You are on page 1of 147

AVDAR TARLASINDA OCUKLAR (THE CATCHER IN THE RYE)

J.D.SALINGER ROMAN
Anlatacaklarm gerekten dinleyecekseniz, herhalde nce nerede doduumu, rezil ocukluumun nasl getiini, ben domadan nce annemle babamn nasl tantklarn, tm o David Copperfield zrvalklarn filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her eyden nce, ben bu zmbrtlardan sklyorum. Sonra, onlarla ilgili en ufak bir sz etsem, bizimkilere inmeler iner. Byle konularda ikisi de ok alngandr, zellikle de babam. Bizimkiler iyiliine iyidirler -ben onu demiyorum- ama felaket alngandrlar yani. Ayrca, size o lanet zgemiimi olduu gibi anlatacak filan da deilim. Ben size yalnzca, iyice yamulup buraya getirilmeden nce, geen Noel'de bama gelen manyaklklar anlatacam. Yani, D.B.'ye anlattm eyleri. D.B. aabeyim olur. Kendisi Hollywood'da. Hollywood denen yer imdi kaldm bu ple pek uzak deil. D.B. her haftasonu beni grmeye geliyor. nmzdeki ay taburcu olabilirsem, beni eve arabasyla o gtrecek. Daha geenlerde bir Jaguar ekti altna. Hani u, saatte iki yz mil yapan ngiliz ii eylerden. Yaklak drt bin kda patlad ona. Bizimki bugnlerde iyi para kryor. Eskiden pek para kazanamazd. Bizimle otururken kendi halinde bir yazard. Krmz Baln Esrar diye mthi bir yk kitab var ya, onu bizimki yazd, belki yazarn bilmiyorsunuzdur diye sylyorum. Kitaptaki yklerden en iyisi de Krmz Baln Esrar'dr. Kk bir olann teki, kendi parasyla satn ald iin baln kimselere gstermiyor. Bitmitim buna. D.B. Holly7 wood'da oturuyor imdi, piyasaya dt anlayacanz. Hayat-ta nefret ettiim bir ey varsa, o da filmlerdir. Sakn bana film-lerden sz etmeyin. Anlatmaya Pencey Hazrlk'tan ayrldm gnden balamak istiyorum. Pencey Hazrlk, hani u Agerstown, Pennsyl-vania'daki okul. Adn belki siz de duymusunuzdur. Hatta, ilanlarn bile grm olabilirsiniz. Yaklak bin ksur deiik dergide, atn itten aran kasnt bir herifin resmini gsteren reklam kyor srekli. Sanki, Pencey'de iiniz gcnz durmadan polo oynamakm gibi! Ben o okulun yaknnda bile at filan grmedim. O atl herifin resminin altnda da u yazldr hep: "1888'den beri nice ocuu fevkalde aydn adamlar haline getirdik." Peh, klahma anlatn siz onu. teki okullarda milleti ne haline getiriyorlarsa, Pencey'de de bundan fazla bir halt edildii yok. Ben Pencey'de yle fevkalde

aydn birilerine filan da hi rastlamadm. Belki bir iki kii. Eh, ancak o kadar. Ama herhalde onlar da Pence'ye geldiklerinde zaten yleydiler. Her neyse, o gn Saxon Hill ile futbol karlamasnn yaplaca Cumartesiydi. Bu Saxon Hill ma Pencey'de acayip nemseniyordu. Yln son mayd ve eer Pencey kazanamayacak olursa, cannza kymanz filan gerekiyordu. Hatrlyorum, o gn leden sonra saat sularnda o lanet Thomsen Tepesi'nin ta doruuna km, Sava'tan kalma o manyak topun yan banda duruyordum. Oradan futbol alann ve iki takmn birbirlerine yklenmelerini olduu gibi grebiliyordunuz. Tribnler pek seilmiyordu, ama haykrmalar duyabiliyordunuz; benden baka tm okul orada olduu iin Pencey tarafndan derinden korkun sesler, Saxon Hill tarafndan da, yanlarna pek fazla adam getiremediklerinden herhalde, tek tk ama yrtnan sesler geliyordu. Futbol karlamalarna pek fazla kz gelmezdi. Malara yalnzca son snftakiler kz getirebilirlerdi. Neresinden bakarsanz bakn, bu Pencey felaket bir okuldu. Bendeniz, evrede en azndan birka kz grebileceim bir yerlerde taklmay severim; kollarn kasnlar, smkrsnler, hatta yalnzca kikir-deyip dursunlar, fark etez. Bizim Selma Thurmer -kendisi mdrn kzyd- malarda sk sk boy gsterirdi, ama pek y8 le aklnz banzdan alacak trden bir kz deildi. Ama, iyi bir kzcazd. Bir kez, Agerstown'dan dnerken otobsle yanya-na dtk, biraz konutuk. Sevdim kz. Kocaman burnu vard, trnaklarnn hepsi kemirilmi, kanl grnyorlard, bir de, ular ortala frlayan ii takviyeli o lanet sutyenlerden giymiti, ama yine de kzcaz iin zlmeden edemiyordunuz. En beendiim yan ise, babasn vp ty dikmelere pek kalkma-masyd. Babasnn sahtekr salan teki olduunu belki o da biliyordu. Aada ma seyredecek yerde, gelip Thomsen Tepesi'nde dikilip durmamn nedenine gelince; eskrim takmyla birlikte New York'tan daha yeni dnmtm ve eskrim takmnn lanet menajeri bendim. Byk i yani. O sabah McBurney Okulu ile eskrim karlamas yapmak zere New York'a gitmitik. Yalnz, karlaamadk. Kllarla birlikte tm takm taklavat lanet metroda unutmutum. Ama bu yalnzca benim hatam deildi. Durmadan kalkp o kahrolas haritaya bakmak zorundaydm, nerede ineceimizi anlamak iin. Sonuta, Pencey'e akam yemei saatinde dnecekken, iki otuzda dnm olduk. Dnerken takmdakiler trende beni aforoz ettiler. ok gln bir durumdu, bir bakma. Mata olmamamn bir baka nedeni de; bizim tarih retmeni

Spencer"a veda etmeye gidiyor olmamd. Grip filan olmu, onu Noel tatili balayana dek bir daha gremeyeceimi dndm. Bir not yazp bana gndermi, eve gitmeden nce beni grmek istediini bildirmiti. Benim artk Pencey'e dnmeyeceimden haberi vard. Sahi, size sylemeyi unuttum; okuldan atlmtm. Drt dersten aktm ve kendimi derslere filan vermediim iin, Noel tatilinden sonra artk okula dnemiyecektim. alaym diye beni sk sk uyarmlard -zellikle de, ara snavlar srasnda, annemle babam bizim Thurmer'la grmeye geldiklerinde- ama ben yine de bo verdim. Pencey'de sk sk byle adam atarlar. Pencey'in akademik dzeyi baya yksektir. Gerekten de yksektir yani. Her neyse ite, Aralk ay filand, o rezil tepede hava, cad kar memesi gibi souktu. stmde ift tarafl giyilebilen pal9 tom vard,eldiven filan da yoktu tabii. Bir hafta nce birileri odamdan devety paltomu, cebindeki ii krkl eldivenlerimle birlikte yrtmt. Pencey'de ortalk hrszdan geilmezdi Milletin ou acayip zengin ailelerden gehyordu, ama okul yine de byle araklarla doluydu. Bir okul ne kadar paha-hvsa orada o kadar ok hrsz olur -aka etmiyorum. Her neyse o manyak topun yannda km dona dona dikiliyor ve ma-ca'bakyordum. Yalnz, ma pek izlemiyordum. Orada yle taklmamn nedeni; kendimce bir eit veda duygusu yaamaya almamd. Birok okuldan, birok yerden ayrldm, ayrldm anlayamadm. Bundan nefret ediyorum. Ayrllarm ackl, hatta kt olabilir, ama bir yerden artk ayrlyorsam bunu anlamak istiyorum. Bunu anlamadnz zaman kendinizi daha kt hissediyorsunuz. ansm varm. Birden aklma bir ey geldi, bunun, oradan defolup gittiimi iyice anlamama epey faydas oldu. Birdenbire o gn hatrladm; ben, Robert Tichener ve Paul Campbell, hep birlikte idare binasnn nnde top koturuyorduk. yi ocuklard, zellikle Tichener. Akam yemeine az kalm ve d-arda hava iyice kararmt. Ortalk daha da karard, artk topu bile zor grebiliyorduk, ama kimse oyunu brakmak istemiyordu. Sonunda brakmak zorunda kaldk. Bay Zambesi, u biyoloji retmem, idare binasnn o penceresinden kafasn karm ve bize yatakhaneye gidip yemek iin hazrlanmamz sylemiti. Ama yine de, byle samalklar hatrlayarak, her ihtiyacm olduunda veda duygusunu yaayabilirdim -en azndan ou zaman. Ne yaayacaksam yaadktan sonra, tepenin te yanndan aaya, bizim Spencer'n evine doru komaya baladm. Kampste oturmuyordu. Evi Antony Wayne Cadde-si'ndeydi. Ana kapya kadar tm yolu koarak getim, sonra soluklanmak iin bir saniye durdum. iip kalrm byle, dorusunu isterseniz: her

eyden nce, ok sigara iiyorum; yani iiyordum, iirtmiyorlar artk. Dahas, geen yl tam on alt buuk santim birden boy attm. Tberkloz filan kapmamn ve tm bu lanet ekap zmbrtlar iin buraya gelmemin nedeni de o zaten. Aslnda olduka salklymdr. 10 Her neyse, soluklanr soluklanmaz koup 204. Sokaa getim. Her yer rezalet buz tutmutu, az kalsn yere kapaklanyordum. Neden kotuumu imdi bile bilmiyorum; sanrm canm ylesine komak istemiti. Karya geerken kendimi yok olu-yormuum gibi hissettim. Felaket souk, gnesiz, yoldan karya her geiinizde kendinizi yok oluyormusunuz gibi hissettiiniz o lgn akamstlerinden biriydi. Vay canna, bizim Spencer'n evine vardm an nasl zile saldrdm! Souktan donmutum. Kulaklarm sancyor, parmaklarm filan zor oynatabiliyordum. "Hadi, hadi," diye sylendim, barmamaya alarak. "An u kapy." Sonunda bizim Bayan Spencer kapy at. Hizmetileri filan yoktu, kaplarn kendileri aarlard. Fazla paralar yoktu. "Holden!" dedi Bayan Spencer. "Seni grmek ne gzel! eri girsene yavrum! Neredeyse donacakmsn." Sanrm, beni grdne memnun olmutu. Beni severdi. Yani, ben yle sanyorum. Vay canna, apar topar nasl da ieri daldm! "Naslsnz Bayan Spencer?" dedim. "Bay Spencer nasl?" "Paltonu alaym yavrum," dedi. Ona Bay Spencer' sorduumu duymamt. Kula biraz ar duyard. Paltomu holdeki dolaba ast. Elimle sam geriye doru svazladm. Sam sk sk alabros kestiririm, bylece pek taramak zorunda kalmyorum. "Naslsnz Bayan Spencer?" dedim yine, yalnz bu kez duyurmak iin biraz bardm. "Ben mi?" dedi. "Ben iyiyim, Holden." Dolabn kapan rtt. "Sen naslsn, bakalm?" Soruundan, bizim Spencer'n ona okuldan atldm sylediim hemen anladm. "yiyim," dedim. "Bay Spencer nasl? Rahatszl geti mi bari?" "Holden, geti, ama artk iyice ey gibi olmaya balad. Ne gibi desem, bilemiyorum... erde odasnda, girebilirsin." 11 Blm 2 Her birinin ayr odalar filan vard. kisi de yetmi yalarndaydlar, belki de daha fazla. Acayip eylerden keyif alrlard; kukusuz, kkrk eylerden. Biliyorum, byle sylemem kabalk, ama ben o anlamda sylemiyorum. Yani, bu bizim Spen-cer hakknda epey dnmmdr; onun hakknda biraz fazlaca dnseniz hl ne

halt etmeye yaadna siz de aardnz. Kamburu km, km bir haldeydi. Snfta, yere her tebeir drnde, n sradan birinin kalkp yerden tebeiri almas ve eline tututurmas gerekirdi. Felaket bir eydi bu, bence. Ama Spencer hakknda pek derin deil de, yle bir dndnz zaman, adamn kendi apnda hi de fena olmadn anlardnz. rnein, bir Pazar gn birka arkadala onlara kakao imeye gitmitik. Bayan Spencer'la birlikte Yellovvstone Park'tan satn aldklar o eski psk Navajo battaniyesini gstermiti bize. Battaniyeyi satn almakla duyduu mthi keyfi anlamamanz elde deildi. te, anlatmak istediim ey bu benim. Bu bizim Spencer gibi felaket yal herifler, bir battaniye satn aldk diye ite byle keyiften drt ke oluyorlar. Kaps akt, ama ben yine de tklattm, nazik olmak iin filan. Kap aralndan onu zaten grebiliyordunuz. Geni bir deri koltua oturmu, o szn ettiim battaniyeye sk skya sa-rnmt. Kapy tklattmda bana doru bakt. "Kim o?" diye haykrd "Caulfield? Gel olum." Snfn dnda hep byle haykrrd. Bazen adam sinir ederdi yani. 12 Odaya girdiim an, buraya geldiime geleceime piman olmutum. Atlantic Monthly dergisini okuyordu. Ortalk haplardan, ilalardan geilmiyor ve her yer Vicks Burun Damlas kokuyordu. Ben hasta insanlardan pek holanmam. in daha da moral bozucu yan; bizim Spencer srtna o hazin, o sefil eski sabahln giymiti. Bu sabahl herhalde doduundan beri giyiyordu. Ben ihtiyar herifleri byle pijamal sabahlkl grmeyi de pek sevmem. O prsm, zavall barlar, bacaklar filan hep ortalktadr. htiyar heriflerin bacaklar, yani plajlarda filan, bembeyaz, tysz grnr hep. "Merhaba efendim," dedim. "Notunuzu aldm. Saolun." Bana o notu, bir daha okula dnmeyeceimi dnerek, kendisine uramam ve vedalamay istediini bildirmek iin yollamt. "Not iin zahmet etmeseydiniz. Ben zaten vedalamak iin urayacaktm." "Otur uraya, olum," dedi bizim Spencer. Yata gsteriyordu. Oturdum. "Gribiniz nasl oldu efendim?" "Evladm, azck halim olsayd, doktor artacaktm." Bunu sylemek onu perian etmiti. Deliler gibi hrdayarak ksrmeye balad. Sonunda kendisini toparlad ve, "Sen niye maa gitmedin? Bugn o byk ma var sanyordum," dedi. "Ma var, oradaydm. Yalnz, eskrim takmyla New York'tan daha yeni dndm." Vay canna, yatak ta gibiydi! Surat acayip ciddilemeye balad. Byle yapacan biliyordum zaten. "Demek bizden ayrlyorsunuz, ha?" "Evet, efendim. Sanrm yle." Bu kez de, o kafa sallama illeti tuttu. Bu bizim Spencer kadar kafa

sallayan birini hayatta grmemisinizdir. Kafasn byle, bir ey dnd iin mi, yoksa bandan kndan habersiz kyak bir ihtiyar olduundan m sallyor, hi anlayamazdnz. "Dr. Thurmer sana ne dedi, olum? Sanrm, grtnz." "Evet. Grtk. Sanrm, iki saat kadar grtk odasnda." "E... ey, Hayatn bir oyun filan olduu gibi eyler. Yani, kplere filan binmedi. Durmadan, hayatn bir oyun olduunu syledi. Biliyorsunuz." 13 "Hayat, tabii ki bir oyundur, evladm. Hayat, kurallara gre oynanmas gereken bir oyundur." Oyunmu, kmn kenar. Oyun, yle mi? Tm aslarn bulunduu takmdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya teki takmdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalr m, bunun? Hi yani. Yok oyun moyun. "Dr. Thurmer ailene yazd m?" diye sordu bizim Spencer. "Pazartesi gn yazacakm." "Peki, sen ailene haber verdin mi?" "Hayr, efendim. Henz haber vermedim, nk aramba gecesi eve gittiimde onlan zaten greceim." "Peki, duyunca ne yapacaklar dersin?" "ey... Epey rahatsz olacaklar, tabii," dedim. "Gerekten rahatsz olacaklar. Bu, herhalde gittiim drdnc okul olacak." Kafam salladm. Ben kafam epey sk sallarm. "Vay canna!" dedim. Ben sk sk byle, "vay canna!" da derim. Bu, biraz azmn bozuk oluundan, biraz da, bazen yamdan kk biri gibi davrandmdan. O zaman on alt yandaydm, imdi on yedi oldum, ama bazen on yandaymm gibi davrandm da oluyor. ok gln bu, aslnda. nk boyum bir seksen dokuz ve samda aklar var. Gerekten var. Bamn bir yannda -sa yannda- milyonlarca ak sa var. ocukluumdan beri byle. Ama yine de ben hl on iki yandaymm gibi davranmaktan holanyorum. Herkes sylyor bunu, zellikle de babam. Bu biraz doru saylr, ama tmyle de doru deil. nsanlar bazen, bir eyin tmyle doru olduunu sanrlar. Ben byle eyleri pek sallamam, ama birileri bana yama uygun davranmam gerektiini sylediinde canm sklr. Bazen yama gre daha olgun davrandm da olur -ciddi sylyorum- ama buna kimse dikkat etmez, insanlar hibir eye dikkat etmiyorlar zaten. Bizim Spencer yine kafay sallamaya giriti. Bir yandan da ninnimi kurcalyordu. Bunu sanki yalnzca burnunun ucunu skyormu gibi yapyordu, ama aslnda o koskoca baparma ' Sanrm, bunu odada benden baka kimse olmadndan yapyordu. Bo verdim, ama birinin karnzda burun kartrmasn seyretmek ok irenti.

14 Daha sonra, "Birka hafta nce, Dr. Thurmer'la o grmeyi yaparlarken, ailenle tanma onuruna eritim. Harika insanlar," dedi. Harikaym. Bu szckten gerekten nefret ediyorum. Her duyduumda kusacam geliyor. Sonra birden, bana syleyecek iyi bir ey bulmu gibi oldu, yle uvaldz cinsinden. Koltuunda doruldu ve hafife yana dnd. Ama yanl alarm vermiti. Tm yapt Atlantic Monthly'yi kucandan alp yataa, benim yanma doru frlatmak oldu, ama tutturamamt. Be santim farkla yere dmt. Ayaa kalkp dergiyi yerden aldm ve yatan stne braktm. Sonra birden o rezil odadan defolup gitmek istedim. Felaket bir sylev ekmeye hazrlanyordu. Ne diyeceine pek aldrdm yoktu, ama ayn anda hem sylev dinlemeyi, hem Vicks Burun Damlas koklamay ve hem de pijamas ve sabahlyla Spencer' seyretmeyi canm hi istemiyordu. Syleve balad bile, iyi mi. "Olum, neyin var senin?" dedi bizim Spencer. Kendi apnda baya sertti hani. "Bu dnem ka dersten sorumluydun?" "Be dersten, efendim." "Be dersten. Ka dersten kaldn, peki?" "Drt." Yatan stnde km biraz oynattm. mrmde grdm en sert yatakt. "ngilizce'den getim ama," dedim. "nk, tm o Beowulf ve Lord Randal Olum Benim konularn Whooton Okulu'ndayken almtm. Yani, ngilizce iin pek sk almam filan gerekmedi, arada bir iki kompozisyon yazmak dnda." Beni dinlemiyordu. Siz konuurken pek dinlemezdi zaten. "Seni Tarih'ten braktm, nk ksacas, kesinlikle hibir ey bilmiyordun." "Doru, efendim. Ah, ok doru. Sizin elinizden hibir ey gelmezdi." "Ama kesinlikle hibir ey," dedi yine. Bakn, buna ok kzarm. Yani, artk kabul etmisiniz, ne diye byle hl steleyip dururlar? Ardndan, nc kez syledi. "Ama kesinlikle hibir ey. Acaba Tarih kitabn btn dnem boyunca bir kez bile 15 atn m, diye merak ediyorum. Atn m? Bana doruyu syle, olum." "ey, yani bir iki kez gz attm tabii," dedim ona. Onu incitmek istemiyordum. Tarih diye deli olurdu. "Gz attn, ha?" dedi; baya ineleyiciydi. "Snav kdn surdaki ifonyerin stnde duruyor. Ktlarn en stndeki. Onu ltfen buraya getirir misin?"

Ama bu byk adilikti. Yine de gittim, alp getirdim; zaten baka seeneim de yoktu. Betondan yataa oturdum yine. Yani, bu adamla vedalamaya geldiime nasl piman olduumu size anlatamam. Snav kdm dk filanm gibi tutuyordu. "4 Kasmdan 2 Arala kadar Msrllar konusunu ilemiiz," dedi. "Snavda serbest konulu makale sorusu iin bu konuyu sen semisin. Ne yazmsn, dinlemek ister misin?" "Hayr efendim, pek istemiyorum," dedim. Ama yine de okudu bizimki. Bir retmen kafasn bir eye taktysa, onu durduramazsnz. lle de yapar yapacan. "Msrllar, Afrika'nn kuzey blgelerinde yaam olan beyaz rktan bir kavimdir. Afrika, bilindii gibi, Dou Yarmkresindeki en geni anakaradr." Oturduum yerde bu zrvalar dinlemek zorundaydm. Gerekten ok adilikti bu yapt. "Msrllar, bugn eitli nedenlerden dolay bizim iin olaanst ilgintirler. ada bilim adamlar, Msrllarn, llerin yzlerini rmesin diye bezle sararlarken ne gibi maddeler kullandklarn hl bulamamaktadrlar. Bu ilgin soru, ada yirminci yzyl bilimini srekli megul etmektedir." Okumay kesti ve kd nne koydu. Ondan nefret etmeye balamtm. "Yazdn makale, hadi yle diyelim artk, burada bitiyor," dedi o felaket ineleyici ses tonuyla. Byle ihtiyar bir herifin bu kadar ineleyici olabileceini filan hi ummazd-nz yani. "Ayrca, sayfann dibine bana hitaben bir de not dmsn," dedi. "Evet, efendim," dedim. Bunu hzl hzl syledim, nk o notu yksek sesle bana okumaya balamadan onu durdurmak 16 istiyordum. Ne gezer, onu durduramazdnz. Barut gibiydi mbarek. "Sevgili Bay Spencer," diye yksek sesle okudu. "Msrllar hakknda bildiklerim bundan ibaret. Dersiniz ok ilgin, ama Msrllarla ok ilgilenmi gibi grnmek elimde deil. Zaten ngilizce dnda btn derslerden kaldm iin, sizin de brak manz bir ey deitirmeyecek. Sayglarmla, Holden Caulfi-eld." Kd brakt ve sanki beni pingpongda filan acayip tepelemi gibisine bana bakt. Bu zrvalklar bana byle okuduu iin onu balayabileceimi hi sanmyorum. O kendisi bana bunlar yazm olsayd, ben ona okumazdm -gerekten okumazdm-. Bir kere, ben o lanet notu ona yalnzca, beni aktrd iin zlmesin diye yazmtm. "Seni braktm iin beni ayplamyorsun, deil mi, evladm?" "Hayr, efendim. Kesinlikle hayr," dedim. Bana byle durmadan "evladm" deyip durmasa ne iyi olacakt.

Snav kdm yatan stne frlatmay denedi. Yalnz, yine tutturamad tabii. Yine ayaa kalkmak, kd yerden almak ve Atlantic Monthly'nin stne koymak zorundaydm. ki dakikada bir ayn eyi yapmak ok skyordu insan. "Sen benim yerimde olsan ne yapardn?" dedi. "Doru syle bana, evladm." Beni aktrd iin ok fena dertlendiini anlyordunuz. O zaman ben de biraz dalga geeyim dedim. Ona gerek bir geri zekl olduumu, ite bunun gibi zrvalar syledim. Onun yerinde olsaydm, aynsn benim de yapacam, retmenliin ne kadar zor bir ey olduunu kimsenin bir trl anlamadn syledim. Bu gibi zrvalar ite. Hep bildiiniz palavralar yani. in gln yan; bir yandan byle palavra skarken, bir yandan da baka bir ey dnyordum. Ben New York'lu-yumdur. Central Park'taki gl dnyordum, u Gney Central Park'taki yapay gl. Gl donup buz tuttuunda, rdeklerin nereye gittiini merak ediyordum. Acaba, biri kamyonla gelip onlar hayvanat bahesi gibi bir yerlere filan m gtryordu, yoksa kendileri mi uup gidiyorlard? 17 Ne ansl bir adamdm. Yani, ayn anda hem bizim Spen-cer'a palavra skyor, hem de parktaki rdekleri dnebiliyordum Ama bu ok glnt. Bir retmenle ene alarken kendinizi fazla zorlamanza gerek yoktur. Ama, ben palavra skarken birden szm kesti. Zaten hep insann szn keserdi. "Tm bunlar hakknda neler hissediyorsun, olum? ok isterdim bilmeyi. ok isterdim." "Pencey'den atlmam hakknda filan m, diyorsunuz?" dedim. imden o porsumu barn rtmek geti. Manzaras pek gzel deildi. "Yanl hatrlamyorsam; Whooton'da ve Elkton Hills'te de biraz zorluk ekmisin." Artk ineleyici olmaktan km, terbiyesizlemeye balamt. "Elkton Hills'te fazla bir glk ekmi deilim," dedim ona. "Oradan pek atlm filan da saylmam. Ben kendim ayrldm; yle diyelim." "Neden ayrldn, sorabilir miyim?" "Neden mi? ey, anlatmas ok srer imdi." Her eyi olduu gibi ona anlatmak istemedim. Zaten anlamazd da. Kafas almazd byle eyleri. Elkton Hills'ten ayrlmamn en byk nedenlerinden biri, ortalkta bir sr sahtekrn olmasyd. Hepsi de kapdan kovsanz bacadan giren yzsz heriflerdi. Szgelimi, u mdrleri Bay Haas vard. Hayatmda grdm en sahtekr herifti. Bu bizim Thurmer'dan belki on kat daha rezildi. Pazar gnleri, rnein, herkesin ailesi okula ziyarete geldiinde el skmaya kard. Acayip

sevimli havalara filan girerdi. Ama sakn, bir ocuun biraz gln grnml anne babas gelmi olmasn. Oda arkadamn ailesine yaptklarn bir grmeliydiniz. Yani, ocuun annesi biraz iman, ya da klksz filansa, veya babasnn srtndaki ceketin omuzlan ok bol, sarkyorsa, ya da ayanda o rk siyah beyaz ayakkablardan varsa, bizim Haas gelip yalnzca ellerini skar ve annda bir bakasnn ailesine geer, onlarla belki yarm saat konumaya dalard. Ben byle samalklara hi dayanamyorum. Fena bozuluyorum. Bu gibi eyler beni yle bunaltyor ki deli gibi oluyorum O lanet Elkton Hills'ten nasl da nefret etmtim. 18 Bizim Spencer bana bir ey sordu ardndan, ama ne dediini anlayamadm. Haas' dnyordum. "Ne, efendim?" dedim. "Pencey'den ayrldn iin zgn msn?" "Eh, biraz zlyorum elbette. Tabii... Ama ok deil. Yani, daha henz kafama dank etmedi galiba. Byle eylerin kafama dank etmesi biraz zaman alyor. imdilik yalnzca aramba gn eve gitmeyi dnyorum. Kafaszn tekiyim ben." "Olum, gelecein hakknda hi mi dncen yok?" "ey, elbette baz dncelerim var. Tabii var." Biraz dndm. "Ama pek fazla yok, sanrm. Pek yok, sanrm." "Olacak," dedi bizim Spencer. "Olacak, evladm. lerde yle ok dncen olacak ki, ama i iten gemi olacak." Byle konumas hi houma gitmedi. Sanki lmm filan gibi. ok moral bozucuydu bu szleri. "Olur herhalde," dedim. "O kafana bir eyler sokmaya alyorum, evladm. Sana yardm etmeye alyorum. Sana elimden geldiince yardm etmeye alyorum." Gerekten de alyordu. Bunu aka grebiliyordunuz. Ama, ikimiz ok zt kutuplardaydk, hepsi o kadar. "Sizi ok iyi anlyorum, efendim," dedim. "Saolun. aka demiyorum. yiliinizi gerekten takdir ediyorum." Sonra, yataktan kalktm. Yani, leceimi bilsem, o yatakta on dakika daha oturamazdm. "Gitmek zorundaym. Spor salonunda eve gtrmem gereken bir sr teberim var. Gerekten." Ban dorultup bana bakt ve yine kafasn sallamaya balad, yznde yine o ok ciddi ifade vard. Birden, ona felaket acdm. Ama byle zt kutuplarda filan, bir ey frlattnda yata tutturamadn ve o sefil barn gre gre, Vicks Burun Damlas'nn o gripli kokusunu koklaya koklaya burada daha fazla kalamazdm. "Bakn, efendim. Siz benim iin zlmeyin," dedim. "Sahi sylyorum. Dzelirim. Yalnzca, bir dnemden geiyorum. Herkes byle dnemlerden geer, deil mi?" "Bilmiyorum, evladm. Bilmiyorum." Biri bana byle karlk verdi mi, kzarm ama. "Tabii, tabii. Herkes

geer," dedim. "Sahi sylyorum, efendim. Ltfen benim iin zlmeyin." Elimle omzuna dokundum. 'Tamam m?" dedim. 19 "Gitmeden nce bir fincan kakao almaz mydm? Bayan Spencer-" "Gerekten isterdim. Ama gitmeliyim. Hemen spor salonuna gitmem gerek. ok saolun, efendim." Sonra el sktk. Ve daha bir sr zrvalk. Kendimi felaket kt hissediyordum. "Size yazarm, efendim. Kendinize iyi bakn." "Gle gle, evladm." Kapy kapatp salona doru yrrken arkamdan bararak bir ey sylediini iittim, ama ne dediini anlayamadm. Eminim, bana, "yi anslar!" filan demitir. Ama, umarm dememitir. Umarm o lanet sz sylememitir. Ben kimsenin ardndan, "yi anslar!" diye barmam. O ne korkun bir szdr, bir dnrseniz. 20 Blm 3 Hayatta karlaabileceiniz en felaket yalanc benimdir herhalde. Rezalet bir ey. Yani, bir dergi almak iin gazeteciye gidiyorken bile, biri bana rastlayp nereye gittiimi sorsa, gzm krpmadan operaya gittiimi sylerim. Felaket bir ey. Bizim Spencer'a spor salonundan teberimi almaya gideceimi sylerken de palavra atyordum. Ben o spor salonunda gnahm bile brakmazdm. Pencey'de, yeni yatakhaneler blmndeki Ossenburger Ba ad verilen kanatta kalyordum. Bu kanatta ler ve drtler kalrd. Ben teydim. Oda arkadam drdnc snftayd. Buraya, Pencey'de okumu, Ossenburger denen bir herifin ad verilmiti. Adam, Pencey'i bitirdikten sonra giritii l kaldrma iinden ynla para kapmt. Her yere bir sr cenaze dkkn am; ailenizden biri ldnde, be kt verdiniz mi, onu gmdrebiliyormusunuz. Ama, bizim Ossenburger' bir grmeliydiniz. Milleti gmyorum diye, herhalde uvala tkp denize filan atyordur. Neyse ite, Ossenburger Pencey'e bir yn para saym, onlar da bu kanada onun adn vermiler. Yln ilk futbol manda, herif o koskoca lanet Cadillac'yla kapya dayanmt, biz de ona tribnlerden imendifer ekmitik -sevgi gsterisi yapmtk yani-. Ertesi sabah o da bize kilisede bir sylev ekmiti ki, on saat filan srmt. Srf nasl da kendi halinde biri olduunu anlayalm diye, nce elli tane bayat fkra sralad. ok nemli konu yani. Sonra kalkt, bize, ba derde girince filan nasl hi utanmadan diz kp Tann'ya dua 21

ettiini anlatmaya balad. Bize daima Tanr'ya dua etmemizi syledi -O'nunla konuacakmz- nerede olursak olalm. sa'y ahbabmz gibi filan dnmeliymiiz. Bize kendisinin sa'yla nasl konutuunu anlatt. Araba kullanrken bile konu-urmu te buna bitmitim. Bu sahtekr herifin, arabasn birinci vitese alrken sa'dan daha bol ceset dilemesini gzmn nne getiriyorum. Ama bu sylevin tam ortasnda harika bir ey oldu. Ossenburger tam bize ne kyak, ne bitirim bir herif olduunu filan anlatrken, nmdeki srada oturan Edgar Mar-salla adl ocuk cart diye yellenmez mi! Byle, kilisenin ortalk yerinde filan, bu ok ayp bir eydi, ama felaket glnt. Ah, Marsalla, ah! Herif neredeyse aty havaya uuracakt. Kimse pek yle sesli filan glmedi. Bizim Ossenburger de hi duymam gibi yapt. Ama Thurmer, bizim mdr, krsde Ossenbur-ger'n yannda oturuyordu ve onun duyduu belli oluyordu. Vay canna, bizim mdr fitil olmutu! Orada hibir ey demedi, ama ertesi gece hepimizi idare binasndaki zorunlu etd salonuna toplad ve bize orada sk bir sylev ekti. Kilisede byle terbiyesizlikler yapan bir ocuun Pencey'de okumaya lyk olmadn syledi. Thurmer konuurken, bizim Marsalla'y bir tane daha koyversin diye gaza getirmeye altk, ama havasnda deildi ocuk. Ya, ite byle. Pencey'de kaldm yer, diyordum. Bizim Ossenburger Ba Kanad, yeni yatakhaneler blmnde. Yal Spencer'n yanndan ayrldktan sonra odama dnmek gzeldi; herkes matayd ve her naslsa, oda scackt. Pek keyiflendim. stm soyundum, boyunbam kardm, gmleimin yakasn atm, sonra kafama New York'tan satn aldrm apkay giydim. O krmz apkalardand, hani u siperi ok ok uzun olanlardan. O lanet kllar kaybettiimin farkna vardktan hemen sonra, ocuklarla metrodan ktmzda bir spor maazasnn vitrininde grmtm. Yalnzca bir papele kapmtm apkay. Siperini ters evirip yle giydim. Dorusu, ok bayat bir numarayd, ama byle giymek ok houma gidi-yordu Yan, yakyordu. Sonra, okuduum o kitab alp koltu-uma oturdum. Odada iki koltuk vard. Biri benimdi, br de arkadam Ward Stradlate'n. Koltuklarn kollar, gelen gi22 den stne oturduundan berbat durumdayd, ama rahat kol tuklard. Yanllkla ktphaneden aldm u kitab okuyordum. Bana yanl kitap vermilerdi, ben de odama gelinceye kadar fark etmemitim. Bana, Isak Dinesen'n Afrika'nn Dnda adl kitabn vermilerdi. nce, ortal kokutacak filan sandm, ama hi de yle kmad. ok iyi bir kitapt. Olduka cahilim-dir, ama epey okurum. En sevdiim yazar aabeyim D.B.'dir, ondan sonra en ok Ring

Landner' severim. Aabeyim, ben Pencey'de okula balamadan nce, doumgnmde bana Ring Landner'n bir kitabn armaan etmiti. Kitapta u ok gln, lgn oyunlardan vard, bir de srekli olarak ar hz yapan o irin kza k olan bir trafik polisinin yks. Yalnz, evliydi polis. Bu yzden kzla evlenemiyordu. Sonunda, kz srekli hz yaptndan lyordu. Buna bitmitim. Bir kitapta en houma giden ey, en azndan, arada bir gln eyler olmasdr. Bir sr klasik okudum, Yuvaya Dn filan gibisinden, severim o kitaplar. Sava zerine eyler, polisiye romanlar filan, ama bunlar beni pek amyor. Bir kitab okuyup bitirdiiniz zaman, bunu yazan keke ok yakn bir arkadam olsayd da, canm her istediinde onu telefonla arayp konuabilseydim diyorsanz, o kitap bence gerekten iyidir. Ama ylesi pek bulunmuyor. Isak Dinesen'a telefon etmekten ekinmezdim. Ring Landner'a da, ama D.B. bana onun lm olduunu syledi. Somerset Maug-ham'nn Hayat Hznleri kitabn ele alalm. Onu geen yaz okudum. Olduka iyi bir kitap, ama Somerset Maugham'ya telefon etmek filan istemem. Telefon etmek isteyebileceim biri deil o, hepsi bu yani. Bizim Thomas Hardy'e telefon etmeyi ye tutarm. Onun o Eustacia Vye'n ok severim. Her neyse, yeni apkam kafamda, oturmu, Afrika'nn D-nda'y okumaya balamtm. Aslnda kitab daha yeni bitirmitim, ama baz yerlerim bir kez daha okumak istiyordum. Henz sayfa okumutum ki, du perdelerinin oradan birinin geldiini iittim. Dnp bakmadan bile, kim olduunu anladm. Gelen Robert Ackley'di, u bize bitiik odada kalan herif. Bizim kanatta her iki odaya bir du dyordu, bizim Ackley de gnde seksen be kez gelip paldr kldr odaya dalard. 23 Tm yatakhanede benden baka maa gitmeyen herhalde bir tek o vard Bir yere gittii de hi grlmemiti zaten. ok aca-vip bir herifti. Son snftayd, drt yln hepsini Pencey'de geirmiti Hi kimse onu, "Ackley" dnda bir adla armazd. Kendi oda arkada Herb Gale bile ona "Bob" veya "Ack" bile demezdi. Bu herif evlenecek olsa, kendi kars bile ona "Ackley" derdi herhalde. ok uzun boylu -bir doksan - dk omuzlu, berbat dileri olan bir herifti. Bitiik odalarda kaldmz tm sre boyunca onu bir kez bile di fralarken grmedim. Az yosun tutmu gibi berbat grnrd, yemekhanede azna patates, bezelye filan tktrdnda grseniz kusacak gibi olurdunuz. Bundan baka, bir de sivilceleri vard. ou ocuklarda olduu gibi yalnzca alnnda veya enesinde olsa yine iyi, surat olduu gibi sivilcelerle kaplyd. Bununla da kalmyordu, felaket bir kiilii vard. Biraz terbiyesiz bir herifti. Dorusu bu ya, ondan pek holanmyordum.

Hemen koltuumun ardnda olduunu, du eiinin stnde durup, Stradlater ierde mi diye bakmdn hissedebiliyordum. Stradlater'dan mthi nefret ederdi, eer odada o varsa ieriye admn bile atmazd. Neredeyse herkesten nefret ederdi yani. Du eiinden aaya inip odaya girdi. "Selam," dedi. Sanki felaket sklm, felaket yorulmu gibi sylerdi bu sz. Sizi grmeye geldiini filan dnmenizi istemezdi. Sanki yanllkla geldiini sanmanz isterdi, Tanr akna. Ben de, "Selam," dedim, ama bam kitaptan kaldrmadan. Ackley gibi bir herif geldiinde banz kitabnzdan bir kaldrdnz m, iiniz bitik demektir. Aslnda yine de iiniz bitiktir ya, banz hemen kaldrmamsanz iflahnz kesmesini belki biraz geciktirebilirsiniz. Odada dolamaya balad, yle ar ar, her zamanki gibi; masanzn, dolabnzn stndeki teberinizi alp bakacak, gelip byle teberinizi kurcalard hep. Yani, bazen sinir ederdi adam. "Eskrim ii ne oldu?" dedi. Kitab elimden braktrmaya, keyfim, karmaya alyordu. "Biz mi kazandk, onlar m? dedi. "Hi kimse kazanmad," dedim. Bam kaldrmadan, tabii. 24 "Ne?" dedi. Sznz yineletmeden yapamazd. "Hi kimse kazanmad," dedim. Baucu dolabmn stnde ne kurcalyor diye gizliden bir bak frlattm. O zamanlar New York'ta ktm, Sally Hayes denen u kzn resmine bakyordu. Resmi oraya koyduumdan beri en az be bin kez alp bakmt herhalde. i bittiinde de resmi baka bir yere brak-masa olmazd. nadna yapyordu. Anlyordunuz. "Hi kimse kazanmad m?" dedi. "Nasl yani?" 'O lanet kllarla teberiyi metroda brakmm." Suratna bakmyordum. "Metroda ha, aman Tanrm! Yani onlar kaybettin, yle mi?" "Yanl metroya binmiiz. Durmadan kalkp, duvardaki o lanet haritaya bakmak zorundaydm." Yanma gelip m kesti. "Hey," dedim. "Geldiinden beri, ayn cmleyi belki yirmi kezdir okuyup duruyorum." Bu lanet sz herkese dokunurdu da, bizim Ackley'e hi dokunmazd. Ona bir ey sylenmemiti sanki. "detirler mi dersin, ha?" dedi. "Bilmiyorum. Umurumda da deil. Ackley, olum, otursan filan, ha? Im kesiyorsun." Ona, "Ackley, olum," demenizden hi holanmazd. Ben on alt yandaym, kendisi de onse-kiz yanda diye, bana hep, "Olum," derdi. Ama ben ona, "Ackley, olum," dedim mi, fena bozulurdu. Orada dikilmeyi srdrd. Inzdan ekilmesini istediiniz halde ekilmemekte srar eden trden heriflerdendi. Sonunda

ekilecekti, ama bunu siz istediniz mi biraz zaman alrd. "O okuduun lanet ey ne?" dedi. "Lanet kitap ite." Eliyle kitab itip kapana bakt. "yi mi bari?" dedi. "Bu okuduum cmle mkemmel." Havamda olursam, epey ineleyici olabilirim yani. Ama ne gezer, anlamamt bile. Odada yine dolanmaya, bana ve Stradlater'a ait teberileri kurcalamaya balad. Sonunda kitab yere braktm. Ortalkta Ackley gibi bir herif dolamaya balamsa kitap mitap okuyamazdnz artk. Olanak yoktu buna. Koltua iyice gmldm ve bizim Ackley'in odada nasl keyif attn seyrettim. Bu New York gidi gelilerinden biraz 25 yorulmutum, esnemeye baladm. Sonra, biraz grgr geeyim dedim. Bazen epey grgr eyler yaparm can skntsndan Ka famdaki apkann siperini ne getirdim, ardndan siperlii burnuma kadar indirdim. Bu durumda hibir ey gremiyordum. "Galiba kr oluyorum," dedim bouk bir sesle. "Canm anneciim, her yer nasl da kararyor burada." "Sen tksn, yemin ederim," dedi Ackley. "Canm anneciim, uzat elini bana. Niye uzatmyorsun bana elini?" "Tanr akna, bysene artk." Oturduum yerde kr bir herif gibi elimi ne uzatp evreyi yoklar gibi yaptm. Durmadan, "Canm anneciim, niye uzatmyorsun bana elini," diyordum. Yalnzca kafa buluyordum, tabii. Bazen byle zrvalklar yapmak ok houma gider. Ayrca, Ackley'nin bundan dehetli rahatsz olduunu da biliyordum. Ona kar iimden sadistlik etmek gelirdi. Sk sk sadistlik ederdim byle ona. Ama sonunda kestim girgin. apkamn siperini yine geriye evirdim, arkama yaslandm. "Bu kimin?" dedi Ackley. Elinde oda arkadamn dizliini tutmu, bana gsteriyordu. Bu Ackley denen herif her eye el atard. Donunuza bile el atard yani. Stradlater'n olduunu syleyince, dizlii Stradlater'n yatana frlatt. Stradlater'n baucu dolabnn stnden ald eyi, kalkm, yatan stne atyordu. Bu kez de yanma geldi ve Stradlater'n koltuunun koluna iliti. Gelip bir koltua adam gibi oturmazd. Hep byle koluna tnerdi. "Hangi cehennemden aldn bunu?" dedi. "New York'tan." "Kaa?" "Bir papele." "Kazklamlar seni." Bir kibrit pyle trnak ilerini temizlemeye koyuldu. Hep byle trnaklarn temizlerdi. Bir ba-kma ok glnt bu. Herifin dileri yosun tutmu gibiydi, kulaklar rezalet kirli, olurdu hep, ama o durmadan trnaklarn, termzlerdi.

Herhalde, trnak temizlemekle temiz bir herif filan olduunu sanyordu. Temizliini yaparken kafamdaki apkaya 26 bir daha bakt. "Bizim oralarda bu apkalar geyik avlarken giyeriz, Tanr akna," dedi. "Geyik avlama apkas bu." "yledir, lanet olsun." apkay karp baktm. Bir gzm ksp apkaya nian alr gibi yaptm. "Bu, adam avlama apkas," dedim. "Bununla adam avlyorum ben." "Atldndan evdekilerin haberi var m?" "Yok." "Stradlater hangi cehennemde?" "Mata. Bir kzla." Esnedim. Durmadan esniyordum. Her ey bir yana, oda ok scakt. Adam uyutuyordu. Zaten bu Pencey'de insan ya souktan, ya da scaktan ldrrlerdi. "Muhteem Stradlater," dedi Ackley. "-Hey, makasn bir saniye versene, ha? Burda m?" "Hayr, bavulda. Ta dolabn stne kaldrdm." "Bir saniye indiriver, ha?" dedi Ackley. "Bir eytan trna km, onu keseceim." Bir eyi bavulla birlikte ta dolabn stne kaldrm olmanz umurunda filan deildi. Kalktm, yine de kardm makas. Ama neredeyse geberiyordum. Dolabn kapan atm an, Stradlater'n tenis raketi -kalbyla birlikte- kt diye tepeme inmez mi! Felaket canm yand. Ackley az kalsn lyordu ama. Balad kih kih glmeye. Bavulu indirip, makas karana kadar durmadan gld. Byle eyler -birinin kafasna bir ta yemesi filan- acayip iini gcklard Ackley'nin. "Felaket bir mizah duygusu var sende, Ackley olum," dedim ona. "Haberin var m bundan?" Makas eline tututurdum. "Gel, senin menajerin olaym. Seni u radyoculuk iine sokaym." Gidip koltuuma oturdum, o da balad hdk trnaklarn kesmeye. "unu masada filan yapsan, olmuyor mu?" dedim. "Masann stnde kessene. Gece plak ayakla o pis trnaklarna m basalm yani?" Ama yine de, trnaklarn yere dre dre kesmeyi srdrd. Ne terbiyesizlikti ama. Bu kadar olur yani. "Kim bu Stradlater'n kt kz?" dedi. Byle, Stradlater kiminle kyor diye srekli izlerdi, hem de Stradlater'dan mthi nefret ettii halde. "Bilmiyorum. Niye soruyorsun?" 27 "Hi ite. Vay canna, o orospu ocuuna dayanamyorum. Dayanamyorum o orospu ocuuna." "Ama o seni ok seviyor. Stradlater senin ok kyak bir herif olduunu dnyor," dedim. Grgr geerken, byle, millete kyaksn filan derim. Can skntsndan kurtuluyorum by-

"Herif hi durmadan stnlk havas basyor," dedi Ack-ley. "O orospu ocuuna dayanamyorum. Sanki kendisini-" "Hey, trnaklarn masann stnde kessen olmaz m?" dedim. "Elli kez syledik sana, deil-" "Herif durmadan stnlk havas basyor," dedi Ackley. "O orospu ocuunun akll bile olduunu hi sanmyorum. O kendisini yle sanyor. Kendisini dnyann en-" "Ackley! Tanr akna! Ltfen u pis trnaklarn masann stnde kessene yahu. Elli kez syledik sana." Neyse, trnaklarn masada kesmeye balad, i olsun diye. Ona ancak bara ara bir ey yaptrabilirdiniz. Bir sre onu seyrettim. Sonra ona, "Stradlater'a fitil olmann nedenim biliyorum," dedim. "Sana arada bir dilerini fralaman syledi diye kzyorsun ona. Niyeti seni aalamak deildi ki, byle szlanp duruyorsun. Belki adam gibi sylemedi ama niyeti seni aalamak deildi. Arada bir diini fralasan daha dzgn grnrsn, kendini daha iyi hissedersin, demek istemiti." "Diimi fralyorum ben. Brak imdi bunlar." "Hayr, fralamyorsun. Gryoruz ite, fralamyorsun." Bu son szleri efendice sylemitim. Ona acmtm bir bakma. Tabii, birinin byle kalkp size diinizi fralamanz sylemesi pek ho bir ey deildi. "Stradlater iyidir. Fena ocuk deildir," dedim. "Onu tanmyorsun, tek sorun da bu." _ "Ben yine de, o bir orospu ocuudur, diyorum. Kendini beenmi bir orospu ocuu o." "Kendini beenmite, ama baz konularda ok cmerttir. Gerekten," dedim. "Bana bak, diyelim ki Stradlater'n boyun-bag, houna gitti. Diyelim ki, boynundaki boyunba acayip houna gitti; rnek olsun diye sylyorum sana. Ne yapar sence. Herhalde karp hemen sana verir. Gerekten verir. Veya 28 -ne yapar, biliyor musun? Getirir yatann stne filan brakr. Ama o lanet boyunban kesinlikle verir sana. Bence hi kimse-" "Ne yani?" dedi Ackley. "O kadar param olsa, ben de veririm tabii." "Hayr. Vermezsin." Kafam salladm. "Hayr, Ackley olum, sen vermezsin. O kadar paran olsa, sen dnyann en-" "Bana, 'Ackley olum,' demeyi kes, lanet olsun. Ben senin rezil baban olacak yataym." "Hayr, deilsin." Yahu, bu herif bazen adam ileden karrd. Kendisinin on sekiz, sizin de on alt yanzda olduunuzu hatrlatma frsatn hi karmazd. "Her eyden nce, seni o lanet aileme kabul bile etmezdim," dedim. "O zaman bana yle-" Birden kap ald, bizim Stradlater hmla ieri dald. ok acelesi vard. Zaten her zaman acelesi olurdu. Yanma geldi ve iki yanama akacktan birer tokat att. nsan byle ok rahatsz

edici eyler de yapard yani. "Dinle," dedi. "Bu akam bir yere kyor musun, zel bir ey var m?" "Ne bileyim? Olabilir. Darda neler oluyor; kar m yayor, yoksa?" Paltosu kar iindeydi. 'Evet. Dinle. Bu akam zel bir ey yoksa, bana u kpek dii desenli ceketini verir misin?" "Ma kim ald?" dedim. "Daha ancak yar oldu. Biz kyoruz," dedi Stradlater. "Hadi, grgr geme de, bu gece kpek dii ceketini giyecek misin, giymeyecek misin, sen onu syle. Benim gri flanelin stne bir eyler dkld." "Giymeyeceim, ama o lanet omuzlarnla filan geniletmeni istemiyorum," dedim. Aslnda ayn boydaydk, ama kilosu yaklak benim iki katm gelirdi. ok geni omuzlan vard. "Geniletmem, sz." Telala dolaba gitti. "N'aber, olum Ackley?" dedi Ackley'e. En azndan canayakn bir herif saylrd bu Stradlater. Biraz sahtekrca bir canayakmlkt belki, ama en azndan Ackley'e merhaba filan derdi. Stradlater Ackley'e "N'aber olum," deyince, o da ona bir eyler mrldand. Elinden gelse, karlk vermezdi ya, en azn29 dan bir eyler mrldanmayacak kadar bile cesareti yoktu Ack-ley bana dnd, "Ben gideyim artk.Sonra grrz," dedi. "Tamam," dedim.Ackley odanzdan gidiyor diye pek de zlmezdiniz yani. Bizim Stradlater stn ban soyunmaya, boyunban filan karmaya balad. "Sanrm, abucak bir tra olmam gerek,"dedi.Olduka grd Stradlater'n sakal. Gerekten grd. '"Nerde senin kz?" dedim. "Ek binada beni bekliyor." Tra takm, ve havlusu koltuunun altnda odadan kt. Gmleksiz filan. Ortahk a byle hep st plak dolard. Kendisini acayip yakkl buluyordu. Ama gerekten de yleydi. Kabul etmek gerek. 30 Blm 4 Yapacak bir iim yoktu, ben de kenefe indim. Stradlater tra olurken, onunla ene aldk. Herkes hl mata olduundan kenefte ikimizden baka kimse yoktu. erisi cehennem gibi scakt, btn camlar buulanmt. Hepsi duvar boyunca dizili on kadar lavabo vard. Stradlater ortalardaki lavabolardan birindeydi. Onun yanndaki bir lavaboya da ben oturdum ve souk su musluunu ap kapamaya baladm; asabi bir alkanlk ite. Stradlater tra olurken slkla Song of India'y alp duruyordu. yi

slklarn bile zor karaca Song of India, ya da Slaughter on the Tenth Avenue gibi paralar byle kulak tr-malaya trmalaya, bozukdzen ttrmeye alrd. arknn gerekten de iine ederdi yani. Ackley'nin nasl pasakl bir herif olduunu anlatmtm, hatrladnz m? Bizim bu Stradlater da pasaklyd, ama onunki baka trlyd. Stradlater, daha ok, gizli trden bir pasaklyd. Hep yakkl grnrd bu Stradlater, ama szgelimi, tra olduu o makineyi bir grmeliydiniz. Makine pas iindeydi, sabun artklar, kllar ve kalntlarla doluydu. Hi temizlemezdi makineyi. Hazrlanmas bittiinde hep prl prl, bakml grnrd, ama yine de, ne gizli bir pasakl olduunu anlardnz onun nasl hazrlandn seyredince. Kendisine deliler gibi k olduundan byle bakml grnmelere nem veriyordu. Bat yarmkresinin en yakkl erkei sanyordu kendisini. Olduka yakklyd da; kabul etmek gerek yani. Ailenizdekilerin, okul yllnda resmim grp de hemen, "Kim bu ocuk?" diye 31 soracaklar cinsten bir yakkllkt onunkisi. Stradlater, daha ok okul yll yaklks trnden br herifti. Penceyde Stradlater'dan daha yakkl olduunu duundugum bir sr herif tanyordum, ama okul yllndaki resimlerine br baksa-nz pek de yakkl grnmezlerdi. Koca burunlu ve kepe ku-lakl kard resimleri. ok rastlammdr bu duruma. Her neyse, Stradlater'n bitiiindeki lavaboya oturmu, suyu ap kapatyordum. Kafamda hl krmz avc apkam duruyordu, siperi arkaya evrili. O apkadan acayip holanmtm. "Hey," dedi Stradlater. "Bana buyuk br iyilik yapar msn?" "Ne?" dedim, pek isteksiz. Sizden hep byk bir iyilik yapmanz isterdi. Bu ok yakkl veya kendisini gerekten bir ey sanan herifler, kalkp durmadan onlara byle byk bir iyilik yapmanz isterler. Tabii, kendilerine felaket k olduklarndan, sizin de onlar iin deli olduunuzu, ya da onlara bir iyilik yapabilmek iin can attnz filan sanrlar. Gln bir ey yani. "Bu akam dar kyor musun?" dedi. "Belki karm, belki kmam. Bilmiyorum. Neden sordun?" "Pazartesiye Tarih dersi iin yz sayfa kadar okumam gerek," dedi. "ngilizce dersi iin bana bir kompozisyon yazar msn? Pazartesiye o lanet eyi yetitiremezsem, bam belaya girecek. Onun iin sormutum. Ne dersin?" ok ironik bir durumdu. Hem de ok. "Ben bu lanet okuldan atlm gidiyorum, sen kalkm benden lanet bir kompozisyon yazmam istiyorsun." dedim.

"Evet, biliyorum. Ama, yazmazsan bam belaya girecek. Arkadalk nerde kald, ha? Nerde kald ahbaplk? Tamam m?" Ona hemen karlkk vermedim. Stradlater gibi namussuzlar byle bolukta brakmak iyidir "Ne zerine?" dedim. Ne olursa. Bir eyleri tanmlayacaksn ite. Bir oda. Ya da vir ev veya eskiden yaadn bir ey; bilirsin ite. Bir eyi anlat 32 da, istersen cehennemin dibi olsun." Bunu bana sylerken de acayip acayip esnedi. Ki, beni felaket hasta eder byle esnemeler. Yani, hem birinden sizin iin lanet bir iyilik yapmasn istiyorsunuz, hem de herifin suratna kar esniyorsunuz. "Ama ok da iyi olmasn, ha," dedi. "u Hartzell denen orospu ocuu senin hem ngilizcede acayip iyi olduunu, hem de benimle ayn odada kaldn biliyor. Yani, pek yle noktalar, virglleri yerli yerine oturtturacam diye urama." Buyrun ite; bu da beni acayip hasta eder yani. Siz kompozisyon yazmada iyisinizdir, birileri de kalkar, byle noktalardan, virgllerden sz eder. Stradlater bunu hep yapard zaten. Kendisinin yalnzca noktalan virglleri yanl yerlere koyduundan kompozisyonda iyi olmadn sanmanz isterdi. Bu bakmdan Ackley gibiydi biraz. Bir kez Ackley'le bir basketbol manda yanyana oturmutuk. Bizim takmda Hovvie Coyle denen o felaket oyuncu vard, oyun alannn tam ortasndan, potaya bile dedirmeden say yapard ocuk. Ackley btn ma boyunca Coyle'un basketbol iin mkemmel bir fizie sahip olduunu sylemi durmutu. Tanrm, bu zevzekliklerden nasl da nefret ederim. Bir sre sonra lavabonun stnde oturmaktan skldm, aaya atlayp bir iki adm tede step dans yapmaya baladm, grgr olsun diye. Aslnda step dans filan bilmem, ama kenefin zemini tatand, yani step dans iin ok uygundu. Filmlerdeki o heriflerden birini taklit etmeye baladm. u mzikallerden birinde kmt hani. Filmlerden gnahm gibi nefret ederim, ama onlar taklit etmek houma gider. Bizim Stradlater tra oluyor, bir yandan da beni seyrediyordu. Tek eksiim seyircidir. Bendeniz acayip gstericiyimdir. "Ben lanet Valinin oluyum," dedim. Kendimi perian ediyor, szde step dans dktryordum. "Babam benim step danss olmam istemiyor. Oxford'a gitmemi istiyor. Ama, step dans benim lanet kanma ilemi." Stradlater gld. Mizah duygusu fena saylmazd. "Zigfried Follies'in al gecesindeyiz." Soluum giderek daralyordu. ierim byle ite. "Ba oyuncu devam edemiyor. Ayya herif. Onun yerine kimi karacaklar imdi? Kimi olacak, beni tabii. Valinin u kk lanet olunu."

33 "Nerden buldun o apkay?" dedi Stradlater. Kafamdaki ava apkasndan sz ediyordu. Daha yeni gryordu. Soluksuz kalmtm, ben de amatay kestim. apkam kardm, belki doksannc kez baktm ona. "Bu sabah New York'tan aldm. Bir papele. Beendin mi?" Stradlater kafasn sallad. "Kyak," dedi. Aslnda bana ya ekiyordu, nk hemen ardndan, "Baksana. u kompozisyonu yazacak msn? Bilmek istiyorum," dedi. "Vaktim olursa yazarm, olmazsa yazmam," dedim. Gittim, yanndaki lavaboya oturdum. "Senin kz kim?" diye sordum. "Fitzgerald m?" "Deil. Sana demitim, o domuz karyla iim bitti diye." "yle mi? Olum, bana devretsene onu. Grgr gemiyorum. O kz benim tipim." "Al senin olsun... Senin iin ok byk ama." Birden -belirli bir nedeni yoktu, ama herhalde canm grgr istiyordu- lavabodan yere atlayp Stradlater'a bir yarm-kafakol ekeyim dedim. Belki bilmiyorsunuzdur, bir gre oyunu bu, rakibinizin bir koluyla boynunu birlikte kapar, ldresiye yklenirsiniz. Nitekim yaptm da. "Kes unu Holden, Tanr akna!" dedi Stradlater. Can grgr istemiyordu. Tra oluyordu herif. "Ne istiyorsun imdi yani -suratm m keseyim?" Yine de brakmadm. Nefis bir kafakol ekmitim ona. "Kurtar bakalm kendini kurtarabilirsen bu demir mengeneden," dedim. "Of Tanrm," dedi. Tra makinesini brakt, birden kollarn savurup elimden kurtuldu. ok gl bir herifti. Bense pek elimsiz bir herifimdir. "Yeter artk, kes u zrval," dedi. Yeniden tra olmaya balad. ki kez alrd sakaln, parlak grnmek iin. Hem de o berbat, eski psk makineyle. "Fitzgerald deilse, kiminle kyorsun imdi sen?" diye sordum. Gittim yine lavaboya oturdum. "u Phyllis Smith denen yavru mu?" "Hayr. yle olacakt, ama btn hesaplar yatt. Bud Thaw'un kznn arkadan kaptm imdi... Hey. Neredeyse unutuyordum. Kz seni tanyor." 34 "Hangi kz beni tanyor?" "ktm kz." "yle mi?" dedim. "Ad ne?" yiden iyiye meraklanmtm. "Dur, bir dneyim... A, Jean Gallagher." Aman Tanrm, bunu duyunca az kalsn yere yklyordum. "Jane Gallagher onun ad," dedim. Bunu sylerken de lavabodan

aaya atlamtm. Az kalsn dp baylyordum. "Lanet olsun, tabii tanyorum. nceki yaz bitiiimizde oturuyorlard. Kocaman lanet bir Dobermann Pineller kpei vard. Onunla yle tanmtk, kpei srekli gelip bizim imenlere-" "Im kesiyorsun Holden, Tanr akna," dedi Stradlater. "Orda durmak zorunda msn yani?" Tanrm, felaket heyecanlanmtm. Gerekten heyecanlanmtm. "Nerde imdi?" diye sordum. "nip ona bir merhaba filan diyeyim. Nerde? Ek binada m?" "Evet." "Ne diye sordu beni? Acaba B.M.'de mi okuyor imdi? Belki oraya giderim demiti. Shipley'e de gidebilirim demiti. Beni neden sordu?" Baya heyecanlydm. Gerekten heyecanlydm. "Ben ne bileyim, Tann akna? Kalkar msn? Havlum altnda kald," dedi Stradlater. Salak havlusunun stne oturmutum. "Jane Gallagher," dedim. Kendimi toparlayamyordum bir trl. "Of Tanrm." Bizim Stradlater sana Vitalis sryordu, benim Vita-lis'imi. "Dansdr o," dedim. "Bale filan yapard yani. Her gn yaklak iki saat alrd, yazn ortasnda, o scaklarda. Bacaklar bozulacak -kalmlaacak filan- diye d kopard. Onunla hep dama oynardk." "Onunla hep ne oynardnz?" "Dama." "Dama m, Tanr akna?" "Evet. Damaya kan talarn hi oynatmazd. Hepsini arka srada toplard. Onlar sraya dizmek isterdi. Bir daha kullanmak istemezdi damalar. Arka srada dizili olmalarndan holanrd. 35 Stradlater hibir ey demedi. Byle eyler ou insan pek ilgilendirmiyor nedense. "Annesi bizim kulbe yeydi," dedim. Arasra, biraz para kazanmak iin kulpte milletin golf sopalarn tardm. Birka kez onun annesinin sopalarn da tadm. Kadn dokuz delikte yz yetmi say yapmt." Stradlater beni pek dinlemiyordu. O muhteem peremini taramakla meguld. "nip kza bir merhaba diyeyim bari," dedim. "Niye gitmiyorsun yleyse?" "Gideceiz yaa, bir dakika." San yeniden ayrmaya giriti. San taramas bir saat fi-lan srerdi. "Annesi babas boanmlar. Annesi sonra gitmi bir ayya kpekle evlenmi," dedim. "Kll bacakl, sska bir herif. Onu hatrlyorum. ort giyerdi hep. Jane bana onun oyun yazar gibi lanet bir ey olduunu filan sylemiti, onu her grdmde hep kafa ekip

radyodan lanet bir polisiye piyes dinlemekte olurdu. Ve herif evde rlplak dolard. Jane evdeyken filan." "yle mi?" dedi Stradlater. O ayya kpein Jane'in yannda rlplak koturmas onu pek ilgilendirmiti. Bu Stradlater seks dkn bir herifti. "ocukluu rezalet gemi kzn. Dalga gemiyorum." Byle eyler onu fazla ilgilendirmezdi. Seks konusu oldu mu ilgilenirdi yalnzca. "Jane Gallagher. Tanrm." Onu aklmdan atamyordum. "nip kza bir merhaba diyeyim bari." "Durmadan bunu syleyeceine niye gitmiyorsun?" dedi Stradlater. Pencereye gittim, ama dary gremiyordum, scaktan camlar buulanmt. Havamda deilim u an," dedim. Deildim de. Byle eyler iin havanzda olmanz gerek. "Shiple/e gittiini sanyordum. Shipley'e gittiine yemin edebilirdim." Kenefte bir sre dolandm. Ne yapacam bilemiyordum. Ma houna gitti mi Jane'in?" dedim. "Evet. yle sanrm. Bilmiyorum." 36 "Hep dama oynadmz filan anlatt m sana?" "Bilmiyorum, Tanr akna. Kzla daha yeni tantm," dedi Stradlater. O muhteem lanet sam taramas sonunda bitti. Pis tra takmlarn toplamaya giriti. "Baksana. Ona selam syle benden, tamam m?" "Tamam," dedi Stradlater, ama adm gibi biliyordum, sylemezdi. Bu Stradlater gibi herifler kimseye selamnz filan iletmezler. Stradlater odaya kt. Ben kenefte biraz daha oyalandm, bizim Jane'i dndm. Sonra ben de odaya gittim. Odaya dndmde Stradlater aynann karsnda boyun-ban balyordu. mrnn yarsn aynann karsnda geirirdi. Koltua oturdum, biraz onu seyrettim. "Hey," dedim. "Ona atldm filan syleme tamam m?" "Tamam." Stradlater'n iyi bir yan da buydu. Byle ufak tefek lanet eyleri ona aklamak zorunda kalmazdnz, ama Ackley'den kurtulamazdnz. Sanrm, Stradlater byle eylerle pek ilgilenmiyordu. Asl neden bu olmal. Ackley farklyd. O her eye burnunu sokmadan edemezdi. Stradlater benim kpek dii desenli ceketimi giymiti. "Tanrm, bari geniletmemeye al," dedim. O ceketi daha iki kez giymitim. "Geniletmem. Sigaram nerde benim?" "Masann stnde." Neyi nereye koyduundan hi haberi olmazd. "Atknn altnda." Sigarasn ald, ceketinin -benim ceketimincebine koydu. olsun diye, birden apkamn siperini ne evirdim. Birdenbire

sinirlenmeye balamtm. Epey sinirli bir herifimdir. "Baksana, onunla nereye gidiyorsunuz?" diye sordum. "Karar-latrdnz m?" "Bilmiyorum. New York'a gideriz, vakit olursa. Dokuz otuza kadar izin alm, Tanr akna." Konuma tarzndan hi holanmamtm, dedim ki, "Herhalde senin ne yakkl, ne dayanlmaz bir pi olduunu bilmediinden byle erken bir saate kadar izin almtr. Seni bir tansayd belki de sabah on otuza kadar izin alrd." 37 "Bak, bu accayip doru," dedi. Onu kzdrmak kolay deildi. ok kendini beenmiti. "Dalga geme benimle. O kompo-ziyonu yazacaksn, deil mi?" Artk giyinmi kuanm, kma-. ya hazrd. "Kendini zorlayaym filan deme, acayip betimsel ol-sun yeter. Tamam m?" Ona karlk vermedim. Canm istemiyordu. Yalnzca, "Ona sor," dedim. "Damalarn hl en arka sraya m diziyormu?" "Tamam," dedi Stradlater, ama kza sylemeyeceini biliyordum. "Hadi, kendine iyi bak." Sonra, defolup gitti. O gittikten sonra, yarm saat kadar orada oturdum. Yani, ylece oturdum, hibir ey yapmadan. Srekli Jane'i dndm durdum, onunla Stradlater'n bulumalarn filan. Bu beni yle sinirlendirdi ki, az kalsn delirecektim. Bu Stradlater denen herifin seks dkn bir namussuz olduunu size demin sylemitim. Birdenbire, ieriye yine Ackley dald, her zamanki gibi o lanet du perdelerinin oradan. mrmde ilk kez onu grdme sevinmitim. Baka samalklar unutup skntm datmama yaramt. Ackley akam yemei saatine kadar odada takld, Pen-cey'deeki nefret ettii heriflerden bahsetti, enesindeki o koca sivilceyi skt; mendilim bile kullanmadan. Dorusunu isterseniz, o piin mendili olduunu bile sanmyorum. Zaten kullanrken de grm deilim. 38 Blm 5 Pencey'de Cumartesi akamlar hep ayn yemek kard. ok nemli bir eymi gibi. Neymi, biftek karyorlarm size. Bin kdna bahse girerim ki, bunu yapmalarnn nedeni, ou ailelerin Pazar gnleri okula ocuklarn ziyarete gelmesi ve bizim Thurmer'n hesabna gre sevgili oulcuklarna akam ne yediniz diye soracak olmasyd, o da "Biftek," diyecekti. yi tezgh, deil mi? Biftekleri de bir grmeliydiniz. u kck, sert, kupkuru et paralarndand, kesemezdiniz bile. Biftek kt akam, tabanza bir kepe dolusu patates presi atarlard, tatl olarak da

Brown Betty verirlerdi, ki kimse azn srmezdi, daha iyisinden hi haberi olmayan orta ksmdaki kk ocuklar dnda tabii; ama Ackley gibi herifler, nlerine ne koysanz siler sprrler. Yemekhaneden ktmzda hava gzeldi. Yerde be on santim kar vard ve hl lgnlar gibi yap duruyordu. Felaket gzel bir eydi, baladk birbirimize kartopu atp akalamaya. ocuka eylerdi tm bunlar, ama herkesin keyfi yerindeydi. Buluacam bir kz filan yoktu, gre takmndan Mal Brossard adl arkadamla otobsle Agerstovvn'a inmeye, birer hamburger yemee ve bulursak eer, rezil bir film seyretmeye karar verdik. Btn gece kmzn stnde oturup durmak istemiyorduk. Mal'a Ackley'nin bizimle gelmesinde bir saknca olup olmadn sordum. Soruumun nedeni; Ackley Cumartesi geceleri hibir ey yapmaz, odasnda oturup sivilcelerini 39 filan skard. Mal sakncas olmadn syledi, ama pek houna gitmemiti. Ackley'yi pek sevmezdi. Neyse, hazrlanmak zere odalarmza ktk. Galolarm filan giyerken bizim Ack-ley'e barp bizimle sinemaya gelir m diye sordum. Du perdelerinin ardndan beni rahata duyabildii halde, hemen karlk vermedi. Size hemen yant vermekten nefret eden bir herifti. Sonunda perdelerin arasndan kt, du eiinin stnde dikilip, sinemaya benimle birlikte baka kim gidiyor diye sordu. Baka kim gidiyor diye hep byle sorard. Yemin ederim, bu herifin gemisi batsa, lanet bir sandalla onu kurtarmaya gitseniz, sandala binmeden nce mutlaka krekte kim var diye sorard. "Mal Brossard," dedim. "O pi mi?.. Peki. Bekle bir saniye." Haline baknca size byk bir iyilik yapacak sanrdnz. Hazrlanmas be saat kadar srd, O hazrlanrken, ben de pencereye gittim, cam atm, plak elle bir kartopu yaptm. Karla harika kartopu yaplyordu. Ama kartopunu atmadm. Sonra, atmaya niyetlendim. Sokakta duran bir arabaya. Ama vazgetim. Araba orada, bembeyaz, ok gzel grnyordu. Sonra, bir yangn musluuna nian aldm, ama o da bembeyaz ve ok gzeldi. Sonunda hibir eye atmamaya karar verdim. Cam kapattm ve odann iinde, elimde kartopunu ska ska dolamaya baladm. Bir sre sonra, Brossard ve Ackley'yle birlikte otobse binerken kartopu hl elimdeydi. Otobsn ofr kapy at ve kartopunu dar attrd bana. Ona kartopunu kimseye frlatmayacam syledim, ama bana inanmad. nsanlar size hi inanmyorlar zaten. Hem Brossard, hem de Ackley filmi grmlerdi, biz de gittik bir iki hamburger yedik, biraz tilt makineleriyle oynadk, sonra otobse binip Pencey'e dndk. Filmi ille greceim diye can attm da

yoktu zaten. Cary Grant'li bir komedi filand herhalde. Ayrca, Brossard ve Ackley'yle daha nce de sinemaya gitmitim. Gln bile olmayan zrvalklara srtlanlar gibi glerdi bu ikisi. Sinemada yanlarnda oturmaktan pek holanmazdm. Yatakhaneye dndmzde saat daha dokuza eyrek vard. Brossard bri hastasyd, bir oyun evirmek iin yatakhane40 de adam bakmaya kt. Ackley de i olsun diye bizim odaya park etti. Yalnz, Stradlater'n koltuuna tnemedi bu kez, boylu boyunca benim yataa uzand, yz filan da yastmda. O tekdze sesiyle balad anlatmaya, sivilcelerini kurcalaya kurcalaya. Bin trl numara ektim, ama onu bamdan atamadm. O felaket tekdze sesiyle, geen yaz szde becerdii bir yavruyu anlatt durdu. Bana bunu belki yz kez anlatmt. Ama her anlatnda baka baka eyler oluyordu. Bir dakika nce kza kuzeninin Buick'inde sahip oluyordu, bir dakika sonra bakyordunuz bir iskelenin stne uzanm yatyorlard. Tmyle palavrayd, tabii. Hayatta tandm tek bakir herif oydu herhalde. Birinin ona kar bir ey hissedebileceini bile dnemiyorum. Neyse, artk sonunda ona ak ak, Stradlater iin bir kompozisyon yazmak zorunda olduumu, kafam toparlamam iin defolup gitmesini syledim. Gitmesine gitti, ama yine her zamanki gibi ardan ald. O gittikten sonra, pijamam ve sabahlm giydim, kafama da o apkay geirdim ve kompozisyonu yazmaya giritim. yi gzel de, aklma Stradlater'n dedii gibi, tarif edilecek bir oda, bir ev, veya herhangi bir ey gelmiyordu. Ben yle, odalar, evleri anlatmaya pek merakl deilimdir. Ne yapaym, ben de oturdum, kardeim Allie'nin beyzbol eldivenini yazdm. Felaket betimsel bir konuydu. Gerekten. Kardeim Allie'nin eldiveni solaklar iin olan trdendi. Solakt kardeim. Eldivenin betimsel zellii, btn parmaklarna ve el st cebine kardeimin iirler yazm olmasyd. Yeil mrekkeple. Bunlar beyzbol alannda, tepesinde eli sopal bir vurucu olmad zamanlarda okumak iin yazmt. Kardeim ld. 18 Temmuz 1946'da, lsemiden. O sralarda Maine'de oturuyorduk. Tansaydnz onu ok severdiniz. Benden iki ya kkt, ama benden elli kat daha akllyd. Korkun zekiydi. retmenleri, durmadan anneme mektup yazar, Allie gibi bir ocuun retmeni olmaktan gurur duyduklarn bildirirlerdi. Ve palavra skmak iin yazmazlard, gerei sylerlerdi. O yalnzca ailenin en akll yesi deildi, en efendisiydi de. Hi kimseye kzmazd. Kzl sal insanlar ok abuk kzar derler, ama Allie hi kzmazd ve kzl salyd. Size onun na41

sil bir kzl sal biri olduunu anlataym. Ben golf oynamaya on yandayken baladm. Hatrlyorum, on iki yandaydm o yaz bir gn at yapmak iin topu kuma dikerken, iimden birden, bam bir evirsem Allie'yi grecekmiim gibi bir duygu geti. Dndm baktm, inann, itin ardnda -golf alan epeevre o itle sarlydyz, yz elli metre kadar uzakta bisikletine oturmu, beni seyretmiyor mu? Ya, ite byle trden bir kzl salyd o. Tanrm, yle iyi ocuktu ki. Yemek masasnda otururken aklna gelen eylere o kadar ok glerdi ki, neredeyse sandalyeden decek gibi olurdu. Daha yeni on yana girmitim, beni psikiyatriste filan gtrmlerdi, garajn camlarn krdm iin. Ayplamyorum onlar. Gerekten ayplamyorum. Allie'nin ld gece garajda yattm, tm lanet camlan da yumruumla krdm, hncm almak iin. O yaz aldmz steyn arabann da camlarn krmaya altm, ama zaten elim oktan krlmt, bir ey yapamadm. Byle eyler yapmak ok aptalca, kabul ediyorum, ama siz Allie'yi tanmadnz. Elim arada bir, yamur yadnda filan, sancyor ve artk yumruumu skamyorum, yle smsk bir yumruk yani; ama, bunun dnda pek nemli bir eyim kalmad. Lanet bir cerrah, ya da kemanc filan olmayacama gre. Her neyse, Stradlater'n kompozisyonu iin yazdklarm bunlard ite. Bizim Allie'nin beyzbol eldiveni. Artk hep bende duruyor, bavulumda. Eldiveni kardm ve stndeki iirleri kompozisyona ekledim. Tek yapacam, Allie'nin adn deitirmekti. Bylece hi kimse, onun Stradlater'n kardei deil de benim kardeim olduunu anlayamayacakt. Bu kompozisyonu yazmaya pek hevesli deildim, ama bundan baka tasvir edilecek hibir ey gelmemiti aklma. Ayrca, bunlar yazmak houma da gitmiti. Bir saat kadar vaktimi ald, nk Stradlater'n rezil daktilosunu kullanmak zorunda kalmtm, o daktilo da canm fena halde skmt. Ben daktilomu koridorun ucundaki bir herife dn vermitim. Yazmay bitirdiimde saat on buuk filand. Pek uykum yoktu, kalktm bir sre pencereden darya baktm. Artk kar yamyordu, ama arada srada, almayan arabalarn sesleri 42 eliyordu. Bizim Ackley'nin horlamasn da duyabiliyordunuz, lanet du perdelerinin arasndan. Sinslerinden rahatszd, uyurken pek dzgn soluk alamyordu. O herifin her eyi bir tuhaft zaten. Sins rahatszl, sivilceler, berbat diler, az kokusu, pis trnaklar. Yani, bu manyak orospu ocuuna acmadan edemiyordunuz. 43

Blm 6 nsan baz eyleri tam hatrlayamyor. Stradlater'n Jane'le bulumasndan dnn hatrlamaya alyorum imdi. Koridordan Stradlater'n o salak, o lanet ayak sesleri geldii srada ne yaptm hatrlayamyorum yani. Herhalde hl pencereden filan bakyordum, ama yemin ederim, tam olarak hatrlamyorum. Hatrlayamaymn nedeni; felaket zgndm. Bir-eylere zlyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. zlmekten gidemem. zlmeyi brakp gidemem. Stradlater' tansaydnz, siz de benim gibi zlrdnz. O herifle birlikte ka kez kzlarla bulumaya gittim, ne dediimi biliyorum yani. Edepsiz herifin tekiydi. Gerekten edepsizdi. Her neyse, koridor muambayla filan kaplyd, onun o lanet ayak seslerinin koridordan odaya doru yaklatn duyabiliyordunuz. Odaya girdii srada nerede oturduumu bile hatrlamyorum; pencerede mi, benim koltuumda m, yoksa onunkinde mi? Yemin ederim, hatrlamyorum. Souktan szlana szlana girdi odaya. Sonra, "Herkes ne cehenneme gitti byle? Ortalk morga dnm," dedi. Ona yant verme zahmetine bile girmedim. Cumartesi geceleri herkesin ya darda, ya uykuda, ya da haftasonu iin evine gitmi olduunu bilmeyecek kadar salaksa, bunu ona sylemek iin kendimi peran edecek deildim yani. Soyunmaya balad. Jane'le ilgili tek b,r lanet sz etmedi. Ben de konumadm. Onu seyret-tim yalnzca.Yalnz, kpek dii ceketim iin teekkr etti bana. Ceketi biraskya asp dolaba kadrd. 44 Daha sonra, boyunban karrken, bana o lanet kompozisyonunu sordu. Lanet yatann stnde olduunu syledim ona. Gitti, bir yandan gmleinin dmelerini zerken, bir yandan da kd okudu. Suratnda o salak ifadeyle, gsn, karnn outura outura orada yle durup okudu. Hep byle gsn, karnn outururdu. Herif kt kendine. Birdenbire, "Tanr akna, Holden. Burda lanet bir beyzbol eldivenini anlatmsn." "Ne olmu?" dedim, felaket souk bir tavrla. "Ne demek -ne olmu? Sana, lanet bir oda veya ev gibi bir ey anlatlacak demedim mi?" "Betimsel olsun dedin. Beyzbol eldiveni anlatsak, ne fark eder?" "Lanet olsun!" dedi. Acayip kzmt. Fitil gibiydi. "Sen her eyi byle k tarafndan yaparsn zaten." Bana bakt. "Seni burdan attklarna hi amamak gerek," dedi. "Tek bir lanet eyi bile doru drst yapamyorsun. Tek bir lanet eyi bile." "yi, tamam, ver onu bana o zaman," dedim. Gittim, o lanet kd elinden ekip aldm. Sonra da yrttm.

"Bunu niye yaptn imdi?" dedi. Ona karlk bile vermedim. Kt paralarn p sepetine attm. Sonra, yatama uzandm. Uzun sre ikimiz de bir ey sylemedik. Stradlater soyundu, stnde bir tek donla kald. Ben yattm yerde bir sigara yaktm. Yatakhanede sigara imemiz yasakt, ama gece ge saatte, herkes uyurken veya dar-dayken kimse kokusunu alamayacandan, yine de iebiliyordunuz. Dahas, bunu Stradlater' rahatsz etmek iin yapyordum. O, yatakhanede sigara imezdi. Bir tek ben ierdim. Stradlater, Jane hakknda tek bir sz etmiyordu. Sonunda, "Saat dokuz otuza kadar izin aldysa, bu saate kadar nasl kaldnz? Daha ge bir saate kadar m izin aldrttn kza yoksa?" dedim. Ben bunu ona sorduum srada, o yatann kenarna oturmu, lanet ayak trnaklarn kesiyordu. "Bir dakika," dedi. "Hangi manyak, Cumartesi gecesi iin dokuz otuza kadar izin alr, ha?" Tanrm, o an nasl nefret ettim ondan. 45 nasl gideriz?" Bana bakt "Dinle," dedi. Sigara ieceksen, niye bunu gi-dit, kenefte yapmyorsun? Sen burdan defolup gidiyorsun, ama ben mezun oUna kadar burada kalmak zorundaym.' Umursamadm. Hi umursamadm. Manyaklar gibi sigara imeye devam ettim. Dndm, yan yatarak, onun ayak trnak-larn kesmesini seyrettim. Ne okuldu ama. Hi durmadan birilerinin ayak trnaklarn kesmesini veya sivilcelerini skmasn seyrediyordunuz. "Selamm syledin mi ona?" diye sordum. "Syledim." Sylemimi, pis herif. "O ne dedi?" dedim. "Ona sordun mu, hl damalarn en arka sraya diziyor muymu?" "Hayr, sormadm. Ne sanyorsun, btn gece ne yapacaktk yani; dama m oynayacaktk, Tanr akna?" Bir sre sonra ona, "Nevv York'a gitmedinizse, nereye gittiniz peki?" diye sordum. Sesimin titremesini glkle denetleyebiliyordum. Tanrm, giderek iyice sinirleniyordum. imden, az sonra matrak bir eyler olacak diye bir duygu gelip getiLanet ayak trnaklarn kesmesi bitti. Yatandan kalkt, stnde bir tek donla filan, benimle akalamaya giriti. Omzuma akadan yumruk atmaya balad. "Kes unu," dedim. "Nevv York'a gitmedinizse, nereye gittiniz peki?" "Hibir yere gitmedik. Lanet arabada oturduk." Omzuma yine o salak yumruklardan bir tane sallad. "Kessene unu," dedim. "Kimin arabasnda?"

"Ed Banky'nin." Ed Banky, Peneyle basketbol koluu yapyordu. Bizim Stradlater da onun yavrucuklarndan biriydi, takmda ortada oynuyordu nk. Ed Banky de, her istediinde ona arabasn verirdi.Aslnda,rencilerin retmenlerden araba almas yasakt, ama bu sporcu herifler birbirlerini tutarlard. Gittiim her 46 okulda grdm bunu, bu sporcu herifler birbirlerini acayip tutuyorlar. Stradlater omzuma yalandan yumruk atmaya devam ediyordu. Elinde di frasn tutuyordu, sonra azna, dilerinin arasna ald fray. "Ne yaptn kza?" dedim "Onu Ed Banky'nin arabasnda becerdin mi yoksa?" Sesim rezalet titriyordu. "Ne ayp, ne ayp. Azna biber sreceim senin." "Yaptn m?" "Bu bir meslek srrdr, ahbap." Bundan sonrasn pek hatrlamyorum. Tek bildiim; yataktan kalktm, sanki kenefe gidiyormu gibi; ama ona bir yumruk salladm, btn gcmle, o di frasn azna gmecek, grtlana saplayacaktm. Yalnz, skaladm. Oturtamadm yumruu. Yalnzca kafasnn yanna demiti biraz. Cann actt herhalde, ama istediim olmamt. Epey cann actm olabilir, ama yumruu sa elimle atmtm, o elimi pek skamyordum. Size anlattm o krlmadan dolay. Her neyse, bundan sonra hatrladm; yere serilmitim ve Stradlater, surat kpkrmz bir halde, gsme oturmutu, bir ton filan geliyordu stmde. Bileklerimi de tutmutu, ona yumruk atamyordum. Onu ldrebilirdim. "Neyin var senin, lanet herif?" deyip duruyordu. O salak surat kzaryor da kzaryordu. "ek u pis dizlerini gsmden," dedim ona. Neredeyse, avazm kt kadar haykracaktm. "Hadi, kalk stmden, pis herif!" Ama kalkmyordu. Bileklerimi ylece tutup durdu, ben de ona srekli orospu ocuu filan dedim, on saat kadar. Ona sylediim her eyi tam hatrlayamyorum. Ona, cannn her istediini becerebileceini sandn syledim. Bir kzn damalarn en arka srada toplamasyla hi ilgilenmediini, nk lanet salak bir geri zekl olduunu syledim. Ona geri zekl demenizden nefret ederdi. Zaten btn geri zekllar kendilerine geri zekl denmesinden nefret ederler. "Kes artk. Holden," dedi. O kocaman budala surat kpkr-mz kesilmiti. "Kes artk, tamam m?" 47 -Kzn ad Jane mi, June mu, onu bile bilmiyorsun, lanet ge

ri zekal." Artk kes unu, Holden. Lanet olsun; bak seni uyaryorum. dedi. Niyeti ktyd. "Bak, kesmezsen, akacam bir tane,haberin olsun". "ek u pis,kokmu, geri zekl dizlerini gsmden." "Brakrsam, eneni kapayacak msn?" Ona yant bile vermedim. Bir daha syledi. "Holden, brakrsam, eneni kapayacak msn?" "Evet." stmden kalkt, ben de ayaa kalktm. Kahrolas dizleri gsme batmt, canm felaket acyordu. "Pis, salak, geri zekl orospu ocuu seni," dedim ona. Bu onu ok kzdrd. Koca salak parman suratma sallad. "Holden, lanet olsun, bak seni uyaryorum. eneni kapa, yoksa-" "Niye kapayacakmm?" dedim; resmen haykryordum. "Senin gibi geri zekllarn derdi de bu ite. Hibir eyi tartmak istemiyorsunuz. Zaten btn geri zekllar byledir. Hibir eyi adam gibi tar-" Bu kez gerekten bir tane akt bana, kendimi birden yerde buldum. Beni vurup da m ykt, hatrlamyorum, ama sanmyorum. Birini yumrukla yere ykmak olduka zordur, filmler dnda tabii. Ama burnum kanyordu. Yukar baktm, bizim Stradlater sa yanmda tepeme dikilmi, duruyordu. Koltuunun altnda lanet tra takmlar vard. "Sana sus dedim durdum, niye susmadn, ha?" dedi. Sesi ok asabiydi. Kafam yere vurduum zaman, kafatasmn atladndan filan endieleniyordu herhalde. "Bunu sen istedin, lanet olasca herif," dedi. Vay canna, herif amma da zlmt! Zahmet edip ayaa bile kalkmyordum. yle yerde upu-zun yatp, ona geri zekl orospu ocuu deyip durdum. ok kzgndm, resmen buryordum "Dinle beni. Git bir yzn yka," dedi Stradlater. "Beni duyuyor musun?" Ona, asl kendisinin gidip o geri zekl suratn ykamasn 48 syledim; ok ocukayd bunu sylemek, ama felaket kzgndm. Ona, kenefe giderken, urayp Bayan Schmidt'i becermesini syledim. Bayan Schmidt, kapcnn karsyd. Altm be yanda filan vard. Stradlater'n oda kapsn ekip koridorun sonundaki kenefe gittiini duyana kadar yerde oturdum. Sonra kalktm. u lanet avc apkam bir trl bulamyordum. Sonunda buldum onu. Yatan altndayd. Kafama taktm, siperini de, houma giden biimde, arkaya evirdim ve budala suratmn ne hale geldiini grmek iin aynaya gittim. Hayatta byle kan grmemi-sinizdir. Azm,

enem, hatta pijamam ve sabahlm kana bulanmt. Biraz korktum, biraz da houma gitti. Btn bunlar bana sert adam havas veriyordu. mrm boyunca herhalde iki kez kavga etmiimdir, ikisinde de sopay yedim. Pek dili biri saylmam. Pasifistim ben, dorusunu isterseniz. Herhalde Ackley, byk olaslkla tm bu amatay duyup uyanmtr diye dndm. Perdelerin arasndan yan odaya getim, ne halt ettiine bir bakmak iin. Ackley'nin odasna pek gitmezdim. Pasakl herifin teki olduundan, acayip bir koku olurdu o odada. 49 Blm 7 Perdelerin arasndan bizim odann szyordu biraz. Ackley'ii grebiliyordum, yatanda yatyordu. ok iyi biliyordum,bal gibi uyankt. "Ackley?" dedim. "Uyank msn?" "Evet." Oda olduka karanlkt, yerde bir ayakkabya bastm, az kalsn kafast aklyordum. Ackley yatanda doruldu, kolunun stne yasland. Suratna beyaz bir zmbrt srmt, sivilceleri iin. Hortlaa dnmt karanlkta. "Ne yapyorsun, bakaym?" dedim. "Ne demek, ne yapyorsun? kiniz grlt etmeye bala-madan nce uyumaya alyordum. Niin kavga ediyordunuz ki?" "Ik nerde?" Dmeyi bulamyordum. Elimle duvar aratryordum. "I ne yapacaksn?... Sa elinin altnda." Sonunda dmeyi buldum ve yaktm. Bizim Ackley gzlerini korumak iin elini a siper etti. "Tanrm!" dedi. "Ne oldu sana byle?" stmdeki kanlardan filan sz ediyordu. "Stradlater'la attk biraz," dedim. Sonra yere oturdum. Odalarnda hi sandalyeleri filan da olmazd. Sandalyeleri hangi cehenneme atmlard, hi bilmiyorum. "Baksana," dedim, "biraz, kanasta oynamak ister misin?" Ackley kanasta hastasyd. Hala kanyor, Tanr akna. stne bir ey koysan iyi ola50 "Durur, durur. Baksana. Biraz kanasta oynamak istersin, deil mi?" "Kanasta m, Tanr akna. Saate bakar msn, bir zahmet?" "Ge deil . Daha on bir, on bir buuk." "Daha on birmi!" dedi Ackley. "Bana bak. Sabah kalkp Ayine gitmem gerek, Tanr akna. kiniz kalkm lanet geceyarsnda barp kavga -niin kavga ediyordunuz ki?" "Anlatmak uzun srer imdi. Skmayaym seni Ackley. Se-

nin iyiliini dnyorum ben," dedim ona. Onunla zel konulara girmezdim. Her eyden nce, bu Ackley, Stradlater"dan da budalayd. Ackley'e bakarsak, Stradlater dhi filan saylrd. "Hey," dedim, "bu gece Ely'nin yatanda uyusam, bir sakncas var m? Yani, yarn geceden nce dnmeyecek, deil mi?" ok iyi biliyordum, dnmezdi. Ely her lanet haftasonu evine giderdi. "Ne zaman gelir, ben ne bileyim?" dedi Ackley. Vay canna, nasl bozuldum buna! "Ne demek, ne bileyim; ne zaman geleceini nasl bilmezsin? Pazar gecesinden nce gelmez, deil mi?" "Gelmez de, Tanr akna, ben nasl her isteyene, buyur Ely'nin yatana yat derim, ha?" te buna daha felaket bozuldum. Oturduum yerden uzanp, lanet omzuna dokundum. "Ackley olum," dedim, "sen ok kyak delikanlsn. Bunu biliyor musun? "Tamam, yani ciddiyim -ben nasl her isteyene" "Sen gerekten kyak delikanlsn. Sen efendi ve aydn bir i ocuksun," dedim. yleydi de, yani. "Sigaran bulunur mu, acaba? -Bir yok de, leyim daha iyi." "Hayr, yok sigaram. Gerekten yok. Baksana, ne cehenneme kavga ediyordunuz?" Ona yant vermedim. Tek yaptm, kalkp pencereye gitI mek ve darya bakmak oldu. Birdenbire kendimi felaket yapayalnz hissetmitim. imden neredeyse lmek geti. "Niin kavga ediyordunuz ki?" dedi Ackley belki ellinci kez. Herif buna takmt kafay. "Senin iin," dedim. "Benim iin mi, Tanr akna?" 51 "Evet Senin lanet onurunu savunmak iin. Stradlater bana, senin rezil bir herif olduunu syledi. Bunu syledikten sonra yakasn elimden kurtaramazd." Bu szlerim onu heycanlandrmt "Dedi, ha?Dalga geme ?Dedi,ha? Ona yalnzca aka yaptm syledim. Sonra gidip Ely'nin yatana uzandm. Kendimi felaket yalnz hissediyordum. "Buras le gibi kokuyor," dedim. "oraplarnn kokusu ta buraya geliyor. oraplarn amarhaneye filan hi gndermez misin sen?" "Houna gitmediyse, sen bilirsin ne yapacan," dedi. ok da akllyd yani. "u lanet sndrsene." I hemen sndrmedim. Ely'nin yatanda yatmaya devam ettim, Jane'i filan dnerek. Stradlater'n onunla, o koca gtl Ed Banky'nin arabasna kapandn dndke ta kesiliyordum. Siz bu Stradlater' nereden bileceksiniz? Ama ben bilirim. Pencey'deki

heriflerin ou, kzlarla cinsel ilikide bulunduklarn anlatr dururlar -Ackley gibi mesela- ama bu Stradlater gerekten yapard. Byle en az iki kz becerdiine tank oldum. Gerekti yani. "O soluk kesici yaam ykn anlat bana, Ackley olum," dedim. "u lanet sndrr msn? Yarn kalkp Ayine gitmek zorundaym." Kalktm, sndrdm, mutlu olur belki diye. Sonra yine Ely'nin yatana uzandm. "Niyetin ne senin; Ely'nin yatanda uyuyacaksn, yle mi?" dedi Ackley. Vay canna, ne de konukseverdi yani! "Olabilir. Olmayabilir de. Cann skma sen." "Canm sktm filan yok. Yalnz, Ely birden gelip burada birini bulursa diye-" "Rahatla. Burda uyumayacam. O lanet konukseverliinden yararlanmaya almyorum yani. Birka dakika gemedi ki, Ackley lgnlar gibi horlamaya balad.Yine de orada, karanlkta yatmaya devam ettim, bizim Jane'le Stradlater'n Ed Banky'nin arabasnda ne yaptklarn. dnmemeye alarak. Ama bu olanakszd Sorun, bu Strad52 later herifinin tekniini bilmemden kaynaklanyordu. Bunu bilmem durumu daha da ktletiriyordu. Bir kez, Stradlater'la ben birlikte birer kzla bulumutuk. Ed Banky'nin arabasnda, onlar arkada, biz nde oturuyorduk. Herifte ne teknik vard ama. Kz o sakin, o iten sesiyle tavlamaya alyordu; sanki, yalnzca ok yakkl bir herif deilmi, ayn zamanda efendi ve iten bir herifmi gibi. Onu dinlerken neredeyse kusuyordum. Kz durmadan, "Hayr -ltfen. Ltfen, yapma. Ltfen." diyordu. Ama bizim Stradlater kz, o iten Abraham Lincoln sesiyle yumuatmaya devam ediyordu. Sonunda, arka tarafta korkun bir sessizlik oldu. Gerekten utan vericiydi. O gece orada o kz becerdiini sanmyorum; ama felaket yaklamt buna. Felaket yaklamt. Orada uzanm, bunlar dnmemeye alrken, bizim Stradlater'n keneften dnp odaya girdiini duydum. O pis tra takmlarn filan braktn, pencereyi atn duyabiliyordunuz. Temiz hava hastasyd kendisi. Bir sre sonra, sndrd. Nerede olduuma baknmad bile. Dars, sokak, daha da moral bozucuydu. Artk araba sesi de duyamyordunuz. Kendimi ok yalnz, ok berbat hissediyordum. Ackley'i uyandrmak bile istedim. "Hey Ackley," dedim fsldarcasna. Stradlater'n du perdelerinin arasndan beni duymasn istemiyordum. Ackley beni duymuyordu.

"Hey, Ackley!" Beni hl duymuyordu. Kaskat uyuyordu. "Hey, Ackley!" Bunu duymutu artk. "Senin neyin var?" dedi. "urda dalm, uyuyordum, Tanr akna!" "Baksana. Manastra nasl giriliyor?" diye sordum ona. Bir manastra girme fikriyle oyalanyordum. "Katolik olman filan m gerekiyor?" "Tabii ki Katolik olman gerekir. Pi herif, beni byle aptalca sorular sormak iin mi-" "A, hadi uyu yleyse. Zaten ben de manastra filan girecek deilim. Bendeki bu ansla, girdiim manastrn papazlar da 53 ters cinsten kar. Hepsi de manyak piler olur yani. Ya da, yalnzca pi herifler". Bunu dememle birlikte,bizim Ackley kalkt,yatanda oturdu."Bana bak," dedi. "Benim iin nedersen de, ama lanet dinimle dalga gemeye kalkarsan,Tanr akna-" "Sakin ol," dedim.Kimse senin lanet dininle dalga gemiyor." Ely'nin yatandan kalktm ve kapya yneldim. Bu man-vak ortamda daha fazla taklmak istemiyordum. Giderken dur-dum Ackley'nin elini tuttum ve tantanal, sahtekarca bir tavrla tokalatm onunla. Elini ekti. "Bu ne oluyor imdi?" dedi. "Hibir ey olmuyor. Yalnzca, ok kyak bir herif olduun iin sana teekkr etmek istedim, hepsi bu," dedim. Bu sz, o ok ili ses tonuyla sylemitim. "En byk sensin, Ackley olum," dedim. "Bunu biliyor musun?" "Uyank herif. Bir gn biri sana gnn gs-" Durup dinlemedim bile onu. Lanet kapy ektim, koridora ktm. Herkes uyumutu, veya haftasonu nedeniyle ya darda, ya da evindeydi. Koridor ok sessiz ve moral bozucuydu. Leaky'le Hoffmann'n oda kapsnn nnde bo bir Kolynos di macunu kutusu duruyordu, merdivenlere doru yrrken ayamdaki ii tyl terliklerle kutuya ut ektim durdum. Ne yapaym derken, aaya inip Mal Brossard ne yapyor diye bir bakmak geti aklmdan. Ama birden vazgetim. Birdenbire ne yapacama karar verdim; gidip Nevv York'ta bir otelde -ok ucuz filan bir oteldekalacak, aramba'ya kadar kendime gelecektim. Sonra, aramba gn, dinlenmi ve kendimi kyak hissederek filan eve gidecektim. Thurmer'n atldm bildiren mektubu bizimkilerin eline herhalde Sal ya da aramba'dan nce gemez diye hesapladm. Bizimkiler durumu renip ilerine sindirmeden eve gitmek istemiyordum. Durumu ilk rendiklerinde pek ortalkta grnmek istemiyordum. Annem birden histeriye ka-plverir.

Aslnda, annem byle eyleri iine sindirdikten sonra pek fena saylmaz. Ayrca, biraz tatil yapmaya ihtiyacm vard. Sinirlerim mahvolmutu. Gerekten mahvolmutu. Neyse, kararm vermitim. Ben de odaya gidip yaktm. Bavulumu filan toplamaya baladm. Toplanacak bir iki e54 yim kalmt zaten. Bizim Stradlater uyanmad bile. Bir sigara yaktm, giyindim ve iki bavulumu da yerletirip kapattm. Hepsi iki dakikam ald. Bavul toplamakta acayip hzlymdr. Toparlanrken bir ey biraz moralimi bozdu. Annemin daha birka gn nce bana yollad buz patenlerini bavula yerletirmeliydim. te buna moralim bozuldu. Annemin Spaul-ding maazasna gidip sataya milyonlarca bayltc soru yneltmesini gzmn nne getirdim; ve ben de, kalkm yine bir okuldan daha kovulmutum. Buna ok zldm. Bana yanl cins patenlerden almt -ben yar pateni istemitim, o hokey pateni almt- ama yine de zldm. Bana birisi bir armaan verdiinde, sonunda zlen hep ben olurum. Hazrlanmam bittiinde param saydm. Tam olarak ka param vard, bilemiyorum, ama epeyce yklydm. Bir hafta kadar nce bykannem bir yn para yollamt. Bykannem olduka cmerttir. Artk pek akl banda deil saylr -felaket yal- ve doumgnm iin bana ylda drt kez para gnderip duruyor. Neyse, olduka ykl olmama karn, fazladan paraya ihtiya duyabilirdim. Nereden bileceksiniz? Ben de ne yaptm, inip Frederick Woodruff', u daktilomu dn verdiim herifi uyandrdm. Ona daktilo iin ka para vereceini sordum. Epey varlkl bir herifti. Pek satn almak istemediini syledi. Sonunda ald ama. Doksan kda aldm eye, yalnzca yirmi kt verdi. Onu uyandrdma ok bozulmutu. Tam karken, elimde bavullarla filan, merdivenin yannda durdum ve lanet koridora son bir kez daha baktm. Alyordum. Neden, bilmiyorum. Krmz av apkam giydim, houma gittii biimde siperini arkaya evirdim ve avazm kt kadar "Uyuyun bakalm, grin zekllar!" diye bardm. Bahse girerim, o kattaki btn herifler uyanmtr. Sonra defolup gittim. Salan biri merdivenlere fstk kabuklan atmt, az daha dp bir yerimi kryordum. 55 Blm 8 Taksi filan armak iin vakit ok geti, ben de istasyona kadar olan yolu yrdm. Fazla uzak deildi, ama hava felaket souktu. Karlar yrmemi zorlatryordu, bavullarm da durmadan bacaklarma arpyordu. Ama hava houma gitti. Tek sorun;

souktan burnum ve st dudam szlyordu, bizim Stradlater'n akt yerler yani. Diimin dudam deldii yer ok acyordu. Kulaklarm scackt ama. Aldm o apkann kulaklklar da vard, onlar kulaklarmn stne indirdim; nasl grndm umurumda bile deildi. Zaten ortalkta hi kimse yoktu. Herkes zbarm yatmt. ansm vard, istasyonda trenin gelmesi iin yalnzca on dakika bekledim. Beklerken biraz karla yzm ovuturdum. Yzmde hl epeyce kan vard. Genellikle tren yolculuu yapmay severim, zellikle geceleri, klar yanyordur ve pencereler karanlktr, koridorda kahve, sandvi, dergi satan herifler dolar. Ben genellikle bir salaml sandvile drt tane dergi alrm. Trende gece yolculuk yapyorsam, dergilerdeki o salak ykleri bile kusmadan okuyabilirim. Bilirsiniz. inde bir sr sahtekr, David adl, ince yzl herifler, bu David'lerin lanet pipolarn yakan Linda veya Marca adl sahtekr kzlarn olduu ykler. Gece trende giderken bu rezil ykleri bile okuyabilirim genellikle. Ama bu kez durum farklyd. Canm hi istemiyordu. Hibir ey yapmadan, yle oturdum. Yalnzca avc apkam karp cebime 56 Birdenbire, Trenton'da trene bir kadn bindi ve geldi yanma oturdu. Aslnda vakit ge olduundan filan, vagon bombotu, ama bo bir koltua oturacana geldi yanma oturdu, nk elinde kocaman bir bavul vard ve ben de en n sradaki koltuktaydm. Bavulunu koridorun tam ortasna brakt; kondktr falan, btn millet ancak bavulun stnden atlayarak geebileceklerdi. Yakasnda u orkidelerden vard, sanki byk bir partiden daha yeni ayrlm gibiydi. Krk-krk be yalann-dayd sanrm, ama ok gzeldi. Ben kadnlara biterim. Gerekten biterim. Ar seks dkn filan olduumu sylemek istemiyorum; her ne kadar, pek seversem de. Yani yalnzca, kadnlardan holanrm demek istiyorum. Hep byle gelip o lanet bavullarn koridorun tam ortasna brakrlar. Her neyse, oturup duruyorduk, birdenbire bana, "Beni balayn, ama bu, Pencey Hazrlk'in kartmas deil mi?" dedi, yukarya, rafta duran bavullarma bakyordu. "Evet, yle," dedim. Haklyd. Bavullarmdan birinin stne lanet bir Pencey kartmas yaptrmtm. ok hdke bir eydi, kabul etmek gerek. "A, Pencey'de mi okuyorsunuz?" ok gzel bir sesi vard. Daha dorusu, ok gzel bir telefon sesi. Yannda lanet bir telefonla dolasa yeriydi yani. "Evet," dedim. "Ah, ne gzel! Belki benim olumu tanrsnz, o zaman. Er-nest

Morrovv? Pencey'de okuyor." "Evet, tanyorum. Benim snfmda." Olu, hi kukusuz, Pencey'de okuyan en byk namussuzdu, yani okulun tm o rezil tarihi boyunca grd en byk namussuz. Koridorlarda grrdm onu hep, du yaptktan sonra kar, slak havlusunu milletin knda aklatrd. ite tam byle bir herifti. "Ah, ne iyi!" dedi kadn. Ama dangalaka deil yani. ok zarif bir tavrla. 'Tantmz Ernest'e syleyeyim," dedi. "Adnz sorabilir miyim, canm?" "Rudolf Schmidt," dedim ona. Ona yaamykm olduu gibi anlatmay filan istemiyordum. Rudolf Schmidt bizim yatakhanenin kapcsnn adyd. 57

"Pencey'i seviyor musun?" "Pencey mi' Eh, fena deil. Pek yle cennet saylmaz, ama teki okullar kadar iyidir, retmenlerin ou da saygn insanlar." "Ernest okulunuza hayran." "Sevdiini biliyorum," dedim. Sonra palavraya baladm. "evresine uyum salamay ok iyi baaryor Gerekten iyi baaryor. Yani, uyum salamay gerekten iyi biliyor." "yle mi dnyorsunuz?" Sesinden, felaket ilgilendii anlalyordu. . . "Ernest mi? Tabii," dedim. Sonra eldivenlerini karmasn seyrettim. Vay canna, parmaklar ta deposuydu sanki! "Biraz nce bir trnam krdm, taksiden inerken," dedi. Bana bakt ve glmsedi. Felaket zarif glmsyordu. Gerekten zarifti. ou insan ya hi glmsemez, ya da pis pis srtr. "Ernest'in babas ve ben bazen zlyoruz onun iin," dedi. "Bazen onun pek sokulgan olmadn dnyoruz." "Nasl yani?" "ey. ok duygulu bir ocuk. br ocuklarla pek arkadalk kuramyor. Belki de, olaylar yana gre fazla ciddiye alyor." Duyguluymu. Bittim. Bu Morrow denen herif ancak bir klozet kapa kadar duygulu olabilirdi. Ona iyice baktm. Beyni pek uyumu gibi de deildi yani. Nasl bir namussuzun annesi olduunu ok iyi bildii izlenimi veriyordu insana. Ama bunu her zaman anlayamazsnz; rast-gele birinin annesine baknca yani. Anneler hep bir para akl banda olur zaten. Bizim Morrow'un anasn baya sevmitim, anlayacanz. yi bir kadnd. "Bir sigara almaz mydnz?" diye sordum ona. evresine baknd. "Sanrm, buras sigara iilmeyen bir vagon, Rudolf," dedi. Rudolf. Bittim buna. "Sorun deil. Bize baran biri kana kadar iebiliriz," de-dim. Br

sigara ald benden. Sigarasn yaktm. Sigara ierken ok zarif grnyordu. Duman iine filan ekiyordu, ama duman pis pis ortala pskrtmyordu, onun yandaki ou kadnlar gibi.. Cinsel ekicilii de ok fazlayd, dorusunu isterseniz. 58 Bana biraz tuhaf bakyordu. "Yanlyor muyum acaba, ama sanrm, burnunuz kanyor canm," dedi birdenbire. Bam salladm ve mendilimi kardm. "Kartopu attlar," dedim. "yice sktrmlar, ta gibiydi." Ne olup bittiini anlatmam gerekirdi, ama uzun srerdi imdi. Onu ok beenmitim. Neredeyse, ona admn Rudolf Schmidt olduunu sylediim iin zr dileyecektim ki, "Bizim Ernie," dedim, "okulda en tutulan ocuklardan biridir. Bunu biliyor muydunuz?" "Hayr, bilmiyordum." Bam salladm. "Onu tanmak biraz zaman alr. Deiik biri. Tuhaf bir ocuk, pek ok bakmdan; beni anlyor musunuz? Onunla ilk tantmzda onun kendini beenmi biri olduunu sanmtm. yle sanmtm. Ama deildi. Gerek kiiliini anlamanz vakit alyor, deiik biri." Bizim Bayan Morrovv bir ey sylemedi, ama onu bir grmeliydiniz. Onu yerine mhlamtm. Bu anneler byledir zaten; tm duymak istedikleri, oullarnn ne bitirim bir herif olduudur. Ardndan, iyice zrvalamaya baladm. "Size seimlerden sz etti, deil mi?" diye sordum ona. "Snf seimlerinden." Ban sallad. Onu transa sokmutum sanki. Gerekten ama. "ey, biz bir sr ocuk bizim Ernie'nin snf bakanmz olmasn istedik. Oy birliiyle onu seecektik. Bu grevi gerekten stlenebilecek tek ocuk oydu, demek istiyorum," dedim. Vay canna, amma da atyordum! "Ama, teki ocuk -Harry Fencerseilmez mi? Ve, onun seilmesinin nedeni ak ve basitti; Ernie bizden onu aday gstermemizi istemiti. nk ok utanga ve alakgnll filand. Reddetti yani... Gerekten utangatr. Bundan kurtulmasn salamanz gerek." Ona baktm. "Size anlatmad m bunlar?" "Hayr, anlatmad." Bam salladm. "Ernie byledir ite. Anlatmaz. Bir hatas da bu zaten -ok utanga ve alakgnll. Arada bir boverip rahatlamasn salamak gerek." Tam o an, kondktr bizim Bayan Morrovv'un bileti iin geldi. Ben de artk palavray kesme frsat bulmu oldum. Bir 59 sre atmaktan pek keyiflenmitim yan. Milletin knda havlu

aklatan bu Morrow gibi herifler -insann gerekten cann, yak maya alan herifler- yalnzca byle ocukken rezllik etmekle kalmazlar. Btn mrleri rezillikle geer. Ama bahse girerim ki onca palavradan sonra, Bayan Morrow olunu hl, bizim olunu aday gstermememizi isteyecek kadar utanga ve al-akgnll sanyordur. Olur mu, olur! Nereden bileceksiniz? Bu konularda annelerin kafas pek almyor. "Bir kokteyl alr mydnz?" diye sordum ona. Havamday-dm, kokteyl imek istemiti canm. "Restorana gidebiliriz. Tamam m?" "Yanz iki imeye elveriyor mu acaba, canm?" diye sordu bana. Ama tavr pek can skc deildi. Yani, yle ekici filand ki, asla can skc olamazd. "ey, tam olarak deil, tabii. Ama boyum yznden genellikle bir ey demiyorlar," dedim. "stelik samda da epeyce ak var." Bam yana evirip samdaki aklar gsterdim. Dondu kald. "Hadi, bana katln, ltfen?" dedim. Onunla birlikte ol- may istiyordum. "Sanrm, gelmesem daha iyi olacak. Ama ok teekkr ederim, canm," dedi. "Zaten, byk bir olaslkla restoran kapaldr. Biliyorsunuz, ok ge oldu, canm." Doru sylyordu. Saatin ka olduunu filan unutmutum. Daha sonra yzme bakt ve bana sormasndan korktuum o eyi sordu. "Ernest mektubunda eve aramba gn geleceini, Noel tatilinin aramba gn balayacan yazmt," dedi. "Umarm, ailenizden birinin hastal nedeniyle armamlardr sizi." Buna ok zlm grnyordu. lerime burnunu sokmaya kalkt filan yoktu, anlyordunuz bunu. "Hayr, evde herkesin sal yerinde," dedim. "Hasta olan benim. Ameliyat olacam." "Ah, ok zldm," dedi. Gerekten de zlmt. Byle eyler sylediim iin o an piman oldum, ama ok geti artr. "Pek nemli bir ey deil. Beynimde minik bir ur varm" "Ah olamaz!" Elini azna gtrd. "Yok,yok.Geecek.. Ur en dta bir yerdeymi. Zaten ok kkm. ki dakikada karp alabiliyorlarm." 60

Sonra, cebimden tren tarifesini karp okumaya baladm. Srf yalan sylemeyi kesmek iin. Bir baladm m, havamday-sam, saatlerce srdrebilirim. aka etmiyorum. Saatlerce. Daha sonra pek konumadk. Bayan Morrow bir Vogue dergisi karp okumaya balad. Bir sre pencereden darya bakt. Nevvark'ta da trenden indi. Ameliyat iin filan bana ans diledi. Bana durmadan, Rudolf, Rudolf deyip durdu. Sonra beni Gloucester, Massachusets'e davet etti, yazn Ernie'yi ziyaret

edecekmiim. Evleri kumsaldaym, bir de tenis kortlar varm. Ona ok teekkr ettim, ama ne yazk ki bykannemle Gney Amerika'ya gidecektik. Ki gerekten kuyruklu bir yaland, bykannem, belki lanet bir matineye filan gitmek dnda, evden bile zor dar kard. Ama, yapacak baka hibir eyim kalmasa bile, o orospu ocuu Morrow'u ziyarete filan gitmezdim zaten. 61 Blm 9 Penn stasyonu'nda trenden iner inmez hemer bir telefon kulbesine gittim.Canm birisiyle konumak istiyordu.Bavullarm ierden grebileceim bir biimde kulbenin dna braktm, ama kulbeye girince aklma telefon edecek hi kimse gelmedi. Aabeyim D.B Hollwood'dayd.Kk kzkardeim Phoebe saat dokuz sularnda yatar; onu, arayamazdm. Onu uyandrsaydm bozulmazd, ama telefonu ondan baka birileri aabilirdi. Annem, ya da babam. Phoebe'yi arayamazdm yani. Jane Gallagher'n annesini arayaym diye duundum, Jane'in tatili ne zaman balyor, onu renebilirdim, ama canm hi istemedi. Ayrca, telefonla konumak iin vakit ok ge olmutu. Daha sonra, eskiden epey sk ktm u Sally Hayes denen kza telefon etmeyi dndm, onun daha imdiden Noel tatiline km olduunu biliyordum -bana upuzun, yapmackl bir mektup yazm, beni Ylba Gecesi iin Ylba aacn sslemesine yardm etmeye armt-ama telefona annesinin kmasndan korkuyordum. Sally'nin annesiyle benim annem tanyorlard, kadn benim New York'a geldiimi gz ap kapayana kadar anneme yetitirmekten hi geri kalmazd. Ayrca, bizim Bayan Hayes'le telefonda konumaya can attm filan da yoktu. Yaramaz olduumu, hayatta bir amacmn olmadn sylerdi. Whooton Okulu'ndayken tandm u Carl Luce denen herifi arayaym dedim, ama ondan da pek holanmyordum. Sonunda kimseyi aramamaya karar verdim. Yirmi dakika kadar bylece oya62 landktan sonra telefon kulbesinden ktm, bavullarm alp taksilerin durduu o tnele yrdm ve oradan bir taksiye bindim. Felaket dalgnmdr, alkanlkla srcye bizim evin adresini vermemi miyim! Birka gn bir otelde kalacam, tatil balayana kadar eve uramayacam tmyle unutmutum. Park yolunu yarlayana kadar farkna bile varmadm. Srcye, "Hey, frsat bulduunuzda bir zahmet geri dner misiniz? Size yanl adres

vermiim. Kent merkezine dnmek istiyorum," dedim. Src uyank herifin tekiydi, "Burdan dnemem, ahbap. Buras tek ynl bir yol. Doksanna Sokan sonuna kadar gitmek zorundaym." Tartmaya girmek istemiyordum. "Tamam," dedim. Sonra birdenbire aklma bir ey geldi. "Hey, bakar msnz?" dedim. "Gney Central Park'n hemen yanndaki o glde bulunan rdekleri biliyor musunuz? O kk glde hani. Acaba, gl donduunda, o rdekler nereye gidiyorlar, biliyor musunuz? Haberiniz var m, acaba?" Ama anladm ki, ancak milyonda bir olaslkla haberi olabilirdi. Dnd, bana manyakmm gibi bir bakt. "Sen n'apyorsun ahbap, ha? Benimle kafa m buluyorsun?" "Hayr; yalnzca merak ettim, hepsi bu kadar." Baka bir ey sylemedi, ben de artk konumadm. Doksannc Sokaktaki parka gelene kadar. Sonra, "Evet, ahbap. imdi nereye?" dedi. "ey, aslnda, dou yakasndaki otellerde kalmak istemiyorum, tandklarla karlaabilirim. Tebdil dolayorum,' dedim. Byle, "Tebdil dolayorum," gibisinden hdke eyler sylemekten nefret ederim. Ama hdk birisiyle konuuyorsam, ben de hdke hareket ederim. "Taft'ta, ya da New Yorker'da hangi orkestralar alyor, haberiniz var m, acaba?" "Yok,ahbap." "ey,'Edmont'ta brakn beni, yleyse," dedim. "Yol stun-de bir yerde benimle bir kokteyl almaz msnz? Benden, Yk-Lym yani." 63 "Alamam ahbap. Kusura bakma." Ne de arkada canls bir adamd ama. Kendisini bir ey sanan havalarda. Edmont oteline gittik, inip girite kaydm yaptrdm. Takside, nasl grndme bo verip, krmz avc apkam giymitim, ama otele girince apkay bamdan kardm. Beni tk herifin teki sanmalarn istemiyordum. Ama, ne yazk ki, iler tam tersine kt. O lanet otelin sapk ve geri zekllarla dolu olduunu nereden bileyim? Ortalk tkten geilmiyordu. Bana verdikleri oda rezaletti, pencereden otelin br yan dnda hibir ey grnmyordu. Pek nemsemedim. Moralim ok bozulmutu, manzara iyi mi, kt m diye dnecek halim yoktu. Beni odaya altm be yalarnda ok yal bir herif kard. Adamn durumu odadan da moral bozucuydu. Kelini gizlemek iin san yana yatran trden bir herifti. Byle yapacama kel gezerim daha iyi. Her neyse, bu yapt da altm be yandaki bir herif iin pek mthi bir iti yani. Byle, milletin bavulunu tayp bahi beklemek. Pek akll bir herife benzemiyordu, ama durum yine de

korkuntu. Adam gidince bir sre pencereden dar baktm, stm filan soyunmadan. Yapacak bir eyim yoktu. Ama, otelin br yannda olup bitenleri bir grseniz ap kalrdnz. Perdeleri bile ekmemilerdi. Bir herif grdm; ak sal, ok sekin grnml biriydi, stnde yalnzca paal donuyla duruyordu, sonra yle eyler yapt ki, anlatsam bana inanmazsnz. nce bavulunu alp yatan stne koydu. Sonra bavuldan kadn giysileri kard ve onlar giydi. Gerek kadn giysileri yani -ipek oraplar, yksek topuklu ayakkablar, styen, balar aalara sallanan o korselerden. Sonra, stne smsk oturan siyah bir gece elbisesi giydi. Yemin ederim. Daha sonra odada bir aa bir yukar yrmeye balad, kadnlar gibi kck admlar atarak. Sigara iiyor ve aynada kendisine bakyordu. Yalnzd. Banyoda biri varsa, onu bilemem; o taraf pek grnmyordu. Sonra, aa yukar hemen bir st pencereden, birbirlerine azlarndan su pskrten bir adamla bir kadn grdm. Pskrttkleri ey herhalde iki filand, su deildi, ama bardaklarnda ne olduunu gremiyordum. Neyse, nce adam bir yudum alp kadnn yzne pskrtyor, sonra aynsn kadn 64 adama yapyordu ii sraya bindirmilerdi, Tanr akna! Bir grmeliydiniz. Hayatta grdkleri en gln eymi gibi glmekten katlyorlard. aka etmiyorum, o otel sapklarla doluydu. Oradaki tek normal herif de bendim herhalde; ne desem az yani. Az kalsn bizim Stradlater'a bir telgraf ekip ilk trenle New York'a gelmesini isteyecektim. O otelin kral olurdu herhalde. Ama bir sorun vard, bu rezillikleri bylenmi gibi seyre dalyordunuz, kendinizi kaptrmak istemeseniz de. Szgelimi, u adamn suratna su pskrtt kz olduka gzeldi. Yani, benim derdim de bu ite. Bence hayatta grebileceiniz en felaket seks manya benimdir herhalde. Bazen, frsat bulsam ekinmeden yapabileceim ok rezil eyler geer aklmdan. Bir kzla birlikte, ikiniz de sarhoken filan, birbirinizin suratna byle su pskrtmenin, rezilce de olsa, epey matrak olacan bile anlayabiliyorum. Ama ben bu iin gerisindeki fikirden hi holanmyorum. yice dnrseniz, rezalet bir ey kyor ortaya. Bir kz gerekten beenmiyorsanz, onunla asla oynamamanz gerekir. Ama onu beeniyorsanz, onun yzn de beeniyorsunuz demektir. Eer bir kzn yzn beeniyorsanz, yle, su pskrtmek filan gibi rezil eyler yapmaktan kanmanz gerekir. Bazen byle rezil eylerin elenceli olmas ne kt. Gzel eyleri bozmamaya altnzda, kzlar da size pek yardma olmuyorlar.

Bir kz biliyorum, bir iki yl nce tanmtk, benden iki kat daha rezildi. Vay canna, ne rezil kzd o! Bir sre rezillik edip, iyi elenmitik. Bu seks denen eyi hi anlayamyorum zaten. nsan ne yapp ne ettiini hi bilmiyor. Seks konusunda kendi kendime kurallar koyup sonra yine hemen boza-rm. Geen yl, kafam bozan kzlarla taklmamaya kesin karar vermitim. Ama yine tutamadm kendimi, ayn hafta iinde hem de -ne ayn haftas, hemen o gece- ktm byle bir kzla. Btn geceyi Anne Louise Sherman denen o felaket kzla oynaarak geirmitim. Bu seks iini hi anlamyorum. Yemin ede-rim, hi anlamyorum. Orada, durduum yerde, bizim Jane'i aramay geiryor-dum aklmdan; yani eve ne zaman geliyor diye annesine sora-cama, B.M.'ye o gittii okula ehirleraras telefon aaym, mssmm 65 kendisinden reneyim,diyordum.rencileri gece vakti telefona artamazdnz,ama ona da bir are buldum.Telefona bakan kiiye days olduumu syleyecektim.Teyzesinin bir kazada ldn, onunla hemen konumak zorunda olduumu syleyecektim. yi numarayd, ama Jane'i aramaktan vazgetim yine de, havamda deildim. Havanzda deilseniz, byle zrvalklan pek beceremiyorsunuz. Bir sre sonra bir sandalyeye oturup birka sigara itim. Kendimi baya azm hissediyordum. Kabul etmek gerek. Sonra, birdenbire aklma bir ey geldi. Czdanm karp, geen yl bir partide tantm, Princeton'da okuyan o herifin verdii adresi aramaya baladm. Sonunda buldum. Czdann iinde rengi atmt, ama yine de okuyabiliyordunuz. Adresini verdii kz, tam olarak bir orospu filan deilmi, ama o Prince-ton'l herifin dediine gre, arada bir orospuluk yapyormu. Herif kz bir kez Princeton'da dansa gtrm, onu getirdii iin neredeyse okuldan atlyormu. Eskiden vodvillerde soyu-nurmu. Neyse, gittim telefona, numarasn evirdim. Ad Faith Cavendish'ti, Alrmbeinciyle Broadway'in kesitii kedeki Srradford Arms Oteli'nde kalyordu. Rezil bir yerdi, hi kukum yok. Bir sre orada olmadn filan sandm. Kimse bakmyordu telefona. Sonra birden biri at. "Alo?" dedim. Yam filan anlamasn diye sesimi kalnla-trdm. Sesim zaten olduka kaln saylr, "Alo," dedi bir kadn sesi. Ses tonu hi de dosta deildi ama "Bayan Faith Cavendish?" "Kimsin?" dedi."Bu lgn saatte insan niye uyandryorsun?" Biraz rkmtm "ey,ok ge olduunu ben de biliyorum," dedim,ok

olgun havalarda filan bir sesle. "Umarm beni balarsnz,ama sizinle tanmaya can atyordum."Felaket nazik konuuyordum.Gerekten ok naziktim. "Kimsin?" "ey,beni tanmazsnz.Ben Eddie Birdsell'in arkadaym.Kente geldiimde sizinle bir kokteyl iebileceimi sylemiti." 66 "Kn dedin? Kimin arkada?" Vay canna telefonda kap lan kesilmiti bama! Beni azarlyordu. "Edmund Birdsell, Eddie Birdsell," dedim. Ad Edmund m, Eddie mi, hatrlayamyordum. Onunla sadece bir kez, lanet salak bir partide karlamtk. "Ben yle birini tanmyorum, aslanm. Gece yars byle uyandrlmaktan ok holandm sanyorsan-" l'ddie Birdsell, Princeton'dan?" .atasndan bu ad geirdiini hissediyordunuz. Birdsell, Birdsell... Princeton'dan... Princeton niversitesi' nden mi yani?" "Evet, doru," dedim. "Sen Princeton niversitesi'nden misin?" "Evet, yani." "Aa... Eddie nasl, bakalm?" dedi. "Ama, bu tuhaf saatte mi aranr insan? Aman Tanrm." "Eddie iyi Sana selam syledi." "yi, saol. Benden selam syle ona," dedi "ok kyak bir ocuk. imdi n'apyor?" Birden felaket arkad.v inlisi 'maya balamt. "A, biliyorsun ite. Hep ayn zmbrtlar," dedim. Herifi zar zor hatrlyordum zaten. Hl Prnceton'da olup olmadndan bile haberim yoktu. "Bakar msn?" dedim. "Bir yerde benimle bir kokteyl imek ister miydin?" "Acaba, senin saatten haberin var m?" dedi "Bu arada, adn ne senin, sorabilir miyim?" Birdenbire ingiziliz vurgusuyla konumaya balamt. "Sesinden, biraz gen bir arkdasn galiba." Gldm. "ltifatnza ok teekkr ederim," dedim; acayip kibar konuuyordum. "Holden Caulfeld adm." Ona uyduruk bir ad vermeliydim, ama dnemedim. "Bak, Bay Cawffle. Gece yars buluma detim yoktur benim. Ben alan bir kzm." "Yarn Pazar," dedim. "Olsun. Gzellik uykusuna yatmam gerek. Nasldr, bilirsin "Sanrm bir kokteyl iebiliriz. O kadar da ge deil

67 ok tatlsn," dedi. "Nerden aryorsun? imdi nerdesin yani? "Ben mi? Bir telefon kulbesindeyim." "A,"dedi. Sonra uzun bir duraklama oldu. "Seninle bir baka zaman bulusmay gerekten isterim, Bay Cawffle. Sesin ok ekici.ok ekici birine benziyorsun. Ama vakit ok ge" "Kaldn yere gelebilirim." "ey, baka bir zaman, ahane olur, derdim. Buraya kokteyl iin gelmene sevinirdim, ama oda arkadam ok hasta. Butn gece gzn bile krpmadan yatt burada. Daha yeni dald. Yani." "Nerde kalyorsun? Kokteyl iin belki yarn buluabiliriz." "Yarn buluamam," dedim. "Yalnzca bu akam buluabilirim." Ne salak heriftim. Bunu sylememelydm. "Aa. ey, korkun zldm." "Eddie'ye selamn sylerim." "Syler misin? Umarm, New York'ta iyi vakit geirirsin. ahane bir yer." "yle, biliyorum. Saol. iyi geceler," dedim ve telefonu kapadm. . Vay canna, ii kvramamtm! Onu en azndan kokteyl iin ikna etmem gerekirdi. 68 Blm 10 Vakit hl erken saylrd. Saat kat, imdi emin deilim, ama pek ge deildi. Nefret ettiim bir ey de, daha uykum gelmeden yataa girmektir. Ben de bavullarm atm, temiz bir gmlek kardm, daha sonra banyoya gidip elimi yzm ykadm ve gmleimi deitirdim. Ne yapaym derken, aaya inip Lavender Salon'a gitmeye karar verdim. Otelde bir de, La-vender Salon dedikleri bir gece kulb vard. Gmleimi deitirdiim srada az kalsn kendimi tutamayp kk kzkardeim Phoebe'ye telefon ediyordum. Onunla mutlaka telefonda konumak istiyordum. Duygulan filan olan biriyle yani. Ama bu riski gze alamazdm, brakn telefona yakn bir yerde bulunmasn, o saatte ayakta bile olmazd, daha kckt. Bizimkiler karsa telefonu kapatrm diye dndm, ama bu da bir ie yaramazd. Benim olduumu anlarlard. Annem hep anlar telefonu benim atm. Medyumdur kendisi. Ama yine de Phoebe'yle bir grgr gemek istemitim. Onu bir grmelisiniz. mrnzde onun kadar sevimli, onun kadar akll bir ocuk grmemisinizdir. Gerekten aklldr. Okula

baladndan beri btn derslerden hep pekiyi alr. Aslnda, bizim ailedeki tek salak benim. Aabeyim D.B. yazar filan ite. Allie, len kardeim hani, o da felaket akllyd. Tek gerek salak benim. Ama bizim Phoebe'yi bir grmelisiniz. O da kzl sal, Allie'nin sa rengine yakn bir tonda. Yazn ksack kestirirler, kulaklarnn ardna sktrr salarn. Gzel, k-k kulaklar vardr. Kn uzatrlar ama. Annem Phoebe'nin 69 salarn bazen rer, bazen de rmez. Uzunken de gzeldir.Da_ ha on yanda. Olduka zayf, benim gibi, ama guzel bir zayflk onunkisi. Onu bir kez, parka gitmek iin Beinci Caddeyi geerken, pencereden izlemitim, ite dedim, tekerlekli patenci zayfl bu. Onu severdiniz. Yani, bizim Phoebe'ye bir ey sy lemiseniz, neden sz ettiinizi kesinlikle anlar. Yani, onu yannzda her yere gtrebilirsiniz. Onu rezalet bir filme gtrmseniz, szgelimi, onun rezalet bir film olduunu anlar. Onu iyi bir filme gtrmseniz, onun da iyi bir film olduunu syler. D.B.'yle ben onu, Raimu'nun oynad Frncnn Kars adl u Fransz filmine gtrmtk. Bitti o filme. Ama en sevdii film, Robert Donat'n oynad Otuz Dokuz Basamak. Tm o lanet filmi ezbere bilirdi, nk onu o filme herhalde on kez filan g-trmmdr. Szgelimi, bizim Donat polislerden kap o sko evine geldiinde, Phoebe sinemada yksek sesle-tam filmdeki sko herif syleyecekken- "Ringa bal yiyebilir misiniz?" deyiverir. Filmdeki tm konumalar ezberindedir. Hele filmdeki o profesr, ki aslnda Alman casusudur, Robert Do-nat' gstermek iin yans kopmu kk parman daha havaya kaldrmadan, bizim Phoebe ondan nce davranr; kk parman suratma uzatr. yidir Phoebe. Onu severdiniz. Tek sorun, bazen fazla sevecen olmas. Bir ocuk iin ok duygusal. Gerekten de yle. Yapt bir ey de, durmadan kitap yazmak. Ancak, bitirmez kitaplarn. Hepsi de Hazel Weatherfield adl bir kz ocuu hakkndadr; yalnz, bizim Phoebe onu "Hazle" diye yazar. Bizim Hazle Wheatherfield bir kz dedektiftir. Yetim kalyor kendisi, ama sevgili babas durmadan ortaya kyor Babas hep, "Yirmi yalarnda, uzun boylu ekici bir beyefendi"dir. Buna biterim. Ah Phoebe! Yemin ederim onu ok severdiniz. Daha kckken bile akllyd. Phoebe ok kkken Allie'yle ben Pazar gnleri onu parka gtrrdk. Allie, zellikle Pazarlar, dalgasn gemek iin o yelkenlisini alrd' Pho-ebe'yi de gtrrdk yanmzda. Phoebe, ellerinde beyaz eldi venlerle, ortamzda yrrd, bir hanmefendi gibi Allie'yle ben genel konularda konuurken, bizim Phoebe bizi hep dinli-yor olurdu. Bazen onun yannzda olduunu unuturdunuz ,ya' ni kk filan diye, ama o kendisini hatrlatrd size. Hep sz

70 nz keserdi. Allie'yi veya beni drtkler, "Kim? Kim yle demi? Bobby mi, kadn m?" diye sorard. Ve biz kimin sylediini bildirince, "A!" der ve hemen yine dinlemeye balard. Al-lie de biterdi ona. Yani, o da Phoebe'yi severdi. Phoebe on yanda imdi, pek kk saylmaz artk, ama hl herkes biter ona; yani biraz duygusu olan herkes. Telefonda kendisiyle konumak isteyeceiniz biriydi bizim Phoebe. Ama telefona annem ya da babam kacak diye ok korkuyordum, New York'ta olduumu ve Pencey'den atldm filan anlayabilirlerdi. Byle dnerek, gmleimi giydim. Sonra hazrlanp, bir baknmak iin, asansrle lobiye indim. Birka pezevenk grnl herifle birka orospu grnl sarn dnda lobi bo saylrd. Ama Lavender Salon'da bir orkestrann aldn duyabiliyordunuz, ben de oraya indim. Pek kalabalk deildi, ama bana yine de rezil bir masa verdiler; ta en arkalarda bir masa. Ba garsonun burnuna bir papel salla-malydm aslnda. New York'ta her yerde para konuur; dalga gemiyorum. Kokmu bir orkestrayd. Buddy Singer. Pek tantanal alyorlard, ama iyi deillerdi; hdke alyorlard. Ayrca, ortalkta benim yalarmda pek az insan vard. Aslnda benim yalarmda hi kimse yoktu. ou yal, gsterii birtakm herifler, yanlarnda hatunlarla oturuyorlard. Hemen yanbamdaki masadakiler dnda. Hemen yanbamdaki masada otuz yalarnda kz oturuyordu. de olduka gudubetti. Balarna giydikleri apkalardan, aslnda New York'lu olmadklarn anl-yordunuz, ama ilerinden biri, sarn olan pek fena deildi. Bu sarn kz biraz irin gibiydi, ben de baladm ona kesik atmaya, ama hemen yanma bir garson geldi. Viski soda smarladm, kartrmamasn syledim; bunu felaket hzl syledim, nk azck kem km edecek olsanz, yanz yirmi birin altnda diye alkoll iki vermezler. Yine de takldk tabii, "Affedersiniz efendim," dedi, "zerinizde yanz bildiren bir belge var myd, acaba? Bir src belgesi, rnein." Sanki bana hakaret etmiesine, garsona buz gibi bir baktm. "Yirmi bir yandan kk grnyor muyum?" dedim. "zgnm, efendim, ama biz burada-" 71 "Peki, peki," dedim. Anlalmt. "Bana bir kola getirim." Garson yanmdan ayrld, ama onu geri ardm. "ine biraz rom filan koyamaz msnz?" dye sordum. Bunu ona ok efendie dice filan sylemitim. "Byle bir yerde, buz gibi ayk duramam ben. ine biraz rom filan koyamaz msnz?" .

"ok zgnm, efendim..." dedi garson ve elimden syrl-d. Daha fazla dayatamazdm da zaten. Kklere iki satarken yakalanrlarsa iten atlrlard. Ben lanet bir kktm. Yan masadaki cadya kesik atmaya baladm yine. Yani, sarn olana. br ikisi ancak gz dnmlere yarard. Pek yle odun gibi de bakmyordum ama. ne doru sakin havalarda filan bakyordum. Ama onlar, birden, ben yle baknca geri zekllar gibi kikirdemeye baladlar. lerinden birine aha gzle bakmak iin yamn kk olduunu dnmlerdi herhalde. Felaket bozuldum buna; sanki onlara evlenme teklif ermitim. Onlar byle yapnca, benim de souk davranmam gerekirdi, ama canm gerekten dans etmek istiyordu. Bazen canm byle ok dans etmek ister. Birdenbire onlara doru uzandm ve, "Kzlar, hanginiz benimle dans etmek ister?" dedim. Bunu pek yle kaba saba sylemedim. Aslnda ok naziktim. Ama, lanet olsun, bunu acayip gln bir ey sandlar. Yine kikirdemeye baladlar. aka etmiyorum, de gerek geri zeklydlar. "Hadi," dedim. "Hepinizle srayla dans edeceim, Tamam m? Ne dersiniz? Hadi!" Canm gerekten dans etmek istiyordu. Sonunda, sarn olan benimle dansa kalkt. nk aslnda ona sylediimi anlardnz. Dans pistine ktk. br ki gudubet, biz oraya giderken neredeyse glmekten katlyorlard. Bunlardan birine taklmak iin bile kesinlikle ok dm olmam gerekirdi. Ama yine de demiti. Sarn baya iyi dans ediyordu. Dans ettiim en iyi danslardan biriydi. aka etmiyorum, baz salak kzlar dans pistinde byle mest ederler adam. Bakarsnz kz aklldr, ama dans pistinde sizi o ynetmeye kalkar, ya da berbat dans ediyordur, en iyisi onunla masada oturup sarho olmaktr. "Sen gerekten iyi dans ediyorsun," dedim sarna. "Pro72 fesyonel olmalsn. Doru sylyorum. Bir kez, bir profesyonelle dans etmitim, sen ondan iki kat daha iyisin. Marco ile Mi-randa'y duydun mu hi?" "Bilmiyorum. Hayr. Bilmiyorum." "Dans bunlar. Kz dans. Pek iyi deil ama. Yapmas gereken eyi yapyor, ama yine de iyi deil. Bir kz ne zaman felaket iyi bir dans olur, biliyor musun?" "Ne dedin?" dedi. Beni dinlemiyordu bile. evreyle meguld kafas. "Bir kz ne zaman felaket iyi bir dans olur, biliyor musun, dedim." "1-h." "Bak imdi; elim belinde, deil mi? Elimin altnda hibir ey hissetmezsem -ne kala, ne bacak, hibir ey ama- o kz felaket iyi dansdr o zaman." Ama dinlemiyordu. Bir sre ben de bo verdim ona. ylece dans

ettik. Tanrm, o sersem kz ne gzel dans ediyordu. Buddy Singer ve onun kokmu orkestras, Just One of Those Things'i alyorlard, hem de berbat etmeden filan. Tutulan bir arkyd.. Dans ederken hi yle gsterili figrler yapmaya kalkmadm -pistte gsterili figrler eken heriflere de gck olurum- ama kz epeyce dndryordum ortalkta ve benimle iyi uyuuyordu. in gln yan, onun da houna gittiini sanyordum ki, bizimki birdenbire salak bir sz etmez mi? "Kzlarla birlikte dn gece Peter Lorre'u grdk," dedi. "Film yldz hani. Hem de yakndan. Gazete alyordu. ok tatlyd." "ok anslsn," dedim. "Gerekten ok anslsn. Bunu biliyor musun?" Aslnda bir geri zeklyd. Ama ne gzel dans ediyordu. Onu o sersem alnndan pmekten kendimi alamadm. "Hey! N'oluyor?" "Bir ey yok. Bir ey olmuyor. ok gzel dans ediyorsun," dedim. "Daha drde giden bir kzkardeim var. Sen onun kadar iyisin. Kzkardeim gelmi gemi btn danslardan daha iyidir." "Konumana dikkat et, bir zahmet." Bu ne hanmefendilikti, yani. Kralieydi mbarek. 73 "Nerelisiniz?" diye sordum ona. Bana yant vermedi. Bizim Peter Lorre gelecek diye bakn-makla meguld, sanrm. "Siz kzlar nerelisiniz?" diye yine sordum ona. "Ne?" dedi. "Sizler nerelisiniz? Cann istemiyorsa yant verme.Kendini zorlama." "Seattle, Washington," dedi. Bunu sylemekle bana byk bir iyilikte bulunmu oluyordu kendisi. "Sohbetine de doyum olmuyor," dedim. "Biliyor musun?" "Ne?" dedi. Ben de kestim artk konumay. Kafas almyordu ne dediimi zaten. 'Jitterbug yapalm m, hzl bir tane alarlarsa? yle l gibi Jitterbug deil ama, hoplamak filan da yok yani; yle gzel gzel, sakin sakin. Hzl bir tane alarlarsa, yal iko herifler dnda herkes oturur, bize de geni yer kalr Tamam m?" "Benim iin sorun deil," dedi. "Hey, sen ka yandasn bakaym?" Fena bozuldum buna. "Of Tanrm. Neemizi bozmasan, olmaz m?" dedim. "On iki yandaym, Tanr akna! Yama gre ryimdir." "Bana bak. Sana dedim, deil mi? Byle konumalardan holanmyorum," dedi. "Byle konumaya devam edeceksen, gidip otururum arkadalarmn yanna, sen bilirsin yani." Deliler gibi zr diledim ondan, nk orkestra hzl bir paraya balyordu. Benimle Jitterbug yapmaya balad; ama gzel gzel, sakin sakin, l gibi deil. Gerekten de iyi dans ediyordu. Tek

yapacanz ona dokunmakt. Her dnnde o kk gzel poposu yle ho titreiyordu ki. Beni mahvetti. Gerekten. Yerimize oturduumuzda ona yan yarya ktm artk. Kzlarla olan sorun da bu ite. Ho bir ey yaptklarnda, pek yzlerine baklmayacak gibi olsalar da, hatta salak bile olsalar, onlara byle yar yarya k oluyorsunuz ve hangi cehennemde olduunuzu bile unutuyorsunuz. Kzlar! Aman Tanrm! Aklnz banzdan alyorlar. Gerekten alyorlar. Beni masalarna filan davet etmediler -grgszlklerinden, tabiiama ben yine de gittim yanlarna oturdum. Dans et74 tiim sarnn ad Bernice bireydi; Crabs mi, Krebs mi, neyse ite. Obur iki gudubetin adlar Marty ve Laverne'd. Adm Jm Steele dedim onlara, grgrna. Sonra, onlarla akll uslu konumaya altm, ama buna olanak yoktu. Elinizden bir kaza kmas iten bile deildi. lerinden en salann hangisi olduunu anlayamyordununuz.. birden evreye baknyor, sanki her an ieriye bir sr film yldz dalvermek zereymi gibi umutla bekliyorlard. New York'a gelen film yldzlarnn Stork Kulp'e veya El Morocco'ya filan deil de, hep bu Lavender Salon'a takldklarn sanyorlard herhalde. Her neyse, kzlarn Seattle'da nerede ahhklarm filan anlamam yarm saatimi ald. Hepsi de ayn sigorta acentasna alyorlard. lerini sevip sevmediklerini sordum, ama bu sersemden doru drst bir yant almak olas deildi. O iki gudubeti, Marty ile Laverne' karde sandm, ama bunu onlara sorduumda sanki hakaret etmiim gibi baktlar bana. kisinden hibirinin dierine benzemeyi istemediini anlayabiliyordunuz, bu yzden ayplaya-mazdnz da onlar, ama durum yine de ok glnt. Hepsiyle -yle de- srayla dans ettim. Gudubet olanlardan Laverne pek fena dans etmiyordu, ama br, bizim Marty tam bir cinayetti. Bizim Marty ile dans etmiyor, zgrlk Ant'n pistte oradan oraya srklyordunuz. Onu byle srklemeye ancak biraz matrak geerek katlanabilirdim. Ben de ona, pisttn br ucunda film yldz Gary Cooper' grdm syledim. "Nerde?" diye sordu bana; felaket heyecanlanmt. "Ner-de?" "Ah, onu kardn. Hemen kt gitti. Sana sylediim an hemen niye bakmadn ki?" Dans brakverdi, balad milletin kafalarnn stnden onu greceim diye baknmaya. "Aamaan!" dedi. Kalbini krmak zereydim; krmtm da, aslnda. Onunla dalga getiim iin felaket zldm. Baz insanlarla dalga gememek gerek, bunu hak etseler bile. Buyrun bakalm, size gln bir ey daha. Masaya dndmzde, bizim Marty br ikisine Gary Cooper'n daha yeni dar ktn

sylemez mi? Vay canna, bizim Laveme'le Ber75 nice bunu duyduklarnda az kalsn canlarna kyacaklard!ok heyecanlandlar ve Marty'e onu grp grmediini filan sordular. Bizim Marty onu bir an grr gibi olmu. Bittim buna Bar kapatyorlard, kapanmadan, gidip kzlara ikier iki getirdim, kendime de iki kola daha smarladm- Lanet masa bardaktan geilmiyordu. Gudubetlerden Laverne, hala kola i-tiim iin benimle dalga geti. Ne de harikulade bir mizah duygusu vard bu kzn. Laverne'le Marty, Tom Collins yorlarcn, hem de Aralk aynn ortasnda, Tanr akna! Ne yapsnlar, bu kadarn biliyorlard garipler. Sarn olan, bizim Bernice sulu Bourbon viski iiyordu. yi de ekiyordu yani. hl belki bir film yldz grrz diye evreye bakp duruyorlard. Pek konumuyorlard; kendi aralarnda bile. Bizim Marty br ikisinden daha fazla konutu. Skc szler edip durdu, kenef diyeceine, "kk kzlarn odas" diyordu, Buddy Singer'n zavall hmbl klarnetisini, ayaa kalkp tnkadan iki numara ekti diye felaket biri sanyordu. Adamn klarnetine, "meyan kk ubuu" diyordu. Acklyd durumu. br gudubet, La-verne ise kendisini pek akac sanyordu. Benden babam aramam, ona bu gece bir ii var m diye sormam istedi durdu. Babamn kr biri var mym. Bunu bana tam drt kez sordu; yani, bu kz kesinlikle akadan anlyordu. Bizim sarn Berni-ce'in azndan tek bir szck bile kmad. Ona bir ey sorduumda hep, "Ne?" dedi. Ama, bir sre sonra buna da sinir oluyordunuz. Birdenbire, ikilerini bitirir bitirmez yani, birden ayaa frladlar ve artk yatmalar gerektiini sylediler. Radio City Mzikhol'ndeki ilk gsteriye yetimek iin erken kalkmak zorundalarm. Onlar biraz daha kalsnlar diye oyalamaya altm, ama istemediler. Onlara, Seattle'a gelirsem eer, urayacam syledim ya, buna ben bile inanmadm. Onlara uramak yani? Sigaralarla birlikte filan, hesap on kt kadar tuttu. Sanrm, en azndan, ben gelmeden nce itiklerini demeyi nermeleri filan gerekirdi; ben demelerine zin vermezdim tabii ama en azndan nermeleri gerekirdi. Oysa pek umursamad-lar. ok grgszdler, hele kafalarndaki o hazin, rk ap76 kalarla filan. Ve bu Radio City Mzikhol'ndeki ilk gsteriye yetimek iin erken kalkma ii acayip canm skt. Yani biri, kafasnda korkun grnl apkas olan bir kz szgelimi, kalkpta Seattle,Washington'dan New York'a geliyor;sonra da, Radio City Mzikhol'ndeki ilk lanet gsteriye yetimek iin sabahleyin erkenden yatandan frlyor, buna dayanamam artk.

Bu , bana bunu sylemeselerdi, onlara yz kadeh iki smarlasam bile zlmezdim. Onlar ktktan sonra, ben de Lavender Salon'dan ayrldm. Zaten kapatyorlard, orkestra ne zamandr susmutu. Her eyden nce, buras, yannzda iyi dans edecek biri yoksa ve garsonlar size gerek iki deil de yalnzca kola getiriyorlarsa, katlanlacak yerlerden deildi Yer yznde gerek iki imeden uzun sre oturabileceiniz bir gece kulb olamaz.Ya da,yannzda gerekten bittiiniz bir kz yoksa. 77 /,. Blm 11 Lobiye karken aklma birdenbire yine bizim Jane geldi. Yine taklmtm kza, kafamdan atamyordum. Lobide iren grnl bir koltua oturup Stradlater'la onun Ed Banky'nin arabasndaki durumlarn dndm. Bizim Stradlater'n onu orada beceremediinden emin olduum halde -Jane'i avcumun ii gibi iyi bilirdim- dnmeden edemiyordum kz. Jane'i avcumun ii gibi bilirdim. Gerekten iyi tanrdm kz. Yani, damadan baka, sportif oyunlara da dknd. Onunla tantktan sonra, btn yaz birlikte hemen her sabah tenis ve hemen her leden sonra golf oynamtk. Onu gerekten yakndan tanrdm. Yani, pek yle fiziksel anlamda filan demiyorum -yoktu bir ey- ama her dakika birlikteydik. Bir kz iyi tanm olmak iin ille de cinsel taklmanz gerekmez. Onunla tanmamz yle oldu; Jane'lerin u Dobermann Pinscher cinsi kpei gelip gelip bizim imlere pisliyordu, annem de bundan ok rahatsz oluyordu. Bir gn Jane'in annesine seslendi ve acayip toz kaldrd. Annem byle samalklar ok abartr. Sonra ne oldu, birka gn sonra Jane'i kulp havuzunun kenarnda yzst uzanm olarak grdm, ona merhaba dedim. Bize komu oturduklarn biliyordum, ama daha nce hi konmamtk. O gn ona merhaba dediirnde bana fena surat ast. Kpein nereyi pislettiine benim metelik bile vermediimi ona anlatacak bir sr zamanm vard. Gelip salona da yapsa umurumda deildi. Neyse, daha sonra, Jane'le arkada filan olduk. Hemen o gn leden sonra onunla golf oynadk. 78 Tam sekiz top kaybetti, iyi hatrlyorum. Sekiz top. Topa vuru yaparken en azndan gzlerini atracam diye felaket terler dktm. Ama ok iyi rettim kza bu oyunu. Ben ok iyi golfymdr. Ne kadar say yaptm sylesem bana nanmazsnz

herhalde. Bir kez, az kalsn ksa bir filmde kacaktm, ama son anda vazgetim. Filmlerden benim gibi nefret eden birinin, kendisini filmde karmalarna izin vermesi sahtekrlk olur diye dnmtm. Gln bir kzd bu bizim Jane. imdi size acayip gzel olduunu filan syleyemem. Ama ben ona felaket kesilirdim. Biraz enesi dkt. Bir ey olup da heyecanlandnda, konuurken az, dudaklar filan biimden biime girerdi. Biterdim buna. Ve azn tam olarak kapatmazd da. Hafife ak olurdu hep, zellikle golfte at yaparken, ya da kitap okurken. Hep okurdu, ok iyi kitaplar okurdu. Bir sr iir filan da okurdu. Ailem dnda, Allie'nin, st iir yazl eldivenini gsterdiim tek kii odur. Allie'yle hi karlamad, nk o yaz Maine'e ilk gelileriydi -daha nce Cape Cod'a gitmi- ama ona kardeimi anlatmtm. Byle eylerle ilgilenirdi. Annem onu pek sevmezdi. Yani, selam vermedikleri iin filan, Jane'le annesinin ona burun kvrdklarn dnrd. Annem onlarla kyde sk sk karlard, Jane annesiyle birlikte, o st ak LaSalle arabalaryla arya inerdi. Annem Jane'i beenmezdi bile. Ama ben beenirdim. Endam houma giderdi, hepsi bu yani. O akamstn hatrlyorum. Bizim Jane'le sarma dola olmaya yaklatmz yegne zamand. Cumartesi gnyd, d-arda yamur yayordu deliler gibi. Onun evindeydik, sundurmada oturuyorduk; geni bir sundurmalar vard. Dama oynuyorduk. Arada bir taklyordum ona, nk damalarn en arka sradan hi kprdatmyordu. Ama fazla da ileri gitmiyordum, Jane'le fazla dalga gemek istemezdiniz. Sanrm, frsat olunca kzlarla langr lungur dalga gemeyi pek severim, glnlk olsun diye. Ben aslnda dalga gemek istemediim kzlardan holanrm en ok. Bazen onlar da kendileriyle dalga gemenizden holanyorlar -aslnda holandklarn biliyorum- ama onlarla uzun zamandr tanyorsanz ve hi dalga gememiseniz, gr79 gra balamyorsunuz bir trl. Neyse, Jane'le sarma dola olmaya ok yaklatmz anlatyordum size. Felaket yamur yayordu, biz darda sundurmada oturuyorduk, birdenbire annesinin evli olduu o ayya kpek kageldi ve Jane'e evde sigara var m diye sordu. Onu pek tanmyordum, ama sizde ey istemek dnda hi konumayan bir herife benziyordu. Re-zil bir kiilii vard. Neyse, herif sigara sorduunda bizim Jane ona yant vermedi. Herif yine sordu, ama Jane hl yant vermiyordu. Sonunda herif dnp eve girdi. Herif gidince, Jane'e ne olup bittiini sordum. Baktm, bana da yant vermiyor. Bir sonraki adm iin oyuna younlama havalarndayd. Sonra birdenbire dama tahtasnn stne pat diye

bir gzya damlas dt. Krmz karelerden birine dmt; vay canna, gzyan ora-da hl grebiliyordunuz! Parmann ucuyla hemen siliverdi. Neden bilmiyorum, ama bu beni felaket rahatsz etmiti. Ben de kalktm salncakta biraz teye gitmesi iin onu sktrdm, bylece yanna oturacaktm; aslnda kzn kucana oturmutum. Balad hngr hngr alamaya. Bundan sonra hatrladm ey; kzn her tarafn pyordum -rastgele- gzlerini, burnunu, alnn, kalarn filan, kulaklarn; az dnda tm yzn. Azna yaklamama izin vermiyor gibiydi. Her neyse, onunla pmeye en yakn olduumuz zaman buydu. Bir sre sonra kalkp ieriye gitti ve O bittiim krmz beyaz kazan giyip geldi, sonra da lanet bir filme gittik. Ona, Bay Cudahy'nin -ayya kpein ad buydu- ona hi terbiyesizlik filan yapp yapmadn sordum. Daha kkt, ama vcudu felaket gzeldi ve ben, o Cudahy rezilinin bir eyler yaptna inanyordum. Yok, dedi ama, ne cehennem olduunu anlayamadm. Baz kzlara ne olduunu anlamanz olas deildir. Hi pmedik, itiip kakmadk diye size Jane'nin lanet bir buz kalb olduunu filan sylemeye almyorum. Deildi Eli elimdeydi hep, rnein. Fazla bir ey saylmaz bu, biliyorum, ama onunla el ele tutumak felaket gzel bir eydi. ou kzn elini tuttuunuzda o lanet elleri l gibidir elinizin iinde, ya da hi durmadan ellerini oynatmalar gerektiini sanrlar, sizi skmaktan korkuyor gibidirler. Ama Jane farklyd. Lanet bir filme gittiimizde hemen el ele tutumaya balardk, film bite80 ne kadar da brakmazdk. Ellerimizin duruunu deitirmeden ve fazla da abartmadan. Jane'le elleriniz terlese de dert etmezdiniz. Tek bildiiniz, mutlu olduunuzdu. Gerekten de mutlu olurdunuz. Aklma bir ey daha geldi. Bir kez, film seyrederken, Jane yle bir ey yapt ki, mahvoldum. Dnya haberlerini filan geiyorlard, birdenbire ensekkmde bir el hissettim, Jane'in eliydi. ok gln geldi bu bana. Yani, daha ok genti, birinin byle ensesini tutan ou kzlara bir baksanz yirmi be, otuz yalarnda olurlar ve bunu ya kocalarna, ya da ocuklarna yaparlar; arada bir, ben de kk kzkardeim Phoebe'ye yaparm bunu, szgelimi. Ama bunu size ok gen bir kz yaptnda, yle bir ho oluyorsunuz ki, mahvoluyorsunuz. Her neyse, lobide o iren grnl koltukta otururken bunlar dndm. Ah, Jane! Onun Stradlater'la Ed Banky'nin arabasnda olduunu her hatrlaymda deli gibi oluyordum. Dorusunu isterseniz, bunu konumak bile stemiyorum. Lobide artk kimseler yoktu. Orospu grnl sarnlar bile yoktu artk, birdenbire oradan defolup gitmek istedi canm. Moralim ok

bozuktu. Ve uykum filan da yoktu. Ben de odaya kp paltomu giydim. Hl faaliyette olan bir sapk var m acaba diye pencereye bir gz attm, ama klar filan hep snmt. Asansrle yine aaya indim ve bir taksiye binip Ernie'nin yerine ekmesini syledim. Ernie'nin yeri, aabeyim D.B. Hollywood'a gidip piyasaya dmeden nce birlikte ska gittiimiz, Greenwich Village'da bulunan bir gece kulbyd. D.B. arasra yannda gtrrd oraya beni. Piyano alan, iriya-r, zenci bir ikodur bu Ernie. Felaket kasnt bir herifti, nemli biri veya nl filan deilseniz sizinle konumazd bile, ama gerekten iyi piyano alard. yiydi al, ama sd aslnda. Bununla ne demek istediimi tam olarak bilmiyorum, ama yleydi. Piyano alarken onu dinlemekten kesin holanyordum, ama bazen o lanet piyanosunu kafasna geirmek gelirdi insann iinden. Sanrm, nemli biri deilseniz sizinle konumayan trden bir herif gibi aldndan byle dnyordunuz. 81 Blm 12 Bindiim taksi, iine birileri kurabiye dkm gibi kokan eski psk bir arabayd. Geceleri ne zaman bir yere taksiyle gitmeye kalksam, bu iren arabalara rastlarm zaten. in daha kt yan, darlar ok sessiz ve sszd; Cumartesi gecesi olduu halde. Sokaklarda kimseleri gremiyordum. Arasra, sokakta karya geen bir adamla bir kz gryordunuz yalnzca, ellerini birbirlerinin beline atm durumda, ya da, yanlarnda hatunlarla bir sr ekya klkl herif gryordunuz, hepsi de, bahse girerim k, gln bile olmayan eylere srtlanlar gibi glyorlard. Gece ge saatlerde Nevv York'ta birinin kahkaha atmas dehet verici bir eydir. Millerce teden duyabilirsiniz. Bunu duyunca yalnzlnz daha da artar, moral diye bir ey kalmaz insanda. imden, eve gitmeyi geirip duruyordum, canm, bizim Phoebe'yle grgr gemek istiyordu. Ama sonunda, biraz yol alnca, ofrle konumaya baladm. Ad Horwitz'di. Daha nce bindiim taksinin ofrnden ok daha iyi bir herifti. Neyse, belki bu ofr rdekleri bilir diye dndm. "Hey, Horwitz," dedim. "Central Park'taki o gln ordan hi getin mi? Central Park'n gneyinde, hani." "Ne'det getim mi?" "Glden. u kk yapay gl. rdekler var hani. Bilirsin." "Ee, ne olmu yani?" "Glde yzen rdekleri diyorum. Bahar geldiinde filan yzyorlar ya. Acaba k geldiinde nereye gidiyorlar, haberin var m?" 82

"Kimler nereye gidiyor?" "rdekler. Haberin var m? Acaba, biri onlar kamyonla alp gtryor mu, yoksa kendiliklerinden mi uup gidiyorlar; gneye filan yani?" Bizim Horwitz iyice dnp bana bir bakt. ok sabrsz bir herifti. Ama kt bir herif deildi. "Ne cehenneme gittiklerini ben nerden bileyim? Byle aptal bir eyi ben nerden bileyim?" "Bozulma hemen," dedim. Bozulmu gibiydi. Onunla konumay kestim. Byle lanet lanet alnacaksa, onunla konumann bir gerei yoktu. Ama bu kez de kendisi at. Yine iyice bana doru dnd ve, "Balklar hibir yere gitmez. Nerdeyseler orda kalr balklar. O lanet glde de." "Balklar m? Balktan sz eden oldu mu imdi? Balk dedin mi, farkl tabii. rdeklerden bahsediyorum burda ben." "Nesi farklym? Hi de farkl deil," dedi Horwitz. Azn her anda bir eye bozuluyordu adam. "Balklarn durumu rdeklerden daha da kt, kn yani, Tann akna. Bir kafan kullan, Tanr akna." Bir dakika kadar bir ey sylemedim. Sonra, "Peki. O kk gl olduu gibi buz tutunca, stnde millet paten kayarken filan, balklar ne yapyor, acaba?" Bizim Horwitz yine dnd. "Sen ne demek istiyorsun, ha? Ne yapyorlarsa yapyorlar," diye haykrd bana. "Durduklar yerde duruyorlar, Tanr akna." "Buza dayanamazlar. Gl buz tuttu mu dayanamazlar." "Dayanamazlar m? Biz, dayanrlar m dedik, imdi?" dedi Horwitz. Felaket heyecanlanm t, arabay gidip bir lmba direine toslayacak diye korkuyordum. "Onlar o lanet buzun iinde yaar. Onlar yle yayor. Tanr akna. Btn k boyunca, donup ylece kalyorlar." "yle mi? Peki ne yiyorlar? Kaskat donup kalyorlarsa, yiyecek filan nasl aryorlar?" "Onlar, Tanr akna; neyin var senin, ha? Onlar besinlerini buzun iindeki yosunlardan filan alyorlar. Gzeneklerini hep ak tutuyorlar. Onlarn doas yle, Tanr akna. Beni anlyor musun?" Yine iyice dnp bana bakt. 83 "HI," dedim. Konumay kestim. Arabay bir yere arpacak diye korkuyordum. Ayrca, bu kadar alngan bir heriflne bir ey tartmann bir anlam yoktu. "Bir yerde durup benimle bir iki imeye ne dersin?" dedim. ,, Bana yant vermedi. Sanrm, hl dnyordu. Bir dana sordum. yi bir herifti. Epey matrak filan biri yani. "kiye zamanm yok, ahbap," dedi. "Hem, sen ka yandasn?

Neden evinde, yatanda deilsin?" "Daha uykum gelmedi." Ernie'nin yerine geldik, creti derken bizim Horwitz yine balk diye tutturdu. "Bana bak," dedi. "Sen balk olsaydn, Tabiat Ana sana da gz kulak olurdu, deil mi? Tamam m? O balklar k geldi diye lverecekler sanma, tamam m?" "Hayr, ama-" "ok haklsn, tabii lmezler," dedi Horwitz ve ok gibi frlad gitti. Artk iyice ge olmasna karn, bizim Ernie'nin yeri balk istifi doluydu. Hazrlk okullarndan ve niversitelerden gelmi zprlarla doluydu her yer. Benim gittiim okullar dnda, yeryzndeki her lanet okul Noel tatiline erken kard. Paltonuzu vestiyere bile veremiyordunuz bu kalabalkta. Ama ortalk olduka sessizdi, nk bizim Ernie piyano alyordu. Herifin piyanoya oturmas bile, Tanr akna, kutsal bir eydi sanki. Yani, hi kimse onun kadar iyi alamazd. Benden baka kadar ift, masa bekliyorlar, tierek, ayakularnda ykselerek, bizim Er-nie'yi grmeye alyorlard. Piyanonun nnde kocaman lanet bir ayna vard, Emie'nin suratna da iri bir spot lmba evirmilerdi, bylece, o piyano alarken, suratn seyredebiliyordunuz, parmaklarm deil ama; o kocaman moruk suratn yalnzca. Aman, ne nemli yani. eri girdiimde ald arknn adn pek hatrlamyorum, ama Ernie'nin iine ettii kesindi. Tiz notalarda, hdke, gsterili sslemeler ve daha bir sr numaralar ekip beni hasta etti. arky bitirdiinde kalabaln halini bir grseniz, kusardnz. ldrdlar sanki. Bunlar kesinlikle, filmlerde gln bile olmayan eylere srtlanlar gibi glen o geri zekllardand. Yemin ederim, ben bir piyanist, ya da aktr filan olsaydm, ve bu sersemler de benim olaanst biri ol 84 duumu dnselerdi, bu durumdan nefret ederdim. Beni alklamalarn bile istemezdim. nsanlar hep yanl eyleri alklyorlar. Ben piyanist olsaydm, gider bir kenefe kapanr, yle alardm. Neyse, arky bitirdiinde, millet acayip bir alk tutturdu, bizim Ernie de taburesinde dnd ve o mthi sahtekr alakgnll tavryla eildi. Sanki, harika bir piyanist olmakla birlikte, acayip alakgnll bir herifmi gibi. Bu ne sahtekrlkt; Ernie'nin bu kasnt halleri yani. Glnt ama, arky bitirdiinde ona acmtm. Piyanoyu doru drst alp almadnn bile farknda olduunu sanmyorum. Ben biraz da, onu byle acayip alklayan sersemlerde buluyorum kabahati; bir frsat bulsalar, ktlemedik hi kimse brakmaz bunlar. Neyse, kalkp otele dnmek zereydim, ama daha ok erkendi ve canm pek yalnz kalmak istemiyordu. Sonunda o kokmu masaya oturttular beni, duvarla lanet bir stun arasna; hibir ey gremiyordunuz yani. Yan masada-kiler yerlerinden kalkmasalar -kalkmazlard da, namussuzlar-yerinize

geip oturamayacanz o kck masalardand, aslnda sandalyenize trmanarak oturuyordunuz. Viski soda smarladm, daiquiri'den sonra en sevdiim ikidir. Ernie'nin yerinde, alt yanda bile olsanz, iki getirirlerdi size, ortalk ok karanlkt ve kimse ka yanda olduunuza bakmazd. Uyuturucu dkn biri de olabilirdiniz, hi kimsenin umurunda deildi. Her yanm salaklarla evriliydi. aka etmiyorum. u br kk masada, yani tam tepemde, komik grnl bir herifle, komik grnl bir kz vard. Benim yamdaydlar, belki benden biraz byktler. Ama ne glntler. Zorunlu olarak smarladklar ilk ikiyi abuk bitirmemeye alyorlard. Bir sre ne konutuklarna kulak verdim, yapacak bir iim yoktu. Herif kza bugn leden sonra seyrettii lig man anlatyordu. Lanet mata geen her ayrnty -grgr gemiyorum- tek tek sralad kza. Hayatta dinlediim en can skc herifti. Kzn lanet mala bir ilgisi olmadn da anlyordunuz, ama kz heriften daha da komik grnlyd, sanrm bu yzden de herifi dinlemek zorundayd. Yani, gudubet kzlarn ii gerekten zor. Bazen onlara ok acyorsunuz. Bazen onlara bakamam bile, zellikle sersem herifler onlara ma anlatyorlarsa. Ama, sa ya85 nmdaki konumalar daha da rezaletti- Sa yanmda gri flanel takm elbisesi, kpr kpr Tattersall desenli yeleiyle fena halde ]oe Yale klkl bir herif oturuyordu. Tm bu Dou Kys niversitelerinde okuyan piler birbirlerine benzerler. Babam be-nim Yale'e gitmemi istiyor, veya Princeton'a, ama yemin ede-rim, lsem de o Dou Kys niversitelerine gitmek istemem. Neyse, bu Joe Yale klkl herifin yanndaki kz felaket gzeldi. Vay canna, kz pek gzeldi! Her eyden nce, ikisi de hafif kafay bulmulard. Herif bir yandan, masann altndan kz kurcalarken, bir yandan da kald yatakhanede bir herifin bir kutu aspirin alp nasl canna kymak zere olduunu filan anlatyordu. Kz durmadan, "Ay, ne korkun ey... Yapma, sevgilim. Ltfen yapma. Burda olmaz," diyordu. Dnn yani, herif ayn anda hem kz kurcalyor, hem de canna kymaya kalkan birini anlatyor! Bittim buna. Orada yle bir bama otura otura kendimi iyice mymnt hissetmeye balamtm. Sigara ve iki mekten baka yapacak bir ey yoktu. Ben de garsondan, Emie'ye gidip benimle bir iki ier mi diye sormasn istedim. Ona, D.B.'nin kardei olduumu bildirmesini syledim. Ama bu namussuzlar sznz hi kimseye letmezler. Birdenbire yanma bir kz geldi ve "Holden Caulfield!" dedi. Ad Lillian Simmons'tu. Aabeyim D.B. bir sre onunla gezip tozmutu. Acayip iri ampulleri vard.

"Selam," dedim. Ayaa kalkmaya altm tabii, ama byle bir yerde ayaa kalkmak baya bir iti yani. Lillian'n yannda, baston yutmu gibi dolaan bir Deniz subay vard. "Seni grmek ne harika!" dedi bizim Lillian Simmons- Kesinlikle bir sahtekrd. "Aabeyin nasl?" Zaten bilmek istedii de yalnzca buydu. "yidir. Hollywood'da." "Hollywood'da m? Ne harika! Orda ne yapyor?" "Bilmem. Yazarlk yapyor," dedim. Canm bu konuyu konumak istemiyordu. Kzn halinden, Hollywood'da olmay pek nemli bir ey sandn anlyordunuz. Hemen herkes yle sanyor. zellikle de, aabeyimin tek bir yksn bile okumam olanlar, ite buna deli oluyorum. 86 "Ay, ne ho," dedi bizim Lillian. Sonra beni o denizci herifle tantrd. Ad Yarbay Blop gibi bir eydi. Elinizi skarken krk parmanz birden krmazsa, yavak olacan sanan trden bir herifti. "Yalnz basma msn, bebeim?" diye sordu bizim Lillian. Trafii kesmekten pek holandn anlyordunuz. Garson onun yoldan ekilmesini bekliyordu, ama Lillian'n haberi bile yoktu garsondan. Ne glnt ama. Garsonun ondan holanmadn anlyordunuz, denizci herifin bile ondan holanmadn grebiliyordunuz, Lillian'la kt halde. Ve ben de ondan pek holanmyordum. Ondan hi kimse holanmyordu. Acmak zorunda kalyordunuz ona, bir bakma. "ktn bir kz yok mu?" diye sordu bana. yle, ayakta onu dinliyordum, bana oturmam bile sylemiyordu. Sizi byle saatlerce ayakta tutan bir tipti. "Ne yakkl, deil mi?" diye denizci herife sordu. "Holden, her dakika daha yakkl oluyorsun." Denizci herif ona ilerlemesini syledi. Ona yolu tkadn syledi. "Holden, gel bize katl," dedi bizim Lillian. "kini de getir." "kmak zereydim," dedim ona. "Biriyle buluacam." Lillian'n bana irin grnmeye altn anlyordunuz. Ben de D.B.'ye ondan sz edecektim, hesapa. "Seni, kk yaramaz, seni. Sen bilirsin. Grdnde aabeyine ondan nefret ettiimi syle." Sonra gitti, Denizci herifle ben birbirimize, tantmza memnun olduumuzu syledik. Ki, byle, tantma hi memnun olmadm kimselere, durmadan "Tantmza memnun oldum," demek beni ldryor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanz, ille de bu zrvalan sylemek zorundasnz. Lillian'a biriyle buluacam syledikten sonra, artk oradan ekip gitmekten baka bir seeneim kalmamt. Bizim Er-nie'yi yarm yamalak da olsa dinlemek iin bile kalamazdm. Ama burada bir masada bizim Lillian ve o denizci herifle oturup skntlara da

giremezdim. Ben de ktm oradan. Ama, vestiyerden paltomu alrken ok kzgndm. nsanlar her iinizi berbat ediyorlar byle. 87 Bolm 13 Otele yryerek dndm. Krk bir tane muhteem sokaktan getim. Canm yrmek istedii iin yrm filan deilim. Daha ok, yine bir taksiye daha binip inmek istemediimden yrdm. Bazen, asansrlere binip inmekten bkarsnz ya, taksilere de binip inmekten sklyorsunuz byle. Birdenbire, cannz yukar yryerek kmak ster hani, ne kadar yksek olursa olsun. Kkken, sk sk bizim kata yryerek kardm. Tam on iki kat. Kar yad zar zor anlalyordu. Kaldrmlarda pek kar yoktu. Ama souk, donduruyordu. Cebimden apkam karp giydim; nasl grndm umurumda bile deildi. Kulaklklarn bile indirdim. u eldivenleri yrteni bir bilseydim; ellerim donuyordu. Bilsem de, bir ey yapacam yoktu tabii. ok dlek bir herifimdir. Belli etmemeye alrm, ama yleyimdir. Szgelimi, Pence/de eldivenlerimi alann kim olduunu anla-saydm, herhalde araknn odasna gider ve ona, "Evet. kar bakalm u eldivenleri," derdim. Eldivenleri alan hrsz da, herhalde ok masum bir ses tonuyla, "Ne eldiveni?" derdi bana. Ben de ne yapardm,gider,dolabnda bir yerden eldivenleri karrdm.Galolarnn iinden filan,szgelimi.ekip karrdm eldivenleri oradan ve herife gsterip," Bunlar senin eldivenlerin oluyor, yle mi?" derdim. Arak herhalde karmda yalandan masum bir tavr alr ve, "Bu eldivenleri hayatmda ilk kez gryorum. Al, al. Senin olsun. O lanet eyleri grmek bile istemiyorum," derdi. Ben de elimde eldivenlerle filan, be daki88 ka orada dikilirdim, ama aslnda herife bir tane oturtmam gerektiini filan dnrdm; enesini krmam gerektiini filan yani. Yalnz, bende bunu yapacak yrek olmazd. Orada yle durur, sert grnmeye alrdm. Onu hasta etmek iin ne yapabilirdim; ok ar bir iki sz sylerdim; enesine bir tane oturtacam yerde. Her neyse ite, ona byle ar szler sylediimde, o da kalkp yanma gelir ve, "Bana bak, Caulfield. Sen imdi bana arak m demek istiyorsun yani?" derdi. Ben de ona, "Ha unu hileydin, evet, yle diyorum ite. Sen pis bir hrszn tekisin!" diyeceime, kalkar, "Lanet eldivenlerimi senin galolarnn iinde buldum, buna ne diyorsun?" derdim. Hemen ardndan, herif ona bir tane oturtamayacamdan kesin emin olduundan, herhalde, "Bana bak. Ak konualm, tamam m? Sen imdi bana hrsz m diyorsun

yani?" derdi. Sonra ben ona, "Kimseye hrsz dediim yok. Eldivenlerimi o lanet galolarnn iinde buldum, o kadar," derdim. Bunu byle saatlerce srdrebilirdim. Sonunda, ona bir tane oturtamadan oradan kar giderdim. Herhalde kenefe gider, bir sigara yakp aynada kendime bakardm, nasl sert oluyorum diye. Neyse, otele dnerken yolda bunlar dnmtm. dlek olmak matrak bir ey aslnda. Belki o kadar da dlek deilimdir. Ne bileyim? Belki de biraz dleimdir, biraz da eldivenleri kaybolunca pek umursamayan biriyimdir. Benim derdim de bu ite; bir eyim kaybolunca hi umursamyorum; kkken annem buna ok kzard. Baz herifler kaybettikleri bir eyin peinde gnlerce kotururlar. Kaybedince zleceim bir eyim olmad hi. Biraz dlek olmamn nedeni de bu belki. Ama bu, iyi bir zr deil. Gerekten deil. Hi dlek olmamanz gerekir. Birinin enesine bir yumruk oturtmanz gerekiyorsa, oturtmalsnz yumruu. Ama ben bunu yapamyorum. Herifin enesine bir yumruk akacama, onu pencereden aaya itsem, ya da kafasn baltayla uursam daha iyi. Yumruk dlerinden nefret ederim. Dayak yemekten fazla ekinmem -dayak yemee de merakl deilim, tabii- ama bir yumruk dnde beni en ok karmdaki herifin surat korkutur. Karmdaki herifin suratna bakmaya dayanamam, derdim de bu benim. kimizin de gzn bala-salar filan hi fena olmazd hani. Gln bir dleklik benimkisi, 89 bir dnrseniz, ama yine de dleklik ite. Kendi kendimi aldatmyorum yani. Eldivenlerimi ve dlekliimi dne dne moralim da-ha da bozuldu. Ben de yolumun stnde bir yerde durup bir iki imeye karar verdim. Ernie'nin yerinde yalnzca iki almtm, sonuncusunu da bitirememitim bile. Benim bir zelliim de; iyi ierim yani. Havamda olduum zaman btn gece iebilirim, hi kimse anlayamaz ikili olduumu. Bir kez, Who-oton Okulu'ndayken, Raymond Goldfarb denen ocukla ikimiz eyrek litre viski alp, kilisede kimselere grnmeden kafay ekmitik. Raymond acayipleti, ama ben hi belli etmedim. ok sessizleiverdim yalnzca. Yatmadan nce kustum, ama kusmasam da olurdu; ben zorlamtm kendimi. Neyse, otele varmadan nce, sala grnl bir bar grp tam ieri girerken, le gibi sarho iki herif dan kt, bana metroya nasl gideceklerini sordular. Sarholardan, fena halde Kbal klkl olana yolu tarif ederken, kokmu soluunu suratma fledi durdu. O lanet bara girmekten vazgetim. Dndm, doru otele gittim. Otelde lobi tmyle boalmt. Ortalk, elli milyon puro izmariti atlm gibi kokuyordu. Hem de nasl. Uykum filan yoktu, ama

kendimi berbat hissediyordum. Moralim de bozuktu. Neredeyse, lmeyi isteyecek bir hale gelmitim. Sonra birdenbire o mthi rezillie bulatm. Asansre bindiimde, asansrc herif bana hemen, "Hoa vakit geirmek ister misin, ef? Yoksa vakit artk ok mu ge senin iin?" diye sordu. "Ne demek istiyorsun?" dedim. Sz nereye getireceini anlayamamtm. "Manita ister misin, yani?" "Ben mi?" dedim. Ki ok budalaca bir yantt, ama birinin yannza gelip byle bir ey sormas ok utan vericiydi. "Ka yandasn, ef?" dedi asansrc herif. "Niye sordun?" dedim. "Yirmi iki." "A-ah? yi, peki. stiyor musun? Bir seferi be kt Btn gece olursa on be kt." Kolundaki saate bakt. "leye ka dar. Be kda bir sefer, on be kda leye kadar." 90 "Tamam," dedim. lkelerime filan aykryd, ama moralim yle bozuktu ki, dnemiyordum bile. Asl derdim de bu benim. Moraliniz ok bozuksa, dnemiyorsunuz bile. 'Tamam da, ne tamam? Bir sefer mi, leye kadar m? Bilmem gerek." "Yalnz bir sefer." 'Tamam. Hangi odadasn?" Anahtarn stnde oda numarasnn yazl olduu o eye baktm. "On iki yirmi iki," dedim. Bu ie bulatma o anda piman oldum ama, i iten gemiti artk. "Tamam. On be dakika iinde sana bir kz gnderiyorum," dedi. Asansrn kapsn at ve dar ktm. "Hey, gzel mi bari?" diye sordum ona. "Yal bir kokana olmasn." "Kokana filan yok. Sen hi merak etme, ef." "Paray kime vereceim?" "Kza," dedi. "Ben gideyim, ef," dedi ve asansrn kaplarn resmen suratma arpt. Odama gittim, sam slattm biraz, ama alabros kesilmi salar tarayamyorsunuz. Sonra, sigaradan ve Ernie'nin yerinde itiim viski sodalardan soluum kokuyor mu diye baktm. Elinizi aznzn altna tutup, soluunuzu aznzdan verip burnunuza ekerek kokluyorsunuz, hepsi bu. Pek kt kokmuyordu soluum, ama yine de dilerimi fraladm. Biliyordum, bir fahie iin pek de sslenip pslenmem gerekmezdi, ama yine de kendime bir eki dzen vermek istedim. Biraz sinirliydim. Kendimi epeyce seksi hissetmeye balamtm, ama yine de sinirliydim. Dorusunu isterseniz, ben bakirim. Gerekten yleyim. Bkirlikten kurtulmak iin filan elime epeyce frsat geti, ama henz bir aresini bulamadm. Her zaman bir eyler oluyor. Szgelimi, kzn

evindesiniz, olmadk bir zamanda annesi babas kp geliyor, veya gelecekler diye siz korkuyorsunuz. Ya da birinin arabasnda, arka koltuktasnz, biriyle n koltukta oturan yavru arabada ne olup bittiini ok merak ediyor. Yani, kz ille de dnp ne rezillik oluyor, ona bakacak. Neyse, hep bir eyler olur byle. Birka kez, az kalsn oluyordu ama. zellikle de birinde, iyi hatrlyorum da. Yine bir ey olmutu; 91 ama ne olduunu tam hatrlamyorum. Sorun u; bir kzla -ya-ni, orospularla filan deil- bu i tam olacak gibiyken, balyor durmadan size dur demeye. Benim derdim de bu ite; duruyo-rum. ou herif durmuyor. Benim elimden gelmiyor. Durman-z gerekten mi istiyorlar, veya yalnzca korkuyorlar m, ya da iin sonunda kusurun onlarn stnde deil de sizin stnzde kalmas iin mi dur diyorlar, hi bilemiyorsunuz. Ben yine de, hep duruyorum. Sorun, onlara acmam. Yani, bu kzlann ou aptallayor. Bir sre oynatktan sonra, bir bakyorsunuz, akllar balarndan gitmi. Bir kz kendisini oynamaya bir kaptrd m, beyin meyin aramayn onda. Ne bileyim? Dur diyorlar, ben de duruyorum. Onlar evlerine braktktan sonra, keke durmasaydm diyorum, ama yine de durmadan edemiyorumNeyse, temiz bir gmlek karp onu giyerken dndm de, bu benim iin byk bir frsatt, bir bakma. Fahie olduuna gre, onunla deneyim sahibi olurum diye dndm, evlendiimde filan yarar olurdu. Bu samalklara canm sklr bazen. Whooton Okulu'ndayken bir kitap okumutum, kitapta ok sofistike, kibar ve zampara bir herif anlatlyordu. Msy Blanchard idi herifin ad, hl hatrmda. Rezil bir kitapt, ama bu Blanchard olduka iyiydi. Avrupa'da, Riviera kylarnda byk bir atosu filan vard, bo zamanlarn da kadnlar sopayla dverek deerlendiriyordu. Herif gerek bir sapkt, ama kadnlar ona bitiyorlard. Kitabn bir yerinde, "Kadn bedeni bir keman gibidir," diyordu; hakkn vererek almak iin acayip iyi bir mzisyen olmak gerekirmi. Hdk bir kitapt -farkndaym yani- ama bu keman zrvas hi aklmdan girmiyor. Bir bakma da, bu ie deneyim sahibi olaym bari, diye girmitim, evlendiimde yarar olur diye. Caulfield ve Sihirli Keman, vay canna! Hdke bir eydi bu, farkndaym, ama ok da hdke saylmazd yani. Bu konuda iyi olmaktan ne kard ki? Dorusunu isterseniz, bir kzla oynarken neyin peinde olduumu bile anlayamyorum, bilmem anlatabiliyor muyum? Tam cinsel ilikiye girecekken elimden kardm u kz rnein size anlatmtm hani. Yalnzca o lanet styenini kartmak bir saatimi almt. karttm anda da, kz az kalsn suratma kusuyordu.

92 Neyse, byle dne dne odada dnp durdum, fahienin gelmesini bekliyordum. Gzel olmasn diliyordum hep-pek umurumda deildi ama. u i artk bir olup bitsin istiyordum. Sonunda biri kapy ald. Kapy amaya giderken bavullardan birine taklp yle bir tkezledim ki, neredeyse dizimi kryordum. Bavullara taklp tkezlemek iin filan hep byle acayip zamanlar seerim zaten. Kapy atm, fahie orada, bekliyordu. Srtna bir polo manto girniti, apkas filan yoktu. Sarn gibiydi, ama san boyatm olduunu anlyordunuz. Yal kokana filan da deildi. "Naslsnz?" dedim. Vay canna, amma da kibardm! "Maurice'in dedii herif sen misin?" diye sordu bana. Arkada canls birine benzemiyordu. "Asansrcy m diyorsunuz?" "Evet," dedi. "Tamam, benim. Buyrun, girin," dedim. Ama, tadm giderek kayordu. Gerekten kayordu. eri girdi, mantosunu kard, frlatp yatan stne att. Yeil bir elbisesi vard. Sonra gitti, masann nndeki sandalyenin yan kenarna oturdu ve balad ayan aa yukar sallamaya. Bacak bacak stne atmt, yukarda kalan ayan da hoplatp duruyordu. Bir fahie iin ok sinirliydi. Sanrm, ok gen olmasyd bunun nedeni. Ya benim kadar filand. Yan tarafndaki byk koltua oturdum, ona sigara tuttum. "Kullanmyorum," dedi. Mymy bir sesi vard. Sesini zor duyuyordunuz. Size teekkr de etmiyordu, ona sigara filan tutunca. Grmemi bir kzcazd. "Kendimi takdim edeyim. Adm John Steele," dedim. "Saatin var m?" dedi. Adnz ne cehennemin dibiymi, onu hi ilgilendirmiyordu, tabii. "Hey, sen ka yandasn, bakaym." "Ben mi? Yirmi iki." "Aman, ne de gln." Asl bunu sylemesi ok glnt. ocuk gibi szler ediyordu. Dnn fahienin biri kalkm, size "Sana ne?" ya da, "Asl sana derler," diyecei yerde "Aman, ne de gln," diyor. "Peki sen ka yandasn?" diye sordum ona. 93 "Her eyi bilecek yata," demez mi? Ne de akacyd yani.i "Saatin var m?" diye yine sordu bana ve ardndan elbisesini bann stnden syrp soyunuverdi. Bunu yapt anda bir tuhaf oldum. Yan, her ey birden-bire olmutu. Biliyorum, biri byle karnzda elbisesini ba-nn stnden syrp soyununca kendinizi baya seksi hisset-

meniz gerekir, ama ben hissetmiyordum. Seks, orada en son hissedeceim eydi. Brakn seksi bir yana, moralim bozul mutu. "Saatin var m dedik, hey?" "Hayr. Hayr, yok," dedim. Vay amma, kendimi nasl da tuhaf hissediyordum! "Adn ne?" diye sordum ona. stnde yalnzca pembe bir slip vard. Gerekten pek utan vericiydi. Gerekten. "Sunny," dedi. "imize bakalm, ha? Hadisene." "Biraz konumak istemez misin?" diye sordum ona. ok ocukayd bunu sylemem, ama kendimi felaket tuhaf hissediyordum. "Acelen mi var?" Bana manyakmm gibi bakt. "Neymi bakalm konumak istediin?" "Ne bileyim? zel bir konu yok yani. Biraz ene almak istersin diye dnmtm." Gitti yine masann oradaki sandalyeye otundu. Bu durumdan hi holanmamt, anlyordunuz. Yine ayan sallamaya balad; vay canna, amma da sinirli bir kzd! "imdi bir sigara alr miydin?" dedim. Sigara imediini unutmutum. "Kullanmyorum. Bana bak, ne konuacaksan konu. Benim iim gcm var." Aklma konuacak hibir ey gelmiyordu. Ona bu yola nasl dtn soraym dedim, ama sormaya ekindim. Zaten anlatmazd herhalde. "New York'lu deilsin, sanrm," dedim sonunda Aklma gelen tek ey buydu. "Hollyvood'luyum," dedi. Sonra kalkt, elbisesini brakt yataa gitti. "Askn var m? Elbisem buruacak yoksa. Daha ve-n aldm."
94

"Tabii," dedim hemen. Kalkp bir ey yapacak olmak beni memnun etmiti. Elbisesini aldm, gidip dolaba astm. Onun bu elbiseyi almak iin bir maazaya gidiini dndm, maazada hi kimse onun bir fahie olduunu bilmiyordu. Tezghtar herhalde onu kendi halinde bir kz sanmt. Felaket zldm buna; nedenini de bilemiyorum. Yine oturdum ve u bizim konumay srdrmeye altm. Sohbetine de doyum olmuyordu yani. "Her gece alyor musun?" diye sordum ona; sorduum anda da, ok korkun geldi bana bu soru. "Evet." Odada drt dnyordu. Masadan bir men ald ve okumaya balad. "Gndzleri ne yapyorsun?" Omuzlarn silker gibi yapt. Pek zayft. "Uyuyorum. Sinemaya gidiyorum." Meny yerine brakt ve bana bakt. "Hadi yaa, iimize bakalm. Burda seninle-"

"Bak," dedim. "Bu gece pek kendimde deilim. Zorlu bir gece geirdim. Tanr tanmdr. Paran filan vereyim senin, ama yapmadk diye zlmezsin, deil mi? zlr msn yoksa?" Bu ii yapmak istemiyordum, sorun buydu. Seksten ok, moral bozukluu hissediyordum, dorusunu isterseniz. Bu kz da moral bozucuydu zaten. Dolapta asl o yeil elbisesi filan. Ayrca, bu ii, gn boyu sinemalarda mrn geiren biriyle yapabileceimi hi sanmyordum. Gerekten hi sanmyordum. Yanma geldi, yznde de gln bir ifade, bana inanmam gibiydi. " Ne var, ne oldu?" dedi. "Bir ey yok." Vay canna, nasl da asabileiyordum! "Daha yeni ameliyat oldum, sorun bu," dedim. "yle mi? Nerenden?" "eyimden, nasl denir ite; klavsenimden." "yle mi? Ne cehennemde oluyor ki bu?" "Klavsen mi?" dedim. "ey, aslnda, omurilik kanalnda. Omurilik kanalnn epeyce aasnda yani." "yle mi?" dedi. "Zor i." Sonra, gelip lanet kucama oturuverdi. "ok hosun." Asabm felaket bozuldu. Palavraya devam ettim. "Nek-hatteyim hl," dedim ona. 95 "Filmlerde kan bir herife benziyorsun. Bilirsin. Kimdi o? Biliyorsun ite kimden bahsettiimi. Neydi ad?" "Bilmiyorum," dedim. Lanet kucamdan inmeye hi niyeti yoktu. "Nasl bilmezsin? Mel-vin Douglas'n oynad bir filmde kmt. Mel-vin Douglas'n kk olan kardelerinden biriy-di hani? O kayktan dtyd. Bilirsin kim olduunu." "Hayr, bilmiyorum. Sinemaya elimden geldii kadar giderim." Sonra acayip eyler yapmaya balad. Kaba saba eyler. "Brakalm ha, ne dersin?" dedim. "Havamda deilim, syledim sana." Daha yeni ameliyat oldum. Kucamdan filan kalkmad, ama bana korkun bir bak frlatt. "Bana bak," dedi. "O manyak Maurice beni kaldrdnda ne gzel uyuyordum. Beni-" "Geldiin iin filan, ka paraysa vereceim dedim ya sana. Gerekten vereceim. Bir sr param var. Ben yalnzca ok ciddi bir ameliyattan daha yeni-" "Peki o zaman o manyak Maurice'ten niye kz istedin? O lanet bilmemnerenden daha yeni ameliyat oldunsa. Ha?" "Kendimi daha iyi hissederim sanmtm. Bilememiim. Dalga gemiyorum. zgnm. Bir saniye ayaa kalkarsan, czdanm

alaym. Sahi sylyorum." Felaket bozulmutu, ama lanet kucamdan kalkt ve ben de gidip baucu dolabndan czdanm aldm. Be dolarlk bir banknot kardm ve ona uzattm "ok teekkr ederim," dedim ona. "Milyonlarca teekkrler." "Bu be. On kt vereceksin." Matraklamaya balyordu, anlyordunuz. Bir eyler olacak diye korkuyordum; gerekten korkuyordum. "Maurice bana be dedi," dedim ona. "leye kadar on be, bir sefer be kt dedi bana." "Bir sefer on kt," dedi. "O bana be dedi. zgnm -gerekten- ama ancak bu kadar ulanrm." Omuzlarn silker gibi yapt, biraz nce yapt gibi Sonra da, ok souk bir tavrla, "Elbisemi getirir misin? Zahmet mi 96 olur yoksa?" Yaramaz bir ocuk gibiydi. O mymy sesiyle bile sizi biraz rktyordu. yle yan ban alm bir fahie olsayd, makyajl filan, bu kadar rktc olamazd. Gidip elbisesini getirdim, verdim. Giyindi, kuand, sonra yatan stnden polo mantosunu ald. "Elveda, pis serseri," dedi. "Gle gle," dedim. Ona teekkr filan da etmedim. yi ki etmemitim. 97 Blm 14 Bizim Sunny gittikten sonra, koltukta oturup bir iki sigara daha itim. Danda gn aanyordu. Vay canna, ok ktydm! Moralim yle bozuktu ki, anlatamam size. Ben de ne yaptm, baladm yksek sesle konumaya, Allie'yle. Moralim ok bozulduunda bazen byle konuurum onunla. Ona durmadan, eve gidip bisikletini almasn, onu Bobby Fallon'larn evinin nnde beklediimi sylyordum. Bobby Fallon, Ma-ine'deki evimizin hemen yaknnda oturuyordu; bu dediklerim, yllar nceydi. Her neyse, olan uydu; bir gn Bobby'yle ikimiz bisikletle Sedebego Gl'ne gidecektik. le yemeklerimizi filan da alacaktk, BB tfeklerimizi de; daha ocuktuk, BB tfekleriyle at yapacak bir ey buluruz diye dnmtk. Neyse, Allie konutuklarmz duymu, o da gelmek istedi, ama ben istemedim. Ona, daha kk olduunu syledim. te byle ara sra, moralim ok bozulduunda, onunla, 'Tamam. Eve git, bisikletini al ve Bobby'lerin evinin nne gel. abuk ol," diye konuurum. Onunla birlikte gezmeyi sevmediimden deildi. Ama bir gn de istememitim gelmesini. Hi kzmamt -hibir eye kzmazd oama ne zaman moralim bozulsa, hep aklma gelir bu.

Sonunda soyunup yataa girdim. Canm dua etmek filan istedi yataa girince, ama yapamadm. Ne zaman dua etmek istesem olmaz zaten. Her eyden nce, ateist gibi bir eyim. sa'y filan severim, ama ncil'deki ou eye kulak asmam. Szgelimi, havariler konusunu. Beni felaket rahatsz eden bir konu bu, 98 dorusunu isterseniz. sa ldkten sonra yaptklarna bir diyeceim yok, ama o hayattayken ona sanki tkm gibi davranyorlar. Tek yaptklar ey, hi durmadan onu aalamak. ncil'de ad geen hemen herkesi, bu havarilerden daha ok seviyorum. Dorusunu isterseniz, ncil'de ad geenler iinde, sa'dan sonra en ok sevdiim kii, mezarlkta yaayan, kendisini talarla yaralayan o kak herif. O zavall serseriyi havarilerden on kat daha fazla severim. Whooton Okulu'ndayken, koridorun sonunda kalan Arthur Childs adl bir ocukla epey tartmtm bunu. Bizim Childs, Quaker filand, durmadan ncil okurdu. ok iyi bir ocuktu, onu severdim, ama ncil'de geen eyleri, zellikle de havarileri onun bak asyla kavramak olanakszd. Havarileri sevmezsem, sa'y filan da sevmezmi-im, hep yle derdi. Derdi ki, havarileri sa semi, yleyse onlar da sevmeliymisiniz. Onlar sa'nn setiini bildiimi, ama onlar rastgele setiini sylemitim ona. O'nun insanlar zmlemeye ayracak zaman olmadm filan sylemitim. O'nu ayplamadm da sylemitim. Zaman bulamadysa, bu onun suu deildi ki. Hatrlyorum, bizim Childs'a, sa'ya ihanet filan eden, canna kyd iin cehenneme giden u Yudas hakknda hi dnd m diye sormutum. Onunla kesinlikle anlaamadmz nokta buydu. Ona, bin kdna bahse girerim ki demitim, sa bizim Yudas' cehenneme gndermezdi. Bin kdm olsa yine de bahse girerdim. Sanrm, havarilerden herhangi biri onu cehenneme filan gnderirdi -hem de abuk tarafndan- ama her eyine bahse girerim ki, sa gndermezdi. Childs, benim sorunumun kiliseye filan gitmemek olduunu dnyordu. Haklyd, bir bakma. Gitmem. Her eyden nce, annem babam farkl dinlerden. Ailedeki ocuklarn hepsi de ateist. Dorusunu isterseniz, papazlara tahamml bile edemiyorum. Gittiim her okulda, vaaz verirlerken sesleri o Kutsal Joe sesi olur hep. Tanrm, nefret ederim bundan. Bir trl anlayamyorum, niin kendi doal sesleriyle konumazlar. Nasl da sahtekr bir ses tonuyla konuurlar. Neyse, yataa girdiimde bir parack bile dua edemedim. Duaya her balaymda bizim Sunny'nin bana, "pis serseri" demesi geliyordu gzmn nne. Sonunda kalktm, yatakta 99

oturup bir sigara daha yaktm. Tad berbatt. Pencey'den ayrldmdan beri iki pakete yakn imitim. Uzanm, sigara iiyorken, birdenbire biri kapy ald. aldklar benim kapm deildir diye umut ediyordum, ama y biliyordum ki, benim kapmd. Nasl anladm, bilmiyorum, ama anlamtm. Kimin geldiini de biliyordum. Medyumumdur biraz. "Kim o?" dedim. Epey korkmutum. Byle konularda ok dleimdir. Bir daha alnd. Bu kez daha sesliydi. Sonunda yataktan kalktm, stmde pijamalarla filan, gidip kapy atm. I amama gerek yoktu, ortalk aydnlanmt artk. Bizim Sunn/yle pezevenk asansrc Maurice kapdaydlar. "Ne var? Ne istiyorsunuz?" dedim. Vay canna, sesim felaket titriyordu! "Fazla bir ey deil," dedi bizim Maurice. "Yalnzca be kt." kisi adna konuuyordu. Bizim Sunny, onun yannda duruyordu, az ak bir halde. "Ona verdim ya. Ona be kt verdim ya. Sorsana," dedim. Vay canna, sesim nasl da titriyordu! "On kt, ef. Sana demitim. Bir sefer on kt, leye kadar on be kt. Sana demitim." "Bana yle demedin. Bana, bir sefer be kt dedin. leye kadar on be kt dedin, ama kesinlikle-" "Skl paray." "Ne iini" dedim. Tanrm, kalbim davul gibi gmbrd-yordu. En azndan giyinik olsaydm bari. Byle bir eyle karlatnzda pijamal olmak felaket bir ey. "Hadi, ef," dedi bizim Maurice. Pis eliyle beni itti. Az kalsn kmn stne dyordum; iriyar bir orospu ocuuydu. Bundan sonra bildiim, Maurice ve bizim Sunny, ikisi birlikte odaya dalmlard. Babalarnn yeriydi sanki lanet oda. Bizim Sunny gitti pencerenin kenarna oturdu. Maurice de byk koltua geti, yakasn filan gevetti; srtnda o asansrc nifor-mas vard. Vay canm, nasl da sinirliydim! "Peki, ef, ver bakalm unu. ime dnmem gerek." 100 "Sana on kez syledim. Size bir sent bile borcum yok. Ben ona zaten be-" "Kes amatay artk. Ulan bakalm." "Niye verecekmiim be kt daha?" dedim. Sesim n n tyordu. "Beni yontmaya alyorsunuz, deil mi?" Bizim Maurice niforma ceketinin btn dmelerini gevetti. Ceketin altnda yalnzca sahte bir gmlek yakas vard, gmlek filan yoktu. Kocaman kll bir gbei vard. "Kimse seni yontmaya almyor," dedi. "Ver hadi unu, ef."

"Hayr." Ben bunu syleyince koltuktan kalkt ve stme yrmeye filan balad. ok ok yorgun, ya da ok ok sklm gibi grnyordu. Tanrm, nasl da korktum. Kollarm kavuturmutum, hatrlyorum. yle, srtmda pijamayla olmasam, hi sanmyorum, bu kadar kt olmazdm. "Hadi ver unu, ef." Durduum yere geldi. Srekli bunu sylyordu. "Ver hadi unu." Gerekten bir geri zeklyd. "Hayr." "ef, beni zorluyorsun, bak, yakarm cann senin. Bir ey yapmak istemiyorum, ama cann yanacak imdi," dedi. "Bize be kt borcun var." "Size be kt borcum yok," dedim. "Bir dokunursan bana, acayip barrm. Oteli ayaa kaldrrm. Polis filan arrm." Sesim felaket titriyordu. "Hi durma, bar bakalm, barabilecein kadar. ok iyi," dedi bizim Maurice. "Ailen geceyi orospularla geirdiini rensin mi istiyorsun? Senin gibi bir sosyete ocuu hem de?" Herifin kafas bu pis ilere acayip alyordu. Gerekten acayip alyordu kafas. "Beni rahat brakn. On kt demi olsaydn, tamam, kabul. Ama sen kesinlikle-" "Sen unu veriyor musun, vermiyor musun?" Beni kapya doru sktrd. O pis gbeiyle filan karma dikilmiti. "Beni rahat brakn! Odamdan defolun," dedim. Hl kollarm kavuturmu olarak duruyordum. Tanrm, ne zirzop heriftim. Sonra, Sunny ilk kez enesini at. "Hey, Maurice. Czdann alaym m?" dedi. "Bak, u, ad neyse ite, onun stnde." 101 !.' r 'Tamam, al." "Czdanma dokunmayn." "Aldm bile," dedi Sunny. Bana doru bir belik sallad. "Baak? Yalnzca borcun olan be dolar alyorum. Hrsz fi-lan deilim yani." Birdenbire alamaya baladm. Neler vermezdim alamamak iin, ama oldu ite. "Hayr, siz hrsz filan deilsiniz," dedim. "Siz yalnzca benim be kdm al-" "Kapa eneni," dedi bizim Maurice ve beni itti. "Onu rahat brak, hey," dedi Sunny. "Hadi, hey. Bize borcu olan paray aldk. Gidelim. Hadi, hey." "Geliyorum," dedi bizim Maurice. Ama gitmedi. "Sahi sylyorum, Maurice, hey. Onu rahat brak." "Biz ne yaptk ki?" dedi felaket masum bir tavrla. Sonra, ne yapt, kalkt pijamamn stnden

parmayla beni serte drtt. Neremi drttn syleyemiyeceim size, ama canm felaket acd. Ona, "Pis geri zekl," dedim. "Ne dedin, ne dedin?" dedi. Sarm gibi elini kulann ardna atmt. "Ne dedin? Ben neymiim?" Hl alyordum. Felaket kzgn ve sinirliydim. "Sen pis bir geri zeklsn," dedim. "Sen geri zekl harasn, ama iki yla kalmaz, sokakta bir kahve iin on sent dilenen o tirit heriflere dnersin. Pis palton smkten grlmez, sen de-" akmt yumruu. ekilmedim, kamadm bile. Yalnzca mideme korkun bir yumruk yemitim. Baylmamtm ama, nk yattm yerden baktmda ikisinin kapya ynelip ktklarn grdm. Sonra baya uzun bir sre yerde kaldm, Stradlater'n vurduu zamanki gibi. Yalnz bu kez lyorum sandm. Gerekten de yle sandm. Bouluyorum filan sandm. ok g soluk alabiliyordum. Sonunda ayaa kalktktan sonra, iki bklm bir halde, karnm tuta tuta, banyoya zor gittim. Ama ben deliyim. Yemin ederim deliyim. Banyoya giderken, yolun yarsnda karnmdan kurun yemiim gibi yapmaya baladm. Bizim Maurice beni zmbalamt. imdiyse banyoya sinirlerimi dzeltmek iin filan, bir tek Bourbon viski atmaya gidiyordum. Lanet banyodan karken dledim kendimi, giyi102 nip kuanm,cebimde otomatiim, hafif sendeliyordum. Asansrle deil de,merdivenden iniyordum aaya. Trabzanlara filan tutunuyordum, arada bir azmn kenarndan hafife kan geliyordu. Ne yapyordum, birka kat iniyordum -karnm tutarak ve ortala kanlar saarak- ve gidip asansrn dmesine basyordum. Bizim Maurice kaplar aar amaz, elimde otomatiimle beni gryor ve onu rahat brakmam iin haykrmaya balyordu, o crlak, dlek sesiyle. Ama onu zmbalyordum orada. O iko kll gbeini alt kurunla dol duruyordum. Ardndan, otomatiimi asansr boluuna frlatyordum; parmak izlerimi sildikten sonra, tabii. Daha sonra, srklenerek odama dnyor ve Jane'i aryordum, karnm sarsn diye. Ben kanlar iinde filan yatarken, onun bamda sigaram tutuunu dledim. Lanet filmler. Sizi ne hale getiriyorlar. aka etmiyorum. Banyoda bir saat kadar kaldm. Banyo filan yaptm. Sonra yataa girdim. Uykuya dalmam epey srd -uykum bile yoktu daha- ama sonunda daldm. Ne istedim ama, canma kymak geti aklmdan. Pencereden atlayvereyim dedim. Yere indikten sonra hemen stm rteceklerinden emin olsaydm, atlardm da. Bir sr merakl turucu salan beni kanlar iinde seyretmelerini

istemiyordum. 103 Blm 15 Fazla uyumamtim, sanrm kalktmda saat daha on filand. Bir sigara yaknca, baya alk hissettim. En son iki ham-burger yemitim, Brossard ve Ackley'le Agerstown'a sinema iin indiimizde. Epey zaman olmutu. Sanki elli yl gemiti aradan. Telefon sa tarafmda duruyordu, aay arayp bir kahvalt isteyecektim, ama bizim Maurice'le gnderirler belki diye korktum. Onu grmeye can attm sanyorsanz deli olmalsnz. Ben de yatakta biraz daha yatp bir sigara daha itim. Bizim Jane'e bir telefon edeyim dedim, eve gelmi mi reneyim diye, ama havamda deildim. Ne yaptm ben de, bizim Sally Hayes'e telefon ettim. Mary A. VVoodruff Okulu'na gidiyordu, evde olduunu biliyordum, nk bir iki hafta nce ondan bir mektup almtm. Onun iin pek deli divane olduum filan yoktu, ama yllardr tanyorduk birbirimizi. Eskiden onu pek akll sanrdm, o aptallmla tabii. yle sanmamn nedeni; tiyatro, edebiyat ve btn bu zrva-lklar zerine ok ey bilmesiydi. Birisi bu konularda pek ok ey biliyorsa, onun aptal olup olmadn anlayabilmeniz epey zaman alyor. Sally'nin ne olduunu anlamam iin yllar gemesi gerekti. Sanrm, onunla bu kadar oynamasaydk, ok daha nce anlayabilirdim. En byk sorunum da bu benim; kiminle biraz oynasam, onu baya akll biri sanyorum. Hi de yle deil tabii, ama ben yine de yle sanyorum. Neyse, aradm Sally'yi. nce hizmetileri kt. Sonra babas. Sonra da Sally. "Sally?" dedim. 104 "Evet; kimsiniz?" dedi. Yani, ne sahtekrd bu kz. Kim olduumu babasna sylemitim. "Holden Caulfield. Naslsn?" "Holden! yiyim. Sen naslsn?" "Mthi. ey, baksana. Bugn bir iin var m diye merak ettim. Bugn Pazar, ama Pazar gnleri de bir iki matine vardr. "ok sevinirim. Harika." Harikaym. Nefret ettiim bir szck varsa, o da bu harika szc. Ne kadar da sahte bir szck. Bir saniye iin, ona matineden vazgeelim demeye niyetlendim. Ama bir sre ene aldk. Yani o ene ald. Ondan size sra gelmezdi bir trl. nce bana Harvard'l bir herifi anlatt -herif herhalde birinci snfta okuyordu, ama bana bunu sylemedi, tabii- fena halde kesikmi Sally'ye. Gece gndz telefon ayormu. Gece gndz; bittim

buna. Sonra baka bir herifi anlatt, West Point Harp Okulu rencisiymi, o da Sally iin grtlam kesmeye hazrm. ok nemli yani. kide, Biltmore'daki saatin altnda bulualm dedim ona, ge kalmamasn syledim, nk oyun iki otuzda balyordu herhalde. Hep ge kalrd. Telefonu kapadm. Felaket canm skard bu kz, ama ok gzeldi. Sally ile buluma iini ayarladktan sonra yataktan kalktm, giyindim ve bavullanm topladm. Odadan ayrlmadan nce pencereye bir gz attm, bizim u sapklar ne yapyor, bir bakaym diye, ama tm perdeler rtlyd. Sabah olunca hepsi fena halde namuslu oluvermilerdi. Asansrle aaya indim ve hesab dedim. Bizim Maurice yoktu ortalkta. O pis herifi grmeye de merakl deildim, yani. Otelin nnden bir taksiye bindim, ama nereye gideceim hakknda en ufak bir fikrim yoktu. Daha pazard, arambaya kadar -ya da en erken saldan nce- eve gidemezdim. Bir baka otele gidip, bir de orada boyumun lsn almay kesinlikle istemiyordum. Ben de ne yaptm, ofre beni New York Merkez Gar'na gtrmesini syledim. Gar, Sally ile buluacamz yer olan Biltmore'un hemen yaknndayd. Dndm, orada size anahtarn verdikleri o elik dolaplardan birine bavullarm koyar, sonra da bir kahvalt ederdim. Ackmtm. Taksideyken czdanm karp, ka param kaldna baktm. Ne kadar pa105 ram kaldn tam olarak hatrlamyorum, ama pek servet saylmazd ki rezil hafta iinde bir kraln kurtulmal kadar para harcamtm. Gerekten de harcamtm. Doutan savurgan bir herifim ben. Harcayamadm paray da mutlaka kaybederim bir yerlerde. ou zaman, lokantalarda, gece kulplerinde filan paramn stn bile almay unuturum. Annem babam ok kzarlar bu huyuma. Onlar ayplayamazsnz ki. Babam epey varlkldr ama. Ka para kazanyor, hi bilmiyorum -byle eyleri benimle asla konumaz- ama sanrm, epey kazanyor-dur. irket avukatl yapyor. Bu ite iyi para var yani. yi para krdn bilmemin bir baka nedeni; Broadvvay gsterilerine srekli yatrm yapar. Ama bu iler hep batar, annem de babama kzar paralar batrd iin. Allie ldnden beri, annemin sal iyi deil. ok sinirli. Annemin okuldan kovulduumu renmesinden felaket korkmamn bir nedeni de bu zaten. Bavullarm gardaki elik dolaplardan birine braktktan sonra, o kk sandvi bfesine girip kahvalt ettim. Benim iin epey ykl bir kahvaltyd; portakal suyu, jambonlu yumurta, kzarm ekmek ve kahve. ou zaman bir portakal suyu ier kalkarm. Boazma

pek dkn deilim. Bu yzden byle felaket zayfm zaten. inde bir sr niastal gdalar filan olan o diyeti uygulamam gerekiyor, ama hi uymadm imdiye kadar. Darda dolarken genellikle svire peynirli bir sandvi yer, bir de mayal st ierim. Fazla bir ey deil, ama mayal stten baya vitamin alyorsunuz. H. V. Caulfield. Holden Vitamin Caulfield. Yumurtalarm yerken, ellerinde bavullarla iki rahibe -sanrm, baka bir manastra filan gidiyorlard ve treni bekliyorlard- bfeye girdiler ve hemen yanmdaki tezgha oturdular. Bavullarn hangi cehenneme koyacaklarn bilemedikleri anlalyordu, ben de kalkp onlara yardm ettim. Bavullar u ok ucuz grnl eylerdendi; gerek deri olmayan eyler yani. nemli bir ey deil, ama birinin elinde ucuz cinsten bir bavul grdm m, tepem atyor. Bunu byle sylemek felaket ayp fr ey, ama elinde ucuz antayla dolaanlardan bile nefret ediyorum. Bir zamanlar bir eyler oldu bu konuda. Elkton Hills'e gittiim sralarda, bir sre ayn odada kaldm ocuun Dick 106 Slagle'm bavullar bu ok ucuz olan cinstendi. Dck onlar yatann altna koyard, rafa yerletireceine; bylece onun bavul-laryla benimkileri hi kimse yan yana gremeyecekti. Bu durum felaket bozard moralimi, bu yzden bavullarm atp kurtulmak, hatta onunkilerle dei toku etmek bile sterdim. Benimkiler Mark Cross marka, gerek sr derisi zmbrtlard ve sanrm baya pahal eylerdi. Sonra, bir gn ok gln bir ey oldu, bakn ne oldu, anlataym. Ne yaptm, sonunda, bizim bu Slagle, aalk kompleksi duymasn diye, ben de tuttum, bavullarm yatamn altna indirdim. Ama bakn, o ne yapt. Bavullarm karp yine rafa yerletirdi. Bunu neden yaptn anlamam epey zaman ald. Millet benim bavullarm, onun kendi bavullar sansn diye yapmt bunu. Gerekten bunun iin yapmt. Bu konularda ok gln bir herifti yani. Bavullarm iin hep rezil szler ederdi, szgelimi ok yeniymiler, ok burjuva imiler. Bu lanet ey, onun en sevdii szckt. Bir yerde okumu, ya da duymu. Bana ait her ey felaket burjuva idi. Dolmakalemim bile burjuva idi. Kalemi srekli benden dn alrd, ama kalem yine de burjuva idi. Ancak iki ay kalabildik onunla ayn odada. Sonra, ikimizden de oday boaltmamz istendi. in gln yan, odadan tandktan sonra onu biraz zledim, nk ocukta felaket iyi bir mizah duygusu vard, ve bazen birlikte epey neelenirdik. O da beni zlemise, hi amam buna. nceleri, bana ait zmbrtlara burjuva derken, yalnzca aka yapyor diyordum ve hi stnde durmuyordum; aslnda gln bir eydi. Ama bir sre sonra, anlyordunuz ki, aka filan deildi dedikleri. nsanlarla oda arkadal yapmak zor bir i;

eer sizin bavullarnz iyi cinsten, onlarnkiler deilse yani. Oda arkadanz akll filan biriyse ve herifte iyi bir mizah duygusu filan da varsa, sanyorsunuz ki, kimin bavulu daha iyiymi diye kafaya takmaz, ama takyor. Gerekten takyor. te, Stradlater gibi budala bir herifle oda arkadaln yeleme-nin nedenlerinden bri de buydu. En azndan, onun bavullar da, benimkiler kadar kaliteliydi. Neyse, bu iki rahibe yanma otudular ve konumaya baladk. Hemen yanma oturan rahibenin elinde, u Salvation Army yavrucuklarnn Noel zaman para toplarken kulland 107 sepetlerden vard. Kelerde bekleirken grrsnz onlar, zellikle Beinci Cadde'de, byk spermarketlerin nlerinde filan. Neyse, yanmdaki rahibe sepetini yere duurdu, ben de yere uzanp aldm, ona verdim. Ba iin para topluyor mu diye sordum. Hayr, dedi. Bavuluna smam sepet, o da byle elinde tayormu. nsana, baktnda ok gzel gulumsuyor-du. ri burunluydu, demir ereveli gzl pek ekici deildi, ama felaket canayakn bir yz vard. "Eer ba kabul ediyorsanz," dedim, "sanrm, kk bir katkda bulunabilirim. Ba topladnz zamana kadar saklarsnz, sonra da teki balara katarsnz." "Ah, ne iyisiniz," dedi. br rahibe arkada, uzanp bana bakt. Bir yandan kahve iiyor, bir yandan da siyah ciltli kk bir kitab okuyordu. ncil trnden bir eydi. kisinin nnde de kahvalt diye, kzarm ekmekle kahve vard yalnzca. Moralim bozuldu buna. Ben kalkm jambonlu yumurta yerken, birilerinin yalnzca kahve iip kzarm ekmek yemesinden nefret ediyorum. Yardm olarak onlara on kt vermemi kabul ettiler. Bu kadar paray verebileceimden emin olup olmadm sorup durdular. Onlara stmde epey param olduunu syledim, ama bana pek inanmadlar. Ama sonunda aldlar. Durmadan bana teekkr etmelerinden pek utandm. Konumay genel konulara kaydrdm ve onlara nereye gittiklerini sordum. -retmenlermi, daha yeni Chicago'dan gelmiler, 168. mi, 186. m, neyse ite, kentin felaket kuzeyindeki o sokaklardan birinde bulunan bir manastrda retmenlie balayacaklarm. Yanmda oturan rahibe ngilizce okutuyormu, arkada da Tarih ve Amerikan Devlet Bilgisi. Sonra birden pis pis meraklandm, acaba yanmda oturan ve ngilizce okutan rahibe, ders iin okuduu baz kitaplar hakknda bir rahibe olarak filan ne dnyor diye. Kitaplarda geen bir sr mstehcen zrvalar deildi dndm, klardan filan bahseden kitaplard. izgelm, Thomas Hardy'nin Yuvaya Dn'ndeki bizim Eus-taca Vye gibi. Kitap pek yle mstehcen filan deildi, ama bi-zim Eustaca hakkndaki eyleri okuyan bir

rahibenin neler d-ndn merak ediyordunuz. Ama, orada szn bile et108 medim bunlarn tabii. Yalnzca, en iyi dersimin ngilizce olduunu syledim. "A, yle mi? ok memnun oldum!" dedi gzlkl ngilizce retmeni. "Bu yl ne okudunuz? Bilmeyi ok isterdim." Gerekten ok tatl bir insand. "ey, ounlukla, Anglo-Sakson edebiyatn okuduk. Be-owulf, bizim Grendel sonra, Lord Randal Benim Olum, byle eyler ite. Ama, arada, ek kredi iin dardan kitaplar da okumak gerekiyor. Yuvaya Dn' okudum Thomas Hardy'den. Sonra, Romeo ve Juliet ile Julus-" "Aa, Romeo ve Juliet mi! Ne gzel! ok beendiniz, deil mi?" Ama, pek de bir rahibe gibi konumuyordu yani. "Evet. ok beendim. Beenmediim bir iki ey var, ama ok hareketli bir oyun, bir btn olarak." "Neleri beenmediniz? Hatrlayabiliyor musunuz?" Dorusunu isterseniz, bir bakma onunla Romeo ve Juliet hakknda konumaktan utanyordum. Diyeceim, o oyunda epeyce mstehcen yerler var, e... karmdaki de bir rahibe yani, ama o sorduu iin ben de biraz tarttm bu oyunu. Ro-meo'yla Juliet'e pek bayldm filan yok," dedim, "yani, onlar beeniyorum, ama; ne bileyim? Bazen insan ok rahatsz ediyorlar. Ben, o Mercutio'nun lmne, Romeo'nun ve Juliet'in lmlerinden daha ok zldm. Mercutio ldrldkten sonra, artk Romeo'dan pek holanmamaya baladm. Hani, biri -Juliet'in kuzeniydibaklyordu Mercutio'yu. Neydi ad?" "Tybalt." "Doru. Tybalt," dedim; bu herifin adn hep unuturum zaten. "Romeo'nun hatasyd bu. O oyunda en sevdiim kii, bizim bu Mercutio'dur. Ne bileyim? O Montague'ler, Capulet'ler, hepsi iyi gzel de -zellikle Juliet- ama Mercutio, o bambakayd; imdi burada anlatmak ok g. Birisi -hele Mercutio gibi akll ve neeli olan biri- ld zaman ok kzyorum; stelik bir de bakasnn hatas yznden lmse. En azndan, o ikisinin, Romeo'nun ve Juliet'in yznden ld Mercutio." "Hangi okula gidiyorsunuz, canm?" diye sordu bana. Herhalde bu Romeo ve Juliet konusunu artk kapatmak istiyordu. 109 Pencey dedim ona. Duymu Pencey'i. ok iyi bir okulmu. stnde durmadm. Sonra, br rahibe, Tarih ve Amerikan Devlet Bilgisi okutan, artk yola koyulmalar gerektiini syledi. Hesab

nlerinden aldm, ama dememe izin vermediler. Gzlkl rahibe pusulay elimden ald. "Ama bu kadar cmertlik yeter," dedi. "ok tatl bir ocuksunuz." Ne iyiydi. Bana biraz da, u trende karlatm, Mor-row'un annesini anmsatt. Hele glmsemesi. "Sizinle konumaktan ok memnun olduk," dedi. Ben de memnun olduumu syledim onlara. Gerekten de memnun olmutum. Onlarla konutuum sre boyunca, birdenbire Katolik olup olmadm ne zaman soracaklar diye korkup durmasaydm, sanrm, daha da memnun olacaktm. Katolikler, sizin de Katolik olup olmadnz anlamaya alrlar hep. Bama ok geldi, biliyorum nk, biraz da soyadmn rlanda kkenli oluundan; rlanda kkenlilerin ou Katoliktir. Aslnda, babam da Katolikm. Annemle evlenince brakm. Ama, Katolikler, soyadnz bilmeseler de, Katolik olup olmadnz anlamaya alrlar hep. Whooton Okulu'ndayken Louis Gorman diye bir ocukla tanmtm. Orada ilk tantm ocuktu. Okulun ald gn, lanet revirin nndeki ilk iki sandalyede muayene olmak iin beklerken, onunla tenis zerine konumutuk. Tenise ok ilgi duyuyordu, ben de duyuyordum. Forest Hills'teyken her yaz Ulusal Finallere gittiini sylemiti, ben de giderim demitim ona, sonra baz nl tenisilerden konumutuk bir sre. O, yana gre, tenis zerine epey ey biliyordu. Gerekten biliyordu. Ama, bir sre sonra, lanet konumann tam ortalk yerinde, "Kentteki Katolik kilisesinin nerede olduuna hi dikkat ettin mi acaba?" diye sormaz m! Bunu, benim Katolik olup olmadm anlamak iin sorduunu anl-yordunuz. Gerekten de bunun iin sormutu o soruyu. nyargl biri olduu iin filan deil, yalnzca bilmek istemiti. Tenis zerine sizinle konumak filan, ocuun ok houna gidiyordu, ama anlyordunuz, bir de Katolik olsaydnz ok daha houna gidecekti. Byle zrvalklar beni hasta ediyor. Konumann iine etti filan demiyorum -etmedi- ama sormasnn bir yaran olmad da kesindi. Bu iki rahibenin bana Katolik olup olmad110 m sormadklarna bu nedenle memnun olmutum. Sorsalard, konumamz berbat olmazd, ama ben de herhalde farkl davranrdm. Bir bakma, size anlattm u bavul iine benziyor bu durum. Gzel gzel konuurken, hi iyi bir ey deil bu, demek istiyorum. Hepsi bu yani. ki rahibe gitmek iin kalktklarnda ok salaka ve ayp bir ey yaptm. Sigara iiyordum. Gle gle demek iin ayaa kalknca, biraz duman fledim yzlerine. steyerek olmad, ama oldu. lgnlar gibi zr diledim, bunu ok kibarca karladlar, ama ben yine de ok utandm.

Onlar gittikten sonra, ba iin yalnzca on kt verdiim iin zlmeye baladm. Ama, bizim Sally Hayes'le matineye gidecektik, biletler iin filan keye biraz para ayrmam gerekti. Ama yine de zldm. Lanet para. Sonunda hep byle zlr durursunuz. 111 Blm 16 Kahvaltm bitirdiimde saat daha on ikiydi. Bizim Sally ile saat ikide buluacaktk, ben de, biraz gezeyim bari dedim. O iki rahibeyi dnmeden edemiyordum. Okulda retmenlik yapmadklar zamanlar ortalkta dolap para topladklar o ypranm eski sepeti dndm durdum. Elinde o ypranm eski sepetle annemi, veya baka birini, teyzemi ya da Sally Hayes'in manyak annesini bir spermarketin nnde yoksullar iin para toplarken dledim. Annemi deil de, br ikisini. Teyzem olduka yardmsever biridir -Kzlha ileri iin filan pek koturur- ama ok k giyimli filandr, yardm iin bir eyler yaptnda hep k giyimli ve rujunu mujunu srm olur. Yardm iin bir ey yaparken onu siyah elbiselerle ve rujsuz olarak dnemiyorum. Hele bizim Sally Hayes'in annesini. Aman Tan-rm. O kadn, byle, elinde bir sepetle ortalkta para toplamaya, ancak herkes eline ayana kapanarak para verirse kabilirdi. Eer insanlar yalnzca para brakp hibir ey sylemeden giderlerse, onu umursamadan filan yani, o saat brakrd para toplamay. Sepeti hemen birinin eline tututuruverir, gider, atafatl bir yerde yemek yerdi. O rahibeleri bu yzden sevmitim. Atlyordunuz, her eyden nce, onlar hibir zaman yle atafatl yerlerde yemek yemezlerdi. Onlarn hibir zaman atafatl bir yerde yemee gitmediklerini dnnce felaket zldm. Biliyorum, bu hi de nemli bir ey deildi, ama yine de zldm. Broadvway'e doru yrmeye baladm, ylesine, nk yl112 lardan beri o taraflara gitmemitim. Ayrca, pazar gnleri de ak olan bir plak maazas bulurum belki, diyordum. Phoebe ye "Little Shirley Beans" adl pl almak istiyordum. ok zor bulunan bir plakt. Plak, iki n dii dt iin ok utandndan evinden dar kmayan kk bir kz ocuu hakkndayd. arky Pencey'de duymutum. Yatakhanenin alt katndaki bir ocukta vard. Phoebe'nin bu pla biteceini bildiimden, ondan satmasn istedim, ama satmad. Yirmi yl kadar nce, Estelle Fletcher adnda zenci bir kz arkcnn doldurduu ok eski ve felaket gzel bir plakt. Kz arky fena halde Dixieland ve genelev

tarznda filan sylyordu, duygusal filan olsun diye de uramyordu. Bu arky beyaz bir kz sylemi olsayd, kendine irin havalar vermeye filan alrd. Ama bizim Estelle Fletcher ne yaptn biliyordu. Dinlediim en iyi plaklardan biriydi. Pl pazar gnleri ak olan bir maazada bulabilirsem, alp yaramda parka gtrrm diye dndm, O gn Pazard ve Phoebe pazar gnleri sk sk tekerlekli paten kaymak iin parka gelirdi. Parkta en ok nerelerde dolatn bilirdim. Hava nceki gn kadar souk deildi, ama gne hl ortalkta yoktu ve bu soukta yrmek pek ho deildi. Ama gzel olan bir ey vard. Herhalde kiliseden yeni km olan bir aile hemen nmden yryorlard; baba, anne ve alt yalarnda kk bir ocuk. Biraz yoksul gibiydiler. Babann banda, yoksul heriflerin haval grnmek iin giydikleri o inci grisi apkalardan vard. O ve kars, ocua hi dikkat etmeden filan, yle yryorlard. ocuk mthiti. Kaldrmda yrmyordu, inmi sokakta yryordu, ama kaldrmn hemen dibinden. Dmdz bir izgide yryormu gibi yapyordu, ou ocuklar gibi, ve durmadan, "Yakalarsa birini biri, avdarlar arasnda," arksn sylyordu. Gzel bir sesi vard. stelik, arky felaket iyi sylyordu, anlyordunuz. Arabalar yanndan vzr vzr geiyor, frenler cayr cayr tyor ve o kaldrmn dibinden yryor, "Yakalarsa birini biri, avdarlar arasnda," arksn sylyordu. yle houma gitti ki. Artk pek fazla moral bozukluu hissetmiyordum. Broadway tklm tklm doluydu ve ok grltlyd Pazar gnyd, saat daha on ikiydi, ama yine de kalabalkt. Her113 kes sinemalara gidiyordu; Paramount'a, Astor-a, Strand'e,Capitol'a, ite bu lgn yerlerden birine. Herkes giyinmi kuanmt Pazar gnyd nk, bu daha da kotuydu. Ama en kts, herkesin sinemaya gitmeye can attn gryordunuz. Yapacak bir ey yoksa, birinin sinemaya gitmesini anlarm, ama biri gerekten sinemaya gitmek istiyorsa, yetieyim diye bir de hzl hzl yrmelere kalkarsa, ite buna felaket canm sklr. zellikle, o upuzun, korkun kuyruklarda milyonlarca insan dikilirken, sabrla sralarnn gelmesini beklerken filan grdmde. Neyse, ansm varm. Rastladm ilk plak maazasnda bir tane "Little Shirley Beans" pl buldum. Be kdm aldlar, ok zor bulunuyormu, ama umurumda deildi. Vay canna, pl bulunca acayip mutlu oldum! Bizim Phoebe'yi parkta bulup, pl ona vermek iin yerimde duramyordum. Plak maazasndan ktktan sonra, bir bfenin nnden geerken, durup dkkna girdim ve bizim Jane'i bir arayaym, tatil iin eve gelmi mi, bir reneyim dedim. erdeki telefon kulbesine girdim ve evlerini aradm. Yalnz telefonu annesi at ve kapatmak

zorunda kaldm. Annesiyle uzun uzun konumalara filan girmek istemedi canm. Zaten kz analaryla telefon muhabbeti yapacam diye pek yle ldrdm filan da yok. Ama, en azndan Jane evde mi diye sorabilirdim. Sormakla lmezdim yani. Canm istemedi ama. Byle zrvalklar iin havanzda olmanz gerekir. Hl lanet biletleri almamtm, gidip bir bror aldm ve hangi oyunlar oynanyor, bir baktm. Pazar gn olmas nedeniyle, yalnzca oyun vard. Ben de ne yaptm, Biliyorum Sevgilim iin iki n kolluk bileti aldm. Hayr iin filan oynanyordu. Pek seyretmeyi istemiyordum, ama bizim sahtekrlar kraliesi Sally'yi iyi tanyordum, bu oyun iin bilet aldm duyunca aznn suyu akacakt, nk efendim, Lunf lar oynuyordu. Sally, bu Lunflann oynad ok sofistike, ruhsuz oyunlar ok sever. Ben sevmem. Dorusunu isterseniz, ben tiyatro oyunlarn da sevmem. Filmler kadar kt deiller, ama yle ballandrarak anlatlacak bir yanlan da kesinlikle yok yani. Her eyden nce, o aktrlerden nefret ediyorum. Normal insanlar gibi hareket ederek oynamyorlar. yle oynadklarn sanyorlar Baz 114 aktrler iyi oynuyorlar, bir para yani, ama o da seyretmeye demiyor. Bir aktr iyiyse, hep anlyorsunuz, iyi olduunu biliyor ve bu da her eyi berbat ediyor. rnein, Sir Laurence Oh-vier'yi ele alalm. Onu Hamlet'te seyrettim. D.B., Phoebe'yle beni geen yl gtrmt o filme. Bizi nce le yemeine, sonra da filme gtrmt. Aabeyim filmi nceden grmt, yemekte bize yle bir anlatt ki, ben de grmek iin felaket sabrszlandm. Ama seyredince pek houma gitmedi. Bu Sir Laurence Olivier'nin nesi byle muhteemmi, bir trl anlayamadm. Felaket iyi bir ses tonu vard, acayip yakkl bir herifti, ortalkta yrrken, dello ederken filan, onu izlemek gzeldi, ama D.B.'nin anlatt Hamlet deildi o. zntl, ba dertte olan bir herif deil de, sanki muhteem bir general gibiydi. Btn filmin en iyi yeri bizim Ophelia'nn aabeyinin -en sonunda Hamlet'le dello eden haniuzaklara giderken, babasnn ona t verdii sahneydi. Babalan t verirken, bizim Ophelia aabeyiyle grgr geiyor, hanerini knndan karyor, aabeyi babasnn att palavralar dinler gibi grnrken, onu kzdryor. O sahne ok gzeldi. Felaket keyiflenmitim. Ama byle eyleri pek fazla gremiyorsunuz. Phoebe en ok, Hamlet'in o kpein ban okad sahneyi ok beenmiti. Gln ve gzel olduunu dnyordu, yleydi de. Aslnda, yapmam gereken eyi biliyorum, kitabn bulup, o oyunu okumam gerek benim. Benim derdim de bu ite, byle zrvalar kendi bama okumam gerek. Bir aktr oynamaya kalknca, zor dinliyorum. Her an, ne sahtekrlk yapacak diye kvranp

duruyorum. Lunt'larn oyunu iin biletleri aldktan sonra bir taksiye binip Park'a gittim. Metroya filan binmem gerekiyordu, nk lanet param azalyordu, ama o lanet Broadvvay'den elimden geldii kadar abuk uzaklamak istemitim. Park'ta durum rezaletti. Hava pek souk deildi, ama gne hl ortada yoktu. evrede kpek pisliinden, balgam beklerinden ve ihtiyar heriflerin attklar puro izmaritlerinden baka bir ey grnmyordu, kanepelerin stleri de slakt. Btn bunlar moralinizi bozuyordu, bir de, yrrken arada bir titreme gelip tyleriniz rperiyordu. Noel tatilinin gelmekte ol115 bir tuhaflk olmad yine de. Bundan elli yl sonra avcuma br paten anahtar tututursanz, kr karanlkta bile ne olduunu anlarm. Patenleri sktrnca bana teekkr filan etti. ok tatl ve nazik bir kzd. Tanrm, bir ocuk patenini sktrdnzda filan, byle tatl ve nazik olunca, onu ok seviyorum. ocukla-nn ou da byle. Gerekten tatl ve nazikler. Benimle bir kakao ier mi diye sordum, ama bana, hayr teekkr ederim dedi Bir arkadayla bulumas gerekiyormu. ocuklarn hep arkadalaryla bulumalar gerekir zaten. Biterim buna. Pazar olmasna ve Phoebe'nin snfyla birlikte oraya gitmemi olmas olaslna, hatta o rutubetli ve rezalet havaya karn, Park'tan Doa Tarihi Mzesi'ne kadar olan yolu yrdm. Bir ocuk paten anahtarn nasl iyi bilirse, ben de bu mzeyi o kadar iyi bilirdim. Mzede sergilenen her eyi avucu-mun ii gibi bilirdim. Phoebe benim kkken gittiim okula gidiyordu, biz de hep giderdik bu mzeye. Bayan Aigletinger adl bir retmenimiz vard, neredeyse her lanet cumartesi bizi oraya gtrrd. Bazen hayvanlara bakardk, bazen de eski zamanlarda Kzlderililerin yaptklar eylere bakardk. anak mlekler, sepetler filan. Bunlar dnnce ok mutlu oluyorum. imdi bile. Hatrlyorum, Kzlderili zmbrtlarna baktktan sonra, genellikle o byk salona gider, bir film seyrederdik. Kristof Kolomb. Bize durmadan Kolomb'un Amerika'y kefini gsterirlerdi, gemi satn almak zere bizim Ferdinando ve sa-bella'dan bor para almak iin nasl zor gnler geirdiini, sonra tayfalarn ona ba kaldrmalarn filan seyrederdik. Kimsenin Kristof Kolomb'u umursad filan yoktu tabii, ama yannzda ya bir sr eker, ya da sakz gibi eyler olurdu, salon da pek gzel kokard. Salon, darda yamur yamasa da, sanki yamur yayormu gibi kokard ve yeryzndeki en kuru ve en lk yerdeymisiniz gibi gelirdi size. O lanet mzeyi ok severdim. Hatrlyorum, salona girmek iin Kzlderili blmnden gemeniz gerekirdi. Upuzun bir geii vard

bu blmn, ancak fsltyla konuabilirdiniz. retmen en nde giderdi, ardndan da snf. Siz ocuklar iki sra olurdunuz, bir de einiz olurdu. Eim ou zaman Gertrude Levine adl o kz olurdu. Kz hep elimi tutmak isterdi, ama eli de yap yap ya da terli 117 filan olurdu. Deme tatand, elinizde birka misket varsa ve bunlar yere brakmsanz, misketler lgnlar gibi, yerde zplamaya balar, acayip amata olurdu; retmen de snf, durdu-rur ve ne rezillik oluyor diye bakmaya gelirdi. Ama hi bozulmazd Bayan Aigletinger.Sonra,o upuzun Kzlderili kanosunun nnden geerdiniz,art,arda lanet Cadillac uzunluun dayd kano, iinde yirmi kadar Kzlderili, bazlar, krek eker, bazdan sert sert evreye batarlard, hepsinin de yzlerinde sava boyalar olurdu. Kanonun en arkasnda felaket korkun bir herif vard, surat maskeli. O heriften dm kopard, ama yine de severdim. Bir ey daha; geerken o kreklerden birine filan dokunursanz, bekilerden biri size, "Hibir eye dokunmayn, ocuklar," derdi, ama gzellikle sylerdi, yle, lanet bir aynasz gibi filan deil. Sonra, o byk cam vitrine gelirdiniz, iinde ate yakmak iin ubuklar birbirine srten Kzlderili adamlar ve bir de battaniye dokuyan bir Kzlderili kadn olurdu. Kadn battaniyeyi biraz ne doru eilmi bir durumda do-kurdu, gslerini filan da grebilirdiniz. Herkes ona bakard, kzlar bile, nk daha kktler ve bizden daha byk deildi gsleri. Sonunda, salona girmeden hemen nce, kapnn yannda o Eskimoyu grrdnz. Buz tutmu bir gln stnde at deliin banda oturur, balk tutard. Deliin yan banda daha yeni yakalad iki balk dururdu. Vay canna, o mze cam vitrinlerle doluydu! st katta da bir sr vitrin vard; iinde pnardan su ien geyik bulunan, k geldii iin gneye uan kular olan. Size yakn duran kular doldurulmu olurdu, tellerle asmlard onlar, geri plandakiler ise duvarn stne boyayla yaplmt, hepsi de gerekten gneye uuyorlarm gibi grnrlerdi. Banz eip de onlara tersinden bakar gibi yaptnzda kularn gneye daha da aceleyle utuklarn sanrdnz. Ama o mzedeki en iyi ey, her eyin yerli yerinde kalmasyd. Hi kimse kprdamazd yerinden. Oraya yz bin kez gidebilirdiniz, o Eskimo hl daha yeni iki balk tutmu olur, kular hl gneye uar, geyikler o narin bacaklar stnde o pnardan su ier ve gsleri grnen o Kzlderili kadn battaniyesini, dokurdu. Kimse deimezdi. Deien tek ey siz olurdunuz. ok bym olmanz filan deil demek istediim. 118

Tam olarak o deil yani. Yalnzca deimi olurdunuz. Bu kez srtnzda bir palto olurdu. Ya da, son geliinizde sradaki einiz kzl karrd ve yeni bir einiz olurdu. Veya, Bayan Aigletin-ger'n yerine baka biri getirirdi sizi. Veya, o gn banyoda annenizle babanz felaket bir kavgaya tutumu olurdu. Veya, stnde gkkua renkleri oluan bir su birikintisi grm olurdunuz. Diyeceim, deiik br ey olurdu sizde; demek istediim eyi anlatamyorum. Anlatabilsem de, anlatmay isteyeceimden pek emin deilim. Yolda, cebimden bizim avc apkasn karp giydim. Beni tanyan biriyle karlamayacam biliyordum, hava olduka nemli idi. Yrdm de yrdm, yrrken de bizim Pho-ebe'nin cumartesileri benim gibi mzeye gidiini dndm. Benim grdm btn o zmbrtlar ayn biimde onun da greceini, ama her grnde onun da deimi olacan dndm. Bunlar dnmek tam olarak moralimi bozmu saylmaz, ama acayip keyiflenmi de saylmam yani. Baz eyler olduu gibi kalmal. Elinizde olsa da, onlar byk cam vitrinlere koyup olduklar gibi kalmalarn salayabilseniz. Biliyorum, olanaksz bir ey bu, ama yine de pek fena olmazd. Neyse, yrrken hep bunlar dndm. Oyun parknn yanndan geerken durdum ve tahtrevalli-ye binen ok kk iki ocuu seyrettim. Biri biraz imand, arl dengelemek iin elimi zayf olann ardna koydum, ama benim orada bulunmamdan holanmadklann anlyordunuz, ben de onlar rahat braktm. Sonra ok gln bir ey oldu. Mzeye vardmda, birdenbire, bir milyon kt verseler bile ieriye girmemeye karar verdim. Canm hi istemiyordu; stelik, mzeyi filan greceim diye can atarak Park'n iinde tm o lanet yolu teptiim halde. Phoebe orada olsayd, belki girerdim, ama o da yoktu. Ben de ne yaptm, mzenin nnden bir taksiye atladm ve Biltmore'a gittim. Canm oraya da gitmek istemiyordu. Ama Sally ile buluacaktk. 119 Blm 17 Oraya gittiimde vakit daha erkendi, ben de lobide saatin yarandaki deri kanepelerden birine oturup kzlar seyrettim. Bir sr okul oktan tatile girmi, millet evine gelmiti, yaklak bir milyon tane kz oturarak veya ayakta, buluacaklar olanlarn gelmesini bekliyordu. Bacak bacak stne atm kzlar, bacak bacak stne atmam kzlar, felaket bacakl kzlar, rezalet bacakl kzlar, harika grnen kzlar, bir tansanz ne orospu olduunu bileceiniz kzlar. Gerekten gzel bir manzarayd, beni anlyorsanz eer. Bir bakma, biraz da moral bozucuydu, nk durmadan hepsinin bana ne rezillikler gelecek diye meraka dyordunuz. Yani, liseden veya niversiteden sonra. Herhalde

ou sersem heriflerle evlenecek diyordunuz. Hep o lanet arabalarnn mil bana ka litre benzin yaktndan bahseden herifler. Golfte, ya da ping pong gibi salak bir oyunda size yenildikleri iin ocuk gibi kzan herifler. ok ters herifler. ok skc herifler. Hi kitap okumayan herifler. -Ama, bu konuda ok dikkatli olmalym. Yani, baz heriflere skc demek konusunda. Bu skc herifleri hi anlamyorum. Gerekten hi anlamyorum. Elkton Hills'teyken, iki ay kadar, Harris Macklin denen o ocukla ayn odada kalmtm. ok akll filan bir ocuktu, ama hayatta tandm en skc heriflerden biriydi. Felaket kafa utuleyici bir ses tonu vard, onu susturmak, resmen olanakszd. Durmadan konuurdu, iin korkun taraf, her eyden nce, ondan duymak istediiniz bir sz kmazd azndan, yi yapt, tek bir ey vard. Bu orospu ocuu, hayatta 120 duyduum en iyi slkyd. Yatan dzeltirken, dolaba bir ey asarken -her eyini dolaba asard hep, bu da beni hasta derdidurmadan slk alard, o kafa tleyici ses tonuyla konumuyorsa eer. Klasik zmbrtlar bile slkla alabilirdi, ama cou zaman caz paralar alard. "Tin Roof Blues" gibi ok cazl eyleri ok gzel ve rahat bir biimde -tam da dolaba bir ey asarken- alar, siz de, alma biterdiniz. Tabii, ona hibir zaman, felaket iyi bir slk olduunu dndm filan hi sylemedim. Yani, birine gidip, "Ne mthi slk alyorsun," diyemezsiniz, deil mi? Srf, duyduum en iyi, en mthi slk olduu iin ona iki ay katlandm, beni delirtecek kadar canm skt halde. Yani, bu skc herifleri anlayamyorum. Bu yzden, kyak bir kz onlarla evlenmise, belki de pek zlmeme-niz gerek. Bunlarn ou, pek kimseyi incitmiyor, belki de bunlarn hepsi felaket iyi slk filandrlar. Kim bilir? Ne bileyim? Sonunda, bizim Sally merdivenleri karken grnd, ben de onu karlamak iin merdivenlerden inmeye baladm. Felaket gzeldi. Gerekten ok gzeldi. Siyah bir manto ve siyah bir bere giymiti. Bana ok ender apka filan giyer, ama o bere ok yakmt. in gln yan, onu grdm an, canm onunla evlenmek istedi. Ben deliyim herhalde. Ondan pek fazla holanmadm halde, kalkm, birdenbire kendimi ona k sanyor ve onunla evlenmek istiyordum. Yemin ederim, ben deliyim. Deli olduumu kabul ediyorum. "Holden!" dedi. "Seni grmek ne gzel!" Grmeyeli yl oldu." Onunla bir yerde bulutuunuzda byle avaz avaz barp sizi utandrrd. Felaket gzel olduu iin katlanrdm, ama beni byle ldrr dururdu. "Asl seni grmek ne gzel!" dedim. Onu grmek gerekten houma gitmiti. "N'aber, naslsn?"

"ok iyiyim. Ge mi kaldm?" Hayr dedim ona, ama on dakika kadar gecikmiti. Aslnda hi nemli deildi. Hani, sokak kelerinde sevgilileri gelmediinden aa olup mosmor kesilen herifleri konu alan karikatrler kar, Saturday Evening Post'ta filan, hepsi de tmyle palavra. Bir kz sizinle bulumaya geldiinde felaket gzelse, kimin umurunda; ha ge gelmi, ha erken gelmi. Yani? "Acele ede121 lim," dedim. "Oyun saat iki krkta balyor." Aaya inip taksilerin olduu yere gittik. "Ne greceiz?" "Bilmem. Lunt'lar ite. Yalnzca onlarn biletini bulabildim." "Lunt'lar m? Ah, ok iyi." Size demitim, Lunt'lara gideceimizi duyunca nasl deliye dneceini. Tiyatroya giderken taksinin iinde biraz oynatk. nce istemedi, ruj filan srmt nk, ama ben felaket batan karc olmaya balaynca baka bir seenei kalmad. ki kez, lanet taksi trafikte durduunda neredeyse koltuktan dyordum. Bu lanet ofrler nerede gittiklerinin farknda bile deiller, yemin ederim deiller. Daha sonra, ne kadar deli olduumu siz anlayn artk, onunla iyice sarma dola olduumuz anda, ona k olduumu filan syledim. Yaland tabii, ama ne var ki, sylerken kendimi yle hissediyordum. Ben deliyim. Yemin ederim ben deliyim. "Ah sevgilim, ben de seni seviyorum," dedi. Ardndan, soluk bile almadan, "Bana sz ver, san uzatacaksn. Alabros salarn modas geiyor artk. Salarn ok tatl." ok tatlym, kmn kenar. Oyun, daha nce seyrettiklerim kadar kt deildi. Zrva bir konusu vard ama. htiyar bir kar kocann be yz bin yllk gemileri anlatlyordu. Oyun genliklerinde filan balyor, kzn ailesi olanla evlenmesini istemiyor, ama kz yine de evleniyor. Sonra, yalanyorlar da yalanyorlar. Kadnn kocas savaa gidiyor, sonra bir de sarho aabeyi var. Oyun pek ilgimi ekmedi. Yani, aileden birileri ldnde filan, pek etkilenmedim. Bir sr aktr gelip gitti. Kar koca gzel bir ifttiler -ok akac filandlarama pek ilgimi ekmediler. Yalnz, oyun boyunca, durmadan ay veya benzeri lanet bir eyler iip duruyorlard. Onlar her grdnzde, bir uak gelip nlerine birer fincan sryordu, ya da kadn birilerinin fincanna ay dol-duruyordu. Millet hi durmadan sahneye giriyor, kyordu; onlarn oturup kalkmasn seyredeyim derken sizin de banz dnyordu. Alfred Lunt ve Lynn Fontanne yal ifti oynuyorlar122

d,ok iyiydiler, ama onlardan pek holanmadm. Farkl oyunculard ama, bunu syleyebilirim. Normal insanlar gibi oynadlar, normal aktrler gibi de oynamadlar. Anlatmas ok zor. Aa yukar, ok nl filan olduklarn bilerek, o havada oynadlar. Yani, iyiydiler, ama fazla iyiydiler. kisinden biri szn bitirdiinde, br soluk bile almadan, hemen sze giriiyordu. nsanlar gerekte nasl konuuyorsa, o biimde birbirlerinin szn keserek filan konuuyorlard. Sorun da buydu ite, insanlarn gerekteki konumalar, birbirlerinin szlerini filan kesmeleri oyunda ok fazlayd. Bizim Ernie'nin Village'da piyano alna benziyordu bu, bir bakma. Bir eyi ok iyi yapyorsanz, bir sre sonra, dikkatli olmazsanz gsteri yapmaya balyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan kyor yaptnz. Ama yine de, oyunda yalnzca onlar vard -Lunt'lar yani- bir para beyni olan. Kabul etmek gerek. lk perdenin sonunda, tm teki zprlarla birlikte sigara imek iin dar ktk. Ama ne de havalyd millet. mrnzde bu kadar ok sahtekr bir arada gremezdiniz, herkes lgnlar gibi sigara iiyor, evredekiler ne akll olduunu anlasn diye bara bara oyun hakknda konuuyordu. Yaknmzda sersem bir sinema aktr vard, sigara iiyordu. Adn bilmiyorum, ama hep sava filmlerinde siperden kma sras gelince dleklik yapan herif rolnde kar hani. Bizim aktr ve yanndaki ahane sarn, bkkn havalarda, sanki milletin onlara baktndan haberleri yokmu gibi davranyorlard. Felaket alakgnll havalarda. Acayip keyiflendim bu havalarn grnce. Bizim Sally, Lunt'lar gklere karmak dnda pek konumad, nk sa solu kesmekle ve ekici grnmeye almakla meguld. Sonra birdenbire lobinin br ucunda, tand bir zpr grd. Srtnda ok koyu gri flanel bir takm vard, bir de u damal yeleklerden giymiti. Kesinlikle Dou Kys niversitelerinden birine gidiyordu. ok nemli konu yani. Duvarn dibinde duruyordu, ldresiye sigara iiyor ve felaket sklm havas basyordu. Bizim Sally durmadan, "Ben bu ocuu bir yerden tanyorum," diyordu. Onu nereye gtr-seniz, mutlaka tand veya tandn sand birileri kar. Canm iyice skana kadar sylendi durdu. Sonunda, "Niye ya123 nna gidip ona sk bir pck vermiyorsun, onu tanyorsan eer. Bu, onun da ok houna gider." Ben byle konuunca, Sally fena bozuldu. Sonunda, bizim zpr Sally'i tand ve yanmza gelip merhaba dedi. Merhabalamalarn bir grecektiniz. Birbirlerini yirmi yldr grmemiler sanrdnz. Kkken ayn banyo kvetinde ykanmlard sanki. Eski dostlar. bulandrcyd. in gln yan, bundan nce bir kez karlamlard herhalde, bir sahtekrlar partisinde filan. Sonunda, ylmalar bitti ve bizim Sally bizi tantrd. Ad George bireydi -hatrlamyorum bile ve

Andover'a gidiyordu. ok nemli yani. Bizim Sally'nin ona oyunu beenip beenmediini soruunu grecektiniz. Biri soru sorunca yeri dar gelen trden bir sahtekrd. Geriye bir adm att, hemen arkasnda duran bir kadnn ayana bast. Herhalde kadnn btn ayak parmaklarn ezmitir. Oyunun kendisi bir bayapt saylmazm, ama Lunt'lar, hi kukusuz, kesinlikle birer melekmiler. Melekmiler. Tanr akna. Melekmiler. Bittim buna. Sonra zpr ve bizim Sally, tandklar bir yn kii hakknda konumaya baladlar. Hayatta duyabileceiniz en sahtekrca konumayd. Ellerinden geldii kadar abuk bir yer ad dnyorlar, sonra o yerde oturan ve tandklar birinin adn sylyorlard. Yerlerimize dnme zaman geldiinde kusmak zereydim. Gerekten kusuyordum yani. Ardndan, bir sonraki perde bitince, yine o lanet konumaya devam ettiler. Yeni yeni yer adlar ve oralarda yaayan insan adlar syleyip durdular. in en kt yan, zprn ses tonu, o ok sahtekr, Dou Kys niversite rencilerinin ses tonuydu, ok yorgun, kasnt havalarda. Sesi kz sesi gibiydi. Herif hi ekinmeden benim kza i koyuyordu. Oyun bittikten sonra lanet taksiye bizimle binecek mi diye bir dakika dndm bile, nk herif yanmzda iki sokak boyunca yrd, ama kokteyl iin bir sr sahtekrla buluacakm, yle dedi. Dnn; bir bar tezghnn evresine dizilip oturmular, srtlarnda o lanet damal yelekleri, tiyatro oyunlarn, kitaplar ve kadnlar, o yorgun, kasnt sesleriyle eletiriyorlar. Bitiyorum bu heriflere. Bu Andover'l herifi on saate yakn dinlememe neden olduu iin taksiye binerken Sally'den nefret etmek zereydim. Tam 124 onu evine brakmaya hazrlanyordum ki -gerekten- Sally bana, "ahane bir fikrim var!" demez mi?" Hep byle ahane fikirleri olurdu zaten. "Baksana," dedi. "Akam yemek iin kata evde olman gerekiyor? Yani, ok acelen filan var m bir ey iin? Belirli bir saatte evde olman gerekiyor mu?" "Ben mi? Hayr. Belirli bir saat yok," dedim. Yalan da saylmazd, yani. "Niye sordun?" "Radio City'e buz pateni kaymaya gidelim!" Hep de byle fikirler yumurtlard. "Radio City'de buz pateni mi? Yani hemen, imdi mi?" "Bir iki saat yalnzca. stemez misin? Eer istemiyorsan-" "stemiyorum demedim ki," dedim. "Tabii. Sen istiyorsan." "Gerekten mi? Gerekten istemiyorsan, ylesine syleme yani. Gitsek de, gitmesek de, benim iin fark etmez." Fark etmezmi. "O kk, tatl patenci eteklerinden kiralayabiliyorsun," dedi bizim Sally. "Jeanette Cultz geen hafta kiralam." Neden oraya gitmek iin can att anlalmt. Ancak poposunu

rtebilen o kck eteklerden giyip nasl oluyor diye bakmak istiyordu. Biz de gittik, patenlerimizi aldk, sonra Sally'ye o kck mavi popo titreticiyi verdiler. Ama kza gerekten de felaket ya-kmt. Kabul etmek gerek. Ve, Sally/nin, bunun farknda olmadn da hi sanmyorum. nmde yryp duruyordu, bylece o kk poposunun ne kadar irin olduunu grecektim. Pek de irin grnyordu poposu. Kabul etmek gerek. Ama, iin gln yan, o lanet buz pistindeki en berbat patenciler de, biz ikimizdik. Gerekten de, en berbat bizdik. ok usta olanlar da vard. Bizim Sally'nin ayak bilekleri resmen buza deecek kadar ie kvrlp duruyordu. Kz yalnzca korkun salak grnmekle kalmyor, ayak bilekleri de felaket acyordu. Benimkiler de acyordu. Ayak bileklerimin acsndan lmek zereydim. Felaket rezil grnyorduk herhalde. Daha da kts, ii gc olmayan birka yz merakl turucu pistin evresine dizilmi, dp kalkanlar seyrediyordu. "erde oturup bir eyler imek ister misin?" dedim ona sonunda. 125 \> "Bugn senden gelen en ahane fikir bu," dedi. Kendisini perian etmiti. ok ktyd durumu. Ona gerekten acdm. Lanet patenlerimizi kardk, oraplarnzla girip oturabil-diiniz ve patencileri seyredebildiiniz o bara getik. Yerimize oturur oturmaz, bizim Sally hemen eldivenlerini kard, ben de ona sigara tuttum. Pek mutlu grnmyordu. Garson geldi, Sally iin bir kola smarladm -ki, imedi- kendime viski soda syledim, ama orospu ocuu tersleince, ben de kola aldm. Derken, baladm kibritle oynamaya. Bazen, belirli bir ruh haline girince, kibrit yakar dururum. Brakrm, sonuna kadar yanarlar, artk tutulmayacak gibi oluncaya dek, sonra tablaya atarm. Asabi bir alkanlk ite. Sonra, durup dururken birdenbire bizim Sally, "Baksana. Bilmek istiyorum. Ylba gecesi iin aac sslememe yardm etmek iin gelecek misin, gelmeyecek misin? Bilmem gerek," dedi. Kayarken bilekleri acd iin atacak bir ey aryordu. "Gelirim diye yazdm ya sana. Bu belki yirminci kez oldu, hl soruyorsun. Tabii geleceim." "yi de, bilmem gerekiyor," dedi ve balad lanet salonda evreye baknmaya. Birdenbire kibrit akmay kestim, ona doru uzandm. Aklmdan syleyecek baz eyler geirdim. "Hey, Sally," dedim. "Ne?" dedi. Salonun br ucundaki bir kza bakyordu. "Hi canna yettii oldu mu?" dedim. "Yani, bir eyler yapmazsan, her eyin bataa gideceinden korktuun oldu mu hi? Yani, okulu filan seviyor musun?" "Okul mu? Felaket skc."

"Yani, okuldan nefret ediyor musun? Biliyorum, felaket s-kc, ama ben sana, nefret ediyor musun, diye soruyorum." "ey, tam da nefret etmiyorum. Ama hep-" "Ben nefret ediyorum. Hem de nasl nefret ediyorum," dedim. "Ama yalnzca okuldan deil. Her eyden. Bu New York'ta yaamaktan, her eyden. Taksilerden, Madison Caddesi otobslerinden, seni arka kapdan dar atmak iin haykran ofrlerden, Lunf lara melek diyen sahtekrlarla tantrlmaktan, kendimi hemen sokaa atmak istediim halde durmadan 126 asansrlere binip inmekten, Brooks'ta sana pantolon uydurmaya alan heriflerden, insanlarn hep-" "Barma ltfen," dedi bizim Sally. Ki ok glnt, bardm filan yoktu. "Arabalar, rnein,' dedim. Ama ok sakin bir sesle syledim bunu. "rnein insanlarn ou arabalar iin deli oluyorlar. Arabalar hafife bile izilse zlyorlar, durmadan mil bana ne yaktklarn konuuyorlar. Arabalann aldklar gn, balyorlar daha yeni bir arabayla nasl deitiririz diye dnmeye. Ben, eski arabalar bile sevmiyorum. Beni hi ilgilendirmiyor arabalar. Lanet bir atm olsa, daha iyi. Atlar en azndan insana yakn, Tanr akna. Atlarla en azndan-" "Neden sz ettiini bile anlamyorum," dedi bizim Sally. "Konuda konuya-" "Biliyor musun?" dedim. "u anda New York'ta olmamn tek nedeni sensin. Sen olmasaydn, herhalde uzaklarda bir cehennemin dibinde olurdum imdi. Ormanlarda m olur artk, baka bir lanet yerde mi ite. Burda olmamn tek nedeni sensin." "Ah, ne tatlsn," dedi. Ama anlyordunuz, bu lanet konuyu deitirmemi istiyordu. "Erkek okullarna gitseydin grrdn. Bir dene de gr," dedim. "Sahtekr heriflerden geilmiyor ortalk. Tek yapacan, derslerine almak, bylece, bir gn kendine lanet bir Cadillac alacak paray kazanmasn reneceksin, okulun futbol takm kaybederse ok zleceine herkesi inandracaksn, sabahtan akama kadar kzlardan, ikiden ve seksten baka bir ey konumayacaksn. O kk kliklerde herkes birbirini nasl da tutuyor. Basketbol takmndakiler birbirlerini tutuyor, Katolikler birbirlerini tutuyor, lanet entelekteller birbirlerini tutuyor. Ayn Kitab Kulbne ye olan herifler bile birbirlerini tutuyor. yle biraz akllca bir ey yapmaya kalk-" "Bak, dinle beni," dedi bizim Sally. "ocuklarn ou okuldan senin bu dediklerinden daha fazlasyla yararlanyor ama." "Kabul ediyorum! Yararlananlar var, ama bazlar! Benim

yararlanabileceim ancak bu kadar. Anlyor musun? Derdim bu benim. Lanet olasca derdim de ite bu benim," dedim. "Ben 127 \ hibir eyde, hibir yarar gremiyorum. ok kt durumdaym. Berbat durumdaym." "Evet, ylesin." Sonra aklma birdenbire o fikir geldi. "Bak," dedim. "Ne dnyorum? Burdan defolup gitmek ister misin? Greenwich Village'ta oturan bir herif tanyorum, arabasn birka hafta iin dn alabiliriz. Bir zamanlar ayn okula gidiyorduk, bana hl on kt borcu var. Ne yaparz, ya-rn sabah biner arabaya, Massachusetts'e, Vermont'a, ite o taraflara eker gideriz, anlyor musun? Oralar felaket gzeldir." Dndke, daha da felaket heyecanlanyordum, uzandm, bizim Sally'nin lanet elini tuttum. Ne lanet bir salan tekiydim. "Dalga gemiyorum," dedim. "Bankada yz seksen kdm var. Sabah banka alnca ekerim, sonra gider o herifin arabasn alrz. Dalga gemiyorum. Para suyunu ekene kadar o orman evlerinden birinde filan kalrz. Para bitince de, gider bir i bulurum, dere kysnda filan bir yerde otururuz, daha sonra da evleniriz. Kn evimizin odununu filan ben keser getiririm. Yemin ederim, felaket gzel bir hayatmz olur. Ne dersin? Hadi! Ne dersin? Benimle gelir misin? Ltfen!" "Byle bir ey yapamazsn," dedi bizim Sally. Felaket kzmt. "Neden yapamam? Neden yapamazmm?" "Yapamazsn ite, o kadar. Her eyden nce, biz daha ocuk saylrz. Sonra, hi dndn m, paran bittiinde i bulamazsan, ne yaparz? Alktan lrz. Bunlarn hepsi ahane eyler, ama-" "ahane filan deil, i bulurum. Sen bunun iin tasalanma. Bunun iin tasa ekmen gerekmez. Sorun ne? Benimle gelmek istemiyor musun? stemiyorsan eer, syle yani." "Konu o deil. Konu hi de o deil," dedi bizim Sally. Ondan nefret etmeye balamtm, bir bakma. "Byle ilere girimeye daha bir sr zaman var; btn bu ilere. Yani, sen niversiteye gittikten sonra, evlenirsek filan. Gidilecek pek ok yer olacak o zaman. Sen imdi yalnzca-" "Hayr, olmayacak. Gidilecek pek ok yer olmayacak. O zaman her ey tmyle farkl olacacak," dedim. Moralim felaket bozulmaya balamt yine. 128 "Ne?" dedi. "Seni duyamyorum. nce baryorsun, sonra da sesin-" "Hayr dedim, ben niversiteye gittikten sonra filan gidilecek pek ok ahane yerler olmayacak. Kulan a da, dinle. O zaman

aaya elimizde bavullarla filan, asansrle ineceiz. Herkese telefon edip hoakaln diyeceiz ve otellerden kart filan atacaz. Ben bir broda alacam, bir sr para kazanacam, ie taksilerle veya Madison Caddesi otobsleri ile gideceim, gazete okuyacam, durmadan bri oynayacam, sinemalara gidip bir sr ksa film ve haber eridi seyredeceim. O haber eritleri, of Tanrm! Hep de salak bir at yar olur, ya da kadnn teki geminin bordasnda ie krar, ya da pantolonlu bir empanze lanet bir bisiklete biner. O zaman geldiinde, hibir ey ayn kalmayacak. Ne demek istediimi hi anlamyorsun." "Evet, belki anlamyorum! Belki sen de anlamyorsun," dedi bizim Sally. Zaman getike, ikimiz de birbirimizden mthi nefret ediyorduk. Onunla akllca bir konuma yapmaya almann hibir anlam olmadn anlyordunuz. Bu konuyu atm iin de felaket pimandm. "Hadi, kalk gidelim burdan," dedim. "Dorusunu bilmek istiyorsan, beni hasta ediyorsun." Vay canna, ben byle syleyince kz nasl kplere bindi! Biliyorum, byle sylememeliydim, byle bayalamamalydm, ama felaket moralimi bozmutu. Genellikle kzlara byle kaba eyler sylemem. Vay canna, kz nasl kplere bindi! Ondan deliler gibi zr diledim, ama zrm kabul etmedi. stelik alyordu. Ki, bundan biraz korktum, evde babasna, ona, "beni hasta ediyorsun" dediimi filan syleyebilirdi. Babas sess2 sedasz trden bir herifti, benden fazla holanmyordu. Sally'ye bir gn, benim lanet bir amatac olduumu sylemi. "Ciddi sylyorum. ok zgnm," deyip durdum ona. "zgnm. zgnm. Bak bu ok gln," dedi. Hl alyor gibiydi, ve birdenbire, yle konutuum iin ok zldm. "Hadi, seni eve brakaym. Ciddi sylyorum." "Ben kendim gidebilirim, teekkr ederim. Beni eve brakmana izin vereceimi sanyorsan, deli olmalsn. mrmde hibir ocuk bana byle bir ey sylemedi." 129 Olup biten her ey, bir bakma ok glnt, bir dnrseniz. Birdenbire yapmamam gereken bir ey yaptm. Gldm. Ben bazen byle sesli sesli, salak gibi glerim ite. Yani, ben sinemada kendimin arkasnda otursaydm, bir zahmet patrty kesmemi sylerdim herhalde kendime. Kahkahayla glmem bizim Sally'yi daha da delirtti. Orada bir sre daha ondan beni affetmesini istedim, ama kabul etmedi. Durmadan bana gitmemi, onu rahat brakmam syledi. Ben de sonunda ektim gittim. erden ayakkablarm filan alp, kendi bama ktm oradan. Byle yapmamalydm, ama canma yetmiti artk.

Dorusunu isterseniz, bu konular ona neden atm bile bilmiyorum. Yani, u uzaklarda bir yerlere, Massachusetts'e Vermont'a filan gitme iini. O benimle gelmek isteseydi bile, ben onu yanmda gtrmek istemezdim herhalde. Gtrmek isteyeceim biri olamazd o. in korkun yan, ona sorduumda ciddiydim. in en korkun yan. Yemin ederim, ben deliyim. 130 Blm 18 Buz pateni pistinden ktmda karnm ackmt biraz, ben de bir bfeye gidip bir mayal stle svire peynirli bir sandvi yedim, sonra bir telefon kulbesine girdim. Bizim Ja-ne'i bir arayp eve gelip gelmediini reneyim dedim. Akam bir iim yoktu, eve geldiini renirsem, onu dans iin filan bir yere gtrrm diye dnmtm. Tantmzdan beri onunla hi dans filan etmemitim. Onu dans ederken bir kez grmtm ama. ok gzel dans ediyordu. Kulpte Drt Temmuz kutlanyordu. O zaman onu pek iyi tanmyordum, onunla kmay filan da aklmdan geirmemitim. Choate'a giden o acayip herifle, Al Pike'la kyorlard. O herifi pek tanmyordum, ama havuzun oralarda taklrd hep. Beyaz bir lasteks mayosu vard, atlamak iin hep yukarya kard. Sabahtan akama kadar o berbat yarm perende atlayn yapar dururdu. Yapabildii tek atlay buydu, o da bunu ok kyak bir ey sanyordu. Kaslan gelimiti de, beyni yoktu. Her neyse, o gece Jane onunlayd. Durumu anlayamamtm. Yemin ederim, anlayamamtm. Onunla kmaya baladktan sonra, Al Pike gibi gsterii bir herifle nasl olup da ktn sordum ona. Jane, onun gsterii olmadn syledi. Olanda aalk duygusu varm. Jane onun iin zlyormu filan. Pek numara filan da yapmyordu. Ciddiydi. Kzlarn gln yan da bu ite. Ne zaman kesinlikle rezil bir heriften -ok ters, ok kendini beenmi bir heriften filan- sz etseniz, size o herifte aalk duygusu olduunu syler. Herif belki yledir, ama bence, bu durum o 131 herifi namussuzun teki olmaktan alkoymaz. Kzlar. Ne dndklerini hi anlayamazsnz. u Roberta Walsh denen kzn oda arkadan, bir arkadama ayarlamtm. Ad Bob Robin-son'd ve ocukta gerekten aalk duygusu vard. Ailesinden filan ok utandn anlyordunuz, nk, "geliyon mu?", "gi-diyon mu?" diye konuuyorlard, pek varlkl da deillerdi. Ama ocuk yle namussuzluklar yapmazd. ok iyi bir herifti, ama Roberta Walsh'n oda arkada olan o kz ondan hi holanmad. Kz, Roberta'ya Bob'n ok kendini beenmi olduunu sylemi. Bob'n kendini

beenmi olduunu dnmesinin nedeni de; ocuun ona okulda mnazara takmnn bakan olduunu sylemesi. Byle kck bir ey yznden onu kendini beenmi sanm! Kzlarn derdi de bu zaten; bir ocuktan holanmlarsa, ne kadar namussuz bir herif olursa olsun, onda aalk duygusu olduunu sylerler, ama ocuktan holanma-mlarsa eer, ne kadar iyi bir herif olursa olsun, ya da aalk duygusu ne kadar fazla olursa olsun, kendini beenmiin teki, deyiverirler. Akll kzlar bile bunu yapyor. Neyse, bizim Jane'i yine aradm, ama telefon yant vermiyordu, ben de kapadm. Sonra, akam bulumak iin kim var kim yok diye adres defterime bakaym dedim. Tek sorun; adres defterimde yalnzca kiinin ad vard. Jane, Bay Antolini adl u adam; Elkton Hills'te retmenimdi, bir de babamn bro telefonu vard. Deftere insanlarn adlarn yazmay unutup duruyorum. Ben de ne yaptm sonunda, bizim CarL Luce'u aradm. Ben VVhooton'dan ayrldktan sonra, Luce oray bitirmiti. Benden ya bykt, ondan pek holanmyordum, ama u ok entelektel dedikleri trden bir herifti; Whooton'da yaplan zek testinde en yksek puan o almt. Benimle yemee kmak isteyebilir ve yle entelektlce bir konuma yapabiliriz diye dndm. Bazen ok aydnlatc olurdu. Ben de onu aradm. Columbia niversitesi'ne gidiyordu, ama Altm Beinci Sokan oralarda oturuyordu ve evde olacan da biliyordum. Telefona kt, bana, yemee kamayacan, ama benimle Elli Drdncdeki Wicker Bar'da bir iki imek zere saat onda buluabileceini syledi. Aramakla onu arttm sanyorum Bir kez ona, koca gtl sahtekr demitim. 132 Saat ona kadar bir sr vaktim vard, ben de ne yaptm, Radio City'ye film seyretmeye gittim. Yapabileceim en hdke ey buydu, ama sinema barn yaknandayd ve aklma yapacak baka bir ey gelmemiti. eri girdiimde, lanet sahne gsterisi sryordu. Roket-te'ler deli gibi bacak sallayp duruyorlard, yan yana dizilip kollarn birbirlerinin bellerine atm durumda. Seyirciler lgnca alklyorlard, arkamda oturan bir herif, karsna, "Bu ne biliyor musun? Sanat bu, sanat!" demez mi! Bittim herife. Ro-kette'lerin ardndan, srtnda simokin ve ayaklarnda tekerlekli patenlerle bir herif kt, balad bir yn kk masann altndan geerek kaymaya, bunu yaparken de gln bir eyler sylyordu. ok iyi bir patenci filand, ama onu seyretmekten hi holanmadm, nk sahnede paten kayan bir herif olmak iin alrken onun neler yaptn dnp durdum. Bana ok salaka bir ey gibi geldi bu. Onun ardndan da, her yl Noel'de Radio City'de yaptklar samala geldi sra. Her yerden btn o melekler filan kmaya

balad, ortalk armhlar, teberiler tayan heriflerle doldu, hepsi birlikte -binlercesi- deliler gibi "Gelin Ey Tm nananlar!" ilahisini sylemeye baladlar. ok nemli konu yani. Felaket dinsel bir ey saylyordu bu yaptklar, biliyorum, ok gzel bir ey saylyordu, ama Tanr akna, sahnenin ortalk yerinde, aktrlerin srtlarnda armhlarla dolamasnda dinsel ya da gzel bir yan gremiyorum. leri bitip de yerlerine dnmeye baladklarnda, gryordunuz, ierde hemen bir sigara yakmak iin sabrszlandklarn. Bu gsteriyi bir yl nce Sally Hayes'le birlikte seyretmitim. Bizim Sally de, ah ne gzel, ah ne gzel deyip durmutu kostmler iin filan. Bizim sa bunlar grseydi, herhalde kusard, demitim Sally/ye; yani, o ssl kostmleri filan grseydi. Sally de bana saygsz bir ateist olduumu sylemiti. sa'nn burada tek holanaca ey, orkestrada davullar alan o herif olurdu herhalde. Sekiz yamdan beri onu hep grrm sahnede. Kardeim Al-lie'yle ben, ailemizle birlikte gelmisek filan, onu daha yakndan grebilmek iin ndeki yerlere geerdik. Grdm en iyi davulcuydu. Tm gsteri boyunca ancak bir iki kez davullarn gmbrdetme ans olurdu, ama davul almad zaman, hi 133 de sklm gibi grnmezdi. Davullar gmbrdetrken nasl da gzel gzel, tatl tatl yapard bunu, yzndeki o sinirli ifadeyle Bir kez babamla birlikte Washington'a gittiimizde Allie ona bir kart atmt, ama bahse girerim, adamn eline gememitir. Adres olarak ne yazacamzdan pek emin deildik. Bu Noel zmbrts bittikten sonra, lanet film balad. yle kokmu bir filmdi ki, gzm perdeden ayramadm. Ingilizin biri anlatlyordu, ad Alec bireydi. Film savata geiyor, herif hastanede belleini filan yitiriyor. Hastaneden elinde bastonla kp ortalkta topallaya topallaya dolayor, Londra'da, ama hangi cehennemde dolatn bilmiyor. Kendisi aslnda bir dk, ama o bunu bilmiyor. Sonra, o gzel, hamarat, iten kzla karlayor otobse binerken. Kzn lanet apkas rzgrda uuyor, bizimki yakalyor apkay, daha sonra st kata kyorlar ve Charles Dickens hakknda konuuyorlar. kisinin de en beendii yazarn Dickens olduu kyor ortaya. Adamn elinde bir Oliver Twist nshas var, kzn yannda da aynsndan bir nsha kmaz m! Az kalsn kusacaktm. Neyse, annda birbirlerine k oluyorlar, yani Charles Dickens'a hayran olduklar iin filan. Adam, kzn yaynclk iini srdrmesine yardm ediyor. Kz yaynclk yapyor. Yalnz, ileri pek yolunda gitmiyor, nk kzn aabeyi sarhoun teki, paralan harcayp duruyor. Adam ok ac ekiyor, nk savata doktormu, sinirleri bozulduundan imdi ameliyat yapamyor, o da durmadan kafay ekiyor, ama olduka akaa filan bir herif.

Neyse, bizim bu Alec oturup bir kitap yazyor, kz bunu yaynlyor ve ikisi birlikte uvalla para kaldnyorlar. Tam evlenmeye hazrlanrlarken br kz, bizim Marcia, kageliyor. Marda, Alec belleini yitirmeden nce nianls imi, bir kitapda kitaplarn imzalarken Alec'i tanyor. Alec'e aslnda bir dk olduunu filan sylyor, ama Alec inanmyor ve Marcia'yla birlikte annesini ziyarete gitmek filan da istemiyor. Alec'in annesinin gzleri de kr deil miymi! Ama br kz, hamarat olan yani, Alec'i annesini grmeye yolluyor. Kz ok soylu bir biimde filan davranyor. Alec de annesine gidiyor. Ama bellei bir trl yerine gelmiyor; o iri Danimarka cinsi kpei onu grnce stne atld halde annesi parmaklaryla yzn yoklad, kkken oynad' aysn 134 ona gsterdii halde. Ama bir gn ayrlkta ocuklar kriket oynarlarken bizimki kafasna bir kriket topu yiyor. Sonra lanet bellei hemen yerine geliyor, o da gidiyor annesine. Annesi onu alnndan pyor. Daha sonra da, balyor yine dk olmaya, yaynclk ii yapan o hamarat yavruyu unutuveriyor. Size yknn gerisini anlataym, ama anlatrken kusabilirim. Konuyu size rezil edip anlattmdan deil. Zaten rezil edilecek bir yan da yoktu yani. Neyse, sonunda Alec'le hamarat yavru evleniyorlar, kzn sarho aabeyinin sinirleri dzeliyor ve Alec'in annesini ameliyat edip kadnn gzlerini ayor, sonra sarho aabeyle Marcia birbirlerinden holanyorlar. En sonunda, upuzun bir yemek masasnda oturuyorlarken birden hepsi klarn yrtar-casna glyorlar, nk bizim ri Danimarka, ardnda bir sr enikle ieriye giriyor. Herkes onu erkek filan sanmt, diye dnyorum. Ne bileyim? Tek syleyeceim ey; stnze banza kusmamak istiyorsanz sakn gitmeyin bu filme. in beni mahveden yan; yanmda oturan kadn, lanet filmin bandan sonuna kadar alad durdu. Film sahtekrlatk-a o daha da fazla alad. Kadnn felaket iyi kalpli biri olduu iin byle aladn filan dnebilirsiniz, ama ben onun yannda oturuyordum, deildi. Yannda kk bir ocuk vard ve felaket sklmt. ocuk helaya gitmek istiyordu, ama o gtrmedi ocuu. Ona, ses karmamasn, uslu durmasn syledi durdu. O kadn ancak lanet bir kurt kadar iyi kalpli olabilirdi. Sinemalarda byle sahtekrca zmbrtlara deli gibi gzya dkenlerin yzde doksan aslnda kt kalpli, aalk insanlar. aka demiyorum. Film bittikten sonra bizim Carl Luce'la buluacamz Wic-ker Bar'a doru yrmeye baladm, yrrken de sava filan dndm. Bu sava filmlerini seyrettiim zaman yle hep dnrm. Savaa gitmek zorunda kalrsam, dayanabileceimi hi sanmyorum. Gerekten dayanamam. Sizi ekip vursalar filan, o kadar da kt

saylmaz yani, ama askerde felaket uzun bir sre kalmak zorundasnz. Sorun da bu ite. Aabeyim D.B. tam drt lanet yl askerlik yapt. Savaa da katld -hem de karma Gn ilk saflardayd- ama gerekten yle sanyorum ki, savan kendisinden ok, askerlikten nefret etmitir. O zamanlar daha 135 kktm, ama izinlerde eve geliini filan hatrlyorum, tek yap. t i yatakta srtst yatmakh. Oturma odasna bile zor kard. Daha sonra, lke dna gittiinde, savarken filan vurulup murulmad, hi kimseyi vurmak zorunda da kalmam. I gucu yalnzca bir kovboy generali, makam arabasyla btn gn oraya buraya tamakm. Bir kez Allie'ye demi ki; birine ate etmek zorunda kalacak olsaym, namluyu nereye evireceim blemezmi. Orduda, ayn Nazilerdeki gibi bir sru namussuz olduunu sylemi. Hatrlyorum, Allie ona, yazar olduu iin, savata yazacak bir sr ey grmesinin bir bakma iyi olup olmadn sormutu. Aabeyim de, Allie'ye beyzbol eldivenim getirmesini sylemiti, sonra da en iyi sava airinin hangisi olduunu sormutu, Rupert Brooke mu, Emily Dickinson m diye. Allie, Emily Dickinson, demiti. Ben bu konuda pek bir ey bilmiyorum, nk pek fazla iir okumam, ama ok iyi biliyorum ki, askere gidip de orada Ackley gibi, Stradlater gibi, u bizim Mauri-ce gibi bir yn herifle hep bir arada olup onlarla uygun adm yrmek zorunda filan kalsaydm deli olurdum herhalde. Bir zamanlar izcilik yapmtm bir hafta kadar, nmdeki herifin ensesine bakmaya bile dayanamamtm. Yemin ederim ki, bundan sonra yeni bir sava karsa, beni infaz mangasnn karsna diksinler, daha iyi. Hi kar kmazdm. D.B.'nin anlayamadm yan da bu zaten; savatan bu kadar nefret ettii halde, kalkt bana Silahlara Veda denen kitab verdi okumam iin. Felaket iyi bir kitapm. Anlamadm ey de bu, iyi bir herif sanlan o Yzba Henry adl herif var o kitapta. Hi anlamyorum, D.B. bu kadar askerlikten nefret edip de, nasl hl byle sahtekr bir kitab beenip, nasl hl Ring Landner'in kitabn, bir de o ok beendii Muhteem Gatsby'yi sevebiliyor. Bunu sylediim zaman, D.B. fena kzd bana, daha kk olduumu, bunlar takdir edebilecek yaa daha gelmediimi syledi, ama ben ayn fikirde deilim. Ring Landner'i ve Muhteem Gatsby'yi filan beendiimi syledim ona. Beenmitim de zaten. Muhteem Gatsby'yi mthi beenmitim. Bizim Gatsby. Bizim ehlikeyf Gatsby. Bitmitim o kitaba. Her neyse, atom bombasn, kefettiklerine ok memnunum bir bakma. Yeni bir sava olursa, gider bombann tepesine otururum. Bunun iin gnll giderim, yemin ediyorum 136

Blm 19 Belki New York'lu olmayabilirsiniz, syleyeyim; Wicker Bar, u atafatl Seton Oteli'ndeki bar oluyor. Eskiden epey sk giderdim, imdi pek gitmiyorum. Zamanla ayam kestim oradan. ok sofistike insanlarn gittii bir yer saylyor, sahtekrlarn hepsi orda boy gsteriyor. Tna ve Janine, u iki Fransz yavru, her gece yaklak kez kp piyano eliinde ark sylyorlar. Biri piyano alyor -kesinlikle berbat- br de ark sylyor, arklarn ou ya ak sak, ya da Franszca. ark syleyen yavru, bizim Janine, arkya balamadan nce mutlaka mikrofonda fsltyla bir eyler syler. "Ve, imdi de, sizlere Vule Vu Fransey havas sunuyoruz. arkmz New York gibi byk bir kente gelen, kck bir Fransz kz anlatyor. Bro-oklyn'li kck bir delikanlya k oluyor. Umarz, seversi- , niz." Bizim Janine, bu fsldama ve acayip irinlik havalar basmas bittikten sonra, yar ngilizce, yar Franszca salak bir arkya balar ve salondaki btn sahtekrlar sevinten lgna dnerler. Orada yeterli bir sre kalp da btn o sahtekrlarn nasl alk tuttuunu bir duysanz, bu dnyada yaayan herkesten nefret edersiniz, yemin ederim. Barmen de rezil herifin tekiydi. Acayip kasntyd. nemli biri, ya da nl filan deilseniz, konumazd bile sizinle. Ama bir de nemli biri veya nl filansanz, herif daha da iren olurdu. Suratnda o kyak glmsemesiyle, sanki onu yakndan tandnzda ne mthi bir herif olduunu anlayacakmnz havalarnda, kalkar size, "Ev-veet! Connecticut nasl?" veya "Florida nasl?" derdi. Felaket 137 bir yerdi, saka demiyorum. Zamanla oradan btnyle kesmitim ayam. eri girdiimde vakit daha erkendi. Gittim bara oturdum -epey kalabalkt- ve bizim Luce gelmeden bir iki viski soda smarladm. ki smarlarken ayakta durdum ki, boyumun ne kadar uzun olduunu grsnler ve beni lanet bir kk sanmasnlar. Sonra ortalktaki sahtekrlara bir gz gezdirdim. Yan ta-rafmdaki bir herif getirdii yavruyu acayip tavlyordu. Kza, ellerinin ok aristokrat olduunu sylyordu. Bittim buna. Ba-rn br ucu homolarla doluydu. Pek homo grnl deillerdi -yani, salar pek yle uzun filan deildi- ama homo olduklarn anlyordunuz. Sonunda bizim Luce geldi. Bizim Luce. Ne heriftir ama. Whooton'dayken benim renci Rehberimdi. Ama, tek yapt ey, geceleri odasnda bir sr herife ge saatlere kadar seks zerine sylev ekmekti. Seks zerine epey bilgisi vard, zellikle sapklar hakknda filan. Bize hep, koyunlarla i eviren herifleri, apkalarnn iine kadn donu dikip balarnda o apkalarla ortalkta dolaan herifleri anlatrd.

Homolar. Sevicileri. Bizim Luce, Amerika'da yaayan her homoyu, her seviciyi bilirdi. Birinin herhangi birinin- adn sylemeniz yeterdi, bizim Luce size hemen onun homo olup olmadn sylerdi. Bazen, homo veya sevici olduunu syledii kiilerin, film yldzlarnn filan, yle olduklarna inanamazdnz. Bazlar evli bile olurdu, Tanr akna. Durmadan ona, "Yani imdi, Joe Blow da m homo? Joe Blow? Hep gangster ve kovboy rollerine kan o iriyar, sert herif yani?" derdiniz. Bizim Luce da size, "Kesinlikle," derdi. Hep, "Kesinlikle," derdi zaten. Herifin evli olup olmamas fark etmezmi. Derdi ki, dnyadaki evli erkeklerinin yans homoymu, ama kendileri bile yle olduklarn bilmezlermi. Eer eiliminiz filan varsa, bir gece iinde homo olabilirmisiniz. Felaket korkuturdu bizi. Homo olacak mym acaba diye dertlenir dururdum. Bizim Luce'un tuhaf bir yan vard; ben asl onun homo olduunu dnrdm. Koridorda giderken, "unun lsne bir bak," der, arkanza parmak atard. Kenefteyken de, o lanet kenefin kapsn ak tutar, siz diinizi fralarken filan da, sizinle konuurdu. Btn bunlar biraz homo ileri gibi geliyor bana. 138 Gerekten. Epeyce gerek homo grdm, okulda filan, onlar da hep byle eyler yaparlard, Luce'tan hep byle kukulanmamn nedeni de bu zaten. Ama ok zeki bir heriftir. Gerekten ok zekidir. Sizi grnce merhaba filan demezdi. Barda yanma gelip oturur oturmaz, ilk sz ancak birka dakika kalabileceini sylemek oldu. Bir kzla buluacakm. Kendisi iin sek bir martini syledi. Barmene iyice sek yapmasn syledi, zeytinsiz olacakm. "Bana bak, sana bir homo buldum," dedim ona. "Barn br ucunda. Dur, hemen bakma. Onu sana ayrdm." "ok komiksin," dedi. "Hep ayn Caulfield. Sen ne zaman byyeceksin?" Cann fena skmtm. Gerekten kzdrmtm herifi. Ama, houma da gitti kzmas. Bu Luce, beni baya elendirir-di yani. "Seks hayatn nasl?" diye sordum ona. Kendisine byle eyler sormanzdan nefret ederdi. "Rahatlasana," dedi."Yaslan arkana, rahatla. Tanr akna." "Ben rahatm," dedim. "Columbia niversitesi nasl? Seviyor musun?" "Kesinlikle seviyorum. Sevmeseydim gitmezdim, deil mi?" dedi. Bazen pek skc olurdu. "Ne zerine yapyorsun tezini?" diye sordum ona. "Sapklar zerine mi?" aka yapyordum ona yalnzca. "Sen ne yapmaya alyorsun -komiklik mi?" "Hayr, yalnzca aka yapyorum," dedim. "Bak, dinle Luce. Sen entelektel bir herifsin. nerilerine ihtiyacm var. ok felaket bir

durum-" Homurdanarak bana, "Dinle beni, Caulfield. Burada oturup, yle sakin sakin, huzur inde bir iki alp, sakin sakin, huzur iinde bir eyler konu-" "Tamam, tamam," dedim. "Rahatla." Benimle ciddi olarak hibir ey tartmak istemediini anlyordunuz. Bu entelektel heriflerin derdi de bu zaten. Eer canlar istemiyorsa, ciddi olarak hibir ey tartmak istemez bunlar. Ben de ne yaptm, onunla genel konularda konutum. Sonra, "Grgr gemiyo139 rum, seks hayatn nasl?" diye sordum ona. "Whooton dayken ktn ayn yavruyla msn hl? Hani u felaket-"Aman, aman. Onunla deilim," dedi. "Nasl olur? Ne oldu ki?" "En kk bir fikrim yok. Bildiim tek ey, sen sordun diye sylyorum, herhalde u sralar New Hampshire Orospusu olarak taklyor." "Ne ayp. Kz seni koynuna alacak kadar cmert davran-dysa, ondan byle sz etmemen gerekir, en azndan." "Of Tanrm!" dedi bizim Luce. "Bu, tipik bir Caulfield konumasna dnecek herhalde. yle mi? Hemen bilmek istiyorum." "Hayr," dedim, "ama yine de ayp bu yaptn. Kz sana bu kadar yakn, bu kadar cmert" "Mecbur muyuz yani, bu korkun fikri kabullenmeye imdi, ha?" Bir ey demedim. Susmazsam, kalkp gider, diye korkuyordum biraz. Ben de ne yaptm, bir iki daha smarladm. Kendimi kokmu bir sarho gibi hissetmeye balamtm. "imdi kiminle kyorsun?" diye sordum ona. "Anlatmak ister misin?" "Sen tanmazsn." "yi de, kim? Belki tanyorumdur?" "Kz kyde yayor. Heykeltra. Bilmek istiyorsan eer." "yle mi? Grgr gemiyorsun ya? Ka yanda?" "Ona hi sormadm ki, Tanr akna." "Tamam da, ka yanda?" "Krka yakn, diyebiliriz," dedi bizim Luce. "Krka m yakn! yle mi? ylesinden mi holanyorsun?" diye sordum ona. "O yatakilerden mi holanyorsun?" Sormann nedeni; seks hakknda filan bir eyler biliyordu. Tandklarm arasnda bu ileri bilen birka heriften biriydi Daha on drt yandayken, Nantucket' te bkirlikten kurtulmutu. Gerekten. "Olgun insanlardan holanyorum, sormak istediin buysa eer. Kesinlikle." "yle mi? Neden ama? aka etmiyorum.Daha iyi mi seks filan yapyorlar?" 140

"Dinle beni. unu iyice akla kavuturalm. Bu gece o tipik Caulfield sorularn yantlamay reddediyorum. Sen ne zaman byyp adam olacaksn, ha?" Bir sre hi konumadm. Bir sre kestim konumay. Sonra, bizim Luce bir martini daha smarlad ve barmene daha da sek yapmasn syledi. "Baksana. Ne zamandr kyorsun onunla, yani u heykel-tra yavruyla?" diye sordum ona. ok merak ediyordum. "Onunla Whooton'dayken de mi taklyordun?" "Pek deil. Bu lkeye daha birka ay nce geldi." "yle mi? Nereli?" "anghay'l." "Grgr geme! Kz inli, yle mi?" "E tabii, yani." "Neden ki? ok merak ettim; gerekten." "Ben Dou felsefesini, Bat'nnkinden daha doyurucu buluyorum. Sordun diye sylyorum." "yle mi? 'Felsefe' diye ne demek istiyorsun? Seks filan m yani? Bu iler in'de daha m iyi? Ne demek istiyorsun?" "lle de in mi dedik sana, Tanr akna. Dou dedim, Dou, Bu anlamsz konumay srdrecek miyiz?" "Bak, dinle, ben ciddiyim," dedim. "Grgr gemiyorum. Douda bu iler neden daha iyi?" "Bu ok uzun bir konu. Tanr akna," dedi bizim Luce. "Onlar seksi hem maddi hem de manevi bir yaant olarak gryorlar. Eer benim-" "Bak, ben de yle gryorum. Ben de bu ii, nasl diyorsun -maddi ve manevi bir yaant- olarak gryorum. Gerekten. Ama, bu ii kiminle yaptma bal tabii. Eer hi tanmadm biri ile yapyor-" "Barma, Tann akna, Caulfield. Barmadan duramyor-san, keselim bitsin bu-" "Tamam, ama bir dinle beni," dedim. Heyecanlanyor ve biraz da bararak konuuyordum. Heyecanlandm zamanlar byle biraz yksek sesle konuurum. "Ben de bunu diyorum," dedim. "Biliyorum, bu iin maddi ve manevi, hatta sa-' natsal filan yanlar var. Ama benim demek istediim, ylesini 141 herkesle yapamazsn; oynatn bir kzla bile. Yapabilir misin?" "Keselim artk," dedi bizim Luce. "Sakncas yoksa, ha?" 'Tamam, ama dinle beni. Bu inli yavruyla seni ele alalm. Sizin bu birlikteliinizin iyi bir yan var m?" "Kes artk, dedim sana." Biraz fazla burnumu sokmutum herifin zel ilerine. Bunun

farkndaydm. Ama bu konu, Luce'u rahatsz eden eylerden biriydi. Whooton'dayken, sizin banza gelen en kiisel eyleri bile anlattrrd size, ama siz ona kendisi hakknda soru sormaya balarsanz, buna ok kzard. Bu entelektel dedikleri herifler, her ey denetimleri altnda deilse, entelektl bir konumadan hi holanmyorlar. Onlar sustular m, sizin de susmanz istiyorlar, onlar odalarna gitmek istediler mi, siz de kalkp odanza girmelisiniz. Whooton'dayken, bizim bu Luce millete seks zerine sylev ekip gittikten sonra, ardndan bir sre daha oturup ocuklarla gevezelik etmemize bozulurdu; bozulduunu anlardnz. Birinin odasnda ocuklarla oturduumuz zaman, herkesin birlikte kalkp odalarna dalmalarn, o en byk olmay sona erdirdikten sonra, sizin de enenizi kapamanz isterdi. En korktuu ey, birinin ondan daha akllca bir ey syleyecek olmasyd. Buna ok glerdim, ok. "Belki de in'e giderim," dedim. "Seks hayatm berbat benim." 'Tabii. Kafan olgunlamam ki senin." "Gerekten de yle. Biliyorum," dedim. "Benim derdim ne, biliyor musun? Ben fazla holanmadm bir kza gerekten heyecan duyamyorum; yani, gerek bir heyecan. Yani, ondan ok holanmam gerek. Holanmyorsam, ona kar isteimi filan yitiriyorum. Vay canna, bu, benim seks hayatm dayanlmaz hale getiriyor! Benim seks hayatm kokumu." 'Tabii yle olur, Tanr akna. Seni en son grdmde neye ihtiyacn olduunu sylemitim." "Yani, psikanaliste filan gitmemi mi diyorsun?" dedim. Bana o zaman byle sylemiti. Babas psikanalistlik filan yapyordu. 142 "Sen bilirsin, Tanr akna. Ne yapp ne edecein, senin bilecein bir i." Bir sre hibir ey sylemedim. Dnyordum. "Diyelim ki, babana gittim, kendimi ona analiz ettirdim," dedim. "Bana ne yapacak ki? Yani, ne yapacak?" "Sana hibir lanetlik yapaca yok. Yalnzca konuacak seninle, sen de onunla konuacaksn, Tanr akna. Yalnzca, zihinsel yapnn farkna varmana yardmc olacak." "Neyin farkna varmama?" "Zihinsel yapnn. Zihnin belirli bir dzende- Dinle beni. Burda psikanalize giri kursu amadk yani. ok merak ettiy-sen, aarsn telefonu, bir randevu alrsn. Etmediysen, bo ver. Baka bir ey diyemem, akas." Elimi omzuna koydum. Vay canna, ok elendirmiti beni! "Sen gerek bir dost canls pisin," dedim ona. "Bunu biliyor musun?" Kolundaki saate bakyordu. "Ben tyeyim," dedi ve kalkt. "Seni grdme sevindim." Barmeni ard ve hesabn istedi.

"Hey," dedim, bizim Luce svmadan. "Baban seni hi analiz etti mi?" "Beni mi? Niin soruyorsun?" "Yok bir nedeni. Etti mi yani? Etti mi?" 'Tam olarak deil. Bir noktaya kadar, kendimi ayarlamam iin bana yardma oldu, ama daha tede bir analiz gerekmedi. Niin soruyorsun?" "Yok bir nedeni. Yalnzca merak ettim." ' "Peki. Kendine iyi bak," dedi. Bahi brakyor ve gitmeye hazrlanyordu. "Bir iki daha al," dedim ona. "Ltfen. Felaket yalnzm. Grgr gemiyorum." Kalamayacan syledi. Artk ok gemi. kt gitti. Bizim Luce adam hasta ederdi, ama kesinlikle iyi bir szck daarcna sahipti. VVhooton'dayken, szck daarc en geni renci oydu. Bizi test etmilerdi. 143 Blm 20 Orada oturmu, kafay buluyor ve Tina ve Janine'i bekliyordum, ne zrvalk yapacaklarsa, kp yapsnlar diye, ama kmyorlard. Salar dalgal, homo grnl bir herif kt, piyano almaya balad. Sonra, u yeni yavru, Valencia kt ve ark syledi. Pek iyi deildi, ama bizim Tina ve Janine'den daha iyiydi. Piyano, barda oturduum yerin dibindeydi, yani bizim Valencia resmen yanbamda duruyordu. Ona hafiften kesik attm, ama beni grmezden geldi. Herhalde byle eyler yapmamam gerekirdi, ama iyiden iyiye kafay buluyordum. Program bitince, daha onu bir iki imek iin yanma davet etme frsat bile bulamadan, kz salondan hemen svt, ben de ef garsonu ardm. Ondan, bizim Valencia benimle bir iki almak ister mi diye sormasn istedim. Soracan syledi, ama herhalde mesajm kza iletmemitir bile. nsanlar mesajnz hi kimseye iletmiyorlar. Vay canna, saat biri geiyordu, o lanet barda ben hl oturuyor ve manyak gibi kafay buluyordum! Baktm eyi bile zor grebiliyordum. Ama elimden geldii kadar, bir rezalet karmamaya dikkat ediyordum. Gze batmak filan istemiyordum veya yamn sorulmasn. Ama, vay canna, baktm eyi bile zor gryordum! Gerekten sarho olduum zaman hep yaptm gibi, yine baladm kendi kendime, karnmdan vuruldum diye samalamaya. Barda karnndan vurulmu olan yegne herif bendim. Kanm ortala akmasn diye, elimi ceketimin altndan mideme bastryordum. Yaral olduumu hi kimse 144 bilmesin istiyordum. Yaral bir orospu ocuu olduumu hi belli

etmiyordum. Sonunda, canm bizim jane'e telefon etmek istedi, eve gelmi mi, renmek istiyordum. Ben de hesab filan dedim, bardan ktm, telefonlarn bulunduu yere gittim. Durmadan elimi ceketin altndan karnma bastryor, kan akmasn nlemeye alyordum. Vay canna, nasl da sarho olmutum! Ama, telefon kulbesine girince, bizim Jane'i aramak iin pek havaya giremedim. Sanrm, ok sarhotum. Ben de ne yaptm, bizim Sally Hayes'in numarasn evirdim. Numaray doru olarak evirene kadar, belki yirmi kez denedim. Vay canna, kr gibiydim! Lanet telefonu biri anca, "Alo," dedim. Biraz haykrdm herhalde, ok sarhotum. "Kimsiniz?" dedi ok souk bir kadn sesi. "Benim. Holden Caulfield. Sally'yle konumak istiyorum, ltfen." "Sally uyuyor. Ben Sally'nin bykannesiyim. Niin bu saate aryorsun, Holden? Saat ka, biliyor musun?" "Evet. Sally'yle konuacam. ok nemli. Kaldrn." "Sally uyuyor, delikanl. Yann ara. yi geceler." "Kaldrn. Hey, onu kaldrn. Hadi." Daha sonra, telefondan baka bir ses geldi. "Holden, benim." Bizim Sally'ydi. "Yine ne oldu?" "Sally? Sen misin?" "Evet; barp durma. Sarho musun?" "Evet. Dinle. Dinle, hey. Ylbanda size geleceim. Tamam m? Lanet aac ssleriz. Tamam m, hey Sally?" "Evet. Sen sarhosun. Hadi yat artk. Nerdesin? Yannda kim var?" "Sally? Aac ssleyeceiz, tamam m? Tamam m, hey?" "Evet. Hadi yat artk. Nerdesin? Yannda kim var?" "Kimse yok. Ben varm, ben, bir de kendim." Vay canna, nasl da sarhotum! "Rocky'nin etesi beni sktrd. Bunu biliyor musun? Biliyor musun dedim sana, Sally?" "Seni duyamyorum. Yat artk hadi. Kapatyorum. Beni yarn ara." 145 "Hey Sally! Aacn ssleyeceiz mi? Geleyim mi? Ha?" "Evet. yi geceler. Evine git, yat artk." Ve telefonu yzme kapad. "yi geceler. yi geceler, Sally yavrum. Sally tatlm sevgi-lim," dedim. Ne kadar sarho oduumu siz anlayn artk. Sonra telefonu kapadm. Biriyle gezmeden daha yeni dnmtr diye dndm. Onu, o Andover'l zprla birlikte Lunt'lu filan bir yerlerde taklrken dledim. Hepsi lanet bir aydanln evresinde kafa yapyorlar ve birbirlerine incelikli zrvalklardan bahsederek ekici ve sahtekr havalara giriyorlard. Keke ona hi telefon etseydim diye geirdim iimden. Sarho olduum zaman lgna dnyorum. Lanet telefon kulbesinin iinde epeyce uzun bir sre kaldm. Telefona tutunuyordum, bylece szmayacaktm hesapa. Kendimi

ahane hissediyordum, dorusunu isterseniz. Sonunda, kulbeden ktm ve erkekler tuvaletine gittim, geri zekllar gibi sendeleyerek. Lavabolardan birini souk suyla doldurdum. Sonra kafam suya daldrdm, kulaklarma kadar. Kurulanmaya filan da bo verdim. Salak kafamdan sular sza sza, gittim, pencerenin kenarndaki kaloriferin stne oturdum. Kalorifer scackt. Kendimi ok iyi hissettim, nk acayip titriyordum. Tuhaf bir ey, ama sarho olunca byle acayip titriyorum. Yapacak bir iim yoktu, ben de kaloriferin stnde oturup, yerdeki kk beyaz kareleri saymaya baladm. yi slanmtm ama. Boynumdan seller gibi sular akyordu, yakam, boyun-bam fr fr olmutu, ama umurumda deildi. Biraz sonra, bizim Valencia ark sylerken ona piyano alan, salar ok dalgal olan o homo klkl herif geldi, altn sars zlflerini taramaya balad. Herif taranrken biraz konutuk, ama pek arkada canls biri saylmazd. "Hey! Bara dnnce u Valencia denen yavruyu grecek misin?" diye sordum ona. "Byk bir olaslkla," dedi. Ne de akacyd namussuz herif. Hep de karma byle namussuzlar kar zaten. "Baksana. Ona benden selam syle. O lanet garson ona mesajm iletmi mi, bir sorar msn?" 146 "Sen niye evine gitmiyorsun, ahbap? Hem, sen ka yandasn?" "Seksen alt. Dinle. Ona benden selam syle, tamam m?" "Sen niye evine gitmiyorsun, ahbap?" "Sen beni bo ver. Vay canna! Lanet piyanoyu mthi alyorsun." dedim ona. Ya ekiyordum herife. Piyano alarken ortal kokutuyordu, dorusunu isterseniz. "Radyoda kmalsn," dedim. "Hele senin gibi yakkl bir arkada. u lanet altn sars zlflerin. Menajerin var m senin?" "Evine git, ahbap, adam gibi. Git evine, zbar yat." "Evim yok gidecek. Grgr gemiyorum; menajer ister misin?" Bana yant vermedi. Dar kt. San tarayp outurma-s bitti ve ekti gitti. Stradlater gibi. Tm bu yakkl herifler hep ayn. Lanet salarn taramalar biter bitmez, hemen yannzdan svyorlar. Kaloriferden indim. Vestiyere giderken alyordum. Sanrm, kendimi felaket morali bozuk ve yalnz hissediyordum, o yzden. Vestiyere gittiimde lanet fii bulamadm. Vestiyerde ok iyi bir kz vard. Yine de verdi paltomu. Ve "Little Shirley Beans" plm; onu hl yanmda dolatryordum. Byle iyi biri olduu iin ona bir dolar bahi verdim, ama almad. Bana eve gidip yatmam syleyip duruyordu. i bittikten sonra kalm diye uratm, ama istemedi. Annem yandaym, yle dedi. Ona kr salarm gsterip yamn krk iki olduunu syledim; grgr geiyordum

yine. Ama kz ok iyiydi. Ona lanet krmz ava apkam gsterdim, houna gitti. Dar kmadan nce giydirdi bana apkay, nk sam baya slakt. ok iyi bir kzd. Dan ktmda artk kendimi pek de sarho gibi hissetmiyordum, ama hava iyice souyordu yine, dilerim felaket ta-krdyordu. Dilerimin takrdamasn durduramyordum. Ma-dison Caddesi'ne yrdm, orada otobs beklemeye baladm, artk pek az param kalmt ve taksilere binmekten filan kanmam gerekiyordu. Ama canm lanet bir otobse binmek de istemiyordu. Ayrca, nereye gideceimi bile bilmiyordum. Ben de ne yaptm, parka doru yrmeye baladm. O kk gln ki147 ysna gideyim dedim. rdekler ne halt kartryorlar, oradalar m, deiller mi diye bir bakacaktm. Park pek uzakta saylmazd, gidecek belirli bir yerim de yoktu -gece nerede kalacam bile bilmiyordum daha- ben de parka gittim. Uykum filan da yoktu. Felaket hznlydm. Daha yeni parka varmtm ki, korkun bir ey oldu. Bizim Phoebe'nin pln drdm. Belki elli para oldu. Byk bir zarfn iindeydi, ama yine de krld. Alamak zereydim, kendimi korkun kt hissettim, ama ne yaptm, paralan zarftan kardm ve paltomun cebine soktum. Artk bir ie yarayacaklar filan yoktu, ama atmak da istemedim. Sonra, parka girdim. Vay canna, park nasl da karanlkt! mrm New York'ta geti, Central Park' avucumun ii gibi bilirim, nk kkken burada tekerlekli patenle kayar, bisiklete binerdim hep, ama o gece u yapay gl bulmaya alrken korkun zorlandm. Nerede olduunu biliyordum -Gney Central Park'm oralarda bir yerlerdeydi- ama yine de bulamyordum. Sandmdan daha sarhotum herhalde. Yrdm de yrdm, ortalk daha da karanlk oluyor ve rknleiyor da rknleiyordu. Parkta bulunduum srece tek bir kiiye bile rastlamadm. Buna memnunum. Elimden gelse, bir admda bir mil atlamak isterdim. En sonunda gl buldum. Ne olmutu gle; biraz donmu, biraz donmamt. Ama ortalkta rdek filan grmedim. Lanet gln evresinde yrdm -bir yerinde, az kalsn suya batyordum- ama tek bir rdek bile grmedim. Eer oralardaysalar, suyun kysnda, imlerin yaknnda filan uyuyorlardr diye dnmtm. Neredeler bunlar, bir bakaym derken az kalsn gle dyordum. Ama rdek filan bulamadm. Sonunda, gidip o kanepeye oturdum, kanepenin bulunduu yer pek yle felaket karanlk deildi. Vay canna, acayip titriyordum, ensemdeki salarn arasnda, bamda ava apkam olduu halde, kk buz paralan vard! Buna ok zldm. Herhalde zatrreye tutulur, lrm diye dndm. Cenaze trenime filan gelen

milyonlarca zpr dledim. Detroit'ten bykbabam gelirdi, onunla lanet bir otobse binip gittiinizde sokaklar sayard, sonra teyzelerim, halalarm -onlardan 148 yaklak elli tane var- ve btn o rezil kuzenlerim. Nasl da rezil bir ete toplanrd. Allie ldnde hepsi lanet bir budala srs halinde cenazeye gelmilerdi. Teyzelerimden az le gibi kokan salak bir tanesinin durmadan, Allie'nin nasl da huzur iinde yattn syleyip durduunu, D.B. anlatmt bana. Ben yannda deildim. O srada hl hastanedeydim. Elimi sakatlaynca filan o hastaneye yatmak zorunda kalmtm. Her neyse ite, salarmda tkr tkr buzlarla, zatrreye yakalanp leceim diye zlp duruyordum. Anneme babama felaket acdm. zellikle anneme, nk kardeim Allie'nin zntsnden hl kurtulamamt. Onu gzmn nne getirip durdum; elbiselerimi, spor malzemelerimi ne yapacan bilemeyecekti. in tek iyi yan, annem bizim Phoebe'yi lanet cenaze trenine getirmezdi, daha kk olduu iin. in tek iyi yan buydu. Sonra milletin beni bir mezara tktklarn filan dndm, mezarta-nda adm filan yazlyd. epeevre lm heriflerle sarlm bir durumda. Vay canna, ldnzde iiniz gerekten bitik yani! Ah nerede o gnler, gerekten ldm zaman, yle akl banda biri kp beni denize filan atverse, ne iyi olurdu. Ne yaparlarsa yapsnlar da, beni lanet bir mezara tkmasnlar. Pazar gnleri millet gelip karnnzn stne bir sr iek filan koyacak, daha bir sr zrvalk. ldkten sonra iei kim ne yapsn? Yani. Havann gzel olduu zamanlar annem babam Allie'nin mezarn ziyarete edip bir sr iek filan brakrlar. Bir iki kez ben de gittim onlarla, ama kestim sonra gitmeyi. Her eyden nce, onu o lgn mezarlkta grmekten hi holanmyorum. lm heriflerle, mezartalaryla filan evrili bir halde. Hava g-neliyse durum pek de kt saylmazd, ama iki kez -tam ki kez-biz mezarlktayken yamur balad. Korkuntu. Yamur yayordu ocuun bandaki mezartana, karnnn stndeki imlere. Her yer srlsklam olmutu. Mezarl ziyarete gelen herkes deli gibi arabalarna komaya balad. te bunu grnce deliri-yordum neredeyse. Btn ziyaretiler arabalarna atlayp, radyolarn aabilirler, yemee bir yerlere gidebilirlerdi; Allie dndaki herkes. Buna dayanamamtm. Yalnzca bedeni filan mezarlktayd, ruhu Cennete gitmiti, biliyordum btn bu zrvala149 r, ama yine de dayanamyordum. Keke orada olmasayd diyordum. Onu hi tanmadnz. Onu tansaydmz, ne demek

istediimi anlardnz. Hava gneliyse durum pek o kadar kt saylmaz, ama gne de yalnzca can stedii zaman kyor ortaya. Bir sre sonra, aklmdan zatrreye yakalanmay filan atmak iin, cebimden param kanp, bir sokak lmbasnn berbat nda saymaya altm. Yalnzca madeni dolar, be eyrek ve bir de on sentim kalmt geriye; vay canna, Pencey'den ay-rldktan sonra bir servet harcamtm! Sonra, ne yaptm, gittim gln kysna, donmam yanna doru eyreklerle on senti kaydrr gibi frlattm. Bunu neden yaptm bilmiyorum, ama yaptm ite. Sanrm, bylece zatrre olup lmeyi filan aklmdan atacam dnm olmalym. Ama, yine de aklmdan atamadm bunlar. Baladm, ben zatrreye yakalanp lnce bizim Phoebe neler hisseder diye dnmeye. Bunlar dnmek ocuka bir eydi, ama dnmekten kendimi alamyordum. Byle bir ey olursa eer, kendisini ok kt hissedecekti. Beni ok sever. Yani, bana epey dkndr. Her neyse, bunu aklmdan atamyordum, sonunda dndm, eve gizlice girip onu grmem iyi olacakt, lrsem filan yani. Yanmda anahtarm filan vard, sessizce eve girer ve Phoebe'yle biraz ene alardm. Beni tek dndren ey, dairenin giri kapsyd. Acayip gcrdard. Apartman epey eskiydi, kapcmz da tembel herifin tekiydi, her ey gar gr terdi. Eve girerken annem babam beni duyarlarsa diye korkuyordum. Ama ne olursa olsun, bir denemeye karar verdim. Bylece, parktan defolup ktm, eve gittim. Tm yolu yrdm. Pek uzak deildi zaten, yorgun da deildim, hem artk kendimi sarho bile hissetmiyordum. Yalnzca, hava ok souktu ve ortalkta kimseler yoktu. 150 Blm 21 Yllardr iim hi bu kadar rast gitmemiti; eve vardmda, her zamanki asansorc Pete yoktu ortalkta. Asansrc, daha nce hi grmediim yeni bir herifti. Anneme babama yakalanmazsam, girer, Phoebe'ye bir merhaba der, buradan svrdm, kimsenin de geldiimden gittiimden haberi olmazd. Talihim yaver gidiyordu. in daha da iyi yan; bu yeni asansrc biraz safa birine benziyordu. ok rahat bir ses tonuyla ona beni Dickstein'lere karmasn syledim. Dickstein'ler bizim katta, kar dairede oturuyorlard. Sonra bamdan ava apkam kardm, kuku verici filan grnmeyeyim diye ve sanki felaket acelem varm havalarnda asansre girdim. Asansrn kaplarn filan kapad, tam beni yukar karmaya hazrlanyordu ki, birden dnd ve, "Evde yoklar. On drdnc kattaki partiye ktlar," dedi.

"Olsun," dedim. "Onlar beklemem gerek. Kuzenleri oluyorum." Bana salaka, kukuyla bakt. "Girite beklesen iyi olur, ahbap," dedi. "ok isterdim; Gerekten isterdim," dedim. "Ama baca-rn belirli bir biimde uzatmam gerekiyor. Sanrm, kaplarnn nndeki sandalyede otursam ok iyi olacak." Ne cehennemden sz ettiimi anlamamt, yalnzca bir "Aa," dedi ve beni yukar kard. ler hi de fena gitmiyordu, vay canna! Ne gln eydi. Anlamadklar bireyler sylediniz mi, millet ne isterseniz yapyor byle. 151 Bizim katta indim asansrden, baladm Dickstein'lerin tarafna doru -sahtekrlar gibi topallayarak- yrmeye. Sonra, asansr kaplarnn kapandn duyar duymaz dnp bizim kapya yneldim. Baya iyiydim. Artk sarholuk filan bile hissetmiyordum. Sonra, anahtarm kardm ve felaket sessiz bir biimde kapy atm. Sonra, ok ok dikkatli, ieri girip kapy atm. Aslnda hrsz filan olmalymm ben. Giri felaket karanlkt ve tabii da yakmadm. Bir eye arpp patrt karmamak iin ok dikkatli olmalydm. Ama artk evde olduumu kesinlikle biliyordum. Bizim evin giriindeki o tuhaf koku, baka hibir yerinkine benzemez. Ne cehennem olduunu ben de bilmiyorum. Karnabahar kokusu da deil, parfm kokusu da -ne cehennem olduunu ben de bilmiyorum- ama o kokuyu alnca evde olduunuzu anlyorsunuz. Paltomu karmaya giritim, ama giriteki o dolapta ynla ask vard ve kapsn atnz anda lgnlar gibi takrdamaya balarlard, ben de paltomu karmadm. Sonra, bizim Pho-ebe'nin odasna doru, ok ok yava yrdm. Biliyordum, hizmeti beni duymazd, yalnzca bir kula salamd. Bir zamanlar anlatmt bana, olan kardei kulana bir saman p sokup kulak zarn delmiti. Baya sard yani. Ama annemle babam, zellikle de annemin kulaklar lanet tazlar gibidir. Ben de, onlarn kapsnn nnden ok ok yumuak admlarla getim. Soluk bile almadm, Tanr akna. Babamn kafasna sandalyeyle bile vursanz uyanmaz, ama annem, Sibirya'da ksr-seniz, sizi duyar. Felaket sinirlidir. Geceleri vaktin yarsn kalkp sigara imekle geirir. Ancak bir saat sonra filan bizim Phoebe'nin odasna varabildim. Ama odasnda yoktu. Bunu unutmutum. D.B. Holly-wood'dayken filan, Phoebe onun odasnda uyur hep. Evdeki en byk oda olduu iin seviyormu oray. Ayrca, odada D.B.'nin Philadelphia'da alkolik bir kadndan satn ald koskocaman lgn bir yaz masasyla, on mil geniliinde ve on mil uzunluunda dev bir yatak vard. Yata nereden aldn bilmiyorum. Her neyse, D.B. evde yokken Phoebe o odada yatmaktan ok holanyor,

aabeyim de kalmasna izin veriyordu. Phoebe'yi o lgn yaz masasnda dev filan yaparken grmeli152 siniz- Masa da, neredeyse yatak kadar byk. Masaya baknca, phoebe oturmu dev filan yapyorsa, onu zor fark ediyorsunuz. Kendi odasn ok kk bulduu iin hi sevmiyormu, yle diyor. Yaylmay seviyormu. Bitiyorum buna. Bizim Phoebe'nin yaylacak nesi var ki? Yani... Neyse, D.B.'nin odasna felaket sessizce girdim ve masa lmbasn yaktm. Bizim Phoebe uyanmad bile. Ikta onu seyrettim bir sre. Orada yatm, uyuyordu, yana yastn kenarnda. Az iyice akt. Tuhaf bir durumdu bu. Yetikinler, byle ak azla uyurken berbat grnrler, ama ocuklar yle grnmyor. Yastn st olduu gibi tkrk olsa da, gzel grnyorlar ocuklar. evreye baknarak, sessizce dolandm odada. Artk zatrre olacam filan diye de zlmyordum. Hatta, ok iyi hissediyordum kendimi. Bizim Phoebe'nin elbiseleri yatan kenarndaki sandalyenin stndeydi. Bir ocuk iin fazla dzenli bizimki. Yani, baz ocuklar gibi teberisini ortala atmaz. Hdk deildir. Sandalyenin arkasna annemin ona Kanada'dan getirdii ten rengi ceketi asmt. Bluzuyla teberisi de oturma yerine konmutu. Ayakkablar ve oraplar, hemen sandalyenin altnda, yerde yanyana duruyorlard. Bu ayakkablar daha nce hi grmemitim. Yeni alnmlard. u koyu kahverengi loafer tr eylerdendi, ayamda olanlar gibi, ve annemin ona Kanada'dan getirdii takma da ok uymutu. Annem Phoebe'yi ok gzel giydirir. Gerekten. Annem baz konularda felaket zevk sahibidir. Buz pateni filan gibi eyleri satn almada pek iyi saylmaz ya, elbise konusunda mkemmeldir. Diyeceim, Phoebe ne giyse, bitersiniz. ou ocuklara bir bakn, aileleri varlkl filan olsa bile, stleri balan dklr. Annemin Kanada'dan getirdii o takm Phoebe'nin stnde bir grmenizi isterdim. Dalga gemiyorum. Bizim D.B.'nin yaz masasna oturdum ve stndeki vr z-vra baktm. ou Phoebe'ye aitti, okul zmbrtlar filan. ou da kitapt. En stte durann kapanda Aritmetik Elencedir! yazlyd. lk sayfasn ap yle bir baktm. Bizim Phoebe yle yazmt: 153 ^ % Phoebe Weatherfield Caulfield 4B-1 Bittim buna. Phoebe'nin ikinci ad Josephine'dir, VVeatherfield filan deil, Tanr akna. Onu her grdmde kendisin" yeni bir ikinci ad bulmu oluyor.

Aritmetik kitabnn altnda Corafya vard, Corafyann altnda da bir yazm bilgisi kitab. Dersleri ok iyiydi, ama en iyi dersi yazm bilgisiydi. Yazm bilgisi kitabnn altnda da bir sr defter vard. Bu kadar ok defteri olan bir baka ocuk daha gremezsiniz. En stteki defteri atm ve ilk sayfasna baktm. unlar yazlmt: Bernice teneffste beni gr sana ok nemli bir ey syleyeceim. Bu sayfada yalnzca bunlar yazlyd. Bir sonraki sayfada

Gneydou Alaska'da niin ok sayda konserve fabrikas vardr? nk ok fazla som bal tutulur. Niin deerli ormanlar vardr? nk iklimi uygundur. Devletimiz Alaska Eskimolarnn rahat yaamalar iin ne yapmaldr? yantn yarn ara!!! Phoebe Weatherfield Caulfield Phoebe Weatherfield Caulfield Phoebe Weatherfield Caulfield Phoebe W. Caulfield Phoebe Weatherfield Caulfield Esq. Ltfen Shirley'ye uzat!!! Shirley bana yaym dedin ama sen boasn bizim eve gelirken patenlerini de getir. 154 Orada, D.B.'nin yaz masasnda oturdum ve btn defterleri okudum. ok fazla bir zamanm almad. Byle eyleri, baz ocuklarn defterlerini, Phoebe'nin olsun, baka ocuklarn olsun, gnlerce, gecelerce okuyabilirim. ocuklarn defterlerine biterim. Sonra bir sigara daha yaktm; son sigaramd. Bir gnde karton sigara imi olmalym. Sonunda onu uyandrdm. Yani, orada, o yaz masasnn banda sonsuza kadar oturamazdm. Ayrca, annem babam anszn bastrp odaya dalabilirlerdi. Byle bir ey olmadan ona bir merhaba demek istedim. Ben de onu kaldrdm. ok kolay uyanr Phoebe. Yani, pek yle barmanz filan gerekmez. Tek yapacanz ey, yatan kenarna oturup, "Uyan, Phoeb," dernektir, sonra da, tombala, uyanmtr. "Holden!" deyiverdi hemen. Bana sarld. ok sevecendir. Yani bir ocuk iin biraz fazla sevecendir. Bazen de, ok fazla sevecen oluverir. Onu ptm. Bana, "Eve ne zaman geldin?" dedi. Beni grdne felaket sevinmiti. Anhyordunuz. "Barma yle. Daha imdi geldim. Naslsn bakalm?"

"yiyim. Mektubumu aldn m? Sana be sayfalk bir-" "Evet; barma yle. Aldm, saol." Bana bir mektup yazmt. Ama ona yant verecek zaman bulamamtm. Okulda oynayacaklar oyun hakknda eyler yazmt. Cuma gn kimseye sz vermememi, onu grmeye gelmemi istiyordu. "Oyun nasl gidiyor?" diye sordum ona. "Ad ne demitin?" "Ad, 'Amerikallar in Bir Noel Gsterisi'. Kokmu bir ey, ama ben Benedict Arnold'm." Vay canna, iyice uyanmt! Byle zrvalklar anlatrken ok heyecanlanr. "Oyun, ben lrken balyor. Ylba gecesi o ruh geliyor ve bana utan duyup duymadm filan soruyor. Biliyorsun ite. lkeme ihanet ettiim iin filan. Sen de geliyor musun?" 'Tabii geliyorum. Kesinlikle geliyorum." "Babam gelemiyor. Uakla California'ya gitmesi gerekiyormu." Vay canna, iyice uyanmt! Yatakta oturuyor -bada kurar gibive lanet elimi tutuyordu. "Baksana. Annem aramba gn gelecek demiti," dedi. "aramba demiti." "Erken ayrldm; barma yle. Herkesi uyandracaksn." 155 "Saat ka? ok ge geleceklermi, annem dedi. Norwalk, Connecticut'a bir partiye gittiler," dedi bizim Phoebe. "Bil bakalm, leden sonra ne yaptm! Hangi filme gittim. Bil bakalm." "Ne bileyim; baksana. Ne zaman geleceklerini-" "Doktor," dedi bizim Phoebe. "Lister Vakf'nda zel olarak gsterildi. Yalnzca bugn iin; yalnz bugn gsterildi. Kentucky'de bir doktor, sakat ve yryemeyen kk bir kz battaniyeyle bomaya kalkyor. Onu hapse atyorlar. Mkemmel bir filmdi." "Dinle bir saniye. Ne zaman geleceklerini-" "Kzn durumuna ok zlyor doktor. Onu battaniyeyle bomaya kalkyor. Bu yzden onu hapse atyorlar, ama bomak istedii kz onu srekli ziyarete geliyor ve yapt ey iin ona teekkr diyor. Doktor onu, ac ekmesin diye ldrmek istemi. Yalnz, biliyor hapse atlmay hak ettiini, nk doktorlar Tanr'nn iine kanamazlar. Bizim snftaki bir kzn annesi gtrd. Alice Holmborg. Benim en yakn arkadam. Btn snftaki tek-" "Dur bir saniye, olmaz m?" dedim. "Sana bir soru sordum. Ne zaman geleceklerini sylediler mi, sylemediler mi?" "Sylemediler, ama ok da ge kalmayacaklarm. Babam arabay kard, trenlerle uramak zorunda kalmayacaklarm. Bir de radyo aldk arabaya! Ama annem, araba yolda giderken kimse aamaz diyor." Biraz rahatlamaya balamtm. Yani, artk beni evde yaka-lacaklar m diye zlmekten kurtulmutum. Bo ver, dedim kendi kendime.

Yakalanrsam, yakalanrdm. Phoebe'yi grmeliydiniz. Mavi pijamalann giymiti, yakasnda krmz filler vard. Fillere biter bizimki. "yi bir filmdi, ha?" "ahaneydi, ama Alice tm, annesi de Alice'e durmadan kendisini kt hissediyor mu diye sordu. Tam, filmde ok nemli bir ey olduunda, annesi eilip Alice'e uzanyor ve kendini kt hissediyor mu diye sorup duruyordu. Nasl sinirime dokundu." Sonra ona pl anlattm. "Baksana, sana bir plak getirdim," 156 dedim ona. "Yalnz, eve gelirken yolda krld." Paralan cebimden kardm ve ona gsterdim. "ok zgnm," dedim ona. "Ver onlar bana," dedi. "Saklayacam." Elimden ald ve baucu dolabnn ekmecesine koydu. Biterim bu kza. "D.B. Noel'de eve geliyor mu?" diye sordum ona. "Geleblirmi de, gelmeyebilirmi de, annem yle dedi. Duruma gre hareket edecekmi. Annapolis hakknda bir film yazmak iin Hollywood'dan ayrlmamak zorunda kalabilirmi." "Annapolis mi. Tanr akna?" "Bir ak yks filan olacakm. Bil bakalm, kim oynaya-cakm! Hangi film yldz? Bil bakalm!" "Bana ne bundan imdi. Annapolis ha, Tanr akna. Annapolis hakknda D.B. ne bilirmi ki, Tanr akna? O yazd yklerle bunun ne ilgisi var imdi?" dedim. Vay canna, bu samalklar beni lgna eviriyor! Lanet Hollywood. "Koluna ne oldu?" diye sordum ona. Dirseinde kocaman bir yapkan band tomar grmtm. Kolsuz pijama giyer bizimki. "u Curtis VVeintraub denen ocuk, bizim snfta, parkta merdivenden inerken itti beni," dedi. "Grmek ister misin? Balad kolundan o lgn yapkan band syrmaya. "Brak dursun. Seni neden itti ki?" "Ne bileyim? Sanrm benden nefret ediyor. Selma Atter-bury'yle ben montuna mrekkep filan attk" "Hi gzel bir ey deil. Sen nesin; ocuk musun. Tanr akna?" "Hayr, ama ben ne zaman parka gitsem, her yerde beni izliyor. Hep beni izliyor. Sinirime dokunuyor." "Herhalde seni beeniyor. Mrekkep atmak iin baka bir neden-" "Beni beenmesini istemiyorum," dedi. Sonra, bana tuhaf tuhaf bakmaya balad. "Holden," dedi, "sen eve niye aramba gnnden nce geldin?" "Ne?" Vay canna, bu kza her dakika dikkat etmeniz gerekiyordu! Akll olmadn sanyorsanz, deli olmalsnz. "Sen eve niye aramba gnnden nce geldin?" diye sordu bana. "Kovulmadn yani, deil mi?"

167_^ "Sana dedim ya. Bizi erken braktlar. Tm okul-" "Sen kovuldun. Kovuldun'." dedi bizim Phoebe. Sonra bacama yumrukla vurdu. Kafas kzd m, iyi yumruk atar. "Kovuldun'. Ah Holden'." Elini azna gtrd. Bu kz byle ok duygusallayor, yemin ederim. "Kovulduumu da nerden kardn? Yok yle bir-" "Kovuldun. Kovuldun" dedi. Sonra, yine yumruk att bana. Acmadn dnyorsanz, deli olmalsnz. "Babam seni ldrecek'." dedi. Sonra kendisini yzkoyun yataa att ve lanet yast yzne bastrd. Bunu sk sk yapar. Bazen iyice delirir byle. "Kes artk unu," dedim. "Kimse beni ldrmez. Kimse bana bir ey, Hadi, Phoeb, ek o lanet eyi suratndan. Kimse beni ldrmez." Yast yznden ekmiyordu. Can istemedi mi, ona hibir ey yaptramazsnz. Bana, "Babam 3eni ldrecek" deyip duruyordu. O lanet yastk yzndeyken ne dediini zor anl-yordunuz. "Kimse beni ldrmez. Kafan bir kullansana. Her eyden nce, zaten ben gidiyorum. Ne yapabilirim, gider bir iftlikte i bulur, bir sre alrm. Bir herif tanyorum, bykbabasnn Colorado'da bir iftlii var. Orda i bulabilirim," dedim. "Seninle srekli haberleiriz ben gittikten sonra, yani gidersem. Hadi. ek unu suratndan. Hadi, hey, Phoeb! Ltfen! Ltfen, tamam m?" Yast yznden ekmiyordu. ekmeyi denedim, ama bizimki acayip kuvvetliydi. Onunla ekimekten bktm. Vay canna, yast yznde tutmak istiyorsa, tutuyordu yani! "Phoebe, ltfen. ek unu yznden," dedim durdum. "Hadi, hey... Hey, Weatherfield. Hadi ek unu." ekmiyordu. Bazen ona sz dinletemezdiniz. Sonunda kalktm, oturma odasna gittim ve sehpadaki kutudan birka sigara alp cebime atfm. Hi sigaram kalmamt. 158 Blm 22 Geri dndmde, neyse, yast yznden ekmiti -ekeceini biliyordum- ama bana hl bakmyordu, srtst yatt halde. Dolanp yine yatan kenarna oturduumda, lgn yzn br yana evirdi. Beni acayip aforoz ediyordu. Aynen, o lanet kllar metroda unuttuum zaman, eskrim takmnda-kilerin yapt gibi. "Bizim Hazel Weatherfield nasl?" dedim. "Yeni yk yazdn m onun hakknda? Bana gnderdiin yk bavulumda duruyor. Bavullar stasyona braktm. ykn ok iyiydi." "Babam seni ldrecek."

Vay canna, kafaya bir ey takt m, gerekten takmtr! "Hayr, bir ey yapmaz. En kts, yine bozuk atar ve ben o lanet askeri okula gnderir. Bana tek yapaca ey bu. Ve, her eyden nce, zaten ben ortalkta olmayacam. Herhalde - herhalde, u Colorado'daki iftlie gitmi olurum." "Gldrme beni. Sen ata bile binemezsin." "Kim binemezmi? Tabii ki binerim. Kesinlikle binerim. Sana iki dakikada retiyorlar," dedim "unu yolmay brak." Kolundaki yapkan band yoluyordu. "San kim kesti?" diye sordum ona. Baktm da, birileri kzn san salak gibi kesmiti. ok ok ksa olmutu. "Seni ilgilendirmez," dedi. Bazen ok gck olur byle. ok gck olur, ok. "Herhalde yine btn derslerden kaldn," dedi; gck gck. Bir bakma da, pek glnt. Bazen, lanet bir retmen gibi oluverir, daha bu yanda. 159 "Hayr hepsinden kalmadm," dedim. "ngilizceden getim." Sonra srf grgr olsun diye, poposuna bir imdik attm. Ama, yan yattndan tutturamadm. Popo da yoktu ki kzda. Pek skmadm zaten, yine de elime vurmaya alt, ama kard. Sonra birdenbire, "Bunu niye yaptn?" dedi. Okuldan sepetlenmemden sz ediyordu. Byle konumasna baya zldm. "Ah Tanrm, Phoebe, sorup durma artk. Bktm herkesin bunu sormasndan," dedim. "Milyonlarca nedeni var. Gittiim en kt okullardan biriydi. Sahtekrlarla doluydu. Ve ters heriflerle. Bu kadar ok ters herifi bir baka yerde hayatta bir arada gremezsin. Szgelimi, birinin odasnda toplanm, geyik muhabbeti ederken, dardan bir kimse ieriye girmek isterse onu odaya almazlar. Biri odaya girmek istediinde herkes kapsn kilitler. Sonra bir de, o gizli kardelik demei vard, dlekliimden giremedim. O sivilceli, skc herif, Robert Ackley girmek istedi. Katlmak iin urat durdu, ama kabul etmediler. nk, skc ve sivilceliydi. Canm bunlar konumak bile istemiyor. Kokumu bir okuldu. nan bana." Bizim Phoebe bir ey demedi, ama beni dinliyordu. Ensesine bakarak bile anlyordum beni dinlediini. Ona bir ey anlatyorsanz sizi mutlaka dinler. in gln bir yan da; ou zaman neden sz ettiinizi anlyordur. Gerekten anlyordur. Bizim Pencey'i anlattm durdum. Canm anlatmak istiyordu. "retmenlerin iinde bir iki tane iyi insan vard, ama onlar bile sahtekrd," dedim. "htiyar bir herif vard, Bay Spen-cer, kars hep kakao filan ikram ederdi, iyi insanlard. Ama snfa bizim mdr Thurmer girip de arka sraya oturunca bir grmeliydin. Mdr byle gelip snfn arka sralarnda yanm saat kadar

otururdu hep. O yokmu gibi davranlacakt hesapta. Orada bir sre oturduktan sonra, balard bir sr hdke akalar yaparak bizim Spencer'm szn kesmeye. Bizim Spen-cer da, glmseyeceim, kkrdayacam diye resmen ldrrd kendisini; Thurmer'a kar, herif sanki lanet bir kralm gibi alttan alrd." "Azn bozma." 160 "Bunlar grsen, kusardn, yemin ederim, kusardn," dedim. "Sonra, bir de o Mezunlar Gn var. Bir de bunu kutluyorlar; Mezunlar Gnn. Pencey'den, herhalde 1776'da filan mezun olmu bir sr zpr gelip ortalkta dolayor, yanlarnda kanlaryla, ocuklaryla. Elli yalarnda bir herif vard, onu bir grmeliydin. Ne yapt, biliyor musun? Bizim odaya geldi ve banyoyu kullanmak iin bizden izin istedi. Banyo koridorun sonun-dayd; bunu bize ne demeye sordu, bilmiyorum. Ne dedi, biliyor musun? Adnn ba harfleri kenef kaplarndan birinde duruyor muymu hl? Doksan yl nce kapya adnn ba harflerini kazm, hl duruyor muymu, ona bakacakm. Ne yapalm, oda arkadamla ben kalktk banyoya gittik onunla, kenef kaplarnda adnn ba harflerini bulsun diye onu bekledik. Durmadan konutu, bize Pencey'deyken mrnn en mutlu gnlerini nasl geirdiini anlatt, gelecek iin bir sr t verdi. Vay canna, herif nasl da moralimi bozdu! Kt bir herif olduunu sylemek istemiyorum; deildi. Ama, birinin moralini bozmak iin ille de kt bir herif olmak gerekmez ki; iyi bir herif olup, yine de moral bozucu olabilirsin. Tek yapacan ey, kenefle adnn ba harflerini ararken birilerine bir sr sahtekrca t vermek; bunu yap, yeter. Ne bileyim? Belki, yle soluksuz kalmasayd, o kadar bozulmazd moralim. Merdivenleri karken soluk alamaz olmutu, sonra, o ba harfleri ararken zorlukla soluk alyordu, burun delikleri tuhaf ve znt verici biimde ala ala, StradlateVla bana Pencey'den sonuna kadar yararlanmamz syleyip duruyordu. Of Tannm, Phoebe! Anlatamam sana. Pen-cey'de olan hibir eyi sevmedim. Anlatamam sana." Bizim Phoebe bir ey sylemiti, ama onu duyamamtm. Aznn kenarn yasta dayamt, sesi duyulmuyordu. "Ne?" dedim. "Azn yastktan eksene, seni duyamyorum." "Sen, olan hibir eyi sevmiyorsun zaten." Bana bunu syleyince, moralim daha da bozuldu. "Evet, seviyorum. Evet, seviyorum. Tabii, seviyorum. Byle konuma. Neden byle lanet lanet konuuyorsun?" "nk sevmiyorsun. Milyonlarca eyi sevmiyorsun. Sevmiyorsun." 161

"Seviyorum. te burada yanlyorsun; ite tam burada yanlyorsun. Neden byle lanet lanet konuuyorsun?" dedim. Vay canna, nasl da bozmutu moralimi! "nk sevmiyorsun," dedi. "Sevdiin bir ey syle." "Bir ey mi? Sevdiim bir ey?" dedim. "Peki." Ama, kafam pek toparlayamyordum. Bazen kafam topar-layamyorum byle. "ok sevdiim bir ey, yle mi?" diye sordum ona. Bana yant vermedi. Kvrlm, yatan ta br ucunda yatyordu. Benden bin mil uzaktayd. "Hadi, yant ver bana," dedim. "ok sevdiim bir ey mi, yoksa ylesine sevdiim bir ey mi?" "ok sevdiin." "Peki," dedim. Ama, kafam toparlayamyorum. Tek aklma gelen, ellerinde o ypranm sepetle para toplayan iki rahibe oldu. zellikle de, o demir ereveli gzl olan. Bir de, Elk-ton Hills'teyken tandm o ocuk, James Castle. O kendini ok beenmi Phil Stabile hakknda syledii sz geri almamt. James Castle onun hakknda, kendini ok beenmi bir herif demiti, Stabile'nin rezil arkadalarndan biri de gidip onu ftklamt. Stabile de, yannda alt kadar pis herifle James Castle'in odasna gitmi, kapy kilitleyip szn geri aldrmaya alm, ama aldramam. Balamlar ocuu sktrmaya. Ona ne yaptklarn anlatmayacam size -ok rezil bir ey- ama yine de szn geri almam bizim James Castle. Onu bir grmeliydiniz. Ufak tefek, elimsiz bir herifti, bilekleri p gibiydi. Sonunda, szn geri almamak iin pencereden atm kendini. O srada banyodaydm, ocuun aaya dtn ben bile duydum. Pencereden bir ey drdler sanmtm, radyo veya masa gibi bir ey, ama insan olabilecei hi aklma gelmedi. Sonra, herkesin koridorda koup, merdivenden indiini duydum, ben de bornozumu giyinip aaya kotum. Bizim James Castle orada, ta basamaklarda yatyordu. lmt, dileri, kanlar ortala salmt, kimse yanna yaklaamyordu. stnde ona dn verdiim balk yaka kazak vard. Onu odada sktran herifleri yalnzca okuldan attlar. Kodese bile tkmadlar. 162 Aklma yalnzca bunlar gelmiti. Kahvalt yaparken grdm o iki rahibeyle, Elkton Hills'teyken tandm James Castle. in tuhaf yan, bu James Castle' pek tanmyordum bile, dorusunu isterseniz. O ok sakin heriflerden biriydi. Matematik dersinde ayn snftaydk, ama o, snfta br uta otururdu, szl iin pek tahtaya filan da kalkmazd. Okulda baz herifler, tahtaya hemen hi kalkmazlar. Sanrm onunla yalnzca, benden balk yaka kazam dn vermemi istediinde konumutuk. Benimle konutuunda az kalsn dp lecektim, ok armtm.

Hatrlyorum, bana sorduunda, kenefte diimi fralyordum Kuzeni gelip onu arabayla gezdi-recekmi. Benim bir balk yaka kazam olduunu bildiinden bile haberim yoktu. Tek bildiim, yoklama listesinde adnn hemen benim admdan nce olmasyd. Cabel R., Cabel W., Castle, Caulfield; hl hatrmda. Dorusunu isterseniz, kaza ona neredeyse vermeyecektim. Yani, onu pek iyi tanmadm iin. "Ne?" dedim bizim Phoebe'ye. Bana bir ey demiti, ama duyamadm. "Sevdiin tek bir ey bile yok." "Evet, var. Evet, var." "Peki, syle o zaman." "Allie'yi seviyorum," dedim. "Ve u an ne yapyorsam, onu seviyorum. Seninle oturmay, konumay, bu zmbrtlar dnmeyi, ve" "Allie ld. 3unu hep sylyorsun! Birisi lmse filan, Cennete gitmise, artk-" "ld, biliyorum! Bilmediimi mi sanyorsun? Ama, onu yine de sevebilirim, deil mi? Bir insan ld diye onu sevmekten vazgemek zorunda msn, Tanr akna; zellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?" Bizim Phoebe bir ey demedi. Syleyecek bir ey bulamazsa, tek bir lanet sz etmez zaten. "Neyse ite, u an seviyorum," dedim. "u an, seninle oturup ene almay, grgr-" "Ama bu gerek bir ey deil!" "Bu ok ok gerek bir ey! Kesinlikle yle. Neden olmasn 163 ki? nsanlar hibir zaman bir eyin gerek bir ey olduunu anlayamyorlar. Bu lanetlikten bktm artk." "Azn bozma. Peki, baka bir ey syle bakalm. Ne olmak istersin? Bilim adam gibi, yani. Veya avukat filan gibi." "Ben bilim adam olamam. Fen konularnda zayfm." "Peki, avukat olmak; Babam gibi filan?" "Avukatlk olabilir, sanrm; ama o da beni pek ekmiyor," dedim. "Yani, gidip masum herifleri kurtardklarnda iyi ho, ok seviyorum da, ama avukat olduunda byle eyler yapmyorsun. Tek yaptn, bir sr para kazanmak, golf oynamak, bri oynamak, araba satn almak, martini imek ve kaslmak. Dahas var. Gidip heriflerin hayatn kurtarsan bile, bunu, onlarn hayatn gerekten kurtarmak iin mi, yoksa o iren filmlerdeki gibi, felaket iyi bir avukat olduun iin herkesin srtn svazlayp seni tebrik etmesi iin mi yaptn nereden bileceksin? Sorun da bu ite; asla bilemeyeceksin."

Phoebe'nin neden sz ettiimi anlayp anlamadndan pek emin deilim. Daha kk bir ocuk yani. Ama en azndan, beni dinliyordu. Biri sizi en azndan dinliyorsa, durum o kadar da kt saylmaz. "Babam seni ldrecek. Seni ldrecek," dedi. Onu dinlemiyordum. Baka bir ey dnyordum; lgn bir ey. Ne olmak isterdim, biliyor musun? Yani o lanet seimi yapmak elimde olsayd?" "Ne? Azn bozma." "O arky biliyor musun, hani "Yakalarsa birini biri, avdarlar arasnda," diye? Ben ite-" "O yle deil, "Rastlarsa birine biri, avdarlar arasnda," olacak! iir bu, Robert Burns'n." "Robert Burns'n iiri olduunu ben de biliyorum." Doru sylyordu. Dorusu, "Rastlarsa birine biri, avdarlar arasnda," olacakt. Demek ki, bilmiyormuum. "Ben, "Yakalarsa birini biri,' sanyordum," dedim. "Her neyse, hep, byk bir avdar tarlasnda oyun oynayan ocuklar getiriyorum gzmn nne. Binlerce ocuk, baka kimse yok ortalkta -yetikin hi kimse, yani- benden baka. Ve lgn bir uurumun kenarnda durmuum. Ne yapyorum, uuruma 164 yaklaan herkesi yakalyorum; nereye gittiklerine hi bakmadan koarlarken, ben bir yerlerden kyor, onlar yakalyorum. Btn gn yalnzca bu ii yapyorum. Ben, avdar tarlasnda ocuklar yakalayan biri olmak isterdim. lgn bir ey bu, biliyorum, ama ben yalnzca byle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu lgn bir ey." Bizim Phoebe uzun bir sre hibir ey sylemedi. Sonra, azn aar amaz yine, "Babam seni ldrecek," dedi. "ldrrse, umurumda sanki," dedim. Sonra yataktan kalktm. Elkton Hills'te ngilizce retmenim olan Bay Antolini denen herife telefon etmek istemitim. Artk New York'ta oturuyordu. Elkton Hills'ten ayrlmt. New York niversitesi'nde okutmanlk yapmaya balamt. "Bir telefon etmem gerek," dedim Phoebe'ye. "imdi dnyorum. Hemen uyuma sakn." Oturma odasna getiimde uykuya dalmasn istemiyordum. Biliyordum, uyumazd, ama emin olmak iin sylemitim yine de. Kapya doru giderken, bizim Phoebe, "Holden!" dedi, ben de ona dndm. Kalkm, yatakta oturmutu. ok tatlyd. "Phyllis Margu-lies denen kzdan geirme dersleri alyorum," dedi. "Dinle, bak." Kulak verdim, bir ey duydum, ama pek hafifti. "Gzel," dedim. Sonra kp oturma odasna getim ve retmenim Bay Antolini'ye telefon ettim.

165 k. n Blm 23 Telefonda sz fazla uzatmadm, nk annem babam konumann tam ortasnda gelip beni basabilirlerdi. Gelmediler ama. Bay Antolini ok iyi karlad. stersem hemen gelebileceimi syledi. Sanrm onu ve karsn uyandrmtm, nk telefona yant vermeleri epeyce bir zaman ald. Bana kt bir durum var m diye sordu, yok dedim. Pencey'den atldm ama, dedim. Ona bunu syleyebileceimi dnmtm. Ben ona bunu syleyince, "Aman Tanrm," dedi. Mizah duygusu baya iyidir bizim Bay Antolini'nin. Canm istiyorsa hemen gelebileceimi syledi. Tandm en iyi retmendi Bay Antolini. Epeyce gen bir herifti, ya aabeyim D.B.'den fazla byk deildi. Onunla saygnz yitirmeden filan akalaabilirdiniz. Size anlattm o kendini pencereden atan ocuu, James Castle', sonunda yerden kaldran Bay Antolini olmutu. Bizim Bay Antolini ocuun nabzna bakm, paltosunu karm, James Castle'n stne rtm ve kaldrp kucanda ta revire kadar gtrmt. Duraksamamt bile, paltosu kanlanacakm filan diye. D.B.'nin odasna dndmde, bizim Phoebe radyoyu amt. Dans mzii alyordu. Ama ok hafif amt, hizmeti duyamazd. Onu grmeliydiniz. Yatan tam ortasnda, rtlerin stne, u yoga yapan herifler gibi bada kurmu, oturuyordu. Mzik dinliyordu. Bitiyorum bu kza. "Hadi," dedim. "Dans edelim mi?" Ona dans etmeyi daha minicikken retmitim. ok iyi dans eder. Yani, ben ona bir166

ka ey rettim. ou eyleri kendi kendine rendi. Bir insana gerekten nasl iyi dans edeceini retemezsiniz. "Ayakkablarn," dedi. "karyorum. Hadi." Yataktan resmen hoplayp ind, benim ayakkablarm karmam bekledi, ardndan bir sre dans ettik onunla. Felaket iyiydi. ocuklarla dans eden insanlardan pek holanmam, nk ou zaman felaket bir manzara kar ortaya. Yani, bir restoranda yemee filan kmsanz, bir bakyorsunuz, yal bir herif bir ocuu dans pistine gtryor. ou zaman da, yanllkla ocuun elbisesinin arkasn havalara kaldryorlar, korkun bir manzara kyor karnza. Ben Phoebe'yle byle yerlerde dans etmem. Biz yalnzca evde dalgamza bakarz. Onunla dans etmek gerekten baka, kz gerekten dans ediyor yani. Yaptnz her

figre uyar. Yani, isterseniz onu felaket yalan tutun kendinize, bacaklarnz ondan ok ok uzunmu, hi fark etmez. Hi zorlanmadan uyar size. Onunla apraz figrler, o hdk dal figrlerinden ekebilirsiniz, hatta tango bile yapabilirsiniz, Tanr akna. Onunla drt kez filan dans ettik. Para aralarnda acayip glntr bizim kz. Hi kmldamadan durur yerinde. Konumak filan yok. ikiniz de yerinizde durup orkestrann yine balamasn bekleyeceksiniz. Buna biterim. Glmek filan da yok yani. Her neyse, onunla drt kez filan dans ettik, sonra radyoya kapattm. Bizim Phoebe hoplayp yataa girdi. "Dans ilerletiyorum, deil mi?" diye sordu bana. "Hem de nasl," dedim. Gittim yine yatakta yanna oturdum. Soluum kesilmiti. Felaket ok sigara iiyordum, soluk alamaz olmutum. Phoebe'nin soluklan ise sklamamt bile. "Alnm bir tutsana," dedi birdenbire. "Ne var?" "Sen tut. Bir tutuver." Tuttum. Bir ey hissetmedim ama. "Ateim km m?" dedi. "Hayr. kmas m gerekiyor?" "Evet; ben karyorum. Yine tut." 168A

Yine tuttum, ama yine bir ey hissetmedim. Ona, "Sanrm, imdi kmaya balyor," dedim. Lanet bir aalk duygusuna kaplmasn istemiyordum. Ban sallad. "ktn termonetrede gsterebilirim." "Termometre denir ona. Kimden duydun bunu?" "Alice Homberg bana nasl olduunu gsterdi. Bacak bacak stne atyorsun, soluunu tutuyorsun ve ok ok scak bir ey dnyorsun. Kalorifer filan gibi bir ey. Sonra alnn yle bir snyor ki, dokunann eli yanyor." Buna bitmitim. Sanki korkun bir tehlike iindeymiim gibi, elimi hzla alnndan ektim. "Aman, iyi ki syledin, saol," dedim. "Elini yakmayacaktm zaten. Duracaktm ok scak ol-\" dedi. Sonra acayip bir hzla kalkt yatakta oturdu. O byle yapnca felaket rktm. "Ne oldu?" dedim. "n kap!" dedi gl bir fsltyla. "Geldiler!" Hemen frlayp masa lmbasn sndrdm. Sonra, ayakkabmn stnde sigaram sndrdm ve cebime attm. Ardndan, elimle duman datmaya altm; sigara imenin zaman myd imdi, Tanr akna? Daha sonra da, ayakkablarm kaptm, dolaba girdim ve kapa kapadm. Vay canna, kalbim lgnlar gibi atyordu!

Annemin odaya girdiini duydum. "Phoebe?" dedi. "Kes unu, bakaym. I grdm, kk hanm." Bizim Phoebe'nin, "Merhaba!" dediini duydum. "Uyuyamadm. yi vakit geirdiniz mi?" "ahaneydi," dedi annem, ama sesinden yle olmadn anlyordunuz. Gezmeye gitmekten filan pek holanmazd. "Niye uyuyamadn, sorabilir miyim? medin ya?" "Hayr, medim. Ama uyuyamadm." "Phoebe, sen sigara m itin yoksa burda? Doru syle bana, ltfen, kk hanm." "Ne?" dedi bizim Phoebe. "Ne dediimi duydun." "Bir saniyecik yaktm bir tane. Yalnzca bir nefes ektim. Sonra pencereden dar frlattm." 168 "Niin, sorabilir miyim?" "Uyuyamadm." "Bundan holanmadm, Phoebe. Bundan hi holanmadm," dedi annem. "Bir battaniye daha ister misin?" "Hayr, teekkr ederim. yi geceler!" dedi bizim Phoebe. Annemi bandan savmaya alyordu, anlyordunuz. "Film nasld?" dedi annem. "Mkemmeldi. Yalnzca, Alice'in annesi ite. Filmin bandan sonuna kadar, eilip eilip Alice'e kendisini kt hissediyor mu diye sordu hep. Eve taksi le geldik." "Alnna bir bakaym." "Bir eyim yok. Alice'in de yoktu. Annesi yle sand." "Peki. Hadi uyu artk. Yemek nasld?" "Rezildi," dedi Phoebe. "O szc kullanman hakknda babann ne dediini duydun. Nesi rezilmi yemein? Ne gzel kuzu pirzolas ite. Onu almak iin ta Lexington Caddesine kadar-" "Pirzola gzeldi, ama Charlene hep stme soluyor. Btn yemeklerin stne soluyor. Her eyin stne soluyor." "Peki. Hadi uyu. Anneye bir pck ver bakaym. Dua ettin mi?" "Banyoda etmitim. yi geceler." "yi geceler. Hadi hemen uyu. Bam ardan atlyor," dedi annem. Sk sk ba arr byle. Gerekten ok arr, "Bir iki aspirin al," dedi bizim Phoebe. "Holden aramba gn geliyor, deil mi?" "Bildiim kadaryla yle. rt stn bakalm. yice." Annemin odadan kp kapy kapadn duydum. Birka dakika bekledim. Sonra dolaptan ktm. ktm anda da, Phoebe'yle arptk. Oda ok karanlkt, yataktan frlayp bana haber vermeye davranm. "Cann yanmad ya?" dedim. Fsltyla konumalydnz,

nk ikisi de evdeydi. "abuk kmalym," dedim. Karanlkta yatan kenarn buldum, oturup ayakkablarm giymeye baladm. ok asabiydim. Kabul etmek gerek. "Hemen kma," diye fsldad Phoebe. "Uyumalarn bekle!" 169 "Hayr. Hemen kmalym. imdi tam zaman," dedim. "Annem banyodadr, babam da radyoyu am, haberleri filan dinliyordun imdi tam zaman." Ayakkablarmn balarn zar zor baladm, felaket asabiydim. Yakalanrsam beni ldreceklerinden filan deildi sinirli oluum, ama karlarsak hi de ho bir ey olmayacakt. "Nerdesin?" dedim bizim Phoebe'ye. ok karanlkt, onu gremiyordum. "Burdaym." Hemen yanmda duruyormu. Onu grmemitim bile. "Lanet bavullar istasyonda," dedim. "Baksana. Paran var m, Phoebe? Resmen be paraszm." "Ylba harlm var yalnzca. Armaanlar iin filan. Daha hi alveri yapamadm." "A..." dedim. Ylba harln almak istemiyordum. "Biraz ister misin?" dedi. "Ylba harln istemiyorum." "Biraz dn verebilirim," dedi. Sonra, D.B.'nin masasnda, milyonlarca ekmeceyi ap kapadm, ilerini eliyle yokladn duydum. Oda zifiri karanlkt. "Eer gidiyorsan, oyunda beni grmeye gelmeyeceksin yleyse," dedi. Bunu sylerken sesi bir tuhaf kmt. "Evet, geleceim. Oyunda seni grmeden hibir yere gitmem. Oyunu karr mym sanyorsun?" dedim. "Ne yaparm, herhalde Bay Antolini'lerde kalrm, Sal gecesine kadar. Sonra eve gelirim. Frsat bulursam, sana telefon ederim." "Burda," dedi bizim Phoebe. Bana para vermeye alyordu, ama elimi bulamyordu." "Nerde?" Paray avcuma brakt. "Hey bak, hepsine ihtiyacm yok," dedim. "ki dolar versen yeter. aka etmiyorum; burda." Ona geri vermeye altm, ama almad. "Al hepsini. Sonra geri verirsin. Oyuna geldiinde getirirsin." "Ka para bu, Tanr akna?" "Sekiz dolar, seksen be sent. Yok, altm be sent. Biraz harcadm." 170 Sonra birdenbire alamaya baladm, Elimde deildi. in iin, duyurmadan alyordum, ama alyordum. Ben alamaya balaynca Phoebe felaket korktu, yanma gelip beni susturmaya

alt, ama bir balad m kesilmiyor ite. Aladm srada hl yatan kenarnda oturuyordum, Phoebe kollarn boynuma dolayp bana sarld, ben de ona sarldm, ama uzun bir zaman alamay kesemedim. Bouluyorum filan sandm. Lanet ey- Vay canna, bizim Phoebe'yi felaket korkutmutum! Lanet pencere filan akt, Phoebe'nin titrediini filan hissediyordum, kzn stnde bir tek pijamas vard. Onu yataa sokmaya altm, ama girmedi. Sonunda sustum, ama bu ok ok uzun bir zaman ald- Sonra, paltomu filan dmeledim. Ona haberleeceimizi syledim. stersem onunla uyuyabileceimi syledi bana, ama hayr, svsam daha iyi olacak, Bay Antolini beni bekler imdi dedim. Paltomun cebinden avc apkam kardm ve ona verdim. Bu lgn apkalara baylr. Almak istemedi, ama steledim. Bahse girerim, banda o apkayla uyumutur. Byle apkalar gerekten ok sever. Sonra ona frsat bulursam telefon edeceimi syledim yine, daha sonra odadan ktm. Evden kmam, girmemden ok daha kolay oldu. Nedeni de; yakalanr mym filan diye hi telalanmamamd Gerekten bo verdim. Yakalanrsam, yakalanrdm yani. Bir yandan da, yakalanmay istiyor gibiydim. Asansre binmedim, aa yryerek indim. Arka merdivenlerden. Az kalsn, milyonlarca p bidonuna taklp bir yerimi kryordum, ama bir ey olmad. Asansrc beni grmedi bile. Herhalde, benim hl Dickstein'lerde olduumu sanyor-dur. 171 \r, Blm 24 Bay ve Bayan Antolini'ler, Sutton Meydan zerindeki ok atafatl bir apartman dairesinde oturuyorlard. Kapdan girdiniz mi, hemen iki admda, bar filan olan oturma odasna geiyordunuz. Onlara epey gidip geldim, nk ben Elkton Hills'ten ayrldktan sonra, Bay Antolini okul durumlarm nasl diye renmek iin sk sk bize yemee gelirdi. O sralar evli deildi. Evlendikten sonra, onunla ve Bayan Antolini'yle sk sk tenis oynadk Forest Hills, Long Island'daki West Side Tenis Kulb'nde. Kulbe Bayan Antolini yeydi. Kadnn acayip paras vard. Bay Antolini'den altm ya filan bykt, ama iyi uyuuyor gibiydiler. Her eyden nce, ikisi de entelekteldi, zellikle de Bay Antolini. Ama Bay Antolini sizinle birlikteyken, entelektel deil de, akac biri oluverirdi; D.B. de yledir. Bayan Antolini ise ciddi biriydi. Ar bir astm vard. kisi de D.B.'nin btn yklerini okumulard; Bayan Antolini de okumutu yani. D.B. Hollywood'a giderken, Bay Antolini ona telefon ap gitmemesini sylemiti. Bay Antolini ona, senin gibi yazabilen birinin Hollyvvood'da ne ii var dedi, ama o yine de gitti.

Zaten ben de D.B.'ye aynen bunu sylemitim o zaman. Oraya yryerek gidebilirdim, Phoebe'nin Noel harln harcamak istemiyordum nk, ama dar kar kmaz kendimi bir tuhaf hissettim. Biraz bam dnyordu. Ben de bir taksiye bindim. stememitim, ama yine de bindim. Taksi bulana kadar da canm kt. 172 Kapy bizim Bay Antolini at; namussuz asansrc sonda yukar kmama izin verdikten sonra tabii. Srtnda sabahlk, ayaklarnda terlikler vard, bir elinde de byk bir iki kadehi. Epey sofistike filan bir herifti, epey de ierdi. "Holden, aslanm!" dedi. 'Tanrm, yine elli santim daha boy atm. Seni grdme sevindim." "Naslsnz Bay Antolini? Bayan Antolini nasl?" "kimiz de ok iyiyiz. Paltonu alalm." Paltomu alp ast. "Artk, kucanda yeni domu bir bebekle gelir diyordum. Evsiz barksz. Kirpiklerinde kar taneleri." Bazen ok akac bir herif olur byle. Dnp mutfaa doru bard. "Lillian. Kahve oldu mu?" Lillian, Bayan Antolini'nin ilk adyd. "Hazr, imdi getiriyorum," diye o da bard. "Holden mi geldi? Merhaba Holden!" Bu evde byle barp dururdunuz. nk ikisi birden asla ayn odada bulunmazlard. Tuhaftlar. "Holden, otursana," dedi Bay Antolini. Biraz kafay bulmutu, anlyordunuz. Oda, az nce bir parti verilmi gibiydi. Ortalk bardaklar ve fstk tabaklaryla doluydu. "Kusura bakma, her yer dank," dedi. "Bayan Antolini'nin Buffalo'dan gelen ahbaplarn elendirdik... Aslna bakarsan, kendileri de buf-faloydu." Gldm. Bayan Antolini mutfaktan bararak bana bir ey syledi, ama duyamadm. "Ne dedi?" diye Bay Antolini'ye sordum. "Yannza gelince Holden bana bakmasn diyor. Yataktan yeni kalkt. Sigara alsana. iyor musun?" "Saolun," dedim. Bana tuttuu kutudan bir sigara aldm. "Arada bir. Fazla imiyorum." "Umarm yledir," dedi. Sehpadan ald kocaman akmakla sigaram yakt. "Demek, Pencey'le yollarnz ayrlyor artk," dedi. Hep de byle konuurdu bu adam. Bazen houma gider glerdim, ama bazen de hi holanmazdm. Tadn karrd biraz. Syledikleri gln deil, demek istemiyorum -akac bir heriftirama, bazen biri kalkp size, "Demek, Pencey'le yollarnz ayrlyor artk," gibi eyler syleyince sinirinize dokunuyor. D.B, de bazen bunu ok yapar. 173

"Sorun ne?" diye sordu Bay Antolini. "ngilizce dersin nasld? Eer ngilizceden kaldysan, kapnn yolunu gsteririm sana. Hele o ahane kompozisyonlar yazdktan sonra." "Yok, ngilizceden getim. ounlukla edebiyat okuduk. Btn dnem boyunca yalnzca iki kompozisyon yazdk," dedim. "Szel fadeden kaldm ama. Szel fade diye bir ders vard, almak zorundaydnz. O dersten kaldm." "Neden?" "Ne bileyim?" Canm pek anlatmak istemiyordu. Bam hl dnyordu, stelik birdenbire bam armaya da balad. Gerekten anyordu. Ama, Bay Antolni'nin anlatmanz beklediini anlyordunuz, ben de biraz anlattm. "O derste her ocuk kalkp bir konuma yapmak zorundayd. Bilirsiniz. Hazrlanmadan filan. ocuk konuurken, konuyu datrsa, elinizden geldii kadar abuk, "Datt!" diyorsunuz. Neredeyse deli oluyordum. "F" aldm bu dersten." "Neden?" "Ne bileyim? Bu konuyu datma ii sinirime dokunuyordu. Bilmiyorum. Benim sorunum da bu ite; biri konuurken konuyu datrsa, bu ok houma gidiyor. Bana daha ilgin geliyor." "Sana bir ey anlatan birinin konuya bal kalmas nemli deil mi sence?" "nemli tabii! Konuya bal kalarak filan konuanlar da seviyorum. Ama konuya ok da bal kalmalarndan holanmyorum. Sanrm, konudan hi ayrlmadan konuanlardan holanmyorum. Szel fade dersinden en iyi not alan ocuklar, konudan hi ayrlmayanlard; bunu kabul etmek gerek. Ama bir ocuk vard, Richard Kinsella. Konuya pek fazla bal kalmyordu, o konuurken ocuklar da durmadan, "Datt! Datt!" diye baryorlard. Felaket bir durumdu, nk her ey bir yana, bu Kinsella ok sinirli bir herifti -gerekten sinirli bir herifti, yani konumak iin ayaa kalkt zaman, dudaklar titrerdi. Snfn en arkasnda filan da oturuyorsanz, ne dediini bile duyamazdnz. Dudaklarnn titremesi biraz geince, onun yapt konumay herkesinkinden daha ok beendim. O da kald bu dersten zaten. Ona hep, "Datt!" diye bardklarndan 174 "D-art" ald. Szgelimi, babasnn satn ald Vermonft'aki o iftlii anlatmt. ocua durmadan, "Datt!" diye bardlar, retmen Bay Vinson da ona "F" verdi o gn, nk iftlii anlatrken iftlikte ne eit hayvan ve sebzeler yetitiini filan sylememi. Richard Kinsella ne yapt, balad iftlii anlatmaya; sonra birdenbire, daysnn annesine yazd mektuba geti. Days krk iki yanda

ocuk felcine yakalanm, hi kimsenin kendisini hastanede ziyarete gelmesini istememi, nk ba-caklarndaki o ortopedik demirlerle onu grmelerini istemiyormu. Konumann iftlikle pek ilgisi kalmamt -kabul etmek gerek- ama ok gzel anlatyordu. Birilerinin size daylarn anlatmas gzel bir ey. zellikle de, konumaya babalarnn iftliinden balayp, sonra birdenbire ilgileri daylarna kayarsa. Yani, ocuk gzel gzel, heyecanla anlatrken, byle, "Datt!" diye barp durmak ne kadar ayp bir ey... Ne bileyim? Aklamas ok g." Daha fazla aklamaya da almadm zaten. Her eyden nce, yine o felaket ba ars balad birdenbire. Bayan Antolini'nin u kahveyi getirmesi iin Tanr'ya dua ettim. Beni felaket rahatsz eden bir eydir bu; kalkar, size kahve hazr derler, ama hazr deildir. "Sana kk bir soru soracam, neesiz, donuk bir eitim-bim sorusu. Her eyin bir yeri ve zaman olduunu dnmyor musun? Sence biri, nce babasnn iftliini anlatmaya balayp, ardndan babasnn tfeklerine gese, belki ondan sonra daysnn bacaklanndaki ortopedik demirlere gese, daha iyi olmaz m? Ya da, daysnn ortopedik demirlerini bu kadar tahrik edici bulduysa, daha konumann en banda bu konuyu semesi gerekmez miydi; iftliin yerimi" Canm dnmek ve yant vermek filan istemiyordu. Ba-m aryordu ve kendimi berbat hissediyordum. Midem de aryordu biraz, dorusunu isterseniz. "Evet. Ne bileyim? Sanrm gerekirdi. Yani, sanrm, onu en ok days ilgilendirdiyse, konu olarak iftlii deil, daysn semesi gerekirdi. Ama, sizi pek fazla ilgilendirmeyen bir eyi anlatmaya girimeden nce, en ok neyin ilginizi ektiini bilemiyorsunuz ou zaman. Bence, birisi bir ey hakknda en azndan ilgin bir ey sylyor ve bunu heyecanla yapyorsa, bra175 kaaksnz, anlatsn. Bu gzel bir ey. Bay Vinson denen o retmeni bilmiyorsunuz. Sizi deli ediyordu, o ve lanet snf. Yani, size durmadan toparla, ksa kes der dururdu. Baz eyleri ksa kesip toparlayamazsnz ki. Yani, biri size yle dedi diye, anlatacanz eyi nasl ksa kesip toparlarsnz? Bu Bay Vinson denen herifi bilmiyorsunuz. ok zeki filan biriydi, ama anlyordunuz, adamda beyin yoktu." "Kahveleriniz geldi beyler, sonunda," dedi Bayan Antolini. Bir tepside, kahve, kek ve vr zvr getirmiti. "Holden, bana gznn ucuyla bile bakma. Felaket bir durumdaym." "Merhaba, Bayan Antolini," dedim. Ayaa kalkmaya filan davrandm, ama Bay Antolini ceketimden tutup ekti ve oturttu. Bizim Bayan Antolini'nin salar, o demir kvrma zmbrt-laryla sanlyd, dudak boyas filan da yoktu. Pek ekici deildi yani.

Baya yal grnyordu. "Buraya brakyorum. kiniz de aln bakalm," dedi Bayan Antolini. Sehpann stndeki btn o bardaklar filan irip tepsiyi boalan yere koydu. "Annen nasl, Holden?" "Annem iyi, saolun. Grmeyeli epey oldu, ama en son onu-" "Sevgilim, Holden'n bir eye ihtiyac olursa, her ey araf dolabnda. st rafta. Ben yatyorum. ok yorgunum," dedi Bayan Antolini. Yorgun grnyordu zaten. "Siz iki delikanl kanepeyi hazrlarsnz artk, deil mi?" "Biz her eyi hallederiz. Sen hemen ko yataa," dedi Bay Antolini ve onu pt. Bayan Antolini bana iyi geceler dedi ve yatak odasna gitti. Herkesin iinde byle pp dururlard. Biraz kahve itim, biraz da o ta gibi kekten aldm. Ama Bay Antolini kendisine yeni bir iki daha doldurdu yalnzca. kilerini de baya sert yapar, grrsnz yani. Kendisine dikkat etmezse, sonunda alkolik olabilir bu adam. "Birka hafta nce babanla bir le yemeinde bulutuk," dedi birdenbire. "Biliyor muydun?" "Hayr, bilmiyordum." "Haberin yok tabii, seninle nasl ilgilendiinden." "Biliyorum. lgilendiini biliyorum." 176 "Anladma gre, bana telefon etmeden hemen nce, en son mdrnden, senin kesinlikle hi aba gstermediini bildiren, uzun ve strap verici bir mektup alm. Derse girmiyor-musun. Derslere hazrlanmadan giriyormusun. Genelde drt drtlk bir-" "Btn derslere girdim. Derse girmemenize zin vermiyorlar ki zaten. Baz derslere katlmadm birka kez, size anlattm o Szl fade dersi gibi derslere. Ama derslere srekli gir-memezlik etmedim." Ama bunlan tartmay hi istemiyordu canm. Kahve, midemi biraz dzeltmiti, ama bamda hl korkun bir ar vard. Bay Antolini bir sigara daha yakt. Tiryakiler gibi iiyordu. Sonra bana, "Ak syleyeyim, Holden, sana ne syleyeceimi bilemiyorum." "Biliyorum. Konumak zor benimle. Farkndaym." "imde yle bir duygu var ki, sanki sen, bana korkun, korkun bir bela sanyorsun. Ama, dorusu, bunun ne eit bir bela olduunu hi... Beni dinliyor musun?" "Evet." Anlyordunuz, kafasn toparlamaya alyordu. "Bu yle bir bela olabilir ki, otuz yana gelince, bir barda oturur, ieri girenlere bakar ve niversite takmnda futbol oynam gibi grnen herkesten nefret edersin. Ama belki de, "Bu, onunla aramzda bir srdr," diye konuan insanlardan nefret etmeye

yetecek kadar eitim de alm olabilirsin. Ya da, sonunda bir irket brosunda, en yaknndaki sekreter kza zarf aaca frlatabilirsin. Bilmiyorum. Sz nereye getirmeye altm anlyor musun, acaba?" "Evet, tabii." Anlamtm ne demek istediim. "Ama bu nefret etme konusunda yanl dnyorsunuz. Yani, niversitede okuyanlar konusunda. Gerekten nefret ettiim herifler de pek fazla deil yani. Ben aslnda, onlardan arada srada biraz nefret ediyorum. Pencey'de tandm o Stradlater gibi rnein, ve br ocuk, Ackley gibi. Onlardan ara sra nefret ettim -kabul ediyorum- ama bu ok uzun srmedi yani. Onlar bir sre grmeyince, odaya gelmedilerse veya yemekhanede birka kez onlar gremediysem, onlar zledim. Onlar gerekten zledim." 177

Bay Antolini bir sre hibir ey sylemedi. Ayaa kalkt ve ikisine bir buz paras daha att, sonra yerine oturdu. Dnyordu, arlyordunuz. imden, ne var, u konumay kesse de, yarn devam etsek diye geiriyordum, ama brakacaa hi benzemiyordu. Siz tartmak istemiyorsunuz, o zaman da insanlar yakanz brakmyor byle. "Peki, beni bir dakika dinle... Aklnda kalacak bir biimde syleyemem bunu imdi belki, ama bir iki gn iinde bu konuda sana bir mektup yazacam. O zaman tam olarak anlarsn. Ama imdi yine de dinle beni." Yeniden dnmeye balad. Sonra, "Bu bana sardn dndm bela; zel bir eit, dehet verici bir bela bu. Bana bela sarp dmeye balayan birine dibe vardn anlama ans verilmez. Der, der, der, ama dtn anlayamaz. Tm dzen, hayatlarnn u ya da bu dneminde evrelerinin onlara veremedii eyleri arayan insanlar iin kurulmutur. Veya evrelerinin onlara salayamadn sandklar eyleri arayan insanlar iin. Onlar da, aramaktan vazgeerler. Beni dinliyor musun?" "Evet, efendim." "Emin misin?" "Evet." Ayaa kalkt ve kadehine biraz daha iki koydu. Sonra yerine oturdu. Epeyce bir sre hibir ey sylemedi. "Seni korkutmak istemiyorum," dedi. "Ama seni soylu bir biimde lrken grebiliyorum, yle ya da byle, deersiz bir dava urunda." Bana tuhaf tuhaf bakt. "Senin iin bir eyler yazsam, bunu dikkatle okur musun? Ve saklar msn?" "Evet, tabii," dedim. Daha sonra, gerekten de sakladm. Bana verdii o kt hl duruyor. Odann br ucundaki yaz masasna gitti ve sandalyeye oturmadan, orada bir kda bir eyler yazd. Sonra elinde o ktla gelip yerine oturdu. "Tuhaf ama, bunlar yazan kii yaayan

bir air deil. Wilhelm Stekel adl bir psikanalist yazm. Dinle bak ne di- Sen beni dinliyor musun?" "Evet. Tabii. Dinliyorum." "Bak, ne diyor: "Olgunlamam insann zellii, bir dava uruna soylu bir biimde lmek istemesidir, olgun insann 178 zellii ise bir dava uruna gsterisiz bir biimde yaamak istemesidir." Uzand ve kd bana verdi. Alp hemen okudum, ona teekkr filan ettim ve kd cebime koydum. Byle zahmetlere girecek kadar iyi bir insand. Gerekten iyiydi. Ama ne var ki, canm bu konulara dalmak istemiyordu artk. Vay canna, birden kendimi acayip yorgun hissettim! Ama Bay Antolni'nin hi yatmaya niyeti olmadn anl-yordunuz. yice kafay bulmutu. "Sanrm, bu gnlerde," dedi, "ne olacana karar vermek zorunda kalacaksn. Sonra, ne olacaksan ona gre hareket ermeye. Ama hemen. Bir dakika bile kaybedecek zamann yok. Yok senin zamann." Bam salladm, nk bana bakarak konuuyordu, ama neden sz ettiinden pek emin deildim. Neden sz ettiini epey anladm sanyordum, ama o an pek emin deildim. Felaket yorgundum. "Bunu sana sylemekten nefret ediyorum," dedi, "ama, ne olacana karar verdikten sonra, iyi bir dn; ilk iin kendini derslerine vermek olacaktr yine de. Sen bir rencisin; houna gitse de, gitmese de rencisin. Sen, bilgiyle yatp bilgiyle kalkmak zorundasn. Ve, bir dnrsen anlayacaksn ki, tm bu Bay Vinese'leri ve onlarn Szel ifadelerini bir atlat-" "Bay Vinson'lar," dedim. O da, tm Bay Vinson'lar demek istemiti, Bay Vinese'leri deil. Ama yine de szn kesmemem gerekirdi. "Peki; Bay Vinson'lan, Bir kez, tm bu Bay Vinson'lar atlattktan sonra, gnlnde yatan trden bilgiye adm adm yaklamaya balayacaksn; yani, istiyorsan, aryorsan ve bekliyorsan onu. Dier pek ok eyin yannda, insanlarn davranlar karsnda akl karan, korkuya kaplan, hatta hasta olan ilk kiinin sen olmadn anlayacaksn o zaman. Bu konuda hi de yalnz deilsin. Heyecan ve drtyle renmek isteyeceksin. Ayn senin imdiki durumunda, pek ok, pek ok insan ahlaksal ve ruhsal sorunlarla karlam. Ne mutlu ki, bazlar bu sorunlar yazmlar. Onlardan reneceksin bunlar; eer istersen. Ayn biimde, bir gn senin nerecein baz eyleri baka birinin gelip senden renmesi gibi. Ne gzel bir dzen bu, s179

u rayla, karlkl. Ve, eitim de deil bu. Tarih bu. iir bu." Durdu ve kadehinden iri bir yudum ald. Sonra yine balad. Vay canna, comutu adam! yi ki onu durdurmaya filan kalkmamm. "Bu dnyaya," dedi, "yalnzca iyi eitilmi insanlarn ve bilim adamlarnn deerli katklar olabilir demeye almyorum. Ama diyorum ki, iyi eitim grm insanlar ve bilim adamlar, balangta zeki ve yaratc iseler -ne yazk ki, bu ender bir durumdur- yalnzca zeki ve yaratc olan insanlara kyasla, arkalarnda sonsuza kadar kalabilecek ok daha deerli eyler brakyor gibiler. Kendilerini daha ak seik ifade edebiliyor gibiler ve genellikle, dncelerini sonuca ulatrmak gibi bir tutkular var. Ve -en nemlisi- yzde doksan olaslkla bilim adam olmayan dnrlerden daha alakgnll oluyorlar. Beni izliyor musun?" "Evet efendim." Epeyce bir sre bir ey sylemedi. Hi banza geldi mi bilmiyorum, ama byle oturup, karnzdakinin dne dne konumasn beklemek biraz zor. Gerekten zor yani. Esnememeye alyordum. Skldm iin filan deil -sklm filan deildim- ama birdenbire acayip uykum gelmiti. "Akademik eitim sana bir eyler kazandryor. Biraz yol alrsan, zihninin boyutlar hakknda bir fikir veriyor sana bu eitim. Zihninin neye uyup neye uymad hakknda. Bir sre sonra da, zihninin yapsna hangi dncelerin uygun olduu hakknda bir fikrin oluyor. Her eyden nce, sana uymayan, sana yakmayan dncelerle uramaman iin olaanst bir zaman kazandryor bu. Gerek boyutlarn, gerek llerini alp, zihnini ona gre giydirip kuandryorsun." Sonra, birdenbire, esneyiverdim. Namussuz esnemeye engel olamamtm! Bay Antolini yalnzca gld ama. "Haydi," dedi "kanepeyi hazrlayalm yatman iin." Arkasndan yrdm. Bay Antolini bir dolaptan araf ve battaniyeleri karmaya alt, ama elinde kadeh olduundan karamad. Kadehi iip bitirdi ve yere brakt. Sonra dolaptan o zmbrtlar indirdi. Onlar kanepeye tamasna yardm ettim. Yata birlikte hazrladk. Ama pek dikkatli deildi, araflan 180 pek germeden filan sokuturuyordu. Ben de umursamadm zaten. yle ok uykum vard ki, ayakta bile uyuyabilirdim. "Senin hatunlardan ne haber?" "yiler." Zoraki konumaya balamtm, yle yapmak istemediim halde. "Sally nasl?" Bizim Sally Hayes'i tanyordu. Bir ke2 onlar tantrmtm.

"yidir. Bugn leden sonra onunlaydm." Vay canna, sanki aradan yirmi yl gemiti! "Artk onunla ortak bir yanmz kalmad." "Acayip gzel kz ama. br kzdan ne haber? O bana anlattn, Main'deki hani." "Ha; Jane Gallagher. yidir. Yarn ona bir telefon edeceim." Kanepeyi hazrlamas bitmiti. "Al bakalm, yatan hazr," dedi Bay Antolini. "Bu bacaklarla nasl sacaksn buraya, bilmiyorum." "Olsun, byle yerlerde yatmaya alm," dedim. "ok sa-olun, efendim. Siz ve Bayan Antolini bu gece hayatm kurtardnz." "Banyo nerede, biliyorsun. Bir ey gerekirse sesleniver. Ben bir sre daha mutfakta kalacam; ktan rahatsz olur musun?" "Hayr; kesinlikle hayr. Saolun." "Peki. yi geceler, yakkl." Bay Antolini mutfaa gitti, ben de banyoya getim ve soyundum. Dilerimi fralayamadm, nk yanmda di fras yoktu. Pijamam da yoktu, Bay Antolini de bana dn bir pijama vermeyi unutmutu. Ben de, ylece, oturma odasna dndm ve kanepenin yanndaki o kk lmbay sndrdm. stmde bir tek donla yataa girdim. Kanepenin boyu bana ksa geliyordu, ama yle uykum gelmiti ki, gzm krpmadan ayakta bile uyuyabilirdim. Bir iki saniye uyank yatarak, Bay Antolini'nin bana anlatt eyleri dndm. Zihninizin boyutlarn kefetmeyi filan. Gerekten de epey akll bir herifti bu adam. Ama, lanet gzlerim felaket arlamt, uyumuum. Sonra bir ey oldu. Bu konuda konumak bile istemiyorum aslnda. 181 Birdenbire uyandm. Saatin ka olduunu filan hi bilmiyorum, ama uyandm. Bamda bir ey geziniyordu, bir herifin eli. Vay canna, felaket korktum! Bay Antolini'ydi, kanepenin kysnda yere oturmu, karanlkta filan, lanet yzm veya salanm okuyordu. Vay canna, bin metre havaya sramm-dr herhalde! "Ne oluyor ya?" dedim. "Yok bir ey, yalnzca oturmu, hayranlkla-" "Ne oluyor, yani?" dedim. Ne diyeceimi bilemiyordum; felaket utanmtm. "Biraz yava konusana. Burda yalnzca oturmu-" "Benim gitmem gerek zaten," dedim; vay canna, nasl da sinirlenmitim! Karanlkta lanet pantolonumu giymeye baladm. yle sinirliydim ki, paalarn zor buldum. Okulda filan, bir sr sapk grmtm byle. Hi kimse benim kadar ok grmemitir herhalde, nedense hep ben ortalktayken balarlar sapklamaya. "Nereye gitmen gerek?" dedi Bay Antolini. ok rahat ve sakin davranmaya alyordu, ama pek de sakin filan deildi. nann bana. "Bavullarm istasyonda braktm. Sanrm, gidip getirsem iyi

olacak. Her eyim bavullarda kald." "Sabahleyin gider alrsn. Yat artk. Ben de yatyorum. Neyin var senin?" "Bir eyim yok, btn param, teberim bavullarda kald. Hemen dnerim. Bir taksiye atlar, hemen dnerim," dedim. Vay canna, karanlkta az kalsn tepest aklyordum yere! "Para benim deil. Annemin ve-" "Samalama, Holden. Yat yatana. Ben de yatyorum. Parana bir ey ol-" "Hayr. Ciddiyim. Gitmem gerek. Gerekten." Lanet stm giyinmitim artk, yalnz boyunbam bulamyordum. Boyunbam nereye koyduumu hatrlamyordum. Boyunbasz filan, ceketimi giydim. Bizim Bay Antolini benden epeyce tede, byk bir koltua oturmu, beni seyrediyordu. Karanlkt, onu pek gremiyordum, ama beni izlediinin farkndaydm. Hl kafay ekmekle meguld. Elinde o namussuz kadehi tuttuunu filan grebiliyordum. 182 "Sen ok, ok tuhaf bir ocuksun." "Biliyorum," dedim. Boyunbam bulacam diye evreme fazlaca bakmadm bile. Boyunbasz filan, kmaya davrandm. "Hoa kaln, efendim," dedim. "ok teekkrler. Gerekten." Ben kapya doru giderken, arkamdan yrd durdu. Asansr dmesine bastmda, o da kap aznda bekledi. Yalnzca benim, "ok, ok tuhaf bir ocuk olduumu" syledi yine. Tuhafm, kmn kenar. Lanet asansr gelene kadar kap aznda bekledi. Hayatmda hibir asansrn kata k bana bu kadar uzun gelmemitir. Yemin ederim. Asansr beklerken ne lanet sz edeceimi bilemedim, o da orada bekleyip duruyordu. Ben de ne yapaym, "Baz kitaplar okumaya balayacam. Gerekten okuyacam." Yani bir-eyler sylemek zorund aydnz. ok utanyordum. "Bavullarn kap, hemmen atla, buraya gel. Kapy kilitlemeden brakacam." "ok saolun," dedim. "Hoa kaln!" Asansr gelmiti sonunda. Vay canna, lgnlar gibi titriyordum! Terliyordum da. Ne zaman byle sapka bir eyler olsa, deliler gibi ter dkyorum. ocukluumdan beri, belki yirmi kez bama geldi, hep byle oluyorum. Dayanamyorum. 183 Blm 25 Dan ktmda gn aaryordu. Epey souktu hava, ama bana iyi geldi, nk ok terliyordum.

Ne cehenneme gittiimi bilmiyordum. Bir otele daha gidip, Phoebe'nin parasn bitirmek istemiyordum. En sonunda, ben de Lexington'a kadar yrdm ve oradan metroya binip Merkez Gar'na gittim. Bavullarm filan oradayd; dndm, bekleme odasna gider, kanepelerde uyuyabilirdim. Ben de yle yaptm. Bir sre iin durum kt saylmazd, nk ortalkta kimse yoktu ve ayaklarm kanepeye uzatabiliyordum. Bu konuyu pek tartmak istemiyorum. Gzel bir ey deil. Sakn denemeye kalkmayn. Doru sylyorum. Moraliniz ok bozulur. Saat dokuza kadar ancak uyuyabildim, nk bekleme odasna bir milyon insan doldu ve ayaklarm indirmek zorunda kaldm. Ben de kalkp oturdum. Bam hl aryordu. stelik daha da artmt an. Ve sanrm, mrm boyunca moralim hi bu kadar bozuk olmamt. Hi istemiyordum, ama yine Bay Antolini'yi dnmeye baladm. Benim kalkp gittiimi gren Bayan Antolini'ye ne diyeceim merak ediyordum. in bu yan beni fazla zmyordu, nk Bay Antolini ok akll biriydi ve ona syleyebilecei bir ey uydurabilirdi. in bu yan beni pek zmyordu. Beni asl zen ey, birden uyanp onu bam okarken filan grmekti. Yani, acaba o bunu sapk bir ilikiye ar olarak yapmad da, ben mi yanl anladm diyordum. Acaba, yalnzca, uyuyan heriflerin balarn okamaktan holanan biri miydi? Yani, by184 le samalklardan nasl emin olabilirsiniz ki? Olamazsnz. Acaba, gerekten bavullarm alp, ona sylediim gibi oraya geri dnsem mi diye dnmeye bile baladm. Yani, homo bile olsa, bana kar ne kadar iyi davranmt. Dndm de, onu bu kadar ge bir saatte aradm halde, hi bozulmayp, canm istiyorsa hemen evine gelebileceimi sylemiti. Sonra, bana t vermek iin bir sr zahmete sokmutu kendisini, ve size anlattm gibi, James Castle ldnde onun yanna giden yegne insand. Btn bu zmbrtlar dndm. Dndke moralim daha da bozuldu. Herhalde oraya dnsem iyi olacak diye dnmeye baladm. Belki de, bam grgr olsun diye okuyordu. Dndke moralim daha da bozuldu ve bir acayip oldum. Doru drst uyuyamadmdan gzlerim batyor ve yanyordu. stelik tmtm galiba, yanmda burnumu silecek bir mendilim bile yoktu. Bavullarmda birka tane mendil vard, ama o elik dolaplarn bana kp, herkesin nnde bavullar amak istemiyordum. Yanmda, birinin kanepenin stne brakt bir dergi duruyordu, ben de alp okumaya baladm, en azndan bir sre Bay Antolini'yi ve milyonlarca eyi kafamdan atarm bari dedim. Ama, okumaya baladm o lanet makale yznden daha kt oldum. Yaz

hormonlar hakkndayd. Eer hormonlarnz normalse yznzn gznzn ne biimde olaca anlatlyordu, ama benim yzm gzm anlatlanlara hi uymuyordu. stelik, aynen, makalede hormonlar bozuk diye anlatlan o herife benziyordum. Ben de baladm hormonlarmn durumuna zlmeye. Sonra, bir baka makaleye geip okumaya baladm, bu yazda da kanser olup olmadnz nasl anlayacanz anlatlyordu. Eer aznzda kan yaralar abuk iyilemiyorsa, bu belki de kanser olduunuzun bir belirtisiydi. Dudamn i tarafnda bir yara vard, tam iki haftadr gemiyordu. Ben de herhalde kanser oluyorum dedim. Sonunda okumay kestim ve darda yrmeye baladm. Bir iki ay iinde kanserden giderim artk diyordum. Gerekten yle dndm, hatta leceime kesin gzle bakmaya baladm. Kendimi hi mi hi iyi hissetmiyordum. Yamur yaacak gibiydi, ama yine de yrmeye devam et185 tim. Her eyden nce, gidip bir kahvalt edeyim dedim. Karnm pek a deildi, ama en azndan bir eyler yemem gerektiini dndm. Yani, en azndan iinde vitaminler olan bir eyler yemem gerek diyordum. Ben de ucuz lokantalarn bulunduu dou ynne doru yrmeye baladm, fazla para harcamak istemiyordum. Yrrken, bir kamyona byk bir Noel aac ykleyen iki herifin yanndan getim. Heriflerden biri, brne durmadan, "Kaldr u orospu ocuunu. Kaldr unu, Tanr akna," diyordu. Yani, bir Noel aaa hakknda ne gzel bir konuma, deil mi? Glnt de bir bakma, baladm ben de glmeye. Glmez olaydm keke, glmeye baladm an, az kalsn kusuyordum. Gerekten kusuyordum. Salksz bir ey filan da yememitim, stelik midem hayli kuvvetlidir. Her neyse, bulantm geti, ama artk bir eyler yesem iyi olacak diye dndm. O ok ucuz grnl lokantaya girip kahveyle rek smarladm. Ama pek yiyemedim. Eer bir eye moraliniz ok bozulmusa, yemek filan gemiyor boaznzdan. Garson ok iyi biriydi ama. rekleri para filan almadan geri gtrd. Yalnzca kahve itim. Sonra lokantadan ktm ve Beinci Cadde'ye doru yrmeye baladm. Gnlerden Pazartesiydi, Noel'e az zaman kalmt, tm dkknlar akt. Beinci Cadde'de yrmek pek de fena saylmazd. Ortalk iyice Noel havasna brnmt. Btn kelerde o uzun boylu Noel Babalar ellerindeki anlar alyorlard. Salvation Army'den kzlar da, dudak boyasz filan, ortalkta dolayor, anlarn alyorlard. Bir gn nce kahvalt yaparken tantm o iki rahibeyi aradm durdum, ama onlar gremedim. Gremeyeceimi biliyordum, nk bana Nevv York'a retmenlik yapmaya geldiklerini sylemilerdi, ama yine de gzlerim onlar arad.

Milyonlarca ocuk anneleriyle arya inmiler, otobslere binip iniyor, maazalara girip kyorlard. Keke imdi Phoebe de burada olsayd dedim. Artk deli gibi oyuncak blmne dalacak kadar kk deil, ama dolamay ve insanlara bakmay ok seviyor. Daha nceki Noel'de onunla birlikte arya inmitik. Acayip elenmitik. Sanrm Blo-omingdale'e girmitik ve u bir milyon delii olan, ok yksek 186 botlardan -bizim Phoebe iin- almak istiyormuuz gibi numara yapmtk. Zavall tezghtar neredeyse deli ediyorduk. Bizim Phoebe elli ift filan denedi, her defasnda da, zavall herif ayakkaby en tepesine kadar balamak zorunda kald. Pis bir numarayd, ama bizim Phoebe bitmiti. Sonunda bir ift mokasen aldk ve parasn dedik. Tezghtar ok iyi bir adamd. Grgr getiimizin farkndayd, nk bizim Phoebe her defasnda kikirdemiti. Her neyse, yle, boyunbasz filan. Beinci Cadde'de yrdm de yrdm. Sonra birdenbire ok korkun bir ey olmaya balad. Her sokan sonuna geliimde, lanet admm kaldrmdan aaya attm an, karya varamayacam diye bir duyguya kaplyordum. Sokan dibine batacak, batacak, batacaktm ve hi kimse grmeyecekti beni bir daha. Vay canna, nasl korktum, bilemezsiniz! Rezalet terlemeye baladm; gmleim ve i amarlarm filan terden srlsklam oldu. Sonra bir ey yapmaya baladm. Her yeni sokan sonunda, sanki kardeim Allie yanmdaym gibi onunla konumaya baladm. Ona, "Allie, brakma beni, yok olmayaym. Allie, brakma beni, yok olmayaym. Allie, brakma beni, yok olmayaym. N'olur, Allie," diyordum. Sonra, yok olmadan sokan kar yakasna ulanca ona teekkr ediyordum. Bir sonraki keye gelince yeniden balyordum. Ama yrmeye devam ediyordum. Durmaktan korkuyordum sanki, sanrm; ne sandm da hatrlamyorum, dorusunu isterseniz. Altml sokaklarn oraya kadar, hayvanat bahesinin nnden geip hi durmadan yrdm biliyorum. Sonra bir kanepeye oturdum. Zor soluk alyordum ve hl reziller gibi terliyordum. Orada, sanrm bir saat kadar oturdum. Sonunda artk buralardan ekip gitmeye karar verdim. Karar verdim, eve artk hi gitmeyecektim, yeni bir okula daha gitmeyecektim. Karar verdim, yalnzca Phoebe'yi bir grp ona hoa kal filan diyecek ve ona Noel harln geri verecektim, sonra da otostop yaparak batya gidecektim. Ne yaparm dedim, Holland Tneli'nin oradan otostopla bir yere kadar gider orada inerdim, sonra bir daha, sonra bir daha derken, birka gn iinde batda gneli bir yerde, beni tanmayan insanlarn arasnda bir i bulurdum. Bir 187

yerlerde, bir benzin istasyonunda bir i bulurum diyordum, arabalara benzin, ya filan doldururdum. Nasl bir i olursa olsun, farketmezdi zaten. Kimse beni tanmasn, ben kimseyi tanmayaym, bu yeterdi. Dndm, sar-dilsizmiim gibi numara yapardm. Bylece, hi kimseyle o salak konumalar yapmak zorunda kalmazdm. Biri bana bir ey demek istediinde bir kda yazar, bana uzatrd. Bundan bir sre sonra sklnca da, mrmn sonuna kadar insanlarla konumaktan kurtulurdum. Herkes beni sar-dilsiz herifin teki sanr, beni rahat brakrd. Salak arabalarna benzin, ya filan doldururdum, onlar da bana bir maa verirlerdi. Kazandm parayla bir yerlerde kendime kk bir kulbe yapar, mrmn sonuna kadar orada yaardm. Ormann hemen yaknnda yapardm kulbeyi, fazla ierlere yapmazdm, nk daima gneli bir yerde olmak istiyordum. Kendi yemeimi kendim piirirdim, eer evlenmek filan istersem de, gider kendim gibi sar-dilsiz bir kz bulur, onunla evlenirdim. Kulbede benimle yaard, bana bir ey demek istedii zaman, herkes gibi o da lanet bir kda yazard. Eer ocuklarmz olursa, onlar bir yerlere saklardk. Onlara bir sr kitap alrdk, okuma-yazma-y biz retirdik. Bunlar dnrken felaket heyecanlandm. Gerekten ok heyecanlandm. Bu, sar-dilsiz numaras ekme ii lgncayd, biliyordum, ama bunlar dnmek yine de houma gitmiti. Ama batya gitme konusunda gerekten kararlydm. Pho-ebe'ye bir hoa kal diyecektim yalnzca. Ben de birdenbire lgnlar gibi kar kaldrma frladm -bu arada, az kalsn geberi-yordum, dorusunu isterseniz- ve o krtasiyeciye girip bir kurunkalemle bir de bloknot aldm. Vedalamak ve Noel harln geri vermek zere onunla bulumak iin bir not yazarm, okuluna gider, mdrn brosunda birini bulur, notu ona yollardm. Ama kalemle bloknotu hemen cebime koyup, Pho-ebe'nin okuluna doru felaket bir hzla yrmeye baladm; notu krtasiyecide yazamayacak kadar ok heyecanlanmtm. Hzl hzl yryordum, nk Phoebe le yemei iin eve gitmeden nce notu ona ulatrmak istiyordum ve bunun iin de pek fazla zaman kalmamt. 188 Okul nerede biliyordum tabii, kkken ben de ayn okula gitmitim. Okula vardmda kendimi bir tuhaf hissettim. Okulun iinin nasl olduunu hatrlayabileceimden pek emin deildim, ama hatrladm. Her ey ayn, benim zamanmdaki gibiydi. tarafta o hep yle karanlk olan avlu vard, top atp krmasnlar

diye lmbalarn stnde bulunan kafesler yine ay-. nyd. Avluda oyun iin filan yere tebeirle izilmi daireler de aynyd. Ve o hep filesiz basket potalar; yalnzca panyalar ve potalar. Kimse yoktu ortalkta, herhalde daha teneffs zili alma-mt, le tatili de olmamt henz. Ortalkta yalnzca kk bir olan grdm, zenci bir ocuk, helaya gidiyordu. Ayn bizim zamanmzdaki gibi, retmenin helaya gitmesine izin verdiini gsteren tahta bir ubuk sokuluydu arka cebine. Hal terliyordum, ama eskisi kadar ok deildi. Merdivenlere gittim, ilk basamaa oturup satn aldm kurunkalemle bloknotu kardm. Bizim zamanmzdaki o koku vard merdivenlerde. Sanki birileri kk su dkm gibi. Okul merdivenleri hep byle kokar. Her neyse, orada oturup unlar yazdm: Sevgili Phoebe, aramba gnne kadar bekleyemeyeceim, herhalde bugn akamst otostopla batya doru yola kacam. Gelebilirsen, saat on ikiyi eyrek gee Sanat Mzesi'nn kapsnda bulualm, Noel harln sana geri vereceim. Fazla harcamadm. Sevgiler, Holden Okul, mzenin yan banda saylrd, zaten eve yemee giderken mzenin nnden gemek zorundayd, yani beni bulacandan emindim. Sonra, mdrn odasna doru kmaya baladm merdivenlerden, notu birine verip Phoebe'ye ulatracaktm. Kimse amasn diye belki on kez katladm. Lanet bir okulda hi kim189 seye gvenemezsiniz. Ama, aabeyi filan olduum iin notu ona vereceklerini biliyordum. Merdivenlerden karken, yine kusacak gibi oldum birdenbire. Yalnz kusmadm. Bir saniye yere oturunca biraz dzeldim. Yerde otururken, beni delirten bir ey iliti gzme. Biri duvara, "Seni " diye yazmt. Az kalsn kafay tyordum. Phoebe'nin ve btn br ocuklarn bunu grnce ne demek diye merak edeceklerini dndm, sonra pis bir ocuk -rezil herifin teki- onlara bunun anlamn syleyecek, onlar da bunu birka gn kafaya takacaklar, belki de zlp duracaklard. Bunu yazan bulup ldrmek geti iimden. Herhalde gece ge vakitte sapk bir serserinin teki ieri szlp kk su filan dkerken bunu da duvara yazmtr diye dndm. Onu yakalarken dledim kendimi, kafasn nasl ta basamaklara arpa arpa, kan iinde geberttiimi. Ama, biliyordum tabii, bende bunu yapacak yrek olmazd. Biliyordum bunu. Bu yzden moralim daha da bozuldu. Dorusunu isterseniz, yazy duvardan elimle silmeye bile cesaret edemedim. Yazy silerken retmenlerden biri onu benim yazdm filan sanabilirdi. Ama sonunda sildim yine de. Sonra mdrn odasna ktm.

Mdr yoktu ortalkta, ama bir daktilonun banda oturan yz yanda filan bir kadn vard. Ona, 4 B-l'den Phoebe Caul-field'in aabeyi olduumu syleyip, notu ltfen ona vermesini rica ettim. ok nemli dedim, annemiz hastalanmt, evde yemek yoktu, Phoebe'yle buluup bir bfede yemek yiyecektik. Yal kadn beni ok iyi karlad. Notu benden ald, yan odadan baka bir kadn ard ve bu kadn notu alp Phoebe'ye vermeye gitti. Sonra bu yz yandaki kadnla bir sr vr zvr konutuk. Olduka iyi bir kadnd, ona benim, erkek kardeimin ve aabeyimin de hep bu okula gittiimizi anlattm. Bana imdi hangi okula gittiimi sordu. Pencey dedim. Pencey'nin ok iyi bir okul olduunu syledi. Canm ok istedii halde, ona tersini iddia edecek gcm olmadndan, sesimi karmadm. Ayrca, kadncaz Pencey'yi ok iyi sanyorsa, brakn yle sansn. Yz yandaki birine yeni bir ey sylemekten nefret ediyor insan. Byle eyleri duymak istemiyorlar. Bir sre sonra, oradan ayrldm. Ne tuhaft. Kadn arkamdan "yi anslar!" di190 ye bard, ben Pencey'den ayrlrken aynen bizim Spencer'n dedii gibi. Tanrm, birisi arkamdan, "yi anslar!" diye bardfnda ok kzyorum. ok moral bozucu bir ey bu. Aaya bu kez baka bir merdivenden indim. nerken duvarda bir baka "Seni " yazs daha grdm. Onu elimle silmeye altm, ama bakla veya benzeri bir eyle duvara kaznmt. kmyordu. Durum umutsuzdu. Sileceim diye bir milyon yl urasanz, bu dnyadaki tm "Seni " yazlarnn yansyla bile baa kamazsnz. Olanak yok buna. Avludaki duvar saatine baktm, saat daha on ikiye yirmi vard, bizim Phoebe'yle buluana kadar epey zaman vard. Ama ben yine de mzeye doru yrdm. Gidecek bir yer yoktu. Kendimi bat yollarna vurmadan nce, bizim Jane Gal-lagher' aramak zere bir telefon kulbesine gideyim mi diye dndm, ama havamda deildim. Her eyden nce, tatil iin eve gelip gelmediinden emin deildim. Ben de doru mzeye gidip orada oyalandm. Mzede Phoebe'yi beklerken, hemen giri kapsnn i tarafnda iki kk ocuk yanma gelip bana mumyalarn nerede olduunu sordular. Bana bunu soran ocuun pantolonunun n akt. Bunu ona syledim. ocuk da, hemen benimle konutuu yerde -bir keye ekilmeden filan- dmeledi nn. Bittim buna. Glecektim, ama kusarm filan diye korktum, glmedim. "Mumyalar nerde, arkada?" dedi ocuk yine. "Biliyor musun?" unlarla biraz dalga geeyim dedim. "Mumyalar m? O da ne?" dedim ocua. "Biliyorsun. Mumyalar; u l herifler. ylece nezarda yatyorlar

hani." Nezarm. Bittim. Mezar demek istiyordu. "Siz ikiniz neden okulda deilsiniz?" dedim. "Okul yok bugn," dedi benim konuan ocuk. Kerata palavra atyordu, adm gibi biliyordum. Bizim Phoebe gelene kadar yapacak bir ey de yoktu zaten, mumyalarn olduu yere gitmelerine yardm ettim. Vay canna, nerede olduklarn iyi bilirdim, ama mzeye yllardr gelmemitim! "Siz ikiniz mumyalar m merak ettiniz?" dedim. 191 "Evet." "Arkadan konuamyor mu?" "Arkadam deil. Kardeim." "Konuamyor mu?" Konumayan ocua baktm. "Sen konuamyor musun?" diye ona sordum. "Konuuyorum," dedi. "Canm istemiyor." Sonunda mumyalarn olduu yeri bulduk ve ieri girdik. "Msrllar llerini nasl gmerlermi biliyor musun?" diye sordum konuan ocua. "Yoo." "Aa, bilsen iyi olur. ok ilgin. llerin yzlerini gizli bir kimyasal maddeye batrlm bezlerle sararlarm. Bu yolla ller mezarlarda yzleri rmeden binlerce yl kalabiliyorlar-m. Bu gizli maddeyi Msrllardan baka hi kimse bilmiyor. ada bilim adamlar bile." Mumyalarn bulunduu odaya girebilmek iin, duvarlar firavun mezarlarndan getirilmi talarla deli ok dar bir geitten gemek zorundaydnz. Olduka rktc bir yerdi, bu iki uyann da bu iten pek holanmadklarn anlyordunuz. Felaket sokulmulard bana, hi konumayan ocuk resmen koluma yapmt. "Hadi, gidelim," dedi aabeyine. "Ben zaten grmtm. "Hadi, hey." Dnd ve svt. "d koptu valla," dedi aabeyi. "Hoa kal!" O da svt. Mezar odasnda yalnz kaldm. Houma gitti bu, bir bakma. Gzel ve huzurlu bir yerdi. Sonra birdenbire, duvarda ne grdm, bilemezsiniz. Bir tane daha "Seni ". Krmz pastel, boya kalemi gibi bir eyle yazlmt, vitrinin altnda kalan duvar parasna, talarn altnda. Sorun da buydu ite. Asla gzel ve huzurlu bir yer bulamyordunuz, nk byle bir yoktu. Var sanyordunuz, ama siz oraya varr varmaz, sizin bakmadnz bir srada biri gizlice gelip, burnunuzun dibinde, "Seni " diye yazveriyordu. Sanrm, ldm zaman bile, beni bir mezara tktklarnda bama diktikleri tan stndeki "Holden Caulfield" ile doduum ve ldm tarihlerin hemen altnda, "Seni " yazlm olacaktr. Biliyorum

bunu, gerekten. Mumyalarn olduu odadan ktktan sonra, helaya git192 mem gerekti. shal olmutum, dorusunu isterseniz. shali pek nemsemedim, ama kenefte bir ey geldi bama. Dar karken, tam kapnn nnde baygnlk geirdim. Ama ansm varm. Yere dtmde az kalsn geberiyordum, neyse ki yan tarafma dtm. Glnt ama, baygnlm geince kendimi daha iyi hissettim. Kolum acd biraz, stne dtm yer, ama artk lanet bam dnmyordu. Saat on ikiyi on filan geiyordu, dnp kapya gittim, orada bizim Phoebe'y bekledim. Onu bu son grm nasl olacak diye dnmeye baladm. Bizimkileri dndm. Onlar belki yine grrm diyordum, ama ancak yllar sonra. Otuz yandayken filan eve giderim diye dndm, biri hastalanp, lmeden nce beni grmek isterse filan, ama yalnzca byle bir ey olursa kulbemden ayrlp giderdim eve. Eve dndm zaman ne olacan bile getirdim gzmn nne. Biliyordum, annem felaket sinirlenip alamaya balayacakt, bana evde kalmam, kulbeye dnmemem iin yalvaracakt, ama ben yine de gidecektim. Acayip rahat havalarda olacaktm. Onu sakinletirecektim, sonra oturma odasnn br yanna giderek sigaralktan bir sigara alp yakacaktm, felaket soukkanl bir havada. Ne zaman isterlerse, beni ziyaret etmelerini syleyecektim onlara, ama srar etmeyecektim. Ne yapacaktm, bizim Phoebe'nin gelip beni ziyaret etmesine izin verecektim yaz tatillerinde, Noel ve Paskalya yortularnda. D.B.'nin de beni ziyaret etmesine izin verecektim, yazmak iin gzel ve sakin bir yerde kalmak istediinde, ama film senaryosu yazamazd benim kulbemde, yalnzca ykler ve kitaplar yazabilirdi. Kural koyacaktm, beni ziyarete gelenlerin sahtekrca eyler yapmas yasak olacakt. Sahtekrlk yaparlarsa, yanmda kalamazlard. Danma odasnn duvarndaki saate baktm, saat bire yirmi be vard. Okuldaki yal kadn br kadna mesajm Pho-ebe'ye vermemesini sylemi midir acaba diye zlmeye baladm. Acaba kd yakmasn filan m syledi diye zlyordum. Felaket zldm ama. Yola kmadan nce bizim Pho-ebe'yi gerekten grmek istiyordum. Yani, Noel harl filan stmdeydi hl. 193 Sonunda onu grdm. Kapnn cam ksmndan grdm onu. Banda benim lgn avc apkam vard; on mil teden grebilirdiniz o apkay. Kapdan ktm, onu karlamak iin ta basamaklardan inmeye

baladm. Anlamadm ey; elinde bir de bavul vard. Beinci Caddeyi gemi, geliyordu, elinde de koskoca lanet bir bavul srklyordu. Zor kaldmyordu bavulu. yice yaklanca, benim eski bavulum olduunu anladm, VVhooton'dayken kullanmtm onu. Bu bavulu ne halt etmeye getirdiini karamamtm. Yanma gelince, "Merhaba," dedi. O lgn bavulu tayacam diye soluksuz kalmt. "Gelmeyeceksin sandm," dedim. "Ne var o lanet bavulda yle? Benim bir eye ihtiyacm yok ki. Olduum gibi gidiyorum. stasyona braktm bavullar bile almayacam. Ne halt doldurdun bunun iine?" Bavulu yere brakt. "Elbiselerim var iinde. Seninle geliyorum. Gelebilir miyim?" Tamam m?" "Ne?" dedim. Bunu duyduumda neredeyse dyordum yere. Yemin ediyorum size, baylyordum. Bam dnd ve dp baylyorum sandm. "Arka asansrden indim, Charlene beni grmedi. Pek ar deil. Yalnzca iki elbisemi, amar, orap ve birka eyimi aldm. Sen de bak. Ar deil. Bir baksana... Seninle gelebilir miyim, Holden? Gelemez miyim? Ltfen." "Hayr. Kapa eneni." Kt diye yere deceim sandm. Ona yle kaba konumak istememitim, ama yine de baylacam sandm. "Niin istemiyorsun? Ltfen, Holden! Bir ey yapmam; yalnzca yannda gelirim, o kadar! stemezsen, elbiselerimi de gtrmem; yalnzca bir iki-" "Hibir eyini gtremezsin. nk gelmiyorsun. Ben yalnz gidiyorum. eneni kapat bakalm." "Ltfen, Holden. N'olur, ben de geleyim. Yannda ok, ok, ok geldiimin farknda bile-" "Gitmiyorsun. Kes artk! Ver u antay," dedim. antay ondan aldm. Az kalsn ona vuruyordum. Neredeyse ona bir tokat patlatacaktm. Ona gerekten vurmak zereydim. 194 Phoebe alamaya balad. "Okulda bir oyunda rol aldn filan sanyordum. Oyunda, Benedict Arnold rol filan oynayacan sanyordum," dedim. Bunlan ok kaba bir biimde syledim. "Sen ne yapmak istiyorsun imdi? Oyunda kmayacak msn yani, Tanr akna?" Bu szlerim onu daha da alatt. Memnun olmutum. Birdenbire, onun gzlerini patlatacak kadar alamasn istedim. Ondan nefret bile ettim. Sanrm, eer benimle gelirse oyunda kamayaca iin ondan nefret etmitim. "Hadi, gel," dedim. Mzenin merdivenlerinden kmaya baladm. Benimle yrmyordu. Ben yine de ktm, antay danmaya

gtrp braktm, sonra yine kp aaya indim. Hl orada, kaldrmda duruyordu, ama ben yanna gidince bana srtn dnd. Dnerse dnsn dedim. Can istiyorsa eer, size srtn dnebilirdi yani. "Ben hibir yere gitmiyorum. Fikrimi deitirdim. Sen de alamay kes artk," dedim. in gln yan, ben bunu sylediim srada, kz alamyordu. Ben yine de syledim. "Hadi artk. Okula dnyoruz seninle. Hadi artk, ge kalacaksn." Bana yant filan vermiyordu. Elini tutmaya yeltendim, ama elini kard benden. Bana srtn dnmeye devam ediyordu. "Yemek yedin mi? le yemei yedin mi?" diye sordum ona. Bana yant vermedi. Ne yapt beenirsiniz, benim krmz avc apkam -ona verdiim- kard ve resmen yzme frlatt. Sonra yine srtn dnd bana. Kahrmdan lecektim o an, ama bir ey demedim. apkay yerden aldm ve cebime soktum. "Gel hadi, hey. Birlikte okula dnyoruz," dedim. "Ben okula gitmiyorum," dedi. Bunu bana syleyince, ona ne diyeceimi bilemedim. Orada, yle, birka dakika durdum. "Okula gitmek zorundasn. O rol oynamak istiyorsun, deil mi? Benedict Arnold olmak istiyorsun, deil mi?" "Hayr." "Tabii ki istiyorsun. Kesinlikle istiyorsun. Hadi artk, gidelim," dedim. "Her eyden nce, ben hibir yere filan girmiyo195 rum, syledim ya sana. Eve gidiyorum. Sen okula gidersen, ben de eve gideceim. nce istasyona gidip bavullarm alacam, sonra da dosdoru-" "Sana, okula gitmeyeceim dedim. Cann ne istiyorsa yap, ama ben okula gitmiyorum," dedi. "Kapa eneni, tamam m?" mrnde ilk kez bana, kapa eneni diyordu. Korkuntu, korkun. Tanrm, ne kadar korkun bir eydi. Kfrden de beter geldi bana. Hl bana bakmyordu ve elimi her omzuna uzatmda filan, benden kayordu. "Baksana, gezmeye ne dersin?" diye sordum ona. "Hayvanat bahesine gitmek ister misin? Bugn leden sonra seni okula deil de, gezmeye gtrrsem, keser misin bu samal?" "Bana yant vermedi, ben de ona bir kez daha syledim. "Bugn leden sonra okulu asmana izin verirsem, gezmeye gidersek, bu samal keser misin? Yarn uslu bir kz gibi okula gider misin?" "Gidebilirim de, girmeyebilirim de," dedi. Sonra, gelen arabalara filan hi bakmadan, hzla lanet sokan ortasna frlayp karya geti. Bazen byle delirir bu kz. Peinden girmedim ama. Peimden geleceini biliyordum, ben de sokan park yakas boyunca hayvanat bahesine doru yrmeye

baladm. O da ayn ynde, sokan br yakasnda yrmeye balad. Benden yana bakmyordu hi, ama gz ucuyla deliler gibi benim nereye gittiimi izlediini anlyordu-nuz. Her neyse, ylece, ta hayvanat bahesine kadar yrdk durduk. Yalnz, iki katl bir otobs gelip aramza girince onu gremedim ve canm skld. Ama, hayvanat bahesine vardmzda ona, "Phoebe! Ben hayvanat bahesine giriyorum! Hadi gel artk!" diye bardm. Bana bakmyordu, ama beni duyduunu anlyordunuz. Hayvanat bahesinin merdivenlerinden inerken arkama dnp baktm. Soka gemi, peimden geliyordu. Hayvanat bahesinde pek fazla insan yoktu, nk olduka berbat bir gnd, ama deniz aslanlarnn yzme havuzunun evresinde filan birka kii vard. Ben pek bakmadan gemeye balamtm, ama bizim Phoebe durdu ve sanki deniz aslanlarnn beslenmesini seyrediyormu gibi numara yapmaya 196 balad -herifin biri onlara balk atyordu- ben de geri dndm. Onunla aray dzeltmek iin bir ans bu, diye dndm. Gidip arkasnda durdum ve ellerimi omuzlarna koydum, ama dizlerini krp elimden syrld; istedii zaman ok gck olabileceini sylemitim size. Phoebe deniz aslanlar beslenirken orada bekledi ve ben de hemen arkasnda durdum. Ellerimi omuzlarna filan koymadm ama, nk koy-saydm belki de gerekten yanmdan svabilirdi. ocuklar bir tuhaf yani. Onlara kar nasl davranacanza dikkat etmek zorundasnz. Deniz aslanlarnn oradan ayrldktan sonra yanmdan yrmedi, ama pek de uzak durmuyordu artk. Kaldrmn bir yannda o yryordu, br yannda ben. Durum pek de ahane saylmazd, ama daha nce olduu gibi bir mil uzaktan yrmekten daha iyiydi. O kk tepeye kp aylara baktk bir sre, ama baklacak pek bir ey yoktu, aylardan yalnzca bir tanesi, kutup ays dardayd. br, boz ay, lanet inine girmi, kmyordu. Yalnzca kn grebiliyordunuz. Banda, kulaklarna kadar inmi bir kovboy apkas olan kk bir ocuk vard yanmda, babasna durmadan, "Onu dar kar. Baba. Onu dar kar," diyordu. Bizim Phoebe'ye baktm, glmyordu. ocuklar size kzdklarnda neler yaparlar, siz de bilirsiniz. Hi glmez bunlar. Aylarn oradan ayrldktan sonra, hayvanat bahesinden ktk ve parkn iindeki o kk yolun kar tarafna yrdk. Sonra, o hep birileri kk su dkm gibi kokan o ufak tnellerin birinden getik. Atlkarncaya giden yolun stndeydi tnel. Bizim Phoebe benimle hl konumuyordu, ama artk biraz yanmdan yrmeye balamt. Mantosunun kuan arkadan tuttum grgr olsun diye,

ama syrld elimden. "Bir zahmet, ek ellerini stmden," dedi. Bana hl kzgnd. Ama nceki kadar kzgn deildi. Her neyse, atlkarncaya iyice yaklatk. Yaklatka da o her zamanki fttrk mzii de duymaya balyordunuz. "Oh, Marie!" adl arky alyordu. Elli yl nce, ben ocukken de ayn arky alarlard. Atlkarncalarn iyi yanlarndan biri de bu zaten, hep ayn arklar alyorlar. 197 "Kn atlkarncay kapatyorlar sanyordum," dedi bizim Phoebe. Daha azn yeni ayordu ne zamandan beri. Benimle ks olduunu unutmutu herhalde. "Belki Noel diye almtr," dedim. Ben ona bunu syleyince, bir ey demedi. Herhalde benimle ks olduunu hatrlamt. "Binmek ister misin?" dedim. stediini biliyordum. Phoebe ok kkken, Allie, D.B. ve ben onu parka gtrrdk, atlkarncaya binmeye baylrd. Lanet eyin stnden indiremez-diniz onu. "Ama ok bym," dedi. Bana yant vermeyecek sanyordum, ama vermiti. "Hayr, deilsin. Hadi, bin. Seni beklerim. Hadi, bin," dedim. Sonra hemen atlkarncann nne gittik. Atlara binmi birka ocuk vard, ou kk ocuklard, birka byk de atlkarncann evresindeki kanepelere oturmular, onlar bekliyorlard. Gieye gittim, bir bilet aldm ve ona verdim. Yanmda duruyordu hl. "Al," dedim. "Ha, bir saniye. Bu da Noel harlndan kalanlar." Bana dn verdii paray uzattm ona. "Sende kalsn. Paray benim iin sakla," dedi. Ardndan da hemen, "-ltfen," dedi. Moral bozucu bir ey, byle birinin size, "ltfen," demesi. Yani Phoebe'nin filan. Felaket moralim bozuldu. Ama paray cebime koydum. "Sen binmeyecek misin?" diye sordu bana. Bana biraz tuhaf bakyordu. Anlyordunuz, artk bana fazla kzgn deildi. "Bir baka zaman. Ben sana bakacam," dedim "Bilet sende, deil mi?" "Evet." "Hadi bin, yleyse; ben urdaki kanepedeyim. Seni seyredeceim." Gidip kanepeye oturdum. Phoebe atlkarncaya kt. epeevre dolat. Atl karncay bir kez hrlad. Sonra, iri, kahverengi, ypranm grnl bir ata bindi. Atlkarnca dnmeye balaynca onu izledim. Atlarn stnde yalnzca be alt tane ocuk vard. "Smoke Gets in Your Eyes" arks almaya balad. Cazl ve neeli alyordu. ocuklarn hepsi altn y-

198 z yakalamaya alyorlard, tabii bizim Phoebe de. Lanet atn stnden decek diye dm kopuyordu, ama bir ey sylemedim, bir ey yapmadm. ocuklar altn yz yakalamak istiyorlarsa, brakn yakalasnlar, bir ey sylemeyeceksiniz. Derlerse dsnler. Onlara br ey demeniz bundan daha ktdr. Atlkarnca durunca, Phoebe attan indi ve yanma geldi. "Sen de bin ama, imdi," dedi. "Hayr. Ben seni seyredeceim yalnzca. Sanrm, yalnzca seni seyredeceim," dedim. Ona harlndan biraz para verdim. "Al unu. Hadi, git bilet al." Paray ald. "Artk sana kzgn deilim," dedi. "Biliyorum. Acele et; balamadan yeti bari." Sonra birdenbire beni pt. Sonra elini havaya kaldrd, "Yamur yayor. Yamur balad." "Biliyorum." Sonra, ne yapt dersiniz -bittim buna- uzanp cebimden krmz avc apkam kard ve bama koydu. "apkay istiyor musun?" "Biraz giyebilirsin." "Peki, acele et ama, hadi. Karacaksn. Atn filan kaacak." Ama yine de oyalanyordu. "Doru sylyorsun, deil mi? Gerekten bir yere gitmiyorsun, deil mi?" diye sordu bana. "Tabii," dedim Doru sylyordum ona. Yalan deildi. Buradan eve gidecektim artk. "Acele etsene, hadi," dedim. "Balyor." Kotu, bilet ald ve lanet atlkarncaya tam zamannda yetiti. Sonra, kendi atn buluncaya kadar baknd. Sonra ata bindi. Bana el sallad, ben de ona el salladm. Vay canna, namussuz bir yamur balad! Gk delinmiti sanki, yemin ederim. Btn anne babalar, herkes srlsklam olmamak iin kalkp atlkarncann sundurmasnn altna girdiler, ama ben epey bir sre daha kanepede oyalandm. yice slandm ama, zellikle boynum ve pantolonum srlsklam oldu. Avc apkam epey ie yaramt, ama iyi slandm yine de. Hi umursamadm. Birdenbire kendimi acayip mutlu hissettim, 199 Phoebe'yi byle durmadan dnerken grnce. Az kalsn haykracaktm, kendimi felaket mutlu hissediyordum, dorusunu isterseniz. Neden, bilmiyorum. Felaket gze! grnyordu yalnzca, stnde mavi mantosuyla filan dnp duruyordu. Tanrm, keke siz de orada olsaydnz. 200 Blm 26 Size anlatacaklarm bu kadar. Eve gidince ne yaptm, nasl hastalandm, buradan ktktan sonra nmzdeki sonbaharda

hangi okula gideceimi filan anlatabilirim herhalde size, ama canm istemiyor. Gerekten istemiyorum. Bu zrvalklar u an beni hi ilgilendirmiyor. Pek ok kii, zellikle de buradaki u psikiyatrist herif, nmzdeki Eyll aynda okula baladmda kendimi derslere verecek miyim diye sorup duruyor. Bu ok salaka bir soru bence. Yani, bir eyi yapmadan nce, ne olacan nereden bilebilirsiniz ki? Yant belli bunun; bilemezsiniz. Yemin ediyorum, ok salaka bir soru bu. D.B. tekiler kadar kt deil, ama o da bana bir sr soru sorup duruyor. Geen Cumartesi, yannda u ingiliz yavruyla geldi buraya, senaryosunu yeni yazd bir filmde oynayacak-m. Pek yapmackl, ama ok gzel bir kz. Her neyse ite, kz tuvalet iin ta br kanatta bir yerlere gittii bir srada, D.B. bana, size anlattm bu eyler hakknda ne dndm sordu. Ne diyeceimi bilemedim. Dorusunu isterseniz, ne dndm ben de bilmiyorum. Pek ok insann hakknda konutuum iin zgnm. Bildiim tek ey; size anlattm herkesi biraz zlyorum. Bizim Stradlater' ve Ackley'i bile, szgelimi. Sanrm, o lanet Maurice'i bile zlyorum. Sakn kimseye bir ey anlatmayn. Herkesi zlemeye balyorsunuz sonra. 201

You might also like