Professional Documents
Culture Documents
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(CMK' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)
Soruşturma No TUTUKLU
Esas No 2007/1536 10/07/2008
İddianame No 2008/968
2008/623
İ D D İ A N A M E
İSTANBUL ( ). AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DAVACI * K.H.
İHBAR EDEN : ŞEVKİ YİĞİT, HASAN Oğlu ASİYE'den olma, 04/11/1959
doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Eskipazar Beldesi Fatih Mah. Of/ TRABZON ikamet eder.
İHBAR TARİHİ : 12/06/2007
MAKTUL : MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN, Hamdi oğlu, 1942 doğumlu,
Danıştay 2. Dairesi üyesi.
MAĞDURLAR : 1- MUSTAFA BİRDEN, Osman oğlu, 1964 doğumlu, Danıştay
2. Daire Başkanı
2- AYLA GÖNENÇ, Enver kızı, 1951 doğumlu, Danıştay 2.
Daire üyesi
3-AYFER ÖZDEMİR, Mehmet Nuri kızı, Danıştay 2. Daire
üyesi
4-AHMET ÇOBANOĞLU, Mehmet oğlu, 1962 doğumlu,
Danıştay Tetkik Hakimi
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ
MÜDAFİİ
SUÇ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
SUÇ
15-BEKİR ÖZTÜRK, HURŞİT Oğlu FATMA'den olma, 01/10/1966 doğumlu, SİVAS ili,
ŞARKIŞLA ilçesi, POLATPAŞA köy/mahallesi, 113 cilt, 3 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yusuf Kılıç Mah. 83037 Sok. 7/1 Merkez/ MERSİN adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.NECDET KARATEPE İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana
Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme
-.MERSİN 18.07.2007
: 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
: 21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
: TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
16-FUAT ERMİŞ, DURAN Oğlu FATMA'den olma, 10/11/1957 doğumlu, YOZGAT ili,
BOĞAZLIYAN ilçesi, UZUNLU/YENİDOĞAN, 59 cilt, 60 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Şenlik Mah. Buket Sok. 69/13 Keçiören/ ANKARA adresinde ikamet eder.
AV. MEHMET SAMİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı
İsyana Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme ANKARA 18.07.2007 18.07.2007 -
21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan 12/05/2008
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
06/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 06/02/2008
tarih 2008/26 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
MÜDAFİİ
SUÇ
SEVK MADDESİ
40-ORHAN TUNÇ, Bandırma/ BALIKESİR adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
DURSUN Oğlu Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
DÜRDANE'den olma, Av.İZZET CEMEL FİDAN, Av.MEHMET TAŞDELEN,
30/03/1961 doğumlu, Av.YÜKSEL ILGIN, İstanbul Barosu Avukatlarından
KAYSERİ ili, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
KOCASİNAN ilçesi, Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme BALIKESİR
ŞİRİNEVLER MAH. , 22.02.2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
29 cilt, 43 aile sıra no, 1 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
sıra no'da nüfusa kayıtlı maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
Paşa Mescit Mahallesi TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
İnönü Caddesi Atılım Kanunun 5., TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri
Sitesi B Blok No 156/17
TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
Oğlu
LEBİBE'den olma,
17/06/1942 doğumlu,
ERZİNCAN ili,
REFAHİYE ilçesi,
KEMALİYE
köy/mahallesi, 2 cilt, 101
aile sıra no, 11 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gayrettepe
Ayazma Dere Cad. 17/10
Beşiktaş/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 1
Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN,
Av. MEHMET NURİ
AYTEKİN
İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü
Kurma, Yönetme, Zorla
Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC
Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik,
Açıklanması Yasak
Belgeleri Temin Etme,
İSTANBUL 21/03/2008
21.03.2008 - 23.03.2008
(2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin
24/03/2008 tarih 2008/44
sayılı karan
TCK.nun 314/1, 312/1,
313/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 312/2, 313/4,
314/3 ve 220/4. maddesi
yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/la-
g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCK.mm
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (7 kez), TCK.nun (319/1,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez),
TCK.nun 284/1 maddesi (3 kez), (TCK.nun 174/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi), TCK.nun 336,
TCK.nun 216/1 (2kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2
kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri
SEVK MADDESİ
Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydetme ANKARA 25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih
2008/38 sayılı karan TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (135/2,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ SUÇ
SEVK MADDESİ
57-FUAT TURGUT, VEHBİ Oğlu NADİRE'den olma, 30/09/1954 doğumlu, ELAZIĞ ili,
MERKEZ ilçesi, HARMANTEPE köy/mahallesi, 87 cilt, 3 aile sıra no, 35 sıra no'da nüfusa
kayıtlı 850 SK. 28/308 KONAK / İZMİR adresinde ikamet eder.
Av. DOĞAN YILDIRIM İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İZMİR- 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri
GÖZALTI TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri
63-ASİM DEMİR, MEHMET ALİ Oğlu AZİME'den olma, 10/06/1973 doğumlu, SİVAS ili,
KOYULHİSAR ilçesi, BALLICA KÖYÜ, 11 cilt, 66 aile sıra no, 141 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Büyükkuruluşlar Derneği Fatiler Cad. İstanbul Küçükçekmece/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/son maddesi yollaması ile aynı kanunun 13/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
77- SELİM AKKURT, nüfusa kayıtlı İriağaç Köyü Oltu ERZURUM adresinde ikamet
CEMAL Oğlu eder. Atılı suçtan Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevinde
YILDIZ'den olma, TUTUKLU. Av. ÜLKER ÇALIŞKAN, Av.TÜRKAN
31/10/1981 doğumlu, GÖRENER Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma 11.03.2008
ERZURUM ili, OLTU 11/03/2008 Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
ilçesi, İRİAĞAÇ maddesi İle Görevli)nin 11/03/2008 tarih 2007/852 sayılı karan
köy/mahallesi, 40 cilt, 15 TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK-nun 53, 54, 58/9 ve
aile sıra no, 44 sıra no'da 63 maddeleri,
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ 81- TANJU OKAN, YAŞAR Oğlu GÖNÜL'den olma,
GÖZALTI TARİHİ 20/07/1966 doğumlu, MERSİN ili, MERKEZ ilçesi,
İHSANİYE köy/mahallesi, 14 cilt, 41 aile sıra no, 19 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Mezitli/Viranşehir Mahallesi Milli Egemenlik
Caddesi Yalman Apartmanı 2/3 Merkez/ MERSİN adresinde
ikamet eder.
Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna
Muhalefet Etmek,
MERSİN 22.01.2008
22.01.2008-25.01.2008 (3 gün)
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayüı Kanunun 13/1, 3713 Sayüı Terörle
Mücadele Kanunun 5., TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
I.BÖLÜM
SORUŞTURMANIN ÖZETİ
1-SORUŞTURMANIN BAŞLANGICI- ÜMRANİYE İLÇESİNDE EL
BOMBALARININ ELE GEÇİRİLMESİ
Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 156 hattını gizli numaradan arayarak isim ve
kimliğini belirtmeyen bir şahsın, "Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı 'nın karşısındaki
tek katlı binanın (önünde büfe var) çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4
patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMIRTAŞ isimli şahsın sakladığı, bu
patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği, adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu
caddesinin birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki tek katlı bina " şeklinde
ihbarda bulunması üzerine, bu ihbar önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasmda da
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünce ihbarda belirtilen yerin Ümraniye ilçesi Çakmak
Mahallesi Samanyolu Caddesi Güngör Sokak No:2 sayılı yerde, Yiğit büfe ve Kardak
Balıkçısı arasından geçilmek sureti ile girilen bir gecekondu olduğu 12.06.2007 tarihinde
tespit edilmiş ve Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nden alman arama kararma istinaden
yapılan aramada, belirtilen ikametin çatısında, ihbarda belirtilen elektrik direğinin yanında
üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş yeşil renkli, her iki tarafında taşımak için halattan ip
bulunan ahşap kasa şeklindeki sandıkta 27 adet savunma ve taarruz tipi el bombası
bulunmuştur. Ev sahibi Mehmet DEMİRTAŞ ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu
anlaşılan yeğeni Ali YİĞİT şüpheli olarak yakalanmıştır.
2-BAĞLANTILI KİŞİLERİN YAKALANMASI VE ÖRGÜTE AİT
BELGELERE ULAŞILMASI
Evde yapılan arama sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların Oktay
YILDIRIM'a ait olduğunu şifai olarak bildirmesi üzerine bu şüphelinin de yakalandığı, alman
mahkeme kararlarına istinaden ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda Oktay YILDIRIM ve
Mehmet DEMİRTAŞ'da ruhsatlı, Ali YİĞİT' in evinde de ruhsatsız silah ve mermiler ile Oktay
YILDIRIM' in evinden sustalı bıçak, kasatura türü kesici aletlerin ele geçirildiği, ayrıca
şüphelilere ait bilgisayarlar ve diğer evraklara el konulup mahkemeden alman kararlar
çerçevesinde teknik olarak incelemesinin yapıldığı,
Şüphelilerin sorgulanması sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm susma hakkını
kullandığı, Oktay YILDIRIM'm suçlamaları kabul etmediği ve bombalarla ilgisinin olmadığını
beyan ettiği, şüpheli Ali YİĞİT'in ise; bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu,
kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini, daha sonra babası Şevki YİĞİT' in bir gün
evin çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördüğü ve kendisine sorduğunu,
kendisinin de bu konuyu evin sahibi olan Mehmet DEMİRTAŞ'a sorduğu, Mehmet
DEMİRTAŞ'm da sandığı Oktay YILDIR İM'in", getirdiğini söylediğini, Oktay YILDIRIM ve
Mahmut ÖZTÜRK'ün sürekli Mehmet DEMİRTAŞ'a ait LPG istasyonu ve
manava geldiklerini, özel olarak gizli gizli görüşmeler yaptıklarım, kendisi odaya girdiğinde
konuşmayı kestiklerini, bir gün Oktay YILDIRIM'a "KUVA-İ MİLLİYE ne demek?" diye
sorduğunda KUVA-İ MİLLİYE'nin DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE
DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ kendisine söylediğini ve
Mehmet DEMİRTAŞ'm da kendisine "çatıda askeri bir sandık var ve içinde el bombalan var,
bu malzemelere bir şey olursa başınız belaya girer kurtaramayız, kimseye bu konudan
bahsetme seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" diyerek kendisini uyardığını ve bombalann
1,5 yıl kadar önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini belirttiği, kendisinin bu olayı
öğrenmesinden sonra Oktay YILDIRIM'm manava geldiğine şahit olmadığını ve babasının bu
bombalan ihbar etmesini söylediğini, kendisinin de korktuğu için ihbar edemediği, ancak bu
sebeple evi boşaltıp başka bir eve taşındığı, muhtemelen bu ihban da babasının yapmış
olduğunu, aynca bombalann olduğu manav dükkanına Oktay YILDIRIM ve Mahmut
ÖZTÜRK'ün yanı sıra kendisini daha önceden tanımadığı ancak medyadan ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN olarak bildiği şahsın siyah bir mercedes araba ile manav dükkanının önüne
gelip durduğunu ancak araçtan kimsenin aşağı inmediğini, ZAFER (kod) MuzafferJIEKİN'in
dikkatlice manava bakmasından sonra arabanın uzaklaştığını, arkasından Oktay YILDIRIM'm
manav dükkanından aynlıp 15-20 dk. sonra Mahmut ÖZTÜRK ile birlikte san Opel Corsa ile
manava geldiklerini, bu olaydan 3-4 ay kadar sonra babasının bombalan bulduğunu beyan
etmiştir.
Bu ifade ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in el bombalan ile ilgili medyada Oktay
YILDIRIM'ı savunmaya yönelik olarak bombalann hurda olduğunu, çalışmadığını ve
çöplükten Oktay YILDIRIM tarafından toplanmış olabileceğini beyan etmesi üzerine; ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ile Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıslann da olayla bağlantılı
olabilecekleri değerlendirilerek bu iki şüpheli de gözaltına alınıp ikamet ve işyerlerinde
mahkeme karanyla arama yapılmıştır.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in ikamet ve iş yerinde yapılan aramalar
sonucunda iş yerinde masasının üzerinde "Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Master
Plan On Çalışması)" ibareli kitap kapağı şeklinde dizayn edilmiş dokümanın bulunduğu, aynca
evinde yapılan aramada Emniyet Müdürlüğü'nce 16 nolu CD olarak adlandınlan CD
içerisinde; Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisayarlanndan çıktığı anlaşılan, Milli Güvenlik
Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannın kendi aralannda yapmış olduklan gizlilik ibareli
toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren bir çok belgenin de bulunduğu, aynı CD
içerisinde bulunan şifreli word belgesinin açılmasıyla şüpheli Muzeffer ŞENOCAK'a ait
olduğu anlaşılan resimler ile bazı bilgi ve belgelerin yanısıra internet çıktılannm bulunduğu,
Aynca Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in bilgisayannda "ERGENEKON-LOBİ"
dokümanının bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Ali YİĞİT, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ve Mahut ÖZTÜRK'ün, sevk edildikleri nöbetçi mahkemelerce
tutuklandıklan,
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN den elde edilen örgütsel dokümanlar ve
devlete ait gizli belgeler;
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Master Plan Ön
Çalışması)" isimli 23 sayfalık örgütsel dokümanın incelenmesinde;
Devletin ele geçirilmesi için "yer altında ve yer üstünde yapılanmanın gerektiği ve bu
yapılanmanın gizliliğinin" zorunlu olduğu, PYK (Planlama Yürütme Kurulu)' nın bu gizli
yapılanmanın en üst birimi olduğu, AK' nin de alt kurul olduğu,
"Süreçler (5)" başlığı altında, "4 -Sızma ve denetim süreci" alt başlığı içeriğinde:
“1-Mevcut Devlet işleyişinin analizini yapmak,
2-Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek,
3-Sızma stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı Örgütleri (Mafya), Medya, Camiler ve tarikatlara sızmak ve denetim
mekanizmaları oluşturmak" şeklinde ilkeler konulduğu görülmektedir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda alman mahkeme
kararlarına istinaden yapılan operasyon sonucunda, 20.06.2007 tarihinde şüpheliler MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK
yakalanmıştır.
Şüpheli MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm
bilgisayannda "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanından başka Danıştay Eylemi ve
Atabeyler operasyonu ile ilgili istihbari bilgiler ve çeşitli kişilerin özel yaşamları ile alakalı
bilgi ve belgelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgi ve belgelerin örgütün alt üyelerince temin
edilip şüpheli Gazi GÜDER'e gönderildiği, Gazi GÜDER'in de bunları örgütün üst biriminde
görev yapan MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a gönderdiği
ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bilgisayannda bu
bilgilerin depolandığı, şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in de bu bilgileri çeşitli yerlerden
toplayıp örgütün üst kademelerine ulaştırdığının anlaşılması üzerine Ayşe Asuman ÖZDEMİR,
Gazi GÜDER ve Halil Behiç GÜRCİHAN'm da yakalandığı, bu şüpheliler ile ilgili yapılan
arama ve bilgisayar incelemeleri sonucunda hiyerarşik yapı içerisindeki MİLLÎ IRGAT(KOD)
Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'da bulunan bilgi ve belgelerin bu şahısların
bilgisayarlannda da bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılan aramalarda Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten "ERGENEKON-LOBİ"
ile "GLADİO VE MAFYANIN TÜRKİYEDE YENİDEN YAPILANMASI dokümanlan ele
geçirilmiştir.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in önce bu CD nin nereden geldiğini bilmediğini
beyan etmişse de sonrasında evinde bulunan gizli askeri bilgiler içeren CD'yi arkadaşı olan
Mete YALAZANGİL vasıtasıyla eski bir polisin getirdiğine ilişkin beyanı ve CD üzerinde
yapılan incelemede şifreli dosyanın açılması sonucu Polis Memurluğundan atılmış olan Aydın
YÜKSEK ile kendisini Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli subay olarak
tanıtan şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm 21-22.06.2007 tarihinde yakalandıklan, yapılan
aramalar sonucunda her iki şüpheliden de ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'de ele geçirelen 16
nolu CD olarak adlandınlan ve Genelkurmay Başkanlığı bilgisayarlanndan çıktığı tespit edilen
Milli Güvenlik Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannm kendi aralannda yapmış olduklan
gizlilik ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgileri içeren CD ile bir çok belgenin de
bulunduğu, aynca şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'tan patlayıcı yapımında kullanılan kimyasal
sıvı maddeler ile dinamit lokumu parçasının ele geçirildiği, bu şüphelilerin de sevkedildikleri
nöbetçi mahkemece tutuklanmışlardır.
3-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK'TE ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE
PATLAYICI MADDELER
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm yapılan sorgulamasında; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıkları
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK isimli şahsın bilgisayarından
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK isimli şahsa kendisinden geçtiğini beyan etmesi
üzerine şüpheli Fikret EMEK Eskişehir'de yakalanmıştır.
Şüpheli Fikret EMEK'in ikamet ettiği annesine ait Eskişehir İli Hayriye Mahallesi
Dumruloğlu Sokak No: 124/5 Kat:3 sayılı evde yapılan aramada; aşağıda nitelikleri belirtilen
uzun namlulu silahlar, el bombalan, patlayıcı maddeler, bomba düzenekleri ile birçok askeri
mühimmat ve malzemenin ele geçirilmiştir:
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah,
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü,
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, Çeşitli çap ve markalarda bol miktarda fişek,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK
M3 COMPOSİTİON C-3 PLASTİK PATLAYICI,
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950)
diresel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, (6) adet yabancı
menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET
DANGEROUS yazılı) (3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası
bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti
(içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara Çankaya ilçesi Cevizlidere Caddesi Huzur Apt
No.89/14 sayılı adresinde yapılan aramada da bilgisayar, silah ve muhtelif örgütsel doküman
ele geçirilmiştir.
4-KUVVA-İ MİLLİYE TEŞKİLATI (KMT)
Şüpheli Oktay YILDIRIM'da ele geçirilen dokümanlarda ve şüpheli MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm beyanlarında KMT teşkilatı
olarak ifade edilen kuruluşun Kuvva-i Milliye Teşkilatı olduğunun belirlenmesi ve bunun
Ergenekon terör örgütünün yerin üstündeki legal kurumu olarak vasıflandınlması üzerine
İstanbul İl Başkanlığını Oktay YILDIRIM'm yaptığı Kuvva-i Milliye derneklerinde yapılan
aramalarda Ankara dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında ele geçirilen bilgi ve
belgelerde, şüpheli TUĞRUL DERME'nin ERGENEKON- Lobi dokümanına uygun olarak
gençleri örgütlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün bilgisayarında yapılan incelemede;
Yapılan örgütlenmenin anlatıldığı a-mailde: "Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden
önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim, sayın Ümit Sayın'a
acil ulaşmam gerekirken, Ümit Sayın'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu
bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir
rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde
bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin
elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside
emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin
Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli
olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit S
ayın'a da halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 18'li
Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri
toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve heyecan
ile cevabınızı beklerim.." şeklinde ifadeler içerdiği görülmüştür. E-mailde şüpheli tarafından
Kuvva-i Milliye Teşkilatı (KMT) başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e örgütlenmenin yapısını
anlattığı, bu yapılanmayı şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın yönlendirmeleriyle yaptığı açıkça
anlaşılmıştır.
5-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ VE ŞÜPHELİLER İSMAİL YILDIZ
İLE ERGÜN POYRAZ'DA DEVLETE AİT ÇOK GİZLİ BELGELERİN
ELE GEÇMESİ-SUİKAST PLANLARI
Ankara'da bulunan Kuvva-i Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada
elde edilen, Dell marka G2D1XIJ seri nolu şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait laptop bilgisayarda
kayıtlı "doc" dosyası içerisinde; Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN veya AKP'den her hangi
birinin Cumhurbaşkanı olması durumundaki simülasyonda;
1.Şok suikast olarak Fener Patriği Bartholomeos'un öldürülmesi,
2.Şok suikast olarak Ermeni Patriği Mutayfan'ın öldürülmesi,
3.Şok suikast olarak İshak ALATON'un öldürülmesi konularını içerir Fuat ERMİŞ
SESAR imzalı world belgesinin bulunması sonucu son zamanlarda meydana gelen
farklı dinlere mensup kişilerin öldürülmesi olayları ile doğrudan irtibatlı ve hedef
gösterici yazı olması sebebi ile bu yazıyı yazan şahıslann da tespit edildiği, yazıyı
SESAR isimli sitenin sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'm yazıp kendi sitesinde
yayınladığı, aynı yazıyı Kuvva-i Milliye derneği üyesi olan Fuat ERMİŞ'in de kendi
ismi ile kuwaimilliye.net.com isimli şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait internet sitesinde
Bekir ÖZTÜRK'ün muvafakatıyla yayınlandığı tespit edilmiştir.
Yazı içeriği ve önceki dini içerikli cinayetler göz önüne alınarak bu yazıyı yazan ve
yayınlayan şüpheliler ve Tuğrul Derme hakkında mahkemelerden alman arama kararlarına
istinaden yapılan aramalarda şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m ev ve iş yerinde Oktay
YILDIRIM'dan ele geçirilen "ERGENEKON LOBİ" dokümanmdaki gibi Ergenekon'un sözde
istihbarat örgütü yapılanması içerikli belge ve şema ile illegal olduğu anlaşılan istihbari
raporlar ve bu raporları yazan kişilerin özgeçmişlerinden müteşekkil raporlann ele geçirildiği,
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlannda yapılan incelemelerde
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına ait çok gizli belge ve bilgilerin
bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün Sesar sitesinde yayınlanan, birçoğunda
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ övücü nitelikte yazılar ile kişisel verilere ilişkin bilgi
ve ses kayıtlan ele geçirilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'den, Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYINTa yaptığı
görüşmelerden bahsettiği, gençlerin örgütlenmesine ilişkin olarak hazırlandığı anlaşılan, GYP
KANUNU, GTA HAREKETİ gibi illegal gençlik oluşumlannm kuruluş ve faaliyetlerinin
düzenlenmesine ilişkin belge ve dokümanlann bulunduğu, bu belgenin ERGENEKON-LOBİ
dokümanında anlatılan örgütün sivil örgütlenmeyle alakalı gençlik teşkilatlanmn
örgütlenmesine yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'dan elde edilen bilgiler üzerine şüpheliler
Kemal ŞAHİN, M. Murat Yücel Feridun Refik NUHOĞLU ile yine aynı şüpheli ile irtibatlı ve
bir zamanlar SESAR sitesinde çalışan şüpheli H.Behiç GÜRCİHAN'm bilgisayanndan elde
edilen bilgiler ve bazı orijinal kitaplara ait olup yayınlanmadan önce şüpheliye verildiği
anlaşılan word formatmdaki yazı ve bilgilerin Ergün POYRAZ'a ait olduğunun anlaşılması ve
diğer şüphelilerden ele geçirilen dokümanlann incelenmesi sonucu Ergün POYRAZ'm bu
oluşumun içinde olduğu, yakın ilişki kurduğu askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri diğer şüphelilere aktarmak suretiyle örgütün hareket ve stratejisinin oluşumuna katkı
sağladığı bu sebeple BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'daki gizli bilgilerin Ergün POYRAZ' da
da bulunabileceği değerlendirildiğinden, şüpheli Ergün POYRAZ'm da ev ve iş yerlerinde
mahkeme kararlanna istinaden yapılan aramalar sonucunda "k.k. İstihbarat arşivi" isimli dosya
klasörü ile Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bir çok gizli bilgi
ve belgeler ile birçok kamu görevlisi memur, milletvekili, bakan ve hatta başbakanlara ait gizli
fişleme bilgileri ile notlann bulunduğu CD ve bilgisayar dosyalar ele geçirilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanlan doğrultusunda göz altına alman
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER kod ismini kullanan şüpheli İsmail EKSİK'm
yakalandıkları, yapılan aramalarda Mehmet Zekeriya*43tZTÜRK'de "Devletin Yeniden
Yapılanması", "ERGENEKON-LOBİ" ve "ERGENEKON""* dökümanlarının benzeri olan
^ er
"MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanı ile birçok örgütsel içerikli
dokümanın ele geçirildiği, bu şüphelide insan kaçakçılığı ve Alevilerle alakalı raporlar ve gizli
istihbari notların bulunduğu, İsmail Paker kod ismini kullanan İsmail EKSİK'in
bilgisayarlarında da diğer şüphelilerde olduğu gibi sahte olarak tanzim edilmek üzere
bilgisayarlara taranmış sürücü belgesi ve kimlik resimlerinin bulunduğu, ayrıca (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda şüpheli Rafet ARSLAN'm da beyanlarının
alındığı, bu şüpheli de de derin devletle alakalı yazıların ele geçirildiği, daha sonra yapılan
operasyonlar sonucu şüpheliler Mete YALAZANGİL ile buna bağlı grupta faaliyet gösteren
şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE, şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Şüpheli Zeki
YURDAKUL ÇAGMAN'm yakalandıklan, bu şüphelilerin hem ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN hem de Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak faaliyet yürüttükleri anlaşılmıştır.
6-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ VE
MİT İLE İLGİSİNİN BULUNMADIĞI
Şüpheliler (Zafer) kod Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Milli
Irgat(kod)Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR' dan ele geçirilen "Lobi-
ERGENEKON" dokümanı ile Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN' de çıkan "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanlarından yola çıkılarak
yapılan çalışmalarda:
Sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"a bağlı
olarak, "Sivil Unsurların" örgütlenmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçekten
hareketle hazırlanan ve "Lobi" adı verilen bu "gizli örgütsel" çalışmaya esas olarak hazırlanan
LOBİ dokümanının Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunup
bulunmadığı hususları Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığına resmi yazı ile
sorulmuş olup, MİT Müsteşarlığından alman 31.10.2007 tarih, 1653/28607 sayılı cevabi
yazıda böyle bir yapılanmanın Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı belirtilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050-635-07-
O.Ö. sayılı cevabi yazılarında aynı konuyla alakalı olarak böyle bir oluşumun Türk Silahlı
Kuvvetleri alakasının bulunmadığı belirtilmiştir.
7-TUNCAY GÜNEY' DEN ELDE EDİLEN BELGELER
Konu ile alakalı olarak geçmişte herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı ile sorulmuştur.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğünce verilen cavapta, başka
bir suç sebebiyle 2001 yılında göz altına alman Tuncay GÜNEY isimli şahsın bilgisayarında
yapılan incelemelerde dosyada suretleri bulunan Aralık-1999 tarihli "ERGENEKON-LOBİ"
yazılı doküman ile,
İSTANBUL 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA
YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ (ERGENEKON'UN reorganizesi yeniden
yapılandırılması),
25 Kasım 1999 tarihli "DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÜZERİNE"
adlı doküman,
ARALIK/1999 tarihli OLUŞUM, adlı Alattin ÇAKICI ve Korkmaz YİĞİT'le alakalı
istihbari rapor şeklindeki doküman,
30 MART 2000 tarihli Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, yazılı doküman,
İSTANBUL/ 7 NİSAN 2000 tarihli İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ
BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ başlıklı doküman,
İSTANBUL 27 HAZİRAN 2000-06 tarihli--'OPERASYON örgütün birimince
hazırlandığı anlaşılan BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM başlıklı döküman,
İstanbul 29 EKİM 2000 tarihli örgütün ARAŞTIRMA/ GÖZLEM/ANALİZ /TEORİ
birimlerince hazırlandığı anlaşılan, "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ
DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ" isimli belge,
İstanbul 9 ARALIK 2000 tarihli DİNAMİK ANTİ TEZ,
İSTANBUL / ARALIK 2000 tarihli ULUSAL MEDYA 2001 başlıklı doküman,
SECUTRITY A.Ş., PROTOKOL A.Ş başlıklı örgütsel içerikli dokümanlar ve bu
dokümanlar haricinde birçok istihbari nitelikli belgenin bulunduğu tespit edilmiştir.
Özel Kuvvetler komutanlığınca yazılmış gibi gösterilen ancak Genelkurmay
Başkanlığı'nca Özel Kuvvetler komutanlığının istihbari raporlanmn yazım teknik ve
şekillerinin taklit edilmesi suretiyle hazırlandığı anlaşılan dönemin bakan ve bazı ünlü kişileri
hakkında yazılmış istihbarat raporlanmn da bulunduğunun anlaşılmıştır.
Bulunan bu doküman ve belgeler ile ERGENEKON-LOBİ dokümanının
birbirilerinin devamı niteliğinde belgeler olduğu ve örgütsel yapının almış olduğu kararlann
deklare edilmesi ve örgütün stratejlerinin üyelerine duyurulması için belirlenmiş kurallan
içerdiğinin hepsinin belli şablonlar üzerine yazılmasından yola çıkılarak dosyada yeniden
yapılan inceleme sonucunda şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen OCTOBUS
(STATE ORGANİZED CRİME) MAFİA (La Cosa Nostra) İstanbul/Eylül 2000 isimli 30
Sayfadan ibaret doküman, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu),
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ, başlıklı doküman ile
şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'den elde
edilen YENİ MİLİS başlıklı örgütsel içerikli belge ve yine Halil Behiç GÜRCİHAN ve şüpheli
Bekir ÖZTÜRK'ten elde edilen "2023 PLATFORMU" yazılı örgütsel içerikli belgenin yazılım
şeklinden bilgisayar ortamındaki karakter ve şekil yönüyle birbirlerine çok benzedikleri aynca
hepsinin örgütün üst kademelerine hitaben yazıldığı "saygılanmla" ibareleriyle bittiği ilk
aşamada tutuklanan şüphelilerden elde edilen tüm belgeler ile şüpheliler Soruşturma
aşamasında ölen Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te ele
geçirilen "Devletin Yeniden Yapılanması" belgesi ve yine Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi
OKKIR da çıkan Yeniden Müdafai hukuk ve milli güçbirliği tüzüğü belgelerinin de tamamının
aynı örgüte ait örgütün stratejilerini belirleyen dokümanlardaki emir ve prensiplere göre
hazırlandığı ve örgütün amaçlannm güncellenmesine ve kararlann hayata geçirilmesine
yönelik belgeler olduğu anlaşılmıştır.
Dokümanlardan en önemlisinin ise Tuncay GÜNEY'in kendisine şüpheliler Veli
KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'in yazdırdığını söylediği "ERGENEKON YENİDEN
YAPILANMASI" (reorganizesi)" başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın olduğu, diğer
belgelerin bu belgede belirlenen örgütün amaç ve stratejilerine uygun olarak hazırlandığı
anlaşılmıştır.
8-VELİ KÜÇÜK VE MEHMET FİKRİ KARADAĞ -KUVAYI MİLLİYE
DERNEĞİ (1919) VE MİLLİ GÜÇ BİRLİĞİ
Bu dokümanlann Ergenekon terör örgütünün amaçlanna ulaşabilmek için örgüt
üyelerine verilen görevler gereği devletin ele geçirilmesi ve kendi amaçlan doğrultusunda
yönetilmesinin temini için herkese görev vererek ayn ayn yapılanma ve yayılma planlannm
yapıldığı ve bu belgelerin örgüt tarafından kabul edilmesini müteakip uygulamaya konulduğu,
dokümanlann sayısından ve farklı alanlara hitap edip aynı amaca ulaşmayı hefdeflediklerinin
anlaşılması üzerine örgütün diğer bölümünün çökertilmesi için mahkemelerden teknik takip
kararlan alınarak soruşturmanın derinleştirildiği, toplanan delillerden de örgütsel
dokümanlara uygun örgüt yapılanmasının gerçekleştirilerek, faaliyetlerini sürdürdükleri
yönünde kuvvetli şüphelerin oluşmasının ardından yapılan çalışmalarda şüpheli Veli
KUÇÜK'ün ve arkadaşlannm örgütsel bağlantılarının deşifresi yönünde çalışmalara
başlanmıştır.
Yakalanan şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen örgütsel dokümanların
değerlendirilmesi sonucu örgütsel yapının geniş bir alana yayıldığı bu alanda örgütün aldığı
kararlar çerçevesinde birçok dernek ve paltformun oluşturulduğu, bu derneklerin örgütün
tabanını genişletmek ve istihbari yapılanmayı güçlendirme amacında olduklarının anlaşılması
üzerine örgütün deşifresine yönelik mahkemelerden değişik tarihlerde alman dinleme ve
teknik takip çalışmaları sonucunda örgütün hiyerarşik yapısına ve amaçlarına ilişkin birçok
eylem ve faaliyetlerde bulunduklarının anlaşıldığı, şüpheliler örgütün kararlarına istinaden
kurulan Kuvayi Milliye 1919 derneğinin istihbarat toplama ve mevcut güvenlik kuvvetlerini
tanımayıp alternatif bir ordu oluşturma amacıyla hareket edip, milli hassasiyetleri kullanmak
suretiyle halkın iyi niyetini suistimal ederek topladıkları paralan örgütün illegal faaliyetlerinde
kullandıkları tespit edilmiştir.
Örgütün çökertilmesi ve üyelerinin yakalanması ve delillerin elde edilmesi amacıyla
Mahkemeden alman arama kararlanna istinaden; 22/Ocak/2008 tarihinde yapılan aramalar
sonucunda, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sami HOŞTAN, Ali YASAK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Güler KÖMÜRCÜ, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit OĞUZTAN,
Mehmet Fikri KARADAĞ Özer KORKMAZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Erdal İRTEM,
Hüseyin Gazi OĞUZ, Kahraman ŞAHİN, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Oğuz
Alparslan ABDÜLKADİR, Raif GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, Yaşar ARSLANKÖYLÜ, Tanju
OKAN, Muhammet YÜCE, İlhan GÖKTAŞ, Atilla AKSU ve Asim DEMİR yakalanmışlardır.
Yapılan aramalarda şüpheli Veli KÜÇÜK'te; "ERGENEKON" dokümanının orjinali,
ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına ilişkin Tuncay GÜNEY'den elde edilen
dokümanların orijinal metinleri ile Tuncay GÜNEY'de bulunmayan ama ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNE ait olduğu anlaşılan birçok örgütsel içerikli dokümanın ele geçirildiği,
ayrıca yapılan aramalarda şüpheli Asim DEMİR'den 1 adet kuru sıkıdan bozma tabir edilen
(6136 Sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikli) tabanca, şüpheli Sami HOŞTAN'dan 1 adet
ruhsatsız tabanca, 2 adet kuru sıkıdan bozma ruhsatsız tabanca , 2 adet şarjör 59 adet fişek,
şüpheli Ali YASAK'tan 1 adet tabanca (eşi Sena YASAK üzerine kayıtlı ancak ruhsat süresi
geçmiş), 2 adet şarjör ve 40 adet fişek, şüpheli Hüseyin Gazi OĞUZ'dan 1 adet ruhsatsız
tabanca, 1 adet şarjör, 10 adet fişek, şüpheli Raif GÖRÜM'den 1 adet av tezkeresiz pompalı
tüfek, 1 adet boş kovan, 9 adet av fişeği, şüpheli Emin Caner YİĞİT'den 1 adet ruhsatsız
tabanca, 2 adet şarjör, 5 adet fişek, şüpheli Yaşar ARSLANKÖYLÜ'den 1 adet şarjör, 5 adet
fişek, sustalı tabir edilen 18 cm bıçak, şüpheli Tanju OKAN'dan 1 adet ruhsatsız tabanca, 1
adet şarjör, 8 adet fişek, şüpheli Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan 55 adet fişek, 1 adet boş
kovan ele geçirildiği, birçok örgütsel içerikli yazışma, CD ve el konulan bilgisayarlarda
örgütsel içerikli belge, bilgi ve e-mail kayıtlarmun bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un basın sözcülüğünü yaptığı ve örgütsel içerikli
toplantıların yapıldığı Türk Ortodoks kilisesinde yapılan aramada; Yunanistan'a ait olduğu
anlaşılan çok sayıda hisse senedi, bono ve değerli kağıt türünde belgelerin bulunduğu, ayrıca
kilisede bulunan kasanın içinde Sevgi ERENEROL'un abisi Paşa Ümit ERENEROL'a ait
olduğunu iddia ettiği bir adet ruhsatsız tabanca ile yine bir adet gaz tabancasının bulunduğu,
yine Sevgi ERENEROL'un kullandığı alanda başkası tarafından getirilip bırakıldığını iddia
ettiği "Derin Ergenekon" dokümanı ve bazı üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile ilgili
"kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin" fişlemelerin yapıldığı
"Selçuk" isimli word belgelerini içeren CD ele geçirildiği,
"Derin ERGENEKON" belgesi içeriği incelendiğinde ERGENEKON'un gizli
yapılanması ve gizliliğin derecesi, yer altı yapılanmaları ve tarihsel gelişimiyle, Alpler
alperenler olarak adlandırılan örgütsel konumdaki kişilerin Türk Ordusuna sızmaya çalıştıkları
ve gizlilik gereği bazı şeylerin açıklanmasının gerektiği, Özel Kuvvetler
Komutanlığının ERGENEKON'un gözbebeği olduğu, hatta daha da ileri gidilerek
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari
ve dini yapısının içersinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden
açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen ve daha önce diğer şüphelilerden elde
edilemeyen birçok farklı örgütsel içerikli belgenin bulunduğu, bu belgelerin hemen hemen bir
çoğunun Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen disketlerde de word belgesi olarak bulunmuştur.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in Büyük Güç Birliği ve Büyük Hukukçular Birliği
isimli derneklerdeki görevleri Sevgi ERENEROL'la arasındaki hiyerarşik örgütsel ilişki
sebebiyle, bu derneklerin bulunduğu yerler ile birlikte Kadıköy'de bulunan Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ile diğer illerde bulunan şubelerinde de yapılan aramalarda, şüpheli Kemal
KERİNÇSİZ'de örgütsel içerikli belgeler ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'den ve Fikret
EMEK'ten elde edilen gizli askeri bilgilerin CD'deki bilgilerin bilgisayarda üzerindeki gizlilik
şerhleri kaldırılmak suretiyle yazdırılıp dosyalanmış halinin ve birçok örgütsel irtibatlarını
gösterir bilgi ve belgeler ele geçirilmiştir.
Şüpheli Paşa (kod) M.Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'ün yönetiminde
bulunan Kuvayı Milliye Derneği (1919) etrafında örgütlenen grubun da yine Türkiye'de şok
suikast ve cinayetler planladıkları, bu konuda yapılan telefon görüşmeleri ve daha sonra
ifadesi alman Coşkun ÇALIK'm beyanlarından da bazı ünlü kişilerin öldürülmesiyle alakalı
kendilerine örgüt tarafından bazı talimatlar verildiği ve taahhütlerde bulunulduğu, buradan da
ERGENEKON terör örgütünün amaçlan içersinde bulunan "siyasileri dize getirmek için
suikast yapılması" şeklindeki ilke kararının uygulamaya konulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu gruptan da İddianamemizin ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak belirttiğimiz birçok örgütsel
içerikli belge, CD, fotoğraf ve bazı şüphelilerden ruhsatsız silahlar ele geçirilmiştir.
Daha önce gözaltına alınıp tutuklanmayan ve teknik takiplerde şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ ile irtibat halinde olup bu irtibatını diğer örgüt üyeleriyle devam ettiren Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarlannda da yine örgütçe alınmış bazı kararlann ve provakatif
eylemlere ilişkin belgelerin bulunduğu, daha önce bu şüpheliden elde edilen ancak kapak
sayfalan bulunmayan bazı örgütsel içerikli belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve
Tuncay GÜNEY'den çıkan örgütsel dokümanlarla aynı olduğu ve şüpheli beyanında bu
belgeleri İşçi Partisi'ne danışmanlık yaptığı dönemde aldığını beyan etmesi ve Veli
KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli belgenin içeriğinde Doğu PERİNÇEK'in
FABRİKATÖR olarak nitelendiğrildiği, FABRİKATÖR tanımının da Amerika'da olmayan
olaylan varmış gibi gösterip kamuoyunda bu tür yayın yapan kişilere bu adın verildiği ve bu
konuda aynntılı bir çalışmanın yapıldığı ve Doğu PERİNÇEK'in de Veli KÜÇÜK grubuyla
irtibatlı olduğu, aynca "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın Veli KÜÇÜK ve Ümit
OGUZTAN'tan çıktığı ve belge içeriğinde Cumhuriyet Gazetesinin reorganizasyonu, bu
konuda İlhan SELÇUKTa yapılan görüşmelerin açıkça ifade edilmesi ve Tuncay GÜNEY'in bu
konudaki beyanlan üzerine de İlhan SELÇUK'un da örgütle irtibatlannm bulunması sebebiyle
bu şüpheliler hakkında da teknik takip kararlan alınmıştır.
9-TÜRK İNTİKAM TUGAYI (TİT)'NIN YENİ HÜCRE YAPILANMASI
VE BAŞBAKAN'A SUİKAST PLANI
22/Ocak/2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT)
ERGENEKON örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Veli
KÜÇÜK'ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereği
ERGENEKON operasyonuna misilleme olmak üzere Başbakan’ın veya Emniyet İstihbarat
Daire Başkanının öldürüleceğinin ve bu iş için "silah ve tetikçi temin etmeye çalıştığı
hususundaki bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ulaşması üzerine, Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığının proje aşamasındaki soruşturması,
ERGENEKON'la alakalı olduğu düşünülerek soruşturma dosyasının ve
iletişim tespit tutanaklarının ^ savcılığımıza gönderilmesi sonrasında yapılan incelemede
şüpheli Vatan BÖLUKBAŞOGLU'nun hem telefonla silah teminine çalıştığı, hem de
dijital ortamda (msn görüşmeleri) yaptığı görüşmelerde ERGENEKON terör örgütünün
talimattan gereği Başbakan ve Ramazan AKYÜREK'in öldürülümesi ile alakalı istihbari
bilgiler topladığı, Ogün SAMAST misali bu işi gerçekleştirecek kişileri ayarlamaya
çalıştığı, muhtemel bir suiksatin önlenmesi için şüpheli ve irtibatlı olduğu gruba yönelik
yapılan operasyonda söz konusu e-maillerin şüphelinin bilgisayarında bulunduğu ve bu
şüphelinin de mahkemece tutuklandığı, diğer şüphelilerin ise delil durumuna göre serbest
bırakıldığı anlaşılmıştır.
10-ŞÜPHELİLER EMİN GÜRSES, HABİP ÜMİT SAYIN, VEDAT YENERER,
MUAMMER KARABULUT, ORHAN TUNÇ ve HAYRETTİN ERTEKİN'İN
YAKALANMALARI
Teknik takip çalışmalarında örgütle irtibatları bulunan şüphelilerden Emin
GÜRSES'in telefon konuşmalarında "... tam Şemdinli'yi halletmiştik ki operasyon yapıldı,
(Zafer kod) Muzaffer TEKİN'i çıkaracağız" şeklindeki sözleri, Habip Ümit SAYIN'm, "...
Mart 'ta darbe olacak" şeklindeki konuşmalan ve ERGENEKON operasyonundan göz altına
alınma korkusuyla bir müddet gidip şüpheli Orhan TUNÇ'un evinde saklanmasıvedat
YENERER ile Muammer KARABULUT'un diğer şüphelilerle örgütsel irtibatlannm
bulunması ve şüpheli Hayrettin ERTEKIN'in Abdülmuttalip TONÇER'le birlikte bir çok
örgütsel faaliyetinin bulunması, Orhan TUNÇ'un kendisini derin devlet ve MİT görevlisi
olarak tanıtmak suretiyle Habip Ümit SAYIN ile örgütsel faaliyetlerde bulunması, Paşa(kod)
M.Fikri KARADAG'a bağlı olarak tetikçilik yapan şüpheli Coşkun ÇALIK'm da aralannda
bulunduğu şüphelilerden delillerin temini ve örgütün deşifresine yönelik olarak mahkemeden
alman karara istinaden aramalar yapılmıştır.
Şüpheli Vedat YENERER;
-Bir adet ruhsatsız vahim nitelikle mavzer tüfek,
Hayrettin ERTEKİN'de;
-Ruhsatsız bir adet Glock tabanca
-Ruhsatsız bir adet tabanca,
-Muşta, birçok tarihi eser,
-Özel dinleme cihazlan,
-Ruhsatsız el telsizleri,
-Gizli çekim yapmaya yarayan kameralar ele geçirilmiştir.
11-ŞÜPHELİLER İLHAN SELÇUK, KEMAL YALÇIN
ALEMDAROĞLU ve DOĞU PERİNÇEK GRUBU, DEVLETE AİT ÇOK
GİZLİ BELGELER, YARGITAY VE NATO TESİSLERİNE YÖNELİK EYLEM
PLANLARININ ELE GEÇİRİLMESİ:
Soruşturma kapsamında şüphelilerden elde edilen bilgi ve belgelerden örgütün üst
düzeyinde olduklan anlaşılan bazı şüphelilerin yurt dışına gidecekleri yönünde telefon
görüşmelerinin bulunması üzerine haklannda dinleme kararlan bulunan şüphelilerin bir
kısmının "ERGENEKON soruşturması kapsamında kendilerine de sıranın geleceği, durumun
kötü olduğu" şeklinde görüşmeler yapmalan, delilleri yok etme, karartma ve kaçma
ihtimalleri bulunduğu değerlendirildiğinden, örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanması ve
delillerin elde edilmesi amacıyla alman mahkeme ^^âfîffMa istinaden şüpheliler Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROOGLU, Mehmet Adnan
AKFIRAT,
Ferid İLSEVER, İbrahim BENLİ, Serhan BOLLUK ve Yusuf BERİŞİK'in ev, iş yeri ve
irtibatlı oldukları parti binaları ve medya kuruluşlarında yapılan aramalarda birçok örgütsel
içerikli doküman, belge, CD ve dijital veri ele geçirilmiştir.
Ayrıca teknik takipte olmayıp İşçi Partisi binasında yatıp kalktıkları yerde ruhsatsız
tabanca bulunan şüpheliler Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN ve Yusuf TUNCER'de
silalahlan ile yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Aramalar neticesinde; Şüpheli İlhan SELÇUK'ta kendi el yazısıyla yazmış olduğu,
Oral Çelik'e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda
yapılan gizli bir toplantıya ait notların ele geçirilmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nda Kuvayı Milliye'nin tam
teşkilatlanmasıyla alakalı olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından alman kararlar
gereği Milli Güç Birliği ve Kuvayı Milliye Hareketi'nin oluşturulması ve yapısıyla alakalı
olarak 2. maddesinde, "Kuvva-i Milliye hareketinin temel hedefinin, ulusalcı tüm güçleri kısa
sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla en küçük birimler olan ve periyodik
toplantılar yapan 8-10 kişilik (hücre yapılanması) çalışma grupları ile işe başlamak
istedikleri, bu çalışma gruplarının hedeflerinin ve aktivitelerinin ulusalcı pek çok konuda
fikirsel platformda çalışma yapmak ve zincirin halkalarını arttırmak olduğu, bu konuda ADD
gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğunu" belirten
örgütsel içerikli belgelerin bulunmuştur.
İşçi Partisi'nden elde edilen CD'lerden içerisinde "Yargı - Nusret SENEM" isimli
klasör bulunan CD içinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokileri ve krokilerin açıklamasının
yapıldığı metin belgesinin bulunduğu, belge içeriğinde Yargıtay binasının ana giriş çıkış,
güvenlik ve aydınlatma zafiyetleriyle, güvenlik kameralarının bulunduğu noktalar ve güvenlik
zafiyetlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, aynı CD içersinde birçok yüksek yargıda görev yapan
hakim ve savcılarla ilgili olarak "Kişilerin siyasî, felsefi veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
Bunlara ilişkin ayrıntılar aşağıdaki bölümlerde verilecektir.
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve içerisinde "İzmir'den Hayati ÖZCAN'dan gelen"
isimli klasör bulunan CD içersinde: birçok askeri gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, yine bu
CD içerisinde birçok gizlilik ibareli bilgi ve belgeler ile Ege Ordu Komutanlığı'nca hazırlanan
muhasebe kayıtlan ve harcamalara ilişkin gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu,
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve üzerinde "Hikmet ÇİÇEK'e ulaşanlar" yazılı
klasörün bulunduğu CD içersinde Genelkurmay İç İstihbarat Raporları, Genelkurmay İç
Güvenlik Daire Başkanlığı Raporları birçok bilgi ve belge ile dijital verinin bulunduğu, ayrıca
Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu döneme ilişkin Yaşar BÜYÜKANIT'a ait koruma planının
tamamının bulunduğu,
Yine İşçi Partisinde bulunan 4 nolu CD olarak adlandırılan CD içersinde, "A.Gül.
Eminağaoğlu hazırladı" başlıklı dosya ile, şüpheli Ergün POYRAZ'm bazı jandarma üst düzey
görevlilerinden yaptığı işlere karşılık para aldığına ilişkin tutanakların word belgesi olarak
düzenlenmiş bilgisayar kayıtlarmm bulunduğu, aynı CD içerisinde örgüt üyeleri Veli
KÜÇÜK'ün Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen, ERGENEKON terör
örgütüne ilişkin örgütsel içerikli dokümanlar ile ERGENEKON yapılanmasına ilişkin şemanın
bulunduğu, aynı CD içinde Fırat Üniversitesine ait bazı öğretim üyeleri ile ilgili olarak
"Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak" kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
12-İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİNDEN ELDE EDİLEN
RUHSATSIZ SİLAHLAR VE ÇOK GİZLİ İBARELİ İP'NİN
KARARGAH EVLERİ PROJESİ BAŞLIKLI ASKERİ YAPILANMASI
İşçi Partisi genel merkezinde (3) adet ruhsatsız silah, birçok örgütsel içerikli
doküman, Genelkurmay Başkanlığı ve değişik askeri şahıslar ile MİT Müsteraşlığma ait bir
çok gizlilik ibareli belgelerin bulunduğu, bu belgelerden bir tanesinde "çok gizli kopya"
ibaresi bulunan ve İşçi Partisi karargah evlerinin anlatıldığı gizlilik ibareli belgede; işçi
Partisinin gizli bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği, örgütlenmenin ne
şekilde yapıldığı ve bu şekilde irtibat kurulan askeri şahıslann lojmanlarında patlayıcı
maddelerin bulunduğu ve bu yapılanmada irtibatlı olan şahıslann isimlerinden telefon
numaralanna kadar ayrıntılı olarak yazıldığı görülmüştür. Bu belge ile ilgili olarak
Başbakanlık Mit Müsteşarlığına yazılan yazımıza verilen cevabi yazında sözkonusu belgenin
"Mit Müsteşarlığı tarafından tanzim edildiği ve bu nüshanın Genelkurmay Başkanlığına
sunulan nüshanın bir sureti olduğu" bildirilmiştir.
13-NATO TESİSLERİNE SALDIRI EYLEM PLANLARI
Bu bilgi ve belgeler üzerine CDTerde ismi yazan Nusret SENEM, Hikmet ÇİÇEK ve
Hayati ÖZCAN'm örgütle irtibatlı olduklan ve telefon konuşmalannda da benzer örgütsel
içerikli görüşmeler yaptıklannm anlaşılması üzerine örgütsel içerikli delillerin elde edilmesi
amacıyla Mahkemeden alman arama kararlarına istinaden yapılan aramalarda; Hayati
ÖZCAN'm İzmir'de işyeri ve ikametinde elde edilen CD içerisinde İzmir Şirinyer'de bulunan
NATO müttefik kuvvetlerine ait karargahın içinde çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri,
kimlik kartlanmn renkli taranmış suretleri, çalışan tüm şahıslann imzalannm dijital ortamda
taranmış hali ve binalann ve tesislerin resimleri ve NATO üst düzey komutanlanndan
bazılannm aile fertlerinin fotoğraflan bulunmuştur.
CD'nin içinde başka bilgi ve belgelerinde bulunduğu, bir word belgesi içersinde
NATO tesislerinin açık parkı önündeki "daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek''''
şeklinde ibarenin bulunduğu, hatta bazı belgelerin içersinde güvenlik kartlanmn hangi tür
yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağına dair bilgilerin aynntılı olarak
yazıldığı, CD içersinde NATO tesislerine yapılması düşünülen muhtemel bir sabotajın
düzenlenmesine ilişkin patlama ve patlama sonrası yangın musluklannm nasıl devre dışı
bırakılacağına kadar aynntılı hazırlanmış, plan kroki ve fotoğraflann bulunduğu, fotoğraflar
üzerinde birçok işaretlemenin yapıldığı, aynca içindeki haritada NATO personelinin başka
yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıklan yol ve haritalann işaretlenip güvenlik açısından
zayıf olan yerlerin belirtildiği, bu düzenleme ve projelerin bilgisayar üzerindeki dijital
görüntülerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylannda yapıldığı anlaşılmıştır.
14-DANIŞTAY SALDIRISI ve OSMAN YILDIRIM'IN BEYANLARI:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sırasında yapılan araştırmalarda
kamuoyunda Danıştay olayı olarak bilinen saldınyla alakalı olarak Osman YILDIRIM isimli
şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ek ifadesi üzerine Adalet
Bakanlığından alman izne istinaden bu şüpheli ve dosyamızda bulunan deliller çerçevesinde
Danıştaydosyası sanıklan ve VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ
DERNEĞİ dosyası olarak bilinen dosyada tutuklu sanıklann olayla alakalı beyanlannın
alınması için Ankara Sincan'da bulunan cezaevine gidilip ilgili şahıslann beyanlan alınmıştır.
Alman beyanlarda Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve Danıştay Saldınsı ile alakalı
olarak doğrudan doğruya Veli KÜÇÜK ve (Zafer kod) Muzaffer TEKİN'in bu olayın
planlayıcısı ve azmettiricisi olduklan yönündeki beyanlar, dosyaya konulmuştur. Beyanı alman
sanıklann Danıştay dosyasında mahkum oldukları ve hükmen tutuklu bulundukları
alman beyanların doğrudan Danıştay saldırma ilişkin olayın perde arkası ve Ümraniye'de ele
geçirilen el bombalarıyla arasındaki irtibatlar üzerine olduğundan ve sanıkların eylemleri
hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesince bir hüküm tesis edilmiş olduğundan alınacak
ifadelerin yargılanmış sanıkların dosyadaki delil ve olayın işleniş şekline etki etmeyeceği,
ancak orada gündeme gelmemiş konularla alakalı olması sebebiyle tanık sıfatıyla CMK'nun
48. maddesi de hatırlatılmak suretiyle alınmıştır. Rıza gösteren tanıkların beyanları alınırken
anlatımları da kameraya alınmıştır. Bu husustaki tutanaklar ile kamera kayıt ve çözümleri
dosyamıza eklenmiştir.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) ile irtibatlı olan ve aramalarda bulanamayan
şüphelilerden Özer KORKMAZ ve Ali KUTLU'nun bilahare yakalandıkları, Ali KUTLU'nun
mahkemece tutuklandığı, örgütün tetikçiliğini yapmak üzere Muhammet YÜCE'nin
yönlendirmesiyle Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibata geçmeye çalışan ve bu yönde
dosyada deliller bulunan iki ayrı suçtan hakkında yakalama kararı bulunan Selim AKKURT'un
Erzurum ilinde cezaevinde hükümlü olarak yattığının tespit edilmesi üzerine talimatla
Erzurum'da ifadesi aldırılıp, Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan da çıkarıldığı
mahkemece tutuklanmıştır.
Şüphelilerden elde edilen tüm doküman bilgi, belge ve dijital veriler teknik
bilirkişilere inceletilerek, bu konuda düzenlenen inceleme tutanakları ve raporlar dosyaya
eklenmiştir.
15-MAFYA BAĞLANTILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTÜ
LİDERLERİ
ERGENEKON terör örgütü dokümanlarında bulunan "MAFİANIN Yeniden
Yapılanması (reorganizasyonu)" isimli doküman içeriğine göre şüpheliler Veli KÜÇÜK, (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN ve Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibatları bulunan organize suç
örgütü liderleri REİS(kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Mehmet (Hadi)
ÖZCAN, Yakup Kürşat YILMAZ ve Yaşar ÖZ'ün şüpheli sıfatıyla beyanlarının alındığı, yine
dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre ismi geçen Alaattin ÇAKICI, Nuri ERGİN ve Vedat
ERGİN'in tanık sıfatıyla ifadeleri alınıp dosyaya eklenmiştir.
16-TANIKLAR VE GİZLİ TANIKLAR:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca dosyada irtibatlı görülen birçok kişide tanık sıfatıyla
ifadesi alınmak için çağrılmış, bazı kişilerin tanık olarak açıktan ifade vermelerine rağmen
bazı kişilerin ise örgütün tehlikeli olması ve can güvenlikleri endişesiyle gizli tanık olarak
ifade verdikleri ve bazılarının da devlet tarafından tanık koruma programına alınmaları
taleplerinde bulundukları, bu şekilde ifadeleri alınıp dosyasına konulduğu, gizli tanıklarla
alakalı olarak da gizli tanık prosedürünün işletilip kimliklerinin ayrı olarak mühürlü zarflar
içerisinde mahsus yerinde saklanmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim
edilmiştir.
Son olarak, tanık beyanlarına göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalan verdiği
tespit edilen ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in korumalığını yapan, şüpheli Rasim GÖRÜM
yakalanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da elde edilen bazı bilgilerin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeler olması ve dijital inceleme raporlarında ortaya çıkan
bazı örgütsel irtibattan sebebiyle yeniden ev ve işyerlerinde arama yapılıp ek ifadesi
almanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Yine Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyesi olup silahlı eylem grubunda bulunan
Murat ÇAGLARIN'da ruhsatsız tabanca ile yakalanarak sorgusunu müteakiben bu şüpheli de
tutuklanmıştır.
Dosyadaki delillerle alakalı olarak devlete ait gizli bilgi ve belgelerin, ilgili
kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplara göre "GİZLİLİK" dereceli olanların Adli Emanet
Memurluğuna teslim edildiği, kişisel verilere ilişkin bilgi ve belgelerin ayrı bir dosya da
toplandığı, tüm silah ve patlayıcı maddelerin gerekli incelemelirinin yaptırılarak ekspertiz
raporlarının dosyaya eklendiği, saklanması tehlikeli patlayıcı maddelerin imha yönetmeliğine
uygun olarak imha edilip tutanaklannın dosyaya konulduğu, içinde suç unsuru bulunan
bilgisayarlar Adli Emanete aldmlmış olup, suç unsuru içermeyenler imajı alındıktan sonra iade
edilmiştir.
Dosyada elde edilen delillerin yapılan incelemelerinde tüm şüphelilerin
ERGENEKON yapılanması altında değişik isim ve faaliyetlerle belirtilen kurum dernek ve
platformlar ile medya kuruluşlarında örgüt adına faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.
"ERGENEKON" terör örgütü en başta, "derin devlet" ifadesi ile anılan, ülkemizde
birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi,
terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin
gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür.
20. yüzyılın sonlarına doğru Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile
ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki
etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü
aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.
Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde
korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için
ÖNERİLER "Mastır Plan Ön Çalışması)" yazdığı,
İkinci sayfasında bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi
amacımıza götürecek araçlarımız nelerdir? " "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,
I
- "Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
-"Milli Savunma/Askeri Güçlerinizle İlintili Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "İçişleri, Emniyet ve İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ",
- "Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim''' vb. şeklinde (21) ayrı
birim belirtilmiştir.
On üçüncü sayfasında; "Ön hazırlık sürecV başlığı altında;
"Planlama ve Yürütme Kurulunu oluşturmak, "
"Başlangıç sermayesini oluşturmak",
"Çalışma mekanları oluşturmak" "Uzman kadrolar oluşturmak",
"Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak",
"Gizlilik mekanizmasını tesis etmek",
"Kontrol ve takip sistemlerini kurmak",
"Örtülü ödenek sistemini kurmak" vb. şeklinde (15) maddenin olduğu,
On dördüncü sayfasında; "Planlama SürecP başlığı altında; Kısa, orta,
uzun vadeli hedeflerin belirlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir.
On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim SürecP'' başlığı altında; "1- Mevcut devlet
işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve
eğitmek " "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık,
İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve
birlikler, medya, camiler ve tarikatlar) "
"4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak"yazdığı,
Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini
kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle
incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumlan parçalamak olunca yapılması
gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin
zayıflatılması olmaktadır.
İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktanlmaya başlanan ideoloji
doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil
etmektir.
Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine
başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeydeki masum ve
makûl propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile
getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandınlan bağışıklık giderek dozajın arttınlmasma
imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki
Türkiye'de 1965'e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı
mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde
propaganda faaliyetleri görülmüştür.
D-Terör Suçları:
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesinde "26.09.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile
310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlandır." denilmektedir.
Yapılan soruşturma sonucu, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Türk Ceza
Kanununda belirtilen ve Terör suçu olarak kabul edilen suçlardan Türk Ceza Kanununun; 312,
313, 314 ve 315. maddelerindeki suçlan işlediklerine dair yeterli delil elde edilmiştir.
Sonuç Olarak "ERGENEKON" terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an
evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin
etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini
ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır.
Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle
TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete
karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, bazı askeri görevlilerle darbe
yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıklan, bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden
hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bunun için
ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak ERGENEKON terör örgütünün
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Demokratik yollar dışında devleti ele geçirip
kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme
ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini
uzun vadeli ve gizli amaçlan olarak belirledikleri ve bu amaçla Danıştay saldmsı öncesi ve
sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, eylemler sonrasında
Türkiyede çeşitli olayların meydana geldiği, hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan
atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da
eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu eylemden sonrada ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal amaçlarından
vazgeçmedikleri, Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK
tan el konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yanlır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yanlır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurlan Milli Kuvvetler olarak adlandınlacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya
(Ulusal Kanal vb),Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması
gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler
Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen Yakamoz, Ayışıgı,
Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını sivil toplum
kuruluşlannm Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlanna uygun
olarak yönlendirme çalışmalan yaptıklan. Ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli
yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu Kışkırtmak suretiyle
hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı
amaç etrafında toplandıklan örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlannı gerçekleştirmeye çalıştıkları
anlaşılmaktadır.
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri nde örgütlenmesi hem Dosyadaki resmi evraklardan,
hemde telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı. En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat
kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu, Bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı
Askeri Savcılığına gönderilmiştir.
/
görmek ister ve toprağı kazıp kökleri açığa çıkarırsak, artık elma ağacı yoktur. Geride kuru
dallardan oluşan bir odun yığını kalır.
Henüz yolun başlangıcında olan bizler, sahip olduğumuz imkânları bir elma
çekirdeği olarak algılamalıyız. ..Doğru tanımlanmış amaç (Ne), Doğru gerekçeler (Neden),
doğru sistem (Nasıl), doğru mekânlar (Nerede), doğru zamanlama (Ne zaman), doğru
kadrolar (Kimlerle) ve sabırla geçecek doğru süreçler... Bu zincirin tüm halkalarının bilgi ve
bilincinde olmak 'Yapılanma Modelimizin' temel felsefesi olmalıdır.
Bu amaçla; Yapılanmamızı 'Görünenler' ve 'Görünmeyenler' olarak kurmalıyız.
(TEŞKİLAT) Teşkilatı yapılanmanın 'Görünenler' kısmı, yani ağacımızın dalları, yaprakları,
meyveler ve yapılanmanın 'Görünmeyenler' kısmı, yani ağacın kökleri ise, teşkilata lojistik
destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetler, vs yapılanmaları
olmalıdır.
Teşkilat, bir sivil toplum kuruluşu olarak DERNEK ve şubeleri şeklinde
örgütlenmesinin yanı sıra, "Bir Dev Holdingin Bayilik Ağları" şeklinde veya diğer bir
anlatımla, 'Ticarethaneler zinciri' veya Kobi 'lerin Güç Birliği' şeklinde yapılandırılmalıdır.
'DERNEK' genişleyen şubeler yapısı ile büyük bir vitrin olarak buzdağının üst,
"Ticari ve Sosyal Yapılanma" ise buzdağının altı olmalıdır. DERNEĞE bağlı üyeler ile
Ticarethaneler arasında organik görev bağları kurulmalı ve Dernek üyeleri sosyal ve ticari
faaliyetlerle sürekli canlı tutulmalıdır. Üyelerinin ticari ve sosyal faaliyetlerle refah
seviyelerinin yükseltilmesi amaçlanırken, sosyal faaliyetlerle de özellikler gençlerde "Ulus
Devlet" olma bilinci ve sorumluluğu yaratılmalıdır.
Görünmeyen yapılanmamızı 'Planlama ve Yürütme Grubu' ve ona bağlı 'Alt Birimler'
olarak tesis etmeliyiz. Bunları gerçekleştirmek için iç tüzüğümüzü, ödül ve ceza sistemlerimizi
oluşturmalıyız. " Şeklinde açıklanmaktadır.
"Yapılanma (2)" başlığı altında,
"Planlama ve Yürütme Kurulu" alt başlığı içeriğinde kısaca; "PYK teşkilatın en üst
birimidir. PYK Devletin ve milletin bekası Yurt içinde ve Yurt dışında milli hakların ve
menfaatlerin savunulması ve korunması ulusal devlet anlayışı içerisinde kısa, orta ve uzun
vadeli devlet politikalarının belirlenmesi, ...için devletin yeniden yapılanmasını temin amaçlı
örgütlenme ve eylem faaliyetlerinden sorumlu birimdir. ",
"Yapılanma (3)" başlığı altında,
"Yapılanmanın Temel FelsefesF alt başlığı içeriğinde kısaca; "dinamikleri
bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz bu nedenle tüm uygulamalarımızda ülkemiz
genelinde sosyal ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini
detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek içinde derinden izlemek şeması içerisinde
olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tümevarım sistem içerisinde
kurmalıyız.
PYK üye sayısı (?) dir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde
yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul töreninde ritüel uygulanır, ihanet ve ayrılmak ancak hakka
teslimiyet ile olur.
PYK'nun alt birimleri vardır. Alt Kurul (AK), Başkan ve Alt Birim Temsilcilerinden
oluşur. Yapılanma "Sac Ayağı Diyalogu" şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden
oluşan 21 temsilciden oluşur. Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar.
Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline
gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21 isimleri kesinlikle gizlidir ve
deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. (Diğer
gerekenler...) " şeklinde olduğu,
" Yapılanma (4) " başlığı altında,
Alt Birimler ve görev tanımları:
Genel Sekretarya / dokümantasyon ve arşivleme / Toplum Bilim danışmanı
( İstatistik, demografik yorumlar, prodüktivite)
Ticari ve Sanayi Faaliyetlerden sorumlu Birim
Ekonomi/ Finans (Makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler) Faaliyetlerinden
sorumlu Birim
Hukuk Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Hakla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve muhalefeti İzlemeden) sorumlu Birim
Dış İlişkiler ve Türk Devletleri ile ve Avrupa Birliği ilişkilerden sorumlu birim
Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Eğitim Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Teknoloji Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Kültür ve Sanat Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Halkla ilişkiler ve Turizm Faaliyetlerinden sorumlu birim
Çevre Orman ve Tarım Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Milli savunma /Askeri Güçlerimizle ilintili Faaliyetlerden sorumlu Birim
içişleri Emniyet ve istihbarat Faaliyetlerden sorumlu Birim
Kolluk Faaliyetlerinden sorumlu Birim
Enerji ve doğal kaynaklar Faaliyetlerinden sorumlu birim
Spor ve Gençlik faaliyetlerinden sorumlu birim
Sağlık Faaliyetlerinden sorumlu birim
Planlama Strateji ve Proje Geliştirme faaliyetlerinden sorulu birim
Diyanet ve Dini teşkilat faaliyetlerinden sorumlu birim şeklinde düzenlenmiştir.
"Süreçler (1)" başlığı altında ve "1. ön hazırlık süreci" alt başlığı içeriğinde;
"planlama ve yürütme kurulu oluşturmak, amaçta birliği sağlamak, finansman yaratmak,
çalışma mekanlarını oluşturmak, sekreterya oluşturmak, uzman kadrolar oluşturmak, örtülü
ödenek sistemini kurmak, şirketler kurmak, gizlilik mekanizmasını tesis etmeK\
"Süreçler (2)" başlığı altında ve "2. planlama süreci" alt başlığı içeriğinde; "Kısa,
Orta ve uzun vadeli hedefleri belirlemek;
1-Milli şeceremizden gelen potansiyelimizin "Ulus Devlet" ruhunun korumasıve bu
ruhun toplumdan yeni bir değer olarak yükselmesini bağlama amacı ile kültür ve
felsefe çalışmalarını planlamak.
2-Eş zamanlı yurt içi ve yurt dışı örgütlenme planları yapmak.
3- Muhasara stratejileri ve politikaları geliştirmek, " şeklinde içeriğin
bulunduğu,
^Süreçler (3)" başlığı altında, "Hedefler paralelinde çalışma planları yapmak" alt
başlığı içeriğinde; " stratejik potansiyeller planlaması, Medya planlaması ,Teknoloji arge
planlaması, Kobilerin planlanması, Propaganda planlaması, Alternatif hükümet planlaması,
Medya kontrol planlaması, istihbarat planlaması, Kolluk kuvvetlerinin yapılandırılması vs "
şeklinde olduğu,
'■'■Süreçler (4)" başlığı altında, "3. Pilot uygulamaları sürecF alt başlığı içerisinde;
"/- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını
sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4-
Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kırılmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım
ağını kurmak şeklinde olduğu,
'■'■Süreçler (5)" başlığı altında;
"Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar
belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek
Yargı
Emniyet
Eğitim
Sağlık
istihbarat
Ordu
Sivil yeraltı örgütleri (mafya)
Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler
Medya
Camiler ve tarikatlar Denetleme
mekanizmaları oluşturmak", "Süreçler
(6)"başlığı altında, "Deneme Süreci" alt
başlığı içerisinde;
"1-Uygulanacak sistemlerin aksayan yönlerini belirleme ve düzeltme çalışmaları
yapmak, 2-Sistemin yurt içi ve yurt dışı açılım uygulamalarını başlatmak?' şeklinde bilgiler
olduğu,
"Süreçler (7)" başlığı altında,
"Uygulama sürecf alt başlığı içerisinde,
"1-Siyasi taban oluşturmak,
2-Bir siyasi parti oluşturmak veya seçmek,
3-Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bulunmak
4-Seçimlere hazırlanmak
5-İktidar olmak" şeklinde yapılanma anlatılmaktadır.
c-Sivil Yapılanma
1-Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı, bu birimde örgütün sivil
yapılanmasının temellerini oluşturan LOBİ-ERGENEKON dokümanmdaki prensiplerin
uygulanmasını ve kontrolünü sağlamaktadır.
2-Finansman Daire Başkanlığı, bünyesinde bulunduğu ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNE gelir temin edilmesi için oluşturulan birimdir. Bu birim dokümanlardaki prensip
kararlarına göre örgüte gelir getirici her türlü işin yapılmasını organize etmektedir.
3-Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, ERGENEKON terör örgütünün
bünyesinde kurulan sivil toplum örgütleri Kuvvayı Milliye, Milli Güç Birliği, Vatansever
Kuvvetler Güç Birliği ve çeşitli platformlar), ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda
açıkça sivil toplum kuruluşlarının istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme
amaçlı olarak kullanılacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca bu derneklerin amacının toplumdaki
milli duygulan kullanmak suretiyle devletin işgal altında olduğunu iddia edip milli müCDele
yıllanndaki gibi düzensiz ordu şeklinde küçük küçük silahlı gruplar oluşturup bunlara
sansasyonel eylemler yaptmp akabinde yapılacak darbeden sonra bu kişilere çeşitli makam ve
mevkiler vaat ettikleri anlaşılmıştır.
4-Medya ve İletişim Yapılanması, Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık
dergisi ve bağlı birleşik kuruluşlar ile diğer medya organlan içerisine sızdmlmış örgüt üyeleri
vasıtasıyla bu kuruluşlan da yönlendirmek ve tek merkezden yönetilmesini sağlamak. Doğu
PERİNÇEK'in yazdığı yazıyı birçok medya kuruluşuna gönderip yayınlattırması gibi,
5-Özel Güvenlik Şirketleri
d-Mafya Yapılanması
Şüpheli Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde
edilen "MAFİANIN Yeniden Yapdanması(reorganizasyonu)”dokümanma göre "Yurt içi
mafya örgütlerinin örgüt tarafından yönetilip kontrol altına alınması ve yurt dışı mafya
örgütleriyle de entegrasyonun sağlanması" benimsenmiş ve bu doğrultuda mevcut yapılanma
içinde Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN, REİS (kod) Sedat PEKER, Semih Tufan
GÜLALTAY ve Osman YILDIRIM gibi kişilerin yer aldığı, bu kişiler vasıtasıyla hem yasa
dışı işler yapılması suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne gelir temin edildiği, hem
de örgütün amacına yönelik bazı eylemleri mafya yapılanması içinde yer alan sabıkalı ve suç
işlemeyi meslek edinmiş kişilere yaptınlarak örgütün deşifresine engel olunduğu tespit
edilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde; 2005 yılı içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç
Birliğinden ayrıldıktan sonra Muzaffer TEKİN'in bürosundaki bir görüşmede Muzaffer'in
"VKGB'nin istanbul Başkanı olarak seni uygun gördük" dediğini, kendisinin ise "Ben hiç
kimsenin lafıyla bir yere gelmem ve her şeyi kendim yaparım" dediğini ve Muzaffer
TEKIN'le bir daha görüşmediğini beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in Mehmet Fikri KARADAĞ'a, VKGB isimli sivil toplum
örgütünde görev vermeye çalışması Muzaffer TEKİN'in örgüt içerisinde köprü elaman
olduğunu ve "LOBİ" belgesinde gösterilen hedeflerin gerçekleştirilmesinde görev aldığını, bu
çerçevede Mehmet Fikri KARADAG'm da sivil toplum örgütü liderleri arasında yer aldığını
açıkça göstermektedir.
22.01.2008 günü saat: 11.55 de Emin GÜRSES ile X şahsın yaptığı telefon
görüşmesinda VELİ KÜÇÜK'le beraber bir çok kişiyi gözaltına alınmasını konuşurken Emin
GURSES'in "Bişey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla
bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim,
hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ"yü orda görmedim, bunlar GİZLİ toplanıyorlar diyor, GİZLİ
TOPLANTILAR DA BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'yü. Demek ki bunun haricinde
benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar" dediği,
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK ile Güler KÖMÜRCÜ'nün yaptığı bir telefon
görüşmesinde, Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. Sözlerini tutuyorum
merak etme. Dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum, dediklerini yapıyorum"
dediği,
Bu iki görüşmeye bakıldığında; örgütün hücre yapılanmasının çok iyi anlaşıldıği Veli
KÜÇÜK'ün örgütün Medya bölümünde olan Güler KÖMÜRCÜ ile olan ilişkisini, diğer örgüt
üyesi Emin GURSES'in bilmediği, fakat Veli KÜÇÜK'ün örgütün sivil kanadını oluşturan
LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki içerisinde olduğu ve gerekli
yönlendirmeyi sağladığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI
ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olduğunun net olarak anlaşılmaktadır.
Öte yandan örgütün zaman zaman açık ve GİZLİ TOPLANTILAR düzenlediği de bir
kez daha kanıtlanmaktadır.
Veli KÜÇÜK'ün kısa sürede yapılan teknik takiplerde tespit edilen telefon
görüşmelerine bakıldığında, LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki halinde
olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığının açıkça görülmektedir. Bu durumu ifade etme
adına birkaç telefon görüşmesinden örnek vermek gerekirse,
Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasında bir çok samimi telefon görüşmesi
bulunmaktadır.
23.12.2007 günü saat 12.47'de Veli KÜÇÜK ile Vedat YENERER'in yaptığı telefon
görüşmesinde özetle; VELİ'nin "Bu sabah ben de seni arayım diyordum, yazını okudum
internette ...Güzel çok güzel olmuştu" dediğiveDAT'ın "Ya paşam yazıyoruz da hiç bişey şey
yok ki suyla yazıyoruz" dediğiveLİ'nin "Yo yo hayır bi şey yok değil oluyo, gayet güzel oluyo"
dediğiveDAT'ın "Bi yararı oluyosa iyi paşam" dediğiveLİ'nin"0/wyo oluyo, ben bakıyorum,
yani yavaş yavaş millet artık uyanmaya başladı ya..." dediği,
(TapeNo: 3262) Veli KÜÇÜK ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki görüşmedeveLİ
KÜÇÜK'ün; "...Kemal'çığım merhaba Veli paşa,..Ben gittim o Şişli Savcısına, ya ordaki o
çocuklar Savcılar tanıdıklarımmış benim, hepsi geldiler meldiler şey yaptılar gerekli ifadeyi
verdik" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "...iyi de Paşam Allahtan bunlar bir tezgah kurmadılar,
bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı, tamamdık yani, aman aman yani her şeyi
yapabilir bunlar yapamayacağı hiç bir şey yok namussuzların, her türlü oyun tezgahı kurar
bunlar, bu da bir tezgah işte" dediği ve aynı konu ile ilgili konuştukları,
(TapeNo : 001203), 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Veli'nin saat 20.30'da Güler'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra
"Yedide beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek
şey, Ümit ÖZDAG....Telefon etti. İlle de buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le
oturacaz, Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi."
dediği,
27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve...Ama bu çok acil. Fevkalade bi gelişme
var çünkü...Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip yapmaya hazırlanıyorlar. Yani
içeriyi temizlemeleri lazım." Dediği Veli'nin "Tamam ben bi baktırayım şimdi." Dediği,
Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne gerekiyorsa yapalım ya...dün gelip,
bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kay de alıyorlar." dediği Veli'nin arka planda
{Günaydın Melih, ben gelcem. Biraz işlerim var dışarıda. Şey dicem şimdi çok acele hemen
bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin evinde dinleme var. Bişey
yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme tespitlerini acele yaptırmamız
lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben gelcem oraya tamam mil) dedikten
sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği,
Bu telefon görüşmelerine bakıldığında Veli KÜÇÜK'ün örgütün LOBİ yapılanması
içerisindeki birçok birimleri ile ilişki içerisinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan örgüt mensuplarından ele geçirilen resimlere bakıldığında Veli
KÜÇÜK'ün telefon görüşmelerinde tespit edilen ya da edilemeyen birçok örgüt mensubu ile
birlikte aynı ortamlarda çekilmiş çok sayıda resimlerinin olduğu, dolayısıyla örgütün
GİZLİLİK prensibi nedeniyle telefon konuşmalarına çok dikkat ettikleri, ayrıca
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdikleri
eylemlerdeki görüntülere bakıldığında, aynı şekilde örgütün LOBİ yapılanmasmdaki bir çok
yöneticinin bu gösterilere katıldığı, bunların yanı sıra ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI
ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olarak görev yapan Veli KÜÇÜK ile
Muzaffer TEKİN'in de bu gösterilere bizzat katıldıkları görülmüştür.
Öte yandan örgütün MAFYA yapılanması ile olan ilişkilerini yine köprü personel
olarak Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı, örgüt içerisindeki MAFYA gruplarının
birçoğunun Veli KÜÇÜK'le çok samimi ve hiyerarşik bir yapı içerisinde konuşmalar
yaptıkları,
(TapeNo : 001094)'te kayıtlı, 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde; Sedat PEKER'in "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle.
Sizin numaranızı ben kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat
verseniz olur mu?" dediği Veli'nin "Tamam beni arasın" dedikten sonra değişik konularda
konuştukları,
(TapeNo :1465)'de kayıtlı Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde; Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü
sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo
ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para
kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği,
Sami HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da
borçlandım paşam " dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez
ya bi bakalım hele kafanı bozma dur bakayım...Ben bur dayım bi görüşelim bi oturalım bi
konuşalım..." dediği,
(TapeNo :1068) Veli KÜÇÜK ile T. I. arasındaki telefon görüşmesinde; T.I'un "Veli
Amcacım senden bir bilgi almak istiyorum ya...bu Yaşar ÖZ'ü hiç tanır mısınV dediği Veli'nin
"Yamuk bir adam ya" dediği, T.I'un "Yani o işte avukatlığını falan vermek istiyor da. Hiç
tanımadığım bir adam benim" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Biliyorsun onu, bir sürü mafyacılık
işleri falan var...Bi yanlış birşey yapamaz. Benim haberim olsun, şey yapamaz. O yanlış
yapamaz yani." dediği,
Dolayısıyla söz konusu telefon görüşmelerine bakıldığında örgütün MAFYA
yapılanmasmdaki kişilerin her konuyu Veli KÜÇÜK'e bildirdikleri Veli KÜÇÜK'ün de her
konu ile bizzat ilgilendiği, başka bir MAFYA lideri hakkında bilgi almak isteyen kişiye
kendisinin haberi olduktan sonra yanlış yapamayacağını söyleyerek bu MAFYA gruplarının
kendisine olan bağlılığını açıkça ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Zafer Kod MUZAFFER TEKİN, 1950 Çankırı doğumludur, 1972 yılında
Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde değişik yerlerde
görev yapmış ve 1985 yılında DİSİPLİNSİZLİK nedeniyle ilişiği kesilmiştir.
Muzaffer TEKİN Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldıktan sonra zaman içerisinde
çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bilinen ve haklarında işlem yapılan Semih Tufan
GÜLALTAY ve Sedat PEKER'le ilişki kurmuş ve hatta uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen
Ertuğrul YILMAZ ile ortaklık yapmıştır.
Ayrıca örgütün sivil toplum örgütleri yapılanmasını oluşturan Sevgi ERENEROL ile
yakın ilişki içerisindedir. Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra her hafta periyodik olarak
Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ tarafından ziyaret edilmiştir. Bu süreçte tahliye
olmasını sağlamak için Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Emin GÜRSES hukuki ve
hukuka aykırı her türlü yönteme başvurarak gerekli girişimleri yapmışlardır.
Bunların yanı sıra DANIŞTAY olayından sonra intihara teşebbüs ettiğinde bizzat
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından hastaneye götürülmüş ve aynı kişi tarafından olay
basma duyurularak kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.
Ele geçirilen resimlerden örgütün düzenlediği toplantılarına bizzat katıldığı, ayrıca
örgüt tarafından düzenlenen toplumsal gösteri ve yürüyüşlere de katılarak örgütün her türlü
legal-illegal faaliyetlerine sahip çıktığı,
Alman ifadelerden Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayını bizzat Zafer kod
Muzaffer TEKİN'in yaptırdığı, olayda kullanılan bombalan ATAŞEHİRde düzenlenen
toplantıda bizzat bu şahsın verdiği, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayının failleri ile
Danıştay olayı faillerinin aynı şahıslar olduğu, öte yandan olay şüphelilerinden Alparslan
ARSLAN'm uzun yıllardır Muzaffer TEKİN ile tanıştığı ve sıkı bir ilişki içerisinde olduğu,
hatta bir dönem Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZTa
ortak factoring şirketi işletirken bu şirketin avukatlığını Alparslan ARSLAN'm yaptığı, öte
yandan Muzaffer TEKİN'in çıkar amaçlı silahlı suç örgütü lideri olarak bilinen Semih Tufan
GÜLALTAY ile çok iyi ilişkilerinin olduğu, Alparslan ARSLAN'm Danıştay olayından bir
süre önce Semih Tufan GÜLALTAY'a ait Maltepe'deki iş yerine geldiği,
Dolayısıyla eldeki verilerin değerlendirmesinden Alparslan ARSLAN ve suç
ortaklannm Muzaffer TEKİN'in kontrolünde ve yönlendirmesinde olan kişiler olduğunun
anlaşıldığı, dosyadaki tüm delillere birlikte bakıldığında Muzaffer TEKİN'in bu eylem karar
ve talimatlan tek başına verebilmesinin mümkün olmadığı, diğer ilişkilerine bakıldığında
ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ yapılanması^ç^rîstede/ı gelen emir ve talimatlan
uyguladığı, dolayısıyla örgütün sivil yapılanması' îçerisMj&^Muzaffer TEKİN'e bağlı
(TapeNo :1248) 24.12.2007 günü saat: 20.04'de Sevgi ERENEROL ile Kemal
KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Kemal KERİNÇSİZ'in "bu hafta.. Erol beyle çıkacağız, operasyonu anlatacak yine,
yani Sky Türk teki anlattıklarının biraz daha ilaveler özetler yaparak..., Ferruh SEZGİN hoca
da katılacak" dediği, Sevgi ERENEROL'un "ama yok valla Ahmet beyle birebir görüşün,
Ahmet beyin bunlardan haberi yoktur, zannetmiyorum ki böyle bir şeyi kabul etsin, mümkün
değil, olacak şey değil yani... hangi televizyon kanalında böyle rezillik yaşanıyor, ama yeni
yılda en azından bu işi bir şeye oturtun artık, olmaz çünkü" dediği,
(TapeNo: 3111) 23.08.2007 tarihinde saat 11:33 sıralarında Sevgi ERENEROL ile
Kemal KERİNÇSİZ'in yapmış olduğu telefon görüşmesinde;
Sevgi ERENEROL'un "...Kemal Bey Şimdi Bugün Sabah da, Yine Bu Almanya
Meselesi Kaleme Alınmış, Yine Koca Bir Sayfa Haber Yapılmış, Bakabilirseniz Bi Bakın
Ona....." diyerek Kemal KERİNÇSİZ'den Muzaffer TEKİN'in Alman ajanlığı ve uyuşturucu
kaçakçılığı yapmak suçlaması ile basın ve yayın kuruluşlannda haberlerin yer aldığını, bu
konu ile ilgili araştırma yapmasını ve dosyayı incelemesini istediği,
16-İSTİHBARAT YAPILANMASI
Şüphelilerden Erkut ERSOY'un örgüte ait gizli istihbarat biriminin lideri olduğu,
etrafına topladığı birçok hackerle birlikte çeşitli zamanlarda değişik illerde lüks otellerde gizli
örgütsel içerikli toplantılar yaptıklan gibi başka şahıslann bilgisayar ve email gönderilerini
habersiz olarak ele geçirip internet sitesinde yaymladıklan gibi bazılanm de mektup yoluyla
kurumlanna şikayet edip haklannda işlem yaptırmaya çalıştıklan. Erkut ERSOY'un hiçbir
geliri olmamasına karşılık görüşmelerinde bu konu telefonda görüşülmez biz zaman zaman
otellerde gizli toplantılar yapıyoruz buraya sende gelirsen konulan yüzyüze görüşürüz
şeklinde beyanlarda bulunması da kendi geliri olmayan bu şüphelinin örgütün mali
kaynaklanyla bu toplantılan finanse ettiğini göstermektj^ift"*3**;,^
Yine telefon görüşmeleri ve şüpheliler be^filaflnda #||hjoplanülarda kendilerini derin
devlet olarak lanse edip devletin teki Ase ^ge^gfjk ■ş^fe&lerinin kendileri ve
i! <n fi
H ,
17-MEDYA İRTİBATLARI;
Şüpheliler örgütün amaç ve talimatlarına uygun olarak medyayı ele geçirmek için
faaliyetlerde bulundukları, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bu konudaki faaliyetleri yanında Türkeli
Dergisini kurdurup, daha sonra yine kendi talimatı ile kurulan VATANSEVER KUVVETLER
GÜÇ BİRLİĞİ Derneğine bu derginin yönetimini bıraktığı, şüphelilerden İlhan SELÇUK' un
Cumhuriyet Gazetisinin genel yayın yönetmeni olduğu, şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İşçi
Partisinin genel başkanı olmasına rağmen Aydınlık ve Ulusal Kanal'da söz sahibi olduğu,
kendisine bağlı olarak yönettiği bu kanallarda Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER,
Serhan BOLLUK, Hikmet ÇİÇEK ve Hayati ÖZCAN'm medya yapılanması içersinde yer
aldıkları gibi istihbarat toplama ve kişisel verileri kaydetme ile devlete ait gizli ve belgeleri ele
geçirdikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN' in ENTERNET grupun sahibi olduğu, şüpheliler Halil
Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, İsmail YILDIZ ve Erkut ERSOY'un internet sitesi
sahibi oldukları, şüphelilerden Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Gazi GÜDER, Ergün POYRAZ,
Fuat ERMİŞ, Güler KÖMÜRCÜ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Habip Ümit SAYIN,
Muammer KARABULUT, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit
OĞUZTAN, Emin GÜRSES ve Vedat YENERER'nin çeşitli gazete internet sitesi ve
televziyonlarda örgütün amacı doğrultusunda yazı, yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları
anlaşılmaktadır.
18-HUKUK DEPARTMANI;
Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Nusret SENEM ve Fuat TURGUT'un Avukat
oldukları ve örgütün tüm faaliyetlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapılması için gerekli
yasal zemini oluşturmaya çalıştıkları, örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirilen tüm eylem
ve faaliyetlere ilişkin davaları meccanen takip ettikleri anlaşılmıştır.
BOLUM III
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEŞİFRE
EDİLEBİLEN YAPILANMASI
l-ASKERİ YAPILANMASI
ERGENEKON terör örgütünün yapılanması içinde askeri yapılanmanın çok önemli
yerinin bulunduğu, ERGENEKON dokümanında ERGENEKON başkanlığına bağlı 7 gizli
birimin 5 tanesinin başında asker bulunduğunun belirtilmesi ve bu bölümlerin başkanlıklanna
komutanlık diye isim verilmesinden bu örgütlenmenin kuruculannm ve önemli yöneticilerinin
asker kökenli olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan ele geçirilen dokümanlardan ve alman ifadelerden örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisine sızmaya çalıştığı ve burada örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda
faaliyetlerde bulunduğu, hakkında işlem yapılan şüphelilerin de görevde olduklan dönemde
ellerinde bulunan imkan ve yetkileri örgütün amaç ve çıkarlan doğrultusunda kullandıklan
anlaşılmıştır.
Öte yandan örgütsel dokümanlarda belirtildiği gibi örgütün en çok önem verdiği ve
sızmaya çalıştığı kurumlardan birisinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu, bu nedenle halen gizli
bir şekilde bu faaliyetlerini sürdürdüğü, hatta bu faaliyetlerini KARARGAH EVLERİ
şeklinde adlandırarak özellikle harp okullannda bulunan subaylar ve öğrencilerle
ilgilendikleri, bunlann yanı sıra halen görevde olan bazı Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplan ile
ilişki içerisinde olduklan, bu ilişkileri sayesinde birçok kişinin askerlikle ilgili problemlerini
çözdükleri ve istedikleri yerlerde askerlik yapmalannı sağladıklan, ayrıca bu ilişkileri örgütün
farklı amaç ve hedefleri için kullandıklan anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden;
1-Şüpheli Veli KÜÇÜK (Emekli Tuğgeneral)
2-Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ (Emekli Kurmay Kıdemli Albay)
3-Şüpheli Muzaffer TEKİN (Emekli Piyade Kd.Yüzbaşı Disiplinsizlik)
4-Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK (Emekli yüzbaşı istifa)
5-Şüpheli Fikret EMEK (Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı Malulen)
6-Şüpheli Oktay YILDIRIM (Emekli Levazım Kademeli Başçavuş Malulen)
7-Şüpheli Muhammet YÜCE (Hava Uzman Çavuş sözleşme feshi)
8-Şüpheli Mahmut ÖZTÜRK (Emekli Levazım Başçavuş)
9-Şüpheli Orhan TUNÇ (Emekli Kademeli Kıdemli Başçavuş)
10-Şüpheli Rafet ARSLAN (Emekli Topçu Yüzbaşı Malulen)
11-Gazi GÜDER (Müstafi Deniz Yüzbaşı İstifa) oldukları tespit
edilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün gizli üst yapılanmasında görevli oldukları anlaşılan
Şüpheliler Veli KÜÇÜK'ün Tuğgeneral, M. Fikri KARADAĞ'm Kurmay Albay, Muzaffer
TEKİN'in yüzbaşı (İhraç), Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Fikret EMEK, Rafet ARSLAN ve
Gazi GÜDER'in yüzbaşı, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Mahmut ÖZTÜRK ve
Muhammet YÜCE'nin astsubaylık ve uzman çavuşluk kadrolanndan malulen veya
kadrosuzluk sebebiyle emekli edildikleri bildirilmiştir. Aynca soruşturma kapsamında birçok
örgüt üyesinin görevli askeri şahıslarla irtibat halinde olduklan. Bazı askeri şahıslann emekli
olur olmaz örgüte ait dernek ve sivil toplum kuruluşftffhdâ ıts^düzey görevlere geldikleri
4
anlaşılmaktadır. }f^ '° '^*\
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey gizli yapılanmasının yöneticileri ve üyeleri
olan şüpheliler,
Veli KÜÇÜK, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, (Zafer kod) Muzaffer TEKİN,
Paşa (kod) M. Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Erkut
ERSOY, Habip Ümit SAYIN, Hayrettin ERTEKİN, Güler KÖMÜRCÜ, Hikmet ÇİÇEK'in
doğrudan askeri şahıslarla irtibatlarının bulunduğu ve askeri yapılanma içinde görevli
bulunduklan anlaşılmaktadır. Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in parti içi gizli söylemlerinde ve
telefon görüşmelerinde, Milli kuvvetler olarak nitelediği ve Millet Ordu işbirliğiyle yapılacak
darbe planlarından söz ettiği anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün ana dokümanlarında ve örgüt içi dokümanlarda;
a)İstihbarat Dairesi,
b)Operasyon Dairesi,
c)Analiz ve Değerlendirme Dairesi, (Sözde Komutanlıkları),
d)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sözde Komutanlıkları),
1- ERGENEKON dokümanında
1). AMAÇ, KAPSAM VE YÖNTEM
l/a). AMAÇ
"Bu çalışmanın amacı, Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş, Kemalizm'in
tek, gerçek ve içtenlikli koruyucusu (sözde) Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet
gösteren Ergenekon'un re-organizasy onuna katkıda bulunabilmektir." Denilmiş ise de Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde böyle bir oluşumun bulunmadığı bizzat Genel Kurmay
Başkanlığı'nın dosyada mevcut yazılarıyla belirtilmiştir.
OYUN BİTİNCE
Kurtlar Vadisinin bulunduğu yerin özel adı ERGENEKON'dur. ERGENEKON
TÜRK'ÜN MİLLİ DURUŞUDUR. Bu duruş Tann'nm özüne kadar gider. Ergenekon'a
Anadolu topraklanndan ulaşım, Karaman Konya Akşehir üçgeni içinden yapılır. Farklı bir
zaman boyutundadır. Destan zamanlanndaki ulaşımın Asya'dan olduğu doğruydu. Ama bu gün
için Ergenekon' un Anadolu'ya geçmesi bir plânın gereğiydi. Yani zaman kaymalan mekânlan
da etkileyerek, farklı zaman boyutuna Anadolu'dan sağlandı.
Ağartanın Bilgi İşlem ve uygulama Merkezi olan ERGENEKON'un işlevi çok özel
zamanlarda ortaya çıkar. Bu ortaya çıkış zamanlannı bilen varlıklar vardır. Türk'ün Yolunu
aydınlatan bir özellikle mesajlar verirken de her gelişte genetiklerine bazı işlevleri eklerler. Bu
mesajlar Bozkurt Sembolü ile verilir. Yol göstericiliğinin yanında bazı aralarda yardımlanm bir
ilâhilikle bu Millete Rahmet olarak verir. Bu Tanrısal bir oluşun gerçek yönüdür.
Agarta' da bu sistemin gönderilişi ve hazırlanışı üç kişilik bir Ruhsal İdari Evrim
Üstadları tarafından Türkiye'de (Anadolu topraklarında) yedi kişiye ulaştırılır. Bu öküit ve
ezoterik bir öğretidir. Bu evrimsel üstadlarının adı TURK'tÜr*. Tanrı'yı Türk kelimeleriyle
anlatan ezoterik bilgi çok az inisiye bilmektedir. Bu sebeple
şöyle bir kapacaksın,
söylemi bizler kullanır olduk: "Çalış didin ve \
Bir Tanrı'ya bir de
Türklüğe tapacak
^W^7^
Bu ulaşımın şifreleri çözülür. Alt Birimi olan kırk kişiye dağıtılır. Kırk görevli bu
sistemin dağılımını teknik bir şekilde Türk İnsanına sunar. Bu öğretinin ve uygulamanın bizzat
sahibi ERGENEKON'dur. Ergenekoe'un görev alanlarının içinde Türk Ordusu'nun çok önemli
yeri vardır.
Türk Ordusu içinde bu görevler ve görevliler Alpler ve Erenler olmak üzere iki
misyona ayrılırlar. Her birim Türk Ordusunun okült birimlerini oluşturur. Alpler, Özel Harp
Dairesinin faaliyetlerini devam ettirir. Erenler ise işin Parapsikolojik spiritüel ya da başka bir
anlatımla ilâhi yönünün sergilemesini yapar. Bu sistemin idarecileri çok özeldir. Sistemin
başında görülmezler. Ve asla deşifre olmazlar. ..Çünkü Kundalini gücü nasıl ki zor zamanlarda
ortaya çıkarsa, Türk Milletinin zor anlarında da bu sistem olaylara direk el koyar. Sistem
sürekli olmasına rağmen kendisini her zaman hissettirmez.
Diyerek ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanmasının her zaman devrede
olduğunu, Türk milletini tarihi mitolojik değerlerini örgütün çıkarları için kullandıkları,
"KARARGAH EVLERİ" YAPILANMASI
İşçi Partisinden elde edilen İşçi Partisi Karargahevleri yapılanmasıyla alakalı Mit
müsteşarlığınca hazırlanan çok gizli belge içeriğinde ERGENEKON terör örgütünün sivil
yapılanması içinde yer alan Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı içinde görevli
bulunan İşçi Partisi genel başkanı şüpheli Doğu PERİNÇEK'in partisini de bu gizli
yapılanmanın metodlarmı ve geliştirilmesini nasıl yaptığını ayrıntılı olarak anlatmaktadır.
Çok gizli ibareli ve Genel Kurmay Başkanlığına gönderilen karargah evleriyle alakalı
MİT müsteşarlığının yazısının İşçi Partisi genel merkezinde Doğu PERİNÇEK'in odasmda
bulunması da ERGENEKON terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içinde gizli
yapılanmasını sürdürdüğünü ve raporun İşçi Partisi'nden çıkması da örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde çok önemli mevkilere kadar sızdığını göstermektedir. Çünkü MİT
Müsteşarlığının yapmış olduğu tüm çalışmaları mahiyeti itibariyle gizli olduğu, ayrıca mevcut
raporunda Çok Gizli ibaresi taşınması da bu belgenin çok önemli ve hassas olduğunu
göstermekte olup, böyle bir belgenin muhatapların eline geçmesi de gizli kadrolaşma eylem ve
fiillerinin boyutlarını açıkça göstermektedir.
Ayrıca bu konuda Genel Kurmay Başkanlığı savcılığından gelen 02.06.2008 tarihli
cevabi yazıda, Genel Kurmay Başkanlığınca İşçi Partisi Karargah Evleriyle alakalı doküman
için Hv. Kuv. As.Savcılığına soruşturma talimatının verildiği belirtilmiş olup, ERGENEKON
terör örgütünün sızma süreçlerine ilişkin soruşturmanın Genel Kurmay Başkanlığı askeri
savcılığınca da devam ettiği anlaşılmaktadır.
Örgütün eylem ve fiillerinde kullanılmak için lazım olan patlayıcı maddeler, suikast
silahları ile el bombalarının yine askeri yapılanma içinde bulunan örgüt üyelerince rahatlıkla
temin edilebildiği de anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut Gizli Tanık İsmet ifadesinde: Kendilerine silahlar patlayıcılar ve
suikast yapılacak kişilere karşı istihbarat bilgilerinin görevli askeri şahıslarca bizzat verildiği,
örgütsel askeri eğitimin yine görevli askeri şahıslarca verildiğini beyan etmiştir.
Örgüt üyelerinin görevli olduğu dönemlerde muhtemelen bu tür silah mühimmat ve
patlayıcı maddeleri gizlemek veya sarfedildi göstermek suretiyle karargah dışına
çıkarabileceklerini şüpheli (Zafer kod) Muzaffer TEKİN beyanında ayrıntılı olarak anlatmıştır.
Örgüt üyelerinden şüpheli Fikret EMEK'ten ele geçirilen el bombalan, plastik patlayıcı
maddeler, TNT kahpları, sabotaj teli, saniyeli fitil, fünyeler, kalashnikov makineli tüfek,
dürbünlü kanas suikast silahı gibi, şüpheli Oktay YILDIRIM'a ait olan (27) adet el bombası,
fünyeler ile askeriyenin djjjffitb!ş"m%. kayıtlı kasaturanın bizzat şüphelinin evinde ele
geçirilmesinden de örgütün ihtiyacı olan mühimmatı çeşitli zamanlarda
zulaladığı ve ihtiyaç durumuna göre kullandığı, bu malzemeleri de askeri kurumlardan illegal
olarak temin ettikleri anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen askeri silah mühimmat ve benzeri
malzemelerden Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait olanlar Cumhuriyet Başsaveılığımızca askeri
kurumlara teslim edilmiştir.
Örgütün amaçlan arasında bulunan siyasi iktidarları dize getirmek için gerektiğinde
suikast düzenlenmesi için de gerekli istihbari bilgiler, kroki ve şemaların da rahatlıkla elde
edildiği, bu tür bilgilerin tamamen profesyonel kişilerce hazırlandığı ele geçirilen plan,
projelerden ve krokilerden açıkça anlaşılmıştır.
Devlete sözde hizmet etme iddiasıyla kurulan ve faaliyet gösteren ERGENEKON
terör örgütünün hem sivil kökenli üyeleri hem de asker emeklisi üyelerinde devletin çeşitli
kurumlarına ve Genel Kurmay Başkanlığı'na ait birçok gizli ve askeri içerikli bilgi, belge,
bilgisayar kaydının bulunduğu ve çoğunluğu sivil olan örgüt üyelerinde bu tür askeri gizli
bilgi ve belgelerin hangi amaçla bulunduğu hususlannın anlaşılmadığı, çünkü sözde devlete
hizmet etme düşüncesinde olan örgütün sivil kökenli üyelerinden, bu tür gizli bilgi ve
belgelerin bulunmasının örgütün amacına nasıl hizmet ettiği anlaşılamamaktadır.
Bizzat devletin menfaatleri için gizli kalması gereken bilgilerin, çeşitli askeri
kurumlar ve devletin diğer kurumlanndan alınıp sivil ve görevli olmayan örgüt üyelerine
verilmesi, bazı gizli bilgilerin örgüt üyelerince kitaplarda yayınlanıp siyasi malzeme olarak
kullanıldığı gibi, bazı bilgilerin de üzerlerinde çalışma yapılarak sabotaj amaçlı olarak
kullanıldığı anlaşılmıştır. Doğu PERİNÇEK ve İşçi Partisinde yapılan aramalarda, çok
miktarda, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait "GİZLİ" ibareli, askeri içerikli istihbari bilgi,
koruma planları, ordu bölge planları gibi dokümanlar bulunduğu,
Örgüt mensuplannm bu bilgileri başka bir yol ya da yöntemle ulaşmasının mümkün
olmadığı, dolayısıyla örgüt mensuplarından ele geçirilen GİZLİLİK dereceli bilgi ve
belgelerin örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bilgi akışını sağlayan güçlü bir
yapılanmasının olduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheliler (Zafer kod) Muzaffer TEKİN, Fikret EMEK, Mete YALAZANGİL, Ergün
POYRAZ, İsmail YILDIZ ve Kemal KERİNÇSİZ ile Mehmet Adnan AKFIRAT'ta bu tür
devlete ait çok gizli bilgi ve belgerin, mahiyeti itibanyla sivil kişilerce Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin bilgisayarlarından elde edilmesinin fiilen mümkün olmadığı, buradan da
örgütün irtibatlı olduğu askeri şahıslardan bu bilgileri temin yoluna gittiği kanaatine
vanlmıştır.
Şüpheli Zafer (kod) Muzaffer TEKİN, Mete YALAZANGİL, Fikret EMEK ve Kemal
KERİNÇSİZ'den ele geçirilen CD ve dosya içeriğinde, Kuvvet Komutanlan ve bazı ordu
komutanlannm, yaptığı gizli askeri toplantıların bulunduğu ve yine MGK (Milli Güvenlik
Kurulu) toplantılanndan önce yapılan konuşmalar ve toplantılarda konuşulacak konulara
ilişkin bilgilerin bulunması da ERGENEKON terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin en önemli kurumlannda konuşulan Milli Güvenliğe ve ülke savunmasına ait
konulardaki gizli bilgi ve belgeleri temin ettikleri anlaşılmaktadır. Bu toplantılarda konuşulan
bazı konularla alakalı olarak da ERGENEKON terör örgütünün üyelerince çeşitli yayın
organlannda yazılar ve propagandalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Halil Behiç
GÜRCİHAN'da ele geçirilen "operasyon kınk ay" başlıklı çok gizli yürütülecek örgütsel
çalışmanın içinde geçen bazı konulannda bu CD içerisinde yer alan askeri gizli toplantılarda
konuşulan konulann açılımı şeklinde olması hususu da ERGENEKON terör örgütünün eylem
ve faaliyetlerinde devlete ait gizli bilgileri kullandıklarını göstermektedir.
Örgüt üyelerinden ele geçirilen delillerden;
NATOYA SABOTAJ PLANLANMASI Yine Şüpheli Hayati ÖZCAN'dan ele^geçfriler^
İzmir Şirinyer'de NATO MÜTTEFİK KUVVETLER Karargâhına SABOTAJ PLANI VE
ASKERİ BİLGİLERin
bulunduğu, CD içerisinde "hizmete özel ibareli açılabildiğive müzik CDsi görünümünde
olduğu, içeriğinde İzmir Şirinyer'de NATO Karargâhı olduğu anlaşılan uluslar arası askeri
statüdeki tesislerin içinden dışına kadar çalışan insanlardan bunların İD kartlarına, giriş çıkış
güvenlik kartlarından çalışanların Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numaralarına kadar birçok
ayrıntının bulunması, CD içerisindeki dosyada "Açık otoparkın önündeki ev tutulacak 6
aylık kira peşin ödenecek" ibareli örgütsel içerikli bilgilerin bulunduğu buradan da
muhtemelen daha önceki tarihlerde ele geçirilmiş bu bilgilerin üzerinde kendi istihbari
bilgilerini eklemek suretiyle bir sabotaj planı hazırlandığı, CD içindeki bilgi ve resimlerin
2003 tarihli olmasına rağmen sabotaj içerikli orijinal resimlerin üzerinde yapılan
değişikliklerin 2007 tarihi olması da örgüt tarafından belirtilen tarihte Nato askeri
tesislerine bir sabotaj planı yapıldığının, hatta palanın uyfulanması için kiralık ev tutup
NATO tesislerinin gözetlendiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ve grubunun Natoya karşı eylem ve söylemlerinden,
ayrıca şüpheli Hayati ÖZCAN'm ajandasında bulunan Doğu PERİNÇEK'in konuşma
notlanndan alman "Türkiye Erken seçimle bir çıkış noktasına gelmiştir. Milli hükümet
kurulacaktır. Türkiye de Provokasyonlar yapılacaktır buna direnecek bir hükümet
şarttır". Şeklindeki beyanından da yapılacak provokasyonlar için hazırlıkların çok
profesyonelce yapıldığı anlaşılmaktadır.
Belgelerin içeriğinden ve hazırlanma şeklinden Ergenekon terör örgütünün nasıl çalıştığı ve
uluslar arası askeri tesislerin her türlü bilgi ve belgelerini temin edip, provakasyon amaçlı
eylem yapmayı planladığı açıkça anlaşılmaktadır. YARGITAY BİNASININ KROKİSİ
İşçi Partisinden ele geçirilen ELBA isimli CD içinde; "Yargı-Nusret SENEM'den"
isimli klasör içeriğinde Yargıtay Başkanlığına ait iki Ana hizmet binası ile Ek hizmet
binalarının ayrıntılı krokilerinin bulunması ve aynı tarihlerde İktidar partisinin kapatılması için
Anayasa Mahkemesine dava açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ciddi tehditlere maruz
kalması da krokinin ne amaçla hazırlandığını açıkça ortaya koymaktadır.
ERGENEKON terör örgütü tarafından planlanıp gerçekleştirildiği anlaşılan
Cumhuriyet gazetesine 3 defa el bombası atılması ve Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa
Yücel Ozbilgin'in makamında Şehit edilmesi eylemleri de ERGENEKON terör örgütünün
gizli amaçlan ve suikast eylemlerindeki ustalık ve tecrübesini açıkça ortaya koymaktadır.
Danıştay olayı sonrasında meydana gelen olaylar ve Türkiye'de oluşturulacak kaos ortamı
sonucu Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin darbe ile devrilmesi için Türk Silahlı
Kuvvetlerinin açıkça tahrik edildiği başansız olunmasına rağmen örgütün medya gücü hedef
saptırmada ve gerekse eylemi gerçekleştiren sanıklann eylemden sonra yakalanıp toplanan
delillere rağmen eylemin devletin güvenlik güçlerince planlanıp yaptmldığı şeklindeki devleti
ve kamu otoritesini zaafa uğratma maksatlı yayınlarla kamu düzenini bozmayı amaçladıklan,
devlet otoritesine karşı güvensizlik ortamı oluşturmak için yaptırdıklan dezenformasyon
amaçlı haberler ve yayınlardan da tüm eylem ve fiillerin ERGENEKON terör örgütü
tarafından hakim güç olma amacıyla tek merkezden yönetildiği açıkça anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut Osman YILDIRIM'ın cezaevinde alman beyanında bizzat
Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla (Zafer kod)Muzaffer
TEKİN tarafından verildiğini belirttiği ve kendilerinin de bu olaydan ötürü 500 bin ABD
doları para alacağını, ancak olaydan sonra herhangi bir para almadıklarını beyan
etmiştir.
Ele geçirilen CDTerde: askeri içerikli bilgiler, isimli ve isimsiz NATO kartları boş
kartlar bazı şahıslara ait fotoğraflar", park yerleri isimli klasör içersinde "bir bölgenin
krokisi ve kroki üzerinde patlama yapılacağı belirtilen bölgeler," bulunan resimler, Yargıtay
krokisinin ve güvenlik zafiyetlerinin tespitini içeren bilgiler, Genel Kurmay Başkanımız Org.
123
7> 'Vu5wr^^7
kuruluşlarında, yapılan yayınlarda aynı başlıklarda dezenformasyon amaçlı yayınlar yaptıkları
tespit edilmiştir.
Genel Kurmay Başkanlığı'na gönderilen evraklar ve gizli bilgi ve belgelerle alakalı
olarak Fikret EMEK hakkında Genel Kurmay Askeri Mahkemesinde dava açıldığı, yine Fikret
EMEK'te elde edilen askeri mühimmatın Genel Kurmay Başkanlığı'na teslim edildiği, bu
konuyla alakalı olarak da yine Fikret EMEK hakkında dava açıldığı, askeri malzemeyi
gizlemek suçundan Oktay YILDIRIM hakkında da görevsizlik kararıyla askeri mahkemeye
gönderilmiştir.
Tuncay GÜNEY beyanında GÜNEYVeli KÜÇÜK'ün tayinle bir yere gideceği zaman
kendi ekibini kaydırdığını, fakat bu olayı çok dikkatli yaptığını, bu nedenle hiç kimsenin fark
etmediğini, mesela İzmit Alay dan Giresun'a giderken İzmit Alaydaki adamlarını değil de Kars
taki yada Ankara daki adamlarını kaydırdığını beyan ederek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki yapılanma faaliyetlerini dile getirdiği görülmektedir.
ERGENEKON terör örgütünün askeri geçmişi olan üyelerinin halen askeri
görevlilerle irtibatlarım üst düzeyde sürdürdükleri, bazı kişilerin askerlik işlerini takip
ettikleri, ERGENEKON terör örgütünün içinde örgütsel olarak kullanılacak kişilerin askerlik
işlemlerini halledip askerlik yaptırmadıklan, Tuncay GÜNEY ve REİS(kod) Sedat PEKER in
işlerini Veli KÜÇÜK'ün takip edip çürük raporu aldırdığını Tuncay GÜNEY beyanlannda
ifade etmiştir.
Örgüt mensuplannm telefon konuşmalanna bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki irtibatlannm ne şekilde olduğu açıkça görülmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK emekli bir general olarak halen Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki irtibatlan sayesinde istediği her türlü tayin atama ve dağıtım işlemlerini
yaptırabildiği, şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kamuoyuna yansıyan "Ölme-öldürme"
yemin merasimlerinden sonra, halen görevde olan bir komutanla yaptığı görüşmede,
karşısındaki şahsın "ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum yok ama
arkadaşlarımın hepsi emrinizde" diyerek bağlılığını ve ilişkisini ortaya koyduğu, Güler
KÖMÜRCÜ'nün halen görevde olan bir subayla yaptığı görüşmede "şimdi biz aileyiz böyle
şeyler olur aile arasında" diyerek gazetecilikten öte farklı ilişkiler içersinde olduğu, Türk
Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisi olmayan kendi beyanına göre kuyumculuk yaptığı anlaşılan
Hayrettin ERTEKİN'in çok sayıda üst düzey komutanla ilişki içersinde olduğu, bu
komutanlardan Y. Ö. ile yaptığı görüşmede "Komutanım bakın bizim geçmişte yaptıklarımızı
herhalde az çok biliyorsunuzdur, o ekibi şuan tekrar oraya yollayın yemin ediyorum size varya
..bölgede .. huzur gelir .. hiç şakası yok bu işin, ama yok niyetli değiller arkadaşlar, ben
diyorumki Ankara-Gebze-İstanbul-Gebze hattı açılmadan bu işler olmaz o hattı açacaksınız
bana vereceksiniz tekrar, ben hep bunu söylüyorum, bu bana verilmediği müddetçe hiçbir şey
olmaz komutanım ..." diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir bağlantısı olmadığı halde
konuşmanın içeriği ile ordu içersindeki ilişkisinin boyutunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Bu ilişkileri gösterir iletişim tespit tutanaklanndan birkaç örnek vermek gerekirse;
Yine Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Jan. Bölge Kom. Loj.
Bacaksız Apt B Blk No:16 - 34000 Beşiktaş - İstanbul adresinden görüşen ve Komutan olduğu
anlaşılan H. A.'ın yaptığı görüşmeda VELİ KÜÇÜK'ün bir askerin yerinin değiştirilmesini
istediği, Hacı AY'm da "Emredersiniz emredersiniz komutanım tamam komutanım"
diyerekVeli KÜÇÜK'ün hala görevli bir komutanmış gibi, onun emirlerini uyguladığı
görülmektedir.
Tape:3894 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ.YILDIZ' in yaptıklan telefon
görüşmesinde; BALBAY'm komutanlarla görüşmesinden bahsettikleri, bir süre hükümet ve
siyasi olaylardan konuştuktan sonra, İ.YILDIZ'm "Şp«î*s^â1nwar abi, Atilla ATEŞ ve Fikret
BOZTEPE NİN SELAMI VAR.ESKİ HAF^KUVf JTOERİ KOMUTANI VE
KARA KUVVETLERİ KOMUTANI" dediği, İ.SELÇUK' un "...bu KOMUTANLAR BİRAZ
İLGİ BEKLİYORLAR galiba. Aytaç YALMAN'da ancak beni çağırırsanız gelirim demişti"
dediği, İ.YILDIZ'm "Bende öyle söyledim, Ateş PAŞAYA dedim ki İLHAN ABİ SİZİ
BEKLİYOR, sizinle konuşacak çok şeyiniz var dedim" dediği tespit edilmiştir.
Tape:1011 02.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Eyüp MENAY arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Eyüp MENAY'm "Komutanım saygılar sunuyorum" dediği veli'nin "..
.Eyüp senden bir şey soracam ya" "Bizim İsmail BOYNER in oğlu ordaymış Oğuz Ahmet
BOYNER" "Orda kısa dönem eğitim görüyor dedi" "Anladım şimdi peki bunları nasıl dağıtım
yapıyorsunuz" "Bu çocuğu nereye verirsin peki" dediği, EYÜP'ün "Komutanım nereyi
emredersiniz" dediğiveLİ'nin "...telefonumu vereyim bak buralar da bir sıkıntın olursa
İstanbul da" "Şeyi vereyim ben şirketi vereyim 0 212 452 66 88" "O benim güvenlik şirketi
ordakiler zaten hepsi subay astsubay jandarma" dediği,
Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Hacı AY arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ün"Başkan merhaba
Veli Paşa" "...Abdullah ŞAHİN diye bir çocuk geldi Çanakkale den asker" "Benim
dayımın torunu bu" "Yani akrabam bunu şoför moför yapıyorlarmış bu şoförlük falan
yapamaz ya şeydeymiş Maslak taymış il jandarma da" "Sen bir devreye girde onu Kartal'a
falan versinler., dağıtım etsinler" dediği, Hacı AY'ın "Emredersiniz emredersiniz komutanım
tamam komutanım" dediği,
Tape: 1026/1027 22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Osman.................?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli KÜÇÜK'ün Osman paşa diye hitap ettiği şahsa
"Şimdi ... sizin bilginiz olsun merkez komutanlığının da, genel komutanlığının da bilgisi
olsun, evime geldiler sabah 6'ya doğru polisler, mahkeme kararı var arama yaptılar, BİZİM
DOSYALAR, ÖZEL KLASÖRLER, Şüpheli Gördükleri Şeyleri Aldılar, şimdi emniyete
gidiyorum" dediği, Osman'ın da Personel Başkanım arayarak bilgi vereceğini söylediği Veli
KÜÇÜK'ün de "Ankara'yı bi ara" dediği,
Tape:000018 12.03.2007 tarihinde M.Fikri KARADAĞ ile Y. I. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; M.Fikri KARADAG'm "merhaba nasılsın evlat" dediği, Y. I.'m "Sağolun
komutanım Albay Y. I." "..ben topçu okuluna geldim akademiden sonra" "Televizyonda
gördük, tabi gurur duyduk..." "ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum
yok ama arkadaşlarımın hepsi emrinizde" dediği, M.Fikri KARADAG'm "Onlara selam söyle,
sakın ola ki ihmal etmesinler" dediği, Y. I.'m "Burdakilerin hepsi emrinizde" dediği, M.Fikri
KARADAG'm "Seyirci kalmasın hiç kimse Yusuf dediği,
Tape: 1264 02.01.2008 tarihinde Sevgi ERENEROL ile Şener ERUYGUR arasındaki
mesajlaşmada; Sevgi ERENEROL'un "iyi seneler Şener Paşam, ben Sevgi ERENEROL, yeni
yılınızı tebrik etmek için rahatsız etmiştim. Bütün aileye mutlu huzurlu, sağlıklı bir 2008 yılı
diliyorum saygılarımla" şeklinde mesaj çektiği,
Tape:1247 24.12.2007 tarihinde Sevgi ERENEROL ile Mithat...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Mithat'ın "Nasılsınız ben... Mithat albay" "... geldim, İstanbul dayım"
"Kaçta başlıyor programınız" dediği, Sevgi ERENEROL'un "11 de" dediği, Mithat'ın "Allah
tan bir şey olmazsa 11 de oradayım ben şu an da Aksaray dayım" dediği,
Tape:403 05.09.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Ömür... ? arasında yapılan telefon
görüşmesinde özetle; Ömür'ün " ....Osman Paşa aradı mı sizi" " mesajlarınızı falan ilettim de o
yüzden dedim bugün yarın arar yani" dediği, Erkut ERSOY'un "Osman PAMUKOGLU
komutanımızla tanışmak, çalışmalarımızdan bahsetmek için mail attık bi haki nokta" "Şimdi
biz bir çok komutanla görüşüyoruz >ani, TUĞGENERALDEN ORGENERALE kadar
görüştüğümüz birçok komutan var" "Bizde zaten resmi bir
kurumla beraber çalışıyoruz belki bilmiyorsunuzdur" "O yüzden yani biz komutanla görüşme
talebimizi ilettik, komutan eğer görüşmek isterse görüşürüz.." dediği,
Tape:406 27.09.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Ali Tolga TOLON arasında yapılan
telefon görüşmesinde özetle; Erkut ERSOY'un "merhabalar Ali bey nasılsın, ben Erkut Özel
Büro istihbarat grubu yöneticisiyim" dediği ve bazı çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek üzere,
babası Hurşit TOLON ile görüşmek istediğini söylediği, Ali Tolga TOLON'un kendilerine
ulaşmasını sağlayan şahsın ismini isteyerek "O benim için önemli, ben tabi ki onun teyidini
almaya müteakip eğer uygun bir şey olursa, tabiki talebinizi zevkle iletirim, ama tabi sizin
iştigal alanınızla ilgili de biraz bilgi almak isterim" dediği,
Tape:1358 11.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Ahmet Hurşit TOLON
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler KÖMÜRCÜ'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ
EFENDİM BUYRUN" dediği, Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunarım
nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün
Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu Tercümanın manşetinde parlamento da olanların
eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ee o şeyde de var
efendim Hürriyet de akşamda diğer gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o
bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK
OKUMUYORUZ" "... ama esas ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan"
"Kralının gelişi 10 Kasımda tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte
davet ettik ve Atatürk'e bir tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden
duyduğu rahatsızlığı aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM
ANADOLU ULUSAL UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden
bir bildiri yayımladık" "..özellikle iki arkadaşım var benim, onlara gönderirsiniz dedim, biri
sayın Mustafa Balbay" "Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek
kanaati olarak bir bildiri yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği,
Tape:1367 22.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Recep Rıfkı DURUSOY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; "Recep Rıfkı Durusoy 3. Mknz. P. Tüm K. Lığı No:l
Edirne" adresinden aradığı anlaşılmaktadır. Güler KÖMÜRCÜ'nün "... şimdi size bilgileri arz
edeceğim evden arayayım mı seni" dediği, Recep Rıfkı DURUSOY'un "Olur" dediği,
Tape:1404 22.12.007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Recep Rıfkı DURUSOY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; G.KÖMÜRCÜ' nün "..bişi sorcam, .. bu Doğu
PERİNÇEK in hani sponsoru bi davet vardı, orda bi Yarbay Savcıyla tanıştım" "Askeri savcı
Bahadır BERK, adam şimdi üç gündür bana sürekli mesaj atıyor bi görüşelim, bi görüşmemiz
lazım falan diye, şimdi adamla bugün öğleden sonra görüşecem de öğlen falan gibi fakat
bişeyden huylandım, yani biraz bana bişeyler anormal geldi" dediği,
Tape:1354 01.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile S.S.ALTINOK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle; Selahattin .... İsimli şahsın Genel Kurmay Başkanlığı Özel
Kuvvetler Komutanlığı Gölbaşı Ankara adresinden konuştuğu anlaşılmaktadır. Güler
KÖMÜRCÜ'nün duyduğu bir rahatsızlığı aktardığı, "Sana dün gelen mailler için ..." "Sana
gönderdiğim" "..ŞİMDİ BİZ AİLEYİZ BÖYLE ŞEYLER OLUR AİLE ARASINDA, yalnız
benim için çok ... değerli bir aile bireyimin yanlış bir değerlendirme yaptığmı düşünüyorum..."
dediği, Selahattin'in yanlış değerlendirmenin ne olduğunu sorduğu, Güler KÖMÜRCÜ'nün
"Bunları geçelim istersen yani telefonda 2 milyon kişi konuşuyoruz" "Senin başının altından
çıktığını düşünüyorum Selahattin" dediği, Selahattin'in "Ha bir dakka bir dakka önce şu CD
mevzunuz niye iptal ettin" dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ya bak ... biz aileyiz aile apjşjjda
böyle şeyler olur" "Önemli değil BİZ HÜSEYİN'İ KATMAYALIM İŞİN İ^pSİNE^," dediği,
Sfto," dediği, Selahattin'in "CD
mizi de hazırlamıştık yarın gönderecektik...^''iediği, G^e^XÖMÜRCÜ'nün ".... çok
h « t i r Y\\%
Selahattin'i
gevezesin Selahattin artık kapatır mısın" "200 kişi dinliyor telefonu .. onu söylemeye
çalışıyoz, yan yana getirecek olayı getirmesine neden oluyorsun" dediği,
Tape:1514 14.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜRCÜ ile Yaman KALE arasındaki
mesajlaşmada; : Yaman KALE'nin "Güler hanım ben Genel Kurmaydan arıyorum Yaman
Kale, Sinan Albayım bir emir vermişti size gönderdiğimiz paketle ilgili, biz Araş kargo ile
görüştük eve uğrayıp sizi bulamadıklarını söylediler şuan da paket Teşvikiye şubesinde Araş
kargonun oraya gidip bizzat almanız gerekiyormuş iyi günler" şeklinde mesaj çektiği,
Tape:1519 01.11.2007 tarihinde Güler KÖMÜR ile Sinan/X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; "Sinan'ın "Güler Hanım Albay Sinan" "Merhabalar hemen komutanıma
aktarmak zorundayım acil bir durumlar var hemen" dediği ve telefonu X Şahsa aktardığı,
Güler KÖMÜRCÜ'nün X Şahsa hitaben "sizinle gurur duyuyorum" dediği, X Şahsın "Sağolun
bizde sizinle, şimdi bir tane mailiniz var bana geldi bu şeyde Fenerbahçe ordu evinde ki"
"Eski komutanlarımız" "Bir defa çok güzel yazmış adamcağız belli ki" dediği, Güler
KÖMÜRCÜ'nün "Ben kabul ettim gidiyorum konuştum çok heyecanlandım hatta" dediği, X
Şahsın "Şimdi yalnız bir sıkıntı yaratır ben kendilerine de söyliycem yani orda tamam toplanın
derler ama şimdi yarın derlerse efendim Güler Kömürcüyü dinledik de bir de onun karşıtını
dinleyelim" ".... sizle ilgisi yok işin yani biz prensip olarak bu tür onlar kendi aralarında
toplanırlar o başka ama orda değil de bunu dışan da bir yerde yaparsanız bizim için daha
uygun olur" "Tamam Yani ordu evi bünyesinde bu tür şeylerden hep biz rahatsızlık duyuyoruz
çünkü herkes sizin gibi devletine milletine bağlı kişiler olmuyor oraya gidenler maalesef bu
seferde" "...DİYORLAR Kİ ORDUEVİNDE SİYASİ TOPLANTILAR YAPILIYOR
ÇETELER KURULUYOR BİLMEM NELER YAPILIYOR BİLMEM NE YAPILIYOR"
dediği,
Tape:1611 12.11.2007 günü saat : 14.44'de Hayrettin ERTEKİN ile M.E.E.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Hayrettin ERTEKİN'in "Sayın komutanım, saygılar
sunuyorum, ellerinizden öpüyorum" dediği, M. E. E.'nm "... bi şey çıkmadı değil mi daha bu
Ulaştırma Bakanı Meselesinden" diye sorduğu, Hayrettin ERTEKİN'in de bu gün
görüşeceğini söylediği, M. E. E.'nın da başka bir nedenle aradığını söyleyerek "Bana gelen
gayri resmi bi habere göre benim dava ile ilgili yargıtay savcısı" "Mütalaasını bildirmiş
bunun ne olduğunu bi el altmdan öğrebilir miyiz" dediği, Hayrettin ERTEKİN'in de hemen
öğrenebileceğini söylediği,
Tape:1375'de Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim KEFELİ arasındaki görüşmede,
Güler'in "Yarın şeyde gelecek o projenin gene başında olan ETHEM ERDAĞ Korgeneral",
"O da bu sene Ağustosta ayrıldı İstanbul'da bir komutanlarımızdan" dediği,
Tape:1627 13.11.2007 tarihinde Hayrettin ERTEKİN ile X ŞAHIS arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; H.ERTEKİN' in muhatabına Ali beyin şu anda Askeri Yargıtay daire
Başkanıyla şimdi yemekte olduklarını devamında öğleden sonra neticeyi bize bildireceğini
belirttiği,
Tape:1666 16.11.2007 tarihinde Hayrettin ERTEKİN ile Z. C. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; HAYRETTİN'in "Komutanım iyi akşamlar" "Evdesin, iyi bende
şeydeyim de bizim televizyonda ortağımız var Semih gazetelerde okumuşsundur, Semih
SADİ, bugün 2002 de bir hadisesinden dolayı böyle karapara diye kendi normal parasını
karaparaya soktular bugün Emniyet Genel Müdürlüğünün operasyonu ve tutukladılar, çocuğu
da Bayrampaşa Cezaevine şey yapıyoruz, oraya götürecekler şimdi götüreceğiz de, dedim
abim bi kapıya şey yaparsan eğer bi talimat verirsen düzgün bir yere koysunlar diye onun için
aradım" dediği Z.'in "Abi şimdi onu şuanda kimseyi bulamayız ama nasıl yaparız onu şeye
falan bi söyleriz sonra bi şeye" dediği,
Tape:1708, 13.12.2007 günü saat:12.34 sıralarında.Hayrettin ERTEKİN ile Y. Ö.
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; "Y/ O. K. K" *K., Lığı Lojman Başkanlığı
Yücetepe Çankaya, Ankara" adresinden görüştüğü anlaşılmaktadır. HAYRETTIN'in "Dün
kulaklarınızı çınlattık.. .Ceyhun paşam geldi" "He burdaydı dün işte onun martta şeyi doluyo
süresi doluyor da işte" "Dedim tekrar uzatırız yani şey değil de onu konuştuk bu arada dedim
size bir ilave olarak komutanımlan dedim şey yapalım mı e olur dedi falan, Ankara'da şimdi
şey boş komutanım Ankara danışmanlığı boş Türk Telekomun da" "Onu size bi soriyim
dedim" dediği, Y.'ın "Vallahi hemen" dediği,
Tape :1745, 03.01.2008 günü saat : 18.55'de Hayrettin ERTEKİN ile Y. Ö. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle; Hayrettin ERTEKİN'in Y. Ö.'e KOMUTANIM diye hitap ettiği
ve bir süre Diyarbakırda meydana gelen patlama olaylarıyla ilgili görüşmeler yaptıkları, daha
sonraki görüşmelerinde siyasi içerikli görüşmeler yaparak, bombayı patlatanlardan
bahsettikleri ve Hayrettin'in "Komutanım .. bunların kökünü kazımak lazım" "..BOP
komutanları bugünkü komutanlar NATO komutanı değil BOP komutanı BOP ta kimin
olduğunu herkes biliyor" dediği ve Güneydoğuda görev yapanların çocuklarının da orada
olduğu, psikolojik durumlarından bahsettikleri, Hayrettin ERTEKİN'in "o adamın haleti
ruhiyesini anlayamazsınız ben olsam Allah korusun giderim o Diyarbakır Belediye Başkanının
alnının çatma 8 tane sıkarım" "...benim silahı alıp dağa çıkmam lazım" dediği, içindeki
sıkıntıyı ancak böyle atabileceğini anlattığı, Y. Ö.'in de "O günde gelecek" dediği, Hayrettin
ERTEKİN'in "Gelmiyor gelecek diyorsunuz bak işte gelecek diye..." "Komutanım bakın bizim
geçmişte yaptıklarımızı herhalde az çok biliyorsunuzdur O EKİBİ ŞUAN TEKRAR ORAYA
YOLLAYIN YEMİN EDİYORUM SİZE VARYA ..BÖLGEDE .. HUZUR GELİR .. hiç
şakası yok bu işin ama yok niyetli değiller arkadaşlar, ben diyorumki Ankara Gebze İstanbul
Gebze hattı açılmadan bu işler olmaz o hattı açacaksınız bana vereceksiniz, tekrar ben hep
bunu söylüyorum, bu bana verilmediği müddetçe hiçbir şey olmaz komutanım ..." dediği tespit
edilmiştir.
Tape:1011 02.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Alay Komutanı olduğu anlaşılan
Eyüp MENAY'm telefon görüşmesinde; askerliğini yapan bir şahısla ilgili konuşurkeN, Veli
KÜÇÜK'ün "Bu çocuğu nereye verirsin peki" diye sorması üzerine, Eyüp MENAY'm
"Komutanım nereyi emredersiniz" dediği,
Yine Tape:1021 15.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK ile Jan. Bölge Kont. Loj.
Bacaksız Apt B Blk No:16 - 34000 Beşiktaş - İstanbul adresinden görüşen ve Komutan olduğu
anlaşılan H. A.'in yaptığı görüşmeda VELİ KÜÇÜK'ün bir askerin yerinin değiştirilmesini
istediği, H. A.'m da "Emredersiniz emredersiniz komutanım tamam komutanım" diyerekVeli
KÜÇÜK'ün hala görevli bir komutanmış gibi, onun emirlerini uyguladığı görülmektedir.
Ergenekon Terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda, örgütün Türk Silahlı
Kuvvetleri içersindeki yapılanmasıyla ilgili bir çok belge bulunarak el konulmuştur.
Bu konuyla ilgili İşçi Partisi ve diğer örgütlenmelerle ilgili bilgilerin bulunduğu
tespit edilmiştir.
Milli Hükümet Projesi (Milli Kuvvetler);
İşti Partisi İstanbul il örgütündeki aramada; "Teomandan gelen bilgi" isimli doküman
içeriğinde; "Yaklaşık iki ay önce Sirkeci'deki bir kebap restoranında önemli bir yemek yendi
yemeğe çok önemli bazı emekli generaller ve çeşitli Kuvayı Milliye Derneklerinin
Yöneticileri katıldı. Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL gibi
isimlerin eski generallerle Türkiye'nin içinde bulunduğu son durumu
görüşmek üzere yemek yetikleri belirtiliyor............En çok tartışılan konu ise İşçi Partisinin
çagnsı Milli Hükümet olmuş, ismini öğrenemediğimiz bir emekli general İşçi Partisinin
çağrısını olumlu bulduklarını ve parti programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini
Doğu PERINÇEK'e sunacaklarını belirtmiş aynı general geleneklerin dışına çıkarak iki üç
7
^^K^H?
orgeneralin ortak eleştiriyi kaleme alacaklarım ve işçi Partisi ile müşterek ortak noktaları
bulduktan sonra partiye katılacaklarını belirtmiş..." şeklinde yazı olduğu,
Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el
konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir:
—Halk Hareketi
—Milli Güçbirliği
—Meclisteki milli Kuvvetler
—Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb)
—Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin
yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir.
İlhan SELÇUK'un yaptığı bazı telefon görüşmelerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri
içersindeki yapılanmaları açıkça görülmektedir.
Tape:3894 15.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ.YILDIZ' m yaptıkları telefon
görüşmesinde; BALBAY'm komutanlarla görüşmesinden bahsettikleri, bir süre hükümet ve
siyasi olaylardan konuştuktan sonra, İ.YILDIZ'm "Şeyin selamı var abi, Atilla ATEŞ ve Fikret
BOZTEPE NİN SELAMI VAR.ESKİ HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI VE KARA
KUVVETLERİ KOMUTANI" dediği, LSELÇUK' un "...bu KOMUTANLAR BİRAZ İLGİ
BEKLİYORLAR galiba. Aytaç YALMAN'da ancak beni çağırırsanız gelirim demişti" dediği,
İ.YILDIZ'm "Bende öyle söyledim, Ateş PAŞAYA dedim ki İLHAN ABİ SİZİ BEKLİYOR,
sizinle konuşacak çok şeyiniz var dedim" şeklindeki görüşmeden de şüpheli İlhan SELÇUK'
un gazeteci olmasma rağmen bir çok emekli paşa ile görüştüğü ve bu kişileri ayağına çağırıp
özel görüşmeler yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Buradan da ERGENEKON terör örgütünün
askeri yapılanmasının ne kadar üst düzey insanlara kadar ulaşabildiğini açıkça göstermektedir.
Bu yapılanmanın amacının da yukarıda belirtildiği gibi yeri geldiğinde
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları için gerektiğinde Hükümetleri devirip kendi
istedikleri gizli kurallarını hakim kılabilmek için kadrolaşma ve Darbeye teşebbüs zamanında
alt kademeden ve üst kademeden gelecek askeri yardımlarla darbeyi yapmayı
amaçlamaktadırlar. Hem görüşmelerde hemde birkaç yıl önce Türkiyede kaos ortamı
oluşturabilmek için "genç Subaylar Rahatsız" şeklindeki haberler ve yine Sevgi ERENEROL
un yaptığı görüşmede aîtakiler rahatsızmış alttan bir hareket gelebilir diyerek örgütün irtibatlı
oludğu alt dereceli askeri şahısların nasıl organize edildiğini göstermektedir.
b-İstihbarat Yapılanması,
İstihbarat yapılanmasından kastedilenin Ergenekon terör örgütü mensuplarının askeri
istihbarat ve MİT'e sızması olarak değerlendirildiği, şüpheli İsmail YILDIZ'dan ele geçirilen
belgede ERGENEKON'un MİT yapılanması şeklinde şema olduğu ve yine Emniyet
Teşkilatında bu konuda yapılması gerekli örgütlenmenin düzenlemelerinin yapıldığı, şüpheli
Orhan TUNÇ'un eskiden MİT'te çalıştığı, ancak ERGENEKON terör örgütünün genel yapısı
itibanyla MİT teşkilatını sevmediği ve özellikle teşkilatı yıpratmaya ve etkisiz kılmaya yönelik
yayınlar yaptıkları ve bu konuda ayrıntılı örgütsel içerikli dokümanlar hazırladıkları
anlaşılmaktadır.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN'm e-mail görüşmelerinde topladığı bazı istihbari
bilgileri, irtibatlı olduğu askeri istihbarat görevlilerine gönderdiği ve bu bilginin MİT ve
Emniyet istihbaratına gönderilmediğini vurgulaması da ERGENEKON terör örgütünün MİT
ve Emniyet İstihbaratına karış bir tavır içinde olduklarını göstermektedir. ERGENEKON terör
örgütünün genel amacı devletin tüm kurumlarına sızıp ele geçirmek olması sebebiyle bu
kurumlara da illegal olarak sızmaya çalışmaları da örgütün hedefleri arasında bulunmaktadır.
Tape:1528, 15.01.2008 günü saat: 13.18'de Güler KÖMÜRCÜ ile A.S.S. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
A.S.S.'m "VALLA KİMSEYE BİR ŞEY YAPMIYORUM DAHA buralarda
oturuyoruz ZAMANI GELECEK YAPARIZ İNŞALLAH ne yapıyorsun sen nasıl gidiyor
durum." dediği,
Tape: 1750, 22.01.2008 günü saat: 11.42'de Hayrettin ERTEKİN ile X Şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.ERTEKİN'in "..Kolay gelsin abi çok çalışıyorsunuz ya ama ortada birşey yok abi
hala memleket terörden geçilmiyor e nasıl olacak bu iş" dediği, X ŞAHSIN "GETİRİN
ERCO'YU DÜZELTİN HER ŞEYİ" ".. ERCÜMENT GELİRSE DÜZELİR HER ŞEY"
dediği, H. ERTEKİN'in "Abi şeyleri almışlar haberin var mı VELİ KÜÇÜK MELİ KÜÇÜK
ONLARI NEDİR ONLARIN KONUSU" dediği, X ŞAHSIN "Valla daha detayını bilmiyorum
akşam görüşürüz bu akşama gidecem ya" "Cemal aradı beni" dediği, H.ERTEKİN'in
"Anladım .. telefonlaşırız abicim kendine iyi bak SEN DİNLENİYORSUN hadi saygılar
görüşürüz" dediği,
Tape: 1820, 22.01.2008 günü saat: 11.42'de Hayrettin ERTEKİN ile X Şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.ERTEKİN' in "Abi dinleniyormuşsun kusura bakma ben de evdeymişsin gece
çalışıyorsun herhalde hep abi ya" dediği, X ŞAHIS "Hep gece sabaha kadar ordayız onların
başında tamam" dediği, H.ERTEKİN' in "Ne oluyor bunlar nedir abi ya doğru mu burdaki
yazılan yoksa öyle palavra mı ya" dediği, X ŞAHIS "Bir şey olmaz" dediği,
Tape:1545, 22.01.2008 günü saat: 11.48'de E^fftîÜRSES ile X Şahıs arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
E.GURSES'in "Doğruda şimdi ne olduğunu, ARAYAMIYORUM O TARAFI Kİ
ŞEY OLMASIN DİYE" dediği, X ŞAHSIN "Yok şey çeteyle ilgili almışlar" dediği,
E.GURSES'in "Çeteyle Sevgi'yi niye almışlar" "Sevgi'nin ne işi var. Sevgi'nin orda
toplanıyorlar tamam da. Oraya bizde gidiyoruz yani. Sevgi'nin oraya toplanmanın Türk
Ortodoks Kilisesinin toplantıları normal yani resmi toplantılar" dediği, X ŞAHSIN "Ya işte
bunun önceden de beri tahkikatı varmış" dediği, E.GURSES'in "Acaba bunun yurtdışındaki
faaliyetleriyle ilgilimiydi. Bu İran miran işi ile ilgili mi" dediği, X ŞAHSIN "Şimdi ben
aradım. Baktım ki burda dediler, biliyor musun" "He burda deyince de mesele ne dedim. Uzun
hikâye dedi, akşamüstü çıkmea anlatayım sana dedi." "Yani burda deyince ben anladım ki
bak... kaç kişi varlar dedim. 30 kişi varlar dedi" dediği,
Tape:1546, 22.01.2008 günü saat: 11.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs (Necmi
ÇELENK) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Hocam kapattı ya, ben ararım seni deyip, tekrar kapattı konuşmadı"
dediği, E.GURSES'in "...Ortodoks Kilisesinde toplantı olurdu mesala. Bu günler münler ben
bir defa mesela herhalde 5-5 yıldan fazladır oraya giderim ben" dediği, X ŞAHSIN "Bu Enver
ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar" dediği, E.GURSES'in "Enver ALTAYLI ne
iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki" "Yani CIA bağlantılı belli
dün akşam konuşurken Nazara anlattı" dediği, X ŞAHSIN "Valla bu büyük bir operasyona
benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyodu kapattı. Tekrar arar ben sana dönerim" dediği,
E.GURSES'in "KEMAL'İ ANLARIM, KEMAL KERİNÇSİZ BUNLARLA BERABERDİ
SÜREKLİ" dediği,
Tape:1563, 29.01.2008 günü saat: 14.03'te Emin GÜRSES ile X Şahıs (Ahmet
AKER) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
E.GURSES'in "Ama işte hocam ipin ucunu kaçırmışlar. Beni arıyor bugün yedi kişi
aradı beni. Hoca seni daha almadılar mı içeriye. Emniyet Müdürü arıyor... Konuşursan diyor
alırız seni de içeriye diyor. Ya dedim size maşallah ya ne cesaret var alın o zaman ne telefon
açıyorsunuz" dediği,
Tape: 1591, 22.02.2008 günü saat: 00.51'de EMİN GÜRSES ile BÜLENT..?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
BÜLENT'in "Vallahi onu bilmiyorum hocam onu bilmiyorum, yalnız bunları
topyekün çıkartsınlar Doğu PERINÇEK'in anasmı ağlatacaklar. Anasını ağlatacaklar şöyle, bu
kadroyu temizleyecekler mi? temizleyecekler ... bahçesi haline getirecekler mi, hedefte o
Doğu PERİNÇEK" dediği, E. GÜRSES'in "NASIL TEMİZLEYECEKLER O
KADROYU.ONDAN SONRA PERİNÇEK'İ ALACAK ÖYLE Mİ DİYOR" dediği,
BÜLENT'in "Tabi tabi ondan sonra ondan sonra ben BURDA BİR A...IK VAR TÖBE
ESTAFİRULLAH BİR MEMUR ONLARLA ÇOK İÇLİ DIŞLI BİR KUSUTURSAM
İ.NEYİ" dediği, E.GURSES'in "Aman aman onlarla iyi geçin onlardan bilgi alalım" dediği,
BÜLENT'in "YOK İ.NEYİ ÇEKTİM ÇAY MAY SÖYLEDİM YAVŞAĞA ya dedim yazık
oluyor baktım ibne ittirmiş kaçıyordu pezevenk ne yapıyım hocam hoş tutayım dedim ben
dedim bunlar anasını avradını hakket sen haklı çıktın falan deyince ötmeye başladı ibne bülbül
gibi, BU ŞEYİNİ DE BİRADER SÖYLE Dİ BU İŞİ BU İSİM İŞİNİ, ÖNCE UYAR DEDİ
BAK DEDİ RESİM PATLATACAKLAR ORTAYA DEDİ ... BİŞEY YAPTI YANİ KIYAK
YAPTI İBNE ONU BİRADER UYARDI DEDİ UYAR DEDİ BAK DEDİ BİŞEY
PATLATACAKLAR DEDİ BU İBNELER ...YALNIZ BU LİSTE KESİN YANİ ALDIM
AKŞAM ONU MEMURDAN." "Yok İBNE POLİS bi gelse bana uzaklaştı bana manyak bu
bu ibne şeye de TANTAN'a da uyuz bu polis. Uyuz Sadettin TANTAN'a da uyuz ona da uyuz
Mehmet AĞAR'a uyuz" dediği, E. GÜRSES'in "O AMA TAM ŞEY TAM TEŞKİLATIN
ELEMANI O" dpdiği,
Tape:389, 14.03.2007 günü saat:17.32'd,r^rku^ŞRŞpY ile Müfit.............................'in
yaptıkları telefon görüşmede; /% _^ ""• ,«•«, *
~~° t
şhçz&^&^p
Erkut ERSOY, biraz önce çıktığı bir toplantıdan bahsederek toplantının çok verimli
geçtiğini, yaptıkları çalışmalar hakkında, toplantı yaptığı kişilerin bilgi almak istediğini
söylediği, akabinde Müfit'in "Kimler vardı kaç kişiydi ortalama şeyde karşı" E.ERSOY'un
"Valla Bilişim suçlarında daire başkanı, şey daire başkanı bir tane Başkomiser vardı İlker Bey,
o vardı işte, Mesut Bey diye bir oradan arkadaş vardı" " Yani işte çok olumlu ama bunlar, tabi
resmi görevli olduğu için herkese güvenemiyorlar, şimdi teşkilattan filan bizim hakkımızda
olumlu referanslar almışlar bunlar" dediği yapmış oldukları çalışmalardan ve zihin kontrolü
ilgili bilgilerden ve ellerinde bulunan teknolojiden bahsettikten sonra E. ERSOY'un
"DEDİLER YA BU KADAR PROFESYONELSİNİZ NEREDE EĞİTİM ALIYORSUNUZ,
O DA BİZDE KALSIN DEDİK YANİ" dediği tespit edilmiştir.
Güler KÖMÜRCÜ'nün Tape:1529 da Eski Emniyet Müdürü A.S. S.'la yaptığı
görüşmede, A.S.S.'m "Kötü bir şey olsa ne olacak ya hayatım Allah Allah topu topu ağzına
vururum yumruğu çeker giderim, artık polis değilim, İşkence değil artık" "Baksana hiç
olmazsa muhafazakâr ibne değiliz ya" "onların konuşmasına bakma sen, bir tane bizden olan
adam bunlardan 50 tanesini halleder ya, bunlar kim ya bunlar köpek ya, para bunlardaymış,
nerde para bunlarda olsun, ölü adamın paraya ihtiyacı olmaz yani " "Mecliste Türbanlı
kadınlar için ayrı şey açılıyor, nedir o berber açılıyor kuaför açılıyor, dün ben falan filan bu
şekil, bu şekil gider, ondan sonra bir bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az
kaldı yani sabırları çok zorluyorlar bunlar.." diyerek Güler KÖMÜRCÜ ile samimi bir
görüşme yaptığı ve görüşme içersinde de örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda "bir
bakarsın ki ağaçlarda sallanmalar var az kaldı çok az kaldı" diyerek bir taraftan darbe
çığırtkanlığı ve şiddet ifade eden söylemlerde bulunduğu,
İşçi Partisinin Genel Merkezinden elde edilen Asus kasadaki hardisk içersinde resim
dosyası şeklinde "BİLGİ NOT" başlıklı, Sayım Savcım diye devam eden ve Emniyet Genel
Müdür Yardımcısı N. A. tarafından imzalanmış bir yazı olduğu, yazının paraf kısmında ise
"M.AKDENİZ ve İ.SELVİ" yazdığı ve her iki ismin karşısında da parafların bulunduğu
görülmüştür.
Yazışma kuralları gereği yazılann paraflı suretinin yazıyı yazan birimin arşivlerinde
saklanması gerektiği, ele geçirilen yazının da Emniyet Genel Müdürlüğünün arşivlerinde
bulunması gerektiği, yazılann paraflı suretinin dışanda üçüncü şahıslann eline geçmesinin
mümkün olmadığı, fakat söz konusu belgeye bakıldığında örgütün Emniyet Teşkilatı
içersindeki irtibatlanndan başka hiçbir şekilde bu yazıya ulaşmasının mümkün olmadığı,
dolayısıyla ele geçirilen bu belgenin dahi örgütün Emniyet Teşkilatı içerisindeki irtibatlanm ve
yapılanmasını açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan kendi beyanına göre kuyumculuk yaptığını söyleyen şüpheli Hayrettin
ERTEKİN'in adı geçen Emniyet Müdürü N.A. ile yaptığı Tape:1617'de kayıtlı görüşmede, bir
süre Hayrettin ERTEKİN'in yaptığı işlerden bahsettikten sonra N. A.'m "Allah işini rast
getsin, EMRET" diyerek ilişkinin boyutunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK'ün Tape:1010'da yaptığı görüşmede, Emniyet Müdürü
N. A.'a ait 0 505 544 72 78 numaralı telefondan aradığı, fakat telefonu Alpay isimli bir Polis
Memurunun baktıği Veli KÜÇÜK'ün "ben Veli Paşa, Necati beyle görüşebilir miyim canım"
dediği, ALPAY' m da "Paşam bir toplantı da biter bitmez görüştüreyim sizi efendim" dediği,
V.KÜÇÜK' ün "Öyle mi Veli Paşa aradı yeni yılını kutluyor de" dediği, ALPAY' m "Anlaşıldı
Paşam saygılanmı sunuyorum" dediği, dolayısıyla Emniyet Müdürü N. A.'m bir çok örgüt
üyesi ile ilişki içersinde olduğu örgütün Emniyet içinde faal olduğu kannatine vanlmıştır.
Emekli Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim ŞAHİN'in örgütün birçok mensubu ile
ilişki içersinde olduğu, bir kısım örgüt üyeleri ile birlikte susuVluk davasında yargılandığı,
şüpheli Muzaffer TEKİN'in İbrahim ŞAHİN ile ilişkilerinin bilindiği,
Sami HOŞTAN'm Tape:1452'de kayıtlı Uğur DÜNDAR'la yaptığı görüşmenin
başında Ayhan ÇARKIN'dan bahsettikten sonra ilerleyen kısımlarda Sami'nin "Ben bu
insanlarla tam 15 sene beraberim, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar, nasıl biliyorum,
mesela Ayhan olsun" diyerek eski özel harekatçı Polis Memuru Ayhan ÇARKIN'm uzun
yıllardır yanında olduğunu dile getirdiği,
Emin GÜRSES'in Tape:1561'de kayıtlı görüşmesinde "Yalnız şeyi unutma eğer
imkan varsa ADD Başkam Şener ERUYGUR Paşaya haber gönderin", "Emniyet
Teşkilatında onla ilgili dosya hazırlanıyor" diyerek Emniyet Teşkilatı içersindeki irtibatları
ile çok gizli bir şekilde yürütülen soruşturmanın içeriğinden dahi bilgi sahibi oldukları,
Hayrettin ERTEKİN'in Tape:1705'de kayıtlı görüşmesinde Havalimanına yetişmeye
çalışan karşısındaki şahsa "ben Trafik Müdürüne haber verecem bu yan yolu kullanabilir",
"Evet Emniyet şeridini kullansın" "Köprüyü geçtikten sonra tamam" dediği, dolayısıyla
örgütün bir yakınına emniyet şeridini kullandırmak için bile Emniyet Teşkilatı içersinde
irtibatlarının olduğu,
Şüpheli Kahraman ŞAHİN'in Tape: 378'de kayıtlı görüşmede, Niyazi'nin "Bu
telefonların dinleme olayıyla ilgili bir çalışma yaptım da.." "...Ben kesin tespit ettirdim."
"özellikle 7 hat kesin dinleniyo" diyerek örgüte yönelik yapılan teknik takip çalışmalarından
dahi anında haberdar oldukları, tamamen çok gizli bir şekilde yürütülen soruşturmadaki bu
kadar hayati önem taşıyan bilgileri Emniyet Teşkilatında yada Adli Teşkilatındaki
irtibatlarından öğrenmiş olabilecekleri,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Tape:3828 de kayıtlı görüşmesinde Doğu PERİNÇEK
"Doğu Perinçek'i takip eden arabalarin polis olduğu saptandı diye haber yapın" şeklinde
talimat verdiği, bu görüşmeden de kendisini takip eden otolann Emniyete ait olduğunu anında
öğrendiği, aynı şekilde bu bilgileri de ancak Emniyet içersindeki irtibatları vasıtası ile
öğrenmesinin mümkün olduğu,
Hayrettin ERTEKİN'in Tape:1596'da Musa ile yaptığı görüşmede, Polis Baş
Müfettişi olduğu anlaşılan A. R. A. ile oturup yemek yediklerini anlatarak "Bütün teşkilatın
tamamıyla oturduk teknede rakı içiyoruz abi, dedim ki bi merhaba diyelim" dediği, daha
sonra telefonu A.R.A.'m aldığı, Musa'nın "....nerdesin Teftiştemisin, APK da mısın" dediği,
A.R. A.'m "Abi Teftişteyim" "POLİS BAŞMÜFETTİŞİ" "Dolaşıyoruz işte dosyalar geldikçe
gidiyoruz" "abi emirlerini bekliyorum, bi emrin olursa" dediği, dolayısıyla bu görüşmedende
Polis Başmüfettişi A.R. A.'m şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile beraber olduğunun anlaşıldığı,
Hayrettin ERKETİN'in Tape:1641'de x şahısla yaptığı görüşmede, X şahsın "Yeni
kanal almışsınız hayırlı olsun" dediği, H.ERTEKİN'in "Sağolasm kanal aldık bir tane bir
kanal aldık ama işte o Metin bey'in oğlunun bir internet sitesi varmış, onla biz almadan önce
çok eski o sattığı bir site, onlan ilgili savcılık böyle 4 aydır bir soruşturma yapıyormuş,
bugünde çocuğu Metin beyle beraber almışlar, bende sabah gittim baktım savcı ile konuştum,
işte efendim Ankara'dan geldi de işte kara paramıdır değilmidir ..." "... Metin Bey'i de
almışlar şimdi böyle canım sıkıldı da dedim bilgi vereyim haberiniz olsun yani" dediği, X
ŞAHSIN "Ben şimdi Şube Müdürü ile falanda görüşürüm ..." dediği, böylelikle Hayrettin
ERTEKİN ortaklarının gözaltına alınması olayı karşısında Emniyet Teşkilatı içersindeki
irtibatları ile gerekli kolaylığın yapılmasını sağlanmaya çalıştığı,
Yine Hayrettin ERTEKİN'in Tape: 1657'de Polis Memuru olduğu anlaşılan A. B. ile
yaptığı görüşmede, A. B.'nın "Hayrettin abi merhaba Aydın ben" "Dönüşte de
Cumhurbaşkanlığına alalım seni diyorlar da SANA Bİ SORİYİM DEDİM..." dediği,
H.ERTEKİN' in "Vallaha Cumhurbaşkanlığı çok sıkı bir yer orda biliyorsun bir asker...
disiplini var ama bizim Osman orda müdür biliyorsun"* "Osman da bizim kardeşimizdir
ama meclis daha iyi ya mecliste daha rahat hareket edersin" dediği, bu görüşmeden de bir
Polis Memurunun atanacağı yerle ilgili Hayrettin ERTEKİN'e danıştığının anlaşıldığı,
Sami HOŞTAN'm Tape:1460'da Polis Memuru olduğu anlaşılan Ersin ile yaptığı
görüşmede, Ersin'in "Buyur abi" dediği, Sami'nin de "Şey herhalde ben o biyere bişey
vermiştim unutmuştum da şey, yanlış olabilirse gene yarın konuşuruz tamam mı" dediği,
ERSİN' in "Tamam abi tamam abi" dediği anlaşılmıştır.
d-Üniversite yapılanması,
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun Önderliğinde olan bu yapılanmada ele
geçirilen delillere göre üniversitelerle ERGENEKON terör örgütünün irtibatlarının bulunduğu,
şüphelilerden Habip Ümit SAYIN'm Doçent ve Emin GÜRSES'in profesör olarak
üniversitelerde görevli oldukları ve bu yapılanma içinde yer aldıkları. Birçok üniversitede
öğretim üyeleri ve görevlilerinin fişlendiği ve bu bilgilerin ERGENEKON terör örgütünün
üyeleri aracılığıyla yöneticilerinde toplandığı, bu konuların da örgüte ait internet sitelerinde ve
medya kuruluşlarında dezenformasyon amaçlı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosundan en alt düzeydeki üyelerine
kadar olan geniş yelpazede; örgütün, ciddi ve sistematik bir şekilde devletin her bir
kademesine sızma ve ele geçirme girişimleri içerisinde olduğu tespit edilmiştir.
Örgüt, kendisine hedef olarak seçtiği ideallerine ulaşma noktasında asker, yargı,
bürokrasi ve üniversite gibi bir çok alanda bir yapılanma, kadrolaşma faaliyetlerine ayn bir
önem vermiştir.
Öncelikle sızma şeklinde başlayan ve daha sonraki aşamalarda kadrolaşma ve kendisi
gibi düşünmeyen/hareket etmeyenleri tespit edip egale etme noktasına kadar varan faaliyetler
örgüt tarafından sistematik bir şekilde uygulanmıştır.
Soruşturma kapsamında ele geçirilen ve örgütün bir anlamda tüm yönleriyle deşifre
olmasına sebep olan dokümanlar incelendiğinde;
Ülkemizdeki başta üniversiteler olmak üzere tüm eğitim kurumlarında da gizli bir
yapılanma içerisine girdikleri, bu yapılanmayı da eğitim kurumlarındaki kendi ideoloji ve
öngörülerini paylaşan akademisyen, öğretim görevlisi ve nihayetinde sistemle banşık olmayan
ve aradığını bulamamış öğrenci kitleleri ile gerçekleştirdikleri görülecektir.
Bu tespit, gerek ele geçirilen dokümanlar gerekse örgüt üyelerinin telefon
görüşmeleri ve gerekse yakalanan şüpheliler içerisinde bulunan öğretim görevlilerinin örgüt
içi ilişkisini gösterir diğer argümanlar tarafından desteklenmektedir.
İlk olarak, soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanlara baktığımızda;
"ERGENEKON" isimli dokümanın;
4.Bölüm "GENEL DURUM VE SORUNLAR" başlığı altında; "...özveriden
kaçınmayan personel kazanımmın önemli olduğu, bu nedenle ordu birlikleri içinde yer alan
askerler ile üniversitenin birinci ve ikinci sınıflarında öğrenim gören gençlerden
yararlanabileceği..."
"LOBİ" isimli dokümana bakıldığında ise;
l.Bölüm "KAPSAM" başlığı altında;
"Lobi"nin geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalannda özellikle gençlerin Kemalist
ideolojiye ve ülke çıkarlan doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarladıklan,
bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı sıra büyük kentlerin varoşlannda ve güneydoğu
Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş, sahipsiz gençlerin örgütleneceği" nin belirtildiği
görülecektir.
Ergenekon Terör Örgütü faaliyet alanını belirledikten sonra, bu faaliyet alanında rol
alacak ve örgüte sempati ile yaklaşacak olan kesimleri tespit etmeyi bir prensip olarak kabul
etmiştir. ,' " o-.
rgütün bu özelliğini çalışmamızın bir çok alanında bariz olarak görmek mümkündür.
Yukanda kısaca değinilen "ERGENKON ve LOBİ" dokümanlannda da bu husus göze
çarpmaktadır. Anlaşılacağı üzere; örgüt ülke sathında kendi hedefleri doğrultusunda bir
örgütlenme ihtiyacı hissetmiş ve üniversiteleri de bu çalışmalannm dışında bırakmamıştır.
Özellikle "ERGENEKON" dokümanında geçen; üniversitelerin birinci ve ikinci
smıflanndaki öğrenci kesimini kazanma düşüncesi aynca dikkate değerdir.
Ele geçirilen bir başka doküman olan "ARENADAKİ SANAT - GLADIO
SANATÇILAR" isimli dokümanına baktığımızda ise;
"İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SANATÇI İLİŞKİLERİ" başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin okullarda ve üniversitelerde, eğitici ve öğrencileri
kullanabildiği'ne atıf yapılmıştır.
Unutmamak gerekir ki illegal ve gizli bir yapılarıma da istihbarat kaçınılmaz bir
gerekliliktir. Ergenekon Terör Örgütü de bu hususun öneminin farkındadır ve bu noktada bir
çok akademik çalışma yapmıştır. Yukanda bahsi geçen dokümanda bu çalışmalardan bir tanesi
olma özelliğini taşımaktadır.
Bu çalışmadan örnek olarak verilen kısa bir kesit bile, örgütün istihbarat sağlama
alanında üniversiteleri ve eğitim kurumlannı göz ardı etmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Son olarak "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ" isimli
dokümana bakıldığında ise;
''ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite
gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç BirliğV'ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite
gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı,
...28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu,
YÖK'ün kısmen de olsa fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya
koymasının olumlu gelişmeler olduğu, bunlann yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin
irticanm kalelerine dönüştüğü, oysaki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının
uygulandığı kültür ve bilim kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının
Anayasaya aykın olduğu" nun belirtildiği görülmüştür.
Ele alman söz konusu dokümanda görüleceği gibi, Ergenekon terör örgütünün
politikalanndan olan sistemin çöktüğü, mevcut rejimin tehlikede olduğu evham ve hezeyanını
hazırlamış olduklan çalışmalarda sık sık vurgulamışlardır.
Bu yöntemle örgüt oluşturmaya çalıştığı evham ve hezeyan sayesinde gerçekleşen bir
takım siyasi gelişmelerden dahi bir çıkanm sağlamayı amaç edinmiş, bu yolla kendi
tanımlamalan olan "Devrim yasalarını" uygulama ve "Ulusal güç" oluşturma gibi söylemlerle
üniversite kesimini hedef almayı ihmal etmemiştir.
Yürütülen soruşturma kapsamında yakalanan ve bir kısmı halen tutuklu bulunan;
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü görevini üstlenmiş Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ,
Sakarya Üniversitesinde Öğretim Görevlisi Emin GÜRSES ile Adli Tıp Enstitüsünde
farmokoloji uzmanı olarak görev yapan H.Ümit SAYIN gibi şahıslann bulunması örgütün
üniversite yapılanması ile ilgili ciddi bir faaliyet alanına sahip olduğunu sergilemektedir.
Aynca ismi zikredilen şüphelilerin, örgütün özellikle yönetici kadrosu ile sıkı bir
ilişki içerisinde olduklan tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında yürütülen operasyonlarda;
İşçi Partisi İstanbul İl örgütünde yapılan aramada, 598 ile numaralandıran 1 sayfalık
dokuman içerisinde;
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in yazdığı anlaşılan, 11 Haziran 2003 tarihli, "Sayın
Kemal Alemdaroğlu istanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Rektörümüz" ile başlayan ve
"Saygılarımla Doğu Perinçek İşçi Partisi Genel Başkıptf**sı¥f&%&§n. doküman içerisinde;
03.03.2008 günü saat: 10.56 sıralarında İlhan SELÇUK ile A. C.'un yaptıkları telefon
görüşmesinde;
İ.SELÇUK' un "...Doğu PERİNÇEK ile Kemal ALEMDAROĞLU geldiler bana"
dediği ve Kemal ALEMDAROĞLU'nun katılacağı bir toplantı öncesi şüpheli İlhan SELÇUK ile
bir görüşmesinden bahsettikleri tespit edilmiştir.
26.02.2008 günü saat: 14.17 sıralarında Yusuf BEŞİRİK ve Ferid İLSEVER arasında
yapılan görüşmede;
YUSUF'un "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim" dediği, FERİT'in "Tamam bi
şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu" dediği, YUSUF'un "Kemal
Alemdaroğlu Er.. Ün.. Tu. Öz..." "Serhan Bolluk var var" "Toplantı bitince bana bilgi ver" dediği
tespit edilmiştir.
Görüleceği gibi yukarıda zikredilen doküman ve örnek olarak verilen birkaç telefon
görüşmesi söz konusu şüphelilerin içinde bulunduğu ilişkiyi ortaya koymaktadır.
Örgüt üyelerinin ele aldığımız yapılanma ile ilgili telefon görüşmelerine ilerleyen
bölümlerde ayrıca değinilecektir.
Diğer taraftan soruşturma kapsamında yakalanan ve halen tutuklu bulunan şüpheli
Doğu PERİNÇEK ifadesinde;
Habip Ümit SAYIN'm İstanbul Üniversitesi Doçenti olduğunu, Ümit SAYIN'in birkaç
kez ziyaretine geldiğini, bir ara tutarsız davranışlarını gördüğünü beyan etmesine rağmen,
Ulusal Kanal, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisinde yapılan aramalarda Habip Ümit SAYIN'a ait
raporlar ve bir kısım dokümanlar ele geçirilmiştir.
Bulunan dokümanlar arasında 5 nolu klasör içerisinde "ERGENEKON Aytek ten"
başlığı altında; Aytek isimli şahıstan Ergenekon terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen
operasyonlar sırasında Habib Ümit SAYIN, Behiç GÜRCİHAN, Emin GÜRSES ve Vedat
YENERER isimli şüphelilere sorulan sorular ve verdikleri cevaplar hakkında bilgiler içerir yazı
olduğu görülmüştür.
Bu da örgüt üyelerinin gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan ve göz altına alman
arkadaşlarını sıkı bir şekilde takip ettiklerini, soruşturma kapsamında verilen beyanlar
doğrultusunda kendilerine savunma yollan aradıklarını göstermektedir.
Ayrıca şüpheli Doğu PERİNÇEK'in, 27.02.2008 günü saat : 21.07'de Süleyman..?
isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde; Süleyman'ın "Altı-yedi kişi biz size gelecez ondan
sonra bakalım Emin Gürses için bir şey yapabilirsek yapacağız yapamazsak artık ne olursa."
Dediği tespit edilmiştir.
Açıkça görülmektedir ki, örgüt üyeleri yapılan operasyonlarda gözaltına alman diğer
örgüt üyelerine gizlice yardımcı olmak içina çalışmalar içerisinde oldukları ve bu durumun
kendi aralarındaki örgütsel birlikteliği gözler önüne senrıektcdir.;-
Ayrıca 03.07.2005 günü şüpheli Habib Ümit SAYIN'm S.J A..Y ile yaptığı msn
yazışmasında;
umitsayin: "Emin GÜRSES ist. ün. öğretim üyelerine çok kızıyor. Özellikle nur
sertere", sevil_atasoy: "soyadı ne", umitsayin: "behiç gürcihan ve emin gürses", umitsayin:
"öncelikle, seçimlerden önce emin gürses genelkurmaya mesut parlak'm ilişkilerini anlatmış,
uzun uzun rapor vermiş", umitsayin: "onra genelkurmaydaki Kor ve Or'lar demişler ki: İs. Ün.
deki hocalar koskoca herifler, herhalde birleşirler ve oylan parçalamazlar.", umitsayin: "Emin
Gürsesi çağırmışlar, yine haklı çıktın demişler", umitsayin: "bizim rapor inanılmaz sükse
yapmış ve Emin gürses de far your eyes only okumuş, ona verdim raporu", umitsayin: "bana
bir üsteğmen, bir telefon dinleme verin, dünyayı yerinden oynatayım", umitsayin: "ama sınırsız
telefon dinleme gerekli, bizim rapor ve emin gürsesin raporu üst üste binince genkuru bir telaş
almış", umitsayin: "ama emin gürses televizyonlarda mesut parlağa çatmaya başlarsa bu
korkunç bir ivme kazandırır bize. şimdi detaylı okuyacak ve Perinçeke de anlatır.", umitsayin:
"Perinçek ingilterede imiş. Ondan randevu alıyorum, gelince birlikte konuşuruz.", sevilatasoy:
'perinçek hala alemdaroğlunu destekliyor mu", umitsayin: "Evet perinçek alemdarı destekliyor,
onların da bilgileri var, bu aydmlıka kapak olursa korkunç olur." Şeklinde yazışma örgütün
üniversite kesimini ne şekilde etkiledikleri ve kontrol altına alma girişimi içinde olduklarına
örnek teşkil etmektedir.
"Ergenekon Terör Örgütü üniversitelerdeki bu yapılanma girişimlerinde ne tür yollar
izlemektedir?" şeklindeki bir soruya nasıl bir yanıt verilebilir.
Bu sorunun en açık yanıtını yine örgüte yönelik yapılan operasyonlar kapsamında ele
geçirilen dokümanlar vermektedir. Bunlardan bir kaçma örnek vermek gerekirse;
Halen tutuklu bulunan şüpheli Ergün POYRAZ'dm el konulan dijital malzemeler
arasında bulunan (CD 1) içeriğinde;
"Dicle Üniv_Mektup" isimli Word dosyasında; "GİZLİ" ibareli bir belge olduğu,
Konu bölümünde "Diyarbakır Dicle Üniversitesindeki irticai ve bölücü faaliyetler" başlığının
olduğu, Açıklama bölümünde ise "K.K.K.lığma ve 1 nci Or.K.lığma gönderilen imzasız bir
mektupta Dicle Üniversitesi ile ilgili olarak" açıklamasının olduğu, yazı içeriğinde ise Dicle
Üniversitesindeki bazı öğretim üyelerinin isimleri ile bu şahısların irticai faaliyetlerinin rapor
halinde düzenlendiği, son bölümde ise "söz konusu mektup 24 Şubat 2004 günü ......................
değerlendirilmek üzere Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiştir" ibaresinin yer aldığı görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesi" isimli Word dosyasında; Fırat Üniversitesinin mezuniyet
gecesiyle ilgili rapor, gecedeki etkinliklerin ideolojik olarak bir değerlendirmesinin yapıldığı
görülmüştür.
"Elazığ Fırat Üniversitesindeki irticai yapılanma jandarma''' isimli Word
dosyasında; Elazığ Fırat Üniversitesindeki İrticai yapılanmadan bahsedildiği, görevli öğretim
üyelerinin isimlerinin verildiği, ideolojik konumlarının yazıldığı, rapor halinde hazırlandığı
görülmüştür.
"G.Antep üniversitesi" "G.Antep Üniversitesi 10-09-02" isimli Word dosyalarında;
07.02.2002 tarihli, Gaziantep Üniversitesindeki uygulamalar başlıklı bir belge olduğu, Öncesi:
başlığı altında "2001 yılanda,G.Antep Üniversitesi'nde, irticai yapılanma olduğu yolunda aynı
içerikli iki adet ihbar mektubu alınmıştır. Mektuplar komuta katma arz edilmiş, 1 Ad.i
Gnkur.Bşk.lığma gönderilmiş diğeri ise gönderilmeye gerek görülmemişidir." Şeklinde yazdığı,
Alman Duyum başlığı altında "G.Antep Üniversitesi'nden bir grup laik öğretim üyeleri adına,
Gaziantep Garnizon Komutanlığına gönderilen mektup" dan bahsedildiği, bu konuda yapılan
araştırmanın yazılı olduğu, Değerlendirme bölümünde ise "2 nci Or.K.lığmca; yapılan
incelemede, üniversitede her hangi bir kanunsuz uygulamanın olmadığı, Mektupların,
yolsuzluk yaptığı için haklarında soruşturma açılan ^ah^lar tarafından gönderildiği,
değerlendirilmiştir." Şeklinde rapor olduğu göriilmügif^ ^ ^^,
"Malatya Darende İlahiyat Fakülteşr\ isimli "4toıSl dosyasında; Hürriyet
'/ •"". y?^ %,. ■*" %
Gazetesinin bir haberiyle ilgili Darende ilahiyat Fakültesinde yapılan araştırma olduğu,
Jandarma Genel Komutanlığının değerlendirmesinin yer aldığı, son bölümde "Sonuç olarak;
fakültenin irticai amaçlı vakıf ve derneklerin etkisinden kurtarılabilmesi için, il merkezine
nakledilmesi ve yöneticilerinin değiştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatine varıldığı" şeklinde
bir rapor olduğu görülmüştür.
"Lojmanl oy" "lojman oy" "LOZMAN Oy" isimle Word dosyalarında; Kara
Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Başkent Üniversitesi Personeline ait
lojmanlardaki, AKP, CHP, SHP, MHP, DYP oy dağılım oranlarını gösterir çizelge olduğu,
"Mlatya Üniversitesi" isimli Word dosyasında; 24 Ocak 2002 tarihli belge olduğu,
Malatya İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesinde görevli bir Prof Dr. la ilgili araştırma
raporu olduğu, irticai, ideolojik görüşleriyle ilgili bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
Ayrıca şüpheli Sevgi ERENROL'a ait olan ve Emniyet Müdürlüğünce (24) ile
numaralandırılan OKY JAPAN marka, CD içeriğinde yapılan incelemede:
CD'de bulunan "SELÇUK 29-04-2005 sayfa l-24.doc", SELÇUK 29-04-2005 sayfa
25-39.doc", "SELÇUK 29-04-2005 sayfa 40-41.doc", SELÇUK 29-04-2005 sayfa 42-48.doc",
"SELÇUK 29-04-2005 sayfa 49-51.doc" isimli bir MS Word dosyası içerisinde:
Selçuk Üniversitesinde görev yapan profesör, doçent, yardımcı doçent, araştırma
görevlisi vb. unvanlara sahip öğretim üyeleri gerekse üniversitenin yönetim kadrosunda
bulunan şahısların ideolojik anlamda Köktendinci, Nurcu, İrancı, Hizbullahçı, Selefiyeci,
Rufai, Vahhabi, Bin Ladinci, İrticacı, Hak Yolcu, Kaplancı, Ülkücü gibi (??????? Sayıda)
öğretim görevlisinin sınıflandırmalara tabi tutulduğu,
Şüpheli Habib Ümit SAYIN'm Fener Yolu Müderris Ziya Bey Sokak No:5/3 sayılı
adresinde yapılan aramada;
1 'den 105'e Kadar Numaralandırılmış Dokümanın (40) numarası verilen sayfasında;
Eski YOK Kurul üyeleri ve denetleme kurul üyelerinin ideolojik fikirlerine göre kategorize
edildiği,
Şüpheli Doğu PERİNÇEK' in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin genel
merkezinden elde edilen Princo marka CD içersinde Fırat Üniversitesinin kuruluşu, yapısı, kaç
fakülte, kaç yüksek okul olduğu, öğrenci kapasitesi ve kadrolarından bahsedildiği, (28)
profesör ve doçent hakkında, milliyetçi, muhafazakâr, rektörlük seçimlerinde menzil grubuna
bağlı gruplarlarla hareket ettikleri, tarikat ve cemaat bağlantılan, hangi üniversitelerden mezun
oldukları, mastırlarını nerelerde yaptıkları, siyasi görüşleri, hangi sivil toplum kuruluşları ile
hareket ettikleri, bulundukları görev yerlerindeki akademik kadroların görüşlerinin belirtilerek
ideolojik düşünce ve fikirleriyle ilgili olarak istihbarı çalışmalar yapılıp fişlendikleri,
16 numaralı Gİf dosyalan içersinde, Fırat üniversitesinde yapılan fişleme
çalışmalanyla ilgili, akademik kadronun %90'm sağ görüşlü olduğu, bu görüştekilerin de
milliyetçi, muhafazakâr, nurcu, Nakşi, kadirive benzeri gibi aynmlar yapıldığı, rektörün kadro
alımlannda herhangi bir etkisin olmadığının, akademik kadrolann araştırma görevlilerinden
seçilerek alındığı, çıkar ilişkilerinde ideolojik düşünceye göre hareket edildiği, yapılacak
rektörlük seçimlerinde TİSAV in belirleyici rol üstleneceğinin genel olarak değerlendirildiği
görülmüştür.
17, 18, 19, 110, 111, 112 ve 113 numaralı Gİf dosyalan içersinde, Fırat üniversiten
görevli (220) profesör, doçent ve yardımcı doçentin liste halinde isimlerinin ve görev
yerlerinin yazdığı, isim ve görev yerlerinin karşısında ise, muhafazakar, nurcu, Nakşi, F.G
grubu, sağ görüş, milli görüş, cemaate yakın, mason ve benzeri şeklinde ideolojik düşünce ve
fikirleriyle ilgili olarak istihban çalışmalar yapılıp fişlendikleri, tespit edilmiştir.
Ele geçirilen dokümanlarda, ideolojik sınıflandırmanın yapılmış olması örgütün,
öncelikle sızma ve kadrolaşma faaliyeti içerisinde bulunacağı-üniversite içerisinde fişleme ve
durum tespiti yaptığını, ilerleyen safhalarda ise ideolojik olarak kendilerine yakın hissettikleri
öğretim görevlilerini kendi bünyelerine katma girişiminde bulunduklarını göstermektedir.
Ankara ilinde ki "Cumhuriyetin 80. yılı" kutlamaları çerçevesinde düzenlenen
gösteri, yürüyüş ve miting ile ilgili belgeler ve görüntülere bakıldığında;
25 Ekim 2003 tarihinde Ankara Üniversitesi rektörü N. A. başkanlığında 7 kişiden
oluşan düzenleme kurulu tarafından Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları kapsamında gösteri,
yürüyüş ve miting düzenlendiği, bu mitinge çeşitli üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına
mensup şahısların katıldığı, kalabalığın Celal Bayar Bulvarı üzerinde toplanıp, Tandoğan
Meydanı ve Anıt Caddesini takiben Anıtkabir'e kadar yürüdüğü,
Bu yürüyüşte "ORDU GÖREVE, ATATÜRK GENÇLİĞP' yazan pankart ve dövizlerin
taşındığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal
Yalçın ALEMDAROĞLU'mm da katıldığı,
Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen tutanaklarda "Ordu Göreve,
Atatürk Gençliği" ibareli dövizi taşıyan kişilerden bir kısmının İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi öğrencisi Dilek BİLGİN, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Okan ERSOY olduğu,
Ayrıca istanbul Üniversitesi öğrencilerinden Utku Umut BULSUN, İsmail
BOSTANOGLU, Nur ARSLAN, Onur Güneş AYAŞ, yüksek lisans öğrencisi Özgür BINNUR,
araştırma görevlisi Ali Emre ÖZSOY ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Can Berk
BİRGÜL ile Engin GİRGİN'in de gösteriye katılan şahıslardan olduğu tespit edilmiştir.
Yine görülmektedir ki Ergenekon Terör Örgütü "LOBİ" dokümanının 2.bölüm
"POLİTİKA" başlığı altında;
"...Lobinin prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler
içersinde yer almaması gerektiği, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler
düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği.."
şeklindeki tespit doğrultusunda hareket etmekte ve mevcut rejim içerisinde Türk Silahlı
Kuvvetlerini bile menfur emellerine alet etmekten kaçınmamaktadır.
Çünkü örgüt üniversitelerin toplumun provokatif eylemlere en açık kesimine sahip
kişiliklere sahip olduğunun farkındadır ve bunu her fırsatta kullanmaktadır.
Şüpheli Emin GÜRSES'in 25.02.2008 günü C.Savcılıkta alınan ifadesinde;
Sakarya Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümünde Profesör olarak ders
verdiğini Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Ümit SAYIN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK ve Kemal KERİNÇSİZ isimli şahıslan tanıdığını, Sevgi ERENEROL'un
Patrikhanede verdiği toplantılara katıldığını, ŞENER ERUYGUR ile alakalı dosya
hazırlandığını basından duyduğunu, ERGÜN POYRAZ'da bulunan belgeler ve arşivlerin
Şener Paşanın verdiğini duyduğunu, bunu da ERGÜN POYRAZ ile SEVGİ' nin kilisesinde
tanıştığı zamanda kendisine bazı dosyaların nereden aldığını sorduğunda Jandarmadan aldığını
anlattığını beyan etmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun 23.03.2008 günü C.Savcılıkta alınan
ifadesinde;
Ergenokon terör örgütü üyesi olmak ve hükümete karşı silahlı isyana tahrik
suçlaması ile alakalı olarak dosyada mevcut iletişim tutanakları ve evinde çıkan belgeler
sorulduğunda; Emniyette susma hakkmdı kullandığını, herhangi bir suç işlemediklerini, örgüt
üyesi olmadıklarını beyan ederek susma hakkını kullanmıştır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce
alınan ifadesinde;
Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi isimli belgeyi kendisinin yazmadığını, Milli Anayasa
Bildirgesinin, İstanbul Ulusal StoJej^Merkezi Başkanı emekli general Servet Cönıert'in
önderliğinde yürütülen 3 aylık ça^^^sgnv^hazırlandığmı, Siyasetçiler,
**.
*■ " ■» « *
E.Generaller, Öğretim üyeleri, Yüksek Bürokratlar, E.Subaylar, E.Emniyet Müdürleri, Kitle
örgütü yöneticileri, Sanatçı- Yazar- Sporcuların bildirgeyi imzaladığını,
14.01.2008 günü saat:18.11'de Güler KÖMÜRCÜ ile İbrahim Hakkı AŞKAR
arasındaki telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu toplantıların, eski Bakanlardan Kamuran
İNAN, Eski Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ufuk SÖYLEMEZ, Başkent Üniversitesi
rektörü Prof. Dr. Mehmet HABERAL ve Prof. Dr. Hasan EREN' in inisiyatifi ile başlayan ve
basma açık yapılan Milli Egemenlik Hareketi (MEH) toplantılan olduğunu, çeşitli partilerden
şahsiyetler, Üniversite öğretim üyeleri, Orgeneraller, kitle örgütleri yöneticilerinin katıldığını,
bir eşgüdüm kurulu olduğunu, çalışmaların yasal olduğunu, Milli Güçlerin birleşmesinin,
Türkiye'yi bölmek isteyen ABD ve Haçlı irtica tarafından kaygıyla karşılandığını,
"CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan
incelemesinde; "Fırat Üniversitesi - İrticai Kadrolaşma" isimli klasörün içersinde (14) adet
resim belgesinin olduğu, bu resim belgelerinin içersinde Fırat Üniversitesi hakkında bilgilerin
olduğu, üniversite görevlilerinin isimlerinin olduğu, bazı görevlilerle ilgili ayrıntılı açıklayıcı
bilgilerin yazdığı, diğer sayfalarda liste şeklinde isim listesinin olduğu, isimlerin karşısında
unvanlarının ve bölümlerinin yazdığı, ayrıca her ismin karşısında "Sağ görüşlü, muhafazakar,
nurcu, F.G. grubu., Süleymancı, Ülkücü" şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı görülmüştür.
Belge sorulduğunda; İnternette her gün çeşitli kurumlarda irtica örgütlenmesi veya farklı fikir
akımlarının mensupları bu konularda raporlar ve listeler devamlı dolaştığını, belgeyi
hatırlamadığım beyan etmiştir.
Telefon Görüşmeleri:
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün görüşmeleri:
Tape:1151, 31.12.2007 günü saat:11.43'de Veli KÜÇÜK ile Namık MURADOV
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
NAMIK'ın "Ben Namık MURAT Kölnde sizle görüştük DAK kongresinde bir hoca
var idi hatırlıyorsunuzsa" "Evet Hocam ben geldim İstanbul'a yerleştim artık ev aldım
buradan" "Evet sizinle bir müsait bir zamanda görüşmeyi isterdim" dediği
Tape:1152, 31.12.2007 günü saat : 12.52'de Veli KÜÇÜK ile Osman Metin
ÖZTÜRK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün Giresunda görevli olduğu dönemde, Osman Metin ÖZTÜRK'ün
Kırıkkale Üniversitesinden Doçent olarak geldiğini anlattığı ve kendisini tanıttığı, o dönemle
ilgili "SİZİN GÜZEL BİR JESTİNİZLE ORDA KALDIM İKİ GÜN EFENDİM, ŞİMDİDE
ALLAH BİZE NASİP ETTİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİNİN REKTÖRÜ OLDUM
EFENDİM" "...kendimi unutturmayayım efendim size tekmil vereyim" dediği Veli
KÜÇÜK'ünde Karadenize geleceğini sösylediği, Osman Metin ÖZTÜRK'ün üniversite
bünyesinde bir Osman Ağa sempozyumu hazırlayacaklarını söyleyerek davet ettiği ve "Ben o
konuda sizin izniniz olmadan bir adım atmayayım dedim" "Her zaman emrinizde
hizmetinizdeyim" dediği Veli KÜÇÜK'ün de ziyaretine geleceğini söylediği,
Tape:1154, 31.12.2007 günü saat : 20.28'de Veli KÜÇÜK ile Mustafa ....? arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "Bugün beni şey aradı ordan, Rektör ..o yeni gelen çocuk aradı"
dediği, Mustafa'nın "... Osman Metin ÖZTÜRK mü?" diye sorduğu Veli KÜÇÜK'ün de
doğrulayarak kendisini iyi tanıdığını söylediği ve üniversitede yapılacak sempozyumdan
bahsettiği, Mustafa'nın da "Ne kadar güzel olur paşam ya, sen bi gel de şu belediye seçimi de
konuşuruz, işi yaparız, alalım şunlardan belediyeyi" dediği,
Tape: 3251' da kayıtlı 31.12.2007 tarihinde spfel^52 sıralarında VELİ KÜÇÜK ile
OSMAN METİN ÖZTÜRK isimli şahsın yapm^5uğ»^fon görüşmesinde OSMAN METİN
ÖZTÜRK'ÜN, "KOMUTANIM JuRASl^^g^ EMRİNİZDE VE
İl .* -• /7pK\
1
» * (u ]
HİZMETİNİZ DE ONU ÖZELLİKLE ARZ EDEYİM", "BENDEN NE EMREDERSENİZ",
"HER ZAMAN EMRİNİZDE HİZMETİNİZDEYİM" şeklinde Gresun Üniversitesi rektörü
OSMAN METİN ÖZTÜRK Veli KÜÇÜK'ü arayarak emrinde olduğunu ve bağlılığını
bildirdiği anlaşılmıştır.
Ulusal Medya 2001 dokömanı Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Adnan AKFIRAT,
Tuncay GÜNEY ve Ümit OGUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup, (17) sayfadan
oluşmaktadır.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Bağımsız ulusal medya
kuruluşlarının yaratılabilmesi için; yurtta ve yurt dışında faaliyet gösteren Türk iş adamları
arasından seçilecek kişilerden "Medya-Finans Konseyi"nin oluşturulması gerektiği, bu
konseyde yer alan iş adamlarının devlet kurumlarınca ticari faaliyetlerinin desteklenmesi
gerektiği, ticari şirketlerinin ilan ve reklamlarının ücretsiz olarak yayınlanması gerektiği
belirtilmiştir.
Bu çerçevede öncelikle Cumhuriyet Gazetesinin ele geçirilerek ulusal medya
oluşumunun merkez üssü olmasının kararlaştırıldığı, bunun yanı sıra PERİNÇEK grubuna ait
ULUSAL TV'nin ise görsel yayın kanadını oluşturabileceği, ancak bu televizyon bünyesinde
bir ameliyat gerektiği, yine de ULUSAL TV'nin Cumhuriyet^ Gazetesi ile elde edilecek
başarıya gölge düşürebileceği, bu nedenle Cumhuriyet Ga/etesı ile Kanal 6 televizyonunun
evlilik yapmasının daha akılcı olduğu belirtilmiştir.
P-AA
Ayrıca "Cumhuriyet Gazetesinin Reorganizasyonu" başlığı altında; gazetenin
yönetimine saplantıları olmayan, değişik koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine
sahip, gerçek bir gazetesi portesinin iş başına getirilmesi gerektiği, gazetenin haber
merkezinde görev yapan redaktör yazı işleri görevlileri ve köşe yazarlarının tümüyle
değiştirilmesi gerektiği, bu kadro değişikliğinin ardından yayın politikasının yeniden
belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"Cumhuriyet Gazetesi Reorganizasyon Çalışması" başlığı altında ise; Cumhuriyet
Gazetesinin ele geçirilmesiyle ilgili Gürbüz ÇAPAN'la yapılan görüşmenin aynen yazıldığı,
Gürbüz ÇAPAN'm Cumhuriyet Gazetesinin "Ulusal Medyanın Merkez Üssü" olarak
seçilmesini kabul ettiği ve hisselerini parasız olarak devir ettiği, yapılan çalışma sonucunda
gazetenin %10'unun İlhan SELÇUK'a ait olduğu, %10'unun halka açılım hissesi olduğu, %80
yada %90 hissenin en az %51'inin örgütün aidiyetine geçmesinin kararlaştırıldığı belirtilmiştir.
Ayrıca PERİNÇEK grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan
kuruluş amacının, PKK'nın yayın organı Medya TV (MEDTV)'ye alternatif bir televizyon
yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesi olduğu
belirtilmiştir.
rmmm
*,
K^^ ^
Sonuç olarak da yayın hayatına yeni atılan Ulusal TV'nm yeniden yapılandırılması
gerektiği, Ulusal TV ve Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında
birleştirilmesinin hedeflenen başarıya ulaşılmasını sağlayacağı ve mevcut medya kuruluşları
ile rekabet olanağı sağlayacağı belirtilmiştir.
Söz konusu doküman Adnan AKFIRAT ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiş olup, (18) sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Bu
çalışmanın amacının Haftalık-Siyasi-Aktüel-Kültürel-Haber içerikli derginin projelendirme
yapılanma ve ulusal ölçekte etkin yayın yapabilmesini sağlayan temel unsur ve yöntemlerin
tespit ve işaret edilmesi olduğu belirtilmiştir.
Haftalık haber dergisi türünün ilk olarak 3 Mart 1923'te Amerika'da "TIME" dergisinin
yaymlanmasıyla başladığı, ülkemizde ise 1950'li yıllarda "AKİS" "DEVİR" ve "KİM" gibi
isimlerle yayınlanmaya başladığının belirtildiği ve ülkemizde yayınlanan haftalık dergilerden
bahsedildiği,
Yayınlanacak olan dergininin ilk bir yılının kendisini kamuoyuna kabul ettirmekle
geçeceği, bu sürecin çok önemli olduğu, hiçbir konuda aksaklığa izin verilmemesi gerektiği,
zamanında mutlaka bayilere ulaşması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca derginin yayma geçebilmesi için gerekli unsurlann ve derginin tüm
departmanlarının ve departman personelinin unvanlarının ayrı ayrı belirtildiği,
Son olarak da "Yayıncılık beyaz kağıdın boyanarak satılması, bir başka anlatımla en
büyük oyunlardan yalnızca birisidir." "Saygılanmızla" yazdığı görülmüştür.
Sy(5^^\ .-.^Vâ^^P
ti -•* - ,* .< * > "
156
Bundan sonraki bölümde örgütün medya kuruluşlarını oluşturma ve kontrol altına
alması ile ilgili genel deliller anlatılacak sonrada örgüte ait yada örgütün kontrolünde olan
gazete, dergi ve televizyonların örgütün amaçları doğrultusunda nasıl kullanıldığı tek tek
anlatılacaktır.
Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ile ilgili 2001 yılında yakalanan Tuncay
GÜNEY anlatımlarında; Basında kuvvetli bir şekilde yer alabilmek için Cumhuriyet
gazetesinin alınmasını düşündüklerini, Özdemir SABANCI suikastı sonrasında Veli
KÜÇÜK'ün Şevket SABANCI'ya olaylar hakkında bilgi vermesi nedeniyle bir güven
oluştuğunu, bu nedenle Cumhuriyet Gazetesininin Gürbüz ÇAPAN'm elinden alınması için,
Şevket SABANCI'nın Mete AKYOL aracılığı ile Veli KÜÇÜK'e teklif yaptığını, Sabancıların
bu iş için 5 milyon dolar vereceklerini söylediklerini,
Veli paşanın Cumhuriyeti almak için Gürbüz ÇAPAN ile görüşmesi talimatı verdiğini
ve "yukarının emri var dersiniz" dediğini, bunun üzerine Doğu PERINÇEK'e giderek
"Hüseyin KIVRIKOĞLU'nun emri olduğunu, Veli paşanın böyle söylediğini" anlatarak
Gürbüz ÇAPAN'la bu konuyu görüşmesini söylediğini, gazetenin alınması için Ulusal
Sanayiciler İş Adamları Derneği başkanı Kemal ÖZDEN isimli şahıstan 3 Milyon Dollar para
alınmasını görüştüklerini, konulann Gürbüz ÇAPAN ve Kemal ÖZDEN ile görüşüldüğünü,
Başkanlığını Kemal ÖZDEN'in yaptığı Ulusal Saniyiciler İş Adamları Derneğinin
çırağan sarayında, kapalı kapılar ardında bir toplantı yaptığını, bu toplantıya 10 kişilik elit iş
adamının katıldığını, toplantıda Veli paşa'mn "arkadaşlar grup örgütlenmesine gitmeliyiz, yani
iş adamları örgütlenmesine gitmeliyiz" diyerek LOBİ'nin özetini anlattığını, bu lobi içinde "bir
gazete bir tanede televizyon lazım" dediğini, televizyonu organize edebileceklerini, çünkü
Doğu PERİNÇEK'in elindeki televizyonu alacaklarını ve normal televizyon hattına
çevireceklerini, ancak bir gazeteye de ihtiyaç olduğunu anlattığını, bunun üzerine Kemal
ÖZDEN "Cumhuriyet'i düşünüyoruz" dediğini, öbür iş adamlarının da bunu desteklediğini,
Veli paşanın "mutlaka basın olmalı basma girmeliyiz güçlenmek için basın olmalı en büyük
eksiklik şimdi basın" dediğini,
Bu gurup için Cumhuriyet Gazetesinin alınmasının çok önemli olduğunu, çünkü
Cumhuriyet Gazetesinin kaynaklan ve ilişkileri bakımından çok iyi olduğunu, bu ilişkinin
"Cumhuriyet demek derin devlet demek, İttihat Terakki çiler demek, Alman devletinden para
almak demek" şeklinde özetlenebileceğini,
Konuyla ilgili ENKA tesislerinde general Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN, Ferit
İLSEVER, Kemal ÖZDEN ve Gürbüz ÇAPAN'ın Esenyurtta bloklarını yapan Müteahhit Ümit
ÜLGEN in birlikte yemek yediklerini ve hisseler konusunda görüşüldüğünü beyan etmiştir.
Ele geçirilen bu örgüt dokümanları ve Tuncay Güney'in iddiaları Veli KUÇUK'e
sorulduğunda, USİAD Başkanı Kemal ÖZDEN ile yakınlığının olduğunu, Kemal ÖZDEN'in
Cumhuriyet Gazetesini almak için faaliyetlerde bulunduğu, ancak maddi imkanları yeterli
olmadığı için alamadığını, kendisinin bu konuda sadece bilgisinin olduğunu,
Gürbüz ÇAPAN'ı tanıdığını, fakat 20 yıldır görüşmediğini, Ferit İLSEVER'i tanıdığını,
Aydınlık dergisinde çalıştığını, bu şahsı da 10 yıldır görmediğini, Kemal ÖZDEN ve diğer
şahıslarla birlikte ENKA tesislerinde yemek yediğini, kendisini Kemal ÖZDEN'in davet
ettiğini, bu yemekte Kemal ÖZDEN'in Cumhuriyet gazetesi ile ilgili diğer şahıslarla görüşme
yaptığını, fakat olumlu netice alamadığını beyan etmiştir.
Kendisinin Doğu PERİNÇEK ile halen birlikte olduğunu, ancak hücre yapılanması
olduğu için haber kaynaklanm bilemediğini, bu konuda tek yetkilinin Adnan AKFIRAT -Ferit
İLSEVER olduğunu,
Kayıt Sıra No : ...'de kayıtlı, 26.11.2007 günü saat : 13.21'de Güler KÖMÜRCÜ ile
Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
G.KÖMÜRCÜ' nün "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. SÖZLERİNİ
TUTUYORUM MERAK ETME. dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum,
DEDİKLERİNİ YAPIYORUM." dediği, V.KÜÇÜK' ün "Yanlış şeyler döner yani. Sen kendini
kabul ettirmiş bir yazarsın." dediği, G.KÖMÜRCÜ' nün "...ben orda bişey öğrenemeyeceğimi
anladım..." dediği,
24.10.2007 günü saat: 20.13'de Hayrettin ERTEKİN ile Y Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
H. ERTEKİN'in " komutanım ..." "...televizyon kanalı aldık biz bir tane onunla
uğraşıyoruz" "... BUSİNESS KANAL ..." dediği ve Güneydoğudaki terör olaylarından
bahsettikleri, Y ŞAHSIN terör olaylarıyla ilgili "Beni... Sükûnete davet ediyorlar lan ne
sükûneti yav" "...TOPLUM MU VAR SANKİ BİR YERDE GALEYANA GELECEK YOK İÇ
HARP ÇIKARTACAK FALAN" "... Kuzu kuzu herkes seyreyliyor" H. ERTEKİN'in de
"...ben yapmam gerekenleri yaptım BAK TELEVİZYON ALDIM TELEVİZYONA İKİ
TANE EMEKLİ GENERAL KOYDUM, YALÇIN PAŞAYLA RIZA KÜÇÜKOĞLU'NU
YÖNETİME ALDIM dedim ki; gelin çılan ne isterseniz burdan söyleyin ortada yoklar
gelmiyorlar yani kayıplar düşünebiliyor musunuz ya daha ne yapayım da ne yapmam gerek
Genel Kurmaya haber gönderdim Yalçın paşayla bu kanal sizindir emrinizdedir ne yapmak
istiyorsanız buyurun dedim 137 tane çalışan var ne arayan var, ne soran" "Kalesi alıp dağa
gideyim diyorsanız onu da yaptık
zamanında" "........BAŞKA YAPACAK BİR ŞEY YOK BOMBA MOMBA DERSENİZ
ONLARI BIRAKTIM O İŞLERİ O İŞLERDEN ŞEY OLDUM daha ne yapayım yani" dediği,
bir süre gazetelerde yazılar yazılarla ilgili konuştukları ve Y ŞAHSIN "seni
* Kayıt Sıra No: 1715'de kayıtlı, 22.12.2007 günü saat:20.12 sıralarında Hayrettin
ERTEKİN ile X ŞAHIS arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Yaşar BÜYÜKANIT bizi çok yanılttı ya" dediği, H.ERTEKİN' in "ÇOK
ÇOK HEPİMİZİ MALESEF, BEN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ BENDİM VE
KOMUTANIMIZA SAHİP ÇIKTIK VE GENEL KURMAY BAŞKANI OLMASI İÇİN
OLABİLMESİ İÇİN YAPMADIĞIMIZ ŞEY KALMADI AMA MAALESEF ŞUAN
YAPILABİLECEK BİŞEY YOK DİYOR VE KENDİSİ BAKALIM BÖYLE DÜMEN
SUYUYLA BENİM KALMIŞ TESKEREME 8 AY DİYOR 8 AY SONRA BEN ZATEN
YOKUM ..." dediği, X ŞAHSIN "Yav karşılıklı gelemiyoruz da ihtilal Paşam ya" dediği,
H.ERTEKİN' in "Abi olmaz şuan şuan konjektür uygun değil AMA BİRŞEY OLABİLİR
MUHTIRA TARZI BİŞEY OLABİLİR yani oda Genel Kurmay kaynaklı değil söyleyim size
hani vardı ya bizim eski malum resmi giden arkadaşlar vardı bizim ... Grup o grubun yaptığı
gibi bir çalışma var öyle hissediyorum" dediği, X ŞAHSIN "Kim Grup?" dediği, H.ERTEKİN'
in "Aytaç Grubu vardı ya abi" "Aytaç Grubu işte o grup gibi bi grup çalışması var diye
hissediyorum ..."dediği, X ŞAHSIN "...çok da önemli değil ya BU TELEVİZYONU NE
YAPACA..." dediği, H.ERTEKİN' in "Duruyor abi öyle bekliyoruz ...bakalım İŞTE
PSİKOLOJİK HAREKATTA BİŞEYLER YAPALIM DİYE ALDIK AMA BİŞEY
YAPAMADIK öyle kaldı..." X ŞAHSIN "...yani peki şeyi nasıl ödüyorsunuz Dijitürk kablo"
dediği, H.ERTEKİN' in "ABİ... O O BİZİM PARAMIZ VAR ÖYLE Bİ ÖRTÜLÜ PARAMIZ
VAR" "ONLARI ÖDÜYORUZ abi onlar problem değil bizim yani para problemimiz
yok..."dediği, BİR SÜRE BUSİNESS TV kanalı hakkında görüştükten sonra H.ERTEKİN' in
"...biz yanlışı nerde yaptık biliyor musun bizim Yalçın'la Rıza Paşayı falan Ali BARANSELİ
falan almakla yaptık" dediği, X ŞAHSIN "Ben sana ne söyledim olmaz Asker kafasıyla
televizyonculuk yayıncılık olmaz" "Şimdi bak KanalTürk Kanal KanalTürk gibi yapılacaksa"
dediği, H.ERTEKİN' in "Hayır hayır öyle yapmayacaz öyle yapmıyoruz zaten biz kesinlikle
öyle yapmıyoruz biz şahıslarla şahısların konuşmalarıyla şahıslan çağırıyoruz yani kim o gün
gündeme gelmesi gerek o şahsı getirip konuşturuyoruz..." "...şuan vallahi düşünmüyorum şuan
çünkü konjektür uygun değil ELİMİZDE BAKIN ANAYASA MAHKEMESİ GİTMİŞ YÖK
gitmiş heryer teslim olmuş bende bu televizyonu teslim etmeyecem" dediği,
* Kayıt Sıra No :3818'de kayıtlı, 03.03.2008 günü saat: 23.07'de Doğu PERİNÇEK ile
Feri İLSEVER arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ferit İLSEVER'in "Basına biz burda başlıyoruz girişiyoruz şeyi Ergenekon dosyasını.
Şimdi ben Nusret le konuştum abi bizim bu şey Ramazan Akyürek in ifadesini alan meclis
şeyi. Hiçbir şekilde ikna olmamış vaziyette meclisteki millet vekili özellikle CHP Millet
Vekilleri. Olayı biliyorlar anlıyorlar onlann ne olduğunu yani. Biz onlardan başlayarak bu
dosyayı götürelim de bütün CHP, DSP falan hatta bir kısım MHP esaslı bir tur yapalım abi
bunları harekete geçirelim meclisteki şeyleri. Bu rezalete karşı. Konuştum Nusret le tamam
onlarda şey yapacağız yarından itibaren girişiriz diyorlar" "... Çıkarttilar gene bu adamı"
dediği, Doğu PERİNÇEK'in "O rezalet o düşman tarafı darbe marbe 3 milyon insanı
öJd»r^c%Heı;di. Çıkartı onun canım okuyalım abi yalancı eşşeoğlu eşşek bu PKK yi MİT
kurdt/â'khpiit adam. Biz onu öyle
v-7/f> \ *t
S^\ ^ 162^'*^'*"' ' X-___ /
yapalım PKK nın kuruluşunda ki aktörlerden PKK yi kurduran aktörlerden diye kapak
yapalım" dediği,
05.03.2008 günü saat : 21.47'de Doğu PERİNÇEK ile Teoman..? isimli şahıs
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanal'da görevli Teoman isimli şahsa "Şimdi bu bizim
hani CIA Ajanı Tuncay ile ilgili bir kapağımız olmuştu ya. O kapak yazısını bana E Postalar
mısın" dediği,
14.03.2008 günü saat: 13.37'de Serhan BOLLUK ile Doğu PERİNÇEK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Doğu PERİNÇEK "Şimdi bak. Kağıt kalemin ya da bilgisayarın başında mısın?"
"Açıklama yazdırabilir miyim?" "Zaman gastesinin Kıvrıkoğ.. orgenera.. org
KIVRIKOĞLUyla ilgili yalan haberi" "Başına bir satır zamandan özetlersen istersen söyliyim.
Bugünkü zaman Doğu PERİNÇEK'in ağzından DP'ni ağzından, hızlı hızlı yaz, sonra
düzeltirsin. DP'nin ağzından ıı.. KIVRIKOGLU ve Orgeneral KIVRIKOGLU ve Tuğgeneral
Veli KÜÇÜK'le ilgili düzmece bir haber yayınlamıştır." "Doğrusu şudur. Doğu PERİNÇEK"
"Zaman gastesi muhabirinin sorusu üz ıı muhabirinin" "KIVRIKOGLU ile Hilmi ÖZKÖK
arasındaki görüş ayrılığı konusundaki sorusu üzerine şu cevabı vermiştir." "Bu soruyu sayın
komutanlara sormanız gerekir nokta. Ancak" "Orgeneral KIVRIKOGLU, görev döneminde
veyahut da genelkurmay başkanlığı döneminde" "Türk Ordusunun" "ABD ve NATO'dan"
"Bağımsız bir" ".. savaş kabiliyeti" "Geliştirmesi için" "Çaba gösterdi" "Özel Kuvvetleri bu
kapsamda Özel Kuvvetler'i" ".. bağımsız bir güç olarak" "Ve Kuzey Irak'ta hareket., bağımsız
bir güç olarak geliştirmeye çalıştı." "Tuğgeneral Veli KÜÇÜK'ün de" ".. bu çabaları içersinde"
"Görevler üstlendiği bilinmektedir." "Sayın KIVRIKOĞLU'na bugün Amerikancı basının
yönelttiği psikolojik savaşın nedeni de budur..." "Hilmi ÖZKÖK ise, 20 Nisan 2004'te Milli
Egemenlik" ". ve Milli Güvenlik kavramlarının" "Eskidiğini açıklamış virgül, ABD'nin Irak'a
Demokrasi götürdüğünü söylemiştir" "Yukarıda KIVRIKOGLU kısmına, en sonuna
KIVRIKOGLU, KIVRIKOGLU m...daha 1999 Aralık ayında ABD'nin Irak'a girmesi
durumunda batağa saplanacağı saptamasında bulun.. saplanacağını belirtmişti, dediği çıktı,
dediği çıktı. Bunu bi.. her komutanla komurtan adı geçenlerin başına daima sıfat koyarak
mesela orgeneral genel kurmay başkanı orgeneral falan gibi yani çıplak kullanma isimleri"
"Aynı şey Hilmi ÖZKÖK için de geçerli. Eski genelkurmay başkanı orgeneral. Ona orgeneral
Hilmi ÖZKÖK de yeter" "Bu açıklamayı dergiye koy, 1 adet de faksla ıı.. Fenerbahçe ordu
evine, ıı...saym Hüseyin KIVRIKOGLU diye oraya da gönderiver" dediği,
11.03.2008 günü saat: 16.14'de Ferit İLSEVER ile İsmail SAYMAZ arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
İsmail SAYMAZ'ın "Radikal gazetesinden arıyorum İsmail Saymaz" diye kendisini
tanıttığı, "Ferit bey bugün milliyet gazetesinde yayınlanan Tuncay GÜNEY'İN" "ifadelerine
dair bir haber vardı gerçi aydınlık yaklaşık bir ay önce zaten Tuncay Güney'i kapak yapmıştı"
"... Tuncay Güney diyorki 2001 yılında Veli Küçük cumhuriyet gazetesini satm almak
istiyordu . . . . istiyordu bu amaçla enka tesislerinde gürbüz
çapan sizin isminiz kemal özden............" "Ümit Ülgen ile toplantılar yapıldığı deniliyor"
diyerek Veli KÜÇÜK' ün cumhuriyet gazetesini alma girişimiyle ilgili haberleri
sorduğu, Ferit İLSEVER'in de USİAT BAŞKANI KEMAL ÖZDEN İN DAVETİYLE
YEMEĞE KATILDIĞINI, TOPLANTI YAPILDJ^^Ç^Lİ KÜÇÜK'ÜN DE BU
TOPLANTIYA KATILDIĞINI, DAHA ÖNöKDEN f#AM SELÇUK İLE BİR
i
3 «
TELEVİZYON KANALI KURULMASI İÇİN KONUŞTUKLARINI anlattığı, konuşmanın
devamında Ferit İLSEVER'in "... şu Savcı Zekeriye Öz'dü galiba yanlış hatırlamıyorum, şimdi
bütün böyle yayın yapıyor Doğu PERİNÇEK ile başladı ERGENEKON mengenekon, şimdi
sıra bize geldi,yarm bakalım kimlere gidecek bakın
bu şey" dediği,
14.03.2008 günü saat : 13.46'de Ferit İLSEVER ile Gürbüz ÇAPAN arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ferit İLSEVER'in "Merhaba Gürbüz, Ferit ben Ferit İLSEVER" "Ne yaptın abi yaptm
mı açıklama?" diye sorduğu, Gürbüz ÇAPAN'ın "...Ya açıklama yapıp ne yapıcam ki, bana ne
yaptırmak istiyorsun onu da bilmiyorum yani." dediği, Ferit İLSEVER'in "Lütfen bak buna
açıklama yap düzelt kardeşim bunları. Şayet sen bunları bak bilinçli yapmıyorsan, -ki bana
diyorsun ki hayır yapmıyorum diyorsun. O zaman düzelt bunları ya" dediği, Gürbüz
ÇAPAN'ın "... niye bilinçli yapayım, Bu ne biçim tavır yani neyin altında bırakıyorum?"
dediği, Ferit İLSEVER'in "Tamam abi bak. sen ne diyorsun o yazıda ya o yazıda diyorsun ki
yalan doğru değil diyorsun. Ne diyorsun sen orda? Veli KÜÇÜK'le Ferit İLSEVER, Kemal
ÖZDEN, bir araya geldiler, Cumhuriyet Gazetesini satm alacaklardı." Dediği, Gürbüz
ÇAPAN'ın "Öyle bir şey demedim ben" dediği, Ferit İLSEVER'in "Kardeşim ya sen Allah
aşkına yapma ya. Cumhuriyet Gastesini bana satm aldırdın Veli KÜÇÜK'le beraber gazete
kurduruyorsun. Yapma ya. Doğru değil bunlar." Dediği, Gürbüz ÇAPAN'ın "Ya öyle bir şey
demedim diyorum sana" dediği,
* Kayıt Sıra No :1358'de kayıtlı, 11.11.2007 günü saat: 15.58'de Güler KÖMÜRCÜ
ile Ahmet Hurşit TOLON arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KÖMÜRCÜ'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ EFENDİM BUYRUN" dediği,
Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunarım nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok
konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu
Tercümanın manşetinde parlamento da olanların eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları"
dediği, Güler KÖMÜRCÜ'nün "Ee o şeyde de var efendim Hürriyet de akşamda diğer
gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ
BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK OKUMUYORUZ" "... ama esas
ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan" "Kralının gelişi 10 Kasımda
tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte davet ettik ve Atatürk'e bir
tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden duyduğu rahatsızlığı
aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM ANADOLU ULUSAL
UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden bir bildiri yayımladık"
"..özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri sayın Mustafa Balbay"
"Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek kanaati olarak bir bildiri
yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği,
26.11.2007 günü saat : 13.21'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. SÖZLERİNİ
TUTUYORUM MERAK ETME. DEDİĞİN BANA TEMBİH ETTİĞİN KİŞİLERLE
GÖRÜŞMÜYORUM, DEDİKLERİNİ YAPIYORUM." dediği, Velinin "Yanlış şeyler döner
yani. Sen kendini kabul ettirmiş bir yazarsın." dediği, Güler'in "Senin söylediklerin hayır ben
o zaman da izah etmiştim sana. O bambaşka bir nedendi. Tamam ben orda bişey
öğrenemeyeceğimi anladım sen napıyorsun?" dedJg^'VagJa|n "İyiyim valla boğuşup
duruyoruz. Kazakistan'daydım bende." dediği vej£azakistai#daj& almaya çalıştığından ve
Si ;■» "**
/ (f '- \
/-~ 164 i
^>^
oradaki devlet görevlileri ile görüştüğünden bahsettikten sonra "Engin Akçakoca var ya. Eski
BDDK başkanı." "He Engin benim sevdiğim bi arkadaşımız. Engin'de ilginçtir Kazakistan
dünya bankası adına Kazakistan merkez bankasının denetçisi." "Bi oturup yemek yiyecez.
Konuşcaz bi Şey yapalım bakalım yani kritik bir ortam." "Azerbaycan'a gidecektim gitmedim.
O şeye de kongreye." dediği, Güler'in Barzaniden bahsederek, şahsın ortadan kaybolmasıyla
ilgili sorular sorduğu, Veli KÜÇÜK'ün de, Barzaninin miadını doldurduğunu anlattığı ve "Sen
bu işi yazıyorsun, devamlı biliyorsun. Geçen ki yazında çok güzeldi. Büyük orta doğu projesi
konusunda onları teslim etmek zorundalar." Dediği, Barzaninin yerine başka bir şahsın
çıkmasından bahsederek Neçirvan dan bahsettikleri, Güler KÖMÜRCÜ'nün ""Bu hafta beni
yemeğe götür." "Necla ablam olsunda. Onun dışında çok aile muhabbeti yapma. Ya biraz beni
birileriyle tanıştır." "Öyle birileriyle değil. Türkiye'yi kurtarıcak yani sohbet etcek ne bileyim
yani." dediği, Veli'nin "Sorma bu sabah bana bişey geldi." "Şimdi bizim bu istihbaratçılığm
kötü bir tarafı Güler biz hep şeytanı teferruatlı ararız." dediği ve görüşmenin ilerleyen
bölümlerinde MHP ve AKP arasındaki seçimlerden ve Koray AYDIN'm yolsuzluk
suçlamasıyla hakkında açılan davalar hakkında görüştükleri, Görüşmenin son bölümünde Veli
KÜÇÜK'ün (muhtemelen telefonda) başka bir şahsa adres tarifi verdikten sonra görüşme
yaptığı şahsı Gül er'e "Şey bizim Eski GİMA'nın Genel Müdürü." Diye tanıttıktan sonra
görüşmeye devam ettikleri,
24.10.2007 günü saat : 21.02'de Güler KÖMÜRCÜ ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Güler KOMURCU'nün "EFENDİM EMREDİNİZ" dediği, X Şahsın "Ne yapıyon
Reisim" dediği, Güler KOMURCU'nün "...sevdiğim bir şey söyle bundan sonra ben Leyla
Halitim" dediği, X Şahsın "Sana bir iki belge buldum da" "Onu ama elden teslim etmem
lazım" dediği, Güler KOMURCU'nün "Ne belgesi Mersinle ilgili mi" dediği, X Şahsın "Yok
yok yok Hükümetle ilgili" "MANŞET OLACAK BİR ŞEYLER YA" dediği, Güler
KOMURCU'nün "Tamam geleyim Cuma günü geleyim sabah döneyim o zaman akşam
döneyim" "Sen maşallah bunu böyle söylersen uçakta bile sorun çıkar biraz sonra memur bey
gelir neymiş o belge görelim diye" dediği, X Şahsın "Tamam yani öyle o belgeyi alabilecek
babayit memur varsa bizi dinleyen onlara her an ulaştırabilirim" dediği,
11.11.2007 günü saat : 15.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Ahmet Hurşit TOLON
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler KOMURCU'nün "BENİ EMRETMİŞSİNİZ EFENDİM BUYRUN" dediği,
Ahmet Hurşit TOLON'un "Estağfurullah saygılar sunanm nasılsınız" "Şimdi bu şey pek çok
konu varda iki şey çok can sıkıcı bir tanesi bugün Tercümanda mutlaka görmüşsünüzdür bu
Tercümanın manşetinde parlamento da olanların eşkıya ile olan PKK ile olan bağlantıları"
dediği, Güler KOMURCU'nün "Ee o şeyde de var efendim Hürriyet de akşamda diğer
gazetelerde de var" dediği, A.Hurşit TOLON'un "... o bahsettiğiniz birinci gazeteyi BİZ
BÜTÜN 97 KURULUŞU OLARAK PROTESTO ETTİK OKUMUYORUZ" "... ama esas
ben sizi niçin aradım biliyor musunuz bu Suudiarabistan" "Kralının gelişi 10 Kasımda
tesadüfe bakın yani 10 Kasımı o mu tercih etti biz mi o tarihte davet ettik ve Atatürk'e bir
tepki gösterdi bu adam" diyerek Anıtkabiri ziyaret etmemesinden duyduğu rahatsızlığı
aktardığı, devamında ".. şimdi ben size bir şey arz edecem BİZİM ANADOLU ULUSAL
UYANIŞ VE DAYANIŞMA PLATFORMU" "...biz bunu Tel'in eden bir bildiri yayımladık"
"..özellikle iki arkadaşım var benim onlara gönderirsiniz dedim biri sayın Mustafa Balbay"
"Diğeri de sizin adınızı verdim" "... 97 kadın kuruluşunun müşterek kanaati olarak bir bildiri
yayımladılar sizin emeil ineze postalamalarını söyledim" dediği.
*Kayıt Sıra No:... 03.03.2008 günü saat: 10.55 sıralarında İlhan SELÇUK ile Alev
ÇOŞKUN'un yaptıkları telefon görüşmesinde ö/etle; v
İ.SELÇUK' un "...Doğu PERİNÇEK ile Kemal ALEMDAROĞLU geldiler bana"
dediği, A.ÇOŞKUN' un "Evet onu onu bilmiyorum da işte Kemal telefon etti bana" "...Balbay
ile konuştum dedim ki yarın geliyor saat 14:00 de Haberal ile randevusu var ama öncelikle
seninle konuşması lazım..." dediği, İ.SELÇUK' un "Bu Haberal ile Balbay'ın arası iyi değilmiş
galiba birileri söyledi" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Önemli değil şimdi" dediği, İ.SEÇUK' un
"Önemli önemli değil" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Balbay koordinasyon sağlayacak.." dediği,
İ.SELÇUK' un "Şimdi yol uçak ücretini verelim mi yoksa gerekmez mi Kemal
ALEMDAROĞLU" "Yani durumu nedir onun" dediği, A.ÇOŞKUN' un "Onun durumu iyidir
ama ben bir çıtlatayım bakayım" dediği, İ.SELÇUK' un "... bu işler senin üstüne vazife"
dediği, A.ÇOŞKUN' un "Yani ben zaten aldım o işi Balbay'la da konuştum onları koordine
ettiriyorum" dediği,
*Kayıt Sıra No:... 14.02.2008 günü saat:12.59 sıralarında İlhan SELÇUK İlhan
YILDIZ' in yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "Bizi işte bi şeyin basma geçirmek istiyorlar özellikle Kemal
Alemdaroğlu çok ısrar etti falan filan.Tabi olacak iş değil ama herkeste bir şeyler istiyor
bekliyor falan Dünya senin anlayacağın siyaset miyaset falan şey olduk, neyse Oktay erken
gitti. Biz işte orda duman olduk yok medyadır yok bilmem nedir şimdi yani baktığın zaman
işte şeyi birleştinelim üzerine şey yapıp. 4 tane TELEVİZYON var bu hikayenin içinde. İşte
biri o Ankara daki Türk metalin TV si var" "Avrasya Evet" "B kanal var. Burda da Doğu
Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan
filan bi şeyler. Yani zor bir iş dedik ki ya biz zaten gazeteden çok zor" dediği, İ.YILDIZ' in
"Kanalları nasıl birleştiriceksiniz" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani ortak bildireler yaymak, bir
bütün bu kanal sahipleri arasında bir, efenim birisi Metal in başında birisi işte İŞÇİ partisinin
başında Tuncay Özkan işte HALK partisine girdi girecek bir hareketin başında. E öbürü de
REKTÖr ANkarada. O da doğru dürüst bir adam işte sen birleştirirsin bunları gibi
olmayacak şeyler öneriyorlar bana" "Yav bide şey var bilemiyosun ki yani DOĞU yarın öbür
gün ne yapar bilebiliyormusun" dediği, İ.YILDIZ' in "Evet Doğu ya güvenilmez ama" dediği,
İ.SELÇUK' un "Öbürleri daha iyi filan. Zaten kendileri geliyorlar şubu. Şeyi pek fazla
tanımıyorum ama onuda şey tanıyor Kemal, eski rektör falan öbür rektör falan tanıyorlar.
Neyse böyle bir yani senin anlıyıcağm böyle bir gece geçirdik, (gülüyor). Sen ne yaptın" "İyi
onun dışında bu Başbakan duman ha" dediği, İ.YILDIZ' m "Başbakan duman abi. Bugün
Ertuğrul ÖZKÖK tekrar yanıt yazmış. Sabahtaki çocukta yazıyor. Çıplak kadın fotoğrafları
meselesi varya abi" dediği, İ.SELÇUK' un "...Bilemiyoruzki herşey çok karışık. Ama Türkiye
bir noktaya sürükleniyor gibi" dediği, İ.YILDIZ' m "Evet. Fehmi Koru bugün yazmış Yeni
Şafak ta. Oda şeyi Aydın DOĞAN grubunu eleştiriyor. Ertuğrul ÖZKÖK ün yazıları aynen
Cumhuriyet te Hiket ÇETİNKAYA nın yazıları gibi..." "Aydın DOĞAN kendini kurtarır ama
ötekiler kurtaramaz. Ertuğrul ve arkadaşları Cumhuriyet e gitsin demiş" dediği, İ.SELÇUK' un
"Evet çok güzel. Ne yapalım bu polemiklerden bi şey yapalımmı. İşin içine Cumhuriyet te
girdi şimdi" dediği, İ.YILDIZ' m "Doğru olabilir abi. Fakat Akşam grubu Aydın DOĞAN a
bayrak açtı. Tayyip in yanında yer aldılar. Tercüman gazetesi inanılmaz. İşte Simavi döneminde
böyle değildi. Doğan grubuna geçtikten sonra Hürriyet in yayın politikası böyle oldu.
Manşetler acayip. Vakit gazetesi yine öyle" "Abi yarın bi şey anlaşırlar bunlar tam 90 derecede
dönerler" "Aydın Doğan mda günahı az değil abi" dediği, İ.SELÇUK' un "Delimisin ya"
"Delimisn ya bütün bu ikinci Cumhuriyetçi denen takım nerde palazlandı Aydın Doğan"
dediği, İ.YILDIZ' m "Onun için çok kzor bi 30 yıl eğer SOL iktidar olsaydı heralde şimdi
bambaşka bi şey olurdu^jğaj^eycim" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani 70 bin Okul var 90 bin cami
var. Getirdimj#Bİİlen| dîtakam" dediği, İ.YILDIZ' m
Gelmedi abi bugün yazısını koydum içind# b11iyorslnrfzf%etiricek onu çalııyor
67 v
/^ / i tr" ^ 3t-*J
,
"fîplmprlî ahi hıittiin varıcım l/nvıjı.n. i^inAM Ûni-.m^^w,Jln\nn4iw^nnU «________________________. „«1.„,«„
getiricek" ".. .acaba bu ABD ve Avrupa Tayyip ten vazmı geçiyor" dediği, I.SELÇUK' un "En
güzel soru bu tabi yani bütün mesele bizim Liboşlarm bunlardan vazgeçmesi için Avrupa dan
esinti gelmesi lazım. Öbürleri içnde, sermaye için de Amerikadan gelmesi lazım" dediği,
İ.YILDIZ' m ...Şimdi Amerika BÜYÜK ELÇİSİ DAR BİR YEMEK VERİYORMUŞ
ANKARA DAKİ TEMSİLCİLERE. BALBAY ŞİMDİ BÜYÜKELÇİNİN MASASINDA
ŞARAP İÇİYOR ABİ. BAKALIM ORADAN NE ÇIKACAK DAR BİR TOPLANTI" dediği,
İ.SELÇUK' un "Bu BALBAY gemi azı ya aldı buna bir şey düşünmek lazım. Yok efendim
konaklar alıyor otomobiller alıyor, şarap içiyor.." dediği, İ.YILDIZ' m "Şeyinde kira
sözleşmesi yapıldı bugün Ankara daki bina tamamdır" dediği, İ.SELÇUK' un "O çok iyi oldu
yav" dediği, İ.YILDIZ' m "Bugün aynı anda aynı zamanda zamanlaması ilginç, bizim Amerka
muhabiri Elçin Poyrazlar da Amerka başkan yardımcısı Cehenny in bürosuna davet edildi abi.
Şimdi kız gitmeden önce konuştuk falan aşağı yukarı Türkiye üzerine sorular soracaklar. Belli
oldu işte ordaki islam ne oluyor, türban meselesi nedir gibi sorular var" "Biz ona bazı şeyler
gönderdik. Birde şöyle soruyorlarmış abi daha önce bir gazeteci daha gitmiş. ERDOĞAN İN
KARŞISINA KİM RAKİP OLABİLİR. Gibi soru tahmin ediyoruz dur bakalım şimdi toplantı
akşamüzeri" dediği, İ.SELÇUK' un "Demek ki bi seçenek yaratmaya çalışıyorlar bu demin
senin söylediklerimde doğrulayan şey bu" "... Bu Cheneye kini yazabilecekmiyiz" dediği,
İ.YILDIZ' m "Abi çıksın bakalım toplantıdan yazılıcakmı yoksa özel bir şey mi onu Elçin ile
akşam konuşacağız. BALBAY da bu büyükelçiden edinimler aktarsın, bakalım ne oluyor"
dediği, İ.SELÇUK' un "O zaman onları bekleyelim çok önemli çünkü bence çok
önemli..."dediği,
16 v v
/~ • / / i ""'"> * y • h__ ^\
tehlikenin farkına vardı bunu belirten bir sürmanşet bir şey yapabilir miyiz diye dün
reklamcılar geldiler bir hayli güldük falan işler fena değil bakalım ne çıkacak ... ERSİN İNDE
KAYGISI ŞU DİYOR Kİ GAZETENİN BÜTÜN ŞEYLERİNİ TEMİZLEDİK ÇÜNKÜ BİR
SÜRÜ İŞ YAPMIŞTIK BİLİYORSUN İŞTE KARIŞMIŞTI İŞLER O ŞİRKET BU ŞİRKET
BÜTÜN BU YAN ŞİRKETLER TASFİYE EDLİDİ..." dediği, BALBAY'm "Ama öyle
yapmamız lazım abLyani şeyi odur abi.Şimdi burda da Baykal ile sizin ile konuştuktan sonra"
dediği, İ.SELÇUK' un "Tamam Baykal olayı." Dediği, BALBAY' m "Şimdi Baykal olayı siz
söylediniz ya aralık buluşmasında Baykal a biraz aç diyelim dediniz bir heyet olsun dediniz
sonrasmda Engin abi üzerine aldı onu biz küçük bir grup toplandık işte Sabih KANADOĞLU,
Alpaslan hoca, ben işte Yargıdan bir kaç kişi falan şimdi resmen her kafadan ayrı bir ses çıktı
yok işte Baykal a gidilip bu denir mi? şu denilir mi bu denmez falan mesala Alpaslan IŞIKLI
CHP de siyaset yapmak istiyor gidelim söyleyelim ve bende heyette olayım bende burda
siyaset yapacağım diyeyim diyor o zaman sizin söylediğinizin şeyi kaçıyor yani siz genel bir aç
diye önermiştiniz ya aralık ayında" dediği, İ.SELÇUK' un "Şimdi Balbay burda geçen gün beni
burada Bülent Berkarda eski rektör falan Tonguç Görker bide İstanbul Üniv. eski rektörü
Kemal Alemdaroğlu falan geldi orada bana söyledikleri şey efendim sen toparlarsın bu işi bu
işin başına geç bilmem ne gibilerinden tabi bu olmaz ben yalnız orda bir aklımıza bir şey geldi
işte seninlede konuştuk galiba" "Fakat oda olmadı, şimdi orada da yine çeşitli fikirlerde
insanlar bir araya geliyorlar işte Kemal Alemdaroğlu dediğin zaman Doğu Perinçek e yakın
öbürünü dediğin zaman berikine yakın Tuncay Özkan tabi onun da televizyonu var Doğu
Perinçek inde var efendim diyorlarki işte Kanal B oda bir Üniv. Televizyonu" "Şimdi bir nokta
da sen konuyu açarsan biz Cumhuriyet gazeteziyiz efendim bu işlere girmeyiz ama ortada
böyle bir realite var ve yani İlhan Selçuk uda beni de başka arkadaşları da bir baskı altmda
tutuyorlar Çünkü burada Halk Partisinin kapalılığı dışarıda bir takım hareketlerin oluşmasına
yol açıyor. Burada Türkiyenin bu Üniv. kesimi ve bürokrat kesimi durumdan pek memnun
değil diye bir açılış yapabilirsin ama bunu yaparsan yaparken her zaman ben Ankara, ben
yazarım, ben köşe yazarıyım Cumhuriyet in vakfmdayım bizim böyle bir particilik siyaset
yapmamız imkanı yoktur mantığını hep göz önünde tutarak konuşmalısın" "Onu da biliyor
geçen gün şey geldi bana SHP Başkanı Murat Karayalçm geldi oda bir şeyler söylüyor diyor ki
müthiş Anadolu da bir yakınma var şuralara gittim diyor bu şeyin sonu geliyor diyor AKP nin
diyor, ben o kadar iyimser görmedim, ben o kadar iyimser değil mi" dediği, BALBAY' m
"Bende öyle, şöyle görüyorum İlhan abi bende iyi bir seçenek gelmeden bu partinin sonu
gelmez" dediği, İ.SELÇUK' un "Proplem budur ama bunu nasıl söyleyeceksin bunu Tuncay
Özkan mesala bu partiye efendim oda bir liderlik peşinde galiba anladığım" dediği, BALBAY'
m "Liderlik peşinde abi Nisan a kadar eğer CHP ye genel sekreter yapmazlarsa kendisi parti
kuracakmış" dediği, İ.SELÇUK' un "Yani biz şeyin içindeki Cumhuriyet in içindeki kendi
içindeki çözdük Cumhuriyet in içinde ki bütün sorunları kar ediyoruz, satışımız artıyor 100
bine çıkacağız efendim işte medyadan bahset bana sorarsan biliyordur ama Doğan grubunun
Cumhuriyet e yanaştığını söyle. Ve bir noktada dinciler tepeleyecekler herkesi
Baykal ıda tepeleyecekler o zaman ittifaklara ihtiyacı var. Yani sen bilirsin o işi" dediği,
23.12.2007 günü saat:12.47'de Veli KÜÇÜK ile Vedat..? (YENERER) yaptığı telefon
görüşmesinde özetle;
VELİ'nin "Bu sabah bende seni arayım diyordum be, yazını okudum internette"
"Güzel çok güzel olmuştu" dediği, VEDAT'm "Ya paşam yazıyoruz da hiç bişey şey yok ki
suyla yazıyoruz" dediği, VELİ'nin "Yo yo hayır bi şey yok değil oluyo, gayet güzel oluyo"
dediği, VEDAT'm "Bi yararı oluyosa iyi paşam" dediği, VELİ'nin "Oluyo oluyo, oluyo ben
bakıyorum, yani yavaş yavaş millet artık uyanmaya başladı ya..." dediği,
*Kayıt Sıra No:3891'da kayıtlı, 14.02.2008 günü saat:11.40 sıralarında İlhan SELÇUK
ile Bülent TANLA'nın yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "Günaydın Bülent" "...şöyle oldu yazı BÜLENT daha detaylı ve
yapısallığa daha fazla ilişkin bir yazı yazacak idim..." dediği, B.TANLA' nm "... bunun bu
şekilde ortaya koymak iyi başlangıç olmuş" "Tartışma safhasında ortaya çıkacak bu çok daha
tepeden bir bakış olmuş" dediği, İ.SELÇUK' un "... birileri diyorlar ki bu Aydın DOĞAN
alacağını aldıktan sonra anlaşacak, kimileri de öyle diyorlar ki; Yok bu öyle bir olay ki AYDIN
DOĞAN'IN İPİ ÇEKİLMİŞTİR, onu hissettiği için efendim bunu yapıyor falan gibi" dediği,
B.TANLA' nm "Tabi, siz çok önemli bir şey vurgulamışsınız bugün yani sermaye el
değiştiriyor" "Burda, bence bu çok daha geniş kapsamlı olmuş ve çok daha ses getirebilecek
nitelikte diye algıladım ben" "...bu büyük cesarettir yani..." dediği, İ.SELÇUK' un "Bazı şeyler
var konuşacak çünkü dün gece bu Rektörler beni bir yere götürdüler..." "eee ORADA BİR
BASKI KURDULAR ÜSTÜMDE onu anlatacağım sana" dediği,
*20.02.2008 günü saat: 13.32 de Vedat YENERER'in Gülgün FEYMAN ile yaptığı
görüşmede; Habertürk te yürütülen "Mehmetçiğe yardım kampanyası" dan bahsettiği,
kendisinin de "ben onun bütün pisliklerini biliyorum ama Turgay CİNER izin vermedi" dediği,
bu konunun Turgayla alakası olmadığını konuştuğu, Gülgün'ün "Melih MERİÇ'in rezidans
aradığını" anlattığı, kendisinin de "bu satıştan cebine para girdi" dediği, Gülgün'ün de "Murat
ONGUN'un aldığı arabadan bahsettiği"
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ YAPILANMASI
ERGENEKON Terör Örgütünün, LOBİ faaliyetleri çerçevesinde; "kendi sivil toplum
örgütlerini oluşturmak ve mevcut sivil toplum örgütlerini kendi kontrolleri altına almak" için
faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.
ERGENEKON Terör örgütünün, "ERGENEKON" isimli dokümanda belirtildiği
şekilde, sivil toplum örgütleri çalışmasının alt yapısını oluşturacak bazı araştırmalar yaparak
dokümanlar hazırladıkları, ayrıca değişik isimlerle dernek ve federasyonlar kurdukları, bazı
mevcut sivil toplum örgütlerini de destekleyerek kendi etki alanlarında tuttukları tespit
edilmiştir. Bu bağlamda farklı isimlerde Kurulan sivil toplum örgütlerinin bazılarında,
kurucularının aynı kişiler olduğu, yakın tarihlerde kurulduğu, hatta birkaç derneğin aynı
binada faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.
c
Bahsedilen Sivil Toplum Örgütlerinin alj^lpısınıpusturmak için;
*"Dinamik Ulusal Güç Birliği Kuvvayil^illîye Cephjpfi
m
*"Kemalist Hareket" isimli belgelerin ERGENEKON Terör Örgütü tarafından
hazırlandığı ve uygulamaya sokulduğu anlaşılmaktadır.
Uygulama neticesi ortaya çıkan Sivil Toplum Örgütleri;
*Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi,
*Kuvayı Milliye Derneği,
*Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği,
*Büyük Hukukçular Birliği Derneği,
*Ayasofya Derneği,
*Büyük Güç Birliği Derneği,
* Ulusal Birlik Hareketi Platformu,
*Kuwa-i Milliye Derneği olduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosunda yer alan şüpheliler Veli
KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve örgüt üyesi Tuncay GÜNEY'den elde edilen
'ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ
İSTANBUL 29 EKİM 1999" isimli "ERGENEKON" dokümanında,
"ERGENEKON" un 21.yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplannın yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanılması gerektiği, her
meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile "ERGENEKON" un iç ve dış
faaliyette daha etkin bir güç haline erişilebileceği belirtilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" belgesinde ise "Türk Silahlı Kuvvetleri
bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'a bağlı olarak sivil unsurların örgütlenmesinin
zorunlu olduğu, bu faaliyetlerin LOBİ adı verilen gizli örgütsel çalışma ile yapılacağı"
belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanında "SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ" başlığı altında,
"ERGENEKON" un, kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, sivil toplum
kuruluşlannm içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevini yerine getiren örgütler
olarak değerlendirildiği, ERGENEKON'un Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanının "KAPSAM" başlığı altında; "LOBİ geniş halk kitlelerine
yönelik çalışmalannda, özellikle gençlerin Kemalist ideolojiye ve ülke çıkarlan doğrultusunda
yeniden örgütlenmelerini sağlamayı tasarladıklan, bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı
sıra büyük kentlerin varoşlarında ve Güneydoğu Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş sahipsiz
gençlerin örgütleneceği belirtilmiştir.
Aynca "Ergenekon" ve "Lobi" isimli dokümanlarda; "Ergenekon, Türkiye' de
faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir
zorunluluktur." ve "Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal
eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve
eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak
kalmalıdır." Prensipleri doğrultusunda Türkiye"de faaliyet yürüten Sivil Toplum
Kuruluşları ile ortak faaliyetler sürdürerek Ergenekon"un bu kuruluşları kontrol eden
bir mekanizma olması amaçlanmaktadır." Şeklinde amaçlar belirlendiği tespit edilmiştir.
Örgüt yöneticileri, "ERGENEKON" ve "LOBİ" dokümanlannda belirtilen amaçlan
gerçekleştirebilmek için, öncelikle sivil toplum örgütleri çalışmasının alt yapısını oluşturan
"DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE CEPHESİ" ve "KEMALİST
HAREKET" dokümanlarının hazırlanmasını sağladığı ve devamında hedefleri doğrultusunda
çok sayıda sivil toplum örgütleri oluşturduklan tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle "DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE
CEPHESİ" ve "KEMALİST HAREKET" dokümanlapjaıa^zeti anlatılacak, daha sonra da
örgütün amaçlan doğrultusunda bugüne kada^oluştuKjuğıj sivil toplum örgütleri
yapılanmasından bahsedilecektir. /<* "'" v" "'■
il ' •".- •, - '
DİNAMİK-ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE
CEPHESİ DOKÜMANI
Söz konusu dokümaN, Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN ve
Tuncay GÜNEY isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup (61) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde; Dinamik adı verilen bu çalışmada "Ulusal Güç
Birliği" gençliğin mercek altına alınarak analiz edildiği, 21.yüzyıl Türkiye'sinin ulusal
çıkarlanna ve Kemalist ideoloji ilkelerine uygun biçimde yeniden örgütlenmesinin planlandığı
belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu ne kadar yaşamsal kurum var ise
vefatından sonraki süreçte işlemez hale getirilip kapatıldığı,
Atatürk'ün kurduğu kurumlardan birisinin de, 5 Bin şubeli "HALKEVLERİ" olduğu,
halkevlerinin kapatılmasının Türk gençliği ve ulusu için en önemli kayıplardan birisi olduğu,
Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak kurumlardan bir diğeri olan "KÖY
ENSTİTÜLERİ"nin işlevsiz kılınması ile Türk gençliğinin ilerlemesinin önüne geçildiği,
Ayrıca totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin, önce faşizmin,
ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini bulduklarını, bazılarının
darağacında can verdiğini, bazılarının zincir bozan günlerini yaşadıklarını, bazılarının
da kalp krizi kuşkuları ile arkalarında "Ben zengini severim(!)" sloganını bırakarak bu
dünyadan göçüp gittikleri belirtilmiştir.
Yine dokümanın devamında; Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919
koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise;
unsurlar ve koşullar gereği Türkiye'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişmeye gebe
olduğu belirtilmiştir.
Dinamik adı verilen bu dokümanda Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik
unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlanna uygun doğrultuda
değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı
boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullannda rejim düşmanı haline
dönüştürülen ve Ülkü Ocaklan'nm etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi
hedeflendiği,
Aynca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü,
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik
yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Aynca Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkam olduğu CHP'nin ne yazık ki işlevini
yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma
zamanının geldiği belirtilmiştir.
5- 28.10.2005 günü Fener Rum Patrikhanesi önünde Milli Güç Platformu, Büyük
Hukukçular Birliği Derneği, Türk Ortadoks Kilisesi, Noel Baba Vakfı ve Milliyetçi İş
Adamları Derneği tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı,
eylem sırasında Kemal KERİNÇSİZ'in kısa bir konuşma yaptığı, daha sonra Noel Baba Vakfı
başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını okuduğu,
Söz konusu eyleme diğer şahıslann yanı sıra Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi
ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın katıldığı tespit edilmiştir.
%s^~^
Muzaffer TEKİN'i de bu şahısların yanında, basın açıklamalarında tanıdığım Veli KÜÇÜK,
Ergün POYRAZ'ı da Sevgi ERENEROL vasıtası ile tanıdığını" beyan etmiştir.
7î2^^/^
getirildiğini, ancak daha sonra sabıkası sebebi ile ayrıldığını, Ulusal Birlik Platformu adı
altındaki platform kurduğunu, platformun dernekler kanununa göre oluşturulduğunu, bu
platformda 49-50 tane kurucu derneğin bulunduğunu,
Muzaffer TEKİN ile ceza evinde iken görüştüğünü, ceza evinden çıktıktan sonrada
görüşmesinin olduğunu, yine Muzaffet TEKİN vasıtası ile Sevgi ERENEROL ile Taksimde
bulunan Türk Solu binasında tanıştıklarını, daha sonra Sevgi ERENEROL'un davetlerine
gittiğini Veli KÜÇÜK ile Türk Dünyası Araştırmalar Vakfında karşılaştıklarını, Yozgat Ceza
evinde iken Tuncay GUNEY'in yanına geldiğini Veli KÜÇÜK'ün emrinde çalışan istihbarat
görevlisi olduğunu anlattığını, Mehmet Zekeriya OZTÜRK ile de tanıştıklarını" beyan etmiştir.
Tape :1024, 12.01.2008 günü saat:13.08'de Veli KÜÇÜK ile A.Ç. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; VELİ'nin "Sayın valim ne yaptınız" "Ben vakıftayım yemeğe gel
yukarı gel sayın valim" dediği, AYHAN'm "Komutanım oraya çıkmayalım biz ama bir
görüşelim" dediğiveLİ'nin "Tamam geldiğinde içeri ben haberim olsun..." dediği, AYHAN'm
"...o bizim milletvekilimiz de gelsin size bir allahısmarladık diyecek tamam" dediği,
22.01.2008 günü saat:11.55'te Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "Muhtar sende şey var mı HaberTürk televizyonu" "Veli
KÜÇÜK'le beraber birçok adamı içeri aldılar." "Bi bişey var hem de öyle mesela Güler
KÖMÜRCÜ var gazeteci. Onu da almışlar hiç bunlarla bi ilişkisi yok. Demek ki mesela
benim bildiğim bi ilişkisi yok. Biçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler
KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. GİZLİ TOPLANTILARDA
BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'YÜ. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim
bunlar ayrı bi iş çeviriyorlar." dediği, X Şahsın "Şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa.
Surdaki telefonlarına onlar bile paravan. BANA VERİYOR CEP TELEFONU ŞUNLA
GÖRÜŞELİM. Diyorum senin yasallağın nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben
devletten hizmeti vatandaşa ulaştırmam lazım." "Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan
olur ya. Devlet dedim ona hizmeti dedim bedellen satar mı halkına dedim ya. Bu devlet
olmaktan çıkar dedim ya. Bu dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu
kime, ben sana bunun fotokopilerini istersen fakshyayım." Dediği, Emin'in "Ya bunu
Emniyete sorsana bu... nedir diye." Dediği, X Şahsın "Bu Emniyetten ya bu neyse telefonla
konuşulmayı da." "BEN BUNU ŞEYE YOLLAYIM MI ÇÖLAŞAN'A?" dediği, Emin'in
"ÇÖLAŞAN'a gönder. Mustafa BALBAY'a gönder. Cumhuriyetten ikisi ikisine de gönder
...onlar beraber..." dediği,
22.01.2008 günü saat: 11.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "...Ortodoks Kilisesinde toplantı olurdu mesala. Bu günler
münler ben bir defa mesela herhalde 5-5 yıldan fazladır oraya giderim ben." dediği, X
Şahsın "Bu Enver ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar?" diye sorduğu, Emin'in
"Enver ALTAYLI ne iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki.
"Yani CIA bağlantılı belli dün akşam konuşurken Nazara anlattı." dediği, X Şahsın "Valla bu
büyük bir operasyona benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyodu kapattı. Tekrar arar ben
sana dönerim." dediği, Emin'in "Kemal'i anlarım, Kemal KERİNÇSİZ bunlarla beraberdi
sürekli." dediği,
22.01.2008 günü saat: 14.40'ta Emin GÜRSES ile Devrim...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle; Emin'in "... Sami Hoştan'la Sevgi Erenerol'ün ne ilişkisi var?" "Veli
paşa Veli paşayla Sevgi Erenerolle Güler Kömürcü'nün ne ilişkisi var?" "Hocam ben
bunların bütün toplantılarına katıldım." "...Sevgi'nin yaptığı toplantılarda özellikle Kilisede
yapıldı. Bu toplantı Karaköy'deki Kilisede. O Kilisedeki toplantıda hiç bi zaman ben o
Kuvayi Milliye, onlar CIA ile bağlantılı. Bi iki tane Kuvayi Milliye örgütlenmesi var." "O
Albay falan onlar, onların yanımıza geldiğini hiç görmedim." dediği, Devrim'in "SEN
NERDESİN?" diye sorduğu, Emin'in "BEN EVDE DEĞİLİM, BAŞKA BİYERDEYİM."
"...Sevgi'nin yaptığı tek şey Muzaffer Yüzbaşıyı gidip ziyaret etmek. .. .Danıştay Meselesiyle
bunun ne işi var. Danıştay Meselesinin arkasında İsrail'in olduğunu aylardır söylüyoruz ve
bu konuda şahitler çıktı. Şahitleri bile Savcılık dinlemedi." dediği, Devrim'in "Ya burada
ciddi bi hegemonya savaşı var." Dediği, Emin'in "Ya Türkiye'de içerde karşılıklı savaş var.
Bunun dış bağlantısı da var. Nasıl ki Sedat Peker'in içeri atılmasını isteyen Amerikan
Büyükelçisidir. ...Bunların da başka bi bağlantısı var." dediği tespit edilmiştir.
S'' -J
^^ fj^
^V ^V^h^^^
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanmasının,
legal faaliyetle çerçevesinde örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıkları düşünülen
yönetim aleyhindeki miting,gösteri,yürüyüş v.b. sivil toplum faaliyetlerinde istihdam edildiği,
Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL
gibi etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve
dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının
tepkisini de çeken kişilere yönelik suikast planladığı, bazı şahıs ve kurumlar hakkında örgüt
amaçları doğrultusunda istihbari bilgiler toplayarak hukuka aykırı bir şekilde kişisel veri
olarak kaydettiği, yine örgüte gelir temin etmek için tahsilat amaçlı bazı şahıslan takip ettikleri
tespit edilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki bu hücre yapılanması içersinde hiyerarşik
bir ilişki olduğu, belirli bir emir komuta zinciri içinde hareket ettikleri, örgüt mensuplarının
sözde yüzbaşı,binbaşı,komutan,karargah,operasyon v.b. askeri terimler kullandıkları,
yöneticiler ile konuşurken "Komutanım, Emredersiniz" şeklinde hitap ederek hiyerarşik yapıyı
ortaya koydukları görülmektedir.
Soruşturma evrakından bu yapılanmanın örgüt üyelerinin amaçlan doğrultusunda
planladıklan eylemleri gerçekleştirmede kararlı oldukları, bu eylemleri gerçekleştirmek amaç
ve iradesiyle bir araya geldikleri ve hedefleri doğrultusunda ciddi çalışmalar yaptıklan
görülmektedir.
Kuvayı Milliye Derneği yönetici kadrosunun etrafianna topladıklan kişilere, vatanın
elden gittiği, halkın bir en evvel ayaklandmlması gerektiği, ülkede birçok hainin olduğu,
bunlann cezalandmlacağı gibi anlatımlarla ülkede ciddi kaosa sebebiyet verecek eylemler
yaptırmaya çalıştıklan,kişileri de bu eylemleri vatan ve millet için yapacaklanna inandırdıklan
görülmektedir. Kapalı alanlarda yaptıklan yemin törenlerinde "Sevgili arkadaşlar! Bu uğurda
ölmek var; öldürülmek var!.. Öldürmek var" şeklindeki ifadeleri ile de örgütün amacı ve
yapısı ifade edilirken, örgütün eylem planlan içersinde şiddet olduğu da açıkça vurgulanmıştır.
Örgütün yapısı, sahip olduğu üye sayısı, araç ve gereç bakımından planlanan suçlan
işlemeye elverişli olduklan görülmektedir.
Örgütün, ordumuzu hiçe sayarak içerisinde hainlerin olduğunu ileri sürüp Kuvayı
Milliye Derneği altında mevcut orduya alternatif yeni bir ordu bile kurmayı planladıklan
görülmektedir. Demokratik sistemlerde suç ve suçluyla mücadele için kurulan kurumlara
dışında hiçbir şahıs, topluluk, zümre bu yetkiyi paylaşamaz. Kaldı ki yetkili kurumlar olan
güvenlik güçleri dahi suçla mücadele ederken yetkileri ve sorumluluklan ulusal ve uluslararası
hukuk kurallan ile belirlenmiştir. Anayasanın 6. maddesinde "Hiçbir kimse veya organ
kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmü getirilmiştir. Mehmet
Fikri KARADAĞ liderliğindeki bu hücre yapılanması süreç içersinde örgütü devletin bir
güvenlik kuvveti gibi görmeye başlayıp, mevcut hukuk sistemini hiçe sayarak, vatandaşların
yaşadığı mağduriyetleri, kendi usul ve yöntemleri ile çözmeye başlamışlardır.Öte yandan
istihbarat toplama yetki ve görevi de kanunlarla belirlenmiştir. Yasalann yetki verdiği
kurumlar dışında hiç kimse istihbarat toplayamaz. Fakat yine soruşturma dosyasında bulunan
delillerden anılan hücre yapılanmasının tamamen gayrimeşru bir şekilde birçok kişi ya da
kuruluş hakkında istihbarat topladığı, bu bilgilerin bir kısmını güvenlik birimlerine bildirirken
bir çoğunu da örgütün amaçlan doğrultusunda kullandığı anlaşılmıştır.
Örgütün, devlet adına hareket ediyormuş görüntüsü verip, bunun kolaylığından
yararlanarak tahsilat, adam kaldırma ve benzer mafya tarzı eylemler gerçekleştirmeyi ve bu
şekilde de örgüte gelir temin etme adına ciddi rantlar elde etmeyi planladığı da görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Djspâğındeki illegal yapılanmasının
lideri aynı zamanda Derneğin de genel başkanı olan^îvfehmet Pîfer4 KARADAĞ'm "...Bu
i *' , - ' "f
f
7V- ^^M7^^~)
uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var" şeklinde şiddet içeren yemin merasimini
özellikle son yıllarda doğu bölgesinden aldığı göçle Kürt kökenli vatandaşların nüfusunda
ciddi artışların yaşandığı bilinen Mersin ilinde yaptırmış olması dikkat çekicidir. Ergenekon
Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki diğer bir yapılanması olan Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Derneğinin de Mersin'in PKK terör örgütünün eline geçtiği propagandasıyla şehrin
Yörük köylerim savaş vermeye çağırdığı, bu çerçevede Mersin'de toplumsal gösteri yürüyüş
ve eylemler düzenlediği dikkate alınırsa , ülkede kaos ve anarşiye sebebiyet verecek olayların
kıvılcımının yakılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Gizli tanık 17 , ifadesinde aynısı ile ; "Ali KUTLU, Mersin ilinden derneğe gelmişti.
Kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin'de
VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk
bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığmı, bundan
dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum."
şeklindeki beyanı da bu değerlendirmeyi doğrular niteliktedir.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanması
içerisinde yer alan şüphelilerin Orhan PAMUK, Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman
BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'e suikast planladıkları kendi telefon görüşmeleri
içeriğinden, fiziki takip tutanağından ve şüpheli Coşkun ÇALIK'm ikrarından
anlaşılmaktadır.Haklarmda suikast planlan yapılanlann etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve
kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile
de yandaşlan olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi
menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse
gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki
bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği
görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin
asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet
YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye
bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun
bir tehlike oluşturacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki Ergenekon Terör Örgütünün hücre
yapılanmasının, halkı kin ve düşmanlığa tahrik yönündeki propagandalan öylesine etkili olmuş
olacak ki,Kayseri ilinde yaşayan bir vatandaşın bulunduklan bölgede ki Kürt kökenli
vatandaşlarla yaşadığı sorunu adli merciler ya da güvenlik güçlerine bildirmek yerine
İstanbul'da bulunan Mehmet Fikri KARADAG'a bildirerek yardımını talep ettiği, diğer taraftan
yine üst komşusu ile sorun yaşayan başka bir vatandaşın yaşadığı problemi resmi mercilere
intikal ettirmek yerine Mehmet Fikri KARADAG'a bildirerek yardımını talep ettiği telefon
görüşmeleri içeriğinden anlaşılmaktadır. Mehmet Fikri KARADAĞ ise kendisine yapılan bu
başvurulan adli merciler yada güvenlik güçlerine yönlendirmek yerine Kürt kökenli
vatandaşlarla ilgili yaşanan sorun karşısında ilgililere "teslim olmamalarını,her şeyi planlı bir
şekilde yapacaklarını" söylediği, komşusu ile sorun yaşadığını bildiren bir vatandaşa da
etrafında bulunan iki adamını göndererek yardımcı olmaya çalıştığı anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneği gibi sivil toplum kuruluşlan
kurdurmasmdaki asıl amaçlarından birisinin, örgütün amaç ve ilkelerine aykm davrandıklannı
—düşündükleri yönetimi, gerek sivil toplum tepkisi görüntüsü altındaki legal faaliyetleri ile ,
gerekse etnik,siyasi ayrımcılık, provakatif terör eylemleri gibi illegal faaliyetlerde kullanarak
ülkede kaos ve kargaşa çıkartıp yönetim zafiyeti oluşturarak, kamuoyunda askeri bir
müdahalenin haklılığı kanaatini temin edip Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kendilerince askeri
müdahale yapacağına \nw$Mmt*£gx gruba zemin hazırlayıp, yönetimden uzaklaştırmak
olduğu açıkça görülmektedir.* ° ^\
'A'
Açıklanan konuyu destekler nitelikte çok fazla miktarda doküman, görüntü,ifade ve
telefon görüşmeleri bulunmaktadır. Bunlar her bir şüpheliye ilişkin bölümde ayrıntısı ile
açıklandığından burada tekrar edilmeyerek, sedece aşağıda yazılı birkaç telefon görüşmesinin
anlatılması ile yetinilecektir.
Tape No: 179, 12.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nazmi isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle ; Nazmi ; "Ne Olacak Bu Kürtlerin Durumu Ya", Mehmet Fikri:
"Bu millete ihanet eden herkes belasını bulur.^Bu memlekette yeri yok.", "Hepsi defolur gider
cehenneme.", "Hepsi Cehenneme. En İyisi Ölüşüdür Biliyorsun."
Tape:7, 01.01.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile görüşmesinde özetle; Muhammet:
"Komutanım ben de çalışıyordum, bir arayayım dedim, şu gazetelere bir göz atıyorum, bunlar
iyice kudurdu", "Nasıl yapsanız, bunlara bir ses yapmamız lazım", ".... Kenan EVREN'i
görmüyor musunuz PKK ya destek amaçlı konuşmalar yapıyor" ,... ".. onlara bir düşünce
yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" , Mehmet Fikri:
"Yok, sakın yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakın", "Onlara prim verirsin, bizim
istediğimiz zaman yapacaz, onlar istediği zaman değil" , Muhammet : "A.T.var ya DTP
başkanı, ..." dediği, Mehmet Fikri'nin "Soyu sopu ermeni, hepsi ermeni, bu millete diş bileyip
duruyor, boyna zorluyorlar başlarına gelecek var"
Tape:565, 02.11.2007 tarihinde Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: "İyi belki çıkar da kurtarak a...koycam. Savaş çıkar da o
kuyumcuları muyumcuları soyak o adamları." "Valla banka mankalara girek belki millet savaş
telaşına düşer a... koyım, yarak ölü bizde gidek bankaları soyarık a...koyim." "Benim derdim
o. Yoksa ne s... ben Türkiye'yi a...koyım he" , Coşkun : "Bende zaten onu bekliyorum bende"
Tape:375, 27.07.2007 tarihinde Ali KUTLU (Kahraman ŞAHİN'in telefonundan) X
Şahıs (Şerafettin GÖZÜKELEŞ) ile görüşmesinde özetle ; X şahsın "Evet ne oldu,bizim Taner
bey (Taner ÜNAL) gil çıktı mı acaba" dediği, Ali'nin "Yok hala devam ediyor" dediği, X
Şahsın "Yardımcı olsanıza Kuvayı milliyeciler olarak" "Ne yapmış ki. ..bir sürü it uğursuz
köpek varken yani bunları mı almak gerekiyormuş" "Dün yazı hazırladım gene hazırlıyorum,
AKP ile artık daha şiddetli mücadele edicez yani" "Senide içeri aldılar mı" dediği, Ali'nin "Biz
İstanbul'dayız" "Çok kalabalığız burada, Ekip var" dediği, X Şahsın "Nasıl şey yapıyorlar mı
yani yine devlet üstüne gidiyor mu" dediği, Ali'nin "Hiç üstüne gitmiyor. Genelkurmaydan
araştırma yaptık, tek Kuvayı Milliye orada kadıköydeki Kuvayı milliye dedi, dün
Genelkurmayın basın açıklamasında" "Bizi işaret ediyor yani Genelkurmay" dediği, X şahsın
"Türkiye'de genel durum nasıl şu anda" diye sorduğu, Ali'nin "Şuan kötü, berbat. İşte bakacaz,
bi hamle yapacaz yakında, her şeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin birşey oldu
mu" dediği, X Şahsın "Ne hamlesi yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "Telefonda olmaz
tamam" dediği, X Şahsın "Kardeşim bu tarikatlara cemaatlere komple el koysunlar
kapatsınlar" dediği, Ali'nin "Öyle Yapıcaz Zaten" "11 kasım 1938'den bu güne her kurum
kuruluş şahıstan hesap sorucaz. Sen hiç kafanı yorma rahat ol yani" dediği, X Şahsın "Yeni
şafak yeni Türkiye gazetesi var birde bu amma kodumun tam militan bir gazete o da ya"
dediği, Ali'nin "Hepsine el koyacaz kafanı yorma hepsini" dediği, X Şahsın "Ya düşündükçe
sinirleniyorum vallahi billahi ya, gidip eylem yapasım geliyor ya" dediği, Ali'nin "Ya boşver,
akşam MSN'de şey yaparız. Telefonda girme bu tip şeylere tamam mı" dediği ve telefonların
dinlendiğini ima ederek bu konu hakkında akşam MSN'den görüşmeyi tavsiye ettiği,
Tape:20,13.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Remzi ÖZKAN
arasındaki görüşmede özetle ; Mehmet Fikri : "Sağol bomba gibiyiz, Allah'a şükür,
uğraşıyoruz burada ki şeylerle, vatan hainleriyle", "Karargahtayım", Remzi:
www.Alanyaajans.com şeklinde bir internet adresi verdiği, daha sonra "Dün bi Kürt
vatandaşın birisi bi açıklama yapmış" "Alanya'da i^efîmmşzxkı söylettirmiş öğrencilere,
'<"~ZS^
onla ilgili bir açıklamam var izleyebilirsin paşam" dediği ve Milli Eğitim'in yaptığının suç
olduğundan bahsettiği, Mehmet Fikri : "Ya milli eğitimin başı ne ya, anam kurt, babam arap
diyosun, sen nesin, ben diyorum ki,....olabilirsin, başka ne olabilir., peki oldu yavrum"
Tape:23, 20.03.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile A.C. arasındaki
görüşmede özetle; A : "... o dava mava açtılar herhalde bugün, şey hakkında, televizyonda ben
okudum da o içişleri bakanı p...." , Mehmet Fikri : "A., suç olmadığı için dava açamazlar, suç
unsuru yok", A.: "açsa da ..biraz halk hareketi ivme kazansın, bir iki tanesi geberdi mi, ondan
sonra güç olduğu zaman bir şey olmaz, bu iş kitleselleştimi ondan sonra defolup giderler" ,..
Mehmet Fikri': "..onların kurduğu oyuna gelmiycez biz kuracaz oyunu"
Tape:93, 27.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Ahmet SAYAR
arasındaki görüşmede özetle; Ahmet'in televizyonlarda Genel Kurmay'm Muhtıra
açıkladığının söylendiğini anlattığı, Mehmet Fikri'nin "Oh ne güzel, demek ki Kuvayı Milliye
hedefine ulaştı" , Ahmet : "O zaman Anayasa Mahkemesi de yarın bu işi aynen
bağlar" , Mehmet Fikri :"...........Köpek gibi bağhycaklar" , "Ne mutlu Türküm diyemeyen
... ne işi var Atatürk'ün köşkünde" , "O zaman generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar"
, "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu bizimdir" , "O yemin var ya o yemin", "Bizim
Mersin'deki konuşmaların da hepsi gitti, bunlar da bi bok yapamaz falan dedik", Ahmet :
"Hainlerin, azınlıkların bu ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar
hükmedebilirler" , Mehmet Fikri : "Anayasa Mahkemesi iptal edecek ve erken seçime
gidilecek başka çare yok" , "Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli
olur",
Tape:95, 28.04.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Nilgün isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Nilgün : "Bir görev veriyor musunuz bana gelim mi İstanbul'a" ,
Mehmet Fikri : "Gelmene lüzum yok, şimdi yarın biz gidiyoruz" , Mehmet Fikri : "Oradaki
toplantıya", Nilgün : "Gerçekten emrinizdeyim yani, ne yapabilirsem" , Mehmet Fikri :
"...devam et orda teşkilatlanmaya" , Nilgün : "Muhtıra ile ilgili ne yapıyoruz", Mehmet Fikri :
"Hiç bir şey, şimdilik" , "Aynen devam edin" , Nilgün :"Talimatınız olursa bekliyorum
başkanım", "Hepimiz hazırız burada","Bizde çok kalabalığız", Mehmet Fikri : "Yaparız,
yapacaz evel Allah "dediği,
Tape.:125, 07.05.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yakup isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Yakup'un Kayseride bazı kurt gurupların olduğunu, bunların
halka ve bazı iş adamlarına baskı yaptığını, bazı şahısların bunlardan faizle para aldığını,
şahıslarında bu kişileri tehdit ettiğini anlatarak, bu şahıslara ne yapmaları gerektiğini sorduğu
ve "E.A.diye bir Kürt burada, .. milletin kanını emiyor, ..bizim bu esnaflara nasıl yardımcı
olabiliriz" , Mehmet Fikri : "Ne demek ya, öyle şey olur mu, onlar siktir olup gitçek ...",
"Onları bana sormayın oğlum .. nasıl yaparsanız yapın, .. teslim olmayın da köpeğe" , Yakup
:"Yok komutan, köpeği nasıl zehirleyip elindekini nasıl alacağız onu düşünüyoruz" , Yakup'un
dikkatli olmaları gerektiğinden bahsettiği, Mehmet Fikri ."Planlı yapacağız planlı",
"Balıklama atladın mı işler karışır", Yakup ."Anladım komutanım, o zaman biz şu
oluşumumuzu yaptık mı.", "O zaman özel konuşuruz bu mevzuları zaten" ,
Tape:33, 02.07.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Yusuf isimli şahıs
arasındaki görüşmede özetle; Yusuf : "...Bu Yeraltı Durumu, şeyden sonra mı düşünüyorsun,
seçimden sonra mı" "... ekip hazırla dedin ya", "ben çok ciddiyim baba" , Mehmet Fikri :
"Onu boşver, unut onu" , "23 Temmuzdan sonra konuşuruz" , "Şu anda söz konusu değil"
"Memleket tam kaosa gidecek zaten, öyle gözüküyor" "Ortalık duman olacak, Herhalde
Birileri Bir Şey Yapar, Hepsini Bize Mi Bırakacak" , "Ellerinde Orduları olan, Polisleri olan
kuvvetleri olaala^yapsın ya"
**&- /">*
Tape:75, 08.10.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: " Ne yapıcaz komutanım,bunun sonu ne olucak", Mehmet Fikri: "A..na
kodumun çocukları, 4 yıldızı takıp dolaşıyorlar, onlar yapsınlar ne yaparsa", Muhammet: ".. yapmamız
gereken şeyleri yapalım komutanım, ... jandarmanın, emniyetin birşey yapacağı yok", Mehmet Fikri:
"onlar yapar., kendine dert etme", Muhammet: "..bu böyle olmuyo, biz rahat duramıyoz artık, bazı şeyleri
yapıcaz komutanım, ..bayramdan sonra size 20 tane genç gönderiyom" "..20 tane sağlam ekip". Mehmet
Fikri: "Gözü kör mü devletin jandarması polisi özel harekat herşey var onlar yapar", Muhammet: "
Yapamıyor işte komutanım yani bu iş bize kaldı artık" ".. .Neyse komutanım biz geldiğimizde görüşelim
telefonda konuşmayalım da tamam" dediği,
Tape:290, 17.09.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Muhammet YÜCE arasındaki
görüşmede özetle; Muhammet: "Dönüşte Bir Konuşalım Komutanım, Şu İşleri Halledelim, Ankara'dakiler
İyice Coştular" "Şu DTP'liler, Bi Planımız Var Da, Onu Bi Görüşelim, Onu Bi Yapahm", Mehmet Fikri:
"Hiç bir şey yapmayın... yapsın o..pu çocukları, biz yapacağımızı zamanında yaptık", Muhammet:
"Sebahat TunceHe Şu Osman Baydemir" "Neyse döndüğünüzde bi görüşelim bu konuyu komutanım",
Mehmet Fikri: "...bunlan aklından çıkar evladım", Muhammet: "Yok komutanım bunlar iyice coştular,
bunlan halledicez, bunlann.. Suyu doldu" "biz kafaya koyduk halledecez yani de, bi ön bilgiyi sizden
alalım sizin bilginiz olsun dedim", Mehmet Fikri: "Aklınızdan çıkann öyle şeyleri.. katiyen düşünmeyin",
Muhammet: "Neyse döndüğünüzde görüşürüz komutanım"
Tape:451, 17.09.2007 tarihinde Erol ÖLMEZ ile Kahraman ŞAHİN arasındaki görüşmede özetle ;
Kahraman'm Erol' a nerde olduğunu sorduğu, Erol :"Taksime geçiyorum, ordan da Çarşamba'ya geçcem"
"İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani, .. .","Biz de mollaların arasına takıldık girdik işte ne
yapalım, soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya", Kahraman : "Ya hayırlısı olsun be kardeşim ya, görevini tam
yerine getir de" Erol : "Görevi getiriyoruz..." dediği ve Kahraman'a oruçlu olup olmadığını sorduğu,
Kahraman :"Yok değilim.." "Sen de mi" dediği, Erol' un "Yok ben tutanm ben hoca adamım biliyorsun
sakal bıraktım haberin yok galiba" "molla oldum ben de"
Tape:413, 22.10.2007 tarihinde Erkut ERSOY ile Miktat isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle ;
Miktat : "Yani bi şeylerin yapma vaktinin geldiğini, kimle konuşursam söylüyor. Radyo, televizyon,
medyaya baktığın zaman onlarda diyor. Söz bitti diyor." "Sözün bittiği yerde bizler neler yapacaz. Nasıl bir
güç oluşturucaz, Ne olacak yani " , Erkut: "Yani şimdi elimize silah alıp oraya gitmeye kalksak, o zaman
ona Genel Kurmay izin vermez yani. Biz hazırız." , Miktat : "Hazırsak o zaman bir şeyler yapalım yani "
"...Bazı erkler bu işi çözemiyosa, çözecek birilerinin çıkması gerekiyor.", Erkut'un "Ulusal bilinci ayakta
tutmak lazım." , Miktat : "...E bunun için de örgütlenmek gerekiyor kardeşim. Sadece belli yerlerde, sanal
alemde, internet üzerinde, surda burada değil. Artık pratik olarak yaşamın içerisine girmenin vakti geldi." ,
....Miktat : "E o zaman ikinci Kuvayı Milliye hareketini başlatmanın vakti geldi de geçiyor" "Yani Genel
Kurmay Şöyle Diyor. Beni bağlamıyor artık, şu süreçten sonra.", "Bi elimizde kalan ordumuz var
güvendiğimiz. Onlar da bizim elimiz kolumuz bağlı diyorsa. O zaman bu yumruğu biz vuracaz kardeşim.
Başka türlü yolu yok." , Erkut : "Yok biz hazırız yani. Genelkurmaya da söyledik zaten " , Miktat: "E bizde
hazınz o zaman Mersin'de" "Problem yok bizde hazmz. Gerekirse bu eller kalem tutar, gerekirse de silah
tutar" "Yani biz tetik düşürmesini de biliriz." "Ha bu işe baş koyulmuşsa bu bu şekilde olacak." "Başka
çaresi yok, çünkü süreç bunu dayatıyor." dediği, ayın 28'inde yapacaklan toplantı için Erkut'un Miktat'tan
sunum hazırlamasını istediği, Miktat : "Ama mesele o değil. Artık bu tür paneller, sempozyum türü şeyleri
bi tarafa bırakalım. Ya Milletin iradesi diyecez." "Biz de örgütlenecez ,bakın orda bir örgüt kararı
alacaz^.. .Türkiye genelinde sathında
/ 4-\
rjs^
il , ,*■— ^ ' J
örgütlenmek gerekiyor." "Biz bu ülkenin derin devletini oluşturacaz kardeşim. Başka çaremiz
de yok" dediği,
Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünce Derneğin tespit edilen faaliyetleri
şu şekilde bildirilmiştir.
Mersin İlinde kamuoyuna da yansıyan görüntülerde de görüldüğü üzere, Mehmet
Fikri KARADAĞ' m dernek üyelerine silah, Bayrak ve Kuran-ı Kerim üzerine "ölmek var,
öldürmek var, öldürülmek var" gibi beyanlarının bulunduğu yemin töreni yaptırdığı,
27.12.2005tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Merkez Kampusu önünde
Kuvayı Milliye Derneği tarafından "Ocak 2006 da Üniversitede yapılacak olan
Türkiye vatandaşlık rejimi ve azınlıklar sorunu konulu konferansın yapılması"
konulu basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme şüpheliler Mehmet Fikri KARADAĞ ve
Hüseyin GÖRÜM'ün katıldığı,
30.08.2005tarihinde Kadıköy "vatan topraklarının satıldığı, ülkenin parçalanmak
üzere olduğu ve 30 Ağustos Zafer Bayramı olması vesilesiyle Ankara iline Anıtkabire
gidip Ata'ya şikayet edecekleri" konusuyla ilgili olarak protesto eylemine 40 kişilik
grubun katıldığı, Ankara'ya gitmek üzere olan grubun Kadıköy Rıhtım caddesinden
Halit Ağa Caddesini takiben E-5 Acıbadem köprüsüne kadar yürüdüğü, yolun bir
şeridinin trafiğe kapatıldığı, gruba hitaben Kuvayi Milliye Derneği Genel Başkanı
olan şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından konuşma yapıldığı, belirtilmiştir.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca yapılan denetimlerde özetle;
Dernek yönetici ve üyelerinin tüzüklerinde belirtilen amaçların dışında, basın
açıklaması adıyla düzenlenen kanunsuz eylemlere katıldıkları, Milli birlik ve beraberlik
sağlamak görüntüleri altında, derneğin adını kullanmak suretiyle, Türk Devletinin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik şekilde, halkı suç işlemeye teşvik edici
faaliyetlerde bulunduğu, yasalara ve dernek tüzüğüne aykırı şekil ve şartlarda, derneğe üye
kaydedip illegal bir şekilde örgütlendiği değerlendirildiğinden bahisle Kadıköy Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
Ayrıca Dernekler mevzuatına aykırı birçok tespit nedeni ile de İstanbul Valiliği'ne
bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ DERNEĞİ
Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği 06.01.2005 tarihinde Ankara'da
Hasan KUNDAKÇI Başkanlığında kurulmuştur. 10.06.2005 günü yapılan Dernek Genel
Kurulunda Başkan Yardımcısı olan Taner ÜNAL' m Genel Başkanlığa, Emekli Albay Mehmet
Fikri KARADAĞ' m da Koordinasyondan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı' na getirildiği
tespit edilmiştir. Ayrıca sürekli VKGBH Derneğini kuran kişinin gerçekte kendisi olduğunu
söyleyen Ahmet CİNALİ de 18.10.2005 tarihinde yapılan Dernek Genel Kurul toplantısı
sonucunda Dernek Denetleme Kurulu üyeliğine getirilmiştir.
Derneğin amacı, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda, Türk Milletinin
birliğine, dirliğine, refah ve mutluluğuna, inancına, milli, manevi ve kutsal değerlerine, Türk
Devletinin üniter yapısına, Türk Vatanının bölünmez bütünlüğüne, yönelik iç ve dış
düşmanları fikir ve düşünce bazında tanıma tanıtma, kayıtsız ve Türk Milletine ait olan
Egemenlik haklarının Türk Milleti dışındaki Ulus veya Uluslar üstü kuruluşlara kısmen de
olsa devrine ve Türk Milletini müstemleke halkı haline getirmeye yönelik her türlü faaliyetlere
karşı, Büyük Önder Atatürk' ün Türk Gençliğine Hitabesi' nin idrakinde olarak T.C Devleti
vatandaşlarını sivil inisiyatif içerisinde Bilgilendirmek, şuurlandırmak, hukuken
^^P^ rjs^-
organize edilmiş birer milli mukavemet güç birlikleri şeklinde oluşturmak, Türkiye genelinde
faaliyet gösteren bütün MİLLİ - MİLLİYETÇİ - VATANSEVER derneklerin tek çatı altında
birleşmelerini temin ve Türk Milletinin hizmetine hazırlamak şeklinde belirtilmiştir.
Dernek tüzüğü incelendiğinde: Derneğin gerçekte Türkiye için çalışan ve Türk
insanını olumlu yönde bilinçlendirmek için kurulmuş ve bu yönde toplum yaranna olumlu
faaliyetler organize eden bir yapısının ve amacının bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak
araştırmalar ve incelemeler neticesinde derneğin kurulduğu günden günümüze kadar
faaliyetlerine bakıldığında sadece bayrak yürüyüşleri dikkati çekmektedir , 2005 yılı Nevruz
Kutlamaları çerçevesinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşünün Türk Bayrağının
yakılmak istenmesi neticesinde büyük bir provokasyona dönüştüğü bilinmektedir. Devam
eden çalışmalarda Dernek yönetiminin Mersin Dernek Başkam Mesut SEZER' in de yoğun
gayretleriyle Mersin ilini pilot bölge olarak belirlediği ve çalışmalarının hemen hemen
tamamını Mersin iline endekslediği tespit edilmiştir.
Derneğin faaliyetleri;
15.04.2006 tarihinde Mersin ilinde yapılan bayrak yürüyüşü ;
Mersin ilinde bir Türk-Kürt savaşı çıkarılmasının planlandığı, Mersin' de Türk bayrağının
hakarete uğradığı, Mersin İlinde nevruz gösterilerinin de oluşturduğu bir gerilimin olduğu,
Türk bayrağı rozeti takan kişilerin dahi dövüldüğü, Mersin' in yerlilerinin dövülerek ve
gerektiğinde öldürülerek mallarının ellerinden alındığı yönünde tespitlerle hareket
ederek bir bayrak yürüyüşü yapma ihtiyacı hissetmeleri gerekçeleriyle, 15 Nisan 2006
tarihinde Mersin İlinde dev bir bayrak yürüyüşü düzenlediği ve yaklaşık 80 bin kişinin
katıldığı, hazırlık çalışmalarını Mesut SEZER ve arkadaşlarının yaptığı, daha sonra derneğin
faaliyetlerini tanıtmak amacıyla köylere ziyaretler yaptıkları ki bu ziyaretlerin birinde Mesut
SEZER' in "Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" ve Mersin' de bir yörük
kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve
beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir
kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlarımız nasıl olursa olsun
damarlarımızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde
olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz", köylülere hitaben "Maalesef artık
Diyarbakır' a bir Türk şehri diyebilirmiyiz arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum?,
Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki sene sonra Mersine de
Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar" ifadelerini kullandığı tespit
edilmiştir. Olayla ilgili gazete haberi
15.02.2007 Vatanseverlerden tahrikli propaganda, Vatansever Tahrik Yörük
köylerinde, 16.02.2007 Ünal Tahriki savundu, 21.02.2007 Bayrak Yürüyüşü öncesi ve sonrası
tehdit edildik ve 23.02.2007 Ulusalcıların Kamp yeri ve Provokasyon başlıklı haberlerde;
VKGBH Derneği Mersin' in PKK' mn eline geçtiği propagandasıyla şehrin Yörük
köylerini İstiklal Savaşı vermeye çağırdığı, Mersin Temsilcisi Mesut SEZER' in
"Damarlannda Türk kanı akanlar mitingimize katılsınlar" diye köy köy dolaştığı,
Bir video görüntüsünde, VKGB Mersin Şube Başkanı Sezer' in, Mersinde bir yörük
kahvesinde toplanan köylüleri iki kilometrelik bayrak yürüyüşüne davet ederken, "Birlik ve
beraberliğimizi nasıl sağlayacağız, az önce söylediğim gibi bütün siyasi görüşlerimizi bir
kenara bırakacağız. Siyasi görüşlerimiz, dini inancımız, yaşayış tarzlanmız nasıl olursa olsun
damarlanmızda Türk kanı varsa ayın 15' inde saat 11:00' de Devlet Hastanesinin önünde
olacağız ve Türk bayrağımızı Mersinde yürüteceğiz" diye konuştuğu,
Sezer, köylülere hitaben "Maalesif artık Diyarbakır" a bir Türk şehri diyebilirmiyiz
arkadaşlar? Diyebilirmiyiz size soruyorum diyor,'bu sırada'kahveden diyemeyiz sesleri
duyuluyor. Sezer devamla Mersin' e artık diyemiyoruz değil mi? Mersine de diyemiyoruz. İki
sene sonra Mersine de Türk şehri diyemeyeceksiniz. Bu bir İstiklal Savaşıdır arkadaşlar
sözleriyle köylüleri motive etmeye çalışıyor. Derneğin genel Başkanı Taner ÜNAL' in Dernek
Sekreteri Mesut SEZER' in Mersin' in Yörük köylerinde yaptığı kışkırtmayı savunduğu ve
"Bayrak Yürüyüşü" öncesi ve sonrası tehdit aldıklarını ilettiği belirtilmiştir.
30.07.2006 tarihinde Ordu İlinde yapılan miting ;
Ordu Ziraat odası başkanı Onur ŞAHİN başkanlığında oluşturulan 7 kişilik
düzenleme kurulu tarafından Ordu ili Cumhuriyet meydanında Karadeniz bölgesi fındık
mitingi konulu açık hava toplantısı tertip edildiği, ancak gösterinin daha sonra karayolunu
kapatmaya kadar gittiği, çıkan tartışmalarda bir çok polis memurunun yaralandığı ve bazı
vatandaşların mallarına zarar verildiği tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
20.07.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Ali KARA arasındaki telefon görüşmesinde
özetle;
ALİ: Ne yapıyon mersin işini, AHMET: Mersin işi bitecek abi bitecek ALİ: Bi bakta
eeee bizim ayın 30 unda burda mitingimiz var AHMET: Abi bu Ak partiyi bitirmek için Allah
aşkına elinizden geleni yapın yav. ALİ: Ak partiyi bitirme değilde bizim hakkımızı bitiriyorlar
AHMET: Bunlar bizim hakkımızı bitiremezler ALİ: Esnafın ve sanatkarın hakkını bitiriyorlar
eeee uğraşıyorlar bizde onlara karşı mücadele ediyoruz AHMET: Haaa bana ne yapacağım
varsa onu söyle ben onu yaparım ALİ: Ayın 30 unda mitingle ilgili bütün ekiplerin bize destek
olmasını sağla AHMET: Ben sana 10 dene ne kadar adam istiyorsan indirecem tamam mı?
ALİ: Tamam gardaşım AHMET: Ne kadar adam istiyorsan ALİ: Ya ekibe sen söyle ekib bize
destek versin AHMET: Hepisi tamam hepisi ALİ: Orduda miting AHMET: Abi komple
getirecem sana Türkiye'nin dört bucağından tamam abi
08.08.2006 tarihinde Mersin İlinde yapılan Şehit Cenazesindeki faaliyet;
Mersin ile Muğdat Camiinde Gümüşhane-Şiran ilçesinde terör örgütü mensupları ile
girdikleri çatışmada şehit olan güvenlik görevlilerin cenazesine VKGBH derneğini temsilen
Mesut SEZER önderliğine katılan grup içerisinden Selçuk CANCAN' m cenazeye katılan
milletvekillerine ve TBMM'ne küfür ettiği, bunun üzerine Mersin Milletvekili Saffet BENLİ'
nin adı geçenden şikayetçi olduğu, Selçuk CANCAN' m hakkında yapılan işlemlerden sonra
çıkarıldığı mahkemece tutuklandığı tespit edilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri:
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALÎ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Vallaha iyiyiz ortalığı yıkıyoruz haberin olsun akşam izlersin AHMET: Çok
güzel çok güzel iyi iyi basın var mı MESUT: Var var hepsi var AHMET: Bayrak yürüyüşü
bayrağa ... demi MESUT: Tabi tabi tabi yalnız çevik kuvveti sadece bizim önümüze dikiyorlar
ha haberin olsun AHMET: Çevik kuvveti bizim önümüze dikiyorlar he MESUT: He AHMET:
Yazıklar olsun diksinler diksinler kendi canbazlıklan MESUT: Evet AHMET: Öpüyorum
gözlerinden kolay gelsin MESUT: Şeye müdür yardımcısına yürüyeceğiz dediydim çoğaltıyor
çevik kuvvetini çoğaltıyor boyna AHMET: Ne yapıyo MESUT: Çevik kuvveti çoğaltıyo
sürekli AHMET: Hee şey yazıklar olsun kaç kişi var bizde MESUT: Valla surda şuanda iki bin
kişi filan varız yani bayrağı açtık zaten heralde bir iki cop yiyeceğiz AHMET: Evet aynen
aynen devam
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİN ALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: İzledin mi ntv den felan AHMET: Yok ızleyemedım de yoldayım MESUT:
iyiydi bayağı coşkuluydu yalnız bizim arkadaşlardan bin şey arasında heralde
milletvekillerine mi küfür etti ne yaptı AHMET: Allah Allaaah MESUT: Bunun kayıdı varsa bi
arıza çıkar mı video kaydı falan varsa bi arıza çıkar mı AHMET: Yo yo bişiy olmaz MESUT:
Telefonları da hep dinliyorlar anasını satayım AHMET: Yav küfür müfür işlerinden vaz
geçecekler yani böyle şeyler olmaz ki keratalar neyse MESUT: Belki de etmemiştir de kayıt
mayıt var mı diye sordum"
08.08.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
MESUT: Ya bu bahsettiğim arkadaşı tutukladılar ya Ahmet AHMET: Nasıl oldu
MESUT: Mersin millet Saffet DEM.... şikayetçi olmuş AHMET: Ana avrat mı küfür etmiş
MESUT: Yok yaa değil laf nerede bu memleketi yönetenler bilmem ne hefsi o... çocuğu
bilmem ne devlet büyüğüne hakaretten AHMET: Demedim diyecek şahit var mı MESUT: Biri
de şahit imiş sözde AHMET: Ondan bişey çıkmaz MESUT: Bir de bant kaydı var AHMET:
Kayıtta ne diyor MESUT: Ben görmedim de başkomiserle görüştüm başkomiser var diyor
bant kayıdmı ben inceledim diyor AHMET: Ondan bişey çıkmaz ya MESUT: Hayır
tutukladılar cezaevine gidiyoruz şimdi AHMET: Ya cezaevine gitse de bırakırlar yine gözdağı
muhabbeti .... ben cezaevinde onun rahatını sağlarım şimdi beni iki saat sonra bana çocuğun
adını yazdır MESUT: Yaz yaz Selçuk CANCAN
09.06.2006 tarihinde İşçi Partisinin Diyarbakır mitingine katıldıkları,
Diyarbakır İlinde İşçi Partisinin düzenlediği mitinge dernek olarak destek verdikleri ve
Mersin Şube Başkanı Mesut SEZER Başkanlığı' nda bir grubu bu mitinge gönderildiği
anlaşılmıştır.
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: He hemen bi paketler o zaman da ancak yetişir bu gün 6'sı değil mi 7,8,9
çok az bir vakit var MESUT: Evet siz şeyle bir kontak kurunda Perinçek'le TANER: Tamam
şildi aradım zaten beni temsilen şey katılıyor diyicem Mesut Bey diyicem Mesut Bey diyicem
söylüyücem yani MESUT: Yani bi konuşma monuşma fırsatı..TANER: Sen organize et orda
basm toplantısı filan yaparsınız zaten oraya vardın mıydı ben ne söyleyeceğini şey yaparım
sana bildiririm MESUT: İştee burda şey olursa daha iyi olur yani bu adamlarla kontaklı
olursak orda organize etmek biraz zor olur.
(Taner ÜNAL ifadesinde görüşmenin İşçi Partisi' nin Diyarbakır İlinde düzenleyeceği
miting ile ilgili olduğunu ve kendilerine ait olan Türk Bayrağı' nı bu mitinge gönderdiklerini
belirtmiştir.Mesut SEZER de ifadesinde İşçi Partisinin Diyarbakır' da düzenlediği mitinge
giderek destek verdiklerini belirtmiştir.)
09.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle;
TANER: Arkadaşlar katıldı bizden değil mi MESUT: Zayıf biraz TANER: Mümkün
olduğu kadar.. MESUT: Tamam TANER: Tamam mı canım hemen nerde bir basın görürsen
oraya sirayet et orayı organize et, hepsiyle konuş MESUT: Tamam oldu TANER: Zaten şeye
de ...yoğun bir propoganda yap el altından MESUT: Anladım siz şeyle bir Perinçekle bi
kontak kurunda bizim genel sekretere de bi söz verin falan deyin TANER: Artık onu sen direk
kendin konuş, ona ulaştırmazlar şu anda beni MESUT: İyi peki TANER: Tamam mı yani
kendisine direk şey yapmazlar MESUT: Tamam TANER: Sen gerekeni yap orda
(Taner ÜNAL ifadesinde Mesut SEZER' in mitingde konuşma yapmak istediğini
bunun için Doğu PERİNÇEK ile görüşmesini istediğini,kendisinin Doğu PERİNÇEK ile
görüşmesini söylediğini belirtmiştir.)
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği,
18.11.2006 tarihinde Diyarbakır İlinde bayrak yürüyüşü düzenlediği, her ne kadar
provokasyona karşı olduklarını beyan etmiş iseler de Ahmet CİNALİ ile Uzman Çavuş Selami
SEDEF arasındaki 17.11.2006 tarihli görüşmeden de anlaşılacağı üzere aynı gün DEHAP' m
da yürüyüş tertiplediği anlaşılmıştır.
Olayla ilgili gazete haberi :
18.11.2006 Kimse olmayınca 4 bin metrekarelik bayrak kamyonetle taşındı, Mitinge
katılmayanlar vatan haini başlıklı haberlerde; VKGBH Diyarbakır' da 300 bin kişinin katılımı
ile yapılması düşünülen bayrak yürüyüşüne katılmalan için bir çok çocuğa 10' ar YTL vermesi
vaat edildiği öne sürüldüğü ve yürüyüşe aralarında çocuklarında bulunduğu yaklaşık 150
kişinin katıldığı, yürüyüş sonrası VKGB Internet sitesinde "Bugün Diyarbakır meydanında
istediğimiz sayıda vatansever yer alamamış ise bunun sebebi bayrağın yürümesi için oldukça
küçük katkı sağlamaktan çekinen sözde vatanseverlerdir. Bunlar yaptıkları bu korkunç hata ile
vatan haini durumuna düşmüşlerdir." Denilmiştir.
Olayla ilgili olarak tespit edilen telefon görüşmeleri :
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Ahmet CİNALİ arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: Ya buu m şey ee Diyarbakır ıı önümüzdeki günlerde şey yapıyoruz iii
açılışını çocuklarda mükemmel bi hazırlık yapıyorlar AHMET: He yapsınlar TANER: Şimdi
bu bizim için çok önemli yalnız Mer Mesut la konuştum şimdi Mersinde Mesut Mersinden bi
bin kişi falan oraya aktaracaz AHMET: He aradılar gelecekler yanıma TANER: Bin kişi falan
Mersinden götürecez yalnız işte bi otobüs motobüs bide ee masraf organize edilmesi lazım
Zeki ile de konuştum yani orda biz ee 500 metre bayrak açacaz parogramı ona göre yapacaz
veya 1000 metre şeyde AHMET: He TANER: Diyarbakır da ee bunu muhakkak halletmemiz
lazım Ahmet bu bizim için yeni bi başlangıç olacak şiy gibi Mersin deki gibi büyük bi m şey
meydana getirecek bu TANER: Ona göre AHMET: Başlangıçları yapacaz da sonra ne olacaz o
aynen MHP ye yaptık ya emm şeyde TANER: Canım kardeşim ..? AHMET: Rant kapısı yapıp
geçecekler yani TANER: Yav kim yapacak ya biz varız başında AHMET: Biz olalım başında
fark etmiyo ha ha ha TANER: Canım olurmu öyle şey AHMET: Ben sana söylüyom işte
TANER: Hiç bişey olmaz merak etme AHMET: O bölgenin insanını ben iyi tanıdığım için
TANER: Bizim hareketimiz onların ki gibi değil onlar işi başka yoldan yapıyorlar yani onların
fikirleri idealleri bizimkiyle bir değil bunları sen en iyi şekilde biliyorsun
05.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
J
^
TANER: Ben kunuştum ııı şimdi bu Mersin konusu çok önemli ii Diyarbakır konusu
tabi Diyarbakır a da o şeyi Mersin den götürecez MESUT: Tamam başkanım TANER: otobüs
paralarını bilmem nelerini organize edin dedim yani bu dedim bi hayati mesele MESUT:
Tamam başkanım TANER: Çünkü yeniden doğuşu ordan başlatacaz dedim top sizde dedim
şey ee ne gerekirse yapacam dedi çocuklar MESUT: He he TANER: Valla dedim bu sefer
atlamayın dedim bu sefer gidecek olan 15-20 tane otobüs naşı olursa olsun bu otobüsleri
götürecez dedim ona göre dedim , TANER: Dur bakalım bi konuşuyum da ben müdahil
olacam MESUT: Tamam yansını ee tamamını Mersin den mi ayarlayacaz başkanım insanların
, TANER: Dur bakalım bi konuşacaz tamam mı? MESUT: Tamam oldu başkanım tamam
TANER: Yani ii uçak vesaire gidecekleri başka yerlerden ayarlarız da MESUT: He he
TANER: Ee otobüsle gideceklerin hepsini Mersinin köylerinden bindirip götürelim ya ben de
geliyim daha olmazsa milleti bi bindirelim havalandırak MESUT: Tamam oldu başkanım
TANER: ..? MESUT: Olur başkanım TANER: Yani mecburuz yani orda bi iii şey yapmak
durumundayız
15.10.2006 tarihinde Taner ÜNAL ile ZEKİ isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
ZEKİ: Emredin komutanım ,TANER: Şimdi bir program yaptık Diyarbakır il teşkilatı
bu gün hurdaydı ZEKİ: Evet başkanım TANER: Süper adamlar, hepsi de temiz Türk çocukları
bunlar ve de şey orda mücadeleye hevesli insanlar, doldurduk bir araba tüzük, şey neydi onun
ismi afiş yani 5-6 bin afiş verdik filan şimdi biraz zaman kazanalım bakımından yürüyüşü 18
Kasıma koyduk ZEKİ: 18 Kasım TANER: Hee 18 Kasım, çünkü orda çok dev bir yürüyüş
yapalım diyoruz en 100 (yüz) bir kişinin katılacağı tamam mı ZEKİ: Fazla uzar TANER: Yani
önümüzde çalışmak için, efendim ZEKİ: Fazla uzak TANER: Hayır 4 Kasımda da Mersin'de
eee Atatürk'e saygı yürüyüşü yapacağız şey pardon askere saygı yürüyüşü Türk askerine saygı
mitingi yapacağız ZEKİ: Mersin'de TANER: He Mersin'de ZEKİ: Tamam TANER: Türk
askerine saygı mitingi yani özel bir durum arkasından 2 Aralıkta şeye eee Atatürk'e saygı
mitingi yapacağız, arkasında işte Antalya'da ZEKİ: 4 Kasım TANER: Efendim ZEKİ: 4 Kasım
TANER: 4 Kasımda şeyde Mersinde Türk askerine saygı mitingi ZEKİ: Tamam TANER:
Tamam mı yani bu çok önemli şu anda saygısızlık çoğaldı biliyorsun ZEKİ: Evet, evet aynen
öyle TANER: He şey yapacağız Genel Kurmay Başkanına bağlılığımızı filan bildireceğiz hatta
resmini bile taşıyacağız yani ZEKİ: Tamam çok güzel TANER: Güzel bir şey yapacağız ZEKİ:
Tamam 2 Aralık, 2 Aralık TANER: Ondan sonra 2 Aralık şeyde Atatürk'e saygı mitingi
Konya'da yapacağız 15 er gün ara koyuyoruz ki güzelce çalışalım ZEKİ: Tamam çok güzel
TANER: Ondan sonra 16 Aralıkta Antalya'da mitink yapıyoruz isimlerini bilahare teşhis
edeceğiz ZEKİ: 18 Kasım Diyarbakır TANER: 18 Kasım Diyarbakır ZEKİ: Evet 30 Aralık
TANER: 30 Aralık Gaziantep, aralara tabi küzük illeri şey yapacağız sıkıştıracağız mesela
Bolu molu bilmem ne Siirt hangisi denk gelirse ondan sonra ki gelen 13 Ocak Hatay ZEKİ:
Evet TANER: 27 Ocak Muğla ZEKİ: Evet TANER: 10 Şubat Urfa ZEKİ: Evet abi TANER: 24
Şubat Mardin ZEKİ: Evet TANER: 15 Mart nevruz Mersin, nevruz yürüyüşü ZEKİ: 15 Mart
Mersin, İstanbul ne zaman abi TANER: İşte onu sana bırakıyorum artık mesela arkasında da
İstanbul'da da yürüyebiliriz ama İstanbul biraz bahar olsun diyorum 29 Martta Anamur'da
yürüyüşümüz var ondan sonra 10 Nisan Kastamonu ZEKİ: Tamam TANER: Ondan sonra 25
Nisan Bolu ZEKİ: Evet TANER: 10 Mayıs İstanbul, İstanbul iyi mi 10 Mayıs ZEKİ: Gayet iyi
TANER: Evet 25 Mayıs Ankara bu şekilde gidiyor ya illeri sıraladık, bütün illeri yürüyeceğiz
araya da diğer küçük illeri koyacağız ve hemen, hemen her hafta bir yerde bayrak yürüyüşü
yapacağız ZEKİ: Çok güzel TANER: Sürekli olarak çeşitli vesilelerle işte Atatürk yürüyüşü,
Bayrak yürüyüşü ZEKİ: Seçime gidiyoruz herhalde sonuçta TANER: Tabi, tabi yani bütün
Türkiye'yi .şey yapacağız şimdi burda da bir hayli çalışma yapıyoruz yanlız işte o şey konusu
y^i^yani bu seçime götürür bizi zaten üç
ff A " ■Ş- ■»,, \
^
'Mc<0*M--^^~)
yürüyüşü bile yapsak olay götürür bizi çünkü Diyarbakır'a çok kapsamlı çalışma yapıyoruz
burda başladık burdan 100 (yüz) otobüs zaten hazır ettik sözü aldık köylülerden şimdi
birazdan bir köye gidiyoruz yine ZEKİ: İstanbul'a geliyor musun salı günü abi TANER: Abi
gelim ben şeyle işte Kemal'le bir görüşelim ZEKİ: He gelde bir görüşelim evet TANER: Onun
bir telefonu vardı bana verdi ben o gün onu bir anda.. ZEKİ: Evde telefonları kapalı bende de
yok çünkü o hasta yatıyor TANER: Öyle mi ZEKİ: Hı, hı TANER: O zaman salı günü biz
burdan İstanbul'a gelsek ZEKİ: Yarın ben sana haber veririm onu buluşacam onunla TANER:
He sen buluş olay de çok canlandı de burda biz buranın esnafları ile filan toplantı yaptık biz
sizi istiyoruz diyorlar yani bir şey var taban var korkunç bir taban var ZEKİ: Taban var politik
kısma Kemal'i karıştırma sadece maddi kısma kanştır o kadar.
16.11.2006 tarihinde Ahmet CINALI ile SELAMI isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
AHMET: Sağol canımın için nerdesiniz diyarbakırdamısmız SELAMİ:
Diyarbakırdayım abi şu anda ben AHMET: Şimdi canım SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdi
ben oraya Vatanseverler kuvvetler Güç Birliği Hareketinin ilini kurdutturdum Diyarbakıra
SELAMİ: Evet abi AHMET: Şimdiii genel başkan olan arkadaşım tamam mı Taner SELAMİ:
Hm AHMET: Şimdi oraya geliyor yarın saat beşte orda SELAMİ: Heee yarın akşam beşte
AHMET: Heeeee yarın akşam beşte oraya geçecek SELAMİ: Evet abi AHMET: Sen kaçta
çıkabilirsin kaçta izin alabilirsin bölük komutanından SELAMİ: Abi ben 4.30 da izin alırım
ben AHMET: 4,30 da SELAMİ: Heeee AHMET: Orda başka kendi kafana göre bizimk
uzman çocuklardan kimler var yanında SELAMİ: Abi ikidene benden daha sağlam beni bil
onu görme yani AHMET: Onlarıda al yanma SELAMİ: Evet abi AHMET: Tamam mı ondan
sonra ordan da şeye gidersiniz ordan sivilden sevdiğiniz insanlar varmı SELAMİ: Burdamı
AHMET: Güvenebileceğiniz evet Diyarbakır'dan SELAMİ: var abi AHMET: Var onlardan kaç
kişi var ne kadar sayısı çok olursa iyidir SELAMİ: Evet abi AHMET: Kaç kişi yapabilirsiniz
SELAMİ: Abi şimdi ne kadar istiyorsunuz bilmiyorum ki ya AHMET: Ya 20-30 kişi yapın ya
SELAMİ: Evet abi AHMET: Orda bide tamam mı orda birde 400-500 metre bayrak açtıracam
sonra daha sonrada bayrak yürüşü yaptırtacaz orda SELAMİ: Heee tamam AHMET: organize
yaptıracaz tamam mı SELAMİ: Tamam abi AHMET: Bak şimdi bide Polis evine gidiyorsun
orda Osman BALAK var Osman BALAK emniyet amiri SELAMİ: Evet abi AHMET:
Diyarbakırda SELAMİ: Evet abi AHMET: Onuda bul tamam mı oraya göre bizim Ramazan
Üsteğmen ne yapıyor SELAMİ: Abi onnan iki gün önce görüştük oda iyi yani AHMET: Heeee
SELAMİ: Celal paşam ne yapıyor durumu nasıl AHMET: Celal paşam çok iyi abi SELAMİ:
Heeee şimdi şeyapm orda yine bir organizasyon yapın ordan sivillerinizi çekin asker olduğunuz
da belli olmasın tamam mı AHMET: Evet abi SELAMİ: Tabi silahlarınızı da alın yanınıza
mutlaka AHMET: Tamam abi yaparız onu SELAMİ: Tamam mı canlarım AHMET: İyi hadi
SELAMİ: Abi saat beşte nasıl görüşeceğiz abimlen .. AHMET: Tamam canım 30 kişi filan
olun ona göre şeyap SELAMİ: Tamam AHMET: Yalnız o bayrakları taşıyan sivillere taşıtın bi
güzellik yapın tamam mı 40 kişi 50 kişi yapın SELAMİ: Tamam abi.."
16.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Taner ÜNAL arasındaki görüşmede özetle;
AHMET: Ordan sana üç tane çocuk gelecek uzman özel hareketten , 30-40 kişide
sivil getirecekler TANER: Tamam AHMET: Yalnız sen onları deşifre etmiyorsun hiç bir
şekilde yanında olacaklar silahları ile birlikte beşte orda olacaklar şimdi seni arattırıyorum
cebini veriyom TANER: Tamam canım kardeşim AHMET: Selami uzman TANER: Koçum
benim AHMET: Benim evladımdır tamam mı TANER: Tamam okçum benim aslanım benim
AHMET: Sana üç tane nefer yani TANER: Bayraktan da tutacaklar demi AHMET: Ya
bayrakları onlara tutturma diğer 30-40 kişi getittiriyorum onlara tuttuttur TANER: Heeeee
onlar yani 30-40 kişi tutacak AHMET: Onlar seni koruyacak Taner az bak beni dinle tamam
mı TANER: tamam kardeşim AHMET: Onların getirdiği bayrak tutacak onlar seni koruyacak
17.11.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Selami isimli şahıs arasındaki görüşmede
özetle;
SELAMİ: Abi ayrıldık onlar komutanın yanma gittiler bi.. sa AHMET: Nereye
gittiler SELAMİ: Komutanın yanma abi AHMET: Kimin alay komutanının mı SELAMİ:
Kolordu komutanına gittiler abi AHMET: He iyi SELAMİ: Ön., sağa çıktık sağa sola baktık
adam topladık bayağı işte yarın toplanacaklar yani saat on buçukta oraya gelcek AHMET:
Tamam SELAMİ: Noktaya gelcek hepsi yani, ...AHMET: Öpüyorum gözlerinden bu
hareketler önemli orda psikolojik savaş bunlar biliyosun psikolojik harp SELAMİ: Zaten abi
terslik surda aynı gün bide bunların yürüyüşü var AHMET: Kimlerin SELAMİ: Diyarbakırda
yürüyüşü var AHMET: Kimin yürüyüşü var SELAMİ: Şeyin Dehaplılann AHMET: Bak
Dehaplılarm da SELAMİ: He AHMET: Vay pezevenkler SELAMİ: Aynı gün hemide yani
vali buna nasıl izin verdi bilmiyoz anlayamadık yani.......SELAMİ: Köylerden gelecekler yani
dedim çocuk mucuk ne varsa getirin dedim hepsini AHMET: Tamam aynen doğrudur bayağı
galaba yapsınlar SELAMİ: Evet abi dedim çocuk da olsa bulun bunlar çocuğa para verip daş
attınyosa dedi bizde çocuklara bayrak açtınnk AHMET: Aynen öyledir SELAMİ: He başka
çare yok abi yani AHMET: Ayyynen öyledir SELAMİ: He bizim bu vat bayrak için canımızı
veriyosak çocuk da goruk bebek de ... içine AHMET:, Ayrten öyledir doğrudur SELAMİ:
Evet abi AHMET: Çok güzel Selamim sen güzel gine organizasyonları yap ıı sen ıı sağa sola
bakma yapabildiğin gadar yap tamam mı SELAMİ: Tamam abicim .."
28.04.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Mesut SEZER arasındaki görüşmede özetle ;
TANER: He Mesutcuğum ne yaptınız Yasin şey diyor İstanbul'a doğru bi program şey
yapma durumu söz konusu diyor MESUT: Yasin mi öyle dedi başkanım TANER: He öyle dedi
MESUT: ( Mesut'un yanında bulunan X Erkek arka fondan " aha şimdi parayı bankaya
yatıracak" der, Mesut " kim" diye sorar, X Erkek "CHP'li kardeşimiz var encümenden üye,
vallaha gidiyoruz 600 milyon yetmez mi" der, Mesut ise " bilmiyorum bakalım bi", TANER:
Böyle bir şey yaparsak muazzam bir şey yapmış oluruz yaa, süper olur yani MESUT: Tamam
şimdi biri para yatıracakmış yatırırsa gideriz başkanım TANER: Çoook muazzam olur yani
hem zaten bütün gözler yann Türkiye'de şeyde İstanbul'da bi de hükümet ters bir açıklama
yaptı şimdi, MESUT: Ne diyor TANER: Yani res koyuyor şeye genel kurmaya miting daha da
Önem kazanıyor MESUT: Tamam başkanım TANER: Haydi ben sizden haber bekliyorum
MESUT: Tamam oldu oldu başkanım TANER: Haydi bakalım inllah haydi bakalım bir
uğraşsın çocuklar MESUT: Tamam görüşürüz başkanım TANER: Tamam mı şunu başarırsak
var ya zaten zirvede noktalarız MESUT: Tamamn başkanım görüşürüz TANER: Haydi sağol
canım.
05.12.2005 tarihli İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'na gönderilen ihbar
mektubunda;
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği başkanı olan Taner ÜNAL' m
Hasan KUNDAKÇI paşanın adına sahte imzalar atarak yardım ve kanununa aykırı usulsüz
para topladığı, eşi ve kayınbiraderine yetki vermek suretiyle derneğe yapılan bağış ve aidat
gelirlerini şahsi çıkarlarında kullandığı, İstanbul ve Sakarya ilinde işlettiği akaryakıt
istasyonlarında kaçak mazot ve eroin ticareti yaptığı, Mersin açık hava toplantısında
Başbakan'a alenen hakaretler yağdırdığı, uluslar arası bağlantılı olduğu hatta CIA ile de
görüştükleri bilinen Taner ÜNAL ve dernek yöneticilerinin derneğin lehinde oluşan güven ve
itibarı kullanarak organize bir suç çetesi gibi hareket etmek suretiyle tehdit ve baskı ile gasp
ve dolandırıcılık yapmak suretiyle derneği kuruluş amacından saptırarak gerçek vatan sever
üyelerini rezil etmeye çalıştıkları, bu durumu görüp rahatsız olan bazı üyelerinin istifa ettikleri
beyan edilmiştir.
208 , r
^2J/b^r^
03.04.2006 tarihinde İç İşleri Bakanlığı Müfettişleri tarafından Dernek hakkında
yapılan incelemeler neticesinde rapor hazırlandığı ve "Derneğin defter, belge ve kayıtlarının
bir kısmının kaybolduğunun belirtilmesi ve söz konusu defter , kayıt ve belgelerin ibraz
edilememesi nedeneiyle, derneğin kurucu ve üyeleri ile iş işlemleri hakkında sağlıklı bir
değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, mevcut defter, kayıt ve belgelerde,
eksikliklerin bulunduğu , " Türk milletinin devletine , birliğine, dirliğine, refahına ve
mutluluğuna, inancına ,milli ve manevi değerlerine karşı faaliyetlerle ilgili olarak Türk
milletini bilgilendirmek şuur sahibi olmalarını temin etmek amacıyla .." kurulmuş bir derneğin
iş ve işlemleri, kayıt, defter ve belgeler ile icraattan itibarıyla diğer dernek ve sivil toplum
kuruluşlarına örnek olma misyonu bulunduğu , bu yönüyle de Vatansever Kuvvetler Güçbirliği
Hareketi Derneği' nin tartışılan değil, benimsenen örnek alman bir dernek olması gerektiği,
ancak derneğin mevcut durumu ile bu görüntüden uzak olduğu " sonuç ve kanaatma varıldığı,
ayrıca açık kimliği tespit edilemeyen ve örgüt mensuplarınca "1 NUMARA" olarak
adlandırılan kişi tarafından yönlendirilen Taner ÜNAL ve arkadaşlarının, suç işlemek amacıyla
örgüt kurdukları, yönettikleri, kurulan suç örgütüne üye oldukları, nitelikli yağma, yağma,
ihalelere fesat karıştırma, zimmet, dolandırıcılık, tarihi eser kaçakçılığı, kanuna aykırı
şekildzdfârdl&l. to^Amm olaylarından elde ettikleri gelirlerle ve suç örgütüne yardımda
bulunan kişilerce kaynağı belli olmayan maddi yardımlarla suç örgütünü finanse ettikleri, bazı
kamu görevlilerinin bilerek ve isteyerek yardım etmeleri sonucunda amaç suç olarak Devletin
bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettikleri,
amaç suçu gerçekleştirebilmek için provokatif eylemlerde bulundukları, halkı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetine karşı isyana tahrik ettiklerine dair kuvvetli şüphe bulunduğu
yönünde tespitlerde bulunulmuştur.
/) /^ 209' .
2004 yılında, bir konferansta Vatansever Kuvvetler Güç Birliği üyeleri olan ve
konferansa katılan Muzaffer TEKİN ve yanında bulunan Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile
tanıştığını, Fikri KARADAĞ'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin
İstanbul Şubesini kurmaya çalıştığını, Fikri KARADAĞ'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN ile
devre arkadaşı olduklarını öğrendiğini, yine aynı yerde Vatansever Kuvvetler Güç
Birliğimin üyesi olarak Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN isimli şahıslarla tanıştığını,
2004 yılı bahar aylarında, derneğin yemekli toplantılarına da katıldığını, bu safhada
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği nin organik yapısı içersinde, emekli Albay Fikri
KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm bulunduğunu,
Şahıslarla olan birlikteliklerinde gözlemlediği kadarı ile, Hüseyin GÖRÜM'ün
Ülkücü hareketten geldiği, Ülkü Ocaklan ile bağlannı kopardığı, 9-10 yıl kadar ceza evinde
kaldığını öğrendiğini, şahsın hal ve hareketlerinden, bir derneğin il bazında yöneticiliğini
yapmasını yadırgadığını, Hüseyin GÖRÜM'ün daha çok mafya olarak adlandınlan kişi profili
çizdiğini, Emekli Albay Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm, tarihten
8-10 ay kadar evvel, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinden ayni arak, İstanbul ilinde
Kuvayi Milliye Derneğini kurarak faaliyetlerine başladıklannı,
2004 yılı Haziran veya Temmuz aylannda, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketimin, Maltepe de bulunan baraka, depo ve bahçeden oluşan bir yerde toplantı
yaptığını, bu toplantıda, Hüseyin GÖRÜM'ün çevresine 20-25 yaşlannda, 4-5 kişilik bir
gurup gencin bulunduğunu, Hüseyin'in bu gençlere konuşma yaptığını, konuşmanın bir
bölümünde şahıslann yanma gittiğinde, Hüseyin GÖRÜM'ün bu gençlere hitaben
"komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisinin de "ne eğitimiymiş bu" dediğini,
Hüseyin'in de "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben değilim sensin"
dediğini, kendisinin de, eğitimin nerede verileceğini sorduğunu, Hüseyin'in "yerimiz var
hazır Düzce'de" "asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz de var" diye konuştuğunu,
kendisinin de bunu reddettiğini,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin, Şile toplantısı hariç diğer
buluşmalannı, İstanbul Maltepe de bulunan, Hüseyin GÖRÜM'e ait prefabrik bir depo ve
yanındaki küçük bina ile bahçesinde yapıldığını, bu şahıslarla karşılaştığı ilk günden beri,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketini, bir Dernek olmaktan çok, organize suç örgütü
gibi gördüğünü,
Danıştay eylemine katılıp, Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alparslan
ARSLAN'ı, çok emin olmamakla beraber, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin
bir toplantısında gördüğünü, buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, yine Alparslan
ARSLAN'ı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin, İstanbul Maltepedeki yerinde
bir defa gördüğünü, Hüseyin GÖRÜM'ün, kendisinden askeri eğitim vermesini istemesi ve
"silahımız her şeyimiz var" demesinden dolayı, Danıştay saldmsıyla ilgili olarak bu insanlann
silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı yönlendirmiş
olabileceklerini beyan etmiştir.
bulunduğunu ancak Ahmet CİN ALİ' nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine
göstererek geçtiğini daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet CİNALİ'nin fotoğrafı
bulunan, Jandarma amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet CİNALİ' nin
kendisinin bir zamanlar Hasan KUNDAKÇI Paşa' nin terörle mücadele ekibinde yer aldığı
için bu kimliğin kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod adını
kullandığını söylediğini, Veli KÜÇÜK ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu
anlattığını belirtmiştir.
Fuat TURGUT' u Taner ÜNAL' in inşaat işlerini takip eden ve yakın görüştüğü kişi
olarak tanıdığını, Halit BOZKURT' u Taner ÜNAL sayesinde tanıdığını ve kendisini MİT
görevlisi olarak tanıdığını, Taner ÜNAL' in da bu durumu desteklediğini, Nihat GÜRKAN'ı
Türkeli Dergisi 'ndeki aktif faaliyetlerinden dolayı tanıdığını ve bu şahsı Ahmet CİNALİ ile
birlikte Türkeli Dergisi 'nin İstanbul dağıtımında etkili biri olarak bildiğini, Taner ÜNAL' ı
askerler ve üst düzey yargı mensupları ile Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını bildiğini, Nusret
DEMİRAL ile Taner ÜNAL' ı Ahmet CİNALİ ve Nihat GÜRKAN' in tanıştırdığını beyan
etmiştir. Sevgi ERENEROL' u da Taner ÜNAL' in bu kişinin görüşlerini alarak gazetede
yayınlamak istemesi nedeniyle tanıdığını, bu kişiden bazı konularda yazılar alarak
gazetelerinde yayınladıklarını, Ahmet CİN ALI'nin İstanbul'a geldiğinde bu yazıları
kendisinden aldığını'' beyan etmiştir.
Yine beyanında, "Taner ÜNAL' in 2003 yılı Nisan ayında Dikmen'deki bürosuna
yakın caddeye paralel bir sokakta kiraladığı dükkânı ofise çevirdiğini, Türkeli dergisini bu
ofiste çıkartacağını, afisin alt tarafındaki depo halindeki kapalı alanı anfiye dönüştürdüğünü,
dinleyici ve konuşmacı yerlerini sabitlediğini, bu mekânda bir oluşuma başladıklarını, burada
toplantılar yaptıklarını söylediğini, Taner ÜNAL' in kendisinden bu oluşum içersinde yer
almasını istediğini, oluşumda bir çok paşanın bulunduğunu, Hasan KUNDAKÇI, Veli
KÜÇÜK gibi isimlerin yanlarında yer aldığını, Doğu PERİNÇEK ve Hikmet ÇİÇEK'in
solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını,
istediği kadar maaş vereceklerini söyleyerek katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu,
bazı toplantıların resimlerini gösterdiğini, Hasan KUNDAKÇI ve Veli KÜÇÜK' ün
toplantılarda yer aldığını, Ahmet CİNALİ' nin de bu ikili ile yakın resimlerinin bulunduğunu,
Muzaffer TEKİN' in de bu görüntüde yer aldığını" beyan etmiştir.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK ise ifadesinde, "Vatansever Güçbirliğine hiçbir destek
vermediğini, böyle başı bozuk örgütleri milletin başına bela etmenin büyük sorumluluk
olduğunu" beyan etmesine rağmen, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Haraketi Başkanı Taner
ÜNAL ile irtibatlı olduğu, şahısla telefon görüşmesi yaptığı, Diyarbakır ilinde ortak miting
düzenledikleri anlaşılmıştır.
06.06.2007 tarihinde Taner ÜNAL ile Doğu PERİNÇEK arasındaki telefon
görüşmesinde; Taner'in "Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim. Bütün
gücümüzle destek vereceğiz." dediği tespit edilmiştir.
Zihni ÇAKIR ifadesinde devamla, Bir Numara olarak bildiği şahsı Taner ÜNAL'm
yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın Ülkü Ocakları yönetiminde olduğunu, avukat olan
İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte
Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak
bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde
gördüğünü, ayrıca 28 Şubat sürecinde Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın
etkinliklerini ve nerelere nüfuz edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir.
Taner ÜNAL Başkanlığı' nda faaliyetlerine devam eden VKGBH Derneği' nin
tüzüğünde belirtilen amaçlarını gerçekleştirmek arrıSfiJâdâ yaptığı faaliyetler bayrak
yürüyüşleri ve çalışmaları ile dernek faaliyetlerinüf^mmlme^l adı altında sürekli olarak
kaynak sağlama çalışmaları ile sınırlı kaldığı, başka faaliyetlerinin bulunmadığı ancak
bunlann dışında gerek demek faaliyetleri çerçevesinde ve gerekse münFerid olarak demek
yönetici ve üyelerinin bir çok adli olaya karıştıkları tespit edilmiştir. Taner ÜNAL' m
Diyarbakır' da Şube açılışında yapmayı planladığı bayrak yürüyüşü, öte yandan Salih Zeki
BALABAN' m bu yürüyüşler için adam temin etmesi, Ahmet CİNALİ' nin bölge aşiret reisleri
ile irtibata geçtiğini söylemesi bu faaliyetlere örnek olarak verilebilir.
27.09.2006 tarihinde Ahmet CİNALİ'nin Taner ÜNAL ile yaptığı gisimli şahısla
yapmış olduğu görüşmede özetle ;
Yusuf KASİMİ isimli şahsın sorunları ile alakalı konuşturtan sonra görüşmenin bir
bölümünde Ahmet CİNALİ'nin Yusuf KASİMİ' nin İran'la alakalı olduğu anlaşılan sorunu
konusunda yardımcı olabileceğini ve Veli KÜÇÜK' ün İran' da adamlannm olduğunu hatta bir
kurumun en başındaki adamın Veli KÜÇÜK' ün adamı olduğunu belirttiği tespit edilmiştir.
226.06.2007 tarihinde Ahmet CİNALİ ile Ali KARA arasında yapılan görüşmede
özetle;
Ali KARA'nm Cem UZAN' m askerlik yapmadığını ve bunun dosyasının Adapazarı'
nda olduğunu ve bunu da Veli Paşa' dan teyit ettiklerini söylediği tespit edilmiştir.
Ahmet CİN ALI' nin işyerinde yapılan aramada ele geçirilen 4 sayfalık dokümanda
özetle ; "Askeri Personel Kazım BANAT, İsrailli General Gabriel LİBRAİDER (mossad), Ali
ERKAN, Batmanlı Ömer isimli şahısların bir toplantı yaptıkları, bu toplantıda Sedat PEKER,
Hoca Kod adlı Kemal ŞAHİN ve Tacikistan Genel kurmay Başkanı ile Ticaret bakanı Mehmet
EMİNOF' a suikast veya eylem planı yaptıkları belirtilmiş, toplantıya katılan şahıslardan
Askeri Personel Kazım BANAT' in ve Hizbullah' m E. Orgeneral Çevik BİR' in kontrolünde
olduğu belirtilen bir işaretleme yapılmış, Ergenekon' un - Org. Murat Hoca ile görüştüğü,
BOTAŞ' ta görevli Refik NUHOĞLU' nun Şahin beyin (Ahmet CİNALİ) nerede olduğunu
araştırdığına ilişkin notlar ayrıca Murat Hoca isimli şahsın 0533 523 20 07 ve Refik
NUHOĞLU isimli şahsın kullandığı 0505 602 26 86 numaralı telefonlara ilişkin bilgilerin"
olduğu tespit edilmiştir.
^^CJ^
CINALI Sedat PEKER, Kemal ŞAHİN (HOCA), Tacikistan Genel Kurmay Başkanı, Ticaret
Bakanı Mehmet EMİNOF, (dokümanın alt kısmına farklı el yazısı ile düşülen notta: "Ahmet
CİNALİ getirdi. (Giresun'dan) Bu bilgileri veren Murat URSAVAŞ' m arkadaşı imiş, benimle
görüştürecekler, Ahmet CİNALİ' ye telefon edeceğim " yazdığı tespit edilmiştir.
Ayrıca Ahmet CİNALİ' nin teknik takibi esnasında birçok askeri personel ile irtibatlı
olduğu, kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde terörle mücadele gruplarının içerisinde
yer aldığı, Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu şeklinde de tespitler yapılmıştır.
^p^rj
^
i* X
"Ruhban okulu açılması Kopenhag kriteri değildir -Ekümenik Kopenhag kriteri değildir-
Papayı Türkiye'ye istemiyoruz" ibareli pankartlar ile "Patrik-Papa-Fenerde, Türk Milleti
Nerede- Patriği Türkiye de istemiyoruz" şeklinde dövizler taşındığı, gruba hitaben BÜYÜK
HUKUKÇULAR BİRLİĞİ başkanı Kemal KERİNÇSİZ tarafından Türk milletine çağrı!
İstanbul'a geldiği taktirde Papa'yı ülkemize istemiyoruz-Faaliyetine mutlaka katılın" başlıklı
bildirinin okunduğunu, çevre illerden gelen BTP yönetici ve üyeleri ile İstanbul il ve ilçe
teşkilatlan üyelerinin desteğiyle yaklaşık 2500-3000 kişinin katıldığı, BTP Genel Başkanı
Haydar BAŞ' m konuşmacı olarak katıldığı, "Bağımsız Türkiye için Milli ekonomi modeli için
bizi de yaz Sayın Prof. Dr. Haydar BAS (Tekirdağ 'lı ülkücüler) - Buradayız üstad buradayız
ASIM'in NESLİ bu kuvva-i Milli hareketin de yanın da olmayacağım mı sandın (yeniçiftlikli
ülkücüler) - Avrupa şaşırma sabrımızı taşırma -kuvva-i miliye tekrar hedefe" şeklinde
sloganların atıldığı, bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ' in katıldığı, İstanbul Güvenlik
Şube Müdürlüğü'nün olay sırasında çekmiş oldukları kamera kayıtlarının incelenmesi
neticesinde anlaşılmıştır.
22.01.2008 tarihinde Hoca üveyz Mahallesi Albay Cemil Sakarya Sokak Güler
Apt.No:2/6 Fatih-Sayılı adreste yapılan aramada: 9765 numaralı silah; ÇAKORA MARKA
Cal 9 mm Knall Bora-Mk 19 marka 6'lı toplu Ekspertiz raporuna göre 6136 Sayılı Kanun
kapsamında olan kuru sıkıdan bozma tabanca ele geçirilmiştir.
Kemal KERİNÇSİZ' in başkanlığını yaptığı dernek ile ilgili olarak birçok basın
toplantısı, miting....vs yapıldığı yönünde tespitler mevcut olup, Kemal KERİNÇSİZ' in Sevgi
ERENEROL, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve diğer şahıslar ile irtibatlı
olduğu anlaşılmıştır.
Kemal KERİNÇSİZ'in işyerinde ele geçirilen dokümanların incelenmesi neticesinde;
1. Toplam 3 sayfadan ibaret olduğu görülen ve içeriğinde "TUSİAD-Bahçeşehir
Meslek içi Eğitim Semineri sesiz sedasız yapıldı. Orada olmayışımızın nedeni Hakimleri tam
anlamıyla Karşımıza Almamaktır. Adalet Bakanı ve Yargıtay Başkanı Nirengi Noktası
seçilecek ve suç duyurusunda bulunulacak.........." ifadelerinin yer aldığı 17.11.2006 tarihinde
yapılan toplantıda alman karalar olduğu anlaşılan dokümanlar,
2.(1) sayfadan ibaret ve içeriğinde "Av. Kemal Yargıtay Daire Başkanlarma Özel
mektupla uyarı mektubu yazdı", "11 Kasım saat 12:00' da Sefaköy Gönül Birliği
lokalinde Milli Güç Birliği Derneği'nin kuruluşu ilan edilecektir" ifadelerinin
bulunduğu doküman,
3.10.08.2006 tarihinde "Prof. Dr. Gürhan ÇAĞLAYAN - Hacettepe Ünv Diş
Hekimliği Fak Klinik Bilimler Bölüm Baş." İmzalı, Av Kemal KERiNÇSİZ'e hitaben
yazılmış ve içeriğinde faaliyetleri dair tartışma ve önerilerin bulunduğu toplam 4
sayfadan ibaret mektup,
4."Büyük Hukukçular Birliği - Sivil Toplum Kuruluşlarından Basın Açıklaması"
ibaresiyle başlayan altında şüpheliler Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un da
aralarında bulunduğu birçok kimsenin imzalarının olduğu 5 sayfadan ibaret
doküman,
5.Bir sayfadan ibaret ve içeriğinde Perihan MAGDEN duruşmasında sorumluluk
alan kişiler..........Sevgi Hanım Adliye Dışında telkinlerde bulunacak ... şeklinde yazıların
olduğu 21 Temmuz 2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Derneği' nin toplantısında alman
kararların yazılı bulunduğu doküman,
6. "Kuvayı Milliye Derneği Yorum Oku" ile başlayan 7 sayfalık bilgisayar çıktısı
dokümanın içeriğinde; Derneğin İnternet sitesindeki yorum bölümüne, Av. Ahmet ÜLGER,
Aladdin YARDIMCI, Bekir ÖZTÜRK, İnci SÖKE, Derya ASLANCI, Kadir KARAGÖZ,
Kadir DEMİRCİ, Av.Mehmet DEMİRLER, Hüsamettin OKUR, Av.Hacı Eyüp GÜLTEK,
Ahmet ŞAHİN, AYŞE..., Aykut ÇÖÇÖN, Mustafa YORMAZ, Duygu GÖKBUGA-Mehtap
GÜLER isimli şahısların göndermiş oldukları e-maillerin alman çıktısı olduğu, 2. sayfasında
Bekir ÖZTÜRK'ün 07.06.2006 Salı 00:38 tarihli mailinin olduğu, içeriğinde; "Milli Güç
Platformu' nun sadece bir isim olduğu doğru değildir. Nereden mi biliyorum? 2004 Ekim
ayından bu yana bir çok kampanya etkinlik ve açtığı davalarında bizzat görev aldım. Bu
siteyle birlikteliği 1 yıl bile olmamıştır. En duygulandığım etkinliği de; Türkiye'de bir ilk olan
"14 Şubat 2006'da Azerbaycan Hocalı katliamını anma Töreni"dir. Milli Güç platformu ve
Büyük Hukukçular Birliği, bu sitem ve hakaret içeren sözleri hak etmiyor. Vatanımız
ayaklarımız altından kayıp gidiyorken bu tür tartışmaları yapanları ve uzatanları samimi
bulmuyorum. Saym editörde, yazdıklarını düşünerek yazmaya davet ediyorum. Saygılarımla"
şeklinde, Son sayfasında da Bekir ÖZTÜRK'ün 09 Kasım 2006 Perşembe 12:05 tarihli
mailinde, "Önemli Saym Av.KEMAL KERİNÇSİZ BEYE nasıl ulaşabiliriz bi adres yada
telefon lütfen..." yazılı olduğu tespit edilmiştir.
7. 08.09.2006 tarihli Büyük Hukukçular Birliği Demeği ile başlayan haftaya
görüşürüz ibaresi ile biten 25 sayfalık bilgisayar çıktısı ve el yazması dokümanların içeriğinin;
Demekte yapılan toplantılarda alman karaların yazılmış olduğu, 22.12.2006 tarihli toplantı
kararında; "HABLEMİTOGLU cinayeti kastedilerek ceza davası ile ilgili Ergün POYRAZ
cinayetin tüm ayrıntılarını Av Kemal Beye anlattı" şeklinde ifadelerin bulunduğu doküman ele
geçirildiği, ayrıca Büyük Hukukçular Birliği' nin bir toplantısında AYASOFYA Demeği ve
başka Sivil Toplum Kuruluşları kurulması kararının alındığı anlaşılmıştır.
AYASOFYA DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Demekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
"Ayasofya Derneğf'nin Demekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi neticesinde
; Demeğin 10.10.2006 tarihinde kuruluş bildirimi ve eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler
Müdürlüğüne vererek bu tarihte kurulmuş ve tüzel kişilik kazandığı,
Demeğin amacının kısaca "Ayasofyayı Türk kültürünün bir parçası olarak kabul edip,
yabancı kültür etkilerinden uzaklaştırmak, İstanbul ile birlikte Türk medeniyetinin
vazgeçilmez bir ikilisi olduğunu hatırlatmak, bu nedenle Ayasofyayı Türkiyenin kültürel
değeri olarak korumak, uluslar arası alanda çok yönlü tanıtımını sağlayarak, gelecek nesillere
intikal ettirmek„Türk egemenliğinin Ayasofyanm bugüne kadar ayakta kalmasının sağlayan
etkilerin anlatımını sağlamak... " şeklinde belirtildiği,
Demeğin 18.04.2007 tarihinde yapılan ilk olağan genel kural toplantısına ilişkin
03.05.2007 tarihinde İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğüne verdiği genel kural sonuç
bildirimine göre demek organlanna seçilenlerin Sevgi ERENEROL Demek Başkanı, Burak
GÜNEŞ Başkan Yard.,Ergun POYRAZ Genel Sekreter Cancan ERENEROL Yönetim Kurulu
Üyesi isimli şahıslar olduğu
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL'un,
ve Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden
gizledikleri bu nedenle denetimin yapılamadığı,
Ayasofya Demeği yönetim kurulu üyeliği görevini yürüten Cancan ERENEROL ve
Burak GÜNEŞ'in demeğe ait defter ve belgeleri, ibraz etmemek suretiyle denetimden
gizlemesi nedeniyle, hakkında 5253 sayılı Demekler Kanunun 32/e Maddesi hükmü
kapsamında işlem yapılması gerektiği, Kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Faaliyetleri
/c^^h^
10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 Aralık Dünya insan Hakları günü olması nedeniyle,
Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği, Milli Güç
Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen
ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih
Vakfı, Kamu-sen tarafından basm açıklaması düzenlendiği, bu eyleme şüpheli Sevgi ERENEROL'un
katıldığı,
18.12.2006 günü saat 12.25 de Eminönü ilçesi Sultanahmet Adliyesi önünde Necip
HABLEMİTOĞLU'nun ölümünün yıl dönümü nedeniyle Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği, Milli Güç Birliği, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği tarafından basm
açıklaması düzenlendiği, Büyük Hukukçular Birliği üyesi Cevat ÇALIK tarafından gruba
hitaben bir basm metni okunduğu, eyleme Kemal KERİNÇSİZ,Muzaffer TEKİN, Sevgi
ERENEROL ve Rafet ARSLAN 'm birlikte katıldığı,
03.03.2007 günü saat 12.50 ilimiz Kadıköy ilçesi İskele meydanında Atatürk
Düşünce Derneği organizesinde Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti değer yargılarını ve ilke ve
kazanımlarmı korumak adı altında basm açıklaması düzenlendiği "Çankaya Kemalin
Çocuklarınmdır, Halife değil Cumhurbaşkanı istiyoruz, Medreseye hayır" şeklinde
dövizler taşındığı, bu eyleme şüpheli Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
11.03.2007 günü saatl2.00.Sıralarmda ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında Büyük
Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk Düşünce
Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm açıklaması
düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra Taksim anıtına
çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından yürüyüşün engellendiği, "Tayip
El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman pankartla ilgili Nöbetçi C.SAvcısmm
talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Muammer
KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
15.06.2007 günü saat:13.00 da Beşiktaş ilçesi Levent Camii' de yaklaşık 500-600 kişinin
katılımıyla Hakkari ilinde şehit edilen P.Kd. Bnb. Murat ÖZYALÇIN ve Elazığ'da şehit edilen
Jn.Uz.Erbaş Cihan KIZILTAŞ' m cenaze namazı kılınmış ve cenaze namazım müteakip cenazeler
Edirne kapı şehitliğine defnedilmiş ve konu saat 14.30 da sona ermiştir. Katılan grup içerisinde;
Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU,
Ramazan BAKKAL, Ramazan KIRKIK isimli şahısların da katıldığı,
Cenaze merasimi sonrası; uyan gelip yatmadı vatanını satmadı, Irak'ı basarız Barzaniyi
asarız, kahrolsun pkk, şehitler ölmez vatan bölünmez, kahrolsun ABD işbirlikçi akp, kahrolsun şehide
kelle diyenler, askere uzanan eller kırılsın, hepimiz askeriz pkk ya yeteriz, vatan sana canım feda,
imralıyı basarız apoyu asarız, aponun piçleri yıldıramaz bizleri, Tayyip oğlunu askere gönder,
kahrolsun pkk işbirlikçi Akp " Ayrıca 50-60 kişilik grup cenaze kortejinin güvenliğini sağlayan
güvenlik kuvvetlerinin bulunduğu noktaya kadar gelerek, görevlilere hitaben "Satılmış Köpekler
Vatan sizden Ne Bekler" şeklinde sloganlar atıldığı,
18.12.2007 günü ilimiz Sultanahmet Adliyesi önünde "Dr.Necip HABLEMİTOĞLU'nun
öldürülmesi"olayı ile ilgili olarak Büyük Hukukçular Birliği tarafından basm açıklaması
düzenlendiği, Sevgi ERENEROL'un "Aziz Türk Milleti" başlıklı basm metnini okuduğunu, faili
meçhul dosyalar hakkında Ankara C.SAvcılığma gönderilmek üzere dilekçe verildiği, , Burak
GANEŞ, Necip YENİŞAN, Yıldırım ÇAVUŞOVALI, Av.Eyüp GÜLTEK, Mehmet DEMİRLEK,
Ramazan BAKKAL, Ülker
n - '
43%^P%
DURUKAN, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL dilekçe de imzalarının
bulunduğu ve eyleme katıldıklan, Güvenlik Şube Müdürlüğünün olay esnasmda çekmiş
olduğu kamera görüntülerinin incelenmesinden tespit edilmiştir.
Tespitler;
Sevgi ERENEROL' un Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba
Konseyine üye olduğu anlaşılmış, bu üç oluşumun da tüzüklerinin benzer oldukları
görülmüştür. Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK,
Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK
GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL İÇİNDEKİLER başlıklı dokümanın ele geçirildiği
dikkate alınacak olursa, derneğin bu haliyle tüzüklerinde belirttikleri amaçlar ile örtüşmediği
değerlendirilmektedir.
Sevgi ERENEROL' un Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ, Ergun POYRAZ,
Muammer KARABULUT, Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, internet sitesinden
tanıdığını beyan ettiği Bekir ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Emin GÜRSES ile
irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
18 Aralık 2007 tarihinde İstanbul Adliyesi önünde Necip HABLEMİTOĞLU ile
ilgili basın açıklaması yaptıkları anlaşılmıştır.
Sevgi ERENEROL' un işyeri aramasında ele geçirilen dokümanların incelenmesi
neticesinde;
1. Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Erkut ERSOY, Muzaffer TEKİN ve Oktay
YILDIRIM' dan da ele geçirilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/İSTANBUL
İÇİNDEKİLER başlıklı doküman,
2. Aziz Türk Milleti, Bu gün burada, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde
kurulan pusuda kahpece katledilen Milli şehidimiz Türk varlığının yılmaz savunucusu,
Kemal'in askeri ve öğretmeni rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU'nun aziz hatırasını
yad için ibareleri ile başlayan ve 2. sayfasında Değerli arkadaşlar Rahmetli Dr. Necip
HABLEMİTOĞLU Türk milletinin milli şehididir ibareleri ile devam eden ve 3.
sayfasında Amaç Necip'in bıraktığı yerden onun mücadelesini devam ettiren bağımsız
Türkiye için aynı fedakarlık ve cesaretle mücadele eden arkadaşı, dostu, kardeşi
ERGÜN POYRAZ'ı da susturmaktır, Böylelikle bir yiğit Türk evladı daha
harcanmaktadır ibareleri ile devam eden ve Türk Ölür Türklük Ebedidir, ibaresi ile son
bulan sayfaların arka tarafında Msn Hotmail ibaresi ve küçük yazıların bulunduğu 3 sayfalık
el yazması yazı ile daha birçok dokümanların olduğu,
Ayasofya Derneği üyesi olan Muammer KARABULUT' un aynı zamanda Antalya
Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı ve Milli Güç Birliği Derneği' nin de
üyesi olduğu, LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/ İSTANBUL başlıklı dokümanın Muammer
KARABULUT' un işyerinde de ele geçirildiği,
Muammer KARABULUT' un Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal
KERİNÇSİZ' in referansıyla sadece telefonda Bekir ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Ergun
POYRAZ, Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu, Veli KÜÇÜK' ün evinde ele
geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Veli KÜÇÜK' e gönderdiği, Sevgi
ERENAROL' un ikamet ve işyerinde ele geçen bir çok dokümanı kendisinin yazdığı ve Sevgi
ERENEROL' a gönderdiği tespit edilmiştir
ULUSLAR ARASI NOEL
BABA BARIŞ KONSEYİ
'
v
^v/\,/İ^^^^7
Muammer KARABULUT tarafmdan 1995 yılında Antalya ilinde Noel Baba Vakfı
kurulmuştur. Daha sonra Muammer KARABULUT Başkanlığında Noel Baba Vakfı ve Noel
Baba Dernekleri'ni "Uluslar arası Noel Baba Banş Konseyi" kurulmuştur.
Konseyin amacı; Noel Baba' mn çocuk sevgisiyle büyüyen, iyiliksever, banş ve
kardeşlikle devam eden imajını, dil, din, ırk, cinsiyet ve hiçbir aynm gözetmeksizin yaşatarak,
her büyüyün yaşadığı ve unuttuğu çocukça ifade ve duygulann dünyaya yaşanabilir toplumsal
banş getireceği gerçeğini hatırlatmaktır. Yine böylesi banşçıl bir çabanın kaynağı "Yurtta Sulh,
Cihanda Sulh" özdeyişiyle Mustafa Kemal Atatürk' ün kurduğu Laik Demokratik Türkiye
Cumhuriyeti' nin olduğu özellikle vurgulanacaktır şeklinde belirtilmiştir.
Aynca Noel Baba Vakfı tarafmdan her yıl geleneksel olarak bir kişiye Noel Baba
Banş ödülü verilmektedir.
Faaliyetleri:
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'den ele geçirilen, 18 Nolu CD üzerinde yapılan
incelemede; Ergenekon Terör Örgütü mensuplanndan Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi
ERENEROL, Muammer KARABULUT ve Fuat TURGUT isimli şahıslann katıldığı Milli
Güç Platformunun İzmir ilinde düzenlediği eylem olduğu,
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralannda Fener Rum patrikhanesi önünde Müli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi,
Noel Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı,
Fener Rum patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir
konuşma yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın
açıklamasını okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği
ve Milli Güç Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul
ÇAĞMAN isimli şahıslann birlikte katıldığı,
10.11.2005 saat 08.30 da Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği,
Milli Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İşçi Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi,
Noel Baba Vakfı, Bağımsız Türk Ortodoks Vakfı, Muharip Gaziler Derneği, Yeniden
Kuvay-i Milliye Derneği ve Şehit Aileleri Derneği tarafından "Fener Rum Patrikhanesinin
Lozan'a ve Atatürk'e,Türk milletine meydan okuduğu ve Rum metropolitanlannın Ekümenik
iddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10 Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne
rastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklaması yapıldğı,bu eyleme şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Muammer KARABULUT isimli
şahıslann birlikte katıldığı,
24.07.2006 günü saat 10.45 sıralannda Milli Güç Platformu tarafmdan "Lozan barış
antlaşmasının 83. Yıl dönümü nedeniyle " Beyoğlu İlçesi Kemeraltı caddesi Sevgi İş Hanında
bulunan Türk Dünyası İnsan Haklan Derneği toplantı salonunda panel düzenlendiği, Türk
Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi ERENEROL, Milli Güç Birliği adına "Laik
Türkiye Cumhuriyetini Patrikhaneye mi yıktıracaklar" isimli kitabın yazan Muammer
KARABULUT ve Büyük Hukukçular Birliği genel başkan yardımcısının sözlü konuşma
yaptığı, 83 .Yıl dönümünde Lozan Banş antlaşmasının önemi ve anlamı , Lozan antlaşmalan
ve AB Dayatmalan başlıklı iki (2) adet basın bülteninin basma dağıtıldığı,bu eyleme
Şüpheliler Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT 'un birlikte katıldıklan,
Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera görüntülerinin
incelenmesinden anlaşılmıştır.
1
>
%
> ,ı
Z ^^^7^P
11.03.2007 günü saati2.00.Sıralarında ilimiz Beyoğlu ilçesi Galatasaray Meydanında
Büyük Hukukçular Birliği, Gönül Birliği Platformu, Ulusal Jeofizik Kurumu Derneği, Atatürk
Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi, Harp Malulleri Derneği, Bakıröy STK tarafından basm
açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basm açıklaması yapıldıktan sonra
Taksim anıtına çelenk koymak için izinsiz yürüyüş yapılması üzerine Polis tarafından
yürüyüşün engellendiği, "Tayip El-kadı kol kola Türkiye gidiyor Karanlığa" şeklinde taşman
pankartla ilgili Nöbetçi C. Savcısının talimatıyla yasal işlem yapıldığı, bu eyleme şüpheliler
Kemal KERİNÇSİZ, Muammer KARABULUT, Muzaffer TEKİN ve Sevgi ERENEROL'un
katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün konu ile ilgili göndermiş olduğu dosya içeriğinin
incelemesinden anlaşılmıştır.
KUVVACILAR DERNEĞİ (KUVVA-İ MİLLİYE DERNEĞİ)
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığınca "Kuvvacılar Derneği'nin
09.05.2008 tarihinde yapılan denetimi sonucunda ; Derneğin 27.12.2006 yılında kurulduğu,
Dernek tüzüğünde "Derneğin Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde "Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinin dünyada hak ettiği noktaya taşınması konusunda
sosyal alanda faaliyet sürdürmek amacıyla kurulmuştur" şeklinde belirtildiği.
05.08.2007 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına
Bekir ÖZTÜRK Genel Başkan, Ahmet CEYHAN Başkan Yrd. Seçildiği tespit edilmiştir.
Yapılan denetimler neticesinde ; Denkekler mevzuatına aykırı birçok usulsüzlük
nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
Dernek İstanbul Temsilcisi Oktay YILDIRIM' m Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği Milli Güç Platformu'nun düzenlediği basm açıklamaları eylemlerine katıldığı,
09.03.2006 saat 12.00 sıralarında Beyoğlu Galatasaray Meydanı önünde Hukukçular
Birliği ve Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği tarafmdan "Org.
Yaşar BÜYÜKANIT ve diğer komutanlar hakkında Van C. S avcısı Ferhat SARIKAYA'nm
hazırladığı iddianameyi" protesto etmek için düzenlenen basm açıklamasına; şüpheliler Kemal
KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
09.04.2006 sat 12.00 sıralarında Eminönü ilçesi Beyazıt meydanında Büyük
Hukukçular Birliği organizesinde "Boğazlayan Kaymakamı Kemalbey'in idam edilişinin
yıldönümü" nedeniyle basm açıklaması düzenlendiği, Ramazan BAKKAL, Aynur SAYLAN,
İbrahim METİN, Şuaip ÖZCAN, Kemal ERGÜDER, Pakize ALPAKBABA Oktay
YILDIRIM'm konuşma yaptığı bu eyleme şüpheli Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay
YILDIRIM'm birlikte katıldığı,
07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında
Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'm Topluluğu,
Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve Türkmen Derneği,
Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı planladığı "Pontus Soykırımı
Anıtı"m protesto etmek için basm açıklaması düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ, Av. Özcan
PEHLİVANOĞLU, Mualla ERKUT tarafmdan topluluğa hitap edildiği, Yunanistan
Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldığı bu eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN,
M.Zekeriya_ ÖZTÜRK, Emin GÜRSES isimli şahısların katıldığı,
' '/] v-
17.05.2006 günü saat 12.00 sıralarında Beyoğlu ilçesi Fransız konsolosluğu önünde
Büyük Hukukçular Birliği tarafından "sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını protesto etmek"
için basın açıklaması yapıldığı,bu eyleme Oktay YILDIRIM ve Kemal KERİNÇSİZ'in birlikte
katıldıkları
12.06.2006 Saat 13.15 sıralarında Beyoğlu İlçesi Mete caddesi üzerinde bulunan AB
Birliği Bilgi Merkezi önünde Türkiye'm Topluluğu ve Türk Ortodoks Patrikhanesi tarafından
"Türkiye'nin AB üyeliği müzakere süreci" ile ilgili basın açıklaması düzenlendiği, Sevgi
ERENEROL tarafından basın açıklamasının okunduğu, üzerinde Büyük Hukukçular Birliği
yazılı çelengin AB bürosu önüne bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Oktay
YILDIRIM ve M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün katıldığı,
28.07.2006 günü Saat: 10.00 da Şişli 3.Asliye mahkemesinde "Bir milyon ermeni,
30.000 Kürt öldürüldü" şeklindeki sözleri üzerine Yazar Ferid Orhan PAMUK hakkında açılan
davanın 3. duruşması esnasında protesto eylemi gerçekleştirildiği, şüpheliler Fuat TURGUT,
Oktay YILDIRIM ve Sevgi ERENEROL'un birlikte katıldığı, Güvenlik Şube Müdürlüğünün
göndermiş olduğu dosya içeriğinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Tespitler:
Kuvva-i Milliye Derneği' nin Ankara bürosunda yapılan aramada ele geçen dijital
malzemeler hakkında tanzim edilen İnceleme ve Değerlendirme Raporu' nda;
Ankara Kuvvai Milliye Derneği'ne ait, Dell marka dizüstü bilgisayar içerisindeki
TOSHIBA marka hard disk üzerinde yapılan incelemede;
1."Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş,
"Büyük Hukukçular Birliği maiL.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Büyük
Hukukçular Birliği ile iltisaklı 12 şahsın mail adresleri olduğu, bu adresler arasında Av. Kemal
KERİNÇSİZ yer almaz iken Sevgi ERENEROL, Hanefi ALTAŞ ve Ahmet ÜLGER gibi
şahısların yer aldığı,
2. "Kemal Kerincsiz.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiş, belge
incelendiğinde, Kuvvai Milliye sitesinin 'İstanbul toplantısının' İstanbul'da yapılması için
Kemal KERİNÇSİZ'in ısrar ettiği, salonu kendisinin ayarlayabileceğim ifade ettiği ve bunun
üzerine tekliğin kabul edildiği, ancak Büyük Hukukçular Birliği ve aralarında Muammer
KARABULUT'un da bulunduğu Milli Güç Birliği tarafından aldatıldıklarını beyan ettiği
"Biz neyiz, ne değiliz.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde, Kuvva-i Milliye İnternet
sitesinin Türk Milleti'ne gerçekleri anlatarak onları harekete geçirmek adına kurulmuş bir
uyan ve bilgilendirme sistemi olarak ortaya bu ortamda Türk Milleti ve onun değerlerine
saldırılar karşısında tavır sergileyen Milli Güç Platformu ve bu tavırları hukuki zemine
taşıyan B.Hukukçular Birliği ile tanıştıklarını belirtildiği,
3."DeğerliDostum merhaba.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "Değerli
Dostum merhaba.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Bekir ÖZTÜRK'ün 26
Aralık 2006'da oluşturarak Behiç GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay
YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik postanın metni olduğu,
4."Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş,
"Saklambaç oynayan vatanseverler.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde,
'Mekteb-i Harbiye' yıllarına atıfta bulunan yazarın TBMM'yi 'DÜŞÜK' saydığı,
TBMM'nin seçtiği Cumhurbaşkanını 'TANIMAYACAĞI', okuyucuları Çankaya
Köşkü önünde etten duvar örmeye davet eden bu yazıda, bu eylemin Gazi Mustafa
Kemal ATATÜRK'ün emri olduğu belirtilerek Atatürk'ün Bursa NUTKU olduğu
iddia edilen metin eklendiği,
\v •
5. "dinkcenaze.doc" isimli MSword dosyası tespit edilmiş, "dinkcenaze.doc" isimli
MSword belgesi incelendiğinde, 27/28 Ocak 2007 tarihlerinde Ümit SAYIN'm
kuwaimilliye.net internet sitesinde yayınlanmak üzere Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği
Ergenekon terör örgütü-postanın metni olduğu, bu yazıda, Hrant DİNK'in cenazesinde
yaşananlann psikolojik harp operasyonu haline getirilmiş bir Turuncu Kadife Devrim
Provası olduğu, Hrant DİNK'in bazılarının iddia ettiği gibi Milli Güçler'in adamı
olmadığının belirtildiği,
6.DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword dosyası tespit
edilmiş, "DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ ÖRGÜTLER.doc" isimli MSword belgesi
incelendiğinde, 'TEORİ' dergisinde yayınlanmış olan ve dünyada etkin olan gizli
örgütleri konu alan metin olduğu, söz konusu metinde 'Ne yazik ki gerek Türkiyeyi
yöneten, gerekse Türk istihbarat örgütlerinin içinde olan bazı Bilderberg ve Trilateral
Komisyon üyeleri vardır. Bu örgütlerin Türkiye için verdiği kararin Sevr kosullarinin
uygulanmasi olduğunu görmemek için ise kör olmak gerekir.' Şeklinde bir
değerlendirme yapıldığı,
7."KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword dosyası tespit
edilmiş, "KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ YÖNETİMİ.doc" isimli MSword belgesi
incelendiğinde, dernek yönetiminin görev dağılımı ve irtibat bilgilerinin olduğu,
"ayasofya_dernegi.doc" isimli MSword belgesi incelendiğinde Ayasofya Derneğinin
Tüzüğü olduğu,
Söz konusu Tüzükte; Sevgi Erenerol, Ergün Poyraz, Muammer Karabulut, Hanifi
Atlas, Kemal Kerinçsiz' in geçici yönetim kurulu üyeleri olarak belirtildiği,
8. 02 Mayıs 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm Kuvvai Milliye Derneğine
üye olmak için gerekli olan 50 YTL'yi Oktay YILDIRIM'a ulaştıramaması üzerine konu
hakkında Bekir ÖZTÜRK'ten bilgi almak için gönderdiği e-posta olduğu,
9.09 Ocak 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralarında Bekir ÖZTÜRK'ün de
bulunduğu 11 adrese gönderdiği bu elektronik postada, 1995 - 2000 yıllan arasında
Türkiye'de hangi alt kimlikten ne kadar insanın olduğu konusunda MGK emri ile 3
üniversiteye yaptmlan etnik gruplar ve mezheplerin dağılım raporu olduğu ve bu
raporun kamuoyundan saklandığı bilgisinin eklendiği sunum olduğu,
10.22 Şubat 2007 tarihli E-posta' nın; Ümit SAYIN'm aralannda Bekir ÖZTÜRK,
Behiç GÜRCİHAN ve Emin GÜRSES'in de bulunduğu gruba kendisine gelen bir e-
posta ile ilgili olarak 'Türk İntikam Birliği'ni sorduğu, Bekir ÖZTÜRK'e gelen e-
postada Gladyo'nun planladığı operasyonlarda kullanmak üzere Dev-Yol kökenli bazı
elemanlan aracılığı ile yeni dernekler kurdurduğu, kuvayi milliye sitelerinin içine
sızdığı, psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı bir takım eylemler yapacağı, yeni
cenaze törenlerinin seyredileceği belirtildiği e-postada Acikistihbarat,
kuwaimilliye.net, kuvayimilliye.net gibi sitelere alternatif sahte kuvvacı sitelerin
kurulacağının bildirildiği,
11.29 Aralık 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Kuwai Milliye Derneği
üyelerine göndermiş olduğu ve "Özel Büro" ya da "DSS" den dört üst düzey
yetkiliyle MSN'de yapmış olduğu görüşmenin anlatıldığı e-posta olduğu, söz konusu
e-postada "Özel Büro'nun kendileri ile çalışmak istedikleri ve uygun görülmesi
halinde beraber toplantı yapılabileceğinin belirtildiği, Bekir ÖZTÜRK'ün 29 Aralık
2006 tarihli "Özel Büro" ile ilişki kurmayla ilgili e-postasma Oktay YILDIRIM'm
aynı gün bu toplantılan Ankara-İstanbul münavebeli olarak yapma teklifine karşı
verilen cevap olduğu,
12.30 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK'ün Oktay YILDIRIM'a göndermiş
olduğu bu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün "Özel Büro"yu kendi sahasına çekmeye
çalıştığı ve "Özel Büro"nun Özel Harp Dairesi ile ilişkili olduklarını iddia ettikleri,
13.26 Temmuz 2006 tarihli E-posta'nın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Oktay
YILDIRIM ve Zeynep ORUNCAK'a gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-
postada, milli konularda hassasiyet gösterip eylemler yaptığı belirtilen Milli Güç
Platformu ve B.Hukukçular Birliği ile ilişkilendirildiklerinden dolayı, Muammer
Karabulut'un bu platform ve dernekte öne çıkan isminden duydukları rahatsızlığın
anlatıldığı, ayrıca bu postadan Muammer KARABULUT'un kendisini Ergün
POYRAZ adına yetkili gördüğü,
14.30 Eylül 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir Öztürk'ün Avukat Levent TEMİZ'in
internet sitesinde her hafta yazı yazma talebine vermiş olduğu olumlu cevabı içeren
elektronik posta olduğu,
15.09 Ekim 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Behiç GÜRCİHAN'a
göndermiş olduğu ve "7 gün 24 saat enirinde olduğu'nu" belirtir e-posta olduğu,
16. E-posta dosyası incelendiğinde; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'in
kendisine gönderdiği bir e-postaya verdiği ve 06 Kasım 2006 tarihli bir e-posta olduğu,
Fahri Yurtsever'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği elektronik postadan;
Büyük Hukukçular Birliği ile Kuvvai Milliye derneğinin ilişkisinin bozulma şeklinin
hoş olmadığı,A takımı denilen kişilerle toplantı yapılması gerektiği, 'Ne yapmalı' konusunda
ATO'da Sinan AYGÜN ile toplantı ayarlandığı, Dernek kurulması konusunda Akşam gazetesi
yazan Güler KÖMÜRCÜ'nün maddi manevi destek verdiği, Güler KÖMÜRCÜ'nün ön olması
durumunda kendisinin yardımcı olacağı, Cemaatleşmek ve öncelikle bir yakın daire oluşturup
öyle genişletilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Bekir ÖZTÜRK'ün cevaplarından ise; Büyük Hukukçular Birliği ile hukuklarının
bitmediği, ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği, İstanbul Kadıköy'de kurulan
derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun bilindiği ve kirli bir
oluşum olduklarının belirtildiği,
17. 14 Kasım 2006 tarihli E-posta' nın; Bekir ÖZTÜRK'ün Fahri Yurtsever'e
gönderdiği e-posta olduğu, derneğin İstanbul toplantısına katılımın yetersiz olmasının
sebeplerinin değerlendirildiği,
Söz konusu e-postada, 'Türkiyem Topluluğu'nun onları bölmek adına İstanbul'da aynı
gün aynı saate "İstişare toplantısı" düzenlediği,Toplantıdan bir gün önce Oktay YILDIRIM'un
Hukukçular Birliği toplantısında darp edildiği,Bu e-postada yazılanların hiç kimseyle
paylaşılmaması gerektiği konularının belirtildiği,
18. E-posta dosyası incelendiğinde Oktay YILDIRIM'm Hukukçular Birliği'nde darp
edilmesine dair E-postalardan biri olduğu ve 06 Aralık 2006 tarihinde Bekir ÖZTÜRK
tarafından Güler KÖMÜRCÜ'ye gönderildiği,
Söz konusu E-postadan; Oktay YILDIRIM'm Bekir ÖZTÜRK'ü savunduğu için darp
edildiği,Oktay YILDIRIM'm kafasına kocaman cam kesme kültablası ile vurulduğu, Oktay
YILDIRIM'm yüzüne ona yakın dikiş atıldığı ve görme kaybı olduğu, Oktay YILDIRIM'm
konuyu adli birimlere intikal ettirmediği, Oktay YILDIRIM'm olay günü Nihat GENÇ ile
yemek yediği,konulannm belirtildiği,
19. 02 Aralık 2006 tarihli E-postanm Bekir Öztürk'ün Güler KÖMÜRCÜ'ye
göndermiş olduğu ve dernekleşme süreçlerinin emin^ptemtelş, ilerlediği bilgisini de verdiği
elektronik posta olduğu, ^ ■ :> * ,^\
E-posta dosyası incelendiğinde: 04 Aralık 2006 tarihinde Bekir Oztürk'ün Güler
KOMÜRCÜ'ye göndermiş olduğu ve Mersin'den Ankara'ya Tayin olmak için yazdığı
dilekçeyi Turnam ÇÖMEZ'in sekreteryasma gönderdiği bilgisini iletip acilen devreye girmesi
gerektiğini belirttiği e-posta olduğu,
20. 11 Aralık 2006 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Güler
KOMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu E-postada dernekleşme konusunda
bilgilerin arz edildiği, katkılanndan dolayı Güler KOMÜRCÜ'ye teşekkür edildiği ve daha
çok çalışılacağına dair söz verildiği, ayrıca dernek için bir ofis kiralanması konusunda Sinan
Bey (Sinan AYGÜN olduğu değerlendirilen) ile görüşmesi ve kendisinin Ankara'ya tayini
konusunda gayrette bulunması için ricada bulunduğu,
21. Bir diğer E-postanm, Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç
GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu elektronik posta
olduğu,
Bu elektronik postadan Bekir ÖZTÜRK'ün, Behiç GÜRCİHAN ve Oktay
YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu, Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi
dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek
kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer
KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlarına takdim edilmesini önledikleri, Büyük
Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği
Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin
olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait
olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin
aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları
endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı bilgilerinin yer aldığı,
22.02 Ocak 2007 tarihli E-postanın; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tevfık Fikret
BİLGİN'e gönderilen ve Akşam Gazetesi yazarlarından şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ'nün Bekir ÖZTÜRK ve oluşumunu ciddi takip ettiğini belirtir e-posta
olduğu,
23.05 Mart 2007 tarihli E-postada; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen ve ek'inde
internette en çok ziyaret edilen sitelerin orantılarına göre sıralanması çalışmalarını
yapan bir sitede Türkiye'de en çok ziyaret edilen "milliyetçi, ulusalcı, Türkçü,
ülkücü" sitelerin isimlerinin verildiği, Söz konusu ek'te kuvayimilliye.net,
acikistihbarat.com, mimhaber.net, tepkimiz.net ve vkgb.com gibi 25 sitenin
listelendiği,
24.4 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; bekri (Bekir ÖZTÜRK olduğu değerlendirilen)
tarafından Güler KOMÜRCÜ'ye gönderilen e-posta olduğu,
Söz konusu e-postada; Bekir ÖZTÜRK'ün Ümit SAYIN'ı Behiç GÜRCİHAN
aracılığı ile tanıdığı,Ancak güvenemeyerek Güler KÖMÜRCÜ aracılığıyla soruşturduğu,
Doğu PERİNÇEK ile irtibatlı olmasından şüphe ettiği konularının belirtildiği, ayrıca söz
konusu e-postada Bekir ÖZTÜRK'ün tayini için ricacı olduğu,
25.11 Mayıs 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Tuğrul DERME'ye
gönderilen e-posta olduğu, söz konusu e-postada Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul
İl Başkam'nm Oktay YILDIRIM olduğunun belirtildiği,
26.Diğer bir E-postanm 4 Haziran 2007 tarihinde dernek hakkında bilgi isteyen
Alparslan ARSLAN isimli şahsa Bekir ÖZTÜRK tarafindan gönderilen Bilgi amaçlı
e-posta olduğu, ~" ~^~
27. 5 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından Güler
KÖMÜRCÜ'ye gönderilen bir e-posta olduğu, söz konusu e-postada Güler
KÖMÜRCÜ'nün 2005 yılında Derneğin açılışı ile ilgili olarak Turan ÇÖMEZ'in davet
edilmesi konusunda Bekir ÖZTÜRK'e tavsiyede bulunduğu,
28.14 Haziran 2007 tarihli E-postanm; Bekir ÖZTÜRK tarafından gönderilen basın
bildirisi olduğu ve Ümraniye'de ortaya çıkan bombalar üzerine göz altına alman
Kuvvai Milliye Derneği Kurucular Kurulu üyesi ve İstanbul İl Temsilcisi Oktay
YILDIRIM hakkında açıklamalar getiren e-posta olduğu, söz konusu e-postada
Oktay YILDIRIM nezdinde Kuvvai Milliye Derneği ve Ordu'nun yıpratıldığının
anlaşıldığı,
29.23 Eylül 2006 tarihli E-postanm; Adil Serdar SAÇAN'm Bekir ÖZTÜRK'e
gönderdiği e-posta olduğu, söz konusu e-postada Oktay YILDIRIM'm övüldüğü,
30.19 Ekim 2006 tarihli E-postanm; Asuman ÖZDEMİR'in Bekir ÖZTÜRK'e
gönderdiği ve GAZİ GÜDER'e de yönlendirdiği elektronik posta olduğu, söz konusu
e-postada Asuman ÖZDEMİR'in 18 Kasım 2006 tarihinde başkanlığını Gazi
GÜDER'in yaptığı 'Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi'nin duyurulması konusundaki
ricasının olumlu karşılanması üzerine gösterilen yakın alakadan dolayı teşekkür ettiği
yazı olduğu,
31.27 Arahk 2006 tarihli E-postanm, Behiç GÜRCİHAN'm Bekir ÖZTÜRK, Zeynep
ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a gönderdiği elektronik posta olduğu, bu
elektronik postanın; Bekir ÖZTÜRK'ün 26 Aralık 2006'da oluşturarak Behiç
GÜRCİHAN, Zeynep ORUNCAK ve Oktay YILDIRIM'a göndermiş olduğu
elektronik postaya cevap olduğu,
Bu elektronik postada Bekir ÖZTÜRK'ün,Behiç GÜRCİHAN ve Oktay
YILDIRIM'm sürekli beraber olduğu,Dernekleşme konusunda Kemal Kerinçsiz'in bilgisi
dahilinde hareket ettiği, ancak Kemal Kerinçsiz'in birilerinin yönlendirmesiyle hareket ederek
kendilerini figüran durumuna düşürmek istediği, bu tuzağı fark ederek Muammer
KARABULUT ile kurulan derneğin arkadaşlanna takdim edilmesini önledikleri, Büyük
Hukukçular Birliğiyle ortak yapıda oldukları, ancak Kemal KERİNÇSİZ'in Sevgi
ERENEROL'dan bir türlü vazgeçmediği ve Sevgi ERENEROL ile onunda vazgeçmediği
Muammer KARABULUT'un oyunculara müdahil olduğu, Ergün POYRAZ'm kendisinin
olduğunu iddia ettiği tepkimiz.net internet adresinin aslında Muammer KARABULUT'a ait
olduğu, aynı amaca yönelik olduğu gözüken Milligüç ve tepkimiz.net internet sitelerinin
aslında müştereklerinin çok fazla olmadığı, Hristiyan mezhep çatışmalarına alet oldukları
endişesiyle Kemal KERİNÇSİZ'i defaetle uyardığı,
Bekir ÖZTÜRK'ün bu elektronik postasına cevaben yazılan bahse konu postada
Behiç GÜRCİHAN' m; Bir seri tehdit telefonu aldığı,Bekir ÖZTÜRK'ün Kemal
KERİNÇSİZ'in kadrosuna destek vermesine rağmen nankörlükle karşılaştığı,Muammer
KARABULUT'un genel resim içinde ana/etkin oyunculardan biri olmaması gerektiği,Postayı
gönderdiği kişilerle sürekli yüz yüze görüştüğü,Kuklanın kuklacıdan ayrılması gerektiği,Oktay
YILDIRIM'a saldırıyı planlayanın Kemal KERİNÇSİZ olmadığını sürekli Oktay YILDIRIM'a
söylediği,Ergün POYRAZ'm Zeynep ORUNCAK'a attığı 'Rus Kızı T' elektronik postasının
sorun oluşturduğu,Kemal KERİNÇSİZ'in Büyükçekmece Ülkü Ocaklarına dahil olmasının
farklı sebepleri olduğu ve Nuriş Grubundan kurtulmak için 9 milyar verdiği,Kemal
KERİNÇSİZ ile ilgili bu konuları Hanefî ALT AŞ'm dile getirdiği, Asıl amacın unutulmaması
gerektiği,Üç hafta boyunca yukarıda sözü geçen grupların ayrışmasını engellemek için
uğraştığı,Kemal KERİNÇSİZ'in davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmadığı,Levent
TEMİZ ve Ah»i?psfeGER'in MHP karşıtı yapılarla görüştüğü,Kemal KERİNÇSİZ ve Oktay
YJ^IRIM'*rû^ farklı klik olduğu,Oktay
0W~^/O
YILDIRIM'a saldın düzenlenmeden önce; Ahmet ÜLGER, Levent TEMİZ ve Oktay
YILDIRIM'm üçüncü kişilerle beraber toplantıda olduğunu belirttiği,
32. Diğer bir E-posta dosyası incelendiğinde ENTERNET GRUP Strateji Bölüm
Başkanı Hayrettin ERTEKİN'in bir 'YETER' isimli yazısını göndermiş olduğu elektronik
posta olduğu,
Bekir ÖZTURK'ün ana postaya esas olan cevaplarmdan;Büyük Hukukçular Birliği
ile hukuklarının bitmediği ancak Kemal KERİNÇSİZ ile hukuklarının bittiği,İstanbul
Kadıköy'de kurulan derneğin (KUVAYI MİLLİYE) kimler tarafından nasıl kurulduğunun
bilindiği ve kirli bir oluşum olduklarının anlaşıldığı,
Bu elektronik postanın Fahri Yurtsever tarafından değerlendirildiği postadan ise;
Bekir ÖZTURK'ün Büyük Hukukçular Birliği ve Mili Güç Derneğini hedef aldığı, bilinmeyen
bir sebepten dolayı dernekleşme konusunda aceleci davrandığı,
33.20 Mart 2007 tarihli E-postanın; Kuvvai Milliye Derneği İzmir İl Başkanı Fırat
UÇMAN'in derneğin İzmir İl Yönetim Kurulu listesini gönderdiği e-posta olduğu,
34.22 Ekim 2006 tarihli E-postanın; Gazi GÜDER'in Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği
'Bayram Tebrik Mesajı' olduğu, E-posta dosyası incelendiğinde önceki bölümlerde
bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda
Güler KÖMÜRCÜ'den yardım talep etmesi konusu ile ilgili olarak Bekir
ÖZTURK'ün 17 Ağustos 2006 tarihinde göndermiş olduğu ve tavassutta bulunacak
kişinin Sivas Şarkışlalı bir "Çerkez" olan Abdullatif Bey'in olmasını istediğini ifade
ettiği e-postaya istinaden verilen cevap olduğu, 17 Ağustos 2006 tarihinde Güler
KÖMÜRCÜ tarafından gönderilen söz konusu e-postada Güler KÖMÜRCÜ
bahsettiği kişinin Abdullatif Bey olduğunu bildirmiş, yukarıdaki e-postalardan
Abdullatif Bey'in Abdullatif ŞENER olduğu,
35.Diğer bir E-posta dosyasının önceki bölümlerde bahsi geçen Bekir ÖZTURK'ün
Mersin'den Ankara Keçiören'e tayini konusunda Güler KÖMÜRCÜ'nün Turhan
ÇÖMEZ ile görüşeceğini belirttiği e-posta olduğu,
36.06 Aralık 2006 tarihli E-postanın, Güler KÖMÜRCÜ'nün aynı gün Zaman
Gazetesinde çıkan bir haberi Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği, bu yazıda; Kemal
KERİNÇSİZ'in ulusalcı ekibinin dağıldığı,Yeni Hayat Dergisi'nin sahibi Avukat
Hanefi Altaş, Avukat Levent Temiz ve Avukat Ahmet Ülger'in Büyük Hukukçular
Derneği'ni terk ettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in bütün eylemlerinde yamnda yer alan
Levent Temiz'in 'bilinmeyen unsurlar ve oluşumlarla ilişkisini' gerekçe göstererek
ayrıldığı, Kemal KERİNÇSİZ'in Türksolu'nun toplantılarına katıldığının belirtildiği,
37.5 Kasım 2006 tarihli E-postanın, Kemal KERİNÇSİZ'in Kuvvai Milliye Sitesinin
İstanbul'da yapacağı toplantı ile ilgili olarak Bekir ÖZTÜRK'e gönderdiği bir e-posta
olduğu,
Söz konusu e-postada;Bahse konu toplantının Büyük Hukukçular Birliği ve Milli
Güç Birliği ile ilişkisi olmadığı,Büyük Hukukçular Birliği, Milli Güç Birliği, Ayasofya
Derneği Kurucularının başta kendisi olmak üzere toplantıya iştirak etmeyecekleri,Milli Güç
Birliği'nin üstlenmiş olduğu misyonları yürütecek başka bir oluşuma ihtiyaç olmadığı
konularının belirtildiği,
38. 17 Mart 2007 tarihli E-postanın; Doğu PERİNÇEK' in oğlu Mehmet
PERİNÇEK'in 'Ermeni Sorunu' ile ilgili olarak Tempo Dergisinde çıkan röportajının ilgili
sayfalarını Adil Serdar SAÇAN'a gönderdiği E-posta oldujpj,
/' ■>
J
A"
39. Diğer bir E-postanm, 15 Ekim 2006 tarihinde saat 21:11'de
"selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen
eposta olduğu, bu e-postanm, Büyük Hukukçular Birliği Yön. Kur. Bşk.'m Av. Kemal
KERİNÇSİZ'e imzaya açılmış ve İstanbul ile İzmir Barosu'ndaki seçimler ile ilgili bir bildiri
olduğu, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan şahsın yine aynı gün ve saat 21:11'de yine
Bekir ÖZTÜRK'e 'Büyük Hukukçular Birliği'nin İstanbul Barosu ile ilgili olarak gönderdiği
elektronik postanın içeriğini oluşturan bildirideki bir bölümün değiştirilmesi konusunda Bekir
ÖZTÜRK'e verdiği talimat olduğu,
40. 21 Ekim 2006 tarihli E-postanm, "selcenn40@mynet.com" adresini kullanan
şahıs tarafından Bekir ÖZTÜRK'e gönderilen e-posta olduğu, bu e-postada, Ayasofya
Derneği'ne yönelik yapılan ve haksız olduğu iddia edilen eleştiriler ile ilgili derneğin tüzüğüne
atıflar yapılarak açıklamalar getirildiği, ayrıca derneğin bir kısım kurucuları olarak da; Sevgi
ERENEROL, Hüseyin Mümtaz BAYAZITOĞLU, Ergün POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ,
Turgay TÜFEKÇİOĞLU ve Hanifı ALTAŞ'm isimlerinin verildiği,
Tespit edilmiştir.
BÜYÜK GÜÇ BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
Büyük Güç birliği DerneğF'nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri çerçevesinde denetlenmesi
sonucunda; 30.12.2006 tarihinde kurulup ve tüzel kişilik kazandığı, Derneğin amacının
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Milletine ve Vatanına yönelen ve yönelecek bütün tehdit ve
tehlikelerle; Türk milleti'nin ve Türk Devletleri'nin "Tam Bağımzıslık" ilkesi içinde
yaşamasını, gelişmesini, refahının arttırılmasını, inançlarını, kültürünü, milli ve manevi
değerlerini Evrensel Hukuk Normları içinde ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarının tanımladığı
çerçevede korumak, kollamak adına yapılması gereken her şeyi yapmak ve her türlü tedbiri
almak için gerekli stratejik plan, program ve projeler hazırlar ve bunların uygulanması için
çalışır." şeklinde belirttiği
Dernek Tüzüğünün son bölümünde Derneğin Kurucularının;. Kemal KERİNÇSİZ
Sevgi ERENEROL Murat İNAN Mehmet DEMİRLEK Erol ŞAHİNGİL Levent TEMİZ,Cevat
ÇALIK,Burak GÜNEŞ, Eyüp GÜLTEK, Gökhan AYGÜN olduğunun anlaşıldığıjl
Derneklerden alman Kuruluş bildiriminde Oktay YILDIRIM, Ramazan KIRKIK, Aynur
SAYDAM ve Hanifi ALT AŞ isimli şahsında el yazması olarak dernek kurucuları listesine
eklendiği,Derneğin tüzüğündeki bazı eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle, Derneğin
feshedilmesi için, İstanbul Valiliğince (İl Dernekler Müdürlüğü) Fatih Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirimde bulunulduğu, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.01.2007
tarihinde Fatih Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde fesih davası açıldığı, Derneğin
denetiminin yapılacağı Dernek Geçici Yönetim Kurulu üyesi Mehmet DEMİRLEK'e tebliğ
edilerek Mehmet DEMİRLEK 10.04.2008 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler
Müdürlüğü'ne Derneğe ait defter ve belgeleri ibraz etmediği ve benzeri Dernekler mevzuatına
aykırı birçok usulsüzlük nedeni ile adli ve idari mercilere bildirimde bulunulduğu
belirtilmiştir.
Faaliyetleri:
21.09.2006 günü saat: 10:30 sıralarında Beyoğlu Adliyesinde Büyük Hukukçular
Birliği'nin organize ettiği "Küresel BOB projesi çerçevesinde askeri işgal ve parçalanma
tehlikesi ile karşı karşıyadır" konulu protesto eylemi düzenlendiği, "Misyoner çocukları
O.PAMUK, H.DİNK, H.CEMAL, İ.BERKAN, H.ŞAHİN, M.BELGE" "BABA ve PİÇ"
"Hukukçular Birliği" ibareli pankartı taşıdıkları,. Polis memuruna mukavemet eden
Şaban DAYANAN ve darp edildiği iddiasıyla Av. Özgür GÜN ve şikâyetçi olduğu Latif
ŞIMŞEK'in gözaltına alındığı, 3 sayfadan ibaret olan "Biz buradayız sen nerdesin" ile
başlayan Av.Kemal KERİNÇSİZ, Av.Ahmet ÜLGER, Av.Levent TEMİZ, Av.Hanefı ALTAŞ, Av.
Murat İNAN, Av.Yılıdırm ÇAVUŞOĞLU, , Av. Eyüp GÜLTEK, Av.NeCDet ÖZTÜRK, Av.
BuraK GÜNEŞ, Av. Mehmet DEMİRLER, Av. Cevat ÇALIK, Av. Necip YENİŞAN, Av. Ömer
PULATOĞLU, Av. Muhsin KÜÇÜK, Muzaffer YÜKSEKDAĞ (hamal) isimlerinin yazılı
olduğu bildirinin okunduğu, bu Eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Fuat TURGUT ve
Oktay YILDIRIM isimli şahısların birlikte katıldıkları, belirtilmiştir.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ PLATFORMU
Semih Tufan GÜLALTAY Başkanlığında kurulmuştur. Oluşuma destek verenler
arasında Levent TEMİZ' in Başkanlığında Ulusal Hukukçular Birliği Derneği, Bakırköy STK
Platformu Sekreteri Ülker DURUKAN, Semih BOZER Genel Başkanlığında Azerbaycanlılar
Dayanışma Dernekleri vb. bulunmaktadır. Derneğin amacı; Türkiye üzerinde oynanan
emperyalist oyunları bozmak ve ulusal birliği korumak, Atatürkçü örgütlenme ve eylem
birliğini sağlamak doğrultusundaki düşüncelerin geniş halk kitlelerine ulaştınlması olarak
belirlenmiştir, diğer kuruluşların faaliyetlerine destek verdikleri, bu tür faaliyetler içerisinde
yer aldıkları tespit edilmiştir.
28.10.2005 günü saat 11.00 sıralarında Fener Rum patrikhanesi önünde Milli Güç
Platformu, Hukukçular Birliği, Milliyetçi İşadamları Derneği, Türk Ortodoks Kilisesi, Noel
Baba Vakfı tarafından "Patrikhane Yunanistan'a" konulu protesto eylemi yapıldığı, Fener Rum
patrikhanesi önündeki topluluğa önce Kemal KERİNÇSİZ tarafından kısa bir konuşma
yaptıktan sonra, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer KARABULUT'un basın açıklamasını
okuduğu, Patrikhane kapısına "Patrikhane Yunanistan'a, Hukukçular Birliği ve Milli Güç
Platformu" yazılı siyah çelenk bırakıldığı, bu eyleme şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Veli
KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Zeki Yurdakul ÇAĞMAN isimli şahısların
birlikte katıldığı, Güvenlik şube müdürlüğünün olay esnasında çekmiş olduğu kamera
görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
ULUSAL SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçi leri tarafından
"Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği"nin denetiminde; Dernek tüzüğünde "Derneğin
Amacı" başlıklı 2 inci maddesinde; "Ulusal geleceğimizin ve varlığımızın, ülkemizin
bağımsızlığının güvencesi olduğunun bilincinde olarak, tamamen ulusal çıkarlan gözeten bir
ekonomik faaliyetin ülke düzeyinde gelişmesini ve hakim kılınmasını amaç edinmek. Bu amaç
doğrultusunda, tüm toplumsal bilimlerin rehberliğinde sosyal-kültürel-ekonomik-siyasal
çözümler üretmek; Bu çözümler ışığında, planlı bir üretimi, üretken bir toplumu, toplumun
gönenç düzeyinin yükseltilmesini ve adaletli bir toplumsal paylaşımı esas kılmak" şeklinde
belirtildiği,
03.12.2005 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısı neticesinde dernek organlarına
Fevzi DURGUN Genel Başkan, Mustafa KİRALİ Başkan Yrd., Birol BAŞARAN Genel
Sekreter, Filiz ESEN Genel Sekreter Yrd., Osman GÜNAY Genel Sayman, Oğuz
P.LEKTEMUR Üye., İbrahim BENLİ Üye, Erdoğan ÇEKER Üye, Ufuk SAKA Üye isimli
şahısların seçildiği
Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Merkezinin genel denetimi
neticesinde tespit edilen Dernekler Mevzuatına aykırılık nedeni idari mercilere bildirdirimde
bulunulduğu belirtilmiştir.
Şüphelilerden elde edilen USİAD isimli dokümanda ;'
"...Ulusal Sanayici ve İşadamları (USİAD) adlı, Ekonomik alanda yer alan "Sivil
Toplum Örgütü"nü konu edinen bu çalışma, "Ulusal" amaçlar kapsamında değerlendirmeye
alınmış ve objektif verilerden yola çıkılarak hazırlanan "ön değerlendirme" bilgi ve
dikkatlerinize sunulmuştur.
EK'de ülke ekonomisinde serbest girişimcilerin bir araya gelmesi ile oluşturulan,
sivil toplum örgütü,USİAD'm "Amaç ve Sorunlar" başlıklı bir raporu da aynca bilgilerinize
sunulmaktadır.
1998 yılında, pek çok serbest girişimcinin örgütlendiği mevcut yapılanma dışında,
üyeleri belli olan kişilerin, Kemalist Ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda, Ulusal
Sanayici ve İşadamları Derneği adı altında yeni bir örgütlenme ve yapılanma girişimi olan
bu oluşum; önceki dönemlerde işadamı Mümtaz Zeytinoğlu ile İstanbul Sanayi Odası
işadamlarından Murtaza ÇelikePin öngörüsü dikkate alınarak yola çıkılmıştır
...Kemalist Cumhuriyet Devrimi'nin en önemli özelliği olan tam bağımsızlık
ilkesinin tüm dünya ülkeleri halklarının lehine yarattığı etki karşısında büyük çıkar kaygısına
sürüklenen gelişmiş emperyalist güçlerin girişimleri ve yurt içindeki işbirlikçiler ağı önemle
dikkate alındığında, geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik içerikli ağır toplumsal sorunlar
karşısında serbest girişim çevrelerinin salt çıkar ve kâr kaygısından hareketle uyguladıkları
yöntemler, tutum, davranış ve kararları sonucunda ülkede yaşanan sıkıntılar bellidir. Bu
anlamda USİAD'm önemi yadsınamaz.Saygılarımızla
...USİAD, bu özet gelişmeler karşısında yerinde ve gerekli bir adım atmıştır. Bu
anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerekliliği
göz önüne alınarak değerlendirilmeye alınmalıdır.
...Ekonomiyi bilen, ama ekonomi/politik alanında deneyimsiz örgüt kadrosu, çeşitli
çevrelerce MAFİA siyaseti ve yöntemleri uygulanarak, "bağış" adı altında maddi olanakların
gereksiz yere tüketilmesi girişimleri ile yılgınlığa sürüklenmek istenmiştir. Bu doğrultuda
operasyonel eylem ve girişimler de belirlenmiştir
USİAD adlı ekonomik sivil toplum örgütünün faaliyetleri ulusal çıkarlara uygun
alanlarda desteklenmeli, sorunlarının çözüm yolları tespit edilmeli, aynı alandaki karşı sivil
toplum örgütlerinin desteği ve işbirliği sağlanmalıdır. İlişkinin "örtülü" bir biçimde
sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinde ülke çıkarları adına yarar görülen USİAD'm
göstereceği performans, etkinlik ve başarıların yanı/sıra; ekonomik alandaki olumsuz
aksiyonlar karşısında, reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi, ekonomi/politiğin belirleyici
unsurları arasında yer alabilmesi de sağlanmalıdır.
Özellikle Hükümetlerin dış güç odaklan ile ilintileri veya karşılaştıktan baskılar
sonucunda, ülke çıkarlarına aykın kararlar almalan ve bu kararlann uygulamaya konması
karşısında USİAD'm güçlü varlığının önemli ve caydıncı bir etken olacağı ciddi biçimde
değerlendirilmelidir.
Ve yine özelleştirme adı altında sergilenen çeşitli ihale entrikalannm sıkça
sergilendiği Türkiye'de fundamentalist ekonomik açıhmlann ülke ekonomisini ele geçirmeye
yönelik faaliyetleri giderek büyüyen bir ivme kazanırken, USİAD sivil toplum örgütü ile
USİAD çatısı altında bir araya gelen hür girişimcilerin varlığı, önemli bir denge unsuru
olabileceği gibi, ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli roller
üstlenmeye uygun görülmüştür." şeklinde ibareler geçtiği görülmüştür
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜ İŞ ADAMLARI BİRLİĞİ DERNEĞİ
İçişleri Bakanlığı (Dernekler Dairesi Başkanlığı) Dernekler Denetçileri tarafından
"Özel Güvenlik Sektörü İş Adamlan Birliği Demeği*' nin Dernekler Mevzuatı Hükümleri
çerçevesinde yapılan denetimi neticesinde; Demeğin 2005 tarihinde kuruluş bildirimi ve
eklerini İstanbul Valiliği İl Demekler Müdürlüğü'ne vererek kurulup tüzel kişilik kazandığı,
Demek tüzüğünün 3. maddesinde Demeğin amacının "Güvenlik Sektörünün çalışma alanları
ile ilgili alt çalışma komiteleri oluşturmak, yurt dışındaki gelişmeleri izlemek, ülkemizde
sektörün gelişmesine öncülük edecek çalışma gruplarını tespit etmek çalışmalarını koordine
etmek, Dernek amaçları doğrultusunda yurt içinde ve dışında; Kamu Kurum ve Kuruluşları,
gerçek ya da Tüzel Kişiler ve Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliğini geliştirmek,
organizasyonlar yapmak, çağdaş uygarlığı yakalama sürecinde, ülkemizin konumunu
güçlendirmek için sivil toplum hareketi olarak üzerine düşen işlevleri yerine getirmek, mesleki
konularla ilgili yapılmakta olan mevzuat çalışmalarına katkılarda bulunmak, Özel güvenlik
mesleğini iş tanımları yapılmış, sınırları belirlenmiş, profesyonel bir iş kolu haline getirmeye
katkıda bulunmak, çalışma saatleri, ücretleri, sağlık saatleri gibi çalışma konularının hizmette
verimliliği artırması...." şeklinde belirtildiği, 05.03.2006 tarihinde yapılan Genel Kurul
toplantısı neticesinde demek başkanı olarak, Nihat KUBUŞ'un seçildiği, Demeğin ÖGSİAD
ÜYE İSİM LİSTESİ ikinci sırasında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün isminin yer aldığı,Dernek
işletme defterinin kayıtlarının tutulmaması fiilinden dolayı, 5253 sayılı demekler kanunun
ilgili dönemde yürürlükte bulunan 32/d. Maddesinin demeğe ait tutulması gereken defter veya
kayıtlan, tutmayan demek yöneticileri beşyüzmilyon lira idari para cezası ile cezalandınlır.
Hükmü Uyannca Demek Yönetim Kumlu Başkanı olan Nihat KUBUŞ hakkında İstanbul
Valiliği (İl Demekler Müdürlüğü)'nce işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
ÖNCÜ GENÇLİK
Faaliyetleri;
1-28.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP Öncü gençlik İstanbul İl Başkanı
Mehmet PERİNÇEK, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı ve İstanbul Ülkü
Ocaklan Başkanı Levent TEMİZ tarafından "vatan savunmasında birleştik parola ya istiklal ya
ölüm" başlıklı basın bildirisi okunup dağıtıldığı,
2-30.08.2003 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İşçi Partisi İstanbul İl Teşkilatı
organizesinde çeşitli sivil toplum kumluşlannm katılımı ile "30 Ağustos'un 81. Yılında bir
zaferin coşkusunu yaşamak ve ordu millet kaynaşmasını sağlamak" için basın açıklaması
yapıldığı, Mehmet PERİNÇEK, Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
3-08.02.2004 tarihinde Beyoğlu ilçesinde İP İstanbul İl Başkanlığınca "KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ'a destek" için yapılan basın açıklamasına Doğu
PERİNÇEK ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
4-05.02.2005 tarihinde Şişli ilçesinde faaliyet gösteren Kıbrıs Türk Kültür Derneği
tarafından "KKTC'ye sahip çıkalım" konulu basın açıklamasına: Sevgi ERENEROL
ve İŞÇİ PARTİSİ İl başkanı nın katıldığı,
5-10.11.2005 tarihinde Fener Rum Patrikhanesi önünde Hukukçular Birliği, Milli
Güç Platformu, MHP İstanbul İl Başkanlığı, İŞÇİ PARTİSİ, BAĞIMSIZ TÜRKİYE
PARTİSİ, NOEL BABA VAKFI, BAĞIMSIZ TÜRK ORTODOKS VAKFI, Muharip
Gaziler Derneği, YENİDEN KUVAY-İ MİLLİYE DERNEĞİ ve Şehit Aileleri
Derneği
tarafından "Fener Rum Patrikhanesinin Lozan 'a ve Atatürk'e, Türk milletine meydan okuduğu
ve Rum metropoUtanlarının Ekümenik iddiası ile Balat'taki patrikhanede toplanmasının 10
Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne rastlanmış olmasını protesto etmek" basın açıklamasını
Kemal KERİNÇSİZ okuduğu,Veli KÜÇÜK, ^^jzaffer TEKİN, Muammer
KARABULUT isimli şahıslann katıldığı, r <*•" , , >t -
S.T.K. BİRLİĞİ ve DİĞER DERNEKLER
1- 22.07.2005 günü saat. 14.00 Eminönü İlçesi Ankara Caddesi Cağaloğlu yokuşu
Saadet Han No:42/409 adresinde bulunan Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği
organizesinde "Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamit'e yapılan suikastın 100. Yılı olması"
sebebiyle Beşiktaş ilçesi yıldız cami önünde basın açıklaması yapıldığı, Hukukçular Birliği
ve Sevgi ERENEROL'un katıldığı,
30.11.2007 günü saat:11.00de Bakırköy İlçesinde İncirli cad. Akbulut iş hanı No:89
kat-1 sayılı yerde Ayamama Vadisindeki EGS park inşaatı ile ilgili olarak açtıkları davayı
kazanmaları üzerine Bakırköy S.T.K. Kuruluşları Platformu organizesinde basın açıklaması
düzenlendiği, Kemal KERİNÇSİZ tarafından basın açıklaması okunduğu
2- 07.05.2006 Günü saat 12.15 sıralarında Beyoğlu ilçesi Galatasaray meydanında
Hukukçular Birliği ve Milli Güç platformu, Vatansever Güç Birliği, Türkiye'm
Topluluğu, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası İnsan Haklar Derneği, Anadolu Dostluk ve
Türkmen Derneği, Şehit Anaları Derneği tarafından Yunanistan'ın Selanik'te açmayı
planladığı "Pontus Soykırımı Anıtı"m protesto etmek için basın açıklaması düzenlendiği,
eyleme Oktay YILDIRIM, Muzaffer TEKİN, M. Zekeriya ÖZTÜRK, Emin GÜRSES,
Kemal KERİNÇSİZ, Asım DEMİR isimli şahısların katıldığı,
3- 10.12.2006 günü saat 12.30 da 10 aralık Dünya İnsan Haklan günü olması
nedeniyle, Beyoğlu İlçesi Galatasaray Lisesi önünde Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya
Derneği, Milli Güç Platformu, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği, Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği, Anadolu Türkmen ve Dostluk Derneği, Türk Ortodoks Patrikhanesi
Basın Sözcüsü, Şehit Aileleri Derneği, Türk Tarih Vakfı, Kamu-sen tarafından basın
açıklaması düzenlendiği, eyleme Sevgi ERENEROL'un katıldığı belirtilmiştir.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yukarıdan itibaren sıralanan sivil toplum kuruluşlarına üye olanlar ve faaliyetlerine
katılanların hepsinin Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılı oldukları iddia edilmemektedir. Bu
konuda haklarında yeterli delil elde edilenler için zaten dava açılmış, eylemleri de ilgili
bölümde anlatılmıştır. Yine bu kuruluşlann faaliyetleri tümünün de yasaya aykın olduğu iddia
edilmemektedir.
Ancak, daha önceki bölümlerde de açıklandığı gibi, bu sivil toplum kuruluşlannm
Ergenekon Terör Örgütünün Lobi yapılanmasının karan uyannca kurdurulduklan, Derneklerin
birbirine yakın zamanlar içerisinde 2005-2006 yılında kurulduklan, Derneklerin Tüzüklerinde
belirtilen amaçlannm birbirine yakın olduğu, Tüzükte belirtilen amaçlan dışında birçok eylem
ve faaliyete katıldıklan, Dernek yönetici ve üyelerinin diğer dernek yöneticileri ve üyeleri ile
irtibatlı olduğu, birlikte hareket ettikleri, Dernek toplantılannda yeni kurulacak dernekler ile
ilgili kararlar alındığı, her ne kadar tüzüklerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti' nin tarihi ve
hukuki değerlerini korumak, kültürel ve sosyal etkinliklerde bulunmak amacıyla kurulmuş
olduklan yazılı ise de , daha çok örgütsel propaganda amaçlı olarak güncel konularda basın
açıklamalan, eylemler düzenleyerek kamuoyu oluşturduklan, bir kısmının legal görüntü altında
illegal faaliyet yürüttükleri, yukanda yazılı dernekler ile İ.P, (İşçi Partisi), Öncü Gençlik, ADD,
Sivil Toplum Kuruluşlan ve diğer bazı dernekler ile birlikte aynı amaçla hareket ettikleri
değerlendirilmektedir.
i*
• ^
ile de irtibatının bulunduğu. Semih Tufan GÜLALTAY m da diğer birçok örgüt üyesi gibi Türk
Ortodoks Kilisesindeki ayinlere de katıldığı anlaşılmaktadır.
"ERGENEKON" dokümanında "21. yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK
mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanılması gerektiği" aynca "....illegal
çevrelerden seçilecek elemanların teknik ve siyasal ideoloji açısından örgüt ideolojisi ve amaçlanna
en yakın uygunluk gösterenlerin tercih edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanın hedef ve amaçlan doğrultusunda hazırlanan "LOBİ"
dokümanında ise MAFYA gruplannm tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut
grupların karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının
sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütü bu yöntemini gerçekleştirebilmek için "MAFİA" isimli
dokümanı hazırladığı, sonrasında da planladığı ve tasarladığı şekilde birçok MAFİA grubunu
denetim ve kontrol altına aldığı tespit edilmiştir.
7
/^J^ --' ^h^}^>p
"Veli Abi beni on sene evvel uyarmıştı" "Veli baba bana demişti ki" şeklinde bahsederek Veli
KUÇUK'e olan bağlılığını ve sadakatini ortaya koyduğu görülmüştür.
Bunların yanı sıra Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün katılacağı bir konferansla ilgili,
görüştüğü bir adamına "Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak sen Veli Paşayla görüş,
konferansa kalabalık bir grup yaparsın dinlemeye giderken böyle öğrenci gençlerde olursa da
olur" diyerek Veli KÜÇÜK'ün vereceği konferansın kalabalık görünmesiyle dahi ilgilendiği,
yine bu telefon konuşmalannda Veli KÜÇÜK'e şoförlük yapan Emin Caner YİĞİT'i bizat
Sedat PEKER'in temin ettiği ve maaşını verdiği tespit edildiği halde Veli KÜÇÜK ifadesinde,
Emin Caner YİĞİT'in yanma nasıl geldiğini hatırlayamadığını beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in Harun ÇAKIR isimli bir albayla yaptığı telefon görüşmesinde de,
Harun ÇAKIR'm "Bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten" diye sorması üzerine
Sedat'ın "Doğrudur ağabey" diyerek Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket ettiğini açıkça ifade
etmektedir.
Öte yandan alman ifadelerden şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Susurluk davasında adı geçen
Ali YASAK ile tanıştıkları ve değişik zamanlarda görüştükleri, bunların yanı sıra ele geçirilen
örgütsel dokümanlardan da Ali YASAK'm örgüt ilişkisi tespit edilmiştir.
Başka bir suç örgütü olan ve uzun yıllardır tutuklu bulunan NURİŞLER ÇETESİ
Uşak cezaevi isyanı sırasındaki "Biz bu devlet için mermi sıktık! hem de sizin için, hem de
asker için, bu devlet bana Mustafa DUYAR'ı öldürttü, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum
Veli abi'yi ara Veli KÜÇÜK'ü ara. bizi sor! başka bir şey söylemiyorum" şeklinde söylemleri
ile Veli KÜÇÜK ile aralarındaki ilişkiyi ortaya koydukları anlaşılmıştır.
Şüphelilerden Emin GÜRSES'in yaptığı bir telefon konuşmasında, karşısındaki şahsa
Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon dolar haraç istediğini
söylediği, bu görüşme ifadesinde sorulduğunda, aynen doğruladığı ve kendisinin müdahale
etmesi üzerine yeğenlerini kurtardığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla örgüt içersindeki Emin
GÜRSES dahi Veli KÜÇÜK'ün MAFİA yapılanmasını ve faaliyetlerini açıkça ifade ettiği
görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde, Semih Tufan GÜLALTAY'ı tanımadığını
beyan etse de Semih Tufan GULALTAY'm 2007 yılı içersinde Azerbaycanla ilgili Taksimde
düzenlediği gösteriye örgütün diğer yöneticileri Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve
örgüt üyesi Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte katıldığı tespit edilmiştir.
Elde edilen delillerden Semih Tufan GÜLALTAY ile ilişkileri daha ziyade Muzaffer
TEKİN'in sağladığı, fakat Veli KÜÇÜK'ün de ilişki içersinde olduğu anlaşılmıştır.
Semih Tufan GÜLALTAY Akın BİRDAL'm yaralanması olayı ile ilgili tutuklu
bulunduğu dönemde, Muzaffer TEKİN'in bizzat kendisi ve ailesi ile ilgilendiği ve her türlü
desteği sağladığı bilinmektedir. Diğer taraftan Semih Tufan GÜLALTAY cezaevinden tahliye
olduktan sonra da sık sık görüştükleri, hatta Muzaffer TEKİN ile birlikte Sevgi
ERENEROL'un toplantılarına katıldığı kamera görüntüleri ile de sabittir. Bunların yanı sıra 4-
5 ay kadar Semih Tufan GULALTAY'm yanında kalıp sonrada ciddi mağduriyetler yaşayan
müşteki Esra Feride GÖKÇİMEN, yaşadığı mağduriyetlerin yanı sıra, Danıştay saldırısından
iki gün önce Muzaffer TEKİN'in 4-5 kişilik kalabalık bir grupla Semih Tufan GULALTAY'm
yanma gelip saatlerce toplantı yaptığını, ayrıca Danıştay saldırısı faili Alparslan ARSLAN'm
da olaydan önceki tarihlerde kalabalık bir grupla Semih Tufan'in ofisine geldiğini beyan
etmiştir.
Öte yandan Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilmen ve 2003 yılı
içersinde Almanya da öldürülen Ertuğrul YILMAZ ile çok eskiye dayalı ilişkisinin olduğu,
hatta Ertuğrul YILMAZ'a ait Doğuş Factoring şirketine ortak olduğu, 2002 yılı içersinde
Doğuş Factoringe ait Ümraniye Duduluda 7.300 metrekare arsanın Muzaffer TEKİN'in
üzerine yapıldığı, Doğuş Factaringin avukatlığım Danıştay saldırısı faili Alparslan
ARSLAN'm yaptığı tespit edilmiştir. ,*
4?^|W^
Ertuğrul YILMAZ'in cenaze töreni kayıtlan incelendiğinde Muzaffer TEKİN ile
birlikte yeraltı dünyasından birçok simanın cenaze törenine katıldığı, o dönemde cezaevinde
tutuklu bulunan Sedat PEKER törene katılamasa bile çelenk gönderdiği, fakat adamları ve
avukatlarının birçoğunun katıldığı görülmüştür.
MAFIA dokümanında, MAFİA yapılanmasını oluşturacak "sivil kurul" üyelerinden
birisinin "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği ve bu kişinin kısa
zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütüne bağlı çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinden Sami
HOŞTAN'm ilişkilerine bakıldığında "Ulusal mafya liderliği" koltuğuna oturan kişi olduğu, bu
nedenle de Veli KÜÇÜK'ün birçok MAFYA grubunu Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği
düşünülmektedir.
Yukarıda isimleri belirtilen Ergenekon terör örgütüne bağlı suç örgütleri de dahil
olmak üzere, ülkemizde faaliyet gösteren birçok suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye
hitap ettiği ve saygı duyduğu, suç örgülerinin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar ve
problemleri Sami HOŞTAN'a getirilerek hakemlik yapmasını istedikleri, dolayısıyla Sami
HOŞTAN'm MAFYA dünyasında etkinliğinin ve otoritesinin her şekilde hissedildiği, tüm bu
verilerin Sami HOŞTAN'm Ulusal mafya lideri olduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA gruplarının,
örgütten aldıkları güçle kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri, böylelikle bir
taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağladıklan, bir taraftan da gerçekleştirdikleri bazı
eylemleri devlet adına yaptıklarına inanarak hunharca gerçekleştirdikleri eylemleri masumane
göstermeye çalıştıklannı belirtmiştik.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün telefonlan dinlenirken örgüt
üyelerinden Günkan TEMELLİ İle konuşan Savaşhan TOSUN "Oğlum bunlar hep yanlış
yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı
hareketler yapmış EMRE (EMRE GULAYTAY'ı kast ediyor)" dediği ve telefonu yanında
bulunan Nuh Celal YAYLA'ya verdiği, görüşmenin devamında Nuh CelaPin Emre
GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan'a verdiği,
Savaşhan TOSUN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben
sana söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam
EMRE'yi ... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya" diyerek bir taraftan Emre
GÜLALTAY'm kendisini DERİN DEVLET olarak lanse ettiğini, diğer taraftan da Emre
GÜLALTAY'm yaptığı tehdit olayını adli mercilere bildirmek yerine Muzaffer TEKİN'e
bildireceklerini söylemeleri, Muzaffer TEKİN'in bu MAFYA grubu üzerindeki etkisinin hangi
boyutta olduğunu açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in 2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon
görüşmesinde, Korkut EKEN'den bahsederken "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve
mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre
sonra "On sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı.
DEVLET KARARI, HÜKÜMET KARARI VARDI" "Polis işini yapamıyordu. Adliyeler
yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oîuyodu" dediği,
Diğer taraftan (9) nolu gizli tanığın beyanlannda 1995 yılında Gazi mahallesindeki
kahvehanenin taranması olayıni Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün
gerçekleştirdiğim, aynı oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan ettiği,
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat
PEKER'in bir dönem gerçekleştirdikleri illegal eylemleri DEVLET KARARI ile yaptıklanna
inandıklan, dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin aldıklan kararlan
DEVLET ADINA yapıyor havası oluşturarak kendileriniJDERİN DEVLET şeklinde lanse
ettikleri ve böylelikle kullandıklan suç örgMeffne des.. bu duruma inandırdıklan
anlaşılmaktadır. /f^ \ff \
Çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat PEKER bu duruma o kadar çok inanmış olacak
ki, GEBZE ilçesinde düzenlenen bir açılış törenine gönderdiği çelengin törene katılan
KAYMAKAM tarafından kaldırtılması karşısında, devletin resmi kamu görevlisi
KAYMAKAM hakkında burada ifade edilemeyecek kadar aşağılayıcı ve hakaret edici sözlerle
tepki gösterdiği görülmektedir.
Başka bir çıkar amaçlı suç örgütü yöneticileri Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN Uşak
cezaevi isyanı sırasında "BU DEVLET BANA MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, ben
öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum" BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! hem de sizin
için, hem de asker için!" "VELİ ABİ'Yİ ARA VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! başka bir
şey söylemiyorum" sözleri ile ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adma gerçekleştirdikleri
kanlı ve hunharca eylemlerini DEVLET adma yaptıklarım zannettikleri anlaşılmaktadır.
Şimdi de "ERGENEKON" terör örgütün MAFYA yapılanması ile ilgili genel deliller
anlatılacak, sonrasında da örgüt bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA liderleri tek tek
anlatılacaktır.
1. Sınıf Emniyet Müdürü Hanefi AVCI'nın 20.02.2008 tarihinde Tanık olarak alman
ifadesinde özetle;
Halen Edirne Emniyet Müdürlüğü görevini devam ettirmekte olan tanık Hanefi AVCI
bu güne kadar İstanbul-Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlükleri, İstihbarat Daire Başkan
Yardımcılığı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevlerinde
bulunmuştur.
İfadesinde ise özetle, Diyarbakır'da 1984-1992 yıllan arasında İstihbarat Şube
Müdürü olarak görev yaptığı sırada JİTEM diye bir kuruluşun olduğunu ve Ankara' da VELİ
KÜÇÜK isminde birinin bu işin başında olduğunu duyduğunu, Ancak o dönem kendisini hiç
görmediğini ve bir irtibatının olmadığını,
1992 yılında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptığını, Bu dönem içerisinde
görev gereği birçok şahsın irtibatlarının takip edildiğini, O dönemde mafyacı olarak bilinen
SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR, MEHMET ÖZBAY (ABDULLAH ÇATLI olduğu sonra
anlaşdan), SEDAT PEKER, MEHMET HADİ ÖZCAN, YAŞAR ÖZ gibi adamların birebir
VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı olduğunu Veli KÜÇÜK'ün de o dönem Kocaeli İl Jandarma
Komutanı olarak görev yaptığını, o dönemde JİTEM ile resmi bir bağlantısının olmadığını,
konumundan dolayı VELİ KÜÇÜK'ün takip edilmediğini, ancak devlet görevlileri, polis ve
askeriye ile irtibatlı olan mafyavari şahıslan takip ettiklerini, bu esnada bu şahıslann
irtibatlannm ortaya çıktığını,
Bu görüşmelerde daha çok sürekli "VELİ ABİNİN YANINA UĞRADIK" gibi
hususların geçtiği fakat telefonda açık olarak başka bir şey görüşmediklerini, hatta o dönem
komisyona verdiğini ifadeda VELİ KÜÇÜK'ün arabasının tamiratından, kullandığı cep
telefonlarına kadar parasını SEDAT PEKER'in ödediğini, bu hususun araştırılması gerektiğini
söylediğini, ancak o dönemde araştırılmadığını, daha sonraki yaptığı görevlerde de bu
irtibatlan çok sık duyduğunu ve bu isimlerden bazılannm Susurluk Davası olarak bilinen
mahkemede yargılandığını, Bunlann arasında YAŞAR ÖZ, SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR,
KORKUT EKEN ve diğer polis memurlarının olduğunu,
Susurluk Komisyonunda VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı yukarıda belirttiği isimlerin
hepsinin çeşitli defalar mafyavari örgütlenme yapmak suçlamaları ile mahkeme önüne
çıktıklarını, mütehattit defalar yargılandıklannı, hatta HADİ ÖZCAN'm o dönemki takip ve
izlenmelerinde VELİ KÜÇÜK ile alakalı çok açık beyanlannm olduğunu, incelendiği takdirde
bu dosyalarda da geçmiş dönemde konu ile alakalı bazı beyanlannm olabileceğini belirtmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün kontrol altında tuttuğu ve yönlendirdiği suç örgütü
liderleri ve bu kişilerle "ERGENEKON" örgütünün İrtibatı ayn ayn anlatılacaktır.
Ayrıca 6 nolu gizli tanığın 29.02.2008 günü istanbul C. Başsavcılığında alınan
ifadesinde; Askerliğini İzmit İl Jandarma Komutanlığında yaptığım Veli KÜÇÜK'ün bu
dönemde alay komutanı olduğunu, o dönem içerisinde Sami HOŞTAN'ın Veli KÜÇÜK'ü sık
sık ziyaret ettiğini, hatta Veli KÜÇÜK'ün başka bir birliğe tayini çıktığında düzenlenen
uğurlama partisine bile geldiğini, ayrıca o dönemde Hadi ÖZCAN' la bir kere Kriptolu
telefonla görüştüğünü duyduğunu, bir kere de Sedat PEKER' ile görüştüğünü duyduğunu,
ayrıca Veli KÜÇÜK'ün ajandasında Sedat PEKER, Ali İhsan USLUKOL ve Rahmi SEYMEN
isimli şahısların bulunduğunu ve bu şahısların Veli KÜÇÜK ile sık sık görüşen şahıslar
olduğunu Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan USLUKOL, Sami HOŞTAN ve Rahmi SEYMEN ile
daha çok yüz yüze görüştüğünü, ancak Sedat PEKER' in kendisinin askerlik yaptığı bu
dönemde Veli KÜÇÜK ile yüz yüze görüşmek için geldiğini hiç görmediğini, ancak Rahmi
SEYMEN"in ailece geldiğini, Sami HOŞTAN' m da yalnız geldiğini beyan etmiştir.
Gizli tanık DİLOVASI'nın 17.05.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan
ifadesinde özetle;
1975 yılından itibaren DEVGENÇ, DEV-SOL ve DHKP/C terör örgütleri içersinde
aktif olarak sorumlu düzeyde faaliyetleri olduğunu, 1992 yılında DEV-SOL örgütünün
kendisini Gebze-Dilovasmda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooparatifi isimli firmaya
yerleştirdiğini Veli KÜÇÜK'ün de yanında istihbarat subayları ile birlikte Dilovası Motorlu
Taşıyıcılar Kooparatifine gelip gittiğini Veli KÜÇÜK'ün o dönem Kocaeli İl Jandarma Alay
Komutanı olduğunu Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bu firmaya kağıt üzerinde
ortaklıklarmm olmadığını, ancak bu firmadan pay aldıklarını, tonlarca yükün geldiğini ancak
küçük bir kısmının gümrüklü olarak çıktığım, kalan diğer kısmın kaçak olarak çıkarıldığını,
yapılan bu kaçakçılık işinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgisinin olduğunu,
Gebze'de o dönemde kooparatifte Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet
TERZİOĞLU, Emin ALKILIÇ, Ali ATEŞ isimli şahısların da olduğunu, bu şahısların civarda
bulunan benzer şirketlere baskı yaptıklarını, şirketlerin ellerinden nakliye imkanlarını alarak
şirket sahipleri ve çalışanlarını darp ettiklerini, ancak bu şahısların jandarma tarafından
korunduğunu, hiç gözaltına alınmadıklarını,
Ahmet Tekin BAYKAL'ı da DEV-SOL'cu olarak bildiğini, bu şahsın 1990'lı yılların
başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civarında gayri meşru alemde bilinen birisi
olduğunu, arkasında polis ve jandarmanın olduğu yönünde söylentilerin olduğunu, bu şahsın
Dilovası Motorlu taşıyıcılar kooparatifini ele geçirmeye yönelik girişimlerinin olduğunu,
aralarında silahlı çatışmaya varan tartışmaların olduğunu, bu tartışmaları bitirmek amacıyla
kooparatifin yöneticilerinin ve Veli KÜÇÜK'ün araya girdiğini ve sorunun çözüldüğünü beyan
etmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY örgütün MAFİA yapılanması ile ilgili olarak
şunları anlatmıştır.
Şüpheli Sedat PEKER'in 23 yaşından beri Veli KÜÇÜK'ün yanında olduğunu, ilk
dönemler sokak kabadayısı olduğunu Veli KÜÇÜKTe tanışmasından sonra, örgütlenmeye
başladığını, Sedat PEKER in örgütlenmesinin öbür mafya gruplarına benzemediğini, her
kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para
dağıttığını,
Veli KÜÇÜK'ün "mafıa" yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER'i koyduğunu,
çünkü Sedat PEKER'in laftan çıkmayıp söz dinleyen, Veli paşanın bir dediğini iki yapmayan,
oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu,
Sedat PEKER'in "deprem zedelere yardım etmesi" gibi halka bazı yardımlarda
bulunmasmıN, Veli paşanın teorisi olduğunu, Sedat PEKER'in de bu teori üzerinden hareket
ettiğini, j"
Veli KÜÇÜK'ün Sedat PEKER gibi bir çocuğu yirmiüç yaşından beri yürüttüğünü,
kendisinin Veli KÜÇÜK'le birlikte olduğu dönemde Ergenekon - lobi yi çözdüğünü, ancak
mafyada ki insanları" yönetirken nasıl kendini kamufüle edebildiğini çözemediğini,
Sami HOŞTAN ile çok iyi irtibatının olduğunu, Sami HOŞTAN'm uyuşturucu
kaçakçılığı yaptığını, bir dönem Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili
olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD
den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'ın yardımcısı ve Paris
muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklanm, Fransız İstihbarat
sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığıni Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır
buna sahip çıktığını, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiğim, JİTEM'in uyuşturucu
trafiğinde yer aldığını" anlatarak Sami HOŞTAN'la görüşmek istediğini, kendisinin de Sami
HOŞTAN'ı telefonla aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer
bir şey varsa Veli abi açıklasın" dediğim, bu görüşmeden sonra şahısların yanından aynlarak
Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklannı ve konuyu anlattığını,
bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme
yapmamasını" söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri
yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin"dediğini,
Ali YASAK ile ilgili olarakta, susurluk kazası sonrası, kaza yerine ilk giden şahsın
Drej Ali olduğunu Veli Paşa'mn orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin Drej'e teslim
edilmesini söylediğini, ayrıca Drej Ali nin otodaki çantayı aldığını,
Veli Paşa'mn olay sonrasında "Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta
başkalannm eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini,
Drej Ali ile bu konuda sohbet ettiğini, Drej Ali'nin "Abdullah ÇATLI yemek
yediğimiz faturalardan harcadığımız fişlere kadar notlannı tutardı" diyerek bütün belgelerinin
çanta içersinde olduğunu, çantayı "yukanya abiye gönderdim" diyerek Veli KÜÇÜK'e
gönderdiğini ima ettiğini,
Semih Tufan GÜLALTAY ile ilgili olarak ise; Akın BİRDAL'm vurulması emrini
YEŞİL kod Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu,
Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih Tufan GÜLALTAY'm Akın BİRDAL'ı
vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'm Korkmaz YİĞİT'i
sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre
GÜLALTAY'm Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını
sorduğunu,
Bunlann haricinda VELİ KÜÇÜK ile ilişkili mafia guruplan olarak; altıncı filo daki
Havacı OĞUZ'un olduğunu, aynca Şenol ACAR m olduğunu, yine Veli KÜÇÜK'ün Ali İhsan
USKOL'un oğlu, Levent USKOL aracılığı ile Kürşat YILMAZ'la görüştüğünü beyan etmiştir.
AMAÇ:
"ERGENEKON" terör örgütünün MAFİA gruplannı kontrol etmesinin ya da kendi
MAFIA gruplannı oluşturmasının ne gibi bir amacı vardır? Bu durum birkaç madde halinde
özetlenebilir.
01-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ gerçekleştirecekleri yada gerçekleştirmeyi
planladığı silahlı eylemleri bu MAFİA gruplanna yaptınr. Böylelikle bazen eylemlerin faili
meçhul kalmasını, faili yakalandığı takdirde de olayın gerçek planlayıcısı olan ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplann deşifre olmasını engellemeyi amaçlar.
Bu hususla ilgili örnek vermek gerekirse, Sabancı suikastı faili Mustafa DUYAR
tutuklu bulunduğu Uşak Cezaevinde Nuri ERGİN- liderliğindeki suç örgütü tarafından
öldürülmüştür. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE yönelik yapılan Soruşturma sırasında
/
ihbar mektubu ile gelen CD içersindeki görüntülerden ve söylemlerden Mustafa DUYAR'm
öldürülmesi olayını Veli KUÇÜK'ün azmettirdiği anlaşılmaktadır. Fakat bu güne kadar
yapılan soruşturma ve koğuşturma sürecinde Veli KUÇÜK'ün hiçbir şekilde ismi dahi
geçmediği halde sadece olayı gerçekleştiren MAFYA grubu yöneticileri ve tetikçileri gerekli
cezaya çarptırılmıştır. Dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ kullandığı bu yöntemle
hem amaçlan doğrultusunda belirledikleri kişinin öldürülmesini sağlamış, hemde talimatı
veren ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin kesinlikle deşifre olmalannı
engellemiştir.
02-Tüm örgütlerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için paraya ve gelire ihtiyacı vardır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ de örgüte gelir temin etmek için diğer unsurlann yanında
MAFİA gruplanndan da faydalanırlar, bu gruplann bir kısmı uyuşturucu kaçakçılığı yaparken
bir kısmı da çek senet tahsilatı ve haraç alma gibi faaliyetlerde bulunarak örgüte gelir temin
ederler.
Uzun yıllardır Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olan Sami HOŞTAN uyuşturucu kaçakçılığı
suçundan Yurt dışında ve ülkemizde defalarca hapis cezası almıştır. Bu hususla ilgili Tuncay
GÜNEY Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı yaptığmi Veli KUÇÜK'ün de bu şahsı
koruduğunu beyan etmiştir.
Aynca Tuncay GÜNEY "Veli KÜÇÜK, Korkmaz YİĞİT gibi birinden birşey almayı
düşündüğünde, mafıa olarak SEDAT PEKER'i, gazeteci olarak ta kendisini şahsın üzerine
saldırtarak, koparacağı şahsı sıkıştınp istediğini aldığını" söylemiştir. Bu iddianın doğruluğu
ise Emin GÜRSES'in telefon konuşmalannda ve ifadesinde açıkça görülmektedir.
Örgüt mensuplanndan Emin GÜRSES bir telefon konuşması ile ilgili alman
ifadesinda VELİ KUÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon Dolar haraç
istediğini, kendisinin devreye girmesi sonucu olayı engellediğini ifade etmiştir.
Ayrıca örgüt kamuya açık yerlerde gerçekleştirdiği toplumsal gösteri, yürüyüşü ve
benzer faaliyetlerde bu MAFİA gruplannı yine amaçlan doğrultusunda kullanırlar ve bu
şekilde olaylarda gerekirse toplumda huzursuzluk, kargaşa, anarşi ve terör meydana getirmek
için her türlü eylemi yaptınrlar.
f -•
?44 \ - ^—----
Alay Komutanını, ulaşamayınca il Emniyet Müdürünü telefonla arayarak olayı yönlendirmeye
çalıştığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün söz konusu MAFYA gruplarını susurluk kazasının
meydana geldiği tarihlerden beri yönlendirdiği ve kontrol altına aldığı görülmüştür.
Diğer taraftan 2007 yılı içersinde Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN'm yaptığı telefon
görüşmelerinin içerikleri, aralarındaki ilişkinin halen ne şekilde ve hangi boyutlarda devam
ettiğini açıkça göstermektedir.
16.11.2007 günü saat : 12.46'de Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Valla özledim bende. Köye gidiyorum yoldayım şuanda. İzmit'teyim."
dediği, Sami'nin "Köye gidiyosun ne zaman... pazar salı Çarşamba." "Çarşamba günü, benim
bi arkadaşım var. Onunla beraber seni ziyarete gelecem. Bu Azerbeycan'da bize bişeyîer ...
senden fikir alalım da ondan sonra." dediği Veli'nin ise "Ya ben Kazakistan'daydım yeni
geldim." "He Kazakistan'dan bir sürü bana teklifler yaptılar." "Bir sürü projeler verdiler.
Ordaki tanıdığım, şeyler devletin yetkilileri var orda." dediği, Sami'nin "...Sapancalı Adnan
diye bir arkadaşım var. Onun ... yurtdışında da işleri var tekstil işleri var." dediği Veli'nin
"Tamam. Ben ne gerekirse yardımcı olurum." dediği,
22.11.2007 günü saat : 14.42'de Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü
sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo
ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para
kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği, Sami
HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da borçlandım
paşam" "... o .. sattım bi iş hanım vardı ya benim Güneşlide oda gitti yani bi bi tersliktir
gidiyor paşam" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi
bakalım hele" "... kafanı bozma dur bakayım" "Ben hurdayım bi görüşelim bi oturalım bi
konuşalım ..." dediği anlaşılmıştır.
Bu noktaya kadar Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN arasındaki ilişki kısaca anlatıldı,
bundan sonraki süreçte de Sami HOŞTAN'm "Ulusal Mafya Liderliği" ve diğer MAFYA
grupları ile olan ilişkileri anlatılacaktır.
Bu güne kadar suç örgütlerine yönelik yapılan soruşturmalarda, hemen hemen birçok
suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye hitap ettiği, saygı duyduğu, suç örgütleri
arasında yaşanan problemleri Sami HOŞTAN'a getirdikleri ve Sami'nin hakemlik yaparak
çözüm ürettiği, kısaca Sami HOŞTAN'm yeraltı dünyasında ciddi etkinliğinin olduğu, bu
nedenle Veli KÜÇÜK'ün diğer MAFYA gruplarını Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği ve
yönlendirdiği değerlendirilmektedir. Şimdi de bu hususla ilgili deliller anlatılacaktır.
Sami HOŞTAN gazeteci Uğur DÜNDAR ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Uğur
DÜNDAR'm Susurluk çetesi tarafından öldürüleceğini yönünde haberler çıktığını sorması
üzerine, Sami HOŞTAN'm bunu kabul etmeyerek "Ben bu insanlarla beraber tam 15 sene
beraberim, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar" "...birgün sizin isminiz zikredilmedi"
dediği, başka bir görüşmede Ayhan ÇARAKIN'm dan mağduriyet yaşadığını anlatan bir
bayana da "Ya bu benim kontrolümdeki bir adam, benden habersiz bişey olmaz ya, zaten böyle
şeyler yapmaz" diyerek etrafındaki suç örgütü yapılanmasını açıkça ifade ettiği, etrafındaki
adamların yada suç örgütlerinin kendisinin bilgisi olmadan hareket etmeyeceğini söylediği
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan da sanki bir dönem Uğur DÜNDAR'm iddia ettiği şeklinde
olayları gerçekleştirdiklerini de ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Sami HOŞTAN başka bir telefon görüşmesinde " "...birileri birbirlerini
öldürmüşlerdi de İKİ TARAFI DA BARIŞJJRfilM DA çiftliğe getirdim yemek veriyorum"
"...şimdi avukatlarını da çağırdım* ifade bifeyîer yapsınlar yani" diyerek iki
grup arasındaki anlaşmazlık ve problemde hakemlik yaptığını ifade ettiği, başka bir telefon
görüşmesinde de x şahsın "Hani sen birde bana bi söz vermiştin Hüsrevi okşayacaktın"
dediği, SAMİ'nin de "Aaa Hüsrevi okşamaktan başka bir şeyler yapıldı" "Anlatırım geldiğin
zaman" dediği, böylelikle birilerinin cezalandırılmasını isteyen kişilerinde Sami HOŞTAN'a
başvurduğu, dolayısıyla bu verilerin Sami'nin yeraltı dünyasındaki etkinliğini ve "Ulusal
Mafya liderliğini" açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Bu güne kadar bölgesel, ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren suç
örgütlerinden Sedat PEKER, Yaşar ÖZ, Ali YASAK, Sedat ŞAHİN, Ayhan ÇARKIN,
Burhanettin SARAL ve Orhan KALKUZ gibi suç örgütleri hakkında soruşturmalar
yapılmıştır. Elde edilen delilerden de bu suç örgütlerinin Sami HOŞTAN ile ilişki içersinde
oldukları, birçoğunun Sami'ye abi diye hitap ederek saygı duyduğu, yaşadıkları olumsuzları
paylaştıkları görülmüştür. Şimdi de bu suç örgütlerinin Sami HOŞTAN ile ilişkilerini ve
davranış şekillerini gösterir iletişim tespit tutanakları belirtilecektir.
Şüpheli SEBAT PEKER ile İRTİBATI
Şüpheli Sami HOŞTAN alınan ifadesinde; Sedat PEKER'i tanımadığını beyan
etmesine rağmen,
Şüpheli Sedat PEKER alınan ifadesinde; Veli KÜÇÜK ile Sami HOŞTAN'm
tanıştığını bildiğini, bazen muhabbetinin olduğunu, Sami HOŞTAN ile telefonda, Korkut
EKEN hakkında konuştuğunu hatırladığını, ancak konuşmanın içeriğini hatırlayamadığını
beyan etmiştir.
., 21.07.2004 günü saat : 18.39 sıralarında Sedat PEKER ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "kardeş nassın" dediği, S.PEKER' in "teşekkürler ...saygı sunarım siz
nassınız SAMİ ABİ" dedikten sonra Korkut EKEN ve Mehmet AĞAR ile ilgili konuştukları,
S.PEKER' in "ben benim kardeşime de diyorum ki SAMİ ABİ..." "...SAMİ ABİ işte falanca
kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki. ...Filanca kez adamı ara..." "150 Bin
dolan ben vermiştim, O otoparkı alırken on SAMİ ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m "...Bu
anlattığın şeyler hiç bişey diğil" dediği, S.PEKER' in "...Ben VELİ PAŞAYLA Korkut abiyi
barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı, Hepsine uğraştım. VELİ ABİYE gidiyorum, abi diyorum Korkut
EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be diyodum abi böyle böyle sonra Korkut
EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana
dediki. Diyo Veli KÜÇÜK benim için şöyle yapmış, böyle yapmış. Veli Abiyi aradım. Dediki
ya ben böyle bişey yapmadım ama sana söylemedim mi dedi..." dediği, S.HOŞTAN' m "Bize
de zamanında ne söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. VELİ
PAŞA bana da söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, S.PEKER' in "Abi Ayhan
beyfendi demişki benim ismimin mafya babası olan SEDAT PEKER'LE beraber anılmasından
üzüntü duyuyorum demiş ya böyle" dediği, S.HOŞTAN'm "Kim demiş" dediği, S.PEKER'
in"Ayhan ÇARKIN" dediği, S.HOŞTAN' m "bi bakim simdik anladım ben bunu o kim sana
sonra dönücem tamam mı kardeşim" dediği, S.PEKER' in "tamam ABİ haber bekliyorum
sizden" dediği,
Tape:1173 da kayıtlı, 15.07.2004 günü saat:16.30 sıralarında Sedat PEKER ile Atilla
YILDIRIM' m yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
A.YILDIRIM'm "bu Halil abi aradı Halil BAYINDIR" "BİDA VANLI Vural
aradı bizim Vanlı Vural var Ankara da" "Onlar Güneydoğu ...ayarlamışlar sen gel"
"kendi delegelerini memleketlerinin hepsini" dediği, aralarında bir süre Korkut EKEN' in
kuracağı Milli yol ve Ayhan ÇARKIN' dan bahsettikten sonra S.PEKER' in "yani onu
arıyacam, SAMİ ABİYİ arıyacam eCDadımn amma koydumun ibneye cezaevinde para
getirmiştim cezaevinde yattıkları bütün her şeyi hazırlamıştık sonra savcıyı yaktılar
cevazevi savcısını" dediği, ,~ ^
* 07.05.2004 günü saat:01.53 sıralarında Sedat PEKER ile Sami HOŞTAN' m
yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
S.PEKER'in "alo" dediği, S.HOŞTAN' m "kardeş neaaber" dediği, S.PEKER' in "ABİ
teşekkür eder saygılar sunarım siz nasılsınız" "...gene bi organizasyon varmış, filmler
kurmuşlar benle ilgili" "...olgun bana bi tane bi kağıt gösterdi" "siz bi yerde casino da kumar
oynarken alınmışsınız ya ABİ" "o casino da alındığınızda burada birisimi yakalanmış büyük
silahla neymiş" dediği, S.HOŞTAN'm "KELEŞ vardı bi tane" dediği, S.PEKER' in "işte o
çocuktan da böyle bi ifade almışlar, işte diyorki ifadede de, ifade dedim resmi ifade değil yazı
almışlar" "çok para alırdı, işte bu eylem yapacaktı filan" "ABİ buu buu ne oluyo yani bunun
anlamı ne ABİ ben çıkaramadım, siz benim büyüğümsünüz" dediği, S.HOŞTAN' m "...birden
bire şimdi organize geldi yok bilmem neler bizim.... Hikayeden hiyayeden şeyler yani,
nihayetindee eee sen geldiğin zaman yüz" dediği, S.PEKER' in "ABİ bu ifadeyi alan kim"
"SAMİ ABİ ben zaten rahatladığımızda sizi aricaktım" "başka bi konu için ama, şimdi bu
konuyu daha duyalı bir Dakka oldu, hemen sizi arıyım dedim, yani Olgun dedi ki SAMİ
abimin de heralde dedi haberdar" dediği,
DEĞERLENDİRME
Tespitlerden de anlaşılacağı üzera VELİ KÜÇÜK'ün iddialarının aksine, Sedat
PEKER ile yoğun ilişkilerinin olduğu, bir çok konuda görüşme yaptıklan anlaşılmaktadır. Bu
şekilde Veli KÜÇÜK'ün, ERGENEKON dokümanında tanımı bulunan "MAFYA gruplarının
tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut grupların karşısına yeni ve güçlü bir
grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının sağlanması" prensibini
gerçekleştirdiği görülmektedir.
03.03.2006 günü saat: 14.46 sıralannda Sami ile Yaşar/Alaattin'in yaptıklan telefon
görüşmesinde özetle;
SAMİ' nin "alo" dediği, YAŞAR' m "EFENDİM ABİ" dediği, SAMİ' nin "Ya simdik
bu senin şeee... şeyden ismi nedir Lubada Lubada şey bu birine 400-500 bin lira şey var mı"
dediği, YAŞAR' m "KİM ABİ" dediği, SAMİ' nin "...bu çeşme de, çeşme de" dediği, YAŞAR'
m "ABİ ya o şerefsiz o ya o şerifsiz yani" dediği, SAMİ' nin "dün mevzusunu yapıyorlardı
burada KARDEŞİM" dediği, YAŞAR' m "yok ABİ sakın dileme ABİ" dediği, SAMİ' nin
"bende dedim YAŞAR' in borcu olsa öderdi dedim" dediği, YAŞAR' m "ABİ benim bilira
borcum yok ona" dediği, SAMİ' nin "yok zaten benimle bir ilgisi yok beni ama böyle mevzusu
yapınca benimde alakalı" dediği, YAŞAR' m "ABİ sakın" "onun var ya ABİ onu var ya"
dediği, SAMİ' nin "tamam vereyim bi dakka Alaattin Beye izah et bak bak" diyerek telefonu
yanında bulunan ALAATTİN' e verdiği ve bir Yaşar ÖZ'ün olayı Alattin'e anlattığı
anlaşılmıştır.
26.04.2006 günü saat:12.23 sıralannda Yaşar ile Aydoğan' in yaptıklan telefon
görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başlannda Aydoğan'm muhtemelen Yaşar'm İzmir Çeşme'deki Aydın
ÖNCEL ile aralanndaki alacak ile ilgili Aydm'm başlattığı icra konusu hakkında görüştükleri,
YAŞAR' m "bütün tedbirlerini almış durumdayım yani kendi üstüme benim çöp yok çöp" "o
yazılan kaldıracak" dediği, AYDOĞAN' m "şeyden bahsetti işte ee şey evraklan şeye vermiş
galiba o birisine vermiş bizim etilerdeki özel gittiğimiz yer var ya abi" dediği, YAŞAR' m
"evet SAMİ ABİ" dediği, AYDOĞAN' m "he SAMİ ABİYE dedim, sen şimdi kalkıp dedim
yani ona mı, bunları mı bu insanları mı, yo hayır hayır dedi ne münasebet olur mu" dediği,
18.02.2004 günü saat : 20.21 sıralannda Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıklan telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "merhaba ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m "KARDEŞ ne haber, şimdi
Vedat aradı da diyo ki, tahliye oldum diyor, dedim ki dedi ki oran tahliye olduk eğe takıldık
haberin var mı dedi yoldayım geliyorum dedi" "nalla haîla ya KARDEŞ" dediği, S.ŞAHİN'
2İ7-.
^ '- ^pSk**/7^
in "buyur ABİ" dediği, S.HOŞTAN'm "şimdi ben görüştüm O KARDEŞLER le tamam mı" "o
kardeşle görüştüm bunu da sana belirtim sana zaten bu yani Caner anlattığın şekilde bunun hiç
bi olacak bi tarafı yok mu ya bu çok bi karışık ya çok üzüntüde ya bilgin gibi değil ya aldık
konuştum öyle biraz konuştum da çok üzüntüde ya iki gündür uyuyamıyorum diyo abi diyo be
ne yapacağız ya" dediği, S.ŞAHİN' in "ben ne yapayım ABİ ya, ihale bana mı kalsın ABİ'^
dediği, S.HOŞTAN' m "yok sana ihale olur mu ya..." dediği, S.ŞAHİN' in "ne diyeyim ABİ
alacaklı orda verecekli orda" dediği,
25.05.2004 günü saat: 18.16 sıralarında Sedat ŞAHİN ile İbrahim TATLISES'ın
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "Merhaba İbrahim sana biyeş soracam kafama takılıyorda sormadan
edemeyecem, sen götmüsün?" "öylemisin değimlisin" dediği, I.TATLISES' in "kaç sefer
aradım SAMİ ABİYNEN birlikte randevi aldık bi türlü şeyapmadık..." dediği, S.ŞAHİN' in
"duydun işte şimdi demek ki duymak zorunda bıraktın beni" "düşünürsen bulursun ...başka bir
şey demiyorum sana" dediği, I.TATLISES' in "ben aradım hayır kaç kere aradım" dediği,
26.05.2004 günü saat : 17.28 sıralarında Vedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "alo" dediği, V.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN' m
"KARDEŞ ne haber" dediği, V.ŞAHİN' in "sağol ABİ seni sormalı" dediği,
26.05.2004 günü saat : 17.50 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "şarjın mı bitiyor ABİ" dediği, S.HOŞTAN'
m "evet ben o zaman ona sana söylediği gibi git bi görşü diyim, ona ben söyleyim sen bi git
görüş diyim" dediği, S.ŞAHİN' in "yerine getirsin ABİ Erol efendiyi getirsin de..." dediği,
S.HOŞTAN' m "da doğru GARDAŞ doğrudur..." dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ gelecekse Erolla
birlikte gelsin ABİ" dediği,
27.05.2004 günü saat : 22.00 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' in "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN'm
"KARDEŞ merhaba" "o sanfort tarafı varya o şeyin sen ne yapıyorsun ne var ne yok" dediği,
S.ŞAHİN' in "herhangi bir şey yok, oturuyorum yazıhanede, ABİ Habibin numarasın"
S.HOŞTAN'm "vereyim 0 537 685 16 29" "...Erol'u dedim al Erol sakatmış ya o eral" "evet
ayaklarından vurulmuş ya da evvelden ya" "bide ALİÇOYA(Ali Fevzi BİR'den
bahsedilmektedir) vermemişler biliyormusun" "...demişlerki sen ŞAHİN' e buradan vize aldın
demişler" dediği,
02.07.2004 günü saat : 20.37 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' in "alo" dediği, S.ŞAHİN' in "ABİ merhaba" dediği, S.HOŞTAN' m
"KARDEŞ nasılsın" "bu Hüseyin Avni SİPAHİ" dediği, S.HOŞTAN' m "he ben değil ama şey
ALİÇO (Ali Fevzi BİR'den bahsedilmektedir) görüşüyor onunla farktemez yani" dediği,
S.ŞAHİN' in "asaltlamayı yaparken de başlarken de bazı ödeme ödemeler gerekliydi yapılması
lazımdı bizde tuttuk o zaman bizim damadın kız kardeşimin kocasının çeklerini aldık kırdırdık
oraya yatırdık" "şimdi de çeklerin günü geldi bu adam bize ödeme yapmıyor" "evet beni
biliyor yani ABİ yani bu işte beni ortak olduğumu bizzat biliyor" dediği,
03.07.2004 günü saat : 20.21 sıralarında Sedat ŞAHİN ile Sami HOŞTAN'm
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.ŞAHİN' in "alo" dediği, S.HOŞTAN' m "ne oldu dönmedi değil mi GARDAŞ"
dediği, S.ŞAHİN' in "görüştüm ABİ ben aradım".dediği, S.HOŞTAN' m "söyledin mi benim
söyledikleri mi" dediği, S.ŞAHİN' in "kı^sf konuştuk ABİ" dediği, S.HOŞTAN' m
"ya diyeceksin bak oğlum pazartesi nerenin belediye başkanı bu" "TAŞDELEN Belediye
başkanı ...nerde olduğunu bilmiyoruz" "evet ben Kıbrıs'a gidiyorum ...bi yer varmış otelin
kumarhanesi orayı gidip görüp yani iki günde üç günde dönecem yani TAMAM MI
KARDEŞ" dediği,
01.02.2005 günü saat : 14.06 sıralarında Sami HOŞTAN ile Mahmut AK'ın
yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
S.HOŞTAN' m "He Mahmut senmisin ben" dediği, M.AK' in "Sen
İMRAHİMİYE(Ziya BANDIRMALIOGLU ile birlikte hakkında işlem yapılan Mahmut
İBRAHİMİYE' den bahsetmektedirler" mi zannettin" dediği, bir süre iş adamı Ali Haydar
VEZİR ve Kurban isimli şahıslar arasındaki alacak verecek konusunu konuştuktan sonra
M.AK' m "benim SEDAT ABİ'ye bir sözüm vardı Kefaletim vardı bi arkadaşla ilgili de" "20
bin lira para kaldı bi iki üç gün bekletemedim bi hafta on gün oyaladım zaten o diğerlerini
verirkende biraz sıkıntılarım vardı bi 20 bin dolar kaldı şimdi yurt dışından aradı biraz da
hakaret etti bi..." "şunu bi ABİYLE bi konuşya VEDAT'LA veya kardeşiyle" dediği
Şüpheli ALİ YASAK ile İRTİBATI
31.10.2007 günü saat : 16.46'de Sami HOŞTAN ile Habip...........? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Ne yaptın görüştün mü DREJ'LE" dediği, Habip'in "Görüştüm
abi haber bekliyorlar istiyorsan bağlıyım" dediği, Sami HOŞTAN'm "POLE GELSİN" "... sen
dükkanda mısın" dediği, Habip'in "Dükkandayım burdayım şimdi geldim abi" dediği, Sami
HOŞTAN'm "Kurban geldimi" "... ben sen Kurbanla işim var onun için yani" dediği, Hasan'm
Kurban'm da dükkanda olduğunu çağıracağını söylediği, Sami HOŞTAN'm "Dükkanda
konuşsak olurmu acaba ya" dediği, Habip'in "... abi arkada konuşursunuz yani salonda da
oturursun" dediği daha sonra Pole de buluşmak üzere anlaştıkları tespit edilmiştir.
15.01.2008 günü saat:13.06'da Sami HOŞTAN ile X Şahsın yaptığı telefon
görüşmesinde özetle;
SAMİ'nin "...cenazeye çıktım BURHANETTİN S ARAL'IN annesi rahmetli oldu"
"Gelecemde senlede özel başka bir işimde var abi" dediği, X ŞAHSIN "E tamam ben o
Hüsrevin bi 250.000 dolar borcu var işte" "Seneti de var, neyse senedide ben aldım yanıma"
dediği, SAMİ'nin "... bir lira yok biliyormusun 100.000 lira geçen gün bir yerden faizle para
alacaktık alamadık" dediği, X ŞAHSIN "Hani sen birde bana bi söz vermiştin Hüsrevi
okşayacaktın" dediği, SAMİ'nin "Hüsrevi okşamaktan başka bir şeyler yapıldı" "Anlatırım
geldiğin zaman" dediği,
31.10.2007 günü saat : 18.43'de Sami HOŞTAN ile Sedat BUCAK arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre zaman aşımına uğrayan mahkemelerden konuşup sohbet ettikleri, ilerleyen
konuşmalarda, Sedat BUCAK'm "ABİ yalnız özellikle bundan sonra dikkat et, hiç ummadığın
bir yerde bişey daha çıkar" dediği, konuşmanın devamında, yargılandıkları mahkemelerden
dolayı çocuklarının zarar gördüğünü anlattıkları Sedat BUCAK'm çocuklarını, ailesini
Amerikaya götürüp orada yaşamaya başlayacağını anlattığı ve "OLDU ABİ EMİRLERİNİ
BEKLİYORUM" diyerek telefonu kapattığı tespit edilmiştir.
26.10.2007 günü saat : 17.28'de Sami HOŞTAN ile Orhan KALKUZ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Sen o gün bizi aradın biz bu adam için söyledik şimdi bu yavşak
aramış bu Emin yavşağı bizim şeyi aramış ee Metin'i aramış" ".... abi ne olur söyle ...sik ona
söyle o yavşağa" dediği, Orhan KALKUZ'un "Abi diyemez öyle ya sana der bana diyemez,
bugün gelcek o bana" "Ben o adamı tanımıyorum, dün akşam parayı almaya Beşiktaş'ta
yazanesi..." "Oraya gittim parayı almaya, bana çek-verdi baba anladın mı, uyuz oldum"
dediği, Sami HOŞTAN'm " Yalancı ben yauv dansöz gibi ibnenin biri" dediği, Orhan
KALKUZ'un "... abi sen hiç karışma ... ben de Orhan'dan parayı alırım de" "Abi be sana bişey
söyliyim mi telefonda söylemek istemiyorum, o bu akşam parayı getirmesin ben onu bak nasıl
gettiriyorum sen görcem abi" dediği,
26.10.2007 günü saat : 17.31'de Sami HOŞTAN ile Adnan....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "şimdi Orhan'la konuştum ben, ... ben dedi Ahmet'i arıyor dedi sen
karışma dedi abi dedi o işe bu işlere sen" dediği, Adnan'ın "Metin'i aramış da demiş böyle
böyle salıya şey yapalım" "Biz şimdi arada racon kesersek olmaz onu Orhan konuştu, Orhan
kessin raconu" dediği,
16.11.2007 günü saat : 15.09'de Sami HOŞTAN ile Mehmet ŞEHİRLİ arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Tercüman gazetesinde gazeteci olan Ufuk.... Un yazdığı yazılarla ilgili konuştukları,
Sami HOŞTAN'm Ufuk'u arayarak konuştuğunu, Ufuk'un Ankara da olduğunu ve yazılarla
ilgisinin olmadığını söylediğini anlattığı, Sami HOŞTAN'm "Ben bide Uğur beyle görüşmek
istiyorum, UĞUR DÜNDAR'LA yani, dün bir televizyonda susurluk ilen beni tehdit etmişti
bilmem ne işleri, Susurluk onu ne zaman tehdit etmiş, bunu pek anlamış değilim, hem dost
oluyoruz hem ..." dediği, daha sonra Mehmet ŞEHİRLİ'nin Uğur DÜNDAR'm telefonunu
vereyimmi dediği tespit edilmiştir.
16.11.2007 günü saat : 15.24'de Sami HOŞTAN ile Uğur DÜNDAR arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "Alo merhaba Uğur bey nasılsınız iyimisin ben Sami Hoştan"
"Dedim ki şeyle ilgili dedim bi ariyayım bu Mehmet demişti ki Ayhan Çarkınla bi
görüşmüştü" ".... ben tabi Mehmet bişey söyleyince ben bi anda algılayamadım dedim bide
..size sorayım dedim böyle bişey" dediği, Uğur DÜNDAR'm "Var valla yani o konuşmak
isterse ben de konuşurum" dediği, daha sonra Susurluk olaylarından konuştukları, susurluk
çetesinin Uğur DÜNDAR'ı öldüreceği yönünde gazete de çıkan haberlerle ilgili Sami
HOŞTAN'm "İnanın sizde, o gün de ben kendimde görüşmüştüm Tansu Çiller'in yanında ki
Mehmet Ustünkaya'nm zamanında" "Ama sizle ilgili hiç bir öyle mevzi bile ..." dediği, Uğur
DÜNDAR'm bu konuyu Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU dan duyduğunu, Hanefi
AVCI nmda bunu söylediğini anlattığı, Sami HOŞTAN'm da "BEN BU İNSANLARLA
BERABER TAM 15 SENE BERABERİM, iç içe ve hala bu insanlar benim yanımdalar nasıl
biliyorum mesela AYHAN olsun" "Ben bir güne birgün sizin isminiz zikredilmedi ve niye
zikredilmedi sizin siz sadece elinizdeki belgeye göre hareket ettiniz yani araştırdınız onu
yazdınız" dediği, Uğur DÜNDAR'm "Hakkatten öyle Sami bey vallahi öyle bide ben bi de
akşam konuşurken şunu söyledim ben dedim artık bunlan affettim dedim yani Tansu Çiller'ide
affettim kocasını da affettim olup bitenleri de affettim dedim" "Tansu hanımla kocası bana
bana inanılmaz işkenceler yaptılar ya" dediği, Sami HOŞTAN'm "Başka birileri tarafından
belki yaptırma bak ona bişey diyemem" dediği, bu konu üzerine konuşmaya devam ettikleri
tespit edilmiştir.
18.11.2007 günü saat: 01.40'de Sami HOŞTAN ile Hikmet....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'm "... kumar çok güzeldi 15'e 10'a" dediği, Hikmet'in "Kaybettikten
sonra güzel olsa ne olur abi ya" "...bu ibne ya bugün Kocaoğlu'yla Erol gelmiş biz kardeşiz
biz dostuz falandır filandır" "... ARSLAN diyorki tamam ben borcu üstleniyorum" "... 3 aydan
sonra ben bi ödeme planı çıkaracam" dediği, Sami HOŞTAN'm "... şimdi diyeceksin ki ona
öyle olmaz bi defa o senetleri çekleri verecek ondan sonrada 300 bin lira getirecek" dediği,
Hikmet'in de oyun yapmayacağını, kulüpçülüğüde bırakacağını söyleyerek "...insanlar ölecek
dedim, riVyapalım ölecekse ölecek kardeşim biz paramızı istiyecez haklıyken paramızı
istçyçeez' insanlar mı ölecek ölsün ne yapalım
yani var mı abi böyle bişey ben sana söyleyim Sami abi" "Abi ikili oynuyorlar konuşurken
bize farkı konuşuyorlar biz kan dökülmesini istemiyoruz ee tamam bizde istemiyoruz kim
istiyor kan dökülmesini dedim biz paramızı istiyoruz, para istemekle kan dökülecekse
dökülsün ne yapalım yani böyle bişey var mı abi" dediği,
24.11.2007 günü saat : 15.14'de Sami HOŞTAN ile Recep....? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Sami HOŞTAN'ın "...birileri birbirlerini öldürmüşlerdi de İKİ İKİ TARAFI DA
BAKIŞTIRDIM DAı çiCİlğe^getirdim yemek veriyorum" "Barıştırdık işte yemek memek
şimdi avukatlarını da çağırdım ifade bişeyler yapsınlar yani" "Birbirinden haberi yok ta
Ortaköyde bir Gazinoda ateş etmiş ona gelmiş yani nihayetinde onunda şeyi oymuş yani"
dediği,
03.01.2008 günü saat:19.28'de Sami HOŞTAN ile Murat..?/Ayhan ÇARKIN' m
yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
SAMİ'nin "Şu Çarkın'ı bağlasana bana" dediği, telefon bağlanırken X ŞAHSIN
"Nihat Vural senedi imzalattıran bu" dediği, X BAYAN'ın "... imzalatmış Oflumu
imzalattırmış" dediği, SAMİ HOŞTAN'ın "YA BU BENDEN BENİM
KONTROLÜMDEKİ BİR ADAM, BENDEN HABERSİZ BİŞEY OLMAZYA ZATEN
BÖYLE ŞEYLER YAPMAZ yapmaz yapamaz yapamaz çünkü Nihat ne bu Nihat ?" dediği,
telefonun AYHAN ÇARKIN'a bağlanması ile SAMİ'nin AYHAN'a hitaben "Nihat VURAL
Oflu Nihat VURAL diye birini tanıyor musun?" "Antalyada bir yere gitmiş 50 bin dolar
almış" "İşte Ayhan ÇARKIN ... beraberiz falan filan" dediği, AYHAN'm "...Hiç tanımıyorum
öyle bir isimde duymadım abi" dediği,
İFADE TUTANAKLARI
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta Sami HOŞTAN ile
ilgili olarak;
Susurluk kazası sonrası Veli Paşa'nın Giresun'da olduğu dönemde, birlikte oturup
sohbet ettiklerini, yanlarında oranın Kurmay Başkanı, bir de Albayın bulunduğunu,
televizyonda Veli KÜÇÜKLE ilgili bir haber dinlediklerini, daha sonra Veli KÜÇÜK'ün
Susurluk kazasını kast ederek "Mehmet AĞAR'da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler
bunlar, aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu" dediği, sonra da
Mehmet AGAR'ı Sami HOŞTAN'm uyarmış olabileceğini söylediği,
Kuzey Irakta yaşayan Hüsamettin TÜRKMEN'in VELİ PAŞA'YA çalışan bir adam
olduğunu, geçmişte Veli Paşa'nın bu şahsı ve grubunu istihbarat amaçlı kullandığını, bir gün
Hüsamettin TÜRKMEN ile yaptığı sohbette, K.Iraktan toplanan uyuşturucuyu İskenderunda
serbest bölge limanıma götürdükleri sırada Polis tarafından durdurulduğu, bunun üzerine Veli
KÜÇÜK'ü aradığı, onunda Diyarbakırdan Eşref HATİBOĞLU olabilir, bazı subaylan
göndererek "malı" aldınp İskenderun'a götürdüğünü, uyuşturucunun miktannı bilmediğini
ancak uyuşturucunun Sami HOŞTAN'a ait olduğunu,
Doğu PERİNÇEK'den Sami HOŞTAN'm HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu
PERİNÇEK'in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben her zaman
bunun dosyasını temizleyemem, Sami'yi Ömer Lütfü TOPAL' m yerine koyarak biz hata
yaptık' dediğini,
Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı
(OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu
PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'm yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile
Palas Otelinde bir görüşme yaptıklannı, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'ın
uyuşturucu işi yaptıği Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin
uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak
Sami HOŞTAN ile görüşmek istediğini,-, kendisinin de Sami HOŞTAN'm telefonundan
aradığını, fakat Sami HOŞTAN'm kendisine kızarak "Veli abiye sor eğer bir
/ i. *
şey varsa Veli abi açıklasın' dediğini, bu görüşmeden sonra şahısların yanından ayrılarak Drej
Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklarını ve konuyu anlattığını, bu
arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme
yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri
yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin' dediği şeklinde bilgiler verdiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Sami HOŞTAN'ın Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde;
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında geçen Amerikan CAT şirketi, Fransız OJD
istihbaratı, Hüseyin TÜRKMEN, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR, Nejat TAŞ, NeCDet
MENZİR, Hayri KOZAKÇIOĞLU sorulduğunda, şahısları tanımadığını, Amerikan şirketi ve
Fransız istihbaratı ile hiçbir alakasının olmadığını, yine Tuncay GÜNEY'in anlatımlarından,
kendisinin uyuşturucu işi yaptığı ile ilgili sorulan sorulara, uyuşturucu ticareti yapmadığını,
iddiaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
Susurluk Kazası ile ilgili sorulan sorulan daha önce yargılandığı için cevaplamak
istemediğini, Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında geçen Mehmet AĞAR'm Susurluk Kazası
öncesinde kendisi tarafından uyarılması konusu sorulduğunda, Mehmet AGAR'ı tanımadığını,
kesinlikle kendisini aramadığını beyan etmiştir.
Veli KÜÇÜK ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde geçen Azerbeycan'da
yapacağı bir işle ilgili fikir alması konusu sorulduğunda, görüşmeyi hatırlamadığını beyan
etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları ile ilgili Şüpheli Veli KÜÇÜK alınan ifadesinde;
Hüsamettin TÜRKMEN'İ 1976 yılından buyana tanıdığını, bu şahıs İskenderundan
evli olduğunu, Irak kökenli olduğu için, ırak'a gidip geldiğini, kendisinin de bu şahıstan
istihbari faaliyetler için bilgi aldığını, halen de Irak la irtibatının devam ettiğini, İstanbul'a
geldiğinde kendisini aradığını, bu şahsın uyuşturucuyla ilgisi olduğunu hiç duymadığını,
Tuncay GÜNEY'in iddialarının hayal mahsulü olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Emin GÜRSES alınan ifadesinde özetle;
Emin GÜRSES 22.01.2008 günü saat:11.52'de Nazmi ÇELENK ile yaptığı telefon
görüşmesinde; bir süre yapılan soruşturma kapsamında yakalanan kişilerle ilgili konuşmalar
yaptıkları, bir süre sonra Nazmi ÇELEK'in ".. .Veli Paşa pisliğin teki ya ben ... şimdi sana
söylüyordu ya." "Ya bunlar devletin kimliğini kullanarak parasal işlere giren tipler... bunlar
ama yani ne yaptığını bilemiyoruz." Dediği, Emin'in "Ya bizimkilerden bile rüşvet istemişler
armatörlerden ya Veli paşa bu işin içindeydi." "Tabi 7 milyon Dolar istediler.. Veli paşayla
konuşayım, dedim ki Genel Kurmay Başkanına mı söyleyim, O zaman Genel Kurmay
Başkanı Kıvnkoğlu, yoksa dedim siz mi halledersiniz." "Bir hafta içinde işi çözdü." Dediği
anlaşılıştır.
Bu görüşme Emin GÜRSES'e sorulduğunda, görüşmenin doğru olduğunu Veli
KÜÇÜK' ün değişik şekillerde para toplayıp, Azerbaycan ordusunun toparlanması için oraya
gönderdiğini, kendisinin tersanecilik yapan yeğenleri olduğunu, SAMİ HOŞTAN ve Berber
YAŞAR denilen şahsın Kilis'li bir iş adamı adına bu parayı istediklerini duyduğunu, bu
konuyu Veli Paşaya söyleyince Veli Paşanın birden sinirlendiğini ve bir daha adamlarının
yeğenlerini aramadığını beyan etmiştir.
253
t* ~<T0^<
ASKERİYEDEN 4 KİŞİ" konuşmaları hatırlamadığını, bunların yanı sıra "BUNLAR CAHİL
BİRDE TUTARLAR KAHVE MAHVE TARATTIRIRLAR ..." şeklinde geçen görüşmeyi de
hatırlamadığını beyan etmektedir.
Öte yandan aynı dönemlerde GÜLER KÖMÜRCÜ ile yaptığı görüşmede polisler
hakkında şikayetçi olduğu konusunu hatırladığını, kendisinin polis yetkilileri hakkında dava
açtığmıveLİ ABİ ye söylersin demesindeki sebebin ise VELİ KÜÇÜK'ün de olayı bilmesini
istediğini, çünkü Veli KÜÇÜK'ün baba dostu olduğunu beyan etmiştir.
Diğer taraftan Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Hayrettin ERTEKİN,
Ertuğrul YILMAZ, Güler KÖMÜRCÜ, Korkut EKEN ve İbrahim ŞAHİN'i tanıdığını beyan
etmiştir.
Ayrıca Sedat PEKER tarafından 22 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul-Hilton Hotelde
düzenlenen "Turan Gecesi'"ne 1500 davetlinin katıldığı, Kızıl Elma ülküsünün anıldığı
gecede; Öztürkler Com. İnternet sitesinin diğer Türk devletleriyle birleştirici bir amaç
taşıyacağı mesajı verildiği, gecede yaşayan Türk'çüler olarak Susurluk Davasından hükümlü
Korkut EKEN, Veli KÜÇÜK, Muhittin FİSUNOĞLU ve Abdulhaluk ÇAY'a plaket verildiği
öğrenilmiştir.
Az öncede belirtildiği gibi Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki ilişkinin sırrı ve
sebebi Sedat PEKER'in telefon konuşmalarında satır aralarında söylediği sözlerden çok iyi
anlaşılmaktadır.
2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Sedat PEKER,
bir dönem Veli KÜÇÜK Korkut EKEN ve Yavuz ATAÇ'm birbirleri ile konuşmadıklarını,
kendisinin bu şahısları barıştırmak için girişimlerde bulunduğunu, bu hususu eleştirirken "Ya
bu tip hareketin içersinde olmaz zaten ya" diyerek bir örgütlenme içersinde olduklanm ifade
ettiği, aynı görüşme içersinde "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki
genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre sonra "On sene evvelinde olan
olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı" "Polis
işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu" diyerek bir
dönem illegal eylemler yaptıklarını açıkça ifade ettiği görülmektedir.
(9) nolu gizli tanık 1995 yılında Gazi mahallesindeki kahvehanenin taranması
olaymi Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün gerçekleştirdiğini, aynı
oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in telefonda anlattığı olaylarla gizli tanığın anlatımları birlikte
değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in bahsettiği 10 sene önce kahvehane tarama olayının
Gazi Mahallesindeki kahvenin taranması olayı olduğunun anlaşıldığı,
Sedat'ın söylemlerine göre gerçekleştirilen bu kanlı eylemlerin devlet karan ile
yapıldığını zannettiği, dolayısıyla yukanda da belirtildiği gibi "ERGENEKON" terör
örgütünün kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri bir kez daha anlaşılmıştır.
Sedat PEKER Sami HOŞTAN ile yaptığı başka bir görüşmede, "On sene evvel
Korkut EKEN bana demişti ki. .. .Filanca adamı ara. Bu adam eroin satıyo. PKK'lılarla da
beraber hareket ediyo. PKK'ya para veriyo diyo, Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde
adama açıp küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş.
Adam yapmaz, işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da
Atilla abi diyoki senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı
parayı getirdim, bıraktım diyo" diyerek bir dönem yaptıkları gasp, tehdit olaylarını açıkça
ifade ettiği,
Sedat'ın bu anlatından üzerine Sami HOŞTAN'm "...Bu anlattığın şeyler hiç bişey
diğil" diyerek yapılan eylemlerin bunlarla sınırlı olmadığını açıkça ifade ettiği,
Diğer taraftan birçok telefon görüşmesinde Yeh KÜÇÜK, Korkut EKEN ve Yavuz
ATAÇ üçlüsünün aralanndaki dargınlığı gidermek ve -barıştırmak için defalarca uğraştığını
254
anlattığı, bu olayların meydana geldiği tarihlerde 22 yaşında olduğunu söylediği
anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in barıştırmak için uğraştığını söylediği kişilerin kimliklerine
bakıldığında isa VELİ KÜÇÜK ve Korkut EKEN'in üst düzey askeri görevliler olduğu, Yavuz
ATAÇ'ın da üst düzey bir istihbarat görevlisi olduğu, dolayısıyla Sedat PEKER ile devletin
belirli kademelerinde görev yapan bu kişilerin bu kadar iyi ilişkiler içersinde olmasının da
ancak "ERGENEKON" terör örgütünün varlığı ile anlaşılabileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca M.Fikri KARADAĞ liderliğindeki hücre yapılanmasına yönelik yapılan
çalışmalarda, ülkede kaos, anarşi ve terör meydana getirmek için ciddi eylem planlan
yaptıkları, bu çerçevede DTP Milletvekilleri Ahmet TÜRK, Melahat TUNCEL, DTP'li
Diyarbakır belediye başkanı Osman BAYDEMİR ve yazar Orhan PAMUK gibi isimlere
silahlı saldın gerçekleştirmeyi planladıklan,
Eylemi gerçekleştirecek tetikçiler Muhammet YÜCE ve Coşkun ÇALIK'm kendi
aralannda yaptıklan görüşmelerde,
"Öylede yk boylede, en azından hayatımızı kurtannz babalar gibi yatar çıkanz, zaten
Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış, en büyük biz olacaz paranın da
herseyinde eniyisini yapacaz halaoğlu, bu saatten sonra bize bu gider" dedikleri,
Bu görüşme ile ilgili şüpheli Coşkun ÇALIK ifadesinde; Muhammet'in ilk önce bana
DTP milletvekili Ahmet TÜRK'e suikast yapılacağını söylediğini, ancak daha sonra bu eylemi
gerçekleştirmeleri halinde PKK terör örgütünün ailelerine bela olacağını, bu durumu Fikri
Albay'a söylediğini, bunun üzerine Fikri Albay'm da öyleyse Orhan PAMUK'u öldürün
dediğini, bu olaylan Muhammet YÜCE'den öğrendiğini,
Yine Muhammet YÜCE'nin kendisine yakalanmalan halinde Sedat PEKER'in
cezaevinde kendi koğuşuna aldıracağını, çok rahat şekilde cezaevinde günlerini
geçireceklerini söylediğini beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in hu konuya ilişkin alınan ifadesinde; Mehmet fikri KARADAG'ı
Muzaffet TEKİN vasıtasıyla tanıdığını, bu şahsın villasına gelmediğini, samimiyetinin
bulunmadığını, Orhan PAMUK'un öldürülmesiyle ilgili Muhammet YÜCE ve diğer şahıslan
tanımadığını beyan etmesine rağmen,
Mehmet Fikri KARADAĞ'in alınan ifadesinde; Sedat PEKER'i Muzaffer TEKİN
vasıtasıyla tanıdığını, bir çok kez Sedat PEKER ile görüştüklerini, bu şahsın villasına da
Muzaffer TEKİN ile gittiklerini beyan etmiştir.
Kaldı ki 2004 yılında Sedat PEKER'e yönelik yapılan çalışmalar sırasında Fikri
KARADAĞ'm Sedat'ın adamlanndan birisi ile yaptığı görüşmede "Reis nasıl iyimi selam
söyle" dediği bilinmektedir.
Dolayısıyla tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in tutuklu
olduğu halde bile "ERGENEKON" terör örgütü içersinde faaliyetlerini sürdürdüğü
anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, Sedat PEKER'in tutuklu
olduğu halde bile "ERGENEKON" terör örgütü içersinde faaliyetlerini sürdürdüğü
anlaşılmaktadır.
Şimdi de Veli KÜÇÜ ile Sedat PEKER arasındaki ilişkiyi gösteren iletişim tespit
tutanaklanndan kısaca örnekler verilecek, devamında da diğer deliller anlatılacaktır.
İLETİŞİM TESPİT TUTANAKLARI
Tape: 001083'te kayıtlı, 29.02.2004 günü saat : 21.18'de Volkan...? / Sedat PEKER
ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'ın "Paşam sesimi duyabiliyor musunuz?" "Reisimiz görüşecekti efendim."
dediği ve telefon Sedat PEKER'e verdiği Veli'inin "Ş.ejdat!ım merhaba" dedikten sonra hal
hatır sorduklan, daha sonra Veli'nin "Bugün Aitirdikjsongreyi istediğimiz gibi oldu
gelince görüşürüz. Ben anlatırım. Her şey istediğimiz gibi gitti. Çok iyi oldu." dediği, Sedat'ın
"Ben o arkadaşı da ayarladım abi. Bir güzel kardeşimiz vardı. Onu da ayarladım abi zaten.
Askerde paşa korumasıymış, üniversite terk çok onurlu, nitelikli, terbiyeli, ahlaklı. Onu
özellikle çok inceledim abi." dediği Veli'nin "Bekar mı?" diye
sorduğu, Sedat'ın "Bekar abi" dediği,
Tape: 001094'te kayıtlı, 05.03.2004 günü saat : 15.03'de Volkan...? / Sedat PEKER
ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm Veli KÜÇÜK'ü telefonla aradığı ve daha sonra Sedat PEKER'e verdiği,
Sedat'ın "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle. Sizin numaranızı ben
kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat verseniz olur mu?"
dediği Veli'nin "Tamam beni arasın." Dedikten sonra "...gelince çok güzel bir kongre geçirdik.
Rusya'da istediğimiz adamı Güney Azerbaycan'da istediğimiz adamı hepsini getirdik. Şeye
bakan geldi. Azerbaycan'dan Nazım geldi. Tabi ağırlığımı koydum orda. Ağırlığımı koyunca
fazla kalmadı. Orda pazartesi günü paşam siz buradasınız benim başka işlerim var dedi gitti o.
Ben dedim götürücem dedim kongreyi çok güzel oldu." "Ta Yakutistan'dan bile gelen vardı.
Yakutistan'm temsilcisi geldi." "Çok güzel bir ziyaret oldu yani. Ben şey yapacam kongreyle
ilgili." dediği,
Tape: 001498, 11.03.2004 günü saat : 19.26'da Volkan GEZMİŞ ile İsmet...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Bu şey var ya abi Hasan KOÇAR... Ziya" "O Ziya abi herhalde galiba
cezaevine girmiş." "Onun ailesine her ay bir milyar sabit gönderecez abi" dediği, İsmet'in
"Ben mi gönderecem onlara?" diye sorduğu, Volkan'm "Bilmiyorum ki ondan sonra Veli
Paşanın şoförünü her ay maaş gitcek abi." dediği, İsmet'in "Kardeş biz ne kazanmıyoruz.
Nerden ödicez. Bu şeyde bende mafoldum ya." dediği, Volkan'm "Bir tane daha söylim mi
abi?" "Bide Mustafa OK'un ailesine rahmetli Mustafa OK varya." "Ziya PEHLİVAN bi
milyar." "Ailesine" "... Veli Paşanın şoförü." dediği, İsmet'in "Kim o? Adı ney?" diye sorduğu,
Volkan'm "Onu bilmiyorum abi. Bizim çocuklardan bir tanesinin şeyi Boğaç'ın yanındaki
çocuklardan bir tanesinin abisi galiba." dediği,
Tape: 001500, 12.03.2004 günü saat : 00.42'de Volkan GEZMİŞ ile İsmet...?
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Resi derki abi. O size verdiğim isimler var ya." "Veli bey, Mustafa OK
rahmetlinin eşine ve diğer Ziya beyin ailesine her ay ne olursa olsun, birer milyar muhakkak
gidecek." "Banka hesabı araştırım abi ben şimdi şeye." dediği, İsmet'in "Valla ben aslında yani
şimdi bunları söylüyosunda konuşmam lazım Reisle. Yani şimdilik bişey diyemiyorum."
"Bunları yatırma gibi bi şansımız yok. Ben 14-15 milyar lira hariçten para yatırıyorum. Yani
yetiş, olmuyo, yürümüyo." dediği,
Tape: 001501, 12.03.2004 günü saat : 00.43'te Volkan GEZMİŞ ile Boğaçhan
MURATHAN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Volkan'm "Abi bu Veli amcanın yanındaki arkadaşın, bide rahmetli Mustafa
OK..eşinin üzerine iki tane hesap numarası açılacakmış abi." dediği, Boğaç'm "Ya bizim
Caner'in numarası bide şeyin numarası." dediği,
Tape: 1417, 06.02.2004 günü saat : 21.01'de Sedat PEKER ile Mecnun
OTYAKMAZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "Tamam ordan çıkınca yetişirsin. Veli Paşaya bir emanet yollayacaktım da.
Bu vakıf işi için Veli Paşayı arayayım, bahsedeyim. Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak
sen Veli Paşayla görüş konferansa kalabalık bir grup yaparsın. Dinlemeye giderken böyle
öğrenci gençlerde olursa da olur. Git Veli Paşayla da şey yaparsın şimdi ben söyleyeyim ona."
"Şimdi telefonunu veriyorum. Sen yaz. Veli Paşayı birazdan sen ara ben arayıp görüşecem.
Veli Paşayla konuşursun..."ödediği ve 537 350 99 88 numaralı
ı
telefonu verdikten sonra "Sen kalabalık bir grup yap. Böyle genç arkadaşlardan. Konferansı
dinlemeye kalabalık geçersin." dediği,
Tape: 1203'te kayıtlı, 03.08.2004 günü saat : 14.10'da Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin saat 20.30'da Güler...?'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra "Yedide
beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek şey, Ümit
ÖZDAĞ." "Telefon etti. İllede buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le oturacaz,
Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi." dediği,
Sedat'ın "O beyefendilerden çok umutluyum. Ağabey kendisini gıyabında tanıyorum ama
beyefendiden çok umutluyum." dediği Veli'nin "Şimdi biz bir çalışmanın içine girdik. Ümit'len
devamlı görüşüyoruz. Ben işte bak açık söyliyeyim gönlümden geçen neydi biliyor musun?
Gönlümden geçen Muhsin'di benim, Muhsin'in kedisi için demiyorum. Partisi için götürecek
şeyde değil, durumda değil." "Onun için biz şimdi seni, onun için seni ısrarla arıyorum. Biz
şimdi bir oluşum yaptık. Bu uğurda şeyde ben Yılmaz DURAK varya Yılma'yı tanırsın."
"Yılma DURAK'ı çağırdım. Erzurum'dan Yılma DURAK geldi. 4 - 5 kere buraya aldım.
Burada görüştük, "....beni şimdi Amerika'ya tekrar çağırdılar. Gidecem Amerika'ya tekrar
konferanslar vericem. Birkaç yerde bu konular ile ilgili." dediği, Sedat'ın "Muhsin ağabey
gerekirse ileriki zamanlarda ağabey Muhsin ağabeyi de bu yapının içersine dahi etme." "Yani
Muhsin ağabey öyle liderlik hırsı olan bir insan değil. Ülkeye faydası olan her şeye dahil olur
Muhsin ağabey." dediği Veli'nin "Muhsin'de şey de Ramiz'de Ramizlende konuştum ben."
dediği, bir süre Veli'nin ev satın alamamasından dolayı kiraya geçeceğinden bahsettikleri, bu
esnada Veli'nin "Ben bir yer buldum. Bir yer kiraladım şeyine... Yakın öyle istiyordum onu da
kiraladım. İşte onun kontratını yapıcam. Şimdi bir de camlar birde şeyde yol hizasında yani.
Birinci kat yola yol hizasında orası. Biraz tehlike arz ediyor ama bir yerlen görüştüm.
Camlarını kurşun geçirmez yapıyorlarmış. Film çekiyorlarmış. Onları da getirip işte kurşun
geçirmez çektiricem. Bir apartmanın birinci katında giriş katında." "Bu sıkıntımı bir atlatayım
bir yerleşeyim. Eşyayı şey yapayım, oturayım yani eve. Ondan sonra bu işleri de ben devam
ediyorum. Yılma'yı da çağırdım. Güven'len de konuştuk. Güven ağabey ile konuştuktan sonra
ben Meral'i aradım. Meral ille bir görüşelim dedi. Meral AKŞENER." "Meral da aynı şey
söyledi. Tamamen yanındayız. Beraber olucaz dedi. Sen telefon olmaz. Sen geldiğinde
oturucaz. Her şey dört dörtlük çok güzel bir planlama yaptık. Konuşacaz ben şunu söyliyim.
Ben hiçbir partiye üye değilim. Hiçbir partide kaydım yok. Ben Türk miUiyetçisiyim. Türk
milletine hizmet edicem. Bunun içinde ille bir partide bir sembol olmak veya bir pay edinmek
gerekmez. Ben o açıdan çalışıyorum. O açıdan..." dediği, Sedat'ın "Veli ağabey bir şey
söylevim. Eğer yanlış anlamazsanız. Bu kurmuş olduğunuz oluşumu direk ben MHP'ye karşı
veya MHP'ye alternatif bir oluşum gibi kurarsanız. Bence kamuoyunda yanlış anlaşılabilir."
dediği,
Tape: 001202, 02.08.2004 günü saat: 17.57'de X Bay / Sedat PEKER ile Şerif...? /
Harun ÇAKIR arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Öncelikle Sedat PEKER ile Şerifin görüşme yaptığı, birbirlerine hal hatır sorduğu,
bir süre sonra Şerifin telefonu yanında bulunan Harun ÇAKIR'a verdiği ve Harun ÇAKIR ile
Sedat PEKER'in görüşme yaptığı, bir süre konuştuktan sonra Harun ÇAKIR'm "Hatta ben e
bir avukatınız vardı. Bülent olması lazım." "O konu vardı. O konu ile ilgili çok özel bir yerden
çok büyük baskılar vardı, gereği yapılsın diye. biz o evrakları falan da hepsini imha ettik.
Şimdi üstatla onu konuşuyorduk işte..." dediği, Sedat'ın "Benim yapabileceğim bir şey her ne
olursa olsun sadece bana bir selamınız gelmesi yeterdir ağabey." dediği, Harun'un "Bir
mukabil. Ankara boyutunda bizim boyutta ne zaman, ne yapılması gerekirse biz de yaparız.
Çünkü biz bir araya gelmesek de gönüller birdir. ...üstümüze ne düşüyorsa önümüze bir not
ge]diği»Üş"onu yapıyoruz." Dediği, bir süre
daha konuştuktan sonra Harun ÇAKIR'm "...BİZİM AĞABEYİMİZLE BERABERSİNİZ
HERHALDE ZATEN." "VELİ PAŞA" dediği, Sedat'ın "DOĞRUDUR, DOĞRUDUR
AĞABEY. İnşallah yaşadığım sürece kendisinden çok şeyler öğrendim her zamanda..."
dediği,
Tape: 000056, 01.07.2004 günü saat : 19.04'te Fikri KARADAĞ ile Hüseyin
NALBANTOĞLU arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Hüseyin'in "Ben Hüseyin NALBANTOĞLU. Atilla Beyin yanından ben"
"Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum." diyerek kendisini tanıttığı, Fikri'nin "Bir arayıp
sorayım dedim. Ne oldu bu çocuklara hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler mi dedim." dediği,
Hüseyin'in "İyiler Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "REİS NASIL İYİ Mİ?" diye sorduğu,
Hüseyin'in "İyi Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "HEPSİNE SELAM SÖYLE." dediği,
Tape: 001177, 21.07.2004 günü saat : 17.56'da Güler KÖMÜRCÜ ile Gaffar
KARADEMİR / Sedat PEKER arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "...Bu Korkut abiler filan varya." "Bu Korkut filan bu Milli Yol diye
bişey diyodun ya sen. "...Sen demiştin ya biraz karışıklıklar isteyelim. Ben sana o gün orda
masal anlatmadım. ...Dedim abi şuan ülke sıkı durumda yani. Ülkenin Polisi görevini yapıyo.
Adliyesi yapıyo. Askeri yapıyo. Şuan bu ülkede kaosa ihtiyaç yok." "Ben zaten böyle bi tip
bişeylerin içersinde zaten bulunmam. Oda yapalım derken böyle yuvarlak ortada bırakmıştı
hani. Şöyle yapmak böyle yapmak lazım filan diye." dediği bir süre Korkut EKEN'in kardeşi
ile arasını açmaya çalıştığından bahsettikten sonra "... meğerse bu kendini bi parti gibi
görüyolarmış." dediği, Güler'in "Korkut EKEN ve etrafı, tabi tabi." dediği ve bir süre sohbet
ettikten sonra, Sedat'ın "Eskidendi ya. Pavyonlarda kadınlarla yatardı. Güler bigün biz İbrahim
ŞAHİN bana dediki. İşte sen dedi. Bu olaylar dedi, konuşuluyo filan piyasada ilk böyle
karşılaşıyoz aramızda bi sorunlar var, geçmiş. Dedim ki ne konuşuluyo kardeşim ben
yaşadığımız bişeyi konuşmam. İçinde olduğum hiç bişeyi de konuşmam ki kaldıki bunların
içinde de diğilim ben dedim. Bu pavyonda karılar, manitaları var bunların. Onun manitası
diyoki işte falanca kez kaçırıldı, öldürüldü diyo ya. Uyuşturucu kaçakçılığı işte. Benimki sıktı,
senin ki sıktı yapıyorlar birbirlerine..." "Ya bide Politik lider diğil Güler." "Rahmetli Çatlı'yı
bunlar Kokain'e alıştırıp, öldürdüler çocuğu yani. Korkut abi zaten alkolik." dediği, bir süre
daha konuştuktan sonra, Sedat'ın "VELİ ABİ BENİ ON SENE EVVEL UYARMIŞTI
BİLİYOR MUSUN? Bide kibar kibar uyarmıştı. Yani direkmen söyliyemiyodu, bende bunları
barıştırmak için napıyodum biliyon mu Güler?" "Bi Korkut abinin yanma giderdim. Abi Veli
abi seni ne kadar seviyo, söyle seviyo, böyle seviyo, sonra VELİ AĞABEYNİN yanına
giderdim. Abi seni böyle seviyo, şöyle seviyo, sonra tuttu dediki tam ben bunları yan yana
getirdim. Başladı VELİ ABİNİN arkasından konuşmaya, niye dedim. Yavuz ATAŞ bişeyler
söyledi dedi. Yavuz ATAŞ'ı aradım. Abi sen böyle bişey söyledin mi dedim. Sonra dedim ki
yüzleşelim bak ben 22 yaşında çocuğum. Onlar yetmiş yaşında adam. Herkes yan yana gelip
yüzleşsin dedim. Bu ne demek dedim ya benim adımı siz, ben siz birbirinize yakın olun diye
şey yapıyorum dedim. Tutuyosunuz dedim, beni de işin içine çekiyosunuz dedim. Siz
napıyosunuz dedim. Yüzlesin abi kim yalan söylüyorsa çıksın. Sonra VELİ PAŞA'YLAN,
Korkut Abiylen, Yavuz ATAŞ'ı görüştürdüm." "İşte yüzleşmediler. Üçü yan yana
yüzleşmediler. Birbirleriyle konuştular ama üçü yan yana gelmediler." "Ya ben bu tip
Hareketin içersinde dedim olmaz zaten ya." "Yani ne maddi ne manevi desteklemem dedim.
Kardeşim bi sene önce söyledim." "Şimdi napıcaz yani. Onu soruyorum. Bide bunlar cahil.
BİDE TUTAR Bİ KAHVE MAHVE TARATTIRIRLAR. Bİ İKİ GENÇ ÇOCUĞUN ELİNE
VERİP." dediği, Güler'in "Yok canım yapmazlar öyle şeyler. Bunlar 40 kişiler aman yani hiç
zannetmiyorum. Böyle yollara sapacaklarını umjJtetnıiyorum. O tür illegal şeylere sapmazlar."
dediği, Sedat'ın "...On sene ewelind#"olan .olayların içinde Güler aklı
fi Ç
başında insanlar vardı. Devlet kararı, Hükümet kararı vardı." dediği, Güler'in "...Bizim
ülkemizde son derece güçlü bi İstihbarat, son derece gerekli makamlar var. Onlarda bunun
haberini alırlar tahmin ediyorum. Bunlar bu türlü bir gayri resmi yapılanmaya girerse." dediği,
Sedat'ın "...Yok zannetmiyorum orda bi iki kişi de bulabilirler. Kendilerini ayarlayabilirler
zaten Güler hep söyliyen benim yani. Şu ülkenin istikrara ihtiyacı var. Eskisi gibi diğil. Polis
işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu. Artık eskisi
gibi diğil ülke... oturuyo zemin güçleniyo Devlet güçleniyo, Polis güçleniyo, yani böyle bişey
yok diyodum. Yav anlamadım Güler yani napıcaklar." dediği, bir süre Sedat'ın bu oluşum
içinde olmak istemediğinden bahsettiği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Sedat'ın "O senin
arkadaşında onlarla birleşcekmiş biliyomusun?" "Hani senle görüşmeye gelmiş ya bir
beyfendinin oğluydu, ölmüş. Ben çok^ iyi şeyler söylemiştim masada, hatırlıyor musun?"
dediği, Güler'in "Ümit BOZDAĞ, Korkut EKEN'le birleşcek." "Yok canı Ümit'in adını
kullamyorlardır. Zannetmiyorum öyle bişey..." dediği, Sedat'ın "...Turan YAZGAN Hoca"
"İşte Mehmet AĞAR filan bunlar birleşceklermiş." dediği,
Tape: 001179, 21.07.2004 günü saat : 18.39'da Gaffar KARADEMİR / Sedat PEKER
ile Sami HOŞTAN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "... Abi hareketin varlığından bile haberim yoktu. Gasteci söylemişti. İsmin
bunlarla amlıyo diye. Ben demiştimki, benim ismim bunlarla anılcak bişey yok demiştim
yani." "Bilmiyorum o yapıyı hareketi bilmiyorum işte. ...Sağ taraf toparlanacakmış. Korkut
EKEN işte başa geçecekmiş yani. Neymiş nasıl olacakmış da, partiler birleşecekmiş. İşte MHP,
DYP veya onlar birleşmezse şey birleşcekmiş. Bu Turan YAZGAN hoca varmış. Bilmem
birileri varmış işte yani. Böyle bi ... Korkut abiyi biz tüm internet sitelerinde, tüm gastede, tüm
televizyonlarda onu bunu yaptık. Onla ilgili devamlı biz bişeyler yaptık, yaptık ta..."
"Yaşadıklarımız var yani. Yaşanan o kadar şey varki." "Şimdi ben de dedimki olmaz dedim.
Yani Korkut abi olmaz dedim. O işi yapamaz dedim. Öyle yani Parti kuracak Partinin başına
geçecek şeyapacak." "Ya böyle bişi olur mu abi. Komedi olur yani. Böyle bir hareketin içinde
işte ben Mehmet AĞAR'a 2 Milyon dolar vermişim." dediği ve bir süre Korkut EKEN'in parti
liderliğini yapamayacağından bahsettikleri, daha sonra Sedat'ın "Şimdi bende çıkıp şöyle mi
söylesem veya Sami abi işte falanca kez adama on sene evvel Korkut EKEN bana demişti ki.
...Filanca kez adamı ara. Bu adam eroin satıyo. Uyuşturucu işi PKK'hlarla da beraber hareket
ediyo. PKK'ya para veriyo diyo abi. Bu adam yapmaz dedim de. Israr ettiğimde adama açıp
küfür edin deyip sonra iki gün sonra beni arayıp ya senin dediğin doğruymuş. Adam yapmaz,
işte kalbini kırdık. Bi kalbini al diyo. Biz kalbini alıyoruz. Ondan sonra da Atilla abi diyoki
senden önce o adam geldi diyo. Çantayıda ben taşıdım. Atilla abinin arkadaşı parayı getirdim,
bıraktım diyo. Ben bi lira kimseden aldıysam Allah'ımın üzerine yemin ederim ki Sami şimdi
herkez." "Şimdi bunları mı konuşalım oturalım." "Kürtlere savaş açcaz deyip, kurt Ahmet'le
ortaklık yapmak naşı bişey abi." "Bide Kürt Ahmet'le yaptığı ortaklıkta otopark ortaklığında
bile." "150 Bin dolan ben vermiştim. O otoparkı alırken..." dediği, Sami'nin "...Bu anlattığın
şeyler hiç bişey diğü." dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Sedat'ın "Şimdi mesela
geçmişte duyuru falan oluyodu. Sedat'çım bana arkamdan iftira atıyolar. Diyolarki
Kolombiyalı bi hostes kızla ilişkin varmış. İşte benim hakkımda kötüleme şeyi yapıyolar. Ben
VELİ PAŞAYLA Korkut abiyi barıştırmak, Yavuz ATAÇ'ı. Hepsine uğraştım. VELİ ABİYE
gidiyorum, abi diyorum Korkut EKEN böyle böyle. Ya diyoduki bana boşver filan. Be
diyodum abi böyle böyle sonra Korkut EKEN'e anlatıyodum. Sonra onları barıştırdım. Ertesi
gün abi bi konu oldu. Yavuz ATAÇ bana dediki. Diyo VELİ KÜÇÜK benim için şöyle yapmış,
böyle yapmış. VELİ ABİYİ aradım. Dediki ya ben böyle bişey yapmadım amas*ana
söylemedim mi..." dediği ve görüşmenin devamında Yavuz ATAÇVeli KÜ^ÜK VQŞ, Korkut
EKEN'in aralarındaki
problemlerle ilgili yaptığı girişimleri anlattığı, görüşmenin sonlarında Sedat PEKER'in "VELİ
BABA BANA DEDİKİ. Ya nolur bırak bu işleri dedi. Ya sen işine gücüne bak. Sen saf temiz
insansın dedi... E şimdi Sami ben düşünüyom da." dediği, Sami'nin "Bize de zamanında ne
söyledi biliyo musun? Bunu bize de, rahmetliyle bana da söyledi. VELİ PAŞA bana da
söyledi. Rahmetliye de söyledi yani yani..." dediği, Sedat'ın "Ya bunlar abi bak yemin
ediyorum planlayıcı filan olmadan. Bunlar olay molay yaparlar. Giderler bi kaç tane dandik
dundik adama ateş mateş ederler. Bunlar Kürtçü diye. Gerçi Kürtlerle ortaklık yaparlar ama
böyle saçma bide bi olay filan yaparlar abi gine..."
Tape: 001176, 21.07.2004 günü saat : 17.30'da Gaffar KARADEMİR / Sedat
PEKER ile Feridun ÖNCEL arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Sedat'ın "...Ben bu Korkut abiye zamanında uğradığımda bu böyle muhabbet filan
ediyodukta." "Böyle işte biraz aklı havalardaydı. İşte şöyle yapmak lazım. Böyle yapmak
lazım. Hani OLAY filan. Bende dedim ki yani şuan bu ülke istikrara ihtiyacı var gibi bende bu
yönde görüş belirtmiştim." "Daha sonra bu bize böyle bi soğuk filan olmaya başladı." "Dünde
Cumhuriyet Gastesinde bir yazı çıkmış işte. Sedat PEKER Milli Yolu organize ediyo diye."
dediği, bir süre Milli Yol konusu ile konuştuktan sonra Sedat PEKER'in "Ya bide bak bişey
diyim. Bunlar cahil yani. Bunlar bi kaç kişi o Ayhan ÇARKIN, Korkut EKEN, SEMİH
FİLAN." "Böyle sağda solda BİKAÇ TANE KAHVEYE MAVEYE ATEŞ EDİP ORTALIĞI
KARIŞTIRIP. GASTECİ DİYODUKİ, AMAÇ ORTALIĞI KARIŞTIRMAK." "...ÖYLE ÜÇ
BEŞ TANE FAİLİ MEÇHUL CİNAYET YAPACAZ. ORTALIK KARIŞACAK. BİDE
BUNLARIN SONU KÖTÜ OLACAK YA." Dediği, bir süre Korkut EKEN ile ilgili
konuştuktan sonra Sedat PEKER'in "Bana falanca kez kişiyi ara diyodu. Napıyo bu falanca
kez kişi, PKK'ya para veriyomuş. Daha o zaman çocuğ... Adam arıyoz. Kardeşim sen PKK'ya
para veriyosun hesabı. Ulan ibne bizde arkadaş biliyoduk seni, adamda tanıdığımız, ismini
söylemim. Türkiye'nin büyük zenginlerinden biri. Sonra getiriyolardı Ankara'ya bana diyo ki
üç gün sonra. Ya Sedat'çım bu PKK'dan gerçekten para almamış. Sen doğru söylemişsin. Çok
iyi adammış. Adamla karı koca gibi oluyolar. Adam Atilla abi sonra bana diyo ki. Sen
görmedin diyo. Falanca kez kişi Ceymis Bond çantayı getirdi diyo. Beni dışarıda beklettiler,
çantayı baktım. Bıraktık gittik diyo orda." "O Millet öldürülüyodu ya..." "Ahlaksız götveren
ibneler böyle bi terbiyesizlik olur mu başkan. Kim bu ibneler ya kendireni ne sikim zannediyo
bunlar ya." "Aklının amma soktuklanmınm yok onu yaptık. Bunu yaptık. İbne milleti
inandırdık biz. Kahraman diye buyur şimdi la..." "VELİ PAŞA bana ne demişti biliyo musun?
Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "Bu Korkut EKEN'e dikkat et demişti ya." "BÜTÜN
GENERALLER demişlerdiki bana, sende demiştin." "Ama bunlar menfaat için demiştim.
Vatan için diğilki." Dediği aynı konularla ilgili konuşmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
14.06.2007 günü saat:21.31 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT'un
yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
S.AKKURT'un "Hı o PEKER'in adresini bulsana bana" dediği, M.YÜCE' nin
"Tamam onu ben Mesut'a derim yazar yollar" dediği, S.AKKUR' un "Sen bana yaz ben ona
bir mektup yazacam ben ona bir damardan girecem" dediği, görüşmenin devamında
S.AKKUR M.YÜCE' nin telefon hattını isteyerek kendisinin 0542'li yeni hat istedikten sonra
"Tamam sen o hattı bana ver birde o Peker'in adresini canını yiyeyim ne et et bana bul"
"Benim ona bir damardan girmem lazım ona bir mektup yollayacam ben" dediği,
02.10.2007 günü saat:20.11/20.12 sıralarında Muhammet YÜCE'nin
Coşkun ÇALIK'a gönderdiği mesajda;
"GAZETECİ ORHAN PAMUK VAR OJfU HALLEDECEZ 2 TRİLYON ALACAZ
HAZIRLIKLARI YAPACAZ HRANf'iMNKI VURANLARLADA HALİL GORUSMUS
SEDAT PEKER ALAATTIN €AKICI ARKAMIZDALAR İSTANBUL
EMNİYET MUDURU VE BAS SAVCİYLADA BU HAFTA GORUSECEZ BEN SEN
HALİL FUCI HAZIRLIKLI OL" şeklinde yazdığı;
02.10.2007 günü saat:20.26 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun
ÇALIK'm yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;
"ÖYLEDE YK BOYLEDE ENAZINDAN HAYATIMIZI KURTARIRIZ
BABALAR GİBİ YATAR ÇIKARIZ ZATEN SEDAT PEKER YAKALANINCA BİZİ
KENDİ KOĞUŞUNA ALDIRACAKMIS EN BUYUK BİZ OLACAZ PARANINDA
HERSEYINDE ENIYISINIYAPACAZ HALAOĞLU BU SAATTEN SONRA BİZE BU
GİDER" dediği,
12.06.2007 günü saat: 20.09-20.10 sıralarında Coşkun ÇALIK'a Muhammed
YÜCE'nin gönderdiği üç mesajda;
"HALAOĞLU NEHABER HALİL GORUSDU, ŞUAN KUTAHYADA YARIN
CEZAEVİNDE SEDA""T PEKERLE GÖRÜŞECEK, PEKERIN EMRİNİ BEKLIYOZ, 1
AY ICINDE ARTIK HEN P" "ARAMIZ, HEMDE ARKAMIZDA PEKER OLACAK"
yazdığı,
Söz konusu soruşturma kapsamında yakalanan Muzaffer TEKIN'in Kadıköy ilçesi
Göztepe semti Dr. Ergin caddesi No:2/13 sayılı yerde bulunan ikametinde yapılan aramada, 1
adet bilgisayara el konulmuş ve bu bilgisayarın yapılan incelemesinde;
Mevcut_Dosyalar/WORD dosyası içerisinde;
Fatih ALTAYLI başlıklı Muzaffer TEKİN'in Fatih ALTAYLFya yazmış olduğu
davetinize katılmaktan onur duyarım yazısı ve "Sn. Sedat PEKER'in böylesine yüce ve kutsal
davaya kendisini adamasını takdir ile karşılıyorum" şeklinde ibarenin mevcut olduğu tespit
edilmiştir.
Söz konusu not ile ilgili Muzaffer TEKİN ifadesinde;
"Sedat PEKER ile ilk olarak yaklaşık 6-7 sene öncesi İstanbul Hilton otelinde
ÖZTÜRKLER gecesinde tanıştığını, ondan sonra bir sefer Kadıköy'de Morgm kafede
karşılaştıklarını ve on beş yirmi dakika görüştüklerini, bir seferde Kadıköy'de Dalyan kafede
3-4 sene önce kafenin sahibi vasıtasıyla görüştüklerini, o dönemde Sedat PEKER'i bir iş
adamı olarak tanıdığını beyan etmiştir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ise ifadesinde özetle;
Sedat PEKER'le kendisini Muzaffer TEKİN' in tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in,
Sedat PEKER'i tanıştırırken bu şahsın "Türkçü, vatansever birisi" olarak tanıttığını, Muzaffer
TEKİN'in Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete
gideceklerini anlatarak kendisini de davet ettiğini, kendisinin de bu kahraman Türk evladını
ziyaretine gidebileceği söylediğini, birlikte ziyarete gittiklerini, Hastanede 10 dakika kadar
ziyaret ettiklerini, ilk tanışmalarının bu şekilde olduğunu,
Daha sonra Sedat PEKER'in kendisim ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde
yalıdan bozma bir yere davet ettiğini, orada sohbet ettiklerini, ilerleyen dönem içersinde Sedat
PEKER'in kendilerini tekrar yemeğe çağırdığını, Muzaffer'in bürosunda oturmakta iken
sonradan adını Boğaç olarak öğrendiği bir ş ahsın gelerek kendilerini aldığını, birlikte
Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittiklerini, bu şekilde şahısla
görüşmelerinin olduğunu, daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa
kandil ve bayramlarda kutlama amaçlı görüştüklerini beyan etmiştir.
^, l?dM~^.
Dolayısıyla bu tespitlerde Tanık Hanefi AVCI'nın iddia ve beyanlarını doğruladığı
anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan söz konusu soruşturma kapsamında yapılan tektik takip
çalışmalarında; telefonları dinlenen ....................... isimli şahıslar, örgütün talimattan
doğrultusunda gerçekleştirecekleri silahlı eylemlerden sonra yakalanıp cezaevine girdiklerinde
kendilerini Sedat PEKER'in bakacağını ve Sedat PEKER'in yanma gideceklerini konuştukları tespit
edilmiştir Şimdi de bu iletişim tespit tutanaklarının kısaca özetleri belirtilecektir.
3>
Kadıköy Kuşdilinde bulunan bürosuna gidip geldiğini, 1998 yılı içerisinde Muzaffer
TEKİN'in, Semih Tufan GÜLALTAY ve arkadaşı Namık Zihni OZANSOY'un Kastamonu
cezaevinde olduklarını ve görüşmeleri gerektiğini kendisine söylediğini, Muzaffer TEKİN ile
birlikte Kastamonu'ya giderek Semih Tufan GÜLALTAY ve Namık Zihni OZANSOY ile
cezaevinde görüştüklerini, Bu görüşmeden yaklaşık 1,5-2 ay kadar sonra milliyet gazetesinde
Akın BİRDAL suikastı sanıklarından birisinin de kendisi olduğu yönünde haberler
okuduğunu, bunun üzerine Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip teslim
olduğunu, Ankara DGM savcılığınca serbest bırakıldığını, 2001 yılı içersinde bir gün Semih
Tufan GÜLALTAY'ın yeğeni olan NeCDet ATIŞ isimli şahısın yanma gelerek Semih Tufan
GÜLALTAY ve arkadaşlarının Yozgat cezaevine nakledildiklerini ve Semih Tufan
GÜLALTAY'ın kendisi ile görüşmek istediğini, bu nedenle Yozgat cezaevine gitmesini
istediğini, kendisinin de işlerinin olduğunu söyleyerek bunu kabul etmediğini, bir süre sonra
da Muzaffer TEKİN'in yanma geldiğini ve bu kez de Muzaffer'in kendisine Yozgat ceza evine
gitmesini ve Semih Tufan GÜLALTAY'ı ziyaret etmesini istediğini, kendisinin Semih Tufan
GÜLALTAY ve arkadaşlarının suçlu olduklarını düşündüğünden gidemeyeceğini söylediğini,
bunun üzerine Muzaffer TEKİN'in onlar istedikleri için görüşmeyeceğini, bu kişilerin arkadaşı
ve dostu olduğunu, şuanda da mağdur ve zor durumda olduklarını, bu nedenle onlar istediği
için değil kendisi istediği için gitmesini söylediğini, fakat kendisinin Muzaffer TEKİN'in bu
teklifini kabul etmediğini beyan etmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta Semih Tufan
GÜLALTA Y ile ilgili olarak;
PKK'nm KJrakta Celal TALABANİ ile uyuşturucu işi yaptığını, PKK nın yanında
yer alan Akın BİRDAL'm vurulması emrini (YEŞİL) Mahmut YILDIRIM'in verdiğini, Yeşil'in
Veli KÜÇÜK'ün adamı olduğunu, Yeşilin adamının da Cengiz Astsubay olduğunu, Semih
Tufan GÜLALTAY'ın Akın BİRAL'ı vurmaktan yakalanıp ceza evine konulduğunu,
Ayrıca bir dönem Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ın Korkmaz YİĞİT'i
sıkıştırdığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Emre yi yanma çağırdığını, Emre
GÜLALTAY'ın Veli KÜÇÜK'ün karşısında "iki büklüm oturarak" bir emri olup olmadığını
sorduğunu beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY'ın Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde özetle;
1998 yılında AKIN BİRDAL olayı olarak bilinen olaydan ötürü tutuklandığını, 4,5
yıl ceza yattığını, tahliye olduktan sonra bir dönem Ulusal Birlik Partisi'nin genel
başkanlığını yaptığını, ancak daha sonra sabıkası nedeni ile bu partiden ayrılarak Ulusal Birlik
Platformu adı altındaki platformu kurduğunu, Bu platformun dernekler kanununa göre
oluşturulduğunu, 50'ye yakın dernek tarafından platformun oluşturulduğunu, bu derneklerin
başkanlarının almış olduğu karar ile platform olarak birlikte hareket ettiklerini,
ulusalcı olarak bilinen Kuvva-i Milliye dernekleri türünden derneklerin kendilerine
müracaat ettiklerini, ancak bunların üyeliğini kabul etmediğini, birçok konuda yazılmış
toplam 11 adet kitabı olduğunu,
YEŞİL kod MAHMUT YILDIRIM ile daha önce bir iki kez görüştüğünü, görüştüğü dönemde
YEŞİL'in aranan biri olmadığını, şahsı istihbaratçı olarak tanıdığını,
Ergenekon soruşturmasında ismi geçen şüphelilerden;
METE YALAZANGİL'i 1984 yılında Tekel'de güreş takımında olduğu dönemden tanıdığını,
zaman zaman görüştüklerini, kendisinin tutuklu olduğu dönemde Yozgat ve Kastamonu
Cezaevine ziyaretine geldiğini,
MUZAFFER TEKİN'İ AKIN BİRDAL olayından dolayı tutuklanan emekli Binbaşı
NAMIK OZANSOY isimli arkadaşını cezaevinde ziyarete geldiğinde tanıdığını, NAMIK
OZANSOY'un Muzaffer ile devrç^Madl^. olduklarını öğrendiğini,
J^C
cezaevinden tahliye olduktan sonra MUZAFFER TEKİN'in geçmiş olsun ziyaretine geldiğini
ve böylelikle görüştüklerini, Muzaffer TEKİN'in ara sıra Küçükyalıdaki bürosuna çay içmeye
geldiğini,
FİKRİ KARADAĞ'I da MUZAFFER TEKİN vasıtası ile tanıdığını, MUZAFFER
TEKİN ile iş yerine geldiklerini, FİKRİ KARADAĞ ile sohbetlerinde görünüşte olduğu gibi
Türklük anlayışına sahip bir kişi olmadığını, aksine konuşmalarında marksist bir hava olduğu
kanaatini edindiğini,
004 senesinde Ulusal Birlik Partisinin kongresinde genel başkan olduğunu, ancak adli
sicilinin gerekçe gösterilerek parti hakkında kapatma davası açıldığını, bir müddet sonra da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel başkanlıktan alındığını, bu siyasi partiye
genel başkan olduğu zaman MUZAFFER TEKİN'in de kendisini partiye üye olmak için
çağırmasını beklediğini hissettiğini, ancak kendisinin susurluk olayında ismi geçen İBRAHİM
ŞAHİN ile yakın arkadaşlığı olduğunu bildiğinden dolayı davet etmediğini, MUZAFFER
TEKİN' in UBP (Ulusal Birlik Platformu) ile bir alakası olmadığını, UBP'nin resmi web sitesi
ubhareketi.com olduğunu, kendisinin bu platformun kurulmasına önayak olduğunu, bu
platformun aynı isim ile siyasi harekete dönüştürme amacını güttüğünü, Bu konuda platform
üyesi dernek başkan ve üyeleri ile fikir bazında tartışmaları olduğunu, Herkesin aynı görüşte
olmadığını, örneğin platformun Ankara başkanı, aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkanı olan ŞENER ERUYGUR platformun sivil toplum hareketi olarak tasvip
edilmeyen hükümet politikalarına karşı sivil muhalefet yapılmasından yana olduğunu, siyasi
partiye dönüşmenin uygun olmayacağını düşündüğünü,
SEVGİ ERENEROL'u, MUZAFFER TEKİN'in telefon açarak milliyetçi vatansever bir
kuruluşun bir gecesi var, senin de Fethullah GÜLEN ile ilgili kitabını okumuşlar, seni de o
geceye davet ediyorlar dediğini, MUZAFFER ile birlikte Taksim' de Türk Solu'nun binasına
gittiklerini, SEVGİ hanımın da orada konuşmacı olduğunu, kendisi ile orada tanıştığını, Sevgi
'nin daha sonra Paskalya Yemeğine kendisini davet ettiğini, Türk Solu dergisinin kendisine ait
"Fethullah Gülen müslüman mı" isimli kitabını basmak istediklerini duyduğunu, ücreti
mukabilinde bastıklarını, hatta korson baskısını da yaptıklarını öğrendiğini, daha sonra da
görüşmeyi kestiğini, O olaydan 5-6 ay kadar sonra da SEVGİ ERENEROL' u UBP (Ulusal
Birlik Partisinin) İstanbul il binasının açılışına davet ettiğini, GÜLER KÖMÜRCÜ' nün
kendisi hakkında yazı yazdığım ve yazının aleyhine olması sebebi ile Güler KÖMÜRCÜ'yü
dava ettiğini, dosyada GÜLER KÖMÜRCÜ' ye ait resimlerin gösterildiğinde, bu resimlerdeki
gamalı haçın ne ifade ettiğini bilmediğini, Ancak Almanya ile irtibatlı bir konu olabileceğini,
VELİ KÜÇÜK'ü basından tanıdığını, kendisi ile ne yüzyüze ne de telefonla
görüşmüşlüğünün olmadığını, ancak Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı' nın bir toplantısında
karşılaştığım, ancak kendisi ile konuşmadığını, kardeşi EMRE GÜLAYTAYin Veli KÜÇÜK
ile bir tanışıklığı olduğunu bilmediğini,
TUNCAY GÜNEY'in Yozgat Cezaevinde iken kendisini ziyarete geldiğini, kendisini
binbaşı olarak tanıttığını, Özel Harp Dairesinde görev yaptığını söylediğini, Hatta kendisinin
VELİ KÜÇÜK' ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu söylediğini, TUNCAY
GÜNEY'in kendisinde bazı işler yaptırabilecek türde insanlar aradığı şeklinde izlenim
bıraktığını,
MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ü 2007 yılı Şubat ayı sonlarında başkanı olduğu
Ulusal Birlik Platformunun ofisine tanışmak için geldiği zaman tanıdığını, kendisinin
araştırmacı yazar olduğundan, ordu emeklisi olduğundan bahsettiğini,
KEMAL KERİNÇSİZ ile şahsen tanışmadığını, KEMAL KERİNÇSİZ'in başkanı
olduğu Büyük Hukukçular Birliği ve Kuvva-i Milliye Derneklerinin Ulusal Birlik Platformuna
katılmak istediklerini fakat kendisinin kabul-etmediğini, bu nedenle bu kişilerin kendisine
husumet beslediklerini, çünkü kurmuş olduğu "platformun kısa zamanda
Taksim' de binlerce kişinin katılımı ile miting yapacak düzeye ulaştığını, Tüm Türkiye' de
yaygın ilgi gören Cumhuriyet mitingleri için gerekli sinerjiyi oluşturduğunu beyan etmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY alman ifadesinde, "ERGENEKON" terör örgütü
kapsamında gözaltına alman birçok şüpheliyi tanıdığını beyan ettiği halde, kendisini bu
kişilerden ayrı ve uzak göstermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Fakat elde edilen diğer delillerden
hiçte böyle olmadığı, bilakis aynı amaç ve hedef doğrultusunda birlikte hareket ettikleri
görülmektedir. Bu hususla ilgili deliller sırası ile anlatılacaktır.
Semih Tufan GÜLALTAY alman ifadesinde her ne kadar kendisini "ERGENEKON"
terör örgütü kapsamında gözaltına alman şüphelilerden uzak göstermeye çalışsa da;
25.02.2007 günü Taksim meydanında Ulusal Birlik Platformu olarak düzenledikleri mitinge
Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ'in bizzat katılarak
destek verdiği görülmektedir.
Diğer taraftan Sevgi ERENEROL'un düzenlediği toplantılara Muzaffer TEKİN ile
birlikte katılması, Ulusal Birlik Partisini kurarken Mehmet Fikri KARADAĞ ile olan ilişkileri
Semih Tufan GÜLALTAY'm "ERGENEKON" terör örgütü mensubu olduğunu açıkça
göstermektedir.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturma
kapsamında dinlenen telefonlarda, Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'dan mağduriyet
yaşayan Savaşhan isimli şahıs "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi
bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı hareketler yapmış, EMRE yapıyo
bunları" "MUZAFFER ABİYE gidiyorum, TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana söylim"
"Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. MUZAFFER TEKİN'e çağıracam EMRE'yi"
dediği, böylelikle bir taraftan Emre GÜLALTAY ile Muzaffer TEKİN'in arasındaki ilişkiyi,
diğer taraftan da Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün kendilerini "DERİN
DEVLET" olarak tanıtıp korku saldıkları anlaşılmaktadır. İLETİŞİM TESPİT
TUTANAKLARI
27.09.2006 günü saat 16.17'de Gürkan TEMELLİ ile Savaşhan TOSUN/ Nuh
Celal...? arasındaki telefon görüşmesinde;
Savaşhan'm "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene
BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı." "Hareketler yapmış, EMRE yapıyo bunları. Ya ben
sana bişey söylim mi çok ayıp ya" dediği ve telefonu yanında bulunan Nuh Celal YAYLA'ya
verdiği, görüşmenin devamında Nuh Celal'in Emre GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti
Gürkan TEMELLİ'ye anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan TOSUN'a verdiği, Savaşhan
TOSUN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana
söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam EMRE'yi
... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya he" dediği, Gürkan'm "Ya Savaş abi
Muzaffer abi ne yapabilir ki Emre'ye ya. Muzaffer abiyi patlatırlar iki dakkada." dediği,
Savaşhan'm "ama bizim yakınları mı kopartacak oğlum." dediği,
21.12.2006 günü saat 21.59'da Semih Tufan GÜLALTAY ile Selçuk arasındaki
telefon görüşmesinde;
Bir süre sohbet ettikten sonra oluşturdukları ULUSAL BİRLİK PLATFORMU ve
platformun hazırlayacağı deklarasyon metni hakkında konuştukları, bir süre sonra Semih
Tufan GÜLALTAY'm öfkelenerek "Ben kutlu bir dava yolunda yürüyorum Selçuk abi. Bana
yardımcı olun bana köstek olmayın..." "Üç dört gündür kendi kendimi yiyorum" "...Orada bir
kelime bahane edildi. Burda dediler din kelimesi geçmiyor yani manevi değerler" "Onu ulusal
değerler olarak tadil ettik" dediği bir süre daha konuştuktan sonra "... Selçuk abi bu iş benim
için her şeyden üstün, ben bu işin sonunda kan dökülmesini istemiyorum." "Ben bu platformu
kuracağım. Bunun başkanı olarak bu işi, Bu operasyonu ben yürüteceğim. Ben orda bana
muhalif olacak ajdaînlnllğzına mermiyi sıkarım", "Ben
26?' -
bu yolda yürüyeceğim. Bu yolda da babam Sırrı GÜLALTAY'ı kurban ederim tanımam.
Emre'yi yatırır başını keserim" dediği,
19.02.2007 günü saat 11.25'te Ahmet FULİN ile NeCDet ATIŞ arasındaki telefon
görüşmesinde;
NeCDet'in "...Önümüzdeki pazar günü TAKSİM DE MİTİNG VAR Azerbeycan'lılar
Derneğinin" "... Başkan söyledi şey gönderecez otobüs." dediği, Ahmet'in "Tamam ...
YEVMİYELERİNİ VERİK, HAMALLARI TOPLARIK." dediği, NeCDet'in "Şey ya bizim
Timur abinin basın açıklaması miting şeklinde..." "orda çok kalabalık olmamız gerekiyor"
dediği,
21.07.2006 günü saat 22.29'da Emre GÜLALTAY ile Şemsettin...? arasındaki telefon
görüşmesinde;
Şemsettin'in "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı?" dediği, Emre'nin "Gördüm
şerefsiz herif ne işin var senin" dediği, Şemsettin'in "Yazık ya kendini gerçekten batırdı ya"
dediği, Emre'nin "İt herif yüzünden bizim ismimizde geçti" dediği, Şemsettin'in "He biliyorum
ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya. Ama yemin ederim var ya çok dua
edin. Dedim inşallah size doğru gelmez bişey abi ya" dediği, Emre'nin "Ya bu pezevengin
Müslümanlığı da yoktur. Ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki" "Sen bunun hiç
Müslümanlığını falan biliyor musun? ...Sen yattın sen bu pezevenkle" dediği, Şemsettin'in
"Beş altı ay beraber kaldık karşıda." dediği, Emre'nin "Hiç Allah dediğini duydun mu?" diye
sorduğu, Şemsettin'in "Yok valla duymadım" dediği,
15.08.2006 günü saat 15.40'ta Semih Tufan GÜLALTAY ile Haşim...? arasındaki
telefon görüşmesinde;
Haşim'in "Semih Bey merhabalar Albay Haşim." Şeklinde kendini tanıttıktan sonra
bir süre hal hatır ettikleri, daha sonra Haşim'in "...Özkan'ın durumu hiç iyi değil ne oldu ya?"
diye sorduğu, Semih'in ise "Bi ara uğra da bi konuşalım" dediği ve ertesi gün görüşmeye karar
verdikleri,
13.09.2006 günü saat 19.09'da Semih Tufan GÜLALTAY ile Gürkan TEMELLİ
arasındaki telefon görüşmesinde;
Gürkan'm "Başkanım hemen Starı açar mısın hemen." dediği, Semih'in "Ne var son
dakika?" dediği, Gürkan'm "Şeyi diyor... İntikam tugayı üstlendi diyor. Diyarbakır'daki olayı
diyor, Akın BİRDAL suikasti falan onlardan bahsediyor." "Bi izleyin başkanım hala devam
ediyor şuan devam ediyor." dediği, Semih'in "Herhalde yine birileri bana kuyu kazıyor"
dediği, Gürkan'm "Tamam normalden görüşürüz birazdan Başkanım." dediği,
17.02.2007 günü saat 10.21'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU
arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "...Ali bey saat l'de İDRİS PAŞAYLA randevumuz var" dediği ve
Taksim'de bulunan Ramada otelin adresini tarif ettikten sonra "Sen bi dosya kataloklar broşür
falan hazırla." dediği,
17.02.2007 günü saat 14.50'de Semih Tufan GÜLALTAY ile Ali ŞİBİROĞLU
arasındaki telefon görüşmesinde;
Semih'in "Şimdi Ali bey" "Çıktıktan sonra SAYIN PAŞAMLA da konuştuk." "Bu
Bulgaristan'daki iş 430 kilometre otoban işi" "bunun ışıklandırması, aydınlatmasını sana
vericekler" "Ora diyor çok iş var diyor. Bide orası artık Avrupa Birliği'ne girdi." "şey
konusuna da, çalık konusuna da sizi görüştürecek." dediği, Ahmet'in "Yani zaten bizim
gelmek istediğimiz noktayı çok hızlandıracak bir oluşum olmakta ve hayırlısı olsun bu
gerçekten çok önemlidir" dediği ve yorumlan sonraya bırakmak istediğini belirttiği,
01.02.2008 günü saat:13.55'de Hayrettin ERTEKİN ile Emre GÜLALTAY
arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Konuşmaların içeriğinden Emre'nin ÇİN ülkesinde
bulunduğu, Emre'nin bulunduğu yerden KATAR ülkesine .geçeceğini sonra tekrar döneceğini
ve dernek kuracağını söylediği, sonra bir süre Emre 'nm bulunduğu ülkede birlikte ortak Fırın
■ >•
açma meselesini konuştukları, bir süre ülkenin gündemi ile ilgili konuştuktan sonra
Hayrettin'in "...EN İYİ KÜRT ÖLÜ KURTTUR dediğim için 301. maddeden DGM'DE
yargılanıyorum inşallah ceza verirler de ben de tarihe geçerim..." dediği, bir süre bu çerçevede
konuştuktan sonra Hayrettin'in "...ben seni tanıyorum yani seni biliyorum... ....diyorum ki
yanındayım sonuna kadar, her zaman, yani bunu bilesin" "...ne derlerse desinler ORGANİZE
ÇETE DESİNLER bilmem hain desinler..." dediği, bir süre daha konuştuktan sonra Emre'nin
""Yalnız ben sana bir şey söyleyim mi ÇOK BÜYÜK STRATEJİ HATASI YAPIYORUZ biz
yapıyoruz biz başından beri" "abi en büyük
tehlike kim biliyor musun bunlar değil.....................en tehlikeli olanlar İKİNCİ
CUMHURİYETÇİLER" "bak biz biz şimdi bunları köşeye sıkıştırıyoruz, zannediyoruz bu Ak
parti ve o adamın ismi esasında ikinci cumhuriyetçiler bunları kullanıyorlar, biz bunları
korkuttukça bak bizi öcü diye gösteriyorlar, bunlar diyorlar sizi kesecek öyle yapacak böyle
yapacak ...DİYORLAR ONLARIN ÜZERİNDEN BİZE OPERASYON YAPIYORLAR" "abi
bütün basını ele geçirmişler" "...abi olmayan bağlantılar olmayan suçlamalar ya o gazeteci
kadını ne hale getirdiler Güler KÖMÜRCÜ'YÜ" "ya o garibim o SEVGİ ERENEROL'A
yaptıkları ya" dedikten sonra görüşmenin sonlarına doğru türk-çin işadamları adı altında bir
dernek kurmayı planladıkları, Türkiye'deki dernek başkanının Hayrettin ERTEKİN olması,
yurtdışındaki dernek başkanın da İbrahim..? isimli şahıs olması yönünde konuşmalar
yaptıkları tespit edilmiştir.
269
TELEFON GÖRÜŞMELERİ
Tape: 0000181, 27.02.2007 günü saat: 15.31 sıralarında Ziya BANDIRMALIOĞLU
ile Okan İŞGÖR arasındaki telefon görüşmesinde;
Aralarında bir süre merhabalaştıktan sonra, Okan İŞGÖR'ün "Dünkü konuyla ilgili
uğrayacaktım, ben sana akşam söylediğin konuyla ilgili. Güvenlik okulla ilgili" dediği ve
görüşecekleri konuyla ilgili olarak Ziya BANDIRMALIOĞLU'nun, Orhanlı'ya bağlı Akfırat
beldesini tarif ettiği, Okan İŞGÖR'ün "Sizin müdür Melih Beymiydi?" diye sorduğu, Ziya'nm
"He Melih Bey. Melih İŞCAN." dediği, Okan'ın başka kimin olduğunu sorması üzerine
Ziya'nm "Başka kimse yok. VELİ PAŞA VAR BEN VARIM İŞTE" dediği, bunun üzerine
Okan'ın "Veli Paşa, sen, Melih bey. Okan bey ayrılıyor" dediği, Ziya'nm "Ha. Ayrılıyor"
dediği, Okan'ın okulun yönetiminin kimde olduğunu sorması üzerine Ziya'nm " Şey yönetim
kurulu başkanı PAŞAM işte." dediği ve bir araya gelip görüşmek için ertesi günü
karalaştırdıklan, görüşmenin devamında Ziya BANDIRMAMLIOĞLU'nun "Ama bu akşam
her an bize bir baskın olabilir ha." dediği, Okan'ın "Abi sizde iş olduktan sonra söylüyorsunuz.
Ben size ne güzel söylerdim ya" dediği ve görüşmenin sona erdiği,
Tape: 0000192, 28.02.2007 günü saat: 12.51 sıralarında Ziya BANDIRMALIOĞLU
ile X şahıs/Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde;
X şahsın "Ziyaveli Paşamı bağlayacağım." dediği, daha sonra telefonda Veli
KÜÇÜK'ün Ziya'ya "Ziya. Ali beyle görüştünmü?" diye sorduğu, Ziya'nm "Görüştüm paşam"
dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne oldu?" diye sorduğu, Ziya'nm "Sizin söylediğinizi söyledim
paşam. Aynen sizin söylediğiniz gibi, biz Bursa Şubesiyle.." dediği Veli KÜÇÜK'ün "Tamam
peki öyle" dediği, Ziya'nm "Bursa şubesiyle birleşmiş dedim" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Tamam
oldu peki sağol" dediği, Ziya'nm "Tamam tamam paşam" diyerek görüşmenin bu şekilde sona
erdiği,
Tape:1069, 24.11.2007 günü saat : 12.16'de Veli KÜÇÜK ile Sema ARABACIOĞLU
(Ziya BANDIRMALIOĞLU'nun eşi) arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli'nin "Şubat'ın sonuna mı attılar yine" dediği, Sema'nm "Mart'm 28 Marta attılar
bayağı nisana yakın da bayağı çok fazla da attılar" "MAHKEME ÇOK GÜZELDİ BABA.
Ben de gittim birlikteydik zaten Deniz ablayla. ... Mahkeme sonrasında sıkıntılı bir süreç oldu.
Bir tarafa ayırdılar mahkemeye gelen ziyaretçileri. Kimlik kontrolü üst arama yaptılar. ...
Mahkeme sonrasında sanki böyle herşey mahkeme sonrasında her şey hızla gelişti." ... Ziya
için sıkıntılı hiçbir şey yok." "Yani bu başka birşeye bağlamaya çalışıyorlar. Bilmiyorum bi
Hacısüleymanoğlulanyla alakalı bir şeye mi bağlamaya çalışıyorlar acaba? ... Ziyadan yüzde
yüz eminim. Çünkü benim telefonlarımı kullanıyor ve şeyim yani bak numaraların herşeyi
bana detayı gelir. Ziya takibimde olduğu için sıkıntılı birşeyi yok..." "Onlar organizeymiş
hala" "Sabah sordum. İfadeleri felan alımyormuş. Ekrem'i aramışlar. Ekrem aradı beni. Dedi
aradılar anne, beni de çağırdılar Organizeye dedi. İfade vermemi istiyorlar dedi." dediği
Veli'nin "Hiçbir şey yokken de almazlar. Vardır başka bir şeyleri onların ya." dediği tespit
edilmiştir. ^a*^
NURİ ve VEDAT ERGİN KARDEŞLERLE>ÂİAKAİÇto DEKİ GÖRÜNTÜLER
'^tyh^r^
Soruşturma sırasında C. Başsavcılığımıza gelen ihbar mektubu içersindeki CD'de ki
görüntülerden ve bu görüntüler içersindeki Nuri ERGİN ve Vedat ERGIN'in söylemlerinden
Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Veli KÜÇÜK'ün azmettirdiği yönünde ifadelerin
yeraldığı görülmüştür.
Hatta CD içersindeki görüntülerden ve konuşmalardan Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN
kardeşlerin Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Devlet adına gerçekleştirdiklerini
zannettikleri, bu durumuda açıkça ifade ettikleri anlaşılmaktadır.
Söz konusu CD'nin yapılan incelemesinde özetle;
Söz konusu CD'nin içeriğinde 01.47 saniyeden oluşan görüntülerin olduğu,
görüntülerde Karagümrük Çetesi olarak bilinen Nuri ERGİN ve kardeşi Vedat ERGİN'e ait
görüntülerin olduğu, bu görüntülerin Uşak Cezaevinde meydana gelen cezaevi isyanı ile ilgili
görüntülerin olduğu anlaşılmıştır.
00.08 saniyeden sonra Nuri ERGIN'in kiremit renkli bir binanın penceresinden
çıkarak sağ elini yukarı doğru kaldırıp işaret parmağını sallayarak "BU DEVLET BANA
MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, BEN ÖLDÜRTTÜM, ŞİMDİ CANLI SÖYLÜYORUM"
dedikten sonra görüntünün sona erdiği,
00.21 saniyeden sonra Vedat ERGIN'in jandarma erleri arasında elleri kelepçeli bir
şekilde resminin görüntülendiği, görüntünün üzerinde "Eskişehir'de avukat Selim ATEŞ'e
saldırı yapanlar, kardeşim Vedat ve adamlarıdır!" şeklinde yazının yer aldığı,
00.28 saniyeden sonra Nuri ERGIN'in muhtemelen duruşmaya getirildiği sırada
çekilmiş fotoğrafının görüntüsünün bulunduğu, görüntünün üzerinde "Uşak cezaevinden
telefonla çok infaz talimatı verdim" yazısının yer aldığı,
00.37 saniyeden sonra kiremit renkli bir binanın penceresinden Türk bayrağı sallanan
görüntünün üzerinde "CEZAEVİ İSYANI YER:UŞAK YIL:2000 FAİLLER: NURİ ERGİN
VE ADAMLARI" yazdığı, bayrağın sallandığı pencereden üzerinde sadece iç çamaşırı
bulunan kafasına siyah bere geçirilmiş bir şahsın aşağı atıldığı, hemen akabinde ikinci bir
şahsın da iç çamaşırh kafasına bere geçirilmiş, elleri arkadan bağlanmış bir şekilde göğsüne
doğru 5-6 sefer muhtemelen bıçak darbesi vurulduktan sonra aşağıya atıldığı,
00.48 saniyede Nuri ERGİN'in jandarmalar arasında elleri kelepçeli olarak
görüntüsünün bulunduğu, bu görüntünün üzerinde "Kartal'da iki tetikçiyi, Erkut Yargüder
Erkan Esengil ve Tuncer Gülşen'e vurdurdum!.." yazdığı,
01.01 saniyede tahmini 10 kişinin bulunduğu bir görüntünün geldiği, görüntüdeki
şahısların bazılarının kar maskeli bazılarının ise yüzlerini gizlediği, görüntünün üzerinde "BİZ
BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! HEM DE SİZİN İÇİN, HEM DE ASKER İÇİN!"
yazdığı, aynı şekilde bir şahsın görüntüde yer alan yazının aynısını söyleyen sesinin
duyulduğu, bu sesin daha sonra görüntülerden Vedat ERGİN'in olduğu,
01.06 saniyesinde Vedat ERGİN'in göründüğü, görüntüde "BAK BAK" diye birine
seslendikten sonra "VELİ ABİ'Yİ ARAveLİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! BAŞKA BİR ŞEY
SÖYLEMİYORUM. ALLAHA EMANET OLUN!.." diye söylediği, aynı şekilde konuşmanın
metin olarak görüntüde yer aldığıvedat ERGİN'in görüntülerinin bulunduğu binanın aynısının
CD'nin başında Nuri ERGİN'in konuştuğu bina ile aynı olduğu anlaşılmıştır.
PANZEHİR
ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ DOKÜMANI
Abdullah Öcalan faktörü başlığı içinde "Abdullah Öcalan henüz
emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır hissetmemektedir". Yazdığı
görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli
sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması
gerektiği, gerektiğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön
verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması
gerektiği belirtilmiştir.
Örgüt yöneticileri "ERGENEKON" dokümanında belirtilen örgütün bu yöntemini
gerçekleştirebilmek için "PANZEHİR" dokümanının hazırlanmasını sağlamıştır.
"PANZEHİR" dokümanının içeriğinden ve soruşturma kapsamında elde edilen diğer
delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün birçok terör örgütünü yönlendirdiği ve kontrol
altında tuttuğu yönünde ciddi deliller tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle "PANZEHİR" dokümanının kısa özetinden bahsedilecek,
sonrasında da konu ile ilgili elde edilen deliller sıralanacaktır.
Söz konusu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN dan ele geçirilmiş olup 15
sayfadan oluşmaktadır. Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
"1) AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı
İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve
parçalanışı döneminde, ayrı ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıkları, Kıbns
Banş Harekatı sırasında ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun
kuyruklar oluşturduğu, Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde
bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalanm sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin
Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF
MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.
;:v- .'pd'Vt
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık
konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah
ÖCALAN' m gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
Özetle "Abdullah Öcalan henüz emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır
hissetmemektedir". Yazdığı görülmüştür.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Ferit İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferit İLSEVER'inde Veli
KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu
PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda
yaptığım, Ferit İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu
PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,
Bir dönem K.Irak'a gitmek üzere Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik
Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Habura gittiklerini, altlarında Beş yirmi (5.20) İ BMV
koyu yeşil cırtlak bir araba olduğunu, haburda Gümrük Baş Muhafızı Müdürü
Cemal.....? in adamlarının kendilerini karşıladığını, daha öne gümrükte Veli KÜÇÜK'ün
adamı ve Jitemde çalışan Ali Balkan METE olduğunu, ayrıca Veli paşanın Cemal ..........?'i de
tanıdığını, arkalannda konteynırlı iki arabanın daha olduğunu, bunlann içinde silah olduğunu
Habur Hac konaklama tesislerinde Yaşar....? isimli şahıstan öğrendiğini, JİTEM den gelen
elemanlannda yanlannda olduğunu, araçlara arap plakası takıldığını, Gümrük Müdürü
Cemal'in pasaport işlemlerini hallettiğini,
K.Irak'a geçtikten sonra Zahoya, daha sonro Dohok'a gittiklerini, bir hafta kadar
kaldıklannı ve Erbile geçtiklerini, orada altlannda bulunan BMW'nin alındığını, başka bir araç
verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini, orda kaldığı dönemlerde,
Jitem subaylanyla silahlardan onikibin (12000) adetini Barzaniye, (12000) adetinin Talabaniye
verildiğini, ancak Kosret RESUL'un kendilerine altı bin (6.000) adet silah verildiğini
söyleyerek "Tamer hep bize böyle şçyie»-ya,pıyor" dediğini, geriye kalan altı bin (6.000)
silahın ise Talabaninin adanılan ve Binbaşı Tamer ve diğer subaylann, Kale Dizar
denilen Komisin Parti binasında PKK'lı Cemil BAYIK'a teslim ettiklerini, Cemil BAYIK'm bu
silahların, Doğu PERİNÇEK in organizesinde, yani üst kadro içindeki "cunta" hareketinden
geldiğini bildiğini,
Doğu PERİNÇEK'in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu
ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK Ömer SÜRÇİ gibi, Irak
Küdistan Kominist partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,
Daha sonraki dönemlerde, Kırıkkale Silah Fabrikasında büyük bir patlama olduğunu,
Veli KÜÇÜK'ün bu patlamayla ilgili kendisine haber yapmasını söylediğini, Veli paşanın,
Çevik BİR paşayı CIA nm adamı olarak gördüğünü, bu yüzden talimatlan ile bu patlama
olayını Çevik BİR gurubunun üzerine yıktıklarını, bu yönde haber yaptıklarını, haberlerin
kendi istekleri doğrultusunda Aydınlık ve Hürriyet gazetesinde çıktığını, neden bu şekilde
haber yapıldığını bilmediğini ancak Veli Paşanın Karadeniz den Elçibey'e giden silahların
ortaya çıkmasından korktuğunu, Kuzey Irak'a giden silahlardan korkmadığını, çünkü orasının
çok karışık olduğunu, fabrikaya yapılan sabotajı kimin yaptırdığını bilmediğini beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları ile ilgili araştırması yapılabilecek konularda
araştırmalar yapılmış ve elde edilen sonuçlar Tuncay GÜNEY'in doğruluğunu göstermiştir.
Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in bu iddiaları usulünce Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda yine
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarını doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur. Şimdide sırası ile
bu hususlar anlatılacaktır.
Tuncay GÜNEY bir dönem Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik
Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Kuzey Iraka gitmek için Habura gittiklerini, burada
Gümrük Muhafaza Baş Müdürü Cemal.........? in adamlarının kendilerini karşıladığım, daha
önce buradaki gümrük Müdürünün Veli KÜÇÜK'ün adamı Ali Balkan METE olduğunu, fakat
Veli KÜÇÜK'ün Cemal'i de tanıdığını, sının gece saatinde geçtiklerini, fakat Cemal'in
gündüzden Pasaport işlemlerini Polislere yaptırdığını beyan etmiştir.
Habur Sınır kapısındaki Gümrük müdürü Cemal... Veli KÜÇÜK'e ifadesinde
sorulduğunda;
Gümrük Muhafaza müdürü Cemal KARAHAN'ı tanıdığını, bu şahsı 1983 yılında
Edirne Gümrük Muhafaza müdrü iken tanıdığını,
Aynı yerde görev yaptığı iddia edilen Ali Balkan METE sorulduğunda, bu şahsı da
tanıdığını, gümrük görevlisi olduğunu, bir dönem Habur sınır kapısında da çalıştığını, bildiği
kadanyla şuanda da Ankara Gümrük Muhafaza Müdürü olduğunu beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY, Veli KÜÇÜKLE birlikte olduğu dönemde, Doğu PERİNÇEK'İN
referansıyla aydınlık dergisinden bazı muhabirlerle K.Irak'a gittiklerini, Haburda JİTEM den
subaylannda yanlanna geldiğini, arkalannda silah yüklü araçlann olduğu öğrendiğini, gümrük
geçişlerini müdür Cemal... in yaptığını, JİTEM subaylan ve gazeteci arkadaşlanyla birlikte
K.Irak'a geçtiklerini iddiası sorulduğunda Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY'in Kuzey Irak'a bir
defa gittiğini bildiğini, K.Irak'a gittiği zaman kendisini telefonla aradığını, kendisini Mesut
BARZANİ ile görüştürmek istediğini, ancak kendisinin böyle bir görüşme yapmak
istemediğini, Tuncay GÜNEY'e kendisini 15-20 dakika sonra aramasını söylediğini, bu arada
Milli İstihbarat Teşkilatında görevli Mehmet EYMÜR'ü aradığını ve bu konuyu istihbari bilgi
açısından kaydetmelerini ve takip etmelerini söylealiğini^feir süre sonra Tuncay GÜNEY'in
tekrar aradığını ve bir şahısla görüştürdüğünü, aneak görüştüğü kişinin BARZANİ olduğunu
^
tahmin etmediğini, Tuncay GÜNEY'in o bölgede kendisini havalı göstermek için böyle bir
faaliyete girdiğini tahmin ettiğini, Tuncay GÜNEY'in konu ile ilgili diğer iddialarının yalan
olduğunu beyan etmiştir.
Fakat Tuncay GÜNEY'in ikametinde yapılan aramalarda Tuncay GÜNEY'in Barzani
ile yan yana çekilmiş fotoğrafları ele geçirilmiştir.
Dolayısıyla Veli KÜÇÜK Tuncay GÜNEY'in iddialarını tamamen yalanlamamakla
birlikte iddialar içersindeki satır aralarını tamamen doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY'in bahsettiği silahlan inkar ederken, giriş-çıkış kayıtlarından Kuzey
Iraka gittiğinin tespit edilebileceğini düşünerek Tuncay'ın Kuzey Iraka gittiğini ve kendisini
telefonla aradığını ve hatta Barzani ile görüştürdüğünü fakat görüştüğü kişinin BARZANİ
olamayacağını beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in, PKK terör örgütü lideri Abdullah OCALAN'm Suriyeden
çıkması sonrasında, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile, Abdullah ÖNCALAN'm avukatı Doğan
ERBAŞ ile Doğu PERINÇEK'in odasında görüştükleri iddiası Doğu PERİNÇEK'e
sorulduğunda;
"Bu görüşmeyi Adnan AKFIRAT bilir. Benim odamda kesinlikle bir görüşme
yapılmamıştır. Benim ismimin karıştırılması dahi Tuncay GÜNEY'e ifadelerin yazdmldığım
gösterir. O zaman hatırladığıma göre, Abdullah OCALAN'm İmralı'da Atatürk devrimini
savunan açıklamalar yaptığını, bazı yayın organlarında okumuştum, hatta PKK yayınlarında
da Aponun Türkiye'nin birliği içinde Atatürkçü bir çözüm savunduğu yer almıştı. Adnan
AKFIRAT Aydınlık Haber Müdürü olarak bunu yanlış haber yapmamak için Apo ile görüşen
avukatı Doğan ERBAŞ'tan sormuştu. Ayrıntıyı AKFIRAT bilir. Kaldıki Doğan ERBAŞ bir
avukattır. Onunla görüşmek suç değildir" şeklinde cevaplamıştır.
fi^
y~\ 28(
•:'2? ••••
^nJfz^-.
kapatılmasıyla başlayan süreç içersinde OCALAN'm avukatlanyla Doğu PERINÇEK
arasında başlayan teori ve düşünce alışverişinin dikkat çekici olduğu belirtilmiştir.
Abdullah OCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı Cezaevine kapatılmasıyla
başlayan süreçte OCALAN'm avukatlanyla Doğu PERINÇEK arasında teori ve düşünce
alışverişinin yapıldığı hususu hem FABRİKATÖR isimli dokümanda hem de 2001 yılında
yakalanan Tuncay GÜNEY'in anlatımlannda geçmektedir.
Şüphelilerden Hikmet ÇİÇEK'in flash diskinde ve İşçi Partisi Basın Bürosundan elde
edilen bilgisiyar hard diski içersinde "Prov mekt Oğuz" isimli word sayfası içersinde (2) ayrı
şahsın konuşma çözümü olduğu görülmüştür.
Söz konusu Word sayfasının yapılan incelemesinde; Yazı metninin başında
"Provakasyon Mektubu" yazdığı, devamında "Avukat" ve "Oğuz" olarak belirtilen iki kişinin
konuşma çözümü olduğu, metin içeriğinden "Avukaf'm Abdullah ÖCALAN'm avukatı olduğu,
"Oğuz"un Özel Kuvvetler'de görevli birisi olduğu anlaşılmaktadır.
Metnin içersindeki ifadelerin net olarak anlaşılabilmesi için özeti yapılmayıp, belirli
paragraflar aynen belirtilecektir. Söz konusu konuşma metninde;
"Dosyanın 1. sayfasında
Oğuz: Böyle bir girişimin neden bir yıl sonra başlatıldığını sorabilirsiniz. Daha önce
görüşmeler oldu. Protokollar da imzalandı. 1995-96'da Şam'da, Ocalan'm bilgisinde bir
protokol imzalandı. Ben bu girişimde kendim bulundum. Daha sonra 1997'de Brüksel'de
görüşme oldu. Çevik Bir'e bağlı, Osman albayla görüştü. Ancak bu girişimlerin başarılı olması
mümkün değildi. Çünkü Öcalan Şam'da iken kendini "Kartal" olarak görüyordu. Ocalan'm
Şam'da olduğu sırada masaya oturulduğu anda, biz beş sıfır mağlup olarak başlıyorduk. Ancak
şimdi durum değişti. Öcalan yakalandı, silahlı mücadeleye son vermeyi kabul etti. Şimdi biz
beşiz, siz sıfırsınız. Yani Genelkurmay 5, PKK: 0. Bunu kabul ederek görüşmeye
başlayabiliriz.
Avukat: Bu girişimi çok olumlu buluyoruz. Baştan belirteyim. Ben PKK'yi değil
Öcalan'ı temsil ediyorum. Öcalan avukatlarına kendi adına her türlü girişimde bulunma yetkisi
verdi. Hatta bizi yeni açılımlar yapmadığımız için eleştiriyor. Öcalan, PKK'dir. Önce Öcalan
benimser, PKK ona uyar. Açılımları, Öcalan yapar. Kürt halkı da onu kabul eder. Bugün
söylediğinin yarın 180 derece tersini söylese, yine PKK onun arkasından gider. Ocalan'm
kabul etmesi sorunu çözer. Biz, Ocalan'm adına ilişkiye geçiyoruz.
Oğuz: Biz, Öcalan'a operasyonu yapan gücüz. Yani Özel Kuvvetler Komutanlığı.
Genelkurmay adına bu girişimleri yürütmede görevli olan tek kurum. Bu girişimi, soruna bir
çözüm bulunması için başlatıyoruz. Size temel politikaları okuyacağım
Bizim kayıtlarımızda PKK'li olduğunuz görünüyor, beyin önerisiyle böyle bir girişim
başlatmak sizi önerdiğinde biz GBT kayıtlarından sizi inceledik. Orada öyle yazıyoruz.
Ocalan'm avukatlarının çoğunun çift hatta üç taraflı çalıştığını biliyoruz. MİT bağlantılıların
Ahmet Zeki Okçuoğlu'ndan ibaret olmadığını biliyoruz. Siz de bilin.
Oğuz: Bana verilen bilgi, Ocalan'm, dışarıdaki arkadaşlarının böyle bir girişime
hazır olduğunu söylediği şeklinde. İmralı'da bir tuğgeneral arkadaşımız var. Öcalan ile sorgu
şeklinde olmayan görüşmeler yapıyor. Ve Genel Komutanlık'a rapor veriyor. Ne rapor
verildiğini ben konum olarak bilmiyor olabilirim. Bunu isterseniz sorayım. (Sorduktan sonra)
Öcalan, dışarıdaki arkadaşlarının bir girişim başlatmak için hazır olduğunu belirtmiş.
Dosyanın 2. sayfasında
Oğuz: Evet biz rica ettik, mektubu yazdı. Mektup şimdi Genelkurmay
Karargâhı'nda. Öcalan'a verildikten sonra bey tarafından elden götürülüp Genelkurmay
Başkanı Kıvnkoğlu'na bizzat verilecek. Genelkurmay Başkanı ile Ocalan'm yakalanmasından
sonra görüştüler.
Oğuz: MİT'le temasa geçmişsiniz. Ciddi bir sonuç almanız mümkün değil. Özgürel'i
ciddiye almanız, devleti tanımadığınızı gösteriyor.
Avukat: Biz sorunun esas çözüm yerinin Genelkurmay olduğunu biliyoruz. Ocalan
da bize, sorgusu sırasında çok birikimli, donanımlı subaylarla tanıştığını söyledi.
Yurtseverliklerine, bilgi birikimlerine hayran kaldığını ve bunu ifade ettiğini söyledi. Böyle
bir güce karşı savaştığı için pişman olduğunu da belirtmiş. Hatta, eğer asılacaksam 'Beni siz
asm, sizin elinizle asılmak benim için şereftir' demiş.
Öcalan, Kuzey Irak'tan gelen Barış Grubu'nun geçişi için bizim Genelkurmay ile
doğrudan temasa geçmemezi istedi. Hiç öyle ilişki filan aramayın dedi. Gelmelerine Barzani
izin vermiyordu. Genelkurmay'm Türkiye'ye girmelerine izin vermesini istiyorduk. Sonunda
bir helikopter yollandı. Alındılar. Bir tuğgeneral gelen heyetle bir saate yakın bir sohbet yaptı.
Öcalan, tuğgeneralin söylediklerine aynen katıldığını söyledi. Kardeşin kardeşe kırdınlmasını
istemediklerini söylemiş. Öcalan bu görüşe çok değer veriyor. Silahlı sürecin bitirilmesi için
Genelkurmay'la açıktan ilişkiye geçilmesini istiyor.
Oğuz: Açıktan ilişki olmaz. Bu ilişkiyi kabul etmeye kamuoyu henüz hazır değil. Bu
girişimi yayarsanız. Bir sonuç alınmadığı gibi, banşıçı yollan da tıkamış olursunuz. Siz her
şeyi propoganda için kullanıyorsunuz. Banş Grubu'nu da öyle yaptınız. Yok bin kişi gelecek
filan dendi.
Dosyanın 3. sayfasında
Semdin Sakık'la da ilişkimiz vardı. Çok iyiydi. Yeşil kanalıyla silah alış verişi
yapanlar da vardı. Öcalan sıkıştırdığı için Kuzey Irak'a geçip Barzani'ye teslim oldu.
Aynca başka bir parti silahın teslimatı için bir ekip Şam'a ve Bekaa'ya gitti. Silopi
Tugay Komutanlığı, bu işbirliğini belgeledi. Gece görüş dürbününe vanncaya kadar askeri
malzeme satışı yapanlar ortaya çıkanldı.
Abdullah Öcalan bunlan iyi bilir. Size bunlan söylemiyor. Nasıl yakalandığını da
anlatmıyor. Öcalan gözlerini açtığında uçakta ona "Memlekete hoş geldin" diyen de pilot
Necati idi. Başından beri girdiği ilişkileri biliyoruz. Örgütü kursun diye Öcalan'a 10 milyon
lira verildi. Biz bunlan bilerek konuşuyoruz. Ancak Öcalan biz ona siyasilerden elçi gönderdik
onlan tartakladı. Cemil Bayık'la birlikte Melik Fırat'ı küfürle, tartaklayarak geri yolladı.
Akm Birdal'm vurulmasının nedeni, insan haklannı, Kürtleri savunması değildir. O,
bir kısım askerle MİT'in yürüttüğü silah ve uyuşturucu işinde yer aldı. İş yaptığı ekibe kelek
atmaya kalktığı için vuruldu. Cezalandınlması gerekiyordu, yaptığı işin mantığı açısından.
Bizim kullandığımız, eski ülkücü çocuklar vurdular. Şimdi cezalarını indirmeye çalışıyoruz.
İki taraflı çalışanlar cezalandmlacaklannı baştan kabul etmek zorundadır. Şimdi size bu metni
okuyorum, itirazlannız varsa. Söyleyin. Konuşalım. Sonra bu metni size vereceğim. Siz de bir
karşı metin hazırlayın. İkinci görüşmemizde bir binbaşı olacak. Orada protokolü
hazırlayacağız. Siz bu protokola imza koymaya yetkili misiniz?
Akm Birdal'm vurulmasının nedeni, insan haklannı, Kürtleri savunması değildir. O,
bir kısım askerle MİT'in yürüttüğü silah ve uyuşturucu işinde yer aldı.
Avukat: Bizde bu görüşmelerin tek kişi tarafından yapılmasına iyi bakılmaz, kabul
edilmez. İki kişi olalım. Ben şimdi bir şey söylemeyeyim. Gelecek olan arkadaş Öcalan'm
avukatlanndan Mahmut Sakar'dır. HADEP'in de GeneI"Sekreteri'dir aynı zamanda.
^P-~/>«
Oğuz: Biz bu ismi araştıralım. Başka bir yerle bağlantısı olup olmadığını araştıralım.
Uygun bulunursa gelsin deriz. Büyük ihtimalle kabul edilir. Çünkü siz referans oluyorsunuz.
Haberleşmeyi arkadaşlar üzerinden yapacağız. Biz uygun olup olmadığım bildiririz. Onlar da
size iletirler.
Dosyanın 4. sayfasında
Avukat: Genelkurmay Başkanı pişmanlık yasasının kapsamının genişletilmesini
istedi. Öcalan bu gelişmeyi çok olumlu bulduğunu açıkladı. Dağdan inen insanların
cezaevlerine doldurulmasını istemiyoruz. Pişmanlık yasasının örgüt liderlerini de kapsayacak
hale getirilmesini istiyoruz. Cezaevlerinde 10 bine ulaştı sayı. Bunlann çıkmasını sağlayacak
bir düzenleme yapılmalı.
Oğuz: İçerideki 10 bin kişiyi çıkarırsanız beş bini PKK için çalışmaya devam
edecek. Böyle bir şeye izin verilmez. Bir sürü şehit vererek yakalayıp getirdiklerinizi nasıl
serbest bırakırsınız. Yine başlayacaklar silahlı saldırıya.
Avukat: 10 bini de mücadeleye devam eder. Ancak silahlı mücadele olmaz. Silahlı
mücadele dönemi tamamen kapandı. En az yüz yıl daha silahlı mücadele olmaz. Bu işi en iyi
yapan kişi, Öcalan, silahlı mücadele olmaz diyor. Kimse silahlı mücadeleye girmez.
Dosyanın 5. sayfasında
Avukat: Dağdakilerin indirilmesi konusunda ne yapılacak. Öcalan'm Kuzey Irak'taki
gerillalar için değişik bir önerisi var. Bunu sorgusunda söylediğinde komutanlar hayretle
karşılayıp çok ilgi göstermişler. Her duyanı şaşırtıyor. Öcalan, Kuzey Irak'taki PKK'nin silahlı
gücünün orada kalıp TC'nin hizmetine girmesini savunuyor. Bu durum zaten şu anda
Genelkurmay'm işine geliyor. Barzani biliyorsunuz, PKK'nin güçleri ile savaş halinde.
Genelkurmay bunu kendi lehine değerlendiriyor.
Avukat: Öcalan, Kuzey Irak'taki gücün, ABD'nin Barzani'ye yönelik hesaplarını boşa
çıkarmada kullanılmasını öneriyor. Bu gücün feodallerin etkisizleştirilmesi için
kullanılabileceğini söylüyor. Demokratik bir Irak yönetimi oluşturulmasında bu gücün rol
almasını istiyor.
Oğuz: Ne kadar bir gücün Kuzey Irak'ta silahlı kalmasını istiyorsunuz. Bunu bir
rapor halinde bize verin. Bu öneriye sıcak bakabiliriz.
Oğuz: Asimilasyondan kasttetiğim eskisi gibi silahla ezilmesi filan değil. Bunu biz
de istemiyoruz. PKK ile mücadele için büyük paralar harcandı. Bunun için Yahudi
bankalanndan büyük krediler alındı. Bu kredilerin karşılığı olarak GAP bölgesinde araziler
ipotek edildi. Asimilasyon ve dejenerasyon için örneğim MHP. Türkeş öldükten sonra bu parti
devrini kaptamıştı. Ama bir sürü militanı vardı. Çek-senet tahsilatı yapıyor, Şeriatçılann
militanlığını yürütüyordu. Genelkurmay Devlet Bahçeli'yi getirdi. Simi MHP askerin
dediğinin dışına çıkamıyor, tabanı da asimile oluyor. Artık Turancılık yapamaz. Türkçü parti
değil artık MHP. Öcalan'm idamını onlar durdurdu. Biz Türkçülüğe de Kürtçülüğe de karşıyız.
Bizim bazı arkadaşlanmız hâlâ şoven çizgide. Kürt denilmesini bile istemiyor. Öcalan da
Imralı'da böylelerine tanık olmuş olabilir. Oradakilerin çoğu öyle. Ama bizim politikamız
farklı. Şimdi sizin Diyarbakır Belediye Başkanı oradaki tabur komutanıyla kavgalı. Çocuk gibi
birbirleriyle uğraşıyorlar. Protokol olursa, biz bir binbaşıyı görevlendiririz. Belediye
Başkanı'nm yanında olur. Gider bu sorunlan çözer. O tabur komutanını da anlamak gerek. İki
gön önce dağda savaştığı adamın temsilcisi gibi görüyor belediye başkanını. Bunu hemen
değiştirmek mümkün değil. Ama biz olayı biliyoruz, anlıyoruz. Çözeriz.
Avukat: Bu gelişmeyi Öcalan'a bildirelim mi?
Oğuz: Kameraya yakalanmadan uygun bir diplomatik üslupla söyleyin. Bu metni
vermeyin. .ar*-**.
Avukat: Imralı'ya OKK hükmetmiyor mu? Neden kameraya yakalanmayın
diyorsunuz?
Oğuz: Kameraya alman görüntüler Genelkurmay Başkanı'na gidinceye kadar en az
beş daire başkanının elinden geçiyor. İmralı'da olan bir tek biz değiliz. MİT de var, Kara
Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri istihbaratı da var. Bu sürece karşı olanlar da var. Bunu
Genelkurmay Başkanı'na karşı kullanmak isteyenler olabilir. Biliyorsunuz Çevik Bir giti ama
onun ekibi var.
Avukat: Anlayamadım. Çelişkili geldi. Çevik Bir Genelkurmay 2. Başkanı idi. Siz de
Genelkurmay adına ÖKK adına konuşuyoruz diyorsunuz.
Oğuz: Biz sizi protokolden sonra ÖKK'nin 2. Başkanı'na götüreceğiz. Karargâhta
görüşeceksiniz. Onunla böyle rahat konuşmazsınız. Özal'dan iyi bir şekilde söz edemezsiniz.
Özal'ı indiren güçle konuştuğunuzu unutmayacaksınız. Özal için "Ermeni köpeği", "Kürt
eşeği" gibi laflar duyabilirsiniz." Yazdığı görülmüştür.
Hikmet ÇİÇEK'ten elde edilen flash bellekte ve İşçi Partisi Basın Bürosundaki
bilgisayarda bulunan "PROTOKOL" isimli word belgesi içersinde; "Protokol Önerisi - 06
Haziran 2000" başlığının bulunduğu, başlık altında da az önce belirtilen Abdullah ÖCALAN'ı
avukatı ile Özel Kuvvetlerde çalıştığı öne sürülen Oğuz'un yaptığı konuşma doğrultusunda
hazırlanan ve (5) sayfadan oluşan bir protokol olduğu görülmüştür.
Soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla bilgisine başvurulan gizli tanık DENİZ isimli
şahıs 04.06.2008 tarihli ifadesinde; Kendisinin PKK terör örgütü içerisinde kaldığı uzun
yıllarda ERGENEKON Terör Örgütü soruşturması ile ilgili olarak bilgi vermek istediğini ve
öncelikle Abdullah ÖCALAN ve onun kurmuş olduğu PKK terör örgütünün bazı devletlerin
kendisinin istihbarat görevlileri olarak tanımlayabileceği kişiler ile yapmış olduğu görüşmeler
ve ilişkileri hakkında ifade vermek istediğini,
PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesi APOCULAR olarak bilindiğini, bu dönemde
örgütü yine Abdullah OCALAN'm yönettiğini, 1978 yılında örgüt kendini PKK olarak ilan
ettiğini, bu dönemde örgütün bölgede diğer gruplar ile çatışma halinde olduğunu ancak devlete
karşı henüz bir eylem gerçekleştirmediğini, 1980 yılı ihtilalinin öncesinde ülke genelinde
sıkıyönetim ilan edildiğini, sıkıyönetim ile birlikte örgütün üzerine gidilmeye başlayınca
Abdullah OCALAN'm Ethem AKÇAN ile birlikte Suriye'nin Şam şehrine gidip buradan da
Lübnan ülkesinde bulunan Bekaa Vadisinde bulunan Filistin'in kurtuluşu için mücadele eden
örgütlerin bulunduğu kamplara geçtiğini, burada kendisini Kürtlerin temsilcisi ve onların
kurtuluşu için mücadele eden temsilcisi olarak tanıtıp bu anlamda faaliyet yürütmek için yer
temin edilmesi talebinde bulunduğunu, bu talebinin gerçekleşmesi üzerine Türkiye'de bulunan
örgüt mensuplarını yanma çağırarak PKK adına açılan bu kamplara yerleşerek faaliyet
sürdürmeye başladığını, o tarihlerde Sovyetler Birliği'nin, Bulgaristan üzerinden Ortadoğu'da
silahlı mücadele veren örgütlere para yardımı yaptığım, PKK'nm da Filistin halkının kurtuluşu
için mücadele eden silahlı örgütlere gönderilen paradan yardım olarak aldığını,
Abdullah ÖCALAN liderliğindeki PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesinde
Türkiye'ye terk etmesinin nedeni darbenin olacağından haberdar olması olduğunu, kendisinin
örgüte Bekaa vadisinde katıldığını, örgütün ilk yayınlarından Maraş Katliamı üzerine başlıklı
broşürde de 12 Eylül Darbesinin olacağı yazıldığını, örgüt ve lideri bu darbeyi önceden haber
aldıkları için en etkin önlem olarak yurt dışına gitmeyi kararlaştırdığını,
Abdullah OCALAN'm örgütte yapmış olduğu birçok konuşmasında bu durumu şu
şekilde açıkladığını; "Bir yanda Pilot diğer yanda Kesire ajanı vardı, günlük olarak beni
denetleyerek devlete bilgi veriyorlardı, bende kendilerini kullanıyordum, onlar benden bilgi
almaya çalışırken ben onlardan bilgi alıyordum, onlar.„sayesinde devlet içindeki gelişmeleri
öğreniyordum, darbenin olacağını biraz bunla'tın anlatımlarından biraz da kendi
s^^"1 285
yorumlarımdan çıkarttım" diye anlattığını, Ocalan'm, Pilot Necati ve Kesire Yıldırım için
sürekli MİT ajanı dediğini, MİT ajanı olarak söylediği Kesire YILDIRIM ile evlenmesini de
onun kendisi üzerinde denetim kurduğunu düşünmesini sağlayıp örgütü oluşturduğu şeklinde
açıkladığını,
1982 yılında İsrail'in Lübnan'ın yaklaşık yarısını işgal edip Golan tepelerine kadar
gelmesi ve Golan tepelerinin eteğinde bulunan Bekaa Vadisinde faaliyet yürüten Filistin
halklarının kurtuluşu için mücadele eden örgütler ile birlikte PKK örgütü mensuplarının İsrail
askerlerine karşı savaşları sonucu gerek PKK gerekse Filistin Halklarının kurtuluşu için
mücadele eden örgütler kayıplar verince Filistin halkı için mücadele eden örgütler Beyrut'a,
PKK örgütü mensuplarının da Şam'a geldiğini, o tarihte Suriye devlet başkanı Hafız Esad'm
bu silahlı güce bir yer arama gereği duyduğunu, bu nedenle şu anda Kuzey Irak'ta bulunan
KDP'nin lideri Mesut Barzani'yi Şam'a çağırıp PKK örgütü mensuplarının yerleşebilecekleri
kamp alanları, erzak ve silah temini yönünde aralannda anlaştıklarını, bu anlaşma üzerine ilk
defa PKK örgütü Kuzey Irak'a geçerek şu andaki kamp alanlarına yerleştiğini, Mesut
Barzani'nin bunu kabul etmesinin birkaç nedeni olduğunu, o tarihlerde Barzani'nin tek sorunu
olmayan komşu ülke Suriye olduğunu ve yine babası Molla Mustafa Barzani'nin Sovyetler
Birliğinde eğitim görmüş ve orduda görev almış birisi olduğunu, Suriye'nin de Sovyetler
Birliği etkisinde olan bir ülke olması ayrıca PKK örgütünü Türkiye ile olan sınıra yerleştirmek
suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahalelerine de engel olmak nedenleriyle bu teklifi
kabul ettiğini,
1986-1987 yıllarında Abdullah ÖCALAN'm Bekaa Vadisinde bulunan Helve
kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK'in röportaj adı
altında geldiğini, ilgisi çeken ilk olayın Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALAN tarafından
bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu, Doğu PERİNÇEK'e kampta bir oda
tahsis edildiğini, Doğu PERİNÇEK'in kampta 10 gün kadar kaldığını, Abdullah ÖCALAN
hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde Doğu PERİNÇEK ile
kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini, Abdullah ÖCALAN'm kendisi ile
görüşmeye gelen herkesle görüştüğünü ve gelenlerin yüzüne karşı güzel sözler söylediğini,
ancak gittikten sonra da arkasından ajan, işbirlikçi ya da benden yararlanmaya geldi şeklinde
sözler söylediğini, fakat Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini, Doğu
PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALANTa görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline
getirip yayınlatması ve Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu
çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde
gündemleşmesini ve ülke içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, 15 Ağustos 1984
olayları ile örgütün adını Türkiye'de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla
örgütün ağır darbeler aldığını, örgütün o dönemde siyasi olarak ta sıkışmış bir durumda
olduğunu ve yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu
röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK'in örgütün adeta ikinci lideri konumuna
geldiğini ve yayınladığı bu kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini
aldığını,
Doğu PERİNÇEK'in Abdullah ÖCALAN'm Türkiye ve Türk askerine karşı silahlı
mücadele ettiği dönemlerde Abdullah OCALAN'la görüşüp hatta bu görüşmelerini
yayınlamak suretiyle örgütün propagandasını yaptığı halde, bugün her ne kadar Abdullah
ÖCALAN'm samimiyetsizlikle suçlansa bile bir barış ortamından bahsetmekte ve çözümün
diyalog ile olabileceğini söylediğini, ancak Doğu PERİNÇEK'in ise tam da bu dönemde
Abdullah ÖCALAN ve PKK'ya karşı çok ciddi söylemler ve yayınlar yaptığını ve Doğu
PERİNÇEK'te ki bu değişimi anlamakta güçlük çektiğini,
Yazar olarak tanıdığı Yalçın KÜÇÜK'ü 1993 ve 1996 yıllarında Şam'da yukarıda
anlattığı gelişmeler sonrasında kurulan kampta Abdullah ÖCALANTa görüşmek için
geldiğini, bu tarihlerden önce de geldiğini, ^Abdullah ÖCALANTa görüşmelerinin
yayınlanması nedeniyle bildiğini, Yalçın KÜÇÜK'ün daha sonra örgütün yayın organı olan
MED TV'de Atölye isminde bir program sunduğunu, bu programda telefonla Abdullah
ÖCALAN'm katılımını sağlayıp programı sürdürdüğünü, Yalçın KÜÇÜK'ün PKK örgütü
nezdindeki rolü, örgütün silahlı eyleme teşvik etmek konusunda Abdullah ÖCALAN'ı
yönlendirmek olduğunu, Abdullah ÖCALAN'nm da Yalçın KÜÇÜK hakkında "Senin her
cümlen benim beynimde bir kıvılcım meydana getiriyor" şeklinde söylemlerde bulunduğunu,
Abdullah ÖCALAN'm üst düzey örgüt mensupları ile teknik mevzuları konuştuğunu ancak
durum değerlendirmesi yapmadığını, durum değerlendirmelerini Yalçın KUÇUK ile yaptığını,
Yalçın KÜÇÜK'ün adeta Abdullah ÖCALAN'm beyni olduğunu, Abdullah ÖCALAN'a 1996
yılında gerçekleştirilen daha doğrusu Şam'da ki okulun önünde patlatılan bombayı gerek
Yalçın KÜÇÜK gerekse Abdullah ÖCALAN haberdar olduklarını kendi beyanları ile
açıkladıklannı, bu açıklamalarda Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında bulunduğu bir sırada
Abdullah ÖCALAN'ı arayarak sana suikast girişiminde bulunulacak, Şam'ı terk et şeklinde
haber verdiğini, Abdullah ÖCALAN'm da buna rağmen Şam'dan ayrılmayacağını ama tedbir
alacağını söylediğini, bu açıklamalar örgütün yayın organlarında da yer aldığım, Abdullah
ÖCALAN Şam'da bulunduğu dönemlerde 1990'h yıllardan sonra Yalçın KÜÇÜK'ün Öcalan
ile görüşmeye başladığını, bu dönemden sonra Yalçın KÜÇÜK'ün, yurtdışında Fransa, Brüksel
gibi Avrupa ülkelerinde kaldığını, ancak KÜÇÜK'ün, Abdullah ÖCALAN'm 9 Ekim 1998
tarihinde Suriye'den çıktıktan sonra Türkiye'ye döndüğünü, bunun oldukça dikkat çekici bir
durum olduğunu,
PKK terör örgütü genellikle ülke sınırlarına yakın yerlerde kamp kurduğunu, bunun
nedeni gerek ülkemizin gerekse komşu ülkelerin sınırlarından geçirilerek Avrupa'ya götürülen
uyuşturucunun kontrol altında tutularak, uyuşturucu ticareti yapan kişilerden bu geçişe izin
verme karşılığında belli bir pay, uyuşturucunun Avrupa'da dağıtımını da koordine etmek ve
bundan da belli paylar almak olduğunu, silah kaçakçılığının genellikle sınır kapılarından
yapıldığını, örgütün kontrolü altında bulunan dağ yollarından bu tür faaliyetleri yürüten
şahıslardan pay alındığını, örgütte kendi militanları için ihtiyaç duyduğu bomba, silah ve
mühimmatlarını da para karşılığında silah kaçakçılığı işi ile uğraşan bu şahıslardan temin
ettiğini,
1993 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK militanlarına karşı Diyarbakır
kırsalında büyük çaplı bir operasyon yaptığını, bu operasyonlar sürerken PKK militanlarının
imha sürecinde olduğu anda Türk askerlerinin telsiz konuşmalannda geri çekiliyoruz, paşa
vuruldu şeklinde haberler duyduğunu, paşanın örgüt mensuplan tarafından vurulup
vurulmadığı konusunda o bölgede bulunan PKK militanlan ile görüşme yaptığını, paşanın
Lice'de PKK militanlannm büyük bir baskınının olduğu söylenerek paşanın Lice'ye gelmesi
sağlanıp helikopterden iner inmez bir asker tarafından vurulduğunu, vuran askerinde başka bir
asker tarafından vurularak ikisinin birlikte helikopter ile Diyarbakır'a getirildiğini öğrendiğini,
kesinlikle bu olayı PKK örgütünün yapmadığını, çünkü o dönemde kendisinin o bölgede PKK
militanı olduğunu, en üst düzey örgüt mensuplanndan bu durumu bizzat öğrendiğini ve takip
ettiğini, Aydın BAHTİYAR isimli paşanın ne amaçla ve kim tarafından öldürüldüğünü
bilmediğini, örgütün en önemli birimlerinin bu kadar sıkıştınldığı ve hatta örgütün en üst
düzey mensuplanndan bazılannm da imha edilmesi noktasına gelindiği bir esnada böyle bir
hadisenin olmasının karanlık bir nokta olarak kaldığını, bu konunun Ergenekon soruşturması
kapsamında ele alınmasının uygun olacağını düşündüğünü,
1990'lı yıllann başlanndan itibaren PKK - Hizbullah çatışması olduğunu, Hatta
bundan dolayı PKK'nm şehirlerde bannamaz hale geldiğini, Hizbullah'm yapmış olduğu
eylemlerin profesyonelliği ve çok fazla eylemi gerçekleştirebildiklerini, o dönemde kendisinin
örgüt içerisinde aktif olarak faaliyet yürüttüğünü, kendisinin yurtdışında birçok örgüt
kamplannı gezdiğini ve yerlerini bildiğini, Türkiye'de .-.-faaliyet yürüten örgütlerinde
yurtdışında eğitim aldıklan kamplar olduğunu, ancak- Hizbullah örgütü mensuplanm bu
kamplarda hiç görmediğini, eğitimsiz örgüt mensuplarının yukarıda beyan ettiği tarzda eylem
yapmalarını mümkün olmadığını, herhangi bir kampta almamışlarsa bu eğitimleri nerede
aldılar ve kendilerine bu eğitimleri kimlerin verdiği konusunda şüphesi olduğunu ve
Hizbullah'm Ergenekon soruşturması kapsamında ele alınması gerektiğini beyan etmiştir.
Suriye de faaliyet yürüten bir Kürt partisi lideri olan Mervan ZEKİ isimli kişi ile
yapmış olduğu görüşmeden sonra PKK'nm dine sahip çıktığını ve PKK'nm dini temel alan
yaklaşımları ile ilgili açıklamalar yaptığını, Mervan ZEKİ'nin Suudi Arabistan yetkilileri ile
görüştüğünü ve bu açıklamaları onların desteğini almak amacıyla yapıldığını, Çünkü PKK'nm
Sosyalist ideolojiyi savunan bir parti olduğunu ve din ile ilgili açıklamalarını başka türlü izah
edemediğini,
1993 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL'm doğu ve Güneydoğu
Anadolu'daki problemleri fark ettiğini ve çözüm yollan arayacağını beyan ettiğini, PKK'nm
dağdan inmesi için projeler ürettiğini, o dönemde yasak olan Kürtçe konuşmayı serbest
bırakacağı yönünde açıklamalarda bulunduğunu, o dönemde Abdullah ÖCALAN'm yanma
Talabani, Kemal BURKAY (Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı), Hamraş RAŞO
(Türkiye IKDP Başkam)'nm gelip gitmeye başladığını ve bir ateşkes sürecinin olması için
zemin oluşturmaya çalıştıklarını, sonunda Abdullah ÖCALAN'm Lübnan da bulunan Bekaa
kampında basın açıklaması yaparak tek taraflı ateşkes ilan ettiğini, Turgut ÖZAL'm PKK'nm
dağdan inmesi ve kardeşlik ortamının oluşması amacıyla yapmış olduğu girişim çalışmalarının
örgütte çok olumlu karşılandığını ve herkesin bir çözüme doğru gidileceği ümidini taşımaya
başladığını ancak 1993 yılı Nisan ayında Turgut ÖZAL'm öldüğünü ve akabinde Bingöl de 33
asker PKK tarafından vurularak öldürüldüğünü, bu eylemle birlikte yeşeren umutların
tamamen kaybolduğunu, PKK'nm tek taraflı ateşkes sürecinde olduğu devletin çözüm
arayışlarına girdiği bu dönemde PKK içerisinde bir grubun bu eylemi gerçekleştirmesi ve bu
askerlerin korumasız ve silahsız olarak tehlikeli bir bölge üzerinden gönderilmesine kişisel
olarak hiçbir zaman anlam veremediğini, bu eylemin örgüt içerisinde Doktor Süleyman (kod)
Sait ÇÜRÜKKAYA' nm kontrolündeki örgüt mensuplan tarafından gerçekleştirdiğini, Doktor
Süleyman (k) Sait ÇÜRÜKKAYA nm halen Almanya da olduğunu,
Örgüt içerisinde Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR'm, Abdullah ÖCALAN'm
avukatı olarak ve her söylediklerinin direk Abdullah ÖCALAN'm talimatı olduğu bilindiğini,
sürekli olarak örgütün kamplanna gelerek Abdullah ÖCALAN'dan almış olduklan talimatlan
başta üst düzey örgüt mensuplan olmak üzere örgüt mensuplanna aktardıklannı, örgüt
tarafından Süleymaniye de infaz edilen terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan Kani
YILMAZ ile Messenger üzerinden bir görüşme yaptığını ve Kani Yılmaz'm kendisine "Mayıs
2004 tarihinde Şehit Harun Kampında KONGRA-GEL in ikinci kongresinde Abdullah
ÖCALAN'm avukattan Mahmut SAKAR ve İrfan DÜNDAR'mda katıldığını, Mahmut
ŞAKAR'm bütün kameralan kapattığını, başkan adına konuşuyorum bu kongreden savaş karan
çıkacak şeklindeki sözleri üzerine kongrede savaş kararının alındığını" söylediğini,
Meral KIR' ı Meral KİDİR olarak bildiğini, Meral KIDIR'm PKK örgütünün eski
mensuplanndan olduğunu, Meral KIDIR'ın, Muharrem KARABULUT ve yanında bulunan
bazı örgüt üyeleri ile PKK'nm içinde Türkiye Devrim Partisini kurduklanm, sosyalist bir
ideolojileri bulunduğunu, PKK'ya bağlı olduklannı ve amaçlannm gerilla savaşını Batı
illerinde taşımak olduğunu, bu kişilerin genellikle Türk kökenli olduklannı ve sosyalist
devrimini savunduklannı, bunlann devrimi savunan sol örgütlerin ülkede devrim yapabilecek
bir güce sahip olamayacaklannı savunduklarını ve PKK ile birlikte bu devrimin
gerçekleşmesini daha mümkün gördüklerini, Ankara ve İstanbul illerinde örgütlendiklerini
beyan etmiştir.
ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda İŞÇİ PARTİSİ GENEL
MERKEZİNDE elde edilen "istanbul, 23 Mayıs 2000, Sayın Abdullah Öcalan" ile başlayan
ve "iyi dileklerimi ve selamlanmı yollanm, Doğu Perinçek işçi Partisi Genel Başkanı, Not:
Bu mektubun bir örneği, Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisine sunulmuştur." İle biten
dokümanda; ^gs^'**''**^
"İstanbul, 23 Mayıs 2000, Sayın Abdullab^caîan, * $t\
289
h^-w *»
Avukatlarınız selamlarınızı getirdi ve önümüzdeki süreçle ilgili görüşlerimi sordular.
Onlara anlattıklarımı, Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği için duyduğum sorumluluk gereği,
ayrıca size yazmayı yararlı gördüm.
Yaşanan süreçte geleceği belirleyecek kritik noktaya, öncelikle dikkatinizi çekmek
isterim. Türkiye'nin demokratik devrimi ile Avrupa Birliği'yle bütünleşme projesi, birbiriyle
bağdaşmaz. Bu iki program ve iki programı temsil eden kuvvetler, nesnel olarak cephe
cepheyedir. Ulusal devleti ve Cumhuriyet Devrimi'ni savunan demokrasi kuvvetler ile Batı
kuvvetleri arasındaki çelişmenin önümüzdeki kısa ve orta sürede çok daha derin çatışmalara
yol açması kaçınılmazdır.
Türkiye'de demokrasi, Kemalist Devrim'i tamamlayacak kuvvetlerin eseri olacaktır.
Batı'nın büyük devletleri ise, bugün demokrasi sürecinin karşısındaki en büyük engellerdir.
Özellikle ABD ve ikincil olarak Avrupa Birliği, Türkiye demokratik devrimin önünü kesen
başlıca kuvvetlerdir. Onlar, Türkiye'yi demokrasiye zorlamıyor; tam tersine demokrasinin
biricik çerçevesi olan ulus devleti yıkıma uğratarak, demokrasiyi imkânsız hale getirmek
istiyorlar. Dayattıklan bölge polisi misyonu ve neoliberal ekonomi, demokrasi benzeri bir
rejimde bile uygulanamaz. Bayar-MenderesTerden Özal ve Çiller gibilere kadar işbirliği
yaptıkları kuvvetlere bakarsak bunu çok daha iyi görebiliriz. Öte yandan onların "Kemalist
Devrimin kazanmalarını yıkma" pratiklerini göz önünde tuttuğumuz zaman da, hedeflerini çok
iyi anlarız.
"Demokrasi ve insan haklan" veya "Kopenhag kriterleri" dedikleri program, bir
demokrasi programı değil, fakat tıpkı Irak ve Yugoslavya'ya karşı yaptıklan gibi parçalama ve
denetim altına alma siyasetinin araçlandır. Sürece ülkemiz açısından bakarsak, ABD ve
Avrupa, Türkiye'den tek bir şey istiyor: "Kriz bölgelerinde müdahale gücü" rolünü üstlenmesi.
Bu misyonu kibar bir ifadeyle "Batı için güvenlik üretmek" diye özetleyenler de vardır.
Kopenhag kriterleri falan, hepsi bu dayatmanın hizmetindedir. Nitekim Türkiye AB
aday üyeliğine kabul edilince, Alman hâkim güçlerinin Die Welt gazetesi, olayın esas anlamını
şöyle saptamıştır: "Türkiye, AB aday üyeliğini kabul etmekle, evlatlannm canını büyük
maceracı müttefik uğruna feda etmeye hazır olduğunu göstermiştir." (Die Welt, 22 Aralık
1999) Buradan da anlaşılacağı üzere, Türkiye'nin Avrupa kapısında denetim altına alınması,
ABD'nin politikasıdır.
Economist dergisi ise, Türkiye'nin aday üyeliğinin tarihsel süreç açısından ne anlama
geldiğini açıkça belirlemiş, olayı "Kemalizmin sonu" başlığıyla duyurmuştur. AB aday üyeliği
ile Kemalist Devrimi tamamlamak iki karşıt süreçtir.
Herkesin önüne şu soruyu koyması gerekiyor: Mehmetçiği Batı'nın güvenliği için
kriz bölgelerine süren bir rejim, demokratik olabilir mi?
ikinci bir soru daha: IMF reçetesi gereği, köylüye destek akçalannı kaldırarak
Türkiye tanmmı çökerten ve özelleştirme yoluyla bir milyondan fazla işçiyi sokağa atacak ve
SSK'lan tasfiye edecek bir rejim, büyük çoğunluğa şiddet uygulamak dışında bir tercih
hakkına sahip midir?
iç piyasayı bile yabancı hipermarketlere teslim eden bir rejim, esnaf ve tüccan
tasfiye ederken, aynı zamanda onlara özgürlük verebilir mi?
"Kopenhag kriterleri" içinde, işçiye, köylüye, esnaf ve zenaatkara, ulusal sanayici ve
tüccara insaf yoktur.
Bunlar, ulusal devletin dayandığı sınıflardır. Avrupa Birliği sürecinde daha ağır
baskılarla dayatılan program, özgürlüğü ezici çoğunluk için imkânsız hale getirmekte, halka
şiddet uygulanmasını ise zorunlu kılmaktadır.
Bu programın, "azınlık mezhep ve milliyetlere özgürlük" vaat etmesine kanmak, en
büyük yanılgı olur; uygulandığı her yere, kanlı boğazlaşmalar getirdiği apaçık artadadır.
Kuzey Irak Kürtlerinin durumuna, Boşnaklann şenatçubır rejim altına düşmesine, Çeçenlerin
^
5^7
perişan haline ve Kosova'lı Arnavutların ABD bayraklarıyla yürümelerine göz atmak, Batı'nm
"insan haklan" programı hakkında yeterli fikir verir. Kaldı ki, olaya dünya ölçeğinde
baktığımız zaman, milliyet ve mezhep çatışmaları, her yerde emperyalizmin yayılma
politikasının aletidir.
Batı'nm küreselleşme programının halka maliyetinin çok ağır olduğunu görmekle
birlikte, nasıl olsa başarılı olacak, biz de bu projeyle bütünleşelim ve üstte kalanların yanında
olalım diye düşünüldüğü de oluyor. Bu, çok ama çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü Türkiye,
kesinlikle Avrupa Birliği ile bütünleşmeyecek, yeni oluşan dünya dengelerinden yararlanarak
bağımsız ulusal devletini koruyacak ve demokratik devrimini tamamlayacaktır. Bütün olgular
bu yöndedir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmak bir yana, önümüzdeki üç-beş yıllık
süreç içinde cephesini Batı'dan gelen baskılara dönmek zorunda kalacağı kesindir.
Hem ABD ve Avrupa, hem de Türkiye'nin Kemalist Devrim rotasmdaki ulusal
kuvvetleri, ülkemizin Avrupa Birliği 'yi e bütünl eşmeyeceğini biliyorlar ve ona göre
mevzileniyorlar. Bunu saptamak için, Avrupa Birliği'ne aday üyelik protokolüne bakmak bile
yeterlidir. Orada, taraflar arasında dört yıl içinde bir anlaşmaya vanlmazsa, Kıbns ve Ege
sorunlannm La Haye Adalet Divanı'nda çözüleceği yazılıyor. Eğer Türkiye'nin Avrupa
Birliği'yle bütünleşeceği varsayılsa idi, bu tür hükümlere gerek görülmeyecekti. Çünkü Kıbns,
Yunanistan ve Türkiye, o zaman Avrupa Birliği içinde birleşecek ve aralannda ne Ege kıta
sahanlığı sorunu, ne de Kıbns sorunu kalacaktı. Herkes bilmektedir ki, süreç bu yönde
değildir. Yunanistan ve Güney Kıbns'ı da içine alan Avrupa, Protokol'a bu hükümleri koyarak,
aslında gelecekte kendisi ile Türkiye arasındaki sorunlarda, La Haye Adalet Divanı'm yetkili
kılarak bir mevzi kazanmayı planlamıştır. Kıbns ve Ege kıta sahanlığı, önümüzdeki dönem
Türkiye ile Yunanistan arasındaki değil, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki sının
belirleyecek anlaşmazlık konulandır.
ABD açısından ise, mesele, Doğu Akdeniz'e hükmetmek için Kıbns'ı sorunsuz bir üs
haline getirmek ve aynca Türkiye'nin bütün çıkış yollannı denetim altında tutmaktır. Dahası
ABD, Türkiye'yi Kıbns ve Ege üzerinden sıkıştınp Kuzey Irak'ta teslim alma politikası
izlemektedir.
Türkiye yöneticileri ise, ne yazık ki, ulusal devlet perspektifini yitirerek, böyle bir
Protokol'a imza atmışlardır. Bir kısmı ise, Batı'yı bir süre daha oyalama ve zaman kazanma
anlayışı içindedir.
Ancak bu sorunlann La Haye Adalet Divanı'na gitmeden, yani dört yıl geçmeden,
önümüzdeki kısa dönemde alevleneceği kesindir. Nitekim işte alevlenmeye başlamıştır bile.
Önce iran'a düşmanlık kampanyyası, arkasından Ege Ordusu'nu kaldırma önerileri ve hatta
Türkiye'nin kıta sahanlığına ilişkin ihlalleri "savaş sebebi" saymaktan vazgeçmesi yolundaki
görüşler, birbiri peşi sıra piyasaya sürülmüştür.
Türkiye, ABD ve Avrupa ile üç cephede karşı karşıya gelmiştir: Kuzey Irak, Ege ve
Kıbns. işbirlikçi medyanın ortada dolaştırdığı laflann kıymeti harbisi yoktur. Türkiye'nin her
üç cephede de direneceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu direnmenin ulusal birikimi
olduğu gibi, dünya koşullan da elverişlidir.
Rusya, Çin, Hindistan, Orta Asya Türk cumhuriyetleri, iran ve bütün Asya bir blok
oluşturmaktadır. ABD, Avrasya kayasına çarpmıştır. Batı uygarlığı çürümekte ve
dağılmaktadır. Asya ise dinamiktir ve önüne geçilemeyen bir yükselişin içine girmiştir.
Türkiye Avrasya bloku ile batı arasındaki dengeleri çok iyi değerlendirebilir ve kendisi için
çok geniş bir manevra ve bağımsızlık alanı açabilir. Bütün sorun, bağımsız iradeye sahip bir
Cumhuriyet Devrimi iktidannm kurulmasmdadır.
Batı ile potansiyel çatışma unsurlan, yalnız Kıbns, Ege ve Kuzey Irak'ta değil, iç
cephede de ciddidir. Batı Türkiye'ye, Aydmlık'ta defajpea^ber konusu olduğu üzere şunlan
dayatıyor: ^ ^j^
1.Ulusal Ordu tasfiye edilecek, Türk Silahlı Kuvvetleri pentagonlaştınlarak, bölge
polisi haline getirilecek.
2.28 Şubat bitirilecek, cemaat ve tarikatlar özgürleştirilecek.
3.Ilımlı islam yeniden iktidar ortağı yapılacak.
4.Yukardan denetim altına alman PKK yasallaştırılacak.
5.Bütün bunlara muhalefet eden radikaller temizlenecek.
Özeti, Avrupa'ya girebilmek için, Türkiye'den öncelikle kapıdaki vestiyere ulusal
ordusunu ve Kemalist Devrim'i bırakması isteniyor. PKK'nin yasallaştırılması talebi ise,
ellerinde Türkiye'ye karşı bir bölünme etkeni bulundurmak amacıyladır.
Bu dayatmaların kabul edilmesi mümkün değildir.
Ulusal devlet ve ulusal ordu direnir; direnecektir; kesindir bu. işbirlikçi hakim
sınıfların devleti ve NATO'ya bağlı bir ordu nasıl direnir diye soranlar oluyor, şunu
görmüyorlar: 28 şubat'tan beri Türkiye'de, tıpkı Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi, iki
iktidar odağı oluşmuştur. Küçük Amerika rejiminin karşısında Kemalist Devrim rotasında yeni
bir iktidar belirmektedir. O nedenle sakız çiğner gibi tek bir "derin devlef'ten söz eden tahliller
geçersizdir.
Direnecek olan kuvvetler, Kemalist Devrim rotasında toplanmaktadır. Küçük
Amerika rejimi sönerken, devrimci birikim canlanmaktadır. Osmanlı devletinin içinden
Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren bir Kuvvayı Milliye nasıl çıktıysa, bugün de öyle olmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 28 Şubat'tan bu yana Cumhuriyet devrimi mevzisinde
kararlı bir tavır göstermesi, yaşanan sürecin önemli bir işaretidir. 28 Şubat aslında 1995
Martı'nda Kuzey Irak'a yapılan Çelik Harekâtıyla başlamıştır. Türk Ordusu, bu harekâtla
ABD'nin egemenlik alanına girmiştir. Arkasından gelen 1996 sonbaharmdaki Türk Ordusu-
Irak-Barzani işbirliği, ABD'nin Kuzey Irak'taki hâkimiyetine ağır bir darbe indirdi. Olayı ABD
Genelkurmayına yakın Joint Forces Quarterly dergisi, "ABD Ordusu'nun Vietnnam'dan sonra
aldığı en büyük yenilgi" olarak niteledi.
Bu süreç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulusal devleti ve Cumhuriyet Devrimi
kazanımlanm korumakta kararlı olduğunu göstermiştir. Dıştan gelen baskılar, tıpkı Kurtuluş
Savaşı yıllarındaki gibi, Türk-Kürt birliğini pekiştirme gereğini de ortaya çıkarmış ve Acil
Kardeşlik Çözümü'nü gündeme getirmiştir. Dışa karşı bağımsızlığı ve içte laikliği savunmak,
demokratik süreci kaçınılmaz olarak ateşlemiştir. Süreç kuşkusuz iniş çıkışlıdır, zaman zaman
geri dönüşleri içerir. Ancak ben bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulusal devlet ve
Cumhuriyet Devrimi mevzisinde kararlı bir tavır alacağına, emperyalist baskılara teslim
olmayacağına güveniyorum. Bu güvenimi de her yerde olduğu gibi burada da ifade ediyorum.
Türkiye'nin ulus devletinin direneceğini söylemek, dayanaksız bir umudun ifadesi
değildir; toplumsal-ekonomik gerçeğe dayanır. Ulus devlet, ulusal piyasa temeli üzerinde
varolur. Hiçbir ulus devlet, ulusal piyasanın dağıtılmasını ve kendi temellerinin yok
edilmesini, kısacası sömürgeleşmeyi kabul etmez. Ulus devletler silahla kurulmuşlardır ve
ancak silahla yıkılabilirler. Türkiye'nin barışçı yoldan yıkıma uğratılması pratiği, aslında en
sonunda dıştan ve içten silahlı müdahalenin koşullarını hazırlamak ve uygun mevziler
yaratmak içindir. Türkiye bu sürece kurbanlık koyun gibi başım uzatmayacaktır.
Irak ve Yugoslavya direnenebilmiştir; Türkiye haydi haydi direnir. Türkiye ulusal
devleti ve ordusunun direnme potansiyeli, Irak ve Yugoslavya'nın on katıdır. İnsan malzemesi,
bağımsız devlet ve ordu geleneği, ekonomisi ve diğer olanakları yanında, hızla güçlenen
Avrasya blokunun sağladığı uluslararası olanaklar hesaba katılırsa, Türkiye'nin Batı'ya boyun
eğmeyeceği ve kendi ulusal devletini Batı'ya bir kez daha kabul ettireceği açıktır. Türkiye ile
Batı arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, egemenliğe saygı ve karşılıklı yarar temeline
oturması, bu direnişle gerçekleşecektir. ^
/T s^
29f *» * (C < * \ ___ ,
Burada herkesin önündeki soru şudur: Kimin yanında olacağım? Ulusal devlet ve
ulusal ordunun mu, yoksa Batı'yla bütünleşme projesinin mi? Bu iki karşıt program ve kuvveti
bağdaştırmak mümkün olamayacağına göre, herkes bu seçeneklerle yüz yüze gelecektir. Bir
an önce safa girmek, Türkiye'nin demokratik devrimi ve Kürt sorununa çözüm açısından da
önemlidir.
Kürt sorununun demokratik çözümü, Batı ile işbirliği yapıldığı için değil, Batı'ya
karşı kesin tavır alındığı için hızlanacaktır. Kürt sorunu, Batı ile işbirliği yapıldığı ölçüde
sürüncemede kalır; Batı'yı Kürt sorununun içine davet eden uygulamalara ne kadar kararlı bir
tutumla son verilirse, çözüm o kadar demokratik ve çabuk olacaktır. Çünkü Kürt sorunundaki
esas engel, artık Kürt realitesini kabul etmeyen iç kuvvetler değil, Kürt sorununu Türkiye'ye
karşı kullanmak isteyen dış kuvvetlerdir. O dış kuvvetlere karşı, ne kadar güçlü bir Türk-Kürt
birliği kurulursa, güven ortamı o kadar sağlıklı olur ve demokratik çözümler de güncelleşir.
Eğer, Kürt sorununu çözmede, Türkiye'ye karşı Batı'nm baskısından yararlanmayı düşünenler
olursa, bu, Türkiye üzerindeki tehditle birleşerek sorunu çözmeye kalkışmak anlamına gelir.
Matematik formüllerle ifade edecek olursak:
Türk+Kürt= demokratik çözüm.
Batı+Kürt= çözümsüzlük.
Türk+Kürt birliği, Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi Batı'dan gelen tehdide karşıdır.
Batı+Kürt formülü ise, Türkiye'ye karşıdır.
Bugünkü koşularda Batı'nm yanında olmak, aslında Türkiye'ye karşı olmak anlamını
taşımaktadır. Sizin de dikkatinizi çekmiştir, Türkiye'nin bütünlüğü içinde yer almak, Batı'nm
hoşuna gitmiyor.
Denecektir ki, Türkiye devletini yönetenler elli yıldır Batı işbirlikçisidir. Doğru!
Zaten Türkiye'yi bu hale getirenler de onlardır. Biz devrimciler, elli yıldır onlara muhalefet
ediyoruz ve Kemalist Devrim'in kazanımlannı savunuyoruz.
Küçük Amerika rejimi açısından deniz bitmiştir. Batı ile işbirliği yoluyla Türkiye'ye
yapılan kötülüklerin sonuna gelinmiştir. Yaratılan mafya-tarikat-gladyo rejimi derin bir krize
girerken; Kemalist Devrim kendisini yenileyerek canlanmaktadır.
Türkiye'nin ulusal devletini ve diğer devrimci kazanımlannı savunmak, statükoyu
korumak değil, devrimci bir sürece omuz vermektir. Türkiye, kendini savunmak için elli yıllık
küçük Amerika sürecinin oluşturduğu mafya-tarikat-gladyo rejiminden kurtulmak durumuyla
karşı karşıya gelmiştir. Bu nedenle ulusal devletin savunulması, Türkiye'de köklü bir iktidar
değişikliğine ve yenilenmeye yol açacaktır.
Bu olay, Kurtuluş Savaşı'yla başlayan devrime benzer. Türkiye, sömürgeleşme
tehdidinden kurtulayım derken, Osmanlı Ortaçağından da kurtulmuş ve demokratik devrim
sürecinin en önemli atağını yapmıştır. Benzer bir durumda bulunduğumuz tahlilini yapan işçi
Partisi, Aralık 1999'da yaptığı 5. Genel Kongresi'nde bu sürecin ihtiyacına cevap veren bir
iktidar projesi kararlaştırdı ve önüne üç birlik görevini koydu:
-Siyasal düzlemde: Kemalist-Sosyalist ittifakı.
-Kitlesel düzlemde: Türk-Kürt birliği.
-Yaptırım düzleminde: Halk-Ordu birliği.
Program ise, Altı Ok'tur.
Altı Ok, hâlâ geçerlidir; önümüzdeki devrimci adımın temel yönelişlerini içerir.
Altı Ok, halk açısından doğru olmanın ötesinde, Türkiye'nin büyük güçlerini
birleştirecek tek formüldür.
"Demokratik Cumhuriyet" gibi formülleri, demokrasi düşmanı neoliberal çevreler de
paylaşıyor. Altı Ok ise, eskilerin deyişiyle "Efradını cami, ağyarına mâni" bir programdır; yani
fertlerini toplar, düşmanına da engel oluşturun-"Altı Ok benimsendiği zaman, emperyalistlerle
ve halk düşmanlarıyla birleşme tehlikesi yoktup *
Altı Ok'u farklı kavramlarla ifade etmek mümkündür; ancak o zaman programın
sihiri bozulur; büyük kuvvetler birleştirilemez ve tarihten kuvvet alınamaz; kısacası hedefe
ulaşılamaz. Altı Ok, Kemalist ile Sosyalisti, Türk ile Kürdü, Halk ile Orduyu birleştirebilecek
tek formüldür. Bu nedenle Altı Ok'un alternatifi yoktur.
Türk-Kürt birliğinin örgütsel biçimi, birlikte örgütlenmektir. Mustafa Kemal
Atatürk'ün Türk ve Kürdü, Anadolu'da bir hükümet kurmak için, Müdafaai Hukuk
Cemiyetleri'nde birlikte örgütlemesi, bugün de örnek alınacak çözümdür. Birlikte örgütlenme,
birliği sağlamlaştırır. Ayrı örgütlenme, ayrılma etkenlerini güçlendirir. Batı'nm "PKK'yi
yasallaştırmakta" diretmesinin nedeni, Türkiye'yi bölme tehdidini elde bulundurmak içindir.
Buna olanak verilmemesi, binlerce sayfa birlik yanlısı sözden ve birlik yemininden çok daha
etkilidir ve belirleyicidir.
Birlikte örgütlenme, vitrinde değil, gerçekte olmalıdır. Batı güdümlü programlar,
Türk ve Kürdü birleştirmez. Kıblesi Washington ve Brüksel olan bütün programlar, bölücüdür.
O merkezler, birleşik bir Türkiye istemiyorlar. Çünkü birleşik ve güçlü bir Türkiye'nin "Kriz
bölgelerine müdahale misyonu"nu kabul etmeyeceğini biliyorlar. Onlara mecbur ve muhtaç
olması için, Türkiye'nin sorunlu, zayıf ve parçalı olmasını istiyorlar. Birlikte örgütlenme, bu
dayatmaya örgütsel cevaptır.
Birlikte örgütlenme, aynı zamanda Kürt Sorununa Kardeşlik Çözümü'nü de
hızlandıracaktır. Birlikte örgütlenmenin sağladığı güven ortamında, Kürt kitlelerinin
demokratik talepleri konusundaki kuşkuların dağılması da kolaylaşacaktır.
Güvenilir kaynaklardan öğrendiğimize göre, "Kürt Sorununa Kardeşlik Çözümü",
genel çizgileriyle kabul edilmiş ve Millî Güvenlik Kurulu'ndan geçmiştir. Sorunu çözecek
merkez, Washington veya Brüksel değil, Ankara'dır.
Hal böyleyken, çözümün Türkiye'den değil, Batı'dan beklenmesi, Kürt
yurttaşlanmızm bilincinde bölünme etkenini güçlendirir. Bugün en temel mesele, Kürt
yurttaşlarımızı, çözümün Batı'dan değil, Türkiye'den geleceğine ikna etmektir. ABD ve
Avrupa çözemez, Türkiye çözer. Oralardan ne barış gelir, ne de özgürlük.
Dış müdahaleye ne kadar kararlı tavır alınırsa, çözümün uygulamaya konması da o
kadar hızlanacaktır.
Aslında bu mektubu önümüzdeki süreçte nelerin olamayacağı ve nelerin de
kesinlikle gerçekleşeceği konusundaki görüşlerimi bildirmek için yazdım..........
Size duyurmak istediğim görüşler bunlardır.
iyi dileklerimi ve selamlarımı yollarım.
Doğu Perinçek işçi Partisi Genel Başkanı
Not: Bu mektubun bir örneği, Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisine sunulmuştur."
Yazdığı görülmüştür.
Ayrıca ULUSAL MEDYA 2001 isimli dokümanda "Bilinen bir gerçektir ki; Perinçek
grubu tarafından kurulan Ulusal TV'nin gerçekte gizli tutulan kuruluş amacı, PKK'nm yayın
organı Medya TV (MEDTV)'ye alternatif bir televizyon yayıncılığının Avrupa, Ortadoğu ve
Avrasya coğrafyasına hakim olabilmesidir. Bu yöntemle Türkiye'deki Kürt kökenliler İşçi
Partisi ekseninde toplanacak, Kuzey Irak ve Karkas bölgelerinde dağınık halde bulunan Kürt
kökenliler ise; Batı karşıtı terör grupları olarak Kuzey Irak topraklarında (Türkiye'ye sınır
bölgelerde) konuşlandırılacaktır. Böylece Asya'ya açılan kapı eşiğinde ABD'nin önünde
Ortadoğu eksenli bir terör seti oluşturulacaktır. Arzulanan hedefe varılabilmesi için ise; en
güçlü ve yasal propaganda silahı olan televizyon yayıncılığıdır." Yazdığı görülmüştür.
Ayrıca soruşturma sırasında gelen bir ihbar mektubundaki CD'de OCALAN isimli
93 Sayfalık PDF dosyası içerisinde; her sayfada 8 resim olmak üzere toplam 743 adet resim
bulunduğu, bu resimler içerisinde Ferit İLSEVER, DojgjJŞERİNÇEK, Hayati ÖZCAN, Murat
BARDAKÇI, Ahmet TÜRK, Yalçın KÜÇÜK, Mehmet Ali BİRAND, Coşkun ARAL, Mesut
Jr
* ı _________............
BARZANİ, Fatih ALTAYLI, Cengiz ÇANDAR, ve Hadi ULUENGİN isimli şahısların
bölücübaşı Abdullah ÖCALAN ve terör örgütü mensupları ile birlikte PKK/KONGRA-GEL
terör örgütünün sözde kırsal alanında çektirmiş oldukları fotoğraflar ile yine bölücübaşı
Abdullah ÖCALAN ile terör örgütünü sözde kamplarına gelen şahısların birlikte çektirmiş
oldukları fotoğrafların bulunduğu tespit edilmiştir.
Bu resimler incelendiğinde özellikle Doğu PERİNÇEK'in gazetecilikten öte örgütü
denetliyor edası içersinde görüntülerinin olduğu, bölücübaşı Abdullah ÖCALAN ile çok
samimi ve içten görüntülerinin olduğu, Yalçın KÜÇÜK'ün ise terör örgütü mensuplarına
eğitim veriyor şeklinde görüntülerinin olduğu, aynı şekilde bölücübaşı ile çok samimi ve içten
görüntülerinin olduğu görülmüştür.
Söz konusu resimler gizli tanık DENİZ'in ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde,
Gizli tanığın ifadelerini tamamen doğrular nitelikte görüntüler olduğu anlaşılmaktadır.
^2r<^r^
Yıllarca muhatap arayan teröristbaşı, bunu bir fırsat bilerek bölücü terör örgütünün
talep ve isteklerini Doğu PERİNÇEK aracılığıyla devlete iletmeye çalışmıştır.
SONUÇ :
Örgütün anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında "TERÖR" başlığı
altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplarının
kontrol altında tutulması gerektiği, gerektiğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI"
oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı
oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
Soruşturma dosyasındaki delillerden de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
yöneticilerinin PKK terör örgütü ile ilişki içersinde oldukları, söz konusu terör örgütünü
kontrol altında tutmaya çalıştıkları ve gerektiğinde de amaç ve hedefleri doğrultusunda
kullandıkları, bu çerçevede son yıllarda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersindeki Kuvayı
Milliye derneği altındaki tetikçi şahıslara Kürt vatandaşlarımıza yönelik eylemler yaptırmayı
planlayarak ülkede TÜRK-KÜRT çatışması meydana getirmeyi ve böylelikle örgütün amaçları
doğrultusunda ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır.
rf
'^L^<
kişilerin, DOĞU PERİNÇEK'in başkanlığını yaptığı FKF'nin (Fikir Kulüpleri Federasyonu)
içinden çıkan gençler olduğu anlaşılmaktadır.
THKP/C DEV SOL terör örgütü kurulduğu günden itibaren bir çok sansasyonel
eylemler gerçekleştirerek kamuoyunda sesini duyurmuştur. Süreç içerisinde aralarında
ülkemizde Başbakanlık, Bakanlık yapmış kişilerden Generaller, Emniyet Müdürleri, Savcı ve
Hakimler, MİT mensupları gibi devletin yetiştirmiş olduğu bir çok önemli ve değerli şahsiyet
yapılan eylemler sonucu hayatlannı kaybetmişlerdir. 12 Eylül 1980'e kadar 35 polis 23 asker
ve 240 vatandaşı öldüren Dev-Sol, ülkemizi darbe ortamına sürükleyen 80 öncesi sağ-sol
çatışmalarında en aktif rol oynayan terör örgütüdür.
Adnan TEMİZ'in sorumluluğunu yaptığı ekip, Adana'da bulunan tek ekiptir. Eylem
istihbaratlarının merkezden hazır olarak geldiğini beyan etmesi Adnan TEMİZ'in cezaevinde
öldürülme sebebi olmuştur. Çünkü terör örgütünde eylem için yapılan istihbarat çalışmaları ya
silahlı faaliyet yürüten ekipler marifetiyle gerçekleştirilir ya da ilişkilerden gelen bilgi ve
duyumlar istihbarata dönüştürülür. Her halükarda alanda yapılan bir istihbarat çalışması vardır
ve bu çalışma raporlar halinde örgütün merkezine iletilir. Tabandan gelen istihbarat raporları
sonradan eylem için ekiplere intikal ettirilir.
EL KONULAN BELGELER
22.01.2008 tarihinde ilimiz Beşiktaş ilçesi Gj.yjEöt|pe Mahallesi Gülenağa Sokak
14/9 sayılı Veli KÜÇÜK isimli şahsın ikametinde ^«plkn arşjr^a, 2005 yılma ait gri renkli
fi , '
Erenköy ülkü ocakları ajandasının 25 Haziran Cumartesi tarihli sayfasında; "Behiç AŞÇI
Avukat F Tiplerinin kalkması için ölüm orucunda 45 kg düştü devreye girilirse vazgeçecek"
şeklinde Veli KÜÇÜK tarafından yazıldığı anlaşılan not ele geçirilmiştir.
Behiç AŞÇI isimli avukat, hakkında DHKP/C terör örgütü üyeliği sebebiyle
soruşturma başlatılan, DHKP/C terör örgütü üyeliğinden dolayı tutuklanarak cezaevine
konulan ve halen DHKP/C terör örgütü üyeliği sebebiyle soruşturması devam eden kişidir. F
tipi cezaevlerinin kapatılması için ölüm orucu eylemine giden örgüt, DHKP/C adlı silahlı terör
örgütüdür.
DHKP/C terör örgütünün F tipi cezaevlerine karşı çıkması dolayısıyla ölüm orucu
eylemine girmesinin altında;
Örgüt içi disiplin ve hiyerarşinin kaybedilmesinden korkulması,
Toplu eylemlerle cezaevi idaresinden zorla taviz kopanlamayacak olması,
Cezaevlerinin okul ve karargah gibi kullanılamayacak olması gibi sebepler
yatmaktadır.
Konu ile ilgili Veli KÜÇÜK alman ifadesinde "Avukat Behiç Aşçı DHKP-C
örgütünün baskısıyla ölüm orucuna sokulduğu yolunda bilgileri Türk Dünyası araştırmaları
başkanı Prof. Turan Yazgan ile yaptığımız bir konuşmada öğrendim eğer bu şahıs ölürse
örgütsel bazı faaliyetlerin olabileceğini değerlendirmiş bana, devreye birisi girer ise aslında
orucu bırakacağını ancak böyle birisini bulmamız gerektiğini söyledi. Benimde aynı
endişelerim vardı ve adalet bakanlığında bazı tanıdığım yakınlarıma aynı durumu ilettim,
onlar haklı olarak konuya girmediler ben konuyu biraz önemli bulduğum için tanıdığım
avukatlar kanalıyla şahsı ikna ette. Müessif bir olay olmadı." Dediği görülmüştür.
Fakat Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerin yazdığı raporda; "Örgüt daha
önceki eylemlerin (1984 ve 1996) aksine son sürecin zorlu geçeceğini düşünmekle birlikte
sonuç itibariyle devletin geri adım atacağını ve F tipi uygulamasından vazgeçeceğini hesap
ederek ölüm orucuna başladı. Geçen sürede birçok örgüt mensubu hayatını kaybetti bunun
yanında sakat kalanlarla birlikte çok sayıda kişi ölüm oruçlarını bıraktığı için örgüt tarafından
hain ilan edildi. Sürecin yılları aşacağı ve ölümlerin sayısının 100'ün üzerine çıkacağını hayal
dahi edemeyen örgüt ölüm orucu eyleminden bir şekilde kurtulmanın planlarını yapmaya
başladı.
F tipi cezaevi uygulaması gerekçesiyle DHKP/C terör örgütü tarafından canlı
bombalı eylemler dahil birçok silahlı ve bombalı eylem gerçekleştirildi. Bu eylemler içerisinde
en dikkat çekenleri Adalet Bakanlığına yönelik olarak gerçekleştirilmek istenen canlı bombalı
saldırılardı. 20 Mayıs 2003 tarihinde Ankara Kızılay'da Şengül AKKURT isimli DHKP/C
militanı eylem hazırlığı yaptığı sırada meydana gelen patlama sonucu öldü. Yine 01 Temmuz
2005 tarihinde canlı bomba eylemcisi Eyüp BEYAZ isimli DHKP/C militanı Adalet
Bakanlığına girerek eylemini gerçekleştirmek istediği sırada görevli polis memurları
tarafından vurularak etkisiz hale getirildi.
DHKP/C terör örgütü ölüm orucu eyleminden gerekçesiz vazgeçmesi durumunda,
diğer örgütler ve kendi mensupları tarafından "bu kadar bedel boşuna mı verildi" eleştirisi ve
sorgulamasıyla karşılaşacağından, makul olmasa da bir bahane ile düştüğü ölüm orucu eylemi
girdabından kurtulmak istedi. Tam da bu noktada Ergenekon terör örgütü soruşturması
dolayısıyla gözaltına alman Veli KÜÇÜK isimli şahsın 25.01.2008 tarihindeki ifadesinde
"Avukat Behiç AŞÇI'nm DHKP-C örgütünün baskısıyla ölüm orucuna sokulduğu yönünde
bilgiler aldığı ve tanıdığı avukatlar kanalıyla şahsü^^î^&eklindeki Av.Behiç AŞÇI'nm ölüm
orucu eylemini bırakması için aracı oldtfgjjnu3 kabuT^^b beyanıyla DHKP/C terör
örgütü ölüm orucu eylemine son verdi. DHKP/C terör örgütü ölüm orucu eylemini Veli
KÜÇÜK'ün araya girmesiyle sonlandırdı. Bu durum terör örgütünde "büyük bir zafer" olarak
karşılandı. Örgüt yurtiçinde ve yurtdışında etkinlikler düzenledi...
DHKP/C adlı silahlı terör örgütü hatalı bir karar alarak düştüp ölüm orucu eylemi
girdabından, Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alman Veli KÜÇÜK'ün devreye
girmesiyle kurtulmuş oldu." Yazdığı görülmüştür.
Serhan BOLLUK isimli kişinin genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık Dergisi'nde
21.03.2008 günü yapılan aramada elde edilen ve üzerinde kartal resmi bulunan mavi renkli
ajandanın yapılan incelemesinde; "Ocak.January 1.1.Pazartesi Monday yılbaşı" ibareli
sayfasında "Fahriye Erdal, İsmail Akkol _xxx Mustafa.............." mavi kalemle el yazısı ile
yazılmış isimlerin olduğu ajandanın 1995 yılı ajandası olduğu, isimlerin gelecek yılın ocak
ayının birinci günü sayfasına yani 01.01.1996 yılı sayfasına not alındığı tespit edilmiştir.
Adı geçen şahısların isimlerinin not alındığı tarihten tam 8 gün sonra yani
09.01.1996 tarihinde, ajanda da isimleri bulunan şahıslar SABANCI CENTER İş
Merkezindeki Sabancı Holding Yönetim kurulu üyesi Özdemir SABANCI, TOYOTA-SA
Genel Müdürü Haluk GÖRGÜN ve sekreter Nilgün HAŞEFE isimli kişilerin öldürülmesi
olayını gerçekleştirdikleri bilinmektedir.
Sabancı Suikastı eyleminden sekiz gün önceki bir tarihe, eyleme katıldıkları tespit
edilecek şahısların isimlerinin yazılmış olması, örgütsel bağlantı dışında hiçbir şekilde izah
edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan Sabancı Suikastı eylem faili olarak aranan Mustafa DUYAR
kendiliğinden gelerek teslim olmuş, tutuklu bulunduğu Afyon cezaevinde uğradığı saldın
sonucu silahla vurularak öldürülmüştür.
30.05.2008 tarihinde GİZLİ TANIK YÜKSEL ismiyle ifadesi alman şahıs Mustafa
DUYAR'm öldürülmesi olayı ile ilgili olarak; "Cezaevinde bulunduğu dönemde bir keresinde
hastane şevki sonrası odasına geldiğinde yatağının üzerinde "sana senden olur her ne olursa,
başın rahat olur dilin durursa" diye not bırakılmış. Yalnız kaldığı ve odasına kimsenin
girmesinin mümkün olmadığı bir ortamda yatağına böyle bir not konulunca öldürüleceği
fikrine vardı. Ve bu not konulduktan çok kısa süre sonra Mustafa DUYAR öldürüldü.
Kırklareli cezaevinde bulunduğu sırada Adil YANIK isimli bir kişi Mustafa
DUYAR'm öldürüleceğini bu eylem için üçyüzbin dolar gibi bir paranın döndüğünü, eylemi de
Nuri ERGİN'in adamları olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli kişilerin
yapacağını idareye bildiriyor. Mustafa DUYAR sol müşahedede kalırken Sami TOKUR ve
Ahmet YARGUDER sağ müşahedede kalıyorlar. Mustafa DUYAR'm bu olaydan haberi olunca
Muğla cezaevine şevkini istiyor. Cezaevi birinci müdürü Mustafa BEKDEMİR "Bakanlık
teminatı var, Afyon cezaevinde bir tane bile örgütçü yok, oraya git" diyerek dilekçesini
değiştirtiyor ve Afyon'a şevkini istemesini söylüyor. Afyon Cezaevine gittiğinde cezaevinde
isyan başlıyor, haberlere de yansıdı Afyon cezaevinde bulunanların çoğu örgütçüymüş, isyan
ediyorlar itirafçı istemiyoruz diye.
Mustafa DUYAR'm öldürüleceğini Adil YANIK ihbar ettiği için cezaevinde gözü kör
ediliyor. Bu kişinin gözünü kör edenler de Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli
kişilerdir. Mustafa DUYAR Afyon cezaevine sevk edildikten üç-beş ay sonra kendisini
öldüreceği önceden ihbar edilmiş olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGUDER isimli kişiler
Afyon Cezaevine sevk ediliyorlar. Bu iki kişi Mustafa'nın kaldığı koğuşun tam karşısındaki
çaprazdaki yere yerleştiriliyorlar. Eylemi de bu, ikili "gerçekleştiriyor. Cinayette silah
kullanılıyor. Eylemde kullanılan mermileri Nuri ERGİN'in avukatı Tuncay KÜTÜKOGLU
isimli kişi sigara paketi içinde getiriyor.
Nuriş çetesi Mustafa DUYAR nereye gidiyorsa peşinden onun gittiği cezaevine sevk
ediliyorlar. Cinayet işleyecekleri ortaya çıkan kişilerin öldürecekleri kişinin peşinden
dolaşıyor olmaları normal mantıkla açıklanabilir mi?" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Başsavcılığımıza gelen bir ihbar içersindeki CD'nin yapılan incelemesinde de; 2000
yılında Uşak Cezaevi isyanı sırasında Nuri ERGİN'in kiremit renkli bir binanın penceresinden
çıkarak sağ elini yukan doğru kaldırıp işaret parmağını sallayarak "BU DEVLET BANA
MUSTAFA DUYAR'I ÖLDÜRTTÜ, BEN ÖLDÜRTTÜM, ŞİMDİ CANLI SÖYLÜYORUM"
dediği,
Vedat ERGİN'in "BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! HEM DE SİZİN İÇİN,
HEM DE ASKER İÇİN!" dediği "BAK BAK" diye birine seslendikten sonra "VELİ ABİ'Yİ
ARA, VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! BAŞKA BİR ŞEY SÖYLEMİYORUM. ALLAH A
EMANET OLUN!.." diye söylediği tespit edilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Ele geçirilen dokümanlardan ve alman tanık ifedetgrtnden, DHKP/C terör örgütünün
talimatıyla SABANCI SUİKASTINI gerçekleştiren Mustafa DÜYAR'ın, firari iken bir süre
sonra kendiliğinden gelerek Adalete teslim olduğu ve gerçekleştirdiği olaydan dolayı
yargılanarak gerekli cezayı aldığı, fakat cezasını çekerken can güvenliği nedeniyle sık sık
cezaevi değiştirdiği, buna rağmen NURİŞLER çetesi mensuplarının bu şahsı adım adım takip
ettikleri ve son olarak Afyon Cezaevinde isyan çıkartarak Mustafa DUYAR'ı öldürdükleri
anlaşılmıştır.
NURİŞLER çetesinin Mustafa DUYAR'ı öldürmesi için haklı bir nedenlerinin
olmadığı, açıkça aldıkları talimat gereği bu eylemi gerçekleştirdikleri, Uşak Cezaevi isyanı
sırasındaki görüntülerden de Mustafa DUYAR'm öldürülmesi olayını Veli KÜÇÜK'ün talimatı
ile yaptıkları, diğer taraftan eylemin Mustafa DUYAR'm konuşma şüphesine binaen yapıldığı,
dolayısıyla eylemi planlayan ve asıl azmettirici olduğu anlaşılan Veli KÜÇÜK'ün hem
DHKP/C terör örgütü ile hemde NURİŞLER çetesiile gerekli koordineyi sağladığı
anlaşılmaktadır.
(
Birlikte içeri girdiğimizde uyuşturucu kaçakçısı Fırat lakaplı kişi ayağa kalkarak
Ş.Şafak BAHŞİ'ye hürmet gösterisinde bulundu. Bu olay çok dikkatimi çekti. Biz ayrı bir
masada oturarak yemek yerken ben "bu şahıs kelli felli insan, uyuşturucu kaçakçısı sana bu
şekilde saygılı davranmasının sebebi nedir?" Diye sordum. Cevaben "bu kim ki, Hollanda'da
bizim denetimimiz ve emrimizde olan birisidir. Bunun gibi daha niceleri bizim
kontrolümüzdedir" dedi
DHKP/C örgütü üst düzey sorumlusu Şemsi Şafak BAHSİ ile uyuşturucu kaçakçısı
Fırat lakaplı kişi birlikte lokanta sahibi Cemil....'in beyaz Shoreke jeepi ile dışan çıktılar
yaklaşık iki saat dolaşıp konuştuktan sonra tekrar geri geldiler.
Star gazinosunda bir dönem Müdürlük yapan Ateş.............. isimli kişi Romanya'ya
geldiğinde Cemil.........in dükkanında görüştük. Bu şahsın anlatımlarından Abdullah
ÇATLI'nm star gazinosuna hissedar olduğunu öğrendim. Abdullah ÇATLI ile eroin kaçakçılığı
işi yapan Fırat lakaplı kişinin DHKP/C örgütü denetiminde yani maddi olanak karşılığında yol
vermesi ile yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığını devam ettiriyor olması, yine Sedat PEKER'e
bannacak yer ayarlayan kişinin DHKP/C örgütüne yardımda bulunuyor olması normal
mantıkla izah edilemez.
Pazarlanan uyuşturucu maddesinden yani aynı partinin mallarından Abdullah ÇATLI
ile DHKP/C örgütü ortak rant elde etmektedirler.
Türkiye'de DHKP/C örgütü kendisine kitle temin etme maksadıyla fuhuşa ve
uyuşturucuya HAYIR diye kampanya düzenlerken, uyuşturucu kullandığı tespit edilen
şahıslara yönelik eylemler yaparken örgüt yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığı üzerinden büyük
rantlar elde etmektedir.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; yurtdışında Mafya, PKK ve DHKP/C örgütlerinin
denetimi dışında uyuşturucu işinin dönmesi olanaksızdır" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
-ÖHD'nin soldaki adamı Paşa Güven, sağdaki adamı Çatlı idi 12 Eylül öncesinde Paşa Güven
de Çatlı da CIA'nm denetiminde ÖHD'ye bağlı olarak çalışıyorlardı. Ülkücülerin
ellerindeki silahlarla Dev Sol'un elindekilerin seri numaralan birbirini takip eder. Aynı
kaynaktan silah geliyordu. Bir gün, randevular kanşmış, Paşa Güven ile Çatlı karşılacaklar
diye büyük panik olmuş.
17.05.2008 tarihinde Gizli Tanık DİLOVASI ismiyle ifadesi alman şahıs Dev-Sol ve
DHKP/C terör örgütünün gizli bağlantıları ile ilgili olarak;
"Ben 1970'li yıllarda ülkemizde meydana gelen gençlik hareketleri içerisinde
bulundum, 1975 yılından itibaren DEVGENÇ, DEV-SOL ve DHKP/C terör örgütleri
içerisinde aktif olarak sorumlu düzeyde faaliyetlerim oldu. ERGENEKON örgütüne yönelik
olarak yapılan operasyonları medyadan takip ettim. Yakalanan ve tutuklanan şahıslar ve
yaptıkları ile ilgili değerlendirmeler yaptığımda geçmişe dönük sorgulamalarım neticesinde
kafamdaki soru işaretlerine artık cevaplar bulabiliyordum. Soruşturmaya katkısı olur, ülkemiz
adına yarınlara daha temiz bir toplum olarak çıkarız düşüncesiyle bildiklerimi paylaşmak
istedim. Vereceğim ifade nedeniyle hedef olabileceğimi düşündüğümden kimliğimin saklı
kalmasını devam eden mahkemelerde deşifre edilmemesini istiyorum. Vereceğim bilgileri
kimliğimin saklı tutulması kaydıyla her ortamda anlatabilirim.
1980 öncesi süreçte gençlik heyecanıyla doğru bildiğimiz yada öyle gördüğümüz bir
yolda ülkemiz için bir şeyler yapma peşindeydik. Terör örgütü içerisindeki faaliyetlerim
sırasında zaman içerisinde yakalanmalarım ve tutuklanmalarım oldu. Uzun süre cezaevi hayatı
yaşadım.
Süreç içerisinde örgüt içerisinde yapılanları sorgulamaya başladım. Örgütsel
faaliyetlerimize başladığımızda düşündüğümüz yada bize çizdikleri yol farklı bir yerde kalmış,
bizler sadece suikast, bombalama, silahlı saldın gibi şiddet eylemlerinin peşinde eylem için
silah, patlayıcı, istihbarat toplayan yapılara dönmüştük. Yaptıklanmızm hiçbiri daha iyi bir
gelecek getirme adına yapılıyor değildi. Ülke farklı bir tarafa doğru çekiliyordu yani bizim
yaptığımız eylemlerle yada farklı terör örgütlerinin devam eden eylemleriyle ülkede kaos
meydana geliyor, sokaklar güvensizleşiyordu. Bu değerlendirmeleri bugünden baktığımda
daha rahat söyleyebiliyorum.
1992 yılında DEV-SOL örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğüm dönemde örgüt
kanalıyla bana Gebze-Dilovası'nda Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi isimli firmada
bulunmam talimatı verildi. Bu firma Dilovası Diliskelesi limanlanndan gemiden karaya-
karadan gemiye yük taşımacılığı yapmaktaydı. Burayla ilgilenmemi isteyen örgüt bana burada
bulunan kişiler hakkında bilgi vermemişti. 1992-1995 yıllannda burada bulundum.
Dikkatimi çeken şey; eski Dev-Yol örgütü mensuplan, Mafya tabir edilen gruplar,
Dev-Sol'la ilgili şahıslar, Jandarma görevlileri gibi aslında bir arada bulunmalan mümkün
olmayan kişilerin birlikte aynı firmaya ortak olarak iş yapıyor olmalanydı.
Asıl ilginç olan ise ERGENEKON operasyonunda yakalanarak tutuklanan VELİ
KÜÇÜK isimli kişinin yanında istihbarat subaylanyla birlikte bahsettiğim Dilovası Motorlu
Taşıyıcılar Kooperatifi'ne gelip gidiyor olmalanydı.
Veli KÜÇÜK o dönem Kocaeli il Jandarma Alay Komutanıydı. Veli KÜÇÜK ve
yanındaki subaylann firmaya kağıt üzerinde ortaklıklan yoktu ancak net olarak bu kişilerin
oradan belli bir pay aldıklanydı.
Bu firmada genellikle Rusya ve Afrika'dan gelen kömür ve orman ürünleri, içinde
çeşitli eşyalar olan konteynerler gemilerden alınarak firmalann depolanna tır ve kamyonlarla
götürülüyordu. Tonlarca yük gelirdi ancak küçük bir ^kısîm^açırüklü olarak çıkar diğer kalan
kısım ise sallama denen tabirle başka kapılardan gümrüğe-^bildırilmeden kaçak olarak
çıkarılırdı. Yapılan bu kaçakçılık işlemlerinden Veli KÜÇÜK ve yanındaki subayların bilgileri
vardı.
Gebze'de o dönemde kooperatifte Veli KÜÇÜK, Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ,
Ahmet Tekin BAYKAL, Dev-Yolcu Mehmet TERZİOĞLU (İstanbul Dev-Yol davasından
yargılandı, cezaevinde yattı), Dev-Yolcu Emin ALKILIÇ (Dev-Yol örgütüne silah temin eden
kişidir), Dev-Yolcu Ali ATEŞ (İstanbul Dev-Yol davasından yargılandı, cezaevinde yattı),
Dev-Yolcu Engin ... (Ege Dev-Yol davasından yargılandı), şirket ortağı Cemil ATA, Nurettin
ATA (Jandarma istihbarat binbaşısıydı, Cem ERSEVER'in itiraflarında JİTEM'in kurucuları
arasında geçer, şirket ortağı Cemil ATA'nın abisi), Hasan TORLAK (Gebzede Başkomiser)
Dev-Sol örgütünü temsilen ben vardım.
Yukarıda bahsettiğim Hadi ÖZCAN, Kürşat YILMAZ, Mehmet TERZİOĞLU, Emin
ALKILIÇ, Ali ATEŞ, Cemil ATA isimli kişiler civarda bulunan benzer şirketlere baskı
yapıyorlardı, ellerinden nakliye imkanlarını alıyorlardı, şirket sahipleri ve çalışanlarını darp
ediyorlardı ancak jandarma tarafından korunuyorlardı. Gözaltı yaşamıyorlardı yada silahı ile
birlikte alınıp yine silahı ile bırakılan kişiler bile vardı. Jandarmanın bu kooperatife en büyük
destek görüntüsü ve derin bağlantısı ise etraftan böyle algılanıyordu. Bu şahısların yaptıkları
yanlarına kalıyordu.
Dev-Sol örgütünün Veli KÜÇÜKTe bağlantılı olan bu kooperatifle ilişkisini ilk
kuran kişi Zeynel ÖZARSLAN'dı.
Zeynel ÖZARSLAN isimli kişi DHKP/C örgütünün Karadeniz Kırsal Sorumlusu
Hüseyin ÖZARSLAN'm abisidir.
Mehmet TERZİOĞLU ve Emin ALKILIÇ isimli kişiler Zeynel ÖZARSLAN'ı
tanıdıklarından Dev-Sol örgütünün de kooperatife katılmasını istediklerinden ortak olmaları
için teklif getiriyorlar. Örgüt onayladıktan sonra kooperatifte faaliyetlerimiz başladı. Ancak
Zeynel ÖZARSLAN'm resmi olarak hiçbir yerde kaydı olmadı.
Zeynel ÖZARSLAN, 1994 yılında havaalanında 10 kilo kokain almaya gittiğinde
arabaya bindiklerinde havaalanının önünde yakalanarak tutuklandı. Araç içerisinde Arnavut
Nazım diye bilinen Nazım ÜSKÜPLÜ ve iki İspanyol kurye de vardı.
Yakalanarak tutuklandıklarında Bayrampaşa cezaevine geldiler. Örgütün bilgisi
dahilinde eskiden örgüt içerisinde bulunmuş ama gasp, uyuşturucu ve benzeri suçlardan
yakalanarak tutuklanan şahısların bulunduğu B bloğa gönderildiler. Yani bu kişilerle örgütün
üst sorumluları cezaevinde irtibat halindeydiler.
Bu süreçte 1995 yılı Gazi Olaylan meydana geldi. Gazi olaylan tam manasıyla bir
provokasyondu. Gazi mahallesi bilinçli bir tercihti, örgütlerin genel manasıyla taban bulduklan
gecekondu mahallesiydi. Kahve taranarak halk sokaklara döküldü. DHKP/C örgütü açısından
bir var olma çabası vardı. Bu diğer örgütler için de geçerli olan bir durumdu. Alevi
vatandaşların yer bulduğu sol terör örgütlerinin yeniden hareketlenmeleri için yapılmış bir
provokasyondu.
Sol terör örgütleri içerisinde alevi vatandaşlanmızm %95 ve üzeri olduğunu
söyleyebiliriz. Sol terör örgütleri alevi vatandaşlanmız üzerine ajitasyon ve propagandalannı
yapıyorlardı. Gazi olaylan olduğunda o dönemde cezaevinde DHKP/C örgütü sorumlusu olan
Hakkı Özgür ERDOĞAN isimli kişinin talimatıyla Bayrampaşa cezaevi B koğuşunda
uyuşturucu işinden tutuklu bulunan Zeynel ÖZARSLAN ve Nazım ÜSKÜPLÜ'den telefon
alındı. Bayrampaşa Cezaevinde DHKP/C örgütünün temsilcisi olan Sadi Naci ÖZPOLAT
isimli kişi Emniyet Müdürü Hüseyin KOCADAĞ ile görüştü. İlk önce polisin çekilmesi ve
gözaltına almanlann serbest bırakılması, dağılanlara müdahale edilmemesi gibi konuşmalara
şahit oldum. Başka ne konuşulduğunu bilmiyorum.
Zeynel ÖZARSLAN tahliye sonrası uyuşturucu işine devam etti. Dilovasmdaki
grupla ters düştü. Daha doğrusu paranın paylaşımında aralannda anlaşmazlık oldu ve Kürşat
YILMAZ grubu tarafından bıçaklanarak öldürüldü. '' ■
Ali ATEŞ ve Engin... isimli kişiler de uyuşturucu işinde SARAL'larla ters düştüler.
Ali ATEŞ ve Engin... birlikte arabayla gittikleri bir anda kaleşlerle taranarak öldürüldüler.
Tarayan kişiler beyaz bir Mercedes minibüsten ateş ediyorlar. Bu araç kooperatife ait bir
araçtı. Daha sonra bu araç eylemde kullanılan silahlarla birlikte yakıldı. Kooperatifteki
Jandarmaların taradığı konuşuldu.
Bana karanlık gelen noktalardan en önemlisi ise şudur; DEV-SOL örgütünün üst
düzey yöneticisi ve halen Merkez Komite üyesi olan FARUK EREREN isimli kişi takip
edildiği anlaşıldı. Bize Faruk EREREN'i takipten kurtaracak bir organizasyon yapıp
yapamayacağımız söylendi. Faruk EREREN'i takipten kurtarmayı Emin ALKILIÇ yaptı. Emin
ALKILIÇ isimli kişi Veli KUÇUK'le ailecek görüşürler. Bu görüşme hem dost görüşmesi hem
de iş ortaklığı şeklindedir. Yani birbirlerinin ne iş çevirdiklerini bilirler. Yapacağı iş sıkıntılı ve
problemliyse mutlaka Veli KÜÇÜK'le görüşür, görüşmeden iş yapmaz. Takipten nasıl
kurtarabileceğimizi konuştuğumuzda Emin ALKILIÇ, tekneyle Dilovasmdan alıp Yalova'da
bulunan örgüt mensuplanna teslim etme şeklinde planladı. Veli KÜÇÜKTe irtibatlı Emin
ALKILIÇ, DEV-SOL örgütünün üst düzey sorumlusunu polis takibinden kaçırarak kurtardı.
Emin ALKILIÇ ile Mehmet TERZİOĞLU isimli kişiler 12 Eylül öncesi hem Dev-
Yol örgütü içerisindeyken hem de 12 Eylül sonrası cezaevinde birlikte kalmışlıkları vardır.
Yani Dursun KARATAŞ Ta çok samimidirler.
Veli KÜÇÜKTe içli dışlı olan, her türlü işlerini halleden Emin ALKILIÇ ve Mehmet
TERZİOĞLU isimli kişiler Dursun KARATAŞ Ta görüşen kişilerdir.
Mehmet TERZİOĞLU bir gün tır almayı düşünmüyor musunuz dedi, tır alın
çalıştıralım. Bende kendisine Tırın deşifre olması halinde sıkıntı yaşanabileceğini söyledim,
kendisi de bana bunu kendisinin Dursun KARATAŞ ile görüşüp halledebileceğini söyledi,
aradan yaklaşık 45 gün geçtikten sonra bana TIRT alabileceğini söyledi çünkü ona Dursun
KARATAŞ TIR'm alınmasını söylemiş, TIRT Mehmet TERZİOĞLU'nun aracılığı ile İveco
marka bir tır aldık.
Daha sonra güvenlik güçleri tın tespit etmiş olacaklar ki el koydu, Mehmet
TERZİOĞLU'nun orada örgütün sorumlusu varken bu tır alma hadisesinde Dursun KARATAŞ
ile görüşmesi örgütsel mantıkla izah edilecek bir durum değildir. Mehmet TERZİOĞLU'nun
hem veli KÜÇÜK ile hemde Dursun KARATAŞ ile ilişkisinin olması benim için halen
karanlık bir nokta olarak kalmıştır.
Ben bir müddet sonra limandan ayrıldım daha sonra liman çevresindeki kişilerden
limana Abdullah ÇATLI'nm da gelip gittiğini duydum.
Mehmet TERZİOĞLU aynı zaman da müteahhitlik yapan birisidir. Gürbüz ÇAPAN
Esenyurt Belediye Başkanı olduğunda belediyenin büyük inşaat işlerini Mehmet
TERZİOĞLU'na verdi. Gürbüz ÇAPAN DEV YOL'cuydu bu nedenle ihaleleri Mehmet
TERZİOĞLU'na verdi. Daha sonra kendisi zengin oldu. Bir ara Cumhuriyet gazetesinin ortağı
olduğunu biliniyordu.
Ali AYDEMİR isimli DEV SOL mensubu şahıs 93 veya 94 yılında örgüt tarafından
çalışmak üzere limana gönderilen kişilerden birisidir. Daha sonra emniyet güçlerince
yakalandığını ve cezaevine girdiğini duydum. Şuan da Ulusal kanalda çalıştığı noktasında
bilgim var ancak kanala nasıl girdiği konusunu bilmiyorum. Benim dikkatimi çeken konu şu
olmuştur. Ali AYDEMİR DEV SOL cu olarak limanda çalışıyordu. Aynı zamanda limandaki
kooperatife pay alan Veli KÜÇÜK'de gelip gidiyordu. Daha sonra basında Ergenekon Veli
KÜÇÜK'ün yakalandığını Ulusal kanalda arama yapıldığını öğrendim. Ali AYDEMİR'in bu
kanalda çalışıyor olması benim aklıma bunlar arasındaki ilişki hakkında soru işaretleri getirdi
ben bu nedenle bu konuları anlatmak istedim.
Veli KÜÇÜK gerek resmi gerek sivil olarak^yaomda rütbeli askerler olduğu halde
kooperatife gelip gidiyorlar, geldiklerinde de uzunca; bir zaman orada kalıyorlardı. Ben o
dönemde DHKP/C örgütü üyesi olduğum için ve örgütün bizim atılım yıllan olarak
tabir ettiğimiz yani eylemsel faaliyetlerin hız kazandığı bir dönemde ben örgüte Veli
KÜÇÜK ve yanında bulunan askerleri hem kaçırıp sorgulayabileceğimizi hem de
onlara yönelik eylem yapabileceğimiz istihbaratını gönderdim ve örgütten talimat
beklemeye başladım. Aradan bir ay gibi bir zaman sonra şuan da böyle bir eyleme
gerek yok ancak bu bilgiyi elimizde canlı tutalım şeklinde talimat geldi. Biz bu
eylemi bundan dolayı yapmadık.
Burada benim kafama takılan konuda şöyledir; Örgütün yeni yapılanması
döneminde hazır önüne gelmiş olan ve yapıldığında da örgütün reklamı açısından
büyük sansasyon uyandıracak, örgüte sempatizan kazandıracak böyle bir eylemin
yaptınlmaması ve sonrasında böyle bir eylemden bilgi sahibi olanlarında 1994
yılında polisin yaptığı bir operasyonla yakalanarak devre dışı bırakılması bu da
yukarıda anlattığım ilişkiler açısından bakıldığında dikkat çekici bir durumdur.
Benim bundan çıkardığım sonuç örgütün bu bilgilerin hedef olan şahıslara
ulaştınlmış olabileceği ve bu bilgi ulaştınlması sonrasında bizim operasyon yiyerek
yakalanmamızdır.
Örgüt kendi menfaati olduğu zaman herkesle ilişkiye geçer. Bunun en canlı
örneği ise 1990 yılında Küçük Armutlu'da örgüt mensuplanndan birisini vuran
Ülkücü mafya tabir edebileceğimiz şahıslardan iki tanesi Bayrampaşa cezaevine
konuldular. Bu arada cezaevinde örgüt mensuplan da yatmaktaydı. Cinayeti işleyen
ülkücülerin cezalandmlması için örgüt üyeleri ile Adli bölümde gasp suçundan yatan
sol görüşe sempati ile bakan mafya mensubu Yakup SÜT arasında bir görüşme
gerçekleşti ve örgüt Yakup SÜT'ten cezalandırmayı yapmasını istedi ancak
öldürülmesini istemedi sakat kalmalannı ve böylece dışanya bir mesaj vermeyi
planlamıştı, Yakup SÜT ve adamlan tarafından bu kişilerin kulaklan kesilip,
ayaklanndan vurularak cezalandmlmışlardır.
Yukanda ismi geçen Ahmet Tekin BAYKAL'ı DEV YOL'cu olarak bilirim.
Kendisi 1990'lı yıllann başından itibaren İzmit, Derince, Hereke civannda gayri
meşru alemde bilinen birisidir. Polis ve Jandarma'nm o dönemde bu şahsın arkasında
olduğuna dair söylentiler çıkıyordu. Bu şahsın Dilovası motorlu taşıyıcılar
kooperatifini ele geçirmeye yönelik girişimleri oldu. Aramızda silahlı çatışmaya
varan tartışmalar oldu. Bu tartışmalan bitirmek amacıyla kooperatifin yöneticileri
olan Mehmet TERZİOĞLU, Emin ALKILIÇ, Cemil ATA ve soy ismini
hatırlayamadığım Mehmet EYMÜR'ün hazırladığı söylenen MİT raporunda adı
geçen Süleyman.... Ve daha sonra öğrendiğim kadanyla Veli KÜÇÜK'ün araya
girmesi ile Tekin BAYKAL ile olan ilişkimiz normale döndü.
Ben bugüne kadar yaşadıklanm ve yaptıklanmı zaman zaman gözden
geçiririm. Bir örgüt adına faaliyette bulundum. Hatta çok uzun bir süre cezaevinde
yattım, ülkede eşitlik, adalet, özgürlük olsun diye mücadele ettim. Bu mücadelenin
içerisinde iken yaptıklanmm ve düşündüklerimin doğru olduğuna inanarak yaptım.
Ancak daha sonra kendimi örgütü yaşadığım süreci gözlemlediğimde örgüt içerisinde
çok ciddi çelişkiler gördüm.
Bugüne kadar karşısında durduğum bazı çevreler ile örgütün birbirini
karşılıklı olarak kullandığını anladım.
Özellikle basma yansıyan ülkemizde bazı güçlerin olduğunu anlatan bir
takım yazılann daha sonra susurlukta ortaya çıkan tablonun ve son olarak Ergenekon
operasyonunda ortaya çıkan ilişkileri ve yaşadığım süreci değerlendirdiğimde
DHKP/C örgütünün kullanıldığı kantine vardım" şeklinde beyanlarda bulunduğu,
yine ek ifadesinde;
"Ben önce Türkiye'de sol terör örgütlerinin çıktıklan dönemle ilgili olarak
bazı şeyler söylemek istiyorum.
1960'lı yıllannda 60 anayasasının getirdiği nisbi rahatlama ortamında
dünyada sosyalist ideolojiler Türkiye'ye de girmeye başladı. O dönem gençliğin
yurtsever ve anti-emperyalist bir niteliği mevcuttu. Bu sosyalist ideolojinin ülkeye
girmesiyle gençliğin içinde bulunduğu fikir ve ideolojiler iç içe girmeye başladr.
Burada Türkiye' ye özgü yeni fikir ve
örgütlenmeler ortaya çıktı. İlk önce Türk Solu dergisi etrafında ve içinde o dönemin üniversite gençliği
ve hocaları tarafından sosyalist düşünceler yayılmaya başlandı. Bu süreçte ayrışmalar yaşandı ve çeşitli
örgütler ortaya çıktı. Fikir Kulüpleri Federasyonu öğrenci gençliğinin toplandığı yerdi. FKF ilk
çıktığında başkanlığını Doğu PERİNÇEK yapmaktaydı. Bu çatı altında o dönemin gençlik liderlerinden
Mahir CAYAN, Deniz GEZMİŞ, İbrahim KAYPAKKAYA ve Doğu PERİNÇEK isimli kişiler vardı. Bu
kişilerin tamamı silahlı mücadeleyi savunan kişilerdi. Doğu PERİNÇEK'in de aralannda bulunduğu bu
kişiler Türkiye'de sonradan kurulan Sol terör örgütlerinin liderleri olarak ülkemizi uzun yıllar kanlı
çatışmalara sürükleyecek terör örgütlerinin başını çektiler.
Doğu PERİNÇEK içinde bulunduğu bütün yapılardan hep eleştiri getirerek ayrılmış ve
kendine özgü örgütlenmeler yaratmıştır. O yüzden Türk Solunda Doğu PERİNÇEK her zaman ajan
provokatör olarak bilmen bir kişidir. O günlerde de bu günlerde de sürekli çatışmaların içinde olmuştur.
Dev-Sol terör örgütü ile ilgili olarak aslında söylenebilecek en temel gizli bağlantı örgütün
gerçekleştirdiği suikastlarda kendini göstermektedir. Örgütün atılım yıllan olarak tabir ettiği 90-91-92
yıllannda bir sürü seri cinayetler işlenmiştir. Eski MİT Mensubu Hiram ABAS, Emekli paşa İsmail
SELEN, Emekli paşa Memduh ÜNLÜTÜRK, ADANA Jandarma Bölge Komutam TEMEL CİNGÖZ,
MİT müsteşarlığı yapmış Adnan ERSÖZ, Emekli Paşa Kemal KAY AÇAN gibi birçok sansasyonel
hedefe yönelik eylemler yapıldı. Bu eylemlerin yapıldığı dönemde örgütte sorumlu düzeyde faaliyet
yürüten, örgütün her şeyine hakim olan arkadaşlanmızla sonradan yaptığımız görüşmelerde o dönem
örgütün eylem amaçlı böyle bir istihbarat çalışmasının olmadığını konuştuk. Bugün düşündüğümde
örgütün istihbarat çalışmasının olmadığı bir dönemde, çok ciddi ve gizli nokta eylem istihbaratlannm
örgütün merkezi tarafından ekiplere ulaştınlmasında derin bağlantılann olduğunu ve adeta eylemlerin
servis edildiğini söyleyebilirim.
DHKP/C örgütü adeta bir tetikçi gibi kullanılmıştır. Sosyalizm ve devrim düşüncesini
kendisine maske yaparak, ülkemizi kargaşa ortamına sokacak siyasi cinayetler işlettirilmiştir.
DEV-SOL örgütü olarak Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinde bulunmamızın gerekçesi
bizi oraya davet eden kişilerin bizim örgütsel gücümüzden faydalanmak istemeleridir. Örgüt de buradan
büyük maddi çıkar elde ederek örgütün temel ihtiyaçlan olan silah ve mühimmat gibi malzemeleri
karşılamak istedi. Buranın asıl önemi taşımacılık yapıldığı için yurt dışından silah getirme amaçlı
güvenilir bir yer olmasıdır. Yine buradan örgüte büyük maddi gelir temin ediliyordu.
Daha önce size Mehmet TERZİOLU'nun Dursun KARATAŞ ile görüşmesi sonrası örgüte bir
tır aldığımızı söylemiştim. Örgüt kendisine temin ettiği bu tırla yurtdışından silah temin etmeye çalıştı.
Gürbulak nakliyattan alman bu tırla Suriye'den silah getirilmesi planlandı. Uluslar arası yük taşıma
belgesi çıkarma girişimimiz oldu ve bu arada Suriye'den yük getirmek için ilişki arandı. Bu getirilecek
yüklerin arasına örgütün Suriye'de kampta bulunan silahlan getirilecekti.
Daha önce bahsettiğim Veli KÜÇÜK ve elemanlanmn örgüte istihbaratını verdiğim dönem,
Düzce-Bolu-Adapazan üçgeni diye tabir edilen yerde kayıplar ve yargısız infazlann olduğu dönemdi. O
bölgede yapılan bütün bu cinayetlerin arkasında Veli KÜÇÜK ve elemanlann parmaklan olduğu
kamuoyunca konuşuluyordu. Örgüt açısından ayağına kadar gelmiş böyle bir eylemin yapılmamış
olması açıklanamaz. Hata o süreçte en başta yapılması gereken bir eylem örgütün merkezi tarafından
yaptınlmamıştır" şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Gizli Tanık DİLOVASI'nın 17.05.2008 tarihli ifadesinde; "Bana karanlık gelen noktalardan en
önemlisi ise şudur; DEV-SOL örgütünün üst-düzey yöneticisi ve halen Merkez Komite üyesi olan
FARUK EREREN isimli kışf takıp edildiği anlaşıldı. Bize Faruk
EREREN'i takipten kurtaracak bir organizasyon yapıp yapamayacağımız söylendi. Faruk
EREREN'i takipten kurtarmayı Emin ALKILIÇ yaptı. Emin ALKILIÇ isimli kişi Veli
KÜÇÜK'le ailecek görüşürler. Bu görüşme hem dost görüşmesi hem de iş ortaklığı
şeklindedir. Yani birbirlerinin ne iş çevirdiklerini bilirler. Yapacağı iş sıkıntılı ve problemliyse
mutlaka Veli KÜÇÜK'le görüşür, görüşmeden iş yapmaz. Takipten nasıl kurtarabileceğimizi
konuştuğumuzda Emin ALKILIÇ, tekneyle Dilovasmdan alıp Yalova'da bulunan örgüt
mensuplarına teslim etme şeklinde planladı. Veli KÜÇÜK'le irtibatlı Emin ALKILIÇ, DEV-
SOL örgütünün üst düzey sorumlusunu polis takibinden kaçırarak kurtardı.
Veli KÜÇÜK'le içli dışlı olan, her türlü işlerini halleden Emin ALKILIÇ ve Mehmet
TERZİOĞLU isimli kişiler Dursun KARAT AŞ'la görüşen kişilerdir." şeklinde hakkında ifade
verdiği Emin ALKILIÇ'm, 19.10.2000 tarihli Organize Suçlar ve Sil. Kaç. Şb.
Müdürlüğündeki ifadesinde;
"1992 yılında DİLKOP'u kendisinin kurduğunu, başkanlığını Mehmet
TERZİOGLU'nun yaptığını, o tarihlerde Gebze Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Hasan
AVŞAR'm emekli olduktan sonra DİLKOP'da personel müdürü olarak çalışmaya başladığını,
yine emekli Jandarma binbaşı Adnan isimli kişinin de bir dönem personel müdürü olarak
çalıştığını, bu şekilde emekli Jandarma subaylarının çevrelerinden ve sıfatlarından
faydalandıklarını, Dilovası bölgesinde bulunan limanlarda gelen giden yüklerin taşınmasında
büyük rant olduğu için terör örgütleri ve mafya gruplarının barınarak bu yerlerden menfaat
sağladıklarını beyan ettiği anlaşılmıştır.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARAT AŞ gibi iki ayrı gurubun bulunduğunu,
askerlerin Bedri YAĞAN grubunu desteklediğini, çünkü YAĞAN gurubunu daha düzgün
gördüklerini, Dursun KARATAŞ'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin
KOCADAĞ'm desteklediğini, Bedri YAĞAN ile Dursun KARATAŞ kapıştıklarında, askerler
Bedri YAĞANT, polisler ise Dursun KARATAŞ'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan
DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolannda polisin olduğunu
düşündüklerini,
Bir dönem DHKP-C'lilerin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı
roket'in Terörle Mücadelede Reşat ALTAY'a atıldığını, Reşat ALTAY'a atılan roketi askerlerin
misilleme olarak attırdığını duyduğunu,
Aynı dönemde kendisinin Adnan AKFIRAT ve Doğu PERİNÇEK ile oturup
konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu
duyduğunu beyan etmiştir.
SONUÇ :
Soruşturma dosyasındaki delillerden, alman ifadelerden ve ele geçirilen
dokümanlardan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden Veli KÜÇÜK'ün
DHKP/C adlı terör örgütü ile ilişki içersinde olduğu ve söz konusu örgütü ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı ve kontrol altında tuttuğu
anlaşılmaktadır.
2001 yılmda yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Veli KÜÇÜK le olan birlikteliği sırasında, şahsı anlamaya çalıştığını, Veli
KÜÇÜK'ün çok geniş kapsamlı ve profesyonel ç^^fglrr^^eli KÜÇÜK'ün anlaşılabilmesi için,
Veli KÜÇÜK tarafından kendisine verilen/ALAMUT'KACESİ ve DAĞLARIN ŞEYHİ
HASAN SABBAH isimli kitapların okunması gerektiğini, şahısla birlikte olduğu dönem
içersinde edindiği tecrübe ve bahsi geçen kitapları okumasından sonra Hizbullah'm da Teoman
KOMAN Paşayla Veli KÜÇÜK tarafından kurduğunu anladığını, örgütlenmenin Teoman
KOMAN paşa tarafından yapıldığını,
Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri
Halit GÜNGÖR'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin
eğitilmesini fotoğrafladığmı, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğrafları Doğu
PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o
dönemde Adnan AKFIRAT'm da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü
söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını beyan
etmiştir.
Tanık Emekli İstahbarat Daire Başkanı Bülent ORAKOĞLU ise 28.02.2008 günü
alman ifadesinde özetle;
Kendisinin 12 Mart 1997 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirildiğini,
göreve geldiği dönemin 28 Şubat sürecinden hemen sonraki süreç olduğunu, o dönemde
hükümete karşı ihtilal yapılacağına ilişkin ciddi bilgiler elde ettiklerini, o dönem Batı Çalışma
Grubunun (BÇG) Devletin bütün görevlilerini, siyasileri ve özel kişileri irticacı oldukları
gerekçesiyle fişlediklerine dair bilgiler elde ettiklerini, bunların yanı sıra bazı askeri şahısların
PKK'nm üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptığını, üçüncü olarakta NESİM MALKİ
cinayetinin yabancı servislerle olan irtibatlarım tespit ettiklerini,
Yaklaşık 3,5 ay sonra Türkiye'de hükümetin devrildiğini, kendisinin hükümet
devrilmeden kısa bir süre önce Amerika'ya dış göreve gönderildiğini, bu arada kendisiyle ilgili
çok ciddi haberler yayınlanmaya başlandığını, hatta birçok gazetecinin kendisini arayıp
"SAKIN TÜRKİYE'YE GELME,GELİRSEN HAKKINDA İDAM SEHPASI HAZIRLANDI"
şeklinde tehditler mesajlan gönderdiğini, ancak kendisinin yaptığı görevin kanun dışı
olmadığından Türkiye'ye geldiğini, gelir gelmez de BATI ÇALIŞMA GRUBU ile ilgili
yukarıda belirttiği kanunsuz ve herhangi bir resmiyeti olmayan belgeleri alıp görev gereği
İçişleri Bakanlığına verdiğinden dolayı Askeri Mahkemece tutuklandığını, 58 gün tutuklu
kaldığını, daha sonra bu davaların hepsinden beraat ettiğini,
Görev yaptığı dönemde ERGENEKON'la alakalı bazı olaylara vakıf olduğunu, o
dönem içeriği olarak tam bilinmeyen ancak son zamanlarda basma yansıdığı kadarıyla da her
türlü kanunsuz işi yapmayı kendilerine görev bilmiş ERGENEKON örgütünün de bu 28
Şubat'ı organize etmiş olduklarını anlamış bulunduğunu, aynı dönemde İstihbarat Daire
Başkanlığı Yardımcılığımda bulunan HANEFİ AVCI'nın bazı askeri şahpıslann PKK ile
görüştüğü tesptini 32 Gün isimli programda açıkladığı için tutuklandığını,
İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden öncede il Emniyet Müdürlüğü, Terörle
Mücadele ve İstihbarat Müdürlüğü yaptığını, Hatay İl Emniyet Müdürlüğü görevini
sürdürdüğü dönemde tahminen 1991 yılı içerisinde Adana Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ ve İl Jandarma Alay Komutanı VİCDAN BAŞARAN olduğu
halde şehir klübünde bir yemek yediklerini, bu yemekte Bölge Komutanının yanında bulunan
ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah
Operasyonunda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri HÜSEYİN VELİOĞLU olduğunu
öğrendiğini, orada tanıdığı kadarıyla HÜSEYİN VELİOĞLU Devlet görevlilerine çok saygılı,
bir bekçi önünde dahi önünü ilikleyerek konuşan bir kişi intibaanı uyandırdığını, bu şahsın
Hizbullah örgütünün lideri olarak İstanbul'da polisle girdiği çatışmada polise ve Devlete silah
çekmesi ve örgüt liderliğinin arkasında başka arka perdeler olduğu kanaatinde olduğunu,
emekli olduktan sonra 28 Şubat Türevi bir takım yasadışı illegal eylem ve faaliyetlerle
psikolojik harekatlarla Türkiye'de mevcut iktidajs^i^gal olarak düşürmeye çalışan
ERGENEKON yapılanmasının sağcı ve milliyetçi kesimi kullandığı gibi aşırı sol örgütleri ve
Hizbullah örgütünü de naylon terör örgütü olarak kurdurduğu kanaatine vardığını, bir taraftan
PKK'ya karşı Hizbullah örgütünün ERGENEKON tarafından kurularak Türkiye'de bir iç savaş
yaratma Kürt-Türk çatışması yaratma stratejilerini uygulamaya çalıştıklarını düşündüğünü,
Hizbullah terör örgütünü de yukarı da söylediğim gibi ERGENEKON tarafından kurdurulduğu ve
eğitildiği kanaatini taşıdığını beyan etmiştir.
30.05.2008 günü 2007/1536 soruşturma kapsamında gizli tanık Ahmet isimli şahsın
vermiş olduğu ifadesinde; Kendisinin uzun yıllar Hizbullah Terör örgütü içerisinde yer aldığını,
Daha sonra örgüt içerisinde görmüş olduğum yanlışlıklar ve yaşadığı bir takım olayların etkisi ile
örgütten ayrıldığını,
HÜSEYİN VELİOĞLU'nun 1979 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
sendika seçimlerine Petrol iş sendikasının başkanı olmak amacı ile seçimlere katıldığını, bu
seçimler döneminde o dönemde Batman' da yüzbaşı olarak görev yapan TEMEL CİNGÖZ ile
görüşmüşlüğü, konuşmuşluğu olduğunu,bu görüşmenin olduğunu HÜSEYİN VELİOĞLU ve İSA
ALTSOY(örgütün üst düzey sorumlularından) söylediklerini, TEMEL CİNGÖZ'ÜN, HÜSEYİN
VELİOĞLU'na bizim onayımız olmadan hiç kimse sendika başkanlığını kazanamaz dediğini,
neticede seçimleri PKK temsilcisi olarak gördükleri bir kişinin kazandığını, TEMEL CİNGÖZ'ün
o dönemde bildiği kadarı ile Batman komando taburunda görev yapmakta olduğunu, HÜSEYİN
VELİOĞLU ile tanışıklığını hatta görüşmüş olduğunu bildiğini, sonraki süreçte TEMEL
CİNGÖZ ile HÜSEYİN VELİOĞLU' nun ilişkisinin nasıl geliştiği hakkında bilgisinin
olmadığını,
1980 ihtilali olduğu zaman HÜSEYİN VELİOĞLU' nun birkaç arkadaşı ile beraber
İran' a gittiklerini amaçlarının ise darbe sonrası olabilecek bir operasyona karşı tedbir amaçlı
olduğunu İran' da Humeyni'ye yakın kişilerle ilişki kurduklarını bildiğini,
HÜSEYİN VELİOĞLU ve arkadaşlarının 1981 yılında Türkiye' ye döndükten sonra
Diyarbakır' da HÜSEYİN VELİOĞLU, EDİP GÜMÜŞ ve İSA ALTSOY ile birlikte İlim
Kitapevini kurduklarını, Kitapevini 12 Eylül sonrası oluşturmayı çalıştıkları örgütsel yapının
merkezi olarak belirlemiş olduklarını,
Kitapevi kurulduktan sonra HÜSEYİN VELİOĞLU ve arkadaşları bölgede molla olarak
bilinen şahıslar, tarikat liderleri, aşiret liderleri ve önde gelen kişilere giderek İslami bir hareket
oluşturmaya çalıştıklarını, bu hareketin o dönem çok aktif olan Milli görüş çizgisinin dışında
devletten bağımsız bir hareket olduğu yönünde propaganda yapıp taraflar kazanmaya
çalıştıklarını, o dönemde kitapevinin her gün onlarca yüzlerce ziyaretçi ile dolup taşmaya
başladığını, Gelip giden bu şahıslardan uygun olanlar ile beraber HÜSEYİN VELİOĞLU' nun
belirlenmiş olduğu evlerde toplantılar yapılıp cemaatleşme sürecinin nasıl oluşturulacağı üzerinde
fikir planlı tartışmalar yapıldığını,
Tamda bu dönemde HÜSEYİN VELİOĞLU'nun AYDA BİR ORTADAN
KAYBOLDUGUNU,BİR HAFTA SONRA DA GELjâĞ^n, kendisinin nereye gittiği ve ne
yaptığı sorulduğunda İstanbul' a İran' lılarla görüşmeye gittim dediğini, Örgütte kaldığı uzun
yıllar içerisinde elde etmiş olduğu tecrübelerden HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bu
kaybolmalarının söylendiği gibi İran' Ularla görüşme değil kendisini yönlendiren gizli
güçlerle bir araya gelmesi olarak değerlendirdiğini, Ancak bu güçlerin kim olduğu hakkında
somut bir bilgiye sahip olmadığını
1983-1984 yıllarında bu grup içerisinde faaliyet yürüten daha sonra açmış olduğu
Menzil Kitapevi ile adı menzilciler olarak bilinecek olan grubu oluşturan FİDAN GÜNGÖR
ve arkadaşları HÜSEYİN VELİOĞLU'ndan ayrıldıklarını, Bu tarihten birkaç yıl sonra da ilim
grubu içerisinden yine kamuoyunda İslami Hareket olarak bilinen EKREM BAYTAP,
MEHMET ALİ BİLİCİ önderliğindeki tekbirci grup ayrıldığını, bu grubun Batman' da
EKREM BAYTAP' in çalıştırdığı Cem kitapevini kurduklarını ve bu kitapevi etrafında
örgütlenmeye başladıklarını,
1988 yılında cemaatin isteği ile HÜSEYİN VELİOĞLU önderliğinde bir grubun
(HÜSEYİN VELİOĞLU, EDİP GÜMÜŞ, İSA ALTSOY, ABDÜLAZİZ TUNÇ, NUSRETTİN
GÜZEL, MOLLA İHSAN YEŞİLIRMAK ve ismini şu an hatırlayamayacagım 2 kişi daha
vardı.) İran'ın Tahran kentine giderek yaklaşık 2 ay siyasi ve askeri eğitim aldıklarım, Askeri
eğitimde silah tanımı ve silah atışı, teorik bilgi olarak da örgütlenmenin nasıl olacağına dair
eğitim alındığını,
Türkiye' ye dönüldükten bir süre sonra Batman' da bir otelde birkaç hafta kalan
Yahudilere yönelik bombalı eylem yapılacağını ancak yapılmadığını, başlangıçta bu eylemi
çok önemseyen ve mutlaka yapılmasını isteyen HÜSEYİN VELİOĞLU eylem
gerçekleşmeyince sebebi sorulduğunda açıklama yapmadığını
1994 yıllarında Hizbullah İlim- Menzil çatışmalarının olduğu bir dönemde bölgede
MOLLA MANSUR GÜZELSOY olarak bilinen kişi sohbet ettiği 10-15 kişilik gruba hitaben
kendisinin öğrenci olduğu dönemde Ankara' da HÜSEYİN VELİOĞLU ile birlikte aynı evde
kaldıkların, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun sürekli olarak MİT' den diye bahsettiği 2
istihbaratçının ziyarete geldiklerini, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bu şahıslarla sürekli ilişki
içerisinde olduğunu anlattığını, MOLLA MUNSUR GÜZELSOY'un bu anlatımlarından
yaklaşık 15 gün sonra Diyarbakır' da bir sabah namazı çıkışı HÜSEYİNE VELİOĞLU' na
bağlı İlim grubu mensuplarınca sopalarla dövülerek öldürüldüğünü,
Örgütte kaldığım uzun yıllar içerisinde şunu gözlemlediğini, Örgüt kurmak,
yönetmek, örgüt mensuplarının sorunlarına çözüm bulmak, yeni stratejiler üretmek, örgütü
sevk ve idare etmek öyle bir kişinin tek başına yapabileceği, altından kalkabileceği iş
olmadığını, liderin ne kadar eğitim alırsa alsın bütün bunları yapmasının çok zor olduğunu,
mutlaka kendisini yönlendiren, yöneten birilerinin olması gerektiğini, Hizbullah örgütünde de
aynı durumun söz konusu olduğunu, Hatta HÜSEYİN VELİOĞLU' nun bazen ben bu işin
içerisine nereden girdim, bıktım usandım, bu işi bıraksak mı acaba şeklinde beyanlarına şahit
olduğunu, Kaldı ki HÜSEYİN VELİOĞLU' nun yapısı, karakteri, eğitimi göz önüne
alındığında Hizbullah gibi büyük bir örgütü kurması ve idare edebileceğini tahmin etmediğini,
Örgütün İranlılarla ilişki içerisinde olduğu 1990 ' lı yıllara kadar İran' lılar tarafından
yönlendirildiğini, bu dönemde Iran'lılann dışında bir gücün HÜSEYİN VELİOĞLU üzerinden
Iran' da faaliyet gösteren Türkler hakkında bilgi toplamaya çalıştığım fark ettiğini, Çünkü
HÜSEYİN VELİOĞLU İran' da iken mesaisinin çoğunu o bölgeye gelip giden Türklerin kim
olduğun tespite harcadığını,
Örgüt İran ile ilişki içerinde iken örgütteki Sünni kişilerin bile şia mezhebine
sempati duyduklarını, hatta ibadetlerini onların yaptığı tarzda yaptıklarını, Örgüt tarafından
takip edilen eserlerin genelde İranlı yazarların (Ali Şerati, Mutaharri vb.) yazarların kitapları
olduğunu, Ancak 1991 yılında PKK - Hizbullah çatışmaları başladıktan sonra örgütün İran ile
ilişkisini keserek Sünni anlayışa tekrar döndüğünü, kendisinin bu değişimin normal bir süreç
olarak gerçekleştiğini zannetmediğini, Burada örgülir^^üileri tarafından yönlendirildiği
izlenimine sahip olduğunu, , ~ * v\
_* J-
"5^7
TOPLANAN DELİLLER,
BOMBA İRTİBAT RAPORLARI
Ele geçirilen bombaların irtibatları incelendiğinde:
Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesinde elde edilen patlayıcı maddeler ile Eskişehir
ilinde Fikret EMEK'ten elde edilen patlayıcı maddelerle ilgili olarak;
Soruşturma evrakları ve Kriminal Polis laboratuarları Bomba İmha ve İnceleme Şube
Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen Bomba İrtibat Raporları üzerinden
benzerlik gösterip göstermediklerine dair yapılan tetkiklerde ve ilgili Cumhuriyet
Başsavcılıklarınca açılan davaların sonuçları ve Ergenekon operasyonu kapsamında
gözaltına alınan şüphelilerle meydana gelen olayların herhangi bir bağlantısının olup
olmadığına dair yapılan araştırma neticesinde;
A-) 12.06.2007 TARİHİNDE İLİMİZ ÜMRANİYE İLÇESİ ÇAKMAK MAHALLESİ
SAMANYOLU CADDESİ GÜNGÖR SOKAK NO:2 SAYILI YERDE ELE GEÇİRİLEN
MKE VE YABANCI MENŞEİLİ SAVUNMA TİPİ EL BOMBALARI;
01-Ağn ili Patnos ilçesi Yeşilçimen Mahallesi 7 Nolu Sokak içerisinde 25.11.2003
Tarihinde boş arazide pimi çekilerek atılmış ve patlamamış halde (1) adet el bombası
olduğunu Kemal ŞENER isimli şahsın 155 ihbar hattını arayarak bildirmesi üzerine boş
arazide (1) adet pimi çekilmiş patlamamış halde el bombası bulunmuştur.
Patnos Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 Tarih ve Talimat No:2008/83 sayılı
yazılarından, patlamamış halde bulunan (1) adet el bombasının 2004/11 soruşturma sırasında
kaydının yapıldığı, soruşturma dosyasının 09.01.2004 tarihinde 2004/1 görevsizlik ile Ağrı 12
Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.
K.K.K. Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 19.06.2008
Tarih ve As.Sav.2004/265 Esas sayılı yazısı ekinde gönderilen, 29.03.2004 Tarih Evrak No:
2004/285 Esas No: 2004/265 Karar No:2004/91 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair
Kararında, 34. İç Güvenlik Tugay Komutanlığının 18.02.2004 gün ve DİS.SB.-.7200-56-04/56
sayılı yazısı ile DM 41 savunma el bombalarının tamamının tam olarak 53081 nci
Müht.Bl.K.lığma 13.11.2003 tarihinde gönderildiği, envanterlerinde ve depolannda böyle bir
el bombasının mevcudunun olmadığı belirtildiği, böylelikle olayla ilgili olarak herhangi bir
kişi hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek bir husus bulunmadığından, 353 sayılı
Kanunun 105. ve 107. maddeleri gereğince, itirazı kabil olmak üzere KOVUŞTURMAYA
YER OLMADIĞINA karar verildiği anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Ağrı ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
02-Hatay İli Merkez Akevler Mahallesi Alan Caddesi 12 Sokak No:4 sayılı adreste
ikamet eden, Mehmet Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plakalı aracına 11.08.2001 tarihinde
el bombası atılması neticesinde, park halinde bulunan Mehmet ÖKSÜZ'e ait 80 AY 869
plakalı Minibüs ile Mehmet YAKŞAN'a ait 31 T 0060 plaka sayılı araçlarda da maddi hasar
meydana gelmiş olayda herhangi bir ölen ya da yaralanan olmamıştır.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve Soruşturma No:2001/4546
sayılı yazılarından, Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plaka sayılı araca el bombası atılması
olayı ile ilgili olarak, zaman aşımı süresi olan 11.08.2011 tarihine kadar faillerinin bulunması
için (10) yıl süreli Daimi Arama karan ile Daimi Aramaya aldınldığı anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Hatay ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
HGR Z-DM 72-LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin HGR Z DM 72 LOS FMP-16
seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
03-Iğdır ili Cumhuriyet Mahallesi SobacılarjGaddesi Kapan Sokak No:9 sayılı yerde
faaliyet gösteren Doğu Oteli Kazan Dairesinde l f . 12.2006 tarihinde patlamamış halde (1)
adet el bombası bulunmuş olayla ilgili Otelin yeni sahibi İzzet ÇAĞALA ve Otelin eski sahibi
Ayhan YILDIRIM isimli şahıslar yakalanmış, konu ile ilgili ifadeleri alındıktan sonra
Cumhuriyet Başsavcılığının evrakları ikmalen istemesi üzerine şahısların salıverildiği
anlaşılmış olup,
İğdır Cumhuriyet Başsavcılığı ile kurulan koordinede konu ile ilgili evrakların
postaya verildiğini, davanın İğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2008/390 esas sayısı ile devam
ettiği bildirilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, İğdır ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
04-İstanbul ili Eyüp ilçesi Haliç kıyısında 27.02.2003 tarihinde Mustafa MARAZ ve
Rasim UÇAN isimli balıkçı çocuklar tarafından balık tutarken suların çekilmesi sonucu
çamurlu balçık içersinde bulunan (1) adet el bombası,
Soruşturmayı yürüten Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.02.2008 tarihli
yazılarından, 27.02.2003 tarih ve 31.03.2003 tarihleri arasında yapılan herhangi bir kayda
rastlanılmamış olup tarih sayı veya isim belirtildiğinde tekrar bakılarak bulabileceğinin
belirtildiği, Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan yazışma neticesinde belirtilen olayla
ilgili herhangi bir soruşturma açılmadığı bildirilmiştir.
El bombasının 11.02.2003 tarihinde bulunduğu, Soruşturma kapsamında olan
şüphelilerden Oktay YILDIRIM'm 2001-2005 tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da
görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında gözaltına alman şüphelilerden Mehmet
Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri arasmda İstanbul Levent'te görev yaptığı,
Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303
S.O./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Eyüp ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet
el bombasının,
HGR DM 41 COMP-B LOS-FMR-24 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (I) adedin HGR DM 41 COMP-B LOS-FMR-24
seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
05-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı
yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 10.05.2006 günü (1) adet el
bombası atılmış, el bombası patlamamış, bilahare el bombasını atan şahıslar yakalanmıştır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen
Ankara/Sincan F tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM, 12.03.2008 tarihinde Tanık
olarak vermiş olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarım Muzaffer
TEKİN isimli şahıstan aldığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Oktay YILDIRIM'm 2001-2005
tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında
gözaltına alman şüphelilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri
arasmda İstanbul Levent'te görev yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri
316
{'■&&,
Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.O./91517240 sayılı yazılarından
anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
el bombasının,
FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 173-9-85 seri numaralı (1) adet el bombası
olduğu,
İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 169-5-85 seri numaralı el bombası olduğu; her
iki olayda elde edilen el bombalarının numaralarının benzerlik gösterdiği bildirilmiştir.
06-İzmir ili Urla ilçesi Zeytinlik Köyü Böğürtlen Körfezi deniz sahilinde kuma
gömülü olarak 26.02.1999 tarihinde (10) adet el bombası bulunmuştur.
Soruşturmayı yürüten Urla Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve
M.2008/513 sayılı yazılarından, 1999/449 soruşturma sırasına kayda alındığı, 6136 sayılı
yasaya muhalefet suçundan zamanaşımı nedeniyle 27.12.2004 tarihinde takipsizlik kararı
verildiği anlaşılmıştır.
Olayın özelliği itibari ile buluntu mühimmat ve silahların faili hakkında kamu adına
kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Urla ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (10) adet
el bombasından, (1) adedinin,
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (1) adedin
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Karşıyaka ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1)
adet el bombasının,
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numarah el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
08-Izmir ili Konak ilçesi Alsancak Karakol Amirliği idaresi Cumhuriyet Bulvarı
No:371/l-B sayılı yerde faaliyet gösteren müstecirliğini Mehmet TOP'un yaptığı ve İbrahim
ÇİFTÇİ isimli şahsa ait olan Alsancak Cafe isimli işyeri içersine 02.10.2006 tarihinde Erdinç
UTAŞ isimli şahıs tarafından iki adet el bombası atılmış el bombalarının patlaması
neticesinde (2)'si ağır olmak üzere (11) vatandajmırz^ yaralanmış yaralılardan İbrahim
ÇİFTÇİ bilahare ölmüştür. ,*" "T ~*~vv-",
Olayla ilgili şüpheliler Erdinç UTAŞ ve Mehmet KABADAYI hakkında İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açılarak iddianamenin hazırlandığı ve İzmir 1. Ağır
Ceza Mahkemesinde 2007/145 Esas sayılı dosyası ile davası açılmış olup, duruşması
30.06.2008 tarihine bırakıldığı bildirilmiş, olayda hayatını kaybeden İbrahim ÇİFTÇİ ile
Ergenekon operasyonu kapsamında şüpheli olarak gözaltına alman Sami HOŞTAN ile
tanıştıkları Sami HOŞTAN'm İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde
25.01.2008 tarihinde alman ifadesinde İbrahim ÇİFTÇİ isimli şahsı tanıdığını, ölmeden 1 ay
önce İbrahim ÇİFTÇİ'nin kızının düpnüne gittiğini, İbrahim ÇİFTÇİ'nin kendisine İzmir'de
kumarhane açma teklifinde bulunduğunu, kendisinin ise İstanbul'da olduğundan dolayı kabul
etmediğini, İbrahim ÇİFTÇİ ile herhangi bir husumetlerinin bulunmadığını, alacak
vereceğinin olmadığını, şüphelilerden Veli KÜÇÜK ve Ali YASAK isimli şahıslan tanıdığını
beyan etmiştir. Gizli tanık C'nin ifadesinde Sami HOŞTAN'm İbrahim ÇİFTÇİ'ye kumarda 3
milyon dolar kaybettiğini bu paranın ödenmesi konusunda aralannda husumet çıktığım beyan
ettiği.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, 25.01.2008 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğünde alman ifadesinin (35) sayfasında, ikametinde yapılan aramada
elde edilen ve ilgili mahkeme karanna istinaden inceleme yapılan (3) nolu kaset içeriğinde
Günay isimli bir hanımla görüştüğü, bu şahsın kendisine hitaben eşinden aynldığım bir takım
problemlerinin olduğunu haber elemanı olarak altında veli küçük imzası bulunan bir kart
taşıdığını, Sinan Yaşar adına da mit kartı olduğunu, söylediği kendisinin de bu durumu sinan
yaşara söylediği, devamında günaym kocasından bahisle "Teoman KOMAN'ı ibrahim
ÇİFÇİ'ye karşı kullanmış" dediği devamında yine kocasından bahisle kendisinin adına bir
takım hoş karşılanmayacak faaliyetleri yaptığını söylediği, yine devamla kadının kocasından
bahisle ayağından vurulduğunu söylediği onun da kendi kendini yaraladığını söylediği, çiftlik
evinde kaleşnikov tüfekler olduğunu söylediği, görüşmenin sonunda kendi Nişanına İbrahim
ÇİFÇİ'nin gelmediği şeklinde bir görüşme ile,
Günay TANFER'in oğlu Osman ile yaptığı ve içeriğinde "ey oğlum bak baban bunca
zaman ailece görüşüyorduk bu beni alet olarak kullanmış şey olarak sezdim tabii fark ettim,
ama ondan sonra gereğini yaptım, ey oğlum bana bak ben seni severim kardeşini severim, biz
de gelip kalıyordu, anneni severim kardeşim gibi bunlan bana söyleyecektiniz, oğlum budur
diye , şimdi bundan sonra ne olacak diye" osman'm ise " ama bak veli amca" dedikten sonra
olayın boyutlannı anlattığı konuşmanın bir yerinde hatta bu mektup olayında
.........olduğunuzda aradım, ondan sonra bu ibrahim amca vardı, izmirli ibrahim çifçi aynı
şeyleri ona yapmış onun ismini kullanarak bir çok şey yapmış dediği ve konuşmanın şahsın
babasının yaptıklannm üzerine devam ettiği anlaşılmıştır.bu geçen görüşmelerde ismi geçen
şahıslar ve bu şahıslarla olan ilişkisi, bu kaseti kendisinin kaydedip etmediği ve ne amaçla
bulundurduğu sorulduğunda;?
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bu görüşmeyi teybe kaydettiğini. Burada adı geçen Günay
Tanfer'in Yalçın Tanfer'in eşi olduğunu. Kendisinin Kırkağaç tabur komutanı iken 1979
senesinde Salihli'den gelerek tanıştığını. Av merakı olduğunu söyleyerek kendisi ile yakınlık
kurduğunu, aile dostu olduklannı, kendisinin Kırkağaç'tan Nusaybin tabur komutanlığına tayin
olduğunda av maksadıyla gelip gittiğini ve samimiyetlerinin artığını, 1996 yılma kadar devam
ettiğini, ailece çocuklannı ve eşini de sevdiklerini, 1996'da Giresun'a geldiğinde kendisine bir
av tüfeği getirdiğini, tüfeğin ruhsatını istediğini ve parasını verdiğini, Yalçın hakkında bazı
şikayetler duyduğunu, şüpheli hareketlerini tespit ettiğini, kendisine tavır koyduğunu, bölgede
yaptırdığı incelemede kendisi adına Karadeniz bölgesinde bazı yolsuzluklar tespit ettiğim ve
tamamen ilişkisini kestiğini, bu şahsın kendisi ile bir süre sonra hiç irtibatının kalmadığını,
Urfa yöresinde J. İstihbaratçısı olduğu yönünde dolaştığı Genelkurmay Başkanı ile yakın
olduğu şeklinde toplıptfcteumıoyu oluşturmaya çalıştığını öğrendiğini, Genelkurmayın
emrinde görevliymiş/gibi' istihbarat çalışmalan yapacakmış
şekliyle menfaat temin ettiği duyumlarını aldığını ve kendi adını da buralarda kullanmaya
başladığı duyumunu aldığını, bunun üzerine Urfa İl Jandarma Komutanı Albay Erdal
Sarızeybek'i arayarak durumu ilettiğini, eşiyle de boşandığını öğrendiğini, kendisinin aile
olarak Yalçın TANFER'in eşi ve çocukları ile irtibatlarının halen devam ettiğini Yalçın
TANFER'in Urfa İl Jandarma Komutanlığı tarafından yakalandığını, suçunun sabit görülerek
tutuklandığını, halen Konya cezaevinde yattığını bildiğini, kaseti kaydetmesinin sebebinin, eşi
ile yaptığım görüşmeyi kasıtlı olarak kaydettiğini çünkü eşinin Onun eşi ve kızını kendi evladı
gibi sevdiğini, amacının kaseti eşine de dinletmek olduğunu, eşinin de Yalçın Tanfer'i iyice
tanımasını istediğini, bu görüşmede geçen İbrahim ÇİFÇİ'nin İzmir'de yaşadığını bildiği ve
onlarla tanışıklığı olan şahıs olduğunu, beyan etmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Konak ilçesinde yukarıda belirtilen olayda kullanılan el
bombalarında (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A KF-MKE-151-6-83 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (4) adedin TAPA M 204 A KF-MKE-152-6-83 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Keskin ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (2)
adet el bombasından (I) adedinin,
HGR DM 41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-22 seri numaralı el bombası olduğu,
ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin
HGR DM 41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-22 seri numaralı el bombası olduğu
tespit edilmiştir.
10-Kütahya ili Ahievren Mahallesi Maymunkaya Sokak No:25 sayılı yerde ikamet
eden çöp toplayarak geçinen Ferdevs ÇEKMEZ isimli şahsın 29.07.2002 günü Hafız Hıfzı
Enver Caddesi Kış Sokak girişinde bulunan çöp bidonunu karıştırdığı sırada bidonun dibinde
MK2 Amerikan menşeli savunma tipi el bombası bulmuştur.
Soruşturmayı yürüten Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve
Soruşturma No:2002/3472 Takipsizlik No:2007/4773 sayılı yazılarından, konu ile ilgili
tahkikat evraklarının birer onaylı suretlerinin gönderildiği bildirilmiş, tahkikat evrakları
incelendiğinde Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2007 tarihli soruşturma
no:2002/3472 konulu soruşturma ile ilgili karar no:2007/4773 sayılı kararında beş yıllık süre
içersinde faillerin tespit edilemediği ve zaman aşımını kesen bir neden olmadığı bu süre
sonunda zaman aşımının dolduğu anlaşıldığı için kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına
karar verildiği anlaşılmıştır. ^^***s^
r
dH^4?^
4 <•£
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Kütahya ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
el bombasının,
FÜNYE GRUBUNDA "FÜZE M204 Al LOT FJZ-2 28 NOV 1953" seri numaralı el
bombası olduğu,
İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedinin;
FÜNYE GRUBUNDA "FÜZE M204 Al LOT FJZ-2 286 NOV 1953" seri numaralı el
bombası olduğu tespit edilmiştir.
11-Manisa ili Akhisar ilçesi Şeyhisa Mahallesi 82 Sokak No: 14 sayılı Telgöl
ŞAKŞAK'a ait evin bahçesinde 04.12.1998 tarihinde gömülü olarak bulunan (2) adet el
bombası bulunması olayı;
Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığına 07.02.2008 tarih ve 2007/1536 soruşturma sayılı
yazı ile olay hakkında dava açılmış ise ilgili mahkemesinden dava dosyasının onaylı bir
suretinin çıkartılarak gönderilmesi istenilmiştir.
Soruşturma dosyasının 18.12.1998 tarih ve 1998/20 yetkisizlik karanyla İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
Şüpheliler Yılmaz Şahin ŞAKŞAK, İrfan KISTIR, Ali POYRAZ, Hilal ŞAKŞAK,
Fatih Mutlu TOSYALI, Mustafa Kemal DOĞAN ve Hasan KIRAL haklannda 'Patlayıcı
madde bomba bulundurmak ve 6136 sayılı yasaya muhalefet' suçundan dolayı 28.12.1998
tarih 1998/475 Hz.1998/129 karar sayılı karan ile görevsizlik karan verilerek dosyanın
Akhisar C.Başsavcılığma gönderildiği,
Aynı şüpheliler hakkında 'Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçundan dolayı
06.01.1999 tarih 1998/490 Hz. 1999/2 K. Sayılı karanmız ile takipsizlik karan verildiği İzmir
(CMK 250 SMY) Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2008 Tarih ve
Sayr.CMK.250.Md.2008/6723 Muh. Sayılı yazılanndan anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Akhisar ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (2)
adet el bombasından, (1) adedinin,
HGRZ DM-72 LOS FMP-24 seri numaralı el bombası olduğu, ilimiz Ümraniye
ilçesinde elde edilen el bombalarından (1) adedin HGRZ DM 72 LOS FMP-24 seri
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
/) 320
Cyi^^
TCK'nun 19.maddeleri gereğince verilen ağır para cezasının 1.520.000TL. ye çıkartılmasına,
647 S.Y'nın 4. Maddesi gereğince sanıklara verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın suç tarihine
göre günlüğü 5 bin liradan para çevrilerek ayrı ayrı 150.000 TL: AĞIR PARA CEZASI İLE
CEZALANDIRILMALARINA, TCK'nun 72. Maddesi gereği aynı nevi para cezalan
toplanarak sanıkların ayrı ayrı 1.670.000TL. AĞIR PARA CEZASI İLE
CEZALANDIRILMALARINA, mevcut sabıkasızlık hallerinden anlaşılan suç işleme
temahülleri nazara alınarak sanıkların cezalarının ayrı ayrı 647 S.Y'nın 6. Maddesi gereğince
TECİLİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen olayda elde edilen el bombalarının il genelinde 18.03.1999
tarihinde yapılan Hizbullah Operasyonu sonucu elde edildiği tespit edilmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün
17.08.1997 - 11.08.1999 tarihlerinde Şırnak ilinde askeri personel olarak görev yaptığı,
Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303
S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
El Bombası elde edilen şahıslardan Hacı DEMİR isimli şüpheli 25.03.1999 tarihli
ifadesinde el bombalannı ismini veremeyeceği bir şahıstan aldığını, sebebinin ise bulunduğu
yerin terör açısından tehlikeli bir konuma sahip olduğunu, başka bir amacının olmadığını
terörden korunmak için aldığını beyan etmiş, el bombalannı aldığı şahsın ismini vermemiştir.
İhsan TEKİN'in 25.03.1999 tarihli ifadesinde el bombalannı PKK terör örgütünden
korunmak için tanımadığı bir şahıstan aldığını beyan etmiştir.
İsmail TEKİN'in 25.03.1999 tarihli ifadesinde susma hakkını kullanarak ifade
vermemiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Şırnak ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (6) adet el
bombasından(l) adedinin,
MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye
ilçesinden elde edilen el bombalarından (1) adedin MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92
numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
13-Trabzon ili Of ilçesi Solaklı Mahallesi Atatürk Bulvan Yenihan Pasajı No:59 Kat:2
sayılı yerdeki yazıhaneye Romanya uyruklu Nicu PORTASE isimli şahıs tarafından
26.05.1999 günü el bombası atılmış el bombasının patlaması neticesinde 2 şahıs yaralanmıştır.
Turgut SARIALİOĞLU vatandaşın el bombasını atan şahsı kovaladığı sırada Nicu PORTASE
isimli şahıs tarafından tabanca ile vurulmuş bilahare kaldmldığı hastanede ölmüştür.
Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2008 tarih ve 2008/152 Muh. Sayılı
yazılanndan, 2002/308 esas sayılı dava dosyası içersinde istenilen arama yakalama el koyma
tutanaktan ekspertiz raporlan ve diğer evraklann 2006/570 esasa kaydedilmiş temyiz nedeniyle
26.09.2007 tarihinde Yargıtay'a gönderildiğinden evraklann gönderilmesinin mümkün
olmadığı ilk karar olan 2002/318 sayılı karar örneğinin gönderildiği anlaşılmıştır. Gönderilen
2002/318 Esas Nolu kararda sanık Sultan Selim SARAL ve Oktay SARAL'm
cezalandınlmasma hükümle birlikte tahliye taleplerinin reddine tutukluluk durumlannm
sürdürülmesine ilişkin 17.07.2003 tarihli karardan anlaşılmıştır.
Olayı gerçekleştiren Romanya uyruklu Nicau PORTASE'nin olay tarihinden önce
tabanca ve el bombasını İstanbul ilinde tanımadığı bir İranTıdan aldığını beyan etmiştir.
?' -.
J^
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Of ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el
bombasının,
MKE MOD 45 MKE 1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu, İlimiz Ümraniye ilçesinden
elde edilen el bombalarından (1) adedin MKE MOD 45 MKE 1-25 10-92 seri numaralı el
bombası olduğu tespit edilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Merzifon ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (3)
adet el bombasından (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
02-Antalya ili Alanya ilçesi Çarşı Mahallesi Hürriyet Meydanı No:6 sayılı yerde
faaliyet gösteren müstecirliğini Eskişehir nüfusuna kayıtlı Fikret ÇOLPAN'm yaptığı ÇINAR
Otelin 3.Kat 17 Nolu odasında ahşap elbise dolabı içerisinde 29.07.2001 tarihinde (3) adet el
bombası bulunmuştur. Melih ÇOLPAN isimli şahıs adli mercilere çıkartılmıştır.
Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı ile kurulan koordinede, 19.09.2001 tarih ve
Hz.2001/4436 ve 2001/18 sayılı görevsizlik karan ile Van Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı
Askeri Savcılığına gönderildiği, Van Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Savcılığının
18.10.2001 tarih ve Es.2001/1944 ve 2001/10 sayılı yetkisizlik karan ile Elazığ
8.Kor.Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği bildirilmiştir.
Olayla ilgili yapılan tahkikatta Otel sahibi oğlu olan ve aynı zamanda otelde
resepsiyon görevlisi olarak çalışan Melih ÇOLPAN'm K.K.K 49. İç Güvenlik Komutan
YardımcılığıYardımcılığı Muş ilinde Ordu evi gazinosunda askerliğini yaptığı ve 23.02.2001
tarihinde terhis olduğu, Antalya Emniyet Müdürlüğünün ilgiîî'yerle yapılan yazışma neticesi
gelen cevabi yazıda MKE yapımı el bombalarının askerliğini yapmış olduğu birliğin
envanterine kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Alanya ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (3)
adet el bombasından (2) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (2) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
03-Çankırı ili Şabanözü ilçesi Yeni Mahalle Müsellim Sokak No:39/3 sayılı yerdeki
ikametin yatak odasının döşemelerin altında (8) adet el bombası, 1 adet sis bombası ve (1)
adet gaz bombası elde edilmiştir. Emniyet Müdürlüğü Özel Hareket biriminden emekli ve
12.12.2000 tarihinde vefat eden Galip ve Sultan oğlu 1952 doğumlu Himmet GÖKGÖZ'e ait
olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Çankırı ili Şabanözü ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2008 Tarih ve
Soruşturma No:2008/24 Karar No:2008/87 Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında
Şüphelinin oğlu Fatih GÖKGÖZ tarafından yapılan ihbar üzerine İlçe Emniyet Amirliğinde
görevli polisler, şüphelinin ikametgâhı olan, ancak ölümünden sonra diğer aile fertleri
tarafından kullanılan Şabanözü, Belça Konutları No:39/3 sayılı yerde bulunan eve gittikleri,
evin yatak odasında yapılan kontrolde, çürümüş olan taban döşeme tahtalannın altında (8) adet
el bombası, 1 adet gaz bombası ve 1 adet sis bombası elde edilmiştir.
Tanık Fatih GÖKGÖZ beyanında; şüphelinin babası olduğunu ve Emniyet teşkilatı
Özel Harekat biriminden emekli olduğunu, babasının 12.12.2000 tarihinde vefat ettiğini
babasının yaptığı iş nedeniyle ketum olduğunu ve kendilerine bir şey söylemediğini, evlerinin
yatak odasında bulunan döşeme tahtalannın kurtlanarak çürüdüğünü, çürüyen tahtalan
söktüklerinde altından bölmeli bir kısım çıktığını ve evde bulunan patlayıcı maddelerden
haberlerinin olmadığını beyan etmiştir.
Şüphelinin vefat etmiş olduğu, olayda şüpheli dışında başka bir kişinin bulunmadığı
anlaşıldığından TCK'nm 64/1 ve CMK 172. maddeleri gereğince KOVUŞTURMA
YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,
Tehlikeli olduklanndan dolayı Çankın Emniyet Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme ve
Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünde bulunan 8 adet el bombası, l'er adet gaz ve ses
bombalannm imha edilmesi için müzekkere yazılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hikmet GÖKGÖZ'ün ilgi sayılı soruşturma kapsamında herhangi bir ilişkisi tespit
edilememiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Çankırı ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet
sis bombasının,
1365-27-000-4079 MKE-Kırmızı renkli sis kutusu ibaresi yazılı, (1) adet sis bombası
olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen sis bombalarından (1) adedin
1365-27-000-4079 MKE-Kırmızı renkli sis kutusu ibaresi yazılı, sis bombası olduğu
tespit edilmiştir.
04-İstanbul ili Tuzla ilçesi Aydmtepe Mahallesi Geçici ö.Sokak No: 10 sayılı yerde
faaliyet gösteren Şimal Denizcilik Gemi İnşa Sanayi verTıcaret Limitet Şirketi giriş merdiven
323
1 -K
basamaklarına 30.11.2006 günü karton koli üzerine (1) adet pimi çekilmiş vaziyette el bombası bırakılmış
el bombası patlamamış halde bulunmuştur.
Aynı iş yerine kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce 23.11.2006 günü saat:04:00 sıralarında iş yeri
önüne el bombası atılmış ve işyerinin alt kat camlarının kırılması neticesinde maddi hasar meydana
gelmiştir. İşyeri sahiplerinin Turan SÜNER ve Tamer ÇAKIR isimli şahıslar olduğu, alman ifadelerinde
şahısların şüphelendikleri kimselerin bulunmadığı, şahısların kamuoyunda bilinen Mehmet Ali AĞCA
isimli şahsı cezaevi çıkışında cezaevinden alan şahıslar oldukları, yine Kocaeli bölgesinde faaliyet
gösteren çeşitli yaralama ve öldürme olaylarına karışan; Organize suç örgütü grubu liderlerinden Hadi
ÖZCAN olarak bilinen şahsın Tuzla bölgesinde yazıhane açtığı ve adamlarının bu bölgede faaliyet
göstermeye başladığı, bu grubun içersinde askeriyeden ayrılma komutan lakaplı bir şahsın grubun
İstanbul'daki önderliğini yaptığı tahkikat evraklarının incelemesinden anlaşılmıştır.
Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığına 27.02.2008 tarih ve Soruşturma No-.2007/1536 sayılı yazı ile
olayla ilgili dava açılmamış ise soruşturma dosyasından, şayet dava açılmış ise ilgili mahkemesinden
dava dosyasının onayla bir suretinin çıkartılarak gönderilmesi istenilmiş;
Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığının: 2006/5949 ve 2006/6088 soruşturma sayıları ile Tuzla Ağır
Ceza Mahkemesi tarafından olayın şüpheli ya da şüphelilerinin yakalanabilmesi için daimi arama karan
ile daimi aramaya aldınldığı bildirilmiştir.
İstanbul ili Tuzla ilçesi Aydmtepe Mahallesinde Faaliyet gösteren Şimal Denizcilik Gemi İnşa
Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi önüne kimliği meçhul şahıs yada şahıslarca 30.11.2006 tarihinde
bırakılmıştır.
Soruşturma kapsamında olan askeri eski personelin olay tarihinde İstanbul ilinde görev
yapmadıkları ancak askeri eski personellerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN, Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK, Orhan TUNÇ, Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün değişik tarihlerde
İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan
2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi irtibat
Raporu sonucu, Tuzla ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
05-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı yerde
faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 05.05.2006 günü (1) adet el bombası atılmış, el
bombası patlamamış bilahare el bombasını atan şahıslar yakalanmıştır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen Ankara/Sincan F
tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM isimli şahsın 12.03.2008 tarihinde Tanık olarak vermiş
olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarını Muzaffer TEKİN isimli şahıstan aldığını
beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ ve Mahmut ÖZTÜRK isimli şahısların
değişik tarihlerde İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri
Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
/\£4&2^
rf^A~&
Fikret EMEK'in, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu ve tanıdığı,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 04.08.1987 - 01.08.1991 tarihleri arasmda 4.ncü P.Tüm.55.nci
Zh.A.l.nci. Mknz.P.Tb.K. Keşan/EDİRNE'de görev yaptığı, Fikret EMEK'in de 08.09.1986 -
12.06.1989 tarihleri arasmda 4.P.Tüm.46.P.A.l.P.Tb.Hava Tk.K. Keşan/EDİRNE'de görev
yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve
2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazdarmdan anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet el
bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (1) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
06-İstanbul ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı
yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 11.05.2006 günü (1) adet el
bombası atılmış el bombasının patlaması neticesinde maddi hasar meydana gelmiş el
bombasını atan şahıslar bilahare yakalanmışlardır.
17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldırıdan dolayı halen
Ankara/Sincan F tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM isimli şahsın 12.03.2008
tarihinde Tanık olarak vermiş olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarını
Muzaffer TEKİN isimli şahıstan aldığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer
TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ ve Mahmut ÖZTÜRK
isimli şahısların değişik tarihlerde İstanbul il ve ilçelerinde görev yaptıkları, Ankara Genel
Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240
sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Fikret EMEK'in, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile devre arkadaşı olduğu ve tanıdığı,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm 04.08.1987 - 01.08.1991 tarihleri arasında 4.ncü P.Tüm.55.nci
Zh.A.l.nci. Mknz.P.Tb.K. Keşan/EDİRNE'de görev yaptığı, Fikret EMEK'in de 08.09.1986 -
12.06.1989 tarihleri arasında 4.P.Tüm.46.P.A.l.P.Tb.Hava Tk.K. Keşan/EDİRNE'de görev
yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve
2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi irtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (I) adet el
bombasının,
TAPA M 204 A2 KF-MKE-9112-77 seri numaralı (1) adet el bombası olduğu,
Fikret EMEK'ten elde edilen el bombalarından (I) adedin
TAPA M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
t Ti
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi
Merkezi İrtibat Raporu sonucu, aşağıda belirtilen olaylarda elde edilen bomba
malzemelerinin Fikret EMEK'ten elde edilen bomba malzemeleri ile benzer oldukları tespit
edilmiştir.
c) 22.06.2007 Tarihinde Bursa ili Osmangazi ilçesi Hacı İlyas Mahallesi Ulu Yol Tan
Sokak Güzeller İş Merkezi Kat: 3/23 sayılı Muzaffer ŞENOCAK isimli şahsın işyerinde
bomba malzemeleri elde edilmiştir.
Muzaffer ŞENOCAK'm 24.06.2007 tarihinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde
alman ifadesinde söz konusu maddelerin kuyumculukta kullanılan maddeler olduğunu
kendisinde numune olarak bulunduğunu beyan etmiştir.
Muzaffer ŞENOCAK'm yine aynı operasyon kapsamında yakalanan Fikret EMEK ile
2004 yılından beri tanıştıkları Fikret EMEK'in ortak olduğu Ankara ilindeki Odak Güvenlik
Şirketinde bir müddet Muzaffer ŞENOCAK'm çalıştığı tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR
ÖRGW^1»LPRENSİPLERİ
ÖRGÜTÜN
PRENSİPLERİ
"ERGENEKON" ve "LOBİ" dokümanlarında belirtilen hususlardan ve elde edilen
diğer delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün şu prensiplerle hareket ettiği anlaşılmıştır.
\s\j3^xf^
Aynı dokümanda "POLİTİKA" başlığı altında; Lobi'nin prensibi olarak hiçbir zaman
doğrudan doğruya toplumsal eylemler içersinde yer almaması gerektiği,
oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve
kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği belirtilmiştir.
Aynı dokümanda "YÖNTEM" başlığı altında; "...Lobi'nin tüm çalışma ve
faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır..." denilerek gizlilik prensibi açıkça
belirtilmektedir.
Aynı dokümanda "KADRO" başlığı altında ise; "...organizasyonun merkezinde görev
alacak beş sivil personel ile köprü personel görevini üstlenecek iki sivil, Ergenekon tarafından
belirlenerek atanmalıdır.... böylelikle gizlilik esasının korunması sağlanmalıdır..."
denilmektedir.
^— />^
:2
\ >^V%MJ&^
Hatta bir kısım örgüt mensuplarının suçluluk psikolojisi içersinde daima izleniyor
psikolojisi ile hareket ettikleri ve bu nedenle sık sık evhamlana kapılıp meskenlerinde gizli
izleme cihazı taraması yaptırdıkları, örgüt yöneticilerinin de aynı psikoloji içersinde bu
konuda şikayeti olan örgüt mensuplarına gerekli yardımı sağladığı görülmüştür.
Örgüt mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telefon konuşmalarında bu hususları
açıkça ifade ettikleri görülmüş ve doğruluğunu ifade etmek için bir koç örnek verilmiştir.
Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile Serdar...? arasındaki 14.11.2007 günü saat: 12.09
sıralarında yaptıkları telefon görüşmesinde, SERDAR'm "Yok söyleyemem kesinlikle
söyleyemem ama sabit telefondan ararsan veya verirsen sabit telefonda söylerim" diyerek
telefon dinlemesine karışı tedbir aldıkları,
Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile Kerem DOKSAT arasındaki 27.11.2007 günü saat:
00.50 sıralarındaki telefon görüşmesinde özetle; Güler'in ".. bu aşağılık, işte Memlekette
telefonun dinleniyor. Evim dinleniyor. Kerem bunlar bi şaka değil bak." dediği, Kerem'in "Ne
yapmaya çalışıyorlar?" dediği, Güler'in "Boşver bunları şimdi söyleyemem. Söylersem yani
yapacaklarıma engel olur" dediği,
Şüpheli KEMAL KERİNÇSİZ ile Atila AKSU arasında 03.12.2007 tarihinde saat:
21:57 sıralarında ki görüşme de;
Atilla AKSUNUN bir takım dosyalan Kemal KERİNÇSİZ'e iletmek istemesinden
bahsettiği, Kemal KERİNÇSİZ'in; "Eyi sen bana telefonda söyleme de ben sana göndereyim"
şeklinde Atilla AKSU'nun fazla ileri gitmesini engellemek için susturduğu adı geçen dosyalan
aldırmak üzere birini göndereceğini beyan ettiği,
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile Ali TURHAN arasındaki 26.12.2007 günü saat:
16.21 de ki telefon görüşmesinde; HAYRETTİN'in "Abiciğim dün o konuştuğumuz konu
vardı ya şey" "Abi telefonda söylemiyim size ya" dediği, ALİ'nin "Tamam, beni sabit
telefondan ararız konuşuruz" dediği,
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN ile Hakan..? arasındaki 31.12.2007 günü saat: 13.22
sıralannda ki telefon görüşmesinde; H.ERTEKİN' in "Yav ha yav ben seni bi numaradan
arayacağım ama sabit numaran yok mu?" dediği, HAKAN' m "Sabit inan yoktur abi ya"
dediği,
Şüpheli Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasında 13.10.2007 günü saat:00.24
de yaptıkları görüşmede; Bir süre çeşitli konulardan bahsettikten sonra görüşme yapacakları
telefonlarla ilgili Selim'in "Numaramı şu an hiç kimse bilmez. 0542'liden de arama." "Sakat
onu kullanmıyorum mimli." dediği,
332'' ,
içinde ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde
tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır..." denilmektedir.
Danıştay olayı failleri yakalandıktan sonra yapılan incelemelerde olay faillerinin
örgüt yöneticisi Muzaffer TEKİN ile irtibatı tespit edilmesi üzerine, şüpheli Muzaffer TEKİN
kendisini masum göstermek ve yargıyı etkilemek için bıçakla göğsünü yaralayarak intihar
girişiminde bulunmuş ve hemen akabinde de bizzat diğer örgüt özel görevlisi Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK tarafından olay basma bildirilerek kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.
Olayla ilgili gözaltına alman Mahmut ÖZTÜRK serbest kaldıktan sonra yaptığı bir
telefon konuşmasında, olayın kendilerine kadar olan kısmının aydınlandığı söyleyerek olayın
kendileri tarafından gerçekleştirildiğini ve kendilerine kadar deşifre edildiğini beyan etmiştir.
Sonuç olarak örgüt yöneticisi Muzaffer TEKİN gerçekleştirdiği intihar girişimi ile
amacına ulaşmış ve olay faili Alparslan ARSLAN ile defalarca telefon görüşmesi olduğu halde
serbest kalmıştır. Fakat her şeye rağmen deşifre olmuş ve kamuoyunda da ismi gündeme
gelmiştir. Öte yandan yaptığı görev itibariyle ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ
yapılanması arasında ilişkiyi kurma görevini yapan KÖPRÜ PERSONEL vazifesini
yürüttüğünden deşifre olması örgütün GİZLİ yapılanmasını riske atmıştır. Bu nedenle örgütün
anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında belirtildiği gibi "kamuoyunda imajı
zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır..."
prensibinden hareketle deşifre olan Muzaffer TEKİN örgüt tarafından sahiplenilmediği gibi
kendisini cezalandırması yönünde telkinlerde bulunulmuştur.
Muzaffer TEKİN'in intihar girişimi ile ilgili kamu oyu aracılığı ile mesaj veren diğer
örgüt yöneticisi Veli KÜÇÜK bir gazeteciye Muzaffer TEKİN Te ilgili yaptığı açıklamada "bu
şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini,
dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle
olmadığını" demiştir.
Olayla ilgili Tape:1554, 22.01.2008 tarihinde Emin GÜRSES ile E.M. arasındaki
telefon görüşmesinde; Bir süre Veli KÜÇÜK ve diğer şahısların yakalanması ile ilgili
konuştuktan sonra "...Muzaffer yüzbaşıyı ben çok iyi tanınm. Muzaffer yüzbaşıya herkes gider
gelir. Muzaffer yüzbaşının Veli paşayla da arası açıktı. Hep gazetede resimleri gösteriyorlar
elini öperken" "Ama araları açıktı. Çünkü Veli Paşa Muzaffer Yüzbaşı için dedi ki; adam
olsaydı kafasına sıkardı" "Bunun üzerine Muzaffer yüzbaşı bize dedi ki; benim için nasıl
böyle bir şey söyler. Yani aralan iyi değildi..." dedikleri tespit edilmiştir.
33
* Yazı metinlerinin giriş, gelişme ve sonuç bölümü şeklinde belirli bir akademik
sıralamada yazıldığı,
*Bir kısım dokümanların "Strateji grubu" olarak adlandırılan grup tarafından
yazıldığı,
♦Dokümanın kapak resimleri üzerine "ANALİZ,/ STRATEJİ/ GÖZLEM/
OPERASYON PROJESİ/ ÖRTÜLÜ FAALİYETLER/ TEORİ/ ARAŞTIRMA" gibi başlıklar
atılarak yapılan çalışmaların sınırlandırıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümanlann kapak resimlerinin üzerindeki tarihlerden 1999 ve 2000
yılları içersinde hazırlandığı, ilk olarak "ERGENEKON" dokümanının yazıldığı, bu
dokümanın ERGENEKON'un re-organizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla hazırlandığı
belirtilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN uzun yıllardır ülkemizde
faaliyet içersinde olduğu, fakat ilk olarak 1999 yılında örgütün re-organizasyon çalışmasıyla
yazılı hale getirildiği ve bu çalışmada ERGENEKON'un 21. yüzyılda her meslekten
sivillerinde katılımını sağlayarak yepyeni bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğinden
bahsedildiği, bu sivil unsurların örgütlenmesi için de "LOBİ" çalışmasının yapıldığı
anlaşılmıştır.
Söz konusu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde hemen hemen tüm
dokümanlann "ERGENEKON" dokümanında belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda
hazırlandığı, dolayısıyla örgütün re-organizasyonu için yazılan "ERGENEKON" dokümanının
örgütün anayasasını teşkil ettiği, diğer dokümanlann ise örgütün amaç ve hedeflerine ulaşmak
için yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumu ifade etmek için birkaç örnek vermek gerekirse, mesela "ERGENEKON"
dokümanında Kimyasal ve Biyolojik Silah Üretimi yapılması gerektiğinden bahsedildiği,
bununla ilgili de "NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" çalışmasının yapıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan "ERGENEKON" dokümanında medya kuruluşlannın kontrol altına alınması ve
örgütün kendi medya kuruluşlannı oluşturması gerektiğinden bahsedildiği, bununla ilgili de
"ULUSAL MEDYA 2001" "KANAL 6 ANALİZ" "TELEVİZYON ANALİZ" "DERGİ" isimli
çalışmalann yapıldığı görülmüştür. Bu durum diğer dokümanlarda da açıkça görülmektedir, bu
nedenle burada sadece birkaç örnek vermekle yetinilecek fakat ilerleyen bölümlerde doküman
özetleri anlatılırken her dokümanın ERGENEKON dokümanı ile irtibatı aynntılı olarak
anlatılacaktır.
336^ i ■ '" •
kültürel anlamda dünya görüşü gelişmediği, bu nedenle kolayca kandınlabildiği, dolayısıyla
Dez-Enformasyonun olumsuz olduğu, kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe
ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için geriye kalan tek
yolun SUİKAST olduğu belirtilmiştir.
Suikast operasyonlarına gerek duyulmaması için siyasi portrelerin çok ciddi
biçimde analiz edilmesi gerektiği, ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyaları organize
edilerek parlamento da etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilmelerinin sağlanması gerektiği, bu
ve benzer faaliyetlerin tüm dünyada istihbarat örgütlerinin varlık ve görev nedenleri arasında
yer aldığı belirtilmiştir.
Ayrıca Ergenekon gibi çok özel bir yapılanma içerisinde yer alması uygun
görülecek sivil personelin seçiminin de olabildiğince dikkatli titiz ve özen gösterilerek
yapılması gerektiği, aksi taktirde Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbaratı MİT in bugün içinde
bulunduğu sorun ve çelişkilerin benzer versiyonlarının Ergenekon bünyesinde taşınmış
olacağından bahsedilmektedir. Ergenekon'un benzer bir örneği kendi içinde Jitem gerçeği ile
yaşayarak yeterli deneyimi elde ettiği vurgulanmıştır.
4/2-b) "MEDYA" başlığı altında; Medyanın en yararlı reklam aracı olduğu, 20. Yüzyılda
güçlü istihbarat örgütlerinin medyadan sonuna değin yaralandıklan, 20. yüzyılın son yıllarında
ise kendi medya kuruluşlarını devreye sokarak bunları uluslararası platformda güçlendirdikleri
belirtilmiştir. Ayrıca Ergenekon'unda medya kuruluşlarını kontrol etme yönündeki
faaliyetlerini kendi medya kuruluşlarını oluşturarak mevcut ulusal ve uluslar arası oluşumların
doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini
uygulamaya koyması gerektiği belirtilmiştir.
/'sfaUSh'■ , -^p,
33
02-Istihbarat Dairesi Komutanlığı,
03-İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
04-Operasyon Dairesi Komutanlığı
05-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
06-Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı,
07-Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (sivil)
Şeklinde olduğu görülmüştür.
6/c) "YURT DIŞI TİCARİ FAALİYETLER" başlığı altında; Çeşitli ülkelerde kurulacak
ticari şirketler kullanılarak finansal güç kazanımı yoluna gidilmesi gerektiği, bu çerçevede o
ülkelerdeki askeri ataşelerden yararlanılabileceği belirtilmiştir.
"0&^^y
kendilerine yerli işbirlikçiler oluşturdukları ve sonuçta rejim karşıta fundamantalist görüşün
iktidar olabildiğini, bu iktidara son veren koşulların oluşturulabilmesi için büyük ve
olağanüstü bir karşı çaba gereği doğduğunu ve sonucunda dış ülke otoriteler ile yerli
işbirlikçilerinin tarih önünde "sivil darbe tezgahı", "Türk Silahlı Kuvvetleri dayatması" olarak
tanımlama cüretini gösterebildikleri 28 Şubat sürecinin yaşandığı belirtilmiştir.
Devamında siyasi otorite gruplarının çıkarları adma mafya grupları
oluşturduğu, uyuşturucu, silah ve kumarın her dönemde ve her grup tarafından finans kaynağı
olarak kullanıldığı, öte yandan özel sektörün geliştirilebilmesi için gösterilen tüm çabaların
her alanda devlet olanaklarının birer arpalık haline getirilmesi ile sonuçlandığı belirtilmiştir.
Lobinin göstereceği faaliyetler ile daha kolay ve sağlıklı istihbarat toplanacağı,
kontra senaryolar üretileceği, kamuoyunun Kemalist ideolojiye ve ulusal çıkarlara uygun sivil
hareketi sahiplenerek katılımını sağlayabileceği belirtilmiştir.
Lobinin amaçlan arasında etnik-fundamantalist-bölücü-yıkıcı unsur ve
oluşumlar içine çekilmek istenen gençliğin böylece tuzaklara düşürülerek kullanılmasının
önüne geçilmesini sağlayacağı belirtilmiştir.
l/b) "KAPSAM" başlığı altında; Lobinin yapılanması ve tüm faaliyetlerinin mevcut hukuk
platformu içerisinde yapılacağı, lobinin her girişiminin kendi içinde oluşturulan hukuk birimi
tarafından yasal koşullara uyumlu hale getirileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan lobi geniş halk kitlelerine yönelik çalışmalarında özellikle
gençlerin Kemalist ideolojiye ve ülke çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmelerini
sağlamayı tasarladıkları, bu çerçevede üniversite gençliğinin yanı sıra büyük kentlerin
varoşlarında ve güneydoğu Anadolu'da boşluğa sürüklenmiş, sahipsiz gençlerin örgütleneceği
belirtilmiştir.
3) "POLİTİKA" başlıklı 2. bölüm içeriğinde;
Lobi'nin prensibi olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler
içersinde yer almaması gerektiği, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler
düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği
belirtilmiştir.
4) "HEDEF" başlığı altında;
Lobi'nin öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından
kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü artırma çalışmalarına yönelmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu çerçevede ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adma ulusal çıkarları hiçe
sayabilen çok uluslu şirketler ile ortaklan olan güçlü holdinglerin faaliyetlerinin kontrol altına
alınması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma
sağlanabilmesi, yine aynı amaçla bir güvenlik şirketi kurularak iş adamlannm güvenliğinin
sağlanabilmesi ve böylece her alanda kadrolaşma gerçekleştirilebilmesi belirtilmiştir.
Aynca "MAFYA" gruplannm tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli
mevcut gruplann karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına
alınmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
5) "YÖNTEM" başlığı altında;
Lobi'nin prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin içersinde yer almaması, siyasetten
tümüyle uzak bir yapı olarak faaliyet göstermesi gerektiği, aynca tüm çalışma ve
faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınması gerektiği belirtilmiştir.
6) "ORGANİZASYON PLANI" başlıklı 3. bölüm içeriğinde;
Lobi'nin organizasyon planı ve birimlerinin belirtildiği, bu birimlerin ise;
Merkez, ^-"'*~~■*R"*--V,
Araştırma ve Bilgi Toplama, Analiz r
ve i
Değerlendirme,
■*~\
2 ¥} L
{/û ^ -',:: >paa*3^7
Finans ve Ticaret,
Kültür ve Bilim,
Teori ve Senaryo,
İletişim ve Propaganda,
Hukuk,
Uluslar arası İlişkiler olarak belirtilmiştir.
Bu birimlerin yapılanmaları incelendiğinde ise hemen hemen tüm birim
görevlilerinin "ERGENEKON" tarafından atanacağı belirtilmiştir. Bu birimlerin kısaca
görevleri açıklandığı görülmüş, bunlardan birkaç tanesi belirtilecektir.
6/1) "MERKEZ" Başlığı altında;
Lobinin merkezinde görev alması için ERGENEKON tarafından atanmış güvenilir
beş sivil yönetici bulunacağı belirtilmiştir.
6/2) "ARAŞTIRMA VE BİLGİ TOPLAMA" Başlığı altında;
Araştırma ve bilgi toplama departmanı merkez üyelerince seçilmiş bir başkan ve on
kişilik yardımcı kadrodan oluşacağı, bu birimin görevinin ise LOBİ'nin amaçları
doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkez sunmak olduğu belirtilmiştir.
6/3) "ANALİZ VE DEĞERLENDİRME" Başlığı altında;
Analiz ve değerlendirme departmanı bir başkan ve beş kişilik yardımcı kadrodan
oluşacağı belirtilmiştir. Bu birimin görevinin ise elde edilen istihbarat verilerinin analiz
raporlarının hazırlanması olduğu belirtilmiştir.
6/4) "FİNANS VE TİCARET" Başlığı altında;
Finans ve ticaret departmanı bir başkan ve altı kişilik yardımcı personelden
oluşacağı, bu departmanın ticari koşullan yakından izleyeceği ve ticari faaliyet ve yatınm
alanlannı belirlemeden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
6/5) "KÜLTÜR VE BİLİM" Başlığı altında;
Kültür ve bilim departmanı bir başkan ve altı yardımcı personelden oluşacağı, bu
departmanın bilimsel ve kültürel gelişmeleri yakından izlemesi gerektiği belirtilmiştir.
6/6) "TEORİ VE SENARYO" Başlığı altında;
Teori ve senaryo departmanının bir başkan ve beş senaristten oluştuğu, bu
departmanın görevinin ihtiyaç duyulması halinde elde edilen analiz raporlanndan yararlanarak
kontra teori ve senaryolar üretmek olduğu, ulusal çıkarlara aykın teori ve senaryolann
çürütülmesinde belirleyici rol oynadığı, kültürel bilimsel senaryo kurgulan ile kamuoyunun
ojite edilmesinin önüne geçecek argümanlar ürettiği ve medya kuruluşlannın yönlendirme
çalışmalanna katkıda bulunduğu belirtilmiştir.
7/7) "İLETİŞİM VE PROPAGANDA" Başlığı altında;
İletişim ve Propaganda departmanının bir başkan ve beş yardımcıdan oluştuğu, bu
departmanın görevinin, amaçlara uygun olarak medya kuruluşlanm bilgilendirmek,
yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmak görevinin olduğu, aynca faaliyetlerde
amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalannı
yürüteceği belirtilmiştir.
/ "s&fefU - ■SV&^T^^
toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan "LOBİ" dokümanının 4) "HEDEF" başlığı
altında; "MAFYA" gruplarının tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut
grupların karşısına yeni ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının
sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanında belirtilen bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için "MAFİA"
isimli doküman çalışmasının yapıldığı, bu dokümanda Mafyanın kısa tarihçesinden
bahsedildiği ve Türkiye'de Mafyanın yeniden yapılandırılmasının ne şekilde olması gerektiği
anlatılmıştır.
"MAFİA" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
"SUNUŞ" başlığı altında;
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın bütün ülkelerindeki organize suç
örgütlerindeki sayısal patlamaların birçok bağımsız araştırma komisyonlarının araştırmasına
konu olduğu ve bu araştırmalar sonucunda ortaya konan bilimsel ve kriminal raporlarında
sonuç olarak;
Tüm ülkelerdeki organize suç örgütlerinin "state organized erime" yani devletçe
örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu tür suç örgütlerinin ortaya çıkış sebepleri olarak sosyal, ekonomik, siyasal,
toplumsal vb. sebeplerin ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı, bu sebepler arasında en önemli
etkenin ülkelerin sahip oldukları farklı etnik grupların varlığı olarak gösterildiği, mafyanın
yani organize suç örgütlerinin finansal kaynağını ise NARKO/EKONOMİ/POLİTİK unsurun
oluşturduğu belirtilmiştir.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sorununun MAFİA oluşumlarının
kökünün kazınması olmadığı, asıl sorunun emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşıyla
başlayan ve halen sürmekte olan "entrika savaşlan" olduğu, bu savaşı sürdürürken
Türkiye'deki mevcut tüm oluşumların teker teker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi,
deneyimli grup ve liderlerinin tasfiye edilirken onlardan azami ölçüde yararlanılması ve
narko/ekonomi/politik yapının 21.yüzyıla uygun ve sağlıklı bir biçimde yeniden
yapılandırılarak şifrelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
it -- '^T^^ır^
3^&
Pentagon'un MAFİA'nm şifresini çözdüğü, bir yandan MAFIA'yı çökertip yok etmek
için çaba gösterirken, diğer taraftan da kendi elleriyle yepyeni bir MAFİA lideri oluşturduğu
ve ulusal çapta örgütlediği, özellikle 2.Dünya Savaşında bu MAFİA örgütünden her alanda
büyük ve sayısız yararlar elde ettiği belirtilmiştir.
Pentagon Komünizme karşı giriştiği savaşta NATO şemsiyesi altında yer alan tüm
ülkelerde oluşturulan ve adına "GLADİO" denilen yapılardan çok iyi bir şekilde yararlandığı
belirtilmiştir.
"MAFİA = ETNİK TERÖR" başlığı altında;
MAFİA'nm şifresini çözen Pentagon'un, etnik terör örgütlenmesinin temellerini
Amerikan MAFİA'sıyla attığı, tüm dünya ülkelerinde MAFİA oluşumları içinde yer alan
üyelerin etnik gruplardan seçildiği, süreç içinde güçlenen MAFİA liderinin mensubu
bulunduğu etnik yapının efsanevi halk kahramanına dönüştüğü ve MAFİA grubunun bir anda
etnik terör örgütüne dönüştüğü belirtilmiştir.
Yahudi MAFİA liderlerinin, Arap Filistin topraklan üzerinde kurmaya çalıştıkları
İsrail devletini koruyabilmek için Filistin Halk Kurtuluş Ordusu lideri Yaser ARAFAT ile uzun
süreli bir danışıklı dövüş oyunu kurdukları ve etnik terörün yeşertilebilmesi için gerilla
kamplarının kapılarını etnik gruplara açarak destek verdikleri belirtilmiştir.
* ■
N
3£2 ', •:--
^*? • ."
"KİM" gibi isimlerle yayınlanmaya başladığının belirtildiği ve ülkemizde yayınlanan haftalık
dergilerden bahsedildiği,
Yayınlanacak olan dergininin ilk bir yılının kendisini kamuoyuna kabul ettirmekle
geçeceği, bu sürecin çok önemli olduğu, hiçbir konuda aksaklığa izin verilmemesi gerektiği,
zamanında mutlaka bayilere ulaşması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca derginin yayma geçebilmesi için gerekli unsurlann ve derginin tüm
departmanlarının ve departman personelinin unvanlarının ayrı ayrı belirtildiği,
Ayrıca teknik donanımların zemini, kağıt ve baskı kalitesinin öneminden
bahsedildiği, sonuç olarak hazırlanan bu analiz ve proje çalışmasında bir derginin
yaymlanabilmesi için en temel ve en önemli unsurlann ele alındığı, yayınlanması düşünülen
derginin burada ifade edilen hususlar dikkate alınarak yayınlandığı takdirde başansızlık
riskinin tamamen ortadan kalkacağı belirtilmiştir.
Son olarak da "Yayıncılık beyaz kağıdın boyanarak satılması, bir başka anlatımla en
büyük oyunlardan yalnızca birisidir." "Saygılanmızla" yazdığı görülmüştür.
SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ
İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "SECURITY A.Ş." "ULUSLAR ARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ" "İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" yazmaktadır. 3 sayfadan
oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI:
"ERGENEKON'un sivil unsurlann örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2.
Bölüm "HEDEF" başlığı içersinde; insan kaynaklanna dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet
şirketi kurularak güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi, yine aynı amaçla bir
güvenlik şirketi kurularak, iş adamlannm güvenliğinin sağlanması ve böylece her alanda
kadrolaşmanın gerçekleştirilebilmesi belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmesi için de, "SECURUTIY A.Ş.
ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır.
"SECURUTIY A.Ş. ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" İSİMLİ
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
"GİRİŞ" başlığı altında; Terör, şiddet ve MAFYA gruplan karşısında kolluk
kuvvetlerinin yetersizliği ile ortaya çıkan boşlukta hukuksal düzenlemelerle biçimlendirilerek
faaliyetlerinin sınırlan belirlenen güvenlik kuruluşlannm, uluslar arası alanda çok ciddi hizmet
verdiği ve bu hizmetin bedelinin de oldukça yüksek olduğu belirtilmiştir.
"AMAÇ" başlığı altında; güvenlik şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli
olduğu, oluşturulacak güvenlik şirketinin istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış
emekli bir kurmay albayın başkanlığında kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca
emekli istihbarat subaylanndan oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli
emniyet mensuplannm yer almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir
yapılanma ile güçlü bir istihbarat biriminin oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal
olarak "Operasyonal" hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte
olacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında; kurulması planlanan güvenlik şirketinin anonim şirket
olarak faaliyete geçeceği, kurulacak güvenlik şirketiyle hem gelir elde edileceği, hem de
istihbarat verilerinin toplanacağı, gereğinde ise Operasyonel faaliyetler sürdürebileceği
belirtilmiştir.
e$ •» <* *
,* *. - > - v
PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ
PROJESİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "PROTOKOL A.Ş." "ULUSLAR ARASI HALKLA
İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ" "İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" yazmaktadır. 3 sayfadan
oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: ERGENEKON'un
sivil unsurların örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2. Bölüm "HEDEF"
başlığı içersinde; insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet şirketi kurularak
güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi belirtilmiştir.
Örgütün bu amacını gerçekleştirebilmek için de, "PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR
ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır.
"PROTOKOL A.Ş. ULUSLAR ARASI HALKLA İLİŞKİLER ŞİRKETİ PROJESİ"
isimli dokümanın yapılan incelemesinde;
Türkiye'de uluslararası platformda kaliteli servis verebilen ve güvenilir özelliğe
sahip "Protokol Şirketi"nin bulunmadığı, günümüz dünyasında pek çok ülkenin bütçesini aşan
bütçelere sahip dev şirketlerin bulunduğu, bu şirketlere servis verebilen "Uluslararası Halkla
İlişkiler" ve "Protokol Şirketi"nin öneminin kendiliğinden ortaya çıktığı,
Gerek uluslararası gerekse ulusal alanda protokol hizmetlerinin düzenlenmesi
hizmetini üstlenecek olan şirketin, ilk etapta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının "Çay
Bahçeleri" ve "Otopark" işletmeciliği ihalelerini alarak çok kısa sürede ekonomik güç
kazanacağı, bu konuda Ali Müfit GÜRTUNA ile görüşme yapıldığı ve kendisinden gerekli
desteğin sağlayacağı teminatının alındığı,
Uluslar arası Protokol ve Halkla İlişkiler Şirketinin güçlü bir anonim şirket olarak
faaliyete sokulması gerektiği, bu şirketin yönetim kurulu başkanlığına emekli bir kurmay
albayın görevlendirilmesi gerektiği, şirketin kontrol ve faaliyetlerinin ise "Merkez Birim"
tarafından denetlenmesi gerektiği, şirketten elde edilecek gelirin personel ve ofis giderleri
karşılandıktan sonra başkanlık emrine ait olacağı belirtilmiştir.
BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM"
"İSTANBUL/27HAZİRAN 2000-06 OPERASAYON" yazmaktadır. 5 sayfadan oluşmaktadır.
"BİRLEŞİK KOMÜN" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETLE; Söz konusu dokümanın "GİRİŞ" bölümünde; "Ulusal çıkarların gereği olarak
"LOBİ" faaliyet yapılanması içinde yer alması uygun görülen Birleşik Komün adı ile kodlanan
program içersinde yer alması planlanan girişim önerileriniz:
1-Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş. (Secunty A.Ş.)
2-Uluslararası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.
Örtülü faaliyetlerde azami hassasiyet ve dikkatin gösterilmesi esas alınarak süratle,
ciddi ve özenli olarak faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür.
Anılan ticari şirketlerin faaliyete geçmesinin ardından ilk uygulamalar ışığında
"Birleşik Komün" geliştirilerek pek çok alanda özgün yapılanma kazanması
desteklenecektir...." yazdığı görülmüştür.
"GİRİŞİM" başlığı altında;
"1- Uluslar arası Özel Güvenlik A.Ş.
21. Yüzyılda giderek artış gösterecek olaru terör -ve mafya grupları ülkelerin en
önemli sorunları arasında yer alacaktır. Bu nedenie^"Güvenlik Şirketleri" giderek çok daha
büyük önem kazanacaktır. Bilinen bir gerçektir ki özel güvenlik şirketleri istihbarat
birimlerinin arka bahçesi olacaktır........." "Güvenlik Şirketinin yönetim kurulu başkanlığına
istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer
alacak tüm personel subay kadrolarından oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip
kararlanmn gereği olarak şirket personeli içinde Emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer
verilmeyecektir." yazdığı görülmüştür.
"2- Uluslar arası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.
Birleşik Komün faaliyetleri içresinde yer alması planlanan protokol ve halkla
ilişkiler şirketi yatırımcıların henüz çok yabancı olduğu bir faaliyet alanıdır......."
"Giderek önemi artan protokol hizmetleri veren şirketlerin seçiminde doğal olarak en
önemli faktörler arasında her alanda etkin ve dinamik güçlere sahip olma özelliği
aranmaktadır." yazdığı görülmüştür.
Dokümanın son sayfasında;
"Sayın Ali YASAK, Öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşıklarınızın
titiz ve ciddi bir dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz.
Ticari şirket girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur.
Raporlarda yer alan öneriler dayanışma prensipleriyle değerlendirilmiştir.
Özetle ifade edilen hususların dikkate alınması önemle rica edilir. Başarılı
çalışmalarınızın devamlılığını dileriz.
Ekte bilgilerinize sunulan "LOBİ" kodlu doküman "BİRLEŞİK KOMÜN"ün
amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır.
Saygılarımızla. Birleşik Komün." yazdığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME
"SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL
A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ" ve "BİRLEŞİK KOMÜN" isimli
dokümanların yapılan incelemesinden; "SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ"
dokümanlarının Ali YASAK tarafından hazırlanıp örgüte sunulduğu, örgütünde söz konusu
dokümanlarda anlatılan çalışmalarla ilgili "BİRLEŞİK KOMÜN" dokümanı içerisinde
değerlendirme yaptığı ve sonuçtan Ali YASAK'a bilgi verdiği değerlendirilmektedir.
ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" "İSTANBUL/11
TEMMUZ 2000" yazmaktadır. 32 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: ERGENEKON'un
sivil unsurların örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2. Bölüm "HEDEF"
başlığı içersinde; güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi amacıyla bir güvenlik
şirketi kurulması gerektiği, bu güvenlik şirketi ile iş adamlarının güvenliğinin sağlanması ve
böylece her alanda kadrolaşmanın gerçekleştirilebilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlarını gerçekleştirebilmesi için de, "SECURUTIY A.Ş.
ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasının yapıldığı, bu çalışmanın
hayata geçirilebilmesi için de "Özel Güvenlik Şirketleri" dokümanının hazırlandığı
anlaşılmıştır.
"ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN
İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
İlk sayfada özel güvenlik şirketi kanun taşanlarından bahsedildiği ve bu kanun
tasanlannm yazman ekinde olduğunun belirtildiği.,, sSrTliatırmda ise "Öneriniz üzerine
insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım attığı günden bu yana güçlü
ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonlan" oluşturmaya yöneldiği, geri
kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararkjnamamış ülkelerin resmi istihbarat
örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin istihbarat örgütlerine karşı
koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.
Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine
halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı
seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına
uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri,
21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri
kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir.
Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve destek
vermediği proje ve kararlan uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir grup ve hiçbir
örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip olmadığı,
21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği, bunun önüne
geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.
Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konularının politik
ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu belirtilmiştir.
Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşların şemsiye altında toplamayı başaran
süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıkları bir zaman diliminin yaşandığını,
buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat
servislerini amaçlarına uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlarına dönüştürebilmek
için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global
İstihbarat İstasyonlarına dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en yaşamsal ve
kilit noktalarındaki görevleri rejim karşıtlarının işgal edebildiği ve cumhuriyet devrim
ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin üretime katılımını
sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği belirtilmiştir.
Ayrıca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla
komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik
tehditin boyutlarını göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan
ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu
belirtilmiştir.
MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başarıların diğer ülkelerin
istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki
faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça
olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini
Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama
kampanyalan uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı
tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç içerisinde
misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir.
Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başanlı çalışmalara
ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat mekanizması
oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Aynca istihbarat merkezlerinin geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili
bilgiler verildiği anlaşılmıştır.
SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ-ARENADAKİ SANAT GLADIO
SANATÇILAR İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
/'
Dokümanın kapak kısmanda "SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM
DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ" "ARENADAKİ SANAT" "GLADIO
SANATÇILAR" "TÜRK TOPLUM YAPISINDA DEĞİŞİM" "İSTANBUL/10 NİSAN 2000"
yazmaktadır. 33 Sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL
YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde,
2/a) "GENEL" başlığı altında; Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en
önemli unsurların (l)-ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı
istihbarat ve karşı istihbarat çalışmaları olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat
kurumlarının; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlarında yetişkin insan kaynaklarından
yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü,
Resmi istihbarat kuruluşlarımızın entelektüel çevrelere bakış açısını bilen yabancı
istihbarat örgütlerinin ise bu kontra bakış açısından yararlanmayı bildikleri, bu nedenle ülke
insanımızın benimsemediği pek çok aydının dış ülkelerce en büyük ödüllerle onurlandırılarak
bir anlamda Türkiye Cumhuriyetine karşı örtülü bir biçimde dokunulmazlık zırhına
büründürülerek muhalif unsura dönüştürüldükleri, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda
entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklarının istihbarat çalışmalarında
yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.
"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli
doküman da ise sanat, sanatçı ve gazeteciliğin istihbarat faaliyetleri üzerindeki etkileri,
istihbarat örgütlerinin sanat ve sanatçıya bakışı ve Türkiye deki sanat ve sanatçıların dış
ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından nasıl kullanıldığının anlatıldığı, sonuç olarak da
Türkiye de kültür, sanat ve bilim alanda uygulanacak politikaların Hükümet üstü kurumlarca
belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli
dokümanın yapılan incelemesinde; dokümanın (12) ayrı bölümden oluştuğu görülmüştür.
Doküman içeriğinde;
1). GİRİŞ, AMAÇ, KAPSAM başlığı altında;
Ele alman konunun Türkiye'nin ulusal çıkarları ile doğrudan ilişkili olduğu,
böylesine önemli bir konunun şimdiye kadar göz ardı edilmiş olmasının MİT'in üzerine düşen
görev ve sorumluluk alanlarındaki ciddiyeti ile doğrudan ilintili olduğunu, Türkiye'nin sanat
kültür ve bilim alanında geri kalmış olmasının nedenleri, Türk sanatçısının neden dünya
platformunda Türkiye'yi, Türk insanını ve Kemalizmi gerektiği gibi temsil edememiş oluşu,
kuruluş aşamasında demokrasi, insan ve kadın haklarında dünya öncüsü olmayı başaran
Türkiye'nin günümüzde demokrasi ve insan haklan sınavında başarısız ilan edilmesinin
nereden kaynaklandığı gibi konularda bu dokümanın yararlı olacağı, ayrıca psikolojik savaşın
açtığı yaralan ve bunda istihbarat örgütlerinin payını, hedeflenen sanat ve sanatçı olgusunun
araç kılınarak nasıl başarı elde edildiğinin gözler önüne serilmesinin amaçladığı ve çalışmanın
bu amaçla yapıldığından bahsedilmiştir.
2).SANAT, SANATÇI, ENTELEKTÜEL, İLETİŞİM, ORGANLARI VE
GAZETECİ TANIMI başlığı altında;
Sanat, sanatçı, entelektüel, iletişim organlan, gazeteci başlıklannm tanımlanmn
yapıldığı görülmüştür.
3). ATATÜRK VE SANAT başlığı altında;
Atatürk'ün Türk dili ve kültürü ile sanatçılara ne kadar önem verdiğinden
bahsedilerek, Atatürk'ün hiçbir kitabı yasaklamadığı veya. herhangi bir sanat ürününü yok
etmediği, buna karşı CIA güdümündeki MİT'in entrikaları sonucu, hakkında soruşturmalar
yapılan ve öldürülen sanatçı, yazarlardan bahsedildiği görülmüştür.
4). SANAT VE SANATÇILARIN İNSANLIĞA ETKİLERİ başlığı altında; Sanatın insana
insan olma özelliklerini anımsatan ve genişleten, insanı düşünmeye ve yaratıcılığa yöneltmesi
özelliğinden ötürü de modern bilimin doğmasına neden olduğu, ancak Atatürk'den sonra gelen
yönetim kadrolarının uyguladığı yanlış politikalar nedeni ile toplumda yanlış anlamalara
neden olduğu, bunun da Cumhuriyet devrimi ilkelerine ihanet zincirinin önemli bir halkası
olduğu, sanat ve sanatçıların, tüm insanlığı önüne katıp sürüklemeyi başarabilmiş tek bireysel
güç olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
5). İLETİŞİM ORGANLARI VE GAZETECİLERİN TOPLUM İLE DÜNYA
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ başlığı altında;
İletişim organlarının her geçen gün gelişerek yeni teknik özelliklere sahip
olmasından ve "yazı" nm gücünden bahsedilerek, Türk siyasetçisinin "yazı" dan korktuğunu,
çünkü kendisinin iktidardan kopartacak tek gücün yazı olduğunu bildiğini, örneğin yazılı bir
muhtıranın en güçlü siyasinin işini bitirivermeye yeterli olduğu, siyasilerin yaşamlarını idam
sehpasında son noktayı koyanın alın yazısı değil mahkemelerin karar yazısı olduğu, bu
nedenle yazıdan en çok iktidar tahtında oturanların korktuğu, yazının gücünün çok büyük
olduğu,
Cumhuriyet gazetesinin Alman-Nazi istihbarat örgütünün finansal desteği ile
kurulduğu, yine Hürriyet gazetesinin de Mossad bağlantılı olduğu, bu şekilde basının tümü ile
dışa bağımlı Bilderbekciler tarafından rotası çizilen sermaye gurupları ve bunların hizmetinde
ki CIA'mn kontrolü altına girdiği, bu nedenle bağımsız olmadığı ve halkın güvenini
kazanamadığı,
ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin istihbarat kuruluşlannm medyayı
kontrol altına aldıkları, dış istihbarat faaliyet ve operasyonların perdelenmesinde gazeteci
kimlikli ajanları kullandıklarının belirtildiği anlaşılmıştır.
6). SANAT-MEDYA İLİŞKİLERİ VE ETKİLEŞİM başlığı altında; Sanatçı ve medya
organları ile gazeteciler arasındaki farktan bahsedildiği, gazetecinin ölümsüz eserler
yaratamadığı, oysa sanatçının ölümünden sonrada eserleri ile yaşadığının anlatıldığı
görülmüştür.
7). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN SANAT VE SANATÇIYA BAKIŞ AÇISI
başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin bağlı bulundukları siyasi, ideolojik yapısı ve amaçlan
doğrultusunda sanatçıları sınıflandırdıkları, muhalif yada tehlikeli şeklinde tanımlayarak cephe
oluşturdukları, istihbaratçıların muhalif gördükleri sanatçıları izleyerek rapor hazırladıklan,
CIA'mn sanatçılan ve entelektüelleri dünyanın en tehlikeli insanlan olarak tanımladığı,
sanatçının sömürü ve zulme karşı olduğu için CIA gibi istihban örgütlerin de bu yüzden
sanatçıya tepkili yaklaştığı, bu nedenle dünyada bir çok sanatçının faili meçhul bir şekilde
öldürüldüğü,
8). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SANATÇI İLİŞKİLERİ başlığı altında; Sanatçının
yaratıcılığının gücü ve insanlar üzerinde ki etkisinden istihbaratçılann yararlandığı, ülkede
uygulanmak istenilen ideolojik ve siyası amaçlar doğrultusunda sanatçılara eserler yazdırıp
pek çok kitap yayınlatıldığı, bu amaçla çeşitli ülkelerle doğrudan istihbarat örgütlerince
kurulmuş, yayınevlerinin bulunduğu, bu yöntemle toplumların düşüncelerinin değiştirilerek
kendi ideolojileri karşıtı düşüncelerin yok edildiği,
Örneğin Hemingway ve yazar Artur Miller'in FBI ve CIA'ye çalışması gibi
yazarlann kullanıldığı, bu şekilde dünyada kullanılan sanatçı ve yazarlardan örnekler
verildiği, istihbarat örgütlerinin okullarda üniversitelerde, eğitici ve öğrencileri
kullanabildiğinden bahsedildiği anlaşılmıştır. ^ ~- ■» ,-,.
9). TÜRKİYE DE SANAT VE SANATÇfJaşhğı altında;
r:
-j^ğj^t'h^^
Türkiye'de devletin sanatçıya sansür uygulaması nedeniyle bazı sanatçılara yurt
dışında ödüller verildiği, yurt dışında ödül alan sanatçıların dünya çapında evrensel yapıtlar
üretmemelerine rağmen, Kemalist Cumhuriyet rejiminin çok ağır ve yıkıcı biçimde
eleştirdikleri için ödüller aldıklarını, bu kişilerin dış güçlerce ödüle layık görüldüklerini, ancak
Kemalist rejimin aksayan tüm yönlerini görüp objektif biçimde değerlendiren sanatçıların
karalandığını, eserlerinin aşağılandığını, bazı güçlerce bunun özellikle yapıldığını, emperyalist
dış istihbarat örgütlerinin Türkiye üzerinde sanat ve kültür alanında operasyonlar
gerçekleştirdiğinin yazıldığı görülmüştür.
10). MEDYA SANATÇILARI başlığı altında;
İstihbarat örgütleri ile uzlaşma sonucu kurulan Medya sahiplerinin örgütün bağlı
bulunduğu ülkenin ekonomik ve siyasi güç odaklan ile ilişkiye geçirildiği ve böylece istenilen
doğrultuda yayın yapıldığı, ülkede kültür erozyonu yaratılması için, içi boş, vitrini güzel
insanların sanatçı adı altında topluma sunulduğu, bu nedenli insanların da sanatçıya saygı
duymadığının yazıldığı görülmüştür.
11). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN FUHUŞ VE EĞLENCE SEKTÖRÜ
BAĞLANTILARI başlığı altında;
Tüm dünyada fuhuş, eğlence ve gösteri dünyasının, istihbarat örgütlerinin kontrol
alanı içinde yer aldığı, MİT'in bir dönem Türkiye ye gelen yabancı diplomatlara Hatay kadını
temin ettiği, eğlence, fuhuş, gazino dünyasında Ermeni asıllı vatandaşların söz sahibi olduğu,
bununda incelenmesi gereken bir konu olduğu,
Birçok sanatçı hakkında da değerlendirmelerin olduğu görülmüştür.
12). SONUÇ VE ÖNERİLER başlığı altında;
İstihbarat örgütlerinin sanat, sanatçı, medya, gazeteci, eğlence, gösteri ve fuhuş
sektöründen büyük ölçüde yararlandığı, dış istihbarat güçleri ve MİT'in sanatçılar üzerindeki
negatif etkilerinin derhal ortadan kaldırılması gerektiği, kültür, sanat ve bilimin gelip geçici
hükümet uygulamalarına teslim edilemeyeceği, ulusal önem açısından bu alanda uygulanacak
politikaların Hükümet üstü kurumlarca belirlenmesi gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti toprakları,
halkı ve rejiminin korunması ve kollanması görevi Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu gibi,
kültür, sanat ve bilimin korunup kollanması görevini de Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstlenmesi
ve bu amaçla alınan kararlar ile uygulanışını denetim altına alması gerektiğinin belirtildiği
anlaşılmıştır.
MİT & MEDYA VE AJAN GAZETECİLER İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "MİT&MEDYA VE AJAN GAZETECİLER"
"İSTANBUL/ARALIK 2000" yazmaktadır. 43 Sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
"SUNUŞ" başlıklı bölümde;
"Kontr/terör Daire eski Başkanı Mehmet EYMÜR'ün Türkiye'yi terk ederek gittiği
Amerika Birleşik Devletleri'nde, internette kiraladığı ve "atin" kodlu sitede yer verdiği
bilgilere göre; MİT'in en önemli haber ve bilgi kaynağı Türk Medyası idi. Eymür'ün iddiaları
arasında MİT elde ettiği istihbarat verilerinin %85'ini Medya'dan elde ediyordu (!) Bu çok
hayret verici bir bilgiydi ve internet üzerinden dünya kamuoyuna duyuruluyordu." yazdığı,
devamında ise "MİT'çi Gazeteciler" hakkında medyada çıkan haberlerden bahsedildiği
görülmüştür.
Devamında ise "MİT'in en önemli haber kaynağı olarak, medyanın gösterilmiş
oluşuyla, basın mensupları ve Türk basını zan altına sokulmuştur. Türk gazeteciler, yurt içinde
terör örgütlerine, dış ülkelerde ise; istihbarat servislerine hedef gösterilmiştir.
Gelecek zaman dilimlerinden Türk basınında^ideolojik görüş farklılıkları nedeniyle
bazı gazetecilerin^birbirlerini yıpratmaya yönelecekleri; objektif habercilik ilkesine bağlı
kalan birkaç dürüst ve onurlu gazeteci ve araştırmacı yazarın enterne edilebilmeleri için, bu
yöntemle hedef haline getirileceği günler yaşanması kaçınılmaz bir gelişme olacaktır." yazdığı
görülmüştür.
Yazının başka bir bölümünde ise "Türkiye, Sabahattin Ali'nin günahsız ve suçsuz
yere öldürülmüş olmasını hiçbir zaman unutmamıştır. Bu cinayetin MİT'e ait olduğu ise tüm
dünya tarafından bilinmektedir. Abdi İPEKÇİ, Çetin EMEÇ, Uğur MUMCU gibi isimlerin
faili meçhul cinayetleri üzerinde de MİT gölgesi olduğu ve bu gölgenin ortadan
kaldırılmasının gerekliliği bilinen gerçekler arasındadır. MİT, kurduğu baskı yöntemleri
sayesinde gazetecilerle geliştirdiği girift ilişkiler sonucu kontrolü yitirmeye başladığında, kanlı
suikast tabloları sergilemesi düşündürücü ve sakıncalıdır." yazdığı görülmüştür.
"Hükümetler iş başına geldiklerinde ilk iş olarak MİT'i araç olarak kullanıp basm-
yaym organlan üzerinde çeşitli baskı yöntemleri uygulayarak kontrol altına almaya
başladıklan artık kanıksanmış bir gerçektir. Bu uygulamalar, hükümete yaranma yansı içinde
olan MİT yönetim kadrolannm sürekli biçimde basm-yaym organlannı denetim, kontrol ve
yönlendirme çabalanna koşullandırmıştır. Bu koşullanma soncunda ulaşılan son noktada,
basm-yayın organlannm kadrolan, MİT üst düzey yöneticileri tarafından uygun görülen
kişilerden atanma yoluyla gazeteci prototipleri yaratılması aşmasına gelinmiştir.
Günümüz Türkiye'sinde, MİT'in onaylamadığı hiçbir kimsenin medya patronu
olması ve ayakta kalabilmesi mümkün değildir. MİT'in onaylamadığı hiçbir basılı yayının
-mevcut yasalara karşın - ülke çapında dağıtımı gerçekleşmemektedir. Ve yine MİT'in
onaylamadığı hiçbir yazann kitabı yayınevlerince basılamamakta, basılmış olsa bile dağıtımı
gerçekleştirilmemektedir." yazdığı görülmüştür.
"SUNUŞ" bölümünün son paragrafında ise; "Haber ve gazetecilik 1990 yılında
tümüyle ceset haline dönüştürülmüştür. Medyada piyasa ekonomisi kararlar vermeye başlamış
ve haber tüm özelliklerini yitirerek ürün haline dönüştürülerek pazarlamaya başlanmıştır.
Medya organlan ustalıkla habercilikten kopartılarak kitlesel terapiye koşullandınlarak,
toplumdan gerçeklerin gizlenebilmesi amaçlanmış, böylelikle ulusal basm-yaym organlan bir
anlamda kitlesel imha silahı haline getirilerek, toplum çökertilmiştir. Saygılanmızla," yazdığı
görülmüştür.
"MEDYA" başlığı altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu,
Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazetelerin sahiplerinin yazıldığı,
"MEDYA PATRONLARI" başlığı altında; "Erol AKSOY ve Bekir KUTMANGİL" isimli
şahıslar hakkında aynntılı bilgilerin verildiği,
Bekir KUTMANGİL hakkında "Dikkat çeken bir başka konu da Bekir
KUTMANGİL'in MİT tarafından desteklenerek türetilen MAFİA/İşadamı prototipleri
arasında yer almasıydı.
"BAZI GAZETECİLER NEDEN CEZAEVİNDE? Yazar ve gazeteci olmanın yolu
cezaevinden geçiyor!" başlığı altında; Türkiye'de 55 gazetecinin hapiste bulunduğundan
bahsettikten sonra "Türkiye'de yazar ve gazeteci olmanın yolu cezaevinden geçiyor. Kamuoyu,
yazdığı kitaplardan ötürü cezaevine girmeyi başaramayan bir yazan başansız olarak
değerlendiriyor...." "Yazdığı haberden ötürü mahkemede yargılanmamış, hapse girmemiş
gazetecilerin Türk kamuoyu üzerinde hiçbir etkinliği olmuyor. Hapiste yatan bir gazetecinin en
küçük bir demeci dahi kamuoyunu etkilemeye yeterken, her gün televizyon yıldızına
dönüşmüş gazetecilerin kamuoyu üzerinde hiçbir etkisi olmuyor." "....Medya patronlanna gizli
güçlerce yapılan uyanlar sonucunda yazı yazması istenmeyen gazeteciye iş verdirilmiyor.
Böylece halka gerçekleri yansıtan pek çok dürüst gazeteci susturulmuş oluyor." yazdığı ve
çeşitli köşe yazılanna yer verildiği görülmüştür.
"CAN DÜNDAR'IN FİYATI" başlığı altında; Baha KIVANÇ'm bir köşe yazısından
alıntı yaptıktan sonra "İkinci Cumhuriyetçiler arasmdjuyp-.jılan isimlerden birisi olan Can
DÜNDAR, Londra İstihbarat servisi ile MİT'e yıllazejfhızmet veren Mehmet Ali BİRAND'm
yetiştirmesidir. Dündar, zaman zaman Yaşar KEMAL ve Ahmet ALTAN gibi isimlerin de
uydusu olarak kariyer yapmaya çalışırken zigzaglar çizmesiyle de dikkat çekmektedir."
yazdığı görülmüştür.
Akabinde "FEHMİ KORU" başlığı altında; şahıs hakkında çeşitli bilgilerin verildiği,
Fehmi KORU'nun Taha KIVANÇ, Bülent ŞİRİN gibi isimlerle çeşitli gazeteler yazılar
yazdığından bahsettiği görülmüştür.
Ayn ayn başlıklar halinde "Emine Özkan ŞENLİKOĞLU" "Tuncay ÖZKAN"
"Cengiz ÇANDAR" isimli şahıslar hakkında bilgiler verdikten sonra, "Günümüz
Türkiye'sinde kayıt dışı binlerce dolarlık maaş zarflannı kabul etmeyi içlerinde sindirebilen,
görkemli yalı veya çiftlikte yaşam sürdüren hiçbir gazetecinin dürüstlük ve onurdan söz
etmeye hakkı olamaz. Çünkü, kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, kayıt dışı ödenen ve dolar
olarak aldıklann maaşlann kaynağı kara/paradır. Yani kayıt dışı ekonomiden gelen paradır. Ve
bu portelerin gazeteci sıfatını kullanmaya da haklan olamaz. Çünkü, gazeteci değillerdir ve
gazeteciliği bilmedikleri, yaptıklan yayınlarla belirlenmiştir. Bunlar yalnızca prototip
portrelerdir. Türk basın tarihi bu portrelerden gazeteci olarak söz etmeyecektir." yazdığı
görülmüştür.
"ARAŞTIRMACI GAZETECİ PROTOTİPLERİ" başlıklı bölümde; "... Burada
işaret edilmek istenen MİT'in kontrolünde gelişip dal budak salan çeşitli güç odaklan ile yine
MİT'in kontrol ve yönlendirmesinde yaşam bulan medya odaklan ile yine MİT'in kontrol ve
yönlendirmesinde yaşam bulan medya içinde yaratılan ayncalıklı ve gazetecilik mesleğiyle
hiçbir ilgisi olmayan gazeteci prototipleridir. Bu prototiplerin önce gazetecilik mesleğine
verdikleri, sonra da topluma yansıttıklan zarara dikkat edilmesi ulusal çakırlar gereğidir. Bu
vahim durumun ortadan kaldmlması esas amaç edinilmelidir."
"Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde Uğur MUMCU ile birlikte çalışan Tuncay
ÖZKAN'm yeterli deneyim ve birikimden yoksun olmasına karşın, Türkiye'nin en büyük ve
etkin yayın organlan arasında yer alan Kanal - D televizyonunda haber genel yayın
yönetmenliğine atanması oldukça düşündürücüdür. Tuncay ÖZKAN, hangi kanlı tablonun
oluşumuna verdiği katkılarından ötürü hak etmediği bu kilit noktaya atanmıştır? İşin çok daha
tramvatik yönü Özkan'ın sürekli olarak Uğur MUMCU cinayetinin aydınlatılması yönünde
yayınladığı spekülatif haberlerdir. Bunu haberi yapmasmdaki neden hangi endişelerden
kaynaklanmaktadır? Tuncay Özkan, Mumcu ailesi ile neden bu denli içli/dışlı olma gereği
duymaktadır? Sorulanna Özkan'ın verebileceği hiçbir yanıt olmayacağı kesinlik kazanmıştır."
yazdığı görülmüştür.
Metnin sonunda ise birçok tanınmış gazetecinin isimleri karşısında
değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür.
"SONUÇ" başlığı altında ise;
"Hazırlanan bu çalışma Türk medyasının bugününü gözler önüne sermeyi
amaçladığı gibi ulusal çıkarlann korunması için gerekli önemlerin ivedilikle alınmasının
nedenli gerekli bir zorunluluk olduğunu da işaret etmektedir.
Gazetecilik mesleğini, meslek ilkeleri ve oluruna yakışır hale getirmek öncelikle
gazetecilerin görevi olmalıdır. Ancak, ulusal güvenlik sorunu haline gelen medya yapılanması
ve gazeteciler hakkında gerekli işlemlerin yapılması, Kemalist Cumhuriyet Devrimlerinin
korunabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ulusal güvenliğinin sağlanabilmesi ve toplumsal huzurun
korunabilmesi açısından müdahaleyi zorunlu ve kaçınılmaz kılmaktadır.
Türkiye'nin 21. yüzyıl dünyasında şuan sahip olduğu Ulusal medya kuruşlan içinde
yer alan ajan gazeteci protipleri ile dış dünyada sorunlannm üstesinden gelebilmesi olanaksız
olduğu gibi, kendi içinde de ekonomik, soysal, kültürel ve toplumsal istikran koruyabilmesi
gerçekçilikle bağdaşmayacak bir beklentidir." yazdığı görülmüştür.
JİTEM'Cİ VE MİT'Cİ GAZETECİLERİSİN DOKÜMAN
^p^v-e^^
Ayrıca dış güç odaklarının bu gerçeği görmezden gelmeyecekleri, Türkiye'nin de bu
gerçeği görmesi ve gereğini yerine getirmesinin yaşamsal ve kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu
belirtilmiştir.
Dinamik adı verilen bu çalışmada Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik
unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlarına uygun doğrultuda
değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı
boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullarında rejim düşmanı haline
dönüştürülen ve Ülkü Ocakları'nm etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi
hedeflendiği,
Ayrıca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan
örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik
yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Ayrıca Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkanı olduğu C.H.P.'nin ne yazık ki işlevini
yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma zamanının
geldiği belirtilmiştir.
"DÜNYANIN BEŞ KAPISI" başlığı altında;
İnsanlık tarihi incelendiğinde dünyanın 5 önemli kapısının olduğu, bunların ise
Kudüs, Londra, Paris, Moskova ve New York olduğu, bu kapıların önem sıralamasının zaman
zaman değiştiği, fakat her dönemde Kudüs'ün dünyanın merkez kenti olduğu, bu nedenle
Ulusal Gençlik Hareketi çatısı altında faaliyet gösterecek olan çeşitli derneklerin dünyanın bu
5 önemli kentinde kurulması gerektiği, ayrıca Türklerin yoğun olarak yaşadığı Avrupa
ülkelerinde de açılması gerektiği belirtilmiştir.
"İDEOLOJİK VE SİYASAL AMAÇLI YOZLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİ" başlığı
altında;
İdeolojik ve siyasal amaçlı toplumun yozlaştırma girişimlerinin ilk basamağının
kültürel alan olduğu, özellikle medya aracılığı ile kültürel ve ahlaki değerlerin toplum
hafızasından silindiği ve yerine "yükselen değerler" ile "köşe dönüşücülük" anlayışının
yerleştiği,
Bu nedenle toplumun kültürel ve ahlaki değerlerinin alt üst edilmesinin önüne
geçilmesi gerektiği, ulusal üretime katkıda bulunan Kemalist iş adamları ile yeni istihdam
alanları oluşturmayı çaba gösteren genç girişimcilerin "Ulusal Güç Birliği" ve "Kuvayı
Milliye Cephesi" çatısı altında birleşen Kemalist gençler tarafından manevi anlamda
desteklenmesi gerektiği belirtilmiştir.
"MİLLİ MÜCADELE ÖRGÜTLERİ" başlığı altında;
Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve tam bağımsız bir ülke
yaratılması için, "Kemalist Örgütler"in oluşturulması ve ulusal gençliğin bu Kemalist ideoloji
içersinde toplanması gerektiği belirtilmiştir.
Devamında Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatabilmek için çeşitli örgütsel çalışmalar yaptığı,
bu örgütsel çalışmalardan özetle bahsedileceği, ayrıca Atatürk'ün örgütsel çalışmalarının
karşısında da kurulun örgütler olduğu, bu örgütlerden de bahsedileceği belirtildikten sonra
"Türk Ocağı" "Doğu Cephesi Grubu" "Karakol Grubu" "Kuvayı Milliye (Ulusal Güçler)"
"Kuvayı Seyyare" "İngiliz Muhipler Cemiyeti" "Kuvayı İnzibatiye" vb. şeklinde başlıklar
altında bu oluşumlardan bahsedildiği görülmüştür. "ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı
altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite
gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç Birliği"ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite
gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler '-tarafından kontrol altına alınmaya
çalışıldığı, A. , . ,
Türkiye'nin 1950'lerden itibaren Atatürk devrimlerinden çok önemli ödünler
verildiği, emperyalizmin ve gericiliğin birçok alanda güç kazandığı, 28 Şubat 1997 günü
yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu, YÖK'ün kısmen de olsa
fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya koymasının olumlu
gelişmeler olduğu, bunların yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin irticanm kalelerine
dönüştüğü, oysa ki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının uygulandığı kültür ve bilim
kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu
belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında;
Bu çalışmada temel amacın "Ulusal Güç Birliği" merkezli Kemalist örgütlerin
sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemini ve gerekliliğini dile getirdiği, 21. yüzyılda
Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinim
olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata
geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
DİNAMİK ANTİ/TEZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu Doküman Şüpheliler Ümit OĞUZTAN ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "DİNAMİK ANTİ/TEZ" "İSTANBUL/9 ARALIK
2000" yazmaktadır. 6 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; Kemalist model: "Ulusal Gençlik
Hareketi" isimli çalışmanın "Dinamik" adıyla tanımlandığı, 29 Ekim 2000 tarihli bu
tez çalışmasının Doğu PERİNÇEK'e iletildiği, Perinçek tarafından kaleme alman ve "Ulusal
Gençlik Birliği Üzerine Görüşler" adıyla ileri sürülen düşüncelerin objektif olarak
değerlendirildiğinde örtülü "Anti/Tez" niteliği taşıdığı ve bu çalışmanın Doğu PERİNÇEK
tarafından kaleme alınarak dile getirilen "karşı düşünceler"e ilişkin görüşleri içerdiği
belirtilmiştir.
Perinçek'in dinamikte net olarak dile getirilen konulan, kavram kargaşası
varmışçasma eleştirdiği, Perinçek'in ulusal gençliği tekeli altına aldığı ve yıllarca kendi
istemleri ve görüşleri doğrultusunda örgütleyerek politika ürettiği, eylemler gerçekleştirdiği ve
böylece bugünlere gelebildiği, ulusal gençliğin örgütlenmesi Perinçek'in kontrolü dışında
gelişir ise Perinçek efsanesinin son bulacağı, bunu bildiği içinde "dinamik" adı verilen
projenin hayata geçirilmesinden endişe ettiği, bu nedenle "dinamik" çalışmasını eleştirdiği,
Doğu PERİNÇEK'in neye mal olursa olsun ulusal gençlik enerjisi üzerinden iktidara
gelmeyi hedeflediği, iktidara gelmesinin ardından Kemalist Cumhuriyet devrimlerinin
Marksistleştirilmesi aşamasına gelinmiş olacağı,
Doğu PERİNÇEK'in "Cumhuriyet Devrimi İktidarı Projesi" ve "Devletin Yeniden
Yapılandırılması" projeleri ile hedeflerine ulaşmayı amaçladığı,
Hiçbir oluşum ve gücün Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet devletini yeniden
yapılandıramayacağı, bir devletin yeniden yapılandınlmasınm o devletin mevcut rejiminin
değişmesi anlamına geldiği belirtilmiştir.
GENEL YAPI İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilmiştir. Dokümanda kapak kısmı
bulunmayıp "GENEL YAPI" başlığı altında hazırlanan bir yazı metnidir. 5 sayfadan
oluşmaktadır.
"GENEL YAPI" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE
ÖZETELE; Kemal ÖZDEN isimli şahıs tarafından kaleme alınarak, ADD'nin içinde
bulunduğu mevcut durumunu belirtir bir rapor niteliği taşıdığı anlaşılan söz konusu
dokümanın yapılan incelemesinde; s**'""" ~" --
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) nin Türkiye'nin en büyük demokratik kitle
örgütü olduğu, büyük kentlerin tamamında şubelerinin olduğu, Cumhuriyetin temel
değerlerinin savunulması ve irtica ile mücadelede 'Halk evleri' tarzı bir misyon yüklenen tek
mekanizma olduğu belirtilmiştir.
"DURUM" başlığı altında;
Derneğin bu misyonunu kuruluşunun ilk zamanların da layıkıyla yerine getirdiğini
ancak; irtica ile mücadele de Anıtkabir'e milyonları yönlendirebilen, mitingler düzenleyen
ADD'nin son iki yıl içerisinde üzerine bir şal örtüldüğü,
Özellikle son genel kurul toplantısı sonucu yönetime geçen kadronun bulunmuş
olduğu görevin işlevini anlamadığı ya da farklı bir şekilde anladığı, aynı ekibin son derece dar
grupçu bir tarzda kendini tekrar yönetime getirecek naylon şubeler inşa ettiği, direnen
yurtsever üyeleri dernek üyeliğinden atmak için en ufak bahaneyi değerlendirdiği ancak tüm
bu baskı, yıldırma ve kıyıma rağmen, ADD'yi ADD yapan devrimci yapılanmanın direndiği
belirtilmiştir.
"NE YAPILABİLİR, NE YAPMALI" başlığı altında;
ADD'nin bugünkü yönetimden kurtulması gerektiği, Kemalist bir yönetime
kavuşturulmasının hayati önem taşıdığı, 28 Şubat çizgisinin kamuoyunda güçlü kılınmasında
ADD'nin başarılı ve etkin yegane güç olduğu, Cumhuriyeti ayakta tutmak için "TSK'nm
masanın bir ayağı, diğer ayağının ise güçlü ve etkin ADD yönetimi" olacağı, çünkü TSK
bünyesiyle anlaşmazlık halinde olan bir ekibin ADD'de başarılı olmasının beklenemeyeceği
belirtilmiştir.
"ÜSİAD-SAYIN KEMAL ÖZDEN-Rumeli CD. No:5/2
Şişli/Nişantaşı/İSTANBUL" başlığı altında;
Yazının bir önceki "genel yapı" isimli dokümana cevap niteliğini taşıdığı ve "Sayın
Kemal ÖZDEN" hitabıyla başlayarak, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin faaliyetlerinin özellikle
dış istihbarat örgütleri ile mevcut rejime karşı yıkıcı/bölücü grupların dikkatini çektiği, bu
nedenle emperyalist güç odaklarının hedefi haline getirildiği belirtilmiştir.
Bahsedilen bu durumun kaçınılmaz ve doğal bir gelişme olduğu, emperyalist güç
odaklarının Türkiye üzerindeki tarihsel "kin"i hiçbir zaman son bulmadığı,
Psikolojik savaşın en ucuz, en etkin ve başarıya ulaştıran en kısa yolunun sivil
toplum örgütleri olduğu, bu nedenle Türk kamuoyundaki Kemalist prensip ve düşüncelerine
sahip kişilerin ADD çatısı altında yoğunlaştığı, bu durumun son derece sevindirici ve onur
verici olduğu,
Bu nedenle ADD yönetim kademelerindeki şahsiyetlerin, vizyona yansıyan değil
gerçek portrelerinin önem arz ettiği ve bu yapı içerisinde provokatör yapılanmalara asla izin
verilemeyeceği,
Bu nedenle ADD Genel Kurul delegelerinin viCDanen sorumlu oldukları gibi hukuk
platformunda da sorumlu oldukları, yönetimden doğan rahatsızlıklara yol açan uygulamaların,
delegelerin "sorgulama" nosyonundan yoksun olmalarından kaynaklandığı,
Diğer taraftan ADD içindeki muhalefetin sevindirici olduğu, ancak muhalefetin
yönetim üzerinde etkin olabilmesi için "re/aksiyoner" özelliğine sahip olması gerektiği,
ADD'nin kuruluş aşamasından günümüze kadar tüm faaliyetlerinin sanıldığının
ötesine büyük bir dikkat ve ciddiyetle izlendiği, bundan sonraki çalışma, yöntem ve
amaçlananların kaçınılmaz olarak izleneceği ve gereğinin yerine getirileceği belirtilmiştir.
USİAD ULUSAL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak
kısmında "USİAD" "ULUSAL SANAYİCİ VE- -İŞ ADAMLARI DERNEĞİ"
"İSTANBUL/12. NİSAN 2000" yazmaktadır. 6 sayfedan-oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının 4/b) "GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında;
İstihbarat örgütleri para politikalannın türlü senaryolan ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla
devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur
bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşullann gereği olarak
ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına
alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanının 4) "HEDEF" başlığı altında; Lobi'nin öncelikle ticari şirketler
aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü
artırma çalışmalanna yönelmesi gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmek için "USİAD" isimli sivil toplum
örgütünü kontrol altına almaya çalıştığı, bu nedenle de "USİAD" isimli doküman çalışmasını
yaptığı anlaşılmıştır.
"USİAD" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE; "GİRİŞ" başlığı altında;
Söz konusu çalışmanın Ulusal Sanayici ve İşadamlan (USİAD) adlı sivil toplum örgütünü
konu edindiği,
USİAD'm Kemalist ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda oluşturulan bir dernek
olduğu ve işadamlan Mümtaz ZEYTİNOĞLU ile Murtaza ÇELİKEL'in öngörülerinden
yararlanıldığı belirtilmiştir.
"AMAÇ" başlığı altında;
USİAD'm, global fmans kaynaklannm, ulusal üretimi önce kilitleyip ardından da
tümden işlemez ve başansız kılma hedefinin karşısında, yeni bir güç olarak çıkartılmaya
çalışıldığı belirtilmiştir.
Henüz kuruluş sorunlannı tam anlamıyla aşamamış olmasına rağmen USİAD'm
"yerli malı" üretimi ve kullanımı mesajından yola çıkarak girişimlerde bulunmuş olmasının
ayn bir önem ifade ettiği,
İlerleyen bölümlerde Türkiye'nin sanayi alanındaki birçok oluşum ve örgütlenmenin
çeşitli bürokratik ve siyasi engellerle karşılaştığı, dış güç odaklannın baskılan sonucu
uygulanan ulusal çıkarlara tümden aykm tanm, sanayi ve üretim yapılanmalannın ülkeyi
"montaj sektörü" konumuna getirdiği,
Tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında USİAD'm yerinde ve gerekli bir adım attığı,
bu anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerektiği
belirtilmiştir.
"SORUNLAR" başlığı altında;
USİAD'm en önemli ve en büyük sorununun, mevcut ekonomik yapı içinde diğer
sanayici ve işadamlan örgütlerine karşı sergilediği farklı söylem ve ideallerinden dolayı
girişimlerinde karşılaştığı engeller olduğu,
Medyanın USİAD karşısında patronlannm, çıkar ve taleplerine uygun hareket ettiği,
ancak yeni bir örgütlemenin (USİAD) çıkar odaklannın ve illegal çevrelerin hedefi haline
geldiği,
Amaçlar ve ilkeler doğrultusunda hareketle kuruculan derneğe "ulusal" adı verilmesini
uygun gördüğü, ancak ülkede ve dünyada yaratacağı etkinlik göz önüne alındığında
bürokratik engellerle karşılaşacağı belirtilmiştir. "SONUÇ" başlığı altında;
USİAD'm faaliyetlerini ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmesi, sorunlanna
çözüm yollannm tespit edilmesi, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve
işbirliğinin sağlanması gerektiği,
İlişkinin "örtülü" bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinin ülke
çıkarlan adına yararlı olduğu görülen USİAD'm göstereceği^ performansın aynı zamanda
ekonomik alandaki aksiyonlar karşısında reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Özellikle hükümetlerin dış güç odakları ile ilintileri ve uğradıkları baskılar
sonucunda, ülke çıkarlarına aykırı karar almaları ve bu kararların uygulanması karşısında
USİAD'm varlığının ayrı bir önem taşıdığı,
Ayrıca USİAD'm Türkiye'deki fundamentalist ekonomik açılımlar karşısında
ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli rol üstlenmesinin
uygun görüldüğü belirtilmiştir.
PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ İSİMLİ
DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele
geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ
OPERASYONLARIN TASFİYESİ" "KÜRT HAREKETİ VE TÜRK - KÜRT KARDEŞLİĞİ"
"İSTANBUL /1 MAYIS 2000" yazmaktadır. 15 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör
olacağı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, gereğinde "NAYLON
TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat
örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
"PANZEHİR" isimli dokümanda ise; Abdullah OCALAN'm tutuklu bulunmasından
faydalanılabileceğinden bahsedildiği. "OPERASYON" başlığı altında da Abdullah
OCALAN'm yargı sürecinde gerçekleştirilebilecek operasyonun temel amacının PKK yönetim
kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplanndan seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subaylann atanmasından ibaret
olduğu ve aynı uygulamanın HADEP kadroları için de gerçekleştirilebileceğinden bahsedildiği
görülmüştür.
Bu nedenle "PANZEHİR" isimli dokümanın, "ERGENEKON" dokümanında
"TERÖR" başlığı altında gösterilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için yapılabilecek
çalışmalan açıklamak amacıyla düzenlendiği değerlendirilmektedir.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE: "1) AMAÇ VE
KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı İmparatorluğu ve
Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve parçalanışı döneminde, ayn
ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıklan, Kıbns Banş Harekatı sırasında
ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun kuyruklar oluşturduğu,
Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde
bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalanm sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin
Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF
MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.
"2) EMPERYALİZMİN ETNİK / AYRILIKÇI TERÖR SAVAŞI" başlığı altında;
Emperyalist güçlerce uzun yıllar sürdürülen sinsi ve inatçı çalışmalar sonucunda, PKK terör
örgütünün oluşumunun sağlandığı ve böylelikle bir "Kürt Hareketi"nin sahneye konduğu,
Emperyalist güçlerin PKK terör örgütü taşeronluğunda, önce Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'ni bölmeyi, daha sonra da yıkmayı planladığı, fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin
gösterdiği direncin emperyalist güçleri hayal kınklığma uğrattığı belirtilmiştir.
"3) KUZEY IRAK VE KUKLA KÜRT DEVLETİ" başlığı altında;
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya, Türkiye'de
sahnelenen etnik/aynlıkçı programa destek verdikleri, bu destekler sonucu PKK terör
örgütünün oluştuğu, geliştiği ve sonuçta "Siyasallaştmlmakistenen Kürt
ortaya çıktığı, Hareketi" sorununun
/^ *?& ^^~~~
Ortaya çıkan tabloda, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt devleti oluşturularak ABD ve
AB'nin çıkarlarına hizmet edecek bir üs oluşturma çabası olduğu, böylelikle Avrasya bölgesi
yer altı kaynaklarının ele geçirilmesinin hedeflendiği belirtilmiştir.
"4) DEMOKRATİK CUMHURİYET PROGRAMI" başlığı altında; Türkiye'yi parçala ve böl
taktiği ile parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk hedeflerinin Türk Kültürü olduğu,
süreç içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin emperyalizmin ülke içersindeki
istihbarat, provokasyon ve terör bürolarına dönüştüğü,
2000 yılında CHP'nin "Demokratik Cumhuriyet Programı" ile CHP-PKK ittifakının
aynı şeyler olduğu, burada satır arasında ikinci Cumhuriyet programının amaçlandığı
belirtilmiştir.
Bu nedenle Türkiye'nin yıllardır savaş verdiği cephelerde, yasal siyasi partilerin ya
da hükümetlerin alacağı kararlarla savaşın kazanılmasının mümkün olmadığı,
Milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması her ne kadar halkın kendisine emanet
edilmiş ise de; siyasi kadrolar, bürokratlar ve teknokratlara emanet edilmeyecek kadar önemli
ve kutsal olduğu, bu kutsal emanetin korunması görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk
Gençliğine emanet edildiği belirtilmiştir.
"5) KÜRT AYRILIKÇILIĞI ÜZERİNDE İKTİDAR HESAPLARI" başlığı altında; Sözde
ulusal çıkarlar, ulusal barış ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, iç barış ve
huzurun sağlanması adına hareket eden siyasi kadroların asıl amaçlarının oy avcılığı olduğu,
bu amaç doğrultusunda üretilen politikaların çok sakıncalı olduğu,
Sonuç olarak; siyasi kadroların PKK terör örgütü ile diyalog içinde oldukları ve uzlaşma
arayışlarına yöneldiklerinin gözlemlendiği belirtilmiştir. "6) ABDULLAH ÖCALAN
FAKTÖRÜ" başlığı altında;
PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm bir savaş esiri olmadığı, dış istihbarat
örgütlerinin güdümünde cinayet ve katliamlardan sorumlu, ihanet ve cinayet şebekesinin
azmettiricisi olduğu,
Fakat ÖCALAN'm sanki bir savaş suçlusu gibi muameleye tabi tutulduğu, bu
nedenle eylemleri ve söylemlerinin siyasal zemine oturtulmak istendiği, bu durumun son
derece sakıncalı olduğu ve vahim sonuçlar doğuracağı,
Emperyalizme karşı mücadeleye yönelen ve kurtuluş savaşını başlatan Mustafa
Kemal için idam karan verildiğinin bilindiği, bu idam kararmm Türk halkının Mustafa
Kemal'e olan bağlılığını artıran bir faktöre dönüştüğü, ancak Mustafa Kemal Paşa'nm sonuç
olarak egemenliği ortadan kaldırılmaya çalışan bir ulusun ve parçalanma sürecine itilen
Osmanlı İmparatorluğu'nun değerli bir generali olduğu, oysa Abdullah ÖCALAN için böyle
bir özellikten bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yargı süreci devam ederken Abdullah ÖCALAN'm PKK ve HADEP'e yönelik
talimatlarının medya aracılığı ile kamuoyuna sıkça yansıtılıyor olması, kamu viCDanmda
yararlar açtığı ve dış dünya kamuoyunda da halen önemli bir gücün lideri konumunda olduğu
imajı verdiği, bu nedenle ÖCALAN'm medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi
yerine, bu anlamdaki çalışmalarda ÖCALAN'm yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı
ile iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı belirtilmiştir.
İmralı yargı sürecinin beraberinde etnik ayrılıkçı terör olgusunun dünya siyaset
platformunda siyasallaşması sürecini doğurduğu, fakat İmralı yargı süreci içinde tutuklu
bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği,
Abdullah ÖCALAN'm İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden
yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nm
ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne
bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği, _ ^
fi-' ~-
/^^V'^^v^
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık
konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah
ÖCALAN'm gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
"7) CHP'NİN PKK'LAŞTIRILMASI" başlığı altında;
Türkiye'nin PKK'nın CHP'üleştirilmesi girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon
merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir.
"8) OPERASYON" başlığı altında;
Abdullah ÖCALAN'm yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun
temel hareket noktasının, PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek,
yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun
subaylann atanmasından ibaret olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör
örgütünü tümüyle dış güç odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı,
Kontrol altına alınmış PKK terör örgütünün yanı sıra aynı uygulamanın HADEP
kadroları içinde gerçekleştirilebileceği,
Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt
hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt
devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.
TBMM'ne Pentagon emrinde ve AB güç odaklarının desteğinde girecek olan PKK
uzantısı HADEP'in Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle girmesinde, milli egemenlik ve ulusal
çıkarlar adına yarar olduğu belirtilmiştir.
FABRİKATÖR GÖZLEM & ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
Dokümanın kapak kısmında "FABRİKATÖR" "GÖZLEM&ANALİZ"
"İSTANBUL/ŞUBAT 2000" yazmaktadır. 27 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON"
dokümanının "2/b) ÖRNEKLER" başlığı içersinde; Dünyanın her yerinde radikal
düşüncelerin entelektüel kesim arasında yeşerdiği, (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb)
güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grubun entelektüel kesim olduğu,
kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip olduklan için, bu kesimin istihbarat
örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrol altında tutulmak istendikleri, bunun yanı sıra bu
çevrenin istihbarat toplama açısından da çok zengin olduğu belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanının 3/c) "POLİTİKALAR" başlığı altında ise; 21.
yüzyılda dünya politikacılanm ve siyasetçilerini istihbarat örgütlerinin biçimlendireceği,
dünyada var olabilmiş tüm sistemlerin ülke çıkarlan ve mevcut rejim ilkelerine aykın
ideolojilere ait siyasileri engellediği, bunu ise 1-Suikast, 2-Dez-Enformasyon yöntemleri ile
yaptığı belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" kelimesinin; kişisel ve siyasal amaçlar için, genellikle gerçek ajan
kaynaklanna sahip olmaksızın, gerçek dışı ve abartılı haber üreten kişi ve grup anlamına
geldiği belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" isimli dokümanın içeriğinde ise Doğu PERİNÇEK ve grubunun
yapısı ve faaliyetlerini anlatan bir çalışma raporu olduğu, bu çerçevede Doğu PERİNÇEK ve
grubunun Mao Zedung'un yolunu benimsedikleri, çok iyi istihbarat toplama yapılannm
olduğu, bunlann yanı sıra arşivlerinde kişilerle ilgili ciddi manada bilgi ve belgelerin olduğu,
bu bilgi ve belgeleri genellikle skandal içerikli provokasyon amaçlı kullandıklan,
Doğu PERİNÇEK örgüt üyesidir. Örgütün, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi
yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalanndan olan
"Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli çalışmayı
yaptığı değerlendirilmektedir. „ ^ *-*•%,. ^
"FABRİKATÖR" İSİMLİ DOKÜMANIN SATILAN İNCELEMESİNDE;
^v^y^^
sorumlusunun kendilerini satılığa çıkartabilen vitrinlerdeki akademisyen kadroların olduğu
belirtilmiştir.
Dokümanın 5. Bölümünde "ÇÖZÜM" başlığı altında;
1924 Anayasasının değiştirilmesiyle başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyetinin
bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerin uygun zemin
bulmalarına kapı açıldığı, 1924 Anayasası yeniden yürürlüğü konmadıkça Türkiye'nin içinde
bulunduğu ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel sorunlardan kurtulamayacağı,
Etnik bölücü unsur olarak Türkiye'nin önündeki en büyük sorunlardan birisinin Kürt
sorunu olduğu, Türkiye'nin mevcut siyasal otorite ile bu sorunun üstesinden gelebilmesinin
mümkün olmadığı, milli mücadele yıllarında Türk/Kürt kardeşliğini en iyi silahlı kuvvetlerin
düzenlediği, bugün içinde şartların bunu gerektirdiği, askeri müdahalelerin demokrasinin
askıya alınması olarak savunulabileceğini fakat her ülkenin silahlı gücünün varlık nedeninin
ülke bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak olduğu belirtilmiştir.
Yazının sonunda "Saygılarımla Strateji Grubu" yazdığı fakat "Strateji Grubu"
yazısının üzerinin karalandığı görülmüştür.
Şüpheli Tuğrul DERME den elde edilen doküman,
Bu şüphelinin bilgisayarında yapılan incelemede
"GTA Sitesi" isimli klasör içerisinde, "GTA Slayt -Gizli-" isimli Powerpoint dosyası
içerisinde GYP KANUNU, GTA HAREKET, HATİA, K.S.K, Ü.Y.E.B isimli gizli
yapılanmalardan bahsedildiği, bu yapılanmaların nasıl faaliyet yürüteceği ve nasıl sonuç
alınacağı hakkında (38) otuz sekiz sayfadan oluşan, sonunda GTA (Genç Türk Atılım) YEMİN
VE SLOGANI' nın yazılı olduğu ve "BU SUNU GİZLİDİR. Hazırlayan : Tuğrul DERME"
şeklinde sona eren bir sunu olduğu, aynı klasör içerisinde (12) on iki adet html dosyası olduğu
ve bu dosyalar internet ortamında açıldığında "gtafiles.sitemynet.com" isimli adrese
bağlandığı ve bu adres içerisinde de Powerpoint sunumundaki aynı konuların geçtiği,
"GTA, Genç Türk Atılım dır. GTA hiç bir görüşe inanmaz GTA ne olursa olsun hangi
düşünceden olursa olsun her Türk gencini görüşleri yüzünden birbiri ile kavga etmek yerine
bir birlik içine sokmak için kurulmuştur. Unutmayalim ki Türk'ün üstün özelliklerinden birisi
hoşgörüsü ve bir birlik içinde kalabilmesidir. Nitekim ulu önder M.Kemal milyonlarca Türk'ü
acımasızca katleden Yunanlı'nm bayrağına basmayarak en büyük büyüklük örneğini
göstermiştir. Buradada Türkün üstün bir özelliğini adeta dünyaya duyurmuştur. Türk birbiri ile
kavga etmez hoşgörülüdür vatanı tehlikede olmadığı sürece şiddet kullanmaz. İşte bu Türk
hoşgörüsüdür. Herşeyden önce hepimizin yaptığı yanlış şey bir takım dolduruşlar ile kavga
ederek bişeyler yapabilceğimizi sanmak. Ne olursan ol önemli olan Türk olman ama kavga
kaba kuvvet Türk'e yakışmaz Türk hoşgörülüdür saygılıdır vatanına saldın olmadığı sürece
düşmanlar dışında hiç bir şeye şiddet kullanmaz. GTA herşeyden önce üyelerine şu çağrıyı
yapar ne olursan ol Türksen gel der.
Bu ülkeyi seviyorsan islamcı, milliyetçi, ülkücü, kemalist, modern, sağcı, solcu ne
olduğun GTA'yı ilgilendirmez çünki GTA tüm bu düşünce tarzlarının ortak noktaya ülkeyi
bataktan kurtarmaya ve ilerletmeye amaçlı olduğunu bilir bu yüzden bu düşünce tarzlarının
hepsini karıştırarak ortak bir birlik doğurmuştur bu yüzdende şu anda emperyalist güçlerin en
korktuğu Türk genç atılımıdır.GTA sana sesleniyor sana diyorki ne olursan ol eğer ülkeni
seviyorsan en azından şu ülkeyi bu bataktan çıkartana kadar herşeyi bir kenara atarak GTA'ya
katıl onlarda görsünler aslında Türk'ün eskisi kadar birlik olabilidğini ve kutuplaştırma
planlarının boşa çıkacağını.Unutmayalımki bazen gerçek göründüğü gibi değildir.İnanmakta
olduğunuz ülkü aslında dış kuvvetlerin bir maşası olabilir bunu o ülküler için savaştığını sanıp
hapishanelerde daha önce çürüyen insanlar vermiştir.Ama bu ülküler uğruna gençlerimizi veba
eden dış destekli maşalar bugün yine aynı senaj^oyu bu sefer daha ciddi şekilde
uygulamaktadır.Ancak bugün farklı olarak psiko şjia^îar tfehi, çok artmıştır özellikle dış
destekli basın bunu düzenli şekilde sürdürmektedir. Türk gençliği ya koyunlaştmlmış yada
psiko/propagandalara yenik düşmüş ve çürüyüp gitmiştir.Artık uyanma zamanıdır........... diye
devam eden yazıların bulunduğu tespit edilmiştir.
BÖLÜM IV
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEMLER,
1. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ıskata teşebbüs
2-Darbe ortamı hazırlamak amacıyla halkı Türkiye cumhuriyeti hükümetine karşı
silahlı isyana tahrik,
3- 05 Mayıs 2006 tarhinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el
bombası atılması.
4-10 Mayıs 2006 tarihinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası ile
ikinci saldırının gerçekleştirilmesi.
5-11 Mayıs 2006 tarihinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesine el bombası
atılmak suretiyle üçüncü saldırının gerçekleştirilmesi.
6- 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı
sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'in öldürülmesi ve 2 üyenin yaralanması.
7-13 Haziran 2007 günü İstanbul-Ümraniye İlçesinde bir adrese düzenlenen
operasyonda 27 adet el bombası ele geçirilmesi.
8-25.06 2007 tarihinde Eskişehir'de emekli Yüzbaşı Fikret EMEK'den 12 adet el
bombası, 2 adet uzun namlulu silah, llkg C3 patlayıcı madde, llkg TNT patlayıcı madde, 2
adet ruhsatsız silah ve bol miktarda dokümanın ele geçirilmesi.
9-Devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirilip amacı dışında kullanılması,
10-Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı
olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak kaydetme eylemleri,
11- Silahlanma, ruhsatsız silah bulundarma ve taşıma eylemleri, olarak Gerçekleştiği,
<-r
yğ^fr^
yapılanması nedeniyle olayların birbirleri ile benzerlik gösterdikleri görülmüşse de yeterli
delil edilmesi mümkün olmamıştır. Fakat eylemlerin amaç ve neticelerine bakıldığında aynı
merkezden yönlendirildiği, ülkede kaos anarşi terör kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve
ülkemizi uluslar arası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği net olarak görülmektedir.
Ülkemizde son yıllarda meydana gelen provakatif amaçlı eylemlere bakıldığında şu
olaylar dikkat çekmektedir.
01-RAHİP ANDREA SANTORA CİNAYETİ
5 Şubat 2006 günü Trabzon ilimizde Rahip Andrea SANTORA uğradığı silahlı saldın
sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın faili ise 16 yaşındaki Oğuzhan AKDİN isimli kişidir.
Olayı kamuoyunda HAYALET silah olarak bilinen GLOCK marka tabanca ile
gerçekleştirmiştir.
02-CUMHURİYET GAZETESİNİN BOMBALANMASI,
Dosyada mevcut delilerden Cumhuriyet gazetesine atılan bombalann ERGENEKON
terör örgütünün talimatlan sonucunda gerçekleştirildiği.
02-DANIŞTAY SALDIRISI
17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldın
sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN hayatını kaybetmiş ve 4 üye de
yaralanmıştır. Olay faili Avukat Alparslan ARSLAN olaydan hemen sonra suçüstü
yakalanmış ve ilk beyanlannda, bu menfur saldınyı Dairenin verdiği Türban karan nedeniyle
gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda kullandığı silah ise yine kamuoyunda hayalet silah
olarak bilinen GLOCK marka silah olduğu görülmüştür.
Yapılan yargılama sonucu söz konusu eylemin her ne kadar türban nedeniyle
gerçekleştirildiği kabul edilmişse de, Alparslan ARSLAN'm babasının verdiği ifadeler,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ soruşturmasında elde edilen deliller bu menfur eylemin
bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.
04-HRANT DİNK CİNAYETİ
19 Ocak 2007 günü ilimizde Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni, Ermeni asıllı
Türk vatandaşı Hrant DİNK uğradığı saldın sonucu hayatını kaybetmiş, bu olayın failinin de
17 yaşındaki Ogün SAMAST olduğu görülmüştür. Ogün SAMAST'm beyanlan doğrultusunda
olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olarak Yasin HAYAL ve Erhan TUNCEL ile birlikte bir
kısım şahıslar daha yakalanmış, fakat bu soruşturmada da daha ileriye gidilememiştir.
Ogün SAMAST'm tutuklu bulunduğu cezaevinde geceleri, kullanıldığını söyleyerek
bağınp çağırdığı ve diğer koğuşlarda bulunan tutukluları uyutmadığı da basından öğrenilen
bilgiler arasındadır.
Yine maktul Hrant DİNK in avukatı Erdal DOĞAN cinayetten hemen sonra yazılı ve
görsel medyaya yapmış olduğu açıklamalarda Hrant DİNK in ölmeden önce Veli KÜÇÜK
tarafından tehdit edildiğini Veli KÜÇÜK ün adamlannm Hrant DİNK in davalanna sürekli
geldiklerini belirtmiştir.
05-ZİRVE YAYINCILIK CİNAYETİ
18 Nisan 2007 günü Malatya ilimizdeki Zirve yayıncılığa yönelik menfur saldın
meydana gelmiş ve burada da 4 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayın faillerinin de 19 ve 20
yaş grubundaki kişiler olduğu görülmüştür. Bu olayda da yakalanan şüpheliler ilk
beyanlannda, öldürdükleri kişilerin Malatya ilinde misyonerlik faaliyetleri içersinde
olduklannı, Müslümanlığı kötülediklerini, bu yüzden öldürdüklerini beyan etmişlerdir. Yine
bu olayda da olayın azmettiricisi ve planlayıcılannın yakalanan kişilerden ibaret olduğu
görülmüştür.
Yukarıda sayılan eylemlerden bir kısmının terör örgütü ile ilişkisi tespit
edilememesine rağmen bu eylemlerin amacı, zamanı ve yapılış tarzı dikkate almdğmda;
eylemleri Ergenekon Terör Örgütünün yaptırdığına dair ciddi şüpheler oluşmaktadır.
Ergenekon terör örgütü özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandırdığı için ele
geçirilen tetikçilerin çoğu zaman diğer hücrelerden hatta kendilerini azmettiren, yönlendiren
şahıslardan bile haberleri olamamaktadır.
Soruşturma kapsamında elde edilen diğer delillerden ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜ'nün bugüne kadar gerçekleştirdiği eylemlerle nihai amaçlanna ulaşamadığı, bu
nedenle darbe zemini oluşturma yolunda kanlı eylemlerini planlamaya devam ettiği tespit
edilmiştir.
Bu çerçevede;
01-Öncelikle örgüt yöneticisi şüpheli İlhan SELÇUK 23 Ocak 2008 tarihli köşesinde
"İktidar partisi zanlı" başlıklı bir yazı yazdığı, yazının içeriğinde ise "Savcı kırmızı çizgiyi
çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasi partiye dava açmasın görür gününü" diyerek
açıktan Yargıtay C. Başsavcısını kapatma davası açması yönünde tehdit içerikli uyanp
yönlendirdiği, bu şekilde savcı üzerinde baskı oluşturmayı amaçladığı, akabinde de
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Teori Tasanm ve Senaryo Planlama Biriminin gerekli
çalışmalara başladığı görülmüştür.
Örgütün Yargıtay binalannm krokilerini çıkardığı, bu krokiler içerisinde kaçış
güzergahlannı ve eyleme müsait yer ve zamanlamalan gösterdikleri tespit edilmiştir. Yine terör
örgütü mensuplanndan ele geçirilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ailesine yönelik
araştırma yapılması notu da örgüt mensuplannm Yargıtay Başsavcısının ailesini araştırarak
örgüt menfaatleri doğrultusunda yargıyı ve kamuoyunu baskı altına almaya çalıştığı.
02-Bu eylem planı ile yetinmeyen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ alternatif
planlar üretmeye devam etmiş ve İzmir'de bulunan NATO üssüne yönelik suikast ve bombalı
saldın hazırlıklan planladığı tespit edilmiştir.
03-Diğer taraftan söz konusu eylem planlan ve krokilerinin ele geçirildiği CD Terin
hemen yanında bulunan başka bir CD içerisinde, 2005 yılında dönemin Kara kuvvetleri
Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'm İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretle ilgili
koruma planlan ele geçirilmiştir.
Bu belgeler incelendiğinde ciddi bir araştırma sonucu profesyonel bir suikast timi
tarafından hazırlandığı ve dikkatle incelenmesi gereken belgeler olduğu anlaşılmaktadır.
Belgeler hakkında ilgili şüphelilere sorulduğunda kayda değer bir cevap veremeyip "polisler
koymuş olabilir" gibi cevaplarla örgütün temel metotlanndan olan "dezenformasyon" yani
"karapropaganda-bilgi kirletme" yoluna gitmişlerdir.
Ergenekon terör örgütüne yönelik 2008 ocak ayında yapılan operasyondan sonra
örgütün yayın organlanndan "Aydınlık Dergisi" hemen rıer sayısında operasyonun içeriğim
bilmeden Ergenekon soruşturmasının sanki Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik olarak yapılan
bir operasyonmuş izlenimi vermeye çalışmıştır. Bu kapsamda "Hedefte Türk Ordusu Var" ,
"Ergenekoncu Paşalar" gibi tümü hayal ürünü ve dezenformasyon çalışmalarının bir gereği
olan manşet haberleriyle anayasal kurumlan karşı karşıya getirmeyi amaçlamıştır.
Sonuç olarak; ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yasama ve yürütme organlarının
kendi amaçlan doğrultusunda faaliyet yürütmelerini temel belgelerinde yazılı olan örgütsel
metodlarla sağlamayı, bunu yapamadıklannda toplumsal bansın bozulması ve kaos ortamının
oluşturulması yolunu kullanarak darbe ortamının hazırlanması ile yasama ve yürütme
organlannm ortadan kaldmlmasmı amaçladıklan, bu doğrultuda her türlü illegal eylemi
gerçekleştirmekten, her türlü illegal ilişkiyi kurmaktan geri durmadıklan görülmektedir.
25 Ekim 2003 günü Ankara ilinde düzenlenen Cumhuriyetin 80. yılı kutlamalan
çerçevesinde düzenlenen gösteri yürüyüş ve mitinge dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü
olarak görev yapan şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU öğrencileri ve asistanlan ile
birlikte katılmış ve bu yürüyüşte İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin elinde "ORDU
GÖREVE" yazan dev pankart ve dövizler taşındığı tespit edilmiştir.
Diğer taraftan şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU 2008 yılı içerisinde yaptığı
bir telefon konuşmasında "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette
gidiyo" "...ben gerçi her ortamda söylüyorum ya artık HERHALDE BU İŞ BU
DEMOKRASİYLE OLMAZ. Bu olacaksa bir DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR
DEVRİM" olmalıdır" diyerek gerçek amaç ve düşüncelerini ortaya koyduğu görülmüştür.
Ergenekon terör örgütünün bir özelliği de kendi menfaatlerine ve ideolojilerine
uygun olan darbeleri "devrim" diyerek övmeleri, buna uygun olmayan müdahaleleri de
"darbe" , "cunta müdahalesi" , "ABD işbirlikçilerinin müdahalesi" diyerek eleştirmeleridir. Bu
yaklaşım bile örgütün kendi düşünce dünyasındaki handikapı, tutarsızlığı ortaya koymaktadır.
Örgüte göre kendi menfaat ve ideolojilerine uygun olan darbeler, cuntalar, suikastler,
ekonomik krizler, çeteler ve diğer hukuksuzluklar "iyi", kendi menfaatlerine aykın olanlar ise
"kötü" dür.
Öte yandan kendileri gibi düşünmeyen herkesi hain, iş birlikçi ve benzer
yakıştırmalarla aşağılarken istedikleri gibi hareket etmeyen devletin en üst makamındaki
Cumhurbaşkanı dahi olsa aşağılamaktan geri durmadıklan görülmektedir.
Örgüt yöneticilerinden şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU, Güngör isimli bir
şahısla yaptığı telefon konuşmasında, önce çetelerin kurulması gerektiğinden bahsettikten
sonra "Henüz Cumhurbaşkanından Ses Seda Yok Demi" "SEZER DENİLEN MAN KAFA"
"evine kapandı şimdi bitti artık" diyerek hakaret ettiği, Güngör'ün "Bitti artık hiç bi bok yok
zaten onun yazılanm mazılannı da başkalan yazıyodu ben sana söyliym hariciyeciler filan
yazıyodu" "kardeşim Ecevitin karısı kadar Ecevit kadar b.ktn bi herif gelmemiştir"
Başka bir görüşmede örgüt üyesi Ümit SAYIN bir telefon konuşmasında ""Yani
PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunlann yani ihanettir bu nokta da el
konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz, ajan provokatörlük yapma diyorlar", ".. .yani
gül gibi geçiniyorlar muhteremler üç ay önceki muhtıra, dört ay önceki, elektronik ortamda
yazılmış hala Genelkurmayın sitesinde olan yazılar ne anlam taşıyor" "Hiç çelişmedi bir
kurum kendisi ile bu kadar önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar Dolmabahçe
de bitmiş iş" diyerek bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetlerini açıkça darbeye teşvik ederken, bir
taraftan da Türk Silahlı Kuvvetlerini örgüt menfaatleri doğrultusunda darbe yapmadığı
gerekçesiyle suçlamaktadırlar.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN başka bir telefon görüşmesinde "Hocam Türkiye yok
artık bitti, Türkiye'de eğer Asker DARBE YAPILMAZSA bir yıl içinde Türkiye yok,
parçalanacak bunu kabul edin artık.." dediği, başka bir görüşmede Habip Ümit SAYIN "Ben
bu vatanı hiç satmadım ama, artık TSK'nın (Tür-k-Silahk Kuvvetleri) ihanet ettiğini
07.02.2008 günü saat: 12.51 sıralannda İlhan SELÇUK ile Fatoş/İ.Y' m yaptıklan
telefon görüşmesinde özetle;
İ.SELÇUK' un "İşte şimdi bugün 4'te şeya.gfdecem" dediği, İ.Y' m "Nakkaştepe'ye
gideceksiniz" dediği, İ.SELÇUK' un "Koç'a gid'ecem," dediği, görüşmenin devamında bir
süre türban ve Yargıtayla ilgili meclise getirilecek yasadan bahsettikleri, devamında Ali
NESİN'in yazdığı bir yazı hakkında konuştukları ve Ali NESİN'i eleştirdikleri, görüşmenin
ilerleyen bölümlerinde, İ.Y' in "Bugün YÖK Genel Kurulu toplanıyor, bugüne kadar
toplamadılar, işte Başkan atadılar, yeni üyeler atadılar ve Genel Kurul toplanıyor bugün"
dediği, İ.SELÇUK' un "Evet, YÖK elden gidiyor" "Gidiyor, yani her şey elden gidiyor, tuhaf
bir durum var, bakalım ne olacak, şimdi yalnız 2 tane şey var, EĞER KAPATMA DAVASI
AÇILIRSA" "BİR DE ÜSTÜNE EKONOMİK KRİZ GELİRSE, TÜRKİYE BİRAZ
KARIŞIRSA BELKİ Bİ UMUTLAR DOĞABİLİR, YANİ" dediği, İ.Y' m "Yoksa bu devam
eder" dediği, İ.SELÇUK' un "ÇÜNKÜ NORMAL YOLLARDAN BUNLARI MÜMKÜN
DEĞİL YANİ" "Çok açık görünüyor, bi kere adam kararlı geri adım falan atmıyor" dediği
08.02.2008 günü saat:20.20 sıralarında İlhan SELÇUK ile Mehmet' m yaptıkları
telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre değişik konularda konuştuktan sonra İ.SELÇUK' un "Efendim işte bu KOÇ
müthiş ilgi gösteriyor, KOÇ grubu. Onlarda şimdi anladılar anyayı konyayı" dediği,
MEHMET'in "Geç kaldılar ama" dediği, İ.SELÇUK' un "CUMHURİYET in ne demek
olduğunu. Fakat bu iktidar sermayeyi Dincileştirmek, İslamlaştırmak için alıp yürüyoryani"
dediği, MEHMET' in "Hayır yani bu herifleri berheva etmek lazım, Ama artık İÇ SAVAŞTAN
başka bi şeyde temizlemiyicek bu işi öyle görünüyor yani" dediği, İ.SELÇUK' un "iç savaş
olmaz da, YANİ BİR NOKTA DA EĞER ORTALIK KARIŞIRSA, HEM EKONOMİK HEM
SİYASİ OLARAK, BELKİ ASKER GELİRSE BİR ŞEY OLABİLİR" dediği, MEHMET' in
"Asker gelebilir mi? artık ilhan" dediği, İ.SELÇUK' un "E MECBUR OLACAK" dediği,
MEHMET' in "Hayır yani gelse becerebilir mi bu adamlar çok şey yav" dediği, bir süre daha
aynı konu üzerinde konuştuktan sonra İ.SELÇUK' un "Tarikatlar ve cemaatler medya yi da ele
geçirdiler. APTAL AYDIN DOĞAN'la APTAL TURGAY CİNER ve APTAL MEHMET
KARAMEHMET birbirleri ile uğraşırken adamlar aldılar ele şimdi" dediği, görüşmenin
ilerleyen bölümlerinde Mehmet'in "Var mı bir Ümit" dediği, İ.SELÇUK' un "Şöyle olacak
galiba Anayasa Mahkemesi son olarak kendisini tasfiye edilmeden BU AKP HAKKINDA
PARTİNİN KAPATILMASI KARARINI VERİRSE O ZAMAN ORTALIK BÜSBÜTÜN
BİRBİRİNE KARIŞIR" "Anayasa Mahkemesinin yetkisi var. dediği,
11.01.2008 günü saat:21.35'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile Ferid İLSEVER
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başlarında Ferid İLSEVER, Kemal ALEMDAROĞLU 'nun DANIŞTAY
daki davası ile ilgili gerekli görüşmeleri yaptıklarını, hatta Danıştay Başsavcısı Emin
ÇÖLAŞAN'm eşi ile de görüşeceklerini söylediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde ise,
K.ALEMDAROĞLU'nun "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette
gidiyo" dediği, F.İLSEVER'in "Valla öte yandan hocam bizim çalışma da iyi gidiyor" "Kısa
vadede belki hemen çok çok büyük şeyler olmaz ama. .. .Şimdi ben bakıyorum dün mesela işte
Enis ÖKSÜZ'le konuştum. Ondan tutun taa Cumhurbaşkanı DENKTAŞ'a kadar uzanan böyle
geniş, Kamuran İNAN'a kadar uzanan düşünün bunlar Liberal sağcı" "Sağ görüşlü veyahut da
ömürleri şeyde geçmiş sağ partilerde geçmiş insanlar. Kamuran İNAN bey şimdi "Çözüm
Solda" diyor" "Yani bir "devrimci bir yöneliş" de var bizim aydınlar arasında. Öyle
söyliyeyim" dediği, bir süre CHP hakkında konuştuktan sonra F.İLSEVER'in "...Lütfen sizin
ağırlığınız var, isminiz var. Gücünüz yettiği yerlerde bunları şey yapıp ıı..nasıl söyliyeyim
biraz yüreklendirip cesaretlendirip, şevklendirip ...yanlarında olduğumuzu da hissettirerek yani
herhalde bişey ...bilir" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet olabilir. Ben gerçi her ortamda
söylüyorum ya artık HERHALDE BU İŞ BU DEMOKRASİYLE OLMA-Z* Bu olacaksa bir
DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR DEVRİM" olmalıdır" dedığf, > - ,
23.12.2007 günü saat 15.17'de H.Ümit SAYIN ile Turgay...? Arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
U.SAYIN'm "Dünya'yı Yöneten Gizli Güçler" çok iyi satıyor şuanda çok değerli"
dediği, Turgay'm "Sıkı bir dönemden geçiyor canım Türkiye" dediği, U.SAYIN'm
"Türkiye'nin umudu yok ben bitti diyorum abi" "Dün Paşalara mesaj çektim yapacaksanız bir
şey yapın 17'inci Türk Devleti tasfiye ediliyor" "E Osman PAMUKOĞLU Paşa hemen aradı"
"O baya çalışıyor yani şuanda bir hareket yaptı" "Muvazzaflar da yok yani ee her gün demeç
vermekle elektronik olarak ortama yazmak olmaz ki" "Bu deli saçması bir iş Darbe yapması
için yüz tane neden var" "Çok kötü vaziyet yani, durum çok kötü Türkiye bitti ve parçalanıyor
bence" dediği
07.01.2008 günü saat 16.34'te H.Ümit SAYIN ile X Erkek Şahsın arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
U.SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLU'nun bu günkü yazısını gördünüz mü?" "Resmen
el konmasından yana ikinci yada üçüncü yazısı" dediği, X erkek şahsın "Yapılması gereken
oda, fakat hiçbir şey yapılmıyor" dediği, U.SAYIN'm "Hemen el konması lazım diyor" "El
koymak meşru diyor..." dediği, X erkek şahsın "yani özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu
konu görevi artık" dediği, U.SAYIN'm "Ee ama bunu yapmamak ihanet artık" "Yani çünkü
gidişat çok vahim" dediği, bir süre konuştuktan sonra X şahsın "...Anayasa Mahkemesi
Başkanı Felsefesine aykırı bir şekilde yaklaşım içinde olan bir adamın, Anayasa
Mahkemesinde Başkan seçilebilir hale gelmesi, aynı Felsefe içindeki bir adamın Türkiye'de
Cumhurbaşkanı olması, bunlar mesele mesele bu yani o zaman o bizim Türk Silahlı
Kuvvetleri Ordu bütün bunları dikkate alacak işte dediğin gibi Nakşibendi Tarikatı başörtülü,
olamaz efendim böyle iş bu olamaz" dediği, U.SAYIN'm "Nakşibendi Tarikatı bütün Polisi ele
geçirmiştir Fettulah'çılar ve Nakşibendiler" dediği, bir süre daha konuştuktan sonra X erkek
şahsın "Ama bu gidiş gidiş değil, bunu sonu şey yani, böyle gidecek olursa açık artık bu iş bitti
ses seda çıkartmazsa bu iş bitti, iç savaş biliyorsun olur mu oluyor işte zaten daha ne demek
daha ne olacafe^dediği, U.SAYIN'm "İç savaş tabi bunun devamı" "Bunun devamı iç savaş"
"EvejT^avâş ya^jpçşuanda iç savaş var" dediği
10.01.2008 günü saat 17.56'da H.Ümit SAYIN ile Yaman ÖRS arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "ne zaman İstanbula geliyorsunuz?" dediği, Y.Ö.'ün "İstanbula
Martta." dediği, Ü.SAYIN'ın "Martta DARBE oluyo hocam gelmeyin Martta" dediği
12.01.2008 günü saat 16.11'de H.Ümit SAYIN ile X Bayan Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Sosyal Devletin olması için de, Derin devletin olması lazım. Devlet
yapısının olması lazım, Türkiye'de devlet yapısı yok ki, tasfiye ediliyor şu anda." "...Devlet
şeye dönüştürülüyo yani başka bi devlete dönüştürülüyo." "E buna da kimse ses çıkarmıyo
yani." "Yani ne olcak yani kriz gelcek mi gelmiycek mi? Odayı bekler gibi kriz bekliyoruz.
Gelse de hükümet düşse diye." "22 Temmuz'dan umutluyduk, orda da büyük bir üçkağıt
yaptılar. Yüksek Seçim Kurulu satın alındı, yani neye güvenceksiniz nasıl seçim yapıcaksmız
ki bu ülkede yani m.. Geçen seçimlerde 4 buçuk milyon mükerrer oy var, ee bunu
açıklayamıyorlar bir kere. Ee. Bu hepsi bunlarm DARBE nedeni." "Yani şimdi askerlerin
içinde 2 grup var. Birisi MASONLAR GRUBU," "Yüksek Rütbelilerin içinde Masonlar
tabi sayısı artıyo." "NATOnun gizli orduları var bir de ordunun içinde." dediği, görüşmenin
ilerleyen dakikalarında Ü.SAYIN'ın "TSK niye bu kadar suskun?" dediği, X bayan şahsın
"Onların da gücü bu kadar demek ki." dediği, Ü.SAYIN'ın "Gücü bu kadarsa bu TSK
olamaz ki. Yani bu, elektronik muhtıra yazmaya benzemiyor bu işler yani." "Suat'ın bir sözü
var hep NATO ordusu der bunlar. Hakikaten öyle galiba." dediği, X bayan şahsın "TSK
olamadı diyosunuz ama olmuşmuydu ki? Daha evvel de geçmişte sanki nasıldı?" dediği,
Ü.SAYIN'ın "60 darbesi gibi bir darbe olabilirdi yani aslında o da." dediği
28.01.2008 günü saat 13.06'da H.Ümit SAYIN ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
X şahsın "Hani Bahri arkadaşımız vardı ya hani hatırladınız mı ilk görüşmemizde
vardı toplantımızda." "sizin adınız karışmış Sabah gastesinde diye duymuş." dediği,
Ü.SAYIN'ın "beni de şey yapmaya çalışıyolar işin içine katmaya çalışıyolar." dediği, X şahsın
"Böylece cepheniz ki damgalanmış oldu, tescillendiniz ne kadar güzel dimi." "benim de
Kuvva-i Milliye hareketinde grubunda üyeliğim var. Acaba beni de dahil ederler mi işin
içine." dediği, Ü.SAYIN'ın "yani m., şizo şizofrenik bi şekilde sürüyor her şey..." dediği, X
şahsın "başlarına geliceği. Başka türlü nasıl darbeyi durdururuz diye çırpınıyorlar şu
anda." dediği, Ü.SAYIN'ın "Bu ikinci Cumhuriyetçiler, Anti Ulusalcılar, Mesut Parlak ekibi,
Türkçüler. İşte hepimizi girdapta götürmeye çalışıyorlar." dediği, X şahsın "bakalım bu
girdap kimi yutucak." "ortam çok gerildi yani bunlar bunlar bi kazığa oturucaklar ama
bakalım nolcak." Dediği,
30.12.2007 günü saat 18.26'da H.Ümit SAYIN ile G. S. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Askerlerin durumu çok korkunç ya" "YÖK gitti tamamen"
"Yargıda gitti" "Ordu zaten ele geçirmiş vaziyetteler" "Ordu çoktan teslim olmuş, meğer
bizi boşuna Cumhuriyeti ortaya çıkmışız Orduya güvenip" dediği, G.S.'in "...Ümit'ciğim
Atatürk'ün Ordusu yok" dediği, Ü.SAYIN'ın "Demokrasi olur mu canım bu resmen Sivil
Darbe Faşizm bu" "Halk niye bir şey yapmıyor, Sivil Toplum Örgütleri silahlanacak mı,
senin silahlı gücün var" "Sen istersen 35 Maddeye Ülkenin bütünlüğü bozulan ve rejimi
bozan davranışları hoş karşılamıyorum deyip daha önce yaptığın gibi binersin tepelerine"
"Cumhuriyetin yıkılmasının ana parametlerinin hepsi tamamlandı daha ne bekliyor bu
adamlar" dediği, G.S.'in "Cumhuriyetin Türkiye Cumhuriyeti olmaktan çıktı İslam
Cumhuriyet Şeriatçı Devlet" "Askerimizde maşallah aldığı talimatlarla Amerika'dan
aldığı talimatlarla maşallah gidiyor geliyor" dediği, Ü.SAYIN'ın "Bu kadar ödleklik olabilir
mi ya ben artık hayretler içerisinde kalıyorum-bu vatana ihanet bu, yani eğer şuan ki aşamada
hiçbir sp/yapmıyorsunuz bu Vatana ihanet başka açıklaması var mı" dediği,
30.12.2007 günü saat 18.44'te H.Umit SAYIN ile Orhan TUNÇ arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre Ümit SAYIN'm Orhan'a gönderdiği mesajdan bahsettikten sonra, Orhan'ın
mesajdaki yazının içeriği ile ilgili "Çok haklısınız da şimdi... Cepheyi genişletmemek
gerekiyor", "Silahlı Kuvvetler şuanda hakikaten görevini yapıyor iyi yapıyor" dediği, Ü.
SAYIN'm da "Yargıyı ele geçirdiler YÖK'ü ele geçirdiler" "Üniversiteler ele geçti bizi
Üniversitelerde barındırmayacaklar", "Pakistan'dan beter olacak Türkiye" dediği, bir süre aynı
konu üzerinde konuştuktan sonra Ü.SAYIN'm "E şimdi şu var Dolmabahçe'de ne oldu",
"Ondan sonra neler oldu, daha sonra niye hiç ses çıkartılmadı, ee hani özü ve sözü lafları, hani
elektronik muhtıra, bir kurumda tutarlılık aranır yani" dediği, bir süre değişik konularla ilgili
konuştukları, görüşmenin devamında Ü. SAYIN'm "Ben bu vatanı hiç satmadım ama, artık
TSK'nm (Türk Silahlı Kuvvetleri) ihanet ettiğini düşünüyorum" dediği, Orhan'ın da "Evet
maalesef dediği, daha sonra Pakistandaki Askeri darbe ile ilgili konuşmalar yaptıklan,
görüşmenin sonlanna doğru da, Ü. SAYIN'm "Ben bir umut göremiyorum artık", "Yani
bunlara dur diyen olmayacak mı", "Cumhuriyet kalmadı ki rejim bitti artık" dediği, Orhan'ın
da "Mutlaka olacak Hocam bu memleketin sahipleri de mutlaka vardır ama at izi it izi
birbirine kanştı biliyorsun" dediği, Ü. SAYIN'm "Hani BÜYÜKANIT şeyi yıkamazlardı ne
güzel konuşuyordu konuşurken güzel ama eylemde bir şey yok" dediği, Orhan'ın ad "Ama
şimdi onlar gereğini yapıyorlardır şeyi biliyorsunuz yani en azından operasyon hakke keten
şeyleri de var bunları yüz yüze konuşuruz" dediği
17.01.2008 günü saat 20.52'de H.Ümit SAYIN ile Y. Ö. arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'ın "Bu günkü Cumhuriyet'te Doğu Silahçıoğlu'nun her yazısının sonunu
darbe diye bitiriyo" "Ben artık ben artık şuna karar verdim yani eğer Türk Silahlı Kuvvetleri
bişey yapmazsa ee bu geri kalan hepsi gaz alma yani, artık top Türk Silahlı Kuvvetlerinde,
bişey yaparsa artık onlar yaparlar" "Yani şimdi yani ee ama demek ki eğer asker bişey
yapmıyosa askerde onlarla ortak, o da mafya oraya geliyoruz yani kendilerine hiç toz
kondurmuyolar, Türk Silahlı Kuvvetleri göz bebeğimizdir möz bebeğimizdir ee yıpratmamak
lazımda e Dağlıca'da kiyle birlikte ortaya çıkmaya başladı gördünüz dimi" "TSK'nm içinde
ajan var sanki" "Yani şu anda bu adamlann indirilmesi en tabi anayasal hukuki ve demokratik
haktır eğer bunu yapmıyorsa görevini yapmıyo demektir e bende silah alıp dağa çıkacak
değilim ya yani siz biz artık silah alıp dağa çıkacak halimiz yok" dediği, Y.ÖRS"ün "Zaten
canım silah alıp dağa çıkmakla olacak iş değil bu iş örgütlenme işi" dediği, Ü.SAYIN'ın
"önümüzdeki elli yıl hocam yani bitmiş durumda ülke ve bu ahmaklar yani TSK'da ki
ahmaklarda hiç bişey yapmıyolar" dediği, bir süre daha aynı konularla ilgili konuştuktan sonra
Ü.SAYIN'ın "...Yaşar BÜYÜKANIT neyi bekliyo? Niye anlaştı? Yani ben olsam onun yerinde
kellemi ahnm koltuğa, nolcak hayat nedirki hocam? İllizyondan ibaret her şey. Hiç bir şey
yani. Yani 1 kişinin hayatı nedir ki? Ben olsam alırım kelleyi koltuğa, "inin lan" derim ordan.
Yani şimdi elektronik muhtıralan verdi. Özde sözde aynı falan dedi. Elli tane yerde konuştu
böldürmeyiz cart etmeyiz curt etmeyiz. Laikliği kaldırtmayız falan diye. Eee.. olan olayla
yapılan son sözlerin hiçbir alakası yok ki olan olaylar" dediği,
30.01.2008 günü saat: 23.02'de Emin GÜRSES ile Bülent...? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bülent'in "...şimdi işi çözdüm ben şimdi, daima haber takip ediyorum bak, o
Ümraniye'deki bombalan Kara Kuvvetleri Komutanlığına şey yaptılar gördün mü, nasıl
dediğime geri çıkıyor..", "...Kara Kuvvetleri komutanlığından sözde bombalar çıkmış da,
bunun şeyini bak bak bak oruspu çocuklan, şimdi İlker paşa yok mu, 30 Ağustos ben ne
dedim, bugün sana hoca, hedef dedim 30 Ağustos'taki şuara", " .Eğer yanılıyorsam şerefsiz
evladıyım ya. ...Yann sen gideceksin o akademiye uyar bunları ya uyar bunlan akıllannı."
"Yemin ediyorum Irak'taki generallerden beter olacak bunlar ya. Darbe mi yapacak yapsınlar
analarını sikeyim ne olacak. Dünya ne yapacak darbe yapsınlar amma koyum darbesini ya.
Yoksa ülke kötüye gidiyor ya" dediği, Emin GÜRSES'in de "evet" Dediği,
23.01.2008 günü saat: 17.49'da Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Bir süre soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler ve yakalanmaları ile ilgili
konuştukları, görüşmenin sonlarına doğruda, Emin GÜRSES'in "...Öcalan ifadesinde bize bir
gün dedi ki. Yav dedi siz dedi bilmiyorsunuz bir şey. Ben köylere giderim, Kürtlerin bana tabi
olmasını sağlamak için o köyden bir kaç tane adam bulurum. Böyle yiğit onları öldürtürürüm,
ondan sonra bütün köy bana tabi olur tapar. Çünkü bizimkiler güçten anlar. Şimdi bu ekipte
güçten anlar. Bunlar korktuğu zaman sen ağasın paşasın, ama sen bilsinler ki senden
güçlüdürler hiç acımazlar." "Kültür o kültür adamın kültürü öyle." "...Şimdi ben komutanlara
Harp akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest ister götünüzü açın ister
amınızı açın başınızı ne ederseniz edin serbest. ONDAN SONRA DERİM Kİ EKİPLERE
KARDEŞİM KAVGAYI BAŞLATIN. MİLLET BİRBİRLERİNİ YESİNLER BİR BUNU
YAPARIM. BAK TAM ZAMANIDIR. BIRAKACAKSIN BİRBİRİNİ YESİN MİLLET.
Ondan sonra Tayyib oradan çıksın altından" Dediği,
14.02.2008 günü saat:11.02 sıralarında Hayrettin ERTEKİN'in Banu ile yaptığı
telefon görüşmesinde özetle;
BANU' nun "Ülkenin durumu için ne diyorsun"^ dediği, H.ERTEKİN'in "Valla
ülkenin durumu çok iyi değil..." "Durumu iyi değil, BİR İHTİLAL gibi bir şey geliyor" "Tabi
bunlar bu adamlar işi azıttılar yani..." "...memleketin durumunu hiç iyi görmüyorum yani"
"Olacak tabi başka çare yok Rejim tehlike de yani, iki sene önce emekli olmuş bir Cumhuriyet
başsavcısı isyan ediyor ise" "Bunlar suçtur bunlar diye dinlemediniz mi Sabih KANADOĞLU
nu" "Valla işte bunların amacı, yavaş yavaş hedeflerine yavaş yavaş bu gün türban yarın
liselerde yarın ortaokullar da ya ondan sonra evlerde sokaklar da sırayla hepsini bir anda
yapamazlar yani" dediği, BANU' nun "...ben de şey diyorum yani bunlar gelip de 100 yıl geri
gitmemize, askerim canım askerim diyorum 20 yıl götürür beni en fazla geri, hiç değilse özgür
olurum yani" dediği, H.ERTEKFN' in "Asker geri götürmez ya 12 Eylül oldu geri mi götürdü
asker Allah aşkına ya" dediği,
12.12.2007 günü saat:11.16'da Hayrettin ERTEKİN ile W arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
HAYRETTIN'in "Saym KOMUTANIM saygılar sunuyoruz" dedikten sonra bir süre
İstanbul'da yapılan bir operasyonla ilgili bilgi verdiği, devamında HAYRETTIN'in
"Komutanım ne oluyo memleketin durumunu hiç anlatmıyorsunuz..." dediği, W'nm "Kimsenin
birşeyden alındığı yok herkes bildiğini yapıyor" dediği, HAYRETTIN'in "ABİ'DE BOŞ ÇIKTI
ABİ'DE DURUYOR DURUYOR ŞİMDİ" "İki duble içince ateşleniyor hiçbir şeyi yok
komutanım ya..." "...yani çaptan da düştü herhalde diyoki ya hiç huzurumu bozmayayım şimdi
diyo hiç bişey yapacağı yok" dediği, W'nm "YA ODA ŞİMDİ İDARE EDİYOR SURDA
KALDI DİYO 7-8 AY DİYO" dediği, HAYRETTIN'in "7 AYI KALDI TESKEREYE" "Şey
nasıl bi adam komutanım siz bilirsiniz Ergun SAYGUN... nasıl biridir yani Vatan perver mi
yoksa böyle hani o da salla başı al maaşımı" dediği, W'nm "Valla o askerliği bilmez o da"
"Aynen o da bürokrattır yani şeydir" "Terörü merörü Güneydoğuyu falan bilmez o da bilmez
İlker BAŞBUG'U' da bilmez bunlar şey değilki bunlar Kıta komutanı değil ki bunlar sosyete
bunlar salon subayı" dediği, HAYRETTIN'in "Öyle isteniliyordu zaten öyle yani dizayn etti
gitti..." dediği, bir süre sonra HAYRETTIN'in "Komutanım kaleler tek tek gidiyo bakın ben bu
YÖK var ya bu kadarını düşünmüyordum ... hani diyordum ki" "Burada gitti Yargıtay işte bi
tek Yargıtayla
Danıştay kaldı" "...Türbanı takıp herkes oturacak mı komutanım bu yani olacak bumu yani"
"Yok mu yürekli bitane böyle asalardan komutanım ya böyle hop diyecek" dediği,
_27.12.2007 günü saat 19.06'da şüpheliler Kemal Yalçm ALEMDAROĞLU ile Habib
Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'm "hiç bir şey anlamıyoruz biz de. Yani, paşa m... emekli paşalarla
konuşuyoruz, onlar da anlamıyorlar." Dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Evet, evet artık, artık
bu iş m... onları aştı bence; burdan bişey çıkmaz." Dediği, Ü.SAYIN'm "Yok, şeyden bişey
çıkmaz. BÜYÜKANIT, artık kümbet bile olamadı, anıtı bırakın." "Rezillik yani." "...önüne
dosya mı koydular," "Minyatür oldu, minyatür" "Gaz alma operasyonu bunlar." "Türk Silahlı
Kuvvetleri bu kadar zavallı hale gelirimiydi şaşırarak izliyorum" dediği anlaşılmıştır.
02.02.2008 günü saat:16.38'de Kemal Yalçm ALEMDAROĞLU ile X Bayan
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
K.ALEMDAROGLU'nun "...ee şeye mi Meclise doğru yürüyüş mü yaptılar" dediği,
X BAYANIN "Şimdi yapmışlar ama engellenmiş yolu değiştirmiş polis ben çünkü ordan
çıktıktan sonra Mamak'a gittim" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Ben şöyle bir şey
düşündüm bugün işte acaba ADD Rektörleri Ankara'da bir toplantıya çağırıp, Çarşamba veya
Cuma meclise yürüttürebilirmi onları" dediği, X BAYANIN "Anladımda yani isterseniz siz
ŞENER PAŞAYLA konuşun bu konuyu ben kendisiyle konuşmuyorum" dediği,
K.ALEMDAROGLU'nun "Şimdi...ben konuşurum konuşmasına da ama yani şeydeki
yönetimdeki rektörlerle de ben mi konuşayım" dediği, X BAYANIN bir süre ADD hakkında
konuştuktan sonra "...ben ADD'nin buna sıcak bakacağını hiç düşünmüyorum, bu Ergenekon
hareketi ile mitingleri birbirine bağlamaya çalışıyor bazıları" dediği, görüşmenin devamında
K.ALEMDAROGLU'nun rektörleri birisinin Ankara'ya davet etmesi gerektiğinden, bu kişinin
Ankara Üniversitelerinin rektörlerinden birisinin olabileceğinden bahsettikten sonra yapılacak
yürüyüşler için "İzin alınmasın canım artık izne ne gerek var ya miting değil ki bu gidip orada
saygı duruşu" "İzne gerek bile yok zaten" dediği anlaşılmıştır.
02.01.2008 günü saat:14.37'de Sevgi ERENEROL ile Orhan..? arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Pazartesi günü de tabi Kandıra'yi ziyaret günümdü benim, hepsi üst üste
gelince bir hayli şey yaptım yoğunluk oldu, size iyi seneler" dediği, ORHAN'm "Bir an önce
de Muzafferin Muzaffer'in özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum" dediği, SEVGİ'nin "İnşallah
inşallah bütün milletin de özgürlüğe kavuşmasını" dediği, ORHAN'm "Milletin özgürlüğe
kavuşması biraz zor" "Bütün bütün kaleleri kaptırdılar" "SİLAHLI KUVVETLER DE
DAHİL" dediği, SEVGİ'nin "Ah nasıl bunun altından kalkacağız hiç bilemiyorum ama" "Evet
evet vallahi birazcık gayret edilsin muhakkak gene bulunur da herkes şey hayatından memnun
gibi" dediği, ORHAN'm "Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri yanında olmadan hiç bir hareket
olmaz" dediği, SEVGİ'nin "OLMAZ BİLİYORUM" dediği, ORHAN'm "Hiç bir hareket
olmaz ben bunları yaşadım ihtilaller darbeler mahkemeler..." dediği,
08.01.2008 günü saat 10.49'da H.Ümit SAYIN ile Arif...? Arasındaki telefon
görüşmesinde özetle;
Ü.SAYIN'm "Bu Şener paşa ADD'lerle koordine bi hareket başlatıyormuş." "Ama
yani Şener paşa yapamaz o işi yani." dediği, Arifin "Çünkü büyük para var" dediği,
Ü.SAYIN'm "Büyük para işi. Tuncay ÖZKAN'la anlaşamamışlar." dediği, Arifin "Bunu tak
diye Ankara'da bitirecen işi. Hiç orda yok İzmir Ankara işi değil. İzmir'de meydanlarda değil.
Dann diye meclise girecen. Yoksa öteki türlü olacak iş değil" "Basacaksın meclisi, onun için,
bitecek yani." "Dün Sürmen ağaya uğradım." dediği, Ü.SAYIN'm "Ne diyo, bu durumlar
için?" dediği, Arifin "Gidişat iyi değil diyo." dediği, Ü.SAYIN'm "Türkiyenin gidişi nolcak,
onların gidişi hiç önemli değil." dediği, Arifin "Mart Mart diyolar ama,
397
//frt*^
daha önce de Ocak demişti, şimdi de Mart diyo. Şeyler bitmiyo yani zamanlar" dediği,
Ü.SAYIN'ın "bu son aşamaya geldi yani son anda uyandık yani son anda uyandık. Son anda
son beş yılda uyandık bişeyler yapmaya çalıştık ki her şeyi de ele geçirmiş vaziyetteler"
dediği,
19.12.2007tarihinde saat: 16:03 sıralarında Şüpheli FUAT TURGUTveLİ KÜÇÜK'e
göndermiş olduğu mesajda; "RTE/Abdullah G. ve şürekası eliyle parçalanma
sürecine itilen T.C.'ni KORUMAK için; milliyetçi/devrimci ihtilal
KAÇINILMAZDIR! Bayramnz/2008'nz kutlu... Av.FuatT." yazdığı,
30.01.2007günü saat:11.18'de Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile C. K. arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
"Valla işte aldılar başlarını gidiyorlar bu böyle gitmez" dediği, C.K.'m "Yok abi bu
bir kırılma noktasına doğru gidiyor bakma sen sessizliğe" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "I
yani evet bende fırtma öncesi sessizlik diyorum" dediği, C.K.'m "Şimdi bugün düşün abi dün
Waşingtm'a gitti Genel Kurmay İkinci Başkanı, fol yok yumurta yok,
07.03.2008 günü saat: 10.35'de Doğu PERİNÇEK ile Bedri..? isimli şahıs arasındaki
telefon görüşmesinde özetle;
Aralarında bir süre merhabalaştıktan sonra düzenlenecek olan bir ekonomi
toplantısından ve bu toplantıya konuşmacı olarak katılacak kişilerden bahsettikten sonra,
Tümep'in bir yemekli toplantısına değindikleri ve bu toplantı ile alakalı olarak Bedri'nin "Ya
şimdi aslında çok benim beklemediğim bir katılım di herkes vardı orda. İlhan Selçuk, Hurşit
Tolon, Şener Eruygur, YARSAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, Üniversitelerden bayağı
seçkin bir topluluktu 70 kişi vardı Şener ERUYGUR bayağı da uzun sürdü yedide başladı on
birde bitti, dört saat süren toplantı oldu. Şener ERUYGUR yani bir araya gelmek gerekir,
Ulusalcıların birleşmesi gerekir diye özeti bu olan birazda halkı suçlayan, bu cumhuriyet
mitinglerinde toplandı bu kadar kalabalıklar ne oldu, bir şey çıkmadı öyle bir konuşma yaptı."
Dediği, devamında bir süre Bedri'nin söz konusu toplantıdaki konuşmasından bahsettiği, daha
sonra Doğu PERINÇEK'in "keşke şeyi esas söyleseydin O GÜN İNDİRMEK VE MİLLİ BİR
HÜKÜMET KURMAK MÜMKÜNDÜ ona yanaşmadı Şener ERUYGURLAR
Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydin. Esas onu söylemek lazım, alternatif o bence, yani İşçi
Partisine oy ver diyerek te bir çözümü olmazdı." dediği, devamında Bedri'nin "Sonrasında
İLHAN SELÇUK en sonunda bir kapanış konuşması yerine geçecek bir konuşma yaptı, ama
oda böyle Orduya karşı kırgınlığını ve eleştirilerini özeti oydu yani. Bu hem Iraktan çekilme
konusu hem de genel olarak tutumuyla ilgili böyle çok şeyler bekleyen ve beklediğini
bulamayan bir hayal kırıklığı içerisinde özeti o olan bir konuşma yaptı" dediği, ... ve
toplantıya Sıtkı ULAY isimli yaşlı bir paşanın da katıldığını belirttikten sonra görüşmenin
sona erdiği,
27.07.2007 günü Saat:16.07'de Ali KUTLU'nun 0 546 647 82 83 numaralı
telefondan X Şahsı aradığı ve yapılan görüşmede;
X Şahsın "Yardımcı olsanıza Kuvayi Milliyeciler olarak" "Ne yapmış ki. ..bir sürü it
uğursuz köpek varken yani bunları mı almak gerekiyormuş" "Dün yazı hazırladım gene
hazırlıyorum, AKP ile artık daha şiddetli mücadele edicez yani" dediği, Ali'nin "Biz
İstanbul'dayız" "Çok kalabalığız burada, EKİP var" dediği, X Şahsın "Nasıl şey yapıyorlar mı
yani yine devlet üstüne gidiyor mu" dediği, Ali'nin "Hiç üstüne gitmiyor. Genelkurmaydan
araştırma yaptık, tek Kuvayi Milliye orada Kadıköydeki Kuvayi Milliye dedi, dün
Genelkurmayın basın açıklamasında" "Bizi işaret ediyor yani Genelkurmay" dediği, X şahsın
"Türkiye'de genel durum nasıl şu anda" diye sorduğu, Ali'nin "Şuan kötü, berbat. İşte bakacaz,
Bİ HAMLE YAPACAZ YAKINDA, herşeyi haberlerden okursun zaten, haberleri dinlersin
birşey oldu mu" dediği, X Şahsın "Ne Hamlesi Yapacaksınız" diye sorduğu, Ali'nin "telefonda
olmaz tamam" dediği, "11 Kasım 1938'den bu güne her kurum kuruluş^ahıstan hesap sorucaz.
Sen hiç,l$aTaTttî*yorma rahat ol yani" dediği, X
Şahsın "Yeni şafak yeni Türkiye gazetesi var birde bu aımna kodumun tam militan bir gazete
o da ya" dediği, Ali'nin "Hepsine el koyacaz kafanı yorma hepsini" dediği, X Şahsın "Ya
düşündükçe sinirleniyorum vallahi billahi ya, gidip eylem yapasım geliyor
ya" dediği, Ali'nin "Ya boşver, akşam msn'de şey yaparız, telefonda girme bu tip şeylere
tamam mı" dediği anlaşılmaktadır.
16.12.2007 günü saat: 10.03'de şüpheli Satılmış BALKAŞ m Kemal
KERİNÇSİZ'e gönderdiği kısa mesajda;
"Kemal bey. Bazi vatandaşlar. Genel kurmay Baskanini darbe yapamayacagin akp.
Iktidarinin. ipini çekemez diyorlar. Peki kim çeker. Org.Erdal CEYLANOGLU.(EDOK)Ve...
Org Hasan IGSIZ.2.0RDU KOMUTANI. Bu genarallerden birisi olsa olurdu" şeklinde
ibarelerin olduğu tespit edilmiştir.
18.01.2008 günü saat: 23.40'de Şüpheliler Orhan TUNÇ ile H. Ümit SAYIN
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Orhan TUNÇ'un "Hocam inşallah görüşsek. Yani durumlar hakkaten çok gergin"
"Yani "onlar (askerleri kastederek) ne yapıyor" falan diyorsunuz ya" "Onlar (askerleri
kastederek) uyumuyorlar haberinizde olsun" "...özellikle 3 günden beri uyumuyolar." Yani
dikkat ederseniz ilk defa bu kadar şey konuşuyorum, yazıyorum" "Geri zekalı aptal diye
yazabiliyorum anladın? Artık onu hak ettiler yani. Aşağılık herifler (Hükümeti
kastederek)" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "Doğu paşa, ...hukuki hak hak doğdu diyo" dediği,
Orhan TUNÇ'un "Hocam doğdu da bir yerlerden bir şey bekliyorlar. Telefonda tam
söyleyemiyorum" "Üstleri var ya hani bunların, vatandaşların" "O kendi üstlerinden "okey"
bekliyorlar. Onlar da okey verecekler gibime geliyor yani." "Bugün ben birisiyle konuştum bir
KOR la görüştüm" "Aynen bana şunu söylüyor "oğlum" diyo, benden de 15 yaş büyük kendisi,
"oğlum diyo, babanm haberi olmadan diyo evlat ne yapar" diyo. Aynen şu lafı dedim ben de
"komutanım artık dedim baba, evlat babayı dinler mi? veya baba kim?" baba dedim, benim
kanımdan canımdan olan bir insandır değil mi?" "Bunların baba dedeleri Hıristiyan kanından.
Nasıl oluyo? Ama diyo "dünyanın gereği böyle" diyo" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "O zaman hiç
bişey olmıycak demektir." Dediği, Orhan TUNÇ'un "Olucak. Yani bunlarm artık bitti yani işi
bitti hocam" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "Yargıtay başkanı ile Danıştay açıklama yaptılar ben de
"gaz alma" dedim" dediği, Orhan TUNÇ'un "Artık bundan sonra TSK bu denli muhtıra falan
vermiycek. Çünkü muhtıra verdiği anda biliyorsunuz, Doğruyol da Anap ta, Ak Parti de,
bunlar hazırlanıyor" "Artık bundan sonra, bi takım, Danıştay olsun, Sayıştay olsun, Yargıtay
olsun onlar verecekler mesajları" "Artık asker bundan sonra eğer konuşursa gereğini
yapacaktır. Konuşmuyorsa yapmıyacaktır" dediği, H.Ümit SAYIN'ın "İnşallah bir şeyler
yaparlar da çünkü, satıcak bir şey kalmıyor 2 yıl sonraya yani" "Demokrasiyi yıkmak üzere
demokrasinin yöntemlerini kullanan herkes yok edilir başka ülkelerde. Demokrasinin bir
gereğidir bu" "Ama devlet şu an hala tasfiye ediliyor, buna TSK bir şey yapmazsa, bizim
yapıcağımız hiçbir şey yok." Dediği, Orhan TUNÇ'un "Türk Derin Devleti 4000 yıldan beri
vardır ve hâlâ da vardır." "Bakın, Pazartesi günü sabahleyin çıkıyorum, ondan sonra inşallah
geliyorum. Orda görüşürüz, anlatıcam ben size. İnanmazsınız diye de ses kayıt ettim, bazı
sözleri" "Onları dinleticem ben size" "Siz şimdi diyceksiniz ki "telefon dinlenir Orhan bey"
diceksiniz dimi" "O geri zekalılar da bunu öğrendi" "Özellikle o zat-ı muhteremin
konuşmasını tabi" "Hocam bu geri zekalıları kafanıza takmayın. %47 olmuş %67 olmuş
önemli değil." dediği,
03.05.2007 günü saat:13.17'de M.Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulunan 0 539
655 04 56 numaralı telefonla, KemaL.'in kullanımında bulanan 0 539 655 59 54 numaralı
telefon arasında yapılan görüşmede;
"200 bin ajan misyoner kılığında, 200 bin„ajan de, aynen öyle" "Misyoner
kılığında" "SivjFtoplum kuruluşu misyoner, ondan-sonra yardım kuruluşları adı altında 200
bin ajan dolaşıyor" "...hesap sormaya geliyoruz, o kadar" "Kuvvayi Milliye hesap
sormaya geliyor, o kadar" dediği,
12.01.2008 günü saat:20.07'de şüpheliler Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ile
Habib Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre konuştuktan sona Ümit SAYIN'm "Tabi. Yani buna artık ses çıkanlmamasmı
anlamak mümkün değil. "Yani TSK tamamen acz içinde" "Ya hiç bi hiç bi eylem yok, hiçbi
şey yok" "Aslında 60'ta da böyle olmuş hocam" dediği, K.ALEMDAROGLU'nun "Evet.
Bu kadar sessizlik olunca da şey yapamıyorum yani yorum yapmakta zorluk çekiyorum. En
iyi yapacağımız yorum, fırtına öncesi sakinlik, sükunet" dediği, H.Ü.SAYIN'm "60'ta da
böyle olmuş. "Artık bunlar yapmıycak hiçbir şey" demişler..." dediği,
K.ALEMDAROGLU'nun "Evet tabi, biliyorum biz de o zaman çünkü nitekim üst düzey
iktidar hepsi tutuklandı" dediği,
27.04.2007 günü saat:23.34'de M.Fikri KARADAĞ'm A. S. İle yaptıkları telefon
görüşmesinde özetle;
A.S.'m televizyonlarda, Genel Kurmay'm MUHTIRA açıkladığını anlattığı, M.Fikri
KARADAĞ'm "Oh ne güzel, demek ki kuvayı milliye hedefine ulaştı" "Ahmet, o zaman
Anayasa Mahkemesi'de yarın bu işi aynen bağlar" "Köpek gibi bağhycaklar" "O zaman
generallerin kafasını keserdi bu genç subaylar" "Hadi bakalım başarıya ulaştık, bu
bizimdir" "O yemin var ya o yemin" "Bizim mersindeki konuşmalarında hepsi gitti,
bunlarda bi bok yapamaz falan dedik" dediği, Ahmet SAYAR'm "Hainlerin azınlıkların bu
ülkeye hükmettiği ne zaman görülmüş, nereye kadar hükmedebilirler" dediği, M.Fikri
KARADAĞ'm "Anayasa mahkemesi iptal edecek ve erken seçime gidilecek başka çare yok"
"Bu olmazsa .... kan akar o zaman bu memlekette, çok tehlikeli olur" dediği,
27.04.2007 günü saat: 23.39'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm Kemal....isimli
şahıs ile yaptıkları görüşmede;
Kemal'in Genel Kurmay'm açıklamasını sorduğu, M.Fikri KARADAĞ'm "..bizim
ateş orayı sarmış, belli oldu" dediği, Kemal'in "Muhtıra gibi şey vardı, açıklama yaptı"
"Ne Mutlu Türküm diyemiyen herkes düşmanımızdır dedi" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm
"Ne kadar güzel, aşağıdan gelen baskı da bu" "Benim yiğitlerimin baskısı da bu" dediği,
29.04.2007 günü saat:18.30'de şüpheli M.Fikri KARADAĞ'm, İsa isimli şahıs ile
yaptıkları görüşmede; İsa'nın "Söylediğiniz Kırmızı Beyaz devrim gerçekleşti galiba,
Allah'ın izniyle" dediği, M.Fikri KARADAĞ'm "Olacak, olacak" dediği,
22.12.2007 günü saat:20.12 sıralarında Hayrettin ERTEKİN ile X ŞAHIS
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
X ŞAHSIN "Paşam duydun mu?" "Yaşar BÜYÜKANIT bizi çok yanılttı ya"
dediği, H.ERTEKİN' in "ÇOK ÇOK HEPİMİZİ MALESEF, BEN EN BÜYÜK
DESTEKÇİSİ BENDİM ve komutanımıza sahip çıktık ve genel kurmay başkanı olması
için olabilmesi için yapmadığımız şey kalmadı ama maalesef şuan yapılabilecek bişey yok
diyor ve kendisi bakalım böyle dümen suyuyla benim kalmış teskereme 8 ay diyor 8 ay
sonra ben zaten yokum ... bu riske girmem diye kimseyle hiçbir şey yapmıyor ama" dediği,
"....İlker paşayı da Genel Kurmay Başkanı yapmayacaklar" dediği, X ŞAHSIN "Ne
diyorsun Paşam ya" dediği, H.ERTEKİN' in "...2 tane Afyonlu Kara Kuvvetlerindeki 2
Afyonlu ...kara kara düşünüyorlar ne olacağını" "İlker paşa..................Ergun SAYGUN Paşa
İkinci Başkan o kara kara düşünüyor nasıl dalaşırım İlker paşayla diye" "Ergun
SAYGUN'la İlker BAŞBUĞ, kedi köpek gibiler birbirleriyle şimdi dalaşacaklar" dediği,
X şahsın "O zaman Yaşar Paşayla da İlker'in arası iyi değil o zaman" dediği, H.ERTEKİN'in
"İyi değil görüşmüyolar ki zaten" dediği, bir süre İlker BAŞBUĞ'un Genel Kurmay Başkanı
olması ile ilgili konuştuktan sonra X ŞAHSIN "Yav karşılıklı gelemiyoruz da ihtilal Paşam
T.C.
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(CMK' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)
Soruşturma No TUTUKLU
Esas No 2007/1536 10/07/2008
İddianame No 2008/968
2008/623
İ D D İ A N A M E İSTANBUL (
). AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NE
DAVACI * K.H.
İHBAR EDEN : ŞEVKİ YİĞİT, HASAN Oğlu ASİYE'den olma, 04/11/1959
doğumlu, TRABZON ili, OF ilçesi, ESKİPAZAR MERKEZ
MAH., 48 cilt, 53 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Eskipazar Beldesi Fatih Mah. Of/ TRABZON ikamet eder.
İHBAR TARİHİ : 12/06/2007
MAKTUL : MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN, Hamdi oğlu, 1942 doğumlu,
Danıştay 2. Dairesi üyesi.
MAĞDURLAR : 1- MUSTAFA BİRDEN, Osman oğlu, 1964 doğumlu, Danıştay
2. Daire Başkanı
2- AYLA GÖNENÇ, Enver kızı, 1951 doğumlu, Danıştay 2.
Daire üyesi
3-AYFER ÖZDEMİR, Mehmet Nuri kızı, Danıştay 2. Daire
üyesi
4-AHMET ÇOBANOĞLU, Mehmet oğlu, 1962 doğumlu,
Danıştay Tetkik Hakimi
ıfj^#V
^»««a«S*
'*^, î ,.#
Mücadele Kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri.
MÜDAFİİ
SUÇ
%^; T^M4^
MÜDAFİİ 9-İSMAİL YILDIZ, ALİ Oğlu AYŞE'den olma, 10/08/1964
doğumlu, AYDIN ili, KOÇARLI ilçesi, KIZILCABÖLÜK
suç köy/mahallesi, 32 cilt, 33 aile sıra no, 59 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Necatibey Caddesi Lale Sokak No:7/7 Sıhhiye Çankaya/
ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 2 nolu
F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç YERİ VE TARİHİ AV.DURSUN YASSIKAYA İstanbul Barosu Avukatlarından
GÖZALTI TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Askeri İtaatsizliğe Teşvik,
TUTUKLAMA TARİHİ Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Temin etmek, Tahsis
Edildiği Amacı Dışında Kullanma, Hukuka Aykırı Olarak
SEVK MADDESİ Kişisel Verileri Kaydetme,
ANKARA 18/07/2007
18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326, 327, (135/1-2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
SUÇ
:
h. 9 ı, srx
MÜDAFİİ
SUÇ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
SUÇ
15-BEKİR ÖZTÜRK, HURŞİT Oğlu FATMA'den olma, 01/10/1966 doğumlu, SİVAS ili,
ŞARKIŞLA ilçesi, POLATPAŞA köy/mahallesi, 113 cilt, 3 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yusuf Kılıç Mah. 83037 Sok. 7/1 Merkez/ MERSİN adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Tekirdağ 2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
: AV.NECDET KARATEPE İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana
Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme
-.MERSİN 18.07.2007
: 18.07.2007 - 21.07.2007 (3 gün)
: 21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan
: TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
16-FUAT ERMİŞ, DURAN Oğlu FATMA'den olma, 10/11/1957 doğumlu, YOZGAT ili,
BOĞAZLIYAN ilçesi, UZUNLU/YENİDOĞAN, 59 cilt, 60 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Şenlik Mah. Buket Sok. 69/13 Keçiören/ ANKARA adresinde ikamet eder.
AV. MEHMET SAMİ KIZILKAYA, İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı
İsyana Tahrik Etme, Askerleri İtaatsizliğe Teşvik Etme ANKARA 18.07.2007 18.07.2007 -
21.07.2007 (3 gün)
21/07/2007 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin
21/07/2007 tarih 2007/99 sayılı karan 12/05/2008
TCK.nun 314/2, 313/1, 319/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun
53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
rX}^h^^
MÜDAFİİ Apt. D: 10 Nilüfer/ BURSA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
suç Av.MEHMET SAMİ SELÇUK, İst. Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin
Bilgileri Çalma, Bulundurma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Olarak Bulundurma,
GÖZALTI TARİHİ
İSTANBUL 21.06.2007
TUTUKLAMA TARİHİ
21.06.2007 -25.06.2007 (4 gün)
25/06/2007 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
SEVK MADDESİ maddesi İle Görevli)nin 25/06/2007 tarih 2007/74 sayılı kararı
TCK.nun 314/2, 174/1-2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 4-5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
326/1, 327/1, 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
7: <^izb&t&^p
TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇYERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
: 25/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 25/01/2008 tarih 2008/16 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle
Mücadele Kanunun
5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
135/2, 43/2, TCK.mın 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
23-RAFET ARSLAN, RAİF Oğlu SENEM'den olma, 06/11/1951 doğumlu, ERZİNCAN ili, ÇAYIRLI
ilçesi, MANS köy/mahallesi, 10 cilt, 173 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Tefık Bey Sok. Gülay
Apt. No:5, Od:8 Kadıköy/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
: Av. ENGİN ÇELİK KADIGİL, İstanbul Barosu Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL, 22.06.2007
: 22.06.2007 - 25.06.2007 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
SEVK MADDESİ
: İSTANBUL 23/08/2007 : 23.08.2007 - 26.08.2007 (3 gün)
: TCK.mm 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri
27-İSMAİL EKSİK, ALİ Oğlu HAYRAT'den olma, 01/06/1964 doğumlu, KARTAL ili,
MALTEPE ilçesi, YALI köy/mahallesi, 27 cilt, 437 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Gülsuyu Mah. Yakut Çıkmaz Sokak No:9 Maltepe/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av.ERTAÇ GİRAY , İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
İSTANBUL 25.06.2007
25.06.2007 -29.06.2007 (4 gün)
TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
28-VELİ KÜÇÜK, MEHMET Oğlu EMİNE'den olma, 09/05/1944 doğumlu, BİLECİK ili,
GÖLPAZARI ilçesi, TÜRKMEN köy/mahallesi, 49 cik,* '19 aile-sıra no, 8 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Yıldız Posta CD Gönenoğlu Sk Fidan St A Bl No 4/9 Gayrettepe İSTANBUL adresinde
ikamet eder. Atılı suçtan Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. Av.TACISER
ÜLKÜ ILICALI, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC
Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Zorla Hükümeti Iskata Teşebbüs, kasden öldürmeye
azmettirme, Korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmaya azmettirmek, Malal zarar
vermeye ve ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirme İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008
tarih 2008/18 sayılı karan TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayıh Terörle Mücadele Kanunun
5. maddesi, TCK.nun (82/1-a-g, 38/1), TCK.nun 82/1-a-g, 35, 38/1 (4 kez), TCK.nun (174/1-2,
38/1), TCK.nun 170/1-c, 38/1 (3 kez), TCK.nun (151/1, 38/1), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri,
TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/5. maddeleri yollamasıyla TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (18 kez), TCK.nun 315 , 3713 sayılı kanunun 5
maddesi (3 kez), TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (8 kez), TCK.nun (319/1, 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5, (4 kez), TCK.nun 284/1 (3 kez), TCK.nun (174/1, 3713 sayılı
kanunun 5) TCK.nun 336, TCK.nun 216/1 (2 kez), 2863 sayılı kanunun 73 (2 kez), 2813 sayılı
kanunun 32/a maddeleri
^r^^rt^
29-SEVGİ ERENEROL, SELÇUK Kızı KLAVDİA'den olma,
15/11/1953 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi,
KEMANKEŞ köy/mahallesi, 25 cilt, 373 aile sıra no, 42 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Adalı Sok. No:5 Arnavutköy Beşiktaş/
İSTANBUL adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Bakırköy Kadın
ve Çocuk Tutukevinde TUTUKLU.
MÜDAFİİ : Av. CEVAT ÇALIK, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, TC Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik, Hukuka Aykırı Olarak Kişisel Verileri
Kaydetme
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/01/2008 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 26/01/2008 tarih 2008/18 sayılı karan
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddesi,
TCK.nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile
TCK.nun (135/2, 43/2), TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63
maddeleri
^U
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma İSTANBUL 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
06/02/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 06/02/2008
tarih 2008/26 sayılı karan : TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
/, - > ."*
'U^^ta
^
MÜDAFİİ 38-ALİ YASAK, HALİL Oğlu HATİCE'den olma, 01/06/1958
doğumlu, ŞANLIURFA ili, MERKEZ ilçesi, TAŞLICA KÖYÜ,
suç 137 cilt, 63 aile sıra no, 11 sıra no'da nüfusa kayıtlı Çalışlar
SUÇ YERİ VE TARİHİ Cad. Meydan Sok. Ahmet Engin Apt. 1/10 Bahçelievler/
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
SEVK MADDESİ :Av.MAHMUT ŞEVKET KÜÇÜK, İstanbul Barosu
Avukatlarından
: Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma
: İSTANBUL 22.01.2008
: 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
: TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddesi, TCK'nun 53, 58/9 ve 63. maddeleri
MÜDAFİİ
SUÇ
SEVK MADDESİ
40-ORHAN TUNÇ, Bandırma/ BALIKESİR adresinde ikamet eder. Atılı suçtan
DURSUN Oğlu Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
DÜRDANE'den olma, Av.İZZET CEMEL FİDAN, Av.MEHMET TAŞDELEN,
30/03/1961 doğumlu, Av.YÜKSEL ILGIN, İstanbul Barosu Avukatlarından
KAYSERİ ili, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti
KOCASİNAN ilçesi, Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme BALIKESİR
ŞİRİNEVLER MAH. , 22.02.2008 22.02.2008 - 25.02.2008 (3 gün)
29 cilt, 43 aile sıra no, 1 26/02/2008 İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
sıra no'da nüfusa kayıtlı maddesi İle Görevli)nin 26/02/2008 tarih 2008/15 sayılı karan
Paşa Mescit Mahallesi TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele
İnönü Caddesi Atılım Kanunun 5., TCK.nun 53, 54,58/9 ve 63 maddeleri
Sitesi B Blok No 156/17
TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
Oğlu
LEBİBE'den olma,
17/06/1942 doğumlu,
ERZİNCAN ili,
REFAHİYE ilçesi,
KEMALİYE
köy/mahallesi, 2 cilt, 101
aile sıra no, 11 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Gayrettepe
Ayazma Dere Cad. 17/10
Beşiktaş/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder.
Atılı suçtan Tekirdağ 1
Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU.
Av. GÖNENÇ LAÇİN,
Av. MEHMET NURİ
AYTEKİN
İstanbul Barosu
Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütü
Kurma, Yönetme, Zorla
Hükümeti Iskata
Teşebbüs, TC
Hükümetine Karşı
Silahlı İsyana Tahrik,
Açıklanması Yasak
Belgeleri Temin Etme,
İSTANBUL 21/03/2008
21.03.2008 - 23.03.2008
(2 gün)
24/03/2008 İstanbul 11.
Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin
24/03/2008 tarih 2008/44
sayılı karan
TCK.nun 314/1, 312/1,
313/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 312/2, 313/4,
314/3 ve 220/4. maddesi
yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1,
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve
63 maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/5 maddesi yollamasıyla TCK'nun 82/la-
g, TCK.nun (82/la-g, 35/2 (4 kez), TCK.nun 174/1-2, TCK.mm
170/1-c (3 kez), TCK.nun 151/1, TCK.nun 327/1 (8 kez),
TCK.nun 326/1 (6 kez), TCK.nun 135/2-1, 43/2 (17 kez),
(TCK.nun 315 ve 3713 sayılı kanunun 5 maddesi) (3 kez),
TCK.nun 288 (2 kez), TCK.nun 334/1 (7 kez), TCK.nun (319/1,
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi (4 kez),
TCK.nun 284/1 maddesi (3 kez), (TCK.nun 174/1 ve 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi), TCK.nun 336,
TCK.nun 216/1 (2kez), 2863 sayılı kanunun 73. maddesi (2
kez), 2813 sayılı kanunun 32/a maddeleri
l
^: ^^^J^p
MÜDAFİİ
suç
SEVK MADDESİ
Merkez/ ANKARA adresinde ikamet eder. Atılı suçtan Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Kapalı
Cezaevinde TUTUKLU. Av. GÖNENÇ LAÇİN, İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Hukuka Aykırı Olarak
Kişisel Verileri Kaydetme ANKARA 25/03/2008 25.03.2008 - 29.03.2008 (4 gün)
29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih
2008/38 sayılı karan TCK.nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun (135/2,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri
\)^y^^^
nüfusa kayıtlı İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı No 5 Beyoğlu/
MÜDAFİİ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
Av. ADEM MURAT BEYOĞLU , İstanbul Barosu
suç Avukatlarından
SUÇ YERİ VE TARİHİ Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 sayılı yasaya muhalefet
GÖZALTI TARİHİ İSTANBUL 21.02.2008 21.02.2008 - 22.01.2008 (1 gün)
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 6136 sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ SUÇ
SEVK MADDESİ
57-FUAT TURGUT, VEHBİ Oğlu NADİRE'den olma, 30/09/1954 doğumlu, ELAZIĞ ili,
MERKEZ ilçesi, HARMANTEPE köy/mahallesi, 87 cilt, 3 aile sıra no, 35 sıra no'da nüfusa
kayıtlı 850 SK. 28/308 KONAK / İZMİR adresinde ikamet eder.
Av. DOĞAN YILDIRIM İstanbul Barosu Avukatlarından Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme İZMİR- 22.01.2008
22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri
Ik^^V^^L-y
suç YERİ VE TARİHİ ANKARA 25/03/2008
GÖZALTI TARİHİ 25.03.2008-29.03.2008
TUTUKLAMA TARİHİ 29/03/2008 İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 29/03/2008 tarih 2008/38 sayılı kararı
SEVK MADDESİ TCK.nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5.
maddeleri,
TCK.nun 314/3 ve 220/4. maddesi yollaması ile TCK.nun
(135/2-1,43/2), 334/1, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
k'>'„ T&
GÖZALTI TARİHİ
SEVK MADDESİ
MÜDAFİİ
suç
SUÇ YERİ VE TARİHİ GÖZALTI TARİHİ SEVK MADDESİ
22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün)
TCK.nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53,
54, 58/9 ve 63 maddeleri
63-ASİM DEMİR, MEHMET ALİ Oğlu AZİME'den olma, 10/06/1973 doğumlu, SİVAS ili,
KOYULHİSAR ilçesi, BALLICA KÖYÜ, 11 cilt, 66 aile sıra no, 141 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Büyükkuruluşlar Derneği Fatiler Cad. İstanbul Küçükçekmece/ İSTANBUL adresinde ikamet
eder. Av. YILDIRIM ÇAVUŞOVALI İstanbul Barosu Avukatlarından
Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet
İSTANBUL 22.01.2008 22.01.2008 - 25.01.2008 (3 gün)
TCK.nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/son maddesi yollaması ile aynı kanunun 13/1, 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi, TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
Vd^&
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/1, 312/1, 313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunun 5. maddeleri, TCK.nun 312/2, 313/4, 314/3 ve 220/4.
maddeleri yollaması ile TCK.nun (135/2, 43/2), 216/1, 284/1 ve
TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri
:İH)AfA^
Mah İstiklal Cad. 9. Sok. No:7/l Güneşli Bağcılar/ İSTANBUL
adresinde ikamet eder. : Av. GÖNÜL ERDEM , İstanbul Barosu
MÜDAFİİ Avukatlarından : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma : İSTANBUL
SUÇ 22.01.2008 : 22.01.2008 - 24.01.2008 (2 gün) : TCK.ımn 314/2,
SUÇ YERİ VE TARİHİ 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54,
GÖZALTI TARİHİ 58/9 ve 63 maddeleri,
SEVK MADDESİ
72-RAİF GÖRÜM, FAHRİ Oğlu GÜLİSTAN'den olma,
17/05/1968 doğumlu, DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, CEDİDİYE
köy/mahallesi, 4 cilt, 249 aile sıra no, 19 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Aydınlı Mah. Akasya Sok. No:27 Çamlıbelde Sitesi
Tuzla/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
MÜDAFİİ : Av. SAMİ ALMAZ, İstanbul Barosu Avukatlarından
SUÇ : Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma,
SUÇ YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 22.01.2008
GÖZALTI TARİHİ : 22.01.2008-25.01.2008
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK.nun 53, 54, 58/9
ve 63 maddeleri,
MÜDAFİİ
SUÇ
SUÇ YERİ VE TARİHİ
TUTUKLAMA TARİHİ
SEVK MADDESİ
77- SELİM AKKURT, nüfusa kayıtlı İriağaç Köyü Oltu ERZURUM adresinde ikamet
CEMAL Oğlu eder. Atılı suçtan Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevinde
YILDIZ'den olma, TUTUKLU. Av. ÜLKER ÇALIŞKAN, Av.TÜRKAN
31/10/1981 doğumlu, GÖRENER Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma 11.03.2008
ERZURUM ili, OLTU 11/03/2008 Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
ilçesi, İRİAĞAÇ maddesi İle Görevli)nin 11/03/2008 tarih 2007/852 sayılı karan
köy/mahallesi, 40 cilt, 15 TCKnun 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK-nun 53, 54, 58/9 ve
aile sıra no, 44 sıra no'da 63 maddeleri,
&PÎ7 «I
y
SEVK MADDESİ : TCK.nun 314/2, 6136 Sayüı Kanunun 13/1, 3713 Sayüı Terörle
Mücadele Kanunun 5., TCK.nun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
^vöwc)^
MÜDAFİİ Civan No:30 Bahçe / OSMANİYE adresinde ikamet eder. Atılı
suçtan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde TUTUKLU. ; Av.
suç FİKRET ALTUNCU İstanbul Barosu Avukatlarından : Silahlı
SUÇ YERİ VE TARİHİ
Terör Örgütüne Üye Olma : MERSİN 13.04.2008 : 13.04.2008
GÖZALTI TARİHİ
-16.04.2008 (3 gün) : 16/04/2008 İstanbul 10. Ağır Ceza
TUTUKLAMA TARİHİ
Mahkemesi (CMK. 250.
maddesi İle Görevli)nin 16/04/2008 tarih 2008/59 sayılı kararı :
SEVK MADDESİ
TCK.nun 314/2, 3713 Sayüı Terörle Mücadele Kanunun 5,
TCKnun 53, 54, 58/9 ve 63 maddeleri,
I.BÖLÜM
SORUŞTURMANIN ÖZETİ
1-SORUŞTURMANIN BAŞLANGICI- ÜMRANİYE İLÇESİNDE EL
BOMBALARININ ELE GEÇİRİLMESİ
Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 156 hattını gizli numaradan arayarak isim ve
kimliğini belirtmeyen bir şahsın, "Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı 'nın karşısındaki
tek katlı binanın (önünde büfe var) çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4
patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet DEMIRTAŞ isimli şahsın sakladığı, bu
patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği, adres olarak Mithatpaşa caddesi ile Samanyolu
caddesinin birleştiği sokakta bulunan Kardak Balıkçısının yanındaki tek katlı bina " şeklinde
ihbarda bulunması üzerine, bu ihbar önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasmda da
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünce ihbarda belirtilen yerin Ümraniye ilçesi Çakmak
Mahallesi Samanyolu Caddesi Güngör Sokak No:2 sayılı yerde, Yiğit büfe ve Kardak
Balıkçısı arasından geçilmek sureti ile girilen bir gecekondu olduğu 12.06.2007 tarihinde
tespit edilmiş ve Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nden alman arama kararma istinaden
yapılan aramada, belirtilen ikametin çatısında, ihbarda belirtilen elektrik direğinin yanında
üzeri siyah renkli naylonla örtülmüş yeşil renkli, her iki tarafında taşımak için halattan ip
bulunan ahşap kasa şeklindeki sandıkta 27 adet savunma ve taarruz tipi el bombası
bulunmuştur. Ev sahibi Mehmet DEMİRTAŞ ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu
anlaşılan yeğeni Ali YİĞİT şüpheli olarak yakalanmıştır.
2-BAĞLANTILI KİŞİLERİN YAKALANMASI VE ÖRGÜTE AİT
BELGELERE ULAŞILMASI
Evde yapılan arama sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların Oktay
YILDIRIM'a ait olduğunu şifai olarak bildirmesi üzerine bu şüphelinin de yakalandığı, alman
mahkeme kararlarına istinaden ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda Oktay YILDIRIM ve
Mehmet DEMİRTAŞ'da ruhsatlı, Ali YİĞİT' in evinde de ruhsatsız silah ve mermiler ile Oktay
YILDIRIM' in evinden sustalı bıçak, kasatura türü kesici aletlerin ele geçirildiği, ayrıca
şüphelilere ait bilgisayarlar ve diğer evraklara el konulup mahkemeden alman kararlar
çerçevesinde teknik olarak incelemesinin yapıldığı,
Şüphelilerin sorgulanması sırasında Mehmet DEMİRTAŞ'm susma hakkını
kullandığı, Oktay YILDIRIM'm suçlamaları kabul etmediği ve bombalarla ilgisinin olmadığını
beyan ettiği, şüpheli Ali YİĞİT'in ise; bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu,
kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini, daha sonra babası Şevki YİĞİT' in bir gün
evin çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördüğü ve kendisine sorduğunu,
kendisinin de bu konuyu evin sahibi olan Mehmet DEMİRTAŞ'a sorduğu, Mehmet
DEMİRTAŞ'm da sandığı Oktay YILDIR İM'in", getirdiğini söylediğini, Oktay YILDIRIM ve
Mahmut ÖZTÜRK'ün sürekli Mehmet DEMİRTAŞ'a ait LPG istasyonu ve
manava geldiklerini, özel olarak gizli gizli görüşmeler yaptıklarım, kendisi odaya girdiğinde
konuşmayı kestiklerini, bir gün Oktay YILDIRIM'a "KUVA-İ MİLLİYE ne demek?" diye
sorduğunda KUVA-İ MİLLİYE'nin DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK
OLDUĞU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE
DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ kendisine söylediğini ve
Mehmet DEMİRTAŞ'm da kendisine "çatıda askeri bir sandık var ve içinde el bombalan var,
bu malzemelere bir şey olursa başınız belaya girer kurtaramayız, kimseye bu konudan
bahsetme seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" diyerek kendisini uyardığını ve bombalann
1,5 yıl kadar önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini belirttiği, kendisinin bu olayı
öğrenmesinden sonra Oktay YILDIRIM'm manava geldiğine şahit olmadığını ve babasının bu
bombalan ihbar etmesini söylediğini, kendisinin de korktuğu için ihbar edemediği, ancak bu
sebeple evi boşaltıp başka bir eve taşındığı, muhtemelen bu ihban da babasının yapmış
olduğunu, aynca bombalann olduğu manav dükkanına Oktay YILDIRIM ve Mahmut
ÖZTÜRK'ün yanı sıra kendisini daha önceden tanımadığı ancak medyadan ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN olarak bildiği şahsın siyah bir mercedes araba ile manav dükkanının önüne
gelip durduğunu ancak araçtan kimsenin aşağı inmediğini, ZAFER (kod) MuzafferJIEKİN'in
dikkatlice manava bakmasından sonra arabanın uzaklaştığını, arkasından Oktay YILDIRIM'm
manav dükkanından aynlıp 15-20 dk. sonra Mahmut ÖZTÜRK ile birlikte san Opel Corsa ile
manava geldiklerini, bu olaydan 3-4 ay kadar sonra babasının bombalan bulduğunu beyan
etmiştir.
Bu ifade ve ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in el bombalan ile ilgili medyada Oktay
YILDIRIM'ı savunmaya yönelik olarak bombalann hurda olduğunu, çalışmadığını ve
çöplükten Oktay YILDIRIM tarafından toplanmış olabileceğini beyan etmesi üzerine; ZAFER
(kod) Muzaffer TEKİN ile Mahmut ÖZTÜRK isimli şahıslann da olayla bağlantılı
olabilecekleri değerlendirilerek bu iki şüpheli de gözaltına alınıp ikamet ve işyerlerinde
mahkeme karanyla arama yapılmıştır.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in ikamet ve iş yerinde yapılan aramalar
sonucunda iş yerinde masasının üzerinde "Devletin yeniden yapılanması için öneriler (Master
Plan On Çalışması)" ibareli kitap kapağı şeklinde dizayn edilmiş dokümanın bulunduğu, aynca
evinde yapılan aramada Emniyet Müdürlüğü'nce 16 nolu CD olarak adlandınlan CD
içerisinde; Genelkurmay Başkanlığı'nm bilgisayarlanndan çıktığı anlaşılan, Milli Güvenlik
Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannın kendi aralannda yapmış olduklan gizlilik ibareli
toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren bir çok belgenin de bulunduğu, aynı CD
içerisinde bulunan şifreli word belgesinin açılmasıyla şüpheli Muzeffer ŞENOCAK'a ait
olduğu anlaşılan resimler ile bazı bilgi ve belgelerin yanısıra internet çıktılannm bulunduğu,
Aynca Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in bilgisayannda "ERGENEKON-LOBİ"
dokümanının bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Ali YİĞİT, ZAFER (kod)
Muzaffer TEKİN ve Mahut ÖZTÜRK'ün, sevk edildikleri nöbetçi mahkemelerce
tutuklandıklan,
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN den elde edilen örgütsel dokümanlar ve
devlete ait gizli belgeler;
"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Master Plan Ön
Çalışması)" isimli 23 sayfalık örgütsel dokümanın incelenmesinde;
Devletin ele geçirilmesi için "yer altında ve yer üstünde yapılanmanın gerektiği ve bu
yapılanmanın gizliliğinin" zorunlu olduğu, PYK (Planlama Yürütme Kurulu)' nın bu gizli
yapılanmanın en üst birimi olduğu, AK' nin de alt kurul olduğu,
"Süreçler (5)" başlığı altında, "4 -Sızma ve denetim süreci" alt başlığı içeriğinde:
3-Sızma stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı Örgütleri (Mafya), Medya, Camiler ve tarikatlara sızmak ve denetim
mekanizmaları oluşturmak" şeklinde ilkeler konulduğu görülmektedir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda alman mahkeme
kararlarına istinaden yapılan operasyon sonucunda, 20.06.2007 tarihinde şüpheliler MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK
yakalanmıştır.
Şüpheli MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm
bilgisayannda "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanından başka Danıştay Eylemi ve
Atabeyler operasyonu ile ilgili istihbari bilgiler ve çeşitli kişilerin özel yaşamları ile alakalı
bilgi ve belgelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgi ve belgelerin örgütün alt üyelerince temin
edilip şüpheli Gazi GÜDER'e gönderildiği, Gazi GÜDER'in de bunları örgütün üst biriminde
görev yapan MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a gönderdiği
ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bilgisayannda bu
bilgilerin depolandığı, şüpheli Ayşe Asuman ÖZDEMİR'in de bu bilgileri çeşitli yerlerden
toplayıp örgütün üst kademelerine ulaştırdığının anlaşılması üzerine Ayşe Asuman ÖZDEMİR,
Gazi GÜDER ve Halil Behiç GÜRCİHAN'm da yakalandığı, bu şüpheliler ile ilgili yapılan
arama ve bilgisayar incelemeleri sonucunda hiyerarşik yapı içerisindeki MİLLÎ IRGAT(KOD)
Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'da bulunan bilgi ve belgelerin bu şahısların
bilgisayarlannda da bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılan aramalarda Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten "ERGENEKON-LOBİ"
ile "GLADİO VE MAFYANIN TÜRKİYEDE YENİDEN YAPILANMASI dokümanlan ele
geçirilmiştir.
ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'in önce bu CD nin nereden geldiğini bilmediğini
beyan etmişse de sonrasında evinde bulunan gizli askeri bilgiler içeren CD'yi arkadaşı olan
Mete YALAZANGİL vasıtasıyla eski bir polisin getirdiğine ilişkin beyanı ve CD üzerinde
yapılan incelemede şifreli dosyanın açılması sonucu Polis Memurluğundan atılmış olan Aydın
YÜKSEK ile kendisini Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli subay olarak
tanıtan şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm 21-22.06.2007 tarihinde yakalandıklan, yapılan
aramalar sonucunda her iki şüpheliden de ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'de ele geçirelen 16
nolu CD olarak adlandınlan ve Genelkurmay Başkanlığı bilgisayarlanndan çıktığı tespit edilen
Milli Güvenlik Kurulu öncesi Kuvvet Komutanlannm kendi aralannda yapmış olduklan
gizlilik ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgileri içeren CD ile bir çok belgenin de
bulunduğu, aynca şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'tan patlayıcı yapımında kullanılan kimyasal
sıvı maddeler ile dinamit lokumu parçasının ele geçirildiği, bu şüphelilerin de sevkedildikleri
nöbetçi mahkemece tutuklanmışlardır.
3-ŞÜPHELİ FİKRET EMEK'TE ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE
PATLAYICI MADDELER
Şüpheli Muzaffer ŞENOCAK'm yapılan sorgulamasında; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıklan
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK isimli şahsın bilgisayanndan
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK isimli şahsa kendisinden geçtiğini beyan etmesi
üzerine şüpheli Fikret EMEK Eskişehir'de yakalanmıştır.
Şüpheli Fikret EMEK'in ikamet ettiği annesine ait Eskişehir İli Hayriye Mahallesi
Dumruloğlu Sokak No: 124/5 Kat:3 sayılı evde yapılan aramada; aşağıda nitelikleri belirtilen
uzun namlulu silahlar, el bombalan, patlayıcı maddeler, bomba düzenekleri ile birçok askeri
mühimmat ve malzemenin ele geçirilmiştir: ^r -"*•-, >
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah, " * /"* %
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü, , •
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, Çeşitli çap ve markalarda bol miktarda fişek,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK
M3 COMPOSİTİON C-3 PLASTİK PATLAYICI,
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950)
diresel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, (6) adet yabancı
menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET
DANGEROUS yazılı) (3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası
bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti
(içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara Çankaya ilçesi Cevizlidere Caddesi Huzur Apt
No.89/14 sayılı adresinde yapılan aramada da bilgisayar, silah ve muhtelif örgütsel doküman
ele geçirilmiştir.
4-KUVVA-İ MİLLİYE TEŞKİLATI (KMT)
Şüpheli Oktay YILDIRIM'da ele geçirilen dokümanlarda ve şüpheli MİLLİ
IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm beyanlarında KMT teşkilatı
olarak ifade edilen kuruluşun Kuvva-i Milliye Teşkilatı olduğunun belirlenmesi ve bunun
Ergenekon terör örgütünün yerin üstündeki legal kurumu olarak vasıflandınlması üzerine
İstanbul İl Başkanlığını Oktay YILDIRIM'm yaptığı Kuvva-i Milliye derneklerinde yapılan
aramalarda Ankara dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' ün bilgisayarında ele geçirilen bilgi ve
belgelerde, şüpheli TUĞRUL DERME'nin ERGENEKON- Lobi dokümanına uygun olarak
gençleri örgütlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün bilgisayarında yapılan incelemede;
Yapılan örgütlenmenin anlatıldığı a-mailde: "Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden
önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim, sayın Ümit Sayın'a
acil ulaşmam gerekirken, Ümit Sayın'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu
bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim. Bir
rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde
bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin
elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunların arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside
emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin
Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum. Gizli
olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit S
ayın'a da halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 18'li
Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim. Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri
toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasına da sahibiz. İlgilerinize arz eder ve heyecan
ile cevabınızı beklerim.." şeklinde ifadeler içerdiği görülmüştür. E-mailde şüpheli tarafından
Kuvva-i Milliye Teşkilatı (KMT) başkanı şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e örgütlenmenin yapısını
anlattığı, bu yapılanmayı şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın yönlendirmeleriyle yaptığı açıkça
anlaşılmıştır.
5-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ VE ŞÜPHELİLER İSMAİL YILDIZ
İLE ERGÜN POYRAZ'DA DEVLETE AİT ÇOK GİZLİ BELGELERİN
ELE GEÇMESİ-SUİKAST PLANLARI
f- -"""^
ı
ı*
1:
i\ • *~ .. **•
Ankara'da bulunan Kuwa-i Milliye derneğinin genel merkezinde yapılan aramada
elde edilen, Dell marka G2D1XIJ seri nolu şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait laptop bilgisayarda
kayıtlı "doc" dosyası içerisinde; Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN veya AKP'den her hangi
birinin Cumhurbaşkanı olması durumundaki simülasyonda;
1.Şok suikast olarak Fener Patriği Bartholomeos'un öldürülmesi,
2.Şok suikast olarak Ermeni Patriği Mutayfan'ın öldürülmesi,
3.Şok suikast olarak İshak ALATON'un öldürülmesi konularını içerir Fuat ERMİŞ
SESAR imzalı world belgesinin bulunması sonucu son zamanlarda meydana gelen
farklı dinlere mensup kişilerin öldürülmesi olayları ile doğrudan irtibatlı ve hedef
gösterici yazı olması sebebi ile bu yazıyı yazan şahıslann da tespit edildiği, yazıyı
SESAR isimli sitenin sahibi BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'm yazıp kendi sitesinde
yayınladığı, aynı yazıyı Kuvva-i Milliye derneği üyesi olan Fuat ERMİŞ'in de kendi
ismi ile kuwaimilliye.net.com isimli şüpheli Bekir ÖZTÜRK'e ait internet sitesinde
Bekir ÖZTÜRK'ün muvafakatıyla yayınlandığı tespit edilmiştir.
Yazı içeriği ve önceki dini içerikli cinayetler göz önüne alınarak bu yazıyı yazan ve
yayınlayan şüpheliler ve Tuğrul Derme hakkında mahkemelerden alman arama kararlarına
istinaden yapılan aramalarda şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m ev ve iş yerinde Oktay
YILDIRIM'dan ele geçirilen "ERGENEKON LOBİ" dokümanmdaki gibi Ergenekon'un sözde
istihbarat örgütü yapılanması içerikli belge ve şema ile illegal olduğu anlaşılan istihbari
raporlar ve bu raporları yazan kişilerin özgeçmişlerinden müteşekkil raporlann ele geçirildiği,
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m bilgisayarlannda yapılan incelemelerde
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına ait çok gizli belge ve bilgilerin
bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün Sesar sitesinde yayınlanan, birçoğunda
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ övücü nitelikte yazılar ile kişisel verilere ilişkin bilgi
ve ses kayıtlan ele geçirilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'den, Bekir ÖZTÜRK ve Habip Ümit SAYINTa yaptığı
görüşmelerden bahsettiği, gençlerin örgütlenmesine ilişkin olarak hazırlandığı anlaşılan, GYP
KANUNU, GTA HAREKETİ gibi illegal gençlik oluşumlannm kuruluş ve faaliyetlerinin
düzenlenmesine ilişkin belge ve dokümanlann bulunduğu, bu belgenin ERGENEKON-LOBİ
dokümanında anlatılan örgütün sivil örgütlenmeyle alakalı gençlik teşkilatlanmn
örgütlenmesine yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.
Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'dan elde edilen bilgiler üzerine şüpheliler
Kemal ŞAHİN, M. Murat Yücel Feridun Refik NUHOĞLU ile yine aynı şüpheli ile irtibatlı ve
bir zamanlar SESAR sitesinde çalışan şüpheli H.Behiç GÜRCİHAN'm bilgisayanndan elde
edilen bilgiler ve bazı orijinal kitaplara ait olup yayınlanmadan önce şüpheliye verildiği
anlaşılan word formatmdaki yazı ve bilgilerin Ergün POYRAZ'a ait olduğunun anlaşılması ve
diğer şüphelilerden ele geçirilen dokümanlann incelenmesi sonucu Ergün POYRAZ'm bu
oluşumun içinde olduğu, yakın ilişki kurduğu askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve
belgeleri diğer şüphelilere aktarmak suretiyle örgütün hareket ve stratejisinin oluşumuna katkı
sağladığı bu sebeple BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ'daki gizli bilgilerin Ergün POYRAZ' da
da bulunabileceği değerlendirildiğinden, şüpheli Ergün POYRAZ'm da ev ve iş yerlerinde
mahkeme kararlanna istinaden yapılan aramalar sonucunda "k.k. İstihbarat arşivi" isimli dosya
klasörü ile Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait bir çok gizli bilgi
ve belgeler ile birçok kamu görevlisi memur, milletvekili, bakan ve hatta başbakanlara ait gizli
fişleme bilgileri ile notlann bulunduğu CD ve bilgisayar dosyalar ele geçirilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN beyanlan doğrultusunda göz altına alman
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER kod ismini kullanan şüpheli İsmail EKSİK'm
yakalandıklan, yapılan aramalarda Mehmet Zekeriya*43tZTÜRK'de "Devletin Yeniden
Yapılanması", "ERGENEKON-LOBİ" ve "ERGENEKON""* dökümanlannm benzeri olan
/- . "C
i: ^ -fer
"MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanı ile birçok örgütsel içerikli
dokümanın ele geçirildiği, bu şüphelide insan kaçakçılığı ve Alevilerle alakalı raporlar ve gizli
istihbari notların bulunduğu, İsmail Paker kod ismini kullanan İsmail EKSİK'in
bilgisayarlarında da diğer şüphelilerde olduğu gibi sahte olarak tanzim edilmek üzere
bilgisayarlara taranmış sürücü belgesi ve kimlik resimlerinin bulunduğu, ayrıca (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN'in beyanları doğrultusunda şüpheli Rafet ARSLAN'm da beyanlarının
alındığı, bu şüpheli de de derin devletle alakalı yazıların ele geçirildiği, daha sonra yapılan
operasyonlar sonucu şüpheliler Mete YALAZANGİL ile buna bağlı grupta faaliyet gösteren
şüpheli Saipir DEBZLELVİDZE, şüpheli Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU ve Şüpheli Zeki
YURDAKUL ÇAGMAN'm yakalandıklan, bu şüphelilerin hem ZAFER (kod) Muzaffer
TEKİN hem de Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak faaliyet yürüttükleri anlaşılmıştır.
6-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ VE
MİT İLE İLGİSİNİN BULUNMADIĞI
Şüpheliler (Zafer) kod Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Milli
Irgat(kod)Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR' dan ele geçirilen "Lobi-
ERGENEKON" dokümanı ile Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve (Zafer kod)
Muzaffer TEKİN' de çıkan "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanlarından yola çıkılarak
yapılan çalışmalarda:
Sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren "Ergenekon"a bağlı
olarak, "Sivil Unsurların" örgütlenmesi zorunluluğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçekten
hareketle hazırlanan ve "Lobi" adı verilen bu "gizli örgütsel" çalışmaya esas olarak hazırlanan
LOBİ dokümanının Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunup
bulunmadığı hususları Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığına resmi yazı ile
sorulmuş olup, MİT Müsteşarlığından alman 31.10.2007 tarih, 1653/28607 sayılı cevabi
yazıda böyle bir yapılanmanın Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı belirtilmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050-635-07-
O.Ö. sayılı cevabi yazılarında aynı konuyla alakalı olarak böyle bir oluşumun Türk Silahlı
Kuvvetleri alakasının bulunmadığı belirtilmiştir.
7-TUNCAY GÜNEY' DEN ELDE EDİLEN BELGELER
Konu ile alakalı olarak geçmişte herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı ile sorulmuştur.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğünce verilen cavapta, başka
bir suç sebebiyle 2001 yılında göz altına alman Tuncay GÜNEY isimli şahsın bilgisayarında
yapılan incelemelerde dosyada suretleri bulunan Aralık-1999 tarihli "ERGENEKON-LOBİ"
yazılı doküman ile,
İSTANBUL 29 EKİM 1999 tarihli ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA
YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ (ERGENEKON'UN reorganizesi yeniden
yapılandırılması),
25 Kasım 1999 tarihli "DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÜZERİNE"
adlı doküman,
ARALIK/1999 tarihli OLUŞUM, adlı Alattin ÇAKICI ve Korkmaz YİĞİT'le alakalı
istihbari rapor şeklindeki doküman,
30 MART 2000 tarihli Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, yazılı doküman,
İSTANBUL/ 7 NİSAN 2000 tarihli İŞÇİ PARTİSİNİN TÜRK VE KÜRDÜ
BİRLİKTE ÖRGÜTLEME TASARIMI ANALİZ başlıklı doküman,
İSTANBUL 27 HAZİRAN 2000-06 tarihli--'OPERASYON örgütün birimince
hazırlandığı anlaşılan BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM başhkîı dpküman,
OA^^C
İstanbul 29 EKİM 2000 tarihli örgütün ARAŞTIRMA/ GÖZLEM/ANALİZ /TEORİ
birimlerince hazırlandığı anlaşılan, "KEMALİST MODEL ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ
DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVAYI MİLLİYE CEPHESİ" isimli belge,
İstanbul 9 ARALIK 2000 tarihli DİNAMİK ANTİ TEZ,
İSTANBUL / ARALIK 2000 tarihli ULUSAL MEDYA 2001 başlıklı doküman,
SECUTRITY A.Ş., PROTOKOL A.Ş başlıklı örgütsel içerikli dokümanlar ve bu
dokümanlar haricinde birçok istihbari nitelikli belgenin bulunduğu tespit edilmiştir.
Özel Kuvvetler komutanlığınca yazılmış gibi gösterilen ancak Genelkurmay
Başkanlığı'nca Özel Kuvvetler komutanlığının istihbari raporlanmn yazım teknik ve
şekillerinin taklit edilmesi suretiyle hazırlandığı anlaşılan dönemin bakan ve bazı ünlü kişileri
hakkında yazılmış istihbarat raporlanmn da bulunduğunun anlaşılmıştır.
Bulunan bu doküman ve belgeler ile ERGENEKON-LOBİ dokümanının
birbirilerinin devamı niteliğinde belgeler olduğu ve örgütsel yapının almış olduğu kararlann
deklare edilmesi ve örgütün stratejlerinin üyelerine duyurulması için belirlenmiş kurallan
içerdiğinin hepsinin belli şablonlar üzerine yazılmasından yola çıkılarak dosyada yeniden
yapılan inceleme sonucunda şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen OCTOBUS
(STATE ORGANİZED CRİME) MAFİA (La Cosa Nostra) İstanbul/Eylül 2000 isimli 30
Sayfadan ibaret doküman, MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu),
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ, başlıklı doküman ile
şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ ve Ayşe Asuman ÖZDEMİR'den elde
edilen YENİ MİLİS başlıklı örgütsel içerikli belge ve yine Halil Behiç GÜRCİHAN ve şüpheli
Bekir ÖZTÜRK'ten elde edilen "2023 PLATFORMU" yazılı örgütsel içerikli belgenin yazılım
şeklinden bilgisayar ortamındaki karakter ve şekil yönüyle birbirlerine çok benzedikleri aynca
hepsinin örgütün üst kademelerine hitaben yazıldığı "saygılanmla" ibareleriyle bittiği ilk
aşamada tutuklanan şüphelilerden elde edilen tüm belgeler ile şüpheliler Soruşturma
aşamasında ölen Kuddisi OKKIR, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'te ele
geçirilen "Devletin Yeniden Yapılanması" belgesi ve yine Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi
OKKIR da çıkan Yeniden Müdafai hukuk ve milli güçbirliği tüzüğü belgelerinin de tamamının
aynı örgüte ait örgütün stratejilerini belirleyen dokümanlardaki emir ve prensiplere göre
hazırlandığı ve örgütün amaçlannm güncellenmesine ve kararlann hayata geçirilmesine
yönelik belgeler olduğu anlaşılmıştır.
Dokümanlardan en önemlisinin ise Tuncay GÜNEY'in kendisine şüpheliler Veli
KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'in yazdırdığını söylediği "ERGENEKON YENİDEN
YAPILANMASI" (reorganizesi)" başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın olduğu, diğer
belgelerin bu belgede belirlenen örgütün amaç ve stratejilerine uygun olarak hazırlandığı
anlaşılmıştır.
8-VELİ KÜÇÜK VE MEHMET FİKRİ KARADAĞ -KUVAYI MİLLİYE
DERNEĞİ (1919) VE MİLLİ GÜÇ BİRLİĞİ
Bu dokümanlann Ergenekon terör örgütünün amaçlanna ulaşabilmek için örgüt
üyelerine verilen görevler gereği devletin ele geçirilmesi ve kendi amaçlan doğrultusunda
yönetilmesinin temini için herkese görev vererek ayn ayn yapılanma ve yayılma planlannm
yapıldığı ve bu belgelerin örgüt tarafından kabul edilmesini müteakip uygulamaya konulduğu,
dokümanlann sayısından ve farklı alanlara hitap edip aynı amaca ulaşmayı hefdeflediklerinin
anlaşılması üzerine örgütün diğer bölümünün çökertilmesi için mahkemelerden teknik takip
kararlan alınarak soruşturmanın derinleştirildiği, toplanan delillerden de örgütsel
dokümanlara uygun örgüt yapılanmasının gerçekleştirilerek, faaliyetlerini sürdürdükleri
yönünde kuvvetli şüphelerin oluşmasının ardından yapılan çalışmalarda şüpheli Veli
KUÇÜK'ün ve arkadaşlannm örgütsel bağlanUknnffî: deşifresi yönünde çalışmalara
başlanmıştır. » '>-
Yakalanan şüphelilerin beyanları ve ele geçirilen örgütsel dokümanların
değerlendirilmesi sonucu örgütsel yapının geniş bir alana yayıldığı bu alanda örgütün aldığı
kararlar çerçevesinde birçok dernek ve paltformun oluşturulduğu, bu derneklerin örgütün
tabanını genişletmek ve istihbari yapılanmayı güçlendirme amacında olduklarının anlaşılması
üzerine örgütün deşifresine yönelik mahkemelerden değişik tarihlerde alman dinleme ve
teknik takip çalışmaları sonucunda örgütün hiyerarşik yapısına ve amaçlarına ilişkin birçok
eylem ve faaliyetlerde bulunduklarının anlaşıldığı, şüpheliler örgütün kararlarına istinaden
kurulan Kuvayi Milliye 1919 derneğinin istihbarat toplama ve mevcut güvenlik kuvvetlerini
tanımayıp alternatif bir ordu oluşturma amacıyla hareket edip, milli hassasiyetleri kullanmak
suretiyle halkın iyi niyetini suistimal ederek topladıkları paralan örgütün illegal faaliyetlerinde
kullandıkları tespit edilmiştir.
Örgütün çökertilmesi ve üyelerinin yakalanması ve delillerin elde edilmesi amacıyla
Mahkemeden alman arama kararlanna istinaden; 22/Ocak/2008 tarihinde yapılan aramalar
sonucunda, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sami HOŞTAN, Ali YASAK, Mehmet Zekeriya
ÖZTÜRK, Güler KÖMÜRCÜ, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit OĞUZTAN,
Mehmet Fikri KARADAĞ Özer KORKMAZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Erdal İRTEM,
Hüseyin Gazi OĞUZ, Kahraman ŞAHİN, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Oğuz
Alparslan ABDÜLKADİR, Raif GÖRÜM, Hüseyin GÖRÜM, Yaşar ARSLANKÖYLÜ, Tanju
OKAN, Muhammet YÜCE, İlhan GÖKTAŞ, Atilla AKSU ve Asim DEMİR yakalanmışlardır.
Yapılan aramalarda şüpheli Veli KÜÇÜK'te; "ERGENEKON" dokümanının orjinali,
ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasına ilişkin Tuncay GÜNEY'den elde edilen
dokümanların orijinal metinleri ile Tuncay GÜNEY'de bulunmayan ama ERGENEKON
TERÖR ÖRGÜTÜNE ait olduğu anlaşılan birçok örgütsel içerikli dokümanın ele geçirildiği,
ayrıca yapılan aramalarda şüpheli Asim DEMİR'den 1 adet kuru sıkıdan bozma tabir edilen
(6136 Sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikli) tabanca, şüpheli Sami HOŞTAN'dan 1 adet
ruhsatsız tabanca, 2 adet kuru sıkıdan bozma ruhsatsız tabanca , 2 adet şarjör 59 adet fişek,
şüpheli Ali YASAK'tan 1 adet tabanca (eşi Sena YASAK üzerine kayıtlı ancak ruhsat süresi
geçmiş), 2 adet şarjör ve 40 adet fişek, şüpheli Hüseyin Gazi OĞUZ'dan 1 adet ruhsatsız
tabanca, 1 adet şarjör, 10 adet fişek, şüpheli Raif GÖRÜM'den 1 adet av tezkeresiz pompalı
tüfek, 1 adet boş kovan, 9 adet av fişeği, şüpheli Emin Caner YİĞİT'den 1 adet ruhsatsız
tabanca, 2 adet şarjör, 5 adet fişek, şüpheli Yaşar ARSLANKÖYLÜ'den 1 adet şarjör, 5 adet
fişek, sustalı tabir edilen 18 cm bıçak, şüpheli Tanju OKAN'dan 1 adet ruhsatsız tabanca, 1
adet şarjör, 8 adet fişek, şüpheli Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'ndan 55 adet fişek, 1 adet boş
kovan ele geçirildiği, birçok örgütsel içerikli yazışma, CD ve el konulan bilgisayarlarda
örgütsel içerikli belge, bilgi ve e-mail kayıtlarmun bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un basın sözcülüğünü yaptığı ve örgütsel içerikli
toplantıların yapıldığı Türk Ortodoks kilisesinde yapılan aramada; Yunanistan'a ait olduğu
anlaşılan çok sayıda hisse senedi, bono ve değerli kağıt türünde belgelerin bulunduğu, ayrıca
kilisede bulunan kasanın içinde Sevgi ERENEROL'un abisi Paşa Ümit ERENEROL'a ait
olduğunu iddia ettiği bir adet ruhsatsız tabanca ile yine bir adet gaz tabancasının bulunduğu,
yine Sevgi ERENEROL'un kullandığı alanda başkası tarafından getirilip bırakıldığını iddia
ettiği "Derin Ergenekon" dokümanı ve bazı üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile ilgili
"kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin" fişlemelerin yapıldığı
"Selçuk" isimli word belgelerini içeren CD ele geçirildiği,
"Derin ERGENEKON" belgesi içeriği incelendiğinde ERGENEKON'un gizli
yapılanması ve gizliliğin derecesi, yer altı yapılanmaları ve tarihsel gelişimiyle, Alpler
alperenler olarak adlandırılan örgütsel konumdaki ^kişilerin Türk Ordusuna sızmaya
çalıştıkları ve gizlilik gereği bazı şeylerin açıklatfmamasının gerektiği, Özel Kuvvetler
/ '
40 ■.
'') W "' '
Komutanlığının ERGENEKON'un gözbebeği olduğu, hatta daha da ileri gidilerek
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari
ve dini yapısının içersinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden
açıklanmaması gerektiği şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen ve daha önce diğer şüphelilerden elde
edilemeyen birçok farklı örgütsel içerikli belgenin bulunduğu, bu belgelerin hemen hemen bir
çoğunun Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen disketlerde de word belgesi olarak bulunmuştur.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in Büyük Güç Birliği ve Büyük Hukukçular Birliği
isimli derneklerdeki görevleri Sevgi ERENEROL'la arasındaki hiyerarşik örgütsel ilişki
sebebiyle, bu derneklerin bulunduğu yerler ile birlikte Kadıköy'de bulunan Kuvayı Milliye
Derneği (1919) ile diğer illerde bulunan şubelerinde de yapılan aramalarda, şüpheli Kemal
KERİNÇSİZ'de örgütsel içerikli belgeler ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'den ve Fikret
EMEK'ten elde edilen gizli askeri bilgilerin CD'deki bilgilerin bilgisayarda üzerindeki gizlilik
şerhleri kaldırılmak suretiyle yazdırılıp dosyalanmış halinin ve birçok örgütsel irtibatlarını
gösterir bilgi ve belgeler ele geçirilmiştir.
Şüpheli Paşa (kod) M.Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'ün yönetiminde
bulunan Kuvayı Milliye Derneği (1919) etrafında örgütlenen grubun da yine Türkiye'de şok
suikast ve cinayetler planladıkları, bu konuda yapılan telefon görüşmeleri ve daha sonra
ifadesi alman Coşkun ÇALIK'm beyanlarından da bazı ünlü kişilerin öldürülmesiyle alakalı
kendilerine örgüt tarafından bazı talimatlar verildiği ve taahhütlerde bulunulduğu, buradan da
ERGENEKON terör örgütünün amaçlan içersinde bulunan "siyasileri dize getirmek için
suikast yapılması" şeklindeki ilke kararının uygulamaya konulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu gruptan da İddianamemizin ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak belirttiğimiz birçok örgütsel
içerikli belge, CD, fotoğraf ve bazı şüphelilerden ruhsatsız silahlar ele geçirilmiştir.
Daha önce gözaltına alınıp tutuklanmayan ve teknik takiplerde şüpheli Güler
KÖMÜRCÜ ile irtibat halinde olup bu irtibatını diğer örgüt üyeleriyle devam ettiren Mehmet
Zekeriya ÖZTÜRK'ün bilgisayarlannda da yine örgütçe alınmış bazı kararlann ve provakatif
eylemlere ilişkin belgelerin bulunduğu, daha önce bu şüpheliden elde edilen ancak kapak
sayfalan bulunmayan bazı örgütsel içerikli belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN ve
Tuncay GÜNEY'den çıkan örgütsel dokümanlarla aynı olduğu ve şüpheli beyanında bu
belgeleri İşçi Partisi'ne danışmanlık yaptığı dönemde aldığını beyan etmesi ve Veli
KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli belgenin içeriğinde Doğu PERİNÇEK'in
FABRİKATÖR olarak nitelendiğrildiği, FABRİKATÖR tanımının da Amerika'da olmayan
olaylan varmış gibi gösterip kamuoyunda bu tür yayın yapan kişilere bu adın verildiği ve bu
konuda aynntılı bir çalışmanın yapıldığı ve Doğu PERİNÇEK'in de Veli KÜÇÜK grubuyla
irtibatlı olduğu, aynca "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın Veli KÜÇÜK ve Ümit
OGUZTAN'tan çıktığı ve belge içeriğinde Cumhuriyet Gazetesinin reorganizasyonu, bu
konuda İlhan SELÇUKTa yapılan görüşmelerin açıkça ifade edilmesi ve Tuncay GÜNEY'in bu
konudaki beyanlan üzerine de İlhan SELÇUK'un da örgütle irtibatlannm bulunması sebebiyle
bu şüpheliler hakkında da teknik takip kararlan alınmıştır.
9-TÜRK İNTİKAM TUGAYI (TİT)'NIN YENİ HÜCRE YAPILANMASI
VE BAŞBAKAN'A SUİKAST PLANI
22/Ocak/2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT)
ERGENEKON örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun Veli
KÜÇÜK'ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli KÜÇÜK'ten aldığı talimatlar gereği
ERGENEKON operasyonuna misilleme olmak ü^S*Fİa|r||kan'm veya Emniyet İstihbarat
Daire Başkanının öldürüleceğinin ve bu iş iŞm "silah >£.fietikçi temin etmeye çalıştığı
j/ * ■*> /?Ş^N V.'-' '
4iı.,»{\{ n * . -
/
hususundaki bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ulaşması üzerine, Çanakkale Cumhuriyet
Başsavcılığının proje aşamasındaki soruşturması, ERGENEKON'la alakalı olduğu
düşünülerek soruşturma dosyasının ve iletişim tespit tutanaklarının ^ savcılığımıza
gönderilmesi sonrasında yapılan incelemede şüpheli Vatan BÖLUKBAŞOGLU'nun hem
telefonla silah teminine çalıştığı, hem de dijital ortamda (msn görüşmeleri) yaptığı
görüşmelerde ERGENEKON terör örgütünün talimattan gereği Başbakan ve Ramazan
AKYÜREK'in öldürülümesi ile alakalı istihbari bilgiler topladığı, Ogün SAMAST misali bu
işi gerçekleştirecek kişileri ayarlamaya çalıştığı, muhtemel bir suiksatin önlenmesi için
şüpheli ve irtibatlı olduğu gruba yönelik yapılan operasyonda söz konusu e-maillerin
şüphelinin bilgisayarında bulunduğu ve bu şüphelinin de mahkemece tutuklandığı, diğer
şüphelilerin ise delil durumuna göre serbest bırakıldığı anlaşılmıştır.
10-ŞÜPHELİLER EMİN GÜRSES, HABİP ÜMİT SAYIN, VEDAT YENERER,
MUAMMER KARABULUT, ORHAN TUNÇ ve HAYRETTİN ERTEKİN'İN
YAKALANMALARI
Teknik takip çalışmalarında örgütle irtibatları bulunan şüphelilerden Emin
GÜRSES'in telefon konuşmalarında "... tam Şemdinli'yi halletmiştik ki operasyon yapıldı,
(Zafer kod) Muzaffer TEKİN'i çıkaracağız" şeklindeki sözleri, Habip Ümit SAYIN'm, "...
Mart 'ta darbe olacak" şeklindeki konuşmalan ve ERGENEKON operasyonundan göz altına
alınma korkusuyla bir müddet gidip şüpheli Orhan TUNÇ'un evinde saklanmasıvedat
YENERER ile Muammer KARABULUT'un diğer şüphelilerle örgütsel irtibatlannm
bulunması ve şüpheli Hayrettin ERTEKIN'in Abdülmuttalip TONÇER'le birlikte bir çok
örgütsel faaliyetinin bulunması, Orhan TUNÇ'un kendisini derin devlet ve MİT görevlisi
olarak tanıtmak suretiyle Habip Ümit SAYIN ile örgütsel faaliyetlerde bulunması, Paşa(kod)
M.Fikri KARADAG'a bağlı olarak tetikçilik yapan şüpheli Coşkun ÇALIK'm da aralannda
bulunduğu şüphelilerden delillerin temini ve örgütün deşifresine yönelik olarak mahkemeden
alman karara istinaden aramalar yapılmıştır.
Şüpheli Vedat YENERER;
-Bir adet ruhsatsız vahim nitelikle mavzer tüfek,
Hayrettin ERTEKİN'de;
-Ruhsatsız bir adet Glock tabanca
-Ruhsatsız bir adet tabanca,
-Muşta, birçok tarihi eser,
-Özel dinleme cihazlan,
-Ruhsatsız el telsizleri,
-Gizli çekim yapmaya yarayan kameralar ele geçirilmiştir.
11-ŞÜPHELİLER İLHAN SELÇUK, KEMAL YALÇIN
ALEMDAROĞLU ve DOĞU PERİNÇEK GRUBU, DEVLETE AİT ÇOK
GİZLİ BELGELER, YARGITAY VE NATO TESİSLERİNE YÖNELİK EYLEM
PLANLARININ ELE GEÇİRİLMESİ:
Soruşturma kapsamında şüphelilerden elde edilen bilgi ve belgelerden örgütün üst
düzeyinde olduklan anlaşılan bazı şüphelilerin yurt dışına gidecekleri yönünde telefon
görüşmelerinin bulunması üzerine haklannda dinleme kararlan bulunan şüphelilerin bir
kısmının "ERGENEKON soruşturması kapsamında kendilerine de sıranın geleceği, durumun
kötü olduğu" şeklinde görüşmeler yapmalan, delilleri yok etme, karartma ve kaçma
ihtimalleri bulunduğu değerlendirildiğinden, örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanması ve
delillerin elde edilmesi amacıyla alman mahkeme ^^âfîffMa istinaden şüpheliler Doğu
PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Kemal Yalçın ALEMDAROÖfü^Mehmet
Adnan AKFIRAT,
Ferid İLSEVER, İbrahim BENLİ, Serhan BOLLUK ve Yusuf BERİŞİK'in ev, iş yeri ve
irtibatlı oldukları parti binaları ve medya kuruluşlarında yapılan aramalarda birçok örgütsel
içerikli doküman, belge, CD ve dijital veri ele geçirilmiştir.
Ayrıca teknik takipte olmayıp İşçi Partisi binasında yatıp kalktıkları yerde ruhsatsız
tabanca bulunan şüpheliler Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN ve Yusuf TUNCER'de
silalahlan ile yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Aramalar neticesinde; Şüpheli İlhan SELÇUK'ta kendi el yazısıyla yazmış olduğu,
Oral Çelik'e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda
yapılan gizli bir toplantıya ait notların ele geçirilmiştir.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nda Kuvayı Milliye'nin tam
teşkilatlanmasıyla alakalı olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından alman kararlar
gereği Milli Güç Birliği ve Kuvayı Milliye Hareketi'nin oluşturulması ve yapısıyla alakalı
olarak 2. maddesinde, "Kuvva-i Milliye hareketinin temel hedefinin, ulusalcı tüm güçleri kısa
sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla en küçük birimler olan ve periyodik
toplantılar yapan 8-10 kişilik (hücre yapılanması) çalışma grupları ile işe başlamak
istedikleri, bu çalışma gruplarının hedeflerinin ve aktivitelerinin ulusalcı pek çok konuda
fikirsel platformda çalışma yapmak ve zincirin halkalarını arttırmak olduğu, bu konuda ADD
gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğunu" belirten
örgütsel içerikli belgelerin bulunmuştur.
İşçi Partisi'nden elde edilen CD'lerden içerisinde "Yargı - Nusret SENEM" isimli
klasör bulunan CD içinde Yargıtay binasının ayrıntılı krokileri ve krokilerin açıklamasının
yapıldığı metin belgesinin bulunduğu, belge içeriğinde Yargıtay binasının ana giriş çıkış,
güvenlik ve aydınlatma zafiyetleriyle, güvenlik kameralarının bulunduğu noktalar ve güvenlik
zafiyetlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, aynı CD içersinde birçok yüksek yargıda görev yapan
hakim ve savcılarla ilgili olarak "Kişilerin siyasî, felsefi veya dinî görüşlerine, ırkî
kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
Bunlara ilişkin ayrıntılar aşağıdaki bölümlerde verilecektir.
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve içerisinde "İzmir'den Hayati ÖZCAN'dan gelen"
isimli klasör bulunan CD içersinde: birçok askeri gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu, yine bu
CD içerisinde birçok gizlilik ibareli bilgi ve belgeler ile Ege Ordu Komutanlığı'nca hazırlanan
muhasebe kayıtlan ve harcamalara ilişkin gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu,
Yine İşçi Partisi'nde ele geçirilen ve üzerinde "Hikmet ÇİÇEK'e ulaşanlar" yazılı
klasörün bulunduğu CD içersinde Genelkurmay İç İstihbarat Raporları, Genelkurmay İç
Güvenlik Daire Başkanlığı Raporları birçok bilgi ve belge ile dijital verinin bulunduğu, ayrıca
Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu döneme ilişkin Yaşar BÜYÜKANIT'a ait koruma planının
tamamının bulunduğu,
Yine İşçi Partisinde bulunan 4 nolu CD olarak adlandırılan CD içersinde, "A.Gül.
Eminağaoğlu hazırladı" başlıklı dosya ile, şüpheli Ergün POYRAZ'm bazı jandarma üst düzey
görevlilerinden yaptığı işlere karşılık para aldığına ilişkin tutanakların word belgesi olarak
düzenlenmiş bilgisayar kayıtlarmm bulunduğu, aynı CD içerisinde örgüt üyeleri Veli
KÜÇÜK'ün Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan elde edilen, ERGENEKON terör
örgütüne ilişkin örgütsel içerikli dokümanlar ile ERGENEKON yapılanmasına ilişkin şemanın
bulunduğu, aynı CD içinde Fırat Üniversitesine ait bazı öğretim üyeleri ile ilgili olarak
"Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî
eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri
kişisel veri olarak" kayıt ettikleri tespit edilmiştir.
12-İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİNDEN ELDE EDİLEN
RUHSATSIZ SİLAHLAR VE ÇOK GİZLİ İBARELİ İP'NİN
KARARGAH EVLERİ PROJESİ BAŞLIKLI ASKERİ YAPILANMASI
İşçi Partisi genel merkezinde (3) adet ruhsatsız silah, birçok örgütsel içerikli
doküman, Genelkurmay Başkanlığı ve değişik askeri şahıslar ile MİT Müsteraşlığma ait bir
çok gizlilik ibareli belgelerin bulunduğu, bu belgelerden bir tanesinde "çok gizli kopya"
ibaresi bulunan ve İşçi Partisi karargah evlerinin anlatıldığı gizlilik ibareli belgede; işçi
Partisinin gizli bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği, örgütlenmenin ne
şekilde yapıldığı ve bu şekilde irtibat kurulan askeri şahıslann lojmanlarında patlayıcı
maddelerin bulunduğu ve bu yapılanmada irtibatlı olan şahıslann isimlerinden telefon
numaralanna kadar ayrıntılı olarak yazıldığı görülmüştür. Bu belge ile ilgili olarak
Başbakanlık Mit Müsteşarlığına yazılan yazımıza verilen cevabi yazında sözkonusu belgenin
"Mit Müsteşarlığı tarafından tanzim edildiği ve bu nüshanın Genelkurmay Başkanlığına
sunulan nüshanın bir sureti olduğu" bildirilmiştir.
13-NATO TESİSLERİNE SALDIRI EYLEM PLANLARI
Bu bilgi ve belgeler üzerine CDTerde ismi yazan Nusret SENEM, Hikmet ÇİÇEK ve
Hayati ÖZCAN'm örgütle irtibatlı olduklan ve telefon konuşmalannda da benzer örgütsel
içerikli görüşmeler yaptıklannm anlaşılması üzerine örgütsel içerikli delillerin elde edilmesi
amacıyla Mahkemeden alman arama kararlarına istinaden yapılan aramalarda; Hayati
ÖZCAN'm İzmir'de işyeri ve ikametinde elde edilen CD içerisinde İzmir Şirinyer'de bulunan
NATO müttefik kuvvetlerine ait karargahın içinde çalışan tüm görevlilere ait kimlik bilgileri,
kimlik kartlanmn renkli taranmış suretleri, çalışan tüm şahıslann imzalannm dijital ortamda
taranmış hali ve binalann ve tesislerin resimleri ve NATO üst düzey komutanlanndan
bazılannm aile fertlerinin fotoğraflan bulunmuştur.
CD'nin içinde başka bilgi ve belgelerinde bulunduğu, bir word belgesi içersinde
NATO tesislerinin açık parkı önündeki "daire kiralanacak ve altı aylık kirası peşin ödenecek''''
şeklinde ibarenin bulunduğu, hatta bazı belgelerin içersinde güvenlik kartlanmn hangi tür
yazıcı ile yazılacağı ve ne tür kartuş veya toner kullanılacağına dair bilgilerin aynntılı olarak
yazıldığı, CD içersinde NATO tesislerine yapılması düşünülen muhtemel bir sabotajın
düzenlenmesine ilişkin patlama ve patlama sonrası yangın musluklannm nasıl devre dışı
bırakılacağına kadar aynntılı hazırlanmış, plan kroki ve fotoğraflann bulunduğu, fotoğraflar
üzerinde birçok işaretlemenin yapıldığı, aynca içindeki haritada NATO personelinin başka
yerlerdeki tesislere gidip gelirken kullandıklan yol ve haritalann işaretlenip güvenlik açısından
zayıf olan yerlerin belirtildiği, bu düzenleme ve projelerin bilgisayar üzerindeki dijital
görüntülerinde 2007 yılının Şubat-Mart aylannda yapıldığı anlaşılmıştır.
14-DANIŞTAY SALDIRISI ve OSMAN YILDIRIM'IN BEYANLARI:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sırasında yapılan araştırmalarda
kamuoyunda Danıştay olayı olarak bilinen saldınyla alakalı olarak Osman YILDIRIM isimli
şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ek ifadesi üzerine Adalet
Bakanlığından alman izne istinaden bu şüpheli ve dosyamızda bulunan deliller çerçevesinde
Danıştaydosyası sanıklan ve VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ HAREKETİ
DERNEĞİ dosyası olarak bilinen dosyada tutuklu sanıklann olayla alakalı beyanlannın
alınması için Ankara Sincan'da bulunan cezaevine gidilip ilgili şahıslann beyanlan alınmıştır.
Alman beyanlarda Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalar ve Danıştay Saldınsı ile alakalı
olarak doğrudan doğruya Veli KÜÇÜK ve (Zafer J^dj^luzaffer TEKİN'in bu olayın
planlayıcısı ve azmettiricisi olduklan yönündeki Myânlar^'dosyaya konulmuştur. Beyanı
alman sanıklann Danıştay dosyasında mahkum /lduklan ve<h||kmen tutuklu bulunduİdan
alman beyanların doğrudan Danıştay saldırma ilişkin olayın perde arkası ve Ümraniye'de ele
geçirilen el bombalarıyla arasındaki irtibatlar üzerine olduğundan ve sanıkların eylemleri
hakkında Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesince bir hüküm tesis edilmiş olduğundan alınacak
ifadelerin yargılanmış sanıkların dosyadaki delil ve olayın işleniş şekline etki etmeyeceği,
ancak orada gündeme gelmemiş konularla alakalı olması sebebiyle tanık sıfatıyla CMK'nun
48. maddesi de hatırlatılmak suretiyle alınmıştır. Rıza gösteren tanıkların beyanları alınırken
anlatımları da kameraya alınmıştır. Bu husustaki tutanaklar ile kamera kayıt ve çözümleri
dosyamıza eklenmiştir.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) ile irtibatlı olan ve aramalarda bulanamayan
şüphelilerden Özer KORKMAZ ve Ali KUTLU'nun bilahare yakalandıkları, Ali KUTLU'nun
mahkemece tutuklandığı, örgütün tetikçiliğini yapmak üzere Muhammet YÜCE'nin
yönlendirmesiyle Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibata geçmeye çalışan ve bu yönde
dosyada deliller bulunan iki ayrı suçtan hakkında yakalama kararı bulunan Selim AKKURT'un
Erzurum ilinde cezaevinde hükümlü olarak yattığının tespit edilmesi üzerine talimatla
Erzurum'da ifadesi aldırılıp, Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan da çıkarıldığı
mahkemece tutuklanmıştır.
Şüphelilerden elde edilen tüm doküman bilgi, belge ve dijital veriler teknik
bilirkişilere inceletilerek, bu konuda düzenlenen inceleme tutanakları ve raporlar dosyaya
eklenmiştir.
15-MAFYA BAĞLANTILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTÜ
LİDERLERİ
ERGENEKON terör örgütü dokümanlarında bulunan "MAFİANIN Yeniden
Yapılanması (reorganizasyonu)" isimli doküman içeriğine göre şüpheliler Veli KÜÇÜK, (Zafer
kod)Muzaffer TEKİN ve Paşa(kod) M.Fikri KARADAĞ ile irtibatları bulunan organize suç
örgütü liderleri REİS(kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY, Mehmet (Hadi)
ÖZCAN, Yakup Kürşat YILMAZ ve Yaşar ÖZ'ün şüpheli sıfatıyla beyanlarının alındığı, yine
dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre ismi geçen Alaattin ÇAKICI, Nuri ERGİN ve Vedat
ERGİN'in tanık sıfatıyla ifadeleri alınıp dosyaya eklenmiştir.
16-TANIKLAR VE GİZLİ TANIKLAR:
Cumhuriyet Başsavcılığımızca dosyada irtibatlı görülen birçok kişide tanık sıfatıyla
ifadesi alınmak için çağrılmış, bazı kişilerin tanık olarak açıktan ifade vermelerine rağmen
bazı kişilerin ise örgütün tehlikeli olması ve can güvenlikleri endişesiyle gizli tanık olarak
ifade verdikleri ve bazılarının da devlet tarafından tanık koruma programına alınmaları
taleplerinde bulundukları, bu şekilde ifadeleri alınıp dosyasına konulduğu, gizli tanıklarla
alakalı olarak da gizli tanık prosedürünün işletilip kimliklerinin ayrı olarak mühürlü zarflar
içerisinde mahsus yerinde saklanmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim
edilmiştir.
Son olarak, tanık beyanlarına göre Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalan verdiği
tespit edilen ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in korumalığını yapan, şüpheli Rasim GÖRÜM
yakalanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
tutuklanmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da elde edilen bazı bilgilerin Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeler olması ve dijital inceleme raporlarında ortaya çıkan
bazı örgütsel irtibattan sebebiyle yeniden ev ve işyerlerinde arama yapılıp ek ifadesi
almanarak sevk edildiği nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğince sorgusunu müteakip
==
tutuklanmıştır. <^ * **^.N
S S
Yine Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyesi olup silahlı eylem grubunda bulunan
Murat ÇAGLARIN'da ruhsatsız tabanca ile yakalanarak sorgusunu müteakiben bu şüpheli de
tutuklanmıştır.
Dosyadaki delillerle alakalı olarak devlete ait gizli bilgi ve belgelerin, ilgili
kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplara göre "GİZLİLİK" dereceli olanların Adli Emanet
Memurluğuna teslim edildiği, kişisel verilere ilişkin bilgi ve belgelerin ayrı bir dosya da
toplandığı, tüm silah ve patlayıcı maddelerin gerekli incelemelirinin yaptırılarak ekspertiz
raporlarının dosyaya eklendiği, saklanması tehlikeli patlayıcı maddelerin imha yönetmeliğine
uygun olarak imha edilip tutanaklannın dosyaya konulduğu, içinde suç unsuru bulunan
bilgisayarlar Adli Emanete aldmlmış olup, suç unsuru içermeyenler imajı alındıktan sonra iade
edilmiştir.
Dosyada elde edilen delillerin yapılan incelemelerinde tüm şüphelilerin
ERGENEKON yapılanması altında değişik isim ve faaliyetlerle belirtilen kurum dernek ve
platformlar ile medya kuruluşlarında örgüt adına faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.
"ERGENEKON" terör örgütü en başta, "derin devlet" ifadesi ile anılan, ülkemizde
birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi,
terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin
gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür.
20. yüzyılın sonlarına doğru Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile
ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki
etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü
aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.
fi **»/«»■*>
f ) l - ^ / f f ^ '*■ \ ^-—:-----.
c
'>£-—-—— 56'"";; ^ **, \ r— \ 7 --—s
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütü amaçlarını daha iyi ve hızlı
gerçekleştirebilmek, örgüte kolay adam temin edebilmek ve örgüt adına gerçekleştirdikleri
eylemleri devlet adına yaptırdıklarına inandırmak için "ERGENEKON" terör örgütünün Tük
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren illegal bir yapılanmaymış gibi lanse ettikleri,
böylelikle bir taraftan kendilerini daha güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da
Cumhuriyetimizin ve Milletimizin göz bebeği olan Tük Silahlı Kuvvetleri'ni planlı ve kasıtlı
olarak kamuoyunda yıprattıkları anlaşılmıştır.
ti
^
Bu mafya yönetimlerinin toplumu kozmapolitizm yanında tarikatlarla ve ortaçağ
hurafesiyle kontrol altında tuttuğu, ayrıca özelleştirilmiş istihbarat örgütleri ve özel savaş
aygıtlarıyla halk üzerindeki diktatörlüklerini sürdürdükleri,
Türkiye 'de de Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı elli yıldan beri aynı sürecin
yaşandığı, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra Turgut ÖZAL - Çiller - Demirel - Mesut YILMAZ
dönemlerinde, sistemin Mafya - Tarikat rejimine dönüştürüldüğü..." belirtilmiştir.
Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt
içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde
korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için
ÖNERİLER "Mastır Plan Ön Çalışması)" yazdığı,
İkinci sayfasında bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi
amacımıza götürecek araçlarımız nelerdir? " "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,
On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim SürecP'' başlığı altında; "1- Mevcut devlet
işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve
eğitmek " "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık,
İstihbarat, Ordu,
Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve
birlikler, medya, camiler ve tarikatlar) "
"4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak"yazdığı,
Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini
kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle
incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumlan parçalamak olunca yapılması
gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin
zayıflatılması olmaktadır.
İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktanlmaya başlanan ideoloji
doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil
etmektir.
Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine
başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeydeki masum ve
makûl propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile
getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandınlan bağışıklık giderek dozajın arttınlmasma
imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki
Türkiye'de 1965'e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı
mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde
propaganda faaliyetleri görülmüştür.
"".(I
67 t< f 3U *
İf / ,(
Jc •4 >"•', ,. "« A
gizli bildiri ve yaymlar-hücresel faaliyetler ile küçük çapta silahlı eylemler bu döneme
özgüdür.
D-Terör Suçları:
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesinde "26.09.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile
310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlandır." denilmektedir.
Yapılan soruşturma sonucu, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Türk Ceza
Kanununda belirtilen ve Terör suçu olarak kabul edilen suçlardan Türk Ceza Kanununun; 312,
313, 314 ve 315. maddelerindeki suçlan işlediklerine dair yeterli delil elde edilmiştir.
Sonuç Olarak "ERGENEKON" terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an
evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin
etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini
n
ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. -'' V
Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle
TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete
karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, bazı askeri görevlilerle darbe
yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıklan, bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden
hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bunun için
ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak ERGENEKON terör örgütünün
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Demokratik yollar dışında devleti ele geçirip
kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme
ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini
uzun vadeli ve gizli amaçlan olarak belirledikleri ve bu amaçla Danıştay saldmsı öncesi ve
sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, eylemler sonrasında
Türkiyede çeşitli olayların meydana geldiği, hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan
atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da
eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu eylemden sonrada ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal amaçlarından
vazgeçmedikleri, Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK
tan el konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yanlır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli
Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin
düşürülmesi ile yanlır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet
nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidan, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir.
Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu
işbirliğinin unsurlan Milli Kuvvetler olarak adlandınlacaktır. Milli Kuvvetler şöyle
sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya
(Ulusal Kanal vb),Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması
gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı
Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde
hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler
Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen Yakamoz, Ayışıgı,
Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını sivil toplum
kuruluşlannm Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlanna uygun
olarak yönlendirme çalışmalan yaptıklan. Ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli
yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu Kışkırtmak suretiyle
hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı
amaç etrafında toplandıklan örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlannı gerçekleştirmeye çalıştıkları
anlaşılmaktadır.
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri nde örgütlenmesi hem Dosyadaki resmi evraklardan,
hemde telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı. En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat
kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu, Bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı
Askeri Savcılığına gönderilmiştir.
:
<€V*t — -T—
gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek
güç ve tasarrufa sahip oldukları,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst kademesinde üniversiteleri
yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, Tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında
toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayın örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı
eylemlerin niteliği, soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya
kapsamından anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimindeki sivil toplum kuruluşulan
yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahlan, el bombalan ve silahlardan yeterli
sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak
yönlendirdiği, Bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı.
Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumlan sebebiyle kitlelere ulaşmada ve
harekete geçirmede bu insanlann rolü ile sıradan insanlann etki alanlannm aynı olamıyacağı
herkez tarafından bilinmektedir.
Sonuç olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem eleman hem kadrolaşma
hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar,
ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç
işlemiş ve işlemeye meyilli bir çok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar
yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi
kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak
suikastler için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, Suikast yaptıracaklan
kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkannz gibi
vaadlerde bulunduklan anlaşılmıştır. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye
azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'm Müebbet Hapis Cezası almasına rağmen
halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan
etmesi de örgütün hem darbe amaçlannı hemde butür eylem ve suikastlan rahatlıkla
gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve
gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir.
V 73 ,
Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü KANAS uzun menzilli nişancı tüfeğinin de
örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan "gerektiğinde suikast yoluna" başvurulması
amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir.
Yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun TİT adına hareket
ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin
Caner YİĞİT'te "ölüm allahın emri emir kuluyuz. TİT" yazılı üzerinde silah bulunan Türk
bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GULALTAY mda TİT örgütü adına, Akın
BİRDALa suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.
Yapılan aramalar neticesinde Şüphelilerden:
(39) adet el bombası,
(2) adet içi boşaltılmış el bombası,
(11) kg C-3 patlayıcı,
(1160) gr tahrip kalıbı,
(1) adet gaz bombası,
(10) adet fünye, (5)
adet işaret fişeği,
(3) adet sis bombası,
(21) adet TNT kalıbı,
(1) adet yangın bombası,
(84) adet kapsül,
(24) adet ateşleme çakmağı,
(50) metre infilak fitili,
(35) adet çeşitli boylarda infilak fitili,
(1)adet eğitim bombası,
(2)adet demir çubuk içerisinde patlayıcı,
18 gr Emolite marka patlayıcı,
13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili,
(3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit,
(3)adet uzun namlulu tüfek,
(4)adet ruhsatsız av tüfeği,
(21) adet ruhsatsız tabanca,
(3) adet kuru sıkı tabanca,
(34) adet şarjör,
(1074) adet dolu fişek,
(73) adet av fişeği,
(1)adet susturucu,
(2)adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9)
adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi, (2)
adet kasatura,
Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz
ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir.