Professional Documents
Culture Documents
İNSAN
ve
DİN
AHMED HULÛSİ
www.ahmedhulusi.org
KİTSAN - 2005
KİTSAN Yayınları – İstanbul
BİRİNCİ BASIM: Ekim 2005
İNSAN ve DİN
ISBN: 975-8833-19-7
⎯Hazreti Muhammed
(aleyhisselâm)
⎯Hazreti Âli
(kerremallahu veche)
İTHÂF
“Bu kitabımı, bana huzurlu bir
çalışma ortamı hazırlayıp; Avrupa
konferanslarını ve görüntülü
sohpetleri yapmam için beni zorlayan
eşim Cemile Kamer'e ithâf ediyorum.
Allah yaşamı boyunca O'nu hayırlara
vesile kılıp, indindeki değerlere göre
yaşatsın.”
—Ahmed Hulûsi
İÇİNDEKİLER
Sunu............................................................................... 1
Kaynaktan Yarına........................................................... 5
Yeniden İslâm Dini’ni Sorgulamak ................................. 7
Kaynak Suyunu Bulandıranlar...................................... 10
Vahdet ve Kesret Gerçeği ............................................ 13
Sorgulama.................................................................... 19
Ahıret............................................................................ 25
Tadına Varmak............................................................. 29
Aslını Bırak Faslına Bak............................................... 35
"Allah" Adının İşareti .................................................... 41
Rahman ve Rahiym...................................................... 45
Mülhime........................................................................ 49
Gizli Şirk, Şirk Değil Midir............................................. 52
Evliya Gibi Kişi Neden İmansız Öldü............................ 59
Akıl Nerede .................................................................. 66
Bilinç Beynin Neresinde ............................................... 69
Bismillâh....................................................................... 75
Salât (Namaz) Niçin ..................................................... 78
Hazreti Muhammed'e İman .......................................... 87
Tanrı(!)nın Ayak Sesleri ............................................... 93
Hazineyi "Oku"mak .................................................... 102
"Sünnet" Ne Değildir .................................................. 109
Püf Noktası................................................................. 116
Muhammed (aleyhisselâm) Farkı............................... 123
Eski ve Yeni ............................................................... 132
"Sünnetullah".............................................................. 141
"Sünnet-i Rasûlullah" ................................................. 151
"Bi-izni-hi"................................................................... 156
Enfüste ve Âfakta ....................................................... 163
"Tanrı Merkezli Din" Mi............................................... 168
İlim - İrade - Kudret .................................................... 177
Nasıl Dersin Yalan ..................................................... 182
Kilitlenmişlik................................................................ 192
Bi-rabbihim ................................................................. 199
Tanrının Gökten İnen "Kadir"i .................................... 206
Kanmayın ................................................................... 211
Paramparça Olurdu.................................................... 219
Yeni Eviniz Nasıl Olsun.............................................. 229
Faytoncu .................................................................... 237
Yenileyicinin İşlevi ...................................................... 247
Yeniden Okuyalım...................................................... 254
Vedam........................................................................ 263
Kitabullah Diyor Ki...................................................... 282
SUNU
Bu da demektir ki...
ALLAH bir insana hidayet ederse, o kişi
içinde yaşadığı toplumun örf ve âdetlerine
göre giyim kuşamını devam ettirebilir,
ama “sünnetullah” gereği konularda
onlara uymaz; hidayet üzere olduğu
konularda, öğrendiği gerçekleri onlara
bildirmeye devam eder!.
Yani, kişinin içinde yaşadığı toplumun örf,
âdet, kıyafet gibi hususlardaki anlayışına
karşı çıkması değil, tam tersine onlara
uyması SÜNNET-İ RASÛL’dür!.
Çünkü DİN, insanlara kılık kıyafet devrimi
için gelmemiştir!
Kılık kıyafetle uğraşmak "Din"in işi
değildir. İnsanlar toplumsal barışı
bozmayacak biçimde inandığı gibi,
istediği gibi giyinip, okuma, yaşama,
çalışma haklarına sahiptirler sünnete
göre!. Her ne kadar bu husus, beyni
anlayamayıp bedende kalanlara ters gelse
de!..
Kıyafetine bakarak kişinin dini hakkında
hüküm vermek, kişinin gelişmemiş, taklitçi bir
beyne sahip olduğunun açık ifadesidir.
İsmi “ALLAH” olanın Rasûlü, insanlara içinde
yaşadıkları sistem ve düzenin gerçeklerini
bildirerek, insanların, o günde “DİN” adı
verilmiş olan ALLAH sistem ve düzenine
uygun yaşamaları ve kendilerini ebedi hayata
hazırlamaları için çaba göstermiştir!.
“DİNDAR” kişi demek, ALLAH sistem ve
düzenini araştırıp sorgulayıp, anlayıp,
İNSAN ve DİN ■ 113
Mahşerin üç atlısı!
“Sırat”ı bu üç ayakla geçmeğe çalışıyoruz;
yanı sıra bazı yardımcı kuvvelerle...
İlim, İrade ve kudret!
“Alîm”, “Mürîd” ve “Kâdir”!
Beynimizden açığa çıkan her şey, bu
üçlünün sırasıyla özelliklerini kullanmasıyla
açığa çıkıyor!
İlim ismiyle anlatılmış olan, beynin veri
tabanı...
İrade diye vasıflandırılmış olan, kişideki
uygulama yeteneği, azmi...
Ve o irade edileni kuvveden fiile
dönüştürecek olan enerji, kudret!..
Yaşamımızın her anında bu üçlünün
çalışması söz konusu...
Esasen, her birimizin varlığında mevcut
olan bu üçlü, evrendeki tüm canlı
birimlerde de aynı şekilde işlev görmekte!
Çünkü, evrendeki her şeyin ve hepimizin var
edeni, “ALLAH ismiyle işaret edilen”,
“ALİM” isminin işaret ettiği “ilmi” ile,
kendindeki sayısız özellikleri bilen; aynı
zamanda “MÜRÎD” olduğu için, kendisindeki
bu sınırsız özellikleri seyretmeyi “irade” eden
AHMED HULÛSİ ■ 178
Sorun bu işte!.
Kilitlenmiş olmak!
Kendi kendini kilitlemek!.
“Anlayamıyorum... Okuyorum okuyorum bir
türlü yerli yerine oturmuyor!... Tam anladım
derken bir bakıyorum hiçbir şey
anlamamışım!”
Çok duyduğum bir itiraf...
Niye böyle oluyor?
Çünkü, geçmişte bir zaman, kendi beynini
kendi elleriyle kilitlemiş!..
Farkında değil geçmiş bir zaman içinde nasıl
bir komutla kendi beyninin kilitlediğinin!.
Kesinlikle bilin ki, başkasına zannıyla ne
yapıyorsak, gerçekte kendi kendimize
yapıyoruz; ve kendi yaptıklarımızın da
sonuçlarını yaşıyoruz!.
“Herkes elleriyle yaptıklarının sonuçlarını
yaşar!” uyarısı da işte buna işaret ediyor!.
Geçmişte bir zaman içinde... Belki gençlikte
veya yeni yetmelikte, bir hüküm
veriyorsunuz: “Bu konu şöyledir” ya da
“bu, bu kadardır”, diye...
İNSAN ve DİN ■ 193
KULLANMAKTAN MAHRUM
BIRAKMAKTIR!.
İnsana daima, kendisini beden kabul ettiren
fikirler ilham ederler; sürekli etrafla
uğraştırırlar; bu yolda ego (benlik) besleyici
düşünceler ve eylemler hatıra getirirler...
Dışarıda, ötelerde, uzayda bir tanrı
tasavvuru oluşturup ona tapındırtırlar...
Olmayan bu tanrıya dayalı varsayımlar
kabul ettirip, sonra da bu varsayımların
boş çıktığını yaşattırarak, ta ki, “ALLAH”
adını taktıkları tanrıyı inkâra kadar
sürüklerler aklı kıtları!.
Bütün amaçları, insanın, özüne hakikatine
yönelmesini kesip; varlığını meydana
getiren ismi ALLAH olanın esmâsının
kuvvelerinden mahrum kalmasını temin
etmektir!.
Kazara tasavvufa girmiş olanları ise,
mülhime nefs bilincinin girdabında
boğmak, onlar için en geçerli ve kolay yoldur!
“Çekmek”, ötedeki birine yönelmektir; âdet,
şartlanma, ezber veya taklit yüzünden!.
“OKU”mak ise, geçerli olan sistemi
(sünnetullah) algılayıp kavrayarak, bunun
gereği olan DÜŞÜNCE ve DAVRANIŞI
ORTAYA KOYMAKTIR!.
İşte bu “kavrayış ve gereğini yerine
getirmenin” adı, Kurân’da “İKRA”,
dilimizde “OKU”maktır!.
İmdi!.
Bir kişi fark ederse ki, bilincinde açığa çıkan
bir fikir, kendisini bir dış tanrıya veya objeye
AHMED HULÛSİ ■ 216
Değerli Dostlarım,
Yakın geçmişte pek bizim gibisine
rastlamamış olanlar, haklı olarak soruyor:
“–Amacın, beklentin, hedefin ne?... Ne
yapmak istiyorsun?...”
Daha nasıl açıklayabilirim bilemiyorum... İşte
bu sorunun cevabı:
Nerede yayınlanırsa yayınlansın tüm
yazılı, görsel ve sesli yayınlarımın telif
hakkı olmayıp, hepsi de maddî ve mânevî
olarak karşılıksızdır; insanlığa sebildir!.
Dileyen herkes, bu eserleri, orijinaline
sadık kalmak şartıyla, dilediği kadar
çoğaltıp insanların istifadesine sunabilir..
Bu çalışmalarımla ilgili olarak kimseden
hiç bir talebim yoktur!. Ölümümde de
ardımdan maddî miras kalmayacaktır,
ardımdakilere !.
Ne bir derneğim vardır bağış toplanan; ne
de bir vakfım; ya da başka bir kuruluşum!.
Bu çalışmaları beğenip katılmak
isteyenlere sözüm şudur: Kendiniz,
dilediğiniz kadar çoğaltın ve dilediğiniz
şekilde değerlendirin!
Hiç bir dernek, vakıf, teşkilât, kuruluş,
klüp, cemaat üyesi değilim; boynumda
bağ yoktur dünyadaki hiç bir merkez veya
AHMED HULÛSİ ■ 264
(82.İnfitar:7,8)
"(Kerim olan Rabbin) Seni halketti,
düzenledi ve dengeli kıldı.. Dilediğince
seni terkibetti.."
(34.Sebe:20,21)
"Andolsun İblis’in, onlar (insanlar)
hakkında tahmini doğru çıktı.. Mü’minlerin
dışında hepsi ona tâbi oldular.. Halbuki,
İblis’in onlar üzerinde zorlayıcı bir gücü
yoktur. Ancak, âhırete iman eden ile,
şüphede olanları ayırt etmek için (ona bu
izin verilmiştir.)"