amaçlı olarak cezaevinde kendisine para yatırdığını,
Veli KÜÇÜK'ü basından tanıdığını,
Muzaffer TEKİN'i emin olmamakla birlikte Ayhan PARLAK aracılığı ile
tanıdığım,Muzaffer TEKİN'in ofisine 4-5 defa gittiğini, buraya genelde emekli askerler ve
arkadaşlarının geldiğini, Muzaffer TEKİN ile aralarında iş ilişkisi olmadığını,
Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç sefer Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü,
Kemal KERİNÇSİZ'i basından tanıdığını, bu kişinin başkanı olduğu Büyük Hukukçular
Birliğinin üyesi olmadığını, Teoman EKŞİOĞLU'nun İstanbul'daki ev arkadaşı
olduğunu,Süleyman ESEN'i üniversiteden 1994 yılından itibaren tanıdığını, üniversiteden
sonra da zaman zaman görüştüklerini, Salih KURTER'i Süleyman ESEN aracılığı ile
tanıdığını, alim bir zat olarak bildiğini,sevdiği ve hürrrj.et-^ttiği.bir insan olduğunu, bu konu ile
ilgili başka bir şey söylemek istemediğin^-M^hmet1 ZeKferiya ÖZTÜRK'ü basından

401
tanıdığını, Taner ÜNAL'ı tanımadığını, Hüseyin GÖRÜM'ü tanıdığını, ülkücülük davasından
dolayı cezaevinde yattığını bildiğini,
Babası İdris ARSLAN'm, Danıştay Saldınsmdan soma vermiş olduğu ilk ifadesinde
belirttiği gibi, kendisinin Veli KÜÇÜK'le tanışmadığını,
Teoman EKŞİOĞLU'nun ifadesinin aksine Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'le
gezmediğini, bu kişinin babası İdris ARSLAN'a da kendisinin adı geçen kişiler ile ilişkisi
konusunda bir beyanda bulunup bulunmadığını bilmediğini,
Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldırılarından dolayı
500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine,
bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini,
Veli KÜÇÜK'ün basında yer alan "Ben Muzaffer TEKİN'in adını Süleyman olarak
biliyordum" şeklindeki açıklamasından haberdar olmadığını, bu açıklamanın kendisine bir
mesaj olarak gönderildiği, kendisinin de bu açıklamadan sonra Süleyman ESEN'in adını
verdiği değerlendirmesinin doğru olmadığını,
Basında da yer alan Veli KÜÇÜK ile kendisi olduğu iddia edilen bir şahsın aynı
karedeki fotoğrafını gördüğünü, Havaalanında çekilmiş bu fotoğraftaki kişinin hafif derecede
kendisine benzeyen başka bir şahıs olduğunu,
Ankara'da Tarkan isimli bir arkadaşının bulunduğunu,
Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetisine bomba atılması olayları hakkında
açıklamada bulunmak istemediğini,

Osman YILDIRIM 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;


Veli KÜÇÜK'ü 1993 yılından itibaren tanıdığını, kendisini İbrahim GENÇ'in Sirkeci
ve Mecidiyeköy semtindeki yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü,
Veli KÜÇÜK ile Alparslan ARSLAN'ın Üsküdar ilçesinde bulunan Katibim
Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de
yanlarında bulunduğunu,
Alparslan ARSLAN'm 2003 veya 2004 yılında kendisinin bilmediği bir ülkeye gitmek
için yurt dışına çıktığını bildiğini,
2002 yılı Aralık ayının başında İbrahim GENÇ'in Osmanbey semtinde bulunan
Sadıklar Pasajmdaki veya Piç lakaplı Hüseyin isimli şahıstan kiralamış olduğu aynı cadde
üzerindeki yazıhanelerinden birinde Veli KÜÇÜK, İbrahim GENÇ, Esen TÜRKYILMAZ,
Muzaffer TEKİN ve Osman GÜRBÜZ'ün olduğu toplantıda Osman GÜRBÜZ'ün kendisine
Necip HABLEMİTOĞLU' nu öldürüp öldüremeyeceğini sorduğunu ve orada bulunanların
bunun karşılığı olarak kendisine bir milyon dolar teklif ettiklerini, Necip
HABLEMİTOĞLU'nu tanımadığını,kim olduğunu sorması üzerine kendisine şahsın yazar
olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin söylendiğini, kendisinin bu teklifi kabul etmediğini,
bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Osman GÜRBÜZ'e dönerek "Osman bu iş gene sana düştü."
dediğini, daha sonraki dönemde kendisinin basından Necip HABLEMİTOĞLU'nun
öldürüldüğünü duyduğunu, bu olaydan yaklaşık 6 veya 7 ay sonra Osman GÜRBÜZ'ün
kendisine "HABLEMİTOGLU'nun parasını masalarda bitirdik." dediğini, bu esnada
yanlarında Bahçelievler'de gayri meşru işlerle uğraşan bir Esen TURKYILMAZ'm da
olduğunu,bu konuşmadan sonra Osman GÜRBÜZ'ün HABLEMİTOGLU'nun öldürülmesi
olayına karıştığını ve aldığı parayı da kumarda bitirdiğini anladığım,
29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu,
Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un
tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam
vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm
arabasıyla ismini bilmediği tp.*şafasm^ aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500
metre mesafede dubleks vüîİÎaMan3oluşta bir site içersindeki villaya
gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN,
Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha
olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombasını yanında koruması gibi duran bir
kişiye yan odadan getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol
kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin,
attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını
alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla
götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye
harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve
Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci
bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAGIR'm el
bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO
Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da
görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan
ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti
giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını,
sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine
Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da
verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını,
Alparslan ARSLAN'm kimyasal bir madde almış olabileceğini düşündüğünü, çünkü
Cumhuriyet Gazetesine ilk el bombasının atıldığı 04/05/2006 tarihinden 16/05/2006 tarihi
gecesine kadar hiçbir şey yiyip içmediğini bildiğini,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az
bir ceza alacağını bildiğini, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el
bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el
bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir
semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini,
Kendisinin, katılmadığı Danıştay saldmsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza
aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde
bulunduğunu,tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru sorulmaması
nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi gerçekleri anlattığını
beyan etmiştir.
Diğer kişilerin ifadelerinin alınması işlemleri devam etmekte iken Osman
YILDIRIM'm Cezaevi idaresine ibrahim GENÇ isimli şahsa gönderilmek için verdiği
mektuptan haber alınması ve içeriğinin incelenmesi üzerine, bu konuda tekrar ifadesinin
alınması ihtiyacı duyulmuştur.

Osman YILDIRIM 13/03/2008 tarihli ek ifadesinde özetle;


Mektubu İbrahim GENÇ'e mesaj vermek ve kendisine kurulan komplonun neresinde
olduğunu anlamak için yazdığını,
İbrahim GENÇ'i 1993 yılından beri tanıdığını, o dönemlerde tefecilik yaptığını,
tefecilik işinde Azeri uyruklu Ziya AYÇAN ile ortak olduğunu, İbrahim GENÇ'in tefecilikten
kaynaklanan alacaklannı etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, İbrahim GENÇ'in o dönem
yanında Abdullah SÜLÜK, Sedat PEKER, Erdal KARA, Kenyalı Soner, Abdullah ÇATLI,
Aykut SEZER,Osman GÜRBÜZ,Esen TÜRKYILM^^Jpm^Süleyman, Serhat,Bahri isimli
şahıslar,bir çok itirafçı ve hatırlayamadığı mevsimlerin ol(|£U^tau,İbrahim GENÇ ve
Ziya AYÇAN'in bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında
çok sayıda insanın silahla yaralandığını ve öldürüldüğünü,
Yine o yıllarda İbrahim GENÇ ve Ziya AYÇAN'in ortak oldukları Mecidiyeköy'deki
Genç Factoring şirketine gidip geldiğinde, Veli KÜÇÜK'ü ve Muzaffer TEKİN'i de şirkette
gördüğünü, bu şahısların şirkete zaman zaman gidip geldiklerini, İbrahim GENÇ ve Ziya
AYCAN'la sıkı dostlukları olduğunu,
İbrahim GENÇ'in bazı tahsilatlarını kendisine yaptırdığını, 1996 yılında Antalya ilinde
yaşayan, eski karateci Musa ERGUNTAY veya ERTUGAY'ı öldürmesini istediğini, olayı
gerçekleştirmek için şahsı ararken Ortaköy'de arkadaşı Reşit MURATOGLU'nun galerisinde
bulduğunu, Musa'nın yanında Oral ÇELİK'in olduğunu, arkadaşının işyeri olduğu için eylemi
yapmadığını, daha sonra Musa'nın İbrahim GENÇ'ten af dilemesi üzerine İbrahim GENÇ'in
isteğiyle eylemi gerçekleştirmediğini,
2004 yılında kredi ile almış olduğu Opel marka aracım İbrahim GENÇ'e kiraya
verdiğini, ancak İbrahim GENÇ'in aracın taksitlerini ödememesi yüzünden aralarında husumet
başladığını, Esen TÜRKYILMAZ isimli şahsın kendilerini barıştırmaya çalıştığım, İbrahim
GENÇ'in Esen TÜRKYILMAZ'a "Osman geçmişte beni çözememiş. Onu öldürtmeyeceğim.
Onu müebbetin altına sokacam. Yaşayarak benim kim olduğumu çözecek ve görecek."
dediğini Esen'den duyduğunu, bu sözlerine aldmş etmediğini ancak Danıştay olayından dolayı
müebbet hapis cezası aldığını,
Danıştay saldırısının Ergenekon yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca
Danıştay olayından bir süre önce yanma Jitemci İsmail isminde bir yüzbaşı geldiğini, bu
yüzbaşının kendisine dokunulmazlık verileceğini, karşılığında da hizmet etmesini istediğini,
bu teklifi kabul etmediğini, bu olayın hemen sonrasında Alparslan ARSLAN'm kendisinin
işyerine gelip gitmeye başladığını, Alparslan ARSLAN'm bir şekilde yanma gönderilip,
onunla Ankara'ya gitmesinin sağlandığını ve böyle bir komploya kurban gittiğini
düşündüğünü,
Tutuklandıktan sonraki süreçte İbrahim GENÇ'in sözlerinden Danıştay olayına dahil
edilmesinde Ergenekon yapılanması içersinde olduğunu bildiği İbrahim GENÇ'in rolü
olacağını düşündüğünü, bu nedenle bu mektubu kendisine göndererek bir mesaj vermek
istediğini,
İbrahim GENÇ'in yanında bulunduğu dönemlerde sohbet ortamlarında İbrahim
GENÇ'in isimlendirdiği bir takım şahısları, mektuba çizdiği şekil üzerine kendisinin
geliştirdiği şifreli yazılar ile yazdığını, bunların Ergenekon yapılanmasının eylem yapmayı
planladıklan şahıslar olduğunu, bu şeklin üzerindeki sakallı ve şapkalı insan şeklinin ise
onların kullandığı tetikçiyi temsil ettiğini, bu insan resminin sağ tarafındaki arapça yazıda "Ya
Allah", sol tarafında da "Allah'u Ekber" yazdığını, bu cümlelerin de tetikçilere kullandırdıkları
sloganlar olduğunu, kelepçe resmiyle de tetikçinin yakalanacağını anlattığını, bu isimlerden
herhangi birisine düzenlenecek olan eylem veya suikastın islami kesim üzerinde kalacağını ve
yönetimde bulunan hükümetin uzaklaştınlması için kullanılacak bir malzeme olacağını, bütün
bunlan çözdüğünü bilmelerini istediği için bu şekilde mektup gönderdiğini beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM söz konusu mektubun C.başsavcılığma iletilmesi üzerine 01/04/2008


tarihinde Ankara C. Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle;
Mektubu ve karikatürleri kendisinin kasıtlı olarak cezaevi idaresine verdiğini, çünkü
cezaevi idaresinin şifreli resim ve karikatürleri görünce savcıya ulaştıracağını bildiğini,
savcıya kendisinin adil yargılanmadığını, Ankara'daki mahkemelerin ve savcılann adil
olmadığını anlatacağını, Mahkemenin kendisinin suç ortaklannı koruyup kendisinden hesap
sorma yoluna gittiğini, rejim karşıtı olmadığını, mahk,ejî»n»s^endisini rejim karşıtı gösterip
fi., *
ceza verdiğini, asıl suç ortaklarına ceza vermediğini, bu sebeple mahkemenin adil olduğuna
inanmadığım,
İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını
ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldırısından Mahkemenin kendisine ceza
verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldmya da katılmadığı halde
Mahkemenin ceza verdiğini,
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını,
Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın
eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK'le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden
iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el
bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklanm kendisinin bilmediğini,
Söz konusu mektubu İbrahim GENÇ isimli işadamına gönderdiğini, mektuptaki
karikatür ve şifreli yazılardaki kişilerin Susurluk'un uzantısı olan Ergenekon'un hedefindeki
kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere karşı bir eylemi olacak olsa cezaevi idaresine bunu
açıkça vermeyip gizli olarak göndereceğini, amacının bu karikatür ve resimlerde anlattığı
kişilerin Ergenekon örgütü tarafından öldürüleceğini savcıya anlatmak olduğunu,
Mektupta yazdığı Süleyman DEMİREL, Deniz BAYKAL, Erdoğan TEZİÇ, Bülent
ECZACIBAŞI, Vural SAVAŞ, Şener ERUYGUR, Kemal ANADOL, Kemal GÜRÜZ, Bekir
COŞKUN, Emin ÇÖLAŞAN, Tuncay ÖZKAN, Sabih KANADOĞLU, A. Necdet SEZER,
Cumhuriyet Gazetesi (yeni), Türkan SAYLAN, Mustafa SÜZER, ABD Elçiliği, Gülay
TUĞCU, Orhan PAMUK, Ruhat MENGİ, Lajendik, Wilson ve Patrikhanelere Ergenekon
örgütü tarafından saldınlacağım bildiğini, iki üç gün önce televizyondan Cumhuriyet
Gazetesine yeni bir molotoflu saldın yapıldığını öğrendiğini, bunun da söylediklerinin doğru
olduğunu gösterdiğini, kendisinin mektubu bu olaydan önce cezaevi idaresine verdiğini,
bunlar için gerekli önlemlerin alınmasını istediğini, asıl amacının bu mektubu yazıp savcının
kendisini çağırmasını ve ifadesini almasını istemesi olduğunu, bu kişilere karşı eylem
yapılması talimatı vermek olmadığını, bunlan açık olarak yazsa cezaevi idaresinin kabul
etmeyeceğini, bu eylemleri bizzat yapacağını bildirmesi üzerine ifadesinin alınacağını
bildiğini ve inandığını, bu sebeple karikatürleri talimat şeklinde şifreli olarak yaptığını,
mektuptaki 9 hayvan resmi, isimler ve elinde satirli bir insanın hemen dikkat çekeceğini
bildiğini,
Kendisine komplo kuran İbrahim GENÇ'in Ergekon'la bağlantılı olduğunu, bu
mektubuyla birlikte İbrahim GENÇ'in kendisine yapılan yanlışı anlamasını istediğini, bu
amaçla mektubun gideceği adres olarak onu yazdığını beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM 17/04/2008 tarihinde Ankara C. başsavcılığında alman ifadesinde


özetle.
Kendisinin Danıştay Saldmsmm Ergenekon soruşturması ile doğrudan bağlantılı
olduğun bildiğini, bunun açığa çıkmasını istediğini, bu bağlamda 29.08.2006 tarihinde Ankara
Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurarak Danıştay Saldınsmm Ergenekon örgütü
üyeleri tarafından gerçekleştirilen hükümete yönelik planlı bir saldın olduğunu ve bu olaylann
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN,Yusuf Ziya ARPACIK ile diğer kişiler tarafından organize
edildiğini anlattığını,
Kendisinin de bu organizasyonla ilişkisi olmasına rağmen muhataplan tarafından
söyledikleri önemsenmediği için kendi ilişkilerini gizleyerek bildiği bütün gerçekleri
anlattığını, bir istihbarat görevlisi gibi bilgi vermeye çalıştığını, devamında İstanbul
Cumhuriyet Savcısına tüm bildiklerini anlattığını, Danıştay Saldınsma ilişkin yargılama
devam ederken Ankara Savcılığına da dilekçe gönderdiğini, Ergenekon soruşturması ve
Ulusal Güç Birliği Hareketi isimli Semih Tufan^Üfc4LTAY önderliğindeki oluşum
hakkında bildiklerini Ankara Cumhuriyet Savcılığına ve 11. Ağır Ceza Mahkemesine
bildirdiğini,
Bombaların kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine
bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm
katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombaların teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine
500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif ettiğini,
kendisinin zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe
dayanan tanışıklığının olduğunu beyan etmiştir.

Erhan TİMUROĞLU 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;


Daha önceki bir tarihte Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM ile Üsküdar'da bir
kooperatife gittiklerini, kendisinin üzerinde silah bulunduğunu, yaşlı bir kadının bu
kooperatiften alacağı olan dairenin verilmesi için devreye girdiklerini,
Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'm kendisine İsmail
SAGIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini, Danıştay eylemine geldikleri gün Alparslan
ARSLAN'm normal davranışlarının dışında davranışlar sergilediğini, bir şey yiyip içmediğini,
yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'm biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız,
hepimiz çıkacağız dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklarını söylemediğini,yine duruşma
sırasında Alparslan ARSLAN'm Osman YILDIRIM'm kendisine bir tane kalaşnikof marka
silah getirdiğini söylediğini, ancak bu silah hakkında ayrıntılı bilgi vermediğini,
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa
200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığını ise
bilmediğini beyan etmiştir.

İsmail SAĞIR 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;


Osman YILDIRIM ile Erhan TİMUROĞLU vasıtasıyla tanıştığını, Osman YILDIRIM
ve Alparslan ARSLANIN teklif ve yönlendirmeleri ile Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması
ve Danıştay'a yapılan silahlı saldırı eylemlerine katıldığını,
Bu eylemlere Alparslan ARSLAN'm vaddettiği 30.000 dolar için girdiğini, amacının
para olduğunu, Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere
geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunacaklarını söyleyerek kendilerini motive
ettiğini,
Bu eylemlere karar verdikten sonra Alparslan ARSLAN'm tavır ve davranışlarında
değişiklik fark ettiğini, hiçbir şey yiyip içmediğini ve çok fazla konuştuğunu, davranışlarının
normal bir insanın davranışlarından farklı olduğunu, bu durumu Osman YILDIRIM'm da fark
ederek, bu adama ne oldu, tavırları falan çok değişti, ben bu durumu anlayamadım dediğini,
Zaman zaman Alparslan ARSLAN'a telefon geldiğini veya kendisinin birilerini
aradığını, her iki durumda da kendilerinin yanında konuşmamaya özen göstererek yalnız
konuşmaya çalıştığını, kendisinin kimlerle ve ne konuştuğu hakkında bilgiye sahip
olmadığını,
Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulundukları zamanlarda Alparslan
ARSLAN'm Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün
neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim,
hakkını helal et" dediğini ve "Yargılamanın önemli olmadığını, zaten kısa zamanda
çıkacaklarım" söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediğini bilmediğini,
Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların kim^tffSfi'fSiâjjJemin edildiğini bilmediğini,
attığı bombayı Alparslan ARSLAN'm verdiğini vetonun talimatma bombayı attığını,
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından cezaevinde iken kendi adına
100 ve 200 YTL olmak üzere tahminen toplamda 300 YTL para yatırıldığım, kendisi ile
birlikte bu davadan yatan kişilere de aynı şekilde para yatırdığını arkadaşlarının söylediğini,
Kendisinin Alparslan ARSLAN'm para vaadine, eylemler sonucu kendisine hiçbir şey
olmayacağına ve iyi yerlere geleceğine dair sözlerine kandığı için bu olayların içerisinde yer
aldığını beyan etmiştir.

Tekin IRŞİ 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ;


Etiler'deki Coco ve Bostancı'daki Hovarda adlı barlarda güvenlik elemanı olarak
çalıştığını, Coco Barın sahibinin Amerikalı olduğunu, ancak Nazan isimli bir bayanın
işlettiğini, Hovarda barın ise Ergül ÇAKIRCA'ya ait olduğunu,
Osman YILDIRIM ile 2004 yılı sonlarına doğru tanıştığını, Osman YILDIRIM'in
Sultanbeyli'de bulunan işletmeciliğini kendisinin yaptığı kahveye kumar oynamak için
gittiğini, birlikte kumar oynadıklarını, Erhan TİMUROGLU ile de beş yıldır aynı apartmanda
oturduklarını,
Osman YILDIRIM'm kendisine eskiden tahsilat işi yaptığını anlattığını, bu tahsilat
işlerinden dolayı Osman YILDIRIM'm cezaevine girip çıktığını bildiğini,
Cumhuriyet gazetesine ilk bombanın atıldığı gün Erhan TİMUROGLU ile birlikte
Coco Star isimli barda oturduklarını, buraya daha sonra Osman YILDIRIM'm da geldiğini,
Osman YILDIRIM'm beyaz bir beze sanlı el bombasını çıkartıp ortaya koyduğunu ve bu
bomba Cumhuriyet Gazetesine atılacak dediğini, nedenini sorduğunda ise Cumhuriyet gazetesi
köşe yazarlarının domuzun başına türban çizilen karikatür yaparak inançlı insanları domuza
benzettiklerini, bunlara bir mesaj göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle
bir şey yapamayacaklarını, eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklarını söylediğini,
kendisinin bu eylemi yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman
YILDIRIM'm da herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi
kabul ettiğini, bu görüşmeleri yaparken yanlarında Erhan TİMUROĞLU'nun da olduğunu,
ancak herhangi bir şey söylemediğini, Osman YILDIRIM'm ecza poşetinin içerisindeki beyaz
beze sanlı bombayı çıkararak nasıl atılacağını kendisine gösterdiğini, daha sonra bir ticari
taksiye bindiklerini ve bombayı atacaklan yerin adresini bulmak için keşfe gittiklerini, adresin
Osman YILDIRIM'm elinde not kağıdına yazılı olduğunu, bardan çıkmadan önce bombayı
kendi üzerine aldığını, taksiden indikten sonra Osman'ın kendisine sen bombayı at, bara git,
orada bulaşalım dediğini, gazetenin önüne bombayı atmak düşüncesiyle tekrar geldiğini, fakat
öğle vakti olduğu için gazetenin bulunduğu caddenin çok kalabalık olması nedeniyle bombayı
atmaktan vazgeçtiğini ve atamadığını, yakınlarda bir yerde bir kafeye gittiğini ve kulübeden
Osman'ın 533 Te başlayan ve 0880 ile biten numarasını aradığını, Osman'a caddenin çok
kalabalık olduğunu, aşın insan olduğunu ve atamayacağını, insanlara çok zarar vereceğini
söylediğini, Osman'ın da kendisine atarsın, o kadar önemli değil şeklinde tekrar atmasını
istediğini, atmayacağını ısrarla belirtmesi üzerine kendisine Coco Star Bara gitmesini
söylediğini, bara gittiğinde Erhan'ın barda olduğunu, bara gittikten yaklaşık 45 dakika sonra
Osman'ın bara geldiğini, bu arada saatin 13 sıralan olduğunu, Osman'a barda da aynı şeyleri
etrafın çok kalabalık olduğunu, insanlann zarar görebileceğini ama akşam sakin bir zamanda
atabileceğini söylediğini, Osman'ın da bu teklifini kabul ettiğini, 19-20 saatlerine kadar barda
üçünün birlikte beklediklerini,
Saat 20.00 gibi Erhan ve Osman'la birlikte Cevahir alışveriş merkezinin önünde
indiklerini, Erhan ve Osman'ın caddenin başında kalarak kendisini gözetlemeye başladığını,
Cumhuriyet gazetesinin yanma gittiğini, ancak etrafın yine kalabalık olduğunu, bunun üzerine
Erhan ve Osman'ın yanma döndüğünü, etrafın kalabalık ^olduğunu ve biraz dolaştıktan sonra
atacağını söylediğini, oradan Mecidiyeköy'e kadar yüjföyâ-ek ğîtBlderini ve geri döndüklerini,
%$\

* ^-'
Tahminen saat 22.30 civarları tekrar gittiğini, etrafın sakin olduğunu, insanların
olmadığını gördüğünü, cebinden çıkardığı el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine
pimini çekmeden attığını, ancak pimi heyecandan veya başka bir nedenle değil, sadece kendi
istemediği için çekmediğini, bombanın bahçeye düştüğünü, oradan Şişli Adliyesine doğru
koştuğunu, caddeye çıkınca ticari taksiye bindiğini ve bara gittiğini, sonra bara Erhan'ın
geldiğini, o gece Osman'la hiç görüşmediklerini, Osman'ın bara da gelmediğini, o gün Erhan'la
birlikte barda kaldıklarını, sabah evine döndüğünü, saat 9 sıralarında Osman'ın aradığını ve
Sultanbeyli'ye çağırdığım, Sultanbeyli'de bir cafede buluştuklarını, yarım saat sonra Erhan'ın
da yanlarına geldiğini, Osman'ın kendisine bombanın patlamadığını söylediğini, kendisinin de
bombayı pimini çekmeden attığını söylediğini, bunun üzerine Osman'ın serzenişte
bulunduğunu ve keşke patlatsaydm dediğini, sonradan da iyi ki patlatmadın, mesajı almışlardır
dediğini, Osman'ın bu konuşmalarını Erhan'ın da duyduğunu, Sonra kafeden çıktıklarını ve
Sultanbeyli'de dolaştıklarını, paranın birkaç gün sonra geleceğini söylediğini, bir süre sonra
kendilerini evlerine bıraktığını ve gittiğini, Bu tarihten üç gün sonra Bostancı'da Hovarda
bardayken Erhan'ın telefon açtığını, Osman'ın yanma geleceğini beraber Şamandıra Ferhat
Paşa Mahallesine geçeceklerini, oradan İsmail isminde bir arkadaşı da alarak Etiler'deki Coco
Bar'a kendisinin yanma geleceklerini söylediğini, akşam saat 20 sıralarında Erhan'ın yanında
olduklarını, Erhan'ın Osman'la İsmail'i tanıştırdığını, Osman'ın attıkları bombanın mutlaka
patlaması gerektiğini, bu nedenle yeniden bomba atılacağını söylediğini, Osman'ın İsmail ile
ayrı bir masada baş başa görüşme yaptığını, bu görüşmeden sonra Osman'ın İsmail'in bombayı
atacağını söylediğini, sonra Osman'ın Sultanbeyli'deki evinin önüne gittiklerini, Osman'ın eve
gidip geldiğini ve bombayı getirdiğini, arabayla yakında bulunan bir petrole gittiklerini, orada
arabayı park ettiklerini, araçtan inip etrafta dolaşırken Osman'la İsmail'in aracın içersinde 30-
40 dakika kadar konuştuklarını, sonra hep beraber saat 22.30 sıralarında Coco Star Bara
döndüklerini,
Osman'ın barda beyaz bir bez üzerine Arapça bir şeyler yazdığını, bu bezi İsmail'e
verdiğini, bombayla birlikte bu bezi Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine atmasını söylediğini,
Osman'ın arabasıyla Cevahir'in önüne kadar gittiklerini ve orada indiklerini, Cumhuriyet
gazetesinin yerini İsmail'e gösterdiklerini, İsmail'in bombayı atmaya gideceğini, kendisinin
Osman'la oradan ayrılacağını, planlarının bu şekilde olduğunu, ancak İsmail'in İstanbul'u
bilmediği için bombayı atmaya gitmekte çekindiğini fark ettiğini, kendisinin yanında gitmek
istediğini ancak Osman'ın ısrarla gitmemesini istediğini, fakat İsmail'i yalnız bırakmak
istemediğini ve gazetenin oraya doğru ilerlemeye başladıklarını, bu esnada İsmail'in barda
üzerine Arapça bazı şeyler yazmış olduğu bezi yol üzerinde bir varilin içerisine attığını, oraya
vardıklarında saatin 23 sıralan olduğunu, etrafın sakin ve hiç kimsenin olmadığını, yan yana
yürürken İsmail'in bombanın pimini çektiğini ve bahçeden içeriye attığını, hatta kulaklarım
kapatarak kaçmaya başladıklarını, fakat patlama sesi duymadıklarını, kaçarken bombanın
piminin İsmail'in elinde olduğunu, ticari bir taksiyle Coco Bar'a geldiklerini, bara
geldiklerinde Osman, Erhan ve Alparslan ARSLAN'm orada oturuyor olduklarını, Alparslan
ARSLAN'ı ilk olarak burada gördüğünü, Osman'ın kendilerine hitaben patlamadı mı diye
sorduğunu, pimi çektiklerini ancak bombanın patlamadığını söylediğini, hatta İsmail'in
elindeki pimi Osman'a gösterdiğini, bunun üzerine orada Alparslan ve Osman'ın biraz
çıkışarak bombanın neden patlamadığını sorduğunu, Osman'ın da bombada arıza olabileceğini
söylediğini,
Alparslan'ı ilk defa orada gördüğünü, içeri girdiğinde olayla ilgili bir şey konuşmak
istemediğini ancak Osman'ın ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de Osman soruyorsa
Alparslan'ın yabancı birisi olmadığını düşündüğünü ve olayı anlattığını, kendi beyanları
üzerine Alparslan'ın Osman'a yukarıda anlattığı beyanlarda bulunduğunu, yaşanan bu
olaylardan Alparslan'ın da bu konulan bildiğini düşün^afun"»,^
Saat 02.00 sıralarında Alparslan ile Osman'ın birlikte bardan ayrılarak gittiklerini,
herhangi bir şey söylemediklerini, Erhan ve İsmail ile birlikte barda kaldıklarını, o gün sabah
evlerine gittiklerini, ikinci bombanın atılmasının ertesi günü saat öğlen 12 gibi Hovarda bara
gittiğini, Erhan'la barda sohbet ettikleri esnada Osman'ın Erhan'a telefon açtığını ve Berkay'm
çay bahçesinde buluşmalarını, avukatın da oraya geleceğini söylediğini, Osman ve
Alparslan'ın kendi arabalan ile ayn ayn geldiklerini, önce Osman'ın geldiğini, Osman'la
birlikte iki kişinin daha geldiğini, bu şahıslan tanımadığını, o gece atılan bombayla ilgili
herhangi bir şey konuşmadıklannı, orada muhabbet ederken Alparslan'ın Osman'a yakında bir
işimiz olacak dediğini, yanm saat kadar sohbet ettikten sonra aynldıklannı,
İkinci bombanın atılmasından 3 (üç) gün sonra Coco Bar'da Erhan ve İsmail ile
birlikte otururlarken Osman'ın Erhan'ı aradığını, Erhan ve İsmail'in Mecidiyeköy'e gelmesini
istediğini, Erhan'la İsmail'in saat 18.00 sıralannda gittiklerini,
Saat 19.30 sıralannda Erhan'ın bara geldiğini, bann yakmlannda bir yerde telefonla
aradığını, telefonda barda polis olup olmadığını sorduğunu, sesinden endişeli olduğunun
anlaşıldığını, kendisinin de polis olmadığını söylediğini, bunun üzerine bara geldiğini,
yüzünden bir şeylerin olduğunun anlaşıldığını, kendisine ne olduğunu sorduğunda onun da
Alparslan'ın Cumhuriyet Gazetesine bomba attığını ve bombanın patladığını söylediğini,
kendisinin de İsmail'in nerede olduğunu sorduğunu, Erhan'ın ise İsmail'in olaydan sonra
kaçtığını ve nerede olduğunu bilmediğini söylediğini, Erhan'ı sakinleştirmeye çalışırken
İsmail'in de bara geldiğini, İsmail'in de Erhan gibi heyecanlı ve rengi atmış bir şekilde
olduğunu,
Mecidiyeköy'de Osman'la buluştuklanm, orada Alparslan'ın başı kapalı bir bayanla 2-3
dakika görüştüğünü, Osman'ın orada kendilerini beklediğini, kendilerinin (yani İsmail, Erhan
ve Alparslan'ın) gazetenin önüne gittiklerini, Alparslan'ın birden cebinden el bombasını çıkanp
pimini çektiğini, daha sonra "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdiğini ve "Allah sizi
cezalandıracak, Allah'ın kanunu üzerine başka kanun yok." şeklinde bağırdıktan sonra
bombayı attığını, bombanın patlaması üzerine güvenlikçilerin kendilerine doğru ateş
ettiklerini, Alparslan'ında kendi silahım çektiğini ancak Erhan tarafından Alparslan'ın ateş
etmesini engellediğini kendisine anlattıklannı, Erhan'ın Alparslan'la birlikte bir camiye gidip
namaz kıldıklanm daha sonra kendisinin bara geldiğini söylediğini, yaklaşık iki saat sonra
Alparslan'ın elinde meyve kaseleriyle bara geldiğini ve kendilerine bunlann böyle
cezalandmlmasını Allah istedi, böyle olması gerekiyordu dediğini, sonra Kanal l'in sahibi
Gökhan'ı alacaklannı söylediğini, Gökhan'ın borcunun olduğunu, eğer ödemezse Kanal 1 'e
roket atacaklannı söylediğini, daha sonra dağıldıklannı,
Aradan birkaç gün geçtikten sonra evinde otururken Erhan'ın kendisini telefonla
aradığını ve bildiği bir kulübe çağırdığını, kulübün ismini şuan hatırlayamadığını, kulübe
gittiğini, kulüpte Erhan ve İsmail'in olduğunu, Erhan'ın biraz sonra Alparslan'la Osman'ın
geleceğini söylediğini, yaklaşık bir saat sonra Alparslan ve Osman'ın ayrı ayn özel otolarla
geldiklerini, Alparslan'ın çok yorgun ve bitik bir halde olduğunu, Alparslan'ın Ankara'da bir
işimiz var, Ankara'ya gitmemiz lazım dediğini, sonra kendisine dönerek Tekin yalnız sen
Ankara'ya gelme biz iki gün sonra geri geleceğiz dediğini, sonra Osman'a dönerek o
kaleşnikovu getirdin mi, nasıl sağlam mı diye sorduğunu, Osman'ın da doğrudur getirdim,
arabanın bagajında, olmazsa boş bir arazide deneriz dediğini, sonrada sendeki tenekeler nasıl,
sağlam mı diye Alparslan'a sorduğunu, Alparslan'ın da Osman'a bendekiler sağlam,
benimkiler arabanın gözünde dediğini, bir süre sonra Alparslan, Erhan ve İsmail birlikte
Alparslan'm arabasına bindiğini, Alparslan çok yorgun ve bitkin olduğundan otoyu Erhan'ın
kullanmasını istediğini, Osman'ın da kendi arabasına bindiğini ve bu şekilde yola çıktılanm,
kendisinin de evine döndüğünü,
Şu an tam olarak hatırlamadığını ama arkada§Mft'~gırıl^m bir ya da iki gün sonra
sabah saatlerinde TV'den Alparslan ARSLAN'm^lDanîstay'a salmn yaptığını öğrendiğini,
-v --» *

\?& *$M-7, iı
Alparslan'ın yakalandığını TV'den öğrendiğini, hayatına normal bir şekilde devam ettiğini, 4-5
gün kadar sonra polislerin Bostancı'daki bara geldiklerini ve kendisini yakaladıklarım, daha
sonra Ankara'ya getirdiklerini, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması ve diğer olaylarla ilgili
ifadesinin alındığını, sonra mahkemeye çıktığını ve tutuklandığını, tutuklandıktan sonra
şuanda bulunduğu cezaevine teslim edildiğini, yaklaşık iki yıldan beri burada tutuklu
bulunduğunu, on yıl ceza aldığını, tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300
YTL para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olduğunu anladığını, daha sonraki süreçte
bugüne kadar İdris ARSLAN'm 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL
arasında para yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer
arkadaşlarıyla konuştuğunda İdris ARSLAN'm bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar
yatırdığını öğrendiğim, İdris ARSLAN'm neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye
sorma imkanı da olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığım, bunların dışında
ailesinden başka para yatıran kimsenin olmadığını,
Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'm attığını, Alparslan
bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklarım, burada otururken
Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm
uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da
diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturucuların kendisinin
kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun
isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir.

Süleyman ESEN 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle


1998 yılında Hukuk Fakültesini bitirdiğini, O tarihten 2006 yılma kadar Avukatlık
yaptığını, Örgüt üyesi olmaktan ve örgüte bomba temin etmekten 10 yıl hapis cezası aldığını,
Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ı burada
cezaevi ring araçları ile mahkemelere gidip geldiği esnada tanıdığını, daha önceden hiç birisini
tanımadığını, Veli KÜÇÜK'ü basından duyduğu kadarıyla tanıdığını, Alparslan ARSLAN'ı
1994 yılından Marmara Hukuk'ta aynı sınıfta okuması sebebiyle tanıdığını, aynı zamanda şuan
kendisiyle meslektaş olduklarını, Kadıköy'deki Adliyenin karşısında bulunan bürosuna bir kaç
defa gittiğini, Üsküdar'daki evine de gitmişliği olduğunu, evine gittiğinde kağıt oynadıklarını
veya film seyrettiklerini, yanlarında Alparslan ARSLAN'm ev arkadaşları Orhan KADI,
Teoman EKŞİOGLU, Fethullah, Fikri, Recep, Burhan, Serkan isimli avukat arkadaşlarının
zaman zaman olduklarını, bu isimlerini saydığı arkadaşları ile hepsinin aynı okul mezunu
olduklarını,
Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğrulan olan ve karşı
taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu,
iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu,
Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para
kazandığım söylediğini, siyasi konuşmalan sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan,
bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman
Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, Cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini
ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Osman YILDIRIM'm
davalanna baktığını nezarethanede öğrendiğini, Osman YILDIRIM'ı dışandan tanımadığını,
Alparslan ARSLAN'm Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu
şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ceza aldığını bildiğini, Hakkı
KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalanna baktığını bildiğini,
Danıştay olayından 2-3 yıl öncesine kadar o kahveye sjttiğİB%~^

./% S,
Alparslan'la okul arkadaşlığı dışında daha sonraki yıllarda uzaktan arkadaşlıklarının
devam ettiğini, Salih KURTER'in yanma birkaç sefer kendisini götürdüğünü, Salih
KURTER'in yaşlı bir adam olduğunu, hiçbir tarikatla ve cemaatle alakasının olmadığını,
kendilerine herhangi bir eylem telkininde de bulunmadığını, bu tür bir konunun bahsinin dahi
geçmediğini, 80-90 yaşında bir adam ve beş tane hastalığının olduğunu, bu hastalıklar
sebebiyle siyasi işlere girebilecek bir adam olmadığını, Danıştay olayı olunca kendisinin de
çok şaşırdığını, ayrıca üzüldüğünü, böyle bir olayın tasvip edilmesinin mümkün olmadığı gibi,
böyle bir olayda Türkiye'ye büyük bir zarar verildiğini ve ihanet edildiğini düşündüğünü,
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar için da aynı düşünceleri paylaştığını çevresindeki
arkadaşlarına söylediğini, aradan 40 gün geçince birden Alparslan ARSLAN'm kendi ismimi
verdiğini, o günlerde kız istemeye gidecek ve nişan yapacak olduğunu, tam bu arada
kendisinin gözaltına alındığını, oradaki ifadeleri neyse, şimdiki ifadelerinin de aynı olduğunu,
gizleyecek ve saklayacak bir şeyinin olmadığını, niçin kendisi hakkında böyle bir iftira attığını
bilmediğini, avukatının son celse mahkemeye yazılı olarak sunduğu ve kendisine de söylediği
Saygı ÖZTÜRK'ün bir röportajına dayanarak Veli KÜÇÜK'ün "Ben Muzaffer TEKİN'i
Süleyman olarak tanıyordum." şeklindeki beyanından bahsettiğini, bu beyanı herhangi bir
yerde görmediğini ve avukatı söyleyince haberinin olduğunu, avukatının duruşmada bunu
mahkemeye söylediğini, ancak tutanağa geçip geçmediğini bilmediğini,
Ayrıca Ocak ayındaki duruşma sırasında mahkeme nezarethanesinde Osman
YILDIRIM'm kendisine avukatına söyle benimle görüşsün, senin için iyi olur dediğini,
kendisinin de avukatı Mehmet ENER'e söylediğini, kendisine herhangi bir şey söylemediğini,
ancak daha sonraki duruşmada Osman YILDIRIM'a sorduğunda ben avukatınla görüştüm
dediğini, avukatıyla bu konulan görüşmediğini, kendi aralarında ne görüştüklerini bilmediğini,
Kendisi tutuklandığında Alparslan ARSLAN'm kendisine hakkını helal et dediğini,
ayrıca kendisinde özür dileyip üç tane mektup gönderdiğini, mektupları avukatı Mehmet
ENER'e verdiğini, onun da bir tanesini mahkeme dosyasına koyduğunu, diğerlerini koyup
koymadığını bilmediğini, aynı dosyadan tutuklu diğer şahısların da Alparslan ARSLAN'm
kendisi için üzgün olduğunu ve özür dilediğini ilettiğini,
Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme
gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle
sürtüştüğünü, Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına
inanmadığını, hiçbir şekilde kendisine bomba vermediğini, Ergenekon soruşturmasında ismi
geçen şahıslan tanımadığı gibi kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi
dinini yaşamaya gayret eden bir insan olduğunu, Devletine, milletine ve yasalara bağlı
olduğunu, hiçbir şekilde illegal bir işinin olmadığını, Alparslan ARSLAN'm dışında diğer
samklann hiçbirini tanımadığını, bu şekilde mahkum edilmesinin de adaletle bağdaşmadığını,
son duruşmaya kadar beraat edeceği ümidiyle duruşmalara çıktığını ve mahkemelere de saygı
gösterdiğini,
Hatta Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN'm cezaevinde bulunduğu sırada
kendi adına talepte bulunmadığı halde 200 YTL para yatırdığını, idareye bu parayı kabul
etmek istemediğini söylediğini, husumetli olduğu birisinin parasını kabul etmem diyerek
şahsın parasının iade edilmesini istediğini, İdris ARSLAN'm yine hepsine birer adet Kur'an-ı
Kerim göndermek istediğini ancak yine bunu kabul etmediklerini, aynca diğer şahıslann
hesaplanna da para yatırmış olduğunu, ancak Aykut Metin ŞÜKRE'nin bu parayı kabul
etmediğini söylediğim, Kur'anı Kerimi de Aykut'un iade ettiğini,
Kendisinin ERGENEKON'la bir alakasının olmadığını, kimseyi tanımadığını, el
bombalanyla da hiçbir alakasının olmadığını, Aykut Metin ŞÜKRE'nin kahvesine zaman
zaman gittiğini, burasının bir vakfın yeri olduğunu ve Aykut- Metin ŞÜKRE'nin burayı
işlettiğini, ^'^
Olayla alakalı olarak ilk defa gözaltına alındığında Alparslan'ın ifadesinde "benim
liderim Süleyman ESEN'dir. Bombalan ondan aldım. Gerekli açıklamayı yapacaktır"
şeklindeki beyanı üzerine tutuklandığını, daha sonra Alparslan ARSLAN'm duruşmada
mahkeme başkanının sorduğu sorulara "Olaylardan Süleyman ESEN'in haberi yoktur. Benim
liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim." şekilde beyanda bulunduğunu ve bunun
da tutanağa geçtiğini, ne ERGENEKON'la ne de bombalarla hiçbir alakasının olmadığını
beyan etmiştir.

İLETİŞİM TESPİT TUTANAĞI

Danıştay Saldırısı olayının soruşturması kapsamında ifadesine başvurulduktan sonra


serbest bırakılan Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm kullanımındaki 0532 220 10 77 numaralı telefon
hattının iletişimi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinden alman 20.05.2006 tarih ve 2006/536
sayılı karar ile dinlenilmiştir.
Bu kişinin yine aynı soruşturma kapsamında ifadesi alınarak serbest bırakılan Mahmut
ÖZTÜRK ile 17.05.2006 tarihindeki Danıştay Saldırısından 7 gün sonra 24.05.2006 günü
yapmış olduğu telefon görüşmesi aynısı ile aşağıya alınmıştır.
Mahmut: Alo, Zeki Yurdakul : Mahmut abi ne haber, Mahmut: Sağol abi senden ne
haber, nasılsın, Zeki Yurdakul : İyi Allah'a şükür ya, geçmiş olsun, Mahmut : Sağol gardaş,
nerelerdesin, İstanbul, Zeki Yurdakul : İstanbul'dayım evdeyim ya, Mahmut : Öylemi, Zeki
Yurdakul : Dün akşam çıktım bende, Mahmut : He oradan ben kimliğini gördüydüm senin,
ondan sonra biz oradan apar topar Ankara yolcusu olduk, dedim lan bu nerede görebilir miyim
falan derken göstermediler, bizde çıktık işte şu anda akşam saat yedide falan bıraktılar,
televizyon falan göstermiştir belki de , Zeki Yurdakul: He haberim oldu, Mahmut : He
bıraktılar yedibuçukta, öbürü kaldı, öbür beyefendi kaldı, ondan sonra beni bıraktılar, ben de
şimdi bizim başkan falan partiye gidiyorum, bir babamla anama bakayım ağlıyorlar, onları
görüyüm dedim yarın da bir dualarını da alıyım İstanbul'a döneyim, abi gayet iyiyiz biz,
normal bir şey yok, Zeki Yurdakul :Aydmlandı mı bazı şeyler aydınlığa kavuştu mu,
Mahmut: Abi, bize kadar aydınlandı, bizden yukarısı daha belli değil, bize kadar
aydınlandı yani, öyle söyleyeyim, Zeki Yurdakul :Biz aydınlanalım da, öbürlerinin anasını
avradını, yani orospu çocukları, Mahmut : Bize kadar aydınlandı, yine de konuşuruz,
anladın mı, yine boş ver, yarın geldin mi konuşuruz, Zeki Yurdakul : Tamam Mahmut :
Boş ver, daha konuşma anladın mı,Zeki Yurdakul : Hadi Allah'a emanet ol, Mahmut : Ben
iyiyim, sağlığım yerinde, sende iyisin değil mi, Zeki Yurdakul: İyiyim abi, iyiyim,
Mahmut:Tamam, başkana selamımı söyle, kafanı yorma, gerisini konuşuruz. Allah'ın izniyle
kafanı yorma, Zeki Yurdakul: Tamam, Allah'a emanet ol
Bu görüşmeyi yapan Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ve Mahmut ÖZTÜRK, Danıştay
Saldırısı olayından sonra başlayan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında olup,
haklarında işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır.
Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Kolluk ve C.savcılığı ifadelerinde kendisine sorulan
görüşmeyi yaptığını kabul etmiş, Mahmut ÖZTÜRK'ün savcılık ifadesinden sonra serbest
bırakıldığını öğrenip kendisini aradığını, Mahmut ÖZTÜRK'ün kendisinin eniştesi olan
Korgan Belediye Başkanının yanında olduğunu söylediğini, konuşmada geçen "aydınlandı
mı", "bize kadar aydınlandı" , sözlerinin olayın stresi içerisinde kendilerinin olayla ilgileri
olmadığı , "bizden yukarısı" sözünün de Danıştay eylemini gerçekleştiren ve kendileri ile
hiçbir ilgisi olmayan kişiler anlamında söylendiğini beyan etmiştir.
Mahmut ÖZTÜRK bu telefon görüşmesini C.savcılığı ifadesinden sonra yaptığından
kendisine sorulamamıştır. Bu şüpheli de soruşturma ,k€pfâıy1rîd^ki diğer birçok şüpheli gibi
suçu inkar yoluna gittiğinden, telefon görüşmelerine de şüphelilerce sonu gelmeyen tevilli
açıklamalar getirildiğinden bu konuda tekrar ifadesinin alınması zorunlu görülmemiştir.
Bu telefon görüşmesi tabii seyri içerisinde okunduğunda , Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'in
Danıştay Saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini henüz C.savcılığı
ifadesinden çıkan Mahmut ÖZTÜRK'e sorduğu, Savcılıktan serbest bırakılmanın rahatlığı ve
olaydan bu kadar kısa bir süre içerisinde telefonunun dinlenebileceğine ihtimal vermediği
düşünülen Mahmut ÖZTÜRK'ün yine de terör örgütlerinin olmazsa olmaz gizlilik prensibine
elinden geldiğince uyarak ve muhatabını da bu konuda fazla konuşmaması için uyararak, adını
vermediği Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın
kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda
bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söylediği anlaşılmaktadır.
Bu şüphelilerin bile kendilerine kadar olan kısmının aydınlatıldığını öngördükleri
soruşturma, bu şüpheliler ve bağlantılı kişiler yönünden yeterli delil elde edilemediğinden
daha ileriye götürülemeyerek, aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile , Ergenekon Terör
Örgütü Üyesi olduğu kabul edilen Alparslan ARSLAN'm özetle , "türban örtüsünü korumak
için silahlı örgüt kurmak" , Osman YILDIRIM'm "türban örtüsünü korumak için kurulan bu
örgüt adına faaliyette bulunmak" , yine aşağıda anlatılacak olan gerekçeler ile Cumhuriyet
Gazetesi ve Danıştay Saldırılarında tetikçi olarak istihdam edilen kişiler hakkında da "türban
örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına faaliyette bulunmak" ve bağlı suçlarından dava
açılması, diğer şüpheliler yönünden ise delil yokluğu gerekçesi gösterilip Kovuşturmaya Yer
Olmadığına Karar verilmesi ile hukuki muktezaya bağlanılmıştır.

ÜMRANİYE'DE ELE GEÇEN 27 ADET EL


BOMBASI İLE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL
BOMBASI ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI

EL BOMBALARI, INCELEMELER,TESPITLER VE
RAPORLAR

Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları olaylarından sonra ve bu olaylara ilişkin


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2006 tarihli iddianamesinden yaklaşık 1 yıl sonra
kollukça alman bir ihbar üzerine, Ümraniye 2.Sulh Ceza Mahkemesinden alman karar
uyarınca 12.06.2007 günü yapılan aramada, evin çatısında ve ihbarda belirtildiği gibi elektrik
direğinin yanında, üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş, yeşil renkli, her iki tarafında taşımak
için halat bulunan ahşap sandıkta ;
1. (1) adet kasa üzerine yapışık, mühimmat istif kartı tabir edilen 15.06.1997 tarihli
kağıt
1. (18) adet MKE yapımı el bombası
1. (18) adet el bombasına ait fünye
1. (7) adet DM41 Nato standardı tabir edilen el bombası
1. (2) adet Alman yapımı el bombası,ele geçirilmiştir.
Ele geçen sandık ve içerisindeki tüm malzemeler üzerinde parmak izi araştırılması
yaptırılmış ; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Parmak İzi Laboratuar Büro Amirliğinden alman
ekspertiz raporunda mukayeseye elverişli olan 8 adet parmak izi ve 2 adet avuç izinin
bulunduğu bildirilmiştir.
Elde edilen parmak izlerinin olay ile ilgili Mehmet DEMİRTAŞ,Ali
olarak^ YİĞİT ve Oktay YILDIRIM'dan alman esesi yaptınlmışjstanbul
parmak u "*"

/
Emniyet Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İnceleme Büro Amirliğinden alman ekspertiz
raporunda 3 adet parmak izinin Oktay YILDIRIM'm sağ el işaret ve sol el işaret (2) parmak
izlerinin aynısı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünden alman


ekspertiz raporunda özetle ; el bombalarının askeri amaçlarla üretilen mühimmatlardan olup,
piyasadan temininin mümkün olmadığı, bu tür mühimmatları çeşitli yollarla ele geçiren
kişilerin terör amaçlı veya şahsi menfaatler doğrultusunda kuUandıklan, bu tür bombalann
piminin çekilerek ilgili hedeflere atılmasından sonra meydana gelen patlamadan dolayı
canlılar üzerinde öldürücü-yaralayıcı, cansızlar üzerinde ise yakıcı-yıkıcı-tahrip edici özelliğe
sahip olacağı, fakat söz konusu bombalan ihbar üzerine kullanılmadan operasyon sonucu elde
edildiğinden dolayı TCK nun 174 ve 6136 S.K.'nun 2478 sayılı kanunla eklenen Ek-5
maddesinde mütalaa edileceği, bildirilmiştir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Mühimmat Fabrikası Müdürlüğünün 06.07.2007
gün ve 355 sayılı yazısında ;
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-58 12-94 Kf. Numaralı, 8270 Adet El Bomba
Tapası Mühimmatının 21.12.1994 tarihinde 1992/71 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na verildiği,
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-8 5-88 Kf. Numaralı, 18980 Adet El Bomba Tapası
Mühimmatının 09.06.1988 tarihinde 1988/1 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na verildiği,
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-25 10-92 Kf. Numaralı, 1740 Adet El Bomba
Tapası Mühimmatının 27.10.1992 tarihinde 1992/23 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na verildiği, ( 10.000 adet olarak üretimi yapılan bu kafile el bombası tapasının
aşağıda yazılı KF-MKE 1-17 nolu MKE MOD 44 savunma el bombasında kullanıldığı)
-MKE MOD 44 Cinsi KF-MKE 1-17 Kf.Numaralı 10.000 Adet Savunma El
bombasının 02.11.1992 tarihinde 1992/21 Protokol numarası ile Jandarma Genel
Komutanlığı'na verildiği,
1. M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-152 6-83 Kf.Numaralı 19550 adet Tapanın 04.07.1983
tarihinde 1981/16 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na
verildiği,
1. M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-169 5-85 Kf.Numaralı 15260 adet Tapanın 04.06.1985
tarihinde 1985/1 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği,
bildirilmiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı l.Ordu Komutanlığından alman yazı ve ekindeki
inceleme tutanağında ;Oktay YILDIRIM'm Astsb.Lv.Kd.Bşçvş. rütbesiyle görev yaptığı 6'mcı
Mot.P.A.K.lığı (Hasdal/İstanbul)'dan 01 Nisan 2005 tarihinde malulen emekliye aynldığı,
halen Türk Silahlı Kuvvetleri Bünyesinde görevli olmadığı, bu nedenle kendisine herhangi bir
görev verilmesinin söz konusu olmadığı,
Mühimmat istif kartının, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan (Stok No:918) standart
mühimmat istif kartı olduğu, 15.06.1997 tarihinde sayım maksatlı olarak işlem
gördüğü,Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare
bulunmadığı,Mühimmat istif kartının üzerine takılı olduğu ve ele geçirilen mühimmatın
taşınmasında kullanıldığı anlaşılan sandığın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalannm
taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıklan ile benzer
özelliklere sahip olduğu, ele geçirilen mühimmatın TSK'dan çalınıp çalmmadığı ile ilgili
olarak herhangi bir belge ve soruşturma evrakına rastlanılmadığı, bu kapsamda (E)
.Lv.Kd.Bşçvş.Oktay YILDIRIM'm görev yaptığı Hasdal Kışlasında mühimmat sayımlan
yapıldığı ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğunun anlaşıldığı,
El bombalannm iki adedinin, Türk Silahlı Kj^fvett^î?%wanterinde de bulunan MKE
(Askeri fabrika) yapımı savunma el bombası oytjğun4 adedMft Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterinde de bulunan DM 41 el bombası, 3 adedinin ise ABD menşeli içten dilimli
savunma el bombası olduğu, iki adedinin Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan
ABD menşeli dıştan dilimli savunma el bombası olduğu,
Bu malzemelerin ordu malı olup olmadığı konusunun ayrıca ve ayrıntılı olarak
incelenmesinin gerektiği, bildirilmiştir.Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 .Ordu Komutanlığından
bu incelemenin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun bildirilmesi istenilmiş
olup,cevabı beklenilmektedir.
Bomba Bilgi Merkezince ; 12.06.2007 tarihinde İstanbul İli Ümraniye ilçesi Çakmak
Mahallesi Samanyolu caddesi Güngör sokak no:2 adresinde ele geçen el bombalanndan fünye
grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 yazan el bombası ile 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet
Gazetesine atılan patlamamış el bombasının fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85
ibarelerinin yazılı olduğu belirtilerek, benzer olan bu el bombalarına ilişkin irtibat raporu
gönderilmiştir.
Bu açıklamalar ile, parmak izi tespitine göre İstanbul Ümraniye ilçesinde sandık
içerisinde ele geçirilen 27 adet el bombası ve bunlar ile iritbatlı Cumhuriyet Gazetesine
10.05.2006 tarihinde atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ile bağlantısının maddi delili
bulunduğu anlaşılmaktadır.

BİR KISIM ŞÜPHELİLERİN KONU İLE İLGİLİ


İFADELERİ
Şevki YİĞİT ifadesinin konu ile ilgili kısmında özetle ;
Oğlu Ali YİĞİT başka bir işte çalıştığından dolayı ona ait manav dükkanı ile
kendisinin ilgilendiğini, 3-4 ay önce manav tezgahı için gerekli olan tahtayı aramak için evin
çatısına çıktığında sandığı gördüğünü, açıp baktığında içerisindeki bombalan görerek
korktuğunu, oğlu Ali YİĞİT e bu konuyu sorduğunu, onun da kendisine "Bombalar dayımın
komutanmmdır, fazla karıştırma" dediğini, Ali YİĞİT'in sözünü ettiği komutanın ismini
bilmediğini, ancak basında çıkınca Oktay YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, büyük oğlunun
Mehmet DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonunda çalıştığını, boş zamanlarında Mehmet
DEMIRTAŞ'a ait gaz istasyonunda durduğunu, Oktay YILDIRIM'm daha önceden Mehmet
DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonuna sık sık geldiğini bildiğini, kendisinin 3 sefer Oktay
YILDIRIM'm gaz istasyonuna gelerek. Mehmet DEMİRTAŞ ile odada baş başa görüştüklerini
gördüğünü, istasyon çalışanlarının Oktay YILDIRIM'ı komutan olarak tamdıklarmı,bu gaz
istasyonunun 2 yıl önce ruhsatsız olduğu için yıkıldığını, gaz istasyonunun faal olduğu
dönemde Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların ele geçtiği evde ikamet ettiğini, manav dükkanı
kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombaları gördükten sonra vicdan azabı duymaya
başladığını ancak oğlunun başına bir iş gelir düşüncesi ile ilk etapta şikayetçi olamadığını,
oğlu Ali YİĞİT'in maddi durumunun iyi olmadığını,zorla geçindiğini, parasız olduğu için
kendisinin kandırılıp bir olayda kullanılarak başına daha büyük bir iş açılabileceği düşüncesi
ile şikayetçi olmaya karar verdiğini,Trabzon'da ikamet ettiği yerin Jandarma mıntıkasında
olmasından dolayı kendi ev telefonundan 156'yı arayarak olayı ihbar ettiğini ve adresi ayrıntılı
olarak verdiğini, daha sonra ise oğlunun ve bombaların yakalandığını duyduğunu, ihbarı
kendisinin yaptığını, ilk başta ihbar etmemesinin oğlunun bombaların ele geçtiği evde
oturmasından dolayı başına bir iş gelir korkusundan kaynaklandığını beyan etmiştir.
Mehmet DEMİRTAŞ ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Askerlik yaptığı dönemde Oktay YILDIRJM*m"%@ndisinin komutanı olduğunu,
Manav dükkanı yanında bulunan bombalarjff -idle 'geçirildiği evin kayınpederinin
^-——«\ fi '"» a, \ * ,,,,\

4 *"W( îj !*%#-
kayınpederine ait olduğunu, yaklaşık 2-3 yıl önce bu evde kendisinin oturduğunu, daha sonra
buraya yeğeni Ali YİĞİT'in taşındığını, evin altındaki manav dükkanını Ali YİĞİT'in
işlettiğini, bu evde ele geçirilen bombalar ile ilgili hiçbir bilgisi olmadığını, kendisinin Ali
Yiğit'e bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu söylemediğini, Ali YİĞİT'in ailesi ile
kendi ailesi arasında bir husumet bulunduğundan bu yönde bir beyanda bulunmuş
olabileceğini, ele geçirilen bombalarda Oktay YILDIRIM'm parmak izinin bulunması
nedenini bilmediğini beyan etmiştir.
Ali YİĞİT önemi nedeni ile aşağıya alman ifadelerinden,
Kolluk ifadesinde özetle ;
Mehmet DEMİRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa
dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar
önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda
otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini,
bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o
şahıs Mehmet dayının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar,
yani 2004 yılı Mayıs ayma kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG
istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm,
gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip
gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne
amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' m
yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman
DEMİRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini,
çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde istasyon
çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu
durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben
sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde
Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya
emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,
2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanma geldiğini,
kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün
para ihtiyacını dayısının karşıladığını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu
durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi
Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006
tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını,
Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm
oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu evden şuanda ikamet
ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet'in yanma
hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa
burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'm, dayısı
Mehmet'in yanma ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'm telefonla
dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ı aradığını, dayısınmda kendisini arayarak "Oktay Komutanın
geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'm manava geldiğini,
akabinde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm manava geldiğini, sık sık telefonla görüştüklerini,
ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut ÖZTÜRK'ün sarı
renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu
şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısın^'^n^eûlrr^ajııdığmı birbirlerine samimi
davrandıklarından anladığını,
Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay
kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay
YILDIRIM'm dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma daha sık gelmeye başladığını, zaman
zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği x şahısın Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma
gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'm olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK
ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu
gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'm hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak
ziyarete geldiklerin hiç görmediğini,
Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu
şahısların yanma gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka
konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi
yaptığını, fakat şahısların yanma gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini,
kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMİRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'm
ne iş yaptığını sorduğunu, O'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek
"İncele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin
içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait
yazıların olduğunu gördüğünü,
Bir gün yine Oktay YILDIRIM'm yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini,
dayısının dükkan da olmadığım, Oktay YILDIRIM'm dayısını telefonla aradığını, dayısı
Mehmet DEMİRTAŞ'm manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek"
diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü
kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'm girişe
göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'm da cevap olarak
kendisine "Kuvva-i Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti
yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını ve devlet içerisinde başka şeylerin döndüğünü"
söylediğini,
Ayrıca Oktay YILDIRIM' m manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini
ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile
Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya
inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN'in manava dikkatlice
baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'm
manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün
san Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin
olmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta
almak amacı ile çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık
olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin
çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu,
içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden
demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar
kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye
değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip
noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip
etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini,
Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri
sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzım
aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim"
dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç
gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm " Çatıda a^»tt$ysandık var ve içerisinde el bombalan
var" dediğini, kendisinin de "Bunlan ki^VbAralftı" cfi^ sorduğunda, "Bu el
bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer,
kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun"
dediğini, Oktay YILDIRIM' m ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir
şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM
tarafından getirildiğini söylediğini,
Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' m manava
geldiğine hiç şahit olmadığını,
Bu el bombalan konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine
zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben
gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba
patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile
bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini,
sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu
adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru
olabileceğini,
Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi
Murat YİĞİT' in yanma taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini
babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde,
ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut
ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' a
sorduğunda "Onlar devlet için çalışan astsubaylar, Zafer (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' in
Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış ancak aramada
bulamamışlar" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde
ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğim, "bunu
nerden biliyorsun" diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek
görüş bildirme durumunun olmadığını,
Bu dönem içerisinde;
Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' m askerden komutanı, gazi Astsubay
olarak,
Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak,
X Şahsı : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında,
esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu,
Mahmut ÖZTÜRK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve San Renkli Opel
Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü,
Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu malzemelerin daha önceden kullanılıp
kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini,
Kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise; Mehmet DEMİRTAŞ'm; öz
dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar
Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, aynca evden çıkan bomba malzemeleri ile
çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür
işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlannı kıramadığı için ve hayır diyemediği
için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü, Oktay YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet
DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki
şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG
istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına
girdiğini, bujdurumu diğer dayısı olan Osman
olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' m
yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklanm beyan etmiştir.
Cumhuriyet savcılığı ifadesinde özetle ;
Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldmm isimli şahsı da yaklaşık
4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını,Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'm Mehmet
dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayma
kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde
çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye
geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden
döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında İstanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanma
yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve
4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelerek
kendisine bir manav açalım dediği şüpheli Ali YİĞİT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye
Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No .2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını,
manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, Daha sonra
bu evden taşındığını, Oktay Yıldmm isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet
dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan
öğrendiği Mahmut Öztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini,
Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş
kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını, 2007 yılı Nisan ayında evi boşalttığını, evin
dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını
istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Öztürk ve ismini bilmediği bir
şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelip gittiklerini, şahısların manava
geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını
yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, dayısı olan Mehmet Demirtaş'a Oktay
Yıldmm'm ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim
olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine, bu siteye girdiğini, genelde sitenin içeriğinde devlet
ve PKK konulan işlendiğini gördüğünü,
Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, bu soruyu sormasının nedeninin
internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai
Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek
yönetici olmadığını söylediğini,
Oktay Yıldmm'm manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve
televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsm dayısının manavının önüne geldiğini,
manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini.
Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak
aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittiğini,
Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğu evin çatısına tahta almak
amacıyla çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü
ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına
çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini,
ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu, bu kutuyu salladığında içinden demir
sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini
çeken şeyin anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlanmış
olduğunu, daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, çatıyı düzelttiğini
söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisinin de yok dediğini,
birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'm çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el
bombalan olduğunu, bu bombalan Oktay Yüdöfltf^bıraktığmı, bu malzemelere bir şey olduğu
takdirde başının belaya gireceğini^^ftulamayaS&klannı ve bu nedenle

!t«"

.426 f*
kimseye birşey bahsetmemesi gerektiğini söylediğini, hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay
Yıldmm'm bir daha manava geldiğini görmediğini,
Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri
arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum
kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini
söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda
Mahmut Özrürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise
cevaben onların devlet için çalışan subaylar olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in
Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını
söylediğini,, çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi
aldıklarını belirttiğini,
Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı Walter marka silahın ağabeyi Murat
Yiğit'e ait olduğunu, bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine
yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,
Bu bombalan taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, o
dönemde de evde Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, hiç kimsenin kendisine evde bomba
olduğunu söylemediğini, kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda
bulunmadığım,Oktay Yıldmm'm manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman
konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz
olduğunu beyan etmiştir.
Cezaevinde kendisini tehdit edip suçu üstlenmesini söylediğini iddia ettiği
diğer şüphelilerle ilgili olarak alınan ek Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde özetle ;
Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile
birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı
karantinalara alındıklanm, ancak lavaboya gittiği sırada Oktay YILDIRIM'm da yanma
gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat
yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onlan öldürmek bana kalmaz, dışandakiler zaten o işi
halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığmı,
Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, Oktay YILDIRIM ve Mehmet
DEMİRTAŞ'm cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlanna almak istediklerini, bunun
üzerine cezaevi müdürünün izniyle üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklannı,
Oktay YILDIRIM'm bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada
yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin"
diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine
kağıttaki yazılanlan güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri
yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda
parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline
getirdiklerini,
Onlann dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklannı, onlann
dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanlan ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:
"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombalan da alıp satmak
amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucu olduğunu,
polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı"
şeklinde yazılar bulunduğunu,
Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği g^;~%U--dujumu kendisine anlattığını,
Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baslcüâta Jboyui$^s eğmemesi gerektiğini,
kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına akt#apağıiıı--'SQyle^ffi%ıi, kendisinin cezaevi
müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslım müdür beye
verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak
cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanma çağırdığında, Oktay YILDIRIM'm bu durumdan
şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda
kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da Oktay
YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı
Oktay YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, Mehmet DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik
herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,
Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm evde
yakalanan bombalann kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yıllan arasında
Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombalan oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan
aldığını, Mehmet DEMİRTAŞ ile aralannda yapılan konuşmada söylediklerini beyan etmiştir.
Gizli Tanık- A 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakım olduğunu, Ali'yi cezaevinde ziyarete gittiğinde "olayı
sen ve baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni
ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine
"avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver"
dediklerini anlattığını beyan etmiştir.
Gizli Tanık- B 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali YİĞİT'in kendisine
tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup
yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa
Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt
verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığım anlattığını beyan
etmiştir.
Sadece bu ifade içeriklerinden de, yukanda anlatılan Danıştay saldmsı olayından 7 gün
sonra Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay Saldmsı
olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer TEKİN'in halen
gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılanna kadar
aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz
ulaşılamadığını söyleyen Mahmut ÖZTÜRK'ün ve dolayısı ile Muzaffer TEKİN'in,
Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombası ile irtibatlı olduğu belirtilen 27
adet el bombası ve bunlar ile ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay YILDIRIM ile örgütsel
bağlantılan ortaya çıkmaktadır.
Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN'in Ergenekon Terör
Örgütü içerisindeki konumlan ise kendilerine ait bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada
tekrar edilmeyecektir.

ESKİŞEHİR İLİNDE ELE GEÇEN EL BOMBALARI İLE


CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL BOMBALARI
ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI
Ümraniye ilçesinde ele geçirilen 27 adet el bombası ile ilgili soruşturmada ulaşılan
ve kendisinde gizli askeri belgeler ele geçen Muzaffer ŞENOCAK'm; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıklan
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK'in bilgisayanndan
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK'e kendisinsdesK1p^iğjni beyan etmesi üzerine
şüpheli Fikret EMEK yakalanmıştır. //'[■* J*%
h '' »a '-e*"—""» &*.
Şüpheli Fikret EMEK'in annesine ait Eskişehir ilindeki evde 26.06.2006 tarihinde
yapılan aramada;
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah,
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü,
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, çeşitli çap ve markalardaki fişekler,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orjinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK M3
COMPOSİTİON yazılı C-3 Plastik Patlayıcı
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950)
dairesel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme,
(6) adet yabancı menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1
POUND NET DANGEROUS yazılı )
(3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası
bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti
(içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD. Ele geçirilmiştir.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada bilgisayar,
silah ve muhtelif örgüt dokümanı ele geçirilmiştir.

Fikret EMEK ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;


Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olduğunu, Özel Kuvvetler Komutanlığında görev
yaptığını, bir çatışma sonucu yaralandığını, 2004 yılında kendi isteği ile emekli olduğunu,
diğer şüphelilerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Türk Silahlı Kuvvetlerinden devre
arkadaşı olduğunu, kendisinin emekli olmayı düşündüğü dönemde komutanlarından birisinin
vasıtası ile Muzaffer ŞENOCAK ile tanıştığını, bu kişinin çevresi ve ilişkilerinden yararlanıp
emeklilik döneminde inşaat ve güvenlik şirketi kurmayı düşündüğünü ,
Kendisinden ele geçen askeri nitelikteki gizli belge ve CD'lerin görev yaptığı
dönemden kaldığını, Muzaffer ŞENOCAK' m bunları ne şekilde aldığını bilmediğini,
Eskişehir' de annesinin evinde ele geçen silah ve patlayıcıların kendisine ait
olduğunu, bunları Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaparken katıldığı operasyonlarda terörist
kamplannda ve boş arazilerde sahipsiz olarak bulduğunu, silahlann bir kısmını hatıra olarak
sakladığını, bomba türü olanlan da merakından dolayı ve tekrar operasyonlarda
kullanabileceği düşüncesi ile muhafaza ettiğini, ancak yaralandıktan sonra bir daha bunlarla
ilgilenemediğini, Güneydoğu görevi çıkarsa yeniden bu malzemeyi alıp orada kullanmayı
düşündüğünü, 2001-2004 yılında da zaman zaman operasyonel faaliyetlerinin olduğunu ancak
Eskişehir' den bu malzemeleri alıp götürme imkanı olmadığını beyan etmiştir.
Fikret EMEK'in evinde yapılan aramada diğer eşya ve dokümanlann yanında ;
devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgilerle,
kanun ve nizamlar gereği gizli kalması gereken ve açıklanması yasaklanan çok sayıda dijital
veri, 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa Dönemde Çökertme Kılavuzu ve
1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitap, Ankara Kızılay'da bulunan tüp geçit ile ilgili
olduğu anlaşılan hedef kartı yazılı çalışma, Alman Vakıflanna ait plan ve krokiler ele geçtiği
anlaşılmıştır.
M204 A2 El Bomba Tapası KF-MKE-91 12-77 Kafile Numaralı mühimmat cinsinin
1975/8 Protokol Numarası ile 8.800 Adet olarak 10.03.1978 tarihinde Kara Kuvvetleri
Komutanlığına teslim edildiği belirtilmiştir.

Şüpheli Fikret EMEK'ten ele geçirilen el bombaları ve patlayıcılara aldırılan


ekspertiz raporunda özetle ;
Bombaların çalışır vaziyette olduğu belirtilerek, organize suç örgütleri ve terör
örgütlerince illegal yollarla bu tip malzemelerin ele geçirilerek,çıkar grupları üzerinde
yıldırma, şantaj ve baskı kurma amacı ile kullanıldığı ,eldeki mevcut patlayıcı malzemelerle
kişinin niyetine bağlı olarak istenilen güçte fabrikasyon ve el yapımı bombanın yapılabileceği,
bu tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve uygun olmayan depolama şartlannda
bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmesinin gerektiği, eldeki
mevcut patlayıcılann kullanılması halinde canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı,cansızlar
üzerinde de maddi hasarlara sebep verebileceğinden 6136 S.K.'nun 2478 S.K.la eklenen Ek-5
maddesi kapsalmda mütalaa edileceği belirtilmiştir.

Kara Kuvvetleri 1. Ordu Komutanlığından alman 17.09.2007 tarihli yazıda da ,


şüpheliden ele geçirilen 5 adet taarruz tipi, 5 adet savuma tipi, 2 adet tapası üzerinde takılı
bomba ve 10 adet çinko kutu içerisinde bulunan MKE yapımı ateşleme tapası ile 12 adet TNT
kalıbı, 1 adet uçaksavar makineli tüfek mermisi, 1 adet G-3 piyade tüfeği mermisi ile , 21 adet
boş kovanın askeri mühimmat ve malzeme olduğu ve 1. Ordu Komutanlığına teslim edilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre malzemelerin askeri mühimmat olması sebebi ile 26.09.2007 tarihinde
askeri görevlilere teslim edilmiştir.

Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu ;

Eskişehir ilinde ele geçirilen el bombalanndan ;


Tapa M 204 A2 KF-MKE -91 12-77 seri numaralı el bombasının ,
-05.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 12-
77 seri numaralı el bombası,
-11.05.2006 tarihinde atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el
bombası ile aynı kafile numarasını taşıdığı belirtilmiştir.

Fikret EMEK,Muzaffer ŞENOCAK,Aydm YÜKSEK ve Mehmet Zekeriya


ÖZTÜRK'ün Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan kendilerinin hukuki
durumlannın anlatıldığı bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir.

Buna göre, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan her üç el bombasının da


Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu anlaşılmaktadır.

ALPARSLAN ARSLAN'IN ERGENEKON TERÖR


ÖRGÜTÜ, BU ÖRGÜTÜN YÖNETİCİ VE BİR KISIM ÜYELERİ
İLE BAĞLANTILARININ AÇIKLANMASI

TELEFON GÖRÜŞMELERİ BAĞLANTISI


Alparslan ARSLAN'm yakalandığı sırada elinde bulunan YOUNG BAGS yazılı siyah
renkli evrak çantası içerisinde yapılan aramada ; 1 adet Motorola V300 marka cep telefonu
elde edilmiştir.

Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0 532 671 34 39 nolu GSM hattının


İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.04.2008 tarih ve Teknik Takip No:2008/799 sayılı
kararı doğrultusunda, TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ile kurulan koordine
neticesinde, ilgili GSM Operatörlerince gönderilen 01.01.2000 den 29.05.2008 tarihine kadar
yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının kolluk tarafından
yapılan analizinde aynı soruşturma kapsamındaki ve ilgili kişilerden ;

Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35 (Ekim 2004-
Mayıs 2006 tarihleri arasında toplam 27 )
Recep Gökhan Sipahioğlu adına kayıtlı 0505 3043924 nolu GSM hattı ile 1 Raif Görüm'
ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2 kez Osman Yıldırım' in kullandığı 0533
7438843 nolu GSM hattı ile 691 Osman Yıldırım' m kullandığı 0538 4567268 nolu GSM
hattı ile 55 Ayhan Parlak' m kullandığı 0544 5259696 nolu GSM hattı ile 108 Yusuf Görüm'
ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11 İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535
7184841 nolu GSM hattı ile 94 Erhan Timuroğlu' nun kullandığı, 0535 9856813 nolu GSM
hattı ile 10 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.
Alparslan ARSLAN telefon numarasının kendisine ait olduğunu teyit etmiştir. Alparslan
ARSAN ile telefon irtibatı olan bu kişilerden Muzaffer TEKİN, Ali KUTLU,Recep Gökhan
SİPAHİOĞLU, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve onların yakını Hüseyin GÖRÜM hakkında
işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı Ergenekon Terör
Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır. Bu nedenle
kişilerin Ergenekon Terör Örgütü irtibatı burada tekrar irdelenmeyecek, sadece bağlantılarını
göstermesi açısından özellikli görülen hususlara kısaca değinilmekle yetinilecektir.
Muzaffer TEKİN, kendisini işyeri komşusu Adnan GÜLEÇ veya o hukuk bürosunda
çalışan Teoman EKŞİOĞLU'nun Alparslan ARSLAN ile tanıştırdığını, üç dört sefer bürosuna
geldiğini, 10-15 sefer de hal hatır sormak için telefon ettiğini hatırladığını, son bir yıl
içerisinde ise görüşmediklerini, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm daveti üzerine
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevindeki
Taner ÜNAL'm konuşmacı olduğu toplantıya gittiğini, emin olmamakla birlikte Alparslan
ARSLAN'ı da bu toplantıda gördüğünü, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring şirketinin
avukatlığını yaptığını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak
hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'm şirketin avukatı olduğunu
bilmediğini beyan etmiştir.
Teoman EKŞİOĞLU bu beyanın aksine Alparslan ARSLAN ile Muzaffer TEKİN'i
kendisinin tanıştırmadığını, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring'in avukatlığını yaptığını
duyduğunu beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ ile irtibatlı Ayhan
PARLAK ile 108 kez,
Sedat PEKER'in liderliğini yaptığı suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen KELEBEK
İbrahim lakaplı İbrahim CİNGİ ile 94 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, kendisini Muzaffer TEKİN ile İbrahim CİNGİ'nin tanıştırdığını,
İbrahim CİNGİ'nin vatan sever bir şahıs olduğunu^fssngrMhçe Kulübü Başkanı Aziz
YILDIRIM ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, şahş*f$e' iş ya^^mı bilmediğini, İbrahim
ÇINGI'yi 1988 yılından bu yana tanıdığını, çok seyrek olarak görüştüklerini, en son
görüştüklerinde Muzaffer TEKİN'i ve yanında bulunan Mehmet Fikri KARADAG'ı
tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in kendisini sevdiğini söylediğini, kendisinin de Muzaffer
TEKİN'e çok saygı gösterdiğini, Muzaffer TEKİN ile bürosunda 5-6 kez görüştüğünü, bir
akşam kendisini ramazan ayında iftara davet ettiğini ve toplantıda kendisini İbrahim ŞAHIN
ile tanıştırdığını beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN, 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında bir gün eski ülkücü olarak
bildiği arkadaşı İbrahim CİNGİ'nin kendisini Fenerbahçe Semtinde bulunan Tesadüf Kafe'ye
sohbet etmek için davet ettiğini, o an yanında bulunan arkadaşı emekli Kurmay Albay Fikri
KARADAĞ ile birlikte bu kafeye gittiğini, kafede İbrahim CİNGİ'nin yanında Hüseyin
GÖRÜM isimli şahsında bulunduğunu, İbrahim CİNGİ'nin Hüseyin GÖRÜM'ü kendisine
Kuvayı Milliye Hareketi Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdığını, fakat o gün içerik
olarak bir sohbet buluşması dışında herhangi bir siyasi içerikli konuşma olmadığını, fakat
Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini ilk defa görmesine rağmen gıyabında kendisini tanıdığını
söyleyerek iltifatta bulunduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini Kuvva-i Milliyeti Şeyh
Hüseyin'in torunu olduğunu söylediğini ve Düzce Hendek'te de kendilerine ait bir köyün
olduğunu söylediğini beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN, Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, yoğun bir samimiyeti olmadığını,
siyasal ve toplumsal görüşlerinin kendisine yakın olmadığını, Kemalist-Solcu olarak
bilindiğini, nasıl ve kimin aracılığı ile tanıştığını hatırlamadığını, avukat olduğu için bu
ilişkileri çerçevesinde tanışmış olabileceğini, kendisini 6-7 aydır görmediğini, eylemden sonra
neden kendisini yaraladığını anlamadığını beyan etmiştir.
Telefon görüşmesi kayıtlan maddi delili ve yukarıdaki beyan içeriklerinden
bağlantıları ortaya çıktığı için bu hususu inkar edemeyen Muzaffer TEKİN ve Alparslan
ARSLAN bağlantılarının tanışıklıktan öteye geçmediğini savunmuşlardır. Bu savunmanın
aksini gösterir şekildeki aşağıda anlatılacak olan ifade içerikleri bir kenara bırakılsa bile, en
sonuncusu 16.11.2005 tarihinde yapılan 35 adet telefon görüşmesinin aralarındaki bağlantının
tanışıklıktan öteye geçtiğini gösterdiği gibi, bu tarihten sonra telefon görüşmelerinin aniden
kesilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kişilerin bu ani kesintiyi gerektirecek bir
olay gerçekleştiğini de beyan etmedikleri, bu hususun aralarındaki bağlantının koptuğunu
değil, aksine Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki yönetici konumu ilgili bölümde ayrıntısı ile
açıklanan Muzaffer TEKİN'in artık provakatif terör eylemlerinde görev vermeyi düşündüğü
Alparslan ARSLAN ile irtibatının kurulamaması için bilinen telefon hattı ile görüşmeyi
kestiğini, aynı semtte bulunduklarından yüz yüze görüşme veya herkesçe bilinmeyen telefon
hatları ile konuşma yoluna gittiğim göstermektedir.
Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun, genel merkezi İstanbul Kadıköy'de bulunan Emekli
Kurmay Albay Mehmet Fikri KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye
Derneğinin AR-GE sorumlusu olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşları
arasındaki bu derneğin illegal yapılanması içerisinde de görev aldığı, hakkında bu iddianame
ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılması istemi ile dava açıldığı,
kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatıldığı gibi Kuvayı Milliye Derneğinden yanma
görevlendirilen tetikçi kanadında görevli Ali KUTLU, S eda YİVLİ ve Murat ZELYURT
isimli şahısların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve
örgüte gelir temin ettiği, kendi adına birçok telefon hattı alıp yanında bulundurduğu Ali
KUTLU ve diğer kişilere illegal işlerde kullanmaları için tahsis ettiği anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Ali KUTLU'nun Taner ÜNAL'm başkanlığını yaptığı Vatansever
Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneğine (VKGB) üye olduğu ve Taner ÜNAL tarafından
derneğin denetleme kuruluna asil üye olarak atandığı, bjuMsteîşkte çalıştığı sırada tanıdığı
Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi üzerine İstanbul'daKurulan ÎO&ayı Milliye Derneğine
Mersin Kurucusu olarak girdiği , bir süre sonra 2007 yılının Temmuz ayında İstanbul'a
gelerek dernek genel merkezinde Denetleme Kurulu Başkanı olarak çalışmaya başladığı, bu iş
karşılığında herhangi bir para almadığı, yaklaşık 3-4 ay kadar burada görev yaptıktan sonra
kendi isteğiyle dernekten ayrıldığı ve Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun yanında (Denge
Mühendislik) inşaat teknikeri olarak işe başladığı kendi beyanı içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gizli Tamk-17'nin Ali KUTLU hakkındaki beyanında, Mersin ilinden Kuvayı Milliye
Derneğine geldiğini, kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığmı,Mersinde
VKGB tarafından organize edilen bayrak mitingine katıldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk
bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktmldığını bundan
dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını anlattığını beyan etmiştir.
Yusuf GÖRÜM'ün, kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Kuvayı Milliye Derneği Teşkilat
Başkanı olduğu, VKGB oluşumu kuruluş çalışmalarının kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe
semtinde bulunan yazıhanesinde yapıldığından burada Muzaffer TEKİN ve Hüseyin
BEYAZIT'ı tanıdığı, kendisinin işletmekte olduğu Maltepe'deki deterjan imalathanesinin üst
katındaki boş büroyu kullanmak istediklerini kardeşi aracılığı ile rica ettiklerinden bu
imalathanede bulunan yazıhaneyi yaklaşık 1 ay dernek işlerinde kullandığı kendi beyanı
içeriğinden anlaşılmaktadır.
Raif GÖRÜM'ün, üzerinde görev yeri genel merkez ve görevi istihbarat araştırma
yazılı fotoğraflı bir Kuvayı Milliye kimlik kartı taşıdığı,bu kişinin Hüseyin GÖRÜM'ün
yeğeni olduğu anlaşılmıştır.
Gizli Tanık-17 Raif GÖRÜM hakkında ;Bu kişiyi Hüseyin GÖRÜM' ün yakım olarak
bildiğini, Raif GÖRÜM' ün esrar içmek için derneğe geldiğini Hüseyin GÖRÜM ile birlikte
esrar içtiklerini gördüğünü beyan etmiştir.
Nitekim Raif GÖRÜM'ün ilgili bölümde ayrıntısı ile , diğer suçlan yanında ayrıca
esrar kullandığı, temin ettiği, ticaretini yaptığı, evinde yapılan aramada resmi nikahsız eşi
Nilgün KARASULU'nun üzerinden çıkan uyuşturucu esrar maddesinin kendisine ait
olduğunu beyan ettiği açıklanmıştır.

ARAMALARDA ELDE EDİLEN DELİLLER İLE


KURULAN BAĞLANTILAR
Alparslan ARSLAN'm üzerinde yapılan aramada;
(1) adet Ulusal Haber Basın Pres kartı ve (1) adet Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi Derneği (Nihat GÜRKAN adına) ibareli kartvizit elde edilmiştir.
Alparslan ARSLAN bunları arkadaşı olan Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini
beyan etmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN'ı 2000 yılından beri tanıdığını, 2004 yılı
içerisinde Tarhan Tarım Hayvancılık Şirketi ile ilgili olarak kendisi ile görüşme yaptığını ,
iddia ettiği gibi kendisine kart vermediğini beyan etmiştir.
Nihat GÜRKAN, geçmiş dönemde, Kadıköy'de bir siyasi partinin üyesi olduğunu,
Kadıköy camiasının kendisini iyi tanıdığım, Alparslan ARSLAN'm da bu camia içinde
olduğunu bildiğini, dört veya beş yıl önce yanma gelerek yeni büro açtığını söyleyip
tanıdıklarını avukatlık konusunda kendisine yönlendirmesini istediğini, kendisinin daha sonra
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumunda yer aldığını, derneğin genel
merkezinin adına kart bastırarak kendisine verdiğini, bu aşamada tekrar karşılaştığı Alparslan
ARSLAN'a yeni bir dernek faaliyeti içerisinde bulunduğunu söyleyerek kart verdiğini, bu
şekilde birçok kart dağıttığını, bunun dışında Alparslan ARSLAN ile samimiyeti ve
birlikteliğinin olmadığını beyan etmiştir. İletişim tespitlerjndgn anlaşılacağı gibi kendisinin
Alparslan ARSLAN ile aynı zamanda 15.05.2006^fâ|îhi»de Malkara'da bulunma sebebi
sorulduğunda ise; kendisini Muzaffer TEKİN iljf^fe 4anıstırdiop|ustafa ALPAY isimli
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği müfettişi olan arkadaşı ile Nusret DEMİRAL'm
kurduğu, kendisinin de üyesi olduğu C ( Cumhuriyet) Kulübünün etkinliğine katılmak için
Ankara'da bulunduklarını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN yakalandığında üzerinden çıkan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
kartvizitini arkadaşı Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir. Hüseyin
GÖRÜM ise bu beyanını yalanlamıştır. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi
içerisindeki Nihat GÜRKAN ise kartı bizzat kendisinin Alparslan ARSLAN'a verdiğini
söylemiştir. Bu beyanlardan Alparslan ARSLAN'in üzerinden VKGB kartviziti ele geçmiş
olsa bile, resmi olarak bu oluşum içerisinde yer alan Nihat GÜRKAN ve dolayısı ile VKGB ,
bundan sonra da VKGB aracılığı ile tanıştığı kişiler ile bağlantısının kurulamaması amacı ile
soruşturmayı yönlendirmek için bir süre bu oluşum içerisinde yer aldıktan sonra ayrılan
Hüseyin GÖRÜM'ün ismini verdiği anlaşılmaktadır.
Hüseyin GÖRÜM'ün bu olaylar ile kendisine komplo kurulduğunu iddia etmiştir.
Aşağıda özetlenen görüşme çözümünden Hüseyin GÖRÜM ile Nihat GÜRKAN arasında bir
husumet bulunduğu, Hüseyin GÖRÜM'ün Nihat GÜRKAN'in VKGB nin teşkilat başkanı
olmasına karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamında olup daha sonraki bir tarihte yakalanan şüpheli İhsan
GÖKTAŞ'tan elde edilerek 2 , 3 rakamları ile numaralandırılan CD'ler içerisinde Kuvayı
Milliye Derneği binasında 12 kişinin katılımı ile yapılan bir toplantıda Hüseyin GÖRÜM ve
Mehmet Fikri KARADAĞ'm görüntülü konuşmalarının kayıtlı bulunduğu tespit edilmiş,
İhsan GÖKTAŞ CD'leri Kuvayı Milliye Derneğini savcılığa şikayet etmek için dernekten
aldığını, içeriğindeki görüntüleri kendisinin çekmediğini beyan etmiştir. Gizli Tanık 17 ise
görüntünün Kahraman ŞAHİN tarafından çekildiğini söylemiştir. Söz konusu CD lerdeki
görüntülü konuşmalarda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm tanışmalarından
itibaren Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş
aşaması, süreç içerisinde gelişen olayların tabii bir şekilde konuşulduğu değerlendirildiğinden
çözümü yaptırılarak soruşturma evrakına eklenilmiştir. Doğal bir ortamda geçen bu
konuşmaların tamamının bütünlük içerisinde okunması gelişen olayların kavranması için
gerekli görülmüş ise de, çok uzun olan bu konuşmaların bu konu ile ilgili kısımları yer darlığı
nedeni ile özetlenerek aşağıya alınmıştır.
3 Nolu CD İçerisinde 43 Dakika 33 Saniyelik Görüntünün bazı bölümlerinde özetle ;
Hüseyin'in:Savcılığa gidip teslim olacam, savcılığa da kendim teslim olacam, Ben
suçluyum, anlatacam hepsini, bütün suçlarımı da anlatacam, benim bilmediğim suçlan da ,
belki sen beni yann, Mehmet Fikri'nin : Dinlemek istemiyorum öyle şeyleri, öf saçmalama
yav, Hüseyin'in:...Biz beraber bu yola çıkmadan önce,Fenerbahçe Berlüde Muzzafer TEKİN'le
ikinizi tanıdım, Berlü tesadüf Berlü 'de tanıdım sizi, onun akabinde aradan bayağı bir zaman
geçtikten sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kuruluyor diye Muzzafer TEKİN'in
odasına gittiğimde sen de ordaydm, sende dedin ki, Mehmet Fikri'nin : Her gün gidiyordum
evet, Hüseyin'in: Velhasıl,Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kurulduğunda orada
Nihat GÜRKAN teşkilat başkanı olmak istedi, ama ben Nihat GÜRKAN'm ne kadar
yanlış, bu memleket için ne kadar zararlı olduğunu bildiğim için orda da söyledim, ben
de dedim Vatanseverlerin Teşkilat Başkanı Mehmet Fikri olacak, Mehmet Fikri
KARADAĞ olmazsa ben bu harekette yokum dedim, Mehmet Fikri'nin : Her ne ise, seni
ne ilgilendirir, Vatansever Kuvvetler olayı bitti çoktan, Hüseyin'in:Tamam bitti, ama o
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin içerisinde, bir ay sonra beni Türkiye
Cumhuriyetinin en büyük eroincisi yaptınız, Mehmet Fikri'nin : Kim, Hüseyin'in: S en
yaptın,sen yaptın, Onlar yaptılar oyun kurdular, Oyun kuruldu,yapıldı, Hüseyin'in:Tesadüf
beni aradın, buraya geldin, Maltepe'deki konteynıra geldin,meşhur konteynır var ya, herkesin
geldiği yer var ya, sen^d^g^ri4JA natta 3-4 defa geldiniz, Hüseyin'in:Ben söylüyorum, bir
asker, çok değerli ^Sir^asker olarak tanıdım ve benim için de
bu Türkiye'de tanıdığım en değerli askerlerden bir tanesisiniz, bunu da her zaman her yer de
söylüyorum, ama bu güne kadar sizle kimi tanıştırdrysam hep o insanla iki gün sonra
arkasında onu gidin, gurup kurun, vuralım, kıralım, keselim ve bana dediniz ki artık
toprağın dibine girelim, ben toprağın dibinde değilim, sizle tanıştığımda ben dava
adamıydım, davam için insan arıyordum, ne arıyordum, bu memleketin , Hüseyin'ür.Sende
sattın beni, eğer ki bu Kuvayı Milliye bir iki tane, onu bunu yaptırsaydın, yine suçlu ben
olacaktım, Danıştay davasına gittiğimde hepiniz beni sattmız,hepiniz buradan gittiniz,
ne dediniz Hüseyin gitti müebbet ceza alacak, Hırant Dink davası oldu buraya gelmedin,
Düzce Hendek Adapazarı'nda bilmem ne olmuş sa Hüseyin yaptı, yapan da kim biliyor
musun , Allah'ta şahidimdir, bütün millet şahidimdir, hep de yapan asker çıktı, kime
sığmdıysam, şimdi gelelim Kuvayı Milliye'ye, iki tane Kuvayı Milliye' ye gelelim. Bir tanesi
Kuvvayi Milliye Ankara'da kuruldu. Bunu kurduran, bunu kurduran, siz geldiniz bana dediniz
ki, Ankara'da Kuvvai Milliye kuruldu. Bu kuruldu. Yine bu kuranların hepsi sizin
tanıdıklarınız değil miydi. Hüseyin'imDemek oradaki Kuvvai MiUiyeler sevgili paşam, orada
ki Kuvvai MiUiyeler Kemal TEKİN'i tanımıyor musunuz. Arkasından kim çıktı Muzaffer
TEKİN çıktı. Oradaki Kuvvayi Miliyleler, Mehmet Fikri'nin :Hiç bir haberimiz de yok, var
mı yok mu bilmiyoruz ki, sadece tahminin, Hüseyin'imBulunan bombalar, bu bulunan
bombalar yarın birgün bir yerde patladığı zaman yine İmam Hüseyin yaptı diyeceklerdi,
Mehmet Fikri'nin : Ne münasebet, Hüseyin'in: Nasıl o zaman bu kadar asker, Mehmet
Fikri'nin : Senin elinde var mı oğlum bomba, Hüseyin'in: Burası Kuvayı Milliye, burası
Atatürk'ün binası, Kuvayı Milliye var. Karşılığında Kuvvayi Milliye kuruyorlar. Ve bunlann
yüzde 90'nı da hepsi asker. Doğrumudur sevgili paşam, Mehmet Fikri'nin : Ne bileyim, Bekir
ÖZTÜRK asker mi, Hüseyin'in: Bekir ÖZTÜRK'de bir tane sağlıkçı benim gibi, Benim
gibi, safsabamn teki, sallamanın teki, koyanlar kukla diye aynısını bu ülkede Allah
şahidimdir arkadaşlar. Allah şahidimdir arkadaşlar o kadar çok oyun oynadılar ki ama
bir tek Allah'ımız müsaade etmedi.
2 Nolu CD İçerisindeki 31 Dakika 59 Saniyelik Görüntüde ;
Hüseyin'in: Alemlerin rabbi olan Yüce Allah'ım, bırak suçu sen milleti diyorsun ya,
gurup kur, yer altma inin, şunu vur, bunu vur, herkese diyorsun , Mehmet Fikri'nin:
Yavrum ne vuru..., Hüseyin'in: Demediğin adam kalmadı be, Mehmet Fikri'nin: Böyle bir
şeyle alakamız yok, Hüseyin'in: Kime diyorsun, çağırıyorsun karşma,tabi bir tanesi adam
vursa Hüseyin'in'e kitîeyeceksin değil mi, Hüseyin'in: Ben hiç hayatımda yalan
söylemedim, söylemem, senin için bir kere yalan söyledim bir de Allah'ımı şahit tuttum, Aynı
gün Allah'ım bana tokat attı, ertesi gün, senin için söyledim, ama sen benim hiçbir konuda ne
yanımda ne arkamda durdun, Danıştay davasına gittim telefonunu bile iptal ettin, Hırant
Dink davası olmuş burası polisler dolmuş iki gün buraya gelmedin, ne oluyorsa, Mehmet
Fikri'nin: Ne geleyim, polisleri çağırdım, Mehmet Fikri'nin: Polisleri gönderen ben değil
miyim, Hüseyin'in: Hiç unutmuyorum onu, dedin ki, ben gidiyorum, danışacağım yerler
var, beni iyi eğitiyor,demek ki senin bağını ve bağlantını ama, Hüseyin'in : Hep beni ön
plana koydun, arkadan 30 Ağustos Ankara'ya gittik, Kızılay meydanına yürüdük,
yürüdüğümüzde baktım, Mehmet Fikri'nin : gelmedi bir de telefonlarla devletin başına
eşkıya etti bizi, Hüseyin'in :Çok tehlikeli adamsın, Hüseyin'in : Hendek'te senle anlaşma
yaptık, Mehmet Fikri'nin: Krize giriyorsun oğlum, vaktin mi geldi, niye böyle yapıyorsun,
Hüseyin'in : İşte sen böyle bir

adamla hiçbir iş olmaz, kırmadığın, kırmadığın insan bırakmadın, bu bir sivil hareket, bura
askerin hareketi değil, askerlik yapacaksan git askeriyede yap, Kuvayı Milliye bir barış
hareketidir. Bizim ordumuz var, askerimiz var, biz burada adam vurmak için burada
değiliz, adam öldürmek için burada değiliz, ^Meîöfîö^Fikri'nin: Deli misin lan,
Hüseyin'in : Çünkü Türkiye Cumhuriyetini w|rfek için^ j^rada değiliz, Türkiye

fi«, ,,\ ^.
Cumhuriyetini ilelebet payidar kalması için buradayız, Türkiye Cumhuriyetinin delinmiş
kurumlarını tamir etmek için buradayız, Bütün üyelerime söylüyorum Allah için
konuşuyorum, eğer suçîuysam anlaşmamda, Hendek anlaşmamızda eğer suçlu ben
olursam benim kanım sana helal, senin kanın bana heîai dedin. Mehmet Fikri'nin: Sen
suçlusun, ... şeklindeki konuşmalardan da anlaşılmaktadır.
Bu konuşmanın ; şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendi beyanı içeriğine göre 22
Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler sonrasında Kuvayı Milliye Derneği ile bağlantısını
zayıflattığı, 07 Eylül 2007 tarihinde de resmi olarak ayrıhdığı tarihten sonra yapıldığı , Kuvayı
Milliye Derneğinin Kadıköy ilçesindeki genel merkez binasında geçtiği, huzurda Mehmet
Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'den başka 12 kişinin daha olduğu
anlaşılmaktadır.Tartışmalanmn ise ; Mehmet Fikri KARADAĞ'm Ergenekon Terör Örgütünün
amaçlan doğrultusunda görünürdeki Kuvayı Milliye Derneğinin legal yapılanmasının tüm
imkanlarını kullanmasına karşın söz konusu genel seçimlerde beklediği neticeyi
sağlayamaması, bunun dışında Mersin ilindeki ölme, öldürülme ve öldürme ikazı ile yaptırdığı
yemin töreni, Derneğin Teşkilat Başkanı Hüseyin GÖRÜM'ün başında bordo bere ile kıydığı
Kuvva Nikahı ve sağına ve soluna alıp temsili olarak İsa ile Musa Peygamber olarak tanıttığı
kişiler ile birlikte yaptığı basın açıklaması görüntülerinin basında yer alıp vatandaşlardan tepki
alması, yukarıda silah ve örgütsel dokümanlar ile yakalandığı anlatılan Murat ÇAĞLAR'dan
sonra Dernek yapılanması hakkında soruşturma başlatılması olaylarından sonra işlevsiz
kaldığını düşündüğü derneğin legal yapılanmasını tasfiye etme düşüncesinden ve Hüseyin
GÖRÜM'ün buna karşı çıkmasından kaynaklandığı görüntülü konuşmanın tümünün
incelenmesinden anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı
gibi neredeyse askeri bir itaatle bağlı örgüt üyelerinin kendisine bu tartışmada olduğu gibi
karşı çıktıkları görülmemiştir. Bu nedenle de olayların gelişiminin kavranması açısından önem
verilen bu konuşmada Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAG'a ; Muzaffer TEKİN
tarafından tanıştınldıklanm, VKGB'nin kuruluşu aşamasında kendisinin Maltepe semtindeki
meşhur barakasına gelip gittiğini, Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal
olduğuna dair bir anlaşma yaptıklannı, buna karşılık kendisinin eroin kaçakçısı olarak
gösterilip VKGB oluşumundan uzaklaştınldığını, kutsal bir dava olarak gördüğü Kuvayı
Milliye Derneğinin kuruluşunda kendisinin büyük emeği olduğunu, ancak Mehmet Fikri
KARADAĞ'm derneğe gelen kişilere grup kurun, yer altına inin, şunu vur, bunu vur, kıralım,
keselim,para bulalım dediğini, bütün eylemlerde arka planda durup kendisini öne sürdüğünü,
Ankara'da kurulan Kuvva-i Milliye Derneğinin arkasında da Muzaffer TEKİN'in olduğunu,
başkanı olan Bekir ÖZTÜRK'ün kendisi gibi kukla olduğunu, telkinlerine uyan birisinin suç
işlemesi halinde kendisine yükleneceğini, nitekim Danıştay saldınsı ve Hrant DİNK'in
öldürülmesi olaylanndan sonra ortadan kaybolduğunu, bütün bu olaylardan sonra işin iç
yüzünü anladığını söylediği anlaşılmaktadır.
Nitekim , Danıştay Saldınsı davasının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen
26.07.2007 tarihli 14. celsesinde Tutuklu sanık Süleyman ESEN'in avukatı Mehmet ENER'in
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
yürütülen soruşturmanın (Girdap Operasyonu) belgelerinin istenmesi talebi üzerine , sanık
Alparslan ARSLAN bu saldırının Girdap Operasyonu ile bir ilgisinin olmadığını, Fetullah
GÜLEN'den özür dilediğini ve saygı ve sevgilerini sunduğunu, eğer yakalanmasaydı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, Aydın DOĞAN ve Şener ERUYGUR paşayı da
öldüreceğini beyan etmesinin , kendisinin VKGB ve dolayısı ile bu dernek aracılığı ile bağlantı
kurduğu kişiler ile ilgisinin kurulması ihtimaline karşı yargılamayı yönlendirecek beyanlarda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada ;
/
Alparslan ARSLAN'a ait (2) adet kartvizit elde edilmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN ile tanıştığını, kartının kendisinde
bulunduğunu beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in İstanbul Kadıköy ilçesindeki bürosundaki
aramada ;
(1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN 'a ait kartvizit,
(1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN, Av. Burhan GÜR ve Stj.
Av. Baran AKÇAN'a ait kartvizit, elde edilmiştir.
Muzaffer TEKİN, Avukat Alparslan ARSLAN'a ve Avukat arkadaşları Burhan
GÜR ve Baran AKÇAN'a ait kartvizitlerin kendisini ziyarete gelen Alparslan ARSLAN
tarafından verildiğini hatırladığını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN'ın İstanbul Kadıköy İlçesindeki Yeditepe Hukuk Bürosunda
yapılan aramada;
(1) adet ERGENEKON ibareli internetten alman (16) sayfa bilgisayar çıktısı doküman
geçirilmiştir. Dokümanın Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma
kapsamında ele geçen,örgütün yapısı ve işleyişini gösterir LOBİ ve ERGENEKON isimli
belgelerle aynı içerikli olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar bir internet çıktısı olsa da, olay tarihi itibariyle ancak konu ile ilgilenen
kişilerce ve tam mahiyetinden uzak şekilde bilinen ERGENEKON ANALİZ, YENİ
YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "LOBİ" isimli örgüt
dokümanlarından alıntılar yapılan bu internet çıktısının Alparslan ARSLAN'ın bilgisayarında
bulunmasının , kendisinin ilgi alanını gösterir dikkat çekici bir bulgu olduğu
değerlendirilmiştir.

Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün yapılan evinde yapılan aramada ;


Ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ;
" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da
öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna
çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet
Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç
ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.
Aşağıda Muzaffer TEKİN'in de hissedarı olduğu Doğuş Faktoring şirketi ile Alparslan
ARSLAN'ın bağlantısı anlatılacaktır.

İFADE İÇERİKLERİNE GÖRE KURULAN


BAĞLANTILAR
İdris ARLAN olayla ilgili vermiş olduğu 20.05.2006 tarihli ilk
ifadesinde özetle ;

Kendisinin, olay sonrası, oğlu Alparslan ARSLAN'ın yakın arkadaşı olan Teoman
EKŞİOĞLU ile telefonla görüştüğünü, daha önceden kendisinin de Alparslan ARSLAN'ın
cüzdanında resmini gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın yakalandığında üzerinden çıktığı
söylenen Ulusal Haber Kimlik Kartı ve Vata^lvej Koketler Güç Birliği Hareketi kartvizitini
sorduğujju^Teoman EKŞİOĞLU'nu#feen^isine c||p^dparslan ARSLAN'ın dört

beş aydır Ulusal Haber ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile irtibatı olduğunu,
demeğin genel başkanı Taner Ünal ile ve VKGB vasıtası ile Veli KÜÇÜK ve Muzaffer
TEKİN ile tanıştıklannı, hatta demeğin Adana,Mersin,İstanbul illerindeki toplantılanna
birlikte gittiklerini söylediğini, bunun da kendi kafasında bir takım şüphelere neden olduğunu,
oğlunun adı geçen demek ve şahıslann baskı ve tehdidi ile böyle bir cinayet işleyebileceğine
kanaat getirdiğini beyan etmiştir.
Salih KURTER ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm Danıştay saldmsı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin
gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına
evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin
dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse
bile yaşlı olduğun için evden dışan çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini
beyan etmiştir.
Teoman EKŞİOĞLU ifadesinde ;
İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'm bu gruplan
tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılanna birlikte değil de ayrı ayn
katıldıklannı kendisine söylediğini beyan etmiştir.
Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini
ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini,
bunun üzerine de kendisinin yukanda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde;
VKGBH Demeğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir demek olmaktan çok organize suç
örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Yargıtay üyelerine ateş eden Avukat
Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü,
şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta
bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını,
kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,
Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde
gördüğünü hatırladığını,
Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı
gibi olmadığını,
Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri
eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay
saldınsıyla ilgili olarak bu insanlann silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan
ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
Hüseyin GÖRÜM ifadesinde;
Alparslan ARSLAN'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH)
kurucusu Nihat GÜRKAN ile iyi tanıştığını ve onun aracılığı ile VKGBH demeğine gitmiş
olabileceğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesinin aksine Alparslan ARSLAN'm hiçbir
zaman kendisinin Maltepe'de bulunan konteynırma gelmediğini beyan etmiştir.

Muzaffer TEKİN ifadesinde;


Tam emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLA-NVVKGB'nin toplantısında görmüş
l
olabileceğini beyan etmiştir. / * v
Esra Feride GOKÇIMEN ifadesinde ;
02.04.2007 tarihinde Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan
GÜLALTAY ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında Esra Feride GÖKÇİMEN'in
şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle ;
Semih Tufan GÜLLALTAY'a ait olan Küçükyalı semtindeki binaya sık sık gelen
şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN
olduğunu, bu şahsı Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra
gazetelerden öğrendiğini, bu şahsın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına
çıktığım,orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak
Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve
Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün
gece geç saatlerde Veli KILIÇ'm kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300
74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle, sana söyleyeceğim isimleri
not al ve bunlan www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bir durum, bunlan bu
gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle uğraşmadığını
söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GULALTAY'm talimatıdır,o zaman bu
işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım"
dediğini, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70
numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında
Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'in kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar
yazdırarak bunlann parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmesi
istenen isimlerin ise ; Muzaffer TEKİN, Savaşan TOSUNOGLU, (Kuvayı Milliye
Kurucusu),Mahmut AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan Mahmut
isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren
Avukat Alparslan ARSLAN 'in bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o
dönemde adını bilmediğini, fotoğraflannı gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'm
yanma gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını beyan etmiştir.
Muzaffer GOKÇİMEN aynı soruşturma kapsamında şikayetçi sıfatı ile
verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle :
Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılannm Danıştay
cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, 2 tane Mahmut,
isimli kurucu üyenin siteden isminin silindiğini, Semih GULALTAY'm yanma Muzaffer
TEKİN, Alparslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip
gittiğini beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY 20.03.2008 tarihinde alman ifadesinde ;
Esra Feride GÖKÇİMEN'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin
alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden
alındığını, ifadede geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu,
Küçükyalı' da kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu,
www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını, bu
dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı olarak
bulunan KEMAL BUBLİŞ 'in ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in web tasarımcısı
olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin. bizzaiJEsra Feride GOKÇİMEN'e
internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, a$efk KEMA&ÖUBLİŞ' e söylemesini
a^
439
ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride GOKÇIMEN'in binaya gelip giden
kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu
platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride GOKÇIMEN'in kocası, ortağı
KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi
kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin
bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin
kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce
olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay içmeye
geldiğini, SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN'm da ara sıra
yanma geldiklerini, bunun dışında Esra Feride GOKÇIMEN'in ifadesinde ismi geçen başka bir
MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, ALPARSLAN
ARSLAN'ı tanımadığını ve yanma gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu,
MUZAFFER GOKÇIMEN'in ifadesinin de tamamen yalan ve iftiralarla dolu
olduğunu, belirttiği gibi Ulusal Birlik Komitesinin internet sitesinde komite kurucu üyeleri
olarak kendisi ve eşi ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in isimlerini kendisi veya diğer bir
arkadaşının koydurmadığını, aksine olayın yukarda anlattığı şekilde ESRA FERİDE
GÖKÇİMEN 'in kendisinden habersiz olarak bu listeyi internet sitesine koyması şeklinde
olduğunu, ayrıca MUZAFFER GOKÇIMEN'in ESRA GÖKÇİMEN'den biraz daha ileri
giderek ofisine gelip giden kişiler arasında ALPARSLAN ARSLAN'm da olduğunu
söylediğini, eğer ALPARSLAN ARSLAN'm internet sitesinde kurucu üye olarak görünüp
ofisine gelip gidiyorsa bunu ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in de söylemesinin gerektiğini,
internet sitesinde yer alan Ulusal Birlik Komitesi kurucu listesinin kendisine okunması üzerine,
bu kişilerin hepsinin kendi bürosuna gelip giden şahıslar olduğunu, hepsi ile siyasi bir birlik
içerisinde olamadığını, yine yukarıda anlattığı şekilde bu listeyi siteye kendisinin veya bizzat
talimat verdiği birisinin koymadığını, sitede liste ile ilgili kişilerin fotoğraflarının da konularak
yayınlandığını, listedeki kişilerden ESRA GOKÇIMEN'in fotoğraf istediğini kendisinin
sonradan öğrendiğini, listede Muzaffer TEKİN' in fotoğrafının bulunmadığını, diğer tüm
üyelerin fotoğrafı olduğu halde onun fotoğrafının bulunmamasının Muzaffer TEKİN ve
kendisinin haberinin olmadığını gösterdiğini, yine bu listede ALPARSLAN ARSLAN'm
fotoğraflı veya fotoğrafsız hiç bir kaydının bulunmadığını, bu kişilerin kendisi hakkında
yapmış oldukları bu iftiraların komplo olduğunu düşündüğünü, zaten bu iki kişinin de
dolandırıcılıktan sabıkalı ve halen de aynı dolandırıcılık suçundan arandıklarını, Esra Feride
GÖKÇİMEN'in akıl hastalığı tedavisi gördüğü yolunda raporların bulunduğunu bildiğini, bunu
da müdafisi aracılığı ile temin edip sunacağını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in hakkındaki bu
iftirasının nedenini kendi özel çabası ile araştırdığını, şahsın aynı zamanda Mehmet Fikri
KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneği ile ilgili internet sitesinde
ERKUT ERSOY' un yanında çalıştığını tespit ettiğini, zaten Esra'nın kendisini Kuvayı
Milliye'nin bir toplantısına çağırdığını, kendisinin de kabul etmediğini, Mehmet Fikri
KARADAĞ'I Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının bir toplantısında VELİ KÜÇÜK ile
yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, şu anda anlatamayacağı şekilde o dönemde lideri
bulunduğu partiyi ele geçirme veya kontrol atlına alma çabalarının olduğunu, kendisinin
bunlara fırsat vermediğini, aynı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün kendisinin de tanıdığı bir kısım
siyasetçilere kendisinin bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı şeklinde
beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi hareketin ele
geçirilemeyince yanma gönderilen Esra Feride GÖKÇİMEN ve kocası Muzaffer
GÖKÇİMEN'in iftiraları ile tutuklattınldığını düşündüğünü beyan etmiştir.
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair
açıklamalara ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm
düzenlenmesine önayak olduğu Azerbaycan ile ilgih/JtŞk""h%v^L gösterisinde Semih Tufan
GÜLALTAY, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ ve Veli
KÜÇÜK'ün birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflardan anlaşılmaktadır.
Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinin bu konu ile iîgili bölümünde özetle;
Semih Tufan GÜLALTAY'm ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın
BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir
görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre
GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa
görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane
verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde
ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'm yazmış olduğu kitapların çok
hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10
defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin
olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarmı,partinin genel başkanı olarak kendisini
lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç
defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar
herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında
birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahıslann hiçbirisini
hatırlamadığmı,ancak şahıslann kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını,
ilerleyen dönemde Semih Tufan'm ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından
engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olaylann kendisinden kaynaklandığını
ima etmeye çalıştığmı,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme
yazık" diyerek yanından aynldığmı ve bir daha görüşmediğini,
Ertuğral YILMAZ'ı Avrupa'da PKK'yla mücadele eden, çatışan, kahraman bir vatan
evladı olarak Muzaffer TEKİN'in tanıttığını, tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN'in
kendisine Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söylediğini ve şahıslann kendisini Kolordu
bahçesinde ziyaret ettiğini, şahıslarla oturup sohbet ettiklerini, burada Ertuğral YILMAZ'm
kendisine Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsettiğini, hatta Avrupa'da PKKTılann
uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttığını, başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer
TEKINTe birlikte Ertuğral YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittiğini, daha sonra
Ertuğral YILMAZ'm yurtdışına çıktığını, Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce
Ertuğral YILMAZ'ı cep telefonundan aradığını ve Berlin'de görüşmek istediğini söylediğini
ancak şahıs kendisine Almanya dışında olduğunu söylediğini, başkaca herhangi bir
görüşmelerinin olmadığını, Ertuğral YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN'in
telefonla kendisine Ertuğral YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söylediğini, vatansever bir
Türk evladının şehit edildiğini düşündüğünden üzüldüğünü, Ertuğral YILMAZ'ı PKK'yla
savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğü için resmi elbiseyle
Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer
TEKİN'in de orada olduğunu, hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğral YILMAZ'm köyüne
Muzaffer TEKİN ve Ertuğral YILMAZ'm akrabalanyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini,
oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını
gördüğünü, burada Atilla PEKERTe tanıştığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN tanık olarak alman ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını,
bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ce/a aldığını bildiğini, Hakkı
KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini beyan
etmiştir.
Gizli Tanık, kayda da alman ifadesinde özetle ;

Alparslan ARSLAN'ı tanıdığını, Veli KÜÇÜK ile bizzat görüştüklerini gördüğünü,


samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını bildiğini, Kuddusi OKKIR'm Alpaslan ARSLAN'm
dostu olduğunu, Alpaslan ARSLAN'm 2003 yılından itibaren Veli KÜÇÜK ve Muzaffer
TEKİN'e danışmadan hareket etmediğini ,Muzaffer TEKİN'in azmettirmesi, para vaadi ve
bombalan getirmesi ile Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldmlann yapıldığını,Alparslan
ARSLAN'm Danıştay Saldırısı öncesinde Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'den talimat
aldığını bildiğini beyan etmiştir.
Şüpheli İbrahim ÖZCAN 04.07.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili
bölümünde özet olarak;
"...Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde
birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra görüşmelerimiz
devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik yapıyordu. Beni
Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer TEKİN ve orada bulunan
Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Nedim isimli soyismini
bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini söyleyerek beni
Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden birkaç gün sonra
İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya gelmişlerdi. Bu
etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin Görüm bana Vanatsever
Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti. Hatta bunlanda Şile'ye götürdük.
Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR ve şu
anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay YILDIRIM ve Kuddusi OKKIR'la da
tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin GÖRÜM'ün akrabası olduğundan dolayı
tanıdığım Yasin GÖRÜM'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu bilmiyorum. Rasim GÖRÜM
Adapazannda kalıyor, İstanbula amcası olan Hüseyin GÖRÜM'ün yanma gelip gidiyordu.
İstanbulda bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin GÖRÜM'ün kiraladığını söylediği İstanbul
Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin
GÖRÜM burada zaman zaman toplantılar düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende
katıldım. Toplantılarda günlük konular, ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan
Vatansever Kuvvetler Güçbirliği hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi
olduğundan, destek olunması gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli
isimli dergi de orada bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara
hatırladığım kadanyla Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR, İsmail
PAKER, Yasin (Rasim) GÖRÜM, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve şu anda ismini
hatırlamadığım birçok kişi katılıyordu. O dönemde Rasim GÖRÜM Hüseyin GÖRÜM'ün
yanma sık gelip gittiğinden bu toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer
konulann yanında Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin
açılması konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin GÖRÜM veya Mehmet Fikri KARADAĞ'm
üstleneceğinden bahsediliyordu.
Alparslan ASLAN'ı Hüseyin GÖRÜM aracılığıyla tanıdım. Hüseyin GÖRÜM beni
Alparslan ASLAN'm Kadıköy'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan ARSLAN ile
eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan ASLAN'm Hüseyin GÖRÜM'ün avukatlığını
yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. .Hüseyin GÖRÜM Alparslan
ASLAN'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat^otarakatanıft^O zamanlar sözkonusu
olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlanma yafaamcı olabilicf jini söyledi. Alparslan
ASLAN'a vekaletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini
hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan
dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile mübaşir
ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir kısmını
bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben askere
gidebildim. Alparslan ARSLAN ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha oldu.
Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan
ARSLAN'm bürosuna götürdüm.
Alparslan ARSLAN'm Hüseyin GÖRÜM ile görüşmesine karşın Şile'de yapılan
etkinliğe veya Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe'deki toplantılarına katıldığını hatırlamıyorum.
Ancak 3-4 kez Alparslan ARSLAN'ı Muzeffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda gördüm.
Muzaffer ile Alparslan'ın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi konusunda konuştuklarını
duydum. Konuşmalann içeriği de bu harekete yardımcı olunması gerektiği, bu hareketin bir
yayını olan Türkeli dergisinin İstanbul'da dağıtılmasına yardımcı olunması gibi konulardı.
Muzaffer TEKİN'in bürosunda ayn bir bölümde bazen gizli toplantılarda yapılıyordu. Bu
toplantılara beni almazlardı. Genelde Muzeffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri
KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ayrı bir yerde konuşurlardı. Ne konuştuklanm
bilmiyorum.
Alparslan ARSLAN'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN'in hissedan olduğu Doğuş
Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını sonradan basından öğrendim.
Sorulması üzerine; Muzaffer TEKİN ile benim Yasin olarak tanıdığım Rasim GÖRÜM
tanışıyor ve görüşüyorlardı. Zaten 8-10 defa Maltepedeki toplantılarda bir araya gelmişlerdi.
Karşılıklı konuştuklanna da şahit oldum .
İstanbulda Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi ile Kuvayı Milliye Derneğini kurduk.
Ben fiilen derneğin kuruluş aşamasında bulundum ancak resmi olarak kurucu üye değilim.
Yasin olarak bildiğim Rasim GÖRÜM de Kuvayi Milliyenin Kadıköy'deki binasına gelip
gidiyordu.
Sorulması üzerine ; Rasim GÖRÜM ile Muzaffer TEKİN'in birbirlerini tammadıklan
şeklindeki beyanlar doğru değildir. Kendilerini defalarca bir arada gördüm. Konuştuklanna
şahit oldum. Birlikte fotoğraflan da vardır...." Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheliler Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR benzer
ifadelerinde ;
Bir dönem Kuvayı Milliye Derneğinde faaliyette bulunduklannı, dernekte bulunduklan
süre içerisinde Yasin ( Rasim) GÖRÜM isimli Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olan bir kişiden,
İstanbul dışında bir yerde yaşadığından, derneğe gelip gideceğinden bahsedildiğim
duyduklarım beyan etmişlerdir.

Osman YILDIRIM tanık olarak alman ifadesinde


Kendisinin katılmadığı Danıştay saldınsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza
aldığını, adaletin yerini bulması için gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet
ENER'in kendisi ile ilgili tevsi tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat
talebinin reddine mahkemece karar verilmesi üzerine kendisine de soru sorulmayınca bu
olaylan tanık sıfatıyla anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalannı
kendisine Muzaffer TEKİN'in verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün o toplantıda olmadığını, ancak
kendisinin Veli KÜÇÜK'le Alparslan ARSLAN'm Üsküdar'da Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde buluştuklanm bildiğini, zapan-zaman kendisinin de yanlannda
bulunduğunu beyan etmiştir. ,/^ % '! %
\j.
■* \*

tA\
#e»fil f~\

fg.MMh^^ ^
:
^\
Birbirlerinden habersiz olarak ifadeleri alman,gerek ifadelerinin tarihi gerekse
soruşturma evrakmdaki kısıtlama kararma göre birbirlerinin ifadelerini öğrenmeleri mümkün
görülmeyen her iki tanığın , Alparslan ARSLAN ve Veli KÜÇÜK'ün Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde buluştukları, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un da söz konusu çay
bahçesine gittiği şeklindeki beyanlannm Alparslan ARSLAN ile Veli KÜÇÜK'ün geçmişe
dayanan bağlantısı bulunduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.

Osman YILDIRIM'm ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş


özeti bütün bu açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi
amacı ile aşağıda tekrar yazılmıştır.

29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu,


Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un
tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam
vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm
arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500
metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan
ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay
YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in
burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat
ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin,
attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını
alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla
götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye
harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve
Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci
bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAGIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el
bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO
Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da
görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan
ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti
giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını
ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldmsmdan Mahkemenin kendisine ceza
verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldınya da katılmadığı halde
Mahkemenin ceza verdiğini,
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını,
Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın
eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜKTe eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden
iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el
bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklannı kendisinin bilmediğini, bombalann kendisine
teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde
bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK,
Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını, Veli
KÜÇÜK'ün bombalann teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar
karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmagff eyİemîrîfcsieklif ettiğini, kendisinin
zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan
tanışıklığının olduğunu,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az
bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el
bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el
bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir
semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini beyan etmiştir.
Cumhuriyet Gazetesine atılan bombanın kafile numarasının Ümraniye ilçesinde ele
geçenler ile aynı olması, Ümraniye ilçesinde ele geçen bombalar ile Oktay YILDIRIM'm
ilgisinin yukanda açıklanan beyanlar ile de desteklenen parmak izi maddi delili ile sabit
olması, Muzaffer TEKİN'in de Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantısının hem yukanda
yazılı beyanlar, hem de ilgili bölümlerindeki açıklamalar ile anlaşılması karşısında Osman
YILDIRIM'm "Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Muzaffer TEKİN tarafından Ataşehir
semtindeki toplantıda verildiği,bu toplantıda Oktay YILDIRIM'm da hazır bulunduğu "
şeklindeki beyanı mücerret bir suç isnadı olarak görülmemiş,soruşturma kapsamı ve maddi
deliller ile örtüştüğünden itibar edilmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.

OSMAN YILDIRIM'IN BEYANINDA, MUZAFFER TEKİN'İN


KORUMALIĞINI YAPTIĞINI,KENDİSİNE ATAŞEHİR SEMTİNDE
CUMHURİYET GAZETESİNE ATILACAK BOMBALARIN VERİLDİĞİ
TOPLANTIDA DA BULUNDUĞUNU SÖYLEDİĞİ KİŞİ HAKKINDAKİ
SORUŞTURMA;

Danıştay saldırısı olayının sanığı Osman YILDIRIM'm tanık olarak alman ifadelerinin
konu ile ilgili bölümü aşağıda özetlenmiştir.
Arkadaşı Alparslan ARSLAN'm ismini bilmediği bir kişi ile gelerek kendisini
Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede bulunan dubleks villalardan oluşan bir site
içersindeki villaya götürdüğünü, orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay
YILDIRIM, kendisini arabayla alan şahıs ve tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu,bu evde
Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşlarının kaldığını, burada Muzaffer TEKİN'in
yanında koruması olarak gezen kişiye diğer odadan 3 adet el bombası getirmesini söylediğini,
bu kişinin de talimat üzerine diğer odadan 3 adet el bombası getirip masaya koyduğunu,
Muzaffer TEKİN'in kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse
ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin
attırdığın kişilere ne kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinin de (2) iki adet el
bombasını alıp cebine koyduğunu, bir (1) tanesini de Alparslan'ın alarak çantasına koyduğunu
beyan etmiştir.
Bu beyan üzerine soruşturma kapsamındaki şüphelilerin fotoğrafları ile yapılan
aramalarda elde edilen diğer fotoğraflar temin edilip Osman YILDIRIM'dan kendi
beyanındaki gibi Muzaffer TEKİN'in talimatı ile el bombalarını getiren kişinin, fotoğraflardan
teşhisi istenilmiştir.

Osman YILDIRIM'a yaptırılan ifadeli teşhis işleminde aynısı ile ;


"Bana gösterilen fotoğrafların tamamını incelediğimde Cumhuriyet Gazetesine atılan
bombalann bana İstanbul Ataşehirde bir evde Muzaffer TEKİN tarafından teslimi sırasında
Muzaffer TEKİN'in "Oğlum diğer odadan git bombalan getir" demesi üzerine 3 adet bomba
bu kişi tarafından getirildi, bu şahsın adını bilmiyorum ancak ikisini benim aldığım birisini ise
Alparslan ARSLAN'm aldığı bombalan getiren genç^^yişîaft^ birisi olup, fotoğraflann
tamamında görülmektedir. Bu şahıs üzerinde açık/fenl: ceket huJıfcıan siyah sıfır yaka bir
^^-"~~^\ v °> „„ / <î^î'« «joi. *4 __—-—— ■}

«s£^—-—:—' / //■%//v % t-» <* ">^»^\ S^ıir s ^""^ /


kıyafet bulunan kişi olup 21 sıra numaralı fotoğrafta tek başına gözüken kişidir. Diğer
fotoğrafların tamamında da bu şahıs bulunmaktadır. Örnek olarak 7 sıra numaralı fotoğrafta iş
adamı Kuddisi OKUR'un ayakta durduğu sırada sağ tarafında oturan kişi, 14 sıra numarası
verilen fotoğrafta sol köşede gözüken açık renk takım elbiseli ve sıfır yaka siyah tişört giymiş
kişidir." şeklinde beyanda bulunarak şüpheli Rasim GÖRÜM'ü fotoğrafından teşhis etmiştir.

Şüpheli Rasim (Yasin) GÖRÜM ifadesinde özetle ;


soruşturma kapsamındaki kişilerden Yusuf GÖRÜM ve Hüseyin GÖRÜM'ün amcası
olduğunu, Raif GÖRÜM'ün ise amcasının oğlu olduğunu, Mehmet Fikri KARADAG'm babası
Enver GÖRÜM ameliyat olduğunda amcası Hüseyin GÖRÜM ile birlikte Hendek'teki
evlerine ziyarete geldiğini, orada tanıdığını, Kahraman ŞAHİN'i yüz yüze hiç görmediğini,
ancak Kahraman ŞAHİN'in kendisin bir kaç kez telefonla arayarak "Neden amcası olan
Hüseyin GÖRÜMÜN'ün yanma gelmediğini, neden arayıp sormadığını" söylediğini,
kendisinin "Ben de amcasını arayıp aramayacağını kendisinden öğrenmeyeceğini" söylediğini,
kendisinin telefonunu Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini, halası Türkan GÖRÜM'ün
kendisini kimin olduğunu söylemediği bir sünnet düğününe çağırdığını, şu anda askerde olan
diğer bir amcasının oğlu Özgür GÖRÜM'ün de geleceğini söylediğini, Özgür ve Türkan olmak
üzere Şile'ye gittiklerini, Burada Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm da bulunduğunu
gördüğünü, diğer kişileri ise tanımadığını, bu kişilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'I daha
sonra Hüseyin GÖRÜM'le babasını ziyarete gelince tanıdığını, ancak o toplantıda olduğunu,
burada da yemek yenilip bir mezarın başında dua edildiğini, sünnet elbisesi giymiş bir
çocuğun da bulunduğunu , sonra da geri dönüldüğünü, bu etkinlikten bir kaç ay sonra
Maltepe'deki şirket bürosuna gittiğinde Hüseyin GÖRÜM'ün kalabalık bir grup ile
kurufasülye pilav yediğini gördüğünü, Daha doğrusu toplantının bittiğini, sonuna gittiğini ve
fotoğraf çekilmekte olduğunu, fotoğrafa dahil olduğunu, kişilerin ne amaçla oraya geldiğini
Hüseyin GÖRÜM'e sorduğunda "kurufasülyesi meşhur olan bir yer olduğunu oradan getirterek
arkadaşlarıyla birlikte yediklerini" söylediğini, Bu toplantıda tanıdığı kişilerin İbrahim
ÖZCAN ve Hüseyin GÖRÜM olduğunu,
Muzaffer TEKİN'i tanımadığını, bahsettiği Şile gezisinde aynı ortamda bulunduğu
fotoğraflardan da görülmekte olduğunu, o tarihte kendisini tanımadığını, bu gezide de
tanıştınlmadıklarmı, daha sonra bu kişinin soruşturma kapsamında geçince gazetede
fotoğrafları çıktığını ve o zaman bu kişi ile birlikte fotoğraf çekildiğini hatırladığını, ancak
kendisi ile hiç bir zaman telefon ile veya yüzyüze görüşmediklerini, hakkında bu şekilde
beyan ve teşhiste bulunan Osman YILDIRIM'ı da tanımadığını, yaklaşık 3 yıldır İstanbul'a hiç
gelmediğini, Ataşehir semtinin nerede olduğunu dahi bilmediğini, hakkındaki bu beyanın
tamamen bir iftira olduğunu, Ergenekon terör örgütünü bilmediğini, üyesi olmadığını, Osman
YILDIRIM'm iddia ettiği gibi Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan Muzzafer TEKİN'in
talimatıyla vermediğini savunmuştur.
Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul'daki binasına atılan el bombasının, şüpheli Oktay
YILDIRIM'm kasasında parmak izlerinin bulunduğu Ümraniye ilçesinde ele geçen kasa
içerisindeki el bombalan ile aynı kafile numarasından olması, tanık Osman YILDIRIM'm buna
uygun şekilde söz konusu eylemin planlandığı toplantıda Oktay YILDIRIM'm da
bulunduğunu beyan etmesi, Cumhuriyet Gazetisi binasının bombalanması eyleminin tanık
Osman YILDIRIM'm beyanındaki Muzaffer TEKİN'in kendisine el bombalan verilirken
"Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun"
sözlerine uygun şekilde gerçekleştiğinin anlaşılması, şüpheli Muzaffer TEKİN'i tanımadığını
beyan etmesine karşılık örgütsel bir etkinlik olan Şile ve Maltete toplantılannda Muzaffer
TEKİN ile aynı fotoğraf karesinde yer alması dikkate alındığında, tanık Osman YILDIRIM'm
beyanlannm gerçekleşen maddi olaylar ile uyumlu buJoaadöğa^S^^^irilmiştir.
Danıştay saldırısı sanığı Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0532 6713439 nolu
GSM hattının 01.01.2000 den günümüze kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj
gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde;
Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35
Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2
Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11
İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 kez, görüştüğünün
tespit edildiği belirtilmiştir.
Yasin GÖRÜM'ün kullanmakta olduğu 0 538 560 58 98 nolu GSM hattının 01.01.2000
tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm
yapılan analizinde, aynı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan:
Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 546 647 82 83 nolu GSM hattı ile 3
Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 537 375 53 10 nolu GSM hattı ile 2
Yusuf GÖRÜM' ün kullandığı 0 536 271 66 92 nolu GSM hattı ile 73 kez
görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.
Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0537 3755310 nolu GSM hattının 01.01.2000
tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm
kolluk tarafından yapılan analizinde;
Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 8
Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0546 6478283 nolu GSM hattının 01.01.2000
tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm
kolluk tarafından yapılan analizinde de ;
Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 12 kez
görüşme yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Sadece bu tespitlerin de şüphelinin Kahraman ŞAHİN ve Kuvayı Milliye Dereneği ile
ilgisinin bulunmadığı, Kahraman ŞAHİN'in kendisini birkaç kez aradığı şeklindeki
savunmasının aksini gösterdiği anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Yusuf GÖRÜM'ün şüphelinin amcası, Raif GÖRÜM'ün şüphelinin
amcasının oğlu, İbrahim CİNGİ'nin şüphelinin Danıştay saldınsı olayında Alparslan ASLAN
ile bağlantısı nedeni ile gözaltına alınarak serbest bırakılan amcası Hüseyin GÖRÜM'ü beyanı
içeriğine göre kendisini Muzaffer TEKİN ile tanıştıran kişi ve Muzaffer TEKİN'in ise şüpheli
ile Şile ve Maltepe toplantılanndaki fotoğraflarda aynı karede yer alan, Cumhuriyet Gazetesi
binasına el bombalan atılması eylemlerini planlayan ve kendisine el bombalanm getirmesi
talimatını verdiği iddia edilen kişi, Alparslan ARSLAN'm da söz konusu toplantıya katıldığı,
hatta şüpheli tarafından getirilen 3 adet el bombasını aldığı iddia edilen kişi olduğu, bunlann
yanında Osman YILDIRIM'm yukanda yazılı beyanı dikkate alındığında, şüphelinin Alparslan
ASLAN ve Osman YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in de hazır bulunduğu Ataşehir
toplantısına katılmış olduğu değerlendirilmiştir.
Şüphelinin Muzaffer TEKİN ile tanışmadığı şeklindeki savunması, gerek Muzaffer
TEKİN,gerekse kendisinden sonraki tarihlerde yakalanıp ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olmak suçundan tutuklanan İbrahim ÖZCAN'm beyanı ile çürütülmüştür. Yine aynı
kapsamdaki Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR'm beyanlan da şüphelinin
savunmasını çürütür niteliktedir.Bu beyanlar aşağıda özetlenecektir.

ALPARSLAN ARSLAN'IN TANIK OLARAK ALINAN İFADESİNDEKİ;


ARKARA'DA TARKAN TOPER İSİMLİ BİR ARKADAŞININ BULUNDUĞU BEYANI
ÜZERİNE YAPILAN TESPİTLER

Alparslan ARSLAN kollukta alman ifadesM^ konu Üe'^gili bölümünde ;


ff *• v 'T5 •% V
:
î C) "• ^.-~-...% --^Jı %
'"• t //'""'*% \ #*"*- f.
"....Danıştay 2. Daire başkanının arabasını tespit amacıyla bir süre bekledim. Ancak
Başkan çıkmadı bu nedenle arabayı tespit edemedim. Arabanın yanma gittim ve şahıslan
alarak otele götürdüm. Benim okuldan arkadaşım olan Serkan TOKER'in abisi Tarkan
TOKER'i telefonla aradım. Ankara'ya geldiğimi söyledim. Kendiside bana gel seni misafir
edeyim dedi. Bende Tarık TOKER'in işyerine gittim. Bir süre burada kaldım. Daha sonra
Çankaya Celal Bayar bulvan üzerinde bulunan OPET petrol un karşında iken Osman
YILDIRIM beni telefonla aradı. Buluşmak istediğini söyledi bende bulunduğum yeri tarif
ettim. Yaklaşık iki saat sonra geldi. Ben biraz kızdım küstü bana, neden benim hiçbir şeyden
haberim yok dedi. Bende kendisine senden bir şey olmaz dedim. Daha sonra kendisi İstanbul'a
dönmek istedi. Daha sonra çocuklar Osman YILDIRIM 'ı ikna ettiler arabaya bindi birlikte
otele döndük. Tarkan TOKER beni telefonla aradı ne yaptın bende gezdim. havadan sudan
konuştuk daha sonra otele döndüm. Sabaha kadar otelde kaldım..." şeklinde beyanda
bulunmuştur.
Kendisine 16 MAYIS 2006 tarihinde 02:00-09:37-10:40-10:43-10:46-10:48-
11:1912:12-12:53-12:57-16:05-16:06 ve 178:50 saatleri arasında Elif isimli şahsa göndirdiği "
TARKAN İŞİNİZE YARAR MI", " BEKLİYORUM", "BİR EKSİĞİN VAR MI", "İÇERDE
Mİ DIŞARDA MI", " EKSİĞİN VAR MI", "BİLMİYORUM YOLCUYU
GÖRMELİMİYDİM", "YANLIŞ MI DOĞRU MU", "AKŞAM YOLCUNUN", "UYGUN
YER Mİ", "UYGUN GALİBA", "NEYİ EKSİK YAPIYORUM", "İÇERDEMİ", "YOLDA O
ZAMAN", "TEKRAR DÖNMEK İÇİN GELEYİM Mİ" şeklindeki mesajlann sorulması
üzerine;
Mesaj çektiği Elifin kız kardeşi olduğunu, şaka mahiyetinde bu tür mesajlaşmalannm
olduğunu beyan etmiştir.

Tanık Zihni ÇAKIR;


C.başsavcılığımızda alman ifadesinin konu ile ilgili bölümünde ; Bir Numara olarak
bildiği şahsı VKGBH genel başkanı Taner ÜNAL'm yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın
Ülkü Ocaklan yönetiminde olduğunu, avukat olan İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile
irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir
Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve
avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde gördüğünü, aynca 28 Şubat sürecinde
Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın etkinliklerini ve nerelere nüfuz
edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir.

Tarkan TOPER ifadesinde ;

Kendisinin Ankara'da Avukatlık yaptığını, kardeşi Serkan TOPER ise İstanbul'da


Avukatlık yaptığını, Alparslan ARSLAN'm kardeşi Serkan TOPER'in okul arkadaşı olduğunu,
kardeşi Serkan TOPER'in şu anda bekar olup. okuldan arkadaşı olan Avukat Burhan GÜR ile
birlikte Kadıköy'de ikamet ettiğini, Burhan GÜR'ün Alparslan ARSLAN'm ile aynı hukuk
bürosunda avukatlık yaptığını, kendisinin Alparslan ARSLAN'ı bir iki defa kardeşi Serkan
TOPER'in ev arkadaşı olan Avukat Burhan GÜRÜ ziyaretinde bürosunda gördüğünü, bunun
dışında samimi olmadıklannı,
Alparslan ARSLAN'm 16.05.2006 günü saat 13.00-14-00 sıralannda kendisini gizli
numaradan aradığını, Ankara'da olduğunu ve ziyaretine gelmek istediğini söyleyerek,
bürosunun adresini sorduğunu, kendisinin de adresi tarif ettiğini, yalnız olarak büroya
geldiğini, kendisine duruşma için mi geldiğini sorduğunu, onun ise "sayılır" şeklinde bir cevap
vererek gelme sebebini açıklamak istemediğini, "bazı ^rilşmelerim var" diyerek konuyu
kapattığını, kendisini durgun ve yorgun gördüğ^nü^-^nuşmaİa^rjiin bile isteksiz olduğunu,
kendisine yorgunluğunun ve durgun göriinümünü^stebebini sotdjjunu, yoldan geldiğini ve

^—\ AAJZ'^^İ ^ Ol ^— T
yorgun olduğu şeklinde cevap verdiğini, bir veya bir buçuk saat kadar büroda kaldıktan sonra,
"Benim yapacak işlerim var: işim biterse İstanbul'a giderim, bitmezse Ankara'da kalırım"
diyerek ayrıldığını, mesai bitimi kendisiyle yeteri kadar ilgilenemediği için merak ettiğini,
kardeşi Serkan TOPER'i telefonla arayarak Alparslan ARSLAN'm yanma geldiğini, ancak
telefon numarasının olmadığını, kendisine yemek falan da söyleyemediğini, ağırlayamadığmı
söyleyerek telefonunu aldığını, daha sonra cep telefonundan Alparslan ARSIAN'ı arayarak
Ankara'dan ayrılıp ayrılmadığını sorduğunu, kendisininde, işininbitmediğini, Ankara'da
kalacağını söylediğini, kendisine birlikte yemek yemeyi teklif ederek yer tarif ettiğini,
buluşarak yemek yiyecekleri yere hareket ettiklerini, Yıldız semtine vardıklarında yemek
yiyecek durumda olmadığını, yorgun olduğunu, midesinin ağrıdığını ve gidip dinlenmek
istediğini söylediğini, kendisine kalacak yerinin olup olmadığını sorduğunu, onun da
arkadaşlarında kalacağını söyleyerek kendisini arabasının olduğu yere bırakmasını istediğini,
bunun üzerine kendisini arabasına park ettiğini söylediği Kocatepe Otoparkına götürüp
bıraktığını ve burada saat 21:00 sıralarında ayrıldıklarını, bundan sonra Alparslan ARSLAN
ile herhangi bir görüşme yapmadığını, Danıştay saldırısını 17.05.2006 günüs aat 11 30
sıralarında bürosuna geldiğinde televizyondan öğrendiğini beyan etmiştir.
Tanık Zihni ÇAKIR yukarıda da yazılı olduğu gibi, Ergenekon Terör Örgütünün sivil
toplum kuruluşlan alanındaki bir yapılanması olan VKGBH'nin genel başkanı olan Taner
ÜNAL ile Tarkan TOPER'in, bu hareketi yönlendirdiği iddia edilen kimliği belirsiz kişi ile
görüştüklerini beyan etmektedir.
Alparslan ARSLAN'm, tam da Danıştay Saldırısı eyleminden önce Tarkan TOPER ile
görüşmüş olması soruşturmada açıklığa kavuşturulamamış ise de, dikkati çeken şüpheli bir
durum olarak Mehkemenin dikkatine sunulmuştur.

DOĞUŞ FAKTORİNG BAĞLANTISI


Soruşturma kapsamında yapılan araştırmalarda ; Danıştay Saldırısı eylemine
katıldığından bahisle hakkında dava açılan , yargılama sonucunda ise hakkında beraat kararı
verilen Ayhan PARLAK'm, Muzaffer TEKİN ile birlikte Doğuş Faktoring şirketinin
hissedarları olduğu, Ayhan PARLAK'm ayrıca Almanya'da öldürülen Ertuğrul YILMAZ'm'
akrabası olduğu tespit edilmiştir.
Alparslan ARSLAN'm bu şirketin avukatlığını yaptığı tespit edilmiş, ifadesinde Ayhan
PARLAK'm avukatlığını yaptığı şirketin hissedarı olduğunu söyleyerek bu hususu teyit
etmiştir.
Ayhan PARLAK ise, kendisinin Doğuş Faktoring'le ortaklık mahiyetinde bir ilişkisi
olmadığını, Doğuş Faktoring Yönetim kurulu başkanı Ahmet ÇEKELKIRAN'm arkadaşı
olduğunu,kendisini zaman zaman ziyarete gittiğini,kendisinin Doğuş Faktoringle herhangi bir
ilişkisi olmadığını, Alparslan ARSLAN'm beyanının iş konularda davalarına bakması ile ilgili
olduğunu beyan etmiştir.
Yapılan soruşturmada ise, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının 29.03.2004 tarih ve 2004/668 Hz. Sayılı iddianamesi ile Ayhan PARLAK ve 8
arkadaşı hakkında dava açıldığı, Ayhan PARLAK için özetle ; daha önce Ertuğrul YILMAZ
tarafından oluşturularak yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün yöneticiliğini üstlendiğinden,
örgüt elemanlarını etrafına toplayıp örgütü toparladığından, Doğuş Factoring kapsamında
birtakım para hareketlerini yönlendirdiğinden, gasp ve kasten adam yaralama suçlarına
azmettirdiğinden ,6136 sayılı yasaya muhalefet ettiğinden bahisle eylemlerine uyan kanun
maddeleri uyarınca cezalandırılması istendiği, davaıpa-'-fetan^ İstanbul 13.Ağır Ceza
Mahkemesinin (CMK 250.Maddesi ile Görevli) 2004^9 Esas N^Wılı dosyasında derdest
aşamada bulunduğu anlaşılmıştır.

\ffidpğfı^^
Muzaffer TEKİN , Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını
yaptığım Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında
bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'ın şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan
etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evinde yapılan aramada ele geçen ve 72 rakamı ile
numaralandırılan el yazması dokümanda ;
" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da
öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna
çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet
Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç
ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalarda ismi geçen Almanya'da silahlı saldın sonucu öldürülen ve
uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm İstanbul Kadıköy'de yapılan
cenazesine Muzaffer TEKİN ile birlikte Mehmet Fikri KARADAĞ'm resmi üniforması ile
katıldığı, ayrıca bu törende Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve çıkar amaçlı suç
örgütü kurmak suçundan hüküm giyen Sedat PEKER'in kardeşi ve birçok adammm da hazır
bulunduğu, bu törene ait görüntülerin incelenmesinde Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER,
Sedat PEKER'in adamlarından olduğu iddia edilen Mecnun ODYAKMAZ, Boğaç Kaan
MURATHAN, Mete Can KURT, Olgun PEKER ve Sedat PEKER'in avukatlanndan Turgay
ÖZDAĞAN'm, bunlann yanı sıra Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu bilinen hatta Danıştay
saldınsmda gözaltına alınıp iddianame düzenlenen, dava sonucu ise hakkında beraat karan
verilen Ayhan PARLAK'm da görüntüleri bulunduğu belirtilmiştir.
Alparslan ARSLAN, Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç kez Muzaffer TEKİN'in
bürosunda gördüğünü beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM ise, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann kendisine teslim
edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde
bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK,
Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını beyan
etmiştir.
Bütün bu açıklamalar ile Alparslan ARSLAN'ın , Muzaffer TEKİN ve Ayhan
PARLAK'm hissedar olduğu, Ertuğrul YILMAZ'm ise yakını Ayhan PARLAK vasıtası ile
ilgili bulunduğu belirtilen bu şirketin avukatlığını yapmasının, avukatlığını yaptığı bu şirket
ile bağlantılı Ertuğrul YILMAZ'm ise Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi
Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri ile Sedat PEKER gibi Ergenekon Terör Örgütü Üyesi ile
bağlantılan, aynca Osman YILDIRIM'm beyanı değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütü
yönetici ve üyeleri ile bağlantısının tanışıklıktan öteye geçmediği şeklindeki savunmasının
aksini gösterdiği değerlendirilmiştir.

VELİ KÜÇÜK'ÜN, ALPARSLAN ARSLAN'IN


İKİNCİ VERDİĞİ İFADE ÖNCESİ SAYGI ÖZTÜRK İLE
YAPTIĞI RÖPORTAJ ;

Gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Danıştay Saldmsı sonrası Veli KÜÇÜK'ün samk Alparslan
ARSLAN ile irtibatı olduğu yönünde basında haberlerin yer alması sonrası Veli KÜÇÜK ile
23.05.2006 tarihinde röportaj yapmıştır.
Veli KÜÇÜK röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç
defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAJLolarak bildiğini, eski subay olduğunu da
sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak/f|ıîdiği Nra^affer TEKİN'in intihara kalkıştığının
basında yer aldığını, bu şekilde intihar^in&yacağırfiv^^r subaysa tabancasını

/ -^y—^^^* 450 1 •* V ■• j-jfh<^ ,?ı \ ^7


çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne
kadar olan intiharların böyle olmadığını" söylemiştir.
Bu röportajın yayınlanmasından sonra Alparslan ARSLAN 26.06.2006 tarihinde tekrar
ifade vermek istediğini cezaevi yönetimine bildirmesi üzerine Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığında alman ifadesinde ; " kendisinin liderinin Süleyman ESEN olduğunu, gerekli
açıklamaları kendisinin yapacağını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan da Süleyman
ESEN'den aldığını, Süleyman ESEN ile beraber dini içerikli sohbetler yapmak için Salih
KURTER'in evine gittiklerini " beyan etmiştir.
Alparsalan ARSLAN yargılama aşamasında duruşmada ise ; "Olaylardan Süleyman
ESEN'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim.
Süleyman ESEN'in yapısı zaten bu işlere göre değildir. Saf birisidir. Bu konuda avukatımın
verdiği dilekçelerden bir tanesini size ibraz ediyorum" demiştir.
Sözü edilen röportajın yayınlanmasına kadar Alparslan ARSLAN'm alman kolluk ve
C.savcılığı ifadelerinde kendisini kimsenin azmettirmediğini beyan etmesine rağmen, Veli
KÜÇÜK'ün " Muzaffer TEKİN'i Süleyman olarak tanıyorum " şeklindeki sözlerinden sonra ,
soruşturmanın önceki aşamalarında hiç adı geçmeyen Süleyman ESEN'in adını vermesi dikkat
çekici bir husus olarak Mahkemenin taktirine sunulmuştur.
Bu husus, Alparslan ARSLAN'm cezaevinde de Ergenekon Terör Örgütü ile
bağlantısını sürdürdüğünü, aldığı mesaj yada talimat gereği bu şekil bir hareket tarzı
izlediğini, ancak bir beyanı ile tutuklanan arkadaşının durumunu görüp pişmanlık duyarak
ifadesinden döndüğü şeklinde yorumlanmıştır.
Söz konusu röportajın diğer kısımları da dikkate değerdir.
Veli KÜÇÜK , Danıştay saldırısı ile ilgili komplo teorisi üretmeye gerek olmadığını,
her şeyin elde olduğunu, her şeyin çözülmesi gerektiğini, saldın yapan şahsın yakalandığını,
bu nedenle olayı genişletip iyice karmaşık hale getirilmesini uygun bulmadığını, olaya
bakıldığında eylemi gerçekleştiren şahsın deli, şuursuz ve psikopat birisi olduğunu, televizyon
ve gazetelerde yapılan yorumlann komplo teorileri olduğunu, olayı yapan şahsın sorgulayın
her şeye ulaşılabileceğini, komplo teorileri geliştirip ortamı germenin ve şunla görüşmüş,
şunla buluşmuş demenin sırası olmadığını, olayın arkasında Kızılelmacılar var
dendiğini,bunun nereden çıktığını anlamadığını beyan etmiştir.
Mesleki geçmişinde sorumlu düzeyde Adli Kolluk görevi yaptığı bilinen Veli
KÜÇÜK'ün bu ölçekteki bir eylemin bir kişi tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmesinin çok
zor olduğunu, eylemi yapan kişinin ortaya çıkan birtakım irtibatlannm tesadüf veya önemsiz
gibi görülmeyip en ince aynntısma kadar araştmlıp soruşturulması gerektiğini en iyi bilecek
kişilerden biri olduğu kuşkusuzdur.
Veli KÜÇÜK'ün bunun aksine, ısrarla olayı yapan şahsın yakalandığını, şahsın
konuşturularak söylediklerinin doğruluğunun araştmlmasıyla olayın ortaya çıkanlabileceğini
beyan etmesinin, soruşturmanın Alpaslan ARSLAN'm beyanlanna esas alınıp yürütülerek,
Alparslan ARSLAN'm nihayetinde kendisine ulaşacak olan bağlantılannm ortaya
çıkartılamaması, yine Alparslan ARSLAN için deli, şuursuz ve psikopat olduğu sözleri ile , bu
nitelikteki birisinin eyleminin geniş çaplı bir organizasyon dahilinde olamayacağını ihsas
etmesinin yönlendirme ve soruşturmanın doğru noktaya gitmesini önleme amacını taşıdığı
değerlendirilmiştir.
Veli KÜÇÜK'ün Alparslan ARSLAN hakkındaki bu değerlendirmesi doğru kabul edilse bile ,
Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanlanndan olan "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde
"Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden
yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle banşık olmayan, aradığını bulamamış
yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." kuralına aykın olmadığı görülmektedir. Ergenekon Terör
Örgütünün ana dokümanı olanjkgeöekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun,
kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok
sakıncalıdır" yazılıdır.
Veli KÜÇÜK'ün röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini
birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAN olarak bildiğini, eski subay
olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak bildiği Muzaffer TEKİN'in intihara
kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını
çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar
olan intiharlann böyle olmadığını" söyleyerek, bu örgüt prensibine uygun Muzaffer TEKİN'i
sahiplenmediği, ayrıca eyleminin de başarısız olduğu mesajını vermeyi amaçladığı
anlaşılmaktadır.

CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI


FAİLLERİNİN KİŞİSEL YAŞAMLARINA İLİŞKİN
AÇIKLAMALAR

Kişisel yaşamlarına ilişkin olmakla birlikte , bu eylemlerin faillerinin ; " Örgütlü bir
yapı içerisine girdikleri,bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban
aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, Alparslan
ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses
getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, türban örtüsünü kendi bildikleri ve
istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve
şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı " iddia ve kabul edildiğinden,
eylem faillerini suça iten nedenlerin anlaşılması için zorunlu olarak bu konuda aşağıdaki
açıklamalara yer verilecektir.
Esasen, suç failleri bu konuyu ifadelerinde belirtmişler, hatta kendi kişisel yaşamları
hakkında özellikle dini hassasiyetleri olmadığı konusunda duruşmalarda savunma tanığı
dinletmişlerdir.

Alparslan ARSLAN
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olay sonrası Ankara Emniyet
Müdürlüğünde verdiği ifadede ve basma yaptığı açıklamalarda ; oğlunun yaptığı eylemi hiçbir
şekilde tasvip etmediğini, oğlunun yanlış yaptığını,
Oğlunun Danıştay eylemini başörtüsü sorunu ile ilgili yaptığına inanmadığını, basın
tarafından yazıldığı gibi oğlunun imam hatip lisesi mezunu olmadığını, dini aşın şekilde
yaşayan radikal dini gruplarla ilişkisi olmadığını, kızlannın başının açık olduğunu, oğlunun
kızlanna hiçbir zaman baskı yapmadığını, bu nedenle oğlunun bu eylemi kesinlikle başörtüsü
için yaptığına inanmadığını, oğluna bu eylemi yaptıran karanlık güçlerin oğlunu ortadan
kaldıracaklanndan korktuğunu, oğlunun kendilerine zarar verileceğinden korkarak gerçekleri
gizleyebileceğim beyan etmiştir.
20-21-22. Mayıs. 2006 tarihli yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde "Birkaç
dakikalığına gördüğü oğlunu sert azarladı: Bunu nasıl yaptın. Nasıl kıydın bu insanlara. Oğul
Arslan başını öne eğdi", "Yaşananlar çok kötü, acılanmız ise çok büyük. Oğlumla konuştum.
Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin
yaşanması çok üzücü", "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Bana
bunlardan bahsetti bir süre önce. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi

Ancak aradan geçen 1-2 aylık süreçte Idris £f$S'. yanlarında ki değişiklik
rahatlıkla görülebilmektedir. Duruşma çıkışlannd# n "Bu ülkede İslam

olduklanm biliyorum sadece"


şeklinde ifadeleri yer almıştır.
düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Adı Mehmet , Mustafa olan
birçok Ermeni ve Rum vardır. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor",
"Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet su veya bu şekilde hak ettiği dersi
verecektir" şeklindeki beyanlarda bulunmuştur.
Süleyman ESEN, Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi
doğrulan olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul
etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin
ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu,
kendisinin de iyi para kazandığını söylediğini, siyasi konuşmaları sevdiğini, sürekli bu vatan
bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her
defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, cumaya gitmek lazım, kitap
okumak lazım dediğini, ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini,
Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti
içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü,
Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan
etmiştir.
Tekin IRŞİ ifadesinde ;Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan
ARSLAN'm attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda
buluştuklanm, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu
uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan
alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini,
diğer uyuşturuculann kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını
söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu
söylemediğini beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, VKGBH Derneğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir
dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp
Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber
VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak
buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki
yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu
sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,
Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde
gördüğünü hatırladığını,
Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı
gibi olmadığını beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını
beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM'm ifadelerindeki anlatımlan , geçmişi ve suç kayıtları kendisinin
suç çevreleri ile ilişkisini , aynca çevresine topladığı işsiz ve suça meyilli kişilerin de suça
eğilimini göstermektedir.
Erhan TİMUROGLU , kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı
sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak
işlettiğini, Osman YILDIRIM'm da buraya gelip gittiğini beyan etmiştir.
Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna
yönelik soruşturma kapsamında yapılan iletişimin dinlenilmesi çalışmalannda tespit edilen ve
üçüncü kişilerin ağzından kendisinden habersiz, inceleme konuşu kendi kişisel yaşantısı konu
edildiğinden önemli görülen; .^' i o "%^
21.07.2006 günü Emre GÜLALTAY ile Şemsettin isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle; aralarında uzun bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra ŞEMSETTİN'in "Bizim
deliyi gördün mü ne yaptı ya", "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı", EMRE'nin
"gördüm şerefsiz herif ne işin var senin", ŞEMSETTİN'in "yazık ya kendini gerçekten batırdı
ya", EMRE'nin "it herif yüzünden bizim ismimiz de geçti", ŞEMSETTİN'in "he biliyorum, ya
zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya ama yemin ederim varya çok dua edin
dedim inşallah size doğru gelmez bir şey abi ya", EMRE'nin "ya bu pezevengin Müslümanlığı
da yoktur ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki", ŞEMSETTİN'in "ya hakkaten ben
kendim de şaşırdım ya bu", EMRE'nin "sen bunun hiç Müslümanlığını felan biliyor musun...
sene yattın sen bu pezevenkle", ŞEMSETTİN'in "beş altı ay beraber kaldık karşıda",
EMRE'nin "hiç Allah dediğini duydun mu", ŞEMSETTİN'in "yok valla duymadım",
EMRE'nin "bu pezevenk peki niye bu işi yapmış", ŞEMSETTİN'in "bilmiyorum ki abi bu ne
yapmaya çalışıyor kendim bile kendim şok oldum arkadaşlarım bana söyledi ben geldim
baktım ne şok oldum..." şeklindeki sözlerin Osman YILDIRIM'm kişisel yaşantısı hakkında
oldukça açık değerlendirmeler içerdiği anlaşılmaktadır.

İsmail SAĞIR
İsmail SAGIR'm Danıştay Saldırısı günü yaptığı aşağıda yazılı telefon görüşmesi ve
kendisine sorulan bu görüşmeye verdiği cevap kendisinin durumunun açıklanması için yeterli
görülmüştür.
İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı
telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu
görüşmede ; İsmail SAGIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan
ile İsmail SAGIR'm dost hayatı yaşadığı, İsmail SAGIR'm "Bende çok, para var, arabam var. her
şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm
"Birkaç tane şeker getirilmişin yanına" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok
içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım,
yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda
İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar.........koyum paramı yediler. En az
2 milyar, 3 milyar paramı yediler ......... koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden
bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde
sen yanımda olmuyon a......koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN
BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ
SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in
"HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL
GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi
bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin"
dediği tespit edilmiştir.
İsmail SAĞIR, konuştuğu şahsın Rus asıllı Olga isimli kadın olduğunu, Mersin'de
hayat kadınlığı yaptığını, kendisini Nevşehir'de bulunduğu dönemde tanıdığmı,konuşmadaki
sözleri hava yapmak adma söylediğini,aynca bahsettiği CD'nin porno CD si olduğunu beyan
etmiştir.

Erhan TİMUROĞLU
Kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda
isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işletmeye başladığını, Osman
YILDIRIM'm Hovarda bara bazen gelip gittiğinjf€oft^ya beş ay kadar bu ban ortak
olarak işlettikten sonra bu iş yerinden ayrılarak Levent'te bulunan Coco A Gogo isimli bann
güvenlik işini devraldığını beyan etmiştir.

Tekin IRŞİ
2004 yılından itibaren İstanbul Bostancı Semtindeki Yeditepe Eğlence Merkezi isimli
işyerinde Barmen olarak çalıştığını beyan etmiştir.

Süleyman ESEN
Kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi dinini yaşamaya gayret
ettiğini beyan etmiştir.
Suç faillerinin sadece dini hassasiyetleri konusundaki bu tespitlerden , bu eylemlerin
yine de " türban amaçlı " yapılmadığı sonucuna ulaştırmaz ise de, bir sonraki bölümde
açıklanacak olan suçun hangi saikle işlendiği konusundaki açıklamalar açısından önem
taşımaktadır. İfade içerikleri ve soruşturmanın genelinden Osman YILDIRIM, İsmail SAĞIR,
Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin dini hassasiyetleri bulunmadığı açıkça
anlaşılmaktadır. Eylemi Türban nedeni ile işlediğini söyleyen Alparslan ARSLAN'm babası
İdris ARSLAN ilk ifadelerinde kendisinin kızlarının da türban takmadığını, Alparslan
ARSLAN'm bu konuda kendilerine bir şey demediğini, Alparslan ARSLAN'm bu eylemi
türban nedeni ile yaptığına inanmadığını söylemiştir. Süleyman ESEN ise kendince dini
yaşamaya çalıştığını beyan etmiştir.

CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY


SALDIRILARI FAİLLERİNİN HANGİ SAİKLE SUÇU
İŞLEDİKLERİNE DAİR AÇIKLAMALAR

Erhan TIMUROGLU
Kollukta alınan 24.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümüne özetle ;
Cumhuriyet Gazetesine bomba atıldıktan sonra Osman YILDIRIM ile Alparslan
ARSLAN'm buluştukları bardan ayrılması üzerine Tekin IRŞİ ve İsmail SAĞIR'm moralinin
bozulduğunu, kendilerine ne olduğunu sorduğunda Osman YILDIRIM'ın bombanın patlaması
halinde para akacağını, paranın içinde yüzeceklerini söylediğini, ancak şu ana kadar para
görmediklerini, bu nedenle morallerinin bozulduğunu söylediklerini,
Danıştay Saldırısı için Ankara'ya geldiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin
Alparslan ARSLAN'a mesaj çekerek para istediğini,Alparslan ARSLAN'm da kendisine 120
YTL vererek Tekin IRŞİ'ye bu parayı göndermesini istediğini, ancak hesap numarası olmadığı
için bu parayı gönderemediğini ve parayı İsmail SAĞIR'a verdiğini beyan etmiştir.
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;
Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'm kendisine İsmail
SAĞIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini,
Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa
200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığım ise
bilmediğini beyan etmiştir.
Tekin IRŞİ
Kollukta ahnan 20.05.2006 tarihli ifadesinija^onîTlİe^yfiili
bölümünde özetle ;
4 *>,.%- *. *

V*
Kendisine ait O 535 596 52 49 nolu telefondan, Alparslan ARSLAN'a ait 0532 671 34
39 telefona ;15 Mayıs 2006 günü saat 21.54'de gönderdiği; "Selam eleykum ablp paşan abi
allah yaluz açık etsi. benim hakim bizame ismayile güderim"
16 Mayıs 2006 günü saat 4.42'de gönderdiği "0570 005785 Akbank Ferhat diye bir
arkadaşın hesabı acil bekliyorum. Öğlene hazır olsun, Tekin"
Yazılı kısa mesajların sorulması üzerine ; Kendisinin Alparslan ARSLAN'm cep
telefonunu numarasını İsmail SAGIR'dan aldığını, 15.05.2006 günü Ankara'ya gitmek üzere
ayrılan Avukat Alparslan ARSLAN'a "Selamım Aleyküm Alparslan Abi Benim Hakkımı
Bir Zahmet İsmail Gönderin" şeklinde mesaj gönderdiğini, aynı gün gecesi saat 01.30 gibi
"Tamam Nasıl Gönderelim" şeklinde cevap geldiğini, kendisinin de bardan arkadaşı olan
Ferhat isimli şahsın Akbank' ta bulunan hesap numarasını yazarak gönderdiğini,
İstanbul ilinde 2 defa Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombası atılması eylemine
katıldığı için kendisine para verilmesinin gerektiğini, ancak sadece 50 YTL para verildiğini,
bu nedenle mesaj göndererek para istediğini, çünkü eylemden önce Osman YILDIRIM'm
kendisine bu işin meyvelerini hem bu dünyada, hem de öbür dünya da yiyeceksin demiş
olduğunu, ancak mesajda belirttiği hesaba da para yatırılmadığını beyan etmiştir.

C.bavcılığımızca tanık sıfatı ile alının 13.08.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili
bölümünde özetle;
Osman YILDIRIM'm Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarının domuzun başına türban
çizilen karikatür yaparak inançlı insanları domuza benzettiklerini, bunlara bir mesaj
göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle bir şey yapamayacaklarını,
eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklarını söylediğini, kendisinin bu eylemi
yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman YILDIRIM'm da
herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi kabul ettiğini,
Kendisi olaydan dolayı tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300 YTL
para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın Alparslan
ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olduğunu anladığım, daha sonraki süreçte bugüne kadar
İdris ARSLAN'm 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL arasında para
yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer arkadaşlarıyla
konuştuğunda İdris ARSLAN'm bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar yatırdığım öğrendiğini,
İdris ARSLAN'm neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye sorma imkanı da
olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığını, bunların dışında ailesinden başka para
yatıran kimsenin olmadığını beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR
Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Erhan TİMUROĞLU'nun bir iş nedeni ile kendisini birileri ile tanıştırmak istediğini
söylediğini ve 3 Levent semtindeki Coco Star isimli bir barda Osman YILDIRIM ile
tanıştırdığını, bu tanışma sırasında kendisini mahalleden tanıdığı Tekin IRŞİ isimli
arkadaşının da olduğunu, Osman YILDIRIM burada birlikte bir iş yapacaklarını ve iyi para
kazanacaklarını, adam başı yaklaşık olarak 25-30 milyar civarında para alacaklarını
söylediğini, kendisi gibi diğer arkadaşlarının da teklifli kabul ettiklerini, aynı gece yani 10
Mayıs 2006 günü Osman YILDIRIM kendisine Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el
bombası atacaklarını söylediğini, kendisinin de kabul ettiğini, eylemlerden sonra Avukat
Alparslan ARSLAN'm Erhan TİMUROĞLU'na harçlık olarak 200 YTL kadar para bıraktığını,
Erhan TİMUROĞLU'nun da bu paranın 150 YTL'sini kendisine verdiğini,
Daha sonra Avukat Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna "hazır ol bu gün
Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sg$a®Mmtotuklarmda Ankara'da bir iş
olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğujfû^, feu ifi dörtNkjşinin yapacağını, bu işin
karşılığında alacakları para ile bir daha çalışmalarına gerek kalmayacağım ve büyük paralar
kazanacaklarını, ama bu işe Tekin IRŞİ'nin gelmeyeceğini söylediğini, Osman YILDIRIM'm
ise Tekin IRŞİ'nin neden gelmeyeceğini sorduğunu, bunun üzerine Avukat Alparslan
ARSLAN'm 50 kiloluk yükü kaldıramayacak insanın bizim yanımızda işi yoktur, Cumhuriyet
Gazetesine atılan el bombasında pimi çekemediğini ve el bombasının pimini çekemeyen
insanla işinin olmayacağını söylediğini,
Ankara'ya gittiklerinde İstanbul'da kalan Tekin IRŞİ'nin Avukat Alparslan ARSLAN'a
mesaj çekerek kendisine para gönderilmemesi durumunda Cumhuriyet Gazetesine yapılan
eylemleri polise ihbar edeceğini söylediğini öğrendiğini, Avukat Alparslan ARSLAN'da
kendisine 120 YTL para vererek Tekin IRŞİ'ye göndermesini istediğini, ancak kendisinin bu
parayı yatırmadığını,

Osman YILDIRIM'a göndermiş olduğu "Osman Abi Öğlenden Sonra Bizim Evi
Polis Basmış Ne Yapacaz Sen Ne Zaman Geliyon Gel Durum Sakat Bana Para Lazım
Ben Yol Alacam Ben İsmaiF'şeklindeki kısa mesajın sorulması üzerine ; Mesajı Osman
YILDIRIM'dan para almak için çektiğini,ancak kendisine ulaşamadığını,
Kendisinin Terör veya İslami örgüt üyesi olmadığını, maddi sıkıntılarından dolayı para
kazanmak amacı ile bu işlere karıştığım beyan etmiştir.
İsmail SAGIR'm yukarıda da kişisel durumunun açıklanması bölümünde yazılı
Danıştay Saldırısı günü Rus asıllı Olga isimli hayat kadını ile yaptığı telefon görüşmesi,aynı
zamanda hangi saikle bu eylemlere katıldığını göstermesi açısından da önemlidir.
İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı
telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu
görüşmede ; İsmail SAĞIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan
ile İsmail SAĞIR'ın dost hayatı yaşadığı, İsmail SAĞIR'ın "Bende çok, para var, arabam var. her
şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm
"Birkaç tane şeker getirilmişin yanma" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok
içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım,
yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda
İsmail'in "Dün gittim iki tane kız vardı yanımda gezdim. Kızlar.........koyum paramı yediler. En az
2 milyar, 3 milyar paramı yediler ......... koyum" dediği, karşıdaki bayanın vize probleminden
bahsetmelerinden sonra İsmail'in "Söz canım yanımda olsan her gün evine parada gönderirimde
sen yanımda olmuyon a......koyum." Dediği, X Bayan'm "Baksana gelince konuşuruz da, SEN
BU PARAYI NERDE BULUYORSUN" diye sorması üzerine İsmail'in "HABERLERİ SEN HİÇ
SEYRETMİYOMUSUN" dediği, X Bayan'm "Ne varmış" diye sorduğu, İsmail'in
"HABERLERDE GÖRMEDİN Mİ" dediği, X Bayan'm "Yook" dediği, İsmail'in "NASIL
GÖRMEDİN BENDE" dediği, X Bayan'm "Görmedim lan" demesi üzerine İsmail'in " Hı hı iyi
bende CD'si var SANA GÖSTERİRİM o zaman. Sen ne yapıyon şimdi çarşıda mısın, evde misin"
dediği tespit edilmiştir.
Bu görüşmede kendisinin çok parası olduğunu, her gün uyuşturucu aldığını, başka hayat
kadınlarına para yedirdiğini söyleyen İsmail SAĞIR'a Olga'nın parayı nereden bulduğunu sorması
üzerine, İsmail SAĞIR'ın da haberleri seyredip seyretmediğini sorduğu, Danıştay Saldırısının
olduğu gün haberlerde başka bir konunun dikkat çekmeyeceği açık olduğuna göre, İsmail SAĞIR'm
parayı Danıştay saldırısı gibi tetikçi olarak girdiği eylemlerden kazandığını anlatmak istediği
değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM
Kollukta alman 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Alparslan ARSLAN'm türban konusunda Cıp^ıttriye^Gazetesine saldırı yapmayı teklif
edip kendisinden adam bulmasını istediğini, kgfî(ii§inin geçmîtten bu yana yaptığı ve bu
yolu bir nevi kendisine meslek edindiği çek-senet tahsilatı işinde usule aykırı olarak Alparslan
ARSLAN'm teklif ettiği bu eylemde bu usulde bir anlaşmalarının olmadığmı,yani yapacakları
iş karşılığında Alparslan ARSLAN ile herhangi bir şekilde para konuşmadıklarını, bombalama
olayları ile ilgili bombalama olaylarının öncesinde,sırasmda veya sonrasında hiç kimseden
maddi yardım ummadığını, vaad almadığını ve böyle bir beklenti içerisine girmediğini, söz
konusu karikatürün mukaddes değerlere saldın olarak kabul ettiği eylemlerde yer alıp
ALPARSLAN ARSLAN'm gazeteye yönelik bombalama eylemleri için kendisinden istediği
eleman temini konusunu bu nedenle üstlendiğini, eylemler gerçekleştirildikten birkaç gün
sonra İsmail SAGIR'ın kendisine biz senin tanıştırdığın şahısla yani ALPARSLAN ARSLAN
ile eylemleri kast ederek bir şeyler yaptık, bir şey görmedik diyerek maddi bir beklenti
içerisinde olduğunu beyan ettiğini, kendisinin ise o sizin aranızdaki iştir kendiniz konuşun,
beni ilgilendirmez, kendiniz halledin dediğini, daha sonra bu konuyu nasıl hallettiklerini
bilmediğini, para yada bir başka menfaat sağlandığını duymadığım,bu eylemlerden dolayı ne
kendisinin kimseden bir para aldığını ne de başkasına menfaat sağladığını söylemiş,
Kendisine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber kısmına
"kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan gelen ;
05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın",05.05.2006 günü saat: 22.28'de
"rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi",06.05.2006 günü
saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu
çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin
notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş
bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı
doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006
günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu ,
Cumhuriyet gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde
bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu
konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini,
Kendisine yine cep telefonu ve hattının mesajlar kısmının gelen kutusunda rehber
kısmına "kadıkuy" olarak kayıtlı Alparslan ARSLAN'a 'a ait 0 532 671 34 39 nolu telefondan
gelen ;
05.05.2006 günü saat: 22.09'da "ne yaptın", 05.05.2006 günü saat: 22.28'de
"rahattamıyız her türlü", 05.05.2006 günü saat: 22.41'de "bitti mi", 06.05.2006 günü
saat:13.33'de "parayı ayarlayayım", 08.05.2006 günü saat: 19.38'de "küçük muhammetin notu
çok önemli, onunla beraber bugün olsunlar" , 09.05.2006 günü saat: 00.57'de "muhammetin
notunu kesinlikle unutma, örtüyü ört", 09.05.2006 günü saat: 19.29'da "yarın parlanıyoruz. iş
bu bugün mutlaka bitsin, allah'a emanet olun", 09.05.2006 günü saat: 19.37'de "tamam mı
doktor, problem mi", 10.05.2006 günü saat: 03.01'de "promlem mi var söyle", 11.05.2006
günü saati 1.30'da "doktor neredesin, çocuklar nerede" şeklinde mesajların olduğu,
Cumhuriyet Gazetesi binasına yapılan eylemlerin tarih ve saatleri göz önünde
bulundurulduğunda bu mesajların eylemlerle örtüştüğü konusunun sorulması üzerine ; bu
konuda herhangi bir şekilde cevap vermek istemediğini,
Kendisine 17.05.2006 günü saat 14.01'de Tekin İRSİ ile yaptığı ; Tekin : Efendim,
Osman :Kimsin, Tekin : Kimi aramıştın, Osman : Mesaj çekmişsiniz, hesaba bir şey, Tekin :
Doğrudur, çektim, o hesaba yatıracaklardı, Osman : Kim yatıracaktı, Tekin : Alpaslan abi,
Osman :Kimin hesabına, Tekin : Orada yazıyor, ismi yazmışım oraya, Osman :Kapat, kapat,
milletin işi var ha, şeklindeki görüşmenin sorulması üzerine, Tekin IRŞİ'nin Alparslan'ın
kendisinin hesabına para yatıracağını söylemekte olduğöSB-asalarmda bu şekilde bir konuşma
geçtiğini hatırladığını,
Kendisine 17.05.2006 günü saat 22.42'de Erhan TİMUROĞLU ile yaptığı: Erhan: Alo
Abi Neredesin, Osman: Sen nerdesin, Erhan: İstanbul'dayız, Osman: Siz gitmediniz,
Bahattin'in yanma, Erhan: Yok gitmedik, dedim sen gel, ondan sonra gideriz, Osman: Yahu git
oraya, o diğer çocuk onun yanında kalsın, sen de git kendine evde kal, Erhan : Sen niye
gelmeyecek misin İstanbul'a, Osman: Yahu ben sana ne diyorsam sen onu yap, Erhan: Ben
diyorum sen gel öyle gidelim, Osman: Yahu Erhan sen beni ne yapacaksın, Erhan: Tamam ben
oğlanı oraya mı götürüyüm, Osman: He onun yanma götür, Erhan: Bir şey yoktur öyle değil
mi, Osman: Yahu bir şey yoktur, kimsenin tarafından bir şey yoktur, kendine rahat ol, Erhan:
Tamam abi ben rahatım, Osman: Sen, Bahattin, o oğlan bir yere gidin, Bahattin'in 15 milyar
alacağı var, siz gidin oraya, o dükkana, oraya gittiğinizde bana telefon açın, telefonu o
şerefsizin kulağına verirsiniz, ben onunla konuşurum tamam mı, şeklindeki görüşmenin
sorulması üzerine ; Bahattin ARAŞ'm bir şahıstan 15 milyar alacağı bulunduğunu, kendisine
yardımcı olmasını ve parayı kurtarmasını istediğini, kendisinin de bu sebeple Erhan
TİMUROĞLU'na İsmail SAĞIR ile birlikte Bahattin ARAS'ın yanma gidip İsmail SAĞIR 'm
Bahattin'in yanında kalmasını ve üçünün birlikte Bahattin'in alacağını almak üzere şahsın
yanma gitmelerini ve oradan da kendisine telefon açmalarını, telefonda borçlu olan şahısla
kendisinin konuşacağını söylediğini,
Kendisinin Sinan BERBEROĞLU'na gönderdiği 17.05.2006 günü saat:22.24'te
tarihindeki; "selamün aleyküm hesap no:00 13 0 51. 8 yapı kredi bankası s.beyli şubesi 5.bin
dolar yeterli allah senden razı olsun, allah'ın aslanları sonsuz." şeklindeki mesajın sorulması
üzerine ; Mesaj gönderdiği Sinan BERBEROGLU'nun kendisi ile birlikte gözaltında
olduğunu, kendisinden 2003 yılından 35.000 dolar alacağı bulunduğunuzu paradan sadece
5.000 dolarını istediğini, Kentbank'm sahiplerinden Mustafa SÖZER ve Kentbank genel
müdürlerinden Sami ÇAKIR 'dan alacağı parayı Sinan BERBEROGLU'nun alıp kendisine
vereceğini, bu paranın oradan kaynaklandığmı,daha önceden Sinan BERBEROĞLU'ndan 3-4
milyar lira kadar aldığmı,geri kalanını sözde pey der pey vereceğini söylediğini beyan
etmiştir.

C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;

29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu,


Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un
tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam
vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm
arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500
metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan
ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay
YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in
burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat
ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin,
attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını
alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla
götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye
harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve
Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci
bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el
bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO
Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmaş>ndlınT~örîe^ Alparslan ARSLAN ile
Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini,
Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz
vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
Kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını,
sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine
Cumhuriyet Gazetesi saldırıları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da
verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az
bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el
bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el
bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir
semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini, kendisinin, katılmadığı Danıştay saldmsı olayı
ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile
ilgili tevsii tahkikat talebinde bulunduğunu, tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi,
kendisine de soru sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması
için şimdi gerçekleri anlattığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN
C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alınan 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ;

Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını


beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN
Kollukta alınan 20.05.2006 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;

Kendisinin Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerini hedef almasındaki etkenin bu


dairenin başörtüsü ile verdiği karar olduğunu, bu eylemi bir daha benzer kararlan vermelerine
engel olmak için gerçekleştirdiğini,
Kendisine, Tekin İRŞİ'ye 16 MAYIS 2006 GÜNÜ SAAT 01:14'DE gönderdiği
"Tamam Nasıl Gönderelim" şeklindeki mesajın sorulması üzerine ; Bu mesajı gönderdiği
kişinin muhtemelen Tekin İRSİ olduğunu, kendisinden para istediğini, ona cevap verdiğini
beyan etmiştir.

C.başsavcılığımızca tanık sıfatı ile alman ifadesinde özetle ;


Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldınlanndan dolayı
500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine,
bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini,
Danıştay Saldmsı ve Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması olaylan hakkında
açıklamada bulunmak istemediğini beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR ise Alparslan ARSLAN'm kendisinin telefonuna ; "hazır ol bu gün
Ankara'ya gideceğiz" şeklinde mesaj attığını, daha sonra buluştuklannda Ankara'da bir iş
olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğunu, bu işi dört kişinin yapacağını, bu işin
karşılığında alacaklan para ile bir daha çalışmalanna gerek kalmayacağını ve büyük paralar
kazanacaklannı..."
Aynca , Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere
geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunaç^Mafrm*§öv|
eyerek kendilerini motive ettiğini beyan etmiştir.
"i
Özetlenen birbirine uygun beyanlar ve beyanları destekler telefon görüşmelerinden Osman
YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi
ve beklentisi için eylemlere katıldıklarının açıkça anlaşıldığı,Alparslan ARSLAN'ın ise kendisine
verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı
şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı anlaşılmaktadır.

İDRİS ARSLAN'IN TUTUKLU SANIKLARA PARA


YATIRMASI VE HESAP HAREKETLERİ KONUSU ;
Danıştay Saldırısı sanıklarının tutuklu bulundukları Ankara Sincan F Tipi Cezaevi
Kayıtları temin edilmiştir.
Kayıtların incelenmesinde ; Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın tutuklu
sanıklar İsmail SAĞIR, Tekin İRSİ ve Erhan TİMUROĞLU'na değişik tarihlerde ve özellikle
Danıştay Saldırısı Davasının duruşma tarihlerinden önce değişik miktarlarda para yatırdığı
tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör örgütü soruşturması kapsamında görevlendirilen Yeminli Mali
Murakıplar tarafından hazırlanan 04.06.2008 tarih ve R3 ve R-6 sayılı raporda;

Raporda , ilgili şahısların gelir durumu, banka hesaplarının ortalama hareket


büyüklüğü, maaş ve diğer düzenli gelirleri ile ekonomik hayatın doğal seyri çerçevesinde
olağan görülmeyen işlem ve hareketlerin rapora konu edildiği belirtilerek,
Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN'ın banka
hesabında 21.11.2006'dan itibaren önemli artış tespit edildiği, şahsın Bank Asya Üsküdar
Şubesi nezdindeki katılım hesabına dört seferde toplam 22.200 EURO para girişi olduğu, para
girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,şahsm hesabında
vadeli olarak 20.414 EUR bulunduğu,
Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın annesi Hatice (Porsor) ARSLAN'ın da
Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdinde hesabı bulunduğu, Hatice ARSLAN'ın banka hesabında
ise 04.09.2006 tarihinden itibaren önemli varlık artışı tespit edildiği, şahsın katılım hesabına
üç seferde toplam 30.000 USD ve 10.000 EUR para girişi olduğu, para girişlerinin şahsın
banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın hesabında vadeli olarak 26.745
USD ve 7.067 EUR bulunduğu,
Danıştay saldırısının akabinde ve olaya ilişkin dava sürecinde saldın faili Alparslan
ARSLAN'ın anne ve babasının banka hesaplarındaki artış tutarının ise toplam olarak 32.200
EUR ve 30.000 USD olduğu, 1 USD=1,25 YTL ve 1 EUR=1,95 YTL kurları dikkate alınarak
hesaplama yapıldığında toplam para girişi tutarının 100.290 YTL'ye karşılık geldiği,
Danıştay saldırısı sanığı Osman YILDIRIM'm akrabası Muhsin YILDIRIM'm İş
Bankası Pmarhisar Şubesi nezdindeki hesaplarında 26.04.2007'den itibaren dikkat çekici artış
görüldüğü, şahsın hesaplarına 26.04.2007'de 2.500 YTL, 06.10.2007'de 3.500 YTL,
07.01.2008'de 4.688 YTL ve 17.01.2008'de 2.689 YTL yatırıldığı, diğer taraftan şahsın Ziraat
Bankası nezdindeki hesabına ise 04.09.2006 tarihinde 5.000 YTL yatırıldığı,
Osman YILDIRIM'm akrabası Mehmet YILDIRIM'm Ziraat Bankası nezdindeki
hesabına 14.01.2008'de 8.000 YTL Tik para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu, para
girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,
Danıştay saldırısı sanığı İlhan PARLAK'm Ziraat Bankası nezdindeki hesabında
27.11.2007'de 40.000 YTL, 31.12.2007'de 101.050 YTL ve 08.01.2008'de 72.502 YTL varlık
artışı görüldüğü, 08.01.2008 tarihli varlık artışı Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'm
yakınlarına ait hesaplardaki varlık artışıyla paralellik arz ettiği, para girişlerinin şahsın banka

Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'ın^ı^ne3ve*%^ası idris ve Hatice


ARSLAN'ın banka hesabındaki artışlar ile Danıştay^Jdır^sı^sanığı^şman YILDIRIM'm
461

hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği,


akrabalarının banka hesabındaki artışlar tarih bazında incelenip Danıştay saldırısının dava ve
duruşma süreci dikkate alındığında, 04.09.2006 ve 07.01.2008 tarihlerinde her iki sanığın
yakınları ile İlhan PARLAK'm hesaplarına para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu
belirtilmiştir.
Emekli maaşı ile geçinen, Danıştay saldırısından önce hesaplannda dikkat çekecek bir
hareket olmayan , Danıştay eyleminden sonra ise hesaplannda elden nakti olarak yatınlan
paralar ile önemli artışlar olduğu tespit edilen Alparslan ARSLAN'm yakmlannm banka
hesaplanndaki bu artışlar dikkat çekicidir.
İdris ARSLAN'm banka hesabındaki bu artışlar ile , süreç içerisinde birbirine
tamamen zıt beyanlannm paralel seyrettiği değerlendirmeye esas bir durum olarak
Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
İdris ARSLAN'm , Alparslan ARSLAN'm ismini vermesi ile soruşturmaya dahil edilen
, bu nedenle de Alparslan ARSLAN ile arasında husumet oluşan Süleyman ESEN dahil olmak
üzere , kendi oğlu Alparslan ARSLAN dışındaki diğer sanıklara talepleri olmadan para
göndermesi de değerlendirmeye esas bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.

ARAÇ SUÇLAR OLARAK KABUL EDİLEN


CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI
EYLEMLERİ İLE AMAÇLANAN AMAÇ SUÇLARA İLİŞKİN
AÇIKLAMALAR.

İFADELER Erhan
TİMUROĞLU ifadesinde;
Yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'm " Biz yakında çıkacağız, fazla
kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklanm
söylemediğini beyan etmiştir.
İsmail SAĞIR ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini,
birlikte önemli yerlerde bulunacaklanm söyleyerek kendilerini motive ettiğini,
Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulunduklan zamanlarda Alparslan
ARSLAN'm Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün
neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim,
hakkını helal et" dediğini, aynca " Bu yargılamanın önemli olmadığmı,zaten hepsinin kısa
zamanda çıkacaklanm " söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediği hakkında
fikir sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Gizli tanık ifadesinde ;
Alparslan ARSLAN'm kendisine "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet
Temizlik Yapacak" şeklinde beyanlarda bulunduğunu beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün ifadesi;
2003 Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ye_X>z,el Haberler Müdürü olarak göreve
başladığını, bir süre sonra Aydınlık Dergisine yazı^zmaya başladığını, Doğu PERİNÇEK'in
partinin üst yönetim kadrosunda olmasını istediğini, Doğu>- MRİNÇEK'in danışmanlığını

v/
fİ)
x»>"

V?'
yaptığım, Doğu PERINÇEK'in son dönemlerde Atatürkçü Düşünce Derneklerinden
beslendiğini, kamuoyunun Doğu PERINÇEK'in iyi bir istihbarat ve hatta askeri kanaldan
beslendiğini düşündüğünü, ancak Doğu PERINÇEK'in daha çok Rusya ve Çin istihbaratıyla
yakın bilgi alışverişi içerisinde olduğunu, onlar tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Alman ve
İngiliz istihbaratlanyla da diyaloglarının olduğunu, bu kanaatini oluşturan faktörün partide
görevli olduğu süreç içerisindeki elde ettiği izlenimlerinden olduğunu, Doğu PERINÇEK ve
lider grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi
yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini,
bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma
geldiğini,
İP ve Doğu PERİNCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem
yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat
Alparslan ARSLAN'ın siyasi görüşünün Doğu PERİNCEK'in son dönem politik açılımlarına
ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahısların PERİNÇEK için profilleri ve
eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNCEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak
için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu,
VKGBH'nin 2004 Haziran veya Temmuz ayları içerisinde Maltepe'deki baraka bir
depo ve bahçesinde gerçekleştirmiş olduğu buluşmada Hüseyin GÖRÜM adlı şahsın çevresine
topladığı 4-5 kişilik yaşları 20-25 arası olan gençlerle konuştuğunu, bu gurubun yanından
geçerken Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben kendisine duyurarak "komutanda sizin
eğitiminizi verecek" dediğini, kendisine "ne eğitimiymiş bu" dediğinde cevaben "ne olacak
komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin" dediğini, kendisine "bu eğitim
nerede verilecek" diye sorduğunda ise "yerimiz var hazır Düzce'de" diye karşılık verdiğini,
devamında "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" dediğini,
Danıştay eylemine katılıp Danıştay Üyelerine ateş eden Avukat Alparslan ARSLAN'ı
çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında ve VKGBH'nin İstanbul
Maltepe'deki yerinde bir defa gördüğünü hatırladığını,
Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada
ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını,
VKGBH Derneğinin karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç
örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat
Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü,
şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta
bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenarında duran bir köpeğe gidip tekme
attığını kendisinin de "kim bu diye yanındakilere sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap
aldığını,
Hüseyin GÖRÜM'ün kendisinden askeri eğitim vermesini istemiş olması ve "silahımız
her şeyimiz var" demesinden,Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme
ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü
beyan etmiştir.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YAPISI


İddianamenin ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile açıklanmakla birlikte özetle ;
Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı "Sivil Unsurların" kurulması ve
örgütlenmesi amacı ile hazırladığı "Lobi" adı verilen^gjgli-örgütsel çalışması uyarınca
kurulan Ergenekon Terör Örgütüne bağlı "Lobi Ya^îfnr^ıâr^karan ve bu yapılanmanın Sivil
Toplum Kuruluşları alanındaki faaliyet şek^ve ^esaslanfcgjl^lirlemek
için hazırladığı

* *\&\
"Dinamik" adı verilen örgüt dokümanında gösterilen "Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli
Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi
uygun görülmüştür" hedefinin uygulamaya konulması amacı ile Kuvayı Milliye,VKGB ve
birçok sivil toplum kuruluşunun kurdurulduğu,
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı "....gereğinde
her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır, özellikle sistemle barışık
olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak bu
örgütlere eleman kazandınldığı,
"Hedef alt başlığında yazılı " ....mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli,
deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim, ve
kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır" ve "Finans" alt başlığında yazılı " Lobi'nin
faaliyetlerinin finansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak,
organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından fınansal desteğe son
verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynaklan oluşturması sağlanmalıdır" hedefine uygun
olarak örgüte kazandırılan elemanların profillerinden de yararlanılıp mafya tarzı faaliyetlerle
örgüte gelir temin edildiği,
Yine "Amaç" alt başlığında yazılı "..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak
önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve
sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra
senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak..., ...işlev ve misyonunu
tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinin etkilenmeleri sağlanarak,
mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla yönlendirilmesi
sağlanacak " hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanlar aracılığı ile örgüt amaçlan
doğrultusunda istihbarat toplandığı,

Legal faaliyetler çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu


oluşturmak amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerinin organize edildiği veya
içerisinde yer alındığı,
İllegal faaliyetler kapsamında ise yukanda sayılanlardan ayn olarak örgütün amaç ve
ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını
temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerlerin emir komuta
zinciri dışında hareket etmeye teşvik edildiği, yine bu amaçla kamuoyunda askeri bir
müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına
neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak provakatif terör eylemleri
organize edildiği, anlaşılmaktadır.
Yukandan itibaren açıklanan tüm deliller ile Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve
üyeleri ile, bu kişilerin ilişki içerisinde bulunduğu VKGB ile bağlantısı duraksamaya yer
vermeyecek şekilde ortaya çıkan Alparslan ARSLAN'm söz konusu eylemleri,
Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR ve Osman YILDIRIM'm kendisinden duyarak
aktardıklan ; "Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" , "Biz
yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" , " Bu eylemlerden sonra çok
önemli yerlere geleceğiz" , " Bu yargılama önemli değil , zaten hepimiz kısa zamanda
çıkacağız " sözlerinden anlaşılacağı gibi, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine verdiği görev
üzerine, ülkede kanşıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki
çekip, örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklanm düşündükleri yönetimi zafiyet
içerisine sokacak, bu yolla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile
askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmesine teşvik edilecek planın bir parçası
olduğunu bilerek, kendisine vadedildiği veya inandmldığı gibi beklenen amaç
gerçekleştiğinde önemli yerlere geleceği, çalışmasır^söftr^^-jçalmayacak derecede maddi
rahata kavuşacağı beklentisi içerisinde gerçekleştir^f|i%nîaşılrn^Q^dır.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yukarıda da yazılı ; "... Doğu PERİNÇEK ve lider
grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının
dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu
nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini,
İP ve Doğu PERINCEK'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem
yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat
Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün Doğu PERINCEK'in son dönem politik açılımlanna
ters düşmemekte olup Alparslan ASLAN ve benzeri şahıslann PERİNÇEK için profilleri ve
eylemsel yapılanmn tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak
için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan
ARSLAN'm siyasi görüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını..."
şeklindeki beyanlan da bu değerlendirmeyi destekler niteliktedir.
Soruşturma kapsamında İşçi Partisi binasında yapılan aramada el konulan
bilgisayarlann incelemesinde Yargıtay binası ile ilgili bir eylem için hazırlanmış kroki
çıkması, yine Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati ÖZCAN'm ev ve iş yerinde ele geçirilen
CD'lerde İzmir ilinde bulunan Askeri NATO tesislerine bir eylem hazırlığına ilişkin, eylemin
gerçekleştirilebilmesi için gerekli bütün istihbari bilgilerin ve talimatlann bulunması örgütün
bu tarz eylemlere devam edebileceğini göstermektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun,
kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok
sakıncalıdır" yazılıdır. Alparslan ARSLAN'm buna uygun şekilde açık olarak
sahiplenilmediği, ancak konuşmaması için de kontrol altında tutulmasına devam edildiği ,
bunun da şahsın ailesi ve şahsa uygulanmış bir takım psikolojik hareketlerle sağlandığı
değerlendirilmektedir.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜLKEDE ASKERİ


BİR MÜDAHALENİN TEMİNİ İÇİN YAPMIŞ OLDUĞU
FAALİYETLER;
Bu konu iddianamenin ayrı bir bölümünde açıklandığından aynca burada tekrar
edilmeyecektir.

BASINDA DANIŞTAY SALDIRISI HAKKINDAKİ


HABER VE YAZILAR
Açık kaynaklardan elde edilen Danıştay Saldınsı hakkındaki bazı haber ve yazılar
aşağıya alınmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli MİLLİYET Gazetesi olayı 'LAİKLİĞE KURŞUN' manşeti ile
duyurmuştur. Gazete Danıştay Saldınsmı gerçekleştiren Av. Alparslan ASLAN'm dindar ve
ülkücü olduğunu belirterek "Allahm askeriyiz" diye bağmp ateş ettiği, babasının "Namazında
niyazmdadır" açıklamalanna yer vermiştir. 20. sayfasında ise "Danıştay ile hükümet bugüne
nasıl geldi?" başlıklı haberle Danıştay Başkanlığı ve Hükümetin bir kavga içinde olduklan
anlatılmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli HÜRRİYET Gazetesi olayı 'KAŞIYA KAŞIYA' manşeti ile
duyurmuştur. Gazete türbanın her fırsatta toplumun gündemine sokulduğunu, Danıştay'ın
türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildiği belirtilerek, saldırganın "Allahm
askeriyim" diyerek ateş açtığı ve "türbanın cezasını verdim" dediğini yazarak, "Danıştay'ı
suçlamıştı" başlığı ile Başbakan'm Danıştay'ı hedef göjtedig izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli RADİKAL Gazetesi olayı 'YARGIYA TURK-ISLAM
SENTEZCİ SALDIRI' manşeti ile duyurmuştur. Gazete manşetin altında "Saldın rejimin
temeline" ve "Çörtoğlu : En yetkililer saldırıya cesaret verdi" başlıklarını kullanmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi olayı 'BU KEZ DE AYNI EL'
manşeti ile duyurmuştur. Gazetede "Tehlikenin Farkında mısınız?" ve "Danıştay hükümeti
suçladı: Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır" şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan
hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli GÜNEŞ Gazetesi olayı "O ÜYELER VURULDU" manşeti ile
duyurmuştur. Gazetede manşetin altında "Türban hakkındaki kararlarından dolayı yobazların
diş bilediği, dinci Vakit'in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı" yazılarına yer
verilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli POSTA Gazetesi olayı "TÜRKİYE'YE KURŞUN" manşeti ile
duyurmuştur. Gazetede Alparslan ARSLAN'm Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak
"Allahm askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allahm gazabı üzerinize olsun"
şeklinde bağırdığı yazılmıştır.
1. Mayıs 2006 tarihli TAKVİM Gazetesi olayı "LAİK CUMHURİYETE SAVAŞ
AÇTILAR" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede saldırgan Alparslan ARSLAN
"mürteci, aşın dinci" olarak tanımlanmıştır.
1. Mayıs 2006 tarihli AKŞAM Gazetesi "ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Gazetede
ÖFKE manşeti ile verilen haberde "Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular,
rektörler ve onbinlerce kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılan
Çevre Bakanı'nm Polis kaskıyla kaçmldığı haberlerine yer verilmiştir.
19 Mayıs 2006 tarihli CUMHURİYET Gazetesi "HÜKÜMETE ÖFKE" manşeti ile
çıkmıştır.
Akşam gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında Hilmi ÖZKÖK'ün
fotoğrafının yanında "Protestolara destek verdi" başlığının yer aldığı anlaşılmıştır.
Dokuz Sütun gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, "Saldırının,
tamamen gerici, terörist ve silahlı bir eylem" olduğunu belirterek "Bu eylemi gerek yapanlan,
gerekse bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz" dedi yazdığı tespit
edilmiştir.
Güneş gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "PAŞADAN TARİHİ ÇAĞRI"
manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Org. Özkök Danıştay saldmsma halkın
gösterdiği tepki için "Daimilik kazanmalı" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.
Radikal gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında 'Bir günle
kalmasın" yazısının yer aldığı, yazısının hemen altında Özkök: Tepki devam etmeli yazısının
yer aldığı,tespit edilmiştir.
Sabah gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında Alparslan ARSLAN ile ilgili
olarak Ankara'nın bütün kimyasını bozdu manşetinin yer aldığı, manşetin altında
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK'ün fotoğrafının altında REAKSİYON SÜRMELİ
yazısının yer aldığı,
Vatan gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Halkın tepkisi devamlı olmalı"
manşetinin yer aldığı, manşetin altında Özkök "Danıştay saldmsma halkın tepkisi ümit verici
ama devamlılık göstermeli" dedi yazdığı,tespit edilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli KENT HABER isimli internet sitesinde "MUHTIRA GİBİ"
Başlığı altındaki haberde ; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in özetle "Danıştay'a
yapılan saldınnm aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldınya neden olanlann tutum ve
davranışlannı yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini" belirtip, "Laikliği çeşitli biçimlerde
yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devjfitjjemnini yıkmaya kimsenin gücü
yetmeyecektir, Türkiye Devleti, laik, demokraiîkt'bi? CulMıuriyet'tir. Laikliği çeşitli

466
r JLze**——— s? 1 » "--* Jr3r^m- \ X
biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya
kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar
karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşları ile dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar da
öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik
ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenlere hak
ettikleri yanıtı verecektir. Aydınlık Türkiye'yi kimse yolundan döndüremeyecektir.
Cumhuriyet'in temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların, aydınlanmayı ve
çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art niyet besleyenlerin, laik,
demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelik saldırıları, ulusumuzu ve
devletimizi yıldıramayacaktır." şeklinde olduğu belirtilen açıklamasına yer verilmiştir.
Soruşturma kapsamında Muzaffer TEKİN, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin geçmeye başlaması
üzerine Doğu PERINÇEK'in kendi basın yayın organlannda saldırının Ulusalcı kesim ile ilgisinin
olmadığına dair dezenformasyon amaçlı haberler yaptırdığının soruşturma evrakına da ekli
yayınlardan tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu kendisine ait bölümde ayrıntısı ile
anlatılan Doğu PERİNÇEK;
25 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek
yaptığı açıklamalarda özetle ;
"Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet
yıkıcısı iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretindedir. Böylece
Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah
cemaati üzerinden Süper NATO bağlantılıdır." ,"Daha cinayetten altı saat sonra, ABD
Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtti." ,
"Soruşturmanın ilk gününden beri Süper NATO güdümlü basma yalan haberler veriliyor. MİT
kameralarıyla çekilmiş, en küçük benzerliği olmayan görüntüler, Mehmet Perinçek diye
yayınlanıyor. Ulusal Haber diye ne idüğü belirsiz bir basın kuruluşu icat edilmiş, onun
üzerinden Ulusal Kanal, İşçi Partisi, Doğu Perinçek, "Danıştay'a saldıran karanlık çete"nin
içine konmuştur. Bütün bunlar, SüperNATO güdümlülerin suç kanıtlan dosyasındadır.",
"Milletimize söz veriyoruz. Süper NATO merkezlerinin emrinde, Danıştay saldırısını
saptıranlar, Yüce Divan'da ve Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle yargılanacaklar ve
işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir."
26 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek
yaptığı açıklamada özetle ;
"Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi.", "Danıştay
baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi, Bulgaristan'da faaliyet gösteren MOSSAD
destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara Emniyeti Terörle
Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'm ve MİT'in elindeki bu bilgi, Fethullah tarikatının
güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor." ,"MOSSAD'm eğittiği ekibin
Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili oldukları ve hesaplarına 4 trilyon
Lira para yatırıldığı da biliniyor." , "Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat değerlendirme
verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç örgütü hakkında izleme bilgileri var.
Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD tarafından eğitilen Süper NATO'nun suç
örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada
bulunmadı." /'Danıştay'da silahlı bir eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi.
Hükümet, bu istihbarata rağmen, önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların
gerçekleşmesini bekledi.", "Bugün Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde de belirtildiği
üzere, Emniyetteki sorgu ekibi, sorguladıkları Alparslan Arslan'm önüne bir suç örgütü şeması
koyuyorlar. Şema, iki örgütü hedef alıyor: İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, Süper
NATO ve MOSSAD'm plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat
Dairesi'nin Fethullah sicilli Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibinin bir
sorgu ekibi değil, tertip ekibi olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı."
Sözlerine yer verildiği görülmüştür.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in, gerek yaptığı basın
açıklamalarında, gerekse bağlı basın yayın organlarında saldırının Süper Nato, Fethullahçı
Gladyo ve siyasal iktidar tarafından tertiplendiği yönünde, kamuoyunu yanıltma,
soruşturmanın seyrini etkileme amaçlı dezenformasyon faaliyeti içerisinde bulunduğu açıkça
görülmektedir.
Yukarıda da çok azma yer verilebilen gazetelerin Danıştay Saldırısının hemen
sonrasında, henüz soruşturmanın başlangıcında acele ile , Danıştay Saldırısının hükümet ile
Danıştay arasındaki gerginliğe bağlandığı, hükümetin türban konusundaki tutumunun saldırı
faillerine cesaret verdiği, eylemden hükümeti sorumlu tutan her kademeden devlet görevlisi
ve geniş halk kitlesinin hükümete öfke içerisinde bulunduğu haber ve yorumlanna yer
verdikleri görülmektedir.
Genel olarak ; gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban
örtüsüyle ilgili her iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek
toplumda büyük infial uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı,
Danıştay'a saldın eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve
Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet
kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen
uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu değerlendirilmiş, Ankara 11.Ağır
Ceza Mahkemesinin mevcut delillerle göre kabulü de bu yönde olmuştur.

DEĞERLENDİRME

İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006,


ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son
kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır.
17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan ARSLAN tarafından Danıştay binasında
toplantı halindeki yargı görevlilerine silahlı saldında bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi
Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri
Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU öldürülmeye
teşebbüs edilmiştir.
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihinde
de Eskişehir ilinde Fikret EMEK'in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirilmiştir.
Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış, toplam
39 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir.
Parmak izi tespiti ve Fikret EMEK'in bombalann kendisine ait olduğu beyanına göre
39 adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen
Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK ile
bağlantısının maddi delili bulunduğu sabittir.
Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olduğu
kendilerinin hukuki durumlarının değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir.
Oktay YILDIRIM ve Fikret EMEK'in Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer
TEKİN,Veli KÜÇÜK ve örgüt üyesi bulunan diğer şüpheliler ile hiyerarşik bağlantısı yine
kendilerinin hukuki durumlannm değerlendirildiği bölümdeki açıklamalardan sabittir.
Her iki eylem faili Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden
Muzaffer TEKİN ile bağlantısı telefon görüşmeleri maddi delili ve yukandan itibaren
anlatılan diğer deliller ile sabittir. ^z*'****^'**1^
Alparslan ARSLAN'm Ergenekon Terör Örgütünün diğer üyeleri ve VKGB gibi bağlı
sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde edilen doküman maddi
delilleri ve yukarıdan itibaren anlatılan diğer deliller ile sabittir.
Alparslan ARSLAN ve diğer şüphelilerin yukarıda anlatılan kişisel yaşamları
hakkındaki tespitlere göre , söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile
ilgili olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders
vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir.
Alparslan ARSLAN'm kendisine verilen Ergenekon Terör Örgütünce verilen görev ve
görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi
rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, Osman YILDIRIM, Erhan TIMUROĞLU,Tekin
İRSİ ve İsmail SAĞIR'ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıkları
yukarıdaki açıklamalardan açıkça anlaşılmaktadır.
Osman YILDIRIM, yukarıda anlatılan nedenlerle Cumhuriyet Gazetesi saldırıları
konusunda itibar edilen beyanlarında, kendisinin Veli KÜÇÜK ve Ergenekon Terör Örgütü ile
bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli KÜÇÜK ve Muzaffer
TEKİN'in talimatı ve Muzaffer TEKİN'in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan
etmiştir.
Sıralanan tespitler ile, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü
Yöneticisilerinden Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in talimatı ile gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki
eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde
de aym kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer
TEKİN ve Veli KÜÇÜK'ün talimaü ile gerçekleştirildiğini göstermektedir. Gizli Tanık da görüntü
ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğrulamıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün her iki eylemdeki amacının , TCK 313/1 maddesine uyan
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etmek ve TCK 312/1
maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya
Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen Engellemek olduğu anlaşılmaktadır.
Esasen, TCK 314 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinin , TCK
314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin
örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal
sorumluluklan bulunduğu değerlendirilmiştir.

OLUŞUN KABULÜ

Tüm soruşturma evrakı ve ekleri incelenmesinde eylemlerin ;


İlk eylemde İstanbul Şişli' de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak
05.05.2006, ikinci olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombalan atılmış, bunlar patlamamış,
üçüncü ve son kez 11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır. Bu bombalama
eylemlerini yapanların Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, Tekin
IRŞI ve İsmail SAĞIR olduğu,
1. bombalama olayında Osman YILDIRIM'm Muzaffer TEKİN'den aldığı el
bombasını Tekin IRŞI'ye verdiği, Tekin IRŞİ'nin attığı bombanın patlamadığı, olay yerinde
Erhan TİMUROĞLU'nun da bulunduğu, Tekin IRŞİ'nin önce bombayı atamadığı, Osman
YILDIRIM ısrar edince Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin IRŞİ'nin bina
civarına giderek Tekin IRŞİ'nin diğer ikisinden ayrılıp bombayı atmasından sonra her üçünün
kaçtığı
2. bombalama olayında yine Osman YILDMtM~ın;:!<iMuzaffer TEKİN'den aldığı
bombayı kullandığı, , Osman YILDIRIM'm yanma -T^kin IRŞLve İsmail SAĞIR'ı aldığı,
İsmail SAĞIR'm bombayı gazete binasına attığı, ancak yine patlamadığı, hemen olay yerinden
kaçtıkları, Erhan TİMUROĞLU'nun da olay yerinde olduğu ancak bomba atılmadan önce
ayrıldığı,
3. bomba eyleminde bizzat Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'den aldığı 3.
bombayı alarak yanında İsmail SAĞIR ve Erhan TİMUROĞLU olduğu halde Cumhuriyet
Gazetesi'ne gelerek bombayı attığı ve patlattığı,
Ankara'ya beraber gelen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan
TİMUROĞLU ve İsmail SAĞIR'm bir gün önce Danıştay binası etrafına gelerek diğerleri
arabada beklerken Alparslan ARSLAN'm 5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığı'na çıkarak keşif
yaptığı, olay tarihi olan 17.05.2006 günü, saat 10.00 civannda Danıştay binasına Alparslan
ARSLAN'm olayda kullandığı Glock marka ruhsatsız silah olduğu halde gelerek bir önceki
gün keşif yapıp öğrendiği, 2. Daire Başkanlığı katma çıktığı, bir görevliyi takip ederek toplantı
halinde bulunan 2. Daire Başkan ve üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de teşhise
çalışarak 10-15 saniye gözetleyip belirlediği ve öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden
maktul ve müştekilerin hayati bölgelerini hedef alarak ateş ettiği, bu eylem sonucu maktul
Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kafasından ve sağ bileğinden kurşunla yaralandığı, müşteki
Mustafa BİRDEN' in göğsünden yaralandığı olay sonucu dalağının alınıp 25 gün hayati
tehlike geçirecek ve uzuv tatili olacak şekilde müşteki Alper ÖZDEMİR' in sağ göğüs ve
kolundan TCK 86/3 maddesi kapsamında, müşteki Ayla GÖNENÇ' in sağ dirseğinden TCK
83/3 maddesi kapsamında, müşteki Ahmet ÇOBANOĞLU' nun yanağından üst solda 1-2-3-4
nolu dişler ile alt solda 1-2-3-4 nolu dişlerde hasar olacak ve sol el birinci parmağından
parmağı kırılıp diş kaybı, fonksiyon kaybı olacak şekilde ateşli silahla yaralandığı,
yaralılardan maktul Mustafa Yücel ÖZBİLGİN' in kaldırıldığı hastanede ateşli silahla
yaralanması sonucu kurtarılamayarak öldüğü, burada Alparslan ARSLAN 4 kez tabanca ile
ateş etse de mesafenin az oluşu ve maktul ve müştekilerin aynı masa etrafında toplantı halinde
bulunması sebebiyle bir maktul ve 4 müştekinin belirtilen şekilde yaralandıkları, Alparslan
ARSLAN'm olay yerinde bir kez tavana muhtemelen kaçmasını kolaylaştırmak amacıyla
korku vermek için ateş ettiği panikten yararlanıp kaçmak için çıkış noktasına gelirken
güvenlik görevlilerini görünce bir kez de burada tavana ateş ettiği ancak görevlilerce
yakalanarak etkisiz hale getirildiği, Alparslan ARSLAN'm bu arada "Osmanlının torunlarıyız
Allah'ın askerleriyiz" şeklinde bağırdığı,

Şeklinde geliştiği anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME Ergenekon Terör


Örgütünün her iki eylemdeki amacının ,

TCK 313/1 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana
Tahrik Etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Veya Tamamen
Engellemek olduğu anlaşılmaktadır.
TCK'nun 312. ve 313. maddelerin düzenleniş şeklinde, suçların silahlı bir örgütle
işlenmesinden değil cebir ve şiddet kullanılarak işlenmesinden bahsedilmektedir. Buna göre
söz konusu suçların silahlı bir örgüt olmadan da işlenebileceğinin kabulü gerekir. Ayrıca
TCK'nun 313. maddesindeki suçun işlenmesi için bir örgüte ihtiyaç duyulmayacağı da açıktır.
Toplum üzerinde etkili olan bir kişinin de bu suçu işleyebilmesi mümkündür.Bu nedenle
şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'e yüklenen TCK'nun 312 ve 313. maddelerine
uyan suçların yanı sıra TCK'nun 314/1 maddesine uyan orgut yöneticiliği suçundan da ceza
tayin edilebileceği düşünülmüş ve bireysel durumlarının anlatıldığı bolüme işlenmiştir.
Şüpheli Muzaffer TEKİN hakkında daha önce aynı eylemlerden dolayı Ankara
C.başsavcılığmca soruşturma yapılıp delil yetersizliği nedeni ile Ek Kovuşturmaya Yer
Olmadığına Dair Karar verilmiş ise de, C.başsavcılığımızm soruşturması kapsamında
şüphelinin kendisine yüklenen suçlan işlediklerine dair yeni deliller elde edildiğinden
haklkında dava açılmasının mümkün olduğu değerlendirilmiştir.
Veli KÜÇÜK;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi
olduğu anlaşılmakla,
TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK
82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713
S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,

Muzaffer TEKİN ;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün Yöneticisi ve her iki eylemin azmettiricisi
olduğu, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan el bombalanm temin edip Alparslan
ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verdiği anlaşılmakla,
TCK 313/1 , 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 82/a,g,38/l - TCK
82/a,g,38/l,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 3 kez ) , TCK 151/1,38/1, 3713
S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn gerektiği,

Oktay YILDIRIM ;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu, Cumhuriyet Gazetesine bomba
atılmasının tasarlandığı toplantıya katıldığı, sonrasında da 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet
Gazetisine atılan el bombasını, örgüt adına diğer bombalar ile birlikte sakladığı yerden getirip
Muzaffer TEKİN'e vermek yolu ile suça katıldığı anlaşılmakla,
TCK 39/1,2, TCK 170/l,c , 3713 S.K.'nun 5 maddeleri uyannca cezalandınlması
gerektiği,

Alparslan ARSLAN
Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki
bombalama eyleminin azmettiricisi, üçüncü bombalama eyleminin de asli faili olduğu,
Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı
Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet
ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayının da asli faili olduğu
anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 -TCK 314/2, 3713 S.K.5 -TCK
82/a,g - TCK 82/a,g,35 ( 4 kez) - TCK 174/1,2 - TCK 170/l,c,38/l ( 2 kez ) - TCK 170/l,c, -
TCK 151/1, 3713 S.K.5 - 6136 S.K.13/1, 3713 S.K.5 maddeleri uyannca cezalandınlmasımn
gerektiği,
Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak, şüphelinin
kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı, kendi adına bir terör örgütü kurduğu kabulü ile
TCK 309/1 uyannca ağırlaştınlmış müebbet hapis, TCK 82/a,g uyarınca ağırlaştmlmış
müebbet hapis, TCK 82/a,g,35 uyannca 15 yıl hapis (>«SfjfTCK 174/1,2 uyannca 4 yıl 9
ay hapis, TCK 170/l,c uyannca 1 yıl hapis, TCK 151/1 uyannca 1 yıl hapis, 6136 sayılı
kanunun 13/1 uyannca 2 yıl hapis ve 450 YTL adli para cezası ile cezalandınlmasma dair
mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir
hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli
hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Osman YILDIRIM
Ergenekon Terör Örgütünün Üyesi, Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ilk iki
bombalama eyleminin azmettiricisi olduğu, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel
ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR
ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs
edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - TCK 314/2, 3713 S.K.5 - TCK
174/1,2 -TCK170/l,c,38/l (2 kez) - TCK 82/a-g,39 - TCK 82/a,g,35,39 ( 4 kez), TCK 151/1,39
maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin
kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör
örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62
uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l,c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a-g,39,62
uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis ( 4 kez) , TCK
151/1,62 uyannca 10 ay hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir
hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli
hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.

Erhan TİMUROĞLU

Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği,
Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen her üç bombalama eyleminde olay yerinde olup suça
katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin
Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi
Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı
anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 -TCK 174/1,2 - TCK 170/l-c,39 (3 kez) -
TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmm gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcıhğımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin
kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör
örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62
uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62
uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez) cezası ile
cezalandınlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir
hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli
hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
İsmail SAĞIR, ,r*' "/ "* .
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği,
Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen ikinci bombalama eyleminde bombayı attığı, üçüncü
bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı, Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa
Yücel ÖZBİLGİN öldürülmesi , aynı Dairenin Başkanı Mustafa BİRDEN, üyeleri Ayfer
ÖZDEMİR ve Ayla GÖNENÇ ile Tetkik Hakimi Ahmet ÇOBANOĞLU'nun öldürülmeye
teşebbüs edilmesi olayında suça katıldığı anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K.5 - TCK 174/1,2 - TCK 170/1-c - TCK
170/l-c,39 - TCK 82/a,g,39 - TCK 82/a,g,35,39 (4 kez) maddeleri uyannca cezalandınlmasmın
gerektiği,
Ancak, her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin
kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör
örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 309/1,62 uyannca müebbet hapis, TCK 174/1,2,62
uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis, TCK 170/l-c,62 uyannca 10 ay hapis, TCK 82/a,g,39,62
uyannca 14 yıl 2 ay hapis, TCK 82/a,g,35,39,62 uyannca 6 yıl 3 ay hapis (4 kez)) cezası ile
cezalandmlmasma dair mahkeme karan bulunduğu,
CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir
hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli
hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Tekin IRŞİ,
Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği,
Cumhuriyet Gazetesine düzenlenen birinci bombalama eyleminde bombayı patlamayacak
şekilde attığı, ikinci bombalama eyleminde de olay yerinde olup suça katıldığı
anlaşıldığından,
TCK 220/7 gön. ile TCK 314/2,3713 S.K. 5 - TCK 174/1,2 - TCK 174/1,2,39
maddeleri uyannca cezalandınlmasmın gerektiği,
Ancak , her ne kadar C.başsavcılığımızm tespitlerinden farklı olarak , şüphelinin
kendisine yüklenen suçlan işlemekteki amacı , Alparslan ARSLAN yönetimindeki terör
örgütüne üye olduğu kabulü ile TCK 314/2,62, 3713 S.K. 5 uyannca 6 yıl 3 ay hapis, TCK
174/1,2,62 uyannca 3 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandınlmasma dair mahkeme karan
bulunduğu,

CMK 223/7 maddesindeki aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir
hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir, hükmü uyannca şüpheli
hakkında aynı eylemlerden dolayı dava açılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Yöneticiler

TCK 314/2 maddesi kapsamındaki Ergenekon Terör Örgütünün yöneticileri olan İlhan
SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,Doğu PERİNÇEK, Mehmet Fikri KARADAĞ
ve Sevgi ERENEROL TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu
maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne
göre her iki eylemden de yasal sorumluluklan bulunduğu anlaşıldığından,
TCK 313/1, 3713 S.K.5 - TCK 312/1, 3713 S.K.5 - 220/5 gön. ile TCK 82/a,g -TCK
82/a,g,35, (4 kez) -TCK 174/1,2 -TCK170/l,c ( 3 kez ), TCK 151/1 maddeleri uyannca
cezalandmlmalan talep edilmiştir.

2.HALKIN SOSYAL SINIF, IRK, DİN, MEZHEP


VEYA BÖLGE BAKIMINDAN FARKLİ ÖZELLİKLERE

€ 7>n^^S
SAHİP BİR KESİMİNİ, DİĞER BİR KESİMİ ALEYHİNE KİN
VE DÜŞMANLIĞA ALENEN TAHRİK,HALKIN BİR KISMINI
DİĞER BİR KISMINA KARŞI SİLÂHLANDIRARAK,
BİRBİRİNİ ÖLDÜRMEYE TAHRİK EYLEMLERİ ;
Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde bir düğün salonunda düzenlenen üyelik
kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basan bir gruba dernek başkanı
emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ taralından yemin ettirildiği, dernek başkanı Mehmet
Fikri KARADAĞ' m bir masa etrafına topladığı üye adaylarına " Türk anadan ve Türk
babadan doğmuş soyunda dönme olamayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek
var öldürmek var" cümleleriyle başlayan bir yemin ettirdiği tespit edilmiştir.
Yemin töreninden sonra kendisine soru soran gazetecilere 13.500 kişilik bir hainler
listesi hazırladıklarını, bunu kamuoyuna açıklayacaklarım söylediği, "listede kimler var"
diye sorduklarında ise "senin annen de baban da olabilir" diye cevap anlaşılmıştır.
Kuvayı Milliye Derneği Mersin temsilcisi Kemal CANAY' m 13 aralık 2006'da
yaptığı basın açıklamasında ise; "Genel merkezimizin, hain olduğunu belirttiği 13.500 kişi
ve kurum var. Genel başkanımız Mehmet Fikri KARADAĞ, yurtdışına para kaçıran bu
hainlerin listesini onların en çok güvendiği kaynaklardan elde etti. Vatana ihanet
kanunu kaldırıldı. Biz bu kanunun yeniden yürürlüğe girmesini istiyoruz. Adam ihanet
ediyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Mersin PKK ve Siyonistlerce işgal edildi.
Türk çocukların elinden ekmekleri alınıyor Mersinde suç işleyenlerin %90 nı doğulu ve
güneydoğuludur. Türk çocuğu suç işlemez." dediği tespit edilmiştir.
Kuvayi Milliye Derneğinin kuruluş bildirgesinde ise "Devletimiz (d) (dinci, dönme)
takımı tarafından yönetilmekte Türk milleti kendinden olan Türk soylu yöneticilere
kavuşabilme özlemi duymaktadır. Hıyaneti vataniye kanunun zamanı geldiğinde
yürürlüğü konulması için çalışılacaktır. 11 kasım 1938 den bugüne kadar ihanet eden
her şahıs kurum ve kuruluş hesap verecektir, vatan mutlaka korunacak, millet daima
büyüyerek sonsuza kadar yaşatılacaktır.Zira kendisinin bu uğurda feda edecek çok
vatan evladı vardır." denildiği tespit edilmiştir.
Örgüt üyesi Murat ÇAĞLAR daha önceki tarihlerde yakalandığında, Kuvayı Milliye
Derneğinde kaldığı süre içerisinde dernek yöneticilerinin kendilerine , vatanın elden
gittiğini, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğini, ayrıca Kuvvayi Milliye
Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunu, mevcut
ordunun içinde bölünmeler olduğunu, vatan hainlerinin olduğunu anlattıklarını beyan
etmiştir. Daha sonra alman C.savcılığı ifadesinde de bu beyanlarını teyit etmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm "...Bu uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek
var" şeklinde şiddet kokan yemin merasimini özellikle son yıllarda doğu bölgesinden aldığı
göçle Kürt kökenli vatandaşların nüfusunda ciddi artışların yaşandığı Mersin gibi bir şehirde
yaptırmış olması da dikkat çekicidir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm halkı kin ve düşmanlığa tahrik yönündeki anlatımları
ve propagandaları öylesine etkili olmuş olacak ki, Kayseri ilinde yaşayan bir vatandaşın
bulunduklan bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlarla yaşadığı sorunu, resmi mercilere bildirmek
yerine İstanbul da bulunan Fikri KARADAĞ'a bildirerek yardımını istediği görülmektedir.
Diğer taraftan yine üst komşusu ile sorun yaşayan başka bir vatandaş yaşadığı problemi resmi
mercilere intikal ettirmek yerine Mehmet Fikri KARADAĞ'a bildirmiştir. Mehmet Fikri
KARADAĞ ise kendisine yapılan bu müracaatlarla ilgili, vatandaşları Adli Mercilere
yönlendirmek yerine Kürt vatandaşlarla ilgili yaşanan sorun karşısında teslim olmamalarını,
her şeyi planlı bir şekilde yapacaklarını söylediği, komşusu -ile sorun yaşayan vatandaşa da
etrafında bulunan iki adamını göndererek sözde yardımcı olmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Öte
yandan birçok telefon konuşmasında da Kürt vatandaşları hedef göstererek, halkı kin ve
düşmanlığa tahrik edecek yaklaşımlarda bulunduğu görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlarındaki bir yapılanması olan
Kuvayı Milliye derneğinin illegal yapılanmasında yer alan örgüt üyelerinin bir taraftan
Gazeteci Yazar Fehmi KORU ve Orhan PAMUK gibi isimlere suikast yapmak için hazırlıklar
yaptıkları görülürken, diğer taraftan da DTP li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman
BAYDEMİR, DTP Genel Başkanı Ahmet TÜRK ve DTP milletvekili Sebahat TUNCEL gibi
isimlere suikast hazırlıkları planladıkları da görülmektedir. Bu konuya ilişkin şüpheliler
arasında oldukça açık telefon görüşmeleri mevcuttur. Bu konudaki telefon görüşmeleri
Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı tasarladığı eylemler bölümünde yazıldığından burada
tekrar edilmemiştir.
Tasarlanan bu eylemlere katılmayı düşünen Coşkun ÇALIK ifadesinde "..Muhammet
YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'mn
ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri
KARADAG'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR
konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini
planladıklannı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan
ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet
YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK
olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini..." beyan etmiştir.
Şüphelilerin görüşmelerinde haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar
ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı
söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler
olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukarıda yazılı kişilerden
ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu,
kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim
edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı
gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta
Muhammet YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin
ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına
uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte oldukları anlaşılmaktadır.
Ülkede kamu barışını ve istikran bozmak için uğraşan çevrelerin son yıllarda bu tür
provokatif faaliyetlerini artırdıklan, bu eylemler arasında hedefler ve işlenme tarzlan itibariyle
paralellikler bulunduğu, aynı merkezden yönlendirildikleri kanaatini oluşturacak benzerlikler
taşıdıklan görülmektedir. Bunlardan en önemlileri tarih sırası ile aşağıda özetlenmiştir.
1-Rahip Andrea Santora Cinayeti, 5 Şubat 2006 günü Trabzon ilinde Rahip
Andrea SANTORA uğradığı silahlı saldın sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın faili ise 16
yaşındaki Oğuzhan AKDİN isimli kişidir. Olayda GLOCK marka silah kullanılmıştır.
Oğuzhan AKDİN'in savunmasında, Avrupada Hz.Muhammet hakkında yayınlanan
karikatürler nedeni ile cinayeti işlediğini ifade ettiği öğrenilmiştir.
2-Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik
gerçekleştirilen silahlı saldın sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN görevi
başında şehit edilmiş, 3 Yüksek Yargıç ile 1 Tetkik hakimi de öldürülmeye teşebbüs edilmiştir.
Fail Avukat Alparslan ARSLAN olaydan hemen sonra yakalanmış , ilk beyanlannda saldınyı
Dairenin verdiği Türban karan nedeniyle gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda GLOCK
marka silah kullanılmıştır. Bu eylemin Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu
yukanda tüm aynntılan ile açıklanmıştır.
3-Hrant Dink Cinayeti, 19 Ocak 2007 günü Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni,
Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant DİNK uğradığı saldırr sonucu hayatını kaybetmiş, bu
olayın failinin de 17 yaşındaki Ogün SAMAST olduğu görülmüştür. Ogün SAMAST'm
beyanları doğrultusunda olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olarak Yasin HAYAL ve Erhan
TUNCEL ile birlikte bir kısım şahıslar daha yakalanmıştır.
4-Zirve Yayıncılık Cinayeti, 18 Nisan 2007 günü Malatya'da Zirve yayıncılığa
yönelik saldın yapılmış, saldmda 4 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayın faillerinin de 19 ve 20
yaş grubundaki kişiler olduğu görülmüştür. Bu olayda da yakalanan şüpheliler ilk
beyanlannda, öldürdükleri kişilerin Malatya ilinde misyonerlik faaliyetleri içersinde
olduklannı, Müslümanlığı kötülediklerini, bu yüzden öldürdüklerini beyan etmişlerdir.
5-YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e yönelik silahlı saldırı, 25 Nisan 2007 günü
Ankara ilinde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) merkez binası önüne gelen bir şahıs tarafından
silahla ateş edilmiş ve bu olayın, YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan TEZİÇ'e yönelik bir saldın
girişimi olduğu değerlendirilmiştir. Olay şüphelilerinden Nurullah İlgün'ün üzerinden, Kuvvai
Milliye Derneği'ne ait bir kart çıkmıştır.
6-Ümraniye Bombalan, 13 Haziran 2007 günü Ümraniye İlçesinde 27 adet el bombası ele
geçirilmiştir. Bu soruşturmanın başlamasına esas olan olayda ele geçen el bombalannm hangi
amaçla ve nerelerde kullanılacağı tespit edilememiştir. Tespit edilen husus bu bombalar ve aynı
kapsamda Eskişehir ilinde ele geçen bombalardan 3 tanesinin sözde Türban konusundaki
karikatürü yayınlamasından dolayı Cumhuriyet Gazetesine atıldıklandır. Bu olaylann ise
Ergenekon Terör Örgütünün bir eylemi olduğu yukanda aynntısı ile anlatılmıştır. Yukanda
sayılan olayların hepsinin, bu başlık altında anlatılan, Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve
düşmanlığa alenen tahrik,halkm bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini
öldürmeye tahrik suçlarının amacına uygun olduklan anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldmlan eylemleri
ile, özellikle bu eylem tarihlerinde gündemde olan türban tartışması taraflanm, tartışma
zemininden artık kamplaşmaya çekmeyi, toplumun farklı görüşe sahip kesimlerini birbirlerine
ve nihayetinde yönetime karşı silahlı ayaklandırmayı, bu şekilde ülkede kargaşa ortamı
oluşturup ordu içerisinden kendilerine destek olacaklannı umduklan kişiler ile yönetimi ele
geçirmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır.
Gizli tanık 17 , ifadesinde aynısı ile ; "Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti.
Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin'de
VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet
Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktınldığım,
bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden
duydum." şeklindeki beyanı, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki alanındaki
diğer bir kuruluşu olan VKGBH'nin bu amaca yönelik faaliyetlerini göstermesi açısından
önemli görülmüştür.

Ergenekon Terör Örgütü üyelerinin bu konu ile ilgili yaptıkları telefon


görüşmelerinden örnek olacak birkaç tanesi aşağıya çıkartılmıştır.

Tape 179,12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi'nin "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya" diye sorduğu,
M. Fikri'nin "İyi olur, iyi olur." "Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur, bu memlekette
yeri yok." "Hepsi defolur gider cehenneme." "Hepsi cehenneme. En İyisi Ölüşüdür
Biliyorsun." Dediği,
Tape 7, 01.01.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki
görüşmede özetle ; Muhammet'in "komutanım- ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu
gazetelere bir göz atıyorum, bunlar iyice kudurdu" "Nasıl yapsanız
bunlara bir ses yapmamız lazım" ".... Kenan EVRENİ görmüyor musunuz PKK ya destek
amaçlı konuşmalar yapıyor" , ".. onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler
planlıyorum, DTP yi bombalayacam" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Yok sakm yapma,
haberim olmadan bir şey yapma, sakm" "Onlara prim verirsin, Bizim İstediğimiz Zaman
Yapacaz, onlar istediği zaman değil" dediği, Muhammet'in "A. T. varya DTP başkanı, ş... p..."
dediği, M.Fikri KARADAG'm "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip
duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var" dediği, Muhammet'in " Neyse zamanı
gelince" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Bir derdimiz yok, herif zorla dert ediniyor, Kuvayi
Milliye yi silmeye yemin etmişler Ankara da" ".. sivil asker hepsi seyrediyor .... P..., Savcısı,
Hakimi, Polisi ne bileyim Bakanı, hainleri bırakmış vatanseverlerle uğraşıyor" "..Bütün Sivil
Asker Meşrutiyeni Yitirmiştir Bize Göre" dediği,
Tape 0375 , 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU ile X Şahıs arasındaki görüşmede
özetle ; X şahsın "Türkiye'de genel durum nasıl şuanda" dediği, Ali KUTLU'nun da "İyi iyi.
şuan kötü ya. şuan berbat, işte bakacaz. bi hamle yapacaz yakında, herşeyi haberlerden
okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne Hamlesi
Yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda Olmaz Tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim
bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar kapatsınlar a., koyayım ya" dediği, Ali
KUTLU'nun da "öyle yapıcaz zaten", "11 kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş şahıstan
hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni Şafak Yeni Türkiye
Gazetesi var birde bu a... kodumun tam militan bir gazete o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine El
Koyacaz Kafanı Yorma Hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe sinirleniyorum. Vallahi
Billahi Ya Gidip Eylem Yapasım Geliyo" dediği, Ali KUTLU'nun da "ya boşver, akşam
msn'de şey yaparız. Bunlara telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği,
Tape 20,13.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN arasındaki
görüşmede özetle ; M.Fikri KARADAG'm "Sağol bomba gibiyiz Allaha şükür, uğraşıyoruz
burada ki şeylerle, vatan hainleriyle" "Karargahtayım"dediği, daha sonra "dün Kürt vatandaşın
birisi bir açıklama yapmış" M.Fikri KARADAG'm "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt,
babam arap diyorsun, sen nesin, ben diyorum ki, sen o., ç.. diyorum, .. anan kurt baban arapsa
sen o... olabilirsin başka ne olabilir., peki oldu yavrum" dediği,
Tape 23,20.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile A.C.'ün arasındaki görüşmede
özetle ; A.C.'ün bir şahsın cenazesinden bahsettiği ve telefonla ulaşamadığını anlattığı ve
"bugün mutlaka ulaşırım ...o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda
ben okudum da o içişleri bakam p..." dediği, M.Fikri KARADAG'm "A. suç olmadığı için
dava açamazlar suç unsuru yok" dediği, A.C.'ün "açsada ..biraz halk hareketi ivme kazansın,
bir iki tanesi geberdi mi, ondan sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi
ondan sonra defolup giderler" dediği,
Tape 93, 27.04.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR arasındaki
görüşmede özetle ; Ahmet SAYAR'm televizyonlarda, Genel Kurmay'm MUHTIRA
açıkladığını anlattığı, M.Fikri KARADAG'm "Oh ne güzel, demekki kuvayi milliye hedefine
ulaştı" "Ahmet, o zaman anayasa mahkemesi de yarın bu işi aynen bağlar" "K... gibi
bağlıyacaklar" "Ne mutlu türküm diyemeyen k... ne işi var Atatürkün köşkünde" "O zaman
generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir"
"O yemin var ya o yemin" "Bizim mersindeki konuşmalarında hepsi gitti, bunlarda bir bok
yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet SAYAR'm "Hainlerin azınlıkların bu ülkeye hükmettiği
ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Anayasa
mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok" "Bu olmazsa .... kan akar
o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" "Oraya, o k.. .kler, Atatürk düşmanı, Türk
düşmanı, devlet düşmanı, müslüman olmayanlar çıkmayacak" dediği,
Tape 125,07.05.2007 tarihimde M.Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle ; Yakup'un Kayseri'de bazı KÜRT gurupların olduğunu,
bunların halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para
aldığını, şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini
sorduğu ve "E.A. diye bir KÜRT burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl
yardımcı olabiliriz" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar
siktir olup gidecek ..." "Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim
olmayın da köpeğe" dediği, Yakup'un "Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl
alacağız onu düşünüyoruz" dediği, Yakup'un dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği,
M.Fikri KARADAG'm "Planlı yapacağız planlı" "Balıklama atladın mı işler karışır" dediği
Yakup'un "Anladım komutanım, o zaman biz şu oluşumumuzu yaptık mı.." "o zaman özel
konuşuruz bu mevzuları zaten" dediği,
Tape 51, 26.07.2007 tarihinde M. Fikri KARADAĞ ile Muhammed YÜCE
arasındaki görüşmede özetle ; M. Fikri KARADAG'm Milletvekili adayı olup TBMM'ye
girememesi ile ilgili olarak görüştükleri, Fikri'nin "..orda PKK'hlarla Gidipte Ne Yapayım,
Orda Cinayet İşlerim.." dediği, Muhammed'in "Ş... bir bayan çıkmış, gebze cezaevinden, apo
posterleriyle gidiyor, Ben Onu Vuracağım Ya Yemin Ediyorum, Ben Kafayı Koydum
komutanım, böyle bir şerefsizlik, adilik olabilir mi ya, bu ne biçim bir düzen" dediği, Fikri'nin
"Terörle Mücadele eden ben olsam, Genel Kurmay Başkanı, bütün askeri çekerim lüzum
kalmadı çünkü, madem Meclis'te bunlar yasal olarak temsil edilecek lüzum yok" "Eş.. Türk
Diye Boşuna Dememişler Mamocum, İşte Bunun İçin Eş... Türk'ün Manası Bu" dediği,
görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed'in "...Star Gazetesin şey yazmışlar, Sizin
Şeyin Resimleri Neydi O, Yüzbaşı Tekin" dediği, Fikri'nin "Yıldırım Oktay" dediği,
Muhammed'in "He o bide K. PAŞA" "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınız da şey yazmış,
milleti galyana getiren" "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim dernek başkanı yardımcınız Ali
Başkan.." "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş" dediği, Fikri'nin "Mehmet ALT AN
bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'm oğlu" "O ş... suratlı bir herif var ya pis sakallı" dediği,
Muhammed'in "Yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu" ".. Gideriz komutanım, pkk'ymış
mkkaymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "yani illa terörist mi olalım ki bir yerimiz
olsun bir yerde" dediği,
Tape 178, 10.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile İmam Hüseyin Yardıç
arasındaki görüşmede özetle ; İmam Hüseyin'in ".. bu memleketi Yugoslavya gibi bölüp
parçalamaya uğraşıyorlar, iş ona geldiği zaman., biz vatanı koruruz" dediği, Amerika'nın Irak
ta yapmak istediği planlardan, oyunlardan bahsettikleri, bir süre mahalle aralannda bulunan
mescit ve kiliselerle ilgili konuştuktan sonra M.Fikri KARADAG'm "hepsi Amerikaya
çalışıyor köpeklerin işte hepsi yani o dediğin medrese denen yerlerde amerikan aj anlarıyla
dolu" "En büyük misyoner devletin başında" "Bu Bu Ş.. .siz A.. .1 Millet Ondan Sonra Gidip
Bunalara Yine %50 Veriyor" dediği,
Tape 75, 08.10.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE
arasındaki görüşmede özetle ; Muhammet YÜCE' nin "Ne yapıcaz komutanım, bunun sonu
ne olucak" dediği, M.Fikri KARADAG'm "A...k..Çocukları, 4 Yıldızı Takıp Dolaşıyorlar,
Onlar Yapsınlar Ne Yaparsa" dediği, Muhammet'in ".. Yapmamız gereken şeyleri yapalım
komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", "bayramdan sonra size 20 tane
genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip", "...Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim
Telefonda Konuşmayalım Da Tamam" dediği,
Tape 292, 09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Ali GÜRBÜZ arasındaki
görüşmede özetle ; ALİ' nin "Abi Gelişme Var" "6-7 kişi şuan tam sağlam şimdi birkaç kişi
daha alcam yanıma konuşuyorum şimdi topluyorum olayın daha ne olduğunu daha
söylemedim sadece üstü kapalı" dediği, M.YÜCE' nin "He Tamam sen görüş açık açık söyle
deki böyle böyle" "Ya Orhan ya Orhan Pamuk... Ya-da şey Ahmet Türk veya Osman
Baydemir Sebahat Tuncel dördünden biri" dediği, ALF nin "Tamam seve seve AHMET
TÜRK'E seve seve" dediği, M.YÜCE' nin "Ahmet Türk, Sebahat Tuncel bide şey Osman
BAYDEMİR ve ya Orhan PAMUK büyük bir ihtimalle Orhan Pamuk 'tur. Siz görüşün
bayramdan sonra onun yanma gitceniz tamam mı, ben görüştüm Tamam" dediği, ALİ' nin
"Ahmet Türk Ahmet Türk garanti olsun yani o bizim tam nefret ettiğimiz adam" dediği,
M.YÜCE' nin "Neyse bakcaz ona tamam şey yapın siz sen bi elemanlarla iyi görüş sağlam
olsunlar ama ha" dediği,
Tape 174, 16.09.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Kemal CANAY
arasındaki görüşmede özetle ; Kemal'in "Tuncay ÖZKAN bişey başlatmış.." "Biz kaç
kişiyiz diye, şimdi birmilyon kişi Ankaraya topluyo" "... gidelim mi efendim" dediği, M.Fikri
KARADAĞ'm "toplasın bakalım" "Gideriz, gidilir artık başka bişey olarak gidilir boşver" "
onlar., boş laflar Anayasa değişiyo, artık bu iş bitti" dediği, Kemal'in "Gidiyo memleket,
teslimmi olacaz başkanınım" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm ".. Ş...O.. Korumak Ve
Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, Emrinde Milyon Tane Asker olan o...ç.. teslim
oluyosa bizemi düşecek" "Tankı, Topu, Uçağı, Gemisi Bende Değil Onlarda, onlar ne
gerekiyorsa yaparlar" dediği, Kemal'in "...belki daha beklediği vardır genel başkanım" dediği,
M.Fikri KARADAĞ'm "Onlar Bekleseydi, Biznen Temas Kurarlardı Ne Yapayım" "Ancak
ölüler fikir değiştirmez" "... kimisi bizim farklılıklar zenginliğimiz diyo, o... işte öyle
kandırıyorlar bizi" dediği, tespit edilmiştir.

3-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN


GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLADIĞI
EYLEMLER

1-YARGITAY GÖREVLİLERİNE SUİKAST HAZIRLIĞI


PLANLANMASI

İşçi Partisi Ankara Genel Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen ELBA
marka CD'nin yapılan incelemesinde; içersinde diğer dosyalann yanı sıra "YARGI -NUSRET
SENEM" isimli klasörün olduğu, bu klasör içersinde (4) adet word dosyası (7) adet PDF
dosyasının olduğu,
PDF dosyalarmm (6) tanesinde değişik kişilerle ilgili bilgilerin olduğu,
"YARGITAY" isimli PDF dosyasında ise elle çizilmiş basit bir kroki olduğu görülmüş, kroki
içersinde binanın bölümlerini gösterir şekiller olduğu, bu şekillerin üzerine A, B, C yazıldığı,
binaların giriş çıkış noktalannm işaretlendiği, bu noktalar üzerine değişik işaret ve şekiller
yapıldığı ve numaralandmldığı görülmüştür.
(4) adet word dosyasının ise "KROKİNİN AÇILIMI" "YARGITAY İLE İLGİLİ
NOTLARIM" "YARGI TEL NOLARI" ve "SEYFETTİN ÇİLESİZ" isimli dosyalann olduğu,
bu dosyalann yapılan incelemelerinde ise;
"KROKİNİN AÇILIMI" isimli word dosyasında;

A:Yargıtay ana bina „-,.-;


B: Yrgıtay bitişik ek bnina ■? "V^
C: Yargıtay ek bnina / '*,**. •r _„__——-—
1. .-protokol kapısı(güvenlik çok sıkı)
1. avukat giriş kapısı
1. Posta giriş kapısı
4 Vatandaş kapısı
5Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
ĞMutfak kapısı
7 A blok yan kapı
8Cnlok yabn kapı
9C blok arka kapı
1OC blok öbn yan kapı
11C blok ana giriş kapı
12C blok garaj kapısı
13 Başbakanlık güvenli girişi
14A blok giriş

X Güvenlik var X
Polis var ) (x ray
cihazı var P polis
noktası var.

"Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok.6 nolu kapı
tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı, kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok
zemin altına inilir.Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park
yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik
çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama
açılabilir. On taraftaki ışıklar orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar
burayı iyi görüyor. On tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor.
Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle
kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz.
Ancak fazla beklememeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. " şeklinde yazılann olduğu
görülmüştür.
Elde edilen kroki ve krokinin açılımını anlatan Word sayfasındaki yazılar
incelendiğinde; söz konusu bilgilerin Ankara ilinde bulunan Yargıtay binasına ait olduğu, bu
bilgilerin herkes tarafından kolaylıkla temin edilmesinin mümkün olmadığı, çünkü binanın
tüm giriş çıkış noktalarının ayrıntılı olarak belirtildiği, girişlerden sonra güvenlik bulunan
noktaların belirtildiği, hatta kilitli ya da açık kapıların dahi tespit edildiği, güvenlik
kameralarının açılarının dahi belirlendiği, bunlarla da yetinmeyip binaya giriş çıkışlardaki
güvenliğin ya da kameraların görmediği kör noktaların bile vurgulanarak belirtildiği
görülmüştür.
Söz konusu krokinin ve bilgilerin doğru olup olmadığının anlaşılabilmesi için
Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı ile görüş sorulmuş, alman cevabi yazıda Yargıtay binasına
ait olduğu değerlendirilen kroki ve krokinin açılımıyla ilgili bilgilerin tamamen doğru olduğu
bildirilmiştir.
Dolayısıyla Yargıtay binasına ait kroki ve bilgilerin Yargıtay'da görevli ve
ERGENEKON terör örgütüyle irtibatlı olan şahıs ya da şahıslarca hazırlandığı, binanın
krokisi ve krokinin açılımı bölümünde yazan bilgilerden ERGENEKON terör örgütünün
Yargıtay Başkanlığında görevli üst düzey bir yöneticiye yönelik suikast hazırlıkları yaptığı
anlaşılmaktadır.

DEĞERLENDİRME :
{ /
Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı üzere ERGENEKON terör örgütü nihai
amacına ulaşmak için ülkede darbe zemini oluşturmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini
darbe yapması yönünde teşvik ettiği, bu çerçevede darbe zemini oluşturmak için ülkede kaos
ve çatışma ortamı oluşturacak eylemler gerçekleştirdiği,
Örnek verilecek olursa; bir dönem kamuoyunda ciddi tartışmalara sebebiyet
veren türban konusuyla ilgili öncelikle örgütün kontrolünde olan Cumhuriyet Gazetesinde
türbanla ilgili ülkede gerginlik oluşmasına sebebiyet verecek karikatür çizdirdikleri, sonra da
örgüt içersinde bulunan suikast timlerine gazeteye bomba attırdıkları, devamında da gazetede
baş yazarlık yapan ve örgütün üst düzey yöneticisi olan İlhan SELÇUK'un söz konusu
bombalama olayları sanki karikatür olayından rahatsız olan kesimlerce yapıldığı yönünde
yazılar yazarak ülkede gerginlik ve kutuplaşma oluşturulmaya çalıştığı, böylelikle örgütün
hedefleri doğrultusunda darbe için zemin oluşturmaya çalıştığı,
Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasından hemen sonra, bu kezde aynı tetikçilere
türbanla ilgili karar veren Danıştay Başkanlığındaki kurul üyelerine yönelik suikast
yaptırdıklan, saldırıdan hemen sonda örgütün kontrolünde olan medya organlan vasıtasıyla söz
konusu eylemler sanki türban karanndan rahatsız olan kesimlerce yapılmış gibi kamuoyu
oluşturularak ülkede laik-antilaik kutuplaşması ve çatışma ortamı oluşturulmaya çalışıldığı,
böylelikle her iki olayla biran evvel darba zemini oluşmasının hedeflendiği, fakat Emniyet
güçlerinin yaptığı başarılı çalışmalarla olay faillerinin yakalanması ile örgütün amacına
ulaşamadığı anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üst düzey yöneticilerinden İlhan SELÇUK Ak
Parti'nin kapatılması davasından aylar önce yani 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde "İktidar
partisi zanlı" başlıklı yazı içeriğinde "Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük yada dincilik
yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü." şeklinde bir yazı yazarak Yargıtay
Başsavcısını açıkça tehdit ettiği ve kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, aynı
İlhan SELÇUK yaptığı telefon görüşmelerinde de AK Partiye kapatma davası açılmasının,
ülkede ekonomik kriz çıkmasının ve biraz da karışıklık çıkmasının umut olacağım söylediği
de bilinmektedir.
Öte yandan diğer bir örgüt yöneticisi Doğu PERİNÇEK'in Merdan ARSLANLAR'la
yaptığı telefon görüşmesinde Merdan ARSLANLAR'm sivil toplum kuruluşlan temsilcileri
olarak 5-6 kişilik bir heyet şeklinde bir kısım yüksek yargıda görevli kişiler ile görüştüklerini,
görüştükleri kişilerin son derece kararlı olduklannı, kendilerinden toplum desteği
oluşturmalarını istediklerini söylediği tespit edilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütü üst düzey yöneticilerinin AK Partiye
kapatma davası açılması için ciddi girişimlerde bulunduklan, ele geçirilen kroki ve kroki
açılımmdaki bilgilerden Yargıtay üst düzey görevlilerine suikast hazırlığı yapılacağı göz
önünde bulundurulduğunda, tıpkı Danıştay olayında olduğu gibi örgütün öncelikle Yargıtay
Başsavcılığına kapatma davası açması yönünde etkilemeye çalıştığı, sonraki süreçte de
planlannı gerçekleştirmek amacıyla suikast için hür türlü planı yaptıklan, belki de söz konusu
eylemler deşifre edilmemiş olsaydı örgütün bu eylemleri gerçekleştirip sonra da bu olayı
davaya taraf kişilerce yapıldığı yönünde kamuoyu oluşturup darbe zemini oluşturmayı
amaçladıklan değerlendirilmektedir.

2-NATO TESİSLERİNE SALDIRI HAZIRLIĞI,


Bu konudaki aynntılar he yukandaki bölümde hemde aşağıda bireysel durumlarda
aynntılı olarak anlatılmıştır.
3-2005 YILINDA KARA KUVVETLERİ KOMUTANI
YAŞAR BÜYÜKANIT5 A SUİKAST HAZIRLIĞI YAPILMASI
2005 YILI İÇERSİNDE DÖNEMİN KARA KUVVTELERİ KOMUTANI YAŞAR
BÜYÜKANIT'A YÖNELİK EYLEM HAZIRLIĞI

İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; girişin karşısındaki sekreter odasının
sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD Terden
üzerinde "VERSATİLE" yazan 411509A102B4 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde;
içersinde "HİKMET ÇİÇEK'E ULAŞANLAR" isimli klasör olduğu, bu klasör içersinde iç içe
girmiş çok sayıda klasör ve dosyaların olduğu, sırası ile "HİKMET ÇİÇEK'E
ULAŞANLAR'V'İÇ İSTH"/'T7. MÜTEFERRİK KONULAR" isimli klasöre gelindiğinde
içersinde çok sayıda klasör ve word dosyalarının olduğu, bunların içersinde "KORUMA
PLANI" isimli word dosyası incelendiğinde içeriğinde; "08 ŞUBAT 2005" tarihli dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm koruma planı başlıklı (9)
sayfalık çizelge şeklinde yazı olduğu, içeriğinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT'm belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı
ziyaretler sırasındaki koruma planının olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu belge şüpheli Doğu DOĞUPERİNÇEK'e herhangi bir isnatta
bulunulmadan sadece nereden, ne şekilde temin ettiği, hangi amaçla sakladığı ve bu planları
başka herhangi bir kimseye verip vermediği sorulduğunda; sorulan soruya cevap vermek
yerine "Böyle kanun dışı saçma sapan, vatana ve millete hiyanet anlamı taşıyan işlerle bizim
hiçbir işimiz olmadığını, Genel Kurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Mit Müsteşarı
bilir" şeklinde beyanlarda bulanarak söz konusu koruma planı hakkında ifade vermekten
kaçındığı, bu CDTerin bulunmuş olduğu katın sorumluları sorulduğunda ise; "Girişin
karşısında böyle bir sekterlik odası yok. Her katta ikişer adet sekretarya odası vardır. Bu
odalarda çalışanların isimlerini şuanda bilmiyorum." şeklinde cevap vererek CD'lerin sorumlu
tutulacağı parti çalışanlarını saklamaya çalıştığı,
Doğu PERİNÇEK'in bu şüpheli cevaplan, aynı yerden ele geçirilen Yargıtay
Krokileri ve İzmir Nato Karargahı krokileri ile birlikte değerlendirildiğinde, dönemin Kara
Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT'a yönelik kötü amaçlı eylem ve planlar yapmış
olabilecekleri düşünülmektedir.

4-GAZETECİ YAZAR FEHMİ KORU'YA YAZAR ORHAN


PAMUK'A, DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI OSMAN
BAYDEMİRE, DTP MİLLETVEKİLİ SEBAHAT TUNCEL VE
AHMET TÜRKE YÖNELİK SİLAHLI SALDIRI HAZIRLIĞI
YAPILMASI OLAYI

15.09.2007 tarihinde saat:21.52 sıralarında Muhammet YÜCE Ue Selim AKKURT


arasındaki ; Muhammet'in "İyi o Albayla da görüştüm ben az önce yine" "...komutan diyorum,
olursa olsun diyorum., biz her türlü varız, indirilecek adam varsa indirelim, her türlü
arkanızdayım dedim", "Bu Yeni Şafak gazetesinde Fehmi KORU mu ne var ya bir tane
gazeteci" "O kafaya takmış, tamam dedim, o bizden dedim, sen sadece yeri ayarla dedim,., sen
bizi başkasına yönlendir dedim" , "Yani yapacağımız varsa yapalım bize destek olsun dedim",
"O gazeteciyle dedim Sabahat TUNCEL'i biz indirelim dedim, senin için indirelim ama, dedim
sende bize yap dedim", Selim'in "Gazeteci kolay ya gazeteci,erkek değil mi", Muhammet'in
"Erkek, Fehmi KORU var ya a... k... ", "Komutan'onu,biz indiririz dedim, Sabahat

TUNCEL'i de indirelim dedim, zaten Sabahat TUNCEL'i indireceğiz dedim, ikisini de


indirelim dedim, siz gerisine kanşmaym dedim, siz sadece bize yolu gösterin dedim" Selim'in
"Baydemir'le O Olabilir", Muhammet'in "Sabahat TUNCELİ dedim, o da tamam diyor, tamam
da a... k.... önce bir mekan lazım bize, para lazım dedim..."
21.09.2007 tarihinde saat:13.13 sıralarında Selim AKKURT ile Ayhan ÇELİK
arasındaki ; Ayhan'ın "He yeter a... k..., peki oyuncakların falan nasıl iyi mi", Selim'in
"Oyuncaklarım hazır işte maddiyata bakıyor"
29.09.2007 tarihinde saat :23.58 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki ; Muhammet'in "İyi, ben şimdi bizim Fikri Albayla görüştüm de beni aradı..." ,
"...Biri varmış İstanbul'da, o da maddi destek sağlayacak, diyor gidin ona diyor, nasıl edek" ,
"Hı başımızı ağrıtır ama ..." , "... 'de ceza savcısı varmış, ... ceza savcısı, bir de hakim varmış,
baş hakim midir nedir, diyor onlarla da görüştürecem sizi, onlar da arkanızda ama,onlarm bize
ne faydası olacak ki a... k... ", "Bir işe benzesin, bir de içerde bakacak bir para olsun a... k..." ,
"Devlet zaten bizi s... de", "Ancak o büyüklerden koruyanlardan olursa olur,korur,yoksa
dışardan öyle devlet mevlet bizi de s... a... k..., adam diyecek devletin askeri var, polisi var,
size mi kalmış a... k..." , "He iyice bizi vatan haini ederler de", Selim'in "He Ağca gibi oluruz
ha", Muhammet'in "Başka bir şey dediğin, Orhan PAMUK'u diyek a... k...", Selim'in isim
söylememesi konusunda uyanda bulunduğu, daha sonra DİNK cinayeti ile ilgili gazetede çıkan
haberlerden bahsederek Selim'in "Ogün'ün hesabında trilyon varmış", Muhammet'in "Ya a...
k..., bunlar DİNK'i hallettiler hiçbir s... olmadı, ne akrabalan ne çevreleri, hepsi kahraman oldu
çıktı a... k..., biz ona diyek ki gelin biz ORHAN'ı dökek",
30.09.2007 tarihinde Muhammet YÜCE'nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon
mesajında ; "Halaoğlu, gazeteci Orhan PAMUK'u halledecez,ben,sen,Halil,Fuci, var mısın,
toplam 2 trilyon alacaz,var mısın kurban bayramından sonra hazır ol"
02.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE' nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon
mesajlarında ; "Allah izin ederse Orhan PAMUK'un kurban bayramından sonra İstanbul'da
konferansı varmış, gece 2 gibi toplantı çıkışı halledecez, ilk başta 2 trilyon alacaz, işi
bitirdikten sonra da 5 trilyon,bir tane villa,bir tane benzin istasyonu alacaz,bunlar İstanbul'da,
ama sonuçta kesin yakalanacaz, bunu bil,Hrant DİNK'i vuranlar gibi tüm Türkiye bizim
peşimizde olacak,haberin olsun " "Bu hafta görüşecez,Ben, Sen, Halil, Fuci, hazırlıklı ol" ,
"Öyle de yok,böyle de, en azından hayatımızı kurtannz,babalar gibi yatarız çıkanz,zaten Sedat
PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış,en büyük biz olacaz,paranm da her
şeyin de en iyisini yapacaz, halaoğlu bu saatten sonra bize bu gider"
09.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in
"He iyi bayramdan sonra hazırlan ha", "Kesin ha tamam" , Coşkun'un "Kurban bayramını
sabırsızlıkla bekliyorum yani" , Muhammet'in "Kesin bak daha buradan bunun dönüşü yok,işi
hallettiklesin kararlaştırdık ..."
10.2007 tarihinde saat:00.06 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki ; Selim'in "Tamam, şey yap ne oldu komutandan bişey çıkmıyor mu", "deki Osman
yada şey ...", Muhammet'in "Tamam bakacağız"
21.10.2007 tarihinde saat: 15.25 sıralarında Selim AKKURT ile Zafer POLAT
arasındaki ; Selim'in "....Abuşlan görüştük, Abus gitti. Ertesi gün a... k... o şeyler patladı
mevzuatlar. Ondan sonra numaramı değiştim hemen.", "Onun telefon da kesin mimlidir yani.
.. .ama isim vermedik birşey etmedik öyle bir konuştuk işte...", Zafer'in "E ne edek a... k....,
bizde gidek, sen o zaman git, o DTP'nin başkanını öldür. Bende gidim ha o Diyarbakır belediye
başkanını. Kardaş bizde gidip yatak ne edek." ,
22.10.2007 tarihinde saat:18:20 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki; Muhammet'in ".. .Albayından birşey çıkacağa yok, o... a... koyayım, iki gündür

•"4
ara ara a... k..., ..bu sefer de diyor, devletin askeri var, polisi var boş verin, a... k.. k.... ya" ,
"Bizim rızkımız kesiliyor her taraftan"
22.10.2007 tarihinde saat:19:09 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim
AKKURT arasındaki ; Muhammet'in " O Veli KÜÇÜK'ün telefonunu bulamaz mısın",
Selim'in "Bulurum", Muhammet'in ".. ..bir de Veli KÜÇÜK'ü bulayım bana", "Bu Albaydan
bi s... çıkmayacak a... k... onun ben", Selim'in "... onu boşver ya, bize güvenemez halaoğlu o,
o yüzden biliyor musun" , Muhammet'in "...bana Veli KÜÇÜK lazım, onu bir bulayım" ,
Selim'in "Veli KÜÇÜK bizimkinin arkadaşı ya" , "Geldi ben görmüşüm"
30.10.2007 tarihinde saat: 17:15 sıralarında Muhammet YUCE'nin Selim
AKKURT'a gönderdiği mesajda ; ".. .sen Veli KÜÇÜK'ün numarasını sen sade bana bul a...
k..., o tanıdık Albaydan bir s... çıkmayacak, sen o Veli KÜÇÜK'ün numarasını bana bul yolla"
12.11.2007 tarihinde saat: 19.28 sıralarında Muhammet YÜCE ile görüşmesinde ;
Mehmet Fikri'nin "Muhammet" , "Oğulcum, şey hattından arıyorum. Öbür hat dinlendiği
için." , "Öbür hattan arıyorum." , "Şimdi şeyim ben. Oradan aradığım için, öbür numaradan
hiç arama" , "Yarın bir yerde buluşalım.", "Ben seni arayacağım."
12.11.2007 tarihinde saat: 19.49 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında
bulunan 537 878 66 42 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki
535 888 15 14 numaralı telefon hattını ödemeli olarak aradığı, Mehmet Fikri KARADAG'ın
ödemeli aramayı kabul ettiği
12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Muhammet YUCE'nin kullanımında
bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattı ile Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımındaki
535 888 15 14 numaralı telefon hattını çaldırdığı
12.11.2007 tarihinde saat : 20.12 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın
kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında
bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı
12.11.2007 tarihinde saat : 20.13 sıralarında ; Mehmet Fikri KARADAG'ın
kullanımındaki 535 888 15 14 numaralı telefon hattı ile Muhammet YUCE'nin kullanımında
bulunan 542 588 35 26 numaralı telefon hattını çaldırdığı, Muhammet YUCE'nin telefonunun
meşgul düştüğü
12.11.2007 tarihinde saat : 22.56 sıralarında Mehmet Fikri KARADAG'ın
kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu ile , Muhammet YUCE'nin
kullanımında bulunan 0 536 310 28 79 numaralı telefon arasında yapılan görüşmede
özetle ; Mehmet Fikri'nin "Oğlum ben seni arıyacam dedim, başka telefondan. Bu telefondan
aradın, bütün planı bozdun." , "Ben seni ararım evlat. Onların şeyini alırız, o telefondan
tamam.", "Telefonlarım alırız çocukların..."
13.11.2007 tarihinde saat: 14.06 sıralarında Muhammet YUCE'nin kullanımında
bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAG'ın kullanımında
bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede özetle ;
Mehmet Fikri'nin "O şeyin delikanlının telefonunu kaçtı, o bana vermişti ama ben onu biyerde
kaybetmişim.", Muhammet'in "Onu şey mesajlamı göndereyim?" Mehmet Fikri'nin "Yok, o
telefonu hiç kullanmıyorsun." "O 24 saat dinlemede.", Muhammet'in "Hangisi komutanım
sizinki mi" , Mehmet Fikri'nin " O senin ikisi de. Ceplerin ikisi de.", Muhammet'in "Anladım
başka bir numara verin bana." Mehmet Fikri'nin "Eee o numarayı şimdi veremiyorum",
"Verirsem ikisi de şu anda elimdekiler öyle" , "Olursa ben sana ordan zaten mesaj çekerim.
Bir tane alırsam yeni hat" , Muhammet'in "Şimdi ne var komutanım, Var mı bişey" , "He şeyi,
dün gazeteyi okudum, gazetede şey var" , "Tespihli mespihli ne oldu onlar" Mehmet Fikri'nin
"Onlar yalancı peygamber olmuş işte. Seçimden sonra benim zaten hiç uğradığım yok ya terk
ettim", Muhammet'in "Bıraktınız mı siz orayı" , Mehmet Fikri'nin "Terk ettim bırakmış gibi
bişey artık. Yanı napayım artık", Muhammet'in "Nasıl
yapalım orayı şimdi" Mehmet Fikri'nin "Konuşmamız lazım işte, onun için hemen en kısa
zamanda" dediği, Muhammet'in "Tamam komutanım onu hallederiz. Tamam var mı bi
emriniz komutanım." Mehmet Fikri'nin "Ben seni 10 dakika sonra ariyayım. O çocukla
görüşmem lazım." "...Bir kaç dakika sonra anyacam. O telefonu bana bildir. Onu yazdır bana"
13.11.2007 günü saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki; Muhammet'in "Şey et ha, iyi ben görüştüm a, şimdi o senin numaram istedi, şimdi
yine aradı, veriyorum ha bu numarayı diyor bi onla görüşecem", Selim'in, "Şey mi" dediği,
Muhammet'in "Ha Fikri Karadağ" , Selim'in "He, tamam da, isim soy isim söyleme" ,
Muhammet'in "He yo. Diyor onla bi görüşeyim bi iş var diyor tamam mı"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında
bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'm kullanımında
bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede;
Mehmet Fikri'nin "Muhammet benim oğulcum" , "Söyle canım telefonu" dediği ve (545 251
66 25-Verilen telefon numarası Selim AKKURT'un telefon numarasıdır) numaralı telefonu
aldıktan sonra "İyi bunu ben arayınca bulacam direkt", Muhammet'in "Doğrudur komutanım
şu an telefon açık" , "Tamam komutanım. Eee beni neyse onu arar ben ondan şey yaparım"
Mehmet Fikri'nin "Tamam yüz yüze görüşmek lazım. Telefonda olmaz." Muhammet'in
"Görüşürüz o zaman en kısa zamanda tamam komutanım" Mehmet Fikri'nin "Telefon olursa
ben senden öğrenince onun telefonunu ararsın" , "Herhangi bir sivil telefon ben sana
bildiririm"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.12 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki ; Muhammet'in "Numaranı verdim ha, bu numarayı arayacak. Bak bakayım hele
ne diyor a... k..." , Selim'in "Tamam, sen bişey konuşmadın mı" , Muhammet'in "Yok telefonla
konuşamadım da. Dedi bana o lazım dedi, onla görüşmem lazım dedi, herhalde bir iş mi vardır
nedir bilmiyorum ki. Tamam dedi, o bana lazım dedi, numarasını ver dedi, onla görüşecem
dedi, yüzyüze görüşülmesi lazım dedi nasıl edek dedi" , Selim'in "Tamam giderim ben ya" ,
Muhammet'in "Ama yine de dikkat et. Bu ayrılmış ordan ha. Bırakmış orayı ha."
13.11.2007 tarihinde saat: 14.28 sıralarında Selim AKKURT ile Muhammed
YÜCE arasındaki ; Muhammet'in Selim'e Mehmet Fikri ile görüşüp görüşmediğini sorduğu,
Selim'in "Yok o şeyden arar beni, ankesörlüden arar, o yüzden", Muhammet'in "Bi iş var dedi
de, konuşamadım bende" , devamında da M. Fikri KARADAĞ'm Selim ile görüşmek
istediğinden bahsettikten sonra "Diğer o şerefsizler sahte peygamber olmuş çıkmışlar diyor,
deki orayı ele alak, deki tekrar get deki orayı deki alak deki a... k...., Deki sen gerekeni yapak,
deki sen şeyi yap , deki sen hallet bizi , deki biz orayı alınk deki geri, hele bak ne diyor, ya da
başka bir iştir heraldeki tamam."
13.11.2007 günlü fiziki takip tutanağında ; Saat:16.05 sıralarında M. Fikri
KARADAĞ ile Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in Kadıköy Beşiktaş İDO iskelesi önünde
buluştuklan, yaklaşık 10 dakika sonra Beşiktaş feribotuna bindikleri, saat: 17.15 sıralannda
Halasgargazi Caddesi Unsal Çarşısı No:300/73-84 sayılı adreste bulunan Şişli 35. Noterin
ofisi olarak kullandığı yazıhaneye girdikleri ve burada Mahmut KUZ ile buluştuklan, saat:
18.40 sıralannda üç şahsın da noterden çıktıklan, yaklaşık 5 dakika sonra Mahmut KUZ'un
diğer şahıslardan ayrıldığı, M.Fikri KARADAĞ ve Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR' in
Mecidiyeköy istikametine yöneldikleri, Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in burada İETT
otobüsüne binerek M. Fikri KARADAĞ'dan aynldığı, M.Fikir KARADAĞ'm ise yaya olarak
Şişli Osmanbey metro girişine yürüdüğü ve saat: 18.57 sıralarında 0212 224 14 13
numaralı ankesörlü telefon ile bir yeri aradığı, daha sonra yine saat: 19.07 sıralarında
yaya olarak Şişli Harbiye Vali Konağı kavşağına gelip 0212 296 14 61 numaralı ankesörlü
telefondan bir yeri aradığı,sonrasmda HarMye~ördu evine girdiği ve burada

'i >n?&*h^
yaklaşık 30 dakika kaldıktan sonra Beşiktaş Kadıköy iskelesine gelerek Kadıköy feribotuna
bindiği, belirtilmiştir.
13.11.2007 tarihinde saat: 19.25 sıralarında Muhammet YÜCE'nin kullanımında
bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında
bulanan 0 212 233 14 39 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet
Fikri'nin "Mamo o telefon cevap vermiyor oğlum" , "545 evet 05452516625 cevap vermiyor
şimdi kapalı diyor" , Muhammet'in "Ben ona ulaşayım hemen komutanım, bakıyım ben bi
diğer numaralarım deneyeyim"
13.11.2007 tarihinde saat: 19.43 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK
arasındaki ; Muhammet'in "Tamam şuan Halil ( Selim Akkurt ) görüşmeyi yapıyor.
Görüşüyorlar. Toplantıdalar şu an, eğer dediğim iş olursa bu akşam olacak tamam. Ya yarın ya da
öbür gün gideceğiz, hazırlan." , Coşkun'un "Tamam ben hazırım ya" , Muhammet'in "Vallah
diyorum, şu an görüşüyorlar para konusunda. Yarın öbür gün gidebiliriz a... k... var var, yok
yok.", Coşkun'nun "Bekliyorum bekliyorum . Ben hazırım her türlü ya.",
13.11.2007 tarihinde saat: 21.27 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT
arasındaki; Muhammet'in "He şey et aradı mı seni Albay", Selim'in "Yok işte kapandı ondan
sonra telefonum da aramadı", Muhammet'in Mehmet Fikri'nin kendisine ulaşmaya çalışıtığını
belirttikten sonra "Şu an şeydeymiş, Harbiye oteli nerde. Orada bekliyormuş seni"
13.11.2007 tarihinde saat: 21.31 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında
bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonla, Muhammet YÜCE'nin kullanımında
bulanan 0 542 588 35 26 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; Muhammet'in
"Alo komutanım." "Şu an numara açık" "Bekliyor sizi" Mehmet Fikri'nin "Peki peki. Artık şey
eve geldim. Ben napıyım şimdi, artık sonra" , "Sonra sonra ararım", "Tamam şimdi görüşme
şansım yok."
16.11.2007 tarihinde saat: 21.49 sıralarında Selim AKKURT'un Muhammet
YÜCE'ye gönderdiği mesajda ; " Halaoglu, şu an Balıkesir'deyim ne yaptın, Albay'la
görüştün mü, kontorüm yok, Mesud'un numarasını msj at"
22.11.2007 tarihinde saat: 16.19 sıralarında M. Fikri KARADAĞ'ın kullanımında
bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan
0 537 275 90 74 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Aralarında
merhabalaştıktan sonra Mehmet Fikri'nin "Sen nasılsın" Muhammet'in "Allaha şükür
komutanım, bizim moral bozuk işte", "Bizim elamanı aldılar", Mehmet Fikri'nin "Kim o"
Muhammet'in "Bizim elaman vardı ya İstanbul'daki. Onu aldılar ilçeden." Mehmet Fikri'nin "
Hee. Öylemi" Muhammet'in "Vallaha da billaha, nasıl oldu bizde anlamadık ha." Mehmet
Fikri'nin "Ne bileyim ben, hiçbir şey, nerden bileyim ben ya, ben hiç aramadım" ,Muhammet'in
"He görüşmediniz siz hiç" Mehmet Fikri'nin "Hayır, ben ne arayayım, sen bu telefondan
verdikten sonra ne arayayım, sen telefondan veriyorsun. Telefon bu telefondan şey verilir mi.
Senin yüzünden olmuştur. Ben seni akıllı adam zannediyorum ya. Neyse tamam. 24 saat
dinleniyor bu telefon", Muhammet'in "Neyse ben bir geldiğimde görüşürüz komutanım" ,
Mehmet Fikri'nin "Neyse peki hadi Ankara'da buluşuruz"
Şeklinde konuşmaların geçtiği tespit edilmiştir.

Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımında


bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonunu aradığı, ancak ulaşamadığı tespit edilmiş,
Selim AKKURT belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri
KARADAĞ' m neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğim söylemiş, Mehmet Fikri
KARADAĞ ise Muhammet YÜCE'nin kendisine bir^afaabaşı olduğundan bahsettiğini,
kendisinin de telefon numarasını istediğini,vermiş olduğu numarayı aramış olabileceğini,
ancak görüştüğünü hatırlamadığını beyan etmiştir.
Şüphelinin , 10.07.2007 tarihinde Kahraman ŞAHİN ile yaptığı görüşmede ; Mehmet
Fikri'nin "Oğulcum şimdi Bursa'dan Muhammet (Muhammet YÜCE) diye bir çocuk
geliyor","Bizim Derneğin önde gelmiş olduklarından" , "Arabasıyla geliyormuş, onu alın
görüşün, Hüseyin abinle de görüşsün, bende çıktım geliyorum" , "Muhammet diye bir çocuk,
uzman çavuşmuş" şeklindeki sözleri ve telefon görüşmeleri genelinden de , Mehmet Fikri
KARADAĞ'm , psikopat ve megalomanyak olduğunu düşündüğü Muhammet YÜCE'nin
kendisi ile yaptığı hiçbir konuşmayı dikkate almadığı, Muhammet YÜCE'nin konuşmalardan
kendine görev çıkarttığı, bazen de frenlemek için kendisi ile yanlış anlama gelebilecek tarzda
konuştuğu şeklindeki beyanlarının da,savunnıa ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu
anlaşılmaktadır.
Coşkun ÇALIK, Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde
bulunduğunu,ancak PKK'nm ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini,
daha sonra da Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif
ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast
eylemini planladıklarmı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile
Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet
YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK
olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini beyan etmiştir.
Selim AKKURT, 13.11.2007 günü saat 18.57 ve 19.08 sıralarında M. Fikri
KARADAĞ m 0212 224 14 43 numaralı ankesörlü telefondan kendisinin kullanımında
bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonuna ısrarla ulaşmak istediği ancak
ulaşamadığının tespit edildiği, tüm bu eylem planlarının konuşulduğu bir dönemde Mehmet
Fikri KARADAĞ' m kendisine ısrarla ulaşmak isteme sebebinin sorulması üzerine; Belirtilen
cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte M.Fikri KARADAĞ' m neden
kendisine ulaşmak istediğini bilmediğini, bu hususun Fikri Karadağ' a sorulmasını istediğini,
M.Fikri KARADAĞ ile hiç görüşmediğini, kendisinin böyle bir eylem planının içerisinde
olmadığını beyan etmiştir.
Muhammet YÜCE,Selim AKKURT ile Mehmet Fikri KARADAĞ'I kendisinin
tanıştırdığını, birbirlerine telefon numaralarını verdiğini,Fikri Albay'm kendisinden dört
dörtlük delikanlı bir adam istediğini,kendisinin de Selim'in telefonunu verdiğini,Fikri Albayın
İstanbul'da bir otel söyleyerek buluşmak için çağırdığını, sonrasında Selim'e ulaşamadığını
söylediğini,daha sonra da "sen ulaşabiliyorsan akşam yediye kadar orda olsun" dediğini, ne
amaçla çağırdığını neden böyle bir adam istediğini de bilmediğini,Selim AKKURT'u
İstanbul'da olduğu için tavsiye ettiğini, Selim'in Erzurum Oltu'daki ağabeylerinin karıştığı bir
silahlı çatışma olduğunu, bu olayda iki kişi öldüğünü, 3-4 kişinin de yaralandığım,ölü ve
yaralıların hepsinin Selim AKKURT'un ailesinden olduğunu, bu olaydan bir yıl sonra karşı
taraftan bir kişinin öldürüldüğünüzü olay nedeni ile Selim'in dört yakınının tutuklandığını,
Selim'in bu olaydan dolayı aranıp aranmadığını bilmediğini, Orhan PAMUK ile herhangi bir
husumeti olmadığım, Orhan PAMUK'u kaldırma konusunda Selim AKKURT ile aralarında
konuştuklarını, ancak herhangi bir şey yapmadıklarını, telefon görüşmelerinde geçen Halil
isimli kişinin Selim AKKURT olduğunu beyan etmiştir.
Bütün bu telefon görüşmeleri ve ifade içeriklerinden Ergenekon Terör Örgütünün
Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanmasının Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK,
Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'in öldürülmesi konusunda plan yaptığının sabit
olduğu ve gerçekleşmesi halinde terör eylemi niteliğinde bulunacağının yukarıda genel
açıklamalar bölümünde geniş olarak açıklandığı, Coşkun ÇALIK'm bu eylem planının var
olduğunu söyleyerek eyleme katılacak olan Halil lakapifckişinin Selim AKKURT olduğunu
beyan ettiği, Muhammet YÜCE'nin ise Halil lakaplî'kişinifi Selim AKKURT olduğunu, bu
■' ■ v\
eylemleri aralarında konuştuklarım,kimseden talimat almadıklarını ve kendiliklerinden
vazgeçtiklerini beyan ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ ve eylem planında adı geçen diğer
şüphelilerin Orhan PAMUK ve adı geçen diğer kişiler ile şahsi bir husumetlerinin
bulunmadığı,tüm delillerin değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi bu eylemin provakatif bir
terör eylemi olacağını bildikleri, Kuvayı Milliye Derneği ve dernek tüzüğünde gösterilen
görünür yasal amacı ile ilgili olmadıkları kendilerine ait bölümde yazılı bulunan telefon
görüşmelerinden açıkça anlaşılan , esasen maddi çıkar karşılığında aralarında herhangi bir
husumet bulunmayan kişileri de öldürmeyi göze alabilecek yapıdaki Muhammet YÜCE, S elim
AKKURT, Coşkun ÇALIK ve Ayhan ÇELİK isimli şüphelilerin maddi menfaat ve eylemden
sonra korunup kollanma vaadi ile teklifi kabul ettikleri, esasen Muhammet YUCE'nin Coşkun
ÇALIK ile yaptığı 02.11.2007 günlü telefon görüşmesinde söylediği "İyi belki çıkar da
kurtarak amma koycam. Savaş çıkar da o kuyumcuları soyak o adamları", "Valla banka
mankalara girek belki millet savaş telaşına düşer amma koyım, yaralı ölü, bizde gidek
bankaları soyarık anıma koyım." "Benim derdim o. Yoksa ne sikerim ben Türkiye'yi amma
koyim he " sözlerinden anlaşılacağı gibi yapmayı planladıkları eylemleri gerçekleştirmeleri
halinde ülkenin nasıl bir hale geleceğini öngördükleri, yakalanmayı başından itibaren göze
aldıkları, yakalanmamaları halinde ise bu eylemlerden dolayı ülkede çıkacak bir karışıklıktan
kendi menfaatleri doğrultusunda ayrıca yararlanma düşünceleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Muhammet YUCE'nin Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda sözü edilen provakatif
terör eylemleri için kendisinden eleman temin etmesini istemesi üzerine iki ayrı cinayet
suçundan yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'u Mehmet Fikri KARADAĞ ile
tanıştırdığı, bu aşamadan sonra telefonlarmm dinlendiği yönündeki kuvvetli şüphesi nedeni ile
Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet YÜCE ile yaptığı konuşmalarda eylemlere onay
vermediği anlamı çıkanlacak sözler söylediği, Muhammet YUCE'nin ilk başta bu durumu
anlamadığı ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm eylem yaptırmaktan vazgeçtiğini düşünüp Veli
KÜÇÜK ile bağlantı kurmaya çalıştığı, ancak gerçekte Mehmet Fikri KARADAĞ'm
eylemlerden vazgeçmediği, olabildiğince dikkatli şekilde tekrar Selim AKKURT ile bağlantı
kurduğu, en son da iki ayrı ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımındaki cep
telefonunu aradığı ancak ulaşamadığının belirlendiği, bu aşamadan sonra planlanan eylemler
için yapılan görüşme ve faaliyetlerin arttığı, hedefteki kişiler için göze alınamayacak derecede
tehlikeli boyuta vardığı düşüncesi ile zaten yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'un
yakalandığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ile, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yukarıda yazılı Kemal CANAY ile
görüşmesinde Kemal'in söylediği "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanım" , kendisinin
söylediği ".. Şerefsiz O... Ç...., Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, emrinde
milyon tane asker olan o... ç... teslim oluyosa bize mi düşecek", "tankı, topu , uçağı gemisi
bende değil onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar", Kemal'in ".. .belki daha beklediği vardır
genel başkanım" ve kendisinin söylediği "Onlar bekleseydi bizle temas kurarlardı ne
yapayım" sözleri ile beklediği bağlantının kendisi ile kurulduğunun ve Yaşar
ARSLANKÖYLÜ ile görüşmesinde almak istediğini söylediği "Özel görevi" bağlı bulunduğu
Ergenekon Terör Örgütünden aldığı değerlendirilmiştir.
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " ....
gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle
barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun
olarak daha önce örgüte kazandırdığı,profili yukarıda kısaca açıklanan Muhammet YÜCE'den
söz konusu provakatif terör eylemleri için adam temin etmesini istediği, Muhammet
YUCE'nin temin ettiği iki ayrı kasten öldürme suçundan aranan, ayrıca işleyeceği bir cinayet
için prakitle daha fazla ceza yatmayacak Selim AKKURT'un bu eylemler için en uygun kişi
olduğunu değerlendirerek bağlantı kurmaya çalıştığı, şüphelilerin görüşmelerinde

haklarında suikast planlan yapılanların etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile


uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları
olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu
eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu
eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni
ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin
kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun
şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir.
Coşkun ÇALIK'm "...Orhan PAMUK'u tanımadığım,televizyonda dahi görmediğini,
ancak Muhammet YÜCE' nin kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'm 2
trilyon vereceğini söylediğini, Muhammet YUCE'nin kendisine Orhan PAMUK'u Türk
düşmanı bir yazar olarak anlattığını,paraya ihtiyacı olduğu için bu teklifi önce kabul ettiğini,
bu eylemi gerçekleştirmeleri halinde Muhammet YUCE'nin dediğine göre Fikri Albay'm adam
başı 2 trilyon vereceğini, kendisi Muhammet YÜCE'ye Albay'da bu kadar para ne geziyor diye
sorduğunda Albayın bir derneğinin olduğunu, o dernekten paranın geleceğini söylediğini..."
şeklindeki ifadesinde de belirttiği şekilde bu eylemler için vaat edilen miktardaki paranın
Mehmet Fikri KARADAG'da bulunmasının, bulunsa bile yukanda açıklanmaya çalışıldığı
şekli ile bu eylemleri nerede ise gönüllü olarak yapabilecek kişiler varken maddi menfaat
karşılığı azmettirdiği diğer şüphelilere vermesinin mantıksız olacağı, bu hali ile de suikast için
Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından vaat edilen paranın da Ergenekon Terör Örgütünün Lobi
Yapılanması tarafından karşılanacağı değerlendirilmiştir.

4-DEVLETİN GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN BİLGİ VE


BELGELERİ TEMİN ETME VE ELİNDE
BULUNDURMA
Sağlıklı ve güçlü bir istihbarat örgütü, ülkesinin bağımsızlığına yönelik iç ve dış
tehditleri önceden tahmin edebilir ve önleyebilir. Ülkenin ekonomik ve sosyal kararlılığının
istikrannı sağlar. Bunlan başarabilmesi için ise; gizlilik ön koşuldur. Enformasyon gizliliğinin
çok kritik olduğunun bilincine vanlabilmesi çok büyük önem taşır.
Son derece yararlı, etkin ve düşsel yaratıcılık anlamında bitimsiz, eldeki mevcut
pozitif avantaj; dış istihbarat unsurlanmn sonuna değin yararlanabildikleri, hatta ölümlerinden
sonra bile dezavantaj sonsuzluğuna terk edilmektedir. Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel
birikimli, yaratıcı, güvenilir insan kaynaklanndan istihbarat çalışmalarında yararlanması
gereği kaçınılmazdır.
İstihbarat sanatı, akıl gerektirir. Bu nedenle de yalnızca sağ duyu ve mantık kurallan
içinde işleyemez. İlham, sezgi, fantezi, düşsel yaratıcılık ve içgüdü basan için gereklidir.
İstihbarat sanatının bu sıralanan unsurlara 21. yüzyıl faaliyetlerinde çok daha fazla
gereksinimi olacaktır.
Entelektüel insan yapısı derinlerde kök salmış akıldışı, duygusal ve yaratıcı bir
çekirdeğe sahiptir. İnsan aklının özellikleri olan bilinç, bellek, yüksek duygu ve düşsel
yaratıcılık; yaradılışında var olan değil, sonradan öğrenilerek elde edilen becerilerdir.
Entelektüeller, bu nedenle her an patlayacak bir yanardağ gibi görünseler de içten içe yanarak
küle dönüşen yumuşak bir pamuk gibidirler. Ergenekon, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli
personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı "sivil"
personelden yararlanmakla karşılaştığı ve bundan sopra karşılaşacağı en önemli sorunlann
üstesinden gelmekte güçlük çekmeyecektir ( ÂBD'nın birçok istihbarat biriminin

ı^~—;———

7 - f?£3W^/->
örgütlenmesinde "Masonik" benzeri bir yapılanmaya gidilmiş olmasının nedenleri arasında,
istihbarat birimlerinin karşılaştığı sorunların üstesinden gelmede kendi içinde yer alan zengin
insan kaynaklarına sahip olunması amacı yatmaktadır.
Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir saptama daha yapmayı yararlı
görmekteyiz. Dünyanın her yerinde radikal düşünceler entelektüel kesim arasında yeşermiştir.
(Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) Güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen
grup entelektüel kesimdir. Bağımsız ve liberal eğilimli olan bu "düşsel yaratıcı" kişilikler, çok
boyutlu düşünebilme yeteneklerinden ötürü, enformasyon bulmacasının en küçük bir mozaik
parçacığından rahatlıkla tablonun bütününü görüp saptayabilirler. Kamuoyunu en çok ve
kolaylıkla etkileme becerisine sahip oldukları için, istihbarat örgütleri tarafından ciddi
biçimde kontrolde tutulmak istenirler. Bunun yanı sıra bu çevre, istihbarat toplama açısından
da çok zengindir. Entelektüel kesimden kazanılacak olan elemanlar, kazanışların yanı sıra,
diğer istihbarat örgütlerinin çalışma sahasını büyük ölçüde daraltacak bir girişimdir.
İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ
İstihbarat toplamanın hedefi ülke çıkarlarını gözetebilmeyi, kontrol altına almayı ve
kontrolde tutabilmeyi amaçlar. Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir olay geliştiğinde
plansız hareket edilmemesi prensibine uyulmalıdır. Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir
şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece mozaik parçacılarından oluşan bir tablo
tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle
Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır.
Bu noktada bir saptama daha yapmakta yarar vardır. Şöyle ki açık toplum iyidir.
Fakat toplum çıkarlarına aykırı zararları ortadan kaldırılmakta yarar vardır.
İstihbarat toplamak için pek çok yol vardır. Örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler,
yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde
edilen istihbaratlar. Yabancı örgütler ve içlerine sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen
istihbarat çok önemlidir Ancak, bunlar kontrol dışında kalan kanallardır. Bu nedenle sürekli
kontrol edilmeli, denetlenmeli ve sıkça motive edilmelidirler.
Devletin Yeniden Yapılanması dokümanının "SÜREÇLER (4)" başlığı altında, "3.
Pilot uygulamaları süreci" alt başlığı içerisinde; "1- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını
oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin
korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4- Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını
kurmak, 5-Kınlmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağım kurmak" şeklinde belirtilen alanı aktif
hale getirip devlete ait gizli bilgileri ele geçirdikleri.
Yukarıda izah edildiği gibi birçok Şüphelide Genel Kurmay Başkanlığı, Dışişleri
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığıve Maliye Bakanlığına ait gizli bilgi ve belgeleri irtibatlı oldukları
kamu görevlileri, emekli askeri şahıslar ile görevli askeri ve idari şahıslar vasıtasıyla ele
geçirip bilgi ve belgeleri tahsis olundukları amaçlan dışında kullanmak suçlarını da örgüt
amacı doğrultusunda işledikleri. Örgütün amaçlan arasında yabancı devlet ve istihbarat
örgütlerine karşı bilgi toplamak denildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin çok önemli bilgilerini ele geçirip. (Ergün POYRAZ, BÜLENT (kod) İsmail
YILDIZ, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN , Fikret EMEKVeli KÜÇÜK'te çıkan belgeler gibi,)
saklayıp örgütün amaçları doğrultusunda yeri ve zamanı geldikçe kullandıklan.
Bazı şüpheliler bu bilgileri irtibatlı olduklan uluslar arası istihbarat örgütlerine
aktardıklan anlaşılmaktadır. (Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün de internet ortamında Amerikalı
olduğu anlaşılan yabancı şahıslarla enformasyon ve bilgi paylaşımında bulunması gibi) bazı
şüphelilerin elde ettiği çok gizli bilgi ve belgeleri amacı dışında kullandığı, Ergün POYRAZ
m bu bilgileri, kitaplannda çekinmeden kullandığı. İsmail YILDIZ mda bu bilgileri kendi
sitesinde yazdığı yazılarda kullandığı, İşçi Partisi've grubununda devlete ait gizli bilgi
/,
J
ve belgeleri depoladığı gibi zaman zaman da Çok gizli ve gizil ibareli bazı belgeleri
kendilerinin oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bir çok şüphelide ele geçirilen gizli içerikli belgelerinde Genel Kurmay Başkanlığı
başkanlığının yazım ve kopyalama tekniklerine benzetilmiş olarak gerçeğe aykınr olarak
oluşturuluduğu, Doğu PERİNÇEK grubundan elde edilen bazı MİT başlıklı belgelerin de
sahte olarak tanzim edildikleri bizzat ilgili kurumlarından sorulması sonucu gelen cevaplardan
anlaşıldığı.

5-KİŞİSEL VERİLERİ DEPOLAMA VE ELE


GEÇİRME SUÇLARI,
Hemen hemen bütün Şüphelilerin bilgisayarlarında kişisel verilerin örgüte istihbarat
toplamak amacıyla depolandığı, ERGENEKON dokümanında İSTİHBARAT TOPLAMA
HEDEFLERİ başlığı altında
Enformasyon akışı olabildiğince hızlı bir şekilde merkezde toplanmalıdır. Böylece
mozaik parçacılarından oluşan bir tablo tamamlanmadan oluşan tehlikeleri görmek ve
engelleyebilmek mümkündür Bu nedenle Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her
şeyi duymalıdır.
Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır Çünkü, sivil
toplum kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler
olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altına alabildiği öyle noktalar vardır
ki; bunu diplomasi sağlayamaz. Sivil toplum örgütlerinin İmajı, saygın, kutsal ve masumdur.
Bu özellikten ötürü dünyanın her ülkesinde geniş halk kitleleri sivil toplum örgütlerinin
arkasındadır. Sivil toplum örgütleri aracılığı ile dünya kamuoyu kolayca etki altına alınarak
yönlendirilebilir.
ERGENEKON Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol
altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur. Çünkü bu örgütlenmelerin fmans kaynaklan dış
ülkelerdir.
ELEMAN VE ORGANİZASYON Bir istihbarat örgütünün organizasyon ve
elemanlannm yapılan çok büyük önem ifade eder. Ergenekon merkez yönetiminde yer alacak
eleman sayısı olabildiğince az olmalıdır. Yine örgüte kazandınlacak elemanlara hiç bir zaman
sonsuz bir güven duyulmaması, istihbarat sanatının bir gereğidir. İllegal çevrelerden seçilecek
elemanlar, etnik ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlanna en yakın
uygunluk gösterenler tercih edilmelidir.
AJAN PROFİLİ Doğru insanı seçebilmenin bilimsel verileri yoktur. Gençlerden
seçilmiş yeteneklerin eğitilerek kazanımı dışında, profesyonellerden yararlanılması pozitif bir
yoldur. Doktorlar, avukatlar, psikologlar, vb gibi. Çünkü bu gruba girenlerin, toplumun her
kesiminden insanla temasta olduklan görülecektir. Bu noktada önemli bir saptama yapmakta
büyük yarar vardır. Başanlı istihbarat örgütleri elemanlannm anestezi altında bilgilerini açığa
vurabilecekleri olasılığından ötürü, doktor ve psikologlar tarafından tedavi edilmelerine izin
vermezler. Gerekli hallerde kendi bünyeleri içindeki doktor ve psikologlardan yararlanırlar.
FAHİŞELER İstihbarat sanatında en çok yarar sağlanan fahişeler olmuştur. Çünkü, insanlar
çoğu kez ruhsal problemlerin etkisiyle ve bilinçsiz bir karşı konulmazlıkla, sırlannı fahişelerle
paylaşırlar. Bu bilimsel bir tespittir ve 2000 yıldır yararlanılan bir metottur MEDYA Medya,
en iyi ve en yararlı reklâmcıdır. 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütleri medyadan sonuna değin
yararlandılar. 20. Yüzyılın son yıllannda ise; kendi medya kuruluşlannı devreye sokarak
bunlan uluslararası platformda giderek güçlendirdiler. Böylece ulusal yayın organlanndan elde
edilen yararlar, uluslararası platformda dünya kamuoyunun kendi çıkarlan ve
amaçl^Pf'dö^milusunda yönlendirilmesini sağladılar. 21. yüzyılda ise; uluslararası medya
Mçuhışlari ile ilkelerin yerel medya
kuruluşları arasında ortaklıklar oluşturma yoluna gidilecek, tüm istenmeyen çatlak sesler
örtülü bir biçimde bastırılarak susturulmuş olacaktır.
Ergenekon, medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki faaliyetlerini kendi
medya kuruluşlarını oluşturarak, mevcut ulusal ve uluslararası oluşumları, doğal işleyişi
içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini uygulamaya
koymaya, kaçınılmaz bir biçimde zorunludur. Aksi halde çok uluslu fmans ortaklıkları
kurularak örtülü bir biçimde ele geçirilmiş olan mevcut medya yapılanmasmm kontrolde
tutulması mümkün olamayacaktır denilmiş olup.
Bu konuda Lobi dokümanında de ayrıntılı örgütün amaç ve stratejilerini
gerçekleştirmek için istihbarat yapılmasının gerekleri ve metotları anlatılmaktadır. Belgenin
bölümlerine bakıldığında,
l/b). KAPSAM
Lobi, geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle gençlerin Kemalist
ideoloji ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarlamaktadır.
Dış ülke istihbarat örgütlerinin uzantıları olan kuruluşların, finans ve kontrolünde etkinlikler
sergileyen, mevcut sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara aykırı faaliyetlerini sağlıklı
biçimde belirleyerek bu faaliyetlerin kamuoyunu etkilemesinin önüne geçilmesini sağlamak
için; gerekli önlemleri alıp kontra teori ve senaryolar, üreterek uygulama alanları yaratılması
ve yaşama geçirilmesini sağlayacaktır.
Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında analiz ve değerlendirme yapacak, teori
ve senaryolar üreterek, iletişim ve propaganda yoluyla ulusal çıkarlara aykırılıklar karşısında
sivil direnç odaklan oluşturacaktır
Sivil toplum Örgütlerinin gerçek işlevlerini yerine getirmemiş olmaları ise; aymazlık
ve yetersiz kalınmış olmasıyla tanımlanamaz. Değişen dünya koşullan
(siyasal/ekonomik/enerji kaynaklan) içinde, Türkiye coğrafyasının ön plâna çıkarak, öneminin
daha da artmış olması sonucu, uygulana gelen emperyalist senaryolara uyum sağlama
görevini üstlenmiş bulunduklarının kanıtıdır.
Türk sivil toplum Örgütlerinin fmans kaynaklan, yabancı ortaklı karteller ve dış
ülkelerin vakıf veya sivil toplum kuruluşlandır. Demklerden başlayarak vakıf ve sivil hareket
örgütleniş biçimlerinin her aşamasında ülke dışı kaynaklarca finanse edilerek, programlanan
kamu örgütlenişinin, ulusal çıkarlara uygun olması beklenemezdi.
Bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler
ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve
değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir. Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler
tasarlayarak uygulamaya koyacak....
6/2). ARAŞTIRMA VE BİLGİ TOPLAMA
Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanı, merkez üyelerince seçilmiş bir başkan ve
on kişilik bir yardımcı kadrodan oluşmaktadır. Lobi'nin amaçlan doğrultusunda istihbarat
verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmaktır. Denilmiş olup,
Şüpheliler Kuddisi OKKIR, Asuman ÖZDEMİR Gazi GÜDER, Oktay YILDIRIM
BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR,
Ergün POYRAZ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, gibi şüphelilerin hem medya yazarlı yaptıklan
hem de kişiler hakkındaki istihbari bilgileri örgüt silsilesi içinde birbirlerine iletip
ERGENEKON yapılanmasının istihbarat birimlerinde toplanmasına yardımcı olduklan.
Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda her türlü istihbarat toplama
faaliyetleri yürütmesi,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün en etkin bir şekilde yerine getirdiği ve
kullandığı yöntemlerden birisi de istihbarat toplama yöntemidir^ Soruşturma kapsamında elde
edilen delillerden binlerce vatandaşımız, yüzlerce Mil}et^|BlJf;:ftplrokrat, Yargı mensubu,
Vali, Kaymakam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensubuf Ernmiyet Teşfcilatı mensubu, Sağlık
personeli mensubu, kamu görevlisi, Üniversiteler, öğretim görevlileri, gazeteciler, holdingler,
şirketler hakkında istihbari bilgiler toplayıp Türk Ceza Kanunun 135/2 maddesinde karşılığı
bulan "Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak
ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin
bilgileri kişisel veri olarak" kaydettikleri, bu kamu görevlilerinin bir çoğunun özel hayattan ile
ilgili istihbari bilgiler toplayıp yıpratma, sindirme yada şantaj amaçlı kullandıkları tespit
edilmiştir.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün bu yöntemi gerçekleştirebilmek için öncelikle "ERGENEKON" dokümanında
İstihbaratın öneminden, gerekliliğinden ve amaçlarından bahsetmiş, devamında da "21.
YÜZYILDA CASUSLUK, İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT
İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" isimli dokümanı hazırlayarak
örgütün bu yöntemini uygulamaya koymasının alt yapı çalışmalarını yaptığı görülmüştür.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ "21 YÜZYILDA CASUSLUK" dokümanı ile
örgüt açısından İstihbarat toplama faaliyetlerinin önemini ve gerekliliğini belirlediği, ayrıca
Türkiye'de devlet mekanizmalarının en yaşamsal ve kilit noktalardaki görevlerin, rejim
karşıtlannca işgal edildiği vurgulanarak yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması
gerektiği belirtilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ belirlediği bu yöntemle örgütün amaç ve
hedefleri doğrultusunda ülkemiz genelinde değişik şahıs, kurum ya da kurumlar hakkında
çeşitli istihbari çalışmalar yapmış ve kendileri gibi düşünmeyen birçok kişi, kurum ya da
kuruluşlan değişik isnatlarla fişlediği ya da değişik istihbari bilgiler topladıklan tespit
edilmiştir. Yapılan bu tespitler delilleri ile birlikte anlatılacaktır.
Ergenekon dokümanında istihbarat konusu birçok başlık altında kapsamlı olarak belirtilmiştir.
Bu hususta ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün istihbarat toplama ve istihbari faaliyetler
konusuna ne kadar çok önem verdiğini açıkça göstermektedir. ERGENEKON dokümanında;
"İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; İstihbaratın öneminden
bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbari çalışmalann öneminden bilgiler verilmiştir.
"YÖNTEM" başlığı altında; 21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat
kuruluşlannm yanı sıra legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile
karşı karşıya kalacağı, faaliyetlerini yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek zorunda
olduğunu ve faaliyet alanlannı da geliştirmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
"GİZLİLİK PRENSİBİ" başlığı altında; İstihbarat örgütünde gizliliğin
öneminden bahsedilmiş, bu çerçevede İsrail devletinin istihbarat örgütü olan Mossad ile ilgili
örnek verilmiştir.
"21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL
YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlığı altında, Türkiye
Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannm; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda
yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü,
Bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir
insan kaynaklannm istihbarat çalışmalannda yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu
belirtilmiştir.
Devamında bu konuyla ilgili değişik ülkelerden örnekler verilmiş ve Ergenekon'un
sözde Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten
seçkinlerinde içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmasının faydalı olacağı
belirtilmiştir.
Aynca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun
görülecek sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikMîR^itiz ve özen gösterilerek
yapılması gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti/lsniilstihbaralyvIİT in bugün içinde
bulunduğu sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış
olacağından bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile
yaşayarak yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır.
"GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında; 21
yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslar arası finansal organizasyonları
engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü senaryoları ile
ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda
yönetimler uygulamaya mecbur bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın
ve koşullann gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve
para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
"İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında; İstihbarat toplama
yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler yabancı
örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdınlan ajanlar aracılığı ile elde edilen
istihbaratlar olduğu, sonuç olarak Ergenekon'un, gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği,
kulaklarının her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir.
"KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü
başkanından başka hiç kimsenin bilgisinin olmaması gerektiği, operasyonlarda yer alması
zorunlu olan bu dairede yer alan ajanlann ilk görevinin operasyon alanı içinde bulunmak,
operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunlan
çözümlemek olacağı, ikinci görevinin ise karşı istihbarat örgütlerinde geçen, yakalanan veya
operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmek olduğu belirtilmiştir.
LOBİ dokümanında ise;
"HEDEF" başlığı altında; Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden
kaçmlmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için
yararlanılmalıdır.
"AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışma ile hayata geçirilmesi planlanarak önerilen
LOBİ, göstereceği faaliyetler ile yukanda işaret edilen alanlarda çok daha kolay ve sağlıklı
istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir" Yazdığı
görülmüştür.
Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkartan adına ulusal çıkarlan hiçe sayabilen, çok
uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol altına alınmalıdır.
Bu türden holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat sağlanmalı, engelleyici
kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır.
ANALİZ VE DEĞERLENDİRME başlığı altında, Analiz ve Değerlendirme Departmanı,
bir başkan ve beş kişilik yardımcı bir kadrodan oluşmaktadır. Elde edilen istihbarat verilerinin
analiz raporlarının hazırlanması çalışmalarını yürütmekle sorumludur. Denilmektedir.
2Î.YÜZYILDA CASUSLUK
İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT
İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN
Söz konusu doküman, Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiş olup 24 Sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle;

Casusluk mesleğinin insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olduğu,


günümüzde istihbarat örgütlerinin gerçek güçlerini, sahip olduklan teknolojik olanaklann ve
kadrolannda yer alan altın beyinli yaratıcı uzmanlann be^rf^îğîiSelirtilmiştir.
insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım attığı günden bu yana güçlü
ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonları" oluşturmaya yöneldiği, geri
kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararlanamamış ülkelerin resmi istihbarat
örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin istihbarat örgütlerine karşı
koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.

Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine
halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı
seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına
uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri,
21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri
kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir.

Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve


destek vermediği proje ve kararları uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir
grup ve hiçbir örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip
olmadığı, 21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği,
bunun önüne geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.

Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konularının politik


ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu
belirtilmiştir.
Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşların şemsiye altında toplamayı başaran
süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıkları bir zaman diliminin yaşandığını,
buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat
servislerini amaçlarına uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürebilmek
için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global
İstihbarat İstasyonlarına dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en
yaşamsal ve kilit noktalarındaki görevleri rejim karşıtlarının işgal edebildiği ve
cumhuriyet devrim ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin
üretime katılımını sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği
belirtilmiştir.
Ayrıca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla
komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik
tehditin boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan
ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu
belirtilmiştir.
MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başarıların diğer ülkelerin
istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki
faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça
olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini
Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama
kampanyaları uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı
tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç
içerisinde misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir.
Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başarılı
çalışmalara ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat
mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca istihbarat merkezlerinin
geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili bilgiler verildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün belirledikleri amaç ve yöntemlerle binlerce vatandaşımız, siyasetçi, bürokrat,
Asker ve emniyet mensubu, yargı mensupları ve iş dünyası hakkında istihbari çalışmalar
yaptıkları ve bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yaptığı istihbaratlar sonucu elde ettiği verileri,
bazen şantaj, bazen yıpratma ve sindirme bazen de örgütün basm-yaym organlarında
yayınlayarak karalama ve dez-enformasyon amacıyla kullandığı anlaşılmıştır.
Bunların yanı sıra "LOBİ" dokümanında belirtilen "Mevcut istihbarat
birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır" hususu göz önünde
bulundurulduğunda, örgütün topladığı istihbari bilgileri ekonomik güç elde edebilmek
amacıyla da kullanılmış olabileceği değerlendirilmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telefon
görüşmelerinde istihbarat toplama faaliyetleri konusunda çok sayıda görüşmeler yaptıkları,
telefon görüşmelerinde değişik kişi kurum yada belirli bölgelerde yaşayan kişilere yönelik
takip tarassut çalışmaları yaptıkları, istihbari bilgiler topladıkları anlaşılmıştır. Bunların yanı
sıra değişik platformlarda yaptıkları konuşmalarda ellerinde 13.500 hainini listesi olduğunu,
bu kişilerden bir gün mutlaka hesap sorulacağını öne sürerek yaptıkları hukuksuzluğu ve
ilerde gerçekleştirecekleri eylemleri açıkça itiraf ettikleri anlaşılmaktadır.
Bunların yanı sıra örgüt mensuplarının ikametlerinde ve iş yerlerinde yapılan
aramalarda ele geçirilen bilgi, belge, doküman ve dijital verilerde, binlerce kamu görevlisi ve
sivil vatandaşımız hakkında istihbari bilgiler topladıkları, bir kısım vatandaşlarımızı ideolojik
görüşlerine ve ırki kökenlerine göre sınıflandırarak fişleme yaptıkları anlaşılmıştır.

Yapılan soruşturma sonucunda, istihbarat toplama faaliyetlerini, örgütün tüm


birimlerindeki şüphelilerin yaptığı, istihbarat toplama faaliyetlerine çok önem verildiği, bu
noktada tüm kaynakların kullanılmaya çalışıldığı, üniversitelerde öğretim görevlisi olarak
görev yapan örgüt üyelerinden örgütün en alt birimindeki üyesine kadar herkesin istihbarat
toplamamaya çalıştığı, hatta örgütün bazı hücre yapılanmalarında sadece istihbarat toplama ile
ilgili birimlerin oluşturulduğu, Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücre yapılanması
içersinde "ÖZEL BÜRO" adı altında internet sitesi oluşturularak istihbari bilgi toplama
faaliyetleri yürütüldüğü, bunların yanı sıra sokakta da birçok takip tarassut çalışması yaparak
istihbarat toplama faaliyetlerine hız verdikleri tespit edilmiştir.

İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI


* Tape 1242', 24.12.2007 günü saat : 12.39'de Sevgi ERENEROL ile Cihan
ÖRNEK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Cihan ÖRNEK'in "...Bayram mayram demeden sürekli çalışıyoruz bu konular
üzerinde" "şimdi sizin bir internet şeyi mail adresinizi bir alabilir miyim" dediği, Sevgi
ERENEROL'un da erenerol@ttnet.net.tr. Şeklinde internet adresini verdiği, Cihan ÖRNEK'in
"...Şimdi size bir takım mailler göndericem, bir de bazı bilgiler var, onlarında özellikle sizde
de kalmasını istiyorum" "kemal abiye de gönderdim size de, sonuçta yani sadece bende
kalması büyük bir risk teşkil ediyor, gerçi belli başlı yerlere ulaştırdım ben" "...bu bilgiler çok
değerli bilgiler anlatabiliyor muyum" "dolayısıyla böyle bir riskli bir mücadelede de sadece
bende kalması da büyük bir risk teşkil edeceğinden dolayı en azından sizde de bulunmasında
fayda var" dediği anlaşılmıştır.
* Tape :1293'de 15.01.2008 günü saat:18.14'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bojidar'm "Şimdi sana bi isim atıcam mesajla bir Azeri ismi" "Bunun hakkında hiç
bilginiz var mı" dediği, '■
* Tape :1294'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Bojidar..? m Sevgi
ERENEROL'a gönderdiği mesajda;
"MARZİYE BİNNETOVA" şeklinde mesaj gönderdiği,
* Tape :1295'de 15.01.2008 günü saat:18.17'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Evet baktım ama tanımıyorum" "Şayet istersen yarın öğrenirim ama"
dediği, BOJİDAR'm "ama onu bi araştıralım o zaman" dediği,
* Tape :1296' 16.01.2008 günü saat:10.04'de Sevgi ERENEROL ile Bojidar..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Sorduğun ismi bulamadım aradım Azerbaycan'ı sordum
bilmiyorlarmış" dediği,
*Tape :1394'de 27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli
KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve." "Ama bu çok acil. fevkalade bi gelişme
var çünkü." "Yani bu yüzde yüz öyle de. Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip
yapmaya hazırlanıyorlar. Yani içeriyi temizlemeleri lazım" dediği Veli'nin "Tamam ben bi
baktırayım şimdi." Dediği, Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne
gerekiyorsa yapalım ya. Lütfen ya senden hiç birşey istemedim biliyorsun, bu çok benim
için hassas." "Ya dün gelip, bizzat söyledi bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kayde
alıyorlar. Ayrıca bugünlerde bir tertibe hazırlanıyorlar. Eve ekstra girmeye yani..."
dediği Veli'nin arka planda (Günaydın Melih, ben gel cem. Biraz işlerim var dışanda. Şey
dicem şimdi çok acele hemen bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin
evinde dinleme var. Bişey yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme
tespitlerini acele yaptırmamız lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben
gelecem oraya tamam mı? dedikten sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği,
* Tape : ...'de 27.11.2007 günü saat : 12.44'de Güler KÖMÜRCÜ ile VELİ
KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
VELİ KÜÇÜK'ün "Güler. Müsait misin?" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Efendim
canım." Şeklinde cevap verdikten sonra Güler KÖMÜRCÜ'nün evinde olduğunu düşündüğü
dinle cihazları ile ilgili olarak "Şimdi söyle eve mi geçeyim hemen." dediği Veli KÜÇÜK'ün
"Yok ben şey yapıcam birini getiricem ... buluşturcam. Bir saat sonra bana gelecekler."
Dediği ve görüşmenin Veli KÜÇÜK isimli şahsın ayarlayacağı kişiyle ilgili randevulaştıklan
ve görüşmenin bu şekilde bittiği,
* Tape :1386'de 28.11.2007 günü saat : 12.58'de GÜLER KÖMÜRCÜ ile
MEHMET EYMÜR arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Mehmet EYMÜR'ün "Artık VELİ PAŞYLA haşır neşirmişiniz her gün
berabermişiniz." dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Bişey istedim ondan sağolsun Allah razı
olsun adamcağız sahip çıktı." Dediği, Mehmet EYMÜR'ün "Araştırmalar
yapıyormuşunuz" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Eve baktırdı eve. Yani evdeki dinleme
olup olmadığına baktı" "Bütün işte dinleme olup olmadığına baktırdı o alet ne kadar güzel
bişey o aletten satın alsak biz" dediği,
* Tape :1412' 26.12.2007 günü saat: 16.27'de Güler KÖMÜRCÜ ile Ümit
ÖZDAG arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KÖMÜRCÜ'nün "MİT e niye saldınyolar" "Sabah gaztesini görüyorsun kaç
gündür nerdeyse tekerlek patlatmaktan başka bir şey yapamaz lastik patlatmaktan öteye
gidemez yok efendim kurum o kötü bu kötü şu kötü" "Değiştirmeye çalışıyolar anladığım
kadarıyla onun içinde zemin hazırlıyolar" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Şey yani yönetimimi
değiştirmeye çalışıyolar" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'rjün --'hayır efendim iki sene uzatma var
onu yapmak istemiyorlar" "2937 sayılı Devlet İstihbarat HizmltiLerinin 13. maddesine göre
normal şartlarda 67 yaşma kadar görevini sürmesi lazım" dediği, Ümit ÖZDAG'm "Ya sizin
teşkilatta öyle demek ha" dediği
* Tape : ...' 29.02.2008 günü saat:20.28'de Hikmet ÇİÇEK ile Ferid İLSEVER
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
FERİT'in "Bu şey vardı ya Hikmet, sen kitap yapacağm diye konuştuk" "Ya şimdi
önce şunu abi Pazartesi gününe kadar yani yarın var öbür gün var güzel bir dosya haline
getirelim kısa özlü şöyle Oktay EKŞİ'nin önüne konulacak bilmem Ertuğrul ÖZKÖK'ün
önüne konacak şekilde çokta uzun bir yazı olmasın ama işin röj önünü veren bir dosya
yapıversen ondan sora buradan ben İstanbul'dan" "Şeye götüreceğiz bunu basın mensuplarına
götüreceğiz yani bu bunların ne olduğunu o bizim Aydınlık kapaklarından kalkarak ondan
sonra 55 kişilik liste, ondan sonra işte Şemdinli bilmem nesi ondan sonra Hrant DİNK cart
curt bütün marifetleri ve bu gün ne yapmak istiyorlar amaçlan nedir, bu gün itibari ile bir
dosyayı şey yapalım götürelim koyalım önlerine..." "Yani bu senin şeye de bir kolaylık olur.
Kitabında bir şeyini iskeletini yapmış olursun..." "...8-10 sayfalık bir şey olsa bir materyal
biliyor musun yani önüne koyacağız tak diye köşesinde yazacak biliyor musun abi" dediği,
HİKMET'in "O dosyayı hazırlayım ben bu gün ERGENEKON'la ilgili bütün kitapları
aldırdım" dediği,
*Tape 386 05.03.2007 günü saat:14.52'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0
543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535
888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "Merhaba komutanım" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'ın
"ARSLANım ne haber ne yapıyorsun" "Ne yapıyor arkadaşlarınla ne yapıyorsun iyi misin"
diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Valla çalışmalarımız devam ediyor komutanım işte, internet
üzerinden" dediği,
*Tape 015 telefon görüşmesinde istihbarat sorumlusu Erkut ERSOY'un Mehmet
Fikri KARADAG'a hitaben "Komutanım her zaman yanınızdayız, biliyorsunuz." "Her zaman
elimizden geldiği kadar, derneğimize, davamıza, yardımcı olacağız komutanım." Diyerek
bağlılıklarını bildirdiği görülmektedir.
*Tape 027 görüşmede, Mehmet Fikri KARADAĞ İstihbarat sorumlusu Erkut
ERSOY'a bir konu ile ilgili talimat verirken "Yıldırım hızıyla devam edin..............." şeklinde
talimat verdiği,
*Tape 399 27.06.2007 günü saat:15.59'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0
543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535
888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Mehmet Fikri KADAĞ'm "Erkut nasılsın evlat" "İstanbul birinci bölgeden
bağımsız adayım arkadaşlarına haber ver gözlerinden öpüyorum yardımlarını bekliyorum"
dediği, Erkut Ersoy'un "Tabi komutanım iletirim hangi partiden bağımsız" dediği
*Tape 39 13.07.2007 günü saat: 18.29 sıralarında M. Fikri KARADAĞ isimli şahsın
kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Erkut ERSOY isimli şahsın
kullanımında bulanan 0 380 411 14 64 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut'un "Erkut ben komutanım Özel Büro" diye tanıttığı, Fikri'nin "Tamam Erkut,
şeylen Özel Büro terimini kullanmıyoruz biliyorsun" "Özel Büro falan yok, bir tek Kuvayi
Milliye var tamam mı evlat" dediği, Erkut'un "Doğru doğru komutanım haklısın" dediği,
*Tape 401 15.07.2007 günü saat:15.56'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan 0
543 533 17 69 numaralı telefonla, Mehmet Fikri KARADAG'ın kullanımında bulanan 0 535
888 15 14 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "Komutanım biz Taksim Select otelde toplantıdayız,
toplantımız başladı da" dediği, Mehmet Fikri KARAJlAScâ^Bizde şimdi ... Paşabahçe
Beykoz'da seçim propagandası yapıyoruz, bu ^un* çdcukll^ izin almış buradan"
ff % \ Jtm ^L
"Paşabahçe'deyiz şuanda Erkut arkadaşlara çok selam söyle ya" dediği, Erkut ERSOY'un "
Aleyküm selam komutanım iletirim bu arada sizinle tanışmak isteyen birisi var komutanım
bizim Özel Büroda Düzce de İstihbarat görevlimiz" "ben yarın bi yanınıza uğramak istiyorum
derneğe" dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yarın gelmelerini söylediği,
*Tape 380 23.02.2007 günü saat:21.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Emre.............'nin kullanımında bulanan 0 544 553 24 21
numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
İnternetten telefon numarasını aldığını söyleyen Emre'nin, Erkut ERSOY ile
telefonda tanıştıktan sonra, Emre'nin "MSN'den konuşmak istiyorum da MSN'iniz açık mı"
diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "MSNmiz şu anda aktif değil" diyerek hangi konuda
görüşmek istediğini sorduğu, Emre'nin "Özel büro hakkında" dediği, Erkut ERSOY'un "Yani
özel büroyla ilgili çalışmak mı istiyorsunuz" "Hangi konuda çalışmak istiyorsunuz yani ne
yapmak istiyorsunuz" diye sorduğu, Emre'nin "ben de onu konuşacaktım nasıl olur hek grubu
falan filan var da" "Lise öğrencisiyiz biz" dediği, Erkut ERSOY'un "Şimdi bizim hek
grubumuz var proje grubumuz var bir de istihbarat" " Ben grubun istihbarat grup lideriyim"
dediği,
*Tape 381 27.02.2007 günü saat:14.02'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Süreyya..............'nın kullanımında bulanan 0 533 420 80
73 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un "İyi günler ÖZEL BÜRO grubundan arıyorum ben Erkut
ERSOY İSTİHBARAT GRUP LİDERİYİM" dediği, yapılacak olan bir toplantının
ertelenmesi nedeni ile katılımcılara bilgi verilmemesinden dolayı mağdur olan Süreyya isimli
şahsa özürlerini ilettiği, daha sonra 4 marta yapılacak olan toplantıya katılımcı olarak ismini
kaydettiğini, katılıp katılamayacağını sorduğu, Süreyya'nın o tarihte yurt dışında olduğunu
söyleyerek katılamayacağını söylediği,
*Tape 389 14.03.2007 günü saat:17.32'de Erkut ERSOY'un kullanımında
bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Müfit................'in kullanımında bulanan 0 542
594 93 68 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY, biraz önce çıktığı bir toplantıdan bahsederek toplantının çok verimli
geçtiğini, yaptıkları çalışmalar hakkında, toplantı yaptığı kişilerin bilgi almak istediğini
söylediği, akabinde Erkut ERSOY, Müfit'e hitaben "Ne gibi çalışmalarınız var filan diye, çok
isminizi duyduk sağdan soldan, Teşkilattan gelmiş, Genelkurmaydan gelmiş, çok sağlam
çocuklardır diye, yani olumlu referanslar almışlar, teşkilattan falan" "isminizi hep işte
SERVİSTEN falan duyuyoruz, Genelkurmay İstihbarat dairesinden arkadaşlarımız çok iyi
istihbarat veriyor sizin hakkınızda, iyi referanslar alıyoruz bir de kendimiz tanışmak istedik"
"Birebir seninle bir görüşelim ... işbirliği içerisinde oluruz nasıl bize yardımcı olabilirsiniz,
nasıl bize istihbarat aktarabilirsiniz falan gibi" " Bu alanda güzel bir konuşma geçti" dediği,
görüşmenin devamında Erkut ERSOY'un " Yani işte çok olumlu ama bunlar, tabi resmi
görevli olduğu için herkese güvenemiyorlar, şimdi teşkilattan filan bizim hakkımızda olumlu
referanslar almışlar bunlar" dediği yapmış oldukları çalışmalardan ve zihin kontrolü ilgili
bilgilerden ve ellerinde bulunan teknolojiden bahsettikten sonra Erkut ERSOY'un "Dediler ya
bu kadar profesyonelsiniz nerede eğitim alıyorsunuz, o da bizde kalsın dedik yani" diyerek
yapılan toplantı hakkında genel bilgi verdiği
*Tape 392 22.03.2007 günü saat:19.36'da Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Özlem............'in kullanımında bulanan 0 505 815 01 30
numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY'un ".........Özlem Hanım şimdi biz yeni bir idare şekline gittik daha
doğrusu yeni bir karar aldık özel büro olarak, bizim biliyorsunuz iki tane grubumuz var DSS
haberleşme bir de dağıtım komiteleri" "Şimdi bize dediler ki yukarıdan saha

-4" >o

/^^\ y^^p^h^^Y^y
çalışmalarına biraz daha zaman ayırmanız gerekiyor biraz daha sahada kalmanız
gerekiyor" diyerek 31 Mart itibari ile iki gurubu da sağlam birine devretmek için çalışmalar
yaptıkları hakkında konuştukları,

*Tape 393 22.03.2007 günü saat:19.40'da Erkut ERSOY'un kullanımında


bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Neslihan.............'in kullanımında bulanan 0 505
720 38 94 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Neslihan Ankara Kızılay'da toplantıda olduğunu söyledikten sonra, Erkut
ERSOY'un "Anladım anladım, ben biraz önce Özlem Hanım ile görüştüm, o size aktaracaktı
konuyu ama aradığınız iyi oldu, şimdi bizim bu ay sonu itibariyle DSS ve Dağıtım
Komiteleri gruplarımız var ya" " Onlan kapatıyoruz" dediği akabinde bu işin çok
zamanlarını aldığını ve ÖZEL BÜRO olarak arkadaşları ile birlikte SAHA VE
İSTİHBARAT ÇALIŞMALARINA ağırlık vereceklerini anlattığı,
*Tape 394 26.03.2007 günü saat:21.07'de Erkut ERSOY'un kullanımında
bulunan 0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Funda.............'nın kullanımında bulanan 0 535
583 71 08 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Erkut ERSOY kendisinin özel bürodan aradığını söyledikten sonra, "Geçmiş
olsun ya, ben mailini aldım da sevindim çok, şimdi bizim biliyorsun 31 Mart itibariyle DSS
ve Dağıtım komiteleri gruplannı kapatıyoruz" "Sahada olmamız istendi bizden, yani daha
çok artık halkın içerisinden toplayacağız istihbaratı" dediği,
*Tape 397 29.04.2007 günü saat:23.58'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 543 533 17 69 numaralı telefonla, Özlem.............'nın kullanımında bulanan 0 505 815 01
30 numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Özlem ve Erkut ERSOY birbirlerine iyi dileklerini ilettikten sonra Erkut
ERSOY'un " Valla iyidir biz de işte sürekli sahadayız, ben şu anda dışarıdayım da yani
sürekli işte böyle ben Düzce'deki şeyi PKK ile ilgili çalışmaları üstlendim, burada PKK ile
ilgili işte izlediğimiz şahıslar var, işte onlara bakıyoruz normal şekilde devam ediyor biz
sahadayız" "İşte Hizbullah olsun, diğer İslami fonksiyonlar, biraz bu ortamdan da şey
bulup cesaret bulup, böyle biraz kuran kursları açıyorlar, ...biz de bu şeylere karşı
uyanığız, devamlı işte o ortamlara giriyoruz çıkıyoruz, arkadaşlarımız her türlü kılıkta
onların içerisindeler yani, devamlı takip ediyoruz, herhangi bir durum var mı yok mu ne
gibi bir şeyler olacak işte telefon takibi şu bu işte" dediği, Özlem'in "Orada herhangi o konuda
bir ihtiyaç olursa, yardımınız benim, o yönde de şeyim var çünkü, geldim gittim onlan
biliyorum ben anlanm yani" dediği, Erkut ERSOY'un "o zaman kara çarşafa girmeniz
lazım, bizim buradaki elemanlar kara çarşaflı, kara cübbeli, sakallı geziyorlar, kara
çarşafa gireceksiniz yirmi dört saat gelin buyurun" dediği, Özlem'in "Tamam tasavvuf
dilinden anlanm en azından ... bilemem de" dediği, görüşmenin devamında uzun bir süre,
Zihin Kontrolü hakkında konuştuktan sonra Erkut'un "..Biz bu şebekenin peşindeyiz"
"mesela bazı insanlardan zihin kontrolü ile ilgili şikâyetler geldiği zaman biz hemen
gönderiyoruz bizim elemanlan, hemen Frekans taraması yaptmyoruz evinde iş yerinde"
dediği,
*Tape 423 01.06.2007 günü saat:19.01'de Erkut ERSOY'un kullanımında bulunan
0 537 872 73 14 numaralı telefonla, Can............'in kullanımında bulanan 0 542 594 93 68
numaralı telefonu aramasıyla yapılan görüşmede;
Bir süre Düzce de yapılacak olan toplantı ile ilgili konuştuktan sonra Çan'ın
toplantıya gelemeyeceğini söyleyerek "..Ne oldu grubu tekrar aktif mi ettin" dediği, Erkut
ERSOY'un "Ya şimdi web sitesi açacaktık biliyorsun yani .. grubu kapatmamız aslında web
sitesi açmak istediğimiz içindi ama web sitesi biraz zaman alacak yani onu iyi bir şey yapmak
istiyoruz da web sitesi açılana kadar da bari hiç £İ*^s§^ö^lendirrne çalışmalan devam etsin
dağıtım komiteleri devam etsin dedik o yü^aen öyle birvşeşy düşündük yani" dediği,
Çan'ın tüm üyelerin bu konuda bilgilendirilmesini söyledikten sonra Erkut'un
bilgilendirdiklerini ve en az 100 kişinin aktif olması gerektiğini, Can'm "Kim var kim var
tepede" diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Tepede bizim Uğur var Uğur BİLGEHAN var"
dediği, Can'm "Şey olarak soruyorum yani asker kesiminden kim var" diye sorduğu, Erkut
ERSOY'un "Valla şu anda henüz daha belli değil" dediği
TEM*Tape........06.08.2007 günü saat:02.02 sıralarında Erkut ERSOY ile Ümit'in
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
E.ERSOY' un "Ümit'ciğim ne haber" dediği, ÜMİT' in "arkadaşlar geldi evde"
dediği, E.ERSOY' un "...bizim buralar araştırma çalışmaları yoğunluk kazındı" "Bizim
istihbarat birimini bir tane sağlam bir yönetici birisi lazım yani bu işleri derleyecek
toparlayacak, çünkü üzerimizde iş yükü çok fazla" "Tercih edilen Lise mezunu olmazsa da en
azından kafası çalışan birine ihtiyacımız var" dediği, UMİT'in "İnternetten bulunmaz o
internetten sıkıntılı olur" dediği, E.ERSOY' un "İşte çevrenden bir tane sağlam birisi bir de
sadık olacak yani" dediği,
TEM*Tape ....... 08.08.2007 günü saat:22.12 sıralarında Erkut ERSOY ile
Yavuzhan KARAGÖZ' yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
Y.KARAGÖZ' ün "...daha evvel ben açık istihbarat gurubundaydım Behiç
GÜRCİHAN tanıyorsunuzdur belki" dediği, E.ERSOY' un "Tanıyoruz evet Behiç beyi"
dediği, Y.KARAGÖZ' ün "Ha Behiç beyle biraz çalışma yapmaya çalıştıkta" ".. .kendisinden
2023 ile ilgili öneriler bekledik öyle kaldı o" dediği, E.ERSOY' un "...Behiç beyin de
yoğunluğu var. Tamam şimdi şunu şöyle söyleyim sizin gibi değerli arkadaşlara ihtiyacımız
var. Özellikle istihbarat araştırma birimimizi yönetebilecek onu yönlendirebilecek arkadaşlara
ihtiyacımız var şuanda" dediği, Y.KARAGÖZ' ün "Açık istihbaratın yapısını da biliyorsunuz
internet sitesinden günlük haber verme şeklinde de" "Daha elle tutulabilir insanların hani
guruba dahilim diyebileceği bir gurup lazım" dediği, E.ERSOY' un "Ben burada işin
kapsamını anlatırım bizim sade internet değil başka çalışmalarımız da var" dediği,
TEM* Tape : ...'de 03.09.2007 günü saat : 13.32'de Erkut ERSOY ile İbrahim UZUN
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
İbrahim UZUN isimli şahsın bir sorundan bahsedeceğinden bahisle "Teşekkür ederim
sağ olun uğraşıyoruz sizinle benim paylaşmak istediğim çok büyük sorunlar var. Şimdi
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi bildiğiniz gibi yakında kuruldu. Burada bir
Mardinleştirme ve Doğulaştırma operasyonları çok hız kazandı. Çok ayrıntılı konuşmamız
lazım. Ben şu anda okuldayım Tekirdağ'ındayım Meslek Yüksek Okuhmdayım. Bunun için
Rektör Yardımcıları istifa etti. Birisi de benim çok yakın dostum." dediği, Erkut ERSOY'un
"Şimdi ben görevde değil de Düzce'deyim. Bir gün izin alsanız burada detaylı görüşsek olur
mu? Bir gün izin alsanız okuldan" dediği, İbrahim UZUN'un "Burada arkadaşlar yok mu?"
diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "İşte orada arkadaşlarımız bizim var ama yani bizim istihbarat
birimizdeki arkadaşlarımızı görev bu görüşmelerde kullanmıyoruz. Onlar tamamen bilgi
toplamak amacı olduğu için. kendilerini şey yapmak istemiyoruz" dediği
TEM * Tape : ...'de 12.11.2007 günü saat : 21.17'de Erkut ERSOY ile Erkan
KORKMAZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Engin KORKMAZ'm Cahit isimli şahısla yaptığı görüşmeyi Erkut ERSOY'a
ilettiği, Erkut ERSOY'dan bu görüşmenin video kayıtlarını incelemesini istediği, psikolojik
bir vakıa söz konusu olup olmadığını gözden geçirmesini istediği, Erkut ERSOY'un da video
görüntüsünün kendisine ulaşmasının sonra gerekli incelemeyi yapacağını belirttiği,
devamında zihin kontrolü ile ilgili olarak Erkut ERSOY'un "Dolayısıyla bunu milli istihbarat
teşkilatı yapıyorsa -müsteşarı yargılamaya kadar götürecek bir imkânımız da elimizde mevcut
o yüzden burada bizim üstümüze düşen
gerçekten zihin kontrolüne uğrayan kişilerle psikiyatrik vakaları ayırt etme. Türkiye de
Emniyetin bu konuda çok fazla bir bilgisi yok ama emniyetin içinden küçük bir gurup ve milli
istihbarattan resmi birkaç kişi yani bir gurup diyelim buna onlarla resmi bağı olmayan ama
milli istihbarata bilgi aktaran bir gurubun bu işin başında olduğunu biliyoruz. Hatta elimizde
bunlarm bazılarının fotoğraflarıda var ciddi miktarda" dediği, görüşmenin devamında
Erkut ERSOY'un "Şimdi biz bu soruşturmayı gizli tutmak zorundayız. Resmi
makamlardan gizli yürütüyoruz neden gizli yürütüyoruz ee güvenlik ve istihbarat servisiyle
minimum ilişkide kalmak zorundayız ki onlar bizim arkadaşlarımızı deşifre etmesinler. Biz
bunları tam kadro olarak yani bizim istediğimiz üç beş kişi değil tam kadro olarak
cihazlarıyla beraber bunları basının önüne koyarak hani böyle televizyonlarda polis
yakaladığı operasyondan sonra şey yapar basınla deklere eder cihazları. Bizde öyle
televizyonda deklere edeceğiz bu cihazı bunlarla." dediği
TEM * Tape : ...'de 29.11.2007 günü saat : 16.23'de Erkut ERSOY ile Tutkun
AKBAŞ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Tutkun'un yaşanan gelişmeler hakkında daha fazla ayrıntıya ulaşıp ulaşmadığını
Erkut ERSOY'a sorması üzerine Erkut'un "Valla ben işte senden sonra aradım onları, dedim
böyle böyle bir arkadaş var, guruptan yani sizden bilgi almak istiyor, dediğim gibi onlar
konuşmama karan aldılar üst yönetim tarafından konuşmaları şey yapıldı. Görüşmek
istemediler yani yapabilecek bir şey yok ben elçiyim." dediği, bunun üzerine Tutkun'un bilgi
alma noktasında ısrar etmesi üzerine Erkut ERSOY'un "Selim ee Mahroz Kod adlı adam
şuan Türkiyede bunu yaz istiyorsan." dediği, Tutkun'un bahse konu şahıs hakkında ne gibi
bir işlem yapılacağını sorması üzerine Erkut ERSOY'un "Normal devletin kendi
jandarması alsa açıklar bunlar kontrol gerilla. Yani getirenler konturgeriila yani
getirenler özel büronun kendi unsurları." dediği, Tutkun'un "He sorgular devlete
ulaştırılmıyor mu." diye sorduğu, Erkut ERSOY'un "Ulaştırılır ama yani bu çalışma
sistemi onların çok farklıdır onlar devletin gizli çocuklarıdır." dediği,
*Tape 368 27.10.2007 günü saat:21.16'da Kahraman ŞAHİN ile Raif GÖRÜM
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; (Tape ...)
K.ŞAHİN'in "Hı karşının çocuklan geldi o ekmek fmnı falan ayağı vardı ya","Bir iki
işler varmış tehlikeli işler" "Büyük paralar götürenler varmış" "Anlatacağım şeyler var yani
şimdi telefonda çok uzun sürer onlar" dediği, R.GÖRÜM'ün "Anladım tamam ya bizim
İstihbarat hattan konuşuruz o zaman" dediği, K.ŞAHİN'in "İkinci kanala geçelim"
dediği, R.GÖRÜM'ün "İyi hadi bakalım o zaman öyle yapanz..." dediği,
*Tape 349 18.06.2007 günü Saat:14.10'da Erol ÖLMEZ'in 0 546 647 89 88
numaralı telefondan Kahraman ŞAHİN'in 0 537 375 53 10 numaralı telefonunu aradığı ve
yapılan görüşmede;
Erol'un "He vatandaşları bekledim biliyor musun" "Operasyon yapacaktık
onlara da baktım gelmediler" "Gelseydi direktmen 1. Kolorduda gözlerini açtıracaktım,
kaçtılar şerefsizler" "Yerlerini... tesbit ettik zaten adresleri falan herşeyi tespit edildi,
onlarla ilgili gereken çalışmaları yapalım istihbaratla ilgili bilgileri her türlü, şahıslarla
ilgili tamam mı" "Bu akşam onlann gerekse gece saat 2-3 arası alalım o şerefsizleri" "ben
karargaha geliyorum komutanım" "Hayırlı görevler diliyorum" dediği anlaşılmaktadır.
*Tape 451 17.09.2007 günü saat:18.33 sıralannda Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09
01 numaralı telefonu ile Kahraman ŞAHİN' in 0537 375 53 10 numaralı telefonunu
aramasıyla yaptıklan görüşmede özetle;
Kahraman' m Erol'a nerde olduğunu sorduğu, Erol' un "Taksime geçiyorum, ordan da
Çarşamba'ya geçcem" "iftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani, sen ne
yapıyorsun ne var ne yok?" dediği, Kahraman' m "Ne yapalım koştur işte, napiyim" dediği,
Erol' un "biz de mollaların arasına takıldık girdik işte ne yapalım, soktunuz bizi o taraf
Çarşamba'ya" dediği, Kahraman' m "ya hayırlısı olsun be kardeşim ya, görevini tam
*Tape 458 24.09.2007 günü saat: 14.13 sıralarında Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09 01
numaralı telefonu ile X Şahsın kullanımındaki 0538 675 01 93 numaralı telefonunu aramasıyla
yaptıkları görüşmede özetle;
Erol' un "Sen bu vatandaşların adreslerini teşhis et abi" "Muhakkak bana lazım yani,
bunun adresini tespit et, ondan sonrasını bana bırak, ben gereken yerlere verecem onun
adreslerini" dediği anlaşılmıştır.
*Tape 459 24.09.2007 günü saat: 14.13 sıralarında Erol ÖLMEZ' in 0536 631 09 01
numaralı telefonunu Mehmet...? İsimli şahsın 0538 952 45 20 numaralı telefon ile aramasıyla
yaptıkları görüşmede özetle;
Mehmet' in "Bu şeyini nasıl yaptın" diye sorduğu, Erol' un "O konuyu hallettim, bide bu
senin vatandaş vardı ya, şeyde ki" "o Antakya'lmm" dediği, Mehmet' in "hı hı" diyerek
onayladığı, Erol' un "O şeyinin istihbaratını yaptık biz" "Zaten Karaman Binbaşı ile görüştüm
ben, onunla ilgili tüm bilgileri aldık, vatandaş şey yani, zama zingo hesabı anladın mı abi" "Her
türlü oynuyor, ona yanaşma, zaten onun aranmasıda var" "Anladın mı bide başka şeylerden
aranması var, zaten bizim ekip arıyor onları bulduğu yerde zaten paket edecek, sen hiç şey
yapma onlarla, herhangi işe girme yani" dediği anlaşılmıştır.
*Tape 360 14.10.2007 günü Saat:21.59'da Erol ÖLMEZ'in 0 535 964 65 86 numaralı
telefondan Kahraman ŞAHİN'in 0 537 375 53 10 numaralı telefonunu aradığı ve yapılan
görüşmede;
Erol'un "Komutanım hayırlı akşamlar. Erol Han EJDEROĞLU" "O vermiş
olduğunuz görev hakkında, dünkü tamamlanmıştır. Yarından itibaren sabah sekiz on
arasında irtibata geçiyorum haberiniz olsun" dediği, Kahraman'm "Tamam haberleşelim o
zaman sabahleyin" dediği anlaşılmaktadır.
Bundan sonraki bölümde de örgüt üyelerinin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele
geçirilen kişisel veriler ve istihbari bilgi notlan şahıs şahıs anlatılacaktır.

Veli KÜÇÜK
Veli KÜÇÜK'ün Üsküdar da ki ikametinde ele geçirilen kırmızı renkli kareli harita
metot defterinin 79 ve 80 nolu sayfalarında,
İki şahıs hakkında; bu şahısların telefon ticareti ile uğraştıkları ve bu işi yaparken
sahte fatura düzenledikleri, ayrıca bu şahısların PKK ile irtibatlı oldukları, bu kişileri
üçüncü bir şahsm yönlendirdiği şeklinde istihbari bilgilerin bulunduğu,
Ayrıca Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'in ticari ilişkilerini açıklayan 3 sayfalık
bilgisayar çıktısı incelemesinde; Kasım 2002 tarihinde AKP"den İstanbul birinci milletvekili
seçilmeden önceki yürüttüğü ticari ilişkiler ve ailesi hakkında ki yolsuzluk iddiaları" hakkında
bilgiler içerdiği görülmüştür.
DHMİ Personel Daire Başkanı Zeki ŞİMŞEK, Müdür Yardımcısı Orhan BİRDAL ve
Müdür Yardımcısı Ömer GÖNÜL'ÜN konumlannı ve özelliklerini açıklayan 1 sayfalık
bilgisayar çıktısı incelemesinde; Belirtilen bürokratlarla ilgili siyasi, ideolojik fişlemelerin
yapıldığı, nerelerde görev yaptıklannm yazıldığı, aynca "tarikatçı, Şeriatçı, 5 vakit namaz, ailede
türban, maddiyatçı, mali yönden araştınlması gerekir" şeklinde bilgiler içerdiği görülmüştür.
Veli KÜÇÜK'ün Beşiktaş taki adresinde bulunan el yazısı ile yazılı dokümanda; biri
askeri personel olmak üzere (4) şahıs hakkında bazı kişisel bilgiler ile bu şahıslann kendi
aralanndaki irtibatını gösterir bilgilerin bulunduğu,
Yine aynı adreste 3 sayfalık doküman içersinde Adil Serdar SAÇAN'm malvarlığı ile
görev yaptığı dönemde ki çıkar ve rüşvej 'ilişkilerinin anlatıldığı, bu çerçevede görev
yaptığı dönemde Otay Petrolün sahibinden 4,5 Milyon dolar aldığı, bu parayla Bandırma da
benzin istasyonu kurduğu, bunun yanı sıra Ray-Ban gözlüklerinin sahibinin oğlunun
kaçırılması olayının aydınlatılması karşılığında Ekipler Amiri Bülent KURT aracılığı ile 500
Bin dolar aldığı,
Organize Suç Örgütü lideri Hakan ÇİLLİOĞLU'na Şubenin imkanları ve yetkileri
kendi lehine yapılan yardımlar karşılığı Adil Serdar SAÇAN'a yardımcıları Ahmet
ATALAY'a, Başkomiserler Vedat MERCAN ve Ahmet İHTİYAROĞLU'na birer tane
HONDA araba alındığı,
Adil Serdar SAÇAN ile Erol KOHEN arasındaki çıkar ilişki anlatılarak 5 Milyon
dolar alındığı, devamında Adil Serdar SAÇAN'ın diğer çıkar ilişkilerinin anlatıldığı, ayrıca
Ataköy de bir dairede Mali Şube Müdürü Ayhan MİMAROĞLU ile birlikte seks partileri
yaptıkları yazdığı görülmüştür.
Jandarma Kurmay Albay M.Yahya ŞAHİN'e yapılan komplo" kapağı altında (5)
sayfalık "Paşam Sizin himmetleriniz sonrası Hatay ....................." şeklinde başlayarak, son
sayfasında "Emir ve Görüşlerinize arz ederim, Saygılarımla 1881-AVŞAR" imzalı dokümanda
"Ocak 2006 tarihinde özellikle Vali A.KAYHAN'm gelmesinden sonra Hatay-Serinyol'daki
Jandarma Er Eğitim Alayında büyük bir şevkle çalışan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in
komploya maruz kaldığını, olaydan doğrudan veya dolaylı ilgileri olan (15) askeri, emniyet ve
sivil şahısların isimlerinin, rütbelerinin ve görev yerlerinin sıralandığı, "İLİŞKİLER-
BAĞLANTILAR" başlığı altında yapılan komplo ile Hatay'da kökü geçmişe dayalı menfaat
çetesinin oluştuğu, kadronun tesisi İskenderun'da görev yapmış ve halen 3. Kolordu Komutanı
olarak görev yapan Korgeneral Ethem ERDAG ile Jandarma Genel Komutanlığı Kaçıkçılık
Daire Başkanı Albay Cengiz YILDIRIM'a dayandığı, Şırnak Tümen Kurmay Başkanı iken
Serinyol Jandarma Er Eğitim Alayına atanan Kurmay Albay Yahya ŞAHİN'in bu ekibe dahil
edilmek istendiği, olumsuz cevap vermesi üzerine tehlikeli birisi olarak görüldüğü, menfaat
çetesi içersinde Albay İdris ŞAHİN, İl Jandarma Komutanı Albay Feramuz KÜÇÜK, Yarbay
Mustafa YALÇIN, İstihbarat Yüzbaşı Ramazan TURAN, İl Emniyet Müdürlüğünden
Şemsettin CANPOLAT'm bulunduğu, (14) askeri, emniyet ve sivil şahıslarla ilgili istihbarı
mahiyette bilgiler bulunduğu,
Şeffaf dosya içerisinde "Avrupa Hür Demokratlar" ile başlayan "Alman vekiller
Trabzon'da" başlıklı, Gazete kupürü fotokopisinin bulunduğu doküman içeriğinde, Yeni Batı
Trakya Dergisi sahibi Süleyman Sefer CİHAN'm Avrupa Hür Demokratlar Partisine Mensup
20 Milletvekilinin Türk Araştırmaları Vakfının davetlisi olarak Trabzon'a bilahare Tonya'ya
gidecekleri, Vakıf başkanı Faruk ŞEN Yardımcısı Yunus ULUSOY olduğu ve bu şahıslar
hakkında istihbarı rapor olarak hazırlan iki sayfalık yazı ve ekinde ziyaret ile ilgili fotoğraf ve
gazete haberleri olduğu anlaşılmıştır.
Veli KUÇUK'ün ikametinden elde edilen örgüt dokümanları içersinde;;
''ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli dokümanın "İstihbarat Örgütlerinin
Fuhuş Ve Eğlence Sektörü Bağlantıları" başlığı altında; Sanatçılar arasında Nükhet DURU,
Nuri SESİGÜZEL, İbrahim TATLISES, Erol SİMAVİ, Sibel CAN, Gülben ERGEN, Sezen
AKSU, Emel SAYIN, Ayman ARTUN, Lüks Nermin, Terzi Mualla , Kenan KALAV, Turgut
DEMİRAĞ, Leyla SAYAR, Rüçhan ÇAMAY gibi bir çok kişinin özel hayatları, etnik
kimlikleri ve ideolojik düşünceleri ile ilgili fişleme yapıldığı görülmüştür.
"MİT & MEDYA VE AJAN GAZETECİLER" isimli dokümanın "MEDYA" başlığı
altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu, Çukurova Grubu vb.
başlıklar altında çeşitli kanal ve gazetelerin sahiplerinin yazıldığı,
"MEDYA PATRONLARI" başlığı altında; "Ş^pi^ŞOY ve Bekir KUTMANGİL"
isimli şahıslar hakkında ayrıntılı bilgilerin verildiği^* % '-* '<i%.
"CAN DÜNDAR'IN FİYATI" başlığı altında; Mehmet Ali BİRAND, Yaşar KEMAL,
Ahmet ALTAN ve Taha KIVANÇ, Bülent ŞİRİN hakkında ayrıntılı bilgilerin bulunduğu tespit
edilmiştir.

"ARAŞTIRMACI GAZETECİ PROTOTİPLERİ" başlığı altında kamuoyunca da


tanınan birçok televizyoncu, gazeteci ve yazar hakkında; CİA, MOSSAD, MİT, HİRAM
ABAS ekibinden, SÖNMEZ KOKSAL ekibinden, MEHMET EYMÜR ekibinden, MİKTAT
ALPAY ekibinden gibi medyanın içinde MİT ve yabancı istihbarat örgütleri ile bağlantılı olan
gazeteciler şeklinde bir ayrıntılı bir tasnifin yapıldığı görülmüştür.

Ayrıca; Emekli bir üst düzey bürokrat hakkında MİT üyesi olduğu ve bu kişi aracılığı
ile kamuoyu oluşturulduğu yönünde bilgiler bulunduğu anlaşılmıştır.

"OLUŞUM" isimli doküman içeriğinde; Mesut YILMAZ, Güneş TANER, Alaattin


ÇAKICI hakkında bilgilerin yer aldığı, bunun yanı sıra özellikle Korkmaz YİĞİT hakkında
ayrıntılı bilgilerin yanı sıra şahıslar arasındaki ilişkilerin bulunduğu,

"BİYOGRAFİ" isimli dokümanda; Kemal GÜLMAN isimli bir iş


adamı hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgilerin bulunduğu,

"ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR" isimli doküman içeriğinde de; Orgeneral Çevik


BİR hakkında ayrıntılı bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli DOĞU PERİNÇEK;

Şüpheli Doğu PERİNÇEK' in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin genel


merkezinden elde edilen Princo marka CD içersinde, "Fırat Üniversitesi-İrticai Kadrolaşma"
isimli klasörde, Fırat Üniversitesinin kuruluşu, yapısı, fakülte sayısı, yüksek okul sayısı,
öğrenci kapasitesi ve kadroları ile ilgili bilgilerin olduğu, devamında (28) öğretim
görevlisinin ismi ve isimlerin altında, mezun oldukları üniversite, mastır yaptıkları yerler,
siyasi ve dini görüşleri, sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkilerinin anlatıldığı,

Devamında (220) öğretim görevlisinin liste halinde isimlerinin yazdığı, isimlerin


yanma profesör ve doçent şeklinde unvanların olduğu, karşısında ise, muhafazakar, nurcu,
Süleymancı, Nakşi, F.G grubu, sağ görüş, milli görüş, ülkücü, milliyetçi, BBP, mason ve
benzeri şekilde ibareler yazarak kişileri siyasi ve dini görüşlerine göre kaydederek fişledikleri
anlaşılmıştır.

P420281107130821 seri numaralı CD deki AKP-AKRABALAR dosyası içersinde,


22. dönem (8) milletvekili (11) hakan ve başbakanın akrabalarının isimlerinin ve nerede
görev yaptıklarının yazdığı bir çalışmanın yapıldığı,

BAŞBAKANIN DANIŞMANLARI isimli word belgesi içersinde, Başbakan'ın (4)


danışmanın, ailevi durumları, üniversite eğitimleri, kimlerle ilişki oldukları ve ırklarıyla ilgili
istihbarı çalışmalar yapılarak etnik köken durumlarına göre fişlendikleri,

ELBA marka CD deki Bilgi Notu dosyası içersinde, Emniyet Genel Müdürlüğü
personeliyle ilgili (4) sayfa daktilo ile yazılmış doj^manlarm içeriğinde, (56) üst düzey
Emniyet görevlisi hakkında dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel veri olarak kaydedip
fişleme yaptıkları,
ELBA marka CD deki "fetullahcı gladyo" klasörü içersindeki Polis Fethullah Gülen
ABD isimli dosyada; Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli üst düzey (22) kişinin isimlerinin
yazılı olduğu, isimlerin karşısına, görevleri, memleketi, etnik kökeni ve dini görüşlerinin
yazılarak fişlendiği,
Devamında, ABD ülkesinde değişik üniversitelerde mastır ve doktora öğrenimi
gören 89 Emniyet Teşkilatı mensubu hakkında öğrenim gördüğü üniversite ve dini
görüşlerinin yazılarak fişlendiği,
Yine ELBA marka CD de, "yargı-nusret senemden" klasörü içersindeki KROKİNİN
AÇILIMI isimli dosyada; Yargıtay Başkanlığı binasındaki güvenlik kameralan, güvenlik
görevlileri, blokların birbirleriyle bağlantı noktalan ve geçiş güzergahları, geceleyin hangi
kapılardan daha rahat giriş yapılacağı, binadaki kör noktalann durumlan ile ilgili istihban
çalışmalann yapıldığı,
YARGITAY İLE İLGİLİ NOTLARIM isimli dosyada; Yüksek yargı mensubundan
(18) kişinin isimlerinin yazılı olduğu, isimlerinin karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki
kökenleri belirtilerek fişleme yapıldığı, bazı yargı mensuplannm aileleri ve özel hayatlan ile
ilgili notlar olduğu,
Bir kısım yüksek Yargı mensuplannm aileleri ile ilgili araştırma yapılması için notlar
yazıldığı tespit edilmiştir.
İşçi Partisi Genel Merkezinde bulunan (5) numaralı disket içersinde bulunan,
"Paşalar hk. Söylentiler" isimli word belgesi incelendiğinde;
Temmuz 1997 tarihli olduğu, içeriğinde; (18) üst düzey Türk Silahlı Kuvvetleri
mensubunun isimlerinin bulunduğu, bu şahıslar hakkında siyasi görüşleri ve ırki kökenleri
belirtilerek fişleme yapıldığı,
İşçi Partisi Genel Merkezi Basm Bürosu'ndan elde edilen, S08EJ1CP120557 seri
numaralı SAMSUNG marka, hard diskte bulunan "Erez Organizasyonu" isimli metin
belgesinin yapılan incelemesinde;
EREZ ailesi hakkında uyuşturucu ticareti yaptığı, uyuşturucu ticaretine ilk
başladıklan yıllarda uyuşturucuyu Van/Başkale'de imal ettikleri, uyuşturucu ticaretinde
bağlantılı olduklan şahıslann kimler olduğu hakkında bilgiler olduğu, ayrıca EREZ ailesinden
(14) kişinin açık kimlik bilgilerinin ve ikamet adreslerinin tablo şeklinde yazıldığı,
Fikret AKFIRAT isimli şahsın çalışma odasında;
-(5) sayfa, "Adnan şimdi isim isim" ibaresi ile başlayan dokümanda; Oslo
Büyükelçiliği müsteşan, Oslo Türk İslam Derneği Federasyonu Başkanı, Oslo'ya atanan bir
din görevlisi, Mainz başkonsolosu, Munster Başkonsolos muavini, Azerbaycan Büyükelçiliği
müsteşan, Dışişleri Bakanı özel müşaviri ve emekli bir tuğgeneral hakkında aile bilgileri, dini
inanışları, siyasi görüşleri gibi istihbari bilgiler toplandığı, bu şahısların dini, siyasi,
ideolojik görüşlerine göre fişlendiği,
Hatta bazı şahıslar hakkında kısa bilgiler verildikten sonra, şahıslann karşılanna
"BUNLARI Bİ ARAŞTIRIN" şeklinde yazıldığı görülmüştür.
(I) sayfa "Emniyetin yüzde doksanı başlıklı" el yazmalı dokümanda; emniyetin
%90'ınm Fethullahçı olduğu, dinleme servisinin başındaki kişinin kritik fethullahçı
olduğundan bahsedildiği,
(II) sayfa "İşçi Partisinden MGK'ya Fethullah raporu" başlıklı dokümanda;
Fethullah Hoca cemaatinin Emniyet Teşkilatı içersinde faaliyet gösterdiğinden, cemaatin 28
Şubat kararlanndan sonra aldıklan tedbir ve parola sisteminden bahsedildikten sonra 100'ü
aşkın emniyet teşkilatı personelinin isimlerinin tek tek yazıldığı ve fethullahçı olarak
-"Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu" ibareli not kağıdına yazılmış el yazması
dokümanda; (82) Milli Eğitim personelinin isimlerinin yazılı olduğu, bu şahıslar hakkında
siyasi ve dini görüşleri belirtilerek fişlendiği görülmüştür.

SEVGİ ERENEROL
Sevgi ERENROL'a ait olan ve tarafımızdan (24) ile numaralandırılan OKY JAPAN
marka, CD içeriğinde yapılan incelemede:
"Türkiye de Kamu Kurum ve Kuruluşlarını Ele Geçirme, Milli Dirençleri Kırma
Faaliyetleri Bağlamında Karşı Stratejiler-Dayandıklan İşbirlikçi Yapılanmalar ve İlişki Ağı"
başlıklı 51 sayfalık dokümanda;
Konya Selçuk Üniversitesi hakkında yapılan bir çalışma rapora olduğu, yazı
içersinde Selçuk Üniversitesindeki onlarca öğretim görevlisi hakkında ayrıntılı bilgilerin yer
aldığı, her öğretim görevlisi ile ilgili ayrı bölümler oluşturularak, özel hayatları, kişisel
özellikleri, siyasi ve dini görüşleri, görev yaptığı yerler ve birçok özelliklerinin yazıldığı,
İlerleyen bölümlerde çizelge oluşturularak bu çizelge içersine 79 öğretim
görevlisinin isminin yazılı olduğu, isimlerin başında Prof. Dr, Doç. Dr. şeklinde unvanların
olduğu, isimlerin karşılarına ise, siyasî, dinî görüşler ve ırkî kökenlerle ilgili notlar yazıp
fişleme yaptıkları,
Devamında "Yönetim Kadrosu" başlığı altında, yine çizelge oluşturulduğu ve çizelge
içersine Üniversitenin yönetim kadrosunu oluşturan Rektör yardımcısı ve öğretim
görevlilerinden oluşan 11 kişinin isimlerinin yazıldığı, isimlerin karşısına öğretim
görevlilerinin üniversite içi ilişkileri, özel hayatındaki ilişkileri, kişisel özellikleri, siyasi ve
dini görüşlerle ilgili bilgilerin yazılarak fişleme yapıldığı görülmüştür.
Sonuç olarak ele geçirilen bu dokümana göre Selçuk Üniversitesi ile ilgili ayrıntılı
bir çalışma yapıldığı ve bu çalışma ile gerek üniversitenin yönetimi gerekse birçok öğretim
üyesi hakkında istihbari çalışmalar yapılarak kişileri Siyasi, dini ve ırki kökenlerine göre
ayırıp fişleme yaptıkları, bunların yanı sıra özel hayatları, kişisel özellikleri ve davranış
şekilleri ile ilgili bilgiler de toplayarak sakladıkları anlaşılmıştır.

ERGÜN POYRAZ
Ergün POYRAZ'a ait (1) adet COMPAQ_SEGATE_3KCOV7X7_60GB Hard diskin
incelemesinde; "Ankara adliyesi" isimli klasör içersinde; "Ankara Adliyesine Atanan
Memurlar" isimli bir Word dosyası içersinde, atanan şahıs isimlerinin olduğu,
"bilgi notu" isimli klasör içersinde; (4) adet Word dosyası olduğu bu Word
dosyalarında, "aybakar" isimli Word dosyasında; Filiz AYBAKAR isimli şahıs hakkında
istihbari bilgilerin bulunduğu,
"bilgi notu" isimli Word dosyası açıldığında; 5 ayrı Bürokrat ve Vali hakkında
değişik istihbari bilgilerin olduğu, bu bilgiler içersinde söz konusu kamu görevlilerinin, siyasi
ve dinî görüşleri ile ırkî kökenleri ve görevleri ile ilgili notlar yazılarak fişleme yapıldığı,
"Bingöl Telefon Numaralan" isimli Word dosyasında; bazı şahıslara ait telefon
numaralan ve haklannda notlann bulunduğu,
"emniyet müdürleri" isimli klasör içersinde; (2) adet Word dosyası olduğu
"EMNİYET 2." İsimli Word dosyasında ise; 3 Emniyet Müdürünün atandığı yer, siyasi
görüşleri ve aileleri ile ilgili istihbari bilgilerin bulunduğu,
"EMNİYET MÜDÜRLERİ HAKKINDA BİLGİ" isimli word dosyası açıldığında;
Emniyet Müdürleri hakkında bilgi notu başlığının bulunduğu, 47 İl Emniyet Müdürünün ismi
ile atandığı yerler, siyasi ve dini görüşleri ile ırk kökenleri hakkında bilgilerin olduğu,
"pdf bulunanlar" isimli klasör içersinde; (2) adet pdf dosyası olduğu,
"Resmi_Araştırma_Raporu" isimli pdf dosyası açıldığında; "GİZLİ" ibareli bir yazı olduğu,
Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşaviri Hakim Albay olan bir kişinin ailesiyle ilgili
araştırma yapıldığı, ailesinin etnik kimliği ve teröre verdiği destekten bahsedilerek, bu
konularda rapor hazırlandığı, bu raporun askeri şahıslarca imzalandığı,
"polatlı" isimli klasör içersinde; (1) adet "POLATLI" isminde Word belgesi olduğu,
belge açıldığında; POLATLI başlığı altında, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Devlet
Hastanesi Baş Tabibi, Milli Eğitim Şube Müdürü hakkında din, siyasi görüş, etnik yapıları
hakkında istihbari bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
Ergün POYRAZ'a ait (CD 1) incelemesinde; "03 Kurucu Üyeleri" klasörü içersinde;
(43) adet Word dosyası bulunduğu, bu word dosyalarının her birisine ayrı ayrı kişilerin
isimlerinin verildiği, bu kişilerin ise AK Parti Millet Vekili ve Kurucu üyeleri olduğu, belgeler
içinde kişilere ait fotoğraf ve kişisel bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
"Abdullah Gül" klasörü içersinde; (3) adet Word dosyası olduğu, "Abdullah Gül
Biyografi" dosyası içeriğinde, Abdullah Gül ve ailesiyle ilgili geniş bir özgeçmişinin yazılı
olduğu,
"Abdullah Gül Biyografi Yeni Şafak Gazetesi A.Muradoğlu" dosyası içeriğinde,
Abdullah Gül'ün biyografisi, siyasi hayatının yazılı olduğu,
"Başbakan Abdullah Gül" dosyası içersinde; özgeçmişi, siyasi ve ideolojisiyle ilgili
bilgilerin bulunduğu,
"Bakanlar kurulu öz geçmişi" klasörü içersinde; (26) adet Word dosyası olduğu
görülmüştür. Word dosyalarına ayrı ayrı Hükümette görev alan Bakan isimlerinin yazıldığı,
içeriğinde bakanlara ait kişisel bilgilerin bulunduğu, kişisel bilgilerin hemen altında ise
"Özellik arz eden durumları" başlığı altında şahısların siyasî, dinî görüşleri ve ırkî kökenleri
ile ilgili bilgilerin olduğu, bunlann yanı sıra siyaset hayatındaki ilişkilerle ilgili notlar yazılı
olduğu görülmüştür.
"Özeti" klasörü içersinde; (6) adet Word dosyası olduğu, ilk (5) dosyada, AK Partinin
hazırladığı hükümet programı, Acil eylem planı, Parti yöneticileri ve hükümet üyelerinin
basma yapılan açıklamalarında yer alan vaatlerin incelenmesi ve bu açıklamalardaki laiklik
unsurlarının Raporlar halinde hazırlanmış olduğu,
"Dos Başlığı" isimli Word dosyası içerisinde ise, "GİZLİ" ibareli, "Genelkurmay
Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Ankara" başlıklı ve "Türk Kara
Kuvvetleri" amblemli bir rapor veya kitap kapağı resmi ile yazıları olduğu, bu kapağın alt
bölümünde "AKPA'NIN ACİL EYLEM PLANI, HÜKÜMET PROGRAMI VE BASINA
VERİLEN DEMEÇLERDEKİ VAATLERİNİN İNCELENMESİ 02 ARALIK 2002" şeklinde
alt başlığın bulunduğu, diğer sayfada ise "İÇİNDEKİLER" bölümünün yer aldığı,

"Tayip Erdoğan" klasörü içersinde; (1) adet Word dosyası olduğu ve bu dosyada
Recep Tayip ERDOĞAN hakkında bilgiler ile siyasi bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
Ergün POYRAZ'a ait (CD 1) inceriğinde, klasörler haricinde, (172) adet Word,
Exselgibi dosyaların olduğu görülmüştür.
"1 AKP Parti Programı" "2 2002 Seçimlerinin Değerlendirilmesi" "2 Hükümet
programı" isimli Word dosyalarında, 3 Kasım 2002 AK Partinin Hükümet programıyla ilgili
bilgilerin bulunduğu,
"7 Özel Durum Bakanlar kurulu2" isimli word dosyasında, 'ÖZEL DURUMU
OLAN BAKANLAR" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 21 Bakanın
isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve ırki kökenlerinin yazıldığı,
bunlann yanı sıra daha önce görev yaptıklan yerler, yargılandıklan olaylar ve benzer
konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür. , - '-"" ~~ ••■*
"7 Özel Durum Bakanlar kurulu" isimli word dosyasında; "ÖZEL DURUMU OLAN
BAKANLAR" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 25 Bakanın
isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları
yerler, yargılandıklan olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür.
"7 Özel Durumu 1 Olan Milletvekilleri AKP" isimli word dosyasında; "ÖZEL
DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge
içersinde 60 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve
daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin
yazdığı görülmüştür.
"7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri AKP" isimli word dosyasında; "ÖZEL
DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge
içersinde 39 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve
daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili
bilgilerin yazdığı görülmüştür.
"7Özel Durumu Olan Milletvekilleri Bağımsız" word dosyasında; ÖZEL DURUMU
OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 3
Bağımsız Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da daha önceki tarihlerde
yargılandıklan olaylar ve haklannda açılan davalarla ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür.
"7Özel Durumu Olan Milletvekilleri CHP" isimli word dosyasında; ÖZEL
DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ" başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge
içersinde 2 CHP Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da daha önceki
tarihlerde yargılandıklan olaylar, yaptıkları yolsuzluklar ve haklarında açılan davalarla
ilgili bilgilerin yazdığı, aynca bir milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetlerinde Teğmen iken
THKP/C-Devrimci yol örgütü ile olan ilişkileri nedeniyle disiplinsizlikten ihraç edildiği ve
bu kişinin Kara Harp Okulunda öğrenci iken siyasi faaliyetler yaptığının yazdığı görülmüştür.
"9 Milletvekili Özgeçmiş tamamı" isimli word dosyasında; AK Partili bazı
milletvekillerinin özgeçmiş bilgilerinin bulunduğu görülmüştür.
"11 Milletvekillerinin Özgeçemişleri 21.11.03" "11 Milletvekillerinin Özgeçmişleri
son" isimli Excel dosyalannda; bazı AKP, CPH, Bağımsız Milletvekillerinin isim listesinin yer
aldığı ve çizelge halinde hazırlanmış rapor olduğu, Milletvekili isimleri karşısında, kişisel
bilgileri haricinde, haklannda yürütülen mahkemeler gibi özel durumlanyla ilgili bilgiler
verildiği görülmüştür.
"58 nci Hükümet BAKANLAR KURULU" isimli Excel belgesinde; Bir kısım AK
Parti Hükümeti Bakanlanmn isimlerinin yazılı olduğu ve kişisel bilgilerinin bulunduğu,
çizelge halinde hazırlanmış rapor olduğu görülmüştür.
"58 nci Hükümet Bakanlann özel durumlan Dr.Nihat ali Özcan" isimli Word
dosyasında; Bir kısım AK Parti Hükümeti Bakanlanmn isimlerinin yazılı olduğu, kişisel
bilgileri yanında, ideolojik görüşleri, etnik kökenleri hakkında bilgilerin yazılı olduğu
görülmüştür.
"AKP Kadrolaşma" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu, bazı
bürokratlarla ilgili bilgelerin ve siyasi görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür.
"AKP Ödemiş öğretmen evi" isimli word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge
olduğu, içeriğinde ise Ödemiş İlçesinde bulunan öğretmen evinde, AK Parti teşkilatının
verdiği kaynaşma yemeği ile bazı ilçelerdeki özel durumlar hakkında, rapor şeklinde
hazırlanmış bir yazı olduğu görülmüştür.
"AKP tarikatçı milletvekilleri" isimli word dosyasında; Bazı AK Parti ve CHP li
Milletvekillerinin isimleri olduğu, siyasi ve ideolojik görüşleriyle ilgili yorumların
olduğu, aynca haklannda yürütülen soruşturma ve mahkemelerle ilgili bilgilerin verildiği,
çizelge olarak hazırlanmış bir rapor olduğu görülmüştür.
"Ali Bardakoğlu" isimli Word dosyasında; şahısla ilgili kişisel bilgilerin yer aldığı,
ayrıca basında çıkan haberlere yer verildiği, rapor halinde hazırlandığı anlaşılan belgenin son
bölümünde değerlendirme kısmının olduğu, raporu hazırlayan şahıslar bölümünde ise bazı
askeri şahısların isimlerinin olduğu görülmüştür.
"Atamalar Düzenli" "Atamalar Dizenlill" "Atamalar düzenli" isimli Word
dosyalannda; Bazı Bakanlıklara ait personel atamalarıyla ilgili geniş ve ayrıntılı bilgilerin
bulunduğu görülmüştür.
"Atilla Koç Kimdir" isimli word dosyalannda; Bakanla ilgili kişisel bilgilerin
bulunduğu, ayrıca ideolojik görüşüyle ilgili bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür.
"Dicle ÜnivJVlektup" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu,
Konu bölümünde "Diyarbakır Dicle Üniversitesindeki irticai ve bölücü faaliyetler" başlığının
olduğu, Açıklama bölümünde ise "K.K.K.lığma ve 1 nci Or.K.lığma gönderilen imzasız bir
mektupta Dicle Üniversitesi ile ilgili olarak" açıklamasının olduğu, yazı içeriğinde ise Dicle
Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin isimleri ile bu şahısların irticai faaliyetlerinin rapor
halinde düzenlendiği, son bölümde ise "söz konusu mektup 24 Şubat
2004 günü.......değerlendirilmek üzere Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiştir" ibaresinin yer aldığı
görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesi" isimli Word dosyasında; Fırat Üniversitesinin mezuniyet
gecesiyle ilgili rapor, gecedeki etkinliklerin ideolojik olarak bir değerlendirmesinin yapıldığı
görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesindeki irticai yapılanma jandarma" isimli word dosyasında;
Elazığ Fırat Üniversitesindeki İrticai yapılanmadan bahsedildiği, görevli öğretim üyelerinin
isimlerinin verildiği, ideolojik konumlarının yazıldığı, rapor halinde hazırlandığı görülmüştür.
"Elazığ İli Vali Yardımcısı" isimli word dosyasında; Elazığ ilindeki Vali
Yardımcılarının isimlerinin yazılı olduğu, ideolojik görüşleriyle ilgili rapor hazırlandığı,
yazının değerlendirme bölümünde "3ncü Or.K.lığmca; Elazığ gibi hassas bir ilde böylesi Vali
Yardımcılarının görev yapmasının pek çok yönden sakıncalı olacağı değerlendirmesi
yapılmıştır." ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
"Erdoğan-Gül Çekişmesi" isimli Word dosyasında; bazı bürokrat, mahkeme başkanı,
gazetecilerle ilgili bilgiler verildiği ve bunların siyasi görüşlerinin yazılı olduğu görülmüştür.
"G.Antep Üniversitesi 10-09-02" isimli word dosyalannda; 20.09.2002 tarihli ve
"GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ" başlıklı yazıda, Gaziantep Üniversitesinde irticai
kadrolaşma şeklinde ihbar mektubunun geldiğinden bahsedildiği, konu ile ilgili 2. Ordu
komutanlığının yaptığı değerlendirmede, Üniversitede herhangi bir kanunsuz uygulamanın
olmadığı, ihbar mektuplann, yolsuzluk yaptığı için haklannda soruşturma açılan şahıslar
tarafından gönderildiğinin değerlendirildiği belirtilen yazı olduğu görülmüştür.
"İRTİCA EĞİLİMLİ İL VALİLERİ" isimli word dosyasında; Belgenin bir çizelge
halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 17 Valinin isimlerinin yazdığı, isimlerin karşısında da
ideolojik, siyasi görüşleri ile etnik kimlikleri hakkında bilgiler yazıldığı görülmüştür.
"İRTİCA EĞİLİMLİ KAYMAKAMLAR" isimli Word dosyasında; Belgen bir
çizelge halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 294 Kaymakamın isimlerinin yazdığı, isimlerin
karşısında da, eşinin türbanlı olduğu, irticaya meyilli olduğu gibi yazılann olduğu
görülmüştür.
"İrticai Faal.Tespit edilen belediye başk.lan" isimli Excel dosyasında; Belgenin
çizelge halinde hazırlandığı, çizelge içersinde 126 Belediye Başkanının isimlerinin yazdığı,
isimlerin karşısında da "İrtica yapısına sahiptir" "eşi türbanlıdır, haremlik selamlık uygular"
şeklinde notlann yazıldığı görülmüştür
"İRTİCAİ FAALİYETTE BULUNAN SAĞLİK BAKANLIĞI HASTANELERİ"
isimli word dosyasında; belgenin çizelge şeklinde hazırlandığı, çizelge içersinde 300 Doktor,

510' <—"-..
"7 , ^Çk^
Başhekim, Hemşire vb. görevlilerin isimlerinin yazılı olduğu, isimlerin karşısında da görev
yaptığı yerler ve "türban takar, irticacıdır" "Türban takmaz, modern görünümlüdür" "İrtica
eğilimlidir" "Şeriatçıdır" şeklinde notların yazdığı görülmüştür.
"kadrolaşma" isimli Excel dosyasında, Başbakanlık ve Bakanlıklara bağlı görev
yapan toplam 1763 kişinin isim listesinin bulunduğu, bu kişilerin Müsteşar, Müsteşar
yardımcısı, Öğretim Görevlisi, Vali ve benzer üst düzey bürokratların isim listelerin yazdığı,
bazı isimler karşısında herhangi bir not yazmazken birçok isim karşısında siyasi, dini
görüşleri ve ırki kökenlerine göre notlar yazdığı görülmüştür.
"kadrolaşma 21.07.03" isimli Excel dosyasında, Başbakanlık ve Bakanlıklar ve
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görev yapan 1054 kişinin isim listesinin bulunduğu,
bu kişilerin Müsteşar yardımcısı, Öğretim Görevlisi, Vali, Kaymakam, Hakim, Genel Müdür,
Bölge Müdürü ve benzer üst düzey bürokratların isim listelerin yazdığı, bazı isimler
karşısında herhangi bir not yazmazken birçok isim karşısında siyasi ve dini görüşlerine göre
notlar yazdığı görülmüştür.
"Lojman 1 oy" "lojman oy" "LOZMAN Oy" isimle Word dosyalarında; Kara
Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Başkent Üniversitesi Personeline ait
lojmanlardaki, AKP, CHP, SHP, MHP, DYP oy dağılım oranlarını gösterir çizelge olduğu,
"Malatya Darende İlahiyat Fakültesi" isimli Word dosyasında; Hürriyet Gazetesinin
bir haberiyle ilgili Darende İlahiyat Fakültesinde yapılan araştırma olduğu, Jandarma Genel
Komutanlığının değerlendirmesinin yer aldığı, son bölümde "Sonuç olarak; fakültenin irticai
amaçlı vakıf ve derneklerin etkisinden kurtarılabilmesi için, il merkezine nakledilmesi ve
yöneticilerinin değiştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatine vanldığı" şeklinde bir rapor olduğu
görülmüştür.
"MEB Hüseyin Çelik'in künyesi" isimli Word dosyasında; siyasi kimliği ve ideolojik
görüşleriyle ilgili yazılar olduğu görülmüştür.
"Milletvekili Biyografileri" isimli Word dosyasında; Bazı Bakan ve
Milletvekillerinin isimleri ile kişisel bilgileri ve ideolojik görüşlerinin yazılı olduğu
görülmüştür.
"Milletvekilleri" isimli Excel dosyasında; Bazı AK Parti Bakan ve Milletvekillerinin
isimleri karşısında, "tarikat üyesidir, Nakşibendidir vb" ideolojik bilgilerin yazılı olduğu
görülmüştür.
"MİT Rektör Fikri CANORUÇ" isimli Word dosyasında; Dicle Üniversitesi ve
rektörün uygulamalarıyla ilgili bir araştırma raporu olduğu, Kürtçü ve aşın sol görüşe mensup
kadrolaşma içinde olduğu şeklinde bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
"Malatya Üniversitesi" isimli Word dosyasında; 24 Ocak 2002 tarihli belge olduğu,
Malatya İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesinde görevli bir Prof Dr. la ilgili araştırma
raporu olduğu, irticai, ideolojik görüşleriyle ilgili bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
"Seçimler Asker adayla 1033" isimli word dosyasında; KKK Kökenli
Milletvekili Adaylan başlığı altında, çizelge halinde hazırlanmış isim listesi ve hangi
partilerden aday olduklan, daha önceki askeri görevlerinin ne olduğunun yazıldığı
görülmüştür.
"Sivas okullar raporu" isimli word dosyasında; 28.11.2001 tarihli belge olduğu, Sivas
ilindeki okullann isimlerinin yazılı olduğu ve okullann irticai durumuyla ilgili rapor olduğu
görülmüştür.
"Zülfü Demirbağ" isimli Word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerin
bulunduğu istihban çalışmanın yapıldığı,
"Zahit AKMAN" isimli Word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerin
bulunduğu istihban çalışmanın yapıldığı, _ _ • " "«-^
Van YY Üniversitesi" isimli word dosyası içersinde; Van Yüzüncü Yıl
üniversitesinin bir kısım görevlileri ve öğrencilerin ideolojik düşünce ve fikir durumlarıyla
ilgili istihbarı çalışmalar yapıldığı,
"Üniversite" isimleri ve Üniversite isimleri 1 isimli Excel dosyaları içersinde,
ülkemiz genelindeki üniversitelerdeki öğretim görevlilerinden irticai faaliyette bulunanların
sayı olarak belirtildiği istihbarı çalışmalar yapıldığı,
"Ulusalcılar" isimli Excel dosyası içerisinde; 2113 kişinin isim listesinin olduğu
isimlerin karşısında emekli Subay, akademisyen, iş adamı, Hukukçu, Yazar, Sanatçı ve doktor
yazarak unvanlarının belirtildiği
"Taha YÜCEL" isimli word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerle ilgili
istihbarı çalışmalar yapıldığı,
"Şirketler yazı eki" isimli Excel dosyası içersinde; İrticai Gruplarla ilişkili Ticari
Kuruluşlar başlığı altında, değişik vilayetlerle bulunan 775 Şirketin isminin yazdığı,
"Şirketler emri arz kartı" isimli word dosyası içersinde; İrticayla ilişkili Ticari
Kuruluşlar başlığı altında, 6 holding isminin yazdığı ve bu holdingler ile büyük küçük bütün
irticai ticari organların faaliyetlerinin dikkatle izleneceği, bu kuruluşların Askeri ihalelere
girmesi, ordu pazarları, ordu evleri ve Askerleri personelin alış veriş yapmaları önlenecektir
yazdığı görülmüştür.
"Şaban SEVÎNÇ" isimli word dosyası içersinde; şahsa ait kişisel bilgilerle ilgili
istihbarı çalışmalar yapıldığı,
Şüpheli Ergün POYRAZ* m CD -63 isimli CD'nin incelenmesinde; "Bilgi Notu"
isimli vvord dosyası içersinde; 5 üst düzey bürokratların isimlerinin yazdığı, isimlerin altında
ise siyasi, dini görüşleri ile ırki kökenlerinin yazdığı görülmüştür.
"EMNİYET 2." isimli Word dosyası içersinde; 3 üst düzey Emniyet Müdürü
hakkında ailesi, özel hayatı, siyasi ve dini görüşleri ile ilgili bilgilerin yazdığı görülmüştür.
"EMNİYET MÜDÜRLERİ HAKKINDA BİLGİ NOTU" isimli Word dosyası
içersinde; 47 İl Emniyet Müdürünün ismi ile atandığı yerler, siyasi ve dini görüşleri ile ırk
kökenleri hakkında bilgilerin olduğu,
Ergün Poyraz FUJITSU marka, NN7LT4113B54 seri numaralı bilgisayar hard diski
içersinde; (1) adet Word belgesi içeriğinde, Birçok emekli General, emekli üst düzey Mit
görevlisi, Emekli üst düzey Emniyet Müdürü, siyasetçi ve iş adamı hakkında istihbari
mahiyette toplanan bilgilerin olduğu görülmüştür.
Ergün POYRAZ'a ait (2) numaralı DVD içersinde; (2) nolu delil klasöründe bulunan
"Gazeteciler" isimli word dosyasında;
Kamuoyunca çok iyi tanınan birçok gazeteci yazar hakkında değişik ideolojik
yapıları ve felsefi düşünceleri baz alınarak fişleme yapıldığı:
"HÜRRİYET" başlığı altında; "O............, E.............., B.............., C................, Y......
....., F..............., U............, E................, A.....................,H..............., Y............." isimli gazete
yazarlarıyla ilgili olarak, ideolojik görüşleri ve etnik yapılarıyla ilgili fişlendiği, ayrıca
"Atatürkçü, Kürtçü, gazeteciliği şantaj aracı olarak kullanır" şeklinde yorumlar yazıldığı, yine
gazetecilik haricinde yaptıkları işlerle ilgili bilgiler verildiği görülmüştür.
"CUMHURİYET" başlığı altında; "C......................, T................., İ................, H.......
..........., E................, D.........." isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, ideolojik görüşlerinin
yazılı olduğu görülmüştür.
"YENİ ÇAĞ" başlığı altında; "A................, A............., Ü..........., H.................. ve
G..............." isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "Amerikancı, Fettullahçı, ASAM
üyesi, Yahudi" şeklinde ideolojik, etnik olarak fişlendikleri görülmüştür.
"YENİ ŞAFAK" başlığı altında; "A.....................>%^^^<k............................., K............
.........., F.................., A..................................., R........«,f ..}...?.'"' isimli gazete yazarlarıyla

ilgili olarak, "Şeriatçı, İBDA-C sempatizanı, Amerikan şeriatçısı, Fettuîlahçı" şeklinde fişleme
yapıldığı görülmüştür.
"VAKİT" başlığı altında; "H......................., A....................., S................, A.............,
H.............., M.................,M..............., A........................,H.....................,M.............., A...........
ve H............" isimli gazete yazarlarıyla ilgili olarak, "şeriatçı, tetikçi, Kürtçü, Necip fazıl
ekolünden vb" şekilde ideolojik ve etnik olarak fişlendikleri görülmüştür.

"REFERANS" başlığı altında; "E................, A..............., E................" isimli gazete


yazarlarıyla ilgili olarak, "Fettuîlahçı, Alman vakıflarının beslemesi" şeklinde fişleme
yapıldığı görülmüştür.

"DÜNDEN BUGÜNE TERCÜMAN" başlığı altında; "R................., H.....................,


N..................., S...... A........, C................, N..............., N.............., M.............." isimli gazete
yazarlarıyla ilgili olarak, "Demirelci, Nurcu, İbda-C sempatizanı vb." şekilde ideolojik olarak
fişlendikleri, ayrıca gazetecilik harici yaptıkları iş ve şirketleriyle ilgili bilgilerin yazılı olduğu
görülmüştür.

"AKŞAM" başlığı altında; "N................, K............" isimli gazete yazarlarıyla ilgili


olarak, siyasi ve ideolojik görüşleriyle ilgili fişleme yapıldığı görülmüştür.

"ZAMAN" başlığı altında; "H...................,A.........,H...........,E...................,A............,


E.................., M..............." isimli gazetecilerle ilgili siyasi, ideolojik ve etnik durumlarına
göre fişledikleri, ayrıca adı geçen gazetecilerin isimleri karşısında "Fettuîlahçı, nurcu, şeriatçı,
Kürtçü, ermeni milliyetçisi" şeklinde ideolojik, siyasi ve etnik konularla ilgili fişleme
yapıldığı görülmüştür.
(3) nolu delil klasöründe bulunan "Müfettişler" isimli Word dosyasında; İçişleri
Bakanlığınca alınacak olan Mülkiye Müfettikleri Hakkında Bilgi başlığının bulunduğu, başlık
altında (25) Vali ve Kaymakamın isim listesinin yer aldığı, her ismin karşısında ise "istihbarat
kaydı var, İHL mezunu, menfaat düşkünü, bilgiye ulaşılamadı" şeklinde fişleme amaçlı kayıt
yapıldığı görülmüştür.
(6) nolu delil klasöründe bulunan "İçişleri" isimli Word dosyasında; Bilgi Notu
başlığının olduğu, İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, Özel Kalem Müdürü, Bakan danışmanı
gibi (33) bürokratın isimlerinin yazılı olduğu, her ismin altında, siyasi ve ideolojik görüşleri,
etnik yapıları hakkında fişlemeler yapıldığı, ayrıca "kadrolaşmadan sorumlu, tarikat mensubu,
Süleymancı, fettuîlahçı, irticacı" şeklinde yorumlar yapıldığı, bazı isimlerin karşısında "+ veya
-" işaretlerinin yapıldığı görülmüştür.

İsmail YILDIZ
îsmaM YILDIZ'a ait (84) numaralı bilgisayar incelemesinde; İnceleme yapılan
belgeler arasında (12) adet Excel dosyası (2) adet Word dosyası olduğu görülmüştür.
"Aile ilişkileri" "Aile ilişkileri 1" "Aile, cemiyet ilişkileri" "Aile, cemiyet ilişkileri 1"
isimli Excel dosyaları açıldığında; TÜSİAD, Anadolu Gurubu, Dedemanvepa kozmetik, NTV,
Laila, Home store, VIP Turizm, İ.Polat Holding, Sabancı Holding, Granit Center, Sazak İnşaat,
Ünilever, Mac Cann Ajans, Koç Holding, Süzer Holding, Mudo, Derin Mermerci, Roman
mağazaları, Toprak Holding, Dada Gece Kulübü, CNN Türk, Mutlu Aküleri, Ulusoy Holding,
Süzer Plaza Movieplex Sinemaları, Ünimeks Holding, Güzel Sanatlar Reklam Ajansı, Yargıcı
mağazaları, Alorko Holding, Anadolu Gurubu, Sky TV, Saba Klinik gibi bir çok şirket ve
Televizyon kanalının kimlere ait olduğu, şirketler arasındaki ilişkiler ve aile bireylerinin
kimlerde oluştuğunun ayrı ayrı çizejgilff3e*belirtildiği görülmüştür.
"Cüneyt Zapsu hakkında" isimli Word dosyasında; şahısla ilgili kişisel bilgilerin
bulunduğu, siyasi hayatı ve özel sektördeki çalışmaları, etnik ve ideolojik görüşleriyle ilgili
bilgilerin verildiği görülmüştür.
"Milletvekilleri aciklamalil" isimli Word dosyasında; (368) AK Parti Milletvekilinin
isimlerinin yer aldığı, çizelge halinde hazırlanmış yazıda, her milletvekilinin özgeçmişi ve
haklarında notlar bulunduğu, kişilere ait Notlar bölümünde "MİT, İran, CIA, Mossad,
Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, Konjonktürel davranabilir, İlişkilerinde
pargmatist, AKP den kopabilir, AKP den kopmaz" gibi, kişinin yapısı, davranışları, ideolojisi
ve etnik durumuyla ilgili bilgilerin yazıldığı, bu şekilde ayrı ayrı fişlemelerin yapılarak çok
kapsamlı bir rapor hazırlandığı görülmüştür.
ismail YILDIZ'a ait (85) numaralı Samsung bilgisayar incelemesinde; "YAZARLAR
başlıklı" dosya içersinde;
HÜRRİYET gazetesi yazarlarından Ertuğrul ÖZKÖK, Ayşe ARMAN, Cüneyt
ÜLSEVER, Erdal SAĞLAM, Hadi ULUENGİN, İlter TÜRKMEN, Tufan TÜRENÇ, Yalçın
BAYER, Oktay EKŞİ, Ercan KUMCU, Fatih ALTAYLI ve Sedat ERGİN hakkında özel
hayatları, siyasi bağlantılan, iş hayatı ile ilgili bilgilerin yazdığı, aynca bir kısım gazeteciler
için, yabancı ülke ismi verilerek etkisinde olduğu belirtildiği, yine bir kısım gazeteciler içinde
yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğunun yazıldığı görülmüştür.
SABAH gazetesi yazarlanndan; Mehmet ALTAN, Gülay GÖKTÜRK, Zülfü
LİVANELİ, Sedat SERTOĞLU, Leyla UMAR, Mehmet TEZKAN, Umur TALU ve Mehmet
BARLAS hakkında özel hayatlan, siyasi bağlantılan, iş hayatı ile ilgili bilgilerin yazdığı,
aynca bir kısım gazeteciler için, yabancı ülke ismi verilerek etkisinde olduğu belirtildiği, yine
bir kısım gazeteciler içinde yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğunun yazıldığı
görülmüştür.
MİLLİYET gazetesi yazarlanndan Taha AKYOL, Hasan CEMAL, Güneri
CIVAOĞLU, Can DÜNDAR, Sami KOHEN, Derya SAZAK, Meral TAMER, Fikret BİLA,
Serpil YILMAZ, Şükrü ELEKDAĞ ve Mehmet Ali BİRAND hakkında yabancı ülke
istihbarat servisleri irtibatlı olduklan ve yabancı ülke ismi verilerek etkilerinde olduğu
şeklinde notlann yazıldığı görülmüştür.
AKŞAM gazetesi yazarlanndan Tuncay ÖZKAN, Serdar TURGUT, Deniz GÖKÇE,
Yalçın PEKŞEN, Oya BERBEROĞLU ve Coşkun KIRCA hakkında iş hayatlan, yabancı ülke
servisleri ile olan ilişkileri ve yabancı ülke isimleri verilerek etkilerinde olduğu şeklinde
yazılann olduğu görülmüştür.
VATAN gazetesi yazarlanndan, Güngör MENGİ, Asaf Savaş AKAT, Okay
GÖNENSİN ve Metin MÜNİR hakkında iş hayatlan, yabancı ülke servisleri ile olan ilişkileri
ve yabancı ülke isimleri verilerek etkilerinde olduğu şeklinde yazılan olduğu görülmüştür.
STAR gazetesi yazarlanndan, Engin ARDIÇ hakkında iş hayatı ve yabancı istihbarat
servisi ile olan ilişkisinin yazıldığı, Can ATAKLI, Mustafa MUTLU, Yaşar Nuri ÖZTÜRK,
Kıvanç DEĞİRMENLİ ve Hayrullah MAHMUD isimli gazeteciler karşısına da
Güncellenecek yazdığı görülmüştür.
RADİKAL gazetesi yazarlanndan, Mehmet Ali KIŞLALI, İsmet BERKAN ve Murat
YETKİN hakkında iş hayatı ve yabancı ülke servisleri ile olan ilişkilerinin yazıldığı
görülmüştür.
Bu gazeteler ayn ayn belirtildikten sonra DOĞAN MEDYA grubu ile ilgili
değerlendirme yapıldığı, söz konusu gazetelerin yabacı ülke istihbarat servisleri ile irtibatlı
olduğunun belirtildiği, aynca Aydın DOĞAN hakkında da bir takım istihbari mahiyette
bilgilerin olduğu görülmüştür.
Aynca Cumhuriyet gazetesi ve Türkiye gazetem^akkıhaViir takım değerlendirme
yazılannm olduğu, /V\ \ *-X
514
^â^n>4^y
YENİ ŞAFAK gazetesi hakkında değerlendirme yapılıp yazarlarından Fehmi
KORU, Kürşat BUMİN ve Ali BAYRAMOĞLU hakkında siyasi ve dini görüşleri ile ilgili
yazılar olduğu ve yabancı ülke irtibatları hakkında yazılar olduğu görülmüştür.
D.B.TERCÜMAN gazetesi yazarlarından Nazlı ILICAK ve Cengiz ÇANDAR
hakkında yabancı ülke irtibattan ile ilgili yazıların olduğu görülmüştür.
ZAMAN gazetesi ile ilgili değerlendirme yapıldıktan sonra yazarlar Tamer
KORKMAZ, Ali BULAÇ ve A. Turan ALKAN isimlerinin yazdığı ve isimlerin karşısına
"güncellenecek" yazdığı görülmüştür. HAYRETTİN ERTEKİN,
Hayrettin ERTEKİN'e ait Beşiktaş da bulunan ikamette yapılan aramada ele
geçirilen; TRT Raporu 2001 ... Nuri ÇOLAKOĞLU ve Kadrosu başlıklı yazının içeriğinde;
"Medya alanında yıkıcı organizasyonların Türkiye İstasyonu Şefi Nuri
ÇOLAKOĞLU'dur...... TRT 2000'li yıllarda kendisini Türk Milletinden farklı bir etnik
aidiyet duygusu ile görenleri azınlık olarak görenleri Süryani ve Ermenilerin eline geçmiştir.
Görsel medyada Nuri ÇOLAKOĞLU 'nun organize ettiği, bu yeni kadrolaşma
Mehmet Ali BİRAND ve Ali KIRCA'nm yetiştirdiği elemanlarla hedefine ulaşmıştır.
Genel Müdür Yücel YENER ve kadrosu başlığı altında, TRT Genel Müdürü Yücel
YENER. Bu kişinin kökeni Kars Kökenli bir Ermeni aileye dayanmaktadır.................Bu gün
TRT GAP Tv. Büro Hizmetlerinde kadrolu olarak çalışan Aylin ÖZKARSLIOĞLU, Yücel
YENER'in öz amcasının oğlunun kızıdır............Yücel YENER tarafından kuruma alınmıştır.
Şeklinde ibarelerin bulunduğu, kadrolaşma iddiaları ile ilgili değişik örneklerin verildiği,
Ayrıca bir dönem PKK terör örgütünün de TRT'yi etkin bir şekilde kullandığının
iddia edildiği, TRT içerisinde ermeni lobisinin çok etkin olduğunun iddia edildiği yazı olduğu,
MEHMET FİKRİ KARADAĞ
Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ÜSKÜDAR'da ki ikametinde yapılan aramada el
konulan kırmızı renkli ajandada;
İzmir ilinde bulunan bir müteahhit şahıs hakkında etnik ve ideolojik kimliği ile ilgili
bilgilerle, şahsın sahibi olduğu malvarlığı hakkında bilgiler bulunduğu ve "Müteahhit bu
konuda uyarılmış durumda. Her iki vatan haininin davalarının Yargıtay'da olduğu dikkate
alınmalı; Araştırılmasını ve gereğinin yapılmasını," şeklinde el yazısı ile notlar alındığı,

Aynı ajandanın diğer bir sayfasında;


Tanınmış bir sanatçı ile ilgili olarak "Kendisi Ermenidir. Kürtçe ve Ermenice Şarkı
söylemesi doğal!" şeklinde el yazısı ile not alındığı,

Aynı sayfanın üzerinde;


Bir iş adamı ile ilgili olarak ta etnik kimliğine yönelik kısa bir notun ardından, şahsın
mal varlığı ve işyeri ile ilgili bilgiler ile bu şahsın bir sanatçıyla olan ilişkisine değinen notların
el yazısı ile yazıldığı tespit edilmiştir. HABİB ÜMİT SAYIN
Hahib Ümit SAYIN'ın Fener Yolu Müderris Ziya Bey Sokak No:5/3 sayılı
adresinde yapılan aramada; Ele geçirilen dokümanlar içersinde (40) no'lu sayfada, YÜKSEK
ÖĞRETİM KURULU ÜYELERİ başlıklı, Erdoğan TEZİÇ başkanlığındaki YÖK üyeleri ve
YÖK Denetleme Kurulu Üyelerinden oluşan toplam 27 kişinin isimlerinin bulunduğu,
bunlardan kimilerinin üzeri karalandığı, kimilerinin de isimlerinin yanma "Alman Ajanı", "2.
Cumhuriyetçi", "Tarikatçı", "Fethullahçı", "Atatürkçü"^ "Tezjç uşağı" şeklinde notlar yazılar
fişleme yapıldığı, _

5f5
ERKUT ERSOY
Şüpheli Erkut ERSOY'un Samsung marka hard diski üzerinde yapılan incelemede "Özel Büro
Kimdir..Faaliyetleri Nelerdir.doc" isimli dosya içeriğinde; "PROJE BÖLÜMÜ" başlığı
altında;
"Bu grup ÖZEL BÜRO'nun ileriki süreçteki faaliyetlerini planlanıyor. Geleceğe ilişkin tüm
projeler ve hareketler bu grup tarafından belirleniyor" dendiği, HACK GRUBU başlığı
altında;
"Hack Grubu 'nda şu anda 200 civarı hacker mevcut. Tüm yerli ve yabancı mail
gruplarını izlemeye aldık. İstihbarat bilgilerini açık kaynaklardan ve üyelerimizden
sağlıyoruz. Türklük önündeki tüm engelleri ve bu engelleri koyan tüm mihrakları tespit etmek
ve imha etmek asli gayemizdir." dendiği,
Aynı hard diskte bulunan "Digi-Security grubuna hos geldiniz" isimli dosya da DSS
isimli grubun tanıtımının yapıldığı ve kendilerini;
"Elektronik ve Dijital Güvenlik, Teknik Takip, Uzaktan Zihin Kontrolü, Nüfuz
Casusluğu, Sanayi ve Teknolojik Casusluk, Elektro-Manyetik istihbarat sistemleri, İstihbarat
iletim ürünleri, Askeri istihbarat teknolojisi, Derin Devlet ve Terminolojisi, Psikoloji ve
istihbarat alanında kullanımı, Lokal ve Global istihbarat servisleri, Temel istihbarat
prensipleri ve terminolojisi, Dijital sabotaj ve suikast ekipmanları" konularında araştırmalar
yapmakla görevli olarak tanımladıkları,
Yine "İstihbarat grubumuza yeni elemanlar alarak kadromuzu
güçlendiriyoruz.." isimli dosya içerisinde;
"Her ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT BÖLÜMÜ" elemanı kendisine verilen
konularla ilgili detaylı ve kapsamlı bilgi toplamak ve topladığı bu bilgileri üst yönetime
vermek zorundadır. Sizden alman bilgiler ışığında yeni projeler planlanacak ve faaliyetler
sürdürülecektir." dendiği,
"Özel Büro Dökümanter Listesi." isimli dosya içeriğinde; "28 EKİM 2007 PAZAR ÖZEL
BÜRO GRUP TOPLANTISI SUNU LİSTESİ" başlığı altında Özel Büro isimli oluşumun
yapmış olduklan istihbari faaliyetler hakkında üyelerine bilgilendirme yaptıkları, Bu
bağlamda; "ASKERİ Bilgiler VE NATO ile ilgili önemli çalışmalar, Binlerce E-Book Arşivi
(istihbarat, Terör ve Güvenlik ağırlıklı), toplam 17 ülke hakkında hazırlanmış istihbari
çalışmaların bulunduğu İstihbarat Dosyası, Polis & Organize Suçlar & Narkotik Dosyası"
biçiminde dosyalar hazırladıkları, anlaşılmıştır.

BÖLÜM V
ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI
Ergenekon Terör Örgütünün nihai amacı mevcut yönetimi cebir ve şiddet kullanarak
hukuk dışı yollarla değiştirmek, yerine örgütün amaç ve hedeflerine uygun yeni bir yönetimi
getirmektir. Bu amaca ulaşmak için de halkı ve dolayısı ile TSK'ni hükümete karşı silahlı
isyana tahrik etmektedir.
Ancak hukuk dışı bir müdahale ile yönetimin ele geçirilmesi halinde, mevcut
yönetimin de içerisinde yer aldığı ve Anayasa'nın da aynı kalmayacağı düşünülmelidir. Bu
bağlamda şüphelilerin eylemlerinin hangi amaca yönelmiş olduğundan hareket edilerek
sonuca varılması gerekir. Şüphelilerin devlet düzeninin örgütün amaçlan doğrultusunda
hareket etmesini hedefledikleri ve bunun sağlanması bakımından şiddet hareketlerini dahi
meşru gören bir yapı ile hareket ettikleri soruşturma evrakı içeriğinden anlaşılmaktadır.
TCK'nun 311 ve 312. maddelerine uyan bu suçlar "teşebbüs suçu " niteliğindedir.
Kanun koyucu, bu suçlarla korunan hukuki değeri göz önünde bulundurarak, bu değerleri
daha etkin bir şekilde korumak amacıyla, belli bir neticeye yönelik teşebbüs niteliğindeki
hareketleri bağımsız suç olarak tanımlanmıştır. Tehlike suçu olmalarından dolayı da bu
suçlara teşebbüs mümkün değildir.
Bu tür terör örgütlerinin hem yasamayı hem de yürütmeyi ortadan kaldırmayı aynı
anda hedeflemeleri normal kabul edilmelidir. Ancak soruşturmada toplanan deliller örgütün
özellikle hükümete yönelik faaliyetler içerisinde olduğunu, eylemlerini hükümetin ortadan
kaldırılması amacında yoğunlaştırdıklarını göstermektedir. Bu nedenle TCK'nun 312/1.
maddesinin uygulanması istenmiştir.
TCK'nun 313 maddesine uyan Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı
isyana tahrik etmek , TCK'nun 314 maddesine uyan Silahlı Örgüt Kurup Yönetmek ve
TCK'nun 315 maddesine uyan örgüte silah sağlama suçlan , TCK 312/1 maddesindeki Cebir
ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunun
"hazırlık hareketi" niteliğindeki fiillerin bağımsız suç olarak tanımlanması şeklindedir.
Hükümete karşı silahlı isyana tahrik, silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüte silah sağlama
hareketleri, esasen işlenmek istenen suçlar bakımından henüz hazırlık hareketi niteliğindeki
fiillerdir. Kanun koyucu, burada da suçların korunan hukuki değer bakımından oluşturduğu
tehlikeyi dikkate alarak, normalde cezalandırılmayacak olan veya işlenmek istenen suç
bakımından yardım etme niteliğinde iştirak şeklîni oluşturan bu tür fiilleri bağımsız suç olarak
düzenlemiş olmaktadır. Bu suçlar soyut tehlike suçlandır ve kanunda belirtilen hareketlerin
yapılmasıyla da tamamlanır. Failin cezalandırabilmesi için, kanunda belirtilen hareketin
yapılmasının dışında bir somut tehlike veya zarann meydana gelmesi şart değildir. Bu suçlara
da teşebbüs mümkün değildir. Bu suçlann hepsi kasten işlenebilirler, bu suçlarda herhangi bir
hukuka uygunluk sebebinin gerçekleşmesi de mümkün değildir.
Bu düşünce ile şüpheliler hakkında yerine göre TCK'nun 313/1,314/1,2 ve 315
maddelerinin uygulanması da talep edilmiştir.
Aynca TCK'nun 312. ve 313. maddelerin düzenleniş şeklinde, suçlann silahlı bir
örgütle işlenmesinden değil cebir ve şiddet kullanılarak işlenmesinden bahsedilmektedir. Buna
göre söz konusu suçlann silahlı bir örgüt olmadan da işlenebileceğinin kabulü gerekir. Aynca
TCK'nun 313. maddesindeki suçun işlenmesi için bir örgüte ihtiyaç duyulmayacağı da açıktır.
Toplum üzerinde etkili olan bir kişinin de bu suçu işleyebilmesi mümkündür.Bu nedenle
şüphelilerin eylemlerine uyan TCK'nun 312 ve 313. maddelerindeki suçlann yanı sıra
TCK'nun 314/1,2 maddesine uyan örgüt yöneticiliği/üyeliği ve ayrıca örgüte yardım
suçlanndan da ceza tayin edilebileceği değerlendirilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü içinde özel görevi haiz üyeler hakkında da 5237 Sayılı
TCK'nun 314/2. maddesinin tatbiki istenmiştir. Çünkü 765 Sayılı TCK'nun 168/1. maddesinde
düzenlenmiş olan örgütün özel görevi haiz üyesi olmak fiiline, 5237 Sayılı TCK'nunda yer
verilmemiştir. Bu hususun Mahkemenin özel görevi haiz örgüt üyeleri hakkındaki ceza miktan
tayininde dikkate alınmasının gerektiği değerlendirilmiştir.
Yine 5237 sayılı TCK'nunda 765 sayılı TCK'nundan farklı olarak yeni getirilen bir
düzenleme olan TCK'nun 314/3 ve 220/5. maddesindeki "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandınlır" şeklindeki
düzenlemedir. İddianamemizde kendisini örgüt yöneticisi olarak vasıflandırdığımız
şüphelilere örgüt faaliyeti çerçevesinde diğer örgüt mensuplannm işlemiş olduklan, devlete
ait gizli bilgi ve belgeleri temin etmek, kişileri hukuka aykın olarak fişlemek, askerleri
kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek ve
aşağılamak v.s. gibi suçlan için öngörülen cezalar örgüt yöneticileri için eylemi gerçekleştiren
şüpheli sayısı da göz önüne alınarak talep edilmiştir. ,.
Yine şüphelilerin kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme suçlarında birden fazla
kişiye karşı ve farklı zamanlarda yapılan fişlemer için her bir eylemleri ayrı bir suç olarak
değil de TCK'nun 43. maddesinde : Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik
zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya
hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli
ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli
bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı
tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır." Şeklinde olan
zincirleme suç olarak değerlendirilerek şüpheliler hakkında TCK'nun 135/2-1 maddelerinin
yanında TCK'nun 43/2. maddesinin tatbiki istenmiştir.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalar ışığında soruşturma neticesinde şüpheliler : Veli
KÜÇÜK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK,
Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve Sevgi ERENEROL'un örgüt içinde yönetme ve
yönlendirme faaliyeti yürüttükleri göz önüne alınarak örgüt yöneticisi olarak vasıflandırılmış,
şüpheliler İsmail YILDIZ, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Kemal KERİNÇSİZ ve Erkut ERSOY
örgütün özel görevi haiz üyesi (örgüt üyesi), Atilla AKSU, Murat ÖZKAN ve Yusuf
BEŞİRİK'in örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve
isteyerek yardım eden, diğer şüpheliler hakkında da silahlı örgüte üye olmak suçundan dolayı
cezalandırılmaları istenmiştir.
Yine TCK'nun 314/3 ve 220/4, 312/2, 313/4. maddelerinde "Örgütün faaliyeti
çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur"
şeklindeki düzenleme göz önüne alınarak örgüt mensuplarının işlemiş oldukları diğer suçlar
için de sevk maddesi yazılmıştır.
Soruşturma konusunun genişliği ve soruşturma evrak ve eklerinin sayıca çokluğu
dikkate alınarak, inceleme kolaylığı sağlayacağı düşüncesi ile her bir şüphelinin hukuki
durumu aşağıda ayrı bir başlık altında ele alınmış, değerlendirmeye esas olacağı düşünülen
esaslı unsurlar olan; aşama ifadelerinin özeti, aramalarda elde edilen deliller, bunların
inceleme ve analizi, telefon görüşmeleri, önemli görülen diğer şüpheli ve tanıkların beyanları
ile örgütsel irtibatları alt başlıklarında açıklanmıştır.

1) ŞÜPHELİ OKTAY YILDIRIM ; a-


Şüpheli emniyet beyanında
2005 yılında malulen emekli olduğunu, Ali YİĞİT isimli şahsı tanımadığını,
Mehmet DEMİRTAŞ ve Mahmut ÖZTÜRK ile tanışıp ailecek görüştüklerini, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ile tanıştığını, çok sık görüştüğünü ve sevdiği bir arkadaşı olduğunu,
bombalarla alakasının olmadığını, parmak izinin bombaların üzerine nereden geldiğini
bilmediğini, evinde çıkan bıçak ve kasaturaların kendisine verilmiş hediyeler olduğunu, çelik
yeleği de kendisinin yazılan sebebi ile tehdit aldığından ötürü bulundurduğunu, ruhsatını ibraz
edemediği silahın ruhsatının bulunduğunu, patrikhanenin Yunanistan' a yollanması konulu
kampanyada Cumhurbaşkanına dilekçe verdiğini, evindeki dokümanlan yazılannda kullanmak
için aldığını, yine bilgisayarlannda bulunan özgeçmiş raporlannm Kuvva-i Milliye Derneğine
üye olmak isteyen şahıslann vermiş olduğu dilekçeler olduğunu, bilgisayannda çıkan şemanın
Kuvva-i Milliye Derneğinin İstanbul yapılanmasına ait olduğunu, ANDIÇ, LOBİ Aralık 99
Çok Gizli, ( Çerkez Ethem) Tümgeneral Nurettin ÇAKIR ve diğer bilgileri internetten
indirdiğini, yazar Orhan PAMUK, Elif ŞAFAK ile alakalı açılan davalarda bu şahıslan
protesto amaçlı olarak adliyenin önünde bulunduğunu, telefonda bulunan "kanımın son
damlasına kadar seninleyiz yolun açık olsun". " selammaleyküm, aslan parçası seninle gurur
duyuyor bu milli davada" şeklindeki mesajların tanımadığı kişilerden geldiğini, ZAFER

b-Savcılık beyanında
Mehmet DEMİRTAŞ' m Kilis'te iken askeri olduğunu, daha sonra da sürekli şahsın
LPG istasyonundan aracına LPG aldığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i Mahmut
ÖZTÜRK vasıtası ile tanıdığını, bombalarla alakasının olmadığını, yavuz 16 compact markalı
silahın askeriye tarafından kendisine verilen silah olduğunu ve LOBİ ERGENEKON isimli
belgeyi internetten indirdiğini beyan etmiş ise de,
c-Elde edilen deliller.
Kuwaimilliye.net ve acikistihbarat.com adlı internet sitelerinde yazarlık yaptığı,
Vatansever Kuvvetler Güçbirliğinin oluşumuna katıldığı, ancak daha sonra bu oluşumdan
ayrılıp ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ' in
telkinleri ile Kuvva-i Milliye Derneğini kurdukları, İstanbul ili başkanı olarak yetkili olduğu,
2005 yılında Hasdal Kışlasından emekli olduğu, ele geçirilen el bombalarının üzerindeki
sandıkta bu kışlaya ait ambar fişinin bulunduğu, Ümraniye İlçesi Hamidiye Mahallesi
Şahinbey Caddesi Bolelli sitesi D-Blok kat 1 Daire 8 sayılı yerde bulunan ikametinde yapılan
aramada (1) adet Kahve renkli saplı 4750 ibareli komanda bıçağı, (1) adet 25 cm uzunluğunda
Kahve renkli bıçak, (1) adet 307042 seri nolu MKE kasatura, (1) adet Remixon marka Siyah
bıçak, (1) adet Power Star marka Kahve renkli bıçak, (1) adet Mauser marka Gri renkli bıçak,
(1) adet Ruhsatını ibraz edemediği Yavuz 16Tı tabir edilen TO624-04 TE005447 seri nolu
tabanca, (2) adet şarjör ve (1) adet Lacivert renkli üzerinde ibare bulunmayan çelik yelek,
bilgisayar, telefon sim kartları ve bir çok yazılı dokümanın bulunduğu,
14.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda
(1) adet Kahve renkli saplı 4750 ibareli komanda bıçağının 6136 sayılı yasanın 4.
maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz kasaturalardan olduğunu,
(1) adet 22,3 cm uzunluğunda Kahve renkli bıçağın 6136 sayılı yasanın 4.
maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz sivri uçlu ve oluklu bıçaklardan olduğunu,
(1) adet 307042 seri nolu MKE kasaturanın 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde
belirtilen yasak niteliğini haiz kasaturalardan olduğunu,
(1) adet Power Star marka Kahve renkli bıçağın 6136 sayılı yasanın 4. maddesinde
belirtilen yasak niteliğini haiz sustalı çakı benzerlerinden olduğunu,
(1) adet Ruhsatını ibraz edemediği Yavuz lö'lı tabir edilen TO624-04 TE005447 seri
nolu tabancanın 6136 sayılı yasaya göre yasak niteliğini haiz silahlardan olduğu,
El bombalan ile alakalı olarak alman 19.07.2007 tarihli ekspertiz raporunda
bombalann içinde bulunan malzemelerle birlikte patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinin de
çalışır nitelikte olduğu, MKE ve ABD imali el bombalannm ana patlayıcısının TNT olduğunu,
Alman yapımı NATO bombalannm da TNT+RDX (COMP B) olduğu, 18 adet fünyenin de el
bombalarına ait tahrip kapsüllerinden olduğu, savunma tipi parça ve basınç etkili el
bombalannm kullanılması durumunda 20 metrenin üzerinde öldürücü etkisinin bulunduğu,
Belirtilen MKE, ABD ve Alman imali NATO standardında savunma tipi parça ve
basınç etkili el bombalannm askeri amaçlar için üretilen mühimmatlardan olduğu, piyasadan
temininin mümkün bulunmadığı, bu tür mühimmattan çeşitli yollarla ele geçiren şahıslann bu
mühimmattan terör amaçlı veya şahsi menfaatler doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bu tür el
bombalannm piminin çekilerek ilgili hedeflere atılmasından sonra canlılar üzerinde öldürücü
ve yaralayıcı, cansız varlıklar üzerinde ise yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici özelliğe sahip olacağı,
el bombalan kullanılmadan elde edildiğinde TCK' nun 174 ve 6136 sayılı kanunun Ek-5
maddesinde mütalaa edileceği, - x
25.06.2007 tarihli 4 adet bomba uzmanında oluşan heyet raporundan anlaşıldığı,
yine bomba bilgi merkezine intikal eden olaylarla alakalı olarak K.P.L Dairesi Başkanlığı
Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün 28.06.2007 tarihli raporda ise ele geçirilen el
bombalan ile alakalı olarak geçmişteki olaylarla yapılan karşılaştırma sonucunda,
Fünye grubunda MKE MOD 45, KF MKE -1-25 10-92 yazılı fünye grubunun
25.03.1999 tarihinde Hizbullah terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda ele geçirilen 6
adet el bombasından bir tanesinin fünye grubunun aynı olduğu,
Fünye grubunda MKE MOD 45, KF MKE 1-25 10-92 yazılı olan bu bombanın
26.05.1999 tarihinde Trabzon ili Of ilçesi Solaklı Mahallesi Atatürk Bulvarı Yeni Han Pasajı
No:59 sayılı büroya Nicu PORTASE isimli şahıs tarafından el bombası atılmış, 1 kişi ölmüş
ve 3 kişi yaralanmış olup, olay yerinde ele geçirilen bomba fünye maşası üzerinde grubunda
MKE MOD 45, KF MKE -1-25 10-92 yazılı ve numaralarının aynı olduğu,
Fünye grubunda "HGRZ DM 72 LOS FMP-22" ve gövde kısmında "HGR DM 41
SPLITTRE COMP-B LOS FMP-22"yazılı olan bu bombanın 09.05.2005 tarihinde
KIRIKKALE KESKİN İLÇESİ Serkan ŞAHİNLİ VE ABDURRAHMAN DAĞ isimli
şahıstan 2 adet savunma tipi elbombası alınmış 1 tanesinin Fünye grubunda "HGRZ DM 72
LOS FMP-22" ve gövde kısmında "HGR DM 41 SPLITTRE COMP-B LOS FMP-22"yazılı
numaralarının aynı olduğu, anlaşılmıştır.

Fünye grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 yazılı olan bomba ile alakalı olarak
10.05.2006 tarihinde İstanbul ili Şişli ilçesi Prf. Nurettin Ökten sok. No:2 sayılı yerde faaliyet
gösteren Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamış savunma tipi el bombası fünye grubunda M
204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazdığı,
Fünye grubunda M 204 A2 MKE 152-6-83 yazılı olan el bombası ile alakalı olarak
02.10.2006 tarihinde İzmir Alsancak 2. Kordon No:272 sayılı yerde bulunan Alsancak isimli
kahveye 2 adet el bombası atılmış, patlama sonucu 1 kişi ölmüş, 12 kişi yaralanmış, Erdinç
UTAŞ isimli şahıs tutuklanmış, el bombalarından bir tanesinin üzerinde M 204 A2 MKE 151-
6-83 yazılı olduğu,
Fünye grubunda MKE MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 yazılı olan bomba ile alakalı
11.12.2006 tarihinde İğdır ili Cumhuriyet Mah. Sobacılar Cad. Kapan Sok. No:9 sayılı yerde
bulunan Doğu Otelin kazan dairesinde patlamamış bir adet MKE savunma tipi el bombası
bulunmuş, olayla ilgili olarak İzzet ÇAĞALA ve Ayhan YILDIRIM isimli kişilerin
tutuklandığı, el bombası fünye grubunda MKE MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 yazdığı, bunun
dışındaki 8 adet el bombasının çeşitli tarihlerde çeşitli yerde bulunan el bombalarının fünye
grubu ile aynı numara veya aynı kafileden olduklarının belirtildiği,
Raporun analizi yapıldığında 1999 tarihinde Şırnak Hizbullah operasyonunda ele
geçirilen ve aynı yıl Trabzon' da ki 1 kişinin ölümü 3 kişinin yaralanması olayı ve 2006
tarihinde İğdır' da ele geçirilen el bombalarmdaki kafile numaralarının ile alakalı olarak MKE
MOD KF 45 MKE 1-25 10-92 olmasının ilginç olduğu, yine 2006 yılında Cumhuriyet
Gazetesine atılan el bombası ile aynı yıl Alsancak Kıraathanesine atılıp ölümle sonuçlanan el
bombalarının kafile seri numaralarının da aynı kafileye ait bombaların birbirine çok yakın
numaralarından ibaret olması, Danıştay Saldırısında tutuklanan Alparslan ARSLAN' m aynı
zamanda Doğuş Factoringin avukatlığını yapması, Aynı davada yargılanan Ayhan parlakm da
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile DOĞUŞ FACTORİNG 'in hissedarları ve sahipleri
olmalarının bir tesadüften ibaret olmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yine aynı raporun ekinde MKE Mühimmat Müdürlüğünün 06.07.2007 tarihli
yazısında belirtilen el bombalarının muhtelif tarihlerde KKK ve J.GN. Komutanlıklarına
muhtelif tarihlerde gönderildiği anlaşılmış olup,
El bombaları ile alakalı olarak ele geçirilen mühimmat ve askeri malzeme ile alakalı
olarak 1. Ordu Komutanlığına yazılan yazıya verilen 25.06.2007 tarihli cevapta 15.06.1997

52()
/O^---— /~
tarihli mühimmat istif kartının Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan stok no 918 standart
mühimmat istif kartı olduğu,
Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare
bulunmadığı,
Ele geçirilen sandığın Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalarının taşınmasında ve
depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıkları ile benzer özelliklere sahip olduğu,
Ele geçirilen 18 adet haki renkli MKE el bombasının TSK envanterinde de bulunan
MKE ( Askeri Fabrika) yapımı savunma el bombası olduğu,
El bombası fünyeleri orijinal de olduğu gibi el bombası üzerine takılı olmadığı,
numaraları belirli 18 adet fünyenin belirtilen kafile numaralarından MKE yapımı olduğu ve el
bombaları ile uyumlu olduğu.
DM 41 NATO standardı olarak tabir edilen 7 adet el bombasının TSK envanterinde
bulunan bombalar olduğu,
2 adet ABD menşei dıştan dilimli el bombasının da yine TSK' nm envanterinde
bulunan silahlardan olduğu,
Şüphelide ele geçirilen kasatura ve bıçaklarla alakalı olarak da;
Bir adet seri numaralı kahverengi saplı 4750 seri numaralı Kaleşnikof P.Tf.
kasaturası ve kını ile bir adet haki renkli 307042 G 3 P.Tf. seri numaralı kasaturası ve kının
Türk Silahlı kuvvetlerinde kullanılan bıçak türlerinden olduğu, ve 1. Ordu Komutanlığından
alman 05.07.2007 tarihli yazıda da 307042 seri numaralı kasaturanın 3. Kor.K.Yrdc.' lığı ve
52. Zh. Tüm.Bando K.'lığı envanterinde kayıtlı bulunduğu, ancak mevcudunun bulunmadığı,
konu ile alakalı idari tahkikat yapıldığı,
Ayrıca Lv.Kd.Bş.Çvş. Oktay YILDIRIM 'm görev yaptığı Hasdal Kışlasında
mühimmat sayımı yapılmış ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca aynı yazıda Oktay YILDIRIM ' m 01.04.2005 tarihinde 6. Mod. P.A.K.' lığı
Hasdal İstanbul' dan malulen emekliye ayrıldığı, halen TSK bünyesinde bir görevinin
bulunmadığı,
Askeri Malzemeyi zimmetine geçirmek ve gizlemek suçu ile alakalı olarak evrak
tefrik edilmiş olup, 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına 2008/147 Sayılı görevsizlik
karan ile gönderilmiştir.
Şüpheli tutuklandıktan sonra cezaevinde tutuklu bulunan ve olayın ortaya
çıkmasında büyük katkı sağlayan şüpheli Ali YİĞİT' e Mehmet DEMİRTAŞ ile birlikte zorla
mektup yazdırıp suçu üstlenmesi için tehdit edip yazdırdıkları mektubu ezberletmeye
çalıştıkları, bu husus savcılığımıza intikal ettiğinde Ali YİĞİT' in mektubun bir suretini
cezaevi müdürüne verdiği, ancak asıl suretini daha sonra şüphelilerin yırttığı, mektup
içeriğinde de bombaların babası Şevki YİĞİT' e ait olduğunu, ancak şüphelilere iftira attığını,
bu sebeple de kendisinin vicdan azabı çektiğini ve polislerinde kendisini kandırdığını beyan
etmesi için tehdit ettikleri, buna ilişkin mektup ve tutanakların dosyada bulunduğu, ayrıca
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in tutuklandığında bu olayı gördüğü ve bu olayın saçma
olduğunu savcılığımıza yazmış olduğu dosyada mevcut mektubundan anlaşıldığı gibi şüpheli
Ali YİĞİT' in yakınları vasıtası ile bu konuda haber gönderip savcılığımıza çağrılması sonucu
verdiği ifadesinden de açıkça anlaşıldığı, mektubun fotokopisi ile alakalı olarak alman
23.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda mektuptaki yazıların Mehmet DEMİRTAŞ' m el ürünü
olduğunun belirtildiği,
d-Dijital incelemeler,
Elde edilen bilişim malzemeleri ve yazılı dokümanların yapılan incelemesinde
Oktay YILDIRIM Hakkındaki Bölümleri: ^-\
Mehmet Zekeriya Öztürk'ün Nec Marka Laptop Diz Üstü Bilgisayarinda Yapilan
Incelemede;"MUZAFFER TEKİN,OKTAY YILDIRIM,KEMAL KERİNÇSİZ Medya
görüntüleri,. MUZAFFER TEKİN,OKTAY YILDIRIM, Medya görüntüleri, OKTAY
YILDIRIM, Medya görüntülerine rastlandığı" şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Halil Behiç GÜRCİHANm telefonunda yapılan incelemede" -Halil BEHİÇ'in
05325959046 numaralı sim kartında aynı konuile bağlantılı olarak daha önce göz altına alman
Oktay YILDIRIM isimli şahsın (Oktay YILDIRIM 5425315368) olarak kayıtlı olduğu,
şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Oktay YILDIRIM telefonunda yapılan incelemede; "Zeki Yurdagül ÇAĞMAN,
Mehmet Oztürk, Mehmet DEMİRTAŞ, RafetARSLAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ergün
POYRAZ, Bekir ÖZTÜRK, BehiçGURCİHAN, Kuddusi OKKIR, Muzaffer TEKİN isimli
şahısların telefon numaralarının kayıtlı olduğu" bilgilerine ulaşıldığı;
Kuddusi OKKIRm ait olankuddusi.okkir@gmail.com isimli e-mail adresinde
yapılan incelemede;" 10.03.2006 tarihli ve "bir gaziyi dinleyelim" başlıklı e-mail iletisi
içerisinde "bir gazi sesleniyor.pps" isimli Powerpoint dosyası olduğu görülerek yapılan
incelemede, aynı aynı olayla ilgili olarak gözaltına alman ve çıkanldığı adli makamlarca
tutuklanan Oktay Yıldınm isimli şahıs adına hitap edilmiş "BU YAZIYI KALEME ALAN
EMEKLİ ASTSUBAY OKTAY YILDIRIM GÜNEYDOĞU' DA YILLARCA ÇARPIŞMIŞ,
YİĞİT VE KAHRAMAN BİR TÜRK EVLADIDIR" başlığı ile başlayıp "VARLIĞIM TÜRK
VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN OKTAY YILDIRIM 27 KASIM 2005" ile biten bir sunum
olduğu görülmüştür." şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Asım DEMİR elde edilen dokümanlann yapılan incelemsinde; "Oktay YILDIRIM -
Yeni Hayat Dergisi şeklinde yazılann olduğu 3. sayfasında "Bu bir Dip Dalgasıdır" başlığı
altına yazının olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Kuddusi OKKIR ait Casper Marka Laptop'ta yapılan incemede; Oktay YILDIRIM
isimli şahsın hazırlamış olduğu Şemdinli ve şehitlerle aakalı Power Point sunusu olduğu"
şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Gazi GÜDER ait Densen Marka Seagate bilgisayar kasasında yapılan incemede;
Oktay YILDIRIM isimli şahsın hazırlamış olduğu Şemdinli ve şehitlerle aakalı Power Point
sunusu olduğu" şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Mehmet Zekriya ÖZTÜRK ait Hard Disk te yapılan incelemede; " Oktay
YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in birlikte çekilmiş Medya görüntüleri olduğu" şeklinde
bilgilere ulaşıldığı;
Rafet ARSLAN ait 05322084521 numaralı sim kartında yapılan incelemede; Oktay
YILDIRIM isimli şahsın (Oktay-5058108791) olarak kayıtlı olduğu" şeklinde bilgilere
ulaşıldığı;
Oktay YILDIRIM Samsung SGH X200 REHBER kayıtlannda;"Sevgi
ERENENEROL isimli şahsın SEVGİ ERENEROL05323678060) olarak kayıtlı olduğu"
şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Engin ZORBA ait Samsung Marka 200 Gb hand diskin yapılan incelemsinde; 'Sayın
Oktay YILDIRIM' diyerek başlayan 10.06.2007 tarihli toplantı iptalini bildiren "Saygılanmla
Nazan KAFESCİ" diye biten duyuru," şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Erkut ERSOY ait ozel-buro@ttnet.com adlı e-mail adresinde yapılan incelemede;
"Türk Gençliği Hareketi "adlı bir oluşumda Muzaffer Tekin,Oktay Yildirim, Fikri Karadağ Ve
Hüseyin Görüm isimli Şahislarin Birlikte Çekilmiş Fotograflarinin Bulunduğu" şeklinde
bilgilere ulaşıldığı;
Habib Ümit SAYIN Seagate Marka 250 Gb Hard Disk'inde yapılan incelemede;
"Resimler Bölümü içeriğinde Oktay YILDIRIM isimli şahsın vesikalık resminin bulunduğu"
şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
-- \
Ergün POYRAZ telefonlarında ve telefona takılı vaziyette bulunmayan sim
kartlarında yapılan incelemelerde; "Oktay YILDIRIM isimli şahsın (Oktay Y. 5425315368 ve
Oktay Y. 5425315368) Olarak kayıtlı olduğu," şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Hüseyin GÖRÜM Kadıköy'de bulunan Kavayi Milliye Derneğinde elde edilen CD
lerin yapılan incelemesinde; 28 nolu CD içerisinde 23 adet fotoğraf bulunduğu, bu fotoğraflar
içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi(VKGBH)'ni Başkanı Taner ÜNAL,
Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Hüseyin GÖRÜM, Kuvayı Milliye Derneği yöneticilerinden
Fikri KARADAĞ, Muzaffer Tekin, Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve
Kuddusi OKKIR'm birlikte çekilmiş fotoğraflar ile "KARANLIKTAKİ İLİŞKİLER " başlıklı
word dosyasının bulunduğu, şeklinde bilgilere ulaşıldığı;
Şüphelinin çalıştığı Reina isimli işyerinde kullandığı bilgisayarında ve flaş
diskinde Lobi ERGENEKON yazılı belgenin bulunduğu, yine burada birçok kişiye ait
özgeçmiş raporlarının bulunduğu, cerkez ethem lakaplı emekli bir askerle alakalı internetten
alman yazıların bulunduğu. Andıç başlıklı güçlü eylem planı yazan KKK ya ait belgenin
bulunduğu. Şifreli dosyalarda dönemin Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK le alakalı istihbari bilgi
notlarının olduğu. IRAK YAKINA GELDİ BAKAR KÖRLER GÖRSÜN DİYE başlıklı yazı
ve DEĞERLİ MİSAFİRLER BAŞLIKLI yazıların olduğu, dosyaların şifresinin de
OPERASYON olduğu teknik inceleme raporundan anlaşıldığı. DEĞERLİ MİSAFİRLER
başlıklı yazı içeriğinden örgütsel toplantılarda yapıldığı anlaşılan konuşmalara ait olduğu ve
içerik olarak ERGENEKON dökümanmdaki görüşlerle örtüştüğü.
e-Diğer şüpheliler ve tanık beyanları
ALİ YİĞİT emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "Mehmet
DEMIRTAŞ benim dayım olur. Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayıma ait olan ve şu an yıkılmış
olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce , tahminen 2003 Mayıs Haziran
aylarında gördüm. Ben LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM istasyona geldi ve direk
olarak müdüriyet odasına girmişti. Ben de bu durumu diğer dayım olan Osman DEMIRTAŞ' a
söyledim. Osman dayımda bana o şahsın Mehmet dayımın komutanı olduğunu söylemişti."
şeklinde beyanının bulunduğu,
ALİ YİĞİT Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu şüpheli ifadesinde Oktay
YILDIRIM için; "Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayım vasıtası ile
tanıdım. Osman dayım bana Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayımın komutanı olduğunu
söylemişti. 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan
yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştım. Oktay Yıldırım da sürekli buraya
dayım Mehmet Demirtaş'ı görmeye gelirdi. " . şeklinde beyanının bulunduğu,
Ali YİĞİT (22.06.2007 tarihli müşteki olarak alman ifadesinde"Z?erc tutuklandığım
gün, diğer şüpheliler MEHMET DEMIRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa
Cezaevine götürüldük. Cezaevinde ben ve diğer şahıslar ayrı ayrı karantinalara alındık.
Ancak, lavaboya gittiğim sırada oraya gelen OKTAY YILDIRIM isimli şahıs, bana hitaben"
ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi
zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi halledecekler"
dedi. Ben korktuğum için sesimi çıkartamadım
Daha sonra karantinanın kapısı açıldı. OKTAY YILDIRIM ve MEHMET DEMIRTAŞ
cezaevi müdürüne söyleyip beni yanlarına almak istemişler. Bunun üzerine cezaevi
müdürünün izniyle, üçümüz bir ar ada karantinada kalmaya başladık. OKTAY YILDIRIM bir
kağıda birtakım ifadeler yazmış, bana bu kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer
yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya
başladı. Ben de korktuğum için bu durumu kabul ettim. Bana o kağıtta yazılanları güzel bir
yazı ile yazarak altına da hiçbir^baskı altında kalmadan o sözleri
yazdığımı beyan etmemi söyledi. Bunun üzerine ben de bu şekilde yazdım ve kağıda parmak
izimi bastırdı. Bunun için baş parmağımı pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiler.
Ben onların dediğini yaptığım için bana çok iyi davranmaya başladılar. Ben onların
dediği şekilde bana verilen kağıtta yazılan şeyleri ezberliyordum. Bana verilen kağıtta özetle:
"Babamın daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp
satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiğim ifadenin polisin vaatleri
sonucunda olduğunu, polisin bu konuda bana baskı yaparak ifademin alındığını, ifademin
doğru olmadığını" şeklinde yazılar bulunmaktaydı.
Daha sonra avukatım beni ilk ziyarete geldiği gün ben durumu kendisine anlattım.
Avukatım bana korkmamam gerektiğini, baskılara boyun eğmemem gerektiğini, kendisinin bu
durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söyledi. Ben cezaevi müdürüyle görüştüğümde, bu
şahısların bana okutturduğu belgenin aslını müdür beye verdim. Müdür de evrakın
fotokopisini çekerek aslını geri bana iade etti. Ancak, cezaevi müdürü beni ikinci kez yanına
çağırdığında, OKTAY YILDIRIM bu durumdan şüphelenerek, bu yazılı evrakın bende bulunan
aslını bana zorla yırttırdı. Ben de korktuğum için yırtmak zorunda kaldım. Ancak sureti
cezaevi müdürlüğünde mevcuttur. Bu yazı da OKTAY YILDIRIM'a aittir. Bana cezaevinde
yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı OKTAY YILDIRIM'dan şikayetçiyim. MEHMET
DEMIRTAŞ tarafından bana yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmamıştır.
Cezaevinde birlikte bulunduğumuz dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM evde
yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yılları arasında
Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan
bu bombaları aldığını MEHMET DEMIRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylüyordu
dedi". Şeklinde beyanının bulunduğu;
ŞEVKİ YİĞİT Cumhuriyet Savcılığında İfadesinde ; Ben bu komutanın o
zaman ismini Komutan olarak biliyordum. Ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM
olduğunu gördüm. OKTAY YILDIRIM daha önceden MEHMET DEMİRİAŞ'ın gaz istasyonuna
sık sık gelirdi. Ben bazen boş olduğum zamanlar istasyonda dururdum. Ben 3 kere gelip,
MEHMET DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'ın odada baş başa görüştüklerini gördüm.
Benzinlikte çalışanların hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanır. İkisi geldiğinde
yazıhanesinde özel olarak görüşürler. Benim büyük oğlum da istasyonda çalışıyordu. ALI
YIGIT'de orda çalışıyordu. Bu gaz istasyonu 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için yıkıldı. Daha
sonra ben zaman zaman manavda durdum. Gaz istasyonu açıkken MEHMET DEMIRTAŞ
bombaların bulunduğu evde oturuyordu. Ben daha sonraki dönemlerde OKTAY'ı görmedim "
şeklinde beyanının bulunduğu,
MEHMET DEMIRTAŞ Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için; "Benim askerlik yaptığım birliğimde komutanımdır. 1995 yılında askerden teskere
aldıktan sonra istanbul iline geldim. Bu tarihten iki yıl kadar sonra istanbul ilinde tesadüfen
karşılaştık. Birbirimize telefon numaralarımızı verdik. Ayda bir bazen iki ayda bir olmak
üzere görüştüğümüz oldu. Bu görüşmelerimizde oturup sohbet ederdik, çay içerdik ve hal
hatır sorardık Bu şahısla olan ilişkim bundan ibarettir", şeklinde beyanının bulunduğu,
MEHMET DEMİRTAŞ isimli şahsın Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için; Ben 1993-1994 yılında Gazinantep'de askerlik yaptığım dönemde Oktay
Yıldırım benim komutanımdı. Kendisi ile oradan tanışıyoruz. Bu evde ele geçirilen bombalar
ile Ben Ali Yiğit'e bombaların OktayYıldırım'a ait olduğunu söylemedim. Ali Yiğit'in ailesi ile
benim ailem arasında bir husumet bulunduğundan bu yönde bir beyanda bulunmuş olabilir.
ele geçirilen bombalarda Oktay Yıldırım'in parmak izinin bulunması nedenini bilmiyorum. ".
şeklinde beyanının bulunduğu,
MUZAFFER TEKİN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
" 1998yılında emekli astsubay Mahmut ÖZ'l ÜRK vasıtasıyla tanıştım o zamanlar kendisi şark
görevindeydi, Daha sonra istanbul'a tayini çıktığında zaman zaman görüşüyordum

/
f?^^f^^
emekli olduktan sonra müteaddit defalar beni arar ve görüşürdük son aylarda görüşmedik en
son iki ay önce beni telefonla arayarak görüşmüştük. " şeklinde beyanının bulunduğu,
MUZAFFER TEKİN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"Oktay YILDIRIM ile beni yazıldığı gibi İbrahim ŞAHİN değil benimle birlikte gözaltında
bulunan Mahmut ÖZTÜRK 1998 yılında Kadıköy 'de tanıştırdı o zaman Oktay YILDIRIM
görevdeydi, "şeklinde beyanının bulunduğu
MAHMUT ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"Ben kendisi 1994-1996 yıllarında Kilis 2. Hudut Taburunda birlikte görev yaptık. Ben
taburun iaşe ikmal Astsubayı olarak görev yapıyordum, Oktay YILDIRIM ise Karargâh
bölüğünün takım komutanıydı ve aynı zamanda da askeri lojmanda kapı komşumdu. Kilis' te
görev yaptığımız süre içerisinde samimi bir ilişkimiz olmuş ve ailece de görüşmüşlüğümüz
vardır. 1996 yılında ben Kilis ten emekli olduktan sonra istanbul iline yerleştim, Oktay
YILDIRIM ise Kilis te bir yıl daha görev yaparak, 1997 yılında Şemdinli Komando Taburuna
tayini çıktığını bana telefon ile söyledi. 1999 yılına kadar Şemdinli de kaldı bu süre zarfında
kendisiyle telefon ile bir kez görüştüm başka bir görüşmemiz olmamıştır. 1999 yılında
Şemdinliden istanbul Hasdal kışalsına tayin olunca, benim ziyaretime geldi. Kendisiyle bu
görüşmelerimiz ailece ve ferdi olarak devam etti. Kendisi bacağında olan bir problemden
dolayı hastaneye yattı ve her türlü yardımı yaptık. 2003 yılında kendisi malulen emekli oldu,
birlikte iş yapmak için bana öneride bulundu ve ben bunun üzerine Eminönü 'nde Vakıflara ait
devren bir kafeterya kiraladım, işlememenin başına da Oktay YILDIRIM'ı getirdim. Bu
kafeteryayı toplam (6) ay kadar işlettik. Bu zaman zarfında aramızda ticari konularda güven
sorunu yaşamaya başladık. Bunun üzerine Hanedan Kafeterya olarak açtığımız iş yerini devir
ettik. Fakat bu ortalığımız ve devir esnasında aramızdaki samimiyet de bozulmuş oldu ve
kendisiyle o tarihten sonra hiç görüşmedik sadece tarihten bir ay önce gizli bir numara ile
beni aradı, benim trafik kazası geçirdiğimden dolayı geçmiş olsun dileklerini iletti. Daha
sonrada kendisinin bu soruşturma ile alakalı olarak medyadan takip ettim. Telefon ile
görüşmemiz esansında kendisine ne işle uğraşıyorsun dediğimde bana eğlen merkezi olan
Reiana da güvenlik olarak çalışıyorum ve ayrıcada internet sitelerinde de Vatan, Millet adına
yazılar yazdığını söyledi. Bende kendisini bazen medyada sivil toplum örgütlerinin düzenlediği
mitinglerde gördüğümü ve bu konularla alakalı olarak kendisine yaptığın işler arasında karar
ver, ailenin geçimiyle ilgilen boş işlerle uğraşma gibi tavsiyelerde bulundum. Kendisinin
bildiğim kadarı ile maaşından başka geliri yoktur." şeklinde beyanının bulunduğu,
MAHMUT ÖZTÜRK isimli şahsın Savcılılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için; "Ben kendisi 1994-1996 yıllarında Kilis 2. Hudut Taburunda birlikte görev
yaptık. Ben taburun iaşe ikmal Astsubayı olarak görev yapıyordum, Oktay YILDIRIM ise
Karargâh bölüğünün takım komutanıydı ve aynı zamanda da askeri lojmanda kapı komşumdu.
Kilis' te görev yaptığımız süre içerisinde samimi bir ilişkimiz olmuş ve ailece de
görüşmüşlüğümüz vardır. 1996 yılında ben Kilis ten emekli olduktan sonra istanbul iline
yerleştim, Oktay YILDIRIM ise Kilis te bir yıl daha görev yaparak, 1997 yılında Şemdinli
Komando Taburuna tayini çıktığını bana telefon ile söyledi. 1999 yılına kadar Şemdinli de
kaldı bu süre zarfında kendisiyle telefon ile bir kez görüştüm " . şeklinde beyanının bulunduğu,
M.ZEKERİYA ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için; Ben Oktay YILDIRIM ile bir VKGBH Derneğinin bir davetinde tanıştım. Kendisinin
kullanmış olduğu telefon numaralarını not olarak aldım veya kendisi verdi. . Kendisi ile fiilen
bir yıldır görüşmüyorum ondan önceki dönemde asla yakın bir diyalog içersinde olmadım.
Danıştay olayı hemen sonrasında da Oktay YILDIRIM Behiç GÜRCAN isimli şahıs ile
birlikte açıkıstıhbarat.com internet sitesinde Danıştay olaymı^le alarak benim Muzaffer
TEKİN'e komplo kurduğum iddialarında bulunmuşlardır, şeklinde beyanının bulunduğu,

/^^^%:- '•p3^y^^>
^— 525 * " ' „____ ^
M.ZEKERIYA OZTURK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için; "OKTAY YILDIRIM' ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. Vatansever Güç
Birliğinin bir toplantısında tanıdım. Kendisi ile hiç anlaşamadım. Hatta Danıştay olayında
ben sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHIÇ GÜRCİHAN ile birlikte
hakkımda olumsuz iddialar yayınladı. MUZAFFER TEKİN' in CEM ERSEVER vari bir
operasyon ile yok etmek istediğimi söyledi. Bunun üzerine ben OKTAY ile ilişkimi kestim, ikisi
ile de 13 aydır görüşmüyorum. OKTAY' in Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmiyorum. Ben
Ümraniye' de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmiyorum" şeklinde beyanının
bulunduğu,
Ahmet Erdem ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için; "bu şahsı Muzaffer TEKİN'in Hastane de ve Danıştay hadisinden dolayı basından ve
televizyondan gördüm. Yaklaşık 6-7 ay kadar önce Muzaffer TEKİN'in bürosunda ağabeyim
Rafet ARSLAN'ın yanına gittiğim de şahsı gördüm kendisi ile konuşmadım ve ağabeyim Rafet
ARSLAN'ın olmadığını görünce bürodan ayrıldım. Başka da bu şahısla konuşmadım ve sohbet
etmedim. " şeklinde beyanının bulunduğu,
Ahmet Erdem ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için; "Oktay YILDIRIM: yukarıda ifade ettiğim gibi bu şahsı Muzaffer TEKİN'in Hastane de
ve Danıştay hadisinden dolayı basından ve televizyondan gördüm, iri yarı olduğu için zaten
dikkatimi çekmişti, danıştay saldırısından sonar muzaffer Tekin ile aynı arabaya bindiğini
televizyondan görmüştüm.Yaklaşık 6-7 ay kadar önce Muzaffer TEKİN'in bürosunda
ağabeyim Rafet ARSLAN'ın yanına gittiğim de şahsı gördüm kendisi ile konuşmadım ve
ağabeyim Rafet ARSLAN'ın olmadığını görünce bürodan ayrıldım. Başka da bu şahısla
konuşmadım ve sohbet etmedim, "şeklinde beyanının bulunduğu,
RAFET ARSLAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"Oktay YILDIRIM'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda 2006 yılında Güneydoğu'da görev yapmış
emekli astsubay olarak tanıştırdı. Kendisi ile fazla bir samimiyetim yoktur, ancak Muzaffer
TEKİN'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara 'da ki mahkeme sürecinde sürekli Muzaffer
TEKİN'in yanında bulunduğumdan dolayı ara sıvra Oktay YILDIRIM ziyaret amaçlı gelir
giderdi. Son altı ayda da kendisi ile hiç görüşmedim, sadece bir defa kendi cep telefonumdan
hal hatır sormak için Oktay YILDIRIM'ı aradım. " şeklinde beyanının bulunduğu,
RAFET ARSLAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"Oktay YILDIRIM'ı yine Muzaffer TEKİN'in bürosunda 2006yılında Güneydoğu'da görev
yapmış emekli astsubay olarak tanıştırdı. Kendisi ile fazla bir samimiyetim yoktur, ancak
Muzaffer TEKİN'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara 'da ki mahkeme sürecinde sürekli
Muzaffer TEKİN'in yanında bulunduğumdan dolayı ara sıvra Oktay YILDIRIM ziyaret amaçlı
gelir giderdi. Son altı ayda da kendisi ile hiç görüşmedim, sadece bir defa kendi cep
telefonumdan hal hatır sormak için Oktay YILDIRIM'ı aradım." şeklinde beyanının
bulunduğu,

BEHİÇ GÜRCİHAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;


"2005 yılından bu yana tanıyorum. Benim bir arkadaşımdır. Kendisi ile arkadaşlık ilişkisi
içerisinde düzenli olarak görüşürüm. Oktay YILDIRIM kalemi kuvvetli bir askerdir. Ve
sitemde köşe yazısı yazmaktadır. " şeklinde beyanının bulunduğu,
BEHİÇ GÜRCİHAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"OKTAY YILDIRIM' ı tanırım. Kendisi 2005 yılından beri acikistihbarat.com isimli internet
sitemde yazılar yazmaktadır. Kendisi ile arkadaşlık bağım da vardır. MUZAFFERTEKIN ile
de 2005 yılından buyana tanışırım. Kendisi ile OKTAY YILDIRIM aracılığı ile tanıştım. Bu
şahsın ofisine gitmiştim. Bu tanışmamızdan sonra yine 4-5 kez bu şahsın ofisine gittim."
şeklinde beyanının bulunduğu, --~"
BEKİR ÖZTÜRK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için; "
Ben bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam Kemal Beyin
katledilişi ve Pkk yi telin mitinginde tanıştık. Sonraki dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak
üzere telefonla da görüştük, ilişkilerimiz Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il
başkanlığı düzeyindedir. Bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi
olduğum sitede köşe yazarlığı yapardı, "şeklinde beyanının bulunduğu,
BEKİR ÖZTÜRK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"OKTAY YILDIRIM: Ben bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam
Kemal Beyin katledilişi ve Pkk yi telin mitinginde tanıştık. Sonraki dönemlerde 7-8 kere
yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştük. İlişkilerimiz Kuvvayi Milliye Derneği Genel
Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyindedir. Bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net
isimli sahibi olduğum sitede köşe yazarlığı yapardı, "şeklinde beyanının bulunduğu,
MURAT YİĞİT Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"
Çalışmış olduğum DEMA isimli oto gaz istasyonuna çalıştığım sıralarda gelip giderdi,
samimiyetim yoktur. Buradan tanırım. Hatırladığım kadarı ile istasyona yalnız olarak gelir
Mehmet DEMIRTAŞ il görüşürdü. Ne görüştükleri hakkında hiçbir bilgim yoktur" şeklinde
beyanının bulunduğu,
METE YALAZANGİL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için
'"Ben Oktay YILDIRIM isimli şahsı 2000-2001 yıllarında arasında Muzaffer TEKİN bana
telefon açarak bana Kadıköy demesini diye telefon açtı. Bir ofis uğrarımsın dedi. Bende
yaklaşık yarım saat sonra Kuşdilinde bulunan ofisine gittim. Daha önceden görmediğim ve
tanımadığım bir şahsın Muzaffer TEKİN yanında oturduğunu gördüm bana Oktay YILDIRIM
için Astsubay gazimiz dedi. Ayaklarından birinin alçıda olduğunu GATA 'da tedavi olduğunu
ancak iyileşemediğini durumunun kötü olduğunu söyledi. Herhangi bir doktor veya spor
konusunda tasfiyede bulunurumsun dedi bende kendisine ayağındaki alçıyı çıkar at dedim ve
spor yapmasını özellikle yüzmesini tasfiye ettim. Yaklaşık bu konuşma yarım saat kadar
sürdükten sonra ayrıldım. Daha sonra ofise uğradığım dönemlerde bir iki defa daha gördüm
kendisini sağlık durumunu sordum. Oda bana iyi olduğunu ve tasfiyelerime uyduğunu söyleyip
teşekkür etti. 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in iftar yemeğinde kendisini gördüm. Başkada her
hangi bir şekilde telefonla ya da yüz yüze görüşmedim. Bana gösterip okuduğunuz bu
doküman hakkında bir bilgim yoktur. Ben Ergenekon isimli bir yapılanmayı, Ne amaçla
kurulduğunu kime hizmet ettiklerini bilmiyorum " şeklinde beyanının bulunduğu,
METE YALAZANGİL Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için
;2000-200I yıllarında Muzaffer Tekin beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti. gittiğimde
sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir şahısla beni
tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklarından birisi alçıdaydı
ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende Oktay
Yıldırıma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslarını güçlendirecek spor yapmasını tavsiye ettim.
Kendim el yazımla kaslarını güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdim. O
tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer Tekinin bürosunda gördüm. Bu
anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım olmamıştır. " şeklinde
beyanının bulunduğu,
ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için; uBen Oktay YILDIRIM'ı 2000 yılından bu yana tanırım. Kendisi ile
tanışmamız Mahmut ÖZTÜRK ile aynı binada oturduğumuz dönemde Oktay YILDIRIM'ın
Mahmut ÖZTÜRK'ü ziyarete geldiğinde oldu. Oktay YILDIRIM o zamanlar bacağından
tedavi görüyordu ve emekli olmak üzereydi, kendisiyle ilişkim Mahmut ÖZTÜRK'ten dolayı
oldu. Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK 2004 veya 2005 yıllarında bir yıl ortak olarak
Beyazıt'ta nargile cafe işletmeciliği yaptılar ve daha sonra anlaşamadılar ve araları açıldı.
Hatta o tarihten bu zamana kadar konuşmadıklarını biliyorum. Benim Oktay YILDIRM ile
ilişkim sadece gördüğümle selamlaşmaktan ibarettir. " şeklinde beyanının bulunduğu,
ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için; "Oktay Yıldırım isimli şahsı, hemşerim ve komşum olan Mahmut Öztürk'e sık
sık misafirliğe gelmeleri nedeniyle tanıdım. Oktayı 2000 yılından bu yana tanırım. Oktay
Yıldırım ile Mahmut Öztürk uzun yıllar aynı askeri birlikte görev yapmışlar. Istanbulda bir
süre ticarette yaptıklarını biliyorum. Bundan iki üç yıl kadar önce Mahmut Öztürk ile Oktay
Yıldırım Beyazıtta ortak olarak bir nargile cafe açtılar. Sonrasında ortaklıkları bitti. Mahmut
Öztürk bana Oktay Yıldırımın kendisine kazık attığını anlatmıştı" şeklinde beyanının
bulunduğu,
MURAT ÖZKAN Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"
2004 yılı sonlarında Eminönü ilçesinde Hanedan Cafe' yi Mahmut ÖZTÜRK ve Oktay
YILDIRIM ile birlikte açtık ve yaklaşık olarak 6 ay çalıştırdık. Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıs
benim akrabam olur. Oktay YILDIRIM ise Mahmut' un arkadaşı olur. Her ikisi de askeriyeden
emeklidir. Daha sonra Oktay YILDIRIM' im geçimsizliğinden dolayı işyerini Oktay' in
tanıdığı arkadaşına devrettik. 2006 Aralık ayından itibaren Mahmut ÖZTÜRK' le birlikte
yukarıda adresini vermiş olduğum Oto galeri dükkânını açtık ve halen çalıştırmaktayız. "
şeklinde beyanının bulunduğu,
MURAT ÖZKAN Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"
Oktay YILDIRIM'ı da Mahmut ÖZTÜRK aracılığı ile emekli asker olarak tanıdığını, şeklinde
beyanının bulunduğu,
SEVGİ ERENEROL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"
Tanıyorum 2005 sonlarında bir basın açıklamasında tanıştık. Sadece basın açıklamalarında
birbirimizi görüşüp selamlaşırdık. şeklinde beyanının bulunduğu,
SEVGİ ERENEROL Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;
"Oktay YILDIRIM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'ı basın açıklamaları yapılan toplantılardan
tanıdığını, şeklinde beyanının bulunduğu,

ERGÜN POYRAZ Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"


.Oktay YILDIRIM bana yaklaşık bir yıl kadar önce kitap yazacağını kendisinin güneydoğu
gazisi olduğunu. Güneydoğu hatıraları ile ilgili kitap yazmak istediğini, kendisine kitabın
yazılımındaki teknik konularla ilgili bilgili bilgi almak istediğini söyledi ve yaklaşık bir sene
kadar önce yaptığımız telefon görüşmemizden sonra Ankara ya başka bir iş sebebi ile
geldiğinde, yanıma uğradı. Yine yazmak istediği kitabın teknik bilgileri ile ilgili bilgi alış
verişinde bulunduk, benim yine hayat dergisi ve 19 Mayıs adlı internet sitesindeki bazı
yazılarımı benden izin almadan kuvai Milliye sitesinde yayınlandıkları için, ben kendilerini
telefonla arayıp yazılarım başka bir yerde yayınlanmasını istemediğimi. Bu yüzdende
yazılarımın Kuvayi Milliye sitesinden kaldırılmasını istedim. Bu konu ile ilgili Oktay
YILDIRIM ile birkaç görüşmem oldu. Daha sonra yazılarımı siteden kaldırdılar. Yaklaşık bir
yıldan beri Oktay YILDIRIM ile ne telefon nede yüz yüze görüşmem olmadı. Medyadan
öğrendiğim Oktay YILDIRIM ile ilgili yakalanan el bombaları ile ilgili herhangi bir bilgim
yoktur, şeklinde beyanının bulunduğu,
ERGÜN POYRAZ Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;"
Ben emniyette ifade verdim aynen tekrar ederim Şüphelilerden OKTAY YILDIRIM, VE
İSMAİL YILDIZI Z4MRZM"şeklinde beyanının bulunduğu,

İSMAİL EKSİK Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Ben
bu şahsı mevlit yemeğinde gördüm. Daha sonra medyada gördüğümde Oktay YILDIRIM
olduğunu anladım " şeklinde beyanının bulunduğu, _ -,„ ^

İSMAİL EKSİK Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM için;" Şile'de
iş adamının orda kendini mobilyacı adına HÜSEYİN GÖRÜM üm fabrikasında çalışan bir
personel ben aradı, ben de mevlüt olduğu için gittim, FİKRİ KARADAĞ da bu mevlütte vardı,
OKTAY YILDIRIM da bu mevlütte vardı". şeklinde beyanının bulunduğu,
MUAMMER KARABULUT Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için;" 22 Temmuz 2006 yılında Türk Ortodoks Patrikhanesinin üç dört bina ön
tarafında yazmış olduğum "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini Patrikhaneye "mi yıktıracaklar"
isimli kitabımın kokteyli ve imza günü vardı. Bu şahıs ile burada tanıştım. Herhangi birisi aracı
olmadı. Bu olaydan ya önce ya da sonrasında Oktay YILDIRIM isimli şahsı Kemal
KERİNÇSİZ"in Fatih"te bulunan ofisine gittiğimde gördüm. Sohbet ettik. Sanırım Kemal
KERİNÇ"siz bu şahsı tanıyordu. Bu ortamda o esnada Oktay YILDIRIM, ben, Sevgi
ERENEROL, Ergün POYRAZ ve avukatlık bürosunda çalışanlar vardı. Aynı gün Ben, Kemal
KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve aileleri ile birlikte yemeğe gittik. Hatta
Ortaköy Polis Lokantasına gitmiştik. Buraya davetsiz olarak Oktay YILDIRIM"da geldi.
Oturdu. Yemek yedik ve ayrıldık. Konuşmalarımızda özel bir konu geçmedi. Sohbet ettik. Oktay
YILDIRIM benden Kuvva-i Milliye internet sitesinde tekrar yazı yazmamı istedi ancak ben
kabul etmedim. Çünkü Oktay YILDIRIM isimli şahsı pek sevmedim. Bu tarihten sonra bir daha
Oktay YILDIRIM ile görüşmedim. Telefonlarımızı birbirimize verdik ancak hiç görüşmedik. Yani
Oktay YILDIRIM"ı 22 Temmuz 2006günü ilk ve son kez gördüm" şeklinde beyanının bulunduğu,
MUAMMER KARABULUT Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY
YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve Kemal
KERİNÇSİZ ile katıldığım bir yemekte gördüm. Oradakiler Oktay YILDIRIM'ın davetli
olmadığı halde yemeğe katıldığından duydukları rahatsızlığı hissettirdiler. Burada Oktay
YILDIRIM bana tekrar kuvaimilliye.net sitesinde yazmamı rica etti. Kendisinin bu site ile
ilgisini sormadım ve tekrar yazmayacağımı belirttim. Ertesi günü aynı kişilerle Kemal
KERİNÇSİZ'in ofisinde görüştük. Buradan da kitabımın tanıtım kokteyline geçtik. Oktay
YILDIRIM burada da hazır bulundu "şeklinde beyanının bulunduğu,
PAŞA ÜMİT ERENEROL Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YILDIRIM
için;" 1-2 defa patrikhanede yapılan toplantıya gelmişti. Tabi buralarda belirtmiş olduğumuz
toplantılardan, patrikhanenin düzenli olarak yapılan kuruluş yıl dönümünü kastedilmektedir.
Bahsettiğimiz bu toplantılara Oktay YILDIRIM da katılmıştı. Kendisinin askerlikten "gazi"
olduğunu söylemişti. Bunun haricinde şahısla samimiyetim yoktur." . şeklinde beyanının
bulunduğu,
VEDAT YENERER Emniyette vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YIILDIRIM için;
"2007 yılında yapılan son genel seçimler önce, ben Yeniçağ Gazetesinde bulunan köşemde,
Ankara ilinde bulunan ve ismini şu an hatırlayamadığım bir gazi binbaşı hakkında haber
yazdım. Bu haberimde, Türkiye Büyük Millet Meclisine her türlü insanın girdiğini, çifte
madalyalı bir binbaşının da girmesi gerektiğini anlattım. Bu haberden bir süre sonra ismini
Oktay YILDIRIM olarak açıklayan bir şahıs aradı. Kendisini Gazi Oktay YILDIRIM olarak
tanıttı. Herhangi yazımdan etkilenmiş olacakki, kendisinin başında Kuvvayi olan bir sitede yazı
yazdığını, bu yazının bana ait olan internetajans.com sitesinde de yayınlanmasını istedi. Bu
konuyla ilgili birkaç kez beni aradı. Daha sonra bende ismi geçen siteye girerek Oktay
YILDIRIM in yazısını buldum ve herhangi bir sakınca görmediğim için, haber olarak,
kaynağımı da belirterek siteme koyup yayınladım. Bundan sonra bir daha Oktay YILDIRIM ile
konuşmadım ". şeklinde beyanının bulunduğu,
VEDAT YENERER şahsın Savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde OKTAY YIILDIRIM
için; Benim terör gazileri ile ilgili bir vazım çok ilgi görmüştü. Birçok kişi gibi kendisini Gazi
Oktay YILDIRIM olarak tanıtan kışı de telefonları veren kendisinin de bu konuyla ilgili Kuva-i
Milliye sitesinde bir yazısı çıktığı, bu yazıyı bana ait sitede haber olarak
değerlendirmesi istediğini söyledi, bende konuyu haber sitesinin editörüne ilettim, ancak
yarım saat sonra tekrar aradı, heyecanlı bir şekilde yazının neden çıkmadığını, hemen
konulacağını düşündüğünü söyledi, daha sonrada bir yazısı sitede yayınlandı, bundan
sonrada kendisiyle bir görüşmemiz olmadı, şeklinde beyanının bulunduğu,
Engin ZORBA Emniyette vermiş olduğu Şüpheli ifadesinde Oktay YILDIRIM için;
"ben astsubay olarak görev yaparken ordudan atıldım. Oktay Yıldırım ile mesleki
yaşantımdan doğan samimiyet ve dostluğum vardır. Bu dostluk ben ordudan ayrıldıktan sonra
da devam etti. Oktay Yıldırım Ümraniye'de yakalanan bombalar ile ilgili olarak
tutuklandıktan sonra ailesini de yanıma almak suretiyle tutuklu olarak bulunduğu Tekirdağ
Cezavine ziyarete gittim, tutuklandıktan sonra yaklaşık 10-15 defa ziyaretine gittim ve
soruşturma süreci ile ilgili olarak telefonlarda bazı şahıslarla görüştüm. Kesinlikle Ergenekon
veya Kuva-i Milliye yapılanması ile bir ilgim yoktur. Bu konuda bilgi sahibi de değilim.
Sadece Oktay Yıldırım ile olan kişisel dostluğum nedeniyle soruşturma süreci ile ilgilendim ".
şeklinde beyanda bulunduğu,
Engin ZORBA Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu Şüpheli ifadesinde Oktay
YILDIRIM için;'''kendisinin astsubay olarak görev yaparken ordudan atıldığını,Oktay
YILDIRIM ile mesleki yaşantısından doğan , ordudan ayrıldıktan sonra da devam eden
dostluğu olduğunu.Oktay YILDIRIM Ümraniye'de yakalanan bombalar ile ilgili olarak
tutuklandıktan sonra ailesini de yanına almak suretiyle 10-15 defa Tekirdağ cezaevinde
ziyaretine gittiğini,soruşturma süreci ile ilgili olarak telefonla bazı kişiler ile görüştğünü,
kendisinin Ergenekon ve Kuva-i Milliye yapılanması ile ilgisi olmadığını.bu konu hakkında
bilgisi de bulunmadığını, soruşturma ile ilgilenmesinin Oktay YILDIRIM ile olan kişisel
dostluğundan kaynaklandığını, soruşturma kapsamındaki diğer kişileri tanımadığını" şeklinde
beyanda bulunduğu,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde
Oktay YILDIRIM için; "OKTAY YILDIRIM'ı birkaç basın toplantısından tanıyorum, ORHAN
PAMUK ve ELİF ŞAFAK hakkında açtığımız davalarda kendisi müdahil ve davacı konumunda
olmuştur, bundan yaklaşık birbuçuk iki yıl önce büroma bir defa bir polisle olan şahsi bir
problemi nedeniyle şikayet dilekçesi yazmam için gelmişti, büromdaki diğer avukat
arkadaşlar kendisine yardımcı olmuşlardı, bir de bundan yaklaşık 15 ay önce Hukukçular
Birliğinin Yönetim Kurulu toplantısına katılmak istemiş, ben de derneğimizin sadece avukat
üyeleri kabul ettiğini, kendisi avukat olmadığı için katılamayacğını beyan etmem üzerine
münakaşa ettik ve 15 aydan beri kendisi ile yüz yüze veya telefonla hiçbir görüşmemiz
olmamıştır, en son görüşmemiz 09 KASIM 2006 tarihidir, Ümraniye dosyası ile alakalı da ne
cezaevinde ne bir başka yerde kendisi ile hiçbir görüşmem olmamıştır "şeklinde beyanda
bulunduğu,
Şüpheli Fuat TURGUT Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde Oktay
YILDIRIM için; "Oktay YILDIRIM'ı ben kendisini ORHAN PAMUK aleyhine Avukat KEMAL
KERINÇSIZ'in Şişli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat davasına bende katıldım,
orada bulunanlar arasında bir kişi çıkarak konuşma yaptı, konuşma içeriği Ermeni
faaliyetleri aleyhine idi, oradakiler bu kişinin OKTAY YILDIRIM olduğunu söylediler, bu olay
yaklaşık 1,5 yıl kadar önce olan hadisedir, ben evveliyatında OKTAY 'ı tanımıyordum, ilk defa
orada gördüm, tam olarak hatırlamıyorum, aynı gün veya bir gün sonra avukat KEMAL
KERINÇSIZ'in bürosuna uğramıştım, OKTAY YILDIRIM oradaydı, ayak üstü kendisiyle
konuştuk, bana telefonunu verdi, belki selamlaşma babında görüşmüş olabilirim, ama
hatırlayamıyorum, muhtemelen birkaç ay sonra telefonumdan bu şahsın telefon kaydındaki
rehberdeki kaydını sildim, KEMAL KERİNÇSİZ ile yaptığım görüşmede de bu şahsı
sevmediğimi, biraz şovmen olarak gördüğümü ve telefonumdanda sildiğimi KEMAL' e
söyledim, ondan sonrada hiçbir zaman kendisi ile yüz,.yüzwn&ıde telefonla internet vasıtasıyla
görüşmedim. Şunu da ifade edeyim yine ELİF ŞAFAK aleyhine- açılan Beyoğlu Adliyesinde
görülen ceza davasına da ben müdahil olarak katılmak istedim, dilekçe verdim, katılma talep
gerekçelerim ile ELİF ŞAFAK'ın niçin mahkum edilmesi gerektiğine dair beyanlarda
bulundum, ancak müdahillik talebim red edildi, ELİF ŞAFAK beraat etti, çıkışta ELİF ŞAFAK
taraftarları biz müdahil avukatlara fiili saldırıda bulundular, ben ELİF ŞAFAK karşıtı olan
grubun içerisinde de OKTAY YILDIRIM'ın bulunduğunu hayal meyal hatırlıyorum, ancak
yanılıyorda olabilirim dediği sırada müdafii olduğunu beyan eden istanbul Barosu
Avukatlarından Avukat NADİR YALIÇ kendisinin de müdafii olarak katılmak istediğini beyan
ederek geldi, huzura alındı, yapılan işlemler anlatıldı, savunmaya devam edildi, benim
OKTAY YILDIRIM ile başkacada hiçbir şekilde irtibatım olmamıştır." şeklinde beyanda
bulunduğu,
Şüpheli Oktay YILDIRIM m örgütsel içerikli katıldığı eylemler, İstanbul Güvenlik şube
müdürlüğün den temin edilen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üyelerinin katıldığı
toplumsal olaylar ve örgütsel faaliyetleri ilişkin görüntü ve olay tutanaklarının
incelenmesinde,
1- 09.03.2006 saat 12.00 sıralarında Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde
Hukukçular Birliği ve Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği
tarafından "Org. Yaşar BÜYÜKANIT ve diğer komutanlar hakkında Van C.Savcısı Ferhat
SARIKAYA'nm hazırladığı iddianameyi" protesto etmek için düzenlenen basın açıklamasına;
şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ , Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN birlikte katıldığı,
2- 09.04.2006 sat 12.00 sıralarında Eminönü ilçesi Beyazıt meydanında Büyük
Hukukçular Birliği organizesinde "Boğazlayan Kaymakamı Kemalbey'in idam edilişinin
yıldönümü" nedeniyle basın açıklaması düzenlendiği, Ramazan BAKKAL, Aynur
SAYLAN, İbrahim METİN, Şuaip ÖZCAN, Kemal ERGÜDER, Pakize ALP AKBABA,
katıldığı şüpheli Oktay YILDIRIM'ın konuşma yaptığı bu eyleme şüpheli Kemal
KERİNÇSİZ de katıldığı,
3- 17.05.2006 günü saat 12.00 sıralarında Beyoğlu ilçesi Fransız konsolosluğu
önünde Büyük Hukukçular Birliği tarafından "sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını
protesto etmek" için basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme Oktay YILDIRIM ve Kemal
KERİNÇSİZ'in birlikte katıldıkları,
4- 07.06.2006 Günü saat 11.25 sıralarında Eminönü ilçesi Sultanahmet adliyesi
önünde Perihan MAĞDEN'in Vicdani Ret konusunda yargılanmasıyla ilgili 50 kişilik
gruba Gönül APAYDIN tarafından basın bülteni okunmuştur. Büyük Hukukçular birliği
yazılı pankart^erz'/zan sen Şehit anası değil, ancak Deniz anası olabilirsin ,vicdani retçilik
PKK'ya Hizmettir- ABD Hizmetindeki Fettullah Ordu ve Emniyetten Kirli elini çek-
Küreselciler tarikatlar siyasi iktidar Şeytan üçgenini Bozacağız- yazılı dövizler taşınmış. "Her
Türk asker doğar-Burası Türkiye ya sev ya terk et-Türkiye Türktür Türk kalacak-Katil ABD
işbirlikçi AKP-Asker Doğduk Asker Ölürüz" şeklinde sloganların atıldığı tespit edilmiştir..
Aynı gün İstanbul adliyesi 2.Asliye Ceza mahkemesinde Perman MAĞDEN'in sanık
olarak yargılandığı davanın görülmesi sırasında basın açıklaması yapan gruptaki bazı
şahıslarca sözlü sataşma olayının yaşanması üzerine;Adliye binası içerisindeki koridora çevik
Kuvvet Şube Müd.Görevli Polisler alınarak, beklemekte olan Perihan MAĞDEN avukatları
ile yanlarında bekleyen Şanar YURDATAPAN, Ayşe KULİN, Cüneyt ÖZDEMİR, Ataol
BEHRAMOĞLU'nun bulunduğu grup ile Av.Kemal KERİNÇSİZ, Pakize ALPAKBABA,
M.Zekeriya ÖZTÜRK, Levent TEMİZ, Sevgi ERENEROL isimli şahıslarında bulunduğu,
özellikle avukatlar ve gaziler davaya müdahil olmak için ellerinde dilekçeleri ve avukatları ile
birlikte gelen şehit yakınlarından oluşan grup arasında, koridorda tampon oluşturulmak
suretiyle muhtemel bir olayı önlemek için gerekli Güvenlik tedbirleri almnııştır.Grubu av.
Kemal KERİNÇSİZ, Pakize ALPAKBABA,isimli şahısların yönlendirdiği ve grup
içerisinde slogan atılması üzerine, herkesin duyabileceği "şekilde gruba ve grubu yönlendiren
şahıslara gerekli uyarıların yapıldığı.
Ayrıca istanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan EKER VE Güvenlik Savcısı
Abdülaziz ÖZATLAN ile birlikte yapılan değerlendirmede, bir müdahale söz konusu
olduğunda olayın büyüyebileceği, müdahalenin adliye içerisindeki düzeni ve görülmekte olan
duruşmaları olumsuz etkileyebileceğinden dolayı duruşma bitene kadar alman Güvenlik
tedbirlerinin devam etmesi ve fiili bir durumda müdahale edilmesi kararının alındığı
toplantıyla alakalı olarak düzenlenen tutanaktan. Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi
ERENEROL, , M.Zekeriya ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRM'm katıldığı, Güvenlik şube
müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden
anlaşılmıştır.
5- 12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan
AB Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi
tarafından "Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması
düzenlendiği, Sevgi ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük
Hukukçular Birliği yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler
Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı,
Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin
incelenmesinden anlaşılmıştır.
6- 20.07.2006 günü GALATASARAY Lisesinden Taksim anıtına düzenlenen
yürüyüşe şüpheliler Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Kemal KERİNÇSİZ, Emin
GÜRSES ve Sevgi ERENEROL isimli şüphelilerinde katıldığı,
7- 28.07.2006 günü Saat: 10.00 da Şişli 3.Asliye mahkemesinde "Bir milyon
ermeni, 30.000 Kürt öldürüldü" şeklindeki sözleri üzerine Yazar Ferid Orhan PAMUK
hakkında açılan davanın 3. duruşması esnasında protesto eylemi gerçekleştirildiği, şüpheliler
Fuat TURGUT, Oktay YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL'un birlikte katıldığı,
8- 21.09.2006 günü saat: 10:30 sıralarında Beyoğlu Adliyesinde Büyük Hukukçular
Birliği'nin organize ettiği "Küresel BOB projesi çerçevesinde askeri işgal ve parçalanma
tehlikesi ile karşı karşıyadır" konulu protesto eylemi düzenlendiği, "Misyoner çocukları
O.PAMUK, H.DİNK, H.CEMAL, İ.BERKAN, H.ŞAHİN, M.BELGE" "BABA ve PİÇ"
"Hukukçular Birliği" ibareli pankartı taşıdıkları, Polis memuruna mukavemet eden Şaban
DAYANAN ve darp edildiği iddiasıyla Av. Özgür GÜN ve şikâyetçi olduğu Latif ŞİMŞEK'in
gözaltına alındığı, 3 sayfadan ibaret olan "Biz buradayız sen nerdesin" ile başlayan Av.Kemal
KERİNÇSİZ, Av.Ahmet ÜLGER, Av.Levent TEMİZ, Av.Hanefi ALTAŞ, Av. Murat İNAN,
Av.Yılıdırm ÇAVUŞOĞLU, , Av. Eyüp GÜLTEK, Av.Necdet ÖZTÜRK, Av. BuraK GÜNEŞ, Av.
Mehmet DEMİRLER, Av. Cevat ÇALIK, Av. Necip YENİŞAN, Av. Ömer PULATOĞLU, Av.
Muhsin KÜÇÜK, Muzaffer YÜKSEKDAĞ (hamal) isimlerinin yazılı olduğu bildirinin
okunduğu, bu Eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Fuat TURGUT ve Oktay YILDIRIMın
birlikte katıldıkları,
Tutanaklardan da ortaya çıktığı gibi şüpheli Oktay YILDIRIM m ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN düzenlediği tüm eylem ve mitinglere katıldığı ve en ön saflarda yer
aldığı anlaşılmıştır.
f- Hukuki durumunun değerlendirilmesi:
Şüpheli Oktay YILDIRIM'm merkezi Ankara'da bulunan Kuvvai Milliye Derneği'nin
İstanbul şubesi sorumlusu olduğu, Kuvvai Milliye Derneğinin ERGENEKON terör örgütünün
aldığı kararlara istinaden kurulduğu, kuruluş aşamasında dernek başkanı şüpheli Bekir
ÖZTÜRK'ün bizzat emir ve talimatları şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'den aldığı Güler
KÖMÜRCÜ dernek üyesi olmamasına rağmen şüpheli Bekir ÖZTÜRK'le yaptığı
görüşmelerde kendisini yönlendirdiği ve şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün de doğrudan şüpheli
Veli KÜÇÜK'e bağlı olarak ERGENEKON terör örgütü içinde faaliyetlerde bulunduğu,
şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün devlet memuru olması sebebiyle tayın işi için bizzat Sinan
AYGÜN ve bazı siyasilerin vasıtasıyla tavassutta bulundukları, takip işinin bizzat Turhan
ÇÖMEZ tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Oktay YILDIRIM'da 27 adet el
bombasının bulunması ve bu bombalann Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarla aynı seri
ve kafileden olması, Oktay YILDIRIM ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in yakın irtibattan,
Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Alparslan ARSLAN'm yakın irtibatları, Mete
YALAZANGİL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ergün POYRAZ,
Bekir ÖZTÜRK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Kuddusi OKKIR, Sevgi ERENEROL, Muammer
KARABULUT, Vedat YENERER ve bir çok örgüt üyesi ile irtibatiannın bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Şüpheli tutuklandıktan sonra cezaevinde tutuklu bulunan ve olayın ortaya çıkmasına
büyük katkı sağlayan şüpheli Ali YİĞİT'e Şüpheli Mehmet DEMİRTAŞ ile birlikte zorla
mektup yazdınp suçu üstlenmesi için tehdit edip yazdırdıklan mektubu ezberletmeye
çalıştıklan, bu husus savcılığımıza intikal ettiğinde Ali YİĞİT' in mektubun bir suretini
cezaevi müdürüne verdiği, ancak asıl suretini daha sonra şüphelilerin yırttığı, mektup
içeriğinde de bombalann babası Şevki YİĞİT' e ait olduğunu, ancak şüphelilere iftira attığını,
bu sebeple de kendisinin vicdan azabı çektiğini ve polislerin de kendisini kandırdığını beyan
etmesi için tehdit ettikleri, buna ilişkin mektup ve tutanaklann dosyada bulunduğu, ayrıca
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN tutuklandığında bu olayı gördüğü ve bu olayın saçma
olduğunu savcılığımıza yazmış olduğu dosyada mevcut mektubundan anlaşıldığı gibi şüpheli
Ali YİĞİT' in yakmlan vasıtası ile bu konuda haber gönderip savcılığımıza çağnlması sonucu
verdiği ifadesinden de açıkça anlaşıldığı, mektubun fotokopisi ile alakalı olarak alman
23.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda mektuptaki yazılann Mehmet DEMİRTAŞ' m el ürünü
olduğunun belirtildiği, buradan da şüpheli Oktay YILDIRIM'm delilleri karartma ve tehdit
suçunu da örgütsel bağlantılannm ortaya çıkmaması için işlediği anlaşılmaktadır.
Bomba Bilgi Merkezince düzenlenen irtibat raporunda ; 12.06.2007 tarihinde
İstanbul İli Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu caddesi Güngör sokak no:2
adresinde ele geçen el bombalannm fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 yazan el
bombası ile 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamamış el bombasının
fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazılı olduğu ve aynı kafile numarasını
taşıdıklan belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ile, parmak izi tespitine göre İstanbul Ümraniye ilçesinde sandık
içerisinde ele geçirilen 27 adet el bombası ve bunlar ile aynı kafile numarasını taşıyan
Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ile bağlantısının maddi delili
olduğu anlaşılmaktadır. Osman YILDIRIM'm beyanma göre Cumhuriyet gazetesine
atılan bombaları Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in talimatlarına istinaden Alparslan
ARSLAN ve kendisine verdiği, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla, Oktay
YILDIRIM'a ait parmak izi bulunan el bombalarıyla kafile numaralarının tutması,
hususları göz önüne alındığında, bombaları getirerek verme ve atılması suçuna da
iştirak ettiği, oluşan zarardan da sorumluluğunun bulunduğu,
Danıştay saldınsı sanığı Osman YILDIRIM'm beyanında; Cumhuriyet gazetesine
atılan bombalann kendisine teslim edildiği ortamda Oktay YILDIRIM'm da bulunduğunu
beyan etmesi hususlanndan ERGENEKON terör örgütünün amaç ve faaliyetlerini bilerek ve
isteyerek bombalan gizlediği verilen talimatlar doğrultusunda örgütsel içerikli eylem ve
toplantılara katıldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Oktay YILDIRIM; her ne kadar suçlamalan kabul etmemiş ve bombalarla
alakasının olmadığım beyan etmiş ise de, gerek şüphelinin internet sitelerinde yazmış olduğu
yazılar gerekse master plan çerçevesinde kurulan devleti ele geçirmek için oluşturulan
oluşumun amaçlan doğrultusunda kurdurulan Kuvvaı Milliye Demeğinin faaliyetleri ve bu
derneğe ait sitedeki yazılar, gerekse şüphelinin Hasdal Kışlasından emekli olması, ele
geçirilen bombalarda parmak izinin bulunması, hediye edildiğini beyan ettiği kasaturanın Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin zimmetinde 3. Kor. K.Yrdc.Tığı ve 52. Zh. Tüm. Bando K.Tığı
envanterinde kayıtlı bulunduğu, ancak mevcudunun bulunmadığı, şüphelinin bunun dışında
yine 6136 sayılı kanunun 4. maddesinde belirtilen bulundurulması ve taşınması yasak olan
diğer sustalı bıçak, kama ve kasaturaları ruhsatsız olarak bulundurması, evinde
bulundurduğu kasaturaların askeri malzeme olması nedeniyle evrak tefrik edilerek
görevsizlik kararı verilip askeri malzemeyi bulundurmak suçundan gereği için 3.
Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderilmiştir, şüphelinin Cebir ve şiddet
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını
kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek amacı ile kurulmuş ERGENEKON terör
örgütünün üyesi olduğu, örgüte silah ve mühimmat temin ettiği, askeri malzemeleri de bu
amaca hizmet olarak zimmetine geçirdiği, ruhsatlı silahının yanında bir adet ruhsatsız
silahının bulunması, bombaların irtibat raporundan da bombaların değişik tarihlerde
ölümlü eylemlerde kullanıldığı gibi muhtelif tarihlerde de patlamamış olarak bulunması
şüphelinin bu işi çok önceki tarihlerden beri yaptığı ve bu suretle ayrıca emekli olduktan
sonra da bu malzemeleri bulundurması ve bulunan el bombalarının miktarı da göz önüne
alındığında şüphelinin eyleminin TCK'nun 315. maddesindeki örgüte silah sağlamak
suçunu teşkil ettiği, 6136 sk, ve TCK, 174/2 maddelerinde belirtilen suçlann bu madde içinde
eridiği düşünüldüğünden aynca bu maddelerden cezalandmlması için talepte bulunulmamıştır.
Yukarıda belirtilen tutanaklara göre şüphelinin katıldığı örgütsel nitelikli
toplumsal eylemlerin amacının Türkiye'de çatışma ortamı çıkarıp oluşacak kaos ve iç
karışıklıklar sebebiyle farklı etnik kökenli kişiler arasında oluşacak düşmanlıklar
akabinde çıkacak kargaşa sonucu halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı
ayaklanmaya tahrik etme suçunu da işlediği,
Ayrıca Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların Alparslan ARSLAN ve
Osman YILDIRIM'a verildiği Ataşehir toplantısında kafile numarası aynı olan
bombaları nerede kullanılacağını bilerek depoladığı yerden getirip Muzaffer TEKİN'e
verdiği anlaşıldığından, korku ve panik yaratabilecek şekilde patlayıcı madde
kullanmak ve mala zarar vermek suçlarına iştirak ettiği anlaşıldığından,
ERGENEKON terör örgütünün üyesi olan Şüpheli Oktay YILDIRIM'm
üzerine atılı eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 313/1, 315, TCK'nun 39/2-b maddesi
delaletiyle TCK'nun 170/1-c, 151/1 ve 3713 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

2) ŞÜPHELİ MEHMET DEMİRTAŞ ; a-


Emniyet İfadesinde özetle;
Suçlamayı kabul etmediği, bombalann bulunduğu evin eşinin dedesine ait olduğunu,
ancak evde bir müddet kendisinin oturduğunu, 2 yıl önce boşalttığını, daha sonra Ali YİĞİT'
in de bu evde 1,5-2 yıl oturduğunu ve olaydan 1 ay önce evi boşalttığını, manav dükkanını Ali
YİĞİT' e kendisinin açtığını, Ali YİĞİT' in babası ŞEVKİ YİĞİT' de ailevi husumetlerinin
bulunduğunu, Ali YİĞİT' in başkası tarafından yönlendirilebileceğini, ruhsatlı silahın
kendisine ait olduğunu, Oktay YILDIRIM' m askerde iken komutanı olduğunu,
Yakalandığı sırada evden çıkan el bombalannm Oktay YILDIRIM tarafından
bırakıldığını beyan etmesine rağmen ifadesinde de bu husus sorulduğunda susma hakkını
kullandığı, Oktay YILDIRIM ile ayda bir veya ili i kez görüştüğünü, oturup çay içip sohbet
ettiğini, ilişkisinin bu şekilde olduğunu beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında
Emniyet beyanını doğruladığını, Mahmut ÖZTÜRK' ü genelde medyadan duyduğunu,
ancak bazen manav dükkanına geldiğini, o kadar samimi olmadığını, manav dükkanının da Ali YİĞİT
tarafından işletildiğini, bombalarla alakasının olmadığını, Ali YİĞİT' e de bombaların Oktay
YILDIRIM ' a ait olduğunu söylemediğini, Oktay YILDIRIM ' m parmak izinin bombalarda nasıl
bulunduğunu bilemediğini beyan etmiş ise de,
Şüphelinin savunmalanndaki tutarsızlık, Oktay YILDIRIM ile sürekli ayda veya 15 günde
bir görüşmesi, yakalanma anında bombaların Oktay YILDIRIM ' a ait olduğunu beyan etmesine
rağmen ifadesi sırasında bu hususta susma hakkını kullanması, cezaevinde iken Ali YİĞİT' e dosyada
mevcut 3 sayfalık mektubu yazdırıp suçu Ali YİĞİT ve babasının üstlenmesi için tehdit etmesi ve
yine diğer şüpheliler,

c-diğer şüpheli beyanları


Mahmut ÖZTÜRK beyanında bu konu ile alakalı olarak,
"Mehmet Demirtaş'ı Kilis'de görev yaptığım yerde Oktay'ın şoförü olarak tanırım. Daha
sonra Oktay vasıtası ile görüşmelerimiz olmuştu. LPG istasyonundan zaman zaman gaz aldığımda
oturup çayını içmişimdir, oturup muhabbetimiz olmuştur, yanında 40-50 tane adamı vardı, hepsine iş
buluyordu, yeğenine manav dükkanı açmıştı. Büfe de Mehmet Demirtaş'ın yeğeni tarafından
işletiliyordu. Büfede kayın pederinde duruyordu. Kayınpederinin ismini bilmem, ancak görsem
tanırım, yeğenlerinin birkaç tanesini görsem tanırım, isimlerini bilmem. Benim görüştüğüm
dönemlerde Oktay da bu şahısla görüşüyordu dedi. Halen görüşüp görüşmediğini ben bilemiyorum. "
şeklindeki beyanı ile şüpheli Mahmut ÖZTÜRK' ü aslında 1994-1996 yılından beri tanıdığı halde
medyadan tanıdığını beyan etmesi, samimiyetinin olmadığını beyan ettiği halde ailecek görüştüklerinin
Mahmut ÖZTÜRK tarafından beyan edilmesi, kendisinin hem Mahmut ÖZTÜRK hem de Oktay
YILDIRIM ile ailecek görüşmeleri ve Oktay YILDIRIM'a ait olan bombalan Oktay YILDIRIM'm
değilmiş gibi onu koruyucu beyanlarda bulunması,
Ali YİĞİT beyanında
''Manavın arkasında bulunan ve dayım Mehmet DEMİRTAŞ' in taşındığı ev, 4 ay kadar boş
olarak kaldı. Temmuz 2006 da ben bu eve taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM , dayım Mehmet
DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladı. Zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini
bilmediğim x şahıs Mehmet DEMİRTAŞ' in yanına gelip gittiler. Bu gelmelerde her zaman Oktay
YILDIRIM oluyordu. Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediğim X şahsın, astsubay olduklarını Mehmet
Dayımdan duydum. Bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM hep oluyordu. Diğer iki şahsın
yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmedim.
B u dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladım. Çünkü ben bu şahısların
yanına gittiğim zamanlar aniden konuşmalarını kesiyorlar başka konulardan konuşuyorlardı. Bu
şahısların görüşmeleri esnasında ben çay servisi yapıyordum fakat benim her yanlarına gidişlerimde
ya susuyorlar yada konuyu değiştiriyorlardı. Ben de doğal olarak bu durumdan rahatsız oldum ve
Mehmet DEMIRTAŞ' a Oktay YILDIRIM ne iş yapar diye sordum. O'da bana şu an hatırlamadığım bir
Internet adresi verdi ve "İncele kim olduğunu öğren" dedi. Hatta ben bu siteye girdim ve inceledim,
içeriğinde genelde Devlet idaresi-PKK konuları işleniyordu. Oktay YILDIRIM' a ait yazılarda vardı.
Bir gün yine Oktay YILDIRIM yalnız olarak manava dayımı ziyarete geldi. Dayım dükkanda
yoktu ve Oktay YILDIRIM dayımı telefonla aradı. Dayım Mehmet DEMİRTAŞ manava gelmeden ben
Oktay YILDIRIM' a Kuvai Milliye ne demek diye sordum. Çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört
tane takvim benzeri bir broşür vardı ve bana bırakarak bunları dükkana asarsın dedi. Tahminim hala
Manav'ın girişe göre sol tarafta tahta üzerinde asılı olabilir. Oktay YILDIRIM da cevap olarak bana
"KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK OLDUĞUNU, DEVLETİ
YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN
DÖNDÜĞÜNÜ" söylemişti.
"Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün'yazılı ve görsel basında ismini
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiğim/şahısta siyah bir Mercedes araba ile Mehmet
Dayımın manavına geldi. Önünde durdu. Ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden araba devam
etti. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN manava dikkatlice baktı. Sonra bu siyah Mercedes gözden
uzaklaşınca Oktay YILDIRM manavdan ayrıldı. 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve
Mahmut ÖZTÜRK sarı Opel Corsa ile manava geldiler. Ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgim
yoktur".dediği devamınd,
"Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babam oturmuş olduğumuz evin çatısına tahta
almak amacı ile çıkmıştı. Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve
içerisinde bombalar olduğunu söyledi. Sonrasında ben babamla beraber evimin çatısına çıktık ve bu
sandığı açtık, içerisinde birçok el bombası vardı. Ayrıca içeriğini bilmediğim bantlı siyah bir kutu
vardı. Bu kutuyu kaldırdım ve salladım, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldi. Ancak içini açıp
bakmadım. Sonrasında sandığı tekrar kapattım. Sandıkta dikkatimi çeken anahtar kısmı açılıp
açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlanmıştı. Ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına
kırmızı tuğla ile dip noktalarında çizgi çekilmişti. Muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket
edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabilir.
Sonrasında babam ile beraber aşağıya indik ve babam bana bu malzemeleri sordu. Ancak
ben bilmediğimi söyledim. Sonrasında birkaç gün dayımın ağzımı aradım ancak herhangi bir şey
söylemedi. Hatta kendisine çatıyı düzelttim dedim. Oda bana çatıda bir şey gördün mü dedi. Bende yok
dedim. Birkaç gün sonra dayım Mehmet DEMIRTAŞ bana Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el
bombaları var" dedi. Ben de "Bunları kim bıraktı" dedim. O 'da bana "Bu el bombalarını Oktay
YILDIRIM bıraktı. Bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer. Kurtaramayız. Kimseye bu
konudan bahsetme. Seni de alırlar. Bu evde sen oturuyorsun." dedi. Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu
el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemedi. Fakat bu malzemelerin ben
taşınmadan 1,5 yıl önce kadar Oktay YILDIRM tarafından getirildiğini söyledi.
Ben bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava geldiğine hiç
şahit olmadım.
Bu el bombaları konusunda babam bana ısrarla polise ihbar et dedi. Ancak ben aileme
zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadım.
"Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babam ile görüştüğümde babam bana "Ben
gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor , terör
olayları artıyor , masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör
olaylarının bir alakası vardır" dedi. Ben biraz bekleyelim dedim. Sonrasında babamla tekrar
görüştüğümde kendisine bu konuyu ihbar edelim dedim çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler
çevirdiği belliydi ve babamın dedikleri doğru olabilirdi.
Bu tarihten 20 gün önce ben oturmuş olduğum ve el bombalarının bulunduğu evden abim
Murat YIGIT' in yanına taşındım. Sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babam ihbar
etmiştir. Sonrasında polisçe yakalanarak buraya getirildim.
Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde
Muzaffer TEKİN' e ait villa basıldıktan sonra ben televizyonda Mahmut OZTURK ve Oktay
YILDIRIM' ı gördüm. Bu durumu dayım Mehmet DEMIRTAŞ' a sordum. O'da bana "Onlar devlet için
çalışan astsubaylar, Muzaffer TEKİN' in Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda
silahlar varmış ancak aramada bulamamışlar" dedi. Nedenini ise ; baskından önce haberleri
olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber
aldıklarını söylemişti. Ben bunu nerden biliyorsun diye sordum ancak herhangi bir cevap alamadım.
Zaten benim dayıma karşı pek görüş bildirme durumum yoktu."

d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi' * .\


Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm askerden komutanı olan Şüpheli Oktay YILDIRIM
ve onun arkadaşı olarak tanıştığı Mahmut ÖZTÜRKTe ailecek görüştükleri ve her üçünün
zaman zaman LPG istasyonunda bir araya gelip gizli gizli örgütsel içerikli görüşmeler
yaptıkları,
Ümraniye ilçesinde bombaların bulunduğu evin önündeki manava şüpheli ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'in siyah Mercedes otomobil ile gelip Oktay YILDIRIM'm manavda
olduğu sırada manav dükkanına dikkatlice bakıp ayrılması üzerine Oktay YILDIRIM'm 5
dakika sonra manavdan aynlıp bir müddet sonra manavın oraya Mahmut OZTURK ile Oktay
YILDIRIM'm birlikte gelmesi hususları göz önüne alındığında, diğer şüphelilerin bu
şüpheliye güven duydukları ve bu şekilde örgütün bombalarım teslim edip zulalattırdıkları
kanaatine varılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün 27 adet el bombasını güvenilmez veya tanımadıkları
insanlara teslim etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, böyle önemli ve gizli
bir konunun da ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yapısını ve özelliklerini bilmeyen
kimselerle paylaşılmayacağı ve şüphelinin de bizzat bombalan bilerek saklaması, Ali YİĞİT
sorduğunda; bunlann derin devletin bombaları olduğunu, hatta Danıştay olayında bu
bombaların ÇAVUŞBAŞINDAKİ EVDE OLMASI SEBEBİYLE BULUNAMADIĞINI Ali
YİĞİT'e söylemesi ve bu bombalann o olaydan kalan bombalar olduğunu belirtmesi, örgütün
amaçlannı bilerek bu bombalan sakladığını göstermektedir.
Örgüt üyelerinin şüpheliyi yabancı biri olarak görmeyip güven duyduklanndan
dolayı da yanında örgüte ait gizli konulan konuştuklan, Ali YİĞİT gelince susmalanndan da
açıkça anlaşıldığı,
Ceza evinde Oktay YILDIRIM talimatlanyla kendisinin yazdığı mektubu Ali
YİĞİTE ezberlemesi için verdikleri buradan da suçu Ali YİĞİTin babasının üstüne atmaya
çalıştıklan, bizzat ali yiğitin tehdit etmediği göz önüne alındığında şüphelinin eylemlerinin
yardım yataklık kastını aşarak örgüt üyesi olmak ve örgüte ait silahlan depolamak ve suç
delillerini gizlemek olarak gerçekleştiği, bu sebeple TCK, 174/2 maddesi talep edilmemiştir.
Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 315 ve
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep
edilmiştir.

3) ŞÜPHELİ ALİ YİĞİT; a-Şüpheli Ali Yiğit


14/06/2007 tarihli emniyet ifadesinde
özetle, "Mehmet DEMIRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk
defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene
kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda
otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini,
bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMIRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o
şahsın Mehmet dayısının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene
kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayına kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan
LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm,
gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip
gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne
amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' in
yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı
Osman DEMIRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının -açık olduğunu, birbirlerini
sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde
istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının
ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan
ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem
içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede
olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,
2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanıma
geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav
işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşılayacağını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını,
babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat
Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21
Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya
başladığını,
Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın
oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın bu evden şuanda ikamet
ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'ın dayısı Mehmet'in yanına
hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa
burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'ın, dayısı
Mehmet'in yanına ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'ın telefonla
dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' ı aradığını, dayısınında kendisini arayarak "Oktay Komutanın
geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'ın manava geldiğini,
akabinde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava geldiğini, Sık sık telefonla görüştüklerini,
ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut OZTURK'ün sarı
renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını,
bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısının önceden tanıdığını birbirlerine samimi
davrandıklarından anladığını,
Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay
kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay
YILDIRIM'ın dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladığını, zaman
zaman da Mahmut OZTURK ve ismini bilmediği x şahıs Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip
gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'ın olduğunu, Mahmut OZTURK ve
ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde
ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'ın hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete
geldiklerin hiç görmediğini,
Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu
şahısların yanına gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka
konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi
yaptığını, fakat şahısların yanına gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini,
kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMIRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'ın
ne iş yaptığını sorduğunu, O 'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek
"incele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin
içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait
yazıların olduğunu gördüğünü,
Bir gün yine Oktay YILDIRIM'ın yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini,
dayısının dükkan da olmadığını, Oktay YILDIRIM'ın dayısını telefonla aradığını, dayısı
Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye
sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü
kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'in girişe
göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'ın da cevap olarak
kendisine "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARIMI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET
İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylediğini,
Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında
ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes
araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse
aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKIN'in manava
dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay
YILDIRM'ın manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve
Mahmut OZTURK'ün sarı Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında
detaylı bir bilgisinin olmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına
tahta almak amacı ile çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri
sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber
evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu,
içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden
demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar
kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye
değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip
noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip
etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini,
Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu
malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının
ağzını aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim"
dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç
gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın " Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el
bombaları var" dediğini, kendisinin de "Bunları kim bıraktı" diye sorduğunda, "Bu el
bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer,
kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun "
dediğini, Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir
şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM
tarafından getirildiğini söylediğini,
Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava
geldiğine hiç şahit olmadığını,
Bu el bombaları konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak
ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben
gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba
patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile
bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini,
sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu
adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru
olabileceğini,
Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi
Murat YIGIT' in yanına taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini
babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde,
ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut
OZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' a
sorduğunda "ONLAR DEVLET İÇİN ÇALIŞAN ASTSUBAYLAR, ZAFER (KOD İSİMLİ)
MUZAFFER TEKİN ' İN ÇAVUŞBAŞF NDA Kİ EVİNDE ARAMA OLMUŞ, EVDE GİZLİ
ZULALARDA SİLAHLAR VARMIŞ ANCAK ARAMADA BULAMAMIŞLAR" dediğini,
Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde
nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğini, "bunu nerden biliyorsun
" diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme
durumunun olmadığını,
Bu dönem içerisinde;
Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' in askerden komutanı, gazi Astsubay
olarak,
Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak,
X Şahıs : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında,
esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu,
Mahmut OZTURK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve Sarı Renkli Opel
Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü,
Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'in bu malzemelerin daha önceden kullanılıp
kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini,
Şu an kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise;
MEHMET DEMİRTAŞ'in; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son
bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, ayrıca
evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının
çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlarını
kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını
düşündüğünü,
OKTAY YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay
YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3
sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'ın
istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman
DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının da "o şahıs Mehmet dayımın komutanı" olduğunu
söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' in yanında
gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklarını,
b-Savcılık ifadesinde;
Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve kendisine ait olduğunu, Mehmet Demirtaş isimli
şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile
tanıdığını.Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayısının komutanı olduğunu
söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan
yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli
olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere
gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında
istanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanına yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye
oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı
sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş 'in yanına gelerek kendisine bir manav açalım dediği
Şüpheli Ali YIGIT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No.
2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, Manavın hemen arkasında bulunan evde
dayısı Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındğını, Oktay Yıldırım
isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık
telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Oztürk isimli
şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini,
Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş
kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını 2QQ7'yıjı 'Nisan ayında evi boşalttığını, evin
dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait,olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını
istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Oztürk ve ismini bilmediği bir
şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'ın yanına gelip gittiklerini, şahısların manava
geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını
yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, Dayım Mehmet Demirtaş'a Oktay
Yıldırım'ın ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim
olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine,e bu siteye girdiğini, Genelde içeriğinde devlet ve
PKK konuları işlendiğini gördüğünü,
Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, Bu soruyu sormasının nedeni
internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai
Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek
yönetici olmadığını söylediğini,
Oktay Yıldırım'ın manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve
televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsın dayısının manavının önüne geldiğini.
Manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini.
Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak
aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittğini,
Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğumu evin çatısına tahta almak
amacıyla çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü
ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, Bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına
çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini,
Ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu,Bu kutuyu salladığında içinden
demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığım ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta
dikkatini çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlandığını,
Daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, Çatıyı düzelttiğini
söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisininde yok dediğini,
Birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'ın çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el
bombaları olduğunu, bu bombaları Oktay Yıldırım'ı bıraktığını, bu malzemelere bir şey
olduğu takdirde başının belaya gireceğini, kurtulamayacağımızı ve bu nedenle kimseye birşey
bahsetmemem gerektiğini söylediğini Hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldırım'ın bir
daha manava geldiğini görmedğini,
Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri
arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum
kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini
söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda
Mahmut Oztürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise
cevaben onların devlet için çalışan subaylar,olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in
Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada
bulunamadığını söylediğini,. Çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve
daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini,
Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı JValter marka silahın ağabeyi
Murat Yiğit'e ait olduğunu, Bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin
evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,
Bu bombaları taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, O
dönemde de evde Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, hiç kimsenin kendisene evde bomba
olduğunu söylemediğini,kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda
bulunmadığını,Oktay Yıldırım'ın manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman
konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz
c-Cezaevinde kendisini tehtid edip suçu üstlenmesini söyleyen diğer
şüphelilerle alakalı olarak savcılığımızca alman EK İFADESİNDE
Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler MEHMETDEMİRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile
birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, Cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı
karantinalara alındıklarını, ancak lavaboya gittiği sırada OKTAY YILDIRIM'in da yanına
gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat
yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi
halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığını, .
Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, OKTAY YILDIRIM ve MEHMET
DEMİRTAŞ'in cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlarına almak istediklerini, bunun
üzerine cezaevi müdürünün izniyle, üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklarını,
OKTAY YILDIRIM'in bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada
yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin"
diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki
yazılanları güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri
yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda
parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline
getirdiklerini,
Onların dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklarını, onların
dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanları ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:
"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp
satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri
sonucunda olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını,
ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu,
Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği gün bu durumu kendisine anlattığını,
Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baskılara boyun eğmemesi gerektiğini,
kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söylediğini, kendisinin cezaevi
müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslını müdür beye
verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak
cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanına çağırdığında, OKTAY YILDIRIM'in bu durumdan
şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda
kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da OKTAY
YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı
OKTAY YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, MEHMET DEMİRTAŞ tarafından kendisine
yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,
Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM'in evde
yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yılları arasında
Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan
aldığını, MEHMET DEMİRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylediklerini,

Babası Şevki YIGIT'in 21.06.2007 tarihinde alman ifadesinde;

Kendisinin emekli olduğunu, Of ilçesi, Eskipazar beldesinde oturduğunu, Zaman


zaman İstanbul'da bulunan çocuklarının yanma geldiğini, orada kaldığını, ALİ YİĞİT'in oğlu
olduğunu,
Oğlu Ali YİĞİT'in, kayınbiraderi olan MEHMET DEMİRTAŞ'm yanında önce
aylıkla çalıştığını, daha sonra manavı gayrı resmi olarak şğluna«4evrettiğini, ancak resmiyette

542 |.............

'AM^%^
zaten oğlu ALİ YİGİT'in üstüne olduğunu, büfenin de yine ALİ'nin üstüne olduğunu, ancak
büfenin işletmesini de yine gerçekte MEHMET DEMİRTAŞ'm yaptığım,
Oğlu Ali YİGİT'in, Nisan 2006'da manavda çalıştığından ötürü, manavın olduğu eve
taşındığını, yaklaşık 1 yıl kadar orda oturduğunu, bu sene Mayıs ayında evi boşalttığını, ev ve
manav karşılığında 400 YTL kira istediğini, manav işlemediği için, evi de manavı da
boşalttığını, aslında çıkmayacaklarını, ancak MEHMET DEMİRTAŞ'm kendilerinden
çıkmalarını istediğini, kendisinin de bahsedilen evde zaman zaman oğlu Ali YİĞİT ile birlikte
kaldığını, manava da kendisinin baktığını, oğlu Ali YİGİT'in ise başka işte çalıştığını,
Manav tezgahına tahta lazım olduğu bir gün, tahta aramak için çatıya çıktığım,
sandık içinde bombalan gördüğünü, Sandığı açıp baktığında bombaları görünce korktuğunu,
bu olayın 3-4 ay önce olduğunu, oğluna bu konuyu sorduğunu, onunda "Bombalar dayımın
komutanınındır, fazla karıştırma" dediğini, bahsedilen komutanın ismini, Komutan olarak
bildiğini, ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, OKTAY
YILDIRIM'm daha önceden MEHMET DEMİRTAŞ'm gaz istasyonuna sık sık geldiğini,
kendisinin bazen boş olduğu zamanlar istasyonda durduğunu, 3 kere MEHMET
DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'm odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, benzinlikte
çalışanların hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanıdığını, ikisi geldiğinde
yazıhanesinde özel olarak görüştüklerini, kendisinin büyük oğlunun da istasyonda çalıştığını,
ALİ YİGİT'in de orada çalıştığını, bu gaz istasyonunun 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için
yıkıldığım, daha sonra kendisinin zaman zaman manavda durduğunu, gaz istasyonu açıkken
MEHMET DEMİRTAŞ'm bombaların bulunduğu evde oturduğunu, kendisinin daha sonraki
dönemlerde OKTAY'ı görmediğini, MAHMUT ÖZTÜRK'ü de televizyonda gördüğünü,
manava gelip gittiğini görmediğini, ancak oğlu olduğu sırada gelmiş olabileceğini, kendisini
tanımadığını,
Bahsedilen yer kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombalan gördüğü
zamandan sonra, kendi kendine vicdan azabı duymaya başladığını, oğlunun başına bir iş gelir
diye ilk etapta şikayetçi alamadığını, ancak daha sonra oğlunun başına daha büyük bir iş
açılmasın diye şikayetçi olmaya karar verdiğini, çünkü oğlunun maddi durumunun iyi
olmadığını, zorla geçindiğini, parasız olduğu için belki kandmp, bir olayda kullanabilirler
düşüncesi ile, belde Jandarma mıntıkasında olduğundan 156'yı aradığını, adresi aynntılı olarak
verdiğini, bu aramayı kendi ev telefonundan yaptığını, daha sonra da oğlunun yakalandığını
ve bombalann yakalandığını duyduğunu, İhban kendisinin yaptığını, ancak, bildirmeme
sebebinin oğlu, o evde oturduğu için, oğlunun başına bir iş gelir diye korkmasından
kaynaklandığını, suçu bildirmemek gibi bir niyetinin olmadığını beyan etmiştir.
21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık A' alınan ifadesinde
özetle; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, Ali'yi ziyarete gittiğinde tehdit edildiğini,
"olayı sen baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu
metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit
edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde
ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.
21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık B' nin alman ifadesinde
özetle; kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde tehdit edildiğini ve
avukatım çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak
istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve
babasının yanmasının gerektiğini söylediğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini,
kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığını anlattığım beyan etmiştir.

d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi /.* <> V^ *J*\


^-— 543 i < » fS\ J^<SM J~~^^ /
Şüpheli Ali YİĞİT'in Mehmet DEMİRTAŞ'ın yeğeni olduğu ve onun yanında
çalıştığı, bombalan görmesine rağmen bir süre durumu yetkililere bildirmediği, ancak
korktuğu için oturduğu evi boşalttıktan bir süre sonra babasını arayıp evi boşalttığını beyan
edip babası tarafından Trabzon jandarmaya ihbar yapılması sonucu olayın ortaya çıktığı,
ayrıca şüphelinin beyanları sayesinde bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğu yine bu
şüpheli beyanları sayesinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile Oktay YILDIRIM ve Mahmut
ÖZTÜRK, Mehmet DEMİRTAŞ arasındaki örgütsel ilişkilerin ortaya çıkarıldığı
anlaşıldığından, şüpheli hakkında örgüt üyeliği suçundan ek takipsizlik karan verildiği,
şüphelinin eylemi suçu bildirmemek olarak gerçekleştiği, bu suçun da diğer delillerle irtibatlı
olması sebebiyle birlikte görülmesinin usul ekonomisi ve delillerin birlikte
değerlendirilmesinin zorunlu olduğu düşünüldüğünden tefrik edilmemiştir.
Şüpheli Ali YİĞİT'in eylemine uyan, TCK'nun 278/1 maddesi gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

4) ŞÜPHELİ ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ;


a-Emniyet ifadesinde
"1994 yılında K.K.T.C vatandaşlığına geçtiğini, vatandaşlık işlemleri ile birlikte
K.K.T.C'den pasaport aldığını, 1999 yılında Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğünden pasaport
aldığını, bu pasaport ile turistik amaçlı Almanya Devletine 1999 yılında gittiğini, illegal
yollardan yurt dışına çıkmadığını,
Elde edilen el bombalarını ilk kez Çarşamba günü, yani 13.06.2007 günü saat:
16.00—17.00 sularında Zaman gazetesinden aradığını söyleyen ancak ismini hatırlamadığı
birinin 0 532 291 92 93 numaralı cep telefonundan arayarak "Oktay YILDIRIM'ın
yakalandığını biliyormusunuz" şeklinde sorular sorması üzerine kendisinin cevaben "ilk defa
sizden öğreniyorum" dediğini, devamında bu şahsın "el bombalarından alındığını" ve kısaca
olayı anlattığını, hatta ilave olarak "6 aydır Oktay YILDIRIM ile görüşmüyorsunuz"
"doğrumu" dediğini, kendisinin de "Oktay YILDIRIM'ın işlerinin yoğunluğundan dolayı 6
aydır görüşmüyoruz" dediğini, son iki ay içerisinde Oktay YILDIRIM'ın kendisini cep
telefonundan bir defa aradığını, güvenlik işine girdiğini söylediğini, bu bahsedilen evden
çıkan malzemelerle hiçbir ilgisinin olmadığını,
Ayrıca Mercedes bir arabasının olmadığını, son bir sene içerisinde Ümraniye 'ye
tekstil yan malzemeleri satan bir arkadaşının yanına Remzi ARAŞAN'in bordro Renge Rover
marka jeepi ile beraber gittiğini, Ümraniye 'yi tam olarak bilmediğini, ancak tepe üstü denilen
mevkiinin doğusunda bulunan yere gittiğini, Manavın, yerini bilmediğini,
14.06.2007 Perşembe günü bürosuna gitmeden birçok gazetecinin cep telefonundan
arayarak bürosuna ne zaman gideceğini sorduklarını, yarımda büroda olacağını söylediğini,
kafamdaki formatın gazetecilere söyleyeceği düşüncenin net ve kesin olarak "Oktay
YILDIRIM'ı tanırım dürüst ülkesini seven iyi bir çocuktur yalnız soruşturma süresinin
neticesine kadar bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum" diye düşündüğünü, ,
bürosuna anılan saate gittiğini, anılan gazetecilerin çoğunun anılan saatten önce geldiklerini
gördüğünü, bu gazetecilerin kimler olduğunu hatırlamadığını, 8-9 gazetecinin olduğunu, bu
esnada da büroda günlük gazetelerin olduğunu, gazetecilerden hangisi olduğunu
hatırlayamadığı birinin kendisinin karanlık ilişkilerle hep irtibatlandırıldığını, o günkü
gazetelerde de kilit isim ve azmettirici ifadelerinin ısrarla tekrarlandığını, Oktay
YILDIRIM'dan ziyade kendisinin isminin ön planda tutulduğunu görünce Danıştay olayından
tertemiz çıkan bir insan olarak, geçmişte kendisine çok büyük mağduriyetler yaşatan
medyanın bir özrü bırakın, en azından hakkında müspet veya menfi bir şey yazmamalarını
düşlerken, böylesi acımasız eleştiriler karşısında herJıald&^m Danıştay hadisesinin bir
rövanşı dediğini, zannınca bu gün yaşadıklarının düşünülürse hissiyatının mazur
görülebileceğini,
Bombalar hakkında ki yorumunun ise şu şekilde geliştiğini, bir gazetecinin Oktay
YILDIRIM'ın ifadesinde "bombaları bir çöplükten aldığını söyledi siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz" deyince kendi başından geçen Danıştay olayları sırasındaki
sorgulamalarında kendisine ait olmayan ifadelerin kendi ifadesi gibi verildiğini bilahare
öğrendiğini, örneğin avukat Alparslan ASLAN ile son birkaç gün içerisinde 40-50 defa telefon
görüşmesi yaptığını, hâlbuki gerçekte kendisi ile 9 ay önce bir kez görüştüğünü söyledikten
sonra "etik olarak sorgulamada olan sorgulaması devam eden bir şahsın ifadesini nasıl
bilebilirsiniz bana uygulanan haber kirliliğini halen devam ediyorsunuz" dedikten sonra o
esnada önünde bulunan yanılmıyorsa Posta gazetesindeki bir resimde Oktay YILDIRIM'a ait
sandık içindeki bombaların resimdeki hali ile kirli paslı vefünyesiz olduğunu kendisine
gösterildiğinde, bu bombaların hiçbir patlayıcı özelliğinin olmadığını yine o resme dayanarak
içtenlikle söylediğini, zira bir el bombasının içinde tahrip maddesi ve başlık kısmı yani fünye
tertibatı yoksa, yalnızca demir yığınından ibaret olduğunu, bu hadise ili ilgili gözaltına
alındığında aklıselim bir emekle askerin Türkiye 'nin bu kadar önemli dönemeçlerde geçtiği
zor dönemlerde ve kurumların yıpratılmasına açık bir ortamda çöplükten bulduğu bu sayıda
bombaya sahip olabileceğini içtenlikle söylediğini, kesinlikle düşünmediğini, fakat gözaltında
bulunduğunda bombalarda Oktay YILDIRIM'a ait parmak izlerinin çıktığını öğrendiğinde, bu
bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğuna kanaat getirdiğini, ayrıca bu güne kadar değil
bu malzemeyi Oktay YILDIRIM'da görmek kendisinde olduğunu hissetseymiş bile başına bu
olayların gelmeyeceğini, o malzemeleri en yakın bir askeri birliğe teslim ettireceğini,
Oktay YILDIRIM ile kendisi, yazıldığı gibi İbrahim ŞAHİN değil kendisi ile
birlikte gözaltında bulunan Mahmut ÖZTÜRK'ün 1998 yılında Kadıköy'de tanıştırdığını, o
zaman Oktay YILDIRIM'ın görevde olduğunu,
"Tayyip anani da al git" ile başlayan ve sonunda "Başbakan kendi idam fermanını
yazmakta sonu ip olacaktır" ibareli yazıyı kendisinin yazmadığını, iletiler incelendiğinde
kendisinin yazmadığının ortaya çıkacağını, yazıyı word"a bilerek veya bilmeyerek kaydettiğini
hatırlamadığını, Türk Solu dergisinde yayınlandığını tahmin ettiğini,
Fatih ALTAYLI ile bir ilişkisinin olmadığını, bu güne kadar kendisi ile hiç
görüşmediğini, kendisinin yazılarını müteaddit defalar okuduğunu, Sedat PEKER ile ilk
olarak tarihini tam olarak hatırlayamadığı yaklaşık 6-7 sene öncesi İstanbul Hilton
otelinde OZTURKLER gecesinde rahmetli Mustafa OK vasıtasıyla tanıştığını, ondan sonra
bir sefer Kadıköy 'de Morgın kafede karşılaştıklarını, on beş yirmi dakika görüştüklerini, bir
seferde hatırladığı kadarıyla Kadıköy'de Dalyan kafede 3-4 sene önce bu kafenin sahibi
aracılığı ile görüştüğünü, Sedat PEKER'i tanıdığı dönemde Türk dünyasının Avrasya
coğrafyasındaki Türklerin kalkınmaları ve birleşmeleri için yardım programları olduğunu, o
dönemde tanışık olduğunu, bir iş adamı olarak tanıdığını, davasını da bu şekilde bildiğini,
SAYIN KOMUTANIM İBARESİ İLE BAŞLAYAN YAZIYI DÖNEMİN GENEL
KURMAY BAŞKANI ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK'E KENDİSİNİN YAZDIĞINI, ÇUVAL
HADİSESİNE ÇOK ÜZÜLDÜĞÜ İÇİN HİSSİYATINI DİLE GETİRDİĞİNİ,
Burada kendisine seyrettirilen CD'nin içindeki resimlerin 2004 yılında
Karaköy 'deki Türk Ortadoks kilisesinde yapılan bir Paskalya töreninde çekilen fotoğraflar
olduğunu, bu kilisedeki törene kilisenin basın sözcüsü Sevgi ERENEROL tarafından davet
edildiğini, bu kilisenin Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından bizzat 21 Eylül 1922 tarihinde
Kayseri'de kurdurulduğunu bildiği için bu davete icabet ettiğini, orada çekilen fotoğraflardaki
karelerde kendisiyle birlikte bulunan şahıslardan bazılarının Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Hareketini oluşturmak için bir^fuyafg^ht^şahıslar olduğunu, ancak bu şahısların
Vatansever Kuvvetler Güç Birlj0*^areketişi^şluşturamadıklarını, bu

tâ %\ mı
%*& %
şahısların Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini başkanı Taner ÜNAL ile aralarında
bir birbirlerini çeşitli ithamlarda bulunarak anlaşamadıklarını, daha sonra 2004 yılı
başlarında Emekli Kurmay Albay Fikri KARADAG'ın başkanlığında istanbul Kadıköy'de
Kuvvayi Milliye Hareketini oluşturduklarını, bu grubun basında da yer aldığı gibi Mersinde
silah üzerine yemin eden grup olduğunu, kendisinin bu gruplarla herhangi bir bağının
olmadığını, Fikri KARADAG'ın Harp Okulundan sınıf arkadaşı olduğunu, bu oluşumu
yetersiz insanlarla kurduğu için kendisinin bu oluşum içerisinde yer almadığını, yapısı
itibarıyla herhangi bir sivil oluşum içerisinde yer almadığını, Fikri KARADAĞ ile 2004
yılından beri görüşmediğini,
(16 nolu cd ile alakalı olarak) CD'nin kendisinin evinde olduğunu ilk defa burada
öğrendiğini, CD'yi izlemediğini, bilgisayarının teknik incelemesi sonucu öğrenebileceğini,
bürosundan evine getirdiği eşyalar ve evraklar arasından evine getirmiş olabileceği gibi
Danıştay hadisesinde Ankara 'ya götürülen dokümanların, 2006 yılı Haziran veya Temmuz
ayında iadesi sırasında başka CD'lerle karışmış olabileceğini, bu CD'yi hiç izlemediğini,
....ismi geçen Muzaffer ŞENOCAK'ı tanımadığını, ayrıca CD içerisinde baktığı fotoğraflardan
tanıdığı her hangi bir şahıs olmadığını, (Milletvekillerinin fişlenmesiyle alakalı notlarda
alakalı) Bu el yazması notları kendisinin yazmadığını, kimin yazdığını
bilmediğini, yazının içeriğini de KUBILAY ...................... isminde bir şahsın bürosuna
getirdiğini tahmin ettiğini, ancak emin olmadığını, Kubilay.................'in soy ismini ve ne iş
yaptığını bilmediğini, Kubilay 'in gazilerle ilgili bazı organizasyonlar yaptığını bildiğini, şahsı
yaklaşık 5-6 ay kadar önce bürosuna geldiği zamanda tanıştığını, kendisine tanıdığı Eski
istanbul Jandarma Alay Komutanı (emekli) Recep BOZDAG'ın ismini verdiği zaman
tanıdığını ve itimat ettiğini, bu şahsın bir defada Recep BOZDAG ile beraber bürosuna
geldiğini, ........
(Devletin Yeniden Yapılanması belgesiyle alakalı) 29 numaralı sayfa MİLLİ
IRGAT(KODISIMLI) Kuddusi OKKIR (Kendisi istanbul Teknik Üniversitesinde AR-GE
çalışmaları yaptığını söyleyen ihtisas alanı fizik olan bir şahıs olduğunu, kendisi ile 2004
yılında Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumu için Hüseyin GÖRÜM (Fikri
KARADAĞ ile beraber Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini devam ettiren şahıs)
vasıtasıyla tanıştığını, tanıştığında 1-2 ay kadar görüştüklerini) adı geçen şahsın tarihten
yaklaşık 3 yıl önce Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin Ankara grubundan koparak
istanbul grubunu oluşturmak için hazırladığı bu dokümanı kendisine getirdiğini, tetkik etmesi
için rica ettiğini, kendisine "bu dokümanı tetkik ederim ancak bu tür oluşumlar içerisinde yer
almam " dediğini, bu dokümanın o zamandan kaldığını, kendisine sorulan 30-31-32-34-35-37-
38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49-50-51 ve 52. sayfalarda Kuddusi OKKIR'in kendisine
tetkik etmesi için vermiş olduğu dokümanın içeriği olduğunu, ancak bunları tetkik etmediğini
ve okumadığını, içeriğini şu an öğrendiğini, dokümanı zamanında tetkik etmesi durumunda,
kesinlikle yırtıp atacağını, bürosunda tutmayacağını, çünkü içeriğinin görevliler tarafından
kendisine okunduğunda, illegal bir oluşum olduğunu düşündüğünü, şu an bunları
öğrendiğinde de ürktüğünü, bunu tasvip etmesinin mümkün olmadığını,
Mahmut ÖZTÜRK'ü tanıdığını, 1982 yılında Tuzla Piyade Okulundan öğrencisi
olduğunu, 1998 yılına kadar görevinden dolayı kendisi ile görüşemediğini, 1998 yılından
sonra kendisi ile görüştüğünü, Meslektaşı olduğundan dolayı bir dostluklarının olduğunu,
(LOBİ ERGENEKON belgesiyle alakalı olarak) Danıştay 'a yapılan silahlı saldırı
sonrasında gözaltına alındığını, Ankara Emniyet Müdürlüğünce adli makamlara sevk
edildiğini, bilahare takipsizlik kararı verildiğini, bundan sonra kendisi hakkında verilen
takipsizlik kararına rağmen basında çeşitli karalama kampanyaları devam ettiğini, bu
yayınlar kendisinin derin Devlet elemanı olduğu ileri sürülerek, derin devlet tarafından bu
olay dışında tutulduğunun basında yer aldığını, şu aj^isn.ink^atırlayamadığı bir arkadaşı
tarafından basında kendi profilindeki insanların MK^ENEKON^igimli bir yapı tarafından
kullanılabileceği şeklinde haberlerin yer aldığı söylendiğini, bu konuyu merak ettiğinden
dolayı şu an ismini hatırlayamadığı bir internet sitesinden (Alo ihbar olabilir) kendisine
gösterilen dokümana ulaştığını, bu dokümanın BAŞ TARAFINDA KENDİSİNİN
İSMİNİN BULUNDUĞUNU, ancak şu an göremediğini, bu Ergenekon isimli yapı veya
örgütü ilk olarak Danıştay olayında gözaltına alındığında öğrendiğini, bu yapı veya örgütün
üyesi olmadığını, amacı stratejisi ve kuruluşu hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmadığını,
Oktay YILDIRIM'da ise bu dokümanların ne amaçla bulunduğunu bilmediğini Oktay
YILDIRIM'ında Erkenekon isimli yapıyla bir ilgisinin olup olmadığını bilmediğini,
OKTAY YILDIRIM, 1998 yılında emekli astsubay Mahmut ÖZTÜRK vasıtasıyla
tanıştığını, o zamanlar kendisinin şark görevinde olduğunu, daha sonra istanbul'a tayini
çıktığında zaman zaman görüştüklerini, emekli olduktan sonra müteaddit defalar kendisini
arar ve görüştüklerini, son aylarda görüşmediklerini, en son iki ay önce kendisini telefonla
arayarak görüştüklerini,
MEHMETDEMİRTAŞh, tanımadığını,
ALİ YIGIT'i, tanımadığını,

b-Savcıîık Beyanında,
suçlamaları kabul etmediğini, örgüt lideri olmadığını, işyerinde ele geçirilen
Devletin Yeniden Yapılanması belgesini 2004 yılında Ankara' da Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Hareketi isimli oluşumun İstanbul şubesi için görüşmelerde bulunduğunu, oluşumun
başında Hasan KONDAKÇI PAŞA' nm onursal başkanı olduğunu, daha sonra bu oluşumdan
koptuğunu, 2-3 aylık bir birlikteliklerinin olduğunu, kendisinin tavsiyeleri üzerine İsmail
PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün bu hareketin içinden ayrıldıkları ve kendisi ile
irtibatlarını koparmadıklannı,
Daha sonra bu oluşumdan kopan arkadaşları ile birlikte yeni bir oluşum meydana
getirip KENDİSİNİN LİDER OLMASINI TEKLİF ETTİKLERİ ve bu amaçla bir çok kişi ile
tanıştığını, Hüseyin GÖRÜM, İbrahim ÖZCAN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR
isimli şahıslarla bu amaçla tanışıp birlikte Türkiye' nin çeşitli yerlerini gittikleri, MİLLİ
IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR tarafından Devletin Yeniden Yapılanması isimli belgenin
kendisine verildiği, kendisinin de belgeyi inceleyip iş yerinin bir köşesinde kalmış şeklinde
beyanda bulunduğu (belgenin diğer özellikli belgelerle birlikte kırmızı klasör içerisinde iş
yerinde çalışma masasının üstünde bulunduğu), devamla Danıştay saldırısında yazıhanem
arandı ancak bu evrak bulundu mu, bulunmadı mı bilemiyorum. Danıştay saldınsmdaki
eşyaların kendisine iade edildiği, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile bir yıldır
görüşmediğini,
Fikri KARADAĞ' m smıf arkadaşı olduğunu, Fikri KARADAĞ' m kurduğu
dernekte görüşlerinin uyuşmadığını ve kendisi ile görüşmediğini, Kuvva-i Milliye isimli
Derneğinde rant amaçlı kurulduğunu, bu sebeple bu derneğe de üye olmadığını, bu günün
Kuvva-i Milliye'sinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu, ayrı bir oluşuma gerek olmadığını,
Devletin Yeniden Yapılanması isimli belgedeki gizlilik kod adı ve devletin ele
geçirilmesi ile alakalı olan bölümlerin saçma olduğunu, ne manaya geldiğini bilmediğini,
Evinde ele geçirilen Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli bilgi ve belgelerin
bulunduğu 16 numaralı CD. 'de Danıştay saldırısı sonrasında evinde yapılan aramada alınıp
daha sonra kendisine iade edilen CD' lerin yanın sonradan karışmış olabileceğini, kendisinde
böyle bir CD.' nin olmadığını ve böyle bir CD.' yi görmediğini ilk anda beyan etmiş ise de
daha sonra içerikleri kendisine anlatılınca Mete YALAZANGİL isimli şahıs tarafından bu
CD.' nin ofisine getirilip bırakıldığını beyan etmiş, CD.' de ismi bulunan Muzaffer
ŞENOCAK isimli şahsı tanımadığını, Ali YİĞİ^^tfrbeyanına kabul etmediğini, siyah
mercedes içinde belirtilen manava gitmediğinLjCİjfîraniye' ^e%ir yıldır bir sefer gittiğini

Mehmet DEMİRTAŞ' ı tanımadığını beyan ettiği, ifade sırasında savcılığımıza APS ile gelen
aslı dosyada mevcut Sulhi CANACAR isimli mektup içeriği kendisine sorulduğunda Akın
Birdal suikastı ile alakalı olarak aranan Semih Tufan GÜN ALT AY isimli şahsı evinde
saklamadığını, ancak saklayan emekli binbaşı Mahmut Zihni OZAN isimli şahsın arkadaşı
olduğunu, Semih Tufan GÜNALTAY' ı da Mete YALAZANGİL vasıtası ile tanıdığını ve
belirtilen olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıdığını, olayı basından duyduğunu ve olayla
alakalı ifadesinin alınmadığını,
Mektupta geçen Doğuş Factoring şirketinin hissedar ortağı olduğunu, müşteki Ahmet
ÇEKENKIRAN' m da bu şirketin sahibi olduğunu, İlhan PARLAK, Hasan PARLAK isimli
şahıslan Danıştay soruşturmasında kendisi ile ismi geçen Ayhan PARLAK'm kardeşleri
olduğunu, Nezahat KELEŞ ve Erdoğan KELEŞ' i tanımadığını, bu soruşturma ile alakalı
olarak kendisinin ifadesinin alınmadığını ve Doğuş Factoring şirketinin 2003 yılında
kapatıldığını, Semih Tufan GÜNALTAY isimli şahsı cezaevine girdiği zaman takip ettiğini,
ailesi ile biraz ilgilendiğini, 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat
kurduklarını, 2,5-3 senedir görüşmediğini beyan ettiği,
16 nolu CD. içerisinde bulunan şifreli word belgesinin emniyet birimleri tarafından
açıldığı ve buna ilişkin yazının da ifade sırasında savcılığımıza gelmesi üzerine şüpheliye yazı
içeriği okunup sorulduğunda orada davacı Aydın YÜKSEK yazan şahsın büyük ihtimalle polis
olabileceğini ve bu konuyu kendisine Mete YALAZANGİL' in bahsettiğini, pembe kap
içindeki CD' yi büroma kesinlikle Mete YALAZANGİL bırakmıştır ve kendisi bana bu
konulardan bahsetti, hatta 2 ay önce bu CD' yi bırakmış olabilir. Okuduğunuz yazı içeriğindeki
olylan bana anlatmıştı şeklinde beyanlarda bulunduğu, mahkemede de benzer beyanlarda
bulunduğu, suçlamalan kabul etmediğini beyan etmiş ise de,

c-Diğer şüpheli beyanları,


şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN le alakalı beyanlara bakıldığında,
Şüpheli Ali YİĞİT Savcılıkta alman ifadesinde;
Mehmet Demirtaş dayım olur. Oktay Yıldınm isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce
dayım vasıtası ile tanıdım.. Oktay Yıldınm manavda çalıştığım dönemlerde Mehmet dayımı
ziyarete gelirdi ve sık sık telefonla görüşürlerdi. Aynca adını daha sonradan öğrendiğim
Mahmut Öztürk isimli şahıs da manava dayımı ziyarete gelirdi.
Yine Oktay Yıldınm'm manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve
televizyonlardan öğrendiğim Muzaffer TEKİN, dayımın manavının önüne geldi. Manavın
içine baktı ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam etti. Oktay aracın
manavın önüne geldiğini görmüştü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu
istikamete doğru başka bir araçla gitti.
Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldmsı olduğu günlerde, ben televizyonda
Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldmm'ı gördüm, bu durumu dayıma sordum, o da bana onlar
devlet için çalışan subaylar, hatta Muzaffer TEKİN'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama
yapıldığında evde bulunan silahlann aramada bulunamadığını söylemişti. Çünkü bu kişilerin
devletin her yerinde adamlan olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklannı belirtmişti. Şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli Oktay YILDIRIM Savcılıkta alman ifadesinde;
Muzaffer TEKİN isimli şahsı 1998 yılında Mahmut Öztürk isimli astsubay
arkadaşım sayesinde tanıdım. Muzaffer TEKİN ile daha sonra arkadaşlığımız devam etti.
Muzaffer TEKİN çok sevdiğim ve fikirlerine saygı duyduğum bir insandır. Mahmut ÖZTÜRK
de bir dönem Muzaffer TEKİN'in yanında görev yapmış. Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Şüpheli HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN Savcılıkta alman ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN ile de 2005 yılından bu yana tanışırım. Kendisi ile OKTAY
YILDIRIM aracılığı ile tanıştım. Bu şahsın ofisine gitmiştim. Bu tanışmamızdan sonra yine 4-
5 kez bu şahsın ofisine gittim. İlk tanışmamızdan sonra yine 2005 yılı içerisinde Beyazıt' da
Boğazhyan kaymakamını anma mitingine katılmak maksatlı olarak bu şahsın ofisine gittim.
Oradan birlikte bu mitinge katılmıştık. Bilahare Danıştay saldırısından sonra gözaltına alınıp
serbest bırakılmasını müteakip geçmiş olsun ziyareti için yine bürosuna gitmiştim. Bu olaydan
2 ay kadar sonra da yine MUZAFFER TEKİN basına dava açmaya hazırlanıyordu. Benim
basın arşivim kuvvetli olduğu için benden eksik gazete nüshalarını istedi, kendisine onları
verdim. Ancak kendisi ile bir arkadaşlık ilişkim olmadı. Kendisi yaşça da benden büyüktür ve
bu şahsın ofisinde baş başa kalabilmek gibi bir durum da olmadı. Çünkü ofisi sürekli
ziyaretçilerle dolu olan birisidir. Ben de oradaki genel sohbetlere iştirak ettim. Genelde de
gündeme dair memleket meseleleri konuşulurdu. RAFET ARSLAN isimli şahsı MUZAFFER
TEKİN' in arkadaşı olması sebebi ile tanıdım. Kendisi ile başka bir diyalogum olmadı. Ancak
MUZAFFER TEKİN bu olay sebebi ile gözaltına alındıktan sonra kendisini arayarak durumu
sormuştum.
AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR Danıştay Cinayetinden yaklaşık 1 ay kadar sonra
benden MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile ilgili bilgi talep etmiştir, bu doğrudur. Olaylar
şöyle gelişmiştir. Danıştay cinayeti sonrasında MUZAFFER TEKİN' in intanndan önceki gace
ZEKERİYA ÖZTÜRK beni arayarak bu olayla iglii bir röportaj yayınlayalım demişti. Ben de
kendisine önce senin konu ile ilgili yorumunu dinleyeyim, ona göre gerekli karan veririm
dedim. Bunun üzerine Kadıköy' de buluştuk, bir yerde oturduk ve sohbet etmeye başladık.
Kendisi MUZAFFER TEKİN adına onunla röportaj yapmama istedi. Ben kendisine senin
sıfatın ne ki ben seninle MUZAFFER TEKİN adına röportaj yapayım diye sordum. O da
kendisinin MUZAFFER TEKİN' in en yakın silah arkadaşı olduğunu söyledi. MUZAFFER
TEKİN ile aralarında en az 10 yaş fark olduğunu ve gerçeğin böyle olmadığını bildiğimi
söyleyerek bu talebi reddettim. Kendisine MUZAFFER TEKİN' in yerini biliyorsa yazılı
olarak sorular verebileceğimi ve ancak MUZAFFER TEKİN' in el yazısı ile cevaplar gelirse
bunu yayınlayabileceğimi, aksi takdirde hem etik hem de hukuki açıdan töhmet altında
kalacağımı söyledim. ZEKERİYA ÖZTÜRK bunun üzerine beni inandırmak adına cebinden
MUZAFFER TEKİN' in kimliğini çıkardı. Ben kendisine bu kimliğin sende olması çok
şüpheli, sende ne işi var deyince sinirlendi ve avukat tutmak gerekçesi ile kendisinden aldığını
söyledi. Bunun üzerine ben geçmişte yaşanan CEM ERSEVER olayını kendisine hatırlatarak
bunun bana çok şüpheli gözüktüğünü ve bu konuşmanın benim açımdan bittiğini söyledim.
Bütün bu konuşmalar sırasında benim yanımda OKTAY YILDIRIM' da bulunuyordu. Tüm bu
konuşmalara da şahittir. Bu konuşma sonrasında da ZEKERİYA ÖZTÜRK köşesini sitemden
çıkarmamı söyledi, ben de bunu kabul ettim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur
Şüpheli İSMAİL EKSİK Savcılıkta alman ifadesinde;
HÜSEYİN GÖRÜM beni aradı, hem fabrikanın çıkardığı ürünler hakkında hem de
tanışmış oluruz dedi, belki kendine iş çıkarırsın dedi. ben de gittim yemeğe katıldım, 30-40
kişi vardı yemekte , MUZAFFER TEKİN vardı yemekte. MUZAFFER TEKİN ile orda
tanıştım. ZEKERİYA ÖZTÜRK ile de MUZAFFER TEKİN tanıştırdı, herkes kendi arasında
konuşurken HÜSEYİN GÖRÜM Kuvayi Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği
Derneğinin İstanbul oluşumunu yapmak istiyorum şube açmak istiyorum dedi. arkadaşlardan
destek istiyorum dedi. dergi ve Kuvayi Milliye Derneğin tüzüğü vardı, tüzüğü ben tam
okumadım, bir hukukçu arkadışıma götürdüm, götürme sebebim M. ZEKERİYA ÖZTÜRK
bana bunlarm yapılanmaya çalışıldığını , bana buraların uymayacağını tüccar adam olduğum
için bu işin bana göre olmadığını söylemişti, 2-3 ay sonra MUZAFFER beni telefonla aradı,
HÜSEYİN GÖRÜMLER ile görüşüp görüşmediğimi sordu, ben de görüşmediğimi söyledim
o da iyi dedi. zaman zaman
ben MUZAFFER TEKİN in yazıhanesine gittim, her gittiğimde yazıhanesi kalabalık oluyordu
askerlerden ,polislerden ve sivillerden oluşan kalabalık grup her zaman yazıhanede olurdu,
ben kendime bir iş çıkarma amacıyla gidiyordum, belki bir iş adamı ile tanışırım diye
gidiyordum, genelde odası kalabalık oludıu için be dışırda bekliyordum odasmdakileri bana
devrem falan filan diye tanıştırıyordu, ben 4-5 kezden fazla gitmedim,
Danıştay saldırısı olduğu gün ZEKERİYA ÖZTÜRK beni ordu evinde yemeği
çağırdı,MUZAFFER TEKİN , RAFET ARSLAN ve ben yemek yiğecez sen de gel dedi, ben
kabul etmedim, annem hasta dedim, 1-2 saat sonra MUZAFFER TEKİN aradı geçmiş olsun
gelebilirsen memnun olurum dedi, ben de annem iyi olursa sonra gelirim dedim.Ancak her
hangibir ihale alırım amacılya MUZAFFER TEKİN n davetini kabul ettim, tam yemeğe
başladık, MUZAFFER eşiyle görüşüyodu bir panik oldu, telefonu katır kapatmaz polis kapıyı
zorluyor kıncaklar dedi, bu arada ZEKERİYA ben gidip bakayım dedi, senin aracınla gidelim
evine dedi, ben de aracımla evinin yakınma götürdüm, evinin yakınma bıraktım , 2-3 saat
sonra beni aradı, bizi alır mısın dedi kapının önünden, yanında avukat ERTAÇ GİRAY ile
birlikte arabaya bindiler, kendisi bize AYHAN PARLAK ı tanıyormusun diye sordu,
ZEKERİYA birkere MUZAFFER TEKİN in ofisinde gördüğü söyledi, ben tanımıyorum
dedim, zaten de tanımıyordum, ordu evine gittik. Avukatımız ERTAÇ GİRAY Danıştay
saldırısıyla ilgileniyorsunuz dedi. MUZAFFER de mümkün değil olamaz böyle bir şey intahar
ederim dedi. sonra avukat bey tutuklama talebiniz var dedi, bugün gidersiniz 4-5 gün
gözaltında kalırsınız, suçunuz yoksa aklanırsınız dedi, MUZAFFER de her şey netleşsin
pazartesi Savcılığa giderim dedi. avukatta beni eve bırakın dedi. daha sonra bir emekli
astsubay MAHMUT ÖZTÜRK ün evinde saklandı, sonra ZEKERİYA ÖZTÜRK beni aradı
MUZAFFER in intahar ettiğini söyledi ve muhakkak gelmemi söyledi, ben de ZEKERİYA yi
götürdüm, ZEKERİYA YURDAKUL isimli çocukla yukarı çıktı, ben de çıktığımda
sandalyeye oturtular , ZEKERİYA MUZAFFER'e neden böyle bir şey yaptınız , dedi.
MUZAFFER de size bir şey olmaz ben not yazdım sağa sola gönderim, intahar ettiğimi
belirttim, size bir şey olmaz dedi. Daha sonra biz hastaneye götürdük, hastaneye götürmeden
önce ben önde gidiyordum, ZEKERİYA beni aradı hastaneye gitmek istemiyor Maltepede
abisinin evi var oraya gidelim, dedi. Ben de Maltepe tarafına götürdüm o arada RAFET
ASLAR da hastaneye götürülmesi gerektiğini söylemiş ancak MUZAFFER TEKİN de beni
hastaneye götürmeyin ölmek istiyorum şeklinde beyanlarda bulunmuş , ben daha sonra
Acıbadem Hastenesinin ordan ayrıldım, ben bu olayda gözaltına alınmadım. Ben METE
YALAZANGİL'i bir sefer METE HOCA diye MUZAFFER'in ofisinde gördüm MUZAFFER
ŞENOCAK ve AYDIN YÜKSEK 'i tanımıyorum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli HAYRETTİN ERTEKİN Savcılıkta alman ifadesinde;
Arama sırasında ele geçirilen siyah renkli ajanda içerisinde "NÖBETÇİ AMİRİ
TUZLA DA TEĞMENLERİ 1972 MUZAFFER TEKİN SARIŞIN TUZLA'DA BABASI
MİT'TE ÇALIŞIYORDU SALİH RAŞİT TEKİN" şeklindeki not yazısı ile ilgili olarak
sorulduğunda; Benim televizyonumun haber müdürü ALİ BOLKAN hatırladığım kadarıyla
Danıştay saldırısı sırasında MUZAFFER TEKİN in arandığı sırada, beni arayarak
MUZAFFER TEKİN ile ilgili haber yapacağız bununla ilgili haber yapacağız dedi, bende
emekli general KAYA VAROL'u aradım, bu kişi ile ilgili bilgi sordum, bana telefonda vermiş
olduğu bilgileri not etmiştim, bu notlar o notlardır dedi.
03/01/2008 tarihli EMRE GÜLALTAY ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak ;
Genelde EMRE GÜLALTAY beni arar, yukarıda da bahsettiğim gibi kendisi ile
Çin'de karşılaşmıştık, benim iş adamı olduğum ve televizyon sahibi olduğumu öğrendi, böyle
beni sık sık arayıp lüzumsuz yere konuşuyordu, bende sadece dinliyordum, çok fazla
kendisine cevap vermedim, onun bahsettiği MUZAFFER'in kim olduğunu bilmiyorum,
>
550

^/fc*^-' rrtchJZ^p
ancak benim bahsettiğim başka bir binbaşıdır, AYHAN TAŞKIN'ın abisi olan binbaşıdır, ailesi
bana avukat bulmam için Çorlu Devlet Hastanesinde doktorluk yapan ablası ile birlikte
geldiler, ben avukat LÜTFİ İŞBULAN'ı önerdim, gidip görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum,
"TEKİRD AĞDAN HABER VARMI" şeklinde bahsedilen Tekirdağ F Tipi Ceza Evinde
yatanlarla ilgili bir konu olup olmadığını bilmiyorum, ben AYHAN TAŞKIN'ın abisinin
Tekirdağ'da değilde burada bir askeri cezaevinde yattığını biliyorum, MUZAFFER'in
MAHKEMESİ olarak bahsedilen MUZAFFER TEKİN'in mahkemesi olacağını
zannetmiyorum, ben MUZAFFER TEKİN'i tanımam, herhangi bir yakınlığım yoktur, bundan
yaklaşık 14-15 yıl önce benim BAHADIR TETİK isminde Kurmay Albay olarak görev yapan
arkadaşım bir defa telefonda MUZAFFER isminde birisiyle görüşüyordu, bende o dönemde
Azerbeycan'da inşaat işi yapmayı düşünüyordum, MUZAFFER'in de müteahhitlik yaptığını
bana anlatmıştı, belki birlikte Azerbeycan'da iş yapanz düşüncesi ile tanıştırmak istedi, ben
telefonda kendisine bir merhaba dedim, kendi telefonumla değilde Albayın telefonundan
MUZAFFER TEKİN ile bir görüşme yaptım, onun dışında yüz yüze bir konuşma yapmadım,
onun davası takip edecek bir yakınlığımız yoktur, görüşmede geçen "KASIMPASALI"
tabirinden uzun boylu, Recep Tayyip ERDOĞAN'a benzeyen elinde tespihle dolaşan
eczanenin yanında bulunan bir şahıstır, KASIMPAŞALI'dan kastım odur, Başbakanımıza karşı
herhangi bir saygısızlığım söz konusu değildir dedi.
22/01/2008 tarihinde 13:47'de HAYRETTİN ALP ile yaptığı görüşme görüşme ile
ilgili olarak
HAYRETTİN ALP Bakırköy sahiline giderken Yedikule'de Onbaşılar Ocak Salonu
isminde kebap salonu işleten şahıstır, onla yapmış olduğumuz görüşmede "REİSİM" şeklinde
birbirimize hitap ederiz, ikimiz aynı yaşlardayız, yani REİSLİKTEN kasıt ben Belediye
Başkanlığı olarak anlıyorum, ben DREJ ALİ'yi SAMİ HOŞTAN ı gazeteden okudum,
kendilerini tanımam, VELİ KÜÇÜK'ün uyarılmasını ben İKAZ ETTİK şeklinde söylemiş
isem de Genelkurmay'dan düzgün insanların kendisini ikaz ettiğini ima etmek istiyorum,
yoksa benim kendisini ikaz etmem söz konusu değildir, bizim televizyonun yönetim kurulu
toplantısı sırasında emekli paşaların kendisini ikaz ettikleri konusu açılmıştı, o zaman böyle
bir konu konuşulduğunu duydum, yoksa benim kendisini ikaz etmem uyarmam söz konusu
değildir, görüşme içinde geçen insan kaçakçısı İSMAİL işyeri sahibi olup,benim yanımda
çalışan NİLÜFER ismindeki kız o yeri müşterisine kiralamak istemiş, onla ilgili araştırma
yaparken oradakiler insan kaçakçısı İSMAİL demişler, öyle bir konuşma geçmiş dedi.
Ben VELİ KÜÇÜK'ün normal insanlarla gezmediğini, MUZAFFER TEKİN'Ie ,
SEDAT PEKER'le illegal işlerle uğraşan kişilerle adının anıldığını gördüğüm için o şekilde
konuştum şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli EMİN GÜRSES Savcılıkta alınan ifadesinde;


MUZAFFER TEKİN de beni aradı. Benim ile görüşmek istedi, görüştük. Benim ile
tanışmak istediğini ve beni çok beğendiğini söyledi. MUZAFFER TEKİN hakkında bende
olumlu bir kanaat oluşmuştu.
10.01.2008 tarihli görüşme ile ilgili olarak; Ben burada MUZAFFER Yüzbaşıyı
temiz bir adam olarak bildiğim için MUZAFFER çıkacak diye söyledim. Ankara ' da bir
askeri yetkili ile görüşürken (SARM' den olabilir.) "Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra
ne zaman gelecek" " dediki sıra ona geldi şimdi dediler" şeklindeki görüşmede ben askeri
şahsa Şemdinli dosyasında savcının suçlu çıktığını, sanıkların serbest kaldığını, MUZAFFER'
in de suçsuz olduğunu düşündüğüm için bu şekilde sitem ettim. Ben hep böyle konuşurum
22.01.2008 (saat 14:40 ) tarihli DEVRİM SEVİMAY ile yaptığı görüşme ile ilgili
olarak; Kuvva-i Miîliyenin iki Örgütünün CİA ile^âklh^&ldjığunu söyledim. Bunlardan biri
TANER ÜNAL biri de FİKRİ KARADAG^dir. Bunu""\endi etrafımdaki adamların
/ :" ■'-- * -\<k
konuşmalarından duyuyordum. Ben bunları MUZAFFER TEKİN ile yanyana hiç görmedim
dedi. O görüşmede "savcı ile konuştum, Muzaffer yüzbaşının dosyasına baktım, içeride bir
gün durması mümkün değil, Tayyip Erdoğan için yuhudidir diye kitap yazan, belgeleri veren,
jandarmanın üst kademesinden birileri, korumadılar onu başka. arkasıda gelebilir bunun, belki
işlerine gelmeyen bazı siyasilerde gidebilir, Veli paşanın rahiplerle, mahiplerle işi yok, büyük
adam, büyük işlerle uğraşıyor, İran' da bir operasyon yapıyorlar, kimseyi koruduğum yok, Veli
Paşa para, büyük paralarla uğraşıyorlar, benim öyle param olsa kendime ev alırdım,
evlenirdim ama" şeklinde konuşmuşumdur.
22.01.2008 tarihli (saat 17:25); " sana bilgi vereyim, asker araya... olaylar... iki tane
astsubayı aldıkya, onları çıkardık şimdi sıra Muzaffer' de, Muzaffer' i çıkarma kararı almıştık.
Onun üzerine baskı yapıyorduk, bu işler patladı. Yani Muzaffer' i içerden çıkartacaktık..."
şeklindeki görüşme ile ilgili olarak ;
Ben MUZAFFER' i çıkarma karan aldık şeklindeki beyanımda böyle bir kararı
nerede aldığımız bilmiyorum, ancak avukatları ile yaptığım toplantıda söylenmiş olabilir.
Madem adam suçsuz ise o zaman çıkarın dedik. Ben her hangi bir ortamda MUZAFFER' in
çıkarılması için bir karar almış değilim. İrticalen yaptığım günlük konuşmalardır
Ben askerin kışkırtıldığmı düşündüğünü bunun için üstüne gitmediğini ve kışkırtmak
için böyle bir şey yapıldığını bazı askeri şahıslardan duydum. Askeri savcılar böyle bir olayın
var olup olmadığını araştırsın
23.01.2008 tarihli (saat 17:49) görüşme ile ilgili olarak ; "Beni alırlarsa içeriye
biliyorlar ki Amerikan ve İsrail büyükelçilerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi
yapacak. Telefonlanm dinlensin, bunu kaydetsinler" şeklindeki görüşmede ben namuslu bir
adamım, namuslu bir adam olduğum için beni bu memlekette hiç kimse alamaz, alırlarsa
bizimkiler dediğim bu memleketin milli kuvvetleridir, bunlar gider Amerikan elçiliğini
bombalar diye söyledim. VELİ KÜÇÜK' ün elini öptüğümü ve her zamanda öpeceğimi
söyledim dedi. Akabinde "Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde
bulunduk, çıkaracaktık içerden, tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı
şeklindeki konuşmada daha önce dediğim gibi avukatlar ile yaptığım görüşmedir şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

DURMUŞ ANUÇİN Savcılıkta alman ifadesinde;


AYDIN ÖZBEY'den girerseniz para kaynaklannm nerden geldiğini öğrenirsiniz,
AYDIN ÖZBEY 1 milyar dolara yakın paranın kaynağıydı, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT
PEKER ve MUZAFFER TEKİN ile irtibatı vardı, MUZAFFER TEKİN'e biz MUZAFFER
KOMUTAN diye hitap ediyorduk, çoğu zaman KOMUTAN derdik, Ümraniye'de,
Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluşurduk,
genelde jandarma mmtıkalannda buluşurduk, benim evim Çekmeköy'deydi, şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
MURAT ÖZKAN Savcılıkta alman ifadesinde;
3351 sayılı iletişim tespit tutanağı ile ilgili olarak ;
Bu görüşme MUZAFFER TEKİN in eşi olan MÜGE TEKİN ile yapmış olduğumuz
MAHMUT ÖZTÜRK'ün orduevinden kalorifer yakıtı vermesi nedeniyle olan tam rakamını
bilemiyorum, alacağına ilişkin bir görüşmedir, Biz MAHMUT ile galeri dükkanında ortağız,
onun aynca Akdeniz Petrol adı altında tankerle kalorifer yakıtı getirip satma durumu var,
Fenerbahçe Orduevine cezaevine girmeden önce kalorifer yakıtı vermiş, daha sonra işi takip
edemediği için cezaevi görüşü sırasında aynı koğuşta kaldığı MUZAFFER TEKİN'in eşi
MÜGE TEKİN'e durumu açmış, o da telefonla beni aradı, benim telefonumu MAHMUT
ÖZTÜRK kendisine vermiş, ben FAİK BÜYÜKTEOMAN'ı tanımıyorum, MÜGE hanım
telefonu kendisine verdi ben durumu ona izah ettim, biz henüz parayı alamadık, şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

MEHMET FİKRİ KARADAĞ Savcılıkta alman ifadesinde;


Özet olarak şu hususları eklemek istiyorum. Muzaffer TEKİN benim devre
arkadaşımdır. Kendisi Yüksek Askeri Sure karan nedeniyle ordudan ayrılmış, daha sonra 2004
yılında kendisi ile İstanbul'da görüştüğümüzde bana seni Vatansever Kuvvetler Birliği
İstanbul Teşkilatı için uygun gördük şeklinde sözler söyledi, bunun üzerine ben kendisine ben
kimsenin demesi ile bir iş yapmam, kendi işimi kendim yaparım şeklinde cevap verdim,
kendisi ile son görüşmemiz de bu oldu.
Bir süre önce Almanya'da silahlı saldırı sonucu öldürülen Uyuşturucu kaçakçısı
olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'ı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise kimin vasıtasıyla ne şekilde
tanıdığı sorusuna;
Ertuğrul YILMAZ'ı bana Avrupa'da PKK'yla mücadele eden,çatışan, kahraman bir
vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN tanıttı. Tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN bana
Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söyledi ve şahıslar beni Kolordu bahçesinde ziyaret ettiler.
Şahıslarla oturup sohbet ettik. Yine burada Ertuğrul YILMAZ bana Avrupa'da PKK'ya yönelik
çalışmalardan bahsetti. Hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi
olarak tanıttı. Hatta başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKİNTe birlikte Ertuğrul
YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittim.
Daha sonra Ertuğrul YILMAZ yurtdışına çıkmış. Ben Harp Akademileri Almanya
gezisine gitmeden önce Ertuğrul YILMAZ'ı cep telefonundan aradım ve Berlin'de görüşmek
istediğimi söyledim ancak şahıs bana Almanya dışında olduğunu söyledi. Şahısla başkaca
herhangi bir görüşmemiz olmadı.
Ertuğrul YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN telefonla bana Ertuğrul
YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söyledi. Bende vatansever bir Türk evladının şehit
edildiğini düşündüğümden üzüldüm.
Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine ya da başka merasimine katılıp katılmadığı,
katıldı ise hangi maksatla, kimin aracılığı ile katıldığı ve resmi üniformalı olup olmadığı
soruldu: Beyan ettiğim gibi Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak
bildiğim için şehit olduğunu düşündüğüm için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de
cenaze törenine katıldım. Ben cenaze törenine gittiğimde Muzaffer TEKİN'de ordaydı.
Hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve
Ertuğrul YILMAZ'm akrabalarıyla birlikte mevîüt"merasimine gittik. Biz oradayken mevlüt
merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüm. Burada Atilla
PEKER'le tanıştım.
Ertuğrul YILMAZ'ı kimin vurduğunu bilmiyorum.
SEDAT PEKER isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise nereden, nasıl ve ne
kadar zamandır tanıdığı, birlikte ortak herhangi bir iş yapıp yapmadığı soruldu; Sedat
PEKERTe beni tanıştıran Muzaffer TEKİN'dir. Muzaffer TEKİN bana Sedat PEKER'i bana
Türkçü, vatansever birisi olarak tanıttı. Hatta Sedat PEKER'in İstanbul'daki başta PKKTılar
olmak üzere bütün uyuşturucu satanların ellerini kıran şahıs olarak tanıttı. Muzaffer TEKİN
bana Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete
gideceklerini benimde gelmek isteyip istemediğimi sordu. Bende bu kahraman Türk evladının
ziyaretine gidebileceğimi söyledim ve birlikte ziyarete gittik.
Oraya dalyan Mehmet lakaplı Mehmet UYSAL'm arabasıyla Muzaffer TEKİN'le
birlikte gittik. Hastanede 10 dakika kadar ziyaret ettik. İlk tanışmamız orada oldu.
Sedat PEKER beni ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir
yere bizi davet etti. Bulunduğumuz yerde fazla müşteri olmadığı için orayı kapattığını
değerlendirdim s#-' "
's
Orada birkaç saat sohbetimiz oldu. Görüşmelerimiz vatan millet kurtarma ekseninde
geçti. Kendisi de Muzaffer TEKİN'in anlattığı şekilde uyuşturucu satıcılarıyla mücadele ettiği
anlattı.
Bir süre sonra Muzaffer Sedat'ın bizi yemeğe çağırdığını söyledi. Bizde Muzaffer'in
bürosunda bekledik. Akşama doğru sonradan adını Boğaç olduğunu öğrendiğim atletik yapılı
bir şahıs bizi almaya geldiğini söyledi ve birlikte Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe
içerisindeki eve gittik.
Sedat bana Bülent AKARCALPnm kendisine Ermeni soykırımı ve Türk dünyasıyla
ilgili film yapmak yönünde teklifte bulunduğunu söyledi. Bende Bülent AKARCALI'nm
bulunduğu yerde olmak istemem dedim. Sedat bana Öztürkler isimli internet sitesini
kurduğunu söyledi ve içeriği hakkında konuştuk.
Bu ziyaret Sedat PEKER'le son görüşmem oldu ve bir daha da yüzünü görmedim.
Daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa kandil ve
bayramlarda kutlama amaçlı görüşmem oldu." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
KEMAL KERİNÇSİZ Savcılıkta alınan ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN'i de yine yukarıda VELİ PAŞA ile tanıştığımı ifade
ettiğim 10 Nisan 2006 tarihindeki Boğazlayan Kaymakamını anma toplantısında
tanıştım, görüşmelerimiz basın toplantılarında konferanslarda olmuştur, Danıştay
operasyonu olunca söz konusu davada diğer şüpheli MEHMET ZEKERİYA
ÖZTÜRK'ün müdafisi olmam sebebiyle kendisi ile görüşmem olmuştur, kendisini o
sebepten dolayı da tanırım, Danıştay operasyonundan sonra da yine basın toplantılarında
toplantılarda birlikte olmuştur, telefonlaşmalanmızda söz konusudur, çok sıklıkla olmamakla
birlikte telefonlaşmalanmız vardır ve Ümraniye operasyonundan sonra da kendisinin
vekilliğini yürütmeye başladım, eşi MÜGE hammlada bu vesile ile tanıştım, Danıştay
olayından sonra kendisinin sosyal hayattan da geri çekti, son dönemde iki şehit cenazesinin
kaldmldığı Levent Camiisinde görmüştüm, ben tutuklanmadan önce kendisini orada
görmüştüm, ben kendisi ile herhangi bir organizasyon gerçekleştirmedim, ticari veya hukuki
hiçbir sivil toplum kuruluşunda biraraya gelip ortak birşey yapmadık, benim büroma dahi hiç
gelmemiştir
RAFET ARSLAN'ı MUZAFFER TEKİN in arkadaşı olması nedeniyle MUZAFFER
TEKİN'den sonra yaklaşık 1 yıldan beri tanınm, kendisiyle MUZAFFER TEKİN in davalan
nedeniyle birkaç telefon görüşmemiz olmuştur, dava dışında herhangi bir görüşmüşlüğümüz
yoktur,
2007 Ağustos ayında Sabah ve Zaman gazetelerinde MUZAFFER TEKİN'in Alman
ajanı ve uyuşturucu kaçakçısı olduğun dair haberler çıkmıştı, arkasından 9. ayda savcı
Zekeriya ÖZ ile bu konuyu görüştüm, kendisi bana bu konuyu araştırdıklanm, gerekli
yazışmayı yaptıklarını o MUZAFFER TEKİN'in bu MUZAFFER TEKİN olmadığını söyledi,
ancak soruşturma gizli olduğundan bu konuda herhangi bir belge almam mümkün değildi,
bizde Zaman ve Sabah gazetelerine dava açabilmemiz için hangi MUZAFFER TEKİN
hakkında bu suçlardan ötürü şikayet edildiğini ve hakkında karar çıktığını tespit etmemiz
gerekiyordu, bunun içinde ATİLLA'ya böyle bir kesinleşmiş karar var ise kendisinden
vermesini istedim, bana bir adet kesinleşmiş karar gönderdi, ancak ATİLLA'nm bana
gönderdiği bu karar gizli değildir ve tarafımdan da hiçbir yerde kullanılmamıştır, bunun
dışında telefonda bana söylediği konularda vereceğini belirttiği ancak benim hiçbir talebim
olmayan telefon görüşmelerinde dahi talepte bulunmadığım belli olan hiçbir karar
göndermemiştir, çoğu karar telefonda göndereceğim sohbeti içinde geçmiş ben
istemediğimden ve kendisinden de hiçbir şekilde aldırmadığımdan tarafıma kendisinin
bahsettiği kararlar asla intikal etmemiştir, telefon görüşmelerine bakıldığında görüleceği üzere
ben kendisinden MUZAFFER TEKİN ve TANER AKÇAMluı dışında hiçbir karar talep
etmedim, kaldı ki söz konusu kesinleşmiş emsal kara£^aBafimdarr%er zaman için araştmlıp
0
-\
P s-

\fe?:&n$£^r
', ■>
bulunabilecek basma yansımış kararlardır, gerek ev aramamda gerekse büro aramamda
ATİLLA'nm telefonda bana bahsettiği kararlardan hiçbiri çıkmamıştır ve gerçekte de yoktur,
çünkü 301 konusundaki kararlar birbirine benzediğinden AİHM uygulaması açısından önem
arz etmemesi sebebiyle tarafıma da bir istifade vermediğinden kendisinden hiçbir şekilde
karar aldırmadım, verdiği TCK 301 karan ile ilgili karar ve MUZAFFER TEKİN ile ilgili bir
karan hiçbir yerde kullanmadım
07/11/2007 tarihli saat 12:19-12:21 arasında ATİLLA AKSU ile yapılan
görüşmedeki gönderdiği evraklann belgelerin içeriğinin ne olduğu ile ilgili olarak
Ben Sabah gazetesinde Ağustos ayında MUZAFFER TEKİN ile ilgili uyuşturucu
kaçakçısı ve Alman ajanı şeklinde haber yapan Sabah gazetesinin muhaberi TUTKUN
ARBAŞ ve sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında dava açtım, bu daha hala devam ediyor,
bana ATİLLA AKSU'nun hangi belgeyi gönderdiğini bilmiyorum, böyle bir karar ne benim
büromda ne de evimde ele geçirilmemiştir, sözü edilen kararlar gizlilik derecesi olmayan
kesinleşmiş aleni olan belgelerdir, heryerde bulunabilecek içtihatlardır, tarafımızca hiçbir
yerde kullanılmamıştır
Muzaffer TEKİN'den elde edilen (1) nolu CD'nin çıktılan ile aynı içerikte olduğu
tespit edilmiş olup, dosyadaki gizlilik ve kısıtlama karan da kendisine hatırlatılarak bu tür
gizli belgelerin ne şekilde elde ettiği ve başka bir yerde kullanıp kullanmadığı konusu ile ilgili
olarak
MUZAFFER TEKİN 14/06/2007 tarihinde tutuklandıktan kısa bir süre sonra büroma
AYDIN YÜKSEK isimli bir kişi geldi, ben kendi odamda arama yapılan odamda
oturuyordum, doğrudan odama gelerek beni hatırladmızmı tanıdınız mı dedi bende hayır
tanıyamadım dedim, arkasından ben Ümraniye operasyonu davasında aranan AYDIN
YÜKSEK isimli kişiyim, beni size bu dava ile ilgilendiğinizden ötürü sizlerinde tanıdığı bir
kişi isminizi verdi, bu sebeple doğrudan size geldim, MUZAFFER TEKİN'in de evinde çıkan
gizli olduğu iddia edilen CD'nin bir kopyası da benim elimdedir diyerek elinde tutuğu CD'yi
masamın üzerine koydu, devamla bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş
ortağı olan MUZAFFER ŞENOCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri MUZAFFER
ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve METE YALAZANGİL
aracılığıyla MUZAFFER ŞENOCAK'm asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için
MUZAFFER TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda
hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağımı sordu, ben kendisine CD'de ne olduğunu
sordum, kimlik bilgileri olduğunu ifade etti, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki
dokümanlara tek tek baktık, bakabildiğimiz dokümanlarda ben gizlilik unsuru görmedim,
dokümanlarda "GİZLİ" ibaresi yoktu ve aynca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı
MUZAFFER ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri şirket bilgileri GAMBİYA ile ilgili
fotoğraflar, bazı komutanlann bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik
Kurulu kararlan, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu
gördüm, ancak yukanda zikretiğim gibi CD'yi getiren şahıs bu CD'nin MUZAFFER TEKİN 'e
bırakılan CD'nin bir kopyası olduğunu ifade etti, bende bunun üzerine kendisine CD'yi
çıkartarak teslim ettim ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan
CUmhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını ifade ettim, bana bu
konuda tutuklanıp tutuklanmayacağını belirtti, MUZAFFER TEKİN'in bu CD sebebiyle
tutuklandığını belirttiğimden tutuklanma şansının da yüksek olduğunu ifade ettim, avukatım
olup olamayacağını sordu, ben MUZAFFER TEKİN müdafii olduğumu bu sebeple bu dosyada
menfaat çatışması olma ihtimaline binaen müdafii olamayacağımı ancak avukat bulamaması
halinde avukat tavsiye edebileceğimi söyledim, bunun üzerine peki ben bu akşam teslim
olacağım, avukat bulamazsam yardım için size dönerim diyerek CD'yi alıp büroyu terk etti.
Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisay^pmîzd&ssCikmış olmakla aradan 4 ay geçtikten
sonra söz konusu CD'de yer alan bilgilet 3efa'daha*§kuyarak birer çıktılannı da
yazdırarak elinizdeki klasörü oluşturdum, söz konusu belgelerin gizli olup olmadığı
konusunda 05/10/2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu'na 6
sayfalık dilekçenin ekinde bu çıktıların bütün fotokopilerini ekleyerek 08/10/2007 tarihinde
Araş Kargo ile Milli Güvenlik Kuruluna ve Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine
gönderdim, söz konusu dilekçelerimi ve gönderi belgelerimi şuanda sizlere ibraz ediyorum,
gönderdiğim yazılara Genel Kurmay Başkanlığından 16/10/2007 tarihinde cevap gelerek söz
konusu dosyanın ve gönderdiğim dilekçenin K.K.K.'lığı Adli Müşavirliğine gönderildiğini
belirtilmiştir. Daha sonra yine aynı dilekçemle ilgili olarak incelemenin tamamlandığı 14
Aralık 2007 tarihi 516846 sayılı yazı ile söz konusu belgeler hakkında İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına bilgi verilmiş olduğunu, istenen bilgilerin belirtilen makamdan temin
edilmesinin uygun olacağının ve ayrıca dilekçemizde bu konuyla ilgili muazzaf subayların bu
olaya karışıp karışmadıkları bu konuda Genel Kurmay tarafından herhangi bir soruşturmanın
açılıp açılmadığı konusundaki sorumuza da bu konuyla alakalı TSK personeli hakkandı Adli
makamlara intikal eden herhangi bir soruşturma bulunmadığı belirtilmiştir. Bunun dışında
Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğine göndermiş bulunduğum aynı tarihli yazı cevabıma
31/10/2007 tarihinde cevap gelmiş, talep etmiş olduğum konularda yani söz konu belgelerin
Milli Güvenlik Kurulundan çıkan gizli belge olup olmadığı, var ise bu konuda hangi belgenin
gizli olduğu hususundaki soruma da kendi internet sitelerine koymuş oldukları yazıyı ifade
ettiklerini, bu yazıda da 20 Haziran 2007 tarihli çeşitli basın ve yayın organlarında yayınlanan
Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanaklarının ele geçirildiği haberleri gerçeği
yansıtmamaktadır kamu oyuna saygı ile duyrulur diye Basın Genel Sekreterlikçe
yaymladıklannı ifade etmişlerdir, bu anlamda söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulu
tarafından gizli olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır, öncelikle söz konusu dosyanın bana
geliş şekli aynen bu anlattığım şekildedir, nitekim AYDIN YÜKSEK'te Haziran ayında teslim
olduktan sonra bu hususu aynen benim ifade ettiğim şekli ile anlatmış ifadesini de bu şekilde
vermiştir, AYDIN YÜKSEK'in 2007/1536 Hazırlık sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadenin
aynen bu anlattıklarıma ek olarak ilave edilmesini arz ve talep etmekteyim, çünkü bu ifade
benim anlattığımı açıkça teyid etmektedir, herşeyden önce bana getirilen CD dosyadaki
CD'nin bir başka kopyasıdır, tarafımdan bu CD üzerinde hiçbir şekilde hiçbir değişiklik
yapılmamıştır, bu CD yine hiçbir şekilde yasanın dışında temin edilmemiştir, tamamen
davasını bana vermek isteyen dosya şüphelisi tarafından getirilmiş olup, bu belgeler o CD'den
çıkarılan belgelerdir, yine dosyaya şuanda sunduğum dilekçe ve ekindeki Milli Güvenlik
Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı yazışmaları da benim bu söylediklerimi aynen teyid
etmektedir, söz konusu CD'den çıkan belgeler kesinlikle tarafımdan bir başka yerde
kullanılmamış, verilmemiş ve başka taraflara açıklanmamıştır. Tamamen müvekkilimin
müdafası kapsamında tarafımdan herhangi bir çaba ve kanunsuz bir eylem olmaksızın gelen
delil olarak değerlendirilmiştir. Dosyadaki gizlilik unsuruna da riayet edilmiştir, hiçbir basın
ve yayın organında çıkmamış ve tarafımca da verilmemiştir. Temininde gayri kanunilik
yoktur, doğrudan doğruya bir dosyanın müdafiisine gelen delil yasalar çerçevesinde
korunmuş ve gizlilik kuralına da riayet edilmiştir, belgelerin kaynaklan olduğu iddia edilen
Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliğine gönderilmiş olması
gizlilik kuralını asla ihlal etmez, çünkü belgelerin gerçek mercii söz konusu kurumlardır, bu
kurumlara gönderilmekle belgeler ifşa edilmiş sayılamaz
Benim söylediklerim doğrudur, büromda birlikte yanında getirmiş olduğu
MUZAFFER TEKİN'den elde edilen CD'nin ayn bir kopyasını benim bilgisayanmda ayn bir
kopyasını getirerek benim bilgisayanmda açtık, kendisi o konuyu atlamış olabilir, büroda
CD'nin içeriğine de birlikte baktık inceledik, kendisinin CD'nin içerisinde ne olduğunu
bilmiyorum demesi belki ilk etapta METE YALAZANGİL 'e verirken içeriğini bilmediğini
ifade etmek istemiştir, aynca belirtmek istediğim bir husj^reterr^ar,
Devamla öncelikle bu belgeler MUZAFFER TEKİN davasında delil niteliğindedir,
müdafisi olup, müdafiiliğim gerek arama sırasında gerek şuanda da devam etmektedir, Terörle
Mücadele Yasasının 10. maddesinin e bendinde belirtildiği şekilde el konulması usule uygun
değildir, gelen delile bir avukatın ne şekilde ulaştığını açıklama zorunluluğu burada yoktur,
3007 sayılı tapedeki SEVGİ ERENEROL ile yaptığımız görüşmedeki dosya
patrikhane kapatılması ile ilgili olan dosyadır, orada bahsedilen dökümlerin tahlilleri mastır
planın tahlilleri ibareleri Ümraniye davasının içinde bulunan deliller ile ilgilidir, söz konusu
delillerden mastır çalışması KUDDİSİ OKKIR'm hazırlamış olduğu parti programına benzer
bir çalışma olup, şüphelilerin ifadelerinde çok ayrıntılı olarak yazılmıştır, dosyadaki mevcut
bütün deliller üzerinde avukat ENGİN BEYle bir paylaşıma girerek delillerin teknik hukuk
tahlilini yapmak suretiyle dava açılmadan ön hazırlığımızı bitirerek iddianame sonrasında
tutukluluğun kaldırılması için mahkemeden hazır hale gelmemize yarayan çalışmalardır, bu
beyanlarımda hiçbir hukuka aykırılık yoktur, sadece meslektaşımla yapmış olduğumuz
müdafaanın paylaşımıdır, orada KOMUTAN olarak geçen emekli yüzbaşı MUZAFFER
TEKİN'dir, genelde askerlere KOMUTAN diye hitap edilir, başka bir anlamı yoktur
3008 numaralı tapedeki 300 milyon lira para toplanma konusu ile ilgili olarak;
Küçükçekmece de MUZAFFER TEKİN'i seven genç arkadaşlar 10'ar 20'şer YTL'yi
komutanın zor durumda olmasına binaen toplayıp bana verdiler, bende kendisine takdim
ettim, o da sevindi, konuşmamızda geçen ÜLKER hanım Ay Yıldız Platformu Genel
Başkanlığını yapan ÜLKER DURUKAN'dır, kendisi aynı zamanda çevre dostları derneği
başkanlığını yapar, Bakırköy Belediyesinde İdari Meclis üyeliği yapmıştır, bu platform resmi
bir platformdur, yaklaşık 250'ye yakın derneğin toplandığı bir platformdur, bu platforma bizde
üyeyiz dedi.
3025 nolu tapede MURAT ÖZKAN la yapılan görüşmede ALİ YİĞİT in yeniden
ifade vermesi konusunda BOŞVERİLMEMESİ şeklindeki beyanları ile ilgili olarak ;
ALİ YİĞİT cezaevinden tahliye edildikten sonra derhal aynı günde veya bir gün
sonra önce MURAT ÖZKAN'ı MÜGE TEKİN'i ve MUZAFFER TEKİN'in kardeşi RIZA
TEKİN'i arayarak kendisinin hatalı yazılan ve gerçekte beyan etmediği ifadeleri yüzünden
MUZAFFER TEKİN 'in ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün cezaevinde yattığını ve bundan vicdanen
rahatsız olduğunu ifade ederek telefonla aramıştır, bunun üzerine yukarıda ismi geçen 3 kişi
TEKİN'in avukatları olarak bana ve avukat ENGİN BEYE bu konuyu anlattılar, ALİ YİĞİT
cezaevinde kaldığından dolayı yıprandığını, Trabzon da ailesinin yanma giderek biraz
dinleneceğini daha sonra İstanbul'a gelip bu konuda gerekirse yeniden ifade verebileceğini
yine yukarıdaki 3 kişiye beyan etmiş, aradan bir süre geçtikten sonra MURAT ÖZKAN bana
telefon açarak ALİ YİĞİT'in Trabzon'dan geldiğini kendileri ile görüşmek istediğini söylemiş,
bende MURAT ÖZKAN'a böyle bir görüşmenin yapılabileceğini görüşme yeri konusunda da
tamamen ALİ YİĞİT'in söylediği yere gidebileceğimizi belirttim, bir müddet sonra MURAT
ÖZKAN söz konusu toplantının yerini Ümraniye'de bir balıkçı dükkanı olarak verdiklerini, bu
adresi avukat ENGİN BEY'le avukat SEÇKİN BEY'e de bildirdiğini, bu sebeple oraya
gelmemi istedi, bende söylenen saatte kendi vasıtamla söz konusu balıkçı dükkanına gittim,
toplantı da en az 10-12 kişi kadar vardı, ALİ YİĞİT abisi dahil akrabaları ile birlikte kalabalık
bir şekilde gelmişlerdi, toplantıda MUZAFFER TEKİN vekili olarak ben ve avukat ENGİN,
MAHMUT ÖZTÜRK'ün vekili avukat SEÇKİN ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün kardeşi İSA
ÖZTÜRK ve ortağı MURAT ÖZKAN ile ALİ YİĞİT, ağabeyi ve isimlerini bilemediğim
birçok akrabaları katılmışlardı, karşılıklı tanışmadan sonra geçmiş olsun dileklerinde
bulunduk, ALİ YİĞİT'e emniyette verdiği ifadeyi okuyarak bu ifadeyi verip vermediğini
sorduk, ALİ YİĞİT kesinlikle bu ifadeyi vermediğini olayın gerçeğini bire bir cümlelerle
herkesin huzurunda anlattı,,anlatımlarını not şeklinde yazdım, aldığım notu tek tek herkesin
huzurunda cümle cümle ÂLİ YİĞİT'e tekrar okuyarak ifadenin
bu şekilde olup olmadığını sordum, ALİ YİĞİT verdiğim ifadem hatalıdır, okutmadan
imzalatılmıştır, vekil arkadaşım ifadenin sonunda gelmiştir, bu sebeple ne yazıldığını
bilmediğimden imzalamak zorunda kaldım, ama gerçek benim anlatığım gibidir, bunu da
yarm Savcılığa gidip ifademi yeniden vereceğim dedi, bende daha önce Savcı Zekeriya ÖZ'e
bu konuyu anlatıp ALİ YİĞİT'in yeniden ifadesini alıp almayacağını sordum, sayın savcıda
gelirse alırım dedi, ancak ertesi gün avukatının tesirinde kalarak belkide muhtemelen avukatın
sorumlu doğabileceğinden ifade vermeye gitmemiş, bizde bunun üzerine o toplantıda bulunan
kişilerin tanık olarak dinlettik, MURAT ÖZKAN'm arabasında yapılan aramada ele geçen
ifade tutanakları söz konusu toplantıda almış olduğumuz notlardır, başka bir amacı da yoktur
3090 nolu tapede ismi geçen OĞUZ ÖCALAN, MUZAFFER TEKİN'in arkadaşıdır,
ne iş yaptığını bilmiyorum, MUZAFFER beyin eşi MÜGE hanım bana telefonunu verdi,
bende Genel Kurmay'a yazmış olduğumuz yazının cevabının çıkıp çıkmadığı konusunda
kendisinden yardım istedim, orada bahsettiğim CD'lerden kasıt soruşturma yürüten
Cumhuriyet Savcısı tarafından imajı çıkarılan bilgisayar harddiskinin aktarılmış olduğu ve
MÜGE TEKİN tarafından Kadıköy'de bir cd dükkanında imajı çözdürüp hazırlatmış olduğu
CD olup AYDIN YÜKSEK in bana getirmiş olduğu CD ile bir alakası yoktur şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
ATİLLA AKSU Savcılıkta alman ifadesinde;
İletişim tespit tutanakları ile ilgili olarak;
3281 sayılı tapedeki görüşmede KEMAL KERİNÇSİZ medyada benden
MUZAFFER TEKİN ile ilgili hırsız dolandırıcı gibi haberler çıktığını, kendi müvekkilinin
ismi ile kanştığmı, bu nedenle MUZAFFER TEKİN hakkındaki dava dosyalannm
numaralannı benden istedi, bende MUZAFFER TEKİN isimli olanlan UYAP'tan çıkarttım,
ancak ana baba isimleri farklı MUZAFFER TEKİN ismindeki şahıslann hırsızlık
dolandıncılık gibi suçlardan soruşturma numaralannı tespit edip yazı ile bir elemanına verip
gönderdim şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
GAZİ GÜDER Savcılıkta alman ifadesinde;
Kuddusi Okkır beni geçen yıl Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak istedi ben Muzaffer
ile tanışmadım Haziran veya Temmuz ayı idi, daha sonra kendim bu adamlar kim diye
Asuman hanıma e- mail attım, Asuman'da bana e- mailleri attıktan sonra ben Kuddusi'ye
döndüm bu adamlar mı beni tanıştıracaktm diye tartışma oldu, şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
VEDAT YENERER Savcılıkta alman ifadesinde;
Kendisi daha sonra elleri kelepçeli şekilde basında gördüm, serbest bırakıldıktan
sonra bir haberci olarak kendisini arayarak konunun ne olduğu Muzaffer TEKİN' in nasıl
kendisini bıçakladığını sordum, o ise Muzaffer TEKİN' in Danıştay' a saldmsmdan dolayı
kendisini suçlayıcı beyanlarda bulunduğu ve bu nedenle aralan bozuk olduğunu söyledi,
aralannm bozuk olduğunu anladım ve bu konu hakkında herhangi bir soru sormadım. şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
MUAMMER KARABULUT Savcdıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'i daha önce
gıyaben tanıyordum. İçinde bulunduğum Milli Güç Birliği Hareketinin İstanbul'daki
faaliyetlerine destek verdiğini, vatanperver bir insan olduğunu biliyordum. Sevgi
ERENEROL'da kendisini bana bu şekilde anlatmıştı. Kendisi ile Galatasaray Lisesinin
önündeki konusunu hatırlamadığım bir basın açıklamasında şahsen tanıştık. Bu olay kendisini
Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan sonraki bir tarihte olmuştur. Bir daha kendisi ile
görüşmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta
alman ifadesinde; Mete Yalazangili bir akrabam ile ortak ticarit yaptıklarından dolayı tanırım.
Muzaffer TEKİNin ofisinde de birkaç kez görmüştüm, şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU Savcılıkta alman ifadesinde;
Birlikte gözaltına alındığımız Salpir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin
yanında tanıdım. O zaman işi yoktu, kalacak yeride yoktu. Samsunlu İsmail isimli şahıs
benimle kalmasını çalışmasını istedi. O tarihte benim Esenler Ateşalanmda kasap dükkanım
vardı. Salpir burada bana et yüklemede hamal olarak çalıştı. Hemde dükkanımda yatıp
kalkıyordu. Saipirin Muzaffer TEKİNle nasıl tanıştığmı bilemiyorum. Bu yılm Mart ayında
bir Asayiş uygulamasında benim üzerimde ruhsatsız silah yakalandı. Saipir de yabancılar
şubesi tarafından gözaltına alındı. Ben serbest bırakılınca Saipir bana daha önce birlikte
radyomuz için reklam almaya gittiğimiz Muzaffer TEKİNe git kendisinden yardım iste dedi.
Gidip Muzaffer TEKİNle görüştüm. Yardımcı olamayacığmı bana söyledi. Daha sonra beni
aradı, Saipirin durumunun ne olduğunu sordu. Bende kendisini bir iki kez radyomuza reklam
verme konusunu karara bağlayıp bağlamadığını sordum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
SAİPİR DEBZLELVİDZE Savcılıkta alman ifadesinde;
Ben Muzaffer TEKİN ile bundan yaklaşık 5-6 sene önce Türkiye ye ilk geldiğim
yıllarda tanıştım. O zaman Aksarayda dericilik yapan esnafa tercümanlık yapıyordum.
Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için bizim dükkana gelmişti. Birlikte konuşurken
kendisinin Rusyada inşaat işi yapan bir tanıdığı ile birlikte Türkiyeye geldiklerinde tanıştığını,
benide tanıştırmak istediğini söyledi. Fahrettin ve Rusyadan tanıdığı inşaat işi yapan Türk
vatandaşı o zaman Muzaffer TEKİNİ İstanbulda ziyaret etmişler, Fahrettin birlikte Muzaffer
TEKİNe gitmeyi teklif etti. Onun tarifiyle Kadıköyde bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir
Ramazan günü birlikte gittik. Ben oruçluydum. İftar vakti yakındı. Bende büroda orada
bulunanlarla birlikte iftar yaptım. Çay içip ayrıldık. Ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 veya 8
kez Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli işyerine gittim. Reklam almak için kendisine teklif
verdik. Yanında Tuncay Hacıbektaşoğlu da vardı. Kendisiyle görüşüp ayrıldık. Muzaffer
TEKİNİ anlattığım şekilde tanıdım. Adı geçen diğer kişiyide tanımıyorum. Bu kişilerde ele
geçen silah ve dokümanlarla bir ilgim yoktur. Mete Yalazangili, Muzaffer TEKİNin bürosunda
gördüm. Sporcu olduğunu öğrenince sohbet ettik. Reklam için yanma birkaç kez gittik.
Kendisini bu nedenle tanıdım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
METE YALAZANGİL Savcılıkta alman ifadesinde;
Muzaffer TEKİN'i 15-16 seneden buyana tanırım. Kendisiyle ilk tanışmamız
Göztepede Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin
organizesinde spor yaptırdığı sırada olmuştur. Kendisinin emekli subay olduğunu o zaman
öğrendim. Benimde sporcu olduğumu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif etti, bu şekilde
onların grubuna katıldım. Daha sonra kendisina ait yine Kadıköyde bulunan Akaryakıt
pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldim. O tarihten bu
yana dostuğumuz devam etmektedir.
Muzaffer TEKİN'in ifadesinde Semih Tufan Gülaltayı benim aracılığımla tanımış
olduğu ifadesi doğrudur. Ben 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor klübünde
idarecilik ve antrenörlük yaptım. O tarihlerde benimle aynı semtte oturan anne ve babasmıda
tanıdığım Semih Tufan Gülaltay, Tekel spor kîübünün boks takımının yıldızları arasında
antremana geliyordu. Kendisini bu nedenle tanırım. 1993 yılında ben Galatasaray spor
klübünde antrenörlük yaptığım yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde yürürken
Muzaffer TEKİNle karşılaştık. Ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufanı, Muzaffer TEKİNle
tanıştırdım. Daha sonra kendilerinin Muzaffer TEKİNin bürosunda görüştüklerini öğrendim.
Çünkü o tarihlerde ben yabancı uyruklu eşim sporcu olduğu için kendisiyle birlikte
Almanyaya gitmiştim. 1997 senesinde tekrar Türkiyeye döndüm. Muzaffer TEKİN ile Semih
Tufan..fiülajtayın dostluklarının devam ettiğini ancak, çay kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu
billyoaımr %^
Ben 2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini
yürütmekteyim. Pek çok vatandaş bize gelir sıkıntısını anlatır yardım ister. Birgün eski polis
olduğunu söyleyen bir şahıs Küçükçekmeceden geldiğini, ordunun özel kuvvetlerinde görevli
olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını söyledi, yardım
istedi. Ben de eski bir emekli subay olduğunu bildiğim ve DYP Kadıköy Teşkilatına Bürosu
çok yakın olan Muzaffer TEKİNe giderek durumu anlatmayı uygun buldum. Birlikte
Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli bürosuna gittik. 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda idi.
Kendisine Aydın Yüksek durumu detaylarıyla anlattı. Şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu
olması sebebiyle Muzaffer TEKİN konuya ilgi gösterdi. Bizim yanımızda birkaç yeri aradı.
Tam bir bilgi alınamadı. Biz bürodan ayrıldık. Daha sonra Aydın Yüksek beni birkaç kez daha
aradı. Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi bana getirdi. Bende Muzaffer
TEKİNin bürosuna bıraktım. Daha sonra bu yılın haziran ayında Muzaffer TEKİNin gözaltına
alındığını, ifadesinde benden bahsettiğini öğrendim. O tarihten bu yana evimdeyim. Herhangi
bir yere ayrılmadım. İşime devam etmekteyim. Muzaffer TEKİNin bürosunda ele geçirilen cd
ve diğer dokümanlarla ilgili bilgim yoktur.
2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti.
gittiğimde sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir
şahısla beni tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklanndan birisi
alçıdaydı ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende
Oktay Yıldınma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslannı güçlendirecek spor yapmasını tavsiye
ettim. Kendim el yazımla kaslannı güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine
verdim. O tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer TEKİNin bürosunda
gördüm. Bu anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım
olmamıştır, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli Rafet ARSLAN 25.06.2007 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ;
"Benim Ankara'da yapılan demek çalışması ve piknikten haberim yok. Ancak
Ankara'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli demek olduğunu biliyorum. Demeğin kumcusu
ve başkanını bilmiyorum, ancak demeğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın
kuracağı şeklinde duydum ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez ile Hüseyin GÖRÜM'e ait
Maltepe'de bulunan işyerinde kum fasulye pilav yemeye gittiğimde gördüm. Bu yemeğe beni
Muzaffer TEKİN davet etmişti. Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez bu yemekte gördüm.
Kendisini bir de Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüm, kendisi ile hiçbir samimiyetim
yoktur. Bu yemeğin ve toplantılann amacı Ankara'da bulunan Vatansever Güçler Birliği
Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak ve Muzaffer TEKİN'i bu dernek içinde Hüseyin
GÖRÜM yer almasmı istiyorlardı, ancak Muzaffer bu demek içerisinde yer almadı. İfade de
isjmi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM demeğin İstanbul Şubesini açmakla görevliymiş,
kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. Can Albay isimli şahsın beden eğitimi
öğretmenliği yaptığını biliyorum, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. ." şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli Sevgi ERENEROL 25.01.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu
ifadesinde ;
Muzaffer TEKİN aile dostumdur. 2002 yılından bu yana tanmm. Kıbns Mitinginde
tanışmıştık. Ailecek görüşürüz Cezaevine gider ziyaret ederim. Telgraflaşır mektuplaşmz.
Rafet ARSLAN Muzaffer TEKİN'in arkadaşıdır. 1994 yılında ben MHP İl
başkanlığında iken o Şişli İlçe Teşkilatmdaydı şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber
gideriz çünkü cezaevinde Muzaffer TEKİN'i Ben, Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU
ziyaret edebilmektedir" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli Veli KÜÇÜK 25.01.2008 tarihinde^Bmtırpettç vermiş olduğu ifadesinde ;
Muzaffer TEKİN'i İstanbul da neşredilen, Batı Trakya'*Üerğısınde'*gj)rdüm. Bir süre, bende bu
r ■* \ i i.

^p^y^^
derginin yayın kurulu başkanlığını yaptım, bilahare Galatasaray postanesi önünde etkinliklere
geldiğinde gördüm." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

RAFET ARSLAN Savcılıkta alman ifadesinde;


MUZAFFER TEKİN askeri liseden beri arkadaşımdır. MUZAFFER TEKİN' in ofisi
emekli askerlerin ve arkadaşların zaman zaman gelip gittiği yerdir. Çünkü yeri Kadıköy
Merkezde' dir. Ayak üstü olduğu için herkesin rahatlıkla gelebileceği bir yerdir. Zaman
zaman emekli paşalarda gelir. Bizim kendi devremizden Tuğ ve Tümgenarellikten emekli
olanlar zaman zaman orada buluşur. Görevde iken geleni ben görmedim. Ben Pazartesi ve
Cuma hariç hergün oraya giderim. Pazartesi günleri TESUT derneğine giderim. Ben öğlen
civan genelde orda olurum. Zaman zaman bizim devremizin dışında emekli albaylar ve
değişik şahıslar gelmekte idi. İBRAHİM ŞAHİN' i ben birkaç sefer gördüm. MAHMUT
ÖZTÜRK gelir giderdi. OKTAY YILDIRIM 6-7 ay evveline kadar gelir-giderdi. Daha
sonra gelmedi. Bir ara da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği için gelen birkaç
şahsı kovmuştu. Onlara siz bu işleri para için yapıyorsunuz, organize suç örgütü gibisiniz,
dedi, kovdu. METE Hoca diye tanıdığım METE YALAZANGİL bir iki kere geldi. Bir
seferinde araba kiralamak için gelmişlerdi. Bir seferinde de Doğrayol Kadıköy Sekreteri
olmuş, biz hayırlı olsun demeye MUZAFFER'le gittik. Ben AYDIN YÜKSEK ve
MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanımıyorum, bunları ofiste görmedim. M.ZEKERİYA
ÖZTÜRK Danıştay saldırısına kadar sürekli gelirdi. Ancak bu olaydan sonra gelmedi.
İSMAİL PAKER zaman zaman gelirdi, son iki üç ay da telefonla arar. ZEKERIYA
ÖZTÜK ile arasındaki soran da Danıştay saldmsmda İşçi Partisini suçlamıştı ve başka şahıslan
suçlamıştı, ondan ötürü aralan açıldı.
Danıştay saldınsmdan sonra o gün akşam ben, MUZAFFER, ZEKERİYA ve
İSMAİL PAKER birlikte idik. Yemekte MUZAFFER' in evi aranacak diye MUZAFFER
gitmek istedi. ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER biz konuya bakalım, nedir, dediler. Ancak
MUZAFFER' i bırakmadık. Daha sonra Danıştay saldınsı ile alakalan olduğunu öğrenince
ZEKERİYA' nm evine gittiler. Son gün de MAHMUT ÖZTÜRK' ün evinde kalmış, sabah da
kendini bıçakla yaralamış, daha sonra İSMAİL PAKER ve ZEKERİYA ÖZTÜRK hastaneye
götürmek için arabaya almışlar, ancak götürmemişler. Bu aşamada telefonla getirmelerini
ve yerlerini öğrendim. Ticari taksi tuttum. Maltepeye gittim. Daha sonra Acıbadem
Hastanesine götürdük. Daha sonra polisler geldi. Devri arkadaşlan ve emekli subaylar geldi.
Daha sonra da Ankara' ya götürdüler. MUZAFFER Ankara' da serbest bırakıldı. Bu olaydan
beri de ZEKERİYA ile aralan iyi değil. ZEKERİYA gelmiyor. Ancak İSMAİL PAKER gelir.
Bazen de beni arar ne var ne yok diye. ZEKERİYA ile televizyona birlikte çıkıp bu konulara
açıklama talebini MUZAFFER kabul etmediği için aralan bundan bozuldu.
Çantamdan çıkan "Türkiye' de Derin Devlet ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı"
yazı Doç. Dr. Ümit Sayın' a aittir. Bu yazı internetten MUZAFFER indirmiş, bana verdi.
Ben de okuyordum. Diğer yazılar bana aittir. Seçim sistemleri ve propaganda isimli bir kitap
yazacaktım. Bu kitapta da Türkiye' deki seçim sistemini ve Dohont sistemini çeşitli
versiyonlannı karşılaştırmak amacıyla aldım, notladım. dedi. Ümit Sayın' m derin devletle
alakalı yazısı genel olarak Türkiye' de derin devletin olmadığını yüzeysel olarak
anlatmaktadır.
HÜSEYİN GÖRÜN' ü ben bir sefer gördüm. Ben KUDDİSİ OKUR' u bir sefer
MUZAFFER' in ofisinde gördüm. KOSKEP' le ilgili bir konuda biri ile görüşüyordu. 2006
yılının başlannda oldu. Ben bir daha görmedim.
Bana çekilen masajlardan ikisin HASAN BAKIRCI isimli avukat çekmiştir.
HAKAN denilen şahıs da Kıbns' daki erinin oğlu
olabilir^ya-da^bir film yapımcısı olabilir. Bu

A
^^m-
561
P
iki HAKAN' da MUZAFFER'in ofisine geliyordu. Bu mesajlar MUZAFFER' in
tutuklanmasından sonra bana gelmiştir. Niçin gönderildiğini bilemem.
Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir. Benim MUZAFFER
TEKİN' in sınıf arkadaşıyım. Örgüt üyesi değilim. Ancak boş kalmamak için onun yanma
uğrardım. Bana herhangi bir iş vermiş değilim. Ben MUZAFFER' in tahsilat işi yaptığını
bilmiyorum, görmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
RAFET ARSLAN Savcılıkta diğer alınan ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve içindeki belgeler ile
METE YALAZANGİL' in bırakmış olduğu iddia edilen CD. ile ilgili olarak
Ben masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmedim. Bana gösterdiğiniz Devletin
Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylanna ilişkin listeleri görmedim. Ben hergün gittiğimde
vakit geçirmek için giderim. Büro 2 odadan müteşekkildir. Ben gittiğimde dış bölümünde
otururum. ZAFER(MUZAFFER)' in odası kendine ait eşyalan olduğundan, o olmadığı zaman
ben dışanda otururum. Özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli olduklan için
konuşmalarda ben yanlannda otururdum. Hem ara kapı hem de dış kapı açıktır. İçeride özel
birşey konuşulmadığı için dışanda oturanlar konuşulanlan duyabilir.
METE YALAZANGİL' i tanıyorum. Ancak CD. yi getirip bana vermedi. Ben orada
isem de alıp MUZAFFER' in masasına koymuşumdur. Ben bilgisayardan hiç anlamam.
İşyerinde de bilgisayar yoktur, dedi. Ben AYDIN YÜKSEK' i şimdi gördüm. Daha önceden
hiç tanımam. Büroya geldiğini görmedim. METE Hoca ile gelmişse de ben yokumdur.
SEMİH TUFAN GÜLALTAY Savcılıkta alman ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN' i AKIN BİRDAL olayına ismim kanştığı zaman emekli
Binbaşı NAMIK OZANSOY isimli bir arkadaşımın evindeydim, polis operasyon yapınca
evindeydim, o da bu vesile ile tutuklandı, daha sonra kendisi beraat etti. MUZAFFER TEKİN,
NAMIK OZANSOY' u cezaevinde ziyarete gelmişti. Orada görüştüm. Ben NAMIK
OZANSOY' u daha önceden tanıyordum. Akrabam SELÇUK ORHON' un vasıtası ile
tanıdım. Daha sonradan MUZAFFER ile devre arkadaşı olduklarını öğrendim dedi.
MUZAFFER TEKİN ile daha sonra cezaevinden çıktıktan sonra geçmiş olsun ziyaretine
geldiği zaman görüştüm. Eşi ile bayramlaşmaya bizim eve geldi. Arada sırada Küçükyalı' daki
büroma çay içmeye gelirdi. Ben kendisinin ofisine hiç gitmedim.
FİKRİ KARADAĞ' ı da MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. MUZAFFER
TEKİN' in yanında iş yerime geldi. Daha sonra bir kaç sefer ziyaretime geldi. Kendisi ile
sohbetlerimde görünüşte olduğu gibi benim çizgimde bir Türklük anlayışına sahip olmadığını,
aksine konuşmalarında marksist bir hava olduğu kanaatini edindim. İlişkimi 2003 yılında
kestim, bir daha da kendisi ile görüşmedim. Son görüşmemizde konuşmalanndan rahatsız
olduğumu hissettirmiştim. Bundan dolayı kurup başına geçtiği Kuvva-i Milliye Derneklerine
benim katılmaya çağırmamış olabilir. Çünkü 2003 yılından sonra kendisi ile hiç görüşmedim.
2004 senesinde Ulusal Birlik Partisinin kongresinde genel başkan oldum, ancak adli
sicilim gerekçe gösterilerek parti hakkında kapatma davası açıldı, bir müddet sonra da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel başkanlıktan alındım, bundan sonra siyasi
parti ben başkanlıktan ayrılınca yönetim tarafından fesedildi. Bu siyasi partiye genel başkan
olduğum zaman MUZAFFER TEKİN ' in kendisini partiye üye olmak için çağırmamı
beklediğini hissettim. Ancak kendisinin susurluk olayında ismi geçen İBRAHİM ŞAHİN ile
yakın arkadaşlığı olduğunu bildiğim için davet etmedim. Kendisi de bundan gücendi. Bundan
sonra da kendisi ile bir irtibatım olmadı.
MUZAFFER TEKİN' in daha sonra danıştay saldırısı olayında ismi geçti. Bu davada
ifade veren kişilerden MUSA ÇAKMAJ^henjm yukarıda verdiğim ifadeye
açık olduğu şekilde ifade verdi. Bu ifade basma yansıdığı için öğrendim. Ben MUSA
ÇAKMAK' ı şahsen tanımıyorum.
SEVGİ ERENEROL' u bir gün MUZAFFER TEKİN telefon açaraka milliyetçi
vatansever bir kuruluşun bir gecesi ver, senin de FETHULLAH GÜLEN ile ilgili kitabını
okumuşlar, seni de o geceye davet ediyorlar dedi. MUZAFFER ile birlikte Taksim' de Türk
Solu' nun binasına gittik, SEVGİ hanım da orada konuşmacıydı. Konuşmasından sonra
konuştuk, sohbet ettik. Kendisi daha sonra Paskalya Yemeğine davet etti, gittim. Bir seferde
Türk Solu dergisine gitmiştim. Daha sonra bu Türk Solu dergisinin benim "Fethullah Gülen
Müslüman mı" dergisinin yeniden basmak istediklerini duydum. Ücreti mukabilinde
bastıklannı, hatta korsan baskısını da yaptıklannı öğrendim, daha sonra da görüşmeyi kestim.
O olaydan 5-6 ay kadar sonra da SEVGİ ERENEROL' u UBP ( Ulusal Birlik Partisinin)
İstanbul il binasının açılışına davet ettim
Çok gizli 333.doc isimli bilgisayar dokümanında yer alan ve Kuvva-i Milliye
derneği yöneticileri hakkındaki istihbari mahiyette bilgilerin yer aldığı dosyayı platforma
gelen ALİ isimli eski Tercüman gazetesinde yazılan olan bir yazar getirmiştir. CD. halinde
getirilen bu dosyayı bilgisayara yükledik. ALİ KUZU isimli kişinin açık kimlik ve adresini
bulup bildireceğim. Bu kişi tanık olarak dinlenirse benim VELİ KÜÇÜK ve MUZAFFER
TEKİN ile ne kadar mesafeli olduğumu söyleyecektir.
MUZAFFER TEKİN benim büroma ara sıra çay içmeye gelirdi. Daha doğrusu 5-6
ay gibi uzun aralıklarla gelirdi. SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT
AYDIN' da an sıra yanıma gelirlerdi. Bunun dışında bu kişinin ifadesinde ismi geçen başka bir
MAHMUT' un yanıma gelip gittiğini bilmiyorum. Daha doğrusu gelmemiştir. ALPARSLAN
ARSLAN' ı tanımıyorum, yanıma gelip gittiği kenislikle yalandır, şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
DOĞU PERİNÇEK Savcılıkta alman ifadesinde;
Muzaffer TEKİN bir kez ziyaretime geldi, şeklinde beyanda bulunmuştur.

MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK Savcılıkta alman ifadesinde;


Ben MUZAFFER TEKİN' i 2005 yılında Atatürk Kültür Merkezinde "Asılsız
Ermeni İddialan Konferansı" çıkışında tamdım. Kendisi tanıştığımızda yanında FİKRİ
KARADAĞ, HÜSEYİN GÖRÜN, HÜSEYİN BEYAZIT, İBRAHİM soyadını
hatırlayamıyorum ve ismini hatırlamayamadığım bir kaç kişi daha vardı. FİKRİ KARADAĞ
emekli albaydır, HÜSEYİN BEYAZIT Amerika'da eğitim görmüş şu anda Yeditepe
Üniversitesinde eğitim görevlisidir. HÜSEYİN GÖRÜN' ün ne iş yaptığını bilemiyorum.
Tanıştığımız bu kişiler Vatansever Kuvvetler Güç Birliği adlı derneğin Türkiye-İstanbul
Şubesini oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıyorlardı. Daha sonra beni bir kaç sefer bu
çalışmalara davet ettiler. Ben çalışmalarda yer almadım. 5-6 toplantıdan sonra bir daha
kendileri ile görüşmedim. Daha sonra MUZAFFER TEKİN ile bir diyalog gelişti. Ayın belli
zamanlarda ben MUZAFFER TEKİN' in ofisine gidiyordum. Orada zaman zaman emekli
askerler ve polisler olurdu. Burada çay içilip değişik sohbetler yapılırdı. Buranm finansmanını
kimin sağladığını ben bilemiyorum dedi. Ben buraya gidip gelirken MUZAFFER' in
çeverisindeki insanlann davranışlan ile benim düşüncelerim uyuşmadığı için aramızda zaman
zaman soğuk hava olduğu için görüşmelerimi azalttım.
Danıştay Saldırısının olduğu günün akşamı Fenerbahçe Ordu Evinde ben RAFET
ARSLAN ve MUZAFFER TEKİN ile İSMAİL PAKER bir yemek yemiştik. Bu yemeği yeme
amacımızda bu soğukluğu gidermekti dedi. Bu sırada MUZAFFER' in evinin aranması
konusu ortaya çıkınca kendisi bizi evinin oraya gönderdi. Biz de orada bulunduk. Daha sonra
tekrar Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi ile buluştuk, biraz korkuyordu, şimdi ben teslim
olursam beni içerde tutarlar ve kötü muamele yaparlar, -şeref ve haysiyetim lekelenir Teslim
olmak istemediğini ve bir kaç gün bekleyip ortalık netleşince gidip ifade vereceğini söyledi.

56

H-* ^V)B
Israrla kendisine yardım etmemizi, saklamamızı söyledi. Kendisinin saklanması için benim
bir arkadışımm evini ayarladık. İlk gece orada kaldı, ikinci gece başka bir evde kaldı. Üçüncü
geceyi geçirmek üzere MAHMUT ÖZTÜRK' ün Beykoz' daki evine götürdük. Bir oradan
ayrılırken MAHMUT geldi. Ben MAHMUT ÖZTÜRK' ü MUZAFFER' in ofisinde bir kez
görmüştüm, kendisini orada tanıdım, daha sonra burada ikinci kezgördüm. Sonra biz evden
ayrıldık. Ertesi sabah saat 09-10 sıralarında YURDAKUL ÇAĞMAN adlı şahsın bana telefon
açması ile MUZAFFER' in kendini yaraladığını öğrendim ve villaya gittim, bu arada RAFET
ARSLAN' ı aradım. Hastane ve ambulansı aramasını söyledim. Eve ulaştığımda
MUZAFFER TEKİN evin üst katında sırtını duvara dayamış, ayaklarını uzatmış
vaziyette oturuyordu. Vücudunda kurumuş kan lekeleri vardı, temizlenmiş bir bölgeydi,
açık ama kanamayan bir yarası vardı. Şuuru açıktı, bilinci yerindeydi. Bunu görünce
ben bunu yapmaya hakkın yok, basma bir şey gelse bizden bilecekler, biz zan altında
kalacağız dedim. O da bana yok ben not yazdım, MAHMUT' a verdim, bunu basma
verin dedi. O sırada MAHMUT geldi, notlan ben aldım. MUZAFFER TEKİN' in
yarasını kontrol ettim. 2 cm. genişliğinde 1,5-2 mm. derinliğinde dudak şeklinde keşi
gibi bir şeydi, yaralanmaya benzemiyordu. Bunun üzerine kendisine hastane ayarlandı,
hastaneye götürmek üzere çıktığımızda hastaneye gitmek istemedi. Abimin Maltepe' de bir
evi var, oraya gidelim dedi. Abisinin evini bilmiyordu, anahtarı da yoktu, onun için anahtar
gelene kadar dolaştık. Bu arada RAFET ARSLAN' a da MUZAFFER' in hastaneye gitmek
istemediğini, bu sebeple kendisini ikna etmesini söyledim. Daha sonra RAFET bizim
yanımıza geldi ve iki araç ile hastaneye gittik. Ben, İSMAİL PAKER, RAFET ARSLAN,
YURDAKUL ÇAĞMAN ve MUZAFFER hastaneye gittik. Tedavi olmasını bekledik. Daha
sonra polisler geldi, bana olayın nerde ve ne şekilde olduğunu sordular. Ben de MAHMUT'
un bilebileceğini söyledim ve MAHMUT' u aradım, hastanenin yakınmdaydı,
MAHMUT' un yanında da MUSA ÇAKIR olabilir bir şahıs vardı. Sonra polisler onları
da aldı. MAHMUT' un evine gittik, Jandarma ekipleri oradaydı. Ben hastaneye gelirken
MUZAFFER TEKİN' in isteği üzerine basma bilgi verdim. Basma " MUZAFFER TEKİN
kendisini yaraladı, hastaneye götürülüyor" dedim. Daha sonra beni gözaltına aldılar. Ankara'
ya götürüldüm. Mahkeme tutuklamadı, hakkımda daha sonra takipsizlik karan verildi. Bu
olayı ben o zamanki ifadelerimde de aynen bu şekilde anlatmıştım. Ertesi gün Savcılığa
silahımı almaya gittiğimde MUZAFFER TEKİN ile İşçi Partisinin avukatı OSMAN
AYDIN ŞAHİN' de birlikte oradaydılar. Ben bunu görünce MUZAFFER TEKİN' in
firkiyatıma uymayan biri olduğunu gördüm ve bundan sonra görüşmeme kararı
verdim. Benim DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir çalışmam oldu. Ulusal Kanalın
Danışmanlığını yaptım. Daha sonra da kendi isteğim ile ayrıldım. Bunun nedeni
Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırtmasıdır. Gerekçesi de Barzani ve
Talabani' nin bu programdan hoşlanmayacağını söylemesidir. Ben de amacının Türkiye'
ye hizmet etmek olmadığını, Kürtlere ve Talabani' ye yardımı olduğu hissine kapılarak
oradan aynldım ve aramızda bir husumet oluştu. Aynca Danıştay saldırısının ulusalcılar
tarafından yaptmlması ile alakalı olarak emniyette sorulan soruya da geçmişteki solculann
eylemlerinin ve bilgilerinin böyle bir işi yaptırmaya yeterli olduğu kanısını söylediğim için
hakkımda bir çok davalar açılmıştır. Açılan davalar devam etmektedir. Bir dava
reddedilmiştir. Bu olaydan sonra DOĞU PERİNÇEK sitesinde benim hakkımda asılsız
haberler yapmaya başladı. Aynca dergilerinde de aleyhimde yazılar yazmaya başladı. Benim
MİT' çi olduğumu, geçmişte hıristiyan olduğumu, hata Fetullahçı olduğumu, cia ve mossad
ajanı olduğumu ve MUZAFFER TEKİN' i öldürmek için pusu kurduğumu yazdılar. Danıştay
saldınsmda da MUZAFFER TEKİN' in benim tuzağa düşürdüğümü, teslim olmaması için
ikna ettiğimi ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığımı DOĞU PERİNÇEK tv.
kanallannda, dergide ve sitesinde söylemiştir. r,j ' *-*-""•*•- „v ^
Ben İSMAİL PAKER' i de MUZAFFER TEKİN ile birlikte 2005 yılında katıldığım
bir konferans çıkışında tanıdım. İSMAİL PAKER ile MUZAFFER önceden tanışırlardı.
İSMAİL PAKER ticaret ile uğraşır. MUZAFFER TEKİN ' in bu olayları çıkınca İSMAİL
PAKER ' de MUZAFFER ile görüşmeyi kesti. Bu sebeple düşmanlık besliyor.
OKTAY YILDIRIM" ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdım. Vatansever Güç
Birliğinin bir toplantısında tanıdım. Kendisi ile hiç anlaşamadım. Hatta Danıştay olayında ben
sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHİÇ GÜRCİHAN ile birlikte
hakkımda olumsuz iddialar yayınladı. MUZAFFER TEKİN' in CEM ERSEVER vari bir
operasyon ile yok etmek istediğimi söyledi. Bunun üzerine ben OKTAY ile ilişkimi kestim.
İkisi ile de 13 aydır görüşmüyorum. OKTAY' in Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmiyorum.
Ben Ümraniye1 de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmiyorum.
MUZAFFER TEKİN ve buna bağlı ekip kendi aralarındaki yazışmalarda Fetullahçı
ve Mitçi olduğumu iddia etmişlerdir. Hatta bundan 4-5 ay kadar öne telefonla birisi beni tehdit
etti. MUZAFFER TEKİN ile olan konulardan ötürü bu konuda da ben savcılığa suç
duyurusunda bulundum ve Valilik makamından da koruma istedik. MUZAFFER TEKİN İşçi
Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile aynı görüşleri savunur. Avukatı yukarıda
belirttiğim gibi OSMAN AYDIN ŞAHİN ' dir ve Çağlayan Mitingine de ikisi yanyana
katılmıştır. Bu basında da çıktı, hakkımdaki iddialarda tamamen bu tür insanların uydurmal
andır.
MUZAFFER TEKİN' in beyanları okundu, soruldu ; ERTAÇ GİRAY benim
avukatımdır. Ancak biz iddia edildiği gibi zorla MUZAFFER TEKİN' e vekalet verdirtmedik.
Bilakis zorla kendisi ricada bulundu, ancak sadece resmi arama sırasında avukatım ERTAÇ
GİRAY orada bulundu. Konunun Danıştay saldırısı ile alakalı olduğunu anlayınca da daha
sonra ilgilenmedi. MUZAFFER TEKİN' in dediği gibi seni alıp savcıya götürüp sonra tekrar
savcının yanından alacağım şeklinde bir şey olmadı.
Ben MUZAFFER TEKİN' in iddia ettiği gibi Ankara' daki Vantanseverler Güçbirliği
oluşumuna katılmadım. İstanbul' daki AKM toplantısında bu konuda bir oluşum yapılması
konuşuldu. Zaten MUZAFFER ile orada tanıştık. Ben MUZAFFER TEKİN' in abilik misyonu
olmadığını gördüğüm için kendisine sen bizim başımız ol şeklinde bir şey söylemedim. Ben
MUZAFFER TEKİN' in bürosuna sadece emekli albayların geldiğini zaman zaman gördüm.
Ben askeri gelenekler çerçevesinde yüzbaşı iken ordudan ayrıldığım için benden düşük rütbeli
insanlara komutanım diye hitap etmem. Kendimi de albay olarak da tanıtmadım, şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli Kuddusi OKKIR 22.06.2007 tarihinde Emniyet ifadesinde;
"MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK isimli şahsı tanırım. Bu şahıs ile yukarıda
bahsettiğim Vatansever Güç Birliği Derneği vasıtası ile tanıdım. Samimi değilim. Hatırladığım
kadarı ile Muzaffer TEKİN isimli şahsın bürosunda tanıştım. Ben tahminen 2004 yılında
Hüseyin GÖRÜM isimli şahıs bana Vatan Sever Güç Birliği DerneğT'ne ait tanıtıcı broşür
verdi. Bana " Bu dernek Ankara da faaliyet yürütür. Bu derneği aktif bir şekilde Hasan
Kundakçı Paşa ve ismini hatırlayamadığım bir takım paşaların, akademisyenlerin
desteklediğini, bu faaliyetlerin İstanbul'da da geliştirmek istediklerinden ve bu faaliyetlere
katılıp katılmayacağımı" sordu. Bende kendisini "ilgi duyabileceğimi" söyledim. Kendisi de
bana bu konu ile ilgilenen birçok arkadaş ile tanıştıracağını söyledi. Nitekim günler içerisinde
Muzaffer TEKİN ile tanıştım. Muzaffer TEKİN ile Hüseyin GÖRÜM beni tanıştırdı.
Muzaffer TEKİN için herhangi bir sıfat vermeden Kadıköy"de tanıştırdı. Hüseyin
GÖRÜM birgün bize "Dernek başkanı Taner ÜNAL"ın İstanbul a gelip dernek hakkında
bilgi vereceğini" söyledi. Bir akşam Taner Ünal ile Zeytinburnu ilçesi öğretmen evinde
buluşup yemek yedik. Yemeğe katılanları şu an hatırlamıyorum. Bu toplantıda Taner Ünal
dernek faaliyetlerinden bahsetti. Ve Ankara ilinde yapılacak yönetim kurulu toplantısına davet
etti. Bu yemek sonunda ^af|nl4auâe^ soru işaretleri olmasına
/„,\ -*- ~ %
rağmen bazı konular ilgimi çekti. Yemek sonunda Taner Ünal a bu konuda kendimin de bazı
yaklaşımlarım olduğunu Ankara ya geldiğimizde kendisine sunmak istediğimi söyledim.
Nitekim bir müddet sonra İstanbul daki bir grup arkadaş ile Ankara iline gittik. Bu süreç 1-2
ay sürmüştür.
Ankara"ya net hatırladığım Hüseyin Görüm ve Fikret Albay ile beraber yaklaşık 5-
10 kişi ile gittik. Tren vasıtası ile gittik. Dernek toplantısı yaptık. Bizler misafirdik. Taner
Ünal faaliyetlerini anlattı. Ankara ilindeki toplantıya yaklaşık 25-30 kişi katıldı. Ben burada
kendim için hazırladığım ve bana sorduğunuz "Devletin Yeniden Yapılanması" başlıklı yazıyı
Taner Ünal a verdim. Taner Ünal ilgisiz şekilde aldı ve toplantı sırasında hiçbir şekilde
gündeme gelmedi. Sonrasında İstanbul iline geri döndük.
Bu yazının bir kopyasını da Muzaffer TEKİN"e de hatırlamadığım bir tarihte vermiş
olabilirim..
Bu Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durum ortaya çıkmıştı. İstanbul tanışan
arkadaşlar Ankara da ki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanışmıştı. Ancak bu dernek ile
ilişkimiz kalmayınca sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştük. Yaz başında İstanbul
ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin
Görüm"ün işyerinde buluştuk. Bu buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlarda gelip gitti.
Bu toplantılarda Muzaffer TEKİN, ben, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya
Öztürk ve şu an ismini hatırlayamadığım birçok insan gelip gitti. Bana sormuş olduğunuz
yazıyı ben yazdım. Bu yazıyı Muzaffer TEKİN e de ben verdim". Şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
Şüpheli Adnan AKFIRAT 23.03.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde
;
"Muzaffer TEKİN: Tanırım 2005 yılında işçi partisine gelmişti Partiyi ziyaret etmişti
Burada tanıştık sonrasında birkaç kez gündem ile alakalı telefon görüşmemiz vardır" şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

KUDDUSİ OKKIR Savcılıkta alman ifadesinde;


Ben MUZAFFER TEKİN' i tanırım. MUZAFFER TEKİN' i 2004 yılından beri
tanınm. Vatan Sever Kuvvetler Birliği oluşumu için Ankara' ya gitiğimizde bu oluşumun
başındaki insanlar TANER ÜNAL ve diğer şahıslann düşündüğümüz gibi olmadığını, hatta
başındaki TANER ÜNAL' a ait şahsi şirketlerin bu dernek vasıtası ile çeşitli yerlerden kredi
almaya çalıştığını öğrenmemiz üzerine buradan katıldığımız arkadaşlarla o gruptan koptuk.
İstanbul'a gelince kendi aramızda görüşmelere devam ettir: Zamanla bu görüşmeler piknik,
yemek yeme ve geyik muhabettleri şekledi gelişince ben de bu gruptan ayrıldım. Hatta ben bu
grup ile yaptığımız etkinliklerde çeşitli fotoğraflar çekip de arkadaşlara dağıttım. Bizim bu
yaptığımız toplantılara MUZAFFER TEKİN, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK, İSMAİL
PAKER, RAFET PAŞA diye bildiğimiz ancak MUZAFFER' in yazıhanesinde zaman zaman
gittiğimde gördüğüm RAFET soyadı ASLAN olabilir, CAN ALBAY takılırdı. Daha bir çok
emekli askeri şahıs gelirdi. Çok az sivil şahıslar vardı. Zaman zaman da HÜSEYİN GÖRÜN
denilen bir şahsın Maltepe' deki iş yerinde bu görüşmeleri yapardık. Bu şahıslarla 5-6 ay kadar
bu tür görüşmelerimiz oldu. Daha sonra ben bu şahıslarla görüşmedim. Danıştay Saldırısından
sonra 3 ay sonra MUZAFFER TEKİN' i nezaketen ziyaret etim. O tarihten bu yana da hiç bir
şekilde görüşmedim dedi.
Devletin Yeniden Yapılanması başlıklı mastır plan benim tarafımdan yazılmıştır. Ben
bu planı yazarken Ankara' daki toplantıya gitmeden önce yazmıştım. Ancak TANER ÜNAL
hiç ilgilenmedi. Bir suretini kendisine verdim. Daha sonra İstanbul' a gelince MUZAFFER
TEKİN' e herkez komutanım dediği için bir surette ona verdim. Tamamen kendi insiyatifimle
hazırladığım bir programdır
İlk hazırlama niyetim Milletimi çok sevdiğim için temelde bir parti kuruluş
tüzüğü şeklide hazırladım. Hazırlarken de kendi mesleki bilgilerimi, ekonomik programlan
ve yapılması gerekli diğer düşünce ve planlan açıkça yansıttım. Bu parti tamamen legal bir
parti oluşumudur. Ben bunu kimseye dağıtmadım. Sadece TANER ÜNAL ve MUZAFFER
TEKİN' e verdim. GAZİ GÜDER'e vermedim. Bu projeyi yaptıktan sonra da verdiğim
şahıslar da irtibatım doğal olarak kopmuştu. Ancak ben gözaltına alındığım anda bazı
kelimelerin ve bölümlerin maksadını aşar şekilde yazıldığını hissettim. Bilgisayanm
incelendiğinde bu bölümlerin çıkanldığı veya düzeltildiği bir metninde bulunacağını ümit
ediyorum
YAŞAR ÖZ Savcılıkta alman ifadesinde;
Ben MUZAFFER TEKİN'i daha önceki yıllarda tanımıyordum, Danıştay olayından
tutuklandıktan sonra benim kaldığım Cezaevine konulmuş, ben kendisini Tekirdağ
Adliyesinde başka bir konu ile ilgili talimatla ifade vermek için gittiğimde bekletildiğimiz
nezarethanede gördüm, tanıdım, aynı araçla cezaevine döndük, kendisiyle irtibatımız bu kadar
olmuştur, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Nezaman ceza evine konulmuş
SEDAT PEKER Savcılıkta alman ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN 'i cemiyet ortamlanndan tanınm, 1997 yılından beri tanınm,
kendisi ile zaman zaman görüştüğümüz olmuştur, eski asker olduğu için tarihi meseleleri
görüştüğümüz olurdu, samimiyetim yoktur, ben MUZAFFER TEKİN'in ofisine gitmedim
şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
MAHMUT ÖZTÜRK Savcılıkta alman ifadesinde;
Ben Muzaffer TEKİN benim ilk komutammdır, astsubaylığa geçmem için yardımcı
olmuştur, daha sonra ordudan atıldı, 1998 yılma kadar görüşmedim, o tarihte Kadıköy'de
tesadüfen karşılaştık. Daha sonra ben akaryakıt işine girdim, bana yardımcı oldu, o günden
beri de irtibatımı devam ettirmekteyim. Danıştay olayından sonra da ben kendisi ile hiç
görüşmüyorum, muhabbeti kestim dedi. Bazen telefonla görüşebilirim, onun dışında herhangi
bir irtibatım yoktur.
. Muzaffer TEKİN'e herkes komutanım der, çok saygı duyarlar. Şuanda Tuğgeneral
rütbesinde muvazzaf konumdaki insanlar dahi kendisine komutanım diyerek saygı
duyar, kendisi çok ince ruhludur, kapıya kadar herkesi uğurlar. Zaman zaman general
rütbesindeki büyükler de ziyaretine gelir di. İsim olarak benim orada gördüğüm Tuzla
Piyade Komutanı geçen sene gelmişti. Emekli General Muammer Ünal da zaman zaman
oraya gelirdi. Gittiğim zaman orası hiç boş kalmazdı. Orada çaydan başka bir şey
yoktur, gelen kişiler yanlannda mutlaka bisküvi gibi bir şey getirirlerdi, şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
AYDIN YÜKSEK Savcılıkta alman ifadesinde;
Ben kendim inşaat işleriyle uğraşınm, pazar yeri projesi yapanm. Bakırköy İncirli' de
Darıca İnşaat Faktoring şirketi vasıtasıyla MUZAFFER ŞENOCAK' la, HASAN SAĞLIK,
SANA JALOV isimli şahıslarla tanıştım. Afrikadan demir, hurda, gübre ve altın ticareti
yapacaktık. Türkiye' den de medikal malzeme götürecektik. Bu üç şahıs beni dolandırdı.
Yaklaşık 100 milyar civannda bana masraf açtılar ve bu parayı bana ödemediler. Ben de
MUZAFFER' i bana tanıştıran MURAT KALE isimli şahıs bana MUZAFFER' in özel
kuvvetlerde çalıştığım bana Apo' yu Türkiye' ye getiren ekipte olduğunu söyledi. Ben de
MUZAFFER' e güvendim ve yurtdışı bağlantılannm olduğunu düşünerek iş bağlantılan
yapmak için kendilerine para verdim. Ancak beni dolandırdılar. MUZAFFER ŞENOCAK iş
yapmak amacıyla Güney Afrika' ya gitti. O Afrikaya gittiği sırada benim evimde kalıyordu.
Ben onun çantasmdaki CD ve disketleri kurcaladığımda MUZAFFER TEKİN' de ele geçirilen
CD. dedeki bilgileri gördüm, ve bunlan CD. halinde yaptım ve aynca laptopuma da
kaydetmiştim. Ben MUZAFFER bir daha dönmeyeceğini bana söyleyince eşyalannı
kanştırdım. Daha önceden bakmamıştım.
Daha sonra bu CD.yi alacaklarımı almak amacıyla soyadından emin olmadığım
KADİR Bey vasıtasıyla tanıdığım METE YALAZANGİL isimli şahısla konuyu görüştüm.
Beni adamı şikeyet etmek üzere MUZAFFER TEKİN' in ofisine götürdü. Konuyu ben
anlattım. Daha sonra kendi yardımcı olacağını söyledi. Gittiğimiz adamın MUZAFFER
TEKİN olduğunu çılanca METE Ağabi söyledi. Biz oradayken de çeşitli kişiler bürosuna girip
çıkıyorlardı. Benim gördüğüm kişiler gözaltına alman kişiler değildir.
Bu CD.yi ben hazırladım ancak CD. deki bilgiler de MUZAFFER ŞENOCAK'ı
şikayet etmeyi düşündüm. Orduda görevli olduğunu düşünerek korktuğum için MUZAFFER
TEKİN' e gittik. MUZAFFER' de özel kuvvetlerden bunların komutanlarına ulaşabilir diye
düşündüm. Para konusunu konuşmadık. Ben CD.lerin içeriğine daha önceden bakmıştım. Bu
konuda da şikayet edecektim ancak korktuğum için edemedim. CD. leri ben MUZAFFER
ŞENOCAK' m evime bıraktığı eşyalar içerisinde buldum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
AHMET ERDEN ARSLAN Savcılıkta alman ifadesinde;
Ben Tekstil işinden iflas ettiğimden 1,5 yıldan beridir çalışmıyorum. Hiç bir gelirim
yoktur. Ben MUZAFFER TEKİN' İ ağabeyim vasıtasıyla tanırım. Ağabeyimin yanma
gittiğimde o büroda olduğu için MUZAFFER TEKİN' le de görüşürüm. Ben gittiğimde
ağabeyimden harçılk isterim. Ağabeyim genelde orda olduğunda ben de yanma giderim. Ben
gittiğim zamanlarda ofisin yerlerini paspaslarım, temizliğini yaparım, anahtarı aşağıda çay
ocağında bırakır çıkarım. Ben ağabeyimin ricası üzerine temizlik işlerini yaptım. Ben
gittiğimde gelende dış odada otururum. Çoğunlukla buraya emekli subaylar, esnaflar ve
akrabalar gelir. Ben bir seneye yakındır ofise gelip giderim. MUZAFFER Bey' le oturup bir
sefer dahi sohbet etmemişimdir. Ben onların konuştuklarını duymamak için odada biri varken
girmiyorum. Ancak çay boş olunca falan odaya giriyorum. Ben odasında kırmızı bir klasör
görmedim. Ben METE YALAZANGİL' i tanımam. AYDIN YÜKSEK' i tanımam.
KÜDDÜSÜ OKKIR' ı tanımam. OKTAY YILDIRIM' ı 7 ay evvel bir kere ofiste gördüm. Ben
MUZAFFER TEKİN' in dışarıya götür getir işini hiç bir zaman yapmadım. İşim bittiği zaman
ben dışarıya çıkardım. Benim harçlığımı ağabeyim kendi cebinden verirdi. Ben orada temizlik
yaptığımda ağabeyim bana 10-20 lira verirdi. Ancak oraya gitmemin asıl sebebi bana iş
bulacak olmalarıydı.
. İBRAHİM ŞAHİN'i bir iki kez gördüm. Diğer şahıslan tanımıyorum. Aralarında
komutanım diye konuştukları için isimleri de bilmiyorum. Kendi aralarında siyaset, güncel
olaylar ve partilerin durumları ve askerlik hatıralarından genelde konuşurlardı. Benim CD.
den ve devletin yapılanması belgelerinden haberim yoktur.
SEVGİ ERENEROL Savcılıkta alınan ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN aile dostumdur, FİKRİ KARADAĞ' ı tanırım, basın
açıklamalarından tanıyorum. Kendileri MUZAFFER TEKİN ile bir bayramda kilisedeki ayine
katılmıştı, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli HÜSEYİN GÖRÜM beyanmda ; Ergenekon isimli oluşum hakkında her
hangi bir bilgisinin olmadığım, ancak 2005 yılının Ocak ayında Kadıköy'de İkizoğlu İş
Hanının 3. katında bulunan Muzaffer TEKİN' e ait büroya çay içmeye uğradığında büroda
Kuddusi OKKIR, Rafet Albay, Nedim Albay Hüseyin BEYAZIT ve kendisini Jitemci olarak
tanıtan Mustafa ALPAY ve 6-7 tane asker kökenli şahıs olduğunu, orada Kuddusi Okkır'm
"Ayrık Otu" isimli bir oluşumdan söz ettiğini, dosyasını çıkarıp birini Muzaffer TEKİN' e
verdiğini gördüğünü, aynı dosyadan "Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği" isimli derneğine
sadece verdiğini söylediğini beyan etmiştir.

e-Şüpheli ile alakalı toplanan delillere bakıldığında,


1) Şüphelinin ev ve iş yeri bilgisayarında bulunan Lobi ve Devletin Yeniden
Yapılanması ile alakalı olarak belge içerik olarak yukarıda anlatılmış olup, belgenin amacı
tamamen devletin çeşitli aşamalar sonucu ele geçirilmesine ilişkin olduğu, bu belgenin MİLLİ
IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR tarafından yazılıp bir suretinin VKGB isimli derneğin
kurucusu Taner ÜNAL' a ve bir suretinin de şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e
verildiği, başka bir kimseye verilmediği, buradan da belgenin çok gizli olması ve sadece
lider seviyesindeki insanlara verildiğinin MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ' m
ifadesinde "bu planı Ankara' ya gitmeden önce yazmıştım, Taner ÜNAL hiç ilgilenmedi, bir
suretini kendisine verdim, daha sonra İstanbul' a gelince Muzaffer TEKİN ' e herkes
komutanım dediği için bir surette ona verdim, tamamen kendi insiyatifımle hazırladığım
programdır" dediği, aynca programı şüphelinin kendisine bağlı olarak çalışan Gazi GÜDER'
e vermedim demiş olması da belgenin önem ve gizliği sebebi ile sadece lider kadroya
verildiği, çalışmaların buna uygun olarak gizlilik içerisinde yürütüldüğü, (k... d..l) bu
belgeninde ERGENEKON YAPILANMASINA ait önemli bir belge olan ve dosyada mevcut
Devletin Yeniden Yapılandırılması dokümanında belirtilen ana prensiplerin açılımı şeklinde
yazıldığı, 21 maddelik Devletin Yeniden Yapılanması belgesi ile Kuddisi OKKIR yazdım
dediği belgenin benzer nitelikte olduğu, Kuddisi OKKIR master plan çalışması dediği Devletin
Yeniden Yapılanması belgesini de bu amaçla örgütün talimatlan doğrultusunda yazdığının
açıkça anlaşıldığı. Devletin Yeniden Yapılandınlması üzerine başlıklı belgenin sadece Tuncay
GÜNEY ve Doğu PERİNÇEK ten çıkmış olmasmdanda belgenin özelliği ve gizliliği
anlaşılmaktadır. Devletin Yeniden Yapılanması dokümanının Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ün
danıştay olayından gözaltına alınması sırasındada çıktığı, bu dosyanın incelenmesinden
anlaşıldığı,
2)Şüpheli ile alakalı olarak Doğuş Factoring dosyası ile alakalı olarak yapılan
incelemede müştekisinin Ahmet ÇEKELKIRAN olduğu, şüphelilerin Ayhan PARLAK, İlhan
PARLAK olduğu,
Müşteki Ahmet ÇEKELKIRAN'm beyanlarına bakıldığında;
Ertuğrul YILMAZla ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' çok eskiden tanıştığı ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN hissedar olmasına rağmen şirkette çalışmadığım, Ertuğrul YILMAZIN
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e çok saygı duyduğunu, bu vesile ile de Ayhan PARLAKIN
da çok saygı duyduğunu, Ertuğrul YILMAZ' m Hannover'deki ikametinde öldürüldüğü sırada
Ayhan PARLAK' m da yanında olduğu ve bütün işlerinde ortak olduklan, daha sonra
Alparslan ARSLAN ile tanıştıklanm ve bu şahsın Doğuş Factoring' in avukatı olduğu,
Danıştay saldmsma kadar da Doğuş Factoring şirketinin alacaklanm, çek ve senetlerin icra
işlemlerinin Alparslan ARSLAN tarafından takip edildiğini, Ayhan PARLAK ile ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ' in tanışıklıklannm çok eskiye dayandığı, ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' in ofisinin Ertuğrul YILMAZ' m abla çocuğu Rıza YILMAZ ile ofisinin yan yana
olduğu ve Ayhan PARLAK ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in çok samimi olarak
ilişkilerini devam ettirdikleri ve Doğuş Factoring' in Ümraniye' deki 7300 m2 arazisi Ertuğrul
YILMAZ' m imam nikahlı eşi Nezahat KELEŞ' in üzerinden 2002 yılında ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ' in üzerine devredildiği, daha sonra Ertuğrul YILMAZ' m talebi üzerine
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN tarafından Yılmaz TAVUKÇUOĞLU' na devredildiği, yine
Doğuş Factoring' in yurt dışından kara para getirip çeşitli suretlerle akladıklan, bu sebeple
Ayhan PARLAK ve diğer şahıslann kendilerine kendisi ve ailesini tehdit edip para ve
senetlerini gasp ettikleri gerekçesi ile şikayetçi olmuş, bu konu ila alakalı soruşturma
Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2006/1249 soruşturma numarası ile 2006/415 sayılı görevsizlik
karan ile Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, Ümraniye Cumhuriyet
Başsavcılığınca evrak tefrik edilip Üsküdar ve Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılıklanna
yetkisizlik karan ile gönderilmiş---®kxp, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığmdaki
soruşturmanın 2007/27183 Üsküdar "Cumhuriyet Başsavcılığmdaki

/^/(j2k
soruşturmanın da 2007/11664 numarasında devam ettiği, Ümraniye Cumhuriyet
Başsavcılığmdaki dosyanın da 2006/25779 soruşturma numarasında devam ettiği yapılan
incelemelerden anlaşılmış olup, 3 dosyanın da aynı suçun suç yerleri itibariyle farklı
savcılıklara gönderilmiş olduğu ve dosyadan bir suretin soruşturma dosyasına konulduğu
(Delil No:2)
1. Doğuş Facrtoring ile alakalı olarak Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülüp İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dosyada da
şüpheli Ayhan PARLAK' m ve yukarıda ismi geçen müşteki Ahmet
ÇEKELKIRAN' m Doğuş Factoring isimli şirket aracılığı ile kara para aklayıp
kurdukları örgüt vasıtası ile bir çok gasp, tehdit ve yaralama suçlarını işledikleri,
bu konu ile alakalı olarak açılan davanın İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinin
2004/109 Esas sayılı dosyasının derdest olduğu görülmüştür.
1. Danıştay saldırısı olayı ile alakalı olarak Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını
yaptığı belirtilen Alparslan ARSLAN' m öldürme suçundan tutuklandığı, aynı
olayda Ayhan PARLAK ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de gözaltına
alındıkları, Ayhan Parlak Hakkında Örgüte Finansal destek sağlamak suretiyle
yardım etmek suçundan dava açıldığı, bu dosyada Ayhan PARLAK doğuş
factoringle alakasının olmadığını beyan etmesine rağmen 3. maddede belirtilen
iddianameden de Ayhan PARLAK'm Doğuş Factoringle alakasını ortaya
koyduğu, Ahmet Çekelkıranm beyanları da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin
Doğuş Factoringle alakasını ortaya koyduğu, ve Danıştay olayıyla alakalı olarak
müşteki Ahmet ÇEKELKIRAN'IN beyanları Ankara 13 Ağır Ceza mahkemesine
gönderilmiştir.
1. Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturması sürdürülen Akın BİRDAL suikasti
sonrasında cezaevinden çıkarak suç örgütü kuran Semih Tufan GUNALTAY ile
alakalı olarak 06.06.2007 tarihinde düzenlenen iddianamede ismi geçen müşteki
ve mağdurların beyanlannda ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in sürekli gelip
Semih Tufan GUNALTAY ile gizlice görüştüğü,
Semih Tufan GUNALTAY' ı da Mete YALAZANGİL vasıtası ile tanıdığını ve
belirtilen olaylardan 2-3 sene öncesinden tanıdığını, , Semih Tufan GUNALTAY isimli şahsı
cezaevine girdiği zaman takip ettiğini, ailesi ile biraz ilgilendiğini, 2003 yılında
cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat kurduklarını, 2,5-3 senedir
görüşmediğini beyan ettiği,
Mehmet Fikri KARADAĞ; SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ı Elazığ'da görevli
iken İHD başkanı Akın BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, Şahısla
hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY
hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda
tanıdığım, Emre'yi kendisine Muzaffer'in Semih Tufan GÜLALTAY'ın kardeşi olarak
tanıştırdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini,
Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10
defa görüştüğünü, Şahısla Ulusal Birlik Partisi kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin
olduğunu, Hatta partinin ismini birlikte koyduklarını, resmi olarak da birkaç defa yanma
gittiğini, Şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, şahısla Ulusal Birlik
Partisinin kurulması çerçevesinde Ankara'ya gittiklerini,
Esra Feride GÖKÇİMEN 11.07.2006 Organize Suçlarla Muadele Şue
Müdürlüğü'nde Vermiş olduğu ifadesinde; "... binaya sık sık gelen şahıslardan birinin
Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsını
Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu
şahısın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığını„orada Semih Tufan
GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı
saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan
GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saMrrısanın yapıldığı gün gece geç
saatlerde Veli KILIÇ kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40
numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle ,sana söyleyeceğim isimleri
not al ve bunları www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bi durum,
bunları bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle
benim uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan
GULALTAY'm talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi
hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediği, sonra tekrar kendisini
arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması
gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli
KILIÇ 'm kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunların
parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmem istenen isimlerin ise
; 01.MUZAFFER TEKİN, 02.SAVŞHAN TOSUNOĞLU, 03.MAHMUT AYDIN ve
soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan MAHMUT....isimli başka bir
şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat
Alparslan ARSLAN 'm bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde
adını bilmediğini, fotoğraflarını gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'm yanına
gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını, beyan ettiği, yine aynı konuyla alakalı
olarak,
Muzaffer GÖKÇİMEN 11.07.2006 Günü müşteki sıfatı ile vermiş olduğu
ifadesinde; "... Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılannm
Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alpaslan ASLAN, 2 tane
Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden isnıininin silindiğini, Semih GULALTAY'm
yanına Muzaffer TEKİN ,Alpaslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen
şahıslar gelip gittiğini,
Mete YALAZANGİL İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde
25.08.2007 günü alman ifadesinde;
Semih Tufan GÜLALTAY'ı çocukluğundan beri tanıdığını Mikail SARI'mn Akın
BİRDAL suikastından dolayı arandıklanm basın ve medyadan öğrendiğini, Mustafa GÜLEN'e
olayın aslını sorduğunda Semih Tufan GÜLALTAY'ı Mikail SARI ile SER şirketinde
tanıştırdığını kendisinin bu olayla ilgisi olmadığını söylediğini,
1988-89 yıllanndan önce Tekel'de çalıştığım dönemlerde Muzaffer TEKİN'de ile
tanıştığını, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip
geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer TEKİN'in Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı
Namık Zihni OZANSOY'un Kastamonu cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri
gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte Kastamonu'ya giderek
Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde görüştüklerini, Bu
görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde Akın BİRDAL suikastı
sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler okuduğunu bunun üzerine
Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu,Ankara DGM
savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GULALTAY'm yeğeni
olan Necdet ATIŞ isimli şahısın Semih Tufan GÜLALTAY ve bu olaydan dolayı
yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan
GULALTAY'm kendisi ile görüşmek istediğini Muzaffer TEKİN'in Yozgat cezaevine
gidip Semih Tufan GÜLALTAY ile görüşmesini istediğini, ancak kendisinin bunu da kabul
etmediğini beyan ettiği,
Semih Tufan GÜLALTAY m Muzaffer TEKİNİ Akın BİRDAL olayından sonra ceza
evindeyken tanıdım demesine rağmen Mete YALAZANGİL ise 1993 yılından beri
tanıştıklannı beyanında söylemiştir.
Yine yukandaki beyanlarda (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' nin sürekli Semih Tufan
GÜLALTAY ile görüştüğü hatta parti listesinde adının bulunduğu Danıştay olayından sonra
adının silindiği ve sürekli görüştükleri anlaşılmakta1 olup, şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN uzun süredir Semih Tufan GÜNALTAY ile görüşmediğini saıvcılıktaki ifadesinde
beyan etmesi örgütsel konumlannı deşfre etmemeye yönelik gizleme hareketi olarak
algılanmalıdır..
6) Başka bir uyuşturucu suçundan cezaevinde tutuklu bulunan Engin
BAĞBARS isimli şahsın cezaevinden çeşitli zamanlarda yazdığı ve Cumhuriyet
Savcılıklarında da beyanlarıyla teyit ettiği, ifadelerinde kendisinin Danıştay saldırısında
kullanılmak istendiği ve bu sebeple kendisini derin devletin adamları olarak tanıtan Gökhan ve
İrfan isimli şahısların çeşitli şahıslarla irtibatlı olarak faaliyet gösterdikleri, kendisini MİT
görevlisi olarak bir şahısla tanıştırdıklarını, daha sonraki görüşmelerinde de Ankara' dan
komutanlannm geldiğini söyleyerek komutanlannm geldiği bahanesi ile Fenerbahçe' de bir
pasajın içerisinde 2. katta petrol şirketine götürdüklerini, odanın madalyalarla dolu olduğunu,
kendilerini bir şahsın kibar bir şekilde karşıladığını, yanında iki kişinin daha olduğunu ve
kendisinin devlet için çalıştıklannı öğrendiklerinde memnun olduklannı söyledikleri ve
devamında Kuvva-i Milliye hareketinin başındaki hoca denilen şahsın aslında yaramaz bir
adam olduğunu, üçkağıtçı olduğunu kendisine söylediklerini, kendilerinin de Beykoz' da
piknik alanında kaçak ağaç keserken yanlarına bir binbaşının geldiğini ve kızdığını,
bunu ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e anlatmaları üzerine ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' in Anadolu yakasından sorumlu yarbayı aradığını ve ona binbaşılar ne
zamandan beri bölüğe bakıyor diye telefonda söylediğini, bunun üzerine Gökhan' a
hitaben bundan sonra sizi kimse sıkıştıramaz rahat olun dediği, dışarı çıktıklarında
Gökhan' a sorduğunda bu çok büyük komutandır, generallerle irtibatlıdır, Kuvva-i
Milliye' nin başındaki hocayı sevmez, biz Muzaffer albayın yanında yer alırız, hocaya
karşı yakında dernekte kuracağız şeklinde söylediklerini, daha sonra Gökhan' in kendisine
komutan seni çok sevmiş, bize katıl, ancak birlikte Kuvva-i Milliye' ye kaydolmamız gerek,
Kuvva-i Milliye ' den alacağımız kimlikle rahat hareket edeceğimi, hatta silah taşıyabileceğimi
söylediği, aynntılı beyanlarda bu şahıslann illegal oluşumlarda bulunup kendilerini devlet
olarak tanıttıklan ve bir çok olayı aynntılı olarak anlattığı ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN '
in bütün bu oluşumlardan haberinin bulunduğu ve bu gruplardaki insanlann ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ' e karşı büyük saygı ve sevgi duyduklannı anlattığı,
Şahsın 01.01.2006 tarihinde tutuklandığı şeklinde başlayan 10.08.2007 tarihli
savcılığımıza gönderilen 2 sayfalık el yazısı ile yazılan mektup ekindeki belgelerin şüphelinin
daha önceki beyanlan ve ifadelerin suretleri ile basından koyduğu bu konudaki haber ve
yazılara ilişkin belgeler olduğu ve bu belgeler üzerine tutuklu Engin BAĞBARS
savcılığımıza çağmlarak ifadesine müracaat edilmiş olup, Savcılığımızda alman 01/10/2007
tanhli beyanında
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumundan APS zarfı ile gönderilen mektup ile ilgili Tanık Engin BAĞBARS ile
yapılan görüşmede söz konusu mektubu kendisinin yazdığını ve ekinde bulunan
belgelerin kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine Engin BAĞBARS'a usulüne
uygun yemini yaptırılarak mektupda belirttiği olaylar ile ilgili alman ifadesinde;

01.01.2006 tarihinde uyuşturucu ticareti suçundan dolayı tutuklu bulunduğunu, bu


suçtan önce İst.İl Jandarma Komutanlığının haber elemanı olduğunu, daha sonra aynldığmı
ancak Süreyya Başçavuş ile görüşmesine devam ettiğini, ancak bu sefer uyuşturucu
kaçakçılığına ilişkin çalışmalar yaptıklannı, Üsküdar emniyet müdür yardımcısı olan HAKAN
MUTLU'nun kendisini istihbaratçı olarak tanıtarak kendisini yanma çağırdığım,kendisine bu
haberi daha önceden tanıdığı GÖKHAN BAŞOGLU isimli şahsın gönderdiğini, Gökhan
BAŞOĞLU'nu kardeşinin ceşaeyîndâ^îarjcadaşı olmasından dolayı tanıdığını, GÖKHAN
BAŞOĞLU, İRFAN ve FA]pıî/J isimli şa£Wla HAKAN MUTLU'

£/&&-
can fj .-• -* {m % 1î fH 1 ______ 7
nun yanma gittiklerim, Hakan MUTLU'nun kendisine uyuşturucu konusunda yardımcı
olmasını kendisini narkotik ve organize'nin müdürü ile tanıştıracağını söylediğini, bu arada
HAKAN MUTLU'nun kendisine 10-15 tane silah göstererek almasını söylediğini, kendisinin
bu silahlan almadığımı, bu olayın 2005 yılının 11. ayında olduğunu, bu olaydan 15 gün sonra
evinin soyulduğunu ve daha önce hırsızlık yapan şahıslardan almış olduğu glock marka
tabancasının alındığını, evinden alman bu tabancayı daha sonra HAKAN MUTLU'nun da
yakalanıp tutuklandığı hırsızlık ve sahtekarlık şebekesi liderinin damadı olan DENİZ isimli
şahıstan aldığını, evinin soyulduğu gün GÖKHAN BAŞOĞLU'nun kendisinin yanından hiç
ayrılmadığını, soygunun yapıldığı gün çete liderinin damadı olan DENİZ'in kendisini
aradığını, HAKAN MUTLU ile tanıştıktan kısa bir süre sonra Hakan MUTLU'nun kendisine
ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ile tanıştıracaklanm söylediğini, kendisinin GÖKHAN
ve İRFAN ile birlikte ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN'in Fenerbahçe'deki ofisine
gittiklerini, odada madalyalar ve plaketlerin olduğunu, kendisini ZAFER (KOD)
MUZAFFER TEKİN ' in tam karşısına oturttuklarını, Muzaffer TEKİN'in kendisine
nereli olduğunu sorduğunu, ayrıca GÖKHAN'm kendisi için cezaevinde yattığını, daha
önce jandarmada çalıştığını, şimdi de kendilerine yardımcı olduğunu söylediğini,
MUZAFFER TEKİN'in de memnun olduğunu, sürekli gidip gelmesini söylediğini, daha
sonra aralarında Kuvvai Milliye Derneğinden bahsettiklerini, ofiste 3-4 kişinin
bulunduğunu, albay dedikleri bir şahsın hizmet etiğini, buradan ayrıldıktan sonra
sürekli kaldığı yer olan ormana gittiklerini, orman denilen yerin Beykoz' da 90
dönümlük bir alan olduğunu, burayı piknik alanı olarak İRFAN'm işlettiğini, ormanda
bulunan tek katlı yerde kalmaya başladığını, ormandaki alanda Gökhan, İrfan ve çeşitli
gelen misafirler ile silah atışı yaptıklarını, daha sonra Hakan MUTLU'nun kendisini bir
daha çağırarak hazırlan seni organize ve narkotiğin müdürü ile tanıştıracağım dediğini,
kendisine git filan şahıslara söyle organize onları alacak dediğini, kendisinin de Hakan
MUTLU'nun söylediği şahıs olan Bülent SALMAN' a giderek konuyu ilettiğini,
GÖKHAN ve İRFAN isimli şahıslann kendilerini derin devlet olarak tanıttıklannı,
ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN'e de hep komutan diye hitap ettiklerini, Muzaffer TEKİN
adına yazılan bir şiiri GÖKHAN'm devamlı cebinde taşıdığını ve herkese gösterdiğini, bir süre
sonra kendisine Kuvvai Milliye Kartı çıkarmak için fotoğraf istediklerini, kendisinin
Muzaffer TEKİN'in kuvvai miUiyeyi sevmediğini hatırlatması üzerine sen orayı
karıştırma biz rahat gezmek için bu kimliği çıkartacağız ve silah da taşıyacağız
dediklerini, kendisini Beşyüzevler Semtine bir paşa ile tanıştırmak için götürdüklerini, ancak
paşa olmadığı için görüşme yapamadıklannı, oradan Zeytinburnu'nda emekli albay ile
görüşmeye götürdüklerini, Albayın ismini bilmediğini ancak biodizel işi yaptığını, albaym
ofisinde de Muzaffer TEKİN'den bahsettiklerini, kendisini tanıştırdıklarını albaya
anlattıklarını, Albay'ın da kendisine biodizel ile alakalı bir dosya ile ilgili birlikte
çalışmayı teklif ettiğini, kendisinin bu dosyayı ve 3 adet kaseti tutuklandıktan sonra
organizeye teslim ettiğini, bundan sonra kendisinin Muzaffer TEKİN ile görüşmediğini, bir
kaç kez GÖKHAN'm Muzaffer TEKİN'in yanma gitmeyi teklif ettiğini anacak kendisinin
kabul etmediğini, daha sonra da tutuklandığını, tutuklandıktan sonra 10.02.2006 tarihinde
Başbaşkan'a mektup yazdığını, mektup da Ak Partiye karşı darbe yapılacağını, kendisini
kullanmak istediklerini, bu konulan anlatmak istediğini söylediğini, bunun üzerine cezaevinde
kendisini tehdit etmeye başladıklannı, can güvenliği olmadığı için Tekirdağ F Tipi Cezaevine
naklettiklerini, Danıştay saldınsımn olduğu günden bir gün sonra ilk olarak Başbakan'a
yazdığı mektup ile alakalı olarak 18.05.2006 tarihinde Savcılıkça ifadesinin alındığını, bu
ifadesinde herşeyi anlatmadığını, bir hafta sonra Tekirdağ Başsavcısının cezaevine geldiğini,
ifadedeki bazı olaylann tarihlerinin tutarlı olduğunu, bu sebeple ek ifade verip vermeyeceğini
sorduğunu, ifadeye istihbaratın da gelerek kameraya alacağını
söylediğini, kendisinin kabul ettiğini, orada da tekrar 20 sayfalık ifade verdiğini, ifadesinde
bir çok konu ile birlikte Muzaffer TEKİN ve Hakan MUTLU konularını da anlattığını,
ifadesinden sonra HAKAN MUTLU'nun tutuklandığını, Atabeyler ve Sauna Çetelerinin de
ortaya çıkarıldığını,
Başbakan'a mektup yazdığı sırada Tekirdağ'dan HANİFİ AVCI'ya da mektup
yazdığını, Hanefi AVCI'nın da kendisine cevap yazdığını, mektubu ilgili yerlere ileteceğini
söylediğini, hatta bir mektupta anlattığı Murat AKSU'ya suikast yapılacağı hususunu daha
sonra yakalanan Atabeyler çetesinin de itiraf ettiğini, Gökhan BAŞOGLU'nun insanları
cezalandırmak için iki tane kuyudan bahsettiğini, kendisine bu kuyuları göstermek istediğini
ancak gitmediğini, kendisine göre bu şahısların devletin bir çok kurumuna sızıp illegal olarak
da devleti ele geçirmeye çalıştıklarını, hatta kendisine İstanbul Jandarma Alay Komutanı ile
birlikte 20 tane komutanın gideceğini, İstanbul ve Antalya Emniyet Müdürlerinin gideceğini,
yerlerine kendilerinden olan insanların geleceğini, onlar gelince daha rahat hareket
edeceklerini söylediklerini, Türkiye'nin ve İstanbul'un kendilerinin olduğunu ve istedikleri
şekilde hareket edeceklerini söylediklerini, ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN'in de bunların
komutanı pozisyonunda olduğunu, Muzaffer TEKİN'e sürekli komutanım ve bazen de
albayım diye hitap ettiklerini,
Kendisinin Muzaffer TEKİN'in yanma gittiğinde Türkiye'nin çok yakından tanıdığı,
derin devletin adamı olarak bilinen bir şahsın da orada olduğunu, ancak ailesine bir şey
yapılmasından korktuğu için bu ismi açıklamadığını, gördüğü bu şahsın hemşerisi olduğunu,
kendisi ile Avusturya' da teyzesinin oğlunun yanma gittiği zaman tanıştığını, bunun yanında
şahsı basından da tanıdığını, bu şahsında Muzaffer TEKİN'in ofisinde olduğunu, GÖKHAN
ve İRFAN'm ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile çok samimi olduklannı, bu şahıslann
Muzaffer TEKİN'in ofisinde koltuğa bile oturmayıp masanın üstüne oturduklannı,
Mektup ekinde bulunan 18.05.2006 ve 25.05.2006 tarihli ifadelerin Tekirdağ'da
Savcılara vermiş olduğu kendisine ait ifadeler olduğunu, 17.08.2006 ve 10.10.2006 tarihli
ifadelerin de kendisine ait olduğunu, bu ifadelerinde de belirttiği gibi GÖKHAN'm kendisine
bir keleş silah getirerek TUSİAD yöneticilerine karşı eylem yapılacağını söylediğini,
kendisinin bu silahı alarak ormanda bulunan KENAN ÜREK ve Mardinli ÖMER isimli
şahıslara verdiğini, bu şahıslannda silahı kulübeden 50-100 metre ileride bir yere
gömdüklerini,
Mektup ekindeki haber kupürlerinin kendi ifadelerinde ortaya çıkan olaylara ilişkin
haberler olduğunu,
Kendisinin daha önce de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdiğini, ancak
kendisine gelen takipsizlik karannda ifadesinde belirtmediği, ifadesinde hiç geçmeyen
hususlann takipsizlik karanna yazıldığını gördüğünü, buna örnek olarak ZAFER (KOD)
Muzaffer TEKİN'in kendisine cephanelik verdiğine ilişkin ifadesinde bir konu olmadığı halde
takipsizlik karanna bu tür konulann yazıldığını, Alaattin ÇAKICI, Sedat PEKER ve Kürşat
YILMAZ'dan şikayetçi olduğunun yazıldığını, ancak kendisinin hiç bir ifadesinde bu
şahıslardan şikayetçi olmadığını, kendi belirtmediği konulann yazıldığı için bu takipsizlik
karannı ve ifadesini göndermediğini, Takipsizlik karanna itiraz ettiğini ancak her hangi bir
cevap alamadığını, istenildiği takdirde ifadelerle takipsizlik karannı gönderebileceğini, kendi
mektuplan ve ifadelerinin doğru olduğunu, Başbakanlığa yazdığı mektubun APS kağıtlannm
da oğlunu,
Kendisinin her zaman dilekçe yazdığını, ancak birilerinin kendisinin dilekçelerini
engellediğini, Başbakanlığa mektup yazdıktan uzun süre geçtiği halde ifadesinin
alınmadığını, Danıştay saldırısından sonra ifadesinin alındığını, ancak kendi yazdığı
mektubun içeriğinde Ak Partiye karşı bir darbe olacağını ve bir oluşumun Türkiye' de
eylemler yapacağını söylediğini, evinden çalman eşyalar-⻺mda Ak Parti Millet vekilleri ile
çekilmiş olduğu fotoğraflann da bulunduğundum eylemlerde kendisini de kullanmak
jfu' ^V^5x S^%

isteyeceklerini düşündüğünü, kardeşi SAİM BAGBARS'm 1. bölge Ak Parti Millet vekili


adayı olması sebebi ile bunları kullanabileceklerini fotoğrafların da bu amaçla çalınmış
olabileceğini düşündüğünü, kendisinin bir eylem gerçekleştirdiği takdirde kendisinden çalman
resimleri kullanıp Danıştay olayındaki gibi Ak Parti aleyhine kullanabileceklerini, kendisinin
bu olaylar hakkında bildiklerinin bunlardan ibaret olduğunu, kendisinin mahkeme ifadelerinde
de benzer şeylerden bahsetmiş olabileceğini, kendi dosyasının halen İst. 9. Ağır Ceza
Mahkemesinde devam ettiğini, söylediklerimin araştırılması halinde doğruluğunun ortaya
çıkacağını, ZAFER (KOD) Muzaffer TEKİN ile alakalı olarak 1 yıl önce söylediği sözlerin 1
yıl sonra doğrulandığını ve Muzaffer TEKİN'in örgütçülükten tutuklandığını, kendisi
tarafından daha önce verilen bütün ifadelerin doğru olduğunu tekrar belirtmek istediğini, ayrıca
GÖKHAN'm kendisine Ankara' ya Özel Harp Dairesinde eğitim almaya gideceklerini
söylediğini, ama kendisinin gitmediğini, son zamanlarda da GÖKHAN'm kendisini
öldürmeye çalıştığım, hatta bir gece kendisinin ormanda bekçi ile birlikte oturdukları sırada
GÖKHAN'm yanında tanımadığı kişilerle geldiğini ve kendisiyle ısrarla konuşmak istediğini
söylediğini, kendisinin de huylanarak araba ile kaçtığını, kendisini takip ettiklerini ve o gece
ormanda sabahladığını, bu olaydan sonra ormana bir daha ormana gitmediğini beyan etmiştir.
Beyanlarına bakıldığında bir yıl önceki beyanları ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN
hakkındaki anlattıkları beyanların dosyamız yönüyle ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN tarif etmekte
olup, ayrıca ofisiyle alakalı anlattıkları ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve diğer şüpheli beyanlarında
anlatılanlarla örtüşmekte olduğu.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in telefonunda ve ajandasında yapılan incelemede
gökhan olarak fihristte yazılı ismin karşısında bulunan 0536 871 55 16 nolu telefonunun
ifadede geçen Gökhan BAŞOGLU isimli şahsın kullandığ 0536 871 5516 olarak kayıtlı telefon
olduğu,
fihristte irfan olarak yazılı ismin karşısında bulunan 0537 251 0525 nolu telefonunun
ifadede geçen ismi geçen İrfan Topal İsimli şahsın kullandığı0537 251 0525 nolu telefon
olduğu, ayrıca her iki telefonun da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN in el yazısıyla yazdığı
notların bulunduğu ajandada irfan ve Gökhan olarak kayıtlı bulundukları.
1. Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK ifadesinde "ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisine
bir sürü emekli subay , astsubay ve paşanın, her çevreden asker, polis ve ileri
görüşlü insanların geldiğini, oraya gittiğinde Mete YALAZANGIL' in çoğu zaman
orada olduğunu, "ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e herkes komutanım der, çok
saygı duyarlar, şu anda tümgeneral rütbesinde muazzaf konumda insanlar dahi
kendisine komutanım diyerek saygı duyar... isim olarak benim orada gördüğüm
Tuzla Piyade Komutanı geçen sene gelmişti. Emekli General Muammer ÜNAL'
da zaman zaman oraya gelirdi. Gittiğim zaman orası hiç boş kalmazdı" şeklinde
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in konumu ve liderlik vasfına ilişkin ayrıntılı
beyanlarda bulunduğu, ayrıca soruşturma sırasında Tuzla Piyade Komutanı olan
M.Zekeriya ÖZTÜRK isimli paşanın ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e ödül
veya plaket verirken çekilmiş resimlerinin postayla savcılığımıza gönderildiği, bu
resimler Genel Kurmay Başkanlığına Cumhuriyet Başsavcılığımızca gönderilmiş
olup bir sureti dosyamıza eklenmiştir..
1. Mahmut ÖZTÜRK beyanlarında ayrıca ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in
maddi sıkıntı içinde olduğunu ve kendisine 1500 YTL borç para verdiğini beyan etmiş
ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN de bayanlarında bu tür konulan söylemiş ve yurt
dışına üç-dört defa gittiğini beyan etmiş. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yurt dışı
giriş çıkış kayıtlan incelendiğinde 9 defa yurt dışına çıktığı, 9 defada muhtelif
tarihlerde giriş yaptığı anlaşılmıştır. 9) Şüpheli Rafet ARSLAN savcılık beyanında;
İbrahim ŞAHİN' i birkaç sefer ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisinde gördüğünü
beyan etmiş olup, İbrahim ŞAHİN' de kamuoyunun yakından bildiği Susurluk çetesi
davasında suç işlemek için silahlı örgüt kurup yönetmek ve diğer suçlardan mahkum
olduğu, o kararın içeriğinde de İbrahim ŞAHIN
2. ve Mehmet Korkut EKEN isimli şahısların devletin gücünü ve makamlarmdaki yetkileri
kötüye kullanarak kurdukları örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçlan işledikleri
şeklinde üst hadden mahkumiyet cezası verilmiştir.
10) şüpheliye ait 0532 291 92 93 telefonunda bulanan mesajlara bakıldığında
-DANIŞTAY OLAYLARI BÖYLE BİTMEZ KOMUTANIM BU ŞARKI BÖYLE
BİTMEZ YENİ SLOGANIMIZ (BUDA BİZİM TÜRKÜMÜZ ZAFER (KOD) MUZAFFER
TEKİN GERÇEK LİDERİMİZDİR) SAYGILAR KOMUTANIM Gönderen (İbrahim şahin)
:05322616592 23.Tem.2006 13:09:32
SİZİN YANINIZDA DAVA ARKADAŞI OLAN İNSANLARIN İLK ÖNCE
YÜKSEK VASIFILI TÜRK OLMASI GEREKİR ÇÜNKÜ YİĞİTE YİĞİT ER GEREKİR
KOMUTANIM ERCİYESTEN SAYGILAR GÖNDEREN:05468188846 21.Tem.2006 tarihli
mesajlarla alakalı olarakda - Bu mesajların İbrahim ŞAHİN tarafından kendisine Danıştay
hadisesinden yakınında olan bazı kişilerin dahli olduğunu düşünerek gönderdiğini beyan
etmiştir.
Telefonundaki Hasan Bakırcı isimli avukat tarafından muhtemelen elegeçirilen
bombalarla alakalı Oktay YILDIRIMa sahip çıktığı açıklamalarından sonra gönderildiği
anlaşılan ve içeriğini tasvip etmediğini beyan ettiği 3 adet mesaj şüphelinin konumunu
açıkladığı,
Inbox 905389857557 PASAM,SİYASİ-MILLI AKRABALIK KAN
AKRABALIĞINDAN OK DAHA /NEMLİDİR.BU BAĞLAMDA BEN DOKUZ
KARDASIMI KESER SANA YEDIRIRIM.H.BAKIRCI 14 HAZ 2007 00:48:32
Inbox 905389857557 ÇUVAL TÜRK ASKERİNİN KAFASINA DEGIL,HILMI
BEYİN KARISININ (kısalacak) POPOSUNA GECIRILDI.RENGIDE MOR-MORALI-
ÇUVALIN.H.BAKIRCI 14 HAZ 2007 02:33:43
Diğer mesaj içerikleride şüpheli karakterini ortaya koymakta olup Askeri kimliğinle
her an öğünüp de Türkiye Cumhuriyetinin Genel Kurmay başkanlığını yapmış ve devlet üstün
hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiş en üst düzeyde Türk ordusunu şerefle ve gururla temsil
etmiş bir komutana hakaretler içeren mesajları silmeksizin cep telefonunda taşıması da
şüphelinin Türk ordusuna ve komutanına karşı savunmasında beyan ettiği anlayıştan farklı bir
saygı anlayışıyla baktığını göstermektedir.
InBox 905389857557 TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYENİN ALLAHI G.M.K.
ATATÜRKTÜRK, PEYGAMBERİ HASAN TAHSİN, KİTABI NUTUK, ORDUDA
NAMUSUDUR.H.B.
İnBox 413##7pll4p AKP, ABD, Talabani, Barzani ve AB el ele secime gidiyor.
Türkiye 22 Temmuz da buna CHP ve MHP nin zaferi ile karsilik vermeli. 15.Haz.2007
17:38:59 Gönderen: Tuncay ÖZKAN
-DEMEKKİ BU ÜLKEDE DOĞRULUK YARALIDA OLSA UTANMADAN HEP
BERABER SALDIRAN BAŞBAKAN DIŞBAKAN DEVLET VE ADELET BAKANI
SANILAN VATAN HAİNLERİNİ MÜTERİ YALANCILAR OLARAK ALEME REZİL
EDİP MUZAFFER OLABİLİYORMUŞ, NE MUTLU BİZE ÖLÜMÜNE DOĞRUNUN
YANINDAYIZ SAYGILAR EFENDİM. GÖNDEREN: FİSUN NEMUTLU 05323378093
31.AĞU.2006 16:49:55
-KOMTANİM AĞZINA SAĞLIK.MUHTIRA GİBİYDİ VALLA!
GÖNDEREN:0555 328 55 35 25.AĞU.2006 00:44:54 Hakan Ayaz tarafından gönderilen bu
mesaj landa bir yıldır silmediği.
12) Mete YALAZANGİL' in beyanı ile Rafet ARSLAN' m beyanlan göz önüne
alındığında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Mete YALAZANGİL ile eskiden beri sık
görüştüğü, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de kendisinin çalıştığı yere sık gelip gittiğini
belirttiği, 1998 yılında Akın BİRDAL suikastinden sonra ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in
Mete YALAZANGİL' in yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY ve bu şahsın evinde
yakalandığı Namık Zihni OZANSOY'un kendisinin arkadaşı olması sebebi ile zor durumda
olduklan ve bu sebeple Kastamonu Cezaevine giderek bu şahıslarla görüşmeye gitmelerinin
gerektiği, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile birlikte kendi arabası ile Kastamonu Cezaevine
gidip bu şahıslarla görüştükleri, daha sonra 2001 yılında Semih Tufan GÜNALTAY' m yeğeni
Nejdet ATIŞ' m yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY' in kendisi ile görüşmek istediğini
ve bu sebeple Yozgat Cezaevine ziyarete gitmesi gerektiğini söylediği, daha sonra Semih
Tufan GÜNALTAY Nejdet ATIŞ'a ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yanma giderek
kendisini ziyarete gelmesini söylediği, bunun üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in de
Mete YALAZANGİL' in yanma gelerek Semih Tufan GÜNALTAY ve Namık Zihni
OZANSOY' u ziyarete gitmesi gerektiğini söylemesi üzerine Mete YALAZANGİL'in bunu
kabul etmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in de bunun üzerine onlar istiyorlar diye
değil, benim ve senin arkadaşlann olduğu için zor durumda olduklan için yanlannda
olmalannm gerektiğini söylemesi üzerine kendisinin bu olaydan sonra bir daha ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ile uzun süre görüşmediğini beyan etmiş,
Buradan da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yönlendirici ve lider pozisyonunda
olduğu, cezaevine düşen örgüt üyelerini ziyarete gidip kendisi deşifre olmamak için gitmediği
zaman da örgütün alt birimlerinde görevli elemanlarını gönderdiği anlaşılşmaktadır,
13) Aydın YÜKSEK emniyet beyanında Başımdan geçen olayları Sayın ahim
diyerek ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e anlattım. Kendisinden mağduriyetime sebebiyet
veren Muzaffer ŞENOCAK'ın çalıştığını bildiğim kuruma beni ulaştırmasını rica ettim.
Kendiside yardımcı olmaya çalışacağını söyledi. Hayatımda ilk ve son kez azami on dakika
kendisini gördüm. Başka da hiçbir irtibatım olmadı.
Mete YALAZANGİL ' in ayrıca Aydın YÜKSEK' i alıp ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' in ofisine götürüp Aydın YÜKSEK' in Muzaffer ŞENOCAK tarafından 150.000 YTL
dolandınlması olayı ile alakalı olarak ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in askeriyeden çevresi
çok olması sebebi ile konuyu çözmek için ofise getirdiği, beyanlan göz önüne alınarak
,buradan da ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in örgüt adına farklı işlerle de ilgilendiğinin
anlaşıldığı
1. MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' beyanında ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN 'e Zafer Tekin diye hitap ettiklerini, ele geçirilen belgelerinin arasında
ZAFER TEKİN adına bastırdığı kartvizit ile yine ZAFER TEKİN adına
kendisine gönderilmiş mektup zarfının bulunduğu, şüphelinin zafer kod adım
kullandığı.
1. 22. Mayıs 2006 Muammer KARABULUT Noel Baba Banş Konseyi Yönetim
Kurulu Başkanı imzalı, Yüzbaşı Muzaffer TEKİN başlıklı basın açıklamasında;
Atatürkçü Yüzbaşı Muzaffer TEKİN;
".... Muzaffer TEKİN Yüzbaşı rütbesi ile ordudan atıldıktan sonra sivil yaşamında
çok sevildiğinden dolayı Albaylığa hatta paşalığa kadar yükseldi, Milli Güç Platformunun
İstanbul'da gerçekleştirdiği hemen hemen tüm eylemlere katıldı.
Siz boşuna ATATÜRKÇÜ yüzbaşı Tekin ile uğraşmayın gidin F.Gülen'i kullanan
güçler ile uğraşın Göreceksiniz kimlerin kanını içtiğini öğrendiğinizde sıra size de gelecek
sonra Yüzbaşı TEKİNLERİN yanma geleceksiniz ve sığınacaksınız o ana da çok yaklaştık.
Yerli işbirlikçi kafalar Danıştay hadisesi üzerinize gelince hedef şaşırtmak için Türkiye'deki
Milli, Ulusalcı, Vatansever veya Yurdunu seven insanların üzerine bu şekilde gelmeyin bunu
akıllıca bir oyun olarak görmeyin görüldüğü gibi yine sizi kandırdılar" şeklinde basın
açıklaması olan yazı,
16) şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' el bombalannm yakalnmasmdan sonra
gerek medyada ve gerek emniyette Oktay YILDIRIM a sahip çıkıp bombalann eski olduğunu
ve paflamıyacağmı, aynca işe yaramadıklan için çöpe atılmış olanlan toplamış olabileceği
yönünde beyanatlarda bulunduğu,
17) şüpheli MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve içindeki
belgeler ile METE YALAZANGİL' in bırakmış olduğu iddia edilen 16 nolu CD. ile ilgili
olarak RAFET ARSLAN Savcılıkta beyanında ;
"Ben masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmedim. Bana gösterdiğiniz Devletin
Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylarına ilişkin listeleri görmedim. Ben hergün gittiğimde
vakit geçirmek için giderim. Büro 2 odadan müteşekkildir. Ben gittiğimde dış bölümünde
otururum. ZAFER(MUZAFFER)' in odası kendine ait eşyaları olduğundan, o olmadığı zaman
ben dışarıda otururum. Özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli oldukları için
konuşmalarda ben yanlarında otururdum. Hem ara kapı hem de dış kapı açıktır, içeride özel
birşey konuşulmadığı için dışarıda oturanlar konuşulanları duyabilir.
METE YALAZANGİL' i tanıyorum. Ancak CD. yi getirip bana vermedi. Ben orada
isem de alıp MUZAFFER' in masasına koymuşumdur. Ben bilgisayardan hiç anlamam.
İşyerinde de bilgisayar yoktur, dedi. Ben AYDIN YÜKSEK' i şimdi gördüm. Daha önceden hiç
tanımam. Büroya geldiğini görmedim. METE Hoca ile gelmişse de ben yokumdur. "
Şüpheli her nekadar içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, 16 nolu cd
yi bilmediğini beyan etmiş isede cd içeriğindeki bilgiler ve kendi bilgisayarındaki yazılar ve
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyelerince çeşitli internet sitelerinde Süleymaniye
olayı olarak bilinen çuval hadisesini sürekli olarak gündemde tutup Hükümeti bu olaydan
ötürü yıpratma yönünde çalışmalar yaptıkları, bu konuda Halil Behiç GÜRCİHAN da bulanan
operasyon kınk ay başlıklı dokümanda ise Özellikle Süleymaniye olayının görüntülü şekilde
canlandırılıp sürekli medyanın gündemine sokulması suretiyle bu konunun dezenformasyon
amaçlı olarak kullanılması talimatlarım içerdiği anlaşılmaktadır. Genel Kurmay Başkanlığına
yazılan yazıda şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' ve Mete YALAZANGİL Muzaffer
ŞENOCAK, Aydın YÜKSEK, ve Fikret EMEK te elde edilen cdnin MGK öncesi ve diğer
zamanlarda kuvvet ve ordu komutanlarının yaptığı gizli toplantılara ilişkin tutanaklar
oluduğunu belirtmiş olup, buradan da şüpheli (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' içinde devlete ait
gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu 16 nolu cd yi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
amaçlan doğrultusunda temin edip sakladığı anlaşılmaktadır.
18) Osman YILDIRIM ifadesinde özetle Danıştay ve cumhuriyet gazetesiyle alakalı olarak
Kendisinin; 28.08.2007 tarihinde verdiği dilekçeyi ve dilekçe içeriğini aynen
tekrarladığı, aynca Ankara Savcısına bu konuda ifade verdiğini ve aynı ifadesini
tekrarladığını,
Malkara da Turgut BÜYÜKDAG isimli şahsa ait Turgut Gıda Sanayi isimli sıvı yağ
fabrikasını bu şahsın elinden tehdit ile ne şekilde elinden alındığı konusu sorulduğun da;
Kendisinin Veli KÜÇÜK'ü 1993 yılından beri tanıdığını, kendisini İbrahim GENÇ'in
Sirkeci ve Mecidiyeköy'deki yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü, Ancak çok
samimiyetinin olmadığını,
2002 yılı Aralık ayının başında İbrahim GENÇ'in Osmanbey'deki Sadıklar Pasajmdaki
veya Piç Hüseyin'den kiralamış olduğu aynı cadde üzerindeki yazıhanelerinden birinde, Veli
KÜÇÜK, İbrahim GENÇ, Esen TÜRKYILMAZ, Muzaffer TEKİN ve Osman GÜRBÜZ
olduğu halde kendisine Osman GÜRBÜZ'ün Necip HABLEMİTOĞLU'nu öldürüp
öldürmeyeceğini sorduğunu ve bunun karşılığı olarak kendisine bir milyon dolar teklif
ettiklerini, kendisinin Necip HABLEMİTOĞLU'nu tanımadığını ve kim olduğunu sorması
üzerine kendisine, şahsın yazar olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin söylendiğini, kendisinin
bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Osman GÜRBÜZ'e dönerek
"Osman bu iş gene sana düştü." Dediğini, daha sonraki dönemde kendisinin basından Necip
HABLEMİTOĞLU'nun öldürüldüğünü duyduğunu, ancak kimin öldürdüğünü bilmediğini,

'İ^P^^^
Kendisinin iş adamı olarak bildiği ve kabul ettiği Çerkez ibrahim lakaplı ibrahim
ÇİFTÇİ'nin Osman GÜRBÜZ'e ait Balat'ta ki, yazıhanesine o tarihlerde sık sık gelip gittiğini,
Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesinden yaklaşık 6-7 ay sonra Osman GÜRBÜZ'ün
Şirinevler de kendisine "HABLEMİTOĞLU'nun parasını masalarda bitirdik." dediğini, bu
esnada yanlarında Esen TÜRKYILMAZ'm da olduğunu Esen TÜRKYILMAZ'm
Bahçelievler'de gayri meşru işlerle uğraşan bir kişi olduğunu, bu konuşmadan sonra
kendisinin Osman GÜRBÜZ'ün HABLEMİTOĞLU'NUN öldürülmesi olayına karıştığını ve
aldığı parayı da kumarda bitirdiğini anladığını,
27 Nisan 2006 tarihinde Alparslan ARSLAN kendisine "Şaibeli sermaye sahiplerinin
maddiyatlarını alalım. Türkiye'de fakir ihtiyaç sahibi halka dağıtalım." Dediğini ve
Eczacıbaşı Holding, Koç Grubu, Mehmet Ali ERBİL, Mehmet Ali BİRAND, ATV, ATV'ye
bağlı Kanal 1 gibi şirketleri hedef olarak gösterdiğini, hatta Alpaslan ARSLAN'm kentlisine
Bülent ECZACIBAŞI'nm iki kişiyi öldürttüğünü, bu bilgilerin kendisinde mevcut
olduğunu, bunu şantaj olarak kullanabileceğini söylediğini, bu görüşmeden sonra
kendisinin şahsi alacağı için Erhan TİMUROĞLU ile birlikte İzmir'e gittiğini, 29.04.2006
günü İzmir den döndüğünü, döndükten sonra Ümraniye'de Alparslan ARSLAN'la
buluştuğunu, Alpaslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım.
Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine
bir gün sonra akşam Ataşehir Migros'un önüne gittiğini kendisini buradan Alparslan
ARSLAN'm arabasıyla ismini ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Migros önünden kendisini
aldıktan sonra Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir
site içersindeki villaya gittiklerini, Orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay
YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsınolduğunu, gittikleri evde
Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşları kaldığını, burada kendisine Cumhuriyet
Gazetesine atılacak olan üç (3) tane el bombasını Muzaffer TEKIN'in getirterek kendisine
"Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde
olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne
kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinde (2) iki adet el bombasını alıp cebine
koyduğunu, Bir (1) tanesini de Alparslan ARSLAN'm aldığını ve çantasına koyduğunu,
daha sonra ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşmm arabasıyla götürüp
yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye
harçlık olarak kendisinin elli YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye El bombasını gece atmasını ve
türbanı da demir parmaklıklara asmasını söylediğini, bunu Alpaslan ARSLANIN bu
şekildeki istemi üzerine söylediğini, ikinci bombayı da 10/05/2006 tarihinde İsmail SAĞIR ve
Tekin İRSİ isimli şahısların attığını, bu bombaların atımında Tekin İRŞİ'nin yer gösterdiğini,
İsmail SAĞIR'm ise attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak
bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, 11/05/2006
tarihinde Alparslan ARSLAN'm kendisinde ki bir adet el bombasını gündüz vakti
gidip Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını, kendisinin bu olaydan önce Alpaslan
ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak Alparslan'Om
kendisini dinlemediğini, Üçüncü bombanın atışını Alparslan ARSLAN'la birlikte,
İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRŞİ'nin beraber gerçekleştirdiklerini,
kendisinin engel olmaya çalıştığım ancak kendisini dinlemediklerini, daha sonrasında
kendisinin gece haberlerinde bombayı attıklarını öğrendiğini, kendisinin kesinlikle Danıştay
saldırısına katılmadığını, bu konuda bilgisinin olmadığını, sadece Alpaslan ARSLAN'm olay
hakkında üstü kapalı kendisine bir şeyler anlattığını,
Kendisinin Danıştay olayı ile ilgili yargılanırken Muzaffer TEKİN'in Oktay
YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir'de .kendilerine bombalan verdiğini
söylemediğini, çünkü yapacağı eylemler ile ilgili kendisine beş yüz bin dolar para vaat
edildiğini, Cumhuriyet gazetesine yönelik yaptıkları bir ve ikinci saldırı olayının karşılığında
kimsenin ölmediğini ve kimsenin yaralanmadığından dolayı az bir ceza alacağını bildiğini,
zaten bu şekilde anlaşma yaptığım, bahse konu beş yüz bin dolar parayı Ankara'da alacağım,
Ankara'ya gelme sebebinin de bu para olduğunu, ancak vaad edilen beş yüz bin dolan
alamadığını, bu parayı kendisine bizzat Muzaffer TEKİN vaat ettiğini,
Kendisinin katılmadığı Danıştay saldırısı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza
aldığını, adaletin yerini bulması için gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet
ENER'in kendisi ile ilgili tevsi tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat
talebinin reddine mahkemece karar verilmesi üzerin e kendisine de soru sorulmayınca bu
olayları tanık sıfatıyla anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalarını
kendisine Muzaffer TEKİN'in verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün o toplantıda olmadığını, ancak
kendisinin Veli KÜÇÜK'le Alparslan ARSLAN'ın Üsküdar'da Katibim Restoran'm yanındaki
çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu,
f- Şüphelinin bilgisayarından elde edilen diğer belgelere bakıldığında
"Tayyip anani da al git" ile başlayan ve sonunda "Başbakan kendi idam fermanını
yazmakta sonu ip olacaktır " ibareli yazıyı ben yazmadım iletiler incelendiğinde yazmadığım
ortaya çıkar. Yazıyı Word"a bilerek veya bilmeyerek kaydettiğimi hatırlamıyorum. Türk Solu
dergisinde yayınlandığını tahmin ediyorum.
c-satilikvatanyokmualan_l_l_I_(!)....3 başlıklı AK parti tarafından vatanın satıldığı
iddialarının yer aldığı görüntüler ve yazılar bir şekilde bir yerden internet vasıtasıyla bana
gelmiş olabilir menşei bana ait değil.
D- SAYIN KOMUTANIM İBARESİ İLE BAŞLAYAN YAZIYI DÖNEMİN GENEL
KURMAY BAŞKANI ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK'E BEN YAZDIM ÇUVAL HADİSESİNE
ÇOK ÜZÜLDÜĞÜM İÇİN HİSSİYATIMI DİLE GETİRDİM dediği mektubun içeriği
bulunamamıştır. Zarf olarak çıkmıştır.
-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' in kullandığı 05423546579 nolu GSM hattı ile 6 kez
görüştüğü, -Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 340
kez görüştüğü,
-Veli KÜÇÜK' ün kullandığı 05336439665 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü,
-Sedat PEKER' in kullandığı 05357255634 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü,
-Mecnun OD YAKMAZ' in kullandığı 05332711435 nolu GSM hattı ile 12 kez
görüştüğü,
-Mehmet Fikri KARADAĞ' in kullandığı 05358881514 nolu GSM hattı ile 285 kez
görüştüğü,
-Kemal KERİNÇSİZ' in kullandığı 05322143354 nolu GSM hattı ile 39 kez
görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ' m kullandığı 05332949190 nolu GSM hattı ile 76 kez
görüştüp,
-Ayhan PARLAK' in kullandığı 05445259696 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüp,
-Oktay YILDIRIM' in kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 217 kez
görüştüp, -Oktay YILDIRIM' m kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 211 kez
görüştüp,
-Kuddusi OKKIR' in kullandığı 05337624601 nolu GSM hattı ile 37 kez görüştüp,
-Mete YALAZANGİL' in kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 6 kez
görüştüp,
-Semih Tufan GÜLALTAY' m kullandığı 05324431634 nolu GSM hattı ile 60
kez görüştüp, -Semih Tufan GÜLALTAY' m kullandığı' 05323280462 nolu GSM hattı ile
5 kez görüştüp " .\
-Halil Behiç GURCIHAN' m kullandığı 05325959046 nolu GSM hattı ile 15 kez
görüştüğü,
-İbrahim CİNGİ' in kullandığı 05357184841 nolu GSM hattı ile 154 kez görüştüğü,
-Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 382kez
görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05438324409 nolu GSM hattı ile 5 kez
görüştüğü,
-Sevgi ERENEROL' un kullandığı 05323678060 nolu GSM hattı ile 70kez
görüştüğü,
-Hüseyin Gazi OĞUZ' un kullandığı 05322650260 nolu GSM hattı ile 19 kez
görüştüp,
-Saipir DEBZLEVİDZE' m kullandığı 05396877191 nolu GSM hattı ile 1 kez
görüştüğü,
-Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 151 kez
görüştüğü,
-Ahmet Erden ARSLAN' m kullandığı 05358324291 nolu GSM hattı ile 14 kez
görüştüğü,
-Murat ÖZKAN' m kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüp,
-Alparslan ASLAN' m kullandığı 05326713439 nolu GSM hattı ile 31 kez görüştüp,
(Danıştay saldırganı
-Bağaç Kaan MURATHAN' m kullandığı 05355056666 nolu GSM hattı ile 37 kez
görüştüp, (REİS(kod) Sedat PEKER in adamı halen yargılanıyor)
-Mete Can KURT' un kullandığı 05335193535 nolu GSM hattı ile 40 kez görüştüp,
-Hüseyin GÖRÜM' ün kullandığı 05056588812 nolu GSM hattı ile 57 kez görüştüp,
g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
ERGENEKON yapılanması içerisinde anlatılan ERGENEKON her şeyin içerisinde
olmalı fakat içerisinde oldupnu hissettirmemelidir.
Şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in hiçbir dernek üyesi olmadığı halde Milli
Güç Birliği Platformunun tüm eylemlerine katıldığı bizzat Muammer KARABULUT'
tarafından belirtilmekte olup, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları
doğrultusunda kurulması kararlaştınlan Milli Güç Birliği Platformunun kanunen
dernekleşemediği halde sırf örptçe kurulması gerektiği belirtildiğinden şüphelilerce illegal
olarak kurulmuş ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK tarafından
yönlendirilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sivil unsurlarının yapılanmasını
düzenleyen LOBİ-ERGENEKON isimli dokümanın yedinci bölümü c maddesinde bulunan,
İle). KÖPRÜ PERSONEL
Ergenekon tarafından atanacak iki sivil, mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar
arasından seçilmelidir. Böylece gizliğin sağlanması korunmuş olacaktır. Bu kişilerin yeterli
bilgi ve deneyim sahibi olmalarından sonra, organizasyonun merkez yönetiminde yer almaları
sağlanmalı, organizasyonun merkez başkanı bu kişiler arasından seçilmelidir. Denilmektedir.
Yukarıda ayrıntıları anlatılan ERGENEKON ve LOBİ belgelerinde geçen örptün
gizli hiyerarşik yapısında bulunan kişilerle alman kararların uygulamaya sokulup, örptün alt
kademesiyle irtibattan sağlayacak ve yine MAFİANIN Yeniden Yapılanması
(reorganizasyonu) dokümanında mafyanın başına sivil bir şahsın getirilmesinin
kararlaştırıldığı, belirtilmiş olup, şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in hem asker kökenli
oluşu, ERGENEKON terör örgütü üyeleriyle, hem suç örgütü liderleriyle, hem sivil toplum
kuruluşlanyla, hem iş dünyasıyla, hem de askeri ve idari görevlerde bulunan kamu
görevlileriyle ve her kesimle irtibata geçme kabiliyeti ile geçmiş tecrübeleri göz önüne
alındığında, ERGENEKON terör örgütü yapılanması içinde KÖPRÜ ELEMAN görevini
şüpheli Muzaffer TEKİN ile Veli KÜÇÜK'ün birlikte yürüttükleri, bu iki şüphelinin de
geçmişte asker kökenli olmalan, hiçbir sivil toplum kuruluşuna üye olmamalanna rağmen
kendi beyanlanyla ağabeylik misyonu sebebiyle görüşlerine göre hareket etmeleri, suç örgütü
liderleriyle olan yakın ilişkileri göz önüne alındığında KÖPRÜ ELEMAN görevini yürüten
örgütün üst düzey ve alt düzey elemanlan arasındaki örgütsel irtibattan sağlayan kişiler
olduklan açıkça anlaşılmaktadır.
Şüpheli ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ZAFER (Kod) adını kullandığı,
Ergenekon, LOBİ ile Devletin Yeniden Yapılanması belgesi ve diğer şahıslann bu belgelere
sadık kalarak gizli ve illegal bir şekilde yaptıklan bir çok alandaki örgütsel faaliyetler, örgütün
faaliyetleri olarak yansımamış örnekleri dosyaya konmuş iddianameler ve tüm deliller göz
önüne alındığında ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in Ergenekon yapılanmasının içerisinde
önemli görevleri bulunduğu ve yine bu yapılanmada sözü edilen mafya liderleri ile irtibat
kurulması ve gerektiğinde mafyaya sızmak şeklindeki örgütün amaçlanna uygun olarak bu
kişilerle gizli ilişkiler kurup bu kişileri yönlendirdiği,
Şüpheli Mete YALAZANGİL'in beyanında anlattığı gibi cezaevindeki şahıslan
ziyareti dahi kendi adı deşifre olmasın diye başkalan vasıtası ile gerçekleştirdiği, yukanda
bahsedilen Ertuğrul YILMAZ, Ayhan PARLAK, Semih Tufan GÜLALTAY, halen firari
durumdaki Emre GÜLALTAY, Sedat PEKER, REİS (Kod) Sedat PEKER bazı adamları,
İbrahim ŞAHİN ve Danıştay saldınsı sebebi ile Alparslan ARSLAN, Doğuş Factoring şirketi
ile kendi sermayesi olmaksızın yapmış olduğu işlemler,
Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ, Rafet ARSLAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK veli
KÜÇÜK gibi askeri şahıslarla irtibattan, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK gibi emekli
astsubaylarla olan ilişkileri, Sevgi ERENEROL, Muammer KARABULUT, Taner ÜNAL,
Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay YILDIRIM ile olan derneksel ilişkileri,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in ve işçi partisi ile Mehmet Adnan AKFIRATTa
ilişkileri, Paşa (Kod) M. Fikri KARADAĞ'a "seni VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ
BİRLİĞİ'nin İstanbul temsilciliğine uygun gördük" demesi ve Paşa (Kod) M. Fikri
KARADAĞ ı hem REİS (Kod) Sedat PEKER hem de Ertuğrul YILMAZTa ve Semih Tufan
GÜLALTAY ile tanıştırması her iki şüphelinin de emekli asker olmalanna rağmen suçlu
kişilerle bu kadar yakından ilgilenip daha sonra onlara sahip çıkmalan da yine örgütün yapısı
gereği bu tür insanlan örgütün bünyesinde muhafaza etmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Osman YILDIRIM'ın beyanlann da belirtildiği gibi Danıştay olayından önce
Ataşehirde yapılan toplantıda bizzat bombalan getittirip Alparslan ARSLAN ve Osman
YILDIRIM'a vermesi,
Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'la olan ilişkileri, bombalann saklandığı
yere gidip deşifre olmamak için arabadan hiç inmeksizin Oktay YILDIRIM'ı arabadan
görmesi üzerine Oktay YILDIRIM ile aralarındaki şifreli anlaşma sebebi ile manav
dükkanından aynlıp ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile buluşmaya gitmesi,
Şüphelinin Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN operasyonel biriminde ve mafya ile irtibatlı birimlerinden sorumlu örgütün
sivil yapılanması ile gizli ERGENEKON üst düzey yapılanması arasında köprü eleman
vazifesinde bulunduğu köprü elemanların her iki grupla da irtibata geçecek kadar hem
deneyimli hem de kabiliyetli kişiler olması gerektiği ERGENEKON ve Lobi belgelerinde
bizzat belirtildiği hususları da göz önüne alındığında, Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Halkı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek ve mala zarar vermek suçlarını da azmettiren
sıfatıyla işlediği,
Aramalar sırasında ele geçirilen içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu
16 nolu cd yi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda temin edip
sakladığı anlaşılmaktadır. Ve bu gizli belgelerin tahsis olunduğu amaçtan farklı olarak
kullanıldığı, çuval olayının örgüt tarafından dezenformasyon amaçlı olarak kullanıldığı
anlaşılmıştır.
Şüpheli Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in ERGENEKON terör örgütünün üst düzey
yöneticisi konumunda olduğu, üzerine atılıe ylemlerine uyan, TCK' nun 314/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 327. maddeleri gereğince;
Şüphelinin Ergenekon Terör Örgütünün gerçekleştirmiş olduğu Cumhuriyet
gazetesine el bombalarının atılması ve Danıştay saldırısı eylemlerinin azmettiricisi olduğu,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında kullanılan el bombalarını temin edip Alparslan ARSLAN
ve Osman YILDIRIM'a verdiği anlaşılmakla, TCK'nun 312/1, 313/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 82/l.a-g, 38/1 - TCK'nun 82/l.a-g, 38/1, 35 ( 4 kez) - TCK'nun
174/1,2 - TCK'nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK'nun 151/1, 38/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırlması,
Şüpheli Muzaffer TEKİN, ERGENEKON terör örgütünün yöneticisi konumunda
olup, 5237 Sayılı TCK'nun 314/3. maddesi "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin
diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır" ve TCK'nun 220/5. maddesi de "Örgüt
yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak
cezalandırılır" hükmü gereği, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı
sorumlu tutulmasının yasal zorunluluk olduğu anlaşıldığından;

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail YILDIZ,


Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Mete YALAZANGİL, Aydm YÜKSEK,
Muzaffer ŞENOCAK, Fikret EMEK'in işlemiş oldukları; Devletin güvenliği
veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması
gereken bilgileri temin etmek suçundan dolayı TCK'nun 327/1. maddesi
gereğince (7) YEDİ KEZ,

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; İsmail YILDIZ,


Ergün POYRAZ, Mete YALAZANGİL, Aydm YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK
ve Fikret EMEK'in işlemiş oldukları; Devletin güvenliğine veya iç veya dış
siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları geçici de olsa, bunları tahsis
olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçu nedeniyle: TCK'nun 326/1.
maddesi gereğince, (6) ALTI KEZ,

4- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Gazi GÜDER, Ayşe


Asuman ÖZDEMİR, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Kemal ŞAHİN, Mehmet
Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU^rgün POYRAZ, Fikret EMEK, Doğu
PERİNÇEK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜR^,'""Sevgi ISftÇNEROL, Habip Ümit SAYIN,
Hikmet ÇİÇEK, Kemal KERİNÇSİZ, Nj&sretSENEM, F^kut ERSOY ve Murat

*; M j) o
ÇAĞLAR'in işlemiş oldukları, Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine;
hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal
bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek suçu nedeniyle; TCK'nun 135/2-
1,43/2. maddesi gereğince (18) ONSEKİZ KEZ,

5- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler; Oktay


YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ ve Fikret EMEK'in işlemiş oldukları, silahlı terör
örgütüne ait silahları depolamak suçu nedeniyle; TCK'nun 315 ve 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Ayşe Asuman


ÖZDEMİR ve Halil Behiç GÜRCİHAN'in işlemiş oldukları, Adil Yargılamayı
Etkileme suçu nedeniyle; TCK'nun 288. maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Fikret EMEK,


Hayrettin ERTEKİN, Hikmet ÇİÇEK, Halil Behiç GÜRCİHAN, Hayati ÖZCAN,
Ergün POYRAZ, Nusret SENEM ve Doğu PERINÇEK'in işlemiş oldukları;
Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını
yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek
suçu nedeniyle, TCK'nun 334/1 maddesi gereğince (8) SEKİZ KEZ,

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: İsmail YILDIZ,


Bekir ÖZTÜRK, Hüseyin GÖRÜM ve Fuat ERMİŞ'in işlemiş oldukları;
Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle, TCK'nun
319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince (4) DÖRT
KEZ,

1. Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheliler: Mehmet Fikri


KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN ve Muhammet YÜCE'nin işlemiş oldukları;
Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu nedeniyle, TCK'nun
284/1 maddesi gereğince (3) ÜÇ KEZ,

10- Ergenekon terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde şüpheli Muzaffer


ŞENOCAK'ın işlemiş olduğu; Ruhsatsız patlayıcı bulundurmak suçu nedeniyle,
TCK'nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5/2. maddeleri,
11-Şüpheli Ergün POYRAZ'm işlemiş olduğu; Yasaklanan bilgileri açıklamak suçu
nedeniyle TCK'nun 336. maddesi,

12-Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hayrettin ERTEKİN'in işlemiş olduğu;


Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçu nedeniyle TCK'nun 216/1.
maddesi gereğince (2) İKİ KEZ,

13-Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ve Aydın YÜKSEK'in işlemiş olduğu 2863 Sayılı


yasalara muhalefet etmek suçu nedeniyle, 2863 Sayılı Kanunun 73. maddesi (2) İKİ KEZ,

14-Şüpheli Hayrettin ERTEKİN'in işlemiş olduğu 2813 Saydı Kanuna muhalif


olarak ruhsatsız telsiz kullanmak suçu nedeniyle 2813 Sayılı Kanunun 32/a maddeleri
gereğince ayrı ayrı CEZALANDIRILMASI talep edilmiştir.
5-ŞUPHELI MAHMUT OZTURK
a-Emniyet beyanında,
Patlayıcılarla alakasının olmadığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve Oktay
YILDIRIM ile böyle bir manava gitmediğini ve Oktay YILDIRIM ile 2 yıldır konuşmadığını,
Ali YİĞİT' i manavda gördüğünü ancak beyanlarını kabul etmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' i 27 yıldır tanıdığını, 1998 yılından itibaren de kendisi ile daha sık görüştüğünü ve
kendisinin ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in yardımı ile Akdeniz Petrol işini kurduğunu,
Danıştay saldmsmda Beykoz Çavuşbaşı' ndaki evine gelip kendisinde bir gece kaldığını ve
evinde intahara teşebbüs ettiğini, kendisini hastaneye göndermek için Zekeriya ÖZTÜRK ile
Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahıslan çağırdığını ve bu şahıslarla hastaneye götürdüklerini,
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in Danıştay saldmsmda arandığım bilmediğini, aranmış
olduğunu bilse evine almayacağını, Oktay YILDIRIM ile birlikte Kilis' de görev yaptığı sırada
Mehmet DEMİRTAŞ' ı tanıdığını, Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile ailecek
görüştüklerini, Ali YİĞİT' in beyanlarının tamamen hayal mahsulü olduğunu, suçlamaları
kabul etmediğini beyan etmiş,
b-savcıiık beyanında
Savunmasında ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile Danıştay olayından beri
görüşmediğini, Danıştay olayında ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in evine geldiğinde
arandığını bilmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e yakalanmadan 1 ay önce 1500 YTL
borç para verdiğini, bürosunda her çevreden (asker ve polis) insanların olduğunu, Mete
YALAZANGİL ' i Mete Hoca olarak tanıdığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisine
gittiğinde genelde orada olduğunu, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' e herkesin komutanım
diye hitap ettiğini ve saygı duyduğunu, şu anda tuğgeneral rütbesinde muazzaf konumdaki
insanların dahi kendisine komutanım diyerek kendisine saygı duyduğunu, zaman zaman
general rütbesindeki büyüklerinde ziyarete geldiğini, Tuzla Piyade Okul Komutanın geçen
sene geldiğini, emekli general Muammer ÜNAL' m da zaman zaman oraya geldiğini, ofisin
hiç boş kalmadığım, her hangi bir dernek ve oluşum içinde olmadığını, son olarak ofise 3 ay
önce gittiğini, 5 dk. kadar sonra ayrıldığını, Doğuş Factoring firmasının evinin yanında
olduğunu, şirket ile irtibatının olmadığını, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in bu şirket ile
irtibatını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini,
Oktay YILDIRIM ile daha önceden ticari işler yaptığını, bu işlerden dolayı arasının
açıldığını, 2 yıldır ailecek dahi görüşmediğini, yalnız 1 ay önce kendisini arayıp geçmiş olsun
dediğini,
Mehmet DEMİRTAŞ' m LPG istasyonundan zaman zaman gaz alıp çayını içtiğini,
yanında 40-50 tane adamı olduğunu, hepsine iş bulduğunu, yeğenine manav dükkanı açtığını,
büfenin de yeğeni tarafından işletildiğini, manavında Ali YİĞİT tarafından işletildiğini, bir aç
sefer alış veriş yaptığını, bombalan basından duyduğunu, Ali YİĞİT' in evine hiç gitmediğini,
Ali YİĞİT' in beyanlannı kabul etmediğini, Oktay YILDIRIM ile 2 ay önce görüşmediği gibi
2 yıldır görüşmediğini, kendi arabasının siyah mercedes eşine ait arabasının ise yeşil renkli
opel corsa olduğunu, siyah mercedes ile gidip manav dükkanına opel corsa ile dönmediğini,
Mehmet DEMİRTAŞ ile ailecek görüştüğünü, Oktay YILDIRIM ile 2 yıldır görüşmediğini
beyan etmiş ise de,
Danıştay saldırısı sebebi ile vermiş olduğu ifadesinde ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' in evine geldiği ve Danıştay saldmsmdan sorumlu tutulduğunu ve bunun için sıkıntılı
olduğunu söylemesi üzerine kendisinin burada rahat edemeyeceğini, Ümraniye' deki evine
davet ettiğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' jîrfSe-Ş&y^şbaşı' ndaki villada kalmak
'■ -\
istediğini beyan etmesi üzerine ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in villada kaldığını, sonraki
gün de kendisini almaya gittiğinde yaralı olduğunu gördüğünü,
c-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Oktay YILDIRIM beyanında Mahmut ÖZTÜRK ve Mehmet DEMİRTAŞ ile ailecek
görüştüklerini söylediği, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile kendisini Mahmut ÖZTÜRK' ün
tanıştırdığını, Mahmut ÖZTÜRK ile Mehmet DEMİRTAŞ' m dükkanında karşılaşmış
olabileceğini, ancak özel olarak buluşup oraya gitmediğini,
Mehmet DEMİRTAŞ ise bu konuda Oktay YILDIRIM' ı tanıdığını, Ali YİĞİT' in
yeğeni olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK' ü genelde medyadan duyduğunu, bazen manav
dükkanına geldiğini, ancak o kadar samimi olmadığını beyan etmiş,
Olmaları her üç şüphelinin ailecek görüşüp zaman zamanda iş ortaklıkları kurdukları
halde birbirleri ile görüşmüyormuş ve samimi değillermiş gibi beyanda bulunmaları,
Yine Mete YALAZANGİL' in beyanında Mahmut ÖZTÜRK' ün ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ile petrol işi yaptığını beyan etmiştir.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanında Mahmut ÖZTÜRKÜN askeri olduğu
1998 yılından beri kendisiyle sık sık görüştüğü hatta petrol işinde kendisine yardımca
olduğunu, Danıştay saldırısından sonra evine saklanmak için gittiğini ve evinde intihara
teşebbüs ettiğini beyanetmiş olup.
d- telefon irtibatları
-Mete YALAZANGİL' ün kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü,
-Murat ÖZKAN'm kullandığı 05322526065 nolu GSM hattı ile 647 kez görüştüğü
-Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 249 kez
görüştüğü
-Oktay YILLDIRIM'm kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü
-Muzaffer TEKİN'm kullandığı 02164140705 nolu sabit hattı ile 2 kez görüştüğü
-Muzaffer TEKİN'm kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 171 kez görüştüğü
-Murat ÖZKAN'm kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 2504 kez görüştüğü
-Mehmet DEMİRTAŞ'm kullandığı 05325567815 nolu GSM hattı ile 82kez görüştüğü
g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Ali YİĞİT'in Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Mehmet DEMİRTAŞ ile
alakalı beyanları, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in siyah Mercedes ile gelmesi, akabinde
şüphelinin san Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ile birlikte manav dükkanının oraya gelmesi
hususlan da Mahmut ÖZTÜRK tarafından siyah Mercedes'in kendine ait olduğu, eşine ait
Opel Corsa'nm yeşil renk olması ve yine Mehmet DEMİRTAŞ'm Ali YİĞİT'e bunlar devlet,
devlete çalışıyorlar şeklinde beyanlan şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile olan
yakınlığı ve aralanndaki hiyerarşi, sürekli bürosuna gitmesi, geçmişte ZAFER (Kod) Muzaffer
TEKİN' in bıraktığı işi Mahmut ÖZTÜRK' ün yapması hatta ortak olarak petrol işi yapmalan
ve gizli gizli Mehmet DEMİRTAŞ'm LPG istasyonunda konuşmalan ile bombalann
yakalandığı eve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in Mercedes otomobili ile gelip daha sonra
uzaklaşmasının akabinde Oktay YILDIRIM ile aynı yere gelmesi ve örgütün aylık gizli
toplantılanna katılması, bazı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılması hususlan da göz önüne
alındığında,
Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK'ün ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak
eylemine uyan, TCK' nun 314/2 ve 3713 Saydı Terörle Müeaieje Kanunun 5. maddeleri
gereğince cezalandırılması talep edilmiştir. ^* ' ^
6- ŞÜPHELİ GAZİ GÜDER :
a-Emniyet ifadesinde;
"...maillerin Asuman ÖZDEMİR ile yapmış olduğu yazışmalar olduğunu, Asuman
ÖZDEMİR'i gazeteci olarak tanıdığını, M.Ö isimli şahsın kim olduğunu bilmediğini, mailleri
kendisine gelme sebebinin Kuddusi OKKIR'ın kendisini Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak
istediğini, kendisinin de o sırada ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'i tanımadığı için Asuman
hanımın "bunları tanıyormusun" diye sorduğunu, maillerin Asuman hanımdan bu konu ile
ilgili gelen mailer olduğunu, kendisinin de ) Kuddusi OKKIR 'a kendisini bu adamlarla mı
tanıştıracaktın diye gönderdiği ve çok kızdığı e-mailler olduğunu, ) Kuddusi OKKIR ile 2006
yılı Mart ayları başlarında tanıştığını, bu tanışmanın sebebi ise Densan Elektronik isimli
şirketimin Kosgeb müracaatları için danışmanlık yapması için tanıştıklarını, bu çalışmalarla
ilgili olarak şirketine sıkça gelip gittiğini, , mailde ismi geçen Murat yüzbaşı isimli askeri de
tanımadığını, hiç görmediğini, olayını da duymadığını, hala da bu sarı zarf olayı nedir
bilmediğini, kendisine gönderilen bu e-maille cevap verip vermediğini hatırlamadığını, ama
cevap verdiğini de sanmadığını, maille ilgili söyleyeceklerinin bunlardan ibaret olduğunu,
Kendisine okunan Özel 002 e-mailli Asuman ÖZDEMİR 'in kendisine gönderdiğini,
ancak bu mailde gecen isimlerden Şahin'i Asuman hanımın avukatı olarak duyduğunu,
tanıdığı kadarıyla Asuman hanımın yazmış olduğu bu maili macera romanı okur gibi
okuduğunu, kendisinin bunları yazmasında özel bir sebep bulamadığını, Asuman hanımın çok
konuştuğunu ve lakırtı ettiğini, uzun yazmayı çok sevdiğini, bu sebepten bahsettiği konuları
kendisine yazdığını, kendisinin de okuduğunu,
03 YORUM Gazi GÜDER isimli yazıyı 2006 yılı Ağustos ayında Asuman hanıma
kendisinin yazdığını, bu dönemde Asuman hanımın Zaman Gazetesine ÇYDD (Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği) ile ilgili röportaj verdiğini, bununla ilgili çok artı ve eksi eleştiriler
geldiğini, hatırladığına göre tiyatrocu Yılmaz ERDOĞAN ile ilgilide bir yazı yazdığını, sıkça
tehditler de aldığını, kendisine ulu orta herkes ile tartışmaya ve didişmemeye girmemesi
gerektiğini daha ağır daha sakin bir duruş sergilemesi gerektiğini bu e-mailimle anlatmaya
çalıştığını,
Artık ana karargahta olmalısınız, bir başka anlatımla, planlamacı, eğitimci, koordineci,
örgütçü vb. görevleriniz yada işlevleriniz olmalı büyük örgütlenme gerekir yazısı ile ilgili,
Asuman hanımın onla bunla didişip durması, yazıların sonunda hep birilerini eleştiriyor
olması kendisini rahatsız ettiği için bu tür yazılarla insanlarla sürtüşmemesi için belirli
konularda daha belirgin, daha düzenli ve daha anlamlı yazılar yazmasını kast ettiğini, Ayrık
Otu hareketini ilk defa burada duyduğunu, hiçbir bilgisinin olmadığını, Asuman ÖZDEMİR
'in kendisine yazmış olduğu yazıda telefonlarının dinlendiğini söylediğini, kendisinin
bildiğinin bu kadar olduğunu,
E-mailde geçen "pamukyan" Orhan PAMUK'olduğunu, "kör Kemal" ise Yaşar
KEMAL' olduğunu, "totoş " ise Yılmaz ERDOGAN'ı kastettiğini,
Bu yazıyı Asuman ÖZDEMİR 'e Zaman Gazetesindeki çıkan röportajının ne kadar
hatalı ve yanlış bir şey olduğunu söylemek için yazdığını, Alp EREN isimli şahıs olarak
kastedilen kişinin kendisi olduğunu, Ali Rıza TANAÇAR'ın Konya'da bulunan arkadaşı
tarafından takılan bir lakabı olduğunu, lakap takılmasının nedenin ise, 1985 yılında
Türkiye'de ilk defa yazılan kitaplardan biri olan Bilgi işlem terimleri sözlüğünü ayrıca işletme
Terimleri sözlüğünü hazırladığını, işletmecilik konusunda insanların eğitilmesi konusunda da
kitaplar yazdığını, bu nedenle de Cesur ve Bilgi Adam anlamına gelen Alp eren lakabını
kendisine taktıklarını, deşifreden kastının ise, Asuman hanımın kim desteklerse ortaya bir
taraf çıkmış olacak bunu anlatmak için yazdığını, bu yazısında kesinlikle hiyerarşik bir
yapıdan bahsedilmediğini, röportajda Asuman ÖZDEMİR ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme
derneğini) ile ilgili çok ağır ithamlarda bulunduğu için yazdığını,

587

/^^l&/£.
03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosyanın Asuman ÖZDEMİR'in Zaman
Gazetesine vermiş olduğu röportajla ilgili olarak ismini hatırlayamadığı bir şahsın kendisine
çok ağır küfür ve hakaretler içerikli e-mailler gönderdiğini, Kuddusi OKKIR ise bu ağır küfür
ve hakaret içerikli e-maillere cevap vermek amacıyla bu yazıyı yazdığını, ama gönderip
göndermediği konusunu bilmediğini,
GG-LAKAPLAR isimli dosya içersindeki lakapların arkadaşları tarafından
kendisine takılan lakaplar olduğunu,
LAKAPLAR
1973 - ELMOR .......... Aslan Zihni ÖGE: 1973 yılındaki kendisinin komutam
olduğunu, kendisine bu lakabı taktığını,
1977 - THE KING........ABD - Sınıf Arkadaşları : 1977 yılında Amerika'da
mastır yaparken sınıf arkadaşları tarafından takılan lakap olduğunu,
1992-THE ADAM..........Ardıç GÜRSEL : 1992 yılında The Marmara
otelinde Bilgi İşlem Danışmanı olarak çalıştığı süre içerisinde patronu Ardıç GÜRSEL
tarafından takıldığını,
2003 - THE EAGLE :Yakm arkadaşlarının saçlarının beyaz olmasından
dolayı "kartal" bu lakabı taktıklarını,
2006 - 01/07
ALPEREN......................A Rıza TANAÇAR : Ali Rıza TANAÇAR'm kendisinin
Konya'dan arkadaşı olduğunu, kendisine bu lakabı taktığını,
MİLLİ IRGAT ............... Kuddusi OKKIR : Bu şahsıda kendisine bu lakabı
taktığını,
CESUR YÜREK : Bircan OĞANKUL'un arkadaşı bu lakabı kendisine taktığını,
YAĞMUR YÜREKLİ .... Bircan OĞANKUL : arkadaşı Bircan OĞANKUL'un bu
lakabı taktığını,
2006 -08/12 THAMADE ....Asuman ÖZDEMİR: Asuman ÖZDEMİR'in kendisine
bu lakabı taktığını,
YÜCE YÜREKLİ .... Ergun ÖZGEN : Ergun ÖZGEN'in arkadaşının kendisine bu
lakabı taktığını,
Kendisinin kod isimleri kullanmadığını, bunların kod isimler olmadığını,
arkadaşlarının kendisine çeşitli yıllarda takmış oldukları lakaplar olduğunu,

"Manifesto -Mastır -Porje-Isimleri adı altında


MASTER PROJE ADAY İSİMLER LİSTESİ
1. ULUSAL KURTULUŞ HAREKATI
1. ULUSAL AYDINLANMA HAREKATI
1. AYDINLIK SA VAŞÇILARIHAREKATI
1. ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK HAREKATI
1. ULUSAL BAĞIMSIZLIK HAREKATI
* YENİDEN KURTULUŞ HAREKATI'
-Türk Kadını Giriş Yazısı Başlığı adı altında
TÜRK KADINI PROJESİ ile alakalı olarak
Bu konu hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, harekat kelimesini kullanmadığını,
bu harekatların ne anlama geldiğini ve ne amaçları olduğu konusunda bilgisinin ve
alakasının olmadığını, ilk defa duyduğunu,
Türk kadını projesi 2006 yılında bir sunum şeklinde ) Kuddusi OKKIR tarafından
kendisine e-mail olarak gönderildiğini, kadınlar sosyal faaliyetlerde daha aktif olması ve
daha öne çıkması için yazılmış bir sunum olduğunu, bu, sunumla ilgili olarak ) Kuddusi

588*
/^â^te
OKKIR'la dalga geçtiğini, çünkü bu projenin geçerli ve mantıklı bir tarafı olmadığını
düşündüğü için dalga geçtiğini,
b-GAZİ GÜDER Savcılık beyanında;
Askeriyeden 1984 yılında Deniz Ön Yüzbaşısı iken kendi isteği ile ayrıldığını,
Densan isimli elektronik şirketini kurduğunu, kendi adıma bu şirketi işlettiğini, Bilgisayar
yazıhmcılığı ve tamirat gibi işler yaptığını, kantinler ve orduevinde kullanılacak akıllı kart
programları hazırladığını, şüphelilerden sadece Kuddusi OKKIR ve Asuman Ozdemir'i
tanıdığını, Kuddusi Okur 'u geçen sene Mart ayında tanıdığını, koskepten yaptığı temaslar
sırasında kendisi ile tanışmış olduğunu, 9 Eylül 2006 tarihinde UKKP adı ile başlattığı Ulusal
Köy Kütüphaneleri projesi kapsamında kurucu üyelerden birisinin de Kuddusi Okkur
olduğunu, Asuman hanımın olduğunu, Şehmus Ercanın olduğunu, projenin tamamının
kendisine ait olduğunu, Kasım ayında Kuddusi OKKIR 'ı projeden attığını, sebebinin Kasım
ayında Bordo Siyah isimli yayınevinin projeye sponsor olarak getirdiği, teklifin kendisine
gelmediğini ancak teklifi Kuddusinin kendisinin aldığı ve proje grubuna doğrudan teklifi
götürdüğünü, gelen teklifi , projede ticari bir amaç varmış gibi düşünüldüğünü, Kuddusi 'yi
projeden çıkarttığı ve bütün ilişkilerini kesttiğini, daha sonra kendisi ile birkaç sefer
görüştüğünü, Kuddusi 'nin çalışma yaptığı sırada Kobilere eğitim vermek için bir şirket
kurduğunu, bu şirketlerde yazılımlarını satacaklarnıjş için görüştüğünü, geçen sene Haziran
Temmuz ayları gibi internette demokrasi bir haber grubunun olduğu bu grubun onun
modorotör yardımcısı olduğnu, Asuman hanımın o gruba yazılarını göndermek istediğini
oradan bir tanışıklığının olduğunu, sonra kendisi ile sürekli e- mailleştilerini, kendisini ilk
defa Ocak ayının 20. sinde bir akşam yemeğinde bu sene tanıştığını,. Bir kaç sefer değişik
ortamlarda görüştüklerini şirkete proje ile ilgili geldiğini,
Soruldu: Asuman Ozdemir 'e Genel Kurmay ile iş yaptığını sürekli gidip geldiğini
söylediği işi ile alakalı sık sık gittiğini,
Kuddusi OKKIR isimli şahsın geçen yıl) Muzaffer TEKİN ile kendisini tanıştırmak
istediğini Muzaffer ile tanışmadığını, Haziran veya Temmuz ayında daha sonra bu adamların
kim olduğunu öğrenmek için Asuman hanıma e- mail attığını, Asumanın 'da e-mailleri attıktan
sonra Kuddusi'ye döndüğünü ve bu adamlar mı beni tanıştıracaktın diye tartıştığını,
Hüseyin Görüm 'ü tanımadığını,
Bu sebeple Asuman'in attığı e- mailleri Kuddusi'ye ilettiğini başka bir amacı
olmadığını, bundan sonra Kuddusi ile tartıştığını, bir iki ay sonra Kuddusi ile UKKP projesini
başlattığında bu konuların aklına gelmediğini,
Asuman 'in yazdığı e- mailleri gönderdikten sonra kendisinin cevap yazmadığını,
daha evvelki aşamalarda başka konularda e- mailleştiklerini,
açık istihbarat com. un sahibi Behiç 'i siteden tanıdığını, Asuman mailler attığında
kendisine cevap yazmadığını, ancak başka konularda mailleşmelerinin olduğunu,
devletin yeniden yapılanması isimli belgeyi göz altında duyduğunu, içeriğini
bilmediğini, bu amaçla faaliyette bulunmadığını, ancak o metindeki teknakort yazılı bölümün
iki paragrafın yıl sonu kutlaması şeklinde herkese geldiğini,
Asuman Ozdemir'e yazmış olduğu sen artık örgütçü olmalısın karargahta
bulunmalısın, cephede olmamalısın, cengaver değil artık komutan olmalısın , ana
karargahta olmalısın ......... görevleriniz yada işlevleriniz olmalı daha öne çıkmalı, sonuç
alabilmek ve bir şeyler yaptım diyebilmek için daha büyük örgütlenme gerekir,bu konuda
çalışmalarımız var, ortaya çıkması için daha zaman gerekir, şeklinde devam eden ve yine ....
Saldırı niteliğinde yazmanız bence doğru bir strateji olmaz.... Düşmanın birleşmesine
yardımcı olmakta bir taktik hatadır, peki o zaman neler yapmalıyız, ayrıca ve ayrıntılı
konuşmak gerekir" şeklindeki e- mail soruldu; bunu örgütsel amaçla yazmadığını,

/^Û^ 7 ' V^j^^


Kendisinin düzenli olması için düzgün yazı yazması için yazdığını, Herkese saldırı türde yazı
yazmamasını söylediğini,
ayrıkotu harekatının ne olduğunu bilmediğini ancak lakaplar ve yazıların kendisine
ait olduğunu, ) Kuddusi OKKIR 'in, Bir adam, Ardıç Gürsel, Thameda Asuman Ozdemir,
Ergün Özgen şeklindeki yazıyı kendisinin yazdığını bunların kod amaçlı olmadığını kendi
hatırında kalan insanları övmek amacıyla yazılmış notlar olduğunu herhangi bir amacı
olmadığını.
bilgisayarından Manifesto, Master-proje isimleri adı altında çıkan Ulusal Kurtuluş,
Aydınlık Savaşçıları, Yeniden Kurtuluş harekatı gibi yazıları bilgisayarına nereden girdiğini
bilmediğini,
Türk Kadını Projesi) Kuddusi OKKIR tarafından kendisine gönderildiğini,
Soruldu : bilgisayarında şifreli dosya olmadığını, Mehmet Zekeriya Oztürk'e ait
emniyet ifadesinin de olmadığını,
Bircan Oğankul başlıklı e- maV'in espiri olarak geldiğini,
Nusret Sevenoğlu HYP Halkın Yükselişi Partisine ilişkin mail UKKP PY bunların da
sahip çıkmak istemesi sonucu kabul etmediği bir teklif olduğunu,
örgüt üyesi olmadığını, yazışmaların güncel hayata ilişkin günlük yazılar
olduğunu,. Kuddis Okkır' la da bu yönde bir beraberliği olmadığını, Bombalardan ve bu
örgütten bir haberi olmadığını,
c-Elde edilen deliler
Bilgisayarlar İncelemeleri:
"03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi, Bu amca
her kim bilmem. Ama buna bir cevap hazırlayacağım ve kendi imzam ile göndereceğim. O,
Asuman Hanımın kapısında kul, köle olacak. Acele etmeyeceğiz. Gelişmelerin
olgunlaşmasını bekleyeceğiz.
Vatanını seven Türklerin Boynunda "Duygusal ve ucuz kişilik" yaftası hoş durmuyor...Gerçek
milliyetçi, duygularını akıl kılıfında saklayandır. Bunun aksi duruma "Ürkmek.." denir. Sayın
Asuman Hanıma bir kez daha hatırlatınız. Yalnız değil...Sevgilerimle, ) Kuddusi OKKIR
şeklinde yazı yazının ) Kuddusi OKKIR'm Ayşe Asuman ÖZDEMİR'i de örgütsel anlamda
konrol edip yönlendirdiği.
AYRIK OTU isimli dosya içersinde Arkadaşlar, Harekâtın Adının "AYRIK OTU
HAREKETİ" olmasını öneriyorum ile başlayan Kuddisi OKKIR ismi ile son bulan yazı
olduğu, GELEN-ASUMAN-AÇIKLAMA isimli dosya içersinde Gazi Bey, Kemal Bey de
aynı şeyleri düşünüyor. İle başlayan.............. Telefon dinleme konusuna gelince iyi bildiğim
konudur. Hem ev hem de cebim 2 kaynaktan dinlenir.
Bu yüzden lay lay lom muhabbet dışında telefonla bir şey konuşmam. Dinleyen
kaynaklardan biri İstinye de ki karargah. Türk güvenlik amiri de teyid etti. Çölaşan dinleyeni
sadece emniyette arıyor. Doğru emniyet var ama dinleyip te işine gelene, kullanmak
istediklerine servis yapanlardan biri de İstinye. Sevgiler Asuman ile son bulan dosya olduğu,
Şeklindeki yazıların aralarındaki örgütsel içerikli konularla alakalı olarak telefonda
görüşmedikleri. Ayrık otu yazılarmmda) Kuddusi OKKIR tarafında ye fikir olarak gönderilip
şüphelinin de fikirlerini bu konulara yoğunlaştırmaya yönelik olduğu.
GG-LAKAPLAR isimli dosya içersinde
LAKAPLAR
1973 - ELMOR ........ Aslan Zihni ÖGE 1977 - THE KING .......... ABD - Sınıf
Arkadaşları 1992 ~ THE ADAM ......... Ardıç GÜRSEL 2003 - THE EAGLE 2006 - 01/07
ALPEREN ... A Rıza TANAÇAR MİLLİ IRGAT............... Kuddusi OKKIR — CESUR YÜREK
YAĞMUR YÜREKLİ Bircan OĞANKUL-2006 -THAMADE Asuman ÖZDEMİR—YÜCE
YÜREKLİ Ergun ÖZGEN vb.
Şüphelilerin kod isimleriyle yazışmalar yaptıkları.
ASUMAN HANIM ile başlayan
ALPEREN DİYOR Kİ;..........
Siz bu konuma girerseniz, bizler boş durmayacağız, doğal olarak, böylece akılları
sıra bir çok kişiyi deşifre etmiş olacaklar. Varan üç.
Said-i nursi, aslında Said-i kürdi değil mi? Yani bağıra bağıra söyledikleri gibi
"kurt milliyetçisi" değil mi? Size çelişkili tabiri caizse ofsayta düşürmüş olmayacaklar mı?
Siz başkaları için de örnek oluşturmayacakmısınızl varan dört.başlıklı yazılar.
Örgütsel anlamda taktik ve stratejik talimatlar içeren yazılar olduğu.
2006-05-11-BİRCAN-OĞANKUL1 başlıklı
"Dün Gece Sayın Talat Turhan Ne Dedi ,Erol mütercimlerin sorusuna? Sora neydi
bir hatırlayalım : Siz ihtilâlci misiniz? Siz devrimci misiniz? Siz kemalist misiniz ? Bunların
hepsinin yanıtı sizde var sayın paşam ...Yorumlan okudum .hepsi de yolununuzun doğru
olduğunun göstergesi . Savulun "Milli ırgat" geliyor ... şeklinde yazıların da kod adıyla çeşitli
aktivitelerin yapıldığı) Kuddusi OKKIR'm Milli ırgat kod adını kullandığı.
-Nusret-Sevenoğlu başlığı adı altında
Sayın Gazi Bey, dizlerinin üzerine çökertilen Türkiye Cumhuriyetinin tekrar ayağa
kaldırılması için başlattığımız, parti formunda ki demokratik halk seferberliğinde gerek
İstanbul ilin de , gerekse HYP merkezin de birlikte eylem yapmamızı yürekten, arzu
ediyorum. Köy enstitülerini anımsatan projenize HYP ve teşkilatlan olarak sahip çıkalım.
Lütfen bize yol gösterin. Sevgilerimle Nusret Sevenoğlu şeklinde yazının bulunduğu,
Buna verdiği cevapta "Nusret SEVENOĞLU isimli şahıs HYP (Halkın Yükseliş
Partisi) Genel başkan Yardımcısıdır. Bu e-maili bana geçen yıl Ulusal köy Kütüphaneleri
projesi başladıktan sonra 2006 yılı Eylül-Ekim ayları arasında çekti, amacı ise bu projeye
parti olarak sahip çıkmak istediklerini belirttiler, bende hiçbir siyasi partinin bu projeye
bulaşamayacağım ve vakıf yada dernekle hiç bir ilişkimiz olamayacağını söyledim ve bu
isteklerini geri çevirdim. Halen de hiçbir siyasi partiyle bu projenin ilişkisi yoktur. Nusret
SEVENOĞLU isimli şahıs ile hiç yüz yüze görüşmedik sadece e-mailleştik. " Bu projenin de
aynk otu adı altındaki projenin uygulanma aşamalanndan biri olduğu. ) Kuddusi OKKIR ise
projenin parti programı olarak da yazılmış olduğunu beyan etmiştir..
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi,
Şüpheli Gazi GÜDER İN, ERGENEKON yapılanması içinde sivil unsurlann
örgütlenmesi ve istihbarat amaçlı kullanılması ile alakalı olarak bu birimin yöneticisi şüpheli
Kuddusi OKKIR'a bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, şüpheli Ayşe Asuman
ÖZDEMİR'i örgüte kazandırdığı,
Her ne kadar beyanlannda örgütsel oluşumdan haberinin olmadığını beyan etmiş ise
de; gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e çektiği mesajlarda Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in artık
karargahta yer alması gerektiğini söylemesi, gerek Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile aralannda bir
hukuki ilişki olmadığı halde Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in sürekli değişik şahıslar hakkında
topladığı bilgileri e-mail olarak bu şüpheliye gönderip bu şüphelinin de MİLLİ IRGAT(KOD)
Kuddusi OKKIR' a e-mailleri fonvard etmesi, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' in
talimatlanna uygun olarak hareket etmesi, DEMOKRASİ PALTFORMU OLUŞUMU adı
altında örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü ve özgeçmiş raporlan aldığı, haberim yok dediği
oluşum için isim bulması ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e de (Kod) ismi kullanmasını
bildirmesi, Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in kendisine gönderdiği değişik şahıslara ait kişisel
verileri bilgisayanndan MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' a göndermesi hususlan göz
önüne alındığında, örgütün yayılma ve istihbarat toplama birimlerinde görev aldığı, hiyerarşik
olarak talimatlara uygun olarak Ayşe Aşj4man,,pZDEMİR'e çeşitli görevler verdiği, bazı
durumlanda MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKÎR'a bildirmek suretiyle Ayşe
Asuman OZDEMIR'in örgüt prensipleri dışına çıkmasına engel olduğu zaman zaman uyarı
mesajlarının da direk MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'dan geldiği ve şüpheli
tarafından Ayşe Asuman ÖZDEMİR'e iletildiği örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda
faaliyetlerde bulunup kişisel verileri kopyalama suçlarımda işlediği anlaşılmakla,
Şüpheli Gazi GÜDER'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu ve
örgüte istihbari olarak bilgi toplayan grupta MİLLİ IRGAT(KOD) soruşturma aşamasında
ölen Kuddusi OKKIR'a bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, şüphelinin eylemlerine uyan;,
TCK' nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi ile TCK'nun 314/3 ve
220/4. maddesi yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddesi gereğince cezalandırılması
talep edilmiştir.

7-ŞÜPHELİ AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ;


a-Emniyet beyanında
", .... Gazi GÜDER' i Mart-2006 yılından beri tanıdığını, kendisinin bilgisayar
mühendisi olduğunu, Demokrasi platformu isimli bir grubu yönetiyor olarak bildiğini,
kendisinin de bu platforma üyelik istediğini, üyeliği esnasında kendisinden öz geçmiş
istediğini, kendisinde öz geçmişini gönderdiğini, kendisinin bu sefer resim istediğini,
kendisine uzun zamandır yazar olduğunu, resmini merak ediyorsa yazı yazdığı sitelerden
alabileceğini ve bulabileceğini söylediğini, kendisinin resmini bulduğunu, kendisine geri
döndüğünü, kendisine "hanımefendi bize sizin şimdiki halinizin resmi lazım, gençlik resminiz
değil" dediğini, kendisine hali hazırdaki resmi olduğunu söylediğini, tanışıklıklarının bu
şekilde olduğunu, bu görüştüğü konuların hepsinin internet de mailleşerek olduğunu, daha
sonra kendisine bir takım yazıları sık, sık göndererek bu yazılar hakkında yorum yazmasını
istediğini, bu yazıların konularının ise; Atilla İLHAN vakfının sitesi olan tilahan.net isimli
sitede yayınlandığını, yazıların altına yazdığı yorumların bazen hoşuna gittiğini, bazen de
tenkit ettiğini, kendisinin de beğenilmek için yorum yazamayacağımı ve kafasının yattığı bir
yorumu yazacağını söylediğini, tilahan.net de yazar olma sı ve köşesinin hemen
hazırlanacağını söylediğini, kendisinin de kabul etmediğini, bunun üzerine kendisine yine
günlük siyasi konular üzerine yazılar göndermeye başladığını, "karıncalar ordusu" diye
tilahan.net yayınlanan bir yazısını gönderdiğini, bu yazının ..., Gazi beyin ise bu işin
örgütlenerek olacağını, iyi bir örgütlenmeyle bu işin en kısa zamanda başarılacağını
söylediğini, kendisinin de bu karıncalar ordusu içinde yer almasını isteğini, kendisinin de
"sizler bir başlayın işin rengini bir göreyim" dediğini, ..................,Gazi GÜDER'in kendisine
"sıkıntılarınızı paylaşın, içinizde tutmayın, siz çok değerli bir insansınız, mükemmel bir
annesiniz " şeklinde yazılar yazarak kendisini konuşturmak istediğini, kendisine yaşadığı özel
hayatını değil, yaşadığı bir takım olayları, dedikodular silsilesini anlattığını, bu yazılar
tamamen o dedikodular silsilesinden ibaret olduğunu,
M. O olarak bahsettiği şahsın ise Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK olduğunu, kendisini hiç
tanımadığını, Çanakkale'den arkadaşı Nadide ALTIN'in kendisinden Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK 'ü araştırmasını istediğini, ...............
Müdafayı Hukuk dergisinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinden de bahsettiği
bir yazısını almak istediklerini ve basmak istediklerini, kendisinin de kabul ettiğini, daha
sonra yazısının çıkıp çıkmadığını merak ettiğini, sonradan kontrol ettiğinde yazının başlığının
değiştiğini gördüğünü, yazısına atılan başlıkta Türkan SAYLAN"ı yere vuran bir cümle
olduğunu,
Mehmet Zerekiya OZTÜRK'ün Ankara'da gözaltından çıktıktan sonra Genel Kurmay
Başkanlığının kapısında sarı zarf olayı meydana çıktığını, Atabeyler çetesi adı altında bir
takım subay ve ast subayların gözaltına alındığınırbu arada Nadide ALTIN isimli
arkadaşının devamlı olarak kendisini arayıp Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün göz
altındayken kendilerinin adım verip vermediğini öğren diye tutturduğunu, çünkü Danışytay
cinayetinin işlendiği gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Nadide ALTIN ve Sevilay
DÜZGÖREN'in Muzaffer TEKİN 'in ofisinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ısrarlarıyla
Nadide ALTIN'ın yeni açacağı sigorta Acentesi ofisinin mal sahibi ile kontrat yapmak üzere
buluştuklarını, kontrat işlemleri yapılırken, televizyondan Danıştay Cinayet olayı geçince
kendi aralarında "vah vah .... " gibi yazıklanma yapıldığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün
Ankara 'da gözaltın da iken ve çıktıktan sonra basına sızan haberlerde ve kendi verdiği canlı
yayınlarda vermiş olduğu röportajlarda ısrarla o gün bir kontrat işlemi için tesadüfen
Muzaffer TEKİN 'in ofisinde olduğunu söylediğini, kendisinin gazeteci arkadaşlarını birinden
rica ederek gözaltı ifade tutanaklarından bir suret alıp kendisine göndermesini istediğini,
arkadaşının basına dağıtılan ifadelerden birinin kopyasını kendisine gönderdiğini, ifadeyi
okuduğunu, Nadide ALTIN ile Sevilay DUZGÖREN ifadede olmadığını,
Muzaffer DEMIREL isimli yüzbaşı rütbesindeki daha önceden tanıdığı şahsın
kendisini telefonla aradığını, Atabeyler çetesi operasyonundan sonra yakalanarak
tutuklanan yüzbaşı Murat.............. için yardım etmesini istediğini, Muzaffer DEMİREL'in
arkadaşları ile kendi aralarında konuştuklarını ve devreleri hakkında çıkan "Feytullahcı"
dedikoduları için Murat ............'ı savunmak amacıyla Kemal KERINÇSIZ'si tutmak
istediklerini, Kemal KERİNÇSİZ'i telefon ile aradığını, Kemal KERİNÇSİZ'in kendisine
daha cümlesine başlamadan konuyu kavrayıp "lütfen konuşmayın yarın ofisime gelin"
dediğini, daha sonra kendi avukatı olan Şahin ZENGİNAL'i yanına alarak Kemal
KERİNÇSİZ'in ofisine gittiklerini, Kemal KERİNÇSİZ'in "davanın Feytullah GÜLEN'ci bir
Savcının elinde olduğunu" söylediğini, "bu işe bakan polislerinde Feytullahcı olduklarını"
söylediğini, çocukların tuzağa düşürüldüklerini söylediğini, kendisinin dün gece bir
toplantı yaptığını, toplantıda bu davaya bakma kararı aldıklarını, rahatlıkla bu davaya
bedava bakabileceğini söylediğini, ısrarla Kemal KERİNÇSİZ'in kendisinden kendisiyle
nasıl kontak kurduklarını öğrenmek istediğini, ancak bilgi vermediğini, evine geldikten
sonra Muzaffer DEMİREL yüzbaşıyı arayarak kemal KERİNÇSİZ ile konuştuğunu,
her şeyi anlattığını, kendisine "yüzbaşı Murat......... in babası Hikmet beyi arayın ve her şeyi
söyleyin" dediğini, kendisine Kemal KERİNÇSİZ'in telefonların dinlendiğini söylediğini
anlattığını, kendisine "yüzbaşı Murat.... 'in babası Hikmet beyi ararsam iyi niyetli
olduğumu ispatlamış olacağımı ve onların selamını ilettiğimi bu konu hakkında ne kadar
çabuk karar verirlerse iyi olacağını söylemesini" söylediğini, Hikmet beyi telefonla arayarak
uzun uzun konuştuklarını, kendisine kendi tuttuğu avukattan ayrılmayacağını söylediğini,
kendisine oğlu Murat'ın devre arkadaşlarının selamını söylediğini, bu arada telefonunun
dinlendiğini anladığını, artık telefon yok mail gönderme var dediğini,
Bu gelişen olayları Gazi GÜDER'e e-mail yolu ile gönderdiğini, ancak bu
yaşanan olaylar ile kendisinin Gazi GÜDER'e e-mail göndermesi arasında iki ay süre
olduğunu, Gazi GÜDER'e konuyu anlatırken isim vermediğini, kendisiyle bir okurunun
kontak kurmuş gibi söylediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ismini M.Ö. olarak
yazmasının sebebinin kendisini sevmediğinden dolayı olduğunu, çünkü Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ün bahsettiği Nadide ALTIN isimli arkadaşıyla sevgili olduklarını, ancak Nadide
ALTIN'ın bunun normal bir arkadaşlık olduğunu söylediğini,

"Behiç GÜRCIHAN'ın açık istihbarat.com isimli internet sitesinin sahibi olduğunu,


kendisiyle sık sık e-mailleştiğini, e-mailleşme konusunun yazmış olduğu yazılarımı
göndermesi ile ilgili olduğunu, Nadide ALTIN ile ailesiyle evine oturmaya geldiklerini,
Nadide ALTIN ile evde tek kaldıklarında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK hakkında konuşmaya
başladıklarını, Nadide ALTIN'ın kendisine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün MİT teşkilatında
çalıştığını büyük önemli görevler üstlendiğini söylediğini, Daha sonraki gün Behiç
GÜLCIHAN ile buluştuğunu, maksadının ise Nadide ALTIN'ın kendisinden Mehmet Zekeriya
^—.

/^d&
OZTURK'ün evli olup olmadığı, sevgili olup olmadığını Behiç GULCIHAN'dan öğrenmek, bir
hanım arkadaşının ricası ile Mehmet Zekeriya ÖZTÛRK hakkında bilgi almak olduğunu,
Behiç GÜRCIHAN'ın da kendisine Danıştay olayından başlayarak bilgi vermeye başladığını,
Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisiyle röportaj yapmak istediğini ve ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN 'in kendi elinde olduğunu bütün iplerin kendi elinde olduğunu Muzaffer
TEKİN 'in bittiğini, kendi devrinin başladığını, o yüzden kendisiyle röportaj yapmasını
istediğini, böylece ikisinin birden patlama yapacağını söylediğini, ayrıca Behiç
GÜRCİHAN'ın) Muzaffer TEKİN 'in nüfus cüzdanının Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te
olduğunu söylediğini, bu sırada Oktay YILDIRIM'ın da orada bulunduğunu, daha sonra
Behiç GÜRCİHAN'ın, Mehmet Zekeriya OZTURK'ün Muzaffer TEKİN intihar ettikten sonra
kendisini yaralı olarak bulduğunu ve bütün kanallara ve gazetelere cep telefonundan haber
verdiğini, reklâmını yapmaya başladığını söylediğini,
Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN'e giderek nasihat verdiğini,, Mehmet
Zekeriya OZTURK'ün kötü bir adam olduğunu, Müjlan......... isimli bir sevgilisinin olduğunu,
her yere sepet gibi onu koluna takıp gittiğini söylediğini,.
Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisini Nadide ALTIN ve Sevilay DÜZGÖREN'e
sorarak araştırdığını öğrendiğinde Gazi GUDER'e "siz eski bir subaysınız etrafınızda bir
çok subay vardır, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanırmısınız veya arkadaşlarınız tanırmı"
diye ilk defa sorduğunu, Gazi GÜDER'in de "tanımam ama Kuddusi OKKIR tanır"
"Mehmet Zekeriya ÖZTURK bana bir terslik yaparsa biz ona gerekli cevabı veririz"
şeklinde Gazi GÜDER'den cevap geldiğini, Gazi GÜDER'in ısrarla sorular sormaya
başladığını, "Mehmet Zekeriya OZTÜRK sizi neden araştırıyor, ne alakanız var" şeklinde
sorular sorduğunu, bu arada iltifat e-mailleri gelmeye başladığını, bu maillerin kendisini
"üst Teğmen Nezahat ............. Hanıma" benzeterek başlayan e-mailler olduğunu,
karıncalar ordusunda aktif olarak çalışması gerektiğini, herkesi aydınlatacaklarını ve küçük
bir örgütlenme ile Türkiye'nin her yerine ulaşıp herkesi aydınlatacaklarını söylediğini,
kendisine okunan maillerini içeriğinin bunlar olduğunu,.
Örgütsel içerikli imeiller ile kendi yazdığı mesajların diğer şüphelilerin
bilgisayarlarında yer alması ve kod adı kullanmayla alakalı hususlardaki beyanmda;
Türkan SAYLAN hakkında yazmış olduğu e-mail daha önce yazmış olduğu e-mailler
gibi yaşamış olduğu olayların dedikodusu e-mailer olduğunu,
Kuddusi OKKIR isimli şahsı hayatında bir defa gördüğünü, onun da iki saat
olduğunu, bu e-mailleri Gazi GÜDER 'e gönderdiğini, "özeldir aramızda kalsın " dediğini, E-
maillerde de bunu ifade ettiğini,
................ kendisine gelen cevabın "ben strateji adamıyım ben stratejileri
belirlerim"şeklinde olduğunu, (Gazi GÜDER'le alakalı olarak)
Ayrık Otu hareketinin ne olduğunu bilmediğini, ilk defa duyduğunu,
Telefon dinleme konusunda yazmış olduğu e-mailin Emin ÇOLAŞAN'ın telefon
dinleme konusunda yazmış olduğu bir fikir alışverişinden dolayı kaynaklandığını, Gazi
GÜDER'e, Istinye'de bulunan ABD Konsolosluğundaki Türk Güvenlik amiri Haşmet
SENDAM'ın, eşinin arkadaşı olduğunu, her akşam bir saat eşiyle telefonda konuştuklarını,
eşinin olmadığı zaman konuştuğunu, Haşmet SENDAM'a eşiyle küfürlü konuşmalarından
dolayı ABD Konsolosluğunun telefonları dinlediğini, bunun da şık olmadığını söylediğini,
Haşmet SENDAM'ın da "evet dinleniyor, bu gayet doğaldır, ne o Asuman hanım korkuyor
musunuz " dediğini, burada kastettiği dinlemenin bu olduğunu, ikinci yönden dinleme kastının
ise yakın tarihte tutuklanan yüzbaşı Murat'ın babası Hikmet bey ile konuşmasından ötürü
olduğunu,
Kendisine gösterilen kod isimleri bilmediğini, kod isim kullanmadığını,) Kuddusi
OKKIR ile Bir can OGANKUL'un Ulusal köy kütüphaneleri ^grupun da olduğunu bildiğini,
Kuddusi OKKIR 'ı bir kez gördüğünü, ve kendisini yaptığı yanîtşlardan dolayı ulusal köy
kütüphaneleri projesinden attırdığını, Bircan OGANKUL 'u ise daha önce görmediğini, ismi
geçen diğer şahısları tanımadığını, Yahoo gruplarında Ergun OZGEN'i isim olarak
gördüğünü ama kendisini hiç görmediğini, "

h- Savcılık Beyanında özetle;


Gazi GÜDER ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile UKKP projesi
kapsamında görüştüğünü, bir boşlukta olması sebebi ile Gazi GÜDER' e e-mailleri attığını,
lakabı THE MADE saygı duyulan büyük olduğu, bunu da kendine Gazi GÜDER' in verdiğini,
karargahta bulunup örgütçü olması ile alakalı yazının da Gazi GÜDER tarafından
gönderildiğini, ancak kendisinin cevap vermediğini, e-mailleri de sivil toplum faaliyeti olarak
algıladığı için yazdığını, Oktay YILDIRIM' ı tanımadığı halde Oktay YILDIRIM ' ı savunup
adil yargılamayı etkilemeye yönelik yazıyı yazmadığını beyan etmiş ise de,
c-Elde edilen deliler
Gazi GÜDER'in bilgisayarlarında bulunan
03-YORUM-GAZİ-GUDER-2006-08-21 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi
Bey,Başım gözüm üstüne efendim... Sevgilerimle Asuman ile başlayan ...................... Asuman
hanım aşağıdaki notlar, gerçek dostluğundan zerre kadar şüphe edilemeyecek bir insanın
yazdıklarıdır, ile davam eden sizin bence artık önemli ve değerli bir misyonunuz var.
bu misyon bu ülke için çok ama çok önemlidir, buna bir başka anlatımla, sembol
olma durumu da diyebiliriz, aynen "fatma seher üsteğmen" gibi... ordu komutanının en önde
vuruşması doğru bir yaklaşım değildir, siz cengaver değil, artık KOMUTAN
OLMALISINIZ. YANİ, SİZ ARTIK ANA KARARGAHTA OLMALISINIZ.
BİR BAŞKA ANLATIMLA, PLANLAMACI, EĞİTİMCİ, KOORDİNECİ, ÖRGÜTÇÜ
VB. GÖREVLERİNİZ YA DA İŞLEVLERİNİZ OLMALI, YA DA DAHA ÖNE ÇIKMALIDIR, ile
devam eden, SONUÇ ALABİLMEK VE BİR ŞEYLER YAPTIM DİYEBİLMEK İÇİN DAHA
BÜYÜK ÖRGÜTLENME GEREKİR.
(not : bu konuda çalışmalarımız var. ortaya çıkması için daha zaman gerekir.) ile
devam eden yazıdaki gibi, günahım kadar bile sevmediğim pamukyan, kör kemal, totoş,
babasını inkar eden - ismini reddedenlere
Saldırı niteliğinde yazmanız bence doğru bir strateji olmaz.
A - Onlara prim vermiş olursunuz
B - Taraftar toplamak kadar, düşman kazanmamak da önemlidir.Ayrımcılığa gider.
ayrımcılık yapılır mı ? evet, gerekirse yapılır. Ancak, "doğal seleksiyon" yöntemi de göz ardı
edilmemelidir. Düşman kazanmaktan korkulur mu ? asla ve kafa hayır.
C - düşmanın birleşmesine yardımcı olmak da bir taktik hatadır. Çünkü karşının
elinin güçlenmesine yardımcı olur, peki, o zaman neler yapmalıyız, bu iletiye sığmaz, ayrıca
ve ayrıntılı konuşmak gerekir.sürç-i lisan etdikse, ajfola....kalın sağlıcakla, GAZI ile son
bulan yazı
03-YORUM-KUDDUSİ-2006-08-20 isimli dosya içersinde Sevgili Gazi, Bu amca
her kim bilmem. Ama buna bir cevap hazırlayacağım ve kendi imzam ile göndereceğim. O,
Asuman hanımın kapısında kul, köle olacak. Acele etmeyeceğiz. Gelişmelerin olgunlaşmasını
bekleyeceğiz.
Vatanını seven Türklerin Boynunda "Duygusal ve ucuz kişilik"yaftası hoşdurmuyor...Gerçek
milliyetçi, duygularını akıl kılıfında saklayandır. Bunun aksi duruma "Ürmek." denir.Sayın
Asuman Planıma bir kez daha hatırlatınız. Yalnız değil...Sevgilerimle, MİLLİ IRGAT (KOD)
Kuddusi OKKIR şeklinde yazı olduğu,
AYRIK OTU isimli dosya içersinde Arkadaşlar, Harekâtın Adının "AYRIK OTU
HAREKETİ" olmasını öneriyorum ile başlayan KudUısı OKKIR ismi ile son bulan yazı

^/fofart? ' -t^^^^^y


olduğu, GELEN-ASUMAN-AÇİKLAMA isimli dosya içersinde Gazi Bey, Kemal Bey de aynı
şeyleri düşünüyor. İle başlayan...........Telefon dinleme konusuna gelince iyi bildiğim konudur.
Hem ev hem de cebim 2 kaynaktan dinlenir.
Bu yüzden lay lay lom muhabbet dışında telefonla bir şey konuşmam. Dinleyen
kaynaklardan biri Istinye de ki karargah. Türk güvenlik amiri de teyid etti. Çölaşan dinleyeni
sadece emniyette arıyor. Doğru emniyet var ama dinleyip te işine gelene, kullanmak
istediklerine servis yapanlardan biri de İstinye. Sevgiler Asuman ile son bulan dosya olduğu,
Bu yazılardan da şüphelinin sadece sıradan yazar arkadaş ilişkisi içerisinde
olmaksızın şüpheliler MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ve Gazi GÜDER le birlikte
hiyerarşik yapıya dahil olduğu ve kod adı kullanmaya başladığı,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in bilgisayarında diğer şüphelilerin
bilgisayarlarında da bulunan bir çok kişinin özel hayatlarının gizliliğine ilişkin, fişleme
şeklinde bilgi notlarının bulunduğu, bu bilgi notlarının uzman bir istihbaratçının üstlerine
yazdığı bilgi notları şeklinde olması da şüphelinin hiyerarşik yapıya bilerek dahil olup bu
amaç doğrultusunda talimatlara göre hareket ettiği kanaatine varılmıştır.
Atabeyler çetesinde sanık olan Yüzbaşı Murat .... isimli şahıs için tanımadığını
beyan ettiği Av. Kemal Kerinçsiz ile görüşüp davasını aldırmaya çalıştığı,
Dosyada mevcut e-mailler, diğer şüpheli beyanları ve Oktay YILDIRIM ile alakalı
olarak yazmış olduğu kuwaimilliye.net internet sitesinde yayınlanan "ben satmanı sarımsak
tarlasını" başlıklı yazı içeriği göz önüne alındığında "gidip söylesinler seni satan o
dostlarına ben satmam sarımsak tarlasını hayali kararlara" diyerek şüphelinin
tutuklanması ve gözaltına alınması sürecindeki bilgi ve belgelerin polisler tarafından
uydurulmuş belgeler olduğunu belirterek adil yargılamayı etkilemeye çalıştığı,
Ayrıca şüpheli Gazi GÜDER'e bağlı olarak değişik kişiler hakkında topladığı
bilgileri istihbarat notu şeklinde e-mail ortamında gönderdiği, bazı konulann da telefonda
söylenemeyeceği, ancak yüz yüze gelince görüşüleceğini, çünkü telefonların dinlendiğini
belirtmesi, örgütsel konumu gereği THE MADE (Kod) ismini kullanması ve her türlü bilgiyi
Gazi GÜDER ve MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'a ulaştırması hususları göz önüne
alındığında,
Şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu, deşifre olmamak için THE
MADE (Kod) adını kullandığı, örgütün amaçlan doğrultusunda istihbari çalışmalar yaparak
kişisel verileri kaydetme suçlannı işlediği, hiç tanımıyorum dediği Oktay YILDIRIM'ı
örgütten aldığı talimatlar doğrultusunda çok eskiden tanıdığı izlenimi veren ve soruşturmanın
güvenlik güçlerinin uydurduğu delillerle ve mahkemelerce verilen kararlann hayali kararlar
olduğunu aleni olarak yazarak adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu da örgüt adına
işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in üzerine atılı eylemlerine uyan, TCK' nun
314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep
edilmiştir.

8-ŞÜPHELİ HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN ; a-


Emniyet beyanında
1972 yılında istanbul'da doğduğunu, ilkokulu Fındıkzade ilköğretim okulunda,
ortaokulu ve liseyi Robert lisesinde 1990 yılında tamamladıktan sonra, 1990-1994 yılları
arasında Amerika da Franklin Marshall Üniversitesinde ekonomi lisansını tamamladıktan
sonra 1994 yılında Türkiye ye döndüğünü, 1994 yılının ikinci yarısında Cumhuriyet
gazetesinde çalıştıktan sonra, 1995 yılında Türkiye'nin ilk internet servi sağlayıcısı Planet'i
kurduğunu, 2 yıl sonra Askere gittiğini, Askerliğini Sarıkamış 'ta yaptığını, Askerlik dönüşü
şirketi kapatarak Serbest danışmanlığa başladığını, 2002 yılında Türkiye 'nin ilk Bilgisayar
Kriminolojisi laboratuarlarından bir tanesini olan Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde
görev aldığını, 2005-2005 yılları arasında SESAR isimli araştırma şirketinde Başkan
yardımcılığını yaptığını, O günden bu yana da serbest danışman olarak çalıştığını,
Tanıdığı Oktay YILDIRIM'in basında yer alan haberlerde resm edilen olaylar ile bir
alakasının olabileceğini ihtimal vermediği için bu nitelemeyi kullandığını, Burada yazının
konusunun Devleti veya yargıyı etkilemek değil medyanın olayı yansıtış biçiminin hicv etmek
olduğunu,
Adli yargıyı etkilemek gibi bir niyetinin olmadığını, aksine bunun bir medyası
eleştiri yazısı olduğunu, keza bu yazıdan hemen sonra aynı konu ile ilgili yazdığı medyanın
görmediği "Oktay 'in Bombaları" başlıklı yazıda da bu medya eleştirisinin devam ettirildiğini
ve kastının yargıyı etkilemek olmadığının göstergesi olduğunu, ayrıca bu yazıların konu ile
ilgili yayın yasağından önce yazıldığını,
Yaklaşık 2 yıldır Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ü tanıdığını, Bu kişiler ansmdaki ilişkilerin niteliğine dair yazdıklarının hedefinin
yine yargı değil medya olduğunu, Soruda geçen yazılarında açıkça bu ilişkiler ağının
medyanın daha doğru haber yapması maksadıyla ortaya konduğunun belirtildiğini, bu
insanların bir şekilde ülke adına bir siyasi mücadelenin içerisinde olan kişiler olduğunu,
dolayısıyla aralarının kavgalı olmasının ülke adına yaptıkları ve yapacakları çalışmalara zarar
vereceğini birlikten güç doğacağını düşünerek kendi kişisel çabasını gösterdiğini,
Bu metnin bazı doğuları içermekle beraber yalan ve yanlışlarla dolu olduğunu,
Asuman Hanımın iki kişi arasında geçen bir sohbeti çarpıtarak yazılı hale getirmesi ve daha
sonra da bunu şahsı ile ilgili olmayan üçüncü şahıslara yollamasının ne mantıki ne de hukuki
bir gerekçesi olamayacağını, Asuman Hanımın yazdığı metinde Zekeriya ÖZTURK ve
Muzaffer TEKİN ile ilgili iddia edilen diyalogların gerçek ve doğru halinin Muzaffer TEKİN
intihar etmeden bir gece önce bir gece sonra başlıklı yazısında bulunduğunu, Bu iki metin
karşılaştırırlığında Asuman Hanımın aralarında geçen özel sohbetin hangi bölümlerini
çarpıttığının net olarak görülebileceğini, olayın aslının şu şekilde olduğunu, Zekeriya
ÖZTURK'ün Muzaffer TEKİN adına kendisi ile röportaj yapmak istediğini, Zekeriya
ÖZTURK'e "senle hangi sıfat ile röportaj yapacağım" dediğini, Zekeriya ÖZTURK'ün "Ben
Muzaffer TEKİN 'in en yakın silah arkadaşıyım" dediğini, kendisinin ise "sen Muzaffer TEKİN
'den en az 10 yaş küçüksün onun en yakın silah arkadaşı olmana imkan yok Muzaffer TEKİN
ile tek bir şartla röportaj yaparım, Sana yazılı olarak Muzaffer TEKİN 'e soracağım soruları
veririm Muzaffer TEKİN 'e götürür ve el yazısı ile cevaplar geri getirirsin aksi takdirde)
Muzaffer TEKİN adına seninle röportaj yapıp kendimi töhmet altına alamam" dediğini, Bunun
üzerine Zekeriya ÖZTURK'ün cebinden Muzaffer TEKİN 'in kimliğini çıkartıp gösterdiğini,
bunun üzerine kendisinin masada bulunan arkadaşlarına "arkadaşlar ben bu noktadan sonra
Muzaffer TEKİN 'in sağlığından endişeliyim " diyerek, Zekeriya 'ya da "bu kimlik sende ne
arıyor" dediğini, bunun üzerine tartıştıklarını, Zekeriya ÖZTURK'ün siteden köşesini
çıkarmasını istemesi üzerine "seve seve " diyerek oradan ayrıldığını,
Zekeriya ÖZTURK'ün Atabeyler Çetesi ile ilgisinin olduğunu bilmediğini, Atabeyler
Çetesini de basından duyduğunu, Herhangi bir bilgi ve alakasının olmadığını, dolayısıyla
Zekeriya ÖZTURK'ün bu çete ile bağlantılı olduğunu belirtecek tarzda bir cümle kurmasının
mümkün olmadığını, •^'"''"T*085^
(Asuman Özdemir'in anlatımlarından; kendisinden Saym Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıt aleyhine yazılar yazmasını istediğiniz, sayın genelkurmay
başkanı hakkındaki bilgilerin kendinize belli periyodlar halinde geldiğinde bunları da
kendisine ileteceğinizi söylediğiniz anlaşılmıştır. A.Asuman ÖZDEMİR'E böyle bir teklif
yapmanızın sebebini ve Saym Genelkurmay Başkanı hakkında size bilgi getiren kişilerin
kimler olduğu ile bu bilgileri ne amaçla getirdikleriyle alakalı soruya)
Asuman ÖZDEMÎR ile böyle bir konuşma yapmadığını, kendisine herhangi bir
yerden Yaşar BÜYÜKANIT ile ilgili hiçbir bilgi gelmediğini,
ifadesinin önceki kısmında vermiş olduğu beyanatlara ilaveten Asuman Hanım ile
Kadıköy'de Epsilon Cafede gündüz vakti buluştuğunu, yaklaşık 2-3 saat oturup sohbet
ettiklerini, bu sohbet esnasında M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün evli olup olmadığını, sevgilisi olup
olmadığını sorduğunu, bu buluşma Danıştay Saldırısından sonra gerçekleştiği için gündem de
bu konunun olduğunu, bu konunun analizini yaptıklarını, ayrıca bu sohbet esnasında bir ara
Asuman Hanımın oğlu ve arkadaşının gelip gittiğini, Asuman Hanıma M. Zekeriya
ÖZTÜRK'ün bütün kanallara ve gazetelere haber verdiğini dolaştığını, bildiği kadarıyla da
evli olduğunu anlattığını, Asuman Hanım'in ayrıca kendisine, Zekeriya ÖZTÜRK'ün onun
arkadaşı ile beraber Muzaffer TEKİN 'in ofisine yakın bir yerde ofis tuttuğunu söylediğini,
bunun üzerine Asuman Hanıma, bütün bu yaşananlara rağmen Zekeriya ÖZTÜRK'ün
Muzaffer TEKİN ile bağlantısını koparmayacağını koparmamaya çalışacağını söylediğini,
Danıştay olayı sonrasında Zekeriya ÖZTÜRK'ün bu olayın medyaya yansıyışı ile
ilgili oynadığını düşündüğü role dair yazı yazdığının doğru olduğunu, yukarıda bahsettiği
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN intihar etmeden bir gece önce "bir gece sonra" başlıklı yazısın
bu yazı olduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün Danıştay olayının öncesine kadar sitesinde de köşe
yazısı yazdığını, Oktay YILDIRIM'in yazdığı yazıların ise onun kendi yazısı olduğunu, ortak bir
çalışmanın söz konusu olmadığını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilerek veya bilmeyerek ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN 'in medya da Kaçak Yüzbaşı olarak lanse edilmesinde dolayısıyla
TSK'ya yönelik yaratılmak istenen komu oyunun oluşturmasında rol oynadığını,
2023 platformu Cumhuriyetin 100. yılında Tam Bağımsız bir Türkiye'yi hedefleyen
ve bu yolda projeler üretmeyen bir düşünce platformu olduğunu, Keza www.gozlemciler.org
'un da 2023 platformunun bir projesi olup Türkiye ile ilgili sosyal faaliyetleri gözlemlemeyi,
izlemeyi hedefleyen bir sivil toplum hareketi projesi olduğunu, bu sitelerin kendisinin kurduğu
ve uzun bir süredir atıl durumda olan siteler olduğunu, bahsi geçen Mastır Planını ilk defa
burada gördüğünü, kendisinin hazırladığı 2023platformunun bu mastır planı ile hiçbir
alakasının olmadığını ve ondan etkilenmesinin de söz konusu olmadığını, bir araştırmacı
yazar olduğunu, o dönemde Fettullah GÜLEN cemaatinin silahlı bir grubu olduğu yolundaki
iddiaların gerçek olup olmadığını araştırdığını, bu konuda Polislik geçmişi olduğundan
dolayı bilgisi ve görüşleri olabileceğini düşündüğü Adil Serdar SAÇAN ile sohbet ettiğini,
Adil Serdar SAÇAN'ı emekli olduktan sonra internet aracılığı ile tanıdığını, hatta bir ara
A.Serdar SAÇAN'in www.acikistihbarat.com isimli sitesinde yazılar da yazdığını, fakat
yazılarını düzenli olarak ulaştırmadığı için köşesini siteden kaldırdığını, A.Serdar SAÇAN
ile 5-6 kez yüz yüze görüştüğünü, 3-4 kez Sultanahmet'deki bürosunda oturup sohbet
ettiklerini, Bir keresinde Çemberlitaş'ta bulunan Türkocağı Cafesinde Av. Hanifi ALTAŞ;
Oktay YILDIRIM ile birlikte nargile içtiklerini, yine Üsküdar'da bulanan Aşmalı Konakta
Kuvvai Milleye.net (Bekir ÖZTÜRK'ün Başkanlığını yaptığı Dernek) toplantısında
karşılaştıklarını, İçeride yaklaşık 50 kişi olduğunu, kendilerinin ayrı masalarda
oturduklarını, A.Serdar SAÇAN'ın bu olay ile ilgili iddiaları güçlendirebilecek bilgiler
verdiğini, bunu belgesiz yazamayacağını söyleyince A.Serdar SAÇAN'ın bu dokümanların
fotokopilerini verdiğin^Jie^ğisinin de bu belgeleri ilerde yazdıklarının kaynağı olarak evinde
sakladığını, Mu\i>eîğelerı"*4dçbir şekilde yaymadığını,
Internet dahil hiçbir mecrada yayınlamadığını, Türkiye'deki bütün araştırmacı ve
gazetecilerde yazdıkları konular ile ilgi belgeler bulunduğunu,
(Yeniden Müdafaa-İ Hukuk Harekatı Derneği Tüzüğü ile alakalı). Bu derneğin
Ertuğrul Zekayi OKTEN'in kuruduğu bir dernek olduğunu, Ertuğrul Zekayi OKTEN'ı
1997 yılından bu yana tanıdığını, Onun çıkardığı Belgeleri ile Türk Tarihi Dergisinde
zamanında yazılarının yayınlandığını, Kendisini ara sıra ziyaret ederek sohbet ettiğini, Bir
ziyaret esnasında derneğin kuruluşu aşamasında bu tüzüğü incelemesi için kendisine
verdiğini,
(Gizli kamera ile çekildiği değerlendirilen görüntülü ses dosyaları ile alakalı
olarak da) Bu görüntüleri kendisine Emekli Jandarma Yüzbaşı Zeki BINGOL'ün verdiğini,
Zeki BİNGÖL ile Türk İşi Morgage isimli kitabı ile ilgili olarak 2006 yılında uzun bir röportaj
yaptığını, bu röportajda ve kitabında yer alan iddiaların ve tespitlerinin belgesi olarak bu
görüntüleri kendisine verdiğini, görüntülerin mahiyetini gördükten sonra bu görüntüleri
yayınlayamayacağı, yayınlamanın suç olacağını düşünerek yayınlamaktan vazgeçtiğini, ve
arşivine kaldırdığını, bu görüntülerin kimin, ne zaman çektiğini bilmediğini,
OKTAY YILDIRIM'ı; 2005 yılından bu yana tanıdığını, arkadaşı olduğunu,
arkadaşlık ilişkisi içerisinde düzenli olarak görüştüğünü, Oktay YILDIRIM'ın kalemi
kuvvetli bir asker olduğunu, ve sitesinde köşe yazısı yazdığını,
MUZAFFER TEKİN'i tanıdığını, kendisi ile 4-5 kez ofisinde buluşup sohbet ettiğini,.
genelde memleket meseleleri üzerine konuştuklarını, onun dışında bir ilişkisinin olmadığını,
RAFET ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN 'in yakın arkadaşı olması hasebiyle ofisinde
gördüğünü ve orada tanıdığını,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile 2005 yılında internet üzerinden tanıştığını,
bir dönem sitesinde köşe yazdığını, Danıştay eylemin olduğu dönemde ifadesinde de ayrıntılı
olarak belirttiği gelişmeler sonucunda aralarının açıldığını, ve bir daha görüşmediklerini,
KUDDUSİOKKIR .-Tanımadığını,
GAZI GODER : Tanımadığını,
AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR'i , İfadesinin geride kalan kısmında anlattığı gibi
internet üzerinden tanıştıklarını, 2 kez yüz yüze görüştüklerini, görüşmelerinde yazar
olmaları nedeniyle gündemdeki olayları analiz ettiklerini,
b-Savcıhk beyanında Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN
"Danışmanlık yaptığını, danışmanlık alanının internet ortamında tasarım, web sayfa
içeriği ve internet güvenliği olduğunu.Bu konuda bir çevresinin olduğunu. Geçmişten gelen
bilgi birikimi sayesinde belirttiği konularda isteyen kişilere danışmanlık yaptığını. Ancak
teknik olarak fiilen komplike web sayfası gibi tasarımlarla uğraşmadığını. Bu alanda proje
yöneticiliği yaptığını. Kazananında bundan kaynaklandığını. 2002 ya da 2003 yılında Türkiye'
nin ilk bilgisayar kriminolojisi laboratuarlarından olan ve Tepe Savunma isimli şirket
tarafından projesi yapılan Ankara Emniyet Müdürlüğündeki bu projenin şirket adına
yöneticiliğini yaptığını. Yine 2002-2005 yıllan arasında SES AR (Siyaset Ekonomi Sosyal
Araştırmalar Merkezi) başkan yardımcığmı yaptığını. Sözünü ettiği bu mesleğin dışında
araştırmacı gazetecilik ile uğraştığını, kendisinin bağımsız çalıştığını, çalışmalarını
sitesindenden yayınladığını. Bundan her hangi bir kazanç sağlamadığını.

OKTAY YILDIRIM' ı tanıdığını. 2005 yılından beri acikistihbarat.com isimli


internet sitesinde yazı yazdığını ve Kendisi ile arkadaşlık bağının da olduğunu. MUZAFFER
TEKİN ile de 2005 yılından bu yana tanıştığını. Kendisi ile OKTAY YILDIRIM aracılığı ile
tanıştığını. Bu şahsın ofisine gittiğini. Bu tanışmalarından sonra yine 4-5 kez bu şahsın ofisine
gittiğini. İlk tanışmalarından sonra yine 2005.'yılı içerisinde Beyazıt' da Boğazlıyan
kaymakımmı anma mitingine katılmak maksatlı olarak bu şahsın ofisine gittiğini. Oradan
■" -s.
birilkte bu mitinge katıldıklarını. Bilahare Danıştay saldırısından sonra gözaltına alınıp serbest
bırakılmasını müteakip geçmiş olsun ziyareti için yine bürosuna gittiğini. Bu olaydan 2 ay
kadar sonra da yine MUZAFFER TEKİN in basma dava açmaya hazırlandığını Kendisinin
basın arşivi kuvvetli olduğu için eksik gazete nüshalarını istediğini,ve kendisine onları
verdiğini. Ancak kendisi ile bir arkadaşlık ilişkisinin olmadığmı.Yaşçada kendisinden büyük
olduğunu ve bu şahsın ofisinde başbaşa kalabilmek gibi bir durum da olmadığını. Çünkü
ofisinin sürekli ziyaretçilerle dolu olan birisi olduğunu.Kendisinin de oradaki genel sohbetlere
iştirak ettiğini. Genelde de gündeme dair memleket meseleleri konuşulduğunu. RAFET
ARSLAN isimli şahısı MUZAFFER TEKİN ' in arkadaşı olması sebebi ile tanıdığını. Kendisi
ile başka bir diyalogu olmadığını. Ancak MUZAFFER TEKİN bu olay sebebi ile gözaltına
alındıktan sonra kendisini arayarak durumu sorduğunu. MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile
2005 yılında internet üzerinden tanıştığını. Kendisi ile mailleşerek telefonlaştıklarmı ve sonra
buluştuklarını. Bu şahsında kendi sitesinde yazılar yazdığını. Sonra kendisi ile aralarının
açıldığını. Kendisi ile bu olaydan sonra da bir daha görüşmediklerini. AYŞE ASUMAN
ÖZDEMİR ile geçen yıl internet ortamında tanıştıklarını, 2 kez de kendisi ile görüştüğünü.
İsmini saydığı bu kişilerden OKTAY YILDIRIM, MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ve AYŞE
ASUMAN ÖZDEMİR' in yazar olduklarını. Genelde internette yazılar yazdıklarını.
www.acikistihbarat.com adlı internet sitesini 2005 yılının başında kendisinin
açtığını. Sitenin sorumluğu ve içerik sorumluluğununkendisine ait olduğunu. Sitede
yayınlanacak yazılan tümüyle kendisinin karar verdiğini, nihai karannda kendisinden
geçtiğini.
OKTAY YILDIRIM ile düzenli olarak görüşürdüklerini. Kendisinin arkadaşı
olduğunu. Bu şahsın malulen asker emeklisi olduğunu. Bu kişinin 27 adet el bombası sahibi
olduğu gerekçesi ile tutuklanmasının medyada yansıtılma şeklini yazılarında komplo olarak
nitelendirdiğini ve hem medyayı hem de kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla bu şekilde
yazdığını. Çünkü OKTAY YILDIRIM' ı tanıdığı kadan ile sözü edilen olay ile
bağdaştıramadığı için kendisi ile ilgili kişisel görüşlerini ve medyanın yansıtmasmdaki
yanlışlılan ortaya koyduğunu. Bombaların Hasdal Kışlasmdaki çöplükten bulunmak suretiyle
ele geçirildiğini basının yazdığını.Basmm bu yansıtış biçimini böyle bir şey olamayacağı için
hicvettiğini. Aynı şekilde sitesinde değişik tarihlerde " Tekin intahar etmeden bir gece önce bir
gece sonra" , "devlet bahçesinde milliyetçilik ve kemal beyin hataları" ve "medyanın
görmediği oktay'm bombaları ve ulusalcı çete" başlıklı yazılannda yine benzer gerekçelerle
olaylann medyada yansıtılış biçimine karşı kendi doğrulanm aktarmak maksadıyla belirtilen
şekilde bu yazılan yazdığını.
AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR in Danıştay Cinayetinden yaklaşık 1 ay kadar sonra
kendisinden MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile ilgili bilgi talep ettiğinin, doğru
olduğunu.Olaylann şöyle gelişmiştiğini. Danıştay cinayeti sonrasında MUZAFFER TEKİN '
in intahanndan önceki gace ZEKERİYA ÖZTÜRK ün kendisini arayarak bu olayla ilgili bir
röportaj yayınlayalım dediğini.Kendisin de önce senin konu ile ilgili yorumunu dinleyeyim,
ona göre gerekli karan veririm dediğini.Bunun üzerine Kadıköy' de buluştuklannı, bir yerde
oturup ve sohbet etmeye başladıklannı. Kendisi ile) MUZAFFER TEKİN adına onunla
röportaj yapmasını istediğini.Kendisinin de " senin sıfatın ne ki ben seninle MUZAFFER
TEKİN adına röportaj yapayım diye sorduğunu. Onun da kendisinin MUZAFFER TEKİN ' in
en yakın silah arkadaşı olduğunu söylediğini MUZAFFER TEKİN ile aralannda en az 10 yaş
fark olduğunu ve gerçeğin böyle olmadığını bildiğini söyleyerek bu talebi reddettiğini.
Kendisine MUZAFFER TEKİN ' in yerini biliyorsa yazılı olarak sorular verebileceğini ve
ancak MUZAFFER TEKİN ' in el yazısı ile cevaplar gelirse bunu yayınlayabileceğini, aksi
takdirde hem etik hem de hukuki açıdan töhmet altında kalacağını " söylediğini. ZEKERİYA
ÖZTÜRK ün bunun üzerine kendisini inandırmak adfila cebinden MUZAFFER TEKİN ' in

600 İ ' ^
kimliğini çıkardığını. Kendisinin de " bu kimliğin sende olması çok şüpheli, sende ne işi var
deyince sinirlendiğini ve avukat tutmak gerekçesi ile kendisinden aldığım söylediğini. Bunun
üzerine ben geçmişte yaşanan CEM ERSEVER olayını kendisine hatırlatarak bunun kendisine
çok şüpheli gözüktüğünü ve bu konuşmanın kendi açısından bittiğini " söylediğini. Bütün bu
konuşmalar sırasında yanında OKTAY YILDIRIM' m da bulunduğunu. Tüm bu konuşmalara
da şahit olduğunu. Bu konuşma sonrasında da ZEKERİYA ÖZTÜRK ün köşesini sitesinden
çıkarmasını söylediğini kendisinin de bunu kabul ettiğini.
Kamuoyunda Atabeyler çetesi olarak bilinen kişilerle ilgili olarak AYŞE ASUMAN
ÖZDEMİR ile konuştuğunu, ancak MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ün Atabeyleri sattığı
tarzında kendisine hiç bir şey söylemediğini. Çünkü Atabeylerle ilgili medyada okuduğu
kadan ile bilgi sahibi olduğunu. AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR' in neden böyle bir şey
söylediğini bilmediğini. ZEKERİ YA ÖZTÜRK' ün bu kişilerle bir bağlantısı olup olmadığını
da bilmediğini. ASUMAN ÖZDEMİR' e Genel Kurmay Başkanı aleyhine yazılar yazmasını
söylediği hususunun da doğru olmadığını.
Ankara ' daki Danıştay saldırısı sonrasında AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR isimli şahıs
ile Kadıköy Epsilon Kafede sohbet maksadıyla buluştuklarmı.Yazar oldukları için Danıştay
saldırısı konusunda analizlerini karşılıklı olarak paylaştıklarını. Bu sırada MEHMET
ZEKERİYA ÖZTÜRK' ü sorduğunu, kendisinden bilgi istediğini,kendisinin de ZEKERİYA'
nın bütün medyaya haber vermek maksadıyla dolaştığını söylediğini. Anladığı kadan ile
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK, MUZAFFER TEKİN ' in arkadaşı olduğu için bu kişi ile
röportaj yapılmasını sağlamaya çalıştığını. Yukanda da belirttiği gibi bunu kendisine de teklif
ettiğini. ASUMAN m ZEKERİYA ÖZTÜRK' ün ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ' in
ofisine yakın bir yerde onun arkadaşı ile birlikte bir ofis tuttuğunu söylediğini ve bu sebeple
ZEKERİYA' nın MUZAFFER TEKİN ile bağlantısını koparmamaya çalışacağını söylediğini.
Bu konuşmanın aynen anlattığı şekilde gerçekleştiğini. İddia edildiği gibi ZEKERİYA
ÖZTÜRK' ün MUZAFFER' in devri bitti benim devrim başladı gibi bir söz söylediği
hususunun doğru olmadığını.
www.2023platformu.org isimli siteyi 2003-2004 yıllannda kendisinin
oluşturduğunu. Adresinde yapılan aramada ele geçen buna ilişkin dokumaman görmediğini
ama 2023 platformunu tanıtan bir metin ile aynca o metnin sunum hali şeklinde bir başka
metinin olduğunu. Elde edilen belgelerin bunlar olabileceğini. Sözünü ettiği site
Cumhuriyetin 100. yılında tam bağımsız bir Türkiye' ye nasıl ulaşabileceğimizi
hedefleyen ve bu yolda projeler üretmeye çalışan bir düşünce platformu olduğunu.
Ancak bu sitenin atıl durumda bulunduğunu.
Bilgisayannda ve fiash diskinde yapılan incelemelerde; flash diskinde silinmiş halde
bomba şeması ve buna ilişkin ingilizce metodunun bulunduğu bir belgeye rastlandığını,
yaptığı araştırma gereğince ben her türlü dokümanı topladığını. İnternetten anarchist
cookbook isimli bir dokümanı indirdiğini hatırladığını. Hatırladığı kadan ile bunun anarşizim
düşünce ekolünü açıklayan bir kitap olduğunu. Ancak bu düşünceyi tasvip etmediğini,
araştırma maksadıyla indirdiğini. Ancak yine evinde ele geçtiği söylenen "film canister
freball" başlıklı belgeden haberi olmadığım. Yine bomba yapımına ilişkin olduğunu
düşündürecek dokümanlardan de haberi olmadığını. Bunların indirdiği dokümanın eki
olarak gelmiş olabileceğini hatırlamadığını. Ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü adına şirket
bünyesinde çalışırken yurt dışında aldığı kurs sırasında bu fiash diskin kendisine çalışma aracı
olarak verildiğini ve bünyesindeki silinmiş dosyalann bulunmasının istendiğini. Bu diskteki
emniyet müdürlüğünce ele geçirilen bu belgelerin bu esnada eğitim amaçlı olarak flash diske
kaydedilmiş bilgilerde olabileceğini. Sözünü ettiği eğitimin 2003 yılı civannda
olduğunu.Bomba yapımı ile bir ilgi ve alakasının olmadığını.

/ "-
Ekli "Devletin yeniden yapılanması için öneriler" başlıklı belge fotokopisi gösterildi,
soruldu ;Bu konu ile hiç bir bilgisinin olmadığım. İlk kez emniyet müdürlüğünde bunu
gördüğünü.
Gözaltına alınmadan önceki hafta içerisinde acıkistihbarat sitesinde "Yeni yazarımız
yakında yaymda.Dr. Şerefsiz Ödlek" başlıklı bir köşe açıldığının doğru olduğunu. Bununla
ilgili olarak ÜMİT SAYIN' m şikayeti üzerine Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğünde ifade
verdiğini. Bu köşenin ÜMİT SAYIN ile bir alakası olmadığını, kastının ÜMİT SAYIN
olmadığını, toplumsal olayları hicvetmek üzere MAHLAS isimle kendisinin yazacağı bir site
olduğunu beyan ettiğini. ÜMİT SAYIN' m gereksiz yere bu ismi üstüne alındığını söylediği.
Devekuşu benzetmesi olsun diye de kafasını kuma gömmüş bir adamın fotoğrafını köşeye
eklediğini.Kimseye hakaret etmediklerini ve tehdit de etmediklerini.
Her hangi bir suç örgütü ile ilgi ve alakasının olmadığını. Tehdit suçlamasını kabul
etmediğim. Yine hakaret şeklindeki yorumlara da katılmadığını. Söz konusu fotoğrafın kafası
kuma gömülmüş bir adam resmi olduğunu, bu köşede mizahi bir karakter yaratmak amacı ile
Dr. Şerefsiz Ödlek Mahlas ismi kullanıldığını. Bu amaçla bu köşede yazı yazılacağını. Diğer
dosya şüphelileri ile ilgisini belirttiği şekilde açıkladığını. Suçlamaları reddettiğini, serbest
bırakılmayı talep etiği,
07/06/2008 tarihli ek ifadesinde,
Daha önce aynı suç ile ilgili olarak ifade verdiğini. Aynen tekrar ettiğini,
Kendisinin olmayan bir örgütün üyesi olmak ile suçlandığını. Böyle bir örgüt olup
olmadığını Var ise örgütün şeması ne olduğunu, birimleri neler olduğunu. Kendisinin hangi
biriminde görevli olmakla suçlandığını,
Kendisine Ergenekon terör örgütünün teori, senaryo ve propaganda biriminde
görevli olup olmadığı hususu sorulduğunda; suçlamayı kabul etmediğini,
ERGÜN POYRAZ ile 2 kez karşılaştığını. ERGÜN POYRAZ' m kitabının taslağını
aldığını, Ergün POYRAZ in yayıncı aradığını yayıncı bulmasına yardımcı olmaya çalıştığını.
ERGÜN POYRAZ' m ifadesi okunup, sorulduğunda; kendisinin ifadeyi kabul
etmediğini Çünkü patrikhanede bir kutlama kokteyl olduğunu Bu kokteyl sırasında Ergun
POYRAZ m bizzat kitabının bastırılması için kendisinden ricada bulunduğunu ve CD
ortamında daha önceki aramalarda kendisinden elde edilen kitap taslağını verdiğini.
Kendisinin bu taslağı bir iki yayın evine götürdüğünü. Hatta Güncel Yayıncılığa götürdüğünü.
Bu yayınevinin CD.' yi alıp, çıktı olarak bir suretini kendisine verdiğini. Yayınevinin
İnceleyip basıp basmayacağına karar vereceğini.
Kendisinin ERGÜN POYRAZ ile daha önceden tanışmadığını. Patrikhanede
tanışınca kendisine Ergun POYRAZ'm kitabının yayınlanması için teklifte bulunduğunu.
Hatta bir süre sonra Ergun POYRAZ kendisini telefonla arayarak Togan yayınevi ile
anlaştığını, kitabını Ergun POYRAZ'm bastıracağını söylediğini. Daha sonra da bir sefer
ÜMİT SAYIN, Ergun POYRAZ ile görüşmeye giderken kendisini de çağırdığını. Karaköy' de
Ergun POYRAZ ile görüştüğünü. Başka bir irtibatının olmadığını. Ergun POYRAZ'm kendi
sitesinde bir kaç kere yazdığını. Kendisinin bu siteyi 2004 yılının sonu 2005 yılının başında
kurduğunu. Kendisinin herhangi bir dernek üyesi olmadığını.
SEVGİ ERENEROL ile de KEMAL KERİNÇSİZ aracılığı ile tanıştığını.
Boğazlıyan Kaymakamı ile alakalı bir mitingde SEVGİ ERENEROL ile tanıştığını.
KEMAL KERİNÇSİZ ile de o civarlarda tanıştığım ancak tam hatırlamadığını.
BEKİR ÖZTÜRK ile OKTAY YILDIRIM' m İstanbul şube başkanı olduğu Kuvai
Milliye Derneğinin toplantısında tanıştığını.
OKTAY YILDIRIM'ı daha önceden tanıdığım. Oktay YILDIRIM'm kendisine e-
posta attığını. Kendi sitesini takip ettiğini. Kendisinin Oktay YILDIRIM'a teklif ettiğini ve
kendi sitesinde yazmaya başladığını. , ' "~ ~

#$£ ^ '.■?<&£^pz^-p
HABIP UMIT SAYIN'm da daha önceden yazdığını ancak OKTAY YILDIRIM
tutuklandıktan sonra yazı yazmamaya başladığını ve aralarının bozulduğunu. Davalık
olduklarını.
GÜLER KÖMÜRCÜ ile 2-3 kez gazeteci olarak konuştuğunu.
VELİ KÜÇÜK ile hiç tanışmadığını.
MUZAFFER TEKİN ile 2 kez ofisinde karşılaştığını.
Kuvai Milliye Derneğinin Üsküdar Aşmalı Konaktaki toplantılarına iki kez iştirak
ettiğini. Kendisinin İLHAN SELÇUK' u tanımadığını. DOĞU PERİNÇEK ve arkadaşlarını
bilmediğini. Ancak 1994 yılında Cumhuriyet Gazetesinde kısa bir süre çalıştığını ama İLHAN
SELÇUK' u tanımadığını.
ALİ İHSAN GÜRCİHAN'm babası olduğunu. Kendisi babasının emekli olduğu
tarihi bilmediğini. Babasına sorulmasını istediğini.
ERGÜN POYRAZ' m kitabında kullandığı "iç tehdit raporu" ve irticai
örgütlenmelerle ilgili rapor"da babasının imzasının olup olmadığını bilmediğini. Ama
kendisindeki kitapta babası ile alakalı bir ibare olmadığını. Babasından hiç bir zaman resmi
belge ve bilgi almadığını. Bütün telefon görüşmelerinin kayıt altında olduğunu. Bu iddiayı
ortaya atanların bunu kanıtlamasını istediğini.
Ayrıca kendisine gösterilen Dağıtım Arz yazısında da gizli raporun birçok askeri
kuruma dağıtıldığının, ayrıca MGK' ya dağıtıldığının yazıda olduğunu. MGK'nın sivil bir
kuruluş olduğunu
Son aramalarda elde edilen gizli ibareli ve hizmete özel ibareli bazı resmi evrakların
nereden geldiği hususları sorulduğunda; gazeteci olduğunu, kaynaklannı açıklamak zorunda
olmadığını, bunlann kendisine posta ile kapısının önüne gelmiş evraklar olduğunu. Bu
evrakların hiçbir yerde yayınlanmadığını
2023 Platformu'nun kendisine ait olduğunu. 2005 yılında bir sivil toplum örgütü
kurmak amacı ile planladığını. 2005 yılında Taksim' de Kervansaray Otelde 2 defa
toplantılannm olduğunu oldu. Sitelerinde toplantıyı duyurduklanm ilgilenen insanlar geldiğini.
Herkese açık bir toplantı olduğunu. Dinamik yakalayamayacaklannı gördükleri için bu yöndeki
çalışmalan bıraktıklannı. "İcra Kurulu Toplantısı" yazan yazılarda yine bu oluşum için
yaptıklan çalışmalarla alakalı olduğunu
"Sayın Kusoğlu" başlıklı 99 tarihli yazının kendisine ait olduğunu. Ancak bu şahsı
hatırlayamadığını.
Dosyadaki belge üzerindeki tarihlerin 2000 yılı olduğu görülüp sorulduğunda;
kendisinin aslında bu konudaki çalışmalann 1998 yılında başladığını 2005 yılma kadar devam
ettiğini. Ancak daha sonra bu konuda bir dinamik yakalayamayacaklannı anlayınca
vazgeçtiklerini
"2023/7 bir vakıf, dernek veya sivil toplum örgütünün ötesinde bir harekettir" tabiri
ile de 2023 yılı içinde Türkiye'nin ilk yedi ülke arasına girmesini hedefleyen bir misyon ve
zihniyeti kasdedildiğini
"Uzlaşmayıcı bir hareket değildir" tabiri yabancı dış güçlerle uzlaşmayan milli bir
hareket olduğunu
"Demokratik bir örgüt değildir" tabiri ile düşünülen sivil toplum örgütünün
kurallanndan bahsedildiğini,
"Yapılabilecekler hakkında" diye başlayan bölüm bir anayasa taslağı olmadığı, bir
öneri olarak düşünülen bir çalışma olduğunu
Dosyada mevcut PKK ve Adli Tıp başlıklı Şebnem FİNCAN isimli klasörde
bulunan yazılarla alakalı olarak sorulduğunda; CD'nin kendisine bir kaynaktan ulaştığını;
Ancak hiç bir yerde CDyi kullanmadığını. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI'nın ÜMİT SAYIN
ile itilaflı biri olduğunu, aralannm iyi olmadığını. Kendisinin bu konuda kaynağım saklı tutma
hakkını kullandığını

CD. içerisinde;
Ermeni soykırımı ile alakalı yazılar, Adli Tıp Enstitüsünde olanlar, Avrupa
Birliğinden İşkence konusunda rapor, Sevgili hocam diye başlayan Drej anlar ve İzollu
aşireti başlıklı yazı ve arkasında TC. Başkanlık Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığına, konu inceleme, Başbakanlığa başlıklı yazı ve devamında susurluk
olayına ilişkin raporun ve akabindeki diğer belgelerin olduğu CD. lerin kendisine ayrı
geldiğini. Kendisinin getiren kaynağa güvenmediği için ve bilgisayarına bir truva atı
programı bulaşacağı şüphesi ile CD.' yi hiç açmadığını, içine bakmadığını ve arşivine
kaldırdığını. Bilgisayarında da bu CD.' nin açıldığına ve içeriğine dair hiç bir iz
bulunmadığı bunun kanıtı olduğunu.
17 numaralı CD. içerisinde bulunan belgelerde 2023 oluşumu hakkındaki
sorular-cevaplar bölümünün devamında iletişim hiyerarşisi başlıklı bölümlerin
kendisine ait olduğunu. Burada dernek ile alakalı iletişimin nasıl olacağını ve bir olay
sırasında en etkili ulaşımın iletişim zinciri şeklinde olacağını kendisinin planladığını.
Burada bir gizlilik veya başka bir niyet olmadığını. Telefon maliyetinin az olması için
yapıldığını. Her hangi bir başka bir amacı olmadığını
Bilgi Kuvvetleri Komutanlığı başlıklı yazılar kendisinin bizzat yazıp
yayınladığı yazılar olduğunu
İkametinde yapılan aramada elde edilen, hp marka dizüstü bilgisayar
içerisindeki, ıbmtravelstar marka, seri numarası 9zs81393 olan bilgisayar hard diski
üzerinde yapılan incelemede "kirikay.doc" isimli bir msword dosyası tespit edildiği; bu
dosya incelendiğinde;
"Süleymaniye Baskınının intikamının alınması konusuyla ilgili
"OPERASYON KIRIKAY" adı altında bir çalışmanın yapılacağı, söz konusu
operasyonun 3 yıl süreceği,
Temel protokol başlığı altında GİZLİ ligin esas olduğu, konu ile ilgili
telefonda, e-posta üzerinden veya takip edilebilir herhangi bir mecra üzerinden ASLA
haberleşilmeyeceği,
Konu hakkında yüz yüze konuşulurken bile mümkün olduğunca
ALTERNATİF SÖZCÜKLER (parantez içindekiler) üzerinden konuşulacağı,
Konu hakkında hiçbir yazılı metin; Internet bağlantılı bir bilgisayar üzerinde
bulundurulmayacağı,
Konu hakkında; temasta olan hiçbir kurum veya kişiye konuya
sözedilmeyeceği, SENARYO en fazla üç kişi arasında bilineceği ve operasyonda yer
alacak diğer elemanlara bile ayrıntılar en son ana kadar saklanacağı,
Konu hakkında soru ile karşılaşıldığında, karşı tarafa "bu tarz bir şeyi yapmanın
mümkün olmadığı", "devletin zaten bunun intikamını aldığı" söylenip; varolan çalışmanın
film çalışması olduğu vurgulanacağı ve her türlü dezenformatif bilgi verilerek dikkatler
dağıtılacağı ifadelerinin yer aldığı görüldüğü. SÖZ KONUSU BELGEDE;
Albay Mayville'in (BAŞKAN)
Albay Mayville'e emir verenlerin (KURUL)
Operasyon'un (GÖZLEM)
1. SENE'nin (YAĞMUR DÖNEMİ )
1. SENE'nin (GÖKKUŞAĞI DÖNEMİ)
1. SENE'nin
( ALACAKARANLIK )
Hareket Planının
(SENARYO) Korkut Eken'in
(IŞIKÇI))
Başına çuval geçirilen askerlerimiz'in (OYUNCULAR)
TSK'nin (Hollyvvood) olarak kodlandığı anlaşıldığı
Bu konunun kendi yazdığı bir roman çalışması olduğu. 2 yıl önce başladığı. 2
hafta önce de kitabını yazdığı. Bu bilgiler romanın içindeki çalışmalar ve kendi yazdığı
senaryo yazılan olduğu. Romanın konusunun Kınkay teşkilatı diye bir teşkilatın
anlatılması olduğu.
Kendisinin MUZAFFER TEKİN'le ve onda ele geçirilen CD.' nin içinde Süleymaniye
konusunun işlenmesi ile alakalı bir bilgisinin olmadığı. Kendisinin MUZAFFER TEKİN ile telefonla
görüşmüşlüğünün olmadığım. Danıştay olayı sonrası tanıştırdıklarım, MUZAFFER TEKİN'in ofisine
gidip 2 kez sohbet ettiğini, onun dışında telefonla dahi görüşmediğini.
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK zamanında kendisinin sitesinde yazdığını. Danıştay
olayından sonra MUZAFFER TEKİN' i yanlış yönlendirdiği için kavga ettiğini ve ayrıldığını.
İSMAİL YILDIZ'm SESAR'm başkanı olduğunu, 2002-2005 yıllan arasında SESAR' m
başkan yardımcılığını yaptığını, Çeşitli raporlar kaleme aldığını ve bazı yazılarda yazdığını, İSMAİL
YILDIZ'dan çıkan gizli bilgi ve belgelerle alakası olmadığım, kendisinin sadece web sitesini
yönettiğini, Bu sitenin sesar.com.tr adı altında yayın yaptığını.
Dosyada mevcut telefon, iletişim, analiz dokümanları sorulduğunda; 0 532 595 90 46
numaralı telefonun kendisine ait olduğunu.
Dosyadaki raporda MUZAFFER TEKİN ile 37 defa görüştüğü hususu sorulduğunda;
'görüşmüş isem de bunlar geçmiş olsun vb. demek için falandır' şeklinde beyanda bulunduğu,
Kendisinin yukarıda telefon ile görüşmediğini söylemiş ise de isnat edilen suçla ilgili
görüşmesinin olmadığını, Yoksa haber için falan görüşmüşümdür dediği.
KEMAL KENİÇSİZ ile eskiden görüştüğünü, Ancak daha sonra aralarında ihtilaf olduğunu,
son olarak tutuklanmadan 1 ay önce KEMAL'in ofisinde görüştüğünü, Bunun dışında bir irtibatının
olmadığını.
GÜLER KÖMÜRCÜ gözaltına alınıp serbest bırakılmasından sonra bir kaç sefer telefonda
görüştüğünü. Daha önceden de görüştüğünü.
OKTAY YILDIRIM ile ayda bir iki defa yüz yüze görüştüğünü. OKTAY ile 2006 yılında
tanıştığını. Telefonla da sık sık görüştüğünü. MUAMMER KARABULUT ile görüştüpnü
hatırlamadığını
Dosyada mevcut raporda 3 defa görüştüğü hususu sorulduğunda; site ile alakalı görüşmüş
olabileceğini.
AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR ile Kadıköy'de iki kere yüz yüze görüştüğünü. Bir de
Boğazlıyan Kaymakamının Beyazıt'taki mitinginden sonra evine götürdüklerinde evinde bir çay
içtiklerini.
İkametinde yapılan aramalarda elde edilen dijital malzemelerin incelemesinde
milletvekillerialbum.xls isimli bir dosya bulunduğu, bu dosyası incelendiğinde;
"Bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi
veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca listede yer alan bazı
milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" GİBİ ifadelerin
bulunduğu görülmüştür.
Bu listelerin kim tarafından, ne amaçla hazırlandığı, bu listeleri kimden ne şekilde temin
ettiği hususu sorusuna:
Bu dosyalan SESAR'daki görevi sırasında SESAR'ın bilgisayarlannm yedeğini almakla
yükümlü olduğunu, O yedekler arasında arşivde yer alan bir rapor olduğunu, zaten kişisel
bilgisayanmda değil, SESAR'm kendisine tahsis ettiği dizüstü bilgisayar içerinde bulunduğunu,
Raporu kendisinin yazmadığını,
İkametimde yapılan aramalarda elde edilen Acer marka laptop içeriğinde yapılan
incelemede seagate_6ej00txl_20gbmarka belleğin yapılan incelemesinde "bunu-da-okuyun-
yavsaklar.doc" isimli bir belge elde edilmiştir, belgenin yapılan incelemesinde;
"Sizi gidi yavşaklar,
Kendinizi çok teknolojik bir şeyler zannediyorsunuz di mi..Elinize geçirdiğiniz dosyalan
bir halt zannedip seviniyorsunuz di mi...
Sizler salaksınız....
Benim telefonumu dinletip .........bir gün kopanlacak o kafalarınızı başka yere
soksamz daha iyi ederseniz yavşak o...
Ben telefonda da , her yerde de......sizin ananızı s...., bacınızı s.... sürece bana kimse
karışamaz...aslında kendi evimde olduğu sürece.......de kimse karışamaz....
O kendinizi çok teknolojik zannetmenizi sağlayan....... ve bakın bakalım beyninizin
içinden bir ses geliyor mu....beni dinlemek kolay...siz kendi beyninizin içini dinleyin...ordan
bir ses duymakta çok zorluk çekeceksiniz...
Sizler birer salaksınız...
Elalemin özel hayatına karışmayın...çünkü sizin kimler olduğunuzu tespit ettiğimde
ben sizin bütün özel ve genel hayatınıza öyle bir karışacağım ki...ortalık karışacak...
Haydin yallah taş arabaları sizi...ha bu arada...çok iyi yemleniyorsunuz, my
documents'in altındaki her belgeye hatim indirip, rapor edin emi...
FBI'in.... sizi..."
Şeklinde hakaretvari cümlelerin olduğu görülmüştür, bu belgelerin ne amaçla
yazıldığı sorusuna;
Bilgisayarına girildiği yolunda duyumlar aldığını Bu nedenle böyle bir yazı
yazdığını,
Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığı hizmete özel başlıklı ABD İstihbarat kuruluşları
konulu dosya şeklindeki belgeler sorusuna; Anonim bir kaynaktan geldiğini, Türkiye devleti
ile alakalı olmadığını, Amerikan istihbaratını anlattığını, Açık kaynaklardan rahatlıkla
derlenebilecek bilgiler olduğunu,
Dosyada mevcut SEVGİ ERENEROL, KEMAL KERİNÇSİZ ve şüphelinin
bulunduğu fotoğraf sorusuna; Çanakkale' de ordu komutanı olan orgeneral rütbesindeki bir
şahsın SEVGİ ERENEROL ve KEMAL KERİNÇSİZ' e plaket verdiğini, Bununda normal bir
ziyaret sonrası verilen plaket olduğunu,
Haziran Ağustos 2001 gizli ibareli SPGMY/SPGY başlıklı belli başlı dış politika
gelişmelerine ilişkin Özet Değerlendirme konulu yazı sorusuna; Bu yazının muhtemelen
Dışişleri Bakanlığı kaynaklı kendisine gönderilmiş olan yazıların içinde bulunan bir yaz
olduğunu, Gizli olduğu içinde kullanmadığını ve arşivine kaldırdığını,
"Başbakanlık iç genelge" başlıklı Ekim 2007 tarihli müsteşar imzalı genelgenin
başbakanlıktaki kaynağından gelmiştir. Bunun ile alakalı haber de yaptığını, Çağlayandaki
Cumhuriyet Mitingine katıldığını, Asmali Konaktaki 2-3 toplantıya gittiğini, Gizli yasadışı hiç
bir toplantıya katılmadığını,
İkametinde elde edilen gizli ibareli "Dışişleri Bakanı İsmail Cem' in ABD ziyareti"
başlıklı yazılar ve altındaki hizmete özel başlı yazılar sorusuna; bunların haber kaynağından
geldiğini, Ancak gizli olduğu için hiç bir yerde kullanmadığını, arşivine kaldırdığını, Yazı
içeriğinde bir çok görüşme notları ile raporlar ve gizlilik ibareli yazılar ve hizmete özel ibareli
bir çok yazının bulunduğu dosyanın yazılı olarak geldiğini, Bunları hiç bir şekilde
yayınlamadığını,
Yine aynı dosya içinde bulunan "Dışişleri bakanı İsmail CEM' in Washington
ziyareti" başlıklı gizli ibareli yazıların İngilizcesi ve Türkçesinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut ajanda notlan sorusuna; ajanda notlarının kendisine ait olduğunu Bu
ajandalar gazeteci olarak haber kaynaklan ile yapmış olduğum görüşmelere ilişkin almış
olduğum notlar olduğunu, Diğer ajandalannda kendisine ait olduğunu, Yeniden Müdafi Hukuk
Hareketi ile alakalı yazılan ERTUĞRUL ZAKAYİ ÖKTE'den aldığını,
Daha önceki aramalarda bulunan gizlilik ibareli çok gizli kişiye özel yazılmış
yazılan ADİL SERDAR SAÇANLAR' m kendisine paylaşmak için verdiğin, ADİL SERDAR
SAÇANLARI' in daha önce kendisinin sitesinde^yazı yazdığını,
Evin yapılan aramada,İden 48'e kadar tarafımızdan numara verilen ve el yazması
not şeklinde hazırlanmış fazıl duygulu ile Rest Kafe' de buluştuk ibaresiyle başlayan ve
içeriğinde ALİ OSMAN ZOR servis elemanı muamelesi yapıyor, EL KAİDEYİ açıkça
savunuyor ikiz kuleleri onların yaptığına emin ve ABD yi onların vurduğuna emin ABD ye
çalıştığı ortaya çıksa... FAZIL DUYGUN. İSMAİL YILDIZ ve HAYRULLAHLA düzenli
görüşüyor onlara bayağı pirim veriyor, çarşamba cemaati konusunda da ketum davrandı, dergi
1500-2000 satıyor ibareleriyle devam eden 3 sayfadan 8 sayfaya kadar olan, FAZIL
DUYGUN ve ALİ OSMAN ZOR ile yapmış olduğunuz el yazımı dokümanlar görülmüştür.
Bu doküman ile alakalı olarak soruldu;
FAZIL DUYGU ve ALİ OSMAN SOY Baran Dergisinin yöneticilerinden
olduğunu. Baran Dergisinin İBDA/C nin yayın organı olarak bilindiğini. Kendisinin
daha önce gözaltına alındığı için Kendisi ile Ergenekon konusunda röportaj yapmak
istediklerini. Kendisinin de kabul etmediğni. Not içeriğinde geçen İSMAİL YILDIZ ve
HAYRULLAH MUHMUD ÖZGÜR' ün FAZIL DUYGUN ve ALİ OSMAN ZOR ile
bunların düzenli görüştüğünü ve İSMAİL YILDIZ' ı çok övdüklerini bu görüşmede
Kendisine anlatıldığını. Kendiside de not olarak aldığım. İçeriğinin doğru olduğunu.
Evinde yapılan aramada bulunan el yazması not şeklinde hazırlanmış 20 Ekim
FATMA YAŞAR PAŞA ve eşi ile Ankara' da trt binası kavşağmdaki Hacıbey Lokantasında
akşam yemeği ibaresiyle başlayan ve içeriğinde, MİT bilgi paylaşıyor ama keçiboynuzu gibi
önümüze yıkıyor diyor, polisin kendilerine yardımcı olması için yolladığı elamanlar ise çok
okuyor hepsi çok eğitimli çok iyi sunumlarla geliyorlar ABD lilere silahlann çıktığı depolara
kadar bilgi veriyorlardı diyor, EDİP BAŞER'in HİLMİ ÖZKÖK ve AYTAÇ YALMAN' la
arası hiç iyi değildi yaşar paşa ile arası çok iyidir dedi ve aşağıdaki olayı anlattı, tayip
ERDOĞAN BAŞER'i MİT müsteşarı yapmak istedi, başer konuyu ÖZKÖK'e açmış özkök
karşı çıkmış oranın kadrosu korgeneral demiş. Buna rağmen genelgesi hazırlanmış ÖZKÖK
yine devreye girmiş ve genelge iptal edilmiş AYTAÇ YALMAN HİLMİ ÖZKÖK' e bu mit in
başına gelmesin bizim hakkımızda dosya hazırlar demiş, ibareleriyle devam eden 8 sayfadan
11 sayfaya kadar olan, el yazımı dokümanlar görülmüştür, bu dokümanlar ile alakalı,
Haber kaynağımı gizli tutuyorum cevabını verdiği.
2012 İlk Şehit isimli Ergenekon hikaye bu Kınkaym Romanı isimli BEHİÇ
GÜRCİHAN imzalı kitap ibraz edildiğinde. 54. sayfasında Kınkay başlıklı bir bölüm olduğu,
"Aydın' m bir köyü 18 Ağustos 1984" başlıklı köyde küçük bir çocuğun başından geçen bir
hikayenin anlatıldığı Çuval operasyonu ile her hangi bir alakasının olup olmadığı
sorulduğunda ; Kendisinin burada 84 yılında şehit olan ilk askerimizin cenazesine katılan ve
üçlemenin diğer kitaplarında daha da merkezi bir rol oynayacak olan Kınkay teşkilatının bir
üyesinin bu cenazeyi izlemesini anlattığını.
Evinde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazması not şeklinde
hazırlanmış 'FATMA İLE PASTANEDE OTURURKEN / ANKARA 21 EKİM 2007'
ibaresiyle başlayan ve Kanal Türkün kurulumunda bizzat doğan'm İNAN KIRAÇ aracılıyla 3
milyon $ var iddiasında ibaresiyle biten ve 12. sayfasında geçen bu not ile alakalı,
Haber kaynağı ile yaptığı görüşmenin notu olduğunu.
Evinizde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazası not şeklinde
hazırlanmış emniyetin yakın adamı gazeteci ile sohbet sütiş beyoğlu 16 Haziran ibaresiyle
başlayan, mersin limanında barzaninin sigara şirketleri olayından sonra üzerine çok gelindiği,
ZEKERİYA ÖZTÜRK le Kadıköyde buluşmuşlar MUZAFFER TEKİN haberinden sonra ona
belge vermiş, GÜLER KÖMÜRCÜ aramış ZEKERİYA ÖZTÜRKE dikkat et i.... bilgi verir
demiş, MUZAFFER TEKİN in Doğuş Faktöring bünyesinde uyuşturucu operasyonlannda
kullandığını belgeler olduğunu, seher yeli dizisinin galasında Reına da naci şaşmazın yanma
Özel Kuvvetlerden bir albayın ve ÜMİT ÖZDOGAN'ın . ulusalcılara yakın...........birinin

607 j

ıs*
geldiğini NACİ ŞAŞMAZA iki saat boyunca değerlendirmesi için bütün MUZAFFER TEKİN
olayını anlattıklarını söyledi, Alman Vakıflarının DTP ye yaptıkları dekontları sanki yarın
yaymlayacakmış gibi anlatı , herkesin bizim hakkımızda FETTULLAHÇI dediğini
söyledi ...... bu söylentiyi yayanlardan birinin TUNCAY ÖZKAN olduğunu, Ümraniye
davasında savcı çete ile VELİ KÜÇÜK arasında bağlantı aramış dedi MUZAFFER TEKİN ile
VELİ KÜÇÜK arasında bağa kurmak zor dedim aralan o kadar iyi değil dedim OKTAY' ı
arada harcarlar ve siz altı aydır haksız yere içeride olan bu adamlar hakkında tek haber
yapmıyorsunuz dedim, HIRANT DİNK cinayeti sonrasında cinayeti VELİ KÜÇÜK üzerine
çekmeye çalışan avukatı Doğan s...elli röportaj vermeye kendisinin zorladığını söyledi.
ibarelerinin bulunduğu 19. sayfadan 24. sayfaya kadar geçen bu notla ile ilgili,
Gazeteci bir arkadaşı ile yapmış olduğu sohbet olduğunu. Haber kaynağını
açıklamayacağını
Evinde yapılan aramada,İden 48'e kadar numara verilen ve el yazması not şeklinde
hazırlanmış fsy ZAHİDE UÇAR KEMAL ÇAPRAZ (ufuk ötesi ) KEMAL KERİNÇSİZ i
ziyaret 29/11/2007 ibaresiyle başlayan, kemal beyi ofisinde akşam ziyaret ettik, konuşma
çoğunlukla benimle KEMAL BEY arasında geçti oktaylarm MUZAFFER TEKİNlerin
soruşturma süreciyle ilgili yaşananları anlattı, savcı ZEKERİYA ÖZ'ü HSYK ya şikayet etmiş
yüzüne karşı siz Cumhuriyetin değil cemaatlerin savcısısınız demiş kavga etmişler, en son
pazartesi iddianameyi çıkaracağını söylemiş( 31 aralık) başsavcı yanma çağırmış uyarmış
savcıyı bir an önce hazırlansın diye iddianameyi, savcı bombaların çürük olmadığına emin
diyor hatta el bombalarını patlatıp vidoya çektirmiş, bu görüşmeden yaklaşık 1 2 hafta sonra
medyada ergenekon operasyonu olarak yansıyan operasyon ile kemal kerinç siz göz altına
alındı ibarelerinin bulunduğu 29. ve 30. sayfada geçen bu notla ilgili,
KEMAL KERİNÇSİZ ile yaptığı görüşmeden aldığını.
3929 no Tu iletişim tespit tutanağından; 15.07.2007 tarihinde, saat 13:48 sıralarında
MURAT.........isimli şahısla yaptığınız görüşmenizde sizin; "SEDAT PEKER MUAMELESİ
ÇEKTİLER YOLDA ABİ SANKİ BİR MAFYA BABASI YAKALANDI FALAN
ZANEDERSİN"DİYORSUNUZ MURAT.........İSİMLİ ŞAHIS İSE SİZE "NE SORDULAR
SANA" DİYE SORUYOR SİZDE "OKTAY İLE İLGİLİ ZOR DURUMDA BIRAKACAK
BİR ŞEY SÖYLEMEMİ BEKLİYORLARDI BENDEN" DİYORSUNUZ. MURAT ............
İSİMLİ ŞAHIS İSE ".... ya üzüldüm ben ben o yüzden öyle yazdım sana şifreli gibi yazdım
hani buraya kaçmak istersen buyur ben şey yapim ayarlıyım diye onu o anlamda yazdım"
DEVAM EDEN GÖRÜŞMEDE MURAT............. İSİMLİ ŞAHIS İSE "Valla herhangi bi
yardıma ihtiyacın olursa bana lütfen bildir ne bileyim ee mahkeme masrafıydı bilmem neyiydi
falan benim şu an yapabileceğim bitek onlar ama olabilir yani olur bişey olur" şeklindeki
görüşme sorulduğunda;
Bu görüşme Kendisine ait olduğunu. SEDAT PEKER muamelesinden kasıt
Kendisinin yolda evine giderken alındığını, bunu kastettiğini. OKTAY YILDIRIM ile alakalı
bir şey biliyorsa anlatmasının istendiğini.
kendisinin Ergenekon ile alakalı yazmış olduğu kitabı da Gladyo' ya Mektuplar
Ergenekon Tiyatrosunda Son Sahne kitabın da iki ay önce yayınlanmış olduğunu. Son 4 yıldır
yazdığı yazıların derlemesi ve Kendisinin burada Ergenekon u eleştiren yazılar yazdığını ve
bizzat bazı olayları Ergenekon un yaptığını, LOBİ olayını, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay
olayını da Ergenekon un yaptığını söylediğini.
3931, 3932, 3935, 3966 VE 3981 nolu iletişim tespit tutanaklarında AHMET
CEYHAN isimli şahısla ile yaptığı görüşmelerin içeriklerinin doğru olduğunu
AHMET CEYHAN'm Kuvvai Milliye' nin Konya sorumlusu olduğunu , Kendisi ile
Aşmalı Konak toplantılarında görüştüğünü.
3937 no'lu iletişim tespit tutanağıyla alakalı, . *- *'" ~.
ERKUT ERSOY' u Daha önceden tanımadığını. Kendisini DSS' nin toplantılarına
çağırdıklarını. Taksim' de bir toplantılarına katıldığını. Bu görüşmede de Erkut ERSOY un
sürekli Kendisini telefonda suçlu duruma düşürmeye çalıştığını.
3940, 3949, 3950, 3951, 3954, 3955, 3957, 3958, 3959, 3960, 3961, 3962, 3963,
3964, VE 3973 nolu iletişim tespit tutanaklarında FATİH YURTSEVEN isimli şahısla ile
yaptığınız görüşmelerde özetle; "BİLGİSAYAR KONUSUNDA, SERVÖR, LİNKLER GİBİ
TEKNİK KONULARDA, SİZİN KENDİ SİTENİZLE ALAKALI OLARAK BİLGİ
ALDIĞINIZ" şeklinde görüşme okunup, sorulduğunda ;
Kendisinin aeikistihbarat .com sitesinin sahi olduğunu. FATİH YURTSEVEN ' de bu
sitenin programlamasını yaptığını. Siteyi yeni bir sunucuya taşımayı düşündüğü için
geçmişteki tecrübesine istinaden fikrini almak istediğini, Örgüt ile ilgili bir görüşme
olmadığını, sitesi ile alakalı bir görüşme olduğunu.
3941 no'lu 10.08.2007 tarihli görüşme okunup sorulduğunda;
Görüşme yaptığı EMİNE BEHİYE ERSİN' i şu anda hatırlamadığını. Ancak
Kendisinin okurlanmdan birisi olabileceğini. Bir siteye sahibi olduğunu. Zaman zaman
Kendisi ile fikir teatisinde bulunmak için okurlarının kendisini aradıklanm onlarla
görüştüğünü. Fikirlerini paylaştıklannı.
Görüşme içinde geçen çekirdek kadronun ne olduğu ve sisteme karşı olmasından ne
kastedildiği sorulduğunda ;
Sisteme karşıdan kastın muhalif bir site olması olduğu . Bu konuşmada bir okuru ile
geleceğe yönelik siyasi bir örgütlenmenin yapısına dair düşünce ve kanaatlerini paylaştığını.
HABİP ÜMİT SAYIN' m Cumhuriyet Başsavcılığımızda vermiş olduğu 23.05.2008 tarihli ek
ifadesi okunup, sorulduğunda;
ÜMİT SAYIN ile Kendisi arasında olan hakaret davasının beraat ile sonuçlandığını.
ÜMİT SAYIN'ın kendisi hakkında anlatmış olduğu " gizemli bir kişi olduğu, bu soruşturmada
kilit isim olduğu" şeklindeki beyanlanmn doğru olmadığı. Ümit SAYIN m hezeyanlan
olduğunu. OKTAY YILDIRIM ile ÜMİT SAYIN' m Kadıköy' de bulunan ve tarif ettiği Seyhan
Kafede kendisinin tanıştırdığını. Tarihini tam olarak hatırlamadığını. O kafe o zamanlarda
kendisi dahil OKTAY YILDIRIM, ZEKERİYA ÖZTÜRK, ÜMİT SAYIN gibi bir çok ismin
geldiği bir mekan olduğunu. Bunun Seyhan Kafenin yetkililerine sorularak da teyit
edilebileceğinin. ÜMİT SAYIN' ı Seyhan Kafenin sahiplerinin de tanıdığını. Kendisinin ÜMİT
SAYIN ile 2006 yılında tanıştığını, Beşiktaş iskelesinde buluştuklannı. Ümit SAYIN m
kendisini 1995 ' li yıllardan beri tanıyor olduğunu öğrendiğini. KTB ( Kemalist Türk Birliği)
mail grubu olarak kendisinin yazılannı kullandıklannı. O tarihlerde Planet şirketinin olduğunu
ve Türkiye' nin ilk haber şirketi olan XN isimli haber sitesinde yer alan yazılardan bir kısmını
alıp KTB mail grubunda yayınlamış olduklannı. O zamanlar kendisi ile veya şirketin
elemanlanndan biri ile internet üzerinden görüşmüş olabileceklerini. Ümit SAYIN m kendisini
tanıdığını söylediğini, ancak kendisi Ümit SAYIN ı hatırlamadığını. Kendisinin KTB mail
grubuna dahil olmadığını. Ümit SAYIN dahil etti ise bilmediğini. 2006 yılında tanıştıktan
sonra yaklaşık ayda 2 kez görüştüklerinin doğru olduğunu. Her seferinde buluşmak için Ümit
SAYIN m kendisini aradığını, bu konuda kayıtlardan tespit edilebileceğini. Özellikle Seyhan
Kafede buluştuklannı ya da Seyhan Kafenin biraz ilerisinde bulunan sahildeki barlardan
birisinde buluştuklannı. Ümit SAYIN'ın sürekli kendisine gizli örgüt kurmaktan
bahsettiğini. Ümit SAYIN m Bahsettiği örgütün askeri ve akademisyenleri de içine alan
bir yapılanmadan söz ettiğini kendiside de sürekli Ümit SAYIN'a bunun bir çözüm
olmadığını, ülkenin bu şekilde kurtanlamayacağmı ve bu gibi çabalann insanlan kışkırtacağını,
temas kurduğu askerlere zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını,
HABİP ÜMİT SAYIN'ın sürekli kendisine akademisyenlerden ve askerlerden oluşan
gizli bir örgüt kurulmasını, yeni bir anayasa yapılmasını .söylediğini. Kendisin de bu konulan
ciddi bulmadığını, aynntısım sormadığını ve Umıt SAYIN'a tersi yönde telkinde
bulunduğunu. Aynca bu davramşlan ile temas ettiği askerleri ve orduyu zan altında
bırakacağını söylediğini.
Kendisinin ÜMİT SAYIN' ı OKTAY YILDIRIM ve ZEKERİYA ÖZTÜRK ile
tanıştırdığını. Ama onlann sürekli o kafeye takıldıklan için orada karşılaşmış olabileceğini.
Kendisinin OKTAY YILDIRIM ve ZEKERİYA ÖZTÜRK ile nasıl tanıştığını
yukanda anlattığını. Kendisi hiç bir şekilde HABİP ÜMİT SAYIN' a MİT ile irtibatı olduğunu
ima etmediğini, söylemediğini, gizli örgüt kurulması konusunda kendisinin bahsettiği gibi
Ümit SAYIN'in kendisine söylediğini, kendisi Ümit SAYIN'ı frenlemeye çalıştığını.
HABİP ÜMİT SAYIN, BEKİR ÖZTÜRK' ün kuvaimilliye.net sitesinde yazı yazmak
istediğini, kendisinin aracı olmasını Ümit SAYIN'm söylediğini. Kendisi Ümit SAYIN istediği
için aracı olduğunu. Ümit SAYIN yazılan hem acikistihbarat.com' da hem de kuvaimilliye.net
sitesinde yayınladığını. Hatta bir ara BEKİR ÖZTÜRK, ÜMİT SAYIN' m yazılanm siteden
kaldırmak istediğini, kendilerinin engel olduğunu.
Kendisinin ÜMİT SAYIN ile bu konularda e-posta yoluyla yazışmalanmız vardı. Bu
yazışmalar bu söylediklerinin kanıtı olarak alınabileceğini. Aynca telefon kayıtlan incelenirse
2 senelik tanışıklığını boyunca bir iki istisna dışında sürekli Ümit SAYIN'ın kendisini
aradığının görüleceğini. Bu da aralanndaki ilişkinin ÜMİT SAYIN' in ifadesinde resmetmeye
çalıştığı tablo ile alakasının olmadığının ek kanıtı olduğunu.
Gözlemciler grubu yukarıda bahsettiği 2023 platformu için hazırlamış olduklan bir
grupta. Ancak o dinamiği yakalayamadıklan için bu gözlemciler kamuya açık toplantılara
katılıp o konulara haber şekline dönüştüreceğini. Herhangi bir istihbarat toplama açık
toplantılarda provokasyon yapma gibi bir görevi olmadığını.
Kendisine glodyanm böyle bir çalışma yaptığını nereden bildiği sorulduğunda;
kendisinin bir gazeteci olduğunu, bu konuda bir çok kaynak okuduğunu. Örnek olarak Daniel
Gasner'in Nato' nun gizli ordulan kitabını gösterebileceğini. Bu yapılann nasıl çalıştığı
1940'lardan 19501 erden beri dünya ve ulusal literatürde mevcut olduğunu. Kendisi de
ülkedeki gelişmelere bakıp yabancı devletlerin ülkeye yönelik emellerine bakıp toplumsal
gelişmeleri de yan yana koyduğunda Türkiye' de yeni bir sürecin inşaa edilmeye başlanıldığını
gördüğünü ve kendi çapında kendi çevresini buna karşı uyardığını.
3952 no Tu iletişim tespit tutanağından; 24.10.2007 tarihinde, saat 15:46 sıralannda,
RAFET ARSLAN isimli şahısla yaptığı görüşmede kendisiyle buluşmak istediği şeklindeki
görüşme okunup sorulduğunda;
RAFET ARSLAN' ı MUZAFFER TEKİN' in arkadaşı olarak tanıdığım. Danıştay
saldmsı sonrasında MUZAFFER TEKİN' in ofisinde tanıştığını.
Yazılannda ve kitabında da belirttiği üzere MUZAFFER TEKİN olayı gündeme
düştüğünde ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün kendisini aradığını ve kendisine bu konu ile ilgili bir
röportaj vereyim dediğini. Kendisi de Zekeriya ÖZTÜRK'e bu konuya bakış açısını
öğrenmeden röportaj yapmayacağını söylediğini ve bunu konuşmak için yine Kadıköy'de
buluştuğunu. ZEKERİYA ÖZTÜRK kendisine gece boyunca MUZAFFER TEKİN' in en
yakın arkadaşı olduğunu anlattığını ve sürekli röportaj yapmasını ısrar etti. Kendisi
konuşmalara şahit olması için OKTAY YILDIRIM'ı çağırdığını. OKTAY YILDIRIM
kendilerine katıldıktan sonra ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün MUZAFFER TEKİN'i yanlış
yönlendirdiklerim, MUZAFFER TEKİN'in bir suçu yoksa doğrudan gidip polise ifade
vermesi gerektiğini, bu şekilde onu yanlış yönlendirerek medyaya malzeme yarattıklannı
söylediğini. Aynca ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün yaş olarak MUZAFFER TEKİN' in en yakın
silah arkadaşı olamayacağını, ZEKERİYA ÖZTÜRK ile MUZAFFER TEKİN adına röportaj
yapmayacağını, ama isterse MUZAFFER TEKİN' in yazdığı ve ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün
imzasının bulunduğu bir kağıt getirirse onu yayınlayabileceğini söylediğini. Bunun üzerine
ZEKERİYA ÖZTÜRK cebinden MUZAFFER TEKİN' in nüfus1 cüzdanını çıkanp ve bak

610
kimliği bile bende dediği. Kendisi de bunun üzerine OKTAY YILDIRIM' a dönüp CEM
ERSEVER olayını hatırlattığını. "OKTAY bu bana çok CEM ERSEVER koktu, ben bu
noktadan itibaren MUZAFFER TEKİN' in sağlığından endişeliyim, benim için bu konuşma
bitmiştir" dediğini ZEKERİYA ÖZTÜRK ile kavgalı bir şekilde mekândan ayrıldığını. O
konuşmanın sabahında OKTAY YILDIRIM kendisini arayarak "haklıymışsın, senin dediğin
gibi oldu, bu sabah MUZAFFER TEKİN intihar girişiminde bulundu" dediği ve devamında
"Acıbadem hastanesine getirildiğini, Oktay YILDIRIM'm da orada olduğunu, gelebilirse
görüşmek istediğini" söylediği. Evine de yakın olduğu için Acıbadem hastanesine gittiğini ve
gün boyunca bir gazeteci olarak gelişen olayları takip ettiğini.
3965 no'lu iletişim tespit tutanağından; 18.11.2007 tarihinde, saat 20:29 sıralarında,
sistemde BAKİ TÜRK adına kayıtlı FAZIL DUYGUN isimli şahısla yaptığı görüşmesinde
kendisine; "AYLIK DERGİSİNDEN, BULUŞMAK İSTEDİĞİNDEN, YAZDIĞI
YAZILARDAN VE TÜRK GENÇLİĞİ HAREKETİNDEN" 3970 no'lu iletişim tespit
tutanağından 14.12.2007 tarihinde saat 12:20 sıralarında, fazıl duygun isimli şahısla yaptığı
görüşmesinde kendisine; "OKTAY SİNANOĞLU VE OSMAN PAMUKOĞLU'NU
SORUYOR" şeklindeki görüşme sorulduğunda;
Türk Gençliği hareketinin bir yazısının sitesinde kullandıkları için Genel Kurmay
tarafından haklarında dava açıldığını. Bu çerçevede yargılamalarının Bodrum' da sürdüğünü.
Bu kişilerle de bu davanın seyiri ve koordinasyonu ile ilgili görüştüğünü. Onun dışında bir
bağlantısı olmadığım.
3959 no'lu iletişim tespit tutanağından 13.12.2007 tarihinde, saat 15:22 sıralarında
ve 3988 no'lu iletişim tespit tutanağında 10.02.2008 tarihinde saat 19:05 sıralarında ENGİN
ZORBA isimli şahısla yaptığını görüşmelerde kendisi ile; "BULUŞMAK İSTEDİĞİNİ
SÖYLÜYOR SİZDE HER ZAMAN Kİ YERDE BULUŞALIM DİYORSUNUZ" bu görüşme
deki ENGİ ZORBA'yı OKTAY YILDIRIM' m arkadaşı olması nedeniyle yaklaşık bir yıldır
tanıdığını. ENGİ ZORBA'nm arkadaşı olduğu için arkadaşlık çerçevesinde ve tutuklu bulunan
OKTAY YILDIRIM' m durumu ile ilgili sohbet etmek maksadıyla buluştuklarını.
TUTKUN AKBAŞ'm şu anda Kanal l'de muhabir olarak çalıştığını. Gündemdeki
olaylara dair yaptığı değerlendirmeler ve iki gazeteci olarak bilgi paylaşımı olduğunu.
Yeni derin devlet eski derin devlete karşı sözünden kastettiğinin Türkiye'de yeni
çağın gerekleri doğrultusunda Gladyo kabuk değiştirmektedir ve bu çerçevede küresel
güçlerle uyumsuz kadroların tasviye edilerek yeni emperyalist plana uyumlu kadroların
yükselmesinin esas olduğu. Bu doğrultuda ülkesini savunan ülkesi adma kaygı duyup meşru
yollardan bir şeyler yapmak isteyen insanlar gladyonun kontrolündeki meczup, mafyöz ve
çete yapılan üzerinden lekelenmeye ve kamuoyu yaratılmaya çalışılmakta olduğunu.
SELİM AKKURT'u ve MEHMET FİKRİ KARADAĞ'I tanımadığını ancak
basından ve değişik kaynaklardan öğrendiği kadarı ile FİKRİ KARADAĞ tespit
edilemeyeceğini düşünerek ankesörlü telefondan SELİM AKKURT ile tetikçi olarak görüşme
yaptığını, kendisi de bu davranışın salakça olduğunu ve ulusalcılığın bu gibi isimlerle
lekelenmeye çalışıldığım söylediğini.
Aydınlık Dergisinde Yalova' da özel eğitim kampları olduğu ve bunu tespit eden bir
MİT elemanının öldürüldüğüne dair yalanlanmayan haberler çıktığını. Kendisi de
konuşmasında bu haberi örnek gösterdiğini. Bahçeşehir Üniversitesinde terörle mücadele adı
altında FBI' in da içinde olduğu özel eğitim ve kurs programlar düzenlendiği açık
kaynaklardan da bulanabileceğini. Bu konuşmasında buna gönderme yaptığını.
Konuşma içinde DNL olarak yazılmış olan aslında DND (Alman İstihbarat Servisi)
Türkiye'deki derin yapılanmalar içerisinde Alman istihbaratının rolü de bir çok kaynakta
açıkça belirtildiğini. Buna gönderme yaptığını ,s'', *"\

föS.'Y. *:%« :yf^k^xT^"t


3974 no'lu iletişim tespit tutanağı sorulduğunda; kendisinin görüşme yaptığı kişinin
OKTAY YILDIRIM' m avukatı olan YILDIRIM ÇAVUŞOĞLU olduğu, operasyon sırasında
KEMAL KERİNÇSİZ'in tutuklanıp tutuklanmadığı konusunda bilgi alıp haber yapmak için
aradığını.
3980 no'lu iletişim tespit tutanağında MURAT......... isimli şahıs size "BENCE BU
ÜLKEDE YANİ TÜRKİYE'DE BİR ŞEY YAPILABİLECEKSE BASINLA MASINLA
ZANNETMİYORUM OSUN BE BEHİÇ BU SAATTEN SONRA YANİ" diyor sizde "BİZ
ABİ KENDİ YAPIMIZI KURACAĞIZ DA İŞTE" diyorsunuz MURAT..........isimli şahıs ise
size "ORDUYU KAŞIMAK LAZIM HA BİRE İRİTE ETMEK LAZIM ORDUNUN
ACZİNİ YÜZENE VURACAKSIN BENİM İNANCIM ÖYLE YANİ BİLMİYORUM"
diyor sizde MURAT......isimli şahsa "ÖYLE YAPACAKSIN TABİ ARTI AMA ORDUNUN
KENDİNE YETECEK HALİ YOK ŞU ANDA" şeklindeki görüşme okunup sorulduğunda;
Bu görüşmeyi İngiltere' de olan MURAT isminde bir okuru ile yaptığını
hatırladığını. Bu konuşmada yapıdan kastettiği kendi siyasal örgütlenmesi olduğu. ..Bu
konuda genelkurmayı birçok yazısında eleştirdiğini. Eleştirmeye devam edeceğini, 3987 no'lu
iletişim tespit tutanağından;
4007 no'lu iletişim tespit tutanağından; 31.03.2008 tarihinde, saat 15:38 sıralarında,
S.ERSİN ÖZTOPAL isimli şahısla yapılan başbakan m sağlığı ile ilgili görüşme okunup
sorulduğunda;
Görüşme yaptığı kişinin AKP İstanbul Teşkilatında görevli bir arkadaşı olduğunu
daha önceden de başbakanın sağlık durumu ile endişelerini paylaştığını ve buna dikkat
edilmesi gerektiğini söylediğini. Bu çerçevede kendisine kendi kaynaklarından ulaşan
Bangladeşli doktor ile ilgili bilgiyi paylaştığını. Arkadaşının kendi gözlemleri ile kendi
kaygılarını doğruladığını gördükten sonra kendisi arayıp ek bilgi almak maksadıyla sohbet
ettiğini. Kendisi de bu tarz ek bilgiyi zaten daha önce verdiğini, isterse yüz yüze görüşmeleri
gerektiğini söylediğini. Görüşmenin bundan ibaret olduğunu.
Başkanın Ecevitleştirilmesi ile ilgili sorulduğunda; Başbakan Ecevitin iktidardaki
son dönemlerinde belli doktorların marifeti ile özellikle zayıflatıldığı ve akli melekelerinin
zaafa uğratıldığı yönünde iddialar kamuoyuna yansıdığını. Bunu kastettiğini.
Başkan ERDOĞAN' a teşhis koyan Güven Hastanesinin bayan doktorunun basit
bir grip virüsünden vefat ettiği açık kaynaklarda ( medya) da yer aldığını, kendisi
başbakanın hastalığının tedavisi için değişik ilaçlar uygulayan Bangladeşli doktordan
duyduğu endişesini dile getirdiğini. Bu konuda elinde somut bir bilgi mevcut olmayıp bu
iddia bir iddia olarak aktarıldığını.
Daha sonra SÜLEYMAN'm nikahına gittiğini. Ancak bu konuyu konuşmadığını,
kendisi bu görüşlerinin kesinlik kazanmadığı için her hangi bir yerde yazmadığını. Kimse ile
paylaşmadığını.
Digital inceleme tutanakları sorulduğunda; bir kısım dosyaların şifreli olduğu
hatırlatılarak sorulduğunda; güvenlik amacı ile bazı dosyalarına şifre koyduğunu, bazılarının
da mail yoluyla gelirken karşı tarafın koymuş olduğu şifreler dediğini. Şifrelerin mail
içerisinde yazılı olduğunu. Şu anda ezberinde olmadığını.
Unicorn.doc isimli dosya okunup sanal psikolojik savaştan ne kastettiği sorulduğuda;
yurt dışında Türkiye aleyhine propaganda yapan merkezlere karşı sistematik bir karşı
propaganda mekanizması oluşturmak adına Genel Kurmay Başkanlığının ilgili birimlerine
sunduğu bir proje olduğunu.
toprakmehmet.doc isimli dosya okunup sorulduğunda; ABDULLAH AĞAR isimli
yazarın Toprak MEHMET' e susamışsa başlıklı kitabı ile ilgili OKTAY YILDIRIM' a yazdığı
yazı olduğu.
invictus@ixir.com isimli e-posta adresini kendisinin kullandığını. ixir 1996-1997
yıllarında kapandığını. Bu yazı içerisinde , geçen "başlangıçtaki TSK ile olan
bağlantılanmızdaki gerek mali gerek fiziksel bağ bir daha bu bünyede sakın bu kelime
geçmesin, bana bu konulardaki sorularınızı yüz yüze sorun, söz konusu kurum ile
bağlantımızın kurulduğunu zaten daha önceden de var olduğunu söylemiştim..." şeklindeki
beyanları ile neyi kastettiği tekrar sorulduğunda;
Burada kasdettiğinin yukarıda bahsettiği proje çerçevesinde yazılımcılardan ve
editörlerden bir ekip oluşturması gerektiği, O ekibi oluşturmak adına temas kurduğu
arkadaşlan sürekli TSK ile bağlantının niteliğini sorduklarını, kendisi de projenin gizliliği
dolayısıyla bu bağlantıyı uluorta sormamaları gerektiğini belirtilen bir konu olduğunu.
Kendilerinin bu projeleri ile ilgili ön çalışmalarının Genel Kurmaya ulaştığını, daha sonra
YÖK ile ilgili toplantılar yapıldığını. Ancak proje daha sonra gerçekleşmediğini.
fahrisahin44@hotmail.com isimli e-posta adresinden gelen Yeniden Müdafai Hukuk
Hareketi isimli derneğin 17.03.2002 tarihinde Grant Haliç otelinde yaptığı genel kurulda
derneğin asil ve yedek yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu asil ve yedek üyelerinin
isimlerinin gönderildiği görülmekle sorulduğunda; kendisinin de bu toplantıya davetli
olduğunu. Gidemediği için e-mail olarak bana gönderildiğini.
o.calli@gmx.net isimi e-posta adresini OZAN BAYRAM kullanırdı dediği, Mailin
içinde "bu arada Ankara' da mossadm mekanlan nerede, küçük bir eylem yapalım, MİT' çiler
öğrensin, bir de 20 Ocakda ABD başkanlık yemini varmış, o zamanda CAI' çocuklarına karşı
bir eylem yapabiliriz şeklindeki ibarelerle ilgili olarak sorulduğunda; bunlan kendisine OZAN
BAYRAM'ın gönderdiğini kendisi provakatif içeriği dolayısıyla her hangi bir cevap
yazmadığını. Kendisine gönderilen maillerin içeriğini gönderenlerin bağladığını. Ozan
BAYRAM kendisinin sahibi olduğu acikistihbarat.com'un kurucu ortaklanndan olduğunu.
2006 yılının ortasında yayın çizgisi konusunda anlaşamadıklanndan dolayı aynldığım.
uzayhacaoglu@hotmail.com isimli e-posta adresi Ankaradan arkadaşı olan Uzay
HACAOGLU isimli bayan arkadaşına ait olduğunu. E-posta içerisinde bulunan "Hani
Ankaraya falan geliyon ya bir takım neidiü belirsiz kişilerle toplantı falan yapıyon merak
ettim. Beni de götürsene sahi söylüyorum bak. Sorarlarsa zararsızdır. 'Konu mankeni' falan
dersin ok mi bak. Sahiden söylüyorum. Söz siz konuşurkene gülmiyicem. Şaka bi yana bu
teklif ciddi" şeklindeki ifadelerde bahsedilen toplantılann ne tür toplantılar olduğu
sorulduğunda; gazeteci olduğunu Ankara'da değişik haber kaynaklanyla görüşmeler yaptığını.
Artı görüşme yaptığı insanlar arasında bu maili yazan Uzay HACIOGLU'nun kocası Selcan
HACIOGLU'nun da olduğunu. Uzay HACIOGLU'nun assoiciated press ajansında gazeteci
olduğunu. Uzay'm kocasından ne idiü berilsiz şeklinde söz etmekten hoşlandığını. Bu mailde
de ona espiri bir şekilde gönderme yaptığını. Ortada gizli bir toplantı söz konusu olmadığını.
acikistihbarat.com isimli sitemde Oktay YILDIRIM, Habib Ümit SAYIN, Fatma
Sibel YÜKSEK, Zeki BİNGÖL'ün yazı yazmakta olduğu. Eskiden de Zekeriya ÖZTÜRK'ün
yazı yazdığı. Aynca maillerini Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Hayrettin ERTEKİN, Ümit
OĞUZTAN, Bekir ÖZTÜRK, Adnan AKFIRAT'a gönderdiğini. Çünkü yüzlerce mail
geldiğini ve kendisin de onlara cevap yazdığını. Hayrettin ERTEKİN'in enternetgrup isimli
mail grubu olduğunu, kendi yazılannı Hayrettin ERTEKİN'in yazılanymış gibi mail gruplanna
gönderdiği için mail üzerinden tartıştığım. Bu tartışmanın kayıtlan kendisinin mail
kayıtlannda olduğunu. Asuman ÖZDEMİR ile bir kaç defa mailleştiğini. Bekir ÖZTÜRK'le
zaman zaman aynı yazılan paylaştığı, Adnan AKFIRAT'la da bir site sahibi olarak sitede
yayınladığı içerikle ilgili yazışmış olabileceği. Özellikle bir yazışma takviminin olmadığını.
c-Elde edilen deliller
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN ait, SEAGATE marka, seri numarası 6EJ00TXL olan
hard diski üzerinde yapılan incelemede; ^^''■^'"'"ii%%s..
// ~ «.. * *%-^\

il ir > ^ ' ' **| x—"

1. TOPRAK MEHMET.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "TOPRAK


MEHMET.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde TOPRAK MEHMET'E
SUSAMIŞSA başlıklı 17-05-2007 tarihli metnin operasyon kapsamında gözaltına
alınarak tutuklanan Oktay YILDIRIM adıyla yazıldığı görülmüştür.
1. "TÜRKİYE'DE BARIŞINI ARAMAK.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir.
"TÜRKİYE'DE BARIŞINI ARAMAK.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde
TÜRKİYE'DE BARIŞINI (?) ARAMAK, BELASINI ARAMAK, YÂDA TÜRKİYE'Yİ
BELAYA SÜRÜKLEMEK başlıklı 23-01-2007 tarihli metnin operasyon kapsamında
gözaltına alınarak tutuklanan Oktay YILDIRIM adıyla yazıldığı görülmüştür.
1. "MUSA'NIN ÇOCUKLARI KİM.rtf isimli bir metin belgesi tespit edilmiştir.
"MUSA'NIN ÇOCUKLARI KİM.rtf isimli Metin Belgesi incelendiğinde operasyon
kapsamında gözaltına alman Ergün POYRAZ ve Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısların
katılacağı televizyon programı ile ilgili duyuru metni olduğu görülmüştür.
1. "projeteklifkapakyazisi.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir.
"projeteklifkapakyazisi.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde raporumuzun alt
bölümlerinde bulunan "proje-tanitim.doc"isimli belgede yer alan Yunanistan'ın sanal
topolojisinin tespiti ve Internet üzerindeki etkinliğinin nötralize edilmesi projesi ile ilgili
olarak Behiç GÜRCİHAN adıyla Hava Pilot (E) Korgeneral Erdoğan Öznal'a hitaben
yazılan metin olduğu görülmüştür.Söz konusu belgede projenin istenildiği takdirde diğer
çalışma grupları bünyesinde de kullanılabilecek teknik altyapı ve diğer sistematiklerin
oluşturulmasında da öncü olacağı ve bir bölgesel güç olma yolunda ciddi ekonomik ve
jeopolitik sınırlamalarla karşı karşıya olan Türkiye'nin, etkili ve koordineli bir politika ile
sanal coğrafyada güç projeksiyonunu nasıl küresel düzeye etkinlikle yansıtabileceğinin
güzel bir örneğini oluşturacağı ifadelerinin yer aldığı görülmüştür.
1. proje-tanitim.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "proje-tanitim.doc" isimli
MSword belgesi incelendiğinde Yunanistan'ın sanal topolojisinin tespiti ve Internet
üzerindeki etkinliğinin nötralize edilmesi konusu ile ilgili proje önerisinin hazırlandığı,
proje sorumlusu olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'm isminin yazıldığı,
behic.gurcihan@consultant.com prje sorumlusunun e posta adresi olarak verildiği,
projenin amacı, konusu, zamanlaması, önemi, safhaları, bütçesi ve yönetimi ile ilgili detay
bilgilere yer verildiği görülmüştür.Söz konusu belge içerisinde Projenin 4 aylık deneme
süreci için toplam 26.082.021.000 TLTik bir bütçe öngörüldüğü, Yunanistan'ın sanal
coğrafya üzerindeki propaganda ve bağlantılı faaliyetlerini takibe alınarak, içerik ve
teknik bazda gerekli karşılıkların verileceği, Proje bünyesinde Behiç Gürcihan Proje
Sorumlusu, Süleyman Şahin Programcı /Koder, Özer Karalar Web Master, Mehmet
Akçin Tarayıcı isimli şahıslardan müteşekkil bir ekibin oluşturulacağı, projenin
koordinasyonundan ve belirtilen takvim içerisinde yürütülmesinden SAEMK'ya karşı
proje sorumlusunun mesul olacağı, ifadelerinin yer aldığı görülmüştür.
1. "tuzuk.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "tuzuk.doc" isimli MSvvord
belgesi incelendiğinde Türkiye 2023 isimli derneğin tüzüğünün olduğu görülmüştür.
Derneğin kurucularına ilişkin isimleri görülmüştür.
1. "tutanak(250300).doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir.
"tutanak(250300).doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde İcra Kurulu Toplantı
Tutanağı başlıklı ve 25 MART 2000 tarihli belge içerisinde sözcü Behiç G. isminin
karşısında invictus2572@yahoo.com e posta adresinin yazılı olduğu görülmüştür.

10. "................." isimli bir "pdf' dosyası tespit edilmiştir, "zekeriya-ozturk-ifade-


bolum-bir.pdf isimli Dosya şifreli kırılmaya çalışılıyor
11. çok sayıda "emi" dosyası tespit e^!Mi(ştn*^Bahsı geçen "emi" dosyası
incelendiğinde, ,f t % 3 ^\
1. invictus@ixir.com isimli e posta adresinden 0618034@yahoogroups.com isimli e
posta adresine gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu e postada
"Baslangiçtaki TSK ile olan baglantilarimizdaki gerek mali gerek fiziksel bag Bir
daha bu bünyede sakin bu kelime geçmesin. Bana bu konudakisorulariniziyüzyüze
sorun. Sözkonusu kurum ile baglantimizin kurulduğunu zaten daha önceden de
varolduğunu söylemiştim. Çocuklar benim kim olduğum, baglantilarim konusunda
taa en basta söylediklerimiz unuttunuz mu? Bu baglarin ve ilişkinin zaman
geçtikçe azalacagini mi düşünüyorsunuz." ifadelerin yer aldığı görülmüştür. E
postanın "Kolay gelsin B.G." ifadesi ile sonlandırılması göz önüne alındığında söz
konusu e postanın Behiç GÜRCİHAN isimli şahıs tarafında yazıldığı ve
invictus@ixir.com isimli e posta adresinin yine aynı şahıs tarafından kullanıldığı
değerlendirilmiştir.
1. fahrisahin44@hotmail.com isimli e posta adresinden, Behiç GÜRCİHAN'm
kullanmış olduğu invictus@ixir.com isimli e posta adresine gönderildiği
anlaşılmıştır. Söz konusu e postada Y.M.H.H.(Yeniden Müdafi Hukuk Haeketi)
isimli derneğin 17/03/2002 tarihinde Grand Haliç Otelinde yaptığı genel kurulda,
derneğin Asil ve Yedek Yönetim Kurulu üyeleri ile Denetim Kurulu Asil ve Yedek
Üyelerini seçilen şahıslann isimlerinin yer aldığı görülmüştür.
1. "emi" dosyası incelendiğinde o.calli@gmx.net isimli e posta adresinden
bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz
konusu e postada "levent temiz" isimli şahsın Hrant DİNK ile ilgili basın
açıklaması yapması sonrasında hakkında açılan dava ile ilgili olarak destek talebi
ile bilgi@acikistihbarat.com'a göndermiş olduğu e posta olduğu görülmüştür.
1. o.calli@gmx.net isimli e posta adresinden bgurcihan@superonline.com isimli e
posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır. Söz konusu e postada "Bu arada
Ankara'da Mossad'ın mekanları nerde?... Küçük bir eylem yapahm..MİT'çiler
öğrensin.:)) Birde 20 ocak'da ABD başkanlık yemini varmış..O zaman da CIA
çocuklarına karşı bir eylem yapabiliriz.." ifadelerinin yer aldığı görülmüştür.
1. fahrisahin44@hotmail.com isimli e posta adresinden invictus@ixir.com isimli e
posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postanın "Sayın Behiç Bey"
hitabı ile başladığı ayrıca "Ana sayfada Yeniden Müdafaa-i Hukuk Hareketine
"Derneği" kelimesi eklmesi" ifadesinin yer aldığı görülmüştür.
1. uzayhacaoglu@hotmail.com isimli e posta adresinden invictus@ixir.com isimli e
posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz konusu e postada Uzay isimli şahsın
Behiç GÜRCİHAN'a hitaben "Hani Ankaraya felan geliyon ya bi takım ne idüğü
belirsiz kişilerle toplantı felan yapıyon. Merak ettim beni de götürsene.. :)) Sahi
sölüyom bak. Sorarlarsa zararsızdır "konu mankeni" felan dersin:)) Oki mi bak
sahiden sölüyom. Söz siz konuşurkene gülmücem:)) Şaka bi yana bu teklif ciddi.."
ifadelerinin yer aldığı görülmüştür.
12. "acik-yazisma.dbx" dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen dosyanın adı, özellikleri
ve örnek teşkil edeceği düşüncesiyle içerisinde bulunan E-posta mesajı incelendiğinde
umitsayin@gmail.com isimli e posta adresinden bgurcihan@superonline.com isimli e posta
adresine gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.Söz konusu e postada Ümit SAYIN isimli şahsın
Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa hitaben Özel Büro isimli mail grubundan alınarak, Açık
İstihbarat isimli siteye konulan "BİLDERBERG NEDİR" isimli yazının kendisine ait olması
ve isim belirtilmemesi nedeni ile Özel Büro isimli mail grubu ile irtibata geçmesini talep ettiği
görülmüştür. Bu bağlamda Behiç GÜRCİHAN isimli şahsın söz konusu mail grubu ile de
iltisaklı olduğu değerlendirilmiştir umitsayin@gmail.com ve bgurcihan@superonline.com
isimli e posta adreslerinin karşılıklı birbirlerine göndermiş oldukları e postalar olduğu
anlaşılmıştır .Ümit SAYIN tarafından TANDOĞAN-ÇAĞLAYAN-GÜNDOĞDU
MİTİNGLERİ! DERİN MUHTIRA OLDU MU, ŞİMDİ PAMUK ŞEKJ^^kâı ile kaleme
alınarak, Açık
1. "Gönderilmiş Öğeler.dbx" dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen dosyanın adı, E-
posta mesajı incelendiğinde bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresinden
ziya_yilmaz@globalsoft-tr.com isimli e posta adresine gönderildiği anlaşılmıştır.Söz
konusu e postada "Yeni Milis; vatandaş bazında metodolojiyi; 2023 Platformu
Tanıtım Metni 'de, genel durum tespitini ve gelecek planının kaba özetini içeriyor."
İfadesinin yer aldığı görülmüştür.
1. e posta mesajları incelendiğinde Behiç GÜRCİHAN isimli şahsın operasyon
kapsamında yakalanan Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Ümit SAYIN, Hayrettin
ERTEKİN, Ümit OĞUZTAN, Oktay YILDIRIM, Bekir ÖZTÜRK, Adnan AKFIRAT
ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslar ile iltisakh olduğu değerlendirilmiştir.
1. E-posta mesajı incelendiğinde ridvangunel@yahoo.com isimli e posta adresi ile
bgurcihan@superonline.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı göndermiş
olduklan e postlar olduğu görülmüştür.Rıdvan GÜNEL isimli şahıs tarafından
Muzaffer TEKİN ismi etrafında yurtdışı ziyaretler çerçevesinde içeriğinde
uyuşturucu ticareti olan bazı iddialarm gündeme getirilebileceği, Gülen odaklı
bir yerlerde delil imal edildiği ve dikkatli olmaları konusunda uyarması
üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm Muzaffer ile Oktay'ın arası Kemal Kerinçsiz'in
ofisinde Oktay'a gerçekleşen saldırı sonrasında bozulduğu ve bir daha da
düzelmediği
Muzaffer Tekin ile Kemal Kerinçsiz'in kanka olduğu ve Oktay'la irtibatını kestiği
ifade edilmiştir.
1. E-posta mesajı incelendiğinde bgurcihan@superonline.com isimli e posta adresi ile
umitsayin@gmail.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı gönderdikleri e postalar
olduğu görülmüştür. Ümit Sayın isimli şahsın kendisine kuleli@yahoogroups.com
isimli mail grubundan gelen e postayı Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa gönderdiği
söz konusu e postada, Atabeyler grubunun özel kuvvetler komutanlığı içersinde
bulunan 300 den fazla olan gerilla eğitim mangasından biri olduğu, opersayonu
yapan emniyet güçlerinin bu oluşumu 6 aydır takip ettikleri, zamanlaması
hükümetin danıştay saldırısı psikolojik harbini kaybettiği döneme geldiği,
amacın kamuoyunu tekrar tsk ya karşı düşünmeye zorlamak olduğu, özel
kuvvetler komutanlığı içindeki bu hareketin emniyet içindeki mı6 cı nurcu
operasyon gücünü deşifre etmek için bilerek yaptırıldığı, genel kurmay
başkanlığı önünde bu dosyları basma sızdıran bizzat askerler olduğu şeklinde
ifadelerin bulunduğu ve Behiç GÜRCİHAN'm söz konusu e postadaki bilgileri
"doğru" diyerek teyit ettiği görülmüştür.
1. E-posta mesajı incelendiğinde dewrinceli2 l@hotmail.com isimli e posta adresi ile
bgurcihan@superonline.com isimli e posta adreslerinin karşılıklı göndermiş
olduklan e postalar olduğu görülmüştür.dewrinceli21@hotmail.com isimli e posta
adresini kullanan Salim Uçar isimli şahsın "yeni milis konulu yazınızı ilgi ile
okudum yeni ve ulusal derin devlet yapılanmasında bir türk milliyetçisi olarak
üzerime düşeni yapmak isterim.43 yaşında üniversite mezunu ve devlet
memuruyum.uzak doğu sporları.internet bilgisayar konulaına hakimim"
şeklinde beyanda bulunması üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm "Telefonunuzu
iletebilirseniz sizinle bir arkadaşımız ön temas kuracak ve karşılıklı görüşme
sonrasında siz bizi; biz de sizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Bana
ayrıca O 532 5959046 nolu telefondan da ulaşabilirsiniz, Şu anda Çanakkale'de
sizinle bağlantıya geçebilecek bir arkadaşımız yok; o yüzden sizden biraz sabır rica
ediyorum. Kısıtlı imkanlarla ancak belli bir hızla örgütlenebiliyoruz o yüzden
en kısa zamanda sizinle görüşmek için gerekli ortamı yaratacağız.-Sizin bu
arada İstanbul'a gelme
durumunuz olursa bana ulaşabileceğiniz numarayı biliyorsunuz" dediği,Salim UÇAR
isimli şahsın "bir hususu anlamak isterim Behiç bey bu derin devletin yeniden
oluşturulması çalışmalarında türk silahlı kuvvetlerinin belirleyici bir rolü olacak
mıdır.ömer lütfü mete türkiyede derin devletin olmadığını, oluşmasının gerekli olduğunu
ve bunun ordu kanalıyla olacağını söyler.dünyanm ciddi devletlerinde de ordu belirleyici
lokomotif konumdadır.bu konuda ordumuzun yardımı olacak mıdır.kuruluş eğitim gibi
alanlarda .saygılarımla" demesi üzerine,Behiç GÜRCİHAN'm "Söz konusu konulann
ayrıntılarını konuşmak bu mecra açısından uygun değil fakat bizim örgütlenmemizin "derin
devlet" olarak karikatürleştirilen ve herkesin ağzına pelesenk olan muğlak yapı ile alakası
olmayıp; buülkeninsahipleriolanbiz vatandaşların ülkelerine sahip çıkmaları için
gerçekleştirdikleriuzun vadeli; çok katmanlı ve çok boyutlu bir örgütlenmeyi
içermektedir.Kurumlar değil; kadrolar esastır." şeklinde cevap verdiği görülmüştür.
18. "Kopya tepe.pst" isimli E-posta arşiv dosyası tespit edilmiştir. Bahsi geçen Dosya
şifreli olduğu için şifre kırılma aşamasında........

2 NOLU delile ait inceleme sonucu


Halil Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki,
IBMTravelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan
incelemede;
1. "Kopya milletvekillerialbüm.xls" isimli bir Excel dosyası tespit edilmiştir.
"Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok
milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi
veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Aynca listede yer
alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme
Dışı" gibi ifadelerin bulunduğu görülmüştür.
1. "kirikay.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir, "kirikay.doc" isimli
MSword dosyası incelendiğinde Süleymaniye Baskınının intikamının alınması
konusuyla ilgili "OPERASYON KIRIKAY" adı altında bir çalışmanın
yapılacağı, söz konusu operasyonun 3 yıl süreceği, Temel protokol başlığı altmda
GİZLİ ligin esas olduğu, konu ile ilgili telefonda, e-posta üzerinden veya takip
edilebilir herhangi bir mecra üzerinden ASLA haberleşilmeyeceği,Konu
hakkında yüzyüze konuşulurken bile mümkün olduğunca ALTERNATİF
SÖZCÜKLER (parantez içindekiler) üzerinden konuşulacağı,Konu hakkında
hiçbir yazılı metin; Internet bağlantılı bir bilgisayar üzerinde
bulundurulmayacağı,Konu hakkında; temasta olan hiçbir kurum veya kişiye
konudan sözedilmeyeceği, SENARYO en fazla üç kişi arasmda bilineceği ve
operasyonda yer alacak diğer elemanlara bile ayrıntılar en son ana kadar
saklanacağı,Konu hakkında soru ile karşılaşıldığında, karşı tarafa "bu tarz bir
şeyi yapmanın mümkün olmadığı", "devletin zaten bunun intikamını aldığı"
söylenip; varolan çalışmanın film çalışması olduğu vurgulanacağı ve her türlü
dezenformatif bilgi verilerek dikkatler dağıtılacağı ifadelerinin yer aldığı
görülmüştür. Söz konusu belgede; Albay Mayville'in (BAŞKAN),Albay Mayyille'e
emir verenlerin (KURUL),Operasyon'un (GÖZLEM) ,1 SENE'nin (YAĞMUR
DÖNEMİ ),2 SENE'nin (GÖKKUŞAĞI DÖNEMİ),3 SENE'nin
( ALACAKARANLIK ),Hareket Planının (SENARYO),Korkut Eken'in
(IŞIKÇI)),Başma çuval geçirilen askerlerimiz'in (OYUNCULAR),TSK'nin
(Hollywood) olarak kodlandığı anlaşılmıştır.
1. "sanal-cografya-haritalandirma-projeteklif-kopya.DOC" isimli bir MSword
dosyası tespit edilmiştir. "sanal-cografya-haritalandirma-projeteklif-kopya.DOC"
isimli MSword dosyası incelendiğinde Irak merkezli Kürtçülük akımlarının sanal
topolojisinin tespiti ve Internet üzerindeki etkinliğinin nötralfee edilmesi konusu
ile ilgili proje önerisinin hazırlandığı, proje sorumlusu olarak Halil Behiç -
GÜRCİHAN'm isminin
2. yazıldığı, behic.gurcihan@consultant.com prje sorumlusunun e posta adresi olarak
verildiği, projenin amacı, konusu, zamanlaması, önemi, safhalan, bütçesi ve yönetimi ile
ilgili detay bilgilere yer verildiği görülmüştür.Zamanlama başlığı altında bulunan
"Onaylamanıza müteakip proje mevcut yapısı ile veya daha da geliştirilerek uzatılarak,
kurumsallaştınlabilir." İfadesi dikkate alındığında söz konusu projenin belli bir makama
sunulmak üzere hazırlandığı ve onay alınması hitamında hayata geçeceği
değerlendirilmiştir. Deneme amaçlı ilk dört aylık süreç için 26.082.021.000 TL bütçe talep
edildiği görülmüştür.
1. "turkiye2023-sunum.ppt" isimli bir PowerPoint dosyası tespit edilmiştir.
"turkiye2023-sunum.ppt" isimli PowerPoint dosyası incelendiğinde 2023 olarak
adlandırılan bir platform ile ilgili hazırlanan sunum olduğu görülmüştür.Söz
konusu belgede Behiç GÜRCİHAN'ın kim olduğu ile ilgili bilgilere yer verildikten
sonra durum tespiti, metedoloji tespiti, temel prensipler, dinamikler ve hareket
planı başlıkları altında işlendiği anlaşılmıştır.Yeni milis başlığı altında bilgi milisi,
sermaye milisi, sosyal milis, teknoloji milisi ve operatif milis olarak beş isim
altında kategorize edildiği ve çeşitli şemalar ile organizasyon yapılarına yer
verildiği görülmüştür.Projeler bölümünde ulusal hukuk forumu isimli bir yapıdan
bahsedildiği, amacının Türkiye'yi savunurken; Türkiye lehine faaliyet gösterirken
veya aleyhine faaliyet gösterenlere karşı mücadele ederken zor durumda kalan
vatanseverlerin savunmasını profesyonel avukatlar ve mekanizmalar yoluyla
üstlenilmesi olarak tanımlandığı görülmüştür. Gözlemciler isimli projenin, Türkiye
aleyhine gerçekleştirilen kamuya açık veya kapalı faaliyetlerde fiziki olarak boy
gösterip, söz konusu faaliyeti sadece izleyip; kaydederek, psikolojik taciz
uygulayacak tek tip giyinmiş kadın ve erkek toplulukları olarak tanımlandığı
görülmüştür.
1. "ChkPt_book.pdf' isimli bir "pdf dosyası tespit edilmiştir. "ChkPt_book.pdf isimli
Dosyanın şifresi kırılmaya çalışılıyor...

3 NOLU DELİLE ait İNCELEME SONUCU


Halil Behiç GÜRCİHAN isimli şahsa ait, 77 Nolu Disket üzerinde yapılan
incelemede;
1. "2023-7.doc" isimli bir MSvvord dosyası tespit edilmiştir. "2023-7.doc" isimli MSword
belgesi incelendiğinde 2023 gurubu olarak adlandırılan oluşum ve yapısı ile ilgili olarak
oluşturulduğu görülmüştür. Söz konusu belge içerisinde örgüt içinde her kişi, örgüte dahil
ettiği kişilerle iletişimden ve onların koordinasyonundan sorumlu olduğu, bir üye çağrı
durumlarında önce sorumlusu ile iletişime geçmekle yükümlü olduğu, üye ile doğrudan
bağlantıya sorumlusu dışında ancak merkez yönetim kurulu geçebileceği,Böyle bir
oluşumun zamanı geldiğinde, Türkiye'nin güçlenmesinde çıkan olmayan iç ve dış çevreler için
bir tehdit oluşturacağı gerçeği nedeniyle, oluşumun yapısında gerekli güvenlik
mekanizmaları en baştan itibaren uygulanmaya başlanacağı,Örgütlenme yapısı bir ağ
benzeri olup, hiyerarşik kurallar ve disiplin çerçevesinde oluşmuş bir yapı içerisinde
olduğu,Bir üyeye sorumluluğu altındaki üyelere ulaştırılmak üzere bir mesaj geldiği
takdirde bu mesaj en geç 2 saat içinde sorumluluğu altındaki üyelere ulaştırılması, acil
kodlu mesajlar en geç 15 dakika içinde ulaştırılması gerektiği,Herkesin kendisine verilen
üye numarasını ezberlemek ve yazışmalarda ve iletişim araçları üzerinden yapılan
konuşmalarda bu üye numarasını kullanmak zorunda olduğu yönünde beyanlarm
bulunduğu görülmüştür. DİSKET-53
-465-539. İsimli dosyada; . Milliyetçi Hareket Partisi Yöneticileri tarafından kurulan ya
da MHP ile ilişkisi olan vakıflar.
7. EĞİTİMCİ OLARAK ADLANDIRILAN BAZI KİŞİLERİN ALPASLAN
TÜRKEŞ, PARTİ YÖNETİCİLERİ, PARTİ GENÇLİK KOLLARI ÜLKÜCÜ
DERNEKLER, SENDİKALAR VAKIFLAR ve ŞİRKETLERLE MALI İLİŞKİ ve
BAĞLANTILARI.
Alpaslan TÜRKEŞ'in Parti Eğitimcilerine Hergün Gazetesi Bölge Muhabiri adı
altında ödediği Maaşlar:
ÜGD, ÜYD ve GENÇLİK KOLLARIYLA MALİ İLİŞİĞİ.
8. MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ, ALPASLAN TÜRKEŞ ve DİĞER PARTİ
YETKİLİLERİNİN YURTDIŞI MALİ İLİŞKİLERİ.
MHP Yurtdışı Görevlilerinin Mali İlişkileri:
8.4. FRANSA'DAKİ ÜLKÜCÜ KİŞİ VE KURULUŞLARLA MALİ İLİŞKİLER ile
ilgili konulann yer aldığı word dosyalan.
-639-726 isimli dosyada
I. ADANA OLAYLARI
II. ANKARA OLAYLARI:
a. KAYAŞ-KÖSTENCE, TÜRKÖZÜ ÖRGÜTÜ VE EYLEMLER:
b. ABİDİNPAŞA ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ:
c. KARTALTEPE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ
d. ETLİK-AYVALI ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ:
e. ETLİK-ESERTEPE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ:
f. GÜLVEREN ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ:
g. MİSKET VE ŞAHAP GÜRLER MAHALLESİ ÖRGÜTLERİ VE
EYLEMLERİ:
h. TOPRAKLIK BÖLGESİ ORGUTU VE EYLEMLERİ: ı.
HASKÖY ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ:
i. İSKİTLER, KARŞIYAKA VE MUTLU MAHALLESİ ÖRGÜTLERİ
VE EYLEMLERİ:
j. KIRIKKALE ÖRGÜTÜ VE EYLEMLERİ: başlıklarının yer aldığı örgütlenmeleri
anlatan word dosyalan. -759-878 isimli dosyada E. EYLEM SANIK İLİŞKİLERİ:
MHP GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU: başlıklı toplam 587 şahsın
eylemlerini anlatan dosya
-senaryo-su isimli dosyada III. SİLAH
YÖNÜNDEN ÖRGÜTLENME:
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezinin silah yönünden örgütlenmesini anlatan
63 sayfalık Word dosyası,
727-758 isimli dosyada
MHP' nin Toplam 6 ilde gerçekleştirilen olaylan anlatan 22 sayfalık Word dosyası
879-945 isimli dosyada
-Eylemlerin yasal tanımını anlatan 60 sayfalık Word dosyası görülmüş
DİSKET-77 2023-7sema isimli dosya ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM
HİYERARŞİSİ
Aşağıdaki şema örgütün iletişim ağı ile ilgili bir kesittir. Örgüt içinde her kişi, örgüte
dahil ettiği kişilerle iletişimden ve onlann koordinasyonundan sorumludur. B, A, Z ve Y'nin
sorumlusu olup, B bu kişiler için sorumlu konumundadır. Bir sorumluluk grubu idari bir
birim değil, iletişim ve koordinasyon birimidir. Bir üye çağrı durumlarmda önce
sorumlusu ile iletişime geçmekle yükümlüdür. Üye ile istisnai durumlar dışında
herzaman sorumlusu aracılığı ile bağlantıya geçilecektir. Üye ile doğrudan bağlantıya
sorumlusu dışında ancak merkez yönetim kuruUıgeçebilir. Bir üyeye ulaşabilmek için tüm
gerekli bilgiler sorumluda bulunur. Şikayetler öncelikle sorumlu tarafından halledilmeye
çalışılır, bu gerçekleşmediği durumda sorumlu doğrudan merkez yönetim kurulunu sorundan
haberdar edebilir. Üye şikayeti ile ilgili en geç 2 hafta içinde tatmin edici bir ilerleme
kaydedilmediği durumda, şikayetini gelişen olaylan da ekleyerek, yazılı olarak Merkez
Yönetim Kurulu'na bildirebilir. Merkez Yönetim Kurulu en geç bir hafta içinde üyeye yazılı
olarak veya yüzyüze şikayeti ile ilgili görüşlerini , açıklamaları, gelişmeleri ve çözümleri
iletmek zorundadır.
C : B'nin sorumlusu
B : A'nin sorumlusu
B ve C, A'nın üstsorumluları
A,Z,Y, B'nin sorumluluk grubu
ÖRGÜTLENME: (HÜCRE YAPILANMASININ OLUŞUMU)

Örgütlenme yapısı bir ağ benzeri olup, hiyerarşik kurallar ve disiplin çerçevesinde


oluşmuş bir yapıdır.
Merkezden çepere doğru yayılan bu yapının hiyerarşisi, idari ve iletişim hiyerarşisi
olarak ikiye ayrılmıştır. İletişim hiyerarşisi Şema A ve B'de görüldüğü şekilde her üyenin
kendine bağlı üyelerden oluşan sorumluluk grupları oluşturmasına dayanırken, idari
hiyerarşi Şema C'de belirtildiği gibidir.
Herkes kendisi oluşuma dahil olduktan sonra 1-2 ay içinde kendi alt sorumlusu olarak,
sorumlusu tarafmdan kendisine belirtilen kadar sayıda güvendiği ismi bulacak ve kendisinin
bağlı olduğu genel sorumlular ve oluşum başkanından oluşan kabul heyeti ile tanıştırıp onayı
aldıktan sonra, oluşuma belirlenen prosedür çerçevesinde dahil edecektir.
İdari Yapı
Merkez Yönetim Kurulu çalışma grubunun daimi üst organıdır. Çalışma grubunun
kurucu üyelerinden ibarettir. Bu kurulun içtüzüğü kurul üyeleri tarafmdan belirlenir ve
sadece oluşum başkanına karşı sorumludur. Kurul periyodik yayınlar ve duyurularla
çalışma grubu üyelerini ilgili gelişmelerden haberdar eder.
Çalışma grubu üyeleri arasından her sene kura ile 25 veya çalışma grubunun toplam
üye sayısının %1'i kadar(hangisi daha fazla ise) kişi seçilir ve bu kişiler Merkez Danışma
Meclisi'ni oluştururlar. Merkez Danışma Meclisi örgütün genel işleyişi, izlenecek politikalar
ve yöntemler konularında Merkez Yönetim Kurulu için tavsiye kararlan alır. Aynca kendi
bünyesinden çalışma grubunun uyguladığı her bir proje için proje denetleme komisyonlan
oluşturur, projeleri bu komisyonlar aracılığı ile denetler ve Merkez Yönetim Kurulu'na
projelerin gidişatı ile ilgili durum raporlan sunar. Proje denetim komisyonunun bir proje
hakkında uyan mesajı yayınlaması durumunda, merkez yönetim kurulu, proje grubu ve proje
denetleme komisyonu konuyu görüşmek üzere toplanır ve bu toplantıda alman kararlar
Merkez Danışma Kurulu'na iletilir.
Merkez Danışma Meclisi'nin her toplantısında Merkez Yönetim Kurulu'ndan bir kişi
gözlemci olarak bulunur. Bu kişinin oy hakkı yoktur ve istenildiği takdirde tartışılan konu ile
ilgili görüşlerini dile getirir.
Proje Gruplan Çalışma Grubunun üstlendiği her proje için Merkez Yönetim Kurulu
tarafmdan davet yoluyla oluşturulur.En az 3 kişiden oluşan bu gruplar tasarlama aşamasından,
hayata geçirilmesi aşamasına kadar üstlendikleri projeden sorumludur. Her proje grubunun bir
sorumlusu vardır ve üst organlara karşı bu kişi sorumludur. Her proje grubu kendi çalışma
tüzüğünü kendi oluşturur. Proje gruplan üstlendikleri projeyi belirledikleri zaman içinde en
iyi şekilde yapmakla görevlidir ve doğrudan Merkez Yönetim Kuruluna karşı
sorumludurlar. Bir üye en fazla iki proje grubunda yer alabilir. Proje gruplan proje
denetim komisyonlan tarafından denetlenir ve proje denetim komisyonu ile belirlenen
periyotlarda biraraya gelir. Proje grupl|rjsüstleop_dikleri proje ile ilgili bir çalışma takvimini
proje koordinasyon sekretaryasma su|f8r4ar fye çafttaıa takvimleri onaylandıktan
sonra projeyi gerçekleştirme aşamasına geçerler. Proje grupları en az haftada bir kez
toplanmak zorundadır. Proje ile ilgili gelişme raporları her hafta proje koordinasyon
sekreteryasma sunulur.
Proje Koordinasyon Sekreteryası yürümekte olan projelerle ilgili koordinasyon ve
sekreterya işlemlerini yürütür. Sekreterya koordinasyon ve bilgilenme amacı ile proje grupları
ile toplantı talep edebilir ve proje grupları her hafta sekreteryaya projenin gidişatı ile ilgili
yazılı rapor sunar. Sekreterya koordinasyon ve bilgi eksiklikleri ile ilgili proje gruplarını
uyarabilir ve proje grubu uyan doğrultusunda en geç iki hafta içinde tedbir almadığı durumda,
durumdan Merkez Yönetim Kurulu'nu haberdar eder.
KARAR ALMA PRENSİPLERİ
Her iletişim ve idari grubun bir sorumlusu bulunur. Sorumlu kendi grubunun
sekreterya ve koordinasyon işlemlerini yürütür. Sorumlunun grubunu makul bir süre içinde
toplantıya çağırma hakkı vardır. Grupta sorumlunun karşı olduğu bir karar alınamaz.
Merkez Yönetim Kurulu alman kararlan gerekli açıklamalan yaparak değiştirme, iptal
etme veya askıya alma hakkına sahiptir.
Bu oluşumun merkezden dışa doğru yayılan bir ağ olduğu ve dolayısı bu ağ
içindeki bir zincirdeki aksamanın bir çok noktayı etkileyebileceği unutulmamalı ve bu
sorumluluk bilinci ile hareket edilmelidir.
İLETİŞİM PRENSİPLERİ
2023/7 grubu bir insan ağıdır, dolayısı ile üyeler arası iletişim ve koordinasyon büyük
önem taşımaktadır.
Bir üyeye sorumluluğu altındaki üyelere ulaştmlmak üzere bir mesaj geldiği takdirde
bu mesaj en geç 2 saat içinde sorumluluğu altodaki üyelere ulaştmlmalıdır. Acil kodlu
mesajlar en geç 15 dakika içinde ulaştmlmak zorundadır. Bir üyeye sorumlusu üzerinden değil
de, doğrudan ancak merkez yönetim kurulu üyeleri tarafından ulaşılabilir. Bu durumda üye
sorumlusunu kendisine iletilen mesaj hakkında en geç 1 saat içinde haberdar eder.
Her üye kendi sorumluluğu altındaki kişiler için sekreterya görevini üstlenir. 8Hücre
yapılanması)
Yapılan her toplantının yeri ve saati, gündemi ve alman kararlar sözlü veya yazılı
olarak merkez yönetim kuruluna geçilir. Toplantılara proje ile ilgili grup üyeleri, projeyi
denetlemekle görevli merkez danışma kurulu üyeleri ve merkez yönetim kurulu üyeleri
dışında hiçkimse, oluşum üyesi olsalar dahi, uzmanlıklara gereksinim duyulmasından dolayı
çağnlmadıklan sürece katılamazlar.
Herkes kendisine verilen üye numarasını ezberlemek ve yazışmalarda ve iletişim
araçları üzerinden yapılan konuşmalarda bu üye numarasmı kullanmak zorundadır.
Oluşuma dahil olduktan sonra cep telefonu yoksa en kısa zamanda mesaj
sistemine sahip bir cep telefonu veya çağn cihazı satın alınmalıdır.
Genel sorumluya size ulaşılması için bütün gerekli telefon, e-mail ve fax numaralan
verilecektir. Adres verilmeyecektir. Mevcut temas noktalanndan bir günü aşan sürelerde
uzaklaşılması durumunda genel sorumlu haberdar edilecek ve yeni temas noktalan
kendisine iletilecektir.
FİNANSMAN
Yasal olarak Türkiye 2023/7 Vakfına verilmesi gereken minimum aidatın yanısıra
oluşuma dahil olan her kişi gerektiği takdirde gerekli olan harcamalara aktarmak üzere
aşağıdaki tabloda yer alan miktarlan taahhüt edecek ve taahhüt ettiği bu miktar o ay için
kendisinden istenmese bile, istendiği ay, istenmeyen aylann birikmiş taahhütleri ile birlikte
sorumlunun talimatlan doğrultusunda aktarmayı en geç iki iş günü içerisinde sağlayacaktır.
Yine kendisine en geç bir ay içerisinde aktardığı miktann katkıda bulunduğu harcama ile ilgili
faturanın kopyalan ulaştmlacaktır.
Üyeden taahhüt ettiği miktar ancak Merkez Yönetim Kurulu veya sorumlusu
tarafından çağrı yoluyla istenebilir. Üye çağrı ulaştıktan en geç iki gün içinde taahhüt ettiği
miktarı belirtilen hesaba yatırmak zorundadır. Taahhüt ettiği miktaı geçerli bir mazaret
göstermeden en geç bir hafta içinde yatırmayan üyeler uyarılır ve aynı hatayı ikinci kez
tekrarlamaları durumunda çalışma grubu üyeliğinden çıkanlırlarHer üye yapılan her harcama
ile ilgili hesaplan incelemeyi Merkez Yönetim Kurulu'ndan talep edebilirve bu talep en geç bir
hafta içinde yerine getirilmek zorundadır.Uye yapılan harcamalarla ilgili belgelerin bir
kopyasını alabilir. Çalışma Grubunun muhasebesi Merkez Yönetim Kurulu tarafından tutulur
ve Merkez Yönetim Kurulu altı ayda bir Merkez Danışma Kurulu'na grubun muhasebesi ile
ilgili brifing verir. Her yıl ise Merkez Yönetim Kurulu çalışma grubunun bütçesini Merkez
Danışma Kuruluna sunar. Kurul çoğunlukla bütçeyi reddettiği takdirde Merkez Yönetim
Kurulu, Danışma Kurulu'nun belirleyeceği bir komisyonla ile birlikte çalışarak bütçeyi
yeniden düzenler. Yeni düzenleme Merkez Danışma Kurulu tarafından üçte iki çoğunlukla
reddedilmezse devreye girer, reddedildiği takdirde aynı süreç tekrarlanır.
Şüpheli de yapılan aramalarda 2023 platformu isimli gizli oluşum içeren ve gizlilikte
ve kendi konumunun tartışılmaz olduğu ve yetkilerinin sadece kendisinde bulunduğu belgenin
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN diğer belgeleriyle benzeşen dokümanlardan olduğu,
örgütün amaçları doğrultusunda hazırlandığının anlaşıldığı, belge hazırlanması itibarıyla legal
görünümlü türkiyeye hizmet etme amaçlan güden gibi görünsede gizli amaçlan Bizzat
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN taban kazanması ve uzun vadede örgütün sürekli
gelir elde etmesi aynca hücre yapılanması sisteminin yaygmlaştınhp, ani bir emirle tüm
hücrelerin tek merkezden harekete geçirilip örgütün emir ve talimattan doğrultusunda
eylemlerde kullanılacağı anlaşılmaktadır.
şüpheli Ergün POYRAZ m yazdığı Tarikat ticaret, siyaset ve cinayet isimli kitabın
basılmadan önceki halinin vord belgesi olarak çıktısının bulunduğu, Bu kitap yazılan
içerisinde İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi başlıklı bölümdeki tarikatlarla alakalı
bölümün şüpheli Ergün POYRAZ da ele geçirilen askeri iç erikli gizli bilgi ve belgelerin
bulunduğu klasörlerden de çıktığı, aynca Ergün POYRAZ da bu raporun paraflı ve imzalı
gizlilik ibareli resmi askeri dağıtım yazısımnda çıktığı. 24 mayıs 2002 tarihli Genel Kurmay
Başkanlığının yazıdığı "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" adlı GİZLİ ibareli
Askeri Belge _ Altındaki imzalarda Ş.Md.V.Alb.A.F.ENGİN, D.Bşk.
Tümg.A.İ.GÜRCİHAN', yazılı olduğu İstihbarat Başkanı Korgeneral Hüseyin GÖKSU imzası
ile dağıtımının yapıldığı belgeden anlaşılmaktadır.
bu yazı ile alakalı Genel Kurmay Başkanlığım askeri savcılığına yazılan yazıya
verilen 04.12.2007 tarih ve 2007/581-425.Y.Y sayılı cevabi yazı da yazının B-l 7,8 no'lu
inceleme bölümlerinde, Ergün POYRAZ isimli şahıstan elde edilen İrticai Örgütlerin Tehdit
Değerlendirmesi" başlıklı yazının yetkili makamların kanun ve düzenleyici ile işlemlere göre
açıklanması yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken belgelerden olduğu
bildirilmiştir.

d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi


Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm acikistihbarat.com isimli internet sitesinin
sahibi olduğu, bu sitede Oktay YILDIRIM'm da yazı yazdığı, Oktay YILDIRIM' m
tutuklanması üzerine bu siteden aynlan H.Ümit SAYIN ile alakalı olarak "Doktor Şerefsiz
Ödlek" başlığı ile kendi tabanlanna yakın internet sitelerine yazan insanlan tehdit ettiği,
şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile irtibatının
bulunduğu, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i ofisinde ziyaret etmiş olması, Ayşe Asuman
ÖZDEMİR ile görüştüğü anlaşılmış olup, aynca şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ
ve Ergün POYRAZ ile irtibatlannm bulunduğu, SESAR isimli ınternet sitesinde yayınlanan
bir grup yazının da şüphelinin bilgisayarlanndan çıktığı, ayrıca şüphelinin 2023 platformu ile
alakalı olarak yazmış olduğu taslaklar, MİLİS GÜCÜ.... ve yine internette yazmış olduğu
"Medyanın Görmediği Oktay'ın Bombalan ve Ulusalcı Cephe" başlıklı yazı ve "Kuvvacınm
Basılma Rehberi ve Bizim Oktay" başlıklı yazı içeriklerinde de adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs suçunun işlendiği, şüphelinin örgütün yapılanmasında basın yoluyla kamuoyu
oluşturmak ve örgüt tabanının yayılmasını sağlamaya yönelik olarak, örgütün medya ve
strateji bölümünde görevli üyesi olduğu, örgüt içinde kendilerine muhalefet edip ayrılan
şahıslarla alakalı olarak da topladıkları istihbari bilgileri internette yayınlayıp ayrılan kişileri
kamuoyunda yıpratmaya çalıştıkları, ayrıca bilgisayarında bulunan bomba düzenek şemaları
ve şifreli konuşma ile alakalı notlar ve şüphelilerden BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve
Ergün POYRAZ ile olan ilişkileri, bu ilişkilerin gizlilik bazında tutulması hususları göz
önüne alındığında şüphelinin örgüt üyesi olduğu,
25.12.2006 tarihli yazısında da Bekir ÖZTÜRK' e hitaben "sizde bir dernek kurmak
istiyorsunuz, biz de bu konuda aynşmak yerine biz sizin toplantınıza gelip sizin oluşumunuza
destek verelim, siz de bizim toplantımıza gelip bizim oluşumumuza destek verin, bu yolda iki
ayn grup olarak aynı hedefe yürüyelim" şeklindeki yazısı ve aynı yazı içeriğinde Zeynep
ORUNCAK isimli kendi site yazarlannm ulusalcı cephe denilen grubu Rusya ve Hıristiyanlığa
hizmet etmek ile suçladığı, "İsa' nm Bozkurtlan" başlıklı yazısı sebebi ile Doğu PERİNÇEK'
den Ergün POYRAZ' a kadar geniş bir yelpazenin üzerine alındığı, bu sebeple bu tür hatalann
yapılmaması gerektiğini belirtilen yazılan göz önüne alındığında yazı içeriğinde farklı isimler
altında kurulan dernek ve sivil toplum kuruluşlannm aslında Ergenekon çatısı altında
planlanmış amaca yürümek için farklı kesim ve kişilere hitap etmeye yönelik kurulmuş örgütün
birimleri olduğu ve yine bu yazı içeriğine bakıldığında cephenin bölünmemesi gerektiğini ve
birbirleri ile bu tür bir husumet içinde olmamalan, düşmanlanna koz vermemeleri gerektiği,
yine yazı içeriğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü şüpheli Sevgi
ERENEROL'un da Oktay YILDIRIM ve grubu ile birlikte hareket ettikleri, Büyük
Hukukçular Birliği, Milli Mücadele Platformu ve Milli Güç Platformu gibi oluşumların
da kurulduğu, yine yazı içeriğinde kontrol edemediği yapılar içinde olmamayı tercih
ettiği için değil hepimiz kontrol ettiğimiz yapıları tercih ederiz şeklinde kurulan
derneklerin hedef ve gayesinin de vatan sevgisi ön plana çıkarılarak Ergenekon
oluşumunun farklı versiyonlarda hayata geçirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığı,
Aynca şüpheli Oktay YILDIRIM tutuklandıktan sonra "KUVVACININ BASILMA
REHBERİ" başlıklı yazı yazdığı ve diğer yazı içeriklerinde de Oktay YILDIRIM'a komplo
kurulduğunu, bombalann çöplükten alındığını belirterek yapılan soruşturmayı kamuoyunda
haksız göstermeye çalışmak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunuda işlediği,
Şüphelinin tüm eylem ve faaliyetlerini, yazılanm ve kendisininmiş gibi lanse ettiği "milis
gücü" kurma şeklindeki faaliyetlerini ERGENEKON terör örgütü adına yaptığı ve bu örgütün
üyesi olduğu, şüpheliler Ergün POYRAZ ve BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'la diğer örgüt
üyeleri arasında irtibatı sağlayarak örgütün stratejik kararlannı irtibatlı olduğu diğer örgüt
üyelerine iletme görevi olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Ergün POYRAZ'da elegeçirilen "İrticai Örgütlerin Tehdit
Değerlendirmesi" başlıklı gizlilik içeren belgelerle alakalı olarak, Belgenin kitap
metinlerinde kullanılması, devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirilmesi ve amacı dışında
kullanılmasını da suç olarak kanunlanmızda düzenlendiğinden, bu konu ile alakalı olarak
Ergün POYRAZ ek ifadesinde şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm kitabını bastırmak için
istediğini ve kendisinin de bunu kabul etmediğinden vermediğini beyan etmiş ise de; kitabın
tamamının word belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'da çıkması bu beyanın doğru
olmadığını, şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'm devlete ait gizli belgeleri ele geçirmek,
bulundurmak ve amacı dışında kullanmak, suçlannı^^âynca'Mediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca "operasyon kırık ay" başlıklı metinde sinema senaryosu adı altında,
Süleymaniyedeki Çuval olayının sürekli olarak gündeme getirilip Türk ordusunun olay
sebebiyle psikolojik olarak yıpratılıp, aynı zamanda hükümeti de bu sebeple yıpratıp
dezenformasyona uğratıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN darbe ortamına zemin
hazırlanması için kaos ortamı oluşturmak için şüphelinin internet sitesini ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kullanıp propaganda ve taban oluşturma
faaliyetlerinde kullandığı,
Aynca Kuvvai Milliye Derneği ile ilgisi olmamasına rağmen bu dernek Başkanı
Bekir ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM'ı yönlendirdiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'a ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki,
IBM Travelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan
incelemede;
"Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok
milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki
kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Aynca listede yer alan bazı
milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" gibi ifadelerin
bulunduğu görülmüş ve şüphelinin hukuka aykm olarak bir kısım milletvekillerini fişlediği
anlaşılmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da bir kısım gizli kamera görüntüleri ele
geçirilmiş olup, bu görüntülerin gizli olarak alınıp kaydedilmesi özel hayatın gizililiğini ihlal
suçu olarak düzenlenmiş ise de; bu konuda bir şikayet bulunmadığından sevk maddesi tesis
edilmemiştir. Şüphelinin örgüt üyeliği, kişisel verileri hukuka aykm olarak kaydetme suçlan
ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlannı işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun
314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5., TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 334, TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

9-ŞÜPHELİ İSMAİL YILDIZ ; a-


Şüpheli emniyet beyanında;
Bilgisayarında çıkan -doc. safini _kaybedenler dosyası içerisinde:
"SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve
SİYASAL İSLAMCILAR (!)HANGİ SAFTA?
Elbette bu ülkede yaşayan insanların çok şükür ki büyük çoğunluğu, hem de çok
büyük bir çoğunluğu Müslüman!
Bu ülkeyi kuranlar da Müslüman Türkler!
Yani bu Devlet bizim.
Bu topraklar bizim. Bu vatan bizim.
Bu ülkeyi savunan ordu bizim.
Bu ülkenin, bu devletin bütün kurumlan bizim.
Bu kurumların bir kısmının kötü yönetilmesi, bir kısmının performans düşüklüğü, bir
kısmının ideolojik saplantılar içinde bulunması, bir kısmının verimsizliği gibi sayılabilecek kusurlar
veya yanlışlar o kurumları "bizim" olmaktan çıkarmaz.
Aksine o kurumlara daha fazla sahip çıkmamızı ve bu konuda daha dikkatli, daha
duyarlı, daha ilgili ve daha hassas davranmamızı gerektirir.
Tıpkı bu ülkede yaşayan bir "Müslüman'ın" ister kendi zaafları, ister eğitimsizliği,
ister bilgi yetersizliği isterse Modernizm' in getirdiği gr^kleaaler^ dolayısıyla İslami yaşantısmdaki
eksiklikler ve kusurlar dolayısıyla onu "aforoz" edememeğimiz gîMs^
O kimsenin kusurları onu "bizim" indiririniz olmak^^^karmaz.
Aksine; "anlayacağımız bir dille" konuşmak gerekirse, eğer biz kendimizde islam için
bir iddia görüyorsak, toplumun önüne böyle bir misyonla çıkmışsak ve biz bir "gönül eriysek" o insana
karşı daha duyarlı, daha müşfik, daha hassas ve daha dikkatli olmak zorundayız.
Zahiri, yani görünen şartlara göre bir karar vermek durumundaysak bile bu ülkede
"hain"lerin dışında en kötü insanımız için söyleyebileceğimiz söz bile; "bizim yitik çocuğumuz"
demekten öte geçemez.
Ne yazık ki günümüz Türkiye' sinde "müstesna" olanlar dışında cemaat, tarikat ve
siyasal İslamcılar' m pek çoğu kendi dışmdakileri hep "öteki" olarak algılamaktadır.
Dolayısıyla "devlet" ve "ordu" da onlar için birer "öteki" olarak "ele geçirilecek" ya da
"fethedilecek" kaleler olarak gözükmektedir.
Bu anlayış ve yanlış şimdi de onlan "devlet" ve "ordu" düşmanlığına getirip
dayamıştır.
"Biz"den olanlar ve olmayanlar ayırımı bu cemaat, tarikat ve siyasal İslamcıları kendi
devletleri ve kendi ordularına "düşman" görür hale getirmiştir.
Böylece kendilerini de "düşman safına" itmişlerdir.
Ancak bu durum spontane olarak ya da sosyolojik bir gerçeklik olarak ortaya çıkmış
değildir. Öyle olsa sorunu kendi "iç" meselemiz olarak görüp "aramızda" halledebilirdik.
Fakat sorun Türkiye için bir "güvenlik sorunu" haline gelmiştir.
Çünkü bu ülkedeki bir çok cemaat, tarikat ve siyasal İslamcı görünümlü yapılar
Yabancı Ülkeler tarafmdan Türk Devletine karşı kullanılan birer truva atı haline gelmiştir.
Bu yapıların "beyin takımı" olarak nitelendirilebilecek "iç halkaları" Türk Ruhu'na
sahip olamayan ve hatta Müslüman bile olmayan "iblis"ler ve "dönme"ler tarafından kuşatılmış
vaziyettedir.
İslam gibi son ve yüce bir din bu sahte önderler eliyle Müslümanların boynuna
takılmış bir "tasma" haline getirilmiştir.
Allah, kitap, din, iman, peygamber diyerek kendi "müntesip"lerini kandıran bu alçak
adamlar onlan tıpkı Çanakkale'deki Hintli Müslümanlar gibi ABD, AB, VATİKAN, NATO, İSRAİL,
ERMENİ ve İNGİLİZ saflarına sürmüşlerdir.
Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin "irtica" diye nitelendirdiği "olgu" budur.
Son yaşadığımız olaylar bu gerçeği çok net bir şekilde bir kez daha ortaya koymuştur.
Halbuki Yüce Allah Kur'an' da; "Yemin olsun ki
o kuvvetlere, saf halinde duranlara,
O haykırıp da sürenlere,
O yolda Kur'an okuyanlara ki,
Şüphesiz sizin ilahınız birdir," buyurmaktadır.
Hem de S AFFAT suresinde.
Ve Kur'an' da diğer bir surenin adı da üstelik yine SAFF!
Ve Allah SAFF Sure' sinde de;
"Haberiniz olsun ki, Allah kendi yolunda kurşunla perçinleştirilmiş bir bina gibi saf
tutarak çarpışanlan sever" buyurmaktadır.
Yani Allah hepimizi kendi yolunda saf tutmaya çağırmaktadır.
Yahudilerin, Hıristiyanların, Vatikan'ın, Siyonistlerin, ABD'nin AB'nin saflarında
değil!
Ve bu satırlardaki tercüme sizlerin karşısına dikildiğiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin
Atatürk döneminde;
"T.B.M.M tarafmdan kararlaştınlan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kendisine
teklif edilen meşhur Hak Dini Kur'an Dili adlı Kur'an tefsirini hazırlayan Elmalılı M. Hamdi
YAZIR'm" Kur'an-ı Kerim Meali'nden aktanldı.
Siz! Bu ülkenin cemaatleri, tarikatlan, siyasal İslamcılan, bu ülkenin "saf ve temiz
Müslümanlan" söyler misiniz?
HANGİ SAFTASINIZ!
Konuşlandığınız mevzilere bir bakın.
Sizin kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en büyük tehditleriyle karşı
karşıya kaldığı bu günlerde sizler kimin "askerisiniz"' ,-'"'" "%
ABD, AB, NATO, Pentagon, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, Vatikan, Papa, Apo, Barzani, Talabani,
Ermeni' si, Rum' u, Yunan' ı hepimizi "iç"ten ve "dış"tan kuşattığı bu günde "efendileriniz" sizi nereye
getirip bıraktılar? Durduğunuz saflara bir bakın! Durduğunuz yer "işgal ordularının" saftandır!
Tıpkı İngiliz Ordularıyla Çanakkale önlerine gelen Hintli, Pencaplı, Senegalli
Müslüman askerler gibi.
Pek çoğunuz Çanakkale' ye geziler düzenliyor.
18 Martlarda da "Çanakkale Geceleri" adı altında etkinlikler yapıyorsunuz.
O topraklarda şehit olarak yatan binlerce Mehmetçik bu gün sizin aynı safta bulunduğunuz
ve kendisinden medet umduğunuz Batı' nın bizi yok etme planlarına karşı savaşırken can verdi.
İşte o Çanakkale önlerine gelen Müslüman askerleri İngilizler; I. Dünya Harbinde
Müslüman ülkeler halkım propaganda bombardımanına tutarak kandırmışlardı. Çanakkale
Muharebeleri'nde savaşmak üzere sömürgelerden getirdikleri Müslüman askerler Almanlarla
savaşmaya geldiklerini sanıyorlardı.
Propagandaya göre Almanlar Osmanlı Müslüman halifesini esir almışlardı ve Hintli
askerlerde halifeyi kurtaracaklardı. İngilizler bunun dini bir borç olduğunu telkin etmişler ve
inandırmışlardı.
İngilizlerin bu propagandasını sezen Türkler de karşı propaganda faaliyetine başlamışlardı.
Cephede İngiliz siperlerine yönelik olarak Ezan okutmuşlardı. Ezan sesini duyan Hintli Müslümanlar
irkilmiş gerçeği anlamışlar ve savaş çabalannı azaltmışlardı. İngilizler de bundan sonra pek Müslüman
asker kullanmak istememişlerdi.
Hintli Müslüman askerler Ezan sesiyle içine düştükleri tuzaktan uyanmışlardı.
Ya sizler ne ile uyanacaksınız?
Medeniyetler Arası Diyalog ve BOP Eş Başkanı Erdoğan "Müslüman topraklanm işgal eden
ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini" söylüyor.
Ama Güneydoğu'da PKK' nm şehit ettiği "bizim askerlerimize" "kelle" diyor!
Bu ülkenin varlıklarını yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" aramıyor!
Telekom' u, Telsim' i, Aria' yi, Tüpraş' ı yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" biç
aklına gelmiyor.
Azınlıklar için "Vakıflar Yasasını" çıkarırken "kuramsal mutabakat" aramıyor.
"Maden" ve "Petrol Yasalanm" çıkanrken "kurumsal mutabakat" aramıyor.
Akdamar Kilisesi'ni açarken "kurumsal mutabakat" aramıyor.
Ama iş "başörtüsü sorununa" gelince "kurumsal mutabakat anyor.
Ve siz "Müslümanlar" da hala AKP ve RTE' den medet umuyorsunuz.
Aynı safta duruyorsunuz?
Ne kadar da safsınız!
Fethullah Hoca' da RTE' nin Medeniyetler Arası Diyalog hayali gibi Vatikan' la kol kola
Dinler Arası Diyalog çabası peşinde.
Halbuki Allah Kur'an' da hepinizin bildiği gibi "Allah indinde tek din İslam' dır" buyuruyor.
Hoca (!) ise Hıristiyanlığa ve Yahudiliğe (Bahailiğe mi desek) meşruiyet kazandırma
gayretinde! Papa'yla aym safta!
Sözün kısası bu saatten sonra Cemaatlerin, Tarikatlann, Siyasal İslamcıların AKP' nin, RTE'
nin, Gül' ün, Annç' m, Şener' in, Fethullah Hoca' mn ve benzerlerinin, yani bu güne kadar Allah, Kitap,
Din, İman, Kur'an diyerek "Müslümanlar"m sırtından geçinen ne kadar adam varsa Türk Devletine ve
İslam'a sadakatlerini kanıtlama borçlan vardır.
Çünkü saflar giderek aynşıyor.
Ve ihtimal bazı "kelle"ler alınacaktır!
Sonra kimse çıkıp "biz halifeyi kurtarmaya geldiğimizi zannediyorduk" demesin!
Bizden söylemesi!
Devam edeceğiz... Saygılar SESAR 7 Mayıs 2007
şeklinde dosya içeriği sorulduğunda;
Yazıyı kendisinin yazdığım, yazmasındakı amacın sıydsukonjektör ile ilgili bir yorum
yapmak olduğunu, bu yazının www.sesar.com tr isimli ınternet s'ıjesınde de yayınlandığını,
Kuvvai Milliye Derneği merkezine Internet yolu ile gittiğini, "bazı kelleler alınacaktır" kelimesinin,
Atatürk' ün saltanatın Kaldırılması sırasında söylemiş olduğu bir söz olduğunu, Ankara'da bu tarz
kelimelerin görevden alınma manasında kullanıldığını, RTE ibaresi ile Recep Tayip ERDOĞAN ı ima
ettiğini,,
BEHİÇ İSİMLİ WORD DOSYASI İÇERİSİNDE
DOC T İSİMLİ DOSYA İÇERİSİNDE: bulunan yazıyla alakalı
T.C. DEVLETİ,
SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLART'NIN
SALYANGOZ SATIŞINA
ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR!
NE VAR Kİ SİZLER
SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE
"NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ!
"MİTİNG"İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER,
MALATYA'DAKİ "İNCİL SHOW"U
CANLI VERDİLER!
Trabzon'daki Rahip Santaro Cinayeti ve Hrant Dink Suikastı'nın ardından 18 Nisan 2007
itibarıyla bir şok gelişme daha yaşandı ve Malatya'da misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü belirtilen bir
yayınevinde üç kişi boğazı kesilerek öldürüldü.
"BARBAR TÜRKLER!" tabelasını cilalayıp parlatan bu yeni gelişme ile birlikte Türkiye
Kiliseler Birliği Yetkilileri de soluğu basın mensuplarının karşısında alarak bugün itibarıyla sahnelere
atıldılar.
Kendilerini başrol oyuncusu zanneden bu üçüncü sınıf figüranların, mitingin m'sini
vermeyip sabah programlarında göbek atanları vermeyi tercih eden tv'lerce baştan sona canlı olarak
verilmeleri de hayli iyi oldu; zira iki cümlede bir İsa Mesih'e bağlılıklarını bildirip Hıristiyanlık ve
incil'in sevgi yolu olduğunu belirten Dolar'a endeksli bu inanmışlar (!) süper bir reklam fırsatı
yakalamış oldular!
İki cümle de bir İsa Mesih'in ve İncil'in "sevgi yolu" oluşundan dem vurup "Bizler Cüneyt
Arkm'ın filmleri ile büyüdük! O filmlerde hep kiliseler mevcuttu. Ve Türkiye yıllar yılı kuvvetli bir
Hıristiyanlık ve yabancı düşmanlığı ile yoğruldu; insanlara hep bu düşmanlık tohumlan aşılandı!"
diyen bu üçüncü sımf oyunculara Hz. Muhammed (S.A.V.) ve son hak din olan İslam'ın kitabı Kur'an-ı
Kerim'in ne anlattığını ve neyi teşvik ettiğini sormak lazım!
İncil "sevgf'den söz ediyor da;
İncil'i, Tevrat'ı ve Zebur'u
sözde değil özde bir sevgiyle kucaklayan Kur'an-ı Kerim
acaba neden söz ediyor?
Tabi amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olursa argüman sıkıntısı da yaşanmaz! İşte
Türk Kamuoyu'nu şaşkına çeviren ve basın toplantısı demeye bin şahit isteyen Malatya'daki incil
Show'dan inciler...
Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Başkanı İhsan Özbek;
"Birileri bu olaydan sonra çıkıp utanmadan 'Müslüman Mahallesi'nde salyangoz
satıyorlardı!' derse buna da şaşırmayacağız! Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satılmazmış!
Gerekirse satarız ve satacağız!"
Bu üçüncü sımf reklamcı ve figüranların verdikleri beyanatlara göre "misyonerlik faaliyeti"
denilen şey, "özgür ve 'Laikim!' diyen bir ülkede, inanılan dini tebliğ etmek"miş ve bu tebliğ (!), bu
tabi hak (!), öcüleştiriliyormuş!
Güneydoğu ve Doğu Anadolu halkının başına PKK'nın dışında bir de, kişileri maaşa
bağlamak aşamasına varıncaya kadar Hıristiyanlaştırmaya çalışarak bir başka belayı musallat etmek ve
kişilerin maddi imkansızlıklarını sömürerek "inanç" olarak sunulan bir konsepti parayla satışa
çıkarmak nasıl bir hak, nasıl bir tebliğ, nasıl bir özgürlüktür acaba?
İnançlarım para karşılığı Müslüman Halk'a kakalayıp, insanların maddi imkansızlıkları
üzerinden "din ticareti" yaparak "TÜRKİYE'Yİ TÜRKSÜZLEŞTİRME OPERASYONU"nun en
önemli sac ayaklarından birini oluşturmaya çalışan bu utanfflyskarakterlerin zeytinyağı gibi üste
çıkışlarını izledikçe midemiz kalkıyor! » *

621 , _
Ve sözde basın toplantısmdan,yani birçok tv'nin canlı verdiği incil Show'dan diğer inciler...
"Türkiye Ortaçağ karanlığına gömülmüştür! Uzun süredir ırkçılık ve Hıristiyanlığa nefret
tohumlan ekiliyordu, şimdi bunlar biçiliyor! Yabancı düşmanlığı sürekli olarak körükleniyor!
Trabzon'daki Rahip Santaro, Hrant Dink ve bu vahşet aynıdır! Ne yazık ki şimdi de yine
aynı senaryoları konuşacağız! Yine aynı koro çıkıp, kendi yarattıklan kan üzerlerine sıçramasın diye
olayı karanlık güçlere ve gizli istihbarat servislerine ihale edip, 'Yine birileri Türkiye'yi karıştırmak
istiyor!' diyecek ve aynı nefret şarkısını söyleyecekler!"
"Bugün Türkiye'de Ortaçağ'daki gibi cadı avı var. Hergün misyonerlerin hain planlan
üzerine yazı çıkıyor. Bu bir cadı avıdır. Bugün birilerine misyoner demek, onu saldmya ve
katledilmeye açık hale getirmektedir."
"Türkiye tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir tehdit altındadır. Bu tehdit,
Türkiye'nin tahammülsüz ve hoşgörüsüz bir yer haline gelmesidir."
"Türkiye'deki can güvenliğimiz tehlike altındadır. Üçü de Protestan Hıristiyanlar'm
şehitleridir. Türkiye'de artık Protestanlar'm kanı döküldü."
Mikserleme çalışmalarında üzerine olmayan Batı,
unutmasın ki; cami duvarı ile ecel arasındaki korelasyona dahil olmak için
çırpınanların helvasını kavurmakta da Türkler'in üzerine yoktur!
Kimse "AB-BOP makasına malzeme edilen azınlıklar, terör, misyonerlik, laiklik vs.
türünden çürüğe çıkmış argümanlar" üzerinden kendini zorlamaya kalkmasın artık!
Zira takkeler düşeli keller görüneli bir hayli zaman oluyor. Bu tavırda ısrar etmek isteyenler,
kar-zarar hesaplanm buna göre yapsalar iyi ederler...
Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor?
2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner
cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor;
1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!)
2) RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak
3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek
Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti. Bunu
başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti.
Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na
hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal edilerek bazı
dirençleri kırmak gerekiyordu.
RTE'NİN ALMANYA ZİYARETİNİN HEMEN SONRASI
Büyükanıt Paşa'nın AB'yi ve ABD'yi uyardığı, RTE'nin
değişimini "sözde" diye nitelediği,
AKP Hükümeti'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara götürdüğünü söylediği, Milyonu aşkın
kişinin Ankara'da devlete ve kaderine el koyduğunu vurguladığı, MİT Müsteşan'mn "ulus
devlef'in tehlikede oluştuğunu ilan ettiği, Salı günü Hükümet'in AB Müktesebatı için "yol
haritası"nın detaylanm açıkladığı, AB'ye karşı Türkiye'de tepkinin oluştuğu, "Milliyetçilik
yükseliyor!" yaygarasının kopartıldığı, AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Almanya'dan
destek arayışına çıktığı, RTE'nin Merkeple resim vermek ihtiyacı hissettiği ve AKP'nin
cumhurbaşkanlığı konusunda iyice çalıya dolandığı bir anda
MALATYA'DA BİR ALMAN UYRUKLU MİSYONER ÖLDÜRÜLDÜ! Cinayeti işleyenleri
değil, işletenleri araştmyoruz. Ama herkes yine tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. İlginçtir,
Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoneri öldürenlerin hepsi aynı yaş grubundan. Ve yine
ilginçtir, her üç cinayette de tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı.
OYSA OYUN AÇIK!
DÜN HIRİSTİYAN EKALLİYETLER ÜZERİNDEN
OSMANLI'YI YÖNETMEYE __
VE KANALİZE ETMEYE ÇALIŞANLAR ji^f'-s *S*ÎV
BUGÜN MİSYONER CİNAYETLERİ ÜZERİJ&EN ■* 3,

a sTJKs
TÜRKİYE'Yİ YÖNETME
VE KATEGORİZE ETME AMACINDALAR!
AKP'nin içerde devletin ve milletin ağırlığının arttığı bir dönemde AB aracılığı ile
üzerindeki presi dağıtmaya yönelik arttığı "kaynağı belli" destek görmesi öncelikle AKP'liler'i "Biz ne
yapıyoruz?" sorusunu sormaya yöneltmeli!
AB ve ABD çizgisinin, AKP'nin üzerindeki presi kırmak için bazı maşalarını feda etmesi,
eskimiş ve sonuç alması zor bir taktiktir artık.
"RTE CUMHURBAŞKANI OLURSA!" SİMÜLASYONU
Bu noktada iktidar olmuş AKP'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara sürüklediğinin ve "ulus
devlet"i tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip, bir
simülasyon yapalım!
RTE Cumhurbaşkanı Veya AKP'ni Seçtiği Biri Çankaya'da
1. Şok Suikast!
Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor!
AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor!
Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve
kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor.
2. Şok Suikast!
Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde
Ermeni Soykırımı'm tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz.
3. Şok Suikast!
İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm
örtülü operasyonlanm meşrulaştırıyor. İsrail "Kürt Kartı"m daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail, AB ve
Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor.
Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP'liler "Pembe Türkiye"
tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakam El-Sahaf m yaptığı gibi.
Fethullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi
Başkanı olarak göreve başlıyor.
"Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri Lenin ve
Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor.
Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir!
Batı'mn maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar
Hıristiyanlarına gelince,
1. Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz! Avrupa'nın ve
Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanların mezarlarıyla
doludur!
1. Batı'mn maşası olmayı hemen bırakın!
1. Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir şey yok. Ama
salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?" demeyesiniz!
1. Avrupa'da Hıristiyanlar'm çocuklarına bile satamadığınız "İncü"i Türkiye'de hiç
satamayacağınızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye ne diyebiliriz
ki?
1. Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler gelirse, yani
"kerata" olursanız bedelim ödersiniz!
1. Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor.
1. Din adamı tahrik etmez, germez, meydan okumaz; anarşiye zemin hazırlamaz!
1. Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi değil, "Batı'mn
ajanları" muamelesi göreceksiniz!
1. "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz.
1. "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi olur.
Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provokatör" olmaz!
1. "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adanılan da sizin gibi davranıp "insan bozması"
falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor.
Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olunuz... -^.5*
SESAR
FUAT ERMİŞ' f.
a, 1
şeklinde dosya içeriği sorulduğunda;
Yazıyı kendisinin yazdığını, muhtemelen Fuat ERMİŞ'in bu yazıyı Sesar internet
sitesinden indirilmiş olabileceğini, gündemle ilgili bir yorum yaptığını, olabileceklere dikkat
çektiğini,
SORULDU: salonda bulunan şömine üzerinde;
siyah renkli Klasör içerisinde;
-(31) sayfalık "Gizli SINIR TİCARETİ RAPORU" başlıklı A62 şeklinde
numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; T.C. Bayrağı ve Maliye
Bakanlığı antetli, GİZLİ kaşesi vurulmuş, SINIR TİCARETİ RAPORU başlıklı, 19/08/1999
tarihi atılmış kapak altında, her sayfasının alt ve üst kısmına GİZLİ kaşesi vurulduğu, Sınır
Ticareti ve Sınır Ticaretinin Dış Ticaretteki Payı, bu konudaki Anayasal ve yasal çerçeveler ile
İstatistiki bilgiler, İran ile sınır olan Van, Ağrı ve Hakkari illerimizin sınır kapılarından yapılan
sınır ticaretinin incelenmesi, bunun Sosyal ve Ekonomik boyutu ile Dış Ticaret Mevzuatı,
Petrol sektörü, Kamu Maliyesi yönlerinden değerlendirilmesi olduğu, 19/08/1999 tarihli
Sonuç bölümünün sonunda da muhtelif Daire Başkanları, Şube Müdürleri, Şube Müdür
Yardımcıları, Dış Ticaret Uzmanları, ve Katip' in isim - soy isim ve imzalarının olduğu
görülmüştür.
-"TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI: 18/61" başlıklı C62
numara ile numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri
Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi Özcan ERDOĞAN tarafından
düzenlenen 26/ 09/2001 tarihli 1996 - 2001 yıllan arası İstanbul' da görev yapmış İstanbul
Valisi, İstanbul Eski Valisi, İstanbul Vali Yardımcısı, İstanbul İl Özel İdare Müdürü, İstanbul İl
Özel İdare Müdür Yardımcısı, İl Daimi Encümen Üyesi, İl Özel Daimi Eski Üyesi hakkında
düzenlenen (100) sayfa inceleme raporu olduğu görülmüştür
-Klasöre takılı vaziyette tarafımızdan klasör üzerine turuncu kalemle (62) numara
ile numaralandırılmış "392 sayfalık İHALELER konulu İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE
MÜFETTİŞLİĞİ SAYI:86/25" başlıklı fotokopi dokümanda yapılan incelemede; İstanbul
Büyük Şehir Belediyesinin yapmış olduğu çeşitli ihalelerinin Tefdiş edilmesi neticesinde
Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanmış olan Tefdiş dosyası olduğu görülmüştür.
-"67sayfalık İNCEME ARAŞTIRMA RAPORU SAYI: 18/7" başlıklı D62 numara ile
numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dökümün yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı
tarafından görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi tarafından düzenlenmiş Dilucu Sınır
kapısından yapılan Sınır Ticaretinin İnceleme ve Araştırma Raporu olduğu görülmüştür.
(103) sayfalık "İNCELEME VE ARAŞTIRMA RAPORU" başlıklı B62 numara ile
numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığınca
görevlendirilen Müfettiş' in "Adana - İçel (Çukurova) bölge raporu" ile "Mersin Üniversitesi
Raporunda" bahsi geçen konu ve şahıslar hakkında hazırladığı, İnceleme ve Araştırma Raporu
olduğu"
Bu dokümanları nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Bu dokümanların 2000 yılında dönemin başbakan yardımcısı eski başbakan Mesut
YILMAZ in gündem analizlerini yazdığı dönemde ANAP genel merkezi tarafından, işinde
yardımcı olması maksadı ile verildiğini,
1 adet 5 sayfadan ibaret 'Hain ve Siyonist uşağı Bir Başbakan' başlıklı, 'Sonra
kalkmadı ise söylenecek söz kalmadı demektir' ibaresi ile son bulan el yazması doküman
içeriğinde ; Başbakan ve bakanlar kuruluna hakaret ile hainlikle suçlandığı anlaşılan yazılar
olduğu ,tespit edilmiştir? bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiniz? açıklayınız?
Bu yazı bana aittir gündemle alakalı yazdım
SORULDU: 1 adet 1 sayfadan ibaret 'kişiler Halit Bozkurt ( Kültür Bakanlığından
Müfettiş , kendisini sivil general olarak tanıtıyor- -Derin devletin Ankara daki bir numarası
olarak takdim ediyor" Başlıklı , "İran Askeri Ataşesi ? İrtibat Bürosuna sıkça
gidip geliyor" ibaresi ile son bulan bilgisayar çıktısı dokümanda ; Çeşitli şahıslar hakkında
bilgiler olduğu tespit edilmiştir? Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği
sorulduğunda;
Bu dokümanı hatırlıyorum bu doküman SESAR a posta yolu ile 4 Ay kadar önce
geldi kimin gönderdiğini bilmiyorum isimsiz olarak geldi.
1 adet iki sayfadan ibaret "Mustafa Oğuz Kurmay Albay İletişim D.Bşk." Başlıklı
"Arz ederim" ile son bulan dokümanda; Anayurt Gazetesi ve Yılmaz Çamdal hakkında bilgi
notu olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
1 adet bir sayfadan ibaret "Sıddık Arslan" başlıklı "Müsteşar yardımcılarından"
ibaresi ile son bulan dokümanda; Çeşitli şahıs isimleri ve meslek kuruluşlarının isimlerinin
özenle not alındığı görülen yazı olduğu tespit edilmiştir? Bu dokümanı nereden ve ne amaçla
temin ettiği sorulduğunda;
2003-2004 yıllarında Sıddık ARSLAN'ın s Turizm Bakanlığında bir göreve talip
olduğunu, kendisi ile bu konuda görüştüklerini, bu görüşmede aldığı notlar olduğunu,
1 adet bir sayfadan ibaret "Halil İbrahim Akça" başlıklı "05324714432" ibaresi ile
son bulan dokümanda; İhaleler ve yatırım ödeneklerini dağıtığı iddia edilen şahıs isim ve
telefonu olduğu bilgiler olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin
ettiği sorulduğunda;
1 adet bir sayfadan ibaret "Baba adı :Ahmet" başlıklı "Doğdum yeri Sivas Gürün "
ibaresi ile son bulan dokümanda; İsmi belli olmayan bir şahsın kimlik bilgilerinin olduğu
tespit edilmiştir, Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Yazının kendisine ait olduğunu, ancak ne amaçla yazdığımı hatırlamadığını, atama
işi olabileceğini,
1 adet "Fahrettin Bozdağ" başlıklı "Cemaatin önde geleni" ibaresi ile son bulan
Posta Zarfı üzerine yazılmış el yazması dokümanda; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerin not
alındığı el yazması bilgiler olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin
ettiği sorulduğunda;
Bir önceki soruda sorulan konu ile ilgili aynı amaçla ve aynı anda yazıldığını,
1 adet bir sayfadan ibaret "Kemal Şahin" başlıklı "Emekli Oldum" ibaresi ile son
bulan dokümanda; Kemal Şahin isimli emekli polisin görev yerleri ve öz geçmişi hakkında
bilgilerin olduğu, 1 adet bir sayfadan ibaret "Görevler ve Özgeçmişin 2" başlıklı "Timlerini
Komutan vekili olarak yönettim" ibaresi ile son bulan dokümanda; Mit denetimi
Ergenekon faaliyetlerine katılması hakkında bilgiler olduğu 1 adet "Ergenekon
Organizasyon" başlıklı "Faaliyetinin Önlenmesi" ibaresi ile son bulan dokümanda;
Organizasyonun amaç kapsam ve uygulanan faaliyet konularını, 1 adet bir sayfadan ibaret
"Murat Yücel" başlıklı "İstanbul Gaziantep Bingöl" ibaresi ile son bulan dokümanda; Bir
kuruluş şeması şeklinde hazırlanan çeşitli isimlerin bulunduğu ve bu isimlerin şemada
yerleştirildiği el yazması doküman olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne
amaçla temin ettiği sorulduğunda;
(Kemal ŞAHİNLE alakalı notlarla ilgili) Hatırladığı kadarı ile 2000 yılında
Kemal ŞAHIN isimli bir şahsın ofisine geldiğini, bu şahsı ilk defa gördüğünü, Kemal
ŞAHIN'in çok önemli görevler yaptığını özal harakatçı olduğunu söylediğini, bunun üzerine
Kemal ŞAHIN'e bir kart vizit verdiğini ve çıktığını, yaklaşık üç dakika kadar görüştüklerini,
yaklaşık bir ay kadar sonra Kemal ŞAHIN'in telefonla aradığını, ikisinin de istanbul'da
olması sebebiyle buluştuklarını, Kemal ŞAHIN'in çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek para
istediğini, ancak kendisinin para vermediğini ve soğuk davrandığını, Kemal ŞAHIN'in biraz
dengesiz bir şahıs olduğunu, dolayısı ile iletişim kurmadıklarını, Kemal ŞAHİN ile bir daha
görüşmediğini,
Kendisine sorulan 5 sayfa el yazması dokümanın SESAR 'a posta yolu ile geldiğini,
gönderenin isminin olmadığını, dokümanın içeriği hakkında herhangi bir bilgisinin
olmadığını, ne amaçla kendisine gönderildi bilmediğini,
1 adet 4 sayfadan ibaret "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı" başlıklı "Menzilciler sayılarının azlığı ve MHP yi destekleme eyiliminde
olmaları risklerini asgariye indirmektedir" ibaresi ile son bulan dokümanda; 99 seçimlerinde
Alanya da bulunan cemaatlerin destekledikleri partiler ile ilgili bilgilerin olduğu tespit
edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Bu dokümanın nasıl kendisine geldiğini hatırlamadığını, ancak Mesut YILMAZ'a
gündem analizi yazdığı dönemde geldiğini tahmin ettiğini,
İSTANBUL 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 17.07.2007 GÜN VE 2007/1536
SAYILI ARAMA KARAR YAZISINA İSTİNADEN 18.07.2007 GÜNÜ ANKARA İLİ
ÇANKAYA İLÇESİ TUNUS CADDESİ RENK APARTMANI 91/1 SAYILI İŞYERİNİZDE
EL KOYULAN DOKÜMANLARDAN (BİLGİSAYAR ÇIKTISI VE EL YAZMASI)
İSTANBUL 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 17.07.2007 GÜN VE 2007/1536 SAYILI
İNCELEME KARARI DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNCELEMESİNDE
İÇERİKLERİNİN:
1 adet 1 sayfadan ibaret "Acil 21.8.04." başlıklı "Çınar Bahçacı" ibaresi ile son
bulan dokümanda; Çınar Bahçacı isimli şahıs hakkında notlar tutulduğu değerlendirilen
yazıda Çınar Bahçacı nm sözleri olduğu değerlendirilen Bu Telekom Projesinin direk Başkan
a olduğu oraya atanmasının kendisini özelleştirmede çok güçlü kılacağını ve kendilerine her
türlü yaran olacağını anlattığı yazı olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı nereden ve ne amaçla
temin ettiği sorulduğunda;
Yukarda daha önceden bahsettiği Çınar BAHÇACI isimli şahsın bir tayin işi ile ilgili
bir not olduğunu,
1 adet 10 sayfadan ibaret kırmızı kalemle yazılmış "Genel Kurmay Başkanı
Korgeneral Özkök Fethullah Hocacımı " başlıklı "Ofisinin dinlenmesinden oluşur" ibaresi ile
son bulan dokümanda; AKP danışmanlarında biri ile yemekte karşılaştık ibaresi ile devam
eden yazının içeriğinde karşılaştığı AKP li ile Röpertaj şeklindeki sahbet esnasında AKP
hakkında birçok konuyu konuştukları ayrıca Irak ta Türk Askerinin Başına Çuval
Geçirilme hadisesini de konuştuklarını ve bu hadisede Başbakan ve Dışişleri bakanı
Abdullah Gül ve bir Emekli Paşanın bilgileri dahilinde olduğu şeklinde iddiaların not
alındığı el yazması yazı olduğu tespit edilmiştir, Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin
ettiği sorulduğunda;
Bu yazının SESAR 'da yayınlanan bir yazının notları olduğunu, bu yazı ile alakalı
Mahkeme sürecinin devam ettiğini,
5 sayfadan ibaret "Gizli Günlü Acildir " başlıklı "Bu satırlar tarihe" ibaresi ile son
bulan dokümanda; Anayurt gazetesi ile ilgili bilgilerin bulunduğu yazı olduğu tespit
edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Bu yazının kendisine Ankara Merkezde Anayurt Gazetesinde Çalışan Hasan
Hüseyin MEMİŞ tarafından verildiğini, ancak henüz okumadığını,
1 adet 3 sayfadan ibaret "Seçilmiş Önderler Toplantısı " başlıklı "Zaman geçti"
ibaresi ile son bulan dokümanda; Masonların Türkiye Üzerinde Siyasi İktisadi emellerinin
yapmak istediklerinin ve gerçekleştirdiklerini inandıkları konuların not alındığı el yazması
doküman sorulduğunda;
Yazının kendisine ait olduğunu, ismini hatırlamadığı bir kitaptan aldığı notlar olduğunu,
4 sayfadan ibaret "Sayın Wilson " başlıklı "Kontrol Projesir" ibaresi ile son bulan
dokümanda; Türkiye İle Amerika ilişkilerinin olurr^sijgfefelari konulan ve Başbakan ve Melih
Gökçek hakkında öngörülerin yazıldığı ve ayrıca başka öngörüler sesar tarafından yazıldığı
değerlendirilen el yazması yazı sorulduğunda;
Yazının kendisine ait olduğunu, www.sesar.com.tr de yayınlandığımı ve halen
yayında olduğunu,
67 sayfadan ibaret "Gizli ibareli İletişim tespiti " başlıklı fotokopi dokümanda;
İbrahim Bilgihan TAŞDELEN in telefon Mahkeme kararı ile dinlenmesinin Tutanağı oluğu
tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Yazının kendisine ait olduğunu, isimsiz olarak 2006 yılı başlarında posta yolu ile
geldiğini, bu yazının Ankara'da birçok gazeteciye gönderildiğini, kimin gönderdiğini
bilmediğini,

1 adet 60 sayfadan ibaret "Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu " başlıklı
dokümanda; 29.07.2004 tarihli Akaryakıt Kaçakçılığı hakkında Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı Soruşturma raporu olduğu tespit edilmiştir. Bu dokümanı nereden ve ne amaçla
temin ettiği sorulduğunda;
Bir önceki sorudaki yazı ile aynı anda bu yazının isimsiz olarak 2006 yılı başlarında
posta yolu ile geldiğini, bu yazının Ankara'da birçok gazeteciye gönderildiğini, kimin
gönderdiğini bilmediğini,
MEHMETZEKERİYA ÖZTÜRK un 2003 yılı sonunda Ankara'ya gelerek "Ulusal
TVde sratejik danışmanıyım, Doğu PERINÇEK'in danışmanıyım " diyerek iş istediğini ancak
iş vermediklerini, birkez daha iş talebi ile ilgili görüştüklerini ancak iş vermediklerini, sonra
hiç görüşmeğini, tanışıklığının bu kadar olduğunu,
HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN: 2001-2003 yıllarında SESAR da raporları
hazırladığını, bu işi istanbul 'da yaptığını, üç yıl beraber çalıştıklarını, sadece iş arkadaşlığı
olduğunu, en son 2006 yılında istanbul Adliyesinde karşılaştıklarını,
BEKİR ÖZTÜRK : 2006 yılında iki veya üç belediye başkanı ile ziyaret ve tanışma
amacı ile bürosuna geldiği için tanıştığını, daha sonra bir telefon görüşmesinde "siz
Fethullahçı imişsiniz" diyince aralarına bir soğukluk girdiğini ve görüşmediklerini, Ümraniye
olayından sonra kendisini aradığını ve " ziyaret etmek istiyorum " dediğini, yanına geldiğinde
sıkıntılı olduğunu, Bekir OZTURK'e genel olarak "dikkatli olun yabancı istihbarat servisleri
sizleri kullanabilir" dediğini, yanlışa düşmemesi konusunda tavsiyede bulunduğunu,
b-Savcılık İfadesinde ŞÜPHELİ İSMAİL YILDIZ;
"SESAR araştırma şirketinin müdürü olduğunu, bu şirkette danışmanlık yaptığını
internet sitesinin olduğunu, internet sitesinin sesar.com.tr' ollduğunu, internetteki sesar imzalı
yazıları kendisinin yazdığını, bütün yazılan kendisinin yazdığını, başka bir yazalan olmadığını
kendisine ait olduğunu,think thank kuruşulu şeklinde partilerin genel başkanları ile anlaşarak
onlara danışmanlık yaparak seçim sratejileri ve gündemdeki konulan tahlil edip çeşitli
yönlendirmeler yaptıklannı, son 3 yıl Ak parti ile çalıştıklanm, 2003-2004 yıllannda ak parti
ile çalıştığını, 2004-2005 yılında DYP ile çalıştıklanm, daha sonra da ekonomik faaliyetlerinin
olmadığını, anlaşmalanmn şifai olduğunu yazılı anlaşma yapılmadığım, ancak iş yaptığı
zaman faturalannı keserek parayı aldıklannı, şüphelilerden BEHİÇ GÜRCİHAN ı tanıdığını 3
yıl önce firmasında ücretli olarak çalıştığını, raporlan düzelttiğini email ortamında
çalıştıklanm , diğerlerini tanımadığını.
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ün kendilerinden iş talep ettiğini, kendisine iş
vermediğini, GAZİ GÜLER KUDDİSİ OKKIR, ASUMAN ÖZDEMİR, HÜSEYİN GÖRÜN,
TANER ÜNAL ı tanımadığını, BEKİR ÖZTÜRK ile tanışırtığmı ancak aralannda iş ilişkisi ve
görüşme olmadığını, FUAT ERMİŞ ile hiçbir hukukunun olmadığını gözaltında tanıştığını,
OĞUZ EVREN KILIÇ ı OĞUZ olarak tanıdığını ke^lîn^rne^sitesinin tasanınım yaptığını,
aralarında o tür bir ilişki olduğunu, halen kendisine borcu olduğunu, KEMAL KERINÇSİZ i
tanımadığını HAYRULLAH MAHMUT ÖZGÜR ü tanıdığını arkadaşı olduğunu, arasıra
yazdığı yazılan mail gurubundan alıp sitesine koyduğunu, ancak altına HAYRULLAH
MAHMUT a aittir diye yazdıklarını,
SORULDU: SAFINI KAYBEDENLER başlıklı yazıyı kendisinin yazdığını, orada
kelleler alınacaktır, sonra kimse çıkıp biz halifeyi kurtarmaya geldik demesin, den kasıt
kellenin gitmesinin, koltuğun gitmesi manasında olduğunu yoksa tehdit manasında
olmadığını, ayrıca orada dinler arası diyalok ile alakalı da bazı hatalar yapıldığını, toplumsal
barışın bozulmaması gerektiğini, dinler arası diyalok çalışmalarının da toplum barışını
bozduğunu söylediğini, yoksa fethuUahcılan savunmadığını, o yazıda RTE diye bahsettiğinin
RECEP TAYYİP ERDOĞAN olduğunu.
SORULDU: TC DEVLETİ SİZ DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARININ, diye
başlayan yazı soruldu; yazıyı kendisinin yazdığını mayıs ayının ortalanndan sonra yazdığı bir
yazı olduğunu, burada soyunda horig girigos gibi isimler olan biri cumhurbaşkanlığına
hazırlanıyor derken ABDULKADİR AKSU yu kastettiğini, o arada Türkiye'deki son yıllarda
işlenen azınlıklara yönelik cinayetleri vurgulayarak bundan sonrada bu tür cinayetlerin
işlenmesi yabancı devletlerin işine yarar diye yazdığını,
RTE Cumhurbaşkanı olursa simülasyonu, başlıklı konu soruldu; bu yazıda da
Türkiye'de 3 tane şok suikast ihtimalini yazıp bunu sözde hükümetin işine yarayacak gibi
görünsede uluslararası alanda devletin zazanna olacağını belirtmek istediğini, yoksa herhangi
bir şekilde bu tür dinler arası veya dini liderleri tehdit veya bu tür insanlann öldürülmesi
gerektiğini kastetmediğini, sitesinin medyaya hitap ettiğini, politikacılara hitap ettiğini, halka
hitap etmediğini,sitesine ancak 500 kişi girip çıktığını, AHMET ÜLGEN ve ERGÜN
POYRAZ ı tanımadığım.
Büromda ve bilgisayarlanmda bulunan bazı gizlilik içeren belgelerin posta yolu ile
çeşitli zamanlarda gelmiş belgeler olduğunu, çeşitli kurumlara gündem yazdığı için o
belgelerden zaman zaman istifade ettiğini ancak bir kısım gizli belgelerin askere gittiği sırada
ofiste kaldığını, bazı milletvekili bakan ve kamu görevlilerine ilişkin bilgi mahiyetindeki
notlann çeşitli siyasetçiler tarafından kendisine verildiğini ancak bunlan yazmadığını, gelmiş
olan evraklar olduğunu, çıkan diğer kişisel notlann bazı ihalelere ilişkin notlar olduğunu
tamamen mesleki olarak verilmiş bilgile olduğunu, bunlan depolamadığını,
KEMAL ŞAHİN in bürosuna geldiğini, tanışmak istediğini söylediğini, dengesiz bir
şahıs olduğunu bir kart vizit verdiğini ve ofisten çıktığım, özgeçmiş raporunu posta ile
göndermiş olabileceğini, onun gönderdiği belgelerde de ergenekonun oluşumuna ait belgeler
KEMAL ŞAHİN tarafından gelmiş olabileceğini hatırlamadığını, bir numara denilen şahsı
bilmediğini, tanımadığını bu belgelerin KEMAL ŞAHİN in gönderdiği belgeler içinde
olabileceğini,örgütsel faaliyetinin olmadığını, yazılannda hedef gösterme amacının
olmadığını, göstermiş olduğunuz el yazısı ile yazılmış notlann ak partiye danışmanlık
dönemine ait notlar olduğunu, bir kısmmmda bilgisayarda yazacağı yazılar için aldığı notlar
olduğunu.
SORULDU: devlete ait Milli Güvenlik Siyaset ve strateji belgesini Yeşil Ok isimli
siteden aldığını, ak partililerin de getirdiğini, yine emniyet ifadesinde sorulan ve dosyada
mevcut yazılann büyük çoğunluğunu internet sitesinde yayınladığını, daha sonra mahkeme
karan ile bu yaymlann durdurdulduğunu, bu sebeple bu yazılan internette
bulunamayabileceğini davalann devam ettiğini, bu yazılan askerleri ihtilale çağn amacıyla
yazmadığını, kendi şahsi görüşlerini yazdığını ve herkesi siyasi sükunete davet ettiğini, el
yazısı notlannda ele geçen 2023 Başlıklı yazı ve notlann kendisine ait olmadığını ak partiden
gelmiş olabileceğini,
TSK Laikler Üzerinden Ajan Avı Baslamıştnv-Mesajı Doğru Okuyunuz, başlıklı
yazının kendisine ait olduğunu, bu yazının da tahrik ve ihtilal çağrısı niteliğinde olmadığını,
■s *

4
şahsi görüşleri olduğunu, burada da ordunun ihtilal yapmamasını anayasaya sadık kalmasını
sürekli çağrı yaptığını, Alman Usulü, diye başlayan yazıyı HAYRULLAH MAHMUT un
kendisine email olarak yazdığını, diyer yazıların da HAYRULLAH MAHMUT' tan gelen
yazılar olduğunu, aralarında fikir alışverişi olduğunu, Masonların Türkiye Yapılanması,
notlarının kendisine ait olduğunu, bir kitaptan aldığını, diğer yazıların da kendisine ait yazılar
ve dökümünlar olduğunu , örgüt üyesi olmadığını, fikir üreten bir insan olduğu şeklinde
beyanda bulunduğu,
c-Elde edilen deliller
-(31) sayfalık "Gizli SINIR TİCARETİ RAPORU"başlıklı; T.C. Bayrağı ve Maliye
Bakanlığı antetli, GİZLİ kaşesi vurulmuş, SINIR TİCARETİ RAPORU başlıklı, 19/08/1999
tarihi atılmış kapak altında, her sayfasının alt ve üst kısmına GİZLİ kaşesi vurulduğu, Sınır
Ticareti ve Sınır Ticaretinin Dış Ticaretteki Payı, bu konudaki Anayasal ve yasal çerçeveler ile
İstatistiki bilgiler, İran ile sınır olan Van, Ağrı ve Hakkari illerimizin sınır kapılarından yapılan
sınır ticaretinin incelenmesi, bunun Sosyal ve Ekonomik boyutu ile Dış Ticaret Mevzuatı,
Petrol sektörü, Kamu Maliyesi yönlerinden değerlendirilmesi olduğu, 19/08/1999 tarihli
Sonuç bölümünün sonunda da muhtelif Daire Başkanları, Şube Müdürleri, Şube Müdür
Yardımcıları, Dış Ticaret Uzmanları, ve Katip' in isim - soy isim ve imzalarının olduğu,
-"TC İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE MÜFETTİŞLİĞİ SAYI: 18/61" başlıklı
bilgisayar çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen
Mülkiye Başmüfettişi Özcan ERDOĞAN tarafından düzenlenen 26/ 09/2001 tarihli 1996
-2001 yılları arası İstanbul' da görev yapmış İstanbul Valisi, İstanbul Eski Valisi, İstanbul Vali
Yardımcısı, İstanbul İl Özel İdare Müdürü, İstanbul İl Özel İdare Müdür Yardımcısı, İl Daimi
Encümen Üyesi, İl Özel Daimi Eski Üyesi hakkında düzenlenen (100) sayfa inceleme raporu
olduğu,
392 sayfalık İHALELER konulu İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MÜLKİYE
MÜFETTİŞLİĞİ SAYI:86/25" başlıklı fotokopi dokümanda yapılan incelemede; İstanbul
Büyük Şehir Belediyesinin yapmış olduğu çeşitli ihalelerinin Tefdiş edilmesi neticesinde
Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanmış olan Tefdiş dosyası olduğu,
-"67 sayfalık İNCEME ARAŞTIRMA RAPORU SAYI: 18/7" başlıklı bilgisayar
çıktısı dokümanda yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen Mülkiye
Başmüfettişi tarafından düzenlenmiş Dilucu Sınır kapısından yapılan Sınır Ticaretinin
İnceleme ve Araştırma Raporu olduğu görülmüştür.
(103) sayfalık "İNCELEME VE ARAŞTIRMA RAPORU" başlıklı dokümanda
yapılan incelemede; İçişleri Bakanlığınca görevlendirilen Müfettiş' in "Adana - İçel
(Çukurova) bölge raporu" ile "Mersin Üniversitesi Raporunda" bahsi geçen konu ve şahıslar
hakkında hazırladığı, inceleme ve araştırma raporu olduğu
5 sayfadan ibaret 'Hain ve Siyonist uşağı Bir Başbakan' başlıklı, 'Sonra kalkmadı ise
söylenecek söz kalmadı demektir' ibaresi ile son bulan el yazması doküman içeriğinde ;
Başbakan ve bakanlar kuruluna hakaret ile hainlikle suçlandığı anlaşılan yazılarla alakalı
olarak:
1 sayfadan ibaret 'kişiler Halit Bozkurt ( Kültür Bakanlığından Müfettiş , kendisini
sivil general olarak tanıtıyor Derin devletin Ankara daki bir numarası olarak takdim ediyor"
Başlıklı , "İran Askeri Ataşesi ? İrtibat Bürosuna sıkça gidip geliyor" ibaresi ile son bulan
bilgisayar çıktısı dokümanda ; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerle alakalı olarak ve 1 adet bir
sayfadan ibaret "Buluşma noktalan" başlıklı, "olayın içinde olup olmadığı bilinmiyor ibaresi
ile son bulan dokümanda; Genel Kurmay Başkanı orgeneral Büyükanıt m Albay Kazım Baran
ile devre arkadaşı olduğu bunlarla birlikte ancak olayın içine dahil olup olmadığı bilinmediği
şeklinde yazılar olduğu ne olduğu belli olmayan bir olaydan bahsedildiği ve bazı asker
şahısların bu olayla ilgili olup olmadığı yönünde araşJ«Sayâpîîdjğı anlaşılan yazılar.
iki sayfadan ibaret "Mustafa Oğuz Kurmay Albay İletişim D.Bşk." Başlıklı "Arz
ederim" ile son bulan dokümanda; Anayurt Gazetesi ve Yılmaz Çamdal hakkında bilgi
notu olduğu
bir sayfadan ibaret "Nihat Varol Hakim" başlıklı "Aldığı biliniyor" ibaresi ile son
bulan dokümanda; Hakim Nihat Varol hakkında Mit ajanı olduğu , TMSF ile ilgili işlere
para alarak takip ettiği, Yargıda operasyon kabiliyeti olduğu, şeklinde iddiaların olduğu
yazı,.
bir sayfadan ibaret "Sıddık Arslan" başlıklı "Müsteşar yardımcılarından" ibaresi ile
son bulan dokümanda; Çeşitli şahıs isimleri ve meslek kuruluşlarının isimlerinin özenle not
alındığı görülen yazı olduğu
bir sayfadan ibaret "Halil İbrahim Akça" başlıklı "05324714432" ibaresi ile son
bulan dokümanda; İhaleler ve yatınm ödeneklerini dağıtığı iddia edilen şahıs isim ve telefonu
olduğu bilgiler olduğu.
1 adet "Fahrettin Bozdağ" başlıklı "Cemaatin önde geleni" ibaresi ile son bulan
Posta Zarfı üzerine yazılmış el yazması dokümanda; Çeşitli şahıslar hakkında bilgilerin not
alındığı el yazması bilgiler olduğu.
ERGENEKON mit YAPILANMASI İLE ALAKALI. 1 adet bir sayfadan ibaret
"Murat Yücel" başlıklı "İstanbul Gaziantep Bingöl" ibaresi ile son bulan dokümanda; Bir
kuruluş şeması şeklinde hazırlanan çeşitli isimlerin bulunduğu ve bu isimlerin şemada
yerleştirildiği el yazması doküman olduğu.
32 sayfadan ibaret "Milli güvenlik Siyaset belgesi " başlıklı "Yapılan işlemler ile
birlikte sunularak işlemin devamı sağlanacaktır" ibaresi ile son bulan dokümanda; 5 bölümden
oluşan İç Güvenlik Stratejisi belge olduğu.
1. sayfadan ibaret "Seçilmiş Önderler Toplantısı " başlıklı "Zaman geçti" ibaresi ile
son bulan dokümanda; Masonların Türkiye Üzerinde Siyasi İktisadi emellerinin
yapmak istediklerinin ve gerçekleştirdiklerini inandıklan konulann not alındığı el
yazması doküman olduğu
1. sayfadan ibaret "Sayın Wilson " başlıklı "Kontrol Projesir" ibaresi ile son bulan
dokümanda; Türkiye İle Amerika ilişkilerinin olumsuzluklan konulan ve
Başbakan ve Melih Gökçek hakkında öngörülerin yazıldığı, ve aynca başka
öngörüler sesar tarafından yazıldığı değerlendirilen el yazması yazı olduğu
60 sayfadan ibaret "Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Soruşturma raporu " başlıklı
dokümanda; 29.07.2004 tarihli Akaryakıt Kaçakçılığı hakkında Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı Soruşturma raporu olduğu olduğu,
Bilgisayarlannda yapılan incelemelerde askeri gizlilik içeren ve Genel Kurmay
Başkanlığı ile KKK ve Özel Kuvvetler Komutanlığının bilgisayarlarından alındığı
anlışılan çok sayıda gizli belgeler raporlar ve power point sunumlarının bulunduğu.
Aynca sesar adlı sitede yayınlanmış ekli inceleme tutanaklarında bulunan
hükümete karşı isyan askeri itatsizliğe tahrik ve diğer konulalarla alakalı yazıların
bulunduğu,

Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ suçlamalan kabul etmemiş ise de şüphelinin
sesar sitesi adı altında kendisinin yazmış olduğunu iddia ettiği yazılar içerik olarak halkı
hükümete itaatsizliğe ve askeri hükümete itaatsizliğe tahrik niteliğinde yazılar olduğu,
özellikle kendi beyanlannda internet sitesinin fazla kullanıcısının bulunmadığını, yaklaşık 500
kişi tarafından sitesinin kullanıldığı, yazılarının stratejik yazılar olduğunu beyan edip etrafına
topladığı Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU gibi şahıslara
da kendisini derin devlet olarak tanıtıp Genel Kurmay Ve Devletin stratejilerini kendilerinin
belirlendiğini ve bu şekilde topladığı bu^^affl^ra da değişik şahıslar hakkında istihbari bilgiler
toplattığı, yine şüphelide ele geçen.^rgenc&on yaslanması şeklindeki şemada
da sanki oluşumun resmi bir oluşummuş gibi gösterilmeye çalışıldığı, bu şekilde etrafındaki
adamlara da çeşitli görevler verdiği, ayrıca ergenekon yapılanması gereği kendilerinin strateji
üretim merkezi olduğunu beyan edip örgütün genel görüşlerini aktaracak nitelikte sitesinde
yazdığı yazılann bu amaca uygun olarak Kuvva-i milliye Derneği başkanı şüpheli Bekir
ÖZTÜRK' ün muafakatı ile kuvvaimilliye sitesinde şüpheli Fuat ERMİŞ tarafından
yayınlandığı, özellikle,
T.C. DEVLETİ, SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARF'NIN SALYANGOZ
SATIŞINA ŞERH KOYACAK
DEĞİLDİR! NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE
"NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ!
"MİTİNG"İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA'DAKİ "İNCİL SHOW"U
CANLI VERDİLER!
Başlıklı yazı incelendiğinde, yazının devamında Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor?
Alt başlığı ile devam eden bölümde 2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro,
Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor;
1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!)
1. RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak
1. AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek
Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti.
Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti.
Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na
hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal
edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu.
RTE'NİN ALMANYA ZİYARETİNİN HEMEN SONRASI
Büyükanıt Paşa'nın AB'yi ve ABD'yi uyardığı, RTE'nin değişimini "sözde" diye
nitelediği, AKP Hükümeti'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara götürdüğünü söylediği,
Milyonu aşkın kişinin Ankara'da devlete ve kaderine el koyduğunu
vurguladığı,
MİT Müsteşan'nm "ulus devlef'in tehlikede oluştuğunu ilan ettiği, Salı günü
Hükümet'in AB Müktesebatı için "yol haritası"nm detaylarını açıkladığı,
AB' ye karşı Türkiye' de tepkinin oluştuğu, "Milliyetçilik yükseliyor!" yaygarasının
kopartıldığı, AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Almanya'dan destek arayışına çıktığı,
RTE'nin MerkelTe resim vermek ihtiyacı hissettiği ve AKP'nin
cumhurbaşkanlığı konusunda iyice çalıya dolandığı bir anda MALATYA'DA
BİR ALMAN UYRUKLU MİSYONER ÖLDÜRÜLDÜ! Cinayeti işleyenleri değil,
işletenleri araştırıyoruz. Ama herkes yine tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. İlginçtir,
Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoneri öldürenlerin hepsi aynı yaş grubundan.
Ve yine ilginçtir, her üç cinayette de tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı.
OYSA OYUN AÇIK! DÜN HIRİSTİYAN EKALLİYETLER ÜZERİNDEN
OSMANLI'YI YÖNETMEYE VE KANALİZE ETMEYE ÇALIŞANLAR BUGÜN
MİSYONER CİNAYETLERİ ÜZERİNDEN TÜRKİYE'Yİ YÖNETME VE KATEGORİZE
ETME AMACINDALAR!
AKP'nin içerde devletin ve milletin ağırlığının arttığı bir dönemde AB aracılığı ile
üzerindeki presi dağıtmaya yönelik arttığı "kaynağı belli" destek görmesi öncelikle AKP'liler'i
"Biz ne yapıyoruz?" sorusunu sormaya yöneltmeli!
AB ve ABD çizgisinin, AKP'nin üzerindeki presi kırmak için bazı maşalarını feda
etmesi, eskimiş ve sonuç alması zor bir taktiktir artık.
"RTE CUMHURBAŞKANI OLURSA!" SÎMÜLASYONU
Bu noktada iktidar olmuş AKP'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara sürüklediğinin ve
"ulus devlef'i tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not
edip, bir simülasyon yapalım!
RTE Cumhurbaşkanı Veya AKP'ni Seçtiği Biri Çankaya 'da
1. Şok Suikast!
Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor!
AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor!
Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik
faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor.
2. Şok Suikast!
Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde
Ermeni Soykınmı'nı tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz.
3. Şok Suikast!
İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm
örtülü operasyonlanm meşrulaştmyor. İsrail "Kürt Kartı"nı daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail,
AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor.
Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP'liler "Pembe
Türkiye" tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakanı El-Sahaf
m yaptığı gibi.
Fefhullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi
Başkanı olarak göreve başlıyor.
"Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri
Lenin ve Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor.
Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir!
Batı'nm maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar
Hıristiyanlarma gelince,
1) Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz!
Avrupa'nın ve
Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanların
mezarlarıyla doludur!
1. Batı'nm maşası olmayı hemen bırakın!
1. Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir
şey yok. Ama
salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?!" demeyesiniz!
4) Avrupa'da Hıristiyanlar'ın çocuklarına bile satamadığınız "İncif'i
Türkiye'de hiç
satamayacağmızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye
ne diyebiliriz ki?
5) Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler
gelirse, yani "kerata"
olursanız bedelini ödersiniz!
6) Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor.
7) Din adamı tahrik etmez, geımez^ojeydan okumaz; anarşiye zemin
hazırlamaz! """" ""**
8) Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi
değil, "Batı'nm ajanları" muamelesi göreceksiniz!
9) "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz.
1. "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet
Yesevi gibi olur. Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provokatör"
olmaz!
1. "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adamları da sizin gibi davranıp
"insan bozması" falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor.
Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olun.

SESAR FUAT
ERMİŞ'

Yazı içeriğinden de açıkça anlaşıldığı gibi şüphelilerin Türk Ortodoks Patrikhanesi


ile birlikte hareket ettikleri, patrikhanede ayinlere katıldıklan, işin ilginç tarafı bu yazıda geçen
ve Türkiye' de şimdiye kadar çeşitli suikastler sonucu öldürülen yabancı din mensuplanndan
bu grup dışındaki tüm din ve mezheplerin ileri gelenlerine karşı suikastler düzenlendiği ve
suikast düzenlenmeyen mezhep ve din mensuplarının da yazıda belirtildiği gibi şok suikast
sonucu öldürülebileceği ve sonrasında çıkacak olaylann similasyonu dedikleri hayali
canlandırmalann yapıldığı, aslında burada örgütün tabanına ve henüz deşifre edilemeyen gizli
ve küçük hücreler halinde yapılandığı anlaşılan silahlan gruplanna da bundan sonraki
hedeflerin gösterildiği. Bu ierikli tüm yazılann kuvvaimilliye sitesinde de yayınlandığı, aynı
yazıların şüpheli Ergün POYRAZ, Halil Behiç GÜRCİHAN ve Kuvva-i Milliye Derneği
başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında da bulunması ve kendi internet sitelerinde
yazıların yayınlanıp değişik kitlelere de duyurulması göz önüne alındığında;
ERGENEKON örgütünün aralarında hiyerarşik ve hukuki bir irtibat yok gibi görünen
farklı sahalardaki gruplarının aslında aynı strateji merkezinden yönlendirildiğini
göstermektedir.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlarında Genel Kurmay
Başkanhğı ve Türk Silahla Kuvvetlerine ait bilgisayarlardan alındığı anlaşılan bir çoğu
gizlilik içeren belge, bilgi ve power point sunumlarının olduğu, hatta bu bilgilerden bir
kısmının da Türkiye' nin dış devletlere karşı yürüttüğü stratejik ve askeri gizli
politikalarına ilişkin olduğunun anlaşıldığı,

ŞÜPHELİDE ELE GEÇİRİLEN BELGELERLE ALAKALI OLARAK YAPILAN


ARAŞTIRMALARDA:
1. 31.03.21999 tarihli Cemaatler ve İslami Akımlar İzleme Birimi hazırlandığı
anlaşılan MİT Müsteşarlığı başlıklı 4 sayfalık yazı ile alakalı olarak MİT
Müsteşarlığı tarafından verilen 24.08.2007 tarihli cevapta BÜLENT (kod) İsmail
YILDIZ' m teşkilat ile bağlantısına ve bahse konu belgelere ilişkin her hangi bir
bilgi kaydına rastlanmadığının belirtildiği,
1. Yine şüphelide ele geçirilen Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kuruluna
ait gizlilik ibareli yazı ile alakalı olarak bu kurum ile her hangi bir alakasının
bulunamadığı, raporun BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' a resmen verilmediği,
ancak raporun çeşitli kurumlara ve Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderildiği 24.08.2007 tarihli yazı ile belirtilmiştir.
1. Yine şüphelide ele geçirilen İç İşleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğine ait çeşitli
gizli soruşturma raporlan ile alakalı olarak yazılan yazıya verilen cevapta;
1. BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' a İç İşleri Bakanlığınca her hangi bir görev
verilmediği,
1. Belgelerin kendisine resmen verilmediği, ""' ^^
- 12.07.2001 tarih ve 117/53 sayılı inceleme araştırma raporunun devletin iç
siyaseti ve güvenliği bakımından önemli bir belge olduğu,
1. Mülkiye Baş Müfettişi Özcan ERDOĞAN başkanlığındaki bir komisyon
tarafından düzenlenen 26.01.2001 tarihli 18/7 sayılı inceleme ve araştırma
raporunun ülkemizin iç ve dış siyasal yararları bakımından önemli bir belge
olduğu,
1. Diğer raporların önemli bir belge olmadığı,
1. Raporlarm bakanlıkça her hangi bir yerde yayınlanmadığı,
1. Gizlilik derecesi bulunanların gizliğinin değiştirildiğine ilişkin her hangi bir
işlem yapılmadığı,
28.08.2007 tarihli Teftiş Kurulu Başkanlığınca gönderilen yazıdan anlaşılmıştır.
1. Şüpheli hakkında Genel Kurmay Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevapta
şüphelinin Genel Kurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde her hangi bir
görevinin bulunmadığı, bilgisayarında ele geçirilen bilgilerin 2003 yılındaki bazı
değerlendirmeleri içerir Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bilgiler olduğu, Özel
Kuvvetler Komutanlığı kurslannda verilen brifinglerle benzerlik gösterdiği, bu
bilgileri nasıl elde ettiğine dair Genel Kurmay Başkanlığında her hangi bir
duyum, bilgi ve belge bulunmadığı, ancak konunun Özel Kuvvetler Komutanlığı
yetkilerinin de içinde bulunduğu bir heyet tarafından ayrıntılı olarak
incelenmesinin gerektiği Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının
06.08.2007 tarihli yazısı ve eklerinden anlaşıldığı,
1. Bu konuda Genel Kurmay Askeri Savcılığından alman 25.09.2007 tarihli yazı
içeriğinde,
BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' daki belgelerin heyet tarafından incelenmesi
neticesinde, bir kısmının "GİZLİ' gizlilik derecesindeki Ülke Stratejik İstahbarat
dokümanlardaki bilgileri içerdiği, bilgilerden önemli bir bölümünün 2003 yılı ve öncesine 2
adet çalışmadaki bilginin ise 2004 yılını kapsadığı görülmektedir.
Yapılan çalışmalarda kullanılan "GİZLİ" gizlilik derecesindeki üç dokümanın askeri
birliklerin yamsıra bazı sivil kurumlara da gönderildiği (Dış işleri Bakanlığı, MGK Genel
Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı), CD.' de yer alan bilgilerin;
Ülkelerle ilgili gizli kalması gereken bilgi ve değerlendirmeleri içermesi, Bu bilgilerin
açıklanması veya ilgili ülkelerin eline geçmesi halinde ülkelerin ikili ilişkileri ile güvenlik
politikalarını etkileyecek olması sebebi ile devletin veya iç veya dış siyasal yararları
bakımından bakımından önemli bir belge olduğu, halen gizli kalması gereken bilgilerden
olduğu değerlendirilmektedir denilmiş,
Bilgisayarında askeri bilgiler ele geçirilen Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve
Strateji Geliştirme (SESAR) Başkanı BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ, Türk Silahlı
Kuvvvetleri (TSK) çalışanı olmadığı gibi TSK ile ilgisi de yoktur. Bu bilgileri nasıl elde
ettiğine dair Genel Kurmay Başkanlığında her hangi bir duyum bilgi ve belge
bulunmamaktadır.
Denildiği ayrıca daha sonra şüpheli ye ait hard disk imajları genel kurmay başkanlığı
askeri savcılığına gönderilmiş olup, gelen cevabi yazıda,
Önceki incelemelerle aynı sonuçların elde edildiği belirtilmiştir.

Bu CD.' 1er delil olarak adli emanete konulmuş olup içerikleri hem şüpheli hem de
avukatlarına verildiği takdirde devletin gizli sırlarının ifşa olması ihtimaline binaen bu CD.'
lerin sadece mahkemenizce incelenip gerektiğinde gizli oturumda sadece konu ile alakalı
şüpheli ve vekilinin de bulunduğu ortamda incelenmesi, ancak hiçbir şekilde suretinin
verilmemesi, bu sebeple gizlilik içerikli belge ve CD.' 1er üzerindeki gizlilik ve kısıtlılık
kararının dava sonucuna kadar devam^giroe^jL dava kesinleştikten sonra da ilgili mercilerine
gönderilmesinin gerektiği, bpr-'für belgelelrkbulundurmanın suç olduğu,
ve mahkemeye karşı devlet sırrı niteliğinde bile olsa gizliliğin ileri sürülemeyeceği, ancak
bu konuda sadece mankemece gerekli incelemenin yapılacağı CMK da Devlet sırrı
niteliğindeki belgeler başlığı altında belirtilmiştir.
d-Şüpheli hakkındaki diğer beyanlar
Şüpheli BEKİR ÖZTÜRK beyanında, " İSMAİL YILDIZ ı Kasım 2005'den bu
yana tanınm. Ben kendisinin Tunus Caddesinde bulunan ofisine gittim. Tanışmak
amacıyla gittim. Çok sık görüşmeyiz. 2007 Haziran ayında 2 kez görüştük. Bu
görüşmemiz internet sitemizde yayınlanacak bir yazı ile alakalıydı " dediği,
KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDE YAPILAN
ARAMADA EL KOYULAN DELL MARKA LAPTOP İÇERİİSİNDE bulunan -DOC.
SAFİNİ KAYBEDENLER DOSYASI İÇERİSİNDE BULUNAN YAZIsı bana Tigem
Vakfı tarafından Mail olarak gönderildi okuduktan sonra gelen Mail i haber olarak
algılayıp Kuvvai Milliye Derneği Sitesine kopyaladım Bu yazıyı ben yazmadım Bu yazı
Sesar şirketi sahibi İsmail YILDIZ m yazısıdır Bu şahsı daha önceden tanımam Bu yazı
zaten Sesar sitesinde de yayında vardır " dediği
Şüpheli KEMAL ŞAHİN: " Ben bu dokümanda(İsmail YILDIZda ele geçirilen
ERGENEKON MİT yapılanması başlıklı yazı) belirtilen İsmail YILDIZ isimli şahsı
tanırım, bu şahsı ifademin ilerleyen safhalan da detaylı bir şekilde anlatacağım. Adı geçen
diğer şahıslan tanımıyorum, bu doküman hakkında bir bilgim yoktur "
" İsmail YILDIZ ile 2000 yılında tanışmadım. Kendisinden herhangi bir
şekilde para istemedim, Kendisinde ele geçen dokümanın 2004 yılında İstanbul'da Emekli
olmam nedeni ile sivil hayata uyum sendromu içerisindeyken hayali bir düşünce olarak
yazıp hazırladım. İsmail YILDIZ'ın eline ne şekilde geçtiğini bilmiyorum. Kendisi ile
2002 yılında Ankara'da bulunan SESAR isimli iş yerinde Ahmet ÇİNALİ ile beraber
giderek tanıştım. Kendisinden bana iş bulmasını söyledim oradan Ahmet CİNALİ ile
ayrılmadan önce kartvizit aldım, yaklaşık 5 ay kadar sonra beni telefonla aradı İstanbul'da
olduğunu söyledi The Marmara Oteli önünde olduğunu söyledi burada buluştuk, buradan
İSBAK Genel Müdürlüğü yanma gittik ve İŞBAK Genel Müdürü ile beni tanıştırdı,
İsmail YILDIZ Genel Müdüre benim için iş bulmasını söyledi ve oradan ayrıldık. 3 ay
sonra beni tekrar telefonla aradı, Üsküdar'da olduğunu söyledi Üsküdar'da buluştuk bana
iş ayarlayacağını, Türkmenistan eski Türkiye Büyükelçisini koruyup koruyamayacağımı
sordu bende para konusunda anlaşırsak koruyacağımı söyledim. Daha sonra benimle bu
konu ile ilgili görüşmedi, aradan yaklaşık 7 ay geçtikten sonra tekrar beni telefonla aradı,
İstanbul'da olduğunu Çemberlitaş'm yanında görüşmek istediğini söyledi burada buluştuk,
kendisinin buluşmaya gelirken bir çok kişi tarafından telefonla aranarak hakaret edildiğini
söyledi, bir daha benimle görüşmek istemediğini söyleyerek panik atak şeklinde
yanımdan aynldı, bu süreden sonra bugüne kadar kendisi ile hiçbir şekilde görüşmedim "
dediği
Savcılık beyanında, İsmail YILDIZ ı 2002 yılında Ahmet CİNALİ'nin
vasıtası ile tanıdım, Ahmet CİNALİ'ye bana iş bulmasını söyledim. Ankara'da iş
bulabileceğimi söyledi. Birlikte Ahmet CİNALİ'nin Hundai Marka siyah minibüsü ile
gittik. Daha sonra SESAR olarak olduğu yere İsmail YILDIZ ile tanıştırdı. Ben kendisine
bana iş bulup bulamayacağını söyledim ve kendimi anlatım. Bana kart verdi ve telefon
numaramı aldı " dediği
Ben emekli polis memuruyuml. 2002 yılında geçirdiğim sendromdan ötürü hayali
olarak hazırlamış olduğum "MİT Ergenekon Kuruluşu" başlıklı yazı ve o yazının
içeriğinden ötürü buraya geldim. Göstermiş olduğunuz yazılar bana aittir. Ben İSMAİL
YILDIZ' ı polis memuru BİROL AVANOZ vasıtası ile taşındığım AHMET CİNALİ' nin
yönlendirmesi ile tanıdım. Kendisi bana iş bulmak için bir kaç kez görşümeye davet etti.
Ancak daha sonra beni aramadı. Bilaharede benim pisikopat olduğumu söyleyje^ksfeşam
iş bulmayacağını söyledi. Bana gösterdiğiniz belgeyi ben bizzat kendim hazarlâmm.
Ancâl%unu İSMAİL YILDIZ' a
nasıl verdiğimi, ne şekilde ne zaman verdiğimi hatırlamayorum. REFİK NUHOĞLU' nu da
yine BİROL AVANOZ vasıtası ile tanıdım. Kendisinin eski özel harekatçı olduğunu öğrendim
ve zaman zaman görüşüyordum. Toplam 5 kez görüştüm. 5 hafta önce de güvenlik şirketi
sebebi ile kendisi ile görüştüm. MEHMET MURAT YÜCEL' i de REFİK NUHOĞLU benim
ile tanıştırdı. Kendisi Ortaköy' de kahvede oturup REFİK NUHOĞLU, MURAT YÜCEL ve
ben birlikte görüştük. İşle ilgili danıştım. Telekomda güvenlik amirliği ayarlayabileceğim
söyledi, ayarlayamadı, kendisi ile bir irtibatım olmadı. Ben diğer şüphelileri tanımam.
Ergenekon yapılanması denen şeylerde benim hayal ürünümdür. Benim özel veya resmi bir
görevim yoktur dedi. Ben İSMAİL YILDIZ' m dediği gibi kendisine verdiğim ishitbarat
karşılığında para istemedim dedi. İSMAİL YILDIZ bu konuda iftira atmaktadır. İSMAİL
YILDIZ' m bürosunda ben, REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL görüştük. Kendisini vali
olarak tanıttı. Bir arada uzun boylu, düz saçlı oturan bir şahıs vardı. Onun da eski vali
olduğunu, meclis komisyonlarında görevli olduğunu söyledi " dediği
İsmail Yıldız'ı , Ahmet Cinali vasıtasıyla tanıdım, Birol Abanoz İstanbul Terörle
Mücadele Şubesinde çalıştığı için oradan tanıyorum. Birol Abanoz beni Ahmet Cinali ile
tanıştırdı, kendisini önceden tanıyormuş, Ahmet Cinali'nin çevresi vardır, sana yardımcı olarak
dedi. Birol Abanoz , Ahmet Cinali ile beni İstanbul'da tanıştırdı, akabinde Ahmet Cinali
aracılığı ile İsmail Yıldız'm yanma gittim, ben eski emniyetçiyim, maddi sorunum var, iş
arıyorum dedim, İsmail Yıldız yardımcı olabileceğini söyledi, bana kart verdi, telefon
numaramı istedi, telefon numaramı verdim, daha sonra ben İstanbul'a döndüm, 3-4 ay sonra
İstanbul'dan bana telefon açtı, gel görüşelim dedi, Marmara Otelinde olduğunu söyledi, İsmail
Yıldız , İSBAK'daki genel müdürü tanıdığını söyledi, O'nun yanma gidelim sana iş bulabiliriz
dedi, onun yanma gittik, genel müdür ismimi telefonumu aldı, oradan ayrıldık, İsmail Yıldız
Ankara'ya geri döndü, aradan 5-6 ay geçti, bana iş bulduğunu söyledi, Üsküdar'a gelmem
halinde bulduğu işten bahsedeceğini söyledi, oraya gittim, İsmail Yıldız bana Türkmenistan
Eski Büyükelçesinin koruma ekibi aradığını söyledi, ben de yasal zeminde anlaşırsak
çalışabileceğimi söyledim, daha sonra kendisi oradan ayrıldı, 7-8 ay benimle görüşmedi, 7-8
ay sonra tekrar beni telefonla aradı, Çemberlitaş'da görüşelim dedi, Çemberlitaş'da görüştük,
ben sana iş bulamam, beni rahatsız etme dedi, bu olay 2003 yılında oldu, o tarihden sonra
kendisi ile ne telefonla ne de yüzyüze herhangi bir şekilde görüşmedim " dediği
Ben Mit Ergenekon Kuruluşu Milli İstihbarat Teşkilatı ile başlayan 5 sayfadan ibaret
belgeyi spor salonunda kendim hazırladım, hiçbir şekilde İsmail Yıldız'a vermedim, İsmail
Yıldız'm bürosundan bu belgenin nasıl çıktığını bilmiyorum, ayrıca Ergenekon isimli yasadışı
bir kuruluşla ilgim yoktur " dediği
HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR: " 17 numaralı doküman içeriğinin: El
yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında, 1-DD ile barış...3-14 Şubat'a dönüş..................İş
Dünyası Operasyonu, Bürokrasi Operasyonu, Medya Operasyonu şeklinde not bulunduğu,
görülmüştür .BU DOKÜMANLAR HAKKINDA DETAYLI BİLGİ VERİNİZ.
"17 Numaralı Doküman ise İsmail YILDIZ tarafından 2003 yılında Cem UZAN'a
verilmiştir. Cem UZAN'a Türkiye'de sorun çözme taktiğine dair bir yol haritasıdır.Bunun
içeriği Nedim ŞENER'in "Korku İmparatorluğu" isimli kitabında yayınlanmıştır. Bu kitap
Uzanlar Hakkındadır. Bu doküman Cem UZAN'a yapılan teklifinin müsvettesidir " dediği
" Ben 2003 yılında Star'm temsilcisi iken SESAR'm başkanı İsmail YILDIZ ile
tanıştım. Sonrasında İsmail YILDIZ ile olan dostluğum arttı. Sonraki dönemlerde Fahri ve
ücretsiz SES AR'a medya konusunda danışmanlık yaptım. Hatta İsmail YILDIZ beni onura
etmek için Başdanışman olarak kart bastırdı. Benim yazılarım internette e-mail zincirlerinde
yer alır ve SESAR 'da kendi düşüncelerine uygun olan yazılarımı beni onore etmek için
yayınlamıştır. Ben SESAR ve herhangi bir internet sitesinde yazı yazmıyorum " dediği
Ben bana sormuş olduğunuz şahıslardan İsmaü^ILDIZ ve Behiç GÜRCİHAN isimli
şahıslar dışında kalanları tanımıyorum. İsma'ÎÎ^YILDI^tişimli şahıs ile 2003 yılında
/■■■<■"' \ *3\
tanıştım kendisi SES AR'm başkanıdır. Kendisi ile dostluğumuz vardır. Özellikle son iki yıldır
çok sık görüşürüz. Benim yazılarımdan bir çoğu SESAR'm internet ortamında yayınlanmıştır.
Benim yazılarımın SES AR'da yayınlanmasından herhangi bir sıkıntım yoktur. SES AR
başkanı İsmail YILDIZ benim yazılanmdan seçtiklerini bu internet sitesinde yayınlar. İsmail
YILDIZ her hangi bir yasadışı oluşum içerisinde yer almayan bir kişidir. Vatanını seven, işini
iyi yapan mesleki yeteneklerine saygı duyduğum biridir.
Behiç GÜRCİHAN ile de 2003 yılında İsmail YILDIZ vasıtasıyla tanıştım.
Kendisini SESAR bakan yardımcısı olarak tanıtırdı. Fakat kendisi ile 3 yıldır konuşmuyorum.
Kendisini üslubunu sevmem hiç samimiyetim yoktur " dediği
Ben şüphelilerden BEHİÇ GÜRCİHAN ve İSMAİL YILDIZ'ı tanırım.
Ben Sesar Araştırma ve Geliştirme Merkezinde baş danışman olarak çalışmadım,
ancak beni İSMAİL YILDIZ onure etmek için böyle bir kart bastırdı. Bu kartada baş
danışman yazmış, ben zaman zaman kendisine bazı konularda bilgiler veriyordum. Ben
kendisi ile 2003 yılından beri Sesar' da tanıştım. Kendisi bize Haber Türk' deki yazılan
yazdığım dönemde tanışmıştık. Daha sonra fikir alış verişi oluyordu. Ancak aramızda paraya
bağlı bir iş alış verişi yoktur. Ben yazılan yazar gönderirim, kendisi beğendiği yazıları
sitesinde Sesar ismi ile yayınlardı " dediği
Ben BEHİÇ GÜRCİHAN' ı zaman zaman Star Gazetesinde İSMAİL YILDIZ' dan
aldığı fikirleri yazması ile tanıyorum " dediği
EMİN ŞİRİN: " İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ isimli şahıslarla yüzyüze
görüştüm. Eğer fotoğrafım çekilmiş ise bu normal herkesin bulunabileceği bir ortamda
çekilmiştir. Bir gizli toplantıda çekilmesi mümkün değildir. Her iki şahısla olan ilişkimi de
ileriki ifademde beyan edeceğim " dediği
Adı geçen şahıslardan İsmail YILDIZ isimli şahsı SESAR'm sahibi olarak tanınm.
Kendisi ile ilişkimiz SESAR'da çalışan Hayrullah Mabmud'un takriben 2-3 sene kadar evvel
aleyhime yazdığı bir yazıyı tenkit etmek üzere telefonla oldu. Sonra 1-2 kere görüştüm. Bana
"Güya stratejik araştırmalar yapan, askerlerle iyi teması olan" bir kişi olarak kendini tanıttı.
Kendisini itimat edilir bulmadım, çünkü kendisine Ankara'da nüfuz ticareti yapan çok insan
var, İsmail YILDIZ'da bana bu intibaı verdi. Bilahare de bir temasım olmadı " dediği
İsmail YILDIZ'ı SESAR'm başkanı olarak tanınm. Kendisi ile ilk defa yanında
çalışan Hayrullah Mahmud'un aleyhime yazdığı bir yazıyı tenkit etmek üzere telefonla
aradığımda görüştüm. Bilahare kendi talebi üzerine görüşmemiz de oldu. Yukanda da
belirttiğim gibi özellikle askerlerle ilişkisi olduğunu iddia eden stratejik araştırmalar yaptığını
söyleyen ama konuşmalannda itimat telkin etmediğinden bir daha görüşmedim " dediği
12-13 numaralı fotoğraf soruldu; bu resimlerdeki benim. İSMAİL YILDIZ ile 2 yıl
önce millet vekili iken İSMAİL YILDIZ' m talebi üzerine onun seçmiş olduğu Akgün
Sinemasına yakın bir muhallebicide görüşürken çekilmiş resimlerdir " dediği
İSMAİL YILDIZ ile daha önce bir sefer HAYRULLAH MAHMUT isimli şahsın
aleyhinde yazdığı yazıyı tenkit etmek için görüşmüştüm. 6 ay kadar sonra İSMAİL YILDIZ
beni telefonla arayarak önemli şeyler görüşeceğini belirterek beni fotoğrafın çekildiği mekana
davet etti. Ben de millet vekili olmam sıfatıyla davete icabet ettim. Kendisinin askerlerle en
yakın temasta olan kişi olduğunu, Türkiye' deki genel stratejilerin üretimine katkıda
bulunduğunu, SESAR isimli şirketin sahibi olduğunu ve iş birliği yapmanın faydalı olacağını
söyledi. Siyasi olarak iş birliği yapılmasını ve Ak Partinin yıpratılıp yerine bir alternatif
çıkanlması konusunda tekliflerde bulundu. Ben konuşma tarzından şahsın nüfus taciri
olduğunu düşündüğümden kendisine itibar etmedim. Bir daha görüşmedim. Benim bu konuda
telefon kayıtlanma bakılabilir " dediği
Şüpheli ERGUN POYRAZ : " Ben İsmail YILDIZ isimli şahsı SESAR isimli
İnternet sitesinde yazmış olduğu yazılardan dolayı tanıyorum, yaklaşık bir yıl kadar önce aynı
internet sitesinde, Tayip ERDOGAN'm Masonluğu^ hakkına%^yazılan bir yazından dolayı
//• '* \ * -\\
il "> -h V-—- v^\

% ■■ A.
kendisinden konu hakkından bilgi almak için, telefonla görüşmemiz oldu. Bunun haricinde
yüz yüze bir defa görüştüm ondan sonra yazı ile ilgili bir dava açılmadığını öğrenince yazıyı
kendi kitabıma aldım. Bir daha hiç görüşmedim. Bu yukarıda bahsedilen doküman hakkında
herhangi bir bilgim yoktur " dediği
İSMAİL YILDIZ ile birbuçuk senedir görüşmüyorum. OKTAY YILDIRIM ile
yaklaşık bir senedir görüşmüyorum. Ben İSMAİL YILDIZ ' İN merkez valisi olarak kendisini
tanıttığını bilmiyorum " dediği
İsmail Yıldız'm Sesar adlı bir internet sitesinin olduğunu biliyorum, orada bir
yazı yayınlamışlardı, o yazıyı da Star Gazetesinden Faruk Mangırcı isimli bir muhabir daha
doğrusu köşe yazarı bu alıntıyı yapmıştı, yazı içeriği ilginç olduğu için bu yazıyı kitabıma
almak istedim, bu yazıyı kitabıma almam için ön araştırma yapmam gerekiyordu, eğer bu
siteye veya Faruk Mangırcı'ya dava açıldı ise bu yazıya almama imkan kalmıyordu, bu
nedenle dava açılıp açılmadığını sordum, onlar da açılmadığını söylediler, o nedenle bu yazıyı
kitabıma koydum, bu konuyu İsmail Yıldız'a , ilgili olan alıntı yapan kişilere sordum, bu
şekilde bir görüşmemiz oldu, onun dışında bir görüşmemiz olmadı, bu görüşmeyi de yaklaşık
bir yıl önce yapmıştım " dediği
Şüpheli MEHMET MURAT YÜCEL: " Muhtemelen sene 2001 döneminde
Kemal ŞAHİN beni telefon ile arada ve bana Ankara'da çok güçlü bir şirket var. Bu şirket
Güvenlik konusunda çalışmak istiyor bir görüşme ayarlayayım dedi bende tamam dedim.
Kemal ŞAHİN Bu görüşme için tarih vermişti ama hatırlamıyorum. Bu görüşmeye giderken
ben Feridun Refik NUHOĞLU'nu da çağırdım ve beraber Ankara Tunus Caddesinde bulunan
Yenigün İnşaattın girişte sağ ofise girdik. İçeriye girdiğimde içeride Kemal ŞAHİN, Ahmet
CİNALÎ, patron masasında tombul yanaklı tıknaz, 47-48 yaşlarında hatırladım kadarıyla
ismini Bülent olarak hatırladığım şahıs kendisini "Merkez Valisi" olarak tanıttı. Bu şahısın
ismail YILDIZ isimli şahıs olduğunu burada teşhis ettim. Yanında bulunum diğer Şahıs ise
kendisim asker olarak tanıttı. Ama şu anda rütbe söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum.
Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ ). isimli şahıs önce bana
kendtnVve şirket hakkında bilgi vermemi istedi. Bende yaptığım işi ve şirketimi özelliklerimi
anlattım. Kendîfgfi bizi güvenli konulan için çağırdıklannı söyledi bir süre sonra Bülent
(Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ) isimli şahıs Türkiye'nin meseleleri
ile alakalı görüş bildirdi. Daha sonra Bülenl (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail
YILDIZ) isimli şahıs hepimize hitaben "Devlet içerisinde çok güçlü ilişkilerimiz var sizler
ile beraber çalışalım" dedi. Devlet konulan ile ilgili kitap vb. çalışmalar yapacaklannı bu
konuda da birlikte hareket etmemizi söyledi. Bende bunun üzerine bizim şirketimiz ihalelere
giriyor bu tarz devlet işleri yapmıyoruz, dedim. Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak
Tanıtan İsmail YILDIZ), isimli şahıs sorgular gibi sorular soruyordu hatta bir ara Feridun
Refik NUHOGLU ile aralannda bir gerginlik yaşandı. Kemal ŞAHİN hiç konuşmadı. Sonra
Ben Bülent (Kendisini Merkez Valisi Olarak Tanıtan İsmail YILDIZ) isimli şahsa "Siz
devletin hangi kurumu adına konuşuyorsunuz" dedim oda bana "Benim gerek askeri gerek
sivil bir çok tanıdığım var dedi. Her işi yaptımız." Bu arada klasörler içerisinde bir şeyler
göstererek kendisini devletin kurumu gibi lanse etmeye çalışıyordu. İş ve ticaret amaçlı
görüşme farklı konulara kayınca ben ve Feridun Refik NUHOGLU odadan çıktık. Kemal
ŞAHİN bizi uğurlamak için dışanya çıktığında Kemal ŞAHIN'eAü adamlar tekin şahıslar
değil dikkat et" dedim. Birkaç gün sonra ben bu toplandığımız yerin kime artAlçluğunu
öğrenmek amaçlı muhtarlığa giderek kime.ait olduğunu öğrendim. Çünkü bu şahıslardan
ŞöJA şüphelenmiştim ve Yenigün İnşaata (Mithat YENİGÜN) ait olduğunu öğrendim. Bu
görüşmelerimizi ve topladığım bilgiyi isimlerini hatırlamadığım Devletin ilgili birimlerinde
çalışan tanıdığım arkadaşlara aktardım. Hatta bir süre sonra Kemal ŞAHİN ile yaptığım
telefon görüşmesinde bu şahıslar ile bir daha görüşmemesini söyledim ve 2003 yılma kadar
Kemal ŞAHİN ve diğer şahıslar ile görüşmedim Feridun Refik NUHOGLU ile 3-4 kez
telefon ve yüz yüze görüştük" dediği ' ' ""
İSMAİL YILDIZ' ı BÜLENT ismi ile kendisinin merkez valisi olarak
tanıyordum. Kendi şerketimize ait iş görüşmesi için gittik. Ancak kendisini birşey zannettiği
için ben bundan hoşlanmadım. Kendisi ile bir kez görüştük, bir daha da görüşmedik.
Kendisinin davranışlarından şüphelendim, oturduğu yerin adresinin bir başka firmaya ait
oludğunu öğrendim. Daha sonra da bunun güvenilmez adam olduğunu anlayınca
arkadaşlarıma da haber verdim " dediği
Ben örgüt yapılanmasını kabul etmiyorum, ben bunları menfaat çetesi olarak
görüyorum. Benim bilgisayarım yoktur, çete ile de alakam yoktur, ancak biz kendini
BÜLENT olarak tanıtan merkez valisi olduğunu söyleyen daha sonra İSMAİL YILDIZ
olduğunu gördüğüm şahsın bürosuna gittiğimizde AHMET CİNALİ' de ordaydı. İSMAİL
YILDIz' m yanında kendisini güvenlik işlerine bakan biri olarak tanıttı. Bir daha da görmedi.
Ergenekon yapılanması içerisinde de değilim " dediği
Kemal Şahin Refik Nuhoğlu'na Ankara'da Tunus Caddesinde çevresi çok geniş olan,
etkili ticari işler yapan insanlar var bunlarla sizi tanıştırayım demiş, Refik'de bana söyledi,
beraber dosyalanmızı aldık, oraya gittik, İsmail Yıldız denilen şahıs kendisini Bülent olarak
tanıttı, merkez vali yardımcısı olduğunu söyledi, biz şirketimizi tanıttık, hangi işleri
yapacağımızı ve hangi işleri yaptığımızı söyledik, kendisini devlet adamı olarak göstererek
birtakım sorular sordu, bunun üzerine biz de sinirlenerek biz buraya ticari konularda
görüşüecektik diyerek orayı terkettik, bize PKK konusunda ne düşünüyorsunuz, devletin şu
sorunları nasıl çözülür dedi, bazı yayınlar yapacağını söyledi, bunun üzerine aramızda
tartışma oldu, daha sonra oradan ayrıldık " dediği
FERİDUN REFİK NUHOĞLU: " Ben İSMAİL YILDIZ ' ı tanımam, ancak KEMAL
ŞAHİN' i tanırım. KEMAL ŞAHİN ile zaman zaman görüşmelerimiz olurdu. Emniyette özel
harekatta çalışırken istifa ettim. Daha sonra da BOTAŞ' a girdim. İSMAİL YILDIZ' a da iş için
gittik. Ben Ergenekon diye güvenlik şirketinde çalışıyorum. Bu güvenlik şirketinin sahibi
KAZIM ALBAYRAK' dır. Bu şirket şu anda kapandı. 2000 senesinde açılmıştı, ben o şirkette
bir müddet danışman olarak çalıştım. Ergenekon şirketi adına İSMAİL YILDIZ'ı tanımadığım
için gittiğimde kendisinin isminin BÜLENT olduğunu, vali muavini olduğunu bana söyledi. O
şahsın hareketlerini beğenmediğim için ayrıldım. Kendisini derin devlet olarak tanıttı.
Devletin her kesiminde uzantıları olduğunu, genel kurmay ile bağlantısı olduğunu beyan etti.
Yanında albay olduğuinu beyan eden biri vardı, ancak ismini bilmiyorum, daha sonra biz
ordan çıktık. Hayatım boyunca da bir daha görüşmedim. Ben KEMAL ŞAHİN' e de bir daha
bu insanlarla görüşmemesini söyledim. Kendim de KEMAL ile iş bulmak için zaman9 zaman
görüştüm. Ancak onun dışında bir irtibatım olmadı. Benim şemadan haberim yoktur. KEMAL
ŞAHİN' in uydurduğu bir şeydir. Benim Ergenekon yapılanmasında hiç bir ilgim yoktur. ERG
Ergenekon çalıştığım şirketin adı idi. Benim diğer şüphelilerden MEHMET MURAT YÜCEL
çocukluk arkadaşımdır. Birlikte Ergenekon şirketinde çalıştık. Kendisi spor hocası benim gibi.
Ben de spor hocasıyım. Ben KEMAL' in yaptığı yapılanmayı neden yaptığını bilemiyorum.
Ben MEHMET MURAT YÜCEL ile İSMAİL YILDIZ' m yanma iş görüşmesi için gittiğimde
İSMAİL YILDIZ' da oradıydı ve orada bulunan bir iki şahısta sürekli kendilerinin makam
sahibi olduğunu, kimisi albay, kimisi vali olduğunu söylüyordu. Ayrıldık, bir daha da İSMAİL
YILDIZ ile görüşmedik dedi. BİROL AVANOZ emniyetten benim devre arkadaşımdır.
AHMET CİNALİ ile beni KEMAL ŞAHİN tanıştırdı. Kendisinin albaylardan çevresi
olduğunu ve bize güvenlik şirketi ayarlayacağını söyledi. Ben AHMET CİNALİ ile bir kere
görüştüm " dediği
M.MURAT YÜCEL' in ifadesi okundu, soruldu ; İSMAİL YILDIZ kendisini merkez
vali yardımcısı olarak tanıttı " dediği
İSMAİL YILDIZ' da ele geçirilen istihbarat bilgi notlarını biz yazıp vermedik. Ben
diğer şahıslan tanımam. Bizim yanımızda suikast planı.^1|f şeyîefSs^uşulmadı " dediği
" Ben İsmail Yıldız'ı tanımıyorum, Kemal Şahin'i tanırım, Kemal Şahin'i Terörle
Mücadele'de görev yapan Birol Abanoz vasıtasıyla tanıdım, Birol Abanoz, Kemal Şahin'i bana
getirdi, Kemal Şahin' in de güvenlik amiri olduğunu söyledi, benim de güvenlik amiri
olduğumu bildiği için tanışmamı istedi, Kemal Şahin ile 2001 yılında tanıştık, emekli olana
kadar çok fazla görüşmedim, görüştüğümüz zamanda emekli olduktan sonra iş bulursan bana
haber ver, aynı güvenlik şirketinde beraber çalışmz dedi, boş bulduğumuz yerde çalışmak
istiyorduk, 2001 yılında Kazım Albayrak'm kurmuş olduğu Ergenekon adlı güvenlik
şirketinde 6-7 ay güvenlik danışmanı olarak çalıştım, ondan sonra ayrıldım. Kemal Şahin'in
vasıtasıyla Ankara'da bir yere gittik, biz oraya güvenlik ile ilgili bir iş için gitmiştik, orada
güvenlik adına ihale alacaktık, isminin Bülent olduğunu ve vali yardımcısı olduğunu söyleyen
birisiyle tanıştık, bir albay ile tanıştık, çok enteresan sorular sordular, ben de kızdım, bana
Hakkarideki 101.sınır taşını bilir misin dedi, niye bunu sorduğunu söyledim, sosyolojik
sorular sordu, ben cevap vermedim, kızdım, sorulan sorularak Mehmet Murat Yücel cevap
verdi, daha sonra oradan ayrıldık " dediği
e-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli İsmail YILDIZ'm Ergenekon terör örgütü içinde kendisine bağlı alt
birimin yöneticisi konumunda olduğu, ancak örgütün tamamı içinde üst düzey yönetici
konumunda olmadığı bu haliyle örgüt içinde özel görevi haiz üyelerden olduğu, emekli
polisleri ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MİT yapılanması adı altında
örgütlediği ve bu konuda projeler üreterek Türkiye çapında örgütlenme gayreti içinde
olduğu,
Gerek şüphelide çıkan belgeler, gerek şüphelinin yazmış olduğu bir çok yazının
içeriği, gerek Kemal ŞAHİN, Refik NUHOĞLU ve Mehmet Murat YÜCEL gibi
şüphelilerin beyanları göz önüne alındığında; şüphelinin kendisini devletin ve Genel
Kurmay Başkanlığının stratejilerini belirleyen kişi olarak gösterdiği, deşifre olmamak
için Bülent (Kod) adını kullandığı, kendisini vali diyerek lanse edip etrafına topladığı emekli
polis ve değişik şahısları, ERGENEKON terör örgütünün MİT yapılanması adı altında
örgütlemeye çalıştığı, örgütlediği kişilere istihbari nitelikte raporlar hazırlattığı ve bu
kişilerden özgeçmiş raporları aldığı,
İllegal olarak ele geçirdiği gizli askeri ve siyasi belgeleri yazılarında kullandığı,
yine örgütün diğer üyeleri ile bu bilgileri paylaştığı, örgütün diğer organize birimi olan
Kuvvai Milliye derneğinin bu yazıları alıp sitesinde kendi isimleriyle yayınladıkları,
Şüphelinin Ergün Poyraz'ı tanımadığını beyan etmesine rağmen şüpheli Ergün
POYRAZ'm bu şüpheli ile tanışıp görüştüğünü beyan etmesi, ayrıca telefon fihristinde
Ergün POYRAZ'm numarasının da bulunması, şüphelinin bilgisayarından elde edilen
bilgilerle Ergün POYRAZ'm bilgisayarından elde edilen bilgilerin benzer içerikli olması
hususları göz önüne alındığında şüpheliler arasında bir bilgi alış verişinin olduğu ve
örgütsel irtibatlarının bulunduğunu anlaşılmıştır.
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK, şüpheli İsmail YILDIZ'm internet sitesinde yazdığı
yazıları Kuvvai Milliye.net sitesinde hem de Fuat ERMİŞ imzasıyla yayınlattığı, sözde
araları açık olmasına rağmen Danıştay saldırısından sonra da Bekir ÖZTÜRK'le
görüşüp ona talimatlar verdiği,
Şüpheli Kemal ŞAHİN ile VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ'nin
kurucuları arasmda bulunan Ahmet CİNALİ vasıtasıyla tanışmaları bu şahsın da
doğrudan Veli KÜÇÜK'le irtibatlı olması hatta bazı istihbari ve suikast içerikli
elyazması belgelerin suretinin Veli KÜÇÜK'ün evin.dt^^6 Çıkması, şüpheli İsmail
YILDIZ'm bu kanaldan da Veli KÜÇÜK'le irtibati^§Öuğnnu*^termektedir.
Şüpheli ismail YILDIZ'm ERGENEKON-LOBI yapılanmasında Araştırma ve Bilgi
Toplama, Analiz ve Değerlendirme, İletişim ve Propaganda birimlerinde görevli olduğu
yazılarından, yazı içeriklerinden, devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst kademelerinde
görevli şahıslara hakarete varacak derecede yazılar yazıp isnatlarda bulunması, örgütten az
sayıda kişiyle ve sadece iletişim birimindeki şahıslarla görüşüp kendine bağlı gruba istihbarat
toplattırması ve internet sitesinin çok az kullanıcısının olması, özel olarak kurduğu kurye
servisi sayesinde özel bilgileri üyelerine kuryeler vasıtasıyla göndermesi ve bazı kişiler için
özel araştırmalar yapıp kişisel raporlar hazırlaması,
Şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN ve Bekir ÖZTÜRK'e zaman zaman dikkatli
olun istihbarat servisleri sizi kullanabilir şeklinde uyarılarda bulunması, Hayrullah Mahmut
ÖZGÜR ile birlikte ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN farklı şekillerde propagandasını
yapıp taban oluşturma gayreti içinde bulundukları, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele
geçirip bunları tahsis oldukları amaçtan başka yerde kullandığı, ayrıca yazılarında içerik
olarak askerleri ve askeri idareye bağlı olarak görev yapan diğer kişileri kanunlara karşı
itaatsizliğe, askeri disiplini veya askerlik hizmetine ilişkin görevlerini ihmale yöneltme ve
tahrik etme ve kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği, ayrıca yazılarında Hükümete karşı
isyana tahrik suçlarını da işlediği anlaşıldığından,
Şüpheliden ele geçirilen belgelerin incelenmesinde; belirli partilere mensup bütün
milletvekilleri ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki
kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı ve fişlendiği, kiminin dinci olduğu, kiminin ajan olduğu
şeklinde yazılı dokümanlar ve yine çeşitli kişiler ve üst düzey memurlar hakkında istihbari
bilgiler topladıkları ele geçirilen belgelerden anlaşılmıştır. Bu fişleme maksatlı verilerin AK
Partinin bölünmesiyle alakalı olarak milletvekillerinin ankete alınıp anket sonrası Ak Partiden
kopabilir, Aynlmaz-menfaatçi, CIA ajanı, MOSSAD AJANI, MI6 MİT ajanı gibi ibarelerle
ayrıntılı olarak dini görüş ve irki özelliklerinin de ayrıntılı yer aldığı anlaşılmıştır. Buradan da
şüpheli İsmail YILDIZ m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan
siyasi partileri kontrol etme gerektiğinde suikast yapma şeklindeki amaçlarını bilerek bu
konuda çeşitli yazılar yazdığı gibi fiili olarak ta bu örgütsel çalışmaların içinde yer alarak,
halkı hükümete karşı isyana tahrik suçunu da işlediği anlaşılmaktadır.
Şüpheli İsmail YILDIZ'm ERGENEKON terör örgütünün özel vazifeli üyesi
konumunda olduğu anlaşıldığından;
Şüphelinin eylemlerine uyan, TCK'nun 313/1, 314/2, 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3, 220/4 ve 313/4. maddelerinin yollaması ile TCK'nun
326, 327, 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

İÖ-ŞÜPHELİ KEMAL ŞAHİN :


a-Emniyet beyanında
Kendisinin emekli özel harekatçı polis memuru olduğu, çeşitli güvenlik şirketlerinde
çalıştığı, şüphelilerden BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' ı tanıdığını, BÜLENT (kod) İsmail
YILDIZ' in bürosunda ele geçirilen el yazması ERGENEKONUN KURULUŞ ŞEMASI' m
kendisinin hazırladığını, hazırlamakta her hangi bir amacının olmadığını, BÜLENT (kod)
İsmail YILDIZ ile 2002 yılında Ankara' da VKGB sopştuîffimndan tutuklu bulunan Ahmet
CİN ALİ ile birlikte gidip tanıştığını ve kendisinden Jf İstediğini ve^tanbul' da The Marmara
Otelde buluştuğunu, daha sonra kendisini arayıp Üsküdar' da tekrar buluştuğunu,
Türkmenistan eski büyükelçisini korumak ile alakalı olarak iş teklif ettiğini, özgeçmiş
raporunu kendisinin yazdığını, ne zaman ve ne şekilde yazdığını hatırlamadığını,
"Görevler ve Özgeçmişim 2" başlıklı yazı ve Ergenekon' un mit yapılanması şeklinde çizilmiş
kroki ve başında şüphelilerden Nuh Refik NUHOĞLU, Mehmet Murat YÜCEL ve kendi
isminden oluşan yazıyı yazdığını ve bu şahıslarla eski özel harekatçı olmaları sebebi ile sık
görüştüğünü ve yazdığı diğer yazıların kendi duyduğu istihbari bilgiler yazdığını ancak o
tarihten beri de BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile görüşmediğini beyan etmiş,
b-Savcılık beyanında;
Şüphelinin " emekli polis memuru olduğunu, 2002 yılında geçirdiği sendromdan
ötürü hayali olarak hazırlamış olduğu "MİT Ergenekon Kuruluşu" başlıklı yazı ve o yazının
içeriğinden ötürü buraya geldiğini, Göstermiş olduğunuz yazıların kendisine ait olduğunu,
İSMAİL YILDIZ ile polis memuru BİROL ABANOZ vasıtası ile taşındığını, AHMET
CİNALİ' nin yönlendirmesi ile tanıdığını, Kendisini iş bulmak için bir kaç kez görüşmeye
davet ettiğini, Ancak daha sonra aramadığını, Bilaharede pisikopat olduğunu söyleyerek iş
bulmayacağını söylediğini, gösterdiğiniz belgeyi bizzat kendisinin hazırladığını, Ancak bunu
İSMAİL YILDIZ' a nasıl verdiğini, ne şekilde ne zaman verdiğini hatırlamadığını, REFİK
NUHOĞLU' nu da yine BİROL ABANOZ vasıtası ile tamdığmı,Kendisinin eski özel
harekatçı olduğunu öğrendiğini ve zaman zaman görüştüğünü, Toplam 5 kez görüştüğünü. 5
hafta önce de güvenlik şirketi sebebi ile kendisi ile görüştüğünü, MEHMET MURAT YÜCEL'
i de REFİK NUHOĞLU vasıtası ile tanıdığını, Kendisi ile Ortaköy' de kahvede oturup REFİK
NUHOĞLU, MURAT YÜCEL ile birlikte görüştüklerini, İşle ilgili konuştuklarını, Telekom da
güvenlik amirliği ayarlayabileceğim söylediğini, ayarlayamadığmı, kendisi ile bir irtibatının
olmadığını, diğer şüphelileri tanımadığını, Ergenekon yapılanması denen şeylerde kendisinin
hayal ürünü olduğunu,özel veya resmi bir görevinin olmadığını, İSMAİL YILDIZ' m dediği
gibi kendisine verdiği istihbarat karşılığında para istemediğini İSMAİL YILDIZ'm bu konuda
iftira attığını, İSMAİL YILDIZ' m bürosunda REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL ile
görüştüklerini,Kendisini vali olarak tanıttığını, Büroda uzun boylu, düz saçlı oturan bir şahıs
olduğunu Onun da eski vali olduğunu, meclis komisyonlarında görevli olduğunu söylediğini,
AHMET CİNALİ ile bir gün görüşmeye gittiğinde yanında ALİ isimli bir şahıs olduğunu, O
şahsın VELİ KÜÇÜK, Tacekistan Genel Kurmay Başkanı ve Ticaret Bakanına İsrail istihbaratı
tarafından suikast yapılacağını söylediğini,Emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Örgüt üyesi
olmadığını, kendi kendine verdiği bir zarar olduğunu, Yaptıklarından pişman olduğunu" beyan
etmiştir.
c-Elde edilen deliler
Kemal ŞAHİN'den elde edilen, (1) adet 012149-2149 numaralı, 9 mm Parabellum
tipi fişek atar CANİK 55.1 marka yan otomatik tabanca ve (14) adet fişek, incelenmek üzere
ilimiz Kriminal Polis Laboratuarına gönderilmiş, alman 2007/11774 nolu ekspertiz raporunda;
söz konusu tabancanın ateşleme iğnesinin uç kısmı kırık olduğu için çapma uygun fişekleri
patlatamadığı, bu haliyle 6136 sayılı yasaya göre yasak olan silahlardan olmadığı, ancak basit
bir ameliye ile iğne kısmına takılacak pim, çivi vs. ile atışa hazır hale gelebileceği ve 6136
sayılı yasaya aykırılık teşkil edebileceği, (14) adet fişekten deneme atışlarında patladıklarının
görüldüğü, laboratuar yöntemleri ile tabancadan elde edilen boş kovanların faili meçhul
olaylarla alakasının bulunmadığı bildirilmiş olup ekspertiz raporu dosya içerisine eklenmiştir.
d-Hukuki değerlendirme
Şüpheli Kemal ŞAHİN'in ERGENEKON^OTgu%»iin üyesi olduğu, örgüt
yöneticilerinden İsmail YILDIZ'a özgeçmiş raporu verdiği, örgüt»adına istihbari bilgileri
toplayıp üst amiri olan BÜLENT (Kod) ismail YILDIZ'a göndererek Ergenekon terör örgütü
üyesi olmak ve kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal ŞAHİN'in eylemlerine uyan, TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun
13/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

11-ŞÜPHELİ MEHMET MURAT YÜCEL ;


a-Emniyet beyanında
Feridun Refik NUHOGLU ile özel harekattan tanıştığını, Kemal ŞAHİN' i de spor
organizasyonlarından tanıdığını, daha sonra Feridun Refik NUHOĞLU' un Kemal ŞAHİN ile
samimiyeti arttırdıkları, Kemal ŞAHİN ' in bir gün kendisini telefonla arayarak kendisini
Ankara' ya çalıştığı Erg Ergenekon Grup isimli şirkete çağırdığım, kendisine devlet
kurumlarında güvenlikçi olarak iş bulacağını söylediği, bir gün yine Kemal ŞAHİN kendilerini
Ankara' ya çağırdığında içeride Kemal ŞAHİN ve Ahmet CİNALİ' nin oturduğu, patron
masasında da kendisini merkez valisi olarak tanıtan BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m
oturduğu, yanında bulunan diğer şahsın ise kendisini asker olarak tanıttığı, BÜLENT (kod)
İsmail YILDIZ' m kendisini BÜLENT olarak tanıştırdığı, daha sonra BÜLENT (BÜLENT
(kod) İsmail YILDIZ) denilen şahsın kendisini "devlet içerisinde çok güçlü ilişkilerimiz var,
beraber çalışalım" diyerek sürekli kendilerine sorgular gibi sorular sorduğu, BÜLENT (kod)
İsmail YILDIZ' a devletin hangi kurumu adına konuşuyorsunuz dediğinde ise "benim gerek
askeri gerek sivil bir çok tanıdığım var, her işi yaptırırız" şeklinde oradaki klasörleri
gösterdiği, daha sonra oradan kendisinin ayrıldığını ve Kemal ŞAHİN' e bu adama dikkat et
dediğini, daha sonra Kemal ŞAHİN ile bir daha görüşmediğini, Feridun Refik NUHOĞLU ile
görüştüğünü, daha sonra Kemal ŞAHİN' in kendisine Ankara' daki adamlar gerçekten yaramaz
adamlarmış, artık görüşmüyorum dediğini, 2007 Temmuz ayma kadar da kendisi ile bir daha
görüşmediğini, kendisinin her hangi bir grubun sorumluluğunu almadığını, Kemal ŞAHİN ' in
şemayı nerede yazdığını bilmediğini, kendisinin her hangi bir sorumluluğunun bulunmadığını,
kendisinde ele geçirilen ruhsatsız tabancayı 1997 yılında satın aldığını, her hangi bir şekilde
taşımadığını, örgütlere ve çetelere karşı olduğunu,
b-Savcılık beyanında özetle;
Emekli beden eğitimi öğretmeni olduğunu, devlette çalışmadığını, boks olarak
faaliyet göster-diğini, Şüpheliler-den KEMAL ŞAHİN ve REFİK NUHOGLU' nu tanıdığını,
KEMAL ŞAHIN ile birlikte çalışmadığını, Ergenekon Savunma Sanayi Güvenlik Şirketinin
Ankara Şubesinde koordinatör olarak çalıştığını, Şu anda bir sondaj şirketinde çalıştığını,
Ergenekon yapılanması içiresinde olmadığını, MİT de her hangi bir görevinin olmadığını.
1998 yılından beri ruhsatsız tabancayı evimde bulundurduğunu, Koruma amaçlı
bulundurduğunuJSMAİL YILDIZ' ı BÜLENT ismi ile kendisine merkez valisi olarak tanıttığınıj
şirkete ait iş görüşmesi için gittiklerini, kendisini birşey zannettiği için bundan
hoşlanmadığını, Kendisi ile bir kez görüştüklerini, bir daha da görüşmediklerini,Kendisinin
davranışlarından şüphelendiğini, oturduğu yerin adresinin bir başka firmaya ait olduğunu
öğrendiğini, Daha sonra da bunun güvenilmez adam olduğunu anlayınca arkadaşlarına da
haber verdğini, diğer şüphelileri tanımadığını,ör güt üyesi olmadıklarını.MIT Ergenekon
yapılanması içerisinde de bulunmadığını, KEMAL ŞAHIN psikolojik problemi olduğu için
çizmiş olduğunu,6-7 senedir KEMAL ŞAHIN ile görüşmediğini,İSMAİL YILDIZ ile de
görüşmediğini, örgüt yapılanmasını kabul etmediğini,un lan menfaat çetesi olarak gördüğünü,
bilgisayarı olmadığını, çete ile de alakasının bulunmadığını, kendini BÜLENT olarak tanıtan
merkez valisi olduğunu söyleyen daha sonra İSMAİL YILDIZ olduğunu gördüğü şahsın
bürosuna gittiğimizde AHMET CİNALİ' de orada olduğunu, İSMAİL YILDIZ' in yanında
kendisini güvenlik işlerine bakan biri olarak tanıttıGINI,Bir daha da görmediğini, Ergenekon
yapılanması içerisinde de olmadığı" şeklinde beyanda bulunmuştur.
c-Elde edilen deliller
28.07.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre şüpheli Mehmet Murat YÜCEL ' de ele
geçirilen silah ve fişeklerin 6136 sayılı kanun kapsamında belirtilen yasak silahlardan olduğu,
d-hukuki değerlendirme
Şüpheli Mehmet Murat YÜCEL'in ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu, örgüt
adına istihbari bilgileri toplayıp üst amiri olan BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'a gönderdiği,
ruhsatsız silah bulundurduğu ve kişisel verileri kaydetme ve suçlarını işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Mehmet Murat YÜCEL'm üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun
314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1, 43/2. maddeleri
gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

12-ŞÜPHELİ FERİDUN REFİK NUHOĞLU; a-


Emniyet ifadesinde,
eskiden polis olduğu, özel harekatçı olarak çalıştığı, daha sonra istifa edip özel
güvenlik amiri olarak 14 yıl çalıştığı, Kemal ŞAHİN ve Mehmet Murat YÜCEL' i tanıdığı, bir
gün Kemal ŞAHİN ' in kendilerine Ahmet CİNALİ isimli arkadaşının özel harekat polislerini
sevdiğini, çevresinin çok geniş olduğunu, savcı hakim ve askeriyenin üst kademelerinde
tanıdıklarının olduğunu ve elinin her yere uzanabileceği sebebi ile tanıştırmak istediğini
söylemesi üzerine kendilerini Mehmet Murat YÜCEL ile Ankara' ya davet ettiği ve bu şahıs
ile tanıştırmak istediği, daha sonra belirtilen adrese gidip Kemal ŞAHİN ve Ahmet CİNALİ
ile görüştükleri, daha sonra yan odaya geçtikleri, kendilerini vali yardımcısı olarak tanıtan iki
şahsın bulunduğu ayrıca bir şahsın da Genel Kurmay Başkanlığmda albay olduğunu
söylediği, vali yardımcısı olarak tanıtan şahsın kendisine mafyaya nasıl bakıyorsunuz
şeklinde soru sorması üzerine bu şahısların farklı farklı birimlerden bir araya dolaylı bir
güç birliği oluşturma ve beraberce çalışmalar yapmaktan bahsettikleri, şahıslarla Mehmet
Murat YÜCEL ' in daha çok muhatap olduğu, daha sonraki görüşmeleri Kemal ŞAHİN' e
ulaşarak yapmalarını söyledikleri, daha sonra bu şahıslardan ayrıldığını, Kemal ŞAHİN' in
krokisinde belirtilen Ergenekon yapılanması içinde olmadığını, Kemal ŞAHİN'in özel
harekatın ilk mezunlarından olduğunu, diğer şüphelileri tanımadığını, evinde ele geçirilen gaz
bombasının da özel harekatçı olarak çalıştığı dönemden kalma hatıra olduğunu beyan etmiş,

b-Savcılık beyanında Şüpheli Feridun Refik NUHOĞLU;


BOTAŞ güvenlik amirliğinden emekli olduğunu, İSMAİL YILDIZ ' ı tanımadığını,
ancak KEMAL ŞAHIN' i tanıdığını. KEMAL ŞAHİN ile zaman zaman görüşmelerinin
olduğunu, Emniyette özel harekatta çalışırken istifa ettiğini,. Daha sonra da BOTAŞ' a
girdiğini, İSMAİL YILDIZ' a da iş için gittiklerini, Ergenekon diye güvenlik şirketinde
çalıştığını. Bu güvenlik şirketinin sahibinin KAZIM ALBAYRAK olduğunu, Bu şirketin şu
anda kapandığını,, o şirkette bir müddet danışman olarak'ç'dŞffîğiffi, Ergenekon şirketi adına
İSMAİL YILDIZ'ı tanımadığı için gittiğinde kendisinin isminin^ULENT olduğunu, vali
%,\
)50,
muavini olduğunu söyledğini, O şahsın hareketlerini beğenmediği için ayrıldığını, Kendisini
derin devlet olarak tanıttığını, Devletin her kesiminde uzantıları olduğunu, genel kurmay ile
bağlantısı olduğun. Yanında albay olduğunu beyan eden birinin olduğunu, ancak ismini
bilmediğini, daha sonra oradan ayrıldıklarını, Hayatı boyunca da bir daha görüşmediğini,
KEMAL ŞAHİN' e de bir daha bu insanlarla görüşmemesini söylediğini, KEMAL ile iş bulmak
için zaman zaman görüştüklerini,Ancak onun dışında bir irtibatı olmadığını, şemadan haberim
olmadığını,KEMAL ŞAHİN' in uydurduğu bir şey olduğunu,Ergenekon yapılanmasında hiç bir
ilgisinin bulunmadığını, ERG Ergenekon çalıştığı şirketinin adı olduğunu, diğer şüphelilerden
MEHMET MURAT YÜCEL'in çocukluk arkadaşı olduğunu, Birlikte Ergenekon şirketinde
çahştıklarını,Kendisinin spor hocası olduğunu, KEMAL' in yaptığı yapılanmayı neden
yaptığını bilemediğini, MEHMET MURAT YÜCEL ile İSMAİL YILDIZ' in yanına iş görüşmesi
için gittiğinde İSMAİL YILDIZ' da oradıydı ve orada bulunan bir iki şahısta sürekli
kendilerinin makam sahibi olduğunu, kimisi albay, kimisi vali olduğunu söylediklerini,, bir
daha da İSMAİL YILDIZ ile görüşmediklerini, BİROL ABANOZ'un emniyetten devre arkadaşı
olduğunu, AHMET CİNALİ ile kendisini KEMAL ŞAHİN'in tanıştırdığını, Kendisinin
albaylardan çevresi olduğunu ve bize güvenlik şirketi ayarlayacağını söylediğini, AHMET
CİNALİ ile bir kere görüştüğünü,
M.MURAT YÜCEL' in ifadesi okundu, soruldu; İSMAİL YILDIZ'in kendisini merkez
vali yardımcısı olarak tanıttığını,
İSMAİL YILDIZ' da ele geçirilen istihbarat bilgi notlarını biz yazıp vermediklerini,
diğer şahısları tanımadığını, suikast planı gibi şeyler konuşulmadığınr şeklinde beyanda
bulunmuştur.
şeklinde beyanda bulunmuş ise de,
Şüphelinin ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu ve kişisel verileri kaydetme
suçlarını işlediği anlaşılmaktdır.(değrlendirmesi aşağıda)
c- Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
şüpheliler Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, FERİDUN REFİK
NUHOĞLU
Şüpheliler Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL ve Feridun Refik
NUHOGLU'dan ele geçirilen belgeler MİT Müsteşarlığına gönderilmiş olup verilen cevapta,
şüphelilerin MİT müsteşarlığı ile alakalarının bulunmadığı ve ERGENEKON isimli
yapılanmanın teşkilatla herhangi bir alakasının bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu üç şüphelinin özel harekâtçı oldukları, ekonomik durumlarının iyi olmamasına
rağmen Kemal ŞAHİN çağırdığı için Ankara' ya gittikleri, burada VKGB Derneği ile alakalı
olarak Ankara C. Başsavcılığınca tutuklanan ve hakkında dava açılan Ahmet CİNALİ ile
birlikte kendini merkez valisi olarak tanıtan ve BÜLENT (Kod) ismini kullanan İsmail
YILDIZ ile tanışıp BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m fikirleri doğrultusunda BÜLENT
(Kod) İsmail YILDIZ' m grup kurma ve oluşturma ile alakalı olarak Ergenekon ve Master
Plan içeriğine uygun olarak örgütlenmeye çalıştıkları, hatta bu amaçla şüpheli Kemal
ŞAHİN'in özgeçmiş raporu verdiği, çıkan krokide de "MİT Ergenekon kuruluşu" başlıklı
şemanın en üstünde MİT teşkilatı varmış gibi yazıldığı, daha sonra üst kademeden 3 tane
isimleri belli olmayan yetkilinin altında M.Murat YÜCEL Ankara Grubu, Refik NUHOĞLU
Ankara grubu, Kemal ŞAHİN'in bu iki şahsa bağlı olarak Gruplar adı altında ÖZEL
GÜVENLİK ŞİRKETİ olarak yapılanma altında tamamen emekli polis ve özel harekâtçılar,
SPOR ORGANİZASYONU olarak yapılanma altında birçok ilde resmi antrenörler ve
şampiyon sporcular, RESMİ DEVLET MEMURLARI destek yapılanması altında polis, özel
hareketçi, diğer memurlar şeklig^ri5*îr^&S^ ve arka sayfasında her 3 şüphenin isminin
bulunduğu ayrı şemada bu şüph^üere^ bağlı GR^SANİZE VE FAALİYET
GRUPLARI ve yine Ankara İstanbul Gaziantep Bingöl illerinde sorumlu olan şüphelilerin
muhtelif grup görevlileri ve bölge yapılanması olduğu,
3. sayfada ERGENEKON - ORGANİZASYON araç ve kapsamları yazılı yerde T.C.
Devleti üniter yapısını yıkmaya çalışan tüm yasadışı zararlı faaliyetlere karşı yurt içi ve yurt
dışında polis ve resmi güvenlik önlemlerinin dışında iş bu teşkilatlann görev alanlanna zarar
verici çalışmalara yönelmeden çok gizli yöntemler geliştirerek,
İstihbarat toplama, toplanan istihbarata göre hızlı karşı yapılanma ile çalışmalar,
Yasadışı örgütlere yardım yataklık yapan, para finansı sağlayan holding ve
zenginlerin tespiti,
Yabancı ajan (casuslar) çalışan uç elemanlannı tespiti vb. olduğu, daha sonra da
Kemal ŞAHİN'in cep ve ev numarası bulunan "görevlerim ve özgeçmişim 1-2" başlıklı, el
yazılı dokümanda şüpheli Kemal ŞAHİN' in özgeçmişi ve içerik olarak da MİT-Denetimi-
Ergenekon faaliyetlerine katılma, Eylül 2001 tarihinde Refik NUHOGLU' nun daveti üzerine
bu faaliyetlere katıldığını, halen bu çalışmalann içerisinde bulunduğunu, yüzlerce operasyon
ve sıcak temas çalışmalanna katıldığını, 1994 -1996 yıllannda Tuğgeneral Y.K. ve H.Ş.'ye
direk bağlı olarak terminatör (piyade özel hareket) timlerini komutan vekili olarak yönettiğini
anlatan yazılı doküman olduğu anlaşılmış ve dosyada ekli; 28.07.2007 tarihli ekspertiz
raporuna göre şüpheli Kemal ŞAHİN'in eli mahsulü olduğu, aynı tarihli ekspertiz raporunda
Mehmet Murat YÜCEL'den ele geçirilen silah ve fişeklerin 6136 Sayılı Kanun kapsamında
olduğu bildirilmiştir.
Şüphelilerin hemen hemen hepsinin hem özel harekatçı olması hem de özel güvenlik
şirketlerinde faal olarak çalışmalan ve spor hocası konumunda olmalan, (diğer şüpheliler
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Mete YALAZANGİL gibi) geçmişte
polis olduklanndan silah taşıma ve bulundurma için ruhsat problemlerinin olmadığı, buna
rağmen Mehmet Murat YÜCEL'in ruhsatsız silah bulundurduğu, bir şüphelinin çelik yelek,
diğer bir şüphelinin de gaz bombası bulundurması, yapmış olduklan istihbari bilgileri rapor
şekline getirip örgütün üst kademe sorumlusu BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'a teslim
etmeleri hususlan da şüphelilerin sızma sürecine uygun olarak örgüt adına Emniyet, Özel
Harekat ve diğer kurumlara sızıp bunlan örgüte kazandırmak için kendilerine verilen görev
gereği faaliyetlerde bulunduklan anlaşılmıştır.
Şüpheli BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'm beyanında ise "Hatırladığım kadan ile
2000 yılında Kemal ŞAHİN isimli bir şahin benim ofisime geldi bu şahsı ilk defa burada
gördüm, kendisinin çok önemli görevler yaptığını, Özel Harekatçı olduğunu söyledi ben de
kendisine bir kart vizit verdim ve çıktım yaklaşık üç dakika kadar görüştük yaklaşık bir ay
kadar sonra Kemal ŞAHİN beni telefonla aradı İstanbul'da olduğumu söyledim kendisi de ben
de İstanbul'dayım dedi ve buluştuk bana çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek para istedi
ancak ben para vermedim ve soğuk davrandım biraz dengesiz bir şahıstı dolayısı ile iletişim
kurmadık sonra SES AR'a... 5 sayfa el yazması doküman posta yolu ile geldi gönderen ismi
yoktu Kemal ŞAHİN isimli şahısla da bir daha görüşmedim, doküman içeriği hakkında
herhangi bir bilgim yoktur ne amaçla bana gönderildi bilmiyorum" şeklinde söylemiş ise de
şüphelilerin beyanlan arasında çelişki olduğu görülmüştür.
Şüpheliler Kemal ŞAHİN, Feridun Refik NUHOĞLU ve Mehmet Murat YÜCEL'in
ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduklan ve şüpheli İsmail YILDIZ'a bağlı olarak
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MİT yapılanması adı altında, örgütlenme ve
Türkiye'ye yayılması için proje üretip faaliyetlerde bulunduklan^örgüt adına istihbari bilgiler
toplayıp bunlan biriktirip kişisel bilgileri kaydettikler^^îe^İeT*^ırat YÜCEL'in aynca
ruhsatsız silah bulundurma suçunu oluşturduğu anlaşılamadan, *3\
.'t *» "

~"~
Şüpheli Feridun Refik NUHOĞLU'nun üzerine atılı eylemlerine uyan TCK'nun
314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

13-ŞÜPHELİ HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR;


a-Emniyet ifadesinde Hayrullah Mahmut ÖZGÜR
Bu yazıyı (ultra türklerle alakalı) 2005 yılının Şubat veya Mart aylarında yazdığını,
2003 yılında Star Medya Grubunda temsilcisi olarak çalıştığı dönemde Genel Kurmay
Başkanlığından şifai olarak bir davet aldığını, bu davete katıldığını, bu davetin Ankara ilinde
TSK'ya ait bir binada olduğunu, kendisini davet eden şahıs hakkında bilgi vermek
istemediğini, burada BOP Türkiye'ye yapılan kuşatma ile ilgili, Medya, TSK'nın kuşatma
altına alınması için ne gibi işlemler yapıldığı, buna karşılık TSK'nın neler yaptığına dair bir
sunum yapıldığını, bu sunumu TSK mensubu uzmanların verdiğini, isim vermek istemediğini,
bu toplantıya sadece kendisinin katıldığını, yaklaşık 2,5-3 saat sürdüğünü, bu toplantıda
siyasi iktidarı hedef alan bir konuşma geçmediğini,
Bu yazının özetinin, Türkiye 'de Derin Devlet olmadığını, Derin Devlet zanedilen
şeyin NATO'daki Gladio denilen şeyin uzantısı olduğunu kayda geçirmek ve bu anlamda
internet ortamında bir tartışma başlatmak olduğunu,
Bu anlamda gelen her soruya "Türkiye'de Derin Devlet yoktur Devlet vardır"
cevabını verdiğini, ABD'lilerin tüm operasyonlarımızı önceden haber alıp deşifre ediyorlar
şeklinde yakındıkları yapının aslında Türk Devletinin kendi öz yapısı olduğunu,
Amerikalıların bu yapıya "Ultra Türk" dediklerini, hatta ABD'nin BOP planında karşısına
çıkan her engele ultra kelimesini kullandığını, Mesela Ultra Iran, Ultra Gürcü gibi,
Amerikalıların muhatap aradığını, kendisinin de bu yazı ve devamında Amerikalılara Ultra
Türk diye bir yapının olmadığını, Amerikalıların Ultra Türk diye tabir ettikleri şeyin Türk
Devletinin bizatihi kendisi olduğunu göstermek istediğini,
Benim bu yazıyı yazmamı ABD'nin başka adres aramaması için yukarıda bahsettiğim
brifingi aldığım birimler tarafından kamuoyu ile paylaşmam uygun görüldü. Ultra Türk diye
bir yapılanma yoktur.
Şüphelinin Beşiktaştaki evinde ele geçirilen ve içerik özetleri aşağıda bulunan 1 den
22 ye kadar nuamalar verilmiş belgelerle alakalı olarak.
1. Sayfa doküman içeriğinin : '...Bir operasyonda, alman 5 leş, 25 leş olarak Ankara'
ya bildiriliyordu...'
1. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bu olay siyasilerin Gen. Kur'u yıpratması için
Amerika ile ortak planladığı bir faaliyettir. Gen.Kur başkanı Hilmi Özkök hem
Tayyip Erdoğan ile hem de Amerika ile son derece yakın ilişkilere sahiptir. Bir
yandan da halen Gen.Kur'da konuşulan ve Erdoğan'ın Özkök'e
Cumhurbaşkanlığı teklif ettiği ve onun için Tayyip Erdoğan'ın politikasına ses
çıkarmıyor....'
1. Sayfa doküman içeriğinin: '...Burada amaç ordunun yönetimini eline alacak
Hilmi Özkök'e yıpranmış ve basan elde edemeyecek bir birim bırakmıştı, Kara
Kuvvetleri Komutanı iken Siirt'te öldürülmeye çalışılan Hilmi Özkök'ün başarılı
olması istenmiyordu. Kıvnkoğlu ve ekibinin emri ile Siirt'te birlik denetlemeleri
sırasında Helikopterine bir gün öncesinden parça sökülerek sabotaj yapılan
ancak sabah teknisyen kontrolünde ortaya çıkmayan olay fakat bu olayı takip
eden özel kuvvetler personeli Hilmi Özkök gibi ordu içerisinde para yemeyen ve
temiz bir komutanın varlığının istenmesi sebebi ile kendi bilgisi dışında bu birim
tarafından korumaya alınmıştır. Başına bu işler geleceği bilindiğinden dolayı bu
personel görevli olmadıkları halde bu yakın korumayı sağlıyorlardı. Bu koruma
sırasında da helikoptere yapılan sabotajı tim personeli tespit etti ve sabah Ö/kök'
ün helikoptere
bineceği sırada bu tim personeli komutanı çekerek diğer helikoptere binmesini sağladı.
Sabotaj yapılan helikopter kalkması sonrasında iki dakika sonra yere acil iniş yaptı ve Özkök'
ün bindiği helikopter ise sorunsuz Diyarbakır' a gitti. Yaşar Büyükanıt ordu içersinde yapılan
TAFİCS' de Aziz Yıldırım' m şirketine ihale vererek 90 milyonluk işi 150 milyon dolara
yaptırmış aradaki 60 milyon dolan da Aziz Yıldırım ile paylaşmıştır. Bu durum Kıvnkoğlu
tarafından biliniyordu, kendisinin de bu işte payı vardı...'
7. Sayfa doküman içeriğinin: '...98 yılında o dönem o bölgede görev yapan mit
başkanı 4 tane Irak'lı kadını Türkiye' de zevk için kullanmak amacıyla Türkiye' ye kayıtsız
getirmişti...'
9. Sayfa doküman içeriğinin: '...Adam kaçırma hadiselerinde şirketlere ve sigorta
şirketleri için çalışıyorlar. Genellikle %80 suikastlar ev/ofis e 500 metre mesafe içinde
olurmuş, her zaman korunacak kişiden daha önce orada olunacak hazırlıklar yapılacak.
Korunan bu kişileri görmeyecek fark etmeyecek bile ama hissedecek...'
10. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bunun için de sadece yakın koruma değil,
dinlenmeye karşı önlemler (ek ekipman pahalı sonra her yerde kullanılıyor, özel havlar..)
yazışmalann emniyeti, özel kalemin neyi söyleyip neyi söylememesi gibi şeyler (mesela
bizim programlan herkese maille yollamamız intihar!), gidilecek her yere önce adamlanmız
gitmiş olmalı ve iş yumuşak ve gösterişsiz olmalı, gösteriş sadece gerektiği bazı yerlerde
(belki güneydoğu anadolu gibi:) bilhassa yapılmaslı... tahminen şayet eğitimli bir grup varsa
en fazla 3-3,5 hafta ve herhalde 2 belki 3 kişi olacak, önümüzdeki hafta başı ilk partiye ek
dersek anlaşma yapar haftası için zaman yapabiliriz. Bu arada 10 tane de özel korumayı bizim
seçmemiz lazım ki aralarından hepsinin veya bir kısmını çıkarsınlar diye...' şeklinde ibareler
içeren yazılarla alakalı olarak.
"Ben halihazırda ÇUJVALL isimli bir kitap hazırlıyordum. Bu kitap ile alakalı
ismini vermek istemediğim bir şahıs benim yanıma ismini vermek istemediğim birilerinin
aracılığı ile yanıma gelerek bu anlatımları yaptı. Bu şahıs o bölgede görev almış asker bir
şahıstır. Bu şahıs bana anlattı bende bana söylediklerini kendi sesimden kasete aldım.
Çünkü anlatan şahıs kendi sesini deşifre etmek istemedi. Bir bakıma bu yazı ismini vermek
istemediğim asker şahsın anlatımlarıdır ben bu iddiaları teyit ettiremediğim için herhangi
bir yerde yayınlamadım. Gazeteci tabiri ile izlemeye aldım, iddiaların doğruluğu veya
yanlışlığı hakkında bir bilgim yoktur. Bu şifai anlatımın herhangi bir belge niteliği yoktur. Bu
iddiaları yayınlayan sorumludur."
13-17 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahrnud imzalı yazının,
ÇUWALL- Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirme projesi başlığı altında
Süleymaniye olayı ve bazı konularda çeşitli iddialann bulunduğu,
17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Araçlar' başlığı altında 1- Sesar
internet sitesi 2- e-mail 3- Jeo kritik 4-Postacı 5-İş Dünyası Kulisleri 6-GP internet sitesi
(CCU Söyleşi) 7-Rapor şeklinde not bulunduğu,
17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında,
1-DD ile banş...3-14 Şubat'a dönüş............İş Dünyası Operasyonu, Bürokrasi Operasyonu,
Medya Operasyonu şeklinde not bulunduğu, görülmüştür .BU DOKÜMANLAR
HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA;
"İMAM, FIRILDAK ve ÇUJVALL isimli yazıların 2004 yılında hazırladığı kitaplar
olduğunu, O dönemde hiçbir yayınevinin Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN ve Melih
GÖKÇEK'ten korktukları için yayınlamadıklarını, ancak şu an yayınlanmak için Alfa
Yayınevinde beklediğini, ÇUJVALL isimli kitabı ise beklettiğini,
17 Numaralı Dokümanın ise BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ tarafından 2003 yılında
Cem UZAN'a verildiğini, Cem UZAN'a Türkiye'de sorun çözme taktiğine dair bir yol haritası
olduğunu, bunun içeriğinin Nedim ŞENER'in "Korku İmparatorluğu" isimli kitabında

1
^P^~ fy£U% V3^^p
yayınlandığını, bu kitabın Uzanlar Hakkında olduğunu, bu dokümanın Cem UZAN'a yapılan
teklifinin müsvettesi olduğunu,
POSTACFnm, SESAR'ın yayınladığı bir bülten olduğunu, HANÇER
OPERASYONU'nu espiri olsun diye soymini hatırlayamadığı "Mesut.......... ağabeye" taktığı
lakap olduğunu, espiri olsun diye kağıdın başına yazıldığını, CCU'nun Cem Cengiz UZAN
olduğunu, DD'nin ne olduğunu bilmediğini,
2003 yılında Star'in temsilcisi iken SESAR'ın başkanı BÜLENT (kod) İsmail
YILDIZ ile tanıştığını, sonrasında BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ile olan dostluğunun
arttığını, Sonraki dönemlerde Fahri ve ücretsiz SESAR'a medya konusunda danışmanlık
yaptığını, Hatta BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'ın, kendiisni onura etmek için
Başdanışman olarak kart bastırdığını, yazılarının internette e-mail zincirlerinde yer aldığını
ve SESAR'ın da kendi düşüncelerine uygun olan yazılarını kendisini onore etmek için
yayınladığını, SESAR ve herhangi bir internet sitesinde yazı yazmadığını,
Kendisine sorulan şahıslardan Ergün POYRAZ dışındaki şahısları tanımadığını,
Ergün POYRAZ ile 2006 Nisan Mayıs aylarında bir lokantada buluştuklarını, internet
ortamında Emin ÇOLAŞAN aleyhine yazılar yazdığını, Ergün POYRAZ'm da Emin
ÇÖLAŞAN'ın samimi arkadaşı olduğunu, Emin ÇÖLAŞAN'ın, muhtemelen Ergün
POYRAZ'ı bir bakıma aralarını bulmak amacıyla kendisine gönderdiğini, Ergün POYRAZ
ile buluşmalarında "Medya, YAŞ, vb." konularda konuştuklarını ve ayrıldıklarını, bu
konuşmanın detaylarını internette yayınladığını, Bir daha ne telefonla, nede yüz yüze
görüşmediklerini,
Kendisine sorulan şahıslardan ismail YILDIZ ve Behiç GÜRCIHAN isimli şahıslar
dışında kalanları tanımadığını, BÜLENT (kod) ismail YILDIZ isimli şahıs ile 2003 yılında
tanıştığını, ismail YILDIZ 'in SESAR 'in başkanı olduğunu, dostluklarıjnın olduğunu, özellikle
son iki yıldır çok sık görüştüklerini, yazılarından bir çoğunun SESAR 'in internet ortamında
yayınlandığını, yazılarının SESAR 'da yayınlanmasından herhangi bir sıkıntısının olmadığını,
SESAR başkanı ismail YILDIZ'ın yazılarından seçtiklerini bu internet sitesinde yayınladığını,
ismail YILDIZ'ın her hangi bir yasadışı oluşum içerisinde yer almayan bir kişi olduğunu,
vatanını seven, işini iyi yapan mesleki yeteneklerine saygı duyduğu biri olduğunu,
Behiç GÜRCIHAN ile de 2003 yılında ismail YILDIZ vasıtasıyla tanıştığını, Behiç
GÜRCIHAN'ın kendisini SESAR bakan yardımcısı olarak tanıttığını, fakat kendisi ile 3 yıldır
konuşmadığını, Behiç 'in üslubunu sevmediğini, hiç samimiyetinin olmadığını,
b-savcılık beyanında;
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR savcılık beyanında;
Şüphelilerden BEHİÇ GÜRCIHAN ve İSMAİL YILDIZ 'ı tandığını, ERGÜN
POYRAZ ile bir defa yüzyüze görüştüğünü, Ankara' da EMİN ÇÖLAŞAN ile ilgili bir konu
hakkında görüştüklerini, "Ultra Türkler Derin Devlet Tartışmaları ve Yine Milliyetçilik
Tartışmaları" isimli bir kitap yayınlamak üzere taslak hazırladığını ve şu anda Alfa
Yayınevinde yayınlanmak üzere bu taslağın beklediğini, kendisine bu konularda gelen iddialar
ve yazılan bir kitapta topladığını, Ultra Türkler kelimesini Amerikalıların kullandığını, BOP'
da ortaya çıkan engellere karşı da Ultra İran ultra Gürci şeklinde tabirler kullandıklarını,
bunun bir örgüt olmadığını, Türk devletinin kendisi olduğunu, Ankara' ya gittiğinde almış
olduğu brifinglerden çıkardığı sonuca göre de Ergenekon efsanelerinin değil Türk devletinin
kendi yapısı olduğunu anladığını,
Belirttiği brifingi o dönem Jandarma Genel Komutanı olan ŞENER ERUYGUR ile
ve genel kurmay istihbarat daire başkanı ASLAN PAŞA isimli şahıslardan özel olarak
aldığını, edindiği bilgilerle Türk devletinin zayıf olmadığı ve her alanda güçlü olduğunu
anladığını, bu yazıyı da derin devlet tartışmalarını başlatmak için yazdığını, bu konuda MİT

n:'-~'sp
*
müsteşarı ŞENKAL ATASAGUN ve Emniyet Genel Müdürü GÖKHAN AYDINER ile de
2003 yılında görüştüğünü,
"İmam" başlıklı Musevi Alonriyel' in Türk Siyasetine armağan ettiği Potomyalı
Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan yazı ve "Fırıldak" başlıklı Melih Gökçek ile ilgili
kitap,"çuval" başlıklı TSK' yi tasviye operasyonu, "Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü
istifa ettirme projesi" başlıklı yazıların sorulması üzerine; bunların kitap çalışmalarının
önsözleri, kapaklan ve benzeri çalışmaları olduğunu, bunların CD' lerinin Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğünde bulunduğunu, ancak Alfa Yayınevinde yayınlamak için sıra beklediğini,
"1994 Ağustos ayında gizli emirle GK K.Irakta gayri nizamiyel faaliyetlerinin
başlatılması özel kuvvetler komutanlığına verilmişti" başlıklı yazının sorulması üzerine;
yazıyı kendisine orada görev yapmış bir şahsın anlattığı bilgilerden yazdığını, burada Türkiye'
nin Kuzey Irakta yapmış olduğu faaliyetleri anlattığını, çatışmalarda bir kısım şahıslann devlet
tarafından öldürüldüğünün iddia edildiğini ve yine oradaki bazı hadiseleri kendisine
anlattığını, ancak bu önemli bilgiler içeren konuyu teyid ettiremediğinden sadece izlemeye
aldığını, "Aponun yakalanması" başlıklı yazı ve devamındaki yazıların içeriğinin de aynı
kişinin anlattığı olaylar olduğunu, bunlan hiç bir yerde kullanmadığını, bu kişinin özel
kuvvetlerde görevli olduğunu, ancak ismini bilmediğini,
"2 Nisan 2002 Londra notlan" başlıklı yazının Erdoğan' m kendisini Zapsu aracılığı
ile İngiliz salt komandolanna korutmak istediği konusunda yazılmış bir yazı olduğunu,
Sesar Araştırma ve Geliştirme Merkezinde baş danışman olarak çalışmadığını,
ancak İSMAİL YILDIZ' m kendisini onure etmek için böyle bir kart bastırdığını, bu karta da
baş danışman olarak kendi ismini yazdığını, zaman zaman İsmail YILDIZ' a bazı konularda
bilgiler verdiğini, kendisi ile 2003 yılından beri Sesar' da tanıştığını, Haber Türk' deki yazılan
yazdığı dönemde tamştıklannı, daha sonra fikir alış verişinde bulunduklanm, ancak aralannda
paraya bağlı bir iş alış verişi olmadığını, yazılan yazıp gönderdiğini, İsmail YILDIZ' m
beğendiği yazılan sitesinde Sesar ismi ile yayınladığını, daha önce Star Gazetesi başyazan
olduğunu, Tayyip Erdoğan' m BOP projesini desteklemesinden ötürü kendisine mualif yazılar
yazdığını ve AKP' nin yolsuzluklannı anlatan yazılan sebebi ile basın kuruluşlannda işe
girmesine engel olduğunu, bu sebeple Tayyip ERDOĞAN ile aralarında bir husumet
bulunduğunu, bu sebeplerle Ak partiye mualif olduğunu, AKP' nin kendisine zulmettiğini,
kendisinin de bunu her platformda dile getirdiğini, Özel Kuvvetler mensubunun anlattığı
Hilmi Özkök' e suikast yapılması ve Aziz Yıldınm' m şirketinin ihale edilmesi konulannda
araştırmalar yaptığını, ancak sonuca ulaşamadığı için bunlan yayınlamadığını, Aziz Yıldınm'
m konusu olan ihale ile alakalı olarak da ifadenin alındığı tarihli Yeni Şafak gazetesinde
"VKGB' nin askeri ihalelere giren üyesi BALABAN ile silah tüccan BOZDAĞ' m Fenerbahçe
başkanı YILDIRIM' m aldığı ihaleyi başkasına verme pazarlığı ortaya çıktı" başlıklı haber
yayınlandığı, kendisine anlatılan konulannda bir kısmının medyaya yansıdığını,
BEHİÇ GÜRCİHAN' ı zaman zaman Star Gazetesinde İSMAİL YILDIZ' dan aldığı
fikirleri yazması ile tanıdığını, kendisi ile bir samimiyetinin bulunmadığını, zaman zaman
fikir çatışmalannm olduğunu, diğer şüphelilerden hiç kimseyi tanımadığını beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler.
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ün İlimiz Beşiktaş ilçesi Abbasağa Mahallesi
Bekçi Sokak No: 4/11 adresinde yapılan aramada el konulan dokümanlar üzerinde yapılan
incelemelerde;
A) l'den 10'a kadar numaralandırılmış 10 sayfa doküman içeriğinde: 1. Sayfa doküman
içeriğinin : '...Bir operasyonda, alman 5 leş, 25 leş olarak Ankara' ya bildiriliyordu...'
5. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bu olay siyasilerin .Gen. Kur'u yıpratması için Amerika ile
ortak planladığı bir faaliyettir. Gen.Kur başkanı Hilmi Özkök hem Tayyip Erdoğan ile hem de
Amerika ile son derece yakın ilişkilere sahiptir. Bir yandan da halen Gen.Kur'da konuşulan ve
Erdoğan'ın Özkök'e Cumhurbaşkanlığı teklif ettiği ve onun için Tayyip Erdoğan'ın
politikasına ses çıkarmıyor....'
6. Sayfa doküman içeriğinin: '...Burada amaç ordunun yönetimini eline alacak Hilmi
Özkök'e yıpranmış ve basan elde edemeyecek bir birim bırakmıştı, Kara Kuvvetleri
Komutanı iken Siirt'te öldürülmeye çalışılan Hilmi Özkök'ün başarılı olması istenmiyordu.
Kıvnkoğlu ve ekibinin emri ile Siirt'te birlik denetlemeleri sırasında Helikopterine bir gün
öncesinden parça sökülerek sabotaj yapılan ancak sabah teknisyen kontrolünde ortaya
çıkmayan olay fakat bu olayı takip eden özel kuvvetler personeli Hilmi Özkök gibi ordu
içerisinde para yemeyen ve temiz bir komutanın varlığının istenmesi sebebi ile kendi bilgisi
dışında bu birim tarafından korumaya alınmıştır. Başına bu işler geleceği bilindiğinden dolayı
bu personel görevli olmadıklan halde bu yakın korumayı sağlıyorlardı. Bu koruma sırasında
da helikoptere yapılan sabotajı tim personeli tespit etti ve sabah Özkök' ün helikoptere
bineceği sırada bu tim personeli komutanı çekerek diğer helikoptere binmesini sağladı.
Sabotaj yapılan helikopter kalkması sonrasında iki dakika sonra yere acil iniş yaptı ve Özkök'
ün bindiği helikopter ise sorunsuz Diyarbakır' a gitti
7. Sayfa doküman içeriğinin: '...98 yılında o dönem o bölgede görev yapan mit başkanı 4
tane Irak'lı kadını Türkiye' de zevk için kullanmak amacıyla Türkiye' ye kayıtsız
getirmişti...'
9. Sayfa doküman içeriğinin: '...Adam kaçırma hadiselerinde şirketlere ve sigorta şirketleri
için çalışıyorlar. Genellikle %80 suikastlar ev/ofis e 500 metre mesafe içinde olurmuş, her
zaman korunacak kişiden daha önce orada olunacak hazırlıklar yapılacak. Korunan bu kişileri
görmeyecek fark etmeyecek bile ama hissedecek...'
10. Sayfa doküman içeriğinin: '...Bunun için de sadece yakın koruma değil, dinlenmeye
karşı önlemler (ek ekipman pahalı sonra her yerde kullanılıyor, özel havlar..) yazışmalann
emniyeti, özel kalemin neyi söyleyip neyi söylememesi gibi şeyler (mesela bizim programlan
herkese maille yollamamız intihar!), gidilecek her yere önce adamlanmız gitmiş olmalı ve iş
yumuşak ve gösterişsiz olmalı, gösteriş sadece gerektiği bazı yerlerde (belki güneydoğu
anadolu gibi:) bilhassa yapılmash... tahminen şayet eğitimli bir grup varsa en fazla 3 - 3,5
hafta ve herhalde 2 belki 3 kişi olacak, önümüzdeki hafta başı ilk partiye ek dersek anlaşma
yapar haftası için zaman yapabiliriz. Bu arada 10 tane de özel korumayı bizim seçmemiz
lazım ki aralanndan hepsinin veya bir kısmını çıkarsınlar diye...' şeklinde ibareler içeren yazı
olduğu,
B) Vden 22'ye kadar numaralandırılmış 11 sayfa doküman:
1-9 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, İMAM başlığı
altında Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN'm resmi ile başladığı, Başbakan R.Tayyip
ERDOGAN'm İmam ismi ile özdeşleştirilerek çeşitli konularda sorular yöneltildiği,
9-13 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, FIRILDAK
başlığı altında, bir fınldak üzerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK
Başbakan resmi ile başladığı, Melih GÖKÇEK'e hitaben yazıldığı değerlendirilen iddialann
bulunduğu,
13-17 numara arası doküman içeriğinin: Hayrullah Mahmud imzalı yazının, ÇUWALL-
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirme projesi başlığı altında Süleymaniye olayı
ve bazı konularda çeşitli iddialann bulunduğu,
17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Araçlar' başlığı altında 1- Sesar internet
sitesi 2- e-mail 3- Jeo kritik 4-Postacı 5-İş Dünyası Kulisleri 6-GP internet sitesi (CCU
Söyleşi) 7-Rapor şeklinde not bulunduğu,
17 numaralı doküman içeriğinin: El yazması, 'Hançer Operasyonu' başlı altında, 1-DD ile
banş...3-14 Şubat'a dönüş........İş Dünyası Operasyonu. Bürokrasi Operasyonu, Medya
Operasyonu şeklinde not bulunduğu, görülmüş olup diğer sayfalarda herhangi bir suç ve suç
unsuruna rastlanılmadığına dair;
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi,
Şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün gerek beyanları gerekse şüpheliler
BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ, Ergün POYRAZ, Halil Behiç GÜRCİHAN'la olan ilişkileri,
yazdığı yazılar diğer şüphelilerle örgütsel talimatlar sonucu yazılan çuval olayı, Ergenekon ve
Ultra Türkler başlıklı yazılan gerekse de örgütsel içerikli belgeleri özel kuvvetlerde çalışan
şahıslardan aldığı hususları göz önüne alınarak, şüphelinin Ergenekon terör örgütünün üyesi
olduğu, örgütün medyatik anlamda savunulması ve propagandasının yapılmak suretiyle
örgütün eylem ve faaliyetlerinin sanki legal eylem ve faaliyetlermiş gibi gösterildiği, ayrıca
çeşitli askeri şahıslardan alındığını iddia ettiği röportaj notlarında konuşan kişi olarak
adlandırdığı kişinin beyanları göz önüne alınarak, şüphelinin kendi rızasıyla ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜ legal bir kurum gibi göstermeye çalışıp propagandasını yaptığı, Özel
şahıslarca kendisine ERGENEKON terör örgütü hakkında birifing verilip bu birifingten sonra
ERGENEKON terör örgütü hakkında övücü yazılar yazması ve bu örgete üye olanların büyük
ve ulaşılmaz konumdaki insanlar olarak şüpheli tarafından kaleme alman yazılarda lanse
edilmesi hususları göz önüne alındığında şüphelinin örgüt ile organik bir bağ kurduğu
anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN LOBİ isimli dokümanında:
7/7). İLETİŞİM VE PROPAGANDA başlığı altında;
İletişim ve Propaganda departmanı bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır. Bu
departmanın görevi amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek,
yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde amaçlara uygun
kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürütür.
Bunların yamsıra, organizasyonun ilişki kurmayı tasarladığı kişi, kurum ve kuruluşlar
üzerinde etkileme çalışmaları gerçekleştirerek, sağlıklı ilişkiler kurulabilmesinin alt yapısını
hazırlar. Şeklinde olduğu, şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün de Ergenekon terör
örgütünün İLETİŞİM VE PROPAGANDA bölümünde görevli üyesi olduğu ve yazdığı
yazılan bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetlerinde kamuoyu
oluşturulmasına yönelik örgüt tarafından verilen talimatlarla yazdığı, şüpheli İsmail YILDIZ'a
bağlı olarak çalıştığı anlaşıldığından,
Şüpheli Hayrullah Mahmud ÖZGÜR'ün ERGENEKON terör örgütünün üyesi
olmak eylemi nedeniyle, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

14-ŞÜPHELİ ERGÜN POYRAZ : a-


Şüpheli emniyet beyanında
Kendisinin (içinde gizli bilgi ve belgeler bulunan) CD.' lerin içeriklerini
hatırlamadığını, bu CD.' lerin kendisinde olmaması gerektiğini ve bir anlam veremediğini,
CD. içerisindeki verileri hatırlamadığını, nereden aldığını hatırlamadığını, kendisi ile
alakasının olmadığını, kendisine ait laptop bilgisayardaki bu bilgilerin bilgisayanna nasıl
girdiğini bilmediğini ve kimseye kopya vermediğini, Mülkiye Baş Müfettişliği tarafından
hazırlanan raporu Mehmet BÖLÜK isimli rapor arkadaşından aldığını ve "Patlak Ampul"
isimli kitabında yer verdiğini, Nesim MALKİ soruşturması ile alakalı bilgileri de yine
Mehmet BÖLÜK' den aldığını, Oktay YILDIRIM ile bir- yıl önce Ankara' da Oktay
YILDIRIM ' m yazacağı kitap ile alakalı olarak görüştüğü ve bilgi alış verişinde bulunduğu,
kendisinin 19 mayıs adlı internet sitesindeki yazılarının kuvvaimilliye sitesinde yayınlanması
sebebi ile Oktay YILDIRIM ile yine görüştüğünü ve bu yazılan kaldırttırdığını, el bombalan
ile alakasının olmadığını, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' ı sesar adlı siteden tanıdığını,
Tayyip ERDOĞAN' m masonluğu ile alakalı yazdığı yazıdan ötürü kendisi ile telefonla ve yüz
yüze görüştüğünü ve bu yazıyı da kendi kitabına aldığını, bir daha da kendisi ile hiç
görüşmediğini, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i tanımadığını, hiçbir şekilde kendisi ile
görüşmediğini, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR' ı da tanımadığını, Ergenekon belgesi
ile her hangi bir alakasının olmadığını, Halil Behiç GÜRCİHAN' ı, Sevgi ERENEROL' u
basın sözcüsü olduğu Hıristiyanlar için özel bir günde kilisedeki davette kalabalık bir ortamda
tanıdığı, kendi sitesinde yazı yazmasını teklif ettiğini, kendisinin kabul etmediğini, Halil
Behiç GÜRCİHAN' m kendi tanıdığı yayınevinde kitabını bastırabileceğini söylediği,
kitabının ismi "Tarikat, Siyaset, Ticaret ve Cinayet" olduğu, o günden beri kendisi ile
görüşmediğini beyan etmiş,
b-Şüpheli Ergün POYRAZ savcılık beyanında;
Hastaneden isteği ile ayrıldığını bu sebeple hastaneden çıkarken rapor verildiğinden
ötürü darp cebir raporunu aldırtmadığım, kendisine Emniyette herhangi bir işkence ve darp ve
cebir olmadığım,
Emniyet ifadesini tekrar ettiğini, şüphelilerden OKTAY YILDIRIM, ve İSMAİL
YILDIZ'I tanıdığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN ve diğerlerini tanımadığını, evinde
çıkan dokümanlann araştırmacı yazar olduğundan ötürü zamanla biriktirmiş olduğu arşivi
olduğunu, kendisinde bulunan bazı bilgi ve belgelerin Ankara' da ki Fethullah Gülen ve örgütü
davasında delil olarak kullanıldığını, hatta o davada müdahillik talebinde bulunduğunu, tanık
olarak ifade verdiğini, ve dosyayı da temyiz edenin kendisi olduğunu,
Diğer şüphelilerden KEMAL ŞAHİN, REFİK NUHOĞLU ve MURAT YÜCEL'İ
tanımadığını, arama tutanağındaki dokümanlar, bilgisayar ve diğer cd lerin kendi evinden
alındığını, ancak bu bilgilerin bilgisayanna nasıl girdiğini bilmediğini, yazar olduğu için
birçok bilgi ve belgenin tarafına çeşitli zamanlarda geldiğini, bunlann nasıl ve ne zaman
geldiklerini hatırlamasının mümkün olmadığını, ancak kendisinden elde edildiği belirtilen cd
deki bilgilerin güncelliğini yitirmiş daha önce patlak ampul kitabındaki bilgilerden daha
değersiz bilgiler olduğunu, bunlann daha ağırlannı daha gelişmişlerini kitabında yazdığını,
ancak bu cd lerin kendisine geldiğini, içindeki bilgileri önemsemediği veya bakmadığı için
kendisinde kalmış olabileceğini, Genel Kurmay' a ait gizlilik ibareli belge ve pover point
formatmdaki dosyalann bilgisayanna nasıl geldiklerini hatırlamadığını, incelemek amacıyla
bilgisayanna yükleyip daha sonrada bakamayıp veya silmeyi unuttuğu bilgiler olabileceğini,
bu bilgilerin gizlilik içeren belgeler olmadığını, bir çoğunun da aleniyet kazandığının ortada
olduğunu, bilgisayannda çıktığı belirtilen ERCÜMENT başlıklı trafik ve hava limanı
müdürlüğü yapan şahsın özel hayatına ilişkin bilgilerin ve daha başka birçok şahsa ait özel
hayatlanna ilişkin bilgilerin bilgisayanna nasıl geldiğini bilmediğini, İSMAİL YILDIZ ile
birbuçuk senedir görüşmediğini, OKTAY YILDIRIM ile yaklaşık bir senedir görüşmediğini,
İSMAİL YILDIZ ' m Merkez Valisi olarak kendisini tanıttığını bilmediğini, aynca Devletin
yeniden yapılandınlması belgesi ile ve diğer şüpheliler de ele geçirilen dokümanlarla
alakasının olmadığını, içeriklerini kabul etmediğini, suçlamalan kabul etmediğini, beyan
etmiştir.
b-2 24/04/2008 tarihli ek ifadesinde
30.07.2007 tarihinde savcılıkta ifade verdiğini, O ifadesinin doğru olduğunu ve tekrar
ettiğini,
Halil Behiç GÜRCİHAN' da bulunan itaf bölümünde "Kemal'in askerleri, Dr. Necip
HABLEMİTOĞLU ve binbaşı İhsan GÜVEN' e" diye başlayan ve içinde Hablemitoğlunun
şehit edilmesi ve ihsan GÜVEN cinayetine ilişkin kitabın kendisine ait olduğunu, daha öne
yayınlandığını, Kitabının adının "Tarikat, Siyaset,Ticaret ve Cinayet" olduğunu,
Halil Behiç GÜRCİHAN'ı tanıdığını, Bir iki kez telefonda görüştüklerini, Her hangi
bir kitap çalışmasının Behiç GÜRCİHA'a vermediğini, kendisine ait olan bu kitabın word
belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN' a nasıl gittiğini bilmediğini,
Kitabında yayınladığı tarikatlarla alakalı bölümün CD ile geldiğini, Beşiktaş'dan
postalandığını ancak kimin postaladığını bilmediğini, bunun Genel Kurmay Başkanlığı
arşivinde bulunan irtica örgütlerin iç tehdit değerlendirmesi olduğunu bilmediğini, O
dönem bunların birçok gazete ve kitaplara konu olduğunu,
Atilla UĞUR sorulduğunda; Necip HABLEMİTOĞLU şehit edildikten sonra
jandarma bölgesinde oturduğundan ötürü koruma talebinde bulunduğunu, Atilla UĞUR ile
koruma temini için görüştüklerini, bunun dışında her hangi bir görüşme ve ilişkisinin
olmadığını,
Levent ERSÖZ sorulduğunda; Levent ERSÖZ ile de koruma konusu ile alakalı olarak
görüştüğünü, Levent ERSÖZ ile daha sonra görüşüp görüşmediğini hatırlamadığım,
Şüpheli avukatının bahsettiği kitabın temin edilmesi üzerine incelenmiş, kitabın 291.
sayfasında Genel Kurmay Belgelerinde Nurculuk başlıklı 24 Mayıs 2002 tarihinde "Genel
Kurmay İstihbarat Başkanlığı", "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlığı
altında irticai unsurların Mayıs 2001 tarihinden Mayıs 2002 tarihine kadar olan dönemlerdeki
faaliyetlerini de kapsayacak şekilde "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi adı ile
kapsamlı bir doküman hazırlıyor, bu hazırladığı belge ve bilgileri tüm birimlerine
gönderiyordu" ile başlayan yazıda 1. Genel: A. Tarihi Gelişimi diye başlayan yazıların
dosyada mevcut yazılara benzer içerikli tarikatlarla alakalı yazının olduğu anlaşıldığı, kitap
delil olması için dosyasına konulduğu.
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 04.12.2007 tarihli yazısı ekinde
bulunan,
Bl bölümünde bulunan Ergün POYRAZ 49 nolu CD. başlıklı listede bulunan "yıkıcı
bölücü faaliyetler konferansı 2003" isimli klasörün içerisindeki bilgilerden haberinim
olmadığını, CD nin kendisine ait olmadığını,
Bilgsayarmda bulunan "Notlar" isimli 7 sayfalık doküman sorulduğunda; notlann ana
hatları ile kendisine ait olduğunu ama kelimesi kelimesine hatırlayamadığını, Son bölümdeki
Levent ERSÖZ ile alakalı notlan hatırlamadığını,
Oğuzcan HANLI diye birini tanımadığını, Oğuzhan ŞANLI diye bir korumasının
olduğunu, Belki soyismini yanlış hatırlamış olabileceğini,
Notlar bölümünde geçen "Ercüment Mitçi" başlıklı İhsan GÜVEN cinayeti ile alakalı
olan "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nm telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ.
Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara' da beni tuvalete bile yalnız göndermeyen
korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler." Şeklindeki bölümün
kendisine ait olmadığını, gerçekleri kitabında yazdığını, gerçek olsaydı kitabına yazacağını,
Notlar' m 7. sayfasında bulunan "Levent ERSÖZ Jandarma İstihbarat Başkanı
emekliliğinin ardmdan Kayseri grubu AKP'liler ile diyaloga giriyor, MİT müsteşarlığı
için tavasutta bulunmalarını istiyordu. Öyleki emekli olur olmaz bana söz verdiği kitap
yazım işini unuttuğu gibi uzun bir süre telefonlarada çıkmıyordu. 2007 Ocağında
piyasaya çıkıyor, daha önce Aslan Bulut ve Emin Şirin " verdiği bunlar tarafından
açıkça yazılamayan Aksu'nun Ermenilik belgesini yazmamı istiyordu.Celal Yarbay ve
ekibinin İhsan GÜVEN' in öldürülmesi olayında beni de satmalarının ardındaki sırda
aralanıyordu" şeklindeki not sorulduğunda; Celal Yarbay! soyadı olmadığı için bilemediğini,
İhsan GÜVEN ile çeşitli tarihlerde görüştüğünü,
İhsan GÜVEN ile yaptığım görüşmeleri kayda alıp Atilla Albaya götürmediğini,
İhsan GÜVEN' in konuşmalarını kitapta yayınlanan MKG genel sekreterinin o tarihte
sanırsa emekli olduğunu, Ancak nereden aldığını söylemek zorunda olmadığını,
Koruma notlan gösterildiğinde; gösterilen koruma notlarının fotokopisinin yazarının
ve içeriğinin belli olmadığını, ne olduğu belirsiz, terör örgütleri de hiç bir ilgisi olmayan
saçma sapan kağıtlar manzumesi olduğunu, Bu fotokopi kağıtları ile hiç bir ilgisinin
olmadığını,
Tutanaklardaki imzalı bölüm okunup o bölümde bulunan 09.02.2003 tarihli Aydın
Turizm biletinin fotokopisinin üstünde teslim eden Tuncay KAHRAMAN, Oğuzcan HANLI,
teslim alan Ergün DEMİRCİ, Mümtaz ARIKAN, Mustafa YILDIZ isimli askeri şahısların
imzalannm bulunduğu bölüm sorulduğunda; 5 sene önceki bir olayı hatırlamasının mümkün
olmadığını Ancak tutanakta ismi geçen Tuncay KAHRAMAN ve Oğuzcan HANLI'nın
kendisinin korumalığını yaptıklannı, Tutanaktan hariç diğer tarihler ve saatlere göre
yazılmış şeyleri kabul etmediğini, Onların da tutanak ile alakasının olmadığını,
İhsan GÜVEN ile fırsat buldukça her zaman görüştüğünü, Ancak kendisinden her
hangi bir bilgi belge almadığını, İhsan GÜVEN'in kendisine bazı konularda anlattığı şeyler
olduğunu, Onun dışında her hangi bir belge vermediğini, bilgisayarında çıkan İhsan
GÜVEN ile alakalı belgelerin ölümünden sonra tanıyan biri tarafından kendisine
verildiğini, verinin ismini açıklamak zorunda olmadığını,
Nusret SENEM' den elde edilen CD içerisinde bulunan tutanaklar gösterildiğinde; bu
tutanaklarla alakasının olmadığını, Bu tutanaklann word belgesi olduğunu, Bunlarda hiç bir
imzanın olmadığını, Bilinen birer fotokopi kağıttan olduğunu, Bunlarla ilgili konuşmanın
zaten abesle iştigal olacağını ve Bu belgeleri kabul etmediğini,
Emniyet ifadesi okunduğunda doğru olduğunu ve aynen tekrar ettiğini,
Sevgi ERENEROL' u rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU vasıtası ile tanıdığını,
Seminer ve toplantılanna katılmadığını, Böyle bir konudan da haberinin olmadığını, Sadece
bir kere kokteyle katıldığını, Onun dışında da Sevgi Hanım ile karşılaştığında konuşup ve
görüştüklerini, Sevgi Hanım ile kitabının yazılması ve basılmasına dair bilgi alış verişi
yaptığını hatırlamadığını,
Vedat YENERER'i tanımadığını,
Muammer KARABULUT'u tanımadığını, Muammer KARABULUT'un
araştırmacı yazar olduğunu, kendine kitap gönderdiğini ve öyle tanıştıklarını, kitabının
yazdırılması ve basılması ile her hangi bir alakasının olmadığını, Bu konuda böyle bir
talebinin olmadığını, Zaten cezaevinde belge ve bilgi alış verişi yapmanın kesinlikle
mümkün olmadığını,
Sevgi ERENEROL ile de kendisini ziyaret ettiği dönemde kitabının yazdırılması
ve bastırılaması konusunda hiç bir diyaloglarının olmadığını,
Muzaffer TEKİN, Bekir ÖZTÜRK, Veli KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'i
tanımadığını,
Sadece Ayasofya Derneğini üyesi olduğunu, Ayasofya'nm tekrar kilise yapılması
çalışmalanna karşı olduğunun,
Tuncer KILIÇ' ve Şener ERUYGUR'la İlişkilerinin gazeteci ve subay ilişkisinden
öteye geçmediğini,
Alman Vakıflan davasına müdahillik talebinin olduğunu, Alman Vakıflarının Türkiye
üzerinden yasadışı faaliyetleri olan ve Türkiye' de bazı vakıflarla yasadışı, hukuk dışı ilişkileri
olan ve Türkiye' nin kötülüğüne çalıştığına inandığı vakıflar olduğunu, Bu nedenle sorumlu
bir Türk ferdi olarak bu vakıflarla ilgili çalışmalar yaptığını ve bu çalışmalannm da
kitaplaştığım,
Gülseven YAŞER ile tanıştıklannı, karşılaştıklarında görüştüklerini,
Necip HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına adının geçmesi ile alakalı bilgiler
sorulduğunda; Emniyet içindeki fethullahçı örgüt tarafından şehit edildiği çok açık olan
HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına adaylığının bizzat kendisi tarafından çok sayıda
bir arkadaş grubu arasında söylendiğini, HABLEMITOGLU'nun MİT Müsteşarlığına
adaylığını babası, kız kardeşleri ve yakın akrabaları yine Hablemitoğlu'dan duyarak
bildiklerini,
Emin GÜRSES'i tanımadığını, hayatında bir kez gördüğünü, Sevgi
ERENEROL'un kokteylinde ayaküzeri yaklaşık yarım dakikalık bir konuşmaları
olduğunu, Sadece ayaküstü selamlaştıklarmı iddia ettiği gibi belgeleri jandarmadan
aldığını söylemediğini, Bu konudaki beyanlarını kabul etmediğini, gerçek dışı olduğunu,
Bunun dışında ne telefon, ne e-mail hiç bir şekilde görüşmesinin olmadığını,

c-Elde edilen deliler


Ergün POYRAZ'm ikametinin ikinci katından elde edilen, (1) adet T0624-02
TE000345 seri nolu, Yavuz 16 marka Compact model tabanca, (13) adet fişek ve (1) adet
numarasız, 9 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal eden, Almanya yapımı, RÖHM marka RG99
model toplu tabanca, incelenmek üzere ilimiz Kriminal Polis Laboratuarına gönderilmiş,
alman 2007/11801 sayılı ekspertiz raporunda:
- (1) adet T0624-02 TE000345 seri nolu, Yavuz 16 marka Compact model
tabancanın; ateşlemeye mani bir engelinin bulunmadığı, gönderilen fişeklerle yapılan deneme
atışlarında fişekleri patlattığı, bu haliyle 6136 sayılı yasada belirtilen yasak silahlardan
olduğu, faili meçhul olaylarla alakasının bulunmadığı,
1. (1) adet numarasız, 9 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal eden, Almanya yapımı,
RÖHM marka RG99 model toplu tabancanın; gaz ve ses fişeği patlattığı, 6136
sayılı yasada belirtilen yasak silahlardan olmadığı ancak ebat ve görünüş itibari
ile gerçek silahlardan ayırt edilemeyecek tarza olduğundan iğfal kabiliyetine
haiz olduğu, faili meçhul olaylarla alakasının bulunmadığı,
1. (13) adet fişeğin, 6136 sayılı yasada belirtilen yasak fişeklerden olduğu
bildirilmiş olup söz konusu ekspertiz raporu dosya içerisine eklenmiştir
Şüphelinin evinde ve bilgisayarlarında ele geçirilen belgelerin incelenmesinde
şüphelinin evinde ele geçirilen 2 adet CD.' lerden birinde KK Arşivi adı altında Kara
Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli zamanlarda yapmış olduğu gizli istihbari çalışmalar,
kamu kurumlarında çalışan üst düzey görevliler ve bürokratlar hakkında yapılan
fişleme ve istihbari notlar,
yine üzerinde gizlilik ibaresi bulunan baş emir yazılı gizli iç yazışmalar, Genel
Kurmay İstihbarat Dairesi Başkanlığının yapılanma ve teşkilatına ilişkin gizlilik içeren yazı
ve power point sunumlarının bulunduğu,
Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlanan bir çok gizli dosya, yazışma ve
bilginin bulunduğu,
AKP yolsuzluklar isimli dosyanın bulunduğu, yine bu dosyanın da daha önceden ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ' in masasından çıkan dosya ile benzer olduğu, hükümetler tarafından
yapılan atamaların tarihleri ve atanan kişilere ilişkin kayıtlar ve bu kişilerle alakalı
fişlemelerin bulunduğu listelerin olduğu,
1. grup dış tehdit ve iç tehdit başlıklı gizlilik ibareli askeri belgeler, resimli
bilgisayar dosyalarmm bulunduğu, içerikleri ve gizli olmaları sebebi ile bu bilgilerin dosyaya
yansıtılmadığı, ancak bu bilgi ve belgelerin bilgisayar kayıtlarında özellikler bölümüne
girildiğinde en son kaydeden Kara Kuvvetleri Komutanlığı, şirket,-Genel Kurmay Başkanlığı,

TSK, KKK gibi ibarelerin olduğu, buradan da bu bilgilerin şüpheli tarafından Genel Kurmay
Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bilgisayarlardan kanunsuz olrak
alındıklarının anlaşıldığı.
Şüphelinin evinde ele geçirilen ve muhtemelen şüpheli ile birlikte yanında koruma
amaçlı olarak bulunan askeri görevlilerce yazıldığı anlaşılan "3 Ocak 2003 Cuma" diye
başlayan 36 sayfalık el yazısı günlük şüphelinin yaptığı işleri ve konuşup görüştüğü kişileri
ayrıntılı anlatan notların fotokopisi, ile aynı notların içinde 2 adet kroki, 1 adet de Kılıç Zeki
ERGEZEN' in çiftlik evinde bir piknikte Abdullah GÜL, Salih KAPUSUZ ve emniyetin ünlü
istinbaratçılardan Emniyet Genel Müdürlüğü APK uzmanı Hanefi AVCI ile birlikte yazan ve
10 kişinin bulunduğu bir fotoğrafın fotokopisinin bulunduğu,
36 sayfalık bu belgenin yapılan incelemesinde;
Şüphelinin Necip HABLEMİTOĞLU ve Fetulllah GÜLEN davası ile alakalı olarak
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete YÜKSEL, Hamza KELEŞ ve daha bir çok şahıs ile
görüştüğü, Milli Savunma Bakanlığında görevli Erdal Paşa' ya 15 adet "Patlak Ampul " isimli
kitabı bıraktığı, emniyet müdür yardımcısı Osman AK ile görüştüğü, Jandarma Genel
Komutanı Şener ERUYGUR ile görüştüğü, MGK kurulunda Tuncer KILIÇ Paşa ile
görüştüğü, Aydın' a gittiğinde İl J.K. Ferid SUCUKA ile görüştüğü, oluşturulan koruma
ekibine tutanak ile teslim edildiği, jandarma tarafından korunması için ilçe komutanlıkları ile
görüşmeler yapıldığı, mülkiye müfettişi Candan EREN ile görüştüğü, Teknik İstihbarat
Komutanı Atilla Albay ile görüştüğü, Yargıtay üyesi Mustafa K... ile görüştüğü, yine
şüphelinin 09.02.2003 tarihinde korumalı şahıs Ergün POYRAZ'm 9 Şubat 2003
tarihinde Aydın iline getirildiği, Aydın İl Jandarma Komutanlığına gelinerek korunan şahsın
koruma yapacak personele teslim edildiğine dair tutanağın uzman çavuş ve üst çavuşlarca
imzalandığı, tutanağın altında 9 Şubat 2003 tarihli Ankara, Aydın 36 YTL' lik biletin
fotokopisinin olduğu, Koçarlı ilçesi Jandarma Bölük Komutanı Yüksel SEYHAN' m da
telefon numarasının bulunduğu,
Muzaffer SERAÇ isimli şahısla yapmış olduğu görüşmeyi üzerindeki dinleme cihazı
ile kaydederek daha sonra Atilla Albay' a verdiği, DGM' ye gidip Alman Vakıfları ile ilgili
müdahil dilekçesini verdiği,
havaalanına Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven YAŞER'in alınmaya gidildiği,
Av. Hüseyin Bey, Av. Neşet Bey, C. Savcısı N.Mete YÜKSEL, Ank. Eski Em. Müd. Yrd.
Osman AK, ÇEV Başkanı Gülseven (YAŞER), Ank.Eski Em.Müd. Cevdet SARAL ile birlikte
Defne Restorantta yemek yenildiği,
Gülseven Hanım ile MGK ' ya gidildiği, daha sonra Gülseven YAŞER ile tekrar
görüşüldüğü, eski özel hareket şube müdürü İbrahim ŞAHİN ile telefonda görüşüp yüz yüze
Danış Halkla İlişkiler Şirketinde görüşme yaptığı ve bunu teybe kaydettiği,
DGM Başkanı Orhan KARADENİZ ile Fetullah GÜLEN ile ilgili davanın sonucu
ile ilgili görüşmede bulunulduğu, Alman Vakıftan ile ilgili DGM' de duruşmaya girildiği,
müdahillik taleplerinin reddedildiği, ajanlık yapan kişilerin beraatine karar verildiği, Yargıtay'
da misyonerlerle ilgili duruşmaya girdiği, Dr. Servet UNSAL ile beraber Yargıtay' da 8 kadar
hakim ile görüşerek misyoner davasında olumlu oy kullanmaları için kuliste bulunduğu, 3 saat
Yargıtay' da kalındığı, İstanbul Tuzla' da asteğmen adayı Hurşit CANLI ile Necip
HABLEMİTOĞLU cinayeti ile ilgili VİP önemli olduğuna inandığı bilgileri aldığı, Tv. ve
yazılı basında dost tarikatı olarak bilinen emekli İstihkam Kıdemli Binbaşı İhsan GÜVEN'
in evinde 3,5 saat görüşüldüğü, daha sonra Atilla Albay ile görüşüldüğü şeklinde notlar
bulunduğu,
Notların değerlendirilmesinde şüphelinin sürekli kısa süre aralıklarla yeni telefon ve
kart aldığı, araştırmacı yazar olmasına rağmen devletin en üst birimleri ile görüştüğü gibi
daha sonra cinayet sonucu öldürülen İhsan GÜVEN ile görüşmüş olması ve yine suikast
sonucu öldürülen Necip HABLEMİTOĞLU konusu ile yakından ilgilenmesi, son zamanlarda

2
^Js4& y' -i?i£w^
meydana gelen misyonerlere yönelik saldmlar ve Malatya' daki cinayet olayı, Rahip Santora
ve Hrant Dink olaylarının olması açısından şüphelinin o tarihlerde Yargıtay' da görülen
misyonerlik davası ile alakalı kulis yapıp hakimlerin misyonerler aleyhine oy kullanması
şeklinde telkinlerde bulunduğu, şüphelinin avukat, cumhuriyet savcısı olmadığı halde hem
Alman Vakıfları davası hem de misyonerlik davası gibi davalara müdahil olarak katılıp takip
etmesi de belirtilen cinayetler açısından düşündürücü olmaktadır.
Şüphelinin devletin üst düzey görevlileri ile HİÇ BİR RESMİ Görevi olmaksızın
sürekli makamlarında görüşüp değişik kişi ve kurum temsilcileriyle bir araya gelip
misafirlerini havaalanından aldırması ve lüks restaurantlarda bu misafirlere yemek yedirmesi
husulanda sadece araştırmacı yazır olan şüphelinin gelir ve harcama durumuyla orantılı
gözükmediği şüphelinin bu tür işler için yaptığı masrafların kendi gelirinden karşılamasının
da mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Notlara bakıldığında
1. 11 OCAK 2003 Av. Neşet Bey bürosunda buluştukları, 07 ŞUBAT 2003 Günü Neşet
beyin bürosunda Osman AK a 4 adet köstebek kitabı bırakıldığı
1. 17 Şubat 2003 günü OSMAN AK ile İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Candan
EREN'İN birlikte POYRAZ'I Hüseyin BUZOĞLU'NUN ofisinde ziyaret ettikleri,
1. 28 Şubat 2003 günü Av. Neşet ait büroda Poyraz ve Av. Neşet ile beraber yemek
yedikleri,
1. Mart 2003 başlarında 2 kez Av. Hüseyinin bürosunda POYRAZ ile bir araya
geldikleri, 22 Şubat 2003 günü Av Hüseyin'in bürosunda Osman AK ve iki kişiyle
toplantı yaptığı,
5. 19 Şubat 2003 günü ,Ergün POYRAZ, Av. Hüseyin BUZOĞLU Av Neşet, Nuh
Mete YÜKSEL, Osman AK,. Gülseven YAŞER, Ank. Eski Emn. Müd. Cevdet
S ARAL'İN Güven Cad. Karyağdı Sok. bulunan Defne Restoran da yemek
yedikleri
6. 11 Mart 2003 günü POYRAZ ve Osman AK'IN ERDAL ŞENEL'İ makamında
ziyaret ettikleri,
1. 05 Mart 2003 günü Gülseven YAŞER VE Osman AK'IN POYRAZ'LA Av. Hüseyinin
bürosunda bir araya geldikleri ve sonrasında Şahısların YAŞER'İ Havalimanından
İstanbul'a gitmek üzere uğurladıkları,
1. 07 mart 2003 günü Nuh Mete Yüksel ve Poyrazm TUNCER KILIÇ'I makamında
ziyaret ettikleri ve Osman AK'IN MGK'YA tayin hususunu konuştukları,
9. 04 mart 2003 günü Av.Hüseyin, Av Neşet, Osman AK, Necip
HABLEMİTOĞLU'nun eşi Şengül HABLEMİTOĞLU ve iki çocuğu, Çağdaş
Eğt. Vkf. Bşk. Gülseven YAŞER birlikte...............(yazı okunmuyor - yemek yemiş
olabilecekleri)
MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILIÇla
Ergün POYRAZ 'in 02 ocak 2003 günü MGK ya giderek MGK Genel Sekreteri
Orgeneral Tuncer KILIÇla görüştüğü, yine Ergün POYRAZ ve C. Savcısı Nuh Mete
YÜKSEL'İN şahsın makamında 25 OCAK 2003 bir araya geldikleri, daha sonra
20 Şubat 2003 günü YAŞER'in Otel'den alındığı ve Kılmç ile görüşmeye gittikleri. 07
Mart 2003 günü Nuh Mete Yüksel ve Poyraz'm KILIÇT makamında ziyaret ettikleri ve
Osman AK'IN MGK'YA tayin hususunu konuştukları, şüpheli Ergün POYRAZ yazar
olmasına rağmen ve sırf araştırma maksatlı olarak çok kısa süre içnde MGK genel
sekretiriyle görüşüp Osman AK m tayin işini dahi halletmeye kalkması da araştırmacı
yazarlıkla alakalı bir iş olsa gerektir.

664
fym^Y ^Wr-/,
İNCELEME SONUÇ RAPORU

İLGİ : (a) Gnkur. As. Sav. lığının 16 EKİM 2007 tarih ve SAYI: 2007 / 581 -
425 Y.Y. / 915/5323 sayılı yazısı.
1. Gnkur. As. Sav. lığının 28 AĞUSTOS 2007 tarih ve SAYI: 2007 / 581 - 425 Y.Y.
/ 915 /4971 sayılı yazısı.
1. Gnkur. Bşk.lığımn 07 EYLÜL 2007 tarih ve İSTH: 3500 - 45935- 07 / İKK ve
Güv. D. 3. İçTİŞ. (2) (655) 2261155 sayılı yazısı.
1. KONU
İlgi (a) yazı gereği, 12. 06. 2006 tarihinde Ümraniye'de ele geçen bombalarla ilgili
olarak başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Ergün POYRAZ ve BÜLENT (kod)
İsmail YILDIZ isimli şahıslardan ele geçirilen "CD-1 Ergün Poyraz", "Ergün Poyraz 49 Nu.lı
CD Kopyası" isimli iki adet CD ile "Ergün POYRAZ Savcılık" ve "BÜLENT (kod) İsmail
YILDIZ" isimli harddisklerin incelenmesi.
2. İNCELEME :
"CD-1 Ergün Poyraz", "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli iki adet CD ile
"Ergün POYRAZ Savcılık" ve "BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ" isimli harddisklerdeki tüm
bilgi ve belgeler incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda;
a. "CD-1 Ergün Poyraz" isimli CD içinde; "KK İSTH ARŞİVİ" ve "Sevgi Erenerol
Misyonerlik Konferansı 2006" isimli iki adet klasörün olduğu görülmüştür. Bu CD'nin
içeriğine ait bilgilerden;
1. "KK İSTH ARŞİVİ" isimli klasör içinde yer alan ve EK-A'da listesi sunulan
bilgilerin bir kısmı; yurt içi ve yurt dışındaki kişi ve kurum/kuruluşlardan intikal
eden ve akademik çalışmalarda istifade edilen dokümanlardır. Söz konusu
bilgiler; "Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken
bilgiler" kapsamındadır.
1. CD-l'de yer alan diğer belgeler, kayıt ve dokümanlarda mevcut değildir. Yapılan
teknik inceleme neticesinde, bu belgelerin bir bölümünde, TSK'ya ait olduğu
izlenimi verecek emarelerin bulunduğu görülmüştür. Söz konusu belgelerin;
TSK'ya ait belgelerin yazım tekniklerinin taklit edilerek veya bilgisayar
dosyasına ait teknik özelliklerinin kurgulanarak oluşturulabileceği
değerlendirilmektedir.
1. "Sevgi Erenerol Misyonerlik Konferansı 2006" klasöründe yer alan görüntü ve
bilgiler TSK'ya aittir. Söz konusu belgeler; TSK'nın kendi içinde yapmış
olduğu akademik bir çalışmadır.
b. "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli CD içinde; "yıkıcı bölücü
faaliyetler konferansı 2003" isimli ihtiva ettiği belgeler (EK-B) TSK'nın görevleri gereği
hazırlanan yurt içi ve yurt dışından kişi ve kurum/kuruluşlardan intikal eden ve akademik
çalışmalarda istifade edilen dokümanlardır.
EK-B çizelgede sunulan bilgiler; "Yetkili makamların kanun ve
düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından
gizli kalması gereken bilgiler" ile"Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal
yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerdir.
c. "Ergün POYRAZ Savcılık" isimli harddisk içinde yer alan klasörlerde; farklı
bilgisayarlara ait dört adet harddiskin kopyasının olduğu tespit edilmiştir. Bu harddiskin
içeriğine ait bilgiler EK-C'dedir. Hardiskin muhteviyatı ile ilgili olarak;
(1) Hardisk içindeki söz konusu klasörlerden;
"F:\ERGUNJPOYRAZ_CASPER_LAPTOP_FUJITSU_ NN7LT4113B54_ 40GB" isimli
klasörle, "F:\ERGUN_ POYRAZ_ COMPAQ_SEAGATE„A 3KC0V7X7_ 60GB" isimli
klasörde 49 Nu.lı CD'de yer alan belgelerin bulunduğu
tespit edilmiştir. Söz konusu belgeler için 2.b. maddesinde yapılan değerlendirmeler
geçerlidir.
"CD-1 Ergün Poyraz" ve "Ergün Poyraz 49 Nu.lı CD Kopyası" isimli CD'ler içinde
yer alan ve TSK ile ilgisi olduğu değerlendirilen bilgilerin büyük bir kısmının güncelliğini
yitirmesi dolayısıyla kayıtlarımızda bulunmadığı tespit edilmiştir.
d-Diğer şüpheli beyanları ve örgütsel
Şüpheli Ali KUTLU
Emniyet ifadesinde
Tape:0375 de kayıtlı 27.07.2007 günü X Şahıs ile yaptıkları görüşme ile ilgili
olarak:
Görüşmeyi yaptığı şahsın Şerafettin GÖZÜKELEŞ olduğunu, Şerafettin ile
Mersinden Dergi temsilcisi olduğu dönemden tanıştığını, Şerafettin'in dergi sattığı şahıslardan
biri olduğunu, Şerafettin'in Mersinde yem ticareti yaptığını,
Görüşmede Şerafettin'in yardımcı olmalarını istediği şahısların, Emin ŞİRİN, Ergün
POYRAZ ve milliyetçi çizgide olan ve o dönemde Polis tarafından gözaltına alınan şahıslar
olduğunu, Kuvayi Milliye derneği olarak bu şahıslara yardımcı olmasını istediğini,
Şerafettin'in aynı zamanda yerel gazetelere, dergilere ve AYDINLIK dergisine
yazılar yazdığını,
Ekipten kastının Dernek üyeleri olduğunu,
"Bir hamle yapacağız" derken yakında dernek olarak bir miting yapacaklarım, bunu
gazetecilerden ve basından ses getirebileceğini ima ettiğini, İllegal bir şey ima etmediğini,
"Telefonda olmaz tamam" derken, dernek dışındaki insanların derneğe karşı bir
saygısı ve beklentisi olduğunu bildiği için ve derneğe yeni girdiği için, çok şey bilmediğinden
telefonda konuşmak istemediğini söylediğini, yasa dışı herhangi bir şeyi saklamak gibi bir
amacının olmadığını,
Hesap sorma söyleminin Kuvayi Milliyenin her toplantıda dile getirdiği bir söylem
olduğunu, buna kulak aşinası olduğu için o anki coşku ile boş bulunup söylediğini, ama
Mehmet Fikri KARADAĞ imzalı her bildiride bu hesap sorma söyleminin geçtiğini,
Şüpheli Hikmet ÇİÇEK Emniyet İfadesinde;
Ergün POYRAZ'ı tanımadığını, ancak yazar olarak bildiğini, hazırlamakta
olduğu bir kitapla ilgili olarak Ankara ilinde kendisiyle bir defa yüz yüze görüştüğünü,
Ergün POYRAZ'ı bir yazar olarak tanıdığını, Ankara'da Çayyolunda ikamet ettiği
adrese bir haber nedeniyle görüşmek üzere bir kez gittiğini, o dönemde Cüneyt ZAPSU
hakkında bir kitap hazırlığı içersinde olduğunu, Cüneyt ZAPSU'yu tanıdığını
düşündüğü insanlardan kitabı için bilgiler aldığını, Ergün POYRAZın da kitabında
Cüneyt ZAPSU ile ilgili konulardan bahsettiğini gördüğü için bilgi almak amacıyla evine
gittiğini, ancak kitaptaki bilgilerden öte bilgiler edinemediğini, bir daha da görüşmediğini,
Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in Savcılık İfadesinde
Bir seferde kitap hazırlığı için ERGİN POYRAZ' m evine gidip görüştüğünü,
Kitabın konusunun CÜNEYT ZAPSU ile alakalı olduğunu, CÜNEYT ZAPSU Ak partiden
ayrılınca kitap yazmaktan vazgeçtiğini,
ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı
CD'nin yapılan incelemesinde; "Yargı-Nusret Senemden" isimli klasör içersinde
"Yargıtay ile ilgili notlarım" isimli Word sayfası incelen*Bğpîi§%içeriğinde;
// "* %
Yarg. 8 H. Y. A'a teşekkür edelim.(Tv için Danıştaydaki çabalanna)Ancak Baskınla,
Kaboğluyla iyi görüşüyor.
Gümüşhane Baro başkanının cinayet davasına bakılacak.
İ.Selçuk'un yemeği en son ne zaman oldu.Silahçıoğlu en son ne zaman katıldı.Sabih
bey, Yarsav başkanı katılıyor.
Murat Özdil iş arıyor. Bakılsın, sıcak yaklaşalım.
Yalova Adliyeden Ünal Karabeyoğlu ile görüşelim.
AKP dosyasını Eminağaoğluna iletelim, görüşünü alalım. Limandaki yemeğe
yetiştirelim. Yemeğe Eminağaoğlu dışında E.Poyrazla Levent Ersöz Paşa da gelecek.
Adliyeden Mahmut Kayaya fazla uğranılmasın.
Başsavcı A. Y.babasmm durumunabakılsm.acil ....
şeklindeki belge sorulduğunda; Kendisinin bu belgeden haberinin olmadığını,
"ELBA HIGH QUALITY CD" yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı
CD'nin yapılan incelemesinde;
"Ergün POYRAZ'm - Jitem'ten aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word
belgesinin olduğu, bu belgeler ayn ayn incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve
değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair
tutanaklann olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından verilen paranın miktan
ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma
görevlilerinin isimlerinin olduğu, aynca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı
-yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Söz konusu belgeler hakkında bilgisinin
olmadığını, İşçi Partisine nereden ve ne şekilde getirildiğini bilmediğini,
Şüpheli Mehmet Adnan AKFIRAT Emniyet İfadesinde
Ergün POYRAZ'ı basından ve kitaplanndan tanıdığını,
Savcılık İfadesinde;
Ergün POYRAZ'ı basından ve kitaplanndan tanıdığını,
İkametinden elde edilen l'den 10'a kadar numaralandırılan Başbuğdan mektup
var ile başlayıp, para kazanıyor ile biten doküman incelendiğinde;
10. sayfasında: "...Ergün POYRAZ Gündemdeki Tayyip Erdoğan kasetini ve geçen
seneki Fethullah Gülen kasetini güzide medyamıza pazarlayan kaset bezirganı. Klasik bir
istihbarat ayakçısı. Gazeteci Tuncay Özkan bu arkadaşımızı sosyal demokrat sanıyormuş..."
şeklinde ibareleri bulunduğu,
Şüpheli DOĞU PERİNÇEK
Emniyet İfadesinde
Ergün POYRAZ'ı kitaplanndan dolayı tanıdığını, ancak görüşmediklerini,
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter
odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu
CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821
seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde;
"Ergin POYRAZ'm - JİTEM'den aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word
belgesinin olduğu, bu belgeler ayn ayn incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve
değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair
tutanaklann olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından .verilen paranın miktan
ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma
görevlilerinin isimlerinin olduğu, ayrıca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı
-yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda;
Ergün POYRAZ'ı gazetelerden tanıdığını, belgeyi görmediğini, doğruluğu hakkında
bir şey söyleyemeyeceğini, yayın organlan bulunduğu için her türlü istihbaratın toplandığını,
bunlann tasnif edildiğini, doğruluklan gündeme geldiği zaman araştınldığım, bunlann bir
kısmının yalan olduğunu, çoğu bilginin kirletici haberler olduğunu, önemli olanın kullanılan
bilgiler olduğunu, yaymlamadıklan bilgilerin gerçekliği konusunda bir güvence
veremeyeceğini,
Savcılık İfadesinde;
Kemal Kerinçsiz'i tanımadığını, Muzaffer TEKİN'in bir kez ziyaretine geldiğini,
Ergün POYRAZ'ı tanımadığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kışkırtıcı bir ajan olduğunu,
Ergün Poyraz'a para verildiğini gösteren bilgisayar çıktısının, Jandarma Genel
Komutanlığından sorulması gerektiğini, İşçi Partisine her türlü belgenin geldiğini, bazen de
Jandarmayı, Emniyeti, Savcılığı yıpratmak amaçlı bu tür bellerin geldiğini, sözü edilen CD yi
görmediğini, her an her türlü CD'nin değiştirilebileceğini, kopyalanırken içine yeni dosyalar
atılabileceğini, üstünde Hayati Özcan tarafından yazdığını, aceleyle ortaya böyle bir iddia
sürülmesi hukuka aykın olduğunu,
Elde edilen Deliler
1-Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Sayılı Yerde
Faaliyet Gösteren İp Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi Ve Ulusal Kanal
Merkezinde;
Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Semti Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 sayılı
adreste faaliyet gösteren İşçi Partisi Genel Merkezinde Genel Başkan Doğu PERİNÇEK'in
istirahat ettiği (2) oda ve (2) salondan ibaret dairede;
(1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayıp Ergün POYRAZ ile biten (10)
sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı,
(1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayan İfade Sahibi Ergün POYRAZ ile
biten (10) sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı,
2-Şüpheli DOĞU PERİNÇEK'in Beşiktaş İlçesi Gayrettepe Mahallesi Ayazma
Deresi Sokak Çobanoğlu Apartmanı No:17 D:10 sayılı ikametinde yapılan aramada elde
edilen dokümanların yapılan incelemesinde;
(50) Sayfa üzerinde Fikret KAZANCI imzalı 27.04.2004 tarihli T.C. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılmış, İşçi Partisinin Ak Partiyi kapatma dilekçesine
eklenmek üzere gönderilmiş yazı olduğu, yazıda "Dosyanın Takviyesini Teminen: Ergün
POYRAZ'm 28. Mart 2004 seçimlerinden önce yazdığı ve satışa sunduğu Patlak Ampul
Kitabından 09-10-11-12-13-78-79 maddelerinin içeriğini teşkil eden sayfaların kitabın
kapağının fotokopisi ile birlikte ekte takdim kılıyorum ve ayrıca gazeteci yazar (Cumhuriyet
Gazetesi) Sn. İlhan SELÇUK'un 17.07.2007 tarihli köşesindeki yazılarını birlikte sunuyorum"
şeklinde yazılann olduğu,
3-Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 Sayılı Yerde
Faaliyet Gösteren İşçi Partisi Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi Genel Merkezi Ve Ulusal
Kanal Merkezlerinde elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde;
(1) adet Şüpheli İfade Tutanağı ibaresi ile başlayıp Ergün POYRAZ ile biten (10)
sayfadan oluşan bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde; Ergün POYRAZ isimli şahsın İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 30.07.2007 tarihinde alman
şüpheli ifade tutanağı olduğu, tutanak üzerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğünce vurulmuş olan 070744 güvenlik numarasının olduğu,
(1) adet T.C.Yargıtay Başsavcılığı ibaresi ile başlayıp Erkan BUYRUK ibaresi ile
son bulan (20) sayfalık bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde; Tebliğ name 2006/206179
Yargıtay 9. Ceza Daire Yüksek Başkanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Yardımcısı tarafından imzalanmış müşteki Ergün POYRAZ Sanık Fetullah GÜLEN
hakkındaki 28.05.2007 tarihli kamu davasının Düşürülmesi talep yazısı olduğu,
Beyoğlu İlçesi Aşmalı Mescit Mahallesi Deva Çıkmazı No:7 sayılı adreste bulunan
Ulusal KANAL'da yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde;
Kaynağın özel istihbaratı içeriğinde; AK Parti Milletvekilleri hakkında bazı
iddiaların bulunduğu ayrıca Kemal YAVUZ Tuncer KILINÇ'ı etkiliyor başlığı altında, Ergün
POYRAZ isimli şahsın Kemal YAVUZ ile sık sık görüştüğünü POYRAZ'm ilişkilerinin ilginç
olduğu, hem Fethullah'a karşı kitap yazdığı hem de Nuh Mete YÜKSEL'i otele götüren
Ankara Terörle Mücadeleden gizli FethuUahçı Hüseyin AKTAŞ ile çok yakın olduğuna dair
bilgilerin bulunduğu

-Şüpheli Emin GÜRSES


Emniyet ifadesinde
Ergün POYRAZ isimli şahsı bir defa Sevgi ERENEROL'un Patrikhanesinde
gördüğününü
Muzaffer TEKİN'i Kıbrıs'taki kahramanlığından dolayı vatansever bir asker olarak
bildiğini Bıçaklanması olayından sonra Kadıköy'de bir yerde görüştüklerini kendisinde iyi bir
izlenim bıraktığını, kendisini Sevgi'nin görevli olduğu Patrikhane'de bir kokteylde Ergün
POYRAZ'ı gördüğü gün gördüğünü,
Savcılık ifadesinde:
Ümit SAYIN'm kendisini bir sefer aradığını, Kendisinin ise onu aramadığını, ÜMİT
SAYIN ile olan 11.01.2008 tarihli olan görüşmesinin; konunun FATİH ALT AYLI' nın Teketek
programına daveti ile ilgili olduğunu, O görüşmede geçen "Muzaffer Yüzbaşı niye içerde,
Ergün Poyraz niye içerde, bunlar hep yıldırmak için" şeklindeki sözü mutlaka bana
sormuşturda söylemişimdir dediği,
28.01.2008 tarihli (saat 20.59) görüşme, görüştüğü MUSTAFA isimli şahısın
Adapazarmda yarbay olduğunu, ancak daha sonra Ankara' ya tayin olduğunu. ŞENER
ERUYGUR ile alakalı dosya hazırlandığını basından duyduğunu, ERGÜN POYRAZ' da
bulunan belgeler ve arşivlerin Şener Paşanın verdiğini duyduğunu. Bunu da ERGÜN
POYRAZ ile SEVGİ' nin kilisesinde tanıştığım zamanda kendinde bazı dosyaların nereden
aldığını sorduğumda Jandarmadan aldığını söyledi dediğini,
Tapeler
Tape :1540'de kayıtlı, 11.01.2008 günü saat : 21.51'de Emin GÜRSES ile Ümit
SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
....Emin'in "BAKSANA MEHMET MEHMET GÜLÜ' NİYE ALIYORLAR
İÇERİYE. YANİ ADAMLAR YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR BUNU. ŞİMDİ
MUZAFFER YÜZBAŞI NİYE İÇERİDE." Dediği, Ümit'in "Evet evet ya da Ergün Poyraz."
"Evet yani bu ben de dahilim o saldırdıkları insanlar grubuna

Tape :1554'de kayıtlı, 22.01.2008 günü saat: 17.25'te Emin GÜRSES ile Erol...?
(MÜTERCİMLER) arasındaki telefon görüşmesinde o/etle; „
Bir süre Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanması ile ilgili görüştükten sonra
"...Ben Veli küçüğe pek rastlamadım. Ben kilisede Veli KÜÇÜK'e hemen hemen hiç

rastlamadım." "Burda rastladığım insanlar daha ziyade bu şuanda cezaevinde Muzaffer yüzbaşıyla
beraber var ya bir çocuk." Dediği, Erol'un "Anladım Ergün
POYRAZ." Dediği, Emin'in "Ergün Poyraz'a rastladım. Ergün Poyraz da zaten Jandarma genel
komutanlığından aldığı bilgilerle o kitapları yazıyordu eski komutan." "Sonra bunu teslim ettiler
biliyorsun.
Tape :1561'de kayıtlı, 28.01.2008 günü saat : 20.59'da Emin GÜRSES ile Mustafa...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
....Emin'in "...Öcalan'm bize söylediği Kürtler nasıl tepki verirler. Öcalan içerde bize şöyle
önce bir yavaş yavaş itelersin diyor. Baktın tepki yok ha bunlar korkuyorlar üzerine daha çok
gidersin. Şimdi aynısı yöntemi bize uyguluyorlar. Diyorlar ki üzerlerine mi gidelim bakalım tepki
var mı tepki yoksa daha ileri gideriz. Onun için Jandarma Genel komutanlığına bu haberi ben
söyledim. İletsinler diye hem de ilginç yani adam ADD Genel Başkanıya şimdi." "Ha ADD genel
başkanı olduğu için ADD genel başkanlığına biz fezleke hazırlıyoruz. Jandarma genel komutanlığı
diye hazırlıyor demiycek tabi." "Bu da çetenin içinde çetenin bir ucu şeyde kitap yazmış hapiste. Bu
çeteye bu bilgileri sağlayan jandarma eski genel komutanı. Sevgi hanımla bağlantılı. Ergün Poyraz
her gün Sevgi hanımın yanında, her gün onunla konuşuyor. Sevgi hanımda Chat den dolayı hapiste
olduğu için bu bağlamda Jandarma genel komutanlığına gidiyor diye bir açıklama çıkabilir."
"...Yıllardır yani fikir öğrendiğimiz bir insan diyor ki, ya komutan artık emekli paşalar mı ... darbe
yapıyor diyor yani herkes tiye alıyor artık yani şeyleri." "Hocam asker yapmayacak. Asker mesela
PERİNÇEK'TEN hep uzak durdu. KARDEŞİM PERİNÇEK GİBİ BU KONULARDA
PROFESYONEL BİR ADAM BU İŞTE BU ÖRGÜTLENMEDE ... OY VERECEKSİN. Ben niye
bu böyle adamları harcayayım. Ben işin içinde olmam ama bu işte önünü açarım. Öyle bir sürü
örgütlenmeler var. Türkiye de silah üzerine o tür yemin edenler değil PERİNÇEK gibi Örgütlenmesi
güçlü tavrı da sert." "Onların üzerine gelemiyorlar. PERİNÇEK dün meydan okudu. Dedi ki burda
İstihbaratçılar var dedi. Onlardan rica ediyorum, bizden birini tutuklasınlar da göreyim dedi. Onlara
zindan ederim İstanbul'u diyor, bak böyle konuşuyor."
Şüpheli Habib Ümit SAYIN
Emniyet İfadesinde
Ergün POYRAZ"ı iki yıl kadar önce Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseren YAŞER'e
yazmış olduğu kitaplannı hediye etmek için gittiğinde, bu kitaplardan Ergün POYRAZ'a da hediye
edebileceğini söyleyerek Ergün POYRAZ"m telefon numarasını verdiğini, Ergün POYRAZ ile iki
buçuk yıl kadar önce Karaköyde bir börekçide on dakika görüşerek kitaplannı hediye ettiğini,
Savcılık İfadesinde
ERGÜN POYRAZ ile her hangi bir tanışıklığının ve irtibatının olmadığını,
Tapeler
Tape : 1540'de kayıtlı, 11.01.2008 günü saat: 21.51'de Emin GÜRSES ile Ümit SAYIN
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Emin'in "BAKSANA MEHMET MEHMET GÜLÜ' NİYE ALIYORLAR İÇERİYE.
YANİ ADAMLAR YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR BUNU. ŞİMDİ MUZAFFER YÜZBAŞI
NİYE İÇERİDE." Dediği, Ümit'in "Evet evet ya da Ergün Poyraz." "Evet, yani bu ben de dâhilim o
saldırdıklan insanlar grubuna..." Dediği, bir süre daha konuştuktan sonra Ümit'in "VALLA, YANİ
BİR DE REİSİN PEŞİNDELER SANIRIM." Dediği, Emin'in "Doğru" diyerek onayladığı, Ümit'in
"Reisin peşindeler yani. Gerçeği sa..cıları şeyler bulurlar bu konuda çalışan uzmanlar.,Adli tıp
kurumu bir kere
bu konuda şey ama onlar da çok bilgili değil ya söyliyim size bu konuda bilgili değiller."
dediği,
Muammer KARBULUT Emniyet İfadesinde Ergün POYRAZ 2006 yılında Antalya
Valiliğinde tanıdığı ve şu an ismini hatırlamadığı Ergün POYRAZ"m eniştesinin kendisine
Ergün POYRAZ hakkında bilgi verdiğini, sonrasında Taç Vakfı ile alakalı bir tazminat davası
olduğunu, Konu Yargıtay da iken icra geldiğini, Yargıtay da bulunan dosyası ile ilgilenmesi
konusunda yardımcı olması için Sevgi ERENEROL"dan Ergün POYRAZ"m telefonunu
alarak Ergün POYRAZ"ı aradığını, Konuştuklarını ancak yardımcı olamadığını, Bu
konuşmadan 2 ay sonra Ergün POYRAZ"m bir kitabında yolladığı Noel Baba Vakfı ve
Taç Vakfı sorunları hakkında yazı yazdığını, Hatta bu yazının bir kitabında ve Kuvvai
Milliye"nin internet sitesinde yayınlandığını, Sonra ki dönemde sık sık telefonla
görüştüklerini ve dost olduklarını, Birer kez olmak üzere Antalya, İstanbul ve
Ankara"da kendisi ile görüştüğünü, Bu görüşmelerinin genelde kendi yazdığı kitaplar ve
internet sitesi kullanımı ile alakalı olduğun, Bu görüşmelerinde Ergün POYRAZ"m yazmış
olduğu kitapların kaynağı konusunda herhangi bir konuşma geçmediğini, Kendisi ile genelde
telefonla olma üzere entelektüel konularda sohbet ettiklerini,
Ayrıca Ergün POYRAZ cezaevine girdikten sonra Kandıra cezaevine giderek 3 kez
görüştüğünü, Bu gitmelerim sebebinin dostu olmasından dolayı olduğunu, İlk görüşmesinde
de yapmış olduğum ziyaret ile alakalı "Genel Kurmay ve Jandarma istihbaratı Çete mi?"
başlıklı bir yazı yazdığını ve internette yayınlandığını, Hatta bu konu ile Genel Kurmay"a yazı
yazdığını, Ayrıca bu konu ile alakalı Ergün POYRAZ"m avukatının bir basın açıklaması
yayınladığını, Ergün POYRAZ asker tarafından korunan bir şahıs olduğunu, Bu konu ile
alakalı www.tepkimiz.net isimli sitede Hakan ARIKAN "30 asker tarafından evi-kendisi
korunan Ergün POYRAZ nasıl bir suça karışır" konulu bir yazı yazdığını,
22 Temmuz 2006 yılında Türk Ortodoks Patrikhanesinin üç dört bina ön tarafında
yazmış olduğu "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini Patrikhaneye"mi yıktıracaklar" isimli
kitabının kokteyli ve imza günü olduğunu, Bu şahıs ile burada tanıştığını, Herhangi birisinin
aracı olmadığını, Bu olaydan ya önce ya da sonrasında Oktay YILDIRIM isimli şahsı Kemal
KERİNÇSİZ"in Fatih"te bulunan ofisine gittiğinde gördüğünü, Sohbet ettiklerini,
Muhtemelen Kemal KERİNÇSİZ"in de bu şahsı tanıdığını, Bu ortamda o esnada kendisi,
Oktay YILDIRIM, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve avukatlık bürosunda çalışanların
bulunduğunu, Aynı gün Kendisi, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ
ve aileleri ile birlikte yemeğe gittiklerini, Hatta Ortaköy Polis Lokantasına gittiklerini,
Savcılık İfadesinde:
Oktay YILDIRIM'ı Sevgi ERENEROL, Ergün POYRAZ ve Kemal KERİNÇSİZ ile
katıldığı bir yemekte gördüğünü,.......Ergün POYRAZ'ı Sevgi ERENEROL'un tanıştırmasıyla
tanıdığını, Antalya'da Fener Rum Patrikhanesi ile ilişkili olarak faaliyet yürüten TAÇ vakfı
hakkındaki beyanlarından dolayı tazminata mahkum edildiğini, Dosyanın Yargıtayda
olduğunu, Bu aşamada Sevgi ERENEROL Yargıtay'da birçok davası bulunan Ergün
POYRAZ'm telefonunu vererek avukatı aracılığıyla kendisine yardımcı olabileceğini
söylediğini, Bundan sonra Ergün POYRAZ ile görüşmelerinin devam ettiğini, Ergün
POYRAZ'm Yargıtay'daki davası konusunda bir katkıda bulunmadığını, Ancak mahkumiyet
kararının bozulduğunu, Ergün POYRAZ"m daha sonra cezaevine girince arkadaş
olarak 3 sefer ziyaret ettiğini, Bu görüşmelerinde kendisine anlattığı şeylerden dolayı "Genel
Kurmay ve Jandarma istihbaratı çete mi" şeklinde bir yazı yazdığım, Yazısının tepkimiz.net
sitesinde yayınlandığını, Bu konularda bilgi sahibi olmamasına rağmen Ergün POYRAZ'm
anlattıklarından yola çıkarak yazı kaleme aldığını,
Tapeler:

671
-jfV .^^+^
Tape :3471'de kayıtlı, 28.08.2007 günü saat: 13.01'de Muammer KARABULUT
ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Yazılan bir yazı - haberle ilgili eksiklikleri konuştukları, Sevgi ERENEROL'un
"Okudum yazıyı yalnız sana iki şey soracağım. Soruşturmasın da anlaşılan birincisi demişsin
tamam bir soru sormuşsun ikincisi başka sorum yok dedi. Üçüncüsü bu soruya ivedi olarak
yanıt verecek ne demek o yani ikincisi başka sorum yok" "İkincisi başka sorum yok diye
bitmiş. Nokta konmuş sonra üçüncüsü diye geçmiş" dediği, Muammer KARABULUT'un
"Ayrıca Genel Kurmay Başkanlığı konuyu değerlendirerek kendisine bağlı kuruluşların
Çete olmadığını da açıklamalıdır" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Açıklamalıdır tamam
şimdi burda ne demek istiyorsun ayrıca Ergün'ün tutuklanması ile diğer bir kaygısı da
yazdığı kitaplar olduğunu söylemesidir" "Ayrıca Ergün'ün tutuklanmasında kaygısı
yazdığı kitaplardır. Belki öyle yapmalıydın cümleyi" dediği, Muammer KARABULUT'un
"Tamam öyle yapayım cümleyi o zaman yazdığı kitaplardır. Yazdığı kitaplardır. O
kitapların başta Musa'nın çocukları olmak üzere ve diğerlerinin Musa'nın gülü ve
Mücahitleri ve AKP olduğu biliniyor diyorum" "üçüncüyü kaldırıyoruz kalktı şu anda
evet bu soruyu ivedi olarak yanıt verecek T.C.Başbakanlığı olduğunu biliyorum
diyorum. Ayrıca Genel Kurmay Başkanlığı kendisine bağlı kuruluşların çete olmadığını
açıklayacaktır diyorum. Ayrıca tutuklamasını" dediği, devamında bahsi geçen yazıyla
ilgili konuşmaya devam ettikleri,
Şüpheli Muammer KARBULUT Emniyette Alman İfadesinde;
Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Muhtemelen Ergün POYRAZ ile cezaevinde
yapmış olduğu görüşme sonrası yaptığını, Rutin sohbet olduğunu, Yazmış olduğu yazı ve
internet sitesi ile alakalı olduğunu, Ergün POYRAZ"m tutuklanması ile ilgili sorulara
Başbakanlık cevap vermelidir derken, konu ile alakalı cevap verecek resmi kurumun
başbakanlık olmasından dolayı böyle bir cümle kullanmış olduğunu,
Tape : 3472'de kayıtlı, 03.09.2007 günü saat: 12.19'de Muammer KARABULUT
ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ergun POYRAZ'm ceza evinde olması ve yazdığı kitapla ilgili konuştukları, Sevgi
ERENEROL'un ".... sana çok çok selam gönderdi" "iyi bol bol kitap okuyorum diyor"
"Yazmaya da başlamış zaten ama tabi elle" "Leptop olayını halledebilirse Hüseyin bey"
dediği, Muammer KARABULUT'un "Peki edebilecek miymiş" diye sorduğu, Sevgi
ERENEROL'un "He onu edebileceğim diyor o şey yapıyor zaten haftada iki kere galibe ona
yazmasına müsaade ediyorlarmıymış öyle bir şey dedi" dediği, Muammer KARABULUT'un
"Peki şey konuştunuz mu o Protestan kur-an olayını" dediği, Sevgi ERENEROL'un
"Konuştum o dedi ki bana gelmesi lazımdı Hüseyin beye değil şimdi Hüseyin bey lede
görüştüm dedi bende ben daha okuyamadım cumaya kadar okuyayım şey yaparım dedi
muammere gönderirim dedi yok dedi muammere göndermeyeceksin aslında onu Ergün
e götürmeniz lazım dedi" dediği,
Tape : 3473'de kayıtlı, 06.09.2007 günü saat: 17.29'de Muammer KARABULUT
ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
İnternet sitesinde yayınlanan bir haberden bahsettikleri, Muammer
KARABULUT'un "Vallaha iyidir ee şey yazısını koyduk geldi" dediği, Sevgi ERENEROL'un
"Geldi mi e şeye siteye girilemiyor paşa açamıyor" dediği, ilerleyen konuşmada,
muhtemelen kitap dağıtım şirketi Alfa dan bahsederek Ergun POYRAZ'm kitaplarının
dağıtımından bahsettikleri, Sevgi ERENEROL'un "şey Muzaffer beye götürdük ya kitabı"
dediği, Muammer KARABULUT'un ".. Kolayı" diye sorduğu, Sevgi ERENEROL'un "Tabi
götürdük ee sen bana getirmiştin de ona götürdük ya verdik Ergünle birlikte" "... Ergün e
götürmedik Ergün e de büyük ihtimalle Hüseyin bey kitap götürecek çünkü onun istediği bir
sürü kitap var çoğunu da Gürkan bulamadı' dedim bulduklarını hiç
olmasa götür şeye ver" dediği, devamında Yeniçağ Televizyonunda Kemal KERINÇSIZ ve
Erol BİLBİLİK in yapacağı programdan bahsettikleri,
Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007 günü saat: 14.13'de Muammer KARABULUT
ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Kemal KERİNÇSİZ'in "abi.... "Davalarına girmiş çıkmış ki en yakm
dostlarından bir tanesi Ergün anlatabildim mi bu Ümraniye operasyonundan dolayı
adam tutuklu yani düşüne biliyormusun yani kimler suçlanmaya çalışılıyor o yüzden
bizim buna bir müdahale etmemiz lazım"... Muammer KARABULUT'un "Şimdi bende
diyorum ki o konuyla ilgili çok temkinli düzgün bir açıklama yapmamız gerekiyor tamam mı"
dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "Sen yaz abi bana bi gönder ben bi bakayım huhuki bir
sakıncasının olup olmadığına bi bakayım" dediği, Muammer KARABULUT'un.." "Yani şimdi
Egun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı
var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değimli onu" "Orda hedef
HABLEMİTOGLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" ".... Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde
onla birlikte o da öldürülecekti" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "Tabi şuanda örgütlü
mücadele yapılamıyor mümkün değil sağlanamıyor ilerde sağlanacak o ayrı daha da
sıkışacağız daha çok problem doğacak Türkiye 0 noktasına gelecek dibe vuracağız ondan
sonra örgütlenmelerle ayağa kalkacağız şimdi bireysel mücadele hayırlısı Allahtan" dediği,
Şüpheli Muammer KARBULUT Emniyette Alman İfadesinde;
Bu konuşmayı kendisinin yaptığını,

Şüpheli Sevgi ERENEROL


Emniyet İfadesinde;
İşyerinde yapılan aramada ele geçen ve "3. sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı
yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle
mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi ERGÜN POYRAZ'ı da susturmaktır,3 sayfalık el
yazması imzasız yazı". İbareleri bulunan doküman ile ilgili olarak;
Bu yazıyı kendisinin yazdığını, içeriğinin 18 Aralık 2007 günü İstanbul Adliyesi
önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yapılan basın açıklaması olduğunu,
Ümraniye Soruşturmasının amacının Ergün POYRAZ'ı susturmak olduğunu düşündüğünü,
Necip HABLEMİTOĞLU cinayetinin de Oktay YILDIRIM'dan çıkan bombalar ile
ilişkîlendirerek Ergün POYRAZ'ın susturulmasını sağlamak için üretilmiş senaryodan
bahsetmek için böyle bir ifade kullandığını,
Ulusal Güç Birliği Hareketi hakkında bir bilgisinin olmadığını, kendilerinin
Milli Güç Birliği Platformu isimli bir oluşumu olduğunu ve daha sonra bu oluşumu
dernekleştirerek Büyük Güç Birliği Derneğini kurduklarını,
Ergün POYRAZ Tanıdığını, aile dostu olduğunu, Necip HABLEMİTOĞLU'nun
cenaze töreninde tanıştıklarını, O gün bugündür çok sık görüştüklerini ve kendisini cezaevine
ziyarete gittiğini,
Savcılık ifadesinde;
Soruşturma kapsamındaki kişilerden Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ'ın aile
dostu olduğunu
Ergün POYRAZ' da ele geçirilen "Sevgi ERENEROL Misyonerlik Konferansı"
isimli CD' deki görüntülerin kendisine ait olduğunu, metni kendisinin yazdığını, bu konferans
metnini Türkiye' nin bir çok yerinde konferanslarda anlattığını, aynı konferansı Balıkesir
ilinde de verdiğini, kendisinin misyonerleri ajanlıkla suçlamasının tarihi ve kültürel gerçekliğe
dayandığını, Omanlı Devletinin yıkılmasının, Ermeni meselesinin soykırım olarak
dayatılmasmm en önemli sebeplerinden birisinin misyonerlik faaliyetleri olduğunu, bu
sebeple konferanslannda misyonerlik faaliyetlerini ajanlık olarak değerlendirdiğini, Afrika'ya
giden misyonerlerin oradaki insanların ellerine incil verip topraklarını alması örneğinde
olduğu gibi misyonerlik faaliyetlerinin dinsel amaçlı olmadığını seminerlerinde anlattığını,
Üzerinde Jane-John Reel Tekstil ibareleri yazılı bulunan (19) sayfalık el yazısı ile
yazılmış not defterinin;
4. sayfasının sol orta kısmında "İmza Kampanyası Ergun POYRAZ" şeklinde yazı,
sağ tarafında Hrant DİNK suikastı ile ilgili ABD Dışişleri Bakanı ve Ermenistan Savunma
Bakanına ait olan açıklamalar bulunduğu,
Ayasofya Derneği'nin 2007 yılı içersinde yapılan genel kurulu sonucu bildiriminde
"Sevgi ERENEROL Başkan, Burak GÜNEŞ, Ergün POYRAZ Cancan ERENEROL, Recep
AKKUŞ, Gökhan AYGÜN, Ramazan SELÇUK, Sabri AVCI, Hacı Eyüp GÜLTEK, Necip
YENİŞAN, Mehmet DEMİRLER, Turgay TÜFEKÇİOĞLU, Hüseyin Mümtaz
BEYAZITOĞLU, Muammer KARABULUT, Erkan AKBULUT ve Erol ŞAHİNGİL'in
isimlerinin yazılı olduğu,
Adı geçen şahıslardan, Recep AKKUŞ, Erkan AKBULUT isimli şahısların derneğe
müracaat formlarında aynı zamanda Büyük Hukukçular Birliği üyesi oldukları ve derneğe ait
tüzüğünde yer aldığı,
Aziz Türk Milleti, Bu gün burada, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde kurulan
pusuda kahpece katledilen Milli şehidimiz Türk varlığının yılmaz savunucusu, Kemal'in
askeri ve öğretmeni rahmetli Necip HABLEMİTOGLU'nun aziz hatırasını yad için ibareleri
ile başlayan ve 2. sayfasında Değerli arkadaşlar Rahmetli Dr. Necip HABLEMİTOĞLU Türk
milletinin milli şehididir ibareleri ile devam eden ve 3. sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı
yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle
mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi ERGÜN POYRAZ'ıda susturmaktır, Böylelikle bir
yiğit Türk evladı daha harcanmaktadır ibareleri ile devam eden ve Türk Ölür Türklük
Ebedidir, ibaresi ile son bulan sayfaların arka tarafında Msn Hotmail ibaresi ve küçük
yazıların bulunduğu 3 sayfalık el yazması yazı,
Tapeler
Tape : 1208'de kayıtlı, 14.12.2007 günü saat : 21.42'de Sevgi ERENEROL ile
Banu AV AR arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Banu AVAR'ın ".. dün Nuriye ile konuşuyordum ART' de, .. Ergün POYRAZ olayı
ile ilgili soruyodumda, nasıl diye sen biliyormuşun galiba" dediği, Sevgi ERENEROL'un "...
ziyaretine gidiyorum devamlı" "... bir kitap daha yazdı Unakıtanla ilgili olarak" dediği,
Banu AVAR'ın ".. hangisi o Musanın AKP sini okuyorum şu anda
..." dediği, Sevgi ERENEROL'un "Şimdi yeni bir tane yazdı o daha yayınlanmadı" dediği,
Banu AVAR'ın Kanal B ve ART de programa çıktığını anlatarak, bu konulardan
bahsedilmediğini anlattığı, Sevgi ERENEROL'un "... malesef her ikisininde, hem Muzaffer
TEKİN' in, hem Ergün POYRAZ' in ismi geçirilmiyor artık alehte çok oldu..." dediği,
bir süre şahıslarla ilgili açılan davalardan bahsettikleri, Segi ERENEROL'un, her iki şahısla
ilgili Savcının iddianame hazırlamadığını, sürekli oyaladıklarını, psikolojik baskı yapıldığını
anlattığı,

674'
Tape :1234'de kayıtlı, 22.12.2007 günü saat : 11.39'de Sevgi ERENEROL ile
Bahadır BERK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bahadır BERK'in "Ben Askeri Savcı Bahadır yarbay" dediği, Sevgi ERENEROL'un
"Nice mutlu güzel bayramlara" "Daha güzel bir Türkiyede inşallah kutlarız" dediği, Bahadır
BERK'in "İnşallah, Ergün beyden hiç haber alryomusunuz çıkmadı değilmi daha ..." dediği,
Sevgi ERENEROL'un "Ben her pazartesi onu ziyarete gidiyorum" dediği, Bahadır BERK'in
"Selamımı söyler misiniz" "Hangisinde şimdi hangi Cezaevinde?" dediği, Sevgi
ERENEROL'un "Şeyde Kandıra F Tipinde" dediği ve ceza evi ziyaretlerine herkezin
alınmadığından bahsettiği, Bahadır BERK'in de Savcı olarak kendisinin girebileceğini ancak
yanlış anlaşılma olmasın diye gitmediğini anlattığı, devamında "Siz yürekten yanında
olduğumuzu söyler misiniz ben onunla çıkışta zaten görüşücem" dediği, ilerleyen
konuşmalarda Sevgi ERENEROL'un da Noel Bayramı için davet ettiği, Bahadır BERK'in de
Sevgiyi bir davete çağırarak "27 Aralıkta Profesör Doktor Aygün AKTAR'la beraber" "...
Dumlupınar Üniversitesindeydi" "Şimdi ordan kovdular KTÜ'ye geçti Giresun Eğitim
Fakültesinde ..." "Yani canmı kurtardı diyelim Azeriydi Profesörümüz" dediği,
Tape : 1239'de kayıtlı, 23.12.2007 günü saat : 11.29'de Sevgi ERENEROL ile
Orhan....? arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Orhan'ın "... ŞEYİ TAKİP EDİYORSUNUZ TABİ MUZAFFER'!" dediği, Sevgi
ERENEROL'un ..."... ŞİMDİ ERGÜN'ÜN ÜSTÜNDE OYUNLAR OYNANIYOR
ORADAN ACABA YAKALARMIYIZ MAKALARMIYIZ DİYE UZATIP DURUYORLAR
TABİ ERGÜN'DE DE BİR ŞEY YOK YAZARIN NE OLACAK BÜTÜN ARŞİVİ
NORMAL OLARAK ETRAFTA BULUNAN HABERLERDEN OLUŞUYOR" dediği,
Türkiye'nin iyi yolda olmadığından bahsederek, Orhan'ın ... Dün baktım Bahçeli kükrüyor
neyi kükrüyorsun" ".... soytarı neyi kükrüyorsun" dediği, bir süre gündemi değerlendirerek
laiklik üzerine sohbet ettikleri,
*Tape: 3113 24.08.2007 tarihinde, saat: 13:40 sıralarında, Sevgi ERENEROL
isimli şahsın, Çetin ELMAS isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Sevgi
ERENEROL'un "....TEK SORUNUMUZ İŞTE BİLİYORSUNUZ
ARKADAŞLARIMIZI TOPLAYIP DURUYORLAR YİNE ÖYLE TÜRK OLUNCA
KİTAPTA YAZSAN HAPSE ATILIRSIN KONUŞSAN DA ATILIRSIN SADECE MİLLETİ
İZLEYİP MİTİNGLEREDE KATILSAN ATILIRSIN ÖBÜRKÜLER SAYIP SÖVERLER
BÜTÜN DÜNYA SENİN TEPENE BİNER..." diyerek Ümraniye soruşturması çerçevesinde
tutuklanan şahısların haksız yere tutuklandıklarını ve ülkemiz içerisinde sanki bir kesimin
diğer kesime karşı baskı uyguladığı, bağımsız mahkemelerin vermiş olduğu kararlan
saptırarak kendi görüş ve düşüncesine göre yorumladığı. Çetin ELMAS isimli şahsın da
"DOĞRU DOĞRU DEVLET HAİNİ OLUP ÇIKIPTA HEPİMİZ ERMENİYİZ, ERMENİ
OĞLU ERMENİYİZ DİYİNCE BİR ŞEY YOK" diyerek, dinlenen şahsın kendisine vermiş
olduğu saptırma haberlerden ülkemizde bir etnik aynmcılık olduğu şeklinde beyanda
anlaşılmaktadır.
Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak;Bu
konuşmayı kendisinin yaptığını, konuştuğu şahsın Gazi Üniversitesinde öğretim üyesi olan
Çetin ELMAS olduğunu, Çetin ELMAS'm evlendiği müjdesini aldığını ve onun için
konuştuğunu, arkadaşlarımızı toplayıp duruyorlar derken Muzaffer TEKİN ve Ergün
POYRAZ'ı kast ettiğini,
*Tape: 3120 30.08.2007 tarihinde, saat: 13:37-sıralarında yapmış oldukları telefon
görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un Orhan. v. isimli şahıs iîe yaptığı

f/fa
görüşmede; Orhan.... isimli şahsın; "O ZAMAN HERKESİ TEVKİF ET, İLERDE
NASILSA BİR SUÇ İŞLER..." şeklinde konuşmasına istinaden, Sevgi ERENEROL'un
"...ÖYLE ÖYLE ERGÜN'ü de O ŞEKİLDE ALDILAR, ÇETE METE DEDİLER,
ONDAN SONRA DEDİLER Kİ, ŞAYET GENEL KURMAY İSTİHBARATI VEYA
JANDARMA İSTİHBARATINDA ÇALIŞTIĞINI SÖYLE, SENİ SERBEST
BIRAKALIM. DÜŞÜNEBİLİYORMUSUNUZ RESMEN AÇIK SEÇİK PAZARLIK
YAPMIŞLAR BÖYLE ...." Diyerek, Ümraniye soruşturması sonucu tutuklanan Ergun
POYRAZ' m haksız yere tutuklandığını ve soruşturmayı yürütenlerce asılsız isnatlarda
bulunulduğu şeklinde görüşmeler yaparak, bu konuyu sürekli olarak gündem tuttuğu,
Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak;
Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, konuştuğum şahsın 0535 928 30 62 numaralı hattı
kullanan Orhan ÇETİNKOL isimli bir dostu olduğunu, bu şahsın Muzaffer TEKİN'in de bir
arkadaşı olduğunu, konuştuğu konunun Ergun POYRAZ'a gözaltında yapılan teklif konusu
olduğunu ve sonrasında siyasi partiler ile alakalı konuştuklarını,
*Tape: 3136 02.10.2007 tarihinde, saat: 18:32 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un
Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısla yapmış oldukları görüşme; Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'a "YANİ STRATEJİDİR BU." dediği Sevgi ERENEROL'unda "HI HI İYİ İYİ
ZATEN ONUN İÇİN BENDE BÖYLE BİR
TEKLİFTE BULUNMUŞTUM SİZE ..." diyerek, Muzaffer TEKİN VE Ergun POYRAZ ile
alakalı olarak yeni stratejiler belirlemeleri gerektiğini, bunun bir milli mesele olduğu
söyleyerek konuya ne kadar önem verdiklerini, tutuklu bulunan şahısların milli dava için
tutuklandıklarını kamuoyuna lanse ederek milliyetçilerin bu ülkede tutuklandıkları şeklinde
beyanlarda bulundukları,
Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak;
Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Muzaffer TEKİN'in avukatlarının Ümraniye
dosyasını incelediklerini, bu konu ile alakalı konuşma olduğunu, Tolga isimli şahsın Kemal
KERİNÇSİZ'in bir avukat arkadaşı olduğunu, Tv programına kendisini davet edecek olduğunu,
Mustafa ERKAL"m da TV programına davet edilecek kişi olduğunu,
*Tape: 3200 28.11.2007 tarihinde, saat: 16:30 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un
Kemal KERİNÇSİZ ile Ergun POYRAZ' ı cezaevinde ziyareti ile alakalı olarak yapmış olduğu
görüşmede; Kemal KERİNÇSİZ in Sevgi ERENEROL' a hitaben "....ONUNDA BİZE
TEKLİFİ VAR DİYOR Kİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK BANA BİR ÖDÜL
VERİLSİN DİYO ...." Sevgi ERENEROL' da "TAMAM" diyerek, konuyu onayladığı,
Sevgi ERENEROL Emniyette Alman İfadesinde bu görüşme ile ilgili olarak;
Bu konuşmayı kendisinin yaptığını, Kemal Kerinçsiz"in Ergün Poyraz cezaevinde
iken sivil toplum kuruluşları olarak 0"na bir plaket vermeyi teklif ettiğini, sonrasında telefonun
kesildiğini, başka bir konuymayla alakalı olarak da, Kemal Kerinçsiz"in Ergün Poyraz"a plaket
verilmesi konusunu Ülker Salman"a da soralım dediğini,
Şüpheli Hakan ŞANLI
Emniyet İfadesinde
Ergün POYRAZ isimli şahsı 2002 veya 2003 yıllarında yine bir resepsiyon veya
yemekte tanıdığını, Ergun POYRAZ'a kartvisitini verdiğini, 'Bu resepsiyondan üç-dört hafta
geçtikten sonra Ergun POYRAZ'm kendisini telefonla arayarak on-onbeş dakika ziyarette

bulunup bulunamayacağını sorduğunu ve kabul ettiğini, Ergun POYRAZ'm işyerine geldiğini,


maksimum onbeş dakikalık bir görüşmelerinin olduğunu, Görüşmelerinin konusunun genel
konular olduğunu, Daha sonrasında bu tarihe kadar kendisini ne gördüğünü ne de bir
konuşmalarının olduğunu, Kendisini yazar olarak tanıttığını, Kartvisitini de mesleğinden dolayı
verdiğini, En son olarak basından tutuklandığını duyduğunu,
Savcılık İfadesinde:
Ergün POYRAZ'ı da 2002-2003 yıllarında bir resepsiyonda tanıdığını, daha sonra iş
yerine bir kere geldiğini, Kendisi ile onbeş dakika görüştüklerini, Daha sonra bir daha hiç
görüşmediklerini,
Emin ŞİRİN
Emniyet İfadesinde;
17.08.2007 GÜN VE SORUŞTURMA NO 2007/1536 SAYILI TALİMATI İLE
DETAYLI ARAŞTIRILMASI İSTENİLEN SAVCILIĞA HİTABEN "SAYIN SAVCIM" İLE
BAŞLAYAN VE SİZE ŞU AN TAMAMI OKUNAN İHBAR MEKTUBUNDA GEÇEN
KONULAR HAKKINDA sorulduğunda;
İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ isimli şahıslarla yüzyüze görüştüğünü, Eğer
fotoğrafı çekilmiş ise bunun normal herkesin bulunabileceği bir ortamda çekildiğini, Bir gizli
toplantıda çekilmesinin mümkün olmadığını, Atila UĞUR'un verdiği hiçbir gizli bilgi ve belge
olmadığını, Ergün POYRAZ ile ilişkisi varsa onu bilmediğini,
Savcılık İfadesinde;
14-15 numaralı fotoğraf sorulduğunda; bu resimlerin de yine bir pastanede ERGUN
POYRAZ' m talebi üzerine onun seçtiği yerde yapmış olduğu görüşme ile alakalı olduğunu,
Her iki görüşme talebinin de bu şahıslardan geldiğini, fotoğrafların çekildiğinden haberinin
olmadığını, Ancak her iki şahsında kendisini kendi belirledikleri yerlere çağırdıklarına göre
fotoğrafları da bu şahısların çekmiş olduklarını düşündüğünü,
Kendisini telefonlarının 0 532 262 68 84, meclis telefonunun 0 312 420 63 04 veya
05 olduğunu, ERGÜN POYRAZ ile HAKAN ŞANLI vasıtası ile tanıştığını, Kendisi ile daha
önce bir kaç sefer görüştüğünü, Ancak İSMAİL YILDIZ ile görüşmemden kısa bir süre
sonra ERGÜN POYRAZ'nın kendisini telefonla arayarak randevu istediğini ve fotoğrafın
bulunduğu pastaneye çağırdığını, Maddi durumunun iyi olmadığını, kitap yazdığını,
parasız kaldığını ve memleketi Aydın' a gitmek istediğini anlattığını Daha sonra da kendisi
ile 3 yıldır görüşmediğini, Bundan önce kendisi ile bir kaç sefer HAKAN ŞANLI'nın
bürosunda ve mecliste görüştüğünü,
HAKAN ŞANLI'yı 2001 senesinden beri tanıdığını, kendisini KARADAYI'nın yeğeni
olarak tanıtan, sempatik, yedek parça işleri ile uğraşan bir kişi olduğunu, Kendisini 2001
senesinde Caddebostanda klasik arabalar satan bir galeri sahibi arkadaşı vasıtası ile tanıdığını,
Ankara' ya gittiğimde dostluk gösterdiğini, ERGÜN POYRAZ meselesine gelince bir gün
kendisine ERGÜN POYRAZ'ı şikayet ettiğini, Zira ERGÜN POYRAZ yazmış olduğu bir
kitapta ismimi TAYYİP ERDOĞAN'm belediye ihale yolsuzluklarında çiçek ihale yolsuzluğuna
karıştığımı ifade ettiğini, kendisini tanımadığı halde bu nedenle kızgın olduğunu, HAKAN
ŞANLI'nın "ERGÜN POYRAZ'ı ben tanırım, iyi çocuktur, kendisi ile seni tanıştırayım"
dediğini, Tanıştıklarında kendisine neden böyle yazdığını sorduğunu, Zira bahsettiği davada
hakkımda takipsizlik karan verildiğini, Ergün POYRAZ'm da kendisine sürecin DGM' de
başladığını, ancak değişen kanun ile Ağır Cezaya intikal ettiğini ve o sırada ek takipsizlik
aldığını söylediğini, Bunun için beni kitabında bu şekilde suçlaş olduğunu, Kendisinin de
Ergün POYRAZ'a hata ettiğini, çünkü takipsizlik aldığımı, yazı şeklinin rendice edecek
mahiyette olduğunu söylediğini, Sonraki görüşmelerinde de AKP hakkında bilgi verip
veremeyeceğimi sorduğunu, kendisine "benden fazla bilgi senin kitaplarında var"
dediğini, Bu anlattığı hadisenin millet vekili olduğu dönemde

671,

olduğunu, HAKAN ŞANLPnm bildiğim kadarı ile ERGUN POYROZ ile görüşüp
dost olduğunu, HAKAN ŞANLI ile son 3 senedir görüşmediğini,
Şüpheli Hayrullah Mahmut Özgür
Emniyet İfadesinde
Ergün POYRAZ ile 2006 Nisan Mayıs aylarında bir lokantada buluştuklarını,
internet ortamında Emin ÇÖLAŞAN aleyhine yazılar yazdığını, Ergün POYRAZ'm da
Emin ÇÖLAŞAN'm samimi arkadaşı olduğunu, Emin ÇÖLAŞAN'm muhtemelen Ergün
POYRAZ'ı bir bakıma aramızı bulmak amacıyla kendisine gönderdiğini, Ergün POYRAZ
ile buluşmalannda Medya, YAŞ, vb. konularda konuşup aynldıklanm, Bu konuşmanın
detaylanm internette yayınladığını, Bir daha ne telefon nede yüz yüze görüşmediklerini,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ
Savcılık İfadesinde:
Şüpheli Ergün POYRAZ ile yaklaşık 1,5 yıl kadar önce İstanbul'da bir
konferansta tanıştığını, İstanbul'a geldiğinde görüşmüş olabileceğini, Danıştay davası ile
ilgili olarak Ankara'ya gittiğinde evinde bir defa görüştüklerini, bir de telefonla
birkaç defa konuşmalarının olduğunu, Ümraniye davasında tutuklandıktan sonra
kendisinin vekilliğini aldığını, İstanbul' da başka tanıdığının olmadığını ve sevdiği bir
yazar olduğu için avukatlığını aldığını,
3005 sayılı tape okunup sorulduğunda;
Görüşmede belirtilen kitabın "MUSANIN ÇOCUKLARI" isimli kitap
olduğunu, yazannm şüpheli Ergün POYRAZ olduğunu, Abdullah GÜL'ün Ankara Asliye
Hukuk Mahkemesine toplatılması konusunda başvurmuş olduğunu ancak talebinin
reddedilmiş olduğunu, konuşmada geçen Emin HOCA'nm şüpheli Emin GÜRSES
olduğunu,
3042 sayılı tape okunup sorulduğunda;
Ergün POYRAZ'm cezaevinde yeni bir kitap yazdığmı bu kitaptan dolayı
da kendisine düzenlenecek olan gıyabmda bir törenle ödül verilmesi ve bu yolla da
kitabının tanıtılmasını istediğini, kendisine söylemiş olduğunu, kendisinin de bunu
Sevgi hanıma aktardığını, ancak böyle bir ödül verilmediğini,
Şüphelinin ikametinden elde edilen tarafımızdan (5) numara ile
numaralandmlan Cd'nin yapılan çözümünde;
21.04.2007 tarihinde Yeniçağ Tv'de "Medeniyet Dediğin" isimli programda
Kemal KERİNÇSİZ'in program sunuculuğunu yaptığı, Program konuklannm Erol
BİLBİLİK,
Emekli Bir Paşa, ............ ve Ergün POYRAZ isimli şahıslar olduğu görülmüş, program
katılımcılannm yapmış olduğu konuşmalardan bölümler aşağıya çıkartılmıştır.
Ergün POYRAZ: Abdullah GÜL geçmişine baktığımızda sayın hocamın
dediği gibi Milli Türk Talebe Birliğinden bu yana gelen yetiştirilme tarzı ve yine Yahudi
Örgütleri ile AKP'yi ilk buluşturan biri olması ile dikkat çekiyor.................................AKP
kapatılmayı bin defa hak eden Yaşamaması Gereken Bir Parti.........
Kemal KERİNÇSİZ:........ Sayın Ergün POYRAZ'm "Musa'nın Çocukları
Tayyip ve Emine' diye bir kitabı "Musa'nın Çocukları" birkaç günlük süre
içerisinde 23. baskıya ulaştı. Şeklinde kitabı tanıttığı ....
Ergün POYRAZ: ..................ciddi bir araştırma yapıldığında ciddi bir teftiş
yapıldığında görülecektir ki halkımız devlet soyula soyula hiçbir kalmadı,.........
Kemal KERİNÇSİZ: Sayın Paşam diye konuşmaya başlayıp iktidar alehine
konuştuğu
Emekli Paşa: Askerler yan gelip yatmıyor şeklinde konuşma yaptığı

rA4ju^->- 4$WÇ5^7
Kemal KERINÇSIZ: Zahide UÇAR Internet Ajansa Yazan Sayın Zahide Hanım
konumuz Cumhurbaşkanlığı, adayları tek tek tartışıyoruz tabi bizim için önemli olan siyasal
geçmişleri ve istikbalde görev aldıkları takdirde yapabilecekleri, şeklinde konuşma yaptığı
Telefon ile Bağlana Zahide UÇAR: Programın akışını destekleyen konuşmalar
yaptığı,
Erol BİLBİLİK: ............Ya bunlar cemaat partileri tamam da iktidarı gasp ettikleri
için ....... mutlak suretle kapatılması lazım bu partiyi bu güne kadar kapatmayan bütün
Cumhuriyet Başsavcıları vatan hainidir. Açık kapat Vural SAVAŞ yüz kere söyledi yüz kere
kapatınm dedi kapattı zaten adam kapattı zaten ya bunlarla mı uğraşacağız satmışlar gidiyorlar
ya sahipsiz mi? şeklinde kelimeler kullandığı devam eden konuşmasında Türkiye'yi uçuruyor,
yani burada meclise bakamayız meclis hain dolu kardeşim şeklinde konuşmalann devam
ettiği, Program sunucusu Kemal KERENÇSIZ'in konuşmacılann konuşmalannı destekleyici,
yönlendirici ve örnekler ile programının tansiyonunu yükseltici müdahalelerde bulunduğu
görülmüştür.
Şüphelini Kemal KERİNÇSİZ'in iş yerinden elde edilen SAMSUNG marka olan
bilgisayar hard diskinin yapılan incelemede;
1-"AYASOFYA.doc" isimli dosyada; Ayasofya Derneğinin tüzüğü olduğu
görülmüştür. Derneğin kuruculan olarak Sevgi ERENEROL (Türk Ortodoks Patrikhanesi
Sözcüsü), Cancan ERENEROL, Ergun POYRAZ (Yazar), Kemal KERİNÇSİZ (Avukat),
Muammer KARABULUT (YAZAR), Turgay TÜFEKÇİOĞLU (Yazar-Sanayici), Erol
ŞAHİNGİL, Hanifı ALTAŞ (Avukat), Gökhan AYGÜN (Yönetici), Burak GÜNEŞ (Avukat)
ve Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU (YAZAR)'nun belirlendiği görülmüştür.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in iş yerinden elde edilen, WESTERN DIGITAL
marka, seri numarası WCAM9C643632 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan
incelemede;
l-"20 EKİM 2006 CUMA TOPLANTI TUTANAGI.doc" isimli dosyada; 20 Ekim
2006 tarihinde kimliği belirlenemeyen bir şahsın Başkanlığında gerçekleştirilen bir toplantıda
alman kararlar olduğu, alman notlardan toplantıda Levent TEMİZ, Hüsnü CANGİL Ahmet
PULATOGLU, Necip, Ülger, Demirlek, Necdet, İnan, Eyüp, Yüksekdağ, Cevat, Burak,
Yıldınm, ERGENEKON Terör Örgütü operasyonu kapsamında göz altına alınarak
mahkemeden serbest bırakılan Atilla AKSU ve ERGENEKON Terör Örgütü operasyonu
kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Sevgi ERENOL'un da bulunduğu, toplantıda alman
kararlar ve bu kararlan kimlerin uygulayacağı hakkında görev dağılımı yapıldığı,
Toplantıda alman kararlara EREGENEKON operasyonu kapsamında
yakalanarak tutuklanan Ergun POYRAZ ve soruşturma kapsamında tutuksuz yargılanan
Kemal ALEMDAROĞLU'nun da konu edildiği anlaşılmıştır.
2-"DİVANll.doc" isimli dosyada; Ayasofya Derneğinin 18.04.2007 tarihli Divan
Tutanağı olduğu görülmüştür.
Tutanakta Divan Heyeti Başkanlığı'na Sevgi ERENEROL, yardımcılığına Cancan
ERENEROL, katipliğe Burak GÜNEŞ'in getirildiği, asil yönetimin Burak GÜNEŞ,
ERGENEKON operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Sevgi ERENEROL ve Ergun
POYRAZ'dan oluştuğu, ERGENEKON operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan
Muammer KARABULUT'un ise yedek Denetim Kurulu üyeliğine seçildiği anlaşılmıştır.
3-"ÖZEL TELEFONLAR-l.doc" isimli dosyada; ERGENEKON operasyonu
kapsamında göz altına alınarak tutuklanan Kemal KERİNÇSİZ'e ait 333 adet (şahıs ve
kurumlar) telefon listesi olduğu görülmüştür.
Söz konusu listede ERGENEKON operasyonu kapsamında göz altına alman Ergun
POYRAZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Muammer KARABULUT, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK ve Rıfat YÜZBAŞIOĞLU'nun da bulunduğu anlaşılmıştır.
TAPELER:
Tape No: 3123 03.09.2007 tarihinde, saat: 12:04 sıralarında yapmış oldukları telefon
görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un Kemal KERİNÇSİZ isimli şahıs ile yaptığı görüşmede;
Kemal KERİNÇSİZ'in "...........ŞÖYLE DİYORUM BEN ŞEY YAPALIM BU
CUMHURBAŞKANI MESELESİNİ İŞLEYELİM BU HAFTADA............., BOL BOL
ERGÜN'ÜN KİTABINDAN EEE GÜL MESELESİNE DOKUNALIM. EVET HI HI... EEE
TAM ZAMANIDIR ÇÜNKÜ BU ADAMIN NİTELİKLERİNİ SAYIP DÖKMEK, EE
BÖYLEDE ERGÜN MESELESİNE DE DOKUNMUŞ OLURUZ ORDA ..." diyerek,
Yeniçağ Televizyonunda Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile alakalı yapacakları programda
Ümraniye soruşturmasında tutuklanan Ergun POYRAZ' ı da kamuoyu gündemine taşıyarak,
gündem oluşturmaya çalıştıkları,

Tape No: 3136 02.10.2007 tarihinde, saat: 18:32 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un
Kemal KERİNÇSİZ isimli şahısla yapmış oldukları görüşme; Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'a "YANİ STRATEJİDİR BU." dediği Sevgi ERENEROL'unda "HI HI İYİ İYİ
ZATEN ONUN İÇİN BENDE BÖYLE BİR TEKLİFTE BULUNMUŞTUM SİZE ..." dediği,
KEMAL KERİNÇSİZ'de; "mecburen böyle yapıcağız artık, dedim ki bakın şimdiden
çalışmaya lazım işte çalışmak gerekir ben dökümlerin tahlillerini yapacağım hukuki
tahlillerini sizde mastır planın tahlillerini yapın onu bitirdikten siz bana verin benimkini ben
size vereyim, karşılıklı karşılaştıralım, arkasından diğer ifadelerin tahlillerine geçelim tek tek
böylelikle bir ana çatıyı kuralım üç bölümden ibaret bir tane cd diğeri mastır planı diğeri de
efendime söyleyeyim ifadelerin tahlilleri olsun yani tam hazırlıklı olalım iddianame yazılır
yazılmaz hemen itirazımızı yapalım", "bu bir müvekkilin değil ki senin bu milli bir mesele"
diyerek, Muzaffer TEKİN VE Ergun POYRAZ ile alakalı olarak yeni stratejiler belirlemeleri
gerektiğini, bunun bir milli mesele olduğu söyleyerek konuya ne kadar önem verdiklerini,
tutuklu bulunan şahısların milli dava için tutuklandıklarını kamuoyuna lanse ederek
milliyetçilerin bu ülkede tutuklandıkları şeklinde beyanlarda bulundukları,
Tape No: 3200 28.11.2007 tarihinde, saat: 16:30 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un
Kemal KERİNÇSİZ ile Ergun POYRAZ' ı cezaevinde ziyareti ile alakalı olarak yapmış
olduğu görüşmede; Kemal KERİNÇSİZ in Sevgi ERENEROL' a hitaben "....ONUNDA BİZE
TEKLİFİ VAR DİYOR Kİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK BANA BİR ÖDÜL
VERİLSİN DİYO ...." Sevgi ERENEROL' da "TAMAM" diyerek, konuyu onayladığı,

Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007 günü saat:14.13'de Muammer KARABULUT ile


Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
M.KARABULUT'un "Yani şimdi Egun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor
mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun
değimli onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" "Adam yani
Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" dedikleri,
Vedat YENERER
Tape: ^f\ ■* ' *"'\

^ 680

( ' V'*.' „* /
Mt.
Tape no: 1532 22.01.2008 günü saat:21.34 de paşam diye hitap ettiği Nejat ESLEN
isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde özetle; NEJAT'IN, İyi çok şükür ne o
toparladılar milleti ya nedir bu, devamında PKK lılar mecliste dolaşıyor vatan severleri
topluyorlar dediği, VEDAT'IN Ve göz altına almanlar için de aralarında trafik cezası bile
yememiş insanlar var ve terör örgütünün adını da Ergenekon olarak koymuşlar yazışmalarda
da Ergenekon terör örgütü diye söz ediyorlarmış dediği, devamında NEJAT'IN Evet Vedat
GÜLER KÖMÜRCÜ de onların içlerinde dediği devamında Vedat'ın Ya çok özel dosyalar
bilgiler devamlı yayınlıyor nerden geliyor bilmiyorum ama dediği devamında VEDAT'IN
Yani orta da aynı Ergün Poyraz'a yapılan oyun var efendim devletin gizli sırrına ulaşmak
dediği devamında NEJAT'IN Bundan bir şey çıkmaz ama bi onların burnunu sürterler yani o
olur dediği,
TELEFON İRTİBAT

ERGÜN POYRAZ'm simkart ve telefon rehberinde;:


Sevgi ERENEROL-05323678060, Kemal KERİNÇSİZ05332949190, Kemal
KERİNÇSİZ-05322143354, Muammer KARABULUT 05468221246, İsmail YILDIZ
05337138603, Halil Behiç GÜRCİHAN 05465959046, Oktay YILDIRIM 05425315368,
Şeklinde kayıtlara rastlandığından adı geçen şüpheliler ile irtibatlı olduğu,
e-hukuki durumunun değerlendirilmesi,
Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde; samimiyetim yok dediği halde Halil Behiç
GÜRCİHAN'a yazmış olduğu kitabı bilgisayar ortamında verdiği, verilen kitabın adının
"Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet" olduğu, kitap içeriğinde Hablemitoğlu cinayeti ile İhsan
GÜVEN'in öldürülmesi cinayetlerinin güvenlik güçlerince gerçekleştirildiğinin iddia edildiği,
aynı kitap içeriğinde Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli içerikli iç tehdit raporunun
bulunduğu, şüpheli bu kitabı vermediğini beyan ettiği halde kitabın Halil Behiç
GÜRCİHAN'da word belgesi olarak yazılı halde bulunması, bastırması için bu kitabı
verdiğinin anlaşıldığı, buradan da aralarındaki örgütsel irtibatın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Aramalar neticesinde; şüpheli Ergün POYRAZ'da devletin güvenliği iç ve dış siyasal
yararlan bakımından gizli kalması gereken çok gizli belgeler ele geçirildiği, bu belge
özelliğine bakıldığında dış tehdit raporu olarak adlandmlan Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
belge olması göz önüne alındığında, çok gizli belgenin şüphelide bulunmasının araştırmacı
yazarlıkla alakasının olmadığı, bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından şüpheliye
verildiği anlaşılmaktadır.
Şüpheliye ait koruma notları göz önüne alındığında; MGK Genel Sekreterliği'nden,
dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR'la makamında görüşmeler yaptığı,
Emniyet Müdür yardımcısının tayin işi için bizzat MGK Genel Sekreterine kadar gidip
görüşebildiği, Mülkiye Başmüfettişlerinden Teftiş Kurulu Başkanına kadar birebir toplantılar
yaptığı, Yargıtay'da görülen davalar için Yargıtay üyeleriyle toplantılar yaptığına ilişkin notlar
olduğu görülmüş, bu davalara şüpheli Ergün POYRAZ'm müdahil olarak katılması hususları
değerlendirildiğinde; sıradan bir yazar olarak bunları yapmış olmasının hayatın olağan akışına
uygun düşmediği,
Şüpheli Ergün POYRAZ, bizzat ERGENEKON terör örgütü adına bu tür kişilerle
görüşüp edindiği bilgi ve belgeleri kitaplarında yazıp, bu kitapların dezenformasyon amaçlı
olarak kullandığı, özellikle kitaplarını da bilgi ve belgeleri edindiği üst düzey kamu
görevlileri ve askeri şahıslara verip bu şekliyle karapropaganda yapılmasını üst düzeyde
gerçekleştirdiği ve örgütsel bazda darbeye zemin hazırjjifflaâsı yönüyle bu kitapların
yayınlanıp dağıtıldığı, söz konusu kitapların içeriğinde^zelliMe fifeblemitoğlu Cinayeti ile

681 (
ym
* */ *

"A^Ff
*
İhsan GÜVEN cinayetlerinin bizzat Devletin güvenlik güçlerince yapıldığı şeklindeki
ithamlardan da örgütün amaçlan doğrultusunda kitapları yazıp yayınladığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut telefon görüşmeleri göz önüne alındığında, bizzat bazı kitapların
örgütün yöneticileri arasında bulunan Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT
tarafından yazılıp son şekli verilip sanki cezaevinde tutuklu bulunan Ergün POYRAZ
tarafından yazılmış gibi bastırılma aşamasına getirildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli ek ifadesinde Muammer KARABULUT'un yazacağı kitaplarla alakalı
olarak hiçbir bilgi ve belge vermediğini beyart ettiği halde bu konudaki Sevgi ERENEROL ve
Muammer KARABULUT arasındaki görüşmelerde kitapta yazılacak cümlelere kadar bizzat
Sevgi ERENEROL tarafından belirlendiği, buradan da yazılan kitapların ERGENEKON terör
örgütü tarafından yazdırılıp Ergün POYRAZ tarafından yazılmış gibi piyasaya sürüldüğü,
şüphesini doğurduğu, kitapların gerçeği araştırmaktan çok dezenformasyon amaçlı ve devletin
güvenlik güçlerini zan altında bırakcak şekilde ifadeler kullanılmasından da anlaşlmaktadır.
Şüpheli Ergün POYRAZ'm Ayasofya derneğine üye olduğu, tüm ceza evi işleri ve
avukatlık işlerinin Sevgi ERENEROL tarafından takip edildiği, hem Zafer (Kod) Muzaffer
TEKİN hem Ergün POYRAZ'm avukatlığının bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
yöneticisi olmaktan tutuklu bulunan Kemal KERİNÇSİZ tarafından yürültüldüğü ve bu iki
kişiye de aileleri dışında görüşebilen kişilerden birinin de yine Sevgi ERENEROL olması
aralarındaki örgütsel irtibatları ortaya koymaktadır.
Şüphelinin yazdığı kitaplarda Başbakanı, Meclis Başkanını ve Dışişleri Bakanını
Yahudi ve Ermeni göstermek suretiyle de halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlanna zemin
hazırlayıp ERGENEKON terör örgütünün bu yöndeki amaçlanna hizmet ettiği
anlaşılmaktadır.
Şüphelinin yazdığı kitapta İhsan GÜVEN cinayetini aynntıh olarak anlattığı ve
cinayeti güvenlik güçlerinin işlediğini iddia edip aynntılan ve delillerin karartıldığmı iddia
etmiş ise de, hem kendi bilgisayanndan elde edilen notlarda hem de yukanda bulunan
16.12.2007 tarihinde şüpheli Kemal KERİNÇSİZ in, Muammer KARABULUT ile yaptığı
görüşmede "M.KARABULUT'un "Yani şimdi Ergun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini
bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun
biliyorsun değil mi onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'ndan sonra Ergun biliyorsun"
"Adam yani Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti"
şeklindeki görüşmeyi kendi arkadaşlannın yaptığı,
Bilgisayannda kendisinin yazdığını beyan ettiği notlarda, "Ercüment Mitçi" başlıklı
İhsan GÜVEN cinayeti ile alakalı olan "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nın telkinleri ile
öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da
beni tuvalete bile yalnız göndermeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için
binbir numara çektiler." Şeklinde yazdığı. Şüpheli Ergün POYRAZ in bu durumu örgüt
içindeki yakın arkadaşlanyla paylaştığı ve bilgisayanna not ettiği halde yazdığı kitapta bu
hususa yer vermeyip İhsan GÜVEN cinayetinin güvenlik güçlerince öldürüldüğünü iddia
etmeside bilgidiği gerçekleri gizleyip ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kendisine
verdiği talimatlar gereği kitaplarda gerçekleri yazmayıp hedef saptırmaya yöneldiği
anlaşılmaktadır.
Bilgisayanna yazdığı Notlar içinde adı geçen "Oğuzcan HANLI" diye birini
tanımadığını, Oğuzhan ŞANLI diye bir korumasının olduğunu, belki soyismini yanlış
hatırlamış olabileceğini, beyan ettiği, ancak evinde ele geçirilen kendi korumalanna ait
olduğu içeriğinden anlaşılan notlar da Oğuzcan Hanlının resmi koruması olduğu, İhsan
Güvenin evine gidip 3.5 saat görüşme yapıp yaptığı görüşmeyi de gizlice kaydedip Halen
tutuklu bulunan Hasan Atilla Uğur'a götürüp teslim ettiği halde bu hususa da inkar ettiği,
Notlar bölümünde geçen "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nın telkinleri ile öldürüldü.
Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da beni
tuvalete bile yalnız göndernıeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir
numara çektiler."Şeklindeki bölümün kendisine ait olmadığını, gerçekleri kitabında
yazdığını, gerçek olsaydı kitabına yazacağını, Örgüt soruşturması ile kitabın bağlantısını
anlayamadığını, beyanında belirtmiş olup bu konunun örgüt üyeleri arasında da
bilinmesine rağmen hiçbir şekilde dile getirilmediği, bu konuda yazdığı kitapta olayı
anlatmadığı önce notların kendisine ait olduğunu söylemesine rağmen daha sonra inkar
etmesi, İhsan GUVEN'in evine gidip üç saatlik görüşme yapıp arkasından jandarma
teknik istihbarat başkanı Atilla Albayla görüşmesi, bu görüşmede kendisiyle alakalı
belgeleri almasına rağmen, İhsan GÜVEN ile fırsat buldukça her zaman görüştüğünü, ancak
kendisinden her hangi bir bilgi belge almadığını, İhsan GUVEN'in kendisine bazı konularda
anlattığı şeyler olduğunu, onun dışında her hangi bir belge vermediğini, bilgisayarında çıkan
İhsan GÜVEN ile alakalı belgelerin ölümünden sonra tanıyan biri tarafından kendisine
verildiğini verenin ismini açıklamak zorunda olmadığını, beyan ettiği bilgisayarında İhsan
GÜVEN'le alakalı birçok bilgi ve belgenin bulunduğu, hatta İhsan GÜVEN'le zamanın MGK
genel sekreteri olan Cumhur ASPARUK'la yaptığı telefon görüşmesini bile kitabında
yayınladığı, bu görüşmeyi kimin kaydettiğini söylemediği, söylemek zorunda olmadığını
beyan etmiştir.
Şüpheli Ergün POYRAZ'm, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL,
İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, Muammer KARABULUT, Habip
Ümit SAYIN, Doğu PERİNÇEK, Emin GÜRSES, Hayati ÖZCAN ve Hikmet ÇİÇEK ile
örgütsel bazda irtibatlarının bulunduğu, şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in Ergün POYRAZ'm
Ankara'daki evine bile geldiği, şüpheliler arasındaki irtibatların arkadaşlıktan kaynaklanan
irtibatlar olmadığı tamamen örgütsel irtibatlar olduğu, şüpheli irtibatlı olduğu yüksek rütbeli
askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri ERGENEKON terör örgütünün üyeleriyle
paylaştığı, kendisinden Yargıtay'da devam eden davalara bakması için Sevgi ERENEROL'un
Muammer KARABULUT'u gönderdiği,
Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde Kemal
KERINÇSİZ'in yürüttüğü avukatlık görevinin normal bir iş olmayıp "milli bir mesele"
olduğunu söyleyerek örgütsel irtibatlarını ortaya koymuştur.
ERGENEKON terör örgütünün talimatları doğrultusunda örgütün kendisine hedef
olarak seçtiği Alman vakıfları davası ve misyonerlik davalarına müdahil olarak katılıp
davaların ERGENEKON terör örgütünün menfaatleri doğrultusunda sonuçlanması için
girişimlerde bulunduğu,
Sonuç olarak şüpheli Ergün POYRAZ m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
üyesi olduğu, Devletin güvenliği, İç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken
bilgileri elde ettiği,( TCK 327),Türk Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri
kitaplarında kullanmak suretiyle amacı dışında kullandığı, (TAHSİS OLUNDUKLARI
AMAÇ DIŞINDA KULLANMAK TCK 326)
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatları doğrultusunda Silahlı
Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri elde ettiği, TCK 334
Kitaplarında kanunların açıklanmasını yasıkladığı, bu belgeleri yayınlamak suretiyle
yasaklanan bilgileri açıklama suçunu da işlediği, TCK 336 ' *

683

W;.; r0^^
Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak
ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri
olarak kaydetme suçunu da işlediği, TCK 135/2
Ruhsatsız silah bulundurduğu, 6136 SK 13/1
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kaos ortamı
oluşturup darbeye zemin hazırlanması sürecine hazırladığı kitaplarla katıldığı, çünkü
kitaplarında devletin üst kademelerindeki seçilmiş yöneticileri, Yahudi olmak veya ermeni
olmak gibi asılsız isnatlarla yıpratıp halkın gözünde hedef ve düşman haline getirmeye
çalıştığı, anlaşılmış olmakla, (TCK 313/1)
Şüpheli Ergün POYRAZ'm ERGENEKON terör örgütünün propaganda
biriminde faaliyette bulunan üyesi olduğu anlaşıldığından;
Şüphelinin eylemlerine uyan, TCK'nun 314/2, 313/1, 6136 Sayılı Kanunun 13/1
ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2, 326, 327, 334 ve 336, maddeleri gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

15-ŞÜPHELİ BEKİR ÖZTÜRK a-


Emniyet ifadesinde:
Türk Sağlık Sen'e üyesi olduğunu, birde kendisinin kurmuş olduğu Genel Merkezi
Ankara İlinde bulunan Kuvvai Milliye Derneğinin Genel Başkanı olduğunu, herhangi bir terör
örgütüne üyeliğinin olmadığını,
"SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve SİYASAL
İSLAMCILAR (!) HANGİ SAFTA? başlıklı yazıyla alakalı dosyanın bilgisayarında olduğunu
hatırlamadığını, bu dosyanın bir araştırma olduğunu, içeriği hakkında menfi veya müsbet
söyleyecek bir şeyinin olmadığını, bu dosyanın SESA 'dan geldiğini, SESAR 'in bütün
yazılarını takip ettiğini ve uygun bulduklarını yayınladığını,
Sevgili Arkadaşlar;
Bu yazıda verilmek istenen mesajı diğer taraf çok net anladığı için bugün bir seri
tehdit telefonu aldım ama sizlerin yazıya verdiğiniz tepkilerden sizleri bu olaylar xserisinde
doğru yere oturtan bu yazıdaki sizle ilgili mesajı tam olarak aktaramadığımı farkettim. Bekir
kardeşimin sözettiği kronolojik hatalar doğru fakat işin özü ile ilgili bir sorun değil. Neticede
Bekir Kemal Kerinçsiz ve
kadrosuna destek verdi ve nankörlükle karşılaştı. Kemal Kerinçsiz Milli Güç
platformu veya derneği olarak Bekir'in düzenlediği toplantıya tam destek verseydi bu
provokasyonları yapmak çok daha zor olur ve herkes çok daha güçlü hareket ederdi.Yazıda
Muammer Karabulut vakasına özellikle değinilmedi; çünkü bu yazı kilitlenen bir durumu
açmayı hedefliyordu. Tabi bu noktadan sonra kilitlenen iletişim açılsa dahi ben bir rol
üstlenemem ama eğer bu kilit durumu açılırsa
Muammer Karabulut'u her halükarda sahne dışında tutmak için onu genel resim
içinde ana/etkin oyunculardan biri olarak resmedilmemesi lazım. Arka planda ana sorunlardan
biri olduğunu bilsem de. Anlamanız gereken şu; bu yazı ile ben herkes nezdinde kendi
konumumu feda ettim ve bunu yaparken gitmesi gereken kişiye mesaj gitti. Yüzyüze sürekli
size söylediğim şey : kuklayı kuklacıdan ayırın. Oktay'a da sürekli şu tezi söyledim : O
saldırıyı planlayan Kemal Kerinçsiz değildi. Yazıda da bunun mantıki gerekçesini söylüyorum
zaten.Dosya savaşlarına gelince.
Orada dosya savaşları ile ilgili kastedilen Zeynep'in yazışı değil.Burada iki dosya
var. Biri Ergün Poyraz'm Zeynep'e attığı "Rus kızı T" mesajına sebep olan dosya. Zeynep'ten
onu duyduğum noktada bu işin geri dönülemez noktaya gelmesi için çok sıkı çalışıldığını
anladım. Bu sözlerden o "dosyaya" prim verdiğim çıkmasın lütfen; alınganlığınız üzerinizde
çünkü neme lazım.Biri de Hanefi Altaş'm bir konuşmada sözünü ettiği "Kemal Kerinçsiz'in
Büyükçekmece Ülkü ocaklarına dahil olma hikayesi...Nuriş grubundan kurtulmak için 9
milyar vermesi olayı "...bunu Hanefi Altaş'tan duyduktan sonra kendi kaynaklarımdan ayrıntılı
olarak teyit ettirdim ve bütün yazının esas mesaj çekirdeği o iki satırda mevcut. "Dosya
manyağı" Nuriş'lerin "kurşun manyağı" sözüne gönderme.
Arkadaşlar;
Lütfen o yazıdaki ayrıntılara takılıp esas amacı atlamayın : Kuklayı kuklacıdan
ayırmak.
Ben üç hafta boyunca işimi gücümü bırakıp, insanların peşinden koşup elimden
geleni yaptıkça taraflar arasındaki aynşma derinleşti ve bu noktada bu yazı ters tepkime yolu
olarak tek çare kaldı. Burada iki olasılık var:
1-Bu lavuk ne yazıyor; "kim kime neyi anlattı?'"yı daha net öğrenmek için taraflar
dolaylı olarak da olsa birbirleri ile bağlantıya geçer ve bu dolaylı bağlantılardan "şu iş daha
sarpa sarmadan oturup konuşalım sonucu çıkabilir". Bazıları bu yazıda yazılmayanların daha
da fazla açılmasını istemez.
2-Mevcut iletişimsizlik , kopukluk durumu devam eder ama en azından karşı tarafın
sizler hakkmdaorda burada konuştuğu asılsız iddialara karşı kamuoyu üçüncü bir göz
tarafından bilgilendirilmiş olur.
Oktay'ın "Kemal Kerinçsiz'i aklamışsın, ben kapkara kalmışım" sözlerine ise kesinlikle
katılmıyorum. Oktay o yazıda uğradığı saldırıya rağmen basiretli davranan kişi olarak doğru
yere oturtuluyordu nasıl kapkara kalmak olur. Kemal Kerinçsiz aklanmıyor, Kemal Kerinçsiz
davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmamak, lider özelliği taşımamakla suçlanıyor.
Kemal Kerinçsiz bu konu ile ilgili çıkan hiç bir haberde olmadığı kadar çok nesnel ölçülerle
(Levent Temiz ve Ahmet Ülger'in "nasıl MHP karşıtı yapılarla görüşür?" tarzı partizan
ölçütlerle değil) ortaya çıkarıldı. Bu olayların en büyük iki mağduru sizler dışında herkesin
anlattığı olaylar zinciri bir üçüncü göz tarafından anlatıldı. Kemal Kerinçsiz'e ise "sen lider
değilsin, hata yaptın" denildi.Ha; "bu saldırıyı Kemal Kerinçsiz yaptı" denilmedi çünkü bu
saldırıyı Kemal Kerinçsiz planlamadı arkadaşlar.Bu tezimi baştan beri söylüyorum yüzyüze de
onlarca kez tekrarladım.
Bu konuda kaç haftadır araştırıp da bulamadığım bir done varsa lütfen iletin. Bu
saldırıdan Kemal Kerinçsiz faydalandı, bu saldın sonrasında adamını harcamadı (çünkü
harcasa o çevresindeki yakın adamlan da onu harcar) ve bu saldmdan kendi çevresindeki kliği
güçlendirerek, başından beri planladığı Oktay tasfiyesini gerçekleştirerek çıktı ama ne mantıki
inceleme, ne de benim ulaşabildiğim donelerden çıkan sonuç bu saldmyı Kemal Kerinçsiz'in
planlamadığı yolunda Saldınnın kaynağını daha ayrıntılı görmek istiyorsanız şu sorunun
cevabından doğru ya da yanlış %100 emin olana kadar kadar araştınn. Ahmet Ülger o gece;
Levent ve Yıldmm'm sürekli vurguladığı gibi "abi adam kurt tabi, olay olacağını SEZDİ,
çıktı" nedeni ile çıkmadı o toplantıdan. Ahmet Ülger o toplantıdan sezdiği için mi, bildiği için
mi erken aynldı? Ahmet Ülger o toplantıda olay çıkacağını hangi kanallardan öğrendi, pardon
SEZDİ?
Neyse bana kızabilir, kmlabilirsiniz canınız sağolsun. Özellikle Zeynep yazıdaki "yazıda
katılmadığımız bir çok nokta olduğu halde" kısmına danldıysa bu bana büyük haksızlık olur.
zımn arkasında nasıl durduğumu, onun geri adım atmak istediği noktada benim nasıl geri
adım atmadığını kendisi çok iyi biliyor. Evet; o yazının bir çok noktasına katılmıyorum.
Sitede zaten her noktasına katıldığımız yazılardan oluşmuyor.O yazı; taraflan birleştirme
adımlan attığım noktada beni sözkonusu taraflar nezdinde- çok zor duruma soksa bile
yayınladım çünkü belli prensipleri her şeye rağmen korumak zorundayız. Yaymlamasaydım
Zeynep nezdinde daha mı muteber olurdum bilmiyorum ama.anlaşılan yazıda bir çok noktaya
katılmadığımızı belirten ifade yüzünden puan kaybetmişiz. Orada da Zeynep'in insafına
sığınmaktan başka çarem yok. Neyse sevgili kardeşlerim lafı çok uzattım.
Bu yazının Oktay YILDIRIM ve kendisi,, Kemal Kerinçsiz ve ekibi ile yollarının
ayrılması süreci ile ilgili olarak Behiç GÜRCİHAN tarafından yazılmış bir yazı olduğunu, bu
yazının muhtemelen Behiç GÜRCİHAN tarafından kendisine gönderildiğini, Kemal
KERİNÇSİZ'in bir dönem Milli Güç Derneği isimli bir dernek kuracağını, bu dönemde Oktay
YILDIRIM ile birlikte Kuvayi Milliye Derneğini kurmaya çalıştıklarını, kendilerinin II Kasım
2006 yılında Kuvayi Milliye olarak Üsküdar Aşmalı Konakta yapacakları toplantıyı Kemal
KERİNÇSİZ'in derneğin toplantısı gibi lanse ettiğini, bu nedenle yollarını ayırdıklarını, bu
yazının da bu konu ile alakalı olarak yazıldığını,

T.C DEVLETİSİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARI'NIN SALYANGOZ


SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA
DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! MİTİNG "İN M'SİNİ VERMEYEN
TV'LER, MALATYA 'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER!
Başlıklığıyla başlayan
1. Şok Suikast!
Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor!
AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor!
Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik
faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor.
2. Şok Suikast!
Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde
Ermeni Soykırımı 'nı tanıyoruz! Ermeniler 'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz.
3. Şok Suikast!
Ishak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! israil Türkiye'deki tüm
örtülü operasyonlarını meşrulaştırıyor. israil "Kürt Kartı "m daha sağlam tutuyor. ABD,
israil, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor.
Şeklinde devam eden
SESAR
FUAT ERMİŞ' imzalı yazıyla alakalı olarak.
Bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHANın emniyet ifadesinde "Ben bir araştırmacı yazarım
....Bir keresinde Çemberlitaş'ta bulunan Türkocağı Cafesinde Av. Hanifi ALTAŞ; Oktay
YILDIRIM ile birlikte nargile içtik. Bir keresinde Üsküdar'da bulanan Aşmalı Konakta
Kuvvai Milleye.net (Bekir ÖZTÜRK'ün Baykanlığını yaptığı Dernek) topaltsmda karşılaştık.
içeride yaklaşık 50 kişi vardı biz ayrı masalarda oturmuştuk. Kendisi Bana bu olay ile ilgili
iddialan güçlendirebilecek bilgiler verdi bende bunu belgesiz yazamayacağımı söyleyince
bana bu dokümanların fotokopilerim verdi. Bende bu belgeleri ilerde yazdıklarımın kaynağı
olarak evimde sakladım. Bu belgeleri hiçbir şekilde yaymadım. İnternet dahil hiçbir mecrada
yayınlamadım. Türkiye'deki bütün araştırmacı ve gazetecilerde yazdıkları konular ile ilgi
belgeler bulunmaktadır. Bu da bu kapsamda değerlendirilecek konular arasındadır"...' şeklinde
beyanıyla alakalı olarak;
Sorulan toplantının 11 Kasım 2006 günü Üsküdar Aşmalı Konakta yapıldığını, bu
toplantının Kuvvai Milliye Derneği toplantısı olmadığını, ancak Kuruluş aşamasında yapılan
bir toplantı olduğunu, bu toplantıyı Kuvvai Milliye Internet sitesi olarak kendilerinin
düzenlediğini, bu toplantıya Behiç GÜRCIHAN'ın da katıldığını, yaklaşık 50-60 kişinin
olduğunu, o dönemde Kuvvai Milliye Derneği Başkanı olmadığını, o an derneğin
kurulmadığını,
Tuğrul DERME tarafından gönderildiği anlaşılan
k

Balıkesir
E-Posta: jtimberlakedance@hotmail.com
Telefon no: 05357902251
Açıklama: Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir
konuyu belirtmek isterim,saym Ümit Saym'a acil ulaşmam gerekirken, Ümit Saym'dan halen cevap alamamış
bulunmaktayım.Bu durumu bilgilerinize arz eder ve en yakm zamanda kendisine ulaşmak dileğimi
yinelerim.Bir rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde
bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin elbette bir çok
sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside emekli bir Hat Komutanı olan
değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif
olarak yürütmek istiyorum.Gizli olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve
sayın Ümit Saym'ada halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 181i Gençler
olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilcek bir hücre
yani bir toplantı odasmada sahibiz.İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim...
10.05.2007 tarihli e-mail le alakalı olarak;
Bu mesajı hatırladığını, ancak bu tarz mesajları muhatap almadığını, bu mesaja cevap vermediğini,
Tuğrul DERME isimli şahıs ile yüz yüze görüşmediğini, ancak hatırlamadığı bir zamanda telefon ile
görüştüğünü, bu telefon görüşmesinde Tuğrul DERME'nin "bu Kuvvai Milliye Derneği temsilciliğini Balıkesir
iline nasıl kurarız" diye sorduğunu, kendisinin de şahsen tanışmadan kimseye temsilcilik vermediklerini
söylediğini, ve yakın zamanda istanbul'da yapacakları toplantıya davet ettiğini, ancak gelmediğini, daha sonra
hiç görüşmediklerini,
18li Gençler Grubu hakkında bir bilgisinin olmadığını, ve bahsedilen konular hakkında da bir
bilgisinin olmadığını,
Ayrıca www.Kuvvaimilliye.net isimli internet sitesinde kendi cep telefonunu yayınladığını,
isteyenlerin kendisini aradığını,

3NOLUCD:
-Cezalar Birliği Başlıklı doküman
CEZALILAR BİRLİĞİ
Sevgili kardeşim, Oktay Yıldırım aradı geçende, sitede haber olarak yer alan konuyu anlattı. Bir
emniyet amirinin kendi nezdinde, Türk Ordusu 'na hakaret ettiğini söyledi. Eski bir emniyet müdürü olarak dert
yandı bana.
Ben emekli bir astsubay çocuğuyum, 1978-2003 yılları arasında da Polis Koleji mezunu olarak
emniyette görev yaptım. Bu görevin, 1988-91 ile 1993-96 yılları arası Doğu bölgemizde istihbarat ve Terörle
Mücadele Görevlisi ve Müdürü olarak geçti.
Oktay kardeşim, kahraman bir Başçavuş Gazisidir. Memlekete hizmet etmiştir ve gazi olmuştur. Bir
çok arkadaşı kucağında şehit düşmüştür . Türk'tür, müslümandır, dürüsttür, milliyetçidir, adam gibi adamdır.
Ulusalcıdır, Atatürkçüdür, Yüzlerce terör operasyonun da aldığı üç kuruşluk paraya ve ailesinin yaşlı gözlerle,
korkak ve ürkek hemen her gece ölüm haberini beklediğini bilmesine rağmen, kahramanca savaşmıştır.
Malulen emekliye ayrılması sağlanmış, ailesi ve kendisi, aynı Çanakkale 'de askere çıkan kumanya ile
yetinmeye zorlanmıştır. Açtır, toktur, çokta önemli değildir onun için. Onun için önemli bir tek şey vardır.
VEFA. Bazılarının, İstanbul'da bir bozacı semti sandığı Vefa değil tabii ki. Neye vefa, kime vefa?
Ecdada, Şühedaya, Gazi Mustafa Kemal 'e, Gazilere, yetimlere, vatan toprağı olmuş kahramanlara,
açlıktan nefesi koksa da kimseye el açmayan şereflilere, haksızlığın, zulmün kralına uğrasa da tek dişli
canavarın mahkemesine aşla'ğitmevcnlere, başlarındaki örtünün gavur mahallesinde bir anlamı olmadığını
bilen ve onunla Gazı Mustafa Kemal'in çizmelerini
687
S\
parlatan iffetli müminelere, para olsunda nereden gelirse gelsin demeyi aklından bile
geçirmeyenlere, yaşamın yalnızca bu dünyaya has olduğu inancı ile yaşadığı halde,
müslümanlık taslayanlara, yani hristiyanlaştırılmış müslümanlara yiğitçe kafa tutanlara, "La
ilahe illallah Muhammedin Resulullah" diye haykıranlara, dinine, milletine, kitabına ve
peygamberine şovenlerle diyalog kurmayı hainlik, alçaklık sayanlara, papaz elbisesi giymeyi
iş edinmiş, dönek, siyasi travesti imam bozuntularına, yahudi uşağı, Evangelist Köpeği
olmamakta direnenlere, "Innedine indallahil islam "(Allah katında tek din islam 'dır.) ayetini
AB 'ye feda etmeyenlere, dünya hayatını sınav bilip, Allah 'ı tanıyanlara, bayrağa kanını,
sancağa canını vermiş yiğitlere, namusunu, şeref, haysiyet ve iffetini hiçbir şeye değişmeyen
Türk ve müslüman evlatlarına, evlatlarını savaşta bile bile ölüme gönderen milyonlarca
vatanpervere ve bilhassa Gaziosmanpaşa 'ya , Susuzlukla zulmedilip, onlarca kılıç darbesiyle
şehadet şerbeti içirilmiş Peygamber torununa, Sancağı burca dikip ölüsüyle savunan
Ulubatlılara, Halide Edip, Nene Hatun ve şehit analarına, bu millete olan sevgisi nedeniyle
görevini iltimassız yapanlara, önüne çuvalla para konulduğu halde, rüşvet almayıp çocuğuna
süt götüremeyenlere, ülkeye hizmet ettiği için, her türlü zulme, iftiraya, hakarete, uğrayanlara,
özetle AHDE VEFA önemlidir.
Üzülme sen Oktay kardeşim, yukarıda çok özetle niteliklerini saydığım milyonlar
seninledir. Ama hepimizin ortak kaderi CEZALILAR BİRLİĞİ oluşturmamızdır. Yukarıdaki
hiçbir özellik emperyalist küreselci köpeklerin ve uşaklarının cezalandırmayacağı derecede
önemsiz değildir, insanı insana köle yapanlar ve onlara hizmet edenler tarihin hiçbir
döneminde kanlı ellerini yıkamaya fırsat bulamamıştır.
Ömer Muhtar 'in dediği gibi;
"BAZILARI CELLATLARINDAN UZUN YAŞAR ".
Üzülme sen Oktay kardeşim, bizim Haklılığımız onların Güçlerini yıkar, yakar, ezer
ve geçer.
Üzülme sen Oktay kardeşim Gazi 'nin dediği üzere;
"GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER ".

Selam ve Saygılarımla,
Dr. Adil Serdar SAÇAN imzalı yazı hakkında;

Adil Serdar SAÇAN'ın www.kuvvaimilliye.net isimli internet sitesine köşe yazarlığı


yaptığını, yukarıda sorulan cezalılar başlıklı yazının da bu internet sitesinde yayınlandığını,

OKTAY YILDIRIM : Bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında


Kaymakam Kemal Beyin katledilişi ve PKK yi telin mitinginde tanıştıklarını, sonraki
dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştüklerini, ilişkilerinin Kuvvayi
Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyinde olduğunu, bu dernek kurulmadan
önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi olduğu sitede köşe yazarlığı yaptığını,
AYŞE ASUMAN OZDEMIR: Birkaç kez telefonla görüştüklerini, konusunun ÇYDD
den istifası ile ilgili Zaman Gazetesinde yayınlanan röportaj ile ilgili aradığını,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK: Oktay YILDIRIM isimli şahsın tutuklandığı gün
Oktay YILDIRIM in avukatının telefonunu kendisinden istediğini, bir kez telefonla
görüştüklerini, yüzyüze görüşmediğini,
HALİL BEHIÇ GÜRCIHAN: Tanıdığını, 11 Kasım 2006 tarihinde bahsetmiş olduğu
toplantıda tanıştıklarını, birkaç kez bir araya geldiklerini,
TUĞRUL DEMRE: Burada tanıdığını, yukarıda bahsettiği şekilde bir kez telefon ile
görüşmelerinin olduğunu,
FUAT ERMİŞ: 2007 Mart ayından bu yana Kuvvai Milliye Derneğine gelip gittiğini,
hatta bu şahsa derneğin Ar-Ge birimini kurmak üzere görev verdiklerini, bir süre çalıştıktan
sonra istifa ettiğini,
İSMAİL YILDIZ: Kasım 2005'den bu yana tanıdığını, kendisinin Tunus
Caddesinde bulunan ofisine gittiğini, tanışmak amacıyla gittiğini, çok sık görüşmediklerini,
2007 Haziran ayında 2 kez görüştüklerini, bu görüşmenin internet sitesinde yayınlanacak bir
yazı ile alakalı olduğunu,
Bu konular hakkında anlatacaklarının bunlardan ibaret olduğunu, Kuvvai Milliye
Derneği olarak şiddet ve silahlı mücadele gibi konulara karşı olduklarını, son zamanlarda
Ülkemiz üzerinde oynan Sağ-Sol, Laik-Antilaik, Alevi-Sunni, Türk-Kürt gibi ayrılıkçı
oyunlara karşı olduklarını, bunun bir ifadesi olarak Dergileri ve internet sitelerinde dini,
mezhebi etnik kökeni ne olursa olsun "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diye diyen herkesi derneğin
çatısı altında faaliyet göstermeye davet ettiklerini,

b-Savcılık ifadesinde ŞÜPHELİ BEKİR OZTURK;


Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve tekrar ettiğini,Kuvai milliye
derneğinin genel başkam olduğunu, Ankara' daki dernek binasının da kendisine bağlı
olduğunu, o binayı kendisinin yönettiğini, oradaki bilgisayarların da kendi yetkisi dahilinde
olduğunu, dernekteki bilgisayarın demirbaş olduğunu, nootbokun ise kendisine ait olduğunu,
ele geçirilen dokümanların kendisine ait nootboktan çıktığını, OKTAY YILDIRDIM'm
derneğin üyesi ve İstanbul temsilcisi olduğunu, ancak şube açamadıklarım, derneğin adına her
türlü faaliyeti yaptığını, bilgisayarda ele geçirilen FUAT ERMİŞ imzalı yazı FUAT ERMİŞ'in
kendisine gönderdiğini, bu yazıyı kuvai milliye internet sitesinde kaynak göstererek
yayınladığını, bu şekilde de yazının formatı değiştiğini, ancak ilk yayınladıklarında FUAT
ERMİŞ diye yazdıklarını, daha sonra SESAR uyarınca bu yazıyı SESAR olarak
değiştirdiklerini, yazının halen internet sitelerinde olduğunu, SESAR'm sitesini ciddi bulduğu
için takip ettiğini, ancak bu yazıyı FUAT ERMİŞ derlediği için onun adını yazdıklarını,
yazının içeriğini hatırlamadığı için şu anda neden yayınladığını bilmediğini, 50 tane editörleri
olduğunu, FUAT ERMİŞ'in de editörlerden biri olduğunu, ancak tüm yazılan kendisinin
denetlediği halde bazen de gözünden kaçabileceğini, daha öncede bir kaç sefer bu yazılan
yaymladıklannı, daha sonra sitenin sahibi İSMAİL YILDIZ ile tanıştığını, 2-3 defa yüz yüze
görüştüğünü ve yazılann yayınlanabileceğini söylediğini bundan sonra yazılan
yaymladıklannı, son bir yıldır yayınlamayı bıraktıklannı, sebebinin ise ERGUN POYRAZ'm
yazdığı yazının İSMAİL beyin kendisine yazılmış yazı olarak İSMAİL YILDIZ'm algıladığını,
bu sebeple de bu sitedeki yazılan yayınlamama karan aldıklanm, Mayıs ayından sonra tekrar
İSMAİL YILDIZ ile telefonla görüştüklerini ve yazılanm yayınlamaya başladıklarını, ERGÜN
POYRAZ'm bir dönem kendi sitelerinde yazdığını ancak başka sitelerde yazdığı yazılan da
alıp yaymladıklannı, KUVVAİ MİLLİYE.NET.COM adlı iki internet sitesinin kendisine ait
olduğunu ancak bunu derneğin faaliyetleri içinde kullandığını, ZAFER (KOD) MUZAFFER
TEKİN , KUDDUSİ OKKIR, GAZİ GÜDER'i tanımadığını, ASUMAN ÖZDEMİR ile
telefonla görüştüklerini kendi sitelerine iki defa yazı gönderdiğini, UKKP projesi ile alakalı
sitelerinde de bir reklamı yayınlandığını, TANER ÜNAL'ı tanıdığını, HÜSEYİN GÖRÜM ü
32. gün programında tanıdığını, dernekleri alakası olmadığını,
Devletin yeniden yapılandınlması belgesini bilmediğini, ilk defa burada duyduğunu,
bu derneğin 2006 Aralık ayında kurulduğunu, b^sâgiaçla kurulmadığını, gizli bir
yapılanmanın ve örgütlenmenin olmadığını, ^
BEHIÇ DOC yazılı dosyada BEHIÇ in internet sitesinden alınmış olduğunu,
KEMAL KERİNÇSİZ ile bir alakasının olmadığını, 11 Kasım 2006 da Üsküdar'da yapılan
toplantının kendi kuruluş toplantılan olduğunu, BEHİÇ GURCAN'm da bu toplantıya
katıldığını, BEHİÇ'in, OKTAY'm arkadaşı olduğunu, demek üyesi olmadığını, FUAT
ERMİŞ'in demek üyesi iken istifa ettiğini, belirtilen ŞOK SUİKASTLAR yazısını ilk
yayınlattıran ve kendisine internet yolu ile gönderenin Fuat olduğunu,
TUĞRUL DERME'nin kendisine internetten mail attığını, baştan önemsemediğini,
ancak daha sonra kendisini telefonla aradığını ve demeğe katılmak istediğini söylediğini, yüz
yüze görüşmeleri ve savcılıktan sabıka falan lazım dediğini, daha sonra kendisini İstanbul
daki 2. kuruluş toplantısına davet ettiğini gelmediğini, bir daha da herhangi bir konuda
görüşmediklerini,
CEZALILAR BİRLİĞİ başlıklı dokümanın Adil Serdar Saçan'm bir yazısı
olduğunu, lobi ve ergenekon yapılanmasını medyadan duyduğunu, OĞUZ EVREN KILIÇ 'ı
tanımadığını,
Ofisinde bulunan CD Terin propaganda amaçlı olmadığını, merak ettiği için alıp
izlediği CDler olduğunu, çoğaltıp dağıtmadıklannı,
CEM EDİZ'i İstanbul'da bir kez gördüğünü, demek üyesi iken istifa ettiğini,
yönetime alacaklan insanlardan özgeçmiş raporu istediklerini, demek üyelerinden
istemediklerini, demekten çıkan diğer bilgiler belgeler ve telefon numaralan ile üyelerin email
adreslerinin üyelere ait olduğunu, dosyada mevcut arama tutanaklannm doğru olduğunu, örgüt
ile alakası olmadığını, yasal olarak demek kurduklanm, demek amacı doğrultusunda faaliyet
yürüttüklerini, beyan etmiştir.
c-Elde deilen deliler.
Dijital incelemelerde
Yukanda ekran çıktısı verilen E-posta dosyası incelendiğinde 29 Aralık 2006
tarihinde Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvvai Milliye Demeği üyelerine göndermiş olduğu ve "Özel
Büro" yada "DSS" den dört üst düzey yetkiliyle MSN'de yapmış olduğu görüşmenin
anlatıldığı e-posta olduğu görülmüştür.
Söz konusu e-postada "Özel Büro"nun kendileri ile çalışmak istedikleri ve uygun
görülmesi halinde beraber toplantı yapılabileceği belirtilmiştir.
31 Ekim 2006 tarihinde Umut Çağan TÜRKER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bir
e-posta olduğu, bu e-postada bahse konu şahsın kendisi gibi "DSS" grubundan olan bir
psikolog arkadaşının editör olarak Bekir ÖZTÜRK'e tavsiye ettiği anlaşılmıştır.
4 Haziran 2007 tarihinde demek hakkında bilgi isteyen Alparslan ARSLAN isimli
şahsa Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen bilgi amaçlı e-posta olduğu görülmüştür.
E-posta dosyası incelendiğinde 14 Haziran 2007 tarihli Bekir ÖZTÜRK tarafından
gönderilen basın bildirisi olduğu ve Ümraniye'de ortaya çıkan bombalar üzerine göz altına
alman Kuvvai Milliye Demeği Kumcular Kurulu üyesi ve İstanbul İl Temsilcisi Oktay
YILDIRIM hakkında açıklamalar getiren e-posta olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM nezdinde Kuvvai Milliye Demeği ve
Ordu'nun yıpratıldığın Ağustos 2006 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ tarafından Bekir
ÖZTÜRK'e gönderilen e-posta olduğu ve Bekir ÖZTÜRK'ün e-postalanna cevap olarak
yazıldığı anlaşılmıştır.
Söz konusu e-posta ve ilişiğinde bulunan e-postalardan Bekir ÖZTÜRK'ün;
Tayin yerinin Eskişehir ve İzmir'de olabileceği,
Davalannm merkezinin İstanbul olduğu,
Tayin konusunda Abdülkadir AKSU'nun aracı olmasını istemediği,
Tayinine bir Türk'ün, hemşehrisi Abdullath:fŞ^Plffsteîaracılık yapamsmı istediği,
konulannı belirttiği anlaşılmıştır. //' % ^ x "\
Söz konusu e-posta ve ilişiğinde bulunan e-postalardan Güler KOMURCU nun;
Tayin konusunu tekrar hatırlatmak için Bekir ÖZTÜRK'ün bilgilerini istediği,
Tayin konusunda bahsettiği kişinin Abdüllatif Bey olduğu, (Abdullatif ŞENER
olduğu değerlendirilmektedir)
konularım belirttiği anlaşılmıştır.
Yeni Hayat Dergisi'nin sahibi avukat Hanefi Altaş, avukat Levent Temiz ve avukat
Ahmet Ülger'in Büyük Hukukçular Derneği'ni terk ettiği,
Kemal KERİNÇSİZ'in bütün eylemlerinde yanında yer alan Levent Temiz'in
Başkan Kemal KERİNÇSİZ'in 'bilinmeyen unsurlar ve oluşumlarla ilişkisini' gerekçe
göstererek ayrıldığı,
Kemal KERİNÇSİZ'in Türksolu'nun toplantılarına katıldığı

Söz konusu e-posta ve ilişiğindeki e-postalardan Mustafa Kemal DEMİRÖREN'in;


18 Şubat 2007 tarihinde gazeteci 'İsmet BERKAN'a gazetede çıkan gayrı kuvvacı
yazılar konusunda e-posta gönderdiği, İsmet BERKAN'm Bekir ÖZTÜRK'ün tyinini
soruşturmasının bardağı fazlasıyla taşırdığı,
İsmet BERKAN'm şahsi tayin işleri yaptırdığı, bunlardan İ.B ve K.B'yi nerelere
yerleştirttiğini unutmadıkları,
İsmet BERKAN'm doğru dürüst gazetecilik yapmayacağı taktirde dostluklarının
tohumu olan sırlan konuşabileceği,
İsmet BERKAN'm da arkadaşlarının maksadı aşmış olabileceğini yazdığı,
kendisinin bunda kastı olmadığı ve Sarıyer'dekilerin selamını ilettiği,
konularının belirtildiği anlaşılmıştır.
06 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bu
elektronik postadan;
Büyük Hukukçular Birliği ile Kuvvai Milliye derneğinin ilişkisinin bozulma şeklinin
hoş olmadığı,
A takımı denilen kişilerle toplantı yapılması gerektiği,
'Ne yapmalı' konusunda ATO'da Sinan AYGÜN ilee toplantı ayarlandığı,
Dernek kurulması konusunda Akşam gazetesi yazan Güler KÖMÜRCÜ'nün maddi
manevi destek verdiği,
Güler KÖMÜRCÜ'nün ön olması durumunda kendisinin yardımcı olacağı,
Cemaatleşmek ve öncelikle bir yakın daire oluşturup öyle genişletilmesi gerektiği
07 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e göndermiş olduğu bu
elektronik postada;

Raporumuzun üst bölümünde de bulunan 06 Kasım 2006 tarihinde Fahri


Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postaya verilen cevabın değerlendirildiği
elektronik posta olduğu anlaşılmıştır.

Bekir ÖZTÜRK'ün ana postaya esas olan cevaplanndan;


Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklannm bitmediği ancak Kemal KERİNÇSİZ ile
hukuklannm bittiği,
İstanbul Kadıköyde kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl
kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum olduklan analşılmıştır.
06 Kasım 2006 tarihinde Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik
postaya verilen cevabın değerlendirildiği elektronik posta olduğu anlaşılmıştır.

Bekir ÖZTÜRK'ün ana postaya esas olan cevaplanndan;


Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının bitmediği ancak Kemal KERINÇSIZ ile
hukuklarının bittiği,
İstanbul Kadıköyde kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl
kurulduğunun bilindiği ve kirli bir oluşum oldukları analşılmıştır.
22 Şubat 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm aralarında Bekir ÖZTÜRK, Behiç
GÜRCİHAN, Erol MÜTERCİMLER ve Emin GÜRSES'in de bulunduğu gruba kendisine
gelen bir e-posta ile ilgili olarak 'Türk İntikam Birliği'ni sorduğu anlaşılmıştır.

Kendisine gelen epostada Gladyo'nun planladığı operasyonlarda kullanmak üzere


DevYol kökenli bazı elemalan aracılığı ile yeni dernekler kurdurduğu, kuvayi milliye
sitelerinin içine sızdığı, psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı bir takım eylemler yapacağı,
yeni cenaze törenleri seyredileceği belirtilmiştir. Aynı e-postada www.acikistihbarat.com,
www.kuwaimilliye.net, www.kuvayimilliye.net gibi sitelere alternatif sahte kuvvacı siteler
kurulacağı bildirilmiştir.
incelendiğinde 25 Şubat 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm acil durumlarda irtibat için
telefon numarası talebini içerir ve 'mimhaber' internet sitesine gönderilmiş bir e-posta olduğu
görülmüştür.
27 Mayıs 2007 tarihinde Ümit SAYIN'm www.acikistihbarat.com,
www.kuvayimilliye.net, kuwaimilliye.net, trakyanethaber.com internet sitelerine ve pek çok
özel şahıs adresine gönderdiği, 'Türkiye'de Derin Devlet Varmı' konulu yazı olduğu
görülmüştür.
Söz konusu e-postada,
Türkiye'de Türkiye için çalışan milliyetçi ve Türkçü bir derin devletin olmadığı,
Türkiye'de yabancı güçlere çalışan derin çetelerin olduğu,
1938'den sonra Türkiye'yi Türklerin yönetmediği,
Türkiye NATO'ya üye olduktan sonra NATO'nun gizli orduları ve GLADYO'nun;
İBDA-C, Ergenekon ve TİT'i kurduğu,
Tikko, PKK (1980'den sonra), DHKP-C, DEV-YOL ve İGD'yi kurduğu,
NATO yanlısı askeri darbelri yönlendirdiği,
1 Mayıs 1977'de 39 kişinin kişinin ölümü, 16 Mart 1978'de İstanbul
Üniversitesindeki 7 öğrencinin ölümüyle sonuçlanan bombalama, Kahraman Maraş Katliamı,
12 Eylül 1980 ihtilali, Sivas'taki aydınlarımızın 1993'te bir otele hapsedilerek yakılma
girişimi, mafya ile iç içe durumdaki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, 1970-1990'lardan beri
pek çok ulusalcı ve Kemalist aydının katledilmesi olaylarını organize ettiğinin belirtildiği
anlaşılmıştır.
19 Ekim 2006 tarihinde Asuman ÖZDEMİR'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği ve
GAZİ GÜDER'e de yönlendirdiği elektronik posta olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu e-postada Asuman ÖZDEMİR'in 18 Kasım 2006 tarihinde başkanlığını
Gazi GÜDER'in yaptığı 'Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi'nin duyurulması konusundaki
ricasının olumlu karşılanması üzerine gösterilen yakın alakadan dolayı teşekkür ettiği yazı
olduğu anlaşılmıştır.
22 Ekim 2006 tarihinde Gazi GÜDER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği 'Bayram
Tebrik Mesajı' olduğu görülmüştür.
ENTERNET GRUP
incelendiğinde ENTERNET GRUP Strateji Bölüm Başkanı Hayrettin ERTEKİN'in
'YETER' isimli bir yazısını göndermiş olduğu elektronik posta olduğu görülmüştür.
incelendiğinde 17 Mart 2007 tarihinde Doğu PERİNÇEK' in oğlu Mehmet
PERİNÇEK'in 'Ermeni Sorunu' ile ilgili olarak Tempo Dergisinde çıkan röportajının ilgili
sayfalarım Adil Serdar SAÇAN'a gönderdiği anlaşılmıştır.*- -

25 Mart 2007 tarihinde Mehmet KARA isimli şahsın Kuvvai Milliye Sitesi'nin
İstanbul'da yapmış olduğu toplantı ile ilgili gönderdiği e-posta olduğu görülmüştür.
Söz konusu e-posta'dan İstanbul'daki toplantının "Heyet-i Temsiliye" olarak
nitelendirildiği anlaşılmıştır.
ONEMLI_NOTLAR.DOC" isimli MSword belgesi incelendiğinde ülkemizde
yaşayan Sabataycı ve Masonlara yönelik ağır eleştirilerin olduğu, Orhan PAMUK'un Moon
Tarikatı üyesi Sabataycı entellektüel bir satıcı olduğu, emekli üst düzey askerlerin örgütlerde
danışmanlık hizmetleri yaptığı, 28 Şubat kararlarının Anadolu Sermayesini bitirip yerine
Sabataycı Mason sermayesini yerleştirme operasyonu olduğu, Çeçen lider Dudayev'i eski MİT
müsteşarı Şenkal ATASAVUN'un öldürttüğü, öldürülen İş adamı Nesin MALKİN'in
MOSSAD'm Türkiye kasası olduğu, Büyük Klübün MOSSAD'm organize ettiği ERGENEKON
isimli örgüt olduğu, Eski MİT İstanbul Bölge Müdürü Süleyman SEBAN'm çok şey bilen ve
yurt dışına kaçması gereken Alaaddin ÇAKICI'yi konuşmaması için Sinan ENGİN'e verdiği
talimat neticesinde kaçırttığı, Beyoğlu'nda faaliyet gösteren "FAKİRLERİ KORUMA
DERNEĞİ"nin "PROTESTAN TAPINAK ŞOVALYELERİ"nin Türkiye'nin ayağı olduğu,
DHKP-C örgüt lideri Dursun KARATAŞ'm ERGENEKON adına çalıştığı konularında
tespitlerde bulunulan ve www.koniks.com sitesi kaynak gösterilen yazının birinci bölümünde
büyük kulüp üyelerinin tam listesi ve görev dağılımı verilmiştir. İnternet üzerinde yapılan
incelemede aynı yazıya rastlanılmıştır. Yazının devamında da Susurluk Raporu olduğu
görülmüştür.
verilen "muzaffertekin[l].pps" isimli PowerPoint belgesi incelendiğinde 28 Mayıs 2006
tarihinde Muzaffer TEKİN'i manevi babası olarak gören Oktay YILDIRIM tarafından yazılan
bir yazının kuwaimilliye.net sitesinde sunum şeklinde derlendiği anlaşılmıştır. Söz konusu
sunumda Danıştay saldırısı ve sonrası yorumlanmış olup Muzaffer TEKİN'in övüldüğü
anlaşılmıştır.
188 sayfalık dijital inceleme raporunda birçok örgüt üyesi ile irtibatlarının bulunduğu,
örgüt içi çekişmelere rağmen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN aldığı kararlara uymayı
kabul edip kavgalı oldukları derneklerle bile birlikte hareket etme karar lan aldıkları
anlaşımaktadır.

Telefon görüşme detay analizleri,


-Oktay YILDIRIM'm kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 485 kez görüştüğü,
-Güler KÖMÜRCÜ'nün kullandığı 05322136100 nolu GSM hattı ile 111 kez görüştüğü,
-Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in kullandığı 05433023765 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü,
-İsmail YILDIZ'm kullandığı 03124660170 nolu sabit hattı ile 2 kez görüştüğü,
-Muammer KARABULUT'un 05428221246 nolu GSM hattı ile 13 kez görüştüğü,
-Sevgi ERENEROL'un kullandığı 05323678060 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü,
-Halil Behic GÜRCİHAN'ın kullandığı 05325959046 nolu GSM hattı ile 53 kez görüştüğü,
-Kemal KERİNÇSİZ'in kullandığı 05322143354 nolu GSM hattı ile 181 kez görüştüğü,
-Ahmet CEYHAN'm kullandığı 05376119481 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü,
-Erkut ERSOY'un kullandığı 05435331769 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü
-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 05323412902 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü,
-Ahmet CEYHAN'm kullandığı 05325925362 nolu GSM hattı ile 113 kez görüştüğü,
-Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun 05554952647 nolu GSM hattı ile 3 kez görüştüğü,
-Fuat ERMİŞ'in kullandığı 05324601798 nolu GSM hattı ile 34 kez görüştüğü,
-Satılmış BALKAŞ'm kullandığı 05365867549 nolu GSM hattı ile 54 kez görüştüğü,
-İsmail YILDIZ'ın kullandığı 05337138603 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü tespit
edilmiş tir. >, ' \ %
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvva-i Milliye Derneği'nin Başkanı olduğu, Ergenekon
terör örgütü adına alman kararlar doğrultusunda amaca yönelik yazılar yazdırdıkları, örgütün
stratejisti olarak kabul edilen BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m yazdığı yazıları kendi
sitesinde kendi muvafakati ile yayınlanmasına müsaade ettiği, yazıların Fuat ERMİŞ adı ile
yayınlandığı, şüphelinin Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Gazi GÜDER ile de irtibat halinde
olduğu, şüpheli Oktay YILDIRIM'm Kuvva-i Milliye Derneği'nin İstanbul sorumlusu olduğu,
bilgisayarında yapılan incelemelerde Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in UKKP ile alakalı mesajının
olduğu, yine açık istihbarat doc. Dr. Ümit Sayın başlıklı "derin devletlerin temel
görevlerinden birisi Anayasayı korumaktır. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devleti olarak
kurulmuştur. Ama Türkiye'de ulusalcı bir derin devlet olmadığı için hep Anayasa tehlikeye
girmiştir. Bu nedenle Cumhuriyet tarihinde 4 askeri darbe yapılmıştır" şeklinde yazının
bulunduğu,
"cezalılar birliği" başlıklı Adil Serdar SAÇANLAR'm yazısının bulunduğu, Emekli binbaşı
İhsan GÜVEN' in "derin devlete mektupları" başlıklı mektupların bulunduğu, "Kuvva-i
Milliye Nedir" başlıklı Servet HAZNEDAR imzalı yazı bulunduğu ve yine Oktay
YILDIRIM'm "Nasıl Savaştınız ve Niye Savaştınız" başlıklı yazılarının bulunduğu
Bilgisayarında yapılan incelemede Tuğrul DERME' nin Kuvva-i Milliye çatısı altında
Balıkesir'de gizli bir örgütlenme yapacağı ve bu konudaki faaliyetleri ve şüphelinin de bu
şahsa cep telefonunu verip görüştüğü, Şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ile irtibat
halinde olduğu ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile de irtibatının bulunduğu, Fuat ERMİŞ ve
BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ'm bölümünde anlatan içerik itibariyle suç teşkil eden
BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ' m yazılarını yayınlatması da göz önüne alınarak şüphelinin
Ergenekon yapılanması içerisinde alman kararlar çerçevesinde kurulan ve yerin üstündeki
legal olarak görünen Kuvva-i Milliye Derneğini bu amaçlarla kurup faaliyetlerinin dernek
çatısı altında devam ettiği, gizli yapılanma içinde örgütün gençlik kollarını kullanıp
yapılanmaya çalıştığı anlaşıldığından,
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün, Güler KÖMÜRCÜ vasıtasıyla Kuvva-i Milliye
Derneğini kurup Güler KÖMÜRCÜ nün yönlendirmesiyle yönettiği, kendisi devlet memuru
olmasına rağmen sırf Kuvvai Milliye Derneğini kurmak için tayinini Ankara'ya yaptırdığı,
bu tayin işi için de Güler KÖMÜRCÜ, vasıtasıyla A:Ş. tarafından yapıldığı, Güler
KÖMÜRCÜ ile yaptıkları e-mail görüşmesinde, benim tayinimi bir kürde yaptırma diyerek
kendi ırkçı zihniyetini ortaya koyduğu, dernek bilgisayarı ve Oktay YILDIRIM'm
bilgisayarlarında bulunan haberleşme zinciri şeklindeki bağlantı zincirinin Halil Behiç
GÜRCİHAN tarafından hazırlanan hücre yapılanmasının haberleşme zinciri olduğu, Kuvvai
Milliye Derneği ile Güler KÖMÜRCÜ'nün alakasının olmadığını iddia etmesine rağmen
şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün talimatlarına göre hareket ettiği, Güler KÖMÜRCÜ ile uzun
zamandır irtibatlarının bulunduğu, yine Güler KÖMÜRCÜ talimatıyla Kuvvai Milliye
Derneği'ni kurduğu ve aynı örgüt çatısı altında faaliyette bulunan SES AR isimli sitenin
yayınladığı halkı hükümete karşı isyana tahrik edici nitelikteki yazılan Kuvvai Milliye.net
isimli internet sitesinde yayınlamak suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
amacına hizmet ettiği, örgütün talimatları doğrultusunda yayınlar yaptığı ve yine derneğin
İstanbul başkanı Oktay YILDIRIM'm ERGENEKON terör örgütünün düzenlediği birçok
örgütsel toplantı ve protesto mitingine katıldığı,
Şüphelinin örgüt üyelerinden; Sevgi ERENEROL, Güler KÖMÜRCÜ, Kemal
KERİNÇSİZ, İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Muammer KARABULUT, Satılmış
BALKAŞ, Fuat ERMİŞ, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Erkut ERSOY, Ahmet
CEYHAN, Ayşe Asuman ÖZDEMİR ve Tuğrul DERME ile örgütsel irtibatlarının, bulunduğu
anlaşılmıştır.
Şüphelinin yazdığı yazılar Kuvvai Milliye Derneği'nin Veli KÜÇÜK doğrudan bağlı
olarak örgütsel faaliyette bulunan Güler KÖMÜRCÜ'nün talimatları doğrultusunda kurulup
faaliyete geçer geçmez de Milli Güç Birliğinin başkanı olan şüpheli Sevgi ERENEROL ve
aynı derneklerde örgütsel amaçlı faaliyet ve eylemleri bulunan Kemal KERİNÇSİZ ile irtibata
geçip, ERGENEKON terör örgütünün silahlarını saklayan şüpheli Oktay YILDIRIM'ı
derneğin İstanbul başkanı yapması, yukarıda izah edilen ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN talimatlarıyla, örgütne istihbarat toplamak ve gerektiğinde toplumsal
olaylarda baskı grubu olarak kullanılmak üzere faaliyetleri örgütçe belirlenen Kuvvai Milliye
Derneğini kurması ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan
darbe ortamına zemin hazırlamak suretiyle halkı, hükümete karşı isyana tahrik suçlarım
işlediği gibi şok suikastlerle alakalı yazılar ve diğer Sesar sitesinin yazılarını yayınlatması
suretiyle de askerleri alenen itaatsizliğe tahrik etme suçlarım işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün üzerine atılı eylemleri nedeniyle, TCK' nun 313/1,
314/2, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması
talep edilmiştir.

16-ŞÜPHELİ FUAT ERMİŞ


a-Emniyet ifadesinde,
Birkez Karşılıksız Çekten izmir ilinde yakalandığını, çıkarıldığı Mahkemece
tutuklandığını, 5 Ay cezaevinde yattığını, bunun dışında başka herhangi bir suçtan
yakalanmadığını, bildiği kadarı ile aile fertlerinden de hiç kimsenin polis veya jandarma ile
ilgili konulardan gözaltına alınmış lığının olmadığını,
2007 yılı Mart Ayının üçünde Kuvvai Milliye isimli derneğe üye olduğunu, Mayıs
ayının 3 cü haftasında bu dernekten istifa ettiğini, şuan itibari ile bu dernekle hiçbir bağının
olmadığını, başka herhangi bir dernek ve sendikaya da üyeliğinin olmadığını,

(Safını kaybedenler başlıklı yazı) Yazının kendisine Tigem Vakfı tarafından Mail
olarak gönderildiğini, okuduktan sonra gelen Mail i haber olarak algılayıp Kuvvai Milliye
Derneği Sitesine kopyaladığını, bu yazıyı kendisinin yazmadığını, bu yazının Sesar şirketi
sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ in yazısı olduğunu, bu şahsı daha önceden tanımadığını,
bu yazı zaten Sesar sitesinde de yayında olduğunu,

TC. DEVLETİMİ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARI"NIN SALYANGOZ


SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA
DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! MİTİNG'İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER,
MALATYA 'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER!
Başlıklı SESAR FUAT ERMİŞ' imzalı yazıyla alakalı olarak.
( Yukarıda belirtilen) Tigem Vakfı tarafından Mail olarak gönderildiğini, okuduktan
sonra gelen Mail i haber olarak algılayıp Kuvvai Milliye Derneği Sitesine kopyaladığını,
dediği yazının bu yazı olduğunu, bu yazıyı kendisinin yazmadığını, bu yazının Sesar şirketi
sahibi BÜLENT (kod) ismail YILDIZ in yazısı olduğunu, bu şahsı daha önceden tanımadığını,
bu yazının zaten Sesar sitesinde de yayında olduğunu, Bu yazı ile ilgili Sesar şirketi sahibi
ismail bey in, Bekir ÖZTÜRK ü aradığını ve bu yazının kendilerinin yazı sahibi olduğu için
kaynak gösterilmesi gerektiğini söylediğini, daha sonra Bekir ÖZTÜRK'ün de yazının altına
SESAR yazısını eklediğini, daha önceki soruda "benekledim " dediği yazı ili bir
alakasının olmadığını, yanlış hatırladığını, yazının içeriğini bilmediğini, hu yazıyı kimin
yazdığını da bilmediğini,
OKTAY YILDIRIM: Kuvvai Milliye Sitesinde Yazar köşesi olduğunu, ordan ismini
duyduğunu, şahsan tanımadığını,
ZAFER (KOD) MUZAFFER TEKİN : Bu şahsı herkesin basından tanıdığı kadar
Ümraniye olayından sonra tanıdığını, şahsen tanışmadığını,
TUĞRUL DERME .-Tanımadığını,
BEKİR ÖZTÜRK: Kuvvai Milliye Derneğin Genel Başkanı olduğu için tanıdığını, bu
şahısın ortalama her hafta sonu Ankara'ya geldiğini, 8 - 1 0 kez topluluk içersinde
görüştüğünü, başka bir ilişkisinin olmaıdığını,
İSMAİL YILDIZ: tanımadığını,

b-Şüpheli FUAT ERMİŞ savcılık ifadesinde ;


Emekli işçi olduğunu, kuvvai milliye derneğine üye olduğunu, mayısın son
haftasında da istifa ettiğini, derneğin önceki söylenen amaçlarında çalışmadığını gördüğünü,
daha sonra kendilerinden toplanan aidatların düzenli sarfedilmediğini ve kaydedilmediğini
anladığını, derneğin amaçlarının da söylenen gibi vatan millet sakarya olmadığını anladığını,
ŞOK CİNAYETLER başlıklı yazının kendisine TİGEM isimli Ziraat Mühendisleri odasından
email yolu ile geldiğini, haber maksatlı olarak derneğin sitesine eklediğini, altına kendi adını
yazdığını ancak daha sonra derneğe yazının kaynağının SESAR olduğu bildirildiğini, diğer
şüphelilerin hiç biri ile tanışıp görüşmediğini, dernek toplantılarına 6-8 defa katıldığını,
OKTAY YILDIRIM' ı tanımadığını, bu yazıyı bilinçli olarak yayınlamadığını, hepsini
okuması halinde bu yazıyı asla yayınlamayacağını, mayıs ayında dernek üyeliğinden istifa
ettiğini örgütle bir alakasının olmadığını, diğer şüphelilerden hiç birini tanımadığını ancak
Kuvvai milliye.net sitesine haber ekleme yetkisinin olduğunu, zaman zaman değişik haberler
de eklediğini, bu yazıyı da kendisinin eklediğini, bu yazının BEKİR ÖZTÜRK ün
bilgisayarına nereden girdiğini bilmediğini, ancak kendilerinin yayınlanmasını istedikleri
yazılara da BEKİR ÖZTÜRK' ün onay verdiğini gerek gördüğünde, yazılar üzerinde düzeltme
yapabildiğini, gerekirse de yayınlanmasına izin vermeyebildiğim, onun onayı olmadan
yayınlanmadığını, kendisinin istifa ettiğinde editörlük yetkilerinin de kaldırdığını,
c-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi;
Şüpheli Fuat ERMİŞ aşama beyanlarında her ne kadar suçlamaları kabul etmemiş
ise de; Ergenekon terör örgütünün stratejik görüşlerini belirleyen birimi olan SESAR' da çıkan
yazılan kendi adı altında Kuvvaimilliye.net sitesinde yayınladığı, yayınladığı yazıların da,
askeri itaatsizliğe tahrik ve örgütsel içerikli mesajların olduğu, "Mitingin M' sini Vermeyen
Tv.' 1er Malatya'da ki İncil Şovu Canlı Verdileri" başlıklı yazının içeriğinde Türkiye' deki son
zamanlardaki siyasi içerikli cinayetlerin AKP hükümeti tarafından yapıldığı, bu noktada
iktidar olmuş AKP' nin Türkiye' nin 1923 öncesi şartlara sürüklediğini ve ulus devleti tasfiye
noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip bir simülasyon
yapalım diyerek;
Devamında:
Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor?
2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro,
Hrant Dink
ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin
üç hedefi olduğu görülüyor;
1. TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!)
1. RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak

__ /^ 696 n

('/ls&u n
3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek
Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti.
Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti.
Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na
hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal
edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu.
RTE Cumhurbaşkanı veya AKP' nin seçtiği biri Çankaya' da
1. Şok Suikast!
Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor!
AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor!
Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik
faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor.
2. Şok Suikast!
Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde
Ermeni Soykınmı'nı tanıyoruz! Ermeniler'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz.
3. Şok Suikast!
İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! İsrail Türkiye'deki tüm
örtülü operasyonlarım meşralaştmyor. İsrail "Kürt Kartı"nı daha sağlam tutuyor. ABD, İsrail,
AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor.
Bütün bunlar olurken, şu ana kadar olageldiği gibi RTE ve AKP Tiler "Pembe
Türkiye" tablosu çizmeye devam ediyorlar. Aynen Saddam'm Enformasyon Bakanı El-Sahaf
m yaptığı gibi,
Fethullah Hoca (!) bu cinayetlerden sonra Diyanet'in yerine kurulan Diyalog Dairesi
Başkanı olarak göreve başlıyor.
"Laiklik" tadil ediliyor. Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor. Atatürk'ün heykelleri
Lenin ve Saddam'm heykel ve büstleri gibi yıkılıyor.
Bu simülasyonun da gerçekleşme ihtimali bir hayli yüksektir!
Batı'nm maşası Türkiye Kiliseler Birliği'nin yöneticilerine ya da rahip eskisi Dolar
Hıristiyanlarma gelince,
1. Türk Milleti'ne ve Türk Devleti'ne meydan okumaya yeltenmeyiniz! Avrupa'nın
ve Anadolu'nun önemli bir kısmı, Müslüman Türk'e meydan okuyanlann
mezarlarıyla doludur!
1. Batı'nm maşası olmayı hemen bırakın!
1. Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satma denemesine diyeceğimiz bir şey yok.
Ama salyangoza basıp düşerseniz "Ben niye düştüm?!" demeyesiniz!
1. Avrupa'da Hıristiyanlar'm çocuklarına bile satamadığınız "İnciP'i Türkiye'de hiç
satamayacağmızı biz biliyoruz. Olmayacak bir işe harcayacağınız enerjiye ne
diyebiliriz ki?
1. Rahip eskisi Dolar Hıristiyanlan sizin üzerinizden AB ve sair devletler gelirse,
yani "kerata" olursanız bedelini ödersiniz!
1. Tahrik etme amacınız olduğu ortaya çıkıyor.
1. Din adamı tahrik etmez, germez, meydan okumaz; anarşiye zemin hazırlamaz!
8) Din adamı olmadığınız belli. Bundan böyle "din adamı" muamelesi değil,
"Batı'nm ajanları" muamelesi göreceksiniz!
9) "Din adamı" kan üzerinden din propagandası yapmaz.
1. "Din adamı" Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Ahmet Yesevi gibi
olur. Yani sizin gibi "din adamı görüntülü provakatör" olmaz!
1. "Din adamı" ağzını bozmaz. Sahte din adamları da sizin gibi davranıp "insan
bozması" falan diyorlar. Üslubunuz kimliğinizi ele veriyor.
Bizce ajanlığı bırakıp "insan" olunuz.
SESAR
FUAT ERMİŞ' şeklinde olduğu,
Şüpheli Fuat ERMİŞ, her ne kadar emekli olup, Kuvvai Milliye Derneği üyesi
olduğunu başka hiçbir kimseyi tanımadığını beyan etmiş ise de; yukarıda bulunan yazı
içeriğinden de şüphelilerin ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına uygun talimatlarla
yazıldığı anlaşılan ve örgütün stratejisti konumundaki SESAR şirketinin yazıp çok kısıtlı
üyelerine gönderdiği suç unsuru içeren yazıları kendi sitelerinde yayınladığı,
Yayınlama yetkisi Bekir ÖZTÜRK'te olması sebebi ile şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün
muvafakati ile yayınlandığı, şüphelinin yazarlık misyonu olmadığı halde Kuvva-i Milliye
Derneği üyesi olması sebebi ile üye tabanına mesajları vermek için yazılar yayınladığı,
beyanında da bu yazıyı tamamen okumadığını okusaydım asla yaymlamazdım şeklindeki
savunmasından da örgütsel talimatlara istinaden yazıyı yayınladığı, yazı içeriğinde
yayınlandığı dönem itibarıyla Hrant Dink ve Malatya'da ki misyonerlerin öldürülmesi olayları
akabinde Türkiye'de ki yabancı dine mensup kişilerin öldürüleceğini ve daha sonra ülkenin
kaos ortamına gideceğini anlatan yazıların tamamen ERGENEKON terör örgütünün amaçlan
arasında bulunan kaos oluşturmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak olduğu, şüphelinin de
bu yazılan kendisi yazmadığı halde, sözde içeriğini de okumadığı halde yayınlaması hususları
göz önüne alındığında, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, halkı isyana
tahrik ettiği, gibi aynca belli şahıslann öldürülmesi amacıyla yazılan yazıyı ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatları doğrultusunda okumadan yayınlayıp ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan arasında bulunan darbe ortamına zemin hazırlamak suretiyle
hükümete karşı isyana tahrik suçlannı işlediği gibi şok suikastlerle alakalı yazılar ve diğer
Sesar sitesinin yazılannı yayınlatması suretiylede silahlı kuvvetleri alenen ittatsizliğe tahrik
etme suçlannı işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Fuat ERMİŞ'in üzerine atılı eylemlerine uyan TCK' nun 314/2, TCK'nun
313/1, 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

17-ŞÜPHELİ TUĞRUL DERME


a-Emniyet ifadesinde,
Ankara Kuvayi Milliye Derneğinde yapılan aramalarda elde edilen deli marka laptop
bilgisayar üzerinde yapılan incelemede ise "Doc" Klasörü İçerisinde "Balıkesir (Gizli
Yapılanma Maili)":başlıklı
Ad Soyad: Tuğrul DERME
Balıkesir
E-Posta: jtimberlakedance@hotmail.com
Telefon no: 05357902251
Açıklama: Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden önce size çok rahatsız olduğum ve
üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim,sayın Ümit Sayın'a acil ulaşmam gerekirken, Ümit
Saym'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu bilgilerinize arz eder ve en yakın
zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir rahatsızlığımı daha özenle belirtmem
gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde bana aktif görev verilmemesi beni
derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin elbette bir çok sebebi vardır, ancak
bunlann arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside emekli bir Hat Komutanı olan
değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin Balıkesir kanadını, tamamen gizli
bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum.Gizli olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve
tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit Saym'ada halen sunmak için beklediğim
GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 181i Gençler olarak aynlmak isteğime cevap
beklemeteyim.Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı

698 ' ' ' ' S~


odasmada sahibiz.İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim... mail ile alakalı
olarak.
Bu e-mail 'i kendisinin attığını, ancak tarihini tam olarak hatırlayamadığını, her gün
yaklaşık olarak 2-3 saat internete girdiğini, bahse konu e-mail'i Kuvvayi Milliye'ye ait reklamı
net olarak hatırlayamadığı bir web sitesinde gördüğünü,, ve bu reklam üzerinden Kuvvayi
Milleyenin sitesine girdiğini, daha sonra önceden izlemiş olduğu televizyon dizileri olan Sağır
oda ve Kurtlar vadisi isimli dizilerden etkilenerek birazda hayalperest olduğu için kendisini
büyüterek gösterdiğini, bu Kuvvayi Milliyeyi ülkeye yararlı büyük bir kuruluş zannettiğini, bu
düşünceler içerisinde önceden seyrettiği dizilerdeki dizi kahramanlarının rolüne kaptırarak
cehaletinden ve olayın farkına varmadan bu e-mail 'i Kuvvayi Milliyenin web sitesine attığını,
e-mail'in içeriğinde de bahsettiği gibi Ümit SAYIN'a ulaşmak istediğini, çünkü kendi yazmış
olduğu Derin Devletlerle alakalı bir senaryosunun olduğunu, bu senaryoyu Ümit SAYIN'a
gösterip senaryo ile ilgili onun fikrini almak istediğini, Çünkü Ümit SAYIN'in bir çok yazısını
çok sık olmasada 6-7 aydan beri www.acikistihbarat.com. isimli web sitesinden takip ettiğini,
Ümit SAYIN'ı daha bilgili olarak zannettiği için bu senaryosu hakkında bilgi almak istediğini,
belki bu senaryosuına bir katkısı olur diye düşündüğünü, GTA isimli projenin tamamen
televizyon dizilerinden etkilenerek yazdığı bir slayt gösterisi olduğunu ve içeriğinin istihbarat
ile alakalı olduğunu, ancak bu güne kadar bu sunuyu hiçbir kimseye gösterip vermediğin, bu
sunuyu hazırlarken hiçbir kötü niyetinin olmadığını, atmış olduğu bu e-mail'e cevap
alamadığını, halbuki bu sitede atılan e-maillere hemen cevap verilecek yazdığını, ancak e-
mailine cevap verilmediğini, bu e-maili attıktan yaklaşık bir saat sonra e-mailine cevap
gelmeyince web sitesinden Kuvvayi Milliye isimli kuruluşun telefon numarasını alarak bu
telefon numarasını ev telefonundan aradığını, telefonu bir bayanın açtığını, kendisine durumu
izah ettikten sonra, bayanın "bir dakika sizi Bekir beye vereyim" dediğini, telefonu ve
tanımadığı ve daha önce hiç görüşmediği Bekir isimli şahsa verdiğini, Bekir beyle
merhabalaştıktan sonra kendisine web sitelerine bir e-mail attığını ve cevap alamadığını
söyleyince Bekir'in e-maillerine henüz bakmadığını söylediğini, akabinde "bir dakika e-
maillerime bakayım" dediğini ve hemen "Tuğrul beymi" dediğini, kendisinin de "evet"
dediğini, Bekir'in "şu ana kadar Balıkesir'den Ayvalık dışından ciddi bir e-mail gelmedi,
eğer ciddi görev almak istiyorsan sana Balıkesirden kendisine e-mail gönderenlerin
isim listesini göndereyim derneğede üye olmak istiyorsan 10 YTL olan üyelik aidatını banka
hesaplarına yatırman gerek" dediğini, Bir süre bekledikten sonra isim listesi gelmediği için
tekrar ev telefonundan Bekir beyi arayarak isim listesinin henüz gelmediğini söylediğini,
konuşmayı tam olarak hatırlayamadığını, fakat Bekir 'in e-mail adreslerinde bir karışıklık
olduğunu söyleyerek şu an gönderdiğini söylediğini ve bu esnada bilgisayarına 20-30 kişilik
isim listesi ve üye aidat formu geldiğini ve bu konuşmadan sonra Bekir beyden Ümit SAYIN'in
telefon numarasını istediğini, Bekir'in de Ümit SAYIN'in telefon numarasını verdiğini, ÜMİT
SAYIN ile 2 kez telefondan görüştüğünü, 0 535 790 22 51 nolu hattından arayarak Ümit SAYIN
ile görüştüğünü, ilk görüşmelerinde kendisini Kuvvayi Milliye Balıkesir temsilcisi olarak
tanıttığını, çünkü kendisini ciddiye almasını istediğini, Ümit SAYIN'in bu görüşmede kendisine
yapılan tuzaklardan ve saldırılardan haberin varmı diye sorduğunu, kendisinin de
www.acikistihbarat.com.da Ümit SAYIN'a yapılan saldırılarla ilgili bir haberi daha önce
okuduğunu söylediğini ve üzüldüğümü belirttiğini, Kendi projesi olan GTA 'dan bahsettiğini, bu
projeyi Türk Silahlı Kuvvetlerine göndermek istediğini ve bu konuda fikrini almak istediğini
söyleyince, Ümit SAYIN'ın aniden kızarak "benim Türk Silahlı Kuvvetleri ile bir ilişkim yok"
diyerek konuşmayı kestirip attığını,
Kuvvayi Milliye derneğine attığı e-mail ve Ümit SAYIN isimli şahıs ile yaptığı
telefon görüşmesinden yaklaşık bir hafta sonra konuyu, şüphesini gidermek için babasına ve
babasının arkadaşı olan emekli askeri istihbaratçı ismet,.,........ isimli şahıs ile görüştüğünü,.
Hatta GTA isimli projesini ismet ......... isimli şahsa göstetdığım, Ismet'in kendisine
"Türkiye 'de bu işlerle uğraşan görevliler var sen okumana bak sen daha çocuksun " dediğini,
Kuvvayi Milliye derneği hakkında da İsmefin "bu kişiler tehlikeli kişiler sen bunlardan
uzak dur Türkiye'de dernek ismi altında bir çok kişi farklı işler çeviriyor sen bunlara
karışma" dediğini, Babasının da ismet ....isimli şahsın dediklerini tasdik ettiğini, bu
konuşmalardan sonra Kuvvayi Milliye Derneğine üye olmaktan vazgeçtiğini, ve GTA isimli
projesini de bilgisayarından sildiğini,
Daha sonra değişik tarihlerde Ümit SAYIN'in kendisini cep telefonundan aradığını
ancak telefonu açmadığını, ancak Ümit SAYIN ile ilk görüşmesinden yaklaşık 2 ay kadar
sonra kendisini arayarak Derin Devlet konulu senaryosu hakkında görüşünü sorduğunu ve
bu senaryosunu bir film şirketi ile görüşmek istediğini söylediğini, Ümit SAYIN'in da işlerinin
çok yoğun olduğunu ve fırsatı olmadığını söylediğini, ayrıca Ümit SAYIN'in kendisine
Kuvvayi Milliyeye üye olup olmadığımı sorduğunu, üye olmadığını Ümit SAYIN'a söyleyince
Ümit SAYIN'in "çok iyi yapmışın bu aralar Derneğin çok karışık olduğunu iyiki üye
olmamışsın " dediğini,
18li gençler ile anlatmak istediğinin 18 yaşında olan kişileri kastettiğini, başka bir
kastının olmadığını, kendisinin de 18 yaşında olduğunu,
E-malinde bahsettiği gizli oda ve toplantı yerlerinin dizilerden etkilenerek
tamamen hayal ürünü yerler olduğunu,
Gençleri toplamak gibi bir işinin olmayacağını, daha önce Panik Atak teşhisi ile
Balıkesir 'de tedavi gördüğünü, Paxil ve Risperdal isimli ilaçlan kullandığını,
Balıkesir'in tehlikeli bir yer olduğunu, gazetelerden okuduğu haberlerden
etkilendiğini, ayrıca gönderdiği e-mailde de kendisini büyük biriymiş gibi göstermeye
çalıştığını,

Şüphelinen bilgisayarında Bulunan \Çeşitli_klasörlerinden\D\BMy\Writing


Works\Writing Works VIP\İstihbarat Kaynak içerisinde:
-"GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası
içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizli
yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç
alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA YEMİN VE SLOGANI' mn
yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME" şeklinde sona eren bir
sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu ve bu dosyalar
internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese bağlandığı ve bu adres
içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği, bu konularla alakalaı olarak.

ifadesinin daha önceki kısmında belirttiği üzere bu GTA projesi tamamen hayal
ürünü olduğunu, hiçbir elemanı üyesi ve bütçesi olmadığını, tamamen kendisinin
saçmalaması olduğunu, WWW.GTAFİLES.SİTEMYNET.COM isimli siteyi tam olarak
hatırlayamadığını, ancak 7-8 ay kadar önce tamamen kendi çabalarıyla yaptığını, ancak daha
sonra babası ve arkadaşı olan ismet ... isimli kişinin kendisini bilgilendirmeleri üzerine bu
siteyi sildiğini,
HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN: www.acikistihbarat.com adresinden adını ve bazı
yazılarını bildiğini, kendisi ile hiç görüşmediğini,
BEKİR OZTÜRK: Bu şahıs ile bir iki sefer telefonla görüştüğünü, bunuda ifadesinin
önceki kısmında anlattığını,

Atmış olduğu bu e-mail'den dolayı çok pişman olduğunu son olarak ifadesine
eklemek istediğini,

700 :. /] ??\ ■?:: ^^—


b-Savcılık ifadesinde Şüpheli TUĞRUL DERME;
Terörle mücadele şube müdürlüğünde verdiği ayrıntılı ifadesini tekrar ettiğini, 2006
yılında Balıkesir Bahçelievler lisesinden mezun olduğunu şu anda ünivesiteye hazırlandığını,
boş zamanlannda da babasına ait Derme kablo isimli iş yerinde çalıştığını, babasının Hava
kuvvetlerinden 2003 yılında Yüzbaşı olarak emekli olduğunu,
Herhangi bir partiye, siyasi derneğe, kuruluşa üye olmadığını, her hangi bir terör
örgütü ile bağlantısının bulunmadığını,
Gerek Ümraniye' de gerekse Eskişehir' de ele geçirilen patlayıcı madde, silah ve
mühimmatlarla ilgili bilgi ve ilgisinin bulunmadığını,
İki adet E-mail adresinin olduğunu, her ikisinin de aktif olduğunu, her iki adresi
Emniyette beyan ettiğini, kuvai milliye derneğinin internette reklamını gördüğünü, buradan
siteye girdiğini ve 10.05.2007 tarihinde bu derneğe E-mail gönderdiğini,
GTA ( Genç Türk Atılım) başlıklı yazının hayal ürünü olduğunu,
" 18'h Gençler " ibaresi de 18 yaşında olması sebebiyle kendisi tarafından
uydurulduğunu,
Sağır oda ve kurtlar vadisi isimli dizilerden etkilenerek bu mailleri attığını, tamamen
uydurma ve hayal ürünü olduğunu,
Ayrıca ÜMİT SAYIN isimli kişinin yazılarını acikistihbarat.com adresinden takip
ettiğini, kendi yazmış olduğu derin devletlerle alakalı senaryosunun olduğunu, bu senaryoyu
ÜMİT SAYIN' a gösterip onun fikrini almak istediğini,
ÜMİT SAYIN ile iki kez 0535 790 22 51 numaralı telefon hattından görüştüğünü,
kendisini kuvai milliye balıkesir temsilcisi olarak tanıttığını, kendisine projesi olan GTA' dan
bahsettiğini, bu projeyi TSK' ya göndermek istediğini söylediğini ancak ÜMİT SAYIN' m
Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkisinin olmadığını söyleyerek telefonu kapattığını,
Kendisinin panik atak teşhisiyle Balıkesir Askeri Hastanesinde tedavi gördüğünü,
değişik ilaçlar kullandığını, yukarıda da belirttiği gibi gönderdiği mailin tamamen hayal ürünü
olduğunu,
İkametinde yapılan aramada ele geçirilen CD' nin büyük ihtimalle babasına ait
olduğu, kendisinin bunu anı olarak sakladığını,
Kuvai Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada laptop içersinde
bulunan " safını kaybedenler" isimli yazı ile ilgili bir bilgisinin olmadığını,
Yine aynı laptop içersinde " BEHİÇ" isimli word dosyası içersindeki bilglilerden de
haberinin olmadığını,
Yine kuvai milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada Samsung marka
Hard Disk içersindeki" DOC T" isimli dosya içeriği ile ilgili de bilgisinin olmadığını,
Yapılan aramada " ayrık otu" isimli klasör içindeki bilgilerden de haberinin
olmadığını,
İsmi geçen şüphelilerden HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN' ı acikistihbarat.com
adresindeki yazılarından bildiğini ancak kendisi ile hiç görüşmediğini, ismi geçen diğer
şüphelileri ise tanımadığını,
BEKİR ÖZTÜRK isimli şahıs ile iki defa telefonla görüştüğünü bunun dışında şahsi
tanışıklığının olmadığını, yaptığı görüşmenin tamamen göndermiş olduğu mail ile ilgili
olduğunu, bunun dışında FUAT ERMİŞ, OĞUZ EVREN KILIÇ ve İSMAİL YILDIZ'ı
tanımadığını, hakkındaki müsnet iddia ve suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler
Şüphelinin internette Bekir OZTURK ile irtibata geçtiği, Ümit SAYIN
ile de bazı konularda görüştüftf^Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında bulunan e-
mail' de Kuvyari Milliye' y« katılmak istememin

■feh&ı
bir çok sebebi vardır... Bu hareketin Balıkesir kanadım tamamen gizii bir şekilde
aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli olmasının sebebi Balıkesir' in küçük ve
tehlikeli bir şehir olmasıdır. TSK' ya ve Ümit SAYIN' a sunmak için beklediğim
GTA hareketi ile Kuvva-i Milliye' nin içinde 18' 11 gençler olarak ayrılmak
isteğime cevap beklemekteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri
toplayabilecek bir hücre yani toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve
heyecan ile cevabınızı beklerim." Şeklindeki 10.05.2007 tarihli e-mail ve
şüphelinin bilgisayarlarında ele geçirilen "GYP TSK gençleri yönlendirme
projesi' başlıklı gizli ibareli power point sunumunda M.E.B' nin genel
durumunun anlatıldığı, çocuklara din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında ahlakın
dinden geldiğini benimsetmeye çalışan yanlış dersler verildiğini ve beyin
yıkandığı... Milliye Eğitim Bakanının şeriat yanlısı olduğunu,
Daha sonra gençlerin genel durumunun anlatıldığı, daha sonra GYP
nedir.
GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli
Powerpoint dosyası içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA,
K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizii yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların
nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç alınacağı hakkında (38) otuz sekiz
sayfadan oluşan, sonunda GTA YEMİN VE SLOGANI' nin yazılı olduğu ve "BU
SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME" şeklinde sona eren bir sunu
olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu ve bu dosyalar
internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese bağlandığı
ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği,

-"GTA" isimli txt belgesi içerisinde:

"GTA H.A.T. , yani GTA Haber Alma Teşkilatı'dır.GTA H.A.T.'m görevi ismindende belli
olduğu üzere H.A.T. İstihbarat Ajanları yani H.A.T.İ.A yetiştirir ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine
haber alma dalında büyük yardımlar eder.H.A.T.İ.A haber aldığı herşeyi merkezde birleşitirip
MIT,JITEM yada Genelkurmay'a iletir.Devletin bu değerli mercilerinden yetki gelmediği sürece
HATIA kafasına göre hareket edemez sadece haber alma işinde istihbarat verebilir.Yine devletin bu
mercilerinden gelen yasaklamalara harfiyen uyar.HATİA yönetimini Türkiye Cumhuriyeti legal
yasalarına uyumlu bir şekilde GTA Hareket Merkezinden GTA Harekat Kanunu'na göre alır. H.A.T.İ.A.
olmak kolay değildir.Her GTA genci HATİA olamaz.Bunun için öncelikle A kuşakta bir GTA elemanı
olması gereklidir.A kuşaktaki bir GTA genci çaylaklığı aşmış ve tamamen kademeli bir GTA'dır.HATIA
ajanlarında aradığı en önemli özellikler mantıklı hızlı karar verebilme,her türlü stratejiyi ve tehlikeyi
önceden sezebilecek şekilde paranoyak olma,korkusuzluk, psiko ve fiziksel saldırılara
dayanıklılık,güvenilirlik,sağlam yapı atletik ve fit olma gibidir.Bunun dışında bir takım sağlık
problemlerinin olmaması gereklidir.Aynca A kuşağı olgun bir HATIA her türlü gizli GTA beden dili
kelimeleri ve GTA alfabesini bilir.HATIA gücünü her türlü düşüncenin sahip olduğu ancak bir temel
amaç için vatan aşkı için birleşmiş olgun A kuşağı gençlerden alır.Bu gençler ülke için Ahmet yada
Mehmet değil Komünist yada Ülkücü değil bir tek yolda GTA'da birleşmiştir.GTA sorunları mantıklı
bir şekilde legal olarak çözdüğü için vatanını seven her Türk genci için kutuplaşmak ve kavga yerine
mantıklıca bir çatı altında toplanmanın yolu olmuştur.HATIA gün geçtikçe dahada büyümektedir.GTA
ve HATIA saygınlığını ve güvenjjirfîğîhr^a^ga etmek yerine çözüm için uğraşmak ve konuşmakta
olduğu için almaktadır.GTA \e HATİA aslaa Türkiye Cumhuriyeti'nin
mercilerinin verdiği bir yetki dışında kavga etmez ve şiddete başvurmaz,o sadece görevini yapar ve
gerçek görevli olan gerekli mercilere sorunu iletir.Unutmaylımki sorunu çözücek olan elbet devlettir
ne A kuruluşu ne B partisi bu kimsenin üzerine düşmez.
Türk Hackerlanmızı Koruyalım : Türk Hacklerları Türk'ün zekasının ve asaletinin ne
derecede olduğunu dünya'ya kanıtlamıştırlar.GTA H.H.B. yani GTA Hack Hareket Birlikleri'de internet
üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret içeren yada onu aşağılayacak yada irticai,bölücü,yıkıcı
faaliyette bulunan sitelere karşı XH1 ve XH2 harekatlarını gerçekleştirmiştir ve gerçekten başarılı
sonuçlar alınmıştır.Bu operasyonlar düzenli olarak devam edicektir ancak son zamanlarda Türk
Hackerları arasında olan ayrılıklar ve basının değerli Türk Hackerlanna yaptığı saldırılar GTA'yı
harekete geçirmiştir.Öncelikle şunu anlamanızı isteriz Türk Hackerları aslaa Türkiye Cumhuriyetine
yada her hangi bir şahsa düşman değildir.Bu insanlar gerçek birer vatansever ve savaşçıdırlar.Dünya
üzerinde savaşlar artık 2 grupta yapılmaktadır. 1-Cephe Savaşları 2-Sanal Savaşlar.Cephe savaşlarında
lider bir orduya sahip olan ülkemiz sanal savaşlardada lider bir ordu ile bize gurur vermektedir.Bu
yüzdendirki her GTA gencinin görevi Türk hackerlanna destek ve onları
korumaktır.Hackerlarımıza gerekirse GTA kasasından mali destek bile
yapılmalıdır.Unutmayalımki eğer hackelarımız olmasa idi biz bugün internet üzerinde rahatça
gezemezdik.GTA'mn yeni amaçlarından biride GTA Merkezinde alman karar ile Türk
hackerlanmızı güçlü bir birlik içine sokmaktır.Bunun için GTA HHB hackerlarımıza
açıktır.Unutmayalımki birlikten kuvvet doğar.GTA HHB gün geçtikçe büyümektedir ve
amacımız yine kutuplaşmalardan uzak bir birlik olmaktır ve sesimizi sanal savaş zaferleri ile
dünya'ya duyarabilmektir.GTA HHB bu yüzden değerli Hackerlanmızı heyecan ile
beklemektedir .Lütfen bize gtafiles@mynet.com'dan ulaşın."

-"GTA Kurallarım" isimli txt dosyası içerisinde;

"GTA,Genç Türk Atılım dır.GTA hiç bir görüşe inanmaz GTA ne olursa olsun hangi
düşünceden olursa olsun her Türk gencini görüşleri yüzünden birbiri ile kavga etmek yerine bir birlik
içine sokmak için kurulmuştur.Unutmayalimki Türk'ün üstün özelliklerinden birisi hoşgörüsü ve bir
birlik içinde kalabilmesidir.Nitekim ulu önder M.Kemal milyonlarca Türk'ü acımasızca katleden
Yunanlı'nm bayrağına basmayarak en büyük büyüklük örneğini göstermiştir.Buradada Türkün üstün bir
özelliğini adeta dünyaya duyurmuştur.Türk birbiri ile kavga etmez hoşgörülüdür vatanı tehlikede
olmadığı sürece şiddet kullanmaz.İşte bu Türk hoşgörüsüdür.Herşeyden önce hepimizin yaptığı yanlış
şey bir takım dolduruşlar ile kavga ederek bişeyler yapabilceğimizi sanmak.Ne olursan ol önemli olan
Türk olman ama kavga kaba kuvvet Türk'e yakışmaz Türk hoşgörülüdür saygılıdır vatanına saldın
olmadığı sürece düşmanlar dışında hiç bir şeye şiddet kullanmaz.GTA herşeyden önce üyelerine şu
çağrıyı yapar ne olursan ol Türksen gel der. Bu ülkeyi seviyorsan
islamcı,milliyetçi,ülkücü,kemalist,modern,sağcı,solcu ne olduğun GTA'yı ilgilendirmez çünki GTA
tüm bu düşünce tarzlannm ortak noktaya ülkeyi bataktan kurtarmaya ve ilerletmeye amaçlı olduğunu
bilir bu yüzden bu düşünce tarzlarının hepsini kanştırarak ortak bir birlik doğurmuştur bu yüzdende şu
anda emperyalist güçlerin en korktuğu Türk genç atılımıdır.GTA sana sesleniyor sana diyorki ne
olursan ol eğer ülkeni seviyorsan en azından şu ülkeyi bu bataktan çıkartana kadar herşeyi bir kenara
atarak GTA'ya katıl onlarda görsünler aslında Türk'ün eskisi kadar birlik olabilidğini ve kutuplaştırma
planlannm boşa çıkacağını .Unutmayalımki bazen gerçek göründüğü gibi değildir.İnanmakta
olduğunuz ülkü aslında dış kuvvetlerin bir maşası olabilir bunu o ülküler için savaştığını sanıp
hapishanelerde daha önce çürüyen insanlar vermiştir.Ama bu ülküler uğruna gençlerimizi veba eden dış
destekli maşalar bugün yine aynı senaryoyu bu sefer daha ciddi şekilde uygulamaktadır.Ancak bugün
farklı olarak psiko saldınlar daha çok artmıştır özellikle dış destekli basın bunu düzenli şekilde
sürdürmektedir .Türk gençliği ya koyunlaştırılmış yada psiko/propagandalara yenik düşmüş ve çürüyüp
gitmiştir.Artık uyanma zamanıdır denilen boş şeyler çok geride kalmıştır gençlik uyanmıştır fakat
önlerindeki engeller çok ciddidir.Görüşleri yüzünden kutuplara aynlmıştır.Ülke olayları denilen
konular artık sokak kavgalarına dönmüştür.Ülke olayları uğruna savaşmak için kurulan
birlikler artık sokak kavgalarında boy göstermektedir.İşin en kötü yönüde istihbarat
teşkilatlarının bir bölümünün dış güçlerin eline geçmesidir.Ülke gene aynı senaryo ve Terör ile
geriye götürülmektedir .Küpe takıyor diye bir genci döven msânîar Juremiştir. Halbuki nasıl o senin
görüşünü hoş görüyor ise seninde onun görüşünü h,oş görmek zorunluluğun herşeyden önce Türk

^ö^^v^y^y
kültüründe vardır.Belkide küpe taktığı için dayak yiyen çocuk bu ülkeyi senden daha çok
sevmektedir.Belkide sen dış güçlerin bir maşa koludursun,gerçek hiç bir zaman göründüğü gibi
değildir.
GTA herşeyden önce elemeanlarma hoşgörüyü ve kendi görüş açısını öğretir GTA nm görüş
açısı at gözlüğü yerine her düşüncenin bir arada toplandığı bir kavgasız konuşarak anlaşan bir
harekettir.Empati kurmak GTA'nm vazgeçilmez özelliklerinden biridir.GTA aslaa kavgayı hoş görmez
kaba kuvvet yerine iyi sözün yılanı deliğinden çıkarmasını yeğler.Kavga ancak yasaları işlemeyen ve
kültürleri yozlaştırılmış milletlerde olur.Ancak Türk gençliğinindee şu anda geldiği konum bunun
kadar vahimdir tabiki bu oyunlara kanmamak herşeyden önce GTA penceresi ve bol kitap okuyarak bir
kültür hazinesi ile olur.Unutmayalımki en büyük efelik efendiliktir sözünü atalarımız boşuna
söylememiştir.
ikinci olarak Kültür ve GTA penceresi kazanmış bir insana psiko saldırılardan ve
psiko/propagandalardan korunma yolu öğretilir.
Üçüncü olarak düzenli beden eğitimleri ile sağlam baş sağlam vücutta bulunur felsefesi
uygulanır
.Dördüncü olarak gece yürüyüşleri ve düzenli oruçlar ile kişisel sorumluluk ve korkusuzluk
ile takım ruhu öğretilir.
Beşinci olarak her şey için Tanrı'ya şükretme alışkanlığı öğretilir.Altmcı yöntem sır tutma
yöntemidir bunun için farkında olunmadan bazı testlere tabii tutulur bu testler ile kendine güven ve sır
tutma yeteneği arttırılır.Bir yıl 12 aydır GTA'nm prensibi 12 ay 12 kitaptır.Her ay bir kitap okumak
kişiye ayrı kültürler katar kişi kitaplarını tarihi,siyasi,psikolojik ve coğrafik&kültürel olmak üzere
4+4+2+2 formülü ile 12 aya sığdırır.Kendine güvenme testleri GTA'nm en önemli testleridir bu yüzden
düzenli olarak buluşarak ve toplananarak topluluk önünde konuşma ve sohbet seminerleri
yapılır.GTA hayvanlara ve bitgilere çok değer verir bu yüzden her GTA elemanı en az bir hayvan,bir
bitki besler bu GTA elemanına doğanın gücünü fark etmesini sağlar böylece düzenli olarak ağaç dikme
günleri ile her GTA elamanı ülkesinin tabiatına her sene katkıda bulunur.Buda GTA elemanının
havadaki oksijeni çoğaltarak erken yaşta ölme ve kansere yakalanma risklerinin önüne set çektiği bir
politikadır.GTA genci aslaa dalga geçmez GTA genci her insamn içinde bir yeteneği olduğuna inanır
tam tersine o genci kazanmak için elinden gelen uğraşı verir gerekirse kendi cebinden sağlık
hizmetlerim görür.GTA genci paylaşmayı öğrenin ve çağımızın tehlikeli hastalığı olan nakötlüğe ve
cimriliğe savaş açar bu durumda GTA elemanlarının para birimleri yerine özgür maneviyat güçlerini
silahsız ve şiddetsiz şekilde kullanması muhtemeldir .GTA hayvanların kavga ederek insanların ise
konuşarak anlaştığına inanır.GTA'nın para birimi kardeşliktir GTA'da benim param senin paran metodu
Türk Geleneklerine uygun bir şekilde yürütülür.Her GTA elemanı ülkesinin bir ajanıdır onun yanlış
gördüğü şeyler rapor halinde GTA karargahında toplamr ve devletin gerekli güvenlik mercilerine
iletilir.GTA kendi güvenliğini gizliliği sayesinde korur GTA'nm sırrı bir erdemdir erdemleri açığa
vurmanın cezası ise sadece hareketten atılma ile olur.GTA kavgaya girmez kavga etmez güç kullanmaz
ancak ülke savaş durumu içine girerse düşmanlara karşı direniş içine lider tarafından sokulur.GTA savaş
hali dışında yapılan tehditleri devletin gerekli mercilerine iletir ve hakkında yasal işlemler yapılır bunun
dışında GTA'nm güvenlik birimleri sadece Kolluk Silahsız Kuvvetlerinden oluşur.Bu kuvvetler
sadece toplantılarda oluşacak kargaşaları bastırmak ile görevlidir.GTA genci dövüş dansı denilen
bir dans ile dövüş tekniklerini öğrenir.Fakat bunu ülkenin savaş hali dışında düşmanlarından başka
kimse üstünde kullanamaz.Ancak devletin güvenlik teşkilatlarından alınan izin ile GTA nın lider
kadrosundan gelicek bir emir ile K.S.K.(Koiluk Silahsız Kuvvetleri) kendine karşı olan
tehditlerde harekete geçer.GTA zor durumlarda para toplayarak kendi gencine yardım eder.Okul
sağlık vb zorunlu ihtiyaçlarda durumun kanıtlanması ile GTA para toplayarak gencine sahip çıkar ve
ülkesine hayırlı bir genç olabilmesi için mücadele eder.GTA çocuklara çok önem verir GTA gençlerinin
hepsi ilerde ülkeye yararı olucak bir çocuk büyütmek için düzenli çocuk büyütme seminerlerine
girer.Her ay her hangi bir fakir mahellede çocuklara elbise ve kitap alınarak çocuklar giydirilir
ve mutlu edilir.GTA tüm dinlere saygıhdır.Kimseyi inancından ve ibadet şekliden dolayı
yargılamaz ancak dini yönden insanları her zaman Tanrı'ya şükretmelerini öğretir onun dışında hiç bir
dini harekete karşmaz herkesi Tanrı ve kulu arasında dinin gereği oalrak özgür bırakır ve din Tanrı ve
kuliPSflfsîpa&^ir sır gibi kalmalıdır. GTA düzenli olarak ülke savuması eğitim kamplarına çıkar bu
eğitim kampları TSK'den gelmiş askeri yetkililer tarafından yürütülür ve aslaa TSK sorumluluğu
dışına çıkmaz.GTA örnek

704
"7 .' ^^K^P1^
/İS^
vatandaş olan her gence para ödülü verir bu şekilde devletimizin değerli polislerine yardım etmiş
olunur.GTA genci kendini aslaa açığa vurmaz hiç bir noktada GTA ile adım anmaz GTA faaliyetleri
sadece genç ile GTA arasında sırdır.GTA mn faaliyetleri kapalı bir sır değildir TSK'ya açıktır TSK her
zaman GTA'nm işlerini denetleme yetkisine sahiptir.GTA gençleri akıl jimnastiklerine düzenli oalrak
girerler bu cimnastiklerde sayılar ile oyunlar oynanın ve hızlı karar verme yeteneği geliştirilir...GTA
hızla büyümekte olan bir birliktir,gençlerimiz GTA ile doğru yolu önlerinde görmüşlerdir artık her şey
çok değişmiştir GTA'ya giren gençlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.Çığ gibi büyümekte olan bu
yararlı kuruluş ülkesine yararlı olmak aşkından başka hiç bir şey duymayan gençler ile doludur.
GTA'ya giriş şartları çok zor değildir giricek kişi siteden mail aracılığı ile bize ulaşmalıdır ve bir takım
başvuru formlarını doldurarak ve bir takım testleri aşarak GTA'ya girebilir.Bumın dışında
gönüllü olarak 2+2+2+2+2+2 sistemini başvuru formunda belirleyerek kendi rızası ile belirlediği
çift aylarda 20 YTL gönderebilir.Unutmayalım ki 20 YTL'de kimsenin bir zorunluluğu yoktur
herkes kendi nzası ile ülkenin ve GTA mn geleceği için bu parayı gönderebilir.GTA bu harekette
bulunanlara minnettar olucaktır.GTA bunla kalmayıp parayı nerelere harcadığının raporunu
fatura fotokopileri ile elemanlarına düzenli olarak bildirecek ve GTA kasasında ne kadar para
olduğunu ve ne kadar para kaldığını düzenli olarak elemanlarına mail yolu ile
bildirecektir.Unutmayalımki gönüllü olarak verilen bu paralar GTA elemanlarının geleceği ve
Türkiye için harcamcaktır.Ayrıca grupsal aktivasyonlardada bu paralar kullamlacaktır.Bunun
dışında elbet bazı kötü niyetli insanlar GTA'yı yıpratmak amacı ile üzerimizde bir takım oyunlar
oynuyucaklardır.GTA bu tür maddi ve manevi hiç bir oyunu ve sorunu kabul etmiyicektir.Üyeliği
kabul edicek insanlar iyi ve GTA'ya sadık insanlar olmalıdırlar bunun dışındaki hiç bir adi oyunu yada
hiç bir sorumluluğu GTA kabul etmez...GTA hakkında daha çok bilgi pek yakında sitemize düzenli
olarak eklenicektir...GTA nm www gibi bir sisteme ihtiyacı yoktur GTA mn yeri kalplerde oluşmlaıdır
bu yüzde show'a gerek olmadığını düşündüğümüzden böyle bir site kurmadık ancak ileride gençlerin
talepleri doğrultusunda kurulabilir...
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Tuğrul DERME'nin şüpheliler Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYIN ile
örgütsel irtibatlarının bulunduğu,
ERGENEKON terör örgütünün gizli gençlik yapılanmasının organizesi için
çalışmalar yaptığı, şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e bağlı olarak örgütün gençlik kollarım organize
ettiği ve etrafına topladığı gençlere de kendisini gizli lider olarak tanıttığı, milli amaçlara
hizmet etme duygularıyla da bilgisayar konusunda uzman gençleri etrafına toplayıp örgütün
HACKER kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, Şüphelide ele geçirilen askeri fotoğraflar ve
belgeler şüphelinin yapmış olduğu işi illegal olarak değil legal olarak yaptıkları havasını
verdiği.Yapmış olduğu sunumu da emir komuta zincirinde ve ERGENEKON belgelerindeki
tez-analiz raporlan gibi arz ettiği, her ne kadar şüpheli bu belgeleri kendisinin yazdığını beyan
etmiş ise de; gerek yaşı ve gerekse de kültür seviyesi göz önüne alındığında 18 yaşında olan
şüpheli Tuğrul DERME'nin belirtilen belgeleri yazamıyacağı, örgütün kendisine verdiği yazılı
belgeleri power point olarak düzenleyip örgüte taban sağlamaya çalışıp gizli örgütlenme adı
altında gençleri sanki devlete ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet ediyormuş gibi bir hava
oluşturup etrafına toplayıp daha sonra da devlet için denilmek suretiyle, gençleri eylem ve
faaliyetlere yönlendirdikleri ve vatan-millet sevgisi duygularını kullanıp kabiliyetli gençleri
örgütün HACKER'lar kadrosuna kazandırmayı amaçladığı, bu konuda attığı e-mail içeriğine
bakıldığında gizli toplantı yerilerinin bulunduğu ve bu konuyu sağlayacak kadar genci etrafına
topladığını beyan ettiği ve bu surette gençlik organizasyonunu belirli bir aşamaya getirdiği
anlaşıldığından,
Şüpheli Tuğrul DERME'nin ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak
eylemi nedeniyle; TCK' nun 314/2 ve 3713 Sayılı JTjerade^ Mücadele Kanunun 5.
maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir,'^,, j - * s.

705

rM^n^m
18-ŞUPHELI METE YALAZANGIL
a-Emniyet beyanında ;
1987 yılında istanbul Emniyet Müdürlüğünden Pasaport aldığını, bu pasaport ile
1987 yılında Güreş Milli Takımları ile beraber Avrupa Güreş Şampiyonunsa katılmak üzere
Polonya'ya, 1988-1989yıllarında Güreş Şampiyonunsa Atina'ya, 1989-1992yılında Kıbrıs'a iş
için gidip geldiğini, 1993 yılında Galatasaray erkek voleybol takımı ile Moskova'ya, 1994
yılında Almanya 'ya Bayerleverkusen bayan voleybol takımına fizyoterapist ve kondisyoner
olarak, 1996 yılında bayan voleybol takımı ile Polonya 'ya bahar kupasına katıldığını, aynı yıl
Moskova 'da düzenlenen bahar kupasına katılmak için Güneş Sigorta bayan voleybol takımı
ile beraber, 1997 yılında Aralık ayı itibari ile kendi şirketini açmak için Ser Dış Tic. Gıda
Azerbaycan'a gittiğini, 2005 yılında Romanya'ya Ticaret amaçlı gıda üzerine Unixfirmasını
kurduğunu, illegal yollardan yurt dışına çıkış yapmadığını,

1998 Akm BİRDAL olayında dolayı Ankara İlinde gözaltına alındığını, ifadesinin
akışı için bu konudan bahsettiğini, birde 1988 yılında 6136 ya muhalefetten dolayı gözaltına
alındığını, ancak Kartal Savcılığından serbest kaldığını, 1999 yılında Kadıköy Doğru Yol
Partisine üyeliğinin olduğunu, 2005 yılında Kadıköy Doğru Yol Partisinin Genel
Sekreterliğini yaptığını, başkaca herhangi bir sendika, Dernek ve benzeri bir kuruluşa
üyeliğinin bulunmadığını,

Adının Mete olduğunu, yanlışlıkla Metin diye yazılmış olabileceğini, ancak Metin
isimli de ağabeyinin olduğunu, fakat ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile tanışmadıklarını,
Muzaffer TEKIN'in ifadesinde geçen, sürekli telefon değiştirir beyanı doğru olmadığını, 1998
yılında kendi adıma kayıtlı 0535 774 79 03 numaralı telefonu halen kullandığını, aynı
zamanda Muzaffer TEKIN'in kendisini defalarca bu numaradan aradığını, Turkcell kayıtları
incelendiğinde bu da ortaya çıkacağını, ayrıca 1994 - 1997 yılları arasında Almanya 'da
yaşadığı ve Türkiye döndükten sonra yukarıda belirttiği numarayı aldığını, halen de
kullandığını, Muzaffer TEKİN 'in yukarıda beyanlarında geçen DYP, Antörnürlük, Ataşehirde
oturması, Emekli olduktan sonra tanışması gibi hususların doğru olduğunu, bahsi konu CD
ile ilgili konuyu ifadesinin ilerleyen bölümlerinde ayrıca anlatacağını,

1998 yılı Mayıs ayında çocukluğundan beri tanıdığı Semih Tufan GÜLALTAY ve
Mustafa GÜLEN ile SER şirketinde ortak olduğu dönemde Mustafa GULEN'in tanıştırdığı
Mikail SARI'nın Akın BİRDAL suikastından dolayı arandıklarını basın ve medyadan
öğrendiğini, Mustafa GULEN'i arayarak Kadıköy Ataşehir de bulunan bir çay bahçesine
çağırarak bu olayın aslının ne olduğunu kendisine sorduğunu, kendisinin de Semih Tufan
GÜLALTAY'ı Mikail SARI ile SER şirketinde tanıştırdığını kendisinin bu olayla ilgisi
olmadığını söyleyerek ayrıldığını, 1988-89 yıllarından önce Tekel'de çalıştığı dönemlerde
Muzaffer TEKİN 'de Kadıköy Belediyesinin spor hocalığını yaptığını, o dönemde kendisi ile
tanıştığını, zaman zaman Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip
geldiğini, kendiside çalıştığı yerlere gelir ziyaret eder görüşür ve sohbet ettiklerini, 1998
yılının Haziran veya Temmuz aylarında bir gün Muzaffer TEKİN yanına gelerek Semih Tufan
GÜLALTAY'ın kendisinin mahalleden tanıdığı yaş itibari ile ufak olan bir kişi olduğunu,
Namık Zihni OZANSOY'unda kendisinin arkadaşı olduğunu, bu arkadaşlarının halen
Kastamonu cezaevinde olduklarını arkadaşlarının zor durumda oldukları ve beraber
Kastamonu cezaevine gidip bu arkadaşları ile görüşmeleri gerektiğini söylediğini, zaten
Semih Tufan GÜLALTAY'ın annesi ve babası da kendilerinin oğlunun yanına gidip
gelemediklerini kendisinin gitmesini istediklerini dediğini ve Muzaffer TEKİN ile birlikte
kendisinin arabasıyla Kastamonu'ya giderek savcılıktan izin aldıktan sonra yaklaşık 30
dakika kadar Semih Tufan GULALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile cezaevinde
görüştüklerini, görüşmeden sonra İstanbul'a döndüklerini, bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay
kadar sonra evinde otururken adını hatırlayamadığı bir arkadaşının kendisini arayarak "bir
Milliyet Gazetesi al ve 4. sayfasını oku" diyerek telefonu kapattığını, bunun üzerine
kendisinin gazete bayiine giderek bir Milliyet gazetesi alıp 4. sayfasını açtığımda Akın
BIRDAL suikastı olayı ile ilgili bir çok kişinin adının bulunduğu bir listenin olduğunu, bu
listenin alt kısımlarında SER Dış Ticaret ortaklarından Mustafa GÜLEN ve Mete
YALAZANGIL 'in Ankara DGM Başsavcılığı şeklinde arandığını görünce eski ortağı olan
Mustafa GÜLEN'i telefonla arayarak Ataşehir de çay bahçesinde kendisi ile görüştüğünü, bu
konunun ne olduğunu sorduğunda, oda kendisinin bu olaylarla bir ilgisinin olmadığını
söylediğini, kendisinin de "madem savcılık bizi arıyor Ankara ya gidip teslim olalım"
dediğini, ancak işlerinden dolayı gelemeyeceğini söyleyerek ayrıldığını, birkaç gün sonra
Semih Tufan GULALTAY, Muzaffer TEKİN 'in Harp Okulundan arkadaşı olan Namık Zihni
OZANSOY'un Kadıköy Sahrayıcedit'te bulunan evinde istanbul Terörle Mücadele Şubesince
yakalandığın, medyadan öğrendiğini, 15-20 gün sonrada Mustafa GÜLEN ile birlikte Ankara
ya teslim olmaya gittiklerini, Ankara da bazı avukatlarla görüşerek ne yapacaklarını nasıl
davranmaları gerektiğini sorduklarını, onlarda gidip teslim olursak olayın vahameti açısında
tutuklanabileceklerini söylediklerini, 8-10 ay kadar cezaevine gireceğini söylemeleri üzerine
Mustafa GÜLEN'in istanbul'a döndüğünü, kendisinin Ankara Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğüne gidip teslim olduğunu, 3 gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı Ankara
DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılında bir gün Semih Tufan GULALTAY'in
yeğeni olan Necdet ATIŞ'in yanına gelerek Semih Tufan GULALTAY ve bu olaydan dolayı
yakalanan bütün arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan
GÜLALTAY'ın kendisiyle görüşmek istediğini, Yozgat cezaevine gitmesini istediğini,
kendisinin de Necdet ATIŞ'a Yozgat cezaevine gidemeyeceğini işlerinin olduğunu söylediğini
ve gitmediğini, ancak Necdet ATIŞ Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyarete gittiğinde Semih Tufan
GULALTAY Necdet ATIŞ'a Muzaffer TEKİN'in yanına gitmesini ve Muzaffer TEKİN'in
gelip kendisine Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyaret etmesini istediğini söylediğini, bunun
üzerine Muzaffer TEKIN'i daha önceden kurulmuş bulunan ve kendisinin 1999 yılında satın
aldığı Nova Veterinerlik Hizmetleri isimli iş yerine gelerek Yozgat cezaevine gidip Semih
Tufan GULALTAY ile görüşmesini istediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN 'e görüşmesi
istediğinin şahısların medyadan ve basından takip ettiği kadarıyla suçlu olduklarını bu
suikastı gerçekleştirdiklerini veya gerçekleştiren şahıslarla birlikte olduklarına kanaat
getirdiğini, kendisinin de "gidip bu şahıslarla görüşmem işim gücüm var" dediğini, bunun
üzerine Muzaffer TEKİN "onlar istiyorlar diye gidip görüşmeyeceksin bunlar benim ve
senin arkadaşların olduğu ve mağdur olmuşlar zor durumdalar arkadaşlarımızın zor
günlerinde onların yanında olmamamız gerektiğini onlar istiyor diye değil ben istediğim
için git ve Semih Tufan GULALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile görüş" dedğini, ancak
Muzaffer TEKİN 'in bu istediğini de kabul etmediğini, Muzaffer TEKİN iş yerinden ayrılarak
gittiğini, bir daha da bu konudan dolayı uzun bir süre görüşmediklerini,

2007 yılı Ocak-Şubat aylarında ilçe genel sekreteri olduğu dönemde adının Aydın
YÜKSEL olduğunu söyleyen bir polis arkadaşla tanıştığını, bu şahsa telefonunu verdiğini, bir
günü kendisini arayıp çevresinin çok olduğunu yardım edebileceğini söylediğini, kendisinin
de "elimden geleni yaparım" dediğini, kendisinin Muzaffer Şenocak tarafından 150000 YTL
dolandırıldığını, bu nedenle kendisinden yardım istediğini, kendisinin de askeriyeden çok
çevresi olduğu bildiği Muzaffer TEKİN 'i aradığını, Aydın ile birlikte Muzaffer TEKİN 'in
Kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, Ofisini de Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN, Raf et 'in
kardeşi ve tanımadığı Muzaffer TEKİN 'in sınıf arkadaşları olduğunu söylediğini 4-5 kişi
daha olduğunu, oturup Aydın'ı Muzaffer TEKİN de tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN 'e
Aydın YÜKSEL (soyadını YÜKSEK olarak öğrendiği)Muzaffer ŞENOCAK tarafından
dolandırıldığını anlattığını, anlatırken Muzaffer ŞENOCAK'in Özel Kuvvetlerde görevli
yüzbaşı veya binbaşı olarak görevli olduğunu da söylediğini, bunun üzerine Muzaffer
TEKIN'in birkaç arkadaşına telefon açtığını, yaptığı görüşmelerden sonra Muzaffer
ŞENOCAK'ı kesin olarak tanıyan olmadığını ancak bazı arkadaşları ismi yabancı gelmiyor
diye söylediklerini Muzaffer TEKIN'in söylediğini, Muzaffer TEKIN'in Aydın YÜKSEK'e kart
vizitini verdiğini, Aydın YÜKSEK'in telefonlarını aldığını, konuyu araştıracağını, "bir bilgi
elde eder etmez, seni ararım buraya her zaman uğraya bilirsin " dediğini, bu konuşmalar
esnasında Muzaffer TEKIN'in odasında kendisi, Aydın YÜKSEK ve Muzaffer TEKİN 'in 4-5
arkadaşı olduğunu, Rafet ile kardeşi karşı odada olduğunu, kapı açık olduğu için Rafet ile
kardeşi bu konuşmaları duymuş olabileceğini, Aydın ile beraber çıktıklarını, çıkar çıkmazda
Aydın YÜKSEK'in teşekkür ederek ayrıldığını,
Aradan bir ay kadar geçtikten sonra Aydın YÜKSEK'in kendisini telefonla aradığını,
Uğramak istediğini söylediğini, Kadıköy Hasanpaşa 'da bulunan işyerine geldiğini, elinde bir
CD olduğunu, kendisine ağabey Muzaffer TEKİN 'in ofisine uğradığını, kapalı olduğunu, "bu
CD yi Muzaffer TEKİN 'e rica etsem verebilirimsiniz CD'nin içerisinde, Muzaffer
ŞENOCAK'a ait adresler, kart vizitleri ve iletişim bilgileri var" diye söylediğini, kendisinin de
"sen bırak, ben CD Muzaffer TEKİN 'e ulaştırabilirim " dediğini, çay içtikten sonra gittiğini,
Aynı gün öğleden sonra kendisinin Muzaffer TEKİN 'in Kuşdilindeki ofisine gittiğini,
içeriye girdiğini Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN girişte bulunduklarını, Muzaffer
TEKİN 7 sorduğunu, ofiste yok Bakırköy 'e gitti dediklerini, bunun üzerine Rafet ARSLAN'a
"geçen Aydın isimli bir polis arkadaşla gelmiştik, onu dolandıran şahsın bu CD içerisinde
iletişim bilgileri varmış, sana bıraksam bu CD 'yi Muzaffer TEKİN 'e verirmisin " diye rica
ettiğini, CD yi Rafet ARSLAN'a verdiğini, Rafet ARSLAN'da CD alarak kendi masasının
çekmecesine koyduğunu, kendisine de "hocam merak etme ben kendisine vererim " dediğini,
bunun üzerine ayrılarak evine gittiğini,
Bu CD yi bırakma olayından sonra, iki, üç ay içerinde Aydın YÜKSEK birkaç
kere telefon ile arayarak ne oldu ağabey bir gelişme var mı diye sorduğunu, kendisinin de
Muzaffer TEKIN'in kendisini aramadığını, kendisine bilgi vermediğini, ayrıca Muzaffer
TEKİN 'in telefon numarasının kendisinde olduğunu arayabileceğini söylediğini, daha sonra
ki zamanlar da Muzaffer TEKİN 'in ofisinin önünden geçerken penceresinin açık olduğunu
gördüğünü, ofise çıktığını, içeride ön kısımda Rafet ARSLAN'ı gördüğünü ve selam verdiğini,
diğer tarafta Muzaffer TEKİN 'i gördüğünü, 2-3 arkadaşının olduğunu, onlarla sohbet
ettiklerini, selam verip içeri girdiğini, diğer şahısları tanımadığın dan dolayı Muzaffer TEKİN
'in yanına gidip kulağına "ağabey CD baktınmı Muzaffer ŞENOCAK'la ilgili bilgi edindinmi
Aydın YÜKSEK devamlı beni arıyor bir gelişme varmı" diye sorduğunu, kendisinin de "ne CD
si" diye cevap verdiğini, Rafet ARSLAN'a bıraktığı ve kendisine teslim etmesini söylediği bir
CD 'nin olduğunu, "bakmadığınız mı" diye sorduğunu, CD içerisinde Aydın YÜKSEK'in
kendisine söylediğine göre Muzaffer ŞENOCAK'a ait iletişim bilgilerinin olduğunu
söylediğini, daha sonra Rafet'in bulunduğu yere geçtiğini, Rafet ARSLAN'a sorduğunu,
Rafet'te CD yi Muzaffer TEKİN 'in masasına bıraktığını söylediğini, tekrar Muzaffer TEKİN
'in yanına giderek "Rafet ARSLAN senin masana bıraktığını söylüyor" dediğini, bunun üzerine
Muzaffer TEKİN masasının üzerine ve çekmecelerine baktığını, burada böyle bir CD yok
dediğini, bunun üzerine ofisinden ayrılıp çıktığını, daha sonra Muzaffer TEKİN ile nede Rafet
ARSLAN ile CD konusunda herhangi bir görüşmesinin olmadığını, ancak Aydın YÜKSEK'in
kendisine bir iki defa arayarak ne oldu şeklinde sorduğunu, kendisinin de herhangi bir
gelişme haberi olmadığını söylediğini,
22.06.2007 günü akşam saat lerinde Muzaffer TEKİN yanında tanıdığı ve ismini
Kür şad ....... olarak bildiği şahsın kendisini telefonlu arayarak, Beşiktaş'ta mahkemede

708

Sh;r&
fr
olduklarını, yanında Rafet ARSLAN'ın bulunduğunu ve kendisiyle görüşmek istediğini
söylediğini, telefonu Rafet ARSLAN'a vermesini söylediğini, Rafet ARSLAN'da kendisine
savcının kendisinin telefon numarasını Muzaffer TEKİN 'den istediğini, şimdi savcının
yanından çıktığını ve telefon numarasını savcıya vereyim mii diye sorduğunu, kendisinin de bu
konuyla ne alakası var diye sorduğunu, Rafet ARSLAN'ın da kendisinin Muzaffer TEKİN 'e
verilmek üzere Rafet ARSLAN'a bıraktığı CD den dolayı olduğunu söylediğini, kendisinin de
kendini aramış olduğu telefon numarasını verebileceğini söyleyerek görüşmeyi bitirdiklerini,
bu görüşmeden hemen sonra Aydın YÜKSEK'i aradığını, çok sinirli bir şekilde, Aydın'a
bağırarak "bu CD ne var benim niye savcı telefonumu istiyor" diye sorduğunu, kendisine CD
de hiçbir şey olmadığını sadece Muzaffer ŞENOCAK'ın iletişim bilgilerinin olduğunu
söylediğini, ayrıca kendisinin hemen savcılık ve Terörle Mücadele Şubesine gidip bu CD yi
kendisinin hazırladığını ve kendisine kendisinin verdiğini, ifade edeceğini bu konuda,
kendisinin mağdur ettiği için özür dilediğini, CD içerisinde hiç bir şey olmadığını tekrar
söylediğini, kendisine "sen bir git" dediğini, veya beraber gidip ifade verelim dediğini,
kendisine "yarın telefonlaşırız" dediğini, bir sonraki gün Aydın YÜKSEK'in aradığında "çakal
çukal beni aramasın " mesajını dinlediğini, bir daha kendisi ile iletişim kuramadığını, birkaç
gün sonra Aydın YÜKSEK ve Muzaffer ŞENOCAK'ın yakalanarak tutuklandığını basından
öğrendiğini, herhangi bir ifade verme konusunda beklemede kaldığını, daha sonraki günlerde
Polislerin kendisinin çalıştığı iş yerine gelip kendisini sorduklarını şirket yöneticisi Selami
SAYAR dan öğrendiğini, kendisinin emniyete gelip ifade vermesinin sebebinin annesinin 80
yaşında olması, rahatsız olması ve bakacak kimsenin olmamasından dolayı olduğunu,
herhangi bir oluşumun içerisinde yer almadığım, Muzaffer TEKİN 'in de herhangi bir oluşum
içerisinde yer alıp almadığından bir bilgisinin olmadığını, CD hakkında bildiklerinin
bunlardan ibaret olduğunu,
ifadesinin diğer kısımlarında anlattığı gibi Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, ara sırada
Kadıköy 'de bulunan ofisine uğradığını, bahsettiği ve okunan doküman hakkında her hangi bir
bilgisinin olmadığını,
Oktay YILDIRIM'ı 2000-2001 yıllarında arasında Muzaffer TEKİN'in kendisine
telefon açarak kendisine Kadıköy demesini diye telefon açtığını, "bir ofise uğrarımsın"
dediğini, yaklaşık yarım saat sonra Kuşdilinde bulunan ofisine gittiğini, daha önceden
görmediği ve tanımadığı bir şahsın Muzaffer TEKİN yanında oturduğunu gördüğünü,
kendisine Oktay YILDIRIM için "Astsubay gazimiz" dediğini, ayaklarından birinin alçıda
olduğunu GAT A'da tedavi olduğunu ancak iyileşemediğini durumunun kötü olduğunu
söylediğini, herhangi bir doktor veya spor konusunda tavsiyede bulunurumsun dediğini,
kendisine ayağındaki alçıyı çıkar at dediğini, spor yapmasını özellikle yüzmesini tasfiye
ettiğini, yaklaşık bu konuşma yarım saat kadar sürdükten sonra ayrıldığını, daha sonra ofise
uğradığı dönemlerde bir iki defa daha gördüğünü, kendisini sağlık durumunu sorduğunu, oda
kendisinin iyi olduğunu ve tavsiyelerine uyduğunu söyleyip teşekkür ettiğini, 2006 yılında
Muzaffer TEKİN 'in iftar yemeğinde kendisini gördüğünü, başkada her hangi bir şekilde
telefonla ya da yüz yüze görüşmediğini, kendisine gösterip okunan doküman hakkında bir
bilgisinin olmadığını, Ergenekon isimli bir yapılanmayı, ne amaçla kurulduğunu kime hizmet
ettiklerini bilmediğini,
Yukarıda ifadesinde belirttiği gibi Ergenekon isimli Organizasyon ile ilgili olarak
hiçbir bilgisinin olmadığını, adı geçen Kemal ŞAHIN ve BÜLENT (kod) ismail YILDIZ isimli
şahısları tanımadığını, ilk defa burada isimlerini duyduğunu,
Adı geçen Fikret EMEK isimli şahsı tanımadığını, bu şahsın adını burada
duyduğunu,. Eskişehir'de yakalan silah ve patlayıcı maddelerle hiçbir alaka ve bilgisinin
olmadığını, Sadece basından duyduğunu,
Adı geçen Kuvvai Milliye Derneği ile hiçbir irtibatının olmadığını, sorulan
hususlarla ilgili olarak, hiçbir bilgisinin olmadığını,
çökertme operasyonu başlıklı dokümanda belirtilen olaylarla ilgili olarak, hiçbir
bilgisinin olmadığını, yukarıda ifade ettiği gibi BÜLENT (kod) ismail YILDIZ ve SESAR
isimli kuruluşu bilmediğini, ilk defa duyduğunu,
Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu: 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN 'in
Kadıköy'deki bürosunda tanıştığını, bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı olduğunu, bu
şahıslardan sadece Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanımadığını, bu arada ismini
sonradan öğrendiği Tuncay HACIBEKTAŞOGLU isimli şahısla ayak üstünde sohbet ederken,
kendisinin Güngören Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söylediğini, kendisinin
spor hocalığı ve aynı zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığını
kendisine söylediğini, yaklaşık 10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldığını, kendisine
telefonunu vermediğini, ancak kendisini 2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu
telefonundan arayarak, bir akrabası ile gelip görüşmek istediğini kendisinin de Kadıköy 'de
Erke Güvenlik şirketin Genel Koordinatörlük yaptığından dolayı, buraya gelmelerini
söylediğini, ismini hatırlamadığı bir akrabası ile birlikte yanına gelerek, akrabasını kendisiyle
tanıştırdığını, Karadeniz Fm'de ve televizyonda sanatçı olarak çıktığını ve aynı zamanda
ortağı olduğunu söylediğini, "Karadeniz Fm için ilan ve reklam topluyoruz bize yardımcı
olabilirmisin" dediğini, kendisine bu işlerden anlamadığını ama yardımcı olabilecekse
araştırıp bilgi vereceğini söylediğini, "şu anda görüşebileceği birileri var mı" diye sorduğunu,
kendisinin de yanlarında telefon açarak Kadıköy de bulunan Of vakfını arayıp arkadaşlar
görüşebileceğini söylediğini, kendilerine adres ve telefonları vererek gittiklerinde kendisinin
ismini söylemelerini söylediğini, bu şekilde yanından ayrıldıklarını, daha sonra kendi
telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarını ve onlarında geri döneceklerini
söylediğini, bir süre sonra tekrar telefonla kendisini arayarak görüşmek istediğini, kendisinin
de kendisine parti de olduğunu gelip görüşebileceğini söylediğini, kendisine gelerek biraz
konuştuktan sonra "Romanya 'da et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et
getirebilirmiyiz" dediğini, kendisinin işinin normal şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu
kararı ile özel şirketlere verildiğini söylediğini, eğer böyle bir firma varsa ancak bu şekilde
olabileceğini izah ettiğini, "ağabey sende yine araştır yardımcı olmaya çalış " diyerek
ayrıldıklarını, bir süre sonra tekrar kendisini telefonla arayarak görüşmek istediğini kendisine
parti de olduğunu görüşebileceğini söylediğini, daha önceden Muzaffer
TEKİN in yanında tanıdığı Saipir ................ (DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve
sporcu olarak tanıdığı şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOGLU yanına geldiğini, tekrar
et konusu açarak "yardımcı olabilirimsin araştırma yaptın mı" dediğini, kendisinin de bu iş
bizi aşar yapamayacağını kanaat getirdiğinden, kendisine olmaz dediğini, 2007 yılının Nisan-
Mayıs ayında Muzaffer TEKİN kendisini arayarak, "müsaitsen benim ofisime uğrarmısın "
dediğini, yaklaşık bir yada birbuçuk saat sonra ofise gittiğini, Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU'nun oturduğunu gördüğünü, Muzaffer TEKİN'in kendisine Tuncay ve
arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın
üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp,
Saipir .........isimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim
edildiğini, Saipir ........ yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını
söylediğini, yardımcı olmasını istediğini, kendisinin de Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te
tanıdığı olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağını söylediğini, bu konuda kendisine
yardımcı olabilirmisin diyerek sorduğunu, kendisine yardımcı olamayacağını söyleyerek
ofisten ayrıldığını, başkaca herhangi bir yerde görüşmediğini,
Saipir DEBZLELVİDZE'yi 2006 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'n dan önce
yine Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'deki bürosunda tanıştığını, bu tanışma esnasında
yaklaşık 6-7 kışı olduğunu, bu şahıslardan Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı
tanıdığını, kendisine Muzaffer TEKİN Saipir . isimli şahsı Kafkasyalı ve
Kingbokscu
olduğunu, kendisinin de spor hocası olarak söyleyerek tanıttırdığını, kendisinin yanına parti

71l)
/^~\_______/i , _ '"T
çalışmaları esnasında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber geldiklerini, Romanya'dan et
getirme ve Karadeniz Fm konusundan dolayı yanına gelip yardımcı olmasını istediklerini,
kendilerinin ortak olarak bu işleri takip ettiklerini izah ettiklerini, kendisinin seçim dönemi
olduğunda pek konularla ilgilenemeyeceğini söylediğini,
Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın 1996-1997 yıllarında Ser Dış Ticarette ortağı olan ve
eski milli tekvondocu olan Mustafa GÜLEN'in hemşerisi olması sebebi ile Küçükyalıdaki
GÜLEN spor salonunda Mustafa GÜLEN vasıtası ile tanıştığını, 2000-2001 yıllarında
Muzaffer TEKIN'in kendisini arayarak "Nerdesin" diye sorduğunu, kendisinin iş yerinde
olduğunu söylediğini, "Kadıköy tarafına bir iki saat içinde geçersen ofise uğra bir dostun var"
dediğini, kendisinin söylediği zaman dilimi içinde ofisi uğradığında Yurdakul ÇAĞMAN'ı
ofiste gördüğünü, Sohbet ettiklerini, Ümraniye Dudulu civarında toptan elektrik malzemeleri
sattığını, daha sonra çıkarıp dükkan kart vizitini verdiğini, aynı şekilde kart vizitini verdiğini,
zaman zaman telefonla arayarak görüştüğünü, kendisinin daha önceden güreşçi olduğunu
bildiğinden manevi bir bağlarının olduğunu, kendisinin iyi bir kişi olduğunu, 2006 yılının
Ramazan ayında Muzaffer TEKİN 'in Ataşehir Familiy cafede iftar yemeğinde kendisini
gördüğünü, bu iftar yemeğinde yaklaşık 20-25 kişi kadar olduğunu, bu şahıslardın bildiği
İsmail PAKER, Oktay YILDIRIM, Zekeriya ÖZTÜRK, Mahmut ÖZTÜRK ve
RafetARSLAN olduğunu,
Bu şahıslar ile yukarıda anlattıkları dışında hiçbir ilişkisi olmadığını, her hangi bir
devlet büyüğüne veya bir şahısa yönelik suikast türünden bir eylem planı asla olmadığını,
burada ismi geçen diğer şahıslardan bir duyumda almadığını, böyle bir eylem planlarının
olduğunu bilmediğini, bu şahıslarla her hangi bir teşekkül ve örgütsel bir bağının olmadığını,

Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ü 2006 yılında Muzaffer TEKİN Ataşehir Family


cafede kendisini gördüğünü, bir süre sonra Muzaffer TEKİN ofisine uğradığında Mehmet
Zekeriya OZTURK'te orda olduğunu gördüğünü, Muzaffer TEKİN emekli binbaşı ve şu
anda bir dergide köşe yazarlığı yaptığını söyleyerek tanıştırdığını, kendisi ile başka bir
görüşmesinin ve konuşmasının olmadığını,

İsmail PAKER'i 2006 yılında Muzaffer TEKİN vermiş olduğu iftar yemeğinde
şahsı gördüğünü, aradan bir süre sonra Muzaffer TEKİN 'in ofisine gittiğinde ismail
PAKER'i gördüğünü, bu şahsı İsmail hoca olarak tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN
kendisine hiç merak etmediğini, ne hocasıdır kimdir diye. Bu şahısla başka bir şekilde
görüşmesinin olmadığını,
Mahmut ÖZTÜRK u 1998-1999 yılında Muzaffer TEKİN ile birlikte petrol işi ile
uğraştığını ofiste öğrendiğini, birkaç kere Nova sağlık ürünleri diye Kadıköy Sahra cedit
bulan veteriner kliniğine gelerek birkaç kez görüştüğünü, bir kez de Ümraniye 'de bulunan
petrol ofisine gittiğini, bir ödemesinin olduğunu, çek kırdırmak için kendisinin tanıdığı olup
olmadığını sorduğunu, Mahmut ÖZTÜRK'te kendisine ver çeki al parayı diyerek
kendisinden "bu çeki bir yere kullanırım senin işin görülsün" diyerek ayrıldığını, Ara
sırada Muzaffer TEKİN ofisinde kendisini gördüğünü,
Rafet ARSLAN'ı 2006 yılının Muzaffer TEKİN vermiş olduğu iftar yemeğinde
kendisi gördüğünü, daha sonra Muzaffer TEKİN 'in ofisine gittiğimde orada gördüğünü,
kendisine selam verdiğini, pek öyle bir samimiyetlerinin olmadığını, ancak diğer hususları
ifadesinin akışı içerisinde anlattığını,
Sonuç olarak hakkın da mevcut olan suçlamaları kabul etmediğini, kişilik olarak,
insanlara yardımcı olmayı seven birisi olduğunu, kapısına gelen herkese mevcut sosyal
çevresini kullanarak yasal çerçevede yardımcı olmaya çalıştığını, siyasetle ilgilendiği için bir
çok insanın kendisine gelip, sıkıntısını anlattığını, Ay^ft'Y^^SEK'te bu bağlamda gelerek
kendisinden yardım talep ettiğini, eski bir polis olmftşıMedeni ile Bmdisine, yardımcı olmak

(yu^%
istediğini, bu meyanda ifadesinin üst kısmında tamamen iyi niyetle yaptığı olayları samimi
olarak anlattığını, kesinlikle CD içeriğini bilmediğini, bilmiş olsaydı kesinlikle yardımcı
olmayacağını, Suç işleme kastının olmadığını,
b-Savcılık ifadesinde Şüpheli METE YALAZANGİL;
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü' nde vermiş olduğu
ifadesinin aynen tekrar ettiğini, uzun yıllardır lisanslı sporcu olduğunu, aynı zamanda
fizyoterapist olduğunu, çeşitli spor kulüplerinde sporcu ve fizyoterapist olarak görev yaptığını,
Muzaffer TEKİN 'i 15-16 seneden beri tanıdığını, kendisiyle ilk tanışmalarının Göztepe' de
Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin organizesinde
spor yaptırdığı sırada olduğunu, kendisinin emekli subay olduğunu o zaman öğrendiğini,
kendisinin de sporcu olduğunu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif ettiğini, bu şekilde onların
grubuna katıldığını, daha sonra Muzaffer TEKİN' e ait yine Kadıköy' de bulunan Akaryakıt
pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldiğini, o tarihten bu
yana dostluklarının devam ettiğini,
Muzaffer TEKİN 'in ifadesinde geçen Semih Tufan Gülaltay' ı kendisinin aracılığıyla
tanımış olduğunun doğru olduğunu, 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor
klübünde idarecilik ve antrenörlük yaptığını, o tarihlerde kendisiyle aynı semtte oturan anne ve
babasını da tanıdığı Semih Tufan Gülaltay' m, Tekel spor klübünün boks takımının yıldızlan
arasında antremana geldiğini, kendisini bu nedenle tanıdığını, 1993 yılında Galatasaray spor
klübünde antrenörlük yaptığı yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde
yürürken Muzaffer TEKİN le karşılaştıklarını, ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufan' ı,
Muzaffer TEKİN' le tanıştırdığını, daha sonra onların Muzaffer TEKİN' in bürosunda
görüştüklerini öğrendiğini, çünkü o tarihlerde yabancı uyruklu eşinin sporcu olduğu için
kendisiyle birlikte Almanyaya gittiğini, 1997 senesinde tekrar Türkiye' ye döndüğünü,
Muzaffer TEKİN ile Semih Tufan Gülaltay' m dostluklannm devam ettiğini ancak, bunun da çay
kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu bildiğini,
2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini yürütmekte
olduğunu, pek çok vatandaşın kendilerine gelerek sıkıntısını anlatıp yardım istediğini, bir gün
eski polis olduğunu söyleyen bir şahsın Küçükçekmece' den geldiğini, ordunun özel
kuvvetlerinde görevli olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını
söylediğini, yardım istediğini, bunun üzerine kendisinin eski bir emekli subay olduğunu bildiği
ve DYP Kadıköy Teşkilatı Bürosuna çok yakın olan Muzaffer TEKİN' e giderek durumu
anlatmayı uygun bulduğunu, birlikte Muzaffer TEKİN' in Rıza Petrol isimli bürosuna
gittiklerini, 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda olduğu halde kendisine Aydın Yüksek' in durumu
detaylanyla anlattığını, şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu olması sebebiyle Muzaffer
TEKİN' in konuya ilgi gösterdiğini, yanlannda birkaç yeri aradığını, tam bir bilgi alınamadığını,
bürodan aynldıklannı, daha sonra Aydın Yüksek' in kendisini birkaç kez daha aradığını,
Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi kendisine getirdiğini, kendisinin de
bunu Muzaffer TEKİN' in bürosuna bıraktığını, daha sonra 2007 yılının haziran ayında Muzaffer
TEKİN' in gözaltına alındığını, ifadesinde kendisinden bahsettiğini öğrendiğini, o tarihten bu
yana evimde bulunduğunu, herhangi bir yere ayrılmadığını, işine devam ettiğini, Muzaffer
TEKİN' in bürosunda ele geçirilen cd ve diğer dokümanlarla ilgili bilgisinin olmadığını,
2000-2001 yıllannda Muzaffer TEKİN' in kendisini telefonundan aradığını, bürosuna
davet ettiğini, büroya gittiğinde sonradan isminin Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiği uzun
boylu, iri yan bir şahısla kendisini tanıştırdığını, gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattığını,
bu şahsın ayaklanndan birisinin alçidjy)lduğunu ve aksadığını, Gata' da tedavi gördüğünü
iyileşme olmadığını kendisine aj3İat&klâYım;%çndisinin de Oktay Yıldınm' a alçıyı çıkarmasını,
yüzmesini, kaslanm güçlenlfjrecşk sjor yaprfeasını tavsiye ettiğini, kendi
!■• * .'■•*-*/ vn *_ k
el yazısıyla kaslarını güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdiğini, o tarihten
bu yana Oktay Yıldırım' ı birkaç kez daha Muzaffer TEKİN' in bürosunda gördüğünü,
anlatmış olduğu görüşmelerinin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatının olmadığını,
Birlikte gözaltında bulunduğu kişilerden Zeki Yurdagül Çağman, Tuncay
Hacıbektaşoğlu ve Salpir Debzlevidze ile ne şekilde tanıştığını emniyet ifadesinde anlattığını,
Emniyet ifadesinde belirttiği gibi yasadışı bir oluşumla suç örgütüyle ilişkisinin
bulunmadığını, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.

c-Elde edilen deliler


-Mahmut ÖZTÜRK' in kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 1 kez
görüştüğü,
-Muzaffer TEKİN' in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 54 kez
görüştüğü,
-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 2
kez görüştüğü,
-Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m kullandığı 05322201077 nolu GSM hattı ile 29 kez
görüştüğü,
-Aydın YÜKSEK' in kullandığı 05394222243 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüp,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Mete YALAZANGİL'in, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile çok eskiden
beri tanıştığı, şüpheli M.Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Zeki
Yurdakul ÇAGMAN'la tanıştığı, şüpheli Semih Tufan GULALTAY'ı kendisinin Muzaffer
TEKİN ile tanıştırdığı halde daha sonra ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in talimatları
doğrultusunda cezaevine Semih Tufan GULALTAY'ı ziyarete gittiği, yine ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'de ele geçirilen 16 No'lu CD'yi şüpheli Aydın YÜKSEK vasıtasıyla ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'ne götürdüğü, Aydın YÜKSEK'e talimat vererek teslim olmasını
sağladığı halde kendisi uzun zaman firar edip bir ihbar üzerine yakalandığı, şüpheli Aydın
YÜKSEK'in Muzaffer ŞENOCAK'tan aldığını beyan ettiği gizli bilgiler içeren CD' yi örgütün
yöneticilerinden olan ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e verdiği, savunmalarında bu CD'nin
içeriğini bilmediğini beyan etmiş ise de; şüpheli Aydın YÜKSEK kendi konusuyla alakalı
olarak yazdığı dilekçeyi şifreli olarak CD'ye kaydedip diğer gizli bilgi ve belgeleri ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'e ulaştırma amacıyla şifresiz olarak verdiği, bu şüphelinin de özel
güvenlik şirketi işiyle uğraştığı, etrafındaki diğer şüphelilerin hepsinin ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'i tanıdıkları anlaşılmış olup, şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY ve diğer
şüpheliler ile irtibatları da göz önüne alındığında,
Şüpheli Mete YALAZANGİL'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu
ve devlete ait gizli bilgileri elde edip başkasma vermek suretiyle tahsis olunduğu
amaçtan başka surette kullanmak suçunu işlediği anlaşıldığından; üzerine atılı eylemleri
nedeniyle, TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve
220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 326/1 ve 327 maddeleri gereğince
cezalandırılması talep edilmiştir.

19-ŞÜPHELİ AYDIN YÜKSEK:


a-Emniyet beyanında;
"1973 yılında Giresunda doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini Giresun ilinde
yaptığını, 1992-1993 yılı Florya Polis Okulundan mezun olduğumu, 1993 yılında Nihal

^--------"*"-
YÜKSEK ile evlendiğini, bu evliliğinden bir çocuğu olduğunu, Diyarbakır-Erzincan ve
istanbul illerinde toplam 9 yıl görev yaptığını, istanbul ilinde çalışırken 2001 yılında istifa
ettiğini, 2001 yılından beri eşiyle ayrı yaşadığını, 2001 yılında evrakta sahtecilik suçundan
dolayı yaklaşık iki ay cezaevinde yattığını, istanbul Küçükköy'de Balık market dükkanı
açtığını, 2002 Aralık ayında trafik kazası geçirdiğini, bir yıl hastanede yattığını, hastaneden
çıktıktan sonra çeşitli firmalarda bu tarihe kadar çalıştığını, istanbul Bakırköy Emniyet
Müdürlüğünden 2001 yılında pasaport aldığını, yurt dışına işçi olarak çıkmak için
başvurduğunda sahtecilik suçundan yakalandığını, yurtdışına legal yada illegal yollardan
çıkış yapmadığını,
Muzaffer ŞENOCAK'ı yaklaşık 1 yıl önce bu şahısla ticaret yapmak amacı ile
istanbul Darıca inşaat Ltd. Faktoring şirketinde Mehmet DARICA ve Murat KALE aracılığı ile
tanıştığını, kendileriyle yurtdışı üre (Gübre) hurda ve altın ticareti yapmak üzere
beraberliğe başladığını, bu ticaretin yapılabilmesi için gerekli olan finasmanı kendisinin
sağlaması gerektiğini, kendisine ait aracını elinde bulunan nakitini çevresindeki
yakınlarından edindiği para desteği ile karşıladığını, Muzaffer ŞENOCAK ve beraberindeki
Hasan SAĞLIK, Sanna JALL0W(Afrika-Gambia Interpol Polis Müdürü) olarak
tanıştırdığını, Muzaffer ŞENOCAK'ı da tanıştığı zamanlarda Özel Kuvvetlerin Personeli
olarak tanıştırıldığını, kendisine görüntüsü kültürü bilgisi donanımı gereği itimat etti ve ikna
olduğunu, lakin Muzaffer ŞENOCAK, Hasan SAĞLIK Sana JALLOJV isimli şahısların
yapmak üzere anlaştıkları ticaret ile ilgili taahütlerinde durmayarak nakti olarak zarara
uğramasına neden olduklarını, Muzaffer ŞENOCAK ve Hasan SAĞLIK'in Afrika'dan
döndüklerinde kendisine verdikleri maddi zararı bir ay içersinde ödemeye şahitlerin
huzurunda söz verdiklerini, ancak sözlerini yerine getirmediklerini, bu arada bu ticaret ile
ilgili yakınlarından aldığı borçları ödeyemediğini, ayrıca bu işte kullanılmak üzere Sana
JALLOJV isimli şahsa yeğeni Fatih KERTİL adına aldırdığı faturalı cep telefonu ve iki defa
Senegal Dakar Havaalanı Gümrükte ödenmesi gereken çeşitli miktarlarda para gönderdiğini,
bu ticaret gerçekleşmedikten sonra kendisine söz verdiği uğradığı zararı ödememesi üzerine
kendisinden kaçması üzerine telefonla kendisine zaman zaman ulaşamadığını, uzun bir
müddet teflonu kapalı kaldığını, telefonda kendisine hakaret ve tehdit etmesi üzerine
kendisini görevli olduğunu bildiği kuruma şikayet etmek istediğini, bu askeri kuruma
ulaşabilmek için tanıdığı Mete abi diye hitap ettiği şahsa giderek durumumu anlattığını,
kendisini dolandıran askeriyenin özel kuvvetlerinde görevli olduğunu bildiği Muzaffer
ŞENOCAK'a ait bilgi belge ve resimlerin olduğu cd'yi verdiğini, Muzaffer ŞENOCAK Afrika
'ya gitmeden önce 2006 yaz başında bir aya yakın kendisini Başakşehirde bulunan evinde
kaldığı zamanlarda Afrika'ya giderken çeşitli eşyaları kendisine kaldığı, bu
eşyalarının içersinde şahsı tanımama yardımcı olabilecek bilgi ve belge aradığını, çünkü
şahıstan şüphelenmeye başladığını, şahsa ait bilgi belge ve fotoğraflardan oluşan iki adet cd
oluşturduğunu, bu cd'lerden bir tanesini Mete abiye verdiğini, Mete abiye vermiş olduğu cd
'nin bu cd olduğunu, aynı gün Mete abi ile birlikte adını daha sonradan Muzaffer TEKİN
olarak öğrendiği emekli subay birçok madalya sahibi şahsın Kadıköy 'de bulunan bürosuna
gittiklerini, başından geçen olayları Sayın ahim diyerek Muzaffer TEKİN 'e anlattığını,
kendisinden mağduriyetine sebebiyet veren Muzaffer ŞENOCAK'ın çalıştığını bildiği
kuruma kendisini ulaştırmasını rica ettiğini, kendiside yardımcı olmaya çalışacağını
söylediğini, hayatında ilk ve son kez azami on dakika kendisini gördüğünü, başka da hiçbir
irtibatının olmadığını, geçen hafta içi kendisini Mete abisinin aradığını, kendisini ve
kendisinin ifade vermek üzere TEM şubeye gitmeleri gerektiğini söylediğini, kendisinin
nedenini sorduğunda, Muzaffer TEKİN 'in yakalandığını ve tutuklandığını, kendisinin vermiş
olduğu CD'ninde Muzaffer TEKİN 'den ele geçtiğini söylediğini, "tamam abi ifademizi
verelim neticede ben polisim kaçmak gibi bir şansım olamaz " deyip telefonu kapattığını, daha
sonra önce olayın ciddiyetini anlayamadığını, etrafındaki tanıdığı insanlara danıştığını,
televizyondan avukat olarak bildiği Kemal KERINÇSIZ'in yanına giderek danıştığını, avukat
Kemal KERINÇSIZ'e olayı anlattığını, bu ele geçen CD'nin içeriğinin basında söylendiği gibi
askeri sırlar olmadığı bu konuda genel kurmayın yazılı açıklama yaptığını dolayısıyla
kendisinin de bu konu ile ilişkisinin olmadığını, Beşiktaş istanbul Cumhuriyet Başsavcılığına
gitmesini söylediğini, kendisinin söylemesi üzerine evinde bulunan diğer CD'yi Muzaffer
ŞENOCAK ile ilgili irtibatının delilleri olan evrakları alarak savcılığa gittiğini, Savcılıktan
Tem şubeden görevliler tarafından yakalandığını, Muzaffer TEKİN 'e bu CD 'yi kendisinin
vermediğini, kendisinin Mete abiye verdiğini, CD 'nin içeriğinde ne olduğunu bilmediğini, bu
CD içersinde kendisinin Muzaffer ŞENOCAK'in şikayet etmek üzere vereceği dilekçede
olduğunu,
Bu konuyu kabul etmediğini, Mehmet ÇETİN'in kendisinin çok eskiden tanıdığı bir
esnaf olduğunu, uzun zamandır kendisi ile görüşmediğini, bu şahsın fizik olarak kendisine
benzediğini,
Beyoğlu 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aranma sebebinin ifadesinin üst
kısmında anlattığı 2001 yılındaki 56 gün cezaevinde yatmış olduğu konu ile ilgili olduğunu,
bu davanın vekalet verdiği avukat tarafından takip edildiğini bildiğini, arandığından
haberinin olmadığını,

b-Savcılık ifadesinde Şüpheli Aydın YÜKSEK;


İnşaat işleriyle uğraştığını, pazar yeri projesi yaptığını, Bakırköy İncirli' de Darıca
İnşaat Faktoring şirketi vasıtasıyla MUZAFFER ŞENOCAK' la, HASAN SAĞLIK ve SANA
JALOV isimli şahıslarla tanıştığını, Afrika' dan demir, hurda, gübre ve altın ticareti
yapacaklarını, Türkiye' den de medikal malzeme götüreceklerini, bu üç şahsın kendisini
dolandırdığını, yaklaşık 100 milyar civarında kendisine masraf açtıklarını ve bu parayı
ödemediklerini, kendisine MUZAFFER' i tanıştıran MURAT KALE isimli şahsın kendisine
MUZAFFER' in özel kuvvetlerde çalıştığını, Apo' yu Türkiye' ye getiren ekipte olduğunu
söylediğini, kendisinin de MUZAFFER' e güvendiğini ve yurtdışı bağlantılarının olduğunu
düşünerek iş bağlantıları yapmak için kendilerine para verdiğini, ancak kendisini
dolandırdıklarını, MUZAFFER' in iş yapmak amacıyla Güney Afrika' ya gittiğini, Afrika' ya
gittiği sırada kendisinin evinde kaldığını, onun çantasmdaki CD ve disketleri kurcaladığında
MUZAFFER TEKİN ' de ele geçirilen CD. De deki bilgileri gördüğünü ve bunları CD.
halinde yaptığını ve aynca laptopuna da kaydettiğini, MUZAFFER ŞENOCAK' m bir daha
dönmeyeceğini kendisine söylediğinde eşyalarını karıştırdığını, daha önceden bakmadığını,
Daha sonra bu CD hakkında alacaklarını almak amacıyla soyadından emin olmadığı
KADİR Bey vasıtasıyla tanıdığı METE YALAZANGİL isimli şahısla görüştüğünü, kendisini
adamı şikayet etmek üzere MUZAFFER TEKİN' in ofisine götürdüğünü, konuyu kendisinin
anlattığını, daha sonra kendi yardımcı olacağını söylediğini, gittikleri adamın MUZAFFER
TEKİN olduğunu çıkınca METE ağabisinin söylediğini, kendileri oradayken de çeşitli
kişilerin bürosuna girip çıktıklarını, kendisinin gördüğü kişilerin gözaltına alman kişilerden
olmadığım,
Bu CD.yi kendisinin hazırladığını ancak, CD. deki bilgilerle MUZAFFER
ŞENOCAK' ı şikayet etmeyi düşündüğünü, Orduda görevli olduğunu düşünerek korktuğu için
MUZAFFER TEKİN ' e gittiklerini, MUZAFFER' in de özel kuvvetlerden olduğunu
bildiğinden komutanlarına ulaşabilir diye düşündüğünü, para konusunu konuşmadıklarını,
kendisinin CD.lerin içeriğine daha önceden baktığını, bu konuda da şikayet edeceğini, ancak
korktuğu için şikayet edemediğini, CD. leri MUZAFFER ŞENOCAK' m evine bıraktığı
eşyalar içerisinde bulduğunu, diğer şahıslan tanımadığını, örgüt üyesi olmadığını, meslekten
aynlan bir polis olduğunu beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliller
Tahkikat devam ettiği sırada;
18.09.2007 günü saat: 17.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü hizmetlerinde
kullanılmakta olan 636 12 15 numaralı telefonu arayan bir erkek şahsın bir ihbarda
bulunacağını beyan etmesi üzerine alman ihbarında;
"Ümraniye bombaları ile ilgili yakalanan Aydın YUKSEK'in, yeğeni Fatih isimli
şahsa yakalanması halinde ağabeyi Fikret YÜKSEK'e verilmek üzere siyah bir bont çanta
bıraktığını, Fikret YUKSEK'in bildiği kadarı ile Fatih'de polis olarak çalıştığını, Aydın
YUKSEK'in yakalanmasından sonra bu çantayı Fatih'in Fikret YUKSEK'e bıraktığını,
Fikret YÜKSEK ise bu çantayı Okmeydanı Piyale Paşa Mahallesi Ulaş 1 Sokak No: 18 Kat:4
veya 5 sayılı yerde ikamet eden ablasının km İlknur FINDIK'a bıraktığını kendisinin
ilknur'un evinde bu çantayı gördüğünü, bu çanta içerisinde tahmini 20 adet CD, 1 veya 2
adet silah 1 adet el bombası ve bazı dokümanları gördüğünü, CD 'lein bir kısmının şifreli
olduğunu, Fikret YUKSEK'in bunları açmaya çalıştığını, açamadığını imha ettiğini, ilknur
FINDIK'in çevresine bu çantadan bahsetmesine binaen Fikret YUKSEK'in bu çantayı
Giresun iline İlknur FINDIK'ın babasına göndermeyi düşündüğünü ancak gönderip
göndermediğini bilmediğini, Fikret YUKSEK'in ilknur FINDIK'a bu konular üzerinde
konuşmaması yönünde telkinde bulunduğu hatta para verdiğini, korktuğu için kimliğini
açıklamak istemediğini" beyan etmesi üzerine.
Arif GEDİK'in, Giresun ili Merkez Kavaklar Mahallesi Kanberli Sokak No:40/A
D:3 sayılı adreste bulunan ikametinde 20.09.2007 günü yapılan aramada;
1-adet 7.65 çaplı Browning marka tabanca, tabancaya ait (1) adet şarjör, (4) adet
7.65 çaplı fişek, (1) adet el çantası, çanta içerisinde (2) adet ahşap kaplı şarjör, (6) adet CD,
(1) adet Aydın YÜKSEK adına teletel kart, (8) adet çeşitli GSM şirketlerine ait sim kart, (1)
adet hafıza kartı, (5) parça eski para,
(1) adet 11.10.2003 tarihinden geçerli, Bayburt ili nüfusuna kayıtlı, İzzet-Zikriye
oğlu 1967 doğumlu Talip TOK adına düzenlenmiş, TR-0 No: 162737 seri nolu pasaport,
(1) adet O05No:868935 seri numaralı, Antalya ili Akseki ilçesi Yarpuz nüfusuna
kayıtlı, Davut-Emine oğlu 1969 Akseki doğumlu Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş Nüfus
Cüzdanı,
(1) adet F607801 seri numaralı, Giresun ili Merkez İncegeriş nüfusuna kayıtlı, Ali-
Zehra oğlu 1973 Giresun doğumlu Aydın YÜKSEK adına düzenlenmiş B-Sımf Sürücü
Belgesi,
(1) adet N631080 seri numaralı, Antalya-Akseki-Yarpuz nüfusuna kayıtlı, Davut-
Emine oğlu 1969 Akseki doğumlu Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş B-Sımfı Sürücü
Belgesi ile ayrıca,
(21) adet Definecilikle ilgili olduğu anlaşılan El yazması ve Bilgisayar çıktısı
notların elde edildiği,
Elde edilen malzemeler ile ilgili olarak yapılan incelemede;
Arif GEDİK'in ikametinden elde edilen çanta içerisindeki (6) adet CD'nin, ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN 'in ikametinden elde edilen (16) nolu CD ile yapılan mukayesesinde,
içerikleri itibariyle benzerlikler olduğu ve aynı cdlerin birebir copyalarmm olduğu
anlaşılmıştır.
Pasaport sürücü belgesi ve nüafüs cüzdanıyla alakalı olarak alman 25.09.2007 tarihli
BLG-2007/7441 sayılı EKSPERTİZ RAPORU'nda,
Talip TOK adına düzenlenmiş TR-O No: 162737 seri nolu pasaport, la alakalı
olarak, pasaportun fotoğrafının daha önce aynı yerdeki fotoğrafın sökülmesi sonrası
yapıştırılmış olduğu, 19. sayfasındaki daha önceki mevcut pul işleminin sökülmüş ve yerinde
olmadığının " tespit edildiği belirtilmiştir.
Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş, nüfus cüzdanının tamamen sahte. Olduğu
716
r\ ' '
r^)
Aydın YÜKSEK adına düzenlenmiş B-Sınıf Sürücü Belgesinin tamamen sahte
olduğu,
Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş B-Smıfı Sürücü Belgesinin tamamen sahte
olduğu belirtilmiştir.
Şüpheli de ele geçirilen 5 adet tarihi eser olabileceği değerlendirilerek el konulan
çeşitli ebatlardaki eski paralar, incelenmek üzere İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürlüğüne
gönderilmiş, alman 29.09.2007 tarihli EKSPERTİZ RAPORU'nda, "paralardan (4) adedinin
bronz madeninden M.SA.yüzyıla ait Geç Roma sikkesi, (1) adedinin ise yine bronz
madeninden Bizans imparatoru I.Justin zamanında Nikomedia'da basılmış sikke olduğu"
belirtilerek, söz konusu paralann incelemesi tamamlanana kadar yed-i emin olarak
müzelerinde muhafaza edileceği hususunda tanzim edilip eser emanet fişinin gönderildiği
ilgili yazılardan anlaşılmıştır.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Aydın YÜKSEK'in polislikten sahtekarlık suçundan dolayı atıldığı ve
Muzaffer ŞENOCAK ile bir müddet iş yaptığı ve daha sonra dolandırıldığından bahisli Mete
YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e sözde Aydın YÜKSEK'i şikayet
etmek için gittiği, bu sebeple de siyasetçi olan Mete YALAZANGİL'i kullandığı ve kendisinin
yazmış olduğu şikayet dilekçesinin de bulunduğu Muzaffer ŞENOCAK'dan aldığım beyan
ettiği gizli bilgileri içeren CD'yi ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e verdiğini beyan etmiş ise
de; şüphelinin örgüt üyesi olduğu, içeriğini bilmediğini beyan ettiği belgeler ve bir adet silahı
saklayarak Giresun'da bulunan ve akrabası olan Fatih KERTİL vasıtası ile İlknur FINDIK'm
evine, İlknur FINDIK'm da Giresun'da bulunan babası Arif GEDİK'in evine gönderdiği ve
"bana bir şey olursa bu çanta sizde kalsın" şeklinde beyanda bulunduğu, yine çantayı alan
şahısların beyanlarına göre çantanın içinde CD'ler ve bir adet silah olduğu, Emniyet
Müdürlüğüne 18.09.2007 tarihinde yapılan ihbarda çantada bir adet de bombasının bulunduğu
belirtilmiş, bunun üzerine Arif GEDİK'in evinde 20.09.2007 tarihinde yapılan aramalarda bir
çok CD ve bir adet ruhsatsız silahın bulunduğu, CD'lerin yapılan incelemesinde ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'e verilen CD'deki bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı CDTere
kaydedildiği tespit edilmiştir. Pasaportu üzerinde tahrifat yapılan Talip TOK isimli şahsın
20.11.2007 tarihinde alman ifadesinde, kendisine ait pasaportun şüpheli Aydın Yüksek'e nasıl
geçtiği hususunu bilmediğini ve bu şahsı tanımadığını beyan etmiştir.
Adına Kimlik ve sürücü belgesi çıkartılan Mehmet ÇETİN, 23.11.2007 tarihli
ifadesinde ise şüpheli Aydın YÜKSEK'i tanımadığını, ehliyet ve kimliğini kaybetmediğini
beyan etmiştir.
Arif GEDİK ve İlknur FINDIK hakkında ruhsatsız silah bulundurmak suçu ile
alakalı olarak evrak tefrik edilerek Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına görevsizlik karan ile
gönderilmiştir.
Şüphelinin Muzaffer TEKİN yakalandıktan sonra aynı CD'lerin Devlete ait gizli
CD'lerin ve ruhsatsız tabanca ve tarihi eserler bulunan çantasını gizlemek amacıyla
Giresun'daki akrabalanna gönderdiği, böylelikle suç unsurlannı gizlemeye çalıştığı, çantada
çıkan tarihi eserler ile ilgili olarak İstanbul Arkeoloji Müze Müdürlüğü'nün 8 Ekim 2007 tarih,
2007/2361 sayılı raporuna göre söz konusu sikkelerin 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklannı
koruma kanunu kapsamında tarihi eser olduğu bildirilmiştir.
Şüphelinin polislikten atılmış olması, ERGENEKON terör örgütünün de Emniyete
sızılması şeklindeki Devletin Yeniden Yapılanması dokümanında bulunan stratejileri,
ERGENEKON dokümanında belirtilen Sistemle barışık olmayanların ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'ne üye olarak seçilmeleri, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in de bu tür insanlarla
ilişki kurup insanları etrafına toplaması, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra
Mete YALAZANGİL'in talimatı ile gelip savcılığa teslim olmak istediğini beyan ettiği, ancak
görevlilerce elinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'deki gizli CD olduğu halde yakalandığı,
Giresun'da bulunan belgeler içinde şüpheliye ait sahte sürücü belgesinin olduğu ve yine sahte
pasaport ve kimlik belgeleri ile ruhsatsız tabanca bulundurmak ve izinsiz tarihi eser
bulundurmak suçlarını işlediği,
Şüpheli Aydın YÜKSEK'in ERGENEKON örgütünün üyesi olduğu ve devlete ait
gizli bilgileri temin edip ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e vermek suretiyle amacı dışında
kullandığı anlaşıldığından;
Şüphelinin eylemlerine uyan TCK' nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 204 326/1, 327
ve 2863 Sayılı Kanunun 73. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

20-ŞÜPHELİ MUZAFFER ŞENOCAK: a-


Emniyet beyanında ;
"1968 yılında Trabzon ili Çaykara ilçesinde doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini
Bursa ilinde yaptığını, 1988 yılında liseden mezun olduğunu, 1989 yılında askere gittiğini,
Ankara Harita Genel Komutanlığından 1991 yılında teskere aldığını, asker dönüşü tekrar
babası Hüseyin ŞENOCAK ile birlikte yaklaşık 1 yıl kadar Nalburiye işi yaptığını, 1992
yılında Nezahat GÜROL isimli bayanla evlendiğini, bu evlilikten iki çocuğunun olduğunu,
1991-1993 yılları arası Bursa'da okul kantinciliği yaptığını, 1994 yılında Bursa'da cafe
çalıştırdığını, 1996 yılında eşinden boşandığını, yine ağabeylerinin yanına Tuğkan şirketinde
çalışmaya gittiğini, 1998 yılına kadar bu işi yaptığını, 2000 yılına kadar tekstil işi yaptığını,
2000-2004 yılları arasında dış ticaret işi yaptığını, 2005 yılı ortalarında Ankara iline gittiğini,
Odak Güvenlik ve inşaat şirketinde inşaat bölümünde alım satım işlerini takip ettiğini, 2006
yılında ticaret amaçlı Afrika Kıtası Batı Afrika Gambia Ülkesine gittiğini, o tarihten bu güne
kadar gidiş gelişleri olduğunu, aynı anne ve babadan olma 4 kardeş olduklarım,
1995 yılında Bursa; Emniyet Müdürlüğünden pasaport aldığını, bu pasaportu ile
1995 yılında Avrupa Karate Şampiyonasına katılmak amacı ile Romanya ülkesine gittiğini,
2005-2007yıllarında 5-6 kez Afrika 'ya iş dolayısı ile gittiğini, inşaat malzemeleri ve medikal
satışı yaptığını, illegal olarak yurt dışına çıkmadığını,

Ayşe ŞENOCAK'in kendisiyle evlenecek olduğu kız arkadaşı olduğunu, bu renkli


nüfus cüzdanı fotokopisini bilgisayarda evleneceği kızın soyadının bu olacağından dolayı
görmesi için bu şekilde düzenlediğini, Ayşe 'nin asıl soyadının ELVEREN olduğunu, Bursa 'da
reklam tasarım işleriyle uğraştığını, 37 yaşlarında olduğunu, bu nüfus cüzdanını yakın bir
zamanda yaptığını, bu nüfus cüzdanı renkli fotokopi örneğini bilgisayarda paint programında
yaptığını, herhangi bir yerde kullanmadığını, espiri maksadı ile yaptığını,
Mehmet ÇETİN adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve (b) sınıfı sürücü belgesini Aydın
YÜKSEK'in sahte olarak kullandığını, Nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin üzerindeki
fotoğrafların Aydın YÜKSEK'e ait olduğunu, bu nüfus cüzdanı ve sürücü belgesini kendisinin
yapmadığını, Aydın YÜKSEK nüfus cüzdanı ve sürücü belgesinin fotokopilerini çektirirken
birer fotokopide kendisinin aldığını, Almasının nedeninin Aydın YÜKSEK'in kendisine
kendisinin söylediği isimler çelişkili olduğunu, birbirine uymadığını, bu nedenle bunları
aldığını, Mehmet ÇETİN 'i tanımadığını, Aydın YÜKSEKln kendisine "ben aranıyorum bu
nedenle ben sahte kimlik kullanıyorum " dediğini, 2006 yılında Murat KALEBURUN isimli
arkadaşıyla Şişli 'de bir pastanede buluşmaya gittiğinde yanında Aydın YÜKSEK'in olduğunu,
Murat vasıtası ile bu şahısla tanıştığını, Aydın YÜKSEK'in kendisini polislikten ayrıldığını ve
iş takibi yaptığını kredi işleri ve ihale işleri takip eden bir kişi olarak tanıttığını, bu
tanışmadan sonra birbirlerine telefonlarını verdiklerini, görüşmelerinin bu şeklide
başladığını, Bursa'dan İstanbul'a Afrikalı arkadaşı Sanna JALLOJV'u görmeye geldiğinde
Aydın YÜKSEK ile buluştuklarını, her İstanbul'a gelişinde Aydın YÜKSEK'in evinde kalmaya
başladığını, ..........

Hayati BİLİR'i Aydın YÜKSEK vasıtası ile Aydın YÜKSEK'i tanıdığı dönemlerde
tanıştığını, bu şahıs Ankara ilinde tekstil işi yapmakta olduğunu, kimlik fotokopisi Hayati
BILIR'in istanbul vakıflar bankasında hesap açtıracağını, kimliğini kendisine verdiğini,
fotokopi çektirmesini istediğini, bu olaydan sonra buluşamadıklannı, fotokopi ve kimliğin
üzerinde kaldığını, kimliği bilahere verdiğini, ancak fotokopiyi üzerinde unuttuğunu, vermek
fırsatı olmadığını, hayati istanbul'a sık sık ticaret yaptığından dolayı geldiğini,

KHALED AL-KASSIH JVALID 'in Afrika 'da kendilerinin yemek yediği Restoran 'in
pastane bölümünün müdürü olduğunu, Türk olduklarını bildiği ve Türkiye'de çalışmak
istediğinden dolayı Türkiye'de Dış İşleri Bakanlığına kendisinin gelmesinde herhangi bir
sakınca olup olmasını öğrenmek için pasaportunun fotokopisini kargo ile gönderdiğini, çünkü
kendisi Lübnan asıllı olduğunu, kendilerinin de Senegal'de bulunduklarını, Türkiye'de
onun işlemlerini kolaylaştırmak için bu pasaportun fotokopisini aldığını, ...........
Bir emlakçının vasıtası ile tanıdığı Musa YARGIN'ın kendisiyle İstanbul'da diyalog
kurup Afrika'da zırhlı araç işi yapmak istediğini söylediğini, kendisinin zırhlı araç işi
yaptığını bildiğini, daha sonra gittikleri Zeytinburnu ilçesinde Aksaray Otoya gittiğini,
yanımda Aydın YÜKSEK ve Murat KALEBURUN'un olduğunu, burada bu şahsın tesadüfen
adı geçtiğini, kendisinin de bu ismi tanıdığını ve görüştüğünü söylediğini, Aksaray otonun
sahibide bu adamın dolandırıcı olduğunu şahsa ait bu bilgilerin kendisinde olduğunu ve
kendisine fotokopisini verebileceğini söylediğini, kendisinin de aldığını, Durumun bundan
ibaret olduğunu, Musa Sami TAŞTAN'da aynı kişi olduğunu, bu şahsı Musa Sami TAŞTAN
olarak tanıdığını, şahısla çalışmaması konusunda kendisini uyardıklarını,
Hasan SAĞLIK'in beraber çalıştığı iş arkadaşı olduğunu, Dış ticaret işleri
yaptığını, bu arkadaşına uçak seyahati sırasında oynadığı uçak bileti totosuna yirmi bir
milyon üç yüz bin euro para ödülü çıktığını, bu ödülü almak için Hasan SAĞLIK ile
Bursa 'da Organize Sanayi Vakıflar bankasında hesap açtırdıklarını, banka hesap numarasını
ve pasaportun fotokopisini ispanya 'da bulunan loto şirketine faksladıklarını, bu nedenle bu
fotokopilerin kaldığını, ...........
Kendisinin unutmamak için e-mail şifrelerini banka hesap şifreleri ve telefon
şifreleri ile kendisine ait olan özel bilgiler için not aldığı şifreler olduğunu, .................

Bu şahısların hepsini tanıdığını, şahısları Ankara 'da Odak Güvenlik isimli şirkette
çalışan insanlar olduğunu, burada isimleri geçenlerden Orhan (YRB), Şamil (BINB) Odak
Güvenlik şirketinin kurucularından olduğunu, Hazma (YZB) isimli şahıs ise bu şirkete
dışardan iş bularak destek vermekte olduğunu, Selamettin GÜL Afrika 'da organik gübre ve
halen Malezya 'da çelik kapı işi yaptığını, Afrika 'da bulunduğu sıralarda bu şahsın organik
gübre işlerini takip ettiğini, Malezya'ya gittikten sonra görüşemedikleri için işinin yarım
kaldığını, bir daha görüşemediğini, Hacı NİZAM Ankara ilinde dış ticaret işi yapan bir şahıs
olduğunu, bu şahısla 2004 yılından beri tanıştığını, Ankara 'da iş ortamında tanıştıklarını,
Mustafa (BNB) Mustafa TEMİZ binbaşı olduğunu, Jandarmadan emekli olduğunu, kendisinin
Bartır işi yaptığını, 2005 yılında atık yağ projesinde Anketrtf'da beraber ortak çalıştıklarını,
Şinasi veteriner hekim ekmeklisi olduğunu, Antalya da yaptıkları kooperatifi devir almak için
görüştüğü kişi olduğunu, bu devir alma işinde aracı olarak bulunacağını, inşaat şirketi olana
marjinal gruba satacağını, Marjinal grup Suudi Arabistan'da inşaat sektöründe çalışan
büyük bir firma olduğunu, bu notu yazmasının sebebinin odak isimli güvenlik şirketinden
ayrılıp Afrika'ya gitme kararı vermesinden dolayı Türkiye'de yarım kalan işlerini not
etmesinden dolayı olduğunu, Odak Güvenlik isimli şirketin asıl sahiplerinin Orhan abi ve
Fikret Şamil EMEK isimli emekli binbaşı olduğunu, ..........

Ankara'da Odak Güvenlik Ofisinde bulunan ve kendisine hatıra olarak verilen


plaket olduğunu, Odak Güvenlik Şirketinde çalıştığı sırada burada çok sayıda bulunan bu
plaketin kendisine verildiğini, kendisinin de hatıra olsun diye Bursa'da bulunan evine
bıraktığını, ..........
Selami GUL'ün organik gübre yapan ve satan kişi olduğunu, bu şahısla Odak
Güvenlik şirketinde tanıştığını, bu şahsın Zonguldak lı olduğunu, Zonguldak bölgesinde EM
ve Atık Yağ Projesini yapacağını,. EM projesi çöp öğüten bakteri projesi olduğunu, Haritanın
ortasında yapıştırılmış yer Odak Güvenlik Şirketinin bulunduğu yer olduğunu, Ahmet
KURTOGLU Ege ve Akdeniz bölgesinde Em ve Atık Yağ Projesinden sorumlu kişi olduğunu,
harita üzerindeki işaretlemeler iş bölümü yapmak amacıyla yapılan yapmış olduğu işaretler
olduğunu,

Kendisine gösterilmiş olan bir adet A4 kağıdı büyüklüğünde asetat kağıdı üzerinde
Secturıty nato response force başlıklı kendi adına tanzim edilmiş fotoğraflı çıkartma
kendisinin Afrika'da bulunduğu sırada oradaki kurslara katılmak maksadıyla yaptırmaya
çalıştığı ve yaptırmadığı bir kimlik giriş belgesi olduğunu, kursa siviller katılamadığından
kursa katılmak istediğinden dolayı kabul görmediğini, hazırlanan kimlik olmadığını, bu
kimliği orada polislik yapan Lamin STAR isimli şahsa para karşılığında kursa katılmak için
yaptıracağını,
Ali Bülent AGILONU'nün Ukrayna 'da bulunan Tuyaş isimli genel ticaret yapan
şirketin kurucularından olduğunu, Afrika 'ya gelmek istediğinden dolayı kendisine Afrika 'daki
Gambia hükümetinden davet yazısını alabilmek için kendisine vermiş olduğu pasaport
fotokopisi olduğunu, Ali Bülent AGILONU emekli deniz yarbayı olduğunu, Yeşil pasaporta
sahip olduğunu, Kendisinin devlet erkanı ile karşılanması için davet yazısı almak için
olduğunu,
Okay OZÇELIK'in Bursa ilinde medikal malzeme satışı yaptığını, Afrika 'da birlikte
medikal işi yaptıklarını, çok eski tanıdığı olduğunu, Afrika 'da iş yaparken samimi olduklarını,
Okay OZÇELIK adına Jandarma Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması Formunu
Afrika'da kendisinin yaptığını, bu şahıs ile aralarındaki iş ilişkisi bozulunca bu formu
yaptığını, herhangi bir maksatla yapmadığını, bu formu internetten indirdiğini, O forma
Jandarma 'nın logosunu yapıştırdığını,
Sinem GUNDOGAN ve Ece ŞAKACI isimli şahıslarda Bursa ilinde medikalcilik
yaptıklarını, Okay OZÇELIK'in arkadaşları olduğunu, bu üç şahsın kendisine cephe alarak
aralarındaki iş ilişkisini bozulduğunu, yukarıda belirttiği gibi Sinem GUNDOGAN ve Ece
ŞAKACI isimli şahıslara da Jandarmaya ait formu hazırladığını, herhangi bir maksadının
olmadığını,
Mustafa KARBEYA 'in Ankara ilinde Botaş Baş Müfettişi olarak çalıştığını, kendisi
ile birlikte ticaret şirketi açacağını, ama kendisi resmi görevli olduğu için sonradan kendisi
vazgeçtiğini, işin yarım kaldığını, bu nüfus cüzdan örneği bu nedenle kendisinde kaldığını,
Deniz OZÇELIK'in Okay OZÇELIK'in eşi olduğunu, Aslıhan DAGLAR'ın Ankara
ilinde medikal işi yaptığını, kendisi beyin ameliyatı geçirdiğinden dolayı Afrika'ya
gelemediğini, Cemil SARIYAR'ın medikal işi yaptığını, bu şahısların hepsi Okay OZÇELIK'in
arkadaşları olduğunu, Deniz ÖZÇELİK, Ece ŞAKACÎ, Okay OZÇELIK, Aslıhan DAĞLAR,
Sinem GÜNDOĞAN ve Cemil SARIYAR'ın nüfus cüzdanları fotokopilerinin kendisinde
bulunma sebebinin bu şahısların Türkiye 'den Afrika 'ya gelebilmeleri için uçak biletleri vize
işlemleri ve davetiyelerinin için aldığı fotokopiler olduğunu,
Bu tapu fotokopilerinin hepsinin kendisinin bulunma sebebinin bu şahıslara ait olan
yerlerin satılmasında aracı olacağından dolayı aldığı fotokopilerden olduğunu, izmir iline en
son tarihten iki ay kadar önce gittiğini, bu satışlarda aracılık yapamadığını, Fiyatların
uyuşmadığından dolayı satışların gerçekleşmediğini,
Bu mektubu 2007 yılı içersinde Afrika'dan yazdığını, bu mektuptaki konuların
çoğunun kendisinin abartmış olduğu konulardan ibaret olduğunu, gelen işlerin durumlarına
göre orta doğudaki ve savaş bölgelerindeki ihtiyaç ve talepler konusunda uzmanlaştığını,
çeşitli işlerde fizibilite projesi hazırlar ve ilgili şirketlere verdiğini, örneğin Irak'ta şeker
fabrikası, Afganistan 'da ekmek fırını gibi projelerinin olduğunu,
Kız arkadaşı AYŞE ELVREN beyanında "Fatih ŞAHİN isimli şahıs ile birlikte 2005
yılı Aralık ayında ofisine geldiğinizi, zaman içerisinde birbirinizden hoşlandığınızı, erkek
arkadaşı olduğunuzu, kendinizin askeriyede yüzbaşı olduğunuzu, eşinizden ayrı olduğunuzu,
2006 yılı içerisinde işinizden uzaklaştırıldığınızı, mahkemenizin olduğunu,
tanıştığı süre içerisinde sizin göreviniz gereği Afrika'ya gidip geldiğinizi..............." Beyanıyla
alakalı olarak
Ayşe ELVEREN'i tanıdığını, kız arkadaşı, aynı zamanda evleneceği bayan olduğunu,
Ayşe ELVEREN'in kendisi hakkında vermiş olduğu bilgilerin yanlış olduğunu, 2005 yılında bu
bayanın ofisine gittiğinin doğru olduğunu, ancak kendisini yüzbaşı olarak tanıtmadığını,
Ankara 'da Güvenlik şirketinde çalıştığını ve Afrika 'da iş yaptığını söylediğini, kendisini yanlış
anlamış olabileceğini, Fatih ŞAHIN'in 15 senelik arkadaşı olduğunu, bu şahsın kendisini Ayşe
ELVEREN ile tanıştırdığını,
NEZAHAT ŞENOCAK beyanında"............ 1985 yıllarında babası eşime birlikte
çalışalım dedi ve birlikte inşaat malzemeleri satış işini yapmaya başladılar..............2002 veya
2003 yılında eşim kendi isteği ile ayrıldı. Sonra Ankara'ya gitti. İki yıl sonra Afrika'ya gitti, 2
yıl kadar orada kaldı, orada ne yaptığını bilmiyorum, tarihten 4 ay kadar önce Afrika'dan
geldi....................................................................... bir ara bana Özel Kuvvetlere girdiğini
söylemişti ile ilgili,
Nezahat ŞENOCAK'in eski eşi olduğunu, kendisi hakkındaki beyanları doğru
olduğunu, Afrika 'da bulunduğu süre içersinde orada paralı askerlik birimlerine girmek için
başvuruda bulunduğunu,
Bu cd'de yer alan 5 dosyadan Muzaffer ŞENOCAK'ın dosya ile Is Dos isimli
dosyaların kendisine ait olduğunu, Diğer dosyaların Aydın YÜKSEK'in kendi oluşturmuş
olduğu dosyalar olduğunu, bu Cd'yi oluşturma tarihli 28.12.2006 olduğunu, bu tarihte Afrika
'da bulunduğunu, dosyayı oluşturmasının nedeninin tehdit unsuru olarak kendisine karşı
kullanmak olduğunu, şahısla aralarında ticaretten dolayı kendisini borçlu olarak göstererek
borcunu almak için daha önce ailesine baskı yaparak 250 bin dolar istediğini, Ailesinde böyle
bir borcun olmadığını öğrendiğinde Aydın YÜKSEK'in farklı yollara başvurarak bu cd'yi
oluşturup baskı kurmak amacı ile Muzaffer TEKİN 'e vermiş olabileceğinin ortaya çıktığını,
bu cd'yi daha önceden görmediğini, burada gördüğünü, IS Dos dosyası içersinde Ankarada
yaptığı işlerin dokümanları bulunduğunu, Muzaffer ŞENOCAK isimli dosyada ise Aydın
YÜKSEK'in kız arkadaşı Leyla'nın kendi kız arkadaşı Ayşe ELVEREN'in kendi arkadaşı Hasan
SAĞLIK ve Afrika 'lı iş arkadaşı Sanna JALLOJV'a ait fotoğraflar bulunduğunu, Muzo Ask.
ist. İsimli dosyayı Aydın YÜKSEK'in oluşturduğunu, bu dosyanın içeriğinin kendisinde olup
olmadığını bilmediğini, Odak Güvenlik isimli iş yerinden masanın üzerinden kendi eşyalarını
alırke^Jmnşm^ olabileceğini, içeriğini bilmediğini, bu cd'nin odak güvenlik şirketinin
kurucularının aske\hemeklisi olmalarından dolaya karışmış olabileceğini düşündüğünü,
çünkü'jfud^şpm^üs^kf^mında belirttiği gibi

Odak Güvenlik isimli şirketin kurucuları Orhan ahi ve Fikret Şamil EMEK isimli
emekli subaylar olduğunu, yine belirttiği Afrika'ya gitmek için işyerinden eşyalarını
topladığı zaman bu disket orada eşyalarının arasına karışmış olabileceğini, ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN'i tanımadığını, bu Cd'yi kendisinin vermediğini, bu Cd'yi Aydın
YÜKSEK'in verdiğini, kendi bilgisayarında oluşturup ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN
'e verdiğini, Aydın YÜKSEK'in ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'i tanıyıp tanımadığını
bilmediğini, Sanna JALLOJV isimli şahsın kendi arkadaşı olduğunu, ancak bu isimli
dosya hakkında kendisinin bilgisinin olmadığını, birçok gizli ibareli çeşitli word
dosyaları hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,

AYDIN YÜKSEK'i tanıdığını, ifadenin üst kısımlarında şahısla olan ilişkisini


anlattığını,

b-Savcılık ifadesinde Şüpheli MUZAFFER ŞENOCAK;


Emniyette ayrıntılı ifade verdiğini ve her şeyi anlattığını, AYDIN YÜKSEK
' i tanıdığını, diğer şahısları tanımadığını,
Bursa'daki evinde ele geçirilen dinamit lokumu ve fitili 12 Kasım
depreminde kurtarma çalışmalan sırasında bulduğunu, o günden beri de evinde
bulunduğunu, Jammer cihazının telefon görüşmelerini engellemek için satışına aracılık
ettiği bir cihaz olduğunu, kendisinde yakalananın demo olduğunu,
MURAT KARABURUN ile Afrika' da beraber olduklarını, şu anda nerede
olduğunu bilmediğini, hiç bir yerde Apo' yu getiren ekipte olduğunu, özel
kuvvetlerden olduğunu söylemediğini ve bu şeklinde bir görüşme yapmadığını,
kesinlikle kendisini dolandırmadığını, Afrika'ya iş için gittiğini, 3 senedir orada
olduğunu, Afrika' dan zaman zaman geliş gidiş yaptığını, inşaat, medikal malzemelerini
karşılıklı götürme işini yaptıklarını, SANA JALLOW un Afrika' daki ortağı olduğunu,
Afrika' da iş için görüşmeler yaptıklarını, ancak bu konuda kimseyi dolandırmadığını,
AYDIN YÜKSEK' in kendisinin gelip kendileriyle ortak olmak istediğini, Aydın
YÜKSEK' in iki tane uçak bileti aldığını, 1000 $ ve 1000 EURO olarak bir bedel
ödediğini, bunun dışında her hangi bir para vermediğini, kendisi Afrika' da iken
ailesinden 250.000 $ para istediğini öğrendiğini,
AYDIN' in üzerinde ele geçirilen CD' deki bilgileri tam olarak bilmediğini,
ancak o resimlerdeki şahsın kendisi olduğunu, Muzo dosyalar klasöründeki ismin de
kendisine ait olduğunu, MUZAFFER ŞENOCAK' m kendisi olduğunu,
Üzerinde çıkan A4 kağıdında yazılmış Marjinal grup yazılı kağıdın
arkasındaki isimlerin de bir dönem Ankara' da Odak güvenlik şirketinde çalıştığı
esnada tanıdığı kişiler olduğunu, yapılan iş programının dökümü olduğunu,
ŞAMİL Binbaşı' nın özel kuvvetlerden ayrılmış biri olduğunu, onların
yanından ayrıldığında kendisine özel kuvvetlere ait plaket verdiğini,
Afrika' ya gitmeden önce veya gittiği dönemlerde AYDIN YÜKSEK' in
evinde 1 ay kadar kaldığını, orada bir kısım kıyafetlerini bıraktığını, bu arada ŞAMİL
binbaşının bilgisayarlarını tamir ederken bazı dosyalan ve kendisine ait dosyalan
şirketin bilgisayanndan aktardığını, bu aktardığı dosyalann içinde kendisine ait olan iş
dosyalan olan üre, demir, hurda, inşaat vb. dosyalann bulunduğunu, Genel Kurmay' a
ilişkin gizli bilgilerin bulunduğu CD.' deki dosyalardan ikisinin kendisine ait
olduğunu, diğer dosyalan AYDIN' m oluşturma ihtimalinin muhtemel olduğunu, çünkü
CD' nin oluşturulduğu tarihte kendisinin Afrika' da olduğunu, Ocak 2007 'de Afrika'
dan geldiğini, CD' nin oluşturulma tarihinin 28.12.2006 tarihli olduğunu emniyette
öğrendiğini, ancak Ankara' dan ayrılırken askeriyeden emekli olan ŞAMİL binbaşı ve
ORHAN isimli şahıslann CD' lerinden de kanşmış olabileceğini düşündüğünü, CD'
lerin içeriğini burada öğrendiğini, şirkete- ait bilgisayara herkesin iş
dosyalarını yazdığını, virüs girince kendisinin dosyaların tamamım kopyaladığını, ancak
içeriğine bakmadığı için bu dosyaların olup olmadığını bilmediğini, sadece kendisine ait
dosyalan bildiğini,
Evinde bulunan saniyeli fitil ve dinamit lokum parçasını depremde bulduğunu, Evinde
bulunan boş kovanın içindeki notta ne yazdığını bilmediğini, Afrika' da iken eşine ve birlikte
olduğu kız arkadaşına yazdığı mektuplardan kendisinin değişik işler ve özel işler yaptığını
abartmak için anlattığım, onlann kendisine bağımlı kalmalarım sağlamak için o mektuplan
yazdığını, yoksa özel ve gayri resmi işlere girmediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler;
, Şüphelinin Bursa Osmangazi Hacıilyas Mahallesi Uluyol Tan Sokak Güzeller İş
Merkezi Kat:3/23 adresinde Bursa Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan aramada;

(A)- (1) adet san koli bandına sanlı vaziyette içerisinde,


(1) adet "GOLDEN 14 KARAT MADE İN GERMANY"
(1) adet "GOLDEN 21.6 KARAT MADE İN GERMANY"
(1) adet "GOLDEN 18 KARAT MADEİN GERMANY" ibareleri yazılı küçük
tüplerde sıvı madde olduğu (bir tanesinin yanında siyah taşa benzeyen madde)
(B)- (1) adet kısa Marlboro sigara paketinin içerisinde "SC 11 PACKAGE
JAMMER" ibaresi yazılı elektronik cihaz,
(1) adet üzerinde ORA ibaresi bulunan siyah renkli deri el çantasının
içerisinde;
(2) adet PHİLİPS marka 1,5 voltluk AA ebadında kalem pil,
(C)- (1) adet küçük poşetin içerisinde 1 adet 13 cm civannda fitil,
(1) adet san koli bandına sanlı üzerinde mavi renkli yazılarla mak Nobel kimya
sanayi kara/turkey ulite ibaresi yazılı kesik poşet içerisinde gri renkli yaklaşık 40-50 gram
civannda madde, elde edilildiği,
Elde edilen malzemelerle alakalı olarak Bomba İmha ve İnceleme Şube
Müdürlüğünün 17.12.2007 tarih ve (921-1115) sayılı yazısı İnceleme Raporunda;
"patlayıcı ve yakıcı maddelerden olduğu İncelemesi ve açıklaması yapılan bulgu ve
delillerin belli bir düzenek içerisinde bir araya getirilerek el yapısı bir bomba yapılabileceği,
ateşleme sisteminin fitil ateşlemeli el yapımı bomba yapılabileceği, Söz konusu materyallerin
belli bir düzenek içerisinde hazırlanıp kullanıldığında canlılar üzerinde öldürücü, yaralayıcı
cansızlar üzerinde ise yakıcı, yıkıcı, tahrip edici özelliğe sahip olduğundan TCK'nun
174.maddeleri kapsamında mütalaa edileceği kanaatindeyiz" şeklinde belirtildiği aynca, bu
tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması
sakıncalı olduğundan imha edilmeleri gerekmektedir. Denildiğinden alman mahkeme
kararlanna istinaden 27 .12.2007 tarihinde Fikret EMEKten elde edilen patlayıcalarla birlikte
imha edildiği.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'da ele geçirilen belgelere bakıldığında şüphelinin
kendisini Özel Kuvvetler elemanı olarak göstermeye çalıştığı, şüpheli de birçok nüfus
cüzdanı, pasaport sureti ve çeşitli belgelerin bulunduğu, yine şüphelide birçok tapu
fotokopisinin olduğu, şüphelide bulunan Özel Kuvvetlere ait plaketi, kişilerle olan özel
ilişkilerinde kullandığı, bazı kişilere ait güvenlik araştırma bilgilerinin bulunduğu, şüphelinin
sahte kimlik belgeleri hazırladığı, şüphelinin Fikret EMEK ile irtibatı kuran şahıs olduğu,
şüpheli Fikret EMEK'in şirketinde bir süre çalıştığı ve Odak Güvenlik Şirketinin kuruluşunda
ortak olduğu. Musa YARGIN isimli şahsın nüfus cüzdanı"ve- şahıs hakkında "biyografi"
başlıklı ve "son derece tehlikelidir" şeklinde biten yazı ve GBT bilgilerinin bulunduğu, kız
arkadaşı Ayşe ELVEREN'i Ayşe ŞENOCAK olarak gösteren kimlik yapıp bilgisayarında
bulunduğu ve ifadelerinde askeri gizli bilgilerin bulunduğu 16 numaralı CD'yi Odak Güvenlik
Şirketinde çalıştığı sırada masanın üstündeki CD'lerden karışmış olduğunu beyan etmiş ise de;
şüpheli Aydın YÜKSEK'in evinde kaldığı sürede muhtemelen bu CD'leri Aydın YÜKSEK'e
verdiği, Aydın YÜKSEK'in de CD'leri şüpheli Mete YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'e götürdüğü, şüphelinin örgütün silahlı kanadını temsil eden ve bir çok silah
ve mühimmatı evinde gizleyen şüpheli Fikret EMEK ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN
arasında irtibatı Mete YALAZANGİL ile sağladığı,
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu,
kendisini derin devlet ve özel kuvvetler komutanlığında görevli olarak tanıttığı,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem yurt içi hem de yurt dışı faaliyetlerinin
bulunduğu, şüpheli yurt dışı faaliyetleri çerçevesinde çeşitli girişimlerde bulunduğu, beyanına
göre yurtdışında paralı askerlik yapmak için çeşitli sahte belgeler yapmaya çalıştığı, devlete
ait gizli bilgi ve belgeleri şüpheli Fikret EMEKten alıp amacı amacı dışında kullanarak Aydın
YÜKSEK vasıtası ile ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e örgüt hiyerarşisi içerisinde devrettiği,
Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve bağlı grupların CD içindeki bilgileri özellikle
Süleymaniye'deki Çuval Hadisesini sürekli olarak kullanıp dezenformasyon amaçlı olarak
kullandıkları, ayrıca patlayıcı madde bulundurduğu anlaşıldığından,
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm üzerine atılı eylemleri nedeniyle, TCK'nun
314/2, 174/1-2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 4-5, TCK'nun 314/3 ve 220/4.
maddeleri yollaması ile TCK'nun 326/1, 327. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep
edilmiştir.

21-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK: a-


Emniyet ifadesinde,
"1963 yılında Emirdağ ilçesinde doğduğunu, ilk orta ve lise tahsilini Emirdağ
ilçesinde yaptığını, 1980 yılında Kara Harp Okuluna girdiğini, 1985 yılında teğmen rütbesi ile
görev yaptığını, 1985-1986 yılında Tuzla piyade okulunda görev yaptığını, 1986-1989 yılında
Edirne Keşan'da 1989-1991 Kıbrıs Güngör Komando Taburu 1991-1993 Urfa Siverek
-Midyat Komando Alayında, 1993-1994 Özel Kuvvetler Komutanlığı 2.Alay Tim Komutanı,
1994-1995 Özel Kuvvetler 3.Alay Tabur Komutanlığı Vekilliği 1995 yılında Kuzey Irak
Dönüşü Cudi dağında Nisan ayında çatışmada göğsümden aldığı merminin parçalanması
sonucu iç organlarının hasar gördüğünü, yaralanması sonucu akciğer, mide mide altı ağort
karaciğer böbrek üstü bezleri pankreas ağır hasar gördüğünü, 1,5 yıla yakın hastanede
yattığını, bu sırada çeşitli ameliyatlar geçirdiğini, pankreasının kalınbağırsağının direk bağlı
olarak hayatını sürdürdüğünü, hastaneden çıktıktan sonra nekahet devresi hitamı gazi olarak
emekli olabileceği halde vatanına hizmet için görevine devam etmeyi düşündüğünü, bunun
üzerine 1996-1999 Muğla seferberlik tetkik kurulu bölge başkanlığında çalıştığını, 1999-2001
Kars Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığında çalıştığını, 2001-2004 Genel Kurmay
Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alay Komutanlığı
istihbarat ve IKK Şube Müdürü olarak Binbaşı rütbesinde görev yaptığını, 24 Ağustos 2004
tarihinde vazife malulü gazi statüsünde ordudan emekli olduğunu, emekli olması nedeniyle
yaralanmasından dolayı vücudunda meydana gelen fiziksel eksikliklerin kendisini tam
komutan olarak görememe psikolojisinde olması olduğunu, çünkü güney doğuda çalıştığı
müddetçe sayısını hatırlayamadığı kadar PKK Terör Örgütü ile yüz yüze çatışmalarda
bulunduğunu, onlarca şehit verdiğini, bu fiziksel eksikliğini kendisinde gördüğü için daha
fazla göreve devam etme gücünü kendinde bulamadığını, bu dönem içersinde üstün cesaret ve
feragat şerit rozetleri, üstün harekat şerit rozetleri ve sayısız takdir ve ödüller
kazandığını, Muğla 'da görev yaptığı dönemde tanıştığı Betül YILDIZ ile 2004 Eylül ayında
evlendiğini, emeklilikten sonra Ankara iline yerleştiğini, ODAK inşaat Güvenlik ve Sinerji
(Gıda ürünleri üzerine) Ltd.Şti. emekli meslektaşları ile birlikte şirketler kurduğunu, fakat
ticari hayatta herhangi bir başarı elde edemediği için şirketlerin ikisini devrettiğini, bir
tanesini kapattığını, 2007yılı başlarından beri herhangi bir işle uğraşmadığını, geçimini gazi
aylığı ile sağladığını,
1992-1995 yılları arasında, yukarıda bahsettiği gibi ülkenin güney doğu bölgesinde
ve Kuzey Irak'ta PKK terör örgütü ile mücadele yaptığı dönemde birçok terörist grupla karşı
karşıya geldiklerini, kendisine bahsedilen patlayıcı ve silahları da Kuzey Irak'ta bulunduğu
görevlerde teröristlere ait sığınak ve kamplarda ve ölen teröristlerin üzerinden çıkan
mühimmat ve silahlar olduğunu, MKE yapımı olan mühimmatlarda yine teröristlerin karakol
baskınlarında bir şekilde elde ettiği mühimmatlar olduğunu, Sustalı ve muştada teröristlerin
üzerlerinden ve sığınaklarından elde ettiği malzemeler olduğunu, diğer çakı bıçak şeklindeki
söylenenlerin piyasadan normal satın aldığı malzemeler olduğunu, Kuzey ırakta teröristlerden
elde ettikleri mühimmatların çoğu sığınakların ve teröristlere ait mevzilerin imha edilmesinde
kullanıldığını, yanında getirdiği bu malzemeleri yaptığı terörle mücadeleden dolayı biraz
hatıra birazda oradaki teröristle mücadele duygusunun verdiği heyecandan dolayı çeşitli
zamanlarda parça parça getirdiği malzemeler olduğunu, saydığı malzemelerden susturucu
tabanca profesyonel bir yapım olmamakla birlikte el yapımı basit bir susturucu olduğunu,
bunu 2002 yılı içersinde Kuzey Irak'ta görevde bulunduğu esnada aldığı bir silah olduğunu,
susturucusu da ciddi bir şekilde çalışmadığını, o dönemde deneme yaptığında da normal
şiddetli ses çıkardığını, bu malzemeleri dediği gibi o bölgedeki görevin heyecanına yenik
düşüp parça parça getirdiği malzemelerden ibaret olduğunu, bu malzemeleri getirmenin
nedenlerinden birisi de orduda çalışmasından dolayı aşırı güven duygusu olduğun, bu görev
sürecinde adeta kurulu yay gibi olduğunu, etrafındaki herkesten şüphe duyar ve takip ediliyor
endişesine kapıldığını, bu saydığı etkenlerin hepside şu an kendisine mantıksız gelen bu
malzemeleri biriktirmesine sebep olduğunu, bu malzemeleri kesinlikle hiçbir yerde
kullanmadığını, kesinlikle kimseye göstermediğini, yaşlı annesinin zaten kendisine ait
eşyaları ne olduğunu ne bilir nede sorduğunu, hatta yaralanma olayından sonra ki süreçte
bile bu malzemeleri nelerden ibaret olduğunu unuttuğunu,
Tabanca ordudan aldığı ruhsatı kendi üzerine olan silahlar olduğunu, boş kovanları
biriktirmesinin sebebinin de askeriyeden bunları tekrar doldurtup alabilme imkanlarının
olduğundan dolayı olduğunu, diğer dolu olan mermileri de ruhsatlı silahına ait mermiler
olduğunu, bahsetmiş olduğu uçak savar Mİ 6 ve diğer mermileri güney doğu bölgesinden
hatıra olarak vitrine koymak amacı ile bulundurduğun, birer ikişer mermi olduğunu, Yavuz 16
şarjörü yine ruhsatlı olan ordudan aldığı tabancasının şarjörü olduğunu, Ayrıca 200 adet
fişek de ruhsatlı tabancasına ait olduğunu,
Yukarıda söylenen isimlerden Muzaffer TEKİN 'i medyada çıkan çeşitli haberlerden
dolayı tanıdığını, çünkü kendisi bir dönem ordu mensubu olduğu için bu adamın ilgisini
çektiğini, Muzaffer ŞENOCAK'ın ise emekli olmaya karar verdiği yakın bir dönemde sevdiği
değer verdiği MAK Alay Komutanı Levent GÖKTAŞ vasıtası ile 2004 yılı başlarında
tanıdığını, fakat Levent GÖKTAŞ 'ta şu anda ismini bilmediği başka bir şahsın referansı ile
kendisini tanıştırdığını, çünkü kendisinin o dönem emekli olacağını bildiği için "bu uyanık bir
çocuk inşaat işlerinden anlıyor ağabeylerinin Bursa'da inşaat işleriyle uğraştığını"
söylediğini, kendisine faydalı olabileceğinden dolayı bir dönem denemesini ve duruma göre
hareket etmesini söylediğini, kendisinin de o dönemde şirket kurma çalışmalarının sürdüğünü,
çeşitli ayak işlerinde bu çocukla birlikte hareket ettiklerini, bu çocuğu şirketin gündelik ayak
işlerinde kullandığını, kendisinin bekar olması hasebiyle birkaç kez askeri lojmanlarda evine
davet ettiğini, misafir ettiğini, bununla beraberliklewıwp*,.ç,eşitli fasılalarla beş altı ay
sürdüğünü, fakat bu beş altı ay sürecinde birlikteliklerinin 10-15 kereyi geçmediğini,
Muzaffer ŞENOCAK'ın "Bursa'ya gidiyorum" diyerek ara sıra ortadan kaybolduğunu, uçuk
ticari fikirleri ile yanına gediğini, bu uçuk fikirlerinden dolayı bu şahsa karşı güveninin
sarsıldığını, hatta bu dönemde bir keresinde Gambia projesi ile geldiğini, Gambia Devlet
Başkanının akrabalarından bir ikisinin tanıdığını, bu ülke ile çok çeşitli ticaret
yapılabileceğini kendisinin bu devlet başkanının akrabalarından birisinin Türkiye 'de okuduğu
dönemde tanışan bir şahsın aracılığı ile Gambia'ya davet edildiğini söylediğini, ayrıca
kendisini Radyestezi yani biyo enerji türü bir uzmanlığı olduğunu söylediğini, fakat uçuk
fikirlerinden dolayı bu şahısla ilişkisini 2004 yılı ortalarında noktaladığını, kendisi Gambia
'ya gittikten sonra bir daha görmediğini,
Yine sorulan isimlerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü devre arkadaşı olması
dolayısı ile tanıdığını, 1987 yılında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte İsparta Eğirdir
Komando Okulunda beraber kurs aldığını, dönemde o bir sakatlık geçirdiği için kursu
bitiremeden ayrıldığını, o gündür hiç görmediğini, kendisine gösterilen resimlerin şahısların
hiçbirini tanımadığını,
Kendisine okunan (LOBİ) doküman ile ilgili medyadan bazı duyumları olduğunu,
ancak vatanına milletine sonuna kadar bağlı olan bir insan olarak asla böyle bir şeyi tasvip
etmediğini ve ettirmediğini,
Yukarıda daha önce bahsettiği gibi Muzaffer ŞENOCAK ile tanışma döneminin
emekliye ayrılma sürecinde olduğunu, ancak daha emekli olmadığını, bu dönemde MAK'ta
istihbarat şube müdürü olarak çalıştığını, görevi icabı bu tür belgelerle haşır neşir olduğunu,
bu tür bilgilerin kendisine çeşitli kaynaklardan ihbar şeklinde isimsiz disket ortamında
yollandığını, kendilerinde bunların teyidi ile ilgili komutanlarının nezdinde çalışmalar
yaptıklarını, bu gelen ihbarlardan bazılarının küfürlü tehdit içerikli bilgilerde olabildiğini,
bilginin önem derecesine göre sıralı komutanlarla paylaştığını, ciddiyetsiz olanları
elediklerini, dediği gibi kendisinin çalıştığı dönemde eve gelip giderken bu disketleri yanında
getirip götürdüğünün olduğunu, bunun sebebinin de istihbaratçı olduğu için mesaisinin bir
kısmını dışarıda geçirdiğini, saç sakal bırakabildiğini, haftada bir işyerine gittiği durumlarda
olduğunu, bu yüzden çalışmalarını yalnız yaşadığından dolayı eve taşıdığı günlerin olduğunu,
bu dönem içersinde evine misafir ettiği Muzaffer ŞENOCAK'ın büyük bir ihtimalle bu
disketlerden birisini kopyalamış veya çalmış olabileceğini, kesinlikle herhangi bir işiyle ilgili
bilgi ve veriyi hiç kimseye ve kendisine sorulan ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'e de kesinlikle
vermediğini, bahsedilen Sanna JALLOJV isimli şahsı tanımadığını, Muzaffer ŞENOCAK'ın
eski boşandığı eşini düğününe geldiğinden dolayı şahsen tanıdığını, başka herhangi bir
yakınını tanımadığını,
Kendisinin Odak Güvenlikteki iş yerine ordu ile ilgili hiçbir done götürmediğini,
bırakmadığını, ayrıca Odak Güvenlikte Orhan abi'nin olmadığını, Odak inşaatta Orhan
KIRATOGLU isimli emekli binbaşı arkadaşının olduğunu, şimdi düşündüğünde Muzaffer
ŞENOCAK'ın büyük bir ihtimalle evine misafir ettiği dönemde evinden çalmış olabileceğini,
kesinlikle Muzaffer ŞENOCAK'a veya başka birine orduya ait hiçbir belge ve bilgiyi ne
gösterdiğini nede verdiğini,
Yukarıda da bahsettiği gibi istihbarat çalışmaları için çok sık dışarıda
bulunduğunu, bekar yaşadığı için ve evinin de askeri lojman olmasından dolayı ofis gibi
kullandığını, fakat 2004 teki emeklilik kararından sonra evlilik hazırlıkları ve ev taşınmayla
birlikte telaşla bu miyadı geçmiş evrakları imha etmesi gerekirken unutmak kusuru yüzünden
evinde kaldığını, bunları evinde bulunmasının herhangi bir kastı ve maksadı olmadığını,
bunların sadece unutkanlık kusuruyla bırakılmış malzemeler olup ayrıca bunların gizlilik
dereceleri de kendiniz tarafından verilen ara sıra numaraları olmayan evrak kayıt defterine
işlenmemiş evraklar olduğunu, bunlardan özel kuvvetlere ait albüm ise takip etmesi gereken
subay astsubayın listesi bir nüshası çıkartılıp komutam tarafından kendisine verildiğini, her
yıl güncellenir bir önceki yılki özelliğini yitirdiğini, imha edilmesi çerekir yukarıda söylediği
gibi evinde bulunması basit bir ihmalden ibaret olduğunu, yine kendisine gösterilen seksen
dört (84) sayfalık alevi yapılanması ile ilgili dokümanı internet üzerinden açık kaynaklardan
temin edilen bir doküman olduğunu, bu dokümanın istihbarat görevi icabı ilgi duyduğundan
dolayı okumak için çıkarılmış dokümandan ibaret olduğunu, yoksa içerisindeki bilgilerinin
teyidi ile ilgili hiçbir çalışma tarafınca yapılmadığını, kendisine gösterilen elle yazılmış nüfus
kayıt örneğinin ise yine ihbar yoluyla gelmiş basit bir doküman olduğunu, bu dokümanı gole
almayıp hiçbir şekilde çalışma yapmadığını, yine kendisine gösterilen belgenin PKK terör
örgütü, DHKP/C, TİKKO, NAKŞİBENDİ ve benzeri grup ve örgütlere yönelik istihbarı
bilgiler doğrultusunda yapılan bir çalışma olduğunu, tamamen görevli olduğu süre içersinde
yaptığı görevlerden birisi olduğunu, yine kendisine gösterilen dokümanın kendisine bağlı
görevlilerin yapmış olduğu çalışmalarla ilgili raporlar olduğunu, çalışması sırasındaki rutin
görevlerden birisi olduğunu, kendisine gösterilen ek bilgi notu başlıklı dokümanın
içersindekilerin tamamen kendisine verilen görevler doğrultusunda yapılan çalışmalar
olduğunu, bu çalışmayı hangi birim tarafından hazırlandığını şu an hatırlamadığını, ihbar
maksadıyla gönderilmiş herhangi bir bilgi olabileceğini, yine gösterilen PKK terör örgütünün
sektör bazındaki finans kaynakları isimli dokümanın ihbar niteliğinde yollanmış bilgilerin
derlemesi olduğunu, Pazarcılık, sahte fatura gibi bilgileri içeren dokümanda görev kaynaklı
olduğunu, göç Alan Bölgelerde Seçimlerin Değerlendirilmesi Başlıklı Dokümanda yine görev
kaynaklı doküman olduğunu, ............
-(3) adet, Ahmet DOĞAN (Mustafa Emine oğlu 1963 doğumlu) adına tanzim
edilmiş Ankara-Keçiören-Aşağı Eğlence Muhtarlığından verilme üzerinde Fikret EMEK'e ait
fotoğraf bulunan İkametgah İlmühaberi,
-(1) adet, Ahmet DOĞAN (Mustafa-Emine oğlu 1963 doğumlu) adına tanzim
edilmiş üzerinde Fikret EMEK'in fotoğrafı bulunan Nüfus Hüviyet Cüzdanı Sureti fotokopisi,
-(1) adet, Mehmet ALTINSOY (Durmuş-Raziye oğlu 1967 Dutalan doğumlu) adına
tanzim edilmiş üzerinde Fikret EMEK'e ait fotoğraf bulunan nüfus cüzdan fotokopisi, tespit
edilmiştir, ahmet doğan ve mehmet altmsoy isimli şahıslan tamyormusunuz, tanıyorsanız
ilişkilerinizi anlatınız, neden kimlik bilgileri başka bir şahsa ait kendi fotoğrafınızın
bulunduğu kimlik fotokopisi bulunduruyorsunuz? ne amaçla bu ikametgah sureti ve nufüs
cüzdanını sureti ile nufüs cüzdanı bulundurduğu sorulduğunda;
Bu ikametinde bulunmuş dokümanlarda ismi geçen bahse konu şahısları kesinlikle
tanımadığını, Bunların Özel Kuvvetlerin Özel eğitiminde ve kurslarında kullanılan eğitim
amaçlı yapılan dokümanlar olduğunu, bunların asılları görev hitamı imha edildiğini,
bunlarda imha edilmesi gerekirken örnek olarak yanında tuttuğunu, bunları hiçbir maksatla
hiçbir yerde kesinlikle kullanmadığını, kimseye ibraz etmediğini,
-(1) adet, Mustafa Levent GÖKTAŞ'a ait Türk Silahlı Kuvvetleri Kimlik kartı
fotokopisi
-(1) adet, Mustafa Levent GÖKTAŞ (Kemal-Gülten oğlu 1959 doğumlu) adına
tanzim dilmiş nüfus cüzdan fotokopisi,
-(1) adet, Adem KOS (İzzet-Ayşe oğlu 1972 doğumlu) adına tanzim edilmiş nüfus
cüzdan fotokopisi olduğu,
-(1) adet, Nurettin DEMİR (Nuri-Nazile oğlu 1964 doğumlu) adma tanzim edilmiş
nüfus cüzdan fotokopisi
ladet, Kemal SAVAŞ (Hamdi-Badeser oğlu 1955 doğumlu) adma tanzim edilmiş
nüfus cüzdanın ön yüzü fotokopisi 1 adet, Ali Rıza KARAGÖL (Mustafa-Meliha oğlu 1968
doğumlu İsparta ilinde verilme B sınıfı sürücü belgesi) adma tanzim edilmiş sürücü belgesi,(l)
adet, Rüstem AŞKIN (Mustafa-Şükran oğlu 1961 doğumlu) adma tanzim edilmiş nüfus
cüzdanı tespit edilmiştir, mustafa levent göktaş, adem kojs, nurettin demir, ali rıza karagöl,
rüstem aşkın ve kemal savaş isimli şahısları tamyormusunuz, tanıyorsanız bu
şahıslyarla olan ilişkilerinizi anlatınız? bu nufüs cüzdan fotokopilerini ne amaçla
bulundurduğu ile ilgili,
Mustafa Levent GOKTAŞ'a ait fotokopilerin kendi komutanı olan Albay Mustafa
Levent GOKTAŞ'a ait olduğunu, kendisinde bulunmasının nedeninin bazen banka ve diğer
resmi işleri takip etmeleri açısından kendisinin ona onun kendisine verdiği fotokopiler
olduğunu,
Ali Rıza KARAGÜL, Kemal SAVAŞ, Adem KOS, Rüstem AŞKIN ve Nurettin DEMİR
'e ait fotokopiler ve sürücü belgesi tam kesin hatırlayamamakla beraber birlikte sığınaklarda
elde edilen kimlikler olabileceğin, veya yine eğitim kapsamında düzenlenmiş olabileceğini, şu
an itibariyle geçmiş zaman olduğu için kesin net bir şekilde hatırlamadığını,
İlgili mahkeme karan gereği ikametinizde yapılan aramada "devlet yöneticileri için
devlet yönetimini kısa dönemde çökertme kılavuzu" isimli kitap elde edilmiştir, bu kitabı
ne amaçla bulundurduğu ile ilgili,
Bu kitap piyasada normal satılan bir kitap olduğunu, bunu kendisine emri altında
çalışan bir arkadaşının MAK Alayına hediye ettiğini, kendisinin de okumak amacıyla aldığını,
ancak kendisinde kaldığını, yine kendisine gösterilen Hükümet Darbe Tekniği isimli kitabı
da kütüphaneden almış olabileceğini, ancak şu an nedene aldığını hatırlamadığını, normal
satılan bir kitap olduğunu,
-(3) adet, Nüfusa kayıtlı olduğu yer bilgilerinde (Tekirdağ-Hayrabolu-Şalgamlı
047/01-31-010/32) kimlik haneleri boş olan Hayrabolu nüfus müdürlüğünden verilme nüfus
cüzdan suretleri, tespit edilmiştir, bu nufüs cüzdanı suretlerini ne amaçla bulundurduğu ile
ilgili,
Eğitim maksatlı boş fotokopiler olduğunu, yukarıda da belirttiği gibi eğitimlerde
kullanılmak üzere çekilmiş olduğunu,

Ordu mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğunu, 1995 yılında PKK terör
örgütü mensupları ile girmiş olduğu çatışma neticesinde ağır yaralandıktan sonra 1.5 yıl
tedavi görmeme ve gazi statüsünde emekli olma hakkına sahip olmasına rağmen devletini ve
milletini çok sevdiğinden 2004 yılına kadar aktif olarak orduda görevine devam ettiğini,
ancak 2004 yılında yaralanmadan kaynaklı olarak fiziki durumunun görev yapmasına artık
müsaade etmemesi sebebi ile istemeyerekte olsa ayrılmak zorunda kaldığını, ifadenin
içerisinde de bahsettiği gibi bu operasyon çerçevesinde yakalanan şahıslar ile hiçbir şekilde
ilişkisinin olmadığını, Eskişehir'de annesinin evinde bulunan silah ve patlayıcıları ise
bulundurmasının bir hata olduğunu kabul ettiğini, son derece pişman olduğunu ifade etmek
istediğini, kaldı ki bu silahlar ve patlayıcılar yaklaşık 14-15 yıldır annesinin evinde durmakta
olduğunu, bu silahları hiçbir şekilde kullanmadığı gibi kendisinde bulunduğuna dair hiçbir
kimseye en ufak bir bilgi dahi vermediğini, Ankara'daki evinde bulunan dokümanlar ise
görevli olduğu dönemde görev gereği bilgisinin olduğu, emekli olduktan sonra ise hiç kimse
ile paylaşmadığı arşiv niteliğinde miadı dolmuş evraklar olduğunu, ............
b- Savcılık İfadesinde Şüpheli Fikret Emek;
Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadenin doğru olduğunu, aynen tekrar ettiğini, 1980
yılında orduya girdiğini, 1993 yılında Özel Kuvvetlere üst teğmen rütbesi ile girdiğini ve
1995 yılında Kuzey Irak' daki bir operasyon dönüşünden sonra Cudi dağındaki sıcak bir
takipte çatışmada ilk temas sırasında yaralandığını, Karaciğer, akciğer, mide, böbrek, bağırsak
ve pankreasında ağır hasarlar oluştuğunu, 1,5 yıl askeri hastanede yattığını, zaman zaman
değişik operasyonlar ve değişik ameliyatlar geçirdiğini, Pankreasını direm ile kaim
bağırsağına bağladıklarım, Diremin hortum olduğunu, hayatını böyle devam ettirdiğini, 1996
yılında Muğla' da başladığını, Yurt dışında Nahcivan' da_,çahştığım, 1999 yılında Kars' a
geçtiğini, 2001-2004 yılında da MAK ( Muhar^f^am^^urtarma) Alayının İKK
(istihbarat ve istihbarata karşı koyma) şube müdürü olarak Ankara' da görev yaptığını, 2004
yılında kendi isteği ile emekli olduğunu, şu anda gazi statüsünde olduğunu, bu statüde maaş
almakta olduğunu,
Kendisine sorulan şüphelilerden sadece ZEKERİYA ÖZTÜRK' ü 1987 yılında
komando kursunda beraber olduğundan tanıdığını, kendisinin refuze olduğunu, 1 ay sonra
kurstan aynldığını, o tarihten beri kendisi ile hiç bir şekilde görüşmediğini, kendisi ile hiç bir
şekilde görüşmediğini, her hangi bir telefon ve mektup, email irtibatı olmadığını, ZAFER
(KOD) MUZAFFER TEKİN ' i medyadan tanıdığını, kendisi ile hiç bir şekilde irtibatı
olmadığını, OKTAY YILDIRIM ve MAHMUT ÖZTÜRK' ü tanımadığını, ASUMAN
ÖZDEMİR, GAZİ GÜDER, KUDDUSİ OKKIR isimli şahısları hiç tanımadığını, Kuvayi
Milliye ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği isimli oluşumlara da üye olmadığını, her hangi
bir irtibatı olmadığını, her hangi bir irtibatının da olmadığını, AYDIN YÜKSEK' i
tanımadığını,
MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanıdığını, onu da şöyle emekli olmayı düşündüğü
zamanlar komutanının biri MUZAFFER ŞENOCAK' ı birisi vasıtası ile kendisine tavsiye
ettiğini, Bursa'da çevresi olduğu ve kendisine belki yardımcı olur şeklinde, kendisinin de
inşaat ve güvenlik şirketi kurmayı düşündüğünü, bu sebeple kendisi ile tanıştığını, o dönemde
emekli olmadığı ve bekar olduğu için bir kaç sefer kendi evinde misafir olarak kaldığını, daha
sonra da emekli olduktan sonra şirket kurduğunu, şirketinde bir iki ay fasılalı olarak gelip
çalıştığını, hatta kendisine maaş dahi veremediklerini, MUZAFFER ŞENOCAK ile bulunduğu
süre içinde kendisinin uçuk kaçık fikirleri olduğunu, olmadık yerlerden büyük ihaleler
alabileceğini söyleyerek kendilerinin dahi güvenini kaybedecek şekilde hayali projeleri
olduğunu, bu projelerden bir tanesinin Gambiya olduğunu, Devlet başkanı ile arasının iyi
olduğunu, bu sebeple buralarda büyük ihaleler alacağını söylediğini, ancak hiç birini
yapamadığını, bir sefer Gambiya' ya gittiğini, daha sonra Türkiye' ye dönüp, sık sık gidiş geliş
yapmış olduğunu, ancak irtibatlarının koptuğunu ve akabinde şirketlerinin işletemedikleri için
kapattıklarını, şirketi ordudan emekli binbaşı arkadaşı MUSTAFA ÇAKIR ile kurduğunu,
kendisinin Gaziantep Ti olduğunu, şu anda Odak Otamasyon adlı bir şirketinin olduğunu,
Hastanelerle ilgili çalışmalar yapyığmı, Ankara Balgat' ta şirketinin olduğunu, kendisi ile
zaman zaman görüştüğünü,
MUZAFFER ŞENOCAK' in beyanı ile ilgili; MUZAFFER ŞENOCAK ' m
beyanlarını kısmen kabul ettiğini, ancak evinden veya bilgisayarından aldığını iddia ettiği
gizlilik içeren kuvvet komutanlarının kendi aralarında yapmış oldukları toplantılara ilişkin
notlar ve diğer askeri konulardaki yazılan kendisi görevde iken 2001-2004 yılı arasında İKK
(istihbarat ve karşı koyma ) müdürü iken bir çok yerden ihbarlar geldiğini, disketler,
mektuplar, küfürler geldiğini, zaman zaman gelen CD. ve disketleri alıp incelediğini, belirtilen
gizlilik içerikli belgelerde bu şekilde kendisine gelmiş bilgiler olduğunu, içeriğini okuyunca
uçuk kaçık bilgiler olduğunu anladığını, o dönem gelen her türlü bilgiyi sakladığı için o
bilgilerin de görev sırasında kullandığı diğer bilgilerin arasında kalmış olan disketler
olduğunu, bu tür birçok bilgi ve belgenin kendilerinde bulunduğunu, bunlann büyük bir
kısmını amirlerine ilettiğini, ancak makul olmayanlann da öyle durduğunu, bu yazılann da
kendisine düzmece gibi geldiği için üstlerine bildirmediğini, sivil çalıştığı için birliğe ancak
haftada bir iki gün uğradığını, genelde dış görevde olduğu için de çalışmalannm büyük
kısmını evde yaptığmt, lojmanın özel kuvvetlere ait olduğu için de güvenli olduğunu ve bekar
olduğu için de bazı bilgi ve belgeleri evde bulundurup evde çalıştığını, ancak MUZAFFER
ŞENOCAK' m bunlan ne şekilde aldığını bilmediğini, aynca iddia ettiği gibi kendisinin
ŞAMİL kod ismini örgütsel amaçlı değil İstihbaratçılann genelde birlik içinde ve
operasyonlarda kullanılan zaman zaman da değiştirilen isimleri olduğunu, son dönemde de
olsa isimlerini deşifre olmaması için bu tür kod ismi kullandığını, bunun delili olarak da
sunduğu BRÖVE'de de isminin FİKRET ŞAMİL EMEK olarak yazılmış olduğunu, sunulan
belgede Özel Kuvvetler Komutam Tüm General FEVZİ TÜRKERİ imzalı Özel Kuvvetler
BRÖVE'si belgesi yazılı belgede adı soyadı kısmında FİKRET ŞAMİL EMEK, 3. özel
kuvvetler alay Komutanlığı yazdığının görüldüğü, bu belgeden de görüleceği üzere görev ile
alakalı bir kod ismi olduğunu, dış dünya ile alakası olmadığını, ilk vurulduğum zamanki kod
adının da CONKER olduğunu,
Kendisinin kesinlikle MUZAFFER ŞENOCAK' m bu belgeleri bilerek ve isteyerek
vermedğini, görev sırasında lojmanında misafir olarak bulunduğu sırada almış olabileceğini,
emekli olunca evindeki bütün bilgi ve CD' leri ayıklamaya fırsatı olmadığı için bakamadığını,
çünkü emekli olduğunu, hemen düğün hazırlıklarına başladığını, düğün ve emeklilik
işlerinden elindeki bilgi ve belgeleri ayıklayamadığım, evlenince de bunları evin bir köşesine
koyduğunu, o günden beri de açıp bakmadığını, hangi bilgi olduğu, görev bilgisi olup
olmadığı hususlanm şu anda dahi hatırlamadığını, çıkan evraklann da kontrollü evraklar
olmadığını, bu sebeple resmi ve gizli bir belge olduğunu zannetmediğini,
Ankara' da oturduğu evde çıkan belgeler ve bilgisayarlann kendisine ait olduğunu,
oradaki Belçika Browning silahın da emekli olmadan önce zor alımdan aldığı silah ve ruhsatlı
olduğunu, diğer askeri nitelikli dokümanlann da yukanda izah ettiği kendisinde kalan
görevine ilişkin belgeler ve dokümanlar olduğunu, bazılannm da bilgi notlan olduğunu, çok
önemli evraklar olmadığını,
Eskişehir' deki Hayriye Mah. Dumrul Sok. 124/5 sayılı adresteki bulunan silahlar ve
patlayıcılann kendisine ait olduğunu, orasının annesinin evi olduğunu, o silahlan 1992-1995
yılları arasında sürekli Kuzey Irak' da operasyonel faaliyetlerde bulunduğunu, çatışmalara
girdiklerini ve bu çatışmalar sonucunda leşlerden arta kalan silahlan aldıklanm, çünkü şahsi
silahlannm hem ağır, hem de büyük olduğunu, çok ses yaptıklanm, çatışma sırasında farklı ses
çıkardığından yerlerinin belli olduğunu, kendilerini korumak için ve taşıması rahat olduğu için
keleş, biksi ve kanas türü silahlan aldıklanm, aynca Güneydoğudaki operasyonel birliklerde de
kanas, keleş gibi silahlar verildiğini, ancak kendisinde ele geçirilen silahlann orduya ait
silahlar olmadığını, Operasyonel faaliyetler sonucu arazide ele geçirdikleri sahipsiz silahlar
olduğunu, bu silahlan çatışmalarda zaman zaman kullandıklanm, ayrıca zaman zaman bazı
çatışmalarda arkadaşlanmn silahlannm kaybolduğunu veya uçuruma veya dereye düştüğünü,
bulunamadığını, bunun da bir sorumluluk gerektirdiğini, bu tür bir hadise ile karşılaşmamak
için de ele geçirilen silahlan bir kısmı bu şekilde kişilerin şahsi tasarrufu ile kullandıklanm,
bunun kendi şahsi hatası olduğunu, bombalar, el bombalan, C3 plastik patlayıcı kalıplan ve
TNT kalıplannm da yine kendinin Kuzey Irak' daki operasyonlarda ve ele geçirilen
kamplardan alman ancak listelere yazılmamış malzemelerden o dönemde bir merak olduğu
için aldığını, zaman zaman da bunlan başka operasyonlarda, sığmak çökertme ve bubi
tuzaklannı çözmede kullanmak amacı ile aldığını, bunlan parça parça aldığını, zamanla
bunlann yine sınır ötesi operasyonlarda kullanacaklanm ve bu tür malzemeler kullanırken
kendilerini daha güvende hissettiklerini, astlannm da bu malzemeleri görünce kendilerine karşı
itaatlerinin arttığını, psikolojik bir güven mekanizması olduğunu, hatta bu malzemeden bir
kısmını operasyonlarda bir kaç sefer kullandığını, bir sefer sığmak çökerttiklerini, bir seferde
bubi tuzağını çözmek için kullandıklanm, özellikle infilaklı fitil dedikleri kablo şeklindeki
fitili bubi tuzaklannda etkin bir şekilde kullandıklanm, ordumuzda da benzer malzemelerin
olduğunu ancak her operasyon sonrası ve öncesi malzeme sarf raporlan düzenlendiğini, bu
malzemeleri kendi ordumuzdan alma imkanının bu yönü ile mümkün olmadığını, çünkü
bu işlerin çok sıkı takip edildiğini, operasyonda harcadıkları merminin dahi hesabını
verdiklerini, zaten hiç bir operasyonda bu kadar çok malzeme bir kişinin üstünde
taşınmadığını, çünkü patlama riski olduğunu, çok nadir hatta özel operasyonlarda birer
tane fünyesi ayrı yerde olmak üzere zaman zaman

73(

patlayıcı verildiğini, bu malzemenin uzman ve astsubaylar dışında kimseye verilmediğini,


kendisinde ele geçirilen malzemenin tamamen PKK kuvvetlerinin kullandığı türden malzemeler
olduğunu, içinde bir iki tane MKE yazılı malzeme olsa da bunların da bizim karakol
baskınlarından elde etmiş olabileceklerini, kendisinin de zaten yine sarf etmek amacı ile aldığını,
ancak yaralandıktan sonra bir daha bunlarla hiç ilgilenemediğini, ağır ameliyatlar geçirdiği için
bunlan unuttuğunu, nekehat döneminin çok uzun olduğunu, hatta 35 kiloya kadar düştüğünü, çok
zayıfladığını, psikolojik olarak da sıkıntıya girdiğini, gerçekten bunlan orada unuttuğunu, daha
sonra kati raporunu ibraz edildiği takdirde özel kuvvetlerden emekli edilmesinin gündeme
geleceğini, bu mesleği çok sevdiği için muharif sınıf olarak devam ettiğini ve Muğla Seferberlik
Tetkik Kurulunda 1996 yılı Ağustos ayında tekrar göreve başladığını, Güneydoğu görevi çıkarsa
yeniden bu malzemeyi alıp orada kullanırım diye düşündüğünü, 2001-2004 yılında da zaman
zaman operasyonel faaliyetlerinin olduğunu ancak Eskişehir' den bu malzemeleri alıp götürme
imkanı olmadığını, çünkü birlik olarak hareket ettikleri için bu malzemeyi götürdüğünde hakkında
soruşturma açılabileceğini, bu malzemeyi almaktaki diğer bir amacının da hobi olarak bunlan çok
değerli bir şey olduğu için aldığını, Keleş ve Kanasın da operasyonlarda kendileri için çok önemli
olduğu için çok faydasını gördüğü için hatırası olduğundan bırakamadığmı, bunun gerçekten
hatırasının mevcut olduğunu, Güneydoğudaki bu olaylann anlatılamaz ancak yaşayanlann
anladığını, bu psikolojiyi de orada çatışmalara girmeyenlerin anlayamayacağını, kesinlikle her
hangi bir örgütsel amacının olmadığım, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, vatanını çok seven ve bu
konuda hiç bir fedakarlıktan kaçmayacak kadar çok sevdiğini ve yıllarca da PKK ' ya karşı
mücadele ettiği için devletine, milletine ve çok sevdiği ve şerefle görev yaptığı orduya hiç bir
şekilde ihanet edecek ve zarar verecek davranış içinde bulunmadığını, burada kusur varsa kendi
şahsi kusuru olduğunu, hiç bir komutanının ve astının bu olaylarla bir alakası olmadığını, hiç bir
kimseden de silahlar ve bombalar konusunda yazılı ve sözlü talimat almadığını, sadece şahsi
karan ile bombalan annesinin evine koyduğunu, daha sonra bir daha da çıkaramadığını,
Atabeyler çetesi denilen çete ile hiç bir alakasının olmadığını, O dosyada ismi geçen
şahıslardan hiç birini tanımadığını ve Atabeyler çetesi konusunun ne olduğunu dahi bilmediğini,
Kendisinin Özel Kuvvetlerden olması Atabeylerde isim geçen şahıslann da özel
kuvvetlerde olması ve yakalanan malzemenin benzerlik içermesinin tesadüf olduğunu, kendi
işlerini takip ettiği için ve o dönem psikolojik rahatsızlık geçirdiği için konuyu basından takip
edemediğini, hatta etmediğini, çetede ismi geçen şahıslann ismini dahi şu anda bilmediğini,
yaralanmasından ötürü biyolojik olarak bazı anzalarda oluştuğunu ve geç evlendiği için de bu tür
sıkıntılardan kurtulmak için Gülhane' de çoğu zaman bu amaçla tedavi gördüğünü ve bu
saldınlann olduğu dönemde de hastaneye sık gidip geldiğini, fazla konuyu takip edemediğini,
Diğer kendisinde ki iki adet Yavuz ve 7,65 çaplı Vizör marka tabancalann kendisine ait
ruhsatlı tabancalar olduğunu, üstünde ele geçen banka hesap cüzdanlan ve altmlann şahsi
tasarruflan olduğunu, bunlan bankalarda nemalandırdığmı, zaman zaman ajandasmdaki altın,
paraya ilişkin notlarda aldığı borç ve altmlann vereceği ailevi kişilere ait notlar olduğunu,
LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999 başlıklı belgeyi medyadan duyduğunu ancak
içeriğini bilmediğini, ancak ne zaman duyduğunu bilmediğini, Lobide yazıldığı gibi özel
güvenlik şirketini bu amaçlarla kurmadığını, zaten kurduğu şirketi de işletemediğini, zarar
ettiğini,
Evinde çıkan belge, dokümanlar ve disket ve CD'lerin askeri görevi sırasında tamamen
görev alanı içerisinde kalan bilgiler olduğunu, bu bilgilerin bazen hepsini de zaman zaman
içerisinde uygun olanları da görevi gereği ulaştırdığını, bir kısmını da yine kendisine ait üstlerine
yazmış olduğu gizli istihbari .bilgi notları olduğunu, bunların

r$ V
* ^J^^r^p
da görev gereği Kars ve çevresinde çalıştığında topladığı istihbari bilgiler olduğunu, bunların
bir kısmını askeri komutanlarının kendisine sorarlarsa onlara izah edeceğini, şu aşamada bu
bilgilerin görevine ait konular olduğunu, bunları cevaplandırmak istemediğini beyan etmiştir.
c-Elde edilen deliler
ŞÜPHELİ DE ÇIKAN ASKERİ MÜHİMMAT VE GİZLİ BELGELERİN
İNCELENMESİ.

Her ne kadar ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' i tanımadığını beyan etmiş ise de
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu, evinde bulunan patlayıcı maddeler,
suikast silahı olarak bilinen kanas ve kaleşnikov tüfek ve el bombalarını her ne kadar hatıra
olarak aldığını beyan etmiş ise de tıpkı Oktay YILDIRIM gibi silahları zulaladıği, yeri ve
zamanı geldiğinde örgütün amaçlan doğrultusunda kullanılacağı, şüphelinin evinde diğer
şüphelilerde bulunan gizli nitelikli askeri bilgi ve belgeler görevi gereği kendisinde kaldığını
beyan ettiği gizli istihbari bilgi notlannın bulunduğu,
İlgili mahkeme karan gereği Eskişehir ili Hayriye Mah. Dumruloğlu Sokak No:22/5
sayılı ikametinde yapılan aramada ele geçirilen silah ve askeri mühimmatla alakalı olarak
alman 28.06.2007 tarihli 2007/Bls. 10267 uzmanlık numaralı ekspertiz raporlannda
1-1 adet 52656 seri nolu seyyar dipçikli Kaleşnikof marka otomatik silahın çalışır
vaziyette olduğu, 5 adet Kaleşnikof otomatik silah şarjörü ve 102 adet 7,62 mm çapında
Kaleşnikof fişeğinin 6136 sayılı kanun 12/4 sayılı maddesi maddesinde belirtilen vahim
nitelikli silahlardan olduğu,
2-1 adet 42898 seri nolu Kanas Marka silahın çalışır vaziyette olduğu, silah, 05850-
82 seri nolu Kanas dürbünü, 1 adet Kanas Şarjörü, 124 adet dolu Kanas fişeğinin 6136 sayılı
kanunun 12/4 maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olduğu,
3-1 adet 928158 veya 4 nolu 7.65 mm çapında lama marka tabancanın çalışır
vaziyette olduğu, tabanca ve tabancaya ait susturucunun 6136 sayılı kanunun 12/4
maddesinde belirtilen vahim nitelikli silahlardan olmadığı, ancak yasak niteliğine haiz ateşli
silahlardan olduğu,
4- 1 adet numarasız silah, 16 numara av fişeği atar, tek namlulu yivset ihtiva
etmeyen yerli el yapısı tek tek atış yapan tabancanın 6136 sayılı kanuna göre yasak niteliğine
haiz ateşli silahlardan olduğu , aynı yasanın 12/4 maddesinde belirtilen vahim nitelikli
silahlardan olmadığı,
Şüphelide ele geçirilen tüm fişeklerin çalışır vaziyette olduğu ve 6136 sayılı kanuna
göre yasak fişeklerden olduğu,
5- 8,5 cm. uzunluğundaki stanlies yazılı sustalı bıçak, 11,5 cm. uzunluğunda tek
ağızlı USA Süper Knife yazılı bıçak ve 1 adet muştanın 6136 sayılı kanunun 4. maddesinde
belirtilen yasak nitelikteki aletlerden olduğu,
6-Şüphelide ele geçirilen el bombalan ve patlayıcılarla alakalı olarak alman ekspertiz
raporunda bombalann çalışır vaziyette olduğu ve bunu 17.09.2007 tarihili Kara Kuvvetleri 1.
Ordu Komutanlığından gönderilen yazıda şüphelide ele geçirilen 5 adet taarruz tipi 5 adet
savuma tipi 2 adet tapası üzerinde takılı bomba ve 10 adet çinko kutu içerisinde bulunan MKE
yapımı ateşleme tapası ile 12 adet TNT kalıbı, 1 adet uçaksavar makineli tüfek mermisi, 1
adet G-3 piyade tüfeği mermisi ile 21 adet boş kovanın askeri mühimmat ve malzeme olduğu
ve 1. Ordu Komutanlığına teslim edilmesinin belirtildiği, belirtilen malzemelerin askeri
mühimmat olması sebebi ile 26.09.2007 tarihinde askeri görevlilere bu malzemelerin tutanak
ile teslim edildiği, aynca askeri malzemeyi bulundurmak suçu ile alakalı olarak evrak tefrik
edilip Genel Kurmay Askeri Savcılığına gönderilmiştir.
Diğer patlayıcı maddeler, kapsüller ve asker-i'olmayan sıvı-katı tüm malzemeler de
saklanması ve bulundurulması sakıncalı olduğundan İstanbul Kriminal Polis laboratuannın
2007/6046 sayılı ekseprtiz raporu üzerine İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi'nin 08/11/2007
tarih ve 2007/563 sayılı kararma istinaden imha edilmiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanlığından 03.07.2007 tarihinde gönderilen yazıda şüphelide
ele geçirilen 9 mm. Çaplı B.Brovning L34807 seri numaralı ve 9 mm. Çaplı Yavuz 16 marka
T62404 TE 003486 seri numaralı tabancaların Fikret EMEK adma kayıtlı ve ruhsatlı olduğu,
7,65 mm. Çaplı L.Lama marka 928158 numaralı tabancanın Kara Kuvvetleri
Komutanlığı demirbaşına kayıtlı silahlar ve şahsi silah envanterinde kaydına rastlanılmadığı,
Yine şüphelide ele geçirilen 7,62 mm. Çaplı Kanas keskin nişancı P.TF ile 52656
seri numaralı kaleşnikof P.TF' nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde ve envanter
dışına çıkarılan silahlar bölümünde kayıtlarının bulunmadığının belirtildiği,
Şüpheliden elde edilen bilgi ve belgeler ile dijital ortamda elde edilen verilerin,
büyük çoğunluğunun Türk Silahlı Kuvvetleri ne ait gizli belgelerden olduğu, bazı gizli
bilgilerin, devletin iç ve dış siyasal yararlan bakımından önemli ve gizli bilgi ve belgelerden
oluştuğunun, Genel Kurmay Başkanlığı askeri savcılığının yazılan ve ekindeki tablolardan
anlaşıldığı. Bu bilgi ve belgelerin görev zamanında kendisinde kalan bilgiler olabileceğinin
değerlendirildiği.
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi;
Şüpheli Fikret EMEK, her ne kadar aşama ifadelerinde sadece şüpheliler Muzaffer
ŞENOCAK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, diğer şüphelileri tanımadığını ve
evindeki askeri malzemeleri PKK ile çatışmalarda ele geçirip evinde depoladığını beyan etmiş
ise de; hem diğer şüphelilerde çıkan malzemeler ve dokümanlarla benzerlik arzetmesi ve bu
miktardaki malzemenin çatışmalarda ele geçirilip eve getirilemeyecek kadar çok olması
hususlan göz önüne alındığında şüphelinin örgütün emir ve talimatlan doğrultusunda bunlan
ileride kullanılmak üzere evinde sakladığı ve ERGENEKON terör örgütünün üyesi olduğu,
Evinde yapılan aramalarda 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa
Dönemde Çökertme Kılavuzu ve 1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitapların
bulunduğu,
Yukanda aynntılan belirtilen 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON YENİ
YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ /İSTANBUL yazan örgütün ana
dokümanının, BÖLÜM: V yazılı 5)ORGANİZASYON PLANI 5/A).MERKEZ YÖNETİM
bölümünde:
Ergenekon, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 daire Komutanlığı ile iki sivil
Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlannm bir asistanı ile bir de
bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlannm
yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk
plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır.
Şöyle ki:
1 - Ergenekon Başkanlığı
1. İstihbarat Dairesi Komutanlığı
1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
1. Operasyon Dairesi Komutanlığı
1. Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
1. Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı
1. Teori Tasanm ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil)
Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca
olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve, sorumluluk alanlarını bilmemeleri
esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik
kazandıracaktır.
Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları
dışmda diğer üniteler ve personel ile hiç bir şekilde irtibat kuramamahdır.
Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe
olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması
sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz.
Şeklinde belirtilmesi ve de şüpheli Fikret EMEK'in kimseyle irtibat kurmadan verilecek
görevleri beklediği anlaşılmaktadır.
Üniteler arasında: enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek
bölüm "Operasyon Dairesi Komutanlığı"dır. Çünkü, elde edilen enformasyon analiz ve
değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir.
KONTROL DAİRESİ
Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı/Komutanından başkaca hiç
kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu
dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında
temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir. İkinci
bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı
hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR.
Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı
sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir.
Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden
seçilmelidir. BU AJANLAR MERHAMETSİZ OLMALI VE BAĞIMSIZ GÖREV
YAPABİLMELİDİRLER. EMİRLERİ DOĞRUDAN ERGENEKON
KOMUTANFNDAN ALMALIDIRLAR, ÜST YÖNETİCİLER VE ÖRGÜT PERSONELİ
İLE AJANLARI TARAFINDAN BİLİNMEMELİDİRLER. Şeklinde belirtilmiş olması da
yine şüpheli Fikret EMEK'in örgütsel konum olarak operasyon dairesinde görevli olduğunu ve
diğer yöneticiler tarafından tanınmadığını göstermektedir.
Şüpheli Fikret EMEK'te çıkan evrakların bir kısmında gizli askeri nitelikli belgeler
ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'de çıkan Genel Kurmay Başkanlığı'na ait gizlilik ibareli
16 numaralı CD yine bu şüphelide de birçok şahıs ile alakalı askeri görevini yaptığı sırada
görev gereği edindiğini beyan ettiği, ancak görevden sonra bunları iade etmeyip elinde
bulundurduğu istihbari bilgi notlan, yine şüphelinin evindeki belgelerde bulunan Ankara
Kızılay'da bulunan tüp geçide yapılması planlanan sabotaj la alakalı olarak yazıldığı anlaşılan
hedef yazılı askeri çalışmayı normalde imha etmesi gerekirken etmediği, bu hedef kartını
sakladığı, yine şüphelide ele geçirilen Alman Vakıflarına ait plan ve krokilerin Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne ait olmadığı,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hedefleri arasında bulunan Alman
Vakıflarının bulunduğu yere ilişkin kroki ve resimlerin de ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda hazırlandığı, lobi dokümanında geçen emekli askeri
şahıslara güvenlik şirketleri kurdurulup bu amaçla farklı işler yaptmlıp istihbarat elde edilmesi
amacına yönelik şüpheli Fikret EMEK'jîf "diğer şüpheliler Gazi GÜDER, Mete
YALAZANGİL Veli KÜÇÜK ve Oktay YILDIRIM gibi özel güvenlik şirketi işi ile
uğraşması,
Diğer şüpheliler ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK gibi ordudan vazife malûlü olarak emekliye aynlması göz önüne
alındığında şüphelinin Ergenekon yapılanması içerisinde hiyerarşik yapıda geçmiş askeri
görev ve faaliyetleri gereği örgüte ait silah ve patlayıcı maddeleri sakladığı ve Oktay
YILDIRIM gibi yeri ve zamanı geldiğinde kullanılmak üzere örgütten emir ve talimat
beklediği, yine şüphelinin çeşitli zamanlarda görevi gereği temin ettiği gizli bilgileri
şüpheliler Muzaffer ŞENOCAK ve Aydın YÜKSEK vasıtası ile örgütün silahlı kanat ve eylem
sorumlusu ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e gönderdiği, görev gereği toplamış olduğu
istihbari bilgi notu niteliğindeki bilgileri görevi sona ermesine rağmen teslim etmiyerek
arşivlediği anlaşılmıştır.
Şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün silahlı askeri kanadının gizli
operasyonlar biriminin elemanı olduğu bu birimin "Operasyonlarda yer alması zorunlu olan
bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon
esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları
çözümlemektir, ikinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen yakalanan veya
operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR"
Şeklinde belirtilen özel operasyonel faaliyetlerinden sorumlu biriminde görevli
olduğu bu birimin operasyonlarda kullanacağı tüm malzemeler ile suikast silahından plastik
patlayıcıya kadar, her türlü elverişli malzemelerin şüpheli Fikret EMEK tarafından
depolandığı,
Ekspertiz raporlarında belirttiği gibi 6136 Sayılı Kanunun 12/4, Ek -5, TCK'nun 174.
maddesinde belirtilen suçlan da oluşturduğu, ancak Yargıtay'ın içtihatlan, şüphelide ele
geçirilen silah, patlayıcı ve diğer mühimmatlann miktan göz önüne alındığında eylemlerinin
kül halinde TCK' nun 314/2, 315. maddelerinde belirtilen örgüte silah (TCK 6. maddede
belirtilen silah deyiminden, ateşli silahlar patlayıcı madde, yanıcı ve yakıcı) temin etmek ve
devlete ait gizli sırları ele geçirip amacı dışında kullanmak suçlarmı oluşturduğu, Ruhsatsız
vahim nitelikli tüfekler ile bıçak ve muştalannda ayn bir suç oluşturduğu, ayrıca şüpheli de
birçok kişi ile alakalı olarak fişlemeye ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu, kişilerin siyasi,
felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykm olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlanna veya sendikal bağlantılanna ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedip bu suçu
da işlediği, görev sonrasında iade etmemesi de yine bu suçun oluşmasını engellemeyeceği,
Genel Kurmay Başkanlığından alman yazıda şüpheli Fikret EMEK ele geçirilen
bilgi ve belgelerin, devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması
gereken bilgilerle, kanun ve nizamlar gereği gizli kalması gereken ve açıklanması yasaklanan
çok sayıda dijital verinin bulunduğu, aynca bu iki suçu da işlediği anlaşılmış olmakla,
Şüpheli Fikret EMEK içinde devlete ait gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu CD'yi
Muzaffer ŞENOCAK vasıtasıyla Aydın YÜKSEK ve Mete YALAZANGİL vasıtasıyla
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey sorumlusu Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'e
ulaştırdığı, ERGENEKON terör örgütünün operasyon dairesinde görevli olduğu
anlaşıldığından;
Şüpheli Fikret EMEK'in eylemleri nedeniyle TCK' nun 314/2, 315 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 4 ve 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması
ile TCK'nun 326/1, 327, 334/1-2, 135/2-1, 43/2; maddeleri gereğince ayrı ayrı
cezalandırılması talep edilmiştir. „%
22-ŞUPHELI MEHMET ZEKERIYA OZTURK
a-Emniyet ifadesinde özetle;
07.02.1962 yılında Konya'da doğduğunu, babasının asker olması nedeniyle farklı
illerde yaşadığını, ilkokulu Bitlis 'te başlayıp Adapazarı 'nda bitirdiğini ve ortaokula
başladığını, ortaokulu İzmit 'te liseyi istanbul 'da bitirdiğini, Ankara 'da Kara Harp Okulunu
1985 yılında bitirerek Teğmen rütbesi ile mezun olduğunu, Tuzla Piyade Okulunda bir yıl
eğitim alarak 1986yılında Tekirdağ Malkara ilçesinde kıta görevine başladığını, 1989 yılında
İzlem ÖZTÜRK isimli bayanla evlendiğini ve bu evliliğinden bir erkek çocuğunun olduğunu,
1991 yılında Mardin ili Ömerli ilçesine atandığını, 1994 yılında Bursa Gemlik ilçesine
atandığını, 1997yılında Şırnak ili Silopi ilçesine atandığını, 1999 yılında istanbul Alemdağ 'a
atandığını, 2001 yılı Nisan ayında kendi isteği ile istifa ederek Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ayrıldığını, 2003 yılında emekli sandığından emekliliğimi kazandığını, 2003 yılından bu yana
basın sektöründe TV programcılığı ve araştırmacı-yazar olarak işime devam etmekte
olduğunu. 2004-2007 tarihlerinde Önce Vatan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığını,
Kongreturk isimli haber ve stratejik analiz konularını içeren internet sitesinin kurulum
aşamasında bulunduğunu,
2001 yılında istanbul Emniyet Müdürlüğünden Yeşil Pasaport aldığını, bu pasaport
ile 2003 yılında Fransa 'ya gezi amaçlı gittiğini ve başka yurt dışı çıkışının olmadığını, illegal
yollardan da çıkış yapmadığını.
2006 yılında Danıştay olayından dolayı gözaltına alındığını, bunun haricinde
gözaltına alınmadığını,
- "Kınama" isimli word belgesi içerisinde, "Türkiye Cumhuriyeti'nin temel
kurumlarından biri olan Danıştay'a bugün yapılan üzücü saldırının hem tarihi, hem de yeri
açısından rastlantısal olmadığını düşünmekteyiz." Şeklinde başlayıp, "Mehmet Refik
YÜCEL, SIRYAD Fahri Başkanı, DİİD Fahri Başkanı, DDDSK Fahri
Başkam,mehmetrefıkyucel@yahoo.com,www.siryad.org.tr
www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr www.ddsk.org.tr" şeklinde sona eren (1) bir sayfalık
yazı,
- "Yiğit Olamayanlar" isimli word belgesi içerisinde, "YİĞİT OLAMAYANLAR"
başlığı ile başlayıp, "Mehmet Refik YÜCEL, SIRYAD Fahri Başkanı, DİİD Fahri Başkanı,
DDDSK Fahri Başkanı,mehmetrefikyucel@yahoo.com,www.siryad.org.tr
www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr www.ddsk.org.tr" şeklinde sona eren (3) üç sayfalık
yazı olduğu tespit edilmiştir, bu cd yi kimden ne amaçla temin ettiniz?.
Bu CD'nin Vatan Severler Partisinin tanıtım Cd'si olabileceğini, Mehmet Refik
YÜCEL 'i tanımadığını, Vatan Severler Partisinin başkanı olabileceğini, bir panelde verilen
çay molasında Vatan Severler Partisi yeni kuruldu denilerek verilen CD olabileceğini, tam
olarak hatırlamadığını,
CD-28: 4Ekim 2006 isimli CD içeriğinde;
-Şemdinli/2006-32 C.S.E. 5 Başlıklı dokümanın içeriğinde " Van Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütümlükte olan Şemdinli olayları ile alakalı Tahkikat evraklarının"
scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 361 sayfalık doküman olduğu,
-Şemdinli/2006-32 C.S.E. 6 Başlıklı dokümanın içeriğinde "Van Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütümlükte olan Şemdinli olayları ile alakalı olarak verilmiş Tefrik karan
ve tahkikat evraklarının" scanner ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 204 sayfalık
doküman olduğu,
-Şemdinli/ 2006-32 C.S.E. 7 Başlıklı dokümanın içeriğinde "Timur SAHAN ve
Uğur BALIK' m yazmış oldukları "İTİRAFÇI" (Bir Jitemci Anlattı...) isimli kitabın 3.
Baskısı, Ram-Toplum yayıncılık tarafından basılmış,- Başbakanlık Teftiş kurulu Başkanı
Kutlu SAVAŞ' m hazırlamış olduğu " SUSURLUK RAPORU", Cumhuriyet savcısına
hitaben yazılmış, "Sayın Savcım........ile başlayan Vatanını gerçekten seven bir Türk çocuğu"
ile biten, Van Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında işlem yapılan, PKK örgütü mensubu
Olcay ZİREK ve Fettah DURGUN'a ait Tahkikat evrakları ve konuyla alakalı gazete
kupürleri, insan haklan raporları, Şemdinli olayı ile alakalı olarak gazete kupürleri ve scanner
ortamında taranarak dijital ortama yüklenmiş" 553 sayfalık doküman olduğu,
-Şemdinli/ 2006-32 C.S.E. 8 Başlıklı dokümanın içeriğinde " Şemdinli Umut kitap
evinde meydana gelen patlama olayı ile alakalı olarak Van Cumhuriyet Başsavcılığına ait
tahkikat evrakları, kriminal raporu, otopsi raporu, adli emanet yazılarının scanner ortamında
taranarak dijital ortama yüklenmiş" 130 sayfalık doküman olduğu,
TESPİT EDİLMİŞTİR. BU CD Yİ KİMDEN NE AMAÇLA TEMİN ETTİNİZ? BU
KONULAR HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ.
CD'yi kendisinin oluşturduğunu, CD'de geçen Şemdinli olayı ile ilgili bilgileri
internet ortamından ve birçok gazeteciden topladığını, bunun nedeninin araştırmacı-yazar
olmasından dolayı olduğunu, bulduğu bilgilerin birçok gazetecide bulunduğunu, Ayrıca bu
olaylarda dava açıldığı için aleniyet kazandığını ve gizliliğinin kalmadığını,

- (1) adet, San renkli üzerinde CAMBRIDGE ibaresi bulunan telli not defteri
içeriğinde,
Emekli Albay Nazmi ERDEM, Emekli Albay Necati ÇANKAYA, Emekli Albay
Necati Ulunay UCUZSATAR, Emekli Albay Necdet KUZUCU, Emekli Albay Necip
ÇELEBİOĞLU, Emekli Albay Necip UYGUR isimleri altında Gizli Türk İçimizdeki Türk
ibaresinin yer aldığı tespit edilmiştir, ismi geçen şahıslan tanıyor musunuz? gizli türk
içimizdeki türk ibareleri ile anlatılmak istenen nedir? diye sorulduğunda;
ismi geçen şahısları tanımadığını, "Gizli Türk içimizdeki Türk" konusu başka bir
konuyla alakalı almış olduğu bir not olduğunu, ne amaçla aldığını hatırlamadığını,.
ismi geçen şahısları tanıdığını, Muzaffer TEKİN 'i 2005 yılında AKM de verilen bir
Asılsız Ermeni iddiaları konulu konferansta tanıdığını, emekli asker olduğunu bildiğini,
kendisi ile sohbetlerinin olduğunu, bir yıl önce meydana gelen Danıştay olayından sonrada
bütün ilişkisini kestiğini, ismail NOVA isimli şahsı hatırlamadığını, "Rafet Abim" olarak
bahsettiği şahsın Rafet ARSLAN olduğunu, Muzaffer TEKİN 'in devresi olduğunu ve aynı
konferansta tanıştığını, Rafet ARSLAN'ı emekli subay olarak tanıdığını ve yaklaşık bir yıldır
görüşmediğini, "Füsun Hanım" olarak bahsettiği şahsı, bir panelde tanıdığını, Ayrıntılı
bilgisinin olmadığını, Sevgi ERENEROL isimli şahsı; Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü olarak
tanıdığını, Nerede ve ne zaman tanıştığını hatırlamadığını, sık olarak görüşmediğini, Kemal
KERINÇSIZ isimli şahsı; Büyük Hukukçular Derneği olarak bildiğini, 2005 yılında bir
panelde tanıştıklarını, görüşmesinin olmadığını, Levent TEMİZ ve Hanifi isimli şahısları da
böyle bir ortamda tanıdığını, kendileriyle görüşmesinin olmadığını, Abdullah AĞAR isimli
şahsın; emekli asker ve yazar olduğunu, kendisini yazarlığı döneminde 2003 yılında
tanıdığını, ara sıra telefon görüşmelerinin olduğunu, Terör ve Güneydoğu konularında kitap
yazdığını bildiğini, kendisinin bu isimleri yazmasının nedeninin, 2005 yılında, Beyoğlu Taksim
de istiklal Caddesinde Yunanistan'da açılan Pontus Soykırımı Anıtının Protesto edilmesi
olayında orada gördüğünü, bu protesto gösterisini organize eden kendisi olmadığını, oraya
kendisinin çağırmadığını, orada gördüğünden dolayı defterine not olarak isimleri yazdığını,
Şemdinli olayları ile ilgili olarak basında adı geçen ve meslekten uzaklaştırılan
savcı hakkında kendince aldığı soru notları olduğunu, Van savcısının basında çok fazla
tartışıldığı için kendisinin de kafasındaki soruları araştırma konusu yaparak olaylar hakkında
yazılar yazdığını, Buradaki güvenlik güçlerinden kastın; Asker ve Polis dahil olmak üzere
bütün güvenlik güçleri olduğunu,
(63-68) inci sayfalarda Muzaffer TEKİN , Oktay YILDIRIM, Alparslan ARSLAN
ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün resimlerinin de bulunduğu Ümraniye'de patlayıcı
maddelerin ele geçirilmesi olayının çeşitli gazetelerde yayınlanan haberlerin renkli bilgisayar
çıktılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Kendisinin işi gereği bu tür güncel haberleri takip ettiğini, ayrıca bu haber de ilgisi
olmamasına rağmen kendisinin resminin ve isminin geçmesinden dolayı dokümanların
kendisinde mevcut olduğunu, bu haberi yapan gazetelere düzeltme yazısı gönderdiğini ve
gerekli düzeltmeleri yaptırdığını,

(1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde;


Toplum ve birey kendini nasıl dengeleyecek kafalarda oluşturulan eski yapı doğrusu
ile nasıl karşılaşacak. Kafadaki çatışma nasıl olacak. Topluma nasıl yansıyacak. Gladio deşifre
yani ne olduğu biliniyor, sadece yaptıklarından dolayı cezalandırılmadı, mesele gladioyu
deşifre etmek değil toplumun ortak zihnini başka bir düzleme çekmek bu düzlem ne kadar
haki kamufulaj renkli ise çatışma başlama oranı o denli yüksek
Derin devlet gladio gibi spakülatif konularda dikkatler Irak ve Kuzeyinden
oluşan gelişmeleri gözlerden uzak tutmaya çalışıyor. Önce Vatan, Yeniçağ gazetemi aradığını
söyleyen biri 16 Mart 1978 katliamı Akyürek-Tuncay ÖZKAN, Mumcu, şeklinde yazının
bulunduğu tespit edilmiştir, gladio nedir ve bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda;
Yazmış olduğu köşe yazıları sonucunda kendisine gelen bir e-mail olduğunu, Altta
geçen isimlerin de bu yazı ile alakalı olduğunu zannetmediğini, kendisinin bu e-maili not
defterine "daha sonra bir yerde kullanırım aklımda kalsın " diye not ettiğini, zaten karışık bir
yazı olduğunu, Gladio 'nun temelde italya 'da ortaya çıkmış bir kavram olduğunu, Türkiye 'de
de karşılığına güvenlik güçleri sivil kuruluşlar bazı şahıslar örgütler olarak lanse edilen bir
kavram olduğunu, italya 'da aynı zamanda Mason localarıyla ilişkilendirildiğini,
- (1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde;
İKAYA eşi 28 ŞUBAT'a kadar Kara Çarşaflı, iddianame, ihbar mektuplar S.V.
tarafından hazırlanmış Başsavcı İbrahim ÖZEN; şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda;
Şemdinli olayı ile ilgili almış olduğu bir not olduğunu, İKAYA ve başsavcı ibrahim
ÖZEN isimli şahısları şu an hatırlamadığını, bir yerde okuyup veya gördüğü ve not aldığı
isimler olduğunu,
- (1) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde;
Atabeylerden önce TSK'nm gözde birimleri Emn. Tarafından dinleniyor (10) on
kadar daha dosya var. şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla
yazdığı sorulduğunda;
Bu notu hatırladığını, Atabeyler olayından sonra bir yerde gördüğü ve okuduktan sonra not
aldığı bir yazı olduğunu, bir konuşmadan da aldığı bir not olabileceğini tam olarak
hatırlamadığını,
- (I) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde;
Nuri OK dosyayı iyi Savcıya vermiş iyi bir tepki name şeklinde yazının bulunduğu tespit
edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda;
Bunu bir yerden not almış olabileceğini, şu an hatırlamadığını, kendisinin yolda yürürken
bile not aldığını,
İskenderpaşa Cemaati Korkut ÖZAL kontrolünde, Korkut ÖZAL riskli,
M.İhsan ASLAN : Kim tarafından refize edildi (İskenderpaşa C.)
Abdül Gül'ün İ.Paşa Cemaati ile berrak değil,
Mücahit ASLAN AKP çalışmalarını yapıyor,
Öngörü cemaatler içinde doğu batı ayrılığı oluştur.
Beyan Asker Sahaya indi Tayvan Darbe Sessiz Soluksuz geçti riskli dedim doğruladı.
AKP'nin sosyal alanda oyu %25-26. küreselleşme AKP'nin yaptığı. Çok ZAPSUYU
Korkut ÖZ AL getirdi. Konu hakkında ifadesi sorulduğunda; Bir konuşma veya bir
yerden aldığı not olabileceğini, yazıyı hatırladığını ancak nereden ve ne zaman not aldığını
hatırlamadığını,
Yargılama yapmıyorlar sıkı talimat almışlar ve karar vermişler, başkan süresi dolduğu
halde gitmiyor, Ferhat SARIKAYA karan itiraz kesinleşmedi. G.Doğu M.vekilleri
G.Doğu'da Av.Para topluyor.
Mahkeme Savcı F. SARIKAYA'ya sahip çıkmak için ikinci duruşmada karar verdi.
Mahkemeye başka bir dosya giriyor. . şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu
yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda; Bu notu hatırladığını, bu notun yine Şemdinli olayı ile
ilgili yazmış olduğu notlar olduğunu, yine birilerinin aktarmış olduğu ve kendisinin aldığı
notlar olduğunu,

- (I) Kahverenkli üzerinde TENEUES ibareli not defteri içeriğinde;


DANIŞTAY-ŞEMDİNLİ-CEM-BİTLİS-HABLEMİTşeklinde yazının bulunduğu tespit
edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdınız, bu konu hakkında bilgi veriniz.
Bu yazı notunu hatırladığını, bir yerde gündeme getirilen internet ortamı içerisinde
gündeme gelen bir dizge olduğunu, kendisinin oradan aldığını,

ERKE Paşayla yemek 24.11.06 Erke lideri ol herkes olabilir Turan'a lideri ol dedim,
(bu ne anlama geliyor, başı boşluk) Erke dış ticaret- Erke Çelik İnşaat ve Beton Mamulleri
sanayi tic.ltd.Şti.
77'de PKK ile mücadele ettim. Kasrik'te tatbikat yaptım................. GELECEĞİMİZ
BİR MOTOR BİR GİZEM BİR BİLİM BİR PARTİ Sivil harekat yapın geleyim. Bilimsel bir
açıklama yok ben söylüyorum.
21 Kasım-14 Aralık Tunceli'ye göndermediler, iki gün önce İ.BAŞBUĞ'a bilgi
verdim şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdınız, bu konu
hakkında bilgi veriniz.
Bu notun kendisinin notu olduğunu, yakıtsız çalışan maddenin atalet kuvveti
teorisine dayanarak geliştirildiği iddia edilen ve yakıtsız çalışan motorun yapıldığını iddia
eden erke isimli bu şirkette genel koordinatör görevinde bulunan isminin hatırlayamadığı
paşa ile bu konu hakkında bilgi almak maksatlı yediği yemek olduğunu, GELECEĞİMİZ BİR
MOTOR BİR GİZEM BİR BİLİM BİR PARTİ yazısı ise bu yakıtsız çalışan motorun sloganı
olduğunu, diğerlerinin ise yine kendisinin aldığı çeşitli notlar olduğu,

Onları evlerinden merkezlerinden çıkardık. Öldürttük sonra sahip çıkmadık.


Ben bir ölüyüm bu kadar AKP bu kadar eş cinseli inan bir arada göremem şeklinde yazının
bulunduğu tespit edilmiştir, bu yazıyı ne amaçla yazdı sorulduğunda; "Bu birinin ifadesidir.
Ben not almışımdır. " Dediği,
Düzenek Bomba Hakkari, Emn.Md. Şemdinli Em.Md. Polisleri dışında tuttular
(Atilla Uzun) Kemal KAÇAN Van başsavcı şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu
yazıyı ne amaçla yazdığı sorulduğunda;
Yine Şemdinli olayı ile ilgili olarak aktarılan bir bilgi notu olduğunu, buradaki
isimleri tanımadığını,
- (1) adet, CLIPFİLE ibareli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-117) arası
numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde;
GİZLİ/ÖZEL ibareli Uluslar arası İnsan Kaçakçığı Raporu başlığı altında raporun
yer aldığı tespit edilmiştir, kimin tarafından yazıldığı-belli olmayan bu raporu kimden ve ne
amaçla temin ettiği sorulduğunda;
Bu raporu 2002 yılında kendisinin hazırladığını, "Uluslar arası bir alan ve italya bu
konuya muhalif gibi görünüyor ve BM para alıyordu aynı zamanda insan kaçakçılığından
terör örgütleri de para alıyordu" iddiaları karşısında Türkiye 'de bu mekanizmanın nasıl
çalıştığını irdelediğini ve yazdığını, Gizli/ÖZEL ibaresi basmasının nedeni gayri meşru
camiada bulunan insanların adının geçmesinden dolayı olduğu, bu notları bir yere
vermediğini ve yayınlamadığını,
- Çok sayıda ve tarafımızdan sarı zarfa konulan not kağıtları içeriğinde;
Turan AKAY 0533 321 43 11 Çerkezköy VKGB şeklinde yazılı not kağıdı,
Liste (Bingöl) Alevi-şafî Hedefe destek veriyor, Niğde organizasyonu, Gerilla var-
ölü şeklinde yazılı not kağıdı,
Oktay YILDIRIM 0505 810 87 91, 0542 531 53 68, 0216 641 12 94, e.posta
erkaspian@hotmail.com , erkaspian@ttnet.net.tr şeklinde yazılı not kağıdı
Türkmeneli Partisi başlığı altında Türkmen Cephesi, Türkmen Partisi, karar Hasan
TURHAN, Fevzi EKREM, Feryad TUZLU isimlerinin altında Askeri eğitim- Mukavet gücü-
silahlanma şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir.
Turan AKAY isimli şahsı hatırlamadığını, 2005 yılında İstanbul ilinde katıldığı
Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB) davetinde almış olduğu bir not
olduğunu, kendisinin Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği üyesi olmadığını,
kendisinin 2005 yılında Muzaffer TEKİN ile tanıştığı sıralarda İstanbul'da bu Derneğin
kurulma aşamasında olduğunu ve muhtelif zamanlarda birkaç davetine iştirak ettiğini, bu
Derneğin merkezinin Ankara'da olduğunu, o tarihteki başkanının Taner ÜNAL olduğunu
bildiğini ve kendisini tanımadığını, Muzaffer TEKÎN'in bu harekete üye olmadığını, bu
hareketin herhangi bir üyesini tanımadığını, bu derneğin Ankara 'da ne zaman kurulduğunu
ve nerelerde şubeleri olduğunu bilmediğini, Kuvayi Milliye ve Kuvai Milliye veya başka
şekilde yazılan bu derneklerle Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ile bir
ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini, kendisinin VKGBH Derneğinin birkaç davetine
katılmasından başka herhangi bir ilişkisinin olmadığını, İstanbul'da kurulup kurulmadığını
bilmediğini ve ne amaçla kurulduğunu da bilmediğini,
Bingöl ile alakalı notun bölücü bir siteden aldığı yazı dizi olabileceği, Oktay
YILDIRIM ile bir VKGBH Derneğinin bir davetinde tanıştığını, kullanmış olduğu telefon
numaralarını not olarak aldığını veya kendisinin verdiğini Erkaspian 'ı bir roman olarak
hatırladığını, kimin e-mail adresi olduğunu şu an hatırlamadığını,
Türkmeneli Partisinin Kerkükte Türkmenlerin kurmuş olduğu bir parti olduğu ve bu
yazılanların basında geçen haberler olduğu, bu isimlerin Türkiye'ye gelip giden parti
görevlileri olduğu, görüştüğünü, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlar ile resmi statüde
devamlı irtibat halinde olduklarını,

- Çok sayıda ve tarafımızdan sarı zarfa konulan not kağıtları içeriğinde;


(1) ÇÎLLER ÖZEL ÖRGÜTÜ BAŞLIĞI ALTINDA, ..........-.............. CİA-ÖZEL
BÜRO-MOSSAD, CİA ALTINDA T........................, Ö........................, M..............................,
K.................. MOSSAD BAŞLIĞI ALTINDA, M....................................., İ............................,
A......................., A..................ANKARA-ÎSTANBUL-İZMİR-WASHİNGTON-TEL-AVİV.
ÖZEL BÜRO: Söylemez Çetesi Ç..............örgütüne bağlı çalışıyor. l.Azerbeycan'da Aliev'e
darbe, 2.Çeçenistan'a müdahale, 3.Avrasya feribotunun kaçırılması, 4. Uluslar arası nükleer
madde, uyuşturucu kaçakçılığı (Ö...............), 5.Ç............. Örgütü-PKK uyuşturucu işbirliği,
6."Suikast Timi" Ülkücü mafyanın tetikçi olarak kullanılması, 7.MİT'i ele geçirmek için
Tolga ATİKLİ MİT'e sokuldu. EYLEMLERİ : (öldürüldü) Mehmet URHAN, Aksar
SİMİTKO, Lazım ESMAEİLİ, Behçet CANTÜRK, Tarık ÜMİT, Yusuf EKİNCİ, Savaş
BULDAN, Hacı KORAY, Teyfık AĞANSOY. Adnan YILDIRIM, Medet SERHAT, Cem
ERSEVER, Neval BOZ, Mustafa DENİZ şema halinde isimlerin yer aldığı tespit edilmiştir.
bu şemayı siz mi çizdiniz? ne amaçla çizdiği sorulduğunda;
Bu notu hatırladığını, kendisinin yazdığı bir not olmadığını, kimden aldığını
hatırlamadığını, şematik bir not olduğunu, Susurluk davası sonrasında olaylarda
ilişkilendirilen şahıslar olduğu, muhtelif internet sitelerinde mevcut olduğu ve bu bilgilere
herkesin ulaşalabileceğini,
- (1) adet, Kırmızı renkli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-157) arası
rakamlarla numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde;
- (1-15) inci sayfalar arasında Hürriyet gazetesi yazan Emin ÇÖLAŞAN'a yazılmış
15 sayfalık mektup tespit edilmiştir. Konu hakkında ifadesi sorulduğunda;
Bu dokümanı hatırladığını, bunu posta kutusundan 6-7 ay kadar önce aldığını,
isimsiz ve imzasız olduğu için pek fazla dikkate almadığını, bu yazının niye kendisine
gönderildiğini bilmediğini,
1. (1) adet, Kırmızı renkli plastik dosya içersinde tarafımızdan (01-157) arası
rakamlarla numaralandırılmış dokümanlar içeriğinde;
1. (143) üncü sayfalı dokümanda, Bir A4 kağıdı üzerine ortada Başbakan Recep
Tayyip ERDOĞAN, köşelerde Osman PAMUKOĞLU, Mehmet AĞAR, Ümit
ÖZDAĞ, Celalettin CERRAH'm isimlerinin yer aldığı şema ve bu şemanın
SAREM (Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi) antetli not kağıdına yazılı olduğu
tespit edilmiştir. Bu şemayı ne amaçla çizdiniz, ne amaçla bulunduruyorsunuz?
bu sarem antetli not kağıdını kimden temin ettiği sorulduğunda;
Günlük haber akışı içersinde basın açıklaması veya konuşması olan şahısların
o güne ait konuşmalarını takip etmek ve unutmamak için aldığı notlar olduğunu, Bunun bir
şema olmadığını, bahsedilen kağıttaki SAREM ifadesinin antet şeklinde olmadığını, bu
kağıdın üzerine SAREM filigranı olarak tasarlanmış kağıt olduğunu, ne zaman aldığını
hatırlamadığını ancak bu kağıtlardan kendisinde mevcut olduğunu ve hiç kullanılmamış not
defteri olarak ta kendisinde bulunduğunu, SAREM'in Genel Kurmay Başkanlığı Stratejik
Araştırma Merkezi 'nin kısaltması olduğu,
1. (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan
doküman içeriğinde;
1. (01-12) inci sayfalı dokümanda, Büyük Güç Birliği Derneği Tüzüğü yazılı
olduğu tespit edilmiştir, bu dokümanı ne amaçla bulunduruyorsunuz, bu dernek
hakkında bilgisi sorulduğunda;
Büyük Güç Birliği Derneğinin Hukukçular Birliği ekseninde kurulmak istenen bir
dernek olduğunu, kurulup kurulmadığını bilmediğini, bu derneğin kurulsaydı üyesi veya
kurucusu olmayacağını, sadece tüzükteki şeklini öğrenmek için hatırlamadığı bir kimseden
aldığını, bu derneği kimlerin kuracağını bilmediğini,
1. (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan
doküman içeriğinde;
1. (34) üncü sayfalı dokümanlarda,
Adnan Akfıratla tartışma boyutu başlığı altında,
1. Amaç M.TEKİN'i kaçırmak, saklamak ve hiç ortaya çıkarmayarak teslim
etmemek değildi. Amaç bu ciddi konunun genel hatlarıyla aydınlanması ve bu
süreçte doğrudan savcılığa teslim edilmesi olmalıydı.
1. Bu haliyle "işte yine asker" yine birileri provakasyon yapıyor ve arkasında
askerler var Şemdinli sürecinde yaşananlar neticesinde görevdeki askerler uzun bir
tutukluluk ve gözaltı süresi yaşadılar. M.Tekin "ben çok daha fazla buna maruz kalırım
çünkü konunun boyutu çok ciddi" dedi şeklinde yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu
konu hakkında bilgisi sorulduğunda;

/>««:
Adnan AKFIRAT'ın işçi Partisinin üst düzey üyesi olduğunu, bu yazıyı kimin
yazdığını bilmediğini, Internet ortamından almış olabileceğini, Danıştay'dan sonra Doğu
PERINÇEK'in kendisiyle ilgili işçi Partisinin kendi sitesinde üç ayrı zamanlarda muhtelif
iddialarda bulunduğu konu ile ilişkilendirdiği için internet ortamında rastladığı bu yazıyı not
olarak aldığını,
- (1) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan
doküman içeriğinde;
-(35-37) inci sayfalı dokümanlarda VKGB- Kuvvay-ı Milliye=kurdu;
-Her ikiside tabanını genişletmek kitlelere ulaşmak isimlerini duyurmak istiyorlar,
bu yolla popilitelerini artırmak ve hatta ileride bir parti kurmak eğilimindeler.............şeklinde
yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgi veriniz.
Bu yazının kendisinin almış olduğu not ve yorumu olduğunu, VKGB ve Kuvvay-ı
Milliye derneklerine üyeliğinin olmadığını, Kuvai Milliye veya Kuvvayi Milliye olarak yazılan
ve ismini tam olarak hatırlamadığı derneğin başkanını Fikri KARADAĞ olarak duyduğunu,
kimin kurduğunu bilmediğini, yazdığı notu Kuvvayi Milliye derneğinden birileriyle görüşerek
yazmadığını bu yazıların kendisinin eleştirisi ve analizi olduğunu, Basından takip edip bu
yargıya vardığını, Mudafayi Hukuk ve Yeniden Müdafai Hukuk Derneklerinin 2002 yıllarında
var olduğunu hatırladığını, bu derneklerden ayrılanların VKGB ve Kuvvay-ı Milliye
Derneklerine geçtiklerini bildiğini, Mahmut YILBAŞ'ın emekli vali olduğunu, Mudafayi Hukuk
ve Yeniden Müdafai Hukuk Derneklerinden birinin başkanı olarak hatırladığını, bu bilgileri
basın yoluyla elde ettiğini, bu derneklerle bir ilişkisinin olmadığını,
- (I) adet, şeffaf dosya içerisinde tarafımızdan l'den 94'e kadar numaralandırılan
doküman içeriğinde;
-(38) inci sayfalı dokümanda, Bıçak başlığı altında; İsmail PAKER, Av.Ertaç
GİRAY, Mahmudun Evi "Yurdakul yıkayıp mutfağa koyduk" ya da mutfakta eşyaların arasına
koyduk. Eşyaların arasındaki kastı M.TEKİN'in eşyaları olabilir. Mahmut, Beyaz arabaya
koydum dedi. Eşyalarım torbanın içinde. Yurdakul'un arabasında giderken notlarını okuduk.
Gerisi defterinde kalmış olabilir demişti. Defter çantamda olabilir yada torbada, "Çete mi -
Terör örgütü mü?" neden terör boyutu? Neden terörle mücadele sorunu; üyelerin sıradan
vatandaş olanları,
şeklinde yazı bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Danıştay sonrasında Doğu PERINÇEK kendi sitesinde kendisi, Av.Ertaç GİRAY ve
ismail PAKER'in hakkında çeşitli iddialarda bulunduğunu, bu notu oradan aldığını, Yine
Danıştay olayında bıçağın nerede olup olmadığının gündeme geldiğini, o nedenle almış
olduğu bir not olduğunu, ismail PAKER 'in arkadaşı ve sivilden birisi olduğunu, ticaret ile
uğraştığını, kendisiyle ayda birkaç kez görüştüğünü, 2005 yılında AKM'de yapılan Asılsız
Ermeni iddiaları konulu konferansta tanıştığını, istanbul Anadolu yakasında oturduğunu,
Herhangi bir bürosunun olup olmadığını bilmediğini, Ertaç GİRAY'in kendisini avukatı
olduğunu,
(39-40) mcı sayfalarda isim kısaltmaları yapılarak oluşturulan ve elle çizilen şema
tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Bu şemayı hatırladığını, bu şemalardan bir tanesinin kuracağı kongreturk isimli
internet sitesinin not çalışmaları olduğunu, ikinci şemanın bir habere dayalı olarak almış
olduğum notlar olduğunu, Y.B. olanın Yaşar BÜYÜKANIT olduğunu, 2008 yılında görev
süresi bitiyor şeklinde not aldığını, I.K. nin Işık KOŞANER olduğunu, 2012 yılında genel
kurmay başkanı olma ihtimalinin olduğunu, buna benzer almış olduğum notlar olduğunu,
(71) inci sayfalı doküman, 17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10:30 Danıştay, ile
başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul simleri
ve tarih ve saat yazıların olduğu doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi
sorulduğunda;

P5?Wr
/\$t&
Kendisine gösterilen notu hatırladığını, bu notun Danıştay olayında gözaltına
alındığında ifadesi esnasında hatırlamak maksadıyla almış olduğu notlar olduğu, olayın
olduğu zamanda kendisinin Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN ve ismini hatırlayamadığı birkaç
şahısla birlikte Muzaffer TEKİN'in ofisinde bulunduklarını, olayları hatırlamak maksadıyla
çizmiş olduğum notlar olduğunu, bu notların onları açıkladığını,
-(72) inci sayfalı doküman, Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ:
2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında
dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski
başkomiser Tamer TOPSAKAL (Emniyet Müdürü), Tamer TOPSAKAL Ayhan PARLAK'a
yürüttüğü soruşturma dosyası verdiği için meslekten ihraç ediliyor, şeklinde el yazması
doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Bu bilgilerin internetten alınmış bilgiler olduğunu, Taner TOPSAKAL isimli şahsı
tanımadığını, Ayhan PARLAK 'ı Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü, tanışmışlığının
olmadığını,
-(73) üncü sayfalı doküman, Danıştay 2.Daire Ata Ocakları VKGB Düzce
Sauna+Susurluk+Danıştay şeklinde yazının bulunduğu tespit edilmiştir, bu konu hakkında
bilgisi sorulduğunda;
Bu notun Danıştay olayıyla ilgili vermiş olduğu ifadesi esnasında almış olduğu
notlar olduğu,
-(74) üncü sayfalı doküman, Ankara TEM=PKK silah iması? Sen erken geldin?
Şeklinde el yazması doküman tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Bu yazının kendisine ait olmadığını, bu yazının nereden geldiğini bilmediğini,
Ankara'da kendisine verilen notlarıyla karışmış olabileceğini,
(1) adet DİPLOMAT marka şifreli siyah renkli plastik çanta içerisinde,
-(l)adet, 01-10 arası rakamlarla tarafımızdan numaralandırılan ve "Fetullah
GÜLEN'in öz geçmişi ve tanıtımı" başlıklı el yazması doküman içeriğinde; Fetullah
GÜLEN'in hayatı ve sürdürdüğü faaliyetlerle ilgili rapor şeklinde el yazması notlar olduğu
tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Bu dokümanın kendisine ait olduğunu, kendisinin yazdığını, internet ve muhtelif
yayın organlarından araştırma konusu olarak yazdığı yazı olduğu,

-(1) adet, 1 'den 30'a kadar tarafımızca numaralandırılan ve "ideoloji uygulanmamalı


ve halk ideolojide bütünleştirilmeye çalışılmamak" ile başlayıp, "kutba bırakmak olmaz"
ibaresiyle biten el yazsı doküman içeriğinde; illegal bir yapılanmanın başında
bulunduğu değerlendirilen bir şahıs tarafından, ülkemizin siyasal ve uluslar arası
gündemi ile ilgili görüşlerin ve yapılacakların belirtildiği, bu yapılanmanın hedefleri
doğrultusunda güncel ve siyasi olayların yönlendirilmesinin gerektiğinin anlatıldığı ve
yine birçok siyasinin isminin geçtiği el yazması notlardan oluştuğu tespit edilmiştir, bu konu
hakkında bilgisi sorulduğunda;
Kendisinin bu notları bölücü yayın yapan internet sitelerinden örgütün taktik ve
stratejisini öngörebilmek ve değişiklikleri takip edebilmek için aldığı notlar olduğu,
- 1 'den 6'ya kadar tarafımızca numaralandırılmış ve "Zeynel'e " başlıklı elyazması
not içerisinde; "Benimle irtibat kurmak istemişsiniz sanırım bu sakıncalı olacak, Notu
getirecek şahsa sözlü bir şey söylemeyin not yazabilirsiniz, Ben şu an takası
düşünmüyorum, çünkü beni tatmin edici garanti verilmedi, Beni zorlayacak tüm
belgeleri ve garantileri takas esnasmda istiyorum, elimdeki belgelerin asıllarını birer
nüshasını çok güvenli bir yere bıraktım, bazı belgeler bende olduğu için hayat güvencem
tam olarak var, zor şartlarda kalmadığım sürece onları kullanmayacağım, Birlikteki
bazı sümüklüler Askeri mahkeme ile başımı belaya soktular, aslında iyide oldu bu
mahkeme diğerlerini maskeliyor, her geçen gün diğerlerinden deşifre oluyordum,

Yaşar" şeklinde ve Komutanımla başlayıp Ben karşı tarafın görüşme talebini reddettim, siz
görüşecek misiniz, Onlar ve bizimkiler durumlarımızı açık olarak biliyorlar, bu bize şimdilik can
güvenliğimizi sağlıyor, Avukatla görüştüm, oldukça çekingen davranıyorlar, ama sonuçta kabul
ettiler ve parayı aldılar onların hukuksal konular dışında bilgisi yok, Ayrıca sizin emekli olmanız
çok daha iyi oldu. En azın bizimkiler sizi bazı şeye zorlamıyor. Takip edildiğinizi biliyorum, ben
bu konuda görüştüm rahat olabilirsiniz, Bizim elemanımız içeride ve bu konuyu biliyor "
şeklinde beyanlann geçtiği, tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Yazmış olduğu yazının "Cudinin Günlüğü" isimli film senaryosunun
diyaloglarından birkaç tanesi olduğu, konusunun terör ve güneydoğu olduğunu,.
- l'den 4'e kadar tarafımızca numaralandırılmış el yazması doküman içerisinde;
"İstanbul genelinde bölge bölge örgütlenip faaliyet gösteren bir şeriatçı örgütün varlığı
öğrenilmiştir. Profilo binasına giden yolda Kamuşaaltı camiinin altında çay ocağı ve lokanta
olarak görünen binayı belirlemektedir. Burası örgütün toplantı yeridir. Belirtilen çay ocağının
civarında berberlik yapan Mustafa ve kuruyemişçilik yapan Murat isimli şahıslar İrtibatçı ve
toplayıcı gözlemi yapmaktadırlar. Bu şahıslarda 500 dolar karşılığı temin edilen dinleme
cihazları bulunmaktadır. Burada gençlere kendilerini Türk hatta İzmirli, Sivaslı şeklinde ifade
etmenin çok ağır günah olduğunu, insanın kendisini yalnızca Müslümanım şeklinde ifade
etmesi öğretildiğini, iyice pişirilen militanların Sivas kırsalında var olduğu söylenen silah
eğitim kampına götürülüp silahlı eğitim verildiği belirtilmektedir" şeklinde rapor verildiği
tespit edilmiştir, bu konu hakkında bilgi veriniz.
Yaklaşık iki yıl kadar önce gönderilen bir rapordur. Kimin tarafından gönderildiğini
bilmiyorum.
- l'den 3'e kadar tarafımızca numaralandırılmış doküman içerisinde; "Ahmet
TULGAR, Gazeteci Milliyet den Akşam'a geçmiş. Hal ve hareketleri eşcinsel olduğunu
düşündürtdürüyormuş. DHKP-C ve TAYAD'la ilişkileri varmış. Mersindeki bayrak olayı ile
ilgili onlar tamamen örgütle ilgili onların kontrolünde demiş. Filiz (F) tipi cezaevinde (5) yıl
yatıp çıktı. Bu kız Gültekin ile telefon irtibatı kuracağını bana söyledi. Bu yolla TA YAD ile
Trabzon halkını karıştırmaya çalışacak demiş. Ahmet TULGA'nm DHKP-C ile telefon yada
yüz yüze temasta olduğunu belirtiyoruz." Şeklinde beyanlann geçtiği tespit edilmiştir, bu
konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Yaklaşık iki yıl kadar önce gönderilen bir yazı olduğunu, kim tarafından
gönderildiğini bilmediğini,
Kendisine sorulan şahıslardan;
OKTAY YILDIRIM'ı 2005 yılında VKGB'nin bir davetinde tanıdığını, Kendisi ile fiilen
bir yıldır görüşmediğini, ondan önceki dönemde asla yakın bir diyalog içersinde olmadığını,
Danıştay olayı sonrasında da Oktay YILDIRIM'ın Behiç GÜRCAN isimli şahıs ile birlikte
açıkıstıhbarat.com internet sitesinde Danıştay olayını ele alarak kendisinin Muzaffer TEKİN 'e
komplo kurduğu yönünde iddialarda bulunmuşlardır.
MUZAFFER TEKİN'i tanıdığını, çok aşırı yakın bir diyalogunun olmadığını,
çoğunlukla kalabalık misafirleri varken ofisinde bulunduğunu, son 13 aydır da kendisi ile
birebir yada telefonla irtibatının olmadığını,
MAHMUT ÖZTÜRK'ü bir kere Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü, Danıştay
olayı sonrası Muzaffer TEKİN 'in gittiği evde Mahmut ÖZTÜRK'ü gördüğünü ve tanıdığını, son
13 aydır kendisiyle hiçbir şekilde görüşmediğini,
MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'ı 2005 yılında AKM'de Asılsız Ermeni iddiaları
Soykırımı konulu konferansta tanıdığını, birkaç defa davetine katıldığını, VKGBH'nin davetinde
gördüğünü, bu derneğin üyesi olup _ olmadığını bilmediğini, bu toplantılardan sonra tamamen
ilişiğini kestiğini, yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır hiçbir
şekilde görüşmediğini, kendisini Üniversitede Ar-ge bölümünde çalışan biri olarak tanıdığını,
bu derneğe herhangi bir üyeliği olup olmadığını bilmediğini,
Muzaffer TEKİN 'nin bürosuna 13 aydır gitmediğini, 13 ay öncesi birçok emekli
asker ve sivil vatandaş gelip gittiğini, büronun her zaman kalabalık olduğunu ancak gelenleri
isim olarak tanımadığını, Rafet ARSLAN'ın o büroda herhangi bir görevinin olup olmadığını
bilmediğini, Rafet ARSLAN'ın kardeşini isim olarak tanımadığını, ancak görse
tanıyabileceğini, Rafet ARSLAN ile de 13 aydır hiçbir şekilde görüşmediğini, büroya
gelenlerin Muzaffer TEKİN 'e "abi ve komutanım" şeklinde hitap ettiklerini, yerin
mülkiyetinin kime ait olduğunu bilmediğini, yine orada herhangi bir iş yapıldığını
bilmediğini, herhangi bir işçinin çalışıp çalışmadığını da bilmediğini,
(Gazi Güder ve Ayşe Asuman OZDEMIR' de çıkan yazılarla alakalı olarakJBu
yazılar hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, ancak Danıştay olayından sonra kendisi
hakkında çeşitli iddialarla yazılar yazıldığını, Bu yazınında onlardan bir tanesi olabileceğini,
Asuman isminde kimseyi tanımadığını, Behiç isimli şahsın Behiç GÜRCAN olduğunu, Behiç
GÜRCAN'ın kendisi hakkında çeşitli iddialarla yazılar yazdığını, Kemal isminde bir
avukatının olmadığını, ancak Kemal KERINÇSIZ'in Danıştay olayında Muzaffer TEKİN 'i
savunmak için Ankara'ya geldiğini, Muzaffer TEKİN'in Kemal KERİNÇSİZ'in avukatlığını
kabul etmediğini, Kemal KERİNÇSİZ'in kendisine de avukatlığını yapmayı teklif ettiğini
ancak kabul etmediğini,

( Muzaffer TEKİN beyanıyla alakalı)Danıştay olayının olduğu gün Muzaffer


TEKİN 'in eşinden telefon geldiğinde Muzaffer TEKİN'in panik yaptığını, polislerden
başkasının da gelmiş olabileceğini söyleyerek eve gitmediğini, Muzaffer TEKİN'in
kendisinden eve gidip bakmasını istediğini, orada kendisiyle birlikte Rafet ARSLAN ve ismail
PAKER'in de bulunduğunu, de vardı. Bu yemekten 15-20 gün kadar önce Oktay YILDIRIM ve
Rafet ARSLAN isimli şahısları güncel konulardan dolayı azarladığını, Yemekten sonra
Muzaffer TEKİN'in Oktay YILDIRIM'a ve Rafet ARSLAN'a da karşı yapmış olduğu bu
davranışın ayıp olduğunu ve üzülebileceğini söylediğini, Sonrasında da "bunları düzelt"
demesi üzerine ilişkileri kendisinin ayarlayacağını, buna müdahale edilmesinden
hoşlanmayacağını ve Oktay'ında genel tavırlarının hiçbir zaman hoşuna gitmediğini
Muzaffer TEKİN'e söylediğini, Bu andan itibaren Danıştay saldırısı gecesi yedikleri yemeğe
kadar görüşmediklerini, Danıştay saldırısının olduğu gün saat:12:00 sıralarında Rafet
ARSLAN veya Muzaffer TEKİN'in telefonla arayarak kendisini yemeğe davet ettiklerini ve
bu konuda ısrar ettiklerini, kabul etmeyince kendisini ofise davet ettiklerini, Ofise
gittiğinde yemek konusunu tekrarladıklarını, bu yemeğin aradaki kırgınlığı ve soğukluğun
bitirmesini düşündükleri için söylediklerini, kendisinin de kabul ettiğini, daha sonra ismail
PAKER'inde aranıp davet edildiğini, Akşam saatlerinde de birlikte yemek yediklerini, yemek
esnasında gelen telefon üzerine Muzaffer TEKİN 'in içinde bulunduğu halden dolayı
Muzaffer TEKİN 'in isteği üzerine Muzaffer TEKİN 'in evine İsmail PAKER ile birlikte
gittiklerini, ismail PAKER'in araçta beklediğini kendisini eve çıktığını, eve çıktığında polisin
evde arama yapmaya başlamış olduğunu, daha sonra Muzaffer TEKİN'e telefonla durumu
bildirdiğini, Danıştay 'a yapılan saldırı nedeni ile hakkında arama çıkartıldığını söylediğini,
Muzaffer TEKİN'in "ne yapabiliriz ne edebiliriz" diye sorduğunda "bilemiyorum" diye cevap
verdiğini, Muzaffer TEKİN'in "bir avukat mı ayarlasak" "Ertaç GİRAY gelir mi" dediğini,
kendisinin de bilmediğini söyleyerek "bu konuyu ismail PAKER ile bir görüşeyim" dediğini,
ismail PAKER ile görüştükten sonra avukat Ertaç GİRAY'ı aradıklarını ve aramada hazır
bulunmasını sağladıklarını, arama bittikten sonra Muzaffer TEKİN'e aramanın bittiğini
telefonla söylediğini, Muzaffer TEKİN'in de "Ertaç GİRAY ile bir görüşelim" dediğini,
Fenerbahçe Ordu evinde Rafet ARSLAN ile birlikte beklediklerini söylediklerini, Kendisinin
ismail PAKER ve Av.Ertaç GİRAY ile birlikte Fenerbahçe Orduevine gittiklerini, orada
yaptıkları görüşmede Muzaffer TEKIN'in "bu olayı nasıl kendisine yakıştırdıklarını
kendisinin şerefli bir subay olduğunu, kendisinin adının bir terörist ile nasıl birlikte anıldığını,
bunun hiç zaman kendisi tarafından kabul edilemeyeceğini, böyle bir lekeyi taşıyamayacağını
gerekirse Taksim anıtı önünde tabancası ile kendisini intihar edeceğini bunu yapmadan öncede
kısa bir açıklama yapacağını" söylediğini, bu esnada Muzaffer TEKIN'in psikolojisi bozuk
durumda olduğunu, bu nedenle teslim olmayacağını polislerin teslim olduğu zaman 8-10 gün
alıkoyacağını" kendisine kötü muamele edileceğini, bunu da kendisini asla kabul
edemeyeceğini beklerse ortaya yeni tanıklar ve deliller çıkar suçsuz olduğum anlaşılır ve ondan
sonra teslim olurum dedi. Konuşma bu eksende devam etti. Olayın hukuki kısmı Ertaç GİRAY
tarafından açıklandığı sırada gözaltı süresinin 8-10 gün olmayacağını 2 veya 4 gün gözaltı
süresinin olabileceğini bunun sonrasında da hemen mahkemeye çıkartılacağını eğer teslim
olmak isterse de polise değil de savcıya birlikte gidebileceğini söylediğini, Muzaffer
TEKIN'in bunların hiçbirini kabul etmediğini ve beklemek istediğini ve saklanmak için
kendilerinden yardım istediğini, ilerleyen günlerde Ankara'ya gidip savcıya teslim
olacağını söylediğini, Daha sonra ordu evinden ayrıldıklarını,. Ertaç GİRAY'ın kendi
evine gittiğini, kendilerinin Muzaffer TEKİN 'e ev ayarlamak için çıktıklarını, Muzaffer
TEKİN yaralandığı günün sabahı kendisine Yurdakul ÇAĞMAN'dan telefon geldiğini,
Muzaffer TEKİN 'in kendisini kalbinden bıçaklayarak kendisini intihar ettiğini söyledğin ve,
durumunun ağır olduğunu söyledğini, Bunun üzerine kendisinin ismail PAKER 'in otosu ile
beraber Mahmut ÖZTURK'ün Çavuşbaşındaki villasına yola çıktıklarını, Evi bulamadıkları için
yolda Yurdakuunl karşıladığını, birlikte villaya gittiklerini, kendisinin hemen Muzaffer TEKİN
'in bulunduğu üst kata çıktığını, Muzaffer TEKIN'in sırtını duvara dayamış yerde oturduğunu,.
Ustüıgı çıplak olduğunu, Vücudunda kurumuş kan lekelerinin olduğunu, Yarasının açık ancak
kanamasının olmadığını, Kendisine orada bağırarak 'Ölsen bizim başımız derde girer" diye
hitap ettiğini, Muzaffer TEKIN'in "Endişelenme ben not yazdım ve notlar Mahmut
OZTÜRK'de' dediğini, "O notları al ve basına ver" dediğini, Mahmut ÖZTÜRK'ten notları
aldığını ve cebine koyduğunu, Muzaffer TEKİN 'e hastaneye gideceklerini söylediğini, Yolda
villaya giderken Rafet ARSLAN'ı arayarak hastane ayarlamalarını söylediğini, kendisinin
Acıbadem hastanesini ayarladığını,. Muzaffer TEKIN'in hastaneye gitmek istemedğini ve evde
de kalmak istemediğini, Abisi Rıza TEKIN'in Maltepe 'de bulunan evine gitmek istediğini,
Muzaffer TEKİN ile birlikte arabaya bindiklerini, Muzaffer TEKIN'in yüksek sesle konuştuğunu
ve kendinde olduğunu, kendisinin ısrarına rağmen hastaneye gitmeyeceğini söylediğini, Bunun
üzerine kendilerinin onun isteğini mecburen kabul ettiklerini ve Maltepe istikametine
yöneldiklerini, Rafet ARSLAN'a durumu anlattığını, Rıza TEKİN'in kardeşini ikna edip
hastaneye götürmesini söylediğini, Rafet ARSLAN'ın taksi ile bulundukları bölgeye geldiğini,
Ve iki araçla birlikte hastaneye gittiklerini, Medya ya kendisinin haber verdiğinin doğru
olduğuunu, ancak Muzaffer TEKİN 'in isteği doğrultusunda bu haberi verdiğini,

"Danıştay olayında Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER isimli bir şahısla yanıma
geldi, o gece evimde tek başına kaldı, sabah da ben kendisine kahvaltılık götürmek için
gittiğimde intihar ettiğini gördüm. Hastaneye götürmesi için Zekeriya Öztürk'ü çağırdım.
Zekeriya, İsmail ile birlikte geldi. Hastaneye götürmeden pansuman yaptım. Daha sonra
hastaneye götürdüm, polislere de bildirdim. Olay yeri incelemeye gelindi, gözaltına alındık.
Ankara'da serbest bırakıldık. Bu olaydan beri de ilişkilerimi azalttım. Ancak zaman zaman
görüştük, benden 1 ay önce borç para istedi ve kendisine 1500YTL borç para verdim dedi.
Ben bu borcu evinini yanında verdim. Bürosuna önceden giderdim. Gittiğimde her çevreden
insanlar vardı, asker, polis ve her çevreden ileri görüşlü insanlar olurdu." şeklinde beyanlarda
bulunmuştur, bu konu hakkında detaylı bilgi veriniz? ,^J' j "5*%
-/ '* « .«,%
f *> t. V~:^ "* * %
Kendisini arayanın Yurdakul olduğunu, Mahmut'un kendisini bu konudan dolayı
aramadığını, Muzaffer TEKİN 'i hastaneye götürenin kendisi olduğunu, Mahmut OZTURK
ilgili polislerle hastanenin 500 metre aşağısında bulunan pastaneden aldıklarını, kendisinin
bu konular hakkında anlatacakarının bunlardan ibaret olduğunu," şeklinde beyanda
bulunduğu,
b- Savcılık İfadesinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ;

2001 yılma kadar Kara Kuvvetlerinde piyade olarak görev yaptığını. İstifa edip
ayrıldığını. Ağırlık Güneydoğu olmak üzere 1999 yılında İstanbul Alemdağ' a geldiğini.
Alemdağ' da 23. Alay 1 Taburunda görevli olduğunu. Şu anda araştırmacı yazar olarak
çalıştığını. Yazılarını Önce Vatan isimli ulusal bir gazeteye yazdığını. Bu gazetenin 2001
yılında çıktığını. Şu anda 17000 tirajı olduğunu. Abone sistemi ile çalıştığını. Sahibinin
ABULLAH AKOSMAN olduğunu. Bu sene Nisan ayında bu gazeteden ayrıldığım. Günboy
isimli gazeteye geçtiğini, şu anda oradan da ayrıldığını. 21. Yüzyıl Stratejik Araştırma
Enstütüsünde şu anda yazmaya devam ettiğini. Stratejik Araştırma şirketlerinin Amerika' nm
teşviki ile kurulmuş ve sivil toplum örgütlerini amaçlan doğrultusunda kullanmak için
kurulmuş örgütler olduğunu. Şu anda çalıştığı şirketin sahibinin Profösör ÜMİT ÖZDAĞ
olduğunu. Kendisinin profösör olduğunu, şu an oradan maaş almadığını, tamamen emekli
maaşı ile geçindiğini.Üstüne kayıtlı gayrimenkul olmadığını. Kızıltoprak' da kayın pederinin
evinde oturmakta olduğunu.
MUZAFFER TEKİN ' i 2005 yılında Atatürk Kültür Merkezinde "Asılsız Ermeni
İddiaları Konferansı" çıkışında tanıdığını. Kendisi ile tanıştığında yanında FİKRİ
KARADAĞ, HÜSEYİN GÖRÜM, HÜSEYİN BEYAZIT, İBRAHİM soyadını
hatırlayamadığını ve ismini hatırlayamadığı bir kaç kişi daha olduğunu. FİKRİ KARADAĞ m
emekli albay olduğunu, HÜSEYİN BEYAZIT m Amerika'da eğitim gördüğünü şu anda
Yeditepe Üniversitesinde eğitim görevlisi olduğunu. HÜSEYİN GÖRÜM' ün ne iş yaptığını
bilmediğini. Tanıştığı bu kişilerin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği adlı derneğin Türkiye-
İstanbul Şubesini oluşturmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını. Daha sonra bir kaç sefer bu
çalışmalara davet ettiklerini.Çalışmalarda yer almadığını. 5-6 toplantıdan sonra bir daha
kendileri ile görüşmediğini. Daha sonra MUZAFFER TEKİN ile bir diyalog geliştiğini. Ayın
belli zamanlarında MUZAFFER TEKİN ' in ofisine gittiğini. Orada zaman zaman emekli
askerler ve polisler olduğunu. Burada çay içilip değişik sohbetler yapıldığını. Buranın
finansmanını kimin sağladığını bilmediğini. Buraya gidip gelirken MUZAFFER' in
çevresindeki insanların davranışları ile kendi düşünceleri uyuşmadığı için görüşmelerini
azalttığını.
Danıştay Saldırısının olduğu günün akşamı Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi
RAFET ARSLAN ve MUZAFFER TEKİN ile İSMAİL PAKER bir yemek yediklerini. Bu
yemeği yeme amaclarmmda bu soğukluğu gidermek olduğunu. Bu sırada MUZAFFER' in
evinin aranması konusu ortaya çıkınca onları evinin oraya gönderdiğini.Evin orada
bulunduklarını. Daha sonra tekrar Fenerbahçe Ordu Evinde kendisi ile buluştuklarını, biraz
korktuğunu, "şimdi ben teslim olursam beni içerde tutarlar ve kötü muamele yaparlar, şeref ve
haysiyetim lekelenir "dediğini.Teslim olmak istemediğini ve bir kaç gün bekleyip ortalık
netleşince gidip ifade vereceğini söylediğini. Israrla kendisine yardım etmelerini, onu
saklamalarını söylediğini. Kendisinin saklanması için bir arkadışmm evini ayarladıklarını, ilk
gece orada kaldığını, ikinci gece başka bir evde kaldığını. Üçüncü geceyi geçirmek üzere
MAHMUT ÖZTÜRK' ün Beykoz' daki evine götürdüklerini. Oradan ayrılırken MAHMUT un
geldiğini.MAHMUT ÖZTÜRK ü MUZAFFER' insSpJisin|le bir kez gördüğünü, kendisini
orada tanıdığım, daha sonra burada ikinci kez gölüğünü. Scfeça evden ayrıldıklarım. Ertesi
sabah saat 09-10 sıralarında YURDAKUL ÇAÇMAN adh şâ^^kendisine telefon açması ile
MUZAFFER' in kendini yaraladığını öğrendiğini ve villaya gittiğini, bu arada RAFET ARSLAN'
ı aradığını. Hastane ve ambulansı aramasını söylediğini. Eve ulaştığında MUZAFFER
TEKİN in evin üst katında sırtını duvara dayamış, ayaklanm uzatmış vaziyette oturduğunu.
Vücudunda kurumuş kan lekeleri olduğunu, temizlenmiş bir bölge olduğunu, açık ama kanamayan
bir yarası olduğunu. Şuurunun açık olduğunu, bilincinin yerinde olduğunu. Bunu görünce " bunu
yapmaya hakkın yok, başına bir şey gelse bizden bilecekler, biz zan altında kalacağız" dediğini.
Onun da " yok ben not yazdım, MAHMUT' a verdim, bunu basma verin " dediğini. O sırada
MAHMUT un geldiğini, notlan aldığını. MUZAFFER TEKİN ' in yarasını kontrol ettiğini. 2 cm.
genişliğinde 1,5-2 mm. derinliğinde dudak şeklinde keşi gibi bir şey olduğunu, yaralanmaya
benzemediğini. Bunun üzerine kendisine hastane ayarlandığını, hastaneye götürmek üzere
çıktıklannda hastaneye gitmek istemediğini. "Abimin Maltepe' de bir evi var, oraya gidelim "
dediğini. Abisinin evini bilmediğini, anahtarı da olmadığını, onun için anahtar gelene kadar
dolaştıklannı. Bu arada RAFET ARSLAN' a da MUZAFFER' in hastaneye gitmek istemediğini,
bu sebeple kendisini ikna etmesini söylediğini. Daha sonra RAFET in yanlanna geldiğini
ve iki araç ile hastaneye gittiklerini.Kendisi, İSMAİL PAKER, RAFET ARSLAN,
YURDAKUL ÇAĞMAN ve MUZAFFER ile hastaneye gittiklerini. Tedavi olmasını
beklediklarini. Daha sonra polislerin geldiğini, olayın nerde ve ne şekilde olduğunu sorduklannı.
MAHMUT' un bilebileceğini söylediğim ve MAHMUT' u aradığını, hastanenin yakınında
olduğunu, MAHMUT' un yanında da MUSA ÇAKIR olabileceğini düşündüğü bir şahsın
olduğunu. Sonra polislerin onlan da aldığını. MAHMUT' un evine gittiklerini, Jandarma
ekiplerinin orada olduğunu.Hastaneye gelirken MUZAFFER TEKİN ' in isteği üzerine basma
bilgi verdiğini. Basma " MUZAFFER TEKİN kendisini yaraladığını, hastaneye götürülüyor"
dediğini. Daha sonra kendisini gözaltına aldıklannı. Ankara' ya götürüldüğünü.
Mahkemenin turuklamadığmı, hakkında daha sonra takipsizlik karan verildiğini. Bu olayı o
zamanki ifadelerinde de aynen bu şekilde anlattığını. Ertesi gün Savcılığa silahını almaya
gittiğinde MUZAFFER TEKİN ile İşçi Partisinin avukatı OSMAN AYDIN ŞAHİN* in de
orada olduklarını. Bunu görünce MUZAFFER TEKİN ' in fırkiyatma uymayan biri olduğunu
gördüğünü ve bundan sonra görüşmeme karan verdiğini.DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir
çalışmasının olduğunu. Ulusal Kanalın Danışmanlığını yaptığını. Daha sonra da kendi isteği ile
aynldığım. Bunun nedeninin Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırtmasının
olduğunu. Gerekçesinin de Barzani ve Talabani' nin bu programdan hoşlanmayacağını
söylemesinin olduğunu. Amacının Türkiye' ye hizmet etmek olmadığını, Kürtlere ve Talabani' ye
yardımı olduğu hissine kapılarak oradan aynldığım ve aralannda bir husumet oluştuğunu. Aynca
Danıştay saldınsmm ulusalcılar tarafından yaptınlması ile alakalı olarak emniyette sorulan soruya
da geçmişteki solculann eylemlerinin ve bilgilerinin böyle bir işi yaptırmaya yeterli olduğu
kanısını söylediği için hakkında bir çok davalar açıldığını. Açılan davalann devam ettiğini. Bir
davanın reddedildiğini. Bu olaydan sonra DOĞU PERİNÇEK sitesinde kendi hakkında asılsız
haberler yapılmaya başladığını. Aynca dergilerinde de aleyhinde yazılar yazmaya
başlandığını.Kendisinin MİT' çi olduğuu, geçmişte hıristiyan olduğunu, hata Fetullahçı olduğunu,
cia ve mossad ajanı olduğunu ve MUZAFFER TEKİN ' i öldürmek için pusu kurduğunu söyleyen
yazılar yazdıklanm. Danıştay saldmsmda da MUZAFFER TEKİN ' in kendisinin tuzağa
düşürdüğünü, teslim olmaması için ikna ettiğini ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığını
DOĞU PERİNÇEK in tv. kanallannda, dergide ve sitesinde söylediğini.
Soruldu ;İSMAİL PAKER' i de MUZAFFER TEKİN ile birlikte 2005 yılında
katıldığı bir konferans çıkışında tanıdığını. İSMAİL PAKER ile MUZAFFER in önceden
tanışdıklanm. İSMAİL PAKER in ticaret ile uğraştığım. MUZAFFER TEKİN ' in bu olaylan
çıkınca İSMAİL PAKER ' in de MUZAFFER ile görüşmeyi kestiğini. Bu sebeple düşmanlık
beslediğini.
OKTAY YILDIRIM' ı MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdığını. Vatansever Güç
Birliğinin bir toplantısında tanıdığını. Kendisi ile hiç anlaşamadığını. Hatta Danıştay olayında
sorgudayken acikistihbarat.com sitesinde sahibi olan BEHİÇ GÜRCİHAN ile birlikte
hakkında olumsuz iddialar yayınladığını. MUZAFFER TEKİN ' in CEM ERSEVER vari bir
operasyon ile yok etmek istediğini söylediğini. Bunun üzerine OKTAY ile ilişkisini kestiğini.
İkisi ile de 13 aydır görüşmediğini. OKTAY' m Kuvai Milliye ile irtibatını da bilmediğini
.Ümraniye' de ele geçirilen bombalar konusunu hiç bilmediğini.
KUDDUSİ OKKIR'ı da yine aynı konferansta tanıdığını, zaman zaman
görüşmelerinde KUDDUSİ OKKIR'm da olduğunu ve zaman zaman yaptıkları toplantılara da
kendisini de çağırdıklarını, ancak son 13 aydır gitmediğini, devletin yeniden yapılanması
mastır planını duymadığını,
GAZİ GÜDER, ASUMAN ÖZDEMİR' i ve MUZAFFER ŞENOCAK' ı
tanımadığını,
MUZAFFER TEKİN'den ele geçirilen CD' den haberi olmadığmı,kendisinde ele
geçirilen klasördeki lobi, gladyo, mafya, kürdistan nasıl kurulacak, masonik bilderberg çetesi,
Kasım Gülek, Bilderberg nedere, içindekiler, faili meçhul cinayetler vs. diğer bilgileri de hep
internetten aldığını, diğer notlarında yazılarıyla alakalı bilgiler ve notlar olduğunu,
ALPARSLAN ASLAN' ı tanımadığını, Şemdinli dosyasını internetten ve Ankara'
daki gazetecilerden aldığını, Sarem' e zaman zaman gittiğini, Emniyet ifadesinin doğru
olduğunu,
Kendisinde ele geçirilen emniyetteki Fetullahçı yapılanma ile alakalı olarak aslında
Emin Çölaşan' a yazılmış olduğunu, posta kutusunu isimsiz olarak bırakıldığını, bu konuları
hiç yazmadığını, Emin Çölaşan'm da bu konulan hiç yazmadığını, mektup içeriğindeki
olayların gerçek ile bağdaşıp bağdaşmadığını bilmediğini, hatta mektup imzasız olduğu için
çok itibar etmediğini, içeriğini de araştırmadığını, Polis teşkilatı içerisinde de böyle bir
yapılanma olduğunu sanmadığını, iddia edildiği şekilde kendisinin FetuUahçılarla her hangi
bir alakasının olmadığını, hatta bu tür oluşumlara karşı olduğunu, bu sebeple 4 yıldır yazdığı
Önce Vatan gazetesinden de ayrıldığını, MUZAFFER TEKİN ve buna bağlı ekibin kendi
aralarındaki yazışmalarda Fetullahçı ve Mitçi olduğunu iddia ettiklerini, hatta bundan 4-5 ay
kadar öne telefonla birisinin kendisini tehdit ettiğini, MUZAFFER TEKİN ile olan konulardan
ötürü bu konuda da savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve Valilik makamından da
koruma istediğini, MUZAFFER TEKİN'in İşçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile
aynı görüşleri savunduğunu, Avukatı yukarıda belirttiği gibi OSMAN AYDIN ŞAHİN
olduğunu ve Çağlayan Mitingine de ikisinin yan yana katıldığını, bunun basında da çıktığını,
hakkındaki iddialarında tamamen bu tür insanların uydurmaları olduğunu, bunları kabul
etmediğini, yasadışı oluşumlarla da bir alakasının olmadığını,
Doğuş Factoring olayı ile bir alakasının olmadığını, AYHAN PARLAK' ı
MUZAFFER TEKİN'in ofisinde gördüğünü, SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ın MUZAFFER
TEKİN'in ile irtibatı olduğunu kendisinden duyduğunu, Doğuş Factoring olayını basından
takip ettiğini, Danıştay saldırısında da ifade verirken sorduklarını, çok bilgisi olmadığından bir
şey söylemediğini, ALPARSLAN ASLAN' m Doğuş Factoring' in avukatı olduğunu daha
sonra öğrendiğini,
MUZAFFER TEKİN ' in beyanları ile ilgili; ERTAÇ GİRAY'm kendisinin avukatı
olduğunu, ancak iddia edildiği gibi zorla MUZAFFER TEKİN ' e vekalet verdirtmediklerini,
bilakis zorla kendisinin ricada bulunduğunu, ancak sadece resmi arama sırasında avukatı
ERTAÇ GİRAY'm orada bulunduğunu, konunun Danıştay saldırısı ile alakalı olduğunu
anlayınca da daha sonra ilgilenmediğini, MUZAFFER TEKİN ' in dediği gibi "seni alıp
savcıya götürüp sonra tekrar savcının yanından alacağım" şeklinde bir şey olmadığını,
MUZAFFER TEKİN ' in iddia ettiği gibi Ankara* dakı Vantanseverler Güçbirliği
oluşumuna katılmadığını, İstanbul' daki AKM 'toplantısında bu konuda bir oluşum

749
yapılmasının konuşulduğunu, zaten MUZAFFER ile orada tanıştıklanm, MUZAFFER TEKİN
' in abilik misyonu olmadığını gördüğü için kendisine "sen bizim başımız ol" şeklinde bir şey
söylemediğini, MUZAFFER TEKİN ' in bürosuna sadece emekli albayların geldiğini zaman
zaman gördüğünü, askeri gelenekler çerçevesinde yüzbaşı iken ordudan ayrıldığı için benden
düşük rütbeli insanlara komutanım diye hitap etmediğini, kendini de albay olarak da
tanıtmadığını,
Evinden çıkan MİT Müsteşarlığının Başbakanlığa hitaben yazılmış olan yazıyı
internetten aldığını, bu yazının internette mektup olarak yayınlandığını, kendisinin de
konusunu ilgilendirdiği için internetten aldığı bir çok evrak gibi alıp dosyasına koyduğunu,
Hakkındaki iftiralan kabul etmediğini, DOĞU PERİNÇEK ile siyasal olarak ayrı
görüşlere sahip olduklarından itibaren Danıştay olayından sonra da MUZAFFER TEKİN ' in
sağ kolu olan OSMAN AYDIN ŞAHİN ile birlikte gördüğünden ötürü bu şahıslarla ilişkilerini
kestiğini, ayrıca ulusalcılık tabirini de kabul etmediğini, Kuvva ve Kuvai Milliye prensibini
de benimsemediğini, beyan etmiştir.
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK25.01 2006 tarihli ek ifadesinde
Daha önce bu konularda ifade verdiğini, O ifadelerine ekleyecek bir husus
olmadığını, Mete YALAZANGİL, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Saipir DEBLEBİZADE
isimli şahısları tanımadığını,
Veli KÜÇÜK'ü tanıdığını, 2006 yılında konferanslardan tanıdığım, VKGB'nin
oluşumunda bulunmadığını, hazırlık çalışmalanna katılmadığını, Ancak kuruluş tanışma
toplantılanna katıldığını, Kuddusi OKKIR ile orada tanıştıklanm, Kuddusi OKKIR ile bir kere
de orada görüştüklerini, Tuncay GÜNEY' i tanımadığını, Fikret EMEK'in devre arkadaşı
olduğunu ancak 15 yıldır görüşmediğini,
Veli KÜÇÜK' den elde edilen Ergenekon, Lobi vb. belgeler sorulduğunda; bu
belgelerle alakasının olmadığını,
Daha önceki ifadesine konu aramalarda evinden çıkan Masonik Bilderberg, Mafya,
Türkiye' de mafyanm yeniden yapılanması belgeleri sorulduğunda; evinde çıkan Lobi ve
Mafya belgelerinin bu yapıyı deşifre etmeye yönelik belgeler olduğunu,
Türkiye'de mafyanın yeniden yapılmasına ilişkin belgeler sorulduğunda; Bunları
internet ortamından aldığını,
Kürdistan nasıl kurulacak başlıklı 10 sayfadan ibaret belge sorulduğunda; daha önce
ulusal kanalda 2003 yılında danışmanlık yaptığını ancak nereden kimden aldığını
hatırlamadığım,
Octopus Mafia İstanbul Eylül 2000 başlıklı 30 sayfalık belge, Osmanlıdan
Günümüze Masonik Bilderberk Çetesi başlıklı 76 sayfalık belge, Ab Katılım Ortaklığı
belgesi, İçindekiler ile başlayan 13 maddelik 99 sayfalık belge sorulduğunda; Bu belgeleri
nereden kimden aldığını hatırlamadığını ancak Ulusal kanalda haber merkezi bölümünde
çalıştığı dönemde aldığını, Ancak kimden ve nasıl aldığını bilmediğini,
Dosyada mevcut e-mailleri okunup sorulduğunda; Bunlan ajanlık ve bilgi sızdırmak
için yapmadığını, Show TV. de çalıştığı dönemde arkadaşına gelen maillerle alakalı karşı
tarafa cevaplar yazdığını,
Diğer istihbarı bilgi nitelikli el yazısı dokümanlar sorulduğunda; nereden geldiğim
bilmediğini, gazeteci olduğu için gelmiş olabileceğini,
Veli KÜÇÜK'ten çıkan dokümanlar ayn ayn sorulduğunda; Veli KÜÇÜK'ten çıkan
belgelerle kendi belgelerinin benzerliğinin neden kaynaklandığını bilemediğini, Kendisinde
bu belgelerin olduğunu bilmediğini, ondan almadığını,
Devletin Yeniden Yapılanması belgesini 'ben hiç duymadığını ve görmediğini,
Kuddusi OKKIR'm hazırladığı bu belgeyi bilmediğini,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından gönderilen bu konudaki inceleme tutanakları,
belge ve bilgisayar inceleme tutanakları okunup sorulduğunda; bilgisayarında böyle bir belge
olmaması gerektiğini ve hatırlamadığını,
Muzaffer TEKİN ile aralarının açıldığı için Danıştay olayından sonra hiç
görüşmediklerini,
Mete YALAZANGİL'in savcılıkta vermiş olduğu beyanları okunup sorulduğunda;
iddia edildiği gibi Mete YALAZANGIL'i tanımadığını, iddia edildiği gibi Ataşehir'de
iftara katılmadığını, Çünkü Danıştay olayının Mayıs ayında olduğunu ve 2006 yılının
Ramazan ayında Ekim Kasım aylan olabilir bu tarihlerde MUZAFFER TEKİN ile
görüşmüyor olduğunu,
Belirttiği gibi Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile tanışmadığım ve
görüşmediğini, Saipir DEBLEBİZADE ile görüşmeyip tanışmadığını,
Güler KÖMÜRCÜ'yü tanıdığını, kendisini gazeteci olmalan vesilesi ile tanıdığını ve
aralannda duygusal bir ilişkinin de olduğunu,
Telefon numarasının 0 532 341 29 02 olduğunu,
Dosyada mevcut 32-68, 32-69, 32-70 numaralı tapeler okunup sorulduğunda;
telefon numarasının kendisine ait olduğunu, ancak bu şahısları tanımadığını, Her hangi
bir yerde görüştüğünü de hatırlamadığını, daha önce tanımıyorum demiş olsa da şu an
anımsadığını, SAİPİR DEBLEBİZADE'yi Muharrem olarak tanıdığını ve Azeri olarak
bildiğini, bu şahsı 2006 yılında Kadıköy'de Muzaffer TEKİN'in olduğu ortamda
tanıdığını,
Dosyada mevcut GÜLER KÖMÜRCÜ ile olan görüşmeleri okunup sorulduğunda:
Katolik nikahı konusunun espri olduğunu, 32-72 numaralı tapede geçen "Saygı
ÖZTÜRK'ün özel bir haberi var, Ergenekon lobi diye , sen de uzun uzun varsın"
şeklindeki konu ve devamında 32-73 numaralı VEDAT YENERER ile yapılan görüşmede
Genel Kurmay Başkanına hakaret etmek istemediğim,
Güler KÖMÜRCÜ ile olan görüşmede Kurtlar Vadisindeki Hüseyin isimli şahıs beni
anlatmıyor şeklinde söylediğini,
Dosyadaki diğer deliller okunup sorulduğunda; Aleyhine olanlan kabul etmediğini
ve Ergenekon, Kuvva-i Milliye ve bunun gibi derneklere üye olmadığını,
c-Elde edilen deliller,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN AJANDA BULUNAN EL YAZISI NOTLAR
1. TSK'nın gözde birimleri Emniyet tarafından dinleniyor. Daha 10 kadar dosya
var.
1. İdeoloji vurgulanmamak ve halk ideolojide birleştirilmeye çalışılmamak
• Apo-Hadep gibi konular üzerinde durulmamak
» Sivil toplum örgütlerini toplamalı
1. Milli mücadele başlatılmalı Kuvvayi Milliye mücadeleye alet edinmemeli
1. Atatürkçülük genel olarak ele aimmalı herkese mal edinmeli tekelleştirilmemeli.
• AKP'de ki Kürt milletvekilleri teskere ilişkisi işlenmeli. (Hem yıldızlı hem
yuvarlak içine alınmış)
® HANGİ İslam Ülkesi başka bir İslam ülkesinin işgalini kabul eder. (Hem yıldızlı
hem yuvarlak içine alınmış)
1. Aydın DOĞAN-TUSİAD planı Kemal ERVİŞ yeni lider olmalı.
1. YSK üyeleri nasıl seçiliyor kim bunlar ekonomik ihtiyaçları yetenek ve siyasi
durumları. Eski Yargıtay üyeleri ile konuşulabilir. *- %
Harekatın adı toplumsal alanı kucaklayacak isim olmalı.
1. Ulusal TV dışında programa katılmalı.
1. Bülent ECEVİT ile görüşülsün ABD Eceviti iktidardan indireli, teskere konusunda ne
düşünüyor.
1. İlhan SELÇUK ziyaret edilmeli.
1. Uluç GÜRKAN ile görüşülsün (bende olacam) durum analizi yapılsın.
1. Devlet kademesi ile başka irtibat var mı
1. İlişkimiz başka birileri tarafından biliniyor mu
1. Mevcut ilişkiler bizimkiler ile ilişkilendirilmeyecek. Bu ilişkiler normal seyrinde
devam ettirilecek bizim ilişkimizdeki içerik kesinlikle diğer ilişkilere dâhil
edilmeyecek.
1. Ben %100 buranın çalışanı ve belli revizyonda bulunan insan olacam.
1. Kanal + Derginin danışmanlığını yapacam.
1. Medya ve Basında sizinle görünecem.
1. Son derece gizlilik prensibi içerisinde konuşmalar yapılacak.Bu konuşmalar direk
irtibatmış gibi yansıtılmayacak.(iç ilişkilerde)
1. Adamalarınıza çok iyi talimat vermelisiniz ki aynı ortamda kazaya sebep olmasınlar.
Kendimi bireysel olarak yıpratamam buna izin veremem ve yukarısı bunu hiç istemez.
1. En kısa zamanda bu durum düzeltilmeli.
1. 2.Avrasya konferansı 2000 İstanbul Ticaret odası- sanayi odası Maliye Bakanlığı
destekleyenler.
1. Maddi imkan desteği sağlanır ve birlikte yapılırsa sonuç alınabilir.
» Gürbüz ÇAPAN katılımcı olmak istiyor. İzin verilmesini istiyor.MİT bir çok
............... bulaştırdı. Tedbir kararları kaldırılırsa daha rahat hareket
edebilir.(olmayacağını hemen belirttim)
1. Formül CHP+DSP+MHP+İP
1. 25 EKİM yürüyüşü desteklenecek
1. Platforma Em.Org.Korg katılımı sağlansın.
1. Halkçılık sempozyumundan neden asker çekildi.
1. Avrasyacılık Anıl ÇEÇEN nin düşüncesine Türk dünyası dahil edilsin.
» İlhan ALİYEV'e tebrik mesajı gönderilmeli.Azerbaycan ve Türk dünyasının bağımsızlık
vurgusu yapılmalı.
1. Avrasyacılık kavramında "Alfabe Birliği"-"Kültür Birliği"
vurguîanmah.(Kafatascıların elinden alınmalı)
1. Antiemparyalist çizgisi öne çıkarmamalı.Statükocu-Prestijli-Emperyal çizgide hareket
edilmeli.
1. Parti ismini düşünelim.
1. Norveç Azerbaycan'da ne arıyor dosya hazırlayalım.
1. Genel Durum
1. Siyasi Yapılanma
® K.M karargahının oluşturulması
• Karargah işlevlerinin belirlenmesi
• Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve diğer organizasyonlar ile koordine.
30.11.2003
1 SHP YTP DEHAP (DTP) Bölgesel ittifak
2AKP .<•-*- " ^
3 CHP Tasfiye
4 DSP Zayıf
SONUÇ
1. linçi ittifaktan Kürtçü potansiyel (insiyatif)
1. 2inci belli dinci potansiyel (insiyatif)
1. Milli eksen yok
1. Provakasyon olur
1. Müdahale zorlaşır
1. Ordu demokrasiye aykırı kalır.

AKP bölünmeîi ve uygun olanlar çekilmeli.


Nasıl bir hareket planı var Milli hükümet
düşünülüyor mu

Kuvayi Milliye Ayakta kalacak


Uluslararsı platform (Rusya)

Türkiye...........................sıkıştırılacak. 3.üncü dünyalaştırılacak. ABD'nin askeri gücünün


yetmediği yere operasyon yaptırılacak.
Fail CIA Mossad
Yürütme Konseyi Necati ÖZGEN ile görüş.

8 Aralık İstanbul Üniversitesi 14:00 Panel


Rauf DENKTAŞ konuşmacı ayrıca 3 kişi 1 kişi daha olabilir em. Gen. Rus
heyeti 11 Arahk'da geliyor Generaller ile toplantı yapmak istiyorlar. Yüksek
konseye 3-4 kişi katılabilir.
Azerbaycan Kominist partisi ile iyi ilişkiler var ondan yararlanılabilir.
Slavların geçmişi değil Türk'lerin de geçmişi. Türkeşlilik Cengizin mirası
Slav ve Türk milletleri birlikte ortak bir strateji oluşturuyordu. Rusya
Avrasya devleti globazizasyon hareketi uyarısı bir strateji Tuncer
KILIÇ mesaj gönderdi Hünkar iskelesi antlaşması Slav Türk
birlikteliği
Zekeriyanm ajanadasma yazdığı telefon lardan bazıları: Hurşit TOLON, Hırant DİNK, Nihat
GENÇ, Kemal KERİNÇSİZ, Emin GÜRSES, Hikmet ÇİÇEK, Metin KÜLÜNK, Adil
SERDAR, Edip BAŞER, Ümit ÖZDAĞ, Vural SAVAŞ, Mehmet EYMÜR, Hanefi AVCI,
Mahir KAYNAK, Turan YAZGAN, Murat AKSU Gamalı Haç resmi ve Üç Hilal resmini yan
yana çizerek birleştirmeye çalıştığı, Mitingler düzenlenmeli Doğu-Batı ayrımı yapmadan
halka gidilmeli Sorgulatılmak tartışılmak istenenler Türk-Kürt Alevi-Sunni gibi Dini ve Etnik
yapay sorunlar
Dijital veriler den elde edilenler,
"66 DARBE ÇAĞRICILAR VE KARŞI HAMLE 06MYS05.doc" isimli bir MSword
dosyası tespit edilmiştir.
Söz konusu dosya incelendiğinde darbe karşıtı ifadelerin de yer almasına rağmen,
TSK'nm fîziken askeri müdahalenin gereklerini yerine getirme gücüne eskisinden çok daha
fazla sahip olduğu, ülkenin içinde bulunduğu koşullara bakılınca mevcut durumun önceki
askeri müdahaleler devrine göre daha müsait olduğu, darbeyi isteyen muhalif grupların ise son
iki yıldır bu müdahalenin hayata geçmesi için^,yoğun çaba harcadığı, darbe
unsurlarının en önemli olanı ise yani darbeyi yapacak iradenin ise bugün her şeye rağmen
eksik olduğu, yönünde ifadeler yer almaktadır.
"156 ÇETE VE TERÖR ÖRGÜTÜ 07MRT06.doc" isimli bir MSword dosyası
tespit edilmiştir.
Söz konusu dosya incelendiğinde Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslardan ele geçirilen örgütün organize suç örgütleri ile ilgili
amaç ve planlarının yer aldığı MAFİA isimli belgede yer alan mafyanın ortadan kaldırılması
yerine re organize edilerek amaçlar doğrultusunda kullanılması hususu göz önüne alındığında;
Söz konusu yazının içinde yer alan "Eğer böyleyse, çeteleşme eğilimi bu kadar çoksa
birileri oturup bunun nedenini araştırsın. İnsanlar neden bu kadar eğilimliler. Çok değil
80-85 yıl öncesine kadar çeteler ve çetecilik bu günkü Cumhuriyetin temelini atmada
olumlu anlamda söz sahibi olmuştu." ve "Şunu da hatırlatalım ki, Atatürk de
zamanında, gerekirse çeteci olurum demişti..." ifadelerinin paralellik arz ettiği, Kurtuluş
Savaşımız sırasında oluşan olağan üstü hallerde uygulanan yol ve yöntemlere
PERDELEME AMACIYLA ATIFTA BULUNULDUĞU değerlendirilmektedir.
"HABER BİLGİ NOTU (III) 11 Aralık 2005 Pazar.doc" isimli MSword belgesi
tespit edilmiştir.
Söz konusu belge incelendiğinde MİT Müsteşarı Emra TANER'in bu göreve atanması
ile AKP hükümeti ile yakın ilişki içerisine girdiği, Emre TANER'in Kuzey Irak'ta Barzani ile
görüşmesinin TSK'yı rahatsız ettiği, bu tür girişimlerin kurumlar arası güveni sarstığı, Hakpar
kurucu ve yöneticisi eki milletvekillerinden Şerafettin ELÇİ'nin AKP içindeki kurt kökenli
milletvekilleri ile görüştüğü bu durumdan genel başkanın rahatsızlık duyduğu, Milli Savunma
Bakanlığında Bakan, müsteşar ve yardımcısının bir toplantı yaptığı İran ile ilgili hükümetin
yapacağı olumlu olumsuz beyanlarla ilgili askeriyeninde görüşünün alınması gerektiği ve
tenkit edici beyanlar içermemesi gerektiği, Genel Kurmay Başkanı'mn görev süresinin
uzatılmasının engellenmesi amacıyla Şemdinli, Yüksekova, Hakkari olayları ile bu olayları
protesto eden illerdeki eylemleri TSK içerisinde bir kesim tarafından (üst yönetim)
planlandığı ifade edildiği görülmüştür.
"HABER BİLGİ NOTU (IV) 08 Ocak 2006 Pazar.doc" isimli MSword belgesi
tespit edilmiştir.
Cüneyd Zapsu Florida Tampa'da ABD Askeri Komuta Merkezi'nin bulunduğu Mac
Dili Hava Üssü'ne son iki ay içerisinde 3 kez gittiği, ABD lehinde bir takım çalışmaların
yapılmasının karalaştmldığı, bir başka toplantıda ise hükümete iletilmek üzere kapalı zarf
içerisinde diğer istek ve talepler verildiği, Org. Yaşar Büyükanıt'm ABD ziyareti sırasında
kendisine; AKP hükümetinin uluslar arası ilişkilerde ve diplomaside yetersiz olduğu, bir
müttefik ülke olarak ortak çıkarları göz ardı ettiği, özellikle bölgesel konularda çelişkili
davrandığı bu nedenle hem NATO'nun hem iki ülke çıkarlarının zedelendiği, ifade edildiği
görülmüştür. Ayrıca söz konusu belgenin "Bu iki konudaki bilgiler eksik henüz tamamı
ulaşmadı." Şeklinde sonlandınldığı görülmüştür.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ERGENEKON terör örgütü adına istihbari


faaliyetlerde bulunduğu, siyasal iktidar ve TSK arasında bir çatışma ortamının
oluşturulması için dezenformasyon amaçlı fişleme mahiyetinde bilgiler toplayarak kaos
ortamı ve darbe zemini hazırladığı anlaşılmaktadır.
"BİLGİ NOTU İNSAN KAÇAKÇILIĞI.doc" ve "DEĞERLENDİRME İNSAN
KAÇAKLÇILIĞI.doc" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir.
Söz konusu belge incelendiğinde ülkemizde insan kaçakçılığı yapan bir örgüt ve bu
örgütün mensupları ile ilgili isim, telefon numaralan ve örgütte üstlenmiş oldukları görevleri
ile ilgili detay bilgilerin yer verildiği görülmüştür. Söz konusu örgüt mensuplarının kısa süre
cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldukları aynı işe devam ettikleri, sık sık telefon
değiştirdikleri, sayılarının çok kalabalık olduğu ifade edilmiştir.
ERGENEKON Terör örgütünün mafya gruplarını kontrol altında tutma amacına uygun
olarak büyük rantın elde edildiği İnsan Kaçakçılığı hakkında bilgilerin toplandığı
anlaşılmıştır.
"GSR.DOC" isimli MSword belgesi tespit edilmiştir.
Söz konusu belge incelendiğinde Piyade Binbaşı Erol GÖRMAN'm İSAF irtibat
subayı olarak Afganistan'da yapmış olduğu görev ile ilgili GİZLİ gizlilik derecesine sahip
görev dönüş raporu olduğu görülmüştür.
ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün TSK'ya ait
GİZLİLİK dereceli raporu bulundurduğu anlaşılmıştır.
"agsk akademieki.ppt" isimli PowerPoint dosyası tespit edilmiştir.
Söz konusu dosya incelendiğinde Genel Plan ve Prensipler Başkanlığının HİZMETE
ÖZEL gizlilik derecesine sahip Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği konusunda hazırlanmış
sunum olduğu görülmüştür.
ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün TSK'ya ait Hizmete
Özel GİZLİLİK dereceli raporu bulundurduğu anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütü operasyonu kapsamında göz altına alınarak tutuklanan örgüt
üyesi M.Zekeriya ÖZTÜRK 22.06.2007 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde "2001 yılı Nisan
aynıda kendi isteği ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden istifa ettiğini" beyan etmesine rağmen,
2001 yılı Nisan ayından sonra oluşturulan ve yukarıda örnekleri verilen "HİZMETE ÖZEL"
ve "GİZLİ" gizlilik derecesine sahip bir çok askeri word dosyası ve Power Point sunumlarının
bulunduğu görülmüştür.
ERGENEKON Terör örgütü üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarında
bulunan GSM mesaj içerikli dosyalardan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün örgüt üyeleri Güler
KÖMÜRCÜ, Kemal KERİNÇSİZ, Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ile Levent TEMİZ ve
Emre GÜLALTAY isimli şahıslar ile iltisaklı olduğu görülmüştür.
Levent TEMİZ, Kemal KERİNÇSİZ, Hukukçular Birliği tarafından Nevruz
Kutlaması, Finansbank'ın satılmasının protestosu, Şemdinli davasına müdahil olarak katılımın
sağlanması, Terörün protesto edilmesi, Hrant DİNK'in protesto edilmesi, Danıştay'a saldırının
protesto edilmesi, Selanik'te dikilen Pontus Rum soykırım anıtının protesto edilmesi,
Soykırım tasarısının potesto edilmesi, Perihan Maden'in protesto edilmesi, Ermeni patriğinin
Türkiye ziyaretinin protesto edilmesi, Ruhban okulunun açılışının protesto edilmesi, Orhan
Pamuk'un davasını müdahil olarak katılımın sağlanması, Elif Şafak davasına müdahil olarak
katılımın sağlanması, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesinin protesto edilmesi, insan
haklarını savunma ve Kibrisin satışına hayır eylemleri ile ilgili davet mesajlarının gönderildiği
anlaşılmıştır.
Davet mesajlarına baktığımızda ERGENEKON Terör örgütü tarafından ülkemizde
kaos ortamı oluşturulması yönünde provakatif eylemlerin yapıldığı, toplumun çatışma
ortamına itilmeye çalışıldığı davetler olduğu görülmektedir.

Ayrıca söz konusu mesajlar arasında operasyon kapsamında göz altına alman
ERGENEKON Terör örgütü üyesi şahısların katılımcı olduğu panellere davet mesajlarının
bulunduğu anlaşılmıştır.
5325959046 numaralı telefondan "MUZAFFER TEKİNİ SAKLANMAYA İKNA
EDEREK BASINI YAKIP BUTUN BU OPERASYONA ZEMİN HAZIRLADINIZ
BİLEREK VEYA BİLMEYEREK ADAM OLSAN EN YAKIN SİLAH ARKADAŞINI"
ifadesi yer alan mesajın geldiği görülmüştür. Mesajdan da anlaşılacağı gibi ERGENEKON
Terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Danıştay saldırı sonrası eylemi gerçekleştiren
örgüt üyesi Alparslan ARSLAN'm yakalanması sonucu örgütün planlarının bozulduğu
görülmüştür.
Şahsın bilgisayarında kayıtlı bulunan msn görüşmelerinde;
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından vatanın işgal altında olduğu, bu vatanın bu
insanlarla kurtarılamayacağı, örgüt militanlarının kendilerinin yaktığını, bizimde kendimizi
yakarsak olacağını ama insanların kılından bile ürktüklerini ifade ettiği, görüştüğü şahsın her
şeye hazır olduğunu belirterek kendilerini yakabileceğini belirttiği,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşısındaki şahsın duygulan temiz ve hazır biri
olduğuna inandığını ancak daha ADAMA İHTİYAÇLARI OLDUĞUNU, yok olacaksa yok
ederek gideceğini, ne çerkezi ne lazı bunlar bunlar kaç kişi ne isterler sence demesi üzerine
karşıdaki şahsın YOK EDİCEZ zaten abi dediği,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK görüştüğü şahsın, abi ben o zaman hemen resmi kıta
görevimi biraz daha erteliyim şu işler tam otursun, 2007 nin onuncu ayma kadar tecilliyim
demesi üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün tamam bunun zamanını ayarlarız, DİĞER
DERNEKLERİNİ HEMEN KURMALARINI GEREKTİĞİNİ ifade ettiği,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Sevgi hanımla Kemal görüştümü acaba demesi
üzerine karşıdaki şahsın heralde abi bilgim yok şeklinde cevap verdiği görülmüştür.
Diğer bir msn görüşmesinde;
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşıdaki şahsa sadece bir nefer olduğunu ancak
başkasının neferi olmadığını, karşıdaki şahsın Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e beyninin
yıkandığını neyin mücadelesini verdiğini, ülkeyi kimlerden kurtardığını sorması üzerine
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün çeşitli düşmanlardan şeklinde cevap verdiği,
Karşı taraftaki şahsın düşman aklı idare eden üç beş üstün güç sahibi, yani para,
iktidar, ordu her şeyi var Türkiye'yi isteyen de o, vermeyen de o, senin gibiler, onların satranç
piyonları dediği,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün karşıdaki şahsa hitaben Kemal ve Hanefi'nin
kendisinin gergin tavırlarından rahatsız olduğunu, karşıdaki şahsın germe adamlar rahat
çalışsın, gerilirlerse sana bazı şeyleri yansıtmayabilirler, ya da görmezden gelebilirler şeklinde
beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "ehem şey, hımmm, öh öhö, bak küçük kız, böyle
şeyler gizlenir, yoksaaaaa, başka amcalar duyar" şeklindeki beyanı göz önüne alındığında
karşıdaki şahsı olası bir takip ile ilgili uyardığı ve kolluk kuvvetlerini amca olarak
nitelendirdiği anlaşılmıştır.
Başka bir msn görüşmesinde;
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıs hayati tehlike nedeni ile dilekçe verdiğini, iki
numara tarafından tehdit edildiğini ancak stratejik davrandığını, karşıdaki şahsın biri de mi
kattın araya diye sorması üzerine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Bunun arkasında MT ve
ağabeyi vardı salt o herifle bağım olmadığı anlaşılsın diye yaptım tek sebep bu" şeklinde
beyanda bulunduğu görülmüştür.
Söz konusu görüşmenin devamında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ne istiklal
mahkemesi nerede o eski erdem şeklinde beyanda bulunması üzerine karşı taraftaki şahsın
"Kurulur kurulur, gör bak, savaş kapıya dayansın, nasıl kuruluyor bir günde ibret olsun
geleceğe diye yargıla as, yargıla as" diyerek cevap verdiği anlaşılmıştır.
EREGENEKON Terör örgütünde önemli bir konuma sahip olan Zekeriya
ÖZTÜRK'ün yapmış olduğu msn görüşmelerinde örgütün amaçları hakkında önemli ipuçları
verdiği, örgütün ülkemizde etnik milliyetçiliğe dayalı çatışma ortamı oluşturmak istediğini,
ülkemizin işgal altında olduğunu göstermeye çalıştığı, ülkemizde tekrar İstiklal
Mahkemelerinin kurulmasmı istediği, örgütün nihai hedefleri arasında olan ülkemizin en
seçkin kurumu bütün Türk milletinin ordusu TSK'nin darbe yapması için gerekli zeminin
oluşturulmasına çalıştığı,- örgütün henüz yapılanmasını
tamamlamadığını daha bir çok örgüt üyesine ihtiyaç olduğunu, bunun da sağlanabilmesi için
sivil toplum örgütü adı altında bir çok derneklerin kurulması gerektiğini, sivil toplum
örgütlerini kontrol altmda tutan ERGENEKON Terör örgütü üyeleri Sevgi ERENEROL ve
Kemal KERİNÇSİZ'in görevlerini yapıp yapmadığı konusunda da bilgi edinmek istediği, MT
ve ağabeyinden kasıt Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK olduğu Danıştay saldırısını
gerçekleştiren Alparslan ARSLAN ile irtibatının anlaşılmaması için savcılığa ve polise tehdit
aldığına dair dilekçe verdiği anlaşılmıştır.
Ayrıca Örgüt üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e ait digital verilerde;
Şemdinli olayı ile ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma ile
alakalı olarak soruşturmaya esas teşkil eden tüm evrakların taranmış olduğu ayrıca tüm
klasörlerin içinde ne olduğunu gösterir fihrist oluşturulduğu,
Türkiye2023 Derneğine ait tüzüğün olduğu ancak kurucu ve organlarının isimlerinin
bulunmadığı,
Örgüt üyesi Ümit SAYIN tarafından örgüt üyesi Doğu PERİNÇEK'e gönderilen
mektubun ve örgüt üyesi Adnan AKFIRAT ile yapmış olduğu msn görüşmelerinin bulunduğu,
"184 AĞIR DARBE DİBE, KALKIŞMA DEVLETE 20HZRN06.doc" isimli MSword
belgesinde "Türk olan, Milli olan, Emniyeti olan bir devlet. MİT ile TSK bu tuzağa düşmedi
ama soğuk havanın etkisi hala sürüyor. Polis asker ilişkisi en uzak dönemini yaşamaya devam
ediyor. Polise birileri görev vermiş Askeri dinle, izle ve gözle. Neden ve kim bu tuzağın üç
kurum arasında açılmasını ister?" şeklinde ifadelerin yer aldığı
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına hakaret içeren power point sunusu olduğu,
Kurulması planlanan KONGRETÜRK isimli bir yapılanmayla ilgili bilgiler verildiği,
Cumhuriyetimizin kongreler ruhu ile doğduğu, öz değerlerimizin günün koşullarına
uyarlanarak yeniden yapılanması gerektiği, her gün muhtelif standart ve isimlerde; ki basın
bilerek yada bilmeyerek "manipülasyon, dezenformasyon " haberler yaydığı,
KONGRETÜRK'ün aynı zamanda diğer Türk devletlerini de bir kongre etrafında
değerlendirmeyi amaçlamakta olduğu,
ERGENEKON Terör Örgütü üyeleri Veli KÜÇÜK, Oktay YILDIRIM, Kemal
KERİNÇSİZ, Muzaffer TEKİN ile bayrak mitinglerinin fotoğraflarının bulunduğu
görülmüştür.
"KİŞİYE ÖZEL BİLGİ NOTU.doc" isimli MSword belgesinde Ülkemizde milliyetçi
kesimi temsil eden Milliyetçi Hareket Partisinin yeniden yapılanması altmda ERGENEKON
Terör örgütü tarafından yönlendirilebilecek bir pozisyona getirmeye çalıştığı, ülkemizin en
köklü ve hassas değerlere sahip bir partimizin bir çok sansasyonel eylemin içine çekmeye
çalıştığı,
Ümit ÖZDAĞ'm MHP Genel Başkanlığına aday olmasının sağlanarak bu adaylığı
üzerinden bazı planların yapıldığı, bu planlardan bazılarına baktığımızda ERGENEKON
Terör örgütünün amaçlarını açıkça ortaya çıktığı ve örgüt üyesi Veli KÜÇÜK'ün suç örgütü
lideri Sedat PEKER ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde de belirttiği gibi Veli KÜÇÜK
tarafından yapılandırılmak istenen yeni oluşumun ne amaçla yapılmak istendiği ve örgüt üyesi
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bu amaç doğrultusunda görev verildiğinin net olarak görüldüğü
anlaşılmıştır.
Yeni oluşum çerçevesinde yapılmak istenenler belgede şu şekilde belirtilmiştir.
Mümkün ise MHP Kongresinde kavga ve kargaşa çıkarmak,
Kongre salonu önünde basının ve halkın izleyeceği arbede çıkartmak. Arbede saatini
kongreye katılım tamamlanmadan önceki zamana denk getirmek. Böylece olayların
duyulmasını sağlamak ve katılımcıları olumsuz ycjnde-etkileyerek kongre salonuna
gelme isteklerinin kırmak, / '_
i* ■• - ~
Ümit Özdağ kongre salonuna girebilirse burada yanındakiler ile basının dikkatini
çekmek kongre düzeninin sarsmak,
Kullanıma müsait belli sayıda ve bazı özelliklerde kişilerle (suç işlemeye eğilimli,
kaybedecek değeri olmayan, eskiden devletin güvenlik güçleri içerisinde görev almış ve
çeşitli suçlardan dolayı görevden el çektirilmiş, hala bazı gayri meşru yapılar içerisinde
faaliyet gösteren, silah kullanmaya eğilimli) kongre salonu önünde suni olaylar yaratmak,
mümükünse infial yaratmak, fırsat oluştuğunda ateşli silah kullanmak,
Bu sayede MHP kongresinde ortaya çıkabilecek potansiyel gücü eritmek, MHP
etkisini azaltmak, halk ve kamuoyu nezdinde; MHP"nin hala silahların kullanıldığı, eskiden
olduğu gibi şiddet ve saldırı yöntemlerinin devam ettirildiği, modern ve güncel olmaktan uzak
bir parti imajı ile tekrar hatırlatmak ve itibar infazı yapmak,
Not:
1 -Bilgiler özet olarak derlenmiş olup, genelde Ü. Özdağ çevresinde oluşturulan ekip
ve ona destek veren gruplar içerisinden elde edilmiştir. Kaynaklar güvenilirdir. Bir başka
açıdan düşünülürse, amaç korku ve endişe yaymak olarak planlandığı düşünülebilir.
1. Bununla beraber bazı kişilerin Doğu PERİNÇEK ile çok iyi ilişkide olduğu ve bu
grubun Ümit ÖZDAĞ ile yakın temas içerisinde hareket ettiği gerçeği
unutulmamalıdır.
1. Yine bu grubun eski bazı MHP kökenlileri de içinde barındırdığı ve/fakat hiç bir
zaman parti içinde etkilli olamadıklan, bu gün bu nedenle hmç içerisinde olduklan
dikkate alınmalıdır.
Başanlı bir kongre olmasını dilerim.
Saygılanmla." Şeklinde olduğu görülmüştür.
ERGENEKON Terör örgütü üyeleri Veli KÜÇÜK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK
Ümit ÖZDAG'ı MHP'nin genel başkanlığına getirmek için her türlü çalışmayı yapmış fakat
bunu başaramayınca bu kez de kongrede ki potansiyeli yok etmeyi, kavga, kargaşa, kaos ve
anarşi meydana getirmeyi planlamıştır.
Böylelikle bir taraftan MHP'nin kamuoyundaki prestijini yok etmeyi amaçlarken diğer
taraftan da, MHP'nin tabanını oluşturan gençleri sokağa çekerek, ÜLKEMİZDE KAOS VE
ANARŞİ OLUŞTURMAYI AMAÇLADIKLARI görülmüştür.
Ümit ÖZDAĞ'm etrafında bir ekip oluşturulduğu, bu grubun Ümit ÖZDAĞ ile
beraber hareket ettiği, Doğu PERİNÇEK ve Ümit ÖZDAĞ'm ise dirsek temasında olduğu
anlaşılmıştır. Bazı eski MHP'lilerin de Ümit ÖZDAĞ ile beraber hareket ettiği anlaşılmıştır.
Söz konusu bilgi notunda kongrede kavga çıkartılması, bu kavgayı kongre başlamadan
önceye getirilmesi ve fırsat bulunması halinde silah kullanmasının planlandığı, bunun
neticesinde de kamuoyu nezdinde MHP'nin şiddet ve saldın yöntemlerine devam ettiği
mesajını vermek istendiği anlaşılmıştır.
Yukanda yer alan cep telefonu mesajlannda "MHP kongresinden kim kazançlı çıktı
bundan sonra nasıl olacak selamlar ENGZ" ifadesinin de bu belgeden sonra anlam kazandığı
görülmüştür.
Örgüt üyesi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün digital verilerinde çocuk ve hayvan
pornosunun da olduğu görülmüştür.

Aramalarda bir çok örgütsel dokümanın çıktığı, alevi yapılanmasıyla alakalı raporun
çıktığı, ankarada Danıştay dosyasından Devletin Yeniden Yapılanması isimli dokümanın
pover point olarak sunumunun bulunduğu,
d-Telefon görüşmeleri,
Tape:3268, 17.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU arasındaki görüşmede ö/etle; T.HACIBEKTAŞOĞLU'NUN

2 ~ ^p^^tf-^>-
"serbest kaldık haber vereyim dedim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek
yanıt verdiği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği,
M.Z.OZTURK'ün "tamam çok sevindim" dediği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "vereyim bir
saniye" dedikten sonra telefonu Saipir PEBZLEYİDZE isimli şahsa verdiği ve
S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamualeyküm komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "Alikümselam
yiğitim benim ya" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi
diyem" "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen
yanmızdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranları şey yapanlan dikkat et oturur
konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "senle özel işlerim var benim"
dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin
"ya bunaldım artık vallahi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "bunalmışsmdır bunalmışsmdır" "o
şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin " tamam
komutan" dediği,

Tape:3269, 19.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Saiper


DEBZLEYİDZE arasındaki görüşmede özetle; S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamünaleyküm
komutan" "hayırlı kandiller" diyerek birbirlerinin kandillerini kutladıklan, daha sonra
S.PEBZLEYİDZE'nin "biraz uyudum rahatladım" dediği, M.Z.OZTURK'ün "iyi iyi hadi
sevindim sevindim" dediği, "keyfin yerinde dimi" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "Salı
çarşambaya ikameti alıyorum" "ne zaman görüşelim seninle" dediği, M.Z.OZTURK'ün "şimdi
yoğunum önümüzdeki hafta yapalım bari" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam seçimlerden
sonra zaten bir görüşelim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam" diyerek onayladığı,
S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam Muharrem oldu"
dediği,

Tape:3270, 24.07.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Saipir


PEBZLEYİDZE arasındaki görüşmede özetle; S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamıaleyküm
komutan" "ne zaman görüşelim" dediği, M.Z.OZTURK'ün " Muharremciğim şimdi yoğunum"
"bu hafta işlerimi halledeyim de görüşelim" "bu hafta sonu Cuma günü telefonlaşalım" "ona
göre ayarlayalım bari" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "tamam komutan" dediği,

Tape:3271 05.08.2007 tarihinde MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK ile GÜLER


KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; O sıralarda İtalya'da bulunan GÜLAY
KÖMÜRCÜNÜN "BURADA YAŞAYABİLİRMİYİZ MEHMET, BEN TÜRKİYE'YE
AİTLİK DUYGUMU KAYBETTİM " VE "ARTIK BEN HALK DÜŞMANIYIM" dediği
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN DE; "HUKUK HUKUK, DİLEKÇEM HAZIR. ŞU AN
HUKUK KISMI BİTSİN. VATANDAŞLIKTAN ÇIKMAK İÇİN DİLEKÇEMİ
GÖNDERCEM" şeklinde ki görüşmeden yapılan Milletvekilliği seçimi sonrası kendi siyasi
fikir ve görüşlerini benimsedikleri siyasi partinin basan elde edememesi ve iktidara fikirlerini
benimsemedikleri bir partinin gelmesi neticesinde artık Türkiye'de yaşanamayacağı ve Türk
vatandaşlığından çıkarak yurtdışında yaşama düşüncelerinin olduğunu anlaşılmaktadır.

Tape:3272, 10.08.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler


KÖMÜRCÜ arasındaki görüşmede özetle; G.KÖMÜRCÜ'nün "şey ne diyecem bir tane
Tempo al" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam ne oldu ne var?" dediği, G.KÖMÜRCÜ'nün
"Sen de varsın bir de ee Saygı ÖZTÜRK'ün özel bir haberi var Ergenekon ve Lobi diye bir
şeyden bahsediyorlar" dediği, M.Z.OZTURK'ün -"tamam alıyım tamam" dediği,
G.KÖMÜRCÜ'nün "uzun uzun sen de varsın" dediği.
Tape:3273 28.08.2007 tarihinde MEHMET ZEKERİYA OZTURK ile VEDAT
YENERER arasındaki görüşmede özetle; MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN "...HA BU
ŞUNU GÖSTERİYOR GELDİĞİMİZ NOKTA ŞUNU GÖSTERİYOR LAİKÇİLER VAR
BİR KEMALCİLER VAR...." VEDAT YENERER'İN DE "...ORDUNUN İÇİNDE DİMİ..."
şeklinde ki sorusuna "... EVET İKİNCİLER VAR İKİNCİ CUMHURİYETÇİLER BİR
GÜLENCİLER VAR..." şeklinde ki devam eden görüşmede, MEHMET ZEKERİYA
ÖZTÜRK'ÜN "...O BUNAK İSTİFA ETMEZ ALGILAMAZ BİLE YANİ...", "....BEN
KOMANDOYDUM DAĞLARDA DOLAŞTIM VEDAT YA HANGİ KÖPEĞİN EMRİ İLE
GİTTİĞİMİ MERAK EDİYORUM, ŞİMDİ HANGİ SOYSUZUN EMRİ İLE GİTTİĞİMİ
SORGULUYORUM DAHA ANLATABİLDİM Mİ...." Şeklindeki görüşmeden Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün Türk silahlı kuvvetlerine ağır hakaretlerde bulunduğu, Genelkurmay
başkanına küfürler ettiği anlaşılmaktadır.

MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK TAPELERİ:


24.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile X Şahıs arasındaki görüşmede
özetle; Zekeriya'nm "Şeyi soracam sana ya. Bu Antep'te bir şey var petrol şirketi var. Emin
Emin Dış Ticaret Petrol." "...Petrol yapmıyolar da, şeye mal veriyorlar Irak'a." "Colaturka
falan gibi şeyler." "Ülker şeylerini" "Onu bi sorayım dedim. Sahiplerini tanıyor musun diye."
"Ya da Barzani'nin böyle burdaki şeyleri var mı?" dediği, X Şahsın "Kendi büroları var
Mersin'de, Antep'te ortakları var." dediği, Zekeriya'nm "İşte onu soruyorum işte. Onlar kim
yani Mersin'deki ortakları abi şeyleri kim?" "...ya bi baksana şunlara bi." dediği, X Şahsın
"Öğrenmeye çalışayım mı?" dediği, Zekeriya'nm "Valla sevinirim. Mersin'i de Antep'i de."
"Tamam aklında olsun. Neçirvan'm bu neydi onun amcası Şıhzaman mıydı, Barzani'nin."
"...onlara bi bak da, şeylere bak." "Öğrenmek istiyoruz." dediği, X Şahsın "... bulaşma ha."
"MEDYADA GENE GÖZÜKME... tamam abim." dediği,

25.10.2007 tarihinde Güler _ KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK


arasındaki görüşmede özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "Buldun mu?" diye sorduğu, Zekeriya
ÖZTÜRK'ün "Evet evet buldum" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Yoksa yarın getireyim"
dediği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Yok yok buldum canım gerek yok" ".. taksideyim şimdi"
dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Aklım sende" dediği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Ya tamam
neyse kes şunları lütfen haa tamam" dediği,

26.10.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki görüşmede


özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "Çok başarılı çok beğendim" "Kurtlar Vadisini" "Yani ... yani
işte bundan sonrasını uzatmaya gerek yok o Zafer yada Muzaffer karakterini derhal vatan
haini çetecisi bunun söyleyip hepse göndermek lazım
önümüzdeki ... bu ... sızdırılan bölümde aynı şekilde enselenip aynı hapse atılması lazım ki
içerde bir birlerinin hesaplarını görsünler" "İşte orda söylüyor zaten bi Hüseyin diye bir
karakter var Hüseyin denilen karakter kuvvetle muhtemel Mit'in içerisindeki bir grubun
sızdırdığı karakter" diyerek diziden bahsettiği, Zekeriya ÖZTÜRK'ün de, Hüseyin ismiyle
kendisine mesaj atmasının bu yüzdenmi olduğunu sorduğu,

26.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki


görüşmede özetle; Güler'in Zekeriya'ya Kurtlar Vadisi Pusu dizisindeki Hüseyin'e
benzetildiğini söylediği, Zekeriya'nm ise "Peki sen bunları söylemeden önce. İşte bu şeyi
izlemişsinde Kurtlar Vadisini. Muzaffer yok. Hüseyin bana niye, öyle benimsin Hüseyin
diye çekiyosun. Benim Hüseyinle ne ilgim var." Dediği, Güler'in "Ya açık konuşmak
gerekirse, Hüseyin tiplemesini sana benzetmeye çalışıyolar." Dediği, Zekeriya'nm "Hüseyin'in
ordaki rolü ne?" diye sorduğu, Güler'in "Söylüyorum ya Teşkilatın içerisine bir grubun
sızdırması." "Zafer'in yardımcısı. Sonra diyorlar ki bak bunu sızdıranlar hakim olamazsak
öldürür müsünüz? Öldürürürüz deniyor." Dediği, Zekeriya'nm "Kime diyolar bunu? Diye
sorduğu, Güler'in "Hüseyin'e" dediği, Zekeriya'nm "Ya Muzaffere hakim olamazsak öldürür
müsün diyolar? Dediği, Güler'in onayladığı ve "Şimdi bu böyle uzatılır. Senin Hüseyin
olmadığını, kendin bilmiyor musun?" dediği, Zekeriya'nm "Ben Muzafferin yardımcısı
olmadım ki hiç bi zaman." "... böyle bi konuda niye ...telefondan böyle yayın yapıyosun?"
dediği, Güler'in "Allah Allah ne gerek yani, ben dizi film anlatıyorum." Dediği, Zekeriya'nm
"YO DİZİ FİLM ANLATIYOSUN DA" "Bİ TARAFTAN İMA EDİYOSUN YANİ." Dediği,

26.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ


arasındaki görüşmede özetle; Güler'in mail adresine gelen mailleri kastederek "Sapık
okurlarım eksik." "Güler Hanım çok güzel gözüküyorsunuz. Tahlillerinizi de beğeniyorum.
Aynı zamanda sizi sizinle..." "Tanışmak istiyorum. Bir meslektaş olarak iyi
anlaşabileceğimize eminim ne dersiniz? Ulaş ÇELİKHAN." "Çeiikhan ulaş Çelikhan 72
hotmail.com" dediği, Zekeriya'nm "Hı yani çoluk çocuk ismi yani." Dediği, Güler'in "Canım
yani öyle olması gerekiyo mu" dediği, M.Z. ÖZTÜRK' ün "Dedim ya o karşı tarafın şeyidir o"
dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "Bıyığı terlememiş memur bey" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yani
memur olduğu belli canım işte yani" dediği,

26.10.2007 tarhinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki


görüşmede özetle; G.KÖMÜRCÜ' nün "Konuştun mu şeyle bilmem ne anneyle" dediği,
M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yok daha konuşmadım ya" dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "Ya ne gerek var
dimi oraya gitti geri zekalı" ".... televizyona" "Sen mi gariban ..." dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün
"Hı bilmiyorum şey demişler ülkücülerin televizyonu falan demişler" "Tuncay'ı dinliyoruz
şimdi Tuncay'da" "İşte Talabani üzerinden olayı değerlendiriyorlar" dediği,

28.10.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ


arasındaki görüşmede özetle; "e@ D 8 @COK ÖFKELİYİM SANA VE SENİN
GİBİ OYNAYAN BİR GRUBA. HEPİNİZ AYNISINIZ KANDIRDIĞINIZ
KENDINIZSINIZ. REKABETİNİZ KENDİ İÇİNİZDE. ALLAH BELANIZI VERSİN. Gi"
şeklinde mesaj gönderildiği,

15.11.2007 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK ile Tutkun..?' arasındaki görüşmede


özetle; TUTKUN'un "Üstad şimdi kitaplar konusunda olumsuz bir durum var" "Çünkü sen
beni biliyorsun yani ben dikkat ediyorum böyle şeylere" "Söz üzerine kurulu kimseye verme
ben isim misim zikretmiyorum tabi de" "Bazı dostlarım var ya araştırma anlamında
paylaşmak istedim diye sorduğumda biz hani kesinlikle istemiyoruz bunu falan dendikleri
için peki dedim ben" "Yapacakta bir şey yok sen beni anlarsın yani" dediği,

15.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Tutkun...? arasındaki görüşmede


özetle; Mehmet'in "Şeyi sorucam. O gün sohbetimiz de konuştuklarımızda hemfikiriz değil
mi? Orda bir değişiklik var mı?" dediği, Tutkun'un "Hayır orda bir değişiklik yok. Şimdi ben
süreci bekliyoruz biz yani." "Şu &on E-mail meselesi atmıştın ya." "Hı hı onda biraz
zamanlamasını bekleyeceğiz."' "Doğru zamanda doğru işi

ry(U& ?'... ^EK^cb^7


yapayım diye de bekliyorum." "O yüzden kimseyle konuşmuyorum." "Onun dışında da
bir sorun yok yani hiç problem yok." Dediği, Mehmet'in "O maille ilgili mi diyorsun?" dediği,
Tutkun'un "Evet işte genel olarak ta söylüyorum sorun yok." Dediği, Mehmet'in "Tamam o
zaman tamam. BEN O SÜRECİ ŞEY YAPIYORUM, DEVAM ETTİRİYORUM AYNI
ŞEKİLDE, BİLGİN OLSUN YANİ." Dediği, Tutkun'un "Tamam tamam. Ben de yani
biraz hareketlense ortalık şimdi pat diye söylesek." "HENÜZ OPERASYONUN NE
OLUP OLMAYACAĞI BELLİ DEĞİL YANİ." Dediği, Mehmet'in "O MAİL DE Kİ O
GİDİŞ KONUMUZ AYRI. ONUN DIŞINDA ÖBÜR ÖNEMLİ KONUYU DİYORUM.
İLK KONUYU ONU DA BEN SÜRECİ BAŞLATIYORUM YANİ ŞİMDİ BİLGİN
OLSUN YANİ." dediği,

18.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ/Kerem


arasındaki görüşmede özetle;
KEREM' in "İyidir iyidir, Memleketi toparlayabilecek miyiz Mehmetcim ...
napacaz..." dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün" Yani siyahı artık yeşil olarak algılayan toplum
nasıl... şey değişir" dediği, KEREM' in "Abi şimdi telefonlar dinleniyormuş onun için
ben çok rahat konuşamıyorum" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün ".. çok doğru ... şey yapmıştım
Güler'e bir soru göndermiştim espiri olsun diye içimizdeki kanaat önderleri" "Tahlillerini...
onu öğrenmek istiyorum da o yüzden sordum yani" dediği,

23.11.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Kemal... arasındaki


görüşmede özetle; KEMAL' in "Bu JİTEMDE herhangi bir tanıdığınız var mı sizin?"
dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Yok, şeyim yok yani" dediği, KEMAL' in "Ya bu
Aydınlıkevlerden bir tane Binbaşı var bilgisayarm başında duran" "Bu bu ibnenin ben
adını soyadını öğrenmek istiyorum ya" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün "Bilmiyorum hiç hiç
bilmiyorum Aydmlıkevler'de mi?" "Yok hiç bilmiyorum ne oldu hayrola" dediği,
KEMAL' in "Benim hakkımda araştırma yapıyormuş ta" "Tak telefonlarımı kapattı
kendi de telefonlarını kapattı" "Hiç bir şekilde ulaşama ama adını soyadını
bulamıyoruz, yani bilen var biliyo bilen insanda bana vermiyor" dediği,

29.11.2007 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK ile İbrahim..?/Tahsin..?' arasındaki


görüşmede özetle; İBRAHİM'in "Binbaşı İbrahim, alo" "...burda Tahsin var, Baki var
Ercüment var otuduyoduk işte eski günlerden falan" "İşte şöyledir böyledir, bilmem
biliyorsunuz konuları komutanım" dediği, M.ZEKERİYA'mn "Televizyonlar
gösteriyodur o derebaşları bilmem neleri boşaltılan köyler falan filan..." dediği,
İBRAHİM'in "Valla komutanım şimdi o boşaltılan yerlere bişey söylesem yani belki sizde
biliyorsunuzdur o derebaşınm oralara Van'dan bilmem nerden falan göçer möçer tipli
herifler getirmişler" "Büsürü koyunlarını moyunlarmı getirmişler, bu AK PARTİLİ
Van'lı manii adamlar oruspu çocukları büyük ihtimalle şey yaptılar teröristler aç
kalmasın kışın harekat mareket yaparsak gitmediler galiba Kuzey Irak'a, ondan sonra
orda yesinler diye koyun sürüsü getirmişler" "Yani o herif varya Van'lı adam varya
Cemil ÇİÇEK Milli Eğitim Bakanı komutanım büyük ihtimalle o göndermiştir"
dedikten sonra telefonu yanında bulunan TAHSİN'e verdiği, M.ZEKERİYA'mn TAHSİN'e
hitaben "Valla gelecektim bu bayramda da, oo Gabar'da şehitler odluya" "Şey
yapmadım burda basın bildirisi falan işte okutturdum hazırladım falan hala ben bu
işlerle ilgileniyorum" dediği,

18.12.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK


arasındaki görüşmede özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün.JUsfeak ensteresan mesaj geldi de
merak ettim şöyle diyor" "E-mail sevgili kardeşim'Güler işsizliğinden dolayı bir süre
sırtına yük olan Eşrefini borusana soktuk" "Borusana soktuk işsizliğinden dolayı sırtına
yük olan Eşrefini borusana soktuk sana da geçmiş olsun" dediği, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ün "Eşrefini" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ya Kuşçubaşı Eşref
tiplemesinden yola çıkıyor" dediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "kapat tamam"
"Kapat ya aman bokunu çıkarttılar vallahi nedir bunlar ya" dediği,

22.12.2007 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ arasındaki


görüşmede özetle; GULER'in "Hayatım arıyorum seni evden arıyorum burdan rahat
konuşamıyorum tamam" dediği,

07.01.2008 tarihinde Mehmet Zekeriya ÖZÜRK ile İbrahim..? arasındaki


görüşmede özetle; İBRAHİM' in " Komutanım siz mi aradınız beni", "Ali ERGİN,
Ruşenle gidiyoz herkesi tanıyor", "Zaman gazetesinde mi yazıyorsunuz komutanım",
dediği, MEHMET' in " Zaman ... düşmanlar söyler Zamanda yazıyo falan diye", "bu
süreç bitmedi ya hiçbir yerde bişey yapmıyorum şimdi" " Kemdi internet sitem var
orda", "bıktırdı bu ülke beni ya vallahi billahi", " ...çok garip bi ülkeyiz ciddi
söylüyorum çok garip bi ülkeyiz", "bu ülkede hayat kadını standardmdaki fahişe
standardmdaki ahlak dersi veriyor aileye" " Hırsız ülkeye şey dersi veriyo şerefsiz
hırsız" " Dürüstlük dersini hiç Vatan Severlik veriyor", "popülizm için bu yükseliş için
kariler için o sahte kariyer için yapılamayacak şey yok", " bunun böyle olacağını da
biliyordunuz", dediği, İBRAHİM' in " Evet " dediği, MEHMET' in " Tuncay ÖZKAN sen
kimsin ya Hulki CEVİZOĞLU sen kimsin ya, kimsin öbür televizyon sen kimsin ya,
hainler var bide hayin orospu çocukları akademisyenler var" "Biz olma olamanıız
gerektiği için böyle olduk" dediği, İBRAHİM' in " Silopi ye geliyorum burda herkes
voleyi vurmuş", " Jeeple geziyor Mercedesle geziyoruz biz" dediği, MEHMET' in "
Selamlarımı söyle Ruşen'e"," canına okuyacam onun son dönem için tamam" dediği,

09.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ/M.Zekeriya ÖZTÜRK ile Alev


TÖRÜNER arasındaki görüşmede özetle; Görüşmenin başında Güler KÖMÜRCÜ Alev
TÖRÜNER ile karşılıklı sohbet ettikten sonra Güler'in telefonu yanında bulunan
M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'e verdiği, ALEV'in M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'e hitaben "Biz öğlen
yemek yedik hanımlar bu Atatürkçü Düşünce Derneğinin şeyi Yeniköy Şubesine üye
kaydediyorlarmış bizim arkadaşlar onlarda" "Bugünde onların en yüksek başındaki
Orgeneral kim" dediği, M.ZEKERİYA'nın "Şener Eruygur Paşa" dediği, ALEV'in "Kaç
milyonda iki yiz kırk kişiyiz diyo şey iki yüz kırk bin kişiyiz diyo ayıptır yani diyo"
dediği, M.ZEKERİYA'nın "Doğruda ama birazcık o zaman şikayet ediyorlarsa dışarıyı bi
dinlesinler kulak versinler ne oluyo İşçi Partisinin arka bahçesine döndü orası" "E tabi
yani bu yıllardır bilmen gerçek bu" "Asker İşçi partisi o yüzden zaten orayı arka bahçe
haline getirdi geliyor onlardan iki kelime öğreniyor gidiyo Aydmhkta yazıyo Ulusal
kanalda yayınlıyor" "Onlar gibi düşünen adam oluyor askerlerde oraya sinek gibi
üşüşüyo yani emeklileri" "Yani acayip bir döngü yarattılar Masonik bir yarım bir yaklaşım
bile olabilir yani orda" "Ha yani nedir Atatürkçü Düşünce Derneği ben bir kısımmı
gördüm Ankara Hiltonda Tuncay Özkan geliyodu Cumhuriyet Kadının olarak
çıkmışlar yaşa Tuncay hoşgeldin iyiki geldin iyiki sen varsın sen olmazsan biz
mahvolmuştuk diye sloganlar atıyolardı" dediği, ALEV'in "Zaten biliyosun ADD
İnglizcede ADD Dikkat Dağınıklığı ,Dikkat Bozukluğu demek hastalık adı" dediği,
M.ZEKERİYA'nın "Doğru söylüyosun yani öyle ... Allahtan Halk ingilizceyi bilmiyor"
"Çok kişinin haberi yok yo bayrak hareketinde olay böyleydi zaten Tuncay Özkanın militer
şeyleri geldi paramiter güçleri geldi" "Koruma halkası oluşturdular CHP ile ADD ile
falan böyle yani buraya hizmet ediyor artık..." dediği, „"
_ 09.01.2008 tarihinde M.Zekeriya ÖZTÜRK/Güler KÖMÜRCÜ ile Alev
TÖRÜNER'arasındaki görüşmede özetle; GÜLER'in ALEV'e hitaben "...Yaman'a şey
göndereceğim Çetin Doğan paşanın çok güzel bir analizi var onu göndereceğim e-mail
atacağım" "...çok güzel bir analiz göndermiş bayılacaksın, önümüzdeki sene 3.Dünya
Savaşı bekliyorum diyor" dediği,

11.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki


görüşmede özetle; GÜLER'in "Hani biri vardı bana mesaj atmıştı hatırlıyor musun
birinin davetinde görmüştüm Sizi yakından tanımak istiyorum diye" "Şimdi aradı biraz
önce Güler dedi sana bir şey söyleyeceğim dedi söyle dedim bak söylemiştim dedi seni
yakından tanıyacağım paylaşacak çok şeyimiz olacak diye artık rahatlıkla olacak çünkü
hakkımda soruşturma başlatıldı bende bugün emekli olmaya karar verdim ayrılıyorum
dedi" "O Jeopolitikte yazıyormuş oradaki yazıları jeopolitikte" "Oradaki yazıları kamu
düzenini bozucu bozulduğu için şey Savunma bakanlığı tarafından soruşturma
başlatılmış" "Tanışacaksınız kamu düzenin bozucusu olarak" "Nerden acaba rüşvet
falan mı diyosun" dediği, M.ZEKERİYA'nm "Yok Yakın temastan" dediği, GÜLER'in
"Bence de .. öyle tahmin ettim siyasallaşmak demek istiyorsun değil mi" dediği,
M.ZEKERİYA'nm "Tabi canım" "AKSAK TİMURLA YAKINLAŞMAKTAN" dediği,

13.01.2008 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile M.Zekeriya ÖZTÜRK arasındaki


görüşmede özetle; GÜLER'in "...Dinç Bilgin açıklıyo yine bütün manşetleri bize Paşalar
attırırdı Sabahta" dediği, M.ZEKERİYA'nm "İyi aferim güzel Paşalarda attırmasaymış"
dediği, GÜLER'in "Her neyse canım bişey okudum paylaşıyorum ..." dediği,
M.ZEKERİYA'nm "Salak adam" "Paşalar da ondan salak" dediği, GÜLER'in "Hayır
öyle bişey olduğunu zannetmiyorum çamur atıyo demek istiyorum" dediği,
M.ZEKERİYA'nm "neyse durup dururken atamazsın yani" "O Paşalar zaten Eks şimdi
canım" dediği,

e-Diğer şüpheli ve tanık beyanları


Kuddusi OKKIR isimli şahıs İlimiz Kadıköy İlçesi 19 Mayıs Mahallesi Ş.Günaltay
Caddesi Özgür Kule Apt No: 196 d:9 sayılı ikametinde yapılan aramada elde edilen cd'lerin
incelenmesi neticesinde 86 ile numaralandırılmış cd içerisinde; 1-DÜZELTİLECEKLER
DOSYA İÇERİSİNDE, ÖZEL KLASÖR İÇERİSİNDE; "ZEL 001, ÖZEL 002, ÖZEL 003,
ÖZEL 004, ÖZEL 005, ÖZEL 006, ÖZEL 007, ÖZEL 008 isimleri ile numaralandırılmış word
belgeleri ve TÜRKAN SAYLAN hakkında word belgesi ile ilgili olarak alman ifadesinde;
"...M.Ö olarak bahsettiği şahsın Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK olduğunu, kendisini
tanımadığını, Çanakkale'den arkadaşı Nadide ALTIN'm kendisinden Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ü araştırmasını istediğini, kendisinin bu nu kabul etmediğini Nadide'den ısrarla
araştırma yapmasını isteyen mesajlann gelmeye başlamasıyla basından birkaç arkadaşına
sorduğunu, bu arada DANIŞTAY cinayetinin olduğunu, Nadide ALTIN'm kendisini arayarak
Zekeriya ÖZTÜRK'ün gözaltına alındığını fakat ne için alındığını çevresinden öğrenmesini
söylediğini, kendisinin panik olduğunu ve polisin kulağına gitmesinden korktuğunu, Nadide
ALTIN isimli arkadaşım devamlı olarak kendisini arayarak Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün
göz altındayken kendi isimlerini verip vermediğini öğrenmeni istediğini, bunun sebebinin ise
Danıştay cinayetinin işlendiği gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Nadide ALTIN ve Sevilay
DÜZGÖREN isimli şahısların Muzaffer TEKİN'in ofisinde olduğunu. Zekeriya ÖZTÜRK'ün
ifadesinde Nadide ve Sevilay'm sisimlerinin geçmediğini öğrenerek şahıslara söylediğini,
Nadide ALTIN'm Mehmet Zekeriya OZTURK'ün MİT teşkilatında çalıştığını büyük
önemli görevler üstlendiğini söylediğini, Behiç GÜLCİHAN ile arkadaşı Nadide için Zekeriya
ÖZTÜRK'ün özel hayatı ile ilgili bilgi almak maksadı ile buluştuğunu, Behiç'in Danıştay
olayından başlayarak bilgi verdiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisiyle röportaj
yapmak istediğini, Muzaffer TEKİN'in ve bütün iplerin kendi elinde olduğunu Behiç'e
söylediğini, Muzaffer TEKİN'in bittiğini, kendi devrinin başladığını, o yüzden kendisiyle
röportaj yapmasını istediğini böylece Behiç'in ve kendisinin patlama yapacağını söylediğini,
Ayrıca Behiç GÜLCİHAN'm Muzaffer TEKİN'in nüfus cüzdanının Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'te olduğunu bu sırada Oktay YILDIRIM'da orada bulunduğunu, Behiç
GÜLCİHAN'm yine kendisine Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN intihar
ettikten sonra kendisini onu yaralı olarak bulduğunu ve bütün kanallara ve gazetelere cep
telefonundan haber verdiğini, reklâmını yapmaya başladığını söylediğini, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ün kendisini araştırdığını öğrenmesi üzerine Gazi GÜDER'den yardım istediğim,
Gazi GÜDER'in Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanımadığını ancak Kuddusi OKKIR'm tanıdığını
herhangi bir olumsuzluk durumunda gerekli cevabı vereceklerini söylediğini, daha sonra e-
maillerde kendisine iltifat ettiğini ve karıncalar ordusunda aktif olarak çalışması gerektiğini,
küçük bir örgütlenme ile Türkiye'nin her yerine ulaşıp herkesi aydınlatacağını söylediğini
beyan etmiştir.

Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Emniyette Alman ifadesinde;


Oktay YILDIRIM isimli şahsın tutuklandığı gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün
kendisinden Oktay YILDIRIM'm avukatının telefonunu istediği, bundan başka görüşmesinin
olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ajan provakatör olduğunu, Mehmet EYMÜR'e bağlı
olarak çalıştığını, geçmişte Hıristiyan yapılarak kiliselere sokulduğunu, ajan olarak
kullanıldığını, cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığını ve devamlı yalan söylediğini, Ordudan
istifaya zorlanmış ve çıkartılmış emekli subayım diyerek 3-4 sene evvel bir süre ulusal
kanalda çalıştığını, karışık işler çevirdiğini, ulusal kanala birkaç kez silahlı girmeye çalışması
nedeniyle birkaç ay çalıştıktan sonra işten atıldığını beyan etmiştir.
"Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinde çalıştımı? Çalıştı
ise hangi yıllarda ve hangi görevlerde çalıştı? Bu şahsı kimin referansı ile aldınız?" şeklinde
sorulduğunda;
"Yukarıda belirttim. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK emekli binbaşı diye kendini
tanıtarak, ulusal kanalda çalışmak için başvurmuş, arkadaşlanmız yaptıkları mülakat sonunda
subay emeklisi olmasına da güvenerek işe almışlar. Fakat çok kısa zamanda çok sık yalan
söylediği binaya silahla girmek istediği ve cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığı ve geçmişte
hıristiyan olarak kiliselere gittiği tespit edilince birkaç ay sonra işten atıldı. Silahla binaya
girmek için birkaç teşebbüste bulunması da şüpheleri yoğunlaştırdı. Bir kışkırtıcı ajandır.
Aydınlık dergisinde kapak yapılmıştır. Ordudan istifaya zorlandığı saptanmıştır." Dediği,

"Siz ifadenizin başlangıcında, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK için "ajan provokatör


olduğunu, Mehmet EYMUR e bağlı çalıştığını söylediniz.
Siz yakalandıktan sonra ikametinizde yapılan aramada, kapağında "MASONIK
BILDIRBERG ÇETESİ" yazan (76) sayfadan oluşan kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu
belgenin kapağı üzerine el yazısı ile mavi tükenmez kalemle "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği
S. 60" ibaresinin yazılı olduğu, belge içersindeki bazı sayfalardaki satırların mavi tükenmez
kalemle altlarının çizildiği görülmüştür, __ - ,,r
ERGENEKON soruşturması kapsamında daha önceden yakalanan ve sizin ajan
provokatör diye belerttiğiniz Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ikametinde yapılan aramada, aynı
belge yani kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan ve (76) sayfadan oluşan,
kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerinde de "30 Mart 2000" "Eroğin
trafiği S. 60" yazdığı, yazı karakterinin aynı olduğu fakat bunun fotokopi olduğu, ayrıca
Mehmet Zekeriya ÖZTURK den çıkan belgenin içeriğindeki sayfalardaki altı çizili satırların
da sizdeki belgelerle birebir eşleştiği, fakat Zekeriya ÖZTURK teki belgelerin fotokopi olduğu
görülmüştür.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTURK ten çıkan belgeler, sizden çıkan belgelerden
fotokopi edilerek temin edildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir dikkat çekici hususta, yakalanan
Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada da, aynı belgenin bulunduğu, ancak belgenin
üzerinde diğer iki belgede bulunan el yazısının olmadığı görülmüştür.
ifadenizde Mehmet Zekeriya ÖZTURK'ü ajan provokatör olarak suçlamanıza
rağmen, sizde aslı bulunan bir belgenin, fotokopisinin bu şahısta çıkmasını nasıl
açıklıyorsunuz? " şeklinde sorulduğunda;

"Bahsettiğiniz metin fotokopi ile çoğaltılmış bir kitaptır. Bu kitabı mafyokrasi


kitabımı hazırladığım zaman Aydınlık arşivinden mafyaya ilişkin diğer kitaplarla birlikte
aldım. Şimdi hatırlamıyorum, fakat üzerindeki notlar ve altı çizilen yerler benim kalemimden
çıkmış olabilir. Kitabı alırken bir nüshasının aydınlık arşivinde kalması ve bir başvuru kitabı
olarak yararlanılması için bıraktım. Nitekim mafya haberlerinde bu belge muhabirlere verilen
başlıca kitaplar arasındadır. Zekeriya ÖZTURK konuya ilişkin bir haber yaptığı zaman
kendisine verilmiş olması gerekir." Şeklinde dediği,

"Mehmet Zekeriya ÖZTURK Danıştay saldırısı olayı ile ilgili alınan ifadesinde;
2002 yılında sizinle tanıştığını, danışmanlığınızı yaptığını, 2 yıl kadar yanınızda kaldığını,
işçi partisinin Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve
kontrolünde olduğunu, ayrıca Doğu PERINÇEK'in yani sizin daha çok Rusya ve Çin
istihbaratlarıyla yakın ilişki içersinde olduğunuzu, onlar tarafından yönlendirildiğinizi,
ayrıca Alman ve ingiliz istihbaratlarıyla da diyaloglarınızın olduğunu beyan etmiştir. Bu
iddialarla ilgili ifadenizi veriniz. " Şeklinde sorulduğunda;
Mehmet Zekeriya ÖZTURK hiçbir zaman benim danışmanım olmadı.
Danışmanlarıma bakılırsa hangi nitelikte insanların bu işi yapabilecekleri görülür.
Danışmanlarım üniversite hocaları, yüksek rütbeli subaylar, bürokraside yüksek
görevler yapmış insanlar, emniyet müdürleri gibi seçkin şahsiyetlerdir. Başka devletlerle
ilişkiler konusundaki iftiraların hepsi ancak kışkırtıcı ajanların görev üstlenerek
yapabilecekleri suçlamalardır. Ben 40 yıldır Amerika önünde boyun eğmeyen, Lozanda pariste
berlinde bu milletin başının dik tutmasına önderlik eden, vatanımızın ayrılmaz parçası olan
güneydoğuda Türk bayrağını dalgalandıran partinin başkanıyım. İşçi partisi hiçbir devlet ve
örgüt tarafından kontrol edilemez. Kendi karar organları vardır. Türk devleti dahi işçi partisini
yönetemez. Hele yabancı devletler tarafından yönetilmek bizim için en ağır suçtur ve
şerefsizliktir. Beni bütün Türkiye bilir, vatanımın ve devletimin bağımsızlığı ve bütünlüğü için
en önde mücadele eden ve 40 yılllık hayatımda karakter ve kişiliğimi ispatlamış bir adamım.
Hiçbir devlet benim üzerimde etkili olamaz. Bu tür ilişkilerimin olmadığını en iyi Türkiye'nin
güvenlik örgütleri bilir. Onlara sorarsanız gereken cevabı alırsınız.

"Mehmet Zekeriya ÖZTURK aynı ifadesinin devamında Doğu PERINÇEK'in yani


sizin son dönemlerde asker kanadına yakın görünmek^ için TSK 'nın stratejilerine benzer
politika ürettiğini, Doğu PERINÇEK ve lider grubunun 2003 yılından itibaren TSK'nın
yanında gözükmesinin gerçek sebebinin mevcut siyasi yapının dağıtılarak mecliste kendilerine
birkaç sandalye edinmek olduğunu, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri
darbeyi dört gözle beklediğini, TSK'nın darbeyi yapamadığı için ağır bir dille eleştirildiğini,
İşçi Partisi ve Doğu PERINÇEK'in mevcut illegal orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem
yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Av. Alparslan
ARSLAN'ın siyasi görüşünün Doğu PERINÇEK'in son dönem politik açılımlarına ters
düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların Perinçek için profil ve eylemsel
yapılarının tercih sebebi olduğunu. Doğu PERINÇEK'in istek ve amaçlarına ulaşmak için her
yolu deneyebileceği bir yapıda olduğunu beyan etmiştir. * Bu iddialarla ilgili ifadenizi veriniz.
" Şeklinde sorulduğunda;
Bütün bu suçlamaları Türk Milleti, milletimizin önde gelen kurumlan, Türk Silahlı
Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı değerlendirecek birikim ve yeteneğe sahiptir.dediği.

Şüpheli EMİN GÜRSES'in Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yakalanan bombalardan sonraki bir beyanatıyla ilgili
kendisini telefonla aradığını, Telefonda bana demeci hakkında teksip gönder diye tehditvari
bir görüşme yaptığını, bir defada bir açılışta Orgenaral Necati ÖZGEN ile görüşürken
yanlarına geldiğini, Necati ÖZGEN'in Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü kaba saba
konuşmasından dolayı yanından kovduğunu, bundan başka hakkında medyadan bazı bilgiler
edindiğini, Zekeriya ÖZTÜRK hakkında şüpheli şahıstır ifadesini çok duyduğunu,
Zekeriya'nm farklı kimlikler taşıdığını onu tanıyanlardan duyduğunu beyan etmiştir.

Şüpheli FERİT İLSEVER'in Emniyette Alman ifadesinde;


"Zekeriya ÖZTÜRK'ün birkaç hafta Ulusal kanala gelip gittiğini, daha sonra şüpheli
hareketlerinden dolayı atıldığım, Kamuoyundaki beyanlarından dolayı Doğu PERİNÇEK ve
İşçi partisi tarafından kendisine Şişli Adliyesinde dava açıldığını, davanın halen devam
ettiğini beyan etmiştir.

Şüpheli FİKRET EMEK'in Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü devre arkadaşı olarak tanıdığını, 1987 yılında
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte İsparta Eğirdir Komando Okulunda beraber kurs
aldığını, Zekeriya'nm kursta sakatlık geçirerek kursu bitiremeden ayrıldığını, bu tarihten sonra
bir daha kendisini görmediğini beyan etmiştir.

Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün Emniyette Alınan ifadesinde;


Zekeriya ÖZTÜRK'ü yaklaşık bir buçuk yıldır şahsen tanıdığını, kendisinin erkek
arkadaşı olduğunu, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisine Muzaffer TEKİN ile
görüşmediğini, bütün arkadaşlıklarının bittiğini ve noktalandığını, sebebinin ise çeşitli
anlaşmazlıklar olarak söylediğini, Zekeriya ÖZTÜRK ile yapmış olduğu telefon
görüşmelerinin çoğunun espiri, özel görüşme, hatırlamadığı ve bilmediği şeklinde cevap
verdiği anlaşılmıştır.

Şüpheli HABİB ÜMİT SAYIN'm Emniyette Alman ifadesinde;


Soruşturma kapsamında daha önce yakalanarak hakkında adli işlem yapılan Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ÜN hitachi marka -30031657007 seri numaralı laptopunun yapılan
incelemesinde; sizin Doğu PERİNÇEK'e 4 mart 1997 tarihinde yazmış olduğunuz yeni
kemalist devrim yapılması konularını içeren doküman ele geçirilmiştir. Bu doküman ve içeriği
hakkında detaylı bilgi veriniz. Şeklinde sorulduğunda
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü yaklaşık,,3-4 yıl önce bir çay bahçesinde Behiç
GÜRCİHAN vasıtasıyla tanıdığını, Zekeriya'nm deh saçması bir takım iddialarının olduğunu,
bir daha kendisiyle görüşmesinin olmadığını, Zekeriya OZTURK'den elde edilen Doğu
PERİNÇEK'e 4 mart 1997 tarihinde yazmış olduğu Kemalist Devrimin yapılması konulanm
içeren dokümanı Zekeriya ÖZTÜRK'e kendisinin vermediğini beyan etmiştir.
Şüpheli HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN'm Emniyette Alınan ifadesinde;
Zekeriya ÖZTÜRK ile yapmış olduğu röportaj ile ilgili Kuddusi OKKIR'm
bilgisayanndan çıkan bilgilerin ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile yapmış olduğu sohbette yazılı
hale getirilen metnin bazı doğulan içermekle beraber yalan ve yanlışlarla dolu olduğunu,
Asuman'm iki kişi arasında geçen bir sohbeti çarpıtarak yazılı hale getirerek bunu şahsı ile
ilgili olmayan üçüncü şahıslara yollamasının ne mantıki ne de hukuki bir gerekçesinin
olmadığını, metin ile ilgili gerçek ve doğru bilgilerin "Muzaffer TEKİN intihar etmeden bir
gece önce bir gece sonra" başlıklı yazısında bulunduğunu, olayın aslının Zekeriya ÖZTÜRK'ün
Muzaffer TEKİN adına kendisiyle röportaj yapmak istediğini, kendisinin de hangi sıfat ile
röportaj yapmak istediğini sorması üzerine Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN'in en
yakın silah arkadaşı olduğunu söylediğini, bunun üzerine kendisinin sen Muzaffer TEKİN'den
en az 10 yaş küçüksün onun en yakın silah arkadaşı olmana imkan yok dediğini,. Muzaffer
TEKİN ile tek bir şartla röportaj yapacağını söyleyerek yazılı olarak Muzaffer TEKİN'e
soracağım sorulan verebileceğini, sorulan Muzaffer TEKİN'e götürmesini ve el yazısı ile
cevaplar geri getirmesini istediğini, aksi takdirde Muzaffer TEKİN adına kendisiyle röportaj
yapıp töhmet altında kalamayacağını söylediğini, bunun üzerine Zekeriya ÖZTÜRK'ün
cebinden Muzaffer TEKİN'in kimliğini çıkartarak gösterdiğini, bu hareket karşısında
kendisinin masada bulunan şahıslara ben bu noktadan sonra Muzaffer TEKİN'in sağlığından
endişeliyim dediğini, daha sonra Zekeriya'ya Muzaffer TEKİN'in kimliğinin kendisinde ne
aradığını sorduğunu ve tartışmaya başladıklannı, ardından Zekeriya ÖZTÜRK'ün sitesinde
bulunan köşesini çıkartmasını istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini ve bulunduğu
ortamdan aynldığmı,

Asuman ÖZDEMİR ile Kadıköy'de Epsilon Cafede gündüz vakti buluşarak 2-3 saat
oturup sohbet ettiklerini, bu sohbet esnasında Asuman'm M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün evli olup
olmadığını, sevgilisi olup olmadığını sorduğunu, bu buluşmanın Danıştay Saldınsmdan sonra
gerçekleştiği için gündem de Danıştay saldmsınm olduğunu, Asuman'a Zekeriya ÖZTÜRK'ün
bütün kanallara ve gazetelere haber verdiğini dolaştığını anlattığını, bildiği kadanyla da evli
olduğunu anlattığını, Asuman ÖZDEMİR'in kendisine Zekeriya ÖZTÜRK'ün arkadaşı ile
beraber Muzaffer TEKİN'in ofisine yakın bir yerde ofis tuttuğunu söylediğini, kendisinin de
bütün bu yaşananlara rağmen Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN ile bağlantısını
koparmayacağını koparmamaya çalışacağını söylediğini,

Danıştay olayı sonrasında Zekeriya ÖZTÜRK'ün bu olayın medyaya yansıyışı ile


ilgili oynadığını düşündüğü role dair yazı yazdığının doğru olduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün
Danıştay olayının öncesine kadar kendi sitesinde köşe yazısı yazdığını, Oktay YILDIRIM'm
yazdığı yazılann Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu, ortak bir çalışmanın söz konusu
olamadığını, kendisine göre Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilerek veya bilmeyerek Muzaffer
TEKIN'i medya da Kaçak Yüzbaşı olarak lanse edilmesine dolayısıyla TSK'ya yönelik
yaratılmak istenen komu oyunun oluşturmasında rol oynadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Hüseyin GAZİ OGUZ'un Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile bir kez Pendik Palmiye kafe restaurantta aynı
ortamda bulunduğunu, samimiyetinin olamadığını beyan etmiştir.

Şüpheli KUDDUSİ OKKIR'm Emniyette Alman ifadesinde;


Ankara'ya Vatan Sever Güç Birliği Derneği toplantısına gittiklerini, Ankara gezisinin
kendisi için hayal kırıklı olduğunu, bunun nedeninin ise dernek dergisinde ve broşürde
anlatılardan çok farklı bir ortam gördüğünü, bu görüşü diğer arkadaşlarının da paylaştığını,
Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durumun ortaya çıktığını, İstanbul'da tanışdığı
arkadaşları ile Ankara da ki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanıştıklarını, bu dernek ile
ilişkilerinin kalmaması üzerine sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştüklerini, yaz
başında İstanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik
gezileri ve Hüseyin Görüm'ün işyerinde buluştuklarını, bu buluşmalara zaman zaman farklı
arkadaşlarında gelip gittiğini, bu toplantılara Muzaffer Tekin, kendisi, Hüseyin Görüm, Rafet
ve Can Albay, Zekeriya ÖZTÜRK ve şu an ismini hatırlayamadığı birçok insanın gelip
gittiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Vatansever Güç Birliği Derneği vasıtası ile tanıdığını,
ancak samimi olmadığını, hatırladığı kadarı ile Muzaffer TEKİN isimli şahsın bürosunda
tanıştığını, yaklaşık birkaç ay görüşmüşlüğünün olduğunu, herhangi birisinin tanışmalarına
aracı olmadığını, Danıştay saldırısı olduğu esnada Muzaffer TEKİN isimli şahsın yanında
olmadığını, Muzaffer TEKİN'in intihar etmesi ve hastaneye kaldırılması konusunda bir
bilgisinin olmadığını, İsmail PAKER, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN(
Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile 2004 yılında daha önceden bahsettiğim gibi Vatan
Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştığını ve 2-3 aylık bir
görüşmesinin olduğunu beyan etmiştir.

Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK'ün Emniyette Alman ifadesinde;


Muzaffer TEKİN ile olan tanışıklığının 1982 yılında Tuzla piyade okulunda
başladığını, kendisinin bölük komutanı olduğunu, kendisinin Astsubay olmasına yardımcı
olduğunu, 1984 yılında mezun olup Kars iline gittikten sonra 1998 yılına kadar kendisini ile
hiç görmediğini ve irtibatının da olmadığını, 1998 yılında emekli olup İstanbul iline geldiğinde
kendisi ile Kadıköy ilçesi Akbank şubesinde tesadüfen karşılaştığını, o sıralar Muzaffer
TEKIN'in fueloil satış işleriyle uğraştığını, oturduğu apartmanın yöneticisi olması nedeniyle
apartmana yakıt almak için kendisiyle görüştüğünü, bu görüşmelerin komutanı olması
hasebiyle artık rutin olarak devam etmeye başladığmı,2006 yılında meydana gelen Danıştay
saldırısında Muzaffer TEKİN'inde isminin karışmasıyla aranmaya başlaması üzerine
kendisinin Beykoz ilçesi Çavuş başında bulunan evine geldiğini, fakat arandığını ve yarın
gidip savcılığa teslim olacağını gece geç saatlerde söylediğini, sabah kalkıp markete alış verişe
gittiğini geri döndüğünde Muzaffer TEKİN'in intihara teşebbüs ettiğini ve kanlar içerisinde
yattığını, kendisinin hemen hastaneye ve Güvenlik kuvvetlerine haber verdiğini, kendisini tek
başına taşıyamayacağı için akşam Muzaffer TEKİN ile birlikte eve gelen fakat gece evden
ayrılarak giden binbaşı emeklisi Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ü ve Yurdakul ÇAGMAN'ı
( elektirik işleriyle uğraşan esnaf) telefon ile arayarak olayı kısaca anlattığını, 15-20 dakika
sonra şahısların geldiğini ve Muzaffer TEKİN'i Acıbadem hastanesine kaldırdıklarını, bu
intihar ve Danıştay saldırısı olayları ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında serbest
bırakıldıklarını, bu olaydan sonra Muzaffer TEKİN ile olan ilişkilerini sınırladığını, çünkü
yaşanan olayları çözemediğini, manevi olarak yıprandığını ve ticari hayatının çok büyük
zarara uğradığını, bundan sonra meydana gelen hiçbir olayda Muzaffer TEKİN ile bir araya
gelmediğini, Muzaffer TEKİN'in Cumhuriyet mitingleri ve bir çok sivil toplum olaylarına
gittiğini basından takip ettiğini beyan etmiştir.

Şüpheli FİKRİ KARADAĞ'ın Emniyette Alınan ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosuna
Muzaffer TEKİN'in yanma gidip gelirken gördüğünü, kendisinin subay olduğunu söylediğini,
şahısla özel olarak görüşmüşlüğünün olmadığım, beyan etmiştir.
Şüpheli METE YALAZANGIL'in Emniyette Alınan ifadesinde;
"Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in ofisine uğradığında
gördüğünü, Muzaffer TEKİN'in Zekeriya ÖZTÜRK'ü emekli binbaşı ve şu anda bir dergide
köşe yazarlığı yaptığını söyleyerek tanıştırdığını, kendisi ile başka bir görüşmesinin
olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli MUAMMER KARABULUT'un Emniyette Alınan ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı tanımadığını beyan etmiştir.

Şüpheli RAFET ARSLAN'ın Emniyette Alman ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'in 2006 yılında Zekeriya ÖZ'ü emekli bir subay ve Önce Vatan
Gazetesinde gazeteci olarak kendisi ile tanıştırdığını, Zekeriya ÖZTÜRK ile birebir dostluğu
ve arkadaşlığının olmadığını, Danıştay saldırısının olduğu akşam Muzaffer TEKİN, Zekeriya
ÖZTÜRK, İsmail PAKER ve kendisinin birlikte Fenerbahçe Orduevinde yemek yedikleri
sırada Muzaffer TEKİN'i eşinin aradığını ve kapıda polis olduğunu söylediğini, daha sonra
Muzaffer TEKİN'in Polisin arama yapmak için evine geldiklerini söyleyerek ayaklandığını, bu
esnada Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in komutanım sen dur biz bir bakalım diyerek
Muzaffer TEKİN'in evine gittiklerini, yaklaşık iki saat sonra eski Sarıyer savcısı Ertaç GİRAY
ile birlikte geri döndüklerini, konunun Danıştay'a yapılan saldın ile ilgili olduğunu ve
Muzaffer TEKİN'in bu olayla ilişkilendirildiğini söylediklerini, bunun üzerine Muzaffer
TEKİN'in nasıl böyle bir şey olur, en ufak bir adım geçse canıma kıyarım dediğini, beraber
Muzaffer TEKİN'in sakin olması için uyardıklarını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
talimatı doğrultusunda arama karan verildiğinin anlaşılması üzerine avukat Ertaç GİRAY'm
yann ben bu konuyu öğrenir savcıya götürür ifadeni veririz dediğini, daha sonra kendisinin eve
gittiğini, Muzaffer TEKİN ise o gece kalmak için Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evine
gittiğini, Muzaffer TEKİN'in intihar girişiminde bulunduğunu kendisine Yurdakul isimli bir
şahsın verdiğini,Muzaffer'in yanında olduğunu ve durumunun iyi olduğunu söylediğini,
kendisinin Muzaffer'i derhal hastaneye getirmelerini söylediğini, ve buluşma yapmak üzere
harekete geçtiğini, Muzaffer'in ağabeyinin Muzaffer'i Acıbadem hastanesine götürün dediğini,
yolda Muzafferi getiren Citroen marka aracı kullanan Yurdakul isimli şahısla buluştuğunu,
Muzaffer'in aracın arka koltuğunda yattığını gördüğünü, aracı getiren Yurdakul isimli şahsa
hemen Acıbadem hastanesine çekmesini söylediğini, Hastaneye gelir gelmez Muzaffer'i acil
müdahale yapmak üzere içeri aldıklarını, Hastane'de gerekli tedavisinin yapıldığını beyan
etmiştir.

Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE'nin Emniyette Alman ifadesinde;


Muzaffer TEKİN, Mete YALAZANGİL, Rafet ARSLAN, Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahıslan tanıdığını, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ü Muzaffer TEKİN'in ofisinde birkaç kez gördüğümden dolayı emekli
subay ve gazeteci olarak tanıdığını, kendisi ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan
etmiştir.

Şüpheli SERHAN BOLLUK'un Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, tarihten üç yıl kadar önce Ulusal Kanal
Haber Merkezinde üç ay kadar çalıştığını, kendisini Emekli Binbaşı olarak tanıttığını, bir
takım şüpheli hareketleri olduğunu saptadıklannı, çalışanlara 10 değişik kimlik gösterdiğini ve
kendisinin aslında binbaşı değil yüzbaşı olduğunu öğrendiklerini, çok tutarsız ifadelerinin
olduğunu, bunun üzerine kendisini işten çıkardıklarını,'Danıştay suikastin de adınım geçmesi
üzerine Zekeriya ÖZTÜRK ile ilgili Aydınlık Dergisinde ajan provokatörü sıfatıyla kapak

770 " -' ' _ f

ö— r /»tâ* • <^W^
/----> //U • *> <—-
haberi yaptıklarını, Ergenekon soruşturmasında da şahsın adının geçmesi üzerine yine aynı
şekilde ajan provokatörü olarak kapak haber yaptıklarını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün işten
atıldıktan sonra MİT'e gidip İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi aleyhinde uzun uzun ifadeler
verdiğini bildiğini beyan etmiştir.

Şüpheli SEVGİ ERENEROL'm Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü bir iki kez basın açıklamalarına katılmasından dolayı
tanığını beyan etmiştir.

Şüpheli VEDAT YENERER'in Emniyette Alınan ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 2005 yılında önce Vatan Gazetesinde köşe yazılan
yazdığı dönemde kendisini aradığını ve emekli asker olduğunu, Doğu ve Güneydoğuda aktif
olarak terör üzerine çalıştığını anlattığım, kendisinin de Önce Vatan Gazetesinde yazdığı köşe
yazılarını kendisine ait internet sitesinde yayınlayabileceğini söylediğini, daha sonra şahsın
yazılarını yayınladığını, 2006 yılında Leventte bulunan iş yerine geldiğini, Güneydoğudaki
terör olaylarından konuştuklarını, Danıştay saldırısı sonrasında, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü
televizyonda gördüğünü, Danıştay saldırısı sonrası yakalanıp serbest kaldıktan sonra telefonla
kendisini aradığını ve olayda ismi çıkan tanımadığım Muzaffer TEKINTe birlikte ilişkilerini
duyduğunu söyleyerek konuyu sorduğunu, Zekeriya ÖZTÜRK'ün Muzaffer TEKİN ile
kendisini ilişkilendirdiklerini anlattığını, yaptığı görüşmelerden birinde kendisine Güler
KÖMÜRCÜ'yü tanıdığını anlattığını, hatırladığı kadarı ile Zekeriya ÖZTÜRK'ün Sevgi
ERENEROL'dan bahsettiğini ve Ortodoks kilisesinde bazı toplantılar yaptıklarını söylediğini,
kendisini de toplantılara davet ettiğini ancak gitmediğini, daha sonraki dönemde Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini telefonla arayarak Şişli'de bir avukatlık bürosuna çağırdığını,
ancak kendisinin gitmediğini, kendisine Başbakan Tayip ERDOĞAN, Necmettin ERBAKAN
ve bazı şahısların birlikte namaz kılarken çekilmiş bir fotoğrafını gönderdiğini ve
yayınlamasını istediğini, fotoğrafın fotomontaj olduğunu zannettiğinden Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ü aradığını ve rahatsızlığını anlattığını, bu fotoğrafın daha önce yayınlanmış
olduğunu anladığından yayınlamadığını beyan etmiştir.

Şüpheli VELİ KÜÇÜK 'ün Emniyette Alınan ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile kendisini gazeteci Güler KÖMÜRCÜ'nün
tanıştırdığını, kendisinin emekli asker olduğunu öğrendiğini, Güler KÖMÜRCÜ'nün
kendisine ev ziyaretine geldiğinde yanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsıda
getirdiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile bilahare Güler KÖMÜRCÜ'nün yanında telefon
ile görüştüğünü, bundan başka bir ilişkisinin olamadığını, Mahmut Astsubayı bilahare
tanıdığını, Danıştay saldırısının akşamı Muzaffer TEKİN'in yanında Mahmut ile birlikte
İsmail PAKER'in de olduğunu duyduğunu, şahıslan kendisinin tanımadığını Zekeriya
ÖZTÜRK'ün tanıdığını, Muzaffer Tekin'in isminin saldınyla ilişkili olarak basında
yansıdığında teslim olmaması yolunda ikna edildiği şeklinde bilgiler intikal ettiğini, konu
hassas olduğu için defterine yazdığını beyan etmiştir.

Şüpheli YUSUF BİRİŞİK'in Emniyette Alman ifadesinde;


Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü hatırladığı kadarı ile 2006 yılında birkaç ay Ulusal
Kanalda çalıştığı dönemde kendisi ile birkaç kez karşılaştığını, ancak selamlaşmadan öte bir
tanışıklığının olamadığını beyan etmiştir.

Şüpheli ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN'm Emniyette Alınan ifadesinde;


2006 Mayıs ayında Muzaffer TEKIN'in kendisini arayarak Mahmut OZTURK ün
çavuşbaşmda bulunan villasına gitmek istediğini, kendisinin orayı bulamayacağından dolayı
götürüp götüremeyeceğini sorduğunu, kendisini götürmek için buluştuğunda Muzaffer
TEKİN'in yanında Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in olduğunu, Muzaffer TEKİN'in
kendisini yaraladığı gün tek başıma arabası ile villaya gittiğini, villada Mahmut ÖZTÜRK'ü
ve Muzaffer TEKİN'i gördüğünü, Muzafer TEKİN'in yaralı bir vaziyette yerde yattığını, Daha
sonra villaya İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün beyaz bir arabayla geldiğini,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek için yola
çıktıklanm, İsmail PAKER ve Mahmut ÖZTÜRK'ün kendi arabalanyla peşlerinden geldiğini,
yolda Rafet ARSLAN'ı da aldıklannı, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendi arabasından
inerek İsmail PAKER'in arabasına bindiğini ve daha sonra hastaneye gittiklerini, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ü 2006 yılı içersinde Muzaffer TEKİN'in ofisinde tanıdığım, kendisim
gazeteci olarak tanıttığını, şahıs ile samimiyetinin olmadığını beyan etmiştir.
Mehmet EYMÜR,17,06,2008 tarihinde tanık olarak alman İfadesinde;
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsı Güler KÖMÜRCÜ isimli bayanla Maslak
Prenses Otele geldiklerinde gördüğünü, kendisinin Amerika'da olduğu sırada (tahmini 1999-
2000 yılı olabilir) Güler KÖMÜRCÜ'nün Amerika'ya geldiğini, Güler KÖMÜRCÜ nün O
dönem akşam gazetesinden aynlmış olduğunu ve Amerika'da Haber Türk kanalının
temsilciliğini yaptığını, bu dönemde komşusu olduğu için tanıştıklanm, Güler
KÖMÜRCÜ'nün daha sonra Türkiye'ye döndüğünü ancak Amerika'ya geldiği dönemlerde
kendisine uğradığını, ilişkilerinin bu şekilde devam ettiğini, kendisinin ABD'de Güler
KÖMÜRCÜ ye ev bulma vesair gibi günlük konularda yardımcı olduğunu, Türkiye'ye
döndükten sonra da görüşmeye devam ettiklerini hatta eşinin dahi Güler KÖMÜRCÜ ile
görüştüğünü, Güler KÖMÜRCÜ'nün Veli Küçük ile son dönemde görüştüğünü bilmediğini,
hatta Veli Küçük Amerika'da yapılan Türk asamblesi toplantısına geldiğinde Güler
Kömürcü'nün Veli Küçük ve eşini gezdirdiğini öğrendiğini, ABD'de yapılan bu toplantıya
Başbakan R,Tayyip ERDOGAN'm da katıldığını bildiğini, bu dönemden tanıdığı M,Zekeriya
ÖZTÜRK ve Güler KÖMÜRCÜ oteline geldiklerini kendisi ile görüşmek istediklerini beyan
etmeleri üzerine otelin lobisinde ikisi ile görüştüğünü M,Zekeriya ÖZTÜRK'le de bu şekilde
tanışmış olduğunu, sohbet sırasında kendisine Muzaffer TEKİN'in Doğu PERİNÇEK'in
doldurmasıyla çok kızdığını PERİNÇEK'in Muzaffer TEKİN'e bu operasyonlan Mehmet
EYMÜR yaptırıyor dediğini söylediğini, aynca bir Web sayfası kuracağını beyan ettiğini,
sonra aynldıklanm o günden sonra da görmediğini, Mehmet Zekeriya Öztürk hakkında
Güler'le birlikte oldukları haricinde bir bilgi sahibi olmadığını,
f-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi,
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK alman Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli
şahsın kullanmakta olduğu 05323412902 nolu
GSM hattının kayıtlannm yapılan analizinde;
Aynı operasyon kapsamında hakkında işlem yapılan: -Zeki Yurdakul ÇAĞMAN' m
05322201077 nolu GSM hattı ile 25 kez görüştüğü, -Veli KÜÇÜK' ün kullandığı
05336439665 nolu GSM hattı ile 32 kez görüştüğü, -Saipir DEBZLELVİDZE' in kullandığı
05396877191 nolu GSM hattı ile 5 kez görüştüğü, -Semih Tufan GÜLÜLTAY' m
05324431634 nolu GSM hattı ile 6 kez görüştüğü, -Kuddusi OKKIR' m kullandığı
05337624601 nolu GSM hattı ile 71 kez görüştüğü, -Muzaffer TEKİN' in kullandığı
05322919293 nolu GSM hattı ile 338 kez görüştüğü, -Halil Behiç GÜRCİHAN' un
05325959046 nolu GSM hattı ile 100 kez görüştüğü, -İsmail YILDIZ' m kullandığı
05333131898 nolu GSM hattı ile 14 kez görüştüğü, -Hüseyin GÖRÜM' un kullandığı
05056588812 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü,
-Mahmut ÖZTÜRK un kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 4 kez görüştüğü, -Mete
YALAZANGİr un kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -Emin
GÜRSES' in kullandığı 05322066768 nolu GSM hattı ile 1 kez görüştüğü, -Oktay YILDIRIM'
in kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 26 kez görüştüğü, -Güler KÖMÜRCÜ' nun
kullandığı 05322136100 nolu GSM hattı ile 6052 kez görüştüp, -Bekir ÖZTÜRK' un kullandığı
05054513129 nolu GSM hattı ile 2 kez görüştüğü, -Kemal KERİNÇSİZ' in kullandığı
05322143354 nolu GSM hattı ile 253 kez görüştüp, -Sevgi ERENEROL' un kullandığı
05323678060 nolu GSM hattı ile 7 kez görüştüp, -Vedat YENERER' in kullandığı 05322457989
nolu GSM hattı ile 25 kez görüştüp, yapılan analizden tespit edilmiştir.
DOSYADA MEVCUT TUTANAKLARDAN,
1-07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında
Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiyem Topluluğu,
Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve Türkmen Derneği,
Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı planladığı "Pontus Soykırımı
Anıtı"nı protesto etmek için basın açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ, av. Özcan
PEHLİVANOĞLU, Mualla ERKUT tarafından topluluğa hitap edildiği, Yunanistan
Konsoloslup önüne siyah çelenk bırakıldığı bu eyleme Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Muzaffer
TEKİN, M.Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSESin katıldığı, Güvenlik şube müdürlüpnün olay
esnasında çekmiş oldup kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşıldığı.
2-07.06.2006 Günü saat 11.25 sıralarında Eminönü ilçesi Sultanahmet adliyesi
önünde Perihan MAĞDEN'in Vicdani Ret konusunda yargılanmasıyla ilgili 50 kişilik gruba
Gönül APAYDIN tarafından basın bülteni okunmuştur. Büyük Hukukçular birliği
yazılı -petnkart^Perihan sen Şehit anası değil, ancak Deniz anası olabilirsin ,vicdani retçilik
PKK'ya Hizmettir- ABD Hizmetindeki Fettullah Ordu ve Emniyetten Kirli elini çek-
Küreselciler tarikatlar siyasi iktidar Şeytan üçgenini Bozacağız- yazılı dövizler taşınmış. "Her
Türk asker doğar-Burası Türkiye ya sev ya terk et-Türkiye Türktür Türk kalacak-Katil ABD
işbirlikçi AKP-Asker Doğduk Asker Ölürüz" şeklinde sloganların atıldığı tespit edilmiştir..
Aynı pn İstanbul adliyesi 2.Asliye Ceza mahkemesinde Perihan MAĞDEN'in sanık olarak
yargılandığı davanın görülmesi sırasında basın açıklaması yapan gruptaki bazı şahıslarca sözlü
sataşma olayının yaşanması üzerine;Adliye binası içerisindeki koridora çevik Kuvvet Şube
Müd.Görevli Polisler alınarak, beklemekte olan Perihan MAĞDEN avukatları ile yanlarında
bekleyen Şanar YURDATAPAN, Ayşe KULİN, Cüneyt ÖZDEMİR, Ataol
BEHRAMOĞLU'nun bulundup grup ile Av.Kemal KERİNÇSİZ, M.Zekeriya ÖZTÜRK,
Levent TEMİZ, Sevgi ERENEROL isimli şahıslarında bulundup, özellikle avukatlar ve gaziler
davaya müdahil olmak için ellerinde dilekçeleri ve avukatları ile birlikte gelen şehit
yakınlarından oluşan grup arasında, koridorda tampon oluşturulmak suretiyle muhtemel bir
olayı önlemek için gerekli Güvenlik tedbirleri alınmıştır.Grubu av. Kemal KERİNÇSİZ'in
yönlendirdiği ve grup içerisinde slogan atılması üzerine, herkesin duyabileceği şekilde gruba
ve grubu yönlendiren şahıslara gerekli uyarıların yapıldığı.
Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan EKER VE Güvenlik Savcısı
Abdülaziz ÖZATLAN ile birlikte yapılan değerlendirmede, bir müdahale söz konusu
oldupnda olayın büyüyebileceği, müdahalenin adliye içerisindeki düzeni ve görülmekte olan
duruşmaları olumsuz etkileyebileceğinden dolayı duruşma bitene kadar alman Güvenlik
tedbirlerinin devam etmesi ve fiili bir durumda müdahale edilmesi kararının alındığı.
Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL, M,Zekeriya ÖZTÜRK ve Oktay
YILDIRM'm birlikte katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu
kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
3-12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan
AB Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi
tarafından "Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması
düzenlendiği, Sevgi ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük
Hukukçular Birliği yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler
Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı, Güvenlik
şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden
anlaşıldığı. Böylece şüphelinin örgütün her aşamasında eylem ve faaliyetlerde yer aldığı.
Şüphelinin ordudan ayrıldığı, stratejik araştırmalar ve yazılar yazdığını beyan ettiği,
şüphelinin VKGB ve Kuvva-i Milliye Derneklerinin oluşum çalışmalarına katıldığı, ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN, MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR ile birlikte tüm eylem ve
faaliyetlere iştirak ettiği, evinde ele geçirilen belgelerin diğer şüphelilerde bulunan belgelerle
benzerlik arz ettiği, her ne kadar Danıştay olayından sonra ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile
aralarının açıldığı ve bir daha görüşmediklerini beyan etmiş iseler de; ZAFER (Kod) Muzaffer
TEKİN ile uzaktan akraba olduğu, Mete YALAZANGİL' in beyanına göre 2006 yılı Ramazan
ayında ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN' in vermiş olduğu iftara katılması, yine Oktay
YILDIRIM' da ele geçirilen bombalardan sonra da ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i arayıp
görüşmeye çalışması, şüphelinin İsmail PAKER (Kod) İsmail EKSİK ile birlikte ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü, şüphelinin ajandasında
bulunan notlarda Ergenekon örgütüne ait toplantılara katılıp, toplantılarda alman kararlan not
ettiği ve yine şüphelinin e-mail bilgilerinde William William XX-TEAM isimli bir Amerikalı
şahıs ile muhtemelen örgüt adına görüşmeler yaptığı, bu şahıs ile sürekli buluşup bazı bilgileri
kendisine yüz yüze ilettiği,
Yine şüphelide ele geçirilen bilgi ve dokümanlarda kişilerin özel hayatına ait verileri
kaydettikleri, örgütün genel stratejisine uygun olarak çeşitli kişiler ve memurlar hakkında
kişisel verileri istihbarat raporlan şeklinde kaydettiği, şüpheliler Şemdinli davası olarak
bilinen davaya ait bütün evraklann scaner ile taranmış olarak bilgisayar ortamında bulunduğu,
bu bilgileri internetten aldığını beyan etmiş ise de bilgilerin tamamının dosyadan gizli telefon
konuşmalan ve yazışmalan dair tüm evraklar ile HTS raporu dökümlerinin de bulunduğu, yine
şüphelide gizlilik ibareli uluslararası insan kaçakçılığı isimli örgütsel içerikli dokümanın
raporunun bulunduğu, aynca şüphelinin ayrıntılı emniyet ifadesinde bulunan bir çok bilgi ve
belgenin şüphelide bulunduğu, bazı bilgi ve belgelerin kendisine posta yoluyla gönderildiğini,
bazı kişilere ait kendi el yazısı ile yazmış olduğu notları nereden aldığını hatırlamadığını,
ancak kendisine çeşitli yerlerden geldiğini söylediği,
Yine şüphelide Büyük Hukukçular Birliğinin 27.10.2006 tarihli toplantı gündeminin
bulunduğu, bu gündemde papa kampanyası için yapılacak çalışmalar, boğazda gemi ile
yapılacak protestolar, Hablemitoğlu davası, Milli Güç Birliği ve Ayasofya gibi konulann
bulunduğu ve yine şüphelide Lobi Ergenekon belgesi olarak adlandmlan ERGENEKON
terör örgütünün sivil unsurlannm yapılanmasını düzenleyen LOBİ-ERGENEKON isimli
dokümanın çok eski tarihli bir suretinin bulunduğu, yapraklannm sararmış olduğu ve orijinal
bir dosyada fotokopi çekildiği ve internetten indirilmediği, sayfalann uçlannm sararmış ve
eskimiş olması şüphelinin muhtemelen bu belgeyi orijinal suretinden çok eski tarihlerde
fotokopi olarak aldığı, şüphelinin internet yazışmalannda ZİKOQ ve MERYEM AYKUT
(Kod) isimlerini kullanarak örgütün yabancı ülke misyonlarıyla olan irtibatlannı sağladığı,
E-mail görüşmelerinin içeriğinde şüphelinin ülkeler arası casusluk faaliyetlerinde
bulunduğu, muhtemelen Ergenekon dokümanmdaki "bu konudaki tecrübeli yabancı
devletlerle iş birliği yapılması zorunludur" şeklindeki hükme istinaden şüphelinin William
William XX-THAM ile 23.06.2001 tarihli e-mail görüşmesinde "DEVİD İLE YAPTIĞIM
TELEFON GÖRÜŞMESİNDE SİZİ İKNA ETMEK VE GÜVENİNİZİ KAZANMAK, HER
TÜRLÜ GÜVENLİĞİNİZİ ALABİLİR, GARANTİLER VEREBİLİR VE BİRLİKTE
ÇALIŞMA ORTAMI SAĞLAYABİLİRİM, BİZİM DE ÇOK GÜÇLÜ BİR EKİBİMİZ VE
İMKÂNLARIMIZ VAR, BUNU BİLİN. AYRICA TÜRKLERİN DE ÇOK GÜVENİLİR VE
ÇOK İYİ İMKANLARI OLAN SERVİS GRUPLARI VAR. HANGİSİNİ TERCİH
EDERSENİZ ONUNLA İSTEKLERİNİZİN YERİNE GETİRİLMESİ KOŞULU İLE BEN
DE SİZİNLE BERABER OLARAK ÇALIŞABİLİRSİNİZ" şeklinde mesajların bulunduğu,
Yine 26.11.2001 tarihli mesajlarda da yine aynı şahıs ile "SİZİN İÇİN UYGUNSA
BİR ARAYA GELİP PLAN PROGRAM VE KOORDİNE YAPARAK İŞ YAPALIM.
SENİNLE BİREBİR GÖRÜŞMEK KONUSUNDA ISRAR EDİYORUM. AKSİ TAKDİRDE
GEREKSİZ KOMPLO TEORİLERİ ÜRETEN BOŞ İNSANLAR KONUMUNA
GİRECEĞİZ." şeklinde mesajların bulunduğu,
Şüpheliden ele geçirilen dokümanlarda ERGENEKON çalışma alanlarından MAFİA
isimli örgütsel dokümanın Veli KÜÇÜK' ten çıkan orijinal metininden çekilmiş fotokopisinin
bulunduğu. Bu doküman içeriğinden Türk mafyasının ERGENEKON belgesine göre
örgütlenmesi için "Türkiyede Mafyanın Yeniden Reorganizasyonu başlıklı belgenin
bulunduğu. Şüphelinin bu belgeleri örgütün üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantılardan
almış olabileceği. Şüpheli ele geçirilen bu blgenin orjinallerinin şüpheli Veli KÜÇÜK'ten elde
edildiği, doküman içeriğinde Susurluk raporundan ve öncesindeki faili meçhul cinayetlerden
ayrıntılı olarak bahsedildiği, dünya mafyası ve dünyayı yöneten diğer sivil toplum
kuruluşlarından dünyanın gerçek sahibiymiş gibi bahsedildiği ve Türkiye'de mafyanın yeniden
örgütlenmesi amacıyla yapılması gerekli faaliyetlerin belirtildiği, Şüpheli haberim yok dediği
halde Danıştay olayında gözaltına alındığında yapılan incelemelerde bilgisayarından
ERGENEKON terör örgütünün sızma, yayılma ve taban edinme süreçlerini anlatan Devletin
Yeniden Yapılanması isimli dokümanında bulunduğu,
Yine şüpheli tarafından yazılan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNe sunulmak
üzere hazırlandığı anlaşılan ULUSLARARASI İNSAN TİCARETİ RAPORU,
(GİZLİ/ÖZEL) yazılı belgenin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN işleyişini anlatan
diğer örgütsel içerikli dokümanlara benzediği anlaşıldığından, şüpheli Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN sunulmak üzere örgüt içi rapor yazdığı
anlaşılmaktadır. Raporun sadece başlık ve giriş kısmının bulunduğu diğer bölümlerinin elde
edilemediği.
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün diğer şüpheliler Veli KÜÇÜK, Güler
KÖMÜRCÜ, Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Vedat
YENERER, Halil Behiç GÜRCİHAN, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK, Semih Tufan
GÜLALTAY, Kuddusi OKKIR, Mete YALAZANGİL Saipir DEBLEBVİDZE, Zeki Yurdakul
ÇAĞMAN, İsmail YILDIZ, Emin GÜRSES ve Hüseyin GÖRÜM ile örgütsel irtibatlarının ve
telefon görüşmelerinin bulunduğu,
Tanımadığını beyan ettiği Saipir DEBLEBVİDZE ve Mete YALAZANGİL ile
telefon görüşmelerinin bulunduğu ve Muharrem (Kod) adıyla şüpheli Saipir'e hitap ettiği
mevcut telefon görüşmelerinden anlaşılmıştır.
Şüphelide çıkan ERGENEKON-LOBİ isimli ^dokümanın uygulanmasına yönelik
yazı ve örgütsel içerikli yazılar ve hem ZAFER(Kod) Muzaffer TEKİN, hem de Mete
YALAZANGIL ile olan irtibatlan hem de Danıştay saldmsı olayındaki beyanında Hüseyin
GÖRÜM'ün kendisine hitaben askeri eğitim verilen gençlere "askeri silah eğitiminizi de
komutanız verecek" şeklinde görev verilmesi Veli KÜÇÜK'le olan irtibatlan, ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst düzeyinde görevli olan şüpheliler Sevgi ERENEROL, Kemal
KERİNÇSİZ ve Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN ve Kuvvai Milliye Derneği ile irtibatlı
şüpheliler Oktay YILDIRIM, Bekir ÖZTÜRK, Kuddusi OKKIR ve Hüseyin GÖRÜM'le
irtibatlan göz önüne alındığında,
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
özel görevli yöneticisi konumunda olduğu örgütün üst düzey sorumlulannm katıldıklan
toplantılara katılıp aldığı notlan ajandasına yazdığı ve verilen görevleri alt birimlerdeki örgüt
üyelerine ilettiği, aynca örgüt adına bazı kişilerle alakalı Kişilerin siyasi felsefi veya dini
görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlanna
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği,
örgütün tetikçi kanadı olan şahıslarlada irtibatlanm gizlice devam ettirdiği anlaşıldığından;
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün üzerine atılı eylemlerine uyan TCK'nun
314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri
yollaması ile TCK'nun 135/2,43/2 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

23- ŞÜPHELİ RAFET ARSLAN a-


Emniyet beyanında
Kendisinin 1951 yılında Erzincan ili Çayırlı ilçesinde doğduğunu, ilk ve Orta okulu
Samsun ili Terme ilçesinde okuduğunu, 1966-1969 yılları arasında Kuleli Askeri Lisesini
okuduğunu, 1972 yılında Kara Harp okulundan, 1973 yılında topçu ve füze okulundan mezun
olduğunu, Daha sonra Babaeski, Erciş ve Adana İllerinde çeşitli birliklerde görev yaptığını,
1980 yılında malulen emekliye ayrıldığını, Emekli olduktan sonra Çağlayan da inşaat
malzemeleri satışı üzerine dükkan açtığını, 3 yıl kadar çalıştırdığını, Daha sonra yaklaşık 3-4
yıl kadar tekstil işi yaptığını, sonra Kadıköy 'de Halk sigorta acenteci ligini 1995 yılına kadar
yaptığını, 2005 yılına kadar da babasının yanında plastik ev eşyaları satışı yaptığını,, şuan
herhangi bir iş yapmadığını, Geçimini ailesinden kalma emlak satışından yaptığını,
ikametinde yapılan aramada elde edilen ve 1-16 ya kadar kendinden
numaralandırılmış "türlüye 'de derin devletin ve istihbaratın bugünkü yapısı" başlıklı
bilgisayar çıktısı doküman elde edilmiştir, elde edilen bu dokümanı nereden, ne amaçla,
kimden aldınız, bu doküman hakkında detaylı olarak açıklamalarda bulununuz.
Kendisinin bu dokümanları tarihten yaklaşık 3 ay kadar önce arkadaşı Muzaffer
TEKIN'in Kadıköy'de ki kendisine ait bürosuna gittiğinde okuması için verdiğini,)
Muzaffer TEKIN'in bu dokümanları internetten indirdiğini, ikametinde yapılan aramada; 1
adet 17 şubat 1997yılında çıkan "kuva-yı medya" isimli kitapçık elde edilmiştir, elde edilen bu
kitapçık hakkında detaylı açıklamalarda bulununuz.
Kendisinin bu dergiyi okumak için 1997 yılında aldığını, o dönemde bu derginin
haftalık olarak bayilerde satılmakta olduğunu, Şuan çıkıp çıkmadığını bilmediğini, Bu
sayısından başka da satın almadığını, bu sayıyı satın almasındaki ki amacın, dergi içerisinde
ki Baha KIVANÇ isimli şahsın yazmış olduğu yazının dikkatini çektiği için satın aldığını,
Kendisinin Muzaffer TEKİN 'i Kuleli Askeri Lisesinden 1966 yılından beri
tanıdığını, kendisinin devre arkadaşı ve çok sevdiği"ve'samimi bir arkadaşı olduğunu,
kendisinin şahıs ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, Muzaffer TEKIN'e ait büroya
2005 yılının sonlarından itibaren sohbet amaçlı olarak haftada en az 3-4 kez uğradığını,
Genelde büroya emekli olmuş ordu mensupları ve devre arkadaşlarının geldiğini, kendisi ile
görev yapmış subay, astsubay er ve erbaşların da geldiklerini,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRKün ifadesinde geçen konu ve şahıslar hakkında Zekeriya
Öztürk'ü kendisine 2006yılında) Muzaffer TEKİN'in bürosunda Güneydoğu da görev yapmış,
emekli bir subay olduğunu ve şuan Önce Vatan isimli gazete de gazetecilik yaptığı şeklinde
söyleyerek tanıştırdığını, Kendisi ile birebir dostluğunun ve arkadaşlığının olmadığını,
arkadaşlığının Muzaffer TEKİN 'e olan yakınlığından kaynaklandığını, İsmail PAKER isimli
şahsı 2006 yılında Muzaffer TEKİN 'in bürosunda Muzaffer TEKİN Denetleme kurumunda
çalışmış emekli memur olarak tanıştırdığını, daha sonra samimiyetlerinin ilerlediğini ve
arkadaş olduklarını, Oktay YILDIRIM'ı yine Muzaffer TEKİN 'in bürosunda 2006 yılında
Güneydoğu'da görev yapmış emekli astsubay olarak tanıştırdığını. Kendisi ile fazla bir
samimiyetinin olmadığını, ancak Muzaffer TEKİN 'in hastane de yattığı süre içerisi ve Ankara
'da ki mahkeme sürecinde sürekli Muzaffer TEKİN 'in yanında bulunduğundan dolayı ara sıra
Oktay YILDIRIM'ın ziyaret amaçlı gelip gittiğini, Son altı ayda da kendisi ile hiç
görüşmediğini,, sadece bir defa kendi cep telefonundan hal hatır sormak için Oktay
YILDIRIM'ı aradığını, Danıştay saldırısının olduğu akşamı Muzaffer TEKİN , kendisi,
Zekeriya OZTÜRK ve ismail PAKER ile birlikte Fenerbahçe Orduevinde yemek yediklerini,
Muzaffer TEKİN'in eşinin aradığı, "kapıda Polis olduğunu söyleyen birileri var" "kapıyı
açayım mı" diye sorduğunu, Muzaffer TEKİN'in de eşine "Polis olduklarından emin ol ve
kapıyı aç" dediğini ve telefonu kapattığını, Muzaffer TEKİN kendilerine hitaben "Polis arama
yapmak için eve gelmiş, ben eve gideyim" diye ayaklandığı, bu esnada Zekeriya OZTÜRK ve
ismail PAKER 'inde "komutanım sen dur biz bir bakalım konu nedir" dedikleri ve ikisinin
Muzaffer TEKİN 'in evine gittikleri, yaklaşık iki saat sonra eski Sarıyer savcısı Ertaç GİRAY
ile birlikte geri döndükleri, "mevzu karışık Danıştaya yapılan saldırı ile ilişkilendiriliyorsun"
dedikleri, daha sonra Muzaffer TEKİN'in "nasıl böyle bir şey olur, en ufak bir adım geçse
canıma kıyarım" dediği, bunun üzerine orada bulunanların Muzaffer TEKİN 'e sakin olmasını
söyledikleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda arama kararı
verildiği anlaşılması üzerine avukat Ertaç GİRAY'ın "yarın ben bu konuyu öğrenir savcıya
götürür ifadeni veririz" dediği, daha sonra kendisinin evine, Muzaffer TEKİN ise o gece
kalmak için Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün evine gittiği,
Kuddusi OKKIRm ifadesinde geçen dernek ve yapılan toplantıların konusu,
toplantıya katılan ve ifadede ismi geçen şahıslar hakkında;
Kendisinin Ankara 'da yapılan dernek çalışması ve piknikten haberinin olmadığını,
Ancak Ankara 'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli dernek olduğunu bildiğini, derneğin
kurucusu ve başkanını bilmediğini, ancak derneğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM
isimli şahsın kuracağı şeklinde duyduğunu ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez yine Hüseyin
GÖRÜM'e ait Maltepe 'de bulunan işyerinde kuru fasulye pilav yemeye gittiğinde gördüğünü,
Bu yemeğe kendisini Muzaffer TEKİN'in davet ettiğini, Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez
bu yemekte gördüğünü, Kuddusi OKKIR'ı bir de Muzaffer TEKİN 'in bürosunda gördüğünü,
kendisi ile hiçbir samimiyetinin olmadığını, bu yemeğin ve toplantıların amacının Ankara 'da
bulunan Vatansever Güçler Birliği Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak Muzaffer TEKİN 'in
bu dernek içinde Hüseyin GÖRÜM'ün yer almasını istediklerini, ancak Muzaffer'in bu dernek
içerisinde yer almadığını, İfade de ismi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM'ün derneğin
istanbul Şubesini açmakla görevli olduğunu bildiğini, kendisi ile herhangi bir samimiyetinin
olmadığını, Can Albay isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığını bildiğini, kendisi ile
herhangi bir samimiyetinin olmadığını, Muzaffer TEKİN ve Zekeriya OZTÜRK ile olan
ilişkilerinin ifadesinin önceki bölümlerinde geçtiği şeklinde olduğunu, bu davetten yaklaşık bir
hafta sonra) Muzaffer TEKİN bürosundan Hüseyin GÖRÜM 'u kovduğunu ve "bir daha
buraya gelmeyin " şeklinde söylediğini. /p
il
kendisine ait olan 1 adet sony ericson marka cep telefonu ve bu telefonunuzda kayıtlı
mesajların yapılan incelenmesinde:
1. İnbox 0538 985 75 57 numaralı telefondan; MUZO KOMUTANI, BİRİLERİ
ALÇAKÇA KULLANDI TEMİZLİĞİNİ, VATAN SEVGİSİNİ KULLANDI.
M.TEKIN'İ DEĞİL, SALAKLAR TÜRK BAYRAĞINI TUTUKLADILAR.
H.BAKIRCI
1. Inbox 0555 328 55 35 numaralı telefondan; KOMUTANIM GERÇEKTEN ÇOK
ÜZGÜNÜM AMA BİR YERDEN DE MUTLUYUM BU HAİNLERİN BİZE CEZA
GÖRDÜKLERİ BİZİM İÇİN ÖVÜNÇ HATTA RÜTBEDİR. YAPABİLECEĞİM
NE VARSA LÜTFEN SADECE SÖYLEYİN. HAKAN
1. Inbox 0538 985 75 57 numaralı telefondan; MUZAFFER KUMANDAN, ADIN
ÜSTÜNDE SENİN MUZAFFERİYETİNİ, ANASI KANSIZ PARTİ AKAP NIN
KÜÇÜK SEÇİM HESAPLARI KİRLETEMEZ, VATANSEVERLİĞİNİ DE.
H.BAKIRCI 18.06.07 ŞEKLİNDE MESAJLARDA GEÇEN KONULAR
HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA;
Kendisine sorulan mesajlardan 1 ve 3 nolu mesajları çeken ve avukatlık yapan
Hasan BAKIRCI isimli şahsa ait olduğunu, kendisini 5-6 aydan beridir tanıdığını, fazla bir
samimiyetinin olmadığını, bu mesajları ne amaçla çektiğini bilmediğini, 2 nolu mesajı çeken
şahıs ise ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in Kıbrıs'ta askeri olan bir şahsın oğlu olabileceğini,
şahsın kendisinde telefonunun olmadığını, kendisine gönderilen bu mesajların ne amaçla
gönderildiğini bilmediğini ve bu mesajlara ne bir karşılık verdiğini nede arama yaptığını,
Kendisine sorulan şahıslardan ifadesinin önceki bölümlerinde detaylı olarak
açıkladığı Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN , MİLLİ IRGAT (KOD) Kuddusi OKKIR ve
Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahısları tanıdığını,
Ayrıca sorulan diğer şahıslardan;
Mahmut ÖZTÜRK: Danıştay saldırısı sonrasında Muzaffer TEKİN 'in, Mahmut
ÖZTÜRK'ün evinde kaldığını bildiğini, Kendisi ile Muzaffer TEKİN 'in bürosunda yaklaşık
bir yıl önce tanıştığını,, herhangi bir samimiyetinin olmadığını,. Kendisini emekli Astsubay
olarak tanıdığını,. Kendisinin petrol işi yaptığını tahmin ettiğini, Ahmet Erden ARSLAN
kendisinin kardeşi olduğunu,, bunun haricinde kendisine sorulan şahıslan tanımadığını ve
bilmediğini,
b- Savcılık ifadesinde Şüpheli Rafet ARSLAN;
1980 yılında Yüzbaşı rütbesinde iken Kara Kuvvetleri Komutanlığından malulen
emekliliğe aynldığım, önce inşaat malzemeleri işi yaptığını, daha sonra Halk Sigorta
Acenteliği yaptığını, daha sonra da babasının yanında çalıştığını, şu an bir iş yapmadığını,
MUZAFFER TEKİN'in askeri liseden beri arkadaşı olduğunu, MUZAFFER
TEKİN' in ofisinin emekli askerlerin ve arkadaşlarının zaman zaman gelip gittiği yer
olduğunu, yerin Kadıköy Merkezde olduğundan herkesin rahatlıkla gelebileceği bir yer
olduğunu, Zaman zaman emekli paşalarında geldiğini, kendi devrelerinden Tuğ ve
Tümgenarellikten emekli olanların zaman zaman orada buluştuğunu Pazartesi ve Cuma hariç
hergün oraya gitiğini, Pazartesi günleri TESUT derneğine gittiğini, kendi devreleri dışında
emekli albaylar ve değişik şahıslarında geldiğini, İBRAHİM ŞAHİN' i birkaç sefer
gördüğünü, MAHMUT ÖZTÜRK'ün gelip gittiğini, OKTAY YILDIRIM'm 6-7 ay evveline
kadar gelip-gittiğini, bir ara Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği için gelen birkaç şahsı
kovduğunu, Onlara siz bu işleri para için yapıyorsunuz, organize suç örgütü gibisiniz,
dediğini, kovduğunu, METE Hoca diye tanıdığı METE YALAZANGİL'in bir iki kere
geldiğini, bir seferinde araba kiralamak için geldiklerini, bir seferinde de Doğruyol Kadıköy
Sekreteri olduğundan hayırlı olsun demeye MUZAFFER'le gittiklerini, AYDIN YÜKSEK ve
MUZAFFER ŞENOCAK'ı tanımadığını, bunlap##W^.görmediğini, M.ZEKERİYA
ÖZTÜRK'ün Danıştay saldırısına kadar süjejdf^ geldiğyij^ancak bu olaydan sonra
gelmediğini, İSMAİL PAKER'in zaman zaman geldiğini, son iki üç ay da telefonla aradığını,
ZEKERİYA ÖZTÜK ile arasındaki sorunun Danıştay saldırısında İşçi Partisini ve başka
şahıslan suçlamasından ötürü aralanmn açıldığını,
Danıştay saldırısının olduğu akşam kendisi, MUZAFFER, ZEKERİYA ve İSMAİL
PAKER'in birlikte olduklannı, yemekte MUZAFFER'in evi aranacak diye gitmek istediğini,
ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER'in biz konuya bakalım, nedir, dediklerini, ancak
MUZAFFER' i bırakmadıklannı, daha sonra Danıştay saldınsı ile alakalan olduğunu öğrenince
ZEKERİYA'nm evine gittiklerini, son gün MAHMUT ÖZTÜRK' ün evinde kalarak sabah
kendini bıçakla yaraladığını, daha sonra İSMAİL PAKER ve ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün
hastaneye götürmek için arabaya aldıklannı, ancak götürmediklerini, bu aşamada telefonda
getirmelerini ve yerlerini öğrendiğini, ticari taksi tutarak Maltepe'ye gittiğini, sonra Acıbadem
Hastanesine götürdüğünü, sonra polislerin geldiğini, devre arkadaşlan ve emekli subaylann
geldiğini, daha sonra da Ankara'ya götürdüklerini, MUZAFFER'in Ankara' da serbest
bırakıldığını, bu olaydan beri de ZEKERİYA ile aralanmn iyi olmadığını, ZEKERİYA'nm
gelmediğini, ancak İSMAİL PAKER geldiğini, Bazen de kendisini aradığını, televizyona
birlikte çıkıp bu konulara açıklama talabini MUZAFFER'in kabul etmediği için aralanmn
bozulduğunu söylediğini
SEMİH TUFAN GÜNALTAY'ı tanımadığını, hiç görmediğini, bombalan gazeteden
duyduğunu,
Çantasından çıkan "Türkiye' de Derin Devlet ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı"
yazının Doç. Dr. Ümit Sayın' a ait olduğunu, bu yazıyı internetten MUZAFFER'in
indirdiğini, kendisine verdiğini, kendisinin de okuduğunu, diğer yazıların kendisine ait
olduğunu, seçim sistemleri ve propaganda isimli kitap yazacağını, Türkiye'deki seçim
sistemini ve Dohont sisteminin çeşitli versiyonlanm karşılaştırmak amacıyla aldığı notlan
olduğunu, Ümit Sayın'ın derin devletle alakalı yazısının genel olarak Türkiye' de derin
devletin olmadığını yüzeysel olarak anlattığını,
2000 yılma kadar MHP' de Şişli İlçe Başkanlığı yaptığını, ancak daha sonra siyaseti
bıraktığını, kendisindeki yazılann eski olduğunu, O yıllara ait siyasi yazılar olduğunu,
HÜSEYİN GÖRÜM' ü bir sefer gördüğünü, KUDDİSİ OKUR'u bir sefer
MUZAFFER'in ofisinde gördüğünü, KOSKEP'le ilgili bir konuda biri ile görüştüğünü, 2006
yılının başlannda olduğunu, kendisinin bir daha görmediğini,
Kendisine çekilen masajlardan ikisini HASAN BAKIRCI isimli Avukat'm çektiğini,
HAKAN denilen şahsın Kıbns'daki erinin oğlu olabileceğini, ya da bir film yapımcısı
olabileceğini, iki HAKAN'm da MUZAFFER'in ofisine geldiğini, mesajlann MUZAFFER' in
tutuklanmasından sonra kendisine geldiğini, neden gönderildiğini bilmediğini,
Şüphelinin 25.06.2007 tarihli ek ifadesinde;
"Lüzum üzerine şüpheliye MUZAFFER TEKİN' e ait ofiste bulunan kırmızı klasör ve
içindeki belgeler ile METE YALAZANGIL' in bırakmış olduğu iddia edilen CD soruldu:
Kendisinin masanın üzerinde kırmızı bir klasör görmediğini, kendisine
gösterdiğimiz Devletin Yeniden Yapılanması ve AK Parti adaylarına ilişkin listeleri
görmediğini, kendisinin her gün vakit geçirmek için büroya gittiğini, büronun 2 odadan
müteşekkil olduğunu, kendisinin gittiğimde dış bölümde oturduğunu,
ZAFER(MUZAFFER)'in odasında kendine ait eşyalan olduğundan O olmadığı zaman dışanda
oturduğunu, özel misafirleri geldiğinde genelde asker kökenli olduklan için konuşmalarda
kendisinin yanlannda oturduğunu, ara kapı ve dış kapının açık olduğunu, içeride özel bir şey
konuşulmadığını, dışanda oturanlann konuşulanlan duyabildiğini,

METE YALAZANGİL' i tanıdığını, ancak- CD *yi getirip kendisine vermediğini,


kendisinin orada olması halinde ise alıp MUZAFFER'in masasına koymuş olacağını,
bilgisayardan hiç anlamadığını, işyerinde de bilgisayar olmadığını, AYDIN YÜKSEK'i şimdi
gördüğünü, önceden hiç tanımadığını, büroya geldiğini görmediğini, METE Hoca ile gelmişse
de kendisinin olmadığını,
Dosyada 19.06.2007 tarihli bilgi alma tutanağı okunup, sorulduğunda; O ifadesinde
de bir seferinde Gaziler Derneğinden şahıslar geldiğini, kendi okudukları Türkülerin CD
Terini bıraktıklarım, bunun gibi zaman zaman MUZAFFER yokken gelen eşyaları aldığını,
kendisi geldiğinden de verdiğini" şeklinde beyanda bulunduğu,
c)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
1-Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nde yapılan aramada elde edilen
ö.No'lu CD:Sevgi ERENEROL,Muzaffer TEKİN,Kemal KERİNÇSİZ.Rafet
ARSLAN isimli şahısların da bulunduğu 2005 yılında Büyük Hukukçular Birliğinin yapmış
olduğu toplantı resmi ve Basın Bildirisi CD'nin belirtilen dosyaların bir kopyası alınarak
CD'ye aktarılmış olduğu,
2- Muzaffer TEKİN'in cep telefonunun rehberinde "RAFET ARSLAN 0532 208 45
21" şeklinde kayıtlı olduğu,
3-Sevgi ERENEROL ile 15.12.2007 günü, saat;13.35'te yaptığı telefon
görüşmesinde;
d)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
METE YALAZANGİL ifadesinde;
Rafet ARSLANT 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in vermiş olduğu iftar yemeğinde
gördüğünü, daha sonra Muzaffer TEKİN'in ofisine gittiğinde orada gördüğünü, 2007 yılı
Ocak-Şubat aylarında İlçe Genel Sekreteri olduğu dönemde Aydın YÜKSEK isimli şahsın,
Muzaffer ŞENOCAK tarafından 150000 YTL dolandırıldığını ve bu nedenle kendisinden
yardım istemesi üzerini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'i aradığını, Aydm ile birlikte Muzaffer
TEKİN'in Kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, Ofisinde Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN,
Rafet'in kardeşi olduğunu, Aydın YUKSEK'in Muzaffer ŞENOCAK tarafından
dolandırıldığını anlattığını, anlatırken Muzaffer ŞENOCAK'ın Özel Kuvvetlerde görevli
yüzbaşı veya binbaşı olarak görevli olduğunu da söylediğini, bunun üzerine Muzaffer
TEKİN'in birkaç arkadaşına telefon açtığını, aradan bir ay kadar geçtikten sonra Aydm
YUKSEK'in Kadıköy Hasanpaşa'da bulunan işyerine gelerek Muzaffer TEKİN'e verilmek
üzere içerisinde Muzaffer ŞENOCAK'a ait adresler, kart vizitleri ve iletişim bilgilerinin
olduğunu söylediği bir CD bıraktığını, aynı gün öğleden sonra Muzaffer TEKİN'in
Kuşdilindeki ofisine gittiğini ve içeride Rafet ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'm
olduğunu gördüğünü, CD'yi Muzaffer TEKİN'e verilmek üzere Rafet ARSLAN'a bıraktığını,
22.06.2007 günü akşam saatlerinde Muzaffer TEKİN'in yanından tanıdığı ve
ismini Kürşad.........olarak bildiği şahsın kendisini telefonla arayarak, Beşiktaş'ta mahkemede
olduklarını, yanında Rafet ARSLAN'm bulunduğunu ve kendisi ile görüşmek istediğini
söylediğini, Rafet ARSLAN'm kendisine telefon numarasını savcının istediğini CD den dolayı
olduğunu söylediğini, kendisinin de aramış olduğu telefon numarasını verebileceğini
söylediğini,
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde;
Rafet ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'in devresi olduğunu, "17 Mayıs Alparslan
ARSLAN 10:30 Danıştay, ile başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN,
İsmail PAKER, Yurdakul isimleri ve tarih ve saat yazıların olduğu doküman" ile ilgili; bu notu
Danıştay olayında gözaltına alındığında ifadesi esnasında hatırlamak maksadıyla almış olduğu
notlar olduğunu, olayın olduğu zamanda Muzaffer .TEKİN, Rafet ARSLAN ve ismini

'^V3^2r^
hatırlayamadığı birkaç şahısla birlikte Muzaffer TEKİN'in ofisinde bulunduklarını,
olayları hatırlamak maksadıyla çizmiş olduğu notlar olduğunu,
Muzaffer TEKİN' Kadıköy ilçesinde bulunan bürosuna 13 aydır gitmediğini, 13 ay
öncesi birçok emekli asker ve sivil vatandaşın gelip gittiğini, her zaman kalabalık bir büro
olduğunu, ancak isim olarak tanımadığını, Raf et ARSLAN'ın o büroda herhangi bir görevinin
olup olmadığını bilmediğini, Rafet ARSLAN ile de 13 aydır hiçbir şekilde görüşmdiğini,
büroya gelen insanların Muzaffer TEKİN'e abi ve komutanım şeklinde hitap ettiklerini,
Danıştay olayının olduğu gün Muzaffer TEKİN ile Rafet ARSLAN, İsmail PAKER
ve kendisinin birlikte olduklarını, Muzaffer TEKİN'in yaralandığını öğrendikten sonra
Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek için villaya giderken Rafet ARSLAN'ı arayarak
hastane ayarlamalannı söylediğini, Acıbadem hastanesini ayarladığını söylediğini, hastaneye
birlikte götürdüklerini,
Şüpheli İSMAİL EKSİK beyanında, RAFET ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN vasıtası
ile tanıdığını, kendisini emekli subay olarak tanıdığını, Danıştay saldın olduğu gün Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisine Muzaffer TEKİN'in intihar ettiğini söylediğini, tamam deyip
Göztepe kavşağına Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü almaya gittiğini, daha sonra Yurdakul'u
yoldan alarak Çavuşbaşı'ndaki villaya gittiklerini, Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmek
üzere çıktıklarını, Muzaffer TEKİN'nin hastaneye gitmek istemediğini söylemesi üzerine
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Rafet ARSLAN'ı arayıp ikna etmesini söylediğini, Rafet
ARSLAN'ın Maltepe'yi bilmediği için bir noktada beklemesini söyleyip kendisini arabasıyla
bulunduğu yerden alarak Muzaffer TEKİN'in yanma getirdiğini, Muzaffer TEKİN ile
görüşerek Kadıköy Acıbadem hastanesine götürdüklerini beyan etmiştir.
Şüpheli SAİPİR DEBZLELVİDZE beyanında Rafet ARSLAN isimli şahsı Muzaffer
TEKİN'in ofisine gidip geldiği esnada çoğunlukla orada olduğundan dolayı tanıdığını,
herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Şüpheli Kuddusi OKKIR ifadesinde; Rafet ARSLAN'ı Rafet Paşa olarak bildiğini,
2004 yılında daha önceden bahsettiği gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi
çalışmalarında ve sonrasında tanıştığını, 2-3 aylık bir görüşmesi olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN beyanında ; Rafet ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN'in
yakın arkadaşı olması hasebiyle ofisinde gördüğünü ve orada tanıştığını beyan etmiştir.
Şüpheli ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN beyanında ; Rafet ARSLAN'ı Muzaffer
TEKİN'in ofisinde gördüğünü, kendisi ile bir samimiyeti olmadığını, Muzaffer TEKİN in
yakın arkadaşı olarak bildiğini ve sürekli yanında gördüğünü, Danıştay saldmsı sonrası
Muzaffer TEKİN intihar etmeye kalkışınca Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK,
İsmail PAKER ile birlikte hastaneye götürmek istediklerini, yolda giderken Muzaffer TEKİN
ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Rafet ARSLAN ile telefon görüşmesi yaptılannı, Rafet
ARSLAN' onlara "beni de Maltepe'den alın ve birlikte geçelim" dediğini, Maltepe'den Rafet
ARSLAN'ı aldıklannı, Rafet ARSLAN'ın kendi arabasına bindiğini, Muzaffer TEKİN'i acile
götürdüklerini beyan etmiştir.
Şüpheli HÜSEYİN GÖRÜM beyanında ; Ergenekon isimli oluşum hakkında her
hangi bir bilgisinin olmadığını, ancak 2005 yılının Ocak ayında Kadıköy'de İkizoğlu İş
Hanının 3. katında bulunan Muzaffer TEKİN' e ait büroya çay içmeye uğradığında büroda
Kuddusi OKKIR, Rafet Albay, Nedim Albay Hüseyin BEYAZIT ve kendisini Jitemci olarak
tanıtan Mustafa ALPAY ve 6-7 tane asker kökenli şahıs olduğunu, orada Kuddusi Okkır'm
"Ayrık Otu" isimli bir oluşumdan söz ettiğini, dosyasını çıkarıp birini Muzaffer TEKİN' e
verdiğini gördüğünü, aynı dosyadan "Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği" isimli derneğine
sadece verdiğini söylediğini beyan etmiştir.-'-"-"' --
Şüpheli Sevgi ERENEROL beyanında ; Rafet ARSLAN'm Muzaffer TEKİN'in
arkadaşı olduğunu, 1994 yılında kendisi MHP İl Başkanlığında iken onun Şişli İlçe
Teşkilatında olduğunu, şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber gittiklerini, çünkü cezaevinde
Muzaffer TEKİN'i Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU ile kendisinin ziyaret
edebileceğini beyan etmiştir.
15.12.2007 günü Sevgi ERENEROL'un Rafet ARSLAN isimli şahsı arayarak;
SEVGİ ERENEROL : Rafet paşam günaydın dediği, hal hatır sormadan sonra
SEVGİ ERENEROL : Sultanahmet adliyesinin önünde bir basın açıklaması
yapacağız SEVGİ ERENEROL :...........olarak sizlerin bu işe sahip çıkmasını rica edicem
dediği, Rafet ARSLAN: Tamam sevgi hammcım dediği ve basın açıklaması için saat 12 için
randevulaştıkları anlaşılmaktadır.
KUDDUSİ OKKIR İFADESİNDE; "....................Ankara gezisinden sonra da ilginç
bir durum ortaya çıkmıştı, istanbul tanışan arkadaşlar Ankara da ki dernek ile işbirliği
yapmak üzere tanışmıştı. Ancak bu dernek ile ilişkimiz kalmayınca sadece birbiri ile tanışan
arkadaşlar haline düştük. Yaz başında istanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar
sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin Görüm"ün işyerinde buluştuk. Bu
buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlarda gelip gitti. Bu toplantılarda Muzaffer
TEKİN , ben, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya Oztürk ve şu an ismini
hatırlayamadığım birçok insan gelip gitti............." şeklinde ifade vermiştir, hakkınızda ifade
veren Kuddusi OKKIR isimli şahıs ile olan ilişkiniz ve Kuddusi OKKIRın ifadesinde geçen
dernek ve yapılan toplantıların konusu, toplantıya katılan ve ifadede ismi geçen şahıslar
hakkında detaylı açıklamaları soruluduğunda;

Yine KUDDUSİ OKKIR İFADESİNDE;............. İsmi geçen İsmail PAKER, M.


Zekeriya Oztürk, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN(Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile
2004 yılında daha önceden bahsettiğim gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi
çalışmalarında ve sonrasında tanıştım. 2-3 aylık bir görüşmem olmuştur, şeklinde ifade
vermiştir
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi
Şüpheli Rafet ARSLAN'm Ordudan malulen emekli olduğu, şüpheli Mehmet
Zekeriya OZTÜRK ile irtibatının bulunduğu, Danıştay saldırısından sonra birlikte kritik
yapmak için birarada yemek yedikleri, Şüpheli Rafet ARSLAN her ne kadar savunmalarında
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile sadece arkadaş olduğunu beyan etmiş ise de; şüphelinin
geçmişte Milliyetçi Hareket Partisinde görevli olduğu ve son bir iki yıldır sürekli ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine gelip gittiğini beyan etmiş, ayrıca ZAFER (Kod) Muzaffer
TEKİN'in bütün aktivitelerine katıldığı, şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine
geldiğinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisine girmeyip sürekli kendine ait bölümde
durduğunu beyan ettiği, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile siyasal görüş ayrılıkları olmasına
rağmen sürekli irtibat halinde olup, toplantı ve aktivitelere katıldığı, VKGB'nin kuruluş
toplantılarına katıldığı, Hüseyin GÖRÜM'ün Fabrikasmdaki yemeklere iştirak ettiği, kendisini
Rafet Albay olarak tanıttığı (MİLLİ IRGAT(KOD) Kuddusi OKKIR'm beyanlarına göre)
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in internetten indirdiği Derin Devlet isimli yazının şüpheli de
bulunduğu ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisinde kendine ait bölümde sürekli
durması da şüphelinin ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak ERGENEKON terör
örgütünde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, örgüt talimatları gereğince ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'in bürosunda görevli olarak bulunduğu böylece ERGENEKON terör
örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
Şüpheli Rafet ARSLAN'm Ergenekon terör örgütü üyesi olmak eylemi
nedeniyle TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri
gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

24-ŞÜPHELİ ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN:


a-Emniyet beyanında ;
1969 yılında Ordu iline bağlı Aybastı ilçesinde doğduğunu, Lise 3 'e kadar Aybastı
da okuduğunu, Aybastı 'da Üniversite sınavına hazırlık dershanesi olmadığından dolayı lise
son sınıfı Yozgat ilinde okuduğunu, 1986 yılında Yozgat imam Hatip Lisesinden mezun
olduğunu 1989 yılında askerlik hizmeti için Kırklareli iline gittiğini, askerden geldikten sonra
1992 yılında Seher GELEN isimli bayan ile evlendiğini, 1994 yılına kadar Ordu ilinde
babasının yanında arıcılıkla uğraştığını, daha sonra 1994 yılının sonlarına doğru istanbul
Merter'e geldiğini ve ihraç fazlası tekstil ürünleri üzerine işyeri açtığını, bu sırada Bağcılar
ilçesinde ikamet ettiğini, Daha sonra 1997 yılında Göztepe'de bir işyeri aztığını,, 1998 yılında
Anadolu yakası Göztepe'de Obje Tekstil şirketini kurduğunu, 2001 krizine kadar Avrupa 'ya
tekstil ihracatı yaptığını, Bu dönemde Mahmut OZTURK ile birlikte tekstil işi yaptığını,
ifadesinin ilerleyen bölümlerinde Mahmut OZTURK ile olan ilişkisini ayrıntılı olarak
anlatacağını, 2001 yılında bu şirketi kapattığını, 2003 yılına kadar herhangi bir iş
yapmadığını ve 2003 yılının başında halen çalıştırmakta olduğu Destan Elektrik Limited
şirketini kurduğunu ve yukarıda belirttiği Ümraniye adresinde ikamet ettiğini, 3 çocuk babası
olduğunu,
...kendisinin bu malzemeler hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, kendisinin
bu olayı sadece basından duyduğunu, Ali YIGIT isimli şahsı tanımadığını, ele geçen
malzemelerinde Oktay YILDIRIM' a ait olduğunu basından duyduğunu, kendisinin Oktay
YILDIRIM'ı 2000yılından buyana tanıdığı, Kendisi ile tanışmasının Mahmut OZTURK ile
aynı binada oturduğu dönemde, Oktay YILDIRIM'ın Mahmut ÖZTÜRK'ü ziyarete
geldiğinde olduğunu, Oktay YILDIRIM'ın o zamanlar bacağından tedavi gördüğünü ve
emekli olmak üzere olduğunu, kendisiyle ilişkisinin Mahmut ÖZTÜRK'ten dolayı olduğunu,
Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün 2004 veya 2005 yıllarında bir yıl ortak olarak
Beyazıt'ta nargile cafe işletmeciliği yaptıklarını ve daha sonra anlaşamayarakr aralarının
açıldığını, Hatta o tarihten bu zamana kadar konuşmadıklarını bildiğini, kendisinin Oktay
YILDIRM ile ilişkisinin sadece gördüğüyle selamlaşmaktan ibaret olduğunu, Bir keresinde
Mahmut OZTURK ile ortak işlettikleri cafeye gittiğini, gitmesinin sebebinin de Mahmut
ÖZTÜRK'e hayırlı osun demek için olduğunu, kendisinin hiçbir zaman Oktay YILDIRIM ile
ayrı bir ortamda görüşmediğini ve buluşmadığını, Oktay YILDIRIM'ın birkaç kez kendisinin
işyerine hal hatır sormak için, çay içmek için ve bir keresinde de alışveriş yapmak için
geldiğni, kendisine hiçbir zaman ne bombadan nede bir silahtan bahsetmediğini, Zaten Oktay
YILDIRIM ile fazla bir samimiyetinin olmadığını, Oktay YILDIRIM'ın www.acikistihbarat.com
isimli sitede yazı yazdığını bildiğini, Oktay YILDIRIM'ın bir iki yazısını okuduğunu ve genelde
terörle mücadele ile ilgili kendi uzmanlık alanı ile ilgili yazılarının olduğunu,

Kendisinin bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, bu dokümanı


ilk defa gördüğün ve duyduğunu, Muzaffer TEKİN 'i 1999 yılından bu zamana kadar
tanıdığını, Muzaffer TEKİN ile kendisini Mahmut ÖZTÜRK'ün tanıştırdığını,. Mahmut
OZTURK ile birlikte Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'de bulunan ofisine gittiklerini ve orada
tanıştıklarını, Zaman zaman Muzaffer TEKİN 'in ofisine uğradığını, Bu ziyaretlerinin
amacının bir hal hatır sorma, geçerken uğrama ve bir çay içme ziyaretleri olup on onbeş
dakika sürdüğünü, Yine Muzaffer TEKIN'in kendisinin işyerinden alışveriş yapmış olup,
kendisinin ofisinde de elektrik tesisatını tamir ettiklerini, Muzaffer TEKIN'e abi diye hitap
ettiğini, Muzaffer TEKİN'in de kendisine ismi ile hitap ettiğini, Muzaffer TEKİN ile resmi bir
ilişkisinin olduğunu, fazla samimiyetinin olmadığını,
2006 Mayıs ayında Muzaffer TEKİN'in kendisini arayarak Mahmut OZTURK'ün
çavuşbaşında bulunan villasına gitmek istediğini, kendisinin orayı bulamayacağından dolayı
kendisinin götürüp götüremeyeceğini kendisine sorduğunu, kendisinin de götürebileceğini
söylediğini ve akşam vakti kendisini Maltepe Yanyolda bulunan bir caminin önünden aldığını,
yanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in olduğunu, ve hep birlikte Beykoz
'daki villaya gittiklerini, villaya gittikten on onbeş dakika sonra Mahmut OZTURK'ün
geldiğini ve Mahmut ÖZTÜRK gelir gelmez kendisinin , Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ismail
PAKER olmak üzere ayrıldıklarını. İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Kadıköy'e
bıraktığını, daha sonra eve gittiğini, kendiisinini yanında Muzaffer TEKİN aranıyor gibi bir
mevzunun konuşulmadığını ve kendisinin Muzaffer TEKİN 'in arandığını bilmediğini, Muzaffer
TEKİN'in arandığını yaralandığı sabah öğrendiğini, Muzaffer TEKİN 'in Mahmut OZTURK'ün
Beykoz'daki villasında kaldığı dönemde Muzaffer TEKİN 'in yaralandığını Mahmut
OZTURK'ün kendisini telefonla arayarak söylediğini ve kendisinden yardım istediğini,
kendisinin de tek başına arabası ile villaya gittiğini, Orada Mahmut ÖZTÜRK'ü ve Muzaffer
TEKİN 'i gördüğünü, Muzafer TEKİN'in yaralı bir vaziyette yerde yattığını, Daha sonra
villaya İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün beyaz bir arabayla geldiğini,
Muzaffer TEKİN 7 kendisinin ve Mahmut ÖZTÜRK birlikte üst kattan kendisinin arabasına
kadar taşıdıklarını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK 'te kendisinin arabasına bindiğini ve
kendisinin, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Muzaffer TEKİN birlikte hastaneye gitmek için yola
çıktıklarını, ismail PAKER ve Mahmut OZTURK'ün kendi arabalarıyla kendilerinin
peşlerinden geldiğini, Yolda giderken Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün Rafet
ARSLAN ile telefon görüşmesi yaptıklarını, Rafet ARSLAN'ın onlara "beni de Maltepe'den alın
ve birlikte geçelim" dediğini, kendilerinin de Maltepe'den Rafet ARSLAN'ı aldıklarını, Rafet
ARSLAN kendisinin arabasına bindini ve Mehmet Zekeriya OZTURK'ün kendisinin
arabasından inerek İsmail PAKER 'in arabasına bindğini ve daha sonra hastaneye gittiklerini,
Hastaneye gittiklerinde Muzaffer TEKİN 'in abisi Rıza TEKİN'in orada olduğunu, Muzaffer
TEKİN 'i acile götürdüklerini, Muzaffer TEKİN 'i abisi Rıza TEKIN'e teslim ettiklerini ve
kendisinin işi olması nedeniyle müsade istediklerini ve ayrıldığını, Bu olaydan iki gün sonra
Jandarma'nın kendisini aradığını ve Beykoz jandarma komutanlığına gittiğini, bu olaydan
dolayı burada bir gün gözaltında kaldığını, kendisini savcılığa sevk ettiklerini ve daha sonra
savcılıktan serbest kaldığını, Yaklaşık bir hafta sonra da polis tarafından gözaltına alındığını
kendisini Ankara iline götürdüklerini ve üç gün gözaltında kaldığını, ve savcılığa sevk
edildiğini, daha sonra savacılıktan serbest bırakıldığını. Daha sonraki zamanlarda
mahkemeye tanık olarak çağrıldığını ve gittiğini,
Danıştay olayından yaklaşık üç ay sonra kendisinin Muzaffer TEKİN 'nin
ofisine giderek geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu, Daha sonra ne kendisini aramadığını,
kendisinin de şahsı aramadığını, ve o tarihten bu zamana kadar herhangi bir görüşmesinin
olmadığını, Muzaffer TEKİN 'in herhangi bir oluşum içerisinde yer alıp almadığını
bilmediğini,
Bu dokümandan(lobi) hiçbir şekilde bir bilgisinin olmadığını, Oktay YILDIRIM'm
Reina isimli iş yerinde çalıştığını bilmediğini, Oktay YILDIRM ile nasıl tanıştığını ve kendisi
ile olan ilişkisini ifadesinde belirttiğini,

Toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve


çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini
etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbîr alınması ve muhtemel eylemlerin
önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımı/da ba/ı devlet büyüklerimize ve üst düzey
bürokratlara yönelik "suikast türü silahlı eylem "gerçekleştirmeyi planlayan çıkar amaçlı
yasadışı bir teşekkül oluşturduğunuz ve bu teşekkül içerisinde bağlantılı olduğunuz mete
yalazangil, tuncay hacıbektaşoğlu ve salpir pebzlevıdze isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve
bu suikast türü silahlı eylem planı soruldruğunda;
Tuncay hacıbektaşoğlu ve salpir pebzlevıdze isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve bu
suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleri sorulduğunda;
Kendisinin Devlet büyüklerine ve üst düzey bürokratlara karşı herhangi bir silahlı
eylem hazırlığı içersinde olduğunun doğru olmadığını, kendisinin bu tür silahlı eylem fikrine
karşı olduğunu.bu tarz eylem duyumu veya bir teklif alsa buna ilk karşı çıkacak biri olacağını,
Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Selpir PEBZLEVIDZE isimli şahısları daha önceden
tanımadığını, bu şahısları gözaltında iken ilk defa gördüğünü, herhangi bir ilişkisinin
olmadığını, Mete YALAZANGİL isimli şahsı 1996 yılından beri tanıdığını, o dönemde Küçük
yalı da Akrabam Mustafa GÜLEN ile ticari ortaklık yaptıklarından dolayı tanıdığını, Kendisi
ile zaman zaman görüştüğünü ayrıca Muzaffer TEKİN in ofisinde de birkaç kez gördüğünü,
arkadaş olduklarını bildiğini, kendisinin böyle bir eylem fikri siyasi ve dünya görüşüne ters
olduğu, şiddet ile karşı çıkacağını, böyle bir şey duysa kim olursa olsun ilk ihbarcısı
kendisinin olacağını, kendisinin bu tarz bir eylem içersinde olmadığı ve bu tarz bir eylemin
Ülkeye büyük zarar vereceğini düşündüğünden kim veya kimler yaparsa yapsın karşı
olduğunu, kendisinin bu olayların içersinde geçen yıldan bu yana isminin geçiş sebebinin
sadece yaralı bir insanı insanlık görevi olarak hastaneye götürmesi olduğunu, bu şahsın
Muzaffer TEKİN değil başkası olsa insani görevi yapacağını, ancak onların fikir ve görüşleri
doğrultusunda hareket etmediğini, bu sorudaki ithamdan dolayı son derece rahatsız olduğunu.
Söyleyeceklerinin bu soru ile alakalı bundan ibaret olduğunu, kendisinin herhangi bir çıkar
amaçlı teşekkül veya yasadışı bir oluşum içersinde asla yer almadığını bu iddiayı da kabul
etmediğini,

Mahmut OZTÜRK'ü 1996 yılından beri tanıdığını kendisi ile ticari ilişkiler nedeni
ile tanıştığını aynı apartmanda 6 yıl oturduklarını bu nedenle ailece görüştüğü bir şahıs
olduğunu,
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'i 1999 yılından beri tanıdığını, Mahmut ÖZTÜRK
sayesinde kendisi ile tanıştığını, ilişkilerini ifadesi içerisinde detaylı olarak anlattığını,
Oktay YILDIRIM'ı 2000 yılından beri tanıdığını, Mahmut ÖZTÜRK sayesinde
kendisi ile tanıştığını, ilişkilerini ifadesi içersinde detaylı olarak anlattığını,
Raf et ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü, kendisi ile bir
samimiyetinin olmadığını, Muzaffer TEKİN' in yakın arkadaşı olarak bildiğini ve sürekli
yanında gördüğünü.
Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ü 2006 yılı içersinde Muzaffer TEKİN in Ofisinde
tanıdığını, kendisini gazeteci olarak tanıttığını, samimiyetinin ve ilişkisinin omadığını,
Mete YALAZANGIL'i 1996 yılından beri tanıdığını, Küçükyalı da akrabası ile
ortaklık yaptıklarını, Kendisi ile zaman zaman görüştüğünü ayrıca Muzaffer TEKİN in
ofisinde de birkaç kez gördüğünü arkadaş olduklarını bildiğini
Bunların dışında kendisine gösterilen resimlerdeki şahıslan tanımadığını ayrıca
birlikte gözaltında olduğu şahıslardan sadece Mete YALAZANGİL isimli şahsı tanıdığını
diğer şahıslan daha önce görmediğini ve tanımadığını,
b- Savcılık Beyanında Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ;
Emniyet Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesini tekrar ettiğini Oktay Yıldırım isimli
şahsı, hemşerisi ve komşusu olan Mahmut Oztürk'e sık sık misafirliğe gelmeleri nedeniyle
tanıdığını, Oktay Yıldırım ile Mahmut Öztürk'ün uzun yıllar aynı askeri birlikte görev
yaptıklarını istanbul'da bir süre ticarette yaptıklarını bildiğini, Bundan iki üç yıl kadar önce
Mahmut Oztürk ile Oktay Yıldırım Beyazıtta ortak olarak bir nargile cafe açtıklarını, Oktay
Yıldırım çay içmek için işyerine uğradığını,. Bu görüşmelerimiz sırasında
www.acikistihbarat.com isimli sitede yazılarının yayınlandığını kendisine anlattığını, 2006
yılının Mayıs ayında Muzaffer TEKİN in, Mahmut Öztürk'ün evinde kendi kendisini
yaralamasıyla ilgili Emniyette yazılı ifade verdiğini, bu ifadesinin doğru olduğunu, Danıştay
davası olarak bilinen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada da ayrıntılı olarak ifade
verdiğini, O olayda şüpheli olarak ifadesinin alındığını,
Oktay Yıldırımın iş yerinde yapılan aramada ele geçen dokümanlarla hiçbir
ilgisinin olmadığını, Kemal Şahin, ismail YILDIZ, Fikret Emek isimli kişileri tanımadığını,
bunların işyerlerinde ve evlerinde ele geçen silah ve dokümanlarla hiçbir ilgisinin olmadığını,
şüpheli Mete Yalazangili bir akrabası ile ortak ticaret yapmalarından dolayı tanıdığını,
Muzaffer TEKİN in ofisinde de birkaç kez gördüğünü, birlikte gözaltında bulunduğum Tuncay
ve Salpir isimli kişileri tanımadığını beyan etmiştir.
c)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi,
Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi
yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ
tarafından kısa bir konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer
KARABULUT'UN basın açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapışma "Patrikhane
Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk
bırakıldığı, Kemal KERİNÇSİZ, Hayrettin ERTEKİN, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN,
Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN in katıldığı,
Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahsın kullanmakta olduğu 05322201077 nolu GSM
hattının kayıtlarının yapılan analizinde;
-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' in kullandığı 05323412902 nolu GSM hattı ile 30 kez
görüştüğü,
-Oktay YILDIRIM'ın kullandığı 05058108791 nolu GSM hattı ile 11 kez görüştüğü,
-Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05322455605 nolu GSM hattı ile 245 kez
görüştüğü, -Mahmut ÖZTÜRK' ün kullandığı 05438324409 nolu GSM hattı ile 4 kez
görüştüğü,
-Muzaffer TEKİN' in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 176 kez görüştüğü,
-Oktay YILDIRIM' m kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 10 kez görüştüğü,
-Murat ÖZKAN' ün kullandığı 05322526065 nolu GSM hattı ile 3 kez nolu
görüştüğü, -Murat ÖZKAN' ün kullandığı 05323344275 nolu GSM hattı ile 17 kez
görüştüğü
-Mete YALAZANGİL' in kullandığı 05357747903 nolu GSM hattı ile 79 kez
görüştüğü, anlaşılmıtır.
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile ilişkisinin olmadığını beyan ettiği ancak 30 kez
telefon görüşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır

d)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;


Mete YALAZANGİL ifadesinde;
TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL
KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI BOYUTLANDIRABİLME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK
VE BU BAĞLAMDA KAMU GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF
EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA TEDBİR, ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN
ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN ÇATIŞMALARIMIZDA BAZI
DEVLET BÜYÜKLERİMİZE VE UST DÜZEY BÜROKRATLARA YÖNELİK "SUİKAST
TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI
BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI
OLDUĞU ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU VE SAİLPİR
PEBZLEVIDZE İSİMLİ ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİNİZİ VE BU SUİKAST TÜRÜ
SİLAHLI EYLEM PLANI ile ilgili sorulan soruya; "Zeki Yurdakul ÇAĞMAN : 1996-1997
yıllarında Ser Dış Ticarette ortağım olan ve eski milli tekvondocu olan Mustafa GÜLEN'in
hemşerisi olması sebebi ile Küçükyalıdaki GÜLEN spor salonunda Mustafa GÜLEN vasıtası
ile tanıştım. 2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni aradı. Nerdesin diye sordu. Bende iş
yerimde olduğumu söyledim. Kadıköy tarafına bir iki saat içinde geçersen ofise uğra bir
dostun var dedi. Bende söylediği zaman dilimi içinde ofisi uğradığımda Yurdakul ÇAĞMAN'ı
ofiste gördüm. Sohbet ettik Ümraniye Dudulu civarında toptan elektirik malzemeleri sattığını,
daha sonra çıkarıp dükkan kart vizitini verdi. Bende aynı şekilde kart vizitimi verdim. Zaman
zaman telefonla arayarak görüşürdüm kendisinin daha önceden güreşçi olduğunu bildiğimden
manevi bir bağımız vardı. Kendisi iyi bir kişidir. 2006 yılının Ramazan ayında Muzaffer
TEKİN'in Ataşehir Fanıiliy cafede iftar yemeğinde kendisini gördüm bu iftar yemeğinde
yaklaşık 20-25 kişi kadar vardı bu şahıslardın bildiğim İsmail PAKER, Oktay YILDIRIM,
Zekeriya ÖZTÜRK, Mahmut ÖZTÜRK ve Rafet ARSLAN vardı. Benim bu şahıslar ile
yukarıda anlatıklanm dışında hiçbir ilişkim yoktur. Benim her hangi bir devlet büyüğüne veya
bir şahısa yönelik suikast türünden bir eylem planım asla yoktur ve burada ismi geçen diğer
şahıslardan bir duyumda almadım ve böyle bir eylem planlarının olduğunu bilmiyorum. Benim
bu şahıslarla her hangi bir teşekkül ve örgütsel bir bağım yoktur." dediği
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde;
İlerleyen günlerde Ankara'ya gidip savcıya teslim olacağını söyledi. Daha sonra ordu
evinden ayrıldık. Ertaç GİRAY kendi evine gitti biz Muzaffer TEKİN'e ev ayarlamak için
çıktık. Muzaffer TEKİN yaralandığı günün sabahı bana Yurdakul ÇAĞMAN'dan telefon geldi.
Muzaffer TEKİN'in kendisini kalbinden bıçaklayarak kendisini intihar ettiğini söyledi ve
durumunun ağır olduğunu söyledi. Bunun üzerine ben İsmail PAKER'in otosu ile beraber
Mahmut ÖZTÜRK'ün Çavuşbaşmdaki villasına yola çıktık,
e)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i tanıdığı
Mete YALAZANGİL ile eskiden beri görüştüğü, şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mahmut
ÖZTÜRK, Rafet ARSLANTa irtibat halinde olduğu,
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'le samimiyetinin olmadığını beyan ettiği halde
birçok defa telefonla görüştüğü, Danıştay saldırısından sonra yapılan kritik yemeğine katıldığı
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in intihar girişiminden sonra hastaneye götürmek için gelen
grubun içinde olduğu ve yine başbakana suikast yapılacağı ihbarına konu diğer şüpheliler
Saphir DEBLEBVİZADE ve TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile birlikte ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'in tutuklanmasından sonra Mete YALAZANGİL'e bağlı olarak çalışmalara
başladıkları ve ihbar üzerine yakalandıkları, şüphelinin sivil olmasına rağmen ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK ve Mete YALAZANGİL ile olan ilişkileri, Oktay
YILDIRIM ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile normal iş ve komşuluk ilişkisinden öte emir
komuta zincirine bağlı olarak hiyerarşik yapıda ERGENEKON terör örgütünün gizli
yapılanmasına bağlı ilişki olduğu, gözaltına alındıkları şahısların daha sonra Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK'ü arayıp bilgi verdikleri, Mete YALAZANGİL vasıtasıyla Zafer (Kod) Muzaffer
TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak çalıştıkları anlaşıldığından;
Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'm ERGENEKON terör örgütünün üyesi
olmak eylemi nedeniyle TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

25-ŞÜPHELİ TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU a-


Emniyet beyanında özetle;
1974 yılında Trabzon iline bağlı Of ilçesinde dünyaya geldiğini, Of ilçesine bağlı
Pazarönü Köyünde İlkokulu okuduğunu, 1991 yılı sonunda ailesiyle birlikte istanbul Fatih 'e
yerleştikleri, 1994 yılına kadar burada demir doğrama işlerinde çalıştığını 1994 yılında
Manisa 'da askerlik yaptığını, 1995 yılı sonunda askerden döndüğünü, askerden döndükten
sonra askeriyeden firar olayı ilgili 63 gün teskereden sonra cezaevinde yattığını Şu an eşi
olan Nuray HACIBEKTAŞOĞLU ile 2001 yılında evlendiğini, devamlı olarak yazları çay
toplamak amacı ile memleketi olan Trabzon a kış aylarında da istanbul ilinde bulunduğunu,
Bir erkek ve bir kız çocuğu babası olduğunu, daha önceden ismi Ali Baba Resturant olan iş
yerinde sahne düzeni işi ile uğraşmakta olduğunu, iş yerini iş yeri sahibi Hasan ALAGOZ ün
sağlık nedenlerinden dolayı işletememesi üzerine borçlarını üstlenerek devraldığını ve ismini
Oz Mavi Deniz olarak değiştirdiğini halen bu Restoranı işletmekte olduğunu, Bu iş yerinde 4
adet işçi çalıştırmakta olduğu, aynı anne ve babadan olma 7 kardeş oldukları,

Öz geçmişinde belirttiği gibi 1996 yılında askeriyeden firar olayı ilgili 63 gün
cezaevinde yattığını ayrıca 1998 yılının ilk aylarında Hürriyeti Tahtit suçu ile alakalı istanbul
Bahçelievler de yakalandığını çıkarıldığı Mahkemece tutuklandığını, 28 gün Cezaevinde
yattıktan sonra tahlile edildiğini ve bu davadan beraat ettiğini, 2007 yılı Mart aylarında
Bakırköy de Polisin yaptığı bir uygulama sonucu Saypır DEBZLELVIDZE isimli çeçen asıllı
şahıs ile birlikte gözaltına alındığını kendisini "ruhsatsız Silah bulundurmak" Saypır
DEBZLELVIDZE"nın ise "vizesiz Türkiye de bulunmak" suçundan gözaltına alındığı,
kendisinin bu suçtan dolayı çıkarıldığı Mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, Saypır
DEBZLELVIDZE'nın ise yabancılar Şubesinde gözaltında kalmaya devam ettiğini, bunun
haricinde kendisine başka herhangi bir işlem yapılmadığını, yakın akrabaları ile ilgilide işlem
yapılmadığını.
Kendisinin bu doküman hakkında hiçbir ilgisinin ve bilgisinin olmadığını, Muzaffer
TEKİN isimli şahsı tanıdığını, kendisinin 2006 yılı sonları 2007 yılının başlarında Mavi
Karadeniz isimli Radyoda Reklam bölümünde çalıştığı esnada Saypir DEBZLELVIDZE isimli
şahsın Muzaffer TEKİN in Kadıköy de bulunan ofisine götürdüğü, kendisinin Muzaffer TEKİN
in ofisine gitme amacının çalıştığı radyo için reklam temin etmek olduğu, ofise gittiğinde
Reklam dosyasını ofisin girişinde bulunan bir şahsın kendisinden alarak Muzaffer TEKİN' e
vereceğini söylediği, kendisinin o gün Muzaffer TEKİN ile görüşüp tanışmadığını, Saypir
DEBZLELVIDZE'in Muzaffer TEKİN i ne zamandan beri tanıdığını bilmediğini, Saypir
DEBZLELVİDZE in kendisini Muzaffer TEKİN'in yanına götürmesinin sebebinin Muzaffer
TEKİN in reklam verebileceği geniş bir çevreye sahip olabileceğinden dolayı olduğu, 2007 yılı
Mart aylarında Bakırköy de Polisin yaptığı bir uygulama sonucu Saypır DEBZLELVIDZE
isimli şahıs ile birlikte gözaltına alındığını, kendisinin "ruhsatsız Silah bulundurma", Saypır
DEBZLELVIDZE'nın ise vizesiz Türkiye de bulunmak suçundan dolayı gözaltına alındığı,
kendisinin bu suçtan dolayı çıkarıldığı Mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, Saypır
DEBZLELVİDZE'nın ise yabancılar Şubesinde gözaltında kalmaya devam ettiği, bu olaydan
sonra Saypır DEBZLELVİDZE kendisine Muzaffer TEKİN in yanına gidip kendisi için yardım
edip edemeyeceğini sormasını istediği, kendisinin de Muzaffer TEKİN in yanına gittiğini ve ilk
tanışmasının bu şekilde olduğu, Muzaffer TEKİN'in yanına ofisine gittiğinde Saypir
DEBZLELVIDZE in durumunu anlattığı ve yardım
edip edemeyeceğini sorduğu, Muzaffer TEKİN'in kendisine Saypir DEBZLELVIDZE'e
yardımcı olamayacağını söylediği ve ofisten ayrıldığını, bu görüşmesinden yaklaşık 20-25 gün
sonra Muzaffer TEKİN'in kendisini cep telefonundan arayarak Saypır DEBZLELVIDZE
hakkında bir gelişme olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de Muzaffer TEKIN'e herhangi
bir gelişme olmadığını söylediği ve reklam konusundan dolayı yardımcı olup olamayacağını
sorduğu, Muzaffer TEKIN'in ilgileneceğini söylediği ve telefonu kapattıği, bu görüşmeden
sonra tarihlerini tam olarak hatırlamadığı bir zamanda Muzaffer TEKİN' i cep telefonundan
aradığı ve reklam konusunda yardımcı olup olamayacağını sorduğu, olumlu bir yanıt
alamadığı,. Muzaffer TEKİN ile bir daha görüşmediğini, Muzaffer TEKİN' in tutuklandığını
20-25 gün sonra gazeteden öğrendiğini, Muzaffer TEKİN ile olan ilişkisinin bundan ibaret
olduğu, kendisinde çıkan dokümanlardan haberinin olmadığını ve bu dokümanları hiç
görmediğini,
Saypir DEBZLELVİDZE'nın şu anda kendisiyle birlikte gözaltında olan şahıs
olduğu, Kendisini 2003 yılında tanıdığını, Esenler Atışalanı 'nda Kasap dükkanı işlettiği
dönemde Bahçelievler de ismini şu an hatırlamadığı bir kahvehanede Samsunlu ismail olarak
tanıdığı şahıs vasıtası ile Saypır DEBZLELVİDZE ile tanıştığını, kalacak yerinin
olmadığından dolayı kendisinin Kasap dükkanında indir bindir işleri yapacak bir elemana
ihtiyacı olduğundan dolayı yanına aldığını ve iş yerine götürdüğü, dükkanında yatıp kalktığı
ve işlerinde kendisine yardımcı olduğu, ortalama aylık 400 YTL para verdiği, yeme, içme ve
barınma ihtiyacını karşıladığı, kendisinin Türkiye de kaçak olduğunu bilmediğini, 2004 yılının
ortalarına kadar kendisinin dükkanı devredene kadar bu ilişkinin böyle devam ettiğini,
kendisine ait olan dükkanı devrettikten sonra bir müddet kendi başının çaresine baktığı,
nerede yatıp kalktığını bilmediğini, ara sıra yanına gelip gittiği, 2006 yılı ortalarında Radyo
Reklam işine girdiği dönemde yanına gelip gittiğinde sigara ve yemek parası konusunda
yardımcı olduğunu, ailesi Memlekette iken Saypir DEBZLELVİDZE"nin evinde kaldığı,
kendisi ile olan ilişkisinin bundan ibaret olduğu, Saypir DEBZLELVİDZE'nın Muzaffer
TEKİN' i ne zaman nerde ve ne şekilde tanıdığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,
Soruldu toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve
çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini
etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin
önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda bazı devlet büyüklerimize ve üst düzey
bürokratlara yönelik "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ
PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞUNUZ VE
BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞUNUZ METE YALAZANGİL, ZEKİ
YURDAKUL ÇAĞMAN VE SALPİR PEBZLEVIDZE isimli şahıslarla olan ilişkilerinizi ve
bu suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleriniz sorulduğunda;
Kendisinin bu suçlamayı kabul etmediğini, kendisine sorulmuş olan isimlerden
Saypir ............ İsimli şahıs ile Mete YALAZANGİL isimli şahısı tanıdığını, Saypir.......... isimli
şahıs ile olan ilişkisini ifadesinin üst kısmında anlattığını, Mete YALAZANGİL ile 2006 yılı
sonlarında tanıştığını, kendisinin Kadıköy DYP ilçe binasına Radyo için Reklam almak amacı
ile gittiği sırada orada reklam için görüştüğü kişi olduğunu, kendisini spor hocası olarak
tanıttığı ve DYP ilçe Teşkilatında görevli olarak tanıttığı, reklam konusunda kendisi ile
konuştuğu ve daha önce Kasap işi ile uğraştığını söylediği, kendiside toptan et işi yapmak
istediğini ve bunun için depo ayarlamaya çalıştıklarını ve kendisine pazarlama konusunda
yardım edip edemeyeceğini sorduğu, kendisininde et geldiği zaman yardımcı olabileceğini
söylediği kendiside reklam konusunda yardımcı olacağını söylediği, daha sonraki günlerde
Saypır ile birlikte reklam için DYP binasına Mete ile görüşmeye gittiğini ancak orda olmadığı
için görüşemediğini, DYP ilçe teşkilatına gitme sebebinin partilerin seçim zamanı reklam
verebilecekleri nedeni ile olduğu, daha sonraki görüşmelerde et işinin olamayacağını
kendisinin de DYP den ayrıldığını Erke isimli güvenlik şirketinde çalışmaya başladığını

i^__ / /afalı
A~&^<^y
söylediği, kendisinin de Saypir DEBZLELVIDZE ile birlikte yanına gittiği, Reklam konusu ile
ilgili kendisini Trabzon vakfından bir şahsa yönlendirdiğini, kendisinin de bu şahsı telefonla
arayarak reklam konusunda gerekli teklifleri verdiğini, ancak bir sonuç alamadığı yine daha
sonra 1 ay içersinde Erke isimli güvenlik şirketine gittiğini, Mete ile şirkette olmadığı için
görüşemediğini ve radyo reklamı ile ilgili bir teklif dosyası bıraktığı, dosya ile alakalı
kendisine geri dönüş yapılmadığı en son olarak Saypir DEBZLELVIDZE isimli arkadaşının
Yabancılar Şubesinde gözaltında bulunduğu sırada Muzaffer TEKIN'e Saypir için birşey
yapıp yapamayacağını sormaya gittiği sırada tekrar orada gördüğü ve selamlaştığı, başka bir
konuşmanın geçmediği,
Kendisinin herhangi bir devlet büyüğüne veya bürokrat bir şahsa suikast türü
silahlı bir eylem planının asla olmadığını, ne Mete YALAZANGIL nede Saypir
DEBZLELVIDZE başka bir şahıs veya şahıslarla çıkar amaçlı bir teşekkül veya yapılanma
içersinde yer almadığını, böyle bir iddiayı kabul etmediğini,
Şüpheli Mete YALAZANGIL 25.08.2007 tarihli emniyet beyanında "Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU: 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'deki
bürosunda tanıştım bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı vardı. Bu şahıslardan sadece Rafet
ARSLAN ve kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanıyordum. Bu arada ismini sonradan öğrendiğim
Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU isimli şahısla ayaküstünde sohbet ederken, kendisi bana
Güngören Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söyledi. Bende kendimin spor
hocalığı ve aynı zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığımı kendisine
söyledim. Yaklaşık 10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldım. Ben kendisine telefonumu
vermedim ancak o beni 2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu telefonumdan arayarak,
bir akrabası ile gelip görüşmek istediğini ben de Kadıköy'de Erke Güvenlik şirketin Genel
Koordinatörlük yaptığımdan dolayı, buraya gelmelerini söyledim. İsmini hatırlamadığım bir
akrabası ile birlikte yanıma gelerek, akrabasını benimle tanıştırdı Karadeniz Fm'de ve
televizyonda sanatçı olarak çıktığını ve aynı zamanda ortağı olduğunu söyledi. Karadeniz Fm
için ilan ve reklam topluyoruz bize yardımcı olabilirmisin dedi. Bende kendisine bu işlerden
anlamadığımı ama yardımcı olabileceksem araştırıp bilgi vereceğimi söyledim. Şu anda
görüşebileceğimiz birileri var mı diye sordu. Bende yanlarında telefon açarak Kadıköy de
bulunan Of vakfını aradım arkadaşlar görüşebileceğini söyleyerek ben de kendilerine adres ve
telefonları vererek gittiklerinde benim ismimi söylemelerini söyledim ve yanımdan ayrıldılar.
Daha sonra beni telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarını ve onlarında geri
döneceklerini söyledi. Bir süre sonra tekrar telefonla beni arayarak görüşmek istediğini ben de
kendisine parti de olduğumu gelip görüşebileceğimizi söyledim. Bana gelerek biraz
konuştuktan sonra Romanya'da et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et getirebilirmiyiz
dedi. Bende et işinin normal şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu karan ile özel şirketlere
verildiğini söyledim. Eğer böyle bir firma varsa ancak bu şekilde olabileceğini izah ettim.
Ağabey sende yine araştır yardımcı olmaya çalış diyerek ayrıldık. Bir süre sonra tekrar beni
telefonla arayarak görüşmek istediğini bende kendisine parti de olduğumu ve görüşebileceğimi
söyledim. Daha önceden Muzaffer TEKİN 'in yanında tanıdığım Saipir ..................
(DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber
Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU yanıma geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirmisin
araştırma yaptın mı dedi bende bu iş bizi aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden,
kendisine olmaz dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak,
müsaitsen benim ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık bir ya da bir buçuk saat sonra ofise
gittim. Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun oturduğunu gördüm. Muzaffer TEKİN bana
Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın
üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp,
Saipir ......... İsimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim
edildiğini, Saipir...........yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söyledi.
Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım
olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu konuda bana yardımcı
olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı söyledim ve
ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." ŞEKLİNE BEYANDA
BULUNUMUŞTUR. BU KONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİSİ SORULDUĞUNDA:
Mete YALAZANGİL'ın kendisi hakkında vermiş olduğu ifade genel hatları ile
doğrudur ancak kendisi ile tanışması Muzaffer TEKİN in ofisinde değil DYP Kadıköy ilçe
binasında olmuştur. Saypır DEBZLELVİDZE'nın gözaltında bulunduğu sırada Muzaffer
TEKİN'in Mete YALAZANGİL 'i arayıp aramadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, ayrıca
Et ticareti talebi ilk olarak kendisinden geldiğini, kendisi ile et ve reklam işi için
görüştüğünün doğru olduğunu, ifadesinin üst kısmında bu konuları anlattığını,.
Kendisine isimleri sayılan ve resimleri gösterilen şahıslardan Muzaffer TEKİN Mete
YALAZANGİL ve Saypır DEBZLELVİDZE isimli şahısları tanıdığını, bunlarla olan ilişkilerini
ifadesi içerisinde detaylı olarak anlattığını diğer şahısları tanımadığını,
b-Savcılık ifadesinde Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU
Oktay Yıldırım, Ali Yiğit, Fikret Emek, BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ isimli şahısları
tanımadığını, bu şahıslarda ele geçen doküman ve silahlarla ilgisinin olmadığını, Birlikte
gözaltına alındığı Saipir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin yanında tanıdığını,
kalacak yeri olmadığından, Samsunlu ismail isimli şahısın adı geçenin kendisinin evinde
kalmasını ve çalışmasını teklif ettiğini.o tarihte kendisinin Esenler Ateşalanı 'nda kasap
dükkanının olduğunu, Saipir'in burada kendisinin yanında hamal olarak çalıştığını Saipir 'in
Muzaffer TEKİN le nasıl tanıştığını bilmediğini,Bu yılın Mart ayında bir Asayiş
uygulamasında kendisinin üzerinde ruhsatsız silah yakalandığını, Saipir'in de yabancılar
şubesi tarafından gözaltına ahndğını,serbest bırakılınca Saipir'in Muzaffer TEKİN e git
kendisinden yardım iste dediğini kendisinin de Muzaffer TEKİN ile görüştüğünü, kendisine
yardımcı olamayacığını söylediğini, daha sonra kendisini aradığını, Saipirin durumunun ne
olduğunu sorduğunu,
Mete Yalazangil ile yurtdışından et getirip getiremeyeceği hakkında konuştuklarını,
Mete YALAZANGİL'IN kendisi hakkında vermiş olduğu ifadelerin doğru olduğu
Şeklinde beyanda bulunduğu,
c-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Yurdakul ÇAĞMAN ifadesinde;
TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL
KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI BOYUTLANDIRABİLME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK
VE BU BAĞLAMDA KAMU GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF
EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA TEDBİR ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN
ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞMALARIMIZDA BAZI DEVLET
BÜYÜKLERİMİZE VE ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA YÖNELİK "SUİKAST TÜRÜ
SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR
TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞU
METE YALAZANGİL, TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU VE SALPİR PEBZLEVIDZE İSİMLİ
ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİ VE BU SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM PLANI İLE
İLGİLİ sorulan soruya; "Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Selpir PEBZLEVIDZE isimli
şahıslan daha önceden tanımıyorum bu şahısları gözaltında iken ilk defa burada gördüm
herhangi bir ilişkim yoktur" dediği

Saipir DEBZLELVİDZE ifadesinde; ■ * . . v «*


AİLE YAPISI VE ÖZ GEÇMİŞİ ile ilgili sorulan soruya; "Bir gün Samsunlu İsmail
.....ile beraber 2002 yılında dolaştığımızda Bahçelievler Soğanlıda ismini hatırlamadığım bir
kahveye gittik. Burada hemşerisi olan şu anda benimle beraber gözaltında bulunan Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU ile tanıştım. Bu arada arkadaşlığımız ilerledi Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU ile görüşmeye devam ettik. Kendisinin Ateş tuğlada ismini şimdi
hatırlayamadığım bir kasap dükkanı vardı. 2002 yılının son aylan idi, bende çalışmadığımdan
beni yanma aldı. Dükkanda yatıp kalkıyordum çok soğuk olduğu zamanlar Soğanlıda bulunan
evine götürürdü. Daha sonra evlerinde kalmaya başladım ayrıca memleketleri Trabzon'a çay
toplamaya gittim. 2005 yılında kasap dükkânını işler olmadığından dolayı kapattı. Bu arada
Tuncay'ın amcasının oğlu Faik HACIBEKTAŞOĞLU Karadeniz Fm'nin sahibi idi para
kazanmamız için bize reklâm bulmamızı söyledi. Biz de Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile
beraber sağ sola gidip reklam almaya çalıştık. Yaklaşık bir buçuk sene kadar bu işle
uğraştık.2007 yılının Mart ayında asayiş uygulaması esnasında Bahçelievler'de Hundai kiralık
bir arabada Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU kendisine ait ruhsatsız bir silahı yakalattı. Benimde
vize geçtiğinden dolayı gözaltına alındık. Ben yabancılar şubesinde 18.07.2007 tarihinde
serbest kaldım. Ben içeride iken Bakırköy Zuhurtbaba da bulunan Mavi Deniz Restaurantı
Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU alarak dükkanın çalıştırma ruhsat işleri ile uğraşmakta. Ben de
burada kalmaktayım" dediği
İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 16.06.2007 TARİH VE
TEK.TAK.NO:2007/668 SAYILI KARARINA İSTİNADEN MUZAFFER TEKİNİN İLİMİZ
KADIKÖY İLÇESİ OSMANAĞA MAHALLESİ KUŞDİLİ CADDESİ EKİZOĞLU İŞHANI NO:
47 SAYILI İŞYERİ ADRESİNDE YAPILAN ARAMADA ELDE EDİLEN METARYALLERİN
İNCELEMESİNDE;
49-50 NOLU SAYFA; PROJELER BAŞLIĞI ALTINDA YAPILANMANIN KISA
SÜREDE TABANA YAYILMASI VE TOPLUMSAL İLETİŞİMİN ÇAĞDAŞ OLANAKLARLA
KURULABİLMESİ VE SİSTEMİN FİNANSAL İHTİYAÇLARININ KARŞILANABİLMESİ İÇİN
ŞU PROJELER ÖNERİLİR; 1-LOKAL MEDYA PROJESİ 2-ON-LİNE RATİNG ÖLÇME VE
DEĞERLENDİRME SİSTEMİNİN YURT GENELİNE KURULMASI 3-DİJİTAL ANKET
PROJESİ 4-TÜRK DIŞ TİCARET LOBİ HAREKETİ PROJESİ, 5-İSO PROJESİ 6-TERCÜME
PROJESİ, 7-KOBİ'LERİNÖRGÜTLENMESİ, 8-TEKNOKAR VENAVİGASYONPROJESİ9-
MİLLİ TEKNOLOJİK ALT YAPISI İHTİYAÇLAR HARİTASININ ÇIKARILMASI, 10-MİLLİ
ARGE YAPILANMASI PROJESİ, 11-EĞİTİM PROJESİ 12-TURİZM PROJESİ 13-MİLLİ
İLETİŞİM SİSTEMİ YAZILIM PROJESİ 14-MİLLİ DEVLET YÖNTEMİ SİMİLASYON
(BENZETİM) PROJESİ, 15-SİNEMA SANAYİSİ PROJESİ, 16-HUZUR VE SAĞLIK KÖYLERİ
PROJESİ, 17-DİŞ İLİŞKİLER PROJESİ, 18-TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ,
ŞEKLİNDE BİLGİLER BULUNDUĞU TESPİT EDİLDİĞİ VE BU DOKÜMANLARDA
ANLATILMAK İSTENENLERİN NELER OLDUĞU ile ilgili sorulan soruya; "Ben Muzaffer
TEKİN isimli şahsı 2001 yılında, Lalelide Mardinli bir tekstil dükkanında çalıştığımda, Rusya
ya kargo yolladığım esnada ismini hatırlamadığım bir kargo
firmasında ticaret yapan Fahrettin ................ 45 yaşlarında Azerbeycanlı eski bir doktor ile
tanıştık benim çalıştığım dükkana da arada sırada gelip giderdi. 2001 Ramazan ayında tekrar
mal almak için geldiğinde Fahrettin...........işin yoksa gel beraber gezelim diyerek dükkandan
ayrıldım. Beni Sultanahmet'e daha sonra Kadıköy'e geçtik tam iftar saatinde, Fahrettin............
bana benim bir Türk arkadaşım var Moskova'da inşaat işi ile uğraşıyor ismini söylemedi. Biz
bir ara geldiğimizde burada bulunan eski bir komutan var dedi. Kadıköy'de kuşdilinde
bulunan ofisine gittik. İçeride 6-7 kişi vardı iftar hazırlığı yapıyorlardı. Hepsi zaten oruç
tutmuyorlardı. Muzaffer TEKİN isimli şahıs ise sigara içiyor oruç tutmuyordu. Beni
Fahrettin........İsimli şahıs Muzaffer TEKİN ile Kafkasyalr ve sporcu diyerek tanıştırdı. Bana
Muzaffer TEKİN çıkarıp kart viziten verdi. İftarımız açtık bir az sohbet ettikten sonra çay içip
hemen kalktık. Ofisinde tanışırken aldığım kart vizitenden Ramazan Bayramında Ankisörlü
telefondan cep telefonunu arayarak bayramlaştmı. 2003 yılında Muzaffer TEKİN'i ziyaret
etmek amacı ile Kadıköy'de bulunan ofisine gittim. İçeride 4-5 kişi vardı kendilerini
tanımıyorum selam verip Muzaffer TEKİN'in yanma geçtim önce beni tanımada aradan uzun
bir süre geçtiğinden bende kendisine, Fahrettin ............. Azerbeycanlı eski bir doktorla 2001
Ramazan ayında iftar geldiklerini söylediğimde, beni hatırladı ve bana Fahrettin............ isimli
şahıs gelip gelmediğini sordu. Bende kendisine Fahrettin ................ isimli şahsı bir senedir
görmediğimi söyledim. Biraz ayak üstünde muhabbet ettikten sonra tekrar uğramamı
görüşelim diyerek ayrıldım. 2003 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber Muzaffer
TEKİN'in Kadıköy'de bulunan ofisine ziyarete gittik. Muzaffer TEKİN ofiste oturuyordu
selam verdik Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber kasap dükkanı çalıştırdığımızı
söyledim birer çay içip biraz sohbet ettikten sonra kalktık. Daha sonra zaman zaman ziyarete
giderdim. 2005 yılında Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber Karadeniz Fm reklam
bulmak için, Muzaffer TEKİN'in ofisine gittik. Gerek kendisi için gerekte çevresinde
tanıdıklarına vermek amacı ile reklam tanıtım klasörü bıraktık. Oda kendisinin bu konuda
ilgileneceğini söyledi. Bu arada bayramlarda ve kandillerde kendisini arardım yada mesaj
çekerdim bir büyüğüm olduğundan dolayı, 2006 yılında Danıştay olayında kendisinin gerek
yaralanması gerekte gözaltına alınmasından dolayı çok şaşırdım. Yaklaşık olaydan iki ay sonra
kadıköy'de bulunan ofisine ziyaret edip geçmiş olsun diye gittim. Ağabey bu nedir diye
sorduğumda Muzaffer TEKİN benim bu olayla bir alakam yok dedi. 19.01.2007 günü beni cep
telefonumdan arayarak kendisinin Taksimde olduğunu Ermeni Soykırımını protesto etmek için
burada bulunduklarını söyledi. Bende kendisini böyle olaylara katılmayacağını söyleyerek
telefonu kapattım. 25.01.2007 günü Muzaffer TEKİN'in Kadıköydeki ofisine tek başıma
giderek, biraz oturup sohbet ettikten sonra kalktım. Yukarıda gösterdiğiniz ve okuduğunuz
dokümanlar için benim herhangi bir bilgim yoktur Master Planı diye bir şey duymadım."
Dediği
Mete YALAZANGİL ifadesinde; TOPLUMSAL MUTABAKATI VE GÜVEN
DUYGUSUNU BOZARAK SİYASAL KAMPLAŞMA VE ÇATIŞMALARI
BOYUTLANDIRABILME POTANSİYELİ TAŞIYABİLECEK VE BU BAĞLAMDA KAMU
GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEBİLECEK PROVAKATİF EYLEMLERE KARŞI ZAMANINDA
TEDBİR ALINMASI VE MUHTEMEL EYLEMLERİN ÖNLENMESİ AMACIYLA SÜRDÜRÜLEN
ÇALIŞMALARIMIZDA BAZI DEVLET BÜYÜKLERİMİZE VE ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA
YÖNELİK "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ
PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞU VE BU
TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞU ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, TUNCAY
HACIBEKTAŞOGLU VE SAİLPİR PEBZLEVIDZE İSİMLİ ŞAHISLARLA OLAN İLİŞKİLERİNİZİ
VE BU SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM PLANI ile ilgili sorulan soruya; "Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU : 2006 yılının Eylül ayında Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda
tanıştım bu tanışma esnasında, yaklaşık 7-8 kışı vardı. Bu şahıslardın sadece Rafet ARSLAN ve
kardeşi Ahmet ASLAN'ı tanıyordum. Bu arada ismini sonradan öğrendiğim Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU isimli şahısla ayak üstünde sohbet ederken, kendisi bana Güngören
Çamlıkahvede toptan kasap market işi yaptığını söyledi. Bende kendimin spor hocalığı ve aynı
zamanda Kadıköy Doğru Yol Partisinde Genel Sekreterlik yaptığımı kendisine söyledim. Yaklaşık
10-15 dakika kadar görüştükten sonra ayrıldım. Ben kendisine telefonumu vermedim ancak o beni
2007 yılının Ocak ayında 0535 774 79 03 nolu telefonumdan arayarak, bir akrabası ile gelip
görüşmek istediğini ben de Kadıköy'de Erke Güvenlik şirketin Genel Koordinatörlük yaptığımdan
dolayı, buraya gelmelerini söyledim. İsmini hatırlamadığım bir akrabası ile birlikte yanıma
gelerek, akrabasını benimle tanıştırdı Karadeniz Fm'de ve televizyonda sanatçı olarak çıktığını
ve aynı zamanda ortağı olduğunu söyledi. Karadeniz Fm için ilan ve reklam topluyoruz bize
yardımcı olabilirmisin dedi. Bende kendisine bu işlerden

793
anlamadığımı ama yardımcı olabileceksem araştırıp bilgi vereceğimi söyledim. Şu anda
görüşebileceğimiz birileri var mı diye sordu. Bende yanlarında telefon açarak Kadıköy de bulunan
Of vakfını aradım arkadaşlar görüşebileceğini söyleyerek ben de kendilerine adres ve telefonları
vererek gittiklerinde benim ismimi söylemelerini söyledim ve yanımdan ayrıldılar. Daha sonra
beni telefonla arayarak gidip görüştüklerini katolok bıraktıklarım ve onlarında geri döneceklerini
söyledi. Bir süre sonra tekrar telefonla beni arayarak görüşmek istediğini ben de kendisine parti de
olduğumu gelip görüşebileceğimizi söyledim. Bana gelerek biraz konuştuktan sonra Romanya'da
et çok ucuz olduğunu tanıdık var mı oradan et getirebilirmiyiz dedi. Bende et işinin normal
şartlarla getirilmediğini, Bakanlar kurulu karan ile özel şirketlere verildiğini söyledim. Eğer böyle
bir firma varsa ancak bu şekilde olabileceğini izah ettim. Ağabey sende yine araştır yardımcı
olmaya çalış diyerek ayrıldık. Bir süre sonra tekrar beni telefonla arayarak görüşmek istediğini
bende kendisine parti de olduğumu ve görüşebileceğimi söyledim. Daha
önceden Muzaffer TEKİN in yanında tanıdığım Saipir.................(DEBZLELVİDZE) isimli şahsı
Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU yanıma
geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirimsin araştırma yaptın mı dedi bende bu iş bizi
aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden, kendisine olmaz dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs
ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak, müsaitsen benim ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık
bir yada birbuçuk saat sonra ofise gittim. Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun oturduğunu gördüm.
Muzaffer TEKİN bana Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber
alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah çıktığını Mahkemenin Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU'nu serbest bırakıp, Saipir .............. İsimli şahsın pasaportunun vizesinin
bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim edildiğini, Saipir...............yakalandıkları akşam polislerin
yanından kendisini aradığını söyledi. Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar
Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu
konuda bana yardımcı olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı
söyledim ve ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." Dediği,

d)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;


Şüphelilerin başbakana suikast şüphesiyle gözaltına alındıktan sonra, iki şüphelinin
şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile yaptıkları; Tape:3268, 17.07.2007 tarihinde Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK ile Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU arasındaki
görüşmede özetle; T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "serbest kaldık haber vereyim dedim" dediği,
M.Z.ÖZTÜRK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek yanıt verdiği, T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun
"bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "tamam çok sevindim" dediği,
T.HACIBEKTAŞOĞLU'nun "vereyim bir saniye" dedikten sonra telefonu şüpheli Saipir
PEBZLEYİDZE'ye verdiği ve S.PEBZLEYİDZE'nin "Selamualeyküm komutan" dediği,
M.Z.ÖZTÜRK'ün "Alikümselam yiğitim benim ya" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "şimdi sen
mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem" "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği,
M.Z.ÖZTÜRK'ün "boşver onları sen yanınızdakileri böyle seni yapanları dikkat böyle"
"kandıranları şey yapanları dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği,
S.PEBZLEYİDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.ÖZTÜRK'ün "tamam
anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği,
M.Z.ÖZTÜRK'ün "bunalmışsındır bunalmışsındır" "o şeylere diğer boktan adamları falan şey
yapma" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin " tamam komutan" dediği, aralarındaki örgütsel irtibat
bulunduğu,
Şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU'nun şüpheli Mete YALAZANGİL ile ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisinde tanıştırıldığı, yine Saipir DEBZLELVİDZE ile ZAFER
(Kod) Muzaffer TEKİN tarafından tanıştırıldığı ve bu şahısla birlikte gözaltına
alındığı, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in ofisindeki örgütün gizli toplantılarına katıldığı,
ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN talimatları doğrultusunda Mete YALAZANGİL ve Saipir
DEBZLELVİDZE ile birlikte örgütsel faaliyetlerde bulundukları ve Saipir DEBZLELVİDZE
ile birlikte gözaltına alınınca Ergenekon terör örgütü yöneticilerinden ZAFER (Kod) Muzaffer
TEKİN'den yardım istediği ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in de şüpheli Mete
YALAZANGİL'e bu konuda görev verdiği, şüpheliler arasındaki ilişkilere bakıldığında
aralarındaki ilişkinin normal iş ilişkileri olmadığı örgütsel ilişki olduğu, talimatları Mete
YALAZANGİL ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten aldıkları, tutuklanmadan önce de
talimatları Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'den aldıkları böylece Ergenekon terör örgütü ile
organik bir bağ içinde olduğu anlaşıldığından;
Şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOGLU' nun Ergenekon terör örgütü üyesi olmak
eylemine uyan, TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri
gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

26-ŞÜPHELİ SAİPİR DEBZLELVİDZE


a-Emniyet beyanında ;
1972 Çeçenistan Grozni'de doğduğunu, Bir yıl sonra babasının inşaat mühendisi
olmasından dolayı Dağıstan 'a gittiğini, 5-6 yıl burada yaşadıktan sonra, yine babasının
işinden dolayı Azerbaycan 'in Baku şehrine gittiğini, Öğrenimini Baku 'de inşaat mühendisi
olarak tamamladığını, 1991 yılında Sn.Petersburg'da Rusya ordusunda er olarak askere
gittiğini, 1 yıl sonra Rusya Genel Kurmayına dilekçe vererek gönüllü olarak Azerbaycan da
Ermenistan 'a Karabağ savaşında savaşmak için dilekçe vererek ayrıldığını ve 1992 yılında
Azerbaycan 'a giderek Karabağ da Ermenistan 'a karşı 1994 yılına kadar savaştığını, 1994
yılında Çeçenistan savaşı çıkınca Çeçenistan 'a gönüllü olarak gittiğini 1 ay kadar kaldıktan
sonra silah getirmek için Azerbaycan 'a gittiğini, Azerbaycan 'dan temin edilen uzun namlulu
silahları Teyyar isimli şahıs ile birlikte küçük bir kamyon ile Çeçenistan'a götürürken
Dağıstan-Çeçenistan sıralarında Rusya ordusunun kurmuş olduğu pusu sonucunda silahları
bırakarak Teyyar isimli şahıs ile birlikte kaçtıklarını, 1 ay kadar Dağıstan 'da saklandıktan
sonra birlikte Azerbaycan Baku'ye döndükleri, 1995 yılında Sibirya ya tekstil ticaret yapmak
için gittiğini 1-2 yıl kadar bu tekstil işini yaptığını, 1996 yılında Sibirya da King-Boks Avrasya
kupası şampiyonasına katılarak 1. olduğunu,. 1997 yılında Ukrayna'ya ticaret yapmak için
gittiğini, 1999 yılında Türkiye'ye gezmek amaçlı geldiğini, Bir süre istanbul Aksaray'da
pansiyonlarda kaldığını, 3-4 ay kadar Lalelide bir deri dükkanında tercüman olarak
çalıştığını, 7-8 ay kadar Aksaray kavşağı civarında bulunan Mardin'li bir şahsın yanında
tekstil işlerinde çalıştığını, Mardin'li şahsın yanında çalıştığı dönemde tanıştığı
minibüsü ile tekstil toptancılığı ve servisçilik yapan Samsunlu ismail ................ Müşterilerine
tercümanlık yaptığı, Bir gün Samsunlu İsmail ........ ile beraber 2002 yılında dolaştıklarında
Bahçelievler Soğanlıda ismini hatırlamadığı bir kahveye gittikleri, Burada hemşerisi olan şu
anda beraber gözaltında bulunan Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile tanıştığını,. Bu arada
arkadaşlıklarının ilerlediğini, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile görüşmeye devam ettikleri,
Kendisinin Ateş tuğlada ismini şimdi hatırlayamadığı bir kasap dükkanının bulunduğu, 2002
yılının son ayları idi, kendisinin yanında çalışmaya başladığı, dükkanda yatıp kalkıyordu, çok
soğuk olduğu zamanlar Soğanlıda bulunan evine götürdüğü, daha sonra evlerinde kalmaya
başladığı ayrıca memleketleri Trabzon 'a çay toplamaya gittiği 2005 yılında kasap dükkânını
işler olmadığından dolayı kapattığı bu arada Tuncay'ın amcasının oğlu Faik
HACIBEKTAŞOGLU'nun Karadeniz Fm'nin sahibi olduğu, kendilerine para kazanmaları için
reklâm bulmasını söylediği, kendilerininde Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile beraber sağ sola
gidip reklam almaya çalıştıkları,. Yaklaşık bir bucuk sene kadat^bu işle uğraştıkları,2007
yılının Mart ayında asayiş uygulaması esnasında Bahçelievler 'de Ilundaı kiralık bir arabada
Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun kendisine ait ruhsatsız bir silahı yakalattığını, kendisinin de
vize geçtiğinden dolayı gözaltına alındığını,. Kendisinin yabancılar şubesinde 18.07.2007
tarihinde serbest kaldığını, kendisinin içeride iken Bakırköy Zuhurtbaba da bulunan Mavi
Deniz Restaurantı Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nun alarak dükkanın çalıştırma ruhsat işleri
ile uğraşmakta olduğunu, kendisinin de burada kalmakta olduğunu, aynı anne babadan iki
kardeş olduklarını,anne ve babasının sağ olup Dağıstan'da kaldıklarını, Kardeşi Faik
DEBZLEL VİDZE ise Baku 'de İnşaat 'a çalıştığını ve evli iki çocuğunun bulunduğunu,

Kendisinin 1999 yılında Ukrayna'dan pasaport aldığını, Bu pasaportla 1999


yılında sadece Türkiye'ye geldiğini, bu pasaportun beş yıllık süresinin olduğunu, 2007 Mart
ayında gözaltına alındığında, 22.03.2007 günü mahkemeye çıktığını ve mahkeme
Pasaportunun günü geçtiğinden dolayı el koyduğunu.
Kendisinin 2003-2004 yılında Ağıska Türklerinin Yenibosnada bulunan yerine kayıt
olduğunu, Sadece ikamet almak için ancak herhangi bir işine yaramadığını, Başkaca herhangi
bir sendika, dernek ve benzeri bir kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını,
Kendisinin Muzaffer TEKİN isimli şahsı 2001 yılında, Lalelide Mardinli bir tekstil
dükkanında çalıştığında, Rusya ya kargo yolladığı esnada ismini hatırlamadığı bir kargo
firmasında ticaret yapan Fahrettin ............... 45 yaşlarında Azerbeycanlı eski bir doktor ile
tanıştığını, kendisinin çalıştığı dükkana da arada sırada gelip gittiğini, 2001 Ramazan ayında
tekrar mal almak için geldiğinde Fahrettin ............. işin yoksa gel beraber gezelim diyerek
dükkandan ayrıldığını, kendisini Sultanahmet'e daha sonra Kadıköy'e geçtiklerini tam iftar
saatinde, Fahrettin ....... kendisine "benim bir Türk arkadaşım var Moskova'da inşaat işi ile
uğraşıyor" dediğini, ismini söylemediğini, "Biz bir ara geldiğimizde burada bulunan eski bir
komutan var" dediğini, Kadıköy'de kuşdilinde bulunan ofisine gittiklerini, içeride 6-7 kişi
olduğunu, iftar hazırlığı yaptıklarını, Hepsinin oruç tutmadıklarını, Muzaffer TEKIN'in ise
sigara içtiğini ve oruç tutmadığını, kendisini Fahrettin........isimli şahıs Muzaffer TEKİN ile
Kafkasyalı ve sporcu diyerek tanıştırdığını, kendisine Muzaffer TEKİN çıkarıp kart vizit
verdiğini, iftarını açtıktan ve bir az sohbet ettikten sonra çay içip hemen kalktıklarını,
Ofisinde tanışırken aldığı kart vizitenden Ramazan Bayramında Ankisörlü telefondan cep
telefonunu arayarak bayramlaştığını, 2003 yılında Muzaffer TEKİN 'i ziyaret etmek amacı ile
Kadıköy 'de bulunan ofisine gittiğini, içeride 4-5 kişi olduğunu, kendilerini tanımadığını,
selam verip Muzaffer TEKİN 'in yanına geçip önce kendisini tanımadığını, kendisinin de
Muzaffer TEKİN e; Fahrettin..........Azerbey canlı eski bir doktorla 2001 Ramazan ayında iftar
geldiklerini söylediğinde, kendisini hatırladığını ve kendisine Fahrettin........isimli şahıs gelip
gelmediğini sorduğunu, kendiisinin de Muzaffer TEKİN E Fahrettin ............ isimli şahsı bir
senedir görmediğini söylediğini, Biraz ayak üstünde muhabbet ettikten sonra ayrıldığını, 2003
yılında Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy'de bulunan
ofisine ziyarete gittiğini, Muzaffer TEKIN'in ofiste oturduğunu, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU
ile beraber kasap dükkanı çalıştırdıklarını söylediğini, birer çay içip biraz sohbet ettikten
sonra kalktıklarını, Daha sonra zaman zaman ziyarete gittiğini, 2005 yılında Tuncay
HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber Karadeniz Fm reklam bulmak için, Muzaffer TEKİN 'in
ofisine gittiklerini, Gerek kendisi için gerekte çevresinde tanıdıklarına vermek amacı ile
reklam tanıtım klasörü bıraktıklarını, oda kendisinin bu konuda ilgileneceğini söylediğini, Bu
arada bayramlarda ve kandillerde kendisini aradığını, yada mesaj çektiğini, bir büyüğü
olduğundan dolayı, 2006 yılında Danıştay olayında kendisinin gerek yaralanması gerekte
gözaltına alınmasından dolayı çok şaşırdığını, Yaklaşık; olaydan iki ay sonra Kadıköy 'de
bulunan ofisine ziyaret edip geçmiş olsun diye gittiğini, "Ağabey bu nedir" diye sorduğunda
Muzaffer TEKIN'in "Benim bu olayla bir alakam yok" dediğini, 19.01.2007 günü kendisini
cep telefonundan arayarak kendisinin-Taksimde olduğunu Ermeni Soykırımını protesto etmek
için burada bulunduklarını'söylediğini, kendisinin de Muzaffer

m
TEKİN'e böyle olaylara katılmayacağını söyleyerek telefonu kapattığını, 25.01.2007 günü
Muzaffer TEKİN 'in Kadıköydeki ofisine tek başına giderek, biraz oturup sohbet ettikten sonra
kalktoığım, gösterilen ve okunan dokümanlar için kendisinin herhangi bir bilgisinin
olmadığını, Master Planı diye bir şey duymadığını,.

Toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma ve


çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda kamu güvenliğini
etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin
önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda bazı devlet büyüklerimize ve üst düzey
bürokratlara yönelik "SUİKAST TÜRÜ SİLAHLI EYLEM "GERÇEKLEŞTİRMEYİ
PLANLAYAN ÇIKAR AMAÇLI YASADIŞI BİR TEŞEKKÜL OLUŞTURDUĞUNUZ VE
BU TEŞEKKÜL İÇERİSİNDE BAĞLANTILI OLDUĞUNUZ METE YALAZANGİL, ZEKİ
YURDAKUL ÇAĞMAN VE TUNCAY HACIBEKTAŞOGLU isimli şahıslarla olan
ilişkilerinizi ve bu suikast türü silahlı eylem planı ile ilgili bildikleri sorulduğunda;
Kendisinin devlet büyüklerine yada her hangi bir şahsa suikast yapma gibi bir
oluşumun içinde olmadığını, Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nu ifadesinin akışı içerisinde
anlattığını, Mete YALAZANGİL isimli şahsı 2006 yılında Muzaffer TEKİN 'in Kadıköy 'de
bulunan ofisinde otururken tanığını şahsı kendisine Mete hoca olarak Muzaffer TEKIN'in
tanıştırdığını, Bu şahsın uzak doğu sporları hocası aynı zamanda Voleybol takımda masör
olduğunu söylediğini, kendisini de sporcu olduğundan dolayı biraz sohbet ettiklerini, Bu
şekilde tanıştıklarını, Aynı yıl içerisinde Tuncay HACIBEKTAŞOGLU ile birlikte Mete
YALAZANGİL 'in görevli olduğu Kadıköy DYP ilçe binasına radyo reklamı için gittiklerini,
kendilerine bu konuda yardımcı olmasını rica ettiklerini, ayrıca daha sonra Mete
YALAZANGİL 'in çalışmış olduğu, Erke güvenliğe bir iki kez gittiklerini, Kendisi ile reklam
alabilmek için görüştüklerini, radyonun reklam dosyalarından bıraktıklarını, Ancak bir sonuç
alamadıklarını, Ayrıca kendisi ile et ticareti içinde bu dönem içerisinde görüşmelerinin
olduğunu, Yurt dışından ucuz et getirip satmayı düşündüklerini, ancak bürokratik engeller
çıktığından bunu da gerçekleştiremediklerini, Bunların haricinde Mete YALAZANGİL ile
herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahsı daha önceden
tanımadığını, şu anda gözaltında bulunduğundan dolayı tanıdığını, Bu şahısla herhangi bir
ilişkisinin olmadığını, kendisinin herhangi bir suikast eylemi içerisinde bulunduğu iddialarını
kabul etmediğini, kendisinin bu tarz eylemlerle her hangi bir ilişkisinin olmadığını.

Birlikte gözaltında bulunduğu TUNCAY HACIBEKTAŞOGLU VERMİŞ OLDUĞU


İFADESİNDE "Saipir DEBZLELVİDZE isimli şahıs şu anda benimle birlikte gözaltında olan
şahıstır. Kendisini 2003 yılında tanıdım. Esenler Atışalanm da Kasap dükkanı işlettiğim
dönemde Bahçelievler de ismini şu an hatırlamadığım bir kahvehanede Samsunlu İsmail
olarak tanıdığım şahıs vasıtası ile Saipir DEBZLELVİDZE ile tanıştım kalacak yerinin
olmadığından dolayı benimde Kasap dükkanında indir bindir işleri yapacak bir elemana
ihtiyacım olduğundan dolayı yanıma aldım ve iş yerime götürdüm kendisi benim dükkanımda
yatıp kalkardı işlerimde bana yardımcı olurdu ortalama aylık 400 YTL para verirdim yeme,
içme ve barınma ihtiyacını karşılardım kendisinin Türkiye de kaçak olduğunu bilmiyordum.
2004 yılının ortalarına kadar ben dükkanı devredene kadar bu ilişki böyle devam etti
Dükkanımı devrettikten sonra bir müddet kendi başının çaresine baktı nerede yatıp kalktığını
bilmiyorum ara sıra yanıma gelip giderdi. 2006 yılı ortalarında Radyo Reklam işine girdiğim
dönemde yanıma gelip gittiğinde sigara ve yemek parası konusunda yardımcı olurdum Ailem
Memlekette iken Saipir DEBZLELVİDZE isimli şahıs benim evimde kaldığı olmuştur. kendisi
ile olan ilişkim bundan ibarettir. Saypir DEBZLELVİD-ZE-in Muzaffer TEKİN i ne zaman
nerde ve ne şekilde tanıdığı konusunda bir, -bilgim yoktur." BEYANLARDA
BULUNMUŞTUR BU KONULAR HAKKINDA beyanı'sorulduğunda;.
Kendisinin ifadesinin akışı içerisinde bu konu hakkında bilgi verdiğini, Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU'nun kendisinin hakkında vermiş olduğu ifade genel hatlarıyla doğru
olduğunu,.
METE YALAZANGİL'İN ENİYETTE ALINAN İFADESİNDE:
". Daha önceden Muzaffer TEKİN 'in yanında tanıdığım Saipir ......................
(DEBZLELVİDZE) isimli şahsı Kafkasyalı ve sporcu olarak tanıdığım şahısla beraber Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU yanıma geldi. Tekrar et konusu açarak yardımcı olabilirimsin araştırma
yaptın mı dedi bende bu iş bizi aşar yapamayacağımı kanaat getirdiğimden, kendisine olmaz
dedim. 2007 yılının Nisan-Mayıs ayında Muzaffer TEKİN beni arayarak, müsaitsen benim
ofisime uğrarmısm dedi bende yaklaşık bir ya da bir buçuk saat sonra ofise gittim. Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU'nun oturduğunu gördüm. Muzaffer TEKİN bana Tuncay ve arkadaşı
Saipir Bakırköy'de Asayiş uygulamasında beraber alındıklarını Tuncay'ın üstünden bir silah
çıktığını Mahkemenin Tuncay HACIBEKTAŞOGLU'nu serbest bırakıp,
Saipir ......... İsimli şahsın pasaportunun vizesinin bittiğini ve Yabancılar Şubesine teslim
edildiğini, Saipir...........yakalandıkları akşam polislerin yanından kendisini aradığını söyledi.
Yardımcı olmasını istediği benimde tanıdığım Yabancılar Şubesinde ve Emniyet'te tanıdığım
olmadığını kendilerine yardımcı olamayacağımı söyledim. Bu konuda bana yardımcı
olabilirimsin diyerek sordu bende kendisine hayır yardımcı olamayacağımı söyledim ve
ofisten ayrıldım. Başkaca herhangi bir yerde görüşmedim." şekline beyanda bulunumuştur. bu
konu sorulduğunda;
Mete YALAZANGIL in kendisinin hakkında vermiş olduğu ifade genel hatları ile
doğru olduğunu, şahıs ile Muzaffer TEKİN in ofisinde tanıştığını, Reklam ve et ticareti ile
görüşmelerinin olduğunu, kendilerinin sporcu olduğundan karşılaştıklarında bazen de
spordan konuştuklarını başka herhangi bir ilişkisinin olmadığını,

Kendisine sorulan şahıslardan;


Muzaffer TEKİN'İ, Mete YALAZANGIL'i, Rafet ARSLAN'ı, Tuncay
HACIBEKTAŞOGLU'nu ve Mehmet Zekeriya OZTURK isimli şahısları tanıdığını, Rafet
ARSLAN isimli şahsı Muzaffer TEKİN 'in ofisine gidip geldiği esnada çoğunlukta orda
olduğundan dolayı tanıdığını, Herhangi bir ilişkisinin olmadığını, Mehmet Zekeriya OZTURK
'ü ise Muzaffer TEKİN 'in ofisinde birkaç kez ofisinde gördüğünden dolayı emekli subay ve
gazeteci olarak tanıdığını, Kendisi ile herhangi bir ilşikisinin olmadığını, diğer şahısları
tanımadığını,
b-Savcılık İfadesinde Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE;
Çeçenistan Grozni doğumlu, olup Rusya vatandaşı olduğunu, Türk hükümetinin
verdiği ikamet tezkeresi ile Türkiye 'de bulunduğunu, Türkçeyi çok iyi konuştuğunu, Tercüma
gerek duymadan Türkçe ifade verebileceğini, Emniyet Müdürlüğünde 25.08.2007 tarihinde
vermiş olduğu ifadesini kabul ettiğini,1999 yılında Türkiye'ye geldiğini,. Samsunlu ismail
isimli şahsın yanında tercümanlık yaptığını, bu şahısın kendisini 2002 yılında Tuncay
Hacıbektaşoğlu ile tanıştırdığını, Tuncay'ın yanında kasap dükkanında çalışmaya başladığını.
Tuncay'ın 2005 yılında kasap dükkanını kapattığını, Muzaffer TEKİN ile tarihten yaklaşık 5-6
sene önce Türkiye'ye ilk geldiği yıllarda tanıştığını, O zaman Aksaray'da dericilik yapan
esnafa tercümanlık yaptığını,. Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için çalışmış
olduğu dükkana geldiğini, Fahrettin 'in kendisine birlikte Muzaffer TEKİN'i ziyarete gitmeyi
teklif ettiğini, Kadıköy'de bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir Ramazan günü birlikte
gittiklerini, büroda orada bulunanlarla birlikte iftar yaptıkların,. Çay içip ayrıldıklarını,
ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 \eya 8 kez Muzaffer TEKİN in Rıza Petrol isimli işyerine
gittiğini,. Reklam almak için kendisine teklif \erdiklerini, Yanında

798
__^2---Ç^yiS^ , ^--p^^f^^^
Tuncay Hacıbektaş oğlu 'nun da olduğunu, Bu kişilerde ele geçen silah ve dokümanlarla bir
ilgisinin olmadığını Mete Yalazangil 'i Muzaffer TEKİN in bürosunda gördüğünü,
Pasaportunun süresi geçmiş olduğu için 4 buçuk ay yabancılar şubesinde kaldığını,
Bir ay on gün önce ikamet tezkeresi alarak serbest kaldığını, ele geçen silah ve bombalarla bir
ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
c-Örgütsel irtibatları.
Şüphelilerin göz başbakana suikast şüphesiyle gözaltina alındıktan sonra, serbest
kalınca iki şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile yaptıkları görüşme,
tape: 3268, 17.07.2007 tarihinde saat: 19.04 sıralarında Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK ile Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU isimli şahıs arasında yapılan telefon
görüşmesinde özetle; T.HACIBEKTAŞOGLU'NUN "serbest kaldık haber vereyim dedim"
dediği, M.Z.OZTURK'ün "ha bıraktılar mı?" diyerek yanıt verdiği,
T.HACIBEKTAŞOGLU'nun "bıraktı şimdi yoldayız teslim aldık" dediği, M.Z.OZTURK'ün
"tamam çok sevindim" dediği, T.HACIBEKTAŞOGLU'nun "vereyim bir saniye" dedikten
sonra telefonu Saipir PEBZLEYİDZE isimli şahsa verdiği ve S.PEBZLEYIDZE'nin
"Selamualeyküm komutan" dediği, M.Z.OZTURK'ün "Alikümselam yiğitim benim ya"
dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem" "bunlar
bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "boşver onları sen yanımzdakileri böyle
seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranları şey yapanlan dikkat et oturur konuşuruz
yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "senle özel işlerim var benim" dediği,
M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni anladım" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin "ya
bunaldım artık vallahi" dediği, M.Z.OZTURK'ün "bunalmışsmdır bunalmışsmdır" "o
şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin " tamam
komutan" dediği,
d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi

Şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE'nin deşifre olmamak için Muharrem (Kod) adını


kullandığı, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ile beraber ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ve
Mete YALAZANGİL'e bağlı olarak faaliyet gösterdiği, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile
arasında hiçbir iş ilişkisinin bulunmamasına rağmen ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in bu
şüpheliyi nezaretten kurtarmak için Mete YALAZANGİL'e talimat verip yardımcı olmasını
söylemesi ve şüphelinin TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU ile ilişkileri ve ZAFER (Kod)
Muzaffer TEKİN'in ofisindeki toplantılara katılıp emir ve talimatlara uygun hareket ettiği,
Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN'in tutuklanmasının ardından yerine bakan şüpheli Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK ile irtibatlannı devam ettirdiği, serbest kaldığında telefon edip şüpheli
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e "bunlar bizi yıpratamazlar abi" dediği, M.Z.OZTURK'ün
"boşver onlan sen yanımzdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle" "kandıranlan şey
yapanlan dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara" dediği, S.PEBZLEYIDZE'nin
"senle özel işlerim var benim" dediği, M.Z.OZTURK'ün "tamam anladım beni seni
anladım" dediği, S.PEBZLEYİDZE'nin "ya bunaldım artık vallahi" dediği, tüm bunlar göz
önüne alındığında;
Şüphelinin ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği
anlaşıldığından eylemine uyan TCK'nun 314/2 ve 3713 Saydı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
27-ŞUPHELI İSMAİL EKSİK
a-Emniyet beyanında
Kendisinin 1964 yılında İstanbul Maltepe ilçesinde doğduğunu, ilkokul, ortaokul ve
lise eğitiminden sonra, çeşitli işlerde çalıştığını, askere gittiğini, 2003 yılından günümüze
kadar serbest olarak Müşavirlik ve aracılık hizmetleri işleri ile uğraştığını, aynı zamanda
Dönercioğlu Gıda şirketinde küçük bir hisse sahibi olduğunu, Pasaportunun bulunduğunu ve
iş amaçlı Romanya ve Irak ülkelerine gittiğini,
İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-122 şeklinde numaralandırılan CD
içerisinde Hakan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı sürücü belgesi ön ve arka yüzü. Sevgi
YILMAZ isimli şahsa ait fotoğrafı kesilmiş Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartının ön ve arka
yüzleri olduğu sorulduğunda;
İkametinden çıkan 144 Adet CD'nin kendisine ait olmadığım, beraber aynı evde
yaşadıklan Hasan Tamer EKSİK ve Fuat Taner EKSİK isimli çocuklanna ait olduğunu, bu
yüzden kendisine sorulan CD hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, CD'de geçen Hakan
YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, fakat çocuklannın 2-3 tane Hakan isminde
arkadaşının olduğunu, bunlardan birisi olabileceğini, kendisinin sadece birini tanıdığını, ama
soy ismini bilmediğini, Sevgi YILMAZ isimli şahsıda tanımadığını, ancak oğlu olan Hasan
Tamer EKSİK'in ücretli olarak ders verdiğini, Sevgi YILMAZ'ın da oğlunun ders verdiği
şahıslardan biri olabileceğini, CD içerisinde Sevgi YILMAZ'a ait öğrenci kimlik kartının ve
Hakan YALÇINKAYA'ya ait Sürücü Belgesinin ne amaçla bulunduğunu bilmediğini,
İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-141 şeklinde numaralandınlan CD
içerisinde; Hasan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı ehliyetin ön ve arka yüzü, Tülay KIYICI'ya
ait fotoğraflı Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartı olduğu sorulduğunda;
Hasan YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, 141 Nolu CD içerisinde bulunan ve
Hasan YALÇINKAYA'ya ait olduğu belirtilen sürücü belgesini ne amaçla bulunduğunu ve
kimin bulundurduğunu bilmediğini, ancak çocuklanndan birisinin bulundurmuş olabileceğini,
çünkü CD'lerin çocuklanna ait olduğunu, aynca Tülay KIYICI'nm oğlu olan Hasan Tamer
EKSİK'm nişanlısı olduğunu, kendisinin İstanbul da bulunan Irmak Kolejinde öğretmen
olduğunu, Marmara Üniversitesinden mezun olduğunu, oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'in
nişanlısına ait olan Marmara Üniversitesi Öğrenci Kimlik kartını CD'ye aktarmış
olabileceğini, ama ne amaçla bulundurduğunu bilmediğini,
İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-130 şeklinde numaralandınlan CD
içerisinde, Hasan Tamer EKSİK'e ait fotoğrafsız sürücü belgesi ön ve arka yüzü (fotoğrafı
kesilmiş şekilde) aynca Sevgi YILMAZ'a ait Marmara Ünv. Öğrenci kimlik kartına ait ön ve
arka yüzü bulunan, fotoğrafı kesilmiş ve fotoğraf kısmi boş olan kimlikler sorulduğunda;
Kendisine sorulan Hasan Tamer EKSİK'in ifadesinin üst kısmında belirttiği gibi
büyük oğlu olduğunu, kendisinin sürücü belgesinin olduğunu, 130nolu CD içerisinde bulunan
oğluna ait fotoğrafsız sürücü belgesinin bulunmasında haberinin olmadığını, fotoğrafsız
olmasının sebebinin ise çocuklannın bilgisayar da bazen oyun oynadıklannı, bu esnada
kendilerine ait sürücü belgesindeki fotoğrafı bilgisayar üzerinde kesmiş olabileceklerini,
kendisinin Hasan TAMER'e ait sürücü belgesini hiç kullanmadığını, zaten kendisine ait (B)
sınıfı sürücü belgesinin olduğunu,.
Patlayıcı madde bulundurmak ve eylemsel faaliyette bulunabileceği değerlendirilen
şahıslar ile irtibatlı olmak iddiası ile gözaltına alman şahıslann müdürlüğümüzde vermiş
olduklan ifadelerde; sizi İsmail PAKER olarak beyan etmektedirler? PAKER soyadını
kullanıyor musunuz? PAKER soyadını kullanarak herhangi bir işlem yaptınız mı? Sizin
soyadınızı neden PAKER olarak biliyorlar? Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;
Babasının ve dedesinin 2. Dünya Savaşından sog^J^ısya'dan göç ederek ilk önce
Kars'a, daha sonra İstanbul'a geldiklerini, kendilerinigf^^ıŞka Teklerinden olduklannı ve

You might also like