You are on page 1of 54

D N HAYATIN LKEL B MLER

Emile Durkheim Emile Durkheim (1858-1917), Almanya-Fransa s n r ndaki Lorraine blgesinden gelir. Babas bir Musevi haham yd , ancak Durkheim dini konularda agnostik (bilinemezci) bir gr benimsemi tir. Paris'te felsefe ve siyasal teori al m . Bordeaux niversitesinde pedagoji ve sosyal bilim de rsleri vermi ve daha sonradan Sorbonne da nce pedagoji ve sonra sosyoloji profesr olmu tur. Yeni toplum bilimi olan sosyolojiyi yaymay kendine grev edinmi tir. Siyasal davalar savunmu tur, mesela nl adli hatay ve I.Dnya Sava boyunca Almanlar n sava siyasetine kar verilen mcadeleyi i leyen Alfred Dreyfus (1859-1935) gibi. En nemli eserleri aras nda, Toplumda Blm (1893), Sosyolojik Yntemin Kurallar (1895), ntihar (1897) ve Dini Hayat n lkel Biimleri (1912) yer al r. evirenin nsz Fuat Ayd n stanbul - 2005 ... dinin ve tanr d ncesinin kkenini toplum kaynakl oldu unu ileri srm ; bunu da "totem" olgusundan hareketle ge li tirdi i ve totemcilik ad n verdi i din ba lam nda ortaya koymaya al m t r. Durkheim ve ileri srd totemizm anlay n n, hem kendi dnemin de hem de daha sonra kendisini ruhuluk ve tabiat l k anlay na ynelttiklerine benzer ele tirilere maruz kald n ve bugn sz konusu teorilerin -hala bir tak m savunanlar bulunsa dakubbede kalan birer ho sada oldu unun ilave edilmesi gerekmektedir. Bugn ne bizatihi dini bir konu olarak ele alan Dinler tarihi, ne de onu toplumsal bi r olgu ve be eri bir fenomen o larak inceleme konusu yapan sosyoloji, antropoloji ve etnoloji, kken meselesini bir al ma konusu olarak dikkate almamaktad r. Btn bunlarda, din ya ayan bir olgu olarak ele al nmakta ve o ekilde inceleme konusu yap lmaktad r.

G R Ara t rma Konumuz : Din Sosyolojisi ve Bilgi Teorisi Bir dini sistem, u iki ko ulu yerine getirdi inde onun gzlemlenebilir en ilkel din oldu u sylenebilir: Birincisi, bu dini sistemin organizasyonlar n n basitli i ba ka hibir toplumda bulunmay an bir ekilde olmas ; ikincisi, bu dini sistemin kendisinden nceki ba ka bir dinden her hangi bi r unsur al nmaks z n a klanabilir olmas gerekir. ... ok arkaik bir din hakk ndaki bu inceleme, y aln zca sz konusu dinin garipliklerini ve tuhafl klar n bir kez daha anlatman n zevkine ynelik olmayacakt r. E er onu ara t rma konumuz olarak semi sek, bunun sebebi onun insan n dini do as n n anla lmas na, yani insanl n temel ve daimi bir ynn bize gstermek iin ba ka herhangi bir eyden daha uygun grnm olmas d r.

En a rt c ya da en kaba ayinler ve en garip mitler, ister sosyal isterse bireysel olsun bir k s m be eri ihtiyalara ve hayat n baz ynlerini ifade ederler. nananlar n bu ayinler ve mitleri me rula t rmak maksad yla ileri srdkleri gereke, yanl olabilir ve o unlukla da yledir; ancak, hakiki sebepler var olmaya devam ederler ve bu hakiki sebepleri ortaya karmak da bilimin i idir. O zaman esas olarak, yanl olan hibir din yoktur. Btn dinler, kendilerine gre do rudurlar. ... En basit protoplazma gruplar ndan insana kadar ya ayan btn varl klar e it derecede ya ayan varl klar oldu u gibi, btn dinler de e it derecede dindirler. Her eyden nce modern dinle ri, tedricen ekillendikleri tarz tarihsel olarak izlemedike onlar anlayamay z. Gerekten de tarihsel analiz, onlara uygulanabilecek yegane a klama vas tas d r. Yaln zca tarih, bir messeseyi paralar na ay rabilmemiz hususunda bize yard m eder. nk o, sz konu su unsurlar n pe i pe ine zaman iinde do duklar ekliyle bize gsterir. kinci olarak, tarih, kurumun her bir unsurunu bu kurumun iinde do du u artlar n btn iine yerle tirerek, onu meydana getiren sebepleri tespit etme hususunda sahip oldu umuz yegane vas tay elimize koyar. En uzman bilim adamlar bile, kendilerini s rf bilgi edinmeye dair bir grevle s n rlamay kastetmiyorlarsa bir hipotez see rler ve, e er analiz edecekleri olgular a klamaya al may istiyorlarsa ilhamlar n sz konusu hipotezden al rlar. E er mevcut bir dinin nelerden olu tu unu bilmek faydal ysa; genel olarak dinin ne oldu unu bilmek ok daha neml idir. ... Btn dinler kar la t r labilir ayn cins iindeki varl k trleridir, o zaman hepsi iin ortak olan baz unsurlar vard r. ... Btn inan sistemlerinin ve kltrlerin teme linde, zorunlu olarak belli say da temel semboller ve ayin uygulama tarzlar n n olmas gerekir. Birinin ya da tekinin alabilece i ekil farkl l klar na ra men bunlar, her nerede o lursa olsunlar ayn anlama sahiptirler ve ayn i levi yerine getirirler. Kesinlikle bu, tarih boyunca ortaya kan karma k dinleri gzlemlemekle yap lamaz. Daha d k dzeydeki toplumlarda, durum btnyle farkl d r. ... Grup, ok geli mi toplumlarda yaln zca nadiren bulaca m z entelektel ve ahlaki tek biimlili i dzenli olarak retir. ... Sonsuz bir ekilde tekrar edilen tek bir konudan olu an mitlerden ya da kat l mc lar n art k bir ey yapamayacaklar hale gelmelerine kadar tekrar edilen bir ok kk hareketten olu an ayinlerden daha temel ne ol abilir ki? ... Esas olmayan, ikincil ve lks geli meler, henz birincil olan gizlemeye ba lamam t r. Ancak bu, her trl lksn ilkel ibadetlerde bulunmad n sylemekle ayn ey de ildir. Aksine, her dinde kesin olarak belli bir fayday hedeflemeyen inanlar ve uygulamalar n bulundu unu grece iz. Bu lks, dini hayat iin vazgeilmez bir eydir; onun kalbinde yer al r. Ancak, di er dinlere nazaran daha a a dinlerde ok daha geli memi bir halde bulunur. Bu da biz e, onun burada bulunma sebebi ni daha iyi bir ekilde belirlememize yard m eder.

Kendilerini en ok tan d m z dini ekillerin incelenmesi, uzun bir mddet bizi, tanr fikrinin dini olan her eyin ay rt edici zelli i oldu una inanmaya gtrd. A a da inceleyece im din, byk k sm itibariyle her trl tanr d ncesine yabanc d r. Onda, ayinlerin kendisine yneltildi i gler, modern dinlerimizde i gal ettikleri nde gelen yerden byk lde farkl d rlar ve bunun iindir ki ancak onlar, modem dinleri daha iyi bir ekilde anlamam za yard m edeceklerdir. lkel dinler yaln zca dinin kurucu unsurlar n ortaya karmam za izin vermekle kalmazlar; onlar n en byk faydalar da, dinin a klanmas na yard m etmeleridir. phesiz, kkenle, mutlak bir ilk ba lang kastediliyorsa, mesele hakk nda bilimsel hibir ey yoktur ve kesinlikl e bir kenara b rak lmas gerekmektedir. Din u anda ba lam t r denilebilecek olan kesin bir an yoktur. Hem bir kozmoloji hem de tanr hakk nda speklasyon iermeyen hibir din yo ktur. E er felsefe ve bilim dinden do mu larsa, bu, dinin kendisinin hem bilim hem de felsefenin grevini ifa edecek ekilde ba lam olmas ndan kaynaklamaktad r. Dini tasavvurlar, kolektif gereklikleri ifade eden m terek tasavvurlard r; ayinler, yaln zca, bir araya gelmi gruplar aras nda do an hareket tarzlar d r. Bu gruplar n hedefi, bu gruplar meydana getirmek, onlar devam ettirmek ya da yeniden yaratmakt r. Gnlere, haftalara, aylara, y llara vs. ay rma; ayinler, bayramlar ve halka a k trenlerin dzenli aral klarla yinelenmesine tekabl eder. Bir takvim, ortak faaliyetin ritmini oldu u gibi, bu m terek faaliyetin dzenlili ini de ifade eder. Ayn ey, uzay iin de geerlidir. ... Bizatihi uzay n ne sa , ne solu, ne yukar s ne de a a s , ne kuzeyi ne de gneyi vs. yoktur. Btn blnmel er, a ka farkl duygusal renklerin blgelere atfedilmesi olgusundan il eri gelmektedir. Ve ayn medeniyete mensup insanlar n hepsi, uzay ayn tarzda d ndkleri iin, bu duygusal renklerin ve onlardan kapaklanan ay r mlar n ortak olarak kabul edilmi olmas a ka zorunludur. Bu ortak olu da, hemen hemen zorunlu bir ekilde, onlar n sosyal kkenli olduklar n ima eder. Ayr ca, baz rneklerde bu sosyal karakter o k a k bir ekilde grlr. Bunlar, Avustralya ve Kuzey Amerika'daki toplumlard r. Buralarda, uzay kamp n kendisi yuvarlak oldu u iin byk bir daire eklinde tasavvur edilir ve uzay dairesini, tamam yla kabile dairesi gibi, ona k yas ederek taksim ederler. Biz genel olarak manay markalara (label) ili kilendirsek de, a prioristler (kategorilerin her eyden nce var olduklar n kabul edenler), olgulara daha ok ehemmiyet verirler. E er ak l, bireysel tecrbenin bir eklinden ba ka bir ey de ilse, o zaman ak l, yok demektir. Di er yandan e er sahip oldu u, ancak a klanamayan potansiyel leri kabul edilecek olursa, o zaman da ak l tabiat n ve bilimin d nda b rak lm olur.

E ya aras nda var olan en gelen i li kileri ifade ederler; btn fikirlerimizden daha geni bir alana sahip olan kategoriler, entelektel hayat m z n btn paralar n idare ederler. E er her an insanlar bu temel fikirler hakk nda anla amam ve zaman, uzay, sebep, say vs. hakk nda trde bir anlay a sahip olmasalard , zihinler aras nda tam bir uzla olmazd ve btn ortak hayat imkans z hale gelirdi. Bundan dolay toplum, kendisini inkar etmeksizin bu kategorileri bireyin zgr tercihine b rakamaz. Ya amak iin toplum, ikisi de olmaks z n varl n devam ettiremeyece i asgari dzeyde ahlaki ve mant ksal bir uzla y gerektirir. ... En derunumuzda, bu temel d ncelerden kurtulmaya al t m zda bile, tam olarak zgr olmad m z hissederiz; iimizden ve d m zdan bir ey bize kar koyar. D m zda, bizim hakk m zda hkm veren bir kanaat vard r; ayr ca, toplum iimizde de temsil edildi inden, bu devrimci itkilere ieriden de kar koyar. Birinci Kitap TEMEL SORULAR Birinci Blm Dini Fenomenlerin ve Dinin Tan m Var olman n zorunluluklar , ister inanan isterse inanan olmayal m, ilerinde ya ad m z, haklar nda srekli olarak hkmlerde bulundu umuz ve davran lar m z n dikkate almak zorunda oldu u eyleri bir ekilde tasavvur etmemizi bizden ister. Dini olan her eyin, ay rt edici zelli i olarak kabul edilenlerden biri, "tabiatst" d ncesidir. Bununla, anlama kapasitemizi a an e ya dzeni kastedilir; tabiatst gizemin, bilinemezin, ya da anla lamaz olan n dnyas d r. O zaman din, bilimin ve genel olarak a k d ncenin s n rlar d nda kalan her ey hakk nda bir tr speklasyondan ibaret bir ey demektir. Spencer'e gre, dogmalar bak m ndan birbirleriyle taban tabana z t olan dinler, ierdi i ve ku att her eyi ile birlikte dnyan n, bir a klama ihtiyac duyan bir s r oldu u hususunda z mnen anla rlar; o, dinleri esas olarak, zihni a an her yerde haz r ve naz r olan bir eyin varl na inanmaktan ibaret oldu unu kabul eder". ... Max Mler de, "btn dinleri, tasavvur edilemez olan tasavvur etmeye ve ifade edilemez olan ifade etmeye ynelik bir aba, sonsuza do ru bir arzu olarak grr". nsanlar n, modern akl m z iin bu kadar problematik olan fikirleri kabul etmele ri, bize onlar n yerine daha makul olan lar n bulamamalar ndan kaynaklan yor gibi grnmektedir. Ancak gerekte, bizi bu kadar a rtan a klamalar, ilkel insan iin bu dnyadaki en basit eymi gibi grnmektedir. O, bunlar akl n mitsizlik iinde kalarak kabul etti i bir tr ultima ratio (son are olarak) de il fakat, etraf nda gzlemledi i eyi tasavvur etmenin ve anlaman n en k sa yolu olarak grr. Onun iin, ses ile ya da mimikle cisimlere hkmetmekte, y ld zlar n hareketini durdurmak veya h zland rmakta, ya muru ya d rmak ya da onu durdurmak vs de garip olan hibir ey yoktur. Topra n ya da kendisini besleye n hayvan trlerinin bereketini garantilemek maksad yla kulland ayinleri onun gznde art k ak l d bir ey de ildir. ... onlara inanan kimse iin, bugnn fiz ikileri iin a rl k ya da elektrik ne ise onlar iin de sz konusu g ayn eydir. 4

Ayr ca, bizim kendisini anlad m z ekliyle tabiatst d ncesi, son dnemlerde ortaya kan bir d ncedir. ... Belli olgular tabiatst diye isimlendirebilmek iin, bir kimsenin daha evvelce, tabii eyler dzeni diye bir eyin, bir ba ka ifade ile, evrendeki fenomenlerin, yasalar diye isimlendirilen zorunlu ili kilere uygun bir ekilde isel olarak birbirleriyle ili kili olduklar n n fark nda olmas gerekir. Bu esas prensip bir kez kabul edilmi hale geldi inde, sz konu su yasalardan ayr lanlar, zorunlu olarak tabiat n tesinde ve bylece de akl n tesinde eyler olarak kabul edilir: Bu anlamda tabii olan, ayn zamanda rasyoneldir. ... E yan n dzenindeki neyin de i mez ve bozulmaz oldu u bilinmedike ve bu dzen ol umsal iradelerin bir al mas olarak grld mddete, bu iradenin ya da ba ka eylerin e yan n dzenini keyfi bir ekilde de i tirebileceklerinin do al oldu u d nlr. Bu sebepten dolay , eski insanlar n kendi tanr lar na atfettikleri mucizevi mdahaleler, onlar n nazar nda kelimenin bugn ifade etti i anlamda bir mucize de ildir. Toplumsal eyler hususunda hala, ilkellerin zihin yap s na sahibiz. ... bu tr a klamalarla kolayca ikna olabilmeleri, tecrbe taraf ndan tekrar tekrar yalanlanan bu yan lsamalara ba lanabilmeleri, bu sosyal olaylar n bu dnyadaki en a k ey olarak grnmesinin bir sonucudur. ... Basitliklerinden dolay bizi a rtan bir ok dini inanc n temelinde ayn zihni duruma rast gelinir. Din de il de bilim, insanlara e yan n girift ve anla lmalar n n zor oldu unu retir. Ancak buna cevap olmak zere Jevons yle der: nsan zihninin, fenomenler aras nda belli bir dzenin srekli olarak bulundu unu ya da bu dz enin ihlal edildi ini fark etmesi iin tam anlam yla bilimsel bir e itim almaya ihtiyac yoktur. ... Bunlar, olaylar n normal cereyan n d nda vukuu bulan eyler oldu u iin, halk onlara harikulade, istisnai -bir di er ifade ile, tabiat d - sebepler atfeder. Jevons, tabiatst fik rinin, tarihin ba lang c nda bu biimde do du unu; dinin bu ekil alt nda ve o andan itibaren kendine has olan nesnesini edindi ini iddia eder. Ayr ca, insanlar tecrbenin verdi i yenilikler ve tesadfen ortaya kan eyler nas l tasavvur ederse etsinler, bu tasavvur hibir zaman dini karakterize etmek iin kullan lamazlar. Dini d nceler her eyden nce, istisnai ve normal ol mayan de il fakat, srekli ve dzenli olarak cereyan eden eyleri ifade etmek ve a klamay hedeflerler. ... dini beklenilmeyen eyle e itleyen bir d nce, ok yanl bir d ncedir. ... ba lang ta kutsal varl klar n, bozguncular n olumsuz rolyle s n rland varsay m , btnyle keyfi bir iddiad r. En basit dinlerden ba layarak grece imiz gibi, kutsal varl klar n en temel grevi, olumlu eylemle hayat n normal seyrini de vam etmesini sa lamak olmu tur. ... gizem d ncesi, tan mlanmas gereken olgular n bir o unu tan mdan karmaks z n dini fenomenlerin karakteristik belirleyicisi yap lamaz. M. Reville'ye gre, "Din, insan zihnini, dnyan n ve kendisinin hakimi kabul etti i, ba l bulundu unu hissetmekten zevk ald gizemli bir ruha ba layan bir his sayesinde insan hayat n n belirlenmesidir".

Her eyden nce, tanr ve ruh d ncesinin olmad ya da yaln zca ikincil, nemsiz bir rol oynad byk dinler vard r. Budizm i te byle bir dindir. Burnouf yle demektedir: Budizm, tanr s z bir ahlak, tabiat n bir ateizmi kabul etmesi itibariyle, Brahmanizm'in kar s nda yer al r. M. Barth ise, "insan n tabi oldu u hibir tanr s yoktur; onun doktrini mutlak anlamda ateisttir" der. M. Oldenberg de , onu "tanr s z bir din" diye isimlendirir. Budizm'in btn esas , inananlar n Drt Sekin Hakikat olarak adland rd klar drt nermede bir araya getirilmi tir. Bunlar n birincisi, ac n n varl n e yan n srekli de i imine ba lar; ikincisi, ac n n sebebini arzu da bulur; ncs, arzunun bast r lmas n ac n n sona erdirilmesinin tek yolu olarak grr; drdncs, ac n n sona erdirilmesi iin gei lmesi gereken safhay -do ruluk, tefekkr ve murakabe, hikmet ve doktrin hakk nda tam bilgi-s ralar. Bu yolun sonuna -Nirvan'a ile kurtulu a- bu drt safha geildik ten sonra ula l r. Budist, iinde ya ad ve ac ekti i bu olu aleminin nereden geldi i ile ilgilenmez; onu bir olgu olarak kabul eder ve btn mcadelesi, ondan kurtulmaya yneliktir. te yandan sz konusu kurtulu al mas nda, kendisinden ba ka gvenece i hibir ey yoktur; onun "mcadelesinde, ken disine yard m etsin diye a raca hi kimse olmad gibi, te ekkr edece i bir tanr s da yoktur". En az ndan bir k s m mezheplerinde, Buda'n n bir tr tanr olarak kabul edilmeye ba land do rudur. Ona hasredilen mabetleri vard r ve bir ibadetin nesnesi haline gelmi tir. Ancak bu ibadet ok basittir ve esas olarak birka iek sunmak, Buda' dan arta kalan eylere ve kutsal imgelere sayg gstermekten ibarettir. Bu, hat ralara ibadet etmenin bir ekli demektir. Ancak, Buda'n n ilahla t r lmas , Kuzey Budizm'i diye isimlendirilen Budizm'e has bir uygulamad r. H ristiyanl k, bundan ok farkl d r. sa Mesih'in her zaman varl ve ona ait kltn srekli olarak yerine getirilmesi d ncesi olmaks z n, H ristiyanl k tasavvur edilemez; nk, H ristiyan mminler cemaati, her an canl ve her gn kendini yeniden kurban eden Mesih sayesindedir ki ancak, manevi hayatlar n n en yce kayn a yla ileti imlerini srdrebilirler. Budistler gibi, Cayinistler de ateisttirler. Bir yarat c fikrini reddederler; onlar iin, bu dnya ebedidir ve a ka ezeli ve ebedi olan, mkemmel bir varl n bulunmas n d lar. Grld zere kefaretlerin, kurbanlar n ve dualar n hakim bir unsur olmaktan uzak oldu u byk dinler vard r. Bu yzden de, sz konusu fenomenl eri dinin ay r c zellikleri olarak kabul edilemezler. Ancak, tanr lar veya manevi varl klardan btnyle ba ms z ve deistik dinlerde bile var olan bir ok ayin vard r. Bunlar n ilki, ok say da olan yasaklard r. Mesela, Kutsal Kitap, kad n n her ay belli bir sre tek ba na ya amas n emreder; benzer bir yaln zl lo usal k zaman nda kad ndan ister ve e e i bir atla birlikte arabaya ko may ya da kendirle kenevirin kar k oldu u bir elbiseyi giymeyi yasaklar.

"kurban, o kadar temel bir prensiptir ki, yaln zca insanlar n de il hatta tanr lar n kkeni bile ona atfedilir". Byle bir d nce, ok garip grnebilir. Ancak bu, kurban n her eye gcnn yetti i fikrinin nihai bir sonucu olarak a klanabilir". nsanlar , bir tanr ile birle tirmekten ba ka hedefleri olan ibadet ba lar da vard r. Bundan dolay , din tanr ya da ruh fikrinden daha geni tir ve bu yzden de, yaln zca bu terimlere uygun olarak tan mlanamaz. Din, paralardan olu mu bir btn -mitlerden, dogmalardan, ayinlerden ve trenlerden ibaret, az ok girin bir sistem- olmas na ra men, bir tr blnme si mmkn olmayan varl k te ekkl ediyormu gibi faaliyet gsterir. Bir btn yaln zca ierdi i paralarla olan ili kisiyle tan mlanabilece inden, en iyi metot nce her hangi bir dinin kendisinden kaynakland iptidai fenomenleri ve sonra bu fenome nlerin birle mesinden olu an sistemi nitelendirmeye al makt r. Dini fenomenler iki temel kategoriye ayr l rlar: nanlar ve ayinler. Birinci grup, d nceyle ilgilidirler ve bir tak m zihni tasavvurlardan olu urlar; ikinciler, hususi eylem biimleridir. Bu iki feno men grubu aras nda, d nceyi eylemden ay ran ey yer almaktad r. ster basit isterse girift olsun btn bilinen dinler, ortak bir zellik gsterirler: Bu dinler insanlar n iki s n f -birbirine z t iki cins- halinde tasavvur ettikleri gerek ya da hayali eylerin bir tasnifini n gerek olarak kabul ederler. ... Kutsal (sacred) ve din d (protane) terimleri birbirine z t bu iki cinsi olduka iyi bir ekilde ifade ederler. Dnya bu ekilde iki alana, biri kutsal olan her eyi di eri din d olan her eyi ieren iki alana blnr. te dini d ncenin, ay rt edici zelli i budur. ... Kutsal eyler, tanr lar ya da ruhlar diye isimlendirilen ki isel varl klardan ibaret de ildir. Bir kaya, bir a a, bir su kayna , kk bir ta , bir a a paras , bir ev has l her hangi bir ey kutsal olabilir. Bir ayin, kutsall a sahip olabilir; gerekte ise, belli bir dereceye kadarda olsa kutsall k iermeyen hibir ayin yoktur. Ancak, takdis edilmi ahsiyetler taraf ndan sylenebilen szler, ifadeler ve formller; ayr ca herkes taraf ndan yap lamayacak olan mimikler ve hareketler de vard r. Be eri d nce tarihinde, birbirlerinden bu kadar kkten bir ekilde farkl ya da radikal bir ekilde birbirlerine z t iki kategorinin ba ka bir rne i yoktur. yi ve kt aras ndaki geleneksel kar tl k, bunun yan nda hitir: yi ve kt, ayn cinsin yani ahlak n birbirine z t iki trdr. Bu, sa l k ve hastal n ayn olgu dzenin yani hayat n, iki farkl yn olmas ndan ba ka bir ey olmamas gibi bir eydir; aksine kutsal ve din d , her zaman ve her yerde insan zihni taraf ndan ortak hibir eyleri olmayan ayr iki tr, iki dnya olarak tasavvur edilir. Erginlenme treni, delikanl y dini hayata dahil etme k iin icra edilen bir dizi ayinden olu maktad r. lk nce, ocuklu unu geirdi i din d olan dnyay terk eder ve kutsal eyler dairesi iine girer. ... Bu anda, delikanl ya lece i ve evvelce bulundu u muayyen ahsiyetinin varl n n art k yok oldu u, birincinin yerini, birdenbire bir ba kas n n ald sylenir. Yenilenmi olarak bir kez daha do ar. lme ve yeniden do uma yol aacak uygun trenle r icra edilirler. Ancak bu trenlerin, s rf sembolik

anlamda lme ve dirili e sebep olduklar n de il, bunu gerekten yap yor oldu u kabul edilir. Tam olarak birine ait olman n art , di erini btnyle reddetmek oldu undan, insan n saf dini bir hayat ya ayabilmesi iin din d hayattan btnyle ekilmesi tavsiye edilir. Bundan, manast r hayat do ar. Kutsal eyler, yasaklarla korunan ve tecrit edilen eylerdir; din d olanlar ise, yasaklar n uyguland ve kutsal olandan uzak tutulmas gereken eylerdir. Dini inanlar, kutsal n do as n , di er kutsal eylerle ya da din d eylerle olan ili kisini dile getiren tasavvurlard r. Son olarak, ayinler bir kimsenin kutsal olan eylere kar nas l davranmas gerekti ini emreden davran kurallar d r. Belirli say da kutsal eyler, birbiriyle denk ve hiyerar ik ili kilere sahip olup, sonu itibariyle belli bir dzeyde uyum arz eden ve benzer herhangi bir sisteme ait olmayan bir sistem meydana getirdikleri durumda, bu inanlar onlara kar l k gelen ayinler toplam dini meydana getirir. ... Ancak bir kural olarak din, yaln zca tek bir ibadetten de il fakat, muayyen bir ba ms zl a sahip bir ibadet sisteminden olu ur. ... bu ibadetlerden biri, ait oldu u btn ortadan kal km olmas na ra men ayakta kalmay ba arm sa, varl n ancak paralar halinde srdrebilir. Folklorda ya ayan bir ok zirai ibadetlerin ba na gelen ey, i te byle bir eydir. Belli durumlarda, bu ekil iinde varl n devam ettiren ey, bir ibadet de il fakat, saf bir tren ya da hususi bir ayindir. Mesela, baz evlilik ve cenaze ayinleri, bu trden trenlerdir. Bu durumda, insan ayr k ve kar la t r lamaz iki dnyan n varl n kabul etmeye gtren eyin ne oldu unun sorulmas gerekir. nk, duyu tecr belerimizde bu tr kkten bir ikilik fikrini telkin edecek hibir ey yoktur. By de, inanlardan ve ayinlerden olu ur. Din gibi onun da, kendine zg mitleri ve dogmalar vard r. Ancak bunlar fazla geli mi de illerdir. Bunun sebebi ise, muhtemelen teknik ve faydac hedefler gtt iin bynn, saf speklasyon hususunda zaman harcamamas d r. Bynn de, trenleri, kurbanlar , ar nma ayinleri, dualar , ark lar ve danslar vard r. Bycnn kendilerine mracaat etti i bu varl klar ve i yapt rd glerle, dinin hitap etti i gler yaln zca ayn do aya sahip olmay p, o unlukla bunlar ayn glerdir. lkel toplumlar n byk bir k sm nda l ruhlar , z itibariyle kutsal eyler olarak kabul edilirler ve bu yzden de, dini ayinlerin nesnesi haline gelmi lerdir. Anca bunlar ayn zamanda, byde de nemli bir rol oynarlar. ... Cinler de, bysel etkinli in vas talar ndan biridir. ... H ristiyanl kta bile, eytan d m bir tanr de il midir? ... bynn tam anlam yla din ve dinin tam anlam yla by oldu unu ve bunu sonucu olarak da, onlar birbirinden ay rt etmenin ve biri olmaks z n di erini tan mlaman n imkans z oldu unu mu sylemek zorunday z ? Bu tezi savunmay zorla t ran ey, byye kar dinde a k bir nefret hissinin bulunmas ve bynn de dille kar d manl k beslemesidir.

Kutsal alemi ve onun din d dnya ile olan ili kilerini ayn tarzda d ndkleri ve bu ortak tasavvurlar benzer amellerle ifade ettikleri iin yelerini birle tiren bir toplum, kilise/ cemaat olarak isimlendirilir. Tarihte, kilisesi, cemaati olmayan hibi r din yoktur. By tamamen farkl bir meseledir. ... bunlar kendilerine inanan insanlar , birbirlerine ba layarak ayn hayat ya ayan bir grup iinde birle tirmez. ... Bycnn m terileri vard r, onun cemaati y oktur. Bynn aksine, din cemaat d ncesinden ayr d nlemez. Bu bak mdan, by ile din aras nda temel bir farkl l k vard r. ... byc by iin ne ise, rahip de din iin odur. Bylece a a daki tan ma geliyoruz: Bir din, kutsalla, yani di erlerinden ayr lm ve yasaklanm eyle ilgili inanlar ve amellerden olu an tutarl bir sistemdir. Bu inanlar ve amelle, kendilerine inanan btn insanlar kilise / cemaat diye isimlendirilen tek manevi bir toplum halinde bir araya getirir. Din fikrinin bir Kilise/Cemaat d ncesinden ayr d nlemeyece ini gsterdi imizde, bununla dinin fazlas yla ortak bir ey oldu unu da ifade etmi oluruz. kinci Blm lkel Din Hakk ndaki Temel Kavramlar I. Ruhuluk ( Animizm) Kendisinde yan yana ya da farkl biimlerde iki dinin var oldu unu bulamayaca m z eski veya yeni hibir dini sistemi n olmad sylenebilir. Bunlar birbirleriyle ba l ve hatta birbirlerinin iine nfuz etmi olsalar da, yine de ayr olmaya devam ederler. Bu dinlerden biri, ister rzgarlar, nehirler, y ld zlar, gk vs. gibi byk kozmik gl er; isterse bitkiler, hayvanlar, kayalar vs. gibi yeryz n mesken tutmu olan her trden nesneler olan, tabiattaki fenome nlere ynelik olsun, bu ze lli inden dolay ona, "naturism" (tabiat l k) ismi verilir. Di eri ise, ruhlar, periler, eytanlar ve ilahlar gibi manevi varl klara yneliktir. Bunlar, insan gibi canl ve bilinli varl klard r. ... bunlar genellikle insan taraf ndan grlemeyen varl klard r. Bu manevi varl klar dinine "ruhuluk" (animizm) denir. ... iki teori ileri srld. Bir k sm , ruhulu un dinin asli ekli oldu unu ve tabiat l n ise ondan tredi i bu yzdende ikincil oldu unu kabul ettiler. Di erleri ise, tabiat ibadetinin dini evrimin ba lang noktas oldu unu ve ruhlara ibadetin ise, yaln zca onun hususi bir tr oldu unu sylediler. Tylor, en temel zellikleriyle ruhu teoriyi geli tirdi. E er ruhu inanlar ve ameller, dini hayat n asli biimi olarak grlecekse, desideratan n ( art n) yerine getirilmesi gerekir. Birincisi, bu teoriye gre, dinin temel esaslar ndan biri ruh fikri oldu u iin, daha nceki bir dinden hibir unsur almaks z n nas l meydana geldi inin gsterilmesi gerekir; ikincisi, ruhlar nas l ibadet objesi haline geldikleri ve latif cisimlere dn tklerinin gsterilmesi gerekir; ncs ve sonuncusu, ruhlar ibadeti, her hangi bir dinin tamam olmad ndan, tabiat ibadetinin bu ibadetten nas l kaynakland n da a klanmas gerekir.

Ruhu teoriye gre, ruh fikri, biri uyan kken di eri ise uyurken srd ifte hayat grnmn yanl bir ekilde anla lmas n n bir sonucu olarak insana telk in edilmi tir. Bir vah i iin, ister uyan k isterse rya gryor olsun, zihninde sahip oldu u tasavvurlar n ayn de erde oldu u iddia edilir. Bu tr tecrbelerin tekrarlanmas ndan yava yava , bizde bir e , bir ba ka benin var oldu u ve belli artlar alt nda, ya ad bedeni terk etme ve uz aklarda dola abilme kuvvetine sahip oldu u d ncesi ortaya kar. Ancak ruh, esprit de ildir. Kendisinden nadiren ayr ld bir bedene ba l d r; bir ruhtan fazla bir ey olmad srece, her hangi bir ibadet znesi olmaz . ... Ruhlar n tesiriyle a klanmayan hemen hemen hibir ey yoktur. Bu yolla, he r zaman ellerinin alt nda bulunan ve kendilerini, bir tak m olaylar a klamak gerekti inde s k nt da kalmalar na engel olacak gvenilir bir sebepler deposuna sahiptirler. ... ruhlar n gc, kendilerine atfedilen eylerin bir sonucu olarak artar ve bu art yle bir dereceye ula r ki, insan yarat c s ve rne i kendisi de olsa, bu hayal dnyas nda kendisini bir kle olarak bulur. Kendi eliyle ve kendi benzeyi inde yapt bu manevi glerin kulu haline gelir. nk e er, hastal n ve sa l n iyi ve kt he r eyin kontrol bu ruhlar n elinde ise, onlar n hay rseverliklerini elde etmeye v e k zg n olduklar nda ise onlar teskin etmeye al mak ak ll ca bir eydir. Bunun bir sonucu olarak da, takdimeler, kurbanlar, dualar k saca, yerine getirilmesi gereken btn uygulamalar ortaya km t r. te art k, ruh ba ka bir hale dn m tr. nsan bedenini canland ran saf bir hayat prensibi olmaktan km ve kendisine atfedilen etki sahas na ba l olarak bir esprit, iyi ya da kt bir cin hatta bi r tanr haline gelmi tir. Ancak ruhun daha st bir statye ykseli ine lmn yol at farz edildi i iin, insanl n bildi i ilk ibadet sonunda llere, atalar ruhuna ynelik olmu tur. Bu yzden, ilk ayinler cenaze trenleri; ilk kurbanlar bedeni terk eden ruhlar n ihtiyalar n kar lamaya ynelik olan yiyecek takdimeleri ve ilk sunaklar da, mezarlar olmu tur. Tylor'un ifade etti i gibi, ruhulu un bu geni lemesi, ocuk gibi canl y cans zdan ay ramayan ilkel insan n kendisine has zihni yap s n n bir sonucudur. ocukl ar, hakk nda bir kanaat olu turmaya ba lad klar ilk varl klar -kendisi ve ailesi gibi- insanlar olduklar iin, btn varl klar insan modelinde d nme e iliminde olmu lard r. ... lkel insanlar da ocuk gibi d nr. Canl lar da dahil btn e yalar kendisininkine benzer bir do ay atfetmeye meyillidir. ... nsan ruhlar , do rudan yaln zca be eri dnya zerinde etkiye sahiptir. ... te yandan e yan n espriti, zellikle e yan n iinde ikamet eder ve onlarda meydana gelen olaylar n etkin sebebi ol arak kabul edilirler. Sa l k ya da hastal k, maharet ya da beceriksizli k vs. insan ruhlar yla a klan r. zellikle fiziki dnyan n fenomenleri -suyun ve y ld zlar n hareketi, bitkilerin imlenme si, hayvanlar n o almas vs.- e ya ruhlar yla a klan r. Bylece, ufak tefek de i ikliklerle tamamlanan atalara ibadetin dayand bu ilk insan felsefesi, bir dnya felsefesiydi. nsan ya amak iin onlar n ortakl na ihtiya duydu undan, e yay canland rd ve onlar farkl tezahrlerini kontrol etti i kabul edilen espritlere muhta oldu una inanmaya ba lad . Onlar n yard mlar n takdimeler ve dualar vas tas yla elde etmeye al t . Bu yzden insan n dini, bir tabiat dinine do ru yrd.

10

lkel insan iin mecaz gerekten ay rmak ok zordur. ... Prensip olarak, tabiat l kurulmas na yol aan, mecazi isimlerin gerek anlamda yorumlanmas yd .

nsan, bedeni yeryznde uzanm olarak yatarken, uykuda oldu u halde az ok uzak mesafeleri nas l grd n anlamak iin, kendisini iki varl ktan olu mu olarak d nmeye sevk edildi: Bir tarafta bedeni, te y anda ise, iinde ya ad bedeni terk edebilen ve uzaya sa da solda dola abilen ikinci benli i. Bu durumda, eli kiler s k s k ya and iin, bu eli kiler, insanlar burada a ikar bir hatan n bulundu u ve kendilerinin tahayyl ettikleri bir yan lsama taraf ndan aldat ld klar n d nmelerine nas l sevk etmedi ? lkel insana atfedilen bu kr krne inanma zelli i, meseleyi fazla basitle tirmektir. S k s k ya ad gibi, bir d nce bir kez te ekkl etti inde; ba lang ta hibir ilgisinin bulunmad ve kendisinin yol amad olgular dzenlemek ya da onlar ayd nlatmak (bu tr ayd nlatmalar, gerek olmaktan daha ok grnrdedir) maksad yla kullan l r. ... Dini d nce tarihi, bu tr geriye d nk me rula t rman n say s z rne ini verir. Bunlar bize, ne sz konusu d ncelerin ekillenme tarz ne de onu meydana getiren unsurlar hakk nda hibir ey retemezler. Dine, dayanaca temel bir fikir sunmaktan uz ak olan bu ryalar, daha nceden te ekkl etmi bir dini sistemin varl na ba l d rlar; nk onlar, bu sistemin bi r sonucudurlar. Baz sekin ah slar n, elden ayaktan d ecek hale gelmeden nce, yasal olarak ldrldklerine dair rnekler bile vard r. ... ikamet etti i beden, ya lanmaktan dolay zay flamaya ba lamadan nce, ruh bedenden uz akla t r l r; gcnden hibir ey kaybetmeden daha gen bir bedene nakledilir. nanan n tap nd eyler hakk ndaki hislerinde, onlara dair her zaman biraz korku ve ekimserlik vard r; ancak bu, korkudan daha ok sayg dan ve ihti am n insanda yol at ok hususi bir duygudan kaynaklanan sui generis (nev-i ahs na mnhas r) bir korkudur. hti am d ncesi, esas olarak dinidir. Bu yzden bir anlamda, bu d ncenin nereden geldi ini, neye tekabl etti ini ve bilinte onu neyin uyand rd n ortaya karmad ka, din hakk ndaki hibir eyi a klayamay z. Malenezyal lar, insan n lmle bedeni terk eden bir ruha sahip oldu una ... inan rlar. Ayn zamanda onlar n, llerin ruhlar iin yapt klar bir ibadetleri de vard r: ... Bu onur, yaln zca hayatlar boyunca, kamuoyu taraf ndan Malenezyal lar n mana diye isimlendirdikleri hususi bir erdeme sahip oldu u kabul edilenlere verilir. ... Codrington, "manan n, s radan insanlar n gcnn d nda ve normal tabi i srecin d nda meydana gelen etkileri gerekle tirmeye izin veren ey oldu unu" syler. ... Di er ruhlara gelince, s radan insanlar n, din d ayak tak m ndan ayr lan ruhlara gelince, baz yazarlara gre, lmden nce olduklar gibi lmden sonra da birer hitir ler . Ruhu varsay m n kabul etti i gibi e er ilk kutsal varl klar hakikaten, llerin ruhlar ve ilk ibadet de, atalar ibadetinden ibaret olsayd , toplum tipleri ne kadar a a ise, bu ibadetin dini hayatta o kadar hak im bir konumda oldu unun grlmesi gerekirdi. ... 11

Oysa gerek bunun tamamen aksinedir. Atalara ibadet, karakteristik biimiyle yaln zca in, M s r gibi geli mi toplumlarla Yunan ve Roma ehirlerinde geli mi ve ortaya km t r ... toplumsal yap n n en basit ve en a a biimi olan Avustralya toplumlar nda atalara ibadet yoktur. ... bir ibadet, insan n belli artlarda gerekle tirmek zorunda oldu u tedbir ayinlerinin saf bir toplam ndan ibaret de ildir. O, ayinlerden, bayramlardan ve hepsi dnemsel olarak tekrarlanan ay rt edici zelliklere sahip trenlerden olu an bir sistemdir. Bunlar, inanlar n tabii oldu u kutsal glerle kendi aralar ndaki ba dnemsel olarak s k la t rmak ve glendirme ihtiyac n kar larlar. nsanlar n ruhlar , tanr lar n kendilerine gre d nld modeller olmak bir yana, aksine insanlar ta ba lang tan beri, tanr lardan sudur etmi olarak d nlm tr. E er ller ibadeti, ilk ibadet ekli de ilse, o zaman ruhulu un; dayanaca temel kalm yor demektir. hibir

ocuk... arpt masay , onun canl ve zeka sahibi oldu unu d nd iin de il, fakat kendisini yaralad , can n yakt iin sular. Ac n n ortaya kard k zg nl k, kendisini bo altaca bir ey arar; ac do al olarak k zg nl a yol aan eye do ru gider; bunun hibir ey yapamayan bir nesne ey, olmas durumu de i tirmez. Ruh insan n iinde olmas na ra men, esprit, hayat n n byk bir k sm n , kendisine temel hizmeti gren nesnenin d nda geirir. yleyse esprit d ncesi ile ruh d ncesi aras nda byk bir farkl l k vard r. Bu da, birincinin ikinciden kaynakland gstermeye engel olur.

Btnyle insani unsurlardan in a edilmi bir tanr bulmak iin, H ristiyanl n ortaya k na kadar beklemek zorunday z. H ristiyanl kta Tanr , yaln zca geici olarak kendisini tezahr ettirdi i fiziksel yn itibariyle de il fakat ayn zamanda, ifade etti i fikirler ve duyular bak m ndan da bir insand r. E er bu teori do ruysa, dini inanlar n her hangi bir nesnel temeli olmayan, sanr kaynakl bir ok zihni tasavvurdan ibaret oldu u d ncesinin kabul edilmesi ge rekir. Tarihte bu kadar nemli bir yer i gal eden, a lar boyunca insanlar n ya amak iin sahip olmak zorunda ol duklar enerji iin kaynak grevi yapan dinler gibi d nce sistemlerinin saf yan lsamalardan olu an yap lar olmas d nlemez bir eydir. Bu gn, yasan n, ahlak n ve bilimsel d ncenin, dinden do du unu, uzun bir sre onunla kar m bir biimde bulunduklar n ve hala da onun ruhuyla dolu olarak varl n devam ettirdiklerini kabul etme hususunda uzla abiliriz. nc Blm lkel Din Hakk ndaki Temel Kavramlar (devam) II. Tabiat l k (Naturism) Max Mller, ... sonsuzlu unu, bykl n anlamaks z n insan n tabiatla ili kiye giremeyece ini, syler. ... tabiat n hibir yn yoktur ki, biz i ku atan ve bize hakim olan kar konulmaz sonsuz bir duygu uy and rmas n. Mller iin, dinlerin kaynakland 12

i te bu duygudur. ... Ona gre, d nce zerinde meydana getirdi i etkiyle ekil de i iminin ortaya kmas na sebep olan dildir. D nmek, fikirlerimizi, dzenlemek ve bylece de onlar tasnif etmektir. ... Genel bir fikir, kendisini ifade eden ve ne ise onu o yapan s zler olmaks z n, bir varl ve bir gerekli i olmayaca ndan, nk sz konusu fikir ancak bu kelime vas tas yla ve onda var olaca iin, tasnif etmek ayn zamanda, isimlendirmektir. Bylece, bir halk n dili, her zaman insanlar n renmeye ba lad klar yeni eyleri zihinlerinde tasnif etme tarz n etkiler. Bu yeni eyler, onun zihninde daha nce mevcut bulunan erev elere uymak zorundad rlar. Bu sebepten dolay da, insanlar evrenin kapsaml bir tasavvurunu olu turmaya al t nda, onlar n konu tuklar dil, o zaman ortaya kan fikirler sistemi zerinde silinmesi mmkn olmayacak bir ekilde damgas n basar. Ve mitoloji, her bir tanr ya her zaman daha geni ve daha tam bir biyografi verdike, ba lang ta e yadan ayr olmayan tanr sal ahsiyetler imdi e yadan ayr ld lar ve kendi ba lar na var olmaya ba lad lar. Bylece, gya tanr d ncesi te ekkl etti. ... Mller'e gre, bu d ncenin hedefi, lm a klamakt r, yoksa ryalar de il. nsan n etraf ndaki dnyay bilmeye ynelik bir ilgisi oldu u ve sonu olarak da, d ncesini abucak ona uygulad n herkes kolayl kla kabul edecektir. Tabiat l k, dini nesnel temel i olmayan muazz am bir mecazdan ibaret bir eye indirdi inden dini, kuruntudan kaynaklanan bir sistem olarak a klar. Tabii ki o, gerekte dine bir ba lang noktas , yani tabiat fenomenlerinin bizde uyand rd klar n kabul eder; ancak, dilin by sel faaliyetleri sebebiyle, bu izlenim garip fikirlere dn r. Dini d nce, gerekle yaln zca, onun hakiki ekillerini gizleyen kal n bir rtyle rtmek iin ili kiye girer. Bu rt, mitolojinin dokudu u, efsanevi inanlar rtsdr. ... Mller yle der: "Mitolojinin i yap s n k saca karakterize etmeye al t mda, onu bir d nceden daha ok bir dil hastal olarak isimlendirdim. ... Ne yaparsak yapal m, e er tabiat glerini ifade etmenin, dinin temel konusu oldu u anla l rsa, o zaman dini, varl n nas l devam ettirdi i anla lamayan aldat c bir kurgular sisteminden ba ka bir ey olarak grmek imkans zd r. Mitolojinin, estetik ii n dinler bilimi kadar nemli oldu u hususunda phe yoktur. Ancak, yine de dini hayat n asli unsurlar ndan biridir. E er mit, dinden ekip kar lacaksa, ayininin kar lmas da zorunludur: nk ayinler, genel olarak bir isme, karaktere, belli s fatlara ve bir tarihe sahip olan muayye n ahsiyetlere yneltilir ve bu ayinler, sz konusu ahsiyetlerin tasavvur tarz na uygun olarak da de i irler. Bir kimsenin belli bir ilaha ynel ik olarak ifa etti i ibadet, bu ilaha atfedilmi olan biime ba l d r. Gerekten de, bu ayin o unlukla, eyleme dn trlm mitten ba ka bir ey de ildir; H ristiyan komnyonu, btn anl am n kendisinden alm oldu u Paskalya mitinden ayr d nlemez.... badetin mevcudiyeti ve zellikle de devam ediyor olu u, a klanamaz hale gelir. nsanlar n, sama bir eyi yzy llar boyunca yapmaya devam etmelerini anlamak zordur. ... Bizim gayr-i makul olarak grdklerimiz de dahil btn mitler, iman n nesnesi olmu lard r. ... Max Mller, "Tanr lar varl klar olmayan isimler, nominad r yoksa ismi olmayan varl klar, numina de ildirler". 13

Normal olarak, tabiat n ak tek biimlidir ve bu tek biimlilik, asla gl duygular uyand rmaz. Vah iyi, bu harikalar kar s nda sayg hisleriyle dolu olarak tasavvur etmek, olduka ge dneme ait duygular tarihin ba lang c n nakletmek anlam na gelir. Vah i, bu tr eylere al k n oldu u iin, onlardan ok fazla etkilenmez. Bu al kanl k boyunduru unu silkelemek ve bu dzenli li in ne kadar harika bir ey oldu unu ke fetmek kltr ve d nmeyi gerektirir. ... E er her trl sayg ve a k nl k etkisiyle dini kar t r rsak, dini duygunun gerekten ne oldu unu yanl anlam oluruz. Tabiat, bykl ile insan a rt r. nsan ku atan bu sonsuz uzay; nce olan ve imdiden sonra da olacak o lan ve sahip oldu u kendi glerinden sonsuz de recede stn gler duygusu, insanda, kendi d nda ve onun tabi oldu u sonsuz bir gcn var oldu u fikrini uyand rmamas mmkn de ildir. Sonra bu d nce, bizim uluhiyet anlay m z n temel bir unsuru haline gelir. Bizim a klamaya al t m z mesele, insan n nas l olup da, gerekte ayr k ve bir biriyle kar la t r lamaz iki kategorinin varoldu u d ncesine ula m oldu udur. Tabiat n bu grn , sz konusu ikilik d ncesine nas l yol at ? Ancak, tabiat kar s nda duyulan bu ezil me hissinin, gerekten de dini duygular telkin etti ini farz etsek bile, ilkel insan zerine bu etkiye yol aamazd . nk, o byle bir duyguya sahip de ildi. nsan hibir ekilde, kozmik glerin kendisinden bu kadar stn olduklar n n fark nda de ildi. ... Elementlere ne yapacaklar n syleyebilece ini, rzgarlar estirece ini, ya muru ya maya zorlayaca n ya da bir i aretle gne i durduraca n vs.yi d nr. nsan n, tabiat stnde hak im olabilecek glerle kendisini donatt na inand din, ona bu gvenlik duygusunu edinmesinde katk da bulunur. nsan n icra etti i ayinler, k smen, arzular n tabiata kabul ettirmesi ni yard m edecek vas talard r. Bu yzden de, evren kar s ndaki kkl hakk nda sahip oldu u bir duygudan kaynaklanmak yle dursun, aksine din, buna z t ilhamlara sahiptir. Hatta en yksek, en bili sel olan dinler bile, e ya ile olan mcadelesinde insana yar d m eden bir gce sahiptir; dinler insana, iman n kendisini, da lar hareket ettirebilece i, yani tabiat n glerine hakim olabilece ini retirler. Tabii nesneler, heybetli biimleri ve tezahr ettirdikleri glerinden dolay hakikaten kutsal haline geliyorlarsa, o zaman gne , ay, gkyz, da lar, deniz, rzgarlar, ya da bir ba ka ifadeyle kozmik glerin, bu stat ye ykseltilecek ol an ilk eyler olmas gerekirdi; ... Ancak gerekte, bunlar yava yava ve ge bir dnemde uluhiyet derecesine kar lm lard r. badetin kendilerine yneltildi i ilk varl klar, insan n en az ndan onlara nispetle bir e itlik iddia edebilece i, basit bitkiler ve hayvanlard r. ... Bu hayvanlar n nesnel nitelikleri, kesinlikle, ilham ettikleri dini duygular n kkeni olamaz.

14

Drdnc Blm lkel Bir Din Olarak Totemizm Meselenin Tarihi ve Onu nceleme Metodu nceledi imiz iki sistem ... temel bir noktada uzla rlar: kisi de problemi ayn terimlerle ifade ederler. Her ikisi de, ister fiziki isterse biyolojik olsun, belli do al fenomenlerin bizde ortaya kard klar duygulardan hareketle tanr d ncesini in a etmeye al m lard r. Ruhular iin ryalar, tabiat lar iin ise, belli kozmik gler, dini evrimin ba lang noktas olarak hizmet grm lerdir. Ancak her ikisine gre de, kutsal ve din d aras n ay ran byk z, do ada bulunmaktad r. Ne insan ne de tabiat bizatihi kutsal bir karaktere sahip olmad ndan, ikisinin de kutsall n ba ka bir kaynaktan edinmi olmalar gerekir. ... Bir ba ka ifadeyle, bizim ruhu ve tabiat diye isimlendirdi imiz eylerin tesinde, bunlar n yaln zca kendisinden tredikleri ya da hususi ynleri oldu u daha temel ve daha ilkel bir ba ka ibadet trnn olmas gerekir. Gerekte, byle bir ibadet vard r: Bu, etnologlar n totemizm dedikleri eydir. Amerika totemizmini al an renciler, uzun bir sreden beri totemiz min belirli bir toplumsal organizasyonla ili kili oldu unu biliyorlard . Bu da, klanlar halinde organize edilmi bir toplumdu. kinci kitap LKEL NANLAR Birinci Blm Totemle lgili nanlar sim ve Amblem Olarak Totem Her din, entelektel kavramlar ve ayinsel uygulamalardan olu tu u iin, totem din ini olu turan inanlar ve ayinleri pe pe e ele almam z gerekiyor. ... Prensip olarak, ibadet inanlardan kaynaklan r; ancak bu inanlar zerinde de bir etki meydana getirir; zellikle de art k anlam a ikar olmad zamanlarda anlam n a klamak iin mit, ayine uygun olarak olu turulur. ... kendisinin dayand fikirlere a ina olunmadan bir din hakk ndaki hi bir eyi anlamak mmk n olmad ndan, her eyden nce bu fiki rlere a ina hale gelmeye al mal y z. Hemen hemen btn Avustralya kabilelerinin temelinde, m terek hayatta hakim ve stn bir yer i gal eden bir grup grrz: Bu, kland r. ki temel ey, onun ay rt edici zelli ini te kil eder. Birincisi, onu te kil eden bireyler, kendilerini ok hususi do aya sahip bir akrabal k ba yla birle mi olarak kabul ederler.

15

Bu birinci ay rt edici zelli iyle klan, Roma gens ve Yunan genostan farkl l k gstermez. ( Bu Cicero taraf ndan verilen tan md r. ... gense mensup olanlar, ayn aile ismini ta yan kimselerdir.) ... Bir btn olarak klan gsteren e ya tr, onun totemi olar ak isimlendirilir. Klan n totemi, ayn zamanda her bir yenin de totemidir. Her klan, yaln zca kendisine ait olan bir toteme sahiptir; ayn kabilenin iki farkl klan n n totemi, ayn olamaz. Gerekten de bir kimse, ancak belli bir ismi ta d iin bir klan n yesidir. Bu ismi ta yan herkes, ayn ekilde klan n bir yesidirler; kabile alan zerinde ne eklide da l rsa da ls nlar, birbirleriyle ayn akrabal k ili kilerine sahiptirler. Bundan dolay da, ayn klana sahip olan iki grup, ancak ayn klan n iki paras olabilir. phesiz, o unlukla bir klan n tamam ayn yerde oturmaz. Farkl yerlerde de, yeleri bulunur. Ancak, bu ekilde co rafi bir temelin bulunmamas , bir btn olu unun daha az hisse dilmesine yol amaz. Genel olarak bir klan, akrabal n, ayn ismi ta madan kaynakland bir aile grubudur. Bu anlamda gens bir kland r. Totem klan , bu ekilde olu mu olan genus iinde hususi bir trdr. Totem olarak hizmet grenlerin byk o unlu u hem hayvan hem de bitki alemine; ancak zellikle de birincisine aittirler. Cans z eylerin totem olarak kullan lmas ise, ok nadirdir. Howitt taraf ndan gney-do u Avustralya kabileleri aras ndan derlenen be yzden ok totem isminden, yaln zca k rk tanesi bir hayvan ya da bitki ismi de ildir; bunlar, bulutlar, ya mur, dolu, don, ay, gne , rzgar, sonbahar, yaz, k , belli y ld zlar, gk grlts, ate , duman, su ya da deniz isimleridir. Semavi varl klara ve daha genel olarak da dini geli imin sonraki devirlerinde byk bir neme sahip olacak olan byk koz mik fenomenIere ne kadar s n rl bir yerin verildi i ise grlmeye de erdir. ... btn klanlar aras nda, yaln zca ikisi ay , ikisi gne i, bir y ld z , gk grltsn, ikisi im e i totem olarak kabul etmi tir. Ya mur bir istisnad r ve totem isimleri aras nda ok s k bir ekilde rastlan r. Totem olarak kabul edilen cans z nesneler olarak unlar zikredilebilir: Bumerang, so uk su, karanl k, ate , y ld r m, ay, k rm z a boyas , am a ac , tuzlu su, ak am y ld z , bir ta , gne , su, kas rga, rzgar ve dolu. Totem, u ya da bu kanguru veya karga de il, fakat genel olarak kanguru veya kargad r. Ancak bazen de, hususi bir nesne totem olarak kabul edilir. Bu, zellikle de trnn tek rne i olan gne , ay, u ya da bu tak m y ld z vs. gibi bir ey, totem olarak hizmet grd nde ka n lmaz bir durumdur. smin edinilme tarz , klan n olu turulmas ve organizasyonu iin dinde n ok daha nemlidir ve bu, din sosyolojisinden daha ziy ade aile sosyolojisine ait bir konudur. Farkl kabilelerde, farkl sistem kullan lmaktad r. Bir ok toplumda, gerekte ise byk bi r k sm nda ocuk, do umdan kaynaklanan bir hak olarak annesinin totemine sahip olur. ... d evlilikten (exogamy) dolay anne zorunlu olarak kocas ndan farkl bir toteme sahiptir. te yandan tek bir totemin yeleri, kad n n ba ka bir klandan olan kocas n n toplumunda ya amas gibi, yapt klar evliliklere uygun olarak, mecburen, fakl yerlere da lm olurlar. Bunun bir sonu cu olarak da, totemle ilgili gruplar blgesel temele ba l olma zelliklerini kaybetmi olurlar. 16

Ba ka yerlerde totem, babadan o ula geer. Bu durumda e er ocuk, babas yla beraber kal yorsa, yerel grubun byk o unlu u tek bir toteme ai t olan insanlardan meydana gelir; burada yaln zca evli kad nlar n, farkl bir totemi olu r. Bir ba ka ifadeyle, her blge kendisine z g bir toteme sahiptir. Son olarak, Aruntalar ve Loritjalar aras nda gzlemlenen nc tr bir olu um daha vard r. Burada, bir ocu un toteminin ya annenin ya da baban n totemi olmas zorunlu de ildir; onunki, gzlemcilerin farkl ekillerde naklettikleri metotlarla hamile kal d anda anneyi gizeml i bir ekilde dlleyen mitsel bir atan n totemidir. Belli bir teknik, onun hangi ata oldu unu ve hangi totem grubuna mensup oldu unu renmeyi mmkn k lar. Ancak, u ya da bu atan n annenin yan nda olmas tesadfe ba l oldu u iin, ocu un toteminin ne olaca nihai olarak tesadfi bir tak m artlara ba l d r. Klan n totemlerinin d nda ve tesinde, tabiatlar bak m ndan bunlardan tamamen olmasa da, onlardan az ok farkl olan fratrilerin totemleri vard r. Bir fratri, hususi bir karde lik ba yla birbirlerine ba lanm olan bir grup kland r. Normal olarak, bir Avustralya kabilesi, farkl klanlar aras nda da lm olan iki fratriye ayr l r. Yiyecekle ilgili yasaklamalar totemizmin ay rt edici bir zelli i de ildir. Totem, her eyden; nce bir isim ve sonra da, grece imiz gibi, bir amblemdir. Avustralya'n n aksine Amerika'da, totemle ilgili sistem daha iyi tan mlanm ekillere sahiptir. Buradaki kabileler, ortalama olarak, Avustralya'dakiler nispetle ye say s bak m ndan daha geni tirler. Ancak klanlar n say s ok azd r. Tek bir kabile, nadiren on klandan fazlas na sahiptir. Bu farkl l k, onlar n daha geli mi sosyal organizasyona sahip olmalar ndan kaynaklan r. lk andan itibaren, bu kabileler gzlemlendi. Bu sosyal gruplar gl bir ekilde topra a ba l yd lar ve bundan dolay da, kendilerine sald ran paralay c glere kar daha iyi kar koyabildiler. Totem, basit bir isim de il; bir amblem, hakiki bir armad r. Hanedan armalar na benzerli ine o u kez i aret edilmi tir. Totemle ilgili imgeler, yaln zca evlerin duvarlar nda, kanolar n n kenarlar nda, silahlar n n, kap kacaklar n n ve mezarlar n n zerinde de il fakat ayn zamanda, insanlar n bedenleri zerinde ele bulunurdu. nsanlar, yaln zca sahip olduklar eyler zerine yapmakla yetinmez, kendi zerlerinde de onlar ta rlard ; onu bedenlerinin zerine de izerler ve bunlar onun bir paras haline gelirdi. Her bir klan n yesinin, kendisini totemle rin d grn ne benzetmeye al malar ok genel bir kurald r. ... Mesela, kaplumba a klan nda, ikisi ba n iki yan nda, biri nde ve biri arkada olmak z ere alt para b rak larak ba n tamam t ra edilir. Bu t ra ekliyle, hayvan n iki aya , ba ve kuyru u taklit edilmi olur.

17

Totem, ortak bir etiket olmakla birlikte, dini bir zelli e de sahiptir. Gerekte e ya, ona referansla kutsal ve din d diye tasnif edilirler. Totem, kutsal eylerin temel bir rne idir. Merkezi Avustralya kabileleri ... urunga diye isimlendirilen ... belli enstrmanlar kullan rlar. ... hangi maksat iin kullan l rsa kullan ls n, urungalar nde gelen kutsal eyler aras nda say l rlar; dini de eri bak m ndan, ondan daha st dzeyde olan ba ka hibir ey yoktur. ... urunga, "kutsal" anlam na gelen, hem bir isim, hem de bi r s fatt r. ... Din d ah slar, yani dini hayata dahil edilmemi kad nlar ve gen erkekler, urungaya dokunamaz hatta onu gremez ler bile. urungalar ... hususi bir yerde tam bir hrmet ve sayg yla saklan r. ... urungalar n kutsall k zellikleri, muhafaza edildikleri yere geer ve oray kutsal bir mekan hal ine dn trr. ... Gen erkekler; ancak erginlenme treni tamamland ktan sonrad r ki, ona yakla abilirler. ... Bir adam bir ba kas taraf ndan kovaland nda, e er kaan ki i ernutulungaya ula rsa, gvenlikte olur; burada yakalanamaz. Hatta, buraya s nan yaral bir hayvana bile, sayg gsterilmesi gerekir. Burada, kavga etmek y asakt r. urungalar n din d eylerden uzak tutulmas , ok byk bir dini de ere sahip olmas n n bir sonucudur. Bu dini de erin kaybolmas , gruplara ve bireylere ciddi ekilde zarar verir. Onun dokunmas yla yaralar, zellikle de snnet sonucunda ortaya kan yaralar iyile ir; hastal k zerinde de ayn iyile tirme gcne sahiptir, insanlara g, cesaret ve sebat verirken, d manlar n zay flat r ve kuvvetlerini k rar. urungalar yaln zca bireyler iin faydal de ildir; bir btn olarak klan n kaderi, onlara ba l d r. Onlar n kaybolmas , bir felakettir; bu grubun ba na gelebilecek olan en byk talihsizliktir. ... O, ortak bir hazine, klan n Kutsal Sand d r. kinci Blm Totemle lgili nanlar (devam) Totem Olarak Kabul Edilen Hayvan ve nsan Resmedilen eyler, esasen hayvanlar ve bitki lerdir. Bitkilerin ve hayvanlar n din d rolleri, yiyecek olarak hizmet grmek oldu u iin, totem hayvan n n ya da bitkisinin kutsall , onun yenilmesine ynelik yasakla gsterilir. Tabii k i, onlar kutsal eyler olduklar iin muayyen mistik yemeklerin bile imine kat labilirler. Ve gerekten de onlar n, bazen hakiki sakramentle r olarak hizmet grdklerini grece iz; ancak genel olarak, onlar gnlk tke tim iin kullan lmazlar. Kutsala kar yap lan sayg s zl n otomatik olarak lme yol aaca na inan l r. ... muayyen kabilelerde, ya l erkekler, sz konusu edilen yasaktan muaf tutulurlar. Yine ba ka yerlerde, s n rs z bir ekilde yemek, yaln zca e er yenilen hayvan, tam olgunlu a ula mam sa ho grlr. Bu durumda, onu n kutsal karakterinin henz tamamlanmad n d ndkleri hususunda phe yoktur.

18

Totem olarak kullan lan hayvan ya da bitkiyi klan yelerinin veya efin yaln zca yiyebilece i de il fakat yemek zorunda oldu u dini vesileler vard r. ... mitler, klan n byk kurucu atalar n n dzenli olarak totemi yediklerini anlat rlar. Ancak belli dini trenler s ras nda totemin a r ya kamamak art yla tketilmesinin ayinsel olarak gerekli olu u, hibir ekilde onun bir zamanlar s radan bir yiyecek maddesi oldu unu ima etmez. ... Ya l erkekler ve belli bir dini mevkiye ula m olanlar, s radan insanlar n maruz kald klar yasaklara ba l de ildirler. Onlar n kendileri kutsal varl klar olduklar iin, kutsal eyleri yiyebilirler; bu kural, hibir ekilde totemizme has bir ey de ildir. Bu birbirinden ok farkl dinlerde bulunan bir uygulamad r. Kahraman atalar, hemen hemen, tanr d rlar. Mesela, totemin tehlikeli bir hayvan ya da bir kimsenin y iyecek hibir eye sahip olmamas gibi, zorunluluk halleri vard r. ... Bir su i lenmi gibi, zr dilenir , znt ve pi manl k ifade eden davran larda bulunulur. Hayvan n olabildi ince az ac ekmesi iin gereken btn nlemler al n r. urungalar ... asla bir kad n ya da erginlenmemi kimseler taraf ndan ele al namazlar. ... Di er yandan, klan n ismini ta d bitki ya da hayvan herkes taraf ndan grlebilir ve ona dokunabilirler. urungalar, bir tr mabette muhafaz a edilirler. Onun e i inde, din d hayat n btn pat rt lar n n b rak lmas gerekir; nk, oras kutsal eyler aland r. Onlar n aksine, totem hayvanlar ve bitkileri, din d dnya da ya arlar ve gndelik hayat n bir paras n te kil ederler. ... totem olan varl n resminin, totem olan varl n kendisinden daha kutsal oldu u eklindeki bu dikkat ekici sonuca ula abiliriz. Gerekte insan, onun ismini ta r; bu isim zde li inin, bir tabiat zde li ini ima etti i farz edilir. ... Her hangi bir insan n totemi, onun kendisiyle ayn ey olarak kabul edilir. ... Bundan dolay , her birey ifte bir tabiata sahiptir: Biri insan teki hayvan olan iki varl k onun iinde bir arada v ar olurlar. Bizim iin anla lmas bu kadar garip olan bu ikili e, biraz anla l rl k sa lamak iin, ilkel insanlar, mitler icat etmi lerdi. ... Ayr nt lardaki ok az farkl l klar na ra men hepsi, ayn plana gre in a edilmi lerdir: onlar n hedefi, birini di erinin akrabas haline getirerek insan ile totem olarak kabul edilen hayvan aras nda,nesil ili kisi tesis etmektir. nsan kan , Avustralya'n n merkez kabilelerinde o kadar kutsal bir eydir ki, o unlukla ibadetin en ok sayg gsterilen aletlerini takdis hizmeti grr. ... Kan n bir rol oynamad hibir dini tren yoktur. Sa da ayn zelliklere sahiptir. Erkeklere k yasla, kad nlar din d varl klar gibidir.

nc Blm Totemle lgili nanlar (devam) Totemizmin Kozmolojik Sistemi Ve Tr D ncesi Btn bilinen dinler, e yay evrensel olarak ku atma ve bize bu dnyan n tam bir resmini verme e iliminde olan d nce sistemleridir. 19

Avustralyal lar iin, evrende var olan he r ey, kendi kabilesinin bir paras d r; onlar kabilenin tamamlay c unsurlar d r ve tabir caiz ise, onun dzenli unsurlar n te kil ederler; insanlar gibi onlar da, toplumun genel organi zasyon emas nda belirli bir yere sahiptirler. Fison yle der: Kuzey Avustralya vah ileri, evrene bir blmne kendisinin mensup oldu u byk kabile olarak bakarlar; ve bu cinse ait canl ve cans z her ey, kendisinin bir paras n olu turdu u ortak bedenin k s mlar d rlar . Bir tasnif, iki cinse indirgendi inde, bu iki cins zo runlu olarak birbirlerinin kar t olarak tasavvur edilir; bunlar, her eyden nce aralar nda ok belirgin bir farkl l n bulundu u eyleri a k bir ekilde ay rman n bir vas tas olarak kullan l rlar. Drdnc Blm Totemle lgili nanlar (son) Bireysel Totem ve Cinsiyet Totemi Ortak totemler, her bireyin hukuki statsnn bir paras d r. Genel olarak sylendi inde o, kal tsald r; her halkarda onu belirleyen do umdur ve insanlar n bunda hibir rol olmayacakt r. ocuk, bazen anne sinin totemini, bazen babas n n totemini ve bazen de, annenin hamile kald yerde hakim olan totemi al r. Ancak aksine bireysel totem, nceden tasarlanm bir eylemin sonucunda edinilir: Onu belirleyebilmek iin, bir dizi ayinsel operasyonlar zo runludur. ... ocu un erginlenme treni yakla rken, delikanl uzak bir yere, mesela bir ormana ekilir. Birka gnden birka seneye kadar de i en bir dnem boyunca burada ok yorucu ve tabiata z t olan her trden faaliyeti yerine getirir. ki hayat birbirlerine o kadar yak ndan ba l d r ki, hayvan n lm insan n lmne yol aar. ... Her bir cinsin, kendi to temine sayg gstermekle yetinmeyip, ba kalar n da ayn ekilde davranmaya zorlamas n n sebebi i te budur. Bu emrin her ihlali , erkekler ve kad nlar aras nda hakikaten ok kanl sava lar n ortaya kmas na yol aar. Bu totemler, insanlar bir btn olarak kabilenin efsanevi bir ift atadan km olmalar n tasavvur etmelerinden kaynaklan rlar. Bu tr bir inan, kabileye mensup olma duygusunu, bir derece ye kadar klanlar n infirat l na kar koyacak yeterli gc edindi ini a k bir ekilde gstermektedir. Be inci Blm Bu nanlar n Kkenleri imdiye Kadar Zikredilen Teorilerin Ele tirel Bir ekilde ncelenmesi Bu dinin bugn gzlemlenebilir en ilkel din oldu una, hatta byk ihtimalle bundan daha ilkel bir din bulunmad ndan eminiz. Gerekten de, bu din klan temeline dayanan toplumsal organizasyondan ayr d nlmesi mmkn olmayan bir dindir. ... Onlar n birli i, ayn isme, ayn ambleme sahip ol malar ndan ve ayn s n f e ya ile ayn ili kilere sahip olduklar na dair inanlar , ayn ayinleri icra etmeleri ya da bir ba ka ifadeyle ayn totem ibadetine kat lmalar ndan kaynaklan r. ... Klan temeline dayanan topl umsal 20

organizasyon, bildi imiz toplumsal organizasyonlar n en basitidir. nk, bir toplum iki temel klana sahip oldu u anda, btn temel zellikleriyle var olur. E er totemizmin nas l ortaya kt n renmek istiyorsak, onu ne Java'da ne Sumatra ne de Malenezya'da de il fakat Avustralya'da incelememiz gerekir. Burada ne bir ller ibadeti ne de bir ruh g doktrinini bu labiliriz. Solucanlar bedenden karken grdklerinde, ruhun onlarla bedenlendi ini ve onlardan kurtuldu unu d nm tr. Bu yzden solucanlar ve geni leme yoluyla da srngenler (y lanlar, kertenkeleler vs.), llerin ruhlar n n kaplar olarak hizmet gren ilk hayvanlard ve bunun bir sonucu olarak da ayn zamanda, sayg gsterilecek ve totemlerin roln oynayacak varl klard . Wundt iin oldu u gibi Tylor iin de, totemizm yaln zca hayvanlara yap lan ibadetin hususi bir trnden ba ka bir ey de ildir. ... Gerekte, ibadet hayvan n kendisine de il, fakat onun amblemine yani, totemin resmine yneltilir. Hakikaten de, bu amblem dini ile atalar ibadetinin aras ndaki hibir ba yoktur. Tylor, totemizmi atalar ibadetine indirgerken, Jevons onu, tabiat ibadetine ba lar. Tarihin bu dneminde, insanlar akrabal ktan kaynaklanandan ba ka bir ittifak ve ili ki ekli bilmezlerdi. Ayn klan n btn yeleri, akraba olduklar ya da akraba olduklar n d ndkleri iin kar l kl olarak birbirlerine yard m ederler. te yandan farkl klanlar, birbirlerine d man gibi davran rlar. nk, onlar farkl bir kan ta maktad rlar. Bundan dolay da, bu tabiatst varl klar n deste ini sa laman n tek yolu, onlar akraba olarak kabul etmek ve onlar taraf ndan akraba olarak kabul edilmektir. ok iyi bilinen kan akdi (kan karde li i) usul, insanlar n bu sonuca kolay bir ekilde ula malar na imkan verir. ki tr totemizm oldu unu grdk: Bireye ve klana ait olan totem. kisi aras nda ok a k yak nl klar bulundu u iin, aralar nda her halkarda bir ili kinin bulunmas gerekir. ... Bireysel totemizm, totem ibadetinin ferdi y ndr. Bu yzden, e er bu ilknce ortaya kt ise, dinin ferdi bilinte do du unu, zellikle bireysel arzular cevaplad n ve ok sonralar ve ikincil bir ekilde m terek bir ekil ald n sylememiz gerekir. S k s k etnograflar ve sosyologlara rehberlik eden a r bir basitli e ynelik arzu, do al olarak bir ok bilim adam n ba ka yerde oldu u gibi burada da, giriftli i basitle, grup totemini bireyin totemiyle a klamaya gtrd. stelik, din yayg n bir ekilde btnyle hususi ve ki isel bir ey olarak grld iin bu teori bir ok halk n din hakk nda sahip olduklar fikirlere uygun olma gibi bir avantaja da sahiptir. Bu bak a s na gre, klan n totemi sadece, yayg n bir hale gelmi olan birey toteminde n ibarettir. zgr iradesiyle kendisi iin seti i bir totemin de erini tecrbeyle bilen yksek bir mevkiye sahip adam, onu kendi torunlar na nakletmi tir. Zaman n gemesiyle o alan bu torunlar, en so nunda klan olan bir ai le te kil ederler; bunun sonucu olarak da totem, klan n m terek totemi haline gelir. Art k geriye, bireysel totemin nereden kaynakland n a klamak kalmaktad r. ... Kendisinin her taraftan korkun ruhlarla ku at lm oldu unu hisseden birey ... Var 21

olmak iin bu mistik dnyada baz gl koruyucular aramaya ba lad . Bylece, ki isel bir totemin kul lan m messes hale geldi. Her klan, ismini ta d klar hayvan n ya da bitkinin o almas na ve artmas na, bylece de di er klanlar iin bol bir yiyecek te kil etmesine zen gsterirler. Avustralya, klasik m terek totemin klasik ye ridir. Bir ok kabilede, tek ba na hakimdir. Bildi im kadar yla, yaln zca bireysel totemizmin uyguland hibir kabile yoktur. ... E er bireysel totemizm, hemen hemen btnyle, m terek totemin tam olarak geli ti i yerlerde yok ise, bunun sebebi, ikin cinin birinciye sebep olmas de il; fakat daha ziyade, onun var olmas iin gereken artlar n henz tam olarak gerekle memesidir. Bireysel totem, m terek totem erevesi iinde do mu ve orada ya ar: Onun btncl bir paras n te kil eder. Aruntal lar n, ... hamilelik, bir ata ruhunun bir kad n n bedenine girmi oldu unu ima eder. Burada o, yeni bir hayat n temeli haline gelecektir. Bu yzden kad n ocu un ilk k p rdanmalar m hissetti inde, bulundu u yerin esas ikametgah oldu u ruhlardan birinin bedenine girdi ini tasavvur eder. Ondan sonra do an ocuk, bu atan n ruhun yeniden bedenlenmesinden ibaret oldu unda, zorunlu ol arak bu ata ile ayn toteme sahip olur. Bylece, onun totemi , gizemli bir ekilde hamile kald na inan lan yer taraf ndan tayin edilir. Hamile kal n n sebebini atfetmeye meyletti i eyler aras nda, birinci s rada, az evvel yedi i eyler yer al r. ... Bu artlar alt nda, ocu un niin bir tr emu ya da yam kabul edildi ini, onun niin kendisini hayvanlar n ya da ayn trden bitkilerin bir akrabas olarak grd , niin onlara dostluk ve i lgi gsterdi i, niin onlar n yemesine engel oldu u vs. gibi eyler anla l r bir hale gelmektedir. Bu andan itibaren, totemiz m en temel zellikleriyle var olmaya ba lar: Yerlilerin hamilelik teorisi bu totemizme yol at iin Frazer bu ilkel totemizmi hamilelik totemizmi diye isimlendirir. Totemizmin di er btn ekilleri sonra, bu ilk tipten kaynaklan rlar. "Art arda birka kad n anneli in ilk i aretlerini ayn yerde ve ayn artlarda hissederlerse bu yer, belli trden ruhlar n s k s k u rad klar bir yer olarak kabul edilecektir; ve bylece zamanla alan, totemle ilgil i merkezlerle dolacak ve totem mahallerine ayr lacakt r". Ancak Tylor'unki gibi bu teori de, bozuk bir esasa dayan r. E er insan ruhlar n n, hayvanlar n ya da bitkilerin ruhlar olduklar tasavvur edilebilseydi, insan n kendisi iin en temel olan eyi ya hayvan ya da bitki al eminden ald na nceden inan lm olmas gerekirdi. Bu inan, totemizmin dayand esaslardan biridir. Birbirlerinden farkl olan insan ve hayvan dny as n n bu ekilde kar t r lmas , hibir zaman dnyan n kutsal ve din d diye ikiye ayr lmas na yol amaz. ... Ona gre totemi zm, yaln zca bir by sistemidir. Bununla, kaba ve yanl bir tr bilim, e yan n yasalar n ke fetmeye ynelik bir ilk abay kasteder. ... Kutsal din d ndan ayr l r ayr lmaz din var olur ve biz totemizmin, geni bir kutsal e yalar sistemi oldu unu grdk.

22

lkel zihinler iin, bu isimler taraf ndan gsterilen isimlerin ve e yalar n mistik ve a k n bir ili ki sayesinde birbirlerine ba land klar ok iyi bilinen bir gerektir. Mesela, bir ferdin ta d isim, basit bir kelime ya da uyla msal bir i aret de il fakat, ferdin kendisinin temel bir paras olarak kabul edilir. Lang'a gre, yce tanr lar d ncesi, totemik sistemin d nda te ekkl etmi tir. Bu yzden sz konusu sistem, bizati hi bir din de ildir; yaln zca gerek din ile kar la mayla dini bir renk alm t r. Alt nc Blm Bu nanlar n Kkenleri (devam) Totem Esas veya Mana D ncesi ve Kuvvet Fikri Totemizmin, kutsal olarak k abul etti i eyler aras nda ilk s ray , totemizmi temsil eden resim ve izgilere verdi ini grm tk; ikinci s ray klan n ismini ta d bitkiler ya da hayvanlar gelir; son s rada ise, klan n yelerine yer verilir. Totemizm, u ya da bu hayvanlar n veya insanlar n ya da imgelerin de il fakat, bu eylerin hepsinde bulunan ancak onlar n hi biriyle zde olmayan isimsiz ve gayri ahsi bir gcn dinidir. Manevi bir disiplin olarak her din, insan n bu dnya ile daha gvenli bir ekilde kar la mas n yard m eden bir tr tekniktir. Evrende var olan her eyi birle tiren e siz bir g d ncesini geli tiren toplumlar vard r. Bu, zellikle byk Sioux ailesine mensup olanlar olmak z ere bir ok Amerika kabilesinde gzlemlenebilir. ... Bu halklar aras nda, zellikle, insanlar n ibadet ettikleri ve wakan diye isimlendirdikleri hususi tanr lar vard r. Wakan hibir ekilde, ahsiyeti olan bir varl k de ildir; yerliler onu, belli bir biimde d nmezler. ... Hatta, onu belli s fatlarla ve ay rt edici zelliklerle tan mlamak bile mmkn de ildir. ... Dakotal lar n sayg gsterdikleri yeryz, drt rzgar, gne , ay ve y ld zlar gibi btn varl klar, her eyin iinde dola an bu gizemli hayat ve gcn tezahrleridir. Bazen o , bir rzgar, ikametgah drt ana yn olan ve her eyi harekete geiren bir nefes olarak tasavvur edil ir. ... O, belirlenmi ve belirlenebilir, unu ya da bunu yapacak bir g de ildir; herhangi bir niteli i ya da s n r olmayan mutlak, olan Gtr. ... O, esas olarak bir ok ekli olan bir tanr d r, farkl ah slara farkl ahsiyetler olarak grnr . Bu ayn d nce, sosyal yap lanmalar hala ok belirgin bir ekilde totemle ilgili olan lroquoilar aras nda bulunmaktad r. Bunu ifade etmek iin kullan lan orenda, Sioux lar n wakan n n tam olarak muadili olan bir kelime dir. En yo un olan, daha az olana hakim olur. Bir insan, avda ya da sava ta arkada lar ndan daha ba ar l m d r? Bunu sebebi, o ki inin daha ok orendaya sahip 23

olmas d r. E er bir hayvan, kendisini takip eden avc dan kurtuluyorsa, bunun sebebi hayvan n orendas n n avc n nkinden daha gl olmas d r. Manitu ad yla Algonquinler ... Malenezya adalar n n belli bir k sm nda, ... bu halklar aras nda, mana ad yla, Siouxlar n wakan ve lroquilarin orendas n n tam olarak muadili olan bir d nce buluruz. ... Malenezyal lar, fiziki gten btnyl e farkl bir gcn varl na inan rlar. Bu g, iyi ve kt her trden eylemde bulunur. Mana, btn evrene y ay lm bir halde iken, bizim tanr ya da daha kesin konu mak gerekirse, totem esas diye isimlendirdi imiz ey, daha s n rl bir varl k ve belli trden e ya dairesiyle s n rl d r. O, bir manad r; ancak az ok hususile mi bir manad r. nsan ilk nce esas olarak duyular ve duyusal tasavv urlar taraf ndan ynetildi i iddias yla, onun tanr y belli ve ahsiyeti olan varl klar n somut biimiyle tasavvur etmeye ba lad ileri srld. Olgular, bu varsay m desteklememektedir. ... Gerek totem ibadeti, ne belli hayvanlara, ne belli bitkilere hatta ne de bir hayvan ya da bitki trne yneltilmi de il fakat, btn bu eylerde yay lm olan belirsiz bir gce yneltilmi tir. Dini d ncenin kkeninde ve temelinde buldu umuz ey, kendilerine has kutsal bir karaktere sahip olan belirli ve farkl nesneler ve varl klar de il, fakat belirsiz gleri ve isimsiz kuvvetlerdir. Manan n insanlar n zellikle "insan n gcn a an, tabiat n normal cereyan n n d olan her eye" atfetti i sebep olabilece i do rudur. Yedinci Blm Bu nanlar n Kkenleri (son) Totem Esas ya da M ana D ncesinin Kkeni Totem her eyden nce bir sembol, ba ka bir eyin maddi bir ifadesidir. Ancak bu ba ka ey nedir ? Bu analizden totemin iki farkl trden e yay ifade ve sembolize etti i sonucu kar. Bir taraftan o, benim totem esas ya da tanr diye isimlendirdi im eyin d sal ve grnr biimdir. te yandan ise, ayn zamanda tanr diye isimlendirilen hususi bir toplumun semboldr. Klan n bayra d r. ... E er totem, hem tanr n n hem de toplumun bir sembol ise, bunun sebebi, tanr ve toplumun bir ve ay n ey olmas de il midir ? Genel olarak, bir toplumun, yaln zca insan uuru zerindeki etkisi sebebiyle, onlarda tanr l k duygusunun uyand rmak iin zorunlu olan her eye sahip oldu u phesizdir. Bir tanr , kendisine inanan iin ne ise , bir toplum da yeleri iin odur. Gerekte, her eyden nce bir tanr , insanlar n kendilerinden daha stn olarak d ndkleri ve kendisine ba l olduklar n hissettikleri bir varl kt r. Bu varl k ister Zeus ya da Yahve gibi bilinli ahsiyetler isterse totemizmde oldu u gibi soyut gler oyunu olsun, mminler kendilerinin belli ekillerde davranmak zorunda olduklar na inan rlar. Bunlar, ili kide oldu u kutsal prensip do as taraf ndan ona empoze edilmi lerdir. Toplum da, bizde 24 nda

srekli bir ba ml l k duygusunu besler. Toplum, birey olarak bizim do am zdan kesinlikle farkl , kendine has hususi bir do aya sahip oldu u iin, kendisine has hedefler pe inde ko ar. Ancak, bizim arac l m z olmaks z n onlara ula amayaca gibi, gl bir ekilde birlikte hareket etmemi zi de ister. Toplum, kendi karlar m z unutarak, onun kleleri olmam z ister. Toplumsal hayat n kendisi olmaks z n imkans z olaca her trden s k nt ya, yoksunlu a ve feda karl klara bizi mecbur eder. Bu yzden her an, ne bizim meydana getirdi imiz ne arzulad m z ve zaman zaman e ilimlerimize ve en temel itkilerimize ayk r olan eylem ve d nme kurallar na teslim olmak zorunda kal r z. Gerekte, toplumun bilin zerinde sahip oldu u saltanat, kendi ayr cal olan fiziki stnlkten kaynaklan r; yoksa ku at ld ahlaki otoriteden de il. E er onun emirlerini kabul edersek, bunun sebebi yaln zca onun kar koyu umuzu alt edecek donan ma sahip olmas de il, gerek bir sayg nesnesi olmas d r. Bu enerji, irademizi ele geirir ve onu i aret edilen tarafa ynlendirir. ... Bir emir oldu u ve kendi gcyle etki etti i lde, her trden d nme ve hesap fikrini d ar da b rak r. Etkilili ini, iinde yer ald zihinsel durumun yo unlu undan al r. Ahlaki bir etki diye isimlendirdi imiz eyi, bu yo unluk meydana getirir. Toplum, bu emirleri huz urumuzda teyit eden kimselerin a zlar vas tas yla konu ur; onlar i itti imizde, toplumu i itmi oluruz. Umumun sesi, birey in sesinin hibir zaman sahip olamayaca bir tona sahiptir. ster sulama isterse maddi bask yoluyla olsun, ayr l k te ebbslerine toplumun kar k iddeti, bu evk patlamas sayesinde ortak kanaati tezahr ettirerek saltanat n glendirmeye yard m eder. ... E er bir halk bilime inanm yorsa, dnyadaki btn bilimsel ispatlar n hibir etkisi olmaz . Bugn bile, bilim kamu oyundaki gl bir ak ma kar koysa, btn gve nilirli ini kaybetme riskiyle kar kar ya kal r. Sosyal bask , kendisini manevi yollarla uygulad ndan, insanlara kendilerinin d nda ahlaki ve ayn zamanda da etkili ve ona ba l olarak ya ad klar bir ya da birden fazla gcn var oldu una dair bir fikir verme hususu nda ba ar s z olamazd . Bir tanr , yaln zca bizim kendisine tabi oldu umuz bir yetke de il fakat ayn zamanda, gcmzn kendisine dayand bir kuvvettir. Kendi tanr s na boyun e en ve bundan dolay da tanr s n n kendisiyle beraber oldu unu d nen insan, dnyaya gven le ve artan bir enerji hissiyle yakla r. Bu genel co kunun etkisi alt nda, en vasat ve zarars z orta s n f n ya bir kahraman ya da bir cellat haline gelir. Bu zihinsel sre, dinin kkenindekilerle o kadar ayn d r ki, fertler, nnde diz ktkleri bask y , a ka dini ekilde tasavvur etmi lerdir. Toplumu harekete geiren bu etki, yaln zca istisnai artlarda kendini hissettirmez. Tabiri caizse, hayatlar m zda enerji ak mlar n n d ar dan gelmedi i bir an yoktur. Grevini yapan insan, hem cinslerinin kendisi hakk nda sahip olduklar anlay , sayg ve sevgiyi ifade eden her tr tezahrde, normal olarak fark nda olmad ancak, az ok onu ayakta tutan bir teselli hissi bulur. Toplumun onun hak k nda sahip oldu u duygular, kendisi hakk nda sahip oldu u duygulara sebep olur. Ahlaki olarak 25

arkada lar yla uyum iinde oldu u iin, kendi tanr s n n ilgisinin nazik bir ekilde kendisine dnd n hissetti ini d nen inanan gibi, yapaca i ler hususunda yeni bir gven, cesaret elde eder. Bylece, ahlaki varl m z n srekli bir yceltilmesi anlam na gelen eyi retir. ... Ancak, bu sebebin nereden geldi ini ya da ne oldu unu alg layamay z. Bu yzden onu, bizde ikin ol arak bulunsa da, iimizde bizden olmay an bir eyi temsil eden ahlaki bir g eklinde d nrz. Bu, insan n ahlaki uuru ve onun vicdan d r. Ve insanlar n byk bir k sm , onu ancak dini sembollerin yard m yla, az ok a k bir ekil de fark ve tasavvur edebilir. Kendimizin icat etmedi i bir dili konu uruz; kendimizin bulmad aletleri kullan r z; kendimizin tesis etmedi i haklardan sz ede riz. Her nesil, kendisinin biriktirmedi i bir bilgi hazinesini miras al r vs. Medeniyetin bu trl trl menfaatl erini, topluma borluyuz. Genel olarak, onlar n nereden geldi ini grmesek bile, en az ndan onlar n kendi al malar m z sonunda meydana gelmedi ini biliriz. te, insan di er varl klar aras nda farkl k lan bu eylerdir. nk, medenile en yaln zca insand r. Bu yzden insan, tabiat n n ay rt edici s fatlar n kendilerinden ald ve hay rl gler olarak, ona yard m eden, onu koruyan ve ayr cal kl bir kaderi ona sa layan faal glerin var oldu u hissinden kurtulamaz. Tabii ki, bu glere, onlar a atfetti i nimetlerin fevk alade de erine uygun bir sayg nl k atfetmesi gerekir. Gerekli in iki farkl tryle ili kide oldu umuzu ve onlar birbirlerinden ay ran keskin bir ay r m izgisinin var oldu u intiba n ediniriz: Bir taraftan, din d eyler, dnyas , te taraftan ise, kutsal eyler dnyas . Ayn zamanda, gemi te oldu u gibi, gnmzde de, toplumun s radan eylerden srekli olarak kutsal eyler yaratt n gryoruz. E er toplum, bir adama vurulmu sa ve onu harekete geiren en de rin arzular ve bu arzular tatmin etme vas talar n onda buldu una inan yorsa, o zaman bu insan, di erlerinin stne ykseltilecek ve adeta tanr la t r lacakt r. Kamuoyu ona, tam olarak koruyucu tanr lara verdi ine benzer bir ha met verecektir. Bu, ya ad klar a n kendisinde bu tr niteliklerin bulundu una inand bir ok hkmdar hakk nda olan bir eydir: E er onlar, tanr yap lmam larsa bile tanr n n do rudan bir temsilcisi olarak kabul edilmi lerdir. Bu tanr la t rman n toplumun faaliyeti oldu unun a k bir gstergesi, toplumun o unlukla, ki isel de eri bu tr bir eyi hak etmeyen insanlar kutsalla t rm olmas d r. ... Bir insan, yksek bir ahsiyete sahip olan birinden uzak durur; ona yaln zca, bir tak m tedbirler ald ktan sonra yakla r; onunla konu urken, s radan lmllerle kon u urken kulland klar ndan ba ka mimikler ve ba ka bir dil kullan r. Toplum insanlar kutsalla t rd gibi, ayn zamanda fikirlerin de iinde yer ald eyleri de kutsalla t r r. Bir inan btn toplum taraf ndan ittifakla payla ld nda, o zaman yukar da zikretti im sebeplerden dolay , onu reddetmek ya da onun yanl oldu unu gstermeye al mak yasakt r. Ele tiriye ynelik yasak, ba ka herhangi bir yasak gibidir ve bir kimsenin kutsal bir eyin huzurunda oldu unu ispat eder. ... Her eyin zgrce ara t r lmas na kendisini az ok adayanlar n bile, her trl tart man n stnde grdkleri ve dokunulmaz yani kutsal olarak k abul ettikleri bir esas vard r. Bu, ara t rma zgrl prensibidir.

26

Hibir yerde, toplumun kendisini tanr la t rmas ya da tanr lar yaratmas yetene i, Frans z devriminin ilk y llar nda oldu undan daha a k olmam t r. Gerekten de, bu zamanda, genel heyecan ve galeyan n etkisi alt nda, do alar gere i saf laik, dini olmayan eyler, kamuoyu taraf ndan kutsal eylere dn trld: Vatan, zgrlk, Ak l. Bir din, kendili inden kurulma e iliminde oldu. Onun dogmalar, sembolleri, mihraplar ve bayramlar vard . ... Bu dini yenilenmenin, yaln zca geici bir sre var oldu u do rudur. Ancak, bunun sebebi, ba lang ta kalabal klar harekete geiren vatanseverli in yava yava azalmas yd . Sebep ortadan kalk nca, yol at etki de, daha fazla devam etmedi. lkelin heyecan ve ihtiras y etenekleri, btnyle akl na ve iradesine tabii olmad iin, kontroln ok kolay bir ekilde kaybeder. ... Bir kez topland klar nda, yak nl klar ndan bir tr elektrik do ar ve onlar abucak ycelmenin en al lmam bir derecesine gtrr. fade edilen her duygu, d ifadelere ok a k olan btn zihin ler de muhalefet grmeksizin bir yol bulur; her biri tekine bir yank grevi grr. ... Muhtemelen, m terek bir heyecan, hareketin birlik ve btnl ne izin verecek baz emirler gzetilmeksizin ortak bir ekilde ifade edilemeyece inden, bu tav rlar ve ba rmalar, tabii olarak ritmik ve dzenli olma e ilimindedirler. Buradan da, ark lar ve danslar ortaya kar. ... nsan sesleri bu maksat iin yeterli de ildir; suni yntemler vas tas yla o, glendirilir. ... Normal hayat artlar ndan o kadar uzakla m lar ve bu uzakla man n o kadar bilincindedirler ki, kendilerini her zamanki ahlak n stne kmaya ve tesine gemeye ynelik bir ihtiya hissederler. Erkek ve kad nlar, cinsel ili kileri yneten kurallar i neyerek bir araya gelirler. Erkekler, e lerini de i tirirler. ... Bunlar bir btn olarak, fiziki zihinsel hayat z erinde o kadar byk bir galeyan meydana getirirler ki, buna uzun bir sre tahamml edil emez. Trende lider rol oynayan ki i, en sonunda tkenmi bir ekilde yere y l r kal r.
... Bu yzden; bu karde li in, onun temeli olmaktan ziyade totemizmin mant ksal sonucu oldu unu grmekteyiz. nsanlar, totem trlerini akrabalar olarak kabul ettikleri iin onlara kar grevlerini tasar mlamam lar fakat, akrabal totemlerin nesnesi olduklar inanlar ve ayinleri a klamak maksad yla bu akrabal tasavvur etmi lerdir. Hayvan, insan gibi kutsal oldu undan insan n bir akrabas olarak kabul edilir; yoksa, bir akraba olarak kabul edildi i iin ona kutsal bir varl k gibi davran lmaz.

Bu tr bir vecit durumuna ula m bir insan n, art k kendisini bilemeyece i bir hale geldi ini hayal etmek zor olmasa gerek. D sal gler taraf ndan ele geirildi i ve yneltildi ini hissetme, onu normal zamanlardan farkl d nmesine ve davranmas na yol aar. Do al olarak, art k kendisinin, kendisi olmad n ; kendisini yeni bir varl k olmu gibi hisseder. ... Bunlar n biri, insan n gndelik hayat m isteksizce srdrd dnyad r; di eri ise, kendisini lg nl k derecesinde co turan ola anst glerle birden bire ili kiye girmeksizin giremeyece i bir dnyad r. Birincisi, din d dnya ve ikin cisi ise, kutsal eylerin dnyas d r. te, galeyan halindeki bu sosyal evreden ve gerekte ise, bu galeyan n kendisinden din do mu gibi grnmektedir. ... Avustralya' da klan ve kabile trenlerini n d nda kalan zaman, neredeyse btnyle sekler ve din d eylemlerle doludur. Tabii ki, bu sekler eylem dnemi boyunca bile, dik kate al nmas ve yerine getirilmesi gereken yasaklar vard r. Totem hayvan n serbeste ldrme e ve yeme e, en az ndan yasa n asli kuvvetini muhafaza etti i yerlerde asla msaade edilmez. 27

Ancak bu a klama, yine de noksand r. Klan n yelerini etkileyerek onlarda, kendilerine hakim olan ve onlar a ka getiren harici gler d ncesini nas l uyand rd n gsterdim. Ancak yine de, bu glerin totem bi iminde yani, bir hayvan ya da bir bitki biiminde nas l d nld n sormam gerekiyor. Bunun sebebi, baz hayan ya da bitkilerin isimlerini k lana vermeleri ve klan n amblemi olarak hizmet grmeleridir. ... Bu duygular , yaln zca, gerekliklerini kuvvetle hissetti imiz somut bir eyle ili kili olarak kavrayabiliriz. ... Bylece sembol, bu eyin yerini al r ve ortay kan heyecanlar, bu sembole nakledilir. Sevilen, korkulan ve sayg gsterilen bu semboldr. Bir kimsenin, medyun-u kran oldu u bu semboldr. Bu sembol iin kendimizi feda ederiz. Bayra iin len asker, lkesi iin lr. Ancak gerekte, bayrak d ncesi, onun bilincinde birinci yeri i gal eder. Gerekten de, bayrak bazen do rudan do ruya eyleme sebep olur. Tek bir bayra n d man n elinde olmas ya da olmamas lkenin kaderini tayin etmez; ancak, onu geri al rken asker kendisinin ldrlmesine iz in verir. Bayra n, kendi ba na hibir de eri olmayan yaln zca temsil etti i gerekli i akla getiren bir sembol oldu unu unutur. Bayra a, temsil etti i eyin bizatihi kendisi imi gibi davran l r. te totem, klan n bayra d r. Dini g, klan n m terek ve isimsiz gcnden ba ka bir ey olmad ndan ve bu zihinde yaln zca totem biiminde d nlebilece inden, totem amblemi tanr n n grnr bedeni gibidir. ... Bundan dolay , ayinler zellikle toteme yneltilir. Onun kutsal eyler dizisi iinde niin birinci s ray i gal etti ini a klar. Ancak, di er btn toplum tipleri gibi klan da, kendisini meydana getiren bireysel zihinde ve onun sayesinde ya ayabilir. Bu yzden de dini g, totem ambleminde bedenlenmi olarak d nld mddete, bireylerin d nda ve onlar n stnde bir tr a k nl kla donanm grnr. ... Onlar daha st bir hayata ykselten bu g oldu undan onun kendilerinde mevcut ve faal ol du unu hissederler. ... nk, amblem dini hayat n en nde gelen kayna d r; ok iyi fark nda oldu u gibi, insan ona y aln zca dolayl olarak i tirak edebilir. Kendisini kutsal eyler dnyas na ta yan gcn, kendisinde bizatihi var olmad n ancak, d ar dan ona geldi ini hisseder. E er totem esas , klandan ba ka bir ey de ilse o, totem amblemini n maddi biiminde d nlm kland r. Kutsall k, byk lde bula c bir eydir. Bu yzden, kendisiyle yak ndan uzaktan ili kili olan her eye sirayet eder. ... Bu yzden, alt totemler yava yava totemlerle birle tirildi ve ilkel tasnifler taraf ndan ifade edilen kozmolojik sistemler ortaya kt . Sonunda, btn dnya ayn kabilenin totem esasl ar aras nda blnd. imdi, tarihte ortaya kt klar n ekliyle dini glerin iki anlaml l n n -nas l be eri olduklar kadar psi ik, maddi olduklar kadar ahlaki olduklar n n- kayna n a klayabilecek durumday z. Dini gler, btn olarak grup halinde ba ka ahlaki varl klar ve onun bireysel yeleri zerinde uyand rd intibalardan olu tu u iin ahlaki varl klard r. Bunlar, fiziki varl klar n duyular m z etkileme tarz n de il fakat, kolektif 28

bilincin ferdi bilinci etkileme tarz n ifade ederler. ... kamet yerleri, insanlard r. Ancak ayn zamanda, e yan n hayat esas d rlar. Zihinleri canland ran ve onlar disipline eden; fakat ayn zamanda, bitkileri byten ve hayvanl ar n o almas n sa layanlar da onlard r. Dinin, kendisinde be eri medeniyetin btn temel tohu mlar n n geli ti i rahim gibi olmas na imkan veren i te bu ikili do ad r. Hem ahlaki dnya hem de fiziki dnyan n dahil oldu u btn gerekli i ierdi inden, zihinleri harekete geirenler kadar bedenleri harekete geiren gler de, dini bir biimde d nlm lerdir. Bu yzden, ahlaki hayat n sreklili ini sa layanlar (hukuk, ahlak, gzel sanatlar) ve maddi hayat iin yararl olanlar (tabii bilimler, endstri, teknikleri) gibi- birbirinden btnyle farkl teknikler ve uygulamalar, do rudan ya da dolayl olarak dinden km lard r. lk dini fikirler, o unlukla, insanlar n bu dnya ile ili kiyi girdi inde ona hakim olan, zay fl k, tabii olma; korku ve e ndi e hislerine atfedilir. Bizatihi kendilerinin yarat c s olduklar kabuslar n kurban olan insanlar, ayinler yoluyla teskin etmeye al t klar d man ve korkun glerle ku at ld klar na inanmaktayd lar. ... lkel insan; tanr lar n yabanc lar, d manlar ya da herhangi bir cret kar l nda tevecchn elde etmesi gereken btnyle ve zorunlu olarak kt niyetli varl klar olarak kabul etmezdi. Aksine onun iin tanr lar dost, akraba ve tabii koruyuculard . ... Muhtemelen tanr , tarihin bu dneminde oldu undan daha fazla hibir zaman insana bu kadar yak n olmam t r. Bu dnemde tanr , insan n yak n evresini dolduran eylerde ve k smen de, kendisinde ikin olarak bulunmaktad r. zetle; totemizmin kayna ndaki duygular, deh et ve bask dan ziyade, mutlu bir gven du ygusudur. Korkun ve k skan tanr lar, dini evrimde yava yava ortaya karlar. ... lkel toplumlarda insan, kendisini ka koymaks z n iten bir ekilde topluma teslim eder. Din, a klanamaz bir halsinasyon olmaktan kar ve gerekli e ad m atar. Gerekten de, inan n kendisinin ona dayand ve bizatihi en iyi olan n her eyi ondan ald ahlaki bir gce inand nda, aldat lm olmad n syleyebiliriz: Bu g vard r ve o g de, toplumdur. ... Bu hayat veren enerjinin sz konusu art n , bir k s m hayvan ya da bitki eklindeki bir gcn i i oldu una inanmakta hatal yd . Ancak onun hatas , bu varl zihninde temsil eden sembol ve muhayyilenin ona verdi i d grn gerek olarak kabul etmesindedir; yoksa onun varl gerektir. ster kaba isterse rafine olsun bu ekillerin gerisinde, somut ve ya ayan bir varl k bulunur. Bu yzden de o, militan ak lc lar n bile kabul etmekten ka namayacaklar bir anlam ve makullk kazan r. ... Her eyden nce din, fertlerin, ken disiyle yeleri olduklar toplumu ve onun la olan belirsiz ancak yak n ili kilerini d ndkleri bir d nceler sistemidir. Bu, onun birinci fonksiyonudur; ve mecazi ve sembolik de olsa, bu tasavvur yanl de ildir. badet uygulamalar n n ... a ikar fonksiyonunun, inanan tanr s na ba layan ba lar glendirmek olmas gere inden dolay onlar ayn zamanda ferdi, yesi oldu u topluma ba layan ba lar da glendirir. nk tanr , toplumun mecazi bir ifadesinden ba ka bir ey de ildir. Dini hayat n, say klamadan ok da uzak kabul edilmeyecek psi ik bir ycelmeyi ima etmeksizin belli bir iddet derecesine ula amayaca kesinlikle, do rudur. Bunun sebebi, peygamberlerin, din kurucular n n, byk azizl erin, bir ba ka ifadeyle dini bilinleri istisna bir ekilde duyarl olan insanlar, o unlukla, a r ve hatta patolojik bi r 29

sinirlilik semptomlar gsterirler: Bu fizyolojik noksanl klar, onlar byk dini rollere iin nceden mukadder k lm t r. Sarho luk veren ieceklerin ayinsel olarak kullan m , ayn ekilde a klan r. ... Bu hezeyan n meydana geldi i hayaller saf yan lsamalar de ildir ve tabiat lar n ve ruhular n dinin temelinde var kabul ettiklerinden farkl olarak bunlar, gerek dnya da bir eye kar l k gelirler. phesiz, bu hayallerin ifade ettikleri ahlaki gler, be eri zihni kendisinin d na ekmeksizin ve onu (kelime etimolojik anlam nda ... "intikal", "nakil" al nd nda) vecdi diye isimlendirilebilen bir duruma bat rmaks z n onun zerinde etkili olamamas ok tabiidir. Ancak bundan, hibir zaman bu glerin hayali olduklar sonucu kmaz. Aksine, onlar n sebep olduklar zihni heyecan gerekliklerine tan kl k eder. Bu, derin sosyal hayat n her zaman, ferdi bilin kadar organizma zerinde de bir tr bask uygulad ve onun normal fonksiyonu na engel oldu unun delilini sunar. Bu yzden de, yaln zca belli bir sre devam edebilir. M terek tasavvurlar, o unlukla ilgili olduklar e yaya, onlarda her hangi bir biim ya da derecede bulunmayan nitelikl eri atfederler. En s radan nesneden, en gl kutsal bir varl k meydana getirebilirler. Dini g, grubun yelerine ilham etti i, ancak onlar tecrbe eden zihinlerin d yans t lan ve nesnelle tirilen histen ba ka bir ey de ildir. na

Kutsal bir ey, alt blmlere ayr ld nda, onun paralar ndan her birindeki kutsall k, ayr ld klar paradakiyle ayn olarak kal r. Bir ba ka ifadeyle, dini d nce sz konusu oldu unda, para btne denktir; ayn ve ayn etkilili e sahiptir. Kalabal k ortas nda serbest b rak lan iddetli ihtiraslar, bu kalabal k da l nca azal r ve snerler. ... Ancak e er, bu hislerin kendileriyle ifade edildi i hareketler, daimi olan eyler zerine sabitlendiklerinde onlar da, bu eyler gibi daimi hale gelirler. Bu di er eyler, srekli olarak o hareketleri akla getirirler ve onlar teyakkuz halinde tutarlar. ... E er toplum kendi kendinin bilincinde olacaksa, zorunlu ola n bu amblem sistemleri, bu bilincin devam edebilmesi iin vazgeilmezdir. Her ynyle ve tarihinin her dneminde toplumsal hayat ancak, geni bir sembolizmle mmkndr. ... zellikle ilgilendi imiz maddi amblemler ve mecazi resimler, sembolizmin bir eklidir. Ancak, burada ba ka bir o u daha vard r. M terek hisler, formllerde oldu u gibi ah slarda da ok iyi bir ekilde bedenlenebilirler. Baz formller, birer bayrak olarak kabul edilirler; ister gerek isterse mitse olsun, sembol olan ah slar da vard r. ... Daha a a bir kltre mensup olan insan lar, ortak bir hayat payla t klar nda, o unlukla igdsel bir e ilimle, bedenlerini boyamaya ve ortak var olu lar na tan kl k eden resimleri bedenlerine yapmaya ynelirler. ... Bir kimsenin ya da ba kas n n bir grubun paras olduklar n n ispat etmenin en iyi yolu, zel bir i areti bedenlerin zerine koymakt r. ... Totem resmi ... bu maksad , hususi bir nesneyi temsil etmek ya da onu hat rlatmak de il fakat, belli say da ferdin, ayn ahlaki hayata i tirak ettiklerine tan kl k etmektir. ah s, klan, varl n devam ettirmek iin, bir ambleme ya da bir sembole di er herhangi bir toplumdan daha ok ihtiya duyar. nk, birbirine ba l olmaya onun kadar ihtiyac olan ok az toplum vard r. Klan, lideriyle tan mlanamaz. ... gal etti i blgeyle tan mlanamaz. nk, gebe oldu undan klan nfusu, belli bir yere s k 30

s k ya ba l de ildir. ... Grubun birli i, yaln zca btn yeler taraf ndan ta nan m terek isim ve bu ismin i aret etti i eyi temsil eden m terek amblem sayesinde hissedilir. Simgesel resim, zerinde izgilerle temsil edilebilir oldu u bir nesneyi gerektirir. te yandan, bu eylerin, klana mensup olan insanlar n ok yak ndan ve geleneksel olarak ili kide oldu u eyler aras nda olmas gerekir. Hayvanlar, bu art en iyi ekilde kar larlar. ... Ayr ca hayvanlar, bitkilerden daha ok insan hayat na daha ok kat l r. Ba ka hibir sebep olmasa bile, ikisini birle tiren do al akrabal k bunun iin yeterlidir. Aksine gne , ay ve y ld zlar, ok uzakt rlar ve farkl bir dnyaya ait grnrler. ... BU yzden semavi bedenler, parlakl klar na ve duyular zerinde b rakt klar gl etkiye ra men totemlerin oynad klar rol iin uygun de illerdir. Hayvanlar ve bitkiler ise, bu rol iin biilmi kaftand rlar. Totem merkezleri, kesinlikle klan n toplant lar n yapt klar kutsal yerlerdir. Bu yzden de, her grubun, genel olarak topland klar yerin civar nda bol miktarda bulunan bitki ya da hayvan kendi amblemi olarak semi olmas muhtemel grnmektedir . Dinlerin d nce iin ifa etti i byk hizmet, e yalar aras ndaki bu ili kilerin ne olabilece ine dair ilk tasavvuru in a etmi olmalar d r. ... nsanlar n e yalar aras nda isel ba lar n bulundu una dair bir fikre sahip olduklar andan itibarendir ki, ancak bilim ve felsefe mmkn hale gelmi tir. Din, onlara bu yolu haz rlad . Ancak e er din, bu rol yerine getirebildiyse, bunun sebebi, onun toplu msal bir mesele olmas d r. Bundan dolay , bu zihin yap s n n bizimkilerle hibir ili kisinin olmad , do ru olmaktan ok uzakt r. Bizim mant m z, bu mant ktan do mu tur. Modern bilimin a klamalar , nesnel olduklar iin ise daha kesindirler. nk onlar, daha sistematiktirler ve daha dikkatli bir ekilde kontrol edilmi gzlemlere dayan rlar. Ancak, tabiatlar itibariyle ilkel d nceyi tatmin edenlerden farkl de illerdir. Sekizinci Blm Ruh D ncesi Kad nlar n ruhlar olmad na inanan kabileler vard .

Yayg n cenaze treni yamyaml bu inantan kaynaklan r. lnn bedeni yenir. nk, onda, ruhtan ba ka bir ey olmayan kutsal bir esas n ikamet etti i kabul edilir. Onu kesin olarak bedenden karmak iin, et a gne na ya da insanlar taraf ndan yak lm bir ate e maruz b rak larak kurutulur. Ruh da, bu i lem sonucunda kan sularla birlikte akar gider. Ancak kurutulmu kemikler, hala ondan bir para muhafaza etti inden, kutsal nesneler ya da by aletleri olarak kullan l rlar. Bu mabetler etraf ndan dola an ruhlardan birisi, bir kad n n bedenine girdi i zaman, sonu bir hamilelik ve sonra da bir do umdur. Bu yzden her fert, be lli bir atan n yeni bir grnm/ avatar olarak kabul edilir: Yeni bedenle ve yeni zelliklerle geriye gelen bu atan n kendisidir. yleyse bu atalar kimlerdir ?

31

Birincisi onlar, bugnk insanlar n hatta en sayg de er ya l lar n ve en me hur byclerin sahip olduklar ndan sonsuz derecede stn olan glerle do nat lm lard r. ... Yeryzne bugnk eklini verenler; nsanlar ve hayvanlar gibi her trden var l yaratanlar da bunlard r. Bunlar, hemen hemen tanr gibidirler. Bundan dolay , ruhlar tanr ms bir niteli e sahiptir. Ve insanlar n ruhlar insan bedenlerinde yeniden bedenlenmi bu ata ruhlar oldu u iin, ruhlar n kendileri kutsal varl klard r. kincisi, bu atalar kelime nin hakiki anlam nda insanlar de il fakat, hayvanlar ya da bitkiler veya hayvan ve ya bitki unsurunun bask n oldu u kar k varl klard r. Bunlardan ba ka hibir ruh var olmad ndan, genel bir ekilde, ruhun her bir fertte bedenlenen totem esas ndan ba ka bir ey olmad sonucuna ula yoruz. Ba ka zamanda oldu u gibi bugn de ruh biz deki en iyi, en derin ve varl m z n en nde gelen paras d r; ancak ayn zamanda bize d ar dan gelmi , bizde bedenden ayr bir hayat ya ayan ve bir gn tam ol arak ba ms zl n kazanacak olan geici bir misafirdir. Bir ba ka ifadeyle, toplum yaln zca fertlerde ve fertler sayesi nde var oldu u gibi, totem esas da yaln zca, bir araya gelmeleri klan te kil eden ferdi uurda ve onun vas tas yla var olur. E er onlar totem esas n ilerinde hissetmeselerdi, o var olmazd ; onu var hale getiren bu ferdi uurlard r. Ve bu yzden ruhun, fertler aras nda ayr lmas ve paralanmas gerekir. Bu paralardan her biri, bir ruhtur. ... urunga hem atan n bedeni, hem bireyin kendisi hem de totem hayvan d r. Anjir kelimesi, ilk insan , btn insanlar n kendisinden geldikleri asli atay i aret etmektedir. Tilingitler aras nda, l ruhlar n n kendi ailelerine mensup olan hamile kad nlar n bedenlerine girmek iin yeryzne geri dndklerine inan l r. ... Hangi akraban n ocukta yeniden bedenlendi ini ve bundan dolay da ocu un hangi ismi almas gerekti ini if a eden amand r. Her bir ferdin, iinde, kutsal trlere yay lm bulunan isimsiz bi r gten bir eyi ierdi ini biliyoruz; nk onun ke ndisi, bu trn bir yesidir. ... Totem trenlerinde kan n oynad roln ortaya koy du u gibi, kan bu totem z nn bir paras n ierir. Ancak ayn zamanda kan, ruhun ikame tgahlar ndan biridir; veya daha do rusu kan, d ar dan grnen ruhun kendisidir. Kan akt nda, hayatta akar gider ve ayn srete ruh da kaar. Bundan dolay ruh, kanda ikin olan kutsal esasla zde tir. ... ruh, ferdile mi totem esas ndan ba ka bir ey de ilse... ... ocu un ilk hareketlerini hissetti i zaman bir kanguruya bakm sa, bir kanguru ratapas n n onun bedenine girdi i ve onu hamile b rakt na inan l r. ... totem trnn hayvanlar ve bitkileriyle ayn zden meydana geldi i d nlmeseydi, byle bir kkeni, ruha atfetmek mmk n olmazd . Bundan dolay ruh, o unlukla bir hayvan olarak betimlenir. D aha a a dzeydeki toplumlarda, ok iyi bilindi i gibi lm, asla saf fiz iki sebeplerin yol at bir olay olarak kabul edilmez; genel olarak bir k s m byclerin kt faaliyetlerine atfedilirdi. ok say daki Avustralya toplumunda, bir cinayetin sorumlusunun kim ol du unu 32

belirlemek iin, katilin ruhunun zorunlu ol arak kurban n ziyarete gelece i prensibinden hareket ederlerdi. Bu yzden, len ki inin cesedi bir iskele z erine konulur; sonra, cesedin zerine konuldu u yer ve etraf , en belirsiz bir izin bile kolayl kla grlebilece i ekilde dikkatli bir ekilde temizlenirdi. Halk ertesi gn geri dner. Bu zaman diliminde e er bir hayvan buradan gemi se, onun izleri kolayl kla grlebilirdi. zlerin biimi, hayvan n ait oldu u tr gsterir ve onlar da bundan hareketle, sulu insan n bir yesi oldu u toplumsal grubun kim ol du una karar verirler. Hayvan n bu s n f ya da klan n totemi olup olmamas na uygun olarak u s n ftan ya da klandan bir adam n katil oldu unu sylerlerdi. te bu yzden ruh d ncesi, kutsal eylerle ili kili inanlar n hususi bir uygulamas ndan ibarettir. ... Gerekte ruh, her zaman kutsal bir ey olarak kabul edilmi tir; bu zelli inden dolay , bizatihi din d olan bedene z tt r. Ruh, bir tanr ya dn trlse de, en az ndan uluhiyetin bir k v lc m olarak grlr. E er ruh d ncesi, yaln zca bilim ncesi dnemde rya problemine bulunan bir zm olarak kabul edilecek olursa, bu te mel ay rt edici zelli i a klanamaz bir ey olarak kalacakt r. nk ryalarda, dini heyecan uyand racak hibir ey yoktur. ... Ancak e er ruh, tanr sal zden bir para ise, i te o zaman, iimizde, bizden olmayan bir eyi temsil ediyor demektir. Ve insan n bu ekilde kendisine atfetti i bu kutsal karakter, hibir zaman saf bir yan lsaman n rn de ildir. Dini g ve uluhiyet d nceleri gibi, ruh d ncesi de, realitede bir temele sahiptir. Onlara atfedilen heyecanlar ve onlar n btn varl klar zerinde icra ettikle ri etki sayesinde, sz konusu idealler; harici eylerle olan gndelik ili kilerden kaynaklanan basit etkilerden ayr l rlar. Ahlaki idealler de ayn karaktere sahiptir. nsanlara bu idealleri dayatan toplumdur. ... Ahlaki bi lincimiz, bilincimizin bir paras olsa da, kendimizi onunla e it olarak hissetmeyiz. ... Bizimle konu tu u ses tonu, onun biz den olmayan ancak iimizde bulunan bir eyi ifade etti i hususunda bizi ik az eder. Ruh d ncesinin, nesnel temeli i te budur: Meydana geli leri deruni hayat m z meydana getiren bu tasavvurlar, birbirlerine indirgenemeyen iki farkl tre aittirler. Bir k sm d , maddi dnya ile ilgilidir. teki k sm ise, maddi dnya kar s nda kendisine ahlaki bir stnlk atfetti imiz ideal bir dnya ile ilgilidirler. ... Tabiat m z n iki do as do ru olmaya devam eder; gerekten bizde bir uluhiyet paras vard r. nk, bizde, grubun ruhu olan bu byk d ncelerin bir paras mevcuttur. Bu yzden, ferdi ruh yaln zca grubun m terek ruhunun bir paras d r; bu ibadetin temelinde, bedenine girerek ahsiyetini ald bir fertte bedenlenmi olan isimsiz gtr; o, bireyselle mi manad r. Muhtemelen ryalar, bu d ncenin belli ikinci derecedeki zelliklerini belirlemeye yard m etmi lerdir. ... Keza, bayg nl k ve katelepsi vs. gibi olgular, ruhun mobil oldu u ve geici olarak bu hayat boyunca bedeni terk etti i d ncesini akla getirmi olabilir; bu da sonra, baz ryalar a klama hizmeti grm tr. Ruh iradi bir ekilde, somut, belirli bir varl k, kendi iinde varolan ve ba kalar na iletilemez bir ey olarak tasavvur edilmi tir. O, ahsiyetimizin temeli kabul edilir. 33

Ancak ruhu bu ekilde tasavvur etme tarz , daha sonraki ve felsefi bir amel enin bir sonucudur. S radan tecrbenin bir sonucu olarak kendili inden te ekkl eden halk tasavvuru, zellikle ba lang ta bundan ok farkl d r. ... genelli ini daha nce ortaya koydu umuz yeniden bedenlenme (reincarnation), ruh d ncesine bir ok gayri ahsi unsurun nas l girdi ini ve bunlar n ne kadar esasl oldu unu gsterir. nk e er ayn ruh, her bir nesilde zerine yeni bir ahsiyet giyecekse, ruhun iinde ard ard na kendisini geli tirdi i ferdi biimlerin hepsi, e it derecede ona yabanc olmal ve onun hakiki do as ile hibir ili kisinin olmamas gerekir. Mana d ncesi, ruh d ncesini varsaymaz; nk e er mana kendini bireyselle tirecekse ve hususi ruhlara paralayacaksa, her eyden nce var olmas gerekir ve kendisinde var olan ey, bireyselle ti inde ald ekillere ba l de ildir. Ancak aksine, ruh d ncesi, mana d ncesiyle ili kilendirilmeksizin anla lamaz. Ancak, ruhun bedenden sonra ve hatta sonsuza k adar varl d ncesi insanlara nereden geldi ? n devam ettirebilece i

Az nce yapt m z analizden, lmszl e olan inanc n, ahlaki d ncelerin etkisi alt nda teesss etmedi i a ka anla lmaktad r. nsanlar, ahlaki amellerin bu dnya da elde edemedikleri kar l , ba ka hayatta elde etmek maksad yla varl klar n mezar n tesine uzatmay d nmediler; nk, bu trden btn mlah azalar n, ilkel insan n teki anlay na yabanc oldu unu grdk. lkel insan, genel olarak lm d ncesini bir tr ilgisizlikle kabul eder. Kendi bireyselliklerine ok az de er verme hususunda e itilen ve hayat n srekli olarak tehlikeye atmaya al k n olan ilkel i nsan, hayattan kolayl kla vazgeer. Daha tatmin edici bir a klama, lm sonras bir hayat anlay atfeden a klamad r. m, rya tecrbelerine

Bu meseleyi daha a rt c bir hale getiren, bizatihi ruh d ncesinin, onun lmden sonra varl n devam ettirdi ini ima etmemesi, fakat daha ziyade onun d lar grnmesi olgusudur. Daha nce betimledi imiz mitler, bu inanc n tek mmkn a klamas n verirler. ... lkel insan, ruhlar yoktan var eden her eye gc yeten bir tanr d ncesine sahip de ildir. Ona, ruhlar olmaks z n ruhlar meydana gelemez gibi gelmektedir. Bu yzden, do anlar ancak, daha nce var olanlar n yeni ekilleri olabilirler; bu yzde n de, sonradan do anlar n daha ba kalar n n do abilmesi iin varl klar n srdrmeleri zorunludur. Szn z, ruhlar n lmszl ne inan, insanlar n dikkatlerini ekmemesi mmkn olmayan bir gere i a klayabilecekleri tek yoldur; bu gerek, grup hayat n n sreklili idir. Fertler lr, ancak klan varl n devam ettirir. Bu yzden de; ona hayat veren glerinde, ayn sreklili e sahip olmalar gerekir. te bu gler, ferdi bedenlere hayat veren ruhlard r; onlarda ve onlar vas tas ylad r ki, grup gereklik kazan r. ... ruhlar yaln zca paralanm ve hususile mi totem esas ndan ba ka bir ey de ildirler. ... grup kelimenin mutlak anlam nda lmsz olamasa da, yinede kendisini te kile eden

34

fertlerden daha uzun ya ad do rudur.

ve her nesilde yeniden do du u ve bedenlendi i

Ruh d ncesi, ok uzun bir sre ve hala da k smen, ahsiyet d ncesinin popler biimi olmu tur. Kant da ayn hissi ifade eder. Onun iin, ahsiyetin k e ta , iradedir. rade ise, akla uygun hareket etme yetisidir ve ak l da iimizdeki en gayri ahsi olan unsurdur. nk ak l, benim akl m de ildir, o, genel olarak insan akl d r. ... Bu yzden, bu bak a s ndan bir insan bir ahsiyet yapan eyin, kendisini di er insanlara kar t ran, onu belli bir insan de il de mutlak anlamda insan yapan ey oldu unu syleyebiliriz. Duyular, beden ve bir ba ka ifadeyle bireysellik kazanm olan her ey, aksine Kant taraf ndan ahsiyetin z tt olarak kabul edilir. Gerekte, ahsiyetin sembolik bir ifadesi olan ruh, ayn ay rt edici zelli e sahiptir. Bedene ok s k bir ekilde ba l olsa da, ondan temelde farkl oldu una ve ona nazaran byk bir ba ms zl a sahip oldu una inan l r. Ruh d ncesini olu turmada hizmet gren unsurlar n ve beden tasavvuruna dahil olan eylerin, birbirlerinden ba ms z iki farkl kaynaktan geldikleri do rudur. Biri, organizman n her paras ndan gelen imgelerden ve izlenimlerden olu ur; di erleri, toplumdan kaynaklanan ve onu ifade eden d ncelerden ve hislerden meydana gelir. Bundan dolay birincisi, ikincisinden tremi de ildir. Gerekten de, bizim bir param z vard r ki, organik faktre do rudan ba ml k l nmam t r: Bu, bizde toplumu temsil eden eydir. Bilimin ve dinin zihnimize sabitledi i genel d nceler, bu d ncelerin varsayd zihni operasyonlar, ahlaki hayat m z n temelinde yer alan i nanlar ve hisler ve toplumun bizde uyand rd psi ik faaliyetin b tn bu stn ekiller duyular m z ve genel olarak bedensel bilincimiz gibi, bedensel duruma tabi de illerdir. ... kendimizi fiziki glerden zgr k lman n tek yolu, m terek glerle onlara kar durmakt r. htiras ferdile tirir, ancak o ayn zamanda klele tirir, Duyular m z, esasen ferdidir; ancak duyular m zdan daha ok zgr oldu umuzda ve kavramlarla d nebildi imiz ve onlarla hareket edebildi imizde ise daha ok ahsiyet kazanm oluruz. Bu yzden, bireyselli in btn toplumsal unsurlar n vurgulayanlar, bununla ahsiyeti reddetmeyi ya da onu hor grmeyi kast etmezl er. Yaln zca onunla birey olma gere inin kar t r lmas n reddederler. Dokuzuncu Blm Espritler ve Tanr lar D ncesi Ruh d ncesi ile, saf gayri ahsi gler alan n terk etmi oluyoruz. Ancak Avustr alya dinleri bile, ruhun stnde ve tesinde daha st bir dz eye ait mitsel varl klar kabul ederler: Espritler, medenile tirici kahramanlar, gerek anlam yla tanr lar. Bir ruh, bir esprit de ildir. Gerekte, ruh belli bir bedenin iine hapsedilmi tir. Ve zaman zaman d ar ksa da normal olarak bedenin iindeki bir mahkumdur. Bedenden ancak lmle kurtulur. . .. te yandan esprit, tercih edilmi ikametgah olarak -bir 35

kaynak, bir ta , bir y ld z vs. gibi- hususi bir nesneye ok s k ekilde ba l olsa da, istedi i zaman uzayda, ba ms z bir hayat ya amak iin onu terk edebilir. Hamilelik vuku buldu unda bile, atan n grevi sona ermez. Ye ni do an ocu u grp gzetmek onun grevidir. Daha sonra ocuk byk bir insan haline geldi inde, ayda ona e lik eder; avlar ona do ru ynlendirir, kar la abilece i tehlikelere kar onu ryalarda uyar r, onu d manlar ndan korur vs. Bylece ata ruh ve Latinlerin genius ve Yunanl lar n ... aras ndaki akrabal n ne kadar byk oldu unu grrz. Onlar n yerine getirdikleri i lev, tamam yla ayn d r. Bunun sebebi, her bireyin bir atan n e i olmas d r. te, iki varl k birbirlerine bu kadar benzer olduklar nda tabii olarak onlar birle mi , btnle mi diye d nlr. Ayn do ay payla t klar ndan, birini etkileyen ey, zorunlu olarak tekini de etkileyecek gibi grnmektedir. Bundan dolay , bu mitsel atalar grubu, ya ayan topluma ba land ; ayn menfaatler ve ayn ihtiraslar her birine atfedildi; bunlar, birlerini n dostu, orta olarak kabul edildiler. Ancak, atalar ya ayan toplumdan daha y ksek bir statye sahip olduklar ndan, bu ortakl k halk n zihnine, drst olan ile daha a a da olan, patron ve m teri, ba yapan ve ba alan aras ndaki bir ili ki olarak kaydedildi. te her bir ferde ba l koruyucu cin hakk ndaki mevcut d nce bu ekilde ortaya kt . Bu atan n yaln zca insanlarla de il de e ya ile de ili kisi oldu u meselesi daha s k nt l bir mesele gibi grnmektedir. Bu a alar ve kayalar, kabile alan n n her yerinde bulunmaz; ancak onlar n byk k sm ... belli kutsal mekanlar etraf ndan toplanm lard r. Bu mabetlerde, klan n, urungalar muhafaza edilmektedir. Bu yerlere ne kadar derin bir sayg , gsterildi ini, en k ymetli ibadet aletlerinin burada muhafaza edilmeleri gere inden reniyoruz. Ayr ca, onlardan her biri etraflar nda bulunan her eye kutsall k yayarlar. te bu yzdendir ki, yak ndaki a alar ve kayalar kutsal kabul edilir; onlar tahrip etme ve onlara zarar vermek, onlara kar iddet gstermek yasakt r. Bu kutsall k, manevi olarak bula ma olgusundan kaynaklanmaktad r. Bireysel bir totemiz m, esas olarak iki ay rt edici zelli iyle tan mlan r: (1) Fonksiyonu bir bireyi korumak olan bir hayvan ya da bir bitki biimindeki bir varl kt r; (2) bireyin ve onun koruyucusunun kaderi, birbirlerine yak ndan ba l d r. ... bireysel totem koruyucu atan n btn temel zelliklerine sahiptir ve ayn rol oynar. Btn bunlar n sebebi, onun kkenin ayn olmas ve ayn d nceden km olmas d r. Gerekte, her ikisi de, ruhun bir kopyas ndan ibarettir. Totem gibi ata da, bi reyin ruhudur; ancak d salla m ve bedenin iinde oldu una inan lan glerden ok daha byk gler kazanm bir ruhtur. Her klan n trenleri birbirlerinden farkl olsa da, ancak yine de ayn dine aittirler. Ve bu yzden de, aralar nda temel bir benzerlik vard r. Bu yzden her toplumda, belli say da ayinler vard r ki, bunlar trde likleri ve evrensellikleri sebebiyle btn di er ayinlerden farkl l k arz ederler.

36

Melbourne yak nlar nda bir zamanda tedavlde olan bir efsaneye gre, Bunjil'in ilk insan a a da anlat lacak ekilde meydana getirdi i sylenir: Kilden bir heykel yapt ; sonra onun etraf ndan birok kez dans etti, burun deliklerinden fledi ve heykel canland ve yrmeye ba lad . Bir ba ka mite gre, gne i yakt ; bylece yeryz s nd ve insanlar ondan kt lar. nsanlar yapt zamanda, bu ilahi ah s, hayvanlar ve a alar da meydana getirdi; insanlar silahlar, dil ve kabile ayi nleri gibi hayat n btn sanatlar n da ona borludurlar. O, insanl n velinimetidir. Bugn bile; insanl k iin bir tr tanr rol oynar. Kendisine tap nanlar n, varl klar n devam ettirmek iin ihtiya duyduklar her eyi o tedarik eder. Onlarla do rudan ya da arac lar vas tas yla ileti im kurar. Ayn zamanda kabile ahlak n n koruyucusu oldu u iin, bu ahlak ihlal edildi inde cezaland r r. stelik, e er belli gzlemcilerin szlerine gvenecek olursak, lmde n sonra, her ikisine de ayn ekilde davranmayarak iyi ile ktnn aras n ay ran bir hakim fonksiyonu da icra etmektedir. Tarihin ba lang c ndan itibaren, dini inanlar, kendi lerini ok dar s n rl toplumlara hasretmeme gibi bir e ilim gsterirler. Onlar do al olarak, yay larak ve uluslararas hale gelerek s n rlar n tesine geerler. Avustralya dinleri biri di erine empoze edilmi ve bu yzdende ikili bir kkene sahip ayr k iki sistemden olu maktad r. Bir yanda, belli do al fenomenlerin grn nn insanlara telkin etti i totemler ve espritlerle ilgili d nceler vard r. Ancak ay n zamanda, do as n a klamay reddetti i bir tr sezgiyle insan akl , birden bire, bu dnyan n yarat c s , ahlaki dzenin koyucusu e siz bir tanr y tasavvur etmeyi ba ar r. Ancak olgular, ne Tylor' n septik varsay m n ne de Lang' n teolojik yorumunu desteklememektedir. Her eyden nce, kabileye has yce tanr yla ilgili d ncelerin Avustralya'ya has bir d nce oldu unu kesinlikle biliyoruz. Bu inanlar, mant ksal olarak totemizmin kayna ndan km lard r ve onun en geli mi ekillerini olu tururlar. Avustralyal lar n d ncesinin bir ok ata cininden kabile tanr s fikrine do ru ilerlemelere yard m eden, iki a n u aras nda yer alan ve bir gei olarak hizmet grenler, medenile tirici kahramanlard r. Yce tanr d ncesi, hala i aretlerini ta d totem inanlar sistemine ok s k bir ekilde ba l d r. ... Bir ok byk tanr , a ka totemle ilgili bir ekle sahiptir. Daramulun, bir kartald r; onun annesi bir emudur. Erginlenme maksad yla bir araya gelen topluluklarda, bu d ncenin geli ti i a kt r; nk, yce tanr lar bu ayinler d nda nemli bir rol cra etmezler ve onlar di er dini trenlere yabanc d rlar. Gerekte, erginlenmi genlerin ait olduk lar kabilenin yeleri, yaln zca erginlenme trenlerine kat lanlardan ibaret de ildir. Kom u kabilenin temsilcileri de, z ellikle bu festivale davet edilirler. ... Bu tr sosyal evrede biimlendirilen inanlar, herhangi hususi bir milliyetin mal olarak kalamazlar. Bu inanlar n kendilerine if a edildi i yabanc lar, evlerine dndklerinde sz konusu inanlar kendi kabilelerine gtrrler. Ve er ya da ge, nceki e v sahiplerini davet etmek zorunda olduklar ndan, bir toplumla di eri aras ndaki srekli d nce al veri leri yarat l r. 37

Bu ekilde, uluslararas bir mitoloji te ekkl eder. Bu mitin yce tanr s , do al olarak onun temel bir unsurdur. nk onun k kenleri, fonksiyonu ki ile tirmek olan erginlenme ayinlerindedir. ... Fratrilerin isimlerinin, ok farkl kabilelerde genel olarak ayn oldu u gere i, bu yay lmay yaln zca kolayla t r r. Fratri totemlerinin uluslararas olu u, yolu yce tanr ya aar. Gerekte kabile yce tanr s , nihai olarak yksek bir konu m kazanm olan bir ata ruhundan ba ka bir ey de ildir. bu ata ruhlar , bireysel ruhlar n ekline uygun olarak yap lm varl klardan ba ka bir ey de ildirler. Tekrar yce tanr ya gelecek olursak, bu d nce btnyle, etkisini daha hususi totem inanlar n n kkeninde daha nce gzlemledi imiz hisse atfedilebilir. Bu his, kabile hissidir. badet, yaln zca inanlara dayanmaz; fakat ay n zamanda onu etki ler. nc Kitap Ayinle lgili Temel Tutumlar Birinci Blm Negatif badet ve Fonksiyonlar Asketik Ayinler Her ibadetin iki yn vard r: Biri negatif, teki pozitif. Tan m gere i kutsal varl klar, di er varl klardan ayr lm olan varl klard r. Bu varl klar di erlerinden ay ran ey, onlarla din d varl klar aras nda devaml l k ba n n kopmu olmas d r. ... Bunlar, inanan taraf ndan yerine getirilmesi gereken emirler yklemezler; bunun yerine, belli davran tarzlar n yasaklarlar. Bu yzden, btn bunlar, yasaklar ya da genel olarak etnograflar taraf ndan sylendi i gibi tabu eklini al rlar. Tabu, Polenezya dilinde, bir kurumu gstermek iin kullan lan bir terimdir. Bu kuruma gre, belli eyler s radan kullan mdan ekilirler. Yasak ya da "haram" terimleri, imdiye kadar bana tercih edilebilir gibi grnmektedir. Kutsala kar sayg s zl k, i leyenin hastalanmas ya da do al lm ile cezaland r ld nda bile, yine de o, a ka sulan r. Ba kald rd genel kanaati k zd r r; k zg nl k da davran i leyeni gnahkar k lar. Aksine, bysel bir yasak...lara itaat etmeyen kimse, hasta bir kimsenin doktorunun tavsiyesini takip etmemekle ald riske benzer bir riski gze al r; ancak, bu durumda itaatsizlik, gnah meydana getirmez ve bir k zg nl k yaratmaz. Byde, gnah gibi bir ey yoktur. Her eyden nce, temas yasaklar gelir. Bunlar asli tabulard r ve di erleri, bu tabular n hususi trlerinden ba ka bir ey de illerdir.

38

Yiyecek tketimi, zellikle yak n bir temasa yol aar. Bundan, kutsal hayvanlar ya da bitkileri zellikle de, totemler olarak hiz met grenleri yemeye kar olan yasak ortaya kar. ... Bu hayvanlar, muhtemelen akraba olarak uyand rd klar sempatiden dolay korunurlar. Dahas , e er kutsal olduklar iin belli yiyecekler din d olanlara yasak ise, aksine teki belli yiyecekler de, din d olduklar iin, kutsal bir karaktere sahip olan kimseler iin yasakt r. Bu yzden, belli hayvanlar n zellikle kad nlar n yiyece i olarak seilmi olmalar s k s k vukuu bulur. ... kad nlar n oldu u kabul edilen av etlerinden yemesine izin verilmez. Ancak temas, dokunma d ndaki ba ka vas talarla da gerekle ebilir. Bir kimse, yaln zca bakarak da bir eyle ili kiye girebilir; bak , temas gerekle tirmenin bir yoludur. ... Bir kad n, asla ibadet vas talar n grmemelidir ve ancak onlar uzaktan grmesine izin verilir. ... erginlenme ayinle rinin ... aday n onlar n gzlerine bakmamas gerekir. ... l bir insan n cesedi de bazen ortadan kald r l r; yz, grnemeyecek bir ekilde rtlr. nsanlarla veya e ya ile ili ki kurman n bir di er vas tas da, konu mad r. D ar ya verilen nefes, bizden d ar yay lan bizim bir param z oldu u iin ili ki kurmay sa lar, Bu yzden, din d olanlar n kutsal varl klara hitap etmeleri ya da daha basit bir ifadeyle onlar n huzurunda konu malar yasakt r. Kutsal olan bu eylere ilaveten, ayn niteli e sahip olan szler ve sesler de vard r; onlar, din d olan kimselerin dudaklar nda grnmemeli ya da bu sesler onlar n kulaklar na ula mamal d r. Kad nlar n i itmemesi gereken, i ittiklerinde ldrlmeleri gereken ayin ark lar vard r. Yerlilerden, tam plakl k o unlukla ayine kat lman n kabul edilmesi iin n art olarak istenir. Genel olarak, dini hayata zg olan eyl emler vuku bulurken, gndelik hayat n karakteristi i olan her tr davran yasakt r. Bizatihi yeme eylemi, din d bir davran t r; her gn vuku buldu u iin, esas olarak faydac ve maddi ihtiyalar tatmin eder ve bu yzden de normal varl m z n bir paras n te kil eder. Bunun iindir ki, dini dnemlerde yeme yasakt r. Bu yzden, bir totem grubu, urungalar m yabanc bir kabileye dn verdi inde, onlar n geri getirilmesi ve ertnatulungaya geri dnme an , nemli bir tren an d r. Bu trene kat lan herkes, tren bitinceye kadar yemek yemeden ka nmas , oru tutmas gerekir ve tren de ok uz un bir mddet devam eder. Avustralyal lar n hayat , bir birinden olduka uzak iki paraya ay r l r: Bu paralardan biri, avlanmaya, avc l a ve sava a; teki ise, ibadete hasredil ir. Bu iki eylem ekli, kar l kl olarak d lay c ve birbirlerine reddedici bir zelli e sahiptirler. Dini gnlerdeki evrensel dinlenme kurumu, bu e sasa dayan r. Btn bilinen dinlerde, bayram gnlerinin ay rt edici zelli i, al man n durmas ve bunun da tesinde, hibir dini bir gayesi olmad iin kamusal ve zel hayat n ask ya al nmas d r. ... Bu geici molan n sebebi, al man n din d eylemin nde gelen bi r ekli olmas d r. ... nsan din d 39

hayat n n i aretlerini zerinde ta rken, tanr s na samimi bir ekilde yakla amaz; tersine, ayinin kendisini kutsad anda da, normal i ine dnemez. Bu yzden, ayin gnnn tatil olmas , kutsal ve din d n birbirinden ay ran genel bir arada bulunamazl n hususi bir rne idir; bu, bir yasa n sonucudur. Dini ve din d hayat ayn mekanda birlikte var olamazlar. E er dini hayat geli ecekse, din d n n yer almad hususi bir yerin ona haz rlanmas gerekir. Mabet ve mihrap, bu d nceden kaynaklan r. ... urungalar n muhafaza edildi i yer olan ertnatulunga, hakiki bir mabettir. Keza, dini ve din d hayat ayn zamanda birlikte var olamazlar . Dini hayata hasredilmi gnler ya da dnemle rin belirlenmesi zorunludur. Bu gn ve dnemlerden her trden din d faaliyetin d lanm olmas gerekir. Bylece, bayram gnleri, bu ekilde ortaya km lard r. Hibir din ve bundan dolay da hibir toplum yoktur ki, halklara ve medeniyetlere gre de i en bir yasaya uygun olarak, z aman bir birlerini takip eden iki paraya ay rmay bilmesin ve onu uygulamas n. Kutsal din d ndan ay ran engel sebebiyle e er insan, ancak kendisinde bulunan din d eylerden kurtulursa, kutsal eylerle yak n ili kiye girebilir. Her eyden nce, sekler hayattan az ok tam bir ekilde ekilmedike herhangi bir yo unlukta din bir hayat ya ayamaz. Negatif ibadet, bir anlamda hedefe gtren bir arat r; pozitif ibadete varman n n ko uludur. ... Emredilen yasaklara boyun e dikten sonra insan, art k daha nce ne ise o de ildir. nceden o, s radan bir varl kt ve bundan dolay da, dini glerden uzak durmas gerekiyordu. Sonra ise, hemen heme n dini glerle ayn seviyededir. ... hibir kimse kendisini dine hayata tedricen sokan bir tr erginlenme trenine maruz kalmad ka, nemli herhangi bir trene kat lamaz. Esas itibariyle hepsi pozitif operasyonlar olan ya srmeler, su serpmeler ve takdisler bu maksat ii n kullan labilir; ancak ayn sonular, orularla, uykusuz kalarak ya da inzivaya ekilme ve sessizlikle yani, uygulamaya konulan belli y asaklardan ba ka bir ey olmayan ayinsel ka nmalarla da gerekle tirilebilir. Erginlenme treninden nce, kad nlarla ya am ve ibadetin d nda tutulmu tu. Erginlenme treninden sonra ise, er kekler cemaatine kabul edilir; ayinlere kat l r ve kutsal bir nitelik kazan r. Bylece, o unlukla ikinci bir do um olarak betimlenen metamorfoz tamamlan r. Normal olarak negatif ibadet, yaln zca pozitif ibadet iin bir giri ve haz rl k hizmeti grr. Ancak bazen bu tabi olu tan kurtuldu u ve birinci yeri ald ve yasaklar sistemini i irdi i ve btn varl kapsayacak bir noktaya var ncaya kadar abartt da olur. ... Saf asketik, kendisini s radan insanlar n stne ykselten ve orularla, iradi uykusuzluklarla, inziva ve sessizlikle ya da k sacas (sunular, kurbanlar, dualar vs. gibi) pozitif dindarl k eylemlerinden daha ok s k nt larla hususi bir kutsall k elde eden kimsedir. ... Budist aziz, esas itibariyle bir asketiktir ve o, tanr lara e it ya da onlardan stndr. Ka nmalar ve s k nt lar, st raps z olmaz. ... Tabiat m z zorlamaks z n ve do al e ilimlerimizle ac verecek bir ekilde at maks z n kendimizi bu dnyadan kurtaramay z. Ba ka bir ifadeyle, negatif ibadet, ac ya sebep olmaks z n geli emez. Ac , 40

onun zorunlu artlar ndan biridir. Bylece insanlar, bizatihi ac y bir tr ayin olarak kabul etmeye ba lad lar. Snnet ve derin yaralar ama gibi ac mas z ayinlerin hedefi, cinsi organlara hususi gler vermek oldu u kesindir. Delikanl , hususi nitelikleri bu ayinlere borlu oldu u iin, sz konusu ayinleri yerine getirmeden evlenmesine izin verilmez. Bu sui generis erginlenme trenini vazgeilmez yapan ey, btn daha a a toplumlarda cinsel birle meye, dini bir niteli in verilmi olmas gere idir. Bu al man n ba nda, dini d ncenin ve hayat n btn temel unsurlar n n, en az ndan tohum halinde en i lkel dinlerde bulunmas gerekti ini sylemi tim. Daha nce zikredilen olgular, bu iddiay teyit etmektedir. E er en modern ve d nsel anlamda en yo un dinlere has oldu una inan lan bir inan varsa, bu ac ya kutsay c g atfeden inant r. ... H ristiyanlar iin ac , zellikle ruh zerinde etki eder: Onu ar nd r r, onu yceltir ve onu ruhani le tirir. ... Ve bu inan, hibir temele dayanm yor da de ildir. Gerekte, bir insan n bykl , ac ya meydan okumas yla ortaya konulur. Kendisine, ho una giden bir yolun aksine bir yolu takip ettirecek derecede hak im oldu u zaman, insan kendi kendisinin stne ykselmi demektir. Byle yapmakla, hazz n gtrd yere kr krne giden di er btn varl klardan kendisine ay rm olur. Bu sayede, dnya da kendisine hususi bir yer edinmi olur. ... Tabiat n susturdu u iin, tabiattan daha gldr. Bir btn olarak dini ya am, onu var sayar. Kurbanlar ve sunular, ibadet edenden bir cret talep eden mahrumiyetlerin e li i olmaks z n meydana gelmezler. Ayinler tap nandan maddi hediyeler istemedi inde bile, onun zaman n ve gcn al r. Tanr lar na hizmet etmek iin o, kendisini unutmas gerekir. ... Demek ki pozitif ibadet, ancak insana kendi haklar ndan vazgeme, feragat etme; nefsinden ayr lma; bundan dolay da ac ekme hususunda e itildi i zaman ancak mmkndr. nsan n ac dan korkmamas gerekir; nk insan, grevl erini ancak ac y bir dereceye kadar sevdi i zaman sevinle yerine getirebilir. Ancak bunun iin, onun kendisini ac hususunda e itmesi gereklidir ve asketik amellerinin gtrd , yapmay hedefledi i ey de budur. Asketik amellerin ykledi i ac lar, keyfi ve hibir faydas olmayan zulml er de ildir; bu, insanlar n kendisini ekillendirdi i ve sertle tirdi i, kendilerinin olmaks z n dinin olmayaca menfaat pe inde ko mama ve sab r gibi niteliklerin kazan ld bir zorunlu bir okuldur. Ancak asketizm, yaln zca dini hedeflere hizmet etmez. ... Ba ka yerde oldu u gibi burada da, dini menfaatler, sosyal ve ahlaki men faatlerin yaln zca sembolik bir biiminden ibarettir. ... toplumun kendisi de, ancak bu sayede varl n srdrebilir. ... Zorunlu olarak, onlardan, srekli olarak fedakarl klar ister. Tam olarak bizi kendi kendimizin zerine ykseltti i iindir ki, tabi arzular m z srekli olarak zorlar. ... Bu yzden, btn sosyal hayata, btn mitolo jilere ve btn dogmalara ra men varl n srdrebilecek olan gizli bi r asketizm vard r; o, be eri kltrn tamamlay c bir paras d r. Ve esas itibariyle bu asketizm, dinlerin zaman n ba lang c ndan beri rettikleri asketizmin varl n n ve me ruiyetinin sebebidir. Kutsal dnyan n din d dnya ile olan ili kisinin temel zelli i, d manl kt r. Bu iki hayat tarz , birbirlerini d layan yada en az ndan ayn zamanda ayn yo unlukta 41

ya anamayacak olan ik i hayat tarz na tekabl eder. ... Ancak bu psi ik d manl k, idealar n kar l kl olarak birbirlerini bu ekilde d lamas , zorunlu olarak onlara tekabl eden eylerin d lanmas yla sonulan r. E er bu idealar birlikte var alamayacaklar ise, bu eylerin birbirine dokunmamalar ya da her hangi trden bir ili kiye sahip olmamalar gerekir. Yasa n temel sebebi, i te budur. Kutsal dnya do as gere i, ba ka yerde d lad ayn din d dnyaya yay lma e ilimindedir. Kutsal dnya, din d dnyay iterken ayn zamanda, kendisine yakla t her zaman bu din d dnyaya akma temayl gsterir. Birbirlerinden uzak kalmalar n sa laman n ve aralar nda bir tr bo luk meydana getirmenin sebebi budur. Bu tr ihtiyati tedbirle rini zorunlu k lan, kutsall n sahip oldu u ola anst yay lma zelli idir. Kutsall ile dikkat eken e yaya ba l kalmak yle dursun, kutsall k bir tr geici1i e sahiptir. En yze ysel ya da en dolayl bir temas bile onun iin, bir nesneden bir di erine gemek iin yeterlidir. ... Zaten takdis ayinle rinin hepsi, kutsall n sirayet edici1i i prensibine dayan r. ... Erginlenme aday , tam olarak dini bir atmosferde ya ar ve kendisi de, bununla dolmu gibidir. S radan insanlar n kutsal olana yaln zca dokunmas de il, fakat ayn zamanda onu grmesi ve ya da i itmesinin yasak olmas ve bu iki dnyan n zihinde niin kar mamas gerekti inin sebebi budur. Birbirlerine kar t olmalar na ra men, kar maya ynelik bir temaylleri oldu u iin, birbirlerinden uzak tutmaya y nelik nlemlerin al nmas ok daha zaruridir. E er kutsal n sirayet edi i, yasaklar sistemini a klamaya yard m ediyorsa, bu sirayetin kendisi nas l a klan r ? Bizim bir kutsal varl a kar duydu umuz sayg , bu ekilde bu varl a dokunan, onu and ran ya da onu akla getiren he r eye nakledilir. Bir totem hayvan , hususi bir grn e ya da zelli e sahip oldu u iin dini hisleri telkin ediyor de ildir. ... Bu hisleri meydana getiren ey, toplumun eyleml eri sayesinde bilinte yarat lan rahatlama ve ba l l k izlenimleridir. ... Sirayet sebebiyle, kutsall k kendisini yerle tirir. Dini gler, a ka grlecek ekilde sirayet edici olduklar ndan, birbirinden ok farkl eyleri srekli olarak tek bir esas canland rmaktad r. Sirayet olgusu, gelece in bilimsel a klamas n n yolunu haz rlam t r. kinci Blm Pozitif badet I. Kurban n Unsurlar Ayin sistemlerinin ilgin olan yan , bu ayinlerde fiilen bilinen en ilkel biimiyle daha yksek dinlerdeki pozitif ibadetin temel ta lar ndan biri haline gelmesi mukadder 42

k l nan, byk dini bir kurumun btn teme l esaslar n buluyor olmam z gere inde yatmaktad r: Bu, kurban kurumudur. Bir ok toplumda, ortak olarak yenilen yeme in, yeme e kat lanlar aras nda suni bir akrabal k yarataca na inan l r. Akraba, ayn etten veya kandan meydana gelen varl klard r. ... Smith'e gre, kurban ziyafetlerinin hedefi, aralar nda bir akrabal k ba olu turmak maksad yla ibadet eden ile onun tanr s n ayn ette birle tirmekten ibarettir. ... Onun z art k, ok uzun bir sredir inan ld gibi, "kurban" kelimesinin genel olarak ifade etti i bir feragat eylemi de ildir; her eyden nce, yiyecek sayesinde tanr yla bir birle me eylemidir. nsan, bir anlamda yaln zca tanr yla ayn sofraya oturdu u iin de il fakat, esas olarak ayinsel yemekte tketti i hayvan n kutsal bir zelli e sahip olmas ndan dolay kendisini kutsalla t r r. Gerekten de, daha nce gsterildi i gibi, kurbana giri olan bir ok ad m (su serpmeler, ya lamalar, dualar vs.), kurban edilecek olan hayvan , daha sonra kutsall kurban olay na i tirak edecek olan kimseye nakledilecek olan k utsal bir varl a dn trr. phesiz, btn gler hatta en manevi olanlar bile, e er olaylar n normal ak lar s ras nda kaybetti i gler tekrar ona geri dnmezse, zaman n gemesiyle azal p yok olurlar. te burada, grece imiz gibi pozitif ibadetin temel sebebi olan hayati bir ihtiya yatmaktad r. Bir toteme mensup olan halk, kendilerinde olan totemik esas dnemsel olarak yenilemezlerse, konumlar n koruyamazlar. ... Para btne e ittir, prensinin bir gere i olarak bu hedef iin k k bir para yeterlidir. Tam olarak te ekkl etti inde ald ekliyle kurban, iki temel unsuru ie rir: Biri tanr yla birle me eylemi, teki ise takdim eylemi. nanan bir yiyecek vas tas yla tanr yla birle ir ve ayn zamanda bu tanr ya bir takdime sunar. Tabii ki, kurban, k smen tanr yla bir birle me srecidir; ancak o ayn zamanda ve daha az olmayacak bir ekilde, bir hediye ve bir feragat eylemidir. Kurban her zaman, ibadet edenin znn ya da yiyece inin bir paras n tanr lar b rakmay bir n gerek olarak kabul eder. ... Gerekten de, takdime sunma, tanr yla birle meden daha uzun sren etkilere sahip olabilir. Ancak takdim eyleminin do al olarak insanlarda, onun tatmin e tmesi hedeflenen manevi bir varl k d ncesini uyand rd a kt r. Bizim tasvir etti imiz ayin eylemleri, ah slara yneltildi ine inan ld nda daha anla l r bir hale gelirler. ... Bu yzden, ibadet uygulamas n n dini glerin ki ile tirilmesine yard m etti ine inanabiliriz. Bu ikincil ancak dikkat ekilmeyi hak eden bir yard md r. Kutsal varl klar, yaln zca kutsal olarak d nldkleri iin vard rlar. Onlara inanmay b rakt m zda, varolmam gibi olacaklard r. Bu a dan, fiziki bir ekle sahip olanlar ve duyu tecrbesiyle bildiklerimiz bile, onlara tap nan mminin d ncesine ba l d rlar. Onlar , ibadet nesnesi yapan kutsal karakter, onlar n do al yap lar nda verili de ildir. Bunu karakteri onlara inanc verir.

43

Tanr lar, ibadete kendilerine tap nanlardan daha az muhta de illerdir. phesiz, insanlar tanr lar olmaks z n ya ayamazlard . Ancak te yandan tanr lar da, e er ibadetleri icra edilmemi olsayd lrlerdi. Bu ibadetin hedefi, yaln zca din d varl klar kutsal varl klarla birle tirmek de il fakat ayn zamanda, onlar diri tutmak, yeniden meydana getirmek ve srekli olarak canland rmakt r. Tabii ki, maddi takdimeler, kendi zelliklerinden dolay de il fakat, kendileri bo olsalar da, bu takdimeleri yeniden uyand ran ve onlara e lik eden zihni durumlar sayesinde bu t r etkileri meydana getirirler. ... Gerekte ibadet edenin tanr s na verdi i ey, suna a koydu u yiyecekler ya da damarlar ndan ak tt kanlar de ildir. Takdim edilen, onun d ncesidir. E er, kan tlamaya al t m z gibi, kutsal varl k, paralanm ve ekil de i tirmi toplumdan ba ka bir ey de ilse, ayinsel hayat sekler ve toplumsal terimlere uy gun olarak yorumlamak mmkn olabilir. ... E er insanlardan dilini, bilgilerini, sanat n ve ahlaki de erlerini ekip alacak olursak, hayvanlar n derecesine d er. Bundan dolay , be eri do an n ay rt edici zellikler, bize toplumdan gelir. Ancak te yandan toplum, ancak fertlerde ve fe rtler sayesinde var olu r ve varl n devam ettirir. E er toplum fikri, ferdi zihinlerden ve inanlarda snerse, bu grubun gelenekleri ve arzular , art k fertler taraf ndan hissedilmez ve payla lmazsa, toplum lecektir. Bu yzden, daha nce tanr hakk nda sylenilmi olan eyi toplum hakk nda da tekrarlayabiliriz: O da, ancak be eri zihinde yeri oldu u lde bir gerekli e sahip olur ve bu yer ne olursa olsun, ona bu ye ri de biz veririz. ... Fertler toplum olmak s z n bir ey yapamad gibi, Tanr lar n sembolik bir ifadeleri olduklar toplumun kendiside, fertler olmaks z n hibir ey yapamaz. Ancak dini trenlerin sahip olabilece i kk bir, etki, btn toplumu harekete getirir; gruplar onlar kutlamak iin bir araya toplan rlar. Onlar n etkisinin ilk sonucu, fertleri bir araya getirmek, aralar ndaki temas art rmak ve bu temaslar daha candan bir hale getirmektir. Bizatihi bu bile, bilincin muhtevas n de i tirir. ... her bilinte en ba ta gelen, btn davran lara hakim olan ve onlar ynlendiren toplumdur. Bu ibadetin z, be lirli zamanlarda dzenli olarak tekrarlanan bayramlar dngsnden ibarettir. imdi, dnemselli e ynelik bu itkinin nereden geldi ini anlayacak bir konumday z. Dini hayat n boyun e di i bu ritim, yaln zca toplumsal hayat n ritmini ifade eder ve ondan kaynaklan r. Toplum, yaln zca bir araya gelmeyle sahip oldu u hissi, canland rabilir. Ancak srekli olarak, toplant halinde kalamaz. Hayat n ihtiyalar , onun sonsuza kadar toplant halinde kalmas na izin vermez. Bu yzden, ihtiya duydu unda bir kez daha toplanmak iin da l r. Kutsal ve din d zamanlar n bu dzenli de i imleri, bu zorunlu de i imlere kar l k gelir. ... Bu yzden, bayramlar uzun bir mddet mevsimlere ba l kal n lard r. ... Ancak mevsimler bu organizasyonun yaln zca d erevesini sa lar; onun dayand temeli de il. nk, d lay c manevi hedefleri olan ibadetler bile , dnemsel olarak icra edilmeye devam etmi lerdir. ... Mevsimsel de i imler tabiat iin kriz dnemleri oldu u iin, toplant lar ve bylece de dini trenler, iin birer vesile te kil etmi lerdir. Ba ka olaylar da bu f rsat te kili roln oynayabilirler ve gerekte de oynam lard r.

44

nc Blm Pozitif badet (devam) II. Taklidi ayinler ve sebeplilik prensibi Bu ayinler vesilesiyle bir araya gelen insanlar, gerekten isimle:ini ta d klar trn hayvanlar ya da bitkileri olduklar na inan rlar. ... Totem, onlar n toplanma i aretidir ... Onlar kanguru ya da emu olduklar ndan, bu isimlerin ta yan hayvanlar gibi davranacaklard r. Bu tr vas talarla, kar l kl olarak birbirlerine ayn ahlaki cemaatin mensuplar olduklar n ve kendilerini birle tiren akrabal k ba lar n n bilincinde olduklar n gsterirler. Bu ay n yaln zca bu akrabal ifade etmez. F akat ayn zamanda bu akrabal meydana getirir ya da onu tekrar can land r r. nk bu akrabal k, ancak onun akrabal k oldu una inan ld zaman mevcut olur ve btn ortak gsterilerin etkisi, akrabal n dayand inanlar canl tutmakt r. Muhtemelen ayinlerinin bu esastan tremedi i hibir din yoktur. Bu yzden de, ba ka bir sebebin bu birinci sebeple birle mesi gerekir. Dini amellerin gerek me ruiyeti, yerine getirmeye al t klar a ikar hedeflerde de il, fakat bilincin zerinde b rakt klar grnmeyen tesirde ve d nme tarzlar m z etkileme biiminde bulunur. Bu ekilde, kan tlar nceleyen, zihnin mant ksal sebeplerin yetersizli ine nem vermemesini sa layan ve bylece de onu kabul edilmesi arzulanan teklife haz rlayan bir e ilim yarat rlar. Bu lehte n yarg , inanmaya ynelik bu drt, kesinlik iman meydana getiren eylerdir. Bu kkene sahip oldu u iindir ki, iman "tecrbeye kapal d r". Bu yzden by, Frazer'in kabul etti i gibi, dinin yaln zca kendisinden tredi i ilkel bir olgu de ildir. Tamamen aksine, by cnn sanat n n dayand hkmler, dini d ncelerin etkisi alt nda te ekkl etmi tir ve yaln zca ikinci derecede bir geni lemeyle, saf sekler ili kilere uygulanm lard r. ... Bir ba ka ifadeyle, yukar da mzakere edilen ayinler sistemine i aret etmek iin "sempatik by" deyimini kullanmak, btnyle yanl de ildir. imdi bynn, niin bu kadar dini unsurlarla dolu oldu unu anlayabiliyoruz; bunun sebebi bynn de dinden do mu olmas d r. ... benzer benzerini retir... Bycnn teknikl eri kadar ibadet uygulamalar n n da temeli olarak hizmet grd iin bu anlay ilkel d nceye hakim olmu tur. Sebeplilik ili kisinde ima edildi i ekliyle, g d ncesinin ikili bir karaktere sahip olmas gerekir. Birincisi, o bize ancak i tecrbemizden gelir; haklar nda do rudan bilgi edindi imiz yegane gler, zorunlu olarak ahlaki g lerdir. Ancak ayn zamanda, gayri ahsi g d ncesi ilk olarak te ekkl etti i iin, onlar n da gayri ahsi olmalar gerekir. yleyse, yaln zca bu art yerine getiren gler, ortak hayattan kan glerdir: M terek gler. 45

Gerekte, kuvvet d ncesi, iktidar d ncesini ierir. Bu da hkm, stnlk, idar esi alt nda alma, dolay s yla da tabi olma ve boyun e me d nceleri olmadan d nlemez. Btn bu d ncelerini ifade ettikleri ili kiler, ziyadesiyle toplumsald r. Varl klar , stnler ve tabi olanlar , emreden efendiler ve itaat eden tabiler olarak tasnif eden toplumdur; birinci gruba, emirlerini etkili k lan ve gc te kil eden bu muhte em zelli i veren toplumdur. Bu yz den her ey, be eri zihnin tasavvur etti i birinci glerin, toplumlar n organize hale gelirken kurumsalla t rd klar gler oldu unu gsterme e ilimindedir. Fiziki dnyan n gleri, onlar n modellerine uygun olarak tasavvur edilirler. Bu yzden, insanlar kendilerine dair, ikamet etti i bedene hakim bir g d ncesine, kendileri hakk nda da sahip olduklar eklindeki bir d nceye toplumsal hayattan dn al nm olan kavramlar katmad klar mddete ula mazlar. ... zetle, kendilerini ruhlar eklinde d nmeleri gerekir. in do rusu, insanlar her zaman var olduklar na inand klar gleri ruh eklinde d nm lerdir. ... Szn z, insan toplumsal bir varl k oldu u iin bir ruha ve bu sebeple de bir gce sahip oldu unu hisseder. Taklidi ayinlerin uygulamaya koyduklar bu sebeplilik yasas n n nas l do du una bakal m. Tek bir ilginin hakim oldu u grup, bir araya gelir. E er ismini ta d klar trler, yeniden retilmezse, klan yok olur. Bu ekilde, grubun btn yelerini canland ran ortak his, her zaman ayn artlarda ayn ekilde tekrarlanan belli hareketler eklinde d sal olarak ifade edilirler. Bir hayvan ya da bir bitkinin retilmesi iin taklit edilmesi gerekti ini emretmek, her trl phenin zerinde olan benzer benzeri retiri bir aksiyom haline getirmekten ba ka bir ey de ildir. Drdnc Blm Pozitif badet (devam) III. Temsili ya da Hat rlat c Ayinler ster adaklar isterse taklidi eylemlerden olu sunlar, onlar olu turan el kol hareketleri, grnrde btnyle maddi hedeflere sahiptir; tek hedefl eri, totem trlerini yeniden retmektir ya da yle grnrler. En ok tekrarlanan hareket, btn bedenin kendi etraf ndan ritmik ve iddetli bir ekilde dndrlmesinden ibarettir. Oyunlar n ve sanat n temel ekillerinin dinden do duklar ve uzun bir mddet bu dini zelliklerini devam ettirdikleri ok iyi bilinen bir gerektir. Bunun sebebinin ne oldu unu imdi grebiliriz: Do rudan ba ka hedefler takip ederken ibadet, ayn zamanda insanlar iin bir tr e lence de olmu tur. Din, bu rol yaln zca bir ans yada mutlu bir tesad f eseri de il fakat do as n n bir gere i olarak da oynam t r. E er ayinleri a klarken her bir hareketin kesin bir hedefi ve var olmak iin belli bir sebebi oldu una inanacak olursak yanl anlamalara maruz kalabili riz. Baz ayinler vard r ki, hibir i e yaramazlar; yaln zca ibadet edenler taraf ndan eylem, hareket, 46

jestler yapmaya ynelik hissedilen ihtiyac tatmin ederler. badet edenler, z pl yor, dnyor, dans ediyor, ba r yor ve ark sylyor gibi grnrler ve her zaman bu karga aya bir anlam vermek mmkn olmayabili r. Bu yzden din, e er kendisinde d ncenin ve eylemin zgr birle imlerine, oyunlara, sanata, gndelik al man n a r yorgunluklar n n a nd rd bir ruhu canland ran her eye yer vermezse din olamaz. Yaln zca dinin bu ynn grmek y a da onun nemini abartman n byk bir hata oldu u ortadad r. Bir ayin yaln zca e lence olarak hizmet grd nde, o art k bir ayin de ildir. ... G dan n maddi hayat m z n beslenmesi iin zorunlu olmas gibi onlar da, manevi hayat m z n dzenli al mas iin zorunludurlar. Onlar sayesindedir ki, grup varl n teyit eder ve onu srdrr ve biz grubun birey iin ne kadar vazge ilmez bir ey oldu unu biliyoruz. Bu yzden bir ayin, bir oyundan ba ka bir eydir; o, hayat n ciddi yan na aittir. Ayinle ilgili grevlerimizi yerine getirdikten sonra, daha fazla enerji ve daha fazla gle din d hayata geri dneriz. Bunun sebebi, yaln zca ok stn bir g kayna ili kiye girmemiz de il fakat ayn zamanda glerinizin, bir mddet daha az gergin, daha zgr ve daha rahat bir hayat ya ayarak kemale erdirilmi olmas d r. Bununla din, az msanmayacak ekilde bir ekicilik elde eder. Her bayram, saf dini olmayan bir temele sahip oldu unda bile, dini trenin bir tak m karakteristik zelliklerine sahiptir. nk, her durumda onun i i insanlar bir araya getirmek, y nlar harekete geirmek, ve by lece de bir co kunluk ve hatta dini durumla belli bir benzerli e sahip olan hezeyan durumu meydana getirmektir. nsan, kendinden geer, gnlk me guliyetlerini ve d ncelerini terk eder. ster dini isterse dini olmas n her iki durumda da ayn tezahrleri gzlemleriz: Ba rmalar, ark lar, mzik, iddetli hareketler, danslar, canl l k dzeyini artt racak tahrik edici eyler arama vs. Be inci Blm Kefaret Edici Ayinler ve Kutsal D ncesinin Belirsizli i erdikleri eylemleri birbirlerinden ne kadar ok farkl olursa olsun, ... btn ayinler, gven, mutluluk ve hatta evk durumunda icra edilirler. Gelecekte ve olumsal bir olaya ynelik beklenti hususunda belli bir belirsizlik olsa da, genel olarak ya mur meysimi geldi inde ya ar; hayvan ve bitki trleri, dzenli olarak o al rlar. Tekrar tekrar ya anan tecrbe, ayinlerin genel olarak varl k sebepleri olan beklenen etkiyi yerine getirdiklerini gstermi tir. nsanlar ayinleri gvenle icra ederler. Haz rlad klar ve ilan ettikleri mutlu olaylar daha gerekle meden keyif ve ne e duyarlar. ... Tabii ki, her zaman dini bir trene e lik eden ciddilik onlarda mevcuttur, ancak bu ciddilik, ne yce ruhlar ne de mutlulu u d lamaz. Bu trenler, ne eli bayramlar d r. Ancak kt trenler de vard r. Onlar n maksad ; ya bir felakete kar koymak ya da yaln zca onu hat rlatmak ve zlmektir. ... Bu tip trenleri, kefaret edici olarak isimlendirmeyi teklif ediyorum.

47

Matem, kefaret edici ayinl erin ilk ve nemli bir rne ini bize sunmaktad r. Bu adetlerin, kan davas ndaki adetlerle benzerli i kar s nda bir kimsenin a rmamas mmkn de ildir. kisi de ayn prensipten kaynaklan r: lm kan ister. Aralar ndaki tek fark; birinde kurbanlar n akraba di erinde ise yabanc olmas d r. Yas, ac bir kayb n yaralad zel bir duyarl l n do al bir sonucu de ildir; grubun empoze etti i bir ykmllktr; Bir kimse, ba ka biri hasta oldu u iin de il fakat, feryat etme yk mll nden dolay a lar, feryat eder. Bu, gelene e sayg dan dolay yerine getirilmesi gereken ayinse l bir tutumdur. Yerliler, l adam n yas tutulmas n istedi ini, onun ac kar s ndaki bu hakl iste i reddedilecek olursa hakarete u ram olaca n ve onun bu k zg nl n engellemenin tek yolunun isteklerini yerine getirmek oldu unu sylerler. Baz lar ld nde, ait oldu u aile grubu, azalm oldu unu hisseder ve bu kayba mukabele etmek iin toplan rlar. Ortak bir talihsizlik, mutlu bir olay n yakla m yla ayn etkiye sahiptir; sonra fertleri birbirlerini aray p bulmaya ve bir araya gelmeye gtren m terek hisler yenilenir. ... E er toplum, kendisine arpan ve say s n azaltan darbe kar s nda onlar n ilgisiz kalmalar na izin verirse, bu onun yelerin kalplerinde hak etti i yere sahip olmad n ilan etmek olur. Gerekte ise, bu kendi kendini reddetme anlam na gelir. Aile iin, yelerinden birinin yas tutulmaks z n lmesini izin vermek, manevi birli ini ve btnl n kaybetti i, bunlardan vazgeti i ve kendi varl n reddetmesi demektir. te yandan, e er bir birey, yesi oldu u topluma gl bir ekilde ba l ise, manevi olarak toplumun ac lar na ve mutluluklar na kat l yor olarak kabul edilir; onlara kar ilgisiz olmak, onu topl uma ba layan ba lar koparmak, toplumdan midini kesmek ve kendini yalanlamak anlam na gelir. Mutluluk gibi znt de, zihinden zihine atlad nda gittike kuvvetlenir ve byr; bu yzden de kendini, zahiri olarak ta k n ve sert hareketlerle ifade eder. nsanlar, lenlerden korktuklar iin onlara a lamazlar; onlar iin a lad klar ndan onlardan korkarlar. ahsiyeti olan varl klara hitap ettikleri tasavvur edil diklerinde, ayinler daha kolay bir ekilde a klanabilirler; bu ekilde insanlar, dini hay attaki mitsel varl klar n etkisini geni letmeye te vik edilirler. Yas a klamak iin, ruhun varl n mezar n tesinde de devam etti ine inand lar. te bu ayinlerin, inanlar illerindeki etkileme biimimin en a k rneklerinden biridir. Aruntal lar aras nda, her yerel grubun, kendi curunga kol eksiyonlar na ola anst bir nem atfettikleri hat rlanacakt r: Bu ortak bir gvenlik unsudur ve cemaatin kaderi onun kaderine ba l oldu una inan l r. Bu yzden, d manlar ya da beyaz insanlar bu dini hazinelerin bir tanesini almay ba ard klar nda, bu kay p genel bir felaket olarak kabul edilir. Bu talihsizlik, yas n btn ay rt edici zelliklerine sahip bir ayinin yap lmas iin bir vesiledir. 48

Ayn tabiata sahip trenlerin yap lmas na sebep olan bir di er ey ise, toplumun yetersiz bir hasat mevsiminden sonra kendisini iinde hissetti i zaruret ve ihtiy a durumudur. Bu davran lar, zellikle kurakl a kar sava mak iin kullan l r. Bunun sebebi, su k tl n n genel bir fakirli e yol aacak olmas d r. Bu ktl e are olabilecek iddetli vas talara mracaat edilir. S k s k kullan lanlardan biri, bir di in kar lmas d r. Dini glerin bireysel bir ahsiyet kazand daha geli mi dinlerde kefaret edici ayinleri inceledi imizde, onlar n antropomorfik d ncelerle yak ndan ili ki olduklar ortaya kmaktad r. E er inananlar kendilerini s k nt ya sokuyor ve i kencelere maruz b rak yorsalar, bunu kendilerinin tabi bulunduklar n d ndkleri kutsal varl klara atfettikleri kt niyeti yat t rmak, zarars z hale getirmek iin yaparlar. Bu varl klar n d manl klar n ya da hiddetlerini yat t rmak iin inanan, onlar n isteklerine itaat eder; onlar taraf ndan dvlmemesi iin kendi kendini dver. Bu yzden, sz konusu uygulamalar, tanr lar ve espritlerin insanlar n ihtiraslar na benzer ihtiraslara sahip manevi varl klar olarak d nldkten sonras na kadar ortaya kmam lard r. Her zaman oldu u gibi, bu hisleri payla ma, sz konusu hislerin iddetlendirilmesiyle sonulan r. Teyit edilen bu hisler, uyand r l r ve galeyana getirilir. Byle ce, onlar ifade eden eylemlerin iddetine denk bir ekilde ifade edilen bir iddete ula rlar. Smith yle der: "Zor zamanlarda, insanlar n d nceleri genellikle kasvetli oldu unda, gnmz insanlar n n araba s nd klar gibi dinin fiziki a r l klar na mracaat ederler ... zetle, dini trenler huzur ka nc ya da hznlendirici bir olayla ba lad klar nda bile, grubun ve bireylerin hissi durumu zerindeki uyanc glerini muhafaza ede rler. M terek olmalar sebebiyle, dini trenler, dirimsel gc artt r rlar. Bir kimse, kendi iinde hayat , ister ac veren bir fke isterse ne eli bir heyecan eklinde olsun, hissetti inde lme in anmaz; bu yzden, rahatlar kuvvetlenir ve znel olarak her ey, ayn korkulan tehlikeyi gerekten ortadan kald rm gibi devam eder. Bundan dolay d r ki, iyile tirici ya da nleyici ze llikler ayinde yap lan hareketlere, at lan l klara, dklen kanlara, bir kimsenin kendisi ya da ba kalar zerinde meydana getirdikleri yaralara atfedilmeye ba lan r. Ve sz konusu farkl i kenceler, zorunlu olarak ac y sebep oldu u gibi, sonunda bizatihi ac n n kendisi de, ktl e engel olan ve hastal iyile tiren bir ey olarak kabul edilir. Daha sonra, dini kuvvetlerin byk bir k sm , manevi ahsiyetler eklini ald nda, bu uygulamalar n etkisi, onlar n hedefinin kt niyetli ya fkeli tanr y teskin etmek oldu u tasavvur edilerek a klanm t r. Ancak bu tasavvurlar, yaln zca onun yol at ayini ve hisleri a klamaktad r; bunlar yaln zca, onun yorumlar ndan ibarettirler, onun belirleyi ci sebebi de ildirler. Dini kuvvetler, iki trldr. Bir k sm , faydal maddi ve manevi dz enin koruyucusu, hayat n, sa l n ve insanlar n k ymet verdikleri her eyin yneticisi, da t c s d rlar. ... Bunlar kutsal, eyler ve ahsiyetlerdir: badet iin kutsanm yerler, dzenli ayinlerde hizmet gren nesneler, rahipler, asketikle r vs. Di er tarafta ise kt, pis, dzensizli i yaratan, lmn ve hastal n sebepleri, kutsala sayg s z1 k k rtan gler yer al rlar.

49

Bunlar hakk nda insanlar n sahip olduklar yegane his, genellikle nefretin de bir unsuru oldu u korkudur. Bu iki tr g ve varl k kategorisi aras nda, muhtemel en k eskin ve hatta en radikal muhalefeti ieren bir z tl k vard r. ... Dini hayat n tamam , aralar nda, temiz ve pis, aziz ve gnahkar ilahi olan ve eytani olan aras nda var olan z tl n ayn s n n bulundu u bu iki kutup aras nda gider gelir. Ancak, dini hayat n bu iki yn, birbirine muhalif olsa da, yine de aralar nda ok s k bir yak nl k vard r. ... Birincisi, ikincisinden daha az yasak de ildir: Her ikisi de, ayn ekilde dola mdan ekilirler. Bu, onlar n ikisinin de kutsal oldu unu gsterir. Tabii ki, ikisinin sebep oldu u hisler, zde de ildir; sevgi bir ey, nefret ve ko rku ba ka bir eydir. Ancak, davran lar her iki durumda da ayn olacaksa, ifade edilen hisler, tabiat itibariyle birbirinden farkl olmamalar gerekir; Ve gerekte, kt glerin uyand rd , sebep oldu u korku; genel olarak sayg ieren belli bir yn oldu u gibi, yo un oldu u zaman, dini sayg da zellikle bir korku da vard r. ... Belli sami halklar aras nda, domuz yasakt r; ancak onun pis bir ey oldu u iin mi yoksu kutsal bir ey oldu u iin mi yasak oldu unu her zaman kesin olarak bi lmek mmkn de ildir. Pis bir ey ya da kt bir gcn do as nda hi de i iklik olmaks z n kutsal bir ey ya da koruyucu bir g haline geli i ok s k meydana gelen olgulardan biridir. ... Avustralya, toplumlar nda yayg n biimde uygulanan ceset yeme, bu dn mn bir kan t d r. Gerekte, kt glerin bu ayinlerin rn olduklar n ve onlar sembolize ettiklerini grdk. Bir toplum keyfini ka ran, st rap ektiren ya da k zd ran olaylara maruz kald nda, yelerini zntlerini, st raplar n ya da k zg nl klar n anlaml eylemlerle ifade etmeye zorlar. Onlara, a lama, ba rma ya da birbirlerini yaralama grevini ykler. nk, bu m terek tezahrler, onlar n gsterdikleri ve glendirdikleri manevi komnyon, artlar n ondan al p gtrmekle tehdit etti i enerjiyi ona geri verir; bylece de dengesini yeniden kazanmas na imkan sa lar. Dini hayat n d tezahrleri ne kadar karma k olursa olsun, esas olarak o, bir ve ayn eydir. Her yerde bir ve ayn ihtiyaca kar l k verir ve her yerde, bir ve ayn zihni durumdan kaynaklan r. Btn ekillerinde dinin hedefi, insan kendisinin zerine ykseltmek ve onu bireysel itki lerini takip etti inde ya ad hayattan daha stn bir hayata yneltmektir: nanlar bu hayat tasavvurlarda ifade eder; ayinler onu, organize eder ve i leyi ini dzenler. Sonu Kendi Tanr s na kat lan inanan, yaln zca inanmayan n n gremedi i bir tak m hakikatleri gren bir adam de ildir; o daha gl olan bir adamd r. Kendisinde, varl n zorluklar na tahamml edecek ve onlar n stesinden gelecek daha ok g hisseder. ... man n birinci maddesi, imanla kurtulu a imand r. badet yaln zca, inanan n d sal olarak ifade etti i bir i aretler sistemi de ildir; iman n yarat ld ve dnemsel olarak yeniden yarat ld vas talar n btndr. ster maddi

50

davran lardan isterse zihni faaliyetlerden olu mu olsun, her zaman etkili olan ibadetin kendisidir. Evrimdeki nispi geli me an na kadar, ahlak ve yasa kurall ar n n ayinsel emirlerden farkl olmad uzun bir sredir biliniyordu. yleyse zetle, hemen hemen btn by k toplumsal kurumlar n dinden do du unu syleyebiliriz. M terek hayat n yaln zca dini hayat n farkl la m ynleri olarak ba layabilmesi iin, dini hayat n, zorunlu olarak m terek hayat n sekin bir biimi ve adeta bir zeti olmas gerekti i a kt r. E er din, toplumda temel olan her eyi do urduysa, bunun sebebi toplum d ncesinin dinin ruhu olmas d r. Bu yzden dini gler, be eri gler, manevi glerdir. Bireysel ibadetlerin varl , dinin sosyolojik yorumunu d layan ya da ona mani olan hibir eyi ima etmez; nk onun y neldi i dini gler, yaln zca m terek glerin mstakil bir hale gelmi ekillerinden ba ka bir ey de ildir. Bu yzden de din, btnyle ferdi bilincin iinde olarak grld nde bile, onu besleyen hayat kayna toplumda bulunur. ... Gerekte sahih bir imana sahip olan bir insan, onu yayma hususunda kar konulamaz bir ihtiya hisseder. Bunu gere kle tirmek iin, mnzevili i terk eder, ba kalar na yakla r, onlar ikna etmenin yollar n ara t r r ve sebep oldu u kanaatlerin gayreti, onun kanaatlerini glendirir. Bu co ku e er tek ba na b rak l rsa h zla zay flar. Btnl n ve ahsiyetini meydana getiren m terek hisler ve m terek d nceleri dzenli aral klarla onaylama ve yeniden teyit etme ihtiyac hissetmeyen hibir toplum olamaz. Manevi olar ak bu yeniden meydana getirilme, y eniden birle meler, toplant lar ve bir araya gelen fertlerin, genel olarak ortak hislerini teyit ve ilan etti kleri dini bir rgt olmaks z n gerekle tirilemez. Bayramlar ve ayinler bir ba ka ifade ile, ibadet dinin tamam de ildir. Bu yaln zca davran lar sistemi de il fakat, ayn zamanda hedefi bu dnyay a klamak olan bir d nceler sistemidir; en basit toplumlar n bile bir kozmolojiye sahip olduklar n grm tk. ... Biri eyleme yneliktir; birtak m hareketleri gerektirir ve bu hareketleri dzenler. Di eri d nce alan na yneliktir, onlar zenginle tirir ve organize eder. Dini speklasyonlar n uyguland gereklikler, daha sonra felsefecilerin d nce nesnesi olarak hizmet grenlerle ayn gereklikler oldu una i aret etmi tik: Bunlar, tabiat, insan ve topl umdur. ... Her ikisi de, ayn hedefe ula maya al rlar; bilimsel d nce, dini d ncenin yaln zca daha mkemmel bir eklinden ibarettir. Bundan dolay , bilimin bu grevi y erine getirmek iin gittike daha uy gun bir hale gelindi inde, dinin zeminini kaybetmesi no rma1 gibi grnmektedir. Gerekte, bu gerileyi in tarih ak s ras nda meydana geldi i hususunda bir phe yoktur. Dinin bir rn olmakla birlikte, bilim bili sel ve entelektel fonksiyonlar da dahil her yerde dinin yerini alma e ilimindedir. ... Maddeyi mkemmel din d bir ey olarak kabul eden H ristiyanl k, bilgiyi kolayl kla ona yabanc bir disipline b rakt . ... Bu yzden, tabiat bilimleri nispeten kol ay bir ekilde otoritesine tesis etmede ve onu kabul ettirmede ba ar l olmu tur. Ancak H ristiyanl k, ruhlar dnyas n n kendi hakimiyetinden 51

kmas na kolay bir ekilde izin vermedi. nk zellikle, H ristiyanlar n tanr s zellikle hakim olmak istedi i ruhlard r. Bunun iindir ki, psi ik hayat bilime tabi k lmak uzun bir sre, bir tr din d la t rma anlam na geldi. ... Bugn, deneysel ve kar la t rmal psikoloji, yarat ld ve hesaba kat ld . Ancak, dini ve ahlaki dnya, hala psikolojinin ele almas yasak olan alanlard r. ... Ancak bu abalar, muhalefete ra men devam etmektedir ve bu srar, nihai engelin de sonunda kalkaca n ve bilimin dine ayr lm bu alanda bile bilimin hakim olaca n nceden grebiliriz. Bilim ve din aras ndaki at ma bundan ibarettir. nsanlar, o unlukla bu at ma hakk nda yanl bir kanaate sahiptirler. Bilimin prensip olarak dini reddetti i sylenir. Ancak din, vard r; o verili bir olgular sistemidir; bir ba ka ifadeyle, o bir gerekliktir. Bilim bu gerekli i nas l reddedebilir ? Dahas din, bir eylem oldu u ve insana hayat veren bir vas ta oldu u mddete, muhtemelen bilim onun yerini alamaz. ... S n rl bir nokta d nda, din ile bilim aras nda bir at ma yoktur. Dinin esas nda yerine getirdi i iki i levden yaln zca bir tanesi vard r ki, gittike daha ok dinden ayr lmaktad r: Bu, onun speklatif i levidir. Bilimin dinde tart ma konusu yapt ey, onun var olma hakk de il fakat, e yan n tabiat hakk nda tart maya meydan vermeyecek eyler syleme hakk ve insan ve dnyay a klamaya ynelik hususi uzmanl k iddialar d r. Gerekte din, kendi kendisini bilemez. O, ne neden me ydana geldi ini ne de hangi ihtiyaca kar l k verdi ini bilemez. Bilimin ne yapt n anlatmas bir yana, dinin kendisi bilimin bir konusudur. Bu yzde n, bilim hakk nda bir yasa meydana getirebilmekten ok uzakt r ! Bir ba ka bak a s ndan, bilimin sak nd bir gereklik d nda dini speklasyonun kendisine has bir konusu yoktur. B u yzden, din gemi te oynad rol a ka gelecekte de oynayamaz. Ancak din ortadan kalkmak yerine, kendini de i tirmeye ynelmi gibi grnmektedir. Dinde ebedi olan bir eyin bulundu unu sylemi tim: Bu ibadet ve imand r. Ancak insanlar ne makul olarak grmedikleri ey iin trenler icra e derler ne de hibir ekilde anlamad klar bir iman kabul ederler. Dini yaymak ve devam ettirmek iin, bir kimse onu me rula t rmal yani, onun hakk nda bir teori tasarlamas gerekir. Bu trden bir teori, phesiz, var olduklar andan itibaren farkl bilimlere dayanm olmas gerekir; her eyden nce dini iman n kkeni, toplumda oldu u iin sosyal bilimlere; sonra toplum, be eri bilincin bir sentezi oldu u iin psikolojiye ve son olarak da, insan ve toplum evrenin bir paras olduklar ve yaln zca suni bir ekilde ondan ayr labilecekleri iin tabi bilimlere dayanmal d rlar. ... man, her eyden nce eylem iin bir tahrik vas tas d r, oysa bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin, her zaman eylemden uzak durur. Bilim, parac d r ve tamamlanmam t r; ancak yava bir ekilde ilerler ve asla sona ermez; ancak hayat, bekleyemez. ... Dinler, en rasyonel ve en ok laikle mi olanlar da dahil, bilimle ayn konuya sahip olsalar bile, gerekte bilimsel olmayan hususi bir tr speklasyon olmaks z n yapamaz ve asla yapamayacakt r: Duyu ye hissin belirsiz sezgileri, o unlukla mant ksal sebeplerin yerini al rlar. Bir eyi kavramsalla t rmak, onun en temel unsurlar n daha iyi kavramak ve onu ait oldu u grup iine koymakt r. Her medeniyet, kendisini karakterize eden kendi sine has dzenlenmi bir kavramlar sistemine sahiptir.

52

Mant ksal olarak d nmek, gerekte her zaman bir dereceye kadar, gayri ahsi olarak d nmek demektir... Gayri ahsilik ve daimilik: Bunlar, hakikatin iki ay rt edici zelli idir. ... Gayri ahsi d nce kendisini ilk kez, insanl a m terek d nce biiminde arz etmi tir. Ve bu ilham n ba ka bir yolla gelmesi ise ok zordur. M terek bir tasavvur, kolek tif oldu u iin her zaman nesne llik gveni verir. Onun genelle tirilebilmesi ve kendisini bu tr bir sebatla devam ettirebilmesi sebepsiz de ildir. E yan n do as na uygun olmasayd , zihinler zerinde s n rs z ve uzun bir hakimiyet elde etmede ba ar l olamazd . Esas itibariyle, bilimsel kavramlar n gven telkin etmesine sebep olan ey, onlar n metodik olarak kontrol edilebilmeleridir. M terek bir tasavvur, zorunlu olarak sonsuz derecede tekrar edilen bir kontrole / teste maruz kal r. M terek bir tasavvura ba l olan bir kimse, kendi tecrbeleriyle onu tasdik eder. nan lm olmak, do ru olmak iin yeterli de ildir. E er onlar, di er inanlar ve kanaatlerle ya da k saca, di er m terek tasavvurlarla uyumlu de illerse, reddedileceklerdir; zihinler onlara kapal olacakt r; sonu olarak da, onlar var olmam gibi olacaklard r. Bugn, bilime inand m z iin, bilimin damgas n ta ma, genel olarak, bir tr ayr cal kl bir itimat elde etmek iin yeterli dir. Ancak bu inan, dini inan zorunlu olarak farkl d r. ... Ancak genel kanaatler hakk ndaki bilim, kanaatler olu turmaz; yaln zca onlar gzlemler ve onlar kendileri hakk nda daha bilinli bir hale getirir. Kavramlarla d nmeyen bir insan, insan olamaz; nk o , toplumsal bir varl k de ildir. Ancak kavramlar m z n byk bir k sm , ayn ekilde a k bir tan mdan mahrumdurlar; yaln zca tart malarda ya da dikkatli bir al ma yaparken onlar tan mlamak iin kendimizi zorlar z. ... Kavramsal olarak d nmek, basit bir ekilde ele ald m z belirli say daki nesneyi ba kalar ndan ay rmak ve onlar n ortak zelliklerini bir araya getirerek grupland rmak de ildir; de i ebileni srekli olanla, bireysel olan toplumsal olanla ili kilendirmektir. Bir eyin daha tan d k oldu umuz ba ka eylere benzedi ini kabu1 etmek iin, bu eyleri cins ve tr eklinde dzenleme ihtiyac hissetmeyiz: Benzer imgelerin birbirlerini hat rlama ve birle meleri, benzerlik hissini vermek iin yeterlidir. ... Bilge adam, ne yapmas gerekti ini ok a k bir ekilde bilen fakat, genel olarak onu genel bir yasa halinde ifade etmeye g yetiremeye n ki idir. Toplum iin mesele tamamen ba ka trldr. Toplum, yaln zca onu meydana getiren fertler ve e ya, farkl gruplara ayr ld nda yani, tasnif edildi inde ve bu gruplar, birbirlerine gre s n fland r ld klar nda mmkndr. ... Son olarak, bir ok kimsenin grn te ayn hedef iin birlikte faaliyet gstermeleri, yaln zca bu hedef ve ona ula mak iin kullan lan vas talar aras ndaki ili ki hususunda bir uzla oldu u zaman, yani ayn illiyet ili kisi te ebbse kat lanlar n tamam taraf ndan kabul edildi i zaman mmkndr.

53

Bir taraftan bilim ve te yandan ahlak kurallar ve din aras nda var oldu u ok s k olarak kabul edilen z tl k, be eri eylemin iki biiminin gerekten, tek ve ayr kaynaktan gelmi olmas ndan dolay hibir zaman do ru de ildir. Kant bunu ok iyi an lam ve bu yzden de, speklatif ak l ve pratik akl ayn yetene in iki farkl grn olarak kabul etmi tir. ... Rasyonel olarak d nmek; ak ll olan btn varl klar iin a ikar olan yasalara gre d nmektir; ahlaki olarak davranmak, eli meksizin btn istekleri kapsayabilecek olan kurallara gre davranmakt r. Bir di er ifade ile, hem bilim hem de ahlak, bireyin kendi ki isel bak a s n n stne ykseltme ve gayri ahsi bir hayata kat lma yetene inde oldu unu ima ederler. ... Birbirine z t grnen bu iki dnya, niin birbirlerinden ayr devam edemezler ve z tl klar na ra men birbirlerine nfuz etmek zorundad rlar ? Bu benzersiz zorunlulu a verilebilen tek cevap, ima etti i btn zorluklarla birlikte ve burada a klama ihtiyac duyulmayan d varsay m d r. te yandan, gayri ahsi akl n, m terek d nceye verilen bir ba ka isim oldu unu kabul etti imizde btn s r da l r. M terek d nce, yaln zca fertlerin bir araya gelmesiyle mmkndr; bundan dolay , fertlerin varl n varsayar ve yleyse toplum, fertleri varsayar ve onlar da fertleri varsayarlar; nk onlar, bir araya gelmeksizin varl klar n devam ettiremezler. Gayri ahsi hedefler ve hakikatler alan , bireysel arzular ve duyarl l klar n i birli i olmaks z n tasavvur edilemez ... K saca, bizde toplumsal bir ey oldu u iin gayri ahsi bir unsur da vard r ve toplumsal hayat, hem tasavvurlar hem de pratikleri ihtiva etti inden bu gayri ahsilik, olduka do al bir ekilde, eylemler kadar d nceleri de kapsar. Bir toplum, tabiatta rne ini gzlemleyebilece imiz maddi ve manevi kuvvetlerin en gl bir birle imidir. Bu kadar yo unlu a ula t r lm farkl maddelerin zenginli i, ba ka hibir yerde bulunmaz. Ancak bireyin stnde toplumun bulundu unu ve toplumun isimden ibaret bir ey olmay p faal gler sistemi ol du unu ve zihnin retti i bir ey olmad n kabul eder etmez, insan a klaman n yeni bir yolu mmkn hale gelmektedir.

54

You might also like