You are on page 1of 522

T.C.

İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(CMK' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)

Soruşturma No TUTUKLU
Esas No 2007/1536 10/07/2008
İddianame No 2008/968
2008/623

İ D D İ A N A M E
İSTANBUL ( ). AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DAVACI * K.H.
İHBAR EDEN : ŞEVKİ YİĞİT, HASAN Oğlu ASİYE'den olma, 04/11/1959
doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Eskipazar Beldesi Fatih Mah. Of/ TRABZON ikamet eder.
İHBAR TARİHİ : 12/06/2007
MAKTUL : MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN, Hamdi oğlu, 1942 doğumlu,
Danıştay 2. Dairesi üyesi.
MAĞDURLAR : 1- MUSTAFA BİRDEN, Osman oğlu, 1964 doğumlu, Danıştay
2. Daire Başkanı
2- AYLA GÖNENÇ, Enver kızı, 1951 doğumlu, Danıştay 2.
Daire üyesi
3-AYFER ÖZDEMİR, Mehmet Nuri kızı, Danıştay 2. Daire
üyesi
4-AHMET ÇOBANOĞLU, Mehmet oğlu, 1962 doğumlu,
Danıştay Tetkik Hakimi

ŞÜPHELİLER : 1-OKTAY YILDIRIM, MEHMET Oğlu SAFIYE'den olma,


28/09/1971 doğumlu, ERZURUM ili, OLUR ilçesi,
KÖPRÜBAŞI KÖYÜ, 22 cilt, 17 aile sıra no, 71 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Çamlık Mah. Bolelli Sitesi D/8 Çekmeköy
Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder, atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI, 30695 İstanbul Barosu
Avukatlarından Av. MURAT İNAN, 37137 İstanbul Barosu
Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Silahlı Terör
Örgütlerine Silah Sağlama, (Mala Zarar Verme, Korku, Kaygı
veya Panik Yaratabilecek Tarzda Patlayıcı Madde Kullanma
suçuna yardım)
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL -12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007-16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan,
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3##T3î?5fcffCK.nuıı 39/2-b maddesi yollaması
ile TCK nun 170 / 1-ç, 151/1 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri.

2-MEHMET DEMİRTAŞ, ZİYA Oğlu FATMA'den olma,


14/10/1973 doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi,
YUKARIKIŞLACIK MAH. köy/mahallesi, 127 cilt, 10 aile sıra
no, 76 sıra no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Mah. Mihraç Sok. No. 14
D. 10 Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. YUSUF ÇOLAK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Silahlı Terör Örgütüne Silah
Sağlama
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL -12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007 -16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2,315, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

3-ALİ YİĞİT, ŞEVKİ Oğlu GÜLÜZAR'den olma, 04/07/1984


doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 38 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Çamlık Mah. Leylak Sok. No.35/2 Ümraniye/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
MÜDAFİİ :Av. MEHMET SAMİ SELÇUK İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Suçu Bildirmeme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007 -16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan
TAHLİYE TARİHİ : 12/05/2008
SEVK MADDESİ : TCK.nun 278/1, 53 ve 63 maddeleri

4- MUZAFFER TEKİN, SALİH RACİ Oğlu HANDAN'den


olma, 28/10/1950 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi,
KATİPKASIM köy/mahallesi, 83 cilt, 1945 aile sıra no, 4 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Doktor Erkin Cad. Bahar Apt. No 2 D 13
Göztepe Kadıköy İstanbul Merkez/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : AV. ENGİN ÇELİK KADIGİL İstanbul Barosu Avukatlanndan
SUÇ : Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi Olmak, Zorla Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Devletin
Güvenliğine İlişkin Belgeleri Bulundurma, (Tehlikeli Maddeleri
İzinsiz Bulundurma- Mala Zarar Verme- Kasden Öldürmeye
azmettirme- Korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atma suçlanna azmettirme)
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 15/06/2007 - 19/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 19/06/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 19/06/2007 tarih 2007/80 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 327/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kamımın 5, TCK.nun 82/1-a-g, 38/1, TCK.nun (82/1-
a-g, 35, 38/1 (4 kez), TCK.nun (174/1-2, 38/1), TCK.nun 170/1-
c, 38/1 (3 kez), TCK.nun 151/1, 38/1 ve TCK'mın 53, 54, 58/9
ve 63. maddeleri,

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK.nun 327/1


(7 kez), 326/1 (6 kez), 135/2-1, 43/2 (18 kez), (TCK.nun 315,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. (3 kez), TCK.nun 288
(2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5 (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez),
TCK.nun 174/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCK.nun 336, (TCK.nun 216/1 (iki kez) 2863 sayılı kanunun 73
(iki kez) , 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri.

MÜDAFİİ 5- MAHMUT ÖZTÜRK, ALİ Oğlu SAIME'den olma,


01/01/1962 doğumlu, ORDU ili, ÇAMAŞ ilçesi, SÖKEN
SUÇ köy/mahallesi, 68 cilt, 13 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Esenşehir Mah. 19 Mayıs Cad. Deniz Apt 27/14
GÖZALTI TARİHİ Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
TUTUKLAMA TARİHİ Tekirdağ 1 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
AV. NURİ SEÇKİN ALBAYRAM İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 12/06/2007 15/06/2007
- 19/06/2007 (4 gün)
: 19/06/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 19/06/2007 tarih 2007/80 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63. maddeleri.

MÜDAFİİ

SUÇ

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZETİM TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
6- GAZİ GÜDER,
MUHİTTİN Oğlu
SEBAHAT'den olma,
06/03/1951 doğumlu,
YALOVA ili, MERKEZ
ilçesi, GÜNEYKÖY
KÖYÜ , 14 cilt, 92 aile
sıra no, 19 sıra no'da
nüfusa kayıtlı İçerenköy
Mah. Karslı Ahmet Cad.
1. Aydınlık Sokak
Yavcuzlar Apt. No. 19/3
Kadıköy/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 2
nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
AV.FERHAT KOÇ -
AV.ÖZBAY DEMİREL
İstanbul Barosu
Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne
Üye Olma, Hukuka Aykın
Olarak Kişisel Verileri
Kaydetmek İSTANBUL
23/06/2007 23.06.2007 -
27.06.2007 (4 gün)
03/07/2097 ^tpfyıl 10.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250. maddesi İle
Görevli)nm 03/ö?/2ÖO7-
iarıh 2007/89 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayüı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun
(135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

7-AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR, SELAHATTİN Kızı


RUKİYE'den olma, 21/05/1955 doğumlu, TUNCELİ ili,
PÜLÜMÜR ilçesi, KÖZLÜCE KÖYÜ, 50 cilt, 7 aile sıra no, 12
sıra no'da nüfusa kayıtlı Hasippaşa Cad. Basko Sitesi 4. Blok.
D:7 Güzeltepe / Çengelköy İSTANBUL adresinde ikamet
eder.Atılı suçtan Gebze M Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ :AV.ZEKİ HACI İBRAHİMOĞLU İstanbul Barosu
Avukatlarından
suç : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel
Verileri Kaydetmek, Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs
: İSTANBUL 23.06.2007
suç YERİ VE TARİHİ : 23.06.2007 - 27.06.2007 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ :06/09/2007 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 06/09/2007 tarih 2007/8 sayılı karan
: TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
SEVK MADDESİ maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile (TCK.nun
135/1-2, 43/2, 288), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

8-HALİL BEHİC GÜRCİHAN, ALİ İHSAN Oğlu


NURTEN'den olma, 12/06/1972 doğumlu, İSTANBUL ili,
FATİH ilçesi, MURATPAŞA köy/mahallesi, 55 cilt, 1473 aile
sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı Barbaros Mah. Veysipaşa
Cad. Site 62 Orta Blok D.6 Altunizade Üsküdar İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.ORKİDE ARAŞ- AV.SALİH OMACAN İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Yasaklanan bilgileri Temin
SUÇ Etme, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek, Adil
Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs, Açıklanması Yasaklanan
Gizli Bilgileri Temin Etme
: İSTANBUL 03/06/2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ 27.06.2007 - 30.06.2007 (3 gün)
GÖZALTI TARİHİ 03.06.2008 - 07.06.2008 (4 gün)
07/06/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 07/06/2008 tarih 2008/62 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
SEVK MADDESİ maddesi
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 334,
288, (135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 9-İSMAİL YILDIZ, ALİ Oğlu AYŞE'den olma, 10/08/1964
doğumlu, AYDIN ili, KOÇARLI ilçesi, KIZILCABÖLÜK
suç köy/mahallesi, 32 cilt, 33 aile sıra no, 59 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Necatibey Caddesi Lale Sokak No:7/7 Sıhhiye Çankaya/
ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 2 nolu
F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç YERİ VE TARİHİ AV.DURSUN YASSIKAYA İstanbul Barosu Avukatlarından
GÖZALTI TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Askeri İtaatsizliğe Teşvik,
TUTUKLAMA TARİHİ Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Temin etmek, Tahsis
Edildiği Amacı Dışında Kullanma, Hukuka Aykırı Olarak
SEVK MADDESİ Kişisel Verileri Kaydetme,
ANKARA 18/07/2007
18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326, 327, (135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 10-KEMAL ŞAHİN, ŞEMSETTİN Oğlu NACİYE'den olma,


SUÇ 02/10/1958 doğumlu, SAMSUN ili, BAFRA ilçesi,
KARPUZLU köy/mahallesi, 80 cilt, 92 aile sıra no, 35 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Soğanlı Cad. Zümrüt Sok.No:3/2
GÖZALTI TARİHİ Güngören/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. AV. SAMİ
SEVK MADDESİ ALMAZ İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne
Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek,
6136 sayılı Kanuna Muhalefet İSTANBUL 27/07/2007
27.07.2007 - 30.07.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 314/3 ve 220/4.
maddesi yollaması ile TCK.nun 135/1-2,43/2, TCK.nun 53,
54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ


SUÇ
11-MEHMET MURAT
YÜCEL, AHMET
İLHAN Oğlu SABİHA
YILDIZ'den olma,
18/01/1956 doğumlu,
İSTANBUL ili, FATİH
ilçesi, BİNBİRDİREK
köy/mahallesi, 73 cilt,
1752 aile sıra no, 9 sıra
no'da nüfusa kayıtlı
Turgut Sok. 19/21 Gop
Merkez/ ANKARA
adresinde ikamet eder.
AV. ŞEBNEM ERİŞ
İstanbul Barosu
Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye
Olma, Hukuka Aykırı
Olarak Kişisel Verileri
Kaydetmek, 6136 Sayılı
Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 27/07/2007
27.07.2007 - 30.07.2007
(3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136
sayılı kanunun 13/1,
3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 314/3
ve 220/4^ maddesi
yollaması ile TCK.nun
135/1-2, 43/2, TCKnurt
53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
MÜDAFİİ 12-FERUDUN REFİK NUHOĞLU, HAMDİ Oğlu
suç ZEKİYE'den olma, 12/11/1958 doğumlu, TRABZON ili,
HAYRAT ilçesi, HÜRRİYET MAHALLESİ, 68 cilt, 20 aile sıra
SUÇ YERİ VE TARİHİ no, 40 sıra no'da nüfusa kayıtlı Molla Şeref Mah. Molla Gürani
GÖZALTI TARİHİ Cad. Kardeşler Apt. No:41/5 Fatih/ İSTANBUL adresinde
SEVK MADDESİ ikamet eder.
AV.İRFAN ÖZLİYEN İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel
Verileri Kaydetmek İSTANBUL 27.07.2007 27.07.2007 -
30.7.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
135/1-2, 43/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 13-HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR, NEVZAT Oğlu


SUÇ HASİBE'den olma, 12/07/1969 doğumlu, İZMİR ili, URLA
SUÇ YERİ VE TARİHİ ilçesi, YAKA köy/mahallesi, 8 cilt, 244 aile sıra no, 14 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Murat Reis Mah. 223 Sok. No:36/6 Konak
SEVK MADDESİ İZMİR adresinde ikamet eder.
AV.CAHİT CAN YANIK İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İZMİR 27.07.2007
27.07.2007 - 30.07.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ SEVK MADDESİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
14-ERGUN POYRAZ, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MUSTAFA Oğlu :AV.MUSTAFA HÜSEYİN BUZOĞLU Ankara Barosu
FATMA'den olma, Avukatlarından
31/01/1963 doğumlu, : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasak Belgeleri
İSTANBUL ili, Temin Etme, Açıklama, Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri
KARTAL ilçesi, Çalma, Bulundurma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri
ORHANTEPE MAH., Kaydetmek, TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, 6136
28 cilt, 131 aile sıra no, sayılı kanununa muhalefet,
3 sıra no'da nüfusa : İSTANBUL 27.07.2007
kayıtlı Mahmut Esat : 27.07.2007 -30.07.2007 (3 gün)
Bozkurt Caddesi : 30/07/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
No:32/l Kolej maddesi İle Görevli)nin 30/07/2007 tarih 2007/102 sayılı karan
ANKARA adresinde : TCK.nun 314/2, 313/1, 6136 sayılı kanunun 13/1, 3713 Sayılı
ikamet eder. Atılı suçtan Terörle Mücadele Kanununun 5». maddesi,

MÜDAFİİ
SUÇ

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

TAHLİYE TARİHİ SEVK MADDESİ


TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 326, 327, 334, 336, (135/1-
2, 43/2) TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

15-BEKİR ÖZTÜRK, HURŞİT Oğlu FATMA'den olma, 01/10/1966 doğumlu, SİVAS ili,
ŞARKIŞLA ilçesi, POLATPAŞA köy/mahallesi, 113 cilt, 3 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yusuf Kılıç Mah. 83037 Sok. 7/1 Merkez/ MERSİN adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.NECDET KARATEPE İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana
Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme
-.MERSİN 18.07.2007
: 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
: 21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
: TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

16-FUAT ERMİŞ, DURAN Oğlu FATMA'den olma, 10/11/1957 doğumlu, YOZGAT ili,
BOĞAZLIYAN ilçesi, UZUNLU/YENİDOĞAN, 59 cilt, 60 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Şenlik Mah. Buket Sok. 69/13 Keçiören/ ANKARA adresinde ikamet eder.
AV. MEHMET SAMİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı
İsyana Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme ANKARA 18.07.2007 18.07.2007 -
21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan 12/05/2008
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 17-TUGRUL DERME, MEHMET İHSAN Oğlu


SEBAHAT'den olma, 04/02/1989 doğumlu, MALATYA ili,
SUÇ YEŞİLYURT ilçesi, 9 cilt, 42 aile sıra no, 86 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Bahçelievler Mah. 308. Sok. Kayatepe Apt. No. 16/4
Merkez/ BALIKESİR adresinde ikamet eder.
Av. MEHMET SANİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu
Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
BALIKESİR 18.07.2007 .
GÖZALTI TARİHİ : 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

18-METE YALAZANGİL, RAUF Oğlu SAADET'den olma,


15/11/1958 doğumlu, MALATYA ili, MERKEZ ilçesi,
AKPINAR köy/mahallesi, 3 cilt, 159 aile sıra no, 10 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yenişehir Mah, Reyhan Cad,Enginsu Sitesi B-
Blok D/12 Kurtköy Pendik/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde
TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. SAİM TUĞRUL , İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Belgeleri Temin Etme, Tahsis edildiği amacı dışında kullanmak
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.08.2007
GÖZALTI TARİHİ : 22.08.2007 - 26.08.2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/08/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/08/2007 tarih 2007/108 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326/1, 327, 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

19-AYDIN YÜKSEK, ALİ Oğlu ZEHRA'den olma,


18/01/1973 doğumlu, GİRESUN ili, MERKEZ ilçesi,
İNCEGERİŞ KÖYÜ, 44 cilt, 56 aile sıra no, 26 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Hürriyet Mah. Eraslan Sok. No: 12/1,
Bahçelievler/ İSTANBULadresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av. SAİM TUĞRUL, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Bilgileri Temin Etme, Tahsis edildiği amacı dışında kullanma,
Sahtecilik, 6136 sayılı kanuna muhalefet, 2863 sayılı kanuna
muhalefet
SUÇ YERİ VE TARİHİ İSTANBUL, 22.06.2007
GÖZALTI TARİHİ 22.06.2007 - 25.06.2007 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 25/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/06/2007 tarih 2007/74 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
327/1, 326/1, 204, 2863 sayılı kanunun 73, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri

20-MUZAFFER ŞENOCAK, HÜSEYİN Oğlu HACER'den


olma, 01/09/1968 doğumlu, TRABZON ili, DERNEKPAZARI
ilçesi, AKKÖSE köy/mahallesi, 26 cilt, 116 aile sıra no, 21 sıra
no'da nüfusa kayıtlı İhsaniye Mah. Tuna Cad. Oba Sitesi Gül
MÜDAFİİ Apt. D: 10 Nilüfer/ BURSA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç Av.MEHMET SAMİ SELÇUK, İst. Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Bilgileri Çalma, Bulundurma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Olarak Bulundurma,
GÖZALTI TARİHİ
İSTANBUL 21.06.2007
TUTUKLAMA TARİHİ
21.06.2007 -25.06.2007 (4 gün)
25/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
SEVK MADDESİ maddesi İle Görevli)nin 25/06/2007 tarih 2007/74 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 174/1-2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 4-5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326/1, 327/1, 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 21-FİKRET EMEK, MUSTAFA Oğlu EMİNE'den olma,


20/09/1963 doğumlu, AFYON ili, EMİRDAĞ ilçesi,
SUÇ YENİKACERLİ köy/mahallesi, 9 cilt, 86 aile sıra no, 57 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Huzur Apt. Cevizlidere Cad. 89/14 Dikmen
ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 2 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av.MUSTAFA
DOKUMACI - Av. MEHMET KATAR, İstanbul Barosu
SUÇYERIVE TARİHİ Avukatlarından
GÖZALTI TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
TUTUKLAMA TARİHİ Belgeleri Çalma, Bulundurma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz
Olarak Bulundurma, Silahlı Terör Örgütüne Silah Sağlama, Mala
SEVK MADDESİ Zarar Verme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin
Etme, ESKİŞEHİR 25.06.2007 25.06.2007 - 29.06.2007 (4 gün)
29/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/06/2007 tarih 2007/86 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 315, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 4-5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326, 327,334, (135/2,43/2), 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 22-MEHMET ZEKERIYA OZTÜRK, MEHMET Oğlu


suç GÜNGÖR'den olma, 07/02/1962 doğumlu, İSTANBUL ili,
KADIKÖY ilçesi, FENERYOLU MAH., 9 cilt, 1654 aile sıra
no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kızıltoprak İntaş İ Blok Daire 27
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.Atılı suçtan
GÖZALTI TARİHİ Tekirdağ 1 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av.ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler
Verileri Kaydetmek, İSTANBUL 22.01.2008
Örgüte Bilerek İsteyerek 20.06.2007 -23.06.2008 (3 gün)
Yardım Etme, 22.01.2008- 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ
: 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
SEVK MADDESİ maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/16 sayılı karan :
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
135/2, 43/2, TCK.mın 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

23-RAFET ARSLAN, RAİF Oğlu SENEM'den olma,


06/11/1951 doğumlu, ERZİNCAN ili, ÇAYIRLI ilçesi, MANS
köy/mahallesi, 10 cilt, 173 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Tefık Bey Sok. Gülay Apt. No:5, Od:8 Kadıköy/
MÜDAFİİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
suç : Av. ENGİN ÇELİK KADIGİL, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ YERİ VE TARİHİ
: İSTANBUL, 22.06.2007
GÖZALTI TARİHİ SEVK
: 22.06.2007 - 25.06.2007 (3 gün)
MADDESİ
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

24-ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, NECİP Oğlu


ŞADİYE'den olma, 04/01/1969 doğumlu, ORDU ili, AYBASTI
ilçesi, ALACALAR KÖYÜ, 10 cilt, 18 aile sıra no, 64 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Dadaloğlu Sok. Reşitpaşa Mah. No 42 B
Blok Daire 5 Ümraniye İstanbul Ümraniye/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
SUÇ
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ YERİ VE TARİHİ
: İSTANBUL 23.08.2007
GÖZALTI TARİHİ SEVK
: 23.08.2007 -26.08.2008 (3 gün)
MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

25-TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU, İRFAN Oğlu


NURTEN'den olma, 02/06/1974 doğumlu, TRABZON ili,
HAYRAT ilçesi, PAZARÖNÜ KÖYÜ 93 cilt, 30 aile sıra no, 58
sıra no'da nüfusa kayıtlı Cumhuriyet Mah. Avcılar Sokak No:8/9
Bahçelievler/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. : Av.MUSTAFA
MÜDAFİİ
EKEN- Av. YÜKSEL YANGEL, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 23.08.2007
SUÇ 23.08.2007 - 26.08.2007 (3 gün)
SUÇYERİ VE TARİHİ TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
GÖZALTI TARİHİ SEVK maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MADDESİ

MÜDAFİİ 26-SAIPIR DEBZLELVİDZE, HAMZA Oğlu GÜLABA'den


suç olma, 22/03/1972 doğumlu, Rusya vatandaşı, Cumhuriyet Mah.
Avcılar Sok. Akyüz Apt. No:8/9 Bahçelievler/ İSTANBUL
a esinde, ikamet eder.
d :Av.MUSTAFA EKEN, İstanbul Barosu Avukatlarından
r : Silahlı Terör Örgütüne üye olma
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 23/08/2007 :
GÖZALTI TARİHİ 23.08.2007 - 26.08.2007 (3 gün)
SEVK MADDESİ : TCK.mm 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

27-İSMAİL EKSİK, ALİ Oğlu HAYRAT'den olma,


01/06/1964 doğumlu, KARTAL ili, MALTEPE ilçesi, YALI
köy/mahallesi, 27 cilt, 437 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Gülsuyu Mah. Yakut Çıkmaz Sokak No:9 Maltepe/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Av.ERTAÇ GİRAY , İstanbul
MÜDAFİİ Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 25.06.2007
suç 25.06.2007 -29.06.2007 (4 gün)
SUÇ YERİ VE TARİHİ
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
GÖZALTI TARİHİ
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
SEVK MADDESİ
28-VELİ KÜÇÜK, MEHMET Oğlu EMİNE'den olma,
09/05/1944 doğumlu, BİLECİK ili, GÖLPAZARI ilçesi,
TÜRKMEN köy/mahallesi, 49 cik,* '19 aile-sıra no, 8 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yıldız Posta CD Gönenoğlu Sk Fidan St A Bl No
4/9 Gayrettepe İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av.TACISER ÜLKÜ ILICALI, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC Hükümetine Karşı
MÜDAFİİ
Silahlı İsyana Tahrik, Zorla Hükümeti Iskata Teşebbüs, kasden
suç öldürmeye azmettirme, Korku ve panik yaratacak şekilde
patlayıcı madde atmaya azmettirmek, Malal zarar vermeye ve
ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirme İSTANBUL
22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
SUÇ YERİ VE TARİHİ 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
GÖZALTI TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
TUTUKLAMA TARİHİ TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayıh Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun (82/1-a-g, 38/1), TCK.nun 82/1-
SEVK MADDESİ a-g, 35, 38/1 (4 kez), TCK.nun (174/1-2, 38/1), TCK.nun 170/1-
c, 38/1 (3 kez), TCK.nun (151/1, 38/1), TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/5. maddeleri yollamasıyla


TCK.nun 327/1 (8 kez), TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun
135/2-1, 43/2 (18 kez), TCK.nun 315 , 3713 sayılı kanunun 5
maddesi (3 kez), TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez),
TCK.nun (319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, (4
kez), TCK.nun 284/1 (3 kez), TCK.nun (174/1, 3713 sayılı
kanunun 5) TCK.nun 336, TCK.nun 216/1 (2 kez), 2863 sayılı
kanunun 73 (2 kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri
29-SEVGİ ERENEROL, SELÇUK Kızı KLAVDİA'den olma,
15/11/1953 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi,
KEMANKEŞ köy/mahallesi, 25 cilt, 373 aile sıra no, 42 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Adalı Sok. No:5 Arnavutköy Beşiktaş/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Bakırköy Kadın
ve Çocuk Tutukevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. CEVAT ÇALIK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri
Kaydetme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun (135/2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK.nun


82/a-g, TCK.nun (82/a-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2,
TCKoıun (170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, (327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), (TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.mın 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi) (3 kez), TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8
kez), (TCK.nun 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez),
TCK.nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 336 maddesi, (TCK.nun 216/1. Maddesi
(2 kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2 kez), 2813 sayılı
kanunun 32/a maddeleri

30-MUAMMER KARABULUT, HACI ALİ Oğlu


MÜZEYYEN'den olma, 28/04/1961 doğumlu, KAYSERİ ili,
AKKIŞLA ilçesi, MERKEZ köy/mahallesi, 1 cilt, 195 aile sıra
no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı Noel Baba Barış Konseyi
Yönetim Kurulu Başkanı, Çağlayan Mah. 2017 Sok. Bak-Gör
Sitesi B Blok Kat:2 No:6 Barınaklar ANTALYA adresinde
ikamet eder.
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.02.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevlenin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 31-VEDAT YENERER, MUAMMER Oğlu ŞEVVAL'den
suç olma, 02/01/1965 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ HOCAÜVEYS köy/mahallesi, 30 cilt, 211 aile sıra no, 5 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Adnan Saygın Cad.No 19 Ulus Şişli/
TUTUKLAMA TARİHİ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu
F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SEVK MADDESİ Av. VURAL ERGÜL, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı kanuna muhalefet
İSTANBUL 22.02.2008
22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
6136 sayılı kanunun 13/2, 12/1-4 ve 3713 Sayılı Kanunun 5.
ve TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri.

MÜDAFİİ 32-GÜLER KÖMÜRCÜ, KANCI AHMET Kızı


SUÇ VECHİYE'den olma, 14/01/1963 doğumlu, ERZURUM ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ KÖPRÜKÖY ilçesi, ÇULLU köy/mahallesi, 21 cilt, 3 aile sıra
GÖZALTI TARİHİ no, 20 sıra no'da nüfusa kayıtlı Hostes Rona Altmay Sokak
SEVK MADDESİ Çiğdem Apt. No:94/7 Teşvikiye Şişli/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder.
Av. İBRAHİM FIRAT, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 33-EMİN CANER YİĞİT, CEMAL Oğlu SUZAN'den olma,


SUÇ 29/11/1977 doğumlu, SAKARYA ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ YENİGÜN köy/mahallesi, 26 cilt, 1372 aile sıra no, 11 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Yeniyol Sok.(Açelya Sok) Gazi Apt.
SEVK MADDESİ No.5/28 Suadiye Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. AYHAN SAĞIROĞLU, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı kanuna muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 34-ÜMİT OGUZTAN, ABDÜLMECİT Oğlu
ÜMMÜHAN'den olma, 29/06/1956 doğumlu, İSTANBUL ili,
EMİNÖNÜ ilçesi, KATİPKASIM köy/mahallesi, 14 cilt, 1810
aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Valikonağı Cad.
Akkırmanlı Sokak Köşe Ap. 2-4 Nişantaşı Şişli İSTANBUL
adresinde ikamet eder.Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
:Av. ALPER YARIMBIYIK, İstanbul Barosu Avukatlarından

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
06/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 06/02/2008
tarih 2008/26 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

35-SAMİ HOŞTAN, DESTAN Oğlu MAKBULE'den olma, 01/07/1947 doğumlu,


İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, KEÇİHATUN köy/mahallesi, 44 cilt, 496 aile sıra no, 3
sıra no'da nüfusa kayıtlı Şenlikköy Fly 1 Evleri No:9 Florya Bakırköy/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av.FATİH VOLKAN, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136
sayılı kanuna muhalefet İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008-25.01.2008
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi , TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 36-SEDAT PEKER, AHMET Oğlu MERYEM'den olma,


SUÇ 26/06/1971 doğumlu, SAKARYA ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ ÇAYBAŞIYENİKÖY KÖYÜ, 57 cilt, 199 aile sıra no, 12 sıra
SEVK MADDESİ no'da nüfusa kayıtlı Kozyatağı Golden Plaza Kat 5 Cel Reklam
Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Başka suçtan
Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu. Av.YUSUF
UTKU TEKAYAK, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma 19/03/2008
TCKanm 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri, TCK.nun 53 ve 58/9. maddeleri

MÜDAFİİ 37-SEMİH TUFAN GÜLALTAY, SIRRI Oğlu


SUÇ SOLMAZ'den olma, 06/08/1968 doğumlu, KARS ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ KAĞIZMAN ilçesi, BAĞLARALTI köy/mahallesi, 5 cilt, 66
SEVK MADDESİ aile sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı Küçükyalı Eskibardak
Cad. Şarle Sokak Beyaz Saray Apt. D 19 Merkez/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Başka suçtan Tekirdağ 2 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde tutuklu.
Av. YAŞAR AGSU, İstanbul Barosu Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 20.03.2008
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri, TCK.nun 58/9 maddeleri
MÜDAFİİ 38-ALİ YASAK, HALİL Oğlu HATİCE'den olma, 01/06/1958
doğumlu, ŞANLIURFA ili, MERKEZ ilçesi, TAŞLICA KÖYÜ,
suç 137 cilt, 63 aile sıra no, 11 sıra no'da nüfusa kayıtlı Çalışlar
SUÇ YERİ VE TARİHİ Cad. Meydan Sok. Ahmet Engin Apt. 1/10 Bahçelievler/
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ :Av.MAHMUT ŞEVKET KÜÇÜK, İstanbul Barosu
Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK'nun 53, 58/9 ve 63. maddeleri

MÜDAFİİ 39-VATAN BÖLÜKBAŞOGLU, MUHTALİP Oğlu


SUÇ ŞERİFE'den olma, 24/03/1984 doğumlu, ÇANAKKALE ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ MERKEZ ilçesi, İSMETPAŞA köy/mahallesi, 1 cilt, 1372 aile
GÖZALTI TARİHİ sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı İsmet Paşa Mahallesi Gök
TUTUKLAMA TARİHİ Sokak Pelin Yapı Kooperatifi A Blok D: 5 Merkez/
ÇANAKKALE adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1
SEVK MADDESİ Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
:Av. MAHMUT YAŞAR, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: ANKARA 03.02.2008
: 03.02.2008 - 07.02.2008 (4 gün)
: 07/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 07/02/2008 tarih 2008/28 sayılı karan
: TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
40-ORHAN TUNÇ, Bandırma/ BALIKESİR adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
DURSUN Oğlu Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
DÜRDANE'den olma, Av.İZZET CEMEL FİDAN, Av.MEHMET TAŞDELEN,
30/03/1961 doğumlu, Av.YÜKSEL ILGIN, İstanbul Barosu Avukatlarından
KAYSERİ ili, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
KOCASİNAN ilçesi, Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme BALIKESİR
ŞİRİNEVLER MAH. , 22.02.2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
29 cilt, 43 aile sıra no, 1 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
sıra no'da nüfusa kayıtlı maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
Paşa Mescit Mahallesi TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
İnönü Caddesi Atılım Kanunun 5., TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri
Sitesi B Blok No 156/17

41-HABIP UMIT SAYIN, İHSAN Oğlu MUAMMER


İLHAN’dan olma, 14/01/1961 doğumlu, İSTANBUL ili, KADIKÖY
ilçesi, FENERYOLU Mah. köy/mahallesi, 9 cilt,
suç 1100 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kızıltoprak
İstasyon Cad. Müderris Ziya Sok. Gora Apt No.5/31 Kadıköy
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 2 Nolu
SUÇ YERİ VE TARİHİ F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. : Silahlı Terör
GÖZALTI TARİHİ Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
TUTUKLAMA TARİHİ Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, Hukuka Aykırı
Olarak Kişisel Verileri Kaydetme :
SEVK MADDESİ 22.02.2008
: 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün) : 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır
Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4.
maddesi yollaması ile
TCK.nun (135/2,43/2), 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 42-EMİN GÜRSES, SABRİ Oğlu HATİCE'den olma,


03/06/1957 doğumlu, RİZE ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ PORTAKALLIK MAHALLESİ, 31 cilt, 51 aile sıra no, 26 sıra
no'da nüfusa kayıtlı İnönü Cad. Yıldız Sok. Rize Girişenler
SUÇ YERİ VE TARİHİ Sitesi E Blok D:26 Kozyatağı Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
GÖZALTI TARİHİ ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı
TUTUKLAMA TARİHİ Cezaevinde TUTUKLU.
Av. FİLİZ ESEN, Av.MEHMET TAŞDELEN, Av. İZZET
SEVK MADDESİ CEMAL FİDAN İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İSTANBUL 22.02.2008
22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı :
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 43-KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU, REŞAT Oğlu


SERVER'den olma, 13/02/1939 doğumlu, TRABZON ili,
suç MERKEZ ilçesi, ORTAHİSAR MAHALLESİ, 20 cilt, 174 aile
sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı Naciye Sultan Sitesi Ortaköy
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Beşiktaş/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ SEVK
MADDESİ
:Av. METİN ÇETİNBAŞ, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, : İSTANBUL
21.03.2008 : 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün) : TCK.nun 314/1,
313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
ve 220/5 maddesi yollamasıyla
TCK.nun 313/4, 314/3 TCK'nun 82/a-g, TCK nun (82/a-g,
35/2 (4 kez), TCK.nun

174/1-2, TCK.nım (170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun (327/1 (8


kez), TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun (135/2-1, 43/2 (18 kez), TCK.nun
315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), TCKaıun (319/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez), TCK.nun 284/1 (3
kez), TCK.nun (174/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi), TCK.nun 336, TCK.nun 216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73
(2 kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri,

MÜDAFİİ 44-SERHAN BOLLUK, SABAHATTİN YILMAZ Oğlu


DİLEK'den olma, 13/04/1960 doğumlu, MALATYA ili,
SUÇ MERKEZ ilçesi, İZZETİYE köy/mahallesi, 32 cilt, 134 aile sıra
no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Adem Sk Belediye Blokları A/4
SUÇ YERİ VE TARİHİ Blk K.5 D. 18 İçerenköy Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
GÖZALTI TARİHİ ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
TUTUKLAMA TARİHİ Cezaevinde TUTUKLU.
Av. MEHMET NURİ AYTEKİN, Av.SAİT TÜNER , İstanbul
SEVK MADDESİ Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İSTANBUL
21.03.2008 21.03.2008 -23.03.2008 (2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
45-DOGU
PERINÇEK,
MEHMET SADIK

Oğlu
LEBİBE'den olma,
17/06/1942 doğumlu,
ERZİNCAN ili,
REFAHİYE ilçesi,
KEMALİYE
köy/mahallesi, 2 cilt, 101
aile sıra no, 11 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gayrettepe
Ayazma Dere Cad. 17/10
Beşiktaş/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 1
Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN,
Av. MEHMET NURİ
AYTEKİN
İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü
Kurma, Yönetme, Zorla
Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC
Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik,
Açıklanması Yasak
Belgeleri Temin Etme,
İSTANBUL 21/03/2008
21.03.2008 - 23.03.2008
(2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin
24/03/2008 tarih 2008/44
sayılı karan
TCK.nun 314/1, 312/1,
313/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 312/2, 313/4,
314/3 ve 220/4. maddesi
yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/la-
g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCK.mm
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (7 kez), TCK.nun (319/1,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez),
TCK.nun 284/1 maddesi (3 kez), (TCK.nun 174/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi), TCK.nun 336,
TCK.nun 216/1 (2kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2
kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri

MÜDAFİİ 46-FERİD İLSEVER, ABDULLAH Oğlu MÜESSER'den olma,


05/07/1946 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, KATİP
SUÇ MUSLAHATTİN köy/mahallesi, 40 cilt, 599 aile sıra no, 4 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Caferağa Mah Doktor Esat Işık Cad 90/10
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Tekirdağ 1 Nolu F
GÖZALTI TARİHİ Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, Av.
TUTUKLAMA TARİHİ MEHMET NURİ AYTEKİN İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, TC Hükümetine Karşı Silahlı
SEVK MADDESİ İsyana Tahrik İSTANBUL 21/03/2008 21.03.2008-23.03.2008
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan :
TCK-nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

47-MEHMET ADNAN AKFIRAT, HAYRİ Oğlu


NERMİN'den olma, 13/06/1957 doğumlu, GAZİANTEP ili,
NİZİP ilçesi, ŞIHLAR köy/mahallesi, 12 cilt, 159 aile sıra no,
MÜDAFİİ 54 sıra no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı
No.7/7 Beyoğlu/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı
suç suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SUÇ YERİ VE TARİHİ Av. ALİ OSMAN ÖZDİLER, Av. GÜVEN TEMUR İstanbul
GÖZALTI TARİHİ Barosu Avukatlarından
TUTUKLAMA TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 21.03.2008
SEVK MADDESİ 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

48-HİKMET ÇİÇEK, HALİL Oğlu SATIA'den olma,


23/08/1949 doğumlu, ANKARA ili, ALTINDAĞ ilçesi,
GÜNDOĞDU köy/mahallesi, 45 .cilt, 1 aile sıra no, 3 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gündoğdu Mah. Kıvrım Sok. 2/2 Kurtuluş
MÜDAFİİ
suç

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydetme ANKARA 25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih
2008/38 sayılı karan TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (135/2,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 49-HAYATİ ÖZCAN, ABDUSSELAM Oğlu HURİYE'den olma,


16/02/1956 doğumlu, İZMİR ili, BUCA ilçesi, GÜVEN
suç MAHALLESİ, 11 cilt, 339 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı
385 Sok. No:6 Şirinyer Buca İZMİR adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. :
SUÇ YERİ VE TARİHİ Av. OSMAN ŞAHİN, Av. İBRAHİM ERDOĞAN İstanbul
GÖZALTI TARİHİ Barosu Avukatlarından
TUTUKLAMA TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Belgeleri Çalma veya tahsis edildiği yerden başka yerde
SEVK MADDESİ kullanma, Açıklanması Yasak Belgeleri Temin Etme İSTANBUL
25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih 2008/38 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddeleri, TCK.nun
314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 326/1, 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 50-IBRAHIM BENLİ, SÜLEYMAN Oğlu GULSEREN'den


olma, 02/02/1958 doğumlu, KAYRESİ ili, DEVELİ ilçesi,
suç KOPÇULLU MAHALLESİ, 13 cilt, 97 aile sıra no, 33 sıra
SUÇ YERİ VE TARİHİ
no'da nüfusa kayıtlı Şehit Zafer Sokak No 5 Avcılar İSTANBUL
GÖZALTI TARİHİ SEVK
adresinde ikamet eder.
MADDESİ
: Av. FİLİZ ESEN, İstanbul Barosu Avukatlanndan
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: 21/03/2008
: 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

51-MAHIR CAYAN GÜNGÖR, KEMAL Oğlu FATMA'den


olma, 28/09/1980 doğumlu, ARDAHAN ili, MERKEZ ilçesi,
AKYAKA köy/mahallesi, 27 cilt, 54.aile sıra no, 85 sıra no'da
nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı No 5 Beyoğlu/
MÜDAFİİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. ADEM MURAT BEYOĞLU , İstanbul Barosu
suç Avukatlarından
SUÇ YERİ VE TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL 21.02.2008 21.02.2008 - 22.01.2008 (1 gün)
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 52-YUSUF TUNÇER, YILMAZ Oğlu ŞENGÜL'den olma,


SUÇ 12/05/1979 doğumlu, NİĞDE ili, ULUKIŞLA ilçesi, KOLSUZ
SUÇ YERİ VE TARİHİ KÖYÜ, 35 cilt, 3 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa kayıtlı Toros
GÖZALTI TARİHİ Sokak No 9 Sıhhiye Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ Av. İBRAHİM ERDOĞAN , İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
İSTANBUL 21.02.2008 21.02.2008 - 22.02.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı yasanın 13/1, 3713 Saydı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 53-AYDIN GERGİN, HİKMET Oğlu GÜLÜZAR'den olma,


suç 22/02/1979 doğumlu, MALATYA ili, YAZIHAN ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ BEREKETLİ köy/mahallesi, 140 cilt, 10 aile sıra no, 16 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı No 5
SEVK MADDESİ Beyoğlu/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. İBRAHİM ERDOĞAN , İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
İSTANBUL 21.02.2008
21.02.2008 - 22.02.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı yasanın 13/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ


suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ
54-YUSUF BEŞIRIK,
AHMET Oğlu
AYŞE'den olma,
01/01/1974 doğumlu,
TRABZON ili,
ARAKLI ilçesi,
DEĞİRMENCİK KÖYÜ,
15 cilt, 111 aile sıra no, 80
sıra no'da nüfusa kayıtlı
Siyavuşpaşa Mah.
Ulubatlı Hasan Cad.
Akasya Sok. No. 14/11
Bahçelievler İstanbul
adresinde ikamet eder. Av.
RAMAZAN ORHAN ,
İstanbul Barosu
Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye
Olma, Örgüte Bilerek
İsteyerek Yardım Etme
İSTANBUL 21.03.2008
21.03.2008 -22.03.2008
(1 gün)
TCK.nun 314/3 ve 220/7.
maddesi yollaması ile
TCK.nun 314/2 ve 3713
sayılı kanunun 5,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri
MÜDAFİİ 55-İLHAN SELÇUK, MEHMET KASIM Oğlu HİKMET'den
olma, 11/03/1925 doğumlu, MUĞLA ili, MİLAS ilçesi,
SELİMİYE HACIÇORBACI köy/mahallesi, 113 cilt, 113 aile
suç sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kültür Mahallesi Gazete
Muhabirleri Sitesi B/6-2 Beşiktaş/ İSTANBUL adresinde
suç YERİ VE TARİHİ ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ Av. BÜLENT UTKU- Av. TORA PEKİN, Av. MUSTAFA
SEVK MADDESİ KEMAL GÜNGÖR- Av. AKIN ATALAY, İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, Zorla Hükümeti Iskata
Teşebbüs,TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik,
İSTANBUL 21/03/2008 21.03.2008 - 22.03.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/a-


g, TCKnun (82/a-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCKaıun
(170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun (327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (18 kez),
(TCK.nun 315,3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1,
3713 sayılı kanunun 5 (4 kez), TCKnun 284/1 (3 kez),
(TCK.nun 174/1, 3713 sayüı kanunun 5), TCK.nun 336,
TCK.nun (216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813
sayılı kanunun 32/a maddeleri,

MÜDAFİİ 56-KEMAL KERİNÇSİZ, HİLMİ Oğlu HATİCE'den olma,


20/02/1960 doğumlu, İSTANBUL ili, BEŞİKTAŞ ilçesi,
SUÇ CİHANNUMA köy/mahallesi, 6 cilt, 1129 aile sıra no, 1 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Vatan CD. Emlak Kredi Evleri Hl Blok K:4
D:9 Fatih/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. : Av.
GÖZALTI TARİHİ BURAK GÜNEŞ- Av. MEHMET DEMİRLER İstanbul Barosu
TUTUKLAMA TARİHİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, TC Hükümetine Karşı Silahlı
SEVK MADDESİ İsyana Tahrik, Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri
Bulundurma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetme,
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun 327/1, 135/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
57-FUAT TURGUT, VEHBİ Oğlu NADİRE'den olma, 30/09/1954 doğumlu, ELAZIĞ ili,
MERKEZ ilçesi, HARMANTEPE köy/mahallesi, 87 cilt, 3 aile sıra no, 35 sıra no'da nüfusa
kayıtlı 850 SK. 28/308 KONAK / İZMİR adresinde ikamet eder.
Av. DOĞAN YILDIRIM İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İZMİR- 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

58-HAYRETTİN ERTEKİN, MEHMET Oğlu FATMA'den olma, 10/03/1960 doğumlu,


İSTANBUL ili, BEŞİKTAŞ ilçesi, ABBASAGA köy/mahallesi, 1 cilt, 1922 aile sıra no, 1 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Ulus Doğankent Sitesi C-l Blok Lale Apartmanı K: 4 D: 10 Beşiktaş/
İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. TANER UZUN, Av. LÜTFİ İŞBULAN İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak, Halkı TC hükümetine karşı isyana tahrik, Halkı Kin ve
Düşmanlığa Alenen Tahrik, Tutuklu, Hükümlü veya Suçu Bildirmeme, Açıklanması Yasak
Bilgileri Temin, Suç Üstlenmeye azmettirme, 2813 sayılı kanuna muhalefet, 2863 sayılı kanuna
muhalefet, 6136 sayılı kanuna muhalefet İSTANBUL 22/02/2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3
gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı TCK.nun 314/2, 313/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (270, 38/1) TCK.mm 216/1,
334/1, 284/1, 2813 sayılı kanunun 32/a, 2863 sayılı kanunun 73, 6136 sayılı kanunun 13/1,
14/1, 15/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 59-NUSRET SENEM, BEHÇET Oğlu NAZANİ'den olma,


01/01/1950 doğumlu, ARDAHAN ili, ÇILDIR ilçesi,
SUÇ GÖLEBAKAN KÖYÜ, 13 cilt, 9 aile sıra no, 26 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Meşrutiyet Cad. No:47/24 Kızılay Merkez/
ANKARA adresinde ikamet eder. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN, Av. MEHMET NURİ AYTEKİN
İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydetmek, Açıklanması Yasak Belgeleri
Temin Etme,
suç YERİ VE TARİHİ ANKARA 25/03/2008
GÖZALTI TARİHİ 25.03.2008-29.03.2008
TUTUKLAMA TARİHİ 29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih 2008/38 sayılı kararı
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

60-ABDULMUTTALİP TONÇER, ALİ Oğlu BUŞRA'den


olma, 29/02/1972 doğumlu, MUŞ ili, HASKÖY ilçesi, SUNAY
MAHALLESİ, 3 cilt, 101 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Hasköy Sunay Mahallesi Hasköy/ MUŞ adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde
TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av.CENGİZ KURTERİstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Suç Üstlenme
SUÇ YERİ VE TARİHİ İSTANBUL 25.02.2008 25.02.2008 - 29.02.2008 (4
GÖZALTI TARİHİ gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 06/03/2008 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 06/03/2008 tarih 2008/28 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 270.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 61-MURAT ÖZKAN, MAHMUT Oğlu HAVA'den olma,


SUÇ 20/11/1974 doğumlu, ORDU ili, ÜNYE ilçesi, SAHİLKÖY
köy/mahallesi, 40 cilt, 129 aile sıra no, 33 sıra no'da nüfusa
SUÇYERİVE TARİHİ kayıtlı Kartaltepe Mah. Terakki Cad Özpmar Apt. No 28 D 12
GÖZALTI TARİHİ Bakırköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ : Av. SEÇKİN ALBAYRAM İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Örgüte Bilerek İsteyerek
Yardım Etme
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/3 ve 220/ 7. maddeleri yollaması ile TCK.nun
314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 62-SATILMIŞ BALKAŞ, OSMAN Oğlu ZARİFE'den olma,


SUÇ 20/05/1973 doğumlu, KASTAMONU ili, ARAÇ ilçesi,
BAHÇECİK KÖYÜ, 28 cilt, 64 aile sıra no, 103 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Küçükbakkalköy Mah. Yenidoğan Cad. Nurtanesi
Sok. No: 13 Küçükbakkalköy Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder.
Av. MİTHAT GÖKÇELİ Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
İstanbul Barosu Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme,
Avukatlarından'^ : Silahlı İSTANBUL 22.01.2008

GÖZALTI TARİHİ
SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

63-ASİM DEMİR, MEHMET ALİ Oğlu AZİME'den olma, 10/06/1973 doğumlu, SİVAS ili,
KOYULHİSAR ilçesi, BALLICA KÖYÜ, 11 cilt, 66 aile sıra no, 141 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Büyükkuruluşlar Derneği Fatiler Cad. İstanbul Küçükçekmece/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/son maddesi yollaması ile aynı kanunun 13/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ 64-ATILLA AKSU, MEHMET Oğlu MUYESSER'den olma,


suç 22/09/1960 doğumlu, BARTIN ili, MERKEZ ilçesi,
KÖYORTASI MAHALLESİ, 3 cilt, 11 aile sıra no, 18 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Neyzen Tevfik Caddesi Yalı Apartmanı 15/15
GÖZALTI TARİHİ Kartal İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ :Av. AYHAN SAĞIROĞLU İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Örgüte Bilerek İsteyerek
Yardım Etme, Görevi Kötüye Kullanma
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK. nun 314/3 ve 220/7. maddeleri yollaması ile TCK'nun
314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
257/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

65-MEHMET FİKRİ KARADAĞ, HÜSEYİN Oğlu


MÜDAFİİ
ŞÜKRÜYE'den olma, 03/01/1953 doğumlu, KASTAMONU ili,
ARAÇ ilçesi, TATLICA KÖYÜ, 111 cilt, 74 aile sıra no, 22 sıra
suç no'da nüfusa kayıtlı Acıbadem Yaprak Sk. Çamlıbel Apt No 64
D: 13 Üsküdar/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: Av. NEVZAT ÇETİN İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, TC Hükümetine
SUÇ YERİ VE TARİHİ Karşı silahlı isyana tahrik, Zorla Hükümeti Iskata teşebbüs,
GÖZALTI TARİHİ Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, Halkı kin ve
TUTUKLAMA TARİHİ düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama, Tutuklu
hükümlünün yerini bildiği halde yetkili merciye bildirmeme,
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı kararı
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/4.
maddeleri yollaması ile TCK.nun (135/2, 43/2), 216/1, 284/1 ve
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla; TCK'nun 82/la-


g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCKnun
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1,
3713 sayılı kanunun 5 (4 kez), TCK.nun 284/1 (2 kez), TCKnun
174/1, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 336, (TCK.nun 216/1 (1
kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813 sayılı kanunun 32/a
maddeleri,

66-HÜSEYİN GÖRÜM, MURAT Oğlu, ZEYNEP'den olma,


07/04/1962 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 13 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Misakı Milli Cad. Yavuz Türk Sok. 24/6 Kadıköy/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Edirne F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. ŞEFİKÇELİK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Askerleri itatsizliğe teşvik
etmek,
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevlenin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 319/1-2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

67-ERKUT ERSOY, AYDIN Oğlu LAMİA'den olma,


25/12/1969 doğumlu, DÜZCE ili, AKÇAKOCA ilçesi,
ESMAHANIM köy/mahallesi, 25 cilt, 7 aile sıra no, 15 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Kalıcı Konutlar 11. Bölge 119. Ada F/2 D
14 DÜZCE adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av. MELİKE ARSLAN - Av. İSMET KOÇ, İstanbul Barosu
Avukatlarından
suç Silahlı Terör örgütüne üye olma, Hukuka aykırı olarak kişisel
verileri kaydetme, DÜZCE 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ (3 gün)KA
GÖZALTI TARİHİ 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevlenin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCK.nun 314/2,3713 sayılı kanunun 5. maddeleri, TCK.nun
SEVK MADDESİ 135/1-2, 43/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 68-KAHRAMAN ŞAHİN, KARABEY Oğlu HÜRÜ'den
olma, 15/09/1974 doğumlu, KIRŞEHİR ili, AKÇAKENT ilçesi,
suç HASANALİ KÖYÜ, 41 cilt, 1 aile sıra no, 264 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Rasimpaşa Mah Yavuztürk Sok. No: 6 - Kuvayi Milliye
GÖZALTI TARİHİ Derneği Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Edirne F
TUTUKLAMA TARİHİ Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU Av. YILDIRIM
ÇAVUŞOVALI - Av. MELİKE ARSLAN, İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, İSTANBUL
22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

MÜDAFİİ 69-EROL ÖLMEZ, VEZİR Oğlu MÜBECCEL'den olma,


suç 17/03/1970 doğumlu, SİVAS ili, İMRANLI ilçesi, DELİCE
SUÇ YERİ VE TARİHİ köy/mahallesi, 38 cilt, 63 aile sıra no, 50 sıra no'da nüfusa
GÖZALTI TARİHİ kayıtlı Talimhane CD No 12/2 Beyoğlu/ İSTANBUL
TUTUKLAMA TARİHİ adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av., İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, İSTANBUL
22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

MÜDAFİİ 70-ABDULLAH ARAPOGULLARI, HASAN Oğlu


SUÇ HATİCE'den olma, 06/06/1984 doğumlu, SAMSUN ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ BAFRA ilçesi, KÖSELİ köy/mahallesi, 96 cilt, 36 aile sıra no,
GÖZALTI TARİHİ 91 sıra no'da nüfusa kayıtlı Cumhuriyet Cad Güneşli Mah
TUTUKLAMA TARİHİ No,34/3 Bağcılar İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SEVK MADDESİ Av.CENGİZ KURTER, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 26.01.2008 26.01.2008 -
29.01.2008 (3 gün)
29/01/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

71-ERDAL IRTEN, HÜSEYİN Oğlu FATMA'den olma,


07/06/1964 doğumlu, BİNGÖL ili, KİĞI ilçesi, BİLLİCE
KÖYÜ, 7 cilt, 9 aile sıra no, 14 sıra no’da kayıtlı Evren

Mah İstiklal Cad. 9. Sok. No:7/l Güneşli Bağcılar/ İSTANBUL


adresinde ikamet eder. : Av. GÖNÜL ERDEM , İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma : İSTANBUL
SUÇ 22.01.2008 : 22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün) : TCK.ımn 314/2,
SUÇ YERİ VE TARİHİ 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54,
GÖZALTI TARİHİ 58/9 ve 63 maddeleri,
SEVK MADDESİ
72-RAİF GÖRÜM, FAHRİ Oğlu GÜLİSTAN'den olma,
17/05/1968 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 19 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Aydınlı Mah. Akasya Sok. No:27 Çamlıbelde Sitesi
Tuzla/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
MÜDAFİİ : Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008-25.01.2008
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

73-YUSUF GÖRÜM, MURAT Oğlu ZEYNEP'den olma,


03/06/1948 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Atatürk Caddesi Beşevlen Sok. Bucak Pasajı No 5/7 Maltepe
İstanbul Maltepe/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Av.NİHAT
MÜDAFİİ GÖKÇELİ, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
SUÇ Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 -
SUÇ YERİ VE TARİHİ 24.01.2008 (2 gün)
GÖZALTI TARİHİ TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
SEVK MADDESİ ve 63 maddeleri,

74-OĞUZ ALPASLAN ABDÜLKADİR, SELMAN Oğlu


ŞÜKRÜYE'den olma, 15/08/1963 doğumlu, ANKARA ili,
ÇANKAYA ilçesi, BAHÇELİEVLER MAH. köy/mahallesi, 11
cilt, 270 aile sıra no, 2 sıra no'da nüfusa kayıtlı Cemal Süreyya
Sok. 15/1 Mühürdar Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Atılı suçtan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. OKTAY BOZKURT - Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu
Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri,
MÜDAFİİ 75-RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU, FERUDUN TURHAN
Oğlu SADET'den olma, 04/12/1963 doğumlu, İSTANBUL ili,
suç BAKIRKÖY ilçesi, KARTALTEPE köy/mahallesi, 37 cilt, 2406
aile sıra no, 9 sıra no'da nüfusa kayıtlı Koşuyolu Cad. Huzur
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Apt. No 158 D 4 Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ
: Av. ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından
SEVK MADDESİ
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
Muhalefet,
: İSTANBUL 24.01.2008
: 24.01.2008 - 27.01.2008 (3 gün)
: TCKnun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/4 ve 3713 sayılı
kanunun 5 maddesi, TCKnun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

76-MUHAMMET YÜCE, NURETTİN Oğlu GULESAR'den


MÜDAFİİ olma, 01/01/1978 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi,
TEKELİ köy/mahallesi, 55 cilt, 5 aile sıra no, 32 sıra no'da
suç nüfusa kayıtlı Fatih Mah. Yalçın Sok. No.24/3 Emek BURSA
adresinde ikamet eder. Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde
SUÇ YERİ VE TARİHİ TUTUKLU.
GÖZALTI TARİHİ : Av. ZEKERİYA ŞERBETÇİOĞLU- Av. MELİKE ARSLAN,
TUTUKLAMA TARİHİ İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Tutuklu,Hükümlü veya Suç
SEVK MADDESİ Delillerini Bildirmeme
: BURSA 22.01.2008
: 22.01.2008-25.01.2008
: 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı kararı
: TCK.nun 314/2,3713 sayılı kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
284/1, TCKnun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
77- SELİM AKKURT, nüfusa kayıtlı İriağaç Köyü Oltu ERZURUM adresinde ikamet
CEMAL Oğlu eder. Atılı suçtan Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevinde
YILDIZ'den olma, TUTUKLU. Av. ÜLKER ÇALIŞKAN, Av.TÜRKAN
31/10/1981 doğumlu, GÖRENER Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma 11.03.2008
ERZURUM ili, OLTU 11/03/2008 Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
ilçesi, İRİAĞAÇ maddesi İle Görevli)nin 11/03/2008 tarih 2007/852 sayılı karan
köy/mahallesi, 40 cilt, 15 TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK-nun 53, 54, 58/9 ve
aile sıra no, 44 sıra no'da 63 maddeleri,

78-COŞKUN ÇALIK, SEBAHATTİN Oğlu YAŞAR'den olma,


02/02/1977 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi,
BAHÇELİKIŞLA köy/mahallesi, 12 cilt, 50 aile sıra no, 26 sıra
MÜDAFİİ no'da nüfusa kayıtlı Hürriyet Mahallesi Nilüfer Caddesi No: 19
SUÇ D:3 Merkez/ BİLECİK adresinde ikamet eder. Av. CENGİZ
SUÇ YERİ VE TARİHİ KURTER İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
GÖZALTI TARİHİ Örgütüne Üye Olma, (Etkin pişmanlık) BİLECİK - 22.02.2008
SEVK MADDESİ 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 314/3.
maddesi yollaması ile 221/4-son cümle, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ 79-AYHAN ÇELİK, ŞABAN Oğlu HURİ'den olma,


SUÇ 15/02/1976 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi, İRİAĞAÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ köy/mahallesi, 40 cilt, 6 aile sıra no, 34 sıra no'da nüfusa kayıtlı
GÖZALTI TARİHİ Şükrü Paşa Mah. Budak Sok. Hakseven Yapı Koop. A Blok
SEVK MADDESİ Kat:3 ERZURUM adresinde ikamet eder.
: Av.TÜRKAN GÖRENER İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: ERZURUM 26.02.2008
: 26.02.2008 - 28.02.2008 (2 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

80-HÜSEYİN GAZİ OĞUZ, İBRAHİM Oğlu FATIMA'den


MÜDAFİİ olma, 01/01/1960 doğumlu, ÇORUM ili, MERKEZ ilçesi,
YAVRUTURNA MAHALLESİ, 10 cilt, 658 aile sıra no, 6 sıra
suç no'da nüfusa kayıtlı Hatboyu Cad. Papatya Sok. N:2/9 Pendik/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Kocaeli 1 Nolu F Tipi
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
GÖZALTI TARİHİ Av. HAKKI OĞUZHAN ŞAHİNOĞLU İstanbul Barosu
TUTUKLAMA TARİHİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
SEVK MADDESİ Muhalefet etmek, İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 -
25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 6136 Saydı Kanunun 13/1, 12/1, 3713 sayılı
kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ 81- TANJU OKAN, YAŞAR Oğlu GÖNÜL'den olma,
GÖZALTI TARİHİ 20/07/1966 doğumlu, MERSİN ili, MERKEZ ilçesi,
İHSANİYE köy/mahallesi, 14 cilt, 41 aile sıra no, 19 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Mezitli/Viranşehir Mahallesi Milli Egemenlik
Caddesi Yalman Apartmanı 2/3 Merkez/ MERSİN adresinde
ikamet eder.
Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
Muhalefet Etmek,
MERSİN 22.01.2008
22.01.2008-25.01.2008 (3 gün)
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayüı Kanunun 13/1, 3713 Sayüı Terörle
Mücadele Kanunun 5., TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

82-YAŞAR ARSLANKÖYLÜ, FİKRET Oğlu ZELİHA'den


olma, 21/02/1966 doğumlu, MERSİN ili, MERKEZ ilçesi,
ARSLANKOY, 36 cilt, 43 aile sıra no, 56 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yeşilyurt Mah. Necip Fazıl Bulvarı No 32 Gül Apartmanı
Kat 3 D 9 Seyhan/ ADANA adresinde ikamet eder.
: Av. ŞEFİK ÇELİK, Av. MELİKE ARSLAN İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanununa
suç Muhalefet Etmek,
: İSTANBUL 22.01.2008
suç YERİ VE TARİHİ : 22.01.2008 -25.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayılıl kanunun 15/1, 3713 sayılı kanunun
SEVK MADDESİ 5 ve TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

83-İHSAN GÖKTAŞ, NURETTİN Oğlu RUKİYE'den olma,


24/09/1973 doğumlu, ÇANKIRI ili, ÇERKEŞ ilçesi, BEDİL
KÖYÜ, 15 cilt, 44 aile sıra no, 15 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Giyimkent Atış Alanı Yüzyıl/İstanbul Merkez/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
:Av. ŞEFİK ÇELİK İstanbul Barosu Avukatlarından
MÜDAFİİ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ : İSTANBUL 23.01.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ : 23.01.2008 - 27.01.2008 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
SEVK MADDESİ ve 63 maddeleri,

84-RASİM GÖRÜM, ENVER Oğlu ZEHRA'den olma,


09/10/1977 doğumlu, SAKARYA ili, HENDEK ilçesi, 3 cilt,
270 aile sıra no, 7 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yeni Mahalle
Beştepeler Caddesi Emek Sitesi A Blok A Giriş Kat:4 Daire:7
Hendek/ SAKARYA adresinde ikamet eder. Tekirdağ 2 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av.MEHMET SAMİ SELÇUK İstanbul Barosu Avukatlarından
suç Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 24.05.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ 24.05.2008 - 28.05.2008 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ 28/05/2008 İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 28/05/2008 tarih 2008/58 sayılı kararı

SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,


TCK.nun 53,54, 58/9 ve 63 maddeleri,

85- ALİ KUTLU, FETTAH Oğlu ZEYNEP'den olma,


03/07/1983 doğumlu, OSMANİYE ili, BAHÇE ilçesi,
BEKDEMİR köy/mahallesi, 5 cilt, 24 aile sıra no, 40 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yeni Mah. Ahmet Pekkan İlköğretim Okulu
MÜDAFİİ Civan No:30 Bahçe / OSMANİYE adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. ;
suç Av. FİKRET ALTUNCU İstanbul Barosu Avukatlarından :
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
GÖZALTI TARİHİ
: MERSİN 13.04.2008
TUTUKLAMA TARİHİ
: 13.04.2008 -16.04.2008 (3 gün)
: 16/04/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
SEVK MADDESİ
maddesi İle Görevli)nin 16/04/2008 tarih 2008/59 sayılı kararı :
TCK.nun 314/2, 3713 Sayüı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCKnun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

86- MURAT ÇAĞLAR, ERSEN Oğlu FATMA'den olma,


28/06/1974 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi,
BEDRETTİN köy/mahallesi, 3 cilt, 571 aile sıra no, 32 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Liman Ağzı Mevkii Otağ Otel Kaş/ ANTALYA
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
MÜDAFİİ
Cezaevinde TUTUKLU. Av. KENAN BİLGE İstanbul Barosu
SUÇ Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka aykırı
olarak kişisel verileri kaydetme, 6136 Sayılı Kanununa
SUÇ YERİ VE TARİHİ Muhalefet, ANTALYA 16.06.2008 16.06.2008 -18.06.2008 (2
GÖZALTI TARİHİ gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 18/06/2008 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 18/06/2008 tarih 2008/70 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCKnun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5.maddeleri, TCKnun 314/3 ve
220/4. maddesi yollaması ile TCKnun 135/2-1,43/2, TCKnun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

DELİLLER Örgütsel içerikli dokümanlar, arama yakalama ve elkoyma


tutanakları, iletişim tespit tutanakları, şüphelilerin beyanları,
tanık beyanları, gizli tanık beyanları, mağdur beyanları,
bilirkişi raporları, Kriminal Polis Dairesi Başkanlığının
raporları, Bomba irtibat raporları, digital veri inceleme
raporları, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının yazıları,
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazıları, Mit Müsteşarlığı'nın
gizli belgelere ilişkin yazıları, eylem evrakları ve tüm dosya
kapsamı olup ayrıca herbir şüpheli için ilgili bölümde ayrıntılı
belirtilmiştir.

SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:


Soruşturmaya 12 Haziran 2007 tarihinde kollukça alman bir telefon ihbarı üzerine
başlanılmış, ihbar değerlendirilerek İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27 adet el bombası
ele geçirilmiş, el bombalan ile ilgisi tespit edilen kişiler yakalanmıştır.
Yakalanan kişilerden bazılarının başta Cumhuriyet Gazetesine atılan elbombaları ve
Danıştay saldırısı olarak bilinen eylemler olmak üzere, daha önce meydana gelen bazı adli
olay ve olay failleri ile de bağlantılarının kurulması üzerine soruşturma genişletilmiştir. Bu
kapsamda iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınması, yeni bağlantıların tespit edilmesi
ve bunlar üzerine yapılan yeni yakalama, arama işlemleri, aramalarda ele geçen doküman ve
dijital verilerin incelenmesi, ilgili kişilerin ifade içerikleri, süreç içerisinde alman ihbarlar,
tanık ve gizli tanık ifadeleri üzerine elde edilen yeni deliller, ilgili kurumlar ile yapılan
yazışmalar ve tüm bunların analizi ile devam ettirilmiştir.
Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün her yıl güncellenen terör örgütleri
listesinde yer almayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör
örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış
Ergenekon isimli Terör Örgütüne ulaşılmıştır.
Türk tarihine ait önemli bir kavram ve bilinen Türk Destanının da adı olan Ergenekon
ile terör örgütü kelimelerinin iddianamede yan yana getirilmesi Cumhuriyet Başsavcılığımızın
tercihi olmayıp, sözü edilen örgütün ele geçen yazılı dokümanlarında "Ergenekon" olarak
adlandırılmasının zorunlu bir sonucudur.
Soruşturma kapsamında ele geçen "İSTANBUL 29 EKİM 1999 ERGENEKON
ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" isimli dokümandan
ve soruşturma evrakı genelinden, Ergenekon Terör Örgütünün bu dokümanın yazım tarihi olan
1999 yılından da öncesine dayanan gizli örgütlü faaliyet içerisinde bulunduğu, yönetici ve
üyelerinin örgütü "Derin Devlet" kabul edip dışa karşı da bu şekilde gösterdikleri anlaşılmıştır.
Yasal dayanağı bulunmayan, esasen bir hukuk devletinde yasal olarak bulunması da mümkün
olmayan bu örgütlü yapı, Anayasal kurumların yetki ve sorumluluklarını hiçe sayarak sözde
devlet adına, devlet ve millet yararına hareket ediyormuş görüntüsü vermeye çalışmaktadır. Bu
yöntemle, kamu kurumlarını baskı altına alıp devlet yönetiminde etkili olmayı, sivil toplum
kuruluşlarını da örgüt amaçlan doğrultusunda yönlendirmeyi amaçladığı belirlenmiştir.
Aşağıda ayrıntısı ile anlatılacak olan Ergenekon Terör Örgütünün, gizli bir
yapılanması olduğu, legal ve illegal alanlarda örgütlendiği, deşifre olan örgüt üyesinin
öldürülmesi derecesinde katı hiyerarşik kurallarının bulunduğu, askeri birimler dahil her türlü
kamu kurumunun örgütün faaliyet alanında olduğu, bütün kamu kurumlannm kontrollerinin
ele geçirilmesini amaçladığı, siyasal amaçlan doğrultusunda da sözde devlet ve millet yaratına
olduğu kabulü ve hemen herkesçe itiraz edilmeyecek milli değerlerin istisman propagandası
ile kasten öldürme dahil yasalarda suç olarak tanımlanan her türlü eylemin
gerçekleştirilebiceği anlayışına sahip olduğu ve bu kapsamda birçok eylemi de gerçekleştirdiği
anlaşılmıştır. Örgütün yakın amacının ülkede yönetim zafiyeti oluşturacak derecede eylemler
yapıp kamu düzenini bozacak kargaşa ortamı meydana getirmek, nihai amacının da oluşacak
kargaşa ortamı ile yönetime karşı yapılacak hukuk dışı bir müdahalenin kamuoyunda kabulü
ve haklılığını temin edip, hukuk dışı bir müdahale ile yönetimi ele geçirmek olduğu tespit
edilmiştir.
iddianame, soruşturmanın kronolojik gelişimine uygun şekilde, gelişen olaylann, elde
edilen delillerin ve delillerden şüphelilere ulaşılması aşamasının, örgüt dokümanlannm,
örgütün yapısı ve bağlantılannm, örgütün gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi tasarladığı
eylemlerin açıklanması sistematiğinde düzenlenmiştir. Nihayetinde, metnin oldukça
uzamasının çeşitli sakmcalan da göze alınarak, iddianamenin ve 420 Klasör 3 DVD'den oluşan
soruşturma evrakının Mahkeme tarafından incelenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi
ile,sher bir şüpheliye hangi suçun yüklendiğinin, savunmalannm, elde edilen delillerin,örgüt
irtibatlannm,tanıklar ve diğer şüpheli beyanlannm ve tüm bunlann değerlendirilmesi sonucu
edinilen kanaate göre tayin edilen hukuki durumunun başlıklar halinde açıklandığı müstakil
bölümlere yer verilmiştir.
Anlatımda, örgütün yapısını ortaya koyan önemli dokümanlar hacimli olmaları
nedeni ile özetlenerek iddianame metnine aktarılmıştır. Soruşturma evrakına ekli örgüte ait
bazı dokümanlarda açık ve anlaşılır bir şekilde kişilere, ait isimler, özel hayata ilişkin istihbari
yazı ve fişleme tarzı notlar, haklarındaki örgütsel değerlendirmeler yer almakta ise de,
bunların ismi geçen kişilere hakaret konusu olabileceği veya hedef gösterilebilecekleri
değerlendirilmesi ile zorunlu olmadıkça iddianame metnine yazılmamıştır. Yine soruşturma
kapsamında ele geçen, gizlilik dereceleri ilgili resmi kurumlardan sorularak tespit
edilen,bazılan soruşturma evrakına ekli, bazıları ise adli emanette muhafaza edilen
dokümanlara aynısı ile iddianame metninde yer verilmeyerek, hukuki nitelendirmelerine
yetecek derecede içerik ve mahiyetlerinin özetlenmesi yolu tercih edilmiştir

I.BÖLÜM
SORUŞTURMANIN ÖZETİ
1-SORUŞTURMANIN BAŞLANGICI- ÜMRANİYE İLÇESİNDE EL
BOMBALARININ ELE GEÇİRİLMESİ
Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 156 hattını gizli numaradan arayarak isim ve
kimliğini belirtmeyen bir şahsın, "Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı 'nın karşısındaki
tek katlı binanın (önünde büfe var) çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4
patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMIRTAŞ isimli şahsın sakladığı, bu
patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği, adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu
caddesinin birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki tek katlı bina " şeklinde
ihbarda bulunması üzerine, bu ihbar önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasmda da
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünce ihbarda belirtilen yerin Ümraniye ilçesi Çakmak
Mahallesi Samanyolu Caddesi Güngör Sokak No:2 sayılı yerde, Yiğit büfe ve Kardak
Balıkçısı arasından geçilmek sureti ile girilen bir gecekondu olduğu 12.06.2007 tarihinde
tespit edilmiş ve Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nden alman arama kararma istinaden
yapılan aramada, belirtilen ikametin çatısında, ihbarda belirtilen elektrik direğinin yanında
üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş yeşil renkli, her iki tarafında taşımak için halattan ip
bulunan ahşap kasa şeklindeki sandıkta 27 adet savunma ve taarruz tipi el bombası
bulunmuştur. Ev sahibi Mehmet DEMİRTAŞ ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu
anlaşılan yeğeni Ali YİĞİT şüpheli olarak yakalanmıştır.
2-BAĞLANTILI KİŞİLERİN YAKALANMASI VE ÖRGÜTE AİT
BELGELERE ULAŞILMASI
Evde yapılan arama sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların Oktay
YILDIRIM'a ait olduğunu şifai olarak bildirmesi üzerine bu şüphelinin de yakalandığı, alman
mahkeme kararlarına istinaden ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda Oktay YILDIRIM ve
Mehmet DEMİRTAŞ'da ruhsatlı, Ali YİĞİT' in evinde de ruhsatsız silah ve mermiler ile Oktay
YILDIRIM' in evinden sustalı bıçak, kasatura türü kesici aletlerin ele geçirildiği, ayrıca
şüphelilere ait bilgisayarlar ve diğer evraklara el konulup mahkemeden alman kararlar
çerçevesinde teknik olarak incelemesinin yapıldığı,
Şüphelilerin sorgulanması sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm susma hakkını
kullandığı, Oktay YILDIRIM'm suçlamaları kabul etmediği ve bombalarla ilgisinin olmadığını
beyan ettiği, şüpheli Ali YİĞİT'in ise; bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu,
kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini, daha sonra babası Şevki YİĞİT' in bir gün
evin çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördüğü ve kendisine sorduğunu,
kendisinin de bu konuyu evin sahibi olan Mehmet DEMİRTAŞ'a sorduğu, Mehmet
DEMİRTAŞ'm da sandığı Oktay YILDIR İM'in", getirdiğini söylediğini, Oktay YILDIRIM ve
Mahmut ÖZTÜRK'ün sürekli Mehmet DEMİRTAŞ'a ait LPG istasyonu ve
manava geldiklerini, özel olarak gizli gizli görüşmeler yaptıklarım, kendisi odaya girdiğinde
konuşmayı kestiklerini, bir gün Oktay YILDIRIM'a "KUVA-İ MİLLİYE ne demek?" diye
sorduğunda KUVA-İ MİLLİYE'nin DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE
DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ kendisine söylediğini ve
Mehmet DEMİRTAŞ'm da kendisine "çatıda askeri bir sandık var ve içinde el bombalan var,
bu malzemelere bir şey olursa başınız belaya girer kurtaramayız, kimseye bu konudan
bahsetme seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" diyerek kendisini uyardığını ve bombalann
1,5 yıl kadar önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini belirttiği, kendisinin bu olayı
öğrenmesinden sonra Oktay YILDIRIM'm manava geldiğine şahit olmadığını ve babasının bu
bombalan ihbar etmesini söylediğini, kendisinin de korktuğu için ihbar edemediği, ancak bu
sebeple evi boşaltıp başka bir eve taşındığı, muhtemelen bu ihban da babasının yapmış
olduğunu, aynca bombalann olduğu manav dükkanına Oktay YILDIRIM ve Mahmut
ÖZTÜRK'ün yanı sıra kendisini daha önceden tanımadığı ancak medyadan ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN olarak bildiği şahsın siyah bir mercedes araba ile manav dükkanının önüne
gelip durduğunu ancak araçtan kimsenin aşağı inmediğini, ZAFER (kod) MuzafferJIEKİN'in
dikkatlice manava bakmasından sonra arabanın uzaklaştığını, arkasından Oktay YILDIRIM'm
manav dükkanından aynlıp 15-20 dk. sonra Mahmut ÖZTÜRK ile birlikte san Opel Corsa ile
manava geldiklerini, bu olaydan 3-4 ay kadar sonra babasının bombalan bulduğunu beyan
etmiştir.
Bu ifade ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in el bombalan ile ilgili medyada Oktay
YILDIRIM'ı savunmaya yönelik olarak bombalann hurda olduğunu, çalışmadığını ve
çöplükten Oktay YILDIRIM tarafından toplanmış olabileceğini beyan etmesi üzerine; ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ile Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıslann da olayla bağlantılı
olabilecekleri değerlendirilerek bu iki şüpheli de gözaltına alınıp ikamet ve işyerlerinde
mahkeme karanyla arama yapılmıştır.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in ikamet ve iş yerinde yapılan aramalar
sonucunda iş yerinde masasının üzerinde "Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Master
Plan On Çalışması)" ibareli kitap kapağı şeklinde dizayn edilmiş dokümanın bulunduğu, aynca
evinde yapılan aramada Emniyet Müdürlüğü'nce 16 nolu CD olarak adlandınlan CD
içerisinde; Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisayarlanndan çıktığı anlaşılan, Milli Güvenlik
Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannın kendi aralannda yapmış olduklan gizlilik ibareli
toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren bir çok belgenin de bulunduğu, aynı CD
içerisinde bulunan şifreli word belgesinin açılmasıyla şüpheli Muzeffer ŞENOCAK'a ait
olduğu anlaşılan resimler ile bazı bilgi ve belgelerin yanısıra internet çıktılannm bulunduğu,
Aynca Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in bilgisayannda "ERGENEKON-LOBİ"
dokümanının bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Ali YİĞİT, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ve Mahut ÖZTÜRK'ün, sevk edildikleri nöbetçi mahkemelerce
tutuklandıklan,
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN den elde edilen örgütsel dokümanlar ve
devlete ait gizli belgeler;
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Master Plan Ön
Çalışması)" isimli 23 sayfalık örgütsel dokümanın incelenmesinde;
Devletin ele geçirilmesi için "yer altında ve yer üstünde yapılanmanın gerektiği ve bu
yapılanmanın gizliliğinin" zorunlu olduğu, PYK (Planlama Yürütme Kurulu)' nın bu gizli
yapılanmanın en üst birimi olduğu, AK' nin de alt kurul olduğu,
"Süreçler (5)" başlığı altında, "4 -Sızma ve denetim süreci" alt başlığı içeriğinde:
“1-Mevcut Devlet işleyişinin analizini yapmak,
2-Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek,
3-Sızma stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı Örgütleri (Mafya), Medya, Camiler ve tarikatlara sızmak ve denetim
mekanizmaları oluşturmak" şeklinde ilkeler konulduğu görülmektedir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda alman mahkeme
kararlarına istinaden yapılan operasyon sonucunda, 20.06.2007 tarihinde şüpheliler MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK
yakalanmıştır.
Şüpheli MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm
bilgisayannda "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanından başka Danıştay Eylemi ve
Atabeyler operasyonu ile ilgili istihbari bilgiler ve çeşitli kişilerin özel yaşamları ile alakalı
bilgi ve belgelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgi ve belgelerin örgütün alt üyelerince temin
edilip şüpheli Gazi GÜDER'e gönderildiği, Gazi GÜDER'in de bunları örgütün üst biriminde
görev yapan MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a gönderdiği
ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bilgisayannda bu
bilgilerin depolandığı, şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in de bu bilgileri çeşitli yerlerden
toplayıp örgütün üst kademelerine ulaştırdığının anlaşılması üzerine Ayşe Asuman ÖZDEMİR,
Gazi GÜDER ve Halil Behiç GÜRCİHAN'm da yakalandığı, bu şüpheliler ile ilgili yapılan
arama ve bilgisayar incelemeleri sonucunda hiyerarşik yapı içerisindeki MİLLÎ IRGAT(KOD)
Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'da bulunan bilgi ve belgelerin bu şahısların
bilgisayarlannda da bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılan aramalarda Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten "ERGENEKON-LOBİ"
ile "GLADİO VE MAFYANIN TÜRKİYEDE YENİDEN YAPILANMASI dokümanlan ele
geçirilmiştir.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in önce bu CD nin nereden geldiğini bilmediğini
beyan etmişse de sonrasında evinde bulunan gizli askeri bilgiler içeren CD'yi arkadaşı olan
Mete YALAZANGİL vasıtasıyla eski bir polisin getirdiğine ilişkin beyanı ve CD üzerinde
yapılan incelemede şifreli dosyanın açılması sonucu Polis Memurluğundan atılmış olan Aydın
YÜKSEK ile kendisini Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli subay olarak
tanıtan şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm 21-22.06.2007 tarihinde yakalandıklan, yapılan
aramalar sonucunda her iki şüpheliden de ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'de ele geçirelen 16
nolu CD olarak adlandınlan ve Genelkurmay Başkanlığı bilgisayarlanndan çıktığı tespit edilen
Milli Güvenlik Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannm kendi aralannda yapmış olduklan
gizlilik ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgileri içeren CD ile bir çok belgenin de
bulunduğu, aynca şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'tan patlayıcı yapımında kullanılan kimyasal
sıvı maddeler ile dinamit lokumu parçasının ele geçirildiği, bu şüphelilerin de sevkedildikleri
nöbetçi mahkemece tutuklanmışlardır.
3-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK'TE ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE
PATLAYICI MADDELER
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm yapılan sorgulamasında; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıkları
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK isimli şahsın bilgisayarından
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK isimli şahsa kendisinden geçtiğini beyan etmesi
üzerine şüpheli Fikret EMEK Eskişehir'de yakalanmıştır.
Şüpheli Fikret EMEK'in ikamet ettiği annesine ait Eskişehir İli Hayriye Mahallesi
Dumruloğlu Sokak No: 124/5 Kat:3 sayılı evde yapılan aramada; aşağıda nitelikleri belirtilen
uzun namlulu silahlar, el bombalan, patlayıcı maddeler, bomba düzenekleri ile birçok askeri
mühimmat ve malzemenin ele geçirilmiştir:
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah,
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü,
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, Çeşitli çap ve markalarda bol miktarda fişek,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK
M3 COMPOSİTİON C-3 PLASTİK PATLAYICI,
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950)
diresel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, (6) adet yabancı
menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET
DANGEROUS yazılı) (3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası
bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti
(içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara Çankaya ilçesi Cevizlidere Caddesi Huzur Apt
No.89/14 sayılı adresinde yapılan aramada da bilgisayar, silah ve muhtelif örgütsel doküman
ele geçirilmiştir.
4-KUVVA-İ MİLLİYE TEŞKİLATI (KMT)
Şüpheli Oktay YILDIRIM'da ele geçirilen dokümanlarda ve şüpheli MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm beyanlarında KMT teşkilatı
olarak ifade edilen kuruluşun Kuvva-i Milliye Teşkilatı olduğunun belirlenmesi ve bunun
Ergenekon terör örgütünün yerin üstündeki legal kurumu olarak vasıflandınlması üzerine
İstanbul İl Başkanlığını Oktay YILDIRIM'm yaptığı Kuvva-i Milliye derneklerinde yapılan
aramalarda Ankara dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında ele geçirilen bilgi ve
belgelerde, şüpheli TUĞRUL DERME'nin ERGENEKON- Lobi dokümanına uygun olarak
gençleri örgütlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün bilgisayarında yapılan incelemede;
Yapılan örgütlenmenin anlatıldığı a-mailde: "Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden
önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim, sayın Ümit Sayın'a
acil ulaşmam gerekirken, Ümit Sayın'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu
bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir
rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde
bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin
elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside
emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin
Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli
olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit S
ayın'a da halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 18'li
Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri
toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve heyecan
ile cevabınızı beklerim.." şeklinde ifadeler içerdiği görülmüştür. E-mailde şüpheli tarafından
Kuvva-i Milliye Teşkilatı (KMT) başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e örgütlenmenin yapısını
anlattığı, bu yapılanmayı şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın yönlendirmeleriyle yaptığı açıkça
anlaşılmıştır.
5-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ VE ŞÜPHELİLER İSMAİL YILDIZ
İLE ERGÜN POYRAZ'DA DEVLETE AİT ÇOK GİZLİ BELGELERİN
ELE GEÇMESİ-SUİKAST PLANLARI
Ankara'da bulunan Kuvva-i Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada
elde edilen, Dell marka G2D1XIJ seri nolu şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait laptop bilgisayarda
kayıtlı "doc" dosyası içerisinde; Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN veya AKP'den her hangi
birinin Cumhurbaşkanı olması durumundaki simülasyonda;
1.Şok suikast olarak Fener Patriği Bartholomeos'un öldürülmesi,
2.Şok suikast olarak Ermeni Patriği Mutayfan'ın öldürülmesi,
3.Şok suikast olarak İshak ALATON'un öldürülmesi konularını içerir Fuat ERMİŞ
SESAR imzalı world belgesinin bulunması sonucu son zamanlarda meydana gelen
farklı dinlere mensup kişilerin öldürülmesi olayları ile doğrudan irtibatlı ve hedef
gösterici yazı olması sebebi ile bu yazıyı yazan şahıslann da tespit edildiği, yazıyı
SESAR isimli sitenin sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'm yazıp kendi sitesinde
yayınladığı, aynı yazıyı Kuvva-i Milliye derneği üyesi olan Fuat ERMİŞ'in de kendi
ismi ile kuwaimilliye.net.com isimli şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait internet sitesinde
Bekir ÖZTÜRK'ün muvafakatıyla yayınlandığı tespit edilmiştir.
Yazı içeriği ve önceki dini içerikli cinayetler göz önüne alınarak bu yazıyı yazan ve
yayınlayan şüpheliler ve Tuğrul Derme hakkında mahkemelerden alman arama kararlarına
istinaden yapılan aramalarda şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m ev ve iş yerinde Oktay
YILDIRIM'dan ele geçirilen "ERGENEKON LOBİ" dokümanmdaki gibi Ergenekon'un sözde
istihbarat örgütü yapılanması içerikli belge ve şema ile illegal olduğu anlaşılan istihbari
raporlar ve bu raporları yazan kişilerin özgeçmişlerinden müteşekkil raporlann ele geçirildiği,
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlannda yapılan incelemelerde
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına ait çok gizli belge ve bilgilerin
bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün Sesar sitesinde yayınlanan, birçoğunda
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ övücü nitelikte yazılar ile kişisel verilere ilişkin bilgi
ve ses kayıtlan ele geçirilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'den, Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYINTa yaptığı
görüşmelerden bahsettiği, gençlerin örgütlenmesine ilişkin olarak hazırlandığı anlaşılan, GYP
KANUNU, GTA HAREKETİ gibi illegal gençlik oluşumlannm kuruluş ve faaliyetlerinin
düzenlenmesine ilişkin belge ve dokümanlann bulunduğu, bu belgenin ERGENEKON-LOBİ
dokümanında anlatılan örgütün sivil örgütlenmeyle alakalı gençlik teşkilatlanmn
örgütlenmesine yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'dan elde edilen bilgiler üzerine şüpheliler
Kemal ŞAHİN, M. Murat Yücel Feridun Refik NUHOĞLU ile yine aynı şüpheli ile irtibatlı ve
bir zamanlar SESAR sitesinde çalışan şüpheli H.Behiç GÜRCİHAN'm bilgisayanndan elde
edilen bilgiler ve bazı orijinal kitaplara ait olup yayınlanmadan önce şüpheliye verildiği
anlaşılan word formatmdaki yazı ve bilgilerin Ergün POYRAZ'a ait olduğunun anlaşılması ve
diğer şüphelilerden ele geçirilen dokümanlann incelenmesi sonucu Ergün POYRAZ'm bu
oluşumun içinde olduğu, yakın ilişki kurduğu askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri diğer şüphelilere aktarmak suretiyle örgütün hareket ve stratejisinin oluşumuna katkı
sağladığı bu sebeple BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'daki gizli bilgilerin Ergün POYRAZ' da
da bulunabileceği değerlendirildiğinden, şüpheli Ergün POYRAZ'm da ev ve iş yerlerinde
mahkeme kararlanna istinaden yapılan aramalar sonucunda "k.k. İstihbarat arşivi" isimli dosya
klasörü ile Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bir çok gizli bilgi
ve belgeler ile birçok kamu görevlisi memur, milletvekili, bakan ve hatta başbakanlara ait gizli
fişleme bilgileri ile notlann bulunduğu CD ve bilgisayar dosyalar ele geçirilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanlan doğrultusunda göz altına alman
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER kod ismini kullanan şüpheli İsmail EKSİK'm
yakalandıkları, yapılan aramalarda Mehmet Zekeriya*43tZTÜRK'de "Devletin Yeniden
Yapılanması", "ERGENEKON-LOBİ" ve "ERGENEKON""* dökümanlarının benzeri olan
^ er
"MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanı ile birçok örgütsel içerikli
dokümanın ele geçirildiği, bu şüphelide insan kaçakçılığı ve Alevilerle alakalı raporlar ve gizli
istihbari notların bulunduğu, İsmail Paker kod ismini kullanan İsmail EKSİK'in
bilgisayarlarında da diğer şüphelilerde olduğu gibi sahte olarak tanzim edilmek üzere
bilgisayarlara taranmış sürücü belgesi ve kimlik resimlerinin bulunduğu, ayrıca (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda şüpheli Rafet ARSLAN'm da beyanlarının
alındığı, bu şüpheli de de derin devletle alakalı yazıların ele geçirildiği, daha sonra yapılan
operasyonlar sonucu şüpheliler Mete YALAZANGİL ile buna bağlı grupta faaliyet gösteren
şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE, şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Şüpheli Zeki
YURDAKUL ÇAGMAN'm yakalandıklan, bu şüphelilerin hem ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN hem de Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak faaliyet yürüttükleri anlaşılmıştır.
6-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ VE
MİT İLE İLGİSİNİN BULUNMADIĞI
Şüpheliler (Zafer) kod Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Milli
Irgat(kod)Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR' dan ele geçirilen "Lobi-
ERGENEKON" dokümanı ile Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN' de çıkan "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanlarından yola çıkılarak
yapılan çalışmalarda:
Sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"a bağlı
olarak, "Sivil Unsurların" örgütlenmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçekten
hareketle hazırlanan ve "Lobi" adı verilen bu "gizli örgütsel" çalışmaya esas olarak hazırlanan
LOBİ dokümanının Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunup
bulunmadığı hususları Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığına resmi yazı ile
sorulmuş olup, MİT Müsteşarlığından alman 31.10.2007 tarih, 1653/28607 sayılı cevabi
yazıda böyle bir yapılanmanın Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı belirtilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050-635-07-
O.Ö. sayılı cevabi yazılarında aynı konuyla alakalı olarak böyle bir oluşumun Türk Silahlı
Kuvvetleri alakasının bulunmadığı belirtilmiştir.
7-TUNCAY GÜNEY' DEN ELDE EDİLEN BELGELER
Konu ile alakalı olarak geçmişte herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı ile sorulmuştur.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğünce verilen cavapta, başka
bir suç sebebiyle 2001 yılında göz altına alman Tuncay GÜNEY isimli şahsın bilgisayarında
yapılan incelemelerde dosyada suretleri bulunan Aralık-1999 tarihli "ERGENEKON-LOBİ"
yazılı doküman ile,
İSTANBUL 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA
YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ (ERGENEKON'UN reorganizesi yeniden
yapılandırılması),
25 Kasım 1999 tarihli "DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÜZERİNE"
adlı doküman,
ARALIK/1999 tarihli OLUŞUM, adlı Alattin ÇAKICI ve Korkmaz YİĞİT'le alakalı
istihbari rapor şeklindeki doküman,
30 MART 2000 tarihli Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, yazılı doküman,
İSTANBUL/ 7 NİSAN 2000 tarihli İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ
BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ başlıklı doküman,
İSTANBUL 27 HAZİRAN 2000-06 tarihli--'OPERASYON örgütün birimince
hazırlandığı anlaşılan BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM başlıklı döküman,
İstanbul 29 EKİM 2000 tarihli örgütün ARAŞTIRMA/ GÖZLEM/ANALİZ /TEORİ
birimlerince hazırlandığı anlaşılan, "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ
DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ" isimli belge,
İstanbul 9 ARALIK 2000 tarihli DİNAMİK ANTİ TEZ,
İSTANBUL / ARALIK 2000 tarihli ULUSAL MEDYA 2001 başlıklı doküman,
SECUTRITY A.Ş., PROTOKOL A.Ş başlıklı örgütsel içerikli dokümanlar ve bu
dokümanlar haricinde birçok istihbari nitelikli belgenin bulunduğu tespit edilmiştir.
Özel Kuvvetler komutanlığınca yazılmış gibi gösterilen ancak Genelkurmay
Başkanlığı'nca Özel Kuvvetler komutanlığının istihbari raporlanmn yazım teknik ve
şekillerinin taklit edilmesi suretiyle hazırlandığı anlaşılan dönemin bakan ve bazı ünlü kişileri
hakkında yazılmış istihbarat raporlanmn da bulunduğunun anlaşılmıştır.
Bulunan bu doküman ve belgeler ile ERGENEKON-LOBİ dokümanının
birbirilerinin devamı niteliğinde belgeler olduğu ve örgütsel yapının almış olduğu kararlann
deklare edilmesi ve örgütün stratejlerinin üyelerine duyurulması için belirlenmiş kurallan
içerdiğinin hepsinin belli şablonlar üzerine yazılmasından yola çıkılarak dosyada yeniden
yapılan inceleme sonucunda şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen OCTOBUS
(STATE ORGANİZED CRİME) MAFİA (La Cosa Nostra) İstanbul/Eylül 2000 isimli 30
Sayfadan ibaret doküman, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu),
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ, başlıklı doküman ile
şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'den elde
edilen YENİ MİLİS başlıklı örgütsel içerikli belge ve yine Halil Behiç GÜRCİHAN ve şüpheli
Bekir ÖZTÜRK'ten elde edilen "2023 PLATFORMU" yazılı örgütsel içerikli belgenin yazılım
şeklinden bilgisayar ortamındaki karakter ve şekil yönüyle birbirlerine çok benzedikleri aynca
hepsinin örgütün üst kademelerine hitaben yazıldığı "saygılanmla" ibareleriyle bittiği ilk
aşamada tutuklanan şüphelilerden elde edilen tüm belgeler ile şüpheliler Soruşturma
aşamasında ölen Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te ele
geçirilen "Devletin Yeniden Yapılanması" belgesi ve yine Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi
OKKIR da çıkan Yeniden Müdafai hukuk ve milli güçbirliği tüzüğü belgelerinin de tamamının
aynı örgüte ait örgütün stratejilerini belirleyen dokümanlardaki emir ve prensiplere göre
hazırlandığı ve örgütün amaçlannm güncellenmesine ve kararlann hayata geçirilmesine
yönelik belgeler olduğu anlaşılmıştır.
Dokümanlardan en önemlisinin ise Tuncay GÜNEY'in kendisine şüpheliler Veli
KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'in yazdırdığını söylediği "ERGENEKON YENİDEN
YAPILANMASI" (reorganizesi)" başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın olduğu, diğer
belgelerin bu belgede belirlenen örgütün amaç ve stratejilerine uygun olarak hazırlandığı
anlaşılmıştır.
8-VELİ KÜÇÜK VE MEHMET FİKRİ KARADAĞ -KUVAYI MİLLİYE
DERNEĞİ (1919) VE MİLLİ GÜÇ BİRLİĞİ
Bu dokümanlann Ergenekon terör örgütünün amaçlanna ulaşabilmek için örgüt
üyelerine verilen görevler gereği devletin ele geçirilmesi ve kendi amaçlan doğrultusunda
yönetilmesinin temini için herkese görev vererek ayn ayn yapılanma ve yayılma planlannm
yapıldığı ve bu belgelerin örgüt tarafından kabul edilmesini müteakip uygulamaya konulduğu,
dokümanlann sayısından ve farklı alanlara hitap edip aynı amaca ulaşmayı hefdeflediklerinin
anlaşılması üzerine örgütün diğer bölümünün çökertilmesi için mahkemelerden teknik takip
kararlan alınarak soruşturmanın derinleştirildiği, toplanan delillerden de örgütsel
dokümanlara uygun örgüt yapılanmasının gerçekleştirilerek, faaliyetlerini sürdürdükleri
yönünde kuvvetli şüphelerin oluşmasının ardından yapılan çalışmalarda şüpheli Veli
KUÇÜK'ün ve arkadaşlannm örgütsel bağlantılarının deşifresi yönünde çalışmalara
başlanmıştır.
Yakalanan şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen örgütsel dokümanların
değerlendirilmesi sonucu örgütsel yapının geniş bir alana yayıldığı bu alanda örgütün aldığı
kararlar çerçevesinde birçok dernek ve paltformun oluşturulduğu, bu derneklerin örgütün
tabanını genişletmek ve istihbari yapılanmayı güçlendirme amacında olduklarının anlaşılması
üzerine örgütün deşifresine yönelik mahkemelerden değişik tarihlerde alman dinleme ve
teknik takip çalışmaları sonucunda örgütün hiyerarşik yapısına ve amaçlarına ilişkin birçok
eylem ve faaliyetlerde bulunduklarının anlaşıldığı, şüpheliler örgütün kararlarına istinaden
kurulan Kuvayi Milliye 1919 derneğinin istihbarat toplama ve mevcut güvenlik kuvvetlerini
tanımayıp alternatif bir ordu oluşturma amacıyla hareket edip, milli hassasiyetleri kullanmak
suretiyle halkın iyi niyetini suistimal ederek topladıkları paralan örgütün illegal faaliyetlerinde
kullandıkları tespit edilmiştir.
Örgütün çökertilmesi ve üyelerinin yakalanması ve delillerin elde edilmesi amacıyla
Mahkemeden alman arama kararlanna istinaden; 22/Ocak/2008 tarihinde yapılan aramalar
sonucunda, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sami HOŞTAN, Ali YASAK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Güler KÖMÜRCÜ, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit OĞUZTAN,
Mehmet Fikri KARADAĞ Özer KORKMAZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Erdal İRTEM,
Hüseyin Gazi OĞUZ, Kahraman ŞAHİN, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Oğuz
Alparslan ABDÜLKADİR, Raif GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, Yaşar ARSLANKÖYLÜ, Tanju
OKAN, Muhammet YÜCE, İlhan GÖKTAŞ, Atilla AKSU ve Asim DEMİR yakalanmışlardır.
Yapılan aramalarda şüpheli Veli KÜÇÜK'te; "ERGENEKON" dokümanının orjinali,
ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına ilişkin Tuncay GÜNEY'den elde edilen
dokümanların orijinal metinleri ile Tuncay GÜNEY'de bulunmayan ama ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNE ait olduğu anlaşılan birçok örgütsel içerikli dokümanın ele geçirildiği,
ayrıca yapılan aramalarda şüpheli Asim DEMİR'den 1 adet kuru sıkıdan bozma tabir edilen
(6136 Sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikli) tabanca, şüpheli Sami HOŞTAN'dan 1 adet
ruhsatsız tabanca, 2 adet kuru sıkıdan bozma ruhsatsız tabanca , 2 adet şarjör 59 adet fişek,
şüpheli Ali YASAK'tan 1 adet tabanca (eşi Sena YASAK üzerine kayıtlı ancak ruhsat süresi
geçmiş), 2 adet şarjör ve 40 adet fişek, şüpheli Hüseyin Gazi OĞUZ'dan 1 adet ruhsatsız
tabanca, 1 adet şarjör, 10 adet fişek, şüpheli Raif GÖRÜM'den 1 adet av tezkeresiz pompalı
tüfek, 1 adet boş kovan, 9 adet av fişeği, şüpheli Emin Caner YİĞİT'den 1 adet ruhsatsız
tabanca, 2 adet şarjör, 5 adet fişek, şüpheli Yaşar ARSLANKÖYLÜ'den 1 adet şarjör, 5 adet
fişek, sustalı tabir edilen 18 cm bıçak, şüpheli Tanju OKAN'dan 1 adet ruhsatsız tabanca, 1
adet şarjör, 8 adet fişek, şüpheli Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan 55 adet fişek, 1 adet boş
kovan ele geçirildiği, birçok örgütsel içerikli yazışma, CD ve el konulan bilgisayarlarda
örgütsel içerikli belge, bilgi ve e-mail kayıtlarmun bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un basın sözcülüğünü yaptığı ve örgütsel içerikli
toplantıların yapıldığı Türk Ortodoks kilisesinde yapılan aramada; Yunanistan'a ait olduğu
anlaşılan çok sayıda hisse senedi, bono ve değerli kağıt türünde belgelerin bulunduğu, ayrıca
kilisede bulunan kasanın içinde Sevgi ERENEROL'un abisi Paşa Ümit ERENEROL'a ait
olduğunu iddia ettiği bir adet ruhsatsız tabanca ile yine bir adet gaz tabancasının bulunduğu,
yine Sevgi ERENEROL'un kullandığı alanda başkası tarafından getirilip bırakıldığını iddia
ettiği "Derin Ergenekon" dokümanı ve bazı üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile ilgili
"kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin" fişlemelerin yapıldığı
"Selçuk" isimli word belgelerini içeren CD ele geçirildiği,
"Derin ERGENEKON" belgesi içeriği incelendiğinde ERGENEKON'un gizli
yapılanması ve gizliliğin derecesi, yer altı yapılanmaları ve tarihsel gelişimiyle, Alpler
alperenler olarak adlandırılan örgütsel konumdaki kişilerin Türk Ordusuna sızmaya çalıştıkları
ve gizlilik gereği bazı şeylerin açıklanmasının gerektiği, Özel Kuvvetler
Komutanlığının ERGENEKON'un gözbebeği olduğu, hatta daha da ileri gidilerek
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari
ve dini yapısının içersinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden
açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen ve daha önce diğer şüphelilerden elde
edilemeyen birçok farklı örgütsel içerikli belgenin bulunduğu, bu belgelerin hemen hemen bir
çoğunun Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen disketlerde de word belgesi olarak bulunmuştur.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in Büyük Güç Birliği ve Büyük Hukukçular Birliği
isimli derneklerdeki görevleri Sevgi ERENEROL'la arasındaki hiyerarşik örgütsel ilişki
sebebiyle, bu derneklerin bulunduğu yerler ile birlikte Kadıköy'de bulunan Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ile diğer illerde bulunan şubelerinde de yapılan aramalarda, şüpheli Kemal
KERİNÇSİZ'de örgütsel içerikli belgeler ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'den ve Fikret
EMEK'ten elde edilen gizli askeri bilgilerin CD'deki bilgilerin bilgisayarda üzerindeki gizlilik
şerhleri kaldırılmak suretiyle yazdırılıp dosyalanmış halinin ve birçok örgütsel irtibatlarını
gösterir bilgi ve belgeler ele geçirilmiştir.
Şüpheli Paşa (kod) M.Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'ün yönetiminde
bulunan Kuvayı Milliye Derneği (1919) etrafında örgütlenen grubun da yine Türkiye'de şok
suikast ve cinayetler planladıkları, bu konuda yapılan telefon görüşmeleri ve daha sonra
ifadesi alman Coşkun ÇALIK'm beyanlarından da bazı ünlü kişilerin öldürülmesiyle alakalı
kendilerine örgüt tarafından bazı talimatlar verildiği ve taahhütlerde bulunulduğu, buradan da
ERGENEKON terör örgütünün amaçlan içersinde bulunan "siyasileri dize getirmek için
suikast yapılması" şeklindeki ilke kararının uygulamaya konulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu gruptan da İddianamemizin ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak belirttiğimiz birçok örgütsel
içerikli belge, CD, fotoğraf ve bazı şüphelilerden ruhsatsız silahlar ele geçirilmiştir.
Daha önce gözaltına alınıp tutuklanmayan ve teknik takiplerde şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ ile irtibat halinde olup bu irtibatını diğer örgüt üyeleriyle devam ettiren Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarlannda da yine örgütçe alınmış bazı kararlann ve provakatif
eylemlere ilişkin belgelerin bulunduğu, daha önce bu şüpheliden elde edilen ancak kapak
sayfalan bulunmayan bazı örgütsel içerikli belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve
Tuncay GÜNEY'den çıkan örgütsel dokümanlarla aynı olduğu ve şüpheli beyanında bu
belgeleri İşçi Partisi'ne danışmanlık yaptığı dönemde aldığını beyan etmesi ve Veli
KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli belgenin içeriğinde Doğu PERİNÇEK'in
FABRİKATÖR olarak nitelendiğrildiği, FABRİKATÖR tanımının da Amerika'da olmayan
olaylan varmış gibi gösterip kamuoyunda bu tür yayın yapan kişilere bu adın verildiği ve bu
konuda aynntılı bir çalışmanın yapıldığı ve Doğu PERİNÇEK'in de Veli KÜÇÜK grubuyla
irtibatlı olduğu, aynca "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın Veli KÜÇÜK ve Ümit
OGUZTAN'tan çıktığı ve belge içeriğinde Cumhuriyet Gazetesinin reorganizasyonu, bu
konuda İlhan SELÇUKTa yapılan görüşmelerin açıkça ifade edilmesi ve Tuncay GÜNEY'in bu
konudaki beyanlan üzerine de İlhan SELÇUK'un da örgütle irtibatlannm bulunması sebebiyle
bu şüpheliler hakkında da teknik takip kararlan alınmıştır.
9-TÜRK İNTİKAM TUGAYI (TİT)'NIN YENİ HÜCRE YAPILANMASI
VE BAŞBAKAN'A SUİKAST PLANI
22/Ocak/2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT)
ERGENEKON örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Veli
KÜÇÜK'ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereği
ERGENEKON operasyonuna misilleme olmak üzere Başbakan’ın veya Emniyet İstihbarat
Daire Başkanının öldürüleceğinin ve bu iş için "silah ve tetikçi temin etmeye çalıştığı
hususundaki bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ulaşması üzerine, Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığının proje aşamasındaki soruşturması,
ERGENEKON'la alakalı olduğu düşünülerek soruşturma dosyasının ve
iletişim tespit tutanaklarının ^ savcılığımıza gönderilmesi sonrasında yapılan incelemede
şüpheli Vatan BÖLUKBAŞOGLU'nun hem telefonla silah teminine çalıştığı, hem de
dijital ortamda (msn görüşmeleri) yaptığı görüşmelerde ERGENEKON terör örgütünün
talimattan gereği Başbakan ve Ramazan AKYÜREK'in öldürülümesi ile alakalı istihbari
bilgiler topladığı, Ogün SAMAST misali bu işi gerçekleştirecek kişileri ayarlamaya
çalıştığı, muhtemel bir suiksatin önlenmesi için şüpheli ve irtibatlı olduğu gruba yönelik
yapılan operasyonda söz konusu e-maillerin şüphelinin bilgisayarında bulunduğu ve bu
şüphelinin de mahkemece tutuklandığı, diğer şüphelilerin ise delil durumuna göre serbest
bırakıldığı anlaşılmıştır.
10-ŞÜPHELİLER EMİN GÜRSES, HABİP ÜMİT SAYIN, VEDAT YENERER,
MUAMMER KARABULUT, ORHAN TUNÇ ve HAYRETTİN ERTEKİN'İN
YAKALANMALARI
Teknik takip çalışmalarında örgütle irtibatları bulunan şüphelilerden Emin
GÜRSES'in telefon konuşmalarında "... tam Şemdinli'yi halletmiştik ki operasyon yapıldı,
(Zafer kod) Muzaffer TEKİN'i çıkaracağız" şeklindeki sözleri, Habip Ümit SAYIN'm, "...
Mart 'ta darbe olacak" şeklindeki konuşmalan ve ERGENEKON operasyonundan göz altına
alınma korkusuyla bir müddet gidip şüpheli Orhan TUNÇ'un evinde saklanmasıvedat
YENERER ile Muammer KARABULUT'un diğer şüphelilerle örgütsel irtibatlannm
bulunması ve şüpheli Hayrettin ERTEKIN'in Abdülmuttalip TONÇER'le birlikte bir çok
örgütsel faaliyetinin bulunması, Orhan TUNÇ'un kendisini derin devlet ve MİT görevlisi
olarak tanıtmak suretiyle Habip Ümit SAYIN ile örgütsel faaliyetlerde bulunması, Paşa(kod)
M.Fikri KARADAG'a bağlı olarak tetikçilik yapan şüpheli Coşkun ÇALIK'm da aralannda
bulunduğu şüphelilerden delillerin temini ve örgütün deşifresine yönelik olarak mahkemeden
alman karara istinaden aramalar yapılmıştır.
Şüpheli Vedat YENERER;
-Bir adet ruhsatsız vahim nitelikle mavzer tüfek,
Hayrettin ERTEKİN'de;
-Ruhsatsız bir adet Glock tabanca
-Ruhsatsız bir adet tabanca,
-Muşta, birçok tarihi eser,
-Özel dinleme cihazlan,
-Ruhsatsız el telsizleri,
-Gizli çekim yapmaya yarayan kameralar ele geçirilmiştir.
11-ŞÜPHELİLER İLHAN SELÇUK, KEMAL YALÇIN
ALEMDAROĞLU ve DOĞU PERİNÇEK GRUBU, DEVLETE AİT ÇOK
GİZLİ BELGELER, YARGITAY VE NATO TESİSLERİNE YÖNELİK EYLEM
PLANLARININ ELE GEÇİRİLMESİ:
Soruşturma kapsamında şüphelilerden elde edilen bilgi ve belgelerden örgütün üst
düzeyinde olduklan anlaşılan bazı şüphelilerin yurt dışına gidecekleri yönünde telefon
görüşmelerinin bulunması üzerine haklannda dinleme kararlan bulunan şüphelilerin bir
kısmının "ERGENEKON soruşturması kapsamında kendilerine de sıranın geleceği, durumun
kötü olduğu" şeklinde görüşmeler yapmalan, delilleri yok etme, karartma ve kaçma
ihtimalleri bulunduğu değerlendirildiğinden, örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanması ve
delillerin elde edilmesi amacıyla alman mahkeme ^^âfîffMa istinaden şüpheliler Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROOGLU, Mehmet Adnan
AKFIRAT,
Ferid İLSEVER, İbrahim BENLİ, Serhan BOLLUK ve Yusuf BERİŞİK'in ev, iş yeri ve
irtibatlı oldukları parti binaları ve medya kuruluşlarında yapılan aramalarda birçok örgütsel
içerikli doküman, belge, CD ve dijital veri ele geçirilmiştir.
Ayrıca teknik takipte olmayıp İşçi Partisi binasında yatıp kalktıkları yerde ruhsatsız
tabanca bulunan şüpheliler Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN ve Yusuf TUNCER'de
silalahlan ile yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Aramalar neticesinde; Şüpheli İlhan SELÇUK'ta kendi el yazısıyla yazmış olduğu,
Oral Çelik'e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda
yapılan gizli bir toplantıya ait notların ele geçirilmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nda Kuvayı Milliye'nin tam
teşkilatlanmasıyla alakalı olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından alman kararlar
gereği Milli Güç Birliği ve Kuvayı Milliye Hareketi'nin oluşturulması ve yapısıyla alakalı
olarak 2. maddesinde, "Kuvva-i Milliye hareketinin temel hedefinin, ulusalcı tüm güçleri kısa
sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla en küçük birimler olan ve periyodik
toplantılar yapan 8-10 kişilik (hücre yapılanması) çalışma grupları ile işe başlamak
istedikleri, bu çalışma gruplarının hedeflerinin ve aktivitelerinin ulusalcı pek çok konuda
fikirsel platformda çalışma yapmak ve zincirin halkalarını arttırmak olduğu, bu konuda ADD
gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğunu" belirten
örgütsel içerikli belgelerin bulunmuştur.
İşçi Partisi'nden elde edilen CD'lerden içerisinde "Yargı - Nusret SENEM" isimli
klasör bulunan CD içinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokileri ve krokilerin açıklamasının
yapıldığı metin belgesinin bulunduğu, belge içeriğinde Yargıtay binasının ana giriş çıkış,
güvenlik ve aydınlatma zafiyetleriyle, güvenlik kameralarının bulunduğu noktalar ve güvenlik
zafiyetlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, aynı CD içersinde birçok yüksek yargıda görev yapan
hakim ve savcılarla ilgili olarak "Kişilerin siyasî, felsefi veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
Bunlara ilişkin ayrıntılar aşağıdaki bölümlerde verilecektir.
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve içerisinde "İzmir'den Hayati ÖZCAN'dan gelen"
isimli klasör bulunan CD içersinde: birçok askeri gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, yine bu
CD içerisinde birçok gizlilik ibareli bilgi ve belgeler ile Ege Ordu Komutanlığı'nca hazırlanan
muhasebe kayıtlan ve harcamalara ilişkin gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu,
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve üzerinde "Hikmet ÇİÇEK'e ulaşanlar" yazılı
klasörün bulunduğu CD içersinde Genelkurmay İç İstihbarat Raporları, Genelkurmay İç
Güvenlik Daire Başkanlığı Raporları birçok bilgi ve belge ile dijital verinin bulunduğu, ayrıca
Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu döneme ilişkin Yaşar BÜYÜKANIT'a ait koruma planının
tamamının bulunduğu,
Yine İşçi Partisinde bulunan 4 nolu CD olarak adlandırılan CD içersinde, "A.Gül.
Eminağaoğlu hazırladı" başlıklı dosya ile, şüpheli Ergün POYRAZ'm bazı jandarma üst düzey
görevlilerinden yaptığı işlere karşılık para aldığına ilişkin tutanakların word belgesi olarak
düzenlenmiş bilgisayar kayıtlarmm bulunduğu, aynı CD içerisinde örgüt üyeleri Veli
KÜÇÜK'ün Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen, ERGENEKON terör
örgütüne ilişkin örgütsel içerikli dokümanlar ile ERGENEKON yapılanmasına ilişkin şemanın
bulunduğu, aynı CD içinde Fırat Üniversitesine ait bazı öğretim üyeleri ile ilgili olarak
"Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak" kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
12-İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİNDEN ELDE EDİLEN
RUHSATSIZ SİLAHLAR VE ÇOK GİZLİ İBARELİ İP'NİN
KARARGAH EVLERİ PROJESİ BAŞLIKLI ASKERİ YAPILANMASI
İşçi Partisi genel merkezinde (3) adet ruhsatsız silah, birçok örgütsel içerikli
doküman, Genelkurmay Başkanlığı ve değişik askeri şahıslar ile MİT Müsteraşlığma ait bir
çok gizlilik ibareli belgelerin bulunduğu, bu belgelerden bir tanesinde "çok gizli kopya"
ibaresi bulunan ve İşçi Partisi karargah evlerinin anlatıldığı gizlilik ibareli belgede; işçi
Partisinin gizli bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği, örgütlenmenin ne
şekilde yapıldığı ve bu şekilde irtibat kurulan askeri şahıslann lojmanlarında patlayıcı
maddelerin bulunduğu ve bu yapılanmada irtibatlı olan şahıslann isimlerinden telefon
numaralanna kadar ayrıntılı olarak yazıldığı görülmüştür. Bu belge ile ilgili olarak
Başbakanlık Mit Müsteşarlığına yazılan yazımıza verilen cevabi yazında sözkonusu belgenin
"Mit Müsteşarlığı tarafından tanzim edildiği ve bu nüshanın Genelkurmay Başkanlığına
sunulan nüshanın bir sureti olduğu" bildirilmiştir.
13-NATO TESİSLERİNE SALDIRI EYLEM PLANLARI
Bu bilgi ve belgeler üzerine CDTerde ismi yazan Nusret SENEM, Hikmet ÇİÇEK ve
Hayati ÖZCAN'm örgütle irtibatlı olduklan ve telefon konuşmalannda da benzer örgütsel
içerikli görüşmeler yaptıklannm anlaşılması üzerine örgütsel içerikli delillerin elde edilmesi
amacıyla Mahkemeden alman arama kararlarına istinaden yapılan aramalarda; Hayati
ÖZCAN'm İzmir'de işyeri ve ikametinde elde edilen CD içerisinde İzmir Şirinyer'de bulunan
NATO müttefik kuvvetlerine ait karargahın içinde çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri,
kimlik kartlanmn renkli taranmış suretleri, çalışan tüm şahıslann imzalannm dijital ortamda
taranmış hali ve binalann ve tesislerin resimleri ve NATO üst düzey komutanlanndan
bazılannm aile fertlerinin fotoğraflan bulunmuştur.
CD'nin içinde başka bilgi ve belgelerinde bulunduğu, bir word belgesi içersinde
NATO tesislerinin açık parkı önündeki "daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek''''
şeklinde ibarenin bulunduğu, hatta bazı belgelerin içersinde güvenlik kartlanmn hangi tür
yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağına dair bilgilerin aynntılı olarak
yazıldığı, CD içersinde NATO tesislerine yapılması düşünülen muhtemel bir sabotajın
düzenlenmesine ilişkin patlama ve patlama sonrası yangın musluklannm nasıl devre dışı
bırakılacağına kadar aynntılı hazırlanmış, plan kroki ve fotoğraflann bulunduğu, fotoğraflar
üzerinde birçok işaretlemenin yapıldığı, aynca içindeki haritada NATO personelinin başka
yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıklan yol ve haritalann işaretlenip güvenlik açısından
zayıf olan yerlerin belirtildiği, bu düzenleme ve projelerin bilgisayar üzerindeki dijital
görüntülerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylannda yapıldığı anlaşılmıştır.
14-DANIŞTAY SALDIRISI ve OSMAN YILDIRIM'IN BEYANLARI:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sırasında yapılan araştırmalarda
kamuoyunda Danıştay olayı olarak bilinen saldınyla alakalı olarak Osman YILDIRIM isimli
şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ek ifadesi üzerine Adalet
Bakanlığından alman izne istinaden bu şüpheli ve dosyamızda bulunan deliller çerçevesinde
Danıştaydosyası sanıklan ve VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ
DERNEĞİ dosyası olarak bilinen dosyada tutuklu sanıklann olayla alakalı beyanlannın
alınması için Ankara Sincan'da bulunan cezaevine gidilip ilgili şahıslann beyanlan alınmıştır.
Alman beyanlarda Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve Danıştay Saldınsı ile alakalı
olarak doğrudan doğruya Veli KÜÇÜK ve (Zafer kod) Muzaffer TEKİN'in bu olayın
planlayıcısı ve azmettiricisi olduklan yönündeki beyanlar, dosyaya konulmuştur. Beyanı alman
sanıklann Danıştay dosyasında mahkum oldukları ve hükmen tutuklu bulundukları
alman beyanların doğrudan Danıştay saldırma ilişkin olayın perde arkası ve Ümraniye'de ele
geçirilen el bombalarıyla arasındaki irtibatlar üzerine olduğundan ve sanıkların eylemleri
hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesince bir hüküm tesis edilmiş olduğundan alınacak
ifadelerin yargılanmış sanıkların dosyadaki delil ve olayın işleniş şekline etki etmeyeceği,
ancak orada gündeme gelmemiş konularla alakalı olması sebebiyle tanık sıfatıyla CMK'nun
48. maddesi de hatırlatılmak suretiyle alınmıştır. Rıza gösteren tanıkların beyanları alınırken
anlatımları da kameraya alınmıştır. Bu husustaki tutanaklar ile kamera kayıt ve çözümleri
dosyamıza eklenmiştir.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) ile irtibatlı olan ve aramalarda bulanamayan
şüphelilerden Özer KORKMAZ ve Ali KUTLU'nun bilahare yakalandıkları, Ali KUTLU'nun
mahkemece tutuklandığı, örgütün tetikçiliğini yapmak üzere Muhammet YÜCE'nin
yönlendirmesiyle Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibata geçmeye çalışan ve bu yönde
dosyada deliller bulunan iki ayrı suçtan hakkında yakalama kararı bulunan Selim AKKURT'un
Erzurum ilinde cezaevinde hükümlü olarak yattığının tespit edilmesi üzerine talimatla
Erzurum'da ifadesi aldırılıp, Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan da çıkarıldığı
mahkemece tutuklanmıştır.
Şüphelilerden elde edilen tüm doküman bilgi, belge ve dijital veriler teknik
bilirkişilere inceletilerek, bu konuda düzenlenen inceleme tutanakları ve raporlar dosyaya
eklenmiştir.
15-MAFYA BAĞLANTILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTÜ
LİDERLERİ
ERGENEKON terör örgütü dokümanlarında bulunan "MAFİANIN Yeniden
Yapılanması (reorganizasyonu)" isimli doküman içeriğine göre şüpheliler Veli KÜÇÜK, (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN ve Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibatları bulunan organize suç
örgütü liderleri REİS(kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Mehmet (Hadi)
ÖZCAN, Yakup Kürşat YILMAZ ve Yaşar ÖZ'ün şüpheli sıfatıyla beyanlarının alındığı, yine
dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre ismi geçen Alaattin ÇAKICI, Nuri ERGİN ve Vedat
ERGİN'in tanık sıfatıyla ifadeleri alınıp dosyaya eklenmiştir.
16-TANIKLAR VE GİZLİ TANIKLAR:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca dosyada irtibatlı görülen birçok kişide tanık sıfatıyla
ifadesi alınmak için çağrılmış, bazı kişilerin tanık olarak açıktan ifade vermelerine rağmen
bazı kişilerin ise örgütün tehlikeli olması ve can güvenlikleri endişesiyle gizli tanık olarak
ifade verdikleri ve bazılarının da devlet tarafından tanık koruma programına alınmaları
taleplerinde bulundukları, bu şekilde ifadeleri alınıp dosyasına konulduğu, gizli tanıklarla
alakalı olarak da gizli tanık prosedürünün işletilip kimliklerinin ayrı olarak mühürlü zarflar
içerisinde mahsus yerinde saklanmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim
edilmiştir.
Son olarak, tanık beyanlarına göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalan verdiği
tespit edilen ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in korumalığını yapan, şüpheli Rasim GÖRÜM
yakalanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da elde edilen bazı bilgilerin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeler olması ve dijital inceleme raporlarında ortaya çıkan
bazı örgütsel irtibattan sebebiyle yeniden ev ve işyerlerinde arama yapılıp ek ifadesi
almanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Yine Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyesi olup silahlı eylem grubunda bulunan
Murat ÇAGLARIN'da ruhsatsız tabanca ile yakalanarak sorgusunu müteakiben bu şüpheli de
tutuklanmıştır.
Dosyadaki delillerle alakalı olarak devlete ait gizli bilgi ve belgelerin, ilgili
kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplara göre "GİZLİLİK" dereceli olanların Adli Emanet
Memurluğuna teslim edildiği, kişisel verilere ilişkin bilgi ve belgelerin ayrı bir dosya da
toplandığı, tüm silah ve patlayıcı maddelerin gerekli incelemelirinin yaptırılarak ekspertiz
raporlarının dosyaya eklendiği, saklanması tehlikeli patlayıcı maddelerin imha yönetmeliğine
uygun olarak imha edilip tutanaklannın dosyaya konulduğu, içinde suç unsuru bulunan
bilgisayarlar Adli Emanete aldmlmış olup, suç unsuru içermeyenler imajı alındıktan sonra iade
edilmiştir.
Dosyada elde edilen delillerin yapılan incelemelerinde tüm şüphelilerin
ERGENEKON yapılanması altında değişik isim ve faaliyetlerle belirtilen kurum dernek ve
platformlar ile medya kuruluşlarında örgüt adına faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.

Şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen deliller birlikte değerlendirildiğinde örgütsel


dokümanlara göre örgütün yapısı ve amaçlan ile eylem ve faliyetleri aşağıda aynntılı olarak
anlatılmıştır.
II.BÖLÜM ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜ
Bu bölümde genel olarak ERGENEKON terör örgütünün yapısı ve
örgütlenmesi ile amaçlan anlatılacaktır.

1-ÖRGÜTÜN KURULUŞU VE OLUŞUMU


Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün
uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösterdiği, 1999 yılında örgütün re-organizasyonuna ihtiyaç
duyularak örgütün yapılanması, çalışma yöntemleri, yapılanması vb. hususlan içerecek
hususlann yazılı hale getirildiği ve bu çalışma ile sivil unsurlann örgüt içerisinde yer almasının
sağlanması gerektiğinin vurgulandığı ve böylelikle 1999 yılından sonra örgütün sivil açılımlar
sağladığı görülmüştür.

"ERGENEKON" terör örgütü en başta, "derin devlet" ifadesi ile anılan, ülkemizde
birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi,
terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin
gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür.

Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO'nun komünizmle mücadele


amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içerisinde amaçlan dışına çıkmış ve bir
kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıklan birer
terör örgütüne dönüşmüştür. Dünyadaki birçok ülke İtalya örneğinde olduğu gibi bu
oluşumlarla gerekli mücadeleyi yapmış ve bunu başardıklannda "HUKUK DEVLETİ"
olabilmişlerdir.

Ne yazık ki, ERGENEKON terör örgütü uzun yıllardır sürdürdüğü faaliyetlerle


ülkemizin bir MAFYA ve TERÖR CENNETİNE dönüşmesine neden olurken, bazen bir mafya
liderinin yaptığı eylem ve açıklamalarla hükümetlerin düşürülebildiği, bazen de bir terör
örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerle ciddi kaosların yaşandığı ülke olmamıza vermiştir. Öte
yandan gerçek ve sahip leştirilen faili meçhul cinayetle ülkemizin yetişmiş insanları
olduğumuz önemli değerlerden olan aydınlar katledilmiş ve her olaydan sonra
ülkemiz yeniden kaosa, karanlığa ve güvensizlik ortamına sürüklenmek istenmiştir. Böylelikle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, ülkemizde yaşayan tüm vatandaşların huzurlu ve güvenli
bir yaşam sürmesini sağlayacak olan HUKUK DEVLETİ olmanın önünde daima bir engel
teşkil etmiştir.

Fakat gerçekleştirdiği bunca eyleme rağmen, ERGENEKON terör örgütünün gizli ve


hücre yapılanması, eylemlerin profesyonelliği ve kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri
sayesinde eylemlerin ERGENEKON terör örgütü bağlantısının deşifre edilmesi daima
engellenmiştir.

20. yüzyılın sonlarına doğru Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile
ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki
etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü
aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.

ERGENEKON terör örgütünün devlet kurumlannda ciddi bir şekilde irtibatlannm


olduğu da ortadadır. Bu nedenle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne yönelik başlatılan bir
çalışmayı anında öğrendikleri gibi kendilerine yönelik çalışma yapan kişi ya da kurumlan
yıpratmak, yıldırmak ve baskı altına almak için anında örgütün her türlü imkan ve taktiklerini
seferber ettikleri görülmüştür.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve MİLLİ IRGAT (KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi
OKKIR'dan ele geçirilen "ERGENEKON-LOBİ" ve "DEVLETİN YENİDEN
YAPILANMASI" başlıklı dokümanlara bakıldığında bu belgelerin öncelikle ERGENEKON
terör örgütünün sivil unsurlannm oluşturulması ve örgütlenmesi amacıyla hazırlanıp
uygulamaya konulduğu hiçbir tereddüte yer vermeyecek açıklıkta anlaşılmaktadır.
Daha sonra dosyasımıza dahil edilen, Tuncay GÜNEY'den 2001 yılında elde edilen
ERGENEKON belgelerinin incelmesinde, "ERGENEKON'UN YAPILANDIRILMASI"
başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın örgütün hiyerarşik yapısının, amaç ve prensiplerinin
yazılı hale getirilip kayıt altına alınarak, daha da sistemli ve yapılacak işlerin aynştınlmasma
ve hangi işte hangi birimin (departmanın) sorumlu olacağına kadar hiyerarşik taksimat ve
örgütün katı gizli prensiplerinin madde madde yazıldığı ve böylece devlet içinde başka bir
devletin oluşturulmasının amaçlandığı görülmüştür.
Bu dokümanın içeriğinden ERGENEKON terör örgütünün daha eski yıllardan beri
faaliyetlerini sürdürdüğü, üst düzey yöneticilerin özellikle devlet kadrolannda çalıştıklan
sırada edindikleri tecrübeler ışığında illegal olarak bu örgütün faaliyetlerim sürdürdükleri
belirlenmiştir. Özellikle Susurluk kazası olarak bilinen olaydan sonra meydana çıkartılan
illegal yapılanma üyelerinin bir kısmının devletin üst düzey birimlerinde görev yapmış görevli
şahıslar olması ve bu şahıslann bir çoğunun "Susurluk Çetesi" olarak bilinen davada ceza alıp
mahkum olmalan oldukça anlamlıdır. Ancak bu olayın aydınlatılması için toplumsal desteğe
karşın örgütün deşifre edilememesi, yapılanmanın devlet kurumlan içindeki uzantılannm güçlü
olması ile oluşumun derinliğinin ve etkinliğinin doğal bir sonucudur. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün
adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır.
Yine "MAFİANIN YENİDEN YAPILANMASI(REORGANİZASYONU)"
dokümanında bu hususun açıkça tartışılıp bu tür riskli bir işte kamu görevlilerinin yer
almasının hukuki sıkıntılar oluşturabileceği, bu sebeple mafyanın başına sivil bir şahsın
getirilmesinin uygun görüldüğü ve bu kararlann da yaşı^hal^etirildiği görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanının 7. bölümünde "GENEL DEĞERLENDİRME" başlığı
altında bulunan paragrafta;
"(Sözde) Türk Silahlı Kuvvetli bünyesinde faaliyet göstermekte olan 'Ergenekon'un
yeni bir yapılanmaya yönelme zorunluluğu ve gereksinimi vardır. Bunların yanı sıra yeni
çalışma yöntemleri geliştirilmesi esastır. Ayrıca Ergenekon'un kamuoyundaki imaj ve düşünce
değişiminin sağlanması zorunluluğu vardır. Kamuoyu kafasının karıştığı, içinden çıkamadığı,
mantıklı ve tatmin edici açıklamalar alamadığı zamanlarda gelişen her olay karşısında
Ergenekon (derin devlet) sözcüğünü anımsayıp, dehşete kapılarak içten içe Ergenekon
sözcüğünü yinelemektedir. Bu durum kamuoyunda moral çöküntüsüne neden olmakta,
toplumda gelecek endişeleri belirmektedir. Bu gerçeği gören kötü niyetli çevreler ise; Medya
kuruluşları içindeki yandaşlarından yararlanarak Ergenekon aleyhinde 'Kara
Propaganda'yürütebilmektedirler." Denilmiş ise de örgütün kara propagandadan rahatsızlık
duymadığı gibi Bu noktada, "Kara Propaganda'nm yararlarını görmezden gelemeyiz. Ancak,
Ergenekon, 'Kara Propaganda'nm sağlayacağı yararlılıkta doyum noktasına ulaşmıştır.
Bundan sonrası ise, negatiftir." denilmek suretiyle de ERGENEKON terör örgütünün "kara
propagandasının" yapılmasından da memnuniyet duyup, bu noktada doyum noktasına
ulaşıldığı vurgulanmaktadır.
Aynı bölümde ERGENEKON tabirinin yanında (Derin Devlet) vurgusu yapılmış
olup, örgüt yöneticileri kendilerini ''derin devlet' olarak kabul edip, bu şekilde dış dünyada da
algılanmasını sağladıkları, dosyada mevcut bir çok şüphelinin kendi aralarındaki telefon ve e -
mail görüşmelerinde "derin devlet adına hareket ettiklerinP'' hiç çekindemeden söyledikleri
gibi örgütün dış dünya ile olan irtibatlarını sağlayan üye ve yöneticilerince de bu olgunun
sürekli kullanıldığı için kamuoyunda da ERGENEKON tabiriyle "derin devlet" tabirinin bir
arada kullanılmasını sağladıkları, ayrıca bu hususu örgütün yazılı dokümanlarına da
çekinmeden yazdıkları tespit edilmiştir.
"DERİN DEVLET" tabiri; Türk Dil Kurumunun resmi sitesinde; "Devletin çıkarlarını
gözetip kolladığı öne sürülen, göz önünde olmayan örtülü güç" olarak tanımlanmakta ve
bilinmekle beraber ERGENEKON örgütü üyelerince; "devletin gerçek sahiplerinin kendileri
olduğu, tüm yöneticilerin hain olduğu, Anayasal kuralların devletin güvenli ve sağlıklı
yönetilmesine yetmiyeceği, bu sebeblerle ERGENEKON gibi bir derin oluşumun devleti perde
arkasından yönetmesinin zorunlu olduğu, bu şekilde devleti yönetenlerin ERGENEKON
YAPILANMASINA itaat etmelerini sağlamak için, gerektiğinde şok suikastlerin bile
işlenebileceği şeklindeki kuralları bizzat ERGENEKON yapılanmasının tavizsiz ve acımasız
kurallarını belirleyen "ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI(Reorganizasyonu)"
dokümanında açıkça örgütsel kural olarak yer almıştır.
ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına ulaşabilmek için katı iç kurallarının
belirlendiği bu dokümanda, örgütün gizli amaçlan da yer almaktadır.

2-DEVLET İÇİNDE ERGENEKON TÜRÜ BİR


YAPILANMA OLABİLİR Mİ?
A-GENELKURMAY BAŞKANLIĞININ ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ İLE İLGİLİ YAZISI
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında; Genelkurmay
Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde böyle bir oluşumun bulunup bulunmadığı
hususları sorulmuş olup, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve
3050-635-07-O.Ö.sayılı cevabi yazılarında;
"Böyle bir oluşumun Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde
bulunmadığı," belirtilmiştir.
Elde edilen örgütsel doküman ve belgelerde geçen bazı terimlerin bu örgütün sanki
devletin içinde bir kurum olduğu yolunda bir izlenim yaptırması sebebiyle elde edilen örgütsel
içerikli dokümanlar Genelkurmay Başkanlığına gönderilerek sorulmuş olup, Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 tarihli cevabi yazılarında;
u
29 Ekim 1999 tarihli 'ERGENEKON OLUŞUM' isimli belgenin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmadığı belge içinde Tük Silahlı Kuvvetleri içinde geçen her türlü bilgi ve
ifadenin Tük Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
1 Mayıs 2000 tarihli 'PANZEHİR' başlıklı belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
olmadığı, ayrıca söz konusu belgenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilişkisinin
bulunmadığı,
Özel Kuvvetler Mesaj Formu' ve Kara Kuvvetleri Mesaj Formu' yazılı evrakın
içeriğinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin olmadığı, Tük Silahlı Kuvvetleri'nde mesaj
alışverişinde kullanılan mesaj formuna benzetilmeye ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir
belge gibi gösterilmeye çalışıldığının saptandığı,
Sevgi ERENEROL 'dan elde edilen Derin Ergenekon' isimli belgenin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmadığı, ayrıca söz konusu belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili
geçen her türlü bilgi ve ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
Tuncay GÜNEY'den ele geçen Çakır Paşa'nın Alevi Sevgisi' (Oktay YILDIRIM'm
flash belleğinde ve İsmail YILDIZ'm bilgisayarında ele geçirilmiştir^), Alevilikle ve
Ermenilerle ilgili bazı yazılar, MİT, Hizbullah, Susurluk ile ilgili yazı ve raporlar Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmayıp, belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili geçen her türlü bilgi ve
ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı,
Genelkurmay Başkanlığınca yapılan incelemeler sonucu bazı dokümanlarda Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama
ve çalışmaların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler
olduğu değerlendirilmiştir.
Söz konusu belgelerin; Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belgelerin yazım teknikleri taklit
edilerek veya bilgisayar teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu, son zamanlarda bu tip
olaylarla sıklıkla karşılaşıldığı, yapılan adli soruşturmalarda kendisine rütbeli şahıs
görüntüsü veren kişilerin çeşitli oluşumlarda ve ticari kuruluşlarda Türk Silahlı Kuvvetleri
ile yakın ilişki içinde olduğu yönünde izlenim yaratarak illegal yollarla menfaat temin
etmeye çalıştıkları, bunlardan bazılarının geçmişte üniforma giymiş olmalarının Türk
Silahlı Kuvvetleri ile halen bir ilişkileri olduğunu göstermeyeceği, bu tip faaliyetlerin gerek
kamuoyunda gerekse Türk Silahlı Kuvvetlerinde esefle karşılanacağı" bildirilmiştir.
B-MİT MÜSTEŞARLIĞININ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
HAKKINDAKİ YAZISI
Ayrıca MİT Müsteşarlığına da bu husus sorulmuş olup MİT Müsteşarlığından alman
31.10.2007 tarihli, 1653/28607 sayılı cevabi yazıda,
"ERGENEKON isimli oluşum ve şüpelilerden çıkan örgütsel içerikli belgelerin
Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı" belirtilmiştir.
Daha sonraki aramalarda elde edilen diğer dokümanlar MİT Müsteşarlığına
gönderilerek konuyla alakalı bilgi ve belgelerin sorulması üzerine:
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının
09.05.2008 ve 11.010.05.051/ Sayılı cevabi yazısında,
"Müsteşarlığımıza 03/07/2002 tarihinde intikal eden, isimsiz mektup ve ekindeki CD
'lerde yer alan ERGENEKON ve LOBİ' isimli projeler ile iddia niteliğindeki bilgiler
çerçevesinde hazırlanan kitapçık; 10/07/2003 tarihinden. Genelkurmay Başkanı 'na ve
19/11/2003 tarihinde ise Sn. BAŞBAKAN'a intikal ettirilmiştir.
Bahsekonu çalışmanın özeti niteliğinde hazırlanan başka bir Bilgi Notu ise
19/01/2006 tarihinde Sn. BAŞBAKAN'a ve 26/05/2006 tarihinde Sn. Genelkurmay İstihbarat
Başkanı 'na sunulduğunun belirtildiği, bu konuyla alakalı 19.11.2003 tarihinde ERGENEKON
konulu Başbakanlığa arz edilen yazı içeriğinde;
Bu arada, 03.07.2002 tarihinde Müsteşarlığımıza İstanbul'dan posta kanalıyla intikal
eden, ancak kaynağı tespit edilemeyen 2 sayfalık isimsiz bir mektup ve CD'lerin incelenmesi
sonucunda; 'ERGENEKON' isimli bir yapılanma hakkında bazı bilgiler tespit edilmiştir. Diye
başlayan raporun sonuç kısmında,
6. Sonuç
Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte 'Ergenekon' adı
kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi
çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir.
Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, bir birinden müstakil değişik kanallardan
gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir
anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır.
Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler;
Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde,
Bazı Sivil Toplum Örgütleri (STO),
Siyasi Parti ve Medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle,
Sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve
Yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı... olduğu
değerlendirilmektedir."
Şeklinde görüş bildirildiği, ancak detaylı bir araştırma yapılıp yapılmadığı hususunun
yazı içeriklerinden anlaşılamadığı, bizzat MİT Müsteşarlığınca da ERGENEKON'un illegal bir
yapılanma olduğu tespit edilip resmi raporlarla kayıt altına alındığı görülmüştür.
C-EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ İLE ALAKALI DEĞERLENDİRME YAZISI
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 05.06.2008 tarih ve B.05.1.EGM.0.14.05.04. 16052-
1929-768/3471-101492 Sayılı yazılarında:
"Ergenekon "yapılanması ile ilgili olarak:
Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında söz konusu soruşturmaya kadar
'Ergenekon' isimli herhangi bir terör örgütüne ilişkin daha önceden intikal etmiş
soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin bulunmadığı ve dolayısı ile soruşturma konusu
yapılanmanın yeni ortaya çıkarılmış bir yapı olduğu anlaşılmıştır.
Raporun hazırlanmasında 3713 sayılı Terörle Mücadele kanunda 19.07.2003 tarih ve
4928 sayılı kanun ve 18.07.2006 tarih ve 5532 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler göz
önünde bulundurulmuştur
Cumhuriyet Savcılığınızca Ergenekon' isimli yapılanmanın 3713 sayılı terörle
Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediği sorulduğundan,
çalışmamızda 3713 sayılı kanun çerçevesinde bu çalışma yapılmıştır.
Başsavcılığınızca yürütülmekte olan 2007/1536 sayılı Soruşturma kapsamında 22-
27.05.2008 ile 03.06.2008 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze gönderilen ilgi sayılı yazıları
ekinde yer alan (2) adet CD, (2) adet DVD, (5) sayfadan ibaret doküman, (3) adet tanık
ifadesi, (1) adet 2 sayfalık çözüm tutanağı ve Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi
Başkanlığının Bomba irtibat raporları içerisinde bulunan bilgiler ışığında Ergenekon'
yapılanması ile ilgili yapılan incelemede;
1- Soruşturma kapsamında gözaltına alman bazı kişilerin ifadelerine ve bu kişilere ait
iletişim tespit Bilgilerine göre, yapılanma içerisinde yer alan bazı şahısların ulusal ve uluslar
arası kamuoyunda yakinen tanınan bir takım kişilere yönelik düzenlenmesine ilişkin
planların yapıldığı, eylemi gerçekleştirecek şahıslara yüksek miktarda para teklif edildiği, bu
eylemlerin gerçekleşmesi halinde ülkede bir infialin yaşanabileceği, ayrıca uluslararası
alanda da ülkemizin zor durumda kalabileceği değerlendirilmektedir.
2- soruşturma kapsamında, 12.03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen
bir kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul 'da bir villada
buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir
gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini
kendisinin, birisini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye
yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
3- Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarları dairesi Başkanlığının
18.03.2008 tarihli ve 182/1256-08 sayılı yazı ile;
Bomba bilgi merkezi kayıtlarının tetkiklerinden soruşturma kapsamında istanbul ili
Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet MKE ve yabancı menşei li savunma tipi el
bombaları ile aynı kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı, (13) olayın tespit edildiği,
bunlardan (4) ünün ölüm ve yaralanmaya sebebiyet veren şiddet içerikli eylemler olduğu,
Yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir şüphelinin annesinin evinde yapılan
aramada ele geçirilen (12) adet taarruz ve savunma tipi el bombaları ile aynı kafile ve stok
numaralı bombaların kullanıldığı (5) olayın tespit edildiği, bunlardan (3) ünün şiddet içerikli
eylem olduğu ifade edilmektedir.
4- Başsavcılığın 27.05.2008 tarihli ve Soruşturma NO:2007/1536 sayılı yazısı ekinde
gönderilen DVD içerisinde ki;
'Yargı-Nusret Senemden' adlı klasör açıldığında, içerisinde (4) adet world belgesi ile
(7) adet PDF belgesinin olduğu,
Yargıtay isimli PDF belgesi açıldığında aşağıdaki kroki ve bilgilerin yer aldığı
görülmüştür.
'KROKİNİN AÇILIMI:
A: Yargıtay ana bina
B: Yargıtay bitişik ek bina
C: Yargıtay ek bina
1: Protokol kapısı (Güvenlik çok sıkı)
2: Avukat giriş kapısı
3: Posta giriş kapısı
4: Vatandaş kapısı
5: Garaj kapısı (Sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
6: Mutfak kapısı
7: A blok yan kapı
8: C blok yan kapı
9: C blok arka kapı
10: C blok ön yan kapı
11: C blok ana giriş kapı
12: C blok garaj kapısı
13: Başbakanlık güvenli girişi
14: A blok giriş
X Güvenlik var
X Polis var
) (x ray cihazı var
P polis noktası var. Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik polis, görevli yok
6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı kilitli ancak açılabilir.
Buradan A blok
zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park
yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik
çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama
açılabilir. Ön taraftaki ışıklar oraya ulaşmıyor ve ulaşsa da arabalar park ediyor,
görünmüyor. Karargah kameraları da orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki
ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında
kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O
nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı
olmaz. Ancak fazla beklenmemeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. "
5- "ERGENEKON" SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ELE GEÇEN
MALZEMELER:
(39) adet el bombası, (2) adet içi boşaltılmış el bombası, (11) kg C-3 patlayıcı,
(1160) gr tahrip kalıbı, (1) adet gaz bombası, (10) adetfünye, (5) adet işaret fişeği, (3) adet sis
bombası, (21) adet TNT kalıbı, (1) adet yangın bombası, (84) adet kapsül, (24) adet ateşleme
çakmağı, (50) metre infilak fitili, (35) adet çeşitli boylarda infilak fitili, (1) adet eğitim
bombası, (2) adet demir çubuk içerisinde patlayıcı, 18 gr Emolite marka patlayıcı, 13cm
uzunluğunda infilak kapsülü için irtibatlık fitili, (3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp
içerisinde hidrolik asit, (3) adet uzun namlulu tüfek, (2) adet av tüfeği, (2) adet havalı tüfek,
(21) adet tabanca, (3) adet kuru sıkı tabanca, (34) adet şarjör, (1074) adet dolu fişek, (73)
adet av fişeği, (1) adet susturucu, (2) adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9) adet içi
boşaltılmış uçak savar mermisi, (1) adet kasatura, saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba
yapımında kullanılan malzemeler, telsiz, kasatura ve bıçak ele geçirilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Bilindiği gibi 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza
Kanundan Farklı ve bağımsız bir örgüt tanımı ortaya koyarak bunu yaptırıma bağlamaktadır.
Kanunun 1. maddesinde "Terör; Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutmak,
yıldırmak, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasi, hukuki, soysal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye
düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve
hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı
bozmak amacı ile bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil
eden eylemlerdir. " Şeklinde tanımlanmıştır.
Yine aynı kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında, "Cebir ve şiddet kullanılarak;
baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleri ile 1. maddede belirtilen amaçlara
yönelik olarak suç işlemek üzere , terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar
Türk ceza Kanununun 314. maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini
düzenleyenlerde örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır. " Şeklinde yapılan düzenleme ile de
terör örgütü kuran, yöneten ve üye olanlara ilişkin yaptırımlar ön görülmüştür. Dolayısıyla
kanunun 7. maddesinde yer alan "terör örgütü" kurma, yönetme ve üye olma suçlarının
emir/yasak kuralını 1. maddede yapılan terör tanımı oluşturmaktadır.
Bu söylenenler ışığında bir yapılanmanın "terör örgütü" olarak
nitelendirilebilmesi için tamamının varlığı, aynı zamanda gerekli olan özellikler şunlardır:
1- yapılanmanın;
a)Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik,
ekonomik düzeni değiştirmek,
b)devletin ülkesi ve Milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak,
c)Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek,
d)devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek,
e) Temel hak ve hürriyetleri yok etmek
f) Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak,
Amaçlarından biri veya bir kaçına sahip olması gereklidir, (ideoloji)
2. Mevzuatımızda "terör suçları" örgütlü olarak işlenebilecek suçlar niteliğinde
olduğundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 220. Maddesi gereğince bu yapılanmanın üye
sayısının en az üç kişi olması gereklidir, (örgütlü yapı)
3. yapılanmanın yukarıda sayılan amaçlara ulaşabilmek için mutlaka cebir ve şiddet
kullanması gerekir. (Cebir ve şiddet)
Bu platformda "Ergenekon" isimli yapının 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 1
ve 7. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen kriterler açısından yapı hakkında soruşturma
kapsamında gönderilen bilgi ve dokümanların incelenerek irdelemesini yapmak gerekirse:
İDEOLOJİ UNSURU
"Ergenekon" isimli yapılanmanın görünüşte devletin yeniden yapılandırılarak
iktidara ulaşmak şeklinde özetlenebilecek bir amaca sahip olduğu, dokümanlarda görülmekle
birlikte;
Yapılanmanın, amacına ulaşabilmek için "naylon terör guruları oluşturularak, terör
dünyasına yön verilmesi", " ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip
siyasilerin engellenebilmesi için "suikast" inde kullanılabileceğine ilişkin bilgi " , "kişisel
çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen
siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna ilişkin saptama,
içte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren, ulusal ve uluslar arası,
legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk" olduğuna ilişkin
bilgi ve "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket
eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayış göz önüne alındığında; "Ergenekon"
yapılanmasının amaçlarına ulaşabilmek için salt demokratik ve yasal stratejilere
yönelmeyeceği, nihai hedefinin "iktidar olmak" ile birlikte bu hedefine yasal olmayan
yöntemlerle ulaşmayı planladığı görülmektedir.
Bu kapsamda "Ergenekon" yapılanmasının temel hedefinin yasal olmayan
faaliyetleri ile Devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, O' nu
yönlendirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedef olduğu söylenebilir.
ÖRGÜTLÜ YAPI
"Ergenekon " isimli yapılanmanın; belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak
üç ten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik, görev dağılımının yapıldığı, gizliliğin esas
alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının sorumlulukların önceden tespit edildiği, eleman
vefinansal kaynak temini, üyelerinin eğitimi gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, yapılan
iş bölümü çerçevesinde görevli gurupların faaliyet alanlarına ilişkin raporlar sunarak yapının
hayata geçirildiği, profesyonel bir örgütlenme olduğu değerlendirilmektedir.
Bu doğrultuda örgütlü yapının tam olarak oluşturulduğu ve hayata geçirilen
bahsetmek mümkün görülmektedir.
CEBİR VE ŞİDDET
a) "Ergenekon" isimli yapılanmanın "Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine
aykırı ideolojilere sahip siyasilerin engellenebilmesi için" "suikast" inde kullanılabileceğine
ilişkin bilgi, "kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi
mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna
ilişkin bilgi, "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı
hareket eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayışı,
b) "Ergenekon " soruşturması kapsamında ele geçirilen silah, mühimmat ve bomba
yapımında kullanılan malzemeler,
c) soruşturma kapsamında ele geçirilen ve polisiye deneyimlere göre eylem öncesi
istihbarat faaliyeti kapsamında olduğu değerlendirilen Yargıtay binasına ilişkin detaylı
yerleşim krokisi,
d)soruşturma kapsamında gözaltına alınan bazı kişilerin ifadelerinde ve bu kişilere
ait iletişim tespit bilgilerinde yer alan kamu oyunda bilinen bir takım kişilere yönelik
suikast düzenlemesi planlarına ilişkin bilgiler,
e)Soruşturma kapsamında İstanbul ili Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet
MKE ve yabancı menşeili savunma tipi el bombaları ile yine soruşturma kapsamında
gözaltına alınan bir kişinin annesinin evinde yapılan aramada ele geçirilen (12) adet
taaruz ve savunma tipi el bombalarının incelenmesinde aynı/yakın kafile ve stok
numaralı bombaların kullanıldığı (18) olayın tespit edildiği, bunlardan (7) sinin
şiddet içerikli eylemlerde kullanıldığına dair Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi
Başkanlığının roporu dikkate alındığında,
f)Soruşturma kapsamında 12,03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen bir
kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul da bir villada
buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir
gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini
kendisinin, birini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye
yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği görüldüğünden, NETİCE VE KANAAT
'Ergenekon'isimli yapılanmanın 3713 sayılı Terörle Mücadele Konunu 1. ve 7.
Maddelerinde ifade edilen örgütlü yapıya sahip bir örgütlenme olduğu kanaati oluşmuştur.
Ayrıca bu raporun 'Cebir ve şiddet' başlığı altında ifade edilen faaliyetler (Silah ve
patlayıcı madde bulundurma, eylem hazırlıkları, bomba irtibat bilgileri), dikkate alındığında;
Soruşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan Savcılığınızca
Cebir ve şiddete ilişkin verilerin bu unsurun gerçekleşmesi olarak göz önüne alınması ile,
3713 Sayılı kanunun tanımladığı 'Terör Örgütü' niteliklerinin tamamlanacağı ve
soruşturma konusu yapının 'Terör Örgütü' olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmektedir."
Şeklindeki raporunda, Emriyet Genel Müdürlüğü'nce de ERGENEKON YAPILANMASFnm
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen özelliklere sahip bir terör örgütü olduğu
belirtilmiştir.
D-DEVLETİN RESMİ KURUMLARINDAN ALINAN CEVAPLARA
GÖRE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
Kendilerini "derin devlet" olarak niteleyen ERGENEKON yapılanmasının devletin
hiçbir resmi kurumuyla irtibat ve alakasının bulunmadığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve
yürürlükteki kanunların gizli-kapaklı bir oluşuma müsaade etmediği gibi kanunlann genel
yapısı irtibariyla da halihazırda devletin denetimi altında olmaksızın devletin yetkilerini
kullanacak hiçbir kurum ve kuruluşun bulunmadığı, bulunmasının da mümkün olmadığı
açıktır. ERGENEKON yapılanmasının devlet ve rejim için bir tehlike olduğu bizzat MİT
Müsteşarlığınca düzenlenen raporlarda belirtildiği, Genelkurmay Başkanlığı'nm yazısında da;
bazı kişilerin geçmişte üniforma giymiş olması halen Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil ettiği
manasına gelmeyeceğini açıkça belirttiğinden ERGENEKON isimli oluşumun Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin hiçbir kurumuyla alakasının olmadığı, devlet içinde resmen böyle bir
yapının bulunmadığı, ancak ERGENEKON isimli yapılanmanın gizlice örgütlenerek,
kendilerine "derin devlet' süsü vererek, devletin tüm kurumlarına sızıp kendi amaçlan
doğrultusunda devlet idaresini illegal olarak kendi usullerince yönetmeye çalışmak olduğu, bu
amaçla kurdukları örgütün içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiyerarşik yapısını bozacak
şekilde "istihbarat Dairesi Komutanlığı" , "Operasyon Dairesi Başkanlığı" adında özel birimler
oluşturdukları ve örgütün devletin içinde yapılanmaya çalışan illegal bir örgüt olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yapılanmanın amaç ve yöntemlerine bakıldığında, genel olarak devletin
kademelerine sızıp devleti ele geçirmek, harici olarak devlet kurumlarını Anayasal kurum ve
kurallar dışında kontrol altına almak, devleti ve Anayasal düzeni kanunlarda olmayan
yöntemlerle gizlice yönetmek ve bu konuda devlet yöneticilerini baskı altma almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturacak eylemler ve şok suikastler düzenlemek, askeri müdahale ortamı
oluşturmak suretiyle, beğenmedikleri ülke yöneticilerini ve TBBM üyelerinin görevlerini
yapmalarını engellemeye yönelik, terör yöntemlerini uygulayıp halkı Hükümete karşı silahlı
isyana tahrik ve teşvik etmek suretiyle amaçlarına ulaşmayı planlayan ERGENEKON
yapılanmasının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda tarif edilen silahlı terör örgütü
niteliğinde olduğu açıkça anlaşılmıştır.
Derin devlet tanımının aksine olarak ERGENEKON terör örgütünün soruşturma
kapsamında elde edilen deliler ve belgelerinden devletin çıkar ve menfaatlerinden çok, kendi
ideolojik görüşlerinin hakim olması ve devleti demokratik olmayan yollardan baskı, sindirme
terör yöntemleri kullanılarak yönetmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca örgüt bu yolda etkin
olabilmek ve gizli hakim güç konumunu sürdürebilmek için Türkiye Cumhuriyeti devletinin
ve türk Milletinin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, Yargı, istihbarat birimleri,
Emniyet teşkilatından başka siyasi partilere kadar sızmayı amaç edindikleri görülmektedir.
Amaçlarına ulaşabilmek için medyada söz sahibi olmayı ve bu alanda da hakimiyet
kurabilmek için televizyon kanalları edinip, örgütün amaçlan doğrultusunda yapacakları
yayınlarla örgütün gizli ve illegal amaçlarını perdelemek için kullanmayı hedeflelemektedirler.
Bu konuda yöntem olarak, örgütün kontrolü altında bulunan medya organlarınca
ERGENEKON terör örgütünün bizzat yaptırdığı sansasyonel eylem ve fiilerden her seferinde
devletin güvenlik güçleri veya başka grupların sorumlu gösterilmesi suretiyle de
dezenformasyon yapılarak gerçek suçluları ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ kamufle
edip kamuoyunu yanıltarak ve gerektiğinde delilleri karartarak eylem ve fiillerinin devamını
sağlamaya yardımcı olmayı, böylece istedikleri olan kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı
oluşturmak, ekonomik kiriz ve iç çatışma çıkanp devlette ve kamu düzeninde zaaf oluşturarak
hukuksuzluk ortamına zemin hazırlayıp nihayetinde de illegal olarak yürütme organını ele
geçirmeyi amaçladıklan dosyada mevcut delilerden anlaşılmıştır.

3-ÖRGÜTÜN TEMEL DOKÜMANLARI:


Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle örgütün yapısının belirtilen özellikleri
gösterdiği ve ERGENEKON dokümanmdaki tüm hususlann örgüt tarafından bizzat
gerçekleştirilmesi için prensip kararlannda geçen tüm konularla alakalı aynntılı çalışma
raporlannm düzenlendiği, bu raporlann örgüt tarafından kabul edilmesine müteakip
uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır. ERGENEKON terör örgütünün amaçlannı,
örgütlenme şeklini, örgüt içi kurallar ve sivil yapılanma unsurlan ile diğer alanlardaki
yapılacak örgütlenmenin ana dokümanlarda anlatıldığı görülmektedir.
A-"ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI (REORGANİZESİ)"
dokümanı (29/Ekim/1999 tarihli):
Aşağıda kısaca "Ergenekon" dokümanı olarak anılacak olan bu doküman şüpheliler
Veli KÜÇÜK ve ve Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'de ele geçirilmiştir. Dokümanın
kapak kısmında "ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE
GELİŞTİRME PROJESİ" "İstanbul/29 Ekim 1999" yazdığı ve 25 sayfadan oluştuğu
görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanının örgütün amaçlarını, hedeflerini, yöntemlerini,
prensiplerini, yapılanmasını, örgüt mensuplarının profillerini, örgütün gelir kaynaklarını ve
yönetim kadrolarını ayrıntısıyla düzenleyen bir belge olduğu görülmektedir.
"ERGENEKON" dokümanı (7) ayrı bölüm ve her bölümde çok sayıda alt başlıktan
oluşmaktadır.
"ERGENEKON" dokümanı sadece şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve
Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Tuncay GÜNEY 2001 yılında yakalandığı zaman kaydedilen ve dosyada bulunan
görüntülü anlatımlarında, "ERGENEKON" dokümanım Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla Doğu
PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE ve emekli Albay Suphi KARAMAN ile birlikte
Bilecik'te hazırladıklarını beyan etmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK ise ikametinde ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanı ile
ilgili, "bu dokümanın nereden geldiğini bilmediğini, bir iki yıl önce odasını karıştırırken fark
ettiğini, fakat hiç açıp okumadığını" beyan etmiştir.
Konu ile ilgili Doğu PERİNÇEK alman ifadesinde; "bu olayın da 2001 yılında CIA
işbirliği ile kurulan bir tezgah olduğunu" beyan etmiş ve sorulara cevap vermek yerine ifadeyi
alan görevlileri, "CIA tertibinin içinde bulunmakla suçlamıştır.
Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanının son sayfasında yazı
metnin bittiği yerde "En içten saygı ve şükranlarımızla" yazısının hemen altına "Strateji
grubu" yazdığı, fakat bu yazının üzerinin mavi tükenmez kalemle karalandığı, Doğu
PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinde ki bu kısmın
aynı şekilde karalanmış fakat fotokopi oldukları görülmüştür. Dolayısıyla Doğu PERİNÇEK
ve Tuncay GÜNEY' den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinin Veli KÜÇÜK' ten
fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı ve asıl belgenin Veli Küçük'te ele geçen belge olduğu
anlaşılmıştır.
Bu durumda şahısların aynı amaç doğrultusunda birlikteliğini ve diğer taraftan söz
konusu belgenin "Strateji grubu" olarak adlandırılan bir çalışma grubu tarafından hazırlandığı
ortaya koymaktadır.

"ERGENEKON" dokümanının "AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışmanın amacı; ...


Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'un reorganizasyonuna
katkıda bulunabilmektir." şeklinde yazdığı görülmüştür.

Diğer taraftan şüpheli şahıslardan el konulan belgeler içerisinde "Özel Kuvvetler


Mesaj Formu" "Kara Kuvvetleri Mesaj Formu" "Derin Ergenekon" şeklinde dokümanların
olduğu, bunların yanı sıra Tük Silahlı Kuvvetleri başlıklı belgelerin olduğu, ayrıca bir çok
dokümanda Tük Silahlı Kuvvetleri ibaresinin geçtiği tespit edilmiştir.

Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının verdiği ve yukarıda


aynen verilen cevapta, yapılan incelemeler sonucu belgelerde Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait
olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama ve çalışmaların Tük Silahlı
Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler olduğu ve söz konusu belgelerin
Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek veya bilgisayar
teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu bildirilmiştir.

"ERGENEKON" terör örgütünün yönetici kadrolarına bakıldığında genel olarak


emekli askerlerden oluştuğu, bunların bir kısmının malulen emekli olduğu, bir kısmının ise
disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden atıldıkları görülmüştür.
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütü amaçlarını daha iyi ve hızlı
gerçekleştirebilmek, örgüte kolay adam temin edebilmek ve örgüt adına gerçekleştirdikleri
eylemleri devlet adına yaptırdıklarına inandırmak için "ERGENEKON" terör örgütünün Tük
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren illegal bir yapılanmaymış gibi lanse ettikleri,
böylelikle bir taraftan kendilerini daha güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da
Cumhuriyetimizin ve Milletimizin göz bebeği olan Tük Silahlı Kuvvetleri'ni planlı ve kasıtlı
olarak kamuoyunda yıprattıkları anlaşılmıştır.

B- "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" BAŞLIKLI


DOKÜMAN (25/KASIM/1999 tarihli)
"Devletin Yeniden Yapılandırılması üzerine" isimli 11 sayfalık doküman şüpheliler
Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiş olup kapak kısmında "DEVLETİN
YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" "25 KASIM 1999" yazmaktadır.

Bu belgenin "1 DURUM VE AMAÇ' başlığı altında;


"Cumhuriyet'in yeniden yapılanması için silahlı gücünün olduğu, bütün meselenin,
yeniden yapılanmanın diğer ayaklarını teşkil eden Meclis, Hükümet, Yargı ve Halk
örgütlenmesi olduğu..." belirtilmiştir.

"2 DÜNYA MERKEZLERİNDEN BAĞIMSIZ YAPTIRIM GÜCÜ" başlığı altında; "Bugün


Türkiye'nin, karşılaştığı sorunların ancak güçlü bir ordu ile çözülebileceği,
Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği ordunun bağımsızlık ve birliğinde düğümlendiği ..."
belirtilmiştir.

"3 DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÜÇ GÖREV başlığı altında;


"Birincisi : Türkiye Cumhuriyeti 'nin devlet egemenliği ve bağımsız karar
mekanizmasını yeniden örgütlemek ve halka dayandırmak olduğu,
ikincisi : Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünya merkezlerinden bağımsız bir yaptırım
gücüne kavuşabilmesi için, bağımsız bir özel savaş, bağımsız bir ulusal istihbarat teşkilatı
oluşturması gerektiği, ayrıca ulusal savunma sanayi inşasına hız vermesi gerektiği,
Üçüncüsü : ilk iki maddenin gereği olarak Atatürk'ün bölge merkezli dış
politikasının canlandırılması... " gerektiği belirtilmiştir.

"4 CUMHURİYET DEVRİMİ HÜKÜMETİ İÇİN SEFERBERLİK' başlığı altında;


"Türkiye'nin sorunlarının, bugünkü iktidarları yönlendirerek çözülemeyecek kadar
ağırlaştığı, 28 Şubat'in bir tür üçüncü meşrutiyet rolü oynadığı, meşrutiyetin arkasından
Cumhuriyet'in gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve bugün de öyle olduğu,

Cumhuriyet Devrimi Hükümetinin kurulmasının kaçınılmaz olduğu, bu hedefe


ulaşmak içinde, ideolojik hegemonya ve halk örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği..."
belirtilmiştir.

"II. ORDUNUN CUMHURİYET DEVRİMİ MEVZİSİNDEKİ KONUMUNUN


SAĞLAMLAŞTIRILMASI' başlığı içersinde;
"6. Cumhuriyet Hükümeti - Ulusal Güvenlik İlişkisi” alt başlığı altında; "Emperyalist
sistemin son dönemlerde hemen hemen bir çok ülkede tekelleşmenin de ötesinde mafyalaştığı,
iktidarların mafya karakterinde çok dar zümrelerin eline geçtiği,
Bu mafya yönetimlerinin toplumu kozmapolitizm yanında tarikatlarla ve ortaçağ
hurafesiyle kontrol altında tuttuğu, ayrıca özelleştirilmiş istihbarat örgütleri ve özel savaş
aygıtlarıyla halk üzerindeki diktatörlüklerini sürdürdükleri,
Türkiye 'de de Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı elli yıldan beri aynı sürecin
yaşandığı, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra Turgut ÖZAL - Çiller - Demirel - Mesut YILMAZ
dönemlerinde, sistemin Mafya - Tarikat rejimine dönüştürüldüğü..." belirtilmiştir.

"7. Genelkurmay Başkanlığı - Ulusal Güvenlik İlişkisF başlığı altında;


"Genelkurmay Başkanlığının Ulasal güvenliğin silahla sağlanmasında birinci
derecede sorumlu komuta makamı olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir
yeniden yapılanma çalışmasının doğrudan Genelkurmay Başkanlığının komutası altında
olması..." gerektiği belirtilmiştir.

"8. Dayanıklılığın Temel İlkelerF başlığı altında;


"Dayanıklı bir yeniden yapılanmanın iki temel ilkesinin olduğu,
birincisinin; toplumun geniş kesimlerinde, sinir merkezlerinde, örgütlerde ve
kurumlarda kök salmış oralardan beslenen ve desteklenen bir teşkilatlanma ve faaliyet
olduğu,
ikincisinin; siyaset, ekonomi, kültür ve benzer düzlemlerdeki yasal çalışma
olanaklarının azami değerlendirilmesi olduğu..." belirtilmiştir.

"///. ÖNCÜ ÖRGÜTLENME' başlığı içerside;


"9. Milli Teşkilatın Öncü Örgütlenmesi" alt başlığı altında;
"Cumhuriyet iktidarının kurulması sürecinde, ideolojik hegemonyanın
gerçekleştirilmesi ile halk örgütlenmesinin inşasının birlikte yürütüleceği, bu iki görevin
strateji ve taktiğini belirleyecek ve eş güdüm içinde yürütülmesini sağlayacak bir ONCU
ÖRGÜTLENME gerektiği,
Bu öncü örgütlenmenin sivil ve asker öncülerden oluşacağı, öncü
örgütlenmenin bir ya da birden fazla partinin oluşturduğu bir güç birliği olabileceği..."
belirtilmiştir.

"IV. CUMHURİYETİN İDEOLOJİK HEGEMONYASININ YENİDEN


ÖRGÜTLENMESİ"'başlığı içersinde;
"10. Cumhuriyet aydınlarının örgütlenmesi ve harekete geçirilmesF alt başlığı
altında;
"Cumhuriyet'in kendi aydınlarının uygun örgütlerde, araştırma kurumlarında ve
akademik çevrelerde örgütlemesi gerektiği... " belirtilmiştir.

"11. Teori ve Program Merkezi: Avrasya Enstitüsü" başlığı altında;


"Sivil ve askeri öncülerin, hem de kitle önderlerinin eğitilmesi gerektiği, bunun
içinde program ve siyaset üretilmesi gerektiği, bu faaliyetlerin kurulacak bir teori ve program
merkeziyle olabileceği, bu merkezin de "Avrasya Enstitüsü" adı altında kurulabileceği..."
belirtilmiştir.

"13. Cumhuriyet Devriminin sanat yaratıcılığının örgütlenmesi başlığı altında; "Cumhuriyet


Devrimi hükümetinin kurulabilmesi için yeni devrimci yükselişin sanat kurumlarının
oluşturulması ve örgütlenmesi gerektiği... "belirtilmiştir.

“14. Medya araçlarının örgütlenmesi” başlığı altında;


"Cumhuriyetin ideolojik hegemonyası ve kamuoyuna önderlik etmesi için doğrudan
önderlik ettiği gazete, televizyon, radyo ve dergilerin örgütlenmesi gerektiği... " belirtilmiştir.

«V. HALKIN ÖRGÜTLENMESİ' başlığı içersinde;


"15. Kitlelerin örgütlenmesi" alt başlığı altında;
"Halkın örgütlenmesinin iki yolla olacağı, bunlardan birincisinin; siyasal iktidar
amaçlı öncü örgütlenme ile olacağı,
İkincisinin ise; öncü örgütlenmenin halka önderlik etmesini sağlayacak olan halk
örgütleri olduğu, bunların ise işçi ve memur sendikaları, esnaf, sanatkar, tabip, mühendis,
mimar ve avukat odaları gibi kuruluşların olacağı,
Bunların yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cumhuriyet Kadınları
Derneği (CKD), Çağdaş Yaşam Derneği (ÇYDD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)
gibi ideolojik yönelişli örgütlerle olacağı, ayrıca gençliğin kitlesel örgütlenmesi ile
gerçekleştirileceği..." belirtilmiştir.

"SONUÇ"başlığı altında ise;


"Yeniden yapılanma için çok önemli saplamaların yapıldığı Türkiye haklının 21.
yüzyılın başında ikinci büyük atılımı gerçekleştireceği, bunun içinde tarihin derinliklerinden
gelen birikimin çok iyi değerlendirilmesi gerektiği... " belirtilmiştir.

C-"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR


PLAN ÖN ÇALIŞMASI)"İSİMLİ DOKÜMAN:

Şüpheli Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'dan ele geçirilen 23 sayfadan


oluşan dokümandır.

Söz konusu belgenin yapılan incelemesinde; (Power Point) sunumu içersinde


hazırlanan bir çalışma olduğu, çalışmanın içersinde devletin yeniden yapılandırılması için
yapılması gereken çalışmaların anlatıldığı ve çalışmanın içeriğindeki anlatımlarda, şüpheli
Doğu PERİNÇEK tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde hazırlandığı anlaşılan "DEVLETİN
YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" isimli belgeden esinlenildiği değerlendirilmektedir.

Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde
korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için
ÖNERİLER "Mastır Plan Ön Çalışması)" yazdığı,

İkinci sayfasında bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi
amacımıza götürecek araçlarımız nelerdir? " "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,

Üçüncü sayfasında; "Amacımız Nedir?" "Tam bağımsız milli devleti yeniden


yapılandırmak''' başlığı altında; "Emperyalizmin bütün kollarının kırılması" "Yeni dış
ittifakların aranması" "Gümrük birliğinin mevcut haliyle iptal edilmeli ve AB ilişkilerinin
gelişimine endekslenmeli" şeklide (10) ayrı maddenin olduğu,

Dördüncü sayfasında; "Mevcut durumumuz nedir?" başlığı altında; Ulu Önder


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin yazıldığı,
Beşinci sayfasında; "BİZİ AMACIMIZA GÖTÜRECEK ARAÇLARIMIZ
NELERDİR?" başlığı içersinde;
"EKSİLERİMİZ" alt başlığı altında;
-"Henüz örgüt değiliz"
-"Çok uluslu şirketlerin ve vakıfların fiili işgali var"
-"Medya kontrolümüz zayıf"
-"Yasama ve yürütmemiz bağımlı"
- "Büyük Ortadoğu Projesi eylem halinde "
-"İsrail Devleti 'nin kutsal topraklar projesi var"
-"Parasal gücümüz yok" şeklinde toplam (19) maddenin olduğu,

Altıncı sayfasında; "ARTILARIMIZ' alt başlığı altında;


- "Ölmekten korkmayan ve bağımsızlığına düşkün bir milletiz "
-"Jeopolitik açıdan dünyanın vazgeçemeyeceği stratejik bir noktadayız. Avrupa, Asya
ve Ortadoğunun köprüsü durumundayız "
- "Askeri gücümüz küçümsenemez "
-"Henüz milli ruhumuz ölmedi" şeklinde toplam (15) maddenin olduğu,

Dokuzuncu sayfasında; "Yapılanma için model önerisi" başlığı altında;


Kullanılmak istenen sistemin "Doğayı Kopyalama Modeli" şeklinde olmasının
önerildiği, yani yapılanmanın "Görünenler" ve "Görünmeyenler" şeklinde teşkilatlanması
gerektiği,
"Görünmeyenler" kısmında; teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari,
teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetleri vs. yapılanmalarının olması gerektiği, teşkilatın bir
sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra
ticarethaneler zinciri şeklinde yapılanması gerektiği,
"Görünmeyen" yapılanmasını "Planlama ve Yürütme Grubu'1'' ve ona bağlı "Alt
Birimler" şeklinde oluşturulması gerektiği, iç tüzüğün hazırlanması, ödül ve ceza
sistemlerinin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Onuncu sayfasında; "Planlama ve Yürütme Kurulu (PYK)" başlığı altında;
PYK'nın teşkilatın en üst birimi olduğu, PYK'nın devletin ve milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması, kısa, orta ve uzun vadeli
devlet politikalarının belirlenmesi, dünya devletleri arasında ticari, kültürel ve teknolojik güç
olarak öne çıkılabilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
On birinci sayfasında; "Yapılanmanın Temel FelsefesF başlığı altında;
PYK'nın üye sayısının (?) olacağı, üye sayısının artırılamayacağı, üyelerin
değiştirilemeyeceğivefat halinde yeni üyenin oy birliği ile seçileceği, kabul töreninde ritüel
uygulanacağı, ihanet ve ayrılmanın ancak hakka teslimiyet ile olacağı,
PYK'nın alt birimlerinin olduğu, Alt Kurul'un (AK) Başkan ve altı birim
temsilcisinden oluşacağı, alt birimlerin (3) kişiden ve (21) temsilciden oluşacağı, alt
birimlerin ortaya koyduğu fikir ve önerilerin, temsilciler aracılığı ile PYK'ya sunacağı, alt
birim üye ve temsilcilerinin isimlerinin kesinlikle gizli olacağı, kod isim kullanacakları,
toplantılarının gizli yapılacağı ve toplu seyahat etmemeleri gerektiği belirtilmiştir.
On ikinci sayfasında; "Alt birimler ve görev tanımları" başlığı altında;
-"Genel Sekretarya /Dokümantasyon ve Arşivleme / Toplum Bilim Danışmanı",
-Ticari ve Sanayi Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-" Hukuk Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-"Halkla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve Muhalefeti İzlemeden) Sorumlu Birim ",

I
- "Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-"Milli Savunma/Askeri Güçlerinizle İlintili Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "İçişleri, Emniyet ve İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim''' vb. şeklinde (21) ayrı
birim belirtilmiştir.
On üçüncü sayfasında; "Ön hazırlık sürecV başlığı altında;
"Planlama ve Yürütme Kurulunu oluşturmak, "
"Başlangıç sermayesini oluşturmak",
"Çalışma mekanları oluşturmak" "Uzman kadrolar oluşturmak",
"Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak",
"Gizlilik mekanizmasını tesis etmek",
"Kontrol ve takip sistemlerini kurmak",
"Örtülü ödenek sistemini kurmak" vb. şeklinde (15) maddenin olduğu,
On dördüncü sayfasında; "Planlama SürecP başlığı altında; Kısa, orta,
uzun vadeli hedeflerin belirlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir.

On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim SürecP'' başlığı altında; "1- Mevcut devlet
işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve
eğitmek " "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık,
İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve
birlikler, medya, camiler ve tarikatlar) "
"4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak"yazdığı,

D- LOBİ İSİMLİ DOKÜMAN (Aralık/1999)


Kapak kısmında "LOBİ" "ARALIK 1999/İSTANBUL" yazan ve 25 sayfadan oluşan
doküman şüphelilerden Zafer(kod)Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM,
Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanı ile irtibatına bakılacak olunursa; "ERGENEKON"
belgesinin "l/b- "KAPSAM" başlığı altında; yapılan analiz, yönetim, geliştirme ve yeni
yapılanma raporunun, "ERGENEKON"un büyüteç altına alınmasından öte 21. yüzyılda
yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin
yararlanması gerektiği, her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan yeni
yapılanmanın geç kalınmış bir girişim olduğu, her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil
personel kadrosu ile ERGENEKON'un iç ve dış faaliyetlerde daha etkin bir güce erişeceği,
"4/d "Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında; Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum
örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye 'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini
kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" isimli dokümanın "GİRİŞ" bölümüne bakıldığında da, sözde Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'a bağlı olarak "sivil unsurların"
örgütlenmesi zorunluluğunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla "LOBİ" belgesi "ERGENEKON" belgesinde belirtildiği şekilde sivil
unsurların örgütlenmesi için hazırlanan bir belge olduğu anlaşılmaktadır.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY; " LOBİ' çalışmalarını Veli KÜÇÜK'ün
talimatıyla şüpheliler Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT ve kendisinin de
katıldığı bir ekibin yaptığını, son şeklini ise Veli KÜÇÜK’ün verdiğini "beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddialarını Veli KÜÇÜK kabul etmemiş, Doğu PERİNÇEK ise; "öw soru
karanlık örgütlerin psikolojik savaş öğretilerinden ilham alınarak hazırlanmıştır. " şeklinde beyanda
bulunmuştur.
"LOBİ" dokümanı, "ERGENEKON" "BİRLEŞİK KOMÜN" "OLUŞUM" gibi diğer örgütsel
dokümanlarla birlikte İşçi Partisi binasında sekreter odasında, CD ortamında digital olarak ele
geçirilmiştir.
Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in "LOBİ" dokümanını birlikte hazırladıklarını söylediği
kişilerden birisi de İşçi Partisi merkez karar kurulu üyesi şüpheli M.Adnan AKFIRAT'tır.
"LOBİ" dokümanına genel olarak bakıldığında, "ERGENEKON" terör örgütünün sivil
unsurlarının ne şekilde oluşturulacağı ve bu sivil unsurlardan nasıl faydalanılacağı yönünde yapılan veya
yapılması planlanan çalışmaların anlatıldığı görülmüştür.
Ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarının kurulma örgütlenme ve faaliyetlerinin ayrıntılı olarak
anlatıldığı, Sivil toplum örgütlerinin yapılandırılmasının "DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ
KUVVAİ MİLLİYE HAREKETİ" başlıklı dokümanda belirtildiği, bu dokümana göre;
Sivil Toplum Kuruluşlarının temel felsefesi, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devletini
çetelerle kurduğunu, hatta Milli Mücadelede önemli yeri olan bazı derneklerin Milli Mücadele
öncesinde mafya yer altı örgütü olarak faaliyet gösterirken sonradan Kurtuluş Savaşma dahil olduklarını
vurgulayan örgütsel içerikli dokümanlarda Türk milletinin milli reflekslerini kendi örgütsel ve siyasal
çıkarlarına alet edip, Kuvvai Milliye ruhu adı altında suçlu kişilikleri topladıkları Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği gibi dernekler vasıtasıyla yenilgiyi ve esareti asla
kabul etmeyen Ulu Önder Atatürk'ün ve onun önderliğindeki Türk Milletinin düşmanlara karşı
oluşturdukları Milli Mücadeledeki önemli dernekleri kamu oyunda haksız olarak eşkıya ve mafyavari
dernekler olarak algılanmasına yol açtıkları anlaşılmaktadır.
Soruşturma sırasında örgütsel içerikli dokümanların birçok şüpheli de çıkması bazı
dokümanların birden çok şüphelide çıkması hususlanndan herkesin ilgi ve alakalı olduğu bölümle ilgili
dokümanları temin ettiği, örgütsel çalışmalarını bu dokümanlardaki yazılı kurallara göre sürdürdükleri
anlaşılmaktadır. Şimdiye kadar soruşturmada 40 kadar örgütsel içerikli doküman ele geçirilmiştir. Bu
dokümanlar ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN tüm eylem ve faaliyet alanlarını düzenlediği gibi
yurt içi ve yurt dışı oluşumların her aşaması için ayrı ayrı ayrıntılı dokümanların hazırlandığı
anlaşılmıştır.

4-ÖRGÜT DOKÜMANLARININ ÖZELLİKLERİ:


ERGENEKON terör örgütünün bütün kurallarının yazılı olduğu ve hiyerarşik ilişkilerin katı
yazılı kurallarla belirlendiği belgelerden anlaşılmaktadır.
ERGENEKON terör örgütünün çok büyük ve kapsamlı olan yapılanması içersinde örgüt içi
disiplini sağlamak ve örgütün illegal faaliyetlerinin deşifre edilip örgütün üst düzey yöneticilerinin
yapılan eylem ve fiillerden sorumlu tutulmasını engellemek için tüm prensiplerin yazılı hale getirildiği,
ihanet edenin açıkça öldürüleceğinin dokümanda yazılarak örgütün dağılma ve deşifresini engellediği,
sırf bu konuyla alakalı olarak ERGENEKON bünyesinde örgüt içi araştırma ve istihbarat biriminin
kurulduğu, şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm bilgisayarından elde edilen ve Kuvayı Milliye Derneği
(1919) üye ve yöneticileri hakkında ayrıntılı düzenlenmiş istihbari bilgi notlarının bulunması bu birimin
aktif halde tutularak örgütün devamlılığının temin edildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Doğu PERİNÇEK, .Mehmet Adnan AKFIRAT, Muzaffer TEKİN, Oktay
YILDIRIM, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, Hikmet ÇİÇEK, Sevgi ERENEROL, Halil
Behiç GÜRCİHAN/ ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU' nda
örgüte ait olduğu anlaşılan belgelerin bulunduğu, yaklaşık 40 adet değişik örgütsel içerikli
belgenin bulunduğu bu belgelerin yazım tarzı ve özelliklerinden örgütün üyelerince ve ilgili
sorumlu birimlerince yazıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Yaplanmayı anlatan belgelerin içeriğinden örgütün katı askeri disiplin kurallarını
benimsemiş olmakla beraber iç disiplin ve cezalandırma yöntemleriyle alakalı olarak ta mafya
ve terör örgütlerince kullanılan cezalandırma yönteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Hem
ERGENEKON dokümanı hem de DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI dokümanında
"ayrılan ve ihanet eden örgüt üyelerinin öldürüleceği" hususu açıkça belirtildiğinden,
ERGENEKON terör örgütünün diğer terör örgütleri gibi kendi üyelerini dahi öldürmekte
tereddütsüz davranmakta olduğu da örgütün ne kadar tehlikeli, acımasız ve katı disiplin
kurallarıyla yönetildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu konuda Savcılığımızca yapılan soruşturma sırasında da kamuoyunda ciddi korku
ve endişe yaratan birçok çıkar amaçlı suç örgütü liderleri dahi ERGENEKON 'la alakalı
konularda konuşmaktan çekindikleri birçok hususu resmi ifadelere yazdırmaktan korktukları,
örgütün gücü ve acımasızlığının herkes tarafından bilindiği, Ergenekon terör örgütünün ne
derece korkutucu ve sindiriri olduğunun anlaşıldığı, birçok şahsın sadece şifaen anlattıkları
birçok kritik konunun can güvenliklerinden endişe etmeleri sebebiyle tutanaklara geçirilmesini
istemediklerinden delil toplamakta ve örgütün yapısını deşifre etmekte zorluklarla
karşılaşılmıştır.
Yapılan soruşturma sonucunda yıllardır illegal bir örgütlenme içinde olan
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili olarak bir yıl gibi kısa bir süre sürdürülen ve
başlangıçta planlı bir çalışma yapılmadan askeri makamlara yapılan bomba ihbarı ve 27 adet el
bombasının yakalanmasıyla başlatılan soruşturma ile örgütün üst düzey sorumlularının tespiti
ve tamamen deşifre edilmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca örgüt tarafından işlendiği şüphesini
oluşturan bazı geçmiş tarihli önemli suçların soruşturulması uzun zaman alacağından sadece
somut delillerle ulaşılan örgütün eylem ve fiilleri iddianameye esas alınmıştır. Diğer eylem ve
suçlarla alakalı soruşturmalar hem Cumhuriyet Başsavcılığımızca hem de ilgili yer
Cumhuriyet Başsavcılıklarınca dosyamızdaki delillerin gönderilmesi suretiyle devam
etmektedir.
Ayrıca örgütün diğer üyelerinin yakalanması için çalışmalar başka bir soruşturma
numarası üzerinden devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin ev, işyerleri ve araçlarında yapılan
aramalarda çok sayıda bilgi, belge, doküman ve dijital veriler ele geçirilmiştir. Ele geçirilen bu
malzemelerin yapılan incelemelerinde bir kısım dokümanlann birbirleriyle benzerlik
gösterdiği ve aynı merkez tarafından hazırlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu tespit üzerine söz konusu dokümanlar ayrıştırılarak yeniden incelendiğinde;
Kapak tasarımlarının benzerlik gösterdiği,
Üzerinde belirli bir tarih yazdığı, bu tarihlerin belgenin hazırlanma tarihi olabileceği,
Üslup ve yazı karakteri olarak aynı anlatım dilinin kullanıldığı,
Bir üst makama hitaben yazılmış resmi bir çalışma raporu şeklinde olduğu,
Yazı metinlerinin sonunda "Saygılarımla" veya "Saygılarımızla" yazısının
bulunduğu,
Yazı metinlerinin giriş, gelişme ve sonuç bölümü şeklinde belirli bir düzende
yazıldığı,
Bir kısım belgelerin "Strateji grubu" olarak adlandırılan grup tarafından yazıldığı,
Belgenin kapak resimleri üzerine "ANALİZ,/ STRATEJİ/ GÖZLEM/ OPERASYON
PROJESİ/ ÖRTÜLÜ FAALİYETLER/ TEORİ/ ARAŞTIRMA" gibi başlıklar atılarak yapılan
çalışmaların sınırlandırıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümanların kapak resimlerinin üzerindeki tarihlerden 1999 ve 2000
yıllan içerisinde hazırlandıkları, ilk olarak "ERGENEKON" belgesinin yazıldığı, bu belgenin
Ergenekon'un reorganizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir.
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet
içerisinde olduğu, fakat ilk olarak 1999 yılında örgütün reorganizasyon çalışmasıyla yazılı
hale getirildiği ve bu çalışmada Ergenekon'un 21. yüzyılda her meslekten sivillerin de
katılımını sağlayarak yepyeni bir yapılanmaya gidilmesinden bahsedildiği, bu sivil unsurlann
örgütlenmesi için de LOBİ çalışmasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Söz konusu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde; hemen hemen tüm
dokümanlann "ERGENEKON" dokümanında gösterilen ilkeler ve hedefler doğrultusunda
hazırlandığı, dolayısıyla örgütün reorganizasyonu için yazılan "ERGENEKON" dokümanının
örgütün anayasasını teşkil ettiği, diğer dokümanlann ise ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün yapılanmasını, amaç ve hedeflerine ulaşmak için kullandığı yöntemleri
belirlemek için yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmıştır. Bu husus ilerleyen bölümlerde aynntılı
olarak anlatılacaktır.
Birkaç örnek vermek gerekirse, örneğin "ERGENEKON" dokümanında kimyasal ve
biyolojik silah üretimi yapılması gerektiğinden bahsedilmekte bunun uzantısı olarak ta "NBC
SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" çalışması yapılmaktadır. Yine "ERGENEKON"
dokümanında medya kuruluşlannm kontrol altına alınması ve örgütün kendi medya
kuruluşlanm oluşturması gerektiğinden bahsedilmekte, bununla ilgili de "ULUSAL MEDYA
2001" "KANAL 6 ANALİZ" "TELEVİZYON ANALİZ" "DERGİ" isimli çalışmalan
yapılmaktadır. Bu nedenle burada sadece birkaç örnek vermekle yetinilmiş, ilerleyen
bölümlerde örgütün amaçlanna ulaşmak için kullandığı yöntemler anlatılırken her belgenin
ERGENEKON belgesi ile irtibatı aynntılı olarak anlatılmıştır.
Diğer taraftan ERGENEKON dokümanında belirtilen amaç ve hedefler
doğrultusunda hazırlanan diğer tüm belgelere bir bütün olarak bakıldığında yaklaşık 1200
sayfadan oluştuğu, bu belgelerin içeriklerinde de tamamen ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün yapılanması için hazırlanan ciddi çalışmalann olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla örgütün sadece re-organizasyon için yaptığı bu çalışmalanna
bakıldığında, söz konusu belgelerin hazırlanması için bilgi birikimi, ciddi bir ekip ve
personelin gerektiği, bu durumunda örgütün yapısını, eleman profilini ve potansiyelini çok iyi
bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ergenekon terör örgütünün ana dokümanı olan "ERGENEKON" dokümanı,
şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Adnan
AKFIRAT ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten,
"LOBİ" isimli doküman, Şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Ümit OĞUZTAN'ın yanı
sıra Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Erkut ERSOY' dan ele
geçmiştir.
Sonuç olarak sadece ele geçirilen örgütsel dokümanlar dahi Veli KÜÇÜK, Doğu
PERİNÇEK, M.Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY ve Sevgi
ERENEROL'un birlikteliğinin ve aynı amaç doğrultusunda bir arada faaliyet yürüttüklerinin
örgütsel irtibatlannm bir kanıtıdır. Bunun dışında elde edilen diğer önemli kanıtlar da ilgili
bölümlerde aşağıda gösterilecektir.

5-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇLARI


A-Terörün Tanımı:
Terör, kavram olarak, Türkçe'deki karşılığı "korkutma, yıldırma ve tedhiş" anlamına
gelmektedir(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi) Ancak bu korkutma, yıldırma
ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını
birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir.
Terör, tanım olarak, insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve
davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir.
Terör; Kendilerince tespit edilen amaçlarına ulaşmak için, önceden yapılan eğitim ve
hazırlık sonucunda mer'i (geçerli) nizam ve kanunlara karşı çıkarak, en hafifinden başlayarak
öldürmeye kadar uzanan ve suç olan eylemler zincirini kapsamakta ve tüm bu olaylar, illegal
olarak kurulmuş bir örgüt tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bir başka tanımla terör; sürekli korku altında tutmak amacı ile şiddet hareketleri,
kaçırmalar ve cinayetler işleme eylemleri, sistemli şiddet hareketleri, cinayetlere başvurma
eylemidir. (Ansiklopedik Zabıta Sözlüğü)
1973 Tarihli Kuzey İrlanda Olağanüstü Durum Hükümler Kanununda ise
(Emergency Provisions Act) terör; Halka veya halkın herhangi bir sektörüne korku salmak için
şiddet kullanmak olarak tanımlanmaktadır.
Yine başka bir tamma göre terör; yoğun, keskin, üstün korku, bir politik grubun
üstünlük sürdürmek veya üstünlüğe kavuşmak için şiddet kullandığı dönemdir. (The American
College Dictionary)
Öte yandan bağlantılı kavram olan kitle terörü; Devlet yönetimini elde tutanların
iktidarlarını kuvvetlendirmek ve çok kez masum halk gruplarını yok etmek için kullanılan
siyasî bir taktik olarak belirtilmektedir.
Terörist ise; İhtilâlci (terörist) sadece yok etme bilimini bilen terörü yöntem olarak
benimseyen kişidir. Terörist açısından kendisince bozuk olarak kabul ettiği düzeni en süratli ve
en emin yoldan yok etmek onun için bir zevk, bir teselli, bir ödül, bir memnuniyettir.
Teröristin başarısı: Acımasız yok etmektir. (Sergey Nechayev, Catechism ofthe Revolutionist)
(Tanımların Kaynağı Kaynak: Terörün Anatomisi, Prof. Dr, Kurtul Altuğ)
Görüldüğü gibi günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına rağmen terörün ortak
kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Konu ile ilgili birçok tanım yapılmış, ancak
uluslararası arenada ortak bir kavram üzerinde birleşilememiştir. Bunun nedeni de bir tarafın
terörist ilan ettiğini, diğer tarafın özgürlük savaşçısı olarak nitelemesi ve çeşitli yollardan
desteklemesidir.
Terörün en önemli özelliklerinden biri hedefini rastgele seçmesidir. Kurbanın ayrım
gözetmeden belirlenmesi, korkunun yayılmasına neden olur. Eğer herhangi birisini hedef
alması için özel bir neden yoksa hiç kimse güvenlikte olmayacaktır. Potansiyel hedef kendisini
korumak için hiç bir şey yapamaz. Çünkü terörist kendi kurallarına göre yargılar ve kendi
seçtiği yer ve zamanda harekete geçer. Bu da siyasal terör eylemlerinin önceden tahmin
edilemeyeceğini ve keyfiliğini ortaya koyar.
Terörün bütün biçimleri için geçerli olan diğer özellik ise acımasız, tahrip edici ve
ahlâk dışı olmasıdır.
Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu
ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek
amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak
benimseme durumudur.
Terörizm bir ideoloji(amaç) değil bir stratejidir(amaç). Çoğunlukla siyasî olan amaç
bazen sosyal ve ekonomik de olabilmekte, değişik siyasî görüştekiler (aşırı sağ veya aşırı sol
kanatlar) tarafından da kullanılmaktadır.
Bir şiddet eyleminin planlanmasında değişik menfaatler karıştığından bu şiddet
eyleminin nereye varacağı, nihaî neticenin ne olacağını bilinememektedir.
Hiçbir terörizm tanımı, tarihe geçmiş bütün tedhişçilik çeşitlerini kapsayamaz. Zaten
bugün terörizmin etraflı bir tanımında anlaşmak konusunda güçlükler vardır. Böyle bir tanım
mevcut değildir ve yakın bir gelecekte de bulunmayacaktır.
Mevzuatımızda, bir hukuki kavram olarak TERÖR, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 1. maddesinde:
"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal,
laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa
uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve
dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi
veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir." Şeklinde
tanımlanmıştır.

3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinde terör suçlusunu şöyle


tanımlamıştır; "Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş
örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına
suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.
Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve
örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar."
B-Terörizmin Tanımı:
Terörizmin tanımı konusunda da tıpkı terörün tanımında olduğu gibi bir uzlaşı
bulunmamaktadır. Çeşitli yönlerini öne çeken çok çeşitli tanımlar bulunmaktadır.
Bunların bazılarına yer verecek olursak;
Black Hukuk Sözlüğüne göre; Alarm, korku, dehşet, düşman veya tehdit eden bir olay
veya oluşumdan ötürü zarar geleceği konusundaki endişe,
JVebstere göre; Bir siyasî silâh veya politika olarak korkutmak, itaat ettirmek için
terör ve dehşetin kullanılması,
B.Crozier, (A Theory ofConflict)c göre; Bir devleti yıkmak için bir tekniktir.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisine göre; bireylerin ya da azınlıkların şiddete
dayanan ve kişilere, mallara ya da kurumlara yönelik siyasal eylem, bu şiddet eylemlerinin
tümüdür. Bireysel ya da ortaklaşa terörizmin çeşitli biçimleri (cinayet, rehine alma, sabotaj,
vb.) olabileceği gibi çeşitli erkleri (ülkenin bağımsızlığı, bir siyasal rejimin devrilmesi, devlet
siyasetinin bazı yönlerine itiraz, vb)
Terörizm; siyasal hedeflere ulaşmak için toplumun demokratik ikna ve eylem yoluyla
barışçı davranışına karşı, hukukun üstünlüğü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini
gizlemek için demokratik otoriteleri kitlelerden kopararak halka karşı şiddet kullanmaya
yöneltmeyi amaçlayan, kendi güç ve doktrinleri ile sağlayamadıkları halk desteğini ve
ayaklanmasını sağlamak için, tarihsel görevlerinin olduğuna inandırılmış çeşitli unsurlardan
oluşan ve uluslararası destek gören örgütlerin, tahripkâr silahlarla donanmış olarak gelişmiş
taktikler kullanan, insanlığı hakir gören, ahlaki hiçbir temeli bulunmayan siyasi hedeflere
ulaşmak için insan hayatını hiçe sayan, masum insanları hedef alan ve hiçbir savaş kuralı
tanımayan, geleneksel politik suçlardan farklı, metodik, örgütlü, sistematik, öldürme, kaçırma,
korkutma ve tahrip eylemleridir.
Terörizm, meydana gelen hasar ve insan kaybından ziyade yarattığı psikolojik etki ve
politik sonuçlarla ölçülür. Nitekim teröristler, dikkatleri kendileri ve davaları üzerine çekmeyi
başarmış ve kesinlikle bir korku ve dehşet ortamını yaratabilmişlerdir.
Bu bağlamda terörizmin nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1-Teröristler amaçlarına ulaşmada vasıta olarak, hedef gruplar arasında korku,
ümitsizlik ve yıkım atmosferi oluşturmaya çalışırlar.
2-Bir şiddet olayının psikolojik sonuçlan fiziki sonuçlarından ölçüsüz bir şekilde
büyük olursa terörist bir nitelik kazanır.
3-Terörizm, özel olarak önceden bilinmeyen baskı şeklidir. Bunda kişi terörizmin
belirgin kanunlan esasına göre hareket eden teröristlerin ellerinde imhadan kurtulmak için hiç
bir şey yapamaz.
4-Teröristler savaş kuralı ve yasası tanımazlar, muharip ve gayri muharip ayrımı
yapmazlar. Çünkü teröristlere göre tarafsız olunamaz, ya onlardansınız ya da onlara karşısınız.
5-Terörizm vahşi, barbar yöntemler ve silahlar içerir.

C-Genel Olarak Terör Odaklarının Uyguladığı Safhalar


Terör odaklan hedef aldıklan ülkeyi içten çökertmek amacıyla uyguladıklan
stratejilerini dört aşamada gerçekleştirmektedirler. İdeolojileri ne olursa olsun hemen hemen
her unsur bu aşamalan uygulamaktadır.
Birinci Aşama HAZIRLIK
İkinci Aşama ÖRGÜTLENME
Üçüncü Aşama EYLEM İÇ
Dördüncü Aşama SAVAŞ

a-Birinci Aşama (Hazırlık):

Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini
kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle
incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumlan parçalamak olunca yapılması
gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin
zayıflatılması olmaktadır.
İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktanlmaya başlanan ideoloji
doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil
etmektir.
Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine
başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeydeki masum ve
makûl propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile
getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandınlan bağışıklık giderek dozajın arttınlmasma
imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki
Türkiye'de 1965'e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı
mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde
propaganda faaliyetleri görülmüştür.

b-İkinci Aşama (Örgütlenme):


Örgütlenme aşamasında, ilk aşamada elde edilen veriler ışığında örgütlenme
çalışmalanna başlanmıştır. Sempatizan kitle arasında sivrilen kişiler kendilerini destekleyen
diğer kişiler ile birleşme ihtiyacını duyarak bir araya gelirler veya belirlenen kişilere belirli
mihraklarca el atılarak bir araya getirilirler ve tehdit merkezinin öngördüğü şekilde eğitilirken,
bir yandan da birbirleriyle irtibatlandınlırlar. Verilen eğitim, ileride her türlü görevi
yapabilecek militan yetiştirmeye yöneliktir. Öte yandan oluşan ve muayyen bir eğitimden
geçen örgütlerin, legal yandaş kuruluşlar veya illegal diğer yandaş örgütler ile
irtibatlandmlmalan sağlanır. Özellikle legal güçlü kuruluşlan elde etmeye yönelik sızmalar,
şehir ve kır gerillası halinde teşkilatlanmalar hep bu safhada ele alman konulardır. Böylece
elde edilen güç birliği ile yasal olmayan silahsız toplu ehemler ve silahlı münFerid eylemleri
başlatacak zemin hazırlanmış olur. Korsan mitingler boykot işgaller-pankart ve afişlemeler,
gizli bildiri ve yaymlar-hücresel faaliyetler ile küçük çapta silahlı eylemler bu döneme
özgüdür.

c-Üçüncü Aşama (Eylem):


Başlatılan bu aşamanın amacı yandaş legal kuruluşların da örgütlü desteği ile
eğitilmiş örgütlerin öncülüğünde şehirde ve kırda toplu silahlı eylemleri başlatarak halkı
sindirmek, Devlet güçlerini zaafa uğratarak toplum-devlet bağını parçalamak ve yönetimi ele
geçirmek için gereken ortamı hazırlamaktır. Bu aşama sonunda devlet güçlerinin yetersizliği
vurgulanır, toplumun devlete olan güveni kaybolarak halkta büyük bir moral çöküntüsü ve
teslimiyet duygusu başlatılır. Terör eylemleri denilen silahlı ve bombalı saldmlar, etkin
kişilerin öldürülmeleri, sabotajlar, silahlı soygunlar, yerleşim yerlerine yapılan silahlı baskınlar
bu safhanın belirgin özelliklerindendir.

d-Dördüncü Aşama (İç Savaş):


Bu safhanın hedefi yönetimi ele geçirmektir. İçten çökertme tekniğinin son adımı
olan bu aşamada, artık çeşitli bölge, yerleşim yeri ve hatta büyük şehirler ele geçirilerek üsler
kurulur. Devlet güçleri ile açıkça silahlı mücadeleye girilir, kurtarılmış bölgeler kendi
teşkilatlarını birleştirerek düzenli illegal birlikler tesis edilir. Bu esnada dış güçlerin para,
malzeme, personel ve teknik yardımlan ile iç savaş başlatılarak içten çökertme işlemi
tamamlanır.

D-Terör Suçları:
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesinde "26.09.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile
310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlandır." denilmektedir.
Yapılan soruşturma sonucu, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Türk Ceza
Kanununda belirtilen ve Terör suçu olarak kabul edilen suçlardan Türk Ceza Kanununun; 312,
313, 314 ve 315. maddelerindeki suçlan işlediklerine dair yeterli delil elde edilmiştir.

E-Terör Amaçlı Suçlar ve Legal Görünüşlü Faaliyetler :


Türkiye'deki birçok terör örgütü de örgütsel faaliyetlerinin devamı için banka
soymaktan, uyuşturucu ticaretine kadar birçok suçlan işlediklerinden 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanununnda yapılan değişikliklerden sonra 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
3. ve 4. maddesinde belirtilen terör amacıyla işlenen suçlann kapsamı genişletilmiş ve
cezalannm arttınlması zorunlu hale getirilmiştir.
Şüphelilerin terör örgütü adına gerçekleştirmeyi düşündükleri bütün gelir getirmeye
yönelik suçlann tamamıda ERGENEKON terör örgütünün idamesi ve devamlılığı için
yapıldığı, ERGENEKON terör örgütünün amaçlanna ulaşmada lazım olan finansal desteğin
sağlanması maksadıyla gelir getirici legal ve illegal alanlarda faaliyetleri gösterdikleri
anlaşıldığından tüm bu eylem ve fiillerin terör amacıyla işlenmiş suçlardan kabul edildiğinden
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince artınm yapılması zorunlu
olmaktadır.
Kuvva-i Milliye dernekleri ile alakalı olarak yapılan aynntılı çalışmalarda yukanda
yazılan örgütün gençlik yapılanmasıyla ilgili dokümanlarda kurulması gerektiği belirtilen
dernek ve vakıflann tüzüklerinininde bu dokümanlarda belirtilen örgütün temel amaç ve
felsefelerine uygun olarak hazırlandığı hepsinin kuruluş tarihleri isimlerinin benzerliği ile
eylem ve faaliyetlerinde ki benzerlikler de göz önüne alındığında bu derneklerin devlete ve
millete hizmet amacıyla kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Aksine bu derneklerin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına hizmet edip
legal yönden taban ve taraftar sağlama ile örgüt çıkarları doğrultusunda alman kararların
uygulanması ve lobi faaliyetleri için kuruldukları açıkça görülmektedir. Ayrıca derneklerin üye
sayılan ve milli hassasiyetler konusunda yaptıkları çalışmalarla da Türk milletinin hassas olan
milli ve manevi değerlerini, kendi çıkarlarına alet edip ülkede etnik milliyetçiliği körükleyerek
türk-kürt çatışmasına zemin hazırlayarak milli bütünlüğü korumaya değil zedelemeye yönelik
provakasyon amacıyla çalıştıkları ortaya çıkmaktadır.
Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve yüce Türk Milletinin tüm dünyada
tarihten beri şerefli, insancıl, itibarlı, cesur ve mert olan imajını hırsız, terörist, uyuşturucu
kaçakçısı vs olarak tanıtmaya hizmet ederek oluşturdukları anarşi ve güvensizlik ortamıyla
devlet otoritesini zaafa uğratıp kendilerini daha güçlü kılmaya çalışmaktadırlar. Böyle bir
ortamın Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine mi yoksa düşmananmıza mı yaradığı
hertürlü izahtan varestedir. Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütünün kime hizmet ettiği
daha iyi anlaşılmaktadır.
Yine yukarıdaki dokümanlarda tarihte birçok kez büyük devletler kurup dünya
insanlarına devlet kurmayı öğretmiş büyük Türk Milletini beceriksiz ve dünyadaki
gelişmelerden habersizmiş gibi algılyıp sentezleyen yazılarının sonunda da "Bu nedenle terör
grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak,
terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde
mutlaka yer alınmalıdır. (Ergenekon terör bölümü)" denilmek suretiyle sözde milli menfaatleri
güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunların içinde mutlaka yer alınmalı denmek
suretiyle de kime hizmet ettiklerini açıkça ortaya koymaktadırlar.
Yine gerektiğin de kontrol altında tutulan naylon terör örgütlerinin yapmış oldukları
bu eylemler sonucu ortaya çıkan durumları örgütün menfaatlerine uygun olarak kullanmak.
Gerektiğinde siyasal iktidarları dize getirip menfattlerine göre yönlendirmek için(
ERGENEKON dokümanında "TERÖR " bölümünde belirtilen Kişisel çıkarlar adına siyasete
yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabılen siyasilerin engellenebilmesi
için; geriye kalan tek yol SUİKASTTIR.) suikast işlenmesi gibi; tamamen yasadışı ve
insanlığın menfaatlerine aykırı ve bütün dünyada suç olarak kabul edilen eylem ve fiillerle
Türkiye Cumhuriyetini sözde esaretten kurtarıp tam bağımsızlığına kavuşturmayı
amaçlamaktadırlar.
F-Devleti Ele Geçirme Amacı:
Şüpheliler bu örgütle çeşitli süreçler sonunda devletin tüm birimlerine sızıp devleti
elegeçirmeyi amaçlamaktadırlar. Kurulan istihbarat birimi ile de bu amaçlarına ulaşmayı
hedeflemekte, kurulan ulusalcı vakıf ve dernekleri istihbarat elde etmede kullandıkları gibi,
çeşitli internet siteleri ve yayın kuruluşlarını da hem baskı unsuru hem de örgütün amacının
propagandasını yapmaktadırlar.
G- Darbe Yapmak İçin Zemin Oluşturulması Amacıyla Kaos ve İç
Karışıklıklar Çıkarılması (Planlama ve Eylemler):
Dosyadaki örgütsel içerikli tüm dokümanlardan kendi görüşlerine uymayan devlet
adına yapılan tüm icraatleri de ihanet olarak algılayıp devlet yöneticileri ve siyasi otorite ile
tüm sivil toplum kuruluşlarını yabancı devlet istihbaratları adına çalışıp Türk Ulusuna ihanet
etmekle suçlamaktadırlar. Bu amaçla örgüt üyeleri ve bağlı derneklerin, kamuoyu oluşturup
ERGENEKON örgütü amaçlan doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptıklan
anlaşılmıştır. Özellikle son yıllarda Türk- Kürt Çatışması çıkarmaya yönelik toplu gösteri
yürüyüşleri bayrak eylemleri, şehit cenazelerindeki provakatif eylemlerinde ERGENEKON
örgütü tarafından organize edildiği açıkça anlaşılmadır.
"ERGENEKON" dokümanında "4/b- GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT
ÖRGÜTÜNÜNANAHTARr başlığı altında;
21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslararası finansal
organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının
türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçları
doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacakları, Ergenekon 'unda kaçınılmaz bir
biçimde çağın ve koşulların gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya
koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
Zaman zaman da örgütün menfaatleri için ülke içinde kargaşa ortamı yaratıp halkta
panik ve kutuplaşmalara yol açacak eyelemleri yapmayı benimsedikleri gibi çeşitli eylemleri
de bilfiil organize ettikleri ortaya çıkmaktadır.
Bu dernekler ve üyelerinin çokluğunu örgüt kendi çıkarlarına ulaşmak ve kamuoyu
oluşturup amaçlan doğrultusunda istedikleri sonuca ulaşmak için gerek siyasal gerekse de
sosyal baskı aracı olarak kullandığı bayrak mitingleri şehit cenazeleri ve şok suikastler sonucu
ölen şahısların cenaze namazlarında meydana gelen ve tahrik sonucu oluştuğu anlaşılan
yürüyüşler buna örnek olarak verilebilir.
Soruşturma kapsamında alman bir kısım ifadeler, elde edilen deliller, iletişim tespit
tutanakları ve digital incelemeler sonucunda, örgütün yakın tarihimizdeki eylemleri ve eylem
tarzları kısmen de olsa anlaşılmaktadır.
9 No'lu Gizli tanık ifadesinde: "1995 yılında ilimiz Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi
Mahallesinde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli
KÜÇÜK'ün talimatı ile gerçekleştirildiğini, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi olayının yine
Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile yapıldığını" beyan etmiştir.
Diğer taraftan şüpheli Sedat PEKER'in 2004 yılında yaptığı telefon konuşmalarında
eskiden kahvehane tarama gibi olaylar yaptıklarını söyleyerek bir bakıma Gazi olaylarını
doğrular nitelikte konuştuğu görülmüştür. Ayrıca iş adamlarını korkutup tehdit ederek haraç
aldıklarını da dile getirmektedir.

Soruşturma kapsamında yapılan dönemdeki çalışmalarda; "ERGENEKON" terör


örgütünün;
Ülkemizde TÜRK-KÜRT çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP'li Ahmet
TÜRK, Osman BAYDEMİR ve Sebahat TUNCEL gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planlan
yaptıklan tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan
sabıkalı ve yakalamalı şahıs yakalanmış ve istenmeyen olaylann önüne geçilmiştir.

Bunlann yanı sıra yapılan aramalarda örgüt mensuplanndan, YARGITAY


BAŞKANLIĞINA ve İzmir NATO TESİSLERİNE, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ÖNÜNDEKİ ÜST GEÇİDE suikast hazırlığı yapıldığında dair fotoğraflar, krokiler ve notlar
ele geçirilmiştir.

Diğer taraftan 2006 yılı içerisinde meydana gelen Cumhuriyet Gazetesinin


bombalanması ve Danıştay saldırılarını "ERGENEKON" terör örgütünün planlaması ve
azmettirmesi ile gerçekleştirildiği tespit edilmiş olup aşağıda aynntısıyla anlatılmaktadır.

Örgütün kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere


bakıldığında amaçlanna ulaşmak için gözlerini ne kadar kararttıklan, acımasızca kanlı
eylemlerine ne şekilde devam ettikleri, Danıştay saldmsı ile elde edemedikleri kaos ve anarşi
ortamını Yargıtay saldmsı ve NATO saldırıları ile anlaşmayı amaçladıklan görülmüştür.
Yine şüpheli Doğu PERİNÇEK ve grubundan ele geçirilen dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'm 2005 yılı içerisinde İzmir ve Balıkesir illerine
gerçekleştireceği ziyaret ve alınacak güvenlik önlemleri planlarının hangi maksatla temin
edildiği ve bulundurulduğu anlaşılmış değildir. Bir Siyasi Parti Başkanı ya da mensupları bir
kuvvet komutanımızı hangi maksatla takip etmektedirler? Aynı parti merkezden ele geçirilen
diğer krokilerle birlikte bu husus düşünüldüğünde akıllara örgütün dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'a da suikast hazırlığında olduğu gibi korkunç ve canice
planlarından başka bir şey gelmemektedir.

Şüpheli İlhan SELÇUK'un 07.02.2008 tarihinde İ.YILDIZ ile yaptığı telefon


görüşmesinde;
İ.SELÇUK: "Şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma davası açılırsa" "birde üstüne
ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar doğabilir, yani" ,
İ.YILDIZ : "Yoksa bu devam eder"
İ.SELÇUK' un "Çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yanf' şeklinde
konuşması olmuştur.

İlhan SELÇUK 08.02.2008 tarihli görüşmesinde;


İlhan SELÇUK: "Şöyle olacak galiba anayasa mahkemesi son olarak kendisini
tasfiye edilmeden bu akp hakkında partinin kapatılması kararını verirse o zaman ortalık
büsbütün birbirine karışır" demektedir.

10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ. YILDIZ' la yaptığı görüşmede:


İ.SELÇUK: "...işte başyazıyı yazdık?' "Biraz düşündüm Amerikaya fazla mı devreye
soktum diye başyazıda ama artık bugün Hürriyet i gördün her aide" "Yani bizide solladı
keratalar" dediği,
İ.YILDIZ'm: "Abi bu işler böyle" ".. .böyle bir şey var yani büyük bir tepki var, yani
bir kaosa gideceği bir korku var, ikinci Cumhuriyetçilerin bazılarıda mesala bakıyorsun
değişiyorlar falan" "O anlamda Anayasa mahkemesi her aide bütün bunları dikkate alacaktır
diye düşünüyorum abi" dediği,
İ.SELÇUK' un: "Anayasa, hı. Vallaha Anayasa Mahkemesi eğer radikal bir karar
alırda siyasal iktidar partisini kapatırsa" "Türban bir yana Türkiye başka bir sürece
girer.KAPATMASI DA GEREKİR BANA SORARSAN" "YANİ BAŞKA BİR ÇIKIŞ YOLU
GÖRMÜYORUM.Ne olacak o zaman hemen başka bir parti kuracaklar iktidardakiler ama
gayr-i meşru duruma düşmüş olacaklar" demektedir.

10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile Gürbüz'ün yaptıkları telefon görüşmesinde;


"Yani ve bir nokta da bir Hakeme ihtiyaç duyulacak",
GÜBRÜZ' ün: "Oda Asker olacak" "KARADAYI diyor ki devamlı Askeri hırpalamak
için hareket halendeler diyor" "Yanında bir şey gösterdi, TEMPO dergisinde bir şey çıkmış
KARADAYI bu Ergenekoncuların başında filan diye" "...Bir yandan kendilerini garantiye
almak istiyorlar" dediği görülmektedir. Bu şüpheli açısından ülkede kaos ortamının
doğmasının sadece bir beklentiden ibaret olmadığı bunu sağlamak için örgütün işbölümü
gereği üzerine düşeni yapma gayreti içinde bulunduğu aşağıda ilgili bölümde ayrıntısıyla
açıklanacaktır.

Sonuç Olarak "ERGENEKON" terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an
evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin
etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini
ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır.
Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle
TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete
karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, bazı askeri görevlilerle darbe
yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıklan, bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden
hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bunun için
ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak ERGENEKON terör örgütünün
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Demokratik yollar dışında devleti ele geçirip
kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme
ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini
uzun vadeli ve gizli amaçlan olarak belirledikleri ve bu amaçla Danıştay saldmsı öncesi ve
sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, eylemler sonrasında
Türkiyede çeşitli olayların meydana geldiği, hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan
atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da
eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu eylemden sonrada ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal amaçlarından
vazgeçmedikleri, Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK
tan el konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yanlır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yanlır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurlan Milli Kuvvetler olarak adlandınlacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya
(Ulusal Kanal vb),Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması
gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler
Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen Yakamoz, Ayışıgı,
Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını sivil toplum
kuruluşlannm Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlanna uygun
olarak yönlendirme çalışmalan yaptıklan. Ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli
yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu Kışkırtmak suretiyle
hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı
amaç etrafında toplandıklan örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlannı gerçekleştirmeye çalıştıkları
anlaşılmaktadır.
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri nde örgütlenmesi hem Dosyadaki resmi evraklardan,
hemde telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı. En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat
kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu, Bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı
Askeri Savcılığına gönderilmiştir.

6- ÖRGÜTÜN YAPISI, ÜYE SAYISI, ARAÇ GEREÇ


BAKIMINDAN AMAÇ SUÇLARI İŞLEMEYE
ELVERİŞLİLİĞİ:
Örgütün amaç suçlan işlemek açısından yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından
yeterli elverişliliğe sahip olduğu ele geçen dökümanlarda anlatılan yapılanmanın pratikte
gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek
güç ve tasarrufa sahip oldukları,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst kademesinde üniversiteleri
yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, Tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında
toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayın örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı
eylemlerin niteliği, soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya
kapsamından anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimindeki sivil toplum kuruluşulan
yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahlan, el bombalan ve silahlardan yeterli
sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak
yönlendirdiği, Bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı.
Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumlan sebebiyle kitlelere ulaşmada ve
harekete geçirmede bu insanlann rolü ile sıradan insanlann etki alanlannm aynı olamıyacağı
herkez tarafından bilinmektedir.
Sonuç olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem eleman hem kadrolaşma
hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar,
ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç
işlemiş ve işlemeye meyilli bir çok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar
yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi
kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak
suikastler için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, Suikast yaptıracaklan
kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkannz gibi
vaadlerde bulunduklan anlaşılmıştır. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye
azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'm Müebbet Hapis Cezası almasına rağmen
halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan
etmesi de örgütün hem darbe amaçlannı hemde butür eylem ve suikastlan rahatlıkla
gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve
gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir.

7-ÖRGÜTÜN SİLAHLI BİR ÖRGÜT OLMASI


Yapılan operasyonlarda ERGENEKON terör örgütünün hem kuruluş yapısı gereği
hem amaç ve faaliyet alanlan bakımından, hem de örgütün sivil unsurlannm oluşumu
açısından silahlı bir örgüttür.
Yasa gereği silah taşıma yetkisine sahip olan asker, polis vb. örgüt üyelerinin ruhsatlı
silahlannm örgütün amaçlannı gerçekleştirme amacıyla edindiklerinden
sözedilemeyeceğinden örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesinde bu kişilerin ruhsatlı
silahlan dikkate alınmamıştır.
Ancak bu kişilerin ruhsatlı silah edinme imkanlanna karşın sahip olduklan ruhsatsız
silah ve mühimmat ile diğer örgüt üyelerinde ele geçen çok çeşitli silah ve mühimmat örgütün
silahlı bir terör örgütü olması açısından yeterli bir delildir.
ERGENEKON terör örgütünün hücre yapılanmalannda ele geçirilen patlayıcı
maddelerin miktan göz önüne alındığında bu miktarda patlayıcı maddelerin legal amaçlarla
bulundurulmasının mümkün bulunmadığı, yada idida edildiği gibi çöpükten alınacak kadar az
olmadığı, miktar olarak ERGENEKON terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanmaya
yetecek kadar bomba ve patlayıcı madde ile bunların mühimmatının bulunduğu
görülmektedir.
Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü KANAS uzun menzilli nişancı tüfeğinin de
örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan "gerektiğinde suikast yoluna" başvurulması
amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir.
Yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun TİT adına hareket
ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin
Caner YİĞİT'te "ölüm allahın emri emir kuluyuz. TİT" yazılı üzerinde silah bulunan Türk
bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GULALTAY mda TİT örgütü adına, Akın
BİRDALa suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.
Yapılan aramalar neticesinde Şüphelilerden:
(39) adet el bombası,
(2) adet içi boşaltılmış el bombası,
(11) kg C-3 patlayıcı,
(1160) gr tahrip kalıbı,
(1) adet gaz bombası,
(10) adet fünye, (5)
adet işaret fişeği,
(3) adet sis bombası,
(21) adet TNT kalıbı,
(1) adet yangın bombası,
(84) adet kapsül,
(24) adet ateşleme çakmağı,
(50) metre infilak fitili,
(35) adet çeşitli boylarda infilak fitili,
(1)adet eğitim bombası,
(2)adet demir çubuk içerisinde patlayıcı,
18 gr Emolite marka patlayıcı,
13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili,
(3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit,
(3)adet uzun namlulu tüfek,
(4)adet ruhsatsız av tüfeği,
(21) adet ruhsatsız tabanca,
(3) adet kuru sıkı tabanca,
(34) adet şarjör,
(1074) adet dolu fişek,
(73) adet av fişeği,
(1)adet susturucu,
(2)adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9)
adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi, (2)
adet kasatura,
Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz
ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir.

8-SİLAHLI ÖRGÜT MENSUPLARI VE EYLEM


(TETİKÇİ) GRUPLARI:
Örgüt üyelerinden Abdullah ARAPOĞULLARI, Abdulmuttalip TONÇER, Ali
KUTLU, Coşkun ÇALIK, Emin Caner YİĞİT, Erol ÖLMEZ, Kahraman ŞAHİN, Muhammet
YÜCE, Murat ÇAĞLAR, Özer KORKMAZ, Salpin PEBZLEVİDZE, Selim AKKURT,
Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun örgütün silahlı tetikçi gruplarında yer aldıkları,
Şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Muzaffer
ŞENOCAK ve Fikret EMEK'in örgüte ait bomba ve silahlan gizledikleri,
Şüphelilerden Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, Emin Caner
YİĞİT, Tanju OKAN, Hüseyin Gazi OĞUZ, Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN,
Yusuf TUNCER, Yusuf GÖRÜM, Asim DEMİR, Ergün POYRAZ, Muhammet
YÜCEvedat YENERER, Hayrettin ERTEKİN'in ruhsatsız silah sahibi olduklan, şüpheliler
İlhan SELÇUK, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Hayrettin ERTEKİN, Fikret EMEK'in
ruhsatsız av tüfeği sahibi olduklan ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün silahlı üyeleri
olduklan, şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Fikret EMEK, Yaşar ARSLANKÖYLÜ ve
Hayrettin ERTEKİN' in bıçak, muşta, kılıç, pala ve benzeri silahlara sahip olduklan dosyada
mevcut arama ve elkoyma tutanklan ile ekspertiz raporlanndan anlaşılmaktadır.

9- ÖRGÜTLENME EYLEM VE FAALİYET ALANLARI


Örgüt belgeleri ve elde edilen delilerden, ERGENEKON terör örgütünün
değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliytelerde bulunduğu, örgütlenmeye
masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratının örtülü örgütlenme
modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı
istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş, buna göre yapılan
örgütlenmenin tespit edilen faaliyetleri,
A-Yurt İçi Ve Yurt Dışı Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler
1-Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızarak örgütlenme faaliyetleri,
2-Devlet içine sızarak yapılanma ve örgütlenme faaliyetleri,
3-Tüm Sivil Toplum Kuruluşlan içinde örgütlenip, gizlice yönetme ve yapılanma
faaliyetleri,
4-Medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma faaliyetleri,
5-Kontrol altındaki medya kuruluşlanyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler,
6-Terör örgütü kurup yönetme ve terör örgütleriyle işbirliği yapılması faaliyetleri,
7-Sendikalar ve işçi örgütlerini tek merkezden yönetme faaliyetleri,
8-Üniversitelerde gençlik teşkilatlanyla örgütlenme faaliyetleri,
9-Tüm kamu personeli ile siyasi kişiler hakkında istihbarat toplama faaliyetleri,
10- Sistemle banşık olmayanlann örgüte alınması,
11 - İllegal kişileri örgüte alıp kullanma,

B-Örgüte Gelir Getirici İllegal Faaliyetler


1 - Mafyanın konrol altına alınması faaliyetleri,
2-Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması faaliyetleri,
3-Kamu ve hazine arazilerinin illegal olarak satılması,
4-Bankalardan hackerler yoluyla para çalma,
5-Kimyasal silah üretim ve ticareti,
6-Hava kargo ticareti (kara para aklamak için)
7-Naylon dini içerikli vakıflar kurulması,
8-Naylon şirketler kurulması,
9-İnsan kaçakçılığı ticareti
10- Sivil toplum kuruluşlan vasıtasıyla yardım toplama faaliyetleri. C-
Elde Edilecek İllegal Gelirlerin Aklanması
1-Ticari şirketler kurulması
2-Holdingler kurulması,
3-Bankalar kurulması,
4- İlaç kimya sanayi kurulması (nbc silahların
üretimi için)
5 Özel güvenlik şirketlerinin kurulması,
- Hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi
6 alanları,
- Yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından rant elde etmek,
7 Kargo ve taşımacılık şirketleri kurulması,
- D-Amaçlarına Ulaşmak İçin Silahlanma ve Yönelik
8 Şiddet Eylemlerine
-
Terör örgütü kurulup yönetilmesine ilişkin
Faaliyetier faaliyetleri,
Çeşitli yollarla psikolojik harp yöntemlerinin kullanılması yoluyla
3- Darbe zemini için ülkede kaos ortamı oluşturup etnik çatışma çıkarma
faaliyteleri,
4- Siyasileri dize getirmek için suikast yapılması faaliyetleri, Suikastler ve
5- provokasyonlar için silahlanma faaliyetleri, Suikastler için hücre yapılanması
6- şeklinde timler oluşturulması, Devlete ait gizli belgeleri elde edip ERGENEKON
7- terör örgütünün amaçlarına uygun olarak kullanılması eylem ve faaliyetleri,
8-ERGENEKON terör örgütünün amaçlan arasında bulunan bilginin paraya
dönüşebilmesi amacıyla yapılan istihbarat ve bilgi toplama faaliyetleri,
9-Kurulan özel güvenlik şirketlerinin bu amaçla(istihbarat) kullanılması

Kurulan dernek ve vakıftan istahbarat elde etmede kullanma faaliyetleri,


Kurulan derneklerin toplumsal olaylarda ve provokasyonlarda kullanılması
faaliyetleri,
10-11-
faaliyetleri,
12-
Dernek üyelerini silahlandınp, silahlı eğtim verme faaliyetleri, Olarak tespit edildiği, bu
faaliyetlerin tümünün örgütsel içerikli dokümanlarda yazılı olduğu ve bu yazılı kararlann
tamamının uygulamaya geçirilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.

E-Belirtilen Faaliyetlerle Alakalı Örgütsel Doküman ve Deliler


Yukanda belirtilen eylem ve faaliyet alanlan tamamen ERGENEKON terör
örgütünün yapılnaması ve yönetilmesine ilişkin olarak hazırlanıp uygulamaya konulan
belgelerden ortaya çıkınlan faaliyetler olup, belgelerdeki birçok hedef alanda ERGENEKON
terör örgütünün örgütlenmesini ciddi bir şekilde oluşturulmuştur.
Şüpheliler (Zafer kod)Muzaffer TEKİN, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR
ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen, "Devletin Yeniden Yapılanması"
dokümanında, ERGENEKON terör örgütünün almış olduğu ilke ve prensip kararlanmn teorik
olarak pratiğe geçiririlmesi ve kusursuz olarak örgütlenmenin her alanda yapılabilmesi için
uygulanacak süreçler ve stratejileri açıkça anlattığı, bu belgenin sadece bu üç şüpheli de
bulunması da ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanma süreçlerini sadece örgütün üst
düzey yöneticileri eli ile yürüttüğünü, alt düzey örgüt üyelerine bu konulann tamanmm
anlatılmayıp, yeri ve zamanı geldikçe örgütlenmeye parelel olarak anlatılmaktadır. F-Devletin
Yeniden Yapılanması
"Devletin Yeniden Yapılanması" isimli örgüt belgesinin içinde "Çalışmanın amaç ve
kapsamı" başlığı altında, yeni bir teşkilat yapısı oluşturma ve uygulamalann temel hareket
noktalanm oluşturacak, "tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak" alt başlığı
içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin aynntılı
anlatılmaktadır.
'•''Yapılanma (1)" başlığı adı altında;
".. .Biz toprak üstünde yürürken ve hatta ağacın dalları arasında onun meyvesini
yerken dahi o ağacın var olmasını sağlayan elma ağacının köklerini asla göremeyiz. Kökleri

/
görmek ister ve toprağı kazıp kökleri açığa çıkarırsak, artık elma ağacı yoktur. Geride kuru
dallardan oluşan bir odun yığını kalır.
Henüz yolun başlangıcında olan bizler, sahip olduğumuz imkânları bir elma
çekirdeği olarak algılamalıyız. ..Doğru tanımlanmış amaç (Ne), Doğru gerekçeler (Neden),
doğru sistem (Nasıl), doğru mekânlar (Nerede), doğru zamanlama (Ne zaman), doğru
kadrolar (Kimlerle) ve sabırla geçecek doğru süreçler... Bu zincirin tüm halkalarının bilgi ve
bilincinde olmak 'Yapılanma Modelimizin' temel felsefesi olmalıdır.
Bu amaçla; Yapılanmamızı 'Görünenler' ve 'Görünmeyenler' olarak kurmalıyız.
(TEŞKİLAT) Teşkilatı yapılanmanın 'Görünenler' kısmı, yani ağacımızın dalları, yaprakları,
meyveler ve yapılanmanın 'Görünmeyenler' kısmı, yani ağacın kökleri ise, teşkilata lojistik
destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetler, vs yapılanmaları
olmalıdır.
Teşkilat, bir sivil toplum kuruluşu olarak DERNEK ve şubeleri şeklinde
örgütlenmesinin yanı sıra, "Bir Dev Holdingin Bayilik Ağları" şeklinde veya diğer bir
anlatımla, 'Ticarethaneler zinciri' veya Kobi 'lerin Güç Birliği' şeklinde yapılandırılmalıdır.
'DERNEK' genişleyen şubeler yapısı ile büyük bir vitrin olarak buzdağının üst,
"Ticari ve Sosyal Yapılanma" ise buzdağının altı olmalıdır. DERNEĞE bağlı üyeler ile
Ticarethaneler arasında organik görev bağları kurulmalı ve Dernek üyeleri sosyal ve ticari
faaliyetlerle sürekli canlı tutulmalıdır. Üyelerinin ticari ve sosyal faaliyetlerle refah
seviyelerinin yükseltilmesi amaçlanırken, sosyal faaliyetlerle de özellikler gençlerde "Ulus
Devlet" olma bilinci ve sorumluluğu yaratılmalıdır.
Görünmeyen yapılanmamızı 'Planlama ve Yürütme Grubu' ve ona bağlı 'Alt Birimler'
olarak tesis etmeliyiz. Bunları gerçekleştirmek için iç tüzüğümüzü, ödül ve ceza sistemlerimizi
oluşturmalıyız. " Şeklinde açıklanmaktadır.
"Yapılanma (2)" başlığı altında,
"Planlama ve Yürütme Kurulu" alt başlığı içeriğinde kısaca; "PYK teşkilatın en üst
birimidir. PYK Devletin ve milletin bekası Yurt içinde ve Yurt dışında milli hakların ve
menfaatlerin savunulması ve korunması ulusal devlet anlayışı içerisinde kısa, orta ve uzun
vadeli devlet politikalarının belirlenmesi, ...için devletin yeniden yapılanmasını temin amaçlı
örgütlenme ve eylem faaliyetlerinden sorumlu birimdir. ",
"Yapılanma (3)" başlığı altında,
"Yapılanmanın Temel FelsefesF alt başlığı içeriğinde kısaca; "dinamikleri
bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz bu nedenle tüm uygulamalarımızda ülkemiz
genelinde sosyal ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini
detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek içinde derinden izlemek şeması içerisinde
olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tümevarım sistem içerisinde
kurmalıyız.
PYK üye sayısı (?) dir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde
yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul töreninde ritüel uygulanır, ihanet ve ayrılmak ancak hakka
teslimiyet ile olur.
PYK'nun alt birimleri vardır. Alt Kurul (AK), Başkan ve Alt Birim Temsilcilerinden
oluşur. Yapılanma "Sac Ayağı Diyalogu" şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden
oluşan 21 temsilciden oluşur. Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar.
Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline
gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21 isimleri kesinlikle gizlidir ve
deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. (Diğer
gerekenler...) " şeklinde olduğu,
" Yapılanma (4) " başlığı altında,
Alt Birimler ve görev tanımları:
Genel Sekretarya / dokümantasyon ve arşivleme / Toplum Bilim danışmanı
( İstatistik, demografik yorumlar, prodüktivite)
Ticari ve Sanayi Faaliyetlerden sorumlu Birim
Ekonomi/ Finans (Makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler) Faaliyetlerinden
sorumlu Birim
Hukuk Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Hakla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve muhalefeti İzlemeden) sorumlu Birim
Dış İlişkiler ve Türk Devletleri ile ve Avrupa Birliği ilişkilerden sorumlu birim
Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Eğitim Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Teknoloji Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Kültür ve Sanat Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Halkla ilişkiler ve Turizm Faaliyetlerinden sorumlu birim
Çevre Orman ve Tarım Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Milli savunma /Askeri Güçlerimizle ilintili Faaliyetlerden sorumlu Birim
içişleri Emniyet ve istihbarat Faaliyetlerden sorumlu Birim
Kolluk Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Enerji ve doğal kaynaklar Faaliyetlerinden sorumlu birim
Spor ve Gençlik faaliyetlerinden sorumlu birim
Sağlık Faaliyetlerinden sorumlu birim
Planlama Strateji ve Proje Geliştirme faaliyetlerinden sorulu birim
Diyanet ve Dini teşkilat faaliyetlerinden sorumlu birim şeklinde düzenlenmiştir.

"Süreçler (1)" başlığı altında ve "1. ön hazırlık süreci" alt başlığı içeriğinde;
"planlama ve yürütme kurulu oluşturmak, amaçta birliği sağlamak, finansman yaratmak,
çalışma mekanlarını oluşturmak, sekreterya oluşturmak, uzman kadrolar oluşturmak, örtülü
ödenek sistemini kurmak, şirketler kurmak, gizlilik mekanizmasını tesis etmeK\
"Süreçler (2)" başlığı altında ve "2. planlama süreci" alt başlığı içeriğinde; "Kısa,
Orta ve uzun vadeli hedefleri belirlemek;
1-Milli şeceremizden gelen potansiyelimizin "Ulus Devlet" ruhunun korumasıve bu
ruhun toplumdan yeni bir değer olarak yükselmesini bağlama amacı ile kültür ve
felsefe çalışmalarını planlamak.
2-Eş zamanlı yurt içi ve yurt dışı örgütlenme planları yapmak.
3- Muhasara stratejileri ve politikaları geliştirmek, " şeklinde içeriğin
bulunduğu,
^Süreçler (3)" başlığı altında, "Hedefler paralelinde çalışma planları yapmak" alt
başlığı içeriğinde; " stratejik potansiyeller planlaması, Medya planlaması ,Teknoloji arge
planlaması, Kobilerin planlanması, Propaganda planlaması, Alternatif hükümet planlaması,
Medya kontrol planlaması, istihbarat planlaması, Kolluk kuvvetlerinin yapılandırılması vs "
şeklinde olduğu,
'■'■Süreçler (4)" başlığı altında, "3. Pilot uygulamaları sürecF alt başlığı içerisinde;
"/- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını
sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4-
Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kırılmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım
ağını kurmak şeklinde olduğu,
'■'■Süreçler (5)" başlığı altında;
"Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar
belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek
Yargı
Emniyet
Eğitim
Sağlık
istihbarat
Ordu
Sivil yeraltı örgütleri (mafya)
Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler
Medya
Camiler ve tarikatlar Denetleme
mekanizmaları oluşturmak", "Süreçler
(6)"başlığı altında, "Deneme Süreci" alt
başlığı içerisinde;
"1-Uygulanacak sistemlerin aksayan yönlerini belirleme ve düzeltme çalışmaları
yapmak, 2-Sistemin yurt içi ve yurt dışı açılım uygulamalarını başlatmak?' şeklinde bilgiler
olduğu,
"Süreçler (7)" başlığı altında,
"Uygulama sürecf alt başlığı içerisinde,
"1-Siyasi taban oluşturmak,
2-Bir siyasi parti oluşturmak veya seçmek,
3-Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bulunmak
4-Seçimlere hazırlanmak
5-İktidar olmak" şeklinde yapılanma anlatılmaktadır.

"Projeler" başlığı altında, "Yapılanmanın kısa sürede tabana yayılması ve toplumsal


iletişimin çağdaş olanaklarla kurulabilmesi ve sistemin finansal ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi için 18 projenin düşünüldüğü bunlardan en ilgincinin de 18 maddede
belirtilen Toplum mühendisliği projesi", olduğu,
"Düşünceler/Yorumlar" başlığı altında, kurulacak olan teşkilatın yapacaklarının, 21
madde halinde belirtildiği, bu belgenin de şüpheli Doğu PERINÇEK'in ve Tuncay GÜNEY
den elde edilen "Devletin Yeniden Yapılandırılması" isimli belgelerin madde olarak ve içerik
olarak uygalanmasma yönelik pratik örgütlenmeyi esas aldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Bu belgeninde ERGENEKON-LOBİ dokümanının günlük hayatta uygulanmasına
yönelik eylem ve fiiller ile örgütün tabana yaılması için yapılması gereken sosyal kültürel ve
toplumsal faaliyetlerin nasıl yapılacağını ve uygulamaya nasıl geçirileceğini tespit edip bu
doğrultuda şüpheliler ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma
aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm çalışmalarından ve örgütlenme çabası içindeki vakıf,
dernek, kobi, ile diğer faaliyetlerinden anlaşılmaktadır, belge sadece MİLLİ IRGAT(KOD)
Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'de bulanması belgenin gizliliği ve önemini ortaya koymaktadır. Bu iki
şüphelinin de iki belgede belirtilen gizli amaçlar için gizli ve açık olarak örgütlenip eylem
planlarını uygulamaya koymak amacıyla örgütün lideri olarak yürüttükleri faaliyetlerle
gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.

"LOBİ" isimli dokümanın,


"3). Politika'^ başlıklı bölümde
"Sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması
sağlanacak ve kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak.
işlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinden
etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt
metodlarla yönlendirilmesi sağlanacak.
Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer
almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize
ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır. Anı şekilde ticari ve kültürel
faaliyetlerde de doğrudan doğruya girişim ve etkinlikler içinde yer almamalıdır. Tüm faaliyet
alanlarında organizasyon çatısı altında oluşturduğu kuruluş ve örgütlerini amaçları
doğrultusunda harekete geçiren bir mekanizma olarak kalmaya özen göstermelidir. ",
"Yöntem" başlığı altında;
"Yukarıda da ifade edildiği üzere; Lobi prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin
içinde yer almamalı ve tümüyle yasal düzenleme içinde hareket etmeli, toplumsal prensiplere
saygılı olmalı, Örnek bir sivil toplum kuruluşu olarak, siyasetten tümüyle uzak bir yapi olarak
faaliyet göstermelidir. Merkez üyeleri dışındaki kadroları, ilişkide bulunacağı kişiler, kurum ve
kuruluşlar Lobinin bağlı olduğu merkez hakkında bilgi sahibi olmamalıdırlar. Lobinin tüm
çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmahdır." (Burada da legal bir
oluşum gibi gösterilmeye çalışılan yapının aslında gizli ve farklı amaçlan bulunan bir oluşum
olduğu, dış dünyada yapılan işlerle yaptıranların tamamen gizli el tarafından yaptırıldığı
imajının verilmeye çalışılarak örgütün uzun süre deşifre olmaksızın faaliyetlerini sürdürmeyi
amaçladıkları anlaşılmaktadır).

"Hedef" başlığı altında;


"Günümüz dünyasında tüm güçler ekonomik güçten kaynaklanan hareket ve yaptırım
gücü elde edebilmektedir. Bu nedenle amaçlanan girişimlerin uygulanabilmesi ve sonuca
ulaşılabilmesi için, ekonomik faaliyetler ön plânda tutulmalıdır. Lobi'nin amaçlarından
saptırılamaması için, ekonomik olarak güçlü olabilmesi esastır.
Faaliyete geçirilmesi plânlanan Lobi, öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik
güç kazanmalı, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü arttırma çalışmalarına
yönelmelidir.
Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçırılmamalı, mevcut istihbarat
birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır.
Mevcut sendikaların yönetim kadrolarının ilişkiler ağı yeniden gözden geçirilmeli,
siyasi ve ekonomik güç odaklarıyla ilintileri ele alınmalı, tabanları bu ilişkiler hakkında
bilgilendirilerek, işçi kitleleri üzerindeki etkinlikleri kırılmalı ve güçleri zayıflatılmalıdır.
Böylece geniş işçi kitlelerinin siyasi ve ekonomik güç odaklan üzerinde çıkar sağlama amaçlı,
baskı unsuru olarak -suiistimal yoluyla- kullanılmaları önlenmelidir.
Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adına ulusal çıkarları hiçe
sayabilen, çok uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol
altına alınmalıdır. Bu türden holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat
sağlanmalı, engelleyici kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Gereğinde bu
holdinglerin ihtiyaçlanna cevap verecek ticari şirketler kurularak, müşterek ilişkiler
geliştirilmeli ve işbirliği içinde olunmalıdır.
insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet şirketi kurularak, güçlü
ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmelidir. Yine aynı amaçla bir güvenlik şirketi
kurularak, işadamlarının güvenliği sağlanabilmeli ve böylece her alanda kadrolaşma
gerçekleştirilebilmelidir.
MAFIA grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların
karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve kontrol altına alınmaları
sağlanmalıdır.
Lobi, çalışmalarında Medya kuruluşları ile doğrudan temasta bulunmamaya azami
özen gösterilmelidir. Daha çok organizasyonun şemsiyesi altında yer alacak sivil toplum
Örgütleri ile vakıfların faaliyetleri doğrultusunda kontak kurdurulması sağlanmalıdır",
"Finans" başlığı altında
"Lobi'nin faaliyetlerinin fınansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından
karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından
fınansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynakları oluşturması
sağlanmalıdır.
TİCARİ ŞİRKET FAALİYETLERİ
Organizasyon, kısa süre içinde belirleyeceği alanlarda ardışık olarak ticari şirketler
kurup yönetmeli ve giderek artan finanse kaynaklarına sahip olabilmelidir. Bu gelişmenin
süratle sağlanabilmesi için, ticaret hukuku içinde yararlanılabilecek pek çok argüman
mevcuttur. Başlangıçta kurdurulacak şirketlerin sürekliliği değil, finanse sağlaması dikkate
alınarak hareket edilmelidir. Kalıcı ve alanında etkin güç olarak geliştirilecek şirket
kuruluşları organizasyonlarına yeterli finanse kaynağına ulaşılmasının ardından yatırım
gerçekleştirilmelidir. Bu yatırımlar sonucunda giderek organizasyona ait holdingler
oluşturularak, uluslararası ticari faaliyet girişimlerine geçilebilecektir.
Finanse dünyasında yer alarak, ekonominin kontrol edilebilir düzeye erişmesi ise;
holdinglerin faaliyetleri sonucu hedefe ulaşılmasını sağlayacaktır.
Örgütsel içerikli dokümanlardan açıkça belirtilidiği gibi,
Ergenekon, doğrudan kendi örgütüne bağlı holdingler ve bankaları süratle kurup
ideolojiye uygun ekonomi/politik denge sağlayabilmelidir. Gerçek anlamda bir bağımsızlığa
ulaşılması ve devamının sağlanabilmesi için, bu hedeflerin yaşama geçirilmesi şarttır. Bu
yapılanma uygulama alanına sokulamadığında; para akışı, paranın yönlendirilişi, dış ticaret
etkinliği, Türk Lirası'nın değeri, ekonomik güç dengeleri ve uluslararası finans örgütleri
kontrol altına alınamayacaktır. Özetle; Ergenekon'un üretim tesislerine, ticari holdinglere ve
bankalara ihtiyacı yardır. Hem de doğrudan ve mutlak sahibi olarak.
işte bu kaçınılmaz zorunluluk noktaları olan: Medya, Uluslararası Ticaret,
Bankacılık alanlarında deneyimli, Kemalist ideolojiye uygun sivil personele ihtiyaç vardır.
Yine aynı şekilde legal ve illegal oluşumlardan yararlanma zorunluluğu vardır", denilerek
ERGENEKON terör örgütünün hangi yollardan gelir elde etmeyi planladığı açıkça
anlaşılmaktadır.
Organizasyon amaçlarını en sağlıklı şekilde perdeleyecek olan kurumlar vakıflar
olabilir.
"Fundamentalist faaliyetler doğrultusunda kurulan çeşitli vakıfların yurt içi ve yurt
dışında halktan para toplayarak güçlenmesinin önüne geçilebilmesi için de aynı kulvarda
kurulacak naylon bir vakıfla önlenebilmesi mümkün kılınacaktır. " Denilerek kurulacak dini
görünümlü vakıflarla halktan para toplanması amaçlanmaktadır.

"İllegal İşler'' başlıklı bölümde ise;


"Türkiye silah üreten bir ülke durumunda olmadığından, jeo/stratejik açıdan
kaçınılmaz olarak ve iradesi dışında zorunlu olarak uyuşturucu satışında köprü
durumundadır. Uyuşturucu ticaretini denetim altına almalıdır. Türkiye'nin bir başka şansı da
kimyasal silah üretimi olabilir. Çünkü bu alanda başarılı sonuçlar elde edebilecek insan
kaynaklarına sahiptir, illegal işlerin en önemli sorunu, faaliyetlerin gizliliğidir. Bu alandaki
faaliyetleri bilenlerin sayısı mümkün olabildiğince az olmalıdır.
Çok yüksek kâr sağlayan legal ticari faaliyet alanları arasında ilaç ve kimya sanayi
en baş sıralarda yer alan sektörlerdir. Yine aynı şekilde hava kargo taşımacılığı çok önemli bir
yer. işkal eder. Bu alandaki ticari faaliyetler, para aklanması için de çok uygun alanlardır.
Denilerek ERGENEKON terör örgütünün nasıl kısa zamanda gelir elde edileceğinin yoları
gösterilmektedir. Bu konuyla alakalı NBC silahların üretimi başlıklı örgütsel içerikli doküman
ayrıntılı olarak hazırlanıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNe gelir elde etmesi amacıyla
sunulan belgede, kimyasal ve .biyolojik silahların üretim ve
satışından elde edilecek yüksek gelirlerle Türkiyedeki değil dünyadaki tüm terör örgütlerinin finanse ve
kontrol edilebileceği belirtilmişve devemında Dünya Savaşı'ndan yenik ve perişan çıkan Almanya, çok
kısa bir surede sanayileşmiş ve yeniden güçlü ülkeler arasında yer alabilmiş ise; bunu kimya
sanayindeki üretimlerine borçludur. Özellikle uyuşturucu üretiminde olmazsa olmaz asitanhidrit
üretiminde dünyanın tek üreticisi oluşu, sentetik uyuşturucuların yapımında kullanılan kimyasal
maddelerin üretim ve satışından (legal ve illegal) elde edilen kârlar, günümüz Federal Almanya
Cumhuriyeti ile tüm dünyada serbest dolaşımda olan Alman Mark'ını yaratmıştır", denilerek de
kendilerine ömek aldıkları anlaşılmaktadır.

"Kaynak Yaratılması" başlıklı bölümde ise,


Daha önce söz ettiğimiz nedenlerden ötürü hükümetler istihbarat örgütlerine fınansal kaynak
sağlamaktan hiç hoşlanmazlar. Bu nedenle istihbarat örgütleri fınansal kaynaklar, yaratmak
zorundadırlar. Güçlü bir istihbarat örgütlenmesi, enformasyon toplanması, değerlendirilmesi,
operasyonlar düzenlenebilmesi için istihbarat örgütlerinin çok güçlü fınansal desteğe ihtiyacı olduğu
gibi, ekonomi/politiği kontrol edebilmesi için de fınans dünyasını kontrol altında tutabilmesi zorunludur.
Finansal kaynaklar yaratılabilmesi için, orta ve büyük ölçekli A.Ş: yapılanmasındaki
şirketlerden yararlanılması, onların içine sızılması, elde edilecek banka işlemleri hesap ve şifre kodları
ile yine uluslararası bankalar ile yurtdışındaki çeşitli ülke bankalarına sızdırılmış ajanlar aracılığı ile
hesaplardan para aktarımları yapılmalıdır. Bu operasyonlar 2/3 gün içinde tamamlanmalıdır. Böylece
hesaplarla kimin oynadığı anlaşılamaz. Bu işlemleri başarıyla ve çok basitçe çözümlemek mümkündür
ve bu işlemler için "HACKERS" TANIMLAMASIYLA anılan pek çok bilgisayar hırsızı vardır.
Bunlardan yararlanılmalıdır. denilmiş şüpheli Erkut ERSOY'un ERGENEKON terör örgütünün
talimattan ve amaçlan doğrultusunda, Hackers grubu kurduğuve DSS adı altında bu konuda
örgütlendiği, yine ERGENEKON terör örgütünün suikast hücre timi yaplanması içinde yer alan şüpheli
Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun da kendi çevresinde Hackers gurubu oluşturup, bilgi hırsızlığı ve
istihbarat toplama çalışmalan yaptığı anlaşılmıştır.
"Naylon Şirketler " başlığı adı altında;
"Liberal ekonomilerde doğal ticari işleyiş içinde her yeni günde pek çok şirket kurulmaktadır.
Bunlar, çeşitli nedenler ya da illegal amaçlı kurulduklarından her yeni günde de kapanmakta, iflas
başvurularında bulunmaktadırlar. Ticaret kuralları içinde doğal akışın böyle olduğu bir dünyada
"Naylon Şirketler" kurulmalı, ithalat-ihracat, Temsilcilik, Dağıtım ve Pazarlama alanlarında faaliyet
gösterilmeli, işlemler tamamlandıktan sonra, naylon şirketlerin kurulması , için kullanılan elemanlar
ortadan kaldırılmalıdır. Elde edilen ekonomik girdiler, öz kaynak olarak örgütün kuracağı legal
şirketlerde değerlendirilerek aklanmalıdır." Denilmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün özel güvenlik şirketi işiyle uğraştığı hem telefon görüşmeleri hemde
ajandasmdaki notlardan, halde, birçok ihale, ithalat ihracat, işlerini takip ettiği, kömür ticaretinden
mazot ticaretine, komşu ülkelerden getirilecek hammaddelerden, şeker ticaretine kadar birçok işe el
attığı ve bu işleri illegal olarak yürüttüğü, aynca yabancı bir firmayla Çimento fabrikası kurma işinide
bizzat organize ettiği, yine telefon görüşmelerinden danışmanı olduğunu beyan ettiği bir şirket adına
Şişli ve Levent civannda 30 milyon dolarlık gayrimenkul alım işlerini takip ettiği anlaşılmıştır.
"Ergenekon'un kuracağı legal ticari şirketler, deşifre olmadıkları sürece yaşatılmalı,
geliştirilerek, güçlenmesi sağlanmalıdır. Böylece ekonomi kontrol altında tutulacak, para
akışları yönlendirilebilecektir" denilerek, ERGENEKON terör örgütünün gelir getirici her
şeyi mubah saydığı anlaşılmaktadır. ,- -
"Yurtdışından Kaynak Aktarımı" başlıklı bölümde;
"Çeşitli ülkelerdeki bankalara sızdırılacak bilgisayar hırsızlıklarından
yararlanılarak, likit kaynak aktarımı yoluna gidilmelidir. Bu türden kaynak aktarımları
operasyonları 48 saatte tamamlanmalıdır, operasyon sonrasında bankaların durumu tespit
edebilmeleri için 5/6 gün gibi bir süre geçmektedir ki; bu süre operasyon sonrası için güvence
sağlanabilmesi için de yeterli bir zamandır.
YURTDIŞI TİCARİ FAALİYETLER
Çeşitli ülkelerde kurulacak ticari şirketler, kullanılarak fınansal güç kazanımı yoluna
gidilmelidir. Çeşjtli, ülkelerde görev yapmakta olan Askeri Ateşeler'den bu alanlarda da
mutlaka gereği biçimde yararlanılmalıdır, denilmiş. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bir çok yurt dışı
şirketlerle ortaklık yaptığı, şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN in yurt dışında
şirketlerinin bulunduğu, yine şüpheli Drej Lakaplı şüpheli Ali YASAKında yurt dışında birçok
şirketinin bulunduğu beyanlarından anlaşılmaktadır.
SPEKÜLA TİF KA YNAKLARDAN YARA TILMASI
Hazine arazileri kentleşme yörelerinde "gecekondu MAFİA'sı"na yıllardır kaynak
sağlamaktadır. Oysa ki, bu kaynaktan siyasi otoritelerin "oy" çıkarına dayalı, MAFIA'nın rant
sağlaması önlenebilmeliydi. Ancak, olmadı! Ergenekon, hazine arazilerinden bu anlamda
değil ama, spekülatif kazanç anlamında yararlanarak kaynak yaratmalıdır. Ergenekon, hazine
arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları ile yeni toplu konut alanlarının
oluşturulmasından spekülatif kaynaklar yaratmalıdır.
Bu yollardan sağlanacak olan kaynaklar, konut ihtiyacı alanında kurulacak inşaat
şirketi ile değerlendirilerek, sürekliliği olan kaynaklar yaratılabilecektir." denilmiş bu konuda
şüpheli Veli KÜÇÜK'ün yabancı ortaklarıyla yaptığı görüşmelerde Özel İdare tarafından satışa
çıkarılan arazileri farklı usullerle satın almaya çalıştığı yukarıda anlatılmıştır. Ayrıca örgütün
uluslararası sorunlara yol açacak hırsızlık aaliyetlerini bile gerçekleştirme amacında olduğu
görülmektedir
Yukarıda belirtilen örgütsel dokümanlardan açıkça anlaşıldığı gibi özet olarak
ERGENEKON örgütünün bir özelliği de amaca gitmek için heryolu mubah kılmasıdır.
Hırsızlık, arazi mafyası, uluslararası bankalardan hackerler yoluyla çekilecek yüklü
miktarlardaki paralar (banka hırsızlığı), uyuşturucu madde ticareti, kimyasal silah ticareti, kara
para aklama, insan ticareti, gibi gelir kaynaklan elde etmek amaçlar arasındadır.

10-ÖRGÜTÜN ORGANİK ve TEMEL YAPISI,


Soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanlardan ERGENEKON terör
örgütünün, ERGENEKON Başkanlığına bağlı olarak, iki ana yapılanma şeklinde örgütlendiği
anlaşılmaktadır.
-YURT İÇİ YAPILANMASI,
- YURT DIŞI YAPILANMASI

ERGENEKON terör örgütünün yurt içi yapılanması da, 1-


ASKERİ YAPILANMA 2-DEVLET KURUMLARINDA
YAPILANMA 3-SİVİL YAPILANMA
4-MAFYA YAPILANMASI
5-TERÖR ÖRGÜTÜ YAPILANMASI, şeklinde beş ana bölümden oluştuğu örgütsel
dokümanlardan anlaşılmıştır.

A-YURT İÇİ YAPILANMASI


Şüpheliler Soruşturma aşamasında ölen ,Kuddusi OKKIR, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' den elde edilen "Devletin Yeniden Yapılanması"
dokümanında, "Çalışmanın amaç ve kapsamı" başlığı altında, YENİ BİR TEŞKİLAT YAPISI
OLUŞTURMA VE UYGULAMALARIN TEMEL HAREKET NOKTALARINI
OLUŞTURACAK, "Tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak" alt başlığı içeriğinde;
bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu
husus yukarıda örgütün amaçlarının anlatıldığı bölümde "devletin yeniden yapılanması başlığı
altında anlatıldığı için tekrar olmaması açısından burada tekrarlanmamıştır.
a- Askeri Gizli Yapılanma
l)İstihbarat Dairesi,
2)Operasyon Dairesi,
3)Analiz ve Değerlendirme Dairesi,
4)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sözde Komutanlıkları)
b-Devlet İçinde Gizli Yapılanma
1- Yargı yapılanması,
2-Mit yapılanması,
3-Emniyet yapılanması,
4-Üniversite yapılanması,
5-Devlet kurumlan yapılanması olarak gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

c-Sivil Yapılanma
1-Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı, bu birimde örgütün sivil
yapılanmasının temellerini oluşturan LOBİ-ERGENEKON dokümanmdaki prensiplerin
uygulanmasını ve kontrolünü sağlamaktadır.
2-Finansman Daire Başkanlığı, bünyesinde bulunduğu ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNE gelir temin edilmesi için oluşturulan birimdir. Bu birim dokümanlardaki prensip
kararlarına göre örgüte gelir getirici her türlü işin yapılmasını organize etmektedir.
3-Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, ERGENEKON terör örgütünün
bünyesinde kurulan sivil toplum örgütleri Kuvvayı Milliye, Milli Güç Birliği, Vatansever
Kuvvetler Güç Birliği ve çeşitli platformlar), ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda
açıkça sivil toplum kuruluşlarının istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme
amaçlı olarak kullanılacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca bu derneklerin amacının toplumdaki
milli duygulan kullanmak suretiyle devletin işgal altında olduğunu iddia edip milli müCDele
yıllanndaki gibi düzensiz ordu şeklinde küçük küçük silahlı gruplar oluşturup bunlara
sansasyonel eylemler yaptmp akabinde yapılacak darbeden sonra bu kişilere çeşitli makam ve
mevkiler vaat ettikleri anlaşılmıştır.
4-Medya ve İletişim Yapılanması, Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık
dergisi ve bağlı birleşik kuruluşlar ile diğer medya organlan içerisine sızdmlmış örgüt üyeleri
vasıtasıyla bu kuruluşlan da yönlendirmek ve tek merkezden yönetilmesini sağlamak. Doğu
PERİNÇEK'in yazdığı yazıyı birçok medya kuruluşuna gönderip yayınlattırması gibi,
5-Özel Güvenlik Şirketleri
d-Mafya Yapılanması
Şüpheli Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde
edilen "MAFİANIN Yeniden Yapdanması(reorganizasyonu)”dokümanma göre "Yurt içi
mafya örgütlerinin örgüt tarafından yönetilip kontrol altına alınması ve yurt dışı mafya
örgütleriyle de entegrasyonun sağlanması" benimsenmiş ve bu doğrultuda mevcut yapılanma
içinde Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN, REİS (kod) Sedat PEKER, Semih Tufan
GÜLALTAY ve Osman YILDIRIM gibi kişilerin yer aldığı, bu kişiler vasıtasıyla hem yasa
dışı işler yapılması suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne gelir temin edildiği, hem
de örgütün amacına yönelik bazı eylemleri mafya yapılanması içinde yer alan sabıkalı ve suç
işlemeyi meslek edinmiş kişilere yaptınlarak örgütün deşifresine engel olunduğu tespit
edilmiştir.

e-Terör (Naylon) Örgütü Yapılanması


ERGENEKON dokümanının Terör başlığı altında, "terör grupları mutlaka kontrol
altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak, terör dünyasına yön
verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır,\
Denilmektedir.
"PANZEHİR" dokümanında, PKK terör örgütü ile işbirliği yapılması kararlarının
alındığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar aşağıda ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
B-YURT DIŞI YAPILANMASI
Bu konuda örgüt dokümanlarında açık hükümler bulunmakta olup, şüpheliler Veli
KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu
PERİNÇEK ve REİS(kod) Sedat PEKER, Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve Ferid
İLSEVER'in yurt dışında örgütsel süreklilik arzedecek şekilde toplantılara katıldıkları tespit
edilmekle beraber, bu hususta soruşturma yapıp delil toplamanın zor olması sebebiyle yurt dışı
faaliyetlerinin İstihbarat Kurumlarınca araştırılıp tespit edilebileceği, savcılığımızca bu
aşamada bu konuların uzun süren çalışmalar gerektirdiğinden soruşturmanın tutuklu olması
sebebiyle bu aşamada iddianamemizde yer verilmemiştir. Ancak ERGENEKON terör
örgütünün yurt dışı faaliyetlerine yeri geldikçe değinilecektir.

11-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜST DÜZEY


OLUŞUMU:
Örgütün oluşumu yine ERGENEKON dokümanında çok açık bir şekilde
anlatılmış olup, ERGENEKON YENİDEN YAPILANMASI örgütün temel ve acımasız
kurallarının yer aldığı 29 Ekim 1999 tarihli "ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI
(REORGANİZESİ) "dokümanının 5. bölümünde Organizasyon Planı
başlığı altında;
"5/a). MERKEZ YÖNETİM
Ergenekon, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 Daire Komutanlığı ile iki sivil
Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de
bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlarının
yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk
plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır.
Şöyle ki:
1 - Ergenekon Başkanlığı
2-istihbarat Dairesi Komutanlığı
3-istihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
4-Operasyon Dairesi Komutanlığı
5-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
6-Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı
7- Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) "
Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca
olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarını bilmemeleri esası,
Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik kazandıracaktır."
Denilmektedir.
"Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan
asistanları dışında diğer üniteler ve personel ile hiç bir şekilde irtibat kuramamalıdır."
denilmek suretiyle örgütün hiyerarşik yapısının katı kurallara bağlı olduğu ve gizlilik kuralı
gereği bölüm başkanlarının dışındaki diğer kişilerin hiçbir şekilde birbirleriyle irtibata
geçmeyip tanımamaları ve prensip olarak benimsenmiştir.
Buradan da örgütün üst düzey yöneticileri dışındaki birimler arası hücre yapılanması
tabir edilen birbirinden farklı gibi görünüp aynı amaca hizmet edip ve aynı merkezden
yönetilip kontrol edilen bir örgüt olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Aynı bölümün devamında;
"Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe
olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması
sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz.
Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm
"Operasyon Dairesi Komutanlığı"dır. Çünkü, elde edilen enformasyon analiz ve
değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir." denilmektedir. "Kontrol DairesF
başlığı altında;
"Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı/Komutanından başkaca hiç
kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu
dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında
temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir, ikinci bir
görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı
hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR.
Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı
sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir.
Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu
ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan
Ergenekon Komutan'ından almalıdırlar, üst yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları
tarafından bilinmemelidirler" şeklinde çok katı örgüt içi hiyerarşik yapının bulunduğu ve
ihanet eden örgüt elemanlarına karşı çok acımasız cezalann kurallarının konulduğu ve yine bu
bölüm içerisinde ERGENEKON ÖRGÜTÜ BAŞKANI / KOMUTANINDAN denilmek
suretiyle de ERGENEKON'un GİZLİ bir örgüt olduğu bizzat örgütün kural ve presinsiplerini
belirleyen yöneticilerince de açıkça kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıcalık tanınacak
birimde hem görevlendirilecek şahıslann Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel
operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden olacağı belirtilmiş ve seçilen
kişilerin (ajanların) merhametsiz olması, bağımsız görev yapabilmeleri emirleri doğrudan
Ergenekon Komutan'ından almaları şart koşulmuştur. Bunun amacı da yapılacak
operasyonlardan sonra ortadan kaldırma ve temizleme işlemleri için gerekli faaliyetlerin
yapılması sebep olarak gösterilmiştir. Buradan da ERGENEKON terör örgütünün gerektiğinde
kendi üyelerini dahi acımasızca öldürebileceklerini belirtmelerinden, örgütün yazılı katı
kurallarının olduğu görülmektedir.
Şüpheli Fikret EMEK'in Özel Kuvvetler'den emekli olduğu, aramalar sırasında ele
geçirilen patlayıcılar, el bombalan ve suikast silahını belirtilen amaçlarla gizlediği ve direk
operasyon dairesi sözde komutanlığına bağlı olduğu, emekli olmasına rağmen hem (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN' den elde edilen gizli bilgi ve belgelerin yanısıra birçok gizli askeri
bilgileri halen elinde tutmasının ERGENEKON terör örgütünün amaçlan arasında bulunan
istihbarat dairesi sözde komutanlığı biriminin amaç ve faaliyetlerine ulaşmak için bu bilgiler
ile silahları zulaladığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen DERİN ERGENEKON isimli
dokümanda "Özel Kuvvetler komutanlığı ERGENEKON'un göz bebeğidir ve özel bir yeri
vardır:' Şeklinde belirtilmiş olduğundan açıkça bu birimin ERGENEKON YAPILANMASI
için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Belgedeki ayrımdan anlaşılacağı üzere örgütün iki ayağının olduğu, dört birimin
başında asker, iki birimin başında da sivil şahsın bulunacağı kabul edilmiştir. Yine bu iki sivil
şahsın yanlarında bir asistan ve bölüm uzmanı adı altında yardımcılarının bulunacağı
belirtilmiş, örgütün sistematik olarak yapısı ortaya konulmuştur..
1-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİYERARŞİK YAPISI VE
YÖNETİCİLERİ
"LOBİ" dokümanında, "ORGANİZASYON PLANI" başlıklı 3. bölüm içerisinde;
Lobi'nin organizasyon planı ve birimlerinin belirtildiği, bu birimlerin yapılanmaları
incelendiğinde ise hemen hemen tüm birim görevlilerinin "ERGENEKON" tarafından
atanacağı belirtilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün mevcut yapısına bakıldığında, örgütün temel prensibi
olan gizlilik nedeniyle örgütün gizli yapılanmasını teşkil eden ERGENEKON GİZLİ
yapılanmasının birçok dairesi deşifre edilememiş, fakat sivil yapılanmayı oluşturan LOBİ
yapılanması ise birçok birimi ile birlikte deşifre edilmesi sağlanmıştır.
Zaten ERGENEKON dokümanında "Organizasyon Planı" başlığı altında, örgütün
oluşum şekli belirtildikten sonra, "Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar
arasında mutlak mesafe olması gerektiği, aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst
düzey yöneticilerin korunmasının sağlanamayacağı ve örgütün kendisini riske atmış olacağı"
belirtilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütünün gizliliğe ne kadar çok önem verdiği,
özellikle ERGENEKON GİZLİ yapılanmasının deşifre olmasını engellemek için ne kadar çok
sert, katı ve acımasız tedbirler aldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki delillerden ve örgütsel ilişkileri emir-komuta zincirindeki yerleri göz
önüne alındığında; şüpheliler İlhan SELÇUK,Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, (Zafer
kod) Muzaffer TEKİN, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, ve Paşa(kod) M. Fikri
KARADAĞm ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasında gizli olan ve önemli kararlan
aldıkları, soruşturma kapsamında şu ana kadar deşifre edilebilen örgütün üst düzey
sorumluları ve yöneticileri oldukları, her birinin sorumluluk ve görevlerinin farklı olduğu,
belirtilen bölümün tamamı deşifre edilememiş ise de, bu şüphelilerin örgütsel oluşum içinde
belirtilen görevleri yürüttükleri sonucuna ulaşılmıştır.
Veli KÜÇÜK ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' in yapılanma içinde hem
ERGENEKON üst yapılanması ile irtibatları sağladıkları, hem de LOBİ ERGENEKON sivil
yapılanması ile yürütülecek ilişkilerde köprü eleman vazifesi olarak görev yaptıkları, bu
şüphelilere Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yardımcı
olduğu, Paşa(kod) Fikri KARADAĞ m doğrudan üst düzey yönetimin içinde yer aldığı,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ün ikincil olarak diğer işleri organize ettiği özel görevli
konumunda olduğu, bu dört şüphelinin aynı zamanda örgütün mafya yapılanması ile olan
ilişkilerini sürdürdükleri ve bu dört şüphelinin bunun yanında sivil toplum örgütleri ve Kuvayi
Milliye Dernekleri ile de doğrudan irtibatı sağladıkları, Sivil toplum kuruluşlarından sorumlu
bulunan Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte bu derneklerin yapacağı eylem
ve toplumsal içerikli faaliyet ve protesto türü toplanhlâfirr^bizzat ERGENEKON terör
örgütünün yöneticilerinden gelen talimatlarla ^yurötüldöğ^l^u kişilerin ön planda
bulunmamalarına rağmen yapılan tüm toplantı ve göf^eriyürröşişülurü eylemlere katıldıkları,
katıldıkları eylemlerde aynı karede görünmemeye özen gösterdikleri, Ankara'daki
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ isimli oluşumun da bizzat kurulma talimatının
Veli KÜÇÜK tarafından verildiği, oluşumunda Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN, Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve Soruşturma
aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bizzat aktif olarak görev aldıkları, daha sonra örgütün
talimatları ile kurulacak derneklerin çok olması için Kuvvai Milliye Derneği ve Kuvayı
Milliye Derneği (1919)' nin yine aynı amaçlarla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ 1953 Kastamonu doğumludur. 1972 yılında
Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde değişik
yerlerde görev yapmış, 1996 yılında İstanbul Hasdal kışlasına gelmiş ve emekli oluncaya
kadarda İstanbulda değişik komutanlıklarda görev yapmıştır. 2003 yılında da kadrosuzluk
nedeniyle Kurmay Albay olarak emekli olmuştur.
Mehmet Fikri KARADAĞ 1996 yılında İstanbul'a geldikten sonra Muzaffer
TEKİN'le ilişkilerini geliştirdiği, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy deki ofisine gidip
geldiği, bu süreçte Muzaffer TEKİN vasıtasıyla Sedat PEKER ve Semih Tufan GÜLALTAY
gibi çıkar amaçlı suç örgütü liderleri ile tanıştığı, hatta görevde olduğu dönemde Almanya'da
öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine resmi
üniforması ile katılmıştır.
Böylelikle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde aktif olarak faaliyetlere
başlamış olduğu, bir yandan Semih Tufan GÜLALTAY'a gerekli desteği sağlayarak siyası
faaliyetlerine katkı sağladığı, diğer yandan da örgütün hedef ve amaçlan doğrultusunda sivil
toplum örgütlenmesi olarak Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi derneğinin
kuruluşunda görev aldığı, bir süre sonra Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği derneğinden
ayrılarak yine örgütün hedefleri doğrultusunda Kuvayı Milliye Derneğini kurduğu ve burada
örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere başladığı,
ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ
PERSONEL olarak görev yapan Veli KÜÇÜK ile eskiye dayalı bir tanışıklığının olduğu, bir
dönem aynı yerde görev yaptıkları, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde faaliyetlere
başladıktan sonra Sevgi ERENEROL'un kilisesinde açık ve GİZLİ toplantılara katıldığı, hatta
kurduğu dernek kapsamında yapacağı tüm faaliyetleri mutlaka kilisedeki toplantılarda ilgili
kişilere danıştığı,
Kuvayı Milliye Derneği adı altında oluşturduğu yapılanma ile ülkede kaos ve çatışma
ortamı oluşturacak eylem ve faaliyetler planladığı, bu çerçevede dernek çatısı altında istihbarat
ve tetikçi kanat birimleri kurduğu, dernek içerisindeki kişilere değişik askeri unvanlar vererek
gerçekleştirmeyi planladığı eylemlerde motivasyon unsuru olarak kullandığı,
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm ERGENEKON terör örgütünün gizlilik
prensibi çok iyi bildiği ve askeri tecrübeleri de göz önünde bulundurulduğunda gizliliği çok iyi
uyguladığı, yapılan fiziki takiplerde şüpheli Veli KÜÇÜKTe gizli ve özel görüşmeler yaptığı
tespit edildiği halde ifadesinde aralarındaki ilişkiyi açıklamadığı, sadece özel günlerde
tebrikleştiğini ve zaman zaman da Türk Dünyası Vakfında karşılaştığını söylediği, fakat 17
nolu gizli tanık beyanlarında Çanakkale mitinginde yaşanan problemden sonra Veli
KÜÇÜK'ün Kuvayı Milliye Derneğine gelip insanları yatıştırmaya ve motive etmeye
çalıştığını söylediği,

Dolayısıyla örgütün sivil kanadından oluşan LOBİ yapılanması içerisinde yönetici


olarak faaliyet gösterirken bir taraftan da Kuvayı Milliye derneği çatısı altında örgütün amaç
ve hedefleri doğrultusunda çalıştığı anlaşılmaktadır.
Bu beyanlarla ilgili olarak: Mehmet Fikri KARADAĞ alman ifadesinde, "1992-1993
yıllarında Ağrı ilinde görevli olduğu dönem içerisinde Veli KÜÇÜK'ü tanıdığını, daha sonra
özel günlerde tebrikler haricinde bir görüşmesinin olmadığını, Türk Dünyası Araştırma
Vakfında karşılaştığını ve merhabalaştığınr beyan etmiştir.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca alman ve (17) numarası verilen gizli
tanık beyanında; "Çanakkale mitinginde yaşanan olaylardan 2-3 gün sonra Veli KÜÇÜK'ün
Kadıköy'deki dernek binasına geldiğini, doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ'ın koltuğuna
oturduğunu, dernekte bulunan yaklaşık on kişinin Mehmet Fikri KARADAĞ'ın odasına
çağrıldığım Veli KÜÇÜK'ün odada bulananlara Kuvayı Milliye olarak Çanakkale'de
gösterilen tepkinin yanlış olduğundan, mitingi düzenleyen dernek ve kurumların yandaş
olduklarından, birlik ve beraberlik içinde olunması gerektiğinden bahsettiğini" beyan etmiştir.
Alman gizli tanık ifadesinden de Mehmet Fikri KARADAĞ'ın örgütün gizlilik prensipleri
doğrultusunda Veli KÜÇÜK'ün ismini saklamaya çalıştığı, aşağıdaki bölümlerde de
anlatılacağı üzere el bombalan nedeniyle yakalanan Muzaffer TEKİN hakkındaki her şeyi de,
örgütün deşifre olmuş elemanı harcama prensibi doğrultusunda açıkça anlattığı
değerlendirilmiştir.
(17) numaralı gizli tanık ifadesinde; Hüseyin GÖRÜM'ün, Mehmet Fikri
KARADAĞ'ın başka şahıslar ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini
çağırmadığını söylediğini, hatta Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAĞ'a "Burada
dernekte yönetim kurulu var. Neden onlara gidip danışıyorsun?" dediğini bildiğini, Hüseyin
GÖRÜM'ün dernekte bulunan Niyazi KIYAK isimli şahsa Mehmet Fikri KARADAG'ı takip
ettirdiğini, Niyazi KIYAK'ın Mehmet Fikri KARADAG'ı Karaköy'de bulunan Türk
Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir kiliseye girdiğini gördüğünü Hüseyin GORUM'e
anlattığını, Hüseyin GÖRÜM'ün ise "Ben zaten bunun Hıristiyan olduğunu biliyordum. Asıl
dönmemiş dönme kendisidir" dediğini bildiğini beyan etmiştir. Gizli tanığın bu beyanları da
örgüt yöneticilerinin Türk Ortodoks Patrikhanesinde yaptıkları toplantıları doğrulamakta,
ayrıca şahısların bu toplantıları örgüt yöneticileri haricinde hiç kimsenin bilmeyeceği şekilde
gizli olarak yaptıkları anlaşılmaktadır. Söz konusu gizli toplantılara Mehmet Fikri
KARADAĞ'ın katılması da bu şahsın örgütün yönetici kadrosunda olduğunu açıkça
göstermektedir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Emniyet Müdürlüğünde alman ifadesine
bakıldığında da görülecektir ki; örgütün üst düzey yöneticilerinden olan Muzaffer TEKİN ile
okul yıllarından itibaren tanımakla birlikte, belli bir tarihe kadar da arkadaşlıkları devam
etmiştir. Bu süreçte Muzaffer TEKİN'in, Mehmet Fikri KARADAG'ı Hüseyin GÖRÜM, suç
örgütü liderleri Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY ve uyuşturucu kaçakçısı olarak
bilinen Ertuğrul YILMAZ'la tanıştırdığı tespit edilmiştir. Şube Müdürlüğümüzce yapılan
çalışmalarda da Mehmet Fikri KARADAĞ'ın silahlı saldırı sonucu öldürülen Ertuğrul
YILMAZ'in Kadıköy'deki cenaze törenine Muzaffer TEKİN ile birlikte üniformalı olarak
katıldığı, yine Düzce 'de düzenlenen diğer bir törene de katıldığına dair görüntüler tespit
edilmiş ve konuya ilişkin tutanak düzenlenerek soruşturma dosyasına eklenmiştir.

Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde; 2005 yılı içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç
Birliğinden ayrıldıktan sonra Muzaffer TEKİN'in bürosundaki bir görüşmede Muzaffer'in
"VKGB'nin istanbul Başkanı olarak seni uygun gördük" dediğini, kendisinin ise "Ben hiç
kimsenin lafıyla bir yere gelmem ve her şeyi kendim yaparım" dediğini ve Muzaffer
TEKIN'le bir daha görüşmediğini beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in Mehmet Fikri KARADAĞ'a, VKGB isimli sivil toplum
örgütünde görev vermeye çalışması Muzaffer TEKİN'in örgüt içerisinde köprü elaman
olduğunu ve "LOBİ" belgesinde gösterilen hedeflerin gerçekleştirilmesinde görev aldığını, bu
çerçevede Mehmet Fikri KARADAG'm da sivil toplum örgütü liderleri arasında yer aldığını
açıkça göstermektedir.

Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde; "Sevgi ERENEROL'u Türk Ortodoks


Patrikhanesi basın sözcüsü olarak medyadan tanıdığını, Selçuk ERENEROL'un cenazesinde
Sevgi ERENEROL'u gördüğünü ve tanıdığını, birkaç defa patrikhanede düzenlenen törenlere
katıldığını, Sevgi ERENEROL'la birkaç defa konferanslarda karşılaştığını ve selamlaştığını
beyan etmiştir. Ancak Sevgi ERENEROL ifadesinde; hatırladığı kadarıyla Mehmet Fikri
KARADAĞ "ı Türk Ortodoks Patrikhanesindeki bir törene Muzaffer TEKIN'in getirdiğini"
beyan etmiştir.
Şüpheli ifadelerinden de anlaşılacağı üzere örgütün sivil toplum örgütlerinin
yöneticisi olduğu değerlendirilen Sevgi ERENEROL'la Mehmet Fikri KARADAG'ı Muzaffer
TEKIN'in tanıştırdığı anlaşılmaktadır. Ancak Mehmet Fikri KARADAG'm bu hususu örgütün
gizlilik prensipleri ve hücre yapılanmasından dolayı ifadesinde belirtmediği
değerlendirilmektedir.

Örgütsel dokümanlarda ve örgüt üyesi şahısların tespit edilen telefon görüşmelerinde;


Kuvayı Milliye ruhunun yeniden canlandırılmasından bahsedildiği ve bu oluşumun Kurtuluş
Savaşı döneminde olduğu gibi silahlı eylemlerde görev alması gerektiğinden bahsedilmektedir.
Mehmet Fikri KARADAĞ yöneticiliğindeki Kuvayı Milliye Derneğine bakıldığında ise söz
konusu oluşumun bir dernek yapılanmasından daha çok silahı bir örgüt olarak yapılandığı ve
ülke içerisinde sansasyon yaratacak ve iç çatışma çıkartacak eylemler yapma hazırlığında
oldukları tespit edilmiştir. Bu nedenle Mehmet Fikri KARADAG'm emrindeki örgüt üyelerine
"OĞLUM", "YAVRUM", "YİĞİDİM" şeklinde hitap ederek daha yakın davranıp,
gerçekleştirmeyi planladıklan eylemler için örgüt üyelerine güven duygusunu vermeye
çalıştığı değerlendirilmektedir.
Tespit edilen bir telefon görüşmesinde şüpheli Erkut ERSOY'un Mehmet Fikri
KARADAĞ'la "Komutanım her zaman yanınızdayız, biliyorsunuz" "Her zaman
elimizden geldiği kadar, derneğimize, davamıza, her zaman biliyorsunuz, ne olursa
yardımcı olacağız komutanım" şeklinde konuşması Mehmet Fikri KARADAG'm emrinde
görevli olduğunu açıkça göstermektedir.

Mehmet Fikri KARADAG'm halen görevde olduğu anlaşılan Y. I. İle yaptığı


görüşmede Y.I.'ın "Ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum yok
ama arkadaşlarımın hepsi emrinizde" "Buradakilerin hepsi emrinizde" dediği, Mehmet
Fikri KARADAG'm ise "Onlara selam söyle, sakın olaki ihmat etmesinler" "Seyirci
kalmasın hiç kimse Y..." diyerek şahıslan yönlendirdiği,

Genelkurmay Başkanlığınca yayınlanan açıklama sonrasında Mehmet Fikri


KARADAG'm Kemal...? İsimli şahısla yapmış olduğu görüşmede Kemal'in "Muhtıra gibi
şey vardı, açıklama yaptı...Ne Mutlu Türküm diyemiyen herkes düşmanımızdır dedi" dediği,
M.Fikri KARADAG'm ise "Ne kadar güzel, aşağıdan gelen baskıda bu...Benim yiğitlerimin
baskısı da bu" diyerek Tük Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan bir açıklamayı bile örgüt
adına sahip çıktığı, bu şekilde örgütün Türk Silahlı Kuvvetlerini etkilediğini ve
yönlendirdiğini lanse etmeye çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır.

Mehmet Fikri KARADAG'm 30.04.2007 tarihinde X ve Y Şahıslarla yaptığı


görüşmesinde "Sevgili paşam nasılsın...dün Çağlayan^dçk^ıjşdın?'" diye sorması üzerine
Mehmet Fikri KARADAG'm "DÜN ÇAĞLAYAM%~EKİ[jŞ^-GÖNDERDİM, KENDİM
SEYRETTİM... ÇAĞLAYAN'DA KUVVETLİ BİZİM EKİP tespit edilmiştir. Bu
görüşmeden de anlaşılacağı üzere Mehmet Fikri KARADAĞ düzenlenen mitinglere yönetici
olmasından dolayı katılmadığı, ancak ekip olarak tabir ettiği diğer şahısları yönlendirerek
düzenlenen mitinglere katılımı sağladığı anlaşılmaktadır.

Mehmet Fikri KARADAĞ'm Recep Gökhan SİPAHİOĞLU ile yaptığı bir


görüşmede Recep Gökhan'ın "Mustafa 'ya Da Dedim. Babayı Ara, Görüş. Ne Yapacağımızı
Ne Edeceğinimizi. Kendisi Bize Talimat Verecek Dedim...Babacım Biz Gerçek Çekirdek Ve
500 Kişi Şuan Da Hazır Bekliyor" dediği tespit edilmiştir. Söz konusu görüşmeden örgütün
yönetici şahıslar bazındaki hücre yapılanması ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi her
yöneticinin başında bulunduğu hücre içerisindeki hiyerarşik yapıyı da açıkça göstermektedir.
(TapeNo:54) kayıtlı 07.08.2007 günü saat: 19.46 sıralarında M. Fikri KARADAĞ ile
Gökhan SİPAHİOĞLU arasında yapılan görüşmede;
Gökhan'ın ".Mustafa'ya da dedim, BABAYI ARA.. GÖRÜŞ, NE YAPACAĞIMIZA NE
EDECEĞİMİZİ, KENDİSİ BİZE TALİMAT VERECEK DEDİM" "BABACIM BİZ GERÇEK
ÇEKİRDEK VE 500 KİŞİ ŞUANDA HAZIR BEKLİYOR" dediği, Fikri'nin "Tamam Gökkuşum
görüşecez, Perşembe günü saat 12'de orda buluşuyoruz...Karargahta...bütün arkadaşlarla
beraber orda buluşuyoruz, onlara haber ver" dediği anlaşılmaktadır.

2-TEORİ TASARIM VE PLÂNLAMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI(Sivil)


ERGENEKON üst yapılanmasında yer alan Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi
Başkanlığı (Sivil) olarak adlandmlan bülümün başında olan ve bu bölümü yöneten Şüpheli
İlhan SELÇUK, Hukuk fakültesi mezunu olup uzun yıllar gazetecilik yapmıştır. Daha önceki
yıllarda gerçekleştirdiği benzer örgütsel faaliyetlerden dolayı hakkında işlem yapılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey yönetim kadrosunu teşkil eden GİZLİ
yapılanması içerisindeki İlhan SELÇUK'un bugünkü durumuna bakıldığında, aynı örgütsel
faaliyetlerini sürdürdüğü, iktidarla mücadele görünüşü altında ülkenin her yandan işgal
edildiği evham ve hezeyanları uyandırarak halkı devlete ve hükümete karşı ayaklandırmaya
çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik ettiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon konuşmalarından ülkemizin önde
gelen iş adamları, rektörler, emekli paşalar ve medya patronları ile sık sık açık ve gizli
toplantılar düzenlediği, bu toplantılarda vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları
uyandırarak halkı hükümete karşı ayaklandırmak için girişimlerde bulunduğu, bu durumu
ifadesinde de açıkça söyleyerek bir gazeteci olarak değişik kesimlerin ülkenin gidişatı ile ilgili
görüşlerini aldığını söylediği, fakat asıl amacının, gazetecilik kisvesi altında ülkenin önde
gelen işadamı ve medya patronlannı etkileyerek ülkenin çatışma ortamına sürüklenmesi için
yönlendirmek olduğu, şüpheli İlhan SELÇUK bir telefon konuşmasında "Vallaha bu çatışma
büyüyerek sürecek" "..Çatışma olması iyi bir şey, herkes efendim susup otursaydı" "O zaman
büsbütün fena olurduk*' "Şimdi yani bu çatışmanın yükselmesi büyümesi lazım" diyerek
ülkemizde kaos ve çatışma ortamına sürüklenmesi gerektiğini açıkça ifade ettiği
görülmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına aylık gizli toplantılar tertiplediği, bu
toplantılara katılan örgütün irtibat halinde bulunduğu emekli yüksek rütbeli askeri şahıslar,
bazı iş adamları ve kendi beyanına göre emekli yüksek yargı organları ile birçok seçkin
insanın katıldığı gizli toplantıları bizzat organize ettiği, burada örgütün almış olduğu kararların
toplantıya katılan ve toplumun her kesimi ile irtibat haline geçebilecek konumdaki insanlara
bu kararlan anlattıklan ve uygulanacak staratejiler konusunda bu kişileri bilgilendirdiği, bu
kişilerin de örgütün amaç ve faaliyetlerine.uygun olarak lobi faaliyetlerini sürdürüp
kamuoyunda askeri müdahale zemini oluşturulabilmesi ıçm propaganda çalışmalan yaptıklan,
bu gizli toplantılann hiçbir şekilde ya/ılt ve görsef medyada haber olarak bile yer
almadığı, kamu oyuna duyurulmadığı bundaki amacında gizlilik içinde yürütülen toplantıların
deşifre edilmemesinin amaçlandığı, faaliyetlerin sadece toplantılarla sınırlı kalmadığı, aynı
zamanda ERGENEKON terör örgütünün kontrolünde olan medya gruplarının da gizli
toplantılarda alman kararların uygulanmasına yönelik yayınlar yaptıkları, ERGENEKON terör
örgütünün bünyesindeki sivil toplum kuruluşu niteliğindeki derneklerinde bu kararların
uygulanması için kendilerine verilen talimatlara uygun miting, gösteri yürüyüşü ve protesto
eylemleri düzenledikleri anlaşılmaktadır.
Şüpheli İlhan SELÇUK yaptığı başka bir telefon konuşmasında, uyani her şey elden
gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak" "şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma
davası açılırsa''' "bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar
doğabilir''' "çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yani" diyerek vatanın elden gittiği
korku ve endişeleri yayıp mutlak surette çatışma ortamı ve ekonomik kriz oluşturulması
gerektiğini söylediği görülmektedir.
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin her ortamda ülkenin
elden gittiği, Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü durumda olduğu, bu nedenle biran evvel
tıpkı Kurtuluş Savaşı Yıllarında olduğu gibi Kuvayı Milliye oluşumlarının kurulması
gerektiğini öne sürdükleri ve 2005 yılı sonrası ülkemizin değişik vilayetlerinde gerçekten de
birçok Kuvayı Milliye Dernekleri kurdukları,
Şüpheli İlhan SELÇUK'un imtiyaz sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin, 2007 yılı
içerisinde Anayasamızın hükümlerine göre yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, bir
çok ulusal kanala verdiği reklamlarda "16 mayısta saatler yüz yıl geri alınıyor, tehlikenin
farkında mısınız?" şeklinde ifadeleri ile ERGENEKON terör örgütünün söylemlerinin aynı
olduğu,
Dolayısıyla tüm bu faaliyet ve eylemlerin aynı merkezden yönetilip
yönlendirildiğinin anlaşıldığı, tüm bu sivil eylem planlarının da bizzat İlhan SELÇUK
tarafından organize edildiği,
Yine başka bir görüşmede Şüpheli İlhan SELÇUK, "Bizi işte bi şeyin başına
geçirmek istiyorlar özellikle Kemal ALEMDAROGLU çok ısrar etti, şimdi 4 tane
TELEVİZYON var bu hikayenin içinde. İşte biri o Ankara daki Türk metalin TV si var",
"Avrasya Evet" "B kanal var. Burda da Doğu Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı
var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan filan bi şeyler" dediği, I. Yıldız' in "Kanalları
nasıl birleştirmeksiniz" sorusuna İ.SELÇUK' un "Yani ortak bildiriler yaymak" dediği,
dolayısıyla bu görüşme ile de şüpheli İlhan SELÇUK'un örgütün üst düzeyinde birleştirici ve
toparlayıcı rolü olan birisi olduğunun açıkça anlaşıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan şüphelilerden M.Adnan AKFIRAT'dan ele geçirilen bir dokümanda,
tarihe 28 Şubat olarak geçen süreçte darbe yapılmak istendiği, bu darbenin sivil toplum
darbesi olacağının belirtildiği, yönetime el konulduktan sonra kurucu meclis oluşturulacağı ve
bu kurucu mecliste İlhan SELÇUK'un da bulunacağını yazdığı görülmüştür.
Soruşturmada ele geçirilen ve Doğu PERİNÇEK tarafından hazırlandığı anlaşılan
başka bir dokümanda, "Kuşatma nerden ve nasıl yarılır" başlıklı yazıda, "...Kuşatma iç
cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti
nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı,
Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi
anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları milli Kuvvetler olarak
adlandırılacaktır" yazdığı görülmüştür.

Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplarının bulundukları her


ortamda ve tüm söylemlerinde Amerika ve Avrupa Birliği karşıtı olduklarını dile getirseler
de
Şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon görüşmelerine bakıldığında mevcut hükümeti
devirmek için az önce belirtilen telefon konuşmasındaki ülkede kaos ve anarşi çıkarma
hedeflerinin yanı sıra, Cumhuriyet gazetesi genel yayın müdürü ile yaptığı bir görüşmede,
İ.Y.'m "Şimdi AMERİKA Büyük Elçisi bugün dar bir yemek veriyormuş Ankara'daki
temsilcilere BALBAY şuanda büyükelçinin masasında şarap içiyor, bakalım oradan ne
çıkacak dar bir toplantı", "Bugün aynı anda aynı zamanda zamanlaması da ilginç bizim
Amerika muhabiri Elçin POYRAZLAR'da Amerika başkan yardımcısı Cehenny'i bürosuna
davet edildi", "Biz ona bazı şeyler gönderdik, bir de şöyle soruyorlarmış daha önce bir
gazetede daha geçmiş Erdoğan 'in karşısına kim rakip olabilir, gibi soru tahmin ediyoruz
bakalım şimdi daha toplantı akşam üzerf dediği görülmüştür.
Aynı konu ile ilgili şüpheli İlhan SELÇUK'un İ.Y. ile yaptığı başka bir görüşmede de,
İ.Y.'m ELÇİN POYRAZLAR'm Amerika'da yaptığı görüşmelerle ilgili bilgi verdiği ve bu
çerçevede "Şimdi abi Elçin ile konuştum, Elçin 'in yaptığı görüşme 3 kişilik bir görüşme
Amerika bu Cheneye 'nin iki danışmanı Birinci ve iki numaralı danışmanları ile bir de Siyasi
işler Komisyonundan biri isimlerini verdi kız ama 3 kişi ile görüşmüşler, görüşmenin içeriği
biraz karşılıklı bilgi alış verişi şeklinde ve bundan sonra da ilişkilerin bu şekilde gitmesi
ama en çok merak edilen mesele Akp ye karşı bir muhalefet Türkiye de var mı yok mu?
Ilımlı islam meselesi el kaide meselesi" "Bunları sormuşlar, bundan sonra görüşelim
demişler bu görüşmelerimizi yazma demişler, .AKP ye kim muhalefet olabilir kim
yükselebilir, CHP den umut olmadığını söylemişler..." ,İ.Y. de "Böyle karşılıklı bir fikir alış
verişi ve daha çok AKP den sonra ne olabilir kim çıkabilir karşısına gibi sorular şeklinde
geçmiş " dediği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla bu görüşmede de Cumhuriyet Gazetesi Amerika temsilcisinin Dick
Cheny'nin danışmanları ile görüşme yaptığı, görüşmenin içeriğinde de bilgi alışverişi ile ilgili
olduğu, bu konuların gazetede yazılmamasmm istenmesinin de ilişkilerinin farklı bir boyutta
olduğunu göstermektedir.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un Alev isimli bayanla yaptığı telefon görüşmesinde, İlhan
SELÇUK'un "Biliyorsun Doğu PERİNÇEK birde Kemal Yalçın ALEMDAROGLU geldiler
bana" dediği, görüşmenin devamında Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu yemeğe davet
ettiğini ve Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu kastederek "Şimdi uçak ücretini verelim mi
yoksa gerekmez mi Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu. Yani durumu neydir onun" diyerek
Kemal Yalçın ALEMDAROGLU ve Doğu PERİNÇEK'in katılacağı örgütsel içerikli gizli
toplantıya geleceklerini, toplantının örgütsel amaçlı olması nedeniyle uçak ücretinin de şüpheli
İlhan SELÇUK tarafından karşılanacak olması da şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜ hiyerarşisi içindeki üst düzey yönetici konumunu açıkça göstermektedir.
3-ÜNİVERSİTE YAPILANMASI VE SİYASAL FAALİYETLER
Soruşturma dosyasındaki delillerden şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun
ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ YAPILANMASI içerisinde Teori Tasarım ve Planlama
Dairesi Başkanlığında şüpheli İlhan SELÇUK'un yardımcılığını yaptığı, bu çerçevede örgütün
amaç ve hedefleri doğrultusunda üst düzeyde faaliyetlerde bulunduğu, aynı zamanda örgütün
Üniversite yapılanması içerisinde görev aldığı,Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı
(Sivil) olarak adlandırılan bölüm içerisinde faaliyet gösterdiği anlaşılan İşçi Partisi lideri olan
şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İlhan SELÇUK ile birlikte örgütsel faaliyetleri yürüttüğü, İlhan
SELÇUK'un gizli toplantılarına dikkat çekmemek için Doğu PERİNÇEK'in katılmadığı, ancak
parti genel başkan yardımcılarının katıldığı, şüpheli Doğu PERİNÇEK ile şüpheli Kemal
Yalçın ALEMDAROGLU;nun da birlikte hareket ederek üniversite yapılanması ve örgütün
bazı yurt dışı faaliyetlerine iştirak ettiği,
Dosyada mevcut telefon görüşmelerinde bir çok üst düzey üniversite yöneticileriyle
yaptıkları görüşmelerde yapılacak toplumsal eylemlerin ve örgütün amacına ulaşmak için
oluşturulacak ortamın oluşmasını sağladıkları, dosyada mevcut tutanak ve fotoğraflarda
Ankara'da yapılan "ORDU GÖREVE" yazılı pankartların taşındığı mitingde şüpheli Kemal
Yalçın ALEMDAROĞLU'nun ön saflarda yer aldığı ve öncülük ettiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüpheliler Sevgi ERENEROL'da Selçuk Üniversitesi, Habip Ümit SAYIN'da
İstanbul Üniversitesi, İşçi Partisinde Fırat Üniversitesinde görev yapan öğretim üyeleri ile
ilgili olarak; kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı
olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydedildiği ve örgütsel fişlemelerin bulunduğu, bu kadar kapsamlı ve
ayrıntılı fişlemelerin, bireysel olarak birkaç kişinin çalışmasıyla yapılmasının mümkün
olmadığı, ERGENEKON terör örgütünün kararları doğrultusunda örgütün üniversitelere
sızmış öğretim üyelerince yapılabileceği, ayrıca şüpheli Ergün POYRAZ'm bilgisayarında ele
geçirilen "ulusalcılar" isimli excel belgesi içinde birçok üniversite öğretim üyesinin isimleri
ve görev yerlerinin bulunduğu, listede farklı meslek mensuplarına da yer verildiği
anlaşılmıştır.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN'm da Üniversite yapılanması içinde birçok örgütlenme
ve fişleme faaliyetlerinin olduğu, bu konuda değişik yazışmalar yaptığı ve bazı askeri
istihbarat görevlisi olduğu anlaşılan subaylarla bu konularda yazışmalar yaptığı hatta dinleme
yapma hususunda yetki dahi istediği, şüpheli Habip Ümit SAYIN'm tamamen Kemal Yalçın
ALEMDAROGLU'un talimattan ile hareket ettiği, aynı tür örgütlenme ve hücre yapılanmasına
ilişkin belgelerin bu iki şüpheli de çıktığı, şüpheli Habip Ümit SAYIN'm birçok askeri yüksek
rütbeli şahıslarla doğrudan görüşebildiği ve örgütün kararlarını irtibat halinde olduğu emekli
üst düzey askeri şahıslara ilettiği, şüpheli Emin GURSES'in de üniversite yapılanması
içerisinde yer aldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 1939 Trabzon doğumludur, 1962 yılında
Tıp Fakültesi mezunu olup uzun yıllar İstanbul Üniversitesinde görev yapmış ve 1997 yılında
da İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne atanmıştır. 2004 yılında hakkındaki birçok yolsuzluk
iddiaları nedeniyle görevden alındığı, sonrasında da Rektörlük yaptığı dönemde İhaleye fesat
karıştırmak iddiası ile hakkında soruşturma başlatıldığı bu konudaki davaların çeşitli yargı
organlarında devam ettiği telefon konuşmalarından anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun belirli periyotlarla Taksim'de bir takım
yemekli toplantılar düzenlediği, bunun yanı sıra örgüt tarafından düzenlenen değişik
toplantılara katıldığı,
2003 yılında Ankara'da düzenlenen bir gösteriye Üniversitesinde görevli Asistanlar
ve öğrencilerle birlikte katılarak "ORDU GÖREVE" yazan pankart ve afişler taşıttığı,
Diğer taraftan görevde olduğu dönemde mahkeme kararlarını hiçe sayıp
uygulamayan Kemal ALEMDAROĞLU, örgüt içerisindeki dayanışma ile hakkında açılan
davalarda Yargıyı etkilemeye çalıştığı, bunu yaparken de bir taraftan Yargı mensuplarını siyasi
görüşleri ile sınıflandırarak ayrımcılık yaparken, kendisini aklamak için her türlü
hukuksuzluğa başvurduğu, bunların yanı sıra aleyhinde karar veren Yargı mensupları hakkında
örgütün istihbarat yapılanması ile anında bilgi toplamaya çalıştığı, bu hususları yaptığı telefon
görüşmelerinde açıkça dile getirdiği,
Doğu PERİNÇEK'le yaptığı telefon görüşmesinde, Doğu PERİNÇEK'in "Sayın
rektörüm saygılar, Doğu PERINÇEK ben", "..davayla ilgili kararı aldım" "..onun için gerekli
bütün girişimleri yapacaz, 2 tane ara şerh olması çok lehimize yani" dediği,
K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet. Bizi çok güçlendirecek" dediği, D.PERİNÇEK'in "Tamam.
Biz görevi aldık, yerine getiriyoruz" diyerek Kemal ALEMDAROĞLU'nun DANIŞTAY' da
devam eden davası üzerinde her türlü hukuka aykırı girişimi yaparak yargıyı etkilemeye

çalışacağım dile getirdiği, böylelikle bir taraftan da örgüt içerisindeki dayanışma ve


birlikteliği sergilediği,
Aynı konu ile ilgili K.G.'le yaptığı görüşmede, K. ALEMDAROĞLU'nun "Danıştay
8'inci Daireyi Yürütmeyi durdurma istemiştik" "üç iki Yürütmeyi durdurma hayır demişler",
"...şimdi bunların bu üç kişi üç kişinin birinin adı A. K. 'lı mı ne öyle birisi" ,"işte birisi S.
bilmem ne, bir tane daha var A. bey diye", "Bu üçü üzerinde bence çalışılırsa bu iş kurtarılır
gibi gözüküyor" dediği, K.G.'ün "A., S., A." dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ben sana tam
isimlerini de söylerim" "Hep birlikte yükleniriz buraya bakalım" dediği,
Aynı konu ile ilgili F.N.S.'le yaptığı görüşmede K.ALEMDAROĞLU "..Erdoğan (K.
ALEMDAROĞLU'nun avukatı) diyor ki, "ciddi bi girişimde bulunursak diyo belki diyo burayı
kurtarırız diyo" "Şimdi bu durumda o 3 tane bana "Ret" verenler üzerinde "çalışma
yapma"nın büyük yararı olacağı düşüncesinde" dediği, F.N.S.'in "Peki bu adamların şeyi belli
mi "Siyasi görüşü filan" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ya bu adamların "siyasi görüşü"
hemen hemen belli. Bi tanesi Alevi, S... denilen bi adam" "Güçlü bir Alevî kanalıyla
etkilenebileceğini umuyoruz" dediği(konuşmada şüphelinin isimlerini belirttiği Danıştay 8.
Daire Üyelerinin isimleri açıkça yazılmamıştır.),
İstanbul Üniversitesi Rektörü iken verilen mahkeme kararlarını hiçe sayarak
uygulamaya koymayan, böylelikle örgütten aldığı güçle her türlü hukuksuzluğu sergilemekten
çekinmeyen Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, bu kez de bir dönem Genelkurmay Başkanlığı
yapmış Hüseyin KIVRIKOGLU ile yaptığı bir telefon görüşmesinde "Ama birşey söyleyim mi
komutanım, bu iş bu demokrasi oyunuyla bir yere varılamaz" "Olacaksa olsun bir şey"
"Hepimiz bilelim ne olduğunu", "Bu artık elime silah alıp dağa mı çıkacağım yanF dediği,
böylelikle antidemokratik yaklaşımlarıyla silahtan, dağa çıkmaktan bahsederek örgütsel amaç
ve hedeflerini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun başka bir örgüt üyesi olan şüpheli Ferid
İLSEVER'le yaptığı görüşmede, "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette
gidiyo" dediği, bir süre CHP hakkında konuştuktan sonra F.İLSEVER'in "...Lütfen sizin
ağırlığınız var, isminiz var. Gücünüz yettiği yerlerde bunları biraz yüreklendirip
cesaretlendirip, şevklendirip ...yanlarında olduğumuzu da hissettirerek yani herhalde bişey
...bilir" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet olabilir. Ben gerçi her ortamda söylüyorum ya
artık HERHALDE BU ÎŞ BU DEMOKRASİYLE OLMAZ. Bu olacaksa bir DEVRİMDİR. Bu
da "ULUSAL BİR DEVRİM" olmalıdır" dediği, böylelikle bir taraftan örgütün genel politikası
olan ülkenin elden gittiği ve kötü olduğu şeklinde hava estirerek kaos ortamı oluşmasını temin
etmeye çalıştığı, diğer taraftan da bulunduğu her ortamda örgütün temel politikası olan darbe
zemini oluşturmak için her türlü çağrı ve çalışmayı yapmaktadırlar.

Diğer taraftan meydana gelen olaylar karşısında örgüt yöneticilerinin söylemlerinin


ve yaklaşımlarının dahi aynı olduğu, yukarıda İlhan SELÇUK anlatılırken yaptığı bir telefon
görüşmesinde "YÖK elden gidiyor" "yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım
ne olacak''' diyerek başladığı görüşmede ülkede biran evvel kargaşa kaos ve ekonomik kriz
çıkmasını istediğini söylediği, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun yaptığı bir görüşmede de
'■'■YÖK bitti Üniversite de bitti...," diyerek başladığı görüşmede K. ALEMDAROĞLU'nun
"Bu iş Milli Demokratik Devrimle biter" dediği, görüşmenin devamında darbe yapılması
gerektiği ile ilgili konuştukları, K.ALEMDAROĞLU'nun "Sonra üst taraftan olmayacak bu iş
alt taraftan olacak'''' dediği, Ü.SAYIN'm da "Alt taraftan olacak 60 darbesi gibr diyerek örgüt
içerisindeki söylemlerin ve propagandanın dahi aynı olduğu, dolayısıyla aynı paralelde olan
bu söylemlerin örgüt yöneticilerinin düzenledikleri gizli toplantılarda kararlaştırıldığı
anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 21.01.2008 de Y. T. ile yaptığı görüşmede
katıldığı bir televizyon programından bahsettiği ve programda Türk milliyetçisi olduğunu
söyleyen kişiye tepkisini dile getirerek "Biz diyo Türk milliyetçisiyiz ulan Türk milliyetçisi
lafını nasıl kullanırsın, Anayasa ise Atatürk milliyetçiliği diyeceksin Türk Milliyetçiliği dedin
mi iş başka şekil alıyor'" dediği, görüşmenin ilerleyen kısmında karşısındaki şahsın TAKSİM
TOPLANTILARINDAN haberinin olmadığını söylemesi üzerine Kemal'in "Bu akşam gel o
zaman bu akşam Taksim toplantısı var" diyerek sık sık TAKSİMDE düzenlediği toplantı
faaliyetlerini dile getirdiği,
Ayrıca görevden ayrıldıkları halde halen Üniversite yapılanmasmdaki faaliyetlerini
sürdürdüğü, eski YÖK başkanı ile yaptığı bir görüşmede, K.G.'ün "Kemal'çiğim duydun mu
haberleri", "Cerip seçilmiş", "Bütün Tosun efendi buraya gelip çadır kurmasına rağmen 83'e -
54 oldu ama 54 tane köpek çıkmış oradan", "bunlar Ortadoğu'dan bir kadını aday
gösterdiler", "..bana geldi Hocam saygılar sevgiler s..ktir lan dedim köpek", "Sen dedim
kimsin lan tanımadığım adamı aday gösteriyorsun utanmaz herif ya Rektör müsvettesi yıkıl
karşımdan ha ha bir gidişi var kî" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "İyi demişsin" dediği
ve kazanan aday ile ilgili konuşmaya devam ettikleri,
15.02.2008 günü saat:12.48'de Kemal ALEMDAROĞLU ile Güngör..? arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre bir toplantı konusu ile ilgili konuştuktan sonra Güngör'ün Mersin de
yaşandığını söylediği olaylardan bahsettikten sonra "ABİ ÇETELER KURULACAK ben sana
söyliyim " dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Tabi canım''' dediği, Güngör'ün "yazık ülkeye
yazık oluyor canım" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Henüz Cumhurbaşkanından Ses
Seda Yok Demi" dediği, Güngör'ün de "yok hayır yok ya yok delimisin şeyde konuşmuyor,
Sezer denilen herifte konuşmuyor" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "SEZER DENİLEN
MAN KAFA...evine kapandı şimdi bitti artık" dediği,

07.01.2008 günü saat:17.30'da Kemal ALEMDAROĞLU ile Habib Ümit SAYIN


arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.Ü.SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var Cumhuriyette...Cumhuriyet
neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını...Yeni Cumhuriyet nesli ve
Siyasi islam'ın bir an önce yok edilmesi için DARBENİN el koymanın meşru olduğunu
anlatıyor...dün akşamda Yalçın KÜÇÜK...Televizyonda bangır bangır DARBE YAPILACAK
başka yolu yok demiş EL KONMASI LAZIM demiş" dediği, bir süre değişik konularda
konuştuktan sonra H.Ü.SAYIN'm "Paşalara söylüyoruz eleştiriyoruz, emekli Paşalara
söylüyoruz, onlarda bölücülük ajan provokatörlük yapıyorsun diyorlar, yani yapma diyo... Yani
PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunların yani ihanettir bu nokta da el
konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz...Hiç çelişmedi bir kurum kendisi ile bu kadar
önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar Dolmabahçe de bitmiş iş...Ama şey hiç
belli olmaz ALTTAN BİR ŞEY GELEBİLİR" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet yani
büyük olasılıkla da öyle olacak bu iş" dediği, H.Ü.SAYIN'm "Aynı 60'da olduğu gibi, 60'ta da
çanta taşıyordu Genelkurmay Başkanları...Bir yandan tıkırt diye indirdiler...Şuanda
Tuğgeneraller Tek Yıldızlar Albaylar Çift Yıldızlar Şey Tamamen Bizim Gibi Düşünüyor"
şeklinde konuştukları görülmektedir.

Hakkı ve hukuku sadece kendisinde bilen bir anlayışla görevden alınmasını


hazmedemeyen Kemal ALEMDAROĞLU bu durumu ifade ettiği bir görüşmede eski
Cumhurbaşkanımız hakkında "E canım Ahmet NeCDet SEZER'in yerine başka biri olsaydı,
zaten ben görevden alınmazdım...Ahmet NeCDet SEZERİ bir şey sandılar...Halk adamı
sanarak I.oğlu it" diyerek her türlü hakaret ve aşağılamayı yapiığı görülmüştür.
Tape:3753 03.02.2008 tarihinde Mustafa...? ile görüşmesinde özetle;
MUSTAFA'mn "Haberini aldım da yanımda şimdi Fatih de var ilmioğlu" dediği,
K.ALEMDAROĞLU'nun "İyiyim sağ ol sizin bu başarılarınızı görünce bende çok ee mutlu
oluyorum" dediği, MUSTAFA'mn "Eee siz bizim taktik ağabeylerimizsiniz (gülerek) yani"
dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "He yani bu işin bu işe baş koymuş kişileriz ...." "Ben ben
bu işin bir yerden döneceğine bu şekilde gitmeyeceğine inanıyorum" "yani onun için sizin
yaptıklarınızla bu iş dönerse döner" dediği, MUSTAFA'mn "Bizimkilerde son çabalar ya ya
dönecek ya dönecek başka yolu yok yani" diyerek kendisinin etki alanını ve lider konumunu
göstermektedir.
4-KÖPRÜ PERSONEL ve İLİŞKİLERİ:
Hem ERGENEKON dokümanında hemde LOBİ dokümanında "KÖPRÜ
PERSONEL'den bahsedilmektedir.
ERGENEKON dokümanında «KÖPRÜPERSONEL" başlığı altında;
Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket
edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam
edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır.
"KADRO" Başlığı altında ise, bu yapılanmada yalnızca sivillerin yer alacağı ve
KÖPRÜ ELEMAN aracılığı ile "ERGENEKON"a bağlı faaliyet göstereceği belirtilmiştir.
LOBİ dokümanında ise «KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında; "ERGENEKON"
tarafından atanacak iki sivilin mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar arasından
seçilmesi gerektiği, böylece gizliliğin korunmuş olacağı belirtilmiştir.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde; ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde
gizliliğin çok iyi sağlanabilmesi için ERGENEKON gizli yapılanması ile örgütün sivil açılımı
olan LOBİ yapılanması arasında, tüm ilişkileri sağlayacak 2 kişinin KÖPRÜ PERSONEL
olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Soruşturma dosyasındaki delillerden ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile sivil
unsurları oluşturan LOBİ yapılanması arasındaki ilişkiyi KÖPRÜ PERSONEL olarak
şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, 1944 Bilecik doğumludur. 1965 yılında Kara Harp okulundan
mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde birçok önemli ve hassas yerlerde
görev yapmıştır. Bu süre içerisinde kamuoyunda JİTEM olarak bilinen Jandarma İstihbarat
Topluluğunun kuruluşunu yapmış ve 2 yıl süreyle bu birimin başkanlığını yürütmüştür.
Meslek hayatının son yıllarında ise Tuğgeneralliğe terfi etmiş ve 2000 yılında emekli
olmuştur.
Görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu
ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirmiştir. Hatta dün ve bugün etrafında olduğu
bilinen çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinin birçoğunun SUSURLUK davasında yargılandığı ve
hüküm giydiği göz önüne alındığında ve dosyadaki diğer delillerden Veli KÜÇÜK'ün
SUSURLUK olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği
nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler
kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır.
Diğer taraftan şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramalarda ele geçirilen
örgütsel dokümanlar ve bu dokümanların orijinal olması nazara alındığında şüpheli Veli
KÜÇÜK'ün Ergenekon terör örgütü içerisindeki konumu hususunda önemli ipuçları
vermektedir.
Soruşturma dosyasındaki delillerden Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ içerisindeki, MAFİA yapılanması, Sivil Toplum örgütleri yapılanması, medya
yapılanması, Finans yapılanması ve bürokrasi yapılanmaları "ile-bizzat ilişki içerisinde olduğu
ve gerekli yönlendirmeleri yaptığı, günümüzdeki eylem ve faaliyetlerine bakıldığında örgütün
deşifre edilen tüm sivil uzantıları ile ilişki içerisinde olduğu, zaman zaman örgütün karargahı
konumunda olan Türk Ortodoks kilisesinde açık ve gizli toplantılar düzenlediği, örgütün
gerçekleştirdiği birçok toplumsal gösteri ve basın açıklamalarına katıldığı,
Alman gizli tanık beyanlarından yakın tarihimizde ülkemizde ciddi kaos ve gerginlik
oluşmasına neden olan birçok faili meçhul olayların planlayıcısı ve azmettiricisi olduğu, tüm
bu eylem ve faaliyetlerini etrafındaki MAFYA gruplarına yada suikast timlerine yaptırdığı, bu
ilişkilerini de halen sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Yine ele geçirilen doküman ve ajandalardaki notlardan örgütün birçok mensubunun
tüm sorunları ile ilgilendiği ve hatta mahkemelerini takip ettiği, bunların yanı sıra örgütün
sivil toplum örgütlerinin düzenlediği bir çok toplumsal gösteri ve yürüyüşe bizzat katıldığı
tespit edilmiştir.

İletişim tespit tutanaklarına baktığımızda;

22.01.2008 günü saat: 11.55 de Emin GÜRSES ile X şahsın yaptığı telefon
görüşmesinda VELİ KÜÇÜK'le beraber bir çok kişiyi gözaltına alınmasını konuşurken Emin
GURSES'in "Bişey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla
bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim,
hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ"yü orda görmedim, bunlar GİZLİ toplanıyorlar diyor, GİZLİ
TOPLANTILAR DA BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'yü. Demek ki bunun haricinde
benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar" dediği,

Diğer taraftan Veli KÜÇÜK ile Güler KÖMÜRCÜ'nün yaptığı bir telefon
görüşmesinde, Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. Sözlerini tutuyorum
merak etme. Dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum, dediklerini yapıyorum"
dediği,
Bu iki görüşmeye bakıldığında; örgütün hücre yapılanmasının çok iyi anlaşıldıği Veli
KÜÇÜK'ün örgütün Medya bölümünde olan Güler KÖMÜRCÜ ile olan ilişkisini, diğer örgüt
üyesi Emin GURSES'in bilmediği, fakat Veli KÜÇÜK'ün örgütün sivil kanadını oluşturan
LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki içerisinde olduğu ve gerekli
yönlendirmeyi sağladığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI
ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olduğunun net olarak anlaşılmaktadır.
Öte yandan örgütün zaman zaman açık ve GİZLİ TOPLANTILAR düzenlediği de bir
kez daha kanıtlanmaktadır.

Veli KÜÇÜK'ün kısa sürede yapılan teknik takiplerde tespit edilen telefon
görüşmelerine bakıldığında, LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki halinde
olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığının açıkça görülmektedir. Bu durumu ifade etme
adına birkaç telefon görüşmesinden örnek vermek gerekirse,
Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasında bir çok samimi telefon görüşmesi
bulunmaktadır.
23.12.2007 günü saat 12.47'de Veli KÜÇÜK ile Vedat YENERER'in yaptığı telefon
görüşmesinde özetle; VELİ'nin "Bu sabah ben de seni arayım diyordum, yazını okudum
internette ...Güzel çok güzel olmuştu" dediğiveDAT'ın "Ya paşam yazıyoruz da hiç bişey şey
yok ki suyla yazıyoruz" dediğiveLİ'nin "Yo yo hayır bi şey yok değil oluyo, gayet güzel oluyo"
dediğiveDAT'ın "Bi yararı oluyosa iyi paşam" dediğiveLİ'nin"0/wyo oluyo, ben bakıyorum,
yani yavaş yavaş millet artık uyanmaya başladı ya..." dediği,
(TapeNo: 3262) Veli KÜÇÜK ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki görüşmedeveLİ
KÜÇÜK'ün; "...Kemal'çığım merhaba Veli paşa,..Ben gittim o Şişli Savcısına, ya ordaki o
çocuklar Savcılar tanıdıklarımmış benim, hepsi geldiler meldiler şey yaptılar gerekli ifadeyi
verdik" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "...iyi de Paşam Allahtan bunlar bir tezgah kurmadılar,
bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı, tamamdık yani, aman aman yani her şeyi
yapabilir bunlar yapamayacağı hiç bir şey yok namussuzların, her türlü oyun tezgahı kurar
bunlar, bu da bir tezgah işte" dediği ve aynı konu ile ilgili konuştukları,
(TapeNo : 001203), 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Veli'nin saat 20.30'da Güler'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra
"Yedide beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek
şey, Ümit ÖZDAG....Telefon etti. İlle de buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le
oturacaz, Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi."
dediği,
27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve...Ama bu çok acil. Fevkalade bi gelişme
var çünkü...Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip yapmaya hazırlanıyorlar. Yani
içeriyi temizlemeleri lazım." Dediği Veli'nin "Tamam ben bi baktırayım şimdi." Dediği,
Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne gerekiyorsa yapalım ya...dün gelip,
bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kay de alıyorlar." dediği Veli'nin arka planda
{Günaydın Melih, ben gelcem. Biraz işlerim var dışarıda. Şey dicem şimdi çok acele hemen
bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin evinde dinleme var. Bişey
yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme tespitlerini acele yaptırmamız
lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben gelcem oraya tamam mil) dedikten
sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği,
Bu telefon görüşmelerine bakıldığında Veli KÜÇÜK'ün örgütün LOBİ yapılanması
içerisindeki birçok birimleri ile ilişki içerisinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan örgüt mensuplarından ele geçirilen resimlere bakıldığında Veli
KÜÇÜK'ün telefon görüşmelerinde tespit edilen ya da edilemeyen birçok örgüt mensubu ile
birlikte aynı ortamlarda çekilmiş çok sayıda resimlerinin olduğu, dolayısıyla örgütün
GİZLİLİK prensibi nedeniyle telefon konuşmalarına çok dikkat ettikleri, ayrıca
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdikleri
eylemlerdeki görüntülere bakıldığında, aynı şekilde örgütün LOBİ yapılanmasmdaki bir çok
yöneticinin bu gösterilere katıldığı, bunların yanı sıra ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI
ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olarak görev yapan Veli KÜÇÜK ile
Muzaffer TEKİN'in de bu gösterilere bizzat katıldıkları görülmüştür.

Öte yandan örgütün MAFYA yapılanması ile olan ilişkilerini yine köprü personel
olarak Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı, örgüt içerisindeki MAFYA gruplarının
birçoğunun Veli KÜÇÜK'le çok samimi ve hiyerarşik bir yapı içerisinde konuşmalar
yaptıkları,
(TapeNo : 001094)'te kayıtlı, 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde; Sedat PEKER'in "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle.
Sizin numaranızı ben kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat
verseniz olur mu?" dediği Veli'nin "Tamam beni arasın" dedikten sonra değişik konularda
konuştukları,
(TapeNo :1465)'de kayıtlı Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde; Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü
sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo
ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para
kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği,
Sami HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da
borçlandım paşam " dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez
ya bi bakalım hele kafanı bozma dur bakayım...Ben bur dayım bi görüşelim bi oturalım bi
konuşalım..." dediği,
(TapeNo :1068) Veli KÜÇÜK ile T. I. arasındaki telefon görüşmesinde; T.I'un "Veli
Amcacım senden bir bilgi almak istiyorum ya...bu Yaşar ÖZ'ü hiç tanır mısınV dediği Veli'nin
"Yamuk bir adam ya" dediği, T.I'un "Yani o işte avukatlığını falan vermek istiyor da. Hiç
tanımadığım bir adam benim" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Biliyorsun onu, bir sürü mafyacılık
işleri falan var...Bi yanlış birşey yapamaz. Benim haberim olsun, şey yapamaz. O yanlış
yapamaz yani." dediği,
Dolayısıyla söz konusu telefon görüşmelerine bakıldığında örgütün MAFYA
yapılanmasmdaki kişilerin her konuyu Veli KÜÇÜK'e bildirdikleri Veli KÜÇÜK'ün de her
konu ile bizzat ilgilendiği, başka bir MAFYA lideri hakkında bilgi almak isteyen kişiye
kendisinin haberi olduktan sonra yanlış yapamayacağını söyleyerek bu MAFYA gruplarının
kendisine olan bağlılığını açıkça ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.

Şüpheli Zafer Kod MUZAFFER TEKİN, 1950 Çankırı doğumludur, 1972 yılında
Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde değişik yerlerde
görev yapmış ve 1985 yılında DİSİPLİNSİZLİK nedeniyle ilişiği kesilmiştir.
Muzaffer TEKİN Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldıktan sonra zaman içerisinde
çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bilinen ve haklarında işlem yapılan Semih Tufan
GÜLALTAY ve Sedat PEKER'le ilişki kurmuş ve hatta uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen
Ertuğrul YILMAZ ile ortaklık yapmıştır.
Ayrıca örgütün sivil toplum örgütleri yapılanmasını oluşturan Sevgi ERENEROL ile
yakın ilişki içerisindedir. Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra her hafta periyodik olarak
Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ tarafından ziyaret edilmiştir. Bu süreçte tahliye
olmasını sağlamak için Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Emin GÜRSES hukuki ve
hukuka aykırı her türlü yönteme başvurarak gerekli girişimleri yapmışlardır.
Bunların yanı sıra DANIŞTAY olayından sonra intihara teşebbüs ettiğinde bizzat
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından hastaneye götürülmüş ve aynı kişi tarafından olay
basma duyurularak kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.
Ele geçirilen resimlerden örgütün düzenlediği toplantılarına bizzat katıldığı, ayrıca
örgüt tarafından düzenlenen toplumsal gösteri ve yürüyüşlere de katılarak örgütün her türlü
legal-illegal faaliyetlerine sahip çıktığı,
Alman ifadelerden Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayını bizzat Zafer kod
Muzaffer TEKİN'in yaptırdığı, olayda kullanılan bombalan ATAŞEHİRde düzenlenen
toplantıda bizzat bu şahsın verdiği, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayının failleri ile
Danıştay olayı faillerinin aynı şahıslar olduğu, öte yandan olay şüphelilerinden Alparslan
ARSLAN'm uzun yıllardır Muzaffer TEKİN ile tanıştığı ve sıkı bir ilişki içerisinde olduğu,
hatta bir dönem Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZTa
ortak factoring şirketi işletirken bu şirketin avukatlığını Alparslan ARSLAN'm yaptığı, öte
yandan Muzaffer TEKİN'in çıkar amaçlı silahlı suç örgütü lideri olarak bilinen Semih Tufan
GÜLALTAY ile çok iyi ilişkilerinin olduğu, Alparslan ARSLAN'm Danıştay olayından bir
süre önce Semih Tufan GÜLALTAY'a ait Maltepe'deki iş yerine geldiği,
Dolayısıyla eldeki verilerin değerlendirmesinden Alparslan ARSLAN ve suç
ortaklannm Muzaffer TEKİN'in kontrolünde ve yönlendirmesinde olan kişiler olduğunun
anlaşıldığı, dosyadaki tüm delillere birlikte bakıldığında Muzaffer TEKİN'in bu eylem karar
ve talimatlan tek başına verebilmesinin mümkün olmadığı, diğer ilişkilerine bakıldığında
ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ yapılanması^ç^rîstede/ı gelen emir ve talimatlan
uyguladığı, dolayısıyla örgütün sivil yapılanması' îçerisMj&^Muzaffer TEKİN'e bağlı

SUİKAST TİMLERİNİN oluşturulduğu, örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemleri bazen


bu SUİKAST timlerine bazen yeni oluşturulan Kuvayı Milliye dernekleri çatısı altında
oluşturulan örgüt üyelerine bazen de MAFYA guruplarına yaptırdığı,
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesindeki bir kısım MAFYA
grupları ile uzun yıllar öncesine dayanan ilişkilerinin olduğu, 1998 yılında Semih Tufan
GÜLALTAY cezaevinde tutuklu iken hem kendisi ile hem de ailesi ile ilgilendiği, ayrıca Sedat
PEKER ile de çok iyi ilişkilerinin olduğu, hatta ikametinde ele geçirilen ajandasmdaki
notlarda "Sn. Sedat PEKER 'in böylesine yüce ve kutsal davaya kendisini adamasını takdir ile
karşılıyorum''' şeklinde methiyeler düzen yazılar yazdığı, Uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen
Ertuğrul YILMAZ ile olan ilişkilerini cenaze töreninde gösterdiği yakınlık ve samimiyetle de
ortaya koyduğu, kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Dolayısıyla elde edilen tüm delillerin Muzaffer TEKİN'in birçok olayda görüldüğü
üzere ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ yapılanması ile SİVİL yapılanmasını oluşturan
LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PEERSONEL olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Bu anlatımlarla ilgili delilleri belirtmek gerekirse, Danıştay olayı faillerinden Osman
YILDIRIM alman ifadesinde özetle, 30.04.2006 günü Ataşehir Migros önünde Alparslan
ARSLAN'la buluştuğunu ve birlikte bir villaya gittiğini, villada Muzaffer TEKİN, Alparslan
ARSLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu, burada
Muzaffer TEKİN'in (3) adet el bombası vererek 500 Bin dolar karşılığında Cumhuriyet
Gazetesinin bombalanmasını istediğini, kendisinin de bunu kabul ederek yanındaki adamları
ile olayı gerçekleştirdiğini beyan etmiştir.
Ayrıca ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı hareket eden Semih Tufan
GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturmada müşteki olarak
müracaata bulunan Esra Feride GÖKÇİMEN'in alman ifadesinin bir bölümünde, bir dönem
Semih Tufan GULALTAY'ın yanında kaldıklarını, bu süre içerisinde Semih Tufan'in yanına çok
sayıda değişik kişilerin gelip gittiğini, bu kişilerden birisinin de Muzaffer TEKİN olduğunu,
DANIŞTAY olayından 2 gün önce Muzaffer TEKİN'in yanında 4-5 kişilik grupla Semih Tufan
GULALTAY'ın ofisine geldiklerini ve saatlerce toplantı yaptıklarını, Muzaffer TEKİN'in bu
binaya sık sık geldiğini ve kendisine KOMUTAN diye hitap edildiğini, yine DANIŞTAY
suikastının tetikçisi Alparslan ARSLAN'ın da olaydan önce bu binaya kalabalık bir grupla
geldiğini gördüğünü, ancak o dönemde adını bilmediğini, olay sonrası şahsı medyada görünce
tanıdığını, beyan etmiştir.
(TapeNo :1287) Sevgi ERENEROL ile Emin GÜRSES arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; EMİN'in "Muzaffer Yüzbaşı çıkacak Sonra dedilerki sıra oraya geldi"
dediği, SEVGİ'nin "Halen daha şey yok tabi iddianameyi yazıyorlar yok şu eksik yok bu eksik
diye" dediği, EMİN'in "Ne kadar oldu 7 ay oldumu?" dediği, SEVGİ'nin "7 ay oldu tabi"
dediği, EMİN'in "Yani Ankarada ben dedimki yani buna Şemdinli meselesini çözdünüz buna
sıra ne zaman gelecek...Dediler ki sıra ona geldi şimdi dediler" dediği,
(TapeNo :1556) Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
E.GÜRSES'in "...Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk.
Çıkaracaktık. Muzaffer yüzbaşıyı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon
patladı." dediği anlaşılmıştır.
5-MAFYA YAPILANMASI
ERGENEKON dokümanında belirtilen "Mafyanın kontrol altına alınması" hususuyla
alakalı olarak örgüt tarafından hazırlanan "MAFİANIN Yeniden
Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanında uluslar arası ve Türkiye içinde oluşturulacak
mafya gruplarının tasfiye edilmesi, yerine kontrol altına alınıp örgüt adına yönetilmesi,
uyuşturucu ticaretinden, insan kaçakçılığından ve uluslar arası para aklama, bankalardan
hackerler yolu ile para çekmenin de mafya ve illgal kişilerin kullanılması yoluyla
gerçekleştirileceği benimsenmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün aynı zamanda örgütün mafya yapılanması ile doğrudan
ilişki ve irtibat halinde olduğu, mafya yapılanması içinde yer alan Arnavut Sami (Kod) Sami
HOŞTAN, REİS (kod) Sedat PEKER ile doğrudan görüşmeleri ve örgütsel içerikli
faaliyetlerinin olduğu,
Şüpheli (Zafer kod) Muzaffer TEKİN' in, REİS (kod) Sedat PEKER ile irtibatlarının
bulunduğu, Semih Tufan GULALTAY ile doğrudan görüşüp yönlendirdiği, bizzat Semih Tufan
GULALTAY tarafından organize edilen bazı toplumsal eylemlere Veli KÜÇÜK, Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in bizzat katılıp yer
aldıkları, (Zafer kod) Muzaffer TEKİN' in görevde iken örgüt ile irtibatlı bulunan Paşa(kod)
M. Fikri KARADAĞ ile Semih Tufan GULALTAY ve REİS (kod) Sedat PEKER^ ile
tanıştırarak irtibata geçmesini temin ettiği bizzat Paşa (kod) M.Fikri KARADAG'm
beyanlarından anlaşılmıştır. Buradan da Paşa (kod) M. Fikri KARADAG'm asker kökenli
olması sebebi ile ERGENEKON yapılanması olarak da mafya ile daha görevde iken
irtibatlandırıldığı buradan da hem örgütün mafya yapılanmasında bulunan insanların
pisikolojik olarak örgüte bağlılığının temin edildiği, aynca yapılan işlerin devlet ve millet
menfaatine yapıldığı şeklinde pisikolojik destek ve cesaret verildiği anlaşılmaktadır.
Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve REİS(kod) Sedat PEKER'in örgütün illegal
kişilerle irtibatların zorunluluğu bölümünde anlatılan kişileri temsil etmektedirler.
6-MEDYANIN KONTROL ALTINA ALINMASI VE GÜÇ BİRLİĞİ
İlk olarak ulusal medya ve Cumhuriyet gazetesinin reorganizasyonu
dokümanlarından ERGENEKON terör örgütünün kendine ait ve yakın gördüğü medya
şirketlerinin tek çatı altında toplanmasını kararlaştırdığı, bu konuda çalşımalar ve projeler
hazırladıkları,
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün geçmişte ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından
alman ulusal medya isimli kararların uygulanması için yapılan toplantıya Ferid İLSEVER ile
birlikte katıldığı dosyadaki beyanlardan anlaşılmaktadır.
Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in flaş belleğinde bulunan ve 2004 tarihinde oluşturulduğu
anlaşılan, "İlhan SELÇUK Ferid" isimli word belgesinin İlhan SELÇUK ve Ferid İLSEVER
arasında yapılan görüşme notlarım içerdiği, notlarda "Bir konuşmamızda İS iki çelişmeli cümle
kullanıyordu: "Bize TV'yi verin" ve "Beraber yapalım". Daha sonra "beraberliği" şöyle açtı:
"Bir taban hareketi olacak. Siz, G, Cumoklar, vb. Herkesin hissesi olacak. Ama, yukarıyla
ilişki bakımından benim önderliğimde, C logosuyla. Böyle bir piramit için hisseleri
dağıtalım.'''' ibaresinin yer aldığı buradaki İ.S'nin İlhan SELÇUK, G'nin Gürbüz ÇAPAN
olduğu, Ferid İLSEVER ve Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanalı temsil ettiği dolayısıyla
ERGENEKON Terör örgütü üyelerinden ele geçirilen Ulusal Medya 2001 ve Cumhuriyet
Gazetesi Re/Organizasyon çalışması ile bire bir örtüştüğü gibi şüpheli İlhan SELÇUK' un
örgütsel konumunu da açıkça ortaya koyduğu, buradan da Yukarıyla irtibatı ben sağlıyacam
denilerik, şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON terör örgütünün en üst makamındaki
yöneticileriyle direk irtibat kurarak alman kararlar ve uygulanan bölümlerin raporlarını ilettiği
anlaşılmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün doğrudan İlhan SELÇUK ile irtibat kurmadığı, ancak
aradaki irtibatı Doğu PERİNÇEK ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU vasıtasıyla sağladığı,
Doğu PERİNÇEK'in bir çok konuda yazdığı yazıyı yayınlanması için İlhan SELÇUK'a
gönderdiği, yine Doğu PERİNÇEK'in özel startejik konularda yazdığı yazıyı kendisine bağlı
medya gruplarında yayınlattığı gibi irtibat halinde jijâukları diğer medya gruplarına da
göndererek yayınlanması için talimatlar verdiği değerlendirilmektedir.
Mevcut telefon(14.02.2008 tar. İS.-İY.) görüşmelerinde, şüpheli İlhan SELÇUK'u
oluşturulacak medya güç birliğinin başına geçirilmesi kararının alındığı Türk Metal
Televizyonu, Kanal Türk, Doğu PERİNÇEK'in Ulusal TV., ART. TV ve Başkent
Üniversitesinin Rektörünün kanalı gibi kanalların tüm yönetiminin Teori Tasarım ve Plânlama
Dairesi Başkanlığı (Sivil) görevini yürüten İlhan _ SELÇUKun liderliğinde yönetilmesi için
bu bölüm uzmanı Kemal Yalçın ALEMDAROGLU tarafından hazırlanan projenin
uygulamaya sokulmak istendiği açıkça anlaşılmaktadır.
Veli KÜÇÜK'ün medyayı konrol ve denetim altına aldığı şeklindeki Tuncay GÜNEY
' in beyanı ve bizzat ERGENEKON terör örgütünün bu konudaki medyanın ele geçirmesi ve
denetim altına alınması yönündeki karan ile alakalı olarak, mevcut delillerden Güler
KÖMÜRCÜvedat YENERER, Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER, Mehmet Adnan
AKFIRAT geçmiş dönemde Tuncay GÜNEY ' in doğrudan Veli KÜÇÜK ile irtibatlı oldukları,
aynı zamanda Güler KÖMÜRCÜ' nün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK vasıtası ile de Kuvvai
Milliye Dernekleri ile irtibatlarını sürdürdüğü, bazen de doğrudan Güler KÖMÜRCÜ' nün
Kuvvai Milliye Derneği başkanı Bekir ÖZTÜRK'ü, Veli KÜÇÜK'ün talimatlarına uygun
olarak yönlendirdiği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' nin ajandasında bulunan notlarda
Kuvvai Milliye karargahının kurulması gerektiği şeklinde notlar bulunduğu gibi
derneklerin kısa zamanda farklı isimler altında açılmasına ilişkin notların da bulunduğu,
buradan da Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' nün ERGENEKON terör örgütünün üst düzey
toplantılarına katılıp alman kararların uygulanması için doğrudan faaliyetlerini yürüttüğü
Danıştay olayı sonrasında Veli KÜÇÜKle irtibatlarım şüpheli Güler KÖMÜRCÜ vasıtasıyla
yürüttüğü anlaşılmaktadır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in aynı zamanda askeri yapılanma ile de irtibatlı
bulunduğu dosyada mevcut gizli raporda da görüldüğü gibi şüphelilerin telefon
konuşmalarından ve çıkan dokümanlardan da anlaşılmaktadır.
Bunun dışında, şüpheliler örgütün amaç ve talimatlarına uygun olarak medyayı ele
geçirmek için faaliyetlerde bulundukları, başka Veli KÜÇÜK'ün bu konudaki faaliyetleri
yanında Türkeli Dergisini kurdurup, daha sonra yine kendi talimatı ile kurulan VATANSEVER
KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ Derneğine bu derginin yönetimini bıraktığı, şüphelilerden İlhan
SELÇUK' un Cumhuriyet Gazetisinin genel yayın yönetmeni olduğu, Doğu PERİNÇEK'in
İşçi Partisinin genel başkanı olmasına rağmen Aydınlık ve Ulusal Kanalda söz sahibi olduğu,
kendisine bağlı olarak yönettiği bu kanallarda Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER,
Serhan BOLLUK, Hikmet ÇİÇEK, Hayati ÖZCAN'm medya yapılanması içersinde yer
aldıkları gibi istihbarat toplama ve kişisel verileri kaydetme ile devlete ait gizli ve belgeleri ele
geçirdikleri tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN' in internet sitesi sahibi olduğu, Halil Behiç
GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, İsmail YILDIZ ve Erkut ERSOY'un internet sitesi sahibi
oldukları, şüphelilerden Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Gazi GÜDER, Ergün POYRAZ, Fuat
ERMİŞ, Güler KÖMÜRCÜ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Habip Ümit SAYIN, Muammer
KARABULUT, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Ümit OĞUZTAN, Emin GÜRSESvedat
YENERER'nin çeşitli gazete internet sitesi ve televziyonlarda örgütün amacı dıoğrultusunda
yazı yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları anlaşılmaktadır.
7-TERÖR ÖRGÜTLERİNİN AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA
KONTROL ALTINA ALINMASI ÇALIŞMALARI:
Yine ERGENEKON dokümanında gerektiğinde naylon terör örgütü kurulmalı ve
yabancı istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunda mutlaka yer alınmalı şeklindeki
prensipleri ile de örgütün terör örgütlerinin tasfiye vfLjLOk edilmesi değil, kontrol altına
alınıp örgüt adına kullanılmasını benimsediklerimizi konuda Veli KÜÇÜK ve Ümit
OĞUZTAN'tan çıkan PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dökümanın içeriğinde PKK'nin
tamamen tasfiye edilmesi yerine, Abdullah ÖCALAN'la iş birliği yapılıp bizzat
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersinde bulunan kendilerince genç subay olarak tabir
ettikleri, muhtemelen örgüt adına çeşitli askeri kurumlara sızmış örgüt üyelerinin
PKK'nm üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesi öngörülmüş, ayrıca bu
belgede Abdullah ÖCALAN'm emekli olmadığı ve emekli olmayı da istemediği belirtilmiş ve
örgütle arasındaki irtibatlarının boyutunu açıkça anlaşılmaktadır. Soruşturma aşamasında ölen
Kuddusi OKKIR 'da elde edilen Devletin Yeniden Yapılanması dokümanmde süreçler başlığı
altında Ordudan Mit'e Emniyetten Diyanete Yargıdan devletin tüm kurumlarına ve sivil
toplum kuruluşlarından mafyaya kadar sızılacağı belirtilmiş olup, bu süreçte herhangi bir terör
örgütüne sızılacağı hususunda karar bulunmadığı, buradan da ERGENEKON terör örgütünün
amaçlarının terörle mücadele değil, bizzat kendi kontrollerindeki terör örgütlerinin
kullanılarak devlet otoritesini zaafa uğratıp, kamu düzenini bozup örgütün kime hizmet ettiği
açıkça anlaşılmayan amaçları doğrultusunda yönetmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Dosyamızdai mevcut delillerden şüpheli Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER ve
Hayati ÖZCAN'ın PKK'nm kamplarında PKK elebaşısı Abdullah ÖCALAN'la birçok
fotoğrafının bulunduğu, buradandan da şüpheli Doğu PERİNÇEK'in ERGENEKON terör
örgütünün kararlarına göre teori ve planlama dairesi başkanlığı bünyesinde terör örgütleri ile
irtibat konusunda da görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün böylelikle kime hizmet ettiği husussuda açıkça ortaya çıkmaktadır. Millet
menfaatleri için hareket ediliyor gibi bir imaj verip daha sonra devleti yıkmaya ve bölmeye
azmetmiş PKK terör örgütü ele başısıyla birlikte hareket edip sözde milli duygularla devlete
hizmet ettiklerini iddia etmeleri açıklanamayacak bir çelişkidir.
Şüphelilerde ele geçirilen istihbari bilgi notlarında DHKP/C ve HİZBULLAH
örgütleriyle alakalı notlar ve gizli bilgiler değerlendirildiğinde bu örgütlerle de şüphelilerin
doğrudan bağlantılarının bulunduğu görülmekte olup raporların içeriğinde deşifre olmuş tüm
örgütsel konumu olan şahıslarla alakalı olarak hedef saptırması yapılmak suretiyle bu tür
şahislann MİT tarafından organize edildiği şeklinde kara propaganda yaparak kendi
faaliyetlerini gizlemeye çalışmakta oldukları görülmektedir.
PKK, DHKPC, HİZBULLAH terör örgütleriyle alakalı olarak birçok istihbari
raporun bulunması, geçmiş dönemde öldürülen birçok faili meçhul olayın maktülleriyle alakalı
bilgi ve istihbarat notlarının yine Veli KÜÇÜK' te bulunmasının dikkat çekici olduğu. Yine
öldürülen bazı şahıslarla alakalı olarak Veli KÜÇÜK'ün ajandalarında ayrıntılı bilgilerin
bulunduğu, bu ajandalarda Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, REİS(kod) Sedat PEKER
gibi şahıslarla yapılan görüşmelerin bulunduğu gibi bu şahislann duruşmalarının günlerine
kadar Veli KÜÇÜK' tarafından ajandasına yazılmasıda aralarındaki ilişkinin örgütsel boyutunu
ortaya koymaktadır.

■ 12-SİVİL YAPILANMA (LOBİ)


Örgütün sivil yapılanması Aralık 1999 tarihli LOBİ - ERGENEKON dokümanında
tüm ayrıntılarıyla anlatılmış, yapılanmanın nasıl olacağı, kime bağlı çalışacağı ve
prensipleriyle nasıl gelir elde edip taban kazanılacağı hususları ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
"BÖLÜM: 111,6). ORGANİZASYON PLÂM" başlıklı bölümde,
"Lobinin organizasyon plânı dokuz departmandan oluşmaktadır.
Bu dokuz departman Örgütün tümünü oluşturmaktadır. Departmanlar Ergenekon
tarafından örgütün merkez üyeliğine atanmış güvenilir, beş sivil yöneticiye doğrudan bağlı
olarak yönetilecektir. Beş sivil yönetici personelin Ergenekon ile teması ise; atanmış ve
güvenilir iki sivil personel ile sağlanacaktır. Deartman başkanları merkezdeki beş yönetici
tarafından seçilecek ve yönlendirilecektir". Şeklinde sınıflandırılmıştır.
Beş sivil yöneticinin şüphelilerin eylem ve faaliyetlerinden Sevgi ERENEROL,
Kemal KERİNÇSİZ, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, İsmail YILDIZ, ve Erkut
ERSOY olduğu, bunların örgüt içinde özel göreve haiz oldukları anlaşılmıştır.
"Yönetici personelin görevi elde edilen veriler ışığında organizasyonu gizlilik
prensiplerine sadık kalarak sağlıklı biçimde yönetmek olduğu kadar, her alanda gelişim ve
etkinliğini de arttırmaktır. Bunun yanısıra, birimlerin oluşturulması ve birimlerin sağlıklı,
düzenli ve etkin biçimde işleyişini sağlamaktır. "
Denilmiş olup bu beş şüphelinin de birimlerin oluşturulması ve yönetilmesine fiilen
katıldıkları anlaşılmaktadır.
" LOBİ DOKÜMANINDA "BİRİM BAŞKANLARI" başlıklı bölümde,
"Örgütlenme içinde departmanların işlev ve amaçlarına uygun yapıya sahip,
konusunda deneyim sahibi kişiler tercih edilmelidir. Birim başkanları, Lobi faaliyetlerinin
tümüyle serbest girişimcilik sınırlan içinde kaldığı konusunda kuşkuya kapılmayacak şekilde
yönlendirilmeli, ortak amaçlar, fikir birliği ve inançlar doğrultusunda çalıştınlmalıdır".
Şeklinde sivil yapılanmayı anlatan bir çok örgütsel içerikli doküman bulunmaktadır.
Şüpheli SEVGİ ERENEROL, 1953 İstanbul doğumludur, İlk ve orta öğrenimini
İstanbul da tamamladıktan sonra Lise öğrenimini Brüksel de Yüksek öğrenimi ise Fransa
Paris'te tamamlamıştır. 1991 yılında da yeniden ülkeye dönerek Türk Ortodoks Patriği Basın
sözcülüğüne başlamıştır.
Türk Ortodoks patriği basın sözcüsü olarak bilinen Sevgi ERENEROL,
ERGENEKON terör örgütünün kontrolünde bulunan Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve
Noel Baba Konseyine üye olduğu ve bu derneklerin kuruluşlarında görev aldığı, bu
derneklerin yada örgüt bünyesindeki diğer dernek yada oluşumların düzenlediği birçok
toplumsal gösteri, yürüyüş ve basın açıklamalarına katıldığı, zaman zaman basın sözcülüğünü
yaptığı kilisede açık ve gizli toplantılar düzenlediği, bu toplantılara örgütün yönetici
kadrosunun katıldığı, bu toplantılarda alman kararlarla sık sık değişik konularda toplumsal
gösteri ve yürüyüşleri düzenleyerek bir taraftan örgüte yeni kazanımlar sağlamaya çalıştıkları,
diğer yandan da örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkede kaos ve çatışma ortamı
oluşturulması için faaliyetlerde bulundukları,
Öte yandan 2005 yılı sonrası örgüt bünyesinde oluşturulan Kuvayı Milliye
Dernekleri ve diğer dernek başkanlarının birçok konuyu Sevgi ERENEROL'e danıştıkları,
zaman zaman Sevgi ERENEROL'un bu kişilerle toplantılar ve konferanslar düzenlediği,
birlikte ortak toplumsal gösteri ve yürüyüşler tertipledikleri,
'Dinamik-Ulusal Güç Birliği Kuvayı Milliye Cephesi isimli örgüt dokümanının
yapılan incelemelerinde, "Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş
ve liderlik yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğünün"
belirtildiği, Sevgi ERENEROL'un kilisede düzenlediği toplantılara gerçekleştirdiği eylem ve
faaliyetlerine yada ilişkilerine bakıldığında, örgütün sivil toplum örgütleri yapılanmasının
sorumlusunun olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla örgüt dokümanında belirtilen Ulusal Güç
Birliği liderliğini yapan TÜRK KIZININ Sevgi ERENEROL olduğunun anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan ERGENEKON gizli yapılanması ile LOBİ yapılanması arasında
KÖPRÜ PERSONEL vazifesi yapan Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN ile yoğun ilişkilerinin
olduğu, bu kişilerin sık sık kiliseye geldiği ve özel görüşmeler yaptığı, örgüte yönelik
düzenlenen operasyonlarda tutuklanan şüphelilerden Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ'ı
periyodik olarak ziyaret ettiği ve bunu hiçbir zaman aksatmadığı, bu kişilerin her türlü
sorunları ile ilgilendiği, tutuklu bulunan bu örgüt üyelerinin tahliye edilebilmeleri için her
türlü hukuki ve hukuka aykırı girişimlerde bulunmaya çalıştığı, ikametinde ele geçirilen
dokümanlarda Selçuk Üniversitesindeki öğretim görevlilerinin fişlenmesi ile ilgili bilgilerin
olduğu,
Dolayısıyla dosya içerisindeki delillerden Sevgi ERENEROL'un ERGENEKON
terör örgütünün LOBİ yapılanmasının yöneticilerinden olduğu ve aynı zamanda Sivil Toplum
Örgütlerinin de lideri olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan araştırmalarda 2005 yılından sonra ülkemizin değişik vilayetlerinde birden
bire Kuvayı Milliye Dernekleri ve farklı isimlerde derneklerin kurulduğu, bazı dernek
kurucularının ve dernek merkezine ait adres bilgilerinin aynı olduğu, söz konusu dernekler
yöneticisi ya da başkanları ile Sevgi ERENEROL'un bizzat ilişki içerisinde olduğu,
Ele geçirilen resimlerde örgütün yönetici kadrosunu teşkil eden şüpheliler Veli
KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Sevgi ERENEROL ve örgüt üyesi
şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in ile Kilisede yapılan toplantılarda yada kamuya açık yerlerdeki
örgütsel gösteri ve yürüyüşlerde görüntülerinin olduğu görülmektedir.
(TapeNo:1195) 11.12.2007 günü saat: 13.21'de Sevgi ERENEROL ile Kemal
KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başında Sevgi ERENEROL gitmiş olduğu Macaristan gezisinden
bahsettikten sonra "Siz nasılsınız benim aklım fikrim aslında sizin programlarda nasıl geçti ne
yaptınız...Kalabalık mıydınız...konuşmayı kimler yaptı nerde yaptınız" diye sorduktan sonra
K.KERİNÇSİZ'in yapılanlar hakkında bilgi verdiği, görüşmenin devamında K.KERİNÇSİZ
"Baktım yürüyüş sırasında sessiz sakin geçiyo getirin bana şu megafonu dedim ...Sloganları
baştan tekrarlattırayım dedim milleti canlandıralım o ara ses gitti" dediği, S.ERENEROL'un
"iyi aferin aferin iyi yaptınız ağzınıza sağlık yüreğinize sağlık ne diyeyim vallahi yani iyiki
varsınız" dediği, K.KERİNÇSİZ'in "Hepimiz hepimiz Sevgi hanım bi kişiyle mesele hallolmaz
hepimiz çarkın dişlileriyiz" "Şimdi bu arada tabi şey Kadıköy ADD gelmedi" diyerek
yaptıkları mitingle ilgili bilgi vermiştir.

(TapeNo :1248) 24.12.2007 günü saat: 20.04'de Sevgi ERENEROL ile Kemal
KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Kemal KERİNÇSİZ'in "bu hafta.. Erol beyle çıkacağız, operasyonu anlatacak yine,
yani Sky Türk teki anlattıklarının biraz daha ilaveler özetler yaparak..., Ferruh SEZGİN hoca
da katılacak" dediği, Sevgi ERENEROL'un "ama yok valla Ahmet beyle birebir görüşün,
Ahmet beyin bunlardan haberi yoktur, zannetmiyorum ki böyle bir şeyi kabul etsin, mümkün
değil, olacak şey değil yani... hangi televizyon kanalında böyle rezillik yaşanıyor, ama yeni
yılda en azından bu işi bir şeye oturtun artık, olmaz çünkü" dediği,

(TapeNo:1249) 25.12.2007 günü saat:09.40'de Sevgi ERENEROL ile Veli


KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "... ne zaman gelelim ne zaman programınız'''' dediği, Sevgi
ERENEROL'un "Saat 11 den itibaren" dediği Veli KÜÇÜK'ün "iyi biz 11 den sonra geliriz
öyleyse Necla hanımla" dediği,

(TapeNo:1272) 03.01.2008 günü saat:12.59'da Sevgi ERENEROL ile Kemal


KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Kolay gelsin siz kimle program yapacaksınız yarın akşam" dediği,
KEMAL'in "Yarın akşam çocuklarla yapacağız bu 221. maddeyi bir tartışalım diyoruz...
"Ondan sonra da bu Kegam Vetyam var biliyor musunuz Kegam...Onu bir alayım ben
diyorum programa Ermeni meselesi ne der siniz... Özellikle bizim böyle bir Ermeni
cemaatinden birini çıkarmamız lazım daha hoştur" dediği, SEVGİ'nin "İyi olur iyi olur"
dediği,

(TapeNo:1273) 04.01.2008 günü saat: 12.37’de Sevgi ERENEROL ile Kemal


KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle,
KEMAL'in "Sağolun efendim Tekirdağ'ın yoluna yavaş yavaş gidiyoruz ...Ya bu Kelle
kararını açıklamış mahkeme hakimi, aman ya rabbim ne biçim karar nasıl karar" dediği,
SEVGİ'nin "Öyle mi ... harika helal kadına" dediği, KEMAL'in "Helal aman ya rabbi ben
böyle bir karar görmedim... Yani bir okusanız benim gözlerim yaşardı o karar karşısında
var mı dedim böyle insan var mı hele bir bayan olarak bunu vermek nasıl dert veriyor biliyor
musunuz dört sayfa ... PKK konusunda aman ya rabbim" dediği, SEVGİ'nin "YA o zaman
hepimiz teşekkür mektubu yazalım" dediği,

(TapeNo: 3111) 23.08.2007 tarihinde saat 11:33 sıralarında Sevgi ERENEROL ile
Kemal KERİNÇSİZ'in yapmış olduğu telefon görüşmesinde;
Sevgi ERENEROL'un "...Kemal Bey Şimdi Bugün Sabah da, Yine Bu Almanya
Meselesi Kaleme Alınmış, Yine Koca Bir Sayfa Haber Yapılmış, Bakabilirseniz Bi Bakın
Ona....." diyerek Kemal KERİNÇSİZ'den Muzaffer TEKİN'in Alman ajanlığı ve uyuşturucu
kaçakçılığı yapmak suçlaması ile basın ve yayın kuruluşlannda haberlerin yer aldığını, bu
konu ile ilgili araştırma yapmasını ve dosyayı incelemesini istediği,

(Tape:3197) 24.11.2007 tarihinde, saat:14:15 sıralarında, Sevgi ERENEROL ile Veli


KÜÇÜK'ün yapmış olduğu görüşmede;
V.KÜÇÜK'ün "...Sevgi Hanım Merhaba Veli Paşa....Patrikhaneyi Aradım Yakup
Çıktı Gelmediler Dedi Bi Uğrar ayım Dedim Bi Göreyim Diyodum..." dediği,
S.ERENEROL'un " Tamam, Bekliyorum, Bekliyorum" dediği anlaşılmıştır.

Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ 1960 Edime doğumludur. 24 yıldır avukatlık


yapmaktadır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı Sivil Toplum örgütlerinden olan
Büyük Hukukçular Birliği Demeğinin başkanı, Büyük Güç Birliği Demeği ve Ayasofya
Demeğinin üyesidir, söz konusu sivil toplum örgütlerinin düzenlediği birçok toplumsal
gösteri, yürüyüş ve basın açıklamalarına katılmıştır. Hakkında işlem yapılmadan önceki
süreçte DANIŞTAY olayında ve soruşturma kapsamında birçok örgüt üyesinin avukatlığını
yapmıştır.
Alman ifadesinde Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK ile 10 Nisan 2006 günü
Boğazlıyan kaymakamının anma toplantısında aynı anda tanıştığını beyan etmiştir.
Dolayısıyla ERGNEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ yapılanması arasındaki arasında
KÖPRÜ PERSONEL vazifesi yapan bu iki şahısla aynı anda tanıştığını ifade ederek Veli
KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in konumlarını ortaya koymuştur.
Öte yandan Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ tutuklandıktan sonra periyodik
olarak cezaevinde ziyarette bulunmuş ve bu kişilerin tahliye olması için her türlü hukuki ya da
hukuk dışı yollara başvurmuştur.
Kemal KERİNÇSİZ aynı zamanda YENİ ÇAĞ TV de yaptığı programlarla örgütün
amaç ve hedefleri doğrultusunda propaganda yapmaktadır.
Ayrıca gerçekleştirdiği birçok faaliyet ve eylemi Sevgi ERENEROL'a danışmaktadır.
Hatta televizyon programına çıkarmayı düşündüğü bir ermeni vatandaşını dahi Sevgi
ERENEROL'e danıştığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ in Milli Güç birliğinin
oluşturulması için yoğun çaba harcadıkları ve tüm demekleri Milli Güç Birliği çatısı altında
birleştirip yönetme gayretinde oldukları, örgütün kararlan gergince yapılması gereken eylem
ve mitingleri organize ettikleri, Büyük Hukukçular Demeğini, Kemal KERİNÇSİZ in kurup
yönettiği, aynı zamanda bu iki şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün yurt dışı
faliyetlerinde de görevli olduklan, tüm eylem faaliyetlerini şüpheliler Veli KÜÇÜK ve (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN in talimatlanna uygun olarak'" Saptıklar;. Yaptıklan tüm eyelm ve
gösterilere örgütün bombalannı saklayan Oktay YILDIRIM ın da "iştirak ettiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma sırasında ölen Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm
konum olarak Lobi yapılanması içinde en zor olan örgütlenmenin gizli olarak yapılıp teori
olarak kabul edilip stratejilere göre kurulup pratikte uygulanmasından sorumlu yönetici
olduğuVeli KÜÇÜK'ün talimatlarıyla kurulduğu anlaşılan VATANSEVER
KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ ve Kuvvai Milliye Derneği ile Kuvayı Müliye Derneği (1919)
derneklerinin kuruluş aşamasında örgütlenme toplantılarının tümüne katıldığı, Devletin
Yeniden Yapılanması isimli dokümanı yazıp kurulan derneklerin de bu dokümana göre
örgütlenmelerini temin edip kurulan derneklerin hem gizli hem açık amaçlarını belirleyip PYK
planlma yürütme kurulu adı altında 21 ayrı gizli hücrenin oluşturulması çalışmalarını, diğer
şüpheliler (Zafer kod)Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Paşa(kod) Fikri
KARADAĞ ile birlikte organize ettikleri. Aynca bu şüphelinin kendisine bağlı olarak
istihbarat hücresi oluşturduğu, bu hücrede şüpheliler Gazi GÜDER VE Ayşe Asuman
ÖZDEMİR faaliyetlerini Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR a bağlı olarak
yürüttükleri.
Şüpheli İsmail YILDIZ'm kendine ait Sesar araştırma şirketi adı altında, oluşturduğu
grup vasıtasıyla, topladığı bilgileri, örgütün stratejilerine uygun yazılar haline getirip örgütün
amacı doğrultusunda yayınlar yapıp kendilerine ait sınırlı internet okuyucu ağı ile bu bilgileri
ERGENEKON terör örgütünün üyelerine dağıtıp gerekli Teoriler ve senaryoları üretip
uygulanmalarım temin ettikleri. Bu şüpheliye Ergün POYRAZ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR,
Halil Behiç GÜRCİHANve Kemal Şahin, F.Refik NUHOĞLU, m.Murat YÜCEL in yardımcı
oldukları. Bu grubun irtibatlarını Halil Behiç GÜRCİHANve Ergün POYRAZm Sevgi
ERENEROL ve Habip Ümit SAYIN'm vasıtasıyla sağladıkları anlaşılmaktadır. Aynca Ergün
POYRAZ m yazdığı kitaplann bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından yazdmlıp
yayınlaması için Ergün POYRAZa gönderdikleri ve Ergün POYRAZ m da bu kitaplan
yayınlattırdığı, şüpheli Muammer KARABULUTunda Ergün POYRAZ tututlandıktan sonra
kitap basılması işlerini Ergün POYRAZ yerine takip edip Sevgi ERENEROL a bilgiler
verdiği.
Şüpheli Erkut ERSOY'un, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içinde doğrudan
Paşa(kod) Fikri KARADAĞ a bağlı olarak Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanını Lobi'nin
amaçlan doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmak
görevlerini yürüttüğü bu konuda HACKERLER GRUBU KURUP bunlarla lüks otellerde
değişik zamanlarda gizli toplantılar yaptığı, Paşa(kod) Fikri KARADAĞın yönettiği Kuvvayı
Milliye Derneği (1919) derneği üyelerinin de kendi içlerinde istihbarat uluslar arası istihbarat
olarak örgütlendiklerive bu konuda örgüt kartlan bastınp görevlilere dağıttıkları, şüpheliler
Raif GÖRÜM, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Erol ÖLMEZve İhsan GÖKTAŞIN bizzat
görevli istihbarat elemanı olduklan ve bu konuda kendilerinde ergenekon terör örgütünün alt
birimlerinden olan Kuvayı Milliye Derneği (1919)NİN istahbarat görevlisi olduklanna dair
kartlannm aramalarda bulunduğu,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) adı altında (Paşa kod) Mehmet Fikri KARADAĞ
liderliğindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919)nin Yardımcılığını şüpheli Hüseyin GÖRÜMün
yaptığı. Tanju OKANm Mersin sorumlusu olduğu, Yaşar ARSLANKÖYLÜNÜN Adana,
Hüseyin GAZİ OĞUZun da Pendik sorumlusu olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
YAPILANMASI içinde Paşa(kod) Fikri KARADAĞ m yardımcılığını yaptıklan,
Şüpheliler Kahraman ŞAHİN, Muhammet YÜCE, Selim AKKURT, Coşkun ÇALIK,
Ayhan ÇELİK, Erol ÖLMEZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Ali KUTLU Erdal İRTEN ve
Yusuf GÖRÜM dernek çatısı altında yapılan örgütlenmede, ERGENEKON terör örgütünün
talimatlan doğrultusunda ülkede kaos ortamı oluşturmak ve darbeye zemin hazırlamak için
bazı yazar ve gazeteciler ile siyasi kişilere karşı suikast eylemi yapma girişimi içinde olduklan.
Bu konuda bizzat Paşa(kod) Fikri KARADAĞ’ın örgütçe temin edilen tetikçilerle gizli
görüşmeler yapmak için çalışmalar yaptığı fiziki takip tutunaklanndan
anlaşılmaktadır. Bu grup daha çok örgütün darbe yapma amacına yönelik çalışmalar
yapmaktadırlar.
Gizli tanık 17 nin alman beyanlarında, 2005 yılında mersinde meydana gelen
bayrak yakılması sonucu meydana gelen ve tüm Türkiyede Çeşitli olay oların meydana geldiği
olayda barağın bizzat provokasyon amaçlı oalarak ERGENEKON terör örgütünün
üyelerinden Ali KUTLU vasıtasıyla organize edildiğini beyan ettiği, Meclisi ele geçirip darbe
yapmak amacıyla 10 bin adet kalpak ve bere sipariş edildiği, bu derneklerin üst düzey
yönetiminde önemli kararları Veli KÜÇÜK'ün aldığını ve problem çıktığında derneğe gelerek
bu konuda dernek üyelerini yönlendirdiğini beyan etmiştir.
Lobi dokümanına göre ERGENEKON terör örgütünün sivil yapılanmasının
organizasyonu da aşağıdaki gibidir.
"i). Merkez; beş yöneticiden oluşur.
2). Araştırma ve Bilgi Toplama
3). Analiz ve Değerlendirme Departmanı; bir başkan ve beş kişilik yardımcı bir
kadrodan oluşmaktadır. Elde edilen istihbarat verilerinin analiz raporlarının hazırlanması
çalışmalarını yürütmekle sorumludur.
4). Finans ve Ticaret Departmanı, bir başkan ve altı kişilik yardımcı personelden
oluşmaktadır. Ticari koşullan yakından izlemek, ticari faaliyet ve yatırım alanlarının
belirlenmesi çalışmalarının yürütülmesinden sorumludur. Bu birimin başkanı örgütün ticari
şirketlerinin kuruluş, organizasyon ve denetimini kontrol eder.
5). Kültür ve Bilim Departmanı, bir başkan ve altı yardımcı personelden
oluşmaktadır. Bilimsel ve kültürel gelişmeleri yakından izlemek ve yararlanılabilecek
alanların tespiti çalışmalarını gerçekleştirir.
6). Teori ve Senaryo Departmanı, bir başkan ve beş senaristten oluşmaktadır.
Uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak
amacıyla, karşılaşılabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem alınmasını sağlar. Kültürel,
bilimsel senaryo kurgular ile kamuoyunun ojite edilmesinin önüne geçecek argümanlar üretir.
Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunur.
7). iletişim ve Propaganda departmanı bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır.
Bu departmanın görevi amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek,
yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde amaçlara uygun
kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürütür. Bunların
yanısıra, organizasyonun ilişki kurmayı tasarladığı kişi, kurum ve kuruluşlar üzerinde
etkileme çalışmaları gerçekleştirerek, sağlıklı ilişkiler kurulabilmesinin alt yapısını hazırlar.
8). Hukuk Departmanı, bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır.
Organizasyonun girişim ve faaliyetlerinin mevcut yasaların hukuksal temeline
dayandırılabilmesi çalışmalarını yürütür. Bu departmanda yer alacak personel
hukukçulardan oluşacaktır. Organizasyonun hukuk işlerini üstlenecek olan bu departman,
hukuksal kurallardan azami ölçüde yararlanılması çalışmalarını yürütecektir.
9). Uluslararası İlişkiler Departmanı, bir başkan ve altı yardımcısından
oluşmaktadır. Bu departmanın görevi, organizasyonun uluslararası alanlardaki faaliyetlerini
sağlıklı biçimde yürütülmesini sağlamaktır. Türkiye'de faaliyet göstermekte olan uluslar ası
kuruluşların çalışmalarım analiz etmek, bu kuruluşlar ile yakın ilişki kurulmasını sağlamak ve
dış güç odaklar olan bu kuruluşların amaçlarının belirlenmesini sağlamaktır." Denilmektedir.
Buradan da ERGENEKON terör örgütünün Sivil unsurlarının yapılanmasını
düzenleyen LOBİ dokümanında ERGENEKON YAPILANMASINA ilişkin dokümandan
daha ayrıntılı olarak yine gizlilik kuralları içinde, örgütsel hiyararşi içinde herkesin nasıl ve ne
şekilde çalışacaktan yazılı kurallara bağlanmış ve görev dağılımları aynntılı olarak
belirtilmiştir.
13-SİSTEMLE BARIŞIK OLMAYANLARIN ÖRGÜTE
ALINMASI:
Örgütün yapısı incelendiğinde Aralık -1999 tarihli ERGENEKON-LOBİ başlıklı
belgenin 7. bölümünde eleman profili başlıklı bölümünde; "Özellikle sistemle barışık
olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir. Çünkü, bu türden kişiler
sistemin boşluklarını, mekanizmanın işleyişini, oyunların kurallarını ve zaaflarını çok daha iyi
bilmektedirler." Denilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN' in ordudan ihraç edildiği, şüpheli Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK ve Gazi Güder'in ayrıldıkları, Oktay YILDIRIM Mahmut ÖZTÜRK,
Fikret EMEKve Rafet ARSLAN'm malulen emekli oldukları, yine şüpheliler Kemal ŞAHİN,
F Refik NUHOĞLU, Aydın YÜKSEK'in polislikten ayrılma ve emekli oldukları, Kuvayı
Milliye Derneği (1919) nin üyelerinin büyük bir kısmının geçmişte silahlı eylem ve adi
suçlardan sabıkalı oldukları, imam kod Hüseyin GÖRÜM cezaevinde yattığı, Muhmmed
YÜCENİN, uzman çavuşluktan atıldığı,
Doğu PERİNÇEK' ve grubunun bir çok üyesinin geçmişte devlete karşı çeşitli
suçlardan mahkum olup ceza evinde yattıkları,
Doğu PERİNÇEK'in 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte
önderlik etmek suçundan tutuklandığı ve hüküm giydiği, 1974 affı ile serbest kaldığı, 1980 12
Eylül askeri darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığı ve hüküm giydiği,
Mehmet Adnan AKFIRAT hakkında TDKP Halkın Kurtuluşu Aydınlık Örgütünü
kurup yönetmekten işlem yapıldığı,
Hikmet ÇİÇEK'in 1971 yılında Anayasayı ihlal 146/1'den yargılandığı ve hüküm
giydiği, 14 yıl 4 ay cezaevinde kaldığını, 1986 yılında tahliye olduğunu, bu davada 1974
yılında çıkarılan genel af yasası sonrasında tüm cezalarının silindiğini ve affa uğradığını,
Ferid İLSEVER'in 1970 yılında 12 Mart döneminde TİİKP davasından
yargılandığını, Cezaevinde yattığını, TİKP davasından da yargılandığı anlaşılmaktadır.

14-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN STRATEJİSİ:


ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ amaç ve faaliyetleri için söz sahibi üyelerine
hedeflerine ulaşma amacıyla hazırlattığı proje tez-antitez gibi dokümanları gizli üst
yapılanmasında değerlendirip uygun görülen stratejilerin benimsenip kabul edildiği, daha
sonra kabul edilen bu belgeden yola çıkarak bu belgenin hayata geçirilmesi için kendilerine
göre hazırladıkları Master Planlar çerçevesinde, önce propaganda sonra kurulacak şirketlerden
elde edilecek gelir ve gelirlerin bu amaçla kullanılması sonucu, örgütlenme faaliyetlerinin
çeşitli aşamalarından sonra, sızma ve ele geçirme süreçleri sonucunda devleti tamamen ele
geçirip kendi siyasi ve şahsi çıkarlarına uygun olarak yönetmeyi planlamaktadırlar.
Planlamaların şu şekilde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
1-ERGENEKON dokümanına göre gizli hiyerarşik yapıya bağlı üst örgütlenme, bu
örgütlenmenin üst düzey olmasının yanında stratejik örgütlenmeninde buradan yönetildiği ve
kararların burada alınıp alt örgütlenme birimlerine iletilip uygulamaya konulduğu
anlaşılmaktadır.
2- Olarak üst yapıdan sonra sivil yapılanma alanlarında örgütlenyi kapsadığı. Lobi
adı verilen ikincil örgütlenmenin, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE taban
kazandırmaktan, örgütün legal ve illegal gelirlerinin temini ile devamlılığın sağlanmasının
amaçlandığı. Bu sivil yapılanmaya sivil toplum kuruluşu nitelingindeki derneklerin de dahil
edilmek suretiyle üst yapılanmada yer alan yönetici kadrolarının deşifre olmalarının önüne
geçilmek istendiğinin anlaşıldığı,
3-Aşamada ise sistemli örgütlenmenin tüm inceliklerinin teoriden pratiğe
döndürülmesi için hazırlandığı anlaşılan Devletin Yeniden Yapılanması başlıklı örgütsel
içerikli dokümanın hazılanması da ERGENEKON terör örgütünün sistemli sinsi ve gizli bir
örgüt olduğu nu göstermektedir bu belge de devletin tüm kadamelerinde sivil toplum
kuruluşulannm ele geçirilmesi ve ERGENEKON terör örgütünün hedefine gidebilmesi için
gerekli sızma ve yapılanma süreçlerinin ayrıntılı olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu plan çerçevesinde de eylem ve faaliyetlere başladıkları, kendilerine
kurduklan Kuvva-i Milliye Demeği (demekleri) vasıtası ile siyasi görüşleri çerçevesinde
tabana yayıp örgütün üye sayısını arttırdıkları, yine demek ve değişik kültürel etkinlikler
sebebi ile tanıyıp güvendikleri şahıslara örgütün nihai amacını anlattıkları, Gazi GÜDER' in
Ayşe Asuman ÖZDEMİR' e uzun süre kendisine çeşitli şahıslar hakkında istihbari bilgiler
aktarmasına mukabil " sizin bence artık önemli ve değerli bir misyonunuz var, bu misyon bu
ülke için çok önemli... ordu komutanın en önde vuruşması doğru bir yaklaşım değildir, siz
cengaver değil, artık komutan olmalısınız, artık ana karargahta olmalısınız, bir başka
anlatımla planlamacı, eğitimci, koordineci, örgütçü vb. görevleriniz olmalı ya da daha öne
çıkmalılar,. Sonuç alabilmek için daha büyük örgütlenme gerekir. Not; bu konuda
çalışmalarımız var, ortaya çıkması için daha zaman gerekir" şeklinde artık Ayşe Asuman
ÖZDEMİR' in de örgütün içinde bir şahıs olduğunu vurguladığı ve yine hareketin adının ayrık
otu hareketi olmasını tavsiye ettikleri, ayrıca yine kendilerinin kod isimlerinin birbirlerine
email yoluyla gönderdikleri, burada lakaplar denilerek MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma
aşamasında ölen Kuddusi OKKIR , THMADE ... Asuman ÖZDEMİR , YÜCE YÜREKLİ...
Ergün ÖZGEN şeklinde kod isimlerinin bulunduğu ve bu kod isimlerin de gerek telefon
dinlemeleri ve gerek internet yazışmalarında kullanıldığı, şüphelilerin yine bazı konularda
telefonla ve bilgisayar üzerinde değil dinlemeye karşı olarak yüz yüze görüşeceklerini
birbirlerine beyan ettikleri, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin ZAFER kod adını kullandığı,
İsmal YILDIZ'm BÜLENT kod adını kullandığı, Halil Behiç GÜRCİHAN' m bazı bilgileri
Ayşe Asuman ÖZDEMİR 'e aktarıp Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in de Gazi GÜDER 'e , Gazi
GÜDER ' in de bilgileri MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a
gönderip ölen Kuddusi OKKIR' m bilgisayarında depolandığı ve yine Kuddusi OKKIR ' m
Gazi GÜDER'e yazmış olduğu 9 Mayıs 2006 tarihli emailde "Gazi ve Kuddusi niçin
tanıştırıldı? ağabeyin miyim?, Başarmaya giden yoldan vazgeçme şansımız var mı ? " şeklinde
yazmış olması da şüphelilerin örgütün çatısı için, aralarındaki emir komuta zinciri gereği
tanıştırıldıkları anlaşılmakta olup, yine MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen
Kuddusi OKKIR'm zaman zaman Gazi GÜDER'e stratejik talimatlar verip nasıl davranması
gerektiğini söylediği anlaşılmaktadır.
Örgütün oluşumunda ERGENEKON ve DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI
planına uygun olarak şüphelilerin silahlı gruplar oluşturdukları, ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN ' in bu grubun başında olduğu, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet
DEMİRTAŞ' ve Fikret EMEK m bu silahların saklanmasına yardımcı oldukları, üç şahsında
ayrıca ruhsatlı silahının bulunduğu, örgüt arasında hiyararşik yapının olduğu, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ' in ofisinin genelde buluşma ve toplantı yeri olarak kullanıldığı, yine silahlı
ve bombalı birimin Mete YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı
olarak hareket ettikleri, Mete YALAZANGİL' in Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve
Fikret EMEK ile şüpheliler TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU, Saipir DEBZLELVİDZE ve
Zeki Yurdakul ÇAĞMAN gibi daha bir çok şüpheliyi organize ettiği görülmektedir.
Şüpheli Fikret EMEK' in Oktay YILDIRIM gibi örgüte ait el bombalan ve silahlan
sakladığı, aynca Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile irtibat halinde olduğu ve doğrudan operasyon
dairesi başkanlığına bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Tüm şüphelilerin ortak özelliği çeşitli internet sitelerinde örgütün amaç ve faaliyetleri
doğrultusunda yazılar yazdıklan, yazdıkları yazılann genelde ermeni düşmanlığı,
Süleymaniye ve çuval olayı, Türkiye' deki misyonerlik faaliyetlerinden duydukları
rahatsızlıklar ve Türkiye' deki azınlıklara karşı yapılması gerekli eylem ve davranışlar ile derin
devlet üzerinde yoğunlaştığı. Özellikle Türkiye de kamu otoritesini sarsan cinayetlerden
hemen sonra şüphelilerin yazılarında hem hedef saptırmaya yöneldikleri hemde örgütün (derin
devletin) propagandasını yaptıkları dosyada mevcut şüphelilere ait yazıların incelenmesinden
anlaşılmaktadır.
Savcılığımıza ihbar yoluyla gelen mektup ve ekindeki fotoğraflarda örgütün
üyelerinin Türk Ortodoks Kilisesinde ayinlere katıldıkları, ilk kuruculuğunu ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN , MİLLİ IRGAT(KOD) soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve
Taner ÜNAL' m yaptıkları VKGB ' in broşürlerini de o ayinlerde dağıttıkları, örgütün bu
sebeple milliyetçi ve diğer dinlere müsamaha göstermeyecek kadar şovenist bir yapıda olduğu,
Türk Ortodoks Patrikhanesi dışındaki tüm yabancı din misyonlarına karşı aşın
düşmanlıklarının bulunduğu, bu konuda Sevgi ERENEROL Hem Hava Kuvvetleri
Komutanlığında hemde SAREM isimli askeri strateji kurumunda ve kendi beyanına göre
birçok üniversitede seminerler verdiği ve bu seminerlerde misyonerlik faaliyetlerinin ajanlık
ve provakatörlük olduğunu ve bundan duyduğu rahatsızlıkları anlattığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'nin Kuvva-i Milliye çatısı altında Balıkesir' de örgütün
amaçlarına yönelik yapılanma içinde olduğu ve gençleri örgüt çatısı altında örgütlediği örgüte
ait gizli toplantı yeri temin ettiğive eylem yapabilecek kapasitede gençleri etrafına toplayarak
bu hususu da dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' e ilettiği emir ve talimatlarını beklediği
görülmektedir.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m da etrafına topladığı Kemal ŞAHİN,
Mehmet Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU isimli eski polislere Ergenekon oluşumu
çerçevesinde kendilerini Devletin ve Genelkurmayın stratejilerini belirleyen birimi olarak
tanıtıp çeşitli şahıslar hakkında istihbarat bilgileri toplayıp kendisinde topladığı, zaman zaman
da bu bilgileri internet sitesinde yazarak insanları zor duruma sokup amaçlarına ulaşmaya
çalıştıkmaktadırlar.
Ergün POYRAZ' m BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile
irtibatlı olarak askeri şahıslardan aldıkları gizli bilgi ve belgeleri bu şahıslarla paylaşıp bu bilgi
ve belgelerin değişik vesilelerle yayınlanmasını sağladıklan ve yine Ergün POYRAZ' m kendi
beyanı ile evinde ve bilgisayarlannda çıkan devlete ait gizli bilgi ve belgeleri çeşitli
mahkemelerde ve yazdığı 12 kitap ve gazete yazılannda kullanmak suretiyle örgütün hareket
alanını genişletip kişilerin özel hayatlanna ilişkin bilgi ve belgeleri depolayıp yeri ve zamanı
geldiğinde örgütün amaçlan doğrultusunda kullandıklan, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün de
aynı sitede faaliyet gösterdikten sonra ERGENEKON terör örgütünün toplumda kabul görmesi
ve yüce ideallere hizmet ettiğini ima edici yazılan yayınladığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Fikret
EMEK' te de Alman vakıflannın bulunduğu yerlerin kroki ve resimlerinin bulunması da,
örgütün ilgi alanına giren her türlü konuyu ciddiyetle araştınp çeşitli projeler ürettiğini
göstermektedir.
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK her nekadar Danıştay saldınsı olayından
itibaren ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile fikir aynlığmdan ötürü görüşmediğini ve yolunu
ayırdığını beyan etmişise de, Mete YALAZANGİL 'in beyanında Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK7nün 2006 yılında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in Ataşehir'de vermiş olduğu
iftar yemeğine katıldığı aynca ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin eşiyle de akraba olduklan
göz önüne alındığında bu söylemin aralannda örgütsel birlektelik yokmuş gibi bir imaj
oluşturmak için söylendiği anlaşılmaktadır.
Gerek Ergenekon gerekse Devletin Yeniden Yapılanması dokümanına göre PYK
(planlama yürütme kurulu) ve alt kurul 21 kişiden oluştuğundan 21 tane ayn örgütlenme
birimi ve bu birimlerin başlannda farklı farklı kişilerin olduğu, buna bağlı olarak da tüm
şüpheliler arasında birebir hiyerarşik ve organik bağ bulunmasının, zorunlu olmadığı, ancak
grup liderlerinin örgütün henüz deşifre edilememiş üst birimleri ve bu birimler altında farklı
hücre yapılanmalan olması sebebi ile birbirlerini hepsinin tanımamasının da doğal olduğu ve
örgütün ancak bu şekilde gizlilik prensipleri çerçevesinde yayılıp kendine taban ve silahlı
milis gücü kurabileceği değerlendirilmektedir.

15- ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE


BAĞLI DERNEKLER:
A-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ
Oktay YILDIRIM'm il başkanı olduğu ve Devletin Yeniden Yapılanması için
kurulduğu anlaşılan Kuvva-i Milliye Derneğinin aynı amaçla örgütlenmesini sürdürdüğü,
dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK'ün derneğin amaçlan doğrultusunda yazılan yazılan internet
sitesinde yaymladıklan ve yine dernek ile doğrudan irtibatı olmamakla birlikte örgütün
stratejik plan ve yapılanmasını sağlayan SESAR Araştırmalar ve Stratejik Geliştirme
Merkezinin sahibi olan BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m da aynı amaçla örgütlendiği ve
yazmış olduğu yazılan örgüt üyesi olan Fuat ERMİŞ ve Bekir ÖZTÜRK' ün kendi isimleri ile
Kuvva-i Milliye.net isimli sitede yaymladıklan, daha sonra da SESAR ismi ile ve kendi
isimleri ile yayınladıkları, yazılann içeriklerinin de ordu ile hükümeti karşı karşıya getirip
birbirlerine karşı düşmanca hareket etmelerini sağlamak, yine örgütün stratejisi doğrultusunda
ermeni düşmanlığı, yabancı ve diğer dinlerin düşmanlığı, Süleymaniye çuval olayı gibi
yazılannda şüphelilerin aynı amaç için hareket edip aynı konuda yazı yazıp propaganda
yaptıklan, Türkiye' de öldürülen yabancı şahıslar ve Danıştay saldınsı olayı ile alakalı
yorumlann yanı sıra Türkiye' de bundan sonra öldürülebilecek yabancı din temsilcilerinin de
isimlerini açıkça yazmak suretiyle de bu şahıslan da hedef gösterdikleri, şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ'nün bizzat Kuvvai Milliye Derneği ile ilgilendiği, Bekir ÖZTÜRK ün tayini ile
ilgilendiği, sırf Kuvvai Milliye Derneğinin kurulabilmesi için Bekir ÖZTÜRKün tayinini
Ankara ya çıkarmaya çalıştığı, şüpheli Bekir ÖZTÜRK Kuvvai Milliye Derneğinin
faaliyetlerini yürütürken, diğer şüpheliler, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Halil
Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU' Ayşe
Asuman ÖZDEMİR, Muammer KARABULUT la irtibatlannm bulunduğu mevcut telefon
irtibat raporlanndan anlaşılmaktadır.
Paşa(kod) Fikri KARADAĞ'm yönetimindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919) içinde
faaliyet gösteren şüpheliler Erkut ERSOY ve Recep Gökhan SİPAHİOĞLU ile irtibatlanda her
iki derneğin aynı amaca yönelik çalıştıklannı göstermektedir. Şüpheli soruşturma aşamasında
ölen Kuddusi OKKIRm da her iki derneğin kuruluş çalışmalanna (Zafer kod)Muzaffer TEKİN
ile birlikte katılıp örgütlenmelerine yardımcı olduğu, Kuvvai Milliye Derneği İstanbul
sorumlusu olan şüpheli Oktay YILDIRIMmda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE ait
elbombalannı gizlediği, örgütsel tüm eylemlere fiilen (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' ve Sevgi
ERENEROL un yanında katıldığı anlaşılmaktadır.
Aynca Oktay YILDIRIM ve Bekir ÖZTÜRK ün bilgisayarlannda elde edilen
belgelerde, birçok şahsın özgeçmiş raporlannm bulunduğu, bazılanmn üzerinde tehlikeli, takip
edimesi lazım, şeklinde ibarelerin bulunduğu, şüpheli Fuat ERMİŞin İsmail YILDIZ yazdığı
yazılan Kuvvai Milliye.com sitesinde yayınlama görevini yürüttüğü anlaşılmıştır.
B-KUVAYI MİLLİYE DERNEĞİ (1919)
Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin kuruculuğunu ve başkanlığını yapan Paşa(kod)
Fikri KARADAĞ'm aynı dernek çatısı altında silahlı tetikçi grubu örgütlediği, bizzat bazı
kişilerin öldürülmesi için organizasyon yaptığı tetikçilerle yüzyüze görüştüğü, bazı
konuşmalannda 10 milyon dolar paranın geldiği feri'he; ulaştmldığmı belirtitiği
görülmektedir.
Aynı grubun ankarada davaya konu VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ
derneğinin kuruluşunda birlikte hareket ettikleri, bizzat Hüseyin görüm Muzaffer TEKİN
Paşa(kod) Fikri KARADAĞ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Soruşturma aşamasında ölen
Kuddisi OKKIR in bu derneğin kuruluşunda bulundukları, daha sonra Muzaffer TEKİN in
önderliğinde başkanlığım Bekir ÖZTÜRK'ün yaptığı Oktay YILDIRIM m İstanbul şubesi
başkanı olduğu Kuvvai Milliye Derneğini kurduklan, Bekir ÖZTÜRK'e ait aynı isimli internet
sitesinide örgütsel amaçlı olarak kullandıkları anlaşılmıştır.
Aynı tarihlerde Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin de Paşa(kod) Fikri KARADAĞ
tarafından kurulup faaliyete geçmeside şüphelilerin ERGENEKON terör örgütünün aldığı
kurumsallaşma ve sivil toplum örgütlerinin çok olmasıyla başta istihbarat toplama ve
örgütlerin sayılarının ve üyelerinin çok olması ile de toplumsal olaylarda örgüt üyelerini
harekete geçirmek açısından görünmez bir güç olmayı hedefledikleri, bu gücü bazı toplumsal
olaylarda kullandıkları, Dernek ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini gerek kuruluş
aşamasında gerek sonrasında örgüte ait medya kuruluşlarında reklam ve propaganladalırm
yapılması suretiyle bu dernek ve vakıfların baskı unsuru olma özelliklerini arttırdıkları
saptanmıştır.
Dosyada mevcut fiziki takip tutanakları ve fotoğraflar ile telefon görüşmelerinden
anlaşıldığı kadarıyla gizliliğe çok önem verildiği, önemli konuların hep yüzyüze konuşulduğu.
Paşa(kod) Fikri KARADAĞ Sevgi ERENEROL ve Veli KÜÇÜK' ün gizli buluşmalarla
örgütsel içerikli toplantıları yapıp kararlan burada aldıklan, aynca Türk Ortodoks Kilisesinde
örgütün gizli toplantılaranm yapıldığı bu toplantılara örgütün üst düzey tüm yöneticilerinin
katıldığı gibi bazı askeri şahıslannda buradaki ayin adı altında yapılan toplantılara katıldıklan
telefon görüşmelerinden alaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyelerinin büyük çoğunluğunun sabıkalı
kişilerden oluştuğu. Hiçbir geliri olmayan dernek binasında şüphelilerin esrar patileri
düzenledikleri gibi kendilerine çeşitli askeri rütbeler ve makamlar tahsis etmek sretiyle
aralannda hiyerarşik bir yapı oluştrduklan. Örgüt üyelerine çeşitli görevler ihdas edip bu
yönde örgüt kimlik kartlan bastmp dağıttıklan. Kimlik kartlannm resmi askeri kimlik kartlanna
benzer şikilde yapıldığı. Bazı şüphelilere verilen kartlarda ÖZEL KUVVETLER, bazılanna
İSTİHBARAT, bazılanna ÜLKELER ARASI İSTİHBARAT SORUMLUSU şeklinde görev
dağılımını belirten ibarelerin bulunduğu. Buradan da şüphelilerin kendilerini koımutan binbaşı
görev karargah şeklindeki tabirlerle tanıttıklan ve aralanndaki hiyararşik yapıya uygun olarak
birbirlerine görevler verdikleri anlaşılmaktadır.
Şüphelilerde ele geçirilen CD ve fotoğraflarda kısa sürede bu üç derneğin birçok ilde
örgütlendikleri, kuruluş aşamasında birçok salonda seminerler verildiği, Paşa(kod) Fikri
KARADAĞ nin Kiralık Mercedes münübülerle seyahat ettiği, Dernek çatısı altında birçok
şehirlerarası etkinliğin düzenlendiği, derneklerin üye sayısı ve bu üyelerden elde edilecek
gelirlerle bu tür çalışma ve organizasyon faaliyetlerinin finanse edilemeyeceği, bu aşamada
paralann nereden geldiğinin şüphelilerce izah edilemediği görülmektedir.
GİZLİ TANIK 17 nin ifadesinde bu konuyla alakalı olarak, ERGENEKON terör
örgütünün mafya yapılanması içinde önemli görevi olduğu Arnavut Sami (Kod) Sami
HOŞTANın bizzat bu derneğin örgütsel faaliyetlerinin finansmanı için para gönderdiği,
şüpheli Hüseyin GÖRÜM kendisini özel kuvvetler komutanı olarak tanıttığıve Kuvayı Milliye
Derneği (1919) üyelerine çeşitli askeri görevler dağıttığı, örgüt üyelerinin askeri eğitimini
verdiği, silahlı eğitimlerinin verilmesi içinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRKe teklifte bulunduğu,
şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bizzat dernek binasına gelerek, ERGENEKON terör örgütünün
bünyesinde bulunan sol tandanslı üyelerle aralarındaki ihtilafın giderilmesi için uzlaştırmaya
yönelik konuşmalar yaptığını, bazı şahısların Murat ÇAĞLAR tarafından araba bagajında
derneğe getirilip, zorla tahsilat yapıldığını beyan etmiştir*,-.■**•-*,
Şüpheli Erkut ERSOY'un Paşa(kod) Fikri KARADAĞa bağlı olarak istihbarat
faaliyetlerinden sorumlu gurubun yöneticisi olduğu, tespit edilemeyen bazı askeri şahıslarlada
irtibatlarının olduğuve istihbarat bilgilerini bu şahıslara ilettiğini telefonlarda söylediği,
telefon konuşmalarında karagah olarak adlandırılan yerlerden bahsettikleri, istiklal
mahkemelerini kuracaklarmıve motorize ekipler kurup kendi yöntemlerine göre kişileri
cezalandırmayı düşündükleri anlaşılmaktadır.
C-VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ
Yine bu örgüt tarafından kurulan ilk kuruluşunda ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ,
Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi OKKIR
gibi şüphelilerin kurulmasına önayak oldukları VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ
derneğinin de aynı amaçla kurulduğu çok kısa bir sürede bu derneğin örgütün amaçlan
doğrultusunda bir suç merkezi haline geldiği bu dernek hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığığmca hazırlanan 06.09.2007 tarihli 2007/1495 sayılı iddianamede
"VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin 06.05.2005 tarihinde kurulduğu
kurulmasına müteakiben halen görev yapan kamu görevlileri ile emekli olan kamu
görevlilerinin derneğe sempati ile yaklaşıp dernek faaliyetlerinde görev aldıkları. Derneğin
kurucuları ve liderlerinin dernek çatısı altında TCK 220. maddede belirtilen Suç işlemek için
Kurulmuş Örgüt kurup bu yapılanma içinde hiyeraraşik olarak örgütlenip çeşitli suçları
işlediklerinin belirtildiği, Örgütün: her Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşında olması gereken ve
var olan; Vatan, Millet, Bayrak ve Mustafa Kemal Atatürk sevgisini kendi kişisel ve maddi
çıkarları için kullanmaya başladıkları görülmektedir." Denilmiş olup; buradan da VKGB
derneğinin amaç ve faaliyetlerinin ERGENEKON örgütünün gizli amaçlan ve stratejisi
doğrultusunda faaliyet gösterdiği de açıkça anlaşılmaktadır. Bunun dışında Türkiyede birçok
pretosto eylemi ve değişik yürüyüşlerin bu şüpheliler tarafından organize edilmiş ancak bu tür
faaliyetler için harcanan paralann nasıl ve kimler tarafından karşılandığı hususlannm da şu
aşamada tespit edilememiştir.
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ, derneğinin kuruculan arasında
bulanan Taner ÜNAL ve Ahmet CİNALİ nin Veli KÜÇÜK' ile irtibatlan aynı şahıslann
Muzaffer TEKİN ile irtibatlan derneğin Veli KÜÇÜK' ün talimatıyla kurulduğu, kuruluşunda
bizzat Muzaffer TEKİN Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi
OKKIR gibi örgütün ileri gelenlerinin de bulanmasına rağmen daha sonraki aşamalarda
dernek başkanı Taner ÜNALIn İşçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK ten aldığı talimatlarda
Diyarbakır da örgüt adına yürüşüş tertipledikleri, Mersinde meydana gelen bayrak yakma ve
akabinde tüm Türkiyede meydana gelen gösterilerinde ö dönem itibanyla VATANSEVER
KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinde faaliyet gösteren tutuklu şüpheli Ali KUTLU
tarafından provakasyon amaçlı yakıldığı da Gizli Tanık 17 nin beyanlanndan anlaşılmaktadır.

16-İSTİHBARAT YAPILANMASI
Şüphelilerden Erkut ERSOY'un örgüte ait gizli istihbarat biriminin lideri olduğu,
etrafına topladığı birçok hackerle birlikte çeşitli zamanlarda değişik illerde lüks otellerde gizli
örgütsel içerikli toplantılar yaptıklan gibi başka şahıslann bilgisayar ve email gönderilerini
habersiz olarak ele geçirip internet sitesinde yaymladıklan gibi bazılanm de mektup yoluyla
kurumlanna şikayet edip haklannda işlem yaptırmaya çalıştıklan. Erkut ERSOY'un hiçbir
geliri olmamasına karşılık görüşmelerinde bu konu telefonda görüşülmez biz zaman zaman
otellerde gizli toplantılar yapıyoruz buraya sende gelirsen konulan yüzyüze görüşürüz
şeklinde beyanlarda bulunması da kendi geliri olmayan bu şüphelinin örgütün mali
kaynaklanyla bu toplantılan finanse ettiğini göstermektj^ift"*3**;,^
Yine telefon görüşmeleri ve şüpheliler be^filaflnda #||hjoplanülarda kendilerini derin
devlet olarak lanse edip devletin teki Ase ^ge^gfjk ■ş^fe&lerinin kendileri ve
i! <n fi
H ,

115 İl „ ... W\- jK J


9
-tA
Ergenekoncularm olduğunu beyan ettikleri. Ve gizli toplantılarda örgüt üyelerine son çare
olarak iktidarı devirmek için kendilerinin iltilal yapacaklarını söyledikleri ve bu yönde örgüt
üyelerini şartlandırdıkları. Örgüt üyelerininde bu konuyla alakalı olarak birbirlerine hem
telefonda hem de mesaj ve e-mail yoluyla 'ihtilalden başka çare kalmadı' şeklinde birbirlerine
bu hususu hatırlattıkları anlaşılmaktadır.
Örgüt üyelerince kurulan derneklerin amaçlan kuruluş tüzükleri ve tüm eylem ve
faaliyetlerinin birbiriyle benzerlikler gösterdiği anlaşılmıştır. Bir çoğunun tüzükleri hakkında
Dernekler Kanununa uymaması sebebiyle davaların açıldığı ancak yine de derneklerin
örgütsel içerikli dokümanlarda geçen isimler ile örgütün talimatlarına uygun olarak
kuruldukları anlaşılmaktadır.
Şüpheliler Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen
örgütsel içerikli belgelerin içinde özel güvenilk şirketlerinin de istihbarat toplama için
bulunmaz bir fırsat olduğu ve bu şirketlerle her türlü illegal faaliyetinde perdelenebileceği
belirtilmiş, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün özel güvenlik şirketinin sahibi olduğu, şüpheli Oktay
YILDIRIM' m özel güvenlikçi olarak Reina'da çalıştığı, daha bir çok örgüt üyesinin özel
güvenlik işi yaptıkları, hatta Gizli Tanık 17' nin beyanına göre Veli KÜÇÜK'ün Kuvayı
Milliye Derneği (1919)'ne gelip 150 tane özel güvenlikçi alacağını ve bu özel güvenlikçilerin
de Kuvayı Milliye Derneği (1919)'nden seçileceği ve bu konuda da derneğe ilan astığı, gelen
kişilerin de dernekte mülakata tabi tutuldukları anlaşılmaktadır.

17-MEDYA İRTİBATLARI;
Şüpheliler örgütün amaç ve talimatlarına uygun olarak medyayı ele geçirmek için
faaliyetlerde bulundukları, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bu konudaki faaliyetleri yanında Türkeli
Dergisini kurdurup, daha sonra yine kendi talimatı ile kurulan VATANSEVER KUVVETLER
GÜÇ BİRLİĞİ Derneğine bu derginin yönetimini bıraktığı, şüphelilerden İlhan SELÇUK' un
Cumhuriyet Gazetisinin genel yayın yönetmeni olduğu, şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İşçi
Partisinin genel başkanı olmasına rağmen Aydınlık ve Ulusal Kanal'da söz sahibi olduğu,
kendisine bağlı olarak yönettiği bu kanallarda Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER,
Serhan BOLLUK, Hikmet ÇİÇEK ve Hayati ÖZCAN'm medya yapılanması içersinde yer
aldıkları gibi istihbarat toplama ve kişisel verileri kaydetme ile devlete ait gizli ve belgeleri ele
geçirdikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN' in ENTERNET grupun sahibi olduğu, şüpheliler Halil
Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, İsmail YILDIZ ve Erkut ERSOY'un internet sitesi
sahibi oldukları, şüphelilerden Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Gazi GÜDER, Ergün POYRAZ,
Fuat ERMİŞ, Güler KÖMÜRCÜ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Habip Ümit SAYIN,
Muammer KARABULUT, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit
OĞUZTAN, Emin GÜRSES ve Vedat YENERER'nin çeşitli gazete internet sitesi ve
televziyonlarda örgütün amacı doğrultusunda yazı, yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları
anlaşılmaktadır.

18-HUKUK DEPARTMANI;
Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Nusret SENEM ve Fuat TURGUT'un Avukat
oldukları ve örgütün tüm faaliyetlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapılması için gerekli
yasal zemini oluşturmaya çalıştıkları, örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirilen tüm eylem
ve faaliyetlere ilişkin davaları meccanen takip ettikleri anlaşılmıştır.
BOLUM III
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEŞİFRE
EDİLEBİLEN YAPILANMASI

l-ASKERİ YAPILANMASI
ERGENEKON terör örgütünün yapılanması içinde askeri yapılanmanın çok önemli
yerinin bulunduğu, ERGENEKON dokümanında ERGENEKON başkanlığına bağlı 7 gizli
birimin 5 tanesinin başında asker bulunduğunun belirtilmesi ve bu bölümlerin başkanlıklanna
komutanlık diye isim verilmesinden bu örgütlenmenin kuruculannm ve önemli yöneticilerinin
asker kökenli olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan ele geçirilen dokümanlardan ve alman ifadelerden örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisine sızmaya çalıştığı ve burada örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda
faaliyetlerde bulunduğu, hakkında işlem yapılan şüphelilerin de görevde olduklan dönemde
ellerinde bulunan imkan ve yetkileri örgütün amaç ve çıkarlan doğrultusunda kullandıklan
anlaşılmıştır.
Öte yandan örgütsel dokümanlarda belirtildiği gibi örgütün en çok önem verdiği ve
sızmaya çalıştığı kurumlardan birisinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu, bu nedenle halen gizli
bir şekilde bu faaliyetlerini sürdürdüğü, hatta bu faaliyetlerini KARARGAH EVLERİ
şeklinde adlandırarak özellikle harp okullannda bulunan subaylar ve öğrencilerle
ilgilendikleri, bunlann yanı sıra halen görevde olan bazı Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplan ile
ilişki içerisinde olduklan, bu ilişkileri sayesinde birçok kişinin askerlikle ilgili problemlerini
çözdükleri ve istedikleri yerlerde askerlik yapmalannı sağladıklan, ayrıca bu ilişkileri örgütün
farklı amaç ve hedefleri için kullandıklan anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden;
1-Şüpheli Veli KÜÇÜK (Emekli Tuğgeneral)
2-Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ (Emekli Kurmay Kıdemli Albay)
3-Şüpheli Muzaffer TEKİN (Emekli Piyade Kd.Yüzbaşı Disiplinsizlik)
4-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK (Emekli yüzbaşı istifa)
5-Şüpheli Fikret EMEK (Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı Malulen)
6-Şüpheli Oktay YILDIRIM (Emekli Levazım Kademeli Başçavuş Malulen)
7-Şüpheli Muhammet YÜCE (Hava Uzman Çavuş sözleşme feshi)
8-Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK (Emekli Levazım Başçavuş)
9-Şüpheli Orhan TUNÇ (Emekli Kademeli Kıdemli Başçavuş)
10-Şüpheli Rafet ARSLAN (Emekli Topçu Yüzbaşı Malulen)
11-Gazi GÜDER (Müstafi Deniz Yüzbaşı İstifa) oldukları tespit
edilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün gizli üst yapılanmasında görevli oldukları anlaşılan
Şüpheliler Veli KÜÇÜK'ün Tuğgeneral, M. Fikri KARADAĞ'm Kurmay Albay, Muzaffer
TEKİN'in yüzbaşı (İhraç), Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Fikret EMEK, Rafet ARSLAN ve
Gazi GÜDER'in yüzbaşı, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Mahmut ÖZTÜRK ve
Muhammet YÜCE'nin astsubaylık ve uzman çavuşluk kadrolanndan malulen veya
kadrosuzluk sebebiyle emekli edildikleri bildirilmiştir. Aynca soruşturma kapsamında birçok
örgüt üyesinin görevli askeri şahıslarla irtibat halinde olduklan. Bazı askeri şahıslann emekli
olur olmaz örgüte ait dernek ve sivil toplum kuruluşftffhdâ ıts^düzey görevlere geldikleri
4
anlaşılmaktadır. }f^ '° '^*\
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey gizli yapılanmasının yöneticileri ve üyeleri
olan şüpheliler,
Veli KÜÇÜK, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, (Zafer kod) Muzaffer TEKİN,
Paşa (kod) M. Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Erkut
ERSOY, Habip Ümit SAYIN, Hayrettin ERTEKİN, Güler KÖMÜRCÜ, Hikmet ÇİÇEK'in
doğrudan askeri şahıslarla irtibatlarının bulunduğu ve askeri yapılanma içinde görevli
bulunduklan anlaşılmaktadır. Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in parti içi gizli söylemlerinde ve
telefon görüşmelerinde, Milli kuvvetler olarak nitelediği ve Millet Ordu işbirliğiyle yapılacak
darbe planlarından söz ettiği anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün ana dokümanlarında ve örgüt içi dokümanlarda;
a)İstihbarat Dairesi,
b)Operasyon Dairesi,
c)Analiz ve Değerlendirme Dairesi, (Sözde Komutanlıkları),
d)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sözde Komutanlıkları),

1- ERGENEKON dokümanında
1). AMAÇ, KAPSAM VE YÖNTEM
l/a). AMAÇ
"Bu çalışmanın amacı, Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş, Kemalizm'in
tek, gerçek ve içtenlikli koruyucusu (sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet
gösteren Ergenekon'un re-organizasy onuna katkıda bulunabilmektir." Denilmiş ise de Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde böyle bir oluşumun bulunmadığı bizzat Genel Kurmay
Başkanlığı'nın dosyada mevcut yazılarıyla belirtilmiştir.

(sözde) TSK bünyesi içinde faaliyet gösteren Ergenekon'un sorunlarının belirlenmesi


ve giderilmesine yönelik gözlem, tespit, karşılaştırma ve önerilere yer verilmekle
yetinilmeyip, yepyeni bir yapılanma örneği önerilmektedir.
Böylelikle, Ergenekon'un 21. yüzyıl koşullarına uygun re-organizasyonu
doğrultusunda analiz yapılarak, bir araştırma, geliştirme ve yeni yapılanma raporu
hazırlanmıştır.
Şeklindeki ibarelerden ERGENEKON terör örgütünün sürekli olarak kendisini Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bünyesindeymiş gibi göstermek suretiyle kendisine taban kazanmayı ve
örgütün hakim konumda olduğunu göstermek için Türkiye Cumhuriyeti'nin Ordusunun bu işin
içinde olduğunu vurgulamak ihtiyacı hissetmişlerdir.
Ayrıca ERGENEKON dokümanının Gizlilik Prensibi başlıklı bölümünün altında;
l/e). GİZLİLİK PRENSİBİ
Ergenekon, (sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değerli personeli dışında entelektüel
ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı "sivil" personelden yararlanmakla
karşılaştığı ve bundan sonra karşılaşacağı en önemli sorunların üstesinden gelmekte güçlük
çekmeyecektir. ABD'nin birçok istihbarat biriminin örgütlenmesinde "Masonik" benzeri bir
yapılanmaya gidilmiş olmasının nedenleri arasında, istihbarat birimlerinin karşılaştığı
sorunların üstesinden gelmede kendi içinde yer alan zengin insan kaynaklarına sahip olunması
amacı yatmaktadır
Şeklindeki ibarelerden de örgütün sivillerle bazı askeri şahısların yönetiminde
masonik yapılanma benzeri bir yapılanma olduğu, bizzat örgütü tarif eden ve prensiplerini
belirleyen ERGENEKON dokümanmdjyn anlaşılmaktadır. Buradan da örgütün homojen bir
yapıda olduğu sivil ve^^^erij^^larea bizzat yönetildiği anlaşılmaktadır.
Örgütün sivil yapılanmasını anlatan ERGENEKON-LOBİ başlıklı ve birçok
şüpheliden elde edilen belgenin giriş bölümünde de,
BÖLÜM: I
1). GİRİŞ
Gelişen ve değişen siyasal, ekonomik, bilimsel ve toplumsal dünya koşullan ile
bölgesel coğrafyasında ve kendi içinde Türkiye'nin özgür iradesi dışına ve ulusal çıkarlanna
aykın biçimde içine sürüklenmek istediği çeşitli oluşumlar göz önüne alındığında; (sözde)
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"a bağlı olarak,

(Sözde) "Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"un


kontrolünde, sivil unsur olarak çalışması plânlanan Kemalist/sivil "Lobi"ye ve yapacağı çok
yönlü yararlı faaliyetlere yeni yüzyılda gereksinim vardır. Geleceğin dünyasında "sanal
ortam" büyük önem ifade edecek olmakla birlikte, katı gerçekler belirleyici ve sonuçlandmcı
unsurlar olmaya devam edecektir. Bu nedenle (sözde) Türk silahlı Kuvvetleri
bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'un Lobi adını verdiğimiz örgütsel
organizasyonun faaliyetlerine önümüzdeki zaman dilimi içinde çok daha fazla
gereksinimi olacağı görüşünde haddimizin sınırlarını zorlayan ısrarcılıktaki ifade ve
işaretlerimizin amacı, konunun öneminden kaynaklanmaktadır."
Şeklinde ERGENEKON terör örgütünün sivil unsurlarının dahi
yönlendirilmesinde bizzat örgütün üst düzey yöneticilerince yapılıp yazılı belge haline
getirilen LOBİ dokümanında dahi kendilerini (sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
bünyesinde ve kontrolünde kurulmuş bir örgüt gibi tanımlamak suretiyle örgütün etki
ve faaliyet alanını geniş tutulmasına ve Türk Milletinin Türk Ordusuna karşı duymuş
olduğu sevgi, saygı ve bağımlılığını da kötüye kullanmak suretiyle amaçlarına ulaşmayı
planladıkları anlaşılmaktadır.
Yine şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen
"PANZEHİR" isimli dokümanda: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genç ve yetenekli
subaylarının PKK üst yönetim kademesine yerleştirilmesi şeklindeki ibarelerden de
yine örgütün kendi ana prensiplerinden olan terör örgütü kurup yönetmek prensibine
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin manevi şahsiyetini alet edip kullanmak suretiyle kendi
ideolojik ve örgütsel faaliyetlerini gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır. Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin tüm yasadışı oluşum ve terör örgütlerine karşı verdiği kararlı
mücadele tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Örgütsel içerikli dokümanlardan de anlaşılacağı üzere ERGENEKON terör örgütü
yapılanması içinde Askeri Yapılanmanın çok önemli yer tuttuğu, yapılanmadaki ana unsurlar
olan, İstihbarat Dairesi Komutanlığı, İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı,
Operasyon Dairesi Komutanlığı, Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı başlıklı dört ana
birimin asker kökenli olacağının belirtilmesinden açıkça anlaşıldığı gibi, Üniteler arasında
enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm "Operasyon Dairesi
Komutanlığı" dır. Çünkü, elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği
hallerde katkısı olabilir. Denilerek muhtemelen bu daireye bazı istisnalann getirildiği,
KONTROL DAİRESİ'nin varlığından Ergenekon Örgütü
Başkanı/Komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir.
Denilmek suretiyle kontrol dairesinin çok gizli ve hücre yapılanması şeklinde
örgütlendiği anlaşılmaktadır.
Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanlann ilk görevi;

gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir. Ikinuf%iîn^örevleri, karşı istihbarat


operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasıp^^emfeteme ve ortadan kaldırma
.o
örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi BİR
AJANI ÖLDÜRMEKTİR.
Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlak'a Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden
seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı Ve bağımsız görev
yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutan'ından almalıdırlar, üst yöneticiler ve
örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler. Denilmiş olup soruşturma kapsamında
yakalanan Fikret EMEK in özel kuvvetlerden emekli olduğu evinde KANAS suikast
silahından C3 plastik patlayıcılara kadar silah ve sabotaj malzemesi olarak kullanılan
geciktiricili fünye den saniyeli fitile kadar birçok silah ve dokümanın bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen örgütün oluşum ve faaliyetleriyle alakalı olarak yapılan
soruşturmada yakalanan ve tutuklanan şüphelilerden, ele geçirilen diğer delillere bakıldığında,
Şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen, DERİN ERGENEKON başlıklı örgütsel
içerikli dokümanda ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlan ile gizli yapılanmasının tüm
sistematiğinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, belge içeriğinde:
....Ergenekon'un yukarıda anlatılan özelliklerin yanında, bilinmesi gereken en
önemli yanını şöyle özetleyebilirim. "Agarta'nın merkezinde bulunan Ergenekon, bilgi işlem
ve uygulama merkezi konumunda bir oluşumdur." ..İşte şimdi Ankara merkezli Türkiye, bu
sancıları çekiyor. Doğum saati yaklaştı, taktir, şu anda cenine sarılmış ipleri çözüyor. Filizin
sürmesi için onu çevreleyen sert kabuğun çürümesi nasıl mukadderse, Ankara'da ruhundaki
ilâhi mesajı sunmaya mani unsurları ayıklıyor.
...Etrafımızda cereyan eden olaylar bize de kaos ve gelecek endişesi şeklinde
yansıyor. Oysa acaba gerçekten bir kaosu mu yaşıyoruz, yoksa filiz sürmeye durmuş,
çekirdeğin cidarını yırtma sancılarını mı?
Önce bir soru: Acaba insanoğlu tam plânladığı gibi gerçekleşmiş kaç olaya tanık
oldu? Yahut insanlığın ulaştığı şu seviye, ne kadarıyla onun eseridir? Bu gelişen, değişen,
yenilenen olaylarda, yaratıcının hiç mi dahli yok? Şans veya taktir de diyeceğimiz üçüncü
faktörün bu olaylardaki yeri ne?

OYUN BİTİNCE
Kurtlar Vadisinin bulunduğu yerin özel adı ERGENEKON'dur. ERGENEKON
TÜRK'ÜN MİLLİ DURUŞUDUR. Bu duruş Tann'nm özüne kadar gider. Ergenekon'a
Anadolu topraklanndan ulaşım, Karaman Konya Akşehir üçgeni içinden yapılır. Farklı bir
zaman boyutundadır. Destan zamanlanndaki ulaşımın Asya'dan olduğu doğruydu. Ama bu gün
için Ergenekon' un Anadolu'ya geçmesi bir plânın gereğiydi. Yani zaman kaymalan mekânlan
da etkileyerek, farklı zaman boyutuna Anadolu'dan sağlandı.
Ağartanın Bilgi İşlem ve uygulama Merkezi olan ERGENEKON'un işlevi çok özel
zamanlarda ortaya çıkar. Bu ortaya çıkış zamanlannı bilen varlıklar vardır. Türk'ün Yolunu
aydınlatan bir özellikle mesajlar verirken de her gelişte genetiklerine bazı işlevleri eklerler. Bu
mesajlar Bozkurt Sembolü ile verilir. Yol göstericiliğinin yanında bazı aralarda yardımlanm bir
ilâhilikle bu Millete Rahmet olarak verir. Bu Tanrısal bir oluşun gerçek yönüdür.
Agarta' da bu sistemin gönderilişi ve hazırlanışı üç kişilik bir Ruhsal İdari Evrim
Üstadları tarafından Türkiye'de (Anadolu topraklarında) yedi kişiye ulaştırılır. Bu öküit ve
ezoterik bir öğretidir. Bu evrimsel üstadlarının adı TURK'tÜr*. Tanrı'yı Türk kelimeleriyle
anlatan ezoterik bilgi çok az inisiye bilmektedir. Bu sebeple
şöyle bir kapacaksın,
söylemi bizler kullanır olduk: "Çalış didin ve \
Bir Tanrı'ya bir de
Türklüğe tapacak

^W^7^
Bu ulaşımın şifreleri çözülür. Alt Birimi olan kırk kişiye dağıtılır. Kırk görevli bu
sistemin dağılımını teknik bir şekilde Türk İnsanına sunar. Bu öğretinin ve uygulamanın bizzat
sahibi ERGENEKON'dur. Ergenekoe'un görev alanlarının içinde Türk Ordusu'nun çok önemli
yeri vardır.
Türk Ordusu içinde bu görevler ve görevliler Alpler ve Erenler olmak üzere iki
misyona ayrılırlar. Her birim Türk Ordusunun okült birimlerini oluşturur. Alpler, Özel Harp
Dairesinin faaliyetlerini devam ettirir. Erenler ise işin Parapsikolojik spiritüel ya da başka bir
anlatımla ilâhi yönünün sergilemesini yapar. Bu sistemin idarecileri çok özeldir. Sistemin
başında görülmezler. Ve asla deşifre olmazlar. ..Çünkü Kundalini gücü nasıl ki zor zamanlarda
ortaya çıkarsa, Türk Milletinin zor anlarında da bu sistem olaylara direk el koyar. Sistem
sürekli olmasına rağmen kendisini her zaman hissettirmez.
Diyerek ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanmasının her zaman devrede
olduğunu, Türk milletini tarihi mitolojik değerlerini örgütün çıkarları için kullandıkları,
"KARARGAH EVLERİ" YAPILANMASI
İşçi Partisinden elde edilen İşçi Partisi Karargahevleri yapılanmasıyla alakalı Mit
müsteşarlığınca hazırlanan çok gizli belge içeriğinde ERGENEKON terör örgütünün sivil
yapılanması içinde yer alan Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içinde görevli
bulunan İşçi Partisi genel başkanı şüpheli Doğu PERİNÇEK'in partisini de bu gizli
yapılanmanın metodlarmı ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı olarak anlatmaktadır.
Çok gizli ibareli ve Genel Kurmay Başkanlığına gönderilen karargah evleriyle alakalı
MİT müsteşarlığının yazısının İşçi Partisi genel merkezinde Doğu PERİNÇEK'in odasmda
bulunması da ERGENEKON terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içinde gizli
yapılanmasını sürdürdüğünü ve raporun İşçi Partisi'nden çıkması da örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde çok önemli mevkilere kadar sızdığını göstermektedir. Çünkü MİT
Müsteşarlığının yapmış olduğu tüm çalışmaları mahiyeti itibariyle gizli olduğu, ayrıca mevcut
raporunda Çok Gizli ibaresi taşınması da bu belgenin çok önemli ve hassas olduğunu
göstermekte olup, böyle bir belgenin muhatapların eline geçmesi de gizli kadrolaşma eylem ve
fiillerinin boyutlarını açıkça göstermektedir.
Ayrıca bu konuda Genel Kurmay Başkanlığı savcılığından gelen 02.06.2008 tarihli
cevabi yazıda, Genel Kurmay Başkanlığınca İşçi Partisi Karargah Evleriyle alakalı doküman
için Hv. Kuv. As.Savcılığına soruşturma talimatının verildiği belirtilmiş olup, ERGENEKON
terör örgütünün sızma süreçlerine ilişkin soruşturmanın Genel Kurmay Başkanlığı askeri
savcılığınca da devam ettiği anlaşılmaktadır.
Örgütün eylem ve fiillerinde kullanılmak için lazım olan patlayıcı maddeler, suikast
silahları ile el bombalarının yine askeri yapılanma içinde bulunan örgüt üyelerince rahatlıkla
temin edilebildiği de anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut Gizli Tanık İsmet ifadesinde: Kendilerine silahlar patlayıcılar ve
suikast yapılacak kişilere karşı istihbarat bilgilerinin görevli askeri şahıslarca bizzat verildiği,
örgütsel askeri eğitimin yine görevli askeri şahıslarca verildiğini beyan etmiştir.
Örgüt üyelerinin görevli olduğu dönemlerde muhtemelen bu tür silah mühimmat ve
patlayıcı maddeleri gizlemek veya sarfedildi göstermek suretiyle karargah dışına
çıkarabileceklerini şüpheli (Zafer kod) Muzaffer TEKİN beyanında ayrıntılı olarak anlatmıştır.
Örgüt üyelerinden şüpheli Fikret EMEK'ten ele geçirilen el bombalan, plastik patlayıcı
maddeler, TNT kahpları, sabotaj teli, saniyeli fitil, fünyeler, kalashnikov makineli tüfek,
dürbünlü kanas suikast silahı gibi, şüpheli Oktay YILDIRIM'a ait olan (27) adet el bombası,
fünyeler ile askeriyenin djjjffitb!ş"m%. kayıtlı kasaturanın bizzat şüphelinin evinde ele
geçirilmesinden de örgütün ihtiyacı olan mühimmatı çeşitli zamanlarda
zulaladığı ve ihtiyaç durumuna göre kullandığı, bu malzemeleri de askeri kurumlardan illegal
olarak temin ettikleri anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen askeri silah mühimmat ve benzeri
malzemelerden Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait olanlar Cumhuriyet Başsaveılığımızca askeri
kurumlara teslim edilmiştir.
Örgütün amaçlan arasında bulunan siyasi iktidarları dize getirmek için gerektiğinde
suikast düzenlenmesi için de gerekli istihbari bilgiler, kroki ve şemaların da rahatlıkla elde
edildiği, bu tür bilgilerin tamamen profesyonel kişilerce hazırlandığı ele geçirilen plan,
projelerden ve krokilerden açıkça anlaşılmıştır.
Devlete sözde hizmet etme iddiasıyla kurulan ve faaliyet gösteren ERGENEKON
terör örgütünün hem sivil kökenli üyeleri hem de asker emeklisi üyelerinde devletin çeşitli
kurumlarına ve Genel Kurmay Başkanlığı'na ait birçok gizli ve askeri içerikli bilgi, belge,
bilgisayar kaydının bulunduğu ve çoğunluğu sivil olan örgüt üyelerinde bu tür askeri gizli
bilgi ve belgelerin hangi amaçla bulunduğu hususlannın anlaşılmadığı, çünkü sözde devlete
hizmet etme düşüncesinde olan örgütün sivil kökenli üyelerinden, bu tür gizli bilgi ve
belgelerin bulunmasının örgütün amacına nasıl hizmet ettiği anlaşılamamaktadır.
Bizzat devletin menfaatleri için gizli kalması gereken bilgilerin, çeşitli askeri
kurumlar ve devletin diğer kurumlanndan alınıp sivil ve görevli olmayan örgüt üyelerine
verilmesi, bazı gizli bilgilerin örgüt üyelerince kitaplarda yayınlanıp siyasi malzeme olarak
kullanıldığı gibi, bazı bilgilerin de üzerlerinde çalışma yapılarak sabotaj amaçlı olarak
kullanıldığı anlaşılmıştır. Doğu PERİNÇEK ve İşçi Partisinde yapılan aramalarda, çok
miktarda, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait "GİZLİ" ibareli, askeri içerikli istihbari bilgi,
koruma planları, ordu bölge planları gibi dokümanlar bulunduğu,
Örgüt mensuplannm bu bilgileri başka bir yol ya da yöntemle ulaşmasının mümkün
olmadığı, dolayısıyla örgüt mensuplarından ele geçirilen GİZLİLİK dereceli bilgi ve
belgelerin örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bilgi akışını sağlayan güçlü bir
yapılanmasının olduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheliler (Zafer kod) Muzaffer TEKİN, Fikret EMEK, Mete YALAZANGİL, Ergün
POYRAZ, İsmail YILDIZ ve Kemal KERİNÇSİZ ile Mehmet Adnan AKFIRAT'ta bu tür
devlete ait çok gizli bilgi ve belgerin, mahiyeti itibanyla sivil kişilerce Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin bilgisayarlarından elde edilmesinin fiilen mümkün olmadığı, buradan da
örgütün irtibatlı olduğu askeri şahıslardan bu bilgileri temin yoluna gittiği kanaatine
vanlmıştır.
Şüpheli Zafer (kod) Muzaffer TEKİN, Mete YALAZANGİL, Fikret EMEK ve Kemal
KERİNÇSİZ'den ele geçirilen CD ve dosya içeriğinde, Kuvvet Komutanlan ve bazı ordu
komutanlannm, yaptığı gizli askeri toplantıların bulunduğu ve yine MGK (Milli Güvenlik
Kurulu) toplantılanndan önce yapılan konuşmalar ve toplantılarda konuşulacak konulara
ilişkin bilgilerin bulunması da ERGENEKON terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin en önemli kurumlannda konuşulan Milli Güvenliğe ve ülke savunmasına ait
konulardaki gizli bilgi ve belgeleri temin ettikleri anlaşılmaktadır. Bu toplantılarda konuşulan
bazı konularla alakalı olarak da ERGENEKON terör örgütünün üyelerince çeşitli yayın
organlannda yazılar ve propagandalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Halil Behiç
GÜRCİHAN'da ele geçirilen "operasyon kınk ay" başlıklı çok gizli yürütülecek örgütsel
çalışmanın içinde geçen bazı konulannda bu CD içerisinde yer alan askeri gizli toplantılarda
konuşulan konulann açılımı şeklinde olması hususu da ERGENEKON terör örgütünün eylem
ve faaliyetlerinde devlete ait gizli bilgileri kullandıklarını göstermektedir.
Örgüt üyelerinden ele geçirilen delillerden;
NATOYA SABOTAJ PLANLANMASI Yine Şüpheli Hayati ÖZCAN'dan ele^geçfriler^
İzmir Şirinyer'de NATO MÜTTEFİK KUVVETLER Karargâhına SABOTAJ PLANI VE
ASKERİ BİLGİLERin
bulunduğu, CD içerisinde "hizmete özel ibareli açılabildiğive müzik CDsi görünümünde
olduğu, içeriğinde İzmir Şirinyer'de NATO Karargâhı olduğu anlaşılan uluslar arası askeri
statüdeki tesislerin içinden dışına kadar çalışan insanlardan bunların İD kartlarına, giriş çıkış
güvenlik kartlarından çalışanların Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numaralarına kadar birçok
ayrıntının bulunması, CD içerisindeki dosyada "Açık otoparkın önündeki ev tutulacak 6
aylık kira peşin ödenecek" ibareli örgütsel içerikli bilgilerin bulunduğu buradan da
muhtemelen daha önceki tarihlerde ele geçirilmiş bu bilgilerin üzerinde kendi istihbari
bilgilerini eklemek suretiyle bir sabotaj planı hazırlandığı, CD içindeki bilgi ve resimlerin
2003 tarihli olmasına rağmen sabotaj içerikli orijinal resimlerin üzerinde yapılan
değişikliklerin 2007 tarihi olması da örgüt tarafından belirtilen tarihte Nato askeri
tesislerine bir sabotaj planı yapıldığının, hatta palanın uyfulanması için kiralık ev tutup
NATO tesislerinin gözetlendiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ve grubunun Natoya karşı eylem ve söylemlerinden,
ayrıca şüpheli Hayati ÖZCAN'm ajandasında bulunan Doğu PERİNÇEK'in konuşma
notlanndan alman "Türkiye Erken seçimle bir çıkış noktasına gelmiştir. Milli hükümet
kurulacaktır. Türkiye de Provokasyonlar yapılacaktır buna direnecek bir hükümet
şarttır". Şeklindeki beyanından da yapılacak provokasyonlar için hazırlıkların çok
profesyonelce yapıldığı anlaşılmaktadır.
Belgelerin içeriğinden ve hazırlanma şeklinden Ergenekon terör örgütünün nasıl çalıştığı ve
uluslar arası askeri tesislerin her türlü bilgi ve belgelerini temin edip, provakasyon amaçlı
eylem yapmayı planladığı açıkça anlaşılmaktadır. YARGITAY BİNASININ KROKİSİ
İşçi Partisinden ele geçirilen ELBA isimli CD içinde; "Yargı-Nusret SENEM'den"
isimli klasör içeriğinde Yargıtay Başkanlığına ait iki Ana hizmet binası ile Ek hizmet
binalarının ayrıntılı krokilerinin bulunması ve aynı tarihlerde İktidar partisinin kapatılması için
Anayasa Mahkemesine dava açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ciddi tehditlere maruz
kalması da krokinin ne amaçla hazırlandığını açıkça ortaya koymaktadır.
ERGENEKON terör örgütü tarafından planlanıp gerçekleştirildiği anlaşılan
Cumhuriyet gazetesine 3 defa el bombası atılması ve Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa
Yücel Ozbilgin'in makamında Şehit edilmesi eylemleri de ERGENEKON terör örgütünün
gizli amaçlan ve suikast eylemlerindeki ustalık ve tecrübesini açıkça ortaya koymaktadır.
Danıştay olayı sonrasında meydana gelen olaylar ve Türkiye'de oluşturulacak kaos ortamı
sonucu Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin darbe ile devrilmesi için Türk Silahlı
Kuvvetlerinin açıkça tahrik edildiği başansız olunmasına rağmen örgütün medya gücü hedef
saptırmada ve gerekse eylemi gerçekleştiren sanıklann eylemden sonra yakalanıp toplanan
delillere rağmen eylemin devletin güvenlik güçlerince planlanıp yaptmldığı şeklindeki devleti
ve kamu otoritesini zaafa uğratma maksatlı yayınlarla kamu düzenini bozmayı amaçladıklan,
devlet otoritesine karşı güvensizlik ortamı oluşturmak için yaptırdıklan dezenformasyon
amaçlı haberler ve yayınlardan da tüm eylem ve fiillerin ERGENEKON terör örgütü
tarafından hakim güç olma amacıyla tek merkezden yönetildiği açıkça anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut Osman YILDIRIM'ın cezaevinde alman beyanında bizzat
Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla (Zafer kod)Muzaffer
TEKİN tarafından verildiğini belirttiği ve kendilerinin de bu olaydan ötürü 500 bin ABD
doları para alacağını, ancak olaydan sonra herhangi bir para almadıklarını beyan
etmiştir.
Ele geçirilen CDTerde: askeri içerikli bilgiler, isimli ve isimsiz NATO kartları boş
kartlar bazı şahıslara ait fotoğraflar", park yerleri isimli klasör içersinde "bir bölgenin
krokisi ve kroki üzerinde patlama yapılacağı belirtilen bölgeler," bulunan resimler, Yargıtay
krokisinin ve güvenlik zafiyetlerinin tespitini içeren bilgiler, Genel Kurmay Başkanımız Org.
123

Yaşar BÛYÜKANIT'ın gezi programının güvenlik bilgilerinin bulunması hususları


değerlendirildiğinde; bu kroki, plan ve bilgilerin iyi niyetle bulundurulmadığı, Tıpkı
Danıştay olayı gibi Türkiye 'de Kamu düzenini bozucu ve kamu otoritesini zaafa
uğratacak eylemlerin planlandığı anlaşılmıştır.
GİZLİ ASKERİ BELGELERİN ÖRGÜT TARAFINDAN ELE GEÇİRİLMESİ,
Şüpheliler (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' Mete YALAZANGİL Fikret EMEK Ergün
POYRAZ İsmail YILDIZ dan devlete ait çok gizli belgelerin çıkmasından sonra İşçi
Partisinde yapılan aramada Ankara İşçi Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisinin
bulunduğu binada yapılan aramada CD içerisinde; "İZMİRDEN HAYATİ ÖZCANIN
GÖNDERDİĞİ BELGELER" isimli klasör içerisinde: "GİZLİ- HİZMETE ÖZEL-
ASKERİ- CASUSLUK- SABOTAJ- İSTİHBARAT" gibi konular içeren dosyalar
olduğu Yine İşçi Partisinden elde edilen Hikmet Çiçek'e ulaşanlar isimli klasörün
bulunduğu CD içinde çok gizli askeri bilgi ve belgelerin bulunduğu, ERGENEKON
terör örgütünün devlete ait çok gizli biligi ve belgeleri elegeçirme gibi bir amacının
olduğu, bu bilgilerinde örgüt içi istihbarat birimlerince kullanıldığının anlaşıldığı gibi,
bazı bilgilerin mahiyeti itibarıyla çok gizli olması ve devletler arası husumete sebep
olabilecek bilgiler olması da ERGENEKON terör örgütünün bu bilgileri yurt içinde
kullanma ihtimali olmadığından, uluslar arası irtibatlarında bu bilgileri kullandıkları
şüphesini doğurmaktadır. Yurt dışı faaliyetleriyle alakalı çalışmalar devam etmektedir.
Şüpheliler Emin GÜRSES beyanında: Ergün POYRAZ da bulunan gizli askeri
içerikli bilgi ve belgelerin Şener ERUYGUR TARAFINDAN verildiğini beyan etmiştir.
Yine dosyada mevcut Ergün POYRAZ'dan elde edilen ve korumaları tarafından elle
yazıldığı anlaşılan günlük notlarda, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ üyesi Ergün
POYRAZ'm dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR, İstihbarat Başkanı
Orgeneral Levent ERSÖZ, MGK Genel Sekreteri Org.Tuncer KILIÇ'la bizzat
makamlarında birçok defa görüştüğü, ayrıca Teknik Ve Mali Daire Başkanı Albay Atilla
UĞUR' la bir çok defa görüştüğü, temin ettiği gizli askeri bilgi ve belgeleri kitaplarında
kullandığı ve yazdığı kitapları büyük çoğunluyla askeri görevli şahıslara vererek bu
kitaplan sattırdığı, aynı notlann içeriğinden anlaşılmaktadır. Şüpheli Ergün POYRAZ'm
Levent ERSÖZ ve Atilla Uğur isimli üst düzey Jandarma İstihbaratından, para aldığına
ilişkin tutanakların da İşçi Partisinden elde edilen CDlerin içinde yer alması,
ERGENEKON terör örgütünün kapasitesini ve çalışma yöntemlerini göstermektedir.
Aynca örgütte üst düzey görevlerde bulanan bir çok şüphelinin geçmişte asker
kökenli olmalan da örgütün askeri yapılanmasını ortaya koymaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK' ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' ile PaşaJTcod) Fikri
KARADAĞm asker kökenli olmalanna rağmen Paşa(kod) Fikri KARADAĞ ve Veli
KÜÇÜK'ün özellikle daha görevliyken ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile
irtibatlarının bulunduğuVeli KÜÇÜK'ün REİS(kod) Sedat PEKER ve Arnavut Sami
(Kod) Sami HOŞTAN ile irtibatlannm görev zamanından beri devam ettiği. Paşa(kod)
Fikri KARADAĞmda görevliyken Semih Tufan GÜLALTAY ve REİS(kod) Sedat
PEKER ile irtibatlannm bulunduğu anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün dokümanlanndade belirtildiği şekilde oğun
olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve bu kurumda kadrolaşma faaliyetlerinde
bulunduğu anlaşılmaktadır Yine bir çok şüpheli hem telefon görüşmelerinde hemde
ifadelerinde ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ne karşı yapılan operasyonun Türk
Silahlı Kuvvetleri ne karşı yapıldığını ve operasyonun tamamen Türk Silahlı
Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik hareketler olduğu tezlerini ısrarla ileri sürmek suretiyle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ sözde Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte'
Hareket ediyormuş gibi göstermeye çalıştıklan. İşçi Partisi bünyesinde bulunan
Aydınlık dergisi ve bunlara bağlı yayın

7> 'Vu5wr^^7
kuruluşlarında, yapılan yayınlarda aynı başlıklarda dezenformasyon amaçlı yayınlar yaptıkları
tespit edilmiştir.
Genel Kurmay Başkanlığı'na gönderilen evraklar ve gizli bilgi ve belgelerle alakalı
olarak Fikret EMEK hakkında Genel Kurmay Askeri Mahkemesinde dava açıldığı, yine Fikret
EMEK'te elde edilen askeri mühimmatın Genel Kurmay Başkanlığı'na teslim edildiği, bu
konuyla alakalı olarak da yine Fikret EMEK hakkında dava açıldığı, askeri malzemeyi
gizlemek suçundan Oktay YILDIRIM hakkında da görevsizlik kararıyla askeri mahkemeye
gönderilmiştir.
Tuncay GÜNEY beyanında GÜNEYVeli KÜÇÜK'ün tayinle bir yere gideceği zaman
kendi ekibini kaydırdığını, fakat bu olayı çok dikkatli yaptığını, bu nedenle hiç kimsenin fark
etmediğini, mesela İzmit Alay dan Giresun'a giderken İzmit Alaydaki adamlarını değil de Kars
taki yada Ankara daki adamlarını kaydırdığını beyan ederek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki yapılanma faaliyetlerini dile getirdiği görülmektedir.
ERGENEKON terör örgütünün askeri geçmişi olan üyelerinin halen askeri
görevlilerle irtibatlarım üst düzeyde sürdürdükleri, bazı kişilerin askerlik işlerini takip
ettikleri, ERGENEKON terör örgütünün içinde örgütsel olarak kullanılacak kişilerin askerlik
işlemlerini halledip askerlik yaptırmadıklan, Tuncay GÜNEY ve REİS(kod) Sedat PEKER in
işlerini Veli KÜÇÜK'ün takip edip çürük raporu aldırdığını Tuncay GÜNEY beyanlannda
ifade etmiştir.
Örgüt mensuplannm telefon konuşmalanna bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki irtibatlannm ne şekilde olduğu açıkça görülmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK emekli bir general olarak halen Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki irtibatlan sayesinde istediği her türlü tayin atama ve dağıtım işlemlerini
yaptırabildiği, şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kamuoyuna yansıyan "Ölme-öldürme"
yemin merasimlerinden sonra, halen görevde olan bir komutanla yaptığı görüşmede,
karşısındaki şahsın "ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum yok ama
arkadaşlarımın hepsi emrinizde" diyerek bağlılığını ve ilişkisini ortaya koyduğu, Güler
KÖMÜRCÜ'nün halen görevde olan bir subayla yaptığı görüşmede "şimdi biz aileyiz böyle
şeyler olur aile arasında" diyerek gazetecilikten öte farklı ilişkiler içersinde olduğu, Türk
Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisi olmayan kendi beyanına göre kuyumculuk yaptığı anlaşılan
Hayrettin ERTEKİN'in çok sayıda üst düzey komutanla ilişki içersinde olduğu, bu
komutanlardan Y. Ö. ile yaptığı görüşmede "Komutanım bakın bizim geçmişte yaptıklarımızı
herhalde az çok biliyorsunuzdur, o ekibi şuan tekrar oraya yollayın yemin ediyorum size varya
..bölgede .. huzur gelir .. hiç şakası yok bu işin, ama yok niyetli değiller arkadaşlar, ben
diyorumki Ankara-Gebze-İstanbul-Gebze hattı açılmadan bu işler olmaz o hattı açacaksınız
bana vereceksiniz tekrar, ben hep bunu söylüyorum, bu bana verilmediği müddetçe hiçbir şey
olmaz komutanım ..." diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir bağlantısı olmadığı halde
konuşmanın içeriği ile ordu içersindeki ilişkisinin boyutunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Bu ilişkileri gösterir iletişim tespit tutanaklanndan birkaç örnek vermek gerekirse;
Yine Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Jan. Bölge Kom. Loj.
Bacaksız Apt B Blk No:16 - 34000 Beşiktaş - İstanbul adresinden görüşen ve Komutan olduğu
anlaşılan H. A.'ın yaptığı görüşmeda VELİ KÜÇÜK'ün bir askerin yerinin değiştirilmesini
istediği, Hacı AY'm da "Emredersiniz emredersiniz komutanım tamam komutanım"
diyerekVeli KÜÇÜK'ün hala görevli bir komutanmış gibi, onun emirlerini uyguladığı
görülmektedir.
Tape:3894 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ.YILDIZ' in yaptıklan telefon
görüşmesinde; BALBAY'm komutanlarla görüşmesinden bahsettikleri, bir süre hükümet ve
siyasi olaylardan konuştuktan sonra, İ.YILDIZ'm "Şp«î*s^â1nwar abi, Atilla ATEŞ ve Fikret
BOZTEPE NİN SELAMI VAR.ESKİ HAF^KUVf JTOERİ KOMUTANI VE
KARA KUVVETLERİ KOMUTANI" dediği, İ.SELÇUK' un "...bu KOMUTANLAR BİRAZ
İLGİ BEKLİYORLAR galiba. Aytaç YALMAN'da ancak beni çağırırsanız gelirim demişti"
dediği, İ.YILDIZ'm "Bende öyle söyledim, Ateş PAŞAYA dedim ki İLHAN ABİ SİZİ
BEKLİYOR, sizinle konuşacak çok şeyiniz var dedim" dediği tespit edilmiştir.
Tape:1011 02.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Eyüp MENAY arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Eyüp MENAY'm "Komutanım saygılar sunuyorum" dediği veli'nin "..
.Eyüp senden bir şey soracam ya" "Bizim İsmail BOYNER in oğlu ordaymış Oğuz Ahmet
BOYNER" "Orda kısa dönem eğitim görüyor dedi" "Anladım şimdi peki bunları nasıl dağıtım
yapıyorsunuz" "Bu çocuğu nereye verirsin peki" dediği, EYÜP'ün "Komutanım nereyi
emredersiniz" dediğiveLİ'nin "...telefonumu vereyim bak buralar da bir sıkıntın olursa
İstanbul da" "Şeyi vereyim ben şirketi vereyim 0 212 452 66 88" "O benim güvenlik şirketi
ordakiler zaten hepsi subay astsubay jandarma" dediği,
Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Hacı AY arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ün"Başkan merhaba
Veli Paşa" "...Abdullah ŞAHİN diye bir çocuk geldi Çanakkale den asker" "Benim
dayımın torunu bu" "Yani akrabam bunu şoför moför yapıyorlarmış bu şoförlük falan
yapamaz ya şeydeymiş Maslak taymış il jandarma da" "Sen bir devreye girde onu Kartal'a
falan versinler., dağıtım etsinler" dediği, Hacı AY'ın "Emredersiniz emredersiniz komutanım
tamam komutanım" dediği,
Tape: 1026/1027 22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Osman.................?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ün Osman paşa diye hitap ettiği şahsa
"Şimdi ... sizin bilginiz olsun merkez komutanlığının da, genel komutanlığının da bilgisi
olsun, evime geldiler sabah 6'ya doğru polisler, mahkeme kararı var arama yaptılar, BİZİM
DOSYALAR, ÖZEL KLASÖRLER, Şüpheli Gördükleri Şeyleri Aldılar, şimdi emniyete
gidiyorum" dediği, Osman'ın da Personel Başkanım arayarak bilgi vereceğini söylediği Veli
KÜÇÜK'ün de "Ankara'yı bi ara" dediği,
Tape:000018 12.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Y. I. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; M.Fikri KARADAG'm "merhaba nasılsın evlat" dediği, Y. I.'m "Sağolun
komutanım Albay Y. I." "..ben topçu okuluna geldim akademiden sonra" "Televizyonda
gördük, tabi gurur duyduk..." "ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum
yok ama arkadaşlarımın hepsi emrinizde" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Onlara selam söyle,
sakın ola ki ihmal etmesinler" dediği, Y. I.'m "Burdakilerin hepsi emrinizde" dediği, M.Fikri
KARADAG'm "Seyirci kalmasın hiç kimse Yusuf dediği,
Tape: 1264 02.01.2008 tarihinde Sevgi ERENEROL ile Şener ERUYGUR arasındaki
mesajlaşmada; Sevgi ERENEROL'un "iyi seneler Şener Paşam, ben Sevgi ERENEROL, yeni
yılınızı tebrik etmek için rahatsız etmiştim. Bütün aileye mutlu huzurlu, sağlıklı bir 2008 yılı
diliyorum saygılarımla" şeklinde mesaj çektiği,
Tape:1247 24.12.2007 tarihinde Sevgi ERENEROL ile Mithat...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Mithat'ın "Nasılsınız ben... Mithat albay" "... geldim, İstanbul dayım"
"Kaçta başlıyor programınız" dediği, Sevgi ERENEROL'un "11 de" dediği, Mithat'ın "Allah
tan bir şey olmazsa 11 de oradayım ben şu an da Aksaray dayım" dediği,
Tape:403 05.09.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Ömür... ? arasında yapılan telefon
görüşmesinde özetle; Ömür'ün " ....Osman Paşa aradı mı sizi" " mesajlarınızı falan ilettim de o
yüzden dedim bugün yarın arar yani" dediği, Erkut ERSOY'un "Osman PAMUKOGLU
komutanımızla tanışmak, çalışmalarımızdan bahsetmek için mail attık bi haki nokta" "Şimdi
biz bir çok komutanla görüşüyoruz >ani, TUĞGENERALDEN ORGENERALE kadar
görüştüğümüz birçok komutan var" "Bizde zaten resmi bir
kurumla beraber çalışıyoruz belki bilmiyorsunuzdur" "O yüzden yani biz komutanla görüşme
talebimizi ilettik, komutan eğer görüşmek isterse görüşürüz.." dediği,
Tape:406 27.09.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Ali Tolga TOLON arasında yapılan
telefon görüşmesinde özetle; Erkut ERSOY'un "merhabalar Ali bey nasılsın, ben Erkut Özel
Büro istihbarat grubu yöneticisiyim" dediği ve bazı çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek üzere,
babası Hurşit TOLON ile görüşmek istediğini söylediği, Ali Tolga TOLON'un kendilerine
ulaşmasını sağlayan şahsın ismini isteyerek "O benim için önemli, ben tabi ki onun teyidini
almaya müteakip eğer uygun bir şey olursa, tabiki talebinizi zevkle iletirim, ama tabi sizin
iştigal alanınızla ilgili de biraz bilgi almak isterim" dediği,
Tape:1358 11.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Ahmet Hurşit TOLON
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ
EFENDİM BUYRUN" dediği, Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunarım
nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün
Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu Tercümanın manşetinde parlamento da olanların
eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ee o şeyde de var
efendim Hürriyet de akşamda diğer gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o
bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK
OKUMUYORUZ" "... ama esas ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan"
"Kralının gelişi 10 Kasımda tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte
davet ettik ve Atatürk'e bir tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden
duyduğu rahatsızlığı aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM
ANADOLU ULUSAL UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden
bir bildiri yayımladık" "..özellikle iki arkadaşım var benim, onlara gönderirsiniz dedim, biri
sayın Mustafa Balbay" "Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek
kanaati olarak bir bildiri yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği,
Tape:1367 22.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Recep Rıfkı DURUSOY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; "Recep Rıfkı Durusoy 3. Mknz. P. Tüm K. Lığı No:l
Edirne" adresinden aradığı anlaşılmaktadır. Güler KÖMÜRCÜ'nün "... şimdi size bilgileri arz
edeceğim evden arayayım mı seni" dediği, Recep Rıfkı DURUSOY'un "Olur" dediği,
Tape:1404 22.12.007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Recep Rıfkı DURUSOY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; G.KÖMÜRCÜ' nün "..bişi sorcam, .. bu Doğu
PERİNÇEK in hani sponsoru bi davet vardı, orda bi Yarbay Savcıyla tanıştım" "Askeri savcı
Bahadır BERK, adam şimdi üç gündür bana sürekli mesaj atıyor bi görüşelim, bi görüşmemiz
lazım falan diye, şimdi adamla bugün öğleden sonra görüşecem de öğlen falan gibi fakat
bişeyden huylandım, yani biraz bana bişeyler anormal geldi" dediği,
Tape:1354 01.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile S.S.ALTINOK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle; Selahattin .... İsimli şahsın Genel Kurmay Başkanlığı Özel
Kuvvetler Komutanlığı Gölbaşı Ankara adresinden konuştuğu anlaşılmaktadır. Güler
KÖMÜRCÜ'nün duyduğu bir rahatsızlığı aktardığı, "Sana dün gelen mailler için ..." "Sana
gönderdiğim" "..ŞİMDİ BİZ AİLEYİZ BÖYLE ŞEYLER OLUR AİLE ARASINDA, yalnız
benim için çok ... değerli bir aile bireyimin yanlış bir değerlendirme yaptığmı düşünüyorum..."
dediği, Selahattin'in yanlış değerlendirmenin ne olduğunu sorduğu, Güler KÖMÜRCÜ'nün
"Bunları geçelim istersen yani telefonda 2 milyon kişi konuşuyoruz" "Senin başının altından
çıktığını düşünüyorum Selahattin" dediği, Selahattin'in "Ha bir dakka bir dakka önce şu CD
mevzunuz niye iptal ettin" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ya bak ... biz aileyiz aile apjşjjda
böyle şeyler olur" "Önemli değil BİZ HÜSEYİN'İ KATMAYALIM İŞİN İ^pSİNE^," dediği,
Sfto," dediği, Selahattin'in "CD
mizi de hazırlamıştık yarın gönderecektik...^''iediği, G^e^XÖMÜRCÜ'nün ".... çok
h « t i r Y\\%
Selahattin'i
gevezesin Selahattin artık kapatır mısın" "200 kişi dinliyor telefonu .. onu söylemeye
çalışıyoz, yan yana getirecek olayı getirmesine neden oluyorsun" dediği,
Tape:1514 14.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Yaman KALE arasındaki
mesajlaşmada; : Yaman KALE'nin "Güler hanım ben Genel Kurmaydan arıyorum Yaman
Kale, Sinan Albayım bir emir vermişti size gönderdiğimiz paketle ilgili, biz Araş kargo ile
görüştük eve uğrayıp sizi bulamadıklarını söylediler şuan da paket Teşvikiye şubesinde Araş
kargonun oraya gidip bizzat almanız gerekiyormuş iyi günler" şeklinde mesaj çektiği,
Tape:1519 01.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜR ile Sinan/X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; "Sinan'ın "Güler Hanım Albay Sinan" "Merhabalar hemen komutanıma
aktarmak zorundayım acil bir durumlar var hemen" dediği ve telefonu X Şahsa aktardığı,
Güler KÖMÜRCÜ'nün X Şahsa hitaben "sizinle gurur duyuyorum" dediği, X Şahsın "Sağolun
bizde sizinle, şimdi bir tane mailiniz var bana geldi bu şeyde Fenerbahçe ordu evinde ki"
"Eski komutanlarımız" "Bir defa çok güzel yazmış adamcağız belli ki" dediği, Güler
KÖMÜRCÜ'nün "Ben kabul ettim gidiyorum konuştum çok heyecanlandım hatta" dediği, X
Şahsın "Şimdi yalnız bir sıkıntı yaratır ben kendilerine de söyliycem yani orda tamam toplanın
derler ama şimdi yarın derlerse efendim Güler Kömürcüyü dinledik de bir de onun karşıtını
dinleyelim" ".... sizle ilgisi yok işin yani biz prensip olarak bu tür onlar kendi aralarında
toplanırlar o başka ama orda değil de bunu dışan da bir yerde yaparsanız bizim için daha
uygun olur" "Tamam Yani ordu evi bünyesinde bu tür şeylerden hep biz rahatsızlık duyuyoruz
çünkü herkes sizin gibi devletine milletine bağlı kişiler olmuyor oraya gidenler maalesef bu
seferde" "...DİYORLAR Kİ ORDUEVİNDE SİYASİ TOPLANTILAR YAPILIYOR
ÇETELER KURULUYOR BİLMEM NELER YAPILIYOR BİLMEM NE YAPILIYOR"
dediği,
Tape:1611 12.11.2007 günü saat : 14.44'de Hayrettin ERTEKİN ile M.E.E.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Hayrettin ERTEKİN'in "Sayın komutanım, saygılar
sunuyorum, ellerinizden öpüyorum" dediği, M. E. E.'nm "... bi şey çıkmadı değil mi daha bu
Ulaştırma Bakanı Meselesinden" diye sorduğu, Hayrettin ERTEKİN'in de bu gün
görüşeceğini söylediği, M. E. E.'nın da başka bir nedenle aradığını söyleyerek "Bana gelen
gayri resmi bi habere göre benim dava ile ilgili yargıtay savcısı" "Mütalaasını bildirmiş
bunun ne olduğunu bi el altmdan öğrebilir miyiz" dediği, Hayrettin ERTEKİN'in de hemen
öğrenebileceğini söylediği,
Tape:1375'de Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim KEFELİ arasındaki görüşmede,
Güler'in "Yarın şeyde gelecek o projenin gene başında olan ETHEM ERDAĞ Korgeneral",
"O da bu sene Ağustosta ayrıldı İstanbul'da bir komutanlarımızdan" dediği,
Tape:1627 13.11.2007 tarihinde Hayrettin ERTEKİN ile X ŞAHIS arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; H.ERTEKİN' in muhatabına Ali beyin şu anda Askeri Yargıtay daire
Başkanıyla şimdi yemekte olduklarını devamında öğleden sonra neticeyi bize bildireceğini
belirttiği,
Tape:1666 16.11.2007 tarihinde Hayrettin ERTEKİN ile Z. C. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; HAYRETTİN'in "Komutanım iyi akşamlar" "Evdesin, iyi bende
şeydeyim de bizim televizyonda ortağımız var Semih gazetelerde okumuşsundur, Semih
SADİ, bugün 2002 de bir hadisesinden dolayı böyle karapara diye kendi normal parasını
karaparaya soktular bugün Emniyet Genel Müdürlüğünün operasyonu ve tutukladılar, çocuğu
da Bayrampaşa Cezaevine şey yapıyoruz, oraya götürecekler şimdi götüreceğiz de, dedim
abim bi kapıya şey yaparsan eğer bi talimat verirsen düzgün bir yere koysunlar diye onun için
aradım" dediği Z.'in "Abi şimdi onu şuanda kimseyi bulamayız ama nasıl yaparız onu şeye
falan bi söyleriz sonra bi şeye" dediği,
Tape:1708, 13.12.2007 günü saat:12.34 sıralarında.Hayrettin ERTEKİN ile Y. Ö.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; "Y/ O. K. K" *K., Lığı Lojman Başkanlığı
Yücetepe Çankaya, Ankara" adresinden görüştüğü anlaşılmaktadır. HAYRETTIN'in "Dün
kulaklarınızı çınlattık.. .Ceyhun paşam geldi" "He burdaydı dün işte onun martta şeyi doluyo
süresi doluyor da işte" "Dedim tekrar uzatırız yani şey değil de onu konuştuk bu arada dedim
size bir ilave olarak komutanımlan dedim şey yapalım mı e olur dedi falan, Ankara'da şimdi
şey boş komutanım Ankara danışmanlığı boş Türk Telekomun da" "Onu size bi soriyim
dedim" dediği, Y.'ın "Vallahi hemen" dediği,
Tape :1745, 03.01.2008 günü saat : 18.55'de Hayrettin ERTEKİN ile Y. Ö. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle; Hayrettin ERTEKİN'in Y. Ö.'e KOMUTANIM diye hitap ettiği
ve bir süre Diyarbakırda meydana gelen patlama olaylarıyla ilgili görüşmeler yaptıkları, daha
sonraki görüşmelerinde siyasi içerikli görüşmeler yaparak, bombayı patlatanlardan
bahsettikleri ve Hayrettin'in "Komutanım .. bunların kökünü kazımak lazım" "..BOP
komutanları bugünkü komutanlar NATO komutanı değil BOP komutanı BOP ta kimin
olduğunu herkes biliyor" dediği ve Güneydoğuda görev yapanların çocuklarının da orada
olduğu, psikolojik durumlarından bahsettikleri, Hayrettin ERTEKİN'in "o adamın haleti
ruhiyesini anlayamazsınız ben olsam Allah korusun giderim o Diyarbakır Belediye Başkanının
alnının çatma 8 tane sıkarım" "...benim silahı alıp dağa çıkmam lazım" dediği, içindeki
sıkıntıyı ancak böyle atabileceğini anlattığı, Y. Ö.'in de "O günde gelecek" dediği, Hayrettin
ERTEKİN'in "Gelmiyor gelecek diyorsunuz bak işte gelecek diye..." "Komutanım bakın bizim
geçmişte yaptıklarımızı herhalde az çok biliyorsunuzdur O EKİBİ ŞUAN TEKRAR ORAYA
YOLLAYIN YEMİN EDİYORUM SİZE VARYA ..BÖLGEDE .. HUZUR GELİR .. hiç
şakası yok bu işin ama yok niyetli değiller arkadaşlar, ben diyorumki Ankara Gebze İstanbul
Gebze hattı açılmadan bu işler olmaz o hattı açacaksınız bana vereceksiniz, tekrar ben hep
bunu söylüyorum, bu bana verilmediği müddetçe hiçbir şey olmaz komutanım ..." dediği tespit
edilmiştir.
Tape:1011 02.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Alay Komutanı olduğu anlaşılan
Eyüp MENAY'm telefon görüşmesinde; askerliğini yapan bir şahısla ilgili konuşurkeN, Veli
KÜÇÜK'ün "Bu çocuğu nereye verirsin peki" diye sorması üzerine, Eyüp MENAY'm
"Komutanım nereyi emredersiniz" dediği,
Yine Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Jan. Bölge Kont. Loj.
Bacaksız Apt B Blk No:16 - 34000 Beşiktaş - İstanbul adresinden görüşen ve Komutan olduğu
anlaşılan H. A.'in yaptığı görüşmeda VELİ KÜÇÜK'ün bir askerin yerinin değiştirilmesini
istediği, H. A.'m da "Emredersiniz emredersiniz komutanım tamam komutanım" diyerekVeli
KÜÇÜK'ün hala görevli bir komutanmış gibi, onun emirlerini uyguladığı görülmektedir.
Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda, örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içersindeki yapılanmasıyla ilgili bir çok belge bulunarak el konulmuştur.
Bu konuyla ilgili İşçi Partisi ve diğer örgütlenmelerle ilgili bilgilerin bulunduğu
tespit edilmiştir.
Milli Hükümet Projesi (Milli Kuvvetler);
İşti Partisi İstanbul il örgütündeki aramada; "Teomandan gelen bilgi" isimli doküman
içeriğinde; "Yaklaşık iki ay önce Sirkeci'deki bir kebap restoranında önemli bir yemek yendi
yemeğe çok önemli bazı emekli generaller ve çeşitli Kuvayı Milliye Derneklerinin
Yöneticileri katıldı. Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL gibi
isimlerin eski generallerle Türkiye'nin içinde bulunduğu son durumu
görüşmek üzere yemek yetikleri belirtiliyor............En çok tartışılan konu ise İşçi Partisinin
çagnsı Milli Hükümet olmuş, ismini öğrenemediğimiz bir emekli general İşçi Partisinin
çağrısını olumlu bulduklarını ve parti programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini
Doğu PERINÇEK'e sunacaklarını belirtmiş aynı general geleneklerin dışına çıkarak iki üç
7
^^K^H?
orgeneralin ortak eleştiriyi kaleme alacaklarım ve işçi Partisi ile müşterek ortak noktaları
bulduktan sonra partiye katılacaklarını belirtmiş..." şeklinde yazı olduğu,
Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el
konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir:
—Halk Hareketi
—Milli Güçbirliği
—Meclisteki milli Kuvvetler
—Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb)
—Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin
yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir.
İlhan SELÇUK'un yaptığı bazı telefon görüşmelerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki yapılanmaları açıkça görülmektedir.
Tape:3894 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ.YILDIZ' m yaptıkları telefon
görüşmesinde; BALBAY'm komutanlarla görüşmesinden bahsettikleri, bir süre hükümet ve
siyasi olaylardan konuştuktan sonra, İ.YILDIZ'm "Şeyin selamı var abi, Atilla ATEŞ ve Fikret
BOZTEPE NİN SELAMI VAR.ESKİ HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI VE KARA
KUVVETLERİ KOMUTANI" dediği, LSELÇUK' un "...bu KOMUTANLAR BİRAZ İLGİ
BEKLİYORLAR galiba. Aytaç YALMAN'da ancak beni çağırırsanız gelirim demişti" dediği,
İ.YILDIZ'm "Bende öyle söyledim, Ateş PAŞAYA dedim ki İLHAN ABİ SİZİ BEKLİYOR,
sizinle konuşacak çok şeyiniz var dedim" şeklindeki görüşmeden de şüpheli İlhan SELÇUK'
un gazeteci olmasma rağmen bir çok emekli paşa ile görüştüğü ve bu kişileri ayağına çağırıp
özel görüşmeler yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Buradan da ERGENEKON terör örgütünün
askeri yapılanmasının ne kadar üst düzey insanlara kadar ulaşabildiğini açıkça göstermektedir.
Bu yapılanmanın amacının da yukarıda belirtildiği gibi yeri geldiğinde
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları için gerektiğinde Hükümetleri devirip kendi
istedikleri gizli kurallarını hakim kılabilmek için kadrolaşma ve Darbeye teşebbüs zamanında
alt kademeden ve üst kademeden gelecek askeri yardımlarla darbeyi yapmayı
amaçlamaktadırlar. Hem görüşmelerde hemde birkaç yıl önce Türkiyede kaos ortamı
oluşturabilmek için "genç Subaylar Rahatsız" şeklindeki haberler ve yine Sevgi ERENEROL
un yaptığı görüşmede aîtakiler rahatsızmış alttan bir hareket gelebilir diyerek örgütün irtibatlı
oludğu alt dereceli askeri şahısların nasıl organize edildiğini göstermektedir.

2-DEVLET İÇİNDE GİZLİ YAPILANMA


a-Yargı Yapılanması:
ERGENEKON terör örgütünün yargı ya -sızacağı belgelerde açıkça yer aldığı gibi,
bu konuda elde edilen delillerden, bir çok örgüt üyesinin, hakim savcılar ve yüksek
yargı organlarıyla irtibatlarının bulunduğu, telefon görüşmelerinde, bazı yargıçların avukat
olan Kemal KERİNÇSİZ'e hitaben, "bir emrin var mı" şeklinde konuştukları, bazı şüphelilerin
hakim savcı adaylarının sınavları için tavasutta bulundukları, bazı şüphelilerin yüksek yargı
organı üyelerini ziyaret edip örgütsel destek istidikleri şeklinde görüşmelerin geçtiği, bazı
yargı mensuplarının ERGENEKON terör örgütünün internet sitelerinde yazılar yazdıkları,
Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ in sürekli bazı hakim savcılarla görüştüğü, mevcut telefon
görüşmelerinden anlaşıldığı, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından birçok hakim ve
savcının fişlendiği, kendilerine yakın gördükleri kişilerin ziyaret edilip deşifre edilmemeleri
için notlar yazdıkları, kendi görüşlerine zıt yargı mensuplarını da, çeşitli şekillerde fişledikleri
ele geçirilen belgelerden açıkça anlaşıldığı, bu konuda elde edilen deliller Adalet Bakanlığı
Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gereği için gönderilmiştir. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün de bir çok
hakim ve savcı ile irtibatlı olduğu hatta bazı savcılar için "bizim çocuklardan-bizim
arkadaşlardan" şeklinde beyanlarda bulunduğu, Tape:1473 04.01.2008 tarihinde Orhan ....? ile
görüşmesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ün "Orhancım bu şey N. H. emekli olmamış ..Bakırköy
adliyesinde görevliymiş" ".. Bilecikten sordum Adliyeden adalet şeyden sordum savcılıktan
sordum" dediği, Orhan'ın "He savcılıktan sordun onun karısı şeyde Bakırköy adliyesinde o da
oraya mı gelmiş" "BİZİM ŞEYİMİZ Mİ BU BİZİM ARKADAŞLARIMIZDAN MIYMIŞ"
dediği Veli KÜÇÜK'ün "BİZİM ARKADAŞLARIMIZDAN ALDIĞIMIZ BİLGİ
ÖYLE"dediği,
Tape:1472 04.01.2008 tarihinde Metin ...........? ile görüşmesinde özetle; Bir süre
selamlaşıp sohbet ettikten sonra Veli KÜÇÜK'ün "... Metincim N. H. var burda Hakim" "Ağır
Ceza Reisiydi tayini çıkmış" "Nasıl birisiydi o bizim görüşümüzde olan birisi miydi" dediği,
Metin'in "... hemen araştırabilirim hiçbir samimiyetim olmadı hakimlerle falan çok fazla şey
yapmadım bu arada" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Anladım oldu sen bi haberin olsun da bi şey
aklında olsun" dediği,
Tape: 3108 15.01.2008 tarihinde, şüpheli Veli KÜÇÜK ile Kemal KERİNÇSİZ'e
"...Kemal'çığım merhaba Veli Paşa...." "Ben gittim o Ş. Savcısına hıh hıh ya ordaki o çocuklar
savcılar tanıdıklarımmış benim hepsi geldiler meldiler şey yaptılar gerekli ifadeyi verdik bi
netice çıktı mı..." dediği anlaşılmıştır.

b-İstihbarat Yapılanması,
İstihbarat yapılanmasından kastedilenin Ergenekon terör örgütü mensuplarının askeri
istihbarat ve MİT'e sızması olarak değerlendirildiği, şüpheli İsmail YILDIZ'dan ele geçirilen
belgede ERGENEKON'un MİT yapılanması şeklinde şema olduğu ve yine Emniyet
Teşkilatında bu konuda yapılması gerekli örgütlenmenin düzenlemelerinin yapıldığı, şüpheli
Orhan TUNÇ'un eskiden MİT'te çalıştığı, ancak ERGENEKON terör örgütünün genel yapısı
itibanyla MİT teşkilatını sevmediği ve özellikle teşkilatı yıpratmaya ve etkisiz kılmaya yönelik
yayınlar yaptıkları ve bu konuda ayrıntılı örgütsel içerikli dokümanlar hazırladıkları
anlaşılmaktadır.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN'm e-mail görüşmelerinde topladığı bazı istihbari
bilgileri, irtibatlı olduğu askeri istihbarat görevlilerine gönderdiği ve bu bilginin MİT ve
Emniyet istihbaratına gönderilmediğini vurgulaması da ERGENEKON terör örgütünün MİT
ve Emniyet İstihbaratına karış bir tavır içinde olduklarını göstermektedir. ERGENEKON terör
örgütünün genel amacı devletin tüm kurumlarına sızıp ele geçirmek olması sebebiyle bu
kurumlara da illegal olarak sızmaya çalışmaları da örgütün hedefleri arasında bulunmaktadır.

c-Emniyet Yapılanması, ^*s««a*^.


"Ergenekon Analiz Yeni Yapılanni|r^Yöneflt^>Xç Geliştirme Projesi" dokümanının
kapsam bölümünde; "TSK mefd'upları^M^K'e^îmzm'e ve ülkesine bağlı,
fu « /u n ** I
insanlık orunuru ve kimliğini yitirmemiş, her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya
çıkacak olan yeni yapılanma gerçekte geç kalınmış bir girişim olarak görülmelidir"
şeklinde bahsedildiği,
Örnekler başlığı altında; Ergenekon, TSK'nın değerli personeli dışında entelektüel
ve her meslekten seçkinlerin de içinde yer alacağı "SİVİL" personelden yararlanmakla
karşılaştığı ve bundan sonra karşılayacağı en önemli sorunların üstesinden gelmekte
güçlük çekmeyecektir" şeklinde bahsedildiği,
İstihbarat toplama hedefleri başlığı altında, "Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli,
kulakları her şeyi duymalıdır" şeklinde bahsedildiği,

Lobi dokümanının eleman profili başlığı altında; "örgütlenmede yer alacak


elemanların çağa ayak uydurabilecek donanım, bilgi ve deneyime sahip olması esası
aranacağı gibi, gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır.
Özellikle sistemle barışık olmayan, arandığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir"
şeklinde bahsedildiği,
Devletin Yeniden Yapılanması İçin Öneriler (Mastır Plan Ön Çalışması) İsimli
dokumanın "Görünmeyenler" bölümünde; teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari,
teknolojik, eğitimsel, KOLLUK KUVVETLERİ vs. yapılanmalarının olması gerektiği,
teşkilatın bir sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı
sıra ticarethaneler zinciri şeklinde yapılanması gerektiği" şeklinde belirtildiği görülmüştür.
"Alt birimler ve görev tanımları" başlığı altında; İçişleri, EMNİYET ve istihbarat
Faaliyetlerinden Sorumlu Birimi ve bunun gibi kurulacak (21) ayrı birimden bahsedildiği
görülmüştür.
"Sızma ve Denetim Süreci" başlığı altında; "1- Mevcut devlet işleyişinin analizini
yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek" "3- Sızma
Stratejileri geliştirmek (Yargı, EMNİYET, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu, Sivil yeraltı
örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, medya,
camiler ve tarikatlar)" "4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak" şeklinde bahsedildiği
görülmüştür.
Securutıy A.Ş. Uluslararası güvenlik şirketi projesi" dokümanın "AMAÇ" başlığı
altında; Güvenlik şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli olduğu, oluşturulacak
güvenlik şirketinin istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış emekli bir kurmay albayın
başkanlığında kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca emekli istihbarat subaylarından
oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli emniyet mensuplarının yer
almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir yapılanma ile güçlü bir istihbarat
biriminin oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal olarak "Operasyonsal"
hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte olacağı belirtilmiştir.
Buradan da diğer birimlerde emniyetçilere görev verilebileceği kabul edilmiştir.
Birleşik Komin Girişim isimli dokümanm "GİRİŞİM" başlığı altında; 21.
Yüzyılda giderek artış gösterecek olan terör ve mafya grupları ülkelerin en önemli sorunları
arasında yer alacaktır. Bu nedenle "Güvenlik Şirketleri" giderek çok daha büyük önem
kazanacaktır. Bilinen bir gerçektir ki özel güvenlik şirketleri istihbarat birimlerinin arka
bahçesi olacaktır..." "Güvenlik Şirketinin yönetim kurulu başkanlığına istihbarat
birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer alacak tüm
personel subay kadrolarından oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip kararlarının
gereği olarak şirket personeli içinde Emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer
verilmeyecektir" yazdığı görülmüştür. <s*s*>""'** %
Yapılan soruşturma kapsamında elde edilen dokümanlar incelendiğinde;
ERGENEKON terör örgütünün sözde Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde faaliyet gösterdiği
vurgulanmaktadır.
Ergenekon dokümanında, hedefe ulaşabilmek için her meslekten sivillerin
organizasyonu ile yeni yapılanmanın oluşturulması gerektiği, bu girişimin geç kalınmış bir
durum olarak değerlendirildiği, bu şekilde her meslekten yer alan seçkin kişilerin örgütün
önüne çıkabileceği düşündüğü zorlukları kısa sürede aşabileceğinden bahsedilmektedir.
LOBİ dokümanında ise, her meslekten yer alacak bu örgütlenme içersindeki
elemanların çağa ayak uydurabilecek donanım ve bilgiye sahip olması gerekirken, bir yandan
da sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış kişilerin olması gerektiği
vurgulanmaktadır.
Yine bu seçilen kişilerin bulundukları yerde örgütün gözleri ve kulakları olmaları
gerektiği belirtilmektedir.
Örgütün asıl amacının bu şekilde kendi istekleri doğrultusunda devleti yeniden
yapılandırmak istedikleri, bu yapılanma içersinde her kurum gibi Emniyet Genel
Müdürlüğünün de içerside bulunduğu içişleri, Emniyet ve istihbarat faaliyetlerinden sorumlu
birim oluşturmak istedikleri, bu şekilde istedikleri kamu kuruluşlarına sızma yaparak
denetlemeyi amaçladıkları değerlendirilmektedir.
Ayrıca örgütün kendi bünyesinde kuracağı uluslar arası ve ülke genelindeki güvenlik
şirketlerini istihbarat birimi amacıyla kullanmak istedikleri, Emniyet Teşkilatını da örgütün
yapısına uygun görmedikleri, bu nedenle güvenlik şirketlerinde Emniyet Teşkilatında görev
almış veya emekli olmuş kişilerin görevlendirilmemesinin özellikle belirtildiği görülmüştür.
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Mastır Plan) isimli
dokümanda; "Sızma ve Denetim Süreci" başlığı altında; "1- Mevcut devlet işleyişinin
analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek" "3- Sızma
Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu, Sivil yer altı
örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, medya,
camiler ve tarikatlar)" yazdığı, dolayısıyla örgütün Emniyet Teşkilatı içersine de sızma ve
kadrolaşma faaliyetlerini hedeflediği görülmüştür.
Soruşturma dosyasındaki delillerden de örgütün Emniyet Teşkilatı içersinde
yapılanma faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, böylelikle bir taraftan Emniyet Teşkilatı
içersindeki irtibatlarını örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanırken diğer taraftan da
kendilerine yönelik yapılan çalışmalardan anında haberdar oldukları ve gerekli tedbirleri
aldıkları görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramalarda, 2001 yılı içersinde Tuncay
GÜNEY'in anlatımları doğrultusunda İstanbul C. Başsavcılığından 4422 sayılı yasa
kapsamında alman Projeli Çalışma izni yazısı ve dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürü Adil Serdar SAÇAN hakkında görevi sırasındaki çıkar ilişkileri ile ilgili istihbari bilgi
notlan ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili yapılan arşiv tetkikinde Projeli Çalışma izninin
soruşturmaya dönüştürülmediği ve sonuçlandırılmadan kapatıldığı öğrenilmiştir.
Dolayısıyla söz konusu Projeli çalışma izni yazısının şüpheli Veli KÜÇÜK ya da
başka bir şahsın eline geçmesi mümkün olmadığı halde Veli KÜÇÜK'ün bürokrasi içerisindeki
bağlantıları ile bu bilgilere ulaştığı ve derhal çalışmayı başlatan dönemin Şube Müdürü Adil
Serdar SAÇAN hakkında istihbari bilgiler topladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin Genel
Merkezinden elde edilen ELBA_M4-C524-B-R2-09_40 marka CD incelendiğinde;
Emekli Emniyet Müdürü Dr. N. A.'m 2006 yılında Cumhuriyet Savcısına hitaben
düzenlenmiş bilgi notu şeklindeki resmi yazının eklerinde, (57) rütbeli personelle ilgili
görevlerinin ve dini görüşlerinin yazdığı görülmüj5ÜK«*#*,^%/ notu şeklindeki resmi
belgenin iki emniyet müdürü (M.AKDENİZ ve İ.SMtVİ tafhfkdajı paraflı suretinin olduğu
görülmüştür. Elde edilen resmi belgenin paraflı suretinin örgüt elinde bulunması, örgütün
Emniyet Teşkilatı içerisinde bağlantılarının olduğunu göstermektedir.
Ergenekon terör örgütü üyelerinin yaptıkları telefon görüşmeleri incelendiğinde,
örgüt üyelerinin Emniyet Teşkilatından emekli olmuş veya halen çalışmakta olan kişilerle
irtibat kurdukları, bazılarının işlerini takip ettirdikleri, bazılarının ise emniyet mensuplarıyla
tanışmak için uğraştıkları, bir görevlinin Cumhurbaşkanlığına tayin olabileceğini şüpheli
Hayrettin ERTEKİN'e bahsederek kendisine fikir sorduğu, bir kısmının ise ERGENEKON
terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında yapılan operasyonlarla veya
yapılacak operasyonlarla ilgili bilgi aldığı, bu görüşmelerde, EMRET, EMİRLERİNİ
BEKLİYORUM, EMRİN OLUR gibi cevaplar verdikleri, şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Hayrettin
ERTEKİN' in Emniyet Genel Müdür Yardımcılığından 2008 yılı başında emekli olan bir N.A.
ile irtibatlarının olduğu görülmüştür.
Tape :000086, 25.04.2007 günü saat:17.05'de M.Fikri KARADAĞ ile Ali arasında
yapılan telefon görüşmede;
M.F. KARADAĞ, Mersin'e gittiğini orada Mümin KELEŞ isimli bir şahısla
tanıştığını, bu şahsın özel harekatçı olduğunu söyleyerek "Ben Mümin Keleş'i tanımam,
OSMAN GÜRBÜZ'Ü tanırım, o da diyor tamam ben bu işte yokum falan öbürü daha
kucağıma düşsün diye, tamam dedim onun kafasını koparırım ... o zaman da Osman da
ordaydı, bana böyle dedi diye bırakmış gitmiş Kemal abiye demiş" dediği,
Tape: 1595, 27.10.2007 günü saat: 19.24'de Hayrettin ERTEKİN ile Murat/Emre
GÜLALTAY arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
MURAT'm "şeyi soracaktım abi sen bana msn de bir şey yazmışsın ama ben şimdi ne
yaptın abi, o polisle" dediği, H. ERTEKİN'in "... görüştüm, diyor ki yazıyı biz vermiyoruz
yazıyı merkez veriyor dedi yetki onun dedi" "Vatan caddesindeki merkez verdiği için dedi,
yetki onların onlar dedi mutlaka dedi imzalı kâğıdını istiyorlar dedi" dediği,
Tape: 1617, 13.11.2007 günü saat: 10.18'de Hayrettin ERTEKİN ile N. A. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
H.ERTEKİN'in "Abi saygılar sunuyorum, SAYIN GENEL MÜDÜRÜM, iyi misin"
"Televizyon devam ediyo, işte şimdi de bu ATV ihalesi için bi konsorsiyum.... oluştu ona
girmeye çalışıyoruz ama, bakalım inşallah orayı da" dediği, bir süre bu ihaleye Turgay
CİNER'in giremeyeceğinden bahsettikten sonra H.ERTEKİN'in "...şeyde giremiyor Aydın
DOĞAN, Bİ GRUP VAR ŞİMDİ, BİZİM BEYFENDİNİN ORGANİZE ETTİĞİ Bİ GRUP
VAR" "... ONLA ÇALIŞORUZ, BEN DE ... ORDAYIM YANİ" dediği, N. A.'m "ALLAH
İŞİNİ RAST GETSİN, EMRET" dediği, H.ERTEKİN'in "... estağfurullah abiciğim, ...daha
sonra arıyacam sizi" " BU KONU İLE İLGİLİ" dediği,

Tape: 1641, 13.11.2007 günü saat:19.23 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile X


ŞAHIS arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Yani kanal almışsınız hayırlı olsun" dediği, H.ERTEKİN' in
"Sağolasın kanal aldık bir tane bir kanal aldık ama işte o Metin bey'in oğlunun bir
internet sitesi varmış onla biz almadan önce çok eski o sattığı bir site onlan ilgili savcılık
böyle 4 aydır bir soruşturma yapıyormuş o bugünde çocuğu Metin beyle beraber
almışlar bende sabah gittim baktım savcı ile konuştum işte efendim Ankara'dan geldi
de işte kara paramıdır değilimdir ..." "... Metin Bey'i de almışlar şimdi böyle canım
sıkıldı da dedim bilgi vereyim haberiniz olsun yani" dediği, X ŞAHSIN "Ben şimdi Şube
Müdürü ile falanda görüşürüm ..." dediği, H.ERTEKBf'm^'Abi şey yapılacak hiç bir
şey yok" dediği, X ŞAHSIN "...Görüşür söylerim; ben şimdi şeyde Şube Müdürüne de
söylerim" dediği, £' ,-.'*■.
Tape:0962,, 10.12.2007 günü saat: 13.46'da Mehmet Fikri KARADAĞ ile M. N. V.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
M.N.V.'nm "...emniyet müdürünü arıyıcam emniyet müdüründen randevu alıcam"
dediği, M.F. KARADAG'In "Bugün cenazeye gelmişler Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı."
"Neyse bilseydik giderdik yani orda" dediği, M.N.V.'nm "Giderdik tabi emniyet müdürünü
orda görürdük başbakanın yanında" "Olsun ben farketmez ben alırım beraber gideriz canım"
dediği, M.F.KARADAĞ' in "Tamam Nuri abi oldu onu hallet hadi" dediği, M.N.V.'nm
"Sohbetlen beraber anlatırım ben emniyet müdürüne" dediği,

Tape:1527, 23.12.2007 günü saat: 16.19'da GÜLER KÖMÜRCÜ ile A.S.S


arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre aralarında merhabalaştıktan sonra A.S..S'm ATATÜRK'Ü rüyasında
gördüğünden bahsettiği ve rüyanın etkisinde kaldığını belirttikten sonra "VATANA VE
MİLLETE HAZIR HİZMET ETMEYE HAZIR DURUMA GELDİM ARTIK YAKINDA
HİZMETE BAŞLAYACAĞIM GİBİ GELİYOR" dediği,
Tape:3561, 07.01.2008 günü saat 16.34'te H.Ümit SAYIN ile X Erkek Şahsm
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "...Anayasa Mahkemesi Başkanı Felsefesine aykırı bir şekilde yaklaşım
içinde olan bir adamın, Anayasa Mahkemesinde Başkan seçilebilir hale gelmesi, aynı Felsefe
içindeki bir adamın Türkiye'de Cumhurbaşkanı olması, bunlar mesele mesele bu yani o zaman
o bizim Türk Silahlı Kuvvetleri Ordu bütün bunları dikkate alacak işte dediğin gibi
Nakşibendi Tarikatı başörtülü, olamaz efendim böyle iş bu olamaz" dediği, Ü.SAYIN'm
"Nakşibendi Tarikatı bütün Polisi ele geçirmiştir Fettulah'çılar ve Nakşibendiler" dediği,

Tape:1528, 15.01.2008 günü saat: 13.18'de Güler KÖMÜRCÜ ile A.S.S. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
A.S.S.'m "VALLA KİMSEYE BİR ŞEY YAPMIYORUM DAHA buralarda
oturuyoruz ZAMANI GELECEK YAPARIZ İNŞALLAH ne yapıyorsun sen nasıl gidiyor
durum." dediği,

Tape: 1750, 22.01.2008 günü saat: 11.42'de Hayrettin ERTEKİN ile X Şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.ERTEKİN'in "..Kolay gelsin abi çok çalışıyorsunuz ya ama ortada birşey yok abi
hala memleket terörden geçilmiyor e nasıl olacak bu iş" dediği, X ŞAHSIN "GETİRİN
ERCO'YU DÜZELTİN HER ŞEYİ" ".. ERCÜMENT GELİRSE DÜZELİR HER ŞEY"
dediği, H. ERTEKİN'in "Abi şeyleri almışlar haberin var mı VELİ KÜÇÜK MELİ KÜÇÜK
ONLARI NEDİR ONLARIN KONUSU" dediği, X ŞAHSIN "Valla daha detayını bilmiyorum
akşam görüşürüz bu akşama gidecem ya" "Cemal aradı beni" dediği, H.ERTEKİN'in
"Anladım .. telefonlaşırız abicim kendine iyi bak SEN DİNLENİYORSUN hadi saygılar
görüşürüz" dediği,
Tape: 1820, 22.01.2008 günü saat: 11.42'de Hayrettin ERTEKİN ile X Şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.ERTEKİN' in "Abi dinleniyormuşsun kusura bakma ben de evdeymişsin gece
çalışıyorsun herhalde hep abi ya" dediği, X ŞAHIS "Hep gece sabaha kadar ordayız onların
başında tamam" dediği, H.ERTEKİN' in "Ne oluyor bunlar nedir abi ya doğru mu burdaki
yazılan yoksa öyle palavra mı ya" dediği, X ŞAHIS "Bir şey olmaz" dediği,
Tape:1545, 22.01.2008 günü saat: 11.48'de E^fftîÜRSES ile X Şahıs arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
E.GURSES'in "Doğruda şimdi ne olduğunu, ARAYAMIYORUM O TARAFI Kİ
ŞEY OLMASIN DİYE" dediği, X ŞAHSIN "Yok şey çeteyle ilgili almışlar" dediği,
E.GURSES'in "Çeteyle Sevgi'yi niye almışlar" "Sevgi'nin ne işi var. Sevgi'nin orda
toplanıyorlar tamam da. Oraya bizde gidiyoruz yani. Sevgi'nin oraya toplanmanın Türk
Ortodoks Kilisesinin toplantıları normal yani resmi toplantılar" dediği, X ŞAHSIN "Ya işte
bunun önceden de beri tahkikatı varmış" dediği, E.GURSES'in "Acaba bunun yurtdışındaki
faaliyetleriyle ilgilimiydi. Bu İran miran işi ile ilgili mi" dediği, X ŞAHSIN "Şimdi ben
aradım. Baktım ki burda dediler, biliyor musun" "He burda deyince de mesele ne dedim. Uzun
hikâye dedi, akşamüstü çıkmea anlatayım sana dedi." "Yani burda deyince ben anladım ki
bak... kaç kişi varlar dedim. 30 kişi varlar dedi" dediği,
Tape:1546, 22.01.2008 günü saat: 11.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs (Necmi
ÇELENK) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Hocam kapattı ya, ben ararım seni deyip, tekrar kapattı konuşmadı"
dediği, E.GURSES'in "...Ortodoks Kilisesinde toplantı olurdu mesala. Bu günler münler ben
bir defa mesela herhalde 5-5 yıldan fazladır oraya giderim ben" dediği, X ŞAHSIN "Bu Enver
ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar" dediği, E.GURSES'in "Enver ALTAYLI ne
iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki" "Yani CIA bağlantılı belli
dün akşam konuşurken Nazara anlattı" dediği, X ŞAHSIN "Valla bu büyük bir operasyona
benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyodu kapattı. Tekrar arar ben sana dönerim" dediği,
E.GURSES'in "KEMAL'İ ANLARIM, KEMAL KERİNÇSİZ BUNLARLA BERABERDİ
SÜREKLİ" dediği,
Tape:1563, 29.01.2008 günü saat: 14.03'te Emin GÜRSES ile X Şahıs (Ahmet
AKER) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
E.GURSES'in "Ama işte hocam ipin ucunu kaçırmışlar. Beni arıyor bugün yedi kişi
aradı beni. Hoca seni daha almadılar mı içeriye. Emniyet Müdürü arıyor... Konuşursan diyor
alırız seni de içeriye diyor. Ya dedim size maşallah ya ne cesaret var alın o zaman ne telefon
açıyorsunuz" dediği,
Tape: 1591, 22.02.2008 günü saat: 00.51'de EMİN GÜRSES ile BÜLENT..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
BÜLENT'in "Vallahi onu bilmiyorum hocam onu bilmiyorum, yalnız bunları
topyekün çıkartsınlar Doğu PERINÇEK'in anasmı ağlatacaklar. Anasını ağlatacaklar şöyle, bu
kadroyu temizleyecekler mi? temizleyecekler ... bahçesi haline getirecekler mi, hedefte o
Doğu PERİNÇEK" dediği, E. GÜRSES'in "NASIL TEMİZLEYECEKLER O
KADROYU.ONDAN SONRA PERİNÇEK'İ ALACAK ÖYLE Mİ DİYOR" dediği,
BÜLENT'in "Tabi tabi ondan sonra ondan sonra ben BURDA BİR A...IK VAR TÖBE
ESTAFİRULLAH BİR MEMUR ONLARLA ÇOK İÇLİ DIŞLI BİR KUSUTURSAM
İ.NEYİ" dediği, E.GURSES'in "Aman aman onlarla iyi geçin onlardan bilgi alalım" dediği,
BÜLENT'in "YOK İ.NEYİ ÇEKTİM ÇAY MAY SÖYLEDİM YAVŞAĞA ya dedim yazık
oluyor baktım ibne ittirmiş kaçıyordu pezevenk ne yapıyım hocam hoş tutayım dedim ben
dedim bunlar anasını avradını hakket sen haklı çıktın falan deyince ötmeye başladı ibne bülbül
gibi, BU ŞEYİNİ DE BİRADER SÖYLE Dİ BU İŞİ BU İSİM İŞİNİ, ÖNCE UYAR DEDİ
BAK DEDİ RESİM PATLATACAKLAR ORTAYA DEDİ ... BİŞEY YAPTI YANİ KIYAK
YAPTI İBNE ONU BİRADER UYARDI DEDİ UYAR DEDİ BAK DEDİ BİŞEY
PATLATACAKLAR DEDİ BU İBNELER ...YALNIZ BU LİSTE KESİN YANİ ALDIM
AKŞAM ONU MEMURDAN." "Yok İBNE POLİS bi gelse bana uzaklaştı bana manyak bu
bu ibne şeye de TANTAN'a da uyuz bu polis. Uyuz Sadettin TANTAN'a da uyuz ona da uyuz
Mehmet AĞAR'a uyuz" dediği, E. GÜRSES'in "O AMA TAM ŞEY TAM TEŞKİLATIN
ELEMANI O" dpdiği,
Tape:389, 14.03.2007 günü saat:17.32'd,r^rku^ŞRŞpY ile Müfit.............................'in
yaptıkları telefon görüşmede; /% _^ ""• ,«•«, *
~~° t

şhçz&^&^p
Erkut ERSOY, biraz önce çıktığı bir toplantıdan bahsederek toplantının çok verimli
geçtiğini, yaptıkları çalışmalar hakkında, toplantı yaptığı kişilerin bilgi almak istediğini
söylediği, akabinde Müfit'in "Kimler vardı kaç kişiydi ortalama şeyde karşı" E.ERSOY'un
"Valla Bilişim suçlarında daire başkanı, şey daire başkanı bir tane Başkomiser vardı İlker Bey,
o vardı işte, Mesut Bey diye bir oradan arkadaş vardı" " Yani işte çok olumlu ama bunlar, tabi
resmi görevli olduğu için herkese güvenemiyorlar, şimdi teşkilattan filan bizim hakkımızda
olumlu referanslar almışlar bunlar" dediği yapmış oldukları çalışmalardan ve zihin kontrolü
ilgili bilgilerden ve ellerinde bulunan teknolojiden bahsettikten sonra E. ERSOY'un
"DEDİLER YA BU KADAR PROFESYONELSİNİZ NEREDE EĞİTİM ALIYORSUNUZ,
O DA BİZDE KALSIN DEDİK YANİ" dediği tespit edilmiştir.
Güler KÖMÜRCÜ'nün Tape:1529 da Eski Emniyet Müdürü A.S. S.'la yaptığı
görüşmede, A.S.S.'m "Kötü bir şey olsa ne olacak ya hayatım Allah Allah topu topu ağzına
vururum yumruğu çeker giderim, artık polis değilim, İşkence değil artık" "Baksana hiç
olmazsa muhafazakâr ibne değiliz ya" "onların konuşmasına bakma sen, bir tane bizden olan
adam bunlardan 50 tanesini halleder ya, bunlar kim ya bunlar köpek ya, para bunlardaymış,
nerde para bunlarda olsun, ölü adamın paraya ihtiyacı olmaz yani " "Mecliste Türbanlı
kadınlar için ayrı şey açılıyor, nedir o berber açılıyor kuaför açılıyor, dün ben falan filan bu
şekil, bu şekil gider, ondan sonra bir bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az
kaldı yani sabırları çok zorluyorlar bunlar.." diyerek Güler KÖMÜRCÜ ile samimi bir
görüşme yaptığı ve görüşme içersinde de örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda "bir
bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az kaldı" diyerek bir taraftan darbe
çığırtkanlığı ve şiddet ifade eden söylemlerde bulunduğu,
İşçi Partisinin Genel Merkezinden elde edilen Asus kasadaki hardisk içersinde resim
dosyası şeklinde "BİLGİ NOT" başlıklı, Sayım Savcım diye devam eden ve Emniyet Genel
Müdür Yardımcısı N. A. tarafından imzalanmış bir yazı olduğu, yazının paraf kısmında ise
"M.AKDENİZ ve İ.SELVİ" yazdığı ve her iki ismin karşısında da parafların bulunduğu
görülmüştür.
Yazışma kuralları gereği yazılann paraflı suretinin yazıyı yazan birimin arşivlerinde
saklanması gerektiği, ele geçirilen yazının da Emniyet Genel Müdürlüğünün arşivlerinde
bulunması gerektiği, yazılann paraflı suretinin dışanda üçüncü şahıslann eline geçmesinin
mümkün olmadığı, fakat söz konusu belgeye bakıldığında örgütün Emniyet Teşkilatı
içersindeki irtibatlanndan başka hiçbir şekilde bu yazıya ulaşmasının mümkün olmadığı,
dolayısıyla ele geçirilen bu belgenin dahi örgütün Emniyet Teşkilatı içerisindeki irtibatlanm ve
yapılanmasını açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan kendi beyanına göre kuyumculuk yaptığını söyleyen şüpheli Hayrettin
ERTEKİN'in adı geçen Emniyet Müdürü N.A. ile yaptığı Tape:1617'de kayıtlı görüşmede, bir
süre Hayrettin ERTEKİN'in yaptığı işlerden bahsettikten sonra N. A.'m "Allah işini rast
getsin, EMRET" diyerek ilişkinin boyutunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK'ün Tape:1010'da yaptığı görüşmede, Emniyet Müdürü
N. A.'a ait 0 505 544 72 78 numaralı telefondan aradığı, fakat telefonu Alpay isimli bir Polis
Memurunun baktıği Veli KÜÇÜK'ün "ben Veli Paşa, Necati beyle görüşebilir miyim canım"
dediği, ALPAY' m da "Paşam bir toplantı da biter bitmez görüştüreyim sizi efendim" dediği,
V.KÜÇÜK' ün "Öyle mi Veli Paşa aradı yeni yılını kutluyor de" dediği, ALPAY' m "Anlaşıldı
Paşam saygılanmı sunuyorum" dediği, dolayısıyla Emniyet Müdürü N. A.'m bir çok örgüt
üyesi ile ilişki içersinde olduğu örgütün Emniyet içinde faal olduğu kannatine vanlmıştır.
Emekli Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim ŞAHİN'in örgütün birçok mensubu ile
ilişki içersinde olduğu, bir kısım örgüt üyeleri ile birlikte susuVluk davasında yargılandığı,
şüpheli Muzaffer TEKİN'in İbrahim ŞAHİN ile ilişkilerinin bilindiği,
Sami HOŞTAN'm Tape:1452'de kayıtlı Uğur DÜNDAR'la yaptığı görüşmenin
başında Ayhan ÇARKIN'dan bahsettikten sonra ilerleyen kısımlarda Sami'nin "Ben bu
insanlarla tam 15 sene beraberim, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar, nasıl biliyorum,
mesela Ayhan olsun" diyerek eski özel harekatçı Polis Memuru Ayhan ÇARKIN'm uzun
yıllardır yanında olduğunu dile getirdiği,
Emin GÜRSES'in Tape:1561'de kayıtlı görüşmesinde "Yalnız şeyi unutma eğer
imkan varsa ADD Başkam Şener ERUYGUR Paşaya haber gönderin", "Emniyet
Teşkilatında onla ilgili dosya hazırlanıyor" diyerek Emniyet Teşkilatı içersindeki irtibatları
ile çok gizli bir şekilde yürütülen soruşturmanın içeriğinden dahi bilgi sahibi oldukları,
Hayrettin ERTEKİN'in Tape:1705'de kayıtlı görüşmesinde Havalimanına yetişmeye
çalışan karşısındaki şahsa "ben Trafik Müdürüne haber verecem bu yan yolu kullanabilir",
"Evet Emniyet şeridini kullansın" "Köprüyü geçtikten sonra tamam" dediği, dolayısıyla
örgütün bir yakınına emniyet şeridini kullandırmak için bile Emniyet Teşkilatı içersinde
irtibatlarının olduğu,
Şüpheli Kahraman ŞAHİN'in Tape: 378'de kayıtlı görüşmede, Niyazi'nin "Bu
telefonların dinleme olayıyla ilgili bir çalışma yaptım da.." "...Ben kesin tespit ettirdim."
"özellikle 7 hat kesin dinleniyo" diyerek örgüte yönelik yapılan teknik takip çalışmalarından
dahi anında haberdar oldukları, tamamen çok gizli bir şekilde yürütülen soruşturmadaki bu
kadar hayati önem taşıyan bilgileri Emniyet Teşkilatında yada Adli Teşkilatındaki
irtibatlarından öğrenmiş olabilecekleri,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Tape:3828 de kayıtlı görüşmesinde Doğu PERİNÇEK
"Doğu Perinçek'i takip eden arabalarin polis olduğu saptandı diye haber yapın" şeklinde
talimat verdiği, bu görüşmeden de kendisini takip eden otolann Emniyete ait olduğunu anında
öğrendiği, aynı şekilde bu bilgileri de ancak Emniyet içersindeki irtibatları vasıtası ile
öğrenmesinin mümkün olduğu,
Hayrettin ERTEKİN'in Tape:1596'da Musa ile yaptığı görüşmede, Polis Baş
Müfettişi olduğu anlaşılan A. R. A. ile oturup yemek yediklerini anlatarak "Bütün teşkilatın
tamamıyla oturduk teknede rakı içiyoruz abi, dedim ki bi merhaba diyelim" dediği, daha
sonra telefonu A.R.A.'m aldığı, Musa'nın "....nerdesin Teftiştemisin, APK da mısın" dediği,
A.R. A.'m "Abi Teftişteyim" "POLİS BAŞMÜFETTİŞİ" "Dolaşıyoruz işte dosyalar geldikçe
gidiyoruz" "abi emirlerini bekliyorum, bi emrin olursa" dediği, dolayısıyla bu görüşmedende
Polis Başmüfettişi A.R. A.'m şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile beraber olduğunun anlaşıldığı,
Hayrettin ERKETİN'in Tape:1641'de x şahısla yaptığı görüşmede, X şahsın "Yeni
kanal almışsınız hayırlı olsun" dediği, H.ERTEKİN'in "Sağolasm kanal aldık bir tane bir
kanal aldık ama işte o Metin bey'in oğlunun bir internet sitesi varmış, onla biz almadan önce
çok eski o sattığı bir site, onlan ilgili savcılık böyle 4 aydır bir soruşturma yapıyormuş,
bugünde çocuğu Metin beyle beraber almışlar, bende sabah gittim baktım savcı ile konuştum,
işte efendim Ankara'dan geldi de işte kara paramıdır değilmidir ..." "... Metin Bey'i de
almışlar şimdi böyle canım sıkıldı da dedim bilgi vereyim haberiniz olsun yani" dediği, X
ŞAHSIN "Ben şimdi Şube Müdürü ile falanda görüşürüm ..." dediği, böylelikle Hayrettin
ERTEKİN ortaklarının gözaltına alınması olayı karşısında Emniyet Teşkilatı içersindeki
irtibatları ile gerekli kolaylığın yapılmasını sağlanmaya çalıştığı,
Yine Hayrettin ERTEKİN'in Tape: 1657'de Polis Memuru olduğu anlaşılan A. B. ile
yaptığı görüşmede, A. B.'nın "Hayrettin abi merhaba Aydın ben" "Dönüşte de
Cumhurbaşkanlığına alalım seni diyorlar da SANA Bİ SORİYİM DEDİM..." dediği,
H.ERTEKİN' in "Vallaha Cumhurbaşkanlığı çok sıkı bir yer orda biliyorsun bir asker...
disiplini var ama bizim Osman orda müdür biliyorsun"* "Osman da bizim kardeşimizdir
ama meclis daha iyi ya mecliste daha rahat hareket edersin" dediği, bu görüşmeden de bir
Polis Memurunun atanacağı yerle ilgili Hayrettin ERTEKİN'e danıştığının anlaşıldığı,
Sami HOŞTAN'm Tape:1460'da Polis Memuru olduğu anlaşılan Ersin ile yaptığı
görüşmede, Ersin'in "Buyur abi" dediği, Sami'nin de "Şey herhalde ben o biyere bişey
vermiştim unutmuştum da şey, yanlış olabilirse gene yarın konuşuruz tamam mı" dediği,
ERSİN' in "Tamam abi tamam abi" dediği anlaşılmıştır.

d-Üniversite yapılanması,
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun Önderliğinde olan bu yapılanmada ele
geçirilen delillere göre üniversitelerle ERGENEKON terör örgütünün irtibatlarının bulunduğu,
şüphelilerden Habip Ümit SAYIN'm Doçent ve Emin GÜRSES'in profesör olarak
üniversitelerde görevli oldukları ve bu yapılanma içinde yer aldıkları. Birçok üniversitede
öğretim üyeleri ve görevlilerinin fişlendiği ve bu bilgilerin ERGENEKON terör örgütünün
üyeleri aracılığıyla yöneticilerinde toplandığı, bu konuların da örgüte ait internet sitelerinde ve
medya kuruluşlarında dezenformasyon amaçlı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosundan en alt düzeydeki üyelerine
kadar olan geniş yelpazede; örgütün, ciddi ve sistematik bir şekilde devletin her bir
kademesine sızma ve ele geçirme girişimleri içerisinde olduğu tespit edilmiştir.
Örgüt, kendisine hedef olarak seçtiği ideallerine ulaşma noktasında asker, yargı,
bürokrasi ve üniversite gibi bir çok alanda bir yapılanma, kadrolaşma faaliyetlerine ayn bir
önem vermiştir.
Öncelikle sızma şeklinde başlayan ve daha sonraki aşamalarda kadrolaşma ve kendisi
gibi düşünmeyen/hareket etmeyenleri tespit edip egale etme noktasına kadar varan faaliyetler
örgüt tarafından sistematik bir şekilde uygulanmıştır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen ve örgütün bir anlamda tüm yönleriyle deşifre
olmasına sebep olan dokümanlar incelendiğinde;
Ülkemizdeki başta üniversiteler olmak üzere tüm eğitim kurumlarında da gizli bir
yapılanma içerisine girdikleri, bu yapılanmayı da eğitim kurumlarındaki kendi ideoloji ve
öngörülerini paylaşan akademisyen, öğretim görevlisi ve nihayetinde sistemle banşık olmayan
ve aradığını bulamamış öğrenci kitleleri ile gerçekleştirdikleri görülecektir.
Bu tespit, gerek ele geçirilen dokümanlar gerekse örgüt üyelerinin telefon
görüşmeleri ve gerekse yakalanan şüpheliler içerisinde bulunan öğretim görevlilerinin örgüt
içi ilişkisini gösterir diğer argümanlar tarafından desteklenmektedir.
İlk olarak, soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanlara baktığımızda;
"ERGENEKON" isimli dokümanın;
4.Bölüm "GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında; "...özveriden
kaçınmayan personel kazanımmın önemli olduğu, bu nedenle ordu birlikleri içinde yer alan
askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında öğrenim gören gençlerden
yararlanabileceği..."
"LOBİ" isimli dokümana bakıldığında ise;
l.Bölüm "KAPSAM" başlığı altında;
"Lobi"nin geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalannda özellikle gençlerin Kemalist
ideolojiye ve ülke çıkarlan doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarladıklan,
bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı sıra büyük kentlerin varoşlannda ve güneydoğu
Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş, sahipsiz gençlerin örgütleneceği" nin belirtildiği
görülecektir.
Ergenekon Terör Örgütü faaliyet alanını belirledikten sonra, bu faaliyet alanında rol
alacak ve örgüte sempati ile yaklaşacak olan kesimleri tespit etmeyi bir prensip olarak kabul
etmiştir. ,' " o-.
rgütün bu özelliğini çalışmamızın bir çok alanında bariz olarak görmek mümkündür.
Yukanda kısaca değinilen "ERGENKON ve LOBİ" dokümanlannda da bu husus göze
çarpmaktadır. Anlaşılacağı üzere; örgüt ülke sathında kendi hedefleri doğrultusunda bir
örgütlenme ihtiyacı hissetmiş ve üniversiteleri de bu çalışmalannm dışında bırakmamıştır.
Özellikle "ERGENEKON" dokümanında geçen; üniversitelerin birinci ve ikinci
smıflanndaki öğrenci kesimini kazanma düşüncesi aynca dikkate değerdir.
Ele geçirilen bir başka doküman olan "ARENADAKİ SANAT - GLADIO
SANATÇILAR" isimli dokümanına baktığımızda ise;
"İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SANATÇI İLİŞKİLERİ" başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin okullarda ve üniversitelerde, eğitici ve öğrencileri
kullanabildiği'ne atıf yapılmıştır.
Unutmamak gerekir ki illegal ve gizli bir yapılarıma da istihbarat kaçınılmaz bir
gerekliliktir. Ergenekon Terör Örgütü de bu hususun öneminin farkındadır ve bu noktada bir
çok akademik çalışma yapmıştır. Yukanda bahsi geçen dokümanda bu çalışmalardan bir tanesi
olma özelliğini taşımaktadır.
Bu çalışmadan örnek olarak verilen kısa bir kesit bile, örgütün istihbarat sağlama
alanında üniversiteleri ve eğitim kurumlannı göz ardı etmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Son olarak "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ" isimli
dokümana bakıldığında ise;
''ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite
gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç BirliğV'ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite
gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı,
...28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu,
YÖK'ün kısmen de olsa fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya
koymasının olumlu gelişmeler olduğu, bunlann yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin
irticanm kalelerine dönüştüğü, oysaki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının
uygulandığı kültür ve bilim kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının
Anayasaya aykın olduğu" nun belirtildiği görülmüştür.
Ele alman söz konusu dokümanda görüleceği gibi, Ergenekon terör örgütünün
politikalanndan olan sistemin çöktüğü, mevcut rejimin tehlikede olduğu evham ve hezeyanını
hazırlamış olduklan çalışmalarda sık sık vurgulamışlardır.
Bu yöntemle örgüt oluşturmaya çalıştığı evham ve hezeyan sayesinde gerçekleşen bir
takım siyasi gelişmelerden dahi bir çıkanm sağlamayı amaç edinmiş, bu yolla kendi
tanımlamalan olan "Devrim yasalarını" uygulama ve "Ulusal güç" oluşturma gibi söylemlerle
üniversite kesimini hedef almayı ihmal etmemiştir.
Yürütülen soruşturma kapsamında yakalanan ve bir kısmı halen tutuklu bulunan;
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü görevini üstlenmiş Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ,
Sakarya Üniversitesinde Öğretim Görevlisi Emin GÜRSES ile Adli Tıp Enstitüsünde
farmokoloji uzmanı olarak görev yapan H.Ümit SAYIN gibi şahıslann bulunması örgütün
üniversite yapılanması ile ilgili ciddi bir faaliyet alanına sahip olduğunu sergilemektedir.
Aynca ismi zikredilen şüphelilerin, örgütün özellikle yönetici kadrosu ile sıkı bir
ilişki içerisinde olduklan tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında yürütülen operasyonlarda;
İşçi Partisi İstanbul İl örgütünde yapılan aramada, 598 ile numaralandıran 1 sayfalık
dokuman içerisinde;
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in yazdığı anlaşılan, 11 Haziran 2003 tarihli, "Sayın
Kemal Alemdaroğlu istanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Rektörümüz" ile başlayan ve
"Saygılarımla Doğu Perinçek İşçi Partisi Genel Başkıptf**sı¥f&%&§n. doküman içerisinde;

ikiz sözleşmeleri onaylayan kanun konusundaki görüşlerini içeren cumhurbaşkanına


yazdığı mektup ve hukuki açıklamaları bilgilerine sunduğu, kanunun henüz Cumhurbaşkanı
tarafından imzalanmadığı ve Meclise iadesinin hukuken mümkün olduğu şeklinde yazı
bulunduğu görülmüştür.
Ayrıca;
İlhan SELÇUK ile İ. YILDIZ'm yaptıkları telefon görüşmesinde;
İ.SELÇUK' un "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar özellikle Kemal
Alemdaroğlu çok ısrar etti . ...işte şeyi birleştirelim üzerine şey yapıp. 4 tane TELEVİZYON var
bu hikayenin içinde. İşte biri o Ankara daki Türk metalin TV si var" "Avrasya.... " "B kanal var.
Burda da Doğu Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne
yapılabilir ..." şeklinde görüşme yaptıkları, kanalların ortak yayın yapması, bu şahısların
birleştirilmesi konusunda kendisinden talep olduğunu anlattığı tespit edilmiştir.

03.03.2008 günü saat: 10.56 sıralarında İlhan SELÇUK ile A. C.'un yaptıkları telefon
görüşmesinde;
İ.SELÇUK' un "...Doğu PERİNÇEK ile Kemal ALEMDAROĞLU geldiler bana"
dediği ve Kemal ALEMDAROĞLU'nun katılacağı bir toplantı öncesi şüpheli İlhan SELÇUK ile
bir görüşmesinden bahsettikleri tespit edilmiştir.
26.02.2008 günü saat: 14.17 sıralarında Yusuf BEŞİRİK ve Ferid İLSEVER arasında
yapılan görüşmede;
YUSUF'un "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim" dediği, FERİT'in "Tamam bi
şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu" dediği, YUSUF'un "Kemal
Alemdaroğlu Er.. Ün.. Tu. Öz..." "Serhan Bolluk var var" "Toplantı bitince bana bilgi ver" dediği
tespit edilmiştir.
Görüleceği gibi yukarıda zikredilen doküman ve örnek olarak verilen birkaç telefon
görüşmesi söz konusu şüphelilerin içinde bulunduğu ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Örgüt üyelerinin ele aldığımız yapılanma ile ilgili telefon görüşmelerine ilerleyen
bölümlerde ayrıca değinilecektir.
Diğer taraftan soruşturma kapsamında yakalanan ve halen tutuklu bulunan şüpheli
Doğu PERİNÇEK ifadesinde;
Habip Ümit SAYIN'm İstanbul Üniversitesi Doçenti olduğunu, Ümit SAYIN'in birkaç
kez ziyaretine geldiğini, bir ara tutarsız davranışlarını gördüğünü beyan etmesine rağmen,
Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisinde yapılan aramalarda Habip Ümit SAYIN'a ait
raporlar ve bir kısım dokümanlar ele geçirilmiştir.
Bulunan dokümanlar arasında 5 nolu klasör içerisinde "ERGENEKON Aytek ten"
başlığı altında; Aytek isimli şahıstan Ergenekon terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen
operasyonlar sırasında Habib Ümit SAYIN, Behiç GÜRCİHAN, Emin GÜRSES ve Vedat
YENERER isimli şüphelilere sorulan sorular ve verdikleri cevaplar hakkında bilgiler içerir yazı
olduğu görülmüştür.
Bu da örgüt üyelerinin gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan ve göz altına alman
arkadaşlarını sıkı bir şekilde takip ettiklerini, soruşturma kapsamında verilen beyanlar
doğrultusunda kendilerine savunma yollan aradıklarını göstermektedir.
Ayrıca şüpheli Doğu PERİNÇEK'in, 27.02.2008 günü saat : 21.07'de Süleyman..?
isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde; Süleyman'ın "Altı-yedi kişi biz size gelecez ondan
sonra bakalım Emin Gürses için bir şey yapabilirsek yapacağız yapamazsak artık ne olursa."
Dediği tespit edilmiştir.
Açıkça görülmektedir ki, örgüt üyeleri yapılan operasyonlarda gözaltına alman diğer
örgüt üyelerine gizlice yardımcı olmak içina çalışmalar içerisinde oldukları ve bu durumun
kendi aralarındaki örgütsel birlikteliği gözler önüne senrıektcdir.;-
Ayrıca 03.07.2005 günü şüpheli Habib Ümit SAYIN'm S.J A..Y ile yaptığı msn
yazışmasında;
umitsayin: "Emin GÜRSES ist. ün. öğretim üyelerine çok kızıyor. Özellikle nur
sertere", sevil_atasoy: "soyadı ne", umitsayin: "behiç gürcihan ve emin gürses", umitsayin:
"öncelikle, seçimlerden önce emin gürses genelkurmaya mesut parlak'm ilişkilerini anlatmış,
uzun uzun rapor vermiş", umitsayin: "onra genelkurmaydaki Kor ve Or'lar demişler ki: İs. Ün.
deki hocalar koskoca herifler, herhalde birleşirler ve oylan parçalamazlar.", umitsayin: "Emin
Gürsesi çağırmışlar, yine haklı çıktın demişler", umitsayin: "bizim rapor inanılmaz sükse
yapmış ve Emin gürses de far your eyes only okumuş, ona verdim raporu", umitsayin: "bana
bir üsteğmen, bir telefon dinleme verin, dünyayı yerinden oynatayım", umitsayin: "ama sınırsız
telefon dinleme gerekli, bizim rapor ve emin gürsesin raporu üst üste binince genkuru bir telaş
almış", umitsayin: "ama emin gürses televizyonlarda mesut parlağa çatmaya başlarsa bu
korkunç bir ivme kazandırır bize. şimdi detaylı okuyacak ve Perinçeke de anlatır.", umitsayin:
"Perinçek ingilterede imiş. Ondan randevu alıyorum, gelince birlikte konuşuruz.", sevilatasoy:
'perinçek hala alemdaroğlunu destekliyor mu", umitsayin: "Evet perinçek alemdarı destekliyor,
onların da bilgileri var, bu aydmlıka kapak olursa korkunç olur." Şeklinde yazışma örgütün
üniversite kesimini ne şekilde etkiledikleri ve kontrol altına alma girişimi içinde olduklarına
örnek teşkil etmektedir.
"Ergenekon Terör Örgütü üniversitelerdeki bu yapılanma girişimlerinde ne tür yollar
izlemektedir?" şeklindeki bir soruya nasıl bir yanıt verilebilir.
Bu sorunun en açık yanıtını yine örgüte yönelik yapılan operasyonlar kapsamında ele
geçirilen dokümanlar vermektedir. Bunlardan bir kaçma örnek vermek gerekirse;
Halen tutuklu bulunan şüpheli Ergün POYRAZ'dm el konulan dijital malzemeler
arasında bulunan (CD 1) içeriğinde;
"Dicle Üniv_Mektup" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu,
Konu bölümünde "Diyarbakır Dicle Üniversitesindeki irticai ve bölücü faaliyetler" başlığının
olduğu, Açıklama bölümünde ise "K.K.K.lığma ve 1 nci Or.K.lığma gönderilen imzasız bir
mektupta Dicle Üniversitesi ile ilgili olarak" açıklamasının olduğu, yazı içeriğinde ise Dicle
Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin isimleri ile bu şahısların irticai faaliyetlerinin rapor
halinde düzenlendiği, son bölümde ise "söz konusu mektup 24 Şubat 2004 günü ......................
değerlendirilmek üzere Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiştir" ibaresinin yer aldığı görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesi" isimli Word dosyasında; Fırat Üniversitesinin mezuniyet
gecesiyle ilgili rapor, gecedeki etkinliklerin ideolojik olarak bir değerlendirmesinin yapıldığı
görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesindeki irticai yapılanma jandarma''' isimli Word
dosyasında; Elazığ Fırat Üniversitesindeki İrticai yapılanmadan bahsedildiği, görevli öğretim
üyelerinin isimlerinin verildiği, ideolojik konumlarının yazıldığı, rapor halinde hazırlandığı
görülmüştür.
"G.Antep üniversitesi" "G.Antep Üniversitesi 10-09-02" isimli Word dosyalarında;
07.02.2002 tarihli, Gaziantep Üniversitesindeki uygulamalar başlıklı bir belge olduğu, Öncesi:
başlığı altında "2001 yılanda,G.Antep Üniversitesi'nde, irticai yapılanma olduğu yolunda aynı
içerikli iki adet ihbar mektubu alınmıştır. Mektuplar komuta katma arz edilmiş, 1 Ad.i
Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiş diğeri ise gönderilmeye gerek görülmemişidir." Şeklinde yazdığı,
Alman Duyum başlığı altında "G.Antep Üniversitesi'nden bir grup laik öğretim üyeleri adına,
Gaziantep Garnizon Komutanlığına gönderilen mektup" dan bahsedildiği, bu konuda yapılan
araştırmanın yazılı olduğu, Değerlendirme bölümünde ise "2 nci Or.K.lığmca; yapılan
incelemede, üniversitede her hangi bir kanunsuz uygulamanın olmadığı, Mektupların,
yolsuzluk yaptığı için haklarında soruşturma açılan ^ah^lar tarafından gönderildiği,
değerlendirilmiştir." Şeklinde rapor olduğu göriilmügif^ ^ ^^,
"Malatya Darende İlahiyat Fakülteşr\ isimli "4toıSl dosyasında; Hürriyet
'/ •"". y?^ %,. ■*" %
Gazetesinin bir haberiyle ilgili Darende ilahiyat Fakültesinde yapılan araştırma olduğu,
Jandarma Genel Komutanlığının değerlendirmesinin yer aldığı, son bölümde "Sonuç olarak;
fakültenin irticai amaçlı vakıf ve derneklerin etkisinden kurtarılabilmesi için, il merkezine
nakledilmesi ve yöneticilerinin değiştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatine varıldığı" şeklinde
bir rapor olduğu görülmüştür.
"Lojmanl oy" "lojman oy" "LOZMAN Oy" isimle Word dosyalarında; Kara
Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Başkent Üniversitesi Personeline ait
lojmanlardaki, AKP, CHP, SHP, MHP, DYP oy dağılım oranlarını gösterir çizelge olduğu,
"Mlatya Üniversitesi" isimli Word dosyasında; 24 Ocak 2002 tarihli belge olduğu,
Malatya İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesinde görevli bir Prof Dr. la ilgili araştırma
raporu olduğu, irticai, ideolojik görüşleriyle ilgili bilgilerin yer aldığı görülmüştür.

Ayrıca şüpheli Sevgi ERENROL'a ait olan ve Emniyet Müdürlüğünce (24) ile
numaralandırılan OKY JAPAN marka, CD içeriğinde yapılan incelemede:
CD'de bulunan "SELÇUK 29-04-2005 sayfa l-24.doc", SELÇUK 29-04-2005 sayfa
25-39.doc", "SELÇUK 29-04-2005 sayfa 40-41.doc", SELÇUK 29-04-2005 sayfa 42-48.doc",
"SELÇUK 29-04-2005 sayfa 49-51.doc" isimli bir MS Word dosyası içerisinde:
Selçuk Üniversitesinde görev yapan profesör, doçent, yardımcı doçent, araştırma
görevlisi vb. unvanlara sahip öğretim üyeleri gerekse üniversitenin yönetim kadrosunda
bulunan şahısların ideolojik anlamda Köktendinci, Nurcu, İrancı, Hizbullahçı, Selefiyeci,
Rufai, Vahhabi, Bin Ladinci, İrticacı, Hak Yolcu, Kaplancı, Ülkücü gibi (??????? Sayıda)
öğretim görevlisinin sınıflandırmalara tabi tutulduğu,
Şüpheli Habib Ümit SAYIN'm Fener Yolu Müderris Ziya Bey Sokak No:5/3 sayılı
adresinde yapılan aramada;
1 'den 105'e Kadar Numaralandırılmış Dokümanın (40) numarası verilen sayfasında;
Eski YOK Kurul üyeleri ve denetleme kurul üyelerinin ideolojik fikirlerine göre kategorize
edildiği,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK' in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin genel
merkezinden elde edilen Princo marka CD içersinde Fırat Üniversitesinin kuruluşu, yapısı, kaç
fakülte, kaç yüksek okul olduğu, öğrenci kapasitesi ve kadrolarından bahsedildiği, (28)
profesör ve doçent hakkında, milliyetçi, muhafazakâr, rektörlük seçimlerinde menzil grubuna
bağlı gruplarlarla hareket ettikleri, tarikat ve cemaat bağlantılan, hangi üniversitelerden mezun
oldukları, mastırlarını nerelerde yaptıkları, siyasi görüşleri, hangi sivil toplum kuruluşları ile
hareket ettikleri, bulundukları görev yerlerindeki akademik kadroların görüşlerinin belirtilerek
ideolojik düşünce ve fikirleriyle ilgili olarak istihbarı çalışmalar yapılıp fişlendikleri,
16 numaralı Gİf dosyalan içersinde, Fırat üniversitesinde yapılan fişleme
çalışmalanyla ilgili, akademik kadronun %90'm sağ görüşlü olduğu, bu görüştekilerin de
milliyetçi, muhafazakâr, nurcu, Nakşi, kadirive benzeri gibi aynmlar yapıldığı, rektörün kadro
alımlannda herhangi bir etkisin olmadığının, akademik kadrolann araştırma görevlilerinden
seçilerek alındığı, çıkar ilişkilerinde ideolojik düşünceye göre hareket edildiği, yapılacak
rektörlük seçimlerinde TİSAV in belirleyici rol üstleneceğinin genel olarak değerlendirildiği
görülmüştür.
17, 18, 19, 110, 111, 112 ve 113 numaralı Gİf dosyalan içersinde, Fırat üniversiten
görevli (220) profesör, doçent ve yardımcı doçentin liste halinde isimlerinin ve görev
yerlerinin yazdığı, isim ve görev yerlerinin karşısında ise, muhafazakar, nurcu, Nakşi, F.G
grubu, sağ görüş, milli görüş, cemaate yakın, mason ve benzeri şeklinde ideolojik düşünce ve
fikirleriyle ilgili olarak istihban çalışmalar yapılıp fişlendikleri, tespit edilmiştir.
Ele geçirilen dokümanlarda, ideolojik sınıflandırmanın yapılmış olması örgütün,
öncelikle sızma ve kadrolaşma faaliyeti içerisinde bulunacağı-üniversite içerisinde fişleme ve
durum tespiti yaptığını, ilerleyen safhalarda ise ideolojik olarak kendilerine yakın hissettikleri
öğretim görevlilerini kendi bünyelerine katma girişiminde bulunduklarını göstermektedir.
Ankara ilinde ki "Cumhuriyetin 80. yılı" kutlamaları çerçevesinde düzenlenen
gösteri, yürüyüş ve miting ile ilgili belgeler ve görüntülere bakıldığında;
25 Ekim 2003 tarihinde Ankara Üniversitesi rektörü N. A. başkanlığında 7 kişiden
oluşan düzenleme kurulu tarafından Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları kapsamında gösteri,
yürüyüş ve miting düzenlendiği, bu mitinge çeşitli üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına
mensup şahısların katıldığı, kalabalığın Celal Bayar Bulvarı üzerinde toplanıp, Tandoğan
Meydanı ve Anıt Caddesini takiben Anıtkabir'e kadar yürüdüğü,
Bu yürüyüşte "ORDU GÖREVE, ATATÜRK GENÇLİĞP' yazan pankart ve dövizlerin
taşındığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal
Yalçın ALEMDAROĞLU'mm da katıldığı,
Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen tutanaklarda "Ordu Göreve,
Atatürk Gençliği" ibareli dövizi taşıyan kişilerden bir kısmının İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi öğrencisi Dilek BİLGİN, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Okan ERSOY olduğu,
Ayrıca istanbul Üniversitesi öğrencilerinden Utku Umut BULSUN, İsmail
BOSTANOGLU, Nur ARSLAN, Onur Güneş AYAŞ, yüksek lisans öğrencisi Özgür BINNUR,
araştırma görevlisi Ali Emre ÖZSOY ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Can Berk
BİRGÜL ile Engin GİRGİN'in de gösteriye katılan şahıslardan olduğu tespit edilmiştir.
Yine görülmektedir ki Ergenekon Terör Örgütü "LOBİ" dokümanının 2.bölüm
"POLİTİKA" başlığı altında;
"...Lobinin prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler
içersinde yer almaması gerektiği, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler
düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği.."
şeklindeki tespit doğrultusunda hareket etmekte ve mevcut rejim içerisinde Türk Silahlı
Kuvvetlerini bile menfur emellerine alet etmekten kaçınmamaktadır.
Çünkü örgüt üniversitelerin toplumun provokatif eylemlere en açık kesimine sahip
kişiliklere sahip olduğunun farkındadır ve bunu her fırsatta kullanmaktadır.
Şüpheli Emin GÜRSES'in 25.02.2008 günü C.Savcılıkta alınan ifadesinde;
Sakarya Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümünde Profesör olarak ders
verdiğini Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Ümit SAYIN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK ve Kemal KERİNÇSİZ isimli şahıslan tanıdığını, Sevgi ERENEROL'un
Patrikhanede verdiği toplantılara katıldığını, ŞENER ERUYGUR ile alakalı dosya
hazırlandığını basından duyduğunu, ERGÜN POYRAZ'da bulunan belgeler ve arşivlerin
Şener Paşanın verdiğini duyduğunu, bunu da ERGÜN POYRAZ ile SEVGİ' nin kilisesinde
tanıştığı zamanda kendisine bazı dosyaların nereden aldığını sorduğunda Jandarmadan aldığını
anlattığını beyan etmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun 23.03.2008 günü C.Savcılıkta alınan
ifadesinde;
Ergenokon terör örgütü üyesi olmak ve hükümete karşı silahlı isyana tahrik
suçlaması ile alakalı olarak dosyada mevcut iletişim tutanakları ve evinde çıkan belgeler
sorulduğunda; Emniyette susma hakkmdı kullandığını, herhangi bir suç işlemediklerini, örgüt
üyesi olmadıklarını beyan ederek susma hakkını kullanmıştır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce
alınan ifadesinde;
Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi isimli belgeyi kendisinin yazmadığını, Milli Anayasa
Bildirgesinin, İstanbul Ulusal StoJej^Merkezi Başkanı emekli general Servet Cönıert'in
önderliğinde yürütülen 3 aylık ça^^^sgnv^hazırlandığmı, Siyasetçiler,

**.
*■ " ■» « *
E.Generaller, Öğretim üyeleri, Yüksek Bürokratlar, E.Subaylar, E.Emniyet Müdürleri, Kitle
örgütü yöneticileri, Sanatçı- Yazar- Sporcuların bildirgeyi imzaladığını,
14.01.2008 günü saat:18.11'de Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim Hakkı AŞKAR
arasındaki telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu toplantıların, eski Bakanlardan Kamuran
İNAN, Eski Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ufuk SÖYLEMEZ, Başkent Üniversitesi
rektörü Prof. Dr. Mehmet HABERAL ve Prof. Dr. Hasan EREN' in inisiyatifi ile başlayan ve
basma açık yapılan Milli Egemenlik Hareketi (MEH) toplantılan olduğunu, çeşitli partilerden
şahsiyetler, Üniversite öğretim üyeleri, Orgeneraller, kitle örgütleri yöneticilerinin katıldığını,
bir eşgüdüm kurulu olduğunu, çalışmaların yasal olduğunu, Milli Güçlerin birleşmesinin,
Türkiye'yi bölmek isteyen ABD ve Haçlı irtica tarafından kaygıyla karşılandığını,
"CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan
incelemesinde; "Fırat Üniversitesi - İrticai Kadrolaşma" isimli klasörün içersinde (14) adet
resim belgesinin olduğu, bu resim belgelerinin içersinde Fırat Üniversitesi hakkında bilgilerin
olduğu, üniversite görevlilerinin isimlerinin olduğu, bazı görevlilerle ilgili ayrıntılı açıklayıcı
bilgilerin yazdığı, diğer sayfalarda liste şeklinde isim listesinin olduğu, isimlerin karşısında
unvanlarının ve bölümlerinin yazdığı, ayrıca her ismin karşısında "Sağ görüşlü, muhafazakar,
nurcu, F.G. grubu., Süleymancı, Ülkücü" şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı görülmüştür.
Belge sorulduğunda; İnternette her gün çeşitli kurumlarda irtica örgütlenmesi veya farklı fikir
akımlarının mensupları bu konularda raporlar ve listeler devamlı dolaştığını, belgeyi
hatırlamadığım beyan etmiştir.

Telefon Görüşmeleri:
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün görüşmeleri:
Tape:1151, 31.12.2007 günü saat:11.43'de Veli KÜÇÜK ile Namık MURADOV
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
NAMIK'ın "Ben Namık MURAT Kölnde sizle görüştük DAK kongresinde bir hoca
var idi hatırlıyorsunuzsa" "Evet Hocam ben geldim İstanbul'a yerleştim artık ev aldım
buradan" "Evet sizinle bir müsait bir zamanda görüşmeyi isterdim" dediği
Tape:1152, 31.12.2007 günü saat : 12.52'de Veli KÜÇÜK ile Osman Metin
ÖZTÜRK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün Giresunda görevli olduğu dönemde, Osman Metin ÖZTÜRK'ün
Kırıkkale Üniversitesinden Doçent olarak geldiğini anlattığı ve kendisini tanıttığı, o dönemle
ilgili "SİZİN GÜZEL BİR JESTİNİZLE ORDA KALDIM İKİ GÜN EFENDİM, ŞİMDİDE
ALLAH BİZE NASİP ETTİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİNİN REKTÖRÜ OLDUM
EFENDİM" "...kendimi unutturmayayım efendim size tekmil vereyim" dediği Veli
KÜÇÜK'ünde Karadenize geleceğini sösylediği, Osman Metin ÖZTÜRK'ün üniversite
bünyesinde bir Osman Ağa sempozyumu hazırlayacaklarını söyleyerek davet ettiği ve "Ben o
konuda sizin izniniz olmadan bir adım atmayayım dedim" "Her zaman emrinizde
hizmetinizdeyim" dediği Veli KÜÇÜK'ün de ziyaretine geleceğini söylediği,
Tape:1154, 31.12.2007 günü saat : 20.28'de Veli KÜÇÜK ile Mustafa ....? arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "Bugün beni şey aradı ordan, Rektör ..o yeni gelen çocuk aradı"
dediği, Mustafa'nın "... Osman Metin ÖZTÜRK mü?" diye sorduğu Veli KÜÇÜK'ün de
doğrulayarak kendisini iyi tanıdığını söylediği ve üniversitede yapılacak sempozyumdan
bahsettiği, Mustafa'nın da "Ne kadar güzel olur paşam ya, sen bi gel de şu belediye seçimi de
konuşuruz, işi yaparız, alalım şunlardan belediyeyi" dediği,
Tape: 3251' da kayıtlı 31.12.2007 tarihinde spfel^52 sıralarında VELİ KÜÇÜK ile
OSMAN METİN ÖZTÜRK isimli şahsın yapm^5uğ»^fon görüşmesinde OSMAN METİN
ÖZTÜRK'ÜN, "KOMUTANIM JuRASl^^g^ EMRİNİZDE VE
İl .* -• /7pK\

1
» * (u ]
HİZMETİNİZ DE ONU ÖZELLİKLE ARZ EDEYİM", "BENDEN NE EMREDERSENİZ",
"HER ZAMAN EMRİNİZDE HİZMETİNİZDEYİM" şeklinde Gresun Üniversitesi rektörü
OSMAN METİN ÖZTÜRK Veli KÜÇÜK'ü arayarak emrinde olduğunu ve bağlılığını
bildirdiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Emin GÜRSES'in görüşmeleri:


Tape:1548, 22.01.2008 günü saat : 11.55'te Emin GÜRSES ile S. İ. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Emin'in "Muhtar sende şey var mı HaberTürk televizyonu" "Veli KÜÇÜK'le beraber
birçok adamı içeri aldılar." "Bi bişey var hem de öyle mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci.
Onu da almışlar hiç bunlarla bi ilişkisi yok. Demek ki mesela benim bildiğim bi ilişkisi yok.
Biçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli
toplanıyorlar diyor. GİZLİ TOPLANTILARDA BİLE GÖRMEDİM GÜLER
KÖMÜRCÜ'YÜ. Demek ki bunun harince benim gitmediğim bunlar ayrı bi iş çeviriyorlar."
Dediği, X Şahsın "Şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa. Burdaki telefonlarına onlar bile
paravan. BANA VERİYOR CEP TELEFONU ŞUNLA GÖRÜŞELİM. Diyorum senin
yasallağm nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben devletten hizmeti vatandaşa
ulaştırmam lazım." "Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan olur ya. Devlet dedim ona
hizmeti dedim bedellen satar mı halkına dedim ya. Bu devlet olmaktan çıkar dedim ya. Bu
dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu kime, ben sana bunun
fotokopilerini istersen fakslıyayım." Dediği, Emin'in "Ya bunu Emniyete sorsana bu... nedir
diye." Dediği, X Şahsın "Bu Emniyetlen ya bu neyse telefonla konuşulmayı da." "BEN BUNU
ŞEYE YOLLAYIM MI ÇÖLAŞAN'A?" dediği, Emin'in "ÇÖLAŞAN'a gönder. Mustafa
BALBAY'a gönder. Cumhuriyetten ikisi ikisine de gönder ...onlar beraber..." dediği
Tape:1550, 22.01.2008 günü saat : 14.40'ta Emin GÜRSES ile Devrim...? arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre sohbet ettikten sonra Emin'in "Sami Sami Hoştan'la Sevgi Erenerol'ün ne
ilişkisi var?" "Veli paşa Veli paşayla Sevgi Erenerolle Güler Kömürcü'nün ne ilişkisi var?"
"HOCAM BEN BUNLARIN BÜTÜN TOPLANTILARINA KATILDIM." "...Sevgi'nin
yaptığı toplantılarda özellikle Kilisede yapıldı. Bu toplantı Karaköy'deki Kilisede. O
Kilisedeki toplantıda hiç bi zaman ben o Kuvayi Milliye, onlar CIA ile bağlantılı. Bi iki tane
Kuvayi Milliye örgütlenmesi var." "O Albay falan onlar, onların yanımıza geldiğini hiç
görmedim." Dediği, Devrim'in "SEN NERDESİN?" diye sorduğu, Emin'in "BEN EVDE
DEĞİLİM, BAŞKA SİYERDEYİM." ".. Sevgi'nin yaptığı tek şey Muzaffer Yüzbaşıyı gidip
ziyaret etmek. ...Danıştay Meselesiyle bunun ne işi var. Danıştay Meselesinin arkasmda
İsrail'in olduğunu aylardır söylüyoruz ve bu konuda şahitler çıktı. Şahitleri bile Savcılık
dinlemedi." Dediği, Devrim'in "Ya burada ciddi bi hegemonya savaşı var." Dediği, Emin'in
"Ya Türkiye'de içerde karşılıklı savaş var. Bunun dış bağlantısı da var. Nasıl ki Sedat Peker'in
içeri atılmasını isteyen Amerikan Büyükelçisidir. ...Bunların da başka bi bağlantısı var."
Dediği
Tape:1551, 22.01.2008 günü saat: 15.49'da Emin GÜRSES ile A. F.A. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanmaları hakkında görüştükten sonra,
Emin'in "İlginç bir şey, bana haber verdiler. Seni de alırlar ortadan kaybol diye. Alanın da
anasını almayanın da anasını dedim. Amma koyduğumun herifleri..." dediği,
Tape:1553, 22.01.2008 günü saat : 16.49'da Emin GÜRSES ile Ü. K. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;

Cü=- /^ $&' '"


C^S^F^/p
Emin'in "...Başka sıkıntılar da çıktı şimdi." "YA BU TOPLADILAR BİZİM BÜTÜN
ŞEYLERİ." Dediği, X Şahsın "Tamam hocam var mı bizim yapabileceğimiz bir
şey hocam." Dediği,
Tape:1556, 23.01.2008 günü saat: 17.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre yakalanan şahıslar hakkında yorumlar yaptıktan sonra Emin'in "Karıştırmak
istiyorlar. Beni aradılar bugün. Hoca seni almadılar mı içeriye. Alanında amma koyayım
almayanmda amma koyayım. AMA DEDİM BENİ ALIRLARSA İÇERİYE
BİLİYORLAR Kİ AMERİKAN VE İSRAİL BÜYÜK ELÇİLERİNİ HAVAYA
UÇURMAK İÇİN BİZİMKİLER HER ŞEYİ YAPACAK. Bende dedim telefonlarım dinlensin
dedim. Bunu da kayıt etsinler dedim. Gazetecilere söyledim. ...Adam Veli Paşanın elini öptü
diye hapse alıyorlar onu dedim. Ben Veli Paşayı her gördüğümde elini öpüyorum benim
resmimi çekin." "Ya kimin elini kimin sikini öpeceğime siz mi karar vereceksiniz dedim ya."
dedikten bir süre sonra, "...Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde
bulunduk. Çıkaracaktık. Muzaffer yüzbaşıyı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik bu
operasyon patladı." dediği, "Bunlar geldiler bir As subayın evinde 10 tane bomba bulunmuş,
onlara bağladılar. Bu As subay dediğiniz adam normal değil deli. Bunun arkasındaki güç
başka biri. O EKİBE HİÇ DOKUNMUYORLAR. Geliyorlar bu Astsubayı Sevgi'lerle
bağlantılı kılıyorlar. YA BU ASTSUBAYIN SEVGİLER'LE NE İŞİ VAR BU
ASTSUBAYIN BAĞLI OLDUĞU EKİP SEVGİLERİN ESKİ ARKADAŞI İDİ
SEVGİ BUNLARI KOVDU ŞEYDEN KİLİSEDEN. Onlara bir şey demiyorlar gelmiş
Sevgi'yi alıyorlar..." dediği, X Şahsın "Eee arkasında ki kimler vardı hocam onların ki?" diye
sorduğu, Emin'in "Ya burda İstanbul'da bir iki avukat grubu var. Türkçüyüm mürkçüyüm diye
geçiniyorlar. DALAN'LA BAĞLANTILARI VAR. Bir sürü bağlantıları var alkolik bir ekip."
"Onlara dokundukları yok bu adam alındığı zaman ilk korumasını yaptığı adamın ismini
veriyor ve o adama gidip sormuyorlar sen bunla ne işin var diye." Dediği, X Şahsın "Bir de şey
demiş savcı Cumhuriyet Gazetesindeki olayda da bağlantı araştırılacak." Dediği, Emin'in "Ya
olur mu yani bak yani o Cumhuriyet gazetesine bomba atan Danıştay'a gidip bomba atanlarm
ekiplerin bir ucu burada Üsküdar'da bulundu. ÇOCUKLAR DEDİLER Kİ BİZ GELİP İFADE
VERELİM. BİZE 20 ŞER BİN DOLAR PARA TEKLİF ETTİLER DİYE SAVCI
İFADELERİNİ ALMADI YA." dediği ve bir süre aynı konularda görüştükten sonra
Emin'in "...Öcalan ifadesinde bize bir gün dedi ki. Yav dedi siz dedi bilmiyorsunuz bir şey. Ben
köylere giderim, Kürtlerin bana tabi olmasını sağlamak için o köyden bir kaç tane adam
bulurum. Böyle yiğit onları öldürtürürüm, der ondan sonra bütün köy bana tabi olur tapar.
Çünkü bizimkiler güçten anlar. Şimdi bu ekipte güçten anlar. Bunlar korktuğu zaman sen
ağısın paşasın ama sen bilsinler ki senden güçlüdürler hiç acımazlar." "Kültür o kültür adamın
kültürü öyle." "...Şimdi ben komutanlara Harp akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü
maşörtüsü serbest ister götünüzü açın ister anımızı açın başınızı ne ederseniz edin serbest.
ONDAN SONRA DERİM Kİ EKİPLERE KARDEŞİM KAVGAYI BAŞLATIN. MİLLET
BİRBİRLERİNİ YESİNLER BİR BUNU YAPARIM. Bak tam zamanıdır, bırakacaksın
birbirini yesin millet. Ondan sonra Tayyib oradan çıksın altından." dediği,
Tape:1561, 28.01.2008 günü saat : 20.59'da Emin GÜRSES ile Mustafa...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Mustafa'nın "Telefonlaşmaymca insanm aklına kötü kötü şeyler geliyor ya. Şu
telefon hemen çaldı mı aç ya." Dediği, Emin'in "Hocam bu telefonun bende kayıtlı değil.
Bende iki tane kayıtlı telefonun var. BU BAŞKA BİR ŞEY HER HALDE." Dediği,
Mustafa'nın "Bu ya işte bu bir öbürü var ya." Dediği.* daha sonra Emin'in "Vallahi telefonda
bir şey söylesem sana bizimkiler hemen kayıt ediyorlar. Hemen gidiyor eski
^2A^
Trabzon Emniyet Müdürüne. O İstihbarat Daire Başkanı olmuş. O Amerikan
Büyükelçiliğine soruyor. Ondan sonra Tayyip Erdoğan'ın önüne gidiyor. Tayyip Erdoğan
üzerlerini çiziyor. Bu uygundur bu değildir diye felaket bir şey ya." Dediği, Mustafa'nın
"Bunlar geçecek ya." Dediği, Emin'in "Sen başkasın. Perinçek ile konuşuyordum.
Mesaj başka şimdi. Bizimkiler dinliyor dinlesinler kayıt etsinler." "Sen şimdi Sami Hoştan'la o
bin başı Öztürk var. Bide Astsubay var biliyorsun." "Bunların üçü zaten Kriminal bunlar her
türlü pisliğin içindeler." "Bunları alıyorsun koyuyorsun Sevgi hanımla yan yana. Şimdi bu
kadar bu kadar olmaz yani şimdi o bin başı zaten onun elinde on tane kimliği var CIA kimliği
var. Rediyo Free yurop kimliği var. Mit kimliği var asker kimliği var. Fransız oturma kimliği
var. Her şey var adamın elinde." Dediği, Mustafa'nın "Bu hangisi o bin başı dediğin Zekeriya
mı?" dediği, Emin'in "Binbaşı Öztürk diye biri var bir tane." Dediği, Mustafa'nın "Zekeriya
ÖZTÜRK" dediği, Emin'in "Şimdi bu adam bulaşık bir adam. Ruh salığı bozuk. Zaten onun
için uzaklaştırmışlar ordudan..." ".. .Ben Veli paşanın Sevgi'nin her toplantısına katıldım hemen
hemen ne bu binbaşıyı gördüm. Orda bir gün bin başı geldi. Bir defa bir toplantımıza Necati
Özgen paşa bunu kovdu." "Yani Özgen paşa kovdu bunu. Hem de bu hakaretlere bağırarak
kovdu üç kişi ile beraber gelmişti. Şimdi bunu başından beri söylüyor. Bugün Aydınlık başlık
atmış ajan provakötür budur diye." Dediği, Emin'in Ayrıca "Yalnız şeyi unutma eğer imkan
varsa ADD BAŞKANI ŞENER ERUYGUR PAŞAYA HABER GÖNDERİN." "EMNİYET
TEŞKİLATINDA ONLA İLGİLİ DOSYA HAZIRLANIYOR." "BUNU TELEFONDA
SÖYLÜYORUM DUYSUNLAR DİYE." "...Ergün Poyraz'a bu belgeleri arşivler kapalı
olduğu için Ergün Poyraz normal olarak bu belgelere ulaşamıyor." "Ergün POYRAZ da bu
belgeleri Şener Paşanın verdiği, onun aracılığı ile verildiği söyleniyor." "Genel paşa hakkında
bir savcılık fezlekesi hazırlanabilir onun için söylüyorum." Dediği, bir süre sonra Emin'in "Bak
PERİNÇEK bana bir belge gösterdi. 96 yılında Veli KÜÇÜK açıklama yapmış. Eşref BİTLİS'İ
öldüren Amerikalılardır diye." "Ondan sonra dedi Veli KÜÇÜK üzeri çizilmiştir dedi." "Bunu
Perinçek söyledi." "Veli paşayı alıyorlar diyorlar ki kamu oyuna biz generalleri de alırız.
Ondan sonra itler Sevgi'yi aldılar. Dediler ki Türkçü Mürkçü tanımayız alırız." "Ondan sonra
gittiler Güler'i aldılar. Dediler ki gazetecilere, bakın ha hiç affetmeyiz. Hemen televizyonda
görüyorsun SKYTURK'te şeyin bile yayını programı durduruldu Yalçın KÜÇÜK'ün."
"...bunlar çok profesyonel. Hemen iki tane maliyeci gönderiyorlar. Sen uğraş bakalım diyorlar
bu mali işlerle." "...Millet bana soruyor, bir şey yapmıyor musunuz diye. Ben dedim ne
yapacağız Savcı bu memleket de bir savcı çıkıp Genel Kurmay başkanının hakkında Dev sol
idanamesi gibi fezleke hazırlıyorsa ve bu sadece bu savcıyı görevden atıyoruz da arkasında bu
Fezlekeyi hazırlayıp ona verenlere hala görevdeyse olacağı budur adamlar bakıyorlar tepki ne."
Dediği, Mustafa'nın "Ferhat SARIKAYA'yı diyorsun dimi." Dediği, Emin'in "Tabi ya ona o
dosyayı hazırlayan başbakanlık müsteşarı ve iki tane adalet bakanlığı görevlisi." "...ben bunları
yukarıya söylüyorum. Sabah akşam Harp akademilerini ben uyarırsam. Bunları genç
kurmaylara söyleme diyorlar bana... bir tane komutan geldi. Öyle şeyleri genç kurmaylara
söyleme. Dedim sayın paşam beni buraya çağırdınız. Ben ders anlatıyorum. Dersimin adı ne:
Globalleşme ve Güvenlik. Güvenlikle ilgili olan her şeyi konuşurum ben. Öğrencilerde bana
sorduğu zaman cevap veririm. O zaman bir yazı yazarsınız. Dersiniz ki Emin GÜRSES
artık Harp Akademilerinde ders vermiyecektir. Bende giderim dedim fark etmez. Ben zaten
buraya hatırınız için geliyorum dedim. Burda genç öğrencilerim boş kalmasınlar diye..." "Siz
Sevgi hanımı içeriye atıyorsun. Telefonda konuştuğu şu ya; bu Hrant Dink'e iyi oldu. Uyan
oldu bunlara bundan dolayı kadını içeriye atıyorsun." "...Gladyo örgütlenmesi Ordunun içinden
çıkarılıyor. Emniyet teşkilatında yayılıyor. ...Bu işi emniyet teşkilatında yapacak onun üzerine
yapıyor. Şimdi İstihbarat daire başkanlığına da Trabzon Emniyet..] gitmesi de ordandır."
Dediği ve bir
süre aynı konularla ilgili yorumlar yaptıkları, daha sonra Emin'in ".. .Öcalan'm bize söylediği
Kürtler nasıl tepki verirler. Öcalan içerde bize şöyle önce bir yavaş yavaş itelersin diyor.
Baktın tepki yok ha bunlar korkuyorlar üzerine daha çok gidersin. Şimdi aynısı yöntemi bize
uyguluyorlar. Diyorlar ki üzerlerine mi gidelim bakalım tepki var mı tepki yoksa daha ileri
gideriz. Onun için Jandarma Genel komutanlığına bu haberi ben söyledim. İletsinler diye hem
de ilginç yani adam ADD Genel Başkamya şimdi." "Ha ADD genel başkanı olduğu için
ADD genel başkanlığına biz fezleke hazırlıyoruz. Jandarma genel komutanlığı diye
hazırlıyor demiycek tabi." "Bu da çetenin içinde çetenin bir ucu şeyde kitap yazmış hapiste.
Bu çeteye bu bilgileri sağlayan jandarma eski genel komutanı. Sevgi hanımla bağlantılı.
Ergün Poyraz her gün Sevgi hanımın yanında, her gün onunla konuşuyor. Sevgi hanımda
Chat den dolayı hapiste olduğu için bu bağlamda Jandarma genel komutanlığına gidiyor diye
bir açıklama çıkabilir." ".. .Yıllardır yani fikir öğrendiğimiz bir insan diyor ki, ya komutan
artık emekli paşalar mı ... darbe yapıyor diyor yani herkes tiye alıyor artık yani şeyleri."
"Hocam asker yapmayacak. Asker mesela PERİNÇEK'TEN hep uzak durdu.
KARDEŞİM PERİNÇEK GİBİ BU KONULARDA PROFESYONEL BİR ADAM BU
İŞTE BU ÖRGÜTLENMEDE ... OY VERECEKSİN. Ben niye bu böyle adamları
harcayayım. Ben işin içinde olmam ama bu işte önünü açarım. Öyle bir sürü örgütlenmeler
var. Türkiye de silah üzerine o tür yemin edenler değil PERİNÇEK gibi Örgütlenmesi
güçlü tavrı da sert." "Onların üzerine gelemiyorlar. PERİNÇEK dün meydan okudu.
Dedi ki burda İstihbaratçılar var dedi. Onlardan rica ediyorum, bizden birini
tutuklasmlar da göreyim dedi. Onlara zindan ederim İstanbul'u diyor, bak böyle
konuşuyor." Dediği, Mustafa'nın "...Tarikatlaşma gibi bir şey var o da o zaman Perinçek
de tarikat gibi yani" "Kuvvayi Milliye, gazete yazıyor ama Zaman Gazetesi, Yeni şafak
Gazetesi, Sabah Gazetesi, Star Gazetesi. Kuvvayi Milliyeciler, Ergenekoncular,
Ulusalcılar, Milliyetçiler, Türkçüler bunlar hepsi Ergenekon terörist örgütünün içindedir
hocam." ve uzun bir süre gündemdeki konular hakkında yorumlar yaptıkları
Tape:1563, 29.01.2008 günü saat : 14.03'te Emin GÜRSES ile A. A. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Aralarında bir süre Ergenekon Terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyon ile
ilgili medyada çıkan bir haber üstüne konuştuktan sonra; Emin GURSES'in "Veli paşanın
şeyinde telefonun da adın var diyor. Senle konuşuyormuş. Dedim ki Veli paşayla ben
konuşuyor değil, elini bile öpüyorum. Siz dedim resmimi çekin dedim..." dediği,
Tape:1568, 27.01.2008 günü saat : 23.17 de EMİN GÜRSES ile BÜLENT..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
EMİN GÜRSES' in "İyidir hocam bugün Perinçek'in bi toplantısı vardı
Kadıköy'de. Kadıköy'de vallahi 800-900'ün üzerinde insanlar tıklam tıklım ayakta
koridorlar her yerler merdivenler ilk defa bu kadar bi toplantıda bu kadar insan
olduğunu gördüm." dediği, bir süre aralarında gerçekleştirilen bir operasyon hakkında
kamuoyunun verdiği tepkiyi konuştuklan, Emin GURSES'in "Bugün Perinçek bir şey
çıkarda Aydınlığın 1996 senesinde Veli KÜÇÜK'ün bi açıklaması var. Diyorki Eşref
BİTLİS Paşayı Amerikalılar öldürdü.Ondan sonra bu Veli KÜÇÜK'ün üzerini
çizdiler..Bunuda bunuda bunuda şey gösterdi Perinçek gösterdi çok güzel bi toplantıydı
ilk defa böyle bi toplantı .... MUMCU'da vardı Uğur MUMCU'nun kardeşi...." "....Zaten
bugün bi haber geldi PERİNÇEK kulağıma fısıldadı Sakarya Bölgesinde operasyon
yapabilirler. Beni alacaklar başka kim var orda alacaklar neyapacaklar. Sikeyim
analarını gelsinler alsınlar." dediği,
Tape:1569, 06.02.2008 günü saat : 22.37'deEMÜS,GÜRSES ile ŞENER..? isimli
şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; r1""* c "S
• 149.
Aralarında Piri Reis isminde kurulacak bir üniversitenin kurulması hakkında
konuştuktan sonra Şener'in "Abi sana bi bomba gibi haberim var Kemal GÜRÜZ'ün
konuşmasından haberin var mı?" dediği, Emin GÜRSES'in "He şeyi ... Davut DURSUN'un
demi." Dediği, Şener'in "Davut'u değil Musa'yı da söylemiş He demiş Sakarya
Üniversitesinde 2 tane şerefsiz demiş bunları organize ediyo başörtüsünün alehine lehine
...atıyorlar birisi Musa TAŞDELEN birisi Davut DURSUN." dediği, Emin GÜRSES'in
"Kemal GÜRÜZ gücü yok ama daha." Dediği, Şener'in "Nasıl gücü yok abi ya ONLAR
DERİN DEVLETTİR YA. Kemal GÜRÜZ bi zaman Ülkücüydü, bi zaman Mason, Demirel'in
sağ kolu." dediği, bir süre sonra Emin GÜRSES'in "Ben zaten ...
veriyordum Doğu PERİNÇEK'e verecem adayları .... burdan ......................vardı şey ... ona
verdim." dediği, Şener'in "Yav dürüst olsun ne olursa olsun ben pazartesi günü şeye gittim
üniversiteye sizinle görüştük." dediği ve bir süre bir üniversite öğretim üyesinden bahsettikten
sonra, Emin GÜRSES'in "Ya hocam Anadolu'da işte Üniversite bu kadar oluyo işte." Dediği,
Şener'in "Ya Anadolu'da ne olacak ya hepsi şerefsiz bunlar ya yav kendi hocalarını
mahvettiler bak Çallı Çallı'yı ekarte ettiler ya." dediğive görüşmenin aynı konunun
Tape:1572, 13.02.2008 günü saat :11.56' da Emin GÜRSES ile M. T. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
.... M.T.'in "Hocam şimdi bu Alparslan'ın babası aradı. Dedi ki Mehmet Bey tutuklu
sanıklardan birisi yeni ifade verecekmiş dedi. Dedim valla haberim yok. Şunu diyecekmiş;
DANIŞTAY SALDIRISINDAN ÖNCE GASTECİ ARAMIŞ SÖYLEMİŞ, TARAF
GAZETESİNDEN. Danıştay saldırısından 20 gün önce Ataşehir'de toplantı yaptık, toplantı
yapıldı. DANIŞTAY SALDIRISININ TALİMATINI VELİ KÜÇÜK VERDİ. Şimdi Aykut'ta
annesiyle haber göndermiş bana. Dün görüştüm ben akşam. O tutuklulardan Osman
YILDIRIM var. Kahveci olan çocuk, o Karslı mı ne. Ondan sonra o demiş ki ben sizi
kurtarırım. Süleyman'la seni ama avukatınız gelsin bi danışmam lazım. Acaba o mu verecek
dedim bende. Yani bu itirafçı pozisyonuna kendince bir örgüt şey yapıp pişmanlıktan
yararlanmak için şey yapıp acaba Veli KÜÇÜK'e mi şey yapacak yani." Dediği, Emin'in
"Herhalde yani Veli KÜÇÜK Danıştay'a baskı yapın diye yani Veli KÜÇÜK aklını yitirse bile
demez onu ya. Ya buna demişlerdir ki böyle bi şey yaparsan biraz daha ufaktan kurtarırsın
diye demişlerdir herhalde." dediği, M.T.'in "Süleyman'ın delili ne ya Allah Allah Aykut'un
şeyin Alparslan'ın ben bomba aldım demesi hocam başka bir şey yok ki. Yani DGM'ler böyle
çalışır hocam o zaman bugün biz dosyayı bitireceğiz diye gidiyorduk bitmez otomatikman
Ergenekon'a eklerler burayı." dediği, Emin'in "Yazık ya yani mahkemeler böyle işliyorsa yazık
yani Veli KÜÇÜK'ün böyle demesi için deli olması değil ölmüş olması lazım." Dediği,
M.T.'in "Takip et hocam bakalım bi duruşmayı yapsınlar. Ben sana çıkmcada bilgi
aktarırım ama enterasan geldi. Sen seviyorsun paşayı." Dediği ve görüşmenin bu şekilde sona
erdiği tespit edilmiştir.
Tape:1575, 15.02.2008 günü saat:12.23'de Emin GÜRSES ile H. Ç. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
H.Ç.'nun "Ya dedim bu hoca bana kızgın mıdır nedir." Diyerek görüşmenin başladığı,
Emin'in "İyi durumdasm iyi durumda ses çıkarma." dediği, H.Ç.'nun "ABİ NE YAPTIK BİZ
YA BİŞEY YOKKİ YA." dediği, Emin'in "Bi şey yapmana gerek yok yani Veli Paşalar şunlar
bunlar bi şey mi yaptı ?" şeklinde cevap verdiği,
Tape:1584, 18.02.2008 günü saat : 02.42' de Emin GÜRSES ile H. E. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
H. E.'un "Allah Allah fırsat düşmüş adam konuşuyo konuşuyo adam diyo siz
istihbaratçı mısınız 70 milyonun önünde canlı yayında**scn*'iyhmisin ya kafan güzel SEN NE
İŞSİN SANKİ BÖYLE HİÇ KONUŞMAMIŞIZ GİBİ HERVŞEYJ SAYDI." diyerek Emin
GÜRNSES'in katıldığı bir televizyon programında ki bazı konuşmalarından duyduğu endişeyi
dile getirdiği, devamında yine H. E.'un aynı gerekçe ile "Sinir oluyorum şeyi bile Alman
istasyon şefinin bilmem ne verdiği kartı bile söyledi ya adını da söyleseydin onu nasıl
söylemedin hayret" dediği, Emin GÜRSES'in "TEŞKİLATTAN ARADILAR DEDİLER Kİ
İRAN MESELESİNİ DE KONUŞ ONU ARADA ONU DA SIKIŞTIRDIM." dediği, Hande
EROL'un "Onlar zaten her şeyi söyletiyor güvenliğe gelince sağlayamıyorlar.Evet telefonumu
adresimi her şeyimi gelsinler otursunlar evimde müsait benim söyleyecek çok lafım var da
onlara öyle arkamdan iş çevirmesinler bize gelsinler konuşsunlar, ay rahatladım." dediği ve
görüşmenin bu şekilde sona erdiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Sevgi ERENEROL'un telefon görüşmeleri:


Tape :1194, 11.12.2007 günü saat : 10.22'de Sevgi ERENEROL ile Ekrem EKİNCİ
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ekrem EKİNCİ "Merhabalar ben Profesör Ekrem EKİNCİ Teknik Üniversiteden"
dediği, Sevgi'inde yurt dışında olduğunu, ertesi gün kendisini aramasını söylediği tespit
edilmiştir.
Tape:1234, 22.12.2007 günü saat : 11.39'de Sevgi ERENEROL ile B. B. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
B. B.'in "Ben Askeri Savcı Bahadır yarbay" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Nice
mutlu güzel bayramlara" "Daha güzel bir Türkiyede inşallah kutlarız" dediği, B. B.'in
"İnşallah, Ergün beyden hiç haber alıyomusunuz çıkmadı değilmi daha ..." dediği, Sevgi
ERENEROL'un "Ben her pazartesi onu ziyarete gidiyorum" dediği, B. B.'in "Selamımı söyler
misiniz" "Hangisinde şimdi hangi Cezaevinde?" dediği, Sevgi ERENEROL'un "Şeyde
Kandıra F Tipinde" dediği ve ceza evi ziyaretlerine herkezin alınmadığından bahsettiği, B.
B.'in de Savcı olarak kendisinin girebileceğini ancak yanlış anlaşılma olmasın diye
gitmediğini anlattığı, devamında "Siz yürekten yanında olduğumuzu söyler misiniz ben
onunla çıkışta zaten görüşücem" dediği, ilerleyen konuşmalarda Sevgi ERENEROL'un da
Noel Bayramı için davet ettiği, B. B.'in de Sevgiyi bir davete çağırarak "27 Aralıkta Profesör
Doktor Aygün AKTAR'la beraber" "... Dumlupınar Üniversitesindeydi" "Şimdi ordan kovdular
KTÜ'ye geçti Giresun Eğitim Fakültesinde ..." "Yani canmı kurtardı diyelim Azeriydi
Profesörümüz" dediği,
Tape: 3113, 24.08.2007 tarihinde, saat: 13:40 sıralarında, Sevgi ERENEROL isimli
şahsın, Çe.. EL., isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Sevgi ERENEROL'un
"....TEK SORUNUMUZ İŞTE BİLİYORSUNUZ ARKADAŞLARIMIZI TOPLAYIP
DURUYORLAR YİNE ÖYLE TÜRK OLUNCA KİTAPTA YAZSAN HAPSE ATILIRSIN
KONUŞSAN DA ATILIRSIN SADECE MİLLETİ İZLEYİP MİTİNGLEREDE KATILSAN
ATILIRSIN ÖBÜRKÜLER SAYIP SÖVERLER BÜTÜN DÜNYA SENİN TEPENE
BİNER..." dediği, Çe.. E..'m isimli şahsın da "DOĞRU DOĞRU DEVLET HAİNİ OLUP
ÇIKIPTA HEPİMİZ ERMENİYİZ, ERMENİ OĞLU ERMENİYİZ DİYİNCE BİR ŞEY
YOK" dediği,

Şüpheli İlhan SELÇUK'un görüşmeleri;


Tape:3886'da kayıtlı, 07.02.2008 günü saat: 12.51 sıralarında İlhan SELÇUK ile
Fatoş/İ.YILDIZ'ın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
Aralarında uzun bir süre günlük siyasi konular üzerine konuştuktan sonra, İ.YILDIZ'
m "Bugün YÖK Genel Kurulu toplanıyor, bugüne kadar toplamadılar, işte Başkan atadılar,
yeni üyeler atadılar ve Genel Kurul toplanıyor bugün" dediği, İ.SELÇUK' un "Evet, YÖK
elden gidiyor" dediği, İ.YILDIZ' in "Evet* dediği, İ.SELÇUK' un "Gidiyor, yani her şey elden
gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne. olacak..." dediği,
Tape:3892, 14.02.2008 günü saat:12.59 sıralannda İlhan SELÇUK ile İ.Y.'ın
yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar özellikle Kemal
Alemdaroğlu çok ısrar etti falan filan. Tabi olacak iş değil ama herkeste bir şeyler.... yani
baktığm zaman işte şeyi birleştinelim üzerine şey yapıp. 4 tane TELEVİZYON var bu
hikayenin içinde... dediği, İ.YILDIZ' m "Kanalları nasıl birleştiriceksiniz" dediği, İ.SELÇUK'
un "Yani ortak bildireler yaymak, bir bütün bu kanal sahipleri arasında bir, efenim birisi Metal
in başında birisi işte İŞÇİ partisinin başında Tuncay Özkan işte HALK partisine girdi girecek
bir hareketin başında. E öbürü de REKTÖR ANKARADA. O DA DOĞRU DÜRÜST BİR
ADAM.... Şeyi pek fazla tanımıyorum ama onuda şey tanıyor Kemal, eski rektör falan öbür
rektör falan tanıyorlar..."dediği,
Tape:3891'da kayıtlı, 14.02.2008 günü saat:11.40 sıralannda İlhan SELÇUK ile B.
T.'nm yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre aralannda İlhan SELÇUK'un yazmış olduğu bir köşe yazısı üzerinde
konuştuklan, devamında; İ.SELÇUK' un "Bazı şeyler var konuşacak çünkü dün gece bu
Rektörler beni bir yere götürdüler...'' "eee ORADA BİR BASKI KURDULAR ÜSTÜMDE
onu anlatacağım sana" dediği,
Tape:3894'da kayıtlı, 15.02.2008 günü saat: 12.36 (ifade de 12.26 olarak geçmiş)
sıralannda İlhan SELÇUK ile X bayan/İ.YILDIZ' m yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
Aralannda uzun bir süre ülke gündeminde bulunan siyasi konular üzerine
konuştuktan sonra İlhan SELÇUK'un; "...Şimdi, MESELA O REKTÖRLERİN ŞEYİNE
GİTTİK, DUMAN OLDUK YAV. Bir noktada" dediği, devamında bir süre daha Siyasi
gündem üzerine konuştuklan,
Tape:3896' da kayıtlı, 19.02.2008 günü saat: 12.36 sıralannda İlhan SELÇUK ile X
bayan/BALBAY' m yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
Aralannda uzun bir süre Cumhuriyet gazetesinin mali durumu ve günlük siyasi
gelişmeler üzerine konuştuktan sonra; İ.SELÇUK' un "Şimdi Balbay ! Burda geçen gün beni
burada Bülent BERKARDA eski rektör falan Tonguç Görker bide İstanbul Üniv. eski rektörü
Kemal Alemdaroğlu falan geldi orada bana söyledikleri şey efendim sen toparlarsın bu işi bu
işin basma geç bilmem ne gibilerinden tabi bu olmaz ben yalnız orda bir aklımıza bir şey geldi
işte seninlede konuştuk galiba" "Fakat oda olmadı, şimdi orada da yine çeşitli fikirlerde
insanlar bir araya geliyorlar işte Kemal Alemdaroğlu dediğin zaman Doğu Perinçek e yakın
öbürünü dediğin zaman berikine yakın Tuncay Özkan tabi onun da televizyonu var Doğu
Perinçek inde var efendim diyorlarki işte Kanal B oda bir Üniv. Televizyonu" "Şimdi bir nokta
da sen konuyu açarsan biz Cumhuriyet gazetesiyiz efendim bu işlere girmeyiz ama ortada
böyle bir realite var ve yani İlhan Selçuk'u da beni de başka arkadaşları da bir baskı altında
tutuyorlar....Burada Türkiyenin bu Üniversite kesimi ve bürokrat kesimi durumdan pek
memnun değil diye bir açılış yapabilirsin..." dediği,
Tape:3901' da kayıtlı, 29.02.2008 günü saat:13.07 sıralannda İlhan SELÇUK ile X
bayan/İ.YILDIZ' m yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
Aralannda uzun bir süre ülke gündemi üzerinde meydanın etkisi ve diğer siyasi
gelişmeler üzerine konuştuktan sonra; İlhan SELÇUK'un "...yav kardeşim bu bilgi üniversitesi
bu Asal Savaşın falan bu bütün o döneklerin çalıştığı üniversitenin öğrencisi uyanmış ya"
dediği, İ.YILDIZ' m "Abi orda şey yaptılar Türbana karşı eylemler başladı" dediği,
İ.SELÇUK' un "...gerideki çocuklar genç kitle tabi kafaları tam değil karışık marışım ama
tamamıyla şey Atatürk matatürk falan filan yani hoşuma gitti hoşuma gitti demek ki öteki
üniversiteler daha iyidir" dediği, İJ?ILDIZ' in "...Üniversite yönetimleri
farklı öğrenciler farklı öyle bakmak lazım" dediği ve bir süre daha günlük konuşmalar
yaptıkları tespit edilmiştir.

Şüpheli Kemal Yalçm ALEMDAROĞLU'nun görüşmeleri;

01.01.2008 günü saat:14.27'de Kemal ALEMDAROĞLU ile X Şahıs arasındaki


telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başında karşılıklı hal hatır sorduktan sonra K.ALEMDAROGLU'nun
"..hiçbir şey iyi gitmiyor benim cephemde" dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde X
ŞAHSIN "...Hocam laf aramızda bu hata ben onu biliyorum da, bizim Ahmet NeCDet
SEZER'i seçmekle olmuş bu iş" "Yani böyle böyle böyle cumhurbaşkanı olmaz" "Tabi canım
sen kendi aşağıda, bizim solu bitirdi hocam. Yani kendi aklınca CHP'cilik yaptı" dediği,
görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Erdoğan TEZİÇ ile ilgili konuşurken
K.ALEMDAROGLU'nun "TEZİÇ göreve geldiğinin ertesi günü bana bir profesör geldi
bizim Siyasal Bilgiler Fakültesine" "Diyor ki, hocam dedi çok ilginç dedi, Profesör Ahmet
Güner SAYAR var, dürüst tanınan bir adam" "Demiş ki, Biz demiş, Mahmutpaşa mı
İskenderpaşa mı, İskenderpaşa ıı... dergâhında birlikte, bilmem kimin Rahle-i
Tedrisinden geçtik TEZİÇ'le demiş" "Ahmet NeCDet SEZER, TEZİÇ, bunlar
Türkiye'yi bitirdiler. Danıştay'da sizin şeyiniz olabilir mi? "8'inci Daire'de S. Y. diye bir
şey var, m..." "Iııı.. A. A. diğerlerini ıı.. S.k Y., yani yürütmeyi ben size daha ilerde şey
yaparım" "Listeyi veririm" dediği, X ŞAHSIN "Hayır aralarında şey açısından söylüyorum.
Bazı Danıştay üyeleri var da, bizim arkadaşlar, acaba onlardan biri olabilir mi diye şey
yaptım" "....Şimdi iki tane var benim Danıştay'da tanıştığım yalan zamanda atanan. Biri
T... bu şeyin Kalkınma Bankasının eski Genel Müdürüdür" "Bir de şey, m... Bu son
Muğla valisi atandı oraya biliyorsunuz..." dediği,

e-Devlet kurumları içinde yapılanması,


Örgütün devletin birçok kurumunda görevli üst düzey görevli ile irtibat halinde
olduğu, aramalar sırasında devlete ait birçok gizli bilgi ve belgenin şüphelilerden ele
geçirilmesi, özellikle gizli soruşturma dosyalan ve müfettiş raporları ile Dışıişleri ve İçişleri
Bakanlığına ait gizli bir çok belgenin bulunması ERGENEKON terör örgütünün devletin her
kademesiyle irtibat kurduğu ve örgütlenme faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Dosyada
mevcut, birçok devlet görevlisiyle Ergenekon terör örgütü mensuplarının yaptıkları
görüşmelerin bulunması da konunun hassasiyetini göstermektedir. Bu konuyla ilgili olarak
yapılan çalışmalarda elde edilen deliller gereğinin takdir ve ifası için ilgili kurumlarına
gönderilmiştir.

3- ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SİVİL


YAPILANMASI
Aramalarda ele geçirilen örgütsel dokümanlara göre ERGENEKON terör örgütünün
SİVİL YAPILANMASININ 4 ana bölümden oluştuğu anlaşılmıştır.
a-Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı, bu birimde örgütün sivil
yapılanmasının temellerini oluşturan LOBİ-ERGENEKON dokümanmdaki prensiplerin
uygulanmasını ve kontrolünü sağlamaktadır.
b-Finansman Daire Başkanlığı, bünyesinde bulunduğu ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNE gelir temin edilmesi için oluşturulan birimdir. Bu birim dokümanlardaki prensip
kararlarına göre örgüte gelir getirici her türlü işirt'yapılmasını organize etmektedir.
Ayrıca örgüte gelir temin etmek için oluşturulan lobi faaliyetleri çerçevesinde
kurulan USİAD ULUSAL SANAYİCİ VE İŞ ADAMALRI DERNEĞİ ne üye olan iş
adamlarından örgütün devamı için o tarih itibarıyla 50 milyar TL. paranın alındığı bu paralarla
örgütün karanlık işlerinin yürütüldüğü gibi bazı gizli toplantılarında bu iş adamlarının
fabrikalarının bahçelerinde yapıldığı şüphelilerin beyanlarından anlaşılmıştır.
c-Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, ERGENEKON terör örgütünün bünyesinde
kurulan sivil toplum örgütleri (Kuvvayı Milliye, Milli Güç Birliği, Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği ve çeşitli platformlar), ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda sivil toplum
kuruluşlarının istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme amaçlı olarak
kullanılacağı açıkça belirtilmiştir.
d-Medya ve İletişim Yapılanması, Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık
Dergisi ve bağlı birleşik kuruluşlar ile diğer medya organları içerisine sızdırılmış örgüt üyeleri
vasıtasıyla bu kuruluşları da yönlendirmek ve tek merkezden yönetilmesini sağlamak. Doğu
PERİNÇEK'in yazdığı yazıyı birçok medya kuruluşuna gönderip yayınlattırması gibi,

05- Örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturması, diğer medya


kuruluşlarını da kontrol altında tutması,
"ERGENEKON" dokümanının "MEDYA" başlığı altında; Medyanın en yararlı reklam
aracı olduğu, 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütlerinin medyadan sonuna değin
yararlandıkları, 20. yüzyılın son yıllarında ise kendi medya kuruluşlarını devreye sokarak
uluslar arası platformda güçlendirdikleri, ERGENEKON'un da medya kuruluşlarını kontrol
etme yönündeki faaliyetlerini, kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya
kuruluşlarını kontrol altına alması yöntemiyle yapması gerektiği belirtilmiştir.
El konulan örgütsel dokümanlara bakıldığında ise örgütün bu amacını
gerçekleştirebilmek için öncelikle kendisine bağlı medya kuruluşlarını oluşturmayı hedeflediği
ve bu çerçevede "ULUSAL MEDYA 2001" "TELEVİZYON ANALİZ YÖNETİM VE
GELİŞTİRME PROJESİ" "KANAL 6 ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve
"DERGİ ANALİZ PROJE" isimli dokümanları hazırladığı ve bu doğrultuda gerekli çalışmalar
yaptığı tespit edilmiştir. Şimdi kısaca bu dokümanların özetlerinden bahsedilecek devamında
da örgütün bu yönde yaptığı çalışmalar anlatılacaktır.

ULUSAL MEDYA 2001 İSİMLİ DOKÜMAN

Ulusal Medya 2001 dokömanı Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Adnan AKFIRAT,
Tuncay GÜNEY ve Ümit OGUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup, (17) sayfadan
oluşmaktadır.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Bağımsız ulusal medya
kuruluşlarının yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş adamları
arasından seçilecek kişilerden "Medya-Finans Konseyi"nin oluşturulması gerektiği, bu
konseyde yer alan iş adamlarının devlet kurumlarınca ticari faaliyetlerinin desteklenmesi
gerektiği, ticari şirketlerinin ilan ve reklamlarının ücretsiz olarak yayınlanması gerektiği
belirtilmiştir.
Bu çerçevede öncelikle Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya
oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştırıldığı, bunun yanı sıra PERİNÇEK grubuna ait
ULUSAL TV'nin ise görsel yayın kanadını oluşturabileceği, ancak bu televizyon bünyesinde
bir ameliyat gerektiği, yine de ULUSAL TV'nin Cumhuriyet^ Gazetesi ile elde edilecek
başarıya gölge düşürebileceği, bu nedenle Cumhuriyet Ga/etesı ile Kanal 6 televizyonunun
evlilik yapmasının daha akılcı olduğu belirtilmiştir.

P-AA
Ayrıca "Cumhuriyet Gazetesinin Reorganizasyonu" başlığı altında; gazetenin
yönetimine saplantıları olmayan, değişik koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine
sahip, gerçek bir gazetesi portesinin iş başına getirilmesi gerektiği, gazetenin haber
merkezinde görev yapan redaktör yazı işleri görevlileri ve köşe yazarlarının tümüyle
değiştirilmesi gerektiği, bu kadro değişikliğinin ardından yayın politikasının yeniden
belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması" başlığı altında ise; Cumhuriyet
Gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz ÇAPAN'la yapılan görüşmenin aynen yazıldığı,
Gürbüz ÇAPAN'm Cumhuriyet Gazetesinin "Ulusal Medyanın Merkez Üssü" olarak
seçilmesini kabul ettiği ve hisselerini parasız olarak devir ettiği, yapılan çalışma sonucunda
gazetenin %10'unun İlhan SELÇUK'a ait olduğu, %10'unun halka açılım hissesi olduğu, %80
yada %90 hissenin en az %51'inin örgütün aidiyetine geçmesinin kararlaştırıldığı belirtilmiştir.
Ayrıca PERİNÇEK grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan
kuruluş amacının, PKK'nın yayın organı Medya TV (MEDTV)'ye alternatif bir televizyon
yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesi olduğu
belirtilmiştir.

KANAL 6 - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ İSİMLİ


DOKÜMAN
Söz konusu doküman Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilmiş olup, (34) sayfadan
oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Bu çalışmanın amacmm Türkiye'de
ulusal yayın yapmakta olan Kanal 6 televizyonunun reorganizasyonuna katkıda bulunmak
olduğu, bu amaç doğrultusunda Kanal 6 televizyonunda personel görevlendirildiği ve
televizyonla ilgili ayrıntılı bilgiler elde edildiği belirtilmiştir.
Ayrıca dünyada ve Avrupa Birliğinde yayıncılık hakkında bilgiler verildiği ve yayın
politikalarından bahsedildiği, bu çerçevede İngiltere, Kanada, Japonya gibi ülkelerdeki
yayınlar, hakkında açıklamalar yapıldığı görülmüştür.
Ayrıca Kanal 6 televizyonunun yönetim, organizasyon ve personel yapısının
irdelendiği, sorunların maddeler halinde tanımlandığı ve bu sorunlara çözüm önerileri
getirildiği, sonuç olarak da Kanal 6 televizyonunda gerekli reorganizasyonun yapılarak örgüte
kazandırılmasının yararlı olacağı belirtilmiştir.

TELEVİZYON - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ


İSİMLİ DOKÜMAN
Söz konusu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OGUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiş olup, (39) sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
Temmuz 2000 tarihli "TELEVİZYON ANALİZ" çalışmasının Kanal 6 televizyonunun ele
alınarak hazırlandığı, hedefinin ise Doğu PERİNÇEK grubuna ait Ulusal TV kanalının olduğu,

Ayrıca kurulacak olan özel televizyon kanalının kuruluş ve faaliyet aşamalarında


karşılaşılabilecek sorunlardan bahsedildiği ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerinin
sunulduğu, daha kaliteli yayın yapılabilmesi için haber ve eğlence programlarında aranılan
kalite standartlarının belirlendiği, bunların yanı sıra teknik kalite ve Rating problemlerinden
bahsedildiği, ^***s***^
Sİ , _„ I # VV

155 ! ". ... VfX


U

rmmm
*,
K^^ ^
Sonuç olarak da yayın hayatına yeni atılan Ulusal TV'nm yeniden yapılandırılması
gerektiği, Ulusal TV ve Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında
birleştirilmesinin hedeflenen başarıya ulaşılmasını sağlayacağı ve mevcut medya kuruluşları
ile rekabet olanağı sağlayacağı belirtilmiştir.

DERGİ ANALİZ & PROJE İSİMLİ DOKÜMAN

Söz konusu doküman Adnan AKFIRAT ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiş olup, (18) sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Bu
çalışmanın amacının Haftalık-Siyasi-Aktüel-Kültürel-Haber içerikli derginin projelendirme
yapılanma ve ulusal ölçekte etkin yayın yapabilmesini sağlayan temel unsur ve yöntemlerin
tespit ve işaret edilmesi olduğu belirtilmiştir.

Haftalık haber dergisi türünün ilk olarak 3 Mart 1923'te Amerika'da "TIME" dergisinin
yaymlanmasıyla başladığı, ülkemizde ise 1950'li yıllarda "AKİS" "DEVİR" ve "KİM" gibi
isimlerle yayınlanmaya başladığının belirtildiği ve ülkemizde yayınlanan haftalık dergilerden
bahsedildiği,

Yayınlanacak olan dergininin ilk bir yılının kendisini kamuoyuna kabul ettirmekle
geçeceği, bu sürecin çok önemli olduğu, hiçbir konuda aksaklığa izin verilmemesi gerektiği,
zamanında mutlaka bayilere ulaşması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca derginin yayma geçebilmesi için gerekli unsurlann ve derginin tüm
departmanlarının ve departman personelinin unvanlarının ayrı ayrı belirtildiği,

Ayrıca teknik donanımların zemini, kağıt ve baskı kalitesinin öneminden bahsedildiği,


sonuç olarak hazırlanan bu analiz ve proje çalışmasında bir derginin yaymlanabilmesi için en
temel ve en önemli unsurlann ele alındığı, yayınlanması düşünülen derginin burada ifade
edilen hususlar dikkate alınarak yayınlandığı takdirde başansızlık riskinin tamamen ortadan
kalkacağı belirtilmiştir.

Son olarak da "Yayıncılık beyaz kağıdın boyanarak satılması, bir başka anlatımla en
büyük oyunlardan yalnızca birisidir." "Saygılanmızla" yazdığı görülmüştür.

Yapılan soruşturma sonucunda bugün gelinen noktada, örgütün Cumhuriyet Gazetesi,


Aydınlık Dergisi ve Ulusal KANAL üzerinde gerekli reorganizasyon çalışmasını yaparak,
örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmaya başladığı, diğer taraftan bunlarla da
yetinmeyip örgüt üyelerinden Hayrettin ERTEKİN'in kontrolünde olan BUSİNESS CANEL'i
da kontrol altına aldıklan, Akşam Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Güler KÖMÜRCÜ
aracılığı ile Akşam Gazetesinde de gerekli propagandalannı yaptıklan, Güler KÖMÜRCÜ'nün
telefon görüşmelerinde Veli KÜÇÜK'ün talimatlanyla hareket ettiğinin açıkça anlaşıldığı,
Aynca örgüt üyelerinden İsmail YILDIZ www.sesar.com.tr isimli internet sitesini
kurduğu,
Halil Behiç GÜRCİHAN'm www.acikistihbarat.com isimli internet sitesini kurduğu, Erkut
ERSOY'un www.ozelburo.com isimli internet sitesini kurduğu, Bekir ÖZTÜRK'ün
www.kuwaimilliye.net isimli internet sitesini kurduğu, Vedat YENERER'in
www.internetajans.com ve www.medyarazi.com isimli iternet sitelerini kurduğu ve aynı
zamanda Yeni Çağ gazetesine k^öje^y^zarlığı yaptığı, Hayrettin ERTEKİN'in Enternet Grup
Strateji^şkankâp^ptığı, Sedat PEKER'in www.ozturkler.com.tr internet sitesini Kurflu'ğu tespit
edilmiştir.
j
—-. f° - r N v ',

Sy(5^^\ .-.^Vâ^^P
ti -•* - ,* .< * > "
156
Bundan sonraki bölümde örgütün medya kuruluşlarını oluşturma ve kontrol altına
alması ile ilgili genel deliller anlatılacak sonrada örgüte ait yada örgütün kontrolünde olan
gazete, dergi ve televizyonların örgütün amaçları doğrultusunda nasıl kullanıldığı tek tek
anlatılacaktır.

CUMHURİYET GAZETESİNİN ELE GEÇİRİLMESİ VE


REORGANİZASYON YAPILMASI
Yukarıda belirtilen örgüt dokümanlarında, Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek
ulusal medya oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştırıldığı ve bu nedenle Cumhuriyet
Gazetesinde reorganizasyon yapılması gerektiği,
Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganizasyonu çalışması ile ilgili Gürbüz
ÇAPAN ile görüşme yapıldığı, Cumhuriyet Gazetesinin "Ulusal medyanın merkez üssü"
olarak seçildiği yazılmıştır.

Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ile ilgili 2001 yılında yakalanan Tuncay
GÜNEY anlatımlarında; Basında kuvvetli bir şekilde yer alabilmek için Cumhuriyet
gazetesinin alınmasını düşündüklerini, Özdemir SABANCI suikastı sonrasında Veli
KÜÇÜK'ün Şevket SABANCI'ya olaylar hakkında bilgi vermesi nedeniyle bir güven
oluştuğunu, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesininin Gürbüz ÇAPAN'm elinden alınması için,
Şevket SABANCI'nın Mete AKYOL aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e teklif yaptığını, Sabancıların
bu iş için 5 milyon dolar vereceklerini söylediklerini,
Veli paşanın Cumhuriyeti almak için Gürbüz ÇAPAN ile görüşmesi talimatı verdiğini
ve "yukarının emri var dersiniz" dediğini, bunun üzerine Doğu PERINÇEK'e giderek
"Hüseyin KIVRIKOĞLU'nun emri olduğunu, Veli paşanın böyle söylediğini" anlatarak
Gürbüz ÇAPAN'la bu konuyu görüşmesini söylediğini, gazetenin alınması için Ulusal
Sanayiciler İş Adamları Derneği başkanı Kemal ÖZDEN isimli şahıstan 3 Milyon Dollar para
alınmasını görüştüklerini, konulann Gürbüz ÇAPAN ve Kemal ÖZDEN ile görüşüldüğünü,
Başkanlığını Kemal ÖZDEN'in yaptığı Ulusal Saniyiciler İş Adamları Derneğinin
çırağan sarayında, kapalı kapılar ardında bir toplantı yaptığını, bu toplantıya 10 kişilik elit iş
adamının katıldığını, toplantıda Veli paşa'mn "arkadaşlar grup örgütlenmesine gitmeliyiz, yani
iş adamları örgütlenmesine gitmeliyiz" diyerek LOBİ'nin özetini anlattığını, bu lobi içinde "bir
gazete bir tanede televizyon lazım" dediğini, televizyonu organize edebileceklerini, çünkü
Doğu PERİNÇEK'in elindeki televizyonu alacaklarını ve normal televizyon hattına
çevireceklerini, ancak bir gazeteye de ihtiyaç olduğunu anlattığını, bunun üzerine Kemal
ÖZDEN "Cumhuriyet'i düşünüyoruz" dediğini, öbür iş adamlarının da bunu desteklediğini,
Veli paşanın "mutlaka basın olmalı basma girmeliyiz güçlenmek için basın olmalı en büyük
eksiklik şimdi basın" dediğini,
Bu gurup için Cumhuriyet Gazetesinin alınmasının çok önemli olduğunu, çünkü
Cumhuriyet Gazetesinin kaynaklan ve ilişkileri bakımından çok iyi olduğunu, bu ilişkinin
"Cumhuriyet demek derin devlet demek, İttihat Terakki çiler demek, Alman devletinden para
almak demek" şeklinde özetlenebileceğini,
Konuyla ilgili ENKA tesislerinde general Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN, Ferit
İLSEVER, Kemal ÖZDEN ve Gürbüz ÇAPAN'ın Esenyurtta bloklarını yapan Müteahhit Ümit
ÜLGEN in birlikte yemek yediklerini ve hisseler konusunda görüşüldüğünü beyan etmiştir.
Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları Veli KUÇUK'e
sorulduğunda, USİAD Başkanı Kemal ÖZDEN ile yakınlığının olduğunu, Kemal ÖZDEN'in
Cumhuriyet Gazetesini almak için faaliyetlerde bulunduğu, ancak maddi imkanları yeterli
olmadığı için alamadığını, kendisinin bu konuda sadece bilgisinin olduğunu,
Gürbüz ÇAPAN'ı tanıdığını, fakat 20 yıldır görüşmediğini, Ferit İLSEVER'i tanıdığını,
Aydınlık dergisinde çalıştığını, bu şahsı da 10 yıldır görmediğini, Kemal ÖZDEN ve diğer
şahıslarla birlikte ENKA tesislerinde yemek yediğini, kendisini Kemal ÖZDEN'in davet
ettiğini, bu yemekte Kemal ÖZDEN'in Cumhuriyet gazetesi ile ilgili diğer şahıslarla görüşme
yaptığını, fakat olumlu netice alamadığını beyan etmiştir.

Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları Ferit İLSEVER'e


sorulduğunda,
Kendisinin şu anda Ulusal Kanal Genel yayın yönetmeni olduğunu, uzun yıllardır
gazetecilik yaptığını, Çırağan sarayında yapıldığı söylenen toplantıya katılmadığını, fakat
Akatlar'da yapılan Gürbüz ÇAPAN, Veli KÜÇÜK ve Kemal ÖZDEN'in katıldığı bir akşam
yemeğine USİAD başkanı Kemal ÖZDEN'in daveti ile katıldığını, Veli KÜÇÜK ile bu
toplantı dışında başka bir görüşmesi olmadığını, toplantının konusunun o dönemde zor
durumda bulunan Cumhuriyet gazetesine destek olmak amaçlı olduğunu beyan etmiştir.

Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları ilhan SELÇUK'a


sorulduğunda, Uzun yıllardır gazetecilik yaptığını, 1962 yılında Cumhuriyet Gazetesinde
yazar olarak geçtiğini ve halen bu gazetede görev yaptığını, 2001 yılı Kasım ayından bu yana
da gazetenin imtiyaz sahibi ve baş yazarı olduğunu,
Cumhuriyet Gazetesinin asli sahibinin Cumhuriyet Vakfı olduğunu, Cumhuriyet
Vakfının iştiraki olan birden çok şirket olduğunu, Gazeteye finansman temin etmek amacıyla
Vakıf bünyesinde Yeni gün Holding A.Ş. isimli şirketin de bu şirketlerden birisi olduğunu, bu
şirketin hissedarları; Turgay CİNER'den, Mehmet Emin KARAMEHMET'e, Aydın
DOĞAN'dan İnan KIRAÇ'a kadar yaklaşık 185 kişi olduğunu, ancak bu şirketin söz ve yetki
sahibi imtiyazlı ortağı Cumhuriyet Vakfı olduğunu,
Gürbüz ÇAPAN'ı Belediye başkanı olduğu dönemde tanıdığını, kendisiyle belediye
başkanlığı döneminde dostluk ilişkisi olduğunu, hatta kendisinin az önce bahsettiği Yenigün
holding a.ş nin hissedarlanndan olduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin satılmasının mümkün
olmadığını, Enka tesislerinde toplantıya katılan kişilerin de gazeteyi satma yetkilerinin
olmadığını, sadece Gürbüz ÇAPAN'm kendi hisselerini devretmeye çalışmış olabileceğini
beyan etmiştir.

Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları Doğu PERİNÇEK'e


sorulduğunda, Tuncay GÜNEY'in 2000 yılı öncesi yaklaşık 1 yıl boyunca Ulusal Kanal ve
Aydınlık dergisine gidip geldiğini, birkaç kez merdivenlerde bu şahısla karşılaştığını, o
dönemde kendi yönetiminde Strateji adı altında bir dergi çıkarttığını, Tuncay GÜNEY'in 2000
yılında Veli KÜÇÜK emekli olurken veya olduktan sonra İstanbul'da CİA görevlileri
tarafından ele geçirildiğini ve kendisini 10 yıl ABD de oturma olanağı sağlandığınım, ABD
vizesi verildiğini öğrendiğini, o tarihte araba dolandırıcılığı nedeniyle istanbul Organize
Suçlar Müdürlüğünde sorguya çekildiğini, ancak Emniyete İstihbarat Şubesince getirildiğini,
2001 yılı Nisan ayı içersinde Aydınlık dergisinde Tuncay GÜNEY'in sorgusu ile ilgili iki
önemli yazı yayınlandığını ve o yıllarda Tuncay GÜNEY'in düzmece ifadelerine dayanılarak
Türk ordusuna karşı bir tertip yürütülmek istendiğinin belirtildiğini, Tuncay GÜNEY hakkında
yürütülen soruşturmada suç bulunmadığını, bu
edildiğini, bu durumu da o zamanın Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar SAÇAN'ın
Hürriyet gazetesine açıkladığını,
Cumhuriyet gazetesini değer verdikleri sayın İlhan SELÇUK'un yönettiğini, aramızda
organik bir bağ olmadığını, Cumhuriyet ile Ulusal Kanal arasında Reklam takas anlaşması
olduğunu, 1998 yılında sayın İlhan SELÇUK, o zaman Esenyurt Belediye başkanı olan sayın
Gürbüz ÇAPAN, Sayın Ferit İLSE VER ve kendisinin birlikte İstanbul'da Armada otelinde
yemek yediklerini, yemekte ortak bir televizyon yapmayı görüştüklerini, Ulusal Kanal'm
elindeki frekans ve yayın lisansını koyacağını, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'm da
çevrelerinden sermaye bulacaklarını ve ortak bir televizyon kurulacağını, fakat bunu
başaramadıklarını,
Cumhuriyet Gazetesinin alınması ile ilgili Enka tesislerinde yapılan toplantı
sorulduğunda ise, Ferit ILSEVER'in kendisine o zaman Kemal OZDEN'in davetiyle birlikte
yemek yediklerini anlattığını, hatta bir sürpriz olarak toplantıya general Veli KÜÇÜK'ünde
geldiğini söylediğini, bBu görüşmede Kemal OZDEN'in Cumhuriyet gazetesine yönelik bir
takım mali baskılar olduğunu, bu gazeteye ortak bulmak için çalıştıklarını, hatta 100 kadar
ortak bulduklarım söylediğini anlattığını, kendisi de Cumhuriyet gazetesini desteklediğini, olay
bundan ibaret olduğunu, bunun ötesinde bir şey olsa mutlaka kendisinin bilgisinin olacağını,
çünkü Ferit İLSEVER'in çok yakın arkadaşı olduğunu beyan etmiştir.
DEĞERLENDİRME
Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganizasyon yapılması ile ilgili ele
geçirilen dokümanlar, şüpheli ifadeleri ve gazetenin bugünkü durumu ele alındığında örgütün
bu amacını gerçekleştirdiği ve amaçları doğrultusunda kullandığı anlaşılmaktadır.
Çünkü 2001 yılma kadar sadece köşe yazarlı yapan ve örgüt yöneticisi olduğu
anlaşılan İlhan SELÇUK, reorganizasyon çalışmalarının yapıldığı yıllar olan 2001 yılında
gazetenin başyazarı ve İmtiyaz Sahibi olduğu,
Diğer taraftan yukarıda özetleri belirtilen tüm şüpheli ifadelerinden gazetenin ele
geçirilmesi ve reorganize edilmesi için ENKA tesislerindeki yapılan toplantının tamamen
doğru olduğunun anlaşıldığı, toplantıya katılan örgüt üyelerinden Ferit İLSEVER'in bugün
Doğu PERİNÇEK ile birlikte başka bir yayın kurulunda çalıştığı,
Öte yandan Doğu PERİNÇEK'in ifadesinde, 1998 yılında İlhan SELÇUK, Gürbüz
ÇAPAN, Ferit İLSEVER ile birlikte İstanbul'da Armada otelinde yaptıkları toplantıda ortak bir
televizyon yapmayı görüştüklerini, beyan etmesinin de örgütün kendi medya kuruluşlarını
oluşturma çalışmalarını ortaya koyduğu,
Diğer taraftan Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilmesi ve reorganize edilmesi
çalışmalarında isimleri geçen şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ferit İLSEVER ve Doğu
PERİNÇEK'in soruşturma kapsamında tutuklandıkları, halen Cumhuriyet Gazetesinde
başyazarlık yapan İlhan SELÇUK'un da soruşturma kapsamında yakalanıp tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakıldığı,
Dolayısıyla eldeki tüm delillerin örgütün bu amacını gerçekleştirdiği ve Cumhuriyet
Gazetesini reorganizasyon yaparak örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı
anlaşılmaktadır.

CUMHURİYET GAZETESİNİN YAYIN POLİTİKASI

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ hemen hemen her ortamda ve platformda vatanın


elden gittiğini, ülkenin Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü bir durumda olduğunu, binan
evvel kurtarılması gerektiğini, bunun içinde Kurtuluş savaşı yıllarında oluşturulan Kuvayı
Milliye yapılanmaları gibi oluşumların kurulması gerektiğini vurgulayarak Kuvayı Milliye
Derneklerini kurmuşlar ve tamamen ülkede kaos oluşturmak, iç savaş çıkartmak ve anarşi
meydana getirmek için faaliyetlerde bulundukları görülmüştür.
Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına bakıldığında da 2007 yılı içersinde tamamen
Anayasada belirlenen ilkelerle yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri arefesinde aynen
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün az önce belirtilen mantalitesi içersinde hareket ederek
ülkemizin 100 yıl geriye gideceği, karanlıklara gömüleceği şeklinde ortaya attığı reklam
fılimleri ile örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yaptığını açıkça gösterdiği
anlaşılmaktadır.

Medyanın ele geçirilmesi ve kontrolü ile ilgili Tuncay GÜNEY


beyanlarında;
Akşam gazetesi sahibi Mehmet Ali ILICAK'm Veli KÜÇÜK'ün kontrolünde
olduğunu, gazeteye geçtikten sonra Veli paşayla oturup, gazeteden kimlerin tasfiye edileceğini
konuştuklarını ve bazı kişileri tasfiye ederek gazetenin kontrolünü ellerine aldıklarını, Aslan
BULUT, Alev ÇUKURKAVAKLI gibi bazı gazetecilerden ekip kurduklarını, gazetede çıkacak
birçok haberde Veli KÜÇÜK'ün onayının alındığını,

Akşam gazetesinde çalıştığı dönem içersinde, kendileriyle ilgili diğer gazetelerde


haberlerin çıkması üzerine, Veli KÜÇÜK ile bir toplantı yaptıklarını, Veli KÜÇÜK'ün "Doğu
PERİNÇEK le ilişki kuralım Adnan AKFIRAT - Ferit İLSEVER le falan bu arkadaşlara
kaynaklar çok akıyor bunlardan yönlendirirsek daha iyi olur" dediğini, bunun üzerine Doğu
PERİNÇEK'le irtibat kurduğunu, Ferit İLSEVER, Adnan AKFIRAT ile görüştüğünü, Aydınlık
gazetesinden ve diğer yerlerden aldıklan tüm bilgileri yayınlamadan önce Veli KÜÇÜK'e
gönderip onaylattığını, Veli Paşa'nm bu şekilde basında örgütlendiğini,

_ Doğu PERİNÇEK ile Veli KÜÇÜK'ün görüşmediklerini, ancak Adnan AKFIRAT


Ferit İLSEVER Ankara da Hasan YALÇIN Paris te Özcan................isimli şahısların, Akşam
gazetesinin mutemet elemanları gibi olduğunu, bu şahısların Doğu PERİNÇEK ile birlikte
hareket ettiklerini, Hasan YALÇIN İstihbarat Genel başkan yardımcısı, Ferit İLSEVEN'in
Aydınlığın ve Ulusal TV nin genel yayın yönetmeni, Adnan AKFIRAT m partinin... disiplin
kurulu üyesi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in, Gülay GÖKTÜRK, Nuri ÇOLAKOĞLU, Faik
BULUT, Cengiz ÇANDAR gibi şahıslan gazetecilikte yetiştirdiğini, Tuncay ÖZKAN'ın Doğu
PERİNÇEK in adamı olduğunu ve bu şahsı Doğu PERİNÇEK'in yönlendirdiğini,

Veli KÜÇÜK ve ekibinin Doğu PERİNÇEK'i rahatlıkla kullandığını, Doğu


PERİNÇEK'in Hukuk profesörü olduğunu, görünenin aksine Doğu PERİNÇEK'in Türkiye nin
içindeki Nato örgütünde askerlerin bir numaralı adamı olduğunu, Türkiye deki askerlerin
içindeki Amerikancı kesimle beraber hareket ettiğine inandığını, bir dönem Doğu
PERİNÇEK'in İsraille anlaştığı şeklinde haberlerin çıktığım, Doğu PERİNÇEK'in Amerikan
düşmanı olmadığını, İsraile bölgesel hizmet ettiğine inandığını,

Kendisinin Doğu PERİNÇEK ile halen birlikte olduğunu, ancak hücre yapılanması
olduğu için haber kaynaklanm bilemediğini, bu konuda tek yetkilinin Adnan AKFIRAT -Ferit
İLSEVER olduğunu,

Susurluk olayından sonra, Radikal Gazejesîîıin, ;|^N£ÜÇÜK hakkında "Nerede Faili


Meçhul Orda Veli KÜÇÜK" diye manşlt attığmı/bunBn üzerine Veli KÜÇÜK'ün
"Doğu PERINÇEK gitsin Aydm DOĞAN ile görüşsün" dediğini, Doğu PERİNÇEK'in Aydın
DOĞAN ile bu konuda görüştüğünü, Aydm DOĞAN'ın bundan sonra Milliyet Gazetesinde
falan haber yapmamaya gayrete edeceğini, Radikali de damadıyla görüşüp etkileyeceğini"
anlatarak "Veli Paşa'ya söyleyin Hürriyet Gazetesi her ne kadar bende görünse de Hürriyet
Gazetesi benim değil KOÇ' un dediğini,

Bu gelişmeler üzerine Veli KÜÇÜK'ün, Marmara Denizinde bulunan KOÇ'UN adasını


taciz etmeye başladığını, adanın fotoğraflarının çekildiğini, bunu Behiç KILIÇ'm organize
ettiğini, bu gelişmeler üzerine Rahmi KOÇ'un, Mesut YILMAZ'm danışmanı vasıtasıyla Veli
Paşayla yemek yiyelim diye haber gönderdiğini,

Veli KÜÇÜK'ün Number One TV ve radyosu sahipleri Ömer KARACAN'a destek


verdiğini ve bir gazete çıkarma teorilerinin olduğunu, Ali KARACAN'm bir gazete kurması
konusu gündeme geldiği, ancak Veli KÜÇÜK'ün daha sonra bu şahsa desteği kestiğini beyan
etmiştir.

Tuncay GÜNEY Bu dönem içersinde Doğu PERİNÇEK'in


Ulusal TV için Avprupadan 500 Milyar para getirdiğini, bu paranın bulunabilmesi için Doğu
PERINÇEK, Ferit İLSEVER, Haluk ŞAHİN (ARENA programından) gibi şahısların, Almanya
-Fransa gibi ülkelere iki kere tur yaptığını anlatmıştır.

İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI

Kayıt Sıra No : ...'de kayıtlı, 26.11.2007 günü saat : 13.21'de Güler KÖMÜRCÜ ile
Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
G.KÖMÜRCÜ' nün "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. SÖZLERİNİ
TUTUYORUM MERAK ETME. dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum,
DEDİKLERİNİ YAPIYORUM." dediği, V.KÜÇÜK' ün "Yanlış şeyler döner yani. Sen kendini
kabul ettirmiş bir yazarsın." dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "...ben orda bişey öğrenemeyeceğimi
anladım..." dediği,

24.10.2007 günü saat: 20.13'de Hayrettin ERTEKİN ile Y Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
H. ERTEKİN'in " komutanım ..." "...televizyon kanalı aldık biz bir tane onunla
uğraşıyoruz" "... BUSİNESS KANAL ..." dediği ve Güneydoğudaki terör olaylarından
bahsettikleri, Y ŞAHSIN terör olaylarıyla ilgili "Beni... Sükûnete davet ediyorlar lan ne
sükûneti yav" "...TOPLUM MU VAR SANKİ BİR YERDE GALEYANA GELECEK YOK İÇ
HARP ÇIKARTACAK FALAN" "... Kuzu kuzu herkes seyreyliyor" H. ERTEKİN'in de
"...ben yapmam gerekenleri yaptım BAK TELEVİZYON ALDIM TELEVİZYONA İKİ
TANE EMEKLİ GENERAL KOYDUM, YALÇIN PAŞAYLA RIZA KÜÇÜKOĞLU'NU
YÖNETİME ALDIM dedim ki; gelin çılan ne isterseniz burdan söyleyin ortada yoklar
gelmiyorlar yani kayıplar düşünebiliyor musunuz ya daha ne yapayım da ne yapmam gerek
Genel Kurmaya haber gönderdim Yalçın paşayla bu kanal sizindir emrinizdedir ne yapmak
istiyorsanız buyurun dedim 137 tane çalışan var ne arayan var, ne soran" "Kalesi alıp dağa
gideyim diyorsanız onu da yaptık
zamanında" "........BAŞKA YAPACAK BİR ŞEY YOK BOMBA MOMBA DERSENİZ
ONLARI BIRAKTIM O İŞLERİ O İŞLERDEN ŞEY OLDUM daha ne yapayım yani" dediği,
bir süre gazetelerde yazılar yazılarla ilgili konuştukları ve Y ŞAHSIN "seni

161 ' , • ^ ,____


alkışlıyorum, tebrik ediyorum diyerek Onlarda en azından bir şeyin tepkinin ifadesi AMA
HAKKATEN BEN ARZU ETTİĞİM TEPKİYİ BULAMIYORUM VE ZAMAN
ZAMAN" "12 EYLÜL ÖNCESİ GÜNLERİ ÖZLÜYORUM" dediği, H. ERTEKİN'in "AH O
GÜNLER OLACAK Kİ ŞİMDİ VARYA ŞİMDİ" dediği,

* Kayıt Sıra No: 1715'de kayıtlı, 22.12.2007 günü saat:20.12 sıralarında Hayrettin
ERTEKİN ile X ŞAHIS arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Yaşar BÜYÜKANIT bizi çok yanılttı ya" dediği, H.ERTEKİN' in "ÇOK
ÇOK HEPİMİZİ MALESEF, BEN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ BENDİM VE
KOMUTANIMIZA SAHİP ÇIKTIK VE GENEL KURMAY BAŞKANI OLMASI İÇİN
OLABİLMESİ İÇİN YAPMADIĞIMIZ ŞEY KALMADI AMA MAALESEF ŞUAN
YAPILABİLECEK BİŞEY YOK DİYOR VE KENDİSİ BAKALIM BÖYLE DÜMEN
SUYUYLA BENİM KALMIŞ TESKEREME 8 AY DİYOR 8 AY SONRA BEN ZATEN
YOKUM ..." dediği, X ŞAHSIN "Yav karşılıklı gelemiyoruz da ihtilal Paşam ya" dediği,
H.ERTEKİN' in "Abi olmaz şuan şuan konjektür uygun değil AMA BİRŞEY OLABİLİR
MUHTIRA TARZI BİŞEY OLABİLİR yani oda Genel Kurmay kaynaklı değil söyleyim size
hani vardı ya bizim eski malum resmi giden arkadaşlar vardı bizim ... Grup o grubun yaptığı
gibi bir çalışma var öyle hissediyorum" dediği, X ŞAHSIN "Kim Grup?" dediği, H.ERTEKİN'
in "Aytaç Grubu vardı ya abi" "Aytaç Grubu işte o grup gibi bi grup çalışması var diye
hissediyorum ..."dediği, X ŞAHSIN "...çok da önemli değil ya BU TELEVİZYONU NE
YAPACA..." dediği, H.ERTEKİN' in "Duruyor abi öyle bekliyoruz ...bakalım İŞTE
PSİKOLOJİK HAREKATTA BİŞEYLER YAPALIM DİYE ALDIK AMA BİŞEY
YAPAMADIK öyle kaldı..." X ŞAHSIN "...yani peki şeyi nasıl ödüyorsunuz Dijitürk kablo"
dediği, H.ERTEKİN' in "ABİ... O O BİZİM PARAMIZ VAR ÖYLE Bİ ÖRTÜLÜ PARAMIZ
VAR" "ONLARI ÖDÜYORUZ abi onlar problem değil bizim yani para problemimiz
yok..."dediği, BİR SÜRE BUSİNESS TV kanalı hakkında görüştükten sonra H.ERTEKİN' in
"...biz yanlışı nerde yaptık biliyor musun bizim Yalçın'la Rıza Paşayı falan Ali BARANSELİ
falan almakla yaptık" dediği, X ŞAHSIN "Ben sana ne söyledim olmaz Asker kafasıyla
televizyonculuk yayıncılık olmaz" "Şimdi bak KanalTürk Kanal KanalTürk gibi yapılacaksa"
dediği, H.ERTEKİN' in "Hayır hayır öyle yapmayacaz öyle yapmıyoruz zaten biz kesinlikle
öyle yapmıyoruz biz şahıslarla şahısların konuşmalarıyla şahıslan çağırıyoruz yani kim o gün
gündeme gelmesi gerek o şahsı getirip konuşturuyoruz..." "...şuan vallahi düşünmüyorum şuan
çünkü konjektür uygun değil ELİMİZDE BAKIN ANAYASA MAHKEMESİ GİTMİŞ YÖK
gitmiş heryer teslim olmuş bende bu televizyonu teslim etmeyecem" dediği,

* Kayıt Sıra No :3818'de kayıtlı, 03.03.2008 günü saat: 23.07'de Doğu PERİNÇEK ile
Feri İLSEVER arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ferit İLSEVER'in "Basına biz burda başlıyoruz girişiyoruz şeyi Ergenekon dosyasını.
Şimdi ben Nusret le konuştum abi bizim bu şey Ramazan Akyürek in ifadesini alan meclis
şeyi. Hiçbir şekilde ikna olmamış vaziyette meclisteki millet vekili özellikle CHP Millet
Vekilleri. Olayı biliyorlar anlıyorlar onlann ne olduğunu yani. Biz onlardan başlayarak bu
dosyayı götürelim de bütün CHP, DSP falan hatta bir kısım MHP esaslı bir tur yapalım abi
bunları harekete geçirelim meclisteki şeyleri. Bu rezalete karşı. Konuştum Nusret le tamam
onlarda şey yapacağız yarından itibaren girişiriz diyorlar" "... Çıkarttilar gene bu adamı"
dediği, Doğu PERİNÇEK'in "O rezalet o düşman tarafı darbe marbe 3 milyon insanı
öJd»r^c%Heı;di. Çıkartı onun canım okuyalım abi yalancı eşşeoğlu eşşek bu PKK yi MİT
kurdt/â'khpiit adam. Biz onu öyle

v-7/f> \ *t
S^\ ^ 162^'*^'*"' ' X-___ /
yapalım PKK nın kuruluşunda ki aktörlerden PKK yi kurduran aktörlerden diye kapak
yapalım" dediği,

05.03.2008 günü saat : 21.47'de Doğu PERİNÇEK ile Teoman..? isimli şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanal'da görevli Teoman isimli şahsa "Şimdi bu bizim
hani CIA Ajanı Tuncay ile ilgili bir kapağımız olmuştu ya. O kapak yazısını bana E Postalar
mısın" dediği,

14.03.2008 günü saat: 13.37'de Serhan BOLLUK ile Doğu PERİNÇEK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Doğu PERİNÇEK "Şimdi bak. Kağıt kalemin ya da bilgisayarın başında mısın?"
"Açıklama yazdırabilir miyim?" "Zaman gastesinin Kıvrıkoğ.. orgenera.. org
KIVRIKOĞLUyla ilgili yalan haberi" "Başına bir satır zamandan özetlersen istersen söyliyim.
Bugünkü zaman Doğu PERİNÇEK'in ağzından DP'ni ağzından, hızlı hızlı yaz, sonra
düzeltirsin. DP'nin ağzından ıı.. KIVRIKOGLU ve Orgeneral KIVRIKOGLU ve Tuğgeneral
Veli KÜÇÜK'le ilgili düzmece bir haber yayınlamıştır." "Doğrusu şudur. Doğu PERİNÇEK"
"Zaman gastesi muhabirinin sorusu üz ıı muhabirinin" "KIVRIKOGLU ile Hilmi ÖZKÖK
arasındaki görüş ayrılığı konusundaki sorusu üzerine şu cevabı vermiştir." "Bu soruyu sayın
komutanlara sormanız gerekir nokta. Ancak" "Orgeneral KIVRIKOGLU, görev döneminde
veyahut da genelkurmay başkanlığı döneminde" "Türk Ordusunun" "ABD ve NATO'dan"
"Bağımsız bir" ".. savaş kabiliyeti" "Geliştirmesi için" "Çaba gösterdi" "Özel Kuvvetleri bu
kapsamda Özel Kuvvetler'i" ".. bağımsız bir güç olarak" "Ve Kuzey Irak'ta hareket., bağımsız
bir güç olarak geliştirmeye çalıştı." "Tuğgeneral Veli KÜÇÜK'ün de" ".. bu çabaları içersinde"
"Görevler üstlendiği bilinmektedir." "Sayın KIVRIKOĞLU'na bugün Amerikancı basının
yönelttiği psikolojik savaşın nedeni de budur..." "Hilmi ÖZKÖK ise, 20 Nisan 2004'te Milli
Egemenlik" ". ve Milli Güvenlik kavramlarının" "Eskidiğini açıklamış virgül, ABD'nin Irak'a
Demokrasi götürdüğünü söylemiştir" "Yukarıda KIVRIKOGLU kısmına, en sonuna
KIVRIKOGLU, KIVRIKOGLU m...daha 1999 Aralık ayında ABD'nin Irak'a girmesi
durumunda batağa saplanacağı saptamasında bulun.. saplanacağını belirtmişti, dediği çıktı,
dediği çıktı. Bunu bi.. her komutanla komurtan adı geçenlerin başına daima sıfat koyarak
mesela orgeneral genel kurmay başkanı orgeneral falan gibi yani çıplak kullanma isimleri"
"Aynı şey Hilmi ÖZKÖK için de geçerli. Eski genelkurmay başkanı orgeneral. Ona orgeneral
Hilmi ÖZKÖK de yeter" "Bu açıklamayı dergiye koy, 1 adet de faksla ıı.. Fenerbahçe ordu
evine, ıı...saym Hüseyin KIVRIKOGLU diye oraya da gönderiver" dediği,

11.03.2008 günü saat: 16.14'de Ferit İLSEVER ile İsmail SAYMAZ arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
İsmail SAYMAZ'ın "Radikal gazetesinden arıyorum İsmail Saymaz" diye kendisini
tanıttığı, "Ferit bey bugün milliyet gazetesinde yayınlanan Tuncay GÜNEY'İN" "ifadelerine
dair bir haber vardı gerçi aydınlık yaklaşık bir ay önce zaten Tuncay Güney'i kapak yapmıştı"
"... Tuncay Güney diyorki 2001 yılında Veli Küçük cumhuriyet gazetesini satm almak
istiyordu . . . . istiyordu bu amaçla enka tesislerinde gürbüz
çapan sizin isminiz kemal özden............" "Ümit Ülgen ile toplantılar yapıldığı deniliyor"
diyerek Veli KÜÇÜK' ün cumhuriyet gazetesini alma girişimiyle ilgili haberleri
sorduğu, Ferit İLSEVER'in de USİAT BAŞKANI KEMAL ÖZDEN İN DAVETİYLE
YEMEĞE KATILDIĞINI, TOPLANTI YAPILDJ^^Ç^Lİ KÜÇÜK'ÜN DE BU
TOPLANTIYA KATILDIĞINI, DAHA ÖNöKDEN f#AM SELÇUK İLE BİR
i
3 «
TELEVİZYON KANALI KURULMASI İÇİN KONUŞTUKLARINI anlattığı, konuşmanın
devamında Ferit İLSEVER'in "... şu Savcı Zekeriye Öz'dü galiba yanlış hatırlamıyorum, şimdi
bütün böyle yayın yapıyor Doğu PERİNÇEK ile başladı ERGENEKON mengenekon, şimdi
sıra bize geldi,yarm bakalım kimlere gidecek bakın
bu şey" dediği,

14.03.2008 günü saat : 13.46'de Ferit İLSEVER ile Gürbüz ÇAPAN arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ferit İLSEVER'in "Merhaba Gürbüz, Ferit ben Ferit İLSEVER" "Ne yaptın abi yaptm
mı açıklama?" diye sorduğu, Gürbüz ÇAPAN'ın "...Ya açıklama yapıp ne yapıcam ki, bana ne
yaptırmak istiyorsun onu da bilmiyorum yani." dediği, Ferit İLSEVER'in "Lütfen bak buna
açıklama yap düzelt kardeşim bunları. Şayet sen bunları bak bilinçli yapmıyorsan, -ki bana
diyorsun ki hayır yapmıyorum diyorsun. O zaman düzelt bunları ya" dediği, Gürbüz
ÇAPAN'ın "... niye bilinçli yapayım, Bu ne biçim tavır yani neyin altında bırakıyorum?"
dediği, Ferit İLSEVER'in "Tamam abi bak. sen ne diyorsun o yazıda ya o yazıda diyorsun ki
yalan doğru değil diyorsun. Ne diyorsun sen orda? Veli KÜÇÜK'le Ferit İLSEVER, Kemal
ÖZDEN, bir araya geldiler, Cumhuriyet Gazetesini satm alacaklardı." Dediği, Gürbüz
ÇAPAN'ın "Öyle bir şey demedim ben" dediği, Ferit İLSEVER'in "Kardeşim ya sen Allah
aşkına yapma ya. Cumhuriyet Gastesini bana satm aldırdın Veli KÜÇÜK'le beraber gazete
kurduruyorsun. Yapma ya. Doğru değil bunlar." Dediği, Gürbüz ÇAPAN'ın "Ya öyle bir şey
demedim diyorum sana" dediği,

* Kayıt Sıra No :1358'de kayıtlı, 11.11.2007 günü saat: 15.58'de Güler KÖMÜRCÜ
ile Ahmet Hurşit TOLON arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KÖMÜRCÜ'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ EFENDİM BUYRUN" dediği,
Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunarım nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok
konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu
Tercümanın manşetinde parlamento da olanların eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları"
dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ee o şeyde de var efendim Hürriyet de akşamda diğer
gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ
BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK OKUMUYORUZ" "... ama esas
ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan" "Kralının gelişi 10 Kasımda
tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte davet ettik ve Atatürk'e bir
tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden duyduğu rahatsızlığı
aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM ANADOLU ULUSAL
UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden bir bildiri yayımladık"
"..özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri sayın Mustafa Balbay"
"Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek kanaati olarak bir bildiri
yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği,

26.11.2007 günü saat : 13.21'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. SÖZLERİNİ
TUTUYORUM MERAK ETME. DEDİĞİN BANA TEMBİH ETTİĞİN KİŞİLERLE
GÖRÜŞMÜYORUM, DEDİKLERİNİ YAPIYORUM." dediği, Velinin "Yanlış şeyler döner
yani. Sen kendini kabul ettirmiş bir yazarsın." dediği, Güler'in "Senin söylediklerin hayır ben
o zaman da izah etmiştim sana. O bambaşka bir nedendi. Tamam ben orda bişey
öğrenemeyeceğimi anladım sen napıyorsun?" dedJg^'VagJa|n "İyiyim valla boğuşup
duruyoruz. Kazakistan'daydım bende." dediği vej£azakistai#daj& almaya çalıştığından ve
Si ;■» "**
/ (f '- \
/-~ 164 i
^>^
oradaki devlet görevlileri ile görüştüğünden bahsettikten sonra "Engin Akçakoca var ya. Eski
BDDK başkanı." "He Engin benim sevdiğim bi arkadaşımız. Engin'de ilginçtir Kazakistan
dünya bankası adına Kazakistan merkez bankasının denetçisi." "Bi oturup yemek yiyecez.
Konuşcaz bi Şey yapalım bakalım yani kritik bir ortam." "Azerbaycan'a gidecektim gitmedim.
O şeye de kongreye." dediği, Güler'in Barzaniden bahsederek, şahsın ortadan kaybolmasıyla
ilgili sorular sorduğu, Veli KÜÇÜK'ün de, Barzaninin miadını doldurduğunu anlattığı ve "Sen
bu işi yazıyorsun, devamlı biliyorsun. Geçen ki yazında çok güzeldi. Büyük orta doğu projesi
konusunda onları teslim etmek zorundalar." Dediği, Barzaninin yerine başka bir şahsın
çıkmasından bahsederek Neçirvan dan bahsettikleri, Güler KÖMÜRCÜ'nün ""Bu hafta beni
yemeğe götür." "Necla ablam olsunda. Onun dışında çok aile muhabbeti yapma. Ya biraz beni
birileriyle tanıştır." "Öyle birileriyle değil. Türkiye'yi kurtarıcak yani sohbet etcek ne bileyim
yani." dediği, Veli'nin "Sorma bu sabah bana bişey geldi." "Şimdi bizim bu istihbaratçılığm
kötü bir tarafı Güler biz hep şeytanı teferruatlı ararız." dediği ve görüşmenin ilerleyen
bölümlerinde MHP ve AKP arasındaki seçimlerden ve Koray AYDIN'm yolsuzluk
suçlamasıyla hakkında açılan davalar hakkında görüştükleri, Görüşmenin son bölümünde Veli
KÜÇÜK'ün (muhtemelen telefonda) başka bir şahsa adres tarifi verdikten sonra görüşme
yaptığı şahsı Gül er'e "Şey bizim Eski GİMA'nın Genel Müdürü." Diye tanıttıktan sonra
görüşmeye devam ettikleri,

06.12.2007 : 10.54'de Güler KÖMÜRCÜ ile Tuncer KILINÇ arasındaki telefon


görüşmesinde özetle;
Tuncer KILIÇ'ın "Evet Güler hanım şimdi bu cumhurbaşkanı şeye giderken bir şeyler
konuştu biliyorsunuz işte birilerini suçlamak babında mıydı neydi bilemiyorum hani çarşaf
marşaf hikayesi2" "YÖK le ilgili" "Şimdi tabi sormak gerekiyor bu servisi yapan efendim
cezalandırıldı mı cezalandırılmadı mı YÖk diyor ku tabi YÖKte böyle bir şey olması mümkün
değil ondan sonra cumhurbaşkanı ne tedbir almış hukuk devletiysek biz yoksa acaba bu servisi
yapan tercih edilsin diye mi yaptı çünkü bunlarm sağlık bakanları da o şekilde geldi şeye
göreve bunu kaleme alabilirsiniz gibi geliyor bana" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "tabi tabi
çok güzel işaretiniz kesinlikle çok haklısınız" dediği, Tuncer KILIÇ'ın "Evet yani acaba tercih
sebebi olsun diye mi yaptılar çünkü dediğim gibi bunların sağlık bakanları aynen çarşaflı bir
hanımdı geldi efendim sonra çarşafını çıkardı bilmem türbana büründü falan filan" dediği,
Güler KÖMÜRCÜ'nün "Sağlık bakanının eşi mi efemdim" dediği, Tuncer KILIÇ'ın "Evet evet
yani bunu kendi camialarında hep söylerler yani hanım şey olana kadar bakan olana kadar
kara çarşaflıydı YANİ BU ŞEKİLDE BİR ŞEY BENCE SİZ O KALEMİNİZLE GÜZEL
SÜSLERSİNİZ" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "... doğru efendim ben bunu hemen gündeme
getiririm ..." "Yani artık gelinen noktada yeni bir psikolojik hareket başlattılar ve bunu sürekli
televizyonlardan bu ... sunuyorlar insanlara" dediği,

25.12.2007 günü saat : 14.24'de Güler KÖMÜRCÜ ile X Bayan/Bekir COŞKUN


arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KÖMÜRCÜ'nün "...nice güzel bayramlar nice güzel yıllar diliyorum HER
ZAMAN TELEFONUN UÇUNDAYIM NE ZAMAN NE EMREDERSENİZ NE
İSTERSENİZ" dediği, Bekir COŞKUN'un Ankaraya geldiğinde uğramasını söylediği ve
4685191 nolu telefon numarasını verdiği, Emin ile birlikte cep telefonu kullanmadıklarını
anlattığı, Güler'in de cep telefonunun dinlenme konusundan bahsettiği ve "... sizlerin
sayesinde biz hepimiz her zaman iyi olacağız hiç hiç bir şekilde YANİ ESİR DÜŞSEK DE
TESLİM OLMAK YOK" ".... bizler çok güçlüyüz ve bu dönemler hepsi tarihte yaşanmış bu
devlet de çok güçlü devlet aslında biraz bu mislik(miskin) laiklere uyanış açısından da iyi
oluyor onlar fazla biraz aymazlaştılar biraz da onları böyle tetiklemek için iyi
oluyor yani ölümü görüyorlar belki biraz ülkelerine sahip çıkarlar yani bir avuçuz öyle değil
mi efendim bir avuç kaldık" dediği,
26.12.2007 günü saat : 14.36'de Güler KÖMÜRCÜ ile Yaşar KARAGÖZ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Yaşar KARAGÖZ'ün "Ben emekli Tümgeneral Yaşar Karagöz efendim" "...
PSİKOLOJİK HAREKÂTI SİZ ÜSTLENDİNİZ bunlar hani MGK'yı tarumar ettiler
Psikolojik harekâtı da derin devlet zannettikleri için orayı da kaldırıp bütün o uzmanları
dağıttılar ortada işte kimse kalmayınca Allaha bin şükür ki sizler üstlendiniz ağzınıza sağlık ne
diyeyim yani bunlar da hiç merak etmeyin bunlarda kısa bir zaman sonra inşallah Türkiye
Cumhuriyetinin gücünü anlayacaklar Amerikalılar bile anlamaya başladılar ama o içerdeki iş
birlikçisi efendim satılık adamlar anlamıyor bizim duygularımızı da ifade ediyorsunuz çok
teşekkür ediyorum" "Ben Edip paşanın yardımcısıydım" dediği, Güler KOMURCU'nün
"Biliyorum efendim ... konuştuk" dediği, Yaşar KARAGÖZ'ün "... MGK daki bu toplumla
ilişkiler başkanlığı yaptım Tunceli güvenlik komutanlığı yaptım yani her olayın içindeyim
içinde olmaya da devam ediyorum" "Elimden gelen bir şey olursa çok büyük memnuniyetle"
dediği,

24.10.2007 günü saat : 21.02'de Güler KÖMÜRCÜ ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Güler KOMURCU'nün "EFENDİM EMREDİNİZ" dediği, X Şahsın "Ne yapıyon
Reisim" dediği, Güler KOMURCU'nün "...sevdiğim bir şey söyle bundan sonra ben Leyla
Halitim" dediği, X Şahsın "Sana bir iki belge buldum da" "Onu ama elden teslim etmem
lazım" dediği, Güler KOMURCU'nün "Ne belgesi Mersinle ilgili mi" dediği, X Şahsın "Yok
yok yok Hükümetle ilgili" "MANŞET OLACAK BİR ŞEYLER YA" dediği, Güler
KOMURCU'nün "Tamam geleyim Cuma günü geleyim sabah döneyim o zaman akşam
döneyim" "Sen maşallah bunu böyle söylersen uçakta bile sorun çıkar biraz sonra memur bey
gelir neymiş o belge görelim diye" dediği, X Şahsın "Tamam yani öyle o belgeyi alabilecek
babayit memur varsa bizi dinleyen onlara her an ulaştırabilirim" dediği,

11.11.2007 günü saat : 15.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Ahmet Hurşit TOLON
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KOMURCU'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ EFENDİM BUYRUN" dediği,
Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunanm nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok
konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu
Tercümanın manşetinde parlamento da olanların eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları"
dediği, Güler KOMURCU'nün "Ee o şeyde de var efendim Hürriyet de akşamda diğer
gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ
BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK OKUMUYORUZ" "... ama esas
ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan" "Kralının gelişi 10 Kasımda
tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte davet ettik ve Atatürk'e bir
tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden duyduğu rahatsızlığı
aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM ANADOLU ULUSAL
UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden bir bildiri yayımladık"
"..özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri sayın Mustafa Balbay"
"Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek kanaati olarak bir bildiri
yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği.
*Kayıt Sıra No:... 03.03.2008 günü saat: 10.55 sıralarında İlhan SELÇUK ile Alev
ÇOŞKUN'un yaptıkları telefon görüşmesinde ö/etle; v
İ.SELÇUK' un "...Doğu PERİNÇEK ile Kemal ALEMDAROĞLU geldiler bana"
dediği, A.ÇOŞKUN' un "Evet onu onu bilmiyorum da işte Kemal telefon etti bana" "...Balbay
ile konuştum dedim ki yarın geliyor saat 14:00 de Haberal ile randevusu var ama öncelikle
seninle konuşması lazım..." dediği, İ.SELÇUK' un "Bu Haberal ile Balbay'ın arası iyi değilmiş
galiba birileri söyledi" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Önemli değil şimdi" dediği, İ.SEÇUK' un
"Önemli önemli değil" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Balbay koordinasyon sağlayacak.." dediği,
İ.SELÇUK' un "Şimdi yol uçak ücretini verelim mi yoksa gerekmez mi Kemal
ALEMDAROĞLU" "Yani durumu nedir onun" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Onun durumu iyidir
ama ben bir çıtlatayım bakayım" dediği, İ.SELÇUK' un "... bu işler senin üstüne vazife"
dediği, A.ÇOŞKUN' un "Yani ben zaten aldım o işi Balbay'la da konuştum onları koordine
ettiriyorum" dediği,
*Kayıt Sıra No:... 14.02.2008 günü saat:12.59 sıralarında İlhan SELÇUK İlhan
YILDIZ' in yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "Bizi işte bi şeyin basma geçirmek istiyorlar özellikle Kemal
Alemdaroğlu çok ısrar etti falan filan.Tabi olacak iş değil ama herkeste bir şeyler istiyor
bekliyor falan Dünya senin anlayacağın siyaset miyaset falan şey olduk, neyse Oktay erken
gitti. Biz işte orda duman olduk yok medyadır yok bilmem nedir şimdi yani baktığın zaman
işte şeyi birleştinelim üzerine şey yapıp. 4 tane TELEVİZYON var bu hikayenin içinde. İşte
biri o Ankara daki Türk metalin TV si var" "Avrasya Evet" "B kanal var. Burda da Doğu
Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan
filan bi şeyler. Yani zor bir iş dedik ki ya biz zaten gazeteden çok zor" dediği, İ.YILDIZ' in
"Kanalları nasıl birleştiriceksiniz" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani ortak bildireler yaymak, bir
bütün bu kanal sahipleri arasında bir, efenim birisi Metal in başında birisi işte İŞÇİ partisinin
başında Tuncay Özkan işte HALK partisine girdi girecek bir hareketin başında. E öbürü de
REKTÖr ANkarada. O da doğru dürüst bir adam işte sen birleştirirsin bunları gibi
olmayacak şeyler öneriyorlar bana" "Yav bide şey var bilemiyosun ki yani DOĞU yarın öbür
gün ne yapar bilebiliyormusun" dediği, İ.YILDIZ' in "Evet Doğu ya güvenilmez ama" dediği,
İ.SELÇUK' un "Öbürleri daha iyi filan. Zaten kendileri geliyorlar şubu. Şeyi pek fazla
tanımıyorum ama onuda şey tanıyor Kemal, eski rektör falan öbür rektör falan tanıyorlar.
Neyse böyle bir yani senin anlıyıcağm böyle bir gece geçirdik, (gülüyor). Sen ne yaptın" "İyi
onun dışında bu Başbakan duman ha" dediği, İ.YILDIZ' m "Başbakan duman abi. Bugün
Ertuğrul ÖZKÖK tekrar yanıt yazmış. Sabahtaki çocukta yazıyor. Çıplak kadın fotoğrafları
meselesi varya abi" dediği, İ.SELÇUK' un "...Bilemiyoruzki herşey çok karışık. Ama Türkiye
bir noktaya sürükleniyor gibi" dediği, İ.YILDIZ' m "Evet. Fehmi Koru bugün yazmış Yeni
Şafak ta. Oda şeyi Aydın DOĞAN grubunu eleştiriyor. Ertuğrul ÖZKÖK ün yazıları aynen
Cumhuriyet te Hiket ÇETİNKAYA nın yazıları gibi..." "Aydın DOĞAN kendini kurtarır ama
ötekiler kurtaramaz. Ertuğrul ve arkadaşları Cumhuriyet e gitsin demiş" dediği, İ.SELÇUK' un
"Evet çok güzel. Ne yapalım bu polemiklerden bi şey yapalımmı. İşin içine Cumhuriyet te
girdi şimdi" dediği, İ.YILDIZ' m "Doğru olabilir abi. Fakat Akşam grubu Aydın DOĞAN a
bayrak açtı. Tayyip in yanında yer aldılar. Tercüman gazetesi inanılmaz. İşte Simavi döneminde
böyle değildi. Doğan grubuna geçtikten sonra Hürriyet in yayın politikası böyle oldu.
Manşetler acayip. Vakit gazetesi yine öyle" "Abi yarın bi şey anlaşırlar bunlar tam 90 derecede
dönerler" "Aydın Doğan mda günahı az değil abi" dediği, İ.SELÇUK' un "Delimisin ya"
"Delimisn ya bütün bu ikinci Cumhuriyetçi denen takım nerde palazlandı Aydın Doğan"
dediği, İ.YILDIZ' m "Onun için çok kzor bi 30 yıl eğer SOL iktidar olsaydı heralde şimdi
bambaşka bi şey olurdu^jğaj^eycim" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani 70 bin Okul var 90 bin cami
var. Getirdimj#Bİİlen| dîtakam" dediği, İ.YILDIZ' m
Gelmedi abi bugün yazısını koydum içind# b11iyorslnrfzf%etiricek onu çalııyor

67 v
/^ / i tr" ^ 3t-*J
,
"fîplmprlî ahi hıittiin varıcım l/nvıjı.n. i^inAM Ûni-.m^^w,Jln\nn4iw^nnU «________________________. „«1.„,«„
getiricek" ".. .acaba bu ABD ve Avrupa Tayyip ten vazmı geçiyor" dediği, I.SELÇUK' un "En
güzel soru bu tabi yani bütün mesele bizim Liboşlarm bunlardan vazgeçmesi için Avrupa dan
esinti gelmesi lazım. Öbürleri içnde, sermaye için de Amerikadan gelmesi lazım" dediği,
İ.YILDIZ' m ...Şimdi Amerika BÜYÜK ELÇİSİ DAR BİR YEMEK VERİYORMUŞ
ANKARA DAKİ TEMSİLCİLERE. BALBAY ŞİMDİ BÜYÜKELÇİNİN MASASINDA
ŞARAP İÇİYOR ABİ. BAKALIM ORADAN NE ÇIKACAK DAR BİR TOPLANTI" dediği,
İ.SELÇUK' un "Bu BALBAY gemi azı ya aldı buna bir şey düşünmek lazım. Yok efendim
konaklar alıyor otomobiller alıyor, şarap içiyor.." dediği, İ.YILDIZ' m "Şeyinde kira
sözleşmesi yapıldı bugün Ankara daki bina tamamdır" dediği, İ.SELÇUK' un "O çok iyi oldu
yav" dediği, İ.YILDIZ' m "Bugün aynı anda aynı zamanda zamanlaması ilginç, bizim Amerka
muhabiri Elçin Poyrazlar da Amerka başkan yardımcısı Cehenny in bürosuna davet edildi abi.
Şimdi kız gitmeden önce konuştuk falan aşağı yukarı Türkiye üzerine sorular soracaklar. Belli
oldu işte ordaki islam ne oluyor, türban meselesi nedir gibi sorular var" "Biz ona bazı şeyler
gönderdik. Birde şöyle soruyorlarmış abi daha önce bir gazeteci daha gitmiş. ERDOĞAN İN
KARŞISINA KİM RAKİP OLABİLİR. Gibi soru tahmin ediyoruz dur bakalım şimdi toplantı
akşamüzeri" dediği, İ.SELÇUK' un "Demek ki bi seçenek yaratmaya çalışıyorlar bu demin
senin söylediklerimde doğrulayan şey bu" "... Bu Cheneye kini yazabilecekmiyiz" dediği,
İ.YILDIZ' m "Abi çıksın bakalım toplantıdan yazılıcakmı yoksa özel bir şey mi onu Elçin ile
akşam konuşacağız. BALBAY da bu büyükelçiden edinimler aktarsın, bakalım ne oluyor"
dediği, İ.SELÇUK' un "O zaman onları bekleyelim çok önemli çünkü bence çok
önemli..."dediği,

19.02.2008 günü saat: 12.36 sıralarında İlhan SELÇUK ile X bayan/BALBAY' m


yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK'un "...Bülent YENER ile galiba itişip kakışıyorlar işte orada bir Bülent vardı
onun bir şeyi çıktı problemi onu tafsiye edilmesi gerekiyordu ... Bülent YENER biraz
kaknemlik mi ediyor" "...Serdar memnun Bülent'ten ne sen memnunsun nede İbrahim memnun
ortada böyle bir olay var, Ersini de kışkırtıyor galiba Bülent" dediği, BALBAY'm
"....memnunluk memnun değilik duygusunu çok lüks buluyorum eğer orda gerekli ise ve
onunla çalışacaksak çalışırız abi..." dediği, İ.SELÇUK' un "...Er..in Akgüç ...bu işleri sen Erol
ERKUT, Bülent YENER, Hüseyin GÜLER üçü anlaşamadılar bunun üzerine Erol u efendim
vakfa aldık bilmem ne Ersin i öyle istedi Erol ile kim çalıştı Güray ÇAPAN çalıştı yani baktık
ki gazeteye yani Günay ÇAPAN gelmiş 2 milyon dolar getiriyor fakat bizim Hüseyin ile Bülent
istemiyorlar adamı. Yani anlıyor musun Cumhuriyet in zorluğunu bunun üzerine onlan pasif
tarafa aldık ve oraya Erol u oraya koyduk Günay ÇAPAN, Erol ile çalıştı parasını koydu
efendim dolar 613 bin lira iken efendim getirdi 2 milyon doları sonra dolar efendim 1 milyar
200 bin iken de 1 milyon dolarını aldı oda karlı çıktı.Şimdi de efendim zeytinleri elinde kalmış
onlan satayım diye şimdi olay manzara-i umumiye bu. Şimdi burada Balbay bir Serdar
ı bir kere sakinleştirelim ben bu Bülent YENER meselesine falan bi bakayım efendim çünkü
sorun çözmek yerine sorun çıkarmak üzerine istiyor galiba" dediği, BALBAY'm
"...ÇANKAYA BELEDİYESİ ARTIK ONLAR İLE İLİŞKİMİZ BİZİM böyle HANİ İKİ
RESMİ KURUM GİBİ artık DEĞİL YANİ FALAN... DİYELİM Kİ
BELEDİYEDEN BÖYLE BİR GELİR GELİYOR BÖYLE BİR KALEM YOK ZATEN
GAZETE DE YANİ BÖYLE BİR GELİR KALEMİ YOK SIFIRDAN GELİYOR GAZETEYE
AMA BU NASIL GELECEK BUNUN MUHASEBESİNİ ŞÖYLE YAPALIM SİZ
ELDEN PARA ALMAYIN BİZİM JffiŞABIMIZA GEÇSİN ŞİMDİ BEN BAŞKAN A
BAŞKAN BİZE BUNU YAPIYOJ^Ipp|f%;BUNU RESMİ KAYDA GEÇİR BİLMEM NE
şimdi" dediği, İ.SELÇMK* un Hbtfââçıı şimdi artık herkes

16 v v
/~ • / / i ""'"> * y • h__ ^\
tehlikenin farkına vardı bunu belirten bir sürmanşet bir şey yapabilir miyiz diye dün
reklamcılar geldiler bir hayli güldük falan işler fena değil bakalım ne çıkacak ... ERSİN İNDE
KAYGISI ŞU DİYOR Kİ GAZETENİN BÜTÜN ŞEYLERİNİ TEMİZLEDİK ÇÜNKÜ BİR
SÜRÜ İŞ YAPMIŞTIK BİLİYORSUN İŞTE KARIŞMIŞTI İŞLER O ŞİRKET BU ŞİRKET
BÜTÜN BU YAN ŞİRKETLER TASFİYE EDLİDİ..." dediği, BALBAY'm "Ama öyle
yapmamız lazım abLyani şeyi odur abi.Şimdi burda da Baykal ile sizin ile konuştuktan sonra"
dediği, İ.SELÇUK' un "Tamam Baykal olayı." Dediği, BALBAY' m "Şimdi Baykal olayı siz
söylediniz ya aralık buluşmasında Baykal a biraz aç diyelim dediniz bir heyet olsun dediniz
sonrasmda Engin abi üzerine aldı onu biz küçük bir grup toplandık işte Sabih KANADOĞLU,
Alpaslan hoca, ben işte Yargıdan bir kaç kişi falan şimdi resmen her kafadan ayrı bir ses çıktı
yok işte Baykal a gidilip bu denir mi? şu denilir mi bu denmez falan mesala Alpaslan IŞIKLI
CHP de siyaset yapmak istiyor gidelim söyleyelim ve bende heyette olayım bende burda
siyaset yapacağım diyeyim diyor o zaman sizin söylediğinizin şeyi kaçıyor yani siz genel bir aç
diye önermiştiniz ya aralık ayında" dediği, İ.SELÇUK' un "Şimdi Balbay burda geçen gün beni
burada Bülent Berkarda eski rektör falan Tonguç Görker bide İstanbul Üniv. eski rektörü
Kemal Alemdaroğlu falan geldi orada bana söyledikleri şey efendim sen toparlarsın bu işi bu
işin başına geç bilmem ne gibilerinden tabi bu olmaz ben yalnız orda bir aklımıza bir şey geldi
işte seninlede konuştuk galiba" "Fakat oda olmadı, şimdi orada da yine çeşitli fikirlerde
insanlar bir araya geliyorlar işte Kemal Alemdaroğlu dediğin zaman Doğu Perinçek e yakın
öbürünü dediğin zaman berikine yakın Tuncay Özkan tabi onun da televizyonu var Doğu
Perinçek inde var efendim diyorlarki işte Kanal B oda bir Üniv. Televizyonu" "Şimdi bir nokta
da sen konuyu açarsan biz Cumhuriyet gazeteziyiz efendim bu işlere girmeyiz ama ortada
böyle bir realite var ve yani İlhan Selçuk uda beni de başka arkadaşları da bir baskı altmda
tutuyorlar Çünkü burada Halk Partisinin kapalılığı dışarıda bir takım hareketlerin oluşmasına
yol açıyor. Burada Türkiyenin bu Üniv. kesimi ve bürokrat kesimi durumdan pek memnun
değil diye bir açılış yapabilirsin ama bunu yaparsan yaparken her zaman ben Ankara, ben
yazarım, ben köşe yazarıyım Cumhuriyet in vakfmdayım bizim böyle bir particilik siyaset
yapmamız imkanı yoktur mantığını hep göz önünde tutarak konuşmalısın" "Onu da biliyor
geçen gün şey geldi bana SHP Başkanı Murat Karayalçm geldi oda bir şeyler söylüyor diyor ki
müthiş Anadolu da bir yakınma var şuralara gittim diyor bu şeyin sonu geliyor diyor AKP nin
diyor, ben o kadar iyimser görmedim, ben o kadar iyimser değil mi" dediği, BALBAY' m
"Bende öyle, şöyle görüyorum İlhan abi bende iyi bir seçenek gelmeden bu partinin sonu
gelmez" dediği, İ.SELÇUK' un "Proplem budur ama bunu nasıl söyleyeceksin bunu Tuncay
Özkan mesala bu partiye efendim oda bir liderlik peşinde galiba anladığım" dediği, BALBAY'
m "Liderlik peşinde abi Nisan a kadar eğer CHP ye genel sekreter yapmazlarsa kendisi parti
kuracakmış" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani biz şeyin içindeki Cumhuriyet in içindeki kendi
içindeki çözdük Cumhuriyet in içinde ki bütün sorunları kar ediyoruz, satışımız artıyor 100
bine çıkacağız efendim işte medyadan bahset bana sorarsan biliyordur ama Doğan grubunun
Cumhuriyet e yanaştığını söyle. Ve bir noktada dinciler tepeleyecekler herkesi
Baykal ıda tepeleyecekler o zaman ittifaklara ihtiyacı var. Yani sen bilirsin o işi" dediği,

24.120.2007 günü saat : 14.38'de Sevgi ERENEROL ile Selda ÖZTÜRKKAY


arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Selda ÖZTÜRKKAY'm "Merhabalar Ankara Yeniçağ Gazatesinden arıyorum ben
Selda Öztürkkay nasılsınız" "Sevgi hanım... Kiliseye bağlı kurulan yardım kuruluşu karitas
hakkında bilginiz var mı" dediğj^'S'e^^RENEROL'un "Karitas... Katolik Vatikana ait bir
kuruluştur" "Normalde^misyonf j^fh\bir yan kolu gibi çalışır
ıs it. "* / < /"—* A ** »
yani yardım adı altmda misyonerlik faaliyetleri tabi ön plandadır o konuyla ilgili en iyi
araştırmayı Ali Rıza BAYZAN bey yapmıştır şeyden girerseniz internetten onun o çalışmasını
bulabilirsiniz" dediği,

23.12.2007 günü saat:12.47'de Veli KÜÇÜK ile Vedat..? (YENERER) yaptığı telefon
görüşmesinde özetle;
VELİ'nin "Bu sabah bende seni arayım diyordum be, yazını okudum internette"
"Güzel çok güzel olmuştu" dediği, VEDAT'm "Ya paşam yazıyoruz da hiç bişey şey yok ki
suyla yazıyoruz" dediği, VELİ'nin "Yo yo hayır bi şey yok değil oluyo, gayet güzel oluyo"
dediği, VEDAT'm "Bi yararı oluyosa iyi paşam" dediği, VELİ'nin "Oluyo oluyo, oluyo ben
bakıyorum, yani yavaş yavaş millet artık uyanmaya başladı ya..." dediği,

*Kayıt Sıra No:3888'da kayıtlı, 08.02.2008 günü saat:20.20 sıralarında İlhan


SELÇUK ile Mehmet' m yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
MEHMET' in "...İlhan olucak gibi değil artık teslim oldum bittim yapıcak bi şey yok. Geçen
günde başımdan bi olay geçti bi eksiğimiz oydu oda oldu" "Yav Turhan bir şey söyledi bana,
devretmek istiyor şeyleri falan biraz kenara çetilip kendi yalnız yazı yazacak filan gibilerden
öyle bir fikrin mi var" dediği, İ.SELÇUK' un "Şimdi Mehmet tabi hayatta iken ve elim ayağım
tutarken bu sorumlulukları başkalarına devretmem gerekiyor..." dediği, MEHMET' in "Peki
var mı öyle bi kimseler .İlhan" dediği, İ.SELÇUK' un "İşte bu vakıf meselesinde vakfı
açmak lazım açtık ta onu. Efendim bir takım adamlar oraya şeyler yaptım getirdim ...Gazete de
vakıf yönetim kurulunda bir icra kurulu oluşturdum 3 kişilik. Oraya BALBAY, bizim avukat
Akın ATALAY ve İbrahim YILDIZ ı oturttuk. İşte gazetede mümkün olduğu kadar böyle bir
örgütlenme yapmak istiyorum" dediği, MEHMET' in "Giricekler tabi birbirlerine. Tabi yaptığın
seni çok akıllıca birilerine devretmek ve kontrol etmek onları çok akıllıca bi şey ama var mı
öyle adamlar, yapabiliceklermi" dediği, İ.SELÇUK' un "...Yani herkes bu gazete yaşasın diyor
ve elinden geleni yapmaya çalışıyor. Mesala bu İnan KIRAÇ var. Koç un şeyi falan" "O nu
getirdik Vakıf danışma kurulu başkanı yaptık. Oda yanına iki tane yardımcı aldı, biri Osman
BERKMEN,biri Erdoğan TOPRAK..." "Efenim Vakfın yönetim kuruluna Hakan diye bir çocuk
aldık. KOÇ şeyinin reklam bilmem nesi falan filan" "İşte Ersin AKGÜÇ Gazeteye işte şeyler
yürütücekler" dediği, MEHMET' in "Balbay filan diyosun" dediği, İ.SELÇUK' un "Efendim
işte bu KOÇ müthiş ilgi gösteriyor, KOÇ grubu. Onlarda şimdi anladılar anyayı konyayı"
dediği, MEHMET'in "Geç kaldılar ama" dediği, İ.SELÇUK' un "CUMHURİYET in ne demek
olduğunu. Fakat bu iktidar sermayeyi Dincileştirmek, İslamlaştırmak için alıp yürüyoryani"
dediği, MEHMET' in "Hayır yani bu herifleri berheva etmek lazım, Türkiye olduktan sonra
neye yarar yani. Ama artık iç savaştan başka bi şeyde temizlemiyicek bu işi öyle görünüyor
yani" dediği, İ.SELÇUK' un "İÇ SAVAŞ OLMAZ DA YANİ BİR NOKTA DA EĞER
ORTALIK KARIŞIRSA, HEM EKONOMİK HEM SİYASİ OLARAK BELKİ ASKER
GELİRSE BİR ŞEY OLABİLİR" dediği, MEHMET' in "ASKER GELEBİLİR Mİ? ARTIK
İLHAN" dediği, İ.SELÇUK' un "E MECBUR OLACAK" dediği, MEHMET' in "HAYIR
YANİ GELSE BECEREBİLİR Mİ BU ADAMLAR ÇOK ŞEY YAV" dediği, İ.SELÇUK' un
"İŞTE ORTALIK BİRBİRİNE GİRDİ Mİ ÇOK ŞEY GİBİ GÖRÜNEN ADAMLAR" dediği,
MEHMET' in "Sinerler mi diyorsun" dediği, I.SELÇUK' un "Evet" "Yani bir noktada her şey
çok zor. Çünkü Türkiye yi şey yaptılar. Yani bir noktada DİNCİ EGEMENLİK,
TARİKATJ^AR~VEXEMAATLER" "MEDYA Yi DA ELE GEÇİRDİLER. APTAL AYDIN
DO^AN la *AİTAL TURGAY CİNER ve APTAL MEHMET KARAMEHMET birbirleriyle
uğraşırken adamlar aldılar ele şimdi.
işte Sabah grubu da bir adama geçti oda Tayyip Erdoğan in adamı falan" "Amerika yaptı
Mehmet, Amerika yaptı" dediği, MEHMET' in "Valla İlhan Amerika yaptı..."
dediği, İ.SELÇUK' un "E işte sonu kötü oldu işin ATATÜRK CUMHURİYETİ elden gidiyor"
dediği, MEHMET'İN "MAALESEF MAALESEF İLHAN... Şimdi ben tabi bi şey bilmiyorum
senin kadar sen tabi işin içindesin eskiden beri tutturdukları bir şey var yok Anasaya
makemesi yok bilmem ne kanunu yav bunlarla olur mu bu iş İlhan. Yani Anayasa mahkemesi
ne yapabilir herifler kanun yapma yetkisini her şeyi değiştirebilirler yani, ne yapılabilir artık.
VARMI BİR ÜMİT" dediği, İ.SELÇUK' un "ŞÖYLE OLACAK GALİBA ANAYASA
MAHKEMESİ SON OLARAK KENDİSİNİ TASFİYE EDİLMEDEN BU AKP HAKKINDA
PARTİNİN KAPATILMASI KARARINI VERİRSE O ZAMAN ORTALIK BÜSBÜTÜN
BİRBİRİNE KARIŞIR" "Anayasa mahkemesinin yetkisi var. Ondan sonrada yav şimdi bu
moda kanalında deminden beri şeye bakıyorum, efendim Brezilya karnavalı. Yav ne kadar
kadınlar şişmanlamış ya. Allah Allah. Ama müthiş bir olay yav" dediği,

*Kayıt Sıra No:3891'da kayıtlı, 14.02.2008 günü saat:11.40 sıralarında İlhan SELÇUK
ile Bülent TANLA'nın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "Günaydın Bülent" "...şöyle oldu yazı BÜLENT daha detaylı ve
yapısallığa daha fazla ilişkin bir yazı yazacak idim..." dediği, B.TANLA' nm "... bunun bu
şekilde ortaya koymak iyi başlangıç olmuş" "Tartışma safhasında ortaya çıkacak bu çok daha
tepeden bir bakış olmuş" dediği, İ.SELÇUK' un "... birileri diyorlar ki bu Aydın DOĞAN
alacağını aldıktan sonra anlaşacak, kimileri de öyle diyorlar ki; Yok bu öyle bir olay ki AYDIN
DOĞAN'IN İPİ ÇEKİLMİŞTİR, onu hissettiği için efendim bunu yapıyor falan gibi" dediği,
B.TANLA' nm "Tabi, siz çok önemli bir şey vurgulamışsınız bugün yani sermaye el
değiştiriyor" "Burda, bence bu çok daha geniş kapsamlı olmuş ve çok daha ses getirebilecek
nitelikte diye algıladım ben" "...bu büyük cesarettir yani..." dediği, İ.SELÇUK' un "Bazı şeyler
var konuşacak çünkü dün gece bu Rektörler beni bir yere götürdüler..." "eee ORADA BİR
BASKI KURDULAR ÜSTÜMDE onu anlatacağım sana" dediği,

*20.02.2008 günü saat: 13.32 de Vedat YENERER'in Gülgün FEYMAN ile yaptığı
görüşmede; Habertürk te yürütülen "Mehmetçiğe yardım kampanyası" dan bahsettiği,
kendisinin de "ben onun bütün pisliklerini biliyorum ama Turgay CİNER izin vermedi" dediği,
bu konunun Turgayla alakası olmadığını konuştuğu, Gülgün'ün "Melih MERİÇ'in rezidans
aradığını" anlattığı, kendisinin de "bu satıştan cebine para girdi" dediği, Gülgün'ün de "Murat
ONGUN'un aldığı arabadan bahsettiği"
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ YAPILANMASI
ERGENEKON Terör Örgütünün, LOBİ faaliyetleri çerçevesinde; "kendi sivil toplum
örgütlerini oluşturmak ve mevcut sivil toplum örgütlerini kendi kontrolleri altına almak" için
faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.
ERGENEKON Terör örgütünün, "ERGENEKON" isimli dokümanda belirtildiği
şekilde, sivil toplum örgütleri çalışmasının alt yapısını oluşturacak bazı araştırmalar yaparak
dokümanlar hazırladıkları, ayrıca değişik isimlerle dernek ve federasyonlar kurdukları, bazı
mevcut sivil toplum örgütlerini de destekleyerek kendi etki alanlarında tuttukları tespit
edilmiştir. Bu bağlamda farklı isimlerde Kurulan sivil toplum örgütlerinin bazılarında,
kurucularının aynı kişiler olduğu, yakın tarihlerde kurulduğu, hatta birkaç derneğin aynı
binada faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.

c
Bahsedilen Sivil Toplum Örgütlerinin alj^lpısınıpusturmak için;
*"Dinamik Ulusal Güç Birliği Kuvvayil^illîye Cephjpfi

m
*"Kemalist Hareket" isimli belgelerin ERGENEKON Terör Örgütü tarafından
hazırlandığı ve uygulamaya sokulduğu anlaşılmaktadır.
Uygulama neticesi ortaya çıkan Sivil Toplum Örgütleri;
*Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi,
*Kuvayı Milliye Derneği,
*Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği,
*Büyük Hukukçular Birliği Derneği,
*Ayasofya Derneği,
*Büyük Güç Birliği Derneği,
* Ulusal Birlik Hareketi Platformu,
*Kuwa-i Milliye Derneği olduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosunda yer alan şüpheliler Veli
KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve örgüt üyesi Tuncay GÜNEY'den elde edilen
'ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ
İSTANBUL 29 EKİM 1999" isimli "ERGENEKON" dokümanında,
"ERGENEKON" un 21.yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplannın yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanılması gerektiği, her
meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile "ERGENEKON" un iç ve dış
faaliyette daha etkin bir güç haline erişilebileceği belirtilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" belgesinde ise "Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'a bağlı olarak sivil unsurların örgütlenmesinin
zorunlu olduğu, bu faaliyetlerin LOBİ adı verilen gizli örgütsel çalışma ile yapılacağı"
belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanında "SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ" başlığı altında,
"ERGENEKON" un, kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, sivil toplum
kuruluşlannm içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevini yerine getiren örgütler
olarak değerlendirildiği, ERGENEKON'un Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanının "KAPSAM" başlığı altında; "LOBİ geniş halk kitlelerine
yönelik çalışmalannda, özellikle gençlerin Kemalist ideolojiye ve ülke çıkarlan doğrultusunda
yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarladıklan, bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı
sıra büyük kentlerin varoşlarında ve Güneydoğu Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş sahipsiz
gençlerin örgütleneceği belirtilmiştir.
Aynca "Ergenekon" ve "Lobi" isimli dokümanlarda; "Ergenekon, Türkiye' de
faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir
zorunluluktur." ve "Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal
eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve
eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak
kalmalıdır." Prensipleri doğrultusunda Türkiye"de faaliyet yürüten Sivil Toplum
Kuruluşları ile ortak faaliyetler sürdürerek Ergenekon"un bu kuruluşları kontrol eden
bir mekanizma olması amaçlanmaktadır." Şeklinde amaçlar belirlendiği tespit edilmiştir.
Örgüt yöneticileri, "ERGENEKON" ve "LOBİ" dokümanlannda belirtilen amaçlan
gerçekleştirebilmek için, öncelikle sivil toplum örgütleri çalışmasının alt yapısını oluşturan
"DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE CEPHESİ" ve "KEMALİST
HAREKET" dokümanlarının hazırlanmasını sağladığı ve devamında hedefleri doğrultusunda
çok sayıda sivil toplum örgütleri oluşturduklan tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle "DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE
CEPHESİ" ve "KEMALİST HAREKET" dokümanlapjaıa^zeti anlatılacak, daha sonra da
örgütün amaçlan doğrultusunda bugüne kada^oluştuKjuğıj sivil toplum örgütleri
yapılanmasından bahsedilecektir. /<* "'" v" "'■
il ' •".- •, - '
DİNAMİK-ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE
CEPHESİ DOKÜMANI
Söz konusu dokümaN, Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN ve
Tuncay GÜNEY isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup (61) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde; Dinamik adı verilen bu çalışmada "Ulusal Güç
Birliği" gençliğin mercek altına alınarak analiz edildiği, 21.yüzyıl Türkiye'sinin ulusal
çıkarlanna ve Kemalist ideoloji ilkelerine uygun biçimde yeniden örgütlenmesinin planlandığı
belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu ne kadar yaşamsal kurum var ise
vefatından sonraki süreçte işlemez hale getirilip kapatıldığı,
Atatürk'ün kurduğu kurumlardan birisinin de, 5 Bin şubeli "HALKEVLERİ" olduğu,
halkevlerinin kapatılmasının Türk gençliği ve ulusu için en önemli kayıplardan birisi olduğu,
Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak kurumlardan bir diğeri olan "KÖY
ENSTİTÜLERİ"nin işlevsiz kılınması ile Türk gençliğinin ilerlemesinin önüne geçildiği,
Ayrıca totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin, önce faşizmin,
ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini bulduklarını, bazılarının
darağacında can verdiğini, bazılarının zincir bozan günlerini yaşadıklarını, bazılarının
da kalp krizi kuşkuları ile arkalarında "Ben zengini severim(!)" sloganını bırakarak bu
dünyadan göçüp gittikleri belirtilmiştir.
Yine dokümanın devamında; Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919
koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise;
unsurlar ve koşullar gereği Türkiye'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişmeye gebe
olduğu belirtilmiştir.
Dinamik adı verilen bu dokümanda Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik
unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlanna uygun doğrultuda
değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı
boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullannda rejim düşmanı haline
dönüştürülen ve Ülkü Ocaklan'nm etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi
hedeflendiği,
Aynca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü,
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik
yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Aynca Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkam olduğu CHP'nin ne yazık ki işlevini
yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma
zamanının geldiği belirtilmiştir.

"MİLLİ MÜCADELE ÖRGÜTLERİ" başlığı altında;


Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve tam bağımsız bir ülke
yaratılması için, "Kemalist Örgütler"in oluşturulması ve ulusal gençliğin bu Kemalist
ideoloji içersinde toplanması gerektiği belirtilmiştir.
Devamında, Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatabilmek için çeşitli örgütsel
çalışmalar yaptığı, bu örgütsel çalışmalardan özetle bahsedileceği, aynca Atatürk'ün örgütsel
çalışmalannm karşısında da kurulan örgütler olduğu^Jau^ örgütlerden de bahsedileceği
belirtildikten sonra "Türk Ocağı" "Doğu Cephesi G^€b^u" "Kaj|fe§J Grubu" "Kuvayı Milliye
(Ulusal Güçler)" "Kuvayı Seyyare" "İngiliz Muhipler Cemiyeti" "Kuvayı İnzibatiye" vb.
şeklinde başlıklar altında bu oluşumlardan bahsedildiği görülmüştür.

"ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı altında;


Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite
gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç Birliği"ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite
gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı
belirtilmiş,
"SONUÇ" başlığı altında;
Bu çalışmada temel amacın "Ulusal Güç Birliği" merkezli Kemalist örgütlerin
sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemini ve gerekliliğini dile getirdiği, 21.yüzyılda
Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinim
olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata
geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

"KEMALİST HAREKET" İSİMLİ DOKUMAN


"KEMALİST HAREKET" dokümanı şüpheli Ümit OĞUZTAN'tan ele geçirilmiş
olup (18) sayfadan oluşmaktadır.
"KEMALİST HAREKET" dokümanında; Ulusal gençliğin Kemalist hareket
doğrultusunda örgütlenebilmesi için, "Kemalist Hareket" adı altında resmi demek kurulması
gerektiği, kurulacak bu demeğin demek dışında oluşturulacak 5 kişilik GİZLİ bir komite
tarafından yönlendirileceği, bu GİZLİ KOMİTE ile demek başkanı arasında "KÖPRÜ
PERSONEL" olması gerektiği belirtilmiştir.
ERGENEKON belgesinin 4/2-a) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında;
Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket
edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam
edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Kemalist hareket ile ilgili oluşuma baktığımızda da
"KÖPRÜ PERSONEL" kavramının kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için "Kemalizmi" kendi çıkarları doğrultusunda
kullandıkları, Kemalizmi bir kalkan olarak kullandıkları görülmektedir. "KEMALİST
HAREKET DERNEĞİ" adı altında oluşturacakları yapıda bile örgütün gizlilik prensiplerini
uyguladıkları, oluşturulacak demeğin bağımsız bir şekilde hareket etmesini istemedikleri,
tamamen kendi kontrol ve yönlendirmeleri ile çalışmasını istedikleri, bu nedenle de derneği
yönlendirecek gizli bir komite oluşturmayı planladıkları görülmektedir.
"KEMALİST HAREKET" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETLE;
1961 Anayasasına kadar geçen süreçte Anayasalarımızda "hukuk devleti" kavramının
yer almadığı, 1982 Anayasasında yer almışsa da içi boş bir kavram olarak yer aldığı, Türkiye
Cumhuriyeti 'nin hiçbir zaman "evrensel hukuk devleti" kalıplan içine sığamadığı, devlet
örgütünün hukuk kuralları dışına çıktıkça toplumun çeteleştiği, günümüz Türkiye'sinde
"evrensel hukuk kuralları" yerine "orman kurallan"nm geçerli hale geldiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük ihanet çemberi içine çekildiği, ihanet ve
çıkar çeteleri fundamentalist örgütler, MAFİA grupları, GLADİO yapılanması ve uzantılarının
devlet içinde kadrolaşabildikleri, bu nedenle ülkenin kurtulması için Türk gençliğinin
"Kemalist harekef'ine ihtiyaç doğduğu belirtilmiştir.
Ülkenin tüm kaynaklarının yağmalandığı, talaned^^Mi ve ulusun geleceğinin ipotek
altına alındığı, ülkeyi bu durumdan Atatürk'ün Cum^^yet'i^^^t ettiği "ulusal gençlik"in
kurtaracağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeraltı zeng%klerini, Tudwdusunun alın teri, emeği
ve üretimini "ulusal gençlik"in koruyacağı, Türk ulusunun gelmiş geçmiş ne kadar kültür,
bilim ve sanat insanı varsa tümünün yaşamının zindana çevrildiği, Türk ulusunun bilim, sanat
ve kültür alanlarında katliam yaşamasına "ulusal gençlik"in son vereceği, bu nedenle
"Kemalist Harekef'in kurulmasının ve örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde içte yer alan ihanet şebekelerinin dış ülkelerin istihbarat
örgütleriyle doğrudan bağlantılı olduğu, bu nedenle "Kemalist Harekef'in çeşitli ülkelerin
istihbarat örgütleri ve bunların yerli işbirlikçilerini doğrudan gözetim altında bulundurması
gerektiği, Kemalist hareket üyeleri içinden seçilecek olan uygun gençlerimizin çeşitli ülkelerin
istihbarat örgütlerine sızması gerektiği belirtilmiştir.
Kemalist hareketin kurulacak yasal bir dernek çatısı altında evrensel sivil toplum
örgütü olarak faaliyete geçirilmesi gerektiği, bu çerçevede ülke içinde olduğu gibi tüm dünya
ülkelerinde örgütlenmesi gerektiği, Kemalist hareket derneğinin Kemalizm'i uluslar arası
platforma taşımak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Milli Mücadele yıllarında Türk kadınlarının çok önemli ve özel bir yeri olduğu,
Kemalizm ideolojisinin kadınlara büyük önem ve değer verdiği, bu nedenle bu hareketin
liderinin erkek değil kadın olmasında büyük yarar olduğu, bu durumun uluslar arası
platformda da dikkat çekici bir basan sağlayacağı belirtilmiştir.
"YÖNETİM SEVK VE İDARE" başlığı altında;
*Kemalist hareket derneği merkezinin İstanbul'da olması gerektiği,
*Kemalist hareket derneği merkezinin, üretilen ve üretilecek olan "teorik, stratejik ve
doktriner" argümanların yaşama geçirilmesi için propaganda merkezi olarak faaliyet
göstereceği,
*Kemalist hareket derneğinin yönetiminin üretilecek "teorik, stratejik ve doktriner"
argümanlar ile sağlanacağı, bu türden üretimlerin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik
"GİZLİ" bir komite tarafmdan üretileceği, söz konusu gizli komite üyelerinin birbirlerini
tanımada herhangi bir sakınca olmadığı, fakat müşterek toplantılar düzenlenmesinin gizlilik
prensibine aykırı olduğu, komite üyeleri ile dernek başkanı arasında iletişimi sağlayacak olan
bir "KÖPRÜ PERSONEL" olacağı, dernek başkanının talimatları köprü personelden alarak
uygulamaya koyacağı,
*Dernek faaliyet ve girişimlerinin mevcut yasalara uygun olarak düzenleneceği,
hukuka aykın faaliyetlerin meşruluğa gölge düşüreceği, bu nedenle dernek çatısı altında yer
alacak yöneticilerin hukuk platformundaki sicillerinin önemli olduğu,
* Günümüzde hemen hemen dünyanın her ülkesinde Türk nüfusunun bulunduğu, bu
nedenle yurt dışında dernekler kurularak faaliyete geçirilmesi gerektiği, aynca dünyanın çeşitli
ülkelerinde Türklerin kurduğu çeşitli dernek ve lobilerden azami ölçüde yararlanılması
gerektiği,
*Kemalist hareket derneğinin sıradan bir sivil toplum örgütü olmadığı, meşru
direnme hakkının en geniş biçimde hayata geçirileceği bir direniş hareketi olduğu,
*Kemalist hareketi derneğini oluşturacak yönetim kadrolannm gizli komite üyeleri
tarafından seçilmesi gerektiği,
*Kemalist hareket derneği liderliğini üstlenecek kişinin süreç içinde
çeşitli vesileler ile gizli komite üyeleri ile görüştürülmesi gerektiği, gizli komite
üyelerinin çeşitli alanlarda Kemalist hareket derneği liderine "danışman"
kadrosu olarak görevlendirilmesinin çok daha uygun olacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" bölümünde;
Dış güçlere kendilerini satmayı içlerine sindirebilmiş olanlar haricinde tüm Türk
sanatçı, aydın ve bilim insanlannın Kemalist hare^f%n^^»!catısı altında yer almalannm
sağlanabilmesi gerektiği, çünkü kitleleri kolayjpütâ^ etki aMrfjJi^alıp peşinden koşturmayı
başarabilen yalnızca sanatçı ve entelektüel çevreler olduğu, Kemalist hareket derneğinin
ivedilikle kurulup hayata geçirilmesi gerektiği, bu hareketin finans kaynağını Türk işadamı,
esnaf ve tüccarın yapması gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla her iki dokümanın yapılan değerlendirilmesinde, "ERGENEKON" Terör
örgütünün halk kitlelerine ulaşabilmesi, toplumda provakatif eylemler gerçekleştirebilmesi ve
her türlü toplumsal eylemler yapabilmesi için, Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütleri
günümüzde yeniden kurmayı, bu oluşumları "Ulusal Güç Birliği"
* __«___
çatısı altmda toplamayı ve bu oluşumun başına BİR TÜRK KIZI'nı
getirmeyi planladıkları anlaşılmıştır.
"KUVAYI MİLLİYECİ AYDINLAR HAREKETİ"
Örgüt mensuplarının ev ve işlerlerinde yapılan aramalarda şüpheli Kemal Yalçın
ALEMDAROĞLU'ndan, kapak kısmında "TÜRKİYE CUMHURİYETİ GENELKURMAY
BAŞKANLIĞI İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞINA SUNULMAK ÜZERE
HAZIRLANAN RAPORDUR. 12 MAYIS 2003" yazan ve içeriğinden H.Ümit SAYIN
tarafından hazırlandığı anlaşılan (6) sayfalık doküman ele geçirilmiştir.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde; 12 Mayıs 2003 tarihinde Yrd. Doç.
Dr. Ümit SAYIN tarafından hazırlandığı, genel olarak biran evvel Kuvayı Milliye
örgütlenmelerinin yapılması gerektiğinin anlatıldığı görülmüştür.
Dokümanın ikinci sayfasında, "KUVAYI MİLLİYECİ AYDINLAR HAREKETİ"
başlığı altında; Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleriyle belirlenmiş olan laik, demokratik,
cumhuriyetçi, bağımsız, sosyal eşitlikçi, devletçi ve halkçı yapının ortadan kaldırılmakta
olduğu, Anayasamızın varlığı ve güvenilirliğinin tartışılır olduğu, Anayasayı korumakla
görevli Türk Silahlı Kuvvetlerinin son gelişmeler karşısında sessiz kaldığı,
Son olarak "Mütareke Hükümeti"nin üniversiteleri ve eğitimi çökertmek ve kendi
kontrolleri altmda bir medrese yapısına dönüştürmek için Türk tarihindeki büyük kıyım ve
kadrolaşma operasyonunu gerçekleştirmeye başladıkları, Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürü,
ekonomisi, bağımsızlığı, siyasi özerkliği, stratejik kurumları ve üniversitelerin kaybedilmek
üzere olduğu, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Genelkurmayı ile koordineli olarak
örgütlenmek istediklerini,
Milli güçlerin halen bir ordusu olduğunu, mütareke güçlerinin ise bir ordusu
olmadığına inandıklarını, onların arkasındaki ordunun işgalci Amerikan ordusu olduğunu,
Bu nedenle Türkiye'nin pek çok yerinde filizlenerek çoğalacağına inandıkları, bir
Kuvayı Milliye hareketi başlatmak istediklerini, eğer biraz daha geç kalınırsa bu veya benzeri
hareketlerin bile Türkiye'yi kurtaramayacağını, Ülkemizin tamamen elden gittiğini,
"Kuvayı Milliye Hareketi Neden Gerekli?" başlığı altında; beş ayrı maddenin
işlendiği, bu maddelerde genel olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çok büyük bir tehdit
altında işgal edilmek üzere olduğu,
"Ne Yapmalı?" başlığı altında; Kuvayı Milliye Hareketinin temel hedefinin ulusalcı
tüm güçleri kısa sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla en küçük birimler olan ve
periyodik toplantılar yapan 8-10 kişilik çalışma grupları ile işe başlamak istedikleri, bu
konuda ADD gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğu,
Kuvayı Milliye Hareketinin en temel hedeflerinden birisinin ulusal güçleri aktive
etmesi ve düşmana karşı gerek siyasi gerekse hukuki bir mücadele verilmesi, bir işgal altmda
da silahlı mücadeleyle ülkenin iç ve dış düşmanlardan arındırılması olduğu, diğer taraftan da
Kuvayı Milliye Hareketinin bir sivil toplum kuruluşu olan dernek veya vakıflar altında
örgütlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yapılan soruşturma neticesinde; ErgenekoiTİ^ölTörgütünütı hedefe ulaşmak için
kullandığı bu yöntemi gerçekleştirdiği, 2005 ve "2006 yıllarında ülkemizin değişik
vilayetlerinde, birden bire çok sayıda Kuvayı Milliye, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi, Büyük Güç Birliği, Milli Güç Platformu gibi isimler altında demekler kurulduğu, bir
kısım demeklere "Noel Baba" "Ayasofya" gibi değişik isimler verilerek sivil toplum örgütleri
oluşumlarına çeşitlilik kazandırmayı amaçladıkları,
Diğer taraftan bir kısım örgüt mensuplarının birden fazla demekte kurucu olarak
görev aldığı, ayrıca birçok demek merkezinin de aynı adres üzerinde kurulduğu, yani çok
sayıda sivil toplum örgütü kurdukları, bunlara milli mücadele yıllarında kurulan örgüt isimleri
veya benzer isimler verdikleri, devamında da dokümanda belirtilen Ulusal Güç Birliği'ne
benzer bir isim olarak Milli Güç Platformu ve Büyük Güç Birliği adında platform ve demek
kurarak hepsini bir çatı altında toplamaya çalıştıklan, bu demeğin başına da BİR TÜRK KIZI
olarak şüpheli Sevgi ERENEROL'u getirdikleri, böylelikle "ERGENEKON" terör örgütüne ait
tüm sivil toplum örgütlerini Sevgi ERENEROL liderliğinde topladıkları anlaşılmıştır.

Soruşturma kapsamında kısa süre içerisinde yapılan araştırmalarda;


14.06.2005 günü Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi'nin kurulduğu, demeğin
genel başkanlığını Muammer KARABULUT'un yaptığı, demek merkezinin Antalya ilinde
olduğu,
Demek başkanı Muammer KARABULUT'un Sevgi ERENEROL ile sıkı ve yoğun
ilişkilerinin olduğu, birçok gösteri ve yürüyüşte birlikte hareket ettikleri,
11.11.2005 günü Kuvvayi Milliye Derneği'nin kurulduğu, demeğin genel başkanının
Mehmet Fikri KARADAĞ olduğu,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm Sevgi ERENEROL ile ilişkilerinin olduğu ve zaman
zaman Sevgi ERENEROL'un Basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks kilisesinde
görüştükleri,
15.11.2005 günü Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin
kurulduğu, kurucularının emekli General Hasan KUNDAKÇI, Taner ÜNAL, Levent
GÜRKAN ve diğer şahısların olduğu, demeğin genel başkanlığını Taner ÜNAL'ın yaptığı,
Taner ÜNAL'ın Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile ilişki içerisinde
olduğu, hatta bu demeğin kuruluşunda Muzaffer TEKİN ve M.Fikri KARADAĞ'm da
bulunduğu, bazı mitinglerde talimatlan Doğu PERİNÇEK'ten aldığı, demeği Veli KÜÇÜK'ün
talimatlanyla kurduğu,
04.04.2006 günü Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin kurulduğu, demeğin
başkanlığını Kemal KERİNÇSİZ'in yaptığı ve Sevgi ERENEROL ile sürekli irtibat halinde
olduğu,
10.10.2006 günü Ayasofya Derneği'nin kurulduğu, kuruculannm Sevgi ERENEROL,
Ergun POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT ve diğer şahıslann olduğu,
30.10.2006 günü Büyük Güç Birliği Derneği'nin kurulduğu, demek kuruculannm
Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve diğer şahıslann olduğu,
21.12.2006 günü Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nun kurulduğu, platformun genel
başkanlığını Semih Tufan GÜLALTAY'm yaptığı,
27.12.2006 günü Kuvva-i Milliye Derneği'nin kurulduğu, demek kuruculannm Bekir
ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM ve diğer şahıslann olduğu tespit edilmiştir.
Bunlann yanı sıra ele geçirilen belgelerden Milli Güç Platformu adı altında farklı
bir oluşum yapıldığı, bu platform altında çok sayıda değişik demeklerin toplandığı, böylelikle
platform altında toplanan sivil toplum örgütlerinin yönlendirilip kontrol altına alınmasının
amaçlandığı, ele geçirilen belgelerden Milli Güç Platformu'nun genel başkanlığını Kemal
KERİNÇSİZ'in yaptığı anlaşılmıştır. ^^^^^
Bu derneklerden Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği ve Büyük Güç Birliği
Derneğinin, Fatih ilçesinde aynı adreste faaliyet yürüttükleri tespit edilmiştir. Söz konusu
derneklerin 2005 ve 2006 yıllan içerisinde belirli tarih aralıkları ile kurulmuş olmaları dikkat
çeken ayrı bir noktadır.
Şüpheli şahısların hangi derneklerin kuruluşlarında görev aldıklarına bakıldığında
ise,
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un, Ayasofya Derneği ve Büyük Güç Birliği
Derneklerinin kurucularından olduğu, Noel Baba Konseyine de üye olduğu,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in, Büyük Hukukçular Birliği Derneği, Ayasofya
Derneği, Büyük Güç Birliği Derneği ve Milli Güç Platformu kurucularından olduğu,
Şüpheli Muammer KARABULUT'un Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi ve
Ayasofya Derneği kurucularından olduğu,
Şüpheli Oktay YILDIRIM'ın, Büyük Güç Birliği Derneği ve Kuvva-i Milliye
Derneği kurucularından olduğu,
Şüpheli Ergün POYRAZ'ın Ayasofya Derneği kurucularından olduğu,
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvva-ı Milliye Derneği kurucusu ve genel başkanı
olduğu,

Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'ın, Kuvayı Milliye Derneği kurucusu ve genel


başkanı olduğu,
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ulusal Birlik Hareketi Platformunun kurucusu
ve genel başkanı olduğu,
Taner ÜNAL'ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği kurucusu ve genel başkanı
olduğu tespit edilmiştir.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN FAALİYETLERİ


Ergenekon terör örgütünün amaçlan doğrultusunda faaliyet yürüten söz konusu sivil
toplum örgütlerinin bugüne kadar gerçekleştirdiği basın açıklaması, toplumsal gösteri
yürüyüşü ve benzer eylemler ile bu gösterilere katılan örgüt mensuplannm tespit edilebilmesi
için İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğünden bilgi talep edilmiştir.
Temin edilen dosya ve görüntülerin yapılan incelemelerinden ERGENEKON terör
örgütü mensuplannm ve örgüte bağlı sivil toplum örgütlerinin çok sayıda toplantı, gösteri,
yürüyüş, basın açıklaması ve benzer eylemler gerçekleştirdikleri, bu eylemlerin neredeyse
hemen hemen tamamına Sivil Toplum Örgütleri sorumlusu Sevgi ERENEROL'un bizzat
katıldığı tespit edilmiştir. Şimdi de bu tespitlerden birkaç örnek verilecektir.

1- Henüz örgütün dernek ve platform kurma faaliyetleri başlamadan önce 28.12.2004


tarihinde Ergenekon terör örgütü Üyelerinden Şüpheli Vedat YENERER, internet ajans.com
internet sitesi organizasyonunda, Eminönü ilçesi Sirkeci Tren Gann salonunda "YILIN
KUWACISI" ödülü düzenlemiş ve böylelikle sivil toplum örgütlerinin ilk adımlan
atılmıştır.
Bu törene İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROGLU, Doç.
Dr. Emin GÜRSES, Türk Ortadoks Patriği Basın Sözcüsü Sevgi ERENEROL ve çok sayıda
kişinin katıldığı ve bu kişilere "YILIN KUWACISI" ödülünün verildiği,
Aynca Gazeteci Yazar İlhan SELÇUK ve diğerlerinin "YILIN KUVVACISI" ödülüne
layık görüldükleri, fakat törene katılamadıklanndan ödüllerinin verilemediği anlaşılmıştır.
2- 05.02.2005 günü, Şişli ilçesi Anıttepe Sitj^Madjde sokak No: 17 sayılı yerde
bulunan Kıbns Türk Kültür Derneğinin "KKTC'y^^ıifPçıkalîîî^ konulu basın açıklaması
//o
178J/- <* (,{/
Evi ,--> *"*■ , "s**
yaptığı, basın açıklamasından sonra Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi ERENEROL
ile İşçi Partisi İl Başkanı'nm sözlü açıklamalar yaptığı tespit edilmiştir.

3-Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinin 23-25 Eylül 2005 tarihleri arasında


düzenledikleri "Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü döneminde Osmanlı Ermenileri"
konulu sempozyumla ilgili 23.09.2005 günü Milli Güç Platformu ve Büyük
Hukukçular Birliği Derneği tarafından Bahçelievler'deki Bölge İdare Mahkemesi
önünde basın açıklaması yapıldığı tespit edilmiştir.

4-24.09.2005 günü Bilgi Üniversitesinde yapılan "Ermeni Soykırımı" panelini


protesto etmek amacıyla, aynı gün Milli Güç Platformu ve Büyük Hukukçular Birliği
Derneği tarafından Bilgi Üniversitesi önünde basın açıklaması yapıldığı, basın
açıklamasına diğer şahısların yanı sıra Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL'un
katıldığı tespit edilmiştir.

5- 28.10.2005 günü Fener Rum Patrikhanesi önünde Milli Güç Platformu, Büyük
Hukukçular Birliği Derneği, Türk Ortadoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı ve Milliyetçi İş
Adamları Derneği tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı,
eylem sırasında Kemal KERİNÇSİZ'in kısa bir konuşma yaptığı, daha sonra Noel Baba Vakfı
başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını okuduğu,
Söz konusu eyleme diğer şahıslann yanı sıra Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın katıldığı tespit edilmiştir.

6- 09.03.2006 günü Beyoğlu Galatasay Meydanı önünde Hukukçular Birliği,


Türkiye Harp Malûlleri, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafından " Van C. Savcısı
Ferhat SARIKAYA'nm hazırladığı iddianameyi protesto etmek" için basın açıklaması
düzenlendiği, bu gösteriye diğer şahıslann yanı sıra Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Oktay
YILDIRIM ve Kemal KERİNÇSİZ'in katıldığı tespit edilmiştir.
7-10.03.2006 günü Bilgi Üniversitesinde düzenlenen "Sivil ve Demokratik Çözüm;
Türkiye'nin Kürt Meselesi" isimli paneli protesto etmek için Hukukçular Birliği
tarafından basın açıklaması düzenlendiği tespit edilmiştir.
8-07.05.2006 günü Beyoğlu Galatasaray Meydanında Hukukçular Birliği, Milli Güç
Platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiyem Topluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk
Dünyası İnsan Haklan Derneği, Anadolu Dosluk ve Türkmen Derneği, Şehit Analan
Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'e açmayı planladığı "Pontus Soykmmı
Anıtını" protesto etmek için basın açıklaması yapıldığı, Yunanistan Konsolosluğu
önüne siyah çelenk bırakıldığı, eyleme diğer şahıslann yanı sıra Muzaffer TEKİN, M.
Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Emin GÜRSES, Kemal KERİNÇSİZ ve
Asim DEMİR'in katıldığı tespit edilmiştir.
9-17.05.2006 günü Beyoğlu ilçesinde Fransız Konsolosluğu önünde Büyük
Hukukçular Birliği tarafından "Sözde Ermeni Soykmmı Yasa Tasansmı" protesto
etmek için basın açıklaması düzenlendiği, bu eyleme diğer şahıslann yanı sıra Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Asim DEMİR ve Oktay YILDIRIM'ın katıldığı
tespit edilmiştir.
10-12.06.2006 günü Beyoğlu İlçesinde Mete caddesi üzerinde bulunan AB Birliği
Bilgi Merkezi önünde Türkiyem Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından
"Türkiye'nin AB Üyeliği Müzakere Süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği,
söz konusu eyleme Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Asim DEMİR, Mehmet
Zekeriye ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM'ın kaüldı&rt^§n*13B^üştir.
11- 20.06.2006 günü Atatürk Havalimanında Milli Güç Platformu ve Büyük
Hukukçular Birliğinin "Ermenistan Katolikosu II. Karakin"in ülkemizi ziyaretini protesto
etmek amacıyla eylem düzenlendiği, konuk misafirin aracı geçerken grup tarafından yumurta
atıldığı, olayla ilgili Merdan AYDIN, Ferdi ÇELİK, Muammer KOCADAĞLI ve Fatih
SEKMAN isimli şahısların gözaltına alındığı, söz konusu eyleme diğer şahısların yanı sıra
Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Asim DEMİR'in katıldığı tespit edilmiştir.
12-28.07.2006 günü Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesinde "Bir Milyon Ermeni, Otuz
Bin Kürt Öldürüldü" şeklindeki beyanlarından dolayı yargılanan Orhan PAMUK'u
protesto eylemi düzenlendiği, söz konusu eyleme diğer şahısların yanı sıra Sevgi
ERENEROL, Oktay YILDIRIM ve Fuat TURGUT'un katıldığı tespit edilmiştir.
13-19.11.2006 günü Çağlayan Meydanında Bağımsız Türkiye Partisinin açık hava
toplantısı düzenlediği, miting sırasında Kemal KERİNÇSİZ tarafından "Türk
Milletine Çağrı, İstanbul'a geldiği takdirde Papa'yı ülkemizde istemiyoruz-faaliyetine
mutlaka katılın" başlıklı bildiri okunduğu, mitinge yaklaşık 2500-3000 kişinin
katıldığı tespit edilmiştir.
14- 18.12.2006 günü Sultanahmet Adliyesi önünde Doç.Necip
HABLEMİTOGLU'nun ölüm yıldönümü nedeniyle Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği,
Milli Güç Birliği ve Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği tarafından basın açıklaması
düzenlendiği, söz konusu eyleme Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Muzaffer
TEKİN, Asim DEMİR ve Rafet ARSLAN'm katıldığı tespit edilmiştir.
15-30.08.2006 günü Kadıköy rıhtımda Kuvayi Milliye Derneği tarafından "Vatan
topraklarının satıldığı, ülkenin parçalanmak üzere olduğu vesilesiyle ve bugünü 30
Ağustos Zafer Bayramı olması vesilesiyle, Ankara iline Anıtkabir'e gidip Ata'ya
şikayet edecekleri" konusu ile ilgili protesto eylemi düzenledikleri, eylem
çerçevesinde Kadıköy Rıhtım Caddesinden E-5 Acıbadem Köprüsüne kadar
yürüdükleri, eylem sırasında dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ'm kısa bir
konuşma yaptığı ve grubun Ankara'ya gitmek üzere hareket ettiği tespit edilmiştir.
16-Ulusal Birlik Platformu Başkanı Semih Tufan GÜLALTAY'm Muzaffer TEKİN
ve Sevgi ERENEROL ile irtibatlı olduğu tespit edilmiştir. Muzaffer TEKİN, Semih
Tufan GÜLALTAY'm Sevgi ERENEROL'un kilisede düzenlenen toplantılara
katıldıkları tespit edilmiş, bu şekilde görüntülerinin olduğu görülmüştür.
17-25 Ekim 2003 tarihinde Ankara ilinde Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları
çerçevesinde düzenlenen gösteri, yürüyüş ve miting ile ilgili belgeler ve görüntüler
Ankara Emniyet Müdürlüğünden temin edilmiştir.
Söz konusu belgelerin yapılan incelemesinde; 25 Ekim 2003 tarihinde Ankara
Üniversitesi rektörü başkanlığında 7 kişiden oluşan düzenleme kurulu tarafından
Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları kapsamında gösteri, yürüyüş ve miting düzenlendiği, bu
mitinge çeşitli üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına mensup şahısların katıldığı, kalabalığın
Celal Bayar Bulvarı üzerinde toplanıp, Tandoğan Meydanı ve Anıt Caddesini takiben
Anıtkabir'e kadar yürüdüğü,
Bu yürüyüşte "ORDU GÖREVE, ATATÜRK GENÇLİĞİ" yazan pankart ve
dövizlerin taşındığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü
Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun da katıldığı,
Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen tutanaklarda "Ordu Göreve,
Atatürk Gençliği" ibareli dövizi taşıyan kişilerden bir kısmının İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi öğrencisi Dilek BİLGİN, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Okan ERSOY olduğu,
Ayrıca İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Utku Umut BULSUN, İsmail
BOSTANOĞLU, Nur ARSLAN, Onur Güneş AYAŞ, yüksek lisans öğrencisi Özgür BINNUR,
araştırma görevlisi Ali Emre ÖZSOY ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Can Berk
BİRGÜL ile Engin GİRGİN'in de gösteriye katıl^fa|i?îaraarı olduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARINDAN ELE GEÇİRİLEN
FOTOĞRAFLARIN İNCELENMESİNDE:
Şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen fotoğraflar incelendiğinde; Şüpheli Sevgi
ERENEROL'un sık sık Türk Ortadoks kilisesinde toplantılar düzenlediği, bu toplantılara,
şüpheliler Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, soruşturma sırasında
ölen Kuddusi OKKIR, İsmail EKSİK, Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM, Emin
GÜRSES ve Semih Tufan GÜLALTAY'm katıldıkları tespit edilmiştir.
Diğer şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda ele geçirilen fotoğrafların yapılan
incelemesinde;
2006 yılı içersinde "YILIN KUVVACISI" ödül töreninin yeniden düzenlendiği, bu
törene de ismi geçen şahısların katıldığı tespit edilmiştir.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ İLE İLGİLİ ŞÜPHELİ


İFADELERİ Şüpheli Sevgi ERENEROL ifadesinde;
"Ulusal Güç Birliği Hareketi hakkında bir bilgisinin olmadığını, Milli Güç Birliği
Platformu isimli bir oluşumlarının olduğunu, daha sonra bu oluşumu dernekleştirerek Büyük
Güç Birliği Derneğini kurduklarını, kendisinin Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel
Baba Konseyine üye olduğunu, kendisinin Ayasofya Derneği Başkanı olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ü 2005 yılından buyana tanıdığını, Türk Ortodoks Patrikhanesinde
törenlere katıldığını, Muammer KARABULUT'un Noel Baba Konseyinin başkanı olduğunu ve
uzun süredir tanıştıklarını, Muzaffer TEKİN'i 2002 yılından buyana tanıdığını, ailecek
görüştüklerini, cezaevinde de ziyaret ettiğini, Ergün POYRAZ ile Necip HABLEMITOGLU
nun cenaze töreninde tanıdığını, sık görüştüklerini, ceza evine ziyaretine gittiğini, Mehmet
Fikri KARADAĞ'ı Muzaffer TEKİN vasıtası ile tanıdığını, Patrikhanede yapılan törene ve
basın açıklamasına geldiğini, Fuat TURGUT'ile izmir ilinde yapılan bir etkinlikte
tanıştıklarını, görüşmelerinin olduğunu, Mehmet Zekeriya OZTURK ile yapılan basın
açıklamalarında tanıştığını, Oktay YILDIRIM'ı 2005 yılından buyana tanıdığını, basın
açıklamalarında tanıştığını, Kemal KERİNÇSİZ ile 2005 yılındaki bir etkinlikte tanıştığını,
bundan sonra görüşmelerinin devam ettiğini, aile dostu olduğunu, Büyük Güç Birliği ve
Ayasofya Derneğinde birlikte faaliyette bulunduklarını" beyan etmiştir.

Kemal KERİNÇSİZ ifadesinde;


"Büyük Hukukçular Birliği ve Büyük Güç Birliği Derneği ve Ayasofya Derneğinde
üyeliğinin olduğunu, bunun yanı sıra 11. Türk Dünyası Kurultayına Büyük Hukukçular Birliği
Başkanı olarak katıldığını" beyan etmiştir.
Kemal KERİNÇSİZ'in iş yerinden elde edilen bilgisayarın incelemesinde; "Milli Güç
Birliği Derneği.doc" isimli dosyada; Vatanseverler Güç Birliği Derneği'nin Tüzüğü olduğu
görülmüştür. Söz konusu dernek tüzüğünün Büyük Güç Birliği derneğinin amacı ile aynı
olduğu anlaşılmıştır.
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi ve Noel
Baba Vakfı tarafından ortaklaşa bir protesto gösterisi düzenlenmiş, Noel Baba Vakfı başkanı
Muammer KARABULUT tarafından basın açıklaması okunmuş, Patrikhane kapısına bir adet
siyah çelenk bırakılmıştır. Kemal KERİNÇSİZ, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN, Muzaffer TEKİN,
Sevgi ERENEROL ve Veli KÜÇÜK'ün etkinliğe katıldığı resimlerden anlaşılmıştır.
'Muzaffer TEKİN ile 2005 yılında bir konferansta tanıştıklarını, ilişkisinin
olduğunu, Sevgi ERENEROL'u, Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü olarak tanıdığını, nerede
tanıştıklarını tam hatırlamadığını, Kemal KERİNÇSİZ'in Büyük Hukukçular Derneği Başkanı
olduğunu, 2005 yılında bir panelde tanıştıklarını,
Kendisinin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği üyesi olmadığını,
Derneğin başkanlığını Taner ÜNAL'ın yaptığını, Derneğin bazı davetlerine katıldığını, Oktay
YILDIRIM, Kuddusi OKKIR isimli şahısları da VKGBII Derneğinin bir davetinde tanıdığını,
Albay Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN' in VKGB' den
ayrılarak Kuvayi Milliye Derneğini kurup faaliyete başladıklarını, VKGB'nin 2004 Haziran
'da Maltepe de düzenlediği bir buluşmaya katıldığını" beyan etmiştir.

Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde;


"Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Muzaffer TEKIN'in yanından tanıdığını, Sevgi
ERENEROL 'u ile tanıştıklarını, toplantı, paskalya törenleri ve kardeşi Paşa ERENEROL 'un
patriklik görevine başlama törenine katıldığını, Kemal KERÎNÇSİZ'i de Patrikhanenin
düzenlediği programlarda tanıdığım Veli KÜÇÜK ile 1992 - 1993 yılında Ağrı İl Jandarma
Alay Komutanlığına atandığı zaman tanıştığını, emekli olduktan sonrada görüştüklerini,
Muzaffer TEKİN ile devre arkadaşı olduklarını, 2005 yılında Vatan Sever Kuvvetler
Güçbirliği Hareketi Derneğinin İstanbul Şubesi için kendisinin uygun görüldüğünü, bu
Derneğin Ankarada yapılan toplantılarına katıldığını, Taner ÜNAL'ın başkan seçildiğini,
kendisini de teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı olarak seçtiklerini, ancak daha sonra
Taner ÜNAL dan dolayı bu dernekten ayrıldığını, 11 kasım 2005 tarihinde Kuvayi Milliye
Derneğini, Binvar KURBANOĞLU, Türkan GÖRÜM, Sezin ALPER, Nevzat ÇETİN, Savaşan
TOSUN ve Mehmet BEŞLİOGLU isimli şahıslarla kurucular kurulunu oluşturarak
kurduklarını, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN sabıkalı olduklarından dolayı kurucular
kurulunda yer almayı uygun bulmadıklarını,
Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'in kardeşi Emre GÜLALTAY'ı
Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, daha sonrada görüşmelerinin olduğunu" beyan
etmiştir.

Şüpheli Oktay YILDIRIM ifadesinde;


"... Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehid Dul ve Yetimleri Derneği üyesi olduğunu,
ayrıca kuruluş aşamasında bulunan Kuvvai Milliye Derneği istanbul temsilcisi olduğunu,
Muzafer TEKİN'i Mahmut ÖZTÜRK vasıtasıyla tanıdığını, sürekli görüştüklerini," beyan
etmiştir.

Şüpheli Muammer KARABULUT ifadesinde;


"1991 yılında Antalya valisi Saffet ARIKANBEDÜK ün desteği ile Noel baba
etkinliklerine başladığını ve 1995 yılında da Noel Baba Vakfını kurduğunu, .... 2005 yılında
da, Uluslararası Noel baba Barış Konseyi Derneği "ni diğer şahıslarla birlikte kurduklarını,
Noel Baba Vakfının uluslararası faaliyette bulunmasının yasal olmaması nedeniyle,
Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneğini kurduklarını, 2006 yılında maddi
sıkıntılardan Noel Baba vakfının kapatıldığını,
Antalya Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı olduğunu ayrıca
Ayasofya Derneği ve Milli Güç Birliği Derneği üyesi olduğunu, Milli Güç Platformu" da
görev aldığını ancak tüzel bir kişilik olmadığı için Milli Güç Birliği Derneği kurulduğunu,
Oktay YILDIRIM isimli şahsı Kemal KERİNÇSİZ'Hn Fatih"te bulunan ofisine
gittiğinde gördüğünü, aynı ortamda Sevgi ERENEROL ve^Ergün POYRAZ'in da olduğunu,

%s^~^
Muzaffer TEKİN'i de bu şahısların yanında, basın açıklamalarında tanıdığım Veli KÜÇÜK,
Ergün POYRAZ'ı da Sevgi ERENEROL vasıtası ile tanıdığını" beyan etmiştir.

Şüpheli Emin GÜRSES ifadesinde özetle;


"Sevgi ERENEROL'u, vatansever bir milliyetçi olarak tanıdığını, görüştüklerini,
Patrikhanede düzenlenen toplantılara ve başka yerlerde düzenlenen toplantılara katıldığını,
Ergün POYRAZ'ı da Sevgi ERENEROL' dan dolayı tanıdığını, patrikhanede gördüğünü,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile telefonla görüştüğünü, ayrıca bir toplantıda gördüğünü Veli
KÜÇÜK ile de tanıştığını, arada bir görüştüklerini, Muzaffer TEKİN ile de görüşmesinin
olduğunu " beyan etmiştir.

Şüpheli Fuat TURGUT ifadesinde özetle;


"Son bir yıldır izmir'de faaliyet gösteren Türk Dünyası Kültür ve insan Hakları
Derneğinin genel başkan yardımcılığı görevini yürüttüğünü, aynı zamanda bu derneğin
avukatlığını da yaptığını, bunun dışında herhangi bir siyasi parti ve dernek üyeliği
bulunmadığını,.
Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay YILDIRIM'ı tanıdığım Veli KÜÇÜK
ile yüz yüze tanışamadıklarını" beyan etmiştir.

Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde özetle;


"2007 yılı ocak ayından bu yana Ayasofya Derneği üyesi olduğunu, Oktay
YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL 'u tanıdığım " beyan etmiştir.

Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde özetle;


"Herhangi bir dernek veya kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını, Türkiye'de emekli
subaylar derneği dahil hiçbir derneğin üyesi olmadığını, bu gibi dernek veya kuruluşların bir
nevi anormallik ve sapıklık olduğunu düşündüğünü,
Türk kızı imajım ilk defa duyduğunu, böyle bir kızın olduğunu ve mevcudiyetini de
bilmediğini,
Muammer KARABULUT ile arkadaş olduklarını, Noel baba vakfı başkanı olduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ ile birlikte görev yaptıklarını, emekli olduktan sonra da
görüştüklerini, Muzaffer TEKİN ile Batı Trakya dergisinden tanıştıklarını, bazı etkinliklerde
birlikte olduklarını, Sevgi ERENEROL'u tanıdığını, bazı etkinliklerine katıldığını, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ü gazeteci Güler KÖMÜRCÜ vasıtası ile tanıdığını" beyan etmiştir.

Şüpheli Muzaffer TEKİN ifadesinde özetle;


"Hiçbir sivil toplum örgütüne ve hiçbir siyasi partiye, sendikaya ve derneğe üye
olmadığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'in Harp Okulundan sınıf arkadaşı olduğunu, istanbul
'da Kuvayi Milliye Derneğini kurduğunu,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi oluşumundan ayrılan arkadaşlarının yeni
bir oluşum meydana getirerek kendisinin lider olmasını teklif ettiklerini, bu amaçla Hüseyin
GÖRÜM, İbrahim ÖZCAN, Kuddusi OKKIR ve birçok kişi ile tanışıp birlikte Türkiye'nin
çeşitli yerlerine gittiklerini, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Başkanının Taner ÜNAL
olduğunu,
Sevgi ERENEROL ile tanıştıklarını, Patrikhaneye gittiğini, Semih Tufan GÜLALTAY
ile tanıştığını, bu şahsın ceza evine girmesinden sonra ailesi ile ilgilendiğini, " beyan etmiştir.

Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY ifadesinde özetle;


"1998 yılında AKIN BİRDAL olayından ceza ems£sg&^Hğini, 4,5 yıl ceza yatıp şartla
tahliye olduktan sonra, Ulusal Birlik Partisi adıjatyıâ'a birjpegtinin genel başkanlığına

7î2^^/^
getirildiğini, ancak daha sonra sabıkası sebebi ile ayrıldığını, Ulusal Birlik Platformu adı
altındaki platform kurduğunu, platformun dernekler kanununa göre oluşturulduğunu, bu
platformda 49-50 tane kurucu derneğin bulunduğunu,
Muzaffer TEKİN ile ceza evinde iken görüştüğünü, ceza evinden çıktıktan sonrada
görüşmesinin olduğunu, yine Muzaffet TEKİN vasıtası ile Sevgi ERENEROL ile Taksimde
bulunan Türk Solu binasında tanıştıklarını, daha sonra Sevgi ERENEROL'un davetlerine
gittiğini Veli KÜÇÜK ile Türk Dünyası Araştırmalar Vakfında karşılaştıklarını, Yozgat Ceza
evinde iken Tuncay GUNEY'in yanına geldiğini Veli KÜÇÜK'ün emrinde çalışan istihbarat
görevlisi olduğunu anlattığını, Mehmet Zekeriya OZTÜRK ile de tanıştıklarını" beyan etmiştir.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ İLE İLGİLİ TELEFON


GÖRÜŞMELERİ
Tape:2, 26.02.2007 günü saat:14.03'de M.Fikri KARADAĞ ile Y. A. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Y. A.'nun "Evet bi isteğiniz bi emriniz olduğu zaman biz de burda sizinle
beraberiz bunu bilmenizi istedim" "Şişli Esentepedeyim" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm
"karargaha bi ziyarete gelsene madem o kadar iyisin" "Kuvai Milliye karargahı, mabedi
bi gör, Atatürk'ün karargahı burası" "Kadıköyde askerlik şubesi var eski askerlik
şubesi, yeni Rasim Paşa Emekli Subaylar Derneği Halit Ağa Çeşmesi" diyerek yeri tarif
ettiği tespit edilmiştir.
Tape:109, 30.04.2007 günü saat:15.16'de M.Fikri KARADAĞ ile Tayyar..? in
yaptığı görüşmede;
M.Fikri KARADAĞ'm Merkez Komutanlığında Tuğgeneral N. Ö. ile konuştuğunu,
askerlik problemi konusunda, bu şahsın yanma gidip derdini anlatması gerektiğini, oraya
gidince Kuvayi Milliyeci olduğunu anlatmasmı söyleyerek "..ordan küçük bir paket yap,
benim adıma götür, kendi adına sakın götürme" diyerek şahsı merkez komutanlığına
gönderdiği tespit edilmiştir.

Tape:158, 24.06.2007 günü saat:19.41'de M.Fikri KARADAĞ ile Kahraman


ŞAHİN arasındaki telefon görüşmesinde özetle ;
Yapılan bir kamp toplantısından bahsettikleri, Kahraman ŞAHİN'in " nasıl
değerlendiriyon baba" "Bugünkü gündemi" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Gayet
güzeldi" "Gençliği de konuşturduk, gençliği konuşturmayı unutmayalım bundan sonra" "
çok önemli, hatta bi de güzel, iyi bir kadın bulsak, oda konuşsa, her seferinde bi kadın bi
genç" diyerek gençlere konuşma yapması için kadın konuşmacı ayarlamaya çalıştıkları,
konuşmanın ilerleyen bölümlerinde siyasi konulardan bahsettikleri, M.Fikri KARADAĞ'm
"...Gürcistanda, Amerikada, İngilterede, Ermenistanda, Suriyede, Arabistanda, gidin
Türklere dininiz elden gidiyo deyin, başbakan da olursunuz cumhurbaşkanı da
olursunuz diyo, yani bizim millet ohh batan geminin mallan deyip propagandayı yapıyor,
bakan oluyor, başbakan oluyor, herşey oluyorlar, Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, Turgut
Özal gibi orospu çocuğu mesela" "Neden işte bu bizim yapacağımız işten sonra
olamayacaklar" dediği, konuşmanın son bölümlerinde Muzaffer TEKİN'in Bursa'da bi
evde daha bazı malzemelerin çıktığından bahsettikleri tespit edilmiştir.
Tape:39, 13.07.2007 günü Erkut ERSOY ile M.Fikri KARADAĞ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle ;
Erkut'un "Erkut ben komutanım Özel Büro" dediği, Fikri KARADAĞ'm da
"Tamam Erkut, şeylen Özel Büro terimini kullanmpatuz biliyorsun" "ÖZEL BÜRO
FALAN YOK, BİR TEK KUVAYİ MİLLİYE^RnTAİVîAM MI EVLAT" diyerek
örgütün tüm faaliyetlerinin Kuvayı Milliye Derneği adı altında yürütüldüğünü ifade ettiği
anlaşılmaktadır.
Tape:214, 09.08.2007 günü saat:22.20'de MUHAMMET YÜCE ile FEVZİ' nin
yaptığı telefon görüşmesinde; M.YÜCE'nin Kuvvayi Milliye Derneğinden bahsederek
"Bakıyorum orada 500 tane işyerini bağlamış her ay 100 milyon yardım topluyor derneğe,
PARA DİREK BİZİM FİKRİ ALBAYIN ELİNE KALIYOR, şimdi benide oraya yönetime
aldı, ... DEDİM GÜZEL ADAMLARIMIZ VAR, DEDİM HER TÜRLÜ DEDİM BİZ
KOŞUŞTURURUZ DEDİM, TAMAM DEDİ, MUHAMMET DEDİ, ZATEN BEN SENİ
BİLİRİM DEDİ, GEL DEDİ, BEN SİZİ YÖNETİME ALACAM DEDİ, beni yönetime aldı"
"... KUVAYİ MİLLİYE RESMİ DERNEĞİ EMNİYET ARKASINDA JANDARMA
ARKASINDA HİÇ BİR SORUNUMUZ YOK YANİ" dediği,
Tape:478-479-480-481, 18.08.2007 günü Muhammet YÜCE'nin Selim AKKURT'a
gönderdiği mesajlarda;
"HALAOĞLU GÖKTÜRK HAFTAYA PARAYI ALIYO, HEMEN GELECEK,
ZATEN BEN ALBAYLA YİNE GORUSTUM, IS TAMAM. HEMEN EKİBİ KUR DIYO,
DERNEYE YARDIM ADI ALTINDA PARALARI TOPLASINLAR, DIYO BUTUN
ZENGİNLERİN VE ESNAFIN LİSTESİNİ VERECEK BİZE, O BASIMIZDA BİZ
KOSTURACZ, BEN ÇARŞAMBA ORADAYIM" şeklinde mesaj gönderdiği,
Tape:373, 25.06.2007 günü Saat:20.16'da Kahraman ŞAHİN/ Niyazi...? ile
Begüm...? Arasındaki telefon görüşmesinde;
Begüm'ün "Biraz önce Fikri Paşayla konuştum, onu haber vereyim dedim"
"Kapıda yakaladım paşayı, gel dedim konuşucam senle" konuştuk bi yarım saat" dediği,
Kahraman'm "Bugünde ben fırça attım ona" "Bir tane çocuk vardı, onun numarası yazılmamış
üyelik numarası falan" "Dedim gençlere ne yapıcan sen dedim, mahvettiniz bizim
gençliğimizi dedim. Kalkıyorsun gençlerden şey istiyorsun falan neyse ondan sonra
yumuşadı" dediği, Begüm'ün "Paşa çok sinirli" "Ama güzel planları var, benim içime su
serpti" dediği, Kahraman'm "...hazır yani her şeyimiz" dediği, Begüm'ün "Ya bir şey söylicem
Kahraman, Paşaya söylemedimde, Şu şehitlerden dolayı, Erdoğan'a inat bi miting
düzenleyemiyor muyuz İstanbul'da" dediği, Kahraman'm "Düzenleriz" "Ama gel yardım et o
zaman" "..gel çarpışalım" "Para olucak, ben bulucam parayı, 2-3 tane işimiz var, inşallah
biticek" dediği,
Tape:366, 24.10.2007 günü saat:22.14'de Kahraman ŞAHİN ile Abdullah...?
Arasındaki telefon görüşmesinde;
Abdullah'ın "Ya sana ulaşmak ne kadar zorlaştı böyle" dediği, Kahraman'm "Ya biraz
dışandaydım Ankara'ya falan gittim geldim" dediği, Abdullah'ın "kendi işin mi yoksa Kuvvayi
Milliyenin mi" dediği, Kahraman'm ".. kendi işim de vardı, öyle de, telefonda pek konuşmak
istemiyorum bu tür şeyleri" dediği,
Tape: 3192, 12.11.2007 günü saat 13:03 sıralarında 02423240352 nolu telefonla
Sevgi ERENEROL'un yaptığı telefon görüşmesinde; "............ BU ARADA DUYDUNMU?
VATANSEVER GÜÇ BİRLİĞİNİN HEPSİ TAHLİYE OLDU..............." şeklinde beyanlarda
bulunduğu,
14.11.2007 günü saat:12.40'da Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
M.KARABULUT'un "Yani yazıları biz koyuyoruz şeye ...." "siteye tabi onlar
Hakan ....yazı bile yazmıyor yani çocuk" "Bir tek onlara Milli Gücü bıraktık biliyorsun"
"hatta Ergün... içeriye girdiğinde eğer bunu kapatalım mı dediler" "Şeyi Milli Gücü"
"adından dolayı" dediği, S.ERENEROL'un ".... neyi kapatılacakmış nesi varmış
kapanması için" dediği, y,^^—
Tape :1038, 14.11.2007 günü saat: 17.23'de Veli KÜÇÜK ile M. E. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Veli 'nin "Mehmetçim merhaba. Vakıftayım ya Türk Dünyasmdayım, sen ne...?"
dediği, Mehmet'in "İş ihtiyacı olan kimse var mı?" "Ya bizim Sönmez beyin bi işi var da.
Sönmez KÖKSAL'm. Onda çalışacak birini şey ediyoruz ..." "...Erkek de yani birazcık bu şey
banka alacaklarıylan ilgili çalışacak." "Muhasebe filan değil. Daha çok istihbarata yönelik."
dediği Veli'nin "Tamam, anladım ben. O vakit bizim emeklilerden birini bulmam lazım sana."
dediği, Mehmet'in "Ya biraz da genç olursa daha iyi olur." dediği Veli'nin "Genç işte emekli
derken, Binbaşılıktan falan ayrılmış bu işi girebilecek." dediği, Mehmet'in "SENİN ESKİ
KONUNA GİRDİĞİ İÇİN, onun için aklıma geldin." dediği,
Tape: 3197, 24.11.2007 günü saat:14:15 sıralarında, Sevgi ERENEROL'un Veli
KÜÇÜK ile yapmış olduğu görüşmede; VELİ KÜÇÜK'ün "...SEVGİ HANIM MERHABA
VELİ PAŞA....PATRİKHANE Yİ ARADIM YAKUP ÇIKTI GELMEDİLER DEDİ Bİ
UĞRARAYIM DEDİM Bİ GÖREYİM DİYODUM..." dediği, Sevgi ERENEROL' un ise "
TAMAM, BEKLİYORUM" dediği,
Tape :1063, 30.11.2007 günü saat: 14.20'de Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Sevgi hanım merhaba Veli Paşa." "Patrikhanede misin?" diye sorduğu,
Sevgi'nin onaylaması üzerine Veli'nin "...Vakıftayım Türk Dünyasında. ...Yanma bi 5 dakka
uğrayacam. Ordan da müsait olursan ararım seni, bi çayını içmeye gelecem." dediği, Sevgi'nin
"Tamam tamam." dediği,
Tape :1064, 30.11.2007 günü saat: 15.50'de Veli KÜÇÜK ile S. Ş. A. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Ş.'in "Sen ne yapıyorsun paşam?" diye sorduğuveli'nin "Ben şeydeyim, Paşa beyin
yanındayım, patrikhanedeyim. Patrik Türk Ortodoks Patrikhanesi." "PATRİK BEYİN
YANINA GELDİM. Bİ GÖREYİM DEDİM." dediği,
16.12.2007 günü saat:14.13'de Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
M.KARABULUT'un "...ben sana yolladım" "Yani elimden geldiği kadarıyla başka
şeylerde koymaya çalıştım" dediği, K.KERİNÇSİZ'in "Abi bu arada bu arada biz Sah günü mı
şey adliyesinin önünde İstanbul adliyesinin önünde saat 12 de Necip HAPLEMİTOĞLU'na
ilişkin faili meçhul dosyanın soruşturmanın işletilmesi ve genişletilmesi konusunda bir dilekçe
vereceğiz bide bir basın açıklaması yapacağız" dediği, M.KARABULUT'un "Evet aynen
yolla" "Siteye koyalım" dediği, KKERİNÇSİZ'in "Hem siteye koy abi hem de şey yap ismini
sen söyle her tarafa bi yaydıralım onu" dediği, M.KARABULUT'un "Ben o konuda Hürriyette
çıkan habere istinaden" dediği, K.KERİNÇSİZ'in "Ha maniplasy onlar yapıyolar ya özellikle o
Ümraniye oparasy onuna bakan savcı onlar zaten hepsi düzeyleri belli olan belli bir tarikat
mensubu insanlar" dediği, M.KARABULUT'un "Peki ona dem vuracakmısm" dediği,
K.KERİNÇSİZ'in "Tabi tabi zaten o konuyu da işleyeceğiz yani öyle bir maniplasyon
yapılıyor ki abi düşüne biliyormusun yav o davanın o davanın avukatlarmdan tut sanıklarına
kadar HABLEMİTOĞLUNU candan sevmiş yüreğinde hisseden adeta onun kanıyla
bütünleşmiş olan insanlar ve bu insanlara bu cinayeti sorumlusu tutulmak isteniyor böyle iş
olabilir mi abi sen bu konuda bi yazı yazsana başarılı olduğun nokta bu senin" "Ya avukat
BUZOĞLU şeyin avukatı Hüseyin BUZOĞLU eee ismini sen söyle geçmişte haşır neşir
olmuş rahmetli ile Necip HABLEMİTOĞLU ile" "Davalarına girmiş çıkmış ki en yakın
dostlarından bir tanesi Ergün anlatabildim mi bu Ümraniye operasyonundan dolayı adam
tutuklu yani düşüne biliyormusun yani kimler suçlanmaya çalışılıyor o yüzden bizim buna bir-
müdahale etmemiz lazım" dediği,
M.KARABULUT'un "Yani şimdi Egun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu
ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun
değimli onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" "Adam yani
Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" görüşmenin devamında
Recep Tayyip ERDOĞAN ile ilgili "SAYIN DAVASI" hakkında konuştukları, bu davadan
dokunulmazlığı kalkınca ceza alacağı, siyasi hayatının biteceği ile ilgili konuşmalar yaptıkları,
Tape:308Q, 18.12.2007 günü saat: 13.02 de, Kemal KERİNÇSİZ ve C. Ç.'ın yapmış
olduğu telefon görüşmesinde; Sultanahmet Adliyesi önünde, Hablemitoğlu cinayetinin yıl
dönümü münasebetiyle ile ilgili yapmış oldukları basm açıklamasından sonra görüşme
yaptıkları anlaşılmaktadır. Kemal KERİNÇSİZ'in " RAMİS PAŞAM İLE BİRLİKTE VATAN
CADDESİNDEKİ ORDUEVİNDEYİZ, GELMEK İSTERSEN GEL, GELİRKEN BİZİM
BURAK VAR ADLİYENİN ÖNÜNDE ONU DA AL..." dediği, Cevat ÇALIK'm "TAMAM
OLDU, GÖRÜŞÜRÜZ.." diyerek, şahısların yapmış oldukları basm açıklaması, mitinglerde
ve anma günlerinde, bazı emekli askerlerinde bulunduğu, bu anma törenine ayrıca, Sevgi
ERENEROL, AY-YILDIZ HAREKETİNİN başkanı, Büyük Hukukçular Derneği üyelerinin
katıldığı anlaşılmaktadır.
Tape :1001, 21.12.2007 günü saat:14.58'de Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Veli paşa iyi bayramlar dilerim" "25'inde de bizim Noel bayramımız
İstanbul'da" dediğiveLİ'nin "Ay'ın 25'inde Noeliniz tamam orda oiacaz inşallah" dediği,
SEVGİ'nin "Bekliyoruz 11'inden itibaren bekliyoruz sağolun" dediği,
25.12.2007 günü saat: 09.40'de Sevgi ERENEROL ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "... ne zaman gelelim ne zaman programınız" dediği, Sevgi
ERENEROL'un "Saat 11 den itibaren" dediği Veli KÜÇÜK'ün "iyi biz 11 den sonra geliriz
öyleyse Necla hanımla" dediği,
09.01.2008 günü saat:19.56'da Güler KÖMÜRCÜ/M.Zekeriya ÖZTÜRK ile A.
T. arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başında Güler KÖMÜRCÜ, A. T. ile karşılıklı sohbet ettikten sonra
Güler'in telefonu yanında bulunan M.ZEKERİYA ÖZTÜRK'e verdiği, A.'in M.ZEKERİYA
ÖZTÜRK'e hitaben "Biz öğlen yemek yedik hanımlar bu Atatürkçü Düşünce Derneğinin şeyi
Yeniköy Şubesine üye kaydediyorlarmış bizim arkadaşlar onlarda" "Bugünde onların en
yüksek başındaki Orgeneral kim" dediği, M.ZEKERİYA'nm "Şener Eruygur Paşa" dediği,
A.'in "Kaç milyonda iki yiz kırk kişiyiz diyo şey iki yüz kırk bin kişiyiz diyo ayıptır yani
diyo" dediği, M.ZEKERİYA'nm "Doğruda ama birazcık o zaman şikayet ediyorlarsa dışarıyı
bi dinlesinler kulak versinler ne oluyo İşçi Partisinin arka bahçesine döndü orası" "E tabi yani
bu yıllardır bilinen gerçek bu" "Asker İşçi partisi o yüzden zaten orayı arka bahçe haline
getirdi geliyor onlardan iki kelime öğreniyor gidiyo Aydınlıkta yazıyo Ulusal kanalda
yayınlıyor" "Onlar gibi düşünen adam oluyor askerlerde oraya sinek gibi üşüşüyo yani
emeklileri" "Yani acayip bir döngü yarattılar Masonik bir yarım bir yaklaşım bile olabilir yani
orda" "Ha yani nedir Atatürkçü Düşünce Derneği ben bir kısımını gördüm Ankara Hiltonda
T.Ö. geliyodu Cumhuriyet Kadının olarak çıkmışlar yaşa Tuncay hoşgeldin iyiki geldin iyiki
sen varsm sen olmazsan biz mahvolmuştuk diye sloganlar atıyolardı" dediği, A.'in "Zaten
biliyosun ADD İnglizcede ADD Dikkat Dağınıklığı ,Dikkat Bozukluğu demek hastalık adı"
dediği, M.ZEKERİYA'nm "Doğru söylüyosun yani öyle ... Allahtan Halk ingilizceyi bilmiyor"
"Çok kişinin haberi yok yo bayrak hareketinde olay böyleydi zaten T. Ö.'nın militer şeyleri
geldi paramiter güçleri geldi" "Koruma halkası oluşturdular CHP ile ADD ile falan böyle yani
buraya hizmet ediyor artık..." dediği,

Tape :1024, 12.01.2008 günü saat:13.08'de Veli KÜÇÜK ile A.Ç. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; VELİ'nin "Sayın valim ne yaptınız" "Ben vakıftayım yemeğe gel
yukarı gel sayın valim" dediği, AYHAN'm "Komutanım oraya çıkmayalım biz ama bir
görüşelim" dediğiveLİ'nin "Tamam geldiğinde içeri ben haberim olsun..." dediği, AYHAN'm
"...o bizim milletvekilimiz de gelsin size bir allahısmarladık diyecek tamam" dediği,
22.01.2008 günü saat:11.55'te Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "Muhtar sende şey var mı HaberTürk televizyonu" "Veli
KÜÇÜK'le beraber birçok adamı içeri aldılar." "Bi bişey var hem de öyle mesela Güler
KÖMÜRCÜ var gazeteci. Onu da almışlar hiç bunlarla bi ilişkisi yok. Demek ki mesela
benim bildiğim bi ilişkisi yok. Biçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler
KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. GİZLİ TOPLANTILARDA
BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'YÜ. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim
bunlar ayrı bi iş çeviriyorlar." dediği, X Şahsın "Şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa.
Surdaki telefonlarına onlar bile paravan. BANA VERİYOR CEP TELEFONU ŞUNLA
GÖRÜŞELİM. Diyorum senin yasallağın nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben
devletten hizmeti vatandaşa ulaştırmam lazım." "Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan
olur ya. Devlet dedim ona hizmeti dedim bedellen satar mı halkına dedim ya. Bu devlet
olmaktan çıkar dedim ya. Bu dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu
kime, ben sana bunun fotokopilerini istersen fakshyayım." Dediği, Emin'in "Ya bunu
Emniyete sorsana bu... nedir diye." Dediği, X Şahsın "Bu Emniyetten ya bu neyse telefonla
konuşulmayı da." "BEN BUNU ŞEYE YOLLAYIM MI ÇÖLAŞAN'A?" dediği, Emin'in
"ÇÖLAŞAN'a gönder. Mustafa BALBAY'a gönder. Cumhuriyetten ikisi ikisine de gönder
...onlar beraber..." dediği,

22.01.2008 günü saat: 11.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "...Ortodoks Kilisesinde toplantı olurdu mesala. Bu günler
münler ben bir defa mesela herhalde 5-5 yıldan fazladır oraya giderim ben." dediği, X
Şahsın "Bu Enver ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar?" diye sorduğu, Emin'in
"Enver ALTAYLI ne iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki.
"Yani CIA bağlantılı belli dün akşam konuşurken Nazara anlattı." dediği, X Şahsın "Valla bu
büyük bir operasyona benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyodu kapattı. Tekrar arar ben
sana dönerim." dediği, Emin'in "Kemal'i anlarım, Kemal KERİNÇSİZ bunlarla beraberdi
sürekli." dediği,
22.01.2008 günü saat: 14.40'ta Emin GÜRSES ile Devrim...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "... Sami Hoştan'la Sevgi Erenerol'ün ne ilişkisi var?" "Veli
paşa Veli paşayla Sevgi Erenerolle Güler Kömürcü'nün ne ilişkisi var?" "Hocam ben
bunların bütün toplantılarına katıldım." "...Sevgi'nin yaptığı toplantılarda özellikle Kilisede
yapıldı. Bu toplantı Karaköy'deki Kilisede. O Kilisedeki toplantıda hiç bi zaman ben o
Kuvayi Milliye, onlar CIA ile bağlantılı. Bi iki tane Kuvayi Milliye örgütlenmesi var." "O
Albay falan onlar, onların yanımıza geldiğini hiç görmedim." dediği, Devrim'in "SEN
NERDESİN?" diye sorduğu, Emin'in "BEN EVDE DEĞİLİM, BAŞKA BİYERDEYİM."
"...Sevgi'nin yaptığı tek şey Muzaffer Yüzbaşıyı gidip ziyaret etmek. .. .Danıştay Meselesiyle
bunun ne işi var. Danıştay Meselesinin arkasında İsrail'in olduğunu aylardır söylüyoruz ve
bu konuda şahitler çıktı. Şahitleri bile Savcılık dinlemedi." dediği, Devrim'in "Ya burada
ciddi bi hegemonya savaşı var." Dediği, Emin'in "Ya Türkiye'de içerde karşılıklı savaş var.
Bunun dış bağlantısı da var. Nasıl ki Sedat Peker'in içeri atılmasını isteyen Amerikan
Büyükelçisidir. ...Bunların da başka bi bağlantısı var." dediği tespit edilmiştir.
S'' -J

f/ph :Jı^ • fifö&fey


Tape 3083, Kemal KERİNÇSİZ ile Erdoğan KAYA arasındaki telefon görüşmesinde
özetle: Söğütlüler Demeği Başkanı olan Erdoğan KAYA'ya hitaben Kemal KERINÇSIZ'in
"bir noktada devletin yapamadığını, bugün zaten devletin bunu yapmaları mümkün değil,
devlet zaten karşı güçlere geçmiş işgal edilmiş kurumuyla kuruluşuyla, yani işgalci güçler
devleti ele geçirme gayretine girmiş" .. "orda ra.. paşa var... generaller var albaylar var, bissürü
şey var yani çok nitelikli insanlar var... yani bi çoğunu tanımıyorsunuz siz tabi de, profesörler
var baya bi aydm kesim vardı." ..."senin derneği de bizim, ay-yıldız birliğine al..","o konuda,
hatta imkan nisbetinde bulunduğunuz yerde... diğer dernekler varsa oraya sokmaya çalışın",
"iş genişlemektir anlatabildim mi genişlemektir.. Oralardan buraya geldiniz ateşler
yakıyorsunuz.." dediği anlaşılmıştır.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME:


Yukarıda anlatılan demeklere bakıldığında, Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya
Demeği ve Büyük Güç Birliği Demeğinin Fatih ilçesinde aynı adreste bulunduğu,
şüphelilerden Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Ergün POYRAZ, Muammer
KARABULUT ve Oktay YILDIRIM'm bu demeklerin kuruluşlarında görev aldığı tespit
edilmiştir.
Diğer taraftan şüphelilerden Oktay YILDIRIM'm Kuvva-i Milliye Demeğinin
kumlusunda, Kemal KERİNÇSİZ de Milli Güç Platformunun kumlusunda görev aldığı tespit
edilmiştir.
Kuvvayı Milliye Demeği Başkanı şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ile Ulusal
Birlik Hareketi Platformu Başkanı şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın şüpheli Sevgi
ERENEROL'un toplantılarına katıldığı, şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm bir dönem
Merkezi Ankarada bulunan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği demeğinde görev aldığı tespit
edilmiştir. Öte yandan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Yöneticilerinin Veli KÜÇÜK ve
Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu da bilinmektedir. Bu hususlar ilerleyen bölümlerde
ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Öte yandan söz konusu sivil toplum örgütlerin gerçekleştirdikleri toplantı gösteri
yürüyüş ve basın açıklamalanna bakıldığında, neredeyse belirtilen bu demeklerin birçok eylem
ve gösteriye birlikte katıldıkları, bu gösteri ve eylemlere örgütün yönetici kadrosunu oluşturan
şüpheliler Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Kemal KERİNÇSİZ,
Oktay YILDIRIM, Fuat TURGUT, Emin GÜRSES ve Sevgi ERENEROL'un de bizzat
katıldığı görülmüştür.
Ayrıca elde edilen fotoğraflardan söz konusu sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri
olan şüpheliler, Mehmet Fikri KARADAĞ, Semih Tufan GÜLALTAY, Kemal KERİNÇSİZ,
Oktay YILDIRIM, Muammer KARABULUT ve Ergün POYRAZ'ın Sevgi ERENEROL'un
Türk Ortadoks kilisesinde düzenlediği toplantılara ve konferanslara katıldıkları,
Zaman zaman bu toplantılara örgütün yönetici kadrosunu oluşturan Veli KÜÇÜK,
Muzaffer TEKİN ve örgüt üyesi Emin GÜRSES'in de katıldığı tespit edilmiştir.
Dolayısıyla elde edilen tüm bu deliller; Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi,
Büyük Hukukçular Birliği Demeği, Ayasofya Demeği, Büyük Güç Birliği Demeği, Kuvva-i
Milliye Demeği, Kuvayı Milliye Demeği, Milli Güç Platformu ve Ulusal Birlik Platformunun
"ERGENEKON" terör örgütüne bağlı sivil toplum kuruluşları olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan Milli Güç Platformu ve Ulusal Birlik Platformu altında çok sayıda
demeği toplayarak diğer Sivil Toplum Örgütlerini kontrol altına almayı amaçladıkları
anlaşılmaktadır.

Nitekim gerçekleştirdikleri eylem ve gösterilere bakıldığında, diğer demeklerin


de katılmalarını sağlayarak kendilerine ait olmayan sivil toplum örgütlerini de örgütün
amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirdikleri ve kontrol ettikleri görülmektedir.
Dolayısıyla elde edilen tüm bu veriler, Dinamik-Ulusal Güç Birliği Kuvayı
Milliye Dokümanında belirtilen, Ulusal Güç Birliği yerine çok benzer bir isim olan
Büyük Güç Birliğinin kullanıldığı, bu birliğin liderliğini de BİR TÜRK KIZI olarak
şüpheli Sevgi ERENEROL'un yaptığı açıkça anlaşılmıştır.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN AMACI


Demeklerin tüzüklerinde belirtilen amaçlarına bakıldığında, her birisinin ayrı
ayrı amaçlan olduğu halde, düzenledikleri toplantı gösteri ve yürüyüşlerde neredeyse
hemen hemen hepsinin birlikte hareket ettiği görülmektedir.
Gerçekleştirdikleri gösteri, yürüyüş, basın açıklaması ve eylemlere bakıldığında
bir taraftan örgütün propagandasını yaptıkları, böylelikle yeni açılımlar sağlayarak örgüte
güç sağlamayı, diğer taraftan da örgütün amaçlan doğrultusunda ülkede darbe zemini
oluşturacak eylemler yapmayı planladıklan anlaşılmaktadır.
Fakat söz konusu Sivil Toplum örgütlerinden Kuvayı Milliye ve Vatansever
Kuvvetler Güç Birliği Hareketi demeklerine bakıldığında diğer sivil toplum örgütlerinden
farklılıklannm olduğu daha ziyade örgüte istihbarat ve silahlı eylem gerçekleştirebilecek
kadrolardan oluştuğu, gerçekleştirdikleri ya da gerçekleştirmeyi planladıklan eylemlerle
ülkede kaos, anarşi ve terör meydana getirmeyi amaçladıklan, özellikle Türk-Kürt
düşmanlığım körükleyerek kardeş kavgası çıkmasına sebebiyet verecek eylemlere
giriştikleri görülmüştür. Bu nedenle bu (2) demek aynca aynntılı olarak anlatılacaktır.

KUVAYI MİLLİYE DERNEĞİ (1919);


İçişleri Bakanlığı Demekler Dairesi Başkanlığı Demekler Denetçileri tarafından
İstanbul İlinde faaliyet gösteren 34-126-063 kütük numaralı "Kuvayı Milliye Derneği"nin
Demekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi neticesinde ; Demeğin
11.11.2005 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler
Müdürlüğüne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı, Demeğin faaliyet adresini İstanbul
Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne "Rasimpaşa Mahallesi, Yavuztürk Sokak, No:6,
Kadıköy-İstanbul" olarak bildirdiği, Demeğin 16.04.2007 tarihli beyannamesinde üye
sayısını 215 olarak bildirdiği, Demeğin İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne verdiği
2006 yılma ilişkin 16.04.2007 tarihli beyannamesinde Kars İlinde bir şubesinin ve yurt
içinde 58 ve yurt dışında da 2 temsilciliğinin bulunduğunu bildirdiği, Demek tüzüğünün
1.2. maddesinde Demeğin amacının "Kuvayı Milliyecilerin anılannı önder sayarak ve
onlann geleneklerini sürdürerek, milli egemenliğimize, kültürümüze ve değerlerimize
dayanarak, yaşamamıza ve gelişmemize engel veya tehdit oluşturacak her türlü güç ve
olaylara karşı, yurttaşlan aydınlatmak, birleştirmek ve mücadeleye katmak ve yukanda
sayılan değerleri korumak ve kollamak için gerekli çalışmalan yapmaktır. ..." şeklinde
belirtildiği,Derneğin 20.03.2006 tarihinde yapılan ilk olağan genel kurul toplantısına
ilişkin 27.03.2006 tarihinde İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne verdiği genel
kurul sonuç bildirimine göre demek organlanna seçilenlerin Mehmet Fikri KARADAĞ
Genel Başkan, Binvar KURBANOĞLU Genel Başkan Yard.,Ahmet TÜRKYILMAZ
Sayman, Hüseyin GÖRÜM Genel Başkan Yard. (Tşk.), Av. Nevzat ÇETİN Demek Hukuk
Müşaviri, Sezin ALPER Yönetim Kurulu Üyesi, Türkan GÖRÜM Yönetim Kurulu Üyesi,
Ali ÖZOĞLU,Dernek Basın Müşaviri Hatice BAHTİYAR Dernek Halkla İlişkiler
Müşaviri, isimli şahıslann olduğu belirtilmiştir.
Kuvayı Milliye Demeği 11.11.2005 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ'm önayak
olması ile kurulmuştur. Derneğin, Sivil Toplum Örgütü görüntüsü altında Ergenekon Terör
Örgütü içerisinde faaliyet gösteren,silahlı eylemler gerçekleştirme kabiliyetine sahip bir hücre
yapılanması içerisinde olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneğine yönelik ilk soruşturma şüpheli Murat ÇAĞLAR'm
07.01.2007 tarihinde İstanbul Pendik ilçesinde bir araç içersinde örgütsel dokümanlar ile
yakalanması ile başlatılmıştır.
Murat ÇAĞLAR'm yönetimindeki araçtaki dokümanların bir kısmının silahlı suç,
terör örgütü üyelerinin veya tetikçi şahısların davranış kurallarını gösterir notlar olduğu, bir
kısmının ise değişik kişilerle ilgili istihbari bilgi notlan olduğu anlaşılmıştır.
(1)numarası verilen el yazısı not kağıdında; İstihbarat Jargonu Başhğmm Olduğu
Ve Altında "Çiftçi=Tetik Çeken Kelle Alan, Çöpçü=Silahşörlere Lojistik Destek
Sağlayan, Tavşan=Operasyondaki Hedef, Namazdan Sonra=Cuma Öğleden
Sonra, Alış Veriş=Operasyon, Yemlemek=Dolar Vermek, Kış Uykusuna
Yatmak=Emir Gelinceye Kadar Hiçbir Şey Yapmamak, Perdeleme=Koruma
Altına Alma, Çizgi=Ülke Sının, Şirket=Cıa Merkezine Denir Türk
İstihbaratçılarda Mit' E Şirket Diyor" şeklinde notların yazılmış olduğu
görülmüştür.
(2)numarası verilen el yazısı not kağıdında; "Pantolonun Ağ Kısmı Derin Ve Bol
Olacak, Ayakkabı Kaymamak Ses Çıkarmamalı Koşmaya Müsait Olmalı, Ceket
Kabalarından Aşağıda Uzun Olur Dışarıya Hafif Bombe Verilir Tabanca
Tamamen Kaybolur, Takım Elbiselerin Astarları Düğmeleri Kolay
Sökülmeyecek Cinsten Olmalı Kavgada Sökülenler İleride Yakalandığında
Mahkemede Delil Olarak Kullanılabilir, Büyük Ve Sağlam Pamuk Mendil Çok
Önemlidir, Her İşe Yarar Yaranın Üzerine Bastmrsan Kan Kaybını Önler, İç
Çamaşırı Slip Olmaz, Bokser Gibi Şort Olmalıki Aleti Yani Tabancayı Rahat
Koyabilesin Külotunun Lastikleri Elinin Kalınlığında Olmalıki Alet Düşmesin,
Kemerler Amerikadan Özel Gelir Son Delikten Sonra Kemer İçinde Bir Boğayı
Rahatlıkla Kesebileceğin Çok Keskin Bıçak Görevi Yapan Bir Metal Vardır Bu
Kemerler Çok Pahalıdır Piyasada Satılmaz" şeklinde notların yazılmış olduğu
görülmüştür.
(4) numarası verilen el yazısı not kağıdında; "Kimlik Gizli Kalmalıdır, Anne-Baba
Kardeş Senin Kimliğini Bilmemelidir, Kimlik Taşınmaz, Şirket Telefonundan Ulaşılır,
Numara Gizlidir, Yazı Tipleri Çok Yönlüdür, Sağ Ve Sol El Kullanılmalıdır" şeklinde
notların yazılmış olduğu görülmüştür.
Diğer belgelerde ise değişik kişilere ait istihbari bilgiler olduğu görülmüştür.
Murat ÇAĞLAR, dokümanların kendisine ait olmadığını, aracın Kuvayı Milliye
Derneğinin kullanımında olduğunu, bu nedenle söz konusu belgeleri araç içerisine diğer
Dernek çalışanlarının bırakmış olabileceğini beyan etmiştir.Bu beyan üzerine, Kuvayı Milliye
Derneğinin Kadıköy'de bulunan binasında arama yapılmış,bulunan 2 adet Bilgisayar ve 8 adet
CD'ye el konulmuştur.
15.10.2006 tarihli CD'nin incelemesinde; Kuvayı Milliye Derneğinin Mersin ilinde
yaptığı toplantı görüntülerinin olduğu, ilk olarak Derneğin Mersin İl Başkanı Kemal CAN
AY'm konuşma yaptığı, Kuvayi Milliye Derneğinin kuruluş amacını ; "...1919 daki Kuvayi
Milliye ruhu Mersin'de başlamıştır. Türkiye'yi dalga dalga saracaktır ve hainlerin korkulu bir
rüyası olacaktır. Bazı arkadaşlarım soruyorlar, ne yapacaksınız, sizde onlar gibi normal bir
dernek mi olacaksınız, hayır arkadaşlar biz bu harekatı Kuvayı Milliye harekatı, Mustafa
Kemal ATATURK'ün harekatıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK 1919 da Samsuna ne yapmışsa,
çıktığı zaman bizde onu yapacağız.... Ama bunu yapmak için de önce teşkilat kuracağız ..."
sözleri ile anlattığı tespit edilmiştir.
Görüntünün bir bölümünde, Kemal CANAY'nın "Genel Başkan Yardımcım" olarak
takdim ettiği Hüseyin Kerim BAYRAKTAROĞ LU ^Hüseyin GÖRÜM) 'nun ; "...Kuvayi
Milliye Hıyaneti Vataniye Kanunu zamanı geldiğinde yürürlüğe girmesi için çalışacaktır, 11
Kasım 1938 den bu güne kadar ihanet eden her şahıs, her kurum ve kuruluş hesabını
verecektir....." şeklinde konuşma yaptığı tespit edilmiştir.
Görüntünün ilerleyen bölümlerinde Mehmet Fikri KARADAG'm kürsüye geldiği,
Kuvayi Milliye davası için, herkesin tanıdıklarını çağırmasını istediği ve "... daha ömür
istiyorum, ne için biliyor musunuz, vatan hainlerinin ülkeyi sömüren alçakların, şerefsizlerin,
sonunu görmek, darağaçlarında sallandıkları günü görmek için ..." şeklinde konuştuğu,
Kuvayi Milliye Derneğine üye olacak, bu uğurda elini, gövdesini, kafasını, bütün varlığını
taşın altına sokacak, arkadaşlarına özel bir yemin ettirdiğini, yemine başlamadan önce Gazi
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Erzurum'da iken etrafında kalan veya kalmayanlara söylediği
açıklamayı yapacağını belirterek, "sevgili arkadaşlarım bu uğurda ölmek var, öldürülmek
var, öldürmek var, bu uğurda zorluklarla karşılaşmak var, bu işe girip bin kere pişman
olup, nereden bu işe başladım deyip, kendini doğduğu güne kahır ettirmek var, çoluk
çocuğun önünde mahcup olmak var" şeklinde konuşmasını sürdürdüğü ve daha sonra bu
"Kuvva Yemini" olarak bilinen yemin ettirdiği tespit edilmiştir.
Kanal 33 1. CD Forum programı içeriğinde; Sunucu ile Mehmet Fikri KARADAĞ
arasında uzun bir konuşma olduğu, konuşmanın bir bölümünde vatana ihanet eden
yöneticilerden bahsedildiği, Mehmet Fikri KARADAG'm "bunların tamamının isim listesi,
hesap numaraları 13.000 'den fazla 13.500 civarında, hepsi bizde var, onların en çok
güvendikleri bize bunları getirdi" şeklinde konuşma yaptığı tespit edilmiştir.
Kanal 33 2. CD Forum programı içeriğinde; Sunucu ve Mehmet Fikri KARADAĞ
arasındaki söyleşinin devam ettiği, uzun bir söyleşi sonrasında Mehmet fikri KARADAG'm
"Kuvayi Milliyenin vazgeçilmez prensiplerini söyleyelim ve bitirelim. Oyunu daima Türk
milleti kuracak, herkesin oyuncağı olmayacak, asla unutmayacak ve ihaneti asla
affetmeyecek, bunu bütün millete vaat ediyorum " şeklinde konuşma yaptığı tespit edilmiştir.
2 Nolu VCD nin incelemesinde; Uzun bir konuşma olduğu, konuşmanın sonunda
Kuvayi Milliye Derneği Başkanı Mehmet Fikri KARADAG'm "Kuvayi Milliye Kemal
Atatürk'ün devleti kurduğu zamandan beri devam ediyor, .................Elimizde Türkiye'nin
Kaynaklarını, Siyasi Kimlik Kartını Kullanarak Çalan, Sömüren Yağmalayan 13.500
Kişinin İsmi Vardır, bunun karşılığı da yurt dışındaki değeri 480 milyar dolardır, bunları
sentine kadar getireceğiz, Kuvayi Milliye olarak buna and içtik" dediği tespit edilmiştir.
Dernek binasından el konulan bilgisayarlarda ;
-komisyonlar.DOC isimli word dosyasının içeriğinde; iki sayfalık yazılı metin
olduğu, yazının üst tarafında Kuvayi Milliye Derneğinin armasının bulunduğu, sayfanın
"Aşağıda tasarlanan şema derneğimizin işleme yapısında yapılacak düzenlemeler,
komisyonlar, kurullar ve bunların işlevlerinin tasviri için hazırlanmıştır" yazısıyla
başladığı, hemen altında Genel Başkan Mehmet Fikri KARADAĞ, Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin GÖRÜM ve Sayman Kahraman ŞAHİN yazdığı, bu yazıların altında komisyonlar
başlığı altında sekiz ayrı komisyonlarla ilgili başlıklar ve bu başlıkların altında her
komisyonun görevlerini anlatır açıklamalar olduğu görülmüştür.Bunlarda özetle ;
Özel Kuvvetler Komisyonu: "Bu komisyon savaş anında, seferberlik anında ve şanlı
ordumuz tarafından ihtiyaç duyulduğu anlarda görev yapacak olan Kuvayi Milliye
Kuvvetlerini oluşturmak ve hazırlamakla görevlidir, ... ayrıca Kuvayi Milliye'nin
güvenliğinden sorumlu olup alt kurullar oluşturacak, güvenlik şirketi ve benzeri ticari işlere
girecek"
Din Komisyonu: "Bu komisyon dini kullanarak toplumu kandıran zihniyeti ve
unsurları ortadan kaldırmak için çalışacak............."
Yayın Komisyonu: "Komisyon, derneğin tüm yayın reklam ve benzer işlerini
gerçekleştirip diğer komisyonlarla ortak çalışacaktır.",--
Strateji Ve Dış İlişkiler Komisyonu: "Komisyon Kuvayı Milliye'nin dış ilişkilerini,
politikasını belirleyip ulusal güvenlik stratejileri geliştirip hayata geçirecek" yazdığı
görülmüştür.
Eğitim Komisyonu: "Komisyon, derneğin eğitim faaliyetlerini ve kurumlarını hayata
geçirecek"
Büyük Birleşme Komisyonu: "Komisyon Türkiye'nin içinde bulunduğu kaos
ortamından doğan birleşme arayışı için birçok vatandaşımızı bir araya getirip sorunların
üzerine beraber gidilmesini sağlayacaktır......"
Atatürkçülük Komisyonu: "Komisyon ismini taşıdığı tüm vazifeleri eksiksiz yerine
getirip Atatürkçülüğü genç neslimiz için bir yaşam tarzı haline getirmeye çalışacaktır"
Büyük Türk Birliği Komisyonu: "Komisyonun işlevi ve içeriği şimdilik teşkilatımız
tarafından gizli gerçekleştirilecektir"
Yazdığı,yazmm devamında kısa bir açıklamanın daha olduğu ve en alt kısımda da
Kuvayı Milliye yazdığı görülmüştür.
komisyonlar.DOC isimli word dosyanın 03.11.2006 tarihinde oluşturulduğu,
501JJ70X840602 seri numaralı hard diskin alman imajında C:\belgeler ozel\komisyonlar.DOC
adresinde yer aldığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Murat ÇAĞLAR'm kollukta kendisi ile yapılan mülakatta; Diğer
anlatımlarının yanı sıra "... .Kuvayı Milliye Derneğinde kaldığı süre içerisinde kendilerine,
vatanın elden gittiğinin, bir an evvel halkın ayaklandırılması gerektiğinin, ayrıca Kuvvayi
Milliye Derneğinin mevcut orduya alternatif yeni bir ordu kurma yetkisinin olduğunun,
bunun için maddi güç kazanmaları gerektiğinin, mevcut ordunun içinde bölünmeler
olduğunun, vatan hainlerinin olduğunun anlatıldığını, bu nedenle sık sık yardım
toplandığını, bu çerçevede kendisinin de çok defa bu yardım toplama faaliyetlerine
katıldığını..." beyan ettiği belirtilmiştir.Murat ÇAĞLAR daha sonra alman C.savcılığı
ifadesinde de aynı beyanlarını tekrar ederek mülakattaki beyanlarını teyit etmiştir.
Bu kapsamda yapılan soruşturmada, Derneğin Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Ali
ÖZOĞLU'nun 25 Mayıs 2006 da tarihli TEMPO DERGİSİNE röportaj verdiği tespit edilmiş ,
bu röportajda özefle;"2007 yılı içersinde metropolleri kuşatan başta Kürt mafyası olmak üzere
tüm şehir terörüne karşı bir girişim başlatacaklarını, tam 2000 motorize ekipten oluşan telsizli
istihbarat ekipleri hazırladıklarını, bu ekiplerin istanbul içinde ve iki yakada başta Kürt
mafyası olmak üzere her türlü Organize Suç Şebekesine ve mafyaya karşı mücadele etmekle
görevli olacağını" beyan ettiği görülmüştür.
Murat ÇAĞLAR'm anlatımları ve ele geçen doküman, bilgisayar ve CDTerin
incelenmesinde, Kuvayı Milliye Derneği yöneticilerinin etraflarına topladıkları bir kısım
sabıkalı şahıslar ile dernek adı ve sivil toplum kuruluşu görüntüsü altında illegal faaliyetler
gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır.
İlk başta Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ
liderliğinde organize bir suç örgütü olduğu izlenimini veren bu oluşum ile ilgili soruşturma
devam ederken, Mehmet Fikri KARADAĞ'm Ergenekon Terör Örgütü yöneticisilerinden Veli
KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve diğer şahıslarla irtibatlı olduğu tespit
edilmiştir. Bu ilişkileri incelenip soruşturulduğunda, Kuvayı Milliye Derneğinin Mehmet Fikri
KADARAĞ liderliğinde hareket eden bir organize bir suç örgütü olmayıp Ergenekon Terör
Örgütü içerisinde faaliyet gösteren bir hücre yapılanması olduğu anlaşılmış, bu nedenle
Kuvayı Milliye Derneğine yönelik soruşturma Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen
soruşturma ile birleştirilmiştir.
Esasen, Kuvayı Milliye Derneğinin Ergenekon Terör Örgütünün kendisine bağlı "Sivil
Unsurların" kurulması ve örgütlenmesi amacı ile hazırladığı "Lobi" adı verilen gizli-örgütsel
çalışması uyarınca kurulan "Lobi Yapılanmasının" karart ve bu yapılanmanın Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını birlemek için hazırladığı "Dinamik" adı
verilen örgüt dokümanında gösterilen "Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele yıllarında
kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür"
hedefinin uygulamaya konulması amacı kurdurulduğu, derneğe konulacak ismin dahi
"Dinamik" isimli örgüt belgesinde belirlendiği anlaşılmaktadır.
Buna karşın Kuvayı Milliye Derneğinde faaliyet yürüten birçok şüpheliden elde edilip
önemi nedeni ile aşağıda özetlenen, logosu yanında "Kuvayı Milliye Genel Merkezi" başlık ve
"Kuvayı Milliye Nedir" alt başlıklı 5 sayfalık bilgisayar çıktısı metinde ; Türk Ordusunun
tarihi gelişiminden, 1.Dünya Savaşından sonra dağıtılmasından, vatan topraklarının düşman
tarafından işgal edilmesinden, devletin halkını ve ülkesini koruyamadığı gerçeğinin farkına
varan halkın savunma içgüdüsü ile Kuvayı Milliye birliklerini kurduğundan, askerlerin bir
bölümünün de milis güçlerinin oluşumuna destek verdiklerinden , elde kalmış bir kaç parça
silahın milislere aktarıldığından, genç subaylar'm da milis güçlerinin öncü ve lider kadrolarını
oluşturduğundan, bu ortamda Kuvayı Milliyenin doğrudan doğruya Harbiye Nezareti
(Savunma Bakanlığı) ve Erkanı Harbiyei Umumiye (Genelkurmay)'ye bağlı olmadığı için
kontrol ve disiplinini sağlamanın yeterince mümkün olmadığmdan,Kuvayı Milliyenin kendi
içerisinde bir bütün oluşturmadığından, milis güçlerinin kumandanlannmdan bir kısmının asker
kökenli olmalarına karşın o an ordu kadrosu içerisinde yer almayan veya istifa eden genç
subaylar ile emekli olan subaylar, bir kısmının eşraf,bir kısmının efeler,bir başka grubun da
eşkiya reislerinden oluştuğundan, dolayısıyla bu gruplarda genel bir karargah,kumanda
bütünlüğü,silah birliği,ortak hareket olmadığından, bu nedenle zaman zaman yanlışlıklara,
keyfi uygulamalara yönelebildiklerinden, Meclis açıldıktan sonra Ankara Hükümeti ile
bağlantılarını sürdürdüklerinden, Büyük Millet Meclisi düzenli ordularının yetersiz kalıp
ayaklanmalara tek başına cevap veremediği durumlarda Kuvayı Milliyenin devreye
girdiğinden, Kuvayı Milliye'nin görevini yerine getirerek işgal ordusunun yayılmasını
önledikten sonra kesin sonucun alınması için düzenli ordu birliklerin yanında yer aldığından,
Hıyaneti Vataniye Kanununun çıkarılması ve İstiklal Mahkemeleri'nin kuruluşu ile hainlerin
hak ettiği cezalara çarptırıldığından, milli ordu kurulmasman ardından da ebedi Başkomutanı
Mustafa Kemal Paşa'nm yönetiminde zaferin kazanıldığından, en son aşamada da ordu-millet
bütünleşmesi ile milli devrimlerin gerçekleştirildiğinden bahsedilerek, aynısı ile "...günümüzde
de aziz vatan toprakları can düşmanlarımıza pazarlanmakta, kahraman ordumuz sanki başka
bir milletin ordusuymuş gibi her fırsatta yıpratılmakta, yer altı ve yerüstü milli servetlerimiz
yabancılara peşkeş çekilmekte, Cumhuriyefin bütün maddi ve manevi kazammları çılgınca yok
edilmeye çalışılmakta, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü gözlerimizin önünde
parçalanmaya devam etmekte, velhasıl tarih tekerrür etmektedir.Büyük Atamızın Gençliğe
Hitabesi'ndeki her şey mevcut ve gerçekleşmek üzeredir.O halde; Ey Türk'ün asil
evlatları!..Kuvayı Milliye zamanı değil mL " şeklindeki yazılar bulunduğu tespit edilmiştir.
Gerçekte, örgüt amaç ve ilkelerine aykırı davrandıkları kabul edilen yönetimi, askeri
bir müdahalenin sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırmayı , bu
amaçla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin için ülkede karışıklık veya silahlı
bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak
provakatif terör eylemleri organize etmeyi amaçlayan ve gerçekleştiren Ergenekon Terör
Örgütü, Kuvayı Milliye Derneğindeki yapılanması ile ; bu ve buna benzer birçok dokümanda
demokratik sistemin tüm kurumlarıyla yaşandığı ülkeyi kurtuluş savaşı yıllarında işgal
edilerek istilaya uğramış Anadolu topraklan gibi gösterip, bu savaşın kazanılmasındaki önemli
rolüne hemen kimsenin itiraz etmeyeceği Kuvayı Milliyenin tarihe malolup her zaman saygı
ile anılan hatırasından yararlanıp vatandaşları yanıltarak "hain" ve "düşman" olarak
gösterdikleri kişiler aleyhine Kuvayı Milliye Dernekleri ile orgutleyıp silahlı mücadeleyi de
içerir şekilde faaliyet göstermeye çağırarak örgüt propagandası yaptığı anlaşılmaktadır.

^^ fj^
^V ^V^h^^^
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanmasının,
legal faaliyetle çerçevesinde örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıkları düşünülen
yönetim aleyhindeki miting,gösteri,yürüyüş v.b. sivil toplum faaliyetlerinde istihdam edildiği,
Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL
gibi etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve
dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının
tepkisini de çeken kişilere yönelik suikast planladığı, bazı şahıs ve kurumlar hakkında örgüt
amaçları doğrultusunda istihbari bilgiler toplayarak hukuka aykırı bir şekilde kişisel veri
olarak kaydettiği, yine örgüte gelir temin etmek için tahsilat amaçlı bazı şahıslan takip ettikleri
tespit edilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki bu hücre yapılanması içersinde hiyerarşik
bir ilişki olduğu, belirli bir emir komuta zinciri içinde hareket ettikleri, örgüt mensuplarının
sözde yüzbaşı,binbaşı,komutan,karargah,operasyon v.b. askeri terimler kullandıkları,
yöneticiler ile konuşurken "Komutanım, Emredersiniz" şeklinde hitap ederek hiyerarşik yapıyı
ortaya koydukları görülmektedir.
Soruşturma evrakından bu yapılanmanın örgüt üyelerinin amaçlan doğrultusunda
planladıklan eylemleri gerçekleştirmede kararlı oldukları, bu eylemleri gerçekleştirmek amaç
ve iradesiyle bir araya geldikleri ve hedefleri doğrultusunda ciddi çalışmalar yaptıklan
görülmektedir.
Kuvayı Milliye Derneği yönetici kadrosunun etrafianna topladıklan kişilere, vatanın
elden gittiği, halkın bir en evvel ayaklandmlması gerektiği, ülkede birçok hainin olduğu,
bunlann cezalandmlacağı gibi anlatımlarla ülkede ciddi kaosa sebebiyet verecek eylemler
yaptırmaya çalıştıklan,kişileri de bu eylemleri vatan ve millet için yapacaklanna inandırdıklan
görülmektedir. Kapalı alanlarda yaptıklan yemin törenlerinde "Sevgili arkadaşlar! Bu uğurda
ölmek var; öldürülmek var!.. Öldürmek var" şeklindeki ifadeleri ile de örgütün amacı ve
yapısı ifade edilirken, örgütün eylem planlan içersinde şiddet olduğu da açıkça vurgulanmıştır.
Örgütün yapısı, sahip olduğu üye sayısı, araç ve gereç bakımından planlanan suçlan
işlemeye elverişli olduklan görülmektedir.
Örgütün, ordumuzu hiçe sayarak içerisinde hainlerin olduğunu ileri sürüp Kuvayı
Milliye Derneği altında mevcut orduya alternatif yeni bir ordu bile kurmayı planladıklan
görülmektedir. Demokratik sistemlerde suç ve suçluyla mücadele için kurulan kurumlara
dışında hiçbir şahıs, topluluk, zümre bu yetkiyi paylaşamaz. Kaldı ki yetkili kurumlar olan
güvenlik güçleri dahi suçla mücadele ederken yetkileri ve sorumluluklan ulusal ve uluslararası
hukuk kurallan ile belirlenmiştir. Anayasanın 6. maddesinde "Hiçbir kimse veya organ
kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmü getirilmiştir. Mehmet
Fikri KARADAĞ liderliğindeki bu hücre yapılanması süreç içersinde örgütü devletin bir
güvenlik kuvveti gibi görmeye başlayıp, mevcut hukuk sistemini hiçe sayarak, vatandaşların
yaşadığı mağduriyetleri, kendi usul ve yöntemleri ile çözmeye başlamışlardır.Öte yandan
istihbarat toplama yetki ve görevi de kanunlarla belirlenmiştir. Yasalann yetki verdiği
kurumlar dışında hiç kimse istihbarat toplayamaz. Fakat yine soruşturma dosyasında bulunan
delillerden anılan hücre yapılanmasının tamamen gayrimeşru bir şekilde birçok kişi ya da
kuruluş hakkında istihbarat topladığı, bu bilgilerin bir kısmını güvenlik birimlerine bildirirken
bir çoğunu da örgütün amaçlan doğrultusunda kullandığı anlaşılmıştır.
Örgütün, devlet adına hareket ediyormuş görüntüsü verip, bunun kolaylığından
yararlanarak tahsilat, adam kaldırma ve benzer mafya tarzı eylemler gerçekleştirmeyi ve bu
şekilde de örgüte gelir temin etme adına ciddi rantlar elde etmeyi planladığı da görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Djspâğındeki illegal yapılanmasının
lideri aynı zamanda Derneğin de genel başkanı olan^îvfehmet Pîfer4 KARADAĞ'm "...Bu
i *' , - ' "f
f
7V- ^^M7^^~)
uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var" şeklinde şiddet içeren yemin merasimini
özellikle son yıllarda doğu bölgesinden aldığı göçle Kürt kökenli vatandaşların nüfusunda
ciddi artışların yaşandığı bilinen Mersin ilinde yaptırmış olması dikkat çekicidir. Ergenekon
Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki diğer bir yapılanması olan Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Derneğinin de Mersin'in PKK terör örgütünün eline geçtiği propagandasıyla şehrin
Yörük köylerim savaş vermeye çağırdığı, bu çerçevede Mersin'de toplumsal gösteri yürüyüş
ve eylemler düzenlediği dikkate alınırsa , ülkede kaos ve anarşiye sebebiyet verecek olayların
kıvılcımının yakılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Gizli tanık 17 , ifadesinde aynısı ile ; "Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti.
Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin'de
VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk
bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığmı, bundan
dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum."
şeklindeki beyanı da bu değerlendirmeyi doğrular niteliktedir.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanması
içerisinde yer alan şüphelilerin Orhan PAMUK, Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman
BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'e suikast planladıkları kendi telefon görüşmeleri
içeriğinden, fiziki takip tutanağından ve şüpheli Coşkun ÇALIK'm ikrarından
anlaşılmaktadır.Haklarmda suikast planlan yapılanlann etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve
kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile
de yandaşlan olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi
menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse
gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki
bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği
görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin
asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet
YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye
bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun
bir tehlike oluşturacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki Ergenekon Terör Örgütünün hücre
yapılanmasının, halkı kin ve düşmanlığa tahrik yönündeki propagandalan öylesine etkili olmuş
olacak ki,Kayseri ilinde yaşayan bir vatandaşın bulunduklan bölgede ki Kürt kökenli
vatandaşlarla yaşadığı sorunu adli merciler ya da güvenlik güçlerine bildirmek yerine
İstanbul'da bulunan Mehmet Fikri KARADAG'a bildirerek yardımını talep ettiği, diğer taraftan
yine üst komşusu ile sorun yaşayan başka bir vatandaşın yaşadığı problemi resmi mercilere
intikal ettirmek yerine Mehmet Fikri KARADAG'a bildirerek yardımını talep ettiği telefon
görüşmeleri içeriğinden anlaşılmaktadır. Mehmet Fikri KARADAĞ ise kendisine yapılan bu
başvurulan adli merciler yada güvenlik güçlerine yönlendirmek yerine Kürt kökenli
vatandaşlarla ilgili yaşanan sorun karşısında ilgililere "teslim olmamalarını,her şeyi planlı bir
şekilde yapacaklarını" söylediği, komşusu ile sorun yaşadığını bildiren bir vatandaşa da
etrafında bulunan iki adamını göndererek yardımcı olmaya çalıştığı anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneği gibi sivil toplum kuruluşlan
kurdurmasmdaki asıl amaçlarından birisinin, örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklannı
—düşündükleri yönetimi, gerek sivil toplum tepkisi görüntüsü altındaki legal faaliyetleri ile ,
gerekse etnik,siyasi ayrımcılık, provakatif terör eylemleri gibi illegal faaliyetlerde kullanarak
ülkede kaos ve kargaşa çıkartıp yönetim zafiyeti oluşturarak, kamuoyunda askeri bir
müdahalenin haklılığı kanaatini temin edip Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kendilerince askeri
müdahale yapacağına \nw$Mmt*£gx gruba zemin hazırlayıp, yönetimden uzaklaştırmak
olduğu açıkça görülmektedir.* ° ^\

fi *> ^ —-. *'^\


II ftuj

'A'
Açıklanan konuyu destekler nitelikte çok fazla miktarda doküman, görüntü,ifade ve
telefon görüşmeleri bulunmaktadır. Bunlar her bir şüpheliye ilişkin bölümde ayrıntısı ile
açıklandığından burada tekrar edilmeyerek, sedece aşağıda yazılı birkaç telefon görüşmesinin
anlatılması ile yetinilecektir.
Tape No: 179, 12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi ; "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya", Mehmet Fikri:
"Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur.^Bu memlekette yeri yok.", "Hepsi defolur gider
cehenneme.", "Hepsi Cehenneme. En İyisi Ölüşüdür Biliyorsun."
Tape:7, 01.01.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile görüşmesinde özetle; Muhammet:
"Komutanım ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu gazetelere bir göz atıyorum, bunlar
iyice kudurdu", "Nasıl yapsanız, bunlara bir ses yapmamız lazım", ".... Kenan EVREN'i
görmüyor musunuz PKK ya destek amaçlı konuşmalar yapıyor" ,... ".. onlara bir düşünce
yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" , Mehmet Fikri:
"Yok, sakın yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakın", "Onlara prim verirsin, bizim
istediğimiz zaman yapacaz, onlar istediği zaman değil" , Muhammet : "A.T.var ya DTP
başkanı, ..." dediği, Mehmet Fikri'nin "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip
duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var"
Tape:565, 02.11.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: "İyi belki çıkar da kurtarak a...koycam. Savaş çıkar da o
kuyumcuları muyumcuları soyak o adamları." "Valla banka mankalara girek belki millet savaş
telaşına düşer a... koyım, yarak ölü bizde gidek bankaları soyarık a...koyim." "Benim derdim
o. Yoksa ne s... ben Türkiye'yi a...koyım he" , Coşkun : "Bende zaten onu bekliyorum bende"
Tape:375, 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU (Kahraman ŞAHİN'in telefonundan) X
Şahıs (Şerafettin GÖZÜKELEŞ) ile görüşmesinde özetle ; X şahsın "Evet ne oldu,bizim Taner
bey (Taner ÜNAL) gil çıktı mı acaba" dediği, Ali'nin "Yok hala devam ediyor" dediği, X
Şahsın "Yardımcı olsanıza Kuvayı milliyeciler olarak" "Ne yapmış ki. ..bir sürü it uğursuz
köpek varken yani bunları mı almak gerekiyormuş" "Dün yazı hazırladım gene hazırlıyorum,
AKP ile artık daha şiddetli mücadele edicez yani" "Senide içeri aldılar mı" dediği, Ali'nin "Biz
İstanbul'dayız" "Çok kalabalığız burada, Ekip var" dediği, X Şahsın "Nasıl şey yapıyorlar mı
yani yine devlet üstüne gidiyor mu" dediği, Ali'nin "Hiç üstüne gitmiyor. Genelkurmaydan
araştırma yaptık, tek Kuvayı Milliye orada kadıköydeki Kuvayı milliye dedi, dün
Genelkurmayın basın açıklamasında" "Bizi işaret ediyor yani Genelkurmay" dediği, X şahsın
"Türkiye'de genel durum nasıl şu anda" diye sorduğu, Ali'nin "Şuan kötü, berbat. İşte bakacaz,
bi hamle yapacaz yakında, her şeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu
mu" dediği, X Şahsın "Ne hamlesi yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda olmaz
tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar
kapatsınlar" dediği, Ali'nin "Öyle Yapıcaz Zaten" "11 kasım 1938'den bu güne her kurum
kuruluş şahıstan hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni
şafak yeni Türkiye gazetesi var birde bu amma kodumun tam militan bir gazete o da ya"
dediği, Ali'nin "Hepsine el koyacaz kafanı yorma hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe
sinirleniyorum vallahi billahi ya, gidip eylem yapasım geliyor ya" dediği, Ali'nin "Ya boşver,
akşam MSN'de şey yaparız. Telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği ve telefonların
dinlendiğini ima ederek bu konu hakkında akşam MSN'den görüşmeyi tavsiye ettiği,
Tape:20,13.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN
arasındaki görüşmede özetle ; Mehmet Fikri : "Sağol bomba gibiyiz, Allah'a şükür,
uğraşıyoruz burada ki şeylerle, vatan hainleriyle", "Karargahtayım", Remzi:
www.Alanyaajans.com şeklinde bir internet adresi verdiği, daha sonra "Dün bi Kürt
vatandaşın birisi bi açıklama yapmış" "Alanya'da i^efîmmşzxkı söylettirmiş öğrencilere,

'<"~ZS^
onla ilgili bir açıklamam var izleyebilirsin paşam" dediği ve Milli Eğitim'in yaptığının suç
olduğundan bahsettiği, Mehmet Fikri : "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt, babam arap
diyosun, sen nesin, ben diyorum ki,....olabilirsin, başka ne olabilir., peki oldu yavrum"
Tape:23, 20.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile A.C. arasındaki
görüşmede özetle; A : "... o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda ben
okudum da o içişleri bakanı p...." , Mehmet Fikri : "A., suç olmadığı için dava açamazlar, suç
unsuru yok", A.: "açsa da ..biraz halk hareketi ivme kazansın, bir iki tanesi geberdi mi, ondan
sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi ondan sonra defolup giderler" ,..
Mehmet Fikri': "..onların kurduğu oyuna gelmiycez biz kuracaz oyunu"
Tape:93, 27.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR
arasındaki görüşmede özetle; Ahmet'in televizyonlarda Genel Kurmay'm Muhtıra
açıkladığının söylendiğini anlattığı, Mehmet Fikri'nin "Oh ne güzel, demek ki Kuvayı Milliye
hedefine ulaştı" , Ahmet : "O zaman Anayasa Mahkemesi de yarın bu işi aynen
bağlar" , Mehmet Fikri :"...........Köpek gibi bağhycaklar" , "Ne mutlu Türküm diyemeyen
... ne işi var Atatürk'ün köşkünde" , "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar"
, "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" , "O yemin var ya o yemin", "Bizim
Mersin'deki konuşmaların da hepsi gitti, bunlar da bi bok yapamaz falan dedik", Ahmet :
"Hainlerin, azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar
hükmedebilirler" , Mehmet Fikri : "Anayasa Mahkemesi iptal edecek ve erken seçime
gidilecek başka çare yok" , "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli
olur",
Tape:95, 28.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nilgün isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Nilgün : "Bir görev veriyor musunuz bana gelim mi İstanbul'a" ,
Mehmet Fikri : "Gelmene lüzum yok, şimdi yarın biz gidiyoruz" , Mehmet Fikri : "Oradaki
toplantıya", Nilgün : "Gerçekten emrinizdeyim yani, ne yapabilirsem" , Mehmet Fikri :
"...devam et orda teşkilatlanmaya" , Nilgün : "Muhtıra ile ilgili ne yapıyoruz", Mehmet Fikri :
"Hiç bir şey, şimdilik" , "Aynen devam edin" , Nilgün :"Talimatınız olursa bekliyorum
başkanım", "Hepimiz hazırız burada","Bizde çok kalabalığız", Mehmet Fikri : "Yaparız,
yapacaz evel Allah "dediği,
Tape.:125, 07.05.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Yakup'un Kayseride bazı kurt gurupların olduğunu, bunların
halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para aldığını,
şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini sorduğu
ve "E.A.diye bir Kürt burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl yardımcı
olabiliriz" , Mehmet Fikri : "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar siktir olup gitçek ...",
"Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim olmayın da köpeğe" , Yakup
:"Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl alacağız onu düşünüyoruz" , Yakup'un
dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği, Mehmet Fikri ."Planlı yapacağız planlı",
"Balıklama atladın mı işler karışır", Yakup ."Anladım komutanım, o zaman biz şu
oluşumumuzu yaptık mı.", "O zaman özel konuşuruz bu mevzuları zaten" ,
Tape:33, 02.07.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yusuf isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Yusuf : "...Bu Yeraltı Durumu, şeyden sonra mı düşünüyorsun,
seçimden sonra mı" "... ekip hazırla dedin ya", "ben çok ciddiyim baba" , Mehmet Fikri :
"Onu boşver, unut onu" , "23 Temmuzdan sonra konuşuruz" , "Şu anda söz konusu değil"
"Memleket tam kaosa gidecek zaten, öyle gözüküyor" "Ortalık duman olacak, Herhalde
Birileri Bir Şey Yapar, Hepsini Bize Mi Bırakacak" , "Ellerinde Orduları olan, Polisleri olan
kuvvetleri olaala^yapsın ya"

**&- /">*

Tape:75, 08.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: " Ne yapıcaz komutanım,bunun sonu ne olucak", Mehmet Fikri: "A..na
kodumun çocukları, 4 yıldızı takıp dolaşıyorlar, onlar yapsınlar ne yaparsa", Muhammet: ".. yapmamız
gereken şeyleri yapalım komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", Mehmet Fikri:
"onlar yapar., kendine dert etme", Muhammet: "..bu böyle olmuyo, biz rahat duramıyoz artık, bazı şeyleri
yapıcaz komutanım, ..bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip". Mehmet
Fikri: "Gözü kör mü devletin jandarması polisi özel harekat herşey var onlar yapar", Muhammet: "
Yapamıyor işte komutanım yani bu iş bize kaldı artık" ".. .Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim
telefonda konuşmayalım da tamam" dediği,
Tape:290, 17.09.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: "Dönüşte Bir Konuşalım Komutanım, Şu İşleri Halledelim, Ankara'dakiler
İyice Coştular" "Şu DTP'liler, Bi Planımız Var Da, Onu Bi Görüşelim, Onu Bi Yapahm", Mehmet Fikri:
"Hiç bir şey yapmayın... yapsın o..pu çocukları, biz yapacağımızı zamanında yaptık", Muhammet:
"Sebahat TunceHe Şu Osman Baydemir" "Neyse döndüğünüzde bi görüşelim bu konuyu komutanım",
Mehmet Fikri: "...bunlan aklından çıkar evladım", Muhammet: "Yok komutanım bunlar iyice coştular,
bunlan halledicez, bunlann.. Suyu doldu" "biz kafaya koyduk halledecez yani de, bi ön bilgiyi sizden
alalım sizin bilginiz olsun dedim", Mehmet Fikri: "Aklınızdan çıkann öyle şeyleri.. katiyen düşünmeyin",
Muhammet: "Neyse döndüğünüzde görüşürüz komutanım"
Tape:451, 17.09.2007 tarihinde Erol ÖLMEZ ile Kahraman ŞAHİN arasındaki görüşmede özetle ;
Kahraman'm Erol' a nerde olduğunu sorduğu, Erol :"Taksime geçiyorum, ordan da Çarşamba'ya geçcem"
"İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani, .. .","Biz de mollaların arasına takıldık girdik işte ne
yapalım, soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya", Kahraman : "Ya hayırlısı olsun be kardeşim ya, görevini tam
yerine getir de" Erol : "Görevi getiriyoruz..." dediği ve Kahraman'a oruçlu olup olmadığını sorduğu,
Kahraman :"Yok değilim.." "Sen de mi" dediği, Erol' un "Yok ben tutanm ben hoca adamım biliyorsun
sakal bıraktım haberin yok galiba" "molla oldum ben de"
Tape:413, 22.10.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Miktat isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ;
Miktat : "Yani bi şeylerin yapma vaktinin geldiğini, kimle konuşursam söylüyor. Radyo, televizyon,
medyaya baktığın zaman onlarda diyor. Söz bitti diyor." "Sözün bittiği yerde bizler neler yapacaz. Nasıl bir
güç oluşturucaz, Ne olacak yani " , Erkut: "Yani şimdi elimize silah alıp oraya gitmeye kalksak, o zaman
ona Genel Kurmay izin vermez yani. Biz hazırız." , Miktat : "Hazırsak o zaman bir şeyler yapalım yani "
"...Bazı erkler bu işi çözemiyosa, çözecek birilerinin çıkması gerekiyor.", Erkut'un "Ulusal bilinci ayakta
tutmak lazım." , Miktat : "...E bunun için de örgütlenmek gerekiyor kardeşim. Sadece belli yerlerde, sanal
alemde, internet üzerinde, surda burada değil. Artık pratik olarak yaşamın içerisine girmenin vakti geldi." ,
....Miktat : "E o zaman ikinci Kuvayı Milliye hareketini başlatmanın vakti geldi de geçiyor" "Yani Genel
Kurmay Şöyle Diyor. Beni bağlamıyor artık, şu süreçten sonra.", "Bi elimizde kalan ordumuz var
güvendiğimiz. Onlar da bizim elimiz kolumuz bağlı diyorsa. O zaman bu yumruğu biz vuracaz kardeşim.
Başka türlü yolu yok." , Erkut : "Yok biz hazırız yani. Genelkurmaya da söyledik zaten " , Miktat: "E bizde
hazınz o zaman Mersin'de" "Problem yok bizde hazmz. Gerekirse bu eller kalem tutar, gerekirse de silah
tutar" "Yani biz tetik düşürmesini de biliriz." "Ha bu işe baş koyulmuşsa bu bu şekilde olacak." "Başka
çaresi yok, çünkü süreç bunu dayatıyor." dediği, ayın 28'inde yapacaklan toplantı için Erkut'un Miktat'tan
sunum hazırlamasını istediği, Miktat : "Ama mesele o değil. Artık bu tür paneller, sempozyum türü şeyleri
bi tarafa bırakalım. Ya Milletin iradesi diyecez." "Biz de örgütlenecez ,bakın orda bir örgüt kararı
alacaz^.. .Türkiye genelinde sathında

/ 4-\

rjs^
il , ,*■— ^ ' J
örgütlenmek gerekiyor." "Biz bu ülkenin derin devletini oluşturacaz kardeşim. Başka çaremiz
de yok" dediği,
Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünce Derneğin tespit edilen faaliyetleri
şu şekilde bildirilmiştir.
Mersin İlinde kamuoyuna da yansıyan görüntülerde de görüldüğü üzere, Mehmet
Fikri KARADAĞ' m dernek üyelerine silah, Bayrak ve Kuran-ı Kerim üzerine "ölmek var,
öldürmek var, öldürülmek var" gibi beyanlarının bulunduğu yemin töreni yaptırdığı,
27.12.2005tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Merkez Kampusu önünde
Kuvayı Milliye Derneği tarafından "Ocak 2006 da Üniversitede yapılacak olan
Türkiye vatandaşlık rejimi ve azınlıklar sorunu konulu konferansın yapılması"
konulu basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme şüpheliler Mehmet Fikri KARADAĞ ve
Hüseyin GÖRÜM'ün katıldığı,
30.08.2005tarihinde Kadıköy "vatan topraklarının satıldığı, ülkenin parçalanmak
üzere olduğu ve 30 Ağustos Zafer Bayramı olması vesilesiyle Ankara iline Anıtkabire
gidip Ata'ya şikayet edecekleri" konusuyla ilgili olarak protesto eylemine 40 kişilik
grubun katıldığı, Ankara'ya gitmek üzere olan grubun Kadıköy Rıhtım caddesinden
Halit Ağa Caddesini takiben E-5 Acıbadem köprüsüne kadar yürüdüğü, yolun bir
şeridinin trafiğe kapatıldığı, gruba hitaben Kuvayi Milliye Derneği Genel Başkanı
olan şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından konuşma yapıldığı, belirtilmiştir.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca yapılan denetimlerde özetle;
Dernek yönetici ve üyelerinin tüzüklerinde belirtilen amaçların dışında, basın
açıklaması adıyla düzenlenen kanunsuz eylemlere katıldıkları, Milli birlik ve beraberlik
sağlamak görüntüleri altında, derneğin adını kullanmak suretiyle, Türk Devletinin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik şekilde, halkı suç işlemeye teşvik edici
faaliyetlerde bulunduğu, yasalara ve dernek tüzüğüne aykırı şekil ve şartlarda, derneğe üye
kaydedip illegal bir şekilde örgütlendiği değerlendirildiğinden bahisle Kadıköy Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
Ayrıca Dernekler mevzuatına aykırı birçok tespit nedeni ile de İstanbul Valiliği'ne
bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ DERNEĞİ
Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği 06.01.2005 tarihinde Ankara'da
Hasan KUNDAKÇI Başkanlığında kurulmuştur. 10.06.2005 günü yapılan Dernek Genel
Kurulunda Başkan Yardımcısı olan Taner ÜNAL' m Genel Başkanlığa, Emekli Albay Mehmet
Fikri KARADAĞ' m da Koordinasyondan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı' na getirildiği
tespit edilmiştir. Ayrıca sürekli VKGBH Derneğini kuran kişinin gerçekte kendisi olduğunu
söyleyen Ahmet CİNALİ de 18.10.2005 tarihinde yapılan Dernek Genel Kurul toplantısı
sonucunda Dernek Denetleme Kurulu üyeliğine getirilmiştir.
Derneğin amacı, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda, Türk Milletinin
birliğine, dirliğine, refah ve mutluluğuna, inancına, milli, manevi ve kutsal değerlerine, Türk
Devletinin üniter yapısına, Türk Vatanının bölünmez bütünlüğüne, yönelik iç ve dış
düşmanları fikir ve düşünce bazında tanıma tanıtma, kayıtsız ve Türk Milletine ait olan
Egemenlik haklarının Türk Milleti dışındaki Ulus veya Uluslar üstü kuruluşlara kısmen de
olsa devrine ve Türk Milletini müstemleke halkı haline getirmeye yönelik her türlü faaliyetlere
karşı, Büyük Önder Atatürk' ün Türk Gençliğine Hitabesi' nin idrakinde olarak T.C Devleti
vatandaşlarını sivil inisiyatif içerisinde Bilgilendirmek, şuurlandırmak, hukuken

^^P^ rjs^-
organize edilmiş birer milli mukavemet güç birlikleri şeklinde oluşturmak, Türkiye genelinde
faaliyet gösteren bütün MİLLİ - MİLLİYETÇİ - VATANSEVER derneklerin tek çatı altında
birleşmelerini temin ve Türk Milletinin hizmetine hazırlamak şeklinde belirtilmiştir.
Dernek tüzüğü incelendiğinde: Derneğin gerçekte Türkiye için çalışan ve Türk
insanını olumlu yönde bilinçlendirmek için kurulmuş ve bu yönde toplum yaranna olumlu
faaliyetler organize eden bir yapısının ve amacının bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak
araştırmalar ve incelemeler neticesinde derneğin kurulduğu günden günümüze kadar
faaliyetlerine bakıldığında sadece bayrak yürüyüşleri dikkati çekmektedir , 2005 yılı Nevruz
Kutlamaları çerçevesinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşünün Türk Bayrağının
yakılmak istenmesi neticesinde büyük bir provokasyona dönüştüğü bilinmektedir. Devam
eden çalışmalarda Dernek yönetiminin Mersin Dernek Başkam Mesut SEZER' in de yoğun
gayretleriyle Mersin ilini pilot bölge olarak belirlediği ve çalışmalarının hemen hemen
tamamını Mersin iline endekslediği tespit edilmiştir.
Derneğin faaliyetleri;
15.04.2006 tarihinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşü ;
Mersin ilinde bir Türk-Kürt savaşı çıkarılmasının planlandığı, Mersin' de Türk bayrağının
hakarete uğradığı, Mersin İlinde nevruz gösterilerinin de oluşturduğu bir gerilimin olduğu,
Türk bayrağı rozeti takan kişilerin dahi dövüldüğü, Mersin' in yerlilerinin dövülerek ve
gerektiğinde öldürülerek mallarının ellerinden alındığı yönünde tespitlerle hareket
ederek bir bayrak yürüyüşü yapma ihtiyacı hissetmeleri gerekçeleriyle, 15 Nisan 2006
tarihinde Mersin İlinde dev bir bayrak yürüyüşü düzenlediği ve yaklaşık 80 bin kişinin
katıldığı, hazırlık çalışmalarını Mesut SEZER ve arkadaşlarının yaptığı, daha sonra derneğin
faaliyetlerini tanıtmak amacıyla köylere ziyaretler yaptıkları ki bu ziyaretlerin birinde Mesut
SEZER' in "Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" ve Mersin' de bir yörük
kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve
beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir
kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlarımız nasıl olursa olsun
damarlarımızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde
olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz", köylülere hitaben "Maalesef artık
Diyarbakır' a bir Türk şehri diyebilirmiyiz arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum?,
Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki sene sonra Mersine de
Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar" ifadelerini kullandığı tespit
edilmiştir. Olayla ilgili gazete haberi
15.02.2007 Vatanseverlerden tahrikli propaganda, Vatansever Tahrik Yörük
köylerinde, 16.02.2007 Ünal Tahriki savundu, 21.02.2007 Bayrak Yürüyüşü öncesi ve sonrası
tehdit edildik ve 23.02.2007 Ulusalcıların Kamp yeri ve Provokasyon başlıklı haberlerde;
VKGBH Derneği Mersin' in PKK' mn eline geçtiği propagandasıyla şehrin Yörük
köylerini İstiklal Savaşı vermeye çağırdığı, Mersin Temsilcisi Mesut SEZER' in
"Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" diye köy köy dolaştığı,
Bir video görüntüsünde, VKGB Mersin Şube Başkanı Sezer' in, Mersinde bir yörük
kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve
beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir
kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlanmız nasıl olursa olsun
damarlanmızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde
olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz" diye konuştuğu,
Sezer, köylülere hitaben "Maalesif artık Diyarbakır" a bir Türk şehri diyebilirmiyiz
arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum diyor,'bu sırada'kahveden diyemeyiz sesleri
duyuluyor. Sezer devamla Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki
sene sonra Mersine de Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar
sözleriyle köylüleri motive etmeye çalışıyor. Derneğin genel Başkanı Taner ÜNAL' in Dernek
Sekreteri Mesut SEZER' in Mersin' in Yörük köylerinde yaptığı kışkırtmayı savunduğu ve
"Bayrak Yürüyüşü" öncesi ve sonrası tehdit aldıklarını ilettiği belirtilmiştir.
30.07.2006 tarihinde Ordu İlinde yapılan miting ;
Ordu Ziraat odası başkanı Onur ŞAHİN başkanlığında oluşturulan 7 kişilik
düzenleme kurulu tarafından Ordu ili Cumhuriyet meydanında Karadeniz bölgesi fındık
mitingi konulu açık hava toplantısı tertip edildiği, ancak gösterinin daha sonra karayolunu
kapatmaya kadar gittiği, çıkan tartışmalarda bir çok polis memurunun yaralandığı ve bazı
vatandaşların mallarına zarar verildiği tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
20.07.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Ali KARA arasındaki telefon görüşmesinde
özetle;
ALİ: Ne yapıyon mersin işini, AHMET: Mersin işi bitecek abi bitecek ALİ: Bi bakta
eeee bizim ayın 30 unda burda mitingimiz var AHMET: Abi bu Ak partiyi bitirmek için Allah
aşkına elinizden geleni yapın yav. ALİ: Ak partiyi bitirme değilde bizim hakkımızı bitiriyorlar
AHMET: Bunlar bizim hakkımızı bitiremezler ALİ: Esnafın ve sanatkarın hakkını bitiriyorlar
eeee uğraşıyorlar bizde onlara karşı mücadele ediyoruz AHMET: Haaa bana ne yapacağım
varsa onu söyle ben onu yaparım ALİ: Ayın 30 unda mitingle ilgili bütün ekiplerin bize destek
olmasını sağla AHMET: Ben sana 10 dene ne kadar adam istiyorsan indirecem tamam mı?
ALİ: Tamam gardaşım AHMET: Ne kadar adam istiyorsan ALİ: Ya ekibe sen söyle ekib bize
destek versin AHMET: Hepisi tamam hepisi ALİ: Orduda miting AHMET: Abi komple
getirecem sana Türkiye'nin dört bucağından tamam abi
08.08.2006 tarihinde Mersin İlinde yapılan Şehit Cenazesindeki faaliyet;
Mersin ile Muğdat Camiinde Gümüşhane-Şiran ilçesinde terör örgütü mensupları ile
girdikleri çatışmada şehit olan güvenlik görevlilerin cenazesine VKGBH derneğini temsilen
Mesut SEZER önderliğine katılan grup içerisinden Selçuk CANCAN' m cenazeye katılan
milletvekillerine ve TBMM'ne küfür ettiği, bunun üzerine Mersin Milletvekili Saffet BENLİ'
nin adı geçenden şikayetçi olduğu, Selçuk CANCAN' m hakkında yapılan işlemlerden sonra
çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Vallaha iyiyiz ortalığı yıkıyoruz haberin olsun akşam izlersin AHMET: Çok
güzel çok güzel iyi iyi basın var mı MESUT: Var var hepsi var AHMET: Bayrak yürüyüşü
bayrağa ... demi MESUT: Tabi tabi tabi yalnız çevik kuvveti sadece bizim önümüze dikiyorlar
ha haberin olsun AHMET: Çevik kuvveti bizim önümüze dikiyorlar he MESUT: He AHMET:
Yazıklar olsun diksinler diksinler kendi canbazlıklan MESUT: Evet AHMET: Öpüyorum
gözlerinden kolay gelsin MESUT: Şeye müdür yardımcısına yürüyeceğiz dediydim çoğaltıyor
çevik kuvvetini çoğaltıyor boyna AHMET: Ne yapıyo MESUT: Çevik kuvveti çoğaltıyo
sürekli AHMET: Hee şey yazıklar olsun kaç kişi var bizde MESUT: Valla surda şuanda iki bin
kişi filan varız yani bayrağı açtık zaten heralde bir iki cop yiyeceğiz AHMET: Evet aynen
aynen devam

08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: İzledin mi ntv den felan AHMET: Yok ızleyemedım de yoldayım MESUT:
iyiydi bayağı coşkuluydu yalnız bizim arkadaşlardan bin şey arasında heralde
milletvekillerine mi küfür etti ne yaptı AHMET: Allah Allaaah MESUT: Bunun kayıdı varsa bi
arıza çıkar mı video kaydı falan varsa bi arıza çıkar mı AHMET: Yo yo bişiy olmaz MESUT:
Telefonları da hep dinliyorlar anasını satayım AHMET: Yav küfür müfür işlerinden vaz
geçecekler yani böyle şeyler olmaz ki keratalar neyse MESUT: Belki de etmemiştir de kayıt
mayıt var mı diye sordum"

08.08.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Ya bu bahsettiğim arkadaşı tutukladılar ya Ahmet AHMET: Nasıl oldu
MESUT: Mersin millet Saffet DEM.... şikayetçi olmuş AHMET: Ana avrat mı küfür etmiş
MESUT: Yok yaa değil laf nerede bu memleketi yönetenler bilmem ne hefsi o... çocuğu
bilmem ne devlet büyüğüne hakaretten AHMET: Demedim diyecek şahit var mı MESUT: Biri
de şahit imiş sözde AHMET: Ondan bişey çıkmaz MESUT: Bir de bant kaydı var AHMET:
Kayıtta ne diyor MESUT: Ben görmedim de başkomiserle görüştüm başkomiser var diyor
bant kayıdmı ben inceledim diyor AHMET: Ondan bişey çıkmaz ya MESUT: Hayır
tutukladılar cezaevine gidiyoruz şimdi AHMET: Ya cezaevine gitse de bırakırlar yine gözdağı
muhabbeti .... ben cezaevinde onun rahatını sağlarım şimdi beni iki saat sonra bana çocuğun
adını yazdır MESUT: Yaz yaz Selçuk CANCAN
09.06.2006 tarihinde İşçi Partisinin Diyarbakır mitingine katıldıkları,
Diyarbakır İlinde İşçi Partisinin düzenlediği mitinge dernek olarak destek verdikleri ve
Mersin Şube Başkanı Mesut SEZER Başkanlığı' nda bir grubu bu mitinge gönderildiği
anlaşılmıştır.

Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:

06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: He hemen bi paketler o zaman da ancak yetişir bu gün 6'sı değil mi 7,8,9
çok az bir vakit var MESUT: Evet siz şeyle bir kontak kurunda Perinçek'le TANER: Tamam
şildi aradım zaten beni temsilen şey katılıyor diyicem Mesut Bey diyicem Mesut Bey diyicem
söylüyücem yani MESUT: Yani bi konuşma monuşma fırsatı..TANER: Sen organize et orda
basm toplantısı filan yaparsınız zaten oraya vardın mıydı ben ne söyleyeceğini şey yaparım
sana bildiririm MESUT: İştee burda şey olursa daha iyi olur yani bu adamlarla kontaklı
olursak orda organize etmek biraz zor olur.
(Taner ÜNAL ifadesinde görüşmenin İşçi Partisi' nin Diyarbakır İlinde düzenleyeceği
miting ile ilgili olduğunu ve kendilerine ait olan Türk Bayrağı' nı bu mitinge gönderdiklerini
belirtmiştir.Mesut SEZER de ifadesinde İşçi Partisinin Diyarbakır' da düzenlediği mitinge
giderek destek verdiklerini belirtmiştir.)

06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEK arasındaki görüşmede


özetle;
TANER: Nasılsınız efendim hürmet ederim kucak dolusu sevgi ve saygılarımı
sunuyorum efendim PERİNÇEK: Saygılar Taner Bey çok sağolunuz, sağolunuz iyisiniz
TANER: Şimdi Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim PERİNÇEK: Güzel
TANER: Hıı işte arkadaşları da şey yaptım ben bayrakta gönderdim oraya 2 km bayrağımız
var ya onu gönderdim PERİNÇEK: Çok güzel, çok güzel TANER: Bütün ilçelerde zaten biz
teşkilatlanmış durumdayız Diyarbakır'da PERİNÇEK: Güzel çok güzel TANER: Yani bütün
gücümüzle destek vereceğiz hatta işte Erzincan'dan, Mardin'den yani çevre bütün
teşkilatlardan da arkadaşları aradım PERİNÇEK: Lütfen TANER: Hepsi bütün gücüyle
yanınızda olacaklar efendim PERİNÇEK: Sağolunuz, sizjtejnehter takımı varmış var mı öyle
bir şey TANER: Hayır yok sayın genel başkanım P^Ö3^fe^ zaman başka arkadaşlarla
karıştırdılar Vatan Severlerin mehter takımı diye , PERINÇEK: Güzel çok güzel bekliyoruz
bayrağınızla birlikte bekliyoruz kardeşim
(Taner ÜNAL ifadesinde bu mitinge kendilerini temsilen Mersin İl Başkanı Mesut
SEZER' in katıldığını ve kendisinin katılmak istemediğini belirtmiştir.)

09.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle;
TANER: Arkadaşlar katıldı bizden değil mi MESUT: Zayıf biraz TANER: Mümkün
olduğu kadar.. MESUT: Tamam TANER: Tamam mı canım hemen nerde bir basın görürsen
oraya sirayet et orayı organize et, hepsiyle konuş MESUT: Tamam oldu TANER: Zaten şeye
de ...yoğun bir propoganda yap el altından MESUT: Anladım siz şeyle bir Perinçekle bi
kontak kurunda bizim genel sekretere de bi söz verin falan deyin TANER: Artık onu sen direk
kendin konuş, ona ulaştırmazlar şu anda beni MESUT: İyi peki TANER: Tamam mı yani
kendisine direk şey yapmazlar MESUT: Tamam TANER: Sen gerekeni yap orda
(Taner ÜNAL ifadesinde Mesut SEZER' in mitingde konuşma yapmak istediğini
bunun için Doğu PERİNÇEK ile görüşmesini istediğini,kendisinin Doğu PERİNÇEK ile
görüşmesini söylediğini belirtmiştir.)
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği,
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği, her ne kadar
provokasyona karşı olduklarını beyan etmiş iseler de Ahmet CİNALİ ile Uzman Çavuş Selami
SEDEF arasındaki 17.11.2006 tarihli görüşmeden de anlaşılacağı üzere aynı gün DEHAP' m
da yürüyüş tertiplediği anlaşılmıştır.
Olayla ilgili gazete haberi :
18.11.2006 Kimse olmayınca 4 bin metrekarelik bayrak kamyonetle taşındı, Mitinge
katılmayanlar vatan haini başlıklı haberlerde; VKGBH Diyarbakır' da 300 bin kişinin katılımı
ile yapılması düşünülen bayrak yürüyüşüne katılmalan için bir çok çocuğa 10' ar YTL vermesi
vaat edildiği öne sürüldüğü ve yürüyüşe aralarında çocuklarında bulunduğu yaklaşık 150
kişinin katıldığı, yürüyüş sonrası VKGB Internet sitesinde "Bugün Diyarbakır meydanında
istediğimiz sayıda vatansever yer alamamış ise bunun sebebi bayrağın yürümesi için oldukça
küçük katkı sağlamaktan çekinen sözde vatanseverlerdir. Bunlar yaptıkları bu korkunç hata ile
vatan haini durumuna düşmüşlerdir." Denilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri :
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Ahmet CİNALİ arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: Ya buu m şey ee Diyarbakır ıı önümüzdeki günlerde şey yapıyoruz iii
açılışını çocuklarda mükemmel bi hazırlık yapıyorlar AHMET: He yapsınlar TANER: Şimdi
bu bizim için çok önemli yalnız Mer Mesut la konuştum şimdi Mersinde Mesut Mersinden bi
bin kişi falan oraya aktaracaz AHMET: He aradılar gelecekler yanıma TANER: Bin kişi falan
Mersinden götürecez yalnız işte bi otobüs motobüs bide ee masraf organize edilmesi lazım
Zeki ile de konuştum yani orda biz ee 500 metre bayrak açacaz parogramı ona göre yapacaz
veya 1000 metre şeyde AHMET: He TANER: Diyarbakır da ee bunu muhakkak halletmemiz
lazım Ahmet bu bizim için yeni bi başlangıç olacak şiy gibi Mersin deki gibi büyük bi m şey
meydana getirecek bu TANER: Ona göre AHMET: Başlangıçları yapacaz da sonra ne olacaz o
aynen MHP ye yaptık ya emm şeyde TANER: Canım kardeşim ..? AHMET: Rant kapısı yapıp
geçecekler yani TANER: Yav kim yapacak ya biz varız başında AHMET: Biz olalım başında
fark etmiyo ha ha ha TANER: Canım olurmu öyle şey AHMET: Ben sana söylüyom işte
TANER: Hiç bişey olmaz merak etme AHMET: O bölgenin insanını ben iyi tanıdığım için
TANER: Bizim hareketimiz onların ki gibi değil onlar işi başka yoldan yapıyorlar yani onların
fikirleri idealleri bizimkiyle bir değil bunları sen en iyi şekilde biliyorsun
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;

J
^
TANER: Ben kunuştum ııı şimdi bu Mersin konusu çok önemli ii Diyarbakır konusu
tabi Diyarbakır a da o şeyi Mersin den götürecez MESUT: Tamam başkanım TANER: otobüs
paralarını bilmem nelerini organize edin dedim yani bu dedim bi hayati mesele MESUT:
Tamam başkanım TANER: Çünkü yeniden doğuşu ordan başlatacaz dedim top sizde dedim
şey ee ne gerekirse yapacam dedi çocuklar MESUT: He he TANER: Valla dedim bu sefer
atlamayın dedim bu sefer gidecek olan 15-20 tane otobüs naşı olursa olsun bu otobüsleri
götürecez dedim ona göre dedim , TANER: Dur bakalım bi konuşuyum da ben müdahil
olacam MESUT: Tamam yansını ee tamamını Mersin den mi ayarlayacaz başkanım insanların
, TANER: Dur bakalım bi konuşacaz tamam mı? MESUT: Tamam oldu başkanım tamam
TANER: Yani ii uçak vesaire gidecekleri başka yerlerden ayarlarız da MESUT: He he
TANER: Ee otobüsle gideceklerin hepsini Mersinin köylerinden bindirip götürelim ya ben de
geliyim daha olmazsa milleti bi bindirelim havalandırak MESUT: Tamam oldu başkanım
TANER: ..? MESUT: Olur başkanım TANER: Yani mecburuz yani orda bi iii şey yapmak
durumundayız

15.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile ZEKİ isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
ZEKİ: Emredin komutanım ,TANER: Şimdi bir program yaptık Diyarbakır il teşkilatı
bu gün hurdaydı ZEKİ: Evet başkanım TANER: Süper adamlar, hepsi de temiz Türk çocukları
bunlar ve de şey orda mücadeleye hevesli insanlar, doldurduk bir araba tüzük, şey neydi onun
ismi afiş yani 5-6 bin afiş verdik filan şimdi biraz zaman kazanalım bakımından yürüyüşü 18
Kasıma koyduk ZEKİ: 18 Kasım TANER: Hee 18 Kasım, çünkü orda çok dev bir yürüyüş
yapalım diyoruz en 100 (yüz) bir kişinin katılacağı tamam mı ZEKİ: Fazla uzar TANER: Yani
önümüzde çalışmak için, efendim ZEKİ: Fazla uzak TANER: Hayır 4 Kasımda da Mersin'de
eee Atatürk'e saygı yürüyüşü yapacağız şey pardon askere saygı yürüyüşü Türk askerine saygı
mitingi yapacağız ZEKİ: Mersin'de TANER: He Mersin'de ZEKİ: Tamam TANER: Türk
askerine saygı mitingi yani özel bir durum arkasından 2 Aralıkta şeye eee Atatürk'e saygı
mitingi yapacağız, arkasında işte Antalya'da ZEKİ: 4 Kasım TANER: Efendim ZEKİ: 4 Kasım
TANER: 4 Kasımda şeyde Mersinde Türk askerine saygı mitingi ZEKİ: Tamam TANER:
Tamam mı yani bu çok önemli şu anda saygısızlık çoğaldı biliyorsun ZEKİ: Evet, evet aynen
öyle TANER: He şey yapacağız Genel Kurmay Başkanına bağlılığımızı filan bildireceğiz hatta
resmini bile taşıyacağız yani ZEKİ: Tamam çok güzel TANER: Güzel bir şey yapacağız ZEKİ:
Tamam 2 Aralık, 2 Aralık TANER: Ondan sonra 2 Aralık şeyde Atatürk'e saygı mitingi
Konya'da yapacağız 15 er gün ara koyuyoruz ki güzelce çalışalım ZEKİ: Tamam çok güzel
TANER: Ondan sonra 16 Aralıkta Antalya'da mitink yapıyoruz isimlerini bilahare teşhis
edeceğiz ZEKİ: 18 Kasım Diyarbakır TANER: 18 Kasım Diyarbakır ZEKİ: Evet 30 Aralık
TANER: 30 Aralık Gaziantep, aralara tabi küzük illeri şey yapacağız sıkıştıracağız mesela
Bolu molu bilmem ne Siirt hangisi denk gelirse ondan sonra ki gelen 13 Ocak Hatay ZEKİ:
Evet TANER: 27 Ocak Muğla ZEKİ: Evet TANER: 10 Şubat Urfa ZEKİ: Evet abi TANER: 24
Şubat Mardin ZEKİ: Evet TANER: 15 Mart nevruz Mersin, nevruz yürüyüşü ZEKİ: 15 Mart
Mersin, İstanbul ne zaman abi TANER: İşte onu sana bırakıyorum artık mesela arkasında da
İstanbul'da da yürüyebiliriz ama İstanbul biraz bahar olsun diyorum 29 Martta Anamur'da
yürüyüşümüz var ondan sonra 10 Nisan Kastamonu ZEKİ: Tamam TANER: Ondan sonra 25
Nisan Bolu ZEKİ: Evet TANER: 10 Mayıs İstanbul, İstanbul iyi mi 10 Mayıs ZEKİ: Gayet iyi
TANER: Evet 25 Mayıs Ankara bu şekilde gidiyor ya illeri sıraladık, bütün illeri yürüyeceğiz
araya da diğer küçük illeri koyacağız ve hemen, hemen her hafta bir yerde bayrak yürüyüşü
yapacağız ZEKİ: Çok güzel TANER: Sürekli olarak çeşitli vesilelerle işte Atatürk yürüyüşü,
Bayrak yürüyüşü ZEKİ: Seçime gidiyoruz herhalde sonuçta TANER: Tabi, tabi yani bütün
Türkiye'yi .şey yapacağız şimdi burda da bir hayli çalışma yapıyoruz yanlız işte o şey konusu
y^i^yani bu seçime götürür bizi zaten üç
ff A " ■Ş- ■»,, \
^

'Mc<0*M--^^~)
yürüyüşü bile yapsak olay götürür bizi çünkü Diyarbakır'a çok kapsamlı çalışma yapıyoruz
burda başladık burdan 100 (yüz) otobüs zaten hazır ettik sözü aldık köylülerden şimdi
birazdan bir köye gidiyoruz yine ZEKİ: İstanbul'a geliyor musun salı günü abi TANER: Abi
gelim ben şeyle işte Kemal'le bir görüşelim ZEKİ: He gelde bir görüşelim evet TANER: Onun
bir telefonu vardı bana verdi ben o gün onu bir anda.. ZEKİ: Evde telefonları kapalı bende de
yok çünkü o hasta yatıyor TANER: Öyle mi ZEKİ: Hı, hı TANER: O zaman salı günü biz
burdan İstanbul'a gelsek ZEKİ: Yarın ben sana haber veririm onu buluşacam onunla TANER:
He sen buluş olay de çok canlandı de burda biz buranın esnafları ile filan toplantı yaptık biz
sizi istiyoruz diyorlar yani bir şey var taban var korkunç bir taban var ZEKİ: Taban var politik
kısma Kemal'i karıştırma sadece maddi kısma kanştır o kadar.

05.10.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Zeki BALABAN/SELAHATTÎN isimli


şahıslar arasındaki görüşmede özetle ;
AHMET CİNALİ: İyi bu mesut dingili ordan adam götüremiyomuki de şeyden
Ağrı'dan şeyden otobüs paraları bilmem ne muhabbetine giriyo Mersinden ZEKİ: Şimdi
komutanım o o şekildede hurdanda istiyolar yani kalabalık istiyolar onu bi şekilde çözücem
yani AHMET CİNALİ: Kalabalık ZEKİ: Oraya bin kişiyi bi sekide atacam otobüsle
götürmüycem belki trenle götürecem AHMET CİNALİ: Evet o faizci faizci ne anlatıyo faizci
ne söylüyo yardımcı oluyomu ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: He? oluyosa tamam güzel ZEKİ:
Yani şimdi şu var ben eeşeydende takviye alabilirim Kara Kuvvetlerindende takviye alabilirim
AHMET CİNALİ: He o ayrı yaptırabiliriz ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: He orada orada bir
değişik bi hava yapmak lazım ZEKİ: He he çünkü mersin yürüyüşündede orda dört bintane
asker vardı kimse farkında değildi AHMET CİNALİ: Evet evet ordan aynı şekilde askerleri
organize ettirebiliriz onu askerlere ettirelim ZEKİ: Yani AHMET CİNALİ: ...sivilleri
çektirelim sivilleri çektirelim .. ZEKİ: Çünkü çünkü garnizonda aşşağı yukarı 14 bin tane
asker var kolordu karargahı var AHMET CİNALİ: He onlara sivili çektirelim yürüyüşe
katıttıralım ZEKİ: He aynen öyle komutanım AHMET CİNALİ: He öyle yapacaz gerisine
girme adam taşıma maşıma işiyle uğraşamayız tamam mı ZEKİ: Doğru AHMET CİNALİ:
Gelirler illa yürüyüşü yapar dağılırlar ZEKİ: Evet AHMET CİNALİ: Aynen öyle yapacaz
aynen öyle yapacaz ZEKİ: Aklıma o geldi çünkü başkanın haberi yok Taner beyin AHMET
CİNALİ: Öyle yapacaz biz seninle zaten akşam buluşacaz ZEKİ: O Mersindeki 70 bin 70 bin
kişinin nasıl döküldüğünü bilmiyo sokağa AHMET CİNALİ: Aynen doğrudur öyle yapacaz
ZEKİ: Yani öyle olcak o AHMET CİNALİ: Aynen doğrudur ZEKİ: O Mersin'de de askerler
başladı almaya bayrağı sivillere devretti çektik ondan sonra çocukları AHMET CİNALİ:
Aynen öyle yapacaz konu bu başka alternatifi yok ZEKİ: Tamam komutanım tam bir ..
inletecez orda , ZEKİ: o bölgede çünkü yapmak istediğim çok şey var benim operasyonel
olarakta var, SELAHATTİN: Sağol teşekkür ederim sen nasılsın AHMET CİNALİ: Napalım
uğraşıyoz işte Diyarbakır'da bi tantana çıkartacaz biliyosun sen işi Zeki sana haber vermiştir
şöyle bi şey yapalım bi ses gelsin

16.11.2006 tarihinde Ahmet CINALI ile SELAMI isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
AHMET: Sağol canımın için nerdesiniz diyarbakırdamısmız SELAMİ:
Diyarbakırdayım abi şu anda ben AHMET: Şimdi canım SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdi
ben oraya Vatanseverler kuvvetler Güç Birliği Hareketinin ilini kurdutturdum Diyarbakıra
SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdiii genel başkan olan arkadaşım tamam mı Taner SELAMİ:
Hm AHMET: Şimdi oraya geliyor yarın saat beşte orda SELAMİ: Heee yarın akşam beşte
AHMET: Heeeee yarın akşam beşte oraya geçecek SELAMİ: Evet abi AHMET: Sen kaçta
çıkabilirsin kaçta izin alabilirsin bölük komutanından SELAMİ: Abi ben 4.30 da izin alırım
ben AHMET: 4,30 da SELAMİ: Heeee AHMET: Orda başka kendi kafana göre bizimk
uzman çocuklardan kimler var yanında SELAMİ: Abi ikidene benden daha sağlam beni bil
onu görme yani AHMET: Onlarıda al yanma SELAMİ: Evet abi AHMET: Tamam mı ondan
sonra ordan da şeye gidersiniz ordan sivilden sevdiğiniz insanlar varmı SELAMİ: Burdamı
AHMET: Güvenebileceğiniz evet Diyarbakır'dan SELAMİ: var abi AHMET: Var onlardan kaç
kişi var ne kadar sayısı çok olursa iyidir SELAMİ: Evet abi AHMET: Kaç kişi yapabilirsiniz
SELAMİ: Abi şimdi ne kadar istiyorsunuz bilmiyorum ki ya AHMET: Ya 20-30 kişi yapın ya
SELAMİ: Evet abi AHMET: Orda bide tamam mı orda birde 400-500 metre bayrak açtıracam
sonra daha sonrada bayrak yürüşü yaptırtacaz orda SELAMİ: Heee tamam AHMET: organize
yaptıracaz tamam mı SELAMİ: Tamam abi AHMET: Bak şimdi bide Polis evine gidiyorsun
orda Osman BALAK var Osman BALAK emniyet amiri SELAMİ: Evet abi AHMET:
Diyarbakırda SELAMİ: Evet abi AHMET: Onuda bul tamam mı oraya göre bizim Ramazan
Üsteğmen ne yapıyor SELAMİ: Abi onnan iki gün önce görüştük oda iyi yani AHMET: Heeee
SELAMİ: Celal paşam ne yapıyor durumu nasıl AHMET: Celal paşam çok iyi abi SELAMİ:
Heeee şimdi şeyapm orda yine bir organizasyon yapın ordan sivillerinizi çekin asker olduğunuz
da belli olmasın tamam mı AHMET: Evet abi SELAMİ: Tabi silahlarınızı da alın yanınıza
mutlaka AHMET: Tamam abi yaparız onu SELAMİ: Tamam mı canlarım AHMET: İyi hadi
SELAMİ: Abi saat beşte nasıl görüşeceğiz abimlen .. AHMET: Tamam canım 30 kişi filan
olun ona göre şeyap SELAMİ: Tamam AHMET: Yalnız o bayrakları taşıyan sivillere taşıtın bi
güzellik yapın tamam mı 40 kişi 50 kişi yapın SELAMİ: Tamam abi.."

16.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Taner ÜNAL arasındaki görüşmede özetle;
AHMET: Ordan sana üç tane çocuk gelecek uzman özel hareketten , 30-40 kişide
sivil getirecekler TANER: Tamam AHMET: Yalnız sen onları deşifre etmiyorsun hiç bir
şekilde yanında olacaklar silahları ile birlikte beşte orda olacaklar şimdi seni arattırıyorum
cebini veriyom TANER: Tamam canım kardeşim AHMET: Selami uzman TANER: Koçum
benim AHMET: Benim evladımdır tamam mı TANER: Tamam okçum benim aslanım benim
AHMET: Sana üç tane nefer yani TANER: Bayraktan da tutacaklar demi AHMET: Ya
bayrakları onlara tutturma diğer 30-40 kişi getittiriyorum onlara tuttuttur TANER: Heeeee
onlar yani 30-40 kişi tutacak AHMET: Onlar seni koruyacak Taner az bak beni dinle tamam
mı TANER: tamam kardeşim AHMET: Onların getirdiği bayrak tutacak onlar seni koruyacak

17.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Selami isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
SELAMİ: Abi ayrıldık onlar komutanın yanma gittiler bi.. sa AHMET: Nereye
gittiler SELAMİ: Komutanın yanma abi AHMET: Kimin alay komutanının mı SELAMİ:
Kolordu komutanına gittiler abi AHMET: He iyi SELAMİ: Ön., sağa çıktık sağa sola baktık
adam topladık bayağı işte yarın toplanacaklar yani saat on buçukta oraya gelcek AHMET:
Tamam SELAMİ: Noktaya gelcek hepsi yani, ...AHMET: Öpüyorum gözlerinden bu
hareketler önemli orda psikolojik savaş bunlar biliyosun psikolojik harp SELAMİ: Zaten abi
terslik surda aynı gün bide bunların yürüyüşü var AHMET: Kimlerin SELAMİ: Diyarbakırda
yürüyüşü var AHMET: Kimin yürüyüşü var SELAMİ: Şeyin Dehaplılann AHMET: Bak
Dehaplılarm da SELAMİ: He AHMET: Vay pezevenkler SELAMİ: Aynı gün hemide yani
vali buna nasıl izin verdi bilmiyoz anlayamadık yani.......SELAMİ: Köylerden gelecekler yani
dedim çocuk mucuk ne varsa getirin dedim hepsini AHMET: Tamam aynen doğrudur bayağı
galaba yapsınlar SELAMİ: Evet abi dedim çocuk da olsa bulun bunlar çocuğa para verip daş
attınyosa dedi bizde çocuklara bayrak açtınnk AHMET: Aynen öyledir SELAMİ: He başka
çare yok abi yani AHMET: Ayyynen öyledir SELAMİ: He bizim bu vat bayrak için canımızı
veriyosak çocuk da goruk bebek de ... içine AHMET:, Ayrten öyledir doğrudur SELAMİ:
Evet abi AHMET: Çok güzel Selamim sen güzel gine organizasyonları yap ıı sen ıı sağa sola
bakma yapabildiğin gadar yap tamam mı SELAMİ: Tamam abicim .."

14.04.2007 tarihinde Ankara İlinde yapdan Cumhuriyet mitingine katıldıkları,


Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmesi:
14.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: ha bayrağı yedi kilometre diyo MESUT: Öylemi TANER: Şhov tv heee
MESUT: Ooo çok güzel TANER: hep bizim bayrağı veriyor başka hiç bir şey vermiyor
bayrağın altı geçişi bilmem nesi hep bayrak tamam mı bayrak başka bir şey yok Şhow tv
sadece bayrak veriyor MESUT: Bizden bahsediyor mu başkan TANER: yok artık işte biz onu
bahsettiririz biliyorsun MESUT: Tamam tamam oldu TANER: oldu canım yedi kilometre oldu
bayrak ona göre MESUT: tamam oldu başkanım TANER: Hadi sağol.
28.04.2007 tarihinde Ankara İlinde Irak Türkmen Cephesi Kerkük mitingine
katddıkları tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri;
28.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Yasin ALPARSLAN arasındaki görüşmede
özetle;
YASİN: Abi bayrağın başındayız araba gelecekmiş onu bekliyoruz TANER: Kim var
kaç kişi var, TANER: Sen bi şeye gelsene anıtın oraya

28.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: He Mesutcuğum ne yaptınız Yasin şey diyor İstanbul'a doğru bi program şey
yapma durumu söz konusu diyor MESUT: Yasin mi öyle dedi başkanım TANER: He öyle dedi
MESUT: ( Mesut'un yanında bulunan X Erkek arka fondan " aha şimdi parayı bankaya
yatıracak" der, Mesut " kim" diye sorar, X Erkek "CHP'li kardeşimiz var encümenden üye,
vallaha gidiyoruz 600 milyon yetmez mi" der, Mesut ise " bilmiyorum bakalım bi", TANER:
Böyle bir şey yaparsak muazzam bir şey yapmış oluruz yaa, süper olur yani MESUT: Tamam
şimdi biri para yatıracakmış yatırırsa gideriz başkanım TANER: Çoook muazzam olur yani
hem zaten bütün gözler yann Türkiye'de şeyde İstanbul'da bi de hükümet ters bir açıklama
yaptı şimdi, MESUT: Ne diyor TANER: Yani res koyuyor şeye genel kurmaya miting daha da
Önem kazanıyor MESUT: Tamam başkanım TANER: Haydi ben sizden haber bekliyorum
MESUT: Tamam oldu oldu başkanım TANER: Haydi bakalım inllah haydi bakalım bir
uğraşsın çocuklar MESUT: Tamam görüşürüz başkanım TANER: Tamam mı şunu başarırsak
var ya zaten zirvede noktalarız MESUT: Tamamn başkanım görüşürüz TANER: Haydi sağol
canım.
05.12.2005 tarihli İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'na gönderilen ihbar
mektubunda;
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği başkanı olan Taner ÜNAL' m
Hasan KUNDAKÇI paşanın adına sahte imzalar atarak yardım ve kanununa aykırı usulsüz
para topladığı, eşi ve kayınbiraderine yetki vermek suretiyle derneğe yapılan bağış ve aidat
gelirlerini şahsi çıkarlarında kullandığı, İstanbul ve Sakarya ilinde işlettiği akaryakıt
istasyonlarında kaçak mazot ve eroin ticareti yaptığı, Mersin açık hava toplantısında
Başbakan'a alenen hakaretler yağdırdığı, uluslar arası bağlantılı olduğu hatta CIA ile de
görüştükleri bilinen Taner ÜNAL ve dernek yöneticilerinin derneğin lehinde oluşan güven ve
itibarı kullanarak organize bir suç çetesi gibi hareket etmek suretiyle tehdit ve baskı ile gasp
ve dolandırıcılık yapmak suretiyle derneği kuruluş amacından saptırarak gerçek vatan sever
üyelerini rezil etmeye çalıştıkları, bu durumu görüp rahatsız olan bazı üyelerinin istifa ettikleri
beyan edilmiştir.

208 , r

^2J/b^r^
03.04.2006 tarihinde İç İşleri Bakanlığı Müfettişleri tarafından Dernek hakkında
yapılan incelemeler neticesinde rapor hazırlandığı ve "Derneğin defter, belge ve kayıtlarının
bir kısmının kaybolduğunun belirtilmesi ve söz konusu defter , kayıt ve belgelerin ibraz
edilememesi nedeneiyle, derneğin kurucu ve üyeleri ile iş işlemleri hakkında sağlıklı bir
değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, mevcut defter, kayıt ve belgelerde,
eksikliklerin bulunduğu , " Türk milletinin devletine , birliğine, dirliğine, refahına ve
mutluluğuna, inancına ,milli ve manevi değerlerine karşı faaliyetlerle ilgili olarak Türk
milletini bilgilendirmek şuur sahibi olmalarını temin etmek amacıyla .." kurulmuş bir derneğin
iş ve işlemleri, kayıt, defter ve belgeler ile icraattan itibarıyla diğer dernek ve sivil toplum
kuruluşlarına örnek olma misyonu bulunduğu , bu yönüyle de Vatansever Kuvvetler Güçbirliği
Hareketi Derneği' nin tartışılan değil, benimsenen örnek alman bir dernek olması gerektiği,
ancak derneğin mevcut durumu ile bu görüntüden uzak olduğu " sonuç ve kanaatma varıldığı,
ayrıca açık kimliği tespit edilemeyen ve örgüt mensuplarınca "1 NUMARA" olarak
adlandırılan kişi tarafından yönlendirilen Taner ÜNAL ve arkadaşlarının, suç işlemek amacıyla
örgüt kurdukları, yönettikleri, kurulan suç örgütüne üye oldukları, nitelikli yağma, yağma,
ihalelere fesat karıştırma, zimmet, dolandırıcılık, tarihi eser kaçakçılığı, kanuna aykırı
şekildzdfârdl&l. to^Amm olaylarından elde ettikleri gelirlerle ve suç örgütüne yardımda
bulunan kişilerce kaynağı belli olmayan maddi yardımlarla suç örgütünü finanse ettikleri, bazı
kamu görevlilerinin bilerek ve isteyerek yardım etmeleri sonucunda amaç suç olarak Devletin
bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettikleri,
amaç suçu gerçekleştirebilmek için provokatif eylemlerde bulundukları, halkı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı isyana tahrik ettiklerine dair kuvvetli şüphe bulunduğu
yönünde tespitlerde bulunulmuştur.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünün 13.07.2006 tarihli yazısı


ekinde ; Denetleme sonuçları çerçevesinde söz konusu derneğin; dernek adı altında yasal
olmayan amacı dışında iyi niyetle bağdaşmayan faaliyetlerde bulunduğu, ayrıca herkes
tarafından kabul edilen ortak değerleri suiistimal ederek provokatif eylemlerde
bulunabileceğini teyit eden hususlar bulunduğu anlaşıldığından Jandarma, Emniyet ve
istihbarat birimlerince dernek şubelerinin kuruluşu itibariyle yaptığı faaliyetler ile genel
merkez ile olan ilişkilerinin tespit edilmesi istenilmiştir.
Ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı' nca 2006/39948 sayıya kayden yürütülen
soruşturma kapsamında Dernek Başkanı Taner ÜNAL ve Dernek yöneticilerinin "Çıkar
Amaçlı Suç Örgütü Kurmak, Yönetmek, Örgüte Üye Olmak, Örgüte Üye Olmamakla Birlikte
Örgüt Adına Suç İşlemek, Örgüt İçerisindeki Hiyerarşik Yapıya Dahil Olmamakla Birlikte
Örgüte Bilerek Ve İsteyerek Yardım Etmek, Örgüt Faaliyeti Kapsamında (Devletin
Bağımsızlığını Zayıflatmaya, Birliğini Bozmaya, T.C. Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya
Görevini Engellemeye Yönelik Provokatif Eylem Yapma, Genel Güvenliği Tehlikeye Sokma,
İhaleye Fesat Karıştırma, Tarihi Eser, Gümrük ve Göçmen Kaçakçılığı, İzinsiz Kazı Yapma,
Nitelikli Yağma, Şantaj, Tehdit, Hürriyeti Tahdit, Dolandıncılık, Sahte Kimlik Kulanma, Resmi
Belge Sahteciliği, Kamu Görevini Usulsüz Üstlenmek, Yetişkin ve hayvana yönelik pornografi
görüntüleri bulundurma, 6136 ve 2521 S.K.M.)" suçuna kanştıklannm tespit edildiği ve
yapılan çalışmalann 29.06.2007 günü operasyona dönüştürüldüğü, aralannda Dernek Başkanı
Taner ÜNAL ve diğer üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu toplam 12 kişinin çıkanldıklan
mahkemece tutuklandıklan anlaşılmıştır.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK 25.05.2006 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğünde


alman ifadesinde; , \ *■

/) /^ 209' .
2004 yılında, bir konferansta Vatansever Kuvvetler Güç Birliği üyeleri olan ve
konferansa katılan Muzaffer TEKİN ve yanında bulunan Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile
tanıştığını, Fikri KARADAĞ'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin
İstanbul Şubesini kurmaya çalıştığını, Fikri KARADAĞ'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN ile
devre arkadaşı olduklarını öğrendiğini, yine aynı yerde Vatansever Kuvvetler Güç
Birliğimin üyesi olarak Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN isimli şahıslarla tanıştığını,
2004 yılı bahar aylarında, derneğin yemekli toplantılarına da katıldığını, bu safhada
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği nin organik yapısı içersinde, emekli Albay Fikri
KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm bulunduğunu,
Şahıslarla olan birlikteliklerinde gözlemlediği kadarı ile, Hüseyin GÖRÜM'ün
Ülkücü hareketten geldiği, Ülkü Ocaklan ile bağlannı kopardığı, 9-10 yıl kadar ceza evinde
kaldığını öğrendiğini, şahsın hal ve hareketlerinden, bir derneğin il bazında yöneticiliğini
yapmasını yadırgadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün daha çok mafya olarak adlandınlan kişi profili
çizdiğini, Emekli Albay Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm, tarihten
8-10 ay kadar evvel, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinden ayni arak, İstanbul ilinde
Kuvayi Milliye Derneğini kurarak faaliyetlerine başladıklannı,
2004 yılı Haziran veya Temmuz aylannda, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketimin, Maltepe de bulunan baraka, depo ve bahçeden oluşan bir yerde toplantı
yaptığını, bu toplantıda, Hüseyin GÖRÜM'ün çevresine 20-25 yaşlannda, 4-5 kişilik bir
gurup gencin bulunduğunu, Hüseyin'in bu gençlere konuşma yaptığını, konuşmanın bir
bölümünde şahıslann yanma gittiğinde, Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben
"komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisinin de "ne eğitimiymiş bu" dediğini,
Hüseyin'in de "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin"
dediğini, kendisinin de, eğitimin nerede verileceğini sorduğunu, Hüseyin'in "yerimiz var
hazır Düzce'de" "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" diye konuştuğunu,
kendisinin de bunu reddettiğini,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin, Şile toplantısı hariç diğer
buluşmalannı, İstanbul Maltepe de bulunan, Hüseyin GÖRÜM'e ait prefabrik bir depo ve
yanındaki küçük bina ile bahçesinde yapıldığını, bu şahıslarla karşılaştığı ilk günden beri,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini, bir Dernek olmaktan çok, organize suç örgütü
gibi gördüğünü,
Danıştay eylemine katılıp, Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alparslan
ARSLAN'ı, çok emin olmamakla beraber, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin
bir toplantısında gördüğünü, buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, yine Alparslan
ARSLAN'ı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin, İstanbul Maltepedeki yerinde
bir defa gördüğünü, Hüseyin GÖRÜM'ün, kendisinden askeri eğitim vermesini istemesi ve
"silahımız her şeyimiz var" demesinden dolayı, Danıştay saldmsıyla ilgili olarak bu insanlann
silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı yönlendirmiş
olabileceklerini beyan etmiştir.

Ergenekon Soruşturması kapsamında 25.02.2008 tarihinde ifadesine başvurulan


tanık Zihni ÇAKIR ifadesinde;
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL, Ahmet CİNALİ, Fuat TURGUT,
Halit BOZKURT, Nihat GÜRKAN ve Sevgi ERENEROL'un irtibatlan konusunda;
"Veli KÜÇÜK'ü Türkeli Dergisinin Ankara ilinde yapmış olduğu toplantılardan
tanıdığını, Muzaffer TEKİN'i Taner ÜNAL ile yakın görüşmelerinden dolayı tanıdığını, Ahmet
CİN ALI' yi de Taner ÜNAL ile yakın dostlukları nedeniyle tanıdığını ve Taner ÜNAL ile
birlikte sık sık kendisi ile görüştüğünü beyan etmiş ve Ahmet CİNALİ, bu şahsın koruması
Cem isimli bir şahıs ile birlikte istanbul İlinden Ankara Hine dönerken yolda polis ekiplerinin
aracı durdurduğunu, aracın bagajında muhtelif -çapta silahlar ile el bombalarının

bulunduğunu ancak Ahmet CİN ALİ' nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine
göstererek geçtiğini daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet CİNALİ'nin fotoğrafı
bulunan, Jandarma amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet CİNALİ' nin
kendisinin bir zamanlar Hasan KUNDAKÇI Paşa' nin terörle mücadele ekibinde yer aldığı
için bu kimliğin kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod adını
kullandığını söylediğini, Veli KÜÇÜK ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu
anlattığını belirtmiştir.
Fuat TURGUT' u Taner ÜNAL' in inşaat işlerini takip eden ve yakın görüştüğü kişi
olarak tanıdığını, Halit BOZKURT' u Taner ÜNAL sayesinde tanıdığını ve kendisini MİT
görevlisi olarak tanıdığını, Taner ÜNAL' in da bu durumu desteklediğini, Nihat GÜRKAN'ı
Türkeli Dergisi 'ndeki aktif faaliyetlerinden dolayı tanıdığını ve bu şahsı Ahmet CİNALİ ile
birlikte Türkeli Dergisi 'nin İstanbul dağıtımında etkili biri olarak bildiğini, Taner ÜNAL' ı
askerler ve üst düzey yargı mensupları ile Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını bildiğini, Nusret
DEMİRAL ile Taner ÜNAL' ı Ahmet CİNALİ ve Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını beyan
etmiştir. Sevgi ERENEROL' u da Taner ÜNAL' in bu kişinin görüşlerini alarak gazetede
yayınlamak istemesi nedeniyle tanıdığını, bu kişiden bazı konularda yazılar alarak
gazetelerinde yayınladıklarını, Ahmet CİN ALI'nin İstanbul'a geldiğinde bu yazıları
kendisinden aldığını'' beyan etmiştir.

Yine beyanında, "Taner ÜNAL' in 2003 yılı Nisan ayında Dikmen'deki bürosuna
yakın caddeye paralel bir sokakta kiraladığı dükkânı ofise çevirdiğini, Türkeli dergisini bu
ofiste çıkartacağını, afisin alt tarafındaki depo halindeki kapalı alanı anfiye dönüştürdüğünü,
dinleyici ve konuşmacı yerlerini sabitlediğini, bu mekânda bir oluşuma başladıklarını, burada
toplantılar yaptıklarını söylediğini, Taner ÜNAL' in kendisinden bu oluşum içersinde yer
almasını istediğini, oluşumda bir çok paşanın bulunduğunu, Hasan KUNDAKÇI, Veli
KÜÇÜK gibi isimlerin yanlarında yer aldığını, Doğu PERİNÇEK ve Hikmet ÇİÇEK'in
solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını,
istediği kadar maaş vereceklerini söyleyerek katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu,
bazı toplantıların resimlerini gösterdiğini, Hasan KUNDAKÇI ve Veli KÜÇÜK' ün
toplantılarda yer aldığını, Ahmet CİNALİ' nin de bu ikili ile yakın resimlerinin bulunduğunu,
Muzaffer TEKİN' in de bu görüntüde yer aldığını" beyan etmiştir.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ise ifadesinde, "Vatansever Güçbirliğine hiçbir destek
vermediğini, böyle başı bozuk örgütleri milletin başına bela etmenin büyük sorumluluk
olduğunu" beyan etmesine rağmen, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Haraketi Başkanı Taner
ÜNAL ile irtibatlı olduğu, şahısla telefon görüşmesi yaptığı, Diyarbakır ilinde ortak miting
düzenledikleri anlaşılmıştır.
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEK arasındaki telefon
görüşmesinde; Taner'in "Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim. Bütün
gücümüzle destek vereceğiz." dediği tespit edilmiştir.

Zihni ÇAKIR ifadesinde devamla, Bir Numara olarak bildiği şahsı Taner ÜNAL'm
yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın Ülkü Ocakları yönetiminde olduğunu, avukat olan
İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte
Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak
bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde
gördüğünü, ayrıca 28 Şubat sürecinde Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın
etkinliklerini ve nerelere nüfuz edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir.
Taner ÜNAL Başkanlığı' nda faaliyetlerine devam eden VKGBH Derneği' nin
tüzüğünde belirtilen amaçlarını gerçekleştirmek arrıSfiJâdâ yaptığı faaliyetler bayrak
yürüyüşleri ve çalışmaları ile dernek faaliyetlerinüf^mmlme^l adı altında sürekli olarak
kaynak sağlama çalışmaları ile sınırlı kaldığı, başka faaliyetlerinin bulunmadığı ancak
bunlann dışında gerek demek faaliyetleri çerçevesinde ve gerekse münFerid olarak demek
yönetici ve üyelerinin bir çok adli olaya karıştıkları tespit edilmiştir. Taner ÜNAL' m
Diyarbakır' da Şube açılışında yapmayı planladığı bayrak yürüyüşü, öte yandan Salih Zeki
BALABAN' m bu yürüyüşler için adam temin etmesi, Ahmet CİNALİ' nin bölge aşiret reisleri
ile irtibata geçtiğini söylemesi bu faaliyetlere örnek olarak verilebilir.

Mersin Kanal 33 ibareli CD' nin incelemesinde Taner ÜNAL' in konuşmasını


içeren görüntülü ses kaydının bulunduğu, konuşmada başlıklar halinde özetle;
-Şuurlu her Türk çocuğunun AB' ne karşı olması gerekir. Avrupa hastalıklı bir
topluluktur. Avrupa yaşlanmaktadır.
-Atatürk' ün düşünceleri öldüğü gün tasfiye edilmiştir. Tasfiye edenler gayrı Türk' tür.
Sabatayisttir. Bunu İsmet İnönü yapmıştır. Atatürk öldüğü günden itibaren dönmeler,
Yahudi Müslümanlar, iktidarı ele geçirmişlerdir.
-Yönetimden 67yıldır Türklerin aldığı hisse % 5 tir.
-Atatürk' ün ölümünden sonra Türkiye' yi Türkler idare etmiyor.
-Bir ermeni asıllı Konya' ya gelip ismini değiştiriyor, cemaatin içine giriyor daha
sonra Millet meclisine girip Avrupa birliğine hizmet ediyor, onun için ülke bütünlüğü
önemli değildir.
-%2 ,%98' e hükmetmektedir.
-Çeşitli partilere mensup insanlar (devşirmeler kastediliyor) yıllarca devletin altını
kazıyorlar.
-Milli şuurlu Türk evlatları devletin başına gelmelidir. Türk devrimi yapılmalıdır.
-Devlet kozmopolit yapıdan sıyrılıp bir an önce Milli devlet olmalıdır. Şuurlu Türk
evlatları iktidara gelip taviz vermemelidir.
-Türkiye' nin tam bağımsızlığına kavuşmalıdır. 1940' lardan buyana Amerika ile
yapılan bütün anlaşmaları feshetmelidir. Türkiye 'nin aleyhine yapılmış ne kadar
anlaşma varsa halk oylaması ile iptal edilmelidir.
-Türkiye' de yaşayan bütün unsurlar Türk' tür.
-Dinler arası diyalog olmaz, neyin diyalogunu yapacaksınız, incil'le Kur' an' ı mı
tartışacaksınız. Nasıl tartışacaksınız.
-Vatan işgal altındadır. Topraklarımız satılmaktadır. Bu toprakları satın alanlar
parça parça alıp her parçaya bayraklarını dikecekler israil gibi.
-Türkiye 'de sahalar işgal altındadır. Sivil toplum kuruluşlarının % 90' ı satılıktır. %
6 sı da gayrı resmi faaliyet göstermektedir.
-Biz geleceğin Türkiye' sinin inşaa ediyoruz, Atatürk' ün milli istiklal mücadelesini
başlattık. Kitleler etrafımızdadır. Vatanını milletini seven milli şuur sahibi Türk
çocuklarını derneğimize bekliyoruz. Her şey vatan için..
- Vatan diyen bayrak diyen Allah diyen herkesi Sultaşa Otelindeki toplantımıza
bekliyoruz.
-Biz vatanı kurtaracağız, biz varken bir şey olmaz.
Şeklinde olduğu tespit edilmiştir.

Ahmet CİNALİ - Veli KÜÇÜK İRTİBATLARI

Konuya ilişkin telefon görüşmeleri ;


20.09.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin ALİ ve C. T. Ç. isimli şahıslarla yaptığı
görüşmede özetle ;
Ali isimli şahsın yanında daha önceleri Veli Enşa=sÜ£ çalışan ve sonradan emekli
olduğu anlaşılan Cafer Tayyar ÇAĞLAYAN isimiyfndârma Ajbay olduğunu belirttiği ve
\
bir müddet görüştükten sonra Ahmet CİNALİ ile Cafer Tayyar ÇAGLAYAN'ı görüştürdüp,
Ahmet CİNALİ'nin görüşmenin bir bölümünde kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki
sivil örgütlenmeleri yaptığım , ayrıca Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini kendisinin
kurduğunu söylediği tespit edilmiştir.

27.09.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Taner ÜNAL ile yaptığı gisimli şahısla
yapmış olduğu görüşmede özetle ;
Yusuf KASİMİ isimli şahsın sorunları ile alakalı konuşturtan sonra görüşmenin bir
bölümünde Ahmet CİNALİ'nin Yusuf KASİMİ' nin İran'la alakalı olduğu anlaşılan sorunu
konusunda yardımcı olabileceğini ve Veli KÜÇÜK' ün İran' da adamlannm olduğunu hatta bir
kurumun en başındaki adamın Veli KÜÇÜK' ün adamı olduğunu belirttiği tespit edilmiştir.

12.01.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Selahattin SAYGAN ile yaptığı görüşmede


özetle ;
Selahattin SAYGAN'm Ahmet CİNALİ' ye Eskişehir İlinde bulunan bir şahsın
hastanede olduğunu ve ilgilenilmesi gerektiğini söylediği, Ahmet CİNALİ'nin de Veli
KÜÇÜK' ün yeğeninin Eskişehir İlinde MHP İl Başkanı olduğunu ve bu çocuk ile
ilgilenebileceğini söylediği tespit edilmiştir.

226.06.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Ali KARA arasında yapılan görüşmede
özetle;
Ali KARA'nm Cem UZAN' m askerlik yapmadığını ve bunun dosyasının Adapazarı'
nda olduğunu ve bunu da Veli Paşa' dan teyit ettiklerini söylediği tespit edilmiştir.

25.06.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Abuzer AYDIN ve A.Şeref DUVAN isimli


şahıslar ile yapmış olduğu görüşmede özetle ;
Ahmet CİNALİ'nin Urfa Birecekli ve Sait Paşa' nın yeğeni olarak belirttiği Halil
KANBALTA isimli şahsın bir senedinin olduğunu ve aracı birilerini bularak bu senede
ulaşmaları gerektiğini, çok önemli olduğunu ve bu işin Veli Paşa' nın talimatı ile kendisine
geldiğini söylediği tespit edilmiştir.

Ahmet CİN ALI' nin işyerinde yapılan aramada ele geçirilen 4 sayfalık dokümanda
özetle ; "Askeri Personel Kazım BANAT, İsrailli General Gabriel LİBRAİDER (mossad), Ali
ERKAN, Batmanlı Ömer isimli şahısların bir toplantı yaptıkları, bu toplantıda Sedat PEKER,
Hoca Kod adlı Kemal ŞAHİN ve Tacikistan Genel kurmay Başkanı ile Ticaret bakanı Mehmet
EMİNOF' a suikast veya eylem planı yaptıkları belirtilmiş, toplantıya katılan şahıslardan
Askeri Personel Kazım BANAT' in ve Hizbullah' m E. Orgeneral Çevik BİR' in kontrolünde
olduğu belirtilen bir işaretleme yapılmış, Ergenekon' un - Org. Murat Hoca ile görüştüğü,
BOTAŞ' ta görevli Refik NUHOĞLU' nun Şahin beyin (Ahmet CİNALİ) nerede olduğunu
araştırdığına ilişkin notlar ayrıca Murat Hoca isimli şahsın 0533 523 20 07 ve Refik
NUHOĞLU isimli şahsın kullandığı 0505 602 26 86 numaralı telefonlara ilişkin bilgilerin"
olduğu tespit edilmiştir.

22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada elde edilen


dokümanda ; "Toplantı: İSTANBUL-17 Ağustos 2002, Toplantıya Katılanlar, Askeri
Personel olduğu söylenen Çevik BİR kontrolünde Kazım ANAT, İsrailli General Gabriel
LİBRAİDER, (MOSSAD), Ali ERTEN, Batmanlı Ömer, Murat URSAVAŞ,
Aşağıda isimleri belirtilen kişilere çeşıj^^yöntemlerle SUİKAST/EYLEM
düzenleneceği. Planın CİA-MOSSAT Türk işbirlikçin İle mjjşîereken yapılacağı: Ahmet

^^CJ^
CINALI Sedat PEKER, Kemal ŞAHİN (HOCA), Tacikistan Genel Kurmay Başkanı, Ticaret
Bakanı Mehmet EMİNOF, (dokümanın alt kısmına farklı el yazısı ile düşülen notta: "Ahmet
CİNALİ getirdi. (Giresun'dan) Bu bilgileri veren Murat URSAVAŞ' m arkadaşı imiş, benimle
görüştürecekler, Ahmet CİNALİ' ye telefon edeceğim " yazdığı tespit edilmiştir.
Ayrıca Ahmet CİNALİ' nin teknik takibi esnasında birçok askeri personel ile irtibatlı
olduğu, kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terörle mücadele gruplarının içerisinde
yer aldığı, Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu şeklinde de tespitler yapılmıştır.

Ahmet CİNALİ' nin Şahin Bey Kod Adını Kullanması;


VKGBH Derneği hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Ahmet CİNALİ' nin
16.02.2007 günü saat 16:15:52' de kullanmakta olduğu 0538 715 04 06 numaralı telefon ile
0538 838 02 09 numaralı telefon hattını kullanan ZEYNEL lakaplı MEHMET DOĞAN isimli
şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Ahmet CİNALİ Mersin ilinde bulunan
adamlarından Zeynel kod adlı Mehmet DOĞAR' m Mersin İlinde polis ekiplerine ehliyetsiz
ve alkollü olarak yakalanması üzerine Ahmet CİNALİ' ye telefon açan Zeynel kod adlı
Mehmet DOĞAN görevli polis Ahmet CİNALİ ile Kurmay Albay olarak görüştürdüğü,
telefonu alan görevli polise Ahmet CİNALİ' nin kendisini Şahin Albay olarak tanıttığı ve
arkadaşlarına yardımcı olunması konusunda talebini ilettiği ve kendisinin Genel Komutanlıkta
çalıştığını beyan ettiği tespit edilmiştir.
Ergenekon Soruşturması kapsamında 25.02.2008 tarihinde Zihni ÇAKIR alman tanık
ifadesinde bu konu hakkında;
Ahmet CİNALİ' yi Taner ÜNAL ile yakın dostlukları nedeniyle tanıdığını ve Taner
ÜNAL ile birlikte sık sık kendisi ile görüştüğünü beyan etmiş ve Ahmet CİNALİ, bu şahsın
koruması Cem isimli bir şahıs ile birlikte İstanbul İlinden Ankara İline dönerken yolda polis
ekiplerinin aracı durdurduğunu, aracın bagajında muhtelif çapta silahlar ile el bombalarının
bulunduğunu ancak Ahmet CİNALİ' nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine
göstererek geçtiğini daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet CİNALF nin fotoğrafı
bulanan, Jandarma amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet CİNALİ' nin
kendisinin bir zamanlar Hasan KUNDAKÇI Paşa' nin terörle mücadele ekibinde yer aldığı
için bu kimliğin kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod
adını kullandığını söylediğini, Veli KÜÇÜK ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu
anlattığını belirtmiştir.

Şüpheli Ali KUTLU ifadesinde ; Veli KÜÇÜK'ü medyadan tanıdığını, Vatansever


Kuvvetler Güçbirliği Derneğinde Denetleme Kurulu Merkez Asil Üyesi iken, orada bulunan
Yasin ALPASLAN' in yapmış olduğu telefon sohbetlerinde Halit BOZKURT' un
Vatanseverlerden ayrıldığından bahsettiğini, kendisinin de Yasin'e arkalarında kimin olduğunu
sorduğunda, Yasin'in "Bizim Arkamızda Veli Küçük Paşa Var, Veli Paşa Bizimle" dediğini,
beyan etmiştir.
BÜYÜK HUKUKÇULAR BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
"Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde yapılan
denetimi neticesinde ; Derneğin 04.04.2006 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul
Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü'ne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı,
Dernek tüzüğünün 1, 2. maddesinde Derneğin amacının "Türk Hukukunun
geliştirilmesi için araştırmalar yapmak, Türk Dünyasındaki ve uluslararası alandaki hukuki
gelişmeleri ve bu gelişmelerin Türkiye'ye ve Türk^JIukukuna yansımalarını takip etmek,
ülkemizin hukuki meselelerinin çözülmesi ve hukrflahPayışının..geliştirilmesi için çalışmalar
çözülmesi ve hukrf^ahPayışımn, geliştirilmesi için çalış:
yapmak, hukukçuların bir araya gelmelerini, mesleki oda faaliyetlerinde ve bilgi alışverişinde
bulunmalarını ve hukukçular arasında dayanışmayı temin etmek, ..." şeklinde belirtildiği,
Derneğin 29.09.2006 tarihinde yapılan ilk olağan genel kurul toplantısına ilişkin
09.10.2006 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne verdiği genel kurul sonuç
bildiriminde dernek organlanna seçilenler arasında şüpheli Kemal KERINÇSİZ'in bulunduğu,
Belirtilerek, dernekler mevzuatına aykırı çok sayıdaki usulsüzlük nedeni ile adli ve idare
mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
1-03.06.2005 günü saat 14.40'da Fener Rum Patrikhanesi girişinde Hukukçular Birliği
Derneği, Milliyetçi Ülkücü Avukatlar Grubu ve Milli Güç Platformu tarafından
"Ekümenik" ile ilgili basm açıklaması yapıldığı, Kemal KERİNÇSİZ tarafından
kilisenin giriş kapısına siyah çelenk bırakmak istendiği, izin verilmeyince patrikhane
duvarına siyah çelenk bıraktığı, Fatih Adliyesine giderek Patrikhane hakkında suç
duyurusunda bulunulduğu, bu etkinliğe şüpheli Kemal KERINÇSİZ'in katıldığı,
2-23.07.2005 günü saat:17.00'de Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu
tarafından Bakırköy İlçesi Cumhuriyet Meydanında "Kıbns için ek protokolü imzalayamazsmız"
konulu basm açıklaması yapıldığı, , "Milli Güç" imzalı "Tayyib bu imzayı atamazsm, bir
imzada sen ver Kıbrıs Türk kalsın" şeklinde pankart ile "Kıbns'ı nasıl aldıysak öyle veririz, dünü
unutmadık" yazılı dövizler taşındığı, bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm
bildirisinin okunduğu,
3- 23.09.2005 günü Boğaziçi ve Sabancı üniversitesinin 23-25 Eylül 2005 tarihleri
arasında birlikte düzenledikleri "Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü Döneminde Osmanlı
Ermenileri" konulu sempozyumla ilgili Milli Güç platformu ve Hukukçular Birliği
tarafından saat 14.45 sıralannda Bahçelievler İlçesinde bulunan Bölge İdaresi Mahkemesi
önünde basm açıklaması yapıldığı, şüpheli Kemal KERİNÇSİZ tarafından okunduğu,
4- 24.09.2005 günü Bilgi üniversitesinde yapılan "Ermeni Soykmmı" panelini
protesto etmek amacıyla Milli Güç Platformu ve Hukukçular Birliği tarafından Bilgi
üniversitesi önünde saat 09.40 sıralannda basm açıklaması yapıldığı, bu eyleme şüpheliler
Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL'un katıldıkları,
5-28.10.2005 günü saat 11.00 sıralannda Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks
Kilisesi, Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi
yapıldığı, Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce şüpheli Kemal KERİNÇSİZ
tarafından kısa bir konuşma yapıldıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı şüpheli
Muammer KARABULUT'un basm açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına
"Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah
çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer
TEKİN, Sevgi ERENEROL ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın birlikte katıldıkları,
6-16.06.2006günü saat 09.30 da Büyük Hukukçular Birliği tarafından "Orhan PAMUK
hakkında açılan tazminat davasıyla ilgili" basın açıklaması düzenlendiği, Av. Ahmet
DÜLGER ve şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in konuyla ilgili sözlü açıklamada bulunduğu,
7-19.11.
2006 günü saat 08.00 ile 17.00 şa^Şağ-layan Meydanda Bağımsız Türkiye partisi
(BTP) mitingi adı altında açık hava |dp|ahusı d^zijilendiği, grup tarafından

^p^rj
^
i* X
"Ruhban okulu açılması Kopenhag kriteri değildir -Ekümenik Kopenhag kriteri değildir-
Papayı Türkiye'ye istemiyoruz" ibareli pankartlar ile "Patrik-Papa-Fenerde, Türk Milleti
Nerede- Patriği Türkiye de istemiyoruz" şeklinde dövizler taşındığı, gruba hitaben BÜYÜK
HUKUKÇULAR BİRLİĞİ başkanı Kemal KERİNÇSİZ tarafından Türk milletine çağrı!
İstanbul'a geldiği taktirde Papa'yı ülkemize istemiyoruz-Faaliyetine mutlaka katılın" başlıklı
bildirinin okunduğunu, çevre illerden gelen BTP yönetici ve üyeleri ile İstanbul il ve ilçe
teşkilatlan üyelerinin desteğiyle yaklaşık 2500-3000 kişinin katıldığı, BTP Genel Başkanı
Haydar BAŞ' m konuşmacı olarak katıldığı, "Bağımsız Türkiye için Milli ekonomi modeli için
bizi de yaz Sayın Prof. Dr. Haydar BAS (Tekirdağ 'lı ülkücüler) - Buradayız üstad buradayız
ASIM'in NESLİ bu kuvva-i Milli hareketin de yanın da olmayacağım mı sandın (yeniçiftlikli
ülkücüler) - Avrupa şaşırma sabrımızı taşırma -kuvva-i miliye tekrar hedefe" şeklinde
sloganların atıldığı, bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ' in katıldığı, İstanbul Güvenlik
Şube Müdürlüğü'nün olay sırasında çekmiş oldukları kamera kayıtlarının incelenmesi
neticesinde anlaşılmıştır.
22.01.2008 tarihinde Hoca üveyz Mahallesi Albay Cemil Sakarya Sokak Güler
Apt.No:2/6 Fatih-Sayılı adreste yapılan aramada: 9765 numaralı silah; ÇAKORA MARKA
Cal 9 mm Knall Bora-Mk 19 marka 6'lı toplu Ekspertiz raporuna göre 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olan kuru sıkıdan bozma tabanca ele geçirilmiştir.
Kemal KERİNÇSİZ' in başkanlığını yaptığı dernek ile ilgili olarak birçok basın
toplantısı, miting....vs yapıldığı yönünde tespitler mevcut olup, Kemal KERİNÇSİZ' in Sevgi
ERENEROL, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve diğer şahıslar ile irtibatlı
olduğu anlaşılmıştır.
Kemal KERİNÇSİZ'in işyerinde ele geçirilen dokümanların incelenmesi neticesinde;
1. Toplam 3 sayfadan ibaret olduğu görülen ve içeriğinde "TUSİAD-Bahçeşehir
Meslek içi Eğitim Semineri sesiz sedasız yapıldı. Orada olmayışımızın nedeni Hakimleri tam
anlamıyla Karşımıza Almamaktır. Adalet Bakanı ve Yargıtay Başkanı Nirengi Noktası
seçilecek ve suç duyurusunda bulunulacak.........." ifadelerinin yer aldığı 17.11.2006 tarihinde
yapılan toplantıda alman karalar olduğu anlaşılan dokümanlar,
2.(1) sayfadan ibaret ve içeriğinde "Av. Kemal Yargıtay Daire Başkanlarma Özel
mektupla uyarı mektubu yazdı", "11 Kasım saat 12:00' da Sefaköy Gönül Birliği
lokalinde Milli Güç Birliği Derneği'nin kuruluşu ilan edilecektir" ifadelerinin
bulunduğu doküman,
3.10.08.2006 tarihinde "Prof. Dr. Gürhan ÇAĞLAYAN - Hacettepe Ünv Diş
Hekimliği Fak Klinik Bilimler Bölüm Baş." İmzalı, Av Kemal KERiNÇSİZ'e hitaben
yazılmış ve içeriğinde faaliyetleri dair tartışma ve önerilerin bulunduğu toplam 4
sayfadan ibaret mektup,
4."Büyük Hukukçular Birliği - Sivil Toplum Kuruluşlarından Basın Açıklaması"
ibaresiyle başlayan altında şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un da
aralarında bulunduğu birçok kimsenin imzalarının olduğu 5 sayfadan ibaret
doküman,
5.Bir sayfadan ibaret ve içeriğinde Perihan MAGDEN duruşmasında sorumluluk
alan kişiler..........Sevgi Hanım Adliye Dışında telkinlerde bulunacak ... şeklinde yazıların
olduğu 21 Temmuz 2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Derneği' nin toplantısında alman
kararların yazılı bulunduğu doküman,
6. "Kuvayı Milliye Derneği Yorum Oku" ile başlayan 7 sayfalık bilgisayar çıktısı
dokümanın içeriğinde; Derneğin İnternet sitesindeki yorum bölümüne, Av. Ahmet ÜLGER,
Aladdin YARDIMCI, Bekir ÖZTÜRK, İnci SÖKE, Derya ASLANCI, Kadir KARAGÖZ,
Kadir DEMİRCİ, Av.Mehmet DEMİRLER, Hüsamettin OKUR, Av.Hacı Eyüp GÜLTEK,
Ahmet ŞAHİN, AYŞE..., Aykut ÇÖÇÖN, Mustafa YORMAZ, Duygu GÖKBUGA-Mehtap
GÜLER isimli şahısların göndermiş oldukları e-maillerin alman çıktısı olduğu, 2. sayfasında
Bekir ÖZTÜRK'ün 07.06.2006 Salı 00:38 tarihli mailinin olduğu, içeriğinde; "Milli Güç
Platformu' nun sadece bir isim olduğu doğru değildir. Nereden mi biliyorum? 2004 Ekim
ayından bu yana bir çok kampanya etkinlik ve açtığı davalarında bizzat görev aldım. Bu
siteyle birlikteliği 1 yıl bile olmamıştır. En duygulandığım etkinliği de; Türkiye'de bir ilk olan
"14 Şubat 2006'da Azerbaycan Hocalı katliamını anma Töreni"dir. Milli Güç platformu ve
Büyük Hukukçular Birliği, bu sitem ve hakaret içeren sözleri hak etmiyor. Vatanımız
ayaklarımız altından kayıp gidiyorken bu tür tartışmaları yapanları ve uzatanları samimi
bulmuyorum. Saym editörde, yazdıklarını düşünerek yazmaya davet ediyorum. Saygılarımla"
şeklinde, Son sayfasında da Bekir ÖZTÜRK'ün 09 Kasım 2006 Perşembe 12:05 tarihli
mailinde, "Önemli Saym Av.KEMAL KERİNÇSİZ BEYE nasıl ulaşabiliriz bi adres yada
telefon lütfen..." yazılı olduğu tespit edilmiştir.
7. 08.09.2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Demeği ile başlayan haftaya
görüşürüz ibaresi ile biten 25 sayfalık bilgisayar çıktısı ve el yazması dokümanların içeriğinin;
Demekte yapılan toplantılarda alman karaların yazılmış olduğu, 22.12.2006 tarihli toplantı
kararında; "HABLEMİTOGLU cinayeti kastedilerek ceza davası ile ilgili Ergün POYRAZ
cinayetin tüm ayrıntılarını Av Kemal Beye anlattı" şeklinde ifadelerin bulunduğu doküman ele
geçirildiği, ayrıca Büyük Hukukçular Birliği' nin bir toplantısında AYASOFYA Demeği ve
başka Sivil Toplum Kuruluşları kurulması kararının alındığı anlaşılmıştır.
AYASOFYA DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Demekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
"Ayasofya Derneğf'nin Demekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi neticesinde
; Demeğin 10.10.2006 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler
Müdürlüğüne vererek bu tarihte kurulmuş ve tüzel kişilik kazandığı,
Demeğin amacının kısaca "Ayasofyayı Türk kültürünün bir parçası olarak kabul edip,
yabancı kültür etkilerinden uzaklaştırmak, İstanbul ile birlikte Türk medeniyetinin
vazgeçilmez bir ikilisi olduğunu hatırlatmak, bu nedenle Ayasofyayı Türkiyenin kültürel
değeri olarak korumak, uluslar arası alanda çok yönlü tanıtımını sağlayarak, gelecek nesillere
intikal ettirmek„Türk egemenliğinin Ayasofyanm bugüne kadar ayakta kalmasının sağlayan
etkilerin anlatımını sağlamak... " şeklinde belirtildiği,
Demeğin 18.04.2007 tarihinde yapılan ilk olağan genel kural toplantısına ilişkin
03.05.2007 tarihinde İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne verdiği genel kural sonuç
bildirimine göre demek organlanna seçilenlerin Sevgi ERENEROL Demek Başkanı, Burak
GÜNEŞ Başkan Yard.,Ergun POYRAZ Genel Sekreter Cancan ERENEROL Yönetim Kurulu
Üyesi isimli şahıslar olduğu
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL'un,
ve Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden
gizledikleri bu nedenle denetimin yapılamadığı,
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL ve
Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden
gizlemesi nedeniyle, hakkında 5253 sayılı Demekler Kanunun 32/e Maddesi hükmü
kapsamında işlem yapılması gerektiği, Kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Faaliyetleri

/c^^h^
10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 Aralık Dünya insan Hakları günü olması nedeniyle,
Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği, Milli Güç
Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen
ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih
Vakfı, Kamu-sen tarafından basm açıklaması düzenlendiği, bu eyleme şüpheli Sevgi ERENEROL'un
katıldığı,
18.12.2006 günü saat 12.25 de Eminönü ilçesi Sultanahmet Adliyesi önünde Necip
HABLEMİTOĞLU'nun ölümünün yıl dönümü nedeniyle Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği, Milli Güç Birliği, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği tarafından basm
açıklaması düzenlendiği, Büyük Hukukçular Birliği üyesi Cevat ÇALIK tarafından gruba
hitaben bir basm metni okunduğu, eyleme Kemal KERİNÇSİZ,Muzaffer TEKİN, Sevgi
ERENEROL ve Rafet ARSLAN 'm birlikte katıldığı,
03.03.2007 günü saat 12.50 ilimiz Kadıköy ilçesi İskele meydanında Atatürk
Düşünce Derneği organizesinde Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti değer yargılarını ve ilke ve
kazanımlarmı korumak adı altında basm açıklaması düzenlendiği "Çankaya Kemalin
Çocuklarınmdır, Halife değil Cumhurbaşkanı istiyoruz, Medreseye hayır" şeklinde
dövizler taşındığı, bu eyleme şüpheli Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
11.03.2007 günü saatl2.00.Sıralarmda ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında Büyük
Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk Düşünce
Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm açıklaması
düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra Taksim anıtına
çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından yürüyüşün engellendiği, "Tayip
El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman pankartla ilgili Nöbetçi C.SAvcısmm
talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Muammer
KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
15.06.2007 günü saat:13.00 da Beşiktaş ilçesi Levent Camii' de yaklaşık 500-600 kişinin
katılımıyla Hakkari ilinde şehit edilen P.Kd. Bnb. Murat ÖZYALÇIN ve Elazığ'da şehit edilen
Jn.Uz.Erbaş Cihan KIZILTAŞ' m cenaze namazı kılınmış ve cenaze namazım müteakip cenazeler
Edirne kapı şehitliğine defnedilmiş ve konu saat 14.30 da sona ermiştir. Katılan grup içerisinde;
Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,
Ramazan BAKKAL, Ramazan KIRKIK isimli şahısların da katıldığı,
Cenaze merasimi sonrası; uyan gelip yatmadı vatanını satmadı, Irak'ı basarız Barzaniyi
asarız, kahrolsun pkk, şehitler ölmez vatan bölünmez, kahrolsun ABD işbirlikçi akp, kahrolsun şehide
kelle diyenler, askere uzanan eller kırılsın, hepimiz askeriz pkk ya yeteriz, vatan sana canım feda,
imralıyı basarız apoyu asarız, aponun piçleri yıldıramaz bizleri, Tayyip oğlunu askere gönder,
kahrolsun pkk işbirlikçi Akp " Ayrıca 50-60 kişilik grup cenaze kortejinin güvenliğini sağlayan
güvenlik kuvvetlerinin bulunduğu noktaya kadar gelerek, görevlilere hitaben "Satılmış Köpekler
Vatan sizden Ne Bekler" şeklinde sloganlar atıldığı,
18.12.2007 günü ilimiz Sultanahmet Adliyesi önünde "Dr.Necip HABLEMİTOĞLU'nun
öldürülmesi"olayı ile ilgili olarak Büyük Hukukçular Birliği tarafından basm açıklaması
düzenlendiği, Sevgi ERENEROL'un "Aziz Türk Milleti" başlıklı basm metnini okuduğunu, faili
meçhul dosyalar hakkında Ankara C.SAvcılığma gönderilmek üzere dilekçe verildiği, , Burak
GANEŞ, Necip YENİŞAN, Yıldırım ÇAVUŞOVALI, Av.Eyüp GÜLTEK, Mehmet DEMİRLEK,
Ramazan BAKKAL, Ülker
n - '

43%^P%
DURUKAN, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL dilekçe de imzalarının
bulunduğu ve eyleme katıldıklan, Güvenlik Şube Müdürlüğünün olay esnasmda çekmiş
olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden tespit edilmiştir.
Tespitler;
Sevgi ERENEROL' un Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba
Konseyine üye olduğu anlaşılmış, bu üç oluşumun da tüzüklerinin benzer oldukları
görülmüştür. Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK,
Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK
GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL İÇİNDEKİLER başlıklı dokümanın ele geçirildiği
dikkate alınacak olursa, derneğin bu haliyle tüzüklerinde belirttikleri amaçlar ile örtüşmediği
değerlendirilmektedir.
Sevgi ERENEROL' un Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Ergun POYRAZ,
Muammer KARABULUT, Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, internet sitesinden
tanıdığını beyan ettiği Bekir ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Emin GÜRSES ile
irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
18 Aralık 2007 tarihinde İstanbul Adliyesi önünde Necip HABLEMİTOĞLU ile
ilgili basın açıklaması yaptıkları anlaşılmıştır.
Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında ele geçirilen dokümanların incelenmesi
neticesinde;
1. Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve Oktay
YILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL
İÇİNDEKİLER başlıklı doküman,
2. Aziz Türk Milleti, Bu gün burada, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde
kurulan pusuda kahpece katledilen Milli şehidimiz Türk varlığının yılmaz savunucusu,
Kemal'in askeri ve öğretmeni rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU'nun aziz hatırasını
yad için ibareleri ile başlayan ve 2. sayfasında Değerli arkadaşlar Rahmetli Dr. Necip
HABLEMİTOĞLU Türk milletinin milli şehididir ibareleri ile devam eden ve 3.
sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız
Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi
ERGÜN POYRAZ'ı da susturmaktır, Böylelikle bir yiğit Türk evladı daha
harcanmaktadır ibareleri ile devam eden ve Türk Ölür Türklük Ebedidir, ibaresi ile son
bulan sayfaların arka tarafında Msn Hotmail ibaresi ve küçük yazıların bulunduğu 3 sayfalık
el yazması yazı ile daha birçok dokümanların olduğu,
Ayasofya Derneği üyesi olan Muammer KARABULUT' un aynı zamanda Antalya
Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı ve Milli Güç Birliği Derneği' nin de
üyesi olduğu, LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/ İSTANBUL başlıklı dokümanın Muammer
KARABULUT' un işyerinde de ele geçirildiği,
Muammer KARABULUT' un Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal
KERİNÇSİZ' in referansıyla sadece telefonda Bekir ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Ergun
POYRAZ, Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu, Veli KÜÇÜK' ün evinde ele
geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Veli KÜÇÜK' e gönderdiği, Sevgi
ERENAROL' un ikamet ve işyerinde ele geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Sevgi
ERENEROL' a gönderdiği tespit edilmiştir
ULUSLAR ARASI NOEL
BABA BARIŞ KONSEYİ

'
v
^v/\,/İ^^^^7
Muammer KARABULUT tarafmdan 1995 yılında Antalya ilinde Noel Baba Vakfı
kurulmuştur. Daha sonra Muammer KARABULUT Başkanlığında Noel Baba Vakfı ve Noel
Baba Dernekleri'ni "Uluslar arası Noel Baba Banş Konseyi" kurulmuştur.
Konseyin amacı; Noel Baba' mn çocuk sevgisiyle büyüyen, iyiliksever, banş ve
kardeşlikle devam eden imajını, dil, din, ırk, cinsiyet ve hiçbir aynm gözetmeksizin yaşatarak,
her büyüyün yaşadığı ve unuttuğu çocukça ifade ve duygulann dünyaya yaşanabilir toplumsal
banş getireceği gerçeğini hatırlatmaktır. Yine böylesi banşçıl bir çabanın kaynağı "Yurtta Sulh,
Cihanda Sulh" özdeyişiyle Mustafa Kemal Atatürk' ün kurduğu Laik Demokratik Türkiye
Cumhuriyeti' nin olduğu özellikle vurgulanacaktır şeklinde belirtilmiştir.
Aynca Noel Baba Vakfı tarafmdan her yıl geleneksel olarak bir kişiye Noel Baba
Banş ödülü verilmektedir.
Faaliyetleri:
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'den ele geçirilen, 18 Nolu CD üzerinde yapılan
incelemede; Ergenekon Terör Örgütü mensuplanndan Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi
ERENEROL, Muammer KARABULUT ve Fuat TURGUT isimli şahıslann katıldığı Milli
Güç Platformunun İzmir ilinde düzenlediği eylem olduğu,
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralannda Fener Rum patrikhanesi önünde Müli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi,
Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı,
Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir
konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın
açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği
ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul
ÇAĞMAN isimli şahıslann birlikte katıldığı,
10.11.2005 saat 08.30 da Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği,
Milli Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İşçi Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi,
Noel Baba Vakfı, Bağımsız Türk Ortodoks Vakfı, Muharip Gaziler Derneği, Yeniden
Kuvay-i Milliye Derneği ve Şehit Aileleri Derneği tarafından "Fener Rum Patrikhanesinin
Lozan'a ve Atatürk'e,Türk milletine meydan okuduğu ve Rum metropolitanlannın Ekümenik
iddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10 Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne
rastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklaması yapıldğı,bu eyleme şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Muammer KARABULUT isimli
şahıslann birlikte katıldığı,
24.07.2006 günü saat 10.45 sıralannda Milli Güç Platformu tarafmdan "Lozan barış
antlaşmasının 83. Yıl dönümü nedeniyle " Beyoğlu İlçesi Kemeraltı caddesi Sevgi İş Hanında
bulunan Türk Dünyası İnsan Haklan Derneği toplantı salonunda panel düzenlendiği, Türk
Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi ERENEROL, Milli Güç Birliği adına "Laik
Türkiye Cumhuriyetini Patrikhaneye mi yıktıracaklar" isimli kitabın yazan Muammer
KARABULUT ve Büyük Hukukçular Birliği genel başkan yardımcısının sözlü konuşma
yaptığı, 83 .Yıl dönümünde Lozan Banş antlaşmasının önemi ve anlamı , Lozan antlaşmalan
ve AB Dayatmalan başlıklı iki (2) adet basın bülteninin basma dağıtıldığı,bu eyleme
Şüpheliler Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT 'un birlikte katıldıklan,
Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin
incelenmesinden anlaşılmıştır.
1
>
%
> ,ı

Z ^^^7^P
11.03.2007 günü saati2.00.Sıralarında ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında
Büyük Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk
Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm
açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra
Taksim anıtına çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından
yürüyüşün engellendiği, "Tayip El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman
pankartla ilgili Nöbetçi C. Savcısının talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler
Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un
katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün konu ile ilgili göndermiş olduğu dosya içeriğinin
incelemesinden anlaşılmıştır.
KUVVACILAR DERNEĞİ (KUVVA-İ MİLLİYE DERNEĞİ)
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca "Kuvvacılar Derneği'nin
09.05.2008 tarihinde yapılan denetimi sonucunda ; Derneğin 27.12.2006 yılında kurulduğu,
Dernek tüzüğünde "Derneğin Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde "Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinin dünyada hak ettiği noktaya taşınması konusunda
sosyal alanda faaliyet sürdürmek amacıyla kurulmuştur" şeklinde belirtildiği.
05.08.2007 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına
Bekir ÖZTÜRK Genel Başkan, Ahmet CEYHAN Başkan Yrd. Seçildiği tespit edilmiştir.
Yapılan denetimler neticesinde ; Denkekler mevzuatına aykırı birçok usulsüzlük
nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
Dernek İstanbul Temsilcisi Oktay YILDIRIM' m Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği Milli Güç Platformu'nun düzenlediği basm açıklamaları eylemlerine katıldığı,
09.03.2006 saat 12.00 sıralarında Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Hukukçular
Birliği ve Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafmdan "Org.
Yaşar BÜYÜKANIT ve diğer komutanlar hakkında Van C. S avcısı Ferhat SARIKAYA'nm
hazırladığı iddianameyi" protesto etmek için düzenlenen basm açıklamasına; şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
09.04.2006 sat 12.00 sıralarında Eminönü ilçesi Beyazıt meydanında Büyük
Hukukçular Birliği organizesinde "Boğazlayan Kaymakamı Kemalbey'in idam edilişinin
yıldönümü" nedeniyle basm açıklaması düzenlendiği, Ramazan BAKKAL, Aynur SAYLAN,
İbrahim METİN, Şuaip ÖZCAN, Kemal ERGÜDER, Pakize ALPAKBABA Oktay
YILDIRIM'm konuşma yaptığı bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay
YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında
Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'm Topluluğu,
Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve Türkmen Derneği,
Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı planladığı "Pontus Soykırımı
Anıtı"m protesto etmek için basm açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ, Av. Özcan
PEHLİVANOĞLU, Mualla ERKUT tarafmdan topluluğa hitap edildiği, Yunanistan
Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldığı bu eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN,
M.Zekeriya_ ÖZTÜRK, Emin GÜRSES isimli şahısların katıldığı,

' '/] v-
17.05.2006 günü saat 12.00 sıralarında Beyoğlu ilçesi Fransız konsolosluğu önünde
Büyük Hukukçular Birliği tarafından "sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını protesto etmek"
için basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme Oktay YILDIRIM ve Kemal KERİNÇSİZ'in birlikte
katıldıkları
12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan AB
Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından
"Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği, Sevgi
ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük Hukukçular Birliği
yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Oktay
YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı,
28.07.2006 günü Saat: 10.00 da Şişli 3.Asliye mahkemesinde "Bir milyon ermeni,
30.000 Kürt öldürüldü" şeklindeki sözleri üzerine Yazar Ferid Orhan PAMUK hakkında açılan
davanın 3. duruşması esnasında protesto eylemi gerçekleştirildiği, şüpheliler Fuat TURGUT,
Oktay YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL'un birlikte katıldığı, Güvenlik Şube Müdürlüğünün
göndermiş olduğu dosya içeriğinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Tespitler:
Kuvva-i Milliye Derneği' nin Ankara bürosunda yapılan aramada ele geçen dijital
malzemeler hakkında tanzim edilen İnceleme ve Değerlendirme Raporu' nda;
Ankara Kuvvai Milliye Derneği'ne ait, Dell marka dizüstü bilgisayar içerisindeki
TOSHIBA marka hard disk üzerinde yapılan incelemede;
1."Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş,
"Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Büyük
Hukukçular Birliği ile iltisaklı 12 şahsın mail adresleri olduğu, bu adresler arasında Av. Kemal
KERİNÇSİZ yer almaz iken Sevgi ERENEROL, Hanefi ALTAŞ ve Ahmet ÜLGER gibi
şahısların yer aldığı,
2. "Kemal Kerincsiz.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş, belge
incelendiğinde, Kuvvai Milliye sitesinin 'İstanbul toplantısının' İstanbul'da yapılması için
Kemal KERİNÇSİZ'in ısrar ettiği, salonu kendisinin ayarlayabileceğim ifade ettiği ve bunun
üzerine tekliğin kabul edildiği, ancak Büyük Hukukçular Birliği ve aralarında Muammer
KARABULUT'un da bulunduğu Milli Güç Birliği tarafından aldatıldıklarını beyan ettiği
"Biz neyiz, ne değiliz.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Kuvva-i Milliye İnternet
sitesinin Türk Milleti'ne gerçekleri anlatarak onları harekete geçirmek adına kurulmuş bir
uyan ve bilgilendirme sistemi olarak ortaya bu ortamda Türk Milleti ve onun değerlerine
saldırılar karşısında tavır sergileyen Milli Güç Platformu ve bu tavırları hukuki zemine
taşıyan B.Hukukçular Birliği ile tanıştıklarını belirtildiği,
3."DeğerliDostum merhaba.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "Değerli
Dostum merhaba.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Bekir ÖZTÜRK'ün 26
Aralık 2006'da oluşturarak Behiç GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay
YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik postanın metni olduğu,
4."Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş,
"Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde,
'Mekteb-i Harbiye' yıllarına atıfta bulunan yazarın TBMM'yi 'DÜŞÜK' saydığı,
TBMM'nin seçtiği Cumhurbaşkanını 'TANIMAYACAĞI', okuyucuları Çankaya
Köşkü önünde etten duvar örmeye davet eden bu yazıda, bu eylemin Gazi Mustafa
Kemal ATATÜRK'ün emri olduğu belirtilerek Atatürk'ün Bursa NUTKU olduğu
iddia edilen metin eklendiği,
\v •
5. "dinkcenaze.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "dinkcenaze.doc" isimli
MSword belgesi incelendiğinde, 27/28 Ocak 2007 tarihlerinde Ümit SAYIN'm
kuwaimilliye.net internet sitesinde yayınlanmak üzere Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği
Ergenekon terör örgütü-postanın metni olduğu, bu yazıda, Hrant DİNK'in cenazesinde
yaşananlann psikolojik harp operasyonu haline getirilmiş bir Turuncu Kadife Devrim
Provası olduğu, Hrant DİNK'in bazılarının iddia ettiği gibi Milli Güçler'in adamı
olmadığının belirtildiği,
6.DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword dosyası tespit
edilmiş, "DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword belgesi
incelendiğinde, 'TEORİ' dergisinde yayınlanmış olan ve dünyada etkin olan gizli
örgütleri konu alan metin olduğu, söz konusu metinde 'Ne yazik ki gerek Türkiyeyi
yöneten, gerekse Türk istihbarat örgütlerinin içinde olan bazı Bilderberg ve Trilateral
Komisyon üyeleri vardır. Bu örgütlerin Türkiye için verdiği kararin Sevr kosullarinin
uygulanmasi olduğunu görmemek için ise kör olmak gerekir.' Şeklinde bir
değerlendirme yapıldığı,
7."KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword dosyası tespit
edilmiş, "KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword belgesi
incelendiğinde, dernek yönetiminin görev dağılımı ve irtibat bilgilerinin olduğu,
"ayasofya_dernegi.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Ayasofya Derneğinin
Tüzüğü olduğu,
Söz konusu Tüzükte; Sevgi Erenerol, Ergün Poyraz, Muammer Karabulut, Hanifi
Atlas, Kemal Kerinçsiz' in geçici yönetim kurulu üyeleri olarak belirtildiği,
8. 02 Mayıs 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm Kuvvai Milliye Derneğine
üye olmak için gerekli olan 50 YTL'yi Oktay YILDIRIM'a ulaştıramaması üzerine konu
hakkında Bekir ÖZTÜRK'ten bilgi almak için gönderdiği e-posta olduğu,
9.09 Ocak 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralarında Bekir ÖZTÜRK'ün de
bulunduğu 11 adrese gönderdiği bu elektronik postada, 1995 - 2000 yıllan arasında
Türkiye'de hangi alt kimlikten ne kadar insanın olduğu konusunda MGK emri ile 3
üniversiteye yaptmlan etnik gruplar ve mezheplerin dağılım raporu olduğu ve bu
raporun kamuoyundan saklandığı bilgisinin eklendiği sunum olduğu,
10.22 Şubat 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralannda Bekir ÖZTÜRK,
Behiç GÜRCİHAN ve Emin GÜRSES'in de bulunduğu gruba kendisine gelen bir e-
posta ile ilgili olarak 'Türk İntikam Birliği'ni sorduğu, Bekir ÖZTÜRK'e gelen e-
postada Gladyo'nun planladığı operasyonlarda kullanmak üzere Dev-Yol kökenli bazı
elemanlan aracılığı ile yeni dernekler kurdurduğu, kuvayi milliye sitelerinin içine
sızdığı, psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı bir takım eylemler yapacağı, yeni
cenaze törenlerinin seyredileceği belirtildiği e-postada Acikistihbarat,
kuwaimilliye.net, kuvayimilliye.net gibi sitelere alternatif sahte kuvvacı sitelerin
kurulacağının bildirildiği,
11.29 Aralık 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Kuwai Milliye Derneği
üyelerine göndermiş olduğu ve "Özel Büro" ya da "DSS" den dört üst düzey
yetkiliyle MSN'de yapmış olduğu görüşmenin anlatıldığı e-posta olduğu, söz konusu
e-postada "Özel Büro'nun kendileri ile çalışmak istedikleri ve uygun görülmesi
halinde beraber toplantı yapılabileceğinin belirtildiği, Bekir ÖZTÜRK'ün 29 Aralık
2006 tarihli "Özel Büro" ile ilişki kurmayla ilgili e-postasma Oktay YILDIRIM'm
aynı gün bu toplantılan Ankara-İstanbul münavebeli olarak yapma teklifine karşı
verilen cevap olduğu,
12.30 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK'ün Oktay YILDIRIM'a göndermiş
olduğu bu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün "Özel Büro"yu kendi sahasına çekmeye
çalıştığı ve "Özel Büro"nun Özel Harp Dairesi ile ilişkili olduklarını iddia ettikleri,
13.26 Temmuz 2006 tarihli E-posta'nın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Oktay
YILDIRIM ve Zeynep ORUNCAK'a gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-
postada, milli konularda hassasiyet gösterip eylemler yaptığı belirtilen Milli Güç
Platformu ve B.Hukukçular Birliği ile ilişkilendirildiklerinden dolayı, Muammer
Karabulut'un bu platform ve dernekte öne çıkan isminden duydukları rahatsızlığın
anlatıldığı, ayrıca bu postadan Muammer KARABULUT'un kendisini Ergün
POYRAZ adına yetkili gördüğü,
14.30 Eylül 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir Öztürk'ün Avukat Levent TEMİZ'in
internet sitesinde her hafta yazı yazma talebine vermiş olduğu olumlu cevabı içeren
elektronik posta olduğu,
15.09 Ekim 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Behiç GÜRCİHAN'a
göndermiş olduğu ve "7 gün 24 saat enirinde olduğu'nu" belirtir e-posta olduğu,
16. E-posta dosyası incelendiğinde; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'in
kendisine gönderdiği bir e-postaya verdiği ve 06 Kasım 2006 tarihli bir e-posta olduğu,
Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postadan;
Büyük Hukukçular Birliği ile Kuvvai Milliye derneğinin ilişkisinin bozulma şeklinin
hoş olmadığı,A takımı denilen kişilerle toplantı yapılması gerektiği, 'Ne yapmalı' konusunda
ATO'da Sinan AYGÜN ile toplantı ayarlandığı, Dernek kurulması konusunda Akşam gazetesi
yazan Güler KÖMÜRCÜ'nün maddi manevi destek verdiği, Güler KÖMÜRCÜ'nün ön olması
durumunda kendisinin yardımcı olacağı, Cemaatleşmek ve öncelikle bir yakın daire oluşturup
öyle genişletilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Bekir ÖZTÜRK'ün cevaplarından ise; Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının
bitmediği, ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği, İstanbul Kadıköy'de kurulan
derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir
oluşum olduklarının belirtildiği,
17. 14 Kasım 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'e
gönderdiği e-posta olduğu, derneğin İstanbul toplantısına katılımın yetersiz olmasının
sebeplerinin değerlendirildiği,
Söz konusu e-postada, 'Türkiyem Topluluğu'nun onları bölmek adına İstanbul'da aynı
gün aynı saate "İstişare toplantısı" düzenlediği,Toplantıdan bir gün önce Oktay YILDIRIM'un
Hukukçular Birliği toplantısında darp edildiği,Bu e-postada yazılanların hiç kimseyle
paylaşılmaması gerektiği konularının belirtildiği,
18. E-posta dosyası incelendiğinde Oktay YILDIRIM'm Hukukçular Birliği'nde darp
edilmesine dair E-postalardan biri olduğu ve 06 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK
tarafından Güler KÖMÜRCÜ'ye gönderildiği,
Söz konusu E-postadan; Oktay YILDIRIM'm Bekir ÖZTÜRK'ü savunduğu için darp
edildiği,Oktay YILDIRIM'm kafasına kocaman cam kesme kültablası ile vurulduğu, Oktay
YILDIRIM'm yüzüne ona yakın dikiş atıldığı ve görme kaybı olduğu, Oktay YILDIRIM'm
konuyu adli birimlere intikal ettirmediği, Oktay YILDIRIM'm olay günü Nihat GENÇ ile
yemek yediği,konulannm belirtildiği,
19. 02 Aralık 2006 tarihli E-postanm Bekir Öztürk'ün Güler KÖMÜRCÜ'ye
göndermiş olduğu ve dernekleşme süreçlerinin emin^ptemtelş, ilerlediği bilgisini de verdiği
elektronik posta olduğu, ^ ■ :> * ,^\
E-posta dosyası incelendiğinde: 04 Aralık 2006 tarihinde Bekir Oztürk'ün Güler
KOMÜRCÜ'ye göndermiş olduğu ve Mersin'den Ankara'ya Tayin olmak için yazdığı
dilekçeyi Turnam ÇÖMEZ'in sekreteryasma gönderdiği bilgisini iletip acilen devreye girmesi
gerektiğini belirttiği e-posta olduğu,
20. 11 Aralık 2006 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Güler
KOMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu E-postada dernekleşme konusunda
bilgilerin arz edildiği, katkılanndan dolayı Güler KOMÜRCÜ'ye teşekkür edildiği ve daha
çok çalışılacağına dair söz verildiği, ayrıca dernek için bir ofis kiralanması konusunda Sinan
Bey (Sinan AYGÜN olduğu değerlendirilen) ile görüşmesi ve kendisinin Ankara'ya tayini
konusunda gayrette bulunması için ricada bulunduğu,
21. Bir diğer E-postanm, Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç
GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik posta
olduğu,
Bu elektronik postadan Bekir ÖZTÜRK'ün, Behiç GÜRCİHAN ve Oktay
YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu, Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi
dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek
kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer
KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlarına takdim edilmesini önledikleri, Büyük
Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği
Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin
olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait
olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin
aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları
endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı bilgilerinin yer aldığı,
22.02 Ocak 2007 tarihli E-postanın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tevfık Fikret
BİLGİN'e gönderilen ve Akşam Gazetesi yazarlarından şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ'nün Bekir ÖZTÜRK ve oluşumunu ciddi takip ettiğini belirtir e-posta
olduğu,
23.05 Mart 2007 tarihli E-postada; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen ve ek'inde
internette en çok ziyaret edilen sitelerin orantılarına göre sıralanması çalışmalarını
yapan bir sitede Türkiye'de en çok ziyaret edilen "milliyetçi, ulusalcı, Türkçü,
ülkücü" sitelerin isimlerinin verildiği, Söz konusu ek'te kuvayimilliye.net,
acikistihbarat.com, mimhaber.net, tepkimiz.net ve vkgb.com gibi 25 sitenin
listelendiği,
24.4 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; bekri (Bekir ÖZTÜRK olduğu değerlendirilen)
tarafından Güler KOMÜRCÜ'ye gönderilen e-posta olduğu,
Söz konusu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün Ümit SAYIN'ı Behiç GÜRCİHAN
aracılığı ile tanıdığı,Ancak güvenemeyerek Güler KÖMÜRCÜ aracılığıyla soruşturduğu,
Doğu PERİNÇEK ile irtibatlı olmasından şüphe ettiği konularının belirtildiği, ayrıca söz
konusu e-postada Bekir ÖZTÜRK'ün tayini için ricacı olduğu,
25.11 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tuğrul DERME'ye
gönderilen e-posta olduğu, söz konusu e-postada Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul
İl Başkam'nm Oktay YILDIRIM olduğunun belirtildiği,
26.Diğer bir E-postanm 4 Haziran 2007 tarihinde dernek hakkında bilgi isteyen
Alparslan ARSLAN isimli şahsa Bekir ÖZTÜRK tarafindan gönderilen Bilgi amaçlı
e-posta olduğu, ~" ~^~
27. 5 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Güler
KÖMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-postada Güler
KÖMÜRCÜ'nün 2005 yılında Derneğin açılışı ile ilgili olarak Turan ÇÖMEZ'in davet
edilmesi konusunda Bekir ÖZTÜRK'e tavsiyede bulunduğu,
28.14 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen basın
bildirisi olduğu ve Ümraniye'de ortaya çıkan bombalar üzerine göz altına alman
Kuvvai Milliye Derneği Kurucular Kurulu üyesi ve İstanbul İl Temsilcisi Oktay
YILDIRIM hakkında açıklamalar getiren e-posta olduğu, söz konusu e-postada
Oktay YILDIRIM nezdinde Kuvvai Milliye Derneği ve Ordu'nun yıpratıldığının
anlaşıldığı,
29.23 Eylül 2006 tarihli E-postanm; Adil Serdar SAÇAN'm Bekir ÖZTÜRK'e
gönderdiği e-posta olduğu, söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM'm övüldüğü,
30.19 Ekim 2006 tarihli E-postanm; Asuman ÖZDEMİR'in Bekir ÖZTÜRK'e
gönderdiği ve GAZİ GÜDER'e de yönlendirdiği elektronik posta olduğu, söz konusu
e-postada Asuman ÖZDEMİR'in 18 Kasım 2006 tarihinde başkanlığını Gazi
GÜDER'in yaptığı 'Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi'nin duyurulması konusundaki
ricasının olumlu karşılanması üzerine gösterilen yakın alakadan dolayı teşekkür ettiği
yazı olduğu,
31.27 Arahk 2006 tarihli E-postanm, Behiç GÜRCİHAN'm Bekir ÖZTÜRK, Zeynep
ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a gönderdiği elektronik posta olduğu, bu
elektronik postanın; Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç
GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu
elektronik postaya cevap olduğu,
Bu elektronik postada Bekir ÖZTÜRK'ün,Behiç GÜRCİHAN ve Oktay
YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu,Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi
dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek
kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer
KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlanna takdim edilmesini önledikleri, Büyük
Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği
Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin
olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait
olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin
aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları
endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı,
Bekir ÖZTÜRK'ün bu elektronik postasına cevaben yazılan bahse konu postada
Behiç GÜRCİHAN' m; Bir seri tehdit telefonu aldığı,Bekir ÖZTÜRK'ün Kemal
KERİNÇSİZ'in kadrosuna destek vermesine rağmen nankörlükle karşılaştığı,Muammer
KARABULUT'un genel resim içinde ana/etkin oyunculardan biri olmaması gerektiği,Postayı
gönderdiği kişilerle sürekli yüz yüze görüştüğü,Kuklanın kuklacıdan ayrılması gerektiği,Oktay
YILDIRIM'a saldırıyı planlayanın Kemal KERİNÇSİZ olmadığını sürekli Oktay YILDIRIM'a
söylediği,Ergün POYRAZ'm Zeynep ORUNCAK'a attığı 'Rus Kızı T' elektronik postasının
sorun oluşturduğu,Kemal KERİNÇSİZ'in Büyükçekmece Ülkü Ocaklarına dahil olmasının
farklı sebepleri olduğu ve Nuriş Grubundan kurtulmak için 9 milyar verdiği,Kemal
KERİNÇSİZ ile ilgili bu konuları Hanefî ALT AŞ'm dile getirdiği, Asıl amacın unutulmaması
gerektiği,Üç hafta boyunca yukarıda sözü geçen grupların ayrışmasını engellemek için
uğraştığı,Kemal KERİNÇSİZ'in davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmadığı,Levent
TEMİZ ve Ah»i?psfeGER'in MHP karşıtı yapılarla görüştüğü,Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay
YJ^IRIM'*rû^ farklı klik olduğu,Oktay

0W~^/O
YILDIRIM'a saldın düzenlenmeden önce; Ahmet ÜLGER, Levent TEMİZ ve Oktay
YILDIRIM'm üçüncü kişilerle beraber toplantıda olduğunu belirttiği,
32. Diğer bir E-posta dosyası incelendiğinde ENTERNET GRUP Strateji Bölüm
Başkanı Hayrettin ERTEKİN'in bir 'YETER' isimli yazısını göndermiş olduğu elektronik
posta olduğu,
Bekir ÖZTURK'ün ana postaya esas olan cevaplarmdan;Büyük Hukukçular Birliği
ile hukuklarının bitmediği ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği,İstanbul
Kadıköy'de kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun
bilindiği ve kirli bir oluşum olduklarının anlaşıldığı,
Bu elektronik postanın Fahri Yurtsever tarafından değerlendirildiği postadan ise;
Bekir ÖZTURK'ün Büyük Hukukçular Birliği ve Mili Güç Derneğini hedef aldığı, bilinmeyen
bir sebepten dolayı dernekleşme konusunda aceleci davrandığı,
33.20 Mart 2007 tarihli E-postanın; Kuvvai Milliye Derneği İzmir İl Başkanı Fırat
UÇMAN'in derneğin İzmir İl Yönetim Kurulu listesini gönderdiği e-posta olduğu,
34.22 Ekim 2006 tarihli E-postanın; Gazi GÜDER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği
'Bayram Tebrik Mesajı' olduğu, E-posta dosyası incelendiğinde önceki bölümlerde
bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda
Güler KÖMÜRCÜ'den yardım talep etmesi konusu ile ilgili olarak Bekir
ÖZTURK'ün 17 Ağustos 2006 tarihinde göndermiş olduğu ve tavassutta bulunacak
kişinin Sivas Şarkışlalı bir "Çerkez" olan Abdullatif Bey'in olmasını istediğini ifade
ettiği e-postaya istinaden verilen cevap olduğu, 17 Ağustos 2006 tarihinde Güler
KÖMÜRCÜ tarafından gönderilen söz konusu e-postada Güler KÖMÜRCÜ
bahsettiği kişinin Abdullatif Bey olduğunu bildirmiş, yukarıdaki e-postalardan
Abdullatif Bey'in Abdullatif ŞENER olduğu,
35.Diğer bir E-posta dosyasının önceki bölümlerde bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün
Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda Güler KÖMÜRCÜ'nün Turhan
ÇÖMEZ ile görüşeceğini belirttiği e-posta olduğu,
36.06 Aralık 2006 tarihli E-postanın, Güler KÖMÜRCÜ'nün aynı gün Zaman
Gazetesinde çıkan bir haberi Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği, bu yazıda; Kemal
KERİNÇSİZ'in ulusalcı ekibinin dağıldığı,Yeni Hayat Dergisi'nin sahibi Avukat
Hanefi Altaş, Avukat Levent Temiz ve Avukat Ahmet Ülger'in Büyük Hukukçular
Derneği'ni terk ettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in bütün eylemlerinde yamnda yer alan
Levent Temiz'in 'bilinmeyen unsurlar ve oluşumlarla ilişkisini' gerekçe göstererek
ayrıldığı, Kemal KERİNÇSİZ'in Türksolu'nun toplantılarına katıldığının belirtildiği,
37.5 Kasım 2006 tarihli E-postanın, Kemal KERİNÇSİZ'in Kuvvai Milliye Sitesinin
İstanbul'da yapacağı toplantı ile ilgili olarak Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bir e-posta
olduğu,
Söz konusu e-postada;Bahse konu toplantının Büyük Hukukçular Birliği ve Milli
Güç Birliği ile ilişkisi olmadığı,Büyük Hukukçular Birliği, Milli Güç Birliği, Ayasofya
Derneği Kurucularının başta kendisi olmak üzere toplantıya iştirak etmeyecekleri,Milli Güç
Birliği'nin üstlenmiş olduğu misyonları yürütecek başka bir oluşuma ihtiyaç olmadığı
konularının belirtildiği,
38. 17 Mart 2007 tarihli E-postanın; Doğu PERİNÇEK' in oğlu Mehmet
PERİNÇEK'in 'Ermeni Sorunu' ile ilgili olarak Tempo Dergisinde çıkan röportajının ilgili
sayfalarını Adil Serdar SAÇAN'a gönderdiği E-posta oldujpj,
/' ■>
J
A"
39. Diğer bir E-postanm, 15 Ekim 2006 tarihinde saat 21:11'de
"selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen
eposta olduğu, bu e-postanm, Büyük Hukukçular Birliği Yön. Kur. Bşk.'m Av. Kemal
KERİNÇSİZ'e imzaya açılmış ve İstanbul ile İzmir Barosu'ndaki seçimler ile ilgili bir bildiri
olduğu, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahsın yine aynı gün ve saat 21:11'de yine
Bekir ÖZTÜRK'e 'Büyük Hukukçular Birliği'nin İstanbul Barosu ile ilgili olarak gönderdiği
elektronik postanın içeriğini oluşturan bildirideki bir bölümün değiştirilmesi konusunda Bekir
ÖZTÜRK'e verdiği talimat olduğu,
40. 21 Ekim 2006 tarihli E-postanm, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan
şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen e-posta olduğu, bu e-postada, Ayasofya
Derneği'ne yönelik yapılan ve haksız olduğu iddia edilen eleştiriler ile ilgili derneğin tüzüğüne
atıflar yapılarak açıklamalar getirildiği, ayrıca derneğin bir kısım kurucuları olarak da; Sevgi
ERENEROL, Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ,
Turgay TÜFEKÇİOĞLU ve Hanifı ALTAŞ'm isimlerinin verildiği,
Tespit edilmiştir.
BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
Büyük Güç birliği DerneğF'nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi
sonucunda; 30.12.2006 tarihinde kurulup ve tüzel kişilik kazandığı, Derneğin amacının
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Milletine ve Vatanına yönelen ve yönelecek bütün tehdit ve
tehlikelerle; Türk milleti'nin ve Türk Devletleri'nin "Tam Bağımzıslık" ilkesi içinde
yaşamasını, gelişmesini, refahının arttırılmasını, inançlarını, kültürünü, milli ve manevi
değerlerini Evrensel Hukuk Normları içinde ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarının tanımladığı
çerçevede korumak, kollamak adına yapılması gereken her şeyi yapmak ve her türlü tedbiri
almak için gerekli stratejik plan, program ve projeler hazırlar ve bunların uygulanması için
çalışır." şeklinde belirttiği
Dernek Tüzüğünün son bölümünde Derneğin Kurucularının;. Kemal KERİNÇSİZ
Sevgi ERENEROL Murat İNAN Mehmet DEMİRLEK Erol ŞAHİNGİL Levent TEMİZ,Cevat
ÇALIK,Burak GÜNEŞ, Eyüp GÜLTEK, Gökhan AYGÜN olduğunun anlaşıldığıjl
Derneklerden alman Kuruluş bildiriminde Oktay YILDIRIM, Ramazan KIRKIK, Aynur
SAYDAM ve Hanifi ALT AŞ isimli şahsında el yazması olarak dernek kurucuları listesine
eklendiği,Derneğin tüzüğündeki bazı eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle, Derneğin
feshedilmesi için, İstanbul Valiliğince (İl Dernekler Müdürlüğü) Fatih Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirimde bulunulduğu, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.01.2007
tarihinde Fatih Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde fesih davası açıldığı, Derneğin
denetiminin yapılacağı Dernek Geçici Yönetim Kurulu üyesi Mehmet DEMİRLEK'e tebliğ
edilerek Mehmet DEMİRLEK 10.04.2008 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler
Müdürlüğü'ne Derneğe ait defter ve belgeleri ibraz etmediği ve benzeri Dernekler mevzuatına
aykırı birçok usulsüzlük nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu
belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
21.09.2006 günü saat: 10:30 sıralarında Beyoğlu Adliyesinde Büyük Hukukçular
Birliği'nin organize ettiği "Küresel BOB projesi çerçevesinde askeri işgal ve parçalanma
tehlikesi ile karşı karşıyadır" konulu protesto eylemi düzenlendiği, "Misyoner çocukları
O.PAMUK, H.DİNK, H.CEMAL, İ.BERKAN, H.ŞAHİN, M.BELGE" "BABA ve PİÇ"
"Hukukçular Birliği" ibareli pankartı taşıdıkları,. Polis memuruna mukavemet eden
Şaban DAYANAN ve darp edildiği iddiasıyla Av. Özgür GÜN ve şikâyetçi olduğu Latif
ŞIMŞEK'in gözaltına alındığı, 3 sayfadan ibaret olan "Biz buradayız sen nerdesin" ile
başlayan Av.Kemal KERİNÇSİZ, Av.Ahmet ÜLGER, Av.Levent TEMİZ, Av.Hanefı ALTAŞ, Av.
Murat İNAN, Av.Yılıdırm ÇAVUŞOĞLU, , Av. Eyüp GÜLTEK, Av.NeCDet ÖZTÜRK, Av.
BuraK GÜNEŞ, Av. Mehmet DEMİRLER, Av. Cevat ÇALIK, Av. Necip YENİŞAN, Av. Ömer
PULATOĞLU, Av. Muhsin KÜÇÜK, Muzaffer YÜKSEKDAĞ (hamal) isimlerinin yazılı
olduğu bildirinin okunduğu, bu Eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Fuat TURGUT ve
Oktay YILDIRIM isimli şahısların birlikte katıldıkları, belirtilmiştir.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU
Semih Tufan GÜLALTAY Başkanlığında kurulmuştur. Oluşuma destek verenler
arasında Levent TEMİZ' in Başkanlığında Ulusal Hukukçular Birliği Derneği, Bakırköy STK
Platformu Sekreteri Ülker DURUKAN, Semih BOZER Genel Başkanlığında Azerbaycanlılar
Dayanışma Dernekleri vb. bulunmaktadır. Derneğin amacı; Türkiye üzerinde oynanan
emperyalist oyunları bozmak ve ulusal birliği korumak, Atatürkçü örgütlenme ve eylem
birliğini sağlamak doğrultusundaki düşüncelerin geniş halk kitlelerine ulaştınlması olarak
belirlenmiştir, diğer kuruluşların faaliyetlerine destek verdikleri, bu tür faaliyetler içerisinde
yer aldıkları tespit edilmiştir.
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel
Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum
patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma
yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını
okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç
Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli
KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahısların
birlikte katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera
görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
ULUSAL SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçi leri tarafından
"Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği"nin denetiminde; Dernek tüzüğünde "Derneğin
Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde; "Ulusal geleceğimizin ve varlığımızın, ülkemizin
bağımsızlığının güvencesi olduğunun bilincinde olarak, tamamen ulusal çıkarlan gözeten bir
ekonomik faaliyetin ülke düzeyinde gelişmesini ve hakim kılınmasını amaç edinmek. Bu amaç
doğrultusunda, tüm toplumsal bilimlerin rehberliğinde sosyal-kültürel-ekonomik-siyasal
çözümler üretmek; Bu çözümler ışığında, planlı bir üretimi, üretken bir toplumu, toplumun
gönenç düzeyinin yükseltilmesini ve adaletli bir toplumsal paylaşımı esas kılmak" şeklinde
belirtildiği,
03.12.2005 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına
Fevzi DURGUN Genel Başkan, Mustafa KİRALİ Başkan Yrd., Birol BAŞARAN Genel
Sekreter, Filiz ESEN Genel Sekreter Yrd., Osman GÜNAY Genel Sayman, Oğuz
P.LEKTEMUR Üye., İbrahim BENLİ Üye, Erdoğan ÇEKER Üye, Ufuk SAKA Üye isimli
şahısların seçildiği
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Merkezinin genel denetimi
neticesinde tespit edilen Dernekler Mevzuatına aykırılık nedeni idari mercilere bildirdirimde
bulunulduğu belirtilmiştir.
Şüphelilerden elde edilen USİAD isimli dokümanda ;'
"...Ulusal Sanayici ve İşadamları (USİAD) adlı, Ekonomik alanda yer alan "Sivil
Toplum Örgütü"nü konu edinen bu çalışma, "Ulusal" amaçlar kapsamında değerlendirmeye
alınmış ve objektif verilerden yola çıkılarak hazırlanan "ön değerlendirme" bilgi ve
dikkatlerinize sunulmuştur.
EK'de ülke ekonomisinde serbest girişimcilerin bir araya gelmesi ile oluşturulan,
sivil toplum örgütü,USİAD'm "Amaç ve Sorunlar" başlıklı bir raporu da aynca bilgilerinize
sunulmaktadır.
1998 yılında, pek çok serbest girişimcinin örgütlendiği mevcut yapılanma dışında,
üyeleri belli olan kişilerin, Kemalist Ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda, Ulusal
Sanayici ve İşadamları Derneği adı altında yeni bir örgütlenme ve yapılanma girişimi olan
bu oluşum; önceki dönemlerde işadamı Mümtaz Zeytinoğlu ile İstanbul Sanayi Odası
işadamlarından Murtaza ÇelikePin öngörüsü dikkate alınarak yola çıkılmıştır
...Kemalist Cumhuriyet Devrimi'nin en önemli özelliği olan tam bağımsızlık
ilkesinin tüm dünya ülkeleri halklarının lehine yarattığı etki karşısında büyük çıkar kaygısına
sürüklenen gelişmiş emperyalist güçlerin girişimleri ve yurt içindeki işbirlikçiler ağı önemle
dikkate alındığında, geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik içerikli ağır toplumsal sorunlar
karşısında serbest girişim çevrelerinin salt çıkar ve kâr kaygısından hareketle uyguladıkları
yöntemler, tutum, davranış ve kararları sonucunda ülkede yaşanan sıkıntılar bellidir. Bu
anlamda USİAD'm önemi yadsınamaz.Saygılarımızla
...USİAD, bu özet gelişmeler karşısında yerinde ve gerekli bir adım atmıştır. Bu
anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerekliliği
göz önüne alınarak değerlendirilmeye alınmalıdır.
...Ekonomiyi bilen, ama ekonomi/politik alanında deneyimsiz örgüt kadrosu, çeşitli
çevrelerce MAFİA siyaseti ve yöntemleri uygulanarak, "bağış" adı altında maddi olanakların
gereksiz yere tüketilmesi girişimleri ile yılgınlığa sürüklenmek istenmiştir. Bu doğrultuda
operasyonel eylem ve girişimler de belirlenmiştir
USİAD adlı ekonomik sivil toplum örgütünün faaliyetleri ulusal çıkarlara uygun
alanlarda desteklenmeli, sorunlarının çözüm yolları tespit edilmeli, aynı alandaki karşı sivil
toplum örgütlerinin desteği ve işbirliği sağlanmalıdır. İlişkinin "örtülü" bir biçimde
sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinde ülke çıkarları adına yarar görülen USİAD'm
göstereceği performans, etkinlik ve başarıların yanı/sıra; ekonomik alandaki olumsuz
aksiyonlar karşısında, reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi, ekonomi/politiğin belirleyici
unsurları arasında yer alabilmesi de sağlanmalıdır.
Özellikle Hükümetlerin dış güç odaklan ile ilintileri veya karşılaştıktan baskılar
sonucunda, ülke çıkarlarına aykın kararlar almalan ve bu kararlann uygulamaya konması
karşısında USİAD'm güçlü varlığının önemli ve caydıncı bir etken olacağı ciddi biçimde
değerlendirilmelidir.
Ve yine özelleştirme adı altında sergilenen çeşitli ihale entrikalannm sıkça
sergilendiği Türkiye'de fundamentalist ekonomik açıhmlann ülke ekonomisini ele geçirmeye
yönelik faaliyetleri giderek büyüyen bir ivme kazanırken, USİAD sivil toplum örgütü ile
USİAD çatısı altında bir araya gelen hür girişimcilerin varlığı, önemli bir denge unsuru
olabileceği gibi, ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli roller
üstlenmeye uygun görülmüştür." şeklinde ibareler geçtiği görülmüştür
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜ İŞ ADAMLARI BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
"Özel Güvenlik Sektörü İş Adamlan Birliği Demeği*' nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri
çerçevesinde yapılan denetimi neticesinde; Demeğin 2005 tarihinde kuruluş bildirimi ve
eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğü'ne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı,
Demek tüzüğünün 3. maddesinde Demeğin amacının "Güvenlik Sektörünün çalışma alanları
ile ilgili alt çalışma komiteleri oluşturmak, yurt dışındaki gelişmeleri izlemek, ülkemizde
sektörün gelişmesine öncülük edecek çalışma gruplarını tespit etmek çalışmalarını koordine
etmek, Dernek amaçları doğrultusunda yurt içinde ve dışında; Kamu Kurum ve Kuruluşları,
gerçek ya da Tüzel Kişiler ve Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliğini geliştirmek,
organizasyonlar yapmak, çağdaş uygarlığı yakalama sürecinde, ülkemizin konumunu
güçlendirmek için sivil toplum hareketi olarak üzerine düşen işlevleri yerine getirmek, mesleki
konularla ilgili yapılmakta olan mevzuat çalışmalarına katkılarda bulunmak, Özel güvenlik
mesleğini iş tanımları yapılmış, sınırları belirlenmiş, profesyonel bir iş kolu haline getirmeye
katkıda bulunmak, çalışma saatleri, ücretleri, sağlık saatleri gibi çalışma konularının hizmette
verimliliği artırması...." şeklinde belirtildiği, 05.03.2006 tarihinde yapılan Genel Kurul
toplantısı neticesinde demek başkanı olarak, Nihat KUBUŞ'un seçildiği, Demeğin ÖGSİAD
ÜYE İSİM LİSTESİ ikinci sırasında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün isminin yer aldığı,Dernek
işletme defterinin kayıtlarının tutulmaması fiilinden dolayı, 5253 sayılı demekler kanunun
ilgili dönemde yürürlükte bulunan 32/d. Maddesinin demeğe ait tutulması gereken defter veya
kayıtlan, tutmayan demek yöneticileri beşyüzmilyon lira idari para cezası ile cezalandınlır.
Hükmü Uyannca Demek Yönetim Kumlu Başkanı olan Nihat KUBUŞ hakkında İstanbul
Valiliği (İl Demekler Müdürlüğü)'nce işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
ÖNCÜ GENÇLİK
Faaliyetleri;
1-28.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP Öncü gençlik İstanbul İl Başkanı
Mehmet PERİNÇEK, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı ve İstanbul Ülkü
Ocaklan Başkanı Levent TEMİZ tarafından "vatan savunmasında birleştik parola ya istiklal ya
ölüm" başlıklı basın bildirisi okunup dağıtıldığı,
2-30.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatı
organizesinde çeşitli sivil toplum kumluşlannm katılımı ile "30 Ağustos'un 81. Yılında bir
zaferin coşkusunu yaşamak ve ordu millet kaynaşmasını sağlamak" için basın açıklaması
yapıldığı, Mehmet PERİNÇEK, Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
3-08.02.2004 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İstanbul İl Başkanlığınca "KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ'a destek" için yapılan basın açıklamasına Doğu
PERİNÇEK ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
4-05.02.2005 tarihinde Şişli ilçesinde faaliyet gösteren Kıbrıs Türk Kültür Derneği
tarafından "KKTC'ye sahip çıkalım" konulu basın açıklamasına: Sevgi ERENEROL
ve İŞÇİ PARTİSİ İl başkanı nın katıldığı,
5-10.11.2005 tarihinde Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği, Milli
Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İŞÇİ PARTİSİ, BAĞIMSIZ TÜRKİYE
PARTİSİ, NOEL BABA VAKFI, BAĞIMSIZ TÜRK ORTODOKS VAKFI, Muharip
Gaziler Derneği, YENİDEN KUVAY-İ MİLLİYE DERNEĞİ ve Şehit Aileleri
Derneği
tarafından "Fener Rum Patrikhanesinin Lozan 'a ve Atatürk'e, Türk milletine meydan okuduğu
ve Rum metropoUtanlarının Ekümenik iddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10
Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne rastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklamasını
Kemal KERİNÇSİZ okuduğu,Veli KÜÇÜK, ^^jzaffer TEKİN, Muammer
KARABULUT isimli şahıslann katıldığı, r <*•" , , >t -
S.T.K. BİRLİĞİ ve DİĞER DERNEKLER
1- 22.07.2005 günü saat. 14.00 Eminönü İlçesi Ankara Caddesi Cağaloğlu yokuşu
Saadet Han No:42/409 adresinde bulunan Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği
organizesinde "Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamit'e yapılan suikastın 100. Yılı olması"
sebebiyle Beşiktaş ilçesi yıldız cami önünde basın açıklaması yapıldığı, Hukukçular Birliği
ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
30.11.2007 günü saat:11.00de Bakırköy İlçesinde İncirli cad. Akbulut iş hanı No:89
kat-1 sayılı yerde Ayamama Vadisindeki EGS park inşaatı ile ilgili olarak açtıkları davayı
kazanmaları üzerine Bakırköy S.T.K. Kuruluşları Platformu organizesinde basın açıklaması
düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basın açıklaması okunduğu
2- 07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında
Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'm
Topluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve
Türkmen Derneği, Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı
planladığı "Pontus Soykırımı Anıtı"m protesto etmek için basın açıklaması düzenlendiği,
eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSES,
Kemal KERİNÇSİZ, Asım DEMİR isimli şahısların katıldığı,
3- 10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 aralık Dünya İnsan Haklan günü olması
nedeniyle, Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği, Milli Güç Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks Patrikhanesi
Basın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih Vakfı, Kamu-sen tarafından basın
açıklaması düzenlendiği, eyleme Sevgi ERENEROL'un katıldığı belirtilmiştir.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yukarıdan itibaren sıralanan sivil toplum kuruluşlarına üye olanlar ve faaliyetlerine
katılanların hepsinin Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılı oldukları iddia edilmemektedir. Bu
konuda haklarında yeterli delil elde edilenler için zaten dava açılmış, eylemleri de ilgili
bölümde anlatılmıştır. Yine bu kuruluşlann faaliyetleri tümünün de yasaya aykın olduğu iddia
edilmemektedir.
Ancak, daha önceki bölümlerde de açıklandığı gibi, bu sivil toplum kuruluşlannm
Ergenekon Terör Örgütünün Lobi yapılanmasının karan uyannca kurdurulduklan, Derneklerin
birbirine yakın zamanlar içerisinde 2005-2006 yılında kurulduklan, Derneklerin Tüzüklerinde
belirtilen amaçlannm birbirine yakın olduğu, Tüzükte belirtilen amaçlan dışında birçok eylem
ve faaliyete katıldıklan, Dernek yönetici ve üyelerinin diğer dernek yöneticileri ve üyeleri ile
irtibatlı olduğu, birlikte hareket ettikleri, Dernek toplantılannda yeni kurulacak dernekler ile
ilgili kararlar alındığı, her ne kadar tüzüklerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti' nin tarihi ve
hukuki değerlerini korumak, kültürel ve sosyal etkinliklerde bulunmak amacıyla kurulmuş
olduklan yazılı ise de , daha çok örgütsel propaganda amaçlı olarak güncel konularda basın
açıklamalan, eylemler düzenleyerek kamuoyu oluşturduklan, bir kısmının legal görüntü altında
illegal faaliyet yürüttükleri, yukanda yazılı dernekler ile İ.P, (İşçi Partisi), Öncü Gençlik, ADD,
Sivil Toplum Kuruluşlan ve diğer bazı dernekler ile birlikte aynı amaçla hareket ettikleri
değerlendirilmektedir.

i*

4-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MAFYA


YAPILANMASI
ERGENEKON, LOBİ ve DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI
DOKÜMANLARI isimli belge örgütün amaç ve stratejlerini belirlemekte olup Tuncay
GÜNEY ve diğer şüpheliler ele geçirilen belgelerde bu dokümanlardaki amaçlara
ulaşmayı hedefleyen uygulama ve örgütün yayılmasına yönelik belgeler hükmünde
olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Hem Tuncay GÜNEY'in beyanlarına hem de elegeçirilen belgelere bakıldığında
örgütün sadece stratejisi ile ilgili alıdığı prensip kararlarını teorik olarak bırakmayıp
gerçekte de uygulamaya geçirmek için bir çok alanda örgütlenme faaliyetlerini sürdürüp
örgütün hem maddi hemde manevi olarak gelişmesini ve istenilen düzeyde güç olarak
gizli faaliyetlerini sürdürmesini sağladıkları yönündeki değerlendirmeler üzerine yapılan
teknik takip ve fiziki takipler neticesinde.
Öncelikle dokümanlarda ve Tuncay GÜNEY'in beyanlarında geçen konular ve
isimler üzerinde yapılan çalışmalarda;
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)
dokümanmdaki örgütsel yapılanmaya uygun olarak türkiyede yer altı dünyasının ünlü
isimleriyle bağlantılarının bulunduğu, yapılan araştırmalarda kelebek operasyonu olarak
bilinen ve Reis kod adını kullanan Sedat PEKER ve adamlarına yönelik olarak yapılan
soruşturmaya esas teşkil eden İstanbul 9 Ağır Ceza Mahkemesince hakkında mahkumiyet
kararı verilen şüpheli Sedat PEKER'in söz konusu dosyadaki iletişim tespit
tutanaklarında Veli KÜÇÜK'ün organize suç örgütü yöneticilerinden REİS(kod) Sedat
PEKER, Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve susurluk davasının sanıklarıyla sıkı
irtibatlarının bulunduğu, REİS(kod) Sedat PEKER in Veli KÜÇÜK"e telefonda "VELİ
ABİ" diye hitap ettiği ve her zaman emrinde olduğunu, söylediği Veli KÜÇÜK'ün de
yine Amerika dan çağırdılar gidiyorum şeklinde yurtdışına gidiş gelişlerini REİS(kod)
Sedat PEKER anlattığı, aralarındaki görüşmelerden Veli KÜÇÜK'ün REİS(kod) Sedat
PEKER'e Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerinde örgütlenmeye ilişkin görevler verdiği
REİS(kod) Sedat PEKER inde bu görev gereği yurtdışında örgütlenme faaliyetlerini
sürdürdüğü değişik ülkelerde bu amaçla faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şüpheli
Veli KÜÇÜK'ün şoförünün maaşını REİSÇkod) Sedat PEKERin ödediği. Telefon
görüşmesinde REİS(kod) Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'e "her zaman emrindeyim abi
senin her dediğin benim için emirdir" Şeklinde bağlılığını bildirdiği tespit edilmiştir.
Yine aynı dosyada mevcut görüşme tutanaklarından yer altı dünyasının mafya
babalan olarak bilinip birçok defa yargılandıklan bilinen Arnavut Sami (Kod) Sami
HOŞTAN Yakup Kürşat YILMAZ, Ayhan ÇARKIN, Ziya BANDIRMALIOĞLU ile
REİS(kod) Sedat PEKER in görüşmelerinin bulunduğu, aralannda işbirliği ve gizli bir
hiyerarşik yapının olduğu,
Yine aynı dosyadaki görüşmelerde REİS(kod) Sedat PEKER şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ ile yaptıklan görüşmede: gizli toplantıda ülkede karışıklık çıkarma
kararının alındığı bu aşamada olaym basmda yer alması üzerine REİS(kod) Sedat
PEKER nin şu an kaosa ihtiyaç yok ülkenin durumu iyiye gidiyor şeklinde
görüşmeler yaptıklan bu görüşmeleri REİS(kod) Sedat PEKER in bir çok şahısla
tekrarladığı, bunu da muhtemelen telefonlannm dinlendiğini bildiği için dezenformasyon
amaçlı olarak yaptığı anlaşılmaktadır.
Yine Cumhuriyet Başsavcılığımızda yürütülen Semih Tufan GÜLALTAYTa
alakalı yürütülen ve davası halen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden
2007/367 Esas sayılı dava dosyasının iletişim tespit tutanaklanna bakıldığında, Muzaffer
TEKİN' i tanıdığı, Muzaffer TEKİN'in Veli KÜÇÜK' ile irtibatının bumnduğu gibi
Semih Tufan GÜLALTAY

• ^

ile de irtibatının bulunduğu. Semih Tufan GÜLALTAY m da diğer birçok örgüt üyesi gibi Türk
Ortodoks Kilisesindeki ayinlere de katıldığı anlaşılmaktadır.

MAFYA GRUPLARININ TÜMÜYLE GÖZDEN GEÇİRİLMESİ,


DENETİM VE KONTROL ALTINA ALINMASI,
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ERGENEKON terör örgütünün bu
yöntemi gerçekleştirebilmek için öncelikle MAFİA dokümanını hazırladığı, bu doküman ile
ülkemizde faaliyet gösteren MAFİA gruplanm nasıl ve ne şekilde kontrol ve denetim altına
alacağını belirlediği, devamında da ülkemizde ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren ve
liderliğini Sami HOŞTAN, Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Ali YASAK'm yaptığı çıkar
amaçlı suç örgütlerini bizzat denetim ve kontrol altına aldığı, gerektiğinde anılan suç örgütlerini
amaçları ve hedefleri doğrultusunda kullandığı anlaşılmıştır. Yapılan bu tespitler sırasıyla delilleri
ile birlikte anlatılacaktır.

"ERGENEKON" dokümanında "21. yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK
mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanılması gerektiği" aynca "....illegal
çevrelerden seçilecek elemanların teknik ve siyasal ideoloji açısından örgüt ideolojisi ve amaçlanna
en yakın uygunluk gösterenlerin tercih edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanın hedef ve amaçlan doğrultusunda hazırlanan "LOBİ"
dokümanında ise MAFYA gruplannm tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut
grupların karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının
sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütü bu yöntemini gerçekleştirebilmek için "MAFİA" isimli
dokümanı hazırladığı, sonrasında da planladığı ve tasarladığı şekilde birçok MAFİA grubunu
denetim ve kontrol altına aldığı tespit edilmiştir.

Bu nedenle öncelikle MAFİA dokümanının kısa özeti belirtilecek, devamında da örgütün


MAFYA gruplarını nasıl ve ne şekilde denetim ve kontrol altına aldığı anlatılacaktır.
"MAFİA" İSİMLİ DOKÜMAN
MAFİA isimli doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit
OĞUZTAN'dan ele geçirilmiş olup (30) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın
bütün ülkelerindeki organize suç örgütlerindeki sayısal patlamalann birçok bağımsız araştırma
komisyonlannm araştırmasına konu olduğu ve bu araştırmalar sonucunda ortaya konan bilimsel ve
kriminal raporlannda sonuç olarak;
Tüm ülkelerdeki organize suç örgütlerinin "state organized erime" yani devletçe
örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu tür suç örgütlerin ortaya çıkış sebepleri olarak sosyal, ekonomik, siyasal, toplumsal vb.
sebeplerin aynntılı bir şekilde anlatıldığı, bu sebepler arasında en önemli etkenin ülkelerin sahip
olduklan farklı etnik gruplann varlığı olarak gösterildiği, mafyanın yani organize suç örgütlerinin
finansal kaynağını ise NARKO/EKONOMİ/POLİTİK unsurun oluşturduğu belirtilmiştir.
Aynca Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sorununun MAFİA oluşumlannm kökünün
kazınması olmadığı, asıl sorunun emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşıyla başlayan ve halen
sürmekte olan "entrika savaşlan" olduğu, bu savaşı sürdürürken Türkiye'deki mevcut tüm
oluşumlann teker 1eker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi, deneyimli grup ve liderlerinin
tasfiye edilirken'onlardan "azamı ölçüde yararlanılması ve
narko/ekonomi/politik yapının 21.yüzyıla uygun ve sağlıklı bir biçimde yeniden
yapılandırılarak şifrelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dünya üzerindeki ilk MAFİA'nın Sicilya'da ezilen yerel halkın uğramış oldukları
sosyo-ekonomik baskı, adaletsizlik ve otorite boşluğu sonucu ortaya çıktığı,
Devamında bu yapının diğer dünya ülkelerine yayılması, gelişimi ve zaman
içerisinde devletçe örgütlenmesine ayrıntılı olarak değinildiği, özellikle ABD'nin etnik
gruplardan oluşan yapısına dikkat çekilerek MAFİA'nın bu ülkedeki gelişiminin anlatıldığı,
Amerikan MAFİA'smın İtalyanlar, Fransız'larınkini Korsikalılar gibi horlanmış ve
ezilmiş etnik grupların oluşturduğu, ABD'ye göç eden Sicilyalıların "Kara El", İrlandalıların
"Beyaz El" isimli MAFİA gruplarını oluşturduğu, ABD'ye göç eden ve dünyanın en çok
aşağılanan ırkı Yahudilerin ise MAFİA'nın cinayet şirketini oluşturduğu, bu grupları içersinde
İtalyanm Sicilya bölgesinden Amerika'ya göç eden Salvatore Luciano liderliğindeki suç
örgütünün 10 yıl içersinde binden fazla ipucu bırakmayan cinayet işlediği belirtilmiştir.
Türkiye'de ise MAFİA gruplarının Laz, Arnavut ve Arap gibi etnik gruplardan
oluştuğu, Kürt Salih, Arnavut Sami, Büyük Recep, Arap Sadri ve Oflu İsmail gibi isimlerin
Türk MAFİA' sının efsaneleşmiş örnekleri arasında yer aldığı,
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti mevcut rejimi ve Kemalist ideoloji, etnik ve
fundamentalist terör örgütleriyle çepeçevre sarmalanmış ise bunun nedenleri arasında Türk
MAFİA yapılaşmasının önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir.
Pentagon'un MAFİA'nın şifresini çözdüğü, bir yandan MAFİA'yı çökertip yok etmek
için çaba gösterirken, diğer taraftan da kendi elleriyle yepyeni bir MAFİA lideri oluşturduğu
ve ulusal çapta örgütlediği, özellikle 2.Dünya Savaşında bu MAFİA örgütünden her alanda
büyük ve sayısız yararlar elde ettiği belirtilmiştir.
Pentagon Komünizme karşı giriştiği savaşta NATO şemsiyesi altında yer alan tüm
ülkelerde oluşturulan ve adına "GLADİO" denilen yapılardan çok iyi bir şekilde yararlandığı
belirtilmiştir.
MAFİA'nın şifresini çözen Pentagon'un, etnik terör örgütlenmesinin temellerini
Amerikan MAFİA'sıyla attığı, tüm dünya ülkelerinde MAFİA oluşumlan içinde yer alan
üyelerin etnik gruplardan seçildiği, süreç içinde güçlenen MAFİA liderinin mensubu
bulunduğu etnik yapının efsanevi halk kahramanına dönüştüğü ve MAFİA grubunun bir anda
etnik terör örgütüne dönüştüğü belirtilmiştir.
Yahudi MAFİA liderlerinin, Arap Filistin topraklan üzerinde kurmaya çalıştıklan
İsrail devletini koruyabilmek için Filistin Halk Kurtuluş Ordusu lideri Yaser ARAFAT ile uzun
süreli bir danışıklı dövüş oyunu kurduklan ve etnik terörün yeşertilebilmesi için gerilla
kamplanmn kapılannı etnik gruplara açarak destek verdikleri belirtilmiştir.
"Globalleşme" olarak ifade edilen "Yeni Dünya DüzenP'nin Masonik Bilderberg
grubunun ortaya attığı ve tüm ülkelerin, bağlı olacağı "Dünya Hükümeti" eli ile yönetilmesi
planı olduğu, bu planın temellerinin Pentagon'un Amerikan MAFİA'smı oluşturmasıyla
atıldığı belirtilmiştir.
Sovyet Rusya karşısında Amerikan rüyasını üstün kılan unsurun ne uzay yansında
öne geçişi nede teknolojik başanlann olduğu, en önemli unsurun Pentagon'un kurduğu
Amerikan MAFİA'sı olduğu belirtilmiştir.
Şu halde Türk MAFİA'sınm çökertilmesi, yok edilmesi yerine re-organize
edilebilmesinin Türkiye'nin çıkarları için gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenle öncelikle bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay'mm
denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye'de MAFİA'nın yeniden yapılandınlmasmm mutlaka askeri bir girişim olarak
ele alınması gerektiği, Türk MAFİA'sınm dağılan Sovyet Rusya örneğinde görüldüğü gibi
istihbaratçılardan oluşturulmasının Türkiye'ye^^Eflft:vereceği, Türkiye'de istihbarat
birimlerince kurulan tüm örgütlerin başansız olduğabeflrtilrrrfş^^v
Türkiye'de doğrudan sözde "Genelkurmay"a bağlı "sivil bir kurul" tarafından MAFIA
yapılanmasının oluşturulması gerektiği, bu "sivil kurul" üyelerine yasalar önünde kaldırılması
olanaksız bir dokunulmazlık zırhı verilmesi gerektiği, oluşturulacak "sivil kurul" üye sayısının
3 kişi olması gerektiği, bu üyelerden birisinin "kurye", birisinin "teorisyen", diğerinin ise
"ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği, bu kişinin kısa zamanda
uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
MAFİA dokümani Veli KÜÇÜK,_ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit
OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin
üzerinde el yazısı ile "..........." Yazdığı görülmüştür. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'den ele
geçirilen MAFİA belgesinin üzerinde de el yazısı ile "................." yazdığı ve her iki yazı
karakterinin aynı yazı karakteri olduğu görülmüş ve birbirinin fotokopileri olduğu
anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin Veli
KÜÇÜK'ten fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda şahısların aynı
amaç doğrultusunda birlikteliğini ortaya koymaktadır.
MAFYA kelimesinin hukuki çevrelerdeki karşılığı çıkar amaçlı suç örgütüdür.
Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütlerine bakıldığında, bölgesel, ulusal ve
uluslar arası düzeyde faaliyet gösterenler olarak üçe ayrılırlar.
Bu suç örgütlerinin bir kısmı çek-senet tahsilatı, haraç, adam öldürme, adam
yaralama ve benzeri faaliyetler gösterirken bir kısmı da uyuşturucu kaçakçılığı, İnsan Ticareti,
Mazot kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık faaliyetlerini yürütürler. Suç örgütlerinin oluşum şekli
ise genel olarak, Aile tipi mafya, hemşericilik tipi mafya, cezaevi arkadaşlığı mafyası, olarak
üçe ayrılırlar.
Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütleri hakkında, bu güne kadar
defalarca işlem yapılmış ve yapılan işlemler sonucu bir kısmının yargılaması sonuçlanıp
hüküm giyerken bir kısmının da tutuklu olarak yargılanmalan devam edilmiştir. Yapılan bu
işlemler sırasında, bir kısım MAFYA gruplarının ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
yöneticileri ile ilişki içersinde olduğu, fakat bu ilişkilerin gizli ve şifreli olması nedeniyle
içeriklerinin anlaşılamadığı görülmüştür.
Bu ilişkiler "ERGENEKON" terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma kapsamında
değerlendirildiğinde, birçok suç örgütünün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı ve
örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket eden birer yapılanma içersinde oldukları
anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosu, genelde emekli askerler
oluşmaktadır. Örgüt bu durumdan istifade ederek kendisini Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde
bir yapılanma imiş gibi lanse etmektedir. Böylelikle bir taraftan sözde devlet adına hareket
ediyor imajı verip örgütü güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da değerli Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin kamuoyu nezdinde yıpranmasına ve yanlış algılanmasına sebebiyet
vermektedirler.
Bu hususiyetlerini de DERİN DEVLET olarak adlandırıp örgütü gizemli kılmaya ve
yaptıkları kanunsuzlukları perdelemeye çalışırken diğer taraftan da eylem yaptırdıkları tetikçi
şahıslara devlet adına yaptıklarına inandırarak hunharca ve canice yaptıkları eylemleri
masumane göstermeye çalışırlar.
İşte ERGENEKON terör örgütünün bu özelliğini, bünyesinde faaliyet yürüten çıkar
amaçlı suç örgütleri de çok iyi kullanırlar ve birçok yerde kendilerinin DERİN DEVLET
olduklarını yada DERİN DEVLETE çalıştıklarını dile getirerek bir taraftan çevrelerine korku
salıp çıkar sağlamaya diğer taraftan da güçlü göstermeye çalışırlar.
Yapılan soruşturma çerçevesinde ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, M^tarrelr^ekeriya ÖZTÜRK ve Mehmet
I^M^y
/i ' ''■ * >>\
Fikri KARADAĞ'm birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki içersinde oldukları tespit
edilmiştir.
Fakat mafya grupları ile ilişkileri ve bu suç örgütlerinin yönlendirilmesini
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına daha ziyade Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in
sağladığı anlaşılmıştır.
Bu güne kadar elde edilen delillerden, ülkemizde ulusal ve uluslar arası düzeyde
faaliyet gösteren ve liderliğini Sami HOŞTAN, Sedat PEKER, Ali YASAK, Semih Tufan
GÜLALTAY yaptığı çıkar amaçlı suç örgütlerinin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı
hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Sami HOŞTAN Susurluk çetesi davasından ceza alıp hüküm giyen
şüphelilerdir. Ali YASAK ise Susurluk davasında ismi geçtiği halde ceza almadan kurtulmayı
başarmıştır. Susurluk davasında Veli KÜÇÜK'ün ismi de defalarca geçmiş olmasına rağmen
yargılanmadığı gibi Meclis araştırma komisyonuna ifade bile vermemiştir. Dolayısıyla Veli
KÜÇÜK'ün MAFİA bağlantılannm Susurluk kazası öncesine dayandığı, sonrasında da
geliştirerek devam ettiği görülmektedir.
Örgüt yöneticisi Veli KÜÇÜK emekli bir generaldir, fakat elde edilen delillere göre
adı geçen tüm mafya liderleri ile ilişki içersinde olduğu görülmüştür. Bu ilişkiler kendisine
sorulduğunda açıklayıcı beyanlarda bulunamamış, bilakis verdiği cevaplarla öne sürülen
deliller çelişmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK Sami HOŞTAN'ı 1983 yılından beri tanıdığını, kumarcılık
yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını, sadece birkaç sefer telefon görüşmesi yaptığını,
fakat uyuşturucu işi yaptığını bilmediğini, zaten son bir yıldırda herhangi bir ilişkisinin
olmadığını beyan etmiştir.
Fakat Sami HOŞTAN'm kumar işini 1996 yıllarında yaptığını bildiği halde,
ilişkisinin bugünlere kadar geldiği ve 2007 yılında Sami HOŞTAN'm yaşadığı sıkıntıları Veli
KÜÇÜK ile paylaşacak kadar samimiyetlerinin devam ettiği görülmüştür.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK, kumarcılık yaptığı için uzaklaştığını söylediği Sami
HOŞTAN'm, Susurluk kazasından hemen sonra kendisini aradığını, olayla ilgili bilgi
verdiğini, bunun üzerine de kendisinin Balıkesir Emniyet Müdürünü aradığını beyan etmiştir.
Dolayısıyla nasıl bir ilişkidir ki uzaklaştığı ve samimi olmadığı Sami HOŞTAN ülkenin
gündemine bomba gibi düşen bir kaza olayını öncelikle ve derhal Veli KÜÇÜK ile paylaşmış,
bilgilendirmiş ve hemen akabinde de olay bölgesine gitmiştir. Nitekim Kutlu SAVAŞ'm resmi
belge olarak hazırlamış olduğu Susurluk raporunda, Sami HOŞTAN'm 1996'da yedi ay içinde
Veli KÜÇÜK ile 34 kez görüştüğü belirtilmiştir.
Öte yandan da bu kadar ilişki içersinde olduğu Sami HOŞTAN'm uyuşturucu
kaçakçılığı suçundan (2) defa hapis cezası aldığı halde bu işi yaptığını bilmediğini söylemesi
de düşündürücüdür.
Kaldıki Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN ile olan ilişkilerini anlatan birçok tanık ve
şüpheli beyanı vardır. Bu ifadeler ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK'e Sedat PEKER ile olan ilişkisi sorulduğunda, babası
vasıtasıyla tanıdığını, babası rahmetli olduktan sonra birkaç kez görüştüğünü ve başka da bir
bağlantısının olmadığını, 5-6 yıldırda görüşmediğini beyan etmiştir.
Fakat 2004 yılında Sedat PEKER'e yönelik yapılan soruşturmada Veli KÜÇÜK ile
Sedat PEKER'in çok sayıda telefon görüşmelerinin olduğu, bu görüşmelerde Sedat PEKER'in
Veli KÜÇÜK'e hitaben "Siz nasıl emir buyurursanız" şeklinde hitap ettiği Veli'nin de
"Sedatım" şeklinde hitap ederek aralarındaki samimiyeti ve ilişkinin boyutunu ortaya
koyduğu, diğer taraftan telefonda birçok konuda uzun uzun sohbet ettikleri Veli KÜÇÜK'ün
yaptığı birçok faaliyetleri Sedat PEKER'e anlattığı, Sedat'ın da fikirlerini ve düşüncelerini dile
getirdiği, ayrıca Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün gıyabında konuşurken

7
/^J^ --' ^h^}^>p
"Veli Abi beni on sene evvel uyarmıştı" "Veli baba bana demişti ki" şeklinde bahsederek Veli
KUÇUK'e olan bağlılığını ve sadakatini ortaya koyduğu görülmüştür.
Bunların yanı sıra Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün katılacağı bir konferansla ilgili,
görüştüğü bir adamına "Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak sen Veli Paşayla görüş,
konferansa kalabalık bir grup yaparsın dinlemeye giderken böyle öğrenci gençlerde olursa da
olur" diyerek Veli KÜÇÜK'ün vereceği konferansın kalabalık görünmesiyle dahi ilgilendiği,
yine bu telefon konuşmalannda Veli KÜÇÜK'e şoförlük yapan Emin Caner YİĞİT'i bizat
Sedat PEKER'in temin ettiği ve maaşını verdiği tespit edildiği halde Veli KÜÇÜK ifadesinde,
Emin Caner YİĞİT'in yanma nasıl geldiğini hatırlayamadığını beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in Harun ÇAKIR isimli bir albayla yaptığı telefon görüşmesinde de,
Harun ÇAKIR'm "Bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten" diye sorması üzerine
Sedat'ın "Doğrudur ağabey" diyerek Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket ettiğini açıkça ifade
etmektedir.
Öte yandan alman ifadelerden şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Susurluk davasında adı geçen
Ali YASAK ile tanıştıkları ve değişik zamanlarda görüştükleri, bunların yanı sıra ele geçirilen
örgütsel dokümanlardan da Ali YASAK'm örgüt ilişkisi tespit edilmiştir.
Başka bir suç örgütü olan ve uzun yıllardır tutuklu bulunan NURİŞLER ÇETESİ
Uşak cezaevi isyanı sırasındaki "Biz bu devlet için mermi sıktık! hem de sizin için, hem de
asker için, bu devlet bana Mustafa DUYAR'ı öldürttü, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum
Veli abi'yi ara Veli KÜÇÜK'ü ara. bizi sor! başka bir şey söylemiyorum" şeklinde söylemleri
ile Veli KÜÇÜK ile aralarındaki ilişkiyi ortaya koydukları anlaşılmıştır.
Şüphelilerden Emin GÜRSES'in yaptığı bir telefon konuşmasında, karşısındaki şahsa
Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon dolar haraç istediğini
söylediği, bu görüşme ifadesinde sorulduğunda, aynen doğruladığı ve kendisinin müdahale
etmesi üzerine yeğenlerini kurtardığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla örgüt içersindeki Emin
GÜRSES dahi Veli KÜÇÜK'ün MAFİA yapılanmasını ve faaliyetlerini açıkça ifade ettiği
görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde, Semih Tufan GÜLALTAY'ı tanımadığını
beyan etse de Semih Tufan GULALTAY'm 2007 yılı içersinde Azerbaycanla ilgili Taksimde
düzenlediği gösteriye örgütün diğer yöneticileri Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve
örgüt üyesi Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte katıldığı tespit edilmiştir.
Elde edilen delillerden Semih Tufan GÜLALTAY ile ilişkileri daha ziyade Muzaffer
TEKİN'in sağladığı, fakat Veli KÜÇÜK'ün de ilişki içersinde olduğu anlaşılmıştır.
Semih Tufan GÜLALTAY Akın BİRDAL'm yaralanması olayı ile ilgili tutuklu
bulunduğu dönemde, Muzaffer TEKİN'in bizzat kendisi ve ailesi ile ilgilendiği ve her türlü
desteği sağladığı bilinmektedir. Diğer taraftan Semih Tufan GÜLALTAY cezaevinden tahliye
olduktan sonra da sık sık görüştükleri, hatta Muzaffer TEKİN ile birlikte Sevgi
ERENEROL'un toplantılarına katıldığı kamera görüntüleri ile de sabittir. Bunların yanı sıra 4-
5 ay kadar Semih Tufan GULALTAY'm yanında kalıp sonrada ciddi mağduriyetler yaşayan
müşteki Esra Feride GÖKÇİMEN, yaşadığı mağduriyetlerin yanı sıra, Danıştay saldırısından
iki gün önce Muzaffer TEKİN'in 4-5 kişilik kalabalık bir grupla Semih Tufan GULALTAY'm
yanma gelip saatlerce toplantı yaptığını, ayrıca Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'm
da olaydan önceki tarihlerde kalabalık bir grupla Semih Tufan'in ofisine geldiğini beyan
etmiştir.
Öte yandan Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilmen ve 2003 yılı
içersinde Almanya da öldürülen Ertuğrul YILMAZ ile çok eskiye dayalı ilişkisinin olduğu,
hatta Ertuğrul YILMAZ'a ait Doğuş Factoring şirketine ortak olduğu, 2002 yılı içersinde
Doğuş Factoringe ait Ümraniye Duduluda 7.300 metrekare arsanın Muzaffer TEKİN'in
üzerine yapıldığı, Doğuş Factaringin avukatlığım Danıştay saldırısı faili Alparslan
ARSLAN'm yaptığı tespit edilmiştir. ,*

4?^|W^
Ertuğrul YILMAZ'in cenaze töreni kayıtlan incelendiğinde Muzaffer TEKİN ile
birlikte yeraltı dünyasından birçok simanın cenaze törenine katıldığı, o dönemde cezaevinde
tutuklu bulunan Sedat PEKER törene katılamasa bile çelenk gönderdiği, fakat adamları ve
avukatlarının birçoğunun katıldığı görülmüştür.
MAFIA dokümanında, MAFİA yapılanmasını oluşturacak "sivil kurul" üyelerinden
birisinin "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği ve bu kişinin kısa
zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütüne bağlı çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinden Sami
HOŞTAN'm ilişkilerine bakıldığında "Ulusal mafya liderliği" koltuğuna oturan kişi olduğu, bu
nedenle de Veli KÜÇÜK'ün birçok MAFYA grubunu Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği
düşünülmektedir.
Yukarıda isimleri belirtilen Ergenekon terör örgütüne bağlı suç örgütleri de dahil
olmak üzere, ülkemizde faaliyet gösteren birçok suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye
hitap ettiği ve saygı duyduğu, suç örgülerinin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar ve
problemleri Sami HOŞTAN'a getirilerek hakemlik yapmasını istedikleri, dolayısıyla Sami
HOŞTAN'm MAFYA dünyasında etkinliğinin ve otoritesinin her şekilde hissedildiği, tüm bu
verilerin Sami HOŞTAN'm Ulusal mafya lideri olduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA gruplarının,
örgütten aldıkları güçle kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri, böylelikle bir
taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağladıklan, bir taraftan da gerçekleştirdikleri bazı
eylemleri devlet adına yaptıklarına inanarak hunharca gerçekleştirdikleri eylemleri masumane
göstermeye çalıştıklannı belirtmiştik.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün telefonlan dinlenirken örgüt
üyelerinden Günkan TEMELLİ İle konuşan Savaşhan TOSUN "Oğlum bunlar hep yanlış
yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı
hareketler yapmış EMRE (EMRE GULAYTAY'ı kast ediyor)" dediği ve telefonu yanında
bulunan Nuh Celal YAYLA'ya verdiği, görüşmenin devamında Nuh CelaPin Emre
GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan'a verdiği,
Savaşhan TOSUN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben
sana söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam
EMRE'yi ... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya" diyerek bir taraftan Emre
GÜLALTAY'm kendisini DERİN DEVLET olarak lanse ettiğini, diğer taraftan da Emre
GÜLALTAY'm yaptığı tehdit olayını adli mercilere bildirmek yerine Muzaffer TEKİN'e
bildireceklerini söylemeleri, Muzaffer TEKİN'in bu MAFYA grubu üzerindeki etkisinin hangi
boyutta olduğunu açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in 2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon
görüşmesinde, Korkut EKEN'den bahsederken "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve
mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre
sonra "On sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı.
DEVLET KARARI, HÜKÜMET KARARI VARDI" "Polis işini yapamıyordu. Adliyeler
yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oîuyodu" dediği,
Diğer taraftan (9) nolu gizli tanığın beyanlannda 1995 yılında Gazi mahallesindeki
kahvehanenin taranması olayıni Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün
gerçekleştirdiğim, aynı oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan ettiği,
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat
PEKER'in bir dönem gerçekleştirdikleri illegal eylemleri DEVLET KARARI ile yaptıklanna
inandıklan, dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin aldıklan kararlan
DEVLET ADINA yapıyor havası oluşturarak kendileriniJDERİN DEVLET şeklinde lanse
ettikleri ve böylelikle kullandıklan suç örgMeffne des.. bu duruma inandırdıklan
anlaşılmaktadır. /f^ \ff \
Çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat PEKER bu duruma o kadar çok inanmış olacak
ki, GEBZE ilçesinde düzenlenen bir açılış törenine gönderdiği çelengin törene katılan
KAYMAKAM tarafından kaldırtılması karşısında, devletin resmi kamu görevlisi
KAYMAKAM hakkında burada ifade edilemeyecek kadar aşağılayıcı ve hakaret edici sözlerle
tepki gösterdiği görülmektedir.
Başka bir çıkar amaçlı suç örgütü yöneticileri Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN Uşak
cezaevi isyanı sırasında "BU DEVLET BANA MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, ben
öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum" BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! hem de sizin
için, hem de asker için!" "VELİ ABİ'Yİ ARA VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! başka bir
şey söylemiyorum" sözleri ile ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adma gerçekleştirdikleri
kanlı ve hunharca eylemlerini DEVLET adma yaptıklarım zannettikleri anlaşılmaktadır.
Şimdi de "ERGENEKON" terör örgütün MAFYA yapılanması ile ilgili genel deliller
anlatılacak, sonrasında da örgüt bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA liderleri tek tek
anlatılacaktır.
1. Sınıf Emniyet Müdürü Hanefi AVCI'nın 20.02.2008 tarihinde Tanık olarak alman
ifadesinde özetle;
Halen Edirne Emniyet Müdürlüğü görevini devam ettirmekte olan tanık Hanefi AVCI
bu güne kadar İstanbul-Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlükleri, İstihbarat Daire Başkan
Yardımcılığı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevlerinde
bulunmuştur.
İfadesinde ise özetle, Diyarbakır'da 1984-1992 yıllan arasında İstihbarat Şube
Müdürü olarak görev yaptığı sırada JİTEM diye bir kuruluşun olduğunu ve Ankara' da VELİ
KÜÇÜK isminde birinin bu işin başında olduğunu duyduğunu, Ancak o dönem kendisini hiç
görmediğini ve bir irtibatının olmadığını,
1992 yılında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptığını, Bu dönem içerisinde
görev gereği birçok şahsın irtibatlarının takip edildiğini, O dönemde mafyacı olarak bilinen
SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR, MEHMET ÖZBAY (ABDULLAH ÇATLI olduğu sonra
anlaşdan), SEDAT PEKER, MEHMET HADİ ÖZCAN, YAŞAR ÖZ gibi adamların birebir
VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı olduğunu Veli KÜÇÜK'ün de o dönem Kocaeli İl Jandarma
Komutanı olarak görev yaptığını, o dönemde JİTEM ile resmi bir bağlantısının olmadığını,
konumundan dolayı VELİ KÜÇÜK'ün takip edilmediğini, ancak devlet görevlileri, polis ve
askeriye ile irtibatlı olan mafyavari şahıslan takip ettiklerini, bu esnada bu şahıslann
irtibatlannm ortaya çıktığını,
Bu görüşmelerde daha çok sürekli "VELİ ABİNİN YANINA UĞRADIK" gibi
hususların geçtiği fakat telefonda açık olarak başka bir şey görüşmediklerini, hatta o dönem
komisyona verdiğini ifadeda VELİ KÜÇÜK'ün arabasının tamiratından, kullandığı cep
telefonlarına kadar parasını SEDAT PEKER'in ödediğini, bu hususun araştırılması gerektiğini
söylediğini, ancak o dönemde araştırılmadığını, daha sonraki yaptığı görevlerde de bu
irtibatlan çok sık duyduğunu ve bu isimlerden bazılannm Susurluk Davası olarak bilinen
mahkemede yargılandığını, Bunlann arasında YAŞAR ÖZ, SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR,
KORKUT EKEN ve diğer polis memurlarının olduğunu,
Susurluk Komisyonunda VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı yukarıda belirttiği isimlerin
hepsinin çeşitli defalar mafyavari örgütlenme yapmak suçlamaları ile mahkeme önüne
çıktıklarını, mütehattit defalar yargılandıklannı, hatta HADİ ÖZCAN'm o dönemki takip ve
izlenmelerinde VELİ KÜÇÜK ile alakalı çok açık beyanlannm olduğunu, incelendiği takdirde
bu dosyalarda da geçmiş dönemde konu ile alakalı bazı beyanlannm olabileceğini belirtmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün kontrol altında tuttuğu ve yönlendirdiği suç örgütü
liderleri ve bu kişilerle "ERGENEKON" örgütünün İrtibatı ayn ayn anlatılacaktır.
Ayrıca 6 nolu gizli tanığın 29.02.2008 günü istanbul C. Başsavcılığında alınan
ifadesinde; Askerliğini İzmit İl Jandarma Komutanlığında yaptığım Veli KÜÇÜK'ün bu
dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'ın Veli KÜÇÜK'ü sık
sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen
uğurlama partisine bile geldiğini, ayrıca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu
telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu,
ayrıca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN
isimli şahısların bulunduğunu ve bu şahısların Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar
olduğunu Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile
daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu
dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi
SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' m da yalnız geldiğini beyan etmiştir.
Gizli tanık DİLOVASI'nın 17.05.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan
ifadesinde özetle;
1975 yılından itibaren DEVGENÇ, DEV-SOL ve DHKP/C terör örgütleri içersinde
aktif olarak sorumlu düzeyde faaliyetleri olduğunu, 1992 yılında DEV-SOL örgütünün
kendisini Gebze-Dilovasmda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooparatifi isimli firmaya
yerleştirdiğini Veli KÜÇÜK'ün de yanında istihbarat subayları ile birlikte Dilovası Motorlu
Taşıyıcılar Kooparatifine gelip gittiğini Veli KÜÇÜK'ün o dönem Kocaeli İl Jandarma Alay
Komutanı olduğunu Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bu firmaya kağıt üzerinde
ortaklıklarmm olmadığını, ancak bu firmadan pay aldıklarını, tonlarca yükün geldiğini ancak
küçük bir kısmının gümrüklü olarak çıktığım, kalan diğer kısmın kaçak olarak çıkarıldığını,
yapılan bu kaçakçılık işinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgisinin olduğunu,
Gebze'de o dönemde kooparatifte Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet
TERZİOĞLU, Emin ALKILIÇ, Ali ATEŞ isimli şahısların da olduğunu, bu şahısların civarda
bulunan benzer şirketlere baskı yaptıklarını, şirketlerin ellerinden nakliye imkanlarını alarak
şirket sahipleri ve çalışanlarını darp ettiklerini, ancak bu şahısların jandarma tarafından
korunduğunu, hiç gözaltına alınmadıklarını,
Ahmet Tekin BAYKAL'ı da DEV-SOL'cu olarak bildiğini, bu şahsın 1990'lı yılların
başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civarında gayri meşru alemde bilinen birisi
olduğunu, arkasında polis ve jandarmanın olduğu yönünde söylentilerin olduğunu, bu şahsın
Dilovası Motorlu taşıyıcılar kooparatifini ele geçirmeye yönelik girişimlerinin olduğunu,
aralarında silahlı çatışmaya varan tartışmaların olduğunu, bu tartışmaları bitirmek amacıyla
kooparatifin yöneticilerinin ve Veli KÜÇÜK'ün araya girdiğini ve sorunun çözüldüğünü beyan
etmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY örgütün MAFİA yapılanması ile ilgili olarak
şunları anlatmıştır.
Şüpheli Sedat PEKER'in 23 yaşından beri Veli KÜÇÜK'ün yanında olduğunu, ilk
dönemler sokak kabadayısı olduğunu Veli KÜÇÜKTe tanışmasından sonra, örgütlenmeye
başladığını, Sedat PEKER in örgütlenmesinin öbür mafya gruplarına benzemediğini, her
kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para
dağıttığını,
Veli KÜÇÜK'ün "mafıa" yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER'i koyduğunu,
çünkü Sedat PEKER'in laftan çıkmayıp söz dinleyen, Veli paşanın bir dediğini iki yapmayan,
oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu,
Sedat PEKER'in "deprem zedelere yardım etmesi" gibi halka bazı yardımlarda
bulunmasmıN, Veli paşanın teorisi olduğunu, Sedat PEKER'in de bu teori üzerinden hareket
ettiğini, j"
Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER gibi bir çocuğu yirmiüç yaşından beri yürüttüğünü,
kendisinin Veli KÜÇÜK'le birlikte olduğu dönemde Ergenekon - lobi yi çözdüğünü, ancak
mafyada ki insanları" yönetirken nasıl kendini kamufüle edebildiğini çözemediğini,
Sami HOŞTAN ile çok iyi irtibatının olduğunu, Sami HOŞTAN'm uyuşturucu
kaçakçılığı yaptığını, bir dönem Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili
olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD
den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'ın yardımcısı ve Paris
muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklanm, Fransız İstihbarat
sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığıni Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır
buna sahip çıktığını, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiğim, JİTEM'in uyuşturucu
trafiğinde yer aldığını" anlatarak Sami HOŞTAN'la görüşmek istediğini, kendisinin de Sami
HOŞTAN'ı telefonla aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer
bir şey varsa Veli abi açıklasın" dediğim, bu görüşmeden sonra şahısların yanından aynlarak
Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklannı ve konuyu anlattığını,
bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme
yapmamasını" söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri
yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin"dediğini,
Ali YASAK ile ilgili olarakta, susurluk kazası sonrası, kaza yerine ilk giden şahsın
Drej Ali olduğunu Veli Paşa'mn orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim
edilmesini söylediğini, ayrıca Drej Ali nin otodaki çantayı aldığını,
Veli Paşa'mn olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta
başkalannm eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini,
Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah ÇATLI yemek
yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlannı tutardı" diyerek bütün belgelerinin
çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukanya abiye gönderdim" diyerek Veli KÜÇÜK'e
gönderdiğini ima ettiğini,
Semih Tufan GÜLALTAY ile ilgili olarak ise; Akın BİRDAL'm vurulması emrini
YEŞİL kod Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu,
Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY'm Akın BİRDAL'ı
vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'm Korkmaz YİĞİT'i
sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre
GÜLALTAY'm Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını
sorduğunu,
Bunlann haricinda VELİ KÜÇÜK ile ilişkili mafia guruplan olarak; altıncı filo daki
Havacı OĞUZ'un olduğunu, aynca Şenol ACAR m olduğunu, yine Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan
USKOL'un oğlu, Levent USKOL aracılığı ile Kürşat YILMAZ'la görüştüğünü beyan etmiştir.

AMAÇ:
"ERGENEKON" terör örgütünün MAFİA gruplannı kontrol etmesinin ya da kendi
MAFIA gruplannı oluşturmasının ne gibi bir amacı vardır? Bu durum birkaç madde halinde
özetlenebilir.
01-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ gerçekleştirecekleri yada gerçekleştirmeyi
planladığı silahlı eylemleri bu MAFİA gruplanna yaptınr. Böylelikle bazen eylemlerin faili
meçhul kalmasını, faili yakalandığı takdirde de olayın gerçek planlayıcısı olan ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplann deşifre olmasını engellemeyi amaçlar.
Bu hususla ilgili örnek vermek gerekirse, Sabancı suikastı faili Mustafa DUYAR
tutuklu bulunduğu Uşak Cezaevinde Nuri ERGİN- liderliğindeki suç örgütü tarafından
öldürülmüştür. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE yönelik yapılan Soruşturma sırasında
/
ihbar mektubu ile gelen CD içersindeki görüntülerden ve söylemlerden Mustafa DUYAR'm
öldürülmesi olayını Veli KUÇÜK'ün azmettirdiği anlaşılmaktadır. Fakat bu güne kadar
yapılan soruşturma ve koğuşturma sürecinde Veli KUÇÜK'ün hiçbir şekilde ismi dahi
geçmediği halde sadece olayı gerçekleştiren MAFYA grubu yöneticileri ve tetikçileri gerekli
cezaya çarptırılmıştır. Dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ kullandığı bu yöntemle
hem amaçlan doğrultusunda belirledikleri kişinin öldürülmesini sağlamış, hemde talimatı
veren ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin kesinlikle deşifre olmalannı
engellemiştir.
02-Tüm örgütlerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için paraya ve gelire ihtiyacı vardır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ de örgüte gelir temin etmek için diğer unsurlann yanında
MAFİA gruplanndan da faydalanırlar, bu gruplann bir kısmı uyuşturucu kaçakçılığı yaparken
bir kısmı da çek senet tahsilatı ve haraç alma gibi faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ederler.
Uzun yıllardır Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olan Sami HOŞTAN uyuşturucu kaçakçılığı
suçundan Yurt dışında ve ülkemizde defalarca hapis cezası almıştır. Bu hususla ilgili Tuncay
GÜNEY Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı yaptığmi Veli KUÇÜK'ün de bu şahsı
koruduğunu beyan etmiştir.
Aynca Tuncay GÜNEY "Veli KÜÇÜK, Korkmaz YİĞİT gibi birinden birşey almayı
düşündüğünde, mafıa olarak SEDAT PEKER'i, gazeteci olarak ta kendisini şahsın üzerine
saldırtarak, koparacağı şahsı sıkıştınp istediğini aldığını" söylemiştir. Bu iddianın doğruluğu
ise Emin GÜRSES'in telefon konuşmalannda ve ifadesinde açıkça görülmektedir.
Örgüt mensuplanndan Emin GÜRSES bir telefon konuşması ile ilgili alman
ifadesinda VELİ KUÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon Dolar haraç
istediğini, kendisinin devreye girmesi sonucu olayı engellediğini ifade etmiştir.
Ayrıca örgüt kamuya açık yerlerde gerçekleştirdiği toplumsal gösteri, yürüyüşü ve
benzer faaliyetlerde bu MAFİA gruplannı yine amaçlan doğrultusunda kullanırlar ve bu
şekilde olaylarda gerekirse toplumda huzursuzluk, kargaşa, anarşi ve terör meydana getirmek
için her türlü eylemi yaptınrlar.

ŞÜPHELİ SAMİ HOŞTAN'IN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İRTİBATI


Sami HOŞTAN 1947 Üsküp doğumludur, 7 yaşında iken İstanbul'a gelmiş ve
askerlik hizmetinden sonra uzun yıllar İstanbul da ve Hollanda ülkesinde kumarhanecilik
yapmıştır. Bu süreçte Almanya ya gittiği bir zaman uyuşturucu kaçakçılığı suçundan
yakalanmış ve 38 ay tutuklu kalmıştır. Bir dönem Ömer Lütfü TOPAL ile birlikte kumarhane
işleten Sami HOŞTAN 1996 yılında SUSURLUK ÇETESİ davasında yargılanmış ve hapis
cezası almıştır. Aynca Sami HOŞTAN hakkında bu güne kadar; teşekkül halinde yurt dışına
eroin ihraç etmek suçundan işlem yapılmıştır.
Sonuç olarak Sami HOŞTAN hakkında bu güne kadar yapılan işlemlerverilen
mahkeme kararlarlan, meydana gelen olaylar ve elde edilen tüm deliller Sami HOŞTAN'm
çıkar amaçlı suç örgütü olduğunu ve bu güne kadar birçok eylemler gerçekleştirdiğini açıkça
göstermektedir.
İşte çıkar amaçlı suç örgütü olarak bilinen bu Sami HOŞTAN'm Veli KÜÇÜK ile
1986 yılından beri ilişki içersinde olduğu, bu ilişkinin Veli KÜÇÜK Edirne de görev yaptığı
dönemde başlayıp bu günlere kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu ilişkiler Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda alınan ifadesinde özetle; Sami HOŞTAN'ı
1983 yılında Edirne İl Jandarma Komutanı iken arkadaşı Mustafa BİLGİN vasıtasıyla
tanıdığını, o dönemde Sami HOŞTAN'm Hollanda'da otel çalıştırdığını ve ticaret yaptığını
öğrendiğini, Edirne kritik bir bölge olması nedeniyle, Sami HOŞTAN'dan hudut bölgesinde
istihbarat elde edebileceğini düşündüğünü, ancak düşündüğü gibi istifade edemediğini,
sonraki dönemlerde Sami HOŞTAN*ın İstanbul'da Ömer Lütfı TOPAL ile
birlikte gazino çalıştırdığını, bu gazinonun kumarhane şeklinde işletildiğini öğrenince Sami
HOŞTAN'dan uzaklaştığını, fakat birkaç kez telefon görüşmesi yaptığını beyan etmiştir.
Bu ilişki Sami HOŞTAN'a sorulduğunda alınan ifadesinde özetle; Veli KÜÇÜK ile
1986 yılında Edirne'de arkadaşları Enver YAYLACI ve Mustafa BİLGİN'in vasıtasıyla
tanıştığını, o dönemde Veli KÜÇÜK'ün Edirne Alay Komutanı olduğunu, o dönem yurt
dışında yaşadığı için Hollanda ülkesine gittiğinden uzun yıllar Veli KÜÇÜK'ü görmediğini,
seneler sonra İstanbul'a geldiğinde, arkadaşı Enver YAYLACI'nm Çiftkurtlar isimli
galerisinde tesadüfen Veli KÜÇÜK ile karşılaştığım Veli KÜÇÜK ile bayramlarda ve özel
günlerde tebrikleşme amacıyla telefon görüşmesi yaptığını, 1,5/2 yıldır da görüşmediğini
beyan etmiştir. Ayrıca Yurtdışından Türkiyeye dönüş yaptıktan sonra da 1995 yılında Ömer
Lütfü TOPAL ile birlikte Shereton Gazinosunu işletmeye başladıklarını söylemiştir.
Fakat ifadelerinin diğer kısımlarından ve yapılan tespitlerden aralarındaki ilişkinin
hiçte bu şekilde olmadığı, uzun yıllar samimi bir şekilde belirli bir ilişkinin devam ettiği
anlaşılmaktadır.
Veli KÜÇÜK ifadesinde Sami HOŞTAN'ın Ömer Lütfü TOPAL ile kumar işi
yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını beyan ettiysede elde edilen veriler bunun böyle
olmadığını açıkça göstermektedir.
Sami HOŞTAN'ın beyanlarına göre Ömer Lütfü TOPAL ile ortaklıkları 1995 yılında
başlamıştır. Bu ortaklıktan yaklaşık bir yıl sonra yani 28.07.1996 günü Ömer Lütfü TOPAL
öldürülmüştür. Bu olaydan yaklaşık 4 ay kadar sonra da yani 3 Kasım 1996 günü Balıkesir
ilindeki meşhur Susurluk kazası meydana gelmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'e Susurluk Kazası sorulduğunda ise; Olayın meydana geldiği
dönemde Giresun Bölge Komutanı olduğunu, olay günü Sami HOŞTAN'ın telefonla kendisini
arayarak kaza hakkında bilgi verdiğini, kazada Sedat BUCAK'm olduğunu, ayrıca ölülerinde
olduğunu fakat kimin öldüğünü bilmediğini söyleyip telaşla telefonu kapattığım, bunun
üzerine kendisinin önce Balıkesir İl Jandarma komutanını aradığını fakat ulaşamadığını, sonra
da Balıkesir il Emniyet Müdürünü arayarak olay hakkında ayrıntılı bilgi aldığını, aldığı bilgiye
göre araç içersinde bulunan Hüseyin KOCADAG ve Mehmet ÖZBAY isimli şahısların
öldüğünü, Sedat BUCAK'm ise yaralandığını öğrendiğini, Emniyet Müdürüne Mehmet
ÖZBAY kimlikli şahsın Abdullah ÇATLI olabileceğini söylediğini, ayrıca yaralı Sedat
BUCAK'ı en yakın hastaneye kaldırmasını, zaten İstanbul dan da yardım için gelecekler
olacağını söylediğini beyan etmiştir.
Dolayısıyla nasıl bir ilişkidir ki Veli KÜÇÜK, kumarcılık yaptığı için
uzaklaştığım söylediği Sami HOŞTAN, ülkenin gündemine bomba gibi düşen bir kaza olayını
önce Veli KÜÇÜK'e haber vermiş ve Veli KÜÇÜKte aldığı haber üzerine derhal Balıkesir
Emniyet Müdürünü arayarak olayla ilgili gerekli yardımı yapması konusunda girişimde
bulunmuştur.
Kaldı ki Kutlu SAVAŞ'in resmi belge olarak hazırlamış olduğu Susurluk raporunda
Sami Hoştan'm 1996'da yedi ay içinde Veli KÜÇÜK ile tam 34 kere görüştüğü belirtilmiştir.
Şüpheli Ali YASAK'a ifadesinde Sami HOŞTAN sorulduğunda; Sami HOŞTAN'ı
kardeşi Mehmet YASAK'm düğününe geldiğinde tanıdığını, bayramlarda ve özel günlerde
kendisi ile ara sıra telefonla görüştüğünü, 3 Kasım 1996 günü Susurluk kazası meydana
geldiğinde hatırlamadığı birinin telefonla aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun
üzerine Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk Adliyesine götürüldüğünü duyunca
adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğinde Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve şu an isimlerini
hatırlayamadığı kalabalık bir grubun orda olduğunu beyan etmiştir.
Hal böyleyken meydana gelen bir kaza sonrasında kader birliği yapan kişilerin bir
araya geldikleri, olaya sahip çıktıkları, olayla ılgili'a^inda bağlı bulundukları Veli KÜÇÜK'e
bilgi vererek gerekli yardımı yapmasını istedikleri,Veli KÜÇÜK'ün de anında önce Jandarma
"t ■>

f -•
?44 \ - ^—----
Alay Komutanını, ulaşamayınca il Emniyet Müdürünü telefonla arayarak olayı yönlendirmeye
çalıştığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün söz konusu MAFYA gruplarını susurluk kazasının
meydana geldiği tarihlerden beri yönlendirdiği ve kontrol altına aldığı görülmüştür.
Diğer taraftan 2007 yılı içersinde Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN'm yaptığı telefon
görüşmelerinin içerikleri, aralarındaki ilişkinin halen ne şekilde ve hangi boyutlarda devam
ettiğini açıkça göstermektedir.
16.11.2007 günü saat : 12.46'de Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Valla özledim bende. Köye gidiyorum yoldayım şuanda. İzmit'teyim."
dediği, Sami'nin "Köye gidiyosun ne zaman... pazar salı Çarşamba." "Çarşamba günü, benim
bi arkadaşım var. Onunla beraber seni ziyarete gelecem. Bu Azerbeycan'da bize bişeyîer ...
senden fikir alalım da ondan sonra." dediği Veli'nin ise "Ya ben Kazakistan'daydım yeni
geldim." "He Kazakistan'dan bir sürü bana teklifler yaptılar." "Bir sürü projeler verdiler.
Ordaki tanıdığım, şeyler devletin yetkilileri var orda." dediği, Sami'nin "...Sapancalı Adnan
diye bir arkadaşım var. Onun ... yurtdışında da işleri var tekstil işleri var." dediği Veli'nin
"Tamam. Ben ne gerekirse yardımcı olurum." dediği,
22.11.2007 günü saat : 14.42'de Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü
sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo
ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para
kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği, Sami
HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da borçlandım
paşam" "... o .. sattım bi iş hanım vardı ya benim Güneşlide oda gitti yani bi bi tersliktir
gidiyor paşam" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi
bakalım hele" "... kafanı bozma dur bakayım" "Ben hurdayım bi görüşelim bi oturalım bi
konuşalım ..." dediği anlaşılmıştır.
Bu noktaya kadar Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki ilişki kısaca anlatıldı,
bundan sonraki süreçte de Sami HOŞTAN'm "Ulusal Mafya Liderliği" ve diğer MAFYA
grupları ile olan ilişkileri anlatılacaktır.
Bu güne kadar suç örgütlerine yönelik yapılan soruşturmalarda, hemen hemen birçok
suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye hitap ettiği, saygı duyduğu, suç örgütleri
arasında yaşanan problemleri Sami HOŞTAN'a getirdikleri ve Sami'nin hakemlik yaparak
çözüm ürettiği, kısaca Sami HOŞTAN'm yeraltı dünyasında ciddi etkinliğinin olduğu, bu
nedenle Veli KÜÇÜK'ün diğer MAFYA gruplarını Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği ve
yönlendirdiği değerlendirilmektedir. Şimdi de bu hususla ilgili deliller anlatılacaktır.
Sami HOŞTAN gazeteci Uğur DÜNDAR ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Uğur
DÜNDAR'm Susurluk çetesi tarafından öldürüleceğini yönünde haberler çıktığını sorması
üzerine, Sami HOŞTAN'm bunu kabul etmeyerek "Ben bu insanlarla beraber tam 15 sene
beraberim, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar" "...birgün sizin isminiz zikredilmedi"
dediği, başka bir görüşmede Ayhan ÇARAKIN'm dan mağduriyet yaşadığını anlatan bir
bayana da "Ya bu benim kontrolümdeki bir adam, benden habersiz bişey olmaz ya, zaten böyle
şeyler yapmaz" diyerek etrafındaki suç örgütü yapılanmasını açıkça ifade ettiği, etrafındaki
adamların yada suç örgütlerinin kendisinin bilgisi olmadan hareket etmeyeceğini söylediği
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan da sanki bir dönem Uğur DÜNDAR'm iddia ettiği şeklinde
olayları gerçekleştirdiklerini de ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Sami HOŞTAN başka bir telefon görüşmesinde " "...birileri birbirlerini
öldürmüşlerdi de İKİ TARAFI DA BARIŞJJRfilM DA çiftliğe getirdim yemek veriyorum"
"...şimdi avukatlarını da çağırdım* ifade bifeyîer yapsınlar yani" diyerek iki
grup arasındaki anlaşmazlık ve problemde hakemlik yaptığını ifade ettiği, başka bir telefon
görüşmesinde de x şahsın "Hani sen birde bana bi söz vermiştin Hüsrevi okşayacaktın"
dediği, SAMİ'nin de "Aaa Hüsrevi okşamaktan başka bir şeyler yapıldı" "Anlatırım geldiğin
zaman" dediği, böylelikle birilerinin cezalandırılmasını isteyen kişilerinde Sami HOŞTAN'a
başvurduğu, dolayısıyla bu verilerin Sami'nin yeraltı dünyasındaki etkinliğini ve "Ulusal
Mafya liderliğini" açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Bu güne kadar bölgesel, ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren suç
örgütlerinden Sedat PEKER, Yaşar ÖZ, Ali YASAK, Sedat ŞAHİN, Ayhan ÇARKIN,
Burhanettin SARAL ve Orhan KALKUZ gibi suç örgütleri hakkında soruşturmalar
yapılmıştır. Elde edilen delilerden de bu suç örgütlerinin Sami HOŞTAN ile ilişki içersinde
oldukları, birçoğunun Sami'ye abi diye hitap ederek saygı duyduğu, yaşadıkları olumsuzları
paylaştıkları görülmüştür. Şimdi de bu suç örgütlerinin Sami HOŞTAN ile ilişkilerini ve
davranış şekillerini gösterir iletişim tespit tutanakları belirtilecektir.
Şüpheli SEBAT PEKER ile İRTİBATI
Şüpheli Sami HOŞTAN alınan ifadesinde; Sedat PEKER'i tanımadığını beyan
etmesine rağmen,
Şüpheli Sedat PEKER alınan ifadesinde; Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN'm
tanıştığını bildiğini, bazen muhabbetinin olduğunu, Sami HOŞTAN ile telefonda, Korkut
EKEN hakkında konuştuğunu hatırladığını, ancak konuşmanın içeriğini hatırlayamadığını
beyan etmiştir.
., 21.07.2004 günü saat : 18.39 sıralarında Sedat PEKER ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "kardeş nassın" dediği, S.PEKER' in "teşekkürler ...saygı sunarım siz
nassınız SAMİ ABİ" dedikten sonra Korkut EKEN ve Mehmet AĞAR ile ilgili konuştukları,
S.PEKER' in "ben benim kardeşime de diyorum ki SAMİ ABİ..." "...SAMİ ABİ işte falanca
kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki. ...Filanca kez adamı ara..." "150 Bin
dolan ben vermiştim, O otoparkı alırken on SAMİ ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m "...Bu
anlattığın şeyler hiç bişey diğil" dediği, S.PEKER' in "...Ben VELİ PAŞAYLA Korkut abiyi
barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı, Hepsine uğraştım. VELİ ABİYE gidiyorum, abi diyorum Korkut
EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be diyodum abi böyle böyle sonra Korkut
EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana
dediki. Diyo Veli KÜÇÜK benim için şöyle yapmış, böyle yapmış. Veli Abiyi aradım. Dediki
ya ben böyle bişey yapmadım ama sana söylemedim mi dedi..." dediği, S.HOŞTAN' m "Bize
de zamanında ne söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. VELİ
PAŞA bana da söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, S.PEKER' in "Abi Ayhan
beyfendi demişki benim ismimin mafya babası olan SEDAT PEKER'LE beraber anılmasından
üzüntü duyuyorum demiş ya böyle" dediği, S.HOŞTAN'm "Kim demiş" dediği, S.PEKER'
in"Ayhan ÇARKIN" dediği, S.HOŞTAN' m "bi bakim simdik anladım ben bunu o kim sana
sonra dönücem tamam mı kardeşim" dediği, S.PEKER' in "tamam ABİ haber bekliyorum
sizden" dediği,
Tape:1173 da kayıtlı, 15.07.2004 günü saat:16.30 sıralarında Sedat PEKER ile Atilla
YILDIRIM' m yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
A.YILDIRIM'm "bu Halil abi aradı Halil BAYINDIR" "BİDA VANLI Vural
aradı bizim Vanlı Vural var Ankara da" "Onlar Güneydoğu ...ayarlamışlar sen gel"
"kendi delegelerini memleketlerinin hepsini" dediği, aralarında bir süre Korkut EKEN' in
kuracağı Milli yol ve Ayhan ÇARKIN' dan bahsettikten sonra S.PEKER' in "yani onu
arıyacam, SAMİ ABİYİ arıyacam eCDadımn amma koydumun ibneye cezaevinde para
getirmiştim cezaevinde yattıkları bütün her şeyi hazırlamıştık sonra savcıyı yaktılar
cevazevi savcısını" dediği, ,~ ^
* 07.05.2004 günü saat:01.53 sıralarında Sedat PEKER ile Sami HOŞTAN' m
yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
S.PEKER'in "alo" dediği, S.HOŞTAN' m "kardeş neaaber" dediği, S.PEKER' in "ABİ
teşekkür eder saygılar sunarım siz nasılsınız" "...gene bi organizasyon varmış, filmler
kurmuşlar benle ilgili" "...olgun bana bi tane bi kağıt gösterdi" "siz bi yerde casino da kumar
oynarken alınmışsınız ya ABİ" "o casino da alındığınızda burada birisimi yakalanmış büyük
silahla neymiş" dediği, S.HOŞTAN'm "KELEŞ vardı bi tane" dediği, S.PEKER' in "işte o
çocuktan da böyle bi ifade almışlar, işte diyorki ifadede de, ifade dedim resmi ifade değil yazı
almışlar" "çok para alırdı, işte bu eylem yapacaktı filan" "ABİ buu buu ne oluyo yani bunun
anlamı ne ABİ ben çıkaramadım, siz benim büyüğümsünüz" dediği, S.HOŞTAN' m "...birden
bire şimdi organize geldi yok bilmem neler bizim.... Hikayeden hiyayeden şeyler yani,
nihayetindee eee sen geldiğin zaman yüz" dediği, S.PEKER' in "ABİ bu ifadeyi alan kim"
"SAMİ ABİ ben zaten rahatladığımızda sizi aricaktım" "başka bi konu için ama, şimdi bu
konuyu daha duyalı bir Dakka oldu, hemen sizi arıyım dedim, yani Olgun dedi ki SAMİ
abimin de heralde dedi haberdar" dediği,
DEĞERLENDİRME
Tespitlerden de anlaşılacağı üzera VELİ KÜÇÜK'ün iddialarının aksine, Sedat
PEKER ile yoğun ilişkilerinin olduğu, bir çok konuda görüşme yaptıklan anlaşılmaktadır. Bu
şekilde Veli KÜÇÜK'ün, ERGENEKON dokümanında tanımı bulunan "MAFYA gruplarının
tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut grupların karşısına yeni ve güçlü bir
grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının sağlanması" prensibini
gerçekleştirdiği görülmektedir.
03.03.2006 günü saat: 14.46 sıralannda Sami ile Yaşar/Alaattin'in yaptıklan telefon
görüşmesinde özetle;
SAMİ' nin "alo" dediği, YAŞAR' m "EFENDİM ABİ" dediği, SAMİ' nin "Ya simdik
bu senin şeee... şeyden ismi nedir Lubada Lubada şey bu birine 400-500 bin lira şey var mı"
dediği, YAŞAR' m "KİM ABİ" dediği, SAMİ' nin "...bu çeşme de, çeşme de" dediği, YAŞAR'
m "ABİ ya o şerefsiz o ya o şerifsiz yani" dediği, SAMİ' nin "dün mevzusunu yapıyorlardı
burada KARDEŞİM" dediği, YAŞAR' m "yok ABİ sakın dileme ABİ" dediği, SAMİ' nin
"bende dedim YAŞAR' in borcu olsa öderdi dedim" dediği, YAŞAR' m "ABİ benim bilira
borcum yok ona" dediği, SAMİ' nin "yok zaten benimle bir ilgisi yok beni ama böyle mevzusu
yapınca benimde alakalı" dediği, YAŞAR' m "ABİ sakın" "onun var ya ABİ onu var ya"
dediği, SAMİ' nin "tamam vereyim bi dakka Alaattin Beye izah et bak bak" diyerek telefonu
yanında bulunan ALAATTİN' e verdiği ve bir Yaşar ÖZ'ün olayı Alattin'e anlattığı
anlaşılmıştır.
26.04.2006 günü saat:12.23 sıralannda Yaşar ile Aydoğan' in yaptıklan telefon
görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başlannda Aydoğan'm muhtemelen Yaşar'm İzmir Çeşme'deki Aydın
ÖNCEL ile aralanndaki alacak ile ilgili Aydm'm başlattığı icra konusu hakkında görüştükleri,
YAŞAR' m "bütün tedbirlerini almış durumdayım yani kendi üstüme benim çöp yok çöp" "o
yazılan kaldıracak" dediği, AYDOĞAN' m "şeyden bahsetti işte ee şey evraklan şeye vermiş
galiba o birisine vermiş bizim etilerdeki özel gittiğimiz yer var ya abi" dediği, YAŞAR' m
"evet SAMİ ABİ" dediği, AYDOĞAN' m "he SAMİ ABİYE dedim, sen şimdi kalkıp dedim
yani ona mı, bunları mı bu insanları mı, yo hayır hayır dedi ne münasebet olur mu" dediği,
18.02.2004 günü saat : 20.21 sıralannda Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "merhaba ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m "KARDEŞ ne haber, şimdi
Vedat aradı da diyo ki, tahliye oldum diyor, dedim ki dedi ki oran tahliye olduk eğe takıldık
haberin var mı dedi yoldayım geliyorum dedi" "nalla haîla ya KARDEŞ" dediği, S.ŞAHİN'

2İ7-.

^ '- ^pSk**/7^
in "buyur ABİ" dediği, S.HOŞTAN'm "şimdi ben görüştüm O KARDEŞLER le tamam mı" "o
kardeşle görüştüm bunu da sana belirtim sana zaten bu yani Caner anlattığın şekilde bunun hiç
bi olacak bi tarafı yok mu ya bu çok bi karışık ya çok üzüntüde ya bilgin gibi değil ya aldık
konuştum öyle biraz konuştum da çok üzüntüde ya iki gündür uyuyamıyorum diyo abi diyo be
ne yapacağız ya" dediği, S.ŞAHİN' in "ben ne yapayım ABİ ya, ihale bana mı kalsın ABİ'^
dediği, S.HOŞTAN' m "yok sana ihale olur mu ya..." dediği, S.ŞAHİN' in "ne diyeyim ABİ
alacaklı orda verecekli orda" dediği,
25.05.2004 günü saat: 18.16 sıralarında Sedat ŞAHİN ile İbrahim TATLISES'ın
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "Merhaba İbrahim sana biyeş soracam kafama takılıyorda sormadan
edemeyecem, sen götmüsün?" "öylemisin değimlisin" dediği, I.TATLISES' in "kaç sefer
aradım SAMİ ABİYNEN birlikte randevi aldık bi türlü şeyapmadık..." dediği, S.ŞAHİN' in
"duydun işte şimdi demek ki duymak zorunda bıraktın beni" "düşünürsen bulursun ...başka bir
şey demiyorum sana" dediği, I.TATLISES' in "ben aradım hayır kaç kere aradım" dediği,
26.05.2004 günü saat : 17.28 sıralarında Vedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "alo" dediği, V.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN' m
"KARDEŞ ne haber" dediği, V.ŞAHİN' in "sağol ABİ seni sormalı" dediği,
26.05.2004 günü saat : 17.50 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "şarjın mı bitiyor ABİ" dediği, S.HOŞTAN'
m "evet ben o zaman ona sana söylediği gibi git bi görşü diyim, ona ben söyleyim sen bi git
görüş diyim" dediği, S.ŞAHİN' in "yerine getirsin ABİ Erol efendiyi getirsin de..." dediği,
S.HOŞTAN' m "da doğru GARDAŞ doğrudur..." dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ gelecekse Erolla
birlikte gelsin ABİ" dediği,
27.05.2004 günü saat : 22.00 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' in "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN'm
"KARDEŞ merhaba" "o sanfort tarafı varya o şeyin sen ne yapıyorsun ne var ne yok" dediği,
S.ŞAHİN' in "herhangi bir şey yok, oturuyorum yazıhanede, ABİ Habibin numarasın"
S.HOŞTAN'm "vereyim 0 537 685 16 29" "...Erol'u dedim al Erol sakatmış ya o eral" "evet
ayaklarından vurulmuş ya da evvelden ya" "bide ALİÇOYA(Ali Fevzi BİR'den
bahsedilmektedir) vermemişler biliyormusun" "...demişlerki sen ŞAHİN' e buradan vize aldın
demişler" dediği,
02.07.2004 günü saat : 20.37 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' in "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN' m
"KARDEŞ nasılsın" "bu Hüseyin Avni SİPAHİ" dediği, S.HOŞTAN' m "he ben değil ama şey
ALİÇO (Ali Fevzi BİR'den bahsedilmektedir) görüşüyor onunla farktemez yani" dediği,
S.ŞAHİN' in "asaltlamayı yaparken de başlarken de bazı ödeme ödemeler gerekliydi yapılması
lazımdı bizde tuttuk o zaman bizim damadın kız kardeşimin kocasının çeklerini aldık kırdırdık
oraya yatırdık" "şimdi de çeklerin günü geldi bu adam bize ödeme yapmıyor" "evet beni
biliyor yani ABİ yani bu işte beni ortak olduğumu bizzat biliyor" dediği,
03.07.2004 günü saat : 20.21 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "alo" dediği, S.HOŞTAN' m "ne oldu dönmedi değil mi GARDAŞ"
dediği, S.ŞAHİN' in "görüştüm ABİ ben aradım".dediği, S.HOŞTAN' m "söyledin mi benim
söyledikleri mi" dediği, S.ŞAHİN' in "kı^sf konuştuk ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m
"ya diyeceksin bak oğlum pazartesi nerenin belediye başkanı bu" "TAŞDELEN Belediye
başkanı ...nerde olduğunu bilmiyoruz" "evet ben Kıbrıs'a gidiyorum ...bi yer varmış otelin
kumarhanesi orayı gidip görüp yani iki günde üç günde dönecem yani TAMAM MI
KARDEŞ" dediği,
01.02.2005 günü saat : 14.06 sıralarında Sami HOŞTAN ile Mahmut AK'ın
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "He Mahmut senmisin ben" dediği, M.AK' in "Sen
İMRAHİMİYE(Ziya BANDIRMALIOGLU ile birlikte hakkında işlem yapılan Mahmut
İBRAHİMİYE' den bahsetmektedirler" mi zannettin" dediği, bir süre iş adamı Ali Haydar
VEZİR ve Kurban isimli şahıslar arasındaki alacak verecek konusunu konuştuktan sonra
M.AK' m "benim SEDAT ABİ'ye bir sözüm vardı Kefaletim vardı bi arkadaşla ilgili de" "20
bin lira para kaldı bi iki üç gün bekletemedim bi hafta on gün oyaladım zaten o diğerlerini
verirkende biraz sıkıntılarım vardı bi 20 bin dolar kaldı şimdi yurt dışından aradı biraz da
hakaret etti bi..." "şunu bi ABİYLE bi konuşya VEDAT'LA veya kardeşiyle" dediği
Şüpheli ALİ YASAK ile İRTİBATI
31.10.2007 günü saat : 16.46'de Sami HOŞTAN ile Habip...........? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Ne yaptın görüştün mü DREJ'LE" dediği, Habip'in "Görüştüm
abi haber bekliyorlar istiyorsan bağlıyım" dediği, Sami HOŞTAN'm "POLE GELSİN" "... sen
dükkanda mısın" dediği, Habip'in "Dükkandayım burdayım şimdi geldim abi" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Kurban geldimi" "... ben sen Kurbanla işim var onun için yani" dediği, Hasan'm
Kurban'm da dükkanda olduğunu çağıracağını söylediği, Sami HOŞTAN'm "Dükkanda
konuşsak olurmu acaba ya" dediği, Habip'in "... abi arkada konuşursunuz yani salonda da
oturursun" dediği daha sonra Pole de buluşmak üzere anlaştıkları tespit edilmiştir.
15.01.2008 günü saat:13.06'da Sami HOŞTAN ile X Şahsın yaptığı telefon
görüşmesinde özetle;
SAMİ'nin "...cenazeye çıktım BURHANETTİN S ARAL'IN annesi rahmetli oldu"
"Gelecemde senlede özel başka bir işimde var abi" dediği, X ŞAHSIN "E tamam ben o
Hüsrevin bi 250.000 dolar borcu var işte" "Seneti de var, neyse senedide ben aldım yanıma"
dediği, SAMİ'nin "... bir lira yok biliyormusun 100.000 lira geçen gün bir yerden faizle para
alacaktık alamadık" dediği, X ŞAHSIN "Hani sen birde bana bi söz vermiştin Hüsrevi
okşayacaktın" dediği, SAMİ'nin "Hüsrevi okşamaktan başka bir şeyler yapıldı" "Anlatırım
geldiğin zaman" dediği,
31.10.2007 günü saat : 18.43'de Sami HOŞTAN ile Sedat BUCAK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre zaman aşımına uğrayan mahkemelerden konuşup sohbet ettikleri, ilerleyen
konuşmalarda, Sedat BUCAK'm "ABİ yalnız özellikle bundan sonra dikkat et, hiç ummadığın
bir yerde bişey daha çıkar" dediği, konuşmanın devamında, yargılandıkları mahkemelerden
dolayı çocuklarının zarar gördüğünü anlattıkları Sedat BUCAK'm çocuklarını, ailesini
Amerikaya götürüp orada yaşamaya başlayacağını anlattığı ve "OLDU ABİ EMİRLERİNİ
BEKLİYORUM" diyerek telefonu kapattığı tespit edilmiştir.
26.10.2007 günü saat : 17.28'de Sami HOŞTAN ile Orhan KALKUZ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Sen o gün bizi aradın biz bu adam için söyledik şimdi bu yavşak
aramış bu Emin yavşağı bizim şeyi aramış ee Metin'i aramış" ".... abi ne olur söyle ...sik ona
söyle o yavşağa" dediği, Orhan KALKUZ'un "Abi diyemez öyle ya sana der bana diyemez,
bugün gelcek o bana" "Ben o adamı tanımıyorum, dün akşam parayı almaya Beşiktaş'ta
yazanesi..." "Oraya gittim parayı almaya, bana çek-verdi baba anladın mı, uyuz oldum"
dediği, Sami HOŞTAN'm " Yalancı ben yauv dansöz gibi ibnenin biri" dediği, Orhan
KALKUZ'un "... abi sen hiç karışma ... ben de Orhan'dan parayı alırım de" "Abi be sana bişey
söyliyim mi telefonda söylemek istemiyorum, o bu akşam parayı getirmesin ben onu bak nasıl
gettiriyorum sen görcem abi" dediği,
26.10.2007 günü saat : 17.31'de Sami HOŞTAN ile Adnan....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "şimdi Orhan'la konuştum ben, ... ben dedi Ahmet'i arıyor dedi sen
karışma dedi abi dedi o işe bu işlere sen" dediği, Adnan'ın "Metin'i aramış da demiş böyle
böyle salıya şey yapalım" "Biz şimdi arada racon kesersek olmaz onu Orhan konuştu, Orhan
kessin raconu" dediği,
16.11.2007 günü saat : 15.09'de Sami HOŞTAN ile Mehmet ŞEHİRLİ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Tercüman gazetesinde gazeteci olan Ufuk.... Un yazdığı yazılarla ilgili konuştukları,
Sami HOŞTAN'm Ufuk'u arayarak konuştuğunu, Ufuk'un Ankara da olduğunu ve yazılarla
ilgisinin olmadığını söylediğini anlattığı, Sami HOŞTAN'm "Ben bide Uğur beyle görüşmek
istiyorum, UĞUR DÜNDAR'LA yani, dün bir televizyonda susurluk ilen beni tehdit etmişti
bilmem ne işleri, Susurluk onu ne zaman tehdit etmiş, bunu pek anlamış değilim, hem dost
oluyoruz hem ..." dediği, daha sonra Mehmet ŞEHİRLİ'nin Uğur DÜNDAR'm telefonunu
vereyimmi dediği tespit edilmiştir.
16.11.2007 günü saat : 15.24'de Sami HOŞTAN ile Uğur DÜNDAR arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Alo merhaba Uğur bey nasılsınız iyimisin ben Sami Hoştan"
"Dedim ki şeyle ilgili dedim bi ariyayım bu Mehmet demişti ki Ayhan Çarkınla bi
görüşmüştü" ".... ben tabi Mehmet bişey söyleyince ben bi anda algılayamadım dedim bide
..size sorayım dedim böyle bişey" dediği, Uğur DÜNDAR'm "Var valla yani o konuşmak
isterse ben de konuşurum" dediği, daha sonra Susurluk olaylarından konuştukları, susurluk
çetesinin Uğur DÜNDAR'ı öldüreceği yönünde gazete de çıkan haberlerle ilgili Sami
HOŞTAN'm "İnanın sizde, o gün de ben kendimde görüşmüştüm Tansu Çiller'in yanında ki
Mehmet Ustünkaya'nm zamanında" "Ama sizle ilgili hiç bir öyle mevzi bile ..." dediği, Uğur
DÜNDAR'm bu konuyu Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU dan duyduğunu, Hanefi
AVCI nmda bunu söylediğini anlattığı, Sami HOŞTAN'm da "BEN BU İNSANLARLA
BERABER TAM 15 SENE BERABERİM, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar nasıl
biliyorum mesela AYHAN olsun" "Ben bir güne birgün sizin isminiz zikredilmedi ve niye
zikredilmedi sizin siz sadece elinizdeki belgeye göre hareket ettiniz yani araştırdınız onu
yazdınız" dediği, Uğur DÜNDAR'm "Hakkatten öyle Sami bey vallahi öyle bide ben bi de
akşam konuşurken şunu söyledim ben dedim artık bunlan affettim dedim yani Tansu Çiller'ide
affettim kocasını da affettim olup bitenleri de affettim dedim" "Tansu hanımla kocası bana
bana inanılmaz işkenceler yaptılar ya" dediği, Sami HOŞTAN'm "Başka birileri tarafından
belki yaptırma bak ona bişey diyemem" dediği, bu konu üzerine konuşmaya devam ettikleri
tespit edilmiştir.
18.11.2007 günü saat: 01.40'de Sami HOŞTAN ile Hikmet....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "... kumar çok güzeldi 15'e 10'a" dediği, Hikmet'in "Kaybettikten
sonra güzel olsa ne olur abi ya" "...bu ibne ya bugün Kocaoğlu'yla Erol gelmiş biz kardeşiz
biz dostuz falandır filandır" "... ARSLAN diyorki tamam ben borcu üstleniyorum" "... 3 aydan
sonra ben bi ödeme planı çıkaracam" dediği, Sami HOŞTAN'm "... şimdi diyeceksin ki ona
öyle olmaz bi defa o senetleri çekleri verecek ondan sonrada 300 bin lira getirecek" dediği,
Hikmet'in de oyun yapmayacağını, kulüpçülüğüde bırakacağını söyleyerek "...insanlar ölecek
dedim, riVyapalım ölecekse ölecek kardeşim biz paramızı istiyecez haklıyken paramızı
istçyçeez' insanlar mı ölecek ölsün ne yapalım
yani var mı abi böyle bişey ben sana söyleyim Sami abi" "Abi ikili oynuyorlar konuşurken
bize farkı konuşuyorlar biz kan dökülmesini istemiyoruz ee tamam bizde istemiyoruz kim
istiyor kan dökülmesini dedim biz paramızı istiyoruz, para istemekle kan dökülecekse
dökülsün ne yapalım yani böyle bişey var mı abi" dediği,
24.11.2007 günü saat : 15.14'de Sami HOŞTAN ile Recep....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'ın "...birileri birbirlerini öldürmüşlerdi de İKİ İKİ TARAFI DA
BAKIŞTIRDIM DAı çiCİlğe^getirdim yemek veriyorum" "Barıştırdık işte yemek memek
şimdi avukatlarını da çağırdım ifade bişeyler yapsınlar yani" "Birbirinden haberi yok ta
Ortaköyde bir Gazinoda ateş etmiş ona gelmiş yani nihayetinde onunda şeyi oymuş yani"
dediği,
03.01.2008 günü saat:19.28'de Sami HOŞTAN ile Murat..?/Ayhan ÇARKIN' m
yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
SAMİ'nin "Şu Çarkın'ı bağlasana bana" dediği, telefon bağlanırken X ŞAHSIN
"Nihat Vural senedi imzalattıran bu" dediği, X BAYAN'ın "... imzalatmış Oflumu
imzalattırmış" dediği, SAMİ HOŞTAN'ın "YA BU BENDEN BENİM
KONTROLÜMDEKİ BİR ADAM, BENDEN HABERSİZ BİŞEY OLMAZYA ZATEN
BÖYLE ŞEYLER YAPMAZ yapmaz yapamaz yapamaz çünkü Nihat ne bu Nihat ?" dediği,
telefonun AYHAN ÇARKIN'a bağlanması ile SAMİ'nin AYHAN'a hitaben "Nihat VURAL
Oflu Nihat VURAL diye birini tanıyor musun?" "Antalyada bir yere gitmiş 50 bin dolar
almış" "İşte Ayhan ÇARKIN ... beraberiz falan filan" dediği, AYHAN'm "...Hiç tanımıyorum
öyle bir isimde duymadım abi" dediği,
İFADE TUTANAKLARI
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta Sami HOŞTAN ile
ilgili olarak;
Susurluk kazası sonrası Veli Paşa'nın Giresun'da olduğu dönemde, birlikte oturup
sohbet ettiklerini, yanlarında oranın Kurmay Başkanı, bir de Albayın bulunduğunu,
televizyonda Veli KÜÇÜKLE ilgili bir haber dinlediklerini, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün
Susurluk kazasını kast ederek "Mehmet AĞAR'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler
bunlar, aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu" dediği, sonra da
Mehmet AGAR'ı Sami HOŞTAN'm uyarmış olabileceğini söylediği,
Kuzey Irakta yaşayan Hüsamettin TÜRKMEN'in VELİ PAŞA'YA çalışan bir adam
olduğunu, geçmişte Veli Paşa'nın bu şahsı ve grubunu istihbarat amaçlı kullandığını, bir gün
Hüsamettin TÜRKMEN ile yaptığı sohbette, K.Iraktan toplanan uyuşturucuyu İskenderunda
serbest bölge limanıma götürdükleri sırada Polis tarafından durdurulduğu, bunun üzerine Veli
KÜÇÜK'ü aradığı, onunda Diyarbakırdan Eşref HATİBOĞLU olabilir, bazı subaylan
göndererek "malı" aldınp İskenderun'a götürdüğünü, uyuşturucunun miktannı bilmediğini
ancak uyuşturucunun Sami HOŞTAN'a ait olduğunu,
Doğu PERİNÇEK'den Sami HOŞTAN'm HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu
PERİNÇEK'in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben her zaman
bunun dosyasını temizleyemem, Sami'yi Ömer Lütfü TOPAL' m yerine koyarak biz hata
yaptık' dediğini,
Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı
(OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu
PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'm yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile
Palas Otelinde bir görüşme yaptıklannı, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'ın
uyuşturucu işi yaptıği Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin
uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak
Sami HOŞTAN ile görüşmek istediğini,-, kendisinin de Sami HOŞTAN'm telefonundan
aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer bir
/ i. *
şey varsa Veli abi açıklasın' dediğini, bu görüşmeden sonra şahısların yanından ayrılarak Drej
Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklarını ve konuyu anlattığını, bu
arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme
yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri
yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin' dediği şeklinde bilgiler verdiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Sami HOŞTAN'ın Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde;
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında geçen Amerikan CAT şirketi, Fransız OJD
istihbaratı, Hüseyin TÜRKMEN, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR, Nejat TAŞ, NeCDet
MENZİR, Hayri KOZAKÇIOĞLU sorulduğunda, şahısları tanımadığını, Amerikan şirketi ve
Fransız istihbaratı ile hiçbir alakasının olmadığını, yine Tuncay GÜNEY'in anlatımlarından,
kendisinin uyuşturucu işi yaptığı ile ilgili sorulan sorulara, uyuşturucu ticareti yapmadığını,
iddiaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
Susurluk Kazası ile ilgili sorulan sorulan daha önce yargılandığı için cevaplamak
istemediğini, Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında geçen Mehmet AĞAR'm Susurluk Kazası
öncesinde kendisi tarafından uyarılması konusu sorulduğunda, Mehmet AGAR'ı tanımadığını,
kesinlikle kendisini aramadığını beyan etmiştir.
Veli KÜÇÜK ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde geçen Azerbeycan'da
yapacağı bir işle ilgili fikir alması konusu sorulduğunda, görüşmeyi hatırlamadığını beyan
etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları ile ilgili Şüpheli Veli KÜÇÜK alınan ifadesinde;
Hüsamettin TÜRKMEN'İ 1976 yılından buyana tanıdığını, bu şahıs İskenderundan
evli olduğunu, Irak kökenli olduğu için, ırak'a gidip geldiğini, kendisinin de bu şahıstan
istihbari faaliyetler için bilgi aldığını, halen de Irak la irtibatının devam ettiğini, İstanbul'a
geldiğinde kendisini aradığını, bu şahsın uyuşturucuyla ilgisi olduğunu hiç duymadığını,
Tuncay GÜNEY'in iddialarının hayal mahsulü olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Emin GÜRSES alınan ifadesinde özetle;
Emin GÜRSES 22.01.2008 günü saat:11.52'de Nazmi ÇELENK ile yaptığı telefon
görüşmesinde; bir süre yapılan soruşturma kapsamında yakalanan kişilerle ilgili konuşmalar
yaptıkları, bir süre sonra Nazmi ÇELEK'in ".. .Veli Paşa pisliğin teki ya ben ... şimdi sana
söylüyordu ya." "Ya bunlar devletin kimliğini kullanarak parasal işlere giren tipler... bunlar
ama yani ne yaptığını bilemiyoruz." Dediği, Emin'in "Ya bizimkilerden bile rüşvet istemişler
armatörlerden ya Veli paşa bu işin içindeydi." "Tabi 7 milyon Dolar istediler.. Veli paşayla
konuşayım, dedim ki Genel Kurmay Başkanına mı söyleyim, O zaman Genel Kurmay
Başkanı Kıvnkoğlu, yoksa dedim siz mi halledersiniz." "Bir hafta içinde işi çözdü." Dediği
anlaşılıştır.
Bu görüşme Emin GÜRSES'e sorulduğunda, görüşmenin doğru olduğunu Veli
KÜÇÜK' ün değişik şekillerde para toplayıp, Azerbaycan ordusunun toparlanması için oraya
gönderdiğini, kendisinin tersanecilik yapan yeğenleri olduğunu, SAMİ HOŞTAN ve Berber
YAŞAR denilen şahsın Kilis'li bir iş adamı adına bu parayı istediklerini duyduğunu, bu
konuyu Veli Paşaya söyleyince Veli Paşanın birden sinirlendiğini ve bir daha adamlarının
yeğenlerini aramadığını beyan etmiştir.

ŞÜPHELİ SEDAT PEKER'İN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İRTİBATI


Sedat PEKER 1972 doğumludur, aslen Rize ili halkından olduğu halde Adapazarı
nüfusuna kayıtlıdır. Bu güne kadar "Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, örgüt kapsamında çok
sayıda gasp yapmak, gasp amaçlı adam kaldırmak, adam yaralamak vb" suçlardan hakkında
işlem yapılmış ve defalarca tutuklanmıştır. En son 2004 yılı içersinde hakkında yapılan
isoruşturma sonucu tutuklanmış ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince yargılaması
tamamlanarak 14,5 yıl Hapis Cezasına mahkum edilmiştir. ' %
Sonuç olarak Sedat PEKER hakkında bugüne kadar yapılan işlemler, mahkeme
kararları, gerçekleştirdiği eylemler ve elde edilen tüm deliller Sedat PEKER'in çıkar amaçlı
suç örgütü lideri olduğunu ve bu güne kadar birçok eylemler gerçekleştirdiğini açıkça
göstermektedir.
Sedat PEKER tüm kamuoyunda da MAFYA olarak bilinen bu güne kadar defalarca
hakkında değişik suçlardan işlem yapılan ve son olarakta mahkeme karan ile suç örgütü
liderliği onaylanan birisidir. Veli KÜÇÜK ise uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde
kritik ve hassas yerlerde görev yapmış ve emekli olmuş bir generaldir. Fakat Sedat PEKER'le
olan ilişkisi 1992 yılında başladığı göz önünde bulundurulduğunda görev yaptığı günlerden
bugünlere kadar artan bir bağlılık ve samimiyetle gizli ve şifreli bir şekilde devam ettiği
görülmüştür.
Bu ilişki hem Veli KÜÇÜK'e hemde Sedat PEKER'e sorulduğunda açıklayıcı ve
makul bir cevap vermedikleri gibi öne sürülen delillerlede çelişen beyanlarda bulunduklan
görülmüştür.
Çünkü hayatın akışı içersinde böyle bir ilişkinin makul ve anlaşılır olması
düşünülemez. Dolayısıyla Veli KÜÇÜK ile Sedat PEKER arasındaki ilişkinin boyutu ve şekli
dahi "ERGENEKON" terör örgütünün yapısını ve faaliyetlerini çok iyi göstermektedir.
Diğer taraftan vatani görevini en iyi şekilde yerine getiren birçok kişiden daha
sağlıklı görünen Sedat PEKER askerlik hizmetini yapmayarak çürük raporu almıştır. Veli
KÜÇÜK'e yönelik kısa sürede yapılan teknik takip çalışmalannda, emekli olmasına rağmen
çevresindeki birçok şahsın askerlik işlemleri ile ilgili gösterdiği gayret ve azim göz önünde
bulundurulduğunda görevde olduğu dönemde Sedat PEKER'in çürük raporu almasında ne tür
bir rolü olduğu sorusunu akıllara getirmektedir.
Bu ilişki Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda alınan ifadesinde özetle;
"Sedat PEKER'i babası Ahmet PEKER vasıtasıyla tanıdığını, babası rahmetli
olduktan sonra bir kaç kez Kocaeli de kendisini ziyarete geldiğini, başka da herhangi bir
bağlantı ve ilişkisinin olmadığını,
Ajandasının 03 Kasım Perşembe tarihli sayfasında "Sedat'ın Dosyası Yargıtay 6.
Dairede" yazması ile ilgili Avukat Hakkı KURTULUŞ yanma ziyarete geldiğinde Sedat'ın
dosyasının Yargıtay 6. Dairede olduğunu söylediğini, kendisinin de alışkanlık olduğundan
ajandasına yazdığını, fakat Hakkı KURTULUŞ'un söylediği Sedat'ın Sedat BUCAK'mı yoksa
Sedat PEKER'mi olduğunu tam olarak hatırlamadığını,
Aynca Sedat PEKER'le yaptığı telefon görüşmeleri sorulduğunda bir kısmım
hatırlamadığını, bir kısmına ise açıklayıcı cevaplar yerine görüşmenin içeriğini anlattığı
görülmüştür.
Diğer taraftan telefon görüşmelerine göre Veli KÜÇÜK'ün şoförlüğünü yapan Emin
Caner YİGİT'in Sedat PEKER tarafından temin edildiği ve hatta maaşının da Sedat PEKER
tarafından ödendiği çok iyi anlaşıldığı halde bu husus Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda, Emin
Caner YİGİT'in yanma nasıl geldiğini hatırlamadığını, fakat bu şahsı Sedat PEKER'in
göndermediğini beyan etmiştir.
Bu ilişki Sedat PEKER'e sorulduğunda alınan ifadesinde özetle; Veli KÜÇÜK ile
1992 yılından beri tanıştığını, zaman zaman telefonla ve yüz yüze görüştüğünü fakat
aralannda herhangi bir ilişkinin olmadığım Veli KÜÇÜK'e şoförlük yapan Emin Caner
YİĞİT'i tanımadığını, bu şahsı Boğaç Kaan MUATHAN'm tamdığımVeli KÜÇÜK ile
herhangi bir para yada ticari ilişkisinin olmadığını, kendisine sorulan telefon görüşmelerinin
bir kısmını hatırlayıp cevap verdiği halde Veli KÜÇÜK ve örgütle ilgili konuşmalan uzun
zaman önce olduğu gerekçesiyle hatırlamadığını beyan etmiştir.
Mesela VELİ PAŞA'nm kendisine, KORKUT EKEN'e dikkat et deyip demediğini
hatırlamadığını, eski bir konuşma olduğunu, SAMİ^HöŞTAN ile KORKUT EKENTe ilgili
yaptığı konuşmalan hatırlamadığını, yine başka bıf görüşmede geçen "ÖZEL BİR GEMİ,

253
t* ~<T0^<
ASKERİYEDEN 4 KİŞİ" konuşmaları hatırlamadığını, bunların yanı sıra "BUNLAR CAHİL
BİRDE TUTARLAR KAHVE MAHVE TARATTIRIRLAR ..." şeklinde geçen görüşmeyi de
hatırlamadığını beyan etmektedir.
Öte yandan aynı dönemlerde GÜLER KÖMÜRCÜ ile yaptığı görüşmede polisler
hakkında şikayetçi olduğu konusunu hatırladığını, kendisinin polis yetkilileri hakkında dava
açtığmıveLİ ABİ ye söylersin demesindeki sebebin ise VELİ KÜÇÜK'ün de olayı bilmesini
istediğini, çünkü Veli KÜÇÜK'ün baba dostu olduğunu beyan etmiştir.
Diğer taraftan Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN,
Ertuğrul YILMAZ, Güler KÖMÜRCÜ, Korkut EKEN ve İbrahim ŞAHİN'i tanıdığını beyan
etmiştir.
Ayrıca Sedat PEKER tarafından 22 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul-Hilton Hotelde
düzenlenen "Turan Gecesi'"ne 1500 davetlinin katıldığı, Kızıl Elma ülküsünün anıldığı
gecede; Öztürkler Com. İnternet sitesinin diğer Türk devletleriyle birleştirici bir amaç
taşıyacağı mesajı verildiği, gecede yaşayan Türk'çüler olarak Susurluk Davasından hükümlü
Korkut EKEN, Veli KÜÇÜK, Muhittin FİSUNOĞLU ve Abdulhaluk ÇAY'a plaket verildiği
öğrenilmiştir.
Az öncede belirtildiği gibi Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki ilişkinin sırrı ve
sebebi Sedat PEKER'in telefon konuşmalarında satır aralarında söylediği sözlerden çok iyi
anlaşılmaktadır.
2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Sedat PEKER,
bir dönem Veli KÜÇÜK Korkut EKEN ve Yavuz ATAÇ'm birbirleri ile konuşmadıklarını,
kendisinin bu şahısları barıştırmak için girişimlerde bulunduğunu, bu hususu eleştirirken "Ya
bu tip hareketin içersinde olmaz zaten ya" diyerek bir örgütlenme içersinde olduklanm ifade
ettiği, aynı görüşme içersinde "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki
genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre sonra "On sene evvelinde olan
olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı" "Polis
işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu" diyerek bir
dönem illegal eylemler yaptıklarını açıkça ifade ettiği görülmektedir.
(9) nolu gizli tanık 1995 yılında Gazi mahallesindeki kahvehanenin taranması
olaymi Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün gerçekleştirdiğini, aynı
oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in telefonda anlattığı olaylarla gizli tanığın anlatımları birlikte
değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in bahsettiği 10 sene önce kahvehane tarama olayının
Gazi Mahallesindeki kahvenin taranması olayı olduğunun anlaşıldığı,
Sedat'ın söylemlerine göre gerçekleştirilen bu kanlı eylemlerin devlet karan ile
yapıldığını zannettiği, dolayısıyla yukanda da belirtildiği gibi "ERGENEKON" terör
örgütünün kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri bir kez daha anlaşılmıştır.
Sedat PEKER Sami HOŞTAN ile yaptığı başka bir görüşmede, "On sene evvel
Korkut EKEN bana demişti ki. .. .Filanca adamı ara. Bu adam eroin satıyo. PKK'lılarla da
beraber hareket ediyo. PKK'ya para veriyo diyo, Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde
adama açıp küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş.
Adam yapmaz, işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da
Atilla abi diyoki senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı
parayı getirdim, bıraktım diyo" diyerek bir dönem yaptıkları gasp, tehdit olaylarını açıkça
ifade ettiği,
Sedat'ın bu anlatından üzerine Sami HOŞTAN'm "...Bu anlattığın şeyler hiç bişey
diğil" diyerek yapılan eylemlerin bunlarla sınırlı olmadığını açıkça ifade ettiği,
Diğer taraftan birçok telefon görüşmesinde Yeh KÜÇÜK, Korkut EKEN ve Yavuz
ATAÇ üçlüsünün aralanndaki dargınlığı gidermek ve -barıştırmak için defalarca uğraştığını

254
anlattığı, bu olayların meydana geldiği tarihlerde 22 yaşında olduğunu söylediği
anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in barıştırmak için uğraştığını söylediği kişilerin kimliklerine
bakıldığında isa VELİ KÜÇÜK ve Korkut EKEN'in üst düzey askeri görevliler olduğu, Yavuz
ATAÇ'ın da üst düzey bir istihbarat görevlisi olduğu, dolayısıyla Sedat PEKER ile devletin
belirli kademelerinde görev yapan bu kişilerin bu kadar iyi ilişkiler içersinde olmasının da
ancak "ERGENEKON" terör örgütünün varlığı ile anlaşılabileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca M.Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücre yapılanmasına yönelik yapılan
çalışmalarda, ülkede kaos, anarşi ve terör meydana getirmek için ciddi eylem planlan
yaptıkları, bu çerçevede DTP Milletvekilleri Ahmet TÜRK, Melahat TUNCEL, DTP'li
Diyarbakır belediye başkanı Osman BAYDEMİR ve yazar Orhan PAMUK gibi isimlere
silahlı saldın gerçekleştirmeyi planladıklan,
Eylemi gerçekleştirecek tetikçiler Muhammet YÜCE ve Coşkun ÇALIK'm kendi
aralannda yaptıklan görüşmelerde,
"Öylede yk boylede, en azından hayatımızı kurtannz babalar gibi yatar çıkanz, zaten
Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış, en büyük biz olacaz paranın da
herseyinde eniyisini yapacaz halaoğlu, bu saatten sonra bize bu gider" dedikleri,
Bu görüşme ile ilgili şüpheli Coşkun ÇALIK ifadesinde; Muhammet'in ilk önce bana
DTP milletvekili Ahmet TÜRK'e suikast yapılacağını söylediğini, ancak daha sonra bu eylemi
gerçekleştirmeleri halinde PKK terör örgütünün ailelerine bela olacağını, bu durumu Fikri
Albay'a söylediğini, bunun üzerine Fikri Albay'm da öyleyse Orhan PAMUK'u öldürün
dediğini, bu olaylan Muhammet YÜCE'den öğrendiğini,
Yine Muhammet YÜCE'nin kendisine yakalanmalan halinde Sedat PEKER'in
cezaevinde kendi koğuşuna aldıracağını, çok rahat şekilde cezaevinde günlerini
geçireceklerini söylediğini beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in hu konuya ilişkin alınan ifadesinde; Mehmet fikri KARADAG'ı
Muzaffet TEKİN vasıtasıyla tanıdığını, bu şahsın villasına gelmediğini, samimiyetinin
bulunmadığını, Orhan PAMUK'un öldürülmesiyle ilgili Muhammet YÜCE ve diğer şahıslan
tanımadığını beyan etmesine rağmen,
Mehmet Fikri KARADAĞ'in alınan ifadesinde; Sedat PEKER'i Muzaffer TEKİN
vasıtasıyla tanıdığını, bir çok kez Sedat PEKER ile görüştüklerini, bu şahsın villasına da
Muzaffer TEKİN ile gittiklerini beyan etmiştir.
Kaldı ki 2004 yılında Sedat PEKER'e yönelik yapılan çalışmalar sırasında Fikri
KARADAĞ'm Sedat'ın adamlanndan birisi ile yaptığı görüşmede "Reis nasıl iyimi selam
söyle" dediği bilinmektedir.
Dolayısıyla tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in tutuklu
olduğu halde bile "ERGENEKON" terör örgütü içersinde faaliyetlerini sürdürdüğü
anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in tutuklu
olduğu halde bile "ERGENEKON" terör örgütü içersinde faaliyetlerini sürdürdüğü
anlaşılmaktadır.
Şimdi de Veli KÜÇÜ ile Sedat PEKER arasındaki ilişkiyi gösteren iletişim tespit
tutanaklanndan kısaca örnekler verilecek, devamında da diğer deliller anlatılacaktır.
İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI
Tape: 001083'te kayıtlı, 29.02.2004 günü saat : 21.18'de Volkan...? / Sedat PEKER
ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'ın "Paşam sesimi duyabiliyor musunuz?" "Reisimiz görüşecekti efendim."
dediği ve telefon Sedat PEKER'e verdiği Veli'inin "Ş.ejdat!ım merhaba" dedikten sonra hal
hatır sorduklan, daha sonra Veli'nin "Bugün Aitirdikjsongreyi istediğimiz gibi oldu
gelince görüşürüz. Ben anlatırım. Her şey istediğimiz gibi gitti. Çok iyi oldu." dediği, Sedat'ın
"Ben o arkadaşı da ayarladım abi. Bir güzel kardeşimiz vardı. Onu da ayarladım abi zaten.
Askerde paşa korumasıymış, üniversite terk çok onurlu, nitelikli, terbiyeli, ahlaklı. Onu
özellikle çok inceledim abi." dediği Veli'nin "Bekar mı?" diye
sorduğu, Sedat'ın "Bekar abi" dediği,
Tape: 001094'te kayıtlı, 05.03.2004 günü saat : 15.03'de Volkan...? / Sedat PEKER
ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm Veli KÜÇÜK'ü telefonla aradığı ve daha sonra Sedat PEKER'e verdiği,
Sedat'ın "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle. Sizin numaranızı ben
kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat verseniz olur mu?"
dediği Veli'nin "Tamam beni arasın." Dedikten sonra "...gelince çok güzel bir kongre geçirdik.
Rusya'da istediğimiz adamı Güney Azerbaycan'da istediğimiz adamı hepsini getirdik. Şeye
bakan geldi. Azerbaycan'dan Nazım geldi. Tabi ağırlığımı koydum orda. Ağırlığımı koyunca
fazla kalmadı. Orda pazartesi günü paşam siz buradasınız benim başka işlerim var dedi gitti o.
Ben dedim götürücem dedim kongreyi çok güzel oldu." "Ta Yakutistan'dan bile gelen vardı.
Yakutistan'm temsilcisi geldi." "Çok güzel bir ziyaret oldu yani. Ben şey yapacam kongreyle
ilgili." dediği,
Tape: 001498, 11.03.2004 günü saat : 19.26'da Volkan GEZMİŞ ile İsmet...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Bu şey var ya abi Hasan KOÇAR... Ziya" "O Ziya abi herhalde galiba
cezaevine girmiş." "Onun ailesine her ay bir milyar sabit gönderecez abi" dediği, İsmet'in
"Ben mi gönderecem onlara?" diye sorduğu, Volkan'm "Bilmiyorum ki ondan sonra Veli
Paşanın şoförünü her ay maaş gitcek abi." dediği, İsmet'in "Kardeş biz ne kazanmıyoruz.
Nerden ödicez. Bu şeyde bende mafoldum ya." dediği, Volkan'm "Bir tane daha söylim mi
abi?" "Bide Mustafa OK'un ailesine rahmetli Mustafa OK varya." "Ziya PEHLİVAN bi
milyar." "Ailesine" "... Veli Paşanın şoförü." dediği, İsmet'in "Kim o? Adı ney?" diye sorduğu,
Volkan'm "Onu bilmiyorum abi. Bizim çocuklardan bir tanesinin şeyi Boğaç'ın yanındaki
çocuklardan bir tanesinin abisi galiba." dediği,
Tape: 001500, 12.03.2004 günü saat : 00.42'de Volkan GEZMİŞ ile İsmet...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Resi derki abi. O size verdiğim isimler var ya." "Veli bey, Mustafa OK
rahmetlinin eşine ve diğer Ziya beyin ailesine her ay ne olursa olsun, birer milyar muhakkak
gidecek." "Banka hesabı araştırım abi ben şimdi şeye." dediği, İsmet'in "Valla ben aslında yani
şimdi bunları söylüyosunda konuşmam lazım Reisle. Yani şimdilik bişey diyemiyorum."
"Bunları yatırma gibi bi şansımız yok. Ben 14-15 milyar lira hariçten para yatırıyorum. Yani
yetiş, olmuyo, yürümüyo." dediği,
Tape: 001501, 12.03.2004 günü saat : 00.43'te Volkan GEZMİŞ ile Boğaçhan
MURATHAN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Abi bu Veli amcanın yanındaki arkadaşın, bide rahmetli Mustafa
OK..eşinin üzerine iki tane hesap numarası açılacakmış abi." dediği, Boğaç'm "Ya bizim
Caner'in numarası bide şeyin numarası." dediği,
Tape: 1417, 06.02.2004 günü saat : 21.01'de Sedat PEKER ile Mecnun
OTYAKMAZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "Tamam ordan çıkınca yetişirsin. Veli Paşaya bir emanet yollayacaktım da.
Bu vakıf işi için Veli Paşayı arayayım, bahsedeyim. Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak
sen Veli Paşayla görüş konferansa kalabalık bir grup yaparsın. Dinlemeye giderken böyle
öğrenci gençlerde olursa da olur. Git Veli Paşayla da şey yaparsın şimdi ben söyleyeyim ona."
"Şimdi telefonunu veriyorum. Sen yaz. Veli Paşayı birazdan sen ara ben arayıp görüşecem.
Veli Paşayla konuşursun..."ödediği ve 537 350 99 88 numaralı

ı
telefonu verdikten sonra "Sen kalabalık bir grup yap. Böyle genç arkadaşlardan. Konferansı
dinlemeye kalabalık geçersin." dediği,
Tape: 1203'te kayıtlı, 03.08.2004 günü saat : 14.10'da Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin saat 20.30'da Güler...?'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra "Yedide
beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek şey, Ümit
ÖZDAĞ." "Telefon etti. İllede buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le oturacaz,
Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi." dediği,
Sedat'ın "O beyefendilerden çok umutluyum. Ağabey kendisini gıyabında tanıyorum ama
beyefendiden çok umutluyum." dediği Veli'nin "Şimdi biz bir çalışmanın içine girdik. Ümit'len
devamlı görüşüyoruz. Ben işte bak açık söyliyeyim gönlümden geçen neydi biliyor musun?
Gönlümden geçen Muhsin'di benim, Muhsin'in kedisi için demiyorum. Partisi için götürecek
şeyde değil, durumda değil." "Onun için biz şimdi seni, onun için seni ısrarla arıyorum. Biz
şimdi bir oluşum yaptık. Bu uğurda şeyde ben Yılmaz DURAK varya Yılma'yı tanırsın."
"Yılma DURAK'ı çağırdım. Erzurum'dan Yılma DURAK geldi. 4 - 5 kere buraya aldım.
Burada görüştük, "....beni şimdi Amerika'ya tekrar çağırdılar. Gidecem Amerika'ya tekrar
konferanslar vericem. Birkaç yerde bu konular ile ilgili." dediği, Sedat'ın "Muhsin ağabey
gerekirse ileriki zamanlarda ağabey Muhsin ağabeyi de bu yapının içersine dahi etme." "Yani
Muhsin ağabey öyle liderlik hırsı olan bir insan değil. Ülkeye faydası olan her şeye dahil olur
Muhsin ağabey." dediği Veli'nin "Muhsin'de şey de Ramiz'de Ramizlende konuştum ben."
dediği, bir süre Veli'nin ev satın alamamasından dolayı kiraya geçeceğinden bahsettikleri, bu
esnada Veli'nin "Ben bir yer buldum. Bir yer kiraladım şeyine... Yakın öyle istiyordum onu da
kiraladım. İşte onun kontratını yapıcam. Şimdi bir de camlar birde şeyde yol hizasında yani.
Birinci kat yola yol hizasında orası. Biraz tehlike arz ediyor ama bir yerlen görüştüm.
Camlarını kurşun geçirmez yapıyorlarmış. Film çekiyorlarmış. Onları da getirip işte kurşun
geçirmez çektiricem. Bir apartmanın birinci katında giriş katında." "Bu sıkıntımı bir atlatayım
bir yerleşeyim. Eşyayı şey yapayım, oturayım yani eve. Ondan sonra bu işleri de ben devam
ediyorum. Yılma'yı da çağırdım. Güven'len de konuştuk. Güven ağabey ile konuştuktan sonra
ben Meral'i aradım. Meral ille bir görüşelim dedi. Meral AKŞENER." "Meral da aynı şey
söyledi. Tamamen yanındayız. Beraber olucaz dedi. Sen telefon olmaz. Sen geldiğinde
oturucaz. Her şey dört dörtlük çok güzel bir planlama yaptık. Konuşacaz ben şunu söyliyim.
Ben hiçbir partiye üye değilim. Hiçbir partide kaydım yok. Ben Türk miUiyetçisiyim. Türk
milletine hizmet edicem. Bunun içinde ille bir partide bir sembol olmak veya bir pay edinmek
gerekmez. Ben o açıdan çalışıyorum. O açıdan..." dediği, Sedat'ın "Veli ağabey bir şey
söylevim. Eğer yanlış anlamazsanız. Bu kurmuş olduğunuz oluşumu direk ben MHP'ye karşı
veya MHP'ye alternatif bir oluşum gibi kurarsanız. Bence kamuoyunda yanlış anlaşılabilir."
dediği,
Tape: 001202, 02.08.2004 günü saat: 17.57'de X Bay / Sedat PEKER ile Şerif...? /
Harun ÇAKIR arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Öncelikle Sedat PEKER ile Şerifin görüşme yaptığı, birbirlerine hal hatır sorduğu,
bir süre sonra Şerifin telefonu yanında bulunan Harun ÇAKIR'a verdiği ve Harun ÇAKIR ile
Sedat PEKER'in görüşme yaptığı, bir süre konuştuktan sonra Harun ÇAKIR'm "Hatta ben e
bir avukatınız vardı. Bülent olması lazım." "O konu vardı. O konu ile ilgili çok özel bir yerden
çok büyük baskılar vardı, gereği yapılsın diye. biz o evrakları falan da hepsini imha ettik.
Şimdi üstatla onu konuşuyorduk işte..." dediği, Sedat'ın "Benim yapabileceğim bir şey her ne
olursa olsun sadece bana bir selamınız gelmesi yeterdir ağabey." dediği, Harun'un "Bir
mukabil. Ankara boyutunda bizim boyutta ne zaman, ne yapılması gerekirse biz de yaparız.
Çünkü biz bir araya gelmesek de gönüller birdir. ...üstümüze ne düşüyorsa önümüze bir not
ge]diği»Üş"onu yapıyoruz." Dediği, bir süre
daha konuştuktan sonra Harun ÇAKIR'm "...BİZİM AĞABEYİMİZLE BERABERSİNİZ
HERHALDE ZATEN." "VELİ PAŞA" dediği, Sedat'ın "DOĞRUDUR, DOĞRUDUR
AĞABEY. İnşallah yaşadığım sürece kendisinden çok şeyler öğrendim her zamanda..."
dediği,
Tape: 000056, 01.07.2004 günü saat : 19.04'te Fikri KARADAĞ ile Hüseyin
NALBANTOĞLU arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Hüseyin'in "Ben Hüseyin NALBANTOĞLU. Atilla Beyin yanından ben"
"Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum." diyerek kendisini tanıttığı, Fikri'nin "Bir arayıp
sorayım dedim. Ne oldu bu çocuklara hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler mi dedim." dediği,
Hüseyin'in "İyiler Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "REİS NASIL İYİ Mİ?" diye sorduğu,
Hüseyin'in "İyi Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "HEPSİNE SELAM SÖYLE." dediği,
Tape: 001177, 21.07.2004 günü saat : 17.56'da Güler KÖMÜRCÜ ile Gaffar
KARADEMİR / Sedat PEKER arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "...Bu Korkut abiler filan varya." "Bu Korkut filan bu Milli Yol diye
bişey diyodun ya sen. "...Sen demiştin ya biraz karışıklıklar isteyelim. Ben sana o gün orda
masal anlatmadım. ...Dedim abi şuan ülke sıkı durumda yani. Ülkenin Polisi görevini yapıyo.
Adliyesi yapıyo. Askeri yapıyo. Şuan bu ülkede kaosa ihtiyaç yok." "Ben zaten böyle bi tip
bişeylerin içersinde zaten bulunmam. Oda yapalım derken böyle yuvarlak ortada bırakmıştı
hani. Şöyle yapmak böyle yapmak lazım filan diye." dediği bir süre Korkut EKEN'in kardeşi
ile arasını açmaya çalıştığından bahsettikten sonra "... meğerse bu kendini bi parti gibi
görüyolarmış." dediği, Güler'in "Korkut EKEN ve etrafı, tabi tabi." dediği ve bir süre sohbet
ettikten sonra, Sedat'ın "Eskidendi ya. Pavyonlarda kadınlarla yatardı. Güler bigün biz İbrahim
ŞAHİN bana dediki. İşte sen dedi. Bu olaylar dedi, konuşuluyo filan piyasada ilk böyle
karşılaşıyoz aramızda bi sorunlar var, geçmiş. Dedim ki ne konuşuluyo kardeşim ben
yaşadığımız bişeyi konuşmam. İçinde olduğum hiç bişeyi de konuşmam ki kaldıki bunların
içinde de diğilim ben dedim. Bu pavyonda karılar, manitaları var bunların. Onun manitası
diyoki işte falanca kez kaçırıldı, öldürüldü diyo ya. Uyuşturucu kaçakçılığı işte. Benimki sıktı,
senin ki sıktı yapıyorlar birbirlerine..." "Ya bide Politik lider diğil Güler." "Rahmetli Çatlı'yı
bunlar Kokain'e alıştırıp, öldürdüler çocuğu yani. Korkut abi zaten alkolik." dediği, bir süre
daha konuştuktan sonra, Sedat'ın "VELİ ABİ BENİ ON SENE EVVEL UYARMIŞTI
BİLİYOR MUSUN? Bide kibar kibar uyarmıştı. Yani direkmen söyliyemiyodu, bende bunları
barıştırmak için napıyodum biliyon mu Güler?" "Bi Korkut abinin yanma giderdim. Abi Veli
abi seni ne kadar seviyo, söyle seviyo, böyle seviyo, sonra VELİ AĞABEYNİN yanına
giderdim. Abi seni böyle seviyo, şöyle seviyo, sonra tuttu dediki tam ben bunları yan yana
getirdim. Başladı VELİ ABİNİN arkasından konuşmaya, niye dedim. Yavuz ATAŞ bişeyler
söyledi dedi. Yavuz ATAŞ'ı aradım. Abi sen böyle bişey söyledin mi dedim. Sonra dedim ki
yüzleşelim bak ben 22 yaşında çocuğum. Onlar yetmiş yaşında adam. Herkes yan yana gelip
yüzleşsin dedim. Bu ne demek dedim ya benim adımı siz, ben siz birbirinize yakın olun diye
şey yapıyorum dedim. Tutuyosunuz dedim, beni de işin içine çekiyosunuz dedim. Siz
napıyosunuz dedim. Yüzlesin abi kim yalan söylüyorsa çıksın. Sonra VELİ PAŞA'YLAN,
Korkut Abiylen, Yavuz ATAŞ'ı görüştürdüm." "İşte yüzleşmediler. Üçü yan yana
yüzleşmediler. Birbirleriyle konuştular ama üçü yan yana gelmediler." "Ya ben bu tip
Hareketin içersinde dedim olmaz zaten ya." "Yani ne maddi ne manevi desteklemem dedim.
Kardeşim bi sene önce söyledim." "Şimdi napıcaz yani. Onu soruyorum. Bide bunlar cahil.
BİDE TUTAR Bİ KAHVE MAHVE TARATTIRIRLAR. Bİ İKİ GENÇ ÇOCUĞUN ELİNE
VERİP." dediği, Güler'in "Yok canım yapmazlar öyle şeyler. Bunlar 40 kişiler aman yani hiç
zannetmiyorum. Böyle yollara sapacaklarını umjJtetnıiyorum. O tür illegal şeylere sapmazlar."
dediği, Sedat'ın "...On sene ewelind#"olan .olayların içinde Güler aklı
fi Ç
başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı." dediği, Güler'in "...Bizim
ülkemizde son derece güçlü bi İstihbarat, son derece gerekli makamlar var. Onlarda bunun
haberini alırlar tahmin ediyorum. Bunlar bu türlü bir gayri resmi yapılanmaya girerse." dediği,
Sedat'ın "...Yok zannetmiyorum orda bi iki kişi de bulabilirler. Kendilerini ayarlayabilirler
zaten Güler hep söyliyen benim yani. Şu ülkenin istikrara ihtiyacı var. Eskisi gibi diğil. Polis
işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu. Artık eskisi
gibi diğil ülke... oturuyo zemin güçleniyo Devlet güçleniyo, Polis güçleniyo, yani böyle bişey
yok diyodum. Yav anlamadım Güler yani napıcaklar." dediği, bir süre Sedat'ın bu oluşum
içinde olmak istemediğinden bahsettiği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Sedat'ın "O senin
arkadaşında onlarla birleşcekmiş biliyomusun?" "Hani senle görüşmeye gelmiş ya bir
beyfendinin oğluydu, ölmüş. Ben çok^ iyi şeyler söylemiştim masada, hatırlıyor musun?"
dediği, Güler'in "Ümit BOZDAĞ, Korkut EKEN'le birleşcek." "Yok canı Ümit'in adını
kullamyorlardır. Zannetmiyorum öyle bişey..." dediği, Sedat'ın "...Turan YAZGAN Hoca"
"İşte Mehmet AĞAR filan bunlar birleşceklermiş." dediği,
Tape: 001179, 21.07.2004 günü saat : 18.39'da Gaffar KARADEMİR / Sedat PEKER
ile Sami HOŞTAN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "... Abi hareketin varlığından bile haberim yoktu. Gasteci söylemişti. İsmin
bunlarla amlıyo diye. Ben demiştimki, benim ismim bunlarla anılcak bişey yok demiştim
yani." "Bilmiyorum o yapıyı hareketi bilmiyorum işte. ...Sağ taraf toparlanacakmış. Korkut
EKEN işte başa geçecekmiş yani. Neymiş nasıl olacakmış da, partiler birleşecekmiş. İşte MHP,
DYP veya onlar birleşmezse şey birleşcekmiş. Bu Turan YAZGAN hoca varmış. Bilmem
birileri varmış işte yani. Böyle bi ... Korkut abiyi biz tüm internet sitelerinde, tüm gastede, tüm
televizyonlarda onu bunu yaptık. Onla ilgili devamlı biz bişeyler yaptık, yaptık ta..."
"Yaşadıklarımız var yani. Yaşanan o kadar şey varki." "Şimdi ben de dedimki olmaz dedim.
Yani Korkut abi olmaz dedim. O işi yapamaz dedim. Öyle yani Parti kuracak Partinin başına
geçecek şeyapacak." "Ya böyle bişi olur mu abi. Komedi olur yani. Böyle bir hareketin içinde
işte ben Mehmet AĞAR'a 2 Milyon dolar vermişim." dediği ve bir süre Korkut EKEN'in parti
liderliğini yapamayacağından bahsettikleri, daha sonra Sedat'ın "Şimdi bende çıkıp şöyle mi
söylesem veya Sami abi işte falanca kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki.
...Filanca kez adamı ara. Bu adam eroin satıyo. Uyuşturucu işi PKK'hlarla da beraber hareket
ediyo. PKK'ya para veriyo diyo abi. Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde adama açıp
küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş. Adam yapmaz,
işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da Atilla abi diyoki
senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı parayı getirdim,
bıraktım diyo. Ben bi lira kimseden aldıysam Allah'ımın üzerine yemin ederim ki Sami şimdi
herkez." "Şimdi bunları mı konuşalım oturalım." "Kürtlere savaş açcaz deyip, kurt Ahmet'le
ortaklık yapmak naşı bişey abi." "Bide Kürt Ahmet'le yaptığı ortaklıkta otopark ortaklığında
bile." "150 Bin dolan ben vermiştim. O otoparkı alırken..." dediği, Sami'nin "...Bu anlattığın
şeyler hiç bişey diğü." dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Sedat'ın "Şimdi mesela
geçmişte duyuru falan oluyodu. Sedat'çım bana arkamdan iftira atıyolar. Diyolarki
Kolombiyalı bi hostes kızla ilişkin varmış. İşte benim hakkımda kötüleme şeyi yapıyolar. Ben
VELİ PAŞAYLA Korkut abiyi barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı. Hepsine uğraştım. VELİ ABİYE
gidiyorum, abi diyorum Korkut EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be
diyodum abi böyle böyle sonra Korkut EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi
gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana dediki. Diyo VELİ KÜÇÜK benim için şöyle yapmış,
böyle yapmış. VELİ ABİYİ aradım. Dediki ya ben böyle bişey yapmadım amas*ana
söylemedim mi..." dediği ve görüşmenin devamında Yavuz ATAÇVeli KÜ^ÜK VQŞ, Korkut
EKEN'in aralarındaki
problemlerle ilgili yaptığı girişimleri anlattığı, görüşmenin sonlarında Sedat PEKER'in "VELİ
BABA BANA DEDİKİ. Ya nolur bırak bu işleri dedi. Ya sen işine gücüne bak. Sen saf temiz
insansın dedi... E şimdi Sami ben düşünüyom da." dediği, Sami'nin "Bize de zamanında ne
söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. VELİ PAŞA bana da
söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, Sedat'ın "Ya bunlar abi bak yemin
ediyorum planlayıcı filan olmadan. Bunlar olay molay yaparlar. Giderler bi kaç tane dandik
dundik adama ateş mateş ederler. Bunlar Kürtçü diye. Gerçi Kürtlerle ortaklık yaparlar ama
böyle saçma bide bi olay filan yaparlar abi gine..."
Tape: 001176, 21.07.2004 günü saat : 17.30'da Gaffar KARADEMİR / Sedat
PEKER ile Feridun ÖNCEL arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "...Ben bu Korkut abiye zamanında uğradığımda bu böyle muhabbet filan
ediyodukta." "Böyle işte biraz aklı havalardaydı. İşte şöyle yapmak lazım. Böyle yapmak
lazım. Hani OLAY filan. Bende dedim ki yani şuan bu ülke istikrara ihtiyacı var gibi bende bu
yönde görüş belirtmiştim." "Daha sonra bu bize böyle bi soğuk filan olmaya başladı." "Dünde
Cumhuriyet Gastesinde bir yazı çıkmış işte. Sedat PEKER Milli Yolu organize ediyo diye."
dediği, bir süre Milli Yol konusu ile konuştuktan sonra Sedat PEKER'in "Ya bide bak bişey
diyim. Bunlar cahil yani. Bunlar bi kaç kişi o Ayhan ÇARKIN, Korkut EKEN, SEMİH
FİLAN." "Böyle sağda solda BİKAÇ TANE KAHVEYE MAVEYE ATEŞ EDİP ORTALIĞI
KARIŞTIRIP. GASTECİ DİYODUKİ, AMAÇ ORTALIĞI KARIŞTIRMAK." "...ÖYLE ÜÇ
BEŞ TANE FAİLİ MEÇHUL CİNAYET YAPACAZ. ORTALIK KARIŞACAK. BİDE
BUNLARIN SONU KÖTÜ OLACAK YA." Dediği, bir süre Korkut EKEN ile ilgili
konuştuktan sonra Sedat PEKER'in "Bana falanca kez kişiyi ara diyodu. Napıyo bu falanca
kez kişi, PKK'ya para veriyomuş. Daha o zaman çocuğ... Adam arıyoz. Kardeşim sen PKK'ya
para veriyosun hesabı. Ulan ibne bizde arkadaş biliyoduk seni, adamda tanıdığımız, ismini
söylemim. Türkiye'nin büyük zenginlerinden biri. Sonra getiriyolardı Ankara'ya bana diyo ki
üç gün sonra. Ya Sedat'çım bu PKK'dan gerçekten para almamış. Sen doğru söylemişsin. Çok
iyi adammış. Adamla karı koca gibi oluyolar. Adam Atilla abi sonra bana diyo ki. Sen
görmedin diyo. Falanca kez kişi Ceymis Bond çantayı getirdi diyo. Beni dışarıda beklettiler,
çantayı baktım. Bıraktık gittik diyo orda." "O Millet öldürülüyodu ya..." "Ahlaksız götveren
ibneler böyle bi terbiyesizlik olur mu başkan. Kim bu ibneler ya kendireni ne sikim zannediyo
bunlar ya." "Aklının amma soktuklanmınm yok onu yaptık. Bunu yaptık. İbne milleti
inandırdık biz. Kahraman diye buyur şimdi la..." "VELİ PAŞA bana ne demişti biliyo musun?
Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "BÜTÜN
GENERALLER demişlerdiki bana, sende demiştin." "Ama bunlar menfaat için demiştim.
Vatan için diğilki." Dediği aynı konularla ilgili konuşmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
14.06.2007 günü saat:21.31 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT'un
yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
S.AKKURT'un "Hı o PEKER'in adresini bulsana bana" dediği, M.YÜCE' nin
"Tamam onu ben Mesut'a derim yazar yollar" dediği, S.AKKUR' un "Sen bana yaz ben ona
bir mektup yazacam ben ona bir damardan girecem" dediği, görüşmenin devamında
S.AKKUR M.YÜCE' nin telefon hattını isteyerek kendisinin 0542'li yeni hat istedikten sonra
"Tamam sen o hattı bana ver birde o Peker'in adresini canını yiyeyim ne et et bana bul"
"Benim ona bir damardan girmem lazım ona bir mektup yollayacam ben" dediği,
02.10.2007 günü saat:20.11/20.12 sıralarında Muhammet YÜCE'nin
Coşkun ÇALIK'a gönderdiği mesajda;
"GAZETECİ ORHAN PAMUK VAR OJfU HALLEDECEZ 2 TRİLYON ALACAZ
HAZIRLIKLARI YAPACAZ HRANf'iMNKI VURANLARLADA HALİL GORUSMUS
SEDAT PEKER ALAATTIN €AKICI ARKAMIZDALAR İSTANBUL
EMNİYET MUDURU VE BAS SAVCİYLADA BU HAFTA GORUSECEZ BEN SEN
HALİL FUCI HAZIRLIKLI OL" şeklinde yazdığı;
02.10.2007 günü saat:20.26 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun
ÇALIK'm yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
"ÖYLEDE YK BOYLEDE ENAZINDAN HAYATIMIZI KURTARIRIZ
BABALAR GİBİ YATAR ÇIKARIZ ZATEN SEDAT PEKER YAKALANINCA BİZİ
KENDİ KOĞUŞUNA ALDIRACAKMIS EN BUYUK BİZ OLACAZ PARANINDA
HERSEYINDE ENIYISINIYAPACAZ HALAOĞLU BU SAATTEN SONRA BİZE BU
GİDER" dediği,
12.06.2007 günü saat: 20.09-20.10 sıralarında Coşkun ÇALIK'a Muhammed
YÜCE'nin gönderdiği üç mesajda;
"HALAOĞLU NEHABER HALİL GORUSDU, ŞUAN KUTAHYADA YARIN
CEZAEVİNDE SEDA""T PEKERLE GÖRÜŞECEK, PEKERIN EMRİNİ BEKLIYOZ, 1
AY ICINDE ARTIK HEN P" "ARAMIZ, HEMDE ARKAMIZDA PEKER OLACAK"
yazdığı,
Söz konusu soruşturma kapsamında yakalanan Muzaffer TEKIN'in Kadıköy ilçesi
Göztepe semti Dr. Ergin caddesi No:2/13 sayılı yerde bulunan ikametinde yapılan aramada, 1
adet bilgisayara el konulmuş ve bu bilgisayarın yapılan incelemesinde;
Mevcut_Dosyalar/WORD dosyası içerisinde;
Fatih ALTAYLI başlıklı Muzaffer TEKİN'in Fatih ALTAYLFya yazmış olduğu
davetinize katılmaktan onur duyarım yazısı ve "Sn. Sedat PEKER'in böylesine yüce ve kutsal
davaya kendisini adamasını takdir ile karşılıyorum" şeklinde ibarenin mevcut olduğu tespit
edilmiştir.
Söz konusu not ile ilgili Muzaffer TEKİN ifadesinde;
"Sedat PEKER ile ilk olarak yaklaşık 6-7 sene öncesi İstanbul Hilton otelinde
ÖZTÜRKLER gecesinde tanıştığını, ondan sonra bir sefer Kadıköy'de Morgm kafede
karşılaştıklarını ve on beş yirmi dakika görüştüklerini, bir seferde Kadıköy'de Dalyan kafede
3-4 sene önce kafenin sahibi vasıtasıyla görüştüklerini, o dönemde Sedat PEKER'i bir iş
adamı olarak tanıdığını beyan etmiştir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ise ifadesinde özetle;
Sedat PEKER'le kendisini Muzaffer TEKİN' in tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in,
Sedat PEKER'i tanıştırırken bu şahsın "Türkçü, vatansever birisi" olarak tanıttığını, Muzaffer
TEKİN'in Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete
gideceklerini anlatarak kendisini de davet ettiğini, kendisinin de bu kahraman Türk evladını
ziyaretine gidebileceği söylediğini, birlikte ziyarete gittiklerini, Hastanede 10 dakika kadar
ziyaret ettiklerini, ilk tanışmalarının bu şekilde olduğunu,
Daha sonra Sedat PEKER'in kendisim ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde
yalıdan bozma bir yere davet ettiğini, orada sohbet ettiklerini, ilerleyen dönem içersinde Sedat
PEKER'in kendilerini tekrar yemeğe çağırdığını, Muzaffer'in bürosunda oturmakta iken
sonradan adını Boğaç olarak öğrendiği bir ş ahsın gelerek kendilerini aldığını, birlikte
Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittiklerini, bu şekilde şahısla
görüşmelerinin olduğunu, daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa
kandil ve bayramlarda kutlama amaçlı görüştüklerini beyan etmiştir.

Soruşturma kapsamında örgütün malvarlığına yönelik yetkili MURAKIPLARCA


yapılan çalışmalarda, Mehmet ... isimli şahsın ... yıllarında Veli KÜÇÜK'ün hesabına...............
para yatırdığı tespit edilmiştir. Mehmet... isimli şahıs ise Sedat PEKER'e yönelik 2004 yılında
yapılan soruşturma ve koğuşturma kapsamında hakkında işlem yapılmış ve Sedat PEKER
liderliğindeki suç örgütüne üye olmaktan .... Hapk sezası almıştır.

^, l?dM~^.
Dolayısıyla bu tespitlerde Tanık Hanefi AVCI'nın iddia ve beyanlarını doğruladığı
anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan söz konusu soruşturma kapsamında yapılan tektik takip
çalışmalarında; telefonları dinlenen ....................... isimli şahıslar, örgütün talimattan
doğrultusunda gerçekleştirecekleri silahlı eylemlerden sonra yakalanıp cezaevine girdiklerinde
kendilerini Sedat PEKER'in bakacağını ve Sedat PEKER'in yanma gideceklerini konuştukları tespit
edilmiştir Şimdi de bu iletişim tespit tutanaklarının kısaca özetleri belirtilecektir.

SEMİH TUFAN GULALTAY ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İRTİBATI


Semih Tufan GULALTAY 1968 Kars doğumludur. Çocukluğunda ailesi ile birlikte İstanbul
iline gelmiş ve burada yaşamaya başlamıştır. Semih Tufan GULALTAY uzun yıllar etrafına topladığı
sabıkalı şahıslarla özellikle çek-senet tahsilatı, tehdit konularında faaliyet gösterirken, 1998 yılında
Akm BİRDAL eylemi ile gayrimeşru camiada etkinliğini artırmış ve adını bir çok kanlı eylemle
duyurmuş olan Türk İntikam Tugayı (T.İ.T) ile birlikte anılmaya başlanmıştır.
Semih Tufan GULALTAY cezaevinden tahliye olduktan sonra, Akm BİRDAL suikastı ile
elde ettiği kötü ünü müştekilere korku salmak ve caydırıcılığını artırmak amacıyla kullanmış ve bu
çerçevede arkalarında derin güçler olduğu ve derin devletle bağlantılı olduğu izlenimi vererek
gayrimeşru faaliyetlerine devam etmiştir.
Ayrıca "ERGENEKON" terör örgütünün diğer yöntemlerinden olan siyaset dünyasına yön
verilmesi ile ilgili faaliyetlerde bulunmak amacıyla Ulusal birlik partisi Genel Başkanlığına seçilmiş,
kısa bir süre sonra sabıkası nedeniyle görevden uzaklaştırılınca bu kez de "ERGENEKON" terör
örgütünün başka bir yöntemi olan Sivil Toplum Örgütleri oluşturulması yönünde çalışmalarda
bulunmuştur. Bu çerçevede ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU'nu kurarak birçok sivil
toplum örgütünü bünyesinde toplamaya çalışmıştır.
Semih Tufan GULALTAY siyasi faaliyetlerini sürdürürken bile tehditten, kan dökmekten ve
şiddetten vazgeçmemiş, bu çerçevede kendisini desteklemeyen bir sivil toplum örgütü sorumlusu ile
yaptığı telefon konuşmasında "Bu işin sonunda KAN DÖKÜLMESİNİ istemiyorum, bana muhalif
olacak adamın ağzına MERMİYİ SIKARIM, yolumuzu
ayırdıktan sonra hepinizden İNTİKAM ALIRIM. Herkese TETİK keserim" "................Ben bu
yolda yürüyeceğim bu yolda da babam SIRRI GÜLALTAY'ı kurban ederim tanımam, Emre yi
yatırır başını keserim" diyerek tehdit ettiği, bu şekildeki söylemlerini birçok telefon konuşmasında
açıkça belirttiği görülmüştür.
2007 yılı içersinde Semih Tufan GULALTAY ve suç örgütü hakkında "Çıkar amaçlı silahlı
suç örgütü kurmak, örgüt adına birden fazla gasp amaçlı tehdit ederek zorla senet imzalatmak, birden
fazla gasp yapmak, adam kaçırmak, hürriyeti tahdit ve gasp amaçlı iş yeri basmak" suçlarından
haklarında işlem yapılmış ve Semih Tufan GULALTAY ile çok sayıda adamı tutuklanmıştır. Şuanda
da halende tutukluluk halleri devam etmektedir.
Sonuç olarak bu güne hakkında yapılan işlemler, mahkeme kararlan, gerçekleştirdiği
olaylar ve elde edilen tüm deliller Semih Tufan GÜLALTAY'm çıkar amaçlı suç örgütü olduğunu ve
bu güne kadar birçok eylemler gerçekleştirdiğini açıkça göstermektedir.
Ergenekon Terör Örgütü adına Semih Tufan GULALTAY ile ilişkileri örgüt
yöneticilerinden Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm sağladığı, Muzaffer
TEKİNTe olan ilişkisinin Akm BİRDAL'm yaralanması olayından tutuklu bulunduğu
dönemde başladığı ve tahliye olduktan sonrada devam ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ ile de
tahliye olduktan sonra tanıştıkları ve birçok örgütsel faaliyette birlikte çalıştıklan
anlaşılmıştır. ,- '
Soruşturma kapsamında alman ifadelerden, Semih Tufan GULALTAY, Akın
BİRDAL'm vurulması olayı ile ilgili tutuklu bulunduğu dönemde, Muzaffer TEKİN'in bizzat
kendisi ve ailesi ile ilgilendiği ve her türlü desteği sağladığı, Semih Tufan GULALTAY
cezaevinden tahliye olduktan sonra da Muzaffer TEKİN ile birlikteliğinin devam ettiği, hatta
Muzaffer TEKİN ile birlikte Sevgi ERENEROL'un toplantılarına katıldığı kamera görüntüleri
ile de tespit edilmiştir.
Semih Tufan GULALTAY ve adamlarına yönelik yapılan soruşturma çerçevesinde
alman ifadelerde, Muzaffer TEKİN'in sık sık Semih Tufan GULALTAY'm yanma geldiği ve
kendisine KOMUTAN diye hitap edildiği, Danıştay saldırısından 2 gün önce Muzaffer
TEKİN'in yine yanında 4-5 kişilik bir grupla Semih Tufan GULALTAY'm ofisine geldiği ve
burada saatlerce toplantı yaptıkları, yine DANIŞTAY suikastının tetikçisi Alparslan
ARSLAN'ın da olaydan önceki tarihlerde bu binaya kalabalık bir grupla geldiği belirtilmiştir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ise ifadesinde, Semih Tufan'ın kardeşi Emre
GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in ofisinde tanıdığını, Semih Tufan GULALTAY cezaevinden
çıktıktan sonra en az on defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında
yardımcı olduğunu, partinin kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya gittiklerini beyan
etmiştir.
Öte yandan firari olarak aranan kardeşi Emre GULALTAY soruşturma kapsamında
tutuklu bulunan Hayrettin ERTEKİN ile yoğun ilişki içersinde olduğu iletişim tespit
tutanaklarından açıkça görülmektedir. Belirtilen bu hususlarla ilgili deliller ilerleyen
bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
25.02.2007 günü Semih Tufan GULALTAY'm Taksim meydanında Ulusal Birlik
Platformu olarak düzenledikleri mitinge Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL,
Kemal KERİNÇSİZ'in bizzat katılarak destek verdiği görülmektedir.
Ayrıca Sevgi ERENEROL'un düzenlediği toplantılara Semih Tufan GULALTAY'm
Muzaffer TEKİN ile birlikte katılması, Ulusal Birlik Partisini kurarken Mehmet Fikri
KARADAĞ ile olan ilişkileri Semih Tufan GULALTAY'm "ERGENEKON" terör örgütü
mensubu olduğunu açıkça göstermektedir.
Semih Tufan GULALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturma
kapsamında dinlenen telefonlarda, Semih Tufan'ın kardeşi Emre GÜLALTAY'dan mağduriyet
yaşayan Savaşhan isimli şahıs "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi
bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı hareketler yapmış, EMRE yapıyo
bunları" "MUZAFFER ABİYE gidiyorum, TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana söylim"
"Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. MUZAFFER TEKİN'e çağıracam EMRE'yi"
dediği, böylelikle bir taraftan Emre GULALTAY ile Muzaffer TEKİN'in arasındaki ilişkiyi,
diğer taraftan da Semih Tufan GULALTAY liderliğindeki suç örgütünün kendilerini "DERİN
DEVLET" olarak tanıtıp korku saldıkları anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla tüm bu veriler Semih Tufan GULALTAY liderliğindeki suç örgütünün
"ERGENEKON" terör örgütü bünyesinde faaliyet gösteren bir suç örgütü olduğunu,
"ERGENEKON" terör örgütü içersinde Muzaffer TEKİN'e bağlı hareket ettiğini
göstermektedir. Bunların yanı sıra Semih Tufan GULALTAY'm kurduğu Ulusal Birlik
Platformu ile "ERGENEKON" terör örgütünün Sivil Toplum Örgütleri biriminde de bizzat
görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Şimdi de Semih Tufan GULALTAY liderliğindeki suç örgütünün "ERGENEKON"
terör örgütü ile irtibatını gösterir deliller sırası ile anlatılacaktır.
Semih Tufan GULALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturma
kapsamında Müşteki sıfatı ile ifade veren Esra Feride GÖKÇİMEN ifadesinde, yaklaşık 4 ay
kadar Semih Tufan GULALTAY'm yanında bulunduklanm, yaşadığı mağduriyetlerin yanı sıra;
bu süre içersinde bir çok oj^ya-şahitolduklarmı, bu çerçevede Semih Tufan GULALTAY m
etrafında bulunan şahıslama bîr gün ^h|ilaka kendisinin başbakan

olacağını ancak bunun demokratik yollardan olmayacağını, hedefinde şuanda iktidarda


bulunan Başbakan dahil 5 şahsın olduğunu, ifadesinin alındığı tarihten 1 ay kadar önce (İfade
tarihi: 11.07.2006) Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN'm bir kavşak açılışı için Maltepe
ilçesine geldiğim, açılıştan (1) gün önce örgütün tetikçi kanadındaki kişilerin Semih tufan
GÜLALTAY'ın ofisine geldiğini, burada Emre GÜLALTAY ve NeCDet ATIŞ'm talimatlar
verdiğini, bir ara şahıslann yanından geçerken duyduğu kadarıyla "Sen şu saatte Maltepe de
surda olacaksm, sen surda olacaksın" gibi talimatlarla yönlendirdiklerini, o gün iş yerinde çok
anormal bir hareketliliğin olduğunu, ofiste yaşanan olaylardan bir gün sonra gelecek
Başbakan'a yönelik eylem hazırlığı yapıldığını düşündüğünü beyan etmiştir.
Konuyla ilgili yapılan araştırmalarda, 21 haziran 2006 günü Başbakan in Maltepe
ilçesinde bulunan Maltepe Stadyumunda 20 kavşak açma ve 20 kavşak temel atma törenine
katıldığı tespit edilmiştir.
Müşteki Esra GÖKÇİMEN ifadesinin başka bir bölümünde, Semih Tufan
GÜLALTAY'ın ofisine sık sık farklı insanların gelip gittiğini, kamuoyunda DANIŞTAY
SUİKASTI olarak bilinen olaydan 2 gün önce, Muzaffer TEKİN'in yanında 4-5 kişilik bir grup
ile Semih Tufan GÜLALTAY'ın ofisine geldiklerini ve saatlerce toplantı yaptıklarını, Muzaffer
TEKİN'in bu binaya sık sık geldiğini ve kendisine KOMUTAN diye hitap edildiğini, yine
DANIŞTAY suikastının tetikçisi Alparslan ARSLAN'm da olaydan önce bu binaya kalabalık
bir grupla geldiğini gördüğünü, ancak o dönemde adını bilmediğini, olay sonrası şahsı
medyada görünce tanıdığını, yine Danıştay SUİKASTİNİN gerçekleştiği günün gecesi Veli
KILIÇ'm ve Sami Alper EREN'in ayrı ayrı kendisini arayarak Muzaffer TEKİN, Savaşhan
TOSUNOĞLU, Mahmut AYDIN ve soyadmı hatırlayamadığı Mahmut.... İsimli şahıslann
isimlerini ulusalbirlikkomitesi.com sitesinde bulunan kurucu üyeler listesinden silmesini
söylediğini ve bunun Semih Tufan GÜLALTAY'ın talimatı olduğunu, bu işin sabaha kadar
yapılması gerektiğini söylediğini beyan etmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'ın alınan ifadesinde özetle; SEMİH TUFAN GÜLALTAY'ı
Elazığ'da görevli iken Akın BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, Semih
Tufan GÜLALTAY hapisteyken kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda
tanıdığını, Muzaffer'in Emre'yi, Semih Tufan GÜLALTAY'ın kardeşi olarak tanıttığını,
Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini,
Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya tek başına en az 10 defa
görüştüğünü, bu görüşmelerin bazılannda resmi kıyafetli olduğunu, Semih Tufan'la Ulusal
Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinde bulunduklanm hatta partinin
ismini birlikte koyduklannı, Semih Tufan'la devlet sorunlanm görüştüklerini,
Ulusal Birlik Partisinin kurulması çerçevesinde Semih Tufan'la birlikte Ankara'ya
gittiklerini, burada bazı şahıslarla görüşmeler yaptıklannı, orada şahıslann kendisine eski
ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'la aralanmn
açıldığım ve bir daha görüşmediğini beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde; Kendisine
istanbul C.Savcılığma posta ile gelen ihbar mektubu sorulduğunda; Akın BİRDAL suikastı ile
ilgili olarak aranan Semih Tufan GÜLALTAY'ı evinde saklamadığını, ancak bu kişiyi
saklayan Emekli Binbaşı Mahmut Zihni OZAN'm kendisinin arkadaşı olduğunu, Semih
Tufan GÜLALTAY'ı sözü edilen olaylardan 2-3 sene önce Mete YALAZANGİL aracılığı ile
tanıdığını, olayı basından duyduğunu ve olayla ilgili olarak kendisinin ifadesinin
alınmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY'ın cezaevine girmesinden sonra ailesi ile
ilgilendiğini, bu kişiyi 2003 yılında cezaevinden çıktıktan bir müddet sonra tekrar irtibat
kurduklannı, yaklaşık 3 senedir görüşmediklerini beyan etmiştir.
Mete YALAZANGİL'in Emniyette alınan ifadesinde özetle; Semih Tufan
GÜLALTAY'ı çocukluğundan bire tanıdığını, 198^^^uântaan önce Tekel'de çalıştığım
dönemlerde Muzaffer TEKİN'de ile tanıştığıj^zaman ^J& Muzaffer TEKİN'in

3>
Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer
TEKİN'in, Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı Namık Zihni OZANSOY'un Kastamonu
cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile
birlikte Kastamonu'ya giderek Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile
cezaevinde görüştüklerini, Bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde
Akın BİRDAL suikastı sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler
okuduğunu, bunun üzerine Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim
olduğunu, Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılı içersinde bir gün Semih
Tufan GÜLALTAY'ın yeğeni olan NeCDet ATIŞ isimli şahısın yanma gelerek Semih Tufan
GÜLALTAY ve arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan
GÜLALTAY'ın kendisi ile görüşmek istediğini, bu nedenle Yozgat cezaevine gitmesini
istediğini, kendisinin de işlerinin olduğunu söyleyerek bunu kabul etmediğini, bir süre sonra
da Muzaffer TEKİN'in yanma geldiğini ve bu kez de Muzaffer'in kendisine Yozgat ceza evine
gitmesini ve Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyaret etmesini istediğini, kendisinin Semih Tufan
GÜLALTAY ve arkadaşlarının suçlu olduklarını düşündüğünden gidemeyeceğini söylediğini,
bunun üzerine Muzaffer TEKİN'in onlar istedikleri için görüşmeyeceğini, bu kişilerin arkadaşı
ve dostu olduğunu, şuanda da mağdur ve zor durumda olduklarını, bu nedenle onlar istediği
için değil kendisi istediği için gitmesini söylediğini, fakat kendisinin Muzaffer TEKİN'in bu
teklifini kabul etmediğini beyan etmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta Semih Tufan
GÜLALTA Y ile ilgili olarak;
PKK'nm KJrakta Celal TALABANİ ile uyuşturucu işi yaptığını, PKK nın yanında
yer alan Akın BİRDAL'm vurulması emrini (YEŞİL) Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in
Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu, Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih
Tufan GÜLALTAY'ın Akın BİRAL'ı vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Ayrıca bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ın Korkmaz YİĞİT'i
sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre
GÜLALTAY'ın Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını
sorduğunu beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY'ın Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde özetle;
1998 yılında AKIN BİRDAL olayı olarak bilinen olaydan ötürü tutuklandığını, 4,5
yıl ceza yattığını, tahliye olduktan sonra bir dönem Ulusal Birlik Partisi'nin genel
başkanlığını yaptığını, ancak daha sonra sabıkası nedeni ile bu partiden ayrılarak Ulusal Birlik
Platformu adı altındaki platformu kurduğunu, Bu platformun dernekler kanununa göre
oluşturulduğunu, 50'ye yakın dernek tarafından platformun oluşturulduğunu, bu derneklerin
başkanlarının almış olduğu karar ile platform olarak birlikte hareket ettiklerini,
ulusalcı olarak bilinen Kuvva-i Milliye dernekleri türünden derneklerin kendilerine
müracaat ettiklerini, ancak bunların üyeliğini kabul etmediğini, birçok konuda yazılmış
toplam 11 adet kitabı olduğunu,
YEŞİL kod MAHMUT YILDIRIM ile daha önce bir iki kez görüştüğünü, görüştüğü dönemde
YEŞİL'in aranan biri olmadığını, şahsı istihbaratçı olarak tanıdığını,
Ergenekon soruşturmasında ismi geçen şüphelilerden;
METE YALAZANGİL'i 1984 yılında Tekel'de güreş takımında olduğu dönemden tanıdığını,
zaman zaman görüştüklerini, kendisinin tutuklu olduğu dönemde Yozgat ve Kastamonu
Cezaevine ziyaretine geldiğini,
MUZAFFER TEKİN'İ AKIN BİRDAL olayından dolayı tutuklanan emekli Binbaşı
NAMIK OZANSOY isimli arkadaşını cezaevinde ziyarete geldiğinde tanıdığını, NAMIK
OZANSOY'un Muzaffer ile devrç^Madl^. olduklarını öğrendiğini,

J^C
cezaevinden tahliye olduktan sonra MUZAFFER TEKİN'in geçmiş olsun ziyaretine geldiğini
ve böylelikle görüştüklerini, Muzaffer TEKİN'in ara sıra Küçükyalıdaki bürosuna çay içmeye
geldiğini,
FİKRİ KARADAĞ'I da MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdığını, MUZAFFER
TEKİN ile iş yerine geldiklerini, FİKRİ KARADAĞ ile sohbetlerinde görünüşte olduğu gibi
Türklük anlayışına sahip bir kişi olmadığını, aksine konuşmalarında marksist bir hava olduğu
kanaatini edindiğini,
004 senesinde Ulusal Birlik Partisinin kongresinde genel başkan olduğunu, ancak adli
sicilinin gerekçe gösterilerek parti hakkında kapatma davası açıldığını, bir müddet sonra da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel başkanlıktan alındığını, bu siyasi partiye
genel başkan olduğu zaman MUZAFFER TEKİN'in de kendisini partiye üye olmak için
çağırmasını beklediğini hissettiğini, ancak kendisinin susurluk olayında ismi geçen İBRAHİM
ŞAHİN ile yakın arkadaşlığı olduğunu bildiğinden dolayı davet etmediğini, MUZAFFER
TEKİN' in UBP (Ulusal Birlik Platformu) ile bir alakası olmadığını, UBP'nin resmi web sitesi
ubhareketi.com olduğunu, kendisinin bu platformun kurulmasına önayak olduğunu, bu
platformun aynı isim ile siyasi harekete dönüştürme amacını güttüğünü, Bu konuda platform
üyesi dernek başkan ve üyeleri ile fikir bazında tartışmaları olduğunu, Herkesin aynı görüşte
olmadığını, örneğin platformun Ankara başkanı, aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkanı olan ŞENER ERUYGUR platformun sivil toplum hareketi olarak tasvip
edilmeyen hükümet politikalarına karşı sivil muhalefet yapılmasından yana olduğunu, siyasi
partiye dönüşmenin uygun olmayacağını düşündüğünü,
SEVGİ ERENEROL'u, MUZAFFER TEKİN'in telefon açarak milliyetçi vatansever bir
kuruluşun bir gecesi var, senin de Fethullah GÜLEN ile ilgili kitabını okumuşlar, seni de o
geceye davet ediyorlar dediğini, MUZAFFER ile birlikte Taksim' de Türk Solu'nun binasına
gittiklerini, SEVGİ hanımın da orada konuşmacı olduğunu, kendisi ile orada tanıştığını, Sevgi
'nin daha sonra Paskalya Yemeğine kendisini davet ettiğini, Türk Solu dergisinin kendisine ait
"Fethullah Gülen müslüman mı" isimli kitabını basmak istediklerini duyduğunu, ücreti
mukabilinde bastıklarını, hatta korson baskısını da yaptıklarını öğrendiğini, daha sonra da
görüşmeyi kestiğini, O olaydan 5-6 ay kadar sonra da SEVGİ ERENEROL' u UBP (Ulusal
Birlik Partisinin) İstanbul il binasının açılışına davet ettiğini, GÜLER KÖMÜRCÜ' nün
kendisi hakkında yazı yazdığım ve yazının aleyhine olması sebebi ile Güler KÖMÜRCÜ'yü
dava ettiğini, dosyada GÜLER KÖMÜRCÜ' ye ait resimlerin gösterildiğinde, bu resimlerdeki
gamalı haçın ne ifade ettiğini bilmediğini, Ancak Almanya ile irtibatlı bir konu olabileceğini,
VELİ KÜÇÜK'ü basından tanıdığını, kendisi ile ne yüzyüze ne de telefonla
görüşmüşlüğünün olmadığını, ancak Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı' nın bir toplantısında
karşılaştığım, ancak kendisi ile konuşmadığını, kardeşi EMRE GÜLAYTAYin Veli KÜÇÜK
ile bir tanışıklığı olduğunu bilmediğini,
TUNCAY GÜNEY'in Yozgat Cezaevinde iken kendisini ziyarete geldiğini, kendisini
binbaşı olarak tanıttığını, Özel Harp Dairesinde görev yaptığını söylediğini, Hatta kendisinin
VELİ KÜÇÜK' ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu söylediğini, TUNCAY
GÜNEY'in kendisinde bazı işler yaptırabilecek türde insanlar aradığı şeklinde izlenim
bıraktığını,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ü 2007 yılı Şubat ayı sonlarında başkanı olduğu
Ulusal Birlik Platformunun ofisine tanışmak için geldiği zaman tanıdığını, kendisinin
araştırmacı yazar olduğundan, ordu emeklisi olduğundan bahsettiğini,
KEMAL KERİNÇSİZ ile şahsen tanışmadığını, KEMAL KERİNÇSİZ'in başkanı
olduğu Büyük Hukukçular Birliği ve Kuvva-i Milliye Derneklerinin Ulusal Birlik Platformuna
katılmak istediklerini fakat kendisinin kabul-etmediğini, bu nedenle bu kişilerin kendisine
husumet beslediklerini, çünkü kurmuş olduğu "platformun kısa zamanda
Taksim' de binlerce kişinin katılımı ile miting yapacak düzeye ulaştığını, Tüm Türkiye' de
yaygın ilgi gören Cumhuriyet mitingleri için gerekli sinerjiyi oluşturduğunu beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY alman ifadesinde, "ERGENEKON" terör örgütü
kapsamında gözaltına alman birçok şüpheliyi tanıdığını beyan ettiği halde, kendisini bu
kişilerden ayrı ve uzak göstermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Fakat elde edilen diğer delillerden
hiçte böyle olmadığı, bilakis aynı amaç ve hedef doğrultusunda birlikte hareket ettikleri
görülmektedir. Bu hususla ilgili deliller sırası ile anlatılacaktır.
Semih Tufan GÜLALTAY alman ifadesinde her ne kadar kendisini "ERGENEKON"
terör örgütü kapsamında gözaltına alman şüphelilerden uzak göstermeye çalışsa da;
25.02.2007 günü Taksim meydanında Ulusal Birlik Platformu olarak düzenledikleri mitinge
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ'in bizzat katılarak
destek verdiği görülmektedir.
Diğer taraftan Sevgi ERENEROL'un düzenlediği toplantılara Muzaffer TEKİN ile
birlikte katılması, Ulusal Birlik Partisini kurarken Mehmet Fikri KARADAĞ ile olan ilişkileri
Semih Tufan GÜLALTAY'm "ERGENEKON" terör örgütü mensubu olduğunu açıkça
göstermektedir.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturma
kapsamında dinlenen telefonlarda, Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'dan mağduriyet
yaşayan Savaşhan isimli şahıs "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi
bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı hareketler yapmış, EMRE yapıyo
bunları" "MUZAFFER ABİYE gidiyorum, TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana söylim"
"Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. MUZAFFER TEKİN'e çağıracam EMRE'yi"
dediği, böylelikle bir taraftan Emre GÜLALTAY ile Muzaffer TEKİN'in arasındaki ilişkiyi,
diğer taraftan da Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün kendilerini "DERİN
DEVLET" olarak tanıtıp korku saldıkları anlaşılmaktadır. İLETİŞİM TESPİT
TUTANAKLARI
27.09.2006 günü saat 16.17'de Gürkan TEMELLİ ile Savaşhan TOSUN/ Nuh
Celal...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Savaşhan'm "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene
BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı." "Hareketler yapmış, EMRE yapıyo bunları. Ya ben
sana bişey söylim mi çok ayıp ya" dediği ve telefonu yanında bulunan Nuh Celal YAYLA'ya
verdiği, görüşmenin devamında Nuh Celal'in Emre GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti
Gürkan TEMELLİ'ye anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan TOSUN'a verdiği, Savaşhan
TOSUN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana
söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam EMRE'yi
... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya he" dediği, Gürkan'm "Ya Savaş abi
Muzaffer abi ne yapabilir ki Emre'ye ya. Muzaffer abiyi patlatırlar iki dakkada." dediği,
Savaşhan'm "ama bizim yakınları mı kopartacak oğlum." dediği,
21.12.2006 günü saat 21.59'da Semih Tufan GÜLALTAY ile Selçuk arasındaki
telefon görüşmesinde;
Bir süre sohbet ettikten sonra oluşturdukları ULUSAL BİRLİK PLATFORMU ve
platformun hazırlayacağı deklarasyon metni hakkında konuştukları, bir süre sonra Semih
Tufan GÜLALTAY'm öfkelenerek "Ben kutlu bir dava yolunda yürüyorum Selçuk abi. Bana
yardımcı olun bana köstek olmayın..." "Üç dört gündür kendi kendimi yiyorum" "...Orada bir
kelime bahane edildi. Burda dediler din kelimesi geçmiyor yani manevi değerler" "Onu ulusal
değerler olarak tadil ettik" dediği bir süre daha konuştuktan sonra "... Selçuk abi bu iş benim
için her şeyden üstün, ben bu işin sonunda kan dökülmesini istemiyorum." "Ben bu platformu
kuracağım. Bunun başkanı olarak bu işi, Bu operasyonu ben yürüteceğim. Ben orda bana
muhalif olacak ajdaînlnllğzına mermiyi sıkarım", "Ben

26?' -
bu yolda yürüyeceğim. Bu yolda da babam Sırrı GÜLALTAY'ı kurban ederim tanımam.
Emre'yi yatırır başını keserim" dediği,
19.02.2007 günü saat 11.25'te Ahmet FULİN ile NeCDet ATIŞ arasındaki telefon
görüşmesinde;
NeCDet'in "...Önümüzdeki pazar günü TAKSİM DE MİTİNG VAR Azerbeycan'lılar
Derneğinin" "... Başkan söyledi şey gönderecez otobüs." dediği, Ahmet'in "Tamam ...
YEVMİYELERİNİ VERİK, HAMALLARI TOPLARIK." dediği, NeCDet'in "Şey ya bizim
Timur abinin basın açıklaması miting şeklinde..." "orda çok kalabalık olmamız gerekiyor"
dediği,
21.07.2006 günü saat 22.29'da Emre GÜLALTAY ile Şemsettin...? arasındaki telefon
görüşmesinde;
Şemsettin'in "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı?" dediği, Emre'nin "Gördüm
şerefsiz herif ne işin var senin" dediği, Şemsettin'in "Yazık ya kendini gerçekten batırdı ya"
dediği, Emre'nin "İt herif yüzünden bizim ismimizde geçti" dediği, Şemsettin'in "He biliyorum
ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya. Ama yemin ederim var ya çok dua
edin. Dedim inşallah size doğru gelmez bişey abi ya" dediği, Emre'nin "Ya bu pezevengin
Müslümanlığı da yoktur. Ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki" "Sen bunun hiç
Müslümanlığını falan biliyor musun? ...Sen yattın sen bu pezevenkle" dediği, Şemsettin'in
"Beş altı ay beraber kaldık karşıda." dediği, Emre'nin "Hiç Allah dediğini duydun mu?" diye
sorduğu, Şemsettin'in "Yok valla duymadım" dediği,
15.08.2006 günü saat 15.40'ta Semih Tufan GÜLALTAY ile Haşim...? arasındaki
telefon görüşmesinde;
Haşim'in "Semih Bey merhabalar Albay Haşim." Şeklinde kendini tanıttıktan sonra
bir süre hal hatır ettikleri, daha sonra Haşim'in "...Özkan'ın durumu hiç iyi değil ne oldu ya?"
diye sorduğu, Semih'in ise "Bi ara uğra da bi konuşalım" dediği ve ertesi gün görüşmeye karar
verdikleri,
13.09.2006 günü saat 19.09'da Semih Tufan GÜLALTAY ile Gürkan TEMELLİ
arasındaki telefon görüşmesinde;
Gürkan'm "Başkanım hemen Starı açar mısın hemen." dediği, Semih'in "Ne var son
dakika?" dediği, Gürkan'm "Şeyi diyor... İntikam tugayı üstlendi diyor. Diyarbakır'daki olayı
diyor, Akın BİRDAL suikasti falan onlardan bahsediyor." "Bi izleyin başkanım hala devam
ediyor şuan devam ediyor." dediği, Semih'in "Herhalde yine birileri bana kuyu kazıyor"
dediği, Gürkan'm "Tamam normalden görüşürüz birazdan Başkanım." dediği,
17.02.2007 günü saat 10.21'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU
arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "...Ali bey saat l'de İDRİS PAŞAYLA randevumuz var" dediği ve
Taksim'de bulunan Ramada otelin adresini tarif ettikten sonra "Sen bi dosya kataloklar broşür
falan hazırla." dediği,
17.02.2007 günü saat 14.50'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU
arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "Şimdi Ali bey" "Çıktıktan sonra SAYIN PAŞAMLA da konuştuk." "Bu
Bulgaristan'daki iş 430 kilometre otoban işi" "bunun ışıklandırması, aydınlatmasını sana
vericekler" "Ora diyor çok iş var diyor. Bide orası artık Avrupa Birliği'ne girdi." "şey
konusuna da, çalık konusuna da sizi görüştürecek." dediği, Ahmet'in "Yani zaten bizim
gelmek istediğimiz noktayı çok hızlandıracak bir oluşum olmakta ve hayırlısı olsun bu
gerçekten çok önemlidir" dediği ve yorumlan sonraya bırakmak istediğini belirttiği,
01.02.2008 günü saat:13.55'de Hayrettin ERTEKİN ile Emre GÜLALTAY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Konuşmaların içeriğinden Emre'nin ÇİN ülkesinde
bulunduğu, Emre'nin bulunduğu yerden KATAR ülkesine .geçeceğini sonra tekrar döneceğini
ve dernek kuracağını söylediği, sonra bir süre Emre 'nm bulunduğu ülkede birlikte ortak Fırın
■ >•
açma meselesini konuştukları, bir süre ülkenin gündemi ile ilgili konuştuktan sonra
Hayrettin'in "...EN İYİ KÜRT ÖLÜ KURTTUR dediğim için 301. maddeden DGM'DE
yargılanıyorum inşallah ceza verirler de ben de tarihe geçerim..." dediği, bir süre bu çerçevede
konuştuktan sonra Hayrettin'in "...ben seni tanıyorum yani seni biliyorum... ....diyorum ki
yanındayım sonuna kadar, her zaman, yani bunu bilesin" "...ne derlerse desinler ORGANİZE
ÇETE DESİNLER bilmem hain desinler..." dediği, bir süre daha konuştuktan sonra Emre'nin
""Yalnız ben sana bir şey söyleyim mi ÇOK BÜYÜK STRATEJİ HATASI YAPIYORUZ biz
yapıyoruz biz başından beri" "abi en büyük
tehlike kim biliyor musun bunlar değil.....................en tehlikeli olanlar İKİNCİ
CUMHURİYETÇİLER" "bak biz biz şimdi bunları köşeye sıkıştırıyoruz, zannediyoruz bu Ak
parti ve o adamın ismi esasında ikinci cumhuriyetçiler bunları kullanıyorlar, biz bunları
korkuttukça bak bizi öcü diye gösteriyorlar, bunlar diyorlar sizi kesecek öyle yapacak böyle
yapacak ...DİYORLAR ONLARIN ÜZERİNDEN BİZE OPERASYON YAPIYORLAR" "abi
bütün basını ele geçirmişler" "...abi olmayan bağlantılar olmayan suçlamalar ya o gazeteci
kadını ne hale getirdiler Güler KÖMÜRCÜ'YÜ" "ya o garibim o SEVGİ ERENEROL'A
yaptıkları ya" dedikten sonra görüşmenin sonlarına doğru türk-çin işadamları adı altında bir
dernek kurmayı planladıkları, Türkiye'deki dernek başkanının Hayrettin ERTEKİN olması,
yurtdışındaki dernek başkanın da İbrahim..? isimli şahıs olması yönünde konuşmalar
yaptıkları tespit edilmiştir.

ŞÜPHELİ ALİ YASAK'IN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İRTİBATI


Ali YASAK 1958 Urfa doğumludur. Drej Ali lakabı ile tanınır. "Drej" lakabı boyunun
uzun olmasından dolayı Kürtçede uzun anlamına gelen "drej" kelimesinden gelmektedir. Aynı
anne babadan olma toplam 8 kardeştir. İstanbul Hukuk Fakültesinde 2. sınıfta okurken
babasının vefat etmesi üzerine okulu bırakmış, 1983 yılında da vatani görevini yapmak üzere
askere gitmiştir.
1978 yılında üniversite öğrencisi iken kanunsuz yürüyüşe katılmaktan tutuklanmış,
yine aynı yıl içersinde karşıt görüşlerle girdiği çatışmada silahla yaralanmıştır.
1988 yılında kardeşi ile ilgili Milliyet gazetesinde bir haber çıkması nedeniyle
gazeteyi kurşunlatan Ali YASAK 1990 yılından sonra yeraltı dünyasında ismini duyurmaya
başlamıştır.
28 Eylül 1996 günü Ali YASAK'm adamlarının Tuzla ilçesi yakınlarında bulunan
OPET benzin istasyonuna tahsilat amaçlı gittikleri sırada meydana gelen silahlı çatışma
olayında, diğer taraftan Mahmut ŞAHİN, Ali YASAK'm adamlarından da yeğeni Nihat Yasak
ölmüştür. Mahmut ŞAHİN öldürüldükten sonra ona ait olan benzin istasyonu Ali Yasak'a
geçmiştir.
2003 yılı içersinde Ataköy de meydana gelen silahlı çatışma olayı ile ilgili yapılan
soruşturma sonucunda Ali YASAK ve adamları hakkında "Çıkar amaçlı silahlı suç örgütü
kurmak, gasp yapmak, adam öldürmeye tam teşebbüs etmek, tehdit etmek" suçlanndan
haklarında işlem yapılmış ve tutuklanmışlardır. Söz konusu olaylarla ilgili Ali YASAK ve
adamlarının yargılaması İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde tamamlanmış ve 14,5 yıla
kadar değişik miktarlarda hapis cezalarına çarptırılmışlardır.
Sonuç olarak: Ali YASAK hakkında bu güne kadar yapılan işlemlerverilen mahkeme
kararlarları, meydana gelen olaylar ve elde edilen tüm deliller Ali YASAK'm çıkar amaçlı suç
örgütü lideri olduğunu ve bu güne kadar birçok eylemler gerçekleştirdiğini açıkça
göstermektedir. Çıkar amaçlı suç örgütü olarak bilinen bu Ali YASAK'm uzun yıllardan beri
Veli KÜÇÜK ile tanıştıkları ve ilişki içersinde oldukları anlaşılmaktadır.
Şüpheli Ali YASAK'm 25.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğünce alman ifadesinde;

269

V-, ^ > '^pdrM'


1999 yılında Eminönünde bulunan Hamdi Et Lokantasında yemek yerken, lokantanın
sahibi Hamdi ARPACI vasıtası ile Veli KÜÇÜK'le tanıştığını, daha sonra kendisini senelerce
görmediğini, 1-2 sene sonra tesadüfen İstinye'de bulunan Avcılık Atış Kulübünde Veli
KÜÇÜK ile karşılaşıp selamlaştıklarmı, bunun haricinde Veli KÜÇÜK ile ne telefonla ne de
yüzyüze görüşme yapmadığını beyan etmiştir.
Sami HOŞTAN'ı kardeşi Mehmet YASAK'm düğününe geldiği için tanıdığını,
bayramlarda ve özel günlerde ara sıra telefonla görüştüklerini, bu şahısla herhangi ortak bir iş
yapmadığını beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY isimli şahsı ise tanımadığını beyan etmiştir.
"ERGENEKON" ve "LOBİ" belgeleri sorulduğunda, Bu terimleri ilk defa
duyduğunu, böyle bir yapılanma hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Susurluk kazası sorulduğunda; hatırlamadığı birisinin telefonla aradığını ve kazanın
olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer..? isimli şoförü ile birlikte Susurluk'a gittiğini,
cenazelerin alınıp Susurluk adliyesine götürüldüğünü duyduğunu ve direk olarak adliyeye
gittiğini, adliyeye gittiğin de Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve isimlerini hatırlayamadığı
kalabalık bir grubun olduğunu gördüğünü, yaklaşık 3 saat sonra bu kalabalık grup ile birlikte
Abdullah ÇATLI'nın cenazesini alarak Nevşehir'e gittiklerini, cenazeyi defnettikten sonra
İstanbul'a döndüğünü,
Sedat BUCAK'ı Urfa milletvekili olduğu için tanıdığını, Sedat BUCAK'm babasını
tanıdığını, zaten bu nedenle Sedat BUCAK'ı da uzun yıllardır tanıdığını, ortak ticari bir
faaliyette bulunmadığını,
Abdullah ÇATLI'yı 1978 yılında tanıdığını o dönem Şanlıurfa Ülkü Ocakları
Yönetim Kurulunda olduğunu, Abdullah ÇATLI'nın da Ankara Ülkü Ocakları Genel Başkan
yardımcısı olduğunu, Urfa'ya ocak olarak geldikleri için bu şekilde kendisini tanıdığını, birkaç
defa kendisi ile görüştüğünü, ancak o dönem ülkü ocaklarında faaliyet gösterdiği için
görüşmelerinin bu çerçevede olduğunu, daha sonra Urfa'dan ayrıldığını, ülkü ocağı ile
ilişkisinin kesildiğini ve 1979 yılından sonra Abdullah ÇATLI ile hiç görüşmediğini,
Abdullah ÇATLI'nın Mehmet ÖZBAY kimliğini kullandığını bilmediğini, Abdullah
ÇATLI olarak tanıdığını, kaza yapan oto içersinde olduğu bahsedilen çantadan haberinin
olmadığını beyan etmiştir.
Susurluk kazası ile ilgili Tuncay GÜNEY'in beyanları sorulduğunda, yalan olduğunu,
çünkü o tarihte Veli KÜÇÜK'ü tanımadığını beyan etmiştir.
Korkut EKEN'i tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; 1982 yılında Ankara ilinde emekli
Hakim Tahir İLHAN vasıtası tanıdığını, ara sıra özel günlerde telefonlaştıklarmı, ayrıca 1991-
1992 tarihlerinde İstanbul'a geldiğinde bir kere görüştüklerini, Korkut EKEN'e araba lazım
olduğu için bir araba ve şoför verdiğini beyan etmiştir. Halbuki Tape: 1430, 31.10.2007 günü
saat:12.10'da Ali YASAK ile Korkut EKEN arasındaki Ali'nin "Amcaların amcası, abilerin
abisi nasılsın?" diye başlayan telefon görüşmesi içeriğinden aralarındaki ilişkinin anlattığı
seviyede olmadığı, birlikte iş görüşmeleri dahi planladıkları görülmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde;
Ali YASAK'ı tanıdığını, iki kez karşılaştığını, birincisinin Eminönünde bulunan
Hamdi Et lokantasında, lokanta sahibi, Hamdi ARPACI nın yanında gördüğünü, bir kez de
İstanbul avcılık ve atıcılık kulübünde gittiği bir yemekte karşılaştığını, ayrıca Ali YASAK'ı
Yeditepe Üniversitesinde de bir kez gördüğünü, ama ne amaçla orada olduğunu bilmediğini
beyan etmiştir.
Şüpheli Sami HOŞTAN ifadesinde;
Drej Ali lakaplı Ali YASAK'la, kardeşi Mehmet YASAK'm düğününde
tanıştıklarım, kendisi ile herhangi bir işi olmadığını, susurluk olayı nedeni ile yattığı
cezaevinden 2002 yılında çıktıktan sonra Bakırköy' dej^i ofisine geçmiş olsun demeye
geldiğini beyan etmiştir. "j ~~' ^

270 ^ ' V '' . ^----- ^"1


2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta Ali YASAK ile ilgili
olarak;
Veli Paşa'nm Giresun'da olduğu dönemde, birlikte oturup sohbet ettiklerini,
yanlarında oranın Kurmay Başkanı, bir de Albayın bulunduğunu, televizyona^ Veli
KÜÇÜKLE ilgili bir haber dinlediklerini, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün "Mehmet AĞAR'da
ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada
olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür arkadaki arabadaydılar, Allah' tan o çantayı DREJ ALİ
aldı, bunu ben kendi başıma mı yapmışım, bu kadar işi Veli KÜÇÜK olarak tek başına mı
yapmışım, yani eğer beni gönderirlerse, ben de konuşacağımı konuşurum" dediğini,
Kaza yerine ilk giden şahsın Drej Ali olduğunu Veli Paşa'nm orada bulunan
görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim edilmesini söylediğini Veli Paşa'nm olay
sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi
mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini beyan etmiştir.
Ayrıca Sami HOŞTAN'ın uyuşturucu meselesi ile ilgili DREJ ALİ'NİN Bakırköydeki
bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklanm ve görüşme yaptıklannı beyan etmiştir.
EL KONULAN BELGELER
Soruşturma kapsamında yakalanan Doğu PERİNÇEK ve 2001 yılında yakalanan
Tuncay GÜNEY isimli şahıslardan "BİRLEŞİK KOMÜN" isimli doküman ele geçirilmiştir.
Aynca Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan da "SECURİTY A.Ş.
ULUSLARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI
HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ" isimli dokümanlar ele geçirilmiştir.
Tüm bu belgelerin incelemesinden, SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ" ve "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ"
dokümanlannm Ali YASAK tarafından hazırlanıp örgüte sunulduğu, örgütünde söz konusu
belgelerde anlatılan çalışmalarla ilgili "BİRLEŞİK KOMÜN" belgesi içerisinde değerlendirme
yaptığı ve sonuçtan Ali YASAK'a bilgi verdiği değerlendirilmektedir.
Çünkü "BİRLEŞİK KOMÜN" dokümanının son sayfasında;
"Sayın Ali YASAK, Öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşıklannızm
titiz ve ciddi bir dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz.
Ticari şirket girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur.
Raporlarda yer alan öneriler dayanışma prensipleriyle değerlendirilmiştir.
Özetle ifade edilen hususlann dikkate alınması önemle rica edilir. Başanlı
çalışmalannızm devamlılığını dileriz.
Ekte bilgilerinize sunulan "LOBİ" kodlu doküman "BİRLEŞİK KOMÜN"ün
amaçlannı açıklıkla ortaya koymaktadır.
Saygılanmızla. Birleşik Komün." yazdığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME
Ortada hiçbir soruşturma yok iken 2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY Ali
YASAK ile ilgili bir takım anlatımlarda bulunmuştur. Soruşturma kapsamında yapılan
aramalarda ise az önce belirtilen dokümanlar ele geçirilmiştir.
Ali YASAK ise ifadesinde "ERGENEKON" ve "LOBİ" terimlerini ilk kez
duyduğunu ifade etmiştir.
Diğer taraftan Abdullah ÇATLI'yi 1979 yılından beri yani susurluk kazası meydana
geldiği tarihe göre tam Onyedi yıldan beri görmediğini beyan ettiği halde, kazadan hemen
sonra haberinin olması ve her gün görüştüğü bir dostu gibi anında kaza yerine giderek
ilgilenmesi dikkat çekici bir durumdur.

VELİ KÜÇÜKTEN EL KONULAN AJANDA \ ._*--' v


Veli KUÇUK'ün ikametinde yapılan aramada elde edilen, 2005 yılma ait gri renkli
Erenköy Ülkü Ocakları ajandasında; "10 Kasım Perşembe tarihli sayfasında Ziya
BANDIRMALIOĞLU'nun duruşması" şeklindeki not yazdığı tespit edilmiştir.
Bu tespit Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda, Ziya BANDIRMALIOĞLU ile hemşeri
olduklarını, Ziyanın Stratejik Güvenlik A.Ş isimli şirketinde, güvenlik projeleri ile
ilgilendiğini, kendisine sorulan ajandadaki notu da, Ziyanın görevinin ne zaman nasıl
yapacağı konusunu takip etmek için, yani meşgul olduğu günleri tespit etmek için mahkeme
gününü not olarak yazdığını beyan etmiştir.

TELEFON GÖRÜŞMELERİ
Tape: 0000181, 27.02.2007 günü saat: 15.31 sıralarında Ziya BANDIRMALIOĞLU
ile Okan İŞGÖR arasındaki telefon görüşmesinde;
Aralarında bir süre merhabalaştıktan sonra, Okan İŞGÖR'ün "Dünkü konuyla ilgili
uğrayacaktım, ben sana akşam söylediğin konuyla ilgili. Güvenlik okulla ilgili" dediği ve
görüşecekleri konuyla ilgili olarak Ziya BANDIRMALIOĞLU'nun, Orhanlı'ya bağlı Akfırat
beldesini tarif ettiği, Okan İŞGÖR'ün "Sizin müdür Melih Beymiydi?" diye sorduğu, Ziya'nm
"He Melih Bey. Melih İŞCAN." dediği, Okan'ın başka kimin olduğunu sorması üzerine
Ziya'nm "Başka kimse yok. VELİ PAŞA VAR BEN VARIM İŞTE" dediği, bunun üzerine
Okan'ın "Veli Paşa, sen, Melih bey. Okan bey ayrılıyor" dediği, Ziya'nm "Ha. Ayrılıyor"
dediği, Okan'ın okulun yönetiminin kimde olduğunu sorması üzerine Ziya'nm " Şey yönetim
kurulu başkanı PAŞAM işte." dediği ve bir araya gelip görüşmek için ertesi günü
karalaştırdıklan, görüşmenin devamında Ziya BANDIRMAMLIOĞLU'nun "Ama bu akşam
her an bize bir baskın olabilir ha." dediği, Okan'ın "Abi sizde iş olduktan sonra söylüyorsunuz.
Ben size ne güzel söylerdim ya" dediği ve görüşmenin sona erdiği,
Tape: 0000192, 28.02.2007 günü saat: 12.51 sıralarında Ziya BANDIRMALIOĞLU
ile X şahıs/Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde;
X şahsın "Ziyaveli Paşamı bağlayacağım." dediği, daha sonra telefonda Veli
KÜÇÜK'ün Ziya'ya "Ziya. Ali beyle görüştünmü?" diye sorduğu, Ziya'nm "Görüştüm paşam"
dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne oldu?" diye sorduğu, Ziya'nm "Sizin söylediğinizi söyledim
paşam. Aynen sizin söylediğiniz gibi, biz Bursa Şubesiyle.." dediği Veli KÜÇÜK'ün "Tamam
peki öyle" dediği, Ziya'nm "Bursa şubesiyle birleşmiş dedim" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Tamam
oldu peki sağol" dediği, Ziya'nm "Tamam tamam paşam" diyerek görüşmenin bu şekilde sona
erdiği,
Tape:1069, 24.11.2007 günü saat : 12.16'de Veli KÜÇÜK ile Sema ARABACIOĞLU
(Ziya BANDIRMALIOĞLU'nun eşi) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Şubat'ın sonuna mı attılar yine" dediği, Sema'nm "Mart'm 28 Marta attılar
bayağı nisana yakın da bayağı çok fazla da attılar" "MAHKEME ÇOK GÜZELDİ BABA.
Ben de gittim birlikteydik zaten Deniz ablayla. ... Mahkeme sonrasında sıkıntılı bir süreç oldu.
Bir tarafa ayırdılar mahkemeye gelen ziyaretçileri. Kimlik kontrolü üst arama yaptılar. ...
Mahkeme sonrasında sanki böyle herşey mahkeme sonrasında her şey hızla gelişti." ... Ziya
için sıkıntılı hiçbir şey yok." "Yani bu başka birşeye bağlamaya çalışıyorlar. Bilmiyorum bi
Hacısüleymanoğlulanyla alakalı bir şeye mi bağlamaya çalışıyorlar acaba? ... Ziyadan yüzde
yüz eminim. Çünkü benim telefonlarımı kullanıyor ve şeyim yani bak numaraların herşeyi
bana detayı gelir. Ziya takibimde olduğu için sıkıntılı birşeyi yok..." "Onlar organizeymiş
hala" "Sabah sordum. İfadeleri felan alımyormuş. Ekrem'i aramışlar. Ekrem aradı beni. Dedi
aradılar anne, beni de çağırdılar Organizeye dedi. İfade vermemi istiyorlar dedi." dediği
Veli'nin "Hiçbir şey yokken de almazlar. Vardır başka bir şeyleri onların ya." dediği tespit
edilmiştir. ^a*^
NURİ ve VEDAT ERGİN KARDEŞLERLE>ÂİAKAİÇto DEKİ GÖRÜNTÜLER

'^tyh^r^
Soruşturma sırasında C. Başsavcılığımıza gelen ihbar mektubu içersindeki CD'de ki
görüntülerden ve bu görüntüler içersindeki Nuri ERGİN ve Vedat ERGIN'in söylemlerinden
Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Veli KÜÇÜK'ün azmettirdiği yönünde ifadelerin
yeraldığı görülmüştür.
Hatta CD içersindeki görüntülerden ve konuşmalardan Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN
kardeşlerin Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Devlet adına gerçekleştirdiklerini
zannettikleri, bu durumuda açıkça ifade ettikleri anlaşılmaktadır.
Söz konusu CD'nin yapılan incelemesinde özetle;
Söz konusu CD'nin içeriğinde 01.47 saniyeden oluşan görüntülerin olduğu,
görüntülerde Karagümrük Çetesi olarak bilinen Nuri ERGİN ve kardeşi Vedat ERGİN'e ait
görüntülerin olduğu, bu görüntülerin Uşak Cezaevinde meydana gelen cezaevi isyanı ile ilgili
görüntülerin olduğu anlaşılmıştır.
00.08 saniyeden sonra Nuri ERGIN'in kiremit renkli bir binanın penceresinden
çıkarak sağ elini yukarı doğru kaldırıp işaret parmağını sallayarak "BU DEVLET BANA
MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, BEN ÖLDÜRTTÜM, ŞİMDİ CANLI SÖYLÜYORUM"
dedikten sonra görüntünün sona erdiği,
00.21 saniyeden sonra Vedat ERGIN'in jandarma erleri arasında elleri kelepçeli bir
şekilde resminin görüntülendiği, görüntünün üzerinde "Eskişehir'de avukat Selim ATEŞ'e
saldırı yapanlar, kardeşim Vedat ve adamlarıdır!" şeklinde yazının yer aldığı,
00.28 saniyeden sonra Nuri ERGIN'in muhtemelen duruşmaya getirildiği sırada
çekilmiş fotoğrafının görüntüsünün bulunduğu, görüntünün üzerinde "Uşak cezaevinden
telefonla çok infaz talimatı verdim" yazısının yer aldığı,
00.37 saniyeden sonra kiremit renkli bir binanın penceresinden Türk bayrağı sallanan
görüntünün üzerinde "CEZAEVİ İSYANI YER:UŞAK YIL:2000 FAİLLER: NURİ ERGİN
VE ADAMLARI" yazdığı, bayrağın sallandığı pencereden üzerinde sadece iç çamaşırı
bulunan kafasına siyah bere geçirilmiş bir şahsın aşağı atıldığı, hemen akabinde ikinci bir
şahsın da iç çamaşırh kafasına bere geçirilmiş, elleri arkadan bağlanmış bir şekilde göğsüne
doğru 5-6 sefer muhtemelen bıçak darbesi vurulduktan sonra aşağıya atıldığı,
00.48 saniyede Nuri ERGİN'in jandarmalar arasında elleri kelepçeli olarak
görüntüsünün bulunduğu, bu görüntünün üzerinde "Kartal'da iki tetikçiyi, Erkut Yargüder
Erkan Esengil ve Tuncer Gülşen'e vurdurdum!.." yazdığı,
01.01 saniyede tahmini 10 kişinin bulunduğu bir görüntünün geldiği, görüntüdeki
şahısların bazılarının kar maskeli bazılarının ise yüzlerini gizlediği, görüntünün üzerinde "BİZ
BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! HEM DE SİZİN İÇİN, HEM DE ASKER İÇİN!"
yazdığı, aynı şekilde bir şahsın görüntüde yer alan yazının aynısını söyleyen sesinin
duyulduğu, bu sesin daha sonra görüntülerden Vedat ERGİN'in olduğu,
01.06 saniyesinde Vedat ERGİN'in göründüğü, görüntüde "BAK BAK" diye birine
seslendikten sonra "VELİ ABİ'Yİ ARAveLİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! BAŞKA BİR ŞEY
SÖYLEMİYORUM. ALLAHA EMANET OLUN!.." diye söylediği, aynı şekilde konuşmanın
metin olarak görüntüde yer aldığıvedat ERGİN'in görüntülerinin bulunduğu binanın aynısının
CD'nin başında Nuri ERGİN'in konuştuğu bina ile aynı olduğu anlaşılmıştır.

5-NAYLON TERÖR GRUPLARI OLUŞTURULARAK TERÖR


DÜNYASINA YÖN VERİLMESİ VE TERÖR ÖRGÜTLERİNİN
KONTROL ALTINDA BULUNDURULMASI,

273. ^ " > f/ l) r * ^ > ^~~7 J


ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PKK TERÖR ÖRGÜTÜ
BAĞLANTISI

PANZEHİR
ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ DOKÜMANI
Abdullah Öcalan faktörü başlığı içinde "Abdullah Öcalan henüz
emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır hissetmemektedir". Yazdığı
görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli
sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması
gerektiği, gerektiğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön
verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması
gerektiği belirtilmiştir.
Örgüt yöneticileri "ERGENEKON" dokümanında belirtilen örgütün bu yöntemini
gerçekleştirebilmek için "PANZEHİR" dokümanının hazırlanmasını sağlamıştır.
"PANZEHİR" dokümanının içeriğinden ve soruşturma kapsamında elde edilen diğer
delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün birçok terör örgütünü yönlendirdiği ve kontrol
altında tuttuğu yönünde ciddi deliller tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle "PANZEHİR" dokümanının kısa özetinden bahsedilecek,
sonrasında da konu ile ilgili elde edilen deliller sıralanacaktır.

Söz konusu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN dan ele geçirilmiş olup 15
sayfadan oluşmaktadır. Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
"1) AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı
İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve
parçalanışı döneminde, ayrı ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıkları, Kıbns
Banş Harekatı sırasında ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun
kuyruklar oluşturduğu, Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde
bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalanm sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin
Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF
MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.

"2) EMPERYALİZMİN ETNİK / AYRILIKÇI TERÖR SAVAŞI" başlığı altında;


Emperyalist güçlerce uzun yıllar sürdürülen sinsi ve inatçı çalışmalar sonucunda, PKK terör
örgütünün oluşumunun sağlandığı ve böylelikle bir "Kürt Hareketi"nin sahneye konduğu,
Emperyalist güçlerin PKK terör örgütü taşeronluğunda, önce Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'ni bölmeyi, daha sonra da yıkmayı planladığı, fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin
gösterdiği direncin emperyalist güçleri hayal kınklığma uğrattığı belirtilmiştir.

"3) KUZEY IRAK VE KUKLA KÜRT DEVLETİ" başlığı altında;


Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya, Türkiye'de
sahnelenen etnik/aynlıkçı programa destek verdikleri, bu destekler sonucu PKK terör
örgütünün oluştuğu, geliştiği ve sonuçta "Siyasallaştmlmak istenen Kürt Hareketi" sorununun
ortaya çıktığı,
Ortaya çıkan tabloda, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt devleti oluşturularak ABD ve
AB'nin çıkarlanna hizmet edecek bir üs oluşturma çabası olduğu, böylelikle Avrasya bölgesi
yeraltı kaynaklannm ele geçirilmesinin hedeflendiğfbelirtilmi-ştir.
"4) DEMOKRATİK CUMHURİYET PROGRAMI" başlığı altında;
Türkiye'yi parçala ve böl taktiği ile parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk
hedeflerinin Türk Kültürü olduğu, süreç içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin
emperyalizmin ülke içersindeki istihbarat, provokasyon ve terör bürolarına dönüştüğü,
2000 yılında CHP'nin "Demokratik Cumhuriyet Programı" ile CHP-PKK ittifakının
aynı şeyler olduğu, burada satır arasında ikinci Cumhuriyet programının amaçlandığı
belirtilmiştir.
Bu nedenle Türkiye'nin yıllardır savaş verdiği cephelerde, yasal siyasi partilerin ya
da hükümetlerin alacağı kararlarla savaşın kazanılmasının mümkün olmadığı,
Milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması her ne kadar halkın kendisine emanet
edilmiş ise de; siyasi kadrolar, bürokratlar ve teknokratlara emanet edilmeyecek kadar önemli
ve kutsal olduğu, bu kutsal emanetin korunması görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk
Gençliğine emanet edildiği belirtilmiştir.

"5) KÜRT AYRILIKÇILIĞI ÜZERİNDE İKTİDAR HESAPLARI" başlığı altında;


Sözde ulusal çıkarlar, ulusal barış ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis
edilmesi, iç barış ve huzurun sağlanması adına hareket eden siyasi kadroların asıl amaçlarının
oy avcılığı olduğu, bu amaç doğrultusunda üretilen politikaların çok sakıncalı olduğu,
Sonuç olarak; siyasi kadroların PKK terör örgütü ile diyalog içinde oldukları ve
uzlaşma arayışlarına yöneldiklerinin gözlemlendiği belirtilmiştir.

"6) ABDULLAH ÖCALAN FAKTÖRÜ" başlığı altında;


PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm bir savaş esiri olmadığı, dış istihbarat
örgütlerinin güdümünde cinayet ve katliamlardan sorumlu, ihanet ve cinayet şebekesinin
azmettiricisi olduğu,
Fakat ÖCALAN'm sanki bir savaş suçlusu gibi muameleye tabi tutulduğu, bu
nedenle eylemleri ve söylemlerinin siyasal zemine oturtulmak istendiği, bu durumun son
derece sakıncalı olduğu ve vahim sonuçlar doğuracağı,
Emperyalizme karşı mücadeleye yönelen ve kurtuluş savaşını başlatan Mustafa
Kemal için idam karan verildiğinin bilindiği, bu idam kararının Türk halkının Mustafa
Kemal'e olan bağlılığını artıran bir faktöre dönüştüğü, ancak Mustafa Kemal Paşa'nm sonuç
olarak egemenliği ortadan kaldırılmaya çalışan bir ulusun ve parçalanma sürecine itilen
Osmanlı İmparatorluğu'nun değerli bir generali olduğu, oysa Abdullah ÖCALAN için böyle
bir özellikten bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yargı süreci devam ederken Abdullah ÖCALAN'm PKK ve HADEP'e yönelik
talimatlarının medya aracılığı ile kamuoyuna sıkça yansıtılıyor olması, kamu viCDanmda
yararlar açtığı ve dış dünya kamuoyunda da halen önemli bir gücün lideri konumunda olduğu
imajı verdiği, bu nedenle ÖCALAN'm medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi
yerine, bu anlamdaki çalışmalarda ÖCALAN'm yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı
ile iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı belirtilmiştir.
Imralı yargı sürecinin beraberinde etnik ayrılıkçı terör olgusunun dünya siyaset
platformunda siyasallaşması sürecini doğurduğu, fakat İmralı yargı süreci içinde tutuklu
bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği,
Abdullah ÖCALAN'm İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden
yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nm
ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne
bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği,

;:v- .'pd'Vt
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık
konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah
ÖCALAN' m gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
Özetle "Abdullah Öcalan henüz emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır
hissetmemektedir". Yazdığı görülmüştür.

"7) CHP'NİN PKK'LAŞTIRILMASI" başlığı altında;


Türkiye'nin PKK'nm CHP'üleştirilmesi girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon
merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir.

"8) OPERASYON" başlığı altında;


Abdullah ÖCALAN'm yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun
temel hareket noktasının, PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek,
yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarmdan seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun
subayların atanmasından ibaret olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör
örgütünü tümüyle dış güç odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı,
Kontrol altına alınmış PKK terör örgütünün yanı sıra aynı uygulamanın HADEP
kadroları içinde gerçekleştirilebileceği,
Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt
hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt
devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.
TBMM'ne Pentagon emrinde ve AB güç odaklarının desteğinde girecek olan PKK
uzantısı HADEP'in Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle girmesinde, milli egemenlik ve ulusal
çıkarlar adına yarar olduğu belirtilmiştir.

2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Ferit İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferit İLSEVER'inde Veli
KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu
PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda
yaptığım, Ferit İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu
PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,

Veli KÜÇÜK'ün karadenizde, Giresun'da görev yaptığı dönem içersinde, DEHAP'm


Dursun KARATAŞ'la arasının iyi olduğunu, Abdullah ÖCALAN' lada arasının iyi olduğunu,
bunun başında da Meral KIR' isimli bir bayanın olduğunu ve ceza evinde yattığını, bu bayanın
kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu bayana haber göndererek "Meral, Dursun'a
söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar" dediğini,

Daha sonradan Veli KÜÇÜK'ün kendisine; Meral KIR'm Dursun KARATAŞ'a


mektup göndererek, "Dursun, Veli Paşa'nm olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı
Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum" dediğini
anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR'm sık sık görüştüğünü,

Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpmar kapısından girerken


polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu PERİNÇEK ile Abdullah ÖCALAN' m
birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunlan Hanefi AVCFmn gazetelere
verdiğini, Veli Paşanın, Hanefi AVCI'yı hiçbir zaman sevmediğini,
Doğu PERİNÇEK ile PKK terror örgütünün ittifakının halen devam ettiğini,
Abdullah ÖCALAN'm Suriyeden çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ'm
Doğu PERİNÇEK'e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo'nun teslim
olacağını söylediği, Doğu PERINÇEK'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu
Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, Veli paşanın talimatı ile İşçi Partisi lideri Doğu PERINÇEK'in
odasında Doğan ERBAŞ'la görüşme yaptıklarını, bu görüşmede Adnan AKFIRAT'ında
bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK'in kısa bir sure kaldığını, bu görüşmede Abdullah
ÖCALAN'm hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme
yaptıklarını, hatta teslim olduktan sonra Abdullah ÖCALAN'm sorgusuna kimin gireceği,
sorguda Doğu PERİNÇEK ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davranılması konularının
konuşulduğu, Abdullah ÖCALAN'm General Veli KÜÇÜK'e iletilmek üzere "bir muhatap
arıyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir
mektup olduğunu söylediklerini,

Abdullah ÖCALAN'm şartlan arasında;


-Avrupa dan barış heyetleri gelecek, bunların kabul edilmesi,
-Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz
yumularak köylerine dönücekler,
-Murat KARAYILAN, Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına
gidecekler,
-Yurt dışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri
Türkiye ye barış gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,
-Kampların kısaltılacağı, İran da bir kampın kalacağı, Suriye deki kampı, FKÖ ye
Filistin Kurtuluş Örgütü ne verileceği,
-PKK nm Kuzey Irak ta kalması, bu üyelerin, Türkiyenin üçüncü kol gücü olarak
faaliyetine devam etmesi,
-Talabani ve Barzani ye kurulan seyyar karakollara, silahlı gerillarm yerleşmesi,
-Silahlı gerilla sayısını üç bin (3000) e düşürülmesinin teklif edildiğini, bu
görüşmeleri Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, onunda yukarıyla bu konuyu görüşeceğini söylediğini,
ilerleyen dönemde Veli Paşanın, bu işi Doğu PERİNÇEK'in takip etmesini, Doğan ERBAŞ'm
MİT ve Özel Kuvvetler tarafından takip edildiğini anlattığını, kendilerinin geri çekildiğini,

Bir dönem K.Irak'a gitmek üzere Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik
Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Habura gittiklerini, altlarında Beş yirmi (5.20) İ BMV
koyu yeşil cırtlak bir araba olduğunu, haburda Gümrük Baş Muhafızı Müdürü
Cemal.....? in adamlarının kendilerini karşıladığını, daha öne gümrükte Veli KÜÇÜK'ün
adamı ve Jitemde çalışan Ali Balkan METE olduğunu, ayrıca Veli paşanın Cemal ..........?'i de
tanıdığını, arkalannda konteynırlı iki arabanın daha olduğunu, bunlann içinde silah olduğunu
Habur Hac konaklama tesislerinde Yaşar....? isimli şahıstan öğrendiğini, JİTEM den gelen
elemanlannda yanlannda olduğunu, araçlara arap plakası takıldığını, Gümrük Müdürü
Cemal'in pasaport işlemlerini hallettiğini,

K.Irak'a geçtikten sonra Zahoya, daha sonro Dohok'a gittiklerini, bir hafta kadar
kaldıklannı ve Erbile geçtiklerini, orada altlannda bulunan BMW'nin alındığını, başka bir araç
verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini, orda kaldığı dönemlerde,
Jitem subaylanyla silahlardan onikibin (12000) adetini Barzaniye, (12000) adetinin Talabaniye
verildiğini, ancak Kosret RESUL'un kendilerine altı bin (6.000) adet silah verildiğini
söyleyerek "Tamer hep bize böyle şçyie»-ya,pıyor" dediğini, geriye kalan altı bin (6.000)
silahın ise Talabaninin adanılan ve Binbaşı Tamer ve diğer subaylann, Kale Dizar
denilen Komisin Parti binasında PKK'lı Cemil BAYIK'a teslim ettiklerini, Cemil BAYIK'm bu
silahların, Doğu PERİNÇEK in organizesinde, yani üst kadro içindeki "cunta" hareketinden
geldiğini bildiğini,

K.Irakta muhatap olduğu şahısların kendisini, "Doğu PERİNÇEK'in referansıyla


Ankara'dan Aydınlık Dergisinden geliyor" şeklinde tanıdıklarını, zaten yanında Aydınlık
dergisi Paris muhabiri Doğan DYANIN da bulunduğunu,

Doğu PERİNÇEK'in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu
ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK Ömer SÜRÇİ gibi, Irak
Küdistan Kominist partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,

Daha sonraki dönemlerde, Kırıkkale Silah Fabrikasında büyük bir patlama olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün bu patlamayla ilgili kendisine haber yapmasını söylediğini, Veli paşanın,
Çevik BİR paşayı CIA nm adamı olarak gördüğünü, bu yüzden talimatlan ile bu patlama
olayını Çevik BİR gurubunun üzerine yıktıklarını, bu yönde haber yaptıklarını, haberlerin
kendi istekleri doğrultusunda Aydınlık ve Hürriyet gazetesinde çıktığını, neden bu şekilde
haber yapıldığını bilmediğini ancak Veli Paşanın Karadeniz den Elçibey'e giden silahların
ortaya çıkmasından korktuğunu, Kuzey Irak'a giden silahlardan korkmadığını, çünkü orasının
çok karışık olduğunu, fabrikaya yapılan sabotajı kimin yaptırdığını bilmediğini beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları ile ilgili araştırması yapılabilecek konularda
araştırmalar yapılmış ve elde edilen sonuçlar Tuncay GÜNEY'in doğruluğunu göstermiştir.
Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları usulünce Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda yine
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarını doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur. Şimdide sırası ile
bu hususlar anlatılacaktır.
Tuncay GÜNEY bir dönem Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik
Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Kuzey Iraka gitmek için Habura gittiklerini, burada
Gümrük Muhafaza Baş Müdürü Cemal.........? in adamlarının kendilerini karşıladığım, daha
önce buradaki gümrük Müdürünün Veli KÜÇÜK'ün adamı Ali Balkan METE olduğunu, fakat
Veli KÜÇÜK'ün Cemal'i de tanıdığını, sının gece saatinde geçtiklerini, fakat Cemal'in
gündüzden Pasaport işlemlerini Polislere yaptırdığını beyan etmiştir.
Habur Sınır kapısındaki Gümrük müdürü Cemal... Veli KÜÇÜK'e ifadesinde
sorulduğunda;
Gümrük Muhafaza müdürü Cemal KARAHAN'ı tanıdığını, bu şahsı 1983 yılında
Edirne Gümrük Muhafaza müdrü iken tanıdığını,
Aynı yerde görev yaptığı iddia edilen Ali Balkan METE sorulduğunda, bu şahsı da
tanıdığını, gümrük görevlisi olduğunu, bir dönem Habur sınır kapısında da çalıştığını, bildiği
kadanyla şuanda da Ankara Gümrük Muhafaza Müdürü olduğunu beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY, Veli KÜÇÜKLE birlikte olduğu dönemde, Doğu PERİNÇEK'İN
referansıyla aydınlık dergisinden bazı muhabirlerle K.Irak'a gittiklerini, Haburda JİTEM den
subaylannda yanlanna geldiğini, arkalannda silah yüklü araçlann olduğu öğrendiğini, gümrük
geçişlerini müdür Cemal... in yaptığını, JİTEM subaylan ve gazeteci arkadaşlanyla birlikte
K.Irak'a geçtiklerini iddiası sorulduğunda Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY'in Kuzey Irak'a bir
defa gittiğini bildiğini, K.Irak'a gittiği zaman kendisini telefonla aradığını, kendisini Mesut
BARZANİ ile görüştürmek istediğini, ancak kendisinin böyle bir görüşme yapmak
istemediğini, Tuncay GÜNEY'e kendisini 15-20 dakika sonra aramasını söylediğini, bu arada
Milli İstihbarat Teşkilatında görevli Mehmet EYMÜR'ü aradığını ve bu konuyu istihbari bilgi
açısından kaydetmelerini ve takip etmelerini söylealiğini^feir süre sonra Tuncay GÜNEY'in
tekrar aradığını ve bir şahısla görüştürdüğünü, aneak görüştüğü kişinin BARZANİ olduğunu
^
tahmin etmediğini, Tuncay GÜNEY'in o bölgede kendisini havalı göstermek için böyle bir
faaliyete girdiğini tahmin ettiğini, Tuncay GÜNEY'in konu ile ilgili diğer iddialarının yalan
olduğunu beyan etmiştir.
Fakat Tuncay GÜNEY'in ikametinde yapılan aramalarda Tuncay GÜNEY'in Barzani
ile yan yana çekilmiş fotoğrafları ele geçirilmiştir.
Dolayısıyla Veli KÜÇÜK Tuncay GÜNEY'in iddialarını tamamen yalanlamamakla
birlikte iddialar içersindeki satır aralarını tamamen doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY'in bahsettiği silahlan inkar ederken, giriş-çıkış kayıtlarından Kuzey
Iraka gittiğinin tespit edilebileceğini düşünerek Tuncay'ın Kuzey Iraka gittiğini ve kendisini
telefonla aradığını ve hatta Barzani ile görüştürdüğünü fakat görüştüğü kişinin BARZANİ
olamayacağını beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in, PKK terör örgütü lideri Abdullah OCALAN'm Suriyeden
çıkması sonrasında, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile, Abdullah ÖNCALAN'm avukatı Doğan
ERBAŞ ile Doğu PERINÇEK'in odasında görüştükleri iddiası Doğu PERİNÇEK'e
sorulduğunda;
"Bu görüşmeyi Adnan AKFIRAT bilir. Benim odamda kesinlikle bir görüşme
yapılmamıştır. Benim ismimin karıştırılması dahi Tuncay GÜNEY'e ifadelerin yazdmldığım
gösterir. O zaman hatırladığıma göre, Abdullah OCALAN'm İmralı'da Atatürk devrimini
savunan açıklamalar yaptığını, bazı yayın organlarında okumuştum, hatta PKK yayınlarında
da Aponun Türkiye'nin birliği içinde Atatürkçü bir çözüm savunduğu yer almıştı. Adnan
AKFIRAT Aydınlık Haber Müdürü olarak bunu yanlış haber yapmamak için Apo ile görüşen
avukatı Doğan ERBAŞ'tan sormuştu. Ayrıntıyı AKFIRAT bilir. Kaldıki Doğan ERBAŞ bir
avukattır. Onunla görüşmek suç değildir" şeklinde cevaplamıştır.

"Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve Bölücübaşı Abdullah OCALAN'm avukatı


Doğan ERBAŞ'm aralannda yapmış olduklan toplantı da Abdullah OCALAN'm şartlan
arasında sayılan; Avrupa dan banş heyetleri gelmesi ve bunlann kabul edilmesi, Kuzey Irak
tan bir kısım gerillanın itirafçı olarak geleceğini ve bunlara göz yumularak köylerine
dönmelerini, Yurt dışında teröre silahlı propagandaya kanşmamış öbür gönüllülerin Türkiye'ye
banş gönüllüleri adı altında teslim olacaklan şeklinde beyanda bulunması üzerine;
Bölücübaşı Abdullah OCALAN'm avukatı İrfan DÜNDAR'm 26.10.1999 tarihinde
vermiş olduğu dilekçesinde Abdullah OCALAN'm çağnsı üzerine Avrupadan (8) kişilik bir
grubun 29.10.1999 tarihinde teslim olacağını belirtmesi üzerine, 29.10.1999 tarihinde
kendilerini sözde banş heyeti olarak kabul eden Haydar ERGÜL, Dilek KURT, Aysel
DOĞUN, Yusuf KIYAK, Ali Şükran AKTAŞ, Aygül BİDAV , Hacı ÇELİK ve İmam
CANPOLAT isimli şahıslar İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim olmuşlardır.
Şahıslar ifadelerinde özetle PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu olduklanm ve bundan
dolayı pişman olmadıklannı, Abdullah OCALAN'm çağnsı gereği banş heyeti olara teslim
olduklanm beyan etmişlerdir. Abdullah OCALAN'm avukatı Doğan ERBAŞ, Veli KÜÇÜK ve
Doğu PERİNÇEK'in kendi aralannda alman kararlann hepsinin birebir uygulandığı
anlaşılmaktadır.,
Terör örgütünün 1 Eylül 1998 tarihinde tek taraflı olarak ateşkes ilan ettiği, örgütün
kırsal alanından ve yurtdışından iki grubun iyi niyet göstergesi olarak Türkiye'ye geldiği,
Abdullah OCALAN'm sözde banş için gereken koşullan kamuoyuna açıkladığı, örgütün üst
düzey yöneticileri olan Murat KARAYILAN ve Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticilerin
yurt dışına çıktıklan tespit edilmiştir.
Abdullah ÖCALAN yakalandıktan sonra gerçekleştirilen ilk kongre olan örgütünün
sözde 7. kongresinde alman kararlara bakıldığında; Kapsamlı bir banş projesinin hazırlanması,
Abdullah ÖCALAN'a siyasal çalışma özjgyüjm ve sözde Kürdistan'a banş şianyla genel bir
kampanya başlatılması ve kongrede banş\projesinin hazırlanmasının
istenmesi Abdullah ÖCALAN'm Veli KÜÇÜK'ten istedikleri arasında bulunan maddelerden
olduğu ve Abdullah ÖCALAN'm talimatlarının birebir örgüt tarafından yerine getirildiği
görülmektedir.
15 Şubat 1999 tarihinde Kenya 'da yakalanarak Türkiye getirilen Abdullah
ÖCALAN İmralı Cezaevine konmasına rağmen, 15 Şubat 1999 tarihinden bugüne kadar
avukatları aracılığıyla örgütü yönetmeye devam ettiği yukarıda bulunan avukat görüşme
notlarından anlaşılmaktadır.
Abdullah ÖCALAN yakalandığı zaman "benim annemde Türk'tür, eğer bir imkân
verilirse seve seve hizmet ederim" demesine rağmen örgütü istediği gibi yönlendirmesi ve
örgütün her kademesine vermiş olduğu talimatların birebir yerine getirildiği tespit edilmiştir.
ELE GEÇİRİLEN BELGELER
Tuncay GÜNEY'in ikaminde yapılan aramada, 03.04.1998 tarihli, "İşçi Partisi Genel
Başkanı Sayın D. Perinçek'e" şeklinde başlayan ve "parti önderliği adına, garzan eyaleti
karargah komutanlığı" şeklinde biten, terör örgütünün mührü bulunan el yazısı ile yazılmış bir
mektup bulunaraka ele geçirilmiştir.
Söz konusu mektubun içeriğinde ise;"öncelikle parti önderliğimizin size karşı
duyduğu güvenin içtenliğini belirterek önderliğimizin devrimci selamlarını iletmek isteriz.
Gerçekten de zorlu dava inanç ve mücadelemiz içerisinde sizin göstermiş olduğunuz özveri ve
gerek silahlı, gerek siyasi, gerekse de ekonomik yönden partimize yapmış olduğunuz katkıları
kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Yıllardır sömürülen ve faşist T.C ordusunun
katliamlarına maruz bırakılan kurt halkının sizin gibi insan haklarına saygılı cesur ve
bağımsızlık mücadelesini yürüten partimize çekinmeden destek çıkan yiğit fertlere ihtiyacı
vardır. Zaten sergilemiş olduğunuz pratiksel icraatlannız parti önderliğimiz ve Garzan eyaleti
karargah komutanlığımız tarafından da büyük bir memnuniyetle takdir edilmiştir. Bundan
sonraki dönemlerde de partimiz sizinle sırt sırta çalışmaktan şeref duyacaktır. Partimiz adına
çalışmalarınızda başarılar diler saygılarımızı sunarız.. Devrimci selamlar" yazdığı tespit
edilmiştir.
Zaten Tuncay GÜNEY de Kuzey Irak'a silah sevkiyatını anlatırken oradaki şahısların
kendisini Doğu PERİNÇEK'in referansı ile Ankara dan geldiğini bildiğini beyan etmiştir.
Öte yandan soruşturma sırasında İstanbul C. Başsavcılığına gelen ihbar
mektubundaki PKK terör örgütü resimleri incelendiğinde de, Doğu PERİNÇE'in bir
gazetecilikten öte PKK terör örgütünü denetliyor ve teftiş ediyor edaları içersinde bulunduğu
görülmüştür.
Şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen FABRİKATÖR isimli
dokümanda Doğu PERİNÇEK'ten bahsedildiği, Doğu PERİNÇEK ve grubunun Mao-zedung
yolunu benimsedikleri, çok iyi istihbarat toplama yapılarının olduğu, arşivlerinde kişilerle
ilgili ciddi manada bilgi ve belgelerin olduğu, bu bilgi ve belgeleri genellikle skandal içerikli
provokasyon amaçlı kullandıkları,
Ayrıca içeriğinde Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ tarafından 12.12.1994
tarihinde hazırlanan "GİZLİ" ibareli, PKK terör örgütü hakkında ders notu olduğu, bu ders
notu içeriğinde PKK terör örgütünün 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret
Köyünde aralarında Abdullah ÖCALAN, Doğu PERİNÇEK, Ahmet TÜRK, Mehdi ZANA ve
Cemil BAYIK gibi kişilerinde bulunduğu, 25 kişi tarafından kurulduğu, devamında örgütün
gerek siyasi gerek silahlı girişimi ile PKK'nm Ermeni ve Asala işbirliğinden bahsedildiği,
devamında Doğu PERİNÇEK'in bu ders notuyla ilgili Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına
suç duyurusunda bulunduğu,
Dokümanın ilerleyen bölümlerinde PKK'nm genel sekreterinin Abdullah ÖCALAN
olduğu, Doğu PERİNÇEK'in Beka vadisindeki PKK^ tapında Abdullah ÖCALAN ile
görüştüğü, ayrıca Abdullah ÖCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı Cezaevine

fi^
y~\ 28(

•:'2? ••••
^nJfz^-.
kapatılmasıyla başlayan süreç içersinde OCALAN'm avukatlanyla Doğu PERINÇEK
arasında başlayan teori ve düşünce alışverişinin dikkat çekici olduğu belirtilmiştir.
Abdullah OCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı Cezaevine kapatılmasıyla
başlayan süreçte OCALAN'm avukatlanyla Doğu PERINÇEK arasında teori ve düşünce
alışverişinin yapıldığı hususu hem FABRİKATÖR isimli dokümanda hem de 2001 yılında
yakalanan Tuncay GÜNEY'in anlatımlannda geçmektedir.

ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan operasyonel çalışmada yakalanan


Mehmet Adnan AKFIRAT isimli şahsın ikametinde yapılan aramada; "İşçi Partisi Genel
Başkanı Sayın Doğu PERİNÇEK'e başlıklı PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün sözde
GARZAN Eyaleti Karargâh Komutanlığı tarafından gönderildiği belirlenen el yazması
dokümanda; DOĞU PERİNÇEK isimli şahsın PKK/KONGRA-GEL örgütünün bir neferi
olduğu ve liderin (Abdullah ÖCALAN) ona duyduğu güvenin tam olduğu, Türkçülük
hareketinin yok olması çalışmalannda kendisinin örgütten daha fazla çaba sarf ettiği'" şeklinde
doküman ele geçirilmiştir.
İşçi Partisinin Ankara Genel Merkezinde ele geçirilen disket içersindeki word
sayfalanndan birisinde 26 Mayıs 2000 günü Doğu PERİNÇEK tarafından Abdullah
ÖCALAN'a hitaben yazılan (8) sayfadan oluşan bir mektup ele geçirilmiştir.
Bu mektubun yapılan incelemesinde; Doğu PERİNÇEK'in Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin Avrupa Birliğine girme süreciyle ilgili görüşlerini, Kürt sorunun çözüm önerilerini
ile PKK ve H ADEP hakkında yapılması gereken hususlan anlattığı görülmüştür.
Mektup içersindeki duygu ve ifadelerin net olarak anlaşılabilmesi için mektubun
özeti yapılmayıp, mektup içersinde belirli paragraflar aynen belirtilecektir. Söz konusu
mektupta;
"Sayın Abdullah ÖCALAN, Avukatlannız selamlannızı getirdi ve önümüzdeki
süreçle ilgili görüşlerimi sordular. Onlara anlattıklanmı Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği için
duyduğum sorumluluk gereği ayrıca size yazmayı yararlı gördüm."
"Türkiye'de demokrasi Kemalist Devrimi tamamlayacak kuvvetlerin eseri olacaktır.
Batının büyük devletleri ise bugün demokrasi sürecinin karşısındaki en büyük engeldir.
Özellikle ABD ve ikincil olarak Avrupa Birliği Türkiye demokratik devriminin önünü kesen
başlıca kuvvetlerdir."
"Türk - Kürt birliğinin örgütsel biçiminin birlikte örgütlenmektir. Mustafa Kemal
ATATÜRK'ün Türk ve Kürdü Anadolu'da bir devlet kurmak için Müdafa-i Hukuk
Cemiyetlerinde birlikte örgütlemesi bugün de örnek alınacak çözümdür. ... Batının PKK'yı
yasallaştırmakta diretmesinin sebebi Türkiye'yi bölme tehdidini elde bulundurmak içindir."
"Birlikte örgütlenme aynı zamanda Kürt sorununa kardeşlik çözümünü de
hızlandıracaktır. Birlikte örgütlenmenin sağladığı güven ortamında Kürt kitlelerinin
demokratik talepleri konusundaki kuşkulann dağılması da kolaylaşacaktır. Güvenilir
kaynaklardan öğrendiğimize göre Kürt Sorununa Kardeşlik Çözümü genel çizgileriyle kabul
edilmiş ve Milli Güvenlik Kurulu'ndan geçmiştir."
"PKK ve HADEP dağıtılmalıdır. Ayn örgütlenme temelinde kurulan bu örgüler
korunduğu sürece bölücülük seçeneği saklı tutulacak ve uygun koşullarda gündeme
sokulacaktır. Batı devletleri bu seçeneği elde bulundurmaktan vazgeçmiyorlar."
"Dağıtılan PKK'nm silahlı ve silahsız güçlerini Türkiye'nin birliğine ve kardeşliğine
kazanmak için uygun çözümler üretilmelidir. PKK yönetimi istese bile yönettiği güçlerin
tamamının Türkiye makamlanna teslim olmayacağı ve bu güçler üzerindeki kontrolün
Türkiye düşmanı devletlere ve birlik sürecine zarar veren başıbozuk oluşumlara geçebileceği
dikkate alınmalıdır. Bu nedenle teslim olan ve dağdaguinenler için makul ve gerçekleşebilir
bir çözümün geliştirilebilmesi planlanmalıdır. Size,«Kfyurmak istediğim görüşler bunlardır. İyi
dileklerimi ve selamlanmı yollanm." / •
"Doğu PERİNÇEK - İşçi Partisi Genel Başkanı" yazdığı görülmüştür. Mektubun bittiği yerde
ismin alt kısmında ayrıca "Not: Bu mektubun bir örneği Genel Kurmay Başkanlığının bilgisi
sunulmuştur." yazdığı görülmüştür.

Şüphelilerden Hikmet ÇİÇEK'in flash diskinde ve İşçi Partisi Basın Bürosundan elde
edilen bilgisiyar hard diski içersinde "Prov mekt Oğuz" isimli word sayfası içersinde (2) ayrı
şahsın konuşma çözümü olduğu görülmüştür.
Söz konusu Word sayfasının yapılan incelemesinde; Yazı metninin başında
"Provakasyon Mektubu" yazdığı, devamında "Avukat" ve "Oğuz" olarak belirtilen iki kişinin
konuşma çözümü olduğu, metin içeriğinden "Avukaf'm Abdullah ÖCALAN'm avukatı olduğu,
"Oğuz"un Özel Kuvvetler'de görevli birisi olduğu anlaşılmaktadır.
Metnin içersindeki ifadelerin net olarak anlaşılabilmesi için özeti yapılmayıp, belirli
paragraflar aynen belirtilecektir. Söz konusu konuşma metninde;

"Dosyanın 1. sayfasında
Oğuz: Böyle bir girişimin neden bir yıl sonra başlatıldığını sorabilirsiniz. Daha önce
görüşmeler oldu. Protokollar da imzalandı. 1995-96'da Şam'da, Ocalan'm bilgisinde bir
protokol imzalandı. Ben bu girişimde kendim bulundum. Daha sonra 1997'de Brüksel'de
görüşme oldu. Çevik Bir'e bağlı, Osman albayla görüştü. Ancak bu girişimlerin başarılı olması
mümkün değildi. Çünkü Öcalan Şam'da iken kendini "Kartal" olarak görüyordu. Ocalan'm
Şam'da olduğu sırada masaya oturulduğu anda, biz beş sıfır mağlup olarak başlıyorduk. Ancak
şimdi durum değişti. Öcalan yakalandı, silahlı mücadeleye son vermeyi kabul etti. Şimdi biz
beşiz, siz sıfırsınız. Yani Genelkurmay 5, PKK: 0. Bunu kabul ederek görüşmeye
başlayabiliriz.
Avukat: Bu girişimi çok olumlu buluyoruz. Baştan belirteyim. Ben PKK'yi değil
Öcalan'ı temsil ediyorum. Öcalan avukatlarına kendi adına her türlü girişimde bulunma yetkisi
verdi. Hatta bizi yeni açılımlar yapmadığımız için eleştiriyor. Öcalan, PKK'dir. Önce Öcalan
benimser, PKK ona uyar. Açılımları, Öcalan yapar. Kürt halkı da onu kabul eder. Bugün
söylediğinin yarın 180 derece tersini söylese, yine PKK onun arkasından gider. Ocalan'm
kabul etmesi sorunu çözer. Biz, Ocalan'm adına ilişkiye geçiyoruz.
Oğuz: Biz, Öcalan'a operasyonu yapan gücüz. Yani Özel Kuvvetler Komutanlığı.
Genelkurmay adına bu girişimleri yürütmede görevli olan tek kurum. Bu girişimi, soruna bir
çözüm bulunması için başlatıyoruz. Size temel politikaları okuyacağım
Bizim kayıtlarımızda PKK'li olduğunuz görünüyor, beyin önerisiyle böyle bir girişim
başlatmak sizi önerdiğinde biz GBT kayıtlarından sizi inceledik. Orada öyle yazıyoruz.
Ocalan'm avukatlarının çoğunun çift hatta üç taraflı çalıştığını biliyoruz. MİT bağlantılıların
Ahmet Zeki Okçuoğlu'ndan ibaret olmadığını biliyoruz. Siz de bilin.
Oğuz: Bana verilen bilgi, Ocalan'm, dışarıdaki arkadaşlarının böyle bir girişime
hazır olduğunu söylediği şeklinde. İmralı'da bir tuğgeneral arkadaşımız var. Öcalan ile sorgu
şeklinde olmayan görüşmeler yapıyor. Ve Genel Komutanlık'a rapor veriyor. Ne rapor
verildiğini ben konum olarak bilmiyor olabilirim. Bunu isterseniz sorayım. (Sorduktan sonra)
Öcalan, dışarıdaki arkadaşlarının bir girişim başlatmak için hazır olduğunu belirtmiş.

Dosyanın 2. sayfasında
Oğuz: Evet biz rica ettik, mektubu yazdı. Mektup şimdi Genelkurmay
Karargâhı'nda. Öcalan'a verildikten sonra bey tarafından elden götürülüp Genelkurmay
Başkanı Kıvnkoğlu'na bizzat verilecek. Genelkurmay Başkanı ile Ocalan'm yakalanmasından
sonra görüştüler.
Oğuz: MİT'le temasa geçmişsiniz. Ciddi bir sonuç almanız mümkün değil. Özgürel'i
ciddiye almanız, devleti tanımadığınızı gösteriyor.
Avukat: Biz sorunun esas çözüm yerinin Genelkurmay olduğunu biliyoruz. Ocalan
da bize, sorgusu sırasında çok birikimli, donanımlı subaylarla tanıştığını söyledi.
Yurtseverliklerine, bilgi birikimlerine hayran kaldığını ve bunu ifade ettiğini söyledi. Böyle
bir güce karşı savaştığı için pişman olduğunu da belirtmiş. Hatta, eğer asılacaksam 'Beni siz
asm, sizin elinizle asılmak benim için şereftir' demiş.
Öcalan, Kuzey Irak'tan gelen Barış Grubu'nun geçişi için bizim Genelkurmay ile
doğrudan temasa geçmemezi istedi. Hiç öyle ilişki filan aramayın dedi. Gelmelerine Barzani
izin vermiyordu. Genelkurmay'm Türkiye'ye girmelerine izin vermesini istiyorduk. Sonunda
bir helikopter yollandı. Alındılar. Bir tuğgeneral gelen heyetle bir saate yakın bir sohbet yaptı.
Öcalan, tuğgeneralin söylediklerine aynen katıldığını söyledi. Kardeşin kardeşe kırdınlmasını
istemediklerini söylemiş. Öcalan bu görüşe çok değer veriyor. Silahlı sürecin bitirilmesi için
Genelkurmay'la açıktan ilişkiye geçilmesini istiyor.
Oğuz: Açıktan ilişki olmaz. Bu ilişkiyi kabul etmeye kamuoyu henüz hazır değil. Bu
girişimi yayarsanız. Bir sonuç alınmadığı gibi, banşıçı yollan da tıkamış olursunuz. Siz her
şeyi propoganda için kullanıyorsunuz. Banş Grubu'nu da öyle yaptınız. Yok bin kişi gelecek
filan dendi.

Dosyanın 3. sayfasında
Semdin Sakık'la da ilişkimiz vardı. Çok iyiydi. Yeşil kanalıyla silah alış verişi
yapanlar da vardı. Öcalan sıkıştırdığı için Kuzey Irak'a geçip Barzani'ye teslim oldu.

Öcalan yakalanmasaydı, TSK içinde büyük sorun çıkacaktı. Çünkü komutanlardan


bir grup, PKK'ye silah sattı, uyuşturucu trafiğini birlikte yürüttü. Siz belki bilmiyorsunuz ama,
Barzani ve Talabani'ye verilen 3 bin kaleşnikofun Osman Öcalan'a verileceğini biliyorduk.

Aynca başka bir parti silahın teslimatı için bir ekip Şam'a ve Bekaa'ya gitti. Silopi
Tugay Komutanlığı, bu işbirliğini belgeledi. Gece görüş dürbününe vanncaya kadar askeri
malzeme satışı yapanlar ortaya çıkanldı.

Abdullah Öcalan bunlan iyi bilir. Size bunlan söylemiyor. Nasıl yakalandığını da
anlatmıyor. Öcalan gözlerini açtığında uçakta ona "Memlekete hoş geldin" diyen de pilot
Necati idi. Başından beri girdiği ilişkileri biliyoruz. Örgütü kursun diye Öcalan'a 10 milyon
lira verildi. Biz bunlan bilerek konuşuyoruz. Ancak Öcalan biz ona siyasilerden elçi gönderdik
onlan tartakladı. Cemil Bayık'la birlikte Melik Fırat'ı küfürle, tartaklayarak geri yolladı.
Akm Birdal'm vurulmasının nedeni, insan haklannı, Kürtleri savunması değildir. O,
bir kısım askerle MİT'in yürüttüğü silah ve uyuşturucu işinde yer aldı. İş yaptığı ekibe kelek
atmaya kalktığı için vuruldu. Cezalandınlması gerekiyordu, yaptığı işin mantığı açısından.
Bizim kullandığımız, eski ülkücü çocuklar vurdular. Şimdi cezalarını indirmeye çalışıyoruz.
İki taraflı çalışanlar cezalandmlacaklannı baştan kabul etmek zorundadır. Şimdi size bu metni
okuyorum, itirazlannız varsa. Söyleyin. Konuşalım. Sonra bu metni size vereceğim. Siz de bir
karşı metin hazırlayın. İkinci görüşmemizde bir binbaşı olacak. Orada protokolü
hazırlayacağız. Siz bu protokola imza koymaya yetkili misiniz?
Akm Birdal'm vurulmasının nedeni, insan haklannı, Kürtleri savunması değildir. O,
bir kısım askerle MİT'in yürüttüğü silah ve uyuşturucu işinde yer aldı.
Avukat: Bizde bu görüşmelerin tek kişi tarafından yapılmasına iyi bakılmaz, kabul
edilmez. İki kişi olalım. Ben şimdi bir şey söylemeyeyim. Gelecek olan arkadaş Öcalan'm
avukatlanndan Mahmut Sakar'dır. HADEP'in de GeneI"Sekreteri'dir aynı zamanda.

^P-~/>«
Oğuz: Biz bu ismi araştıralım. Başka bir yerle bağlantısı olup olmadığını araştıralım.
Uygun bulunursa gelsin deriz. Büyük ihtimalle kabul edilir. Çünkü siz referans oluyorsunuz.
Haberleşmeyi arkadaşlar üzerinden yapacağız. Biz uygun olup olmadığım bildiririz. Onlar da
size iletirler.

Dosyanın 4. sayfasında
Avukat: Genelkurmay Başkanı pişmanlık yasasının kapsamının genişletilmesini
istedi. Öcalan bu gelişmeyi çok olumlu bulduğunu açıkladı. Dağdan inen insanların
cezaevlerine doldurulmasını istemiyoruz. Pişmanlık yasasının örgüt liderlerini de kapsayacak
hale getirilmesini istiyoruz. Cezaevlerinde 10 bine ulaştı sayı. Bunlann çıkmasını sağlayacak
bir düzenleme yapılmalı.
Oğuz: İçerideki 10 bin kişiyi çıkarırsanız beş bini PKK için çalışmaya devam
edecek. Böyle bir şeye izin verilmez. Bir sürü şehit vererek yakalayıp getirdiklerinizi nasıl
serbest bırakırsınız. Yine başlayacaklar silahlı saldırıya.
Avukat: 10 bini de mücadeleye devam eder. Ancak silahlı mücadele olmaz. Silahlı
mücadele dönemi tamamen kapandı. En az yüz yıl daha silahlı mücadele olmaz. Bu işi en iyi
yapan kişi, Öcalan, silahlı mücadele olmaz diyor. Kimse silahlı mücadeleye girmez.
Dosyanın 5. sayfasında
Avukat: Dağdakilerin indirilmesi konusunda ne yapılacak. Öcalan'm Kuzey Irak'taki
gerillalar için değişik bir önerisi var. Bunu sorgusunda söylediğinde komutanlar hayretle
karşılayıp çok ilgi göstermişler. Her duyanı şaşırtıyor. Öcalan, Kuzey Irak'taki PKK'nin silahlı
gücünün orada kalıp TC'nin hizmetine girmesini savunuyor. Bu durum zaten şu anda
Genelkurmay'm işine geliyor. Barzani biliyorsunuz, PKK'nin güçleri ile savaş halinde.
Genelkurmay bunu kendi lehine değerlendiriyor.
Avukat: Öcalan, Kuzey Irak'taki gücün, ABD'nin Barzani'ye yönelik hesaplarını boşa
çıkarmada kullanılmasını öneriyor. Bu gücün feodallerin etkisizleştirilmesi için
kullanılabileceğini söylüyor. Demokratik bir Irak yönetimi oluşturulmasında bu gücün rol
almasını istiyor.
Oğuz: Ne kadar bir gücün Kuzey Irak'ta silahlı kalmasını istiyorsunuz. Bunu bir
rapor halinde bize verin. Bu öneriye sıcak bakabiliriz.
Oğuz: Asimilasyondan kasttetiğim eskisi gibi silahla ezilmesi filan değil. Bunu biz
de istemiyoruz. PKK ile mücadele için büyük paralar harcandı. Bunun için Yahudi
bankalanndan büyük krediler alındı. Bu kredilerin karşılığı olarak GAP bölgesinde araziler
ipotek edildi. Asimilasyon ve dejenerasyon için örneğim MHP. Türkeş öldükten sonra bu parti
devrini kaptamıştı. Ama bir sürü militanı vardı. Çek-senet tahsilatı yapıyor, Şeriatçılann
militanlığını yürütüyordu. Genelkurmay Devlet Bahçeli'yi getirdi. Simi MHP askerin
dediğinin dışına çıkamıyor, tabanı da asimile oluyor. Artık Turancılık yapamaz. Türkçü parti
değil artık MHP. Öcalan'm idamını onlar durdurdu. Biz Türkçülüğe de Kürtçülüğe de karşıyız.
Bizim bazı arkadaşlanmız hâlâ şoven çizgide. Kürt denilmesini bile istemiyor. Öcalan da
Imralı'da böylelerine tanık olmuş olabilir. Oradakilerin çoğu öyle. Ama bizim politikamız
farklı. Şimdi sizin Diyarbakır Belediye Başkanı oradaki tabur komutanıyla kavgalı. Çocuk gibi
birbirleriyle uğraşıyorlar. Protokol olursa, biz bir binbaşıyı görevlendiririz. Belediye
Başkanı'nm yanında olur. Gider bu sorunlan çözer. O tabur komutanını da anlamak gerek. İki
gön önce dağda savaştığı adamın temsilcisi gibi görüyor belediye başkanını. Bunu hemen
değiştirmek mümkün değil. Ama biz olayı biliyoruz, anlıyoruz. Çözeriz.
Avukat: Bu gelişmeyi Öcalan'a bildirelim mi?
Oğuz: Kameraya yakalanmadan uygun bir diplomatik üslupla söyleyin. Bu metni
vermeyin. .ar*-**.
Avukat: Imralı'ya OKK hükmetmiyor mu? Neden kameraya yakalanmayın
diyorsunuz?
Oğuz: Kameraya alman görüntüler Genelkurmay Başkanı'na gidinceye kadar en az
beş daire başkanının elinden geçiyor. İmralı'da olan bir tek biz değiliz. MİT de var, Kara
Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri istihbaratı da var. Bu sürece karşı olanlar da var. Bunu
Genelkurmay Başkanı'na karşı kullanmak isteyenler olabilir. Biliyorsunuz Çevik Bir giti ama
onun ekibi var.
Avukat: Anlayamadım. Çelişkili geldi. Çevik Bir Genelkurmay 2. Başkanı idi. Siz de
Genelkurmay adına ÖKK adına konuşuyoruz diyorsunuz.
Oğuz: Biz sizi protokolden sonra ÖKK'nin 2. Başkanı'na götüreceğiz. Karargâhta
görüşeceksiniz. Onunla böyle rahat konuşmazsınız. Özal'dan iyi bir şekilde söz edemezsiniz.
Özal'ı indiren güçle konuştuğunuzu unutmayacaksınız. Özal için "Ermeni köpeği", "Kürt
eşeği" gibi laflar duyabilirsiniz." Yazdığı görülmüştür.

Hikmet ÇİÇEK'ten elde edilen flash bellekte ve İşçi Partisi Basın Bürosundaki
bilgisayarda bulunan "PROTOKOL" isimli word belgesi içersinde; "Protokol Önerisi - 06
Haziran 2000" başlığının bulunduğu, başlık altında da az önce belirtilen Abdullah ÖCALAN'ı
avukatı ile Özel Kuvvetlerde çalıştığı öne sürülen Oğuz'un yaptığı konuşma doğrultusunda
hazırlanan ve (5) sayfadan oluşan bir protokol olduğu görülmüştür.
Soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla bilgisine başvurulan gizli tanık DENİZ isimli
şahıs 04.06.2008 tarihli ifadesinde; Kendisinin PKK terör örgütü içerisinde kaldığı uzun
yıllarda ERGENEKON Terör Örgütü soruşturması ile ilgili olarak bilgi vermek istediğini ve
öncelikle Abdullah ÖCALAN ve onun kurmuş olduğu PKK terör örgütünün bazı devletlerin
kendisinin istihbarat görevlileri olarak tanımlayabileceği kişiler ile yapmış olduğu görüşmeler
ve ilişkileri hakkında ifade vermek istediğini,
PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesi APOCULAR olarak bilindiğini, bu dönemde
örgütü yine Abdullah OCALAN'm yönettiğini, 1978 yılında örgüt kendini PKK olarak ilan
ettiğini, bu dönemde örgütün bölgede diğer gruplar ile çatışma halinde olduğunu ancak devlete
karşı henüz bir eylem gerçekleştirmediğini, 1980 yılı ihtilalinin öncesinde ülke genelinde
sıkıyönetim ilan edildiğini, sıkıyönetim ile birlikte örgütün üzerine gidilmeye başlayınca
Abdullah OCALAN'm Ethem AKÇAN ile birlikte Suriye'nin Şam şehrine gidip buradan da
Lübnan ülkesinde bulunan Bekaa Vadisinde bulunan Filistin'in kurtuluşu için mücadele eden
örgütlerin bulunduğu kamplara geçtiğini, burada kendisini Kürtlerin temsilcisi ve onların
kurtuluşu için mücadele eden temsilcisi olarak tanıtıp bu anlamda faaliyet yürütmek için yer
temin edilmesi talebinde bulunduğunu, bu talebinin gerçekleşmesi üzerine Türkiye'de bulunan
örgüt mensuplarını yanma çağırarak PKK adına açılan bu kamplara yerleşerek faaliyet
sürdürmeye başladığını, o tarihlerde Sovyetler Birliği'nin, Bulgaristan üzerinden Ortadoğu'da
silahlı mücadele veren örgütlere para yardımı yaptığım, PKK'nm da Filistin halkının kurtuluşu
için mücadele eden silahlı örgütlere gönderilen paradan yardım olarak aldığını,
Abdullah ÖCALAN liderliğindeki PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesinde
Türkiye'ye terk etmesinin nedeni darbenin olacağından haberdar olması olduğunu, kendisinin
örgüte Bekaa vadisinde katıldığını, örgütün ilk yayınlarından Maraş Katliamı üzerine başlıklı
broşürde de 12 Eylül Darbesinin olacağı yazıldığını, örgüt ve lideri bu darbeyi önceden haber
aldıkları için en etkin önlem olarak yurt dışına gitmeyi kararlaştırdığını,
Abdullah OCALAN'm örgütte yapmış olduğu birçok konuşmasında bu durumu şu
şekilde açıkladığını; "Bir yanda Pilot diğer yanda Kesire ajanı vardı, günlük olarak beni
denetleyerek devlete bilgi veriyorlardı, bende kendilerini kullanıyordum, onlar benden bilgi
almaya çalışırken ben onlardan bilgi alıyordum, onlar.„sayesinde devlet içindeki gelişmeleri
öğreniyordum, darbenin olacağını biraz bunla'tın anlatımlarından biraz da kendi

s^^"1 285
yorumlarımdan çıkarttım" diye anlattığını, Ocalan'm, Pilot Necati ve Kesire Yıldırım için
sürekli MİT ajanı dediğini, MİT ajanı olarak söylediği Kesire YILDIRIM ile evlenmesini de
onun kendisi üzerinde denetim kurduğunu düşünmesini sağlayıp örgütü oluşturduğu şeklinde
açıkladığını,
1982 yılında İsrail'in Lübnan'ın yaklaşık yarısını işgal edip Golan tepelerine kadar
gelmesi ve Golan tepelerinin eteğinde bulunan Bekaa Vadisinde faaliyet yürüten Filistin
halklarının kurtuluşu için mücadele eden örgütler ile birlikte PKK örgütü mensuplarının İsrail
askerlerine karşı savaşları sonucu gerek PKK gerekse Filistin Halklarının kurtuluşu için
mücadele eden örgütler kayıplar verince Filistin halkı için mücadele eden örgütler Beyrut'a,
PKK örgütü mensuplarının da Şam'a geldiğini, o tarihte Suriye devlet başkanı Hafız Esad'm
bu silahlı güce bir yer arama gereği duyduğunu, bu nedenle şu anda Kuzey Irak'ta bulunan
KDP'nin lideri Mesut Barzani'yi Şam'a çağırıp PKK örgütü mensuplarının yerleşebilecekleri
kamp alanları, erzak ve silah temini yönünde aralannda anlaştıklarını, bu anlaşma üzerine ilk
defa PKK örgütü Kuzey Irak'a geçerek şu andaki kamp alanlarına yerleştiğini, Mesut
Barzani'nin bunu kabul etmesinin birkaç nedeni olduğunu, o tarihlerde Barzani'nin tek sorunu
olmayan komşu ülke Suriye olduğunu ve yine babası Molla Mustafa Barzani'nin Sovyetler
Birliğinde eğitim görmüş ve orduda görev almış birisi olduğunu, Suriye'nin de Sovyetler
Birliği etkisinde olan bir ülke olması ayrıca PKK örgütünü Türkiye ile olan sınıra yerleştirmek
suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahalelerine de engel olmak nedenleriyle bu teklifi
kabul ettiğini,
1986-1987 yıllarında Abdullah ÖCALAN'm Bekaa Vadisinde bulunan Helve
kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK'in röportaj adı
altında geldiğini, ilgisi çeken ilk olayın Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALAN tarafından
bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu, Doğu PERİNÇEK'e kampta bir oda
tahsis edildiğini, Doğu PERİNÇEK'in kampta 10 gün kadar kaldığını, Abdullah ÖCALAN
hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde Doğu PERİNÇEK ile
kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini, Abdullah ÖCALAN'm kendisi ile
görüşmeye gelen herkesle görüştüğünü ve gelenlerin yüzüne karşı güzel sözler söylediğini,
ancak gittikten sonra da arkasından ajan, işbirlikçi ya da benden yararlanmaya geldi şeklinde
sözler söylediğini, fakat Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini, Doğu
PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALANTa görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline
getirip yayınlatması ve Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu
çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde
gündemleşmesini ve ülke içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, 15 Ağustos 1984
olayları ile örgütün adını Türkiye'de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla
örgütün ağır darbeler aldığını, örgütün o dönemde siyasi olarak ta sıkışmış bir durumda
olduğunu ve yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu
röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK'in örgütün adeta ikinci lideri konumuna
geldiğini ve yayınladığı bu kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini
aldığını,
Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALAN'm Türkiye ve Türk askerine karşı silahlı
mücadele ettiği dönemlerde Abdullah OCALAN'la görüşüp hatta bu görüşmelerini
yayınlamak suretiyle örgütün propagandasını yaptığı halde, bugün her ne kadar Abdullah
ÖCALAN'm samimiyetsizlikle suçlansa bile bir barış ortamından bahsetmekte ve çözümün
diyalog ile olabileceğini söylediğini, ancak Doğu PERİNÇEK'in ise tam da bu dönemde
Abdullah ÖCALAN ve PKK'ya karşı çok ciddi söylemler ve yayınlar yaptığını ve Doğu
PERİNÇEK'te ki bu değişimi anlamakta güçlük çektiğini,
Yazar olarak tanıdığı Yalçın KÜÇÜK'ü 1993 ve 1996 yıllarında Şam'da yukarıda
anlattığı gelişmeler sonrasında kurulan kampta Abdullah ÖCALANTa görüşmek için
geldiğini, bu tarihlerden önce de geldiğini, ^Abdullah ÖCALANTa görüşmelerinin
yayınlanması nedeniyle bildiğini, Yalçın KÜÇÜK'ün daha sonra örgütün yayın organı olan
MED TV'de Atölye isminde bir program sunduğunu, bu programda telefonla Abdullah
ÖCALAN'm katılımını sağlayıp programı sürdürdüğünü, Yalçın KÜÇÜK'ün PKK örgütü
nezdindeki rolü, örgütün silahlı eyleme teşvik etmek konusunda Abdullah ÖCALAN'ı
yönlendirmek olduğunu, Abdullah ÖCALAN'nm da Yalçın KÜÇÜK hakkında "Senin her
cümlen benim beynimde bir kıvılcım meydana getiriyor" şeklinde söylemlerde bulunduğunu,
Abdullah ÖCALAN'm üst düzey örgüt mensupları ile teknik mevzuları konuştuğunu ancak
durum değerlendirmesi yapmadığını, durum değerlendirmelerini Yalçın KUÇUK ile yaptığını,
Yalçın KÜÇÜK'ün adeta Abdullah ÖCALAN'm beyni olduğunu, Abdullah ÖCALAN'a 1996
yılında gerçekleştirilen daha doğrusu Şam'da ki okulun önünde patlatılan bombayı gerek
Yalçın KÜÇÜK gerekse Abdullah ÖCALAN haberdar olduklarını kendi beyanları ile
açıkladıklannı, bu açıklamalarda Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında bulunduğu bir sırada
Abdullah ÖCALAN'ı arayarak sana suikast girişiminde bulunulacak, Şam'ı terk et şeklinde
haber verdiğini, Abdullah ÖCALAN'm da buna rağmen Şam'dan ayrılmayacağını ama tedbir
alacağını söylediğini, bu açıklamalar örgütün yayın organlarında da yer aldığım, Abdullah
ÖCALAN Şam'da bulunduğu dönemlerde 1990'h yıllardan sonra Yalçın KÜÇÜK'ün Öcalan
ile görüşmeye başladığını, bu dönemden sonra Yalçın KÜÇÜK'ün, yurtdışında Fransa, Brüksel
gibi Avrupa ülkelerinde kaldığını, ancak KÜÇÜK'ün, Abdullah ÖCALAN'm 9 Ekim 1998
tarihinde Suriye'den çıktıktan sonra Türkiye'ye döndüğünü, bunun oldukça dikkat çekici bir
durum olduğunu,
PKK terör örgütü genellikle ülke sınırlarına yakın yerlerde kamp kurduğunu, bunun
nedeni gerek ülkemizin gerekse komşu ülkelerin sınırlarından geçirilerek Avrupa'ya götürülen
uyuşturucunun kontrol altında tutularak, uyuşturucu ticareti yapan kişilerden bu geçişe izin
verme karşılığında belli bir pay, uyuşturucunun Avrupa'da dağıtımını da koordine etmek ve
bundan da belli paylar almak olduğunu, silah kaçakçılığının genellikle sınır kapılarından
yapıldığını, örgütün kontrolü altında bulunan dağ yollarından bu tür faaliyetleri yürüten
şahıslardan pay alındığını, örgütte kendi militanları için ihtiyaç duyduğu bomba, silah ve
mühimmatlarını da para karşılığında silah kaçakçılığı işi ile uğraşan bu şahıslardan temin
ettiğini,
1993 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK militanlarına karşı Diyarbakır
kırsalında büyük çaplı bir operasyon yaptığını, bu operasyonlar sürerken PKK militanlarının
imha sürecinde olduğu anda Türk askerlerinin telsiz konuşmalannda geri çekiliyoruz, paşa
vuruldu şeklinde haberler duyduğunu, paşanın örgüt mensuplan tarafından vurulup
vurulmadığı konusunda o bölgede bulunan PKK militanlan ile görüşme yaptığını, paşanın
Lice'de PKK militanlannm büyük bir baskınının olduğu söylenerek paşanın Lice'ye gelmesi
sağlanıp helikopterden iner inmez bir asker tarafından vurulduğunu, vuran askerinde başka bir
asker tarafından vurularak ikisinin birlikte helikopter ile Diyarbakır'a getirildiğini öğrendiğini,
kesinlikle bu olayı PKK örgütünün yapmadığını, çünkü o dönemde kendisinin o bölgede PKK
militanı olduğunu, en üst düzey örgüt mensuplanndan bu durumu bizzat öğrendiğini ve takip
ettiğini, Aydın BAHTİYAR isimli paşanın ne amaçla ve kim tarafından öldürüldüğünü
bilmediğini, örgütün en önemli birimlerinin bu kadar sıkıştınldığı ve hatta örgütün en üst
düzey mensuplanndan bazılannm da imha edilmesi noktasına gelindiği bir esnada böyle bir
hadisenin olmasının karanlık bir nokta olarak kaldığını, bu konunun Ergenekon soruşturması
kapsamında ele alınmasının uygun olacağını düşündüğünü,
1990'lı yıllann başlanndan itibaren PKK - Hizbullah çatışması olduğunu, Hatta
bundan dolayı PKK'nm şehirlerde bannamaz hale geldiğini, Hizbullah'm yapmış olduğu
eylemlerin profesyonelliği ve çok fazla eylemi gerçekleştirebildiklerini, o dönemde kendisinin
örgüt içerisinde aktif olarak faaliyet yürüttüğünü, kendisinin yurtdışında birçok örgüt
kamplannı gezdiğini ve yerlerini bildiğini, Türkiye'de .-.-faaliyet yürüten örgütlerinde
yurtdışında eğitim aldıklan kamplar olduğunu, ancak- Hizbullah örgütü mensuplanm bu
kamplarda hiç görmediğini, eğitimsiz örgüt mensuplarının yukarıda beyan ettiği tarzda eylem
yapmalarını mümkün olmadığını, herhangi bir kampta almamışlarsa bu eğitimleri nerede
aldılar ve kendilerine bu eğitimleri kimlerin verdiği konusunda şüphesi olduğunu ve
Hizbullah'm Ergenekon soruşturması kapsamında ele alınması gerektiğini beyan etmiştir.

Soruşturma kapsamında talimatla tanık sıfatıyla bilgisine başvurulması talep edilen


gizli tanık GALİP isimli şahsın 05.06.2008 tarihinde alman ifadesinde; PKK terör örgütü
içerisinde faaliyet yürüttüp döneme ait örgütün tarihsel sürecinde yaşanan bazı gelişmeler ve
olaylar hakkında örgütün stratejisi ile bağdaştıramadığı ve nasıl olduğunu da anlayamadığı
bazı konular hakkında açıklamalarda bulunabileceğini, PKK örgütünün 1979 yılında
gerçekleştirdiği bir eylemden sonra PKK olarak ismini kamuoyuna duyurduğu, bu dönemden
önce örgüt faaliyetlerini APOCULAR olarak yaptığını, 1980 ihtilali öncesinde Abdullah
ÖCALAN'ı Suruçlu Ethem AKÇAN'ın Suriye Halep'e çıkardığını ve devamında ihtilal öncesi
örgüt üyelerinin grup grup yurt dışına çıktıklarını, örgütün ihtilal öncesi bir bülten yayınlayıp
ihtilali adeta haber verdiğini ve örgüt üyelerine silahlan sığmak diye tabir edilen yerlere
saklamalan talimatını da gönderdiğini, İllegal olarak faaliyet yürüten bir örgütün ihtilali nasıl
öğrenmiş olduklannı bugün bile bilmediğini ve bu olaym kendisi için daima karanlık bir nokta
olarak kaldığını,
Örgütte Pilot Necati olarak bilinen şahıstan ve bu şahısın Abdullah ÖCALAN ile
olan ilişkisinden bahsetmek istediğini, Pilot Necati'nin mesleğinin pilotluk olduğunu, Ağnlı
olduğunu, Abdullah ÖCALAN'm kendisine, pilot Necatinin devletin adamı olduğunu
kendisinin kontrol etmek üzere görevlendirildiğini, kendisine Ankara'dayken para yardımı
yaptığını, fakat pilot Necatinin kendisini kontrol edemediğini, kendisinin onu kullandığını ve
bir takım bilgileri aldığını, bundan dolayı da devletin kendileri üzerine gelmediğini beyan
ettiğini, Pilot Necati'nin Abdullah ÖCALAN'a üstü kapalı olarak "sen bir kuşsun istediğimiz
zaman seni pişirip yeriz" dediğinin söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Pilot Necati'nin
ilişkisinin 1976-1977 yıllannda başladığını ve Abdullah ÖCALAN'm yurt dışına çıkışma kadar
devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN'm Pilot Necati'nin bir uçak kazasında öldüğünü Yalçın
KÜÇÜK'ün kendisine söylediğini beyan ettiğini, Uğur MUMCU öldürüldükten sonra
Abdullah ÖCALAN'm, Uğur MUMCU'nun kendisinin pilot Necati ve Kesire YILDIRIM ile
olan ilişkisini araştırdığını ve bunu ortaya çıkartacağı için öldürüldüğünü söylediğini,
1993 yılında Abdullah ÖCALAN'm Suriye Şam şehri Kızılay hastanesi yakmlannda
(Hilalahmer) denilen bölgede Hasan BİNDAL tarafından kiralanmış olan bir apartmanını
onuncu katında zaman zaman kaldığını, yanmdakilerle birlikte, daireye çıkmak için asansöre
bindiğinde asansörde bir kişinin daha olduğunu, bu şahsın dokuzuncu katta indiğini, Abdullah
ÖCALAN' m onucu kata çıktığında asansörden inmeyerek tekrar aşağıya indiğini,
yanındakilere dokuzuncu katta inen şahsın o katta oturan Türkiye Askeri Ataşesi olduğunu
söylediğini, oradan aynlarak o bölgede bulunan örgüt mensubu gençlerin kaldığı eve gittiğini,
Abdullah ÖCALAN'm Şam'da olduğu 1990'h yıllarda yanma sürekli olarak İran
İstihbaratından ve Suriye İstihbaratından görevlilerin geldiğini ve kendileri ile görüştüğünü,
bu istihbaratçılann teknik bilgiler ile Abdullah ÖCALAN'm nasıl korunması gerektiğine dair
bilgiler verdiklerini ve kendisinin de bilmediği bir takım görüşmeler yaptıklannı, Suriye de
bulunan kampa Yunanlı subaylann gelerek eğitim verdiğini ve bunun örgüt içerisinde
konuşulduğunu duyduğunu, aynca Abdullah ÖCALAN'm şoförlüğünü yapan Hamit isimli
şahsın Suriye ajanı olduğunu, Abdullah ÖCALAN'm bunu konuyu bildiğini, buna rağmen
Şam da kalabilmek için Hamit'i yanında tuttuğunu, 1993 yılında Suriye ile Türkiye arasında
Adana görüşmeleri olarak bildiği bir görüşme gerçekleştiğini ve bu görüşmeye Suriye adına
katılan şahsın görüşmenin her safahatından sonra Abdullah ÖCALAN'm yanma gelerek Hamit
aracılığı ile görüştüklerini, bilgi paylaşımında bulunduklannı,

Suriye de faaliyet yürüten bir Kürt partisi lideri olan Mervan ZEKİ isimli kişi ile
yapmış olduğu görüşmeden sonra PKK'nm dine sahip çıktığını ve PKK'nm dini temel alan
yaklaşımları ile ilgili açıklamalar yaptığını, Mervan ZEKİ'nin Suudi Arabistan yetkilileri ile
görüştüğünü ve bu açıklamaları onların desteğini almak amacıyla yapıldığını, Çünkü PKK'nm
Sosyalist ideolojiyi savunan bir parti olduğunu ve din ile ilgili açıklamalarını başka türlü izah
edemediğini,
1993 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL'm doğu ve Güneydoğu
Anadolu'daki problemleri fark ettiğini ve çözüm yollan arayacağını beyan ettiğini, PKK'nm
dağdan inmesi için projeler ürettiğini, o dönemde yasak olan Kürtçe konuşmayı serbest
bırakacağı yönünde açıklamalarda bulunduğunu, o dönemde Abdullah ÖCALAN'm yanma
Talabani, Kemal BURKAY (Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı), Hamraş RAŞO
(Türkiye IKDP Başkam)'nm gelip gitmeye başladığını ve bir ateşkes sürecinin olması için
zemin oluşturmaya çalıştıklarını, sonunda Abdullah ÖCALAN'm Lübnan da bulunan Bekaa
kampında basın açıklaması yaparak tek taraflı ateşkes ilan ettiğini, Turgut ÖZAL'm PKK'nm
dağdan inmesi ve kardeşlik ortamının oluşması amacıyla yapmış olduğu girişim çalışmalarının
örgütte çok olumlu karşılandığını ve herkesin bir çözüme doğru gidileceği ümidini taşımaya
başladığını ancak 1993 yılı Nisan ayında Turgut ÖZAL'm öldüğünü ve akabinde Bingöl de 33
asker PKK tarafından vurularak öldürüldüğünü, bu eylemle birlikte yeşeren umutların
tamamen kaybolduğunu, PKK'nm tek taraflı ateşkes sürecinde olduğu devletin çözüm
arayışlarına girdiği bu dönemde PKK içerisinde bir grubun bu eylemi gerçekleştirmesi ve bu
askerlerin korumasız ve silahsız olarak tehlikeli bir bölge üzerinden gönderilmesine kişisel
olarak hiçbir zaman anlam veremediğini, bu eylemin örgüt içerisinde Doktor Süleyman (kod)
Sait ÇÜRÜKKAYA' nm kontrolündeki örgüt mensuplan tarafından gerçekleştirdiğini, Doktor
Süleyman (k) Sait ÇÜRÜKKAYA nm halen Almanya da olduğunu,
Örgüt içerisinde Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR'm, Abdullah ÖCALAN'm
avukatı olarak ve her söylediklerinin direk Abdullah ÖCALAN'm talimatı olduğu bilindiğini,
sürekli olarak örgütün kamplanna gelerek Abdullah ÖCALAN'dan almış olduklan talimatlan
başta üst düzey örgüt mensuplan olmak üzere örgüt mensuplanna aktardıklannı, örgüt
tarafından Süleymaniye de infaz edilen terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan Kani
YILMAZ ile Messenger üzerinden bir görüşme yaptığını ve Kani Yılmaz'm kendisine "Mayıs
2004 tarihinde Şehit Harun Kampında KONGRA-GEL in ikinci kongresinde Abdullah
ÖCALAN'm avukattan Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR'mda katıldığını, Mahmut
ŞAKAR'm bütün kameralan kapattığını, başkan adına konuşuyorum bu kongreden savaş karan
çıkacak şeklindeki sözleri üzerine kongrede savaş kararının alındığını" söylediğini,
Meral KIR' ı Meral KİDİR olarak bildiğini, Meral KIDIR'm PKK örgütünün eski
mensuplanndan olduğunu, Meral KIDIR'ın, Muharrem KARABULUT ve yanında bulunan
bazı örgüt üyeleri ile PKK'nm içinde Türkiye Devrim Partisini kurduklanm, sosyalist bir
ideolojileri bulunduğunu, PKK'ya bağlı olduklannı ve amaçlannm gerilla savaşını Batı
illerinde taşımak olduğunu, bu kişilerin genellikle Türk kökenli olduklannı ve sosyalist
devrimini savunduklannı, bunlann devrimi savunan sol örgütlerin ülkede devrim yapabilecek
bir güce sahip olamayacaklannı savunduklarını ve PKK ile birlikte bu devrimin
gerçekleşmesini daha mümkün gördüklerini, Ankara ve İstanbul illerinde örgütlendiklerini
beyan etmiştir.
ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda İŞÇİ PARTİSİ GENEL
MERKEZİNDE elde edilen "istanbul, 23 Mayıs 2000, Sayın Abdullah Öcalan" ile başlayan
ve "iyi dileklerimi ve selamlanmı yollanm, Doğu Perinçek işçi Partisi Genel Başkanı, Not:
Bu mektubun bir örneği, Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisine sunulmuştur." İle biten
dokümanda; ^gs^'**''**^
"İstanbul, 23 Mayıs 2000, Sayın Abdullab^caîan, * $t\
289
h^-w *»
Avukatlarınız selamlarınızı getirdi ve önümüzdeki süreçle ilgili görüşlerimi sordular.
Onlara anlattıklarımı, Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği için duyduğum sorumluluk gereği,
ayrıca size yazmayı yararlı gördüm.
Yaşanan süreçte geleceği belirleyecek kritik noktaya, öncelikle dikkatinizi çekmek
isterim. Türkiye'nin demokratik devrimi ile Avrupa Birliği'yle bütünleşme projesi, birbiriyle
bağdaşmaz. Bu iki program ve iki programı temsil eden kuvvetler, nesnel olarak cephe
cepheyedir. Ulusal devleti ve Cumhuriyet Devrimi'ni savunan demokrasi kuvvetler ile Batı
kuvvetleri arasındaki çelişmenin önümüzdeki kısa ve orta sürede çok daha derin çatışmalara
yol açması kaçınılmazdır.
Türkiye'de demokrasi, Kemalist Devrim'i tamamlayacak kuvvetlerin eseri olacaktır.
Batı'nın büyük devletleri ise, bugün demokrasi sürecinin karşısındaki en büyük engellerdir.
Özellikle ABD ve ikincil olarak Avrupa Birliği, Türkiye demokratik devrimin önünü kesen
başlıca kuvvetlerdir. Onlar, Türkiye'yi demokrasiye zorlamıyor; tam tersine demokrasinin
biricik çerçevesi olan ulus devleti yıkıma uğratarak, demokrasiyi imkânsız hale getirmek
istiyorlar. Dayattıklan bölge polisi misyonu ve neoliberal ekonomi, demokrasi benzeri bir
rejimde bile uygulanamaz. Bayar-MenderesTerden Özal ve Çiller gibilere kadar işbirliği
yaptıkları kuvvetlere bakarsak bunu çok daha iyi görebiliriz. Öte yandan onların "Kemalist
Devrimin kazanmalarını yıkma" pratiklerini göz önünde tuttuğumuz zaman da, hedeflerini çok
iyi anlarız.
"Demokrasi ve insan haklan" veya "Kopenhag kriterleri" dedikleri program, bir
demokrasi programı değil, fakat tıpkı Irak ve Yugoslavya'ya karşı yaptıklan gibi parçalama ve
denetim altına alma siyasetinin araçlandır. Sürece ülkemiz açısından bakarsak, ABD ve
Avrupa, Türkiye'den tek bir şey istiyor: "Kriz bölgelerinde müdahale gücü" rolünü üstlenmesi.
Bu misyonu kibar bir ifadeyle "Batı için güvenlik üretmek" diye özetleyenler de vardır.
Kopenhag kriterleri falan, hepsi bu dayatmanın hizmetindedir. Nitekim Türkiye AB
aday üyeliğine kabul edilince, Alman hâkim güçlerinin Die Welt gazetesi, olayın esas anlamını
şöyle saptamıştır: "Türkiye, AB aday üyeliğini kabul etmekle, evlatlannm canını büyük
maceracı müttefik uğruna feda etmeye hazır olduğunu göstermiştir." (Die Welt, 22 Aralık
1999) Buradan da anlaşılacağı üzere, Türkiye'nin Avrupa kapısında denetim altına alınması,
ABD'nin politikasıdır.
Economist dergisi ise, Türkiye'nin aday üyeliğinin tarihsel süreç açısından ne anlama
geldiğini açıkça belirlemiş, olayı "Kemalizmin sonu" başlığıyla duyurmuştur. AB aday üyeliği
ile Kemalist Devrimi tamamlamak iki karşıt süreçtir.
Herkesin önüne şu soruyu koyması gerekiyor: Mehmetçiği Batı'nın güvenliği için
kriz bölgelerine süren bir rejim, demokratik olabilir mi?
ikinci bir soru daha: IMF reçetesi gereği, köylüye destek akçalannı kaldırarak
Türkiye tanmmı çökerten ve özelleştirme yoluyla bir milyondan fazla işçiyi sokağa atacak ve
SSK'lan tasfiye edecek bir rejim, büyük çoğunluğa şiddet uygulamak dışında bir tercih
hakkına sahip midir?
iç piyasayı bile yabancı hipermarketlere teslim eden bir rejim, esnaf ve tüccan
tasfiye ederken, aynı zamanda onlara özgürlük verebilir mi?
"Kopenhag kriterleri" içinde, işçiye, köylüye, esnaf ve zenaatkara, ulusal sanayici ve
tüccara insaf yoktur.
Bunlar, ulusal devletin dayandığı sınıflardır. Avrupa Birliği sürecinde daha ağır
baskılarla dayatılan program, özgürlüğü ezici çoğunluk için imkânsız hale getirmekte, halka
şiddet uygulanmasını ise zorunlu kılmaktadır.
Bu programın, "azınlık mezhep ve milliyetlere özgürlük" vaat etmesine kanmak, en
büyük yanılgı olur; uygulandığı her yere, kanlı boğazlaşmalar getirdiği apaçık artadadır.
Kuzey Irak Kürtlerinin durumuna, Boşnaklann şenatçubır rejim altına düşmesine, Çeçenlerin

^
5^7
perişan haline ve Kosova'lı Arnavutların ABD bayraklarıyla yürümelerine göz atmak, Batı'nm
"insan haklan" programı hakkında yeterli fikir verir. Kaldı ki, olaya dünya ölçeğinde
baktığımız zaman, milliyet ve mezhep çatışmaları, her yerde emperyalizmin yayılma
politikasının aletidir.
Batı'nm küreselleşme programının halka maliyetinin çok ağır olduğunu görmekle
birlikte, nasıl olsa başarılı olacak, biz de bu projeyle bütünleşelim ve üstte kalanların yanında
olalım diye düşünüldüğü de oluyor. Bu, çok ama çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü Türkiye,
kesinlikle Avrupa Birliği ile bütünleşmeyecek, yeni oluşan dünya dengelerinden yararlanarak
bağımsız ulusal devletini koruyacak ve demokratik devrimini tamamlayacaktır. Bütün olgular
bu yöndedir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmak bir yana, önümüzdeki üç-beş yıllık
süreç içinde cephesini Batı'dan gelen baskılara dönmek zorunda kalacağı kesindir.
Hem ABD ve Avrupa, hem de Türkiye'nin Kemalist Devrim rotasmdaki ulusal
kuvvetleri, ülkemizin Avrupa Birliği 'yi e bütünl eşmeyeceğini biliyorlar ve ona göre
mevzileniyorlar. Bunu saptamak için, Avrupa Birliği'ne aday üyelik protokolüne bakmak bile
yeterlidir. Orada, taraflar arasında dört yıl içinde bir anlaşmaya vanlmazsa, Kıbns ve Ege
sorunlannm La Haye Adalet Divanı'nda çözüleceği yazılıyor. Eğer Türkiye'nin Avrupa
Birliği'yle bütünleşeceği varsayılsa idi, bu tür hükümlere gerek görülmeyecekti. Çünkü Kıbns,
Yunanistan ve Türkiye, o zaman Avrupa Birliği içinde birleşecek ve aralannda ne Ege kıta
sahanlığı sorunu, ne de Kıbns sorunu kalacaktı. Herkes bilmektedir ki, süreç bu yönde
değildir. Yunanistan ve Güney Kıbns'ı da içine alan Avrupa, Protokol'a bu hükümleri koyarak,
aslında gelecekte kendisi ile Türkiye arasındaki sorunlarda, La Haye Adalet Divanı'm yetkili
kılarak bir mevzi kazanmayı planlamıştır. Kıbns ve Ege kıta sahanlığı, önümüzdeki dönem
Türkiye ile Yunanistan arasındaki değil, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki sının
belirleyecek anlaşmazlık konulandır.
ABD açısından ise, mesele, Doğu Akdeniz'e hükmetmek için Kıbns'ı sorunsuz bir üs
haline getirmek ve aynca Türkiye'nin bütün çıkış yollannı denetim altında tutmaktır. Dahası
ABD, Türkiye'yi Kıbns ve Ege üzerinden sıkıştınp Kuzey Irak'ta teslim alma politikası
izlemektedir.
Türkiye yöneticileri ise, ne yazık ki, ulusal devlet perspektifini yitirerek, böyle bir
Protokol'a imza atmışlardır. Bir kısmı ise, Batı'yı bir süre daha oyalama ve zaman kazanma
anlayışı içindedir.
Ancak bu sorunlann La Haye Adalet Divanı'na gitmeden, yani dört yıl geçmeden,
önümüzdeki kısa dönemde alevleneceği kesindir. Nitekim işte alevlenmeye başlamıştır bile.
Önce iran'a düşmanlık kampanyyası, arkasından Ege Ordusu'nu kaldırma önerileri ve hatta
Türkiye'nin kıta sahanlığına ilişkin ihlalleri "savaş sebebi" saymaktan vazgeçmesi yolundaki
görüşler, birbiri peşi sıra piyasaya sürülmüştür.
Türkiye, ABD ve Avrupa ile üç cephede karşı karşıya gelmiştir: Kuzey Irak, Ege ve
Kıbns. işbirlikçi medyanın ortada dolaştırdığı laflann kıymeti harbisi yoktur. Türkiye'nin her
üç cephede de direneceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu direnmenin ulusal birikimi
olduğu gibi, dünya koşullan da elverişlidir.
Rusya, Çin, Hindistan, Orta Asya Türk cumhuriyetleri, iran ve bütün Asya bir blok
oluşturmaktadır. ABD, Avrasya kayasına çarpmıştır. Batı uygarlığı çürümekte ve
dağılmaktadır. Asya ise dinamiktir ve önüne geçilemeyen bir yükselişin içine girmiştir.
Türkiye Avrasya bloku ile batı arasındaki dengeleri çok iyi değerlendirebilir ve kendisi için
çok geniş bir manevra ve bağımsızlık alanı açabilir. Bütün sorun, bağımsız iradeye sahip bir
Cumhuriyet Devrimi iktidannm kurulmasmdadır.
Batı ile potansiyel çatışma unsurlan, yalnız Kıbns, Ege ve Kuzey Irak'ta değil, iç
cephede de ciddidir. Batı Türkiye'ye, Aydmlık'ta defajpea^ber konusu olduğu üzere şunlan
dayatıyor: ^ ^j^
1.Ulusal Ordu tasfiye edilecek, Türk Silahlı Kuvvetleri pentagonlaştınlarak, bölge
polisi haline getirilecek.
2.28 Şubat bitirilecek, cemaat ve tarikatlar özgürleştirilecek.
3.Ilımlı islam yeniden iktidar ortağı yapılacak.
4.Yukardan denetim altına alman PKK yasallaştırılacak.
5.Bütün bunlara muhalefet eden radikaller temizlenecek.
Özeti, Avrupa'ya girebilmek için, Türkiye'den öncelikle kapıdaki vestiyere ulusal
ordusunu ve Kemalist Devrim'i bırakması isteniyor. PKK'nin yasallaştırılması talebi ise,
ellerinde Türkiye'ye karşı bir bölünme etkeni bulundurmak amacıyladır.
Bu dayatmaların kabul edilmesi mümkün değildir.
Ulusal devlet ve ulusal ordu direnir; direnecektir; kesindir bu. işbirlikçi hakim
sınıfların devleti ve NATO'ya bağlı bir ordu nasıl direnir diye soranlar oluyor, şunu
görmüyorlar: 28 şubat'tan beri Türkiye'de, tıpkı Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi, iki
iktidar odağı oluşmuştur. Küçük Amerika rejiminin karşısında Kemalist Devrim rotasında yeni
bir iktidar belirmektedir. O nedenle sakız çiğner gibi tek bir "derin devlef'ten söz eden tahliller
geçersizdir.
Direnecek olan kuvvetler, Kemalist Devrim rotasında toplanmaktadır. Küçük
Amerika rejimi sönerken, devrimci birikim canlanmaktadır. Osmanlı devletinin içinden
Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren bir Kuvvayı Milliye nasıl çıktıysa, bugün de öyle olmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 28 Şubat'tan bu yana Cumhuriyet devrimi mevzisinde
kararlı bir tavır göstermesi, yaşanan sürecin önemli bir işaretidir. 28 Şubat aslında 1995
Martı'nda Kuzey Irak'a yapılan Çelik Harekâtıyla başlamıştır. Türk Ordusu, bu harekâtla
ABD'nin egemenlik alanına girmiştir. Arkasından gelen 1996 sonbaharmdaki Türk Ordusu-
Irak-Barzani işbirliği, ABD'nin Kuzey Irak'taki hâkimiyetine ağır bir darbe indirdi. Olayı ABD
Genelkurmayına yakın Joint Forces Quarterly dergisi, "ABD Ordusu'nun Vietnnam'dan sonra
aldığı en büyük yenilgi" olarak niteledi.
Bu süreç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulusal devleti ve Cumhuriyet Devrimi
kazanımlanm korumakta kararlı olduğunu göstermiştir. Dıştan gelen baskılar, tıpkı Kurtuluş
Savaşı yıllarındaki gibi, Türk-Kürt birliğini pekiştirme gereğini de ortaya çıkarmış ve Acil
Kardeşlik Çözümü'nü gündeme getirmiştir. Dışa karşı bağımsızlığı ve içte laikliği savunmak,
demokratik süreci kaçınılmaz olarak ateşlemiştir. Süreç kuşkusuz iniş çıkışlıdır, zaman zaman
geri dönüşleri içerir. Ancak ben bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulusal devlet ve
Cumhuriyet Devrimi mevzisinde kararlı bir tavır alacağına, emperyalist baskılara teslim
olmayacağına güveniyorum. Bu güvenimi de her yerde olduğu gibi burada da ifade ediyorum.
Türkiye'nin ulus devletinin direneceğini söylemek, dayanaksız bir umudun ifadesi
değildir; toplumsal-ekonomik gerçeğe dayanır. Ulus devlet, ulusal piyasa temeli üzerinde
varolur. Hiçbir ulus devlet, ulusal piyasanın dağıtılmasını ve kendi temellerinin yok
edilmesini, kısacası sömürgeleşmeyi kabul etmez. Ulus devletler silahla kurulmuşlardır ve
ancak silahla yıkılabilirler. Türkiye'nin barışçı yoldan yıkıma uğratılması pratiği, aslında en
sonunda dıştan ve içten silahlı müdahalenin koşullarını hazırlamak ve uygun mevziler
yaratmak içindir. Türkiye bu sürece kurbanlık koyun gibi başım uzatmayacaktır.
Irak ve Yugoslavya direnenebilmiştir; Türkiye haydi haydi direnir. Türkiye ulusal
devleti ve ordusunun direnme potansiyeli, Irak ve Yugoslavya'nın on katıdır. İnsan malzemesi,
bağımsız devlet ve ordu geleneği, ekonomisi ve diğer olanakları yanında, hızla güçlenen
Avrasya blokunun sağladığı uluslararası olanaklar hesaba katılırsa, Türkiye'nin Batı'ya boyun
eğmeyeceği ve kendi ulusal devletini Batı'ya bir kez daha kabul ettireceği açıktır. Türkiye ile
Batı arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, egemenliğe saygı ve karşılıklı yarar temeline
oturması, bu direnişle gerçekleşecektir. ^

/T s^
29f *» * (C < * \ ___ ,
Burada herkesin önündeki soru şudur: Kimin yanında olacağım? Ulusal devlet ve
ulusal ordunun mu, yoksa Batı'yla bütünleşme projesinin mi? Bu iki karşıt program ve kuvveti
bağdaştırmak mümkün olamayacağına göre, herkes bu seçeneklerle yüz yüze gelecektir. Bir
an önce safa girmek, Türkiye'nin demokratik devrimi ve Kürt sorununa çözüm açısından da
önemlidir.
Kürt sorununun demokratik çözümü, Batı ile işbirliği yapıldığı için değil, Batı'ya
karşı kesin tavır alındığı için hızlanacaktır. Kürt sorunu, Batı ile işbirliği yapıldığı ölçüde
sürüncemede kalır; Batı'yı Kürt sorununun içine davet eden uygulamalara ne kadar kararlı bir
tutumla son verilirse, çözüm o kadar demokratik ve çabuk olacaktır. Çünkü Kürt sorunundaki
esas engel, artık Kürt realitesini kabul etmeyen iç kuvvetler değil, Kürt sorununu Türkiye'ye
karşı kullanmak isteyen dış kuvvetlerdir. O dış kuvvetlere karşı, ne kadar güçlü bir Türk-Kürt
birliği kurulursa, güven ortamı o kadar sağlıklı olur ve demokratik çözümler de güncelleşir.
Eğer, Kürt sorununu çözmede, Türkiye'ye karşı Batı'nm baskısından yararlanmayı düşünenler
olursa, bu, Türkiye üzerindeki tehditle birleşerek sorunu çözmeye kalkışmak anlamına gelir.
Matematik formüllerle ifade edecek olursak:
Türk+Kürt= demokratik çözüm.
Batı+Kürt= çözümsüzlük.
Türk+Kürt birliği, Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi Batı'dan gelen tehdide karşıdır.
Batı+Kürt formülü ise, Türkiye'ye karşıdır.
Bugünkü koşularda Batı'nm yanında olmak, aslında Türkiye'ye karşı olmak anlamını
taşımaktadır. Sizin de dikkatinizi çekmiştir, Türkiye'nin bütünlüğü içinde yer almak, Batı'nm
hoşuna gitmiyor.
Denecektir ki, Türkiye devletini yönetenler elli yıldır Batı işbirlikçisidir. Doğru!
Zaten Türkiye'yi bu hale getirenler de onlardır. Biz devrimciler, elli yıldır onlara muhalefet
ediyoruz ve Kemalist Devrim'in kazanımlannı savunuyoruz.
Küçük Amerika rejimi açısından deniz bitmiştir. Batı ile işbirliği yoluyla Türkiye'ye
yapılan kötülüklerin sonuna gelinmiştir. Yaratılan mafya-tarikat-gladyo rejimi derin bir krize
girerken; Kemalist Devrim kendisini yenileyerek canlanmaktadır.
Türkiye'nin ulusal devletini ve diğer devrimci kazanımlannı savunmak, statükoyu
korumak değil, devrimci bir sürece omuz vermektir. Türkiye, kendini savunmak için elli yıllık
küçük Amerika sürecinin oluşturduğu mafya-tarikat-gladyo rejiminden kurtulmak durumuyla
karşı karşıya gelmiştir. Bu nedenle ulusal devletin savunulması, Türkiye'de köklü bir iktidar
değişikliğine ve yenilenmeye yol açacaktır.
Bu olay, Kurtuluş Savaşı'yla başlayan devrime benzer. Türkiye, sömürgeleşme
tehdidinden kurtulayım derken, Osmanlı Ortaçağından da kurtulmuş ve demokratik devrim
sürecinin en önemli atağını yapmıştır. Benzer bir durumda bulunduğumuz tahlilini yapan işçi
Partisi, Aralık 1999'da yaptığı 5. Genel Kongresi'nde bu sürecin ihtiyacına cevap veren bir
iktidar projesi kararlaştırdı ve önüne üç birlik görevini koydu:
-Siyasal düzlemde: Kemalist-Sosyalist ittifakı.
-Kitlesel düzlemde: Türk-Kürt birliği.
-Yaptırım düzleminde: Halk-Ordu birliği.
Program ise, Altı Ok'tur.
Altı Ok, hâlâ geçerlidir; önümüzdeki devrimci adımın temel yönelişlerini içerir.
Altı Ok, halk açısından doğru olmanın ötesinde, Türkiye'nin büyük güçlerini
birleştirecek tek formüldür.
"Demokratik Cumhuriyet" gibi formülleri, demokrasi düşmanı neoliberal çevreler de
paylaşıyor. Altı Ok ise, eskilerin deyişiyle "Efradını cami, ağyarına mâni" bir programdır; yani
fertlerini toplar, düşmanına da engel oluşturun-"Altı Ok benimsendiği zaman, emperyalistlerle
ve halk düşmanlarıyla birleşme tehlikesi yoktup *
Altı Ok'u farklı kavramlarla ifade etmek mümkündür; ancak o zaman programın
sihiri bozulur; büyük kuvvetler birleştirilemez ve tarihten kuvvet alınamaz; kısacası hedefe
ulaşılamaz. Altı Ok, Kemalist ile Sosyalisti, Türk ile Kürdü, Halk ile Orduyu birleştirebilecek
tek formüldür. Bu nedenle Altı Ok'un alternatifi yoktur.
Türk-Kürt birliğinin örgütsel biçimi, birlikte örgütlenmektir. Mustafa Kemal
Atatürk'ün Türk ve Kürdü, Anadolu'da bir hükümet kurmak için, Müdafaai Hukuk
Cemiyetleri'nde birlikte örgütlemesi, bugün de örnek alınacak çözümdür. Birlikte örgütlenme,
birliği sağlamlaştırır. Ayrı örgütlenme, ayrılma etkenlerini güçlendirir. Batı'nm "PKK'yi
yasallaştırmakta" diretmesinin nedeni, Türkiye'yi bölme tehdidini elde bulundurmak içindir.
Buna olanak verilmemesi, binlerce sayfa birlik yanlısı sözden ve birlik yemininden çok daha
etkilidir ve belirleyicidir.
Birlikte örgütlenme, vitrinde değil, gerçekte olmalıdır. Batı güdümlü programlar,
Türk ve Kürdü birleştirmez. Kıblesi Washington ve Brüksel olan bütün programlar, bölücüdür.
O merkezler, birleşik bir Türkiye istemiyorlar. Çünkü birleşik ve güçlü bir Türkiye'nin "Kriz
bölgelerine müdahale misyonu"nu kabul etmeyeceğini biliyorlar. Onlara mecbur ve muhtaç
olması için, Türkiye'nin sorunlu, zayıf ve parçalı olmasını istiyorlar. Birlikte örgütlenme, bu
dayatmaya örgütsel cevaptır.
Birlikte örgütlenme, aynı zamanda Kürt Sorununa Kardeşlik Çözümü'nü de
hızlandıracaktır. Birlikte örgütlenmenin sağladığı güven ortamında, Kürt kitlelerinin
demokratik talepleri konusundaki kuşkuların dağılması da kolaylaşacaktır.
Güvenilir kaynaklardan öğrendiğimize göre, "Kürt Sorununa Kardeşlik Çözümü",
genel çizgileriyle kabul edilmiş ve Millî Güvenlik Kurulu'ndan geçmiştir. Sorunu çözecek
merkez, Washington veya Brüksel değil, Ankara'dır.
Hal böyleyken, çözümün Türkiye'den değil, Batı'dan beklenmesi, Kürt
yurttaşlanmızm bilincinde bölünme etkenini güçlendirir. Bugün en temel mesele, Kürt
yurttaşlarımızı, çözümün Batı'dan değil, Türkiye'den geleceğine ikna etmektir. ABD ve
Avrupa çözemez, Türkiye çözer. Oralardan ne barış gelir, ne de özgürlük.
Dış müdahaleye ne kadar kararlı tavır alınırsa, çözümün uygulamaya konması da o
kadar hızlanacaktır.
Aslında bu mektubu önümüzdeki süreçte nelerin olamayacağı ve nelerin de
kesinlikle gerçekleşeceği konusundaki görüşlerimi bildirmek için yazdım..........
Size duyurmak istediğim görüşler bunlardır.
iyi dileklerimi ve selamlarımı yollarım.
Doğu Perinçek işçi Partisi Genel Başkanı
Not: Bu mektubun bir örneği, Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisine sunulmuştur."
Yazdığı görülmüştür.
Ayrıca ULUSAL MEDYA 2001 isimli dokümanda "Bilinen bir gerçektir ki; Perinçek
grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan kuruluş amacı, PKK'nm yayın
organı Medya TV (MEDTV)'ye alternatif bir televizyon yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve
Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesidir. Bu yöntemle Türkiye'deki Kürt kökenliler İşçi
Partisi ekseninde toplanacak, Kuzey Irak ve Karkas bölgelerinde dağınık halde bulunan Kürt
kökenliler ise; Batı karşıtı terör grupları olarak Kuzey Irak topraklarında (Türkiye'ye sınır
bölgelerde) konuşlandırılacaktır. Böylece Asya'ya açılan kapı eşiğinde ABD'nin önünde
Ortadoğu eksenli bir terör seti oluşturulacaktır. Arzulanan hedefe varılabilmesi için ise; en
güçlü ve yasal propaganda silahı olan televizyon yayıncılığıdır." Yazdığı görülmüştür.
Ayrıca soruşturma sırasında gelen bir ihbar mektubundaki CD'de OCALAN isimli
93 Sayfalık PDF dosyası içerisinde; her sayfada 8 resim olmak üzere toplam 743 adet resim
bulunduğu, bu resimler içerisinde Ferit İLSEVER, DojgjJŞERİNÇEK, Hayati ÖZCAN, Murat
BARDAKÇI, Ahmet TÜRK, Yalçın KÜÇÜK, Mehmet Ali BİRAND, Coşkun ARAL, Mesut
Jr

* ı _________............
BARZANİ, Fatih ALTAYLI, Cengiz ÇANDAR, ve Hadi ULUENGİN isimli şahısların
bölücübaşı Abdullah ÖCALAN ve terör örgütü mensupları ile birlikte PKK/KONGRA-GEL
terör örgütünün sözde kırsal alanında çektirmiş oldukları fotoğraflar ile yine bölücübaşı
Abdullah ÖCALAN ile terör örgütünü sözde kamplarına gelen şahısların birlikte çektirmiş
oldukları fotoğrafların bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu resimler incelendiğinde özellikle Doğu PERİNÇEK'in gazetecilikten öte örgütü
denetliyor edası içersinde görüntülerinin olduğu, bölücübaşı Abdullah ÖCALAN ile çok
samimi ve içten görüntülerinin olduğu, Yalçın KÜÇÜK'ün ise terör örgütü mensuplarına
eğitim veriyor şeklinde görüntülerinin olduğu, aynı şekilde bölücübaşı ile çok samimi ve içten
görüntülerinin olduğu görülmüştür.
Söz konusu resimler gizli tanık DENİZ'in ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde,
Gizli tanığın ifadelerini tamamen doğrular nitelikte görüntüler olduğu anlaşılmaktadır.

Şüphelilerin telefon görüşmelerinde ve soruşturma kapsamında ele geçen doküman


ve belgelerde belirtilen DTPTi yöneticilere/DTP binalanna yönelik eylem planlamaları ve
arayışları konusunda;
2005-2008 yıllan arasında DTP Genel Merkez yöneticilerine, belediye başkanlanna
tehdit içerikli mektup/e-postalar gönderilmiş, yine DTP Genel Merkezi'ne zarf içerisinde
mermi yollanmış, DTP Genel Merkez ve il binalanna silahlı ve Molotoflu saldmlar
gerçekleştirilmiştir.
Şüpheliler Muhammet YÜCE ve emekli Albay Mehmet Fikri KARADAĞ arasında
yaptıklan telefon görüşmesinde;
01.01.2007 günü Mehmet Fikri KARADAG'm kullanımında bulunan 0 535 888 15
14 numaralı telefonla, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 533 570 89 38 numaralı
telefonu aramasıyla yapılan görüşmede; (Tape No: 7)
".......onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi
bombalayacam" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Yok sakm yapma, haberim olmadan bir şey
yapma, sakm" "Onlara prim verirsin, BİZİM İSTEDİĞİMİZ ZAMAN YAPACAZ, onlar
istediği zaman değil" dediği, Muhammet'in "AHMET TÜRK varya DTP başkanı, şerefsiz
pezevenk" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş
bileyip duruyor, boyna zorluyorlar başlanna gelecek var" dediği......"
3- Telefon görüşmelerinde ve operasyon kapsamında ele geçen doküman ve
belgelerde belirtilen, "Türk-Kürt çatışmasını sağlama" arayışlan ve planlamalan konusunda;
Bölücü terör örgütü nihai hedefi olan, bağımsız birleşik kürdistanı kurabilme
amacıyla kurulduğu günden itibaren bölge halkına ayn bir etnik kökenden geldiği aşılaması
yapılarak ülke genelinde Türk-Kürt çatışması meydana getirerek sonuca ulaşmaya çalışmıştır.
Gelinen bu noktada gerçekleştirilmek istenen olaylara bakıldığında ülkemizde bir
Türk -Kürt kavgasının çıkartılmak istendiği anlaşılmaktadır. Bir taraftan örgütün müzahir
kitlesinin DTP binalannda toplatıldığı, bir taraftan da milli duygulan olan insanlan DTP
binalannı taşlamak suretiyle ülkemizde kaos ortamı yaratılmak istendiği görülmektedir.
Mevcut Ergenekon yapılanması da aynı tarzda Türk-Kürt çatışmasını körüklemek
suretiyle hareket tarzı/stratejisi konulannda bölücü terör örgütü ile paralellik arz etmekte olup,
bu düşünce ve planlamalar Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmeye ve parçalamayı
amaçlamaktadır.
Operasyon kapsamında elde edilen İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK ve
yöneticilerinin bölücü terör örgütünün kamp alanlanna yaptıklan ziyaretler konusunda;
Türkiye'de legal alanda faaliyet yürüten bir siyasi partinin genel başkanı konumunda
olan bir şahsın, örgüt kamplannda teröristbaşıyla görüşmesi teröristlerle tek tek tokalaşması,
hem örgüt kadrolanna hem de örgüt tabanına büyük moraTsâğlamıştır.

^2r<^r^
Yıllarca muhatap arayan teröristbaşı, bunu bir fırsat bilerek bölücü terör örgütünün
talep ve isteklerini Doğu PERİNÇEK aracılığıyla devlete iletmeye çalışmıştır.

SONUÇ :
Örgütün anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında "TERÖR" başlığı
altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplarının
kontrol altında tutulması gerektiği, gerektiğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI"
oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı
oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
Soruşturma dosyasındaki delillerden de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
yöneticilerinin PKK terör örgütü ile ilişki içersinde oldukları, söz konusu terör örgütünü
kontrol altında tutmaya çalıştıkları ve gerektiğinde de amaç ve hedefleri doğrultusunda
kullandıkları, bu çerçevede son yıllarda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersindeki Kuvayı
Milliye derneği altındaki tetikçi şahıslara Kürt vatandaşlarımıza yönelik eylemler yaptırmayı
planlayarak ülkede TÜRK-KÜRT çatışması meydana getirmeyi ve böylelikle örgütün amaçları
doğrultusunda ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DHKP/C TERÖR ÖRGÜTÜ


BAĞLANTISI

a) DHKP/C terör örgütünün tarihçesi


DHKP/C terör örgütü Romanya Sorumlusu olarak faaliyet yürütmekte iken
Türkiye'ye iade edilen Sedat Kod Semih GENÇ isimli kişi 07.10.2002 tarihinde İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde vermiş olduğu ifadesinde;
"DHKP/C örgütünün çıkış noktasına bakacak olursak, 1965 yıllarına dönmek gerekir.
Bu yıllarda TİP içerisinde Behice BORAN ile birlikte sol görüşler ortaya çıkmaya başladı, bu
süreç sonunda FKF(Fikir Kulüpleri Federasyonu) oluşturuldu. Bunun başında ise Doğu
PERİNÇEK vardı, bütün gençlik burada toplanmaya başladı, bir süre sonra bu grubun içinden
MDD ve Şafak grubu ortaya çıktı, Milli Demokratik Devrim tezini savunanların başında Mihri
BELLİ yer alıyordu, Şafak grubu ise federasyon içinde güçlüydü ve Doğu PERİNÇEK'in
idaresinde bulunuyordu. MDD içerisinde yer alan Mihri BELLİ ve Mahir CAYAN grubu bir
süre sonra buradan ayrıldılar, temel ayrılık olarak Doğu PERİNÇEK grubu Çin ve Mao
düşüncesini savunurken, Mihri BELLİ ve Mahir CAYAN ise Türkiye'nin az gelişmiş kapitalist
ülke olduğunu savunuyorlardı. Daha sonraları bu grup DEV-GENÇ'i oluşturdu, yine fikir
tartışmaları devam ederken, kongre ile Ertuğrul KÜRKÇÜ Dev-GENÇ başkanı oluyor.
Bundan sonra Mahir CAYAN'm görüşünde DEV-GENÇ faaliyetine başlıyor, Mihri BELLİ ise
kendi görüşlerinde ısrar ederek DEV-GENÇ içinden ayrılıyor. Dev-Genç içindeki faaliyetler
1970'li yıllarda THKP/C adım alarak devam ediyor. Mahir CAYAN'm görüşlerini özetlersek,
Şehirlerden kırlara doğru yayılan bir örgütlenme ile devrim süreci başlatılarak, bunun
neticesinde iktidar ele geçirilerek sosyalizm düzenine geçmeyi öngörüyor. Bu düşünce
doğrultusunda öncü savaşı ve silahlı propaganda başlatılarak eylemlere geçiliyor, bir süre
sonra Mahir CAYAN yakalanıyor, bundan sonra Hikmet KIVILCIMTmm görüşlerini
benimseyen Yusuf KÜPELİ ve Münir Ramazan AKTOLGA ayrı bir grup olarak çıkıyorlar.
1971 yılında Mahir CAYAN ve arkadaşları cezaeypdçft-feaçarak tekrar eylemlilik sürecine
giriyorlar, 1972 yılı 30 MART'ta Mahir CAYAN ve arkadaşları Kızılderc'de silahlı çatışmada
ölü olarak ele geçirilince, örgütün kadroları dağılıyor, bu arada HALKIN YOLU-
KURTULUŞ-DEV-GENÇ-MLSPB olarak değişik fraksiyonlar ortaya çıkıyor.
Burada sol sapma olarak değerlendirdiğimiz MLSPB ile sağ sapma olarak
değerlendirdiğimiz DEV-YOL ortaya çıkıyor. MLSPB, Mahir CAYAN'in görüşlerini küçük
hücreler halinde örgütlenerek şiddetli eylemler neticesinde halkı kendi yanlarına çekerek
devrimi gerçekleştirmeyi düşünüyorlar, bu nedenle sol sapma olarak değerlendiriliyor. Dev-
YOL ise tamamen halkın direnişi ile kitlesel olarak düzenli orduya geçiş yapılması gerektiğini,
halkın saldmlar karşısında zaten direnişe geçeceğini savunuyordu, bu da sağ sapma olarak
değerlendirilmiştir. 1978 yılında Dev-Yol'un bu durumuna karşı Dursun KARATAŞ-Paşa
GÜVEN-Hüseyin SOLGUN biraraya gelerek DEV-SOL'u oluşturuyorlar. 1980 yılında Dursun
KARATAŞ ve diğerleri yakalanarak cezaevine giriyorlar, cezaevinde açlık grevleri bu
dönemde Dursun KARATAŞ tarafından organize edilerek, burada örgütlenme sağlanıyor. 1989
yılında Dursun KARATAŞ ve arkadaşları cezaevinden firar ederek, 1991 yılma kadar
faaliyetini sürdürüyor. 16-17 Nisan ve 12 temmuz operasyonlarından sonra Dursun
KARATAŞ yurt dışına çıkarak buradan örgütü idare etmeye başlıyor. 1992 yılının Eylül
ayında Dursun KARATAŞ gözaltına almıyor, Bedri YAĞAN-İbrahim BİNGÖL ve Aslan
Şener YILDIRIM tarafından kendisi sorgulanıyor, daha sonra bırakılıyor. Bundan sonra
Dursun KARATAŞ kendisinin önderliğinde, Suriye/Şam'da yapılan örgütün kongresinden
sonra 30 Mart 1994 yılında (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi) DHKP/C'yi oluşturuyor.
Şam'da yapılan kongreye 18 kişinin katıldığını biliyorum, Dursun KARATAŞ genel sekreter,
Aslan Tayfun ÖZKÖK ise yardımcısı olarak seçiliyor." şeklinde DHKP/C terör örgütünün
tarihçesini kısaca özetlemiştir.
17.05.2008 tarihinde GİZLİ TANIK DİLOVASI ismiyle ifadesi alman şahıs
ülkemizdeki sol terör örgütlerinin çıkışıyla ilgili olarak;
"1960Tı yıllarında 60 Anayasasının getirdiği nisbi rahatlama ortamında dünyada
sosyalist ideolojiler Türkiye'ye de girmeye başladı. O dönem gençliğin yurtsever ve anti-
emperyalist bir niteliği mevcuttu. Bu sosyalist ideolojinin ülkeye girmesiyle gençliğin içinde
bulunduğu fikir ve ideolojiler iç içe girmeye başladı. Burada Türkiye'ye özgü yeni fikir ve
örgütlenmeler ortaya çıktı.
İlk önce Türk Solu dergisi etrafında ve içinde o dönemin üniversite gençliği ve
hocaları tarafından sosyalist düşünceler yayılmaya başlandı. Bu süreçte ayrışmalar yaşandı ve
çeşitli örgütler ortaya çıktı. Fikir Kulüpleri Federasyonu öğrenci gençliğinin toplandığı yerdi.
FKF ilk çıktığında başkanlığını Doğu PERİNÇEK yapmaktaydı. Bu çatı altında o dönemin
gençlik liderlerinden Mahir CAYAN, Deniz GEZMİŞ, İbrahim KAYPAKKAYA ve Doğu
PERİNÇEK isimli kişiler vardı. Bu kişilerin tamamı silahlı mücadeleyi savunan kişilerdi.

Doğu PERİNÇEK'in de aralarında bulunduğu bu kişiler Türkiye'de sonradan kurulan


Sol terör örgütlerinin liderleri olarak ülkemizi uzun yıllar kanlı çatışmalara sürükleyecek terör
örgütlerinin başını çektiler.
Doğu PERİNÇEK içinde bulunduğu bütün yapılardan hep eleştiri getirerek ayrılmış
ve kendine özgü örgütlenmeler yaratmıştır. O yüzden Türk Solunda Doğu PERİNÇEK her
zaman ajan provokatör olarak bilinen bir kişidir. O günlerde de bu günlerde de sürekli
çatışmaların içinde olmuştur." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Semih GENÇ'in 07.10.2002 tarihli ifadesi ve GİZLİ TANIK DİLOVASFnm


17.05.2008 tarihli ifadesinden de anlaşıldığı gibi; SOL TERÖR örgütlerinin oluştuğu ve
ülkemizde insanların sağ-sol diye ayrışmaya başladığı dönemlerin siyasi aktörleri arasında yer
alan kişilerden birisinin soruşturma kapsamında yakalanarak tutuklanan DOĞU PERİNÇEK
olduğu, yine devam eden süreçte kurulan farklı soJ-tc/ör Örgütlerinin içerisinde yer alan

rf

'^L^<
kişilerin, DOĞU PERİNÇEK'in başkanlığını yaptığı FKF'nin (Fikir Kulüpleri Federasyonu)
içinden çıkan gençler olduğu anlaşılmaktadır.

Tanık ifadelerinde defalarca ismi geçen ve soruşturma kapsamında tutuklu bulunan


şüpheli Doğu PERİNÇEK'le ilgili yapılan araştırmalarda, DOĞU PERİNÇEK'in, 1972-74
yılları arasındaki faaliyetlerinden dolayı yargılanarak 20 yıl hüküm giydiği ancak 1974 yılında
çıkarılan 1803 sayılı af yasasından faydalandırılarak tahliye edildiği öğrenilmiştir.

THKP/C DEV SOL terör örgütü kurulduğu günden itibaren bir çok sansasyonel
eylemler gerçekleştirerek kamuoyunda sesini duyurmuştur. Süreç içerisinde aralarında
ülkemizde Başbakanlık, Bakanlık yapmış kişilerden Generaller, Emniyet Müdürleri, Savcı ve
Hakimler, MİT mensupları gibi devletin yetiştirmiş olduğu bir çok önemli ve değerli şahsiyet
yapılan eylemler sonucu hayatlannı kaybetmişlerdir. 12 Eylül 1980'e kadar 35 polis 23 asker
ve 240 vatandaşı öldüren Dev-Sol, ülkemizi darbe ortamına sürükleyen 80 öncesi sağ-sol
çatışmalarında en aktif rol oynayan terör örgütüdür.

GİZLİ TANIK DİLOVASI 17.05.2008 tarihli Ek ifadesinde;


"Dev-Sol terör örgütü ile ilgili olarak aslında söylenebilecek en temel gizli bağlantı
örgütün gerçekleştirdiği suikastlarda kendini göstermektedir. Örgütün atılım yılları olarak tabir
ettiği 90-91-92 yıllarında bir sürü seri cinayetler işlenmiştir.
Eski MİT Mensubu Hiram ABAS, Emekli paşa İsmail SELEN, Emekli paşa
Memduh ÜNLÜTÜRK, ADANA Jandarma Bölge Komutanı TEMEL CİNGÖZ, MİT
müsteşarlığı yapmış Adnan ERSÖZ, Emekli Paşa Kemal KAY AÇAN gibi birçok sansasyonel
hedefe yönelik eylemler yapıldı.
Bu eylemlerin yapıldığı dönemde örgütte sorumlu düzeyde faaliyet yürüten, örgütün
her şeyine hakim olan arkadaşlanmızla sonradan yaptığımız görüşmelerde o dönem örgütün
eylem amaçlı böyle bir istihbarat çalışmasının olmadığım konuştuk.
Bugün düşündüğümde örgütün istihbarat çalışmasının olmadığı bir dönemde, çok
ciddi ve gizli nokta eylem istihbaratlannm örgütün merkezi tarafından ekiplere
ulaştınlmasmda derin bağlantılann olduğunu ve adeta eylemlerin servis edildiğini
söyleyebilirim." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ suikastı faili Adnan


TEMİZ 16.06.1991 tarihli ifadesinde; Temel CİNGÖZ'ün istihbaratının (kalmış olduğu
Jandarma lojmanlannm giriş çıkış yollan krokisi, generalin hergün sabah evden çıkışının saat
saat gün gün belirtildiği) THKP-C Dev-Sol örgütünün Merkez Komite Üyesi ve aynı zamanda
Askeri Komite sorumlusu Haluk kod Niyazi AYDIN tarafından kendisine kapalı zarf
içerisinde hazır olarak gönderildiğini, yine Adana'da gerçekleştirilecek başka eylem
istihbaratlannm da örgütün merkezi tarafından kendisine hazır olarak geldiğini beyan etmiştir.

GİZLİ TANIK İSMET'in 16.05.2008 tarihli ifadesinde; "Bana karanlık gelen


suikastlardan birisi Temel CİNGÖZ suikastıdır. Temel CİNGÖZ görevli olduğu dönemde
Adana'da Adnan TEMİZ isimli Dev-Sol militanının ekip komutanlığını yaptığı SDB ekibince
taranarak öldürüldü. Adnan TEMİZ Jandarma A Tipi Özel Kuvvetlerde Necmi SUNA'nın
akrabasıdır. Yine Adnan TEMİZ Adana'da Amerikan Mozelle isimli Çavuşun öldürülmesi
eylemine kanştı daha sonra yakalanarak tutuklandı. Malatya cezaevinde tutulu bulunduğu
sırada örgüte ihanet ettiği gerekçesiyle yine örgüt mensuplan tarafından öldürüldü. İhanet
gerekçesi ise yakalandığında Poliste ifade vermiş olmasıydı. Poliste yakalanıp da ifade
vermeyen örgütçü sayısı yok denecek kadar azdır. Hatta^AdaanJEMİZ'in ifadesinde önemli
.t *f "
olarak anlattığı örgüte zarar verecek bir şey yoktur. Yani ifade vermiş olması bahane edilerek
Adnan TEMİZ öldürülerek susturulmuştur." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Adnan TEMİZ'in sorumluluğunu yaptığı ekip, Adana'da bulunan tek ekiptir. Eylem
istihbaratlarının merkezden hazır olarak geldiğini beyan etmesi Adnan TEMİZ'in cezaevinde
öldürülme sebebi olmuştur. Çünkü terör örgütünde eylem için yapılan istihbarat çalışmaları ya
silahlı faaliyet yürüten ekipler marifetiyle gerçekleştirilir ya da ilişkilerden gelen bilgi ve
duyumlar istihbarata dönüştürülür. Her halükarda alanda yapılan bir istihbarat çalışması vardır
ve bu çalışma raporlar halinde örgütün merkezine iletilir. Tabandan gelen istihbarat raporları
sonradan eylem için ekiplere intikal ettirilir.

Yukarıda sıralanan suikast eylemlerinde istihbaratların örgütün merkezi tarafından


ekiplere bildirildiği görülmüştür. Terör örgütü içerisinde her kademede sorumlu düzeyde
faaliyet yürütmüş ve örgütün her şeyine hâkim olan kişilerin kendilerinin yapmış olduğu
herhangi bir istihbarat çalışması olmadığını söylemiş olmalanna rağmen örgütün merkezinden
nokta istihbaratların gelmiş olması eylemlerde terör örgütünün tetikçi olarak kullanıldığını
göstermektedir.

GİZLİ TANIK İSMET'in 16.05.2008 tarihli ifadesinde; "88-89 yıllarında jandarma A


tip özel kuvvetler birlikleri kuruldu. Bu birliklerde subay olarak görev yapan görevlilerle
örgütün talimatıyla görüşmeler yapıyorduk.
Görüşmelerde silah patlayıcı ve istihbarat konularında bilgi alış verişi yapıyorduk."
dediği devam eden ifadesinde,
"1989 yılında Dursun KARATAŞ'm cezaevinden firarı ile birlikte örgütte atılım
yılları yani örgütün silahlı ve bombalı saldın eylemlerinin suikastlannm yapıldığı sürece
geçildi örgütün eylem yapmak için silah ve patlayıcıya ihtiyaç vardı yine o yıllarda peş peşe
gelen cinayetlerden de (Eski MİT Mensubu Hiram ABAS, Emekli paşa İsmail SELEN,
Emekli paşa Memduh ÜNLÜTÜRK, ADANA Jandarma Bölge Komutanı TEMEL CİNGÖZ,
MİT müsteşarlığı yapmış Adnan ERSÖZ, Emekli Paşa Kemal KAY AÇAN, Emniyet Müdürü
Şakir KOÇ ) anlaşılacağı gibi ciddi bir istihbarat desteğine ihtiyacımız vardı.
O dönemde Jandarma A tipi Özel Kuvvetlerinde görevli Yüzbaşı Necmi SUNA
vasıtasıyla örgütün eylem için ihtiyaç duyduğu patlayıcı ve silahlar ile eylem istihbaratlannı
tedarik ediyordum." şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.

GİZLİ TANIK DİLOVASI'nm 17.05.2008 tarihli ifadesinde; "Ben bugüne kadar


yaşadıklanm ve yaptıklanmı zaman zaman gözden geçiririm. Bir örgüt adına faaliyette
bulundum. Hatta çok uzun bir süre cezaevinde yattım, ülkede eşitlik, adalet, özgürlük olsun
diye mücadele ettim. Bu mücadelenin içerisinde iken yaptıklanmm ve düşündüklerimin doğru
olduğuna inanarak yaptım. Ancak daha sonra kendimi örgütü yaşadığım süreci
gözlemlediğimde örgüt içerisinde çok ciddi çelişkiler gördüm.
Bugüne kadar karşısında durduğum bazı çevreler ile örgütün birbirini karşılıklı
olarak kullandığını anladım.
Özellikle basma yansıyan ülkemizde bazı güçlerin olduğunu anlatan bir takım
yazılann daha sonra susurlukta ortaya çıkan tablonun ve son olarak Ergenekon operasyonunda
ortaya çıkan ilişkileri ve yaşadığım süreci değerlendirdiğimde DHKP/C örgütünün kullanıldığı
kantine vardım." şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.

EL KONULAN BELGELER
22.01.2008 tarihinde ilimiz Beşiktaş ilçesi Gj.yjEöt|pe Mahallesi Gülenağa Sokak
14/9 sayılı Veli KÜÇÜK isimli şahsın ikametinde ^«plkn arşjr^a, 2005 yılma ait gri renkli
fi , '
Erenköy ülkü ocakları ajandasının 25 Haziran Cumartesi tarihli sayfasında; "Behiç AŞÇI
Avukat F Tiplerinin kalkması için ölüm orucunda 45 kg düştü devreye girilirse vazgeçecek"
şeklinde Veli KÜÇÜK tarafından yazıldığı anlaşılan not ele geçirilmiştir.

Behiç AŞÇI isimli avukat, hakkında DHKP/C terör örgütü üyeliği sebebiyle
soruşturma başlatılan, DHKP/C terör örgütü üyeliğinden dolayı tutuklanarak cezaevine
konulan ve halen DHKP/C terör örgütü üyeliği sebebiyle soruşturması devam eden kişidir. F
tipi cezaevlerinin kapatılması için ölüm orucu eylemine giden örgüt, DHKP/C adlı silahlı terör
örgütüdür.

DHKP/C terör örgütünün F tipi cezaevlerine karşı çıkması dolayısıyla ölüm orucu
eylemine girmesinin altında;
Örgüt içi disiplin ve hiyerarşinin kaybedilmesinden korkulması,
Toplu eylemlerle cezaevi idaresinden zorla taviz kopanlamayacak olması,
Cezaevlerinin okul ve karargah gibi kullanılamayacak olması gibi sebepler
yatmaktadır.

Konu ile ilgili Veli KÜÇÜK alman ifadesinde "Avukat Behiç Aşçı DHKP-C
örgütünün baskısıyla ölüm orucuna sokulduğu yolunda bilgileri Türk Dünyası araştırmaları
başkanı Prof. Turan Yazgan ile yaptığımız bir konuşmada öğrendim eğer bu şahıs ölürse
örgütsel bazı faaliyetlerin olabileceğini değerlendirmiş bana, devreye birisi girer ise aslında
orucu bırakacağını ancak böyle birisini bulmamız gerektiğini söyledi. Benimde aynı
endişelerim vardı ve adalet bakanlığında bazı tanıdığım yakınlarıma aynı durumu ilettim,
onlar haklı olarak konuya girmediler ben konuyu biraz önemli bulduğum için tanıdığım
avukatlar kanalıyla şahsı ikna ette. Müessif bir olay olmadı." Dediği görülmüştür.

Fakat Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerin yazdığı raporda; "Örgüt daha
önceki eylemlerin (1984 ve 1996) aksine son sürecin zorlu geçeceğini düşünmekle birlikte
sonuç itibariyle devletin geri adım atacağını ve F tipi uygulamasından vazgeçeceğini hesap
ederek ölüm orucuna başladı. Geçen sürede birçok örgüt mensubu hayatını kaybetti bunun
yanında sakat kalanlarla birlikte çok sayıda kişi ölüm oruçlarını bıraktığı için örgüt tarafından
hain ilan edildi. Sürecin yılları aşacağı ve ölümlerin sayısının 100'ün üzerine çıkacağını hayal
dahi edemeyen örgüt ölüm orucu eyleminden bir şekilde kurtulmanın planlarını yapmaya
başladı.
F tipi cezaevi uygulaması gerekçesiyle DHKP/C terör örgütü tarafından canlı
bombalı eylemler dahil birçok silahlı ve bombalı eylem gerçekleştirildi. Bu eylemler içerisinde
en dikkat çekenleri Adalet Bakanlığına yönelik olarak gerçekleştirilmek istenen canlı bombalı
saldırılardı. 20 Mayıs 2003 tarihinde Ankara Kızılay'da Şengül AKKURT isimli DHKP/C
militanı eylem hazırlığı yaptığı sırada meydana gelen patlama sonucu öldü. Yine 01 Temmuz
2005 tarihinde canlı bomba eylemcisi Eyüp BEYAZ isimli DHKP/C militanı Adalet
Bakanlığına girerek eylemini gerçekleştirmek istediği sırada görevli polis memurları
tarafından vurularak etkisiz hale getirildi.
DHKP/C terör örgütü ölüm orucu eyleminden gerekçesiz vazgeçmesi durumunda,
diğer örgütler ve kendi mensupları tarafından "bu kadar bedel boşuna mı verildi" eleştirisi ve
sorgulamasıyla karşılaşacağından, makul olmasa da bir bahane ile düştüğü ölüm orucu eylemi
girdabından kurtulmak istedi. Tam da bu noktada Ergenekon terör örgütü soruşturması
dolayısıyla gözaltına alman Veli KÜÇÜK isimli şahsın 25.01.2008 tarihindeki ifadesinde
"Avukat Behiç AŞÇI'nm DHKP-C örgütünün baskısıyla ölüm orucuna sokulduğu yönünde
bilgiler aldığı ve tanıdığı avukatlar kanalıyla şahsü^^î^&eklindeki Av.Behiç AŞÇI'nm ölüm
orucu eylemini bırakması için aracı oldtfgjjnu3 kabuT^^b beyanıyla DHKP/C terör
örgütü ölüm orucu eylemine son verdi. DHKP/C terör örgütü ölüm orucu eylemini Veli
KÜÇÜK'ün araya girmesiyle sonlandırdı. Bu durum terör örgütünde "büyük bir zafer" olarak
karşılandı. Örgüt yurtiçinde ve yurtdışında etkinlikler düzenledi...
DHKP/C adlı silahlı terör örgütü hatalı bir karar alarak düştüp ölüm orucu eylemi
girdabından, Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alman Veli KÜÇÜK'ün devreye
girmesiyle kurtulmuş oldu." Yazdığı görülmüştür.

Serhan BOLLUK isimli kişinin genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık Dergisi'nde
21.03.2008 günü yapılan aramada elde edilen ve üzerinde kartal resmi bulunan mavi renkli
ajandanın yapılan incelemesinde; "Ocak.January 1.1.Pazartesi Monday yılbaşı" ibareli
sayfasında "Fahriye Erdal, İsmail Akkol _xxx Mustafa.............." mavi kalemle el yazısı ile
yazılmış isimlerin olduğu ajandanın 1995 yılı ajandası olduğu, isimlerin gelecek yılın ocak
ayının birinci günü sayfasına yani 01.01.1996 yılı sayfasına not alındığı tespit edilmiştir.
Adı geçen şahısların isimlerinin not alındığı tarihten tam 8 gün sonra yani
09.01.1996 tarihinde, ajanda da isimleri bulunan şahıslar SABANCI CENTER İş
Merkezindeki Sabancı Holding Yönetim kurulu üyesi Özdemir SABANCI, TOYOTA-SA
Genel Müdürü Haluk GÖRGÜN ve sekreter Nilgün HAŞEFE isimli kişilerin öldürülmesi
olayını gerçekleştirdikleri bilinmektedir.
Sabancı Suikastı eyleminden sekiz gün önceki bir tarihe, eyleme katıldıkları tespit
edilecek şahısların isimlerinin yazılmış olması, örgütsel bağlantı dışında hiçbir şekilde izah
edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan Sabancı Suikastı eylem faili olarak aranan Mustafa DUYAR
kendiliğinden gelerek teslim olmuş, tutuklu bulunduğu Afyon cezaevinde uğradığı saldın
sonucu silahla vurularak öldürülmüştür.

30.05.2008 tarihinde GİZLİ TANIK YÜKSEL ismiyle ifadesi alman şahıs Mustafa
DUYAR'm öldürülmesi olayı ile ilgili olarak; "Cezaevinde bulunduğu dönemde bir keresinde
hastane şevki sonrası odasına geldiğinde yatağının üzerinde "sana senden olur her ne olursa,
başın rahat olur dilin durursa" diye not bırakılmış. Yalnız kaldığı ve odasına kimsenin
girmesinin mümkün olmadığı bir ortamda yatağına böyle bir not konulunca öldürüleceği
fikrine vardı. Ve bu not konulduktan çok kısa süre sonra Mustafa DUYAR öldürüldü.

Kırklareli cezaevinde bulunduğu sırada Adil YANIK isimli bir kişi Mustafa
DUYAR'm öldürüleceğini bu eylem için üçyüzbin dolar gibi bir paranın döndüğünü, eylemi de
Nuri ERGİN'in adamları olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli kişilerin
yapacağını idareye bildiriyor. Mustafa DUYAR sol müşahedede kalırken Sami TOKUR ve
Ahmet YARGUDER sağ müşahedede kalıyorlar. Mustafa DUYAR'm bu olaydan haberi olunca
Muğla cezaevine şevkini istiyor. Cezaevi birinci müdürü Mustafa BEKDEMİR "Bakanlık
teminatı var, Afyon cezaevinde bir tane bile örgütçü yok, oraya git" diyerek dilekçesini
değiştirtiyor ve Afyon'a şevkini istemesini söylüyor. Afyon Cezaevine gittiğinde cezaevinde
isyan başlıyor, haberlere de yansıdı Afyon cezaevinde bulunanların çoğu örgütçüymüş, isyan
ediyorlar itirafçı istemiyoruz diye.

Mustafa DUYAR'm öldürüleceğini Adil YANIK ihbar ettiği için cezaevinde gözü kör
ediliyor. Bu kişinin gözünü kör edenler de Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli
kişilerdir. Mustafa DUYAR Afyon cezaevine sevk edildikten üç-beş ay sonra kendisini
öldüreceği önceden ihbar edilmiş olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli kişiler
Afyon Cezaevine sevk ediliyorlar. Bu iki kişi Mustafa'nın kaldığı koğuşun tam karşısındaki
çaprazdaki yere yerleştiriliyorlar. Eylemi de bu, ikili "gerçekleştiriyor. Cinayette silah
kullanılıyor. Eylemde kullanılan mermileri Nuri ERGİN'in avukatı Tuncay KÜTÜKOGLU
isimli kişi sigara paketi içinde getiriyor.

Mustafa DUYAR'm öldürülmesi eylemini gerçekleştiren Sami TOKUR ve Ahmet


YARGÜDER isimli kişiler Nuri ERGİN'in adamlarıdır. Mustafa DUYAR'ı öldüren Ahmet
YARGÜDER isimli kişi eylemden kısa süre sonra mahkemeye gittiği zaman sevk esnasında
firar ediyor. Firar etmesinden bir yıl sonra yakalandı.

Nuriş çetesi Mustafa DUYAR nereye gidiyorsa peşinden onun gittiği cezaevine sevk
ediliyorlar. Cinayet işleyecekleri ortaya çıkan kişilerin öldürecekleri kişinin peşinden
dolaşıyor olmaları normal mantıkla açıklanabilir mi?" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

GİZLİ TANIK YÜKSEL ifadesinin devamında; "DHKP/C terör örgütünün


gerçekleştirdiği Sabancı eylemi örgüte nasıl prestij kazandırdıysa teslim olmasıyla da öyle bir
prestij kaybettirdi. Eylem faili olarak teslim olup, pişmanlığını dillendirmesi örgütte bomba
etkisi yaptı." şeklinde Mustafa DUYAR'm teslim olmasını anlatmaktadır. DHKP/C terör
örgütünün hedefi olan Mustafa DUYAR, kamuoyunda Karagümrük Çetesi olarak bilinen grup
tarafından öldürüldü." Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayı Nuri ERGİN liderliğindeki suç örgütü


tarafından gerçekleştirildiği açıkça bilinmektedir. Hatta Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayı
ile ilgili yapılan soruşturma ve koğuşturmada, olay failleri ve azmettiricileri olan Vedat
ERGİN ve Nuri ERGİN kardeşlerde yargılanmış ve yargılanmaları tamamlanarak değişik
cezalara çarptırılmışlardır.

Başsavcılığımıza gelen bir ihbar içersindeki CD'nin yapılan incelemesinde de; 2000
yılında Uşak Cezaevi isyanı sırasında Nuri ERGİN'in kiremit renkli bir binanın penceresinden
çıkarak sağ elini yukan doğru kaldırıp işaret parmağını sallayarak "BU DEVLET BANA
MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, BEN ÖLDÜRTTÜM, ŞİMDİ CANLI SÖYLÜYORUM"
dediği,
Vedat ERGİN'in "BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! HEM DE SİZİN İÇİN,
HEM DE ASKER İÇİN!" dediği "BAK BAK" diye birine seslendikten sonra "VELİ ABİ'Yİ
ARA, VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! BAŞKA BİR ŞEY SÖYLEMİYORUM. ALLAH A
EMANET OLUN!.." diye söylediği tespit edilmiştir.

Şüpheliler Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Veli KÜÇÜK'den ele geçirilen "MAFİA"


isimli dokümanda, mafyanın hedefe giden yolda ne şekilde kullanılması gerektiği, mevcut tüm
oluşumların teker teker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi, son derece deneyim kazanmış
grup ve liderlerinden azami ölçüde yaralanılması içerikli notların bulunduğu görülmüştür. Bu
notların devamında mafyanın yeniden yapılandırılmasının gerekliliğinden bahsedilmiş, yine
hedefe giden yolda mafyanın ne şekilde kullanılması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Nuri ve Vedat ERGİN kardeşlerin yukarıda açıklanan olayda kullanıldıklarını
televizyon kameraları karşısında dolaylı yönden beyan etmeleri ve Veli KÜÇÜK ile ilişkilerini
açıklayan beyanları üst üste konulduğunda mafyanın ne tarz eylemlerde ne şekilde kullanıldığı
ve kimler tarafından kullanıldığı açıkça görülmektedir.

DEĞERLENDİRME
Ele geçirilen dokümanlardan ve alman tanık ifedetgrtnden, DHKP/C terör örgütünün
talimatıyla SABANCI SUİKASTINI gerçekleştiren Mustafa DÜYAR'ın, firari iken bir süre
sonra kendiliğinden gelerek Adalete teslim olduğu ve gerçekleştirdiği olaydan dolayı
yargılanarak gerekli cezayı aldığı, fakat cezasını çekerken can güvenliği nedeniyle sık sık
cezaevi değiştirdiği, buna rağmen NURİŞLER çetesi mensuplarının bu şahsı adım adım takip
ettikleri ve son olarak Afyon Cezaevinde isyan çıkartarak Mustafa DUYAR'ı öldürdükleri
anlaşılmıştır.
NURİŞLER çetesinin Mustafa DUYAR'ı öldürmesi için haklı bir nedenlerinin
olmadığı, açıkça aldıkları talimat gereği bu eylemi gerçekleştirdikleri, Uşak Cezaevi isyanı
sırasındaki görüntülerden de Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Veli KÜÇÜK'ün talimatı
ile yaptıkları, diğer taraftan eylemin Mustafa DUYAR'm konuşma şüphesine binaen yapıldığı,
dolayısıyla eylemi planlayan ve asıl azmettirici olduğu anlaşılan Veli KÜÇÜK'ün hem
DHKP/C terör örgütü ile hemde NURİŞLER çetesiile gerekli koordineyi sağladığı
anlaşılmaktadır.

Dev-Sol ve DHKP/C terör örgütleri içerisindeki faaliyetlerinden dolayı yakalanarak


tutuklanan Semih GENÇ isimli kişinin 08.04.2008 tarihinde alman ifadesinde;
"Ben Romanyada bulunduğum dönemde şu anda ERGENEKON da ismi geçen
Sedat PEKER'in Romanya'ya gelip gittiğini biliyorum. Kendisi örgütün hedefleri arasındaydı,
bunla ilgili olarak Romanya'da bulunduğum sırada Sedat PEKER'in Türkiye'de arandığı
dönemde Romanya'ya kaçtığını ve oradan GOLDEN FALCON isimli restaurantm
sahibi Cemil ......... isimli şahıs tarafından saklandığını öğrendim. Cemil.............. isimli şahıs
Romanya'da Bükreş'te hem Golden Falcon isimli restorantm hem de Golden Falcon isimli
kuyumcu dükkanının sahibidir. Bu kişiden PKK ve DHKP/C örgütleri haraç alıyorlardı
Bu kişinin Bükreş'te herkes tarafından bilinen lüks bir restorantı vardı, yine büyük
çapta uyuşturucu kaçakçılığı yapan Fırat ....lakaplı Tunceli'li gerçek ismini hatırlamadığım
bir şahısta Romanya'ya geldiğinde mutlaka bu şahsın yanma gelirdi. Cemil..........Fırat lakaplı
bu kişiyi misafir ederdi çok iyi dostlukları vardı.
Sedat PEKER 1999 senesinde Türkiye'de firari duruma düşünce Romanya'ya bu
Cemil.........İsimli şahsın yanma geldi, Cemil.................Sedat PEKER'e villa ayarladı ve uzun
bir süre orada saklanmasında yardımcı oldu, hatta Sedat PEKER oradayken dönemin
Anavatan Partisi Bakanlarından Ülkü GÜNEY ve bir milletvekili Bükreş'e geldiler Bükreş'te
göl kenarında LEBADA Otelinde Sedat PEKER'le görüştüler, Sedat PEKER Türkiye'de
onların bir işini halledecekmiş bunun karşılığında da Sedat PEKER'in Türkiye'ye gelip teslim
olmasını ve kısa bir sürede serbest bırakılması garantisini vermişler. Yani yaptıkları görüşmede
bu işin pazarlığını yapmışlar. Ben bu olayı duyunca devlet görevlileri ile bir mafya liderinin
pazarlık yapması olayından dolayı bu işlerde karanlık noktalar olduğunu düşündüm. O
görüşmeden kısa bir süre sonra Sedat PEKER Türkiye'ye geldi teslim oldu 3-4 ay tutuklu
kaldıktan sonra serbest bırakıldığını öğrendim.
Bana olayın karanlık gelen çarpıcı yanı ise; yukarda bahsettiğim Tunceli'li Fırat
lakaplı kişi uyuşturucu kaçakçısıdır. O dönemde Bakırköy'de bulunan Hasan ERKUŞ
(uyuşturucu kaçakçısı Sivaslı) ile ortak oldukları, Abdullah ÇATLFnın da hisse sahibi
olduğunu bildiğim star gazinosu'nda eroin işi yapıyorlar.
Türkiye'de Abdullah ÇATLI ile eroin işini yapan Fırat lakaplı kişi yurt dışında da
DHKP/C ve PKK örgütü mensupları ile uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor.
Yukarıda bahsettiğim Romanya'daki lokantada Fırat lakaplı şahıs, yanında oranın
ileri gelen işadamları ile oturduğu sırada ben ve Şemsi Şafak BAHSİ birlikte içeriye girdik.
Ş.Şafak BAHSİ; yurtdışında DHKP/C örgütü içerisinde faaliyet yürüten, bir dönem
Hollanda'da sorumluluk yapan daha sonra Bulgaristan'a gelerek örgüt içerisinde sorumlu
düzeyde faaliyetlerine devam eden, Türkiye'ye gönderilmek üzere Bulgaristan'daki Alaydan
silahlan çıkarttığı sırada yakalanarak tutuklanan kişidir^—- ^-^.

(
Birlikte içeri girdiğimizde uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi ayağa kalkarak
Ş.Şafak BAHŞİ'ye hürmet gösterisinde bulundu. Bu olay çok dikkatimi çekti. Biz ayrı bir
masada oturarak yemek yerken ben "bu şahıs kelli felli insan, uyuşturucu kaçakçısı sana bu
şekilde saygılı davranmasının sebebi nedir?" Diye sordum. Cevaben "bu kim ki, Hollanda'da
bizim denetimimiz ve emrimizde olan birisidir. Bunun gibi daha niceleri bizim
kontrolümüzdedir" dedi
DHKP/C örgütü üst düzey sorumlusu Şemsi Şafak BAHSİ ile uyuşturucu kaçakçısı
Fırat lakaplı kişi birlikte lokanta sahibi Cemil....'in beyaz Shoreke jeepi ile dışan çıktılar
yaklaşık iki saat dolaşıp konuştuktan sonra tekrar geri geldiler.
Star gazinosunda bir dönem Müdürlük yapan Ateş.............. isimli kişi Romanya'ya
geldiğinde Cemil.........in dükkanında görüştük. Bu şahsın anlatımlarından Abdullah
ÇATLI'nm star gazinosuna hissedar olduğunu öğrendim. Abdullah ÇATLI ile eroin kaçakçılığı
işi yapan Fırat lakaplı kişinin DHKP/C örgütü denetiminde yani maddi olanak karşılığında yol
vermesi ile yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor olması, yine Sedat PEKER'e
bannacak yer ayarlayan kişinin DHKP/C örgütüne yardımda bulunuyor olması normal
mantıkla izah edilemez.
Pazarlanan uyuşturucu maddesinden yani aynı partinin mallarından Abdullah ÇATLI
ile DHKP/C örgütü ortak rant elde etmektedirler.
Türkiye'de DHKP/C örgütü kendisine kitle temin etme maksadıyla fuhuşa ve
uyuşturucuya HAYIR diye kampanya düzenlerken, uyuşturucu kullandığı tespit edilen
şahıslara yönelik eylemler yaparken örgüt yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığı üzerinden büyük
rantlar elde etmektedir.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; yurtdışında Mafya, PKK ve DHKP/C örgütlerinin
denetimi dışında uyuşturucu işinin dönmesi olanaksızdır" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

ERGENEKON soruşturması kapsamında yakalanarak tutuklanan Hikmet


ÇİÇEK'den ele geçirilen datalar üzerinde yapılan incelemede;
"-Çatlı ile Dursun Karataş birbirleriyle görüşürlerdi
Abdullah Çatlı ile Dursun Karataş, taa Paşa Güven döneminden tanışıyorlar,
görüşüyorlar. Son dönem de Çatlı ile Karataş arada bir yüz yüze görüşüyorlardı. Paşa Güven
Erzincanlıdır. Karısı ve iki çocuğu hâlâ Fransa'da.

-ÖHD'nin soldaki adamı Paşa Güven, sağdaki adamı Çatlı idi 12 Eylül öncesinde Paşa Güven
de Çatlı da CIA'nm denetiminde ÖHD'ye bağlı olarak çalışıyorlardı. Ülkücülerin
ellerindeki silahlarla Dev Sol'un elindekilerin seri numaralan birbirini takip eder. Aynı
kaynaktan silah geliyordu. Bir gün, randevular kanşmış, Paşa Güven ile Çatlı karşılacaklar
diye büyük panik olmuş.

-Çatlı ile Karataş yüzyüze görüşüyordu


Çatlı ile Karataş yüzyüze görüşüyordu. Bucak'm uyuşturuculan Karataş'm
aracılığıyla Fransa'ya satıldı. Çatlı bu işi örgütledi. Çatlı başka kimlikle KarataşTa uyuşturucu
için görüştükten sonra Fransa istihbaratı, Çatlı'nın kimliği hakkında Karataş'ı bilgilendirdi.
Çatlı'nın CIA ile bağını bile bile, Karataş ilişkiyi sürdürdü." şeklinde bilgilere ulaşılmıştır.

Gizli Tanık İSMET 16.05.2008 tarihli ifadesinde;


"1979 yılında Paşa GÜVEN yurtdışı sorumlusuydu. Türkiye'de operasyonlar
yapılınca Dursun KARATAŞ ve yönetici kadrosunun yakalanmasıyla Paşa GÜVEN
yurtdışından çağnlmasma rağmen gelmedi. Yurtdışında^yri^ meşru işlerle uğraşıyor mafya,
eroin kaçakçılan ve devlet görevlileri ile içli dışlı ..plüyordu%t)^önem örgütün sorumluğunu
Paşa GÜVEN yürütüyordu. 82-90 arası Avrupa'dan eroin ve kirli işlere bulaşmış mafya tipli
insanları Türkiye'ye sorumlu olarak gönderip banka soygunları ile beraber kara para trafiğini
idare ediyor." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

DHKP/C terör örgütünün uyuşturucu kaçakçılığında Veli KÜÇÜK'le irtibatlı mafya


gruplarıyla ortak hareket ettiği, yurtdışında PKK ve Mafya ile birlikte uyuşturucu trafiğini
organize ettiği anlaşılmıştır.

17.05.2008 tarihinde Gizli Tanık DİLOVASI ismiyle ifadesi alman şahıs Dev-Sol ve
DHKP/C terör örgütünün gizli bağlantıları ile ilgili olarak;
"Ben 1970'li yıllarda ülkemizde meydana gelen gençlik hareketleri içerisinde
bulundum, 1975 yılından itibaren DEVGENÇ, DEV-SOL ve DHKP/C terör örgütleri
içerisinde aktif olarak sorumlu düzeyde faaliyetlerim oldu. ERGENEKON örgütüne yönelik
olarak yapılan operasyonları medyadan takip ettim. Yakalanan ve tutuklanan şahıslar ve
yaptıkları ile ilgili değerlendirmeler yaptığımda geçmişe dönük sorgulamalarım neticesinde
kafamdaki soru işaretlerine artık cevaplar bulabiliyordum. Soruşturmaya katkısı olur, ülkemiz
adına yarınlara daha temiz bir toplum olarak çıkarız düşüncesiyle bildiklerimi paylaşmak
istedim. Vereceğim ifade nedeniyle hedef olabileceğimi düşündüğümden kimliğimin saklı
kalmasını devam eden mahkemelerde deşifre edilmemesini istiyorum. Vereceğim bilgileri
kimliğimin saklı tutulması kaydıyla her ortamda anlatabilirim.
1980 öncesi süreçte gençlik heyecanıyla doğru bildiğimiz yada öyle gördüğümüz bir
yolda ülkemiz için bir şeyler yapma peşindeydik. Terör örgütü içerisindeki faaliyetlerim
sırasında zaman içerisinde yakalanmalarım ve tutuklanmalarım oldu. Uzun süre cezaevi hayatı
yaşadım.
Süreç içerisinde örgüt içerisinde yapılanları sorgulamaya başladım. Örgütsel
faaliyetlerimize başladığımızda düşündüğümüz yada bize çizdikleri yol farklı bir yerde kalmış,
bizler sadece suikast, bombalama, silahlı saldın gibi şiddet eylemlerinin peşinde eylem için
silah, patlayıcı, istihbarat toplayan yapılara dönmüştük. Yaptıklanmızm hiçbiri daha iyi bir
gelecek getirme adına yapılıyor değildi. Ülke farklı bir tarafa doğru çekiliyordu yani bizim
yaptığımız eylemlerle yada farklı terör örgütlerinin devam eden eylemleriyle ülkede kaos
meydana geliyor, sokaklar güvensizleşiyordu. Bu değerlendirmeleri bugünden baktığımda
daha rahat söyleyebiliyorum.
1992 yılında DEV-SOL örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğüm dönemde örgüt
kanalıyla bana Gebze-Dilovası'nda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi isimli firmada
bulunmam talimatı verildi. Bu firma Dilovası Diliskelesi limanlanndan gemiden karaya-
karadan gemiye yük taşımacılığı yapmaktaydı. Burayla ilgilenmemi isteyen örgüt bana burada
bulunan kişiler hakkında bilgi vermemişti. 1992-1995 yıllannda burada bulundum.
Dikkatimi çeken şey; eski Dev-Yol örgütü mensuplan, Mafya tabir edilen gruplar,
Dev-Sol'la ilgili şahıslar, Jandarma görevlileri gibi aslında bir arada bulunmalan mümkün
olmayan kişilerin birlikte aynı firmaya ortak olarak iş yapıyor olmalanydı.
Asıl ilginç olan ise ERGENEKON operasyonunda yakalanarak tutuklanan VELİ
KÜÇÜK isimli kişinin yanında istihbarat subaylanyla birlikte bahsettiğim Dilovası Motorlu
Taşıyıcılar Kooperatifi'ne gelip gidiyor olmalanydı.
Veli KÜÇÜK o dönem Kocaeli il Jandarma Alay Komutanıydı. Veli KÜÇÜK ve
yanındaki subaylann firmaya kağıt üzerinde ortaklıklan yoktu ancak net olarak bu kişilerin
oradan belli bir pay aldıklanydı.
Bu firmada genellikle Rusya ve Afrika'dan gelen kömür ve orman ürünleri, içinde
çeşitli eşyalar olan konteynerler gemilerden alınarak firmalann depolanna tır ve kamyonlarla
götürülüyordu. Tonlarca yük gelirdi ancak küçük bir ^kısîm^açırüklü olarak çıkar diğer kalan
kısım ise sallama denen tabirle başka kapılardan gümrüğe-^bildırilmeden kaçak olarak
çıkarılırdı. Yapılan bu kaçakçılık işlemlerinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgileri
vardı.
Gebze'de o dönemde kooperatifte Veli KÜÇÜK, Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ,
Ahmet Tekin BAYKAL, Dev-Yolcu Mehmet TERZİOĞLU (İstanbul Dev-Yol davasından
yargılandı, cezaevinde yattı), Dev-Yolcu Emin ALKILIÇ (Dev-Yol örgütüne silah temin eden
kişidir), Dev-Yolcu Ali ATEŞ (İstanbul Dev-Yol davasından yargılandı, cezaevinde yattı),
Dev-Yolcu Engin ... (Ege Dev-Yol davasından yargılandı), şirket ortağı Cemil ATA, Nurettin
ATA (Jandarma istihbarat binbaşısıydı, Cem ERSEVER'in itiraflarında JİTEM'in kurucuları
arasında geçer, şirket ortağı Cemil ATA'nın abisi), Hasan TORLAK (Gebzede Başkomiser)
Dev-Sol örgütünü temsilen ben vardım.
Yukarıda bahsettiğim Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet TERZİOĞLU, Emin
ALKILIÇ, Ali ATEŞ, Cemil ATA isimli kişiler civarda bulunan benzer şirketlere baskı
yapıyorlardı, ellerinden nakliye imkanlarını alıyorlardı, şirket sahipleri ve çalışanlarını darp
ediyorlardı ancak jandarma tarafından korunuyorlardı. Gözaltı yaşamıyorlardı yada silahı ile
birlikte alınıp yine silahı ile bırakılan kişiler bile vardı. Jandarmanın bu kooperatife en büyük
destek görüntüsü ve derin bağlantısı ise etraftan böyle algılanıyordu. Bu şahısların yaptıkları
yanlarına kalıyordu.
Dev-Sol örgütünün Veli KÜÇÜKTe bağlantılı olan bu kooperatifle ilişkisini ilk
kuran kişi Zeynel ÖZARSLAN'dı.
Zeynel ÖZARSLAN isimli kişi DHKP/C örgütünün Karadeniz Kırsal Sorumlusu
Hüseyin ÖZARSLAN'm abisidir.
Mehmet TERZİOĞLU ve Emin ALKILIÇ isimli kişiler Zeynel ÖZARSLAN'ı
tanıdıklarından Dev-Sol örgütünün de kooperatife katılmasını istediklerinden ortak olmaları
için teklif getiriyorlar. Örgüt onayladıktan sonra kooperatifte faaliyetlerimiz başladı. Ancak
Zeynel ÖZARSLAN'm resmi olarak hiçbir yerde kaydı olmadı.
Zeynel ÖZARSLAN, 1994 yılında havaalanında 10 kilo kokain almaya gittiğinde
arabaya bindiklerinde havaalanının önünde yakalanarak tutuklandı. Araç içerisinde Arnavut
Nazım diye bilinen Nazım ÜSKÜPLÜ ve iki İspanyol kurye de vardı.
Yakalanarak tutuklandıklarında Bayrampaşa cezaevine geldiler. Örgütün bilgisi
dahilinde eskiden örgüt içerisinde bulunmuş ama gasp, uyuşturucu ve benzeri suçlardan
yakalanarak tutuklanan şahısların bulunduğu B bloğa gönderildiler. Yani bu kişilerle örgütün
üst sorumluları cezaevinde irtibat halindeydiler.
Bu süreçte 1995 yılı Gazi Olaylan meydana geldi. Gazi olaylan tam manasıyla bir
provokasyondu. Gazi mahallesi bilinçli bir tercihti, örgütlerin genel manasıyla taban bulduklan
gecekondu mahallesiydi. Kahve taranarak halk sokaklara döküldü. DHKP/C örgütü açısından
bir var olma çabası vardı. Bu diğer örgütler için de geçerli olan bir durumdu. Alevi
vatandaşların yer bulduğu sol terör örgütlerinin yeniden hareketlenmeleri için yapılmış bir
provokasyondu.
Sol terör örgütleri içerisinde alevi vatandaşlanmızm %95 ve üzeri olduğunu
söyleyebiliriz. Sol terör örgütleri alevi vatandaşlanmız üzerine ajitasyon ve propagandalannı
yapıyorlardı. Gazi olaylan olduğunda o dönemde cezaevinde DHKP/C örgütü sorumlusu olan
Hakkı Özgür ERDOĞAN isimli kişinin talimatıyla Bayrampaşa cezaevi B koğuşunda
uyuşturucu işinden tutuklu bulunan Zeynel ÖZARSLAN ve Nazım ÜSKÜPLÜ'den telefon
alındı. Bayrampaşa Cezaevinde DHKP/C örgütünün temsilcisi olan Sadi Naci ÖZPOLAT
isimli kişi Emniyet Müdürü Hüseyin KOCADAĞ ile görüştü. İlk önce polisin çekilmesi ve
gözaltına almanlann serbest bırakılması, dağılanlara müdahale edilmemesi gibi konuşmalara
şahit oldum. Başka ne konuşulduğunu bilmiyorum.
Zeynel ÖZARSLAN tahliye sonrası uyuşturucu işine devam etti. Dilovasmdaki
grupla ters düştü. Daha doğrusu paranın paylaşımında aralannda anlaşmazlık oldu ve Kürşat
YILMAZ grubu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. '' ■
Ali ATEŞ ve Engin... isimli kişiler de uyuşturucu işinde SARAL'larla ters düştüler.
Ali ATEŞ ve Engin... birlikte arabayla gittikleri bir anda kaleşlerle taranarak öldürüldüler.
Tarayan kişiler beyaz bir Mercedes minibüsten ateş ediyorlar. Bu araç kooperatife ait bir
araçtı. Daha sonra bu araç eylemde kullanılan silahlarla birlikte yakıldı. Kooperatifteki
Jandarmaların taradığı konuşuldu.
Bana karanlık gelen noktalardan en önemlisi ise şudur; DEV-SOL örgütünün üst
düzey yöneticisi ve halen Merkez Komite üyesi olan FARUK EREREN isimli kişi takip
edildiği anlaşıldı. Bize Faruk EREREN'i takipten kurtaracak bir organizasyon yapıp
yapamayacağımız söylendi. Faruk EREREN'i takipten kurtarmayı Emin ALKILIÇ yaptı. Emin
ALKILIÇ isimli kişi Veli KUÇUK'le ailecek görüşürler. Bu görüşme hem dost görüşmesi hem
de iş ortaklığı şeklindedir. Yani birbirlerinin ne iş çevirdiklerini bilirler. Yapacağı iş sıkıntılı ve
problemliyse mutlaka Veli KÜÇÜK'le görüşür, görüşmeden iş yapmaz. Takipten nasıl
kurtarabileceğimizi konuştuğumuzda Emin ALKILIÇ, tekneyle Dilovasmdan alıp Yalova'da
bulunan örgüt mensuplanna teslim etme şeklinde planladı. Veli KÜÇÜKTe irtibatlı Emin
ALKILIÇ, DEV-SOL örgütünün üst düzey sorumlusunu polis takibinden kaçırarak kurtardı.
Emin ALKILIÇ ile Mehmet TERZİOĞLU isimli kişiler 12 Eylül öncesi hem Dev-
Yol örgütü içerisindeyken hem de 12 Eylül sonrası cezaevinde birlikte kalmışlıkları vardır.
Yani Dursun KARATAŞ Ta çok samimidirler.
Veli KÜÇÜKTe içli dışlı olan, her türlü işlerini halleden Emin ALKILIÇ ve Mehmet
TERZİOĞLU isimli kişiler Dursun KARATAŞ Ta görüşen kişilerdir.
Mehmet TERZİOĞLU bir gün tır almayı düşünmüyor musunuz dedi, tır alın
çalıştıralım. Bende kendisine Tırın deşifre olması halinde sıkıntı yaşanabileceğini söyledim,
kendisi de bana bunu kendisinin Dursun KARATAŞ ile görüşüp halledebileceğini söyledi,
aradan yaklaşık 45 gün geçtikten sonra bana TIRT alabileceğini söyledi çünkü ona Dursun
KARATAŞ TIR'm alınmasını söylemiş, TIRT Mehmet TERZİOĞLU'nun aracılığı ile İveco
marka bir tır aldık.
Daha sonra güvenlik güçleri tın tespit etmiş olacaklar ki el koydu, Mehmet
TERZİOĞLU'nun orada örgütün sorumlusu varken bu tır alma hadisesinde Dursun KARATAŞ
ile görüşmesi örgütsel mantıkla izah edilecek bir durum değildir. Mehmet TERZİOĞLU'nun
hem veli KÜÇÜK ile hemde Dursun KARATAŞ ile ilişkisinin olması benim için halen
karanlık bir nokta olarak kalmıştır.
Ben bir müddet sonra limandan ayrıldım daha sonra liman çevresindeki kişilerden
limana Abdullah ÇATLI'nm da gelip gittiğini duydum.
Mehmet TERZİOĞLU aynı zaman da müteahhitlik yapan birisidir. Gürbüz ÇAPAN
Esenyurt Belediye Başkanı olduğunda belediyenin büyük inşaat işlerini Mehmet
TERZİOĞLU'na verdi. Gürbüz ÇAPAN DEV YOL'cuydu bu nedenle ihaleleri Mehmet
TERZİOĞLU'na verdi. Daha sonra kendisi zengin oldu. Bir ara Cumhuriyet gazetesinin ortağı
olduğunu biliniyordu.
Ali AYDEMİR isimli DEV SOL mensubu şahıs 93 veya 94 yılında örgüt tarafından
çalışmak üzere limana gönderilen kişilerden birisidir. Daha sonra emniyet güçlerince
yakalandığını ve cezaevine girdiğini duydum. Şuan da Ulusal kanalda çalıştığı noktasında
bilgim var ancak kanala nasıl girdiği konusunu bilmiyorum. Benim dikkatimi çeken konu şu
olmuştur. Ali AYDEMİR DEV SOL cu olarak limanda çalışıyordu. Aynı zamanda limandaki
kooperatife pay alan Veli KÜÇÜK'de gelip gidiyordu. Daha sonra basında Ergenekon Veli
KÜÇÜK'ün yakalandığını Ulusal kanalda arama yapıldığını öğrendim. Ali AYDEMİR'in bu
kanalda çalışıyor olması benim aklıma bunlar arasındaki ilişki hakkında soru işaretleri getirdi
ben bu nedenle bu konuları anlatmak istedim.
Veli KÜÇÜK gerek resmi gerek sivil olarak^yaomda rütbeli askerler olduğu halde
kooperatife gelip gidiyorlar, geldiklerinde de uzunca; bir zaman orada kalıyorlardı. Ben o

dönemde DHKP/C örgütü üyesi olduğum için ve örgütün bizim atılım yıllan olarak
tabir ettiğimiz yani eylemsel faaliyetlerin hız kazandığı bir dönemde ben örgüte Veli
KÜÇÜK ve yanında bulunan askerleri hem kaçırıp sorgulayabileceğimizi hem de
onlara yönelik eylem yapabileceğimiz istihbaratını gönderdim ve örgütten talimat
beklemeye başladım. Aradan bir ay gibi bir zaman sonra şuan da böyle bir eyleme
gerek yok ancak bu bilgiyi elimizde canlı tutalım şeklinde talimat geldi. Biz bu
eylemi bundan dolayı yapmadık.
Burada benim kafama takılan konuda şöyledir; Örgütün yeni yapılanması
döneminde hazır önüne gelmiş olan ve yapıldığında da örgütün reklamı açısından
büyük sansasyon uyandıracak, örgüte sempatizan kazandıracak böyle bir eylemin
yaptınlmaması ve sonrasında böyle bir eylemden bilgi sahibi olanlarında 1994
yılında polisin yaptığı bir operasyonla yakalanarak devre dışı bırakılması bu da
yukarıda anlattığım ilişkiler açısından bakıldığında dikkat çekici bir durumdur.
Benim bundan çıkardığım sonuç örgütün bu bilgilerin hedef olan şahıslara
ulaştınlmış olabileceği ve bu bilgi ulaştınlması sonrasında bizim operasyon yiyerek
yakalanmamızdır.
Örgüt kendi menfaati olduğu zaman herkesle ilişkiye geçer. Bunun en canlı
örneği ise 1990 yılında Küçük Armutlu'da örgüt mensuplanndan birisini vuran
Ülkücü mafya tabir edebileceğimiz şahıslardan iki tanesi Bayrampaşa cezaevine
konuldular. Bu arada cezaevinde örgüt mensuplan da yatmaktaydı. Cinayeti işleyen
ülkücülerin cezalandmlması için örgüt üyeleri ile Adli bölümde gasp suçundan yatan
sol görüşe sempati ile bakan mafya mensubu Yakup SÜT arasında bir görüşme
gerçekleşti ve örgüt Yakup SÜT'ten cezalandırmayı yapmasını istedi ancak
öldürülmesini istemedi sakat kalmalannı ve böylece dışanya bir mesaj vermeyi
planlamıştı, Yakup SÜT ve adamlan tarafından bu kişilerin kulaklan kesilip,
ayaklanndan vurularak cezalandmlmışlardır.
Yukanda ismi geçen Ahmet Tekin BAYKAL'ı DEV YOL'cu olarak bilirim.
Kendisi 1990'lı yıllann başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civannda gayri
meşru alemde bilinen birisidir. Polis ve Jandarma'nm o dönemde bu şahsın arkasında
olduğuna dair söylentiler çıkıyordu. Bu şahsın Dilovası motorlu taşıyıcılar
kooperatifini ele geçirmeye yönelik girişimleri oldu. Aramızda silahlı çatışmaya
varan tartışmalar oldu. Bu tartışmalan bitirmek amacıyla kooperatifin yöneticileri
olan Mehmet TERZİOĞLU, Emin ALKILIÇ, Cemil ATA ve soy ismini
hatırlayamadığım Mehmet EYMÜR'ün hazırladığı söylenen MİT raporunda adı
geçen Süleyman.... Ve daha sonra öğrendiğim kadanyla Veli KÜÇÜK'ün araya
girmesi ile Tekin BAYKAL ile olan ilişkimiz normale döndü.
Ben bugüne kadar yaşadıklanm ve yaptıklanmı zaman zaman gözden
geçiririm. Bir örgüt adına faaliyette bulundum. Hatta çok uzun bir süre cezaevinde
yattım, ülkede eşitlik, adalet, özgürlük olsun diye mücadele ettim. Bu mücadelenin
içerisinde iken yaptıklanmm ve düşündüklerimin doğru olduğuna inanarak yaptım.
Ancak daha sonra kendimi örgütü yaşadığım süreci gözlemlediğimde örgüt içerisinde
çok ciddi çelişkiler gördüm.
Bugüne kadar karşısında durduğum bazı çevreler ile örgütün birbirini
karşılıklı olarak kullandığını anladım.
Özellikle basma yansıyan ülkemizde bazı güçlerin olduğunu anlatan bir
takım yazılann daha sonra susurlukta ortaya çıkan tablonun ve son olarak Ergenekon
operasyonunda ortaya çıkan ilişkileri ve yaşadığım süreci değerlendirdiğimde
DHKP/C örgütünün kullanıldığı kantine vardım" şeklinde beyanlarda bulunduğu,
yine ek ifadesinde;

"Ben önce Türkiye'de sol terör örgütlerinin çıktıklan dönemle ilgili olarak
bazı şeyler söylemek istiyorum.
1960'lı yıllannda 60 anayasasının getirdiği nisbi rahatlama ortamında
dünyada sosyalist ideolojiler Türkiye'ye de girmeye başladı. O dönem gençliğin
yurtsever ve anti-emperyalist bir niteliği mevcuttu. Bu sosyalist ideolojinin ülkeye
girmesiyle gençliğin içinde bulunduğu fikir ve ideolojiler iç içe girmeye başladr.
Burada Türkiye' ye özgü yeni fikir ve
örgütlenmeler ortaya çıktı. İlk önce Türk Solu dergisi etrafında ve içinde o dönemin üniversite gençliği
ve hocaları tarafından sosyalist düşünceler yayılmaya başlandı. Bu süreçte ayrışmalar yaşandı ve çeşitli
örgütler ortaya çıktı. Fikir Kulüpleri Federasyonu öğrenci gençliğinin toplandığı yerdi. FKF ilk
çıktığında başkanlığını Doğu PERİNÇEK yapmaktaydı. Bu çatı altında o dönemin gençlik liderlerinden
Mahir CAYAN, Deniz GEZMİŞ, İbrahim KAYPAKKAYA ve Doğu PERİNÇEK isimli kişiler vardı. Bu
kişilerin tamamı silahlı mücadeleyi savunan kişilerdi. Doğu PERİNÇEK'in de aralannda bulunduğu bu
kişiler Türkiye'de sonradan kurulan Sol terör örgütlerinin liderleri olarak ülkemizi uzun yıllar kanlı
çatışmalara sürükleyecek terör örgütlerinin başını çektiler.
Doğu PERİNÇEK içinde bulunduğu bütün yapılardan hep eleştiri getirerek ayrılmış ve
kendine özgü örgütlenmeler yaratmıştır. O yüzden Türk Solunda Doğu PERİNÇEK her zaman ajan
provokatör olarak bilmen bir kişidir. O günlerde de bu günlerde de sürekli çatışmaların içinde olmuştur.
Dev-Sol terör örgütü ile ilgili olarak aslında söylenebilecek en temel gizli bağlantı örgütün
gerçekleştirdiği suikastlarda kendini göstermektedir. Örgütün atılım yıllan olarak tabir ettiği 90-91-92
yıllannda bir sürü seri cinayetler işlenmiştir. Eski MİT Mensubu Hiram ABAS, Emekli paşa İsmail
SELEN, Emekli paşa Memduh ÜNLÜTÜRK, ADANA Jandarma Bölge Komutam TEMEL CİNGÖZ,
MİT müsteşarlığı yapmış Adnan ERSÖZ, Emekli Paşa Kemal KAY AÇAN gibi birçok sansasyonel
hedefe yönelik eylemler yapıldı. Bu eylemlerin yapıldığı dönemde örgütte sorumlu düzeyde faaliyet
yürüten, örgütün her şeyine hakim olan arkadaşlanmızla sonradan yaptığımız görüşmelerde o dönem
örgütün eylem amaçlı böyle bir istihbarat çalışmasının olmadığını konuştuk. Bugün düşündüğümde
örgütün istihbarat çalışmasının olmadığı bir dönemde, çok ciddi ve gizli nokta eylem istihbaratlannm
örgütün merkezi tarafından ekiplere ulaştınlmasında derin bağlantılann olduğunu ve adeta eylemlerin
servis edildiğini söyleyebilirim.
DHKP/C örgütü adeta bir tetikçi gibi kullanılmıştır. Sosyalizm ve devrim düşüncesini
kendisine maske yaparak, ülkemizi kargaşa ortamına sokacak siyasi cinayetler işlettirilmiştir.
DEV-SOL örgütü olarak Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinde bulunmamızın gerekçesi
bizi oraya davet eden kişilerin bizim örgütsel gücümüzden faydalanmak istemeleridir. Örgüt de buradan
büyük maddi çıkar elde ederek örgütün temel ihtiyaçlan olan silah ve mühimmat gibi malzemeleri
karşılamak istedi. Buranın asıl önemi taşımacılık yapıldığı için yurt dışından silah getirme amaçlı
güvenilir bir yer olmasıdır. Yine buradan örgüte büyük maddi gelir temin ediliyordu.
Daha önce size Mehmet TERZİOLU'nun Dursun KARATAŞ ile görüşmesi sonrası örgüte bir
tır aldığımızı söylemiştim. Örgüt kendisine temin ettiği bu tırla yurtdışından silah temin etmeye çalıştı.
Gürbulak nakliyattan alman bu tırla Suriye'den silah getirilmesi planlandı. Uluslar arası yük taşıma
belgesi çıkarma girişimimiz oldu ve bu arada Suriye'den yük getirmek için ilişki arandı. Bu getirilecek
yüklerin arasına örgütün Suriye'de kampta bulunan silahlan getirilecekti.
Daha önce bahsettiğim Veli KÜÇÜK ve elemanlanmn örgüte istihbaratını verdiğim dönem,
Düzce-Bolu-Adapazan üçgeni diye tabir edilen yerde kayıplar ve yargısız infazlann olduğu dönemdi. O
bölgede yapılan bütün bu cinayetlerin arkasında Veli KÜÇÜK ve elemanlann parmaklan olduğu
kamuoyunca konuşuluyordu. Örgüt açısından ayağına kadar gelmiş böyle bir eylemin yapılmamış
olması açıklanamaz. Hata o süreçte en başta yapılması gereken bir eylem örgütün merkezi tarafından
yaptınlmamıştır" şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Gizli Tanık DİLOVASI'nın 17.05.2008 tarihli ifadesinde; "Bana karanlık gelen noktalardan en
önemlisi ise şudur; DEV-SOL örgütünün üst-düzey yöneticisi ve halen Merkez Komite üyesi olan
FARUK EREREN isimli kışf takıp edildiği anlaşıldı. Bize Faruk
EREREN'i takipten kurtaracak bir organizasyon yapıp yapamayacağımız söylendi. Faruk
EREREN'i takipten kurtarmayı Emin ALKILIÇ yaptı. Emin ALKILIÇ isimli kişi Veli
KÜÇÜK'le ailecek görüşürler. Bu görüşme hem dost görüşmesi hem de iş ortaklığı
şeklindedir. Yani birbirlerinin ne iş çevirdiklerini bilirler. Yapacağı iş sıkıntılı ve problemliyse
mutlaka Veli KÜÇÜK'le görüşür, görüşmeden iş yapmaz. Takipten nasıl kurtarabileceğimizi
konuştuğumuzda Emin ALKILIÇ, tekneyle Dilovasmdan alıp Yalova'da bulunan örgüt
mensuplarına teslim etme şeklinde planladı. Veli KÜÇÜK'le irtibatlı Emin ALKILIÇ, DEV-
SOL örgütünün üst düzey sorumlusunu polis takibinden kaçırarak kurtardı.
Veli KÜÇÜK'le içli dışlı olan, her türlü işlerini halleden Emin ALKILIÇ ve Mehmet
TERZİOĞLU isimli kişiler Dursun KARAT AŞ'la görüşen kişilerdir." şeklinde hakkında ifade
verdiği Emin ALKILIÇ'm, 19.10.2000 tarihli Organize Suçlar ve Sil. Kaç. Şb.
Müdürlüğündeki ifadesinde;
"1992 yılında DİLKOP'u kendisinin kurduğunu, başkanlığını Mehmet
TERZİOGLU'nun yaptığını, o tarihlerde Gebze Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Hasan
AVŞAR'm emekli olduktan sonra DİLKOP'da personel müdürü olarak çalışmaya başladığını,
yine emekli Jandarma binbaşı Adnan isimli kişinin de bir dönem personel müdürü olarak
çalıştığını, bu şekilde emekli Jandarma subaylarının çevrelerinden ve sıfatlarından
faydalandıklarını, Dilovası bölgesinde bulunan limanlarda gelen giden yüklerin taşınmasında
büyük rant olduğu için terör örgütleri ve mafya gruplarının barınarak bu yerlerden menfaat
sağladıklarını beyan ettiği anlaşılmıştır.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARAT AŞ gibi iki ayrı gurubun bulunduğunu,
askerlerin Bedri YAĞAN grubunu desteklediğini, çünkü YAĞAN gurubunu daha düzgün
gördüklerini, Dursun KARATAŞ'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin
KOCADAĞ'm desteklediğini, Bedri YAĞAN ile Dursun KARATAŞ kapıştıklarında, askerler
Bedri YAĞANT, polisler ise Dursun KARATAŞ'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan
DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolannda polisin olduğunu
düşündüklerini,
Bir dönem DHKP-C'lilerin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı
roket'in Terörle Mücadelede Reşat ALTAY'a atıldığını, Reşat ALTAY'a atılan roketi askerlerin
misilleme olarak attırdığını duyduğunu,
Aynı dönemde kendisinin Adnan AKFIRAT ve Doğu PERİNÇEK ile oturup
konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu
duyduğunu beyan etmiştir.

SONUÇ :
Soruşturma dosyasındaki delillerden, alman ifadelerden ve ele geçirilen
dokümanlardan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden Veli KÜÇÜK'ün
DHKP/C adlı terör örgütü ile ilişki içersinde olduğu ve söz konusu örgütü ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı ve kontrol altında tuttuğu
anlaşılmaktadır.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ


BAĞLANTISI

2001 yılmda yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Veli KÜÇÜK le olan birlikteliği sırasında, şahsı anlamaya çalıştığını, Veli
KÜÇÜK'ün çok geniş kapsamlı ve profesyonel ç^^fglrr^^eli KÜÇÜK'ün anlaşılabilmesi için,
Veli KÜÇÜK tarafından kendisine verilen/ALAMUT'KACESİ ve DAĞLARIN ŞEYHİ
HASAN SABBAH isimli kitapların okunması gerektiğini, şahısla birlikte olduğu dönem
içersinde edindiği tecrübe ve bahsi geçen kitapları okumasından sonra Hizbullah'm da Teoman
KOMAN Paşayla Veli KÜÇÜK tarafından kurduğunu anladığını, örgütlenmenin Teoman
KOMAN paşa tarafından yapıldığını,
Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri
Halit GÜNGÖR'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin
eğitilmesini fotoğrafladığmı, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğrafları Doğu
PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o
dönemde Adnan AKFIRAT'm da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü
söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını beyan
etmiştir.

Tanık Emekli İstahbarat Daire Başkanı Bülent ORAKOĞLU ise 28.02.2008 günü
alman ifadesinde özetle;
Kendisinin 12 Mart 1997 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirildiğini,
göreve geldiği dönemin 28 Şubat sürecinden hemen sonraki süreç olduğunu, o dönemde
hükümete karşı ihtilal yapılacağına ilişkin ciddi bilgiler elde ettiklerini, o dönem Batı Çalışma
Grubunun (BÇG) Devletin bütün görevlilerini, siyasileri ve özel kişileri irticacı oldukları
gerekçesiyle fişlediklerine dair bilgiler elde ettiklerini, bunların yanı sıra bazı askeri şahısların
PKK'nm üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptığını, üçüncü olarakta NESİM MALKİ
cinayetinin yabancı servislerle olan irtibatlarım tespit ettiklerini,
Yaklaşık 3,5 ay sonra Türkiye'de hükümetin devrildiğini, kendisinin hükümet
devrilmeden kısa bir süre önce Amerika'ya dış göreve gönderildiğini, bu arada kendisiyle ilgili
çok ciddi haberler yayınlanmaya başlandığını, hatta birçok gazetecinin kendisini arayıp
"SAKIN TÜRKİYE'YE GELME,GELİRSEN HAKKINDA İDAM SEHPASI HAZIRLANDI"
şeklinde tehditler mesajlan gönderdiğini, ancak kendisinin yaptığı görevin kanun dışı
olmadığından Türkiye'ye geldiğini, gelir gelmez de BATI ÇALIŞMA GRUBU ile ilgili
yukarıda belirttiği kanunsuz ve herhangi bir resmiyeti olmayan belgeleri alıp görev gereği
İçişleri Bakanlığına verdiğinden dolayı Askeri Mahkemece tutuklandığını, 58 gün tutuklu
kaldığını, daha sonra bu davaların hepsinden beraat ettiğini,
Görev yaptığı dönemde ERGENEKON'la alakalı bazı olaylara vakıf olduğunu, o
dönem içeriği olarak tam bilinmeyen ancak son zamanlarda basma yansıdığı kadarıyla da her
türlü kanunsuz işi yapmayı kendilerine görev bilmiş ERGENEKON örgütünün de bu 28
Şubat'ı organize etmiş olduklarını anlamış bulunduğunu, aynı dönemde İstihbarat Daire
Başkanlığı Yardımcılığımda bulunan HANEFİ AVCI'nın bazı askeri şahpıslann PKK ile
görüştüğü tesptini 32 Gün isimli programda açıkladığı için tutuklandığını,
İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden öncede il Emniyet Müdürlüğü, Terörle
Mücadele ve İstihbarat Müdürlüğü yaptığını, Hatay İl Emniyet Müdürlüğü görevini
sürdürdüğü dönemde tahminen 1991 yılı içerisinde Adana Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ ve İl Jandarma Alay Komutanı VİCDAN BAŞARAN olduğu
halde şehir klübünde bir yemek yediklerini, bu yemekte Bölge Komutanının yanında bulunan
ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah
Operasyonunda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri HÜSEYİN VELİOĞLU olduğunu
öğrendiğini, orada tanıdığı kadarıyla HÜSEYİN VELİOĞLU Devlet görevlilerine çok saygılı,
bir bekçi önünde dahi önünü ilikleyerek konuşan bir kişi intibaanı uyandırdığını, bu şahsın
Hizbullah örgütünün lideri olarak İstanbul'da polisle girdiği çatışmada polise ve Devlete silah
çekmesi ve örgüt liderliğinin arkasında başka arka perdeler olduğu kanaatinde olduğunu,
emekli olduktan sonra 28 Şubat Türevi bir takım yasadışı illegal eylem ve faaliyetlerle
psikolojik harekatlarla Türkiye'de mevcut iktidajs^i^gal olarak düşürmeye çalışan
ERGENEKON yapılanmasının sağcı ve milliyetçi kesimi kullandığı gibi aşırı sol örgütleri ve

Hizbullah örgütünü de naylon terör örgütü olarak kurdurduğu kanaatine vardığını, bir taraftan
PKK'ya karşı Hizbullah örgütünün ERGENEKON tarafından kurularak Türkiye'de bir iç savaş
yaratma Kürt-Türk çatışması yaratma stratejilerini uygulamaya çalıştıklarını düşündüğünü,
Hizbullah terör örgütünü de yukarı da söylediğim gibi ERGENEKON tarafından kurdurulduğu ve
eğitildiği kanaatini taşıdığını beyan etmiştir.

Ergenekon dokümanında belirtilen "NAYLON TERÖR ÖRGÜTLERİNİN


OLUŞTURULMASI" yöntemi şüpheli Doğu PERİNÇEK'e sorulduğunda,
"Naylon terör örgütleri kurmak bizim bazı istihbarat örgütlerimizin ABD ve CIA ve
Mossaddan öğrendiği vahim uygulamalardır. PKK yi 1975 yılında acıdır ki MİT kurmuştur. Ve
yine acıdır ki Hizbullah denen örgütü kullandıklarını MİT Müsteşarı kamuoyu önünde
açkılamıştır ve basında yer almıştır. Peki nerede kullanmışlardır? Bu örgütlere binlerce insanımızı
öldürtmüşlerdir. PKK 1975-1980 arasında benim Güneydoğu bölgesindeki en değerli il
başkanlarımı ve yöneticilerimi şehit etmiştir, yine Hizbullah benim en değerli arkadaşlarımı şehit
etmiştir. Bu Amerikan icatlarını onaylamak ihanet anlamına gelir. Belgenin kimler tarafından
yazıldığını bilmiyorum" şeklinde cevap vermiştir.

30.05.2008 günü 2007/1536 soruşturma kapsamında gizli tanık Ahmet isimli şahsın
vermiş olduğu ifadesinde; Kendisinin uzun yıllar Hizbullah Terör örgütü içerisinde yer aldığını,
Daha sonra örgüt içerisinde görmüş olduğum yanlışlıklar ve yaşadığı bir takım olayların etkisi ile
örgütten ayrıldığını,
HÜSEYİN VELİOĞLU'nun 1979 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
sendika seçimlerine Petrol iş sendikasının başkanı olmak amacı ile seçimlere katıldığını, bu
seçimler döneminde o dönemde Batman' da yüzbaşı olarak görev yapan TEMEL CİNGÖZ ile
görüşmüşlüğü, konuşmuşluğu olduğunu,bu görüşmenin olduğunu HÜSEYİN VELİOĞLU ve İSA
ALTSOY(örgütün üst düzey sorumlularından) söylediklerini, TEMEL CİNGÖZ'ÜN, HÜSEYİN
VELİOĞLU'na bizim onayımız olmadan hiç kimse sendika başkanlığını kazanamaz dediğini,
neticede seçimleri PKK temsilcisi olarak gördükleri bir kişinin kazandığını, TEMEL CİNGÖZ'ün
o dönemde bildiği kadarı ile Batman komando taburunda görev yapmakta olduğunu, HÜSEYİN
VELİOĞLU ile tanışıklığını hatta görüşmüş olduğunu bildiğini, sonraki süreçte TEMEL
CİNGÖZ ile HÜSEYİN VELİOĞLU' nun ilişkisinin nasıl geliştiği hakkında bilgisinin
olmadığını,
1980 ihtilali olduğu zaman HÜSEYİN VELİOĞLU' nun birkaç arkadaşı ile beraber
İran' a gittiklerini amaçlarının ise darbe sonrası olabilecek bir operasyona karşı tedbir amaçlı
olduğunu İran' da Humeyni'ye yakın kişilerle ilişki kurduklarını bildiğini,
HÜSEYİN VELİOĞLU ve arkadaşlarının 1981 yılında Türkiye' ye döndükten sonra
Diyarbakır' da HÜSEYİN VELİOĞLU, EDİP GÜMÜŞ ve İSA ALTSOY ile birlikte İlim
Kitapevini kurduklarını, Kitapevini 12 Eylül sonrası oluşturmayı çalıştıkları örgütsel yapının
merkezi olarak belirlemiş olduklarını,
Kitapevi kurulduktan sonra HÜSEYİN VELİOĞLU ve arkadaşları bölgede molla olarak
bilinen şahıslar, tarikat liderleri, aşiret liderleri ve önde gelen kişilere giderek İslami bir hareket
oluşturmaya çalıştıklarını, bu hareketin o dönem çok aktif olan Milli görüş çizgisinin dışında
devletten bağımsız bir hareket olduğu yönünde propaganda yapıp taraflar kazanmaya
çalıştıklarını, o dönemde kitapevinin her gün onlarca yüzlerce ziyaretçi ile dolup taşmaya
başladığını, Gelip giden bu şahıslardan uygun olanlar ile beraber HÜSEYİN VELİOĞLU' nun
belirlenmiş olduğu evlerde toplantılar yapılıp cemaatleşme sürecinin nasıl oluşturulacağı üzerinde
fikir planlı tartışmalar yapıldığını,
Tamda bu dönemde HÜSEYİN VELİOĞLU'nun AYDA BİR ORTADAN
KAYBOLDUGUNU,BİR HAFTA SONRA DA GELjâĞ^n, kendisinin nereye gittiği ve ne
yaptığı sorulduğunda İstanbul' a İran' lılarla görüşmeye gittim dediğini, Örgütte kaldığı uzun
yıllar içerisinde elde etmiş olduğu tecrübelerden HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bu
kaybolmalarının söylendiği gibi İran' Ularla görüşme değil kendisini yönlendiren gizli
güçlerle bir araya gelmesi olarak değerlendirdiğini, Ancak bu güçlerin kim olduğu hakkında
somut bir bilgiye sahip olmadığını
1983-1984 yıllarında bu grup içerisinde faaliyet yürüten daha sonra açmış olduğu
Menzil Kitapevi ile adı menzilciler olarak bilinecek olan grubu oluşturan FİDAN GÜNGÖR
ve arkadaşları HÜSEYİN VELİOĞLU'ndan ayrıldıklarını, Bu tarihten birkaç yıl sonra da ilim
grubu içerisinden yine kamuoyunda İslami Hareket olarak bilinen EKREM BAYTAP,
MEHMET ALİ BİLİCİ önderliğindeki tekbirci grup ayrıldığını, bu grubun Batman' da
EKREM BAYTAP' in çalıştırdığı Cem kitapevini kurduklarını ve bu kitapevi etrafında
örgütlenmeye başladıklarını,
1988 yılında cemaatin isteği ile HÜSEYİN VELİOĞLU önderliğinde bir grubun
(HÜSEYİN VELİOĞLU, EDİP GÜMÜŞ, İSA ALTSOY, ABDÜLAZİZ TUNÇ, NUSRETTİN
GÜZEL, MOLLA İHSAN YEŞİLIRMAK ve ismini şu an hatırlayamayacagım 2 kişi daha
vardı.) İran'ın Tahran kentine giderek yaklaşık 2 ay siyasi ve askeri eğitim aldıklarım, Askeri
eğitimde silah tanımı ve silah atışı, teorik bilgi olarak da örgütlenmenin nasıl olacağına dair
eğitim alındığını,
Türkiye' ye dönüldükten bir süre sonra Batman' da bir otelde birkaç hafta kalan
Yahudilere yönelik bombalı eylem yapılacağını ancak yapılmadığını, başlangıçta bu eylemi
çok önemseyen ve mutlaka yapılmasını isteyen HÜSEYİN VELİOĞLU eylem
gerçekleşmeyince sebebi sorulduğunda açıklama yapmadığını
1994 yıllarında Hizbullah İlim- Menzil çatışmalarının olduğu bir dönemde bölgede
MOLLA MANSUR GÜZELSOY olarak bilinen kişi sohbet ettiği 10-15 kişilik gruba hitaben
kendisinin öğrenci olduğu dönemde Ankara' da HÜSEYİN VELİOĞLU ile birlikte aynı evde
kaldıkların, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun sürekli olarak MİT' den diye bahsettiği 2
istihbaratçının ziyarete geldiklerini, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bu şahıslarla sürekli ilişki
içerisinde olduğunu anlattığını, MOLLA MUNSUR GÜZELSOY'un bu anlatımlarından
yaklaşık 15 gün sonra Diyarbakır' da bir sabah namazı çıkışı HÜSEYİNE VELİOĞLU' na
bağlı İlim grubu mensuplarınca sopalarla dövülerek öldürüldüğünü,
Örgütte kaldığım uzun yıllar içerisinde şunu gözlemlediğini, Örgüt kurmak,
yönetmek, örgüt mensuplarının sorunlarına çözüm bulmak, yeni stratejiler üretmek, örgütü
sevk ve idare etmek öyle bir kişinin tek başına yapabileceği, altından kalkabileceği iş
olmadığını, liderin ne kadar eğitim alırsa alsın bütün bunları yapmasının çok zor olduğunu,
mutlaka kendisini yönlendiren, yöneten birilerinin olması gerektiğini, Hizbullah örgütünde de
aynı durumun söz konusu olduğunu, Hatta HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bazen ben bu işin
içerisine nereden girdim, bıktım usandım, bu işi bıraksak mı acaba şeklinde beyanlarına şahit
olduğunu, Kaldı ki HÜSEYİN VELİOĞLU' nun yapısı, karakteri, eğitimi göz önüne
alındığında Hizbullah gibi büyük bir örgütü kurması ve idare edebileceğini tahmin etmediğini,
Örgütün İranlılarla ilişki içerisinde olduğu 1990 ' lı yıllara kadar İran' lılar tarafından
yönlendirildiğini, bu dönemde Iran'lılann dışında bir gücün HÜSEYİN VELİOĞLU üzerinden
Iran' da faaliyet gösteren Türkler hakkında bilgi toplamaya çalıştığım fark ettiğini, Çünkü
HÜSEYİN VELİOĞLU İran' da iken mesaisinin çoğunu o bölgeye gelip giden Türklerin kim
olduğun tespite harcadığını,
Örgüt İran ile ilişki içerinde iken örgütteki Sünni kişilerin bile şia mezhebine
sempati duyduklarını, hatta ibadetlerini onların yaptığı tarzda yaptıklarını, Örgüt tarafından
takip edilen eserlerin genelde İranlı yazarların (Ali Şerati, Mutaharri vb.) yazarların kitapları
olduğunu, Ancak 1991 yılında PKK - Hizbullah çatışmaları başladıktan sonra örgütün İran ile
ilişkisini keserek Sünni anlayışa tekrar döndüğünü, kendisinin bu değişimin normal bir süreç
olarak gerçekleştiğini zannetmediğini, Burada örgülir^^üileri tarafından yönlendirildiği
izlenimine sahip olduğunu, , ~ * v\
_* J-

"5^7

HÜSEYİN VELİOĞLU'nun ilişkileri sorgulanması gereken bir kiş olduğunu,


olduğu bir toplantıya katıldığını,
PKK-Hizbullah çatışmasında birçok PKK' lı ve Hizbullah ilim grubu mensubunun
öldüğünü, 1995 yılında Hizbullah' ı temsilen İSA ALTSOY'un Irak' da PKK temsilcileri ile
görüşerek karşılıklı ateşkes kararı aldıklarını, bunların ise nasıl bir araya geldiklerinin örgütte
daima soru işareti olarak kaldığını,
Örgütün kendi mensuplarını zaman zaman devlete çalışıyor diyerek kaçırıp sığmakta
sorguluyor ve kendince suçlu bulduklarını ise öldürdüğünü, devletin örgüt için bir düşman
olduğunu, ancak kendisinin örgütün devlet kurumlarına karşı bir eylem yaptığına veya
planladığına şahit olmadığını, HÜSEYİN VELİOGLU' nun öldürülmesinden sonra ise polisle
çatışmaya girdiklerini, bu çatışmaların sebebinin ise HÜSEYİN VELİOGLU' nun öcünü alma
düşüncesi ile gerçekleşmiş olabileceğini,
HÜSEYİN VELİOGLU' nun kendisine çok yakın olan üst düzey mensupların bir
arada olduğu ortamda devlet görevlilerinden bazılarının kendilerine ajanlık teklif edebileceğini
beyan ettiği, bu beyandan birkaç hafta sonra bazı görevlilerin bu toplantıda olan kişilerden
bazılarına görev teklif ettiklerinin bilindiği, burada anlaşılmaz olan ise, HÜSEYİN
VELİOĞLU'nun bu durumu nasıl bildiği ve o söyledikten kısa süre sonra o teklifler nasıl
geldiğidir. Bu teklifin yapıldığı şahısların çok sıkı bir şekilde saklanan HÜSEYİN
VELİOGLU ile düzenli olarak bir araya gelen kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere görev
teklif edildiğine göre bu kişilerin örgüt içerisindeki durumlarının da bilindiğini varsaydığını,
dolayısıyla düzenli olarak HÜSEYİN VELİOGLU ile görüşen bu kişilerden örgütün liderine
ulaşılmasının hiç zor olmayacağını değerlendirdiğini,

Hizbullah örgütünün faaliyetleri ve yapısına bakıldığında HÜSEYİN VELİOGLU'


nun böyle bir örgütlenmeyi oluşturabilecek ve yönetebilecek kapasitede birisi olmadığını
düşündüğünü, Çünkü HÜSEYİN VELİOGLU' nu çocukluğumdan beri tanıdığını, örgüt
içerisinde 10 yılın üzerinde birlikte faaliyetlerinin olduğunu, örgütten ayrılmasında yukarıda
anlatmış olduğu konuların etken olduğunu, beyan etmiştir.

TOPLANAN DELİLLER,
BOMBA İRTİBAT RAPORLARI
Ele geçirilen bombaların irtibatları incelendiğinde:
Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesinde elde edilen patlayıcı maddeler ile Eskişehir
ilinde Fikret EMEK'ten elde edilen patlayıcı maddelerle ilgili olarak;
Soruşturma evrakları ve Kriminal Polis laboratuarları Bomba İmha ve İnceleme Şube
Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen Bomba İrtibat Raporları üzerinden
benzerlik gösterip göstermediklerine dair yapılan tetkiklerde ve ilgili Cumhuriyet
Başsavcılıklarınca açılan davaların sonuçları ve Ergenekon operasyonu kapsamında
gözaltına alınan şüphelilerle meydana gelen olayların herhangi bir bağlantısının olup
olmadığına dair yapılan araştırma neticesinde;
A-) 12.06.2007 TARİHİNDE İLİMİZ ÜMRANİYE İLÇESİ ÇAKMAK MAHALLESİ
SAMANYOLU CADDESİ GÜNGÖR SOKAK NO:2 SAYILI YERDE ELE GEÇİRİLEN
MKE VE YABANCI MENŞEİLİ SAVUNMA TİPİ EL BOMBALARI;

01-Ağn ili Patnos ilçesi Yeşilçimen Mahallesi 7 Nolu Sokak içerisinde 25.11.2003
Tarihinde boş arazide pimi çekilerek atılmış ve patlamamış halde (1) adet el bombası
olduğunu Kemal ŞENER isimli şahsın 155 ihbar hattını arayarak bildirmesi üzerine boş
arazide (1) adet pimi çekilmiş patlamamış halde el bombası bulunmuştur.
Patnos Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 Tarih ve Talimat No:2008/83 sayılı
yazılarından, patlamamış halde bulunan (1) adet el bombasının 2004/11 soruşturma sırasında
kaydının yapıldığı, soruşturma dosyasının 09.01.2004 tarihinde 2004/1 görevsizlik ile Ağrı 12
Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.
K.K.K. Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 19.06.2008
Tarih ve As.Sav.2004/265 Esas sayılı yazısı ekinde gönderilen, 29.03.2004 Tarih Evrak No:
2004/285 Esas No: 2004/265 Karar No:2004/91 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair
Kararında, 34. İç Güvenlik Tugay Komutanlığının 18.02.2004 gün ve DİS.SB.-.7200-56-04/56
sayılı yazısı ile DM 41 savunma el bombalarının tamamının tam olarak 53081 nci
Müht.Bl.K.lığma 13.11.2003 tarihinde gönderildiği, envanterlerinde ve depolannda böyle bir
el bombasının mevcudunun olmadığı belirtildiği, böylelikle olayla ilgili olarak herhangi bir
kişi hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek bir husus bulunmadığından, 353 sayılı
Kanunun 105. ve 107. maddeleri gereğince, itirazı kabil olmak üzere KOVUŞTURMAYA
YER OLMADIĞINA karar verildiği anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Ağrı ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

02-Hatay İli Merkez Akevler Mahallesi Alan Caddesi 12 Sokak No:4 sayılı adreste
ikamet eden, Mehmet Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plakalı aracına 11.08.2001 tarihinde
el bombası atılması neticesinde, park halinde bulunan Mehmet ÖKSÜZ'e ait 80 AY 869
plakalı Minibüs ile Mehmet YAKŞAN'a ait 31 T 0060 plaka sayılı araçlarda da maddi hasar
meydana gelmiş olayda herhangi bir ölen ya da yaralanan olmamıştır.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve Soruşturma No:2001/4546
sayılı yazılarından, Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plaka sayılı araca el bombası atılması
olayı ile ilgili olarak, zaman aşımı süresi olan 11.08.2011 tarihine kadar faillerinin bulunması
için (10) yıl süreli Daimi Arama karan ile Daimi Aramaya aldınldığı anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Hatay ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
HGR Z-DM 72-LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin HGR Z DM 72 LOS FMP-16
seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

03-Iğdır ili Cumhuriyet Mahallesi SobacılarjGaddesi Kapan Sokak No:9 sayılı yerde
faaliyet gösteren Doğu Oteli Kazan Dairesinde l f . 12.2006 tarihinde patlamamış halde (1)
adet el bombası bulunmuş olayla ilgili Otelin yeni sahibi İzzet ÇAĞALA ve Otelin eski sahibi
Ayhan YILDIRIM isimli şahıslar yakalanmış, konu ile ilgili ifadeleri alındıktan sonra
Cumhuriyet Başsavcılığının evrakları ikmalen istemesi üzerine şahısların salıverildiği
anlaşılmış olup,
İğdır Cumhuriyet Başsavcılığı ile kurulan koordinede konu ile ilgili evrakların
postaya verildiğini, davanın İğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2008/390 esas sayısı ile devam
ettiği bildirilmiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, İğdır ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

04-İstanbul ili Eyüp ilçesi Haliç kıyısında 27.02.2003 tarihinde Mustafa MARAZ ve
Rasim UÇAN isimli balıkçı çocuklar tarafından balık tutarken suların çekilmesi sonucu
çamurlu balçık içersinde bulunan (1) adet el bombası,
Soruşturmayı yürüten Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.02.2008 tarihli
yazılarından, 27.02.2003 tarih ve 31.03.2003 tarihleri arasında yapılan herhangi bir kayda
rastlanılmamış olup tarih sayı veya isim belirtildiğinde tekrar bakılarak bulabileceğinin
belirtildiği, Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan yazışma neticesinde belirtilen olayla
ilgili herhangi bir soruşturma açılmadığı bildirilmiştir.
El bombasının 11.02.2003 tarihinde bulunduğu, Soruşturma kapsamında olan
şüphelilerden Oktay YILDIRIM'm 2001-2005 tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da
görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında gözaltına alman şüphelilerden Mehmet
Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri arasmda İstanbul Levent'te görev yaptığı,
Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303
S.O./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Eyüp ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet
el bombasının,
HGR DM 41 COMP-B LOS-FMR-24 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (I) adedin HGR DM 41 COMP-B LOS-FMR-24
seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

05-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı
yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 10.05.2006 günü (1) adet el
bombası atılmış, el bombası patlamamış, bilahare el bombasını atan şahıslar yakalanmıştır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen
Ankara/Sincan F tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM, 12.03.2008 tarihinde Tanık
olarak vermiş olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarım Muzaffer
TEKİN isimli şahıstan aldığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Oktay YILDIRIM'm 2001-2005
tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında
gözaltına alman şüphelilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri
arasmda İstanbul Levent'te görev yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri

316

{'■&&,
Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.O./91517240 sayılı yazılarından
anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
el bombasının,
FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 173-9-85 seri numaralı (1) adet el bombası
olduğu,
İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 169-5-85 seri numaralı el bombası olduğu; her
iki olayda elde edilen el bombalarının numaralarının benzerlik gösterdiği bildirilmiştir.

06-İzmir ili Urla ilçesi Zeytinlik Köyü Böğürtlen Körfezi deniz sahilinde kuma
gömülü olarak 26.02.1999 tarihinde (10) adet el bombası bulunmuştur.
Soruşturmayı yürüten Urla Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve
M.2008/513 sayılı yazılarından, 1999/449 soruşturma sırasına kayda alındığı, 6136 sayılı
yasaya muhalefet suçundan zamanaşımı nedeniyle 27.12.2004 tarihinde takipsizlik kararı
verildiği anlaşılmıştır.
Olayın özelliği itibari ile buluntu mühimmat ve silahların faili hakkında kamu adına
kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Urla ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (10) adet
el bombasından, (1) adedinin,
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (1) adedin
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

07-İzmir ili Karşıyaka ilçesi Örnekköy Polis Karakolu görevlilerince 30.12.2000


Tarihinde Örnekköy 7517 Sokak No:15/A sayılı yerin önünde, İsparta ili Eğridir ilçesi Yuvalı
nüfusuna kayıtlı Mustafa-Adile 1972 doğumlu Ali ÖZGÜLEÇ isimli şahsın üzerinde (1) adet
el bombası elde edilmiştir.
İzmir/Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca 2001/806 Soruşturma Sayısı ile
soruşturma başlatılmış olup, İzmir Ağır Ceza Mahkemesi tarafından takipsizlik karan verildiği
bildirilmiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Karşıyaka ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1)
adet el bombasının,
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numarah el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

08-Izmir ili Konak ilçesi Alsancak Karakol Amirliği idaresi Cumhuriyet Bulvarı
No:371/l-B sayılı yerde faaliyet gösteren müstecirliğini Mehmet TOP'un yaptığı ve İbrahim
ÇİFTÇİ isimli şahsa ait olan Alsancak Cafe isimli işyeri içersine 02.10.2006 tarihinde Erdinç
UTAŞ isimli şahıs tarafından iki adet el bombası atılmış el bombalarının patlaması
neticesinde (2)'si ağır olmak üzere (11) vatandajmırz^ yaralanmış yaralılardan İbrahim
ÇİFTÇİ bilahare ölmüştür. ,*" "T ~*~vv-",
Olayla ilgili şüpheliler Erdinç UTAŞ ve Mehmet KABADAYI hakkında İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açılarak iddianamenin hazırlandığı ve İzmir 1. Ağır
Ceza Mahkemesinde 2007/145 Esas sayılı dosyası ile davası açılmış olup, duruşması
30.06.2008 tarihine bırakıldığı bildirilmiş, olayda hayatını kaybeden İbrahim ÇİFTÇİ ile
Ergenekon operasyonu kapsamında şüpheli olarak gözaltına alman Sami HOŞTAN ile
tanıştıkları Sami HOŞTAN'm İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde
25.01.2008 tarihinde alman ifadesinde İbrahim ÇİFTÇİ isimli şahsı tanıdığını, ölmeden 1 ay
önce İbrahim ÇİFTÇİ'nin kızının düpnüne gittiğini, İbrahim ÇİFTÇİ'nin kendisine İzmir'de
kumarhane açma teklifinde bulunduğunu, kendisinin ise İstanbul'da olduğundan dolayı kabul
etmediğini, İbrahim ÇİFTÇİ ile herhangi bir husumetlerinin bulunmadığını, alacak
vereceğinin olmadığını, şüphelilerden Veli KÜÇÜK ve Ali YASAK isimli şahıslan tanıdığını
beyan etmiştir. Gizli tanık C'nin ifadesinde Sami HOŞTAN'm İbrahim ÇİFTÇİ'ye kumarda 3
milyon dolar kaybettiğini bu paranın ödenmesi konusunda aralannda husumet çıktığım beyan
ettiği.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, 25.01.2008 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinin (35) sayfasında, ikametinde yapılan aramada
elde edilen ve ilgili mahkeme karanna istinaden inceleme yapılan (3) nolu kaset içeriğinde
Günay isimli bir hanımla görüştüğü, bu şahsın kendisine hitaben eşinden aynldığım bir takım
problemlerinin olduğunu haber elemanı olarak altında veli küçük imzası bulunan bir kart
taşıdığını, Sinan Yaşar adına da mit kartı olduğunu, söylediği kendisinin de bu durumu sinan
yaşara söylediği, devamında günaym kocasından bahisle "Teoman KOMAN'ı ibrahim
ÇİFÇİ'ye karşı kullanmış" dediği devamında yine kocasından bahisle kendisinin adına bir
takım hoş karşılanmayacak faaliyetleri yaptığını söylediği, yine devamla kadının kocasından
bahisle ayağından vurulduğunu söylediği onun da kendi kendini yaraladığını söylediği, çiftlik
evinde kaleşnikov tüfekler olduğunu söylediği, görüşmenin sonunda kendi Nişanına İbrahim
ÇİFÇİ'nin gelmediği şeklinde bir görüşme ile,
Günay TANFER'in oğlu Osman ile yaptığı ve içeriğinde "ey oğlum bak baban bunca
zaman ailece görüşüyorduk bu beni alet olarak kullanmış şey olarak sezdim tabii fark ettim,
ama ondan sonra gereğini yaptım, ey oğlum bana bak ben seni severim kardeşini severim, biz
de gelip kalıyordu, anneni severim kardeşim gibi bunlan bana söyleyecektiniz, oğlum budur
diye , şimdi bundan sonra ne olacak diye" osman'm ise " ama bak veli amca" dedikten sonra
olayın boyutlannı anlattığı konuşmanın bir yerinde hatta bu mektup olayında
.........olduğunuzda aradım, ondan sonra bu ibrahim amca vardı, izmirli ibrahim çifçi aynı
şeyleri ona yapmış onun ismini kullanarak bir çok şey yapmış dediği ve konuşmanın şahsın
babasının yaptıklannm üzerine devam ettiği anlaşılmıştır.bu geçen görüşmelerde ismi geçen
şahıslar ve bu şahıslarla olan ilişkisi, bu kaseti kendisinin kaydedip etmediği ve ne amaçla
bulundurduğu sorulduğunda;?
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bu görüşmeyi teybe kaydettiğini. Burada adı geçen Günay
Tanfer'in Yalçın Tanfer'in eşi olduğunu. Kendisinin Kırkağaç tabur komutanı iken 1979
senesinde Salihli'den gelerek tanıştığını. Av merakı olduğunu söyleyerek kendisi ile yakınlık
kurduğunu, aile dostu olduklannı, kendisinin Kırkağaç'tan Nusaybin tabur komutanlığına tayin
olduğunda av maksadıyla gelip gittiğini ve samimiyetlerinin artığını, 1996 yılma kadar devam
ettiğini, ailece çocuklannı ve eşini de sevdiklerini, 1996'da Giresun'a geldiğinde kendisine bir
av tüfeği getirdiğini, tüfeğin ruhsatını istediğini ve parasını verdiğini, Yalçın hakkında bazı
şikayetler duyduğunu, şüpheli hareketlerini tespit ettiğini, kendisine tavır koyduğunu, bölgede
yaptırdığı incelemede kendisi adına Karadeniz bölgesinde bazı yolsuzluklar tespit ettiğim ve
tamamen ilişkisini kestiğini, bu şahsın kendisi ile bir süre sonra hiç irtibatının kalmadığını,
Urfa yöresinde J. İstihbaratçısı olduğu yönünde dolaştığı Genelkurmay Başkanı ile yakın
olduğu şeklinde toplıptfcteumıoyu oluşturmaya çalıştığını öğrendiğini, Genelkurmayın
emrinde görevliymiş/gibi' istihbarat çalışmalan yapacakmış
şekliyle menfaat temin ettiği duyumlarını aldığını ve kendi adını da buralarda kullanmaya
başladığı duyumunu aldığını, bunun üzerine Urfa İl Jandarma Komutanı Albay Erdal
Sarızeybek'i arayarak durumu ilettiğini, eşiyle de boşandığını öğrendiğini, kendisinin aile
olarak Yalçın TANFER'in eşi ve çocukları ile irtibatlarının halen devam ettiğini Yalçın
TANFER'in Urfa İl Jandarma Komutanlığı tarafından yakalandığını, suçunun sabit görülerek
tutuklandığını, halen Konya cezaevinde yattığını bildiğini, kaseti kaydetmesinin sebebinin, eşi
ile yaptığım görüşmeyi kasıtlı olarak kaydettiğini çünkü eşinin Onun eşi ve kızını kendi evladı
gibi sevdiğini, amacının kaseti eşine de dinletmek olduğunu, eşinin de Yalçın Tanfer'i iyice
tanımasını istediğini, bu görüşmede geçen İbrahim ÇİFÇİ'nin İzmir'de yaşadığını bildiği ve
onlarla tanışıklığı olan şahıs olduğunu, beyan etmiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Konak ilçesinde yukarıda belirtilen olayda kullanılan el
bombalarında (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A KF-MKE-151-6-83 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (4) adedin TAPA M 204 A KF-MKE-152-6-83 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

09-Kırıkkale ili Keskin ilçesinde 09.04.2005 tarihinde Serkan ŞAHİNLİ ve Erhan


Abdurrahman DAĞ isimli şahıslar kendilerinde (2) adet el bombası olduğunu ve bunlan
satabileceklerini beyan etmişler, şahıslardan Serkan ŞAHİNLİ el bombalarını Jandarma
İstihbarat elemanlarına satmak isterken suçüstü yakalanmıştır.
Soruşturmayı yürüten Keskin Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve
2007/246-247-248-249 İlamat Sayılı yazılarından, Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanlığının 01.09.2005 tarih ve 2005/111-111 E.K.sayılı hükmü ile 2 yıl 6 ay hapis ve
375,00 YTL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Keskin ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (2)
adet el bombasından (I) adedinin,
HGR DM 41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-22 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
HGR DM 41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-22 seri numaralı el bombası olduğu
tespit edilmiştir.

10-Kütahya ili Ahievren Mahallesi Maymunkaya Sokak No:25 sayılı yerde ikamet
eden çöp toplayarak geçinen Ferdevs ÇEKMEZ isimli şahsın 29.07.2002 günü Hafız Hıfzı
Enver Caddesi Kış Sokak girişinde bulunan çöp bidonunu karıştırdığı sırada bidonun dibinde
MK2 Amerikan menşeli savunma tipi el bombası bulmuştur.
Soruşturmayı yürüten Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve
Soruşturma No:2002/3472 Takipsizlik No:2007/4773 sayılı yazılarından, konu ile ilgili
tahkikat evraklarının birer onaylı suretlerinin gönderildiği bildirilmiş, tahkikat evrakları
incelendiğinde Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2007 tarihli soruşturma
no:2002/3472 konulu soruşturma ile ilgili karar no:2007/4773 sayılı kararında beş yıllık süre
içersinde faillerin tespit edilemediği ve zaman aşımını kesen bir neden olmadığı bu süre
sonunda zaman aşımının dolduğu anlaşıldığı için kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına
karar verildiği anlaşılmıştır. ^^***s^

r
dH^4?^
4 <•£
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Kütahya ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
el bombasının,
FÜNYE GRUBUNDA "FÜZE M204 Al LOT FJZ-2 28 NOV 1953" seri numaralı el
bombası olduğu,
İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedinin;
FÜNYE GRUBUNDA "FÜZE M204 Al LOT FJZ-2 286 NOV 1953" seri numaralı el
bombası olduğu tespit edilmiştir.

11-Manisa ili Akhisar ilçesi Şeyhisa Mahallesi 82 Sokak No: 14 sayılı Telgöl
ŞAKŞAK'a ait evin bahçesinde 04.12.1998 tarihinde gömülü olarak bulunan (2) adet el
bombası bulunması olayı;
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığına 07.02.2008 tarih ve 2007/1536 soruşturma sayılı
yazı ile olay hakkında dava açılmış ise ilgili mahkemesinden dava dosyasının onaylı bir
suretinin çıkartılarak gönderilmesi istenilmiştir.
Soruşturma dosyasının 18.12.1998 tarih ve 1998/20 yetkisizlik karanyla İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
Şüpheliler Yılmaz Şahin ŞAKŞAK, İrfan KISTIR, Ali POYRAZ, Hilal ŞAKŞAK,
Fatih Mutlu TOSYALI, Mustafa Kemal DOĞAN ve Hasan KIRAL haklannda 'Patlayıcı
madde bomba bulundurmak ve 6136 sayılı yasaya muhalefet' suçundan dolayı 28.12.1998
tarih 1998/475 Hz.1998/129 karar sayılı karan ile görevsizlik karan verilerek dosyanın
Akhisar C.Başsavcılığma gönderildiği,
Aynı şüpheliler hakkında 'Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçundan dolayı
06.01.1999 tarih 1998/490 Hz. 1999/2 K. Sayılı karanmız ile takipsizlik karan verildiği İzmir
(CMK 250 SMY) Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2008 Tarih ve
Sayr.CMK.250.Md.2008/6723 Muh. Sayılı yazılanndan anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Akhisar ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (2)
adet el bombasından, (1) adedinin,
HGRZ DM-72 LOS FMP-24 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinde elde edilen el bombalarından (1) adedin HGRZ DM 72 LOS FMP-24 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

12-Şırnak 18.03.1999 tarihinde il genelinde Hizbullah/İlim Terör Örgütüne yönelik


yapılan operasyonlar neticesinde İhsan TEKİN, İsmail TEKİN ve Haci DEMİR isimli şahsın
ikametinde yapılan aramada toplam (6) adet el bombası elde edilmiştir.
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı (CMK 250 Maddesi ile Yetkili)
11.03.2008 tarih ve 1999/130 sayılı yazılanndan, bahse konu olayla ilgili istenilen belgelerin
gönderildiği ancak ekspertiz raporlan dosyada olmadığından ekspertiz raporlannm
gönderilemediği bildirilmiş, bahse konu dava ile ilgili Diyarbakır 2 Nolu DGM'nin Esas No:
1999/130 Karar No:2002/157 sayılı beraat karannda, Sanıklar İsmail TEKİN, Hacı DEMİR,
İhsan TEKİN hakkında ruhsatsız el bombası bulundurma suçundan gereğinin takdir ve ifası
için Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına suç ihbannda bulunulmasına 30.04.2002 tarihinde
karar verildiği, anlaşılmıştır.
Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 02.04.2008 tarih ve Esas No:2002/358 Karar
No:2003/173 sayılı karannda, Sanıklar İhsan TEKİN, Hacı DEMİR ve İsmail TEKİN'in
mahkememizce sabit görülen eylemlerine uyan TCK'nun 264/5-son cümle gereğince suçun
işleniş şekline göre takdiren ayn ayn l'ER AY HAPİS ve 1,000TL:AĞIR PARA CEZASI İLE
CEZALANDIRILMALARINA, suç tarihi itibarı ı1e 35.06 sayılı yasanın ek 1, 2 ve

/) 320

Cyi^^
TCK'nun 19.maddeleri gereğince verilen ağır para cezasının 1.520.000TL. ye çıkartılmasına,
647 S.Y'nın 4. Maddesi gereğince sanıklara verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın suç tarihine
göre günlüğü 5 bin liradan para çevrilerek ayrı ayrı 150.000 TL: AĞIR PARA CEZASI İLE
CEZALANDIRILMALARINA, TCK'nun 72. Maddesi gereği aynı nevi para cezalan
toplanarak sanıkların ayrı ayrı 1.670.000TL. AĞIR PARA CEZASI İLE
CEZALANDIRILMALARINA, mevcut sabıkasızlık hallerinden anlaşılan suç işleme
temahülleri nazara alınarak sanıkların cezalarının ayrı ayrı 647 S.Y'nın 6. Maddesi gereğince
TECİLİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen olayda elde edilen el bombalarının il genelinde 18.03.1999
tarihinde yapılan Hizbullah Operasyonu sonucu elde edildiği tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün
17.08.1997 - 11.08.1999 tarihlerinde Şırnak ilinde askeri personel olarak görev yaptığı,
Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303
S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
El Bombası elde edilen şahıslardan Hacı DEMİR isimli şüpheli 25.03.1999 tarihli
ifadesinde el bombalannı ismini veremeyeceği bir şahıstan aldığını, sebebinin ise bulunduğu
yerin terör açısından tehlikeli bir konuma sahip olduğunu, başka bir amacının olmadığını
terörden korunmak için aldığını beyan etmiş, el bombalannı aldığı şahsın ismini vermemiştir.
İhsan TEKİN'in 25.03.1999 tarihli ifadesinde el bombalannı PKK terör örgütünden
korunmak için tanımadığı bir şahıstan aldığını beyan etmiştir.
İsmail TEKİN'in 25.03.1999 tarihli ifadesinde susma hakkını kullanarak ifade
vermemiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Şırnak ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (6) adet el
bombasından(l) adedinin,
MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (1) adedin MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

13-Trabzon ili Of ilçesi Solaklı Mahallesi Atatürk Bulvan Yenihan Pasajı No:59 Kat:2
sayılı yerdeki yazıhaneye Romanya uyruklu Nicu PORTASE isimli şahıs tarafından
26.05.1999 günü el bombası atılmış el bombasının patlaması neticesinde 2 şahıs yaralanmıştır.
Turgut SARIALİOĞLU vatandaşın el bombasını atan şahsı kovaladığı sırada Nicu PORTASE
isimli şahıs tarafından tabanca ile vurulmuş bilahare kaldmldığı hastanede ölmüştür.
Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2008 tarih ve 2008/152 Muh. Sayılı
yazılanndan, 2002/308 esas sayılı dava dosyası içersinde istenilen arama yakalama el koyma
tutanaktan ekspertiz raporlan ve diğer evraklann 2006/570 esasa kaydedilmiş temyiz nedeniyle
26.09.2007 tarihinde Yargıtay'a gönderildiğinden evraklann gönderilmesinin mümkün
olmadığı ilk karar olan 2002/318 sayılı karar örneğinin gönderildiği anlaşılmıştır. Gönderilen
2002/318 Esas Nolu kararda sanık Sultan Selim SARAL ve Oktay SARAL'm
cezalandınlmasma hükümle birlikte tahliye taleplerinin reddine tutukluluk durumlannm
sürdürülmesine ilişkin 17.07.2003 tarihli karardan anlaşılmıştır.
Olayı gerçekleştiren Romanya uyruklu Nicau PORTASE'nin olay tarihinden önce
tabanca ve el bombasını İstanbul ilinde tanımadığı bir İranTıdan aldığını beyan etmiştir.

?' -.

J^
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Of ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
MKE MOD 45 MKE 1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye ilçesinden
elde edilen el bombalarından (1) adedin MKE MOD 45 MKE 1-25 10-92 seri numaralı el
bombası olduğu tespit edilmiştir.

B-)26.06.20Ö7 TARİHİNDE ESKİŞEHİR İLİ HAYRİYE MAHALLESİ


DUMRULOĞLU SOKAK NO-.22/5 SAYILI YERDE FİKRET EMEK'TEN ELDE
EDİLEN SAVUNMA TİPİ EL BOMBALARI;

01-Amasya ili Merzifon ilçesi Bahçelievler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi


No:178 sayılı Ağn-Patnos nüfusuna kayıtlı Resul oğlu 1960 doğumlu Kerem ADIGÜZEL'e ait
müstakil evin bahçesinde 18.05.2003 tarihinde Saat: 03:00 sıralarında (1) adet kimliği belirsiz
kişi ya da kişilerce el bombası atılmış el bombasının patlaması sonucu maddi hasar meydana
gelmiştir.
Merzifon Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2008 tarih ve Soruşturma No:2003/811
sayılı yazılarında, 18.05.2003 tarihinde Kerem ADIGUZEL isimli şahsın bahçesinde 1 adet
MKE imali savunma tipi el bombası atılması olayı ile ilgili olarak yürütülmekte olan
soruşturma dosyası halen derdest olup failin tespitine devam edilmekte olup ilgili dosyanın
onaylı suretleri yazı ekinde gönderildiği bildirilmektedir.
Yukarıda belirtilen olayın 17.05.2003 tarihinde meydana geldiği, Soruşturma
kapsamında olan askeri eski personelden Engin ZORBA'nın Amasya ili Merzifon ilçesinde
17.08.2000-08.01.2003 tarihleri arasında Astsubay olarak görev yaptığı, 08.01.2003 tarihinde
DİSİPLİNSİZLİK nedeni ile ordudan YAŞ kararı ile ihraç olduğu, Ankara Genel Kurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı
yazılarından anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Merzifon ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (3)
adet el bombasından (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

02-Antalya ili Alanya ilçesi Çarşı Mahallesi Hürriyet Meydanı No:6 sayılı yerde
faaliyet gösteren müstecirliğini Eskişehir nüfusuna kayıtlı Fikret ÇOLPAN'm yaptığı ÇINAR
Otelin 3.Kat 17 Nolu odasında ahşap elbise dolabı içerisinde 29.07.2001 tarihinde (3) adet el
bombası bulunmuştur. Melih ÇOLPAN isimli şahıs adli mercilere çıkartılmıştır.
Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı ile kurulan koordinede, 19.09.2001 tarih ve
Hz.2001/4436 ve 2001/18 sayılı görevsizlik karan ile Van Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı
Askeri Savcılığına gönderildiği, Van Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Savcılığının
18.10.2001 tarih ve Es.2001/1944 ve 2001/10 sayılı yetkisizlik karan ile Elazığ
8.Kor.Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği bildirilmiştir.
Olayla ilgili yapılan tahkikatta Otel sahibi oğlu olan ve aynı zamanda otelde
resepsiyon görevlisi olarak çalışan Melih ÇOLPAN'm K.K.K 49. İç Güvenlik Komutan
YardımcılığıYardımcılığı Muş ilinde Ordu evi gazinosunda askerliğini yaptığı ve 23.02.2001
tarihinde terhis olduğu, Antalya Emniyet Müdürlüğünün ilgiîî'yerle yapılan yazışma neticesi
gelen cevabi yazıda MKE yapımı el bombalarının askerliğini yapmış olduğu birliğin
envanterine kayıtlı olduğu bildirilmiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Alanya ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (3)
adet el bombasından (2) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (2) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

03-Çankırı ili Şabanözü ilçesi Yeni Mahalle Müsellim Sokak No:39/3 sayılı yerdeki
ikametin yatak odasının döşemelerin altında (8) adet el bombası, 1 adet sis bombası ve (1)
adet gaz bombası elde edilmiştir. Emniyet Müdürlüğü Özel Hareket biriminden emekli ve
12.12.2000 tarihinde vefat eden Galip ve Sultan oğlu 1952 doğumlu Himmet GÖKGÖZ'e ait
olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Çankırı ili Şabanözü ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2008 Tarih ve
Soruşturma No:2008/24 Karar No:2008/87 Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında
Şüphelinin oğlu Fatih GÖKGÖZ tarafından yapılan ihbar üzerine İlçe Emniyet Amirliğinde
görevli polisler, şüphelinin ikametgâhı olan, ancak ölümünden sonra diğer aile fertleri
tarafından kullanılan Şabanözü, Belça Konutları No:39/3 sayılı yerde bulunan eve gittikleri,
evin yatak odasında yapılan kontrolde, çürümüş olan taban döşeme tahtalannın altında (8) adet
el bombası, 1 adet gaz bombası ve 1 adet sis bombası elde edilmiştir.
Tanık Fatih GÖKGÖZ beyanında; şüphelinin babası olduğunu ve Emniyet teşkilatı
Özel Harekat biriminden emekli olduğunu, babasının 12.12.2000 tarihinde vefat ettiğini
babasının yaptığı iş nedeniyle ketum olduğunu ve kendilerine bir şey söylemediğini, evlerinin
yatak odasında bulunan döşeme tahtalannın kurtlanarak çürüdüğünü, çürüyen tahtalan
söktüklerinde altından bölmeli bir kısım çıktığını ve evde bulunan patlayıcı maddelerden
haberlerinin olmadığını beyan etmiştir.
Şüphelinin vefat etmiş olduğu, olayda şüpheli dışında başka bir kişinin bulunmadığı
anlaşıldığından TCK'nm 64/1 ve CMK 172. maddeleri gereğince KOVUŞTURMA
YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,
Tehlikeli olduklanndan dolayı Çankın Emniyet Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme ve
Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünde bulunan 8 adet el bombası, l'er adet gaz ve ses
bombalannm imha edilmesi için müzekkere yazılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hikmet GÖKGÖZ'ün ilgi sayılı soruşturma kapsamında herhangi bir ilişkisi tespit
edilememiştir.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Çankırı ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
sis bombasının,
1365-27-000-4079 MKE-Kırmızı renkli sis kutusu ibaresi yazılı, (1) adet sis bombası
olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen sis bombalarından (1) adedin
1365-27-000-4079 MKE-Kırmızı renkli sis kutusu ibaresi yazılı, sis bombası olduğu
tespit edilmiştir.

04-İstanbul ili Tuzla ilçesi Aydmtepe Mahallesi Geçici ö.Sokak No: 10 sayılı yerde
faaliyet gösteren Şimal Denizcilik Gemi İnşa Sanayi verTıcaret Limitet Şirketi giriş merdiven

323
1 -K

basamaklarına 30.11.2006 günü karton koli üzerine (1) adet pimi çekilmiş vaziyette el bombası bırakılmış
el bombası patlamamış halde bulunmuştur.
Aynı iş yerine kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce 23.11.2006 günü saat:04:00 sıralarında iş yeri
önüne el bombası atılmış ve işyerinin alt kat camlarının kırılması neticesinde maddi hasar meydana
gelmiştir. İşyeri sahiplerinin Turan SÜNER ve Tamer ÇAKIR isimli şahıslar olduğu, alman ifadelerinde
şahısların şüphelendikleri kimselerin bulunmadığı, şahısların kamuoyunda bilinen Mehmet Ali AĞCA
isimli şahsı cezaevi çıkışında cezaevinden alan şahıslar oldukları, yine Kocaeli bölgesinde faaliyet
gösteren çeşitli yaralama ve öldürme olaylarına karışan; Organize suç örgütü grubu liderlerinden Hadi
ÖZCAN olarak bilinen şahsın Tuzla bölgesinde yazıhane açtığı ve adamlarının bu bölgede faaliyet
göstermeye başladığı, bu grubun içersinde askeriyeden ayrılma komutan lakaplı bir şahsın grubun
İstanbul'daki önderliğini yaptığı tahkikat evraklarının incelemesinden anlaşılmıştır.
Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığına 27.02.2008 tarih ve Soruşturma No-.2007/1536 sayılı yazı ile
olayla ilgili dava açılmamış ise soruşturma dosyasından, şayet dava açılmış ise ilgili mahkemesinden
dava dosyasının onayla bir suretinin çıkartılarak gönderilmesi istenilmiş;
Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığının: 2006/5949 ve 2006/6088 soruşturma sayıları ile Tuzla Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından olayın şüpheli ya da şüphelilerinin yakalanabilmesi için daimi arama karan
ile daimi aramaya aldınldığı bildirilmiştir.
İstanbul ili Tuzla ilçesi Aydmtepe Mahallesinde Faaliyet gösteren Şimal Denizcilik Gemi İnşa
Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi önüne kimliği meçhul şahıs yada şahıslarca 30.11.2006 tarihinde
bırakılmıştır.
Soruşturma kapsamında olan askeri eski personelin olay tarihinde İstanbul ilinde görev
yapmadıkları ancak askeri eski personellerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Orhan TUNÇ, Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün değişik tarihlerde
İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan
2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi irtibat
Raporu sonucu, Tuzla ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

05-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı yerde
faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 05.05.2006 günü (1) adet el bombası atılmış, el
bombası patlamamış bilahare el bombasını atan şahıslar yakalanmıştır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen Ankara/Sincan F
tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM isimli şahsın 12.03.2008 tarihinde Tanık olarak vermiş
olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarını Muzaffer TEKİN isimli şahıstan aldığını
beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ ve Mahmut ÖZTÜRK isimli şahısların
değişik tarihlerde İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri
Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.

/\£4&2^
rf^A~&
Fikret EMEK'in, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu ve tanıdığı,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 04.08.1987 - 01.08.1991 tarihleri arasmda 4.ncü P.Tüm.55.nci
Zh.A.l.nci. Mknz.P.Tb.K. Keşan/EDİRNE'de görev yaptığı, Fikret EMEK'in de 08.09.1986 -
12.06.1989 tarihleri arasmda 4.P.Tüm.46.P.A.l.P.Tb.Hava Tk.K. Keşan/EDİRNE'de görev
yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve
2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazdarmdan anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet el
bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

06-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı
yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 11.05.2006 günü (1) adet el
bombası atılmış el bombasının patlaması neticesinde maddi hasar meydana gelmiş el
bombasını atan şahıslar bilahare yakalanmışlardır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen
Ankara/Sincan F tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM isimli şahsın 12.03.2008
tarihinde Tanık olarak vermiş olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarını
Muzaffer TEKİN isimli şahıstan aldığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer
TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ ve Mahmut ÖZTÜRK
isimli şahısların değişik tarihlerde İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel
Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240
sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Fikret EMEK'in, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu ve tanıdığı,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 04.08.1987 - 01.08.1991 tarihleri arasında 4.ncü P.Tüm.55.nci
Zh.A.l.nci. Mknz.P.Tb.K. Keşan/EDİRNE'de görev yaptığı, Fikret EMEK'in de 08.09.1986 -
12.06.1989 tarihleri arasında 4.P.Tüm.46.P.A.l.P.Tb.Hava Tk.K. Keşan/EDİRNE'de görev
yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve
2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet el
bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (I) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.

C-)26.06.2007 TARİHİNDE ESKİŞEHİR İLİ HAYRİYE MAHALLESİ DUMRULOGLU


SOKAK NO.-22/5 SAYILI YERDE FİKRET EMEK'İN YER GÖSTERMESİ SONUCU EMİNE
EMEK'İN İKAMETİNDE BULUNAN BOMBA MALZEMELERİ İLE,

t Ti
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, aşağıda belirtilen olaylarda elde edilen bomba
malzemelerinin Fikret EMEK'ten elde edilen bomba malzemeleri ile benzer oldukları tespit
edilmiştir.

a) 20.10.2007 tarihinde Bursa Emniyet Müdürlüğünce İnegöl ilçesi Kemal Paşa


Mahallesi Yeşillik alanda bulunan bomba malzemeleri,
İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/5517 Soruşturma dosyasında halen devam
etmekte olup, olayın faillerinin bulanamadığı, halen soruşturmanın devam ettiği İnegöl
Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2008 tarihli yazılarından anlaşılmıştır.

b) Ankara Emniyet Müdürlüğünce yapılan "SAUNA OPERASYONU" sonucu


yakalanan Kasım ZENGİN isimli şahsın yer göstermesi sonucu ele geçirilen bomba
malzemeleri,
Ankara Emniyet Müdürlüğünce yapılan "SAUNA OPERASYONU" kapsamında
yakalanan Kasım ZENGİN'in yer göstermesi sonucu, 18.02.2006 tarihinde Ankara ili Yenikent
ilçesi Yenikent Mahallesi Yenikayı 7. Mevkii Çiftlik Sokak civan stabilize yol sonunda atıl
durumdaki Ayaş Tüneli çevresi ve içersinde bomba malzemeleri elde edilmiştir.
Olayla ilgili davanın halen Ankara 11. A.C.M. 2006/109 Esas sayılı dosya ile devam
ettiği anlaşılmıştır.

c) 22.06.2007 Tarihinde Bursa ili Osmangazi ilçesi Hacı İlyas Mahallesi Ulu Yol Tan
Sokak Güzeller İş Merkezi Kat: 3/23 sayılı Muzaffer ŞENOCAK isimli şahsın işyerinde
bomba malzemeleri elde edilmiştir.
Muzaffer ŞENOCAK'm 24.06.2007 tarihinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde
alman ifadesinde söz konusu maddelerin kuyumculukta kullanılan maddeler olduğunu
kendisinde numune olarak bulunduğunu beyan etmiştir.
Muzaffer ŞENOCAK'm yine aynı operasyon kapsamında yakalanan Fikret EMEK ile
2004 yılından beri tanıştıkları Fikret EMEK'in ortak olduğu Ankara ilindeki Odak Güvenlik
Şirketinde bir müddet Muzaffer ŞENOCAK'm çalıştığı tespit edilmiştir.

d) 01.05.2008 Tarihinde, Mersin ili Mezitli ilçesi Davultepe'ye varmadan otobanın


kayalık çıkışından Bözön köyüne 1,5 km mesafede (Jandarma sorumluluk bölgesinde)
köylüler tarafından bomba yapım malzemeleri bulunmuştur.
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2008 tarih ve Soruşturma No:2008/15366
sayılı yazılarında, soruşturmanın 2008/15366 soruşturma sayısı ile soruşturmanın halen
devam ettiği bildirilmiştir.
Patlayıcı maddelerin hayvanlarını sulamaya götüren Erdal MAZLUM isimli bir şahıs
tarafından Bozön köyü Eşek Yaylası Mevkii Mezitli Viyadüğü altında görülmesi üzerine
alarak Bozön köyündeki evine götürmüş ve Jandarmaya haber vererek patlayıcı maddeleri
teslim ettiği tahkikat evraklarından anlaşılmıştır.
Bursa ili İnegöl ilçesi yeşillik alanda bulunan, Ankara ilinde Sauna operasyonu sonucu
Kasım ZENGİN isimli şüpheliden elde edilen, Muzaffer ŞENOCAK'tan elde edilen ve Mersin
ili Mezitli ilçesinde elde edilen bomba yapım malzemeleri ile Eskişehir ilinde Fikret
EMEK'ten elde edilen bomba yapım malzemelerinin benzerlik gösterdiği Kriminal Daire
Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi İrtibat raporlarından
anlaşılmıştır.

ERGENEKON TERÖR
ÖRGW^1»LPRENSİPLERİ
ÖRGÜTÜN
PRENSİPLERİ
"ERGENEKON" ve "LOBİ" dokümanlarında belirtilen hususlardan ve elde edilen
diğer delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün şu prensiplerle hareket ettiği anlaşılmıştır.

01- Gizlilik Prensibi:


ERGENEKON terör örgütünün en temel ve vazgeçilmez prensiplerinden birisi
GİZLİLİK prensibidir. Hatta bu prensip örgütün reorganizasyon çalışmasını oluşturan
ERGENEKON dokümanında "GİZLİLİK PRENSİBİ" başlığı altında vurgulanarak
belirtilmiştir. Bunun yanı sıra bu prensip neredeyse hemen hemen tüm örgüt dokümanlarda da
belirtilmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla örgütün GİZLİLİK PRENSİBİNE verdiği önem
öncelikle örgütsel dokümanlardan açıkça anlaşılmaktadır.
Zaten ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ örgütün yapılanmasını, stratejilerini,
yöntemlerini ve her türlü prensiplerini öncelikle örgüt dokümanlarında belirttiği, sonrasında da
bizzat hayata geçirerek uygulamaya koyduğu görülmüştür.
Dolayısıyla burada da öncelikle örgüt tarafından kararlaştırılan ve örgütsel
dokümanlarda açıkça belirtilen GİZLİLİK prensipleri anlatılacak hemen akabinde de örgütün
GİZLİLİK prensibini bizzat nasıl uyguladığı anlatılacaktır.

Örgütün anayasasını teşkil eden "ERGENEKON" dokümanında, "GİZLİLİK


PRENSİBİ" başlığı altında; "...Sağlıklı ve güçlü bir istihbarat örgütü, ülkesinin bağımsızlığına
yönelik iç ve dış tehditleri önceden tahmin edebilir ve önleyebilir. Ülkenin ekonomik ve sosyal
kararlılığının istikrarını sağlar. Bunları başarabilmesi için ise gizlilik ön koşuldur.
Enformasyon gizliliğinin çok kritik olduğunun bilincine varılabilmesi çok büyük önem taşır..."
"...Uydular aracılığı ile yerkürenin herhangi bir yerinde, sokaktaki bir insanın
yüzünün belirlenebildiği, izlenebildiği bir dünyada gizlilik prensipleri çok daha büyük önem
kazanmıştır..." denilmiştir.
Aynı dokümanda; "KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; "...Bu dairenin
varlığından Ergenekon örgütü başkanından başka hiç kimsenin bilgisinin olmaması
gerektiği..." belirtilerek gizlilik prensibine ne kadar çok önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Yine aynı dokümanda "MERKEZ YÖNETİM" başlığı altında, önce örgütün
yapılanmasından bahsedildiği, devamında da "Bu ünitelerin komutan ve başkanlarının
birbirlerini tanımalarında hiçbir sakınca olmadığı, fakat birbirlerinin görev ve sorumluluk
alanlarını bilmemeleri gerektiği, bu (6) ünitede görev alacak ajanların kendi bölümlerinin
komutan ve başkan asistanlan dışında diğer üniteler ve personel ile hiçbir şekilde irtibat
kuramamaları gerektiği,
Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe
olması gerektiği, aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerin
korunmasının sağlanamayacağı ve örgütün kendisini riske atmış olacağı" belirtilerek özellikle
örgütün üst düzey yöneticilerinin deşifre olmasını engellemek için çok katı tedbirler
geliştirdikleri anlaşılmaktadır.

"LOBİ" isimli dokümana bakıldığında ise; "GİRİŞ" Başlıklı 1. bölümün içeriğinde;


(sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'a bağlı sivil
unsurların örgütlenmesi zorunluluğu olduğu, bu faaliyetinde "LOBİ" adı verilen "gizli
örgütsel" çalışma ile yapılacağı bildirilmiştir. Bu noktada birçok Avrupa ve Amerika ülkesi
örnek verilmiş ve sayılan giderek artan "sivil toplum örgütleri" "vakıflar" "insani yardım
kuruluşlan" "P-2 Mason Locası, Bilderberg Grubu" gibi çeşitli gizli ve örtülü adlar altında
bu faaliyetlerin yürütüldüğü belirtilmiştir. „-

\s\j3^xf^
Aynı dokümanda "POLİTİKA" başlığı altında; Lobi'nin prensibi olarak hiçbir zaman
doğrudan doğruya toplumsal eylemler içersinde yer almaması gerektiği,
oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve
kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği belirtilmiştir.
Aynı dokümanda "YÖNTEM" başlığı altında; "...Lobi'nin tüm çalışma ve
faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır..." denilerek gizlilik prensibi açıkça
belirtilmektedir.
Aynı dokümanda "KADRO" başlığı altında ise; "...organizasyonun merkezinde görev
alacak beş sivil personel ile köprü personel görevini üstlenecek iki sivil, Ergenekon tarafından
belirlenerek atanmalıdır.... böylelikle gizlilik esasının korunması sağlanmalıdır..."
denilmektedir.

Soruşturma dosyasındaki delillerden örgütsel dokümanlarda açıkça belirtilen


GİZLİLİK PRENSİBİNİN çok iyi uygulandığı, ERGENEKON GİZLİ yapılanmasının LOBİ
yapılanmasından ayrıldığı ve aradaki ilişkiyi KÖPRÜ PERSONELİN sağladığı, LOBİ
yapılanması içersinde de HÜCRE yapılanmasının oluşturulduğu ve hücrelerdeki örgüt
mensuplarının diğer hücrelerden haberinin dahi olmadığı anlaşılmıştır.

02- Örgüt İçi Denetleme Ve Kontrol Prensibi:


ERGENEKON Terör Örgütü'nün oluşumuna bakıldığında hiyerarşik bir yapıya sahip
olduğu ve bu hiyerarşik yapı içersinde de sıkı bir denetim ve kontrol mekanizmasının olduğu,
bu prensibinde yine örgütün anayasasını oluşturan ERGENEKON dokümanında açıkça
belirtildiği görülmüştür.

"ERGENEKON" dokümanında, "İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı


altında; "...örgüt elemanlarından sağlanan bilgiler, yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler,
yabancı örgütlere sızdırılan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar. Bunlar kontrol dışında
kalan kanlardır. Bu nedenle sürekli kontrol edilmeli, denetlenmeli ve sıkça motive
edilmelidir." denilmektedir.
"MERKEZ YÖNETİM" başlığı altında; "...6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi
bölümlerinin komutanı ve başkan asistanlan dışında diğer üniteler ve personel ile hiçbir
şekilde irtibat kuramamalıdır..."
"EĞİTİM" başlığı altında; "...Kullanılacak her ajan eğitimden geçirilmelidir... Eğitim
veren eğitmenlerin raporları titizlikle incelenmelidir. Böylece, gelişim ve etkinlik düzeyi
artırılırken personel kontrol altında tutularak güvenlik sağlanacağı gibi, personel sıkça motive
edilmiş olacaktır."

"LOBİ" isimli dokümana bakıldığında ise; "POLİTİKA" başlığı altında; "...Sivil


toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması sağlanacak ve
kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak." denilmektedir.
"MERKEZ" başlığı altında; "...Lobi'nin merkezinde görev alması için, Ergenekon
tarafından atanmış güvenilir beş sivil yönetici bulunacaktır.. .Yönetici personelin görevi
birimlerin oluşturulması ve birimlerin sağlıklı, düzenli ve etkin biçimde işleyişini
sağlamaktır." denilerek, örgüt üyelerinin kontrol altında tutulmasına verdikleri önem açıkça
ortaya konmaktadır.
Örgütün mevcut yapısı içersinde örgüt içi bir denetim mekanizmasının olduğu, bu
denetimin örgüt içersinde rekabet ve yarışmayı beraberinde getirdiği, özellikle örgüt
yöneticilerinden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün bir dönem örgütün üst düzey yöneticilerinden
Doğu PERİNÇEK'in yanında Ulusal KANAL da ve Aydınlık dergisinde çalışarak gerekli
denetim ve kontrolü sağladığı, bu nedenle orgtke, yönelik operasyonlardan
328
*■>"' " " ' f—

£0^ />'% ■ , 47^^^^


sonra Doğu PERİNÇEK grubuna bağlı Aydınlık dergisinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'le
ilgili "MİT elemanı olduğu" yönünde haberler yaptığı, diğer taraftan örgütün MAFYA ve Sivil
Toplum Örgütleri yapılanmasında görev alan Semih Tufan GÜLALTAY'm Fikri KARADAĞ
liderliğindeki Kuvayı Milliye yapılanması hakkında yazdığı raporunda örgüt içi denetim ve
kontrol mekanizmasını açıkça ortaya koyduğu, örgüt içersinde denetim ve kontrolü ortaya
koyan başka örneklerinde olduğu fakat burada örgütün söz konusu prensibi bizzat kullandığını
ifade etme adına bu kadar belirtilmekle yetinileceği

03- Örgüt içi cezalandırma ve Örgütten ayrılanı infaz etme prensibi:


Dünyada terör örgütlerinin en temel ve acımasız özelliklerinden birisi de örgüt
içi cezalandırma ve infaz prensibidir. Hatta bu durum birçok MAFYA gruplarında da
görülmektedir. Terör örgütleri ve Mafya grupları, örgütten kopmaları engellemek, örgüt
içersinde yanlış yapan ve ihanet eden yada bu duruma teşebbüs eden mensuplarını korkutmak,
yıldırmak, sindirmek ve gözdağı vermek için örgütü içi cezalandırma ve infaz prensibini
kullanırlar.
İşte hem Terör örgütlerim hemde Mafya gruplarını bünyesinde banndıran
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, bir taraftan örgüt içersinde her türlü denetim ve kontrolü
sağlarken, diğer taraftan da örgütten kopan, ayrılan yada ihanet eden hiçbir mensubunu
kesinlikle affetmediği ve cezalann en acımasızı olan ölümle cezalandırdığı, hatta bu
prensiplerini de örgütün anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında açıkça belirttiği
görülmüştür.
"ERGENKON" dokümanında "KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; "...bu
daire içerisinde görevli ajanlann bir görevi de; karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan
veya operasyon amacına aykm hareket eden herhangi bir ajanı öldürmektir..." denildiği,
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI-MASTER PLAN" isimli
dokümanın "Yapılanmanın temel felsefesi" başlığı altında ise; "...PYK üye sayısı (?) dir. Üye
sayısı artınlamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul
töreninde ritüel uygulanır. İhanet ve ayrılmak ancak hakka teslimiyet ile olur." denilerek
örgütün cezalandırma ve infaz prensibinin iki ayn dokümanda açıkça belirtildiği
görülmektedir.

04- Örgüte temin edilecek eleman profili prensibi:


"AJAN" veya "ELEMAN" olarak adlandınlan örgüt üyelerinin profili nasıl
olmalıdır? Bu soru yanıtını yine Ergenekon Terör Örgütü'nün anayasasını teşkil eden
ERGENEKON dokümanı ile LOBİ dokümanında bulmak mümkündür.
ERGENEKON terör örgütünün günümüzdeki mevcut yapısına bakıldığında, birçok
örgüt mensubunun örgütsel dokümanlarda belirtilen eleman profili ile uyumluluk gösterdiği
anlaşılmaktadır.

"ERGENEKON" dokümanında "KAPSAM" başlığı altında; "...Türkiye


Cumhuriyeti'nin varlığı ve bağımsızlığı üzerinde oynanan sinsi/çok emeli oyunların
analizinden yola çıkılarak, 21. Yüzyıl da yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının
yanı sıra, sivillerden de sonuna değin yararlanılması gereği ve
zorunluluğuna yer verilmiştir..." Örgütün günümüzdeki mevcut yapısına bakıldığında bir
kısım örgüt mensuplannm bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapmış
kişilerden oluştuğu, bir kısmının ise tamamen SİVİL şahıslardan oluştuğu görülmektedir.

"ÖRNEKLER" başlığı altında; "...Entelektüel kesimden kazanılacak olan


elemanlar, kazanışlann yanı sıra, diğer istihbarat örgjjtlerinin^çalısma sahasını büyük ölçüde
daraltacak bir girişimdir..." denilmektedir. Örgütün "bugünkü meVcut yapısı içersinde bulunan
birçok gazeteci-yazar ve öğretim görevlisinin varlığı ERGENEKON terör örgütünün
gerçektende entelektüel kesimden ne şekilde yararlandığını açıkça göstermektedir.
"ELEMAN VE ORGANİZASYON" başlığı altında; ".. .örgüte kazandırılacak
elemanlara hiçbir zaman sonsuz bir güven duyulmaması, istihbarat sanatının bir gereğidir.
İllegal çevrelerden seçilecek elemanlar, etnik ve ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve
amaçlarına en yakın uygunluk gösterenler tercih edilmelidir..." denilmektedir. Örgütün
günümüzdeki mevcut yapısı içersinde bulunan çıkar amaçlı suç örgütü mensupları ve suikast
timlerinde görev alan şüpheliler illegal çevrelerden temin edilen örgüt mensuplarını ifade
ettiği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan ERGENEKON dokümanında eleman profili ile ilgili olarak,


"GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında; "..Ergenekon bünyesinde yurtdışında
eğitim görmüş personel bulundurulmaması zorunluluğu vardır..."
"GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında; "...ordu birlikleri içinde
yer alan askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında öğrenim gören gençler,
yararlanabilecek pozitif kaynaktır.."
"AJAN PROFİLİ" başlığı altında ise; "...gençlerden seçilmiş yeteneklerin
eğitilerek kazanımı dışında profesyonellerden yararlanılması pozitif bir yoldur. Doktorlar,
avukatlar, psikologlar vb. gibi. Çünkü bu gruba girenler, toplumun her kesiminden insanla
temasta oldukları görülecektir." denilmektedir.

"LOBİ" isimli dokümanda "KAPSAM" başlığı altında; "...Üniversite


gençliğinin yanı sıra, büyük kentlerin varoşlarında ve Güneydoğu Anadolu da boşluğa
sürüklenmiş, sahipsiz gençliğin örgütlenerek, ulusal çıkarlar doğrultusunda toplumsal,
siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda motive edilmeleri ve topluma kazandırılmaları
sanıldığının aksine oldukça kolaydır..."
"ELEMAN PROFİLİ" başlığı altında; Lobi örgütlenmesi içersinde yer alacak
elemanların çağa ayak uydurabilecek donanım, bilgi ve deneyimine sahip olması gerektiği,
özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişiliklerden seçilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün günümüzdeki mevcut yapısı içersinde yer alan şüphelilere genel olarak
bakıldığında, belirtilen tüm bu özelliklerin bizzat uygulanmaya çalışıldığı ve örgütün
belirlediği yöntem ve prensiplerle örgüte adam kazandınldığı görülmüştür.

05- Telefon dinlemelerine karşı tedbir alma prensibi:


ERGENEKON Terör Örgütü, gerek örgütsel faaliyetlerini yerine getirmede gerekse
kendi aralarındaki her türlü ilişki de, özellikle gizliliğe önem vermekte, bu bağlam da teknik
takip faaliyetlerine karşı olabildiğince tedbirli davranmaktadırlar.
"Gizlilik Prensibi" başlığı altında da değinildiği gibi, örgüt üyeleri mevcut teknolojik
gelişmeler karşısında özellikle telefon dinlemelerine karşı azami dikkat ve özeni
göstermektedirler.
Örgütün üst düzey yöneticilerini oluşturan İlhan SELÇUK ve Doğu PERİNÇEK'e
bakıldığında, yapılacak herhangi bir teknik takibe yakalanmamak için bu güne kadarki
hayatlarında kesinlikle cep telefonu kullanmadıkları görülmüştür.
Bunların yanı sıra diğer örgüt üyeleri de cep telefonu kullanmış olsalar da mümkün
mertebe az konuştukları, konuşmak durumunda da kaldıklarında da suçluluk psikolojisi
içersinde telefonlarının dinleniyor olabileceğini düşündükleri ve bu konuda birbirlerini
uyardıkları, yinede konuşmak durumunda kalırlarsa şifreli konuşmaya çalıştıkları, hatta bir
kısım örgüt mensuplarının sabit telefonda da konuşmayrp MSN yolu ile iletişim sağladığı
görülmüştür. '

^— />^
:2
\ >^V%MJ&^
Hatta bir kısım örgüt mensuplarının suçluluk psikolojisi içersinde daima izleniyor
psikolojisi ile hareket ettikleri ve bu nedenle sık sık evhamlana kapılıp meskenlerinde gizli
izleme cihazı taraması yaptırdıkları, örgüt yöneticilerinin de aynı psikoloji içersinde bu
konuda şikayeti olan örgüt mensuplarına gerekli yardımı sağladığı görülmüştür.
Örgüt mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telefon konuşmalarında bu hususları
açıkça ifade ettikleri görülmüş ve doğruluğunu ifade etmek için bir koç örnek verilmiştir.

Şüpheli Sevgi ERENEROL ile Müge TEKİN arasındaki 09.01.2008 günü


saat:12.28'de ki telefon görüşmesinde özetle; SEVGİ'nin "İyiyim sağol iş yerindeyim
evdeysen sabitten konuşalım" diyerek olası telefon dinlemesine karşı önlem aldığı,

Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile Serdar...? arasındaki 14.11.2007 günü saat: 12.09
sıralarında yaptıkları telefon görüşmesinde, SERDAR'm "Yok söyleyemem kesinlikle
söyleyemem ama sabit telefondan ararsan veya verirsen sabit telefonda söylerim" diyerek
telefon dinlemesine karışı tedbir aldıkları,

Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile Güler KÖMÜRCÜ/Kerem arasındaki


18.11.2007 günü saat:18.17 sıralarında yaptıkları telefon görüşmesinde;
Kerem' in "Abi şimdi telefonlar dinleniyormuş onun için ben çok rahat
konuşamıyorum" dediği, M.Z.ÖZTÜRK' ün ".. çok doğru ... şey yapmıştım., dediği,

Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile Kerem DOKSAT arasındaki 27.11.2007 günü saat:
00.50 sıralarındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler'in ".. bu aşağılık, işte Memlekette
telefonun dinleniyor. Evim dinleniyor. Kerem bunlar bi şaka değil bak." dediği, Kerem'in "Ne
yapmaya çalışıyorlar?" dediği, Güler'in "Boşver bunları şimdi söyleyemem. Söylersem yani
yapacaklarıma engel olur" dediği,

Şüpheli KEMAL KERİNÇSİZ ile Atila AKSU arasında 03.12.2007 tarihinde saat:
21:57 sıralarında ki görüşme de;
Atilla AKSUNUN bir takım dosyalan Kemal KERİNÇSİZ'e iletmek istemesinden
bahsettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in; "Eyi sen bana telefonda söyleme de ben sana göndereyim"
şeklinde Atilla AKSU'nun fazla ileri gitmesini engellemek için susturduğu adı geçen dosyalan
aldırmak üzere birini göndereceğini beyan ettiği,

Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile Ali TURHAN arasındaki 26.12.2007 günü saat:
16.21 de ki telefon görüşmesinde; HAYRETTİN'in "Abiciğim dün o konuştuğumuz konu
vardı ya şey" "Abi telefonda söylemiyim size ya" dediği, ALİ'nin "Tamam, beni sabit
telefondan ararız konuşuruz" dediği,

Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile Hakan..? arasındaki 31.12.2007 günü saat: 13.22
sıralannda ki telefon görüşmesinde; H.ERTEKİN' in "Yav ha yav ben seni bi numaradan
arayacağım ama sabit numaran yok mu?" dediği, HAKAN' m "Sabit inan yoktur abi ya"
dediği,

Şüpheli M.Fikri KARADAĞ ile Ferahi SES arasındaki 02.09.2007 günü


saat:17.29'da ki görüşme de; M.F.KARADAĞ'm "öyle dicem tabi canım, öyle dicem,
telefonlar dinleniyor..." dediği, FERAHİ'nin "senin sakıncan olduğun için asla yapmıcam o
işi" diyerek açıklamadığı bir konuyu yapmayacağından bahsettiği, M.F.KARADAĞ'm da
"Tamam tamam, telefonda olmaz." "özel hattan arayacamjsçni sonra." dediği,

/'^faU* \:'\ ^^p^ı^H^


/'/ 331 *
Şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm Kahraman ŞAHİN ile 06.05.2007 günü yaptığı
telefon görüşmesinde; Kahraman'm "Çok yeni ve taze haberlerim var baba." "Telefonu
biliyorsun." "Geldiğin zaman görüşelim." dediği,

Şüpheli M. Fikri KARADAĞ'm Niyazi KIYAK ile 09.08.2007 günü yaptığı


telefon görüşmesinde; M. Fikri'nin "Niyazi sivil hattan arıyorum oğul." "sivil hattı açık tut."
dediği,

Şüpheli Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasında 13.10.2007 günü saat:00.24
de yaptıkları görüşmede; Bir süre çeşitli konulardan bahsettikten sonra görüşme yapacakları
telefonlarla ilgili Selim'in "Numaramı şu an hiç kimse bilmez. 0542'liden de arama." "Sakat
onu kullanmıyorum mimli." dediği,

Şüpheli Kahraman ŞAHİN ile Niyazi...? ve Nail...? arasındaki 30.07.2007 günü


Saat:13.25'te yapılan görüşmede; Niyazi'nin "bu telefonların dinleme olayıyla ilgili bir
çalışma yaptım da, bizim bir gazeteci arkadaş var" "O açıklamayı da yapacaz. Önce senle bi
görüşelim, netleştirelim olayı tamam. Ben kesin tespit ettirdim." "özellikle 7 hat kesin
dinleniyo" dediği,

Şüpheli Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR ile Recep Galip SİPAHİOĞLU arasında


31.10.2007 günü saat: 18.32 de gerçekleşen görüşmede;
Oğuz'un "Abi şeyler var şimdi. Burayı derneğin adını temizlemek için, anlıyor
musun beni?" "Bir takım çalışmalar. Telefonda konuşmayalım sonra konuşurum seninle"
dediği tespit edilmiştir.

Kısaca değinilen örneklerden de anlaşılacağı gibi örgüt üyelerinin kendi aralarında ki


telefon görüşmelerinde gösterdikleri bu dikkat bu prensibin, örgütün karakteristik özelliğini ve
varlıklarını devam ettirmede vazgeçemedikleri bir prensip olduğunu ortaya koymaktadır.

06- Kod isim kullanma ve Toplu Seyahat etmeme prensibi;


Terör örgütleri deşifre olmayı önlemek ve örgüt mensuplarının kimliklerinin ortaya
çıkmasını engellemek için KOD isimler kullanırlar. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
mensuplanna bakıldığında da birçok örgüt mensubunun KOD isim kullandığı, birbirlerine
KOD isimleri ile hitap ettikleri ve bu prensibi de bizzat örgütsel dokümanlarda belirttikleri
görülmüştür.
El konulan dokümanlardan "DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" isimli
dokümanda "Yapılanmanın temel felsefesi" başlığı altında;
"...PYK'nun alt birimleri vardır... Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3
kişilik grupları vardır. Öneri haline gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21
isimleri kesinlikle gizlidir ve deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler..."
denilerek söz konusu prensibi açıkça belirttikleri görülmüştür.

07-Deşifre olan elemana sahip çıkmama prensibi:


Birçok terör örgütü yada MAFYA gruplarında böyle bir özellik görülmese de
ERGENEKON terör örgütünün GİZLİLİĞE verdiği önem ve ERGENEKON GİZLİ
yapılanmasının deşifre olmasını engellemek için, deşifre olmuş örgüt elemanına sahip
çıkmama prensibi vardır.
Örgüt diğer prensiplerde olduğu gibi bu prensibini de örgütün anayasasını teşkil eden
ERGENEKON dokümanında "ELEMAN VE ORGANİZASYON" başlığı altında; "...örgüt
/

332'' ,
içinde ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde
tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır..." denilmektedir.
Danıştay olayı failleri yakalandıktan sonra yapılan incelemelerde olay faillerinin
örgüt yöneticisi Muzaffer TEKİN ile irtibatı tespit edilmesi üzerine, şüpheli Muzaffer TEKİN
kendisini masum göstermek ve yargıyı etkilemek için bıçakla göğsünü yaralayarak intihar
girişiminde bulunmuş ve hemen akabinde de bizzat diğer örgüt özel görevlisi Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK tarafından olay basma bildirilerek kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.
Olayla ilgili gözaltına alman Mahmut ÖZTÜRK serbest kaldıktan sonra yaptığı bir
telefon konuşmasında, olayın kendilerine kadar olan kısmının aydınlandığı söyleyerek olayın
kendileri tarafından gerçekleştirildiğini ve kendilerine kadar deşifre edildiğini beyan etmiştir.
Sonuç olarak örgüt yöneticisi Muzaffer TEKİN gerçekleştirdiği intihar girişimi ile
amacına ulaşmış ve olay faili Alparslan ARSLAN ile defalarca telefon görüşmesi olduğu halde
serbest kalmıştır. Fakat her şeye rağmen deşifre olmuş ve kamuoyunda da ismi gündeme
gelmiştir. Öte yandan yaptığı görev itibariyle ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ
yapılanması arasında ilişkiyi kurma görevini yapan KÖPRÜ PERSONEL vazifesini
yürüttüğünden deşifre olması örgütün GİZLİ yapılanmasını riske atmıştır. Bu nedenle örgütün
anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında belirtildiği gibi "kamuoyunda imajı
zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır..."
prensibinden hareketle deşifre olan Muzaffer TEKİN örgüt tarafından sahiplenilmediği gibi
kendisini cezalandırması yönünde telkinlerde bulunulmuştur.
Muzaffer TEKİN'in intihar girişimi ile ilgili kamu oyu aracılığı ile mesaj veren diğer
örgüt yöneticisi Veli KÜÇÜK bir gazeteciye Muzaffer TEKİN Te ilgili yaptığı açıklamada "bu
şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini,
dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle
olmadığını" demiştir.
Olayla ilgili Tape:1554, 22.01.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile E.M. arasındaki
telefon görüşmesinde; Bir süre Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanması ile ilgili
konuştuktan sonra "...Muzaffer yüzbaşıyı ben çok iyi tanınm. Muzaffer yüzbaşıya herkes gider
gelir. Muzaffer yüzbaşının Veli paşayla da arası açıktı. Hep gazetede resimleri gösteriyorlar
elini öperken" "Ama araları açıktı. Çünkü Veli Paşa Muzaffer Yüzbaşı için dedi ki; adam
olsaydı kafasına sıkardı" "Bunun üzerine Muzaffer yüzbaşı bize dedi ki; benim için nasıl
böyle bir şey söyler. Yani aralan iyi değildi..." dedikleri tespit edilmiştir.

ÖRGÜTSEL İÇERİKLİ BELGELERİN İNCELENMESİ :


ÖRGÜTSEL DOKÜMANLARIN ÖZETLERİ

Soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan


aramalarda; çok sayıda bilgi, belge, doküman ve dijital veriler ele geçirilmiştir. Ele geçirilen
bu malzemelerin yapılan incelemelerinde; bir kısım dokümanlann birbirleriyle benzerlik
gösterdiği ve aynı merkez tarafından hazırlandığı yönünde kanaat oluşturduğu görülmüştür.
Bu tespit üzerine söz konusu dokümanlar aynştınlarak yeniden incelenmiş ve
yapılan inceleme sonucunda; hemen hemen tüm dokümanlann;
* Kapak tasanmlannm benzerlik gösterdiği,
* Üzerinde belirli bir tarih yazdığı, bu tarihlerin dokümanın hazırlanma tarihi
olabileceği,
*Üslup ve yazı karakteri olarak aynı anlatım dilinin kullanıldığı,
*Bir üst makama hitaben yazılmış resmi bir çalışma raporu şeklinde olduğu,
* Yazı metinlerinin sonunda "Saygılarımla"" veya* "Saygılanmızla" yazısının
bulunduğu, / ■,

33
* Yazı metinlerinin giriş, gelişme ve sonuç bölümü şeklinde belirli bir akademik
sıralamada yazıldığı,
*Bir kısım dokümanların "Strateji grubu" olarak adlandırılan grup tarafından
yazıldığı,
♦Dokümanın kapak resimleri üzerine "ANALİZ,/ STRATEJİ/ GÖZLEM/
OPERASYON PROJESİ/ ÖRTÜLÜ FAALİYETLER/ TEORİ/ ARAŞTIRMA" gibi başlıklar
atılarak yapılan çalışmaların sınırlandırıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümanlann kapak resimlerinin üzerindeki tarihlerden 1999 ve 2000
yılları içersinde hazırlandığı, ilk olarak "ERGENEKON" dokümanının yazıldığı, bu
dokümanın ERGENEKON'un re-organizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla hazırlandığı
belirtilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN uzun yıllardır ülkemizde
faaliyet içersinde olduğu, fakat ilk olarak 1999 yılında örgütün re-organizasyon çalışmasıyla
yazılı hale getirildiği ve bu çalışmada ERGENEKON'un 21. yüzyılda her meslekten
sivillerinde katılımını sağlayarak yepyeni bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğinden
bahsedildiği, bu sivil unsurların örgütlenmesi için de "LOBİ" çalışmasının yapıldığı
anlaşılmıştır.
Söz konusu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde hemen hemen tüm
dokümanlann "ERGENEKON" dokümanında belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda
hazırlandığı, dolayısıyla örgütün re-organizasyonu için yazılan "ERGENEKON" dokümanının
örgütün anayasasını teşkil ettiği, diğer dokümanlann ise örgütün amaç ve hedeflerine ulaşmak
için yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumu ifade etmek için birkaç örnek vermek gerekirse, mesela "ERGENEKON"
dokümanında Kimyasal ve Biyolojik Silah Üretimi yapılması gerektiğinden bahsedildiği,
bununla ilgili de "NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" çalışmasının yapıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan "ERGENEKON" dokümanında medya kuruluşlannın kontrol altına alınması ve
örgütün kendi medya kuruluşlannı oluşturması gerektiğinden bahsedildiği, bununla ilgili de
"ULUSAL MEDYA 2001" "KANAL 6 ANALİZ" "TELEVİZYON ANALİZ" "DERGİ" isimli
çalışmalann yapıldığı görülmüştür. Bu durum diğer dokümanlarda da açıkça görülmektedir, bu
nedenle burada sadece birkaç örnek vermekle yetinilecek fakat ilerleyen bölümlerde doküman
özetleri anlatılırken her dokümanın ERGENEKON dokümanı ile irtibatı aynntılı olarak
anlatılacaktır.

Diğer taraftan ERGENEKON dokümanına ve ERGENEKON" dokümanında


belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan diğer tüm dokümanlara bir bütün olarak
bakıldığında yaklaşık 700-800 sayfadan oluştuğu, bu dokümanlann içeriklerine bakıldığında
ise tamamen ciddi araştırmalar, analizler ve gözlemler sonucu yapılan çalışma raporlan
şeklinde olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla örgütün sadece re-organizasyon için yaptığı bu çalışmalanna
bakıldığında, söz konusu dokümanlann hazırlanması için bilgi birikimi yüksek ciddi ekip ve
personelin gerektiği, bu durumunda örgütün yapısını, eleman profilini ve potansiyelini çok iyi
bir şekilde ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Söz konusu dokümanlar genellikle örgütün yönetici ve araştırmacı kadrosunu teşkil
eden az sayıda kişilerden ele geçirilmiştir. Bu husus bir taraftan örgütün gizlilik prensibini
diğer taraftan da nasıl bir hücre yapılanması içersinde olduğunu göstermektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen dokümanlara bakıldığında genellikle orijinal,
ciltli, bazılan mavi kağıt üzerine bazılannm da yeşil kağıtlar üzerine yazılı olduğu
görülmüştür. Diğer şahıslardan ele geçirilen dokümanlann ise fotokopi olduğu yada dijital
ortamda bulunduklan görülmüştür. Aynca Veli KJÜ£ÖE^ten ele geçirilen bir kısım
dokümanlar üzerinde el yazısı ve karalama gibi yazı işaretlerinin olduğu ve bu işaretlerin
diğer şüphelilerden ele geçirilen fotokopiler üzerinde de aynen bulunduğu görülmüştür.
Dolayısıyla örgütün oluşumunu gösteren bu dokümanların orijinallerini Veli KÜÇÜK'ün
bizzat sakladığı, diğer şüphelilerin söz konusu dokümanları Veli KÜÇÜK'ten temin ettikleri
anlaşılmaktadır.
El konulan dokümanların kimlerden ele geçirildiğine bakıldığında ise, genel olarak
Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Adnan AKFIRAT ve
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'den ele geçirildiği görülmektedir.
Fakat "LOBİ" isimli doküman Doğu PERİNÇEK ve Ümit OĞUZTAN'm yanı sıra
Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Erkut ERSOY dan da ele
geçirilmiştir.
Sonuç olarak sadece ele geçirilen örgüt dokümanları dahi, Şüpheliler Veli KÜÇÜK,
Doğu PERİNÇEK, M.Adnan AKFIRAT, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY ve Sevgi
ERENEROL'ün birlikteliğini ve aynı amaç doğrultusunda bir arada bulunduklarını
göstermektedir.

ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE


GELİŞTİRME PROJESİ BAŞLIKLI DOKÜMAN

Bu doküman Şüpheliler Tuncay GÜNEY, Veli KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'den ele


geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA
YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" "İstanbul/29 Ekim 1999" yazmaktadır. 25 sayfadan
oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Dokümanın içeriğinin (7) ayrı bölümden
oluştuğu ve her bölümde çok sayıda alt başlığın olduğu görülmüştür. Dokümanın;

1) "AMAÇ, KAPSAM VE YÖNTEM" başlıklı 1. Bölümün içeriğinde;


l/a) "AMAÇ" başlığı altında; "ERGENEKON" yapılanmasının Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinde faaliyet gösteren bir oluşum olduğu, 1914 yıllannda İstanbul'un dış ülkelerin
istihbarat ajanlarının cirit attığı bir yer olduğu, istediklerini yapabildikleri bir dünya kentine
dönüştüğü, bugünde aynı şekilde olduğu, çünkü savaşın halen devam ettiği, bu savaşın tek
amacının Türkiye Cumhuriyetini yıkmak olduğu, bu güç odaklarının yerli iş birlikçi uzantıları
olduğu, devletin her kademesine sızdıkları ve hatta TBMM ine girerek iktidar dönemleri bile
yaşadıkları belirtilmiştir. Bu nedenlerle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren
ERGENEKONUN daha fazla önem arz ettiği belirtilmiştir.
l/b) "KAPSAM" başlığı altında; "ERGENEKON" içinde yer alan TSK mensupları ile
Kemalizm'e ve ülkesine bağlı her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan
yeni yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.
l/c) "İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; istihbaratın öneminden
bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbarı çalışmaların öneminden bilgiler verilmiştir.
l/d) "YÖNTEM" başlığı altında;
21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat kuruluşlarının yanı sıra legal ve
illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağı,
faaliyetlerini yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek z.erffrîda--©lduğunu ve faaliyet alanlarını
da geliştirmek zorunda olduğu belirtilmiştir. , , '
l/e) "GİZLİLİK PRENSİBİ" başlığı altında; İstihbarat örgütünde gizliliğin öneminden
bahsedilmiş, bu çerçevede İsrail devletinin istihbarat örgütü olan Mossad ile ilgili örnek
verilmiştir.
2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL
YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde;
2/a) "GENEL" başlığı altında;
Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en önemli unsurların (1)-
ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı istihbarat ve karşı
istihbarat çalışmaları olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlarının; bilim,
düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlarında yetişkin insan kaynaklarından yararlanmadığı,
yaralanmayı da gereksiz gördüğü,
Resmi istihbarat kuruluşlarımızın entelektüel çevrelere bakış açısını bilen
yabancı istihbarat örgütlerinin ise bu kontra bakış açısından yararlanmayı bildikleri, bu
nedenle ülke insanımızın benimsemediği pek çok aydının dış ülkelerce en büyük ödüllerle
onurlandınlarak bir anlamda Türkiye Cumhuriyetine karşı örtülü bir biçimde dokunulmazlık
zırhına büründürülerek muhalif unsura dönüştürüldükleri, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda
entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklannm istihbarat çalışmalannda
yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.
2/b) "ÖRNEKLER" başlığı altında;
Devamında bu konuyla ilgili değişik ülkelerden örnekler verilmiş ve Ergenekon'un
Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli personeli dışında entelektüel ve her meslekten seçkinlerinde
içinde yer alacağı sivil personelden yararlanmasının faydalı olacağı belirtilmiştir.
Aynca dünyanın her yerinde radikal düşüncelerin entelektüel kesim arasında
yeşerdiği, (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli
görülen grubun entelektüel kesim olduğu, kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine
sahip oldukları için, bu kesimin istihbarat örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrol altında
tutulmak istendikleri, bunun yanı sıra bu çevrenin istihbarat toplama açısından da çok zengin
olduğu belirtilmiştir.

3) "İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ VE POLİTİKALARI" başlıklı 3. bölümün


içeriğinde;
3/a) "GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinde en önemli sorunun "İnsan" faktörünün olduğu, türlü özverilerle yurt
dışında eğitim görmüş yetişkin insan kaynaklannm ne acıdır ki ülke çıkarlan için negatif
olduklan, bu nedenle ERGENEKON bünyesinde yurt dışında eğitim görmüş personel
bulundurulmaması zorunluluğu belirtilmiştir. 3/b) "TERÖR" başlığı altında;
21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, Türkiye için terörün yalnızca toprak
bütünlüğünün ortadan kaldınlması ve bölgesel istikrarsızlaştırma amacı taşımadığı, bunlann
yanı sıra Türkiye'nin ticaret ortaklanna yönelik terörün Türkiye'nin dış ticaretine büyük darbe
vurularak önünün kesilmesinin sağlanmaya çalışıldığı, bu nedenle terör gruplarının kontrol
altında tutulması gerektiği, gereğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör
dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka
yer alınması gerektiği belirtilmiştir. 3/c) "POLİTİKALAR" başlığı altında;
21. yüzyılda dünya politikacılannı ve siyasetçilerim istihbarat örgütlerinin
biçimlendireceği belirtilmiştir. Dünyada var olabilmiş tüm sistemlerin ülke çıkarlan ve mevcut
rejim ilkelerine aykın ideolojilere ait siyasilcri"errgellediği. bunu ise 1-Suikast, 2-Dez-
Enformasyon yöntemleri ile yaptığı belirti lnujştîy. Devamında Türk insanının okumadığı,

336^ i ■ '" •
kültürel anlamda dünya görüşü gelişmediği, bu nedenle kolayca kandınlabildiği, dolayısıyla
Dez-Enformasyonun olumsuz olduğu, kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe
ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için geriye kalan tek
yolun SUİKAST olduğu belirtilmiştir.
Suikast operasyonlarına gerek duyulmaması için siyasi portrelerin çok ciddi
biçimde analiz edilmesi gerektiği, ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyaları organize
edilerek parlamento da etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilmelerinin sağlanması gerektiği, bu
ve benzer faaliyetlerin tüm dünyada istihbarat örgütlerinin varlık ve görev nedenleri arasında
yer aldığı belirtilmiştir.

4) "YENİ YAPILANMA ORGANİZASYONU VE PERSONEL ANALİZİ"


başlıklı 4. bölümün içeriğinde;
4/a) "GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında;
İstihbarat örgütlerindeki insan unsurundan bahsedilerek insanlık onurunu yitirmemiş,
asalete ve yetenek donanımlarına sahip dünya gerçeklerini görebilecek nitelikte Türkiye
Cumhuriyetinin temel varlık nedeni Kemalizm'e inanmış Atatürk ilke ve prensiplerine sahip
çıkmanın önemini kavrayabilmiş, özveriden kaçınmayan personel kazanımmm önemli olduğu,
bu nedenle ordu birlikleri içinde yer alan askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında
öğrenim gören gençlerden yararlanabileceği belirtilmiştir.

Ayrıca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun
görülecek sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikkatli titiz ve özen gösterilerek
yapılması gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbaratı MİT in bugün içinde
bulunduğu sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış
olacağından bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile
yaşayarak yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır.

4/b) "GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında;


21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslar arası finansal
organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü
senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan
doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacakları, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir
biçimde çağın ve koşulların gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya
koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.

4/c) "İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında;


İstihbarat toplama yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlarından
sağlanan bilgiler yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdırılan ajanlar
aracılığı ile elde edilen istihbaratlar olduğu, sonuç olarak Ergenekon'un gözlerinin her şeyi
görmesi gerektiği, kulaklarının her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir.

4/d) "SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ" başlığı altında;


Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, sivil toplum
kuruluşlarının içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler
olarak değerlendirildiği, Ergenekonun Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği, çünkü bu örgütlenmelerin finans kaynaklarının dış
ülkeler olduğu belirtilmiştir. ^--K,-^. _

4/2) "ELEMAN VE ORGANİZASYON," başlı ğvaltmda;


Ergenekon'un merkez yönetimi ve personel profili hakkında bilgiler verilmiştir. Bu
çerçevede örgüt için nedenli yararlı olursa olsun kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanın
örgüt içinde tutmanın ve korumaya yönelmenin sakıncalarından bahsedilmiştir.

4/2-a) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında; Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve


örgüt dışında, örgütü temsilen hareket edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt
dışında legal bir işte istihdam edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır.

4/2-b) "AJAN PROFİLİ" başlığı altında; Ajan profilinden bahsedilmiş ve başarılı


istihbarat örgütleri elemanlarının anastezi altında bilgileri açığa vurabilecekleri olasılığından
ötürü doktor ve psikologlar tarafından tedavi edilmelerine izin verilmediğinden bahsedilmiştir.

4/2-c) "FAHİŞELER" başlığı altında; İstihbarat sanatında en çok yarar


sağlanan fahişeler olduğu belirtilmiştir.

4/2-b) "MEDYA" başlığı altında; Medyanın en yararlı reklam aracı olduğu, 20. Yüzyılda
güçlü istihbarat örgütlerinin medyadan sonuna değin yaralandıklan, 20. yüzyılın son yıllarında
ise kendi medya kuruluşlarını devreye sokarak bunları uluslararası platformda güçlendirdikleri
belirtilmiştir. Ayrıca Ergenekon'unda medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki
faaliyetlerini kendi medya kuruluşlarını oluşturarak mevcut ulusal ve uluslar arası oluşumların
doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini
uygulamaya koyması gerektiği belirtilmiştir.

4/2-c) "ULUSLAR ARASI TİCARET VE BANKACILIK" başlığı altında; 21. yüzyıl


dünyasında uluslar arası ticaret arenasının istihbarat örgütlerinin denedim ve yönetimde
olacağını bu nedenle Ergenekon'unda doğrudan kendi örgütüne bağlı holdingler ve bankaları
süratle kurup ideolojiye uygun ekonomi politik denge sağlaması gerektiği, özetle
Ergenekon'un üretim tesislerine, ticari holdinglere ve bankalara ihtiyacının olduğu
belirtilmiştir.

4/2-d) "İLAÇ-KİMYA SANAİYE VE TAŞIMACILIK" başlığı altında;


İlaç ve kimya sanayisinin öneminden bahsedildiği, bu çerçevede Almanya'nın çok
kısa sürede gelişmesinde kimya sanayisinin öneminden bahsedildiği, özellikle uyuşturucu
üretiminde kullanılan asit anhidrit maddesinin dünyanın tek üreticisi olmalarının ciddi
etkisinin olduğu vurgulanmıştır.

4/2-e) "İLLEGAL İŞLER" başlığı altında;


Türkiye'nin silah üreten bir ülke olmadığı, bu nedenle Jeo-stratejik açıdan
kaçınılmaz olarak uyuşturucu satışında köprü durumunda olduğu, dolayısıyla uyuşturucu
ticaretinin denetim altında olması gerektiği, diğer taraftan da Türkiye'nin bir başka şansının
kimyasal silah üretimi olabileceği belirtilmiştir. (Kimyasal silah üretimi ile ilgili teknik takip
çalışmalarında görüşmeler vardı)

5) "ORGANİZASYON PLANI" başlıklı 5. bölümün içeriğinde;


5/a) "MERKEZ YÖNETİM" başlığı altında;
Ergenekon örgütünün yapılanmasından b^sçdildiğî^bu yapının ise;
?
01- Ergenekon Başlığı, / - /' v

/'sfaUSh'■ , -^p,
33
02-Istihbarat Dairesi Komutanlığı,
03-İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
04-Operasyon Dairesi Komutanlığı
05-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
06-Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı,
07-Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (sivil)
Şeklinde olduğu görülmüştür.

Burada dikkat çeken unsur bazı maddelerin karşılığında sorumluların (SİVİL)


şahıslar olması gerektiğinin belirtilmesidir. Bundan da diğer bölümlerin başında muvazzaf
yada emekli askerlerin bulunması istendiğini ortaya koymaktadır ki günümüzde birçok emekli
askerin sivil toplum örgütlerinin başında yada içerisinde olması da dikkat çekicidir.

"KONTROL DAİRESİ" başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü


başkanından başka hiç kimsenin bilgisinin olmaması gerektiği, operasyonlarda yer alması
zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevinin operasyon alanı içinde bulunmak,
operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları
çözümlemek olacağı, ikinci görevinin ise karşı istihbarat örgütlerinde geçen, yakalanan veya
operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmek olduğu belirtilmiştir.

Kontrol dairesinde görevlendirilecek ajanların mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri


bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden seçilmesi gerektiği, bu ajanların merhametsiz
olması ve emirleri doğrudan Ergenekon komutanından alması gerektiği belirtilmiştir.

6) "KAYNAK YARATILMASI" başlıklı 6. bölümün içeriğinde ise; Finansal kaynaklar


yaratılabilmesi için orta ve büyük ölçekli AŞ, yapılanmasmdaki şirketlerden yararlanılması
gerektiği, onların içine sızırması, elde edilecek banka işlemleri, hesap ve şifre kodlan ile yine
uluslar arası bankalar ile yurt dışındaki çeşitli ülke bankalanna sızdmlmış ajanlar aracılığı ile
hesaplardan para aktanmlannm yapılması gerektiği belirtilmiştir.

6/a) "NAYLON ŞİRKETLER" başlığı altında; Naylon şirketler kurulması gerektiği, bu


şirketlerin ithalat-ihracat, temsilcilik, dağıtım ve pazarlama alanlannda faaliyet göstermesi
gerektiği, işlemler tamamlandıktan sonra naylon şirketlerin kurulması için kullanılan
elemanlann ortadan kaldınlması gerektiği, elde edilen ekonomik girdilerin örgütün kuracağı
legal şirketlerde değerlendirilerek aklanması gerektiği vurgulanmıştır.

6/b) "YURT DIŞINDAN KAYNAK AKTARIMI" başlığı altında; Çeşitli ülkelerdeki


bankalara sızdmlacak bilgisayar hırsızlanndan yararlanılarak likit kaynak aktanmı yoluna
gidilmesi gerektiği, bu türden kaynak aktanmlan operasyonlannm 48 saat içerisinde
tamamlanması gerektiği belirtilmiştir.

6/c) "YURT DIŞI TİCARİ FAALİYETLER" başlığı altında; Çeşitli ülkelerde kurulacak
ticari şirketler kullanılarak finansal güç kazanımı yoluna gidilmesi gerektiği, bu çerçevede o
ülkelerdeki askeri ataşelerden yararlanılabileceği belirtilmiştir.

6/A) "SPEKÜLATİF KAYNAKLARDAN YARATILMASI" başlığı altında;


Özellikle hazine arazileri üzerinde spekülatif kazanç anlamında yararlanılarak
kaynak oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.

7) "GENEL DEĞERLENDİRME" başlıklı 7. bölümün içeriğinde ise; Türk silahlı


Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'un yeni bir yapılanmaya ihtiyacının
olduğu, Ergenekon'un kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması
zorunluluğunun olduğu, kamuoyu kafasının karıştığı, içinden çıkamadığı mantıklı ve tatmin
edici açıklamalar alamadığı zamanlarda gelişen her olay karşısında Ergenekon sözcüğünü
anımsayıp dehşete kapılarak içten içe Ergenekon sözcüğünü yinelediği belirtilmektedir.
Yazının sonunda sağ alt köşede "En içten saygı ve şükranlarımızla, Strateji
Grubu" yazdığı, fakat "Strateji Grubu" yazısının üzerinin karalandığı görülmüştür.

DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE İSİMLİ DOKÜMAN


Bu doküman Şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE"
"25 KASIM 1999" yazmaktadır. 11 sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın incelenmesinde;
"1 Durum ve Amaç" başlığı altında;
Türkiye'nin son 50 yıl içinde Kemalist Devrim yapısından çıkartıldığı, Cumhuriyetin
kurumları ve ilişkilerinin büyük ölçüde yıkıma uğratıldığı, Cumhuriyetin yeniden kazanılması
için Atatürk'ün altı ok programıyla yeniden örgütlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Cumhuriyet'in yeniden yapılanması için silahlı gücünün olduğu, bütün meselenin,
yeniden yapılanmanın diğer ayaklarını teşkil eden Meclis, Hükümet, Yargı ve Halk
örgütlenmesi olduğu belirtilmiştir.
"2 Dünya merkezlerinden bağımsız yaptırım gücü" başlığı altında;
Bugün Türkiye'nin, karşılaştığı sorunların ancak güçlü bir ordu ile çözülebileceği,
bir taraftan Kıbrıs üzerinden yapılan baskılan göğüslemesi gerektiği, diğer taraftan Kuzey
Irak'ta fiilen kurulan Kürt devleti tezgahını bozması gerektiği, öbür taraftan da batı destekli
irtica ve bölücülükle iç savaş olasılıklarına hazır olması gerektiği belirtilmiştir.
Bugün Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği ordunun bağımsızlık ve birliğinde
düğümlendiği belirtilmiştir.
"3 Devletin yeniden yapılanması için üç görev" başlığı altında;
Birincisi : Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet egemenliği ve bağımsız karar
mekanizmasını yeniden örgütlemek ve halka dayandırmak olduğu,
İkincisi : Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünya merkezlerinden bağımsız bir yaptınm
gücüne kavuşabilmesi için, bağımsız bir özel savaş, bağımsız bir ulusal istihbarat teşkilatı
oluşturması gerektiği, aynca ulusal savunma sanayi inşasına hız vermesi gerektiği,
Üçüncüsü : İlk iki maddenin gereği olarak Atatürk'ün bölge merkezli dış
politikasının canlandmlması gerektiği belirtilmiştir.

"4 Cumhuriyet Devrimi Hükümeti için seferberlik" başlığı altında;


Yapılan bütün saptamalann, Türkiye'yi yeniden Kemalist Devrim rotasına sokacak
bir Cumhuriyet Devrimi hükümetinin kurulmasını zorunlu kıldığı,
Türkiye'nin sorunlannm, bugünkü iktidarları yönlendirerek çözülemeyecek kadar
ağırlaştıği, 28 Şubat'm bir tür üçüncü meşrutiyet rolü oynadığı, meşrutiyetin arkasından
Cumhuriyet'in gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve'bugim de-öyle olduğu,
i:
/""^ 3İ0"
Cumhuriyet Devrimi Hükümetinin kurulmasının kaçınılmaz olduğu, bu hedefe
ulaşmak içinde, ideolojik hegemonya ve halk örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği
belirtilmiştir.

"II. ORDUNUN CUMHURİYET DEVRİMİ MEVZİSİNDEKİ KONUMUNUN


SAĞLAMLAŞTIRILMASI" başlığı içersinde;
"6. Cumhuriyet Hükümeti - Ulusal Güvenlik İlişkisi" alt başlığı altında; Emperyalist
sistemin son dönemlerde hemen hemen bir çok ülkede tekelleşmenin de ötesinde mafyalaştığı,
iktidarların mafya karakterinde çok dar zümrelerin eline geçtiği,
Bu mafya yönetimlerinin toplumu kozmapolitizm yanında tarikatlarla ve ortaçağ
hurafesiyle kontrol altında tuttuğu, ayrıca özelleştirilmiş istihbarat örgütleri ve özel savaş
aygıtlarıyla halk üzerindeki diktatörlüklerini sürdürdükleri,
Türkiye'de de Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı elli yıldan beri aynı sürecin
yaşandığı, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra Turgut ÖZAL - Çiller - Demirel - Mesut
YILMAZ dönemlerinde, sistemin Mafya - Tarikat rejimine dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
"7. Genel Kurmay Başkanlığı - Ulusal Güvenlik İlişkisi" başlığı altında; Genel
Kurmay Başkanlığının Ulasal güvenliğin silahla sağlanmasında birinci derecede sorumlu
komuta makamı olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir yeniden yapılanma
çalışmasının doğrudan Genel Kurmay Başkanlığının komutası altında olması gerektiği
belirtilmiştir.
"8. Dayanıklılığın Temel İlkeleri" başlığı altında; Dayanıklı bir yeniden
yapılanmanın iki temel ilkesinin olduğu, birincisinin; toplumun geniş kesimlerinde, sinir
merkezlerinde, örgütlerde ve kurumlarda kök salmış oralardan beslenen ve desteklenen bir
teşkilatlanma ve faaliyet olduğu, ikincisinin; siyaset, ekonomi, kültür ve benzer düzlemlerdeki
yasal çalışma olanaklarının azami değerlendirilmesi olduğu belirtilmiştir.
"III. ÖNCÜ ÖRGÜTLENME" başlığı içerside;
"9. Milli Teşkilatın Öncü Örgütlenmesi" alt başlığı altında; Cumhuriyet iktidarının
kurulması sürecinde, ideolojik hegemonyanın gerçekleştirilmesi ile halk örgütlenmesinin
inşasının birlikte yürütüleceği, bu iki görevin strateji ve taktiğini belirleyecek ve eş güdüm
içinde yürütülmesini sağlayacak bir ÖNCÜ ÖRGÜTLENME gerektiği,
Bu öncü örgütlenmenin sivil ve asker öncülerden oluşacağı, öncü örgütlenmenin bir
ya da birden fazla partinin oluşturduğu bir güç birliği olabileceği belirtilmiştir.
"IV. CUMHURİYETİN İDEOLOJİK HEGEMONYASININ YENİDEN
ÖRGÜTLENMESİ" başlığı içersinde;
"10. Cumhuriyet aydınlarının örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi" alt başlığı
altında; Kemalist Devrimin gerçekleşmesi için Kemalist İdeolojiyi benimsemiş aydınlara
ihtiyaç olduğu, bu nedenle Cumhuriyet'in kendi aydınlarının uygun örgütlerde, araştırma
kurumlarında ve akademik çevrelerde örgütlemesi gerektiği belirtilmiştir.
"11. Teori ve Program Merkezi: Avrasya Enstitüsü" başlığı altında;
Cumhuriyet Devrimi hükümetini kurmak ve Kemalist Devrimi tamamlayabilmek
için hem sivil ve askeri öncülerin, hem de kitle önderlerinin eğitilmesi gerektiği, bunun içinde
program ve siyaset üretilmesi gerektiği, bu faaliyetlerin kurulacak bir teori ve program
merkeziyle olabileceği, bu merkezin de "Avrasya Enstitüsü" adı altında kurulabileceği
belirtilmiştir.
"13. Cumhuriyet Devriminin sanat yaratıcılığının örgütlenmesi" başlığı altında;
Cumhuriyet Devrimi hükümetinin kurulabilmesi ve Kemalist Devrimin
tamamlanabilmesi yolunda, yeni devrimci yükselişin sanat kurumlarmm oluşturulması ve
örgütlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"14. Medya araçlarının örgütlenmesi" başlığ^altlhdaV'
Cumhuriyetin ideolojik hegemonyası ve kamuoyuna önderlik etmesi için doğrudan
önderlik ettiği gazete, televizyon, radyo ve dergilerin örgütlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"V. HALKIN ÖRGÜTLENMESİ" başlığı içersinde;
"15. Kitlelerin örgütlenmesi" alt başlığı altında;
Halkın örgütlenmesinin iki yolla olacağı, bunlardan birincisinin; siyasal iktidar amaçlı
öncü örgütlenme ile olacağı,
İkincisinin ise; öncü örgütlenmenin halka önderlik etmesini sağlayacak olan halk
örgütleri olduğu, bunların ise işçi ve memur sendikaları, esnaf, sanatkar, tabip, mühendis, mimar
ve avukat odaları gibi kuruluşların olacağı,
Bunların yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cumhuriyet Kadınları Derneği
(CKD), Çağdaş Yaşam Derneği (ÇYDD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) gibi
ideolojik yönelişli örgütlerle olacağı, ayrıca gençliğin kitlesel örgütlenmesi ile gerçekleştirileceği
belirtilmiştir.

"SONUÇ" başlığı altında ise;


Yeniden yapılanma için çok önemli saplamaların yapıldığı Türkiye haklının 21.
yüzyılın başında ikinci büyük atılımı gerçekleştireceği, bunun içinde tarihin derinliklerinden
gelen birikimin çok iyi değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR


PLAN ÖN ÇALIŞMASI) İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman soruşturma aşamasında ölen şüpheli Kuddusi OKKIR'dan ele
geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt içinde ve yurt dışında
milli haklann ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde korunmasını temin etmek amacıyla"
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Mastır Plan Ön Çalışması)"
yazmaktadır. 23 sayfadan oluşmaktadır.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde; (Power Point) sunumu içersinde
hazırlanan bir çalışma olduğu, çalışmanın içersinde devletin yeniden yapılandırılması için
yapılması gereken çalışmaların anlatıldığı görülmüştür.
Çalışmanın içeriğindeki anlatımlarda, 25 Kasım 1999 tarihinde Doğu PERİNÇEK
tarafından hazırlandığı anlaşılan "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" isimli
dokümandan esinlenildiği değerlendirilmektedir.
Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında sol köşede Mustafa Kemal
ATATÜRK'ün resminin bulunduğu, orta kısmında ise "Devletin ve Milletin bekası, yurt içinde ve
yurt dışında milli haklann ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde korunmasını temin
etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için ÖNERİLER "Mastır Plan Ön
Çalışması)" yazdığı,
İkinci sayfasında; bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi
amacımıza götürecek araçlanmız nelerdir?" "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,
Üçüncü sayfasında; "Amacımız Nedir?" "Tam bağımsız milli devleti yeniden
yapılandırmak" başlığı altında; "Emperyalizmin bütün kollannm kınlması" "Yeni dış ittifaklann
aranması" "Gümrük birliğinin mevcut haliyle iptal edilmeli ve AB ilişkilerinin gelişimine
endekslenmeli" şeklide (10) ayn maddenin olduğu,
Dördüncü sayfasında; "Mevcut durumumuz nedir?" başlığı altında; Mustafa Kemal
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin yazdığı,
Beşinci sayfasında; "BİZİ AMACIMIZA GÖTÜRECEK ARAÇLARIMIZ
NELERDİR?" başlığı içersinde; "EKSİLERİMİZ" altoya altında; "Henüz örgüt değiliz" "Çok
uluslu şirketlerin ve vakıflann fiili işgali var"^1v!"edyak^.trolümüz zayıf "Yasama ve
yürütmemiz bağımlı" "Büyük Ortadoğu Projesi eylem halinde" "İsrail Devleti'nin kutsal
topraklar projesi var" "Parasal gücümüz yok" şeklinde toplam (19) maddenin olduğu,
Altıncı sayfasında; "ARTILARIMIZ" alt başlığı altında; "Ölmekten korkmayan ve
bağımsızlığına düşkün bir milletiz" "Jeopolitik açıdan dünyanın vazgeçemeyeceği stratejik bir
noktadayız. Avrupa, Asya ve Ortadoğunun köprüsü durumundayız" "Askeri gücümüz
küçümsenemez" "Henüz milli ruhumuz ölmedi" şeklinde toplam (15) maddenin olduğu,
Dokuzuncu sayfasında; "Yapılanma için model önerisi" başlığı altında; kullanılmak
istenen sistemin "Doğayı Kopyalama Modeli" şeklinde olmasının önerildiği, yani
yapılanmanın "Görünenler" ve "Görünmeyenler" şeklinde teşkilatlanması gerektiği,
"Görünmeyenler" kısmında; teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari,
teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetleri vs. yapılanmalannm olması gerektiği, teşkilatın bir
sicil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra
ticarethaneler zinciri şeklinde yapılanması gerektiği,
Görünmeyen yapılanmasını "Planlama ve Yürütme Grubu" ve ona bağlı "Alt
Birimler" şeklinde oluşturulması gerektiği, iç tüzüğün hazırlanması, ödül ve ceza sistemlerinin
oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Onuncu sayfasında; "Planlama ve Yürütme Kurulu" başlığı altında; PYK'nm
teşkilatın en üst birimi olduğu, PYK'nm devletin ve milletin bekası, yurt içinde ve yurt dışında
milli haklann ve menfaatlerin savunulması, kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalannm
belirlenmesi, dünya devletleri arasında ticari, kültürel ve teknolojik güç olarak öne
çıkılabilmesi için gerekli çalışmalann yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
On birinci sayfasında; "Yapılanmanın Teme Felsefesi" başlığı altında, PYK'nm üye
sayısının (?) olacağı, üye sayısının artınlamayacağı, üyelerin değiştirilemeyeceği, vefat
halinde yeni üyenin oy birliği ile seçileceği, kabul töreninde ritüel uygulanacağı, ihanet ve
aynlmanm ancak hakka teslimiyet ile olacağı,
PYK'nm alt birimlerinin olduğu, Alt Kurul'un (AK) Başkan ve altı birim
temsilcisinden oluşacağı, alt birimlerin (3) kişiden ve (21) temsilciden oluşacağı, alt birimlerin
ortaya koyduğu fikir ve önerilerin, temsilciler aracılığı ile PYK'ya sunacağı, alt birim üye ve
temsilcilerinin isimlerinin kesinlikle gizli olacağı, kod isim kullanacaklan, toplantılannm gizli
yapılacağı ve toplu seyahat etmemeleri gerektiği belirtilmiştir.
On ikinci sayfasında; "Alt birimler ve görev tanımlan" başlığı altında; "Genel
Sekretarya / Dokümantasyon ve Arşivleme / Toplum Bilim Danışmanı" "Ticari ve Sanayi
Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", " Hukuk Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", "Halkla İlişkiler
ve Medya Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", "Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve Muhalefeti
İzlemeden) Sorumlu Birim", "Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", "Milli
Savunma/Askeri Güçlerinizle İlintili Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", "İçişleri, Emniyet ve
İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim", "Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden
Sorumlu Birim", "Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim" vb. şeklinde (21)
ayn birim belirtilmiştir.
On üçüncü sayfasında; "Ön hazırlık süreci" başlığı altında; "Planlama ve Yürütme
Kurulunu oluşturmak" "Başlangıç sermayesini oluşturmak" "Çalışma mekanlan oluşturmak"
"Uzman kadrolar oluşturmak" "Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak" "Gizlilik
mekanizmasını tesis etmek" "Kontrol ve takip sistemlerini kurmak" "Örtülü ödenek sistemini
kurmak" vb. şeklinde (15) maddenin olduğu,
On dördüncü sayfasında; "Planlama Süreci" başlığı altında; kısa, orta, uzun vadeli
hedeflerin belirlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir.
On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim Süreci" başlığı altında; "1- Mevcut
devlet işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve
eğitmek" "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, EmaıyetrEğıtım, Sağlık, İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve
birlikler, medya, camiler ve tarikatlar)" "4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak" yazdığı,
Yirminci sayfasında; "PROJELER" başlığı altında; yapılanmanın kısa sürede tabana
yayılması ve toplumsal iletişimin çağdaş olanaklarla kurulabilmesi ve sistemin fmansal
ihtiyaçlannm karşılanabilmesi için; Lokal Medya Projesi, Dijital Anket Projesi, Kobilerin
Örgütlenmesi, Türk Dış Ticaret Lobi Hareketi Projesi, Milli Ar-Ge Yapılanması Projesi,
Eğitim Projesi, Dış İlişkiler Projesi, Toplum Mühendisliği Projesi vb. şekilde belirtilen
çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmiştir.

LOBİ İSİMLİ DOKÜMAN


Bu doküman şüpheliler Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM,
Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "LOBİ" "ARALIK 1999/İSTANBUL" yazmaktadır. 25
sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının l/b) "KAPSAM" başlığı altında; yapılan analiz, yönetim, geliştirme ve yeni
yapılanma raporunun, "ERGENEKON"un büyüteç altına alınmasından öte 21. yüzyılda
yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin
yararlanması gerektiği, her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan yeni
yapılanmanın geç kalınmış bir girişim olduğu, her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil
personel kadrosu ile ERGENEKON'un iç ve dış faaliyetlerde daha etkin bir güce erişeceği, 4/d
"Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında; Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine
ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına
alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" adlı dokümanın GİRİŞ bölümüne bakıldığında da Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'a bağlı olarak "sivil unsurların" örgütlenmesi
zorunluluğunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla "LOBİ" dokümanı "ERGENEKON" dokümanında belirtildiği şekilde
sivil unsurların örgütlenmesi için hazırlanan bir doküman olduğu anlaşılmaktadır.
"LOBİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
Dokümanın içeriğinin (7) ayrı bölümden oluştuğu ve her bölümde çok sayıda alt
başlığın olduğu görülmüştür. Şimdi bu dokümanın kısaca özeti belirtilecektir.
1) "GİRİŞ" Başlıklı 1. bölümün içeriğinde;
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'a bağlı sivil
unsurların örgütlenmesi zorunluluğu olduğu, bu faaliyetinde lobi adı verilen "gizli örgütsel"
çalışma ile yapılacağı bildirilmiştir. Bu noktada birçok Avrupa ve Amerika ülkesi örnek
verilmiş ve sayılan giderek artan "sivil toplum örgütleri" "vakıflar" "insani yardım kuruluşlan"
"P-2 Mason Locası, Bilderberg Grubu" gibi çeşitli gizli ve örtülü adlar altında bu faaliyetlerin
yürütüldüğü belirtilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'un kontrolünde de bu
şekilde LOBİ adı altında faaliyetlere ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Devamında LOBİNİN
faaliyetlerinin siyasi otorite gruplan ile dış kaynaklı iş birlikçi sözde sivil toplum örgütlerinin
bölücü ve yıkıcı girişimlerini etkisiz kılacağı söylenmiştir. l/a) "AMAÇ" başlığı altında;
Öncelikle yabancı ülkelerin Türkiye'de faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin,
Türkiye Cumhuriyetini bölerek yıkmayı başaramaz ise de çıkarlanna yönelik yönlendirmelerle
bir anlamda yönetebilmeyi hedef aldığı söylenmiştir. Yabancı sivil toplum örgütlerinin Türk
halkının demokratik haklannı kullanabilmek- amacıyla kurduklan sözde sivil toplum örgütleri,
dernekler, vakıflar, medya ve benzer faaliyetlerini de finanse ederek

"0&^^y
kendilerine yerli işbirlikçiler oluşturdukları ve sonuçta rejim karşıta fundamantalist görüşün
iktidar olabildiğini, bu iktidara son veren koşulların oluşturulabilmesi için büyük ve
olağanüstü bir karşı çaba gereği doğduğunu ve sonucunda dış ülke otoriteler ile yerli
işbirlikçilerinin tarih önünde "sivil darbe tezgahı", "Türk Silahlı Kuvvetleri dayatması" olarak
tanımlama cüretini gösterebildikleri 28 Şubat sürecinin yaşandığı belirtilmiştir.
Devamında siyasi otorite gruplarının çıkarları adma mafya grupları
oluşturduğu, uyuşturucu, silah ve kumarın her dönemde ve her grup tarafından finans kaynağı
olarak kullanıldığı, öte yandan özel sektörün geliştirilebilmesi için gösterilen tüm çabaların
her alanda devlet olanaklarının birer arpalık haline getirilmesi ile sonuçlandığı belirtilmiştir.
Lobinin göstereceği faaliyetler ile daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplanacağı,
kontra senaryolar üretileceği, kamuoyunun Kemalist ideolojiye ve ulusal çıkarlara uygun sivil
hareketi sahiplenerek katılımını sağlayabileceği belirtilmiştir.
Lobinin amaçlan arasında etnik-fundamantalist-bölücü-yıkıcı unsur ve
oluşumlar içine çekilmek istenen gençliğin böylece tuzaklara düşürülerek kullanılmasının
önüne geçilmesini sağlayacağı belirtilmiştir.
l/b) "KAPSAM" başlığı altında; Lobinin yapılanması ve tüm faaliyetlerinin mevcut hukuk
platformu içerisinde yapılacağı, lobinin her girişiminin kendi içinde oluşturulan hukuk birimi
tarafından yasal koşullara uyumlu hale getirileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan lobi geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle
gençlerin Kemalist ideolojiye ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini
sağlamayı tasarladıkları, bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı sıra büyük kentlerin
varoşlarında ve güneydoğu Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş, sahipsiz gençlerin örgütleneceği
belirtilmiştir.
3) "POLİTİKA" başlıklı 2. bölüm içeriğinde;
Lobi'nin prensibi olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler
içersinde yer almaması gerektiği, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler
düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği
belirtilmiştir.
4) "HEDEF" başlığı altında;
Lobi'nin öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından
kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü artırma çalışmalarına yönelmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu çerçevede ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adma ulusal çıkarları hiçe
sayabilen çok uluslu şirketler ile ortaklan olan güçlü holdinglerin faaliyetlerinin kontrol altına
alınması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma
sağlanabilmesi, yine aynı amaçla bir güvenlik şirketi kurularak iş adamlannm güvenliğinin
sağlanabilmesi ve böylece her alanda kadrolaşma gerçekleştirilebilmesi belirtilmiştir.
Aynca "MAFYA" gruplannm tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli
mevcut gruplann karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına
alınmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
5) "YÖNTEM" başlığı altında;
Lobi'nin prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin içersinde yer almaması, siyasetten
tümüyle uzak bir yapı olarak faaliyet göstermesi gerektiği, aynca tüm çalışma ve
faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınması gerektiği belirtilmiştir.
6) "ORGANİZASYON PLANI" başlıklı 3. bölüm içeriğinde;
Lobi'nin organizasyon planı ve birimlerinin belirtildiği, bu birimlerin ise;
Merkez, ^-"'*~~■*R"*--V,
Araştırma ve Bilgi Toplama, Analiz r
ve i
Değerlendirme,
■*~\

2 ¥} L
{/û ^ -',:: >paa*3^7
Finans ve Ticaret,
Kültür ve Bilim,
Teori ve Senaryo,
İletişim ve Propaganda,
Hukuk,
Uluslar arası İlişkiler olarak belirtilmiştir.
Bu birimlerin yapılanmaları incelendiğinde ise hemen hemen tüm birim
görevlilerinin "ERGENEKON" tarafından atanacağı belirtilmiştir. Bu birimlerin kısaca
görevleri açıklandığı görülmüş, bunlardan birkaç tanesi belirtilecektir.
6/1) "MERKEZ" Başlığı altında;
Lobinin merkezinde görev alması için ERGENEKON tarafından atanmış güvenilir
beş sivil yönetici bulunacağı belirtilmiştir.
6/2) "ARAŞTIRMA VE BİLGİ TOPLAMA" Başlığı altında;
Araştırma ve bilgi toplama departmanı merkez üyelerince seçilmiş bir başkan ve on
kişilik yardımcı kadrodan oluşacağı, bu birimin görevinin ise LOBİ'nin amaçları
doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkez sunmak olduğu belirtilmiştir.
6/3) "ANALİZ VE DEĞERLENDİRME" Başlığı altında;
Analiz ve değerlendirme departmanı bir başkan ve beş kişilik yardımcı kadrodan
oluşacağı belirtilmiştir. Bu birimin görevinin ise elde edilen istihbarat verilerinin analiz
raporlarının hazırlanması olduğu belirtilmiştir.
6/4) "FİNANS VE TİCARET" Başlığı altında;
Finans ve ticaret departmanı bir başkan ve altı kişilik yardımcı personelden
oluşacağı, bu departmanın ticari koşullan yakından izleyeceği ve ticari faaliyet ve yatınm
alanlannı belirlemeden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
6/5) "KÜLTÜR VE BİLİM" Başlığı altında;
Kültür ve bilim departmanı bir başkan ve altı yardımcı personelden oluşacağı, bu
departmanın bilimsel ve kültürel gelişmeleri yakından izlemesi gerektiği belirtilmiştir.
6/6) "TEORİ VE SENARYO" Başlığı altında;
Teori ve senaryo departmanının bir başkan ve beş senaristten oluştuğu, bu
departmanın görevinin ihtiyaç duyulması halinde elde edilen analiz raporlanndan yararlanarak
kontra teori ve senaryolar üretmek olduğu, ulusal çıkarlara aykın teori ve senaryolann
çürütülmesinde belirleyici rol oynadığı, kültürel bilimsel senaryo kurgulan ile kamuoyunun
ojite edilmesinin önüne geçecek argümanlar ürettiği ve medya kuruluşlannın yönlendirme
çalışmalanna katkıda bulunduğu belirtilmiştir.
7/7) "İLETİŞİM VE PROPAGANDA" Başlığı altında;
İletişim ve Propaganda departmanının bir başkan ve beş yardımcıdan oluştuğu, bu
departmanın görevinin, amaçlara uygun olarak medya kuruluşlanm bilgilendirmek,
yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmak görevinin olduğu, aynca faaliyetlerde
amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalannı
yürüteceği belirtilmiştir.

8/8) "HUKUK" Başlığı altında;


Hukuk departmanının bir başkan ve beş yardımcıdan oluştuğu, organizasyonun
girişim ve faaliyetlerinin mevcut yasalann hukuksal temeline dayandınlabilmesi çalışmalannı
yürüttüğü belirtilmiştir.
9/9) "ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER" Başlığı altında;
Bu departmanın bir başkan ve altı yardımcıdan oluştuğu, görevinin ise
organizasyonun uluslar arası alanlardaki faaliyetlerim sağlıklı biçimde yürütülmesini
x
sağlamak olduğu belirtilmiştir. , ' • -\
7) "KADRO" Başlığı altında;
Bu yapılanmada yalnızca sivillerin yer alacağı ve köprü elaman aracılığı ile
"ERGENEKON"a bağlı faaliyet göstereceği belirtilmiştir.
7/a) "ELEMAN PROFİLİ" başlığı altında;
Lobi örgütlenmesi içersinde yer alacak elemanların çağa ayak uydurabilecek
donanım, bilgi ve deneyimine sahip olması gerektiği, özellikle sistemle barışık olmayan,
aradığını bulamamış yapıdaki kişiliklerden seçilmesi gerektiği belirtilmiştir.
7/b) "BİRİM BAŞKANLARI" Başlığı altında;
Örgütlenme içinde departmanların işlev ve amaçlarına uygun, konusunda deneyim
sahibi kişiler tercih edilmesi belirtilmiştir.
7/c) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında;
"ERGENEKON" tarafından atanacak iki sivilin mutlaka başka kuruluşlarda görevli
olanlar arasından seçilmesi gerektiği, böylece gizliliğin korunmuş olacağı belirtilmiştir.
8)"FİNANS" başlıklı 5. bölüm içeriğinde;
Lobi'nin faaliyetlerinin fınansı başlangıç noktasında "ERGENEKON" tarafından
karşılanması gerektiği, sonrasında ise kendi oluşturacağı şirket ve vakıflarla finansım
sağlaması gerektiği belirtilmiştir.
8/a) "TİCARİ ŞİRKET FAALİYETLERİ" başlığı altında;
Organizasyonun kısa süre içinde belirleyeceği alanlarda ticari şirketler kurup
yönetmesi ve giderek artan finans kaynaklarına sahip olması gerektiği belirtilmiştir.
8/b) "VAKIF FAALİYETLERİ" Başlığı altında;
Organizasyonun mutlaka birkaç vakıf oluşturması gerektiği, oluşturulan bu kurumlar
aracılığıyla uluslar arası ilişkilerin kurulacağı belirtilmiştir. Ayrıca fundamantalist faaliyetler
doğrultusunda kurulan çeşitli vakıflann yurt içi ve yurtdışında halktan para toplayarak
güçlenmesinin önüne geçilmesi içinde aynı kulvarda kurulacak naylon bir vakıfla
önlenebilmesinin mümkün kılınacağı belirtilmiştir.
9) "GENEL DEĞERLENDİRME" başlıklı 6. bölüm içeriğinde ise;
21. yüzyılda ülkelerin kaderlerini siyasi aktivitelerden daha çok ve kesin olarak
ekonomik güçlerin belirleyeceği, bu nedenle LOBİ'nin ilk adımlarını ekonomik alanda atması
ve ekonomik alanda giderek güç kazanıp denetleyici ve belirleyici unsura dönüşebilmesi en
önemli ve birincil amaç olması gerektiği, ikinci hedef olarak da Türk Toplumunun Kemalizm
ve ulusal çıkarlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması çalışmalarına ağırlık verilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
10) "SONUÇ VE ÖNERİLER" Başlıklı 7. bölüm içeriğinde ise;
Söz konusu hazırlanan dokümanın bir makama hitaben sunulduğunun anlaşıldığı ve
yazı metninde "emir ve tensiplerinize sunulan bu çalışmamıza Masonik Bilderberg Örgütü,
Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz istihbaratının örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa
ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasi örgütlenmeleri
kaynaklık etmiş ise de yapılandırılmasının planlanması ile hiçbir benzerliği olmamasına özen
gösterilmiştir. ..." Yazdığı görülmüştür.

MAFİA İSİMLİ DOKÜMAN


Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit
OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "OCTOPUS" "MAFİA(La Cosa Nostra"
"İstanbul/Eyml-2000" yazmaktadır. 30 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/d "Sivil Toplum Örgütleri" başlığı aterîSa-'t^ğenekon'un kendi kuracağı sivil

/ "s&fefU - ■SV&^T^^
toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" dokümanının 4) "HEDEF" başlığı
altında; "MAFYA" gruplarının tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut
grupların karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının
sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanında belirtilen bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için "MAFİA"
isimli doküman çalışmasının yapıldığı, bu dokümanda Mafyanın kısa tarihçesinden
bahsedildiği ve Türkiye'de Mafyanın yeniden yapılandırılmasının ne şekilde olması gerektiği
anlatılmıştır.
"MAFİA" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
"SUNUŞ" başlığı altında;
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın bütün ülkelerindeki organize suç
örgütlerindeki sayısal patlamaların birçok bağımsız araştırma komisyonlarının araştırmasına
konu olduğu ve bu araştırmalar sonucunda ortaya konan bilimsel ve kriminal raporlarında
sonuç olarak;
Tüm ülkelerdeki organize suç örgütlerinin "state organized erime" yani devletçe
örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu tür suç örgütlerinin ortaya çıkış sebepleri olarak sosyal, ekonomik, siyasal,
toplumsal vb. sebeplerin ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı, bu sebepler arasında en önemli
etkenin ülkelerin sahip oldukları farklı etnik grupların varlığı olarak gösterildiği, mafyanın
yani organize suç örgütlerinin finansal kaynağını ise NARKO/EKONOMİ/POLİTİK unsurun
oluşturduğu belirtilmiştir.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sorununun MAFİA oluşumlarının
kökünün kazınması olmadığı, asıl sorunun emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşıyla
başlayan ve halen sürmekte olan "entrika savaşlan" olduğu, bu savaşı sürdürürken
Türkiye'deki mevcut tüm oluşumların teker teker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi,
deneyimli grup ve liderlerinin tasfiye edilirken onlardan azami ölçüde yararlanılması ve
narko/ekonomi/politik yapının 21.yüzyıla uygun ve sağlıklı bir biçimde yeniden
yapılandırılarak şifrelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

"MAFİA'NIN ÖZEL TARİHİ" başlığı altında;


Dünya üzerindeki ilk MAFİA'nm Sicilya'da ezilen yerel halkın uğramış oldukları
sosyo-ekonomik baskı, adaletsizlik ve otorite boşluğu sonucu ortaya çıktığı belirtilmiş,
Devamında bu yapının diğer dünya ülkelerine yayılması, gelişimi ve zaman
içerisinde devletçe örgütlenmesine ayrıntılı olarak değinildiği, özellikle ABD nin etnik
gruplardan oluşan yapısına dikkat çekilerek MAFİA'nm bu ülkedeki gelişiminin anlatıldığı,

"EZİLMİŞ VE HORLANMIŞ İNSANLARIN ORTAK GÜCÜ: MAFİA ! " başlığı


altında;
Amerikan MAFİA'sının İtalyanlar, Fransız'larmkini Korsikalılar gibi horlanmış ve
ezilmiş etnik grupların oluşturduğu, ABD'ye göç eden Sicilyalıların "Kara El", İrlandalıların
"Beyaz El" isimli MAFİA gruplarını oluşturduğu, ABD'ye göç eden ve dünyanın en çok
aşağılanan ırkı Yahudilerin ise MAFİA'nm cinayet şirketini oluşturduğu belirtilmiştir.
Türkiye'de ise MAFİA gruplarının Laz, Arnavut ve Arap gibi etnik gruplardan
oluştuğu, Kürt Salih, Arnavut Sami, Büyük Recep, Arap Sadri ve Oflu İsmail gibi isimlerin
Türk MAFİA' sının efsaneleşmiş örnekleri arasında yer aldığı,
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti mevcut rejimi ve Kemalist ideoloji, etnik ve
fundamentalist terör örgütleriyle çepeçevre sarmalan'mış' ıse-bunun nedenleri arasında Türk
MAFİA yapılaşmasının önemli bir faktör olduğu*belirtilmiştir >

it -- '^T^^ır^
3^&
Pentagon'un MAFİA'nm şifresini çözdüğü, bir yandan MAFIA'yı çökertip yok etmek
için çaba gösterirken, diğer taraftan da kendi elleriyle yepyeni bir MAFİA lideri oluşturduğu
ve ulusal çapta örgütlediği, özellikle 2.Dünya Savaşında bu MAFİA örgütünden her alanda
büyük ve sayısız yararlar elde ettiği belirtilmiştir.
Pentagon Komünizme karşı giriştiği savaşta NATO şemsiyesi altında yer alan tüm
ülkelerde oluşturulan ve adına "GLADİO" denilen yapılardan çok iyi bir şekilde yararlandığı
belirtilmiştir.
"MAFİA = ETNİK TERÖR" başlığı altında;
MAFİA'nm şifresini çözen Pentagon'un, etnik terör örgütlenmesinin temellerini
Amerikan MAFİA'sıyla attığı, tüm dünya ülkelerinde MAFİA oluşumları içinde yer alan
üyelerin etnik gruplardan seçildiği, süreç içinde güçlenen MAFİA liderinin mensubu
bulunduğu etnik yapının efsanevi halk kahramanına dönüştüğü ve MAFİA grubunun bir anda
etnik terör örgütüne dönüştüğü belirtilmiştir.
Yahudi MAFİA liderlerinin, Arap Filistin topraklan üzerinde kurmaya çalıştıkları
İsrail devletini koruyabilmek için Filistin Halk Kurtuluş Ordusu lideri Yaser ARAFAT ile uzun
süreli bir danışıklı dövüş oyunu kurdukları ve etnik terörün yeşertilebilmesi için gerilla
kamplarının kapılarını etnik gruplara açarak destek verdikleri belirtilmiştir.

"YENİ DÜNYA DÜZENİ" başlığı altında;


"Globalleşme" olarak ifade edilen "Yeni Dünya Düzeni"nin Masonik Bilderberg
grubunun ortaya attığı ve tüm ülkelerin, bağlı olacağı "Dünya Hükümeti" eli ile yönetilmesi
planı olduğu, bu planın temellerinin Pentagon'un Amerikan MAFİA'smı oluşturmasıyla
atıldığı belirtilmiştir.
Sovyet Rusya karşısında Amerikan rüyasını üstün kılan unsurun ne uzay yansında
öne geçişi nede teknolojik başanlann olduğu, en önemli unsurun Pentagon'un kurduğu
Amerikan MAFİA'sı olduğu belirtilmiştir.
Şu halde Türk MAFİA'sının çökertilmesi, yok edilmesi yerine re-organize
edilebilmesinin Türkiye'nin çıkarlan için gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenle öncelikle bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay'inin
denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.

"MAFİA'NIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" başlığı altında;


Türkiye'de MAFİA'nm yeniden yapılandınlmasmm mutlaka askeri bir girişim olarak
ele alınması gerektiği, Türk MAFİA'sının dağılan Sovyet Rusya örneğinde görüldüğü gibi
istihbaratçılardan oluşturulmasının Türkiye'ye zarar vereceği, Türkiye'de istihbarat
birimlerince kurulan tüm örgütlerin başansız olduğu belirtilmiştir.
Türkiye'de doğrudan "Genelkurmay"a bağlı "sivil bir kurul" tarafından MAFİA
yapılanmasının oluşturulması gerektiği, bu "sivil kurul" üyelerine yasalar önünde kaldmlması
olanaksız bir dokunulmazlık zırhı verilmesi gerektiği, oluşturulacak "sivil kurul" üye sayısının
3 kişi olması gerektiği, bu üyelerden birisinin "kurye", birisinin "teorisyen", diğerinin ise
"ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği, bu kişinin kısa zamanda
uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.

NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ İSİMLİ DOKÜMAN


Bu doküman şüpheli Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ"
"İSTANBUL/13 KASIM 1999" yazmaktadır. 23 sayfadan oluşmaktadır
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKUMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/2-e "İLLEGAL İŞLER" başlığı altında? Türkiye'nin silah üreten bir ülke
olmadığı, bu nedenle Jeo-stratejik açıdan kaçınılmaz olarak uyuşturucu satışında köprü
durumunda olduğu, dolayısıyla uyuşturucu ticaretinin denetim altında olması gerektiği, diğer
taraftan da Türkiye'nin bir başka şansının kimyasal silah üretimi olabileceği, çünkü bu alanda
başarılı sonuçlar elde edebilecek insan kaynaklarına sahip olduğu belirtilmiştir.
Yine "ERGENEKON" dokümanının 3/b "TERÖR" başlığı altında; Terör örgütlerinin
kontrol altında tutulması, bunun için gerekirse naylon terör gruplarının oluşturularak terör
dünyasına yön verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" isimli dokümanın yapılan incelemesinde
ise;
Söz konusu çalışmanın ERGENEKON'un dikkatlerine sunulmak üzere yapıldığı,
"ERGENEKON" dokümanında belirtildiği üzere Türkiye'nin kimyasal ve biyolojik silah
üretimine yönelmesi gerektiği, kurulacak kimyasal ve biyolojik silah üretim tesisinin, tüm
dünyada terör gruplarının kontrol altına alma bilmesini sağlayacağı, ayrıca Türkiye'nin
ekonomik ve siyasal bağımsızlığına çok büyük katkılar sağlayacak bu çalışmaları
ERGENEKON'un rahatlıkla organize ederek gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.

"NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" İSİMLİ DOKÜMANIN DEVAM EDEN


İNCELEMESİNDE İSE;
Dokümanın içeriğinin (4) bölümden oluştuğu ve her bölümde çok sayıda alt başlığın
olduğu görülmüştür. Şimdi bu dokümanın kısaca özeti belirtilecektir.
1. Bölümde; Kimyasal Silahlarla ilgili tarihçeleriyle ile birlikte ayrıntılı bilgiler
verildiği, Birinci Dünya savaşında kullanılan kimyasal silahlardan bahsedildiği, aynca göz
yaşartıcı gazlarla ilgili ayrıntılı açıklamalar yapıldığı görülmüştür.
2. Bölümde; Biyolojik Silahlar hakkında bilgiler verildiği,
3. Bölümde; NBC Savaşları, kimyasal ve biyolojik silahların önemi hakkında
bilgiler verildiği, aynı bölüm içersinde "Kimyasal ve Biyolojik Silah Üretimi" başlığı altında;
"Yukarıdaki gerçeklerden hareketle Türkiye kimyasal ve biyolojik silah üretimine
yönelmeli ve bu alanda kontrolü elinde tutacak bir üretim ünitesi kurabilmelidir. Türkiye
Cumhuriyeti toprakları dışında kontrol altında tutabileceği bir bölgede kuracağı kimyasal ve
biyolojik silah üretim fabrikası bu alanda etkin bir güç elde edilmesini sağlayacağı gibi,
Türkiye'ye yönelebilecek tehditleri önceden haber alıp gerekli önemler alarak, tehditleri
ortadan kaldırabilmesini de sağlayacak kesin bir çözüm yolu olacaktır.
Kurulacak bir kimyasal ve biyolojik silah üretim tesisi, tüm dünyada terör
gruplarının denetlenerek kontrol altına alınabilmesini sağlayacaktır." yazdığı görülmüştür.
4. Bölümde; "GENEL DEĞERLENDİRME" başlığı altında;
"Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet göstermekte olan ERGENEKON'un
dikkatlerine sunulan bu analiz ve öneri çalışmasının amacı, kimyasal ve biyolojik silah
üretimine yönelmenin kaçınılmaz gerekliliğine olan inancımızdır......
Türkiye kimyasal ve biyolojik silah üretimini gerçekleştirebilecek bilgi donanımına
sahip genç bilim adamlarına sahiptir. Bu alanda faaliyet gösterecek bir üretim tesisini kurup
işletmeye sokmakla kalmayıp bu alanda bugünedeğin geliştirilebilmiş mevcut silahlardan çok
daha etkili ve güçlü yeni silahlar üretebilecek yetenekte insan kaynağına sahip olunması
görmezden gelinmemelidir......" yazdığı, devamında ise Türkiye'nin nükleer silah üretimini
gerçekleştirebilecek fmans kaynağının ve bilgi birikiminin olmadığını, fakat kimyasal ve
biyolojik silah üretimini kolaylıkla gerçekleştirebilecek potansiyele sahip olduğu belirtilmiştir.
Son paragrafta ise;
"ERGENEKON Türkiye'nin ekonomik ve siyasal bağımsızlığına çok büyük katkıları
olabilecek bu çalışmaları rahatlıkla organize ederek gerçekleştirebilir. Aynca 21. yüzyılda
dünyanın en önemli sorunu haline geleceksi an terör gruplarını kontrol altına alırken
küçümsenmesi olanaksız büyük bir fmans gücünü de elde edecektir." yazdığı, hemen altında
ise "Saygılarımla, Strateji Grubu" yazdığı görülmüştür.
ULUSAL MEDYA 2001 İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Adnan AKFIRAT, Tuncay
GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "ULUSAL MEDYA 2001" "İSTANBUL/ARALIK
2000" yazmaktadır. 17 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/2-b "MEDYA" başlığı altında; 20. yüzyılda güçlü istihbarat örgütlerinin
medyadan sonuna değin yararlandıklan, 20. yüzyılın son yıllarında ise kendi medya
kuruluşlanm devreye sokarak uluslar arası platformda güçlendirdikleri, ERGENEKON'un da
medya kuruluşlanm kontrol etme yönündeki faaliyetlerini kendi medya kuruluşlanm
oluşturarak mevcut ulusal ve uluslar arası oluşumlan doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde
etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini uygulamaya koymasının
sorumluluğundan bahsedildiği görülmektedir.
El konulan dokümanlara bakıldığında ise örgütün yukanda belirtilen tespit
doğrultusunda ulusal medya oluşumu içersine girdiği ve bu çerçevede "ULUSAL MEDYA
2001" "TELEVİZYON ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" "KANAL 6
ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "DERGİ ANALİZ PROJE"
dokümanlannı hazırladığı görülmüştür. Şimdi bu dokümanlann içerikleri ayn ayn
anlatılacaktır.
"ULUSAL MEDYA 2001" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETLE;
Bağımsız ulusal medya kuruluşlannm yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında
faaliyet gösteren Türk iş adamlan arasından seçilecek kişilerden "Medya-Finans KonseyF'nin
oluşturulması gerektiği, bu konseyde yer alan iş adamlannm devlet kurumlannca ticari
faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiği, ticari şirketlerinin ilan ve reklamlannm ücretsiz olarak
yayınlanması gerektiği belirtilmiştir.
Bu çerçevede öncelikle Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya
oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştınldığı, bunun yanı sıra PERİNÇEK grubuna ait
ULUSAL TV'nin ise görsel yaym kanadını oluşturabileceği, ancak bu televizyon bünyesinde
bir ameliyat gerektiği, yine de ULUSAL TV'nin Cumhuriyet Gazetesi ile elde edilecek
başanya gölge düşürebileceği, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesi ile Kanal 6 televizyonunun
evlilik yapmasının daha akılcı olduğu belirtilmiştir.
Aynca "Cumhuriyet Gazetesinin Reorganizasyonu" başlığı altında; gazetenin
yönetimine saplantılan olmayan, değişik koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine
sahip, gerçek bir gazetesi portesinin iş başına getirilmesi gerektiği, gazetenin haber
merkezinde görev yapan redaktör yazı işleri görevlileri ve köşe yazarlannm tümüyle
değiştirilmesi gerektiği, bu kadro değişikliğinin ardından yaym politikasının yeniden
belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması" başlığı altında ise; Cumhuriyet
Gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz ÇAPANTa yapılan görüşmenin aynen yazıldığı,
Gürbüz ÇAPAN'm Cumhuriyet Gazetesinin "Ulusal Medyanın Merkez Üssü" olarak
seçilmesini kabul ettiği ve hisselerini parasız olarak devir ettiği, yapılan çalışma sonucunda
gazetenin %10 'unun İlhan SELÇUK'a ait olduğu, %10'unun halka açılım hissesi olduğu, %80
yada %90 hissenin en az %51'inin örgütün aidiyetine geçmesinin kararlaştınldığı belirtilmiştir.
KANAL 6 - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "KANAL 6 ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME
PROJESİ" "TÜRKİYEDE TELEVİZYON YAŞLILAR İÇİN YENİ GENÇLER İÇİN
ESKİDİR" "İSTANBUL/KASIM 1999" yazmaktadır. 34 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE; bu çalışmanın amacının
Türkiye'de ulusal yayın yapmakta olan Kanal 6 televizyonunun reorganizasyonuna katkıda
bulunmak olduğu, bu amaç doğrultusunda Kanal 6 televizyonunda personel görevlendirildiği
ve televizyonla ilgili ayrıntılı bilgiler elde edildiği belirtilmiştir.
Ayrıca dünyada ve Avrupa Birliğinde yayıncılık hakkında bilgiler verildiği ve
yayın politikalarından bahsedildiği, bu çerçevede İngiltere, Kanada, Japonya gibi ülkelerdeki
yayınlar hakkında açıklamalar yapıldığı görülmüştür.
Ayrıca Kanal 6 televizyonunun yönetim, organizasyon ve personel yapısının
irdelendiği, sorunların maddeler halinde tanımlandığı ve bu soranlara çözüm önerileri
getirildiği, sonuç olarak da Kanal 6 televizyonunda gerekli reorganizasyonun yapılarak örgüte
kazandırılmasının yararlı olacağı belirtilmiştir.
TELEVİZYON - ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ
İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
DOKÜMANIN KAPAK KISMI :Dokümanm kapak kısmında "TELEVİZYON
ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" "TÜRKİYEDE TELEVİZYON
YAŞLILAR İÇİN ÇOK YENİ GENÇLER İÇİN ÇOK ESKİDİR" "İSTANBUL/TEMMUZ
2000" yazmaktadır. 39 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE; Temmuz 2000 tarihli
"TELEVİZYON ANALİZ" çalışmasının Kanal 6 televizyonunun ele alınarak hazırlandığı,
hedefinin ise Doğu PERİNÇEK grubuna ait Ulusal TV kanalının olduğu,
Ayrıca kurulacak olan özel televizyon kanalının kuruluş ve faaliyet aşamalarında
karşılaşılabilecek sorunlardan bahsedildiği ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerinin
sunulduğu, daha kaliteli yayın yapılabilmesi için haber ve eğlence programlarında aranılan
kalite standartlannm belirlendiği, bunlann yanı sıra teknik kalite ve Rating problemlerinden
bahsedildiği,
Sonuç olarak da yayın hayatına yeni atılan Ulusal TV'nm yeniden yapılandınlması
gerektiği, Ulusal TV ve Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında
birleştirilmesinin hedeflenen başanya ulaşılmasını sağlayacağı ve mevcut medya kuruluşlan
ile rekabet olanağı sağlayacağı belirtilmiştir.
DERGİ ANALİZ & PROJE İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler M. Adnan AKFIRAT ve Ümit OĞUZTAN'dan ele
geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "DERGİ" "ANALİZ & PROJE" "İSTANBUL/22
TEMMUZ 2000" yazmaktadır. 18 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE; bu çalışmanın amacının
Haftalık-Siyasi-Aktüel-Kültürel-Haber içerikli derginin projelendirme yapılanma ve ulusal
ölçekte etkin yayın yapabilmesini sağlayan temel unsur ve yöntemlerin tespit ve işaret
edilmesi olduğu belirtilmiştir.
Haftalık haber dergisi türünün ilk olarak 3 Majt 1923'te Amerika'da "TIME"
dergisinin yaymlanmasıyla başladığı, ülkemizde ıse^ffSO'h yıllarda "AKİS" "DEVİR" ve
■" f/ ■%.

* ■

N
3£2 ', •:--
^*? • ."
"KİM" gibi isimlerle yayınlanmaya başladığının belirtildiği ve ülkemizde yayınlanan haftalık
dergilerden bahsedildiği,
Yayınlanacak olan dergininin ilk bir yılının kendisini kamuoyuna kabul ettirmekle
geçeceği, bu sürecin çok önemli olduğu, hiçbir konuda aksaklığa izin verilmemesi gerektiği,
zamanında mutlaka bayilere ulaşması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca derginin yayma geçebilmesi için gerekli unsurlann ve derginin tüm
departmanlarının ve departman personelinin unvanlarının ayrı ayrı belirtildiği,
Ayrıca teknik donanımların zemini, kağıt ve baskı kalitesinin öneminden
bahsedildiği, sonuç olarak hazırlanan bu analiz ve proje çalışmasında bir derginin
yaymlanabilmesi için en temel ve en önemli unsurlann ele alındığı, yayınlanması düşünülen
derginin burada ifade edilen hususlar dikkate alınarak yayınlandığı takdirde başansızlık
riskinin tamamen ortadan kalkacağı belirtilmiştir.
Son olarak da "Yayıncılık beyaz kağıdın boyanarak satılması, bir başka anlatımla en
büyük oyunlardan yalnızca birisidir." "Saygılanmızla" yazdığı görülmüştür.
SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ
İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "SECURITY A.Ş." "ULUSLAR ARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ" "İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" yazmaktadır. 3 sayfadan
oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI:
"ERGENEKON'un sivil unsurlann örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2.
Bölüm "HEDEF" başlığı içersinde; insan kaynaklanna dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet
şirketi kurularak güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi, yine aynı amaçla bir
güvenlik şirketi kurularak, iş adamlannm güvenliğinin sağlanması ve böylece her alanda
kadrolaşmanın gerçekleştirilebilmesi belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmesi için de, "SECURUTIY A.Ş.
ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır.
"SECURUTIY A.Ş. ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" İSİMLİ
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
"GİRİŞ" başlığı altında; Terör, şiddet ve MAFYA gruplan karşısında kolluk
kuvvetlerinin yetersizliği ile ortaya çıkan boşlukta hukuksal düzenlemelerle biçimlendirilerek
faaliyetlerinin sınırlan belirlenen güvenlik kuruluşlannm, uluslar arası alanda çok ciddi hizmet
verdiği ve bu hizmetin bedelinin de oldukça yüksek olduğu belirtilmiştir.
"AMAÇ" başlığı altında; güvenlik şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli
olduğu, oluşturulacak güvenlik şirketinin istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış
emekli bir kurmay albayın başkanlığında kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca
emekli istihbarat subaylanndan oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli
emniyet mensuplannm yer almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir
yapılanma ile güçlü bir istihbarat biriminin oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal
olarak "Operasyonal" hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte
olacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında; kurulması planlanan güvenlik şirketinin anonim şirket
olarak faaliyete geçeceği, kurulacak güvenlik şirketiyle hem gelir elde edileceği, hem de
istihbarat verilerinin toplanacağı, gereğinde ise Operasyonel faaliyetler sürdürebileceği
belirtilmiştir.

e$ •» <* *
,* *. - > - v
PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ
PROJESİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "PROTOKOL A.Ş." "ULUSLAR ARASI HALKLA
İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ" "İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" yazmaktadır. 3 sayfadan
oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: ERGENEKON'un
sivil unsurların örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2. Bölüm "HEDEF"
başlığı içersinde; insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet şirketi kurularak
güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi belirtilmiştir.
Örgütün bu amacını gerçekleştirebilmek için de, "PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR
ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır.
"PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ"
isimli dokümanın yapılan incelemesinde;
Türkiye'de uluslararası platformda kaliteli servis verebilen ve güvenilir özelliğe
sahip "Protokol Şirketi"nin bulunmadığı, günümüz dünyasında pek çok ülkenin bütçesini aşan
bütçelere sahip dev şirketlerin bulunduğu, bu şirketlere servis verebilen "Uluslararası Halkla
İlişkiler" ve "Protokol Şirketi"nin öneminin kendiliğinden ortaya çıktığı,
Gerek uluslararası gerekse ulusal alanda protokol hizmetlerinin düzenlenmesi
hizmetini üstlenecek olan şirketin, ilk etapta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının "Çay
Bahçeleri" ve "Otopark" işletmeciliği ihalelerini alarak çok kısa sürede ekonomik güç
kazanacağı, bu konuda Ali Müfit GÜRTUNA ile görüşme yapıldığı ve kendisinden gerekli
desteğin sağlayacağı teminatının alındığı,
Uluslar arası Protokol ve Halkla İlişkiler Şirketinin güçlü bir anonim şirket olarak
faaliyete sokulması gerektiği, bu şirketin yönetim kurulu başkanlığına emekli bir kurmay
albayın görevlendirilmesi gerektiği, şirketin kontrol ve faaliyetlerinin ise "Merkez Birim"
tarafından denetlenmesi gerektiği, şirketten elde edilecek gelirin personel ve ofis giderleri
karşılandıktan sonra başkanlık emrine ait olacağı belirtilmiştir.
BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM"
"İSTANBUL/27HAZİRAN 2000-06 OPERASAYON" yazmaktadır. 5 sayfadan oluşmaktadır.
"BİRLEŞİK KOMÜN" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETLE; Söz konusu dokümanın "GİRİŞ" bölümünde; "Ulusal çıkarların gereği olarak
"LOBİ" faaliyet yapılanması içinde yer alması uygun görülen Birleşik Komün adı ile kodlanan
program içersinde yer alması planlanan girişim önerileriniz:
1-Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş. (Secunty A.Ş.)
2-Uluslararası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.
Örtülü faaliyetlerde azami hassasiyet ve dikkatin gösterilmesi esas alınarak süratle,
ciddi ve özenli olarak faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür.
Anılan ticari şirketlerin faaliyete geçmesinin ardından ilk uygulamalar ışığında
"Birleşik Komün" geliştirilerek pek çok alanda özgün yapılanma kazanması
desteklenecektir...." yazdığı görülmüştür.
"GİRİŞİM" başlığı altında;
"1- Uluslar arası Özel Güvenlik A.Ş.
21. Yüzyılda giderek artış gösterecek olaru terör -ve mafya grupları ülkelerin en
önemli sorunları arasında yer alacaktır. Bu nedenie^"Güvenlik Şirketleri" giderek çok daha
büyük önem kazanacaktır. Bilinen bir gerçektir ki özel güvenlik şirketleri istihbarat
birimlerinin arka bahçesi olacaktır........." "Güvenlik Şirketinin yönetim kurulu başkanlığına
istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer
alacak tüm personel subay kadrolarından oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip
kararlanmn gereği olarak şirket personeli içinde Emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer
verilmeyecektir." yazdığı görülmüştür.
"2- Uluslar arası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.
Birleşik Komün faaliyetleri içresinde yer alması planlanan protokol ve halkla
ilişkiler şirketi yatırımcıların henüz çok yabancı olduğu bir faaliyet alanıdır......."
"Giderek önemi artan protokol hizmetleri veren şirketlerin seçiminde doğal olarak en
önemli faktörler arasında her alanda etkin ve dinamik güçlere sahip olma özelliği
aranmaktadır." yazdığı görülmüştür.
Dokümanın son sayfasında;
"Sayın Ali YASAK, Öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşıklarınızın
titiz ve ciddi bir dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz.
Ticari şirket girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur.
Raporlarda yer alan öneriler dayanışma prensipleriyle değerlendirilmiştir.
Özetle ifade edilen hususların dikkate alınması önemle rica edilir. Başarılı
çalışmalarınızın devamlılığını dileriz.
Ekte bilgilerinize sunulan "LOBİ" kodlu doküman "BİRLEŞİK KOMÜN"ün
amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır.
Saygılarımızla. Birleşik Komün." yazdığı görülmüştür.

DEĞERLENDİRME
"SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL
A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ" ve "BİRLEŞİK KOMÜN" isimli
dokümanların yapılan incelemesinden; "SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ"
dokümanlarının Ali YASAK tarafından hazırlanıp örgüte sunulduğu, örgütünde söz konusu
dokümanlarda anlatılan çalışmalarla ilgili "BİRLEŞİK KOMÜN" dokümanı içerisinde
değerlendirme yaptığı ve sonuçtan Ali YASAK'a bilgi verdiği değerlendirilmektedir.
ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" "İSTANBUL/11
TEMMUZ 2000" yazmaktadır. 32 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: ERGENEKON'un
sivil unsurların örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2. Bölüm "HEDEF"
başlığı içersinde; güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi amacıyla bir güvenlik
şirketi kurulması gerektiği, bu güvenlik şirketi ile iş adamlarının güvenliğinin sağlanması ve
böylece her alanda kadrolaşmanın gerçekleştirilebilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlarını gerçekleştirebilmesi için de, "SECURUTIY A.Ş.
ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasının yapıldığı, bu çalışmanın
hayata geçirilebilmesi için de "Özel Güvenlik Şirketleri" dokümanının hazırlandığı
anlaşılmıştır.
"ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN
İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
İlk sayfada özel güvenlik şirketi kanun taşanlarından bahsedildiği ve bu kanun
tasanlannm yazman ekinde olduğunun belirtildiği.,, sSrTliatırmda ise "Öneriniz üzerine

dikkatlerinize sunulan bilgilerden ve gelişmelerden yararlanılarak uluslar arası özel güvenlik


şirketi kuruluş çalışmalarının başlatılması, LOBİ koduyla tanımlanan faaliyet alanı içerisinde
yer alması uygun görülen projenizin hayata geçirilmesinin yararlı olacağı görüş birliği ile
kabullenilmiştir. Gereğini rica ederiz." yazdığı, ekinde de özel güvenlik şirketleriyle ilgili yasa
taşanlarının ve bilgilerin olduğu görülmüştür.
21.YÜZYILDA CASUSLUK İSİMLİ DOKÜMAN
İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE
DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmanda "21. YÜZYILDA CASUSLUK, İLETİŞİM VEBİLGİ
ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İİSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK
MESLEĞİ", "Action+Obligation=Integration!", "ARAŞTIRMA-GÖZLEM-ANALİZ RAPORU
İSTANBUL/ARALIK-2000" yazmaktadır. 24 Sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanı içersinde; l/c) "İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; İstihbaratın
öneminden bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbari çahşmalann öneminden bilgiler
verilmiştir.
l/d) "YÖNTEM" başlığı altında; 21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat
kuruluşlannm yanı sıra legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı
karşıya kalacağı belirtilmiştir.
2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL
YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde;
2/a) "GENEL" başlığı altında;
Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en önemli unsurlann (1)-
ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı istihbarat ve karşı
istihbarat çalışmalan olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannm; bilim,
düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı,
yaralanmayı da gereksiz gördüğü belirtilmiştir.
4/c) "İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında;
İstihbarat toplama yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlanndan
sağlanan bilgiler, yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdmlan ajanlar
aracılığı ile elde edilen istihbaratlar olduğu, sonuç olarak ergenekonun gözlerinin her şeyi
görmesi gerektiği, kulaklannm her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak ERGENEKON dokümanının içeriğinden, örgütün istihbarata çok önem
verdiği ve ciddi bir istihbarat yapılanması oluşturmayı hedeflediği anlaşılmaktadır.
"21. YÜZYILDA İLETİŞİM VE BİGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT
İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" isimli doküman ile de örgütün
istihbarat çalışmalanm yönlendirmesi için yapılan bir çalışma olduğu anlaşılmaktadır.
"21. YÜZYILDA İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT
İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN
İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
Casusluk mesleğinin insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olduğu,
günümüzde istihbarat örgütlerinin gerçek güçlerini, sahip olduklan teknolojik olanaklann ve
kadrolannda yer alan altın beyinli yaratıcı uzmanlann belirlediği belirtilmiştir.

insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım attığı günden bu yana güçlü
ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonlan" oluşturmaya yöneldiği, geri
kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararkjnamamış ülkelerin resmi istihbarat
örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin istihbarat örgütlerine karşı
koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.
Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine
halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı
seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına
uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri,
21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri
kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir.
Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve destek
vermediği proje ve kararlan uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir grup ve hiçbir
örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip olmadığı,
21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği, bunun önüne
geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.
Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konularının politik
ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu belirtilmiştir.
Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşların şemsiye altında toplamayı başaran
süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıkları bir zaman diliminin yaşandığını,
buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat
servislerini amaçlarına uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürebilmek
için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global
İstihbarat İstasyonlarına dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en yaşamsal ve
kilit noktalarındaki görevleri rejim karşıtlarının işgal edebildiği ve cumhuriyet devrim
ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin üretime katılımını
sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği belirtilmiştir.
Ayrıca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla
komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik
tehditin boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan
ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu
belirtilmiştir.
MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başarıların diğer ülkelerin
istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki
faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça
olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini
Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama
kampanyalan uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı
tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç içerisinde
misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir.
Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başanlı çalışmalara
ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat mekanizması
oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Aynca istihbarat merkezlerinin geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili
bilgiler verildiği anlaşılmıştır.
SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ-ARENADAKİ SANAT GLADIO
SANATÇILAR İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
/'
Dokümanın kapak kısmanda "SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM
DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ" "ARENADAKİ SANAT" "GLADIO
SANATÇILAR" "TÜRK TOPLUM YAPISINDA DEĞİŞİM" "İSTANBUL/10 NİSAN 2000"
yazmaktadır. 33 Sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL
YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde,
2/a) "GENEL" başlığı altında; Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en
önemli unsurların (l)-ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı
istihbarat ve karşı istihbarat çalışmaları olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat
kurumlarının; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlarında yetişkin insan kaynaklarından
yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü,
Resmi istihbarat kuruluşlarımızın entelektüel çevrelere bakış açısını bilen yabancı
istihbarat örgütlerinin ise bu kontra bakış açısından yararlanmayı bildikleri, bu nedenle ülke
insanımızın benimsemediği pek çok aydının dış ülkelerce en büyük ödüllerle onurlandırılarak
bir anlamda Türkiye Cumhuriyetine karşı örtülü bir biçimde dokunulmazlık zırhına
büründürülerek muhalif unsura dönüştürüldükleri, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda
entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklarının istihbarat çalışmalarında
yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.
"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli
doküman da ise sanat, sanatçı ve gazeteciliğin istihbarat faaliyetleri üzerindeki etkileri,
istihbarat örgütlerinin sanat ve sanatçıya bakışı ve Türkiye deki sanat ve sanatçıların dış
ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından nasıl kullanıldığının anlatıldığı, sonuç olarak da
Türkiye de kültür, sanat ve bilim alanda uygulanacak politikaların Hükümet üstü kurumlarca
belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli
dokümanın yapılan incelemesinde; dokümanın (12) ayrı bölümden oluştuğu görülmüştür.
Doküman içeriğinde;
1). GİRİŞ, AMAÇ, KAPSAM başlığı altında;
Ele alman konunun Türkiye'nin ulusal çıkarları ile doğrudan ilişkili olduğu,
böylesine önemli bir konunun şimdiye kadar göz ardı edilmiş olmasının MİT'in üzerine düşen
görev ve sorumluluk alanlarındaki ciddiyeti ile doğrudan ilintili olduğunu, Türkiye'nin sanat
kültür ve bilim alanında geri kalmış olmasının nedenleri, Türk sanatçısının neden dünya
platformunda Türkiye'yi, Türk insanını ve Kemalizmi gerektiği gibi temsil edememiş oluşu,
kuruluş aşamasında demokrasi, insan ve kadın haklarında dünya öncüsü olmayı başaran
Türkiye'nin günümüzde demokrasi ve insan haklan sınavında başarısız ilan edilmesinin
nereden kaynaklandığı gibi konularda bu dokümanın yararlı olacağı, ayrıca psikolojik savaşın
açtığı yaralan ve bunda istihbarat örgütlerinin payını, hedeflenen sanat ve sanatçı olgusunun
araç kılınarak nasıl başarı elde edildiğinin gözler önüne serilmesinin amaçladığı ve çalışmanın
bu amaçla yapıldığından bahsedilmiştir.
2).SANAT, SANATÇI, ENTELEKTÜEL, İLETİŞİM, ORGANLARI VE
GAZETECİ TANIMI başlığı altında;
Sanat, sanatçı, entelektüel, iletişim organlan, gazeteci başlıklannm tanımlanmn
yapıldığı görülmüştür.
3). ATATÜRK VE SANAT başlığı altında;
Atatürk'ün Türk dili ve kültürü ile sanatçılara ne kadar önem verdiğinden
bahsedilerek, Atatürk'ün hiçbir kitabı yasaklamadığı veya. herhangi bir sanat ürününü yok
etmediği, buna karşı CIA güdümündeki MİT'in entrikaları sonucu, hakkında soruşturmalar
yapılan ve öldürülen sanatçı, yazarlardan bahsedildiği görülmüştür.
4). SANAT VE SANATÇILARIN İNSANLIĞA ETKİLERİ başlığı altında; Sanatın insana
insan olma özelliklerini anımsatan ve genişleten, insanı düşünmeye ve yaratıcılığa yöneltmesi
özelliğinden ötürü de modern bilimin doğmasına neden olduğu, ancak Atatürk'den sonra gelen
yönetim kadrolarının uyguladığı yanlış politikalar nedeni ile toplumda yanlış anlamalara
neden olduğu, bunun da Cumhuriyet devrimi ilkelerine ihanet zincirinin önemli bir halkası
olduğu, sanat ve sanatçıların, tüm insanlığı önüne katıp sürüklemeyi başarabilmiş tek bireysel
güç olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
5). İLETİŞİM ORGANLARI VE GAZETECİLERİN TOPLUM İLE DÜNYA
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ başlığı altında;
İletişim organlarının her geçen gün gelişerek yeni teknik özelliklere sahip
olmasından ve "yazı" nm gücünden bahsedilerek, Türk siyasetçisinin "yazı" dan korktuğunu,
çünkü kendisinin iktidardan kopartacak tek gücün yazı olduğunu bildiğini, örneğin yazılı bir
muhtıranın en güçlü siyasinin işini bitirivermeye yeterli olduğu, siyasilerin yaşamlarını idam
sehpasında son noktayı koyanın alın yazısı değil mahkemelerin karar yazısı olduğu, bu
nedenle yazıdan en çok iktidar tahtında oturanların korktuğu, yazının gücünün çok büyük
olduğu,
Cumhuriyet gazetesinin Alman-Nazi istihbarat örgütünün finansal desteği ile
kurulduğu, yine Hürriyet gazetesinin de Mossad bağlantılı olduğu, bu şekilde basının tümü ile
dışa bağımlı Bilderbekciler tarafından rotası çizilen sermaye gurupları ve bunların hizmetinde
ki CIA'mn kontrolü altına girdiği, bu nedenle bağımsız olmadığı ve halkın güvenini
kazanamadığı,
ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin istihbarat kuruluşlannm medyayı
kontrol altına aldıkları, dış istihbarat faaliyet ve operasyonların perdelenmesinde gazeteci
kimlikli ajanları kullandıklarının belirtildiği anlaşılmıştır.
6). SANAT-MEDYA İLİŞKİLERİ VE ETKİLEŞİM başlığı altında; Sanatçı ve medya
organları ile gazeteciler arasındaki farktan bahsedildiği, gazetecinin ölümsüz eserler
yaratamadığı, oysa sanatçının ölümünden sonrada eserleri ile yaşadığının anlatıldığı
görülmüştür.
7). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN SANAT VE SANATÇIYA BAKIŞ AÇISI
başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin bağlı bulundukları siyasi, ideolojik yapısı ve amaçlan
doğrultusunda sanatçıları sınıflandırdıkları, muhalif yada tehlikeli şeklinde tanımlayarak cephe
oluşturdukları, istihbaratçıların muhalif gördükleri sanatçıları izleyerek rapor hazırladıklan,
CIA'mn sanatçılan ve entelektüelleri dünyanın en tehlikeli insanlan olarak tanımladığı,
sanatçının sömürü ve zulme karşı olduğu için CIA gibi istihban örgütlerin de bu yüzden
sanatçıya tepkili yaklaştığı, bu nedenle dünyada bir çok sanatçının faili meçhul bir şekilde
öldürüldüğü,
8). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SANATÇI İLİŞKİLERİ başlığı altında; Sanatçının
yaratıcılığının gücü ve insanlar üzerinde ki etkisinden istihbaratçılann yararlandığı, ülkede
uygulanmak istenilen ideolojik ve siyası amaçlar doğrultusunda sanatçılara eserler yazdırıp
pek çok kitap yayınlatıldığı, bu amaçla çeşitli ülkelerle doğrudan istihbarat örgütlerince
kurulmuş, yayınevlerinin bulunduğu, bu yöntemle toplumların düşüncelerinin değiştirilerek
kendi ideolojileri karşıtı düşüncelerin yok edildiği,
Örneğin Hemingway ve yazar Artur Miller'in FBI ve CIA'ye çalışması gibi
yazarlann kullanıldığı, bu şekilde dünyada kullanılan sanatçı ve yazarlardan örnekler
verildiği, istihbarat örgütlerinin okullarda üniversitelerde, eğitici ve öğrencileri
kullanabildiğinden bahsedildiği anlaşılmıştır. ^ ~- ■» ,-,.
9). TÜRKİYE DE SANAT VE SANATÇfJaşhğı altında;

r:
-j^ğj^t'h^^
Türkiye'de devletin sanatçıya sansür uygulaması nedeniyle bazı sanatçılara yurt
dışında ödüller verildiği, yurt dışında ödül alan sanatçıların dünya çapında evrensel yapıtlar
üretmemelerine rağmen, Kemalist Cumhuriyet rejiminin çok ağır ve yıkıcı biçimde
eleştirdikleri için ödüller aldıklarını, bu kişilerin dış güçlerce ödüle layık görüldüklerini, ancak
Kemalist rejimin aksayan tüm yönlerini görüp objektif biçimde değerlendiren sanatçıların
karalandığını, eserlerinin aşağılandığını, bazı güçlerce bunun özellikle yapıldığını, emperyalist
dış istihbarat örgütlerinin Türkiye üzerinde sanat ve kültür alanında operasyonlar
gerçekleştirdiğinin yazıldığı görülmüştür.
10). MEDYA SANATÇILARI başlığı altında;
İstihbarat örgütleri ile uzlaşma sonucu kurulan Medya sahiplerinin örgütün bağlı
bulunduğu ülkenin ekonomik ve siyasi güç odaklan ile ilişkiye geçirildiği ve böylece istenilen
doğrultuda yayın yapıldığı, ülkede kültür erozyonu yaratılması için, içi boş, vitrini güzel
insanların sanatçı adı altında topluma sunulduğu, bu nedenli insanların da sanatçıya saygı
duymadığının yazıldığı görülmüştür.
11). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN FUHUŞ VE EĞLENCE SEKTÖRÜ
BAĞLANTILARI başlığı altında;
Tüm dünyada fuhuş, eğlence ve gösteri dünyasının, istihbarat örgütlerinin kontrol
alanı içinde yer aldığı, MİT'in bir dönem Türkiye ye gelen yabancı diplomatlara Hatay kadını
temin ettiği, eğlence, fuhuş, gazino dünyasında Ermeni asıllı vatandaşların söz sahibi olduğu,
bununda incelenmesi gereken bir konu olduğu,
Birçok sanatçı hakkında da değerlendirmelerin olduğu görülmüştür.
12). SONUÇ VE ÖNERİLER başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin sanat, sanatçı, medya, gazeteci, eğlence, gösteri ve fuhuş
sektöründen büyük ölçüde yararlandığı, dış istihbarat güçleri ve MİT'in sanatçılar üzerindeki
negatif etkilerinin derhal ortadan kaldırılması gerektiği, kültür, sanat ve bilimin gelip geçici
hükümet uygulamalarına teslim edilemeyeceği, ulusal önem açısından bu alanda uygulanacak
politikaların Hükümet üstü kurumlarca belirlenmesi gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti toprakları,
halkı ve rejiminin korunması ve kollanması görevi Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu gibi,
kültür, sanat ve bilimin korunup kollanması görevini de Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstlenmesi
ve bu amaçla alınan kararlar ile uygulanışını denetim altına alması gerektiğinin belirtildiği
anlaşılmıştır.
MİT & MEDYA VE AJAN GAZETECİLER İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "MİT&MEDYA VE AJAN GAZETECİLER"
"İSTANBUL/ARALIK 2000" yazmaktadır. 43 Sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
"SUNUŞ" başlıklı bölümde;
"Kontr/terör Daire eski Başkanı Mehmet EYMÜR'ün Türkiye'yi terk ederek gittiği
Amerika Birleşik Devletleri'nde, internette kiraladığı ve "atin" kodlu sitede yer verdiği
bilgilere göre; MİT'in en önemli haber ve bilgi kaynağı Türk Medyası idi. Eymür'ün iddiaları
arasında MİT elde ettiği istihbarat verilerinin %85'ini Medya'dan elde ediyordu (!) Bu çok
hayret verici bir bilgiydi ve internet üzerinden dünya kamuoyuna duyuruluyordu." yazdığı,
devamında ise "MİT'çi Gazeteciler" hakkında medyada çıkan haberlerden bahsedildiği
görülmüştür.
Devamında ise "MİT'in en önemli haber kaynağı olarak, medyanın gösterilmiş
oluşuyla, basın mensupları ve Türk basını zan altına sokulmuştur. Türk gazeteciler, yurt içinde
terör örgütlerine, dış ülkelerde ise; istihbarat servislerine hedef gösterilmiştir.
Gelecek zaman dilimlerinden Türk basınında^ideolojik görüş farklılıkları nedeniyle
bazı gazetecilerin^birbirlerini yıpratmaya yönelecekleri; objektif habercilik ilkesine bağlı
kalan birkaç dürüst ve onurlu gazeteci ve araştırmacı yazarın enterne edilebilmeleri için, bu
yöntemle hedef haline getirileceği günler yaşanması kaçınılmaz bir gelişme olacaktır." yazdığı
görülmüştür.
Yazının başka bir bölümünde ise "Türkiye, Sabahattin Ali'nin günahsız ve suçsuz
yere öldürülmüş olmasını hiçbir zaman unutmamıştır. Bu cinayetin MİT'e ait olduğu ise tüm
dünya tarafından bilinmektedir. Abdi İPEKÇİ, Çetin EMEÇ, Uğur MUMCU gibi isimlerin
faili meçhul cinayetleri üzerinde de MİT gölgesi olduğu ve bu gölgenin ortadan
kaldırılmasının gerekliliği bilinen gerçekler arasındadır. MİT, kurduğu baskı yöntemleri
sayesinde gazetecilerle geliştirdiği girift ilişkiler sonucu kontrolü yitirmeye başladığında, kanlı
suikast tabloları sergilemesi düşündürücü ve sakıncalıdır." yazdığı görülmüştür.
"Hükümetler iş başına geldiklerinde ilk iş olarak MİT'i araç olarak kullanıp basm-
yaym organlan üzerinde çeşitli baskı yöntemleri uygulayarak kontrol altına almaya
başladıklan artık kanıksanmış bir gerçektir. Bu uygulamalar, hükümete yaranma yansı içinde
olan MİT yönetim kadrolannm sürekli biçimde basm-yaym organlannı denetim, kontrol ve
yönlendirme çabalanna koşullandırmıştır. Bu koşullanma soncunda ulaşılan son noktada,
basm-yayın organlannm kadrolan, MİT üst düzey yöneticileri tarafından uygun görülen
kişilerden atanma yoluyla gazeteci prototipleri yaratılması aşmasına gelinmiştir.
Günümüz Türkiye'sinde, MİT'in onaylamadığı hiçbir kimsenin medya patronu
olması ve ayakta kalabilmesi mümkün değildir. MİT'in onaylamadığı hiçbir basılı yayının
-mevcut yasalara karşın - ülke çapında dağıtımı gerçekleşmemektedir. Ve yine MİT'in
onaylamadığı hiçbir yazann kitabı yayınevlerince basılamamakta, basılmış olsa bile dağıtımı
gerçekleştirilmemektedir." yazdığı görülmüştür.
"SUNUŞ" bölümünün son paragrafında ise; "Haber ve gazetecilik 1990 yılında
tümüyle ceset haline dönüştürülmüştür. Medyada piyasa ekonomisi kararlar vermeye başlamış
ve haber tüm özelliklerini yitirerek ürün haline dönüştürülerek pazarlamaya başlanmıştır.
Medya organlan ustalıkla habercilikten kopartılarak kitlesel terapiye koşullandınlarak,
toplumdan gerçeklerin gizlenebilmesi amaçlanmış, böylelikle ulusal basm-yaym organlan bir
anlamda kitlesel imha silahı haline getirilerek, toplum çökertilmiştir. Saygılanmızla," yazdığı
görülmüştür.
"MEDYA" başlığı altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu,
Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazetelerin sahiplerinin yazıldığı,
"MEDYA PATRONLARI" başlığı altında; "Erol AKSOY ve Bekir KUTMANGİL" isimli
şahıslar hakkında aynntılı bilgilerin verildiği,
Bekir KUTMANGİL hakkında "Dikkat çeken bir başka konu da Bekir
KUTMANGİL'in MİT tarafından desteklenerek türetilen MAFİA/İşadamı prototipleri
arasında yer almasıydı.
"BAZI GAZETECİLER NEDEN CEZAEVİNDE? Yazar ve gazeteci olmanın yolu
cezaevinden geçiyor!" başlığı altında; Türkiye'de 55 gazetecinin hapiste bulunduğundan
bahsettikten sonra "Türkiye'de yazar ve gazeteci olmanın yolu cezaevinden geçiyor. Kamuoyu,
yazdığı kitaplardan ötürü cezaevine girmeyi başaramayan bir yazan başansız olarak
değerlendiriyor...." "Yazdığı haberden ötürü mahkemede yargılanmamış, hapse girmemiş
gazetecilerin Türk kamuoyu üzerinde hiçbir etkinliği olmuyor. Hapiste yatan bir gazetecinin en
küçük bir demeci dahi kamuoyunu etkilemeye yeterken, her gün televizyon yıldızına
dönüşmüş gazetecilerin kamuoyu üzerinde hiçbir etkisi olmuyor." "....Medya patronlanna gizli
güçlerce yapılan uyanlar sonucunda yazı yazması istenmeyen gazeteciye iş verdirilmiyor.
Böylece halka gerçekleri yansıtan pek çok dürüst gazeteci susturulmuş oluyor." yazdığı ve
çeşitli köşe yazılanna yer verildiği görülmüştür.
"CAN DÜNDAR'IN FİYATI" başlığı altında; Baha KIVANÇ'm bir köşe yazısından
alıntı yaptıktan sonra "İkinci Cumhuriyetçiler arasmdjuyp-.jılan isimlerden birisi olan Can
DÜNDAR, Londra İstihbarat servisi ile MİT'e yıllazejfhızmet veren Mehmet Ali BİRAND'm
yetiştirmesidir. Dündar, zaman zaman Yaşar KEMAL ve Ahmet ALTAN gibi isimlerin de
uydusu olarak kariyer yapmaya çalışırken zigzaglar çizmesiyle de dikkat çekmektedir."
yazdığı görülmüştür.
Akabinde "FEHMİ KORU" başlığı altında; şahıs hakkında çeşitli bilgilerin verildiği,
Fehmi KORU'nun Taha KIVANÇ, Bülent ŞİRİN gibi isimlerle çeşitli gazeteler yazılar
yazdığından bahsettiği görülmüştür.
Ayn ayn başlıklar halinde "Emine Özkan ŞENLİKOĞLU" "Tuncay ÖZKAN"
"Cengiz ÇANDAR" isimli şahıslar hakkında bilgiler verdikten sonra, "Günümüz
Türkiye'sinde kayıt dışı binlerce dolarlık maaş zarflannı kabul etmeyi içlerinde sindirebilen,
görkemli yalı veya çiftlikte yaşam sürdüren hiçbir gazetecinin dürüstlük ve onurdan söz
etmeye hakkı olamaz. Çünkü, kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, kayıt dışı ödenen ve dolar
olarak aldıklann maaşlann kaynağı kara/paradır. Yani kayıt dışı ekonomiden gelen paradır. Ve
bu portelerin gazeteci sıfatını kullanmaya da haklan olamaz. Çünkü, gazeteci değillerdir ve
gazeteciliği bilmedikleri, yaptıklan yayınlarla belirlenmiştir. Bunlar yalnızca prototip
portrelerdir. Türk basın tarihi bu portrelerden gazeteci olarak söz etmeyecektir." yazdığı
görülmüştür.
"ARAŞTIRMACI GAZETECİ PROTOTİPLERİ" başlıklı bölümde; "... Burada
işaret edilmek istenen MİT'in kontrolünde gelişip dal budak salan çeşitli güç odaklan ile yine
MİT'in kontrol ve yönlendirmesinde yaşam bulan medya odaklan ile yine MİT'in kontrol ve
yönlendirmesinde yaşam bulan medya içinde yaratılan ayncalıklı ve gazetecilik mesleğiyle
hiçbir ilgisi olmayan gazeteci prototipleridir. Bu prototiplerin önce gazetecilik mesleğine
verdikleri, sonra da topluma yansıttıklan zarara dikkat edilmesi ulusal çakırlar gereğidir. Bu
vahim durumun ortadan kaldmlması esas amaç edinilmelidir."
"Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde Uğur MUMCU ile birlikte çalışan Tuncay
ÖZKAN'm yeterli deneyim ve birikimden yoksun olmasına karşın, Türkiye'nin en büyük ve
etkin yayın organlan arasında yer alan Kanal - D televizyonunda haber genel yayın
yönetmenliğine atanması oldukça düşündürücüdür. Tuncay ÖZKAN, hangi kanlı tablonun
oluşumuna verdiği katkılarından ötürü hak etmediği bu kilit noktaya atanmıştır? İşin çok daha
tramvatik yönü Özkan'ın sürekli olarak Uğur MUMCU cinayetinin aydınlatılması yönünde
yayınladığı spekülatif haberlerdir. Bunu haberi yapmasmdaki neden hangi endişelerden
kaynaklanmaktadır? Tuncay Özkan, Mumcu ailesi ile neden bu denli içli/dışlı olma gereği
duymaktadır? Sorulanna Özkan'ın verebileceği hiçbir yanıt olmayacağı kesinlik kazanmıştır."
yazdığı görülmüştür.
Metnin sonunda ise birçok tanınmış gazetecinin isimleri karşısında
değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür.
"SONUÇ" başlığı altında ise;
"Hazırlanan bu çalışma Türk medyasının bugününü gözler önüne sermeyi
amaçladığı gibi ulusal çıkarlann korunması için gerekli önemlerin ivedilikle alınmasının
nedenli gerekli bir zorunluluk olduğunu da işaret etmektedir.
Gazetecilik mesleğini, meslek ilkeleri ve oluruna yakışır hale getirmek öncelikle
gazetecilerin görevi olmalıdır. Ancak, ulusal güvenlik sorunu haline gelen medya yapılanması
ve gazeteciler hakkında gerekli işlemlerin yapılması, Kemalist Cumhuriyet Devrimlerinin
korunabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ulusal güvenliğinin sağlanabilmesi ve toplumsal huzurun
korunabilmesi açısından müdahaleyi zorunlu ve kaçınılmaz kılmaktadır.
Türkiye'nin 21. yüzyıl dünyasında şuan sahip olduğu Ulusal medya kuruşlan içinde
yer alan ajan gazeteci protipleri ile dış dünyada sorunlannm üstesinden gelebilmesi olanaksız
olduğu gibi, kendi içinde de ekonomik, soysal, kültürel ve toplumsal istikran koruyabilmesi
gerçekçilikle bağdaşmayacak bir beklentidir." yazdığı görülmüştür.
JİTEM'Cİ VE MİT'Cİ GAZETECİLERİSİN DOKÜMAN

Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.


Dokümanda kapak kısmı bulunmayıp "JİTEMCİ VE MİTÇİ GAZETECİLER"
başlığı altında hazırlanan bir yazı metnidir. 6 Sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI :"ERGENEKON"
dokümanında 4/a) "GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında;
İstihbarat örgütlerindeki insan unsurundan bahsedilerek insanlık onurunu yitirmemiş,
asalete ve yetenek donanımlarına sahip dünya gerçeklerini görebilecek nitelikte Türkiye
Cumhuriyetinin temel varlık nedeni Kemalizm'e inanmış Atatürk ilke ve prensiplerine sahip
çıkmanın önemini kavrayabilmiş, özveriden kaçınmayan personel kazanımmın önemli olduğu,
bu nedenle ordu birlikleri içinde yer alan askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında
öğrenim gören gençlerden yararlanabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun görülecek
sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikkatli titiz ve özen gösterilerek yapılması
gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbaratı MİT in bugün içinde bulunduğu
sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış olacağından
bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile yaşayarak
yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde; Amerika'da kaçak olarak bulunan
CİA'nm danışman kadrosu içinde görevli Mehmet EYMÜR'ün "www.atin.org" adlı sitesindeki
"kara kalem" ve "çift meslektiler" olarak tanımladığı, MİT ve JİTEM elemanlarının kod
adlarını vererek deşifre etme yöntemine gittiği,
Mehmet EYMÜR'ün bu girişiminin ertesi günlerde çeşitli basın yayın organlarına
yansıdığı, bu haberlerin bazılarında; özellikle yerli basındaki kimi yazar ve gazetecilerin MİT
mensubu veya görevlendirilmiş elemanı olmasının, devlet güvenliği çerçevesi içerisinde var
olan rutin bir uygulama olduğu,
Bu tür uygulamalar kapsamında Mehmet EYMÜR'ün internet aracılığıyla
gerçekleştirdiği yayında, "Tunca" kod adlı JİTEM ajanı gazeteci üzerinden öncelikli hedefinin;
kendisinin bugünkü konumuna sürüklenmesine neden olan görevliler olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca JİTEM'ci gazetecilere göre; Susurluk kazasından sonra Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi AVCI'nın yapmış olduğu açıklamaların,
emekli Binbaşı Cem ERSEVER'in öldürülme sebebini ortaya çıkarabileceğini, öldürülen Cem
ERSEVER'in uzun süre Güneydoğu'da görev yaptığını ve Hizbulvahşet örgütü lideri Hüseyin
VELİOĞLU'nun da yakın arkadaşı olduğunu belirttiği
JİTEM'ci gazetecilerin Mesut YILMAZ ile Abdullah ÇATLI'nm birlikte olduğu
fotoğrafı DYP Ti bir milletvekiline ve ayrıca Akın BİRDAL suikastinin azmettiricisi Semih
Tufan GÜLALTAY ile Mesut YILMAZ'm birlikte çekilmiş fotoğraflarının Denizli milletvekili
Kemal AYKURT'a sattıklanm, bu satış ile ilgili Tunca ve Baha isimli şahıslar arasında geçen
diyaloga yer verildiği, Mehmet EYMÜR'ün bu deşifrasyonlan yapmasının Türkiye'nin ulusal
çıkarlarına vereceği zararın küçümsenemeyeceği,
Devamında bunun nedeni olarak; CIA'nin EYMÜR aracılığı ile Türkiye'nin
istihbarat kadrolarının tümüyle deşifre etmeyi başardığını, bunun yanı sıra istihbarat
yapılanması, çalışma yöntemleri, amaçlan ve sürdürdüğü politikayı çözdüğünü,
Bir realite olarak CIA'nin elinde MİT'in röntgen filmlerinin bulunduğu yani MİT'in
tümüyle çökertildiğini ve artık işlevini bitirmiş olduğu kısacası ülkenin istihbarat örgütünün
iflas ettirildiği belirtilmiştir.
"ÇÖZÜM" başlığı altında;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Ulusal istihbarat mekanizmasını yeniden ve
sıfırdan kurmasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu,- Imçak bu girişimin son derece gizli

tutulması gerektiği ve siyasi, bürokrat, teknokrat ve hükümet kadrolarından habersiz yapılması


gerektiği, mevcut MİT kadrolarının, yeni yapılanma içerisinde bulunmaması gerektiği,
Ayrıca, yeni yapılanma tamamlandıktan sonra MİT içerisindeki mevcut kadronun
tasfiye edilmesi ve bu personelin hiçbir kamu kuruluşunda görevlendirilmemesi gerektiği
belirtilmiştir.
Türkiye'nin mevcut istihbarat örgütünü tümüyle ortadan kaldırıp, yeni üniteleri
devreye sokmakla ülke içindeki ayrılıkçı/etnik/ fundamentalist / yıkıcı faaliyetlerin kaynağını
da kurutacağı belirtilmiştir. Yazının sonunda "Saygılarımızla, İstanbul: 14/06/00" yazdığı
görülmüştür.
KEMALİST HAREKET İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "KEMALİST HAREKET" "İSTANBUL-EYLÜL-2000"
yazmaktadır. 18 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/d "Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında; Ergenekon'un kendi kuracağı sivil
toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" dokümanının GİRİŞ bölümüne
bakıldığında da, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'a bağlı
olarak "sivil unsurların" örgütlenmesinin zorunlu olduğu, bu faaliyetlerin "LOBİ" adı verilen
gizli örgütsel çalışma ile yapılacağı belirtilmiştir.
LOBİ dokümanının l/b) "KAPSAM" başlığı altında ise;
Lobi geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle gençlerin Kemalist
ideolojiye ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarladıkları, bu
çerçevede üniversite gençliğinin yanı sıra büyük kentlerin varoşlannda ve güneydoğu
Anadoluda boşluğa sürüklenmiş, sahipsiz gençlerin örgütleneceği belirtilmiştir.
ERGENEKON ve LOBİ dokümanlarının yönlendirmeleri doğrultusunda, örgütün sivil
toplum örgütlerini oluşturmayı amaçladığı ve bu çerçevede kendi sivil toplum örgütlerini
oluşturmak ve diğer sivil toplum örgütlerini kontrol altına almak için; KEMALİST HAREKET,
KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ, DİNAMİK, ULUSAL GÜÇ
BİRLİĞİ&KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ, DİNAMİK ANTİ/TEZ ve "GENEL YAPI" isimli
doküman çalışmalarının yapıldığı anlaşılmaktadır.
"KEMALİST HAREKET" isimli dokümanda ise; Ulusal gençliğin Kemalist hareket
doğrultusunda örgütlenebilmesi için, "Kemalist hareket" adı altında resmi dernek kurulması
gerektiği, kurulacak bu derneğin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik GİZLİ bir komite
tarafından yönlendirileceği, bu GİZLİ KOMİTE ile dernek başkanı arasında "KÖPRÜ
PERSONEL" olması gerektiği belirtilmiştir.
ERGENEKON dokümanının 4/2-a) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında;
Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket
edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmeleri
gerektiği vurgulanmıştır. Kemalist hareket ile ilgili oluşuma baktığımızda da "KÖPRÜ
PERSONEL" kavramının kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için "Kemalizmi" kendi çıkarları doğrultusunda
kullandıkları, Kemalizmi bir kalkan olarak kullandıkları görülmektedir. "KEMALİST
HAREKET DERNEĞİ" adı altında oluşturacakları yapıda bile örgütün gizlilik prensiplerini
uyguladıkları, oluşturulacak derneğin bağımsız bir şekilde hareket etmesini istemedikleri,
tamamen kendi kontrol ve yönlendirmeleri ile çalışmacım 'istedikleri, bu nedenle de derneği
yönlendirecek gizli bir komite oluşturmayı planladıkları görülmektedir.

"KEMALİST HAREKET" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE


ÖZETLE;
1961 Anayasasına kadar geçen süreçte anayasalarımızda "hukuk devleti" kavramının
yer almadığı, 1982 Anayasasında yer almışsa da içi boş bir kavram olarak yer aldığı, Türkiye
Cumhuriyeti'nin hiçbir zaman "evrensel hukuk devleti" kalıplan içine sığamadığı, devlet
örgütünün hukuk kuralları dışına çıktıkça toplumun çeteleştiği, günümüz Türkiye'sinde
"evrensel hukuk kuralları" yerine "orman kuralları"nm geçerli hale geldiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük ihanet çemberi içine çekildiği, ihanet ve
çıkar çeteleri fundamentalist örgütler, MAFİA grupları, GLADİO yapılanması ve uzantılannm
devlet içinde kadrolaşabildikleri, bu nedenle ülkenin kurtulması için Türk gençliğinin
"Kemalist harekef'ine ihtiyaç doğduğu belirtilmiştir.
Ülkenin tüm kaynaklannm yağmalandığı, talan edildiği ve ulusun geleceğinin ipotek
altına alındığı, ülkeyi bu durumdan Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet ettiği "ulusal gençlik"in
kurtaracağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeraltı zenginliklerini, Türk ulusunun alın teri, emeği ve
üretimini "ulusal gençlik"in koruyacağı, Türk ulusunun gelmiş geçmiş ne kadar kültür, bilim
ve sanat insanı varsa tümünün yaşamının zindana çevrildiği, Türk ulusunun bilim, sanat ve
kültür alanlannda katliam yaşamasına "ulusal gençlik"in son vereceği, bu nedenle "Kemalist
Harekef'in kurulmasının ve örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde içte yer alan ihanet şebekelerinin dış ülkelerin istihbarat
örgütleriyle doğrudan bağlantılı olduğu, bu nedenle "Kemalist Harekef'in çeşitli ülkelerin
istihbarat örgütleri ve bunlann yerli işbirlikçilerini doğrudan gözetim altında bulundurması
gerektiği, Kemalist hareket üyeleri içinden seçilecek olan uygun gençlerimizin çeşitli ülkelerin
istihbarat örgütlerine sızması gerektiği belirtilmiştir.
Kemalist hareketin kurulacak yasal bir dernek çatısı altında evrensel sivil toplum
örgütü olarak faaliyete geçirilmesi gerektiği, bu çerçevede ülke içinde olduğu gibi tüm dünya
ülkelerinde örgütlenmesi gerektiği, Kemalist hareket derneğinin Kemalizm'i uluslar arası
platforma taşımak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Milli mücadele yıllannda Türk kadmlannm çok önemli ve özel bir yeri olduğu, Kemalizm
ideolojisinin kadınlara büyük önem ve değer verdiği, bu nedenle bu hareketin liderinin erkek
değil kadın olmasında büyük yarar olduğu, bu durumun uluslar arası platformda da dikkat
çekici bir basan sağlayacağı belirtilmiştir. "YÖNETİM SEVK VE İDARE" başlığı altında;
*Kemalist hareket derneği merkezinin İstanbul'da olması gerektiği, *Kemalist hareket derneği
merkezinin, üretilen ve üretilecek olan "teorik, stratejik ve doktriner" argümanlann yaşama
geçirilmesi için propaganda merkezi olarak faaliyet göstereceği,
*Kemalist hareket derneğinin yönetiminin üretilecek "teorik, stratejik ve doktriner"
argümanlar ile sağlanacağı, bu türden üretimlerin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik
"GİZLİ" bir komite tarafından üretileceği, söz konusu gizli komite üyelerinin birbirlerini
tanımada herhangi bir sakınca olmadığı, fakat müşterek toplantılar düzenlenmesinin gizlilik
prensibine aykm olduğu, komite üyeleri ile dernek başkanı arasında iletişimi sağlayacak olan
bir "KÖPRÜ PERSONEL" olacağı, dernek başkanının talimatlan köprü personelden alarak
uygulamaya koyacağı,
*Dernek faaliyet ve girişimlerinin mevcut yasalara uygun olarak düzenleneceği,
hukuka aykm faaliyetlerin meşruluğa gölge düşüreceği, bu nedenle dernek çatısı altında yer
alacak yöneticilerin hukuk platformundaki sicillerinin önemli olduğu,
* Günümüzde hemen hemen dünyanın her ülkesinde Türk nüfusunun bulunduğu, bu
nedenle yurt dışında dernekler kurularak faaliyete geçirilmesi gerektiği, aynca dünyanın çeşitli
ülkelerinde Türklerin kurduğu çeşitli dernek vc-tobilcfden azami ölçüde yararlanılması
gerektiği,
*Kemalist hareket demeğinin sıradan bir sivil toplum örgütü olmadığı, meşru
direnme hakkının en geniş biçimde hayata geçirileceği bir direniş hareketi olduğu,
*Kemalist hareketi demeğini oluşturacak yönetim kadrolarının gizli komite üyeleri
tarafından seçilmesi gerektiği,
^Kemalist hareket demeği liderliğini üstlenecek kişinin süreç içinde çeşitli vesileler
ile gizli komite üyeleri ile görüştürülmesi gerektiği, gizli komite üyelerinin çeşitli alanlarda
Kemalist hareket demeği liderine "danışman" kadrosu olarak görevlendirilmesinin çok daha
uygun olacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" bölümünde;
Dış güçlere kendilerini satmayı içlerine sindirebilmiş olanlar haricinde tüm Türk
sanatçı, aydın ve bilim insanlarının Kemalist hareket demeği çatısı altında yer almalarının
sağlanabilmesi gerektiği, çünkü kitleleri kolaylıkla etki altına alıp peşinden koşturmayı
başarabilen yalnızca sanatçı ve entelektüel çevreler olduğu, Kemalist hareket demeğinin
ivedilikle kurulup hayata geçirilmesi gerektiği, bu hareketin finans kaynağını Türk işadamı,
esnaf ve tüccarın yapması gerektiği belirtilmiştir.
KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ DİNAMİK
ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ&KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Doğu PERİNÇEK ve
Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK
HAREKETİ, DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ & KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ"
"ARAŞTIRMA/ GÖZLEM/ ANALİZ/ TEORİ "İSTANBUL-29 EKİM 2000" yazmaktadır. 61
sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: Dinamik adı verilen
bu çalışmada "Ulusal Güç Birliği" gençliğin mercek altına alınarak analiz edildiği, 21.yüzyıl
Türkiye'sinin ulusal çıkarlarına ve Kemalist ideoloji ilkelerine uygun biçimde yeniden
örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu ne kadar yaşamsal kurum var ise
vefatından sonraki süreçte işlemez hale getirilip kapatıldığı,
Atatürk'ün kurduğu kurumlardan birisinin de, 5 Bin şubeli " HALKEVLERİ"
olduğu, halkevlerinin kapatılmasının Türk gençliği ve ulusu için en önemli kayıplardan birisi
olduğu,
Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak kurumlardan bir diğeri olan "KÖY
ENSTİTÜLERİ"nin işlevsiz kılınması ile Türk gençliğinin ilerlemesinin önüne geçildiği,
Dünya klasikleri olarak anılan, fikir ve sanat kaynaklarının "yasak kitaplar" listesine
dönüştürülerek gençlerin ve yetişkinlerin çağı algılamalarının engellendiği,
Laikliğin ayaklar altına alındığı ve devlet eliyle "münevver yobaz" yetiştirildiği
belirtilmiştir.
Ayrıca totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin, önce faşizmin,
ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini bulduklarını, bazılarının
darağacında can verdiğini, bazılarının zincir bozan günlerini yaşadıklarını, bazılarının da kalp
krizi kuşkuları ile arkalarında "Ben zengini severim(!)" sloganını bırakarak bu dünyadan
göçüp gittikleri belirtilmiştir.
Yine dokümanın devamında; Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919 koşullarından
daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise; unsurlar ve
koşullar gereği Türkiye'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişmeye gebe olduğu
belirtilmiştir. "^ ' '
£•*

^p^v-e^^
Ayrıca dış güç odaklarının bu gerçeği görmezden gelmeyecekleri, Türkiye'nin de bu
gerçeği görmesi ve gereğini yerine getirmesinin yaşamsal ve kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu
belirtilmiştir.
Dinamik adı verilen bu çalışmada Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik
unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlarına uygun doğrultuda
değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı
boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullarında rejim düşmanı haline
dönüştürülen ve Ülkü Ocakları'nm etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi
hedeflendiği,
Ayrıca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik
yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Ayrıca Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkanı olduğu C.H.P.'nin ne yazık ki işlevini
yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma zamanının
geldiği belirtilmiştir.
"DÜNYANIN BEŞ KAPISI" başlığı altında;
İnsanlık tarihi incelendiğinde dünyanın 5 önemli kapısının olduğu, bunların ise
Kudüs, Londra, Paris, Moskova ve New York olduğu, bu kapıların önem sıralamasının zaman
zaman değiştiği, fakat her dönemde Kudüs'ün dünyanın merkez kenti olduğu, bu nedenle
Ulusal Gençlik Hareketi çatısı altında faaliyet gösterecek olan çeşitli derneklerin dünyanın bu
5 önemli kentinde kurulması gerektiği, ayrıca Türklerin yoğun olarak yaşadığı Avrupa
ülkelerinde de açılması gerektiği belirtilmiştir.
"İDEOLOJİK VE SİYASAL AMAÇLI YOZLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİ" başlığı
altında;
İdeolojik ve siyasal amaçlı toplumun yozlaştırma girişimlerinin ilk basamağının
kültürel alan olduğu, özellikle medya aracılığı ile kültürel ve ahlaki değerlerin toplum
hafızasından silindiği ve yerine "yükselen değerler" ile "köşe dönüşücülük" anlayışının
yerleştiği,
Bu nedenle toplumun kültürel ve ahlaki değerlerinin alt üst edilmesinin önüne
geçilmesi gerektiği, ulusal üretime katkıda bulunan Kemalist iş adamları ile yeni istihdam
alanları oluşturmayı çaba gösteren genç girişimcilerin "Ulusal Güç Birliği" ve "Kuvayı
Milliye Cephesi" çatısı altında birleşen Kemalist gençler tarafından manevi anlamda
desteklenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"MİLLİ MÜCADELE ÖRGÜTLERİ" başlığı altında;
Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve tam bağımsız bir ülke
yaratılması için, "Kemalist Örgütler"in oluşturulması ve ulusal gençliğin bu Kemalist ideoloji
içersinde toplanması gerektiği belirtilmiştir.
Devamında Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatabilmek için çeşitli örgütsel çalışmalar yaptığı,
bu örgütsel çalışmalardan özetle bahsedileceği, ayrıca Atatürk'ün örgütsel çalışmalarının
karşısında da kurulun örgütler olduğu, bu örgütlerden de bahsedileceği belirtildikten sonra
"Türk Ocağı" "Doğu Cephesi Grubu" "Karakol Grubu" "Kuvayı Milliye (Ulusal Güçler)"
"Kuvayı Seyyare" "İngiliz Muhipler Cemiyeti" "Kuvayı İnzibatiye" vb. şeklinde başlıklar
altında bu oluşumlardan bahsedildiği görülmüştür. "ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı
altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite
gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç Birliği"ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite
gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler '-tarafından kontrol altına alınmaya
çalışıldığı, A. , . ,
Türkiye'nin 1950'lerden itibaren Atatürk devrimlerinden çok önemli ödünler
verildiği, emperyalizmin ve gericiliğin birçok alanda güç kazandığı, 28 Şubat 1997 günü
yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu, YÖK'ün kısmen de olsa
fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya koymasının olumlu
gelişmeler olduğu, bunların yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin irticanm kalelerine
dönüştüğü, oysa ki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının uygulandığı kültür ve bilim
kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu
belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında;
Bu çalışmada temel amacın "Ulusal Güç Birliği" merkezli Kemalist örgütlerin
sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemini ve gerekliliğini dile getirdiği, 21. yüzyılda
Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinim
olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata
geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
DİNAMİK ANTİ/TEZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu Doküman Şüpheliler Ümit OĞUZTAN ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "DİNAMİK ANTİ/TEZ" "İSTANBUL/9 ARALIK
2000" yazmaktadır. 6 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; Kemalist model: "Ulusal Gençlik
Hareketi" isimli çalışmanın "Dinamik" adıyla tanımlandığı, 29 Ekim 2000 tarihli bu
tez çalışmasının Doğu PERİNÇEK'e iletildiği, Perinçek tarafından kaleme alman ve "Ulusal
Gençlik Birliği Üzerine Görüşler" adıyla ileri sürülen düşüncelerin objektif olarak
değerlendirildiğinde örtülü "Anti/Tez" niteliği taşıdığı ve bu çalışmanın Doğu PERİNÇEK
tarafından kaleme alınarak dile getirilen "karşı düşünceler"e ilişkin görüşleri içerdiği
belirtilmiştir.
Perinçek'in dinamikte net olarak dile getirilen konulan, kavram kargaşası
varmışçasma eleştirdiği, Perinçek'in ulusal gençliği tekeli altına aldığı ve yıllarca kendi
istemleri ve görüşleri doğrultusunda örgütleyerek politika ürettiği, eylemler gerçekleştirdiği ve
böylece bugünlere gelebildiği, ulusal gençliğin örgütlenmesi Perinçek'in kontrolü dışında
gelişir ise Perinçek efsanesinin son bulacağı, bunu bildiği içinde "dinamik" adı verilen
projenin hayata geçirilmesinden endişe ettiği, bu nedenle "dinamik" çalışmasını eleştirdiği,
Doğu PERİNÇEK'in neye mal olursa olsun ulusal gençlik enerjisi üzerinden iktidara
gelmeyi hedeflediği, iktidara gelmesinin ardından Kemalist Cumhuriyet devrimlerinin
Marksistleştirilmesi aşamasına gelinmiş olacağı,
Doğu PERİNÇEK'in "Cumhuriyet Devrimi İktidarı Projesi" ve "Devletin Yeniden
Yapılandırılması" projeleri ile hedeflerine ulaşmayı amaçladığı,
Hiçbir oluşum ve gücün Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet devletini yeniden
yapılandıramayacağı, bir devletin yeniden yapılandınlmasınm o devletin mevcut rejiminin
değişmesi anlamına geldiği belirtilmiştir.
GENEL YAPI İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilmiştir. Dokümanda kapak kısmı
bulunmayıp "GENEL YAPI" başlığı altında hazırlanan bir yazı metnidir. 5 sayfadan
oluşmaktadır.
"GENEL YAPI" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETELE; Kemal ÖZDEN isimli şahıs tarafından kaleme alınarak, ADD'nin içinde
bulunduğu mevcut durumunu belirtir bir rapor niteliği taşıdığı anlaşılan söz konusu
dokümanın yapılan incelemesinde; s**'""" ~" --
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) nin Türkiye'nin en büyük demokratik kitle
örgütü olduğu, büyük kentlerin tamamında şubelerinin olduğu, Cumhuriyetin temel
değerlerinin savunulması ve irtica ile mücadelede 'Halk evleri' tarzı bir misyon yüklenen tek
mekanizma olduğu belirtilmiştir.
"DURUM" başlığı altında;
Derneğin bu misyonunu kuruluşunun ilk zamanların da layıkıyla yerine getirdiğini
ancak; irtica ile mücadele de Anıtkabir'e milyonları yönlendirebilen, mitingler düzenleyen
ADD'nin son iki yıl içerisinde üzerine bir şal örtüldüğü,
Özellikle son genel kurul toplantısı sonucu yönetime geçen kadronun bulunmuş
olduğu görevin işlevini anlamadığı ya da farklı bir şekilde anladığı, aynı ekibin son derece dar
grupçu bir tarzda kendini tekrar yönetime getirecek naylon şubeler inşa ettiği, direnen
yurtsever üyeleri dernek üyeliğinden atmak için en ufak bahaneyi değerlendirdiği ancak tüm
bu baskı, yıldırma ve kıyıma rağmen, ADD'yi ADD yapan devrimci yapılanmanın direndiği
belirtilmiştir.
"NE YAPILABİLİR, NE YAPMALI" başlığı altında;
ADD'nin bugünkü yönetimden kurtulması gerektiği, Kemalist bir yönetime
kavuşturulmasının hayati önem taşıdığı, 28 Şubat çizgisinin kamuoyunda güçlü kılınmasında
ADD'nin başarılı ve etkin yegane güç olduğu, Cumhuriyeti ayakta tutmak için "TSK'nm
masanın bir ayağı, diğer ayağının ise güçlü ve etkin ADD yönetimi" olacağı, çünkü TSK
bünyesiyle anlaşmazlık halinde olan bir ekibin ADD'de başarılı olmasının beklenemeyeceği
belirtilmiştir.
"ÜSİAD-SAYIN KEMAL ÖZDEN-Rumeli CD. No:5/2
Şişli/Nişantaşı/İSTANBUL" başlığı altında;
Yazının bir önceki "genel yapı" isimli dokümana cevap niteliğini taşıdığı ve "Sayın
Kemal ÖZDEN" hitabıyla başlayarak, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin faaliyetlerinin özellikle
dış istihbarat örgütleri ile mevcut rejime karşı yıkıcı/bölücü grupların dikkatini çektiği, bu
nedenle emperyalist güç odaklarının hedefi haline getirildiği belirtilmiştir.
Bahsedilen bu durumun kaçınılmaz ve doğal bir gelişme olduğu, emperyalist güç
odaklarının Türkiye üzerindeki tarihsel "kin"i hiçbir zaman son bulmadığı,
Psikolojik savaşın en ucuz, en etkin ve başarıya ulaştıran en kısa yolunun sivil
toplum örgütleri olduğu, bu nedenle Türk kamuoyundaki Kemalist prensip ve düşüncelerine
sahip kişilerin ADD çatısı altında yoğunlaştığı, bu durumun son derece sevindirici ve onur
verici olduğu,
Bu nedenle ADD yönetim kademelerindeki şahsiyetlerin, vizyona yansıyan değil
gerçek portrelerinin önem arz ettiği ve bu yapı içerisinde provokatör yapılanmalara asla izin
verilemeyeceği,
Bu nedenle ADD Genel Kurul delegelerinin viCDanen sorumlu oldukları gibi hukuk
platformunda da sorumlu oldukları, yönetimden doğan rahatsızlıklara yol açan uygulamaların,
delegelerin "sorgulama" nosyonundan yoksun olmalarından kaynaklandığı,
Diğer taraftan ADD içindeki muhalefetin sevindirici olduğu, ancak muhalefetin
yönetim üzerinde etkin olabilmesi için "re/aksiyoner" özelliğine sahip olması gerektiği,
ADD'nin kuruluş aşamasından günümüze kadar tüm faaliyetlerinin sanıldığının
ötesine büyük bir dikkat ve ciddiyetle izlendiği, bundan sonraki çalışma, yöntem ve
amaçlananların kaçınılmaz olarak izleneceği ve gereğinin yerine getirileceği belirtilmiştir.
USİAD ULUSAL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak
kısmında "USİAD" "ULUSAL SANAYİCİ VE- -İŞ ADAMLARI DERNEĞİ"
"İSTANBUL/12. NİSAN 2000" yazmaktadır. 6 sayfedan-oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/b) "GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında;
İstihbarat örgütleri para politikalannın türlü senaryolan ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla
devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur
bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşullann gereği olarak
ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına
alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanının 4) "HEDEF" başlığı altında; Lobi'nin öncelikle ticari şirketler
aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü
artırma çalışmalanna yönelmesi gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmek için "USİAD" isimli sivil toplum
örgütünü kontrol altına almaya çalıştığı, bu nedenle de "USİAD" isimli doküman çalışmasını
yaptığı anlaşılmıştır.
"USİAD" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; "GİRİŞ" başlığı altında;
Söz konusu çalışmanın Ulusal Sanayici ve İşadamlan (USİAD) adlı sivil toplum örgütünü
konu edindiği,
USİAD'm Kemalist ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda oluşturulan bir dernek
olduğu ve işadamlan Mümtaz ZEYTİNOĞLU ile Murtaza ÇELİKEL'in öngörülerinden
yararlanıldığı belirtilmiştir.
"AMAÇ" başlığı altında;
USİAD'm, global fmans kaynaklannm, ulusal üretimi önce kilitleyip ardından da
tümden işlemez ve başansız kılma hedefinin karşısında, yeni bir güç olarak çıkartılmaya
çalışıldığı belirtilmiştir.
Henüz kuruluş sorunlannı tam anlamıyla aşamamış olmasına rağmen USİAD'm
"yerli malı" üretimi ve kullanımı mesajından yola çıkarak girişimlerde bulunmuş olmasının
ayn bir önem ifade ettiği,
İlerleyen bölümlerde Türkiye'nin sanayi alanındaki birçok oluşum ve örgütlenmenin
çeşitli bürokratik ve siyasi engellerle karşılaştığı, dış güç odaklannın baskılan sonucu
uygulanan ulusal çıkarlara tümden aykm tanm, sanayi ve üretim yapılanmalannın ülkeyi
"montaj sektörü" konumuna getirdiği,
Tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında USİAD'm yerinde ve gerekli bir adım attığı,
bu anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerektiği
belirtilmiştir.
"SORUNLAR" başlığı altında;
USİAD'm en önemli ve en büyük sorununun, mevcut ekonomik yapı içinde diğer
sanayici ve işadamlan örgütlerine karşı sergilediği farklı söylem ve ideallerinden dolayı
girişimlerinde karşılaştığı engeller olduğu,
Medyanın USİAD karşısında patronlannm, çıkar ve taleplerine uygun hareket ettiği,
ancak yeni bir örgütlemenin (USİAD) çıkar odaklannın ve illegal çevrelerin hedefi haline
geldiği,
Amaçlar ve ilkeler doğrultusunda hareketle kuruculan derneğe "ulusal" adı verilmesini
uygun gördüğü, ancak ülkede ve dünyada yaratacağı etkinlik göz önüne alındığında
bürokratik engellerle karşılaşacağı belirtilmiştir. "SONUÇ" başlığı altında;
USİAD'm faaliyetlerini ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmesi, sorunlanna
çözüm yollannm tespit edilmesi, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve
işbirliğinin sağlanması gerektiği,
İlişkinin "örtülü" bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinin ülke
çıkarlan adına yararlı olduğu görülen USİAD'm göstereceği^ performansın aynı zamanda
ekonomik alandaki aksiyonlar karşısında reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Özellikle hükümetlerin dış güç odakları ile ilintileri ve uğradıkları baskılar
sonucunda, ülke çıkarlarına aykırı karar almaları ve bu kararların uygulanması karşısında
USİAD'm varlığının ayrı bir önem taşıdığı,
Ayrıca USİAD'm Türkiye'deki fundamentalist ekonomik açılımlar karşısında
ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli rol üstlenmesinin
uygun görüldüğü belirtilmiştir.
PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ
OPERASYONLARIN TASFİYESİ" "KÜRT HAREKETİ VE TÜRK - KÜRT KARDEŞLİĞİ"
"İSTANBUL /1 MAYIS 2000" yazmaktadır. 15 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör
olacağı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, gereğinde "NAYLON
TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat
örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
"PANZEHİR" isimli dokümanda ise; Abdullah OCALAN'm tutuklu bulunmasından
faydalanılabileceğinden bahsedildiği. "OPERASYON" başlığı altında da Abdullah
OCALAN'm yargı sürecinde gerçekleştirilebilecek operasyonun temel amacının PKK yönetim
kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplanndan seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subaylann atanmasından ibaret
olduğu ve aynı uygulamanın HADEP kadroları için de gerçekleştirilebileceğinden bahsedildiği
görülmüştür.
Bu nedenle "PANZEHİR" isimli dokümanın, "ERGENEKON" dokümanında
"TERÖR" başlığı altında gösterilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için yapılabilecek
çalışmalan açıklamak amacıyla düzenlendiği değerlendirilmektedir.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE: "1) AMAÇ VE
KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı İmparatorluğu ve
Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve parçalanışı döneminde, ayn
ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıklan, Kıbns Banş Harekatı sırasında
ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun kuyruklar oluşturduğu,
Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde
bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalanm sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin
Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF
MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.
"2) EMPERYALİZMİN ETNİK / AYRILIKÇI TERÖR SAVAŞI" başlığı altında;
Emperyalist güçlerce uzun yıllar sürdürülen sinsi ve inatçı çalışmalar sonucunda, PKK terör
örgütünün oluşumunun sağlandığı ve böylelikle bir "Kürt Hareketi"nin sahneye konduğu,
Emperyalist güçlerin PKK terör örgütü taşeronluğunda, önce Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'ni bölmeyi, daha sonra da yıkmayı planladığı, fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin
gösterdiği direncin emperyalist güçleri hayal kınklığma uğrattığı belirtilmiştir.
"3) KUZEY IRAK VE KUKLA KÜRT DEVLETİ" başlığı altında;
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya, Türkiye'de
sahnelenen etnik/aynlıkçı programa destek verdikleri, bu destekler sonucu PKK terör
örgütünün oluştuğu, geliştiği ve sonuçta "Siyasallaştmlmakistenen Kürt
ortaya çıktığı, Hareketi" sorununun

/^ *?& ^^~~~
Ortaya çıkan tabloda, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt devleti oluşturularak ABD ve
AB'nin çıkarlarına hizmet edecek bir üs oluşturma çabası olduğu, böylelikle Avrasya bölgesi
yer altı kaynaklarının ele geçirilmesinin hedeflendiği belirtilmiştir.
"4) DEMOKRATİK CUMHURİYET PROGRAMI" başlığı altında; Türkiye'yi parçala ve böl
taktiği ile parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk hedeflerinin Türk Kültürü olduğu,
süreç içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin emperyalizmin ülke içersindeki
istihbarat, provokasyon ve terör bürolarına dönüştüğü,
2000 yılında CHP'nin "Demokratik Cumhuriyet Programı" ile CHP-PKK ittifakının
aynı şeyler olduğu, burada satır arasında ikinci Cumhuriyet programının amaçlandığı
belirtilmiştir.
Bu nedenle Türkiye'nin yıllardır savaş verdiği cephelerde, yasal siyasi partilerin ya
da hükümetlerin alacağı kararlarla savaşın kazanılmasının mümkün olmadığı,
Milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması her ne kadar halkın kendisine emanet
edilmiş ise de; siyasi kadrolar, bürokratlar ve teknokratlara emanet edilmeyecek kadar önemli
ve kutsal olduğu, bu kutsal emanetin korunması görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk
Gençliğine emanet edildiği belirtilmiştir.
"5) KÜRT AYRILIKÇILIĞI ÜZERİNDE İKTİDAR HESAPLARI" başlığı altında; Sözde
ulusal çıkarlar, ulusal barış ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, iç barış ve
huzurun sağlanması adına hareket eden siyasi kadroların asıl amaçlarının oy avcılığı olduğu,
bu amaç doğrultusunda üretilen politikaların çok sakıncalı olduğu,
Sonuç olarak; siyasi kadroların PKK terör örgütü ile diyalog içinde oldukları ve uzlaşma
arayışlarına yöneldiklerinin gözlemlendiği belirtilmiştir. "6) ABDULLAH ÖCALAN
FAKTÖRÜ" başlığı altında;
PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm bir savaş esiri olmadığı, dış istihbarat
örgütlerinin güdümünde cinayet ve katliamlardan sorumlu, ihanet ve cinayet şebekesinin
azmettiricisi olduğu,
Fakat ÖCALAN'm sanki bir savaş suçlusu gibi muameleye tabi tutulduğu, bu
nedenle eylemleri ve söylemlerinin siyasal zemine oturtulmak istendiği, bu durumun son
derece sakıncalı olduğu ve vahim sonuçlar doğuracağı,
Emperyalizme karşı mücadeleye yönelen ve kurtuluş savaşını başlatan Mustafa
Kemal için idam karan verildiğinin bilindiği, bu idam kararmm Türk halkının Mustafa
Kemal'e olan bağlılığını artıran bir faktöre dönüştüğü, ancak Mustafa Kemal Paşa'nm sonuç
olarak egemenliği ortadan kaldırılmaya çalışan bir ulusun ve parçalanma sürecine itilen
Osmanlı İmparatorluğu'nun değerli bir generali olduğu, oysa Abdullah ÖCALAN için böyle
bir özellikten bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yargı süreci devam ederken Abdullah ÖCALAN'm PKK ve HADEP'e yönelik
talimatlarının medya aracılığı ile kamuoyuna sıkça yansıtılıyor olması, kamu viCDanmda
yararlar açtığı ve dış dünya kamuoyunda da halen önemli bir gücün lideri konumunda olduğu
imajı verdiği, bu nedenle ÖCALAN'm medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi
yerine, bu anlamdaki çalışmalarda ÖCALAN'm yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı
ile iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı belirtilmiştir.
İmralı yargı sürecinin beraberinde etnik ayrılıkçı terör olgusunun dünya siyaset
platformunda siyasallaşması sürecini doğurduğu, fakat İmralı yargı süreci içinde tutuklu
bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği,
Abdullah ÖCALAN'm İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden
yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nm
ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne
bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği, _ ^
fi-' ~-

/^^V'^^v^
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık
konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah
ÖCALAN'm gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
"7) CHP'NİN PKK'LAŞTIRILMASI" başlığı altında;
Türkiye'nin PKK'nın CHP'üleştirilmesi girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon
merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir.
"8) OPERASYON" başlığı altında;
Abdullah ÖCALAN'm yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun
temel hareket noktasının, PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek,
yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun
subaylann atanmasından ibaret olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör
örgütünü tümüyle dış güç odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı,
Kontrol altına alınmış PKK terör örgütünün yanı sıra aynı uygulamanın HADEP
kadroları içinde gerçekleştirilebileceği,
Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt
hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt
devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.
TBMM'ne Pentagon emrinde ve AB güç odaklarının desteğinde girecek olan PKK
uzantısı HADEP'in Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle girmesinde, milli egemenlik ve ulusal
çıkarlar adına yarar olduğu belirtilmiştir.
FABRİKATÖR GÖZLEM & ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "FABRİKATÖR" "GÖZLEM&ANALİZ"
"İSTANBUL/ŞUBAT 2000" yazmaktadır. 27 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının "2/b) ÖRNEKLER" başlığı içersinde; Dünyanın her yerinde radikal
düşüncelerin entelektüel kesim arasında yeşerdiği, (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb)
güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grubun entelektüel kesim olduğu,
kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip olduklan için, bu kesimin istihbarat
örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrol altında tutulmak istendikleri, bunun yanı sıra bu
çevrenin istihbarat toplama açısından da çok zengin olduğu belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanının 3/c) "POLİTİKALAR" başlığı altında ise; 21.
yüzyılda dünya politikacılanm ve siyasetçilerini istihbarat örgütlerinin biçimlendireceği,
dünyada var olabilmiş tüm sistemlerin ülke çıkarlan ve mevcut rejim ilkelerine aykın
ideolojilere ait siyasileri engellediği, bunu ise 1-Suikast, 2-Dez-Enformasyon yöntemleri ile
yaptığı belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" kelimesinin; kişisel ve siyasal amaçlar için, genellikle gerçek ajan
kaynaklanna sahip olmaksızın, gerçek dışı ve abartılı haber üreten kişi ve grup anlamına
geldiği belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" isimli dokümanın içeriğinde ise Doğu PERİNÇEK ve grubunun
yapısı ve faaliyetlerini anlatan bir çalışma raporu olduğu, bu çerçevede Doğu PERİNÇEK ve
grubunun Mao Zedung'un yolunu benimsedikleri, çok iyi istihbarat toplama yapılannm
olduğu, bunlann yanı sıra arşivlerinde kişilerle ilgili ciddi manada bilgi ve belgelerin olduğu,
bu bilgi ve belgeleri genellikle skandal içerikli provokasyon amaçlı kullandıklan,
Doğu PERİNÇEK örgüt üyesidir. Örgütün, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi
yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalanndan olan
"Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli çalışmayı
yaptığı değerlendirilmektedir. „ ^ *-*•%,. ^
"FABRİKATÖR" İSİMLİ DOKÜMANIN SATILAN İNCELEMESİNDE;

Dokümanın dip notunda "FABRİKATÖR" kelimesinin Amerikan İstihbarat Servisi


tarafından kullanılan bir terim olduğu, kişisel ve siyasal amaçlar için genellikle gerçek ajan
kaynaklarına sahip olmaksızın gerçekdışı ve abartılı haber üreten kişi veya grup anlamına
geldiği belirtilmiştir.
1.Bölümde "GİRİŞ AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında;
Bu çalışmanın "Fabrikatör" tanımlamasına uygun görülen hukuk doktoru Doğu
PERİNÇEK ve Aydınlık grubunun toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda "açık
faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında, objektif değerlendirme prensiplerine
sadık kalınarak hazırlanan bir analiz olduğu belirtilmiştir.
Doğu PERİNÇEK ve grubunun Marksist ideolojiyi ve Mao Zedung'un yolunu
benimseyip savunduklan, uyguladıklan siyasette ise çok açık bir biçimde "Kemalizm'in
Sancaktan ve Kalesi" durumunda görüldüğü, Mao Zedung siyaset ve yöntemleri yerine,
Kemalist yöntemler sergilemeye özel bir çaba gösterdikleri, bu türden siyaset örneğini
yalnızca siyasal fundamentalizmin sergilediği ve bu yönteme de "takiye" dendiği belirtilmiştir.
Doğu PERİNÇEK ve grubunun, MİT yöneticileri tarafından MİT'in çalışmalannm
aksadığını ve hatta felç olduğunu medya yaymlannda dile getirmiş olmalannm dikkat çekici
olduğu, MİT yöneticilerinin açık kimliklerinin, evlerinin açık adreslerinin, otomobil
plakalannm Perinçek ve grubuna ait yayın organlannda yayınlanmış olmasının da dikkate
değer ve her türden yoruma açık bir husus olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca Doğu PERİNÇEK'in özgeçmişinden, yayınlanmış kitaplanndan ve yurtdışı
seyahatlerinden bahsedildiği, bu çerçevede Avrupa ülkeleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore
Demokratik Halk Cumhuriyeti, Küba, Suriye ve Lübnan ülkelerine gittiği belirtilmiştir.
2.Bölümde "FAALİYET VE YÖNTEMLER" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK'in yönteminin "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan uzun vadeye
yayılmış, belirlenen hedeflerin örtülü stratejik planlamaları olarak özetlendiği, bu yöntemin
nihai hedefin belirlenebilmesini engellediği, bu nedenle her türlü örtülü faaliyete zemin
hazırlayan çok özel bir metot olduğu,
Doğu PERİNÇEK'in iyi bir hukukçu olduğu, bu nedenle faaliyetlerini hukuki zemine
oturtmakta olabildiğince titiz davrandığı, yarar sağlayıcı her türden güç odağı ile işbirliği
içinde olmasının en belirgin özelliği olduğu, siyasi faaliyetlerini ise tavandan tabana yayılma
biçiminde çok yönlü ve çok amaçlı "Skandal/pravokasyon" yöntemleri ile gerçekleştirdiği
belirtilmiştir.
"Provokasyon Faaliyetleri" alt başlığı içerisinde;
Toplumun duyarlı olduğu her konuda provokasyonlann oluşumuna zemin
hazırlanmasının sağlanması, her şey olup bittikten sonrada provokasyonu gerçekleştirenlerin
deşifre edilmesi yönteminin her dönemde yerini koruduğu, provokasyon amaçlı faaliyetlerin
tümünde "skandaP'm örtü işlevi gördüğü, eylemlerde sergilenen skandallann gerçekte seçilen
hedefi ve belirlenen amacı örttüğü, böylece eylemlerin çözümlenmesinin engellendiği
belirtilmiştir.
"İstihbarat" alt başlığı içerisinde;
Doğu PERİNÇEK ve grubunun her konuda olduğu gibi istihbarat verileri
toplanmasında da çok titiz davrandığı, yapılan çalışmalann hukuk normlanna uygunluğunun
sağlanabilmesi için her dönemde yayın şirketinin faal tutulduğu, gazete ve dergi yayıncılığı ile
kişi ve kurumlardan bilgi akışının sağlandığı, elde edilen verilerin stratejik materyallere
dönüştürülerek yayıncılık ve hukuk prensiplerinin smırlannın zorlandığı, ideolojik amaçlar
doğrultusunda yüksek tahrip gücüne sahip bir silah gibi kullanıldığı, Perinçek ve grubunun
yayın faaliyetleri içerisinde yer alan istihbarat toplama çalışmalannm gazeteciliğin doğal
sınırlan içerisinde kabul edilemeyeceği, çünkü disiplinli -,bir şekilde sürdürülen arşiv
çalışmalan içerisinde MİT ve Genelkurmay Başkanlığının "çok-.gizli" belgelerinin de yer
aldığı belirtilmiş ve bu şekilde gizlilik dereceli belgelerle ilgili yaptığı haberlerden örnekler
verildiği görülmüştür. (MİT raporu, Hiram ABAS'ın kamuoyuna deşifresi, Tansu ÇİLLER
-CİA ilişkiler ağı vb.)
"Arşiv" alt başlığı altında;
Kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunduğu, bu arşivde yer alan bilgi ve belgelerin
genellikle skandal içerikli provokasyonlara yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak olduğu,
bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler içeren hiçbir arşiv çalışmasının yapılmadığı ve bu
anlamda bir çalışmanın gereksiz görülmüş olmasının arşivcilik faaliyetlerindeki amacın açığa
çıkartılmasında yeterli olduğu belirtilmiştir.
3.Bölümde "DIŞ İLİŞKİLER" başlığı altında;
Perinçek'in komünist bloklar ve Ortadoğu ülkeleriyle olduğu kadar eşdeğerde batı
ülkeleri, onların istihbarat örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla her dönemde yakın ilişkiler
içinde olmaya özen gösterdiği, Türkiye'de komünist görüşe sahip pek çok siyasi portre
yıpranıp biterken Perinçek güçlü bir oy potansiyeli yakalayamamış olmasına rağmen her
dönemde ayakta kalmayı başarabildiği, bunun nedeninin de Doğu PERİNÇEK'in Doğu Bloku
ülkeleri ve Çin ile kurduğu ilişkiler oranında batılı ülkeler ile de sağlıklı ve derin ilişkiler
kurmuş olmasından kaynaklandığı, Perinçek'in özellikle Çin ile olan ilişkilerinin dikkate değer
olduğu ve Çin'den finansal anlamda destek gördüğü belirtilmiştir.
4.Bölümde "ABDULLAH ÖCALAN, KÜRT SORUNU VE PKK" başlığı altında;
Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ tarafından 12.12.1994 tarihinde yazılan
"GİZLİ" ibareli PKK terör örgütü hakkında ders notu olduğu, bu ders notu içeriğinde PKK
terör örgütünün 27 Kasım 1978 yılında Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret Köyü'nde aralannda
Abdullah ÖCALAN, Doğu PERİNÇEK, Ahmet TÜRK, Mehdi ZANA ve Cemil BAYIK gibi
kişilerin de bulunduğu 25 kişi tarafından kurulduğu, devamında örgütün gerek siyasi gerek
silahlı gelişimi ile PKK'nm Ermeni ve Asala işbirliğinden bahsedildiği anlaşılmıştır.
Devamında 5 Şubat 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in bu ders notu ile ilgili
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu, bu suç duyurusu içerisinde
söz konusu ders notunun provokasyon olduğu, bu provokasyonun kaynağının Türk Silahlı
Kuvvetlerine bağlı bir istihbarat ve istihbarata karşı koyma şube müdürlüğünün olduğu, bu
nedenle bu provokasyondan yalnızca ders notunu hazırlayan Kurmay Yüzbaşı Ceyhan
KARAGÖZ'ün değil aynı zamanda emir komuta zinciriyle bağlı olduğu komutanların ve Milli
Savunma Bakanı'nm da sorumlu olduğu, ayrıca bu ders notunun dağıtımında bulunan ilgili
kamu kurumlarının da sorumlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Aynı başlığın ilerleyen bölümlerinde, PKK'nm Genel Sekreterinin Abdullah
ÖCALAN olduğu, Doğu PERİNÇEK'in Bekaa Vadisindeki PKK kampında Abdullah
ÖCALAN ile görüştüğü, ayrıca Abdullah ÖCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı
Cezaevine kapatılmasıyla başlayan süreç içerisinde ÖCALAN'IN avukatları ile Doğu
PERİNÇEK arasında başlayan teori ve düşünce alışverişinin dikkat çekici olduğu
belirtilmiştir.
Ayrıca 13 Ocak 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in Süleyman DEMİREL'e sunduğu
"Kürt Sorununa Acil Kardeşlik Çözümü" isimli dokümanda, Öcalan'm dış ülkelerden acil
müdahale istemesini işaret ederek PKK liderinin Sevr çizgisine gittiği görüşünü dile
getirmesinin düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca Doğu PERİNÇEK'in "Kürt Sorunu" tanımlaması ile yaptığı açıklama ve
yayınların Türkiye'de yaşanan terör olaylarının Kürt sorunu olarak adlandırılmasına neden
olduğu, Doğu PERİNÇEK'in sözde, Kemalizm'i ve Türk/Kürt kardeşliğini savunma adına
yaptığı atılımların aslında Türk/Kürt kardeşliği arasında uçurumlar meydana getirdiği, sonuç
olarak Doğu PERİNÇEK'in Kemalizm, Türk/Kürt kardeşliği, insan hak ve özgürlükleri ve
demokrasi adı altında yaptığı tüm girişimlerin bilinçtir bir biçimde Marksist/Leninist/Maocu
ideoloji kalıplaryçinde "bölücülük" argümanları ürettiği belirtilmiştir.
5.Bölümde "MUHALEFET VE MÜTTEFİK YÖNTEMLER" başlığı altında; Doğu
PERİNÇEK ve grubunun mevcut sistem içerisinde yer alan tüm siyasi partilerden farklı bir
siyaset yürüttüğü, siyasi hayatının hiçbir döneminde parlamentoya girememesine rağmen
mevcut sistemi değiştirme amacı doğrultusunda iktidara gelmenin ve sistemi değiştirmenin tek
yolunun her alanda "örgütlenmek"ten geçtiğinin kabullenildiği, Doğu PERİNÇEK ve
grubunun siyasi arenada çok farklı bir muhalefet uyguladıkları, Perinçek'in uyguladığı
muhalefetin siyasi anlamda mevcut rejim karşıtı olduğu, yani sistemin tamamen işlemez bir
duruma girdiği, ömrünü tamamladığı görüşünün öne sürerek muhalefet yaptığı, sonuç olarak
Doğu PERİNÇEK'e göre sistemin mutlak bir devrime ihtiyacının olduğu, gerçekleştirilecek
devrimin ise Mao Zedung öğretisi olduğu belirtilmiştir.
ö.Bölümde "FUNDAMENTALİZME BAKIŞ" başlığı altında; Perinçek ve grubunun
fundamentalizme karşı kendilerini "vatanseverdik ile özdeş hale getirmeye özen gösterdikleri,
28 Şubat sürecinde kendilerinin kamuoyunda sempati kazanmaya çalıştıkları, yine bu
dönemde fundamentalist çevrelere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef gösterdikleri, bu
yöntemle ordu ile inançlı halk kitleleri arasındaki barış ve saygının yıpratılmasını
amaçladıkları, kısacası Doğu PERİNÇEK ve grubunun güvenlik kuvvetleri, iç istihbarat
birimleri ve Cumhuriyet savcılarının görevlerim tüm işlevleri ile birlikte üstlenmeyi istedikleri
belirtilmiştir.
7.Bölümde "KEMALİZM'E BAKIŞ" başlığı altında;
Perinçek'in uyguladığı siyasi çizginin halk kitleleri için antipatik olduğu, bu durumu
sempatik hale dönüştürmek için Kemalizm'e sahip çıkma yöntemini kullandıkları, Kemalizm'i
savunma merkezinden hareketle pek çok kurum, kuruluş ve kişilere karşı saldırabilme olanağı
bulduğu belirtilmiştir.
Ayrıca Atatürk ile Lenin'in görüşlerinin örtüştüğünü açıkça dile getirmesi
Kemalizm'in gençler arasında gerçek anlamda anlaşılmasını engellediği ve kavram
karmaşasına neden olduğu, Perinçek'e göre Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Kemalizm'in ancak
Marksist/Leninist/Maocu anlayış ile kavranabileceği belirtilmiştir. 8.Bölümde "TOPLUMA
BAKIŞ" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK'in uyguladığı politika ile iktidara gelmesinin mümkün olmadığını
bildiğini, bu nedenle "örgütlenme" ve "örgütsel faaliyetler" ile mevcut rejimi devirerek yerine
Marksist ideoloji türevi olan Mao Zedung sistemini getirmeye çalıştığı, ancak toplumun
yapısının bu isteme uygun olmadığını bildiği, bu nedenle toplumdan alman güçle değil de
örgütsel faaliyet ve provokasyonların sağlayacağı ivmelerden yararlanabilme yöntemini
uyguladığı belirtilmiştir.
Ayrıca Perinçek'in "uzun yoP'unda halkın yalnızca bir araç olduğu, kendi ideolojileri
doğrultusunda bir rejim kurabilmek için halkı sürekli biçimde ajite ettiği ve mevcut rejime
karşı dirence sürüklediği belirtilmiştir.
9.Bölümde "FİNANSAL KAYNAK YARATMA YÖNTEMLERİ" başlığı altında; Perinçek'in
finansal kaynaklar yaratılmasında grubunun dahi bilinçlenmesini engellediği, kaynak
yaratılması girişimlerinin tümünün gizli olduğu, görünürdeki üye aidatları, yayıncılık
faaliyetleri dışında birçok ticari şirket faaliyetinin olduğu, bu şirketlerin Çin ve Federal
Almanya gibi ülkelerle ticari ilişkiler içerisinde olduğu, ayrıca elde edilen istihbarat
bilgilerinin finansal kaynağa dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
1 Ö.Bölümde "SİYASİ PARTİLER İLE İLİŞKİLER" başlığı altında; Elde edilen istihbarat ve
siyasi gelişmelerin adeta bir silah gibi kullanılarak siyasi partilerin bir anda yıpratılması
yöntemlerini geliştirdiklerini belirtilmiştir.
11.Bölümde "TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİNLİK VE GÜVENİLİRLİK" başlığı
altında; t , „-
Perinçek ve grubunun toplum ve kurumlar üzerinde etkinliği olmakla birlikte
güvenilirliğinin olmadığı, sürekli biçimde provokasyona açık eylemler ve girişimler içinde
karanlık bir portre olarak görüldüğü belirtilmiştir.
12.Bölümde "GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK ve grubunun ulusal çıkarlar göz önüne alındığında olumlu bir
siyasetçi portresi çizmediği, bunun yanı sıra net olarak gazeteci portresi de olmadığı,
Perinçek'in ticaretten teoriye, dış güç odaklarından provokasyona ve illegaliteye açılımlar
yapabilen çok geniş bir yelpaze içinde yer aldığının gözlemlendiği belirtilmiştir.

İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME


TASARIMI ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK, Tuncay GÜNEY ve Ümit
OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE
KÜRDÜ BİRLİKTEÖRGÜTLEME TASARIMI" "ANALİZ" "İSTANBUL/7 NİSAN 2000"
yazmaktadır. 8 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "FABRİKATÖR" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: Örgüt tarafından
hazırlanan "FABRİKATÖR" isimli dokümanda, Örgütün Doğu PERİNÇEK ve grubunun
siyasi yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalarından
olan "Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli
çalışmayı yaptığı değerlendirilmektedir.
"İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI
ANALİZ" isimli dokümanda ise; Doğu PERİNÇEK'in yapacağı çalışmalarla ilgili hazırladığı
raporları örgüte sunduğu, bu çalışmalann örgüt içersinde değerlendirildiği ve Doğu
PERİNÇEK'in örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirilmeye çalışıldığı
değerlendirilmektedir.
"İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI
ANALİZ" isimli dokümanın yapılan incelemesinde; İşçi Partisinin Türk ve Kürdü birlikte
örgütleme tasarımı çalışmasına cevap niteliği taşıyan bir analiz olduğu anlaşılmaktadır.
Doküman içerisinde tırnak içerisinde yazılan cümlelerin olduğu, bu cümlelerin Doğu
PERİNÇEK'e ait olduğu, diğer kısımlarda ise Doğu PERİNÇEK'in bu söylemleriyle ilgili
değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır.
"İki Karşıt Program Ve İki Karşıt Örgütlenme Modeli" başlığı altında;
"...Batı devletleri ve işbirlikçileri, Kürdistan Teali Cemiyeti - PKK örgütlenme
modelini dayatıyorlar. Bu anlayışa göre Kürt halk kitleleri Türklerle aynı partide
örgütlenemez. PKK şu veya bu biçimde yasallaştınlmalı ve tepeden denetim altında
tutulmalıdır. Kürt halkı ayrı siyasal partide örgütlenerek Batının denetiminde kalmalıdır."
"...Türkiye'nin ulusal güçlerinin Türk Kürt kardeşliğini esas alan örgütlenme modeli
ise milliyetlere göre örgütlenmeyi reddediyor, Türk ve Kürdü Kurtuluş Savaşı yıllarındaki
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti deneyiminde ve bugün İşçi Partisi önderliğinde olduğu gibi
birlikte örgütlenmeyi savunuyor.
Aynı örgütlenme bugün Türk ve Kürdün siyasal partisini birbirinden ayırmaktadır;
böylece yarın devlet olarak birbirinden ayırmanın zeminin korumaktadır. Aynı örgütlenme
modelinin hiçbir ilerici ve özgürlükçü mantığı yoktur. Bu modelin doğal sonucu ayrı
devlettir...."
Bu yazıların altında Doğu PERİNÇEK'in bu görüşlerinin yerinde olduğu
belirtilmiştir.
"Birlikte Örgütlenme Eğilimini Güçlendiren Etkenler" başlığı altında;
Bu bölümde 4. maddede dile getirilen "Apo'nun Kemalist Devrimi, Atatürk'ü ve
Türk-Kürt birliğini savunan açıklamaları halk içinde olumlu etkide bulundu." savu ve
görüşünün gerçekle hiç örtüşmediği belirtilmiştir.
Öcalan'm yakalanışı ve güvenlik güçleri karşısındaki tavrının görüntülü bir biçimde
kamuoyuna yansıması ile birlikte ortaya garip bir "paradoks" çıktığı, o tarihten itibaren de
Abdullah ÖCALAN'm hiçbir sözünün öneminin ve etkisinin kalmadığı, bu ve benzer
söylemlerin Abdullah ÖCALAN'm bir lider olarak kullanılmasında direnç göstermeyi
amaçladığı belirtilmiştir.

"BİRLİKTE ÖRGÜTLENME İÇİN POLİTİKA VE ÖNLEMLER" başlığı altında;


"... Halk önderleri ve halk Kürt sorununda çözümün Ankara'dan geleceğini gördüğü
gün, yüzünü Ankara'ya çevirecek ve çözümü Türk kardeşleriyle birleşmekte görecektir."
Bu yazının altında PERİNÇEK'in bu görüşünün doğru olduğu, Kürt sorunun
çözümünün Ankara'da olduğu, fakat bu soruna Türk-Kürt tanımlamalanyla yaklaşarak çözüm
bulunamayacağı, yaranın daha da büyüyeceği belirtilmiştir.
"... Türk ve Kürtleri birlikte örgütleme görevinin yerine getirilmesinde motor rolünü
Türkiye'nin batısı oynayacaktır."
Bu yazının altında 21. yüzyılda halen Türkiye'nin batısı ile doğusu tanımlamalarının
kullanılmasının çok acı olduğu, bu ifadenin bile Türkiye'nin bölünmesine yol gösteren bir
anlam taşıdığı belirtilmiştir.
"....Türk ve Kürdü birlikte örgütlemede en önemli etken, Kurtuluş Savaşımızın ortak
iktidar ilkesini hayata geçirmektir."
Bu yazının altında, bu ifadelerin Kurtuluş Savaşı prensipleri, Atatürk ve bağımsız
Türkiye Cumhuriyeti üzerinde kurulmuş tuzak olduğu, Atatürk'ün Cumhuriyet Devrim
rejimini "ortaklıklar" ile kurmadığı belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK'in "Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı" projesinin
Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan acılara son verecek bir reçete olmadığı, daha çok
kendisini ve partisini iktidara taşıyabilecek çözüm arayışları çalışması olduğu,
Fakat ortaya attığı çözüm yollarının Türkiye'nin mevcut rejimini tehlikeli bir
biçimde sıkıntıya sokabileceği, sorana baştan itibaren Türk-Kürt tammlamalan ile ele alınarak
ayrımcılık yapıldığı, diğer taraftan her iki taraf arasında kurulması planlanan, düşlenen ve
gerçekleştirilebileceği vaat edilen "ortaklık"tan söz edilmesinin "etnik bölünmeyi"
kabullenmek demek olduğu,
Bu tuzağı kuran siyasi partinin Güneydoğu bölgesinde PKK-HADEP-DEP
tarafından sırtı sıvazlanarak destekleneceği, ayrıca dış ülkelerin istihbarat örgütleri ve
siyasetçilerinin de destekleyeceği, çünkü Türkiye Cumhuriyeti topraklan içinde yeşerecek
"etnik bölünmenin" öteden beri arzulanan bir oyun olduğu belirtilmiştir.
REAKSİYON ETNİK/FUNDAMENTALİST/BÖLÜCÜ/YIKICI
UNSURLAR ANALİZ VE TASFİYE PROJESİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele
geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "REAKSİYON" "ETNİK/ FUNDAMENTALİST/
BÖLÜCÜ/ YIKICI UNSURLAR ANALİZ VE TASFİYE PROJESİ" "İSTANBUL/KASIM
1999" yazmaktadır. 35 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının l/a "AMAÇ" başlığı altında; Emperyalist sisteme dayalı bölücü/yıkıcı/çok
uluslu/çok emelli sinsi faaliyetlerin Arnavutluk'un çözülmesine, İran'da şah rejiminin
yıkılmasına ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinhvdağılmasma yol açtığı, 20. yüzyılın
son yılında bölücü/yıkıcı faaliyetlerin çok tehlikeli tırmanışa .geçtiği, kaynağının dış ülke
istihbarat örgütlerinden alan ve ülke içinde konuşlandırılan bu güç odaklarının yerli işbirlikçi
uzantılarının devletin her kademesine sızarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girebildiği ve
hatta siyasi platformda iktidar dönemleri yaşadıkları, bunun için ERGENEKON'un Türkiye
Cumhuriyeti için her zaman olduğundan çok daha fazla yaşamsal önem ifade ettiği
belirtilmiştir.
"REAKSİYON" dokümanının "ANALİZ AMACI" bölümüne bakıldığında;
"Reaksiyon adlı bu analiz/projenin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde
faaliyet gösteren ERGENEKON'un milli mücadele girişimlerinden günümüze Türkiye
Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit etmekte olan etnik, fundamentalist, bölücü ve yıkıcı
unsurların kaynak ve hedeflerini belirlemesiyle tasfiye edilmesine katkıda bulunabilmektir."
yazdığı görülmektedir.
"REAKSİYON" İSİMLİ DOKÜMANIN DEVAM EDEN İNCELEMESİNDE
ÖZETLE;
"İSTİHBARAT VE ANALİZİN ÖNEMİ" başlığı altında;
"...Devletin her kurumunda olduğu gibi istihbarat kurumlarında da siyasi görüşler ve
kişisel çıkarlar doğrultusunda analiz raporları üretilerek ülkeye yararlı olma amaç ve
prensipleri hiçe sayılmıştır. Bu yol ve alışkanlıkla ülke içinde birilerinin çıkarlanna ters
düştüğünden "istemediği" gizli ve sinsi tasfiyeler gerçekleştirilmiştir. Sanal düşmanlar ve
cepheler yaratılarak bu düşmanlara karşı ekipler halinde naylon basanlar elde edilme
yöntemiyle akıl almaz çıkarlar elde edilmiştir..."
"Öte yandan ülke içindeki yabancı istihbarat örgütlerinin faaliyetlerinden aynı
istihbarat kadrolannın hiçbir bilgisi yoktur. Dış ülkelerin istihbarat elemanlan kendilerine
rahatlıkla yerli işbirlikçiler bulabilmektedir..."
"...Yine aynı resmi istihbarat kadrolan, sözde devlet içine sızmış ve devleti ele
geçirmeyi başarmış "çeteler" hakkında kendi aralannda dahi traji/komik gelişmeler sergileyip
devletin resmi birimlerinin raporlannda yer almışlar, Devlet Güvenlik Mahkemelerindeki
"sanık" ve "tanık" sandalyelerine oturarak kamuoyu ve tarihe malolmuşlardır..."
"Ülke dışından ulusal varlığı dinamitleme girişim ve faaliyetleri hakkında, gereken
çok önemli istihbarat verileri MİT'e akmamış olmalıdır ki; bugün Türkiye Cumhuriyeti
ekonomik bağımsızlığını yitirebilmiş, siyasal bağımsızlığı tartışılır duruma düşmüş, ülke
topraklannm bir bölümü kopartılma aşamasına gelinmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurlann militanlan milletin vekili olarak girebilmiştir."
"Emparyalizm 3 bin yıl olan 21.yüzyılda "Yeni Dünya Düzeni" ile "Yeni Dünya
Hükümeti" projesini uygulamaya koymaktadır ki, bu uygulama "Ulus Devlet" modelini
ortadan kaldmp her birini birer eyalete dönüştürmeye amaçlamaktadır. Uluslan ve ülkeleri
köleleştirmeye yönelik böylesine güçlü bir organizasyon karşısında "Milli Mücadele" ile elde
edilebilmiş ulusal haklann korunması, MİT gibi işlevini ve anlamını çoktan yitirmiş bir
kuruluşa teslim edilemez..." yazdığı görülmüştür.
Dokümanın içeriğinde aynca etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurlann yakın
tarihinden bahsedildiği ve bu çerçevede tarihten örnekler verildiği görülmüştür.
"TÜRKİYE İÇİNDE BULUNDUĞU KOŞULLARA NASIL ULAŞTI" başlığı
altında ise;
"...Türk ulusunun karanlıkta kalmış olması ve çağını kavrayamaması, siyasal otorite
ve teorisyenleri durumunda olan bürokrat kesimin uygulamalanndan ve MİT raporlanndan
kaynaklanmaktadır." yazdığı görülmüştür.
"MİLLİYETÇİLİK" başlığı altında ise;
"...Türk/Kürt kardeşliğinin zedelenmesi, birbirlerinden kopma noktasına gelmesi,
bölücü/yıkıcı ve silahlı gruplann eyleme geçmeleri, konunun uluslar arası platforma taşınması
gibi aksiyonlar karşısında MİT reaksiyon yerine, sonuç^-olarak ülke coğrafyasının bölünme
noktasına ulaşmasına neden olan "Kontrol Altına Alma" girişimlerine yönelmiştir." yazdığı
görülmüştür.
"LAİKLİK" başlığı altında;
Gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle laiklik prensibinin ağır biçimde yara aldığı,
yasalara aykırı olduğu halde dergahlar, cemaatler ve tarikatların oluşturulduğu, bu yollarla
ekonomi ve siyasetin ele geçirildiği, devlet kurumlan içerisinde örgütlenildiği, tüm bunlar
olurken MİT'in hiçbir şey yapmadığı, köşe başlarındaki simit satıcılarım ve öğrencileri
fişlediği belirtilmiştir.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri ile mensuplarının bile haklı/haksız, gerekli/gereksiz
eleştirilebildiği bir Türkiye'de MİT'in eleştirilmesinin söz konusu bile olmadığı belirtilmiştir.
"GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'Sİ" başlığı altında;
Ülkemizde seçimlerle çeşitli baskı gruplarının oluşturulduğu ve bu baskı grupları ile
Türkiye Büyük Millet Meclisine yön verildiği, Türkiye'de fundamentalizmin hükümet
olabildiği, ayrıca etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurların örgütlenmesine sivil toplum
örgütlenmesi adının verildiği belirtilmiştir.
"MEDYA" başlığı altında;
Günümüzde çıkar gruplarının yıldızlarını parlattığı, memur gazetecilerin hangi
amaca hizmet ettiklerini kendilerinin dahi bilmediği, ülke çıkarlarına aykırı söylev yayın ve
programlar ile kamuoyu oluşturmayı amaçladıklan, aksi doğrultuda gazetecilerin ise medya
dünyasından tasfiye edildiği, dış güç odaklannm Türkiye'de her alanda böylesine organize
olabilirken MİT'in bu alanlardaki gelişmelerden habersiz kalmayı yeğlediği, bunun yanı sıra
medya dünyasından kullanmayı uygun bulduğu kişileri seçerek içindeki hakim gruplann
çıkarlanna uygun dosyalar hazırlayıp yayınlatarak kamuoyunun yönlendirdiği belirtilmiştir.
Aynca MİT'in bu yönteminin tüm dünya tarafından bilindiği, bu nedenle memur
Türk medya mensuplannm yaymlannm ciddiye alınmadığı, Türk gazeteci ve televizyonculann
MİT mensubu olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.
Aynca Türk medya mensuplanna "Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü"
tarafından verilen "Basın Kartı"nm ise dünyanın gözünde hiçbir itiban olmayan, gerçekten
komik bir kimlik durumunda olduğu belirtilmiştir.
"SİYASİ PARTİLER" başlığı altında;
Siyasi partilerin programlannm sorunlan ortadan kaldırmaya yönelik olmaktan daha
çok, sorunlardan yararlanılarak "rant" elde edilmesi amacı taşıdığı, düzeni korumaktan yana
olan siyasi partilerin dejenere olan politik yapıyı nasıl reorganize edebileceklerini
açıklamadıklan, düzeni değiştirmek isteyen siyasi partilerin ise, Türkiye'nin nasıl bir duruma
düşeceğini hesaplamadıktan,
Türk siyasal yaşamında etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı gruplar tarafından
organize edilen siyasi partiler oluşturulabildiği ve bu partilerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne girmelerinin sağlandığı,
Hangi görüşü savunurlarsa savunsunlar siyasi liderlerin eğitimlerini ülke içindeki dış
ülke okullannda ya da dış ülkelerde emperyalizmin güç odaklannm sağladığı burslarla
tamamlamış olduklan belirtilmiştir.
"EĞİTİM" başlığı altında;
Türkiye'de eğitimin fundamentalist gruplann legal kurumlan olan bazı vakıflann
kontrol ve denetimine geçtiği, bu çalışmalann uygulamaya konduğu dönemlerde, istihbarat
organı MİT tarafından fark edilmemiş olmasının düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
"AKADEMİSYEN KADROLAR" başlığı altında;
Akademisyen kadrolann Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk ulusuna ihanet
ettiklerini, Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 de vefat etmesinin ardından halkın zulüm
koşullan içine itildiği, bu durum karşısında akadeps^ŞIrtSdroJann ulusun sesine kulak
vermediği, bugün toplumun bireylerinin devletin gücüne inanmadiklannı, bu
durumunda tek

^v^y^^
sorumlusunun kendilerini satılığa çıkartabilen vitrinlerdeki akademisyen kadroların olduğu
belirtilmiştir.
Dokümanın 5. Bölümünde "ÇÖZÜM" başlığı altında;
1924 Anayasasının değiştirilmesiyle başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyetinin
bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerin uygun zemin
bulmalarına kapı açıldığı, 1924 Anayasası yeniden yürürlüğü konmadıkça Türkiye'nin içinde
bulunduğu ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel sorunlardan kurtulamayacağı,
Etnik bölücü unsur olarak Türkiye'nin önündeki en büyük sorunlardan birisinin Kürt
sorunu olduğu, Türkiye'nin mevcut siyasal otorite ile bu sorunun üstesinden gelebilmesinin
mümkün olmadığı, milli mücadele yıllarında Türk/Kürt kardeşliğini en iyi silahlı kuvvetlerin
düzenlediği, bugün içinde şartların bunu gerektirdiği, askeri müdahalelerin demokrasinin
askıya alınması olarak savunulabileceğini fakat her ülkenin silahlı gücünün varlık nedeninin
ülke bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak olduğu belirtilmiştir.
Yazının sonunda "Saygılarımla Strateji Grubu" yazdığı fakat "Strateji Grubu"
yazısının üzerinin karalandığı görülmüştür.
Şüpheli Tuğrul DERME den elde edilen doküman,
Bu şüphelinin bilgisayarında yapılan incelemede
"GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası
içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizli
yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç
alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA (Genç Türk Atılım) YEMİN
VE SLOGANI' nın yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME"
şeklinde sona eren bir sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu
ve bu dosyalar internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese
bağlandığı ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği,
"GTA, Genç Türk Atılım dır. GTA hiç bir görüşe inanmaz GTA ne olursa olsun hangi
düşünceden olursa olsun her Türk gencini görüşleri yüzünden birbiri ile kavga etmek yerine
bir birlik içine sokmak için kurulmuştur. Unutmayalim ki Türk'ün üstün özelliklerinden birisi
hoşgörüsü ve bir birlik içinde kalabilmesidir. Nitekim ulu önder M.Kemal milyonlarca Türk'ü
acımasızca katleden Yunanlı'nm bayrağına basmayarak en büyük büyüklük örneğini
göstermiştir. Buradada Türkün üstün bir özelliğini adeta dünyaya duyurmuştur. Türk birbiri ile
kavga etmez hoşgörülüdür vatanı tehlikede olmadığı sürece şiddet kullanmaz. İşte bu Türk
hoşgörüsüdür. Herşeyden önce hepimizin yaptığı yanlış şey bir takım dolduruşlar ile kavga
ederek bişeyler yapabilceğimizi sanmak. Ne olursan ol önemli olan Türk olman ama kavga
kaba kuvvet Türk'e yakışmaz Türk hoşgörülüdür saygılıdır vatanına saldın olmadığı sürece
düşmanlar dışında hiç bir şeye şiddet kullanmaz. GTA herşeyden önce üyelerine şu çağrıyı
yapar ne olursan ol Türksen gel der.
Bu ülkeyi seviyorsan islamcı, milliyetçi, ülkücü, kemalist, modern, sağcı, solcu ne
olduğun GTA'yı ilgilendirmez çünki GTA tüm bu düşünce tarzlarının ortak noktaya ülkeyi
bataktan kurtarmaya ve ilerletmeye amaçlı olduğunu bilir bu yüzden bu düşünce tarzlarının
hepsini karıştırarak ortak bir birlik doğurmuştur bu yüzdende şu anda emperyalist güçlerin en
korktuğu Türk genç atılımıdır.GTA sana sesleniyor sana diyorki ne olursan ol eğer ülkeni
seviyorsan en azından şu ülkeyi bu bataktan çıkartana kadar herşeyi bir kenara atarak GTA'ya
katıl onlarda görsünler aslında Türk'ün eskisi kadar birlik olabilidğini ve kutuplaştırma
planlarının boşa çıkacağını.Unutmayalımki bazen gerçek göründüğü gibi değildir.İnanmakta
olduğunuz ülkü aslında dış kuvvetlerin bir maşası olabilir bunu o ülküler için savaştığını sanıp
hapishanelerde daha önce çürüyen insanlar vermiştir.Ama bu ülküler uğruna gençlerimizi veba
eden dış destekli maşalar bugün yine aynı senaj^oyu bu sefer daha ciddi şekilde
uygulamaktadır.Ancak bugün farklı olarak psiko şjia^îar tfehi, çok artmıştır özellikle dış
destekli basın bunu düzenli şekilde sürdürmektedir. Türk gençliği ya koyunlaştmlmış yada
psiko/propagandalara yenik düşmüş ve çürüyüp gitmiştir.Artık uyanma zamanıdır........... diye
devam eden yazıların bulunduğu tespit edilmiştir.

BÖLÜM IV
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEMLER,
1. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ıskata teşebbüs
2-Darbe ortamı hazırlamak amacıyla halkı Türkiye cumhuriyeti hükümetine karşı
silahlı isyana tahrik,
3- 05 Mayıs 2006 tarhinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el
bombası atılması.
4-10 Mayıs 2006 tarihinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası ile
ikinci saldırının gerçekleştirilmesi.
5-11 Mayıs 2006 tarihinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası
atılmak suretiyle üçüncü saldırının gerçekleştirilmesi.
6- 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı
sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'in öldürülmesi ve 2 üyenin yaralanması.
7-13 Haziran 2007 günü İstanbul-Ümraniye İlçesinde bir adrese düzenlenen
operasyonda 27 adet el bombası ele geçirilmesi.
8-25.06 2007 tarihinde Eskişehir'de emekli Yüzbaşı Fikret EMEK'den 12 adet el
bombası, 2 adet uzun namlulu silah, llkg C3 patlayıcı madde, llkg TNT patlayıcı madde, 2
adet ruhsatsız silah ve bol miktarda dokümanın ele geçirilmesi.
9-Devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirilip amacı dışında kullanılması,
10-Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı
olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydetme eylemleri,
11- Silahlanma, ruhsatsız silah bulundarma ve taşıma eylemleri, olarak Gerçekleştiği,

1. TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİ


CEBREN ISKATA TEŞEBBÜS, DARBE ORTAMI
HAZIRLAMAK AMACIYLA HALKI TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNE KARŞI SİLAHLI
İSYANA TAHRİK,
Ergenekon terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ve
hükümetini ortadan kaldırmak için Türk Silahlı Kuvvetleri içinde varolduğunu düşündükleri
resmi hiyerarşiye uymayan bir grubun askeri müdahale yapması için tahrik etmek ve darbe
için gerekli ortamı hazırlamaya yönelik faaliyetleri:
18/10/1982 tarihli, 2709 Sayılı Anayasamızın "Egemenlik" başlığını taşıyan 6.
maddesinde:
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini, Anayasanm
koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir
surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını
anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmü getirilmiştir.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ demokrasi tarihimizde kendi amaç ve çıkarlarına


aykırı gördüğü tüm yönetimleri yok edip yerine kendi amaç ve çıkarlarına uygun yönetimleri
işbaşına getirmeyi ilke edinmiştir. Özellikle genel seçimler sonrası meşru yollarla, halk iradesi
ile yeniden tesis edilmiş Yasama ve Yürütme erklerini kullanmaya mezun siyasi yapılanmaları
bir türlü içine sindirememiş ve demokratik yollarla bu siyasi yapılanma ile mücadele etmek
yerine "suikast", "dezenformasyon", "hukuk dışı müdahalelere(darbe) uygun ortam hazırlama"
, "halkı isyana, kanun ve kurallara uymamaya teşvik" gibi bir misyonla mücadelesine
başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini anti-demokratik yollarla ele geçirip kendi amaç ve
çıkarları doğrultusunda bir yönetim kurmayı amaçlayan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
mensuplarının Anayasamızın 6. maddesinde belirtilen millet iradesini tamamen hiçe sayarak
bu nihai amaca ulaşabilmek için her türlü illegal yolu mubah gördükleri gibi bu uğurda ülkede
kaos oluşması, terör olaylarının artması ve ekonomik kriz çıkması için her türlü eylemi
gerçekleştirmekten çekinmedikleri görülmüştür.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ nün millet iradesiyle iktidara gelmiş yönetimleri
devirmek için, bazen başbakana suikast planlan hazırladığı, bazen dez-enformasyon yaparak
yıpratmaya çalıştığı, tüm bu yollara başvurup sonuç alamayınca da ülkemizi kaosa
sürükleyecek eylemler gerçekleştirip, gerekli ortamı hazırlayarak, Türk Silahlı Kuvvetleri
içinde askeri hiyerarşiye aykırı hareket etmesini istedikleri bir grubun askeri darbe yapması
için göreve çağırdıkları tespit edilmiştir.
Gizli Tanık 17 nin 11.06.2008 tarihli ifadesinde,
Bu olaydan yaklaşık 10 gün sonra KAHRAMAN ŞAHİN ile NİYAZİ KIYAK' m
VELİ KÜÇÜK' ün Ümraniye ilçesinde Güvenlik şirketi aracılığıyla korumasını yaptırdığı bir
binaya gittiklerini, burada VELİ KÜÇÜK' ün adamlarını ,mülkiyeti Anayasa Mahkemesi eski
başkanına ait olduğu söylenen boş olan ve eski bir hipermarket olduğu söylenen bu binada
barındıklarını, yaklaşık 15 kişi olduğunu, bunun dışında sürekli gelip gidenler bulunduğunu,
bu kişilerin de hepsinin sabıkalı tipler olduğunu Veli KÜÇÜK' ünde buraya gelerek kendileri
ile görüştüğünü dernekte anlattıklarına şahit olmuştum. Zaten bu ziyaretten sonra da
Ümraniye' deki bu yerden derneğe sürekli genç kişiler gelmeye başladı. Dernek içersinde
VELİ KÜÇÜK' ün Cumhuriyet muhafızları adında bir birim oluşturduğu, işe almak istediği
150 kişiyi bu amaçla istediği, güvenlik şirketi görüntüsü altında bu kişileri eğiteceği, bu
kişilerin öncülüğünde diğer sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile Ankara'da meclis önünde
büyük bir kalabalığın toplanacağı, toplanan insanların birden bire ceplerindeki kalpakları,
bordo ve siyah bereleri takarak meclise yürüyecekleri, kalabalığın önünde bu oluşumda yer
alan AHMET HURŞİT TOLON ve bir kısım emekli paşaların yer alacağını, meclisi koruyan
askeri birliğin bu kişileri görünce direnemeyecekleri anlatılıyordu. Hatta bu fikrin hayata
geçirilmesi için İstanbul yeşil direkteki tekstilcilere 10.000 adet kalpak, bere sipariş verildiği,
ancak maliyetin yüksek olmasmdan dolayı bundan vazgeçildiği. Bunları VELİ KÜÇÜK' ün
Azerbaycan'dan temin edip getirteceği konuşuluyordu. Bunları MEHMET FİKRİ KARADAĞ'
m ağzından bizzat duydum.
MEHMET FİKRİ KARADAĞ'm hükümetin ihanet içersinde olduğu, başka ihanet
edenlerinde bulunduğu, elinde 13.500 kişilik-Mî* ihanet edenlerin listesi olduğu, zamanı
gelince hepsinin hesap vereceği, halkın aylaklandırılmasınm gerektiği şeklindeki
konuşmalarına bizzat şahit oldum. Hatta ordunun gerekli müdahaleyi yapmadığından yakınıp
bizzat genel kurmay başkanına küfür ettiğini de duydum. Dediği,
Ergenekon terör örgütü mensuplarından ve üst düzey yöneticilerinden olan şüpheli
İlhan SELÇUK, 3886 tape numaralı, 07.02.2008 günü saat: 12.51 sıralarında İ.Y. ile yaptıkları
telefon görüşmesinde özetle; "... şimdi yalnız 2 tane şey var, EĞER KAPATMA DAVASI
AÇILIRSA" "BİR DE ÜSTÜNE EKONOMİK KRİZ GELİRSE, TÜRKİYE BİRAZ
KARIŞIRSA BELKİ Bİ UMUTLAR DOĞABİLİR" "ÇÜNKÜ NORMAL YOLLARDAN
BUNLARI MÜMKÜN DEĞİL YANİ" diyerek ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün
demokratik yollarla hiçbir şekilde bir şey elde edemeyeceğini, bu nedenle ekonomik krizden
kaos ve kargaşa amaçladığını açıkça ifade etmektedir.
Ergenekon terör örgütü üyelerinden şüpheli Habip Ümit SAYIN' da yaptığı bir
telefon konuşmasında, "Odayı bekler gibi kriz bekliyoruz. Gelse de hükümet düşse diye"
diyerek İlhan SELÇUK'un söylemlerini destekler ve onaylar tarzda konuşmalar yaptığı tespit
edilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün özellikle devlet yönetiminde farklı düşüncelere
tahammül edemediği, farklı düşüncede olan hemen herkesi "ikinci cumhuriyetçi" , "işbirlikçi"
, "karşıdevrimci" , "ABD-CİA-MOSSAD Ajanı" /'tarikatçı" , "dinci" , "dönek" , "hain" gibi
karalama kampanyalarıyla halk önünde küçük düşürmeye çalıştığı, "fişleme" faaliyetlerine
giriştiği, halkı bu kişilere karşı kışkırttığı ve kahraman Türk Ordusu içinde kendi düşüncelerini
benimsemiş ve kabul etmiş olduğuna inandığı bir gruba kendi menfaatleri doğrultusunda bir
darbe yaptırarak mevcut yasama (TBMM) ve yürütme kurumlarını lağv ederek yerine kendi
düşünce ve amaçlarına uygun bir yönetim tesis etme yönünde faaliyetlere giriştiği tespit
edilmiştir.

Terör örgütü hedefe giden yolda propagandasını yaparken, egemenliği kayıtsız,


şartsız millete teslim etmiş olan yüce Atatürk' ün yolunu takip ediyormuş izlenimi
vermektedir. Bu sayede "hedef kitle olarak belirledikleri kesim tarafından sempati ile
karşılanmayı amaçlamaktadırlar. Yüce Atatürk' ün öncülüğü ile tesis edilen demokratik
sistemimizin yine Yüce Atatürk'ün adı kullanılarak ve faaliyetlerine maskeleme yapılarak
Ergenekon terör örgütü tarafından antidemokratik müdahalelerin gerçekleşmesine çalışıldığı
açık bir şekilde anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında şüphelilerden ele geçirilen dokümanların incelenmesinden ;
ERGENEKON terör örgütünün, 1999 yılında re-organize edilerek sivil açılımlarını
gerçekleştirdiği ve faaliyetlerine hız verdiği anlaşılmaktadır. Özellikle 2002 yılında yapılan
genel seçimlerinden sonra ERGENEKON dokümanında belirtilen yöntemlerin tek tek
uygulamaya konularak mevcut meclisi ve hükümeti ortadan kaldırmak için her türlü yola
başvurdukları görülmüştür.
ERGENEKON terör örgütü mensupları ülkemizde ekonomik ve siyasi kriz, terör ve
kaos ortamı oluşturacak eylemlere girişmişlerdir. Bu çerçevede öncelikle yapılanmasmdaki bir
hücreye değişik aralıklarla 05-10-11/05/2006 tarihlerinde üç defa Cumhuriyet Gazetesine el
bombası bomba attırılmış ve arkasından da 17/05/2006 tarihinde de Danıştay 2. Dairesinde
görev yapan yüksek yargıçlara yönelik silahlı bir eylem gerçekleştirilmiştir.
Eylem sırasında hayatını kaybeden görev şehidi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'in cenaze
töreninde de ülkede gerilim ve çatışma ortamı oluşturacak protestolar düzenlemişlerdir. Terör
örgütü burada siyasi iktidarı zan altında bırakıp halkın tepkisini siyasi iktidara yöneltmesini
amaçladıkları.
Ülkemizde son birkaç yılda meydana gelen benzer olaylara bakıldığında, Danıştay
Saldırısından önce ve kısa bir süre sonra benzer olayların zincirleme bir şekilde devam ettiği
ve hemen hemen birçok olayda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nü işaret eden ciddi
şüphelerin bulunduğu görülmüştür. Fakat örgütün -{emel prensibi olan gizlilik ve hücre

<-r
yğ^fr^
yapılanması nedeniyle olayların birbirleri ile benzerlik gösterdikleri görülmüşse de yeterli
delil edilmesi mümkün olmamıştır. Fakat eylemlerin amaç ve neticelerine bakıldığında aynı
merkezden yönlendirildiği, ülkede kaos anarşi terör kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve
ülkemizi uluslar arası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği net olarak görülmektedir.
Ülkemizde son yıllarda meydana gelen provakatif amaçlı eylemlere bakıldığında şu
olaylar dikkat çekmektedir.
01-RAHİP ANDREA SANTORA CİNAYETİ
5 Şubat 2006 günü Trabzon ilimizde Rahip Andrea SANTORA uğradığı silahlı saldın
sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın faili ise 16 yaşındaki Oğuzhan AKDİN isimli kişidir.
Olayı kamuoyunda HAYALET silah olarak bilinen GLOCK marka tabanca ile
gerçekleştirmiştir.
02-CUMHURİYET GAZETESİNİN BOMBALANMASI,
Dosyada mevcut delilerden Cumhuriyet gazetesine atılan bombalann ERGENEKON
terör örgütünün talimatlan sonucunda gerçekleştirildiği.
02-DANIŞTAY SALDIRISI
17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldın
sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN hayatını kaybetmiş ve 4 üye de
yaralanmıştır. Olay faili Avukat Alparslan ARSLAN olaydan hemen sonra suçüstü
yakalanmış ve ilk beyanlannda, bu menfur saldınyı Dairenin verdiği Türban karan nedeniyle
gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda kullandığı silah ise yine kamuoyunda hayalet silah
olarak bilinen GLOCK marka silah olduğu görülmüştür.
Yapılan yargılama sonucu söz konusu eylemin her ne kadar türban nedeniyle
gerçekleştirildiği kabul edilmişse de, Alparslan ARSLAN'm babasının verdiği ifadeler,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ soruşturmasında elde edilen deliller bu menfur eylemin
bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.
04-HRANT DİNK CİNAYETİ
19 Ocak 2007 günü ilimizde Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni, Ermeni asıllı
Türk vatandaşı Hrant DİNK uğradığı saldın sonucu hayatını kaybetmiş, bu olayın failinin de
17 yaşındaki Ogün SAMAST olduğu görülmüştür. Ogün SAMAST'm beyanlan doğrultusunda
olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olarak Yasin HAYAL ve Erhan TUNCEL ile birlikte bir
kısım şahıslar daha yakalanmış, fakat bu soruşturmada da daha ileriye gidilememiştir.
Ogün SAMAST'm tutuklu bulunduğu cezaevinde geceleri, kullanıldığını söyleyerek
bağınp çağırdığı ve diğer koğuşlarda bulunan tutukluları uyutmadığı da basından öğrenilen
bilgiler arasındadır.
Yine maktul Hrant DİNK in avukatı Erdal DOĞAN cinayetten hemen sonra yazılı ve
görsel medyaya yapmış olduğu açıklamalarda Hrant DİNK in ölmeden önce Veli KÜÇÜK
tarafından tehdit edildiğini Veli KÜÇÜK ün adamlannm Hrant DİNK in davalanna sürekli
geldiklerini belirtmiştir.
05-ZİRVE YAYINCILIK CİNAYETİ
18 Nisan 2007 günü Malatya ilimizdeki Zirve yayıncılığa yönelik menfur saldın
meydana gelmiş ve burada da 4 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayın faillerinin de 19 ve 20
yaş grubundaki kişiler olduğu görülmüştür. Bu olayda da yakalanan şüpheliler ilk
beyanlannda, öldürdükleri kişilerin Malatya ilinde misyonerlik faaliyetleri içersinde
olduklannı, Müslümanlığı kötülediklerini, bu yüzden öldürdüklerini beyan etmişlerdir. Yine
bu olayda da olayın azmettiricisi ve planlayıcılannın yakalanan kişilerden ibaret olduğu
görülmüştür.

06-YÖK BAŞKANI PROF. DR. ERDOĞAN-TEZİÇ'E YÖNELİK SİLAHLI


SALDIRI
25 Nisan 2007 günü Ankara ilinde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) merkez
binası önüne gelen bir şahıs tarafından silahla ateş edilmiş ve bu olayın, YÖK Başkanı
Prof.Dr. Erdoğan TEZİÇ'e yönelik bir saldın girişimi olduğu değerlendirilmiştir. Olayı
gerçekleştirdiği tespit edilen şüphelisi Nurullah İLGÜN ve olayın azmettiricisi olarak Bülent
ASKEROĞLU ile birlikte toplam (6) kişi yakalanmıştır. Yakalanan Nurullah İlgün'ün
üzerinden, Kuvayı Milliye Derneği'ne ait bir kart bulunmuştur.
Bu olaylara baktığımızda hemen hemen her birisinin değişik amaçlar içerdiği, bir
olayda laik-antilaik çatışması tetiklenmeye çalışıldığı, bir takım olaylarda da ülkemizi uluslar
arası arenada sıkıntıya sokmaya çalışıldığı görülmüştür.
Fakat tüm eylemlere bir bütün olarak bakıldığında; söz konusu eylemlerle, biran
evvel ülkede iç çatışma anarşi terör ve kaos oluşturup Askeri müdahale için gerekli ortamın
hazırlanmasının amaçlandığı değerlendirilmektedir.

Yukarıda sayılan eylemlerden bir kısmının terör örgütü ile ilişkisi tespit
edilememesine rağmen bu eylemlerin amacı, zamanı ve yapılış tarzı dikkate almdğmda;
eylemleri Ergenekon Terör Örgütünün yaptırdığına dair ciddi şüpheler oluşmaktadır.
Ergenekon terör örgütü özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandırdığı için ele
geçirilen tetikçilerin çoğu zaman diğer hücrelerden hatta kendilerini azmettiren, yönlendiren
şahıslardan bile haberleri olamamaktadır.
Soruşturma kapsamında elde edilen diğer delillerden ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün bugüne kadar gerçekleştirdiği eylemlerle nihai amaçlanna ulaşamadığı, bu
nedenle darbe zemini oluşturma yolunda kanlı eylemlerini planlamaya devam ettiği tespit
edilmiştir.
Bu çerçevede;
01-Öncelikle örgüt yöneticisi şüpheli İlhan SELÇUK 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde
"İktidar partisi zanlı" başlıklı bir yazı yazdığı, yazının içeriğinde ise "Savcı kırmızı çizgiyi
çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü" diyerek
açıktan Yargıtay C. Başsavcısını kapatma davası açması yönünde tehdit içerikli uyanp
yönlendirdiği, bu şekilde savcı üzerinde baskı oluşturmayı amaçladığı, akabinde de
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Teori Tasanm ve Senaryo Planlama Biriminin gerekli
çalışmalara başladığı görülmüştür.
Örgütün Yargıtay binalannm krokilerini çıkardığı, bu krokiler içerisinde kaçış
güzergahlannı ve eyleme müsait yer ve zamanlamalan gösterdikleri tespit edilmiştir. Yine terör
örgütü mensuplanndan ele geçirilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ailesine yönelik
araştırma yapılması notu da örgüt mensuplannm Yargıtay Başsavcısının ailesini araştırarak
örgüt menfaatleri doğrultusunda yargıyı ve kamuoyunu baskı altına almaya çalıştığı.
02-Bu eylem planı ile yetinmeyen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ alternatif
planlar üretmeye devam etmiş ve İzmir'de bulunan NATO üssüne yönelik suikast ve bombalı
saldın hazırlıklan planladığı tespit edilmiştir.
03-Diğer taraftan söz konusu eylem planlan ve krokilerinin ele geçirildiği CD Terin
hemen yanında bulunan başka bir CD içerisinde, 2005 yılında dönemin Kara kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'm İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretle ilgili
koruma planlan ele geçirilmiştir.
Bu belgeler incelendiğinde ciddi bir araştırma sonucu profesyonel bir suikast timi
tarafından hazırlandığı ve dikkatle incelenmesi gereken belgeler olduğu anlaşılmaktadır.
Belgeler hakkında ilgili şüphelilere sorulduğunda kayda değer bir cevap veremeyip "polisler
koymuş olabilir" gibi cevaplarla örgütün temel metotlanndan olan "dezenformasyon" yani
"karapropaganda-bilgi kirletme" yoluna gitmişlerdir.
Ergenekon terör örgütüne yönelik 2008 ocak ayında yapılan operasyondan sonra
örgütün yayın organlanndan "Aydınlık Dergisi" hemen rıer sayısında operasyonun içeriğim
bilmeden Ergenekon soruşturmasının sanki Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik olarak yapılan
bir operasyonmuş izlenimi vermeye çalışmıştır. Bu kapsamda "Hedefte Türk Ordusu Var" ,
"Ergenekoncu Paşalar" gibi tümü hayal ürünü ve dezenformasyon çalışmalarının bir gereği
olan manşet haberleriyle anayasal kurumlan karşı karşıya getirmeyi amaçlamıştır.
Sonuç olarak; ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yasama ve yürütme organlarının
kendi amaçlan doğrultusunda faaliyet yürütmelerini temel belgelerinde yazılı olan örgütsel
metodlarla sağlamayı, bunu yapamadıklannda toplumsal bansın bozulması ve kaos ortamının
oluşturulması yolunu kullanarak darbe ortamının hazırlanması ile yasama ve yürütme
organlannm ortadan kaldmlmasmı amaçladıklan, bu doğrultuda her türlü illegal eylemi
gerçekleştirmekten, her türlü illegal ilişkiyi kurmaktan geri durmadıklan görülmektedir.
25 Ekim 2003 günü Ankara ilinde düzenlenen Cumhuriyetin 80. yılı kutlamalan
çerçevesinde düzenlenen gösteri yürüyüş ve mitinge dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü
olarak görev yapan şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU öğrencileri ve asistanlan ile
birlikte katılmış ve bu yürüyüşte İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin elinde "ORDU
GÖREVE" yazan dev pankart ve dövizler taşındığı tespit edilmiştir.
Diğer taraftan şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU 2008 yılı içerisinde yaptığı
bir telefon konuşmasında "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette
gidiyo" "...ben gerçi her ortamda söylüyorum ya artık HERHALDE BU İŞ BU
DEMOKRASİYLE OLMAZ. Bu olacaksa bir DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR
DEVRİM" olmalıdır" diyerek gerçek amaç ve düşüncelerini ortaya koyduğu görülmüştür.
Ergenekon terör örgütünün bir özelliği de kendi menfaatlerine ve ideolojilerine
uygun olan darbeleri "devrim" diyerek övmeleri, buna uygun olmayan müdahaleleri de
"darbe" , "cunta müdahalesi" , "ABD işbirlikçilerinin müdahalesi" diyerek eleştirmeleridir. Bu
yaklaşım bile örgütün kendi düşünce dünyasındaki handikapı, tutarsızlığı ortaya koymaktadır.
Örgüte göre kendi menfaat ve ideolojilerine uygun olan darbeler, cuntalar, suikastler,
ekonomik krizler, çeteler ve diğer hukuksuzluklar "iyi", kendi menfaatlerine aykın olanlar ise
"kötü" dür.
Öte yandan kendileri gibi düşünmeyen herkesi hain, iş birlikçi ve benzer
yakıştırmalarla aşağılarken istedikleri gibi hareket etmeyen devletin en üst makamındaki
Cumhurbaşkanı dahi olsa aşağılamaktan geri durmadıklan görülmektedir.
Örgüt yöneticilerinden şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU, Güngör isimli bir
şahısla yaptığı telefon konuşmasında, önce çetelerin kurulması gerektiğinden bahsettikten
sonra "Henüz Cumhurbaşkanından Ses Seda Yok Demi" "SEZER DENİLEN MAN KAFA"
"evine kapandı şimdi bitti artık" diyerek hakaret ettiği, Güngör'ün "Bitti artık hiç bi bok yok
zaten onun yazılanm mazılannı da başkalan yazıyodu ben sana söyliym hariciyeciler filan
yazıyodu" "kardeşim Ecevitin karısı kadar Ecevit kadar b.ktn bi herif gelmemiştir"
Başka bir görüşmede örgüt üyesi Ümit SAYIN bir telefon konuşmasında ""Yani
PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunlann yani ihanettir bu nokta da el
konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz, ajan provokatörlük yapma diyorlar", ".. .yani
gül gibi geçiniyorlar muhteremler üç ay önceki muhtıra, dört ay önceki, elektronik ortamda
yazılmış hala Genelkurmayın sitesinde olan yazılar ne anlam taşıyor" "Hiç çelişmedi bir
kurum kendisi ile bu kadar önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar Dolmabahçe
de bitmiş iş" diyerek bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetlerini açıkça darbeye teşvik ederken, bir
taraftan da Türk Silahlı Kuvvetlerini örgüt menfaatleri doğrultusunda darbe yapmadığı
gerekçesiyle suçlamaktadırlar.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN başka bir telefon görüşmesinde "Hocam Türkiye yok
artık bitti, Türkiye'de eğer Asker DARBE YAPILMAZSA bir yıl içinde Türkiye yok,
parçalanacak bunu kabul edin artık.." dediği, başka bir görüşmede Habip Ümit SAYIN "Ben
bu vatanı hiç satmadım ama, artık TSK'nın (Tür-k-Silahk Kuvvetleri) ihanet ettiğini

düşünüyorum" diyerek açıkça devletimizin en kutsal kurumlarından Türk Silahlı


Kuvvetlerini hakaretlerin en ağın hainlikle suçladığı görülmüştür.
Yine başka bir görüşmede Habip Ümit SAYIN "önümüzdeki elli yıl hocam yani
bitmiş durumda ülke ve bu ahmaklar yani TSK'da ki ahmaklarda hiç bişey yapmıyolar"
"...Yaşar BÜYÜKANIT neyi bekliyo? Niye anlaştı? Yani Ben olsam alırım kelleyi koltuğa,
"inin lan" derim ordan" diyerek bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetlerini suçladığı, diğer taraftan
da darbe çığırtkanlığı yaptığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere örgüt üyesi Doç. Dr. Ümit SAYIN'm örgütten aldıkları güçle
kendilerini Türk Silahlı Kuvvetlerinin de üzerinde görerek, her türlü iftira, hakaret ve küfürü
yapmaktan çekinmediği, bulunduğu her ortamda orduyu darbe yapmaya teşvik ettiği
anlaşılmaktadır.
Yine, Ergenekon terör örgütü üyesi Prof. Dr. Emin GÜRSES ile konuşan Bülent...
isimli şahıs "Yarın sen gideceksin o akademiye uyar bunları ya uyar bunları akıllarını." "Yemin
ediyorum Irak'taki generallerden beter olacak bunlar ya. Darbe mi yapacak yapsınlar analarmı
sikeyim ne olacak. Dünya ne yapacak darbe yapsınlar amma koyum darbesini ya. Yoksa ülke
kötüye gidiyor ya" dediği, Emin GÜRSES'in de "evet" diyerek tasdiklediği görülmüştür.
Şüpheli Emin GÜRSES bu kez başka bir telefon görüşmesinde, Harp Akademilerinde
gerekli uyarıyı yaptığı ve bu çerçevede "...Şimdi ben komutanlara Harp akademisinde
söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest ister götünüzü açın ister anımızı açm
başınızı ne ederseniz edin serbest. ONDAN SONRA DERİM Kİ EKİPLERE KARDEŞİM
KAVGAYI BAŞLATIN. MİLLET BİRBİRLERİNİ YESİNLER BİR BUNU YAPARIM. Bak
tam zamanıdır. Bırakacaksm birbirini yesin millet. Ondan sonra Tayyib oradan çıksın altından"
diyerek bir öğretim görevlisinin ülkede kaos anarşi ve terör ortamı oluşturulması için ne kadar
alçakça yöntemler öne sürdüğü ve bu düşüncelerini Harp Akademilerinde dile getirdiği
görülmüştür.
Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı olarak görev yapan Em. Kurmay Albay
Mehmet Fikri KARADAĞ'la görüşme yapan alt kademelerden bir örgüt üyesi dahi "Paşam
ben İHTİLAL İSTİYORUM ben, yemin ediyorum. Askeriye el koysun." Diyerek örgütün en
altındaki üyesinin dahi örgütün hangi amaç ve hedefler doğrultusunda faaliyet gösterdiği
anlaşılmaktadır.
Yine şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücrede bulunan başka bir
örgüt üyesi Oğuz Aldülkadir ALPARSLAN'm yaptığı telefon konuşmasında "...yarın senle
acilen göreşmemiz lazım., burda dernekle beraber birşeyler planladık İHTİLAL YANİ
BAŞKALDIRICAZ. Senle bi konuşmam lazım onayını almam lazım telefonla
konuşamıyorum, Akşam gece yarısı yani bana bi zaman ayır onaymı konuşmam lazım ondan
sonra tabanım hazır her şey hazır" diyerek yine örgütün her kademesinde ki mensupların biran
evvel darbe zemini oluşturulması için her türlü faaliyeti gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ Anayasanın 6. maddesinde belirtilen
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" hükmünü hiçe saydığı, milletin iradesini ve
hakimiyetini hiçbir şekilde kabul etmediğini, zaten demokratik yollarla herhangi bir şey
yapamayacaklarını açıkça ifade ettikleri gibi, birçok ortamda da milletimizi aşağıladıkları ve
hakaret ettikleri görülmektedir.
Yapılan tespitlerde yine örgütün kendileri gibi düşünmeyen, yüce Türk Ulusu nu
aşağıladıkları, hakaret ettikleri görülmektedir.
Örgüt yöneticilerinden şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ bir telefon görüşmesinde
"En büyük misyoner devletin başında" "Bu şerefsiz aptal millet ondan sonra gidip bunlara yine
%50 veriyor" diyerek millete hakaret ettiği, „>" ' "^ H
Başka bir telefon konuşmasında M. V. D.'nün "Paşam ben ihtilal istiyorum, yemin
ediyorum. Askeriye el koysun" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'm da "Yani hiç bir asker,
onu yapacak kapasite de adam yok ki" diyerek bir dönem üniformasını giydiği vazife yaptığı
Türk Silahlı Kuvvetlerini aşağıladığı ve hakaret ettiği, aynı görüşmenin devamında hızını
alamayarak "BU ŞEREFSİZ KÖPEK MİLLET DE BUNLARA OY VERİYOR İŞTE"
diyerek Türk milletine hakaret ettiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan yine şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'a bağlı olarak faaliyet yürüten
şüpheli Muhammet YÜCE'nin yaptığı telefon konuşmasında, ülkede kaos anarşi ve terör
çıkarmak istemelerinin kendince amacını dile getirdiği ve "İyi belki savaş çıkarda o
kuyumcuları muyumcuları soyak o adamları" "Belki millet savaş telaşına düşer amma koyım
yaralı ölü, bizde gidek bankaları soyarık anıma koyım." "Benim derdim o. YOKSA NE
SİKERİM BEN TÜRKİYE'Yİ AMINA KOYIM HE?" diyerek oluşturacakları kaos ve anarşi
ortamında ERGENEKON terör örgütünün planlarım dile getirdikleri anlaşılmaktadır.
Ergenekon terör örgütü üyesi şüpheli Güler KÖMÜRCÜ bir telefon konuşmasında
"... ben kime yazı yazıyorum benim yazımı Güruh anlar mı" ".. sana uyan diyorum bende
zaten, sen güruhu boş ver" "sana ne halktan ya, çok affedersin yani bu işçi partisi olabilirsiniz
ama halk beni hiç ilgilendirmiyor %5 beni ilgilendiriyor" "%5 uyansın işte uyanması gereken
sen ben o" "...bizim organize olmamız lazım sen güruhu boş ver" dediği, karşısındaki
İbrahim'in "nasıl organize olacağız" demesi üzerine Güler'in de teknolojik imkanları
kullanmaktan bahsederek "ben, sen, o, şimdi hukuğun içerisinde senin benim gibi düşünen
yok mu yüzlerce hakim savcı var polisin içerisinde senin benim gibi düşünen yok mu yüzlerce
var" "böyle demorilize bırak halk uyansın, halktan bana ne ben halk'a yazı yazmıyorum ki size
yazı yazıyorum ben" diyerek milleti ve millet iradesini ve Anayasanın 6. maddesini hiçe
saydığı ve Türk milletine hakaret ettiği açıkça anlaşılmaktadır.
Başka bir görüşmede şüpheli Güler KÖMÜRCÜ "...Güruh bunu da düzeltmemiz
lazım, artık insanlar vatandaş uyuyor, biz artık bunu söyleyeceğiz, okey vatandaşın bir
bölümü uyuyorsa vatandaş uyuyor diye şikayet eden olayın farkındadır, önce hadi bakalım sen
aksiyon ol" "hadi önce sen kendi adına yap bırak o uyusun biz yüzde beş olalım" "... bundan
sonra bu yüzde beşi hiç çekinmeden söylemeliyiz AKP %60'a kadar aç artık %60 AKP'nin
olsun benim benim % 3 'üm % 5'im Türkiye'yi uçurur birinci lige çıkarır" dediği anlaşılmıştır.

ELE GEÇİRİLEN BELGELER Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda şüpheli


Doğu PERİNÇEK 'in ikametinde 1973 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul Askeri
Savcılığınca şüpheli İlhan SELÇUK' hakkında düzenlenen İDDİANAME ele geçirilmiş, bu
iddianamenin yapılan incelemesinde özetle;
"Sanığın iş bu ittifak faaliyetleriyle ilgili olarak tespit edilen 13.11.1971 günlü
ifadesinde; Demokratik yollarla Türkiye'nin birden kalkınamayacağını, Türkiye'de lider
bulunmadığını beyan edip, öte yandan Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlanndan
olan, Anayasamızda açıklanan siyasi partilerden birisine mensup olarak parlamentoya kadar
gittiğini, ancak hiç bir gizli örgütle ilişkisi olmadığını, bildirmesine rağmen, gizli örgütsel
çalışmaların içerisinde bulunduğu, Devrim Genel Kurulu Yeminli Üyesi olduğu, fikren
yakınlık içerisinde bulunduğu, sivil gurup mensuplan olarak isimleri geçen diğer sanıklarla
birlikte YÖN, müteakiben de gizli örgütün yayın organı DEVRİM Dergisini finanse ettiği,
örgüt üyesi sıfatı ile toplantılardaki konuşmalannm mahsus bölümde açıklandığı birçok
toplantıya katıldığı, bunun diğer sanıklann beyanlanndan, dosyada mevcut raporlar ve tape
edilen bant tercümelerinden anlaşıldığı, böylece Tj?j&K«s>3nun 146. maddesindeki suçu işlemek
üzere kurulmlış gizli ittifak içerisindekfcfaaMye olduğunun açıklığa kavuştuğu,
ilhan SELÇUK'un; Gizli ittifakın Devrim Genel Kurulu yeminli üyesi olduğu, Legal
ve İllegal çalışmaları göz önüne alındığında, aşın solun Milli Demokratik Devrim stratejisini
benimsediği, Legal faaliyetleri cümlesinden olmak üzere Yön-Devrim mensuplarından biri
olarak Cemal Reşit EYÜPOĞLU, Doğan AVCIOĞLU, İlhami SOYSAL ile birlikte ve ayrıca
yazarı bulunduğu Cumhuriyet Gazetesindeki yazılarıyla işlediği ana konunun, mevcut iktidarı
yıpratma, siyasi partilere karşı itimatsızlık yaratarak parlamento aleyhtarlığını oluşturma,
mevcut demokratik düzenin bir göstermelik olduğunu telkin etme, iktidarla mücadele
görünüşü altında Devletin temel yapısının yıpratılmasını hedef alma, mevcut düzeni silahlı
eylemle yıkma, bozuk düzenin ve haksızlığın ortadan kaldırılarak sömürüşüz düzen diye
tanımladığı sosyalizmin tahakkukuna çalışma ve bütün bunlar için evveliemirde Türkiyede
Askerlerin yönetime el koymasını gerektiğini telkin ve tavsiye etme ve Türk Silahlı
Kuvvetlerini bir darbeye sürüklemek şeklinde vasıflandınldığı,

Sanık İlhan SELÇUK'un, Antiparlamentarist, aşırı sol görüşünün Türkiye gerçekleri


içersinde, gerçekleşebilmesi için askeri bir darbenin mevcut parlamentarist düzenin
yıkılmasını ilk aşama olarak gördüğü, bunun için aynı paralelde düşünüp önce yayın organı
olan YÖN de, birleşmek suretiyle kendi aralarında kurdukları bir gurup olarak, bu fikirlerini
devamlı ve periyodik şekilde, memleket sathına yaymak ve mevcut düzeni yıkma çabasında
olanlarla, aynı paralelde çalışmalar içine girmek suretiyle, Türkiye'yi bunalımlara sürüklemek
ve neticede bunalımdan çıkmak için, mevcut demokratik düzenin yıkılması gerektiği ve bu
sebeple ordu müdahalesinin şart olduğu yolunda kesin kanaat uyandırabilme tahriklerine
giriştiği, daha sonra aynı amaçla çıkarılmış DEVRİM Gazetesinde de bu faaliyetlerine devam
ettiği, diğer taraftan bu fikirlerinin gerçekleşme safhasına ulaşması için illegal olarak bizzat
ordu mensuplarının da içine alındığı bir cunta oluşturma faaliyetlerine giriştiği, bu itibarla
sosyalist karakterli ve ihtilalci olduğunu,
İlhan SELÇUK'un mevcut birçok yazılarında, ana temanın, daima askerleri ihtilale
tahrik ve teşvik hususunu özellikle ele aldığı, İlhan SELÇUK'un yargılandığı dönemde, Gizli
İttifak olarak adlandırılan toplantıların, 18'ine katıldığı, bu toplantıların kendi ev ve iş
yerlerinde de yapıldığı,
Sonuç olarak İlhan SELÇUK'un T.C.K. nm 171. maddesinde ifadesini bulan,
T.C.K'nm 146. maddesindeki cürümü işlemek üzere kurulmuş Gizli İttifakın bir mensubu
olarak, icrai faaliyette bulunduğu kesinlikle anlaşıldığı" mn yazılı görülmüştür.
Soruşturma kapsamında şüpheli İlhan SELÇUK' un yine aynı konumda olduğu, gizli
toplantılar yapıtğı, yapıtğı gizli toplantılara bir çok üst düzey insanla önemli ve gizli
görüşmeler yaptığı yada bu tür örgütsel faaliyetleri organize ettiği, bazen de kendi kanunsuz
eylem ve faaliyetlerinin devamlılığı için bazı ülkelerin üst düzey yetkilileriyle görüşerek
gerekli desteği almaya çalıştıklanve kendilerince Hükümeti ıskat edince, yerine bu devletlerin
uygun gördüğü kişiler için referans arayışlanna girdikleri, bu konuda bir çok telefon
görüşmelerinin olduğu, kendi ifadesinde de bu yabancı ülke aleyhinde muhalif yayın
politikalan izlediklerinden ötürü görüşlerine başvurma ihtiyacı hissettikleri beyan etmiştir.
Örgütün Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik
etmek ve bir askeri darbe ile Hükümeti Cebir ve şiddet ile ıskata
teşebbüssuçlarma yönelik çabalarını gösteren iletişim tespit tutanakları:

07.02.2008 günü saat: 12.51 sıralannda İlhan SELÇUK ile Fatoş/İ.Y' m yaptıklan
telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "İşte şimdi bugün 4'te şeya.gfdecem" dediği, İ.Y' m "Nakkaştepe'ye
gideceksiniz" dediği, İ.SELÇUK' un "Koç'a gid'ecem," dediği, görüşmenin devamında bir
süre türban ve Yargıtayla ilgili meclise getirilecek yasadan bahsettikleri, devamında Ali
NESİN'in yazdığı bir yazı hakkında konuştukları ve Ali NESİN'i eleştirdikleri, görüşmenin
ilerleyen bölümlerinde, İ.Y' in "Bugün YÖK Genel Kurulu toplanıyor, bugüne kadar
toplamadılar, işte Başkan atadılar, yeni üyeler atadılar ve Genel Kurul toplanıyor bugün"
dediği, İ.SELÇUK' un "Evet, YÖK elden gidiyor" "Gidiyor, yani her şey elden gidiyor, tuhaf
bir durum var, bakalım ne olacak, şimdi yalnız 2 tane şey var, EĞER KAPATMA DAVASI
AÇILIRSA" "BİR DE ÜSTÜNE EKONOMİK KRİZ GELİRSE, TÜRKİYE BİRAZ
KARIŞIRSA BELKİ Bİ UMUTLAR DOĞABİLİR, YANİ" dediği, İ.Y' m "Yoksa bu devam
eder" dediği, İ.SELÇUK' un "ÇÜNKÜ NORMAL YOLLARDAN BUNLARI MÜMKÜN
DEĞİL YANİ" "Çok açık görünüyor, bi kere adam kararlı geri adım falan atmıyor" dediği
08.02.2008 günü saat:20.20 sıralarında İlhan SELÇUK ile Mehmet' m yaptıkları
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre değişik konularda konuştuktan sonra İ.SELÇUK' un "Efendim işte bu KOÇ
müthiş ilgi gösteriyor, KOÇ grubu. Onlarda şimdi anladılar anyayı konyayı" dediği,
MEHMET'in "Geç kaldılar ama" dediği, İ.SELÇUK' un "CUMHURİYET in ne demek
olduğunu. Fakat bu iktidar sermayeyi Dincileştirmek, İslamlaştırmak için alıp yürüyoryani"
dediği, MEHMET' in "Hayır yani bu herifleri berheva etmek lazım, Ama artık İÇ SAVAŞTAN
başka bi şeyde temizlemiyicek bu işi öyle görünüyor yani" dediği, İ.SELÇUK' un "iç savaş
olmaz da, YANİ BİR NOKTA DA EĞER ORTALIK KARIŞIRSA, HEM EKONOMİK HEM
SİYASİ OLARAK, BELKİ ASKER GELİRSE BİR ŞEY OLABİLİR" dediği, MEHMET' in
"Asker gelebilir mi? artık ilhan" dediği, İ.SELÇUK' un "E MECBUR OLACAK" dediği,
MEHMET' in "Hayır yani gelse becerebilir mi bu adamlar çok şey yav" dediği, bir süre daha
aynı konu üzerinde konuştuktan sonra İ.SELÇUK' un "Tarikatlar ve cemaatler medya yi da ele
geçirdiler. APTAL AYDIN DOĞAN'la APTAL TURGAY CİNER ve APTAL MEHMET
KARAMEHMET birbirleri ile uğraşırken adamlar aldılar ele şimdi" dediği, görüşmenin
ilerleyen bölümlerinde Mehmet'in "Var mı bir Ümit" dediği, İ.SELÇUK' un "Şöyle olacak
galiba Anayasa Mahkemesi son olarak kendisini tasfiye edilmeden BU AKP HAKKINDA
PARTİNİN KAPATILMASI KARARINI VERİRSE O ZAMAN ORTALIK BÜSBÜTÜN
BİRBİRİNE KARIŞIR" "Anayasa Mahkemesinin yetkisi var. dediği,
11.01.2008 günü saat:21.35'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile Ferid İLSEVER
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başlarında Ferid İLSEVER, Kemal ALEMDAROĞLU 'nun DANIŞTAY
daki davası ile ilgili gerekli görüşmeleri yaptıklarını, hatta Danıştay Başsavcısı Emin
ÇÖLAŞAN'm eşi ile de görüşeceklerini söylediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde ise,
K.ALEMDAROĞLU'nun "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette
gidiyo" dediği, F.İLSEVER'in "Valla öte yandan hocam bizim çalışma da iyi gidiyor" "Kısa
vadede belki hemen çok çok büyük şeyler olmaz ama. .. .Şimdi ben bakıyorum dün mesela işte
Enis ÖKSÜZ'le konuştum. Ondan tutun taa Cumhurbaşkanı DENKTAŞ'a kadar uzanan böyle
geniş, Kamuran İNAN'a kadar uzanan düşünün bunlar Liberal sağcı" "Sağ görüşlü veyahut da
ömürleri şeyde geçmiş sağ partilerde geçmiş insanlar. Kamuran İNAN bey şimdi "Çözüm
Solda" diyor" "Yani bir "devrimci bir yöneliş" de var bizim aydınlar arasında. Öyle
söyliyeyim" dediği, bir süre CHP hakkında konuştuktan sonra F.İLSEVER'in "...Lütfen sizin
ağırlığınız var, isminiz var. Gücünüz yettiği yerlerde bunları şey yapıp ıı..nasıl söyliyeyim
biraz yüreklendirip cesaretlendirip, şevklendirip ...yanlarında olduğumuzu da hissettirerek yani
herhalde bişey ...bilir" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet olabilir. Ben gerçi her ortamda
söylüyorum ya artık HERHALDE BU İŞ BU DEMOKRASİYLE OLMA-Z* Bu olacaksa bir
DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR DEVRİM" olmalıdır" dedığf, > - ,

' Y' ■^0-


^â ^^p
15.02.2008 günü saat:12.48'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile Güngör..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre bir toplantı konusu ile ilgili konuştuktan sonra Güngör'ün "Nasılsın iyimisin"
dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun da "İyi idare ediyoruz işte" dediği, Güngörün de "işte yani
iyliğimiz meydanda meydanda bak asit dökmeye başlamışlar pezevenkler" "asit dökmüşler
yav kızlara Mersinde" "ABİ ÇETELER KURULACAK ben sana söyliyim" dediği, K.
ALEMDAROĞLU'nun da "Tabi canım" dediği, Güngör'ün "yazık ülkeye yazık oluyor canım"
dediği, K. ALEMDAROĞLU'nun da "Henüz Cumhurbaşkanından Ses Seda Yok Demi"
dediği, Güngör'ün de "yok hayır yok ya yok delimisin şeyde konuşmuyor, Sezer denilen
herifte konuşmuyor" dediği, K. ALEMDAROĞLU'nun da "SEZER DENİLEN MAN KAFA"
"evine kapandı şimdi bitti artık" dediği, Güngör'ün "Bitti artık hiç bi bok yok zaten onun
yazılarını mazılarımda başkaları yazıyodu ben sana söyliym hariciyeciler filan yazıyodu"
"kardeşim Ecevitin karısı kadar Ecevit kadar boktan bi herif gelmemiştir ben şimdiye kadar bu
herifi naşı tuttum ben ona hayret ediyorum inan buna yani inan" dediği,
07.01.2008 günü saat:17.30'da Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile Habib Ümit
SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.U.SAYIN'm "Hocam iyi akşamlar" "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var
Cumhuriyette" "Daha önce Aydınlıkta kapak olan şeyleri tekrarlıyor yeni Cumhuriyet neslinin
nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını" "Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi
İslam'ın bir an önce yok edilmesi için DARBENİN el koymanın meşru olduğunu anlatıyor"
"...dün akşamda Yalçın KÜÇÜK" "Televizyonda bangır bangır DARBE YAPILACAK başka
yolu yok demiş EL KONMASI LAZIM demiş" dediği, bir süre KKTC Cumhurbaşkanı
TALAT'm Abdullah GÜL ile görüşmesi konusunu konuştukları, hemen akabinde Ekonomiden
sorumlu Devlet Bakanı Mehmet ŞİMŞEK hakkında konuştukları, devamında ise,
H.U.SAYIN'm "Reha Paşa hafta sonu beni aradı gidip iki saat kalıp geliyorum dedi,
önümüzdeki günlerde gene geleceğim dedi, Kemal Hoca ile birlikte olmaktan mutluluk
duyuyorum dedi, Osman PAMUKOĞLU Paşada aradı, ... geliyor önümüzdeki günlerde
İstanbul'a" "...Hocam yani Osman PAMUKOĞLU hareket platform oluşturmaya çalışıyor"
"Hiç kimse takip etmiyor bir yandan da darbe tartışmaları sürekli darbe olsa... " dediği, bir süre
değişik konularda konuştuktan sonra H.U.SAYIN'm "Paşalara söylüyoruz eleştiriyoruz, emekli
Paşalara söylüyoruz, onlarda bölücülük ajan provokatörlük yapıyorsun diyorlar, yani yapma
diyor" "Yani PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunların yani ihanettir bu
nokta da el konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz, ajan provokatörlük yapma
diyorlar", "...yani gül gibi geçiniyorlar muhteremler üç ay önceki muhtıra, dört ay önceki,
elektronik ortamda yazılmış hala Genelkurmayın sitesinde olan yazılar ne anlam taşıyor" "Hiç
çelişmedi bir kurum kendisi ile bu kadar önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar
Dolmabahçe de bitmiş iş" ".. .Ama şey hiç belli olmaz ALTTAN BİR ŞEY GELEBİLİR"
dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet yani büyük olasılıkla da öyle olacak bu iş" dediği,
H.U.SAYIN'm "Aynı 60'da olduğu gibi, 60'ta da çanta taşıyordu Genelkurmay Başkanları"
"Bir yandan tıkırt diye indirdiler" "ŞUANDA TUĞGENERALLER TEK YLAR ALBAYLAR
ÇİFT YLAR ŞEY TAMAMEN BİZİM GİBİ DÜŞÜNÜYOR" dediği,
17.11.2007 günü saat 20.19'da H. Ümit SAYIN ile Y. Ö. arasındaki telefon
görüşmesinde;
Bir süre değişik konularda konuştuktan sonra Ümit'in "Hocam Türkiye yok
artık bitti, Türkiye'de eğer Asker DARBE YAPILMAZSA bir yıl içinde Türkiye yok,
parçalanacak bunu kabul edin artık.." "Evet yani yoksa parçalanacak Türkiye, şey diyor ki ee
oradaki Dekan bey, ne iki yılı ne iki yılı bir yıla kadp#efi©esgitti Türkiye diyor niye Askerler
bana onu sorup durdu niye Askerler şey yapmıyor ef koymuyor bu işe diye" dediği, Y.'ın
"Bence görevleri yani tabi yalnız tek basma Asker iş yapmaz destekli ancak destekli ama o
destekte sonradan gelecek şimdi var potansiyel bir destek büyük bir destek var"
dediği,
10.12.2007 tarihinde saat 20.20'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile H.Ümit
SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre konuştuktan sonra, K.ALEMDAROĞLU'nun "Bu iş bu iş Milli Demokratik
Devrimle biter" dediği, Ü. SAYIN'm da "Başka yolu yok hocam" dediği, K.
ALEMDAROĞLU 'nun "Bu işin başka şekli yoktur, Doğu SİLAHÇILARIN bir yazısı varmış
sen okumuş muydun onu ?" dediği, Ü. SAYIN'm da "Okudum hocam konuyu ben her gün
okuyorum Cumhuriyet" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Açık açık şey diyormuş Devrim
diyormuş" dediği, Ü. SAYIN'm da "E hepsi öyle demeye başladılar hocam, ben Ankara'da
konuşmaya gittim Ankara'da da bütün komutanlar geldi benim konuşmama hepsi aynı şeyi
söylüyorlar" dediği, K. ALEMDARAOĞLU'nun "E söylüyorlar da ne duruyorlar o zaman ne
bekliyorlar" dediği, Ü. SAYIN'm "Emekliler söylüyor ama bir yerden patlak verecek
herhalde", "Başka yolu yok bu işin" dediği, K. ALEMDAROĞLU'nun da "Öyle değil mi yani
sonra", "Sonra üst taraftan olmayacak bu iş alt taraftan olacak" dediği, Ü. SAYIN'm da "Alt
taraftan olacak 60 darbesi gibi", bir süre daha aynı konu üzerine konuştuktan sonra K.
ALEMDAROĞLU'nun "Şimdi Rektörlerin çok sıkı durması gerekir ama göreceğiz" dediği,
U.SAYIN'm da "Yok zor o bakalım çok önemli şeylere gebeyiz önümüzdeki üç ay hocam 3-5
ay", "Çok önemli şeylere gebe bakalım ne olacak yani ee şey telefonda konuşamadığım şeyler
var" dediği anlaşılmaktadır.

23.12.2007 günü saat 15.17'de H.Ümit SAYIN ile Turgay...? Arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
U.SAYIN'm "Dünya'yı Yöneten Gizli Güçler" çok iyi satıyor şuanda çok değerli"
dediği, Turgay'm "Sıkı bir dönemden geçiyor canım Türkiye" dediği, U.SAYIN'm
"Türkiye'nin umudu yok ben bitti diyorum abi" "Dün Paşalara mesaj çektim yapacaksanız bir
şey yapın 17'inci Türk Devleti tasfiye ediliyor" "E Osman PAMUKOĞLU Paşa hemen aradı"
"O baya çalışıyor yani şuanda bir hareket yaptı" "Muvazzaflar da yok yani ee her gün demeç
vermekle elektronik olarak ortama yazmak olmaz ki" "Bu deli saçması bir iş Darbe yapması
için yüz tane neden var" "Çok kötü vaziyet yani, durum çok kötü Türkiye bitti ve parçalanıyor
bence" dediği
07.01.2008 günü saat 16.34'te H.Ümit SAYIN ile X Erkek Şahsın arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
U.SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLU'nun bu günkü yazısını gördünüz mü?" "Resmen
el konmasından yana ikinci yada üçüncü yazısı" dediği, X erkek şahsın "Yapılması gereken
oda, fakat hiçbir şey yapılmıyor" dediği, U.SAYIN'm "Hemen el konması lazım diyor" "El
koymak meşru diyor..." dediği, X erkek şahsın "yani özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu
konu görevi artık" dediği, U.SAYIN'm "Ee ama bunu yapmamak ihanet artık" "Yani çünkü
gidişat çok vahim" dediği, bir süre konuştuktan sonra X şahsın "...Anayasa Mahkemesi
Başkanı Felsefesine aykırı bir şekilde yaklaşım içinde olan bir adamın, Anayasa
Mahkemesinde Başkan seçilebilir hale gelmesi, aynı Felsefe içindeki bir adamın Türkiye'de
Cumhurbaşkanı olması, bunlar mesele mesele bu yani o zaman o bizim Türk Silahlı
Kuvvetleri Ordu bütün bunları dikkate alacak işte dediğin gibi Nakşibendi Tarikatı başörtülü,
olamaz efendim böyle iş bu olamaz" dediği, U.SAYIN'm "Nakşibendi Tarikatı bütün Polisi ele
geçirmiştir Fettulah'çılar ve Nakşibendiler" dediği, bir süre daha konuştuktan sonra X erkek
şahsın "Ama bu gidiş gidiş değil, bunu sonu şey yani, böyle gidecek olursa açık artık bu iş bitti
ses seda çıkartmazsa bu iş bitti, iç savaş biliyorsun olur mu oluyor işte zaten daha ne demek
daha ne olacafe^dediği, U.SAYIN'm "İç savaş tabi bunun devamı" "Bunun devamı iç savaş"
"EvejT^avâş ya^jpçşuanda iç savaş var" dediği
10.01.2008 günü saat 17.56'da H.Ümit SAYIN ile Yaman ÖRS arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "ne zaman İstanbula geliyorsunuz?" dediği, Y.Ö.'ün "İstanbula
Martta." dediği, Ü.SAYIN'ın "Martta DARBE oluyo hocam gelmeyin Martta" dediği
12.01.2008 günü saat 16.11'de H.Ümit SAYIN ile X Bayan Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Sosyal Devletin olması için de, Derin devletin olması lazım. Devlet
yapısının olması lazım, Türkiye'de devlet yapısı yok ki, tasfiye ediliyor şu anda." "...Devlet
şeye dönüştürülüyo yani başka bi devlete dönüştürülüyo." "E buna da kimse ses çıkarmıyo
yani." "Yani ne olcak yani kriz gelcek mi gelmiycek mi? Odayı bekler gibi kriz bekliyoruz.
Gelse de hükümet düşse diye." "22 Temmuz'dan umutluyduk, orda da büyük bir üçkağıt
yaptılar. Yüksek Seçim Kurulu satın alındı, yani neye güvenceksiniz nasıl seçim yapıcaksmız
ki bu ülkede yani m.. Geçen seçimlerde 4 buçuk milyon mükerrer oy var, ee bunu
açıklayamıyorlar bir kere. Ee. Bu hepsi bunlarm DARBE nedeni." "Yani şimdi askerlerin
içinde 2 grup var. Birisi MASONLAR GRUBU," "Yüksek Rütbelilerin içinde Masonlar
tabi sayısı artıyo." "NATOnun gizli orduları var bir de ordunun içinde." dediği, görüşmenin
ilerleyen dakikalarında Ü.SAYIN'ın "TSK niye bu kadar suskun?" dediği, X bayan şahsın
"Onların da gücü bu kadar demek ki." dediği, Ü.SAYIN'ın "Gücü bu kadarsa bu TSK
olamaz ki. Yani bu, elektronik muhtıra yazmaya benzemiyor bu işler yani." "Suat'ın bir sözü
var hep NATO ordusu der bunlar. Hakikaten öyle galiba." dediği, X bayan şahsın "TSK
olamadı diyosunuz ama olmuşmuydu ki? Daha evvel de geçmişte sanki nasıldı?" dediği,
Ü.SAYIN'ın "60 darbesi gibi bir darbe olabilirdi yani aslında o da." dediği
28.01.2008 günü saat 13.06'da H.Ümit SAYIN ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
X şahsın "Hani Bahri arkadaşımız vardı ya hani hatırladınız mı ilk görüşmemizde
vardı toplantımızda." "sizin adınız karışmış Sabah gastesinde diye duymuş." dediği,
Ü.SAYIN'ın "beni de şey yapmaya çalışıyolar işin içine katmaya çalışıyolar." dediği, X şahsın
"Böylece cepheniz ki damgalanmış oldu, tescillendiniz ne kadar güzel dimi." "benim de
Kuvva-i Milliye hareketinde grubunda üyeliğim var. Acaba beni de dahil ederler mi işin
içine." dediği, Ü.SAYIN'ın "yani m., şizo şizofrenik bi şekilde sürüyor her şey..." dediği, X
şahsın "başlarına geliceği. Başka türlü nasıl darbeyi durdururuz diye çırpınıyorlar şu
anda." dediği, Ü.SAYIN'ın "Bu ikinci Cumhuriyetçiler, Anti Ulusalcılar, Mesut Parlak ekibi,
Türkçüler. İşte hepimizi girdapta götürmeye çalışıyorlar." dediği, X şahsın "bakalım bu
girdap kimi yutucak." "ortam çok gerildi yani bunlar bunlar bi kazığa oturucaklar ama
bakalım nolcak." Dediği,
30.12.2007 günü saat 18.26'da H.Ümit SAYIN ile G. S. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Askerlerin durumu çok korkunç ya" "YÖK gitti tamamen"
"Yargıda gitti" "Ordu zaten ele geçirmiş vaziyetteler" "Ordu çoktan teslim olmuş, meğer
bizi boşuna Cumhuriyeti ortaya çıkmışız Orduya güvenip" dediği, G.S.'in "...Ümit'ciğim
Atatürk'ün Ordusu yok" dediği, Ü.SAYIN'ın "Demokrasi olur mu canım bu resmen Sivil
Darbe Faşizm bu" "Halk niye bir şey yapmıyor, Sivil Toplum Örgütleri silahlanacak mı,
senin silahlı gücün var" "Sen istersen 35 Maddeye Ülkenin bütünlüğü bozulan ve rejimi
bozan davranışları hoş karşılamıyorum deyip daha önce yaptığın gibi binersin tepelerine"
"Cumhuriyetin yıkılmasının ana parametlerinin hepsi tamamlandı daha ne bekliyor bu
adamlar" dediği, G.S.'in "Cumhuriyetin Türkiye Cumhuriyeti olmaktan çıktı İslam
Cumhuriyet Şeriatçı Devlet" "Askerimizde maşallah aldığı talimatlarla Amerika'dan
aldığı talimatlarla maşallah gidiyor geliyor" dediği, Ü.SAYIN'ın "Bu kadar ödleklik olabilir
mi ya ben artık hayretler içerisinde kalıyorum-bu vatana ihanet bu, yani eğer şuan ki aşamada
hiçbir sp/yapmıyorsunuz bu Vatana ihanet başka açıklaması var mı" dediği,
30.12.2007 günü saat 18.44'te H.Umit SAYIN ile Orhan TUNÇ arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre Ümit SAYIN'm Orhan'a gönderdiği mesajdan bahsettikten sonra, Orhan'ın
mesajdaki yazının içeriği ile ilgili "Çok haklısınız da şimdi... Cepheyi genişletmemek
gerekiyor", "Silahlı Kuvvetler şuanda hakikaten görevini yapıyor iyi yapıyor" dediği, Ü.
SAYIN'm da "Yargıyı ele geçirdiler YÖK'ü ele geçirdiler" "Üniversiteler ele geçti bizi
Üniversitelerde barındırmayacaklar", "Pakistan'dan beter olacak Türkiye" dediği, bir süre aynı
konu üzerinde konuştuktan sonra Ü.SAYIN'm "E şimdi şu var Dolmabahçe'de ne oldu",
"Ondan sonra neler oldu, daha sonra niye hiç ses çıkartılmadı, ee hani özü ve sözü lafları, hani
elektronik muhtıra, bir kurumda tutarlılık aranır yani" dediği, bir süre değişik konularla ilgili
konuştukları, görüşmenin devamında Ü. SAYIN'm "Ben bu vatanı hiç satmadım ama, artık
TSK'nm (Türk Silahlı Kuvvetleri) ihanet ettiğini düşünüyorum" dediği, Orhan'ın da "Evet
maalesef dediği, daha sonra Pakistandaki Askeri darbe ile ilgili konuşmalar yaptıklan,
görüşmenin sonlanna doğru da, Ü. SAYIN'm "Ben bir umut göremiyorum artık", "Yani
bunlara dur diyen olmayacak mı", "Cumhuriyet kalmadı ki rejim bitti artık" dediği, Orhan'ın
da "Mutlaka olacak Hocam bu memleketin sahipleri de mutlaka vardır ama at izi it izi
birbirine kanştı biliyorsun" dediği, Ü. SAYIN'm "Hani BÜYÜKANIT şeyi yıkamazlardı ne
güzel konuşuyordu konuşurken güzel ama eylemde bir şey yok" dediği, Orhan'ın ad "Ama
şimdi onlar gereğini yapıyorlardır şeyi biliyorsunuz yani en azından operasyon hakke keten
şeyleri de var bunları yüz yüze konuşuruz" dediği
17.01.2008 günü saat 20.52'de H.Ümit SAYIN ile Y. Ö. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Bu günkü Cumhuriyet'te Doğu Silahçıoğlu'nun her yazısının sonunu
darbe diye bitiriyo" "Ben artık ben artık şuna karar verdim yani eğer Türk Silahlı Kuvvetleri
bişey yapmazsa ee bu geri kalan hepsi gaz alma yani, artık top Türk Silahlı Kuvvetlerinde,
bişey yaparsa artık onlar yaparlar" "Yani şimdi yani ee ama demek ki eğer asker bişey
yapmıyosa askerde onlarla ortak, o da mafya oraya geliyoruz yani kendilerine hiç toz
kondurmuyolar, Türk Silahlı Kuvvetleri göz bebeğimizdir möz bebeğimizdir ee yıpratmamak
lazımda e Dağlıca'da kiyle birlikte ortaya çıkmaya başladı gördünüz dimi" "TSK'nm içinde
ajan var sanki" "Yani şu anda bu adamlann indirilmesi en tabi anayasal hukuki ve demokratik
haktır eğer bunu yapmıyorsa görevini yapmıyo demektir e bende silah alıp dağa çıkacak
değilim ya yani siz biz artık silah alıp dağa çıkacak halimiz yok" dediği, Y.ÖRS"ün "Zaten
canım silah alıp dağa çıkmakla olacak iş değil bu iş örgütlenme işi" dediği, Ü.SAYIN'ın
"önümüzdeki elli yıl hocam yani bitmiş durumda ülke ve bu ahmaklar yani TSK'da ki
ahmaklarda hiç bişey yapmıyolar" dediği, bir süre daha aynı konularla ilgili konuştuktan sonra
Ü.SAYIN'ın "...Yaşar BÜYÜKANIT neyi bekliyo? Niye anlaştı? Yani ben olsam onun yerinde
kellemi ahnm koltuğa, nolcak hayat nedirki hocam? İllizyondan ibaret her şey. Hiç bir şey
yani. Yani 1 kişinin hayatı nedir ki? Ben olsam alırım kelleyi koltuğa, "inin lan" derim ordan.
Yani şimdi elektronik muhtıralan verdi. Özde sözde aynı falan dedi. Elli tane yerde konuştu
böldürmeyiz cart etmeyiz curt etmeyiz. Laikliği kaldırtmayız falan diye. Eee.. olan olayla
yapılan son sözlerin hiçbir alakası yok ki olan olaylar" dediği,
30.01.2008 günü saat: 23.02'de Emin GÜRSES ile Bülent...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bülent'in "...şimdi işi çözdüm ben şimdi, daima haber takip ediyorum bak, o
Ümraniye'deki bombalan Kara Kuvvetleri Komutanlığına şey yaptılar gördün mü, nasıl
dediğime geri çıkıyor..", "...Kara Kuvvetleri komutanlığından sözde bombalar çıkmış da,
bunun şeyini bak bak bak oruspu çocuklan, şimdi İlker paşa yok mu, 30 Ağustos ben ne
dedim, bugün sana hoca, hedef dedim 30 Ağustos'taki şuara", " .Eğer yanılıyorsam şerefsiz
evladıyım ya. ...Yann sen gideceksin o akademiye uyar bunları ya uyar bunlan akıllannı."
"Yemin ediyorum Irak'taki generallerden beter olacak bunlar ya. Darbe mi yapacak yapsınlar
analarını sikeyim ne olacak. Dünya ne yapacak darbe yapsınlar amma koyum darbesini ya.
Yoksa ülke kötüye gidiyor ya" dediği, Emin GÜRSES'in de "evet" Dediği,
23.01.2008 günü saat: 17.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler ve yakalanmaları ile ilgili
konuştukları, görüşmenin sonlarına doğruda, Emin GÜRSES'in "...Öcalan ifadesinde bize bir
gün dedi ki. Yav dedi siz dedi bilmiyorsunuz bir şey. Ben köylere giderim, Kürtlerin bana tabi
olmasını sağlamak için o köyden bir kaç tane adam bulurum. Böyle yiğit onları öldürtürürüm,
ondan sonra bütün köy bana tabi olur tapar. Çünkü bizimkiler güçten anlar. Şimdi bu ekipte
güçten anlar. Bunlar korktuğu zaman sen ağasın paşasın, ama sen bilsinler ki senden
güçlüdürler hiç acımazlar." "Kültür o kültür adamın kültürü öyle." "...Şimdi ben komutanlara
Harp akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest ister götünüzü açın ister
amınızı açın başınızı ne ederseniz edin serbest. ONDAN SONRA DERİM Kİ EKİPLERE
KARDEŞİM KAVGAYI BAŞLATIN. MİLLET BİRBİRLERİNİ YESİNLER BİR BUNU
YAPARIM. BAK TAM ZAMANIDIR. BIRAKACAKSIN BİRBİRİNİ YESİN MİLLET.
Ondan sonra Tayyib oradan çıksın altından" Dediği,
14.02.2008 günü saat:11.02 sıralarında Hayrettin ERTEKİN'in Banu ile yaptığı
telefon görüşmesinde özetle;
BANU' nun "Ülkenin durumu için ne diyorsun"^ dediği, H.ERTEKİN'in "Valla
ülkenin durumu çok iyi değil..." "Durumu iyi değil, BİR İHTİLAL gibi bir şey geliyor" "Tabi
bunlar bu adamlar işi azıttılar yani..." "...memleketin durumunu hiç iyi görmüyorum yani"
"Olacak tabi başka çare yok Rejim tehlike de yani, iki sene önce emekli olmuş bir Cumhuriyet
başsavcısı isyan ediyor ise" "Bunlar suçtur bunlar diye dinlemediniz mi Sabih KANADOĞLU
nu" "Valla işte bunların amacı, yavaş yavaş hedeflerine yavaş yavaş bu gün türban yarın
liselerde yarın ortaokullar da ya ondan sonra evlerde sokaklar da sırayla hepsini bir anda
yapamazlar yani" dediği, BANU' nun "...ben de şey diyorum yani bunlar gelip de 100 yıl geri
gitmemize, askerim canım askerim diyorum 20 yıl götürür beni en fazla geri, hiç değilse özgür
olurum yani" dediği, H.ERTEKFN' in "Asker geri götürmez ya 12 Eylül oldu geri mi götürdü
asker Allah aşkına ya" dediği,
12.12.2007 günü saat:11.16'da Hayrettin ERTEKİN ile W arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
HAYRETTIN'in "Saym KOMUTANIM saygılar sunuyoruz" dedikten sonra bir süre
İstanbul'da yapılan bir operasyonla ilgili bilgi verdiği, devamında HAYRETTIN'in
"Komutanım ne oluyo memleketin durumunu hiç anlatmıyorsunuz..." dediği, W'nm "Kimsenin
birşeyden alındığı yok herkes bildiğini yapıyor" dediği, HAYRETTIN'in "ABİ'DE BOŞ ÇIKTI
ABİ'DE DURUYOR DURUYOR ŞİMDİ" "İki duble içince ateşleniyor hiçbir şeyi yok
komutanım ya..." "...yani çaptan da düştü herhalde diyoki ya hiç huzurumu bozmayayım şimdi
diyo hiç bişey yapacağı yok" dediği, W'nm "YA ODA ŞİMDİ İDARE EDİYOR SURDA
KALDI DİYO 7-8 AY DİYO" dediği, HAYRETTIN'in "7 AYI KALDI TESKEREYE" "Şey
nasıl bi adam komutanım siz bilirsiniz Ergun SAYGUN... nasıl biridir yani Vatan perver mi
yoksa böyle hani o da salla başı al maaşımı" dediği, W'nm "Valla o askerliği bilmez o da"
"Aynen o da bürokrattır yani şeydir" "Terörü merörü Güneydoğuyu falan bilmez o da bilmez
İlker BAŞBUG'U' da bilmez bunlar şey değilki bunlar Kıta komutanı değil ki bunlar sosyete
bunlar salon subayı" dediği, HAYRETTIN'in "Öyle isteniliyordu zaten öyle yani dizayn etti
gitti..." dediği, bir süre sonra HAYRETTIN'in "Komutanım kaleler tek tek gidiyo bakın ben bu
YÖK var ya bu kadarını düşünmüyordum ... hani diyordum ki" "Burada gitti Yargıtay işte bi
tek Yargıtayla
Danıştay kaldı" "...Türbanı takıp herkes oturacak mı komutanım bu yani olacak bumu yani"
"Yok mu yürekli bitane böyle asalardan komutanım ya böyle hop diyecek" dediği,
_27.12.2007 günü saat 19.06'da şüpheliler Kemal Yalçm ALEMDAROĞLU ile Habib
Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'm "hiç bir şey anlamıyoruz biz de. Yani, paşa m... emekli paşalarla
konuşuyoruz, onlar da anlamıyorlar." Dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Evet, evet artık, artık
bu iş m... onları aştı bence; burdan bişey çıkmaz." Dediği, Ü.SAYIN'm "Yok, şeyden bişey
çıkmaz. BÜYÜKANIT, artık kümbet bile olamadı, anıtı bırakın." "Rezillik yani." "...önüne
dosya mı koydular," "Minyatür oldu, minyatür" "Gaz alma operasyonu bunlar." "Türk Silahlı
Kuvvetleri bu kadar zavallı hale gelirimiydi şaşırarak izliyorum" dediği anlaşılmıştır.
02.02.2008 günü saat:16.38'de Kemal Yalçm ALEMDAROĞLU ile X Bayan
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
K.ALEMDAROGLU'nun "...ee şeye mi Meclise doğru yürüyüş mü yaptılar" dediği,
X BAYANIN "Şimdi yapmışlar ama engellenmiş yolu değiştirmiş polis ben çünkü ordan
çıktıktan sonra Mamak'a gittim" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Ben şöyle bir şey
düşündüm bugün işte acaba ADD Rektörleri Ankara'da bir toplantıya çağırıp, Çarşamba veya
Cuma meclise yürüttürebilirmi onları" dediği, X BAYANIN "Anladımda yani isterseniz siz
ŞENER PAŞAYLA konuşun bu konuyu ben kendisiyle konuşmuyorum" dediği,
K.ALEMDAROGLU'nun "Şimdi...ben konuşurum konuşmasına da ama yani şeydeki
yönetimdeki rektörlerle de ben mi konuşayım" dediği, X BAYANIN bir süre ADD hakkında
konuştuktan sonra "...ben ADD'nin buna sıcak bakacağını hiç düşünmüyorum, bu Ergenekon
hareketi ile mitingleri birbirine bağlamaya çalışıyor bazıları" dediği, görüşmenin devamında
K.ALEMDAROGLU'nun rektörleri birisinin Ankara'ya davet etmesi gerektiğinden, bu kişinin
Ankara Üniversitelerinin rektörlerinden birisinin olabileceğinden bahsettikten sonra yapılacak
yürüyüşler için "İzin alınmasın canım artık izne ne gerek var ya miting değil ki bu gidip orada
saygı duruşu" "İzne gerek bile yok zaten" dediği anlaşılmıştır.
02.01.2008 günü saat:14.37'de Sevgi ERENEROL ile Orhan..? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Pazartesi günü de tabi Kandıra'yi ziyaret günümdü benim, hepsi üst üste
gelince bir hayli şey yaptım yoğunluk oldu, size iyi seneler" dediği, ORHAN'm "Bir an önce
de Muzafferin Muzaffer'in özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum" dediği, SEVGİ'nin "İnşallah
inşallah bütün milletin de özgürlüğe kavuşmasını" dediği, ORHAN'm "Milletin özgürlüğe
kavuşması biraz zor" "Bütün bütün kaleleri kaptırdılar" "SİLAHLI KUVVETLER DE
DAHİL" dediği, SEVGİ'nin "Ah nasıl bunun altından kalkacağız hiç bilemiyorum ama" "Evet
evet vallahi birazcık gayret edilsin muhakkak gene bulunur da herkes şey hayatından memnun
gibi" dediği, ORHAN'm "Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri yanında olmadan hiç bir hareket
olmaz" dediği, SEVGİ'nin "OLMAZ BİLİYORUM" dediği, ORHAN'm "Hiç bir hareket
olmaz ben bunları yaşadım ihtilaller darbeler mahkemeler..." dediği,
08.01.2008 günü saat 10.49'da H.Ümit SAYIN ile Arif...? Arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'm "Bu Şener paşa ADD'lerle koordine bi hareket başlatıyormuş." "Ama
yani Şener paşa yapamaz o işi yani." dediği, Arifin "Çünkü büyük para var" dediği,
Ü.SAYIN'm "Büyük para işi. Tuncay ÖZKAN'la anlaşamamışlar." dediği, Arifin "Bunu tak
diye Ankara'da bitirecen işi. Hiç orda yok İzmir Ankara işi değil. İzmir'de meydanlarda değil.
Dann diye meclise girecen. Yoksa öteki türlü olacak iş değil" "Basacaksın meclisi, onun için,
bitecek yani." "Dün Sürmen ağaya uğradım." dediği, Ü.SAYIN'm "Ne diyo, bu durumlar
için?" dediği, Arifin "Gidişat iyi değil diyo." dediği, Ü.SAYIN'm "Türkiyenin gidişi nolcak,
onların gidişi hiç önemli değil." dediği, Arifin "Mart Mart diyolar ama,

397
//frt*^
daha önce de Ocak demişti, şimdi de Mart diyo. Şeyler bitmiyo yani zamanlar" dediği,
Ü.SAYIN'ın "bu son aşamaya geldi yani son anda uyandık yani son anda uyandık. Son anda
son beş yılda uyandık bişeyler yapmaya çalıştık ki her şeyi de ele geçirmiş vaziyetteler"
dediği,
19.12.2007tarihinde saat: 16:03 sıralarında Şüpheli FUAT TURGUTveLİ KÜÇÜK'e
göndermiş olduğu mesajda; "RTE/Abdullah G. ve şürekası eliyle parçalanma
sürecine itilen T.C.'ni KORUMAK için; milliyetçi/devrimci ihtilal
KAÇINILMAZDIR! Bayramnz/2008'nz kutlu... Av.FuatT." yazdığı,
30.01.2007günü saat:11.18'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile C. K. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
"Valla işte aldılar başlarını gidiyorlar bu böyle gitmez" dediği, C.K.'m "Yok abi bu
bir kırılma noktasına doğru gidiyor bakma sen sessizliğe" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "I
yani evet bende fırtma öncesi sessizlik diyorum" dediği, C.K.'m "Şimdi bugün düşün abi dün
Waşingtm'a gitti Genel Kurmay İkinci Başkanı, fol yok yumurta yok,
07.03.2008 günü saat: 10.35'de Doğu PERİNÇEK ile Bedri..? isimli şahıs arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Aralarında bir süre merhabalaştıktan sonra düzenlenecek olan bir ekonomi
toplantısından ve bu toplantıya konuşmacı olarak katılacak kişilerden bahsettikten sonra,
Tümep'in bir yemekli toplantısına değindikleri ve bu toplantı ile alakalı olarak Bedri'nin "Ya
şimdi aslında çok benim beklemediğim bir katılım di herkes vardı orda. İlhan Selçuk, Hurşit
Tolon, Şener Eruygur, YARSAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, Üniversitelerden bayağı
seçkin bir topluluktu 70 kişi vardı Şener ERUYGUR bayağı da uzun sürdü yedide başladı on
birde bitti, dört saat süren toplantı oldu. Şener ERUYGUR yani bir araya gelmek gerekir,
Ulusalcıların birleşmesi gerekir diye özeti bu olan birazda halkı suçlayan, bu cumhuriyet
mitinglerinde toplandı bu kadar kalabalıklar ne oldu, bir şey çıkmadı öyle bir konuşma yaptı."
Dediği, devamında bir süre Bedri'nin söz konusu toplantıdaki konuşmasından bahsettiği, daha
sonra Doğu PERINÇEK'in "keşke şeyi esas söyleseydin O GÜN İNDİRMEK VE MİLLİ BİR
HÜKÜMET KURMAK MÜMKÜNDÜ ona yanaşmadı Şener ERUYGURLAR
Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydin. Esas onu söylemek lazım, alternatif o bence, yani İşçi
Partisine oy ver diyerek te bir çözümü olmazdı." dediği, devamında Bedri'nin "Sonrasında
İLHAN SELÇUK en sonunda bir kapanış konuşması yerine geçecek bir konuşma yaptı, ama
oda böyle Orduya karşı kırgınlığını ve eleştirilerini özeti oydu yani. Bu hem Iraktan çekilme
konusu hem de genel olarak tutumuyla ilgili böyle çok şeyler bekleyen ve beklediğini
bulamayan bir hayal kırıklığı içerisinde özeti o olan bir konuşma yaptı" dediği, ... ve
toplantıya Sıtkı ULAY isimli yaşlı bir paşanın da katıldığını belirttikten sonra görüşmenin
sona erdiği,
27.07.2007 günü Saat:16.07'de Ali KUTLU'nun 0 546 647 82 83 numaralı
telefondan X Şahsı aradığı ve yapılan görüşmede;
X Şahsın "Yardımcı olsanıza Kuvayi Milliyeciler olarak" "Ne yapmış ki. ..bir sürü it
uğursuz köpek varken yani bunları mı almak gerekiyormuş" "Dün yazı hazırladım gene
hazırlıyorum, AKP ile artık daha şiddetli mücadele edicez yani" dediği, Ali'nin "Biz
İstanbul'dayız" "Çok kalabalığız burada, EKİP var" dediği, X Şahsın "Nasıl şey yapıyorlar mı
yani yine devlet üstüne gidiyor mu" dediği, Ali'nin "Hiç üstüne gitmiyor. Genelkurmaydan
araştırma yaptık, tek Kuvayi Milliye orada Kadıköydeki Kuvayi Milliye dedi, dün
Genelkurmayın basın açıklamasında" "Bizi işaret ediyor yani Genelkurmay" dediği, X şahsın
"Türkiye'de genel durum nasıl şu anda" diye sorduğu, Ali'nin "Şuan kötü, berbat. İşte bakacaz,
Bİ HAMLE YAPACAZ YAKINDA, herşeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin
birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne Hamlesi Yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "telefonda
olmaz tamam" dediği, "11 Kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş^ahıstan hesap sorucaz.
Sen hiç,l$aTaTttî*yorma rahat ol yani" dediği, X
Şahsın "Yeni şafak yeni Türkiye gazetesi var birde bu aımna kodumun tam militan bir gazete
o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine el koyacaz kafanı yorma hepsini" dediği, X Şahsın "Ya
düşündükçe sinirleniyorum vallahi billahi ya, gidip eylem yapasım geliyor
ya" dediği, Ali'nin "Ya boşver, akşam msn'de şey yaparız, telefonda girme bu tip şeylere
tamam mı" dediği anlaşılmaktadır.
16.12.2007 günü saat: 10.03'de şüpheli Satılmış BALKAŞ m Kemal
KERİNÇSİZ'e gönderdiği kısa mesajda;
"Kemal bey. Bazi vatandaşlar. Genel kurmay Baskanini darbe yapamayacagin akp.
Iktidarinin. ipini çekemez diyorlar. Peki kim çeker. Org.Erdal CEYLANOGLU.(EDOK)Ve...
Org Hasan IGSIZ.2.0RDU KOMUTANI. Bu genarallerden birisi olsa olurdu" şeklinde
ibarelerin olduğu tespit edilmiştir.
18.01.2008 günü saat: 23.40'de Şüpheliler Orhan TUNÇ ile H. Ümit SAYIN
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Orhan TUNÇ'un "Hocam inşallah görüşsek. Yani durumlar hakkaten çok gergin"
"Yani "onlar (askerleri kastederek) ne yapıyor" falan diyorsunuz ya" "Onlar (askerleri
kastederek) uyumuyorlar haberinizde olsun" "...özellikle 3 günden beri uyumuyolar." Yani
dikkat ederseniz ilk defa bu kadar şey konuşuyorum, yazıyorum" "Geri zekalı aptal diye
yazabiliyorum anladın? Artık onu hak ettiler yani. Aşağılık herifler (Hükümeti
kastederek)" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "Doğu paşa, ...hukuki hak hak doğdu diyo" dediği,
Orhan TUNÇ'un "Hocam doğdu da bir yerlerden bir şey bekliyorlar. Telefonda tam
söyleyemiyorum" "Üstleri var ya hani bunların, vatandaşların" "O kendi üstlerinden "okey"
bekliyorlar. Onlar da okey verecekler gibime geliyor yani." "Bugün ben birisiyle konuştum bir
KOR la görüştüm" "Aynen bana şunu söylüyor "oğlum" diyo, benden de 15 yaş büyük kendisi,
"oğlum diyo, babanm haberi olmadan diyo evlat ne yapar" diyo. Aynen şu lafı dedim ben de
"komutanım artık dedim baba, evlat babayı dinler mi? veya baba kim?" baba dedim, benim
kanımdan canımdan olan bir insandır değil mi?" "Bunların baba dedeleri Hıristiyan kanından.
Nasıl oluyo? Ama diyo "dünyanın gereği böyle" diyo" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "O zaman hiç
bişey olmıycak demektir." Dediği, Orhan TUNÇ'un "Olucak. Yani bunlarm artık bitti yani işi
bitti hocam" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "Yargıtay başkanı ile Danıştay açıklama yaptılar ben de
"gaz alma" dedim" dediği, Orhan TUNÇ'un "Artık bundan sonra TSK bu denli muhtıra falan
vermiycek. Çünkü muhtıra verdiği anda biliyorsunuz, Doğruyol da Anap ta, Ak Parti de,
bunlar hazırlanıyor" "Artık bundan sonra, bi takım, Danıştay olsun, Sayıştay olsun, Yargıtay
olsun onlar verecekler mesajları" "Artık asker bundan sonra eğer konuşursa gereğini
yapacaktır. Konuşmuyorsa yapmıyacaktır" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "İnşallah bir şeyler
yaparlar da çünkü, satıcak bir şey kalmıyor 2 yıl sonraya yani" "Demokrasiyi yıkmak üzere
demokrasinin yöntemlerini kullanan herkes yok edilir başka ülkelerde. Demokrasinin bir
gereğidir bu" "Ama devlet şu an hala tasfiye ediliyor, buna TSK bir şey yapmazsa, bizim
yapıcağımız hiçbir şey yok." Dediği, Orhan TUNÇ'un "Türk Derin Devleti 4000 yıldan beri
vardır ve hâlâ da vardır." "Bakın, Pazartesi günü sabahleyin çıkıyorum, ondan sonra inşallah
geliyorum. Orda görüşürüz, anlatıcam ben size. İnanmazsınız diye de ses kayıt ettim, bazı
sözleri" "Onları dinleticem ben size" "Siz şimdi diyceksiniz ki "telefon dinlenir Orhan bey"
diceksiniz dimi" "O geri zekalılar da bunu öğrendi" "Özellikle o zat-ı muhteremin
konuşmasını tabi" "Hocam bu geri zekalıları kafanıza takmayın. %47 olmuş %67 olmuş
önemli değil." dediği,
03.05.2007 günü saat:13.17'de M.Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulunan 0 539
655 04 56 numaralı telefonla, KemaL.'in kullanımında bulanan 0 539 655 59 54 numaralı
telefon arasında yapılan görüşmede;
"200 bin ajan misyoner kılığında, 200 bin„ajan de, aynen öyle" "Misyoner
kılığında" "SivjFtoplum kuruluşu misyoner, ondan-sonra yardım kuruluşları adı altında 200
bin ajan dolaşıyor" "...hesap sormaya geliyoruz, o kadar" "Kuvvayi Milliye hesap
sormaya geliyor, o kadar" dediği,
12.01.2008 günü saat:20.07'de şüpheliler Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile
Habib Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre konuştuktan sona Ümit SAYIN'm "Tabi. Yani buna artık ses çıkanlmamasmı
anlamak mümkün değil. "Yani TSK tamamen acz içinde" "Ya hiç bi hiç bi eylem yok, hiçbi
şey yok" "Aslında 60'ta da böyle olmuş hocam" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Evet.
Bu kadar sessizlik olunca da şey yapamıyorum yani yorum yapmakta zorluk çekiyorum. En
iyi yapacağımız yorum, fırtına öncesi sakinlik, sükunet" dediği, H.Ü.SAYIN'm "60'ta da
böyle olmuş. "Artık bunlar yapmıycak hiçbir şey" demişler..." dediği,
K.ALEMDAROGLU'nun "Evet tabi, biliyorum biz de o zaman çünkü nitekim üst düzey
iktidar hepsi tutuklandı" dediği,
27.04.2007 günü saat:23.34'de M.Fikri KARADAĞ'm A. S. İle yaptıkları telefon
görüşmesinde özetle;
A.S.'m televizyonlarda, Genel Kurmay'm MUHTIRA açıkladığını anlattığı, M.Fikri
KARADAĞ'm "Oh ne güzel, demek ki kuvayı milliye hedefine ulaştı" "Ahmet, o zaman
Anayasa Mahkemesi'de yarın bu işi aynen bağlar" "Köpek gibi bağhycaklar" "O zaman
generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu
bizimdir" "O yemin var ya o yemin" "Bizim mersindeki konuşmalarında hepsi gitti,
bunlarda bi bok yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet SAYAR'm "Hainlerin azınlıkların bu
ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, M.Fikri
KARADAĞ'm "Anayasa mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok"
"Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" dediği,
27.04.2007 günü saat: 23.39'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm Kemal....isimli
şahıs ile yaptıkları görüşmede;
Kemal'in Genel Kurmay'm açıklamasını sorduğu, M.Fikri KARADAĞ'm "..bizim
ateş orayı sarmış, belli oldu" dediği, Kemal'in "Muhtıra gibi şey vardı, açıklama yaptı"
"Ne Mutlu Türküm diyemiyen herkes düşmanımızdır dedi" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm
"Ne kadar güzel, aşağıdan gelen baskı da bu" "Benim yiğitlerimin baskısı da bu" dediği,
29.04.2007 günü saat:18.30'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm, İsa isimli şahıs ile
yaptıkları görüşmede; İsa'nın "Söylediğiniz Kırmızı Beyaz devrim gerçekleşti galiba,
Allah'ın izniyle" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Olacak, olacak" dediği,
22.12.2007 günü saat:20.12 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile X ŞAHIS
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Paşam duydun mu?" "Yaşar BÜYÜKANIT bizi çok yanılttı ya"
dediği, H.ERTEKİN' in "ÇOK ÇOK HEPİMİZİ MALESEF, BEN EN BÜYÜK
DESTEKÇİSİ BENDİM ve komutanımıza sahip çıktık ve genel kurmay başkanı olması
için olabilmesi için yapmadığımız şey kalmadı ama maalesef şuan yapılabilecek bişey yok
diyor ve kendisi bakalım böyle dümen suyuyla benim kalmış teskereme 8 ay diyor 8 ay
sonra ben zaten yokum ... bu riske girmem diye kimseyle hiçbir şey yapmıyor ama" dediği,
"....İlker paşayı da Genel Kurmay Başkanı yapmayacaklar" dediği, X ŞAHSIN "Ne
diyorsun Paşam ya" dediği, H.ERTEKİN' in "...2 tane Afyonlu Kara Kuvvetlerindeki 2
Afyonlu ...kara kara düşünüyorlar ne olacağını" "İlker paşa..................Ergun SAYGUN Paşa
İkinci Başkan o kara kara düşünüyor nasıl dalaşırım İlker paşayla diye" "Ergun
SAYGUN'la İlker BAŞBUĞ, kedi köpek gibiler birbirleriyle şimdi dalaşacaklar" dediği,
X şahsın "O zaman Yaşar Paşayla da İlker'in arası iyi değil o zaman" dediği, H.ERTEKİN'in
"İyi değil görüşmüyolar ki zaten" dediği, bir süre İlker BAŞBUĞ'un Genel Kurmay Başkanı
olması ile ilgili konuştuktan sonra X ŞAHSIN "Yav karşılıklı gelemiyoruz da ihtilal Paşam
T.C.
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(CMK' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)

Soruşturma No TUTUKLU
Esas No 2007/1536 10/07/2008
İddianame No 2008/968
2008/623

İ D D İ A N A M E İSTANBUL (
). AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DAVACI * K.H.
İHBAR EDEN : ŞEVKİ YİĞİT, HASAN Oğlu ASİYE'den olma, 04/11/1959
doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Eskipazar Beldesi Fatih Mah. Of/ TRABZON ikamet eder.
İHBAR TARİHİ : 12/06/2007
MAKTUL : MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN, Hamdi oğlu, 1942 doğumlu,
Danıştay 2. Dairesi üyesi.
MAĞDURLAR : 1- MUSTAFA BİRDEN, Osman oğlu, 1964 doğumlu, Danıştay
2. Daire Başkanı
2- AYLA GÖNENÇ, Enver kızı, 1951 doğumlu, Danıştay 2.
Daire üyesi
3-AYFER ÖZDEMİR, Mehmet Nuri kızı, Danıştay 2. Daire
üyesi
4-AHMET ÇOBANOĞLU, Mehmet oğlu, 1962 doğumlu,
Danıştay Tetkik Hakimi

ŞÜPHELİLER : 1-OKTAY YILDIRIM, MEHMET Oğlu SAFIYE'den olma,


28/09/1971 doğumlu, ERZURUM ili, OLUR ilçesi,
KÖPRÜBAŞI KÖYÜ, 22 cilt, 17 aile sıra no, 71 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Çamlık Mah. Bolelli Sitesi D/8 Çekmeköy
Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder, atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI, 30695 İstanbul Barosu
Avukatlarından Av. MURAT İNAN, 37137 İstanbul Barosu
Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Silahlı Terör
Örgütlerine Silah Sağlama, (Mala Zarar Verme, Korku, Kaygı
veya Panik Yaratabilecek Tarzda Patlayıcı Madde Kullanma
suçuna yardım)
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL -12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007-16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan,
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3##T3î?5fcffCK.nuıı 39/2-b maddesi yollaması
ile TCK^ufl 17(#İUKjfea/l), 3713 Sayıh Terörle

ıfj^#V
^»««a«S*

'*^, î ,.#
Mücadele Kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri.

2-MEHMET DEMİRTAŞ, ZİYA Oğlu FATMA'den olma,


14/10/1973 doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi,
YUKARIKIŞLACIK MAH. köy/mahallesi, 127 cilt, 10 aile sıra
no, 76 sıra no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Mah. Mihraç Sok. No. 14
D. 10 Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. YUSUF ÇOLAK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Silahlı Terör Örgütüne Silah
Sağlama
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL -12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007 -16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2,315, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

3-ALİ YİĞİT, ŞEVKİ Oğlu GÜLÜZAR'den olma, 04/07/1984


doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 38 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Çamlık Mah. Leylak Sok. No.35/2 Ümraniye/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
MÜDAFİİ :Av. MEHMET SAMİ SELÇUK İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Suçu Bildirmeme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 12/06/2007 -16/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 16/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/06/2007 tarih 2007/67 sayılı karan
TAHLİYE TARİHİ : 12/05/2008
SEVK MADDESİ : TCK.nun 278/1, 53 ve 63 maddeleri

4- MUZAFFER TEKİN, SALİH RACİ Oğlu HANDAN'den


olma, 28/10/1950 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi,
KATİPKASIM köy/mahallesi, 83 cilt, 1945 aile sıra no, 4 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Doktor Erkin Cad. Bahar Apt. No 2 D 13
Göztepe Kadıköy İstanbul Merkez/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : AV. ENGİN ÇELİK KADIGİL İstanbul Barosu Avukatlanndan
SUÇ : Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi Olmak, Zorla Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Devletin
Güvenliğine İlişkin Belgeleri Bulundurma, (Tehlikeli Maddeleri
İzinsiz Bulundurma- Mala Zarar Verme- Kasden Öldürmeye
azmettirme- Korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde
atma suçlanna azmettirme)
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 12/06/2007
GÖZALTI TARİHİ : 15/06/2007 - 19/06/2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 19/06/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 19/06/2007 tarih 2007/80 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 327/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kamımın 5, TCK.nun 82/1-a-g, 38/1, TCK.nun (82/1-
a-g, 35, 38/1 (4 kez), TCK.nun (174/1-2, 38/1), TCK.nun 170/1-
c, 38/1 (3 kez), TCK.nun 151/1, 38/1 ve TCK'mın 53, 54, 58/9
ve 63. maddeleri,

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK.nun 327/1


(7 kez), 326/1 (6 kez), 135/2-1, 43/2 (18 kez), (TCK.nun 315,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. (3 kez), TCK.nun 288
(2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5 (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez),
TCK.nun 174/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCK.nun 336, (TCK.nun 216/1 (iki kez) 2863 sayılı kanunun 73
(iki kez) , 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri.

MÜDAFİİ 5- MAHMUT ÖZTÜRK, ALİ Oğlu SAIME'den olma,


01/01/1962 doğumlu, ORDU ili, ÇAMAŞ ilçesi, SÖKEN
SUÇ köy/mahallesi, 68 cilt, 13 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Esenşehir Mah. 19 Mayıs Cad. Deniz Apt 27/14
GÖZALTI TARİHİ Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
TUTUKLAMA TARİHİ Tekirdağ 1 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
AV. NURİ SEÇKİN ALBAYRAM İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 12/06/2007 15/06/2007
- 19/06/2007 (4 gün)
: 19/06/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 19/06/2007 tarih 2007/80 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63. maddeleri.

MÜDAFİİ

SUÇ

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZETİM TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
6- GAZİ GÜDER,
MUHİTTİN Oğlu
SEBAHAT'den olma,
06/03/1951 doğumlu,
YALOVA ili, MERKEZ
ilçesi, GÜNEYKÖY
KÖYÜ , 14 cilt, 92 aile
sıra no, 19 sıra no'da
nüfusa kayıtlı İçerenköy
Mah. Karslı Ahmet Cad.
1. Aydınlık Sokak
Yavcuzlar Apt. No. 19/3
Kadıköy/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 2
nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
AV.FERHAT KOÇ -
AV.ÖZBAY DEMİREL
İstanbul Barosu
Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne
Üye Olma, Hukuka Aykın
Olarak Kişisel Verileri
Kaydetmek İSTANBUL
23/06/2007 23.06.2007 -
27.06.2007 (4 gün)
03/07/2097 ^tpfyıl 10.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250. maddesi İle
Görevli)nm 03/ö?/2ÖO7-
iarıh 2007/89 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayüı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun
(135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

7-AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR, SELAHATTİN Kızı


RUKİYE'den olma, 21/05/1955 doğumlu, TUNCELİ ili,
PÜLÜMÜR ilçesi, KÖZLÜCE KÖYÜ, 50 cilt, 7 aile sıra no, 12
sıra no'da nüfusa kayıtlı Hasippaşa Cad. Basko Sitesi 4. Blok.
D:7 Güzeltepe / Çengelköy İSTANBUL adresinde ikamet
eder.Atılı suçtan Gebze M Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ :AV.ZEKİ HACI İBRAHİMOĞLU İstanbul Barosu
Avukatlarından
suç : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel
Verileri Kaydetmek, Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs
: İSTANBUL 23.06.2007
suç YERİ VE TARİHİ : 23.06.2007 - 27.06.2007 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ :06/09/2007 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 06/09/2007 tarih 2007/8 sayılı karan
: TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
SEVK MADDESİ maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile (TCK.nun
135/1-2, 43/2, 288), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

8-HALİL BEHİC GÜRCİHAN, ALİ İHSAN Oğlu


NURTEN'den olma, 12/06/1972 doğumlu, İSTANBUL ili,
FATİH ilçesi, MURATPAŞA köy/mahallesi, 55 cilt, 1473 aile
sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı Barbaros Mah. Veysipaşa
Cad. Site 62 Orta Blok D.6 Altunizade Üsküdar İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.ORKİDE ARAŞ- AV.SALİH OMACAN İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Yasaklanan bilgileri Temin
SUÇ Etme, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek, Adil
Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs, Açıklanması Yasaklanan
Gizli Bilgileri Temin Etme
: İSTANBUL 03/06/2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ 27.06.2007 - 30.06.2007 (3 gün)
GÖZALTI TARİHİ 03.06.2008 - 07.06.2008 (4 gün)
07/06/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 07/06/2008 tarih 2008/62 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
SEVK MADDESİ maddesi
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 334,
288, (135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

%^; T^M4^
MÜDAFİİ 9-İSMAİL YILDIZ, ALİ Oğlu AYŞE'den olma, 10/08/1964
doğumlu, AYDIN ili, KOÇARLI ilçesi, KIZILCABÖLÜK
suç köy/mahallesi, 32 cilt, 33 aile sıra no, 59 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Necatibey Caddesi Lale Sokak No:7/7 Sıhhiye Çankaya/
ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 2 nolu
F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç YERİ VE TARİHİ AV.DURSUN YASSIKAYA İstanbul Barosu Avukatlarından
GÖZALTI TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Askeri İtaatsizliğe Teşvik,
TUTUKLAMA TARİHİ Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Temin etmek, Tahsis
Edildiği Amacı Dışında Kullanma, Hukuka Aykırı Olarak
SEVK MADDESİ Kişisel Verileri Kaydetme,
ANKARA 18/07/2007
18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326, 327, (135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 10-KEMAL ŞAHİN, ŞEMSETTİN Oğlu NACİYE'den olma,


SUÇ 02/10/1958 doğumlu, SAMSUN ili, BAFRA ilçesi,
KARPUZLU köy/mahallesi, 80 cilt, 92 aile sıra no, 35 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Soğanlı Cad. Zümrüt Sok.No:3/2
GÖZALTI TARİHİ Güngören/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. AV. SAMİ
SEVK MADDESİ ALMAZ İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne
Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetmek,
6136 sayılı Kanuna Muhalefet İSTANBUL 27/07/2007
27.07.2007 - 30.07.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 314/3 ve 220/4.
maddesi yollaması ile TCK.nun 135/1-2,43/2, TCK.nun 53,
54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ


SUÇ
11-MEHMET MURAT
YÜCEL, AHMET
İLHAN Oğlu SABİHA
YILDIZ'den olma,
18/01/1956 doğumlu,
İSTANBUL ili, FATİH
ilçesi, BİNBİRDİREK
köy/mahallesi, 73 cilt,
1752 aile sıra no, 9 sıra
no'da nüfusa kayıtlı
Turgut Sok. 19/21 Gop
Merkez/ ANKARA
adresinde ikamet eder.
AV. ŞEBNEM ERİŞ
İstanbul Barosu
Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye
Olma, Hukuka Aykırı
Olarak Kişisel Verileri
Kaydetmek, 6136 Sayılı
Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 27/07/2007
27.07.2007 - 30.07.2007
(3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136
sayılı kanunun 13/1,
3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 314/3
ve 220/4^ maddesi
yollaması ile TCK.nun
135/1-2, 43/2, TCKnurt
53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
MÜDAFİİ 12-FERUDUN REFİK NUHOĞLU, HAMDİ Oğlu
suç ZEKİYE'den olma, 12/11/1958 doğumlu, TRABZON ili,
HAYRAT ilçesi, HÜRRİYET MAHALLESİ, 68 cilt, 20 aile sıra
SUÇ YERİ VE TARİHİ no, 40 sıra no'da nüfusa kayıtlı Molla Şeref Mah. Molla Gürani
GÖZALTI TARİHİ Cad. Kardeşler Apt. No:41/5 Fatih/ İSTANBUL adresinde
SEVK MADDESİ ikamet eder.
AV.İRFAN ÖZLİYEN İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel
Verileri Kaydetmek İSTANBUL 27.07.2007 27.07.2007 -
30.7.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
135/1-2, 43/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 13-HAYRULLAH MAHMUD ÖZGÜR, NEVZAT Oğlu


SUÇ HASİBE'den olma, 12/07/1969 doğumlu, İZMİR ili, URLA
SUÇ YERİ VE TARİHİ ilçesi, YAKA köy/mahallesi, 8 cilt, 244 aile sıra no, 14 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Murat Reis Mah. 223 Sok. No:36/6 Konak
SEVK MADDESİ İZMİR adresinde ikamet eder.
AV.CAHİT CAN YANIK İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İZMİR 27.07.2007
27.07.2007 - 30.07.2007 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ SEVK MADDESİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
14-ERGUN POYRAZ, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MUSTAFA Oğlu :AV.MUSTAFA HÜSEYİN BUZOĞLU Ankara Barosu
FATMA'den olma, Avukatlarından
31/01/1963 doğumlu, : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasak Belgeleri
İSTANBUL ili, Temin Etme, Açıklama, Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri
KARTAL ilçesi, Çalma, Bulundurma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri
ORHANTEPE MAH., Kaydetmek, TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, 6136
28 cilt, 131 aile sıra no, sayılı kanununa muhalefet,
3 sıra no'da nüfusa : İSTANBUL 27.07.2007
kayıtlı Mahmut Esat : 27.07.2007 -30.07.2007 (3 gün)
Bozkurt Caddesi : 30/07/2007 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
No:32/l Kolej maddesi İle Görevli)nin 30/07/2007 tarih 2007/102 sayılı karan
ANKARA adresinde : TCK.nun 314/2, 313/1, 6136 sayılı kanunun 13/1, 3713 Sayılı
ikamet eder. Atılı suçtan Terörle Mücadele Kanıînun 5». maddesi,

:
h. 9 ı, srx

MÜDAFİİ
SUÇ

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

TAHLİYE TARİHİ SEVK MADDESİ


TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 326, 327, 334, 336, (135/1-
2, 43/2) TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

15-BEKİR ÖZTÜRK, HURŞİT Oğlu FATMA'den olma, 01/10/1966 doğumlu, SİVAS ili,
ŞARKIŞLA ilçesi, POLATPAŞA köy/mahallesi, 113 cilt, 3 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yusuf Kılıç Mah. 83037 Sok. 7/1 Merkez/ MERSİN adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.NECDET KARATEPE İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana
Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme
-.MERSİN 18.07.2007
: 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
: 21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
: TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

16-FUAT ERMİŞ, DURAN Oğlu FATMA'den olma, 10/11/1957 doğumlu, YOZGAT ili,
BOĞAZLIYAN ilçesi, UZUNLU/YENİDOĞAN, 59 cilt, 60 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Şenlik Mah. Buket Sok. 69/13 Keçiören/ ANKARA adresinde ikamet eder.
AV. MEHMET SAMİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı
İsyana Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme ANKARA 18.07.2007 18.07.2007 -
21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan 12/05/2008
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 17-TUGRUL DERME, MEHMET İHSAN Oğlu


SEBAHAT'den olma, 04/02/1989 doğumlu, MALATYA ili,
SUÇ YEŞİLYURT ilçesi, 9 cilt, 42 aile sıra no, 86 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Bahçelievler Mah. 308. Sok. Kayatepe Apt. No. 16/4
Merkez/ BALIKESİR adresinde ikamet eder.
Av. MEHMET SANİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu
Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
BALIKESİR 18.07.2007 . .. ' \
GÖZALTI TARİHİ : 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

18-METE YALAZANGİL, RAUF Oğlu SAADET'den olma,


15/11/1958 doğumlu, MALATYA ili, MERKEZ ilçesi,
AKPINAR köy/mahallesi, 3 cilt, 159 aile sıra no, 10 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yenişehir Mah, Reyhan Cad,Enginsu Sitesi B-
Blok D/12 Kurtköy Pendik/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde
TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. SAİM TUĞRUL , İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Belgeleri Temin Etme, Tahsis edildiği amacı dışında kullanmak
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.08.2007
GÖZALTI TARİHİ : 22.08.2007 - 26.08.2007 (4 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/08/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/08/2007 tarih 2007/108 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326/1, 327, 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

19-AYDIN YÜKSEK, ALİ Oğlu ZEHRA'den olma,


18/01/1973 doğumlu, GİRESUN ili, MERKEZ ilçesi,
İNCEGERİŞ KÖYÜ, 44 cilt, 56 aile sıra no, 26 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Hürriyet Mah. Eraslan Sok. No: 12/1,
Bahçelievler/ İSTANBULadresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av. SAİM TUĞRUL, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Bilgileri Temin Etme, Tahsis edildiği amacı dışında kullanma,
Sahtecilik, 6136 sayılı kanuna muhalefet, 2863 sayılı kanuna
muhalefet
SUÇ YERİ VE TARİHİ İSTANBUL, 22.06.2007
GÖZALTI TARİHİ 22.06.2007 - 25.06.2007 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 25/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/06/2007 tarih 2007/74 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
327/1, 326/1, 204, 2863 sayılı kanunun 73, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri

20-MUZAFFER ŞENOCAK, HÜSEYİN Oğlu HACER'den


olma, 01/09/1968 doğumlu, TRABZON ili, DERNEKPAZARI
ilçesi, AKKÖSE köy/mahallesi, 26 cilt, 116 aile sıra no, 21 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Ihsamye Mah. Tuna Cad. Oba Sitesi Gül

rX}^h^^
MÜDAFİİ Apt. D: 10 Nilüfer/ BURSA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç Av.MEHMET SAMİ SELÇUK, İst. Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Bilgileri Çalma, Bulundurma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Olarak Bulundurma,
GÖZALTI TARİHİ
İSTANBUL 21.06.2007
TUTUKLAMA TARİHİ
21.06.2007 -25.06.2007 (4 gün)
25/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
SEVK MADDESİ maddesi İle Görevli)nin 25/06/2007 tarih 2007/74 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 174/1-2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 4-5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326/1, 327/1, 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 21-FİKRET EMEK, MUSTAFA Oğlu EMİNE'den olma,


20/09/1963 doğumlu, AFYON ili, EMİRDAĞ ilçesi,
SUÇ YENİKACERLİ köy/mahallesi, 9 cilt, 86 aile sıra no, 57 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Huzur Apt. Cevizlidere Cad. 89/14 Dikmen
ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 2 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av.MUSTAFA
DOKUMACI - Av. MEHMET KATAR , İstanbul Barosu
SUÇYERIVE TARİHİ Avukatlarından
GÖZALTI TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
TUTUKLAMA TARİHİ Belgeleri Çalma, Bulundurma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz
Olarak Bulundurma, Silahlı Terör Örgütüne Silah Sağlama, Mala
SEVK MADDESİ Zarar Verme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin
Etme, ESKİŞEHİR 25.06.2007 25.06.2007 - 29.06.2007 (4 gün)
29/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/06/2007 tarih 2007/86 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 315, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 4-5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326, 327,334, (135/2,43/2), 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 22-MEHMET ZEKERIYA OZTÜRK, MEHMET Oğlu


suç GÜNGÖR'den olma, 07/02/1962 doğumlu, İSTANBUL ili,
KADIKÖY ilçesi, FENERYOLU MAH., 9 cilt, 1654 aile sıra
no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kızıltoprak İntaş İ Blok Daire 27
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.Atılı suçtan
GÖZALTI TARİHİ Tekirdağ 1 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av.ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler
Verileri Kaydetmek, İSTANBUL 22.01.2008 20.06.2007
Örgüte Bilerek İsteyerek -23.06.2008 (3 gün>..-22.01.2008-
Yardım Etme, 25.01.2008 T3 gün) î '

7: <^izb&t&^p
TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ

SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

SUÇ
SUÇYERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
: 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/16 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun
5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
135/2, 43/2, TCK.mın 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

23-RAFET ARSLAN, RAİF Oğlu SENEM'den olma, 06/11/1951 doğumlu, ERZİNCAN ili, ÇAYIRLI
ilçesi, MANS köy/mahallesi, 10 cilt, 173 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Tefık Bey Sok. Gülay
Apt. No:5, Od:8 Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
: Av. ENGİN ÇELİK KADIGİL, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL, 22.06.2007
: 22.06.2007 - 25.06.2007 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

24-ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN, NECİP Oğlu


ŞADİYE'den olma, 04/01/1969 doğumlu, ORDU ili, AYBASTI ilçesi, ALACALAR KÖYÜ, 10 cilt, 18
aile sıra no, 64 sıra no'da nüfusa kayıtlı Dadaloğlu Sok. Reşitpaşa Mah. No 42 B Blok Daire 5
Ümraniye İstanbul Ümraniye/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL 23.08.2007
: 23.08.2007 -26.08.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

25-TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU, İRFAN Oğlu


NURTEN'den olma, 02/06/1974 doğumlu, TRABZON ili, HAYRAT ilçesi, PAZARÖNÜ KÖYÜ 93
cilt, 30 aile sıra no, 58 sıra no'da nüfusa kayıtlı Cumhuriyet Mah. Avcılar Sokak No:8/9 Bahçelievler/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. : Av.MUSTAFA EKEN- Av. YÜKSEL YANGEL, İstanbul Barosu
Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 23.08.2007 23.08.2007 - 26.08.2007 (3
gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 26-SAIPIR DEBZLELVİDZE, HAMZA Oğlu GÜLABA'den


suç olma, 22/03/1972 doğumlu, Rusya vatandaşı, Cumhuriyet Mah.
Avcılar Sok. Akyüz Apt. No:8/9 Bahçelievler/ İSTANBUL
adresinde, ikamet eder. :Av.MUSTAFA EKEN,
istanbjiaaro.su Avukatlarından : Silahlı Terör Örgütüne
İ^,01ma ^>%

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ


MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
: İSTANBUL 23/08/2007 : 23.08.2007 - 26.08.2007 (3 gün)
: TCK.mm 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri

27-İSMAİL EKSİK, ALİ Oğlu HAYRAT'den olma, 01/06/1964 doğumlu, KARTAL ili,
MALTEPE ilçesi, YALI köy/mahallesi, 27 cilt, 437 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Gülsuyu Mah. Yakut Çıkmaz Sokak No:9 Maltepe/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av.ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 25.06.2007
25.06.2007 -29.06.2007 (4 gün)
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

28-VELİ KÜÇÜK, MEHMET Oğlu EMİNE'den olma, 09/05/1944 doğumlu, BİLECİK ili,
GÖLPAZARI ilçesi, TÜRKMEN köy/mahallesi, 49 cik,* '19 aile-sıra no, 8 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yıldız Posta CD Gönenoğlu Sk Fidan St A Bl No 4/9 Gayrettepe İSTANBUL adresinde
ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av.TACISER
ÜLKÜ ILICALI, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Zorla Hükümeti Iskata Teşebbüs, kasden öldürmeye
azmettirme, Korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmaya azmettirmek, Malal zarar
vermeye ve ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirme İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008
tarih 2008/18 sayılı karan TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayıh Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun (82/1-a-g, 38/1), TCK.nun 82/1-a-g, 35, 38/1 (4 kez), TCK.nun (174/1-2,
38/1), TCK.nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK.nun (151/1, 38/1), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri,

TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/5. maddeleri yollamasıyla TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (18 kez), TCK.nun 315 , 3713 sayılı kanunun 5
maddesi (3 kez), TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), TCK.nun (319/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5, (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez), TCK.nun (174/1, 3713 sayılı
kanunun 5) TCK.nun 336, TCK.nun 216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813 sayılı
kanunun 32/a maddeleri

^r^^rt^
29-SEVGİ ERENEROL, SELÇUK Kızı KLAVDİA'den olma,
15/11/1953 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi,
KEMANKEŞ köy/mahallesi, 25 cilt, 373 aile sıra no, 42 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Adalı Sok. No:5 Arnavutköy Beşiktaş/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Bakırköy Kadın
ve Çocuk Tutukevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. CEVAT ÇALIK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri
Kaydetme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun (135/2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK.nun


82/a-g, TCK.nun (82/a-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2,
TCKoıun (170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, (327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), (TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.mın 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi) (3 kez), TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8
kez), (TCK.nun 319/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez),
TCK.nun 174/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 336 maddesi, (TCK.nun 216/1. Maddesi
(2 kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2 kez), 2813 sayılı
kanunun 32/a maddeleri

30-MUAMMER KARABULUT, HACI ALİ Oğlu


MÜZEYYEN'den olma, 28/04/1961 doğumlu, KAYSERİ ili,
AKKIŞLA ilçesi, MERKEZ köy/mahallesi, 1 cilt, 195 aile sıra
no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı Noel Baba Barış Konseyi
Yönetim Kurulu Başkanı, Çağlayan Mah. 2017 Sok. Bak-Gör
Sitesi B Blok Kat:2 No:6 Barınaklar ANTALYA adresinde
ikamet eder.
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.02.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevlenin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 31-VEDAT YENERER, MUAMMER Oğlu ŞEVVAL'den
suç olma, 02/01/1965 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ HOCAÜVEYS köy/mahallesi, 30 cilt, 211 aile sıra no, 5 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Adnan Saygın Cad.No 19 Ulus Şişli/
TUTUKLAMA TARİHİ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu
F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SEVK MADDESİ Av. VURAL ERGÜL, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı kanuna muhalefet
İSTANBUL 22.02.2008
22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
6136 sayılı kanunun 13/2, 12/1-4 ve 3713 Sayılı Kanunun 5.
ve TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri.

MÜDAFİİ 32-GÜLER KÖMÜRCÜ, KANCI AHMET Kızı


SUÇ VECHİYE'den olma, 14/01/1963 doğumlu, ERZURUM ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ KÖPRÜKÖY ilçesi, ÇULLU köy/mahallesi, 21 cilt, 3 aile sıra
GÖZALTI TARİHİ no, 20 sıra no'da nüfusa kayıtlı Hostes Rona Altmay Sokak
SEVK MADDESİ Çiğdem Apt. No:94/7 Teşvikiye Şişli/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder.
Av. İBRAHİM FIRAT, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 33-EMİN CANER YİĞİT, CEMAL Oğlu SUZAN'den olma,


SUÇ 29/11/1977 doğumlu, SAKARYA ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ YENİGÜN köy/mahallesi, 26 cilt, 1372 aile sıra no, 11 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı Yeniyol Sok.(Açelya Sok) Gazi Apt.
SEVK MADDESİ No.5/28 Suadiye Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. AYHAN SAĞIROĞLU, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı kanuna muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 34-ÜMİT OGUZTAN, ABDÜLMECİT Oğlu
ÜMMÜHAN'den olma, 29/06/1956 doğumlu, İSTANBUL ili,
EMİNÖNÜ ilçesi, KATİPKASIM köy/mahallesi, 14 cilt, 1810
aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Valikonağı Cad.
Akkırmanlı Sokak Köşe Ap. 2-4 Nişantaşı Şişli İSTANBUL
adresinde ikamet eder.Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
:Av. ALPER YARIMBIYIK^îânb)jf£arosu Avukatlarından

^U
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
06/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 06/02/2008
tarih 2008/26 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

35-SAMİ HOŞTAN, DESTAN Oğlu MAKBULE'den olma, 01/07/1947 doğumlu,


İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, KEÇİHATUN köy/mahallesi, 44 cilt, 496 aile sıra no, 3
sıra no'da nüfusa kayıtlı Şenlikköy Fly 1 Evleri No:9 Florya Bakırköy/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av.FATİH VOLKAN, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136
sayılı kanuna muhalefet İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008-25.01.2008
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan TCK.nun 314/2, 6136 sayılı kanunun 13/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi , TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 36-SEDAT PEKER, AHMET Oğlu MERYEM'den olma,


SUÇ 26/06/1971 doğumlu, SAKARYA ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ ÇAYBAŞIYENİKÖY KÖYÜ, 57 cilt, 199 aile sıra no, 12 sıra
SEVK MADDESİ no'da nüfusa kayıtlı Kozyatağı Golden Plaza Kat 5 Cel Reklam
Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Başka suçtan
Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu. Av.YUSUF
UTKU TEKAYAK, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma 19/03/2008
TCKanm 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri, TCK.nun 53 ve 58/9. maddeleri

MÜDAFİİ 37-SEMİH TUFAN GÜLALTAY, SIRRI Oğlu


SUÇ SOLMAZ'den olma, 06/08/1968 doğumlu, KARS ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ KAĞIZMAN ilçesi, BAĞLARALTI köy/mahallesi, 5 cilt, 66
SEVK MADDESİ aile sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı Küçükyalı Eskibardak
Cad. Şarle Sokak Beyaz Saray Apt. D 19 Merkez/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. Başka suçtan Tekirdağ 2 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde tutuklu.
Av. YAŞAR AGSU, İstanbul Barosu Avukatlanndan
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 20.03.2008
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri, TCK.nun 53 v^S8iâjnaddeleri

/, - > ."*
'U^^ta
^
MÜDAFİİ 38-ALİ YASAK, HALİL Oğlu HATİCE'den olma, 01/06/1958
doğumlu, ŞANLIURFA ili, MERKEZ ilçesi, TAŞLICA KÖYÜ,
suç 137 cilt, 63 aile sıra no, 11 sıra no'da nüfusa kayıtlı Çalışlar
SUÇ YERİ VE TARİHİ Cad. Meydan Sok. Ahmet Engin Apt. 1/10 Bahçelievler/
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ :Av.MAHMUT ŞEVKET KÜÇÜK, İstanbul Barosu
Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK'nun 53, 58/9 ve 63. maddeleri

MÜDAFİİ 39-VATAN BÖLÜKBAŞOGLU, MUHTALİP Oğlu


SUÇ ŞERİFE'den olma, 24/03/1984 doğumlu, ÇANAKKALE ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ MERKEZ ilçesi, İSMETPAŞA köy/mahallesi, 1 cilt, 1372 aile
GÖZALTI TARİHİ sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı İsmet Paşa Mahallesi Gök
TUTUKLAMA TARİHİ Sokak Pelin Yapı Kooperatifi A Blok D: 5 Merkez/
ÇANAKKALE adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1
SEVK MADDESİ Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
:Av. MAHMUT YAŞAR, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: ANKARA 03.02.2008
: 03.02.2008 - 07.02.2008 (4 gün)
: 07/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 07/02/2008 tarih 2008/28 sayılı karan
: TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ

SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
40-ORHAN TUNÇ, Bandırma/ BALIKESİR adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
DURSUN Oğlu Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
DÜRDANE'den olma, Av.İZZET CEMEL FİDAN, Av.MEHMET TAŞDELEN,
30/03/1961 doğumlu, Av.YÜKSEL ILGIN, İstanbul Barosu Avukatlarından
KAYSERİ ili, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
KOCASİNAN ilçesi, Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme BALIKESİR
ŞİRİNEVLER MAH. , 22.02.2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
29 cilt, 43 aile sıra no, 1 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
sıra no'da nüfusa kayıtlı maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
Paşa Mescit Mahallesi TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
İnönü Caddesi Atılım Kanunun 5., TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri
Sitesi B Blok No 156/17

41-HABIP UMIT SAYIN, İHSAN Oğlu MUAMMER

ILHAN'den olma, 14/0 mlu, İSTANBUL ili,


KADIKÖY ilçesi, FEN^RYOL ^, köy/mahallesi, 9 cilt,
suç 1100 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kızıltoprak
İstasyon Cad. Müderris Ziya Sok. Gora Apt No.5/31 Kadıköy
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 2 Nolu
SUÇ YERİ VE TARİHİ F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. : Silahlı Terör
GÖZALTI TARİHİ Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
TUTUKLAMA TARİHİ Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, Hukuka Aykırı
Olarak Kişisel Verileri Kaydetme :
SEVK MADDESİ 22.02.2008
: 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün) : 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır
Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4.
maddesi yollaması ile
TCK.nun (135/2,43/2), 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 42-EMİN GÜRSES, SABRİ Oğlu HATİCE'den olma,


03/06/1957 doğumlu, RİZE ili, MERKEZ ilçesi,
SUÇ PORTAKALLIK MAHALLESİ, 31 cilt, 51 aile sıra no, 26 sıra
no'da nüfusa kayıtlı İnönü Cad. Yıldız Sok. Rize Girişenler
SUÇ YERİ VE TARİHİ Sitesi E Blok D:26 Kozyatağı Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
GÖZALTI TARİHİ ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı
TUTUKLAMA TARİHİ Cezaevinde TUTUKLU.
Av. FİLİZ ESEN, Av.MEHMET TAŞDELEN, Av. İZZET
SEVK MADDESİ CEMAL FİDAN İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine
Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İSTANBUL 22.02.2008
22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı :
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 43-KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU, REŞAT Oğlu


SERVER'den olma, 13/02/1939 doğumlu, TRABZON ili,
suç MERKEZ ilçesi, ORTAHİSAR MAHALLESİ, 20 cilt, 174 aile
sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı Naciye Sultan Sitesi Ortaköy
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Beşiktaş/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ SEVK
MADDESİ
:Av. METİN ÇETİNBAŞ, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, : İSTANBUL
21.03.2008 : 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün) : TCK.nun 314/1,
313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
fe^0/5 maddesi yollamasıyla
TCK.nun 313/4, 314Z TCK'nun 82/a-g, T^Kmun ^/sh|, 35/2
(4 kez), TCK.nun

174/1-2, TCK.nım (170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun (327/1 (8


kez), TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun (135/2-1, 43/2 (18 kez), TCK.nun
315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), TCKaıun (319/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez), TCK.nun 284/1 (3
kez), TCK.nun (174/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi), TCK.nun 336, TCK.nun 216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73
(2 kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri,

MÜDAFİİ 44-SERHAN BOLLUK, SABAHATTİN YILMAZ Oğlu


DİLEK'den olma, 13/04/1960 doğumlu, MALATYA ili,
SUÇ MERKEZ ilçesi, İZZETİYE köy/mahallesi, 32 cilt, 134 aile sıra
no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Adem Sk Belediye Blokları A/4
SUÇ YERİ VE TARİHİ Blk K.5 D. 18 İçerenköy Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
GÖZALTI TARİHİ ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
TUTUKLAMA TARİHİ Cezaevinde TUTUKLU.
Av. MEHMET NURİ AYTEKİN, Av.SAİT TÜNER , İstanbul
SEVK MADDESİ Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İSTANBUL
21.03.2008 21.03.2008 -23.03.2008 (2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç

SUÇ YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ
45-DOGU
PERINÇEK,
MEHMET SADIK

Oğlu
LEBİBE'den olma,
17/06/1942 doğumlu,
ERZİNCAN ili,
REFAHİYE ilçesi,
KEMALİYE
köy/mahallesi, 2 cilt, 101
aile sıra no, 11 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gayrettepe
Ayazma Dere Cad. 17/10
Beşiktaş/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 1
Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN,
Av. MEHMET NURİ
AYTEKİN
İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü
Kurma, Yönetme, Zorla
Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC
Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik,
Açıklanması Yasak
Belgeleri Temin Etme,
İSTANBUL 21/03/2008
21.03.2008 - 23.03.2008
(2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin
24/03/2008 tarih 2008/44
sayılı karan
TCK.nun 314/1, 312/1,
313/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 312/2, 313/4,
314/3 ve 220/4. maddesi
yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/la-
g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCK.mm
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (7 kez), TCK.nun (319/1,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez),
TCK.nun 284/1 maddesi (3 kez), (TCK.nun 174/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi), TCK.nun 336,
TCK.nun 216/1 (2kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2
kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri

MÜDAFİİ 46-FERİD İLSEVER, ABDULLAH Oğlu MÜESSER'den olma,


05/07/1946 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, KATİP
SUÇ MUSLAHATTİN köy/mahallesi, 40 cilt, 599 aile sıra no, 4 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Caferağa Mah Doktor Esat Işık Cad 90/10
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Tekirdağ 1 Nolu F
GÖZALTI TARİHİ Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, Av.
TUTUKLAMA TARİHİ MEHMET NURİ AYTEKİN İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, TC Hükümetine Karşı Silahlı
SEVK MADDESİ İsyana Tahrik İSTANBUL 21/03/2008 21.03.2008-23.03.2008
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan :
TCK-nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

47-MEHMET ADNAN AKFIRAT, HAYRİ Oğlu


NERMİN'den olma, 13/06/1957 doğumlu, GAZİANTEP ili,
NİZİP ilçesi, ŞIHLAR köy/mahallesi, 12 cilt, 159 aile sıra no,
MÜDAFİİ 54 sıra no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı
No.7/7 Beyoğlu/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı
suç suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SUÇ YERİ VE TARİHİ Av. ALİ OSMAN ÖZDİLER, Av. GÜVEN TEMUR İstanbul
GÖZALTI TARİHİ Barosu Avukatlarından
TUTUKLAMA TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 21.03.2008
SEVK MADDESİ 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 24/03/2008 tarih 2008/43 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

48-HİKMET ÇİÇEK, HALİL Oğlu SATIA'den olma,


23/08/1949 doğumlu, ANKARA ili, ALTINDAĞ ilçesi,
GÜNDOĞDU köy/mahaljeşsi, 45 .cilt, 1 aile sıra no, 3 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gündgğdu Mah> Kıvnm Sok. 2/2 Kurtuluş

l
^: ^^^J^p
MÜDAFİİ
suç

suç YERİ VE TARİHİ


GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydetme ANKARA 25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih
2008/38 sayılı karan TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (135/2,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 49-HAYATİ ÖZCAN, ABDUSSELAM Oğlu HURİYE'den olma,


16/02/1956 doğumlu, İZMİR ili, BUCA ilçesi, GÜVEN
suç MAHALLESİ, 11 cilt, 339 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı
385 Sok. No:6 Şirinyer Buca İZMİR adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. :
SUÇ YERİ VE TARİHİ Av. OSMAN ŞAHİN, Av. İBRAHİM ERDOĞAN İstanbul
GÖZALTI TARİHİ Barosu Avukatlarından
TUTUKLAMA TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Belgeleri Çalma veya tahsis edildiği yerden başka yerde
SEVK MADDESİ kullanma, Açıklanması Yasak Belgeleri Temin Etme İSTANBUL
25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih 2008/38 sayılı karan
TCK.nun 314/2 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddeleri, TCK.nun
314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 326/1, 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 50-IBRAHIM BENLİ, SÜLEYMAN Oğlu GULSEREN'den


olma, 02/02/1958 doğumlu, KAYRESİ ili, DEVELİ ilçesi,
suç KOPÇULLU MAHALLESİ, 13 cilt, 97 aile sıra no, 33 sıra
SUÇ YERİ VE TARİHİ
no'da nüfusa kayıtlı Şehit Zafer Sokak No 5 Avcılar İSTANBUL
GÖZALTI TARİHİ SEVK
adresinde ikamet eder.
MADDESİ
: Av. FİLİZ ESEN, İstanbul Barosu Avukatlanndan
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: 21/03/2008
: 21.03.2008 - 23.03.2008 (2 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

51-MAHIR CAYAN GÜNGÖR, KEMAL Oğlu FATMA'den


olma, 28/09/1980 doğumlu, ARDAHAN ili, MERKEZ ilçesi,
AKYAKA köy/mahallesi>^sc1r!ts54.aile sıra no, 85 sıra no'da

\)^y^^^
nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı No 5 Beyoğlu/
MÜDAFİİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. ADEM MURAT BEYOĞLU , İstanbul Barosu
suç Avukatlarından
SUÇ YERİ VE TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL 21.02.2008 21.02.2008 - 22.01.2008 (1 gün)
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 52-YUSUF TUNÇER, YILMAZ Oğlu ŞENGÜL'den olma,


SUÇ 12/05/1979 doğumlu, NİĞDE ili, ULUKIŞLA ilçesi, KOLSUZ
SUÇ YERİ VE TARİHİ KÖYÜ, 35 cilt, 3 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa kayıtlı Toros
GÖZALTI TARİHİ Sokak No 9 Sıhhiye Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ Av. İBRAHİM ERDOĞAN , İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
İSTANBUL 21.02.2008 21.02.2008 - 22.02.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı yasanın 13/1, 3713 Saydı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 53-AYDIN GERGİN, HİKMET Oğlu GÜLÜZAR'den olma,


suç 22/02/1979 doğumlu, MALATYA ili, YAZIHAN ilçesi,
SUÇ YERİ VE TARİHİ BEREKETLİ köy/mahallesi, 140 cilt, 10 aile sıra no, 16 sıra
GÖZALTI TARİHİ no'da nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı No 5
SEVK MADDESİ Beyoğlu/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. İBRAHİM ERDOĞAN , İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
İSTANBUL 21.02.2008
21.02.2008 - 22.02.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 sayılı yasanın 13/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ


suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ
54-YUSUF BEŞIRIK,
AHMET Oğlu
AYŞE'den olma,
01/01/1974 doğumlu,
TRABZON ili,
ARAKLI ilçesi,
DEĞİRMENCİK KÖYÜ,
15 cilt, 111 aile sıra no, 80
sıra no'da nüfusa kayıtlı
Siyavuşpaşa Mah.
Ulubatlı Hasan Cad.
Akasya Sok. No. 14/11
Bahçelievler İstanbul
adresinde ikamet eder. Av.
RAMAZAN ORHAN ,
İstanbul Barosu
Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye
Olma, Örgüte Bilerek
İsteyerek Yardım Etme
İSTANBUL 21.03.2008
21.03.2008 -22.03.2008
(1 gün)
TCK.nun 314/3 ve 220/7.
maddesi yollaması ile
TCK.nun 314/2 ve 3713
sayılı kanunun 5,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri
MÜDAFİİ 55-İLHAN SELÇUK, MEHMET KASIM Oğlu HİKMET'den
olma, 11/03/1925 doğumlu, MUĞLA ili, MİLAS ilçesi,
SELİMİYE HACIÇORBACI köy/mahallesi, 113 cilt, 113 aile
suç sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kültür Mahallesi Gazete
Muhabirleri Sitesi B/6-2 Beşiktaş/ İSTANBUL adresinde
suç YERİ VE TARİHİ ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ Av. BÜLENT UTKU- Av. TORA PEKİN, Av. MUSTAFA
SEVK MADDESİ KEMAL GÜNGÖR- Av. AKIN ATALAY, İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, Zorla Hükümeti Iskata
Teşebbüs,TC Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik,
İSTANBUL 21/03/2008 21.03.2008 - 22.03.2008 (1 gün)
TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/a-


g, TCKnun (82/a-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCKaıun
(170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun (327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (18 kez),
(TCK.nun 315,3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1,
3713 sayılı kanunun 5 (4 kez), TCKnun 284/1 (3 kez),
(TCK.nun 174/1, 3713 sayüı kanunun 5), TCK.nun 336,
TCK.nun (216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813
sayılı kanunun 32/a maddeleri,

MÜDAFİİ 56-KEMAL KERİNÇSİZ, HİLMİ Oğlu HATİCE'den olma,


20/02/1960 doğumlu, İSTANBUL ili, BEŞİKTAŞ ilçesi,
SUÇ CİHANNUMA köy/mahallesi, 6 cilt, 1129 aile sıra no, 1 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Vatan CD. Emlak Kredi Evleri Hl Blok K:4
D:9 Fatih/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. : Av.
GÖZALTI TARİHİ BURAK GÜNEŞ- Av. MEHMET DEMİRLER İstanbul Barosu
TUTUKLAMA TARİHİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, TC Hükümetine Karşı Silahlı
SEVK MADDESİ İsyana Tahrik, Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri
Bulundurma, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri Kaydetme,
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.mın 327/1, 135/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
2ı% f s ' ^Çh^A^^
MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ SUÇ

SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
57-FUAT TURGUT, VEHBİ Oğlu NADİRE'den olma, 30/09/1954 doğumlu, ELAZIĞ ili,
MERKEZ ilçesi, HARMANTEPE köy/mahallesi, 87 cilt, 3 aile sıra no, 35 sıra no'da nüfusa
kayıtlı 850 SK. 28/308 KONAK / İZMİR adresinde ikamet eder.
Av. DOĞAN YILDIRIM İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İZMİR- 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

58-HAYRETTİN ERTEKİN, MEHMET Oğlu FATMA'den olma, 10/03/1960 doğumlu,


İSTANBUL ili, BEŞİKTAŞ ilçesi, ABBASAGA köy/mahallesi, 1 cilt, 1922 aile sıra no, 1 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Ulus Doğankent Sitesi C-l Blok Lale Apartmanı K: 4 D: 10 Beşiktaş/
İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. TANER UZUN, Av. LÜTFİ İŞBULAN İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak, Halkı TC hükümetine karşı isyana tahrik, Halkı Kin ve
Düşmanlığa Alenen Tahrik, Tutuklu, Hükümlü veya Suçu Bildirmeme, Açıklanması Yasak
Bilgileri Temin, Suç Üstlenmeye azmettirme, 2813 sayılı kanuna muhalefet, 2863 sayılı kanuna
muhalefet, 6136 sayılı kanuna muhalefet İSTANBUL 22/02/2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3
gün)
26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı kararı TCK.nun 314/2, 313/1, 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (270, 38/1) TCK.mm 216/1,
334/1, 284/1, 2813 sayılı kanunun 32/a, 2863 sayılı kanunun 73, 6136 sayılı kanunun 13/1,
14/1, 15/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 59-NUSRET SENEM, BEHÇET Oğlu NAZANİ'den olma,


01/01/1950 doğumlu, ARDAHAN ili, ÇILDIR ilçesi,
SUÇ GÖLEBAKAN KÖYÜ, 13 cilt, 9 aile sıra no, 26 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Meşrutiyet Cad. No:47/24 Kızılay Merkez/
ANKARA adresinde ikamet eder. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN, Av. MEHMET NURİ AYTEKİN
İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydejp^^. Açıklanması Yasak Belgeleri
Temin Etme,

Ik^^V^^L-y
suç YERİ VE TARİHİ ANKARA 25/03/2008
GÖZALTI TARİHİ 25.03.2008-29.03.2008
TUTUKLAMA TARİHİ 29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih 2008/38 sayılı kararı
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

60-ABDULMUTTALİP TONÇER, ALİ Oğlu BUŞRA'den


olma, 29/02/1972 doğumlu, MUŞ ili, HASKÖY ilçesi, SUNAY
MAHALLESİ, 3 cilt, 101 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Hasköy Sunay Mahallesi Hasköy/ MUŞ adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde
TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av.CENGİZ KURTERİstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Suç Üstlenme
SUÇ YERİ VE TARİHİ İSTANBUL 25.02.2008 25.02.2008 - 29.02.2008 (4
GÖZALTI TARİHİ gün)
TUTUKLAMA TARİHİ 06/03/2008 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 06/03/2008 tarih 2008/28 sayılı karan
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun 270.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

MÜDAFİİ 61-MURAT ÖZKAN, MAHMUT Oğlu HAVA'den olma,


SUÇ 20/11/1974 doğumlu, ORDU ili, ÜNYE ilçesi, SAHİLKÖY
köy/mahallesi, 40 cilt, 129 aile sıra no, 33 sıra no'da nüfusa
SUÇYERİVE TARİHİ kayıtlı Kartaltepe Mah. Terakki Cad Özpmar Apt. No 28 D 12
GÖZALTI TARİHİ Bakırköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ : Av. SEÇKİN ALBAYRAM İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Örgüte Bilerek İsteyerek
Yardım Etme
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/3 ve 220/ 7. maddeleri yollaması ile TCK.nun
314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri

MÜDAFİİ 62-SATILMIŞ BALKAŞ, OSMAN Oğlu ZARİFE'den olma,


SUÇ 20/05/1973 doğumlu, KASTAMONU ili, ARAÇ ilçesi,
BAHÇECİK KÖYÜ, 28 cilt, 64 aile sıra no, 103 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Küçükbakkalköy Mah. Yenidoğan Cad. Nurtanesi
Sok. No: 13 Küçükbakkalköy Kadıköy/ İSTANBUL adresinde
ikamet eder.
Av. MİTHAT GÖKÇELİ Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
İstanbul Barosu Hükümetine Karşı Silahlı jsyana Tahrik Etme, İSTANBUL
Avukatlarından'^ : Silahlı 22.01.200$ f

k'>'„ T&
GÖZALTI TARİHİ
SEVK MADDESİ

MÜDAFİİ

suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

63-ASİM DEMİR, MEHMET ALİ Oğlu AZİME'den olma, 10/06/1973 doğumlu, SİVAS ili,
KOYULHİSAR ilçesi, BALLICA KÖYÜ, 11 cilt, 66 aile sıra no, 141 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Büyükkuruluşlar Derneği Fatiler Cad. İstanbul Küçükçekmece/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/son maddesi yollaması ile aynı kanunun 13/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ 64-ATILLA AKSU, MEHMET Oğlu MUYESSER'den olma,


suç 22/09/1960 doğumlu, BARTIN ili, MERKEZ ilçesi,
KÖYORTASI MAHALLESİ, 3 cilt, 11 aile sıra no, 18 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Neyzen Tevfik Caddesi Yalı Apartmanı 15/15
GÖZALTI TARİHİ Kartal İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ :Av. AYHAN SAĞIROĞLU İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Örgüte Bilerek İsteyerek
Yardım Etme, Görevi Kötüye Kullanma
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK. nun 314/3 ve 220/7. maddeleri yollaması ile TCK'nun
314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
257/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

65-MEHMET FİKRİ KARADAĞ, HÜSEYİN Oğlu


MÜDAFİİ
ŞÜKRÜYE'den olma, 03/01/1953 doğumlu, KASTAMONU ili,
ARAÇ ilçesi, TATLICA KÖYÜ, 111 cilt, 74 aile sıra no, 22 sıra
suç no'da nüfusa kayıtlı Acıbadem Yaprak Sk. Çamlıbel Apt No 64
D: 13 Üsküdar/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: Av. NEVZAT ÇETİN İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, TC Hükümetine
SUÇ YERİ VE TARİHİ Karşı silahlı isyana tahrik, Zorla Hükümeti Iskata teşebbüs,
GÖZALTI TARİHİ Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, Halkı kin ve
TUTUKLAMA TARİHİ düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama, Tutuklu
hükümlünün yerini bildiği halde yetkili merciye bildirmeme,
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: 26/01/2008 İstanbul Of^ğı^Ş|za Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)mln 26/01/2Ü%%ih 2008/18 sayılı kararı
'■V

Vd^&
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/4.
maddeleri yollaması ile TCK.nun (135/2, 43/2), 216/1, 284/1 ve
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri

TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla; TCK'nun 82/la-


g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCKnun
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), (TCK.nun 319/1,
3713 sayılı kanunun 5 (4 kez), TCK.nun 284/1 (2 kez), TCKnun
174/1, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 336, (TCK.nun 216/1 (1
kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813 sayılı kanunun 32/a
maddeleri,

66-HÜSEYİN GÖRÜM, MURAT Oğlu, ZEYNEP'den olma,


07/04/1962 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 13 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Misakı Milli Cad. Yavuz Türk Sok. 24/6 Kadıköy/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Edirne F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. ŞEFİKÇELİK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Askerleri itatsizliğe teşvik
etmek,
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevlenin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 319/1-2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri

67-ERKUT ERSOY, AYDIN Oğlu LAMİA'den olma,


25/12/1969 doğumlu, DÜZCE ili, AKÇAKOCA ilçesi,
ESMAHANIM köy/mahallesi, 25 cilt, 7 aile sıra no, 15 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Kalıcı Konutlar 11. Bölge 119. Ada F/2 D
14 DÜZCE adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av. MELİKE ARSLAN - Av. İSMET KOÇ, İstanbul Barosu
Avukatlarından
suç Silahlı Terör örgütüne üye olma, Hukuka aykırı olarak kişisel
verileri kaydetme, DÜZCE 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ (3 gün)KA
GÖZALTI TARİHİ 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevlenin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCK.nun 314/2,3713 sayılı kanunun 5. maddeleri, TCK.nun
SEVK MADDESİ 135/1-2, 43/2, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ 68-KAHRAMAN ŞAHİN, KARABEY Oğlu HÜRÜ'den
olma, 15/09/1974 doğumlu, KIRŞEHİR ili, AKÇAKENT ilçesi,
suç HASANALİ KÖYÜ, 41 cilt, 1 aile sıra no, 264 sıra no'da nüfusa
SUÇ YERİ VE TARİHİ kayıtlı Rasimpaşa Mah Yavuztürk Sok. No: 6 - Kuvayi Milliye
GÖZALTI TARİHİ Derneği Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Edirne F
TUTUKLAMA TARİHİ Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU Av. YILDIRIM
ÇAVUŞOVALI - Av. MELİKE ARSLAN, İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, İSTANBUL
22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

MÜDAFİİ 69-EROL ÖLMEZ, VEZİR Oğlu MÜBECCEL'den olma,


suç 17/03/1970 doğumlu, SİVAS ili, İMRANLI ilçesi, DELİCE
SUÇ YERİ VE TARİHİ köy/mahallesi, 38 cilt, 63 aile sıra no, 50 sıra no'da nüfusa
GÖZALTI TARİHİ kayıtlı Talimhane CD No 12/2 Beyoğlu/ İSTANBUL
TUTUKLAMA TARİHİ adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av., İstanbul Barosu
SEVK MADDESİ Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, İSTANBUL
22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı karan
TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

MÜDAFİİ 70-ABDULLAH ARAPOGULLARI, HASAN Oğlu


SUÇ HATİCE'den olma, 06/06/1984 doğumlu, SAMSUN ili,
SUÇ YERİ VE TARİHİ BAFRA ilçesi, KÖSELİ köy/mahallesi, 96 cilt, 36 aile sıra no,
GÖZALTI TARİHİ 91 sıra no'da nüfusa kayıtlı Cumhuriyet Cad Güneşli Mah
TUTUKLAMA TARİHİ No,34/3 Bağcılar İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
SEVK MADDESİ Av.CENGİZ KURTER, İstanbul Barosu Avukatlanndan Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 26.01.2008 26.01.2008 -
29.01.2008 (3 gün)
29/01/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCKnun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,

71-ERDAL IRTEN, HÜSEYİN Oğlu FATMA'den olma,


07/06/1964 doğumlu, BİNGÖL ili, KİĞI ilçesi, BİLLİCE
KÖYÜ, 7 cilt, 9 aile sıraneff^tı^no'danüfusa kayıtlı Evren

:İH)AfA^
Mah İstiklal Cad. 9. Sok. No:7/l Güneşli Bağcılar/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. : Av. GÖNÜL ERDEM , İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma : İSTANBUL
SUÇ 22.01.2008 : 22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün) : TCK.ımn 314/2,
SUÇ YERİ VE TARİHİ 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54,
GÖZALTI TARİHİ 58/9 ve 63 maddeleri,
SEVK MADDESİ
72-RAİF GÖRÜM, FAHRİ Oğlu GÜLİSTAN'den olma,
17/05/1968 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 19 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Aydınlı Mah. Akasya Sok. No:27 Çamlıbelde Sitesi
Tuzla/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
MÜDAFİİ : Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008-25.01.2008
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

73-YUSUF GÖRÜM, MURAT Oğlu ZEYNEP'den olma,


03/06/1948 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Atatürk Caddesi Beşevlen Sok. Bucak Pasajı No 5/7 Maltepe
İstanbul Maltepe/ İSTANBUL adresinde ikamet eder. Av.NİHAT
MÜDAFİİ GÖKÇELİ, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
SUÇ Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 -
SUÇ YERİ VE TARİHİ 24.01.2008 (2 gün)
GÖZALTI TARİHİ TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
SEVK MADDESİ ve 63 maddeleri,

74-OĞUZ ALPASLAN ABDÜLKADİR, SELMAN Oğlu


ŞÜKRÜYE'den olma, 15/08/1963 doğumlu, ANKARA ili,
ÇANKAYA ilçesi, BAHÇELİEVLER MAH. köy/mahallesi, 11
cilt, 270 aile sıra no, 2 sıra no'da nüfusa kayıtlı Cemal Süreyya
Sok. 15/1 Mühürdar Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Atılı suçtan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. OKTAY BOZKURT - Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu
Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54,
58/9 ve 63 maddeleri,
MÜDAFİİ 75-RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU, FERUDUN TURHAN
Oğlu SADET'den olma, 04/12/1963 doğumlu, İSTANBUL ili,
suç BAKIRKÖY ilçesi, KARTALTEPE köy/mahallesi, 37 cilt, 2406
aile sıra no, 9 sıra no'da nüfusa kayıtlı Koşuyolu Cad. Huzur
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Apt. No 158 D 4 Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
GÖZALTI TARİHİ
: Av. ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından
SEVK MADDESİ
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
Muhalefet,
: İSTANBUL 24.01.2008
: 24.01.2008 - 27.01.2008 (3 gün)
: TCKnun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/4 ve 3713 sayılı
kanunun 5 maddesi, TCKnun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

76-MUHAMMET YÜCE, NURETTİN Oğlu GULESAR'den


MÜDAFİİ olma, 01/01/1978 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi,
TEKELİ köy/mahallesi, 55 cilt, 5 aile sıra no, 32 sıra no'da
suç nüfusa kayıtlı Fatih Mah. Yalçın Sok. No.24/3 Emek BURSA
adresinde ikamet eder. Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde
SUÇ YERİ VE TARİHİ TUTUKLU.
GÖZALTI TARİHİ : Av. ZEKERİYA ŞERBETÇİOĞLU- Av. MELİKE ARSLAN,
TUTUKLAMA TARİHİ İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Tutuklu,Hükümlü veya Suç
SEVK MADDESİ Delillerini Bildirmeme
: BURSA 22.01.2008
: 22.01.2008-25.01.2008
: 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/17 sayılı kararı
: TCK.nun 314/2,3713 sayılı kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
284/1, TCKnun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ

SEVK MADDESİ
77- SELİM AKKURT, nüfusa kayıtlı İriağaç Köyü Oltu ERZURUM adresinde ikamet
CEMAL Oğlu eder. Atılı suçtan Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevinde
YILDIZ'den olma, TUTUKLU. Av. ÜLKER ÇALIŞKAN, Av.TÜRKAN
31/10/1981 doğumlu, GÖRENER Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma 11.03.2008
ERZURUM ili, OLTU 11/03/2008 Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
ilçesi, İRİAĞAÇ maddesi İle Görevli)nin 11/03/2008 tarih 2007/852 sayılı karan
köy/mahallesi, 40 cilt, 15 TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK-nun 53, 54, 58/9 ve
aile sıra no, 44 sıra no'da 63 maddeleri,

78-COŞKUN ÇALIK, SEBAHATTİN Oğlu YAŞAR'den olma,


02/02/1977 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi,
BAHÇELİKIŞLA köy/mahallesi, 12 cilt, 50 aile sıra no, 26 sıra
MÜDAFİİ no'da nüfusa kayıtlı Hürriyet Mahallesi Nilüfer Caddesi No: 19
SUÇ D:3 Merkez/ BİLECİK adresinde ikamet eder. Av. CENGİZ
SUÇ YERİ VE TARİHİ KURTER İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
GÖZALTI TARİHİ Örgütüne Üye Olma, (Etkin pişmanlık) BİLECİK - 22.02.2008
SEVK MADDESİ 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 314/3.
maddesi yollaması ile 221/4-son cümle, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

MÜDAFİİ 79-AYHAN ÇELİK, ŞABAN Oğlu HURİ'den olma,


SUÇ 15/02/1976 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi, İRİAĞAÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ köy/mahallesi, 40 cilt, 6 aile sıra no, 34 sıra no'da nüfusa kayıtlı
GÖZALTI TARİHİ Şükrü Paşa Mah. Budak Sok. Hakseven Yapı Koop. A Blok
SEVK MADDESİ Kat:3 ERZURUM adresinde ikamet eder.
: Av.TÜRKAN GÖRENER İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: ERZURUM 26.02.2008
: 26.02.2008 - 28.02.2008 (2 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,

80-HÜSEYİN GAZİ OĞUZ, İBRAHİM Oğlu FATIMA'den


MÜDAFİİ olma, 01/01/1960 doğumlu, ÇORUM ili, MERKEZ ilçesi,
YAVRUTURNA MAHALLESİ, 10 cilt, 658 aile sıra no, 6 sıra
suç no'da nüfusa kayıtlı Hatboyu Cad. Papatya Sok. N:2/9 Pendik/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Kocaeli 1 Nolu F Tipi
SUÇ YERİ VE TARİHİ Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
GÖZALTI TARİHİ Av. HAKKI OĞUZHAN ŞAHİNOĞLU İstanbul Barosu
TUTUKLAMA TARİHİ Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
SEVK MADDESİ Muhalefet etmek, İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 -
25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 6136 Saydı Kanunun 13/1, 12/1, 3713 sayılı
kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
MÜDAFİİ 81- TANJU OKAN, YAŞAR Oğlu GÖNÜL'den olma,
SUÇ 20/07/1966 doğumlu, MERSİN ili, MERKEZ ilçesi,
İHSANİYE köy/mahallesi, 14 cilt, 41 aile sıra no, 19 sıra no'da
SUÇ YERİ VE TARİHİ nüfusa kayıtlı Mezitli/Viranşehir Mahallesi Milli Egemenlik
GÖZALTI TARİHİ Caddesi Yalman Apartmanı 2/3 Merkez/ MERSİN adresinde
ikamet eder.
Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet
Etmek, MERSİN 22.01.2008 22.01.2008-25.01.2008

&PÎ7 «I
y
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayüı Kanunun 13/1, 3713 Sayüı Terörle
Mücadele Kanunun 5., TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

82-YAŞAR ARSLANKÖYLÜ, FİKRET Oğlu ZELİHA'den


olma, 21/02/1966 doğumlu, MERSİN ili, MERKEZ ilçesi,
ARSLANKOY, 36 cilt, 43 aile sıra no, 56 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yeşilyurt Mah. Necip Fazıl Bulvarı No 32 Gül Apartmanı
Kat 3 D 9 Seyhan/ ADANA adresinde ikamet eder.
: Av. ŞEFİK ÇELİK, Av. MELİKE ARSLAN İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanununa
suç Muhalefet Etmek,
: İSTANBUL 22.01.2008
suç YERİ VE TARİHİ : 22.01.2008 -25.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayılıl kanunun 15/1, 3713 sayılı kanunun
SEVK MADDESİ 5 ve TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

83-İHSAN GÖKTAŞ, NURETTİN Oğlu RUKİYE'den olma,


24/09/1973 doğumlu, ÇANKIRI ili, ÇERKEŞ ilçesi, BEDİL
KÖYÜ, 15 cilt, 44 aile sıra no, 15 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Giyimkent Atış Alanı Yüzyıl/İstanbul Merkez/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
:Av. ŞEFİK ÇELİK İstanbul Barosu Avukatlarından
MÜDAFİİ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
SUÇ : İSTANBUL 23.01.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ : 23.01.2008 - 27.01.2008 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
SEVK MADDESİ ve 63 maddeleri,

84-RASİM GÖRÜM, ENVER Oğlu ZEHRA'den olma,


09/10/1977 doğumlu, SAKARYA ili, HENDEK ilçesi, 3 cilt,
270 aile sıra no, 7 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yeni Mahalle
Beştepeler Caddesi Emek Sitesi A Blok A Giriş Kat:4 Daire:7
Hendek/ SAKARYA adresinde ikamet eder. Tekirdağ 2 Nolu F
Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ Av.MEHMET SAMİ SELÇUK İstanbul Barosu Avukatlarından
suç Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 24.05.2008
SUÇ YERİ VE TARİHİ 24.05.2008 - 28.05.2008 (4 gün)
GÖZALTI TARİHİ 28/05/2008 İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 28/05/2008 tarih 2008/58 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5,
SEVK MADDESİ TCK.nun 53,54, 58/9 ve 63 maddeleri,

85- ALİ KUTLU, FETTAH Oğlu ZEYNEP'den olma,


03/07/1983 doğumlu, OSMANİYE ili, BAHÇE ilçesi,
BEKDEMİR köy/mahallesi, 5 cilt, 24 aile sıra no, 40 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yeni Mjjb^Ahmet Pekkan İlköğretim Okulu
s- rğy '"■-..
r~

^vöwc)^
MÜDAFİİ Civan No:30 Bahçe / OSMANİYE adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. ; Av.
suç FİKRET ALTUNCU İstanbul Barosu Avukatlarından : Silahlı
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Terör Örgütüne Üye Olma : MERSİN 13.04.2008 : 13.04.2008
GÖZALTI TARİHİ
-16.04.2008 (3 gün) : 16/04/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza
TUTUKLAMA TARİHİ
Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/04/2008 tarih 2008/59 sayılı kararı :
SEVK MADDESİ
TCK.nun 314/2, 3713 Sayüı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCKnun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

86- MURAT ÇAĞLAR, ERSEN Oğlu FATMA'den olma,


28/06/1974 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi,
BEDRETTİN köy/mahallesi, 3 cilt, 571 aile sıra no, 32 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Liman Ağzı Mevkii Otağ Otel Kaş/ ANTALYA
adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU. Av. KENAN BİLGE İstanbul Barosu
MÜDAFİİ
Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Hukuka aykırı
SUÇ olarak kişisel verileri kaydetme, 6136 Sayılı Kanununa
Muhalefet, ANTALYA 16.06.2008 16.06.2008 -18.06.2008 (2
SUÇ YERİ VE TARİHİ gün)
GÖZALTI TARİHİ 18/06/2008 İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
TUTUKLAMA TARİHİ maddesi İle Görevli)nin 18/06/2008 tarih 2008/70 sayılı karan
TCKnun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
SEVK MADDESİ Terörle Mücadele Kanunun 5.maddeleri, TCKnun 314/3 ve
220/4. maddesi yollaması ile TCKnun 135/2-1,43/2, TCKnun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,

DELİLLER Örgütsel içerikli dokümanlar, arama yakalama ve elkoyma


tutanakları, iletişim tespit tutanakları, şüphelilerin beyanları,
tanık beyanları, gizli tanık beyanları, mağdur beyanları,
bilirkişi raporları, Kriminal Polis Dairesi Başkanlığının
raporları, Bomba irtibat raporları, digital veri inceleme
raporları, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının yazıları,
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazıları, Mit Müsteşarlığı'nın
gizli belgelere ilişkin yazıları, eylem evrakları ve tüm dosya
kapsamı olup ayrıca herbir şüpheli için ilgili bölümde ayrıntılı
belirtilmiştir.

SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:


Soruşturmaya 12 Haziran 2007 tarihinde kollukça alman bir telefon ihbarı üzerine
başlanılmış, ihbar değerlendirilerek İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27 adet el bombası
ele geçirilmiş, el bombalan ile ilgisi tespit edilen kişiler yakalanmıştır.
Yakalanan kişilerden bazılarının başta Cumhuriyet Gazetesine atılan elbombalan ve
Danıştay saldmsı olarak bilinen eylemler olmak üzere, jdaha önce meydana gelen bazı adli
olay ve olay failleri ile de bağlantılarının kurulması- üzerjncjsoruşturma genişletilmiştir. Bu
kapsamda iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda'alınması, 'yenivbağlantılann tespit edilmesi
ve bunlar üzerine yapılan yeni yakalama, arama işlemleri, aramalarda ele geçen doküman ve
dijital verilerin incelenmesi, ilgili kişilerin ifade içerikleri, süreç içerisinde alman ihbarlar,
tanık ve gizli tanık ifadeleri üzerine elde edilen yeni deliller, ilgili kurumlar ile yapılan
yazışmalar ve tüm bunların analizi ile devam ettirilmiştir.
Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün her yıl güncellenen terör örgütleri
listesinde yer almayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör
örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış
Ergenekon isimli Terör Örgütüne ulaşılmıştır.
Türk tarihine ait önemli bir kavram ve bilinen Türk Destanının da adı olan Ergenekon
ile terör örgütü kelimelerinin iddianamede yan yana getirilmesi Cumhuriyet Başsavcılığımızın
tercihi olmayıp, sözü edilen örgütün ele geçen yazılı dokümanlarında "Ergenekon" olarak
adlandırılmasının zorunlu bir sonucudur.
Soruşturma kapsamında ele geçen "İSTANBUL 29 EKİM 1999 ERGENEKON
ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" isimli dokümandan
ve soruşturma evrakı genelinden, Ergenekon Terör Örgütünün bu dokümanın yazım tarihi olan
1999 yılından da öncesine dayanan gizli örgütlü faaliyet içerisinde bulunduğu, yönetici ve
üyelerinin örgütü "Derin Devlet" kabul edip dışa karşı da bu şekilde gösterdikleri anlaşılmıştır.
Yasal dayanağı bulunmayan, esasen bir hukuk devletinde yasal olarak bulunması da mümkün
olmayan bu örgütlü yapı, Anayasal kurumların yetki ve sorumluluklarını hiçe sayarak sözde
devlet adına, devlet ve millet yararına hareket ediyormuş görüntüsü vermeye çalışmaktadır. Bu
yöntemle, kamu kurumlarını baskı altına alıp devlet yönetiminde etkili olmayı, sivil toplum
kuruluşlarını da örgüt amaçlan doğrultusunda yönlendirmeyi amaçladığı belirlenmiştir.
Aşağıda ayrıntısı ile anlatılacak olan Ergenekon Terör Örgütünün, gizli bir
yapılanması olduğu, legal ve illegal alanlarda örgütlendiği, deşifre olan örgüt üyesinin
öldürülmesi derecesinde katı hiyerarşik kurallarının bulunduğu, askeri birimler dahil her türlü
kamu kurumunun örgütün faaliyet alanında olduğu, bütün kamu kurumlannm kontrollerinin
ele geçirilmesini amaçladığı, siyasal amaçlan doğrultusunda da sözde devlet ve millet yaratına
olduğu kabulü ve hemen herkesçe itiraz edilmeyecek milli değerlerin istisman propagandası
ile kasten öldürme dahil yasalarda suç olarak tanımlanan her türlü eylemin
gerçekleştirilebiceği anlayışına sahip olduğu ve bu kapsamda birçok eylemi de gerçekleştirdiği
anlaşılmıştır. Örgütün yakın amacının ülkede yönetim zafiyeti oluşturacak derecede eylemler
yapıp kamu düzenini bozacak kargaşa ortamı meydana getirmek, nihai amacının da oluşacak
kargaşa ortamı ile yönetime karşı yapılacak hukuk dışı bir müdahalenin kamuoyunda kabulü
ve haklılığını temin edip, hukuk dışı bir müdahale ile yönetimi ele geçirmek olduğu tespit
edilmiştir.
iddianame, soruşturmanın kronolojik gelişimine uygun şekilde, gelişen olaylann, elde
edilen delillerin ve delillerden şüphelilere ulaşılması aşamasının, örgüt dokümanlannm,
örgütün yapısı ve bağlantılannm, örgütün gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi tasarladığı
eylemlerin açıklanması sistematiğinde düzenlenmiştir. Nihayetinde, metnin oldukça
uzamasının çeşitli sakmcalan da göze alınarak, iddianamenin ve 420 Klasör 3 DVD'den oluşan
soruşturma evrakının Mahkeme tarafından incelenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi
ile,sher bir şüpheliye hangi suçun yüklendiğinin, savunmalannm, elde edilen delillerin,örgüt
irtibatlannm,tanıklar ve diğer şüpheli beyanlannm ve tüm bunlann değerlendirilmesi sonucu
edinilen kanaate göre tayin edilen hukuki durumunun başlıklar halinde açıklandığı müstakil
bölümlere yer verilmiştir.
Anlatımda, örgütün yapısını ortaya koyan önemli dokümanlar hacimli olmalan
nedeni ile özetlenerek iddianame metnine aktanlmıştır. Soruşturma evrakına ekli örgüte ait
bazı dokümanlarda açık ve anlaşılır bir şekilde kişilere,ait isimler, özel hayata ilişkin istihbari
yazı ve fişleme tarzı notlar, haklanndaki örgütşef .değerlendirmeler yer almakta ise de,
bunların ismi geçen kişilere hakaret konusu olabileceği veya hedef gösterilebilecekleri
değerlendirilmesi ile zorunlu olmadıkça iddianame metnine yazılmamıştır. Yine soruşturma
kapsamında ele geçen, gizlilik dereceleri ilgili resmi kurumlardan sorularak tespit
edilen,bazılan soruşturma evrakına ekli, bazıları ise adli emanette muhafaza edilen
dokümanlara aynısı ile iddianame metninde yer verilmeyerek, hukuki nitelendirmelerine
yetecek derecede içerik ve mahiyetlerinin özetlenmesi yolu tercih edilmiştir

I.BÖLÜM
SORUŞTURMANIN ÖZETİ
1-SORUŞTURMANIN BAŞLANGICI- ÜMRANİYE İLÇESİNDE EL
BOMBALARININ ELE GEÇİRİLMESİ
Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 156 hattını gizli numaradan arayarak isim ve
kimliğini belirtmeyen bir şahsın, "Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı 'nın karşısındaki
tek katlı binanın (önünde büfe var) çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4
patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMIRTAŞ isimli şahsın sakladığı, bu
patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği, adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu
caddesinin birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki tek katlı bina " şeklinde
ihbarda bulunması üzerine, bu ihbar önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasmda da
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünce ihbarda belirtilen yerin Ümraniye ilçesi Çakmak
Mahallesi Samanyolu Caddesi Güngör Sokak No:2 sayılı yerde, Yiğit büfe ve Kardak
Balıkçısı arasından geçilmek sureti ile girilen bir gecekondu olduğu 12.06.2007 tarihinde
tespit edilmiş ve Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nden alman arama kararma istinaden
yapılan aramada, belirtilen ikametin çatısında, ihbarda belirtilen elektrik direğinin yanında
üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş yeşil renkli, her iki tarafında taşımak için halattan ip
bulunan ahşap kasa şeklindeki sandıkta 27 adet savunma ve taarruz tipi el bombası
bulunmuştur. Ev sahibi Mehmet DEMİRTAŞ ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu
anlaşılan yeğeni Ali YİĞİT şüpheli olarak yakalanmıştır.
2-BAĞLANTILI KİŞİLERİN YAKALANMASI VE ÖRGÜTE AİT
BELGELERE ULAŞILMASI
Evde yapılan arama sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların Oktay
YILDIRIM'a ait olduğunu şifai olarak bildirmesi üzerine bu şüphelinin de yakalandığı, alman
mahkeme kararlarına istinaden ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda Oktay YILDIRIM ve
Mehmet DEMİRTAŞ'da ruhsatlı, Ali YİĞİT' in evinde de ruhsatsız silah ve mermiler ile Oktay
YILDIRIM' in evinden sustalı bıçak, kasatura türü kesici aletlerin ele geçirildiği, ayrıca
şüphelilere ait bilgisayarlar ve diğer evraklara el konulup mahkemeden alman kararlar
çerçevesinde teknik olarak incelemesinin yapıldığı,
Şüphelilerin sorgulanması sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm susma hakkını
kullandığı, Oktay YILDIRIM'm suçlamaları kabul etmediği ve bombalarla ilgisinin olmadığını
beyan ettiği, şüpheli Ali YİĞİT'in ise; bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu,
kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini, daha sonra babası Şevki YİĞİT' in bir gün
evin çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördüğü ve kendisine sorduğunu,
kendisinin de bu konuyu evin sahibi olan Mehmet DEMİRTAŞ'a sorduğu, Mehmet
DEMİRTAŞ'm da sandığı Oktay YILDIR İM'in", getirdiğini söylediğini, Oktay YILDIRIM ve
Mahmut ÖZTÜRK'ün sürekli Mehmet DEMİRTAŞ'a ait LPG istasyonu ve
manava geldiklerini, özel olarak gizli gizli görüşmeler yaptıklarım, kendisi odaya girdiğinde
konuşmayı kestiklerini, bir gün Oktay YILDIRIM'a "KUVA-İ MİLLİYE ne demek?" diye
sorduğunda KUVA-İ MİLLİYE'nin DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE
DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ kendisine söylediğini ve
Mehmet DEMİRTAŞ'm da kendisine "çatıda askeri bir sandık var ve içinde el bombalan var,
bu malzemelere bir şey olursa başınız belaya girer kurtaramayız, kimseye bu konudan
bahsetme seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" diyerek kendisini uyardığını ve bombalann
1,5 yıl kadar önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini belirttiği, kendisinin bu olayı
öğrenmesinden sonra Oktay YILDIRIM'm manava geldiğine şahit olmadığını ve babasının bu
bombalan ihbar etmesini söylediğini, kendisinin de korktuğu için ihbar edemediği, ancak bu
sebeple evi boşaltıp başka bir eve taşındığı, muhtemelen bu ihban da babasının yapmış
olduğunu, aynca bombalann olduğu manav dükkanına Oktay YILDIRIM ve Mahmut
ÖZTÜRK'ün yanı sıra kendisini daha önceden tanımadığı ancak medyadan ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN olarak bildiği şahsın siyah bir mercedes araba ile manav dükkanının önüne
gelip durduğunu ancak araçtan kimsenin aşağı inmediğini, ZAFER (kod) MuzafferJIEKİN'in
dikkatlice manava bakmasından sonra arabanın uzaklaştığını, arkasından Oktay YILDIRIM'm
manav dükkanından aynlıp 15-20 dk. sonra Mahmut ÖZTÜRK ile birlikte san Opel Corsa ile
manava geldiklerini, bu olaydan 3-4 ay kadar sonra babasının bombalan bulduğunu beyan
etmiştir.
Bu ifade ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in el bombalan ile ilgili medyada Oktay
YILDIRIM'ı savunmaya yönelik olarak bombalann hurda olduğunu, çalışmadığını ve
çöplükten Oktay YILDIRIM tarafından toplanmış olabileceğini beyan etmesi üzerine; ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ile Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıslann da olayla bağlantılı
olabilecekleri değerlendirilerek bu iki şüpheli de gözaltına alınıp ikamet ve işyerlerinde
mahkeme karanyla arama yapılmıştır.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in ikamet ve iş yerinde yapılan aramalar
sonucunda iş yerinde masasının üzerinde "Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Master
Plan On Çalışması)" ibareli kitap kapağı şeklinde dizayn edilmiş dokümanın bulunduğu, aynca
evinde yapılan aramada Emniyet Müdürlüğü'nce 16 nolu CD olarak adlandınlan CD
içerisinde; Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisayarlanndan çıktığı anlaşılan, Milli Güvenlik
Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannın kendi aralannda yapmış olduklan gizlilik ibareli
toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren bir çok belgenin de bulunduğu, aynı CD
içerisinde bulunan şifreli word belgesinin açılmasıyla şüpheli Muzeffer ŞENOCAK'a ait
olduğu anlaşılan resimler ile bazı bilgi ve belgelerin yanısıra internet çıktılannm bulunduğu,
Aynca Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in bilgisayannda "ERGENEKON-LOBİ"
dokümanının bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Ali YİĞİT, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ve Mahut ÖZTÜRK'ün, sevk edildikleri nöbetçi mahkemelerce
tutuklandıklan,
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN den elde edilen örgütsel dokümanlar ve
devlete ait gizli belgeler;
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Master Plan Ön
Çalışması)" isimli 23 sayfalık örgütsel dokümanın incelenmesinde;
Devletin ele geçirilmesi için "yer altında ve yer üstünde yapılanmanın gerektiği ve bu
yapılanmanın gizliliğinin" zorunlu olduğu, PYK (Planlama Yürütme Kurulu)' nın bu gizli
yapılanmanın en üst birimi olduğu, AK' nin de alt kurul olduğu,
"Süreçler (5)" başlığı altında, "4 -Sızma ve denetim süreci" alt başlığı içeriğinde:
3-Sızma stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı Örgütleri (Mafya), Medya, Camiler ve tarikatlara sızmak ve denetim
mekanizmaları oluşturmak" şeklinde ilkeler konulduğu görülmektedir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda alman mahkeme
kararlarına istinaden yapılan operasyon sonucunda, 20.06.2007 tarihinde şüpheliler MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK
yakalanmıştır.
Şüpheli MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm
bilgisayannda "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanından başka Danıştay Eylemi ve
Atabeyler operasyonu ile ilgili istihbari bilgiler ve çeşitli kişilerin özel yaşamları ile alakalı
bilgi ve belgelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgi ve belgelerin örgütün alt üyelerince temin
edilip şüpheli Gazi GÜDER'e gönderildiği, Gazi GÜDER'in de bunları örgütün üst biriminde
görev yapan MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a gönderdiği
ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bilgisayannda bu
bilgilerin depolandığı, şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in de bu bilgileri çeşitli yerlerden
toplayıp örgütün üst kademelerine ulaştırdığının anlaşılması üzerine Ayşe Asuman ÖZDEMİR,
Gazi GÜDER ve Halil Behiç GÜRCİHAN'm da yakalandığı, bu şüpheliler ile ilgili yapılan
arama ve bilgisayar incelemeleri sonucunda hiyerarşik yapı içerisindeki MİLLÎ IRGAT(KOD)
Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'da bulunan bilgi ve belgelerin bu şahısların
bilgisayarlannda da bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılan aramalarda Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten "ERGENEKON-LOBİ"
ile "GLADİO VE MAFYANIN TÜRKİYEDE YENİDEN YAPILANMASI dokümanlan ele
geçirilmiştir.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in önce bu CD nin nereden geldiğini bilmediğini
beyan etmişse de sonrasında evinde bulunan gizli askeri bilgiler içeren CD'yi arkadaşı olan
Mete YALAZANGİL vasıtasıyla eski bir polisin getirdiğine ilişkin beyanı ve CD üzerinde
yapılan incelemede şifreli dosyanın açılması sonucu Polis Memurluğundan atılmış olan Aydın
YÜKSEK ile kendisini Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli subay olarak
tanıtan şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm 21-22.06.2007 tarihinde yakalandıklan, yapılan
aramalar sonucunda her iki şüpheliden de ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'de ele geçirelen 16
nolu CD olarak adlandınlan ve Genelkurmay Başkanlığı bilgisayarlanndan çıktığı tespit edilen
Milli Güvenlik Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannm kendi aralannda yapmış olduklan
gizlilik ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgileri içeren CD ile bir çok belgenin de
bulunduğu, aynca şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'tan patlayıcı yapımında kullanılan kimyasal
sıvı maddeler ile dinamit lokumu parçasının ele geçirildiği, bu şüphelilerin de sevkedildikleri
nöbetçi mahkemece tutuklanmışlardır.
3-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK'TE ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE
PATLAYICI MADDELER
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm yapılan sorgulamasında; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıklan
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK isimli şahsın bilgisayanndan
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK isimli şahsa kendisinden geçtiğini beyan etmesi
üzerine şüpheli Fikret EMEK Eskişehir'de yakalanmıştır.
Şüpheli Fikret EMEK'in ikamet ettiği annesine ait Eskişehir İli Hayriye Mahallesi
Dumruloğlu Sokak No: 124/5 Kat:3 sayılı evde yapılan aramada; aşağıda nitelikleri belirtilen
uzun namlulu silahlar, el bombalan, patlayıcı maddeler, bomba düzenekleri ile birçok askeri
mühimmat ve malzemenin ele geçirilmiştir: ^r -"*•-, >
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah, " * /"* %
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü, , •
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, Çeşitli çap ve markalarda bol miktarda fişek,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK
M3 COMPOSİTİON C-3 PLASTİK PATLAYICI,
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950)
diresel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, (6) adet yabancı
menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET
DANGEROUS yazılı) (3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası
bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti
(içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara Çankaya ilçesi Cevizlidere Caddesi Huzur Apt
No.89/14 sayılı adresinde yapılan aramada da bilgisayar, silah ve muhtelif örgütsel doküman
ele geçirilmiştir.
4-KUVVA-İ MİLLİYE TEŞKİLATI (KMT)
Şüpheli Oktay YILDIRIM'da ele geçirilen dokümanlarda ve şüpheli MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm beyanlarında KMT teşkilatı
olarak ifade edilen kuruluşun Kuvva-i Milliye Teşkilatı olduğunun belirlenmesi ve bunun
Ergenekon terör örgütünün yerin üstündeki legal kurumu olarak vasıflandınlması üzerine
İstanbul İl Başkanlığını Oktay YILDIRIM'm yaptığı Kuvva-i Milliye derneklerinde yapılan
aramalarda Ankara dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında ele geçirilen bilgi ve
belgelerde, şüpheli TUĞRUL DERME'nin ERGENEKON- Lobi dokümanına uygun olarak
gençleri örgütlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün bilgisayarında yapılan incelemede;
Yapılan örgütlenmenin anlatıldığı a-mailde: "Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden
önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim, sayın Ümit Sayın'a
acil ulaşmam gerekirken, Ümit Sayın'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu
bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir
rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde
bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin
elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside
emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin
Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli
olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit S
ayın'a da halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 18'li
Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri
toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve heyecan
ile cevabınızı beklerim.." şeklinde ifadeler içerdiği görülmüştür. E-mailde şüpheli tarafından
Kuvva-i Milliye Teşkilatı (KMT) başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e örgütlenmenin yapısını
anlattığı, bu yapılanmayı şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın yönlendirmeleriyle yaptığı açıkça
anlaşılmıştır.
5-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ VE ŞÜPHELİLER İSMAİL YILDIZ
İLE ERGÜN POYRAZ'DA DEVLETE AİT ÇOK GİZLİ BELGELERİN
ELE GEÇMESİ-SUİKAST PLANLARI
f- -"""^
ı

ı*
1:
i\ • *~ .. **•
Ankara'da bulunan Kuwa-i Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada
elde edilen, Dell marka G2D1XIJ seri nolu şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait laptop bilgisayarda
kayıtlı "doc" dosyası içerisinde; Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN veya AKP'den her hangi
birinin Cumhurbaşkanı olması durumundaki simülasyonda;
1.Şok suikast olarak Fener Patriği Bartholomeos'un öldürülmesi,
2.Şok suikast olarak Ermeni Patriği Mutayfan'ın öldürülmesi,
3.Şok suikast olarak İshak ALATON'un öldürülmesi konularını içerir Fuat ERMİŞ
SESAR imzalı world belgesinin bulunması sonucu son zamanlarda meydana gelen
farklı dinlere mensup kişilerin öldürülmesi olayları ile doğrudan irtibatlı ve hedef
gösterici yazı olması sebebi ile bu yazıyı yazan şahıslann da tespit edildiği, yazıyı
SESAR isimli sitenin sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'm yazıp kendi sitesinde
yayınladığı, aynı yazıyı Kuvva-i Milliye derneği üyesi olan Fuat ERMİŞ'in de kendi
ismi ile kuwaimilliye.net.com isimli şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait internet sitesinde
Bekir ÖZTÜRK'ün muvafakatıyla yayınlandığı tespit edilmiştir.
Yazı içeriği ve önceki dini içerikli cinayetler göz önüne alınarak bu yazıyı yazan ve
yayınlayan şüpheliler ve Tuğrul Derme hakkında mahkemelerden alman arama kararlarına
istinaden yapılan aramalarda şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m ev ve iş yerinde Oktay
YILDIRIM'dan ele geçirilen "ERGENEKON LOBİ" dokümanmdaki gibi Ergenekon'un sözde
istihbarat örgütü yapılanması içerikli belge ve şema ile illegal olduğu anlaşılan istihbari
raporlar ve bu raporları yazan kişilerin özgeçmişlerinden müteşekkil raporlann ele geçirildiği,
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlannda yapılan incelemelerde
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına ait çok gizli belge ve bilgilerin
bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün Sesar sitesinde yayınlanan, birçoğunda
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ övücü nitelikte yazılar ile kişisel verilere ilişkin bilgi
ve ses kayıtlan ele geçirilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'den, Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYINTa yaptığı
görüşmelerden bahsettiği, gençlerin örgütlenmesine ilişkin olarak hazırlandığı anlaşılan, GYP
KANUNU, GTA HAREKETİ gibi illegal gençlik oluşumlannm kuruluş ve faaliyetlerinin
düzenlenmesine ilişkin belge ve dokümanlann bulunduğu, bu belgenin ERGENEKON-LOBİ
dokümanında anlatılan örgütün sivil örgütlenmeyle alakalı gençlik teşkilatlanmn
örgütlenmesine yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'dan elde edilen bilgiler üzerine şüpheliler
Kemal ŞAHİN, M. Murat Yücel Feridun Refik NUHOĞLU ile yine aynı şüpheli ile irtibatlı ve
bir zamanlar SESAR sitesinde çalışan şüpheli H.Behiç GÜRCİHAN'm bilgisayanndan elde
edilen bilgiler ve bazı orijinal kitaplara ait olup yayınlanmadan önce şüpheliye verildiği
anlaşılan word formatmdaki yazı ve bilgilerin Ergün POYRAZ'a ait olduğunun anlaşılması ve
diğer şüphelilerden ele geçirilen dokümanlann incelenmesi sonucu Ergün POYRAZ'm bu
oluşumun içinde olduğu, yakın ilişki kurduğu askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri diğer şüphelilere aktarmak suretiyle örgütün hareket ve stratejisinin oluşumuna katkı
sağladığı bu sebeple BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'daki gizli bilgilerin Ergün POYRAZ' da
da bulunabileceği değerlendirildiğinden, şüpheli Ergün POYRAZ'm da ev ve iş yerlerinde
mahkeme kararlanna istinaden yapılan aramalar sonucunda "k.k. İstihbarat arşivi" isimli dosya
klasörü ile Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bir çok gizli bilgi
ve belgeler ile birçok kamu görevlisi memur, milletvekili, bakan ve hatta başbakanlara ait gizli
fişleme bilgileri ile notlann bulunduğu CD ve bilgisayar dosyalar ele geçirilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanlan doğrultusunda göz altına alman
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER kod ismini kullanan şüpheli İsmail EKSİK'm
yakalandıklan, yapılan aramalarda Mehmet Zekeriya*43tZTÜRK'de "Devletin Yeniden
Yapılanması", "ERGENEKON-LOBİ" ve "ERGENEKON""* dökümanlannm benzeri olan
/- . "C
i: ^ -fer
"MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanı ile birçok örgütsel içerikli
dokümanın ele geçirildiği, bu şüphelide insan kaçakçılığı ve Alevilerle alakalı raporlar ve gizli
istihbari notların bulunduğu, İsmail Paker kod ismini kullanan İsmail EKSİK'in
bilgisayarlarında da diğer şüphelilerde olduğu gibi sahte olarak tanzim edilmek üzere
bilgisayarlara taranmış sürücü belgesi ve kimlik resimlerinin bulunduğu, ayrıca (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda şüpheli Rafet ARSLAN'm da beyanlarının
alındığı, bu şüpheli de de derin devletle alakalı yazıların ele geçirildiği, daha sonra yapılan
operasyonlar sonucu şüpheliler Mete YALAZANGİL ile buna bağlı grupta faaliyet gösteren
şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE, şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Şüpheli Zeki
YURDAKUL ÇAGMAN'm yakalandıklan, bu şüphelilerin hem ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN hem de Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak faaliyet yürüttükleri anlaşılmıştır.
6-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ VE
MİT İLE İLGİSİNİN BULUNMADIĞI
Şüpheliler (Zafer) kod Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Milli
Irgat(kod)Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR' dan ele geçirilen "Lobi-
ERGENEKON" dokümanı ile Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN' de çıkan "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanlarından yola çıkılarak
yapılan çalışmalarda:
Sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"a bağlı
olarak, "Sivil Unsurların" örgütlenmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçekten
hareketle hazırlanan ve "Lobi" adı verilen bu "gizli örgütsel" çalışmaya esas olarak hazırlanan
LOBİ dokümanının Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunup
bulunmadığı hususları Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığına resmi yazı ile
sorulmuş olup, MİT Müsteşarlığından alman 31.10.2007 tarih, 1653/28607 sayılı cevabi
yazıda böyle bir yapılanmanın Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı belirtilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050-635-07-
O.Ö. sayılı cevabi yazılarında aynı konuyla alakalı olarak böyle bir oluşumun Türk Silahlı
Kuvvetleri alakasının bulunmadığı belirtilmiştir.
7-TUNCAY GÜNEY' DEN ELDE EDİLEN BELGELER
Konu ile alakalı olarak geçmişte herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı ile sorulmuştur.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğünce verilen cavapta, başka
bir suç sebebiyle 2001 yılında göz altına alman Tuncay GÜNEY isimli şahsın bilgisayarında
yapılan incelemelerde dosyada suretleri bulunan Aralık-1999 tarihli "ERGENEKON-LOBİ"
yazılı doküman ile,
İSTANBUL 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA
YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ (ERGENEKON'UN reorganizesi yeniden
yapılandırılması),
25 Kasım 1999 tarihli "DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÜZERİNE"
adlı doküman,
ARALIK/1999 tarihli OLUŞUM, adlı Alattin ÇAKICI ve Korkmaz YİĞİT'le alakalı
istihbari rapor şeklindeki doküman,
30 MART 2000 tarihli Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, yazılı doküman,
İSTANBUL/ 7 NİSAN 2000 tarihli İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ
BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ başlıklı doküman,
İSTANBUL 27 HAZİRAN 2000-06 tarihli--'OPERASYON örgütün birimince
hazırlandığı anlaşılan BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM başhkîı dpküman,

OA^^C
İstanbul 29 EKİM 2000 tarihli örgütün ARAŞTIRMA/ GÖZLEM/ANALİZ /TEORİ
birimlerince hazırlandığı anlaşılan, "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ
DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ" isimli belge,
İstanbul 9 ARALIK 2000 tarihli DİNAMİK ANTİ TEZ,
İSTANBUL / ARALIK 2000 tarihli ULUSAL MEDYA 2001 başlıklı doküman,
SECUTRITY A.Ş., PROTOKOL A.Ş başlıklı örgütsel içerikli dokümanlar ve bu
dokümanlar haricinde birçok istihbari nitelikli belgenin bulunduğu tespit edilmiştir.
Özel Kuvvetler komutanlığınca yazılmış gibi gösterilen ancak Genelkurmay
Başkanlığı'nca Özel Kuvvetler komutanlığının istihbari raporlanmn yazım teknik ve
şekillerinin taklit edilmesi suretiyle hazırlandığı anlaşılan dönemin bakan ve bazı ünlü kişileri
hakkında yazılmış istihbarat raporlanmn da bulunduğunun anlaşılmıştır.
Bulunan bu doküman ve belgeler ile ERGENEKON-LOBİ dokümanının
birbirilerinin devamı niteliğinde belgeler olduğu ve örgütsel yapının almış olduğu kararlann
deklare edilmesi ve örgütün stratejlerinin üyelerine duyurulması için belirlenmiş kurallan
içerdiğinin hepsinin belli şablonlar üzerine yazılmasından yola çıkılarak dosyada yeniden
yapılan inceleme sonucunda şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen OCTOBUS
(STATE ORGANİZED CRİME) MAFİA (La Cosa Nostra) İstanbul/Eylül 2000 isimli 30
Sayfadan ibaret doküman, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu),
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ, başlıklı doküman ile
şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'den elde
edilen YENİ MİLİS başlıklı örgütsel içerikli belge ve yine Halil Behiç GÜRCİHAN ve şüpheli
Bekir ÖZTÜRK'ten elde edilen "2023 PLATFORMU" yazılı örgütsel içerikli belgenin yazılım
şeklinden bilgisayar ortamındaki karakter ve şekil yönüyle birbirlerine çok benzedikleri aynca
hepsinin örgütün üst kademelerine hitaben yazıldığı "saygılanmla" ibareleriyle bittiği ilk
aşamada tutuklanan şüphelilerden elde edilen tüm belgeler ile şüpheliler Soruşturma
aşamasında ölen Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te ele
geçirilen "Devletin Yeniden Yapılanması" belgesi ve yine Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi
OKKIR da çıkan Yeniden Müdafai hukuk ve milli güçbirliği tüzüğü belgelerinin de tamamının
aynı örgüte ait örgütün stratejilerini belirleyen dokümanlardaki emir ve prensiplere göre
hazırlandığı ve örgütün amaçlannm güncellenmesine ve kararlann hayata geçirilmesine
yönelik belgeler olduğu anlaşılmıştır.
Dokümanlardan en önemlisinin ise Tuncay GÜNEY'in kendisine şüpheliler Veli
KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'in yazdırdığını söylediği "ERGENEKON YENİDEN
YAPILANMASI" (reorganizesi)" başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın olduğu, diğer
belgelerin bu belgede belirlenen örgütün amaç ve stratejilerine uygun olarak hazırlandığı
anlaşılmıştır.
8-VELİ KÜÇÜK VE MEHMET FİKRİ KARADAĞ -KUVAYI MİLLİYE
DERNEĞİ (1919) VE MİLLİ GÜÇ BİRLİĞİ
Bu dokümanlann Ergenekon terör örgütünün amaçlanna ulaşabilmek için örgüt
üyelerine verilen görevler gereği devletin ele geçirilmesi ve kendi amaçlan doğrultusunda
yönetilmesinin temini için herkese görev vererek ayn ayn yapılanma ve yayılma planlannm
yapıldığı ve bu belgelerin örgüt tarafından kabul edilmesini müteakip uygulamaya konulduğu,
dokümanlann sayısından ve farklı alanlara hitap edip aynı amaca ulaşmayı hefdeflediklerinin
anlaşılması üzerine örgütün diğer bölümünün çökertilmesi için mahkemelerden teknik takip
kararlan alınarak soruşturmanın derinleştirildiği, toplanan delillerden de örgütsel
dokümanlara uygun örgüt yapılanmasının gerçekleştirilerek, faaliyetlerini sürdürdükleri
yönünde kuvvetli şüphelerin oluşmasının ardından yapılan çalışmalarda şüpheli Veli
KUÇÜK'ün ve arkadaşlannm örgütsel bağlanUknnffî: deşifresi yönünde çalışmalara
başlanmıştır. » '>-
Yakalanan şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen örgütsel dokümanların
değerlendirilmesi sonucu örgütsel yapının geniş bir alana yayıldığı bu alanda örgütün aldığı
kararlar çerçevesinde birçok dernek ve paltformun oluşturulduğu, bu derneklerin örgütün
tabanını genişletmek ve istihbari yapılanmayı güçlendirme amacında olduklarının anlaşılması
üzerine örgütün deşifresine yönelik mahkemelerden değişik tarihlerde alman dinleme ve
teknik takip çalışmaları sonucunda örgütün hiyerarşik yapısına ve amaçlarına ilişkin birçok
eylem ve faaliyetlerde bulunduklarının anlaşıldığı, şüpheliler örgütün kararlarına istinaden
kurulan Kuvayi Milliye 1919 derneğinin istihbarat toplama ve mevcut güvenlik kuvvetlerini
tanımayıp alternatif bir ordu oluşturma amacıyla hareket edip, milli hassasiyetleri kullanmak
suretiyle halkın iyi niyetini suistimal ederek topladıkları paralan örgütün illegal faaliyetlerinde
kullandıkları tespit edilmiştir.
Örgütün çökertilmesi ve üyelerinin yakalanması ve delillerin elde edilmesi amacıyla
Mahkemeden alman arama kararlanna istinaden; 22/Ocak/2008 tarihinde yapılan aramalar
sonucunda, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sami HOŞTAN, Ali YASAK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Güler KÖMÜRCÜ, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit OĞUZTAN,
Mehmet Fikri KARADAĞ Özer KORKMAZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Erdal İRTEM,
Hüseyin Gazi OĞUZ, Kahraman ŞAHİN, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Oğuz
Alparslan ABDÜLKADİR, Raif GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, Yaşar ARSLANKÖYLÜ, Tanju
OKAN, Muhammet YÜCE, İlhan GÖKTAŞ, Atilla AKSU ve Asim DEMİR yakalanmışlardır.
Yapılan aramalarda şüpheli Veli KÜÇÜK'te; "ERGENEKON" dokümanının orjinali,
ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına ilişkin Tuncay GÜNEY'den elde edilen
dokümanların orijinal metinleri ile Tuncay GÜNEY'de bulunmayan ama ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNE ait olduğu anlaşılan birçok örgütsel içerikli dokümanın ele geçirildiği,
ayrıca yapılan aramalarda şüpheli Asim DEMİR'den 1 adet kuru sıkıdan bozma tabir edilen
(6136 Sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikli) tabanca, şüpheli Sami HOŞTAN'dan 1 adet
ruhsatsız tabanca, 2 adet kuru sıkıdan bozma ruhsatsız tabanca , 2 adet şarjör 59 adet fişek,
şüpheli Ali YASAK'tan 1 adet tabanca (eşi Sena YASAK üzerine kayıtlı ancak ruhsat süresi
geçmiş), 2 adet şarjör ve 40 adet fişek, şüpheli Hüseyin Gazi OĞUZ'dan 1 adet ruhsatsız
tabanca, 1 adet şarjör, 10 adet fişek, şüpheli Raif GÖRÜM'den 1 adet av tezkeresiz pompalı
tüfek, 1 adet boş kovan, 9 adet av fişeği, şüpheli Emin Caner YİĞİT'den 1 adet ruhsatsız
tabanca, 2 adet şarjör, 5 adet fişek, şüpheli Yaşar ARSLANKÖYLÜ'den 1 adet şarjör, 5 adet
fişek, sustalı tabir edilen 18 cm bıçak, şüpheli Tanju OKAN'dan 1 adet ruhsatsız tabanca, 1
adet şarjör, 8 adet fişek, şüpheli Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan 55 adet fişek, 1 adet boş
kovan ele geçirildiği, birçok örgütsel içerikli yazışma, CD ve el konulan bilgisayarlarda
örgütsel içerikli belge, bilgi ve e-mail kayıtlarmun bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un basın sözcülüğünü yaptığı ve örgütsel içerikli
toplantıların yapıldığı Türk Ortodoks kilisesinde yapılan aramada; Yunanistan'a ait olduğu
anlaşılan çok sayıda hisse senedi, bono ve değerli kağıt türünde belgelerin bulunduğu, ayrıca
kilisede bulunan kasanın içinde Sevgi ERENEROL'un abisi Paşa Ümit ERENEROL'a ait
olduğunu iddia ettiği bir adet ruhsatsız tabanca ile yine bir adet gaz tabancasının bulunduğu,
yine Sevgi ERENEROL'un kullandığı alanda başkası tarafından getirilip bırakıldığını iddia
ettiği "Derin Ergenekon" dokümanı ve bazı üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile ilgili
"kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin" fişlemelerin yapıldığı
"Selçuk" isimli word belgelerini içeren CD ele geçirildiği,
"Derin ERGENEKON" belgesi içeriği incelendiğinde ERGENEKON'un gizli
yapılanması ve gizliliğin derecesi, yer altı yapılanmaları ve tarihsel gelişimiyle, Alpler
alperenler olarak adlandırılan örgütsel konumdaki ^kişilerin Türk Ordusuna sızmaya
çalıştıkları ve gizlilik gereği bazı şeylerin açıklatfmamasının gerektiği, Özel Kuvvetler
/ '
40 ■.
'') W "' '
Komutanlığının ERGENEKON'un gözbebeği olduğu, hatta daha da ileri gidilerek
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari
ve dini yapısının içersinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden
açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen ve daha önce diğer şüphelilerden elde
edilemeyen birçok farklı örgütsel içerikli belgenin bulunduğu, bu belgelerin hemen hemen bir
çoğunun Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen disketlerde de word belgesi olarak bulunmuştur.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in Büyük Güç Birliği ve Büyük Hukukçular Birliği
isimli derneklerdeki görevleri Sevgi ERENEROL'la arasındaki hiyerarşik örgütsel ilişki
sebebiyle, bu derneklerin bulunduğu yerler ile birlikte Kadıköy'de bulunan Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ile diğer illerde bulunan şubelerinde de yapılan aramalarda, şüpheli Kemal
KERİNÇSİZ'de örgütsel içerikli belgeler ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'den ve Fikret
EMEK'ten elde edilen gizli askeri bilgilerin CD'deki bilgilerin bilgisayarda üzerindeki gizlilik
şerhleri kaldırılmak suretiyle yazdırılıp dosyalanmış halinin ve birçok örgütsel irtibatlarını
gösterir bilgi ve belgeler ele geçirilmiştir.
Şüpheli Paşa (kod) M.Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'ün yönetiminde
bulunan Kuvayı Milliye Derneği (1919) etrafında örgütlenen grubun da yine Türkiye'de şok
suikast ve cinayetler planladıkları, bu konuda yapılan telefon görüşmeleri ve daha sonra
ifadesi alman Coşkun ÇALIK'm beyanlarından da bazı ünlü kişilerin öldürülmesiyle alakalı
kendilerine örgüt tarafından bazı talimatlar verildiği ve taahhütlerde bulunulduğu, buradan da
ERGENEKON terör örgütünün amaçlan içersinde bulunan "siyasileri dize getirmek için
suikast yapılması" şeklindeki ilke kararının uygulamaya konulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu gruptan da İddianamemizin ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak belirttiğimiz birçok örgütsel
içerikli belge, CD, fotoğraf ve bazı şüphelilerden ruhsatsız silahlar ele geçirilmiştir.
Daha önce gözaltına alınıp tutuklanmayan ve teknik takiplerde şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ ile irtibat halinde olup bu irtibatını diğer örgüt üyeleriyle devam ettiren Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarlannda da yine örgütçe alınmış bazı kararlann ve provakatif
eylemlere ilişkin belgelerin bulunduğu, daha önce bu şüpheliden elde edilen ancak kapak
sayfalan bulunmayan bazı örgütsel içerikli belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve
Tuncay GÜNEY'den çıkan örgütsel dokümanlarla aynı olduğu ve şüpheli beyanında bu
belgeleri İşçi Partisi'ne danışmanlık yaptığı dönemde aldığını beyan etmesi ve Veli
KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli belgenin içeriğinde Doğu PERİNÇEK'in
FABRİKATÖR olarak nitelendiğrildiği, FABRİKATÖR tanımının da Amerika'da olmayan
olaylan varmış gibi gösterip kamuoyunda bu tür yayın yapan kişilere bu adın verildiği ve bu
konuda aynntılı bir çalışmanın yapıldığı ve Doğu PERİNÇEK'in de Veli KÜÇÜK grubuyla
irtibatlı olduğu, aynca "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın Veli KÜÇÜK ve Ümit
OGUZTAN'tan çıktığı ve belge içeriğinde Cumhuriyet Gazetesinin reorganizasyonu, bu
konuda İlhan SELÇUKTa yapılan görüşmelerin açıkça ifade edilmesi ve Tuncay GÜNEY'in bu
konudaki beyanlan üzerine de İlhan SELÇUK'un da örgütle irtibatlannm bulunması sebebiyle
bu şüpheliler hakkında da teknik takip kararlan alınmıştır.
9-TÜRK İNTİKAM TUGAYI (TİT)'NIN YENİ HÜCRE YAPILANMASI
VE BAŞBAKAN'A SUİKAST PLANI
22/Ocak/2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT)
ERGENEKON örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Veli
KÜÇÜK'ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereği
ERGENEKON operasyonuna misilleme olmak ü^S*Fİa|r||kan'm veya Emniyet İstihbarat
Daire Başkanının öldürüleceğinin ve bu iş iŞm "silah >£.fietikçi temin etmeye çalıştığı
j/ * ■*> /?Ş^N V.'-' '

4iı.,»{\{ n * . -
/
hususundaki bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ulaşması üzerine, Çanakkale Cumhuriyet
Başsavcılığının proje aşamasındaki soruşturması, ERGENEKON'la alakalı olduğu
düşünülerek soruşturma dosyasının ve iletişim tespit tutanaklarının ^ savcılığımıza
gönderilmesi sonrasında yapılan incelemede şüpheli Vatan BÖLUKBAŞOGLU'nun hem
telefonla silah teminine çalıştığı, hem de dijital ortamda (msn görüşmeleri) yaptığı
görüşmelerde ERGENEKON terör örgütünün talimattan gereği Başbakan ve Ramazan
AKYÜREK'in öldürülümesi ile alakalı istihbari bilgiler topladığı, Ogün SAMAST misali bu
işi gerçekleştirecek kişileri ayarlamaya çalıştığı, muhtemel bir suiksatin önlenmesi için
şüpheli ve irtibatlı olduğu gruba yönelik yapılan operasyonda söz konusu e-maillerin
şüphelinin bilgisayarında bulunduğu ve bu şüphelinin de mahkemece tutuklandığı, diğer
şüphelilerin ise delil durumuna göre serbest bırakıldığı anlaşılmıştır.
10-ŞÜPHELİLER EMİN GÜRSES, HABİP ÜMİT SAYIN, VEDAT YENERER,
MUAMMER KARABULUT, ORHAN TUNÇ ve HAYRETTİN ERTEKİN'İN
YAKALANMALARI
Teknik takip çalışmalarında örgütle irtibatları bulunan şüphelilerden Emin
GÜRSES'in telefon konuşmalarında "... tam Şemdinli'yi halletmiştik ki operasyon yapıldı,
(Zafer kod) Muzaffer TEKİN'i çıkaracağız" şeklindeki sözleri, Habip Ümit SAYIN'm, "...
Mart 'ta darbe olacak" şeklindeki konuşmalan ve ERGENEKON operasyonundan göz altına
alınma korkusuyla bir müddet gidip şüpheli Orhan TUNÇ'un evinde saklanmasıvedat
YENERER ile Muammer KARABULUT'un diğer şüphelilerle örgütsel irtibatlannm
bulunması ve şüpheli Hayrettin ERTEKIN'in Abdülmuttalip TONÇER'le birlikte bir çok
örgütsel faaliyetinin bulunması, Orhan TUNÇ'un kendisini derin devlet ve MİT görevlisi
olarak tanıtmak suretiyle Habip Ümit SAYIN ile örgütsel faaliyetlerde bulunması, Paşa(kod)
M.Fikri KARADAG'a bağlı olarak tetikçilik yapan şüpheli Coşkun ÇALIK'm da aralannda
bulunduğu şüphelilerden delillerin temini ve örgütün deşifresine yönelik olarak mahkemeden
alman karara istinaden aramalar yapılmıştır.
Şüpheli Vedat YENERER;
-Bir adet ruhsatsız vahim nitelikle mavzer tüfek,
Hayrettin ERTEKİN'de;
-Ruhsatsız bir adet Glock tabanca
-Ruhsatsız bir adet tabanca,
-Muşta, birçok tarihi eser,
-Özel dinleme cihazlan,
-Ruhsatsız el telsizleri,
-Gizli çekim yapmaya yarayan kameralar ele geçirilmiştir.
11-ŞÜPHELİLER İLHAN SELÇUK, KEMAL YALÇIN
ALEMDAROĞLU ve DOĞU PERİNÇEK GRUBU, DEVLETE AİT ÇOK
GİZLİ BELGELER, YARGITAY VE NATO TESİSLERİNE YÖNELİK EYLEM
PLANLARININ ELE GEÇİRİLMESİ:
Soruşturma kapsamında şüphelilerden elde edilen bilgi ve belgelerden örgütün üst
düzeyinde olduklan anlaşılan bazı şüphelilerin yurt dışına gidecekleri yönünde telefon
görüşmelerinin bulunması üzerine haklannda dinleme kararlan bulunan şüphelilerin bir
kısmının "ERGENEKON soruşturması kapsamında kendilerine de sıranın geleceği, durumun
kötü olduğu" şeklinde görüşmeler yapmalan, delilleri yok etme, karartma ve kaçma
ihtimalleri bulunduğu değerlendirildiğinden, örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanması ve
delillerin elde edilmesi amacıyla alman mahkeme ^^âfîffMa istinaden şüpheliler Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROÖfü^Mehmet
Adnan AKFIRAT,
Ferid İLSEVER, İbrahim BENLİ, Serhan BOLLUK ve Yusuf BERİŞİK'in ev, iş yeri ve
irtibatlı oldukları parti binaları ve medya kuruluşlarında yapılan aramalarda birçok örgütsel
içerikli doküman, belge, CD ve dijital veri ele geçirilmiştir.
Ayrıca teknik takipte olmayıp İşçi Partisi binasında yatıp kalktıkları yerde ruhsatsız
tabanca bulunan şüpheliler Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN ve Yusuf TUNCER'de
silalahlan ile yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Aramalar neticesinde; Şüpheli İlhan SELÇUK'ta kendi el yazısıyla yazmış olduğu,
Oral Çelik'e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda
yapılan gizli bir toplantıya ait notların ele geçirilmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nda Kuvayı Milliye'nin tam
teşkilatlanmasıyla alakalı olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından alman kararlar
gereği Milli Güç Birliği ve Kuvayı Milliye Hareketi'nin oluşturulması ve yapısıyla alakalı
olarak 2. maddesinde, "Kuvva-i Milliye hareketinin temel hedefinin, ulusalcı tüm güçleri kısa
sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla en küçük birimler olan ve periyodik
toplantılar yapan 8-10 kişilik (hücre yapılanması) çalışma grupları ile işe başlamak
istedikleri, bu çalışma gruplarının hedeflerinin ve aktivitelerinin ulusalcı pek çok konuda
fikirsel platformda çalışma yapmak ve zincirin halkalarını arttırmak olduğu, bu konuda ADD
gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğunu" belirten
örgütsel içerikli belgelerin bulunmuştur.
İşçi Partisi'nden elde edilen CD'lerden içerisinde "Yargı - Nusret SENEM" isimli
klasör bulunan CD içinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokileri ve krokilerin açıklamasının
yapıldığı metin belgesinin bulunduğu, belge içeriğinde Yargıtay binasının ana giriş çıkış,
güvenlik ve aydınlatma zafiyetleriyle, güvenlik kameralarının bulunduğu noktalar ve güvenlik
zafiyetlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, aynı CD içersinde birçok yüksek yargıda görev yapan
hakim ve savcılarla ilgili olarak "Kişilerin siyasî, felsefi veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
Bunlara ilişkin ayrıntılar aşağıdaki bölümlerde verilecektir.
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve içerisinde "İzmir'den Hayati ÖZCAN'dan gelen"
isimli klasör bulunan CD içersinde: birçok askeri gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, yine bu
CD içerisinde birçok gizlilik ibareli bilgi ve belgeler ile Ege Ordu Komutanlığı'nca hazırlanan
muhasebe kayıtlan ve harcamalara ilişkin gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu,
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve üzerinde "Hikmet ÇİÇEK'e ulaşanlar" yazılı
klasörün bulunduğu CD içersinde Genelkurmay İç İstihbarat Raporları, Genelkurmay İç
Güvenlik Daire Başkanlığı Raporları birçok bilgi ve belge ile dijital verinin bulunduğu, ayrıca
Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu döneme ilişkin Yaşar BÜYÜKANIT'a ait koruma planının
tamamının bulunduğu,
Yine İşçi Partisinde bulunan 4 nolu CD olarak adlandırılan CD içersinde, "A.Gül.
Eminağaoğlu hazırladı" başlıklı dosya ile, şüpheli Ergün POYRAZ'm bazı jandarma üst düzey
görevlilerinden yaptığı işlere karşılık para aldığına ilişkin tutanakların word belgesi olarak
düzenlenmiş bilgisayar kayıtlarmm bulunduğu, aynı CD içerisinde örgüt üyeleri Veli
KÜÇÜK'ün Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen, ERGENEKON terör
örgütüne ilişkin örgütsel içerikli dokümanlar ile ERGENEKON yapılanmasına ilişkin şemanın
bulunduğu, aynı CD içinde Fırat Üniversitesine ait bazı öğretim üyeleri ile ilgili olarak
"Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak" kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
12-İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİNDEN ELDE EDİLEN
RUHSATSIZ SİLAHLAR VE ÇOK GİZLİ İBARELİ İP'NİN
KARARGAH EVLERİ PROJESİ BAŞLIKLI ASKERİ YAPILANMASI
İşçi Partisi genel merkezinde (3) adet ruhsatsız silah, birçok örgütsel içerikli
doküman, Genelkurmay Başkanlığı ve değişik askeri şahıslar ile MİT Müsteraşlığma ait bir
çok gizlilik ibareli belgelerin bulunduğu, bu belgelerden bir tanesinde "çok gizli kopya"
ibaresi bulunan ve İşçi Partisi karargah evlerinin anlatıldığı gizlilik ibareli belgede; işçi
Partisinin gizli bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği, örgütlenmenin ne
şekilde yapıldığı ve bu şekilde irtibat kurulan askeri şahıslann lojmanlarında patlayıcı
maddelerin bulunduğu ve bu yapılanmada irtibatlı olan şahıslann isimlerinden telefon
numaralanna kadar ayrıntılı olarak yazıldığı görülmüştür. Bu belge ile ilgili olarak
Başbakanlık Mit Müsteşarlığına yazılan yazımıza verilen cevabi yazında sözkonusu belgenin
"Mit Müsteşarlığı tarafından tanzim edildiği ve bu nüshanın Genelkurmay Başkanlığına
sunulan nüshanın bir sureti olduğu" bildirilmiştir.
13-NATO TESİSLERİNE SALDIRI EYLEM PLANLARI
Bu bilgi ve belgeler üzerine CDTerde ismi yazan Nusret SENEM, Hikmet ÇİÇEK ve
Hayati ÖZCAN'm örgütle irtibatlı olduklan ve telefon konuşmalannda da benzer örgütsel
içerikli görüşmeler yaptıklannm anlaşılması üzerine örgütsel içerikli delillerin elde edilmesi
amacıyla Mahkemeden alman arama kararlarına istinaden yapılan aramalarda; Hayati
ÖZCAN'm İzmir'de işyeri ve ikametinde elde edilen CD içerisinde İzmir Şirinyer'de bulunan
NATO müttefik kuvvetlerine ait karargahın içinde çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri,
kimlik kartlanmn renkli taranmış suretleri, çalışan tüm şahıslann imzalannm dijital ortamda
taranmış hali ve binalann ve tesislerin resimleri ve NATO üst düzey komutanlanndan
bazılannm aile fertlerinin fotoğraflan bulunmuştur.
CD'nin içinde başka bilgi ve belgelerinde bulunduğu, bir word belgesi içersinde
NATO tesislerinin açık parkı önündeki "daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek''''
şeklinde ibarenin bulunduğu, hatta bazı belgelerin içersinde güvenlik kartlanmn hangi tür
yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağına dair bilgilerin aynntılı olarak
yazıldığı, CD içersinde NATO tesislerine yapılması düşünülen muhtemel bir sabotajın
düzenlenmesine ilişkin patlama ve patlama sonrası yangın musluklannm nasıl devre dışı
bırakılacağına kadar aynntılı hazırlanmış, plan kroki ve fotoğraflann bulunduğu, fotoğraflar
üzerinde birçok işaretlemenin yapıldığı, aynca içindeki haritada NATO personelinin başka
yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıklan yol ve haritalann işaretlenip güvenlik açısından
zayıf olan yerlerin belirtildiği, bu düzenleme ve projelerin bilgisayar üzerindeki dijital
görüntülerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylannda yapıldığı anlaşılmıştır.
14-DANIŞTAY SALDIRISI ve OSMAN YILDIRIM'IN BEYANLARI:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sırasında yapılan araştırmalarda
kamuoyunda Danıştay olayı olarak bilinen saldınyla alakalı olarak Osman YILDIRIM isimli
şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ek ifadesi üzerine Adalet
Bakanlığından alman izne istinaden bu şüpheli ve dosyamızda bulunan deliller çerçevesinde
Danıştaydosyası sanıklan ve VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ
DERNEĞİ dosyası olarak bilinen dosyada tutuklu sanıklann olayla alakalı beyanlannın
alınması için Ankara Sincan'da bulunan cezaevine gidilip ilgili şahıslann beyanlan alınmıştır.
Alman beyanlarda Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve Danıştay Saldınsı ile alakalı
olarak doğrudan doğruya Veli KÜÇÜK ve (Zafer J^dj^luzaffer TEKİN'in bu olayın
planlayıcısı ve azmettiricisi olduklan yönündeki Myânlar^'dosyaya konulmuştur. Beyanı
alman sanıklann Danıştay dosyasında mahkum /lduklan ve<h||kmen tutuklu bulunduİdan
alman beyanların doğrudan Danıştay saldırma ilişkin olayın perde arkası ve Ümraniye'de ele
geçirilen el bombalarıyla arasındaki irtibatlar üzerine olduğundan ve sanıkların eylemleri
hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesince bir hüküm tesis edilmiş olduğundan alınacak
ifadelerin yargılanmış sanıkların dosyadaki delil ve olayın işleniş şekline etki etmeyeceği,
ancak orada gündeme gelmemiş konularla alakalı olması sebebiyle tanık sıfatıyla CMK'nun
48. maddesi de hatırlatılmak suretiyle alınmıştır. Rıza gösteren tanıkların beyanları alınırken
anlatımları da kameraya alınmıştır. Bu husustaki tutanaklar ile kamera kayıt ve çözümleri
dosyamıza eklenmiştir.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) ile irtibatlı olan ve aramalarda bulanamayan
şüphelilerden Özer KORKMAZ ve Ali KUTLU'nun bilahare yakalandıkları, Ali KUTLU'nun
mahkemece tutuklandığı, örgütün tetikçiliğini yapmak üzere Muhammet YÜCE'nin
yönlendirmesiyle Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibata geçmeye çalışan ve bu yönde
dosyada deliller bulunan iki ayrı suçtan hakkında yakalama kararı bulunan Selim AKKURT'un
Erzurum ilinde cezaevinde hükümlü olarak yattığının tespit edilmesi üzerine talimatla
Erzurum'da ifadesi aldırılıp, Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan da çıkarıldığı
mahkemece tutuklanmıştır.
Şüphelilerden elde edilen tüm doküman bilgi, belge ve dijital veriler teknik
bilirkişilere inceletilerek, bu konuda düzenlenen inceleme tutanakları ve raporlar dosyaya
eklenmiştir.
15-MAFYA BAĞLANTILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTÜ
LİDERLERİ
ERGENEKON terör örgütü dokümanlarında bulunan "MAFİANIN Yeniden
Yapılanması (reorganizasyonu)" isimli doküman içeriğine göre şüpheliler Veli KÜÇÜK, (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN ve Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibatları bulunan organize suç
örgütü liderleri REİS(kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Mehmet (Hadi)
ÖZCAN, Yakup Kürşat YILMAZ ve Yaşar ÖZ'ün şüpheli sıfatıyla beyanlarının alındığı, yine
dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre ismi geçen Alaattin ÇAKICI, Nuri ERGİN ve Vedat
ERGİN'in tanık sıfatıyla ifadeleri alınıp dosyaya eklenmiştir.
16-TANIKLAR VE GİZLİ TANIKLAR:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca dosyada irtibatlı görülen birçok kişide tanık sıfatıyla
ifadesi alınmak için çağrılmış, bazı kişilerin tanık olarak açıktan ifade vermelerine rağmen
bazı kişilerin ise örgütün tehlikeli olması ve can güvenlikleri endişesiyle gizli tanık olarak
ifade verdikleri ve bazılarının da devlet tarafından tanık koruma programına alınmaları
taleplerinde bulundukları, bu şekilde ifadeleri alınıp dosyasına konulduğu, gizli tanıklarla
alakalı olarak da gizli tanık prosedürünün işletilip kimliklerinin ayrı olarak mühürlü zarflar
içerisinde mahsus yerinde saklanmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim
edilmiştir.
Son olarak, tanık beyanlarına göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalan verdiği
tespit edilen ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in korumalığını yapan, şüpheli Rasim GÖRÜM
yakalanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da elde edilen bazı bilgilerin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeler olması ve dijital inceleme raporlarında ortaya çıkan
bazı örgütsel irtibattan sebebiyle yeniden ev ve işyerlerinde arama yapılıp ek ifadesi
almanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
==
tutuklanmıştır. <^ * **^.N
S S
Yine Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyesi olup silahlı eylem grubunda bulunan
Murat ÇAGLARIN'da ruhsatsız tabanca ile yakalanarak sorgusunu müteakiben bu şüpheli de
tutuklanmıştır.
Dosyadaki delillerle alakalı olarak devlete ait gizli bilgi ve belgelerin, ilgili
kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplara göre "GİZLİLİK" dereceli olanların Adli Emanet
Memurluğuna teslim edildiği, kişisel verilere ilişkin bilgi ve belgelerin ayrı bir dosya da
toplandığı, tüm silah ve patlayıcı maddelerin gerekli incelemelirinin yaptırılarak ekspertiz
raporlarının dosyaya eklendiği, saklanması tehlikeli patlayıcı maddelerin imha yönetmeliğine
uygun olarak imha edilip tutanaklannın dosyaya konulduğu, içinde suç unsuru bulunan
bilgisayarlar Adli Emanete aldmlmış olup, suç unsuru içermeyenler imajı alındıktan sonra iade
edilmiştir.
Dosyada elde edilen delillerin yapılan incelemelerinde tüm şüphelilerin
ERGENEKON yapılanması altında değişik isim ve faaliyetlerle belirtilen kurum dernek ve
platformlar ile medya kuruluşlarında örgüt adına faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.

Şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen deliller birlikte değerlendirildiğinde örgütsel


dokümanlara göre örgütün yapısı ve amaçlan ile eylem ve faliyetleri aşağıda aynntılı olarak
anlatılmıştır.
II.BÖLÜM ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜ
Bu bölümde genel olarak ERGENEKON terör örgütünün yapısı ve
örgütlenmesi ile amaçlan anlatılacaktır.

1-ÖRGÜTÜN KURULUŞU VE OLUŞUMU


Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün
uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösterdiği, 1999 yılında örgütün re-organizasyonuna ihtiyaç
duyularak örgütün yapılanması, çalışma yöntemleri, yapılanması vb. hususlan içerecek
hususlann yazılı hale getirildiği ve bu çalışma ile sivil unsurlann örgüt içerisinde yer almasının
sağlanması gerektiğinin vurgulandığı ve böylelikle 1999 yılından sonra örgütün sivil açılımlar
sağladığı görülmüştür.

"ERGENEKON" terör örgütü en başta, "derin devlet" ifadesi ile anılan, ülkemizde
birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi,
terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin
gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür.

Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO'nun komünizmle mücadele


amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içerisinde amaçlan dışına çıkmış ve bir
kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıklan birer
terör örgütüne dönüşmüştür. Dünyadaki birçok ülke İtalya örneğinde olduğu gibi bu
oluşumlarla gerekli mücadeleyi yapmış ve bunu başardıklannda "HUKUK DEVLETİ"
olabilmişlerdir.

Ne yazık ki, ERGENEKON terör örgütü uzun yıllardır sürdürdüğü faaliyetlerle


ülkemizin bir MAFYA ve TERÖR CENNETİNE dönüşmesine neden olurken, bazen bir mafya
liderinin yaptığı eylem ve açıklamalarla hükümetlerin düşürülebildiği, bazen de bir terör
örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerle ciddi kaoslann yaşandığı ülke olmamıza vermiştir. Öte
yandan gerçek ve sahip leştirilen faili meçhul^ff^tle^te^ülkemizin yetişmiş insanlan
olduğumuz önemli değerlerden olan akınlar kî^^^iş ve her olaydan sonra
ülkemiz yeniden kaosa, karanlığa ve güvensizlik ortamına sürüklenmek istenmiştir. Böylelikle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, ülkemizde yaşayan tüm vatandaşların huzurlu ve güvenli
bir yaşam sürmesini sağlayacak olan HUKUK DEVLETİ olmanın önünde daima bir engel
teşkil etmiştir.

Fakat gerçekleştirdiği bunca eyleme rağmen, ERGENEKON terör örgütünün gizli ve


hücre yapılanması, eylemlerin profesyonelliği ve kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri
sayesinde eylemlerin ERGENEKON terör örgütü bağlantısının deşifre edilmesi daima
engellenmiştir.

20. yüzyılın sonlarına doğru Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile
ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki
etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü
aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.

ERGENEKON terör örgütünün devlet kurumlannda ciddi bir şekilde irtibatlannm


olduğu da ortadadır. Bu nedenle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne yönelik başlatılan bir
çalışmayı anında öğrendikleri gibi kendilerine yönelik çalışma yapan kişi ya da kurumlan
yıpratmak, yıldırmak ve baskı altına almak için anında örgütün her türlü imkan ve taktiklerini
seferber ettikleri görülmüştür.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve MİLLİ IRGAT (KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi
OKKIR'dan ele geçirilen "ERGENEKON-LOBİ" ve "DEVLETİN YENİDEN
YAPILANMASI" başlıklı dokümanlara bakıldığında bu belgelerin öncelikle ERGENEKON
terör örgütünün sivil unsurlannm oluşturulması ve örgütlenmesi amacıyla hazırlanıp
uygulamaya konulduğu hiçbir tereddüte yer vermeyecek açıklıkta anlaşılmaktadır.
Daha sonra dosyasımıza dahil edilen, Tuncay GÜNEY'den 2001 yılında elde edilen
ERGENEKON belgelerinin incelmesinde, "ERGENEKON'UN YAPILANDIRILMASI"
başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın örgütün hiyerarşik yapısının, amaç ve prensiplerinin
yazılı hale getirilip kayıt altına alınarak, daha da sistemli ve yapılacak işlerin aynştınlmasma
ve hangi işte hangi birimin (departmanın) sorumlu olacağına kadar hiyerarşik taksimat ve
örgütün katı gizli prensiplerinin madde madde yazıldığı ve böylece devlet içinde başka bir
devletin oluşturulmasının amaçlandığı görülmüştür.
Bu dokümanın içeriğinden ERGENEKON terör örgütünün daha eski yıllardan beri
faaliyetlerini sürdürdüğü, üst düzey yöneticilerin özellikle devlet kadrolannda çalıştıklan
sırada edindikleri tecrübeler ışığında illegal olarak bu örgütün faaliyetlerim sürdürdükleri
belirlenmiştir. Özellikle Susurluk kazası olarak bilinen olaydan sonra meydana çıkartılan
illegal yapılanma üyelerinin bir kısmının devletin üst düzey birimlerinde görev yapmış görevli
şahıslar olması ve bu şahıslann bir çoğunun "Susurluk Çetesi" olarak bilinen davada ceza alıp
mahkum olmalan oldukça anlamlıdır. Ancak bu olayın aydınlatılması için toplumsal desteğe
karşın örgütün deşifre edilememesi, yapılanmanın devlet kurumlan içindeki uzantılannm güçlü
olması ile oluşumun derinliğinin ve etkinliğinin doğal bir sonucudur. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün
adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır.
Yine "MAFİANIN YENİDEN YAPILANMASI(REORGANİZASYONU)"
dokümanında bu hususun açıkça tartışılıp bu tür riskli bir işte kamu görevlilerinin yer
almasının hukuki sıkıntılar oluşturabileceği, bu sebeple mafyanın başına sivil bir şahsın
getirilmesinin uygun görüldüğü ve bu kararlann da yaşı^hal^etirildiği görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanının 7. bölümünde "GENEL DEĞERLENDİRME" başlığı
altında bulunan paragrafta;
"(Sözde) Türk Silahlı Kuvvetli bünyesinde faaliyet göstermekte olan 'Ergenekon'un
yeni bir yapılanmaya yönelme zorunluluğu ve gereksinimi vardır. Bunların yanı sıra yeni
çalışma yöntemleri geliştirilmesi esastır. Ayrıca Ergenekon'un kamuoyundaki imaj ve düşünce
değişiminin sağlanması zorunluluğu vardır. Kamuoyu kafasının karıştığı, içinden çıkamadığı,
mantıklı ve tatmin edici açıklamalar alamadığı zamanlarda gelişen her olay karşısında
Ergenekon (derin devlet) sözcüğünü anımsayıp, dehşete kapılarak içten içe Ergenekon
sözcüğünü yinelemektedir. Bu durum kamuoyunda moral çöküntüsüne neden olmakta,
toplumda gelecek endişeleri belirmektedir. Bu gerçeği gören kötü niyetli çevreler ise; Medya
kuruluşları içindeki yandaşlarından yararlanarak Ergenekon aleyhinde 'Kara
Propaganda'yürütebilmektedirler." Denilmiş ise de örgütün kara propagandadan rahatsızlık
duymadığı gibi Bu noktada, "Kara Propaganda'nm yararlarını görmezden gelemeyiz. Ancak,
Ergenekon, 'Kara Propaganda'nm sağlayacağı yararlılıkta doyum noktasına ulaşmıştır.
Bundan sonrası ise, negatiftir." denilmek suretiyle de ERGENEKON terör örgütünün "kara
propagandasının" yapılmasından da memnuniyet duyup, bu noktada doyum noktasına
ulaşıldığı vurgulanmaktadır.
Aynı bölümde ERGENEKON tabirinin yanında (Derin Devlet) vurgusu yapılmış
olup, örgüt yöneticileri kendilerini ''derin devlet' olarak kabul edip, bu şekilde dış dünyada da
algılanmasını sağladıkları, dosyada mevcut bir çok şüphelinin kendi aralarındaki telefon ve e -
mail görüşmelerinde "derin devlet adına hareket ettiklerinP'' hiç çekindemeden söyledikleri
gibi örgütün dış dünya ile olan irtibatlarını sağlayan üye ve yöneticilerince de bu olgunun
sürekli kullanıldığı için kamuoyunda da ERGENEKON tabiriyle "derin devlet" tabirinin bir
arada kullanılmasını sağladıkları, ayrıca bu hususu örgütün yazılı dokümanlarına da
çekinmeden yazdıkları tespit edilmiştir.
"DERİN DEVLET" tabiri; Türk Dil Kurumunun resmi sitesinde; "Devletin çıkarlarını
gözetip kolladığı öne sürülen, göz önünde olmayan örtülü güç" olarak tanımlanmakta ve
bilinmekle beraber ERGENEKON örgütü üyelerince; "devletin gerçek sahiplerinin kendileri
olduğu, tüm yöneticilerin hain olduğu, Anayasal kuralların devletin güvenli ve sağlıklı
yönetilmesine yetmiyeceği, bu sebeblerle ERGENEKON gibi bir derin oluşumun devleti perde
arkasından yönetmesinin zorunlu olduğu, bu şekilde devleti yönetenlerin ERGENEKON
YAPILANMASINA itaat etmelerini sağlamak için, gerektiğinde şok suikastlerin bile
işlenebileceği şeklindeki kuralları bizzat ERGENEKON yapılanmasının tavizsiz ve acımasız
kurallarını belirleyen "ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI(Reorganizasyonu)"
dokümanında açıkça örgütsel kural olarak yer almıştır.
ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına ulaşabilmek için katı iç kurallarının
belirlendiği bu dokümanda, örgütün gizli amaçlan da yer almaktadır.

2-DEVLET İÇİNDE ERGENEKON TÜRÜ BİR


YAPILANMA OLABİLİR Mİ?
A-GENELKURMAY BAŞKANLIĞININ ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ İLE İLGİLİ YAZISI
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında; Genelkurmay
Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde böyle bir oluşumun bulunup bulunmadığı
hususları sorulmuş olup, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve
3050-635-07-O.Ö.sayılı cevabi yazılarında;
"Böyle bir oluşumun Türk Silahlı i^^ffm^j^ Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde
bulunmadığı," belirtilmiştir.
Elde edilen örgütsel doküman ve belgelerde geçen bazı terimlerin bu örgütün sanki
devletin içinde bir kurum olduğu yolunda bir izlenim yaptırması sebebiyle elde edilen örgütsel
içerikli dokümanlar Genelkurmay Başkanlığına gönderilerek sorulmuş olup, Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 tarihli cevabi yazılarında;
u
29 Ekim 1999 tarihli 'ERGENEKON OLUŞUM' isimli belgenin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmadığı belge içinde Tük Silahlı Kuvvetleri içinde geçen her türlü bilgi ve
ifadenin Tük Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
1 Mayıs 2000 tarihli 'PANZEHİR' başlıklı belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
olmadığı, ayrıca söz konusu belgenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilişkisinin
bulunmadığı,
Özel Kuvvetler Mesaj Formu' ve Kara Kuvvetleri Mesaj Formu' yazılı evrakın
içeriğinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin olmadığı, Tük Silahlı Kuvvetleri'nde mesaj
alışverişinde kullanılan mesaj formuna benzetilmeye ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir
belge gibi gösterilmeye çalışıldığının saptandığı,
Sevgi ERENEROL 'dan elde edilen Derin Ergenekon' isimli belgenin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmadığı, ayrıca söz konusu belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili
geçen her türlü bilgi ve ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
Tuncay GÜNEY'den ele geçen Çakır Paşa'nın Alevi Sevgisi' (Oktay YILDIRIM'm
flash belleğinde ve İsmail YILDIZ'm bilgisayarında ele geçirilmiştir^), Alevilikle ve
Ermenilerle ilgili bazı yazılar, MİT, Hizbullah, Susurluk ile ilgili yazı ve raporlar Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait olmayıp, belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili geçen her türlü bilgi ve
ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı,
Genelkurmay Başkanlığınca yapılan incelemeler sonucu bazı dokümanlarda Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama
ve çalışmaların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler
olduğu değerlendirilmiştir.
Söz konusu belgelerin; Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belgelerin yazım teknikleri taklit
edilerek veya bilgisayar teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu, son zamanlarda bu tip
olaylarla sıklıkla karşılaşıldığı, yapılan adli soruşturmalarda kendisine rütbeli şahıs
görüntüsü veren kişilerin çeşitli oluşumlarda ve ticari kuruluşlarda Türk Silahlı Kuvvetleri
ile yakın ilişki içinde olduğu yönünde izlenim yaratarak illegal yollarla menfaat temin
etmeye çalıştıkları, bunlardan bazılarının geçmişte üniforma giymiş olmalarının Türk
Silahlı Kuvvetleri ile halen bir ilişkileri olduğunu göstermeyeceği, bu tip faaliyetlerin gerek
kamuoyunda gerekse Türk Silahlı Kuvvetlerinde esefle karşılanacağı" bildirilmiştir.
B-MİT MÜSTEŞARLIĞININ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
HAKKINDAKİ YAZISI
Ayrıca MİT Müsteşarlığına da bu husus sorulmuş olup MİT Müsteşarlığından alman
31.10.2007 tarihli, 1653/28607 sayılı cevabi yazıda,
"ERGENEKON isimli oluşum ve şüpelilerden çıkan örgütsel içerikli belgelerin
Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı" belirtilmiştir.
Daha sonraki aramalarda elde edilen diğer dokümanlar MİT Müsteşarlığına
gönderilerek konuyla alakalı bilgi ve belgelerin sorulması üzerine:
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının
09.05.2008 ve 11.010.05.051/ Sayılı cevabi yazısında,
"Müsteşarlığımıza 03/07/2002 tarihinde intikal eden, isimsiz mektup ve ekindeki CD
'lerde yer alan ERGENEKON ve LOBİ' isimli projeler ile iddia niteliğindeki bilgiler
çerçevesinde hazırlanan kitapçık; 10/07/2003 tarihinden. Genelkurmay Başkanı 'na ve
19/11/2003 tarihinde ise Sn. BAŞBAKAN'a intikalpfiftmîşti^..
Bahsekonu çalışmanın özeti niteliğinde hazırlanan başka bir Bilgi Notu ise
19/01/2006 tarihinde Sn. BAŞBAKAN'a ve 26/05/2006 tarihinde Sn. Genelkurmay İstihbarat
Başkanı 'na sunulduğunun belirtildiği, bu konuyla alakalı 19.11.2003 tarihinde ERGENEKON
konulu Başbakanlığa arz edilen yazı içeriğinde;
Bu arada, 03.07.2002 tarihinde Müsteşarlığımıza İstanbul'dan posta kanalıyla intikal
eden, ancak kaynağı tespit edilemeyen 2 sayfalık isimsiz bir mektup ve CD'lerin incelenmesi
sonucunda; 'ERGENEKON' isimli bir yapılanma hakkında bazı bilgiler tespit edilmiştir. Diye
başlayan raporun sonuç kısmında,
6. Sonuç
Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte 'Ergenekon' adı
kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi
çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir.
Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, bir birinden müstakil değişik kanallardan
gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir
anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır.
Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler;
Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde,
Bazı Sivil Toplum Örgütleri (STO),
Siyasi Parti ve Medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle,
Sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve
Yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı... olduğu
değerlendirilmektedir."
Şeklinde görüş bildirildiği, ancak detaylı bir araştırma yapılıp yapılmadığı hususunun
yazı içeriklerinden anlaşılamadığı, bizzat MİT Müsteşarlığınca da ERGENEKON'un illegal bir
yapılanma olduğu tespit edilip resmi raporlarla kayıt altına alındığı görülmüştür.
C-EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ İLE ALAKALI DEĞERLENDİRME YAZISI
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 05.06.2008 tarih ve B.05.1.EGM.0.14.05.04. 16052-
1929-768/3471-101492 Sayılı yazılarında:
"Ergenekon "yapılanması ile ilgili olarak:
Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında söz konusu soruşturmaya kadar
'Ergenekon' isimli herhangi bir terör örgütüne ilişkin daha önceden intikal etmiş
soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin bulunmadığı ve dolayısı ile soruşturma konusu
yapılanmanın yeni ortaya çıkarılmış bir yapı olduğu anlaşılmıştır.
Raporun hazırlanmasında 3713 sayılı Terörle Mücadele kanunda 19.07.2003 tarih ve
4928 sayılı kanun ve 18.07.2006 tarih ve 5532 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler göz
önünde bulundurulmuştur
Cumhuriyet Savcılığınızca Ergenekon' isimli yapılanmanın 3713 sayılı terörle
Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediği sorulduğundan,
çalışmamızda 3713 sayılı kanun çerçevesinde bu çalışma yapılmıştır.
Başsavcılığınızca yürütülmekte olan 2007/1536 sayılı Soruşturma kapsamında 22-
27.05.2008 ile 03.06.2008 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze gönderilen ilgi sayılı yazıları
ekinde yer alan (2) adet CD, (2) adet DVD, (5) sayfadan ibaret doküman, (3) adet tanık
ifadesi, (1) adet 2 sayfalık çözüm tutanağı ve Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi
Başkanlığının Bomba irtibat raporları içerisinde bulunan bilgiler ışığında Ergenekon'
yapılanması ile ilgili yapılan incelemede;
1- Soruşturma kapsamında gözaltına alman bazı kişilerin ifadelerine ve bu kişilere ait
iletişim tespit Bilgilerine göre, yapılanma içerisindeMef^aft'bazj şahısların ulusal ve uluslar
arası kamu oyunda yakinen tanınan bir takım

kişMere^yöne%lftuikast düzenlenmesine ilişkin


planların yapıldığı, eylemi gerçekleştirecek şahıslara yüksek miktarda para teklif edildiği, bu
eylemlerin gerçekleşmesi halinde ülkede bir infialin yaşanabileceği, ayrıca uluslararası
alanda da ülkemizin zor durumda kalabileceği değerlendirilmektedir.
2- soruşturma kapsamında, 12.03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen
bir kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul 'da bir villada
buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir
gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini
kendisinin, birisini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye
yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
3- Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarları dairesi Başkanlığının
18.03.2008 tarihli ve 182/1256-08 sayılı yazı ile;
Bomba bilgi merkezi kayıtlarının tetkiklerinden soruşturma kapsamında istanbul ili
Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet MKE ve yabancı menşei li savunma tipi el
bombaları ile aynı kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı, (13) olayın tespit edildiği,
bunlardan (4) ünün ölüm ve yaralanmaya sebebiyet veren şiddet içerikli eylemler olduğu,
Yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir şüphelinin annesinin evinde yapılan
aramada ele geçirilen (12) adet taarruz ve savunma tipi el bombaları ile aynı kafile ve stok
numaralı bombaların kullanıldığı (5) olayın tespit edildiği, bunlardan (3) ünün şiddet içerikli
eylem olduğu ifade edilmektedir.
4- Başsavcılığın 27.05.2008 tarihli ve Soruşturma NO:2007/1536 sayılı yazısı ekinde
gönderilen DVD içerisinde ki;
'Yargı-Nusret Senemden' adlı klasör açıldığında, içerisinde (4) adet world belgesi ile
(7) adet PDF belgesinin olduğu,
Yargıtay isimli PDF belgesi açıldığında aşağıdaki kroki ve bilgilerin yer aldığı
görülmüştür.
'KROKİNİN AÇILIMI:
A: Yargıtay ana bina
B: Yargıtay bitişik ek bina
C: Yargıtay ek bina
1: Protokol kapısı (Güvenlik çok sıkı)
2: Avukat giriş kapısı
3: Posta giriş kapısı
4: Vatandaş kapısı
5: Garaj kapısı (Sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
6: Mutfak kapısı
7: A blok yan kapı
8: C blok yan kapı
9: C blok arka kapı
10: C blok ön yan kapı
11: C blok ana giriş kapı
12: C blok garaj kapısı
13: Başbakanlık güvenli girişi
14: A blok giriş
X Güvenlik var
X Polis var
) (x ray cihazı var
P polis noktası var. Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda ^j^BMllk^ polis, görevli
yok 6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 noluhtfpı, Hli$t®^£çık açılabilir.
Buradan A blok
zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park
yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik
çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama
açılabilir. Ön taraftaki ışıklar oraya ulaşmıyor ve ulaşsa da arabalar park ediyor,
görünmüyor. Karargah kameraları da orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki
ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında
kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O
nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı
olmaz. Ancak fazla beklenmemeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. "
5- "ERGENEKON" SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ELE GEÇEN
MALZEMELER:
(39) adet el bombası, (2) adet içi boşaltılmış el bombası, (11) kg C-3 patlayıcı,
(1160) gr tahrip kalıbı, (1) adet gaz bombası, (10) adetfünye, (5) adet işaret fişeği, (3) adet sis
bombası, (21) adet TNT kalıbı, (1) adet yangın bombası, (84) adet kapsül, (24) adet ateşleme
çakmağı, (50) metre infilak fitili, (35) adet çeşitli boylarda infilak fitili, (1) adet eğitim
bombası, (2) adet demir çubuk içerisinde patlayıcı, 18 gr Emolite marka patlayıcı, 13cm
uzunluğunda infilak kapsülü için irtibatlık fitili, (3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp
içerisinde hidrolik asit, (3) adet uzun namlulu tüfek, (2) adet av tüfeği, (2) adet havalı tüfek,
(21) adet tabanca, (3) adet kuru sıkı tabanca, (34) adet şarjör, (1074) adet dolu fişek, (73)
adet av fişeği, (1) adet susturucu, (2) adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9) adet içi
boşaltılmış uçak savar mermisi, (1) adet kasatura, saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba
yapımında kullanılan malzemeler, telsiz, kasatura ve bıçak ele geçirilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Bilindiği gibi 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza
Kanundan Farklı ve bağımsız bir örgüt tanımı ortaya koyarak bunu yaptırıma bağlamaktadır.
Kanunun 1. maddesinde "Terör; Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutmak,
yıldırmak, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasi, hukuki, soysal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye
düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve
hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı
bozmak amacı ile bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil
eden eylemlerdir. " Şeklinde tanımlanmıştır.
Yine aynı kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında, "Cebir ve şiddet kullanılarak;
baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleri ile 1. maddede belirtilen amaçlara
yönelik olarak suç işlemek üzere , terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar
Türk ceza Kanununun 314. maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini
düzenleyenlerde örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır. " Şeklinde yapılan düzenleme ile de
terör örgütü kuran, yöneten ve üye olanlara ilişkin yaptırımlar ön görülmüştür. Dolayısıyla
kanunun 7. maddesinde yer alan "terör örgütü" kurma, yönetme ve üye olma suçlarının
emir/yasak kuralını 1. maddede yapılan terör tanımı oluşturmaktadır.
Bu söylenenler ışığında bir yapılanmanın "terör örgütü" olarak
nitelendirilebilmesi için tamamının varlığı, aynı zamanda gerekli olan özellikler şunlardır:
1- yapılanmanın;
a)Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik,
ekonomik düzeni değiştirmek,
b)devletin ülkesi ve Milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak,
c)Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek,
d)devlet otoritesini zaafa uğratmak veyambM&kveya ele geçirmek,
e) Temel hak ve hürriyetleri yok etmeW\^ * ^>>V
fi f w**~%!'"^-

._, 52 :«/ <rS\ •* % ,_ ^ı /


__________________________________
,
f) Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak,
Amaçlarından biri veya bir kaçına sahip olması gereklidir, (ideoloji)
2. Mevzuatımızda "terör suçları" örgütlü olarak işlenebilecek suçlar niteliğinde
olduğundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 220. Maddesi gereğince bu yapılanmanın üye
sayısının en az üç kişi olması gereklidir, (örgütlü yapı)
3. yapılanmanın yukarıda sayılan amaçlara ulaşabilmek için mutlaka cebir ve şiddet
kullanması gerekir. (Cebir ve şiddet)
Bu platformda "Ergenekon" isimli yapının 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 1
ve 7. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen kriterler açısından yapı hakkında soruşturma
kapsamında gönderilen bilgi ve dokümanların incelenerek irdelemesini yapmak gerekirse:
İDEOLOJİ UNSURU
"Ergenekon" isimli yapılanmanın görünüşte devletin yeniden yapılandırılarak
iktidara ulaşmak şeklinde özetlenebilecek bir amaca sahip olduğu, dokümanlarda görülmekle
birlikte;
Yapılanmanın, amacına ulaşabilmek için "naylon terör guruları oluşturularak, terör
dünyasına yön verilmesi", " ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip
siyasilerin engellenebilmesi için "suikast" inde kullanılabileceğine ilişkin bilgi " , "kişisel
çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen
siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna ilişkin saptama,
içte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren, ulusal ve uluslar arası,
legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk" olduğuna ilişkin
bilgi ve "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket
eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayış göz önüne alındığında; "Ergenekon"
yapılanmasının amaçlarına ulaşabilmek için salt demokratik ve yasal stratejilere
yönelmeyeceği, nihai hedefinin "iktidar olmak" ile birlikte bu hedefine yasal olmayan
yöntemlerle ulaşmayı planladığı görülmektedir.
Bu kapsamda "Ergenekon" yapılanmasının temel hedefinin yasal olmayan
faaliyetleri ile Devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, O' nu
yönlendirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedef olduğu söylenebilir.
ÖRGÜTLÜ YAPI
"Ergenekon " isimli yapılanmanın; belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak
üç ten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik, görev dağılımının yapıldığı, gizliliğin esas
alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının sorumlulukların önceden tespit edildiği, eleman
vefinansal kaynak temini, üyelerinin eğitimi gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, yapılan
iş bölümü çerçevesinde görevli gurupların faaliyet alanlarına ilişkin raporlar sunarak yapının
hayata geçirildiği, profesyonel bir örgütlenme olduğu değerlendirilmektedir.
Bu doğrultuda örgütlü yapının tam olarak oluşturulduğu ve hayata geçirilen
bahsetmek mümkün görülmektedir.
CEBİR VE ŞİDDET
a) "Ergenekon" isimli yapılanmanın "Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine
aykırı ideolojilere sahip siyasilerin engellenebilmesi için" "suikast" inde kullanılabileceğine
ilişkin bilgi, "kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi
mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna
ilişkin bilgi, "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı
hareket eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayışı,
b) "Ergenekon " soruşturması kapsamında ele geçirilen silah, mühimmat ve bomba
yapımında kullanılan malzemeler,
c) soruşturma kapsamında ele geçirilen ve polisiye deneyimlere göre eylem öncesi
istihbarat faaliyeti kapsamında olduğu değerlendirijg&s*£grgıtay binasına ilişkin detaylı
yerleşim krokisi,

" ,., * « ti v l» J/ *s^


,..^'
d)soruşturma kapsamında gözaltına alınan bazı kişilerin ifadelerinde ve bu kişilere
ait iletişim tespit bilgilerinde yer alan kamu oyunda bilinen bir takım kişilere yönelik
suikast düzenlemesi planlarına ilişkin bilgiler,
e)Soruşturma kapsamında İstanbul ili Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet
MKE ve yabancı menşeili savunma tipi el bombaları ile yine soruşturma kapsamında
gözaltına alınan bir kişinin annesinin evinde yapılan aramada ele geçirilen (12) adet
taaruz ve savunma tipi el bombalarının incelenmesinde aynı/yakın kafile ve stok
numaralı bombaların kullanıldığı (18) olayın tespit edildiği, bunlardan (7) sinin
şiddet içerikli eylemlerde kullanıldığına dair Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi
Başkanlığının roporu dikkate alındığında,
f)Soruşturma kapsamında 12,03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen bir
kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul da bir villada
buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir
gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini
kendisinin, birini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye
yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği görüldüğünden, NETİCE VE KANAAT
'Ergenekon'isimli yapılanmanın 3713 sayılı Terörle Mücadele Konunu 1. ve 7.
Maddelerinde ifade edilen örgütlü yapıya sahip bir örgütlenme olduğu kanaati oluşmuştur.
Ayrıca bu raporun 'Cebir ve şiddet' başlığı altında ifade edilen faaliyetler (Silah ve
patlayıcı madde bulundurma, eylem hazırlıkları, bomba irtibat bilgileri), dikkate alındığında;
Soruşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan Savcılığınızca
Cebir ve şiddete ilişkin verilerin bu unsurun gerçekleşmesi olarak göz önüne alınması ile,
3713 Sayılı kanunun tanımladığı 'Terör Örgütü' niteliklerinin tamamlanacağı ve
soruşturma konusu yapının 'Terör Örgütü' olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmektedir."
Şeklindeki raporunda, Emriyet Genel Müdürlüğü'nce de ERGENEKON YAPILANMASFnm
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen özelliklere sahip bir terör örgütü olduğu
belirtilmiştir.
D-DEVLETİN RESMİ KURUMLARINDAN ALINAN CEVAPLARA
GÖRE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
Kendilerini "derin devlet" olarak niteleyen ERGENEKON yapılanmasının devletin
hiçbir resmi kurumuyla irtibat ve alakasının bulunmadığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve
yürürlükteki kanunların gizli-kapaklı bir oluşuma müsaade etmediği gibi kanunlann genel
yapısı irtibariyla da halihazırda devletin denetimi altında olmaksızın devletin yetkilerini
kullanacak hiçbir kurum ve kuruluşun bulunmadığı, bulunmasının da mümkün olmadığı
açıktır. ERGENEKON yapılanmasının devlet ve rejim için bir tehlike olduğu bizzat MİT
Müsteşarlığınca düzenlenen raporlarda belirtildiği, Genelkurmay Başkanlığı'nm yazısında da;
bazı kişilerin geçmişte üniforma giymiş olması halen Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil ettiği
manasına gelmeyeceğini açıkça belirttiğinden ERGENEKON isimli oluşumun Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin hiçbir kurumuyla alakasının olmadığı, devlet içinde resmen böyle bir
yapının bulunmadığı, ancak ERGENEKON isimli yapılanmanın gizlice örgütlenerek,
kendilerine "derin devlet' süsü vererek, devletin tüm kurumlarına sızıp kendi amaçlan
doğrultusunda devlet idaresini illegal olarak kendi usullerince yönetmeye çalışmak olduğu, bu
amaçla kurdukları örgütün içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiyerarşik yapısını bozacak
şekilde "istihbarat Dairesi Komutanlığı" , "ÖperasyonDairesi Başkanlığı" adında özel
Yapılanmanın amaç ve yöntemlerine bakıldığında, genel olarak devletin
kademelerine sızıp devleti ele geçirmek, harici olarak devlet kurumlarını Anayasal kurum ve
kurallar dışında kontrol altına almak, devleti ve Anayasal düzeni kanunlarda olmayan
yöntemlerle gizlice yönetmek ve bu konuda devlet yöneticilerini baskı altma almak, devlet
otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve
düzensizlik ortamı oluşturacak eylemler ve şok suikastler düzenlemek, askeri müdahale ortamı
oluşturmak suretiyle, beğenmedikleri ülke yöneticilerini ve TBBM üyelerinin görevlerini
yapmalarını engellemeye yönelik, terör yöntemlerini uygulayıp halkı Hükümete karşı silahlı
isyana tahrik ve teşvik etmek suretiyle amaçlarına ulaşmayı planlayan ERGENEKON
yapılanmasının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda tarif edilen silahlı terör örgütü
niteliğinde olduğu açıkça anlaşılmıştır.
Derin devlet tanımının aksine olarak ERGENEKON terör örgütünün soruşturma
kapsamında elde edilen deliler ve belgelerinden devletin çıkar ve menfaatlerinden çok, kendi
ideolojik görüşlerinin hakim olması ve devleti demokratik olmayan yollardan baskı, sindirme
terör yöntemleri kullanılarak yönetmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca örgüt bu yolda etkin
olabilmek ve gizli hakim güç konumunu sürdürebilmek için Türkiye Cumhuriyeti devletinin
ve türk Milletinin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, Yargı, istihbarat birimleri,
Emniyet teşkilatından başka siyasi partilere kadar sızmayı amaç edindikleri görülmektedir.
Amaçlarına ulaşabilmek için medyada söz sahibi olmayı ve bu alanda da hakimiyet
kurabilmek için televizyon kanalları edinip, örgütün amaçlan doğrultusunda yapacakları
yayınlarla örgütün gizli ve illegal amaçlarını perdelemek için kullanmayı hedeflelemektedirler.
Bu konuda yöntem olarak, örgütün kontrolü altında bulunan medya organlarınca
ERGENEKON terör örgütünün bizzat yaptırdığı sansasyonel eylem ve fiilerden her seferinde
devletin güvenlik güçleri veya başka grupların sorumlu gösterilmesi suretiyle de
dezenformasyon yapılarak gerçek suçluları ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ kamufle
edip kamuoyunu yanıltarak ve gerektiğinde delilleri karartarak eylem ve fiillerinin devamını
sağlamaya yardımcı olmayı, böylece istedikleri olan kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı
oluşturmak, ekonomik kiriz ve iç çatışma çıkanp devlette ve kamu düzeninde zaaf oluşturarak
hukuksuzluk ortamına zemin hazırlayıp nihayetinde de illegal olarak yürütme organını ele
geçirmeyi amaçladıklan dosyada mevcut delilerden anlaşılmıştır.

3-ÖRGÜTÜN TEMEL DOKÜMANLARI:


Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle örgütün yapısının belirtilen özellikleri
gösterdiği ve ERGENEKON dokümanmdaki tüm hususlann örgüt tarafından bizzat
gerçekleştirilmesi için prensip kararlannda geçen tüm konularla alakalı aynntılı çalışma
raporlannm düzenlendiği, bu raporlann örgüt tarafından kabul edilmesine müteakip
uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır. ERGENEKON terör örgütünün amaçlannı,
örgütlenme şeklini, örgüt içi kurallar ve sivil yapılanma unsurlan ile diğer alanlardaki
yapılacak örgütlenmenin ana dokümanlarda anlatıldığı görülmektedir.
A-"ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI (REORGANİZESİ)"
dokümanı (29/Ekim/1999 tarihli):
Aşağıda kısaca "Ergenekon" dokümanı olarak anılacak olan bu doküman şüpheliler
Veli KÜÇÜK ve ve Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'de ele geçirilmiştir. Dokümanın
kapak kısmında "ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE
GELİŞTİRME PROJESİ" "İstanbul/29 Ekim 1999" yazdığı ve 25 sayfadan oluştuğu
görülmüştür. ,,^*=*~:^,^
"ERGENEKON" dokümanının örgütün amaçlarını, hedeflerini, yöntemlerini,
prensiplerini, yapılanmasını, örgüt mensuplarının profillerini, örgütün gelir kaynaklarını ve
yönetim kadrolarını ayrıntısıyla düzenleyen bir belge olduğu görülmektedir.
"ERGENEKON" dokümanı (7) ayrı bölüm ve her bölümde çok sayıda alt başlıktan
oluşmaktadır.
"ERGENEKON" dokümanı sadece şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve
Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Tuncay GÜNEY 2001 yılında yakalandığı zaman kaydedilen ve dosyada bulunan
görüntülü anlatımlarında, "ERGENEKON" dokümanım Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla Doğu
PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE ve emekli Albay Suphi KARAMAN ile birlikte
Bilecik'te hazırladıklarını beyan etmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK ise ikametinde ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanı ile
ilgili, "bu dokümanın nereden geldiğini bilmediğini, bir iki yıl önce odasını karıştırırken fark
ettiğini, fakat hiç açıp okumadığını" beyan etmiştir.
Konu ile ilgili Doğu PERİNÇEK alman ifadesinde; "bu olayın da 2001 yılında CIA
işbirliği ile kurulan bir tezgah olduğunu" beyan etmiş ve sorulara cevap vermek yerine ifadeyi
alan görevlileri, "CIA tertibinin içinde bulunmakla suçlamıştır.
Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanının son sayfasında yazı
metnin bittiği yerde "En içten saygı ve şükranlarımızla" yazısının hemen altına "Strateji
grubu" yazdığı, fakat bu yazının üzerinin mavi tükenmez kalemle karalandığı, Doğu
PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinde ki bu kısmın
aynı şekilde karalanmış fakat fotokopi oldukları görülmüştür. Dolayısıyla Doğu PERİNÇEK
ve Tuncay GÜNEY' den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinin Veli KÜÇÜK' ten
fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı ve asıl belgenin Veli Küçük'te ele geçen belge olduğu
anlaşılmıştır.
Bu durumda şahısların aynı amaç doğrultusunda birlikteliğini ve diğer taraftan söz
konusu belgenin "Strateji grubu" olarak adlandırılan bir çalışma grubu tarafından hazırlandığı
ortaya koymaktadır.

"ERGENEKON" dokümanının "AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışmanın amacı; ...


Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'un reorganizasyonuna
katkıda bulunabilmektir." şeklinde yazdığı görülmüştür.

Diğer taraftan şüpheli şahıslardan el konulan belgeler içerisinde "Özel Kuvvetler


Mesaj Formu" "Kara Kuvvetleri Mesaj Formu" "Derin Ergenekon" şeklinde dokümanların
olduğu, bunların yanı sıra Tük Silahlı Kuvvetleri başlıklı belgelerin olduğu, ayrıca bir çok
dokümanda Tük Silahlı Kuvvetleri ibaresinin geçtiği tespit edilmiştir.

Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının verdiği ve yukarıda


aynen verilen cevapta, yapılan incelemeler sonucu belgelerde Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait
olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama ve çalışmaların Tük Silahlı
Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler olduğu ve söz konusu belgelerin
Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek veya bilgisayar
teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu bildirilmiştir.

"ERGENEKON" terör örgütünün yönetici kadrolarına bakıldığında genel olarak


emekli askerlerden oluştuğu, bunların bir kısmının malulen emekli olduğu, bir kısmının ise
disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden atıldıkları görülmüştür.

fi **»/«»■*>

f ) l - ^ / f f ^ '*■ \ ^-—:-----.
c
'>£-—-—— 56'"";; ^ **, \ r— \ 7 --—s
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütü amaçlarını daha iyi ve hızlı
gerçekleştirebilmek, örgüte kolay adam temin edebilmek ve örgüt adına gerçekleştirdikleri
eylemleri devlet adına yaptırdıklarına inandırmak için "ERGENEKON" terör örgütünün Tük
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren illegal bir yapılanmaymış gibi lanse ettikleri,
böylelikle bir taraftan kendilerini daha güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da
Cumhuriyetimizin ve Milletimizin göz bebeği olan Tük Silahlı Kuvvetleri'ni planlı ve kasıtlı
olarak kamuoyunda yıprattıkları anlaşılmıştır.

B- "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" BAŞLIKLI


DOKÜMAN (25/KASIM/1999 tarihli)
"Devletin Yeniden Yapılandırılması üzerine" isimli 11 sayfalık doküman şüpheliler
Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiş olup kapak kısmında "DEVLETİN
YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" "25 KASIM 1999" yazmaktadır.

Bu belgenin "1 DURUM VE AMAÇ' başlığı altında;


"Cumhuriyet'in yeniden yapılanması için silahlı gücünün olduğu, bütün meselenin,
yeniden yapılanmanın diğer ayaklarını teşkil eden Meclis, Hükümet, Yargı ve Halk
örgütlenmesi olduğu..." belirtilmiştir.

"2 DÜNYA MERKEZLERİNDEN BAĞIMSIZ YAPTIRIM GÜCÜ" başlığı altında; "Bugün


Türkiye'nin, karşılaştığı sorunların ancak güçlü bir ordu ile çözülebileceği,
Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği ordunun bağımsızlık ve birliğinde düğümlendiği ..."
belirtilmiştir.

"3 DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÜÇ GÖREV başlığı altında;


"Birincisi : Türkiye Cumhuriyeti 'nin devlet egemenliği ve bağımsız karar
mekanizmasını yeniden örgütlemek ve halka dayandırmak olduğu,
ikincisi : Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünya merkezlerinden bağımsız bir yaptırım
gücüne kavuşabilmesi için, bağımsız bir özel savaş, bağımsız bir ulusal istihbarat teşkilatı
oluşturması gerektiği, ayrıca ulusal savunma sanayi inşasına hız vermesi gerektiği,
Üçüncüsü : ilk iki maddenin gereği olarak Atatürk'ün bölge merkezli dış
politikasının canlandırılması... " gerektiği belirtilmiştir.

"4 CUMHURİYET DEVRİMİ HÜKÜMETİ İÇİN SEFERBERLİK' başlığı altında;


"Türkiye'nin sorunlarının, bugünkü iktidarları yönlendirerek çözülemeyecek kadar
ağırlaştığı, 28 Şubat'in bir tür üçüncü meşrutiyet rolü oynadığı, meşrutiyetin arkasından
Cumhuriyet'in gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve bugün de öyle olduğu,

Cumhuriyet Devrimi Hükümetinin kurulmasının kaçınılmaz olduğu, bu hedefe


ulaşmak içinde, ideolojik hegemonya ve halk örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği..."
belirtilmiştir.

"II. ORDUNUN CUMHURİYET DEVRİMİ MEVZİSİNDEKİ KONUMUNUN


SAĞLAMLAŞTIRILMASI' başlığı içersinde;
"6. Cumhuriyet Hükümeti - Ulusal Güvenlik İlişkisF alt başlığı altında; "Emperyalist
sistemin son dönemlerde hemen hemen bir çok ülkede tekelleşmenin de ötesinde majyalaştığı,
iktidarların mafya karakterind&fSk^âar^ümrelerin eline geçtiği,

ti
^
Bu mafya yönetimlerinin toplumu kozmapolitizm yanında tarikatlarla ve ortaçağ
hurafesiyle kontrol altında tuttuğu, ayrıca özelleştirilmiş istihbarat örgütleri ve özel savaş
aygıtlarıyla halk üzerindeki diktatörlüklerini sürdürdükleri,
Türkiye 'de de Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı elli yıldan beri aynı sürecin
yaşandığı, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra Turgut ÖZAL - Çiller - Demirel - Mesut YILMAZ
dönemlerinde, sistemin Mafya - Tarikat rejimine dönüştürüldüğü..." belirtilmiştir.

"7. Genelkurmay Başkanlığı - Ulusal Güvenlik İlişkisF başlığı altında;


"Genelkurmay Başkanlığının Ulasal güvenliğin silahla sağlanmasında birinci
derecede sorumlu komuta makamı olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir
yeniden yapılanma çalışmasının doğrudan Genelkurmay Başkanlığının komutası altında
olması..." gerektiği belirtilmiştir.

"8. Dayanıklılığın Temel İlkelerF başlığı altında;


"Dayanıklı bir yeniden yapılanmanın iki temel ilkesinin olduğu,
birincisinin; toplumun geniş kesimlerinde, sinir merkezlerinde, örgütlerde ve
kurumlarda kök salmış oralardan beslenen ve desteklenen bir teşkilatlanma ve faaliyet
olduğu,
ikincisinin; siyaset, ekonomi, kültür ve benzer düzlemlerdeki yasal çalışma
olanaklarının azami değerlendirilmesi olduğu..." belirtilmiştir.

"///. ÖNCÜ ÖRGÜTLENME' başlığı içerside;


"9. Milli Teşkilatın Öncü Örgütlenmesi" alt başlığı altında;
"Cumhuriyet iktidarının kurulması sürecinde, ideolojik hegemonyanın
gerçekleştirilmesi ile halk örgütlenmesinin inşasının birlikte yürütüleceği, bu iki görevin
strateji ve taktiğini belirleyecek ve eş güdüm içinde yürütülmesini sağlayacak bir ONCU
ÖRGÜTLENME gerektiği,
Bu öncü örgütlenmenin sivil ve asker öncülerden oluşacağı, öncü
örgütlenmenin bir ya da birden fazla partinin oluşturduğu bir güç birliği olabileceği..."
belirtilmiştir.

"IV. CUMHURİYETİN İDEOLOJİK HEGEMONYASININ YENİDEN


ÖRGÜTLENMESİ"'başlığı içersinde;
"10. Cumhuriyet aydınlarının örgütlenmesi ve harekete geçirilmesF alt başlığı
altında;
"Cumhuriyet'in kendi aydınlarının uygun örgütlerde, araştırma kurumlarında ve
akademik çevrelerde örgütlemesi gerektiği... " belirtilmiştir.

"11. Teori ve Program Merkezi: Avrasya Enstitüsü" başlığı altında;


"Sivil ve askeri öncülerin, hem de kitle önderlerinin eğitilmesi gerektiği, bunun
içinde program ve siyaset üretilmesi gerektiği, bu faaliyetlerin kurulacak bir teori ve program
merkeziyle olabileceği, bu merkezin de "Avrasya Enstitüsü" adı altında kurulabileceği..."
belirtilmiştir.

"13. Cumhuriyet Devriminin sanat yaratıcılığının örgütlenmesi başlığı altında; "Cumhuriyet


Devrimi hükümetinin kurulabilmesi için yeni devrimci yükselişin sanat kurumlarının
oluşturulması ve örgütlenmesi gerektiği... "belirtilmiştir.
"Cumhuriyetin ideolojik hegemonyası ve kamuoyuna önderlik etmesi için doğrudan
önderlik ettiği gazete, televizyon, radyo ve dergilerin örgütlenmesi gerektiği... " belirtilmiştir.

«V. HALKIN ÖRGÜTLENMESİ' başlığı içersinde;


"15. Kitlelerin örgütlenmesi" alt başlığı altında;
"Halkın örgütlenmesinin iki yolla olacağı, bunlardan birincisinin; siyasal iktidar
amaçlı öncü örgütlenme ile olacağı,
İkincisinin ise; öncü örgütlenmenin halka önderlik etmesini sağlayacak olan halk
örgütleri olduğu, bunların ise işçi ve memur sendikaları, esnaf, sanatkar, tabip, mühendis,
mimar ve avukat odaları gibi kuruluşların olacağı,
Bunların yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cumhuriyet Kadınları
Derneği (CKD), Çağdaş Yaşam Derneği (ÇYDD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)
gibi ideolojik yönelişli örgütlerle olacağı, ayrıca gençliğin kitlesel örgütlenmesi ile
gerçekleştirileceği..." belirtilmiştir.

"SONUÇ"başlığı altında ise;


"Yeniden yapılanma için çok önemli saplamaların yapıldığı Türkiye haklının 21.
yüzyılın başında ikinci büyük atılımı gerçekleştireceği, bunun içinde tarihin derinliklerinden
gelen birikimin çok iyi değerlendirilmesi gerektiği... " belirtilmiştir.

C-"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR


PLAN ÖN ÇALIŞMASI)"İSİMLİ DOKÜMAN:

Şüpheli Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'dan ele geçirilen 23 sayfadan


oluşan dokümandır.

Söz konusu belgenin yapılan incelemesinde; (Power Point) sunumu içersinde


hazırlanan bir çalışma olduğu, çalışmanın içersinde devletin yeniden yapılandırılması için
yapılması gereken çalışmaların anlatıldığı ve çalışmanın içeriğindeki anlatımlarda, şüpheli
Doğu PERİNÇEK tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde hazırlandığı anlaşılan "DEVLETİN
YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" isimli belgeden esinlenildiği değerlendirilmektedir.

Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde
korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için
ÖNERİLER "Mastır Plan Ön Çalışması)" yazdığı,

İkinci sayfasında bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi
amacımıza götürecek araçlarımız nelerdir? " "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,

Üçüncü sayfasında; "Amacımız Nedir?" "Tam bağımsız milli devleti yeniden


yapılandırmak''' başlığı altında; "Emperyalizmin bütün kollarının kırılması" "Yeni dış
ittifakların aranması" "Gümrük birliğinin mevcut haliyle iptal edilmeli ve AB ilişkilerinin
gelişimine endekslenmeli" şeklide (10) ayrı maddenin olduğu,

Dördüncü sayfasında; "Mevcut durumumuz nedir?" başlığı altında; Ulu Önder


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin yazıldığı, ^sss^!*^
Beşinci sayfasında; "BİZİ AMACIMIZA GÖTÜRECEK ARAÇLARIMIZ
NELERDİR?" başlığı içersinde;
"EKSİLERİMİZ" alt başlığı altında;
-"Henüz örgüt değiliz"
-"Çok uluslu şirketlerin ve vakıfların fiili işgali var"
-"Medya kontrolümüz zayıf"
-"Yasama ve yürütmemiz bağımlı"
- "Büyük Ortadoğu Projesi eylem halinde "
-"İsrail Devleti 'nin kutsal topraklar projesi var"
-"Parasal gücümüz yok" şeklinde toplam (19) maddenin olduğu,

Altıncı sayfasında; "ARTILARIMIZ' alt başlığı altında;


- "Ölmekten korkmayan ve bağımsızlığına düşkün bir milletiz "
-"Jeopolitik açıdan dünyanın vazgeçemeyeceği stratejik bir noktadayız. Avrupa, Asya
ve Ortadoğunun köprüsü durumundayız "
- "Askeri gücümüz küçümsenemez "
-"Henüz milli ruhumuz ölmedi" şeklinde toplam (15) maddenin olduğu,

Dokuzuncu sayfasında; "Yapılanma için model önerisi" başlığı altında;


Kullanılmak istenen sistemin "Doğayı Kopyalama Modeli" şeklinde olmasının
önerildiği, yani yapılanmanın "Görünenler" ve "Görünmeyenler" şeklinde teşkilatlanması
gerektiği,
"Görünmeyenler" kısmında; teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari,
teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetleri vs. yapılanmalarının olması gerektiği, teşkilatın bir
sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra
ticarethaneler zinciri şeklinde yapılanması gerektiği,
"Görünmeyen" yapılanmasını "Planlama ve Yürütme Grubu'1'' ve ona bağlı "Alt
Birimler" şeklinde oluşturulması gerektiği, iç tüzüğün hazırlanması, ödül ve ceza
sistemlerinin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Onuncu sayfasında; "Planlama ve Yürütme Kurulu (PYK)" başlığı altında;
PYK'nın teşkilatın en üst birimi olduğu, PYK'nın devletin ve milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması, kısa, orta ve uzun vadeli
devlet politikalarının belirlenmesi, dünya devletleri arasında ticari, kültürel ve teknolojik güç
olarak öne çıkılabilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
On birinci sayfasında; "Yapılanmanın Temel FelsefesF başlığı altında;
PYK'nın üye sayısının (?) olacağı, üye sayısının artırılamayacağı, üyelerin
değiştirilemeyeceğivefat halinde yeni üyenin oy birliği ile seçileceği, kabul töreninde ritüel
uygulanacağı, ihanet ve ayrılmanın ancak hakka teslimiyet ile olacağı,
PYK'nın alt birimlerinin olduğu, Alt Kurul'un (AK) Başkan ve altı birim
temsilcisinden oluşacağı, alt birimlerin (3) kişiden ve (21) temsilciden oluşacağı, alt
birimlerin ortaya koyduğu fikir ve önerilerin, temsilciler aracılığı ile PYK'ya sunacağı, alt
birim üye ve temsilcilerinin isimlerinin kesinlikle gizli olacağı, kod isim kullanacakları,
toplantılarının gizli yapılacağı ve toplu seyahat etmemeleri gerektiği belirtilmiştir.
On ikinci sayfasında; "Alt birimler ve görev tanımları" başlığı altında;
-"Genel Sekretarya /Dokümantasyon ve Arşivleme / Toplum Bilim Danışmanı",
-Ticari ve Sanayi Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-" Hukuk Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-"Halkla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinde^^rum^^dm ",
- "Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve Mumalejeti İzlemeghı) Sorumlu Birim ",
ğ ** ,*<—>^ 'wt>\
60 lı tf, _» Hv su I
- "Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-"Milli Savunma/Askeri Güçlerinizle İlintili Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "İçişleri, Emniyet ve İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim''' vb. şeklinde (21) ayrı
birim belirtilmiştir.
On üçüncü sayfasında; "Ön hazırlık sürecV başlığı altında;
"Planlama ve Yürütme Kurulunu oluşturmak, "
"Başlangıç sermayesini oluşturmak",
"Çalışma mekanları oluşturmak" "Uzman kadrolar oluşturmak",
"Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak",
"Gizlilik mekanizmasını tesis etmek",
"Kontrol ve takip sistemlerini kurmak",
"Örtülü ödenek sistemini kurmak" vb. şeklinde (15) maddenin olduğu,
On dördüncü sayfasında; "Planlama SürecP başlığı altında; Kısa, orta,
uzun vadeli hedeflerin belirlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir.

On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim SürecP'' başlığı altında; "1- Mevcut devlet
işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve
eğitmek " "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık,
İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve
birlikler, medya, camiler ve tarikatlar) "
"4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak"yazdığı,

D- LOBİ İSİMLİ DOKÜMAN (Aralık/1999)


Kapak kısmında "LOBİ" "ARALIK 1999/İSTANBUL" yazan ve 25 sayfadan oluşan
doküman şüphelilerden Zafer(kod)Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM,
Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanı ile irtibatına bakılacak olunursa; "ERGENEKON"
belgesinin "l/b- "KAPSAM" başlığı altında; yapılan analiz, yönetim, geliştirme ve yeni
yapılanma raporunun, "ERGENEKON"un büyüteç altına alınmasından öte 21. yüzyılda
yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin
yararlanması gerektiği, her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan yeni
yapılanmanın geç kalınmış bir girişim olduğu, her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil
personel kadrosu ile ERGENEKON'un iç ve dış faaliyetlerde daha etkin bir güce erişeceği,
"4/d "Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında; Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum
örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye 'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini
kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" isimli dokümanın "GİRİŞ" bölümüne bakıldığında da, sözde Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'a bağlı olarak "sivil unsurların"
örgütlenmesi zorunluluğunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla "LOBİ" belgesi "ERGENEKON" belgesinde belirtildiği şekilde sivil
unsurların örgütlenmesi için hazırlanan bir belge olduğu anlaşılmaktadır.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY; " LOBİ' çalışmalarını Veli KÜÇÜK'ün
talimatıyla şüpheliler Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT ve kendisinin de
katıldığı bir ekibin yaptığını, son şeklini ise Veli KÜÇÜ^Jğı verdiğini "beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddialarını Veli KÜÇÜK kabul etmemiş, Doğu PERİNÇEK ise; "öw soru
karanlık örgütlerin psikolojik savaş öğretilerinden ilham alınarak hazırlanmıştır. " şeklinde beyanda
bulunmuştur.
"LOBİ" dokümanı, "ERGENEKON" "BİRLEŞİK KOMÜN" "OLUŞUM" gibi diğer örgütsel
dokümanlarla birlikte İşçi Partisi binasında sekreter odasında, CD ortamında digital olarak ele
geçirilmiştir.
Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in "LOBİ" dokümanını birlikte hazırladıklarını söylediği
kişilerden birisi de İşçi Partisi merkez karar kurulu üyesi şüpheli M.Adnan AKFIRAT'tır.
"LOBİ" dokümanına genel olarak bakıldığında, "ERGENEKON" terör örgütünün sivil
unsurlarının ne şekilde oluşturulacağı ve bu sivil unsurlardan nasıl faydalanılacağı yönünde yapılan veya
yapılması planlanan çalışmaların anlatıldığı görülmüştür.
Ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarının kurulma örgütlenme ve faaliyetlerinin ayrıntılı olarak
anlatıldığı, Sivil toplum örgütlerinin yapılandırılmasının "DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ
KUVVAİ MİLLİYE HAREKETİ" başlıklı dokümanda belirtildiği, bu dokümana göre;
Sivil Toplum Kuruluşlarının temel felsefesi, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devletini
çetelerle kurduğunu, hatta Milli Mücadelede önemli yeri olan bazı derneklerin Milli Mücadele
öncesinde mafya yer altı örgütü olarak faaliyet gösterirken sonradan Kurtuluş Savaşma dahil olduklarını
vurgulayan örgütsel içerikli dokümanlarda Türk milletinin milli reflekslerini kendi örgütsel ve siyasal
çıkarlarına alet edip, Kuvvai Milliye ruhu adı altında suçlu kişilikleri topladıkları Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği gibi dernekler vasıtasıyla yenilgiyi ve esareti asla
kabul etmeyen Ulu Önder Atatürk'ün ve onun önderliğindeki Türk Milletinin düşmanlara karşı
oluşturdukları Milli Mücadeledeki önemli dernekleri kamu oyunda haksız olarak eşkıya ve mafyavari
dernekler olarak algılanmasına yol açtıkları anlaşılmaktadır.
Soruşturma sırasında örgütsel içerikli dokümanların birçok şüpheli de çıkması bazı
dokümanların birden çok şüphelide çıkması hususlanndan herkesin ilgi ve alakalı olduğu bölümle ilgili
dokümanları temin ettiği, örgütsel çalışmalarını bu dokümanlardaki yazılı kurallara göre sürdürdükleri
anlaşılmaktadır. Şimdiye kadar soruşturmada 40 kadar örgütsel içerikli doküman ele geçirilmiştir. Bu
dokümanlar ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN tüm eylem ve faaliyet alanlarını düzenlediği gibi
yurt içi ve yurt dışı oluşumların her aşaması için ayrı ayrı ayrıntılı dokümanların hazırlandığı
anlaşılmıştır.

4-ÖRGÜT DOKÜMANLARININ ÖZELLİKLERİ:


ERGENEKON terör örgütünün bütün kurallarının yazılı olduğu ve hiyerarşik ilişkilerin katı
yazılı kurallarla belirlendiği belgelerden anlaşılmaktadır.
ERGENEKON terör örgütünün çok büyük ve kapsamlı olan yapılanması içersinde örgüt içi
disiplini sağlamak ve örgütün illegal faaliyetlerinin deşifre edilip örgütün üst düzey yöneticilerinin
yapılan eylem ve fiillerden sorumlu tutulmasını engellemek için tüm prensiplerin yazılı hale getirildiği,
ihanet edenin açıkça öldürüleceğinin dokümanda yazılarak örgütün dağılma ve deşifresini engellediği,
sırf bu konuyla alakalı olarak ERGENEKON bünyesinde örgüt içi araştırma ve istihbarat biriminin
kurulduğu, şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm bilgisayarından elde edilen ve Kuvayı Milliye Derneği
(1919) üye ve yöneticileri hakkında ayrıntılı düzenlenmiş istihbari bilgi notlarının bulunması bu birimin
aktif halde tutularak örgütün devamlılığının temin edildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Doğu PERİNÇEK, .Mshmgt Adnan AKFIRAT, Muzaffer TEKİN, Oktay
YILDIRIM, Soruşturma aşamasııjdâ^öîen JCuddusi OKKIR, Hikmet ÇİÇEK, Sevgi ERENEROL, Halil
Behiç GÜRCİHAN/%e KemaPYalçm ALEMDAROĞLU' nda
#> -.■."-■> V
n?^^\
örgüte ait olduğu anlaşılan belgelerin bulunduğu, yaklaşık 40 adet değişik örgütsel içerikli
belgenin bulunduğu bu belgelerin yazım tarzı ve özelliklerinden örgütün üyelerince ve ilgili
sorumlu birimlerince yazıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Yaplanmayı anlatan belgelerin içeriğinden örgütün katı askeri disiplin kurallarını
benimsemiş olmakla beraber iç disiplin ve cezalandırma yöntemleriyle alakalı olarak ta mafya
ve terör örgütlerince kullanılan cezalandırma yönteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Hem
ERGENEKON dokümanı hem de DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI dokümanında
"ayrılan ve ihanet eden örgüt üyelerinin öldürüleceği" hususu açıkça belirtildiğinden,
ERGENEKON terör örgütünün diğer terör örgütleri gibi kendi üyelerini dahi öldürmekte
tereddütsüz davranmakta olduğu da örgütün ne kadar tehlikeli, acımasız ve katı disiplin
kurallarıyla yönetildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu konuda Savcılığımızca yapılan soruşturma sırasında da kamuoyunda ciddi korku
ve endişe yaratan birçok çıkar amaçlı suç örgütü liderleri dahi ERGENEKON 'la alakalı
konularda konuşmaktan çekindikleri birçok hususu resmi ifadelere yazdırmaktan korktukları,
örgütün gücü ve acımasızlığının herkes tarafından bilindiği, Ergenekon terör örgütünün ne
derece korkutucu ve sindiriri olduğunun anlaşıldığı, birçok şahsın sadece şifaen anlattıkları
birçok kritik konunun can güvenliklerinden endişe etmeleri sebebiyle tutanaklara geçirilmesini
istemediklerinden delil toplamakta ve örgütün yapısını deşifre etmekte zorluklarla
karşılaşılmıştır.
Yapılan soruşturma sonucunda yıllardır illegal bir örgütlenme içinde olan
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili olarak bir yıl gibi kısa bir süre sürdürülen ve
başlangıçta planlı bir çalışma yapılmadan askeri makamlara yapılan bomba ihbarı ve 27 adet el
bombasının yakalanmasıyla başlatılan soruşturma ile örgütün üst düzey sorumlularının tespiti
ve tamamen deşifre edilmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca örgüt tarafından işlendiği şüphesini
oluşturan bazı geçmiş tarihli önemli suçların soruşturulması uzun zaman alacağından sadece
somut delillerle ulaşılan örgütün eylem ve fiilleri iddianameye esas alınmıştır. Diğer eylem ve
suçlarla alakalı soruşturmalar hem Cumhuriyet Başsavcılığımızca hem de ilgili yer
Cumhuriyet Başsavcılıklarınca dosyamızdaki delillerin gönderilmesi suretiyle devam
etmektedir.
Ayrıca örgütün diğer üyelerinin yakalanması için çalışmalar başka bir soruşturma
numarası üzerinden devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin ev, işyerleri ve araçlarında yapılan
aramalarda çok sayıda bilgi, belge, doküman ve dijital veriler ele geçirilmiştir. Ele geçirilen bu
malzemelerin yapılan incelemelerinde bir kısım dokümanlann birbirleriyle benzerlik
gösterdiği ve aynı merkez tarafından hazırlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu tespit üzerine söz konusu dokümanlar ayrıştırılarak yeniden incelendiğinde;
Kapak tasarımlarının benzerlik gösterdiği,
Üzerinde belirli bir tarih yazdığı, bu tarihlerin belgenin hazırlanma tarihi olabileceği,
Üslup ve yazı karakteri olarak aynı anlatım dilinin kullanıldığı,
Bir üst makama hitaben yazılmış resmi bir çalışma raporu şeklinde olduğu,
Yazı metinlerinin sonunda "Saygılarımla" veya "Saygılarımızla" yazısının
bulunduğu,
Yazı metinlerinin giriş, gelişme ve sonuç bölümü şeklinde belirli bir düzende
yazıldığı,
Bir kısım belgelerin "Strateji grubu" olarak adlandırılan grup tarafından yazıldığı,
Belgenin kapak resimleri üzerine "ANALİZ,/ STRATEJİ/ GÖZLEM/ OPERASYON
PROJESİ/ ÖRTÜLÜ FAALİYETLER/ TEORİ/ ARAŞTIRMA" gibi başlıklar atılarak yapılan
çalışmaların sınırlandırıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümanların kapak resimlerinin üzerindeki tarihlerden 1999 ve 2000
yıllan içerisinde hazırlandıkları, ilk olarak "ERGENEKON" belgesinin yazıldığı, bu belgenin
Ergenekon'un reorganizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir.
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet
içerisinde olduğu, fakat ilk olarak 1999 yılında örgütün reorganizasyon çalışmasıyla yazılı
hale getirildiği ve bu çalışmada Ergenekon'un 21. yüzyılda her meslekten sivillerin de
katılımını sağlayarak yepyeni bir yapılanmaya gidilmesinden bahsedildiği, bu sivil unsurlann
örgütlenmesi için de LOBİ çalışmasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Söz konusu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde; hemen hemen tüm
dokümanlann "ERGENEKON" dokümanında gösterilen ilkeler ve hedefler doğrultusunda
hazırlandığı, dolayısıyla örgütün reorganizasyonu için yazılan "ERGENEKON" dokümanının
örgütün anayasasını teşkil ettiği, diğer dokümanlann ise ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün yapılanmasını, amaç ve hedeflerine ulaşmak için kullandığı yöntemleri
belirlemek için yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmıştır. Bu husus ilerleyen bölümlerde aynntılı
olarak anlatılacaktır.
Birkaç örnek vermek gerekirse, örneğin "ERGENEKON" dokümanında kimyasal ve
biyolojik silah üretimi yapılması gerektiğinden bahsedilmekte bunun uzantısı olarak ta "NBC
SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" çalışması yapılmaktadır. Yine "ERGENEKON"
dokümanında medya kuruluşlannm kontrol altına alınması ve örgütün kendi medya
kuruluşlanm oluşturması gerektiğinden bahsedilmekte, bununla ilgili de "ULUSAL MEDYA
2001" "KANAL 6 ANALİZ" "TELEVİZYON ANALİZ" "DERGİ" isimli çalışmalan
yapılmaktadır. Bu nedenle burada sadece birkaç örnek vermekle yetinilmiş, ilerleyen
bölümlerde örgütün amaçlanna ulaşmak için kullandığı yöntemler anlatılırken her belgenin
ERGENEKON belgesi ile irtibatı aynntılı olarak anlatılmıştır.
Diğer taraftan ERGENEKON dokümanında belirtilen amaç ve hedefler
doğrultusunda hazırlanan diğer tüm belgelere bir bütün olarak bakıldığında yaklaşık 1200
sayfadan oluştuğu, bu belgelerin içeriklerinde de tamamen ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün yapılanması için hazırlanan ciddi çalışmalann olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla örgütün sadece re-organizasyon için yaptığı bu çalışmalanna
bakıldığında, söz konusu belgelerin hazırlanması için bilgi birikimi, ciddi bir ekip ve
personelin gerektiği, bu durumunda örgütün yapısını, eleman profilini ve potansiyelini çok iyi
bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ergenekon terör örgütünün ana dokümanı olan "ERGENEKON" dokümanı,
şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Adnan
AKFIRAT ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten,
"LOBİ" isimli doküman, Şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Ümit OĞUZTAN'ın yanı
sıra Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Erkut ERSOY' dan ele
geçmiştir.
Sonuç olarak sadece ele geçirilen örgütsel dokümanlar dahi Veli KÜÇÜK, Doğu
PERİNÇEK, M.Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY ve Sevgi
ERENEROL'un birlikteliğinin ve aynı amaç doğrultusunda bir arada faaliyet yürüttüklerinin
örgütsel irtibatlannm bir kanıtıdır. Bunun dışında elde edilen diğer önemli kanıtlar da ilgili
bölümlerde aşağıda gösterilecektir.

5-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇLARI


A-Terörün Tanımı:
Terör, kavram olarak, Türkçe'deki karşûıj^Jlğ^ "korkutma, yıldırma ve tedhiş"
anlamına ge\mektedir(Büyük Larousse Sözlük ve Ap-sıÛope^lkBv Ancak bu korkutma, yıldırma
ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını
birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir.
Terör, tanım olarak, insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve
davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir.
Terör; Kendilerince tespit edilen amaçlarına ulaşmak için, önceden yapılan eğitim ve
hazırlık sonucunda mer'i (geçerli) nizam ve kanunlara karşı çıkarak, en hafifinden başlayarak
öldürmeye kadar uzanan ve suç olan eylemler zincirini kapsamakta ve tüm bu olaylar, illegal
olarak kurulmuş bir örgüt tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bir başka tanımla terör; sürekli korku altında tutmak amacı ile şiddet hareketleri,
kaçırmalar ve cinayetler işleme eylemleri, sistemli şiddet hareketleri, cinayetlere başvurma
eylemidir. (Ansiklopedik Zabıta Sözlüğü)
1973 Tarihli Kuzey İrlanda Olağanüstü Durum Hükümler Kanununda ise
(Emergency Provisions Act) terör; Halka veya halkın herhangi bir sektörüne korku salmak için
şiddet kullanmak olarak tanımlanmaktadır.
Yine başka bir tamma göre terör; yoğun, keskin, üstün korku, bir politik grubun
üstünlük sürdürmek veya üstünlüğe kavuşmak için şiddet kullandığı dönemdir. (The American
College Dictionary)
Öte yandan bağlantılı kavram olan kitle terörü; Devlet yönetimini elde tutanların
iktidarlarını kuvvetlendirmek ve çok kez masum halk gruplarını yok etmek için kullanılan
siyasî bir taktik olarak belirtilmektedir.
Terörist ise; İhtilâlci (terörist) sadece yok etme bilimini bilen terörü yöntem olarak
benimseyen kişidir. Terörist açısından kendisince bozuk olarak kabul ettiği düzeni en süratli ve
en emin yoldan yok etmek onun için bir zevk, bir teselli, bir ödül, bir memnuniyettir.
Teröristin başarısı: Acımasız yok etmektir. (Sergey Nechayev, Catechism ofthe Revolutionist)
(Tanımların Kaynağı Kaynak: Terörün Anatomisi, Prof. Dr, Kurtul Altuğ)
Görüldüğü gibi günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına rağmen terörün ortak
kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Konu ile ilgili birçok tanım yapılmış, ancak
uluslararası arenada ortak bir kavram üzerinde birleşilememiştir. Bunun nedeni de bir tarafın
terörist ilan ettiğini, diğer tarafın özgürlük savaşçısı olarak nitelemesi ve çeşitli yollardan
desteklemesidir.
Terörün en önemli özelliklerinden biri hedefini rastgele seçmesidir. Kurbanın ayrım
gözetmeden belirlenmesi, korkunun yayılmasına neden olur. Eğer herhangi birisini hedef
alması için özel bir neden yoksa hiç kimse güvenlikte olmayacaktır. Potansiyel hedef kendisini
korumak için hiç bir şey yapamaz. Çünkü terörist kendi kurallarına göre yargılar ve kendi
seçtiği yer ve zamanda harekete geçer. Bu da siyasal terör eylemlerinin önceden tahmin
edilemeyeceğini ve keyfiliğini ortaya koyar.
Terörün bütün biçimleri için geçerli olan diğer özellik ise acımasız, tahrip edici ve
ahlâk dışı olmasıdır.
Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu
ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek
amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak
benimseme durumudur.
Terörizm bir ideoloji(amaç) değil bir stratejidir(amaç). Çoğunlukla siyasî olan amaç
bazen sosyal ve ekonomik de olabilmekte, değişik siyasî görüştekiler (aşırı sağ veya aşırı sol
kanatlar) tarafından da kullanılmaktadır.
Bir şiddet eyleminin planlanmasında değişik menfaatler karıştığından bu şiddet
eyleminin nereye varacağı, nihaî neticenin ne olacağını bilinememektedir.
Hiçbir terörizm tanımı, tarihe geçmiş bütün tedhişçilik çeşitlerini kapsayamaz. Zaten
bugün terörizmin etraflı bir tanımında anlaşmak konu^urraTgıiçlükler vardır. Böyle bir tanım
mevcut değildir ve yakın bir gelecekte de bulunmayacaktır. x "s""
Mevzuatımızda, bir hukuki kavram olarak TERÖR, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 1. maddesinde:
"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal,
laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa
uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve
dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi
veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir." Şeklinde
tanımlanmıştır.

3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinde terör suçlusunu şöyle


tanımlamıştır; "Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş
örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına
suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.
Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve
örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar."
B-Terörizmin Tanımı:
Terörizmin tanımı konusunda da tıpkı terörün tanımında olduğu gibi bir uzlaşı
bulunmamaktadır. Çeşitli yönlerini öne çeken çok çeşitli tanımlar bulunmaktadır.
Bunların bazılarına yer verecek olursak;
Black Hukuk Sözlüğüne göre; Alarm, korku, dehşet, düşman veya tehdit eden bir olay
veya oluşumdan ötürü zarar geleceği konusundaki endişe,
JVebstere göre; Bir siyasî silâh veya politika olarak korkutmak, itaat ettirmek için
terör ve dehşetin kullanılması,
B.Crozier, (A Theory ofConflict)c göre; Bir devleti yıkmak için bir tekniktir.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisine göre; bireylerin ya da azınlıkların şiddete
dayanan ve kişilere, mallara ya da kurumlara yönelik siyasal eylem, bu şiddet eylemlerinin
tümüdür. Bireysel ya da ortaklaşa terörizmin çeşitli biçimleri (cinayet, rehine alma, sabotaj,
vb.) olabileceği gibi çeşitli erkleri (ülkenin bağımsızlığı, bir siyasal rejimin devrilmesi, devlet
siyasetinin bazı yönlerine itiraz, vb)
Terörizm; siyasal hedeflere ulaşmak için toplumun demokratik ikna ve eylem yoluyla
barışçı davranışına karşı, hukukun üstünlüğü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini
gizlemek için demokratik otoriteleri kitlelerden kopararak halka karşı şiddet kullanmaya
yöneltmeyi amaçlayan, kendi güç ve doktrinleri ile sağlayamadıkları halk desteğini ve
ayaklanmasını sağlamak için, tarihsel görevlerinin olduğuna inandırılmış çeşitli unsurlardan
oluşan ve uluslararası destek gören örgütlerin, tahripkâr silahlarla donanmış olarak gelişmiş
taktikler kullanan, insanlığı hakir gören, ahlaki hiçbir temeli bulunmayan siyasi hedeflere
ulaşmak için insan hayatını hiçe sayan, masum insanları hedef alan ve hiçbir savaş kuralı
tanımayan, geleneksel politik suçlardan farklı, metodik, örgütlü, sistematik, öldürme, kaçırma,
korkutma ve tahrip eylemleridir.
Terörizm, meydana gelen hasar ve insan kaybından ziyade yarattığı psikolojik etki ve
politik sonuçlarla ölçülür. Nitekim teröristler, dikkatleri kendileri ve davaları üzerine çekmeyi
başarmış ve kesinlikle bir korku ve dehşet ortamını yaratabilmişlerdir.
Bu bağlamda terörizmin nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1-Teröristler amaçlarına ulaşmada vasıta olarak, hedef gruplar arasında korku,
ümitsizlik ve yıkım atmosferi oluşturmaya çalışırlar.
2-Bir şiddet olayının psikolojik sonuçlan fj^jfesonuçlarından ölçüsüz bir şekilde
büyük olursa terörist bir nitelik kazanır. jK^ *jh "v
3-Terörizm, özel olarak önceden bilinmeyen baskı şeklidir. Bunda kişi terörizmin
belirgin kanunlan esasına göre hareket eden teröristlerin ellerinde imhadan kurtulmak için hiç
bir şey yapamaz.
4-Teröristler savaş kuralı ve yasası tanımazlar, muharip ve gayri muharip ayrımı
yapmazlar. Çünkü teröristlere göre tarafsız olunamaz, ya onlardansınız ya da onlara karşısınız.
5-Terörizm vahşi, barbar yöntemler ve silahlar içerir.

C-Genel Olarak Terör Odaklarının Uyguladığı Safhalar


Terör odaklan hedef aldıklan ülkeyi içten çökertmek amacıyla uyguladıklan
stratejilerini dört aşamada gerçekleştirmektedirler. İdeolojileri ne olursa olsun hemen hemen
her unsur bu aşamalan uygulamaktadır.
Birinci Aşama HAZIRLIK
İkinci Aşama ÖRGÜTLENME
Üçüncü Aşama EYLEM İÇ
Dördüncü Aşama SAVAŞ

a-Birinci Aşama (Hazırlık):

Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini
kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle
incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumlan parçalamak olunca yapılması
gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin
zayıflatılması olmaktadır.
İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktanlmaya başlanan ideoloji
doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil
etmektir.
Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine
başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeydeki masum ve
makûl propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile
getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandınlan bağışıklık giderek dozajın arttınlmasma
imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki
Türkiye'de 1965'e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı
mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde
propaganda faaliyetleri görülmüştür.

b-İkinci Aşama (Örgütlenme):


Örgütlenme aşamasında, ilk aşamada elde edilen veriler ışığında örgütlenme
çalışmalanna başlanmıştır. Sempatizan kitle arasında sivrilen kişiler kendilerini destekleyen
diğer kişiler ile birleşme ihtiyacını duyarak bir araya gelirler veya belirlenen kişilere belirli
mihraklarca el atılarak bir araya getirilirler ve tehdit merkezinin öngördüğü şekilde eğitilirken,
bir yandan da birbirleriyle irtibatlandınlırlar. Verilen eğitim, ileride her türlü görevi
yapabilecek militan yetiştirmeye yöneliktir. Öte yandan oluşan ve muayyen bir eğitimden
geçen örgütlerin, legal yandaş kuruluşlar veya illegal diğer yandaş örgütler ile
irtibatlandmlmalan sağlanır. Özellikle legal güçlü kuruluşlan elde etmeye yönelik sızmalar,
şehir ve kır gerillası halinde teşkilatlanmalar hep bu safhada ele alman konulardır. Böylece
elde edilen güç birliği ile yasal olmayan silahsız toplu ehemler ve silahlı münFerid eylemleri
başlatacak zemin hazırlanmış olur. Korsan miting|şf^oyk<^şgaller-pankart ve afişlemeler,

f :A ** ''V "5-, - ,',

"".(I
67 t< f 3U *

İf / ,(
Jc •4 >"•', ,. "« A
gizli bildiri ve yaymlar-hücresel faaliyetler ile küçük çapta silahlı eylemler bu döneme
özgüdür.

c-Üçüncü Aşama (Eylem):


Başlatılan bu aşamanın amacı yandaş legal kuruluşların da örgütlü desteği ile
eğitilmiş örgütlerin öncülüğünde şehirde ve kırda toplu silahlı eylemleri başlatarak halkı
sindirmek, Devlet güçlerini zaafa uğratarak toplum-devlet bağını parçalamak ve yönetimi ele
geçirmek için gereken ortamı hazırlamaktır. Bu aşama sonunda devlet güçlerinin yetersizliği
vurgulanır, toplumun devlete olan güveni kaybolarak halkta büyük bir moral çöküntüsü ve
teslimiyet duygusu başlatılır. Terör eylemleri denilen silahlı ve bombalı saldmlar, etkin
kişilerin öldürülmeleri, sabotajlar, silahlı soygunlar, yerleşim yerlerine yapılan silahlı baskınlar
bu safhanın belirgin özelliklerindendir.

d-Dördüncü Aşama (İç Savaş):


Bu safhanın hedefi yönetimi ele geçirmektir. İçten çökertme tekniğinin son adımı
olan bu aşamada, artık çeşitli bölge, yerleşim yeri ve hatta büyük şehirler ele geçirilerek üsler
kurulur. Devlet güçleri ile açıkça silahlı mücadeleye girilir, kurtarılmış bölgeler kendi
teşkilatlarını birleştirerek düzenli illegal birlikler tesis edilir. Bu esnada dış güçlerin para,
malzeme, personel ve teknik yardımlan ile iç savaş başlatılarak içten çökertme işlemi
tamamlanır.

D-Terör Suçları:
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesinde "26.09.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile
310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlandır." denilmektedir.
Yapılan soruşturma sonucu, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Türk Ceza
Kanununda belirtilen ve Terör suçu olarak kabul edilen suçlardan Türk Ceza Kanununun; 312,
313, 314 ve 315. maddelerindeki suçlan işlediklerine dair yeterli delil elde edilmiştir.

E-Terör Amaçlı Suçlar ve Legal Görünüşlü Faaliyetler :


Türkiye'deki birçok terör örgütü de örgütsel faaliyetlerinin devamı için banka
soymaktan, uyuşturucu ticaretine kadar birçok suçlan işlediklerinden 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanununnda yapılan değişikliklerden sonra 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun
3. ve 4. maddesinde belirtilen terör amacıyla işlenen suçlann kapsamı genişletilmiş ve
cezalannm arttınlması zorunlu hale getirilmiştir.
Şüphelilerin terör örgütü adına gerçekleştirmeyi düşündükleri bütün gelir getirmeye
yönelik suçlann tamamıda ERGENEKON terör örgütünün idamesi ve devamlılığı için
yapıldığı, ERGENEKON terör örgütünün amaçlanna ulaşmada lazım olan finansal desteğin
sağlanması maksadıyla gelir getirici legal ve illegal alanlarda faaliyetleri gösterdikleri
anlaşıldığından tüm bu eylem ve fiillerin terör amacıyla işlenmiş suçlardan kabul edildiğinden
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince artınm yapılması zorunlu
olmaktadır.
Kuvva-i Milliye dernekleri ile alakalı olarak yapılan aynntılı çalışmalarda yukanda
yazılan örgütün gençlik yapılanmasıyla ilgili dokümanlarda kurulması gerektiği belirtilen
dernek ve vakıflann tüzüklerinininde bu dokümanlarda belirtilen örgütün temel amaç ve
felsefelerine uygun olarak hazırlandığı hepsinin kuruluş tarihleri isimlerinin benzerliği ile
eylem ve faaliyetlerinde ki benzerlikler de göz önün^sffifffi^öda hu derneklerin devlete ve
millete hizmet amacıyla kurulmadığı anlaşılmaktac
Aksine bu derneklerin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına hizmet edip
legal yönden taban ve taraftar sağlama ile örgüt çıkarları doğrultusunda alman kararların
uygulanması ve lobi faaliyetleri için kuruldukları açıkça görülmektedir. Ayrıca derneklerin üye
sayılan ve milli hassasiyetler konusunda yaptıkları çalışmalarla da Türk milletinin hassas olan
milli ve manevi değerlerini, kendi çıkarlarına alet edip ülkede etnik milliyetçiliği körükleyerek
türk-kürt çatışmasına zemin hazırlayarak milli bütünlüğü korumaya değil zedelemeye yönelik
provakasyon amacıyla çalıştıkları ortaya çıkmaktadır.
Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve yüce Türk Milletinin tüm dünyada
tarihten beri şerefli, insancıl, itibarlı, cesur ve mert olan imajını hırsız, terörist, uyuşturucu
kaçakçısı vs olarak tanıtmaya hizmet ederek oluşturdukları anarşi ve güvensizlik ortamıyla
devlet otoritesini zaafa uğratıp kendilerini daha güçlü kılmaya çalışmaktadırlar. Böyle bir
ortamın Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine mi yoksa düşmananmıza mı yaradığı
hertürlü izahtan varestedir. Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütünün kime hizmet ettiği
daha iyi anlaşılmaktadır.
Yine yukarıdaki dokümanlarda tarihte birçok kez büyük devletler kurup dünya
insanlarına devlet kurmayı öğretmiş büyük Türk Milletini beceriksiz ve dünyadaki
gelişmelerden habersizmiş gibi algılyıp sentezleyen yazılarının sonunda da "Bu nedenle terör
grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak,
terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde
mutlaka yer alınmalıdır. (Ergenekon terör bölümü)" denilmek suretiyle sözde milli menfaatleri
güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunların içinde mutlaka yer alınmalı denmek
suretiyle de kime hizmet ettiklerini açıkça ortaya koymaktadırlar.
Yine gerektiğin de kontrol altında tutulan naylon terör örgütlerinin yapmış oldukları
bu eylemler sonucu ortaya çıkan durumları örgütün menfaatlerine uygun olarak kullanmak.
Gerektiğinde siyasal iktidarları dize getirip menfattlerine göre yönlendirmek için(
ERGENEKON dokümanında "TERÖR " bölümünde belirtilen Kişisel çıkarlar adına siyasete
yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabılen siyasilerin engellenebilmesi
için; geriye kalan tek yol SUİKASTTIR.) suikast işlenmesi gibi; tamamen yasadışı ve
insanlığın menfaatlerine aykırı ve bütün dünyada suç olarak kabul edilen eylem ve fiillerle
Türkiye Cumhuriyetini sözde esaretten kurtarıp tam bağımsızlığına kavuşturmayı
amaçlamaktadırlar.
F-Devleti Ele Geçirme Amacı:
Şüpheliler bu örgütle çeşitli süreçler sonunda devletin tüm birimlerine sızıp devleti
elegeçirmeyi amaçlamaktadırlar. Kurulan istihbarat birimi ile de bu amaçlarına ulaşmayı
hedeflemekte, kurulan ulusalcı vakıf ve dernekleri istihbarat elde etmede kullandıkları gibi,
çeşitli internet siteleri ve yayın kuruluşlarını da hem baskı unsuru hem de örgütün amacının
propagandasını yapmaktadırlar.
G- Darbe Yapmak İçin Zemin Oluşturulması Amacıyla Kaos ve İç
Karışıklıklar Çıkarılması (Planlama ve Eylemler):
Dosyadaki örgütsel içerikli tüm dokümanlardan kendi görüşlerine uymayan devlet
adına yapılan tüm icraatleri de ihanet olarak algılayıp devlet yöneticileri ve siyasi otorite ile
tüm sivil toplum kuruluşlarını yabancı devlet istihbaratları adına çalışıp Türk Ulusuna ihanet
etmekle suçlamaktadırlar. Bu amaçla örgüt üyeleri ve bağlı derneklerin, kamuoyu oluşturup
ERGENEKON örgütü amaçlan doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptıklan
anlaşılmıştır. Özellikle son yıllarda Türk- Kürt Çatışması çıkarmaya yönelik toplu gösteri
yürüyüşleri bayrak eylemleri, şehit cenazelerindeki provakatif eylemlerinde ERGENEKON
örgütü tarafından organize edildiği açıkça anlaşılmadır. J~*t\
>'
"ERGENEKON" dokümanında "4/b- GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT
ÖRGÜTÜNÜNANAHTARr başlığı altında;
21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslararası finansal
organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının
türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçları
doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacakları, Ergenekon 'unda kaçınılmaz bir
biçimde çağın ve koşulların gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya
koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
Zaman zaman da örgütün menfaatleri için ülke içinde kargaşa ortamı yaratıp halkta
panik ve kutuplaşmalara yol açacak eyelemleri yapmayı benimsedikleri gibi çeşitli eylemleri
de bilfiil organize ettikleri ortaya çıkmaktadır.
Bu dernekler ve üyelerinin çokluğunu örgüt kendi çıkarlarına ulaşmak ve kamuoyu
oluşturup amaçlan doğrultusunda istedikleri sonuca ulaşmak için gerek siyasal gerekse de
sosyal baskı aracı olarak kullandığı bayrak mitingleri şehit cenazeleri ve şok suikastler sonucu
ölen şahısların cenaze namazlarında meydana gelen ve tahrik sonucu oluştuğu anlaşılan
yürüyüşler buna örnek olarak verilebilir.
Soruşturma kapsamında alman bir kısım ifadeler, elde edilen deliller, iletişim tespit
tutanakları ve digital incelemeler sonucunda, örgütün yakın tarihimizdeki eylemleri ve eylem
tarzları kısmen de olsa anlaşılmaktadır.
9 No'lu Gizli tanık ifadesinde: "1995 yılında ilimiz Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi
Mahallesinde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli
KÜÇÜK'ün talimatı ile gerçekleştirildiğini, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi olayının yine
Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile yapıldığını" beyan etmiştir.
Diğer taraftan şüpheli Sedat PEKER'in 2004 yılında yaptığı telefon konuşmalarında
eskiden kahvehane tarama gibi olaylar yaptıklarını söyleyerek bir bakıma Gazi olaylarını
doğrular nitelikte konuştuğu görülmüştür. Ayrıca iş adamlarını korkutup tehdit ederek haraç
aldıklarını da dile getirmektedir.

Soruşturma kapsamında yapılan dönemdeki çalışmalarda; "ERGENEKON" terör


örgütünün;
Ülkemizde TÜRK-KÜRT çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP'li Ahmet
TÜRK, Osman BAYDEMİR ve Sebahat TUNCEL gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planlan
yaptıklan tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan
sabıkalı ve yakalamalı şahıs yakalanmış ve istenmeyen olaylann önüne geçilmiştir.

Bunlann yanı sıra yapılan aramalarda örgüt mensuplanndan, YARGITAY


BAŞKANLIĞINA ve İzmir NATO TESİSLERİNE, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ÖNÜNDEKİ ÜST GEÇİDE suikast hazırlığı yapıldığında dair fotoğraflar, krokiler ve notlar
ele geçirilmiştir.

Diğer taraftan 2006 yılı içerisinde meydana gelen Cumhuriyet Gazetesinin


bombalanması ve Danıştay saldırılarını "ERGENEKON" terör örgütünün planlaması ve
azmettirmesi ile gerçekleştirildiği tespit edilmiş olup aşağıda aynntısıyla anlatılmaktadır.

Örgütün kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere


bakıldığında amaçlanna ulaşmak için gözlerini ne kadar kararttıklan, acımasızca kanlı
eylemlerine ne şekilde devam ettikleri, Danıştay saldmsı ile elde edemedikleri kaos ve anarşi
ortamını Yargıtay saldmsı ve NATO saldmlarjyle^şmayı amaçladıklan görülmüştür.
Yine şüpheli Doğu PERİNÇEK ve grubundan ele geçirilen dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'm 2005 yılı içerisinde İzmir ve Balıkesir illerine
gerçekleştireceği ziyaret ve alınacak güvenlik önlemleri planlarının hangi maksatla temin
edildiği ve bulundurulduğu anlaşılmış değildir. Bir Siyasi Parti Başkanı ya da mensupları bir
kuvvet komutanımızı hangi maksatla takip etmektedirler? Aynı parti merkezden ele geçirilen
diğer krokilerle birlikte bu husus düşünüldüğünde akıllara örgütün dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'a da suikast hazırlığında olduğu gibi korkunç ve canice
planlarından başka bir şey gelmemektedir.

Şüpheli İlhan SELÇUK'un 07.02.2008 tarihinde İ.YILDIZ ile yaptığı telefon


görüşmesinde;
İ.SELÇUK: "Şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma davası açılırsa" "birde üstüne
ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar doğabilir, yani" ,
İ.YILDIZ : "Yoksa bu devam eder"
İ.SELÇUK' un "Çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yanf' şeklinde
konuşması olmuştur.

İlhan SELÇUK 08.02.2008 tarihli görüşmesinde;


İlhan SELÇUK: "Şöyle olacak galiba anayasa mahkemesi son olarak kendisini
tasfiye edilmeden bu akp hakkında partinin kapatılması kararını verirse o zaman ortalık
büsbütün birbirine karışır" demektedir.

10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ. YILDIZ' la yaptığı görüşmede:


İ.SELÇUK: "...işte başyazıyı yazdık?' "Biraz düşündüm Amerikaya fazla mı devreye
soktum diye başyazıda ama artık bugün Hürriyet i gördün her aide" "Yani bizide solladı
keratalar" dediği,
İ.YILDIZ'm: "Abi bu işler böyle" ".. .böyle bir şey var yani büyük bir tepki var, yani
bir kaosa gideceği bir korku var, ikinci Cumhuriyetçilerin bazılarıda mesala bakıyorsun
değişiyorlar falan" "O anlamda Anayasa mahkemesi her aide bütün bunları dikkate alacaktır
diye düşünüyorum abi" dediği,
İ.SELÇUK' un: "Anayasa, hı. Vallaha Anayasa Mahkemesi eğer radikal bir karar
alırda siyasal iktidar partisini kapatırsa" "Türban bir yana Türkiye başka bir sürece
girer.KAPATMASI DA GEREKİR BANA SORARSAN" "YANİ BAŞKA BİR ÇIKIŞ YOLU
GÖRMÜYORUM.Ne olacak o zaman hemen başka bir parti kuracaklar iktidardakiler ama
gayr-i meşru duruma düşmüş olacaklar" demektedir.

10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile Gürbüz'ün yaptıkları telefon görüşmesinde;


"Yani ve bir nokta da bir Hakeme ihtiyaç duyulacak",
GÜBRÜZ' ün: "Oda Asker olacak" "KARADAYI diyor ki devamlı Askeri hırpalamak
için hareket halendeler diyor" "Yanında bir şey gösterdi, TEMPO dergisinde bir şey çıkmış
KARADAYI bu Ergenekoncuların başında filan diye" "...Bir yandan kendilerini garantiye
almak istiyorlar" dediği görülmektedir. Bu şüpheli açısından ülkede kaos ortamının
doğmasının sadece bir beklentiden ibaret olmadığı bunu sağlamak için örgütün işbölümü
gereği üzerine düşeni yapma gayreti içinde bulunduğu aşağıda ilgili bölümde ayrıntısıyla
açıklanacaktır.

Sonuç Olarak "ERGENEKON" terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an
evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin
etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini
n
ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. -'' V
Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle
TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete
karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, bazı askeri görevlilerle darbe
yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıklan, bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden
hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bunun için
ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak ERGENEKON terör örgütünün
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Demokratik yollar dışında devleti ele geçirip
kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme
ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini
uzun vadeli ve gizli amaçlan olarak belirledikleri ve bu amaçla Danıştay saldmsı öncesi ve
sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, eylemler sonrasında
Türkiyede çeşitli olayların meydana geldiği, hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan
atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da
eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu eylemden sonrada ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal amaçlarından
vazgeçmedikleri, Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK
tan el konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yanlır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yanlır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurlan Milli Kuvvetler olarak adlandınlacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya
(Ulusal Kanal vb),Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması
gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler
Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen Yakamoz, Ayışıgı,
Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını sivil toplum
kuruluşlannm Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlanna uygun
olarak yönlendirme çalışmalan yaptıklan. Ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli
yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu Kışkırtmak suretiyle
hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı
amaç etrafında toplandıklan örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlannı gerçekleştirmeye çalıştıkları
anlaşılmaktadır.
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri nde örgütlenmesi hem Dosyadaki resmi evraklardan,
hemde telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı. En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat
kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu, Bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı
Askeri Savcılığına gönderilmiştir.

6- ÖRGÜTÜN YAPISI, ÜYE SAYISI, ARAÇ GEREÇ


BAKIMINDAN AMAÇ SUÇLARI İŞLEMEYE
ELVERİŞLİLİĞİ:
Örgütün amaç suçlan işlemek açısından yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından
yeterli elverişliliğe sahip olduğu ele geçen dökMâffll^&^nlatılan yapılanmanın pratikte

:
<€V*t — -T—
gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek
güç ve tasarrufa sahip oldukları,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst kademesinde üniversiteleri
yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, Tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında
toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayın örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı
eylemlerin niteliği, soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya
kapsamından anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimindeki sivil toplum kuruluşulan
yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahlan, el bombalan ve silahlardan yeterli
sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak
yönlendirdiği, Bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı.
Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumlan sebebiyle kitlelere ulaşmada ve
harekete geçirmede bu insanlann rolü ile sıradan insanlann etki alanlannm aynı olamıyacağı
herkez tarafından bilinmektedir.
Sonuç olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem eleman hem kadrolaşma
hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar,
ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç
işlemiş ve işlemeye meyilli bir çok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar
yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi
kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak
suikastler için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, Suikast yaptıracaklan
kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkannz gibi
vaadlerde bulunduklan anlaşılmıştır. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye
azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'm Müebbet Hapis Cezası almasına rağmen
halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan
etmesi de örgütün hem darbe amaçlannı hemde butür eylem ve suikastlan rahatlıkla
gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve
gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir.

7-ÖRGÜTÜN SİLAHLI BİR ÖRGÜT OLMASI


Yapılan operasyonlarda ERGENEKON terör örgütünün hem kuruluş yapısı gereği
hem amaç ve faaliyet alanlan bakımından, hem de örgütün sivil unsurlannm oluşumu
açısından silahlı bir örgüttür.
Yasa gereği silah taşıma yetkisine sahip olan asker, polis vb. örgüt üyelerinin ruhsatlı
silahlannm örgütün amaçlannı gerçekleştirme amacıyla edindiklerinden
sözedilemeyeceğinden örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesinde bu kişilerin ruhsatlı
silahlan dikkate alınmamıştır.
Ancak bu kişilerin ruhsatlı silah edinme imkanlanna karşın sahip olduklan ruhsatsız
silah ve mühimmat ile diğer örgüt üyelerinde ele geçen çok çeşitli silah ve mühimmat örgütün
silahlı bir terör örgütü olması açısından yeterli bir delildir.
ERGENEKON terör örgütünün hücre yapılanmalannda ele geçirilen patlayıcı
maddelerin miktan göz önüne alındığında bu miktarda patlayıcı maddelerin legal amaçlarla
bulundurulmasının mümkün bulunmadığı, yada idida edildiği gibi çöpükten alınacak kadar az
olmadığı, miktar olarak ERGENEKON terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanmaya
yetecek kadar bomba ve patlayıcı madde ile ^bunkınn. mühimmatının bulunduğu
:
görülmektedir. /' \ • -- \*,

V 73 ,
Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü KANAS uzun menzilli nişancı tüfeğinin de
örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan "gerektiğinde suikast yoluna" başvurulması
amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir.
Yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun TİT adına hareket
ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin
Caner YİĞİT'te "ölüm allahın emri emir kuluyuz. TİT" yazılı üzerinde silah bulunan Türk
bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GULALTAY mda TİT örgütü adına, Akın
BİRDALa suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.
Yapılan aramalar neticesinde Şüphelilerden:
(39) adet el bombası,
(2) adet içi boşaltılmış el bombası,
(11) kg C-3 patlayıcı,
(1160) gr tahrip kalıbı,
(1) adet gaz bombası,
(10) adet fünye, (5)
adet işaret fişeği,
(3) adet sis bombası,
(21) adet TNT kalıbı,
(1) adet yangın bombası,
(84) adet kapsül,
(24) adet ateşleme çakmağı,
(50) metre infilak fitili,
(35) adet çeşitli boylarda infilak fitili,
(1)adet eğitim bombası,
(2)adet demir çubuk içerisinde patlayıcı,
18 gr Emolite marka patlayıcı,
13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili,
(3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit,
(3)adet uzun namlulu tüfek,
(4)adet ruhsatsız av tüfeği,
(21) adet ruhsatsız tabanca,
(3) adet kuru sıkı tabanca,
(34) adet şarjör,
(1074) adet dolu fişek,
(73) adet av fişeği,
(1)adet susturucu,
(2)adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9)
adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi, (2)
adet kasatura,
Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz
ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir.

8-SİLAHLI ÖRGÜT MENSUPLARI VE EYLEM


(TETİKÇİ) GRUPLARI:
Örgüt üyelerinden Abdullah ARAPOĞULLARI, Abdulmuttalip TONÇER, Ali
KUTLU, Coşkun ÇALIK, Emin Caner YİĞİT, Erol ÖLMEZ, Kahraman ŞAHİN, Muhammet
YÜCE, Murat ÇAĞLAR, Özer KORKMAZ, SaJpiîfc*£ŞZLEVİDZE, Selim AKKURT,
Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun örgütün silahlı tetifeçı.gruptegftBa yer aldıkları,
f • *.^-

You might also like