You are on page 1of 242

SZLKTE KULLANILAN KISALTMALAR a./is. ..................ad/isim ad......................adl/zamir a. /s................n ad/sfat b./zf...................belirte/zarf ba......................bala e. .......................eylem / fiil ./nl................nlem nsz. ...................

.nesne almayan eylem mec. ..................mecaz hlk. ...................halk gr. ......................gramer

Aa
a, A Trk alfabesinin ilk harfi; dz, geni bir nldr. a (nl.) 1. ama, beenme, kzma, zlme gibi duygular glendirir, cmlenin banda ya da sonunda kullanlr. 2. Adlardan ya da kiiyi gsteren szckten nce kullanlarak seslenme bildirir. ab (is.) Su. aba (a.) 1. Ynden dvlerek yaplan kaln ve kaba kuma 2. Bu kumatan yaplm yakasz ve uzun stlk. abac (a.) Abadan giyecek eyler yapan ya da satan kimse. abad (a.) Kalnca ve ak saman renginde, yar mat bir tr kt. abajur (a.) I bir yere toplamak, dorudan doruya gze vurmasn engellemek iin yaplm lmba siperi. 2. Genellikle zeri siperii masa lmbas ya da ayakl lmba. abaks. (a.) Say boncuu, rk. abandrmak (e.) 1. Yzst kerttirmek. 2. Bir kimsenin bir yere abanmasn salamak. abandone (a.) Boks sporunda dvemeyecek duruma gelen sporcunun karlamay brakmas. abani (a.) 1. pekten, sarmtrak dall naklarla ilenmi bir tr beyaz kuma. 2. (s.) Bu kumatan yaplm. abanmak (e.) 1. Eilerek bir eyin, bir kimsenin zerine kapanmak. 2. Bir yere, bir kimseye yaslanmak, dayanmak. abanoz (a.) 1. Scak lkelerde yetien, kerestesinden yararlanlan birok aacn ortak ad. 2. Abanozgillerin ar, sert ve kara renkli kerestesi. abanozgiller (a.) ki eneklilerden, scak lkelerde yetien ve kerestesine abanoz denilen bir bitki familyas. abart (a.) Bir eyi olduundan byk ya da ok gsterme. abartmak (e.) Bir eyi olduundan byk veya ok gstererek anlatmak. abartmal (b.) Olduundan byk gsterilmi, abarts olan. abartmasz ( a.) Yadrgatc olmayan, abartsz. abao (b.) Alt, alttaki, aa. 2. Gemiyi batan veya ktan halatla karaya balama. abat ( a.) 1. Bayndr. 2. en, rahat. Abaza (a.) Kuzeybat Kafkasya'da yaayan bir halk ve bu halktan Mslman olanlara Trkiye'de verilen ad. Abazaca (is.) Abazalar tarafndan kullanlan dil.
1

Abbas (is.) Abbas bin Abdlmuttalib soyundan gelen, Badat merkez olmak zere n Asya ve Kuzey Afrika'da 750-1258 tarihleri arasnda hkm sren slle. Abdal (a.) 1. Safevler devrinde ran'da yaayan bir Trk oyma. 2. Anadolu'da yaayan birtakm oymaklara verilen ad. abdal (a.) Eskiden bz gezgin dervilere verilen ad. abdest (a.) Mslmanlarn, baz ibadetleri yapabilmek iin el, az, burun, yz, kol, ayak ykama ve baa, enseye slak el gezdirme, kula temizleme biiminde yaptklar arnma. 2. idrar yapma ve kaln barsa boaltma. abdesthane (is.) Abdest bozacak yer. Ayak yolu, tuvalet. abdestlik (is.) 1. Abdest alnacak yer. 2. Abdest alnrken giyilen kolsuz hrkaya benzeyen bir tr giyecek. 3. Abdest almaya yarayan. abe (.) zellikle Rumeli yresinde dikkati ekmek amacyla kullanlan bir sz. abece (a.) Bir dilin seslerini gsteren harflerin tm. abes ( a.) 1. Akla ve geree aykr, sama. 2. Gereksiz, yersiz, lzumsuz. abhayat (a.) Efsanelerde iene lmszlk salad sylenen su, bengisu. abide (a.) Amt. abidemsi (s.) Ant benzeri. abideleme (is.) Antlama. abidev (s.) Antla ilgili, anta benzer. abiye (a.) Bir trene ya da toplantya uygun giysi. abla (a.) 1. Bir kimsenin kendisinden byk olan kz kardei. 2. Byk kz karde gibi sayg gsterilen kz ya da kadn. ablak (a.) Dolgun ve yayvan yz veya yz byle olan (kimse). abluka (a.) Bir lkenin veya bir yerin d dnya ile olan her trl balantsn kuvvet kullanarak kesme. abone (a.) 1. nceden demede bulunarak sreli yaynlara alc olma ii. 2. Pein para ile bir eye belli bir sre iin alc olan kimse. abonman (a.) Bir satc veya kamu kuruluu ile alclar arasnda yaplan anlama. absrd ( a.) Sama. Absrd tiyatro (is.) Sama tiyatro. abuk sabuk ( a.) Akla, manta uymayan, dnmeden sylenen, sama sapan (sz). abur cubur (a.) 1. Sras, ta' di, yarar gzetilmeksizin rasgele yenilen eyler 2. ie yaramayan, bo. abus ( a.) 1. Ask yzl, somurtkan (kimse). 2. Somurtkan, atk, ask (yz). Ac (kim.) Aktinyum'un ksaltmas. acaba (b.) Merak, kuku veya kararszlk anlatr. Acar (is.) Gneybat Kafkasya'nn Trkiye snrna yakn blgesinde yaayan bir halk. acar ( a.) 1. Atlgan, gz pek, kabna smaz. 2. Gl ve becerikli, evik. 3. Yeni. acayip ( a.) 1. Saduyuya, grenee, olaana aykr, alacak, amaya deer, tuhaf, yadrganan, yabans. 2. (.) ama anlatr. acele (a.) 1. abuk davranma zorunluu, ivedi. 2. Zaman geirmeden, tez olarak. Acem (a.) ranllara verilen ad. acemborusu (a.) Canl krmz iekler aan bir ss bitkisi. acemi (a.) 1. Bir iin yabancs olan, eli ie almam, bir ii beceremeyen: 2. inde, mesleinde ilerlememi. 3. Bir yerin, bir eyin yabancs. acemilemek (nsz.) Beceriksizlik gstermek, bocalamak, beceriksizlemek. acenta (a.) 1. Bir kuruluun mal ve ticar ilerini kazan karlnda yrten ticarethane. 2. Denizcilik iletmesi veya banka ubesi. 3. Bir kurumun veya ubelerinin banda bulunan kimse.

acep (zf.) Acaba. aceze (is.) Acizler, gszler, dknler. ac (a.) 1. Tat alma organnda baz maddelerin brakt yakc durum. 2. ( a.) Tad bu nitelikte olan. 3. Hoa gitmeyen. 4. Bir etki sonucu vcutta duyulan ar, sz. ackl (. a.) Acnacak, ac verecek nitelikte olan, dokunakl, dramatik. ackl komedi (is.) Elendirici olmay amalayan, dramatik yn ar basan, duygusal bir oyun tr, trajikomik. ackmak (a.) 1. Alk duymak, yemek yeme gereksinimi duymak. 2. Uzun sre bir eyin yokluunu eken kii. acl ( a.) Ac grm, yasl, kederli. acma (e.) 1. Acmak eylemi. 2. Baka bir kimsenin veya canlnn mutsuzluuna kar duyulan znt. acmakt. Acl, arl olmak. 2. Bakasnn acsna ortak olmak ya da durumundan znt duymak. 3. Bakasnn urad ya da urayaca kt bir duruma zlmek. 4. Bir eyi vermeye kyamamak ya da verdiine zlmek. 5. Tad ac duruma gelmek, aclamak. acmasz (. a.) Acmaz, kat yrekli, merhametsiz. acmtrakla.; Acms. acndrmak (e.) Bir kimsenin acmasna yol amak, bir kimseyi merhamete getirmek. acsz ( a.) 1. Tad ac olmayan, alkta iine baharat ya da baka ac koymadan piirilen. 2. Ar, sz duyulmayan. 3. mec. znt, sknt olmayan. actmak (e.) Ar ve sz duymasna neden olmak. acil ( a.) Zaman geirmeden yaplmas gereken. acilen (b.) Hemen, hi zaman yitirmeden, abucak, gecikmeden. aciz ( a.) 1. Gc bir ie yetmez olann durumu, gszlk. 2. Beceriksiz. acube (is.) Tuhaf kimse. acun (is.) Dnya. acur (a.) Kabakgillerden, kabuu izgili ve tyl, sarmtrak irice bir tr hyar. acuze (is.) Huysuz, irkin, yal kadn. a ( a.) 1. Yemek yeme gereksinimi olan veya yemesi gereken. 2. Yiyecek bulamayan yoksul kimse. 3. Gz doymaz. aacak (a.) 1. Amaya yarayan ara. 2. Anahtar. a gzl ( a.) Mala ya da yiyecek iecek gibi eylere doymak bilmeyen, gz a, doymaz. a (a.) Birbirini kesen iki yzeyin veya iki dorunun oluturduu knt. ak ( a.) 1. Kapal olmayan. 2. Denizde kydan uzak olan yer. 3. Bo. 4. Aral ok. ak azl (s.) Aptal, sersem, ahmak. ak blge (is.) Gmrk snrlamalarnn olmad blge, serbest blge. aka (b.) Gizli bir yan olmayan, ortada. ak elli (s.) Cmert. akgz ( a.) Uyank davranarak karn salayan, olanaklardan kurnazca yararlanmasn bilen. aklamak (e.) 1. Bir konuyla ilgili olarak gerekli bilgiyi vermek. 2. Bir sorunla ilgili olarak aydnlatc bilgi vermek. 3. Bir szn, bir yaznn ne anlatmak istediini belirtmek, yorumlamak. 4. Aka sylemek. aklk (a.) 1. Ak olma durumu. 2. Uzaklk. 3. rtsz, plak yer. 4. Bo ve geni yer. 5. Gerei olduu gibi yanstma durumu. ak oturum (is.) Gncel, siyas, sosyal ve bilimsel konularn veya sorunlarn herkesin izleyebilecei bir biimde ak olarak tartld toplant. al (a.) 1. Almak ii ya da biimi. 2. Yeni bir yapnn, yerin veya yeni bir kuruluun almaya balamas.

almak (e.) 1. Amak iine konu olmak. 2. (renk iin) Koyuluunu yitirmek. 3. Kendine gelmek, iyilemek, ferahlamak. amlamak (e.) Bir sorunu veya konuyu ele alp en ince noktalarna kadar gzden geirerek anlatmak. aortay (a.) Bir asal blgeyi lleri birbirlerine eit olan iki asal blgeye ayran doru. aler {a.) 1. A lmeye yarayan. 2. letki. a (a.) 1. Amak eylemi ya da biimi 2. Bir kuruluu almaya balatma. alk (a.) 1. A olma durumu. 2. Ktlk. amak (e.) 1. Bir eyi kapal durumdan kurtarmak. 2. Bir eyin nndeki ya da stndeki kapa kaldrmak. 3. Engeli kaldrmak. amaz (a.) 1. Satranta ah koruyan talardan birinin yerinden oynatlmamas durumu. 2. (mec.) inden zor klr durum. ad (a.) Bir kimseyi ya da bir nesneyi belirlemeye, tanmlamaya yarayan szck, isim. ada (a.) 1. Her yan suyla evrilmi kara paras. 2. evresi yollarla belirlenmi olan arsa ve byle bir arsay kaplayan yaplar topluluu. ada ay (a.) 1. Ballbabagillerden, yurdumuzda ok yetien tyl ve beyazmtrak yapraklar olan trl bir bitki 2. Bu bitkiden yaplan scak iecek. adak (a.) Adamak ii ya da adanlan ey. adale (a.) Kas. adaleli ( a.) Kasl. adalesiz ( a.) Kassz. adalet (a.) 1. Hak ve hukuka uygunluk, tze 2. Tzeyi uygulayan, yerine getiren devlet rgtleri. adaletli ( a.) Adalete uygun den ya da adaletli olan, adil. adam (a.) Kii, insan. adamak (e.) Bir dilein gereklemesi amacyla kurban kesip yoksullara datmak ya da kutsal bir gce ynelik bir niyette bulunmak. adamakll (b.) Gereinden ok, iyice. adaptasyon (is.) 1. Uyarlama. 2. Bir eseri evrildii dilin, konuulduu toplumun yaayna, inanlarna uyumlu hale getirme. adapte (s.) Uyarlanm. ada (a.) Adlar bir olan, ayn ad tayan. adavet (is.) Dmanlk. aday (a.) Bir grev, bir i iin kendini ileri sren ya da bakalar tarafndan ileri srlen kimse. ad bilim (a.) Bir kavramdan yola karak, o kavram karlayan iaretleri aratrmaya dayanan anabilimsel inceleme. dem (a.) Dinsel inanlara gre ilk yaratlan insan ve ilk peygamber. demolu (a.) nsanlar. adese (is.) 1. Mercek. 2. Gr derecesi. adet (a.) Tane. det (is.) Bir kimsenin yapmaya alm olduu ey. deta (b.) Baya, basbaya, hemen hemen, sanki. adl (a.) Zamir. adm (a.) Yrmek iin yaplan ayak atlarnn her biri. admlamak (e.) 1. Admla lmek. 2. Bir yerde gezinmek. ad ( a.) 1. Sradan, baya. 2. Aalk, baya, alak, dzeysiz, seviyesiz. adil (a.) 1. Adaletle i gren, adaletten, haktan ayrlmayan, hakk yerine getiren, 2. Hakka uygun, hakl. adilne (zf.) Adalete uygun olarak.

adl (s.) Adaletle ilgili. adliye (a.) 1. Hukuk ve adalet ilerini gren devlet rgt. 2. Hukuk ve adalet ilerinin yrtld resm yap. adres (a.) 1. Bir kimsenin arandnda bulunabilecei yer, oturduu yer. 2. Gnderilen eyin zerine, alacak olan kimsenin adn ve bulunduu yeri bildirmek iin yazlan yaz. af (a.) Balama. afacan (a.) Zeki ve yaramaz (ocuk). afal afal (zf.) akn bir biimde. afallamak (e.) aknlktan sersemlemek. ft (is.) Afetler, belalar. aferin (nl.) Beenme, okama duygular belirten sz. afet, -ti (a.) 1. Doal sebeplerle meydana gelen ykm, felaket. 2. Kran. 3. ok kt. 4. (mec.) ok gzel kadn. afetzede (s.) Afete uram. affetmek (e.) 1. Balamak. 2. Hogryle karlamak. afili (s.) Gsterili. afi (a.) Bir eyi duyurmak, tantmak amacyla hazrlanan ou kez resimli duvar iln. af ilemek 1. Afi asp bir eyi duyurmak. 2. Nitelemek, gstermek. afiyet (a.) Hasta olmama, esenlik. aforoz (a.) Hristiyanlkta bir kiiyi din d brakma cezas. Afrika (a.) Be ana ktadan biri. Afrikal (a.) Afrika'da yaayan ya da Afrika doumlu olan kimse. afsun (a.) By. afyon (a.) 1. Olgunlamam haha kapsllerine yaplan izintilerden szan, sonradan katlaan st. 2. inde morfin ve kodein gibi birok uyuturucu madde bulunan, gl bir zehir olmakla birlikte, hekimlikte kullanlan deerli bir il. agh (is.) Bilir, bilgili, haberli, uyank. agu (is:) Kucak. a (a.) plik gibi ince eylerden yaplm rg. aa (a.) 1. Krsal kesimde byk topraklar olan, gl, sz geen, varlkl kimse. 2. Halk arasnda saylan ve sz geen erkeklere verilen ad. aabey (a.) Yaa byk erkek karde. aa (a.) Uzun yllar yaayabilen, gvdesi odun olabilen, bazlar meyva veren yaprakl bitki. aakakan (a.) Seregillerden aa kurtlar ile beslenen uzun, sivri gagal bir ku. aakesen (a.) Kurtuklar en ok gl fidanlar zerinde yaayarak yapraklara zarar veren, zar kanatllardan kara renkli bir bcek. aalamak (a.) Bir yeri aa dikerek aal duruma getirmek. aalk (a.) 1. Aa bei. 2. Aac bol olan yer. aas (a.) Ykseklii ok olmayan, sap dibinden dallanan odunlam bitkiler. aarmak (e.) Ak duruma gelmek, beyazlamak. aart (a.) Uzaktan ancak seilebilen, belli belirsiz bir aklk. ada (a.) Kaynatlarak ok koyu ve yapkan bir macun durumuna getirilen pekmez ya da limonlu eker eriyii. a (a.) Organizmaya girince kimyasal etkisiyle fizyolojik grevleri bozan ve miktarna gre canly ldrebilen madde, zehir. al (a.) Koyun ve keilerin ahr dnda geceledikleri etraf evrili st ak yer. ar (a.) 1. Tartda ok eken, "hafif" kart. 2. mec. Davranlar ar olan. 3. Deeri ok olan, gsterili. 4. Durumu tehlikeli olan. arbal ( a.) Davranlar ll olan, olgun kimse.

arlamak (e.) 1. Ar duruma gelmek. 2. (hasta iin) Tehlikeli duruma gelmek, fenalamak. 3. Yavalamak. 4. Zorlamak. arlk (a.) Ar olma durumu. ar sanayi (is.) retim aralar yapan sanayi. ar vasta (is.) Motoru, ar yk veya birden fazla rmork tamak amacyla glendirilmi kamyon ve benzeri ara. at (a.) 1. len birinin ardndan, genliini, gzelliini, iyiliklerini, deerlerini, geride braktklarnn acl etkilerini dile getiren sz ya da okunan ezgi, yazlan sagu, mersiye 2. Alama. az,-z (a.) 1. Yzde, iki ene arasnda, sesin kmasna, soluk alp vermeye ve besinleri inemeye yarayan boluk. 2. Bu boluun dudaklarn evreledii blm. 3. Kesici aletlerin kesici yan. 4. Kaplarn ya da ii bo eylerin ak yan. az birlii (a.) Birka kiinin bir konuda anlaarak ayn eyleri, ayn biimde sylemesi. azlk (a.) 1. Ucuna sigara taklan alet. 2. flemeli alglarda alann azna gelen blm. alamak (e.) znt ve ac sonucu gzya dkmek. alamak (e.) Birlikte alamak. ar (a.) Vcudun herhangi bir yerinden gelen, hoa gitmeyen ac, strap, arma, szlama. armak (e.) Arr durumda olmak. arsz ( a.) Ars olmayan, ac, ar vermeyen. Ar vermeden yaplan ilem. atabaka (a.) Grme sinirinin gz kresinde dalmasyla oluan zar, retina. austos (a.) Yln sekizinci ay. austosbcei (a.) 1. Ekanatllardan, erkei yazn, karnnn altndaki ze! bir organdan kesik ve hep tek dze ses karan bir bcek, orakbcei. 2. mec. almadan elenen kimse. ayar (is.) Bakalar, yabanclar. ah (nl.) Sesin tonuna gre aknlk, sevin, znt, pimanlk duygularn belirtir. aha (b.) te burada ahali (a.) Aralarnda ayn yerde bulunmaktan baka hibir ortak nitelik dnmeksizin bir lkede, kentte ya da semtte oturanlarn tm, halk, topluluk. ahbap (is.) Kendisiyle yakn iliki kurulup sevilen, saylan kimse. ahenk (a.) 1. Uyum. 2. Uyuma, anlama. ahenkli ( a.) Uyumlu, ll, vezinli. aheste (s.) Yava, ar. ahr (a.) Evcil bykba hayvanlarn barndrld kapal yer, hayvan dam. ahize ( a.) Alma, alc, telefonda kulaklk, telefonun elle tutulup kaldrlan blm. ahir (s.) Son, sonraki, en sonunda. ahlk (a.) Bir toplum iinde kiilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulunduklar davran biimleri ve kurallar. ahlksz ( a.) 1. Ahlk kurallarna ters davranan. 2. mec. Drst davranmayan, kt huylu. ahmak ( a.) Akln gerei gibi kullanamayan, bn, budala, aptal, geri zekl. ahret (a.) Dinsel inana gre, insann ldkten sonra dirilip sonsuza kadar kalaca ve Allah'a hesap verecei yer, br dnya ahap ( a.) Aatan, tahtadan yaplm. ahtapot (a.) ok uzun kollar olan bir eit deniz hayvan. ahu (a.) 1. Ceyln. 2. mec. Gzel, ince, zarif kadn. ahududu (a.) 1. Glgillerden, dikenli bir bitki. 2. Bu bitkinin duta benzeyen, krmz renkli sulu ve kokulu yemii, aa ilei. ahval (a.) 1. Durumlar, hller. 2. Davranlar. 3. Olaylar. aldat (a.) 1. denti. 2. Kesenek. aidiyet (a.) Ait olma durumu, deginlik, ilikinlik.

aids, ADS (a.) Vcudun hastalklara kar dayanklln, doal bakln yok eden bir hastalk. aile (a.) 1. Evlilik ve kan bana dayanan, kar, koca, ocuklar, kardelerin arasndaki ilikilerin oluturduu, toplum iindeki en kk birim. 2. Temel nitelii bir olan dil, hayvan ya da bitki topluluu. ait (a.) lgilendiren, ilikin, iliik, ilgili. ajan (a.) 1. Bir devlet ya da kuruluun gizli amalar iin alan kimse, casus. 2. Bir kimsenin, bir ortakln ya da bir devletin baz ilerini gren kimse, i grevlisi, temsilci, acenta. ajanda (a.) Unutulmamas iin gerekli notlar yazmaya yarayan takvimli defter, anda. ajans (a.) Haber toplama, yayma iiyle uraan kurulu. ak, -ki (a.) Kar renginde olan, beyaz. akabinde (b.) Arkasndan, hemen arkadan, ardndan, hemen ardndan. akademi (a.) 1. Yksek okul. 2. Bilginler, yazarlar, sanatlar kurulu. akaret (a.) Kiraya verilerek gelir getiren ev, dkkan vb. mlk. akarsu (a.) Yeryznde ve yeraltnda belirli bir yatak iinde, eim boyunca srekli ya da zaman zaman akan sularn genel ad. akaryakt (a.) Benzin, mazot, gaz ya gibi sv yakacak. akasya (a.) Baklagillerden, yurdumuzda yetien bir ss ve glge aac, salkm aac. akbaba (a.) Akbabagillerden, ba ve boynu plak olan, dalk yerlerde yaayan, lele beslenen, ok yksekten uarak keskin gzleriyle ok uzaklar grebilen iri ve yrtc bir ku. akbenek (a.) Gzn saydam tabakasnda bir yara ya da ban sonucunda olumu, grmeyi azaltan beyaz benek. akcier (a.) Gs kafesinin byk bir blmn dolduran ve solunum aygtnn temeli olan, sal sollu iki paral organ. aka ( a.) Olduka beyaz, beyazca ake (a.) 1. Kk gm para. 2. Her tr madensel para. akl ( a.) Rengini atm, aarm. aklbet (a.) Genellikle kt son, sonu. akc ( a.) Akabilme zellii olan, sv. akl, -kl (a.) 1. Us. 2. Bellek. 3. Dnce, kan. akllanmak (a.) Yaanan olaylarn sonularndan yararlanarak doru davranlarda bulunmak. akll ( a.) 1. Gerei iyi gren ve ona gre davranan. 2. abuk kavrayan. aklsz ( a.) Akl, zeks, anlay kt. aklszlk (a.) 1. Aklsz olma durumu. 2 Aklszca yaplan i ya da davran. akm (a.) 1. Akma ii. 2. Hava ve su gibi maddelerin belirli bir yne ak. 3. Sanatta, siyasette, dnce yaamnda ortaya kan yeni gr yntem, hareket. akmler (a.) Bir elektrik akmnn iddetini lmeye yarayan aygt, amperler, ampermetre. akn (a.)1. Kalabalk bir insan ya da hayvan kmesinin birbiri ardnca gelmesi. 2. Dman topraklarna, tedirgin etme, yldrma, apul gibi amalarla birdenbire ve toplu olarak yaplan baskn, saldr. aknc (a.) Dman lkesine akn yapan birliin bireyi. aknt (a.) 1. Akmak eylemi, ak, akm. 2. Havann ya da suyun herhangi bir yne doru yer deitirmesi, akm. ak (a.) 1. Akmak eylemi ya da biimi. 2. Geip gitme, srp gitme. akkan ( a.) Sv durumda, akabilme zellii gsteren. akide (a.) 1. Bir eye inanarak balan, inan, inan ba, inanlan eyler. 2. ekerin kaynatlarak ada durumuna getirilmesi yoluyla yaplm renkli ve kokulu, azda g eriyen

eker. akis, -ksi (a.) Yank. akit, -kdi (a.) 1. Szleme. 2. Nikh. akkor (a.) Ik verecek beyazla kadar stlm olan. akliye (a.) 1. Akl hastalklaryla ilgili hekimlik kolu. 2. Akl hastalklaryla ilgili has-tahane blm. akordiyon (a.) stndeki dmelere ya da tulara basarak, metal dilcikleri titreterek alnan krkl, klavyeli, elde tanabilir bir alg. akort (a.) 1. Bir algy doru ses vermesi iin ayarlama. 2. Armoniyi salayan seslerin birleimi. akos (a.) Saban, pulluk ya da traktrn toprakta at iz. akraba (a.) Kan ya da evlilik yoluyla birbirine bal olan kimseler, yakn, hsm. akran (a.) Ayn yata olan, yat. akrep (a.) 1. Scak ve nemli yerlerde yaayan zehirli bir hayvan. 2. Saatin iki ibresinden kk olan. akrobat, -ti (is) Tehlikeli oyunlar yapan gsteri sanats. aksak ( a.) Aya hafife topallayan, topal. aksamak (e.)\. Hafife topallamak. 2. Bir iin istenilen dzeyde yryememesi. aksrk (a.) Herhangi bir nedenle burun zarnn gcklanmas sonucu solunum kaslarnn birdenbire kaslmasyla az ve burundan hzl, grltl soluk boalmas olay, aksrmak, haprma, haprk. aksi ( a.) 1. Ters. 2. nat, huysuz. aksiyom (a.) Benimsenmi gerek, belit. aksiyon (a.) Bir kuvvetin, madd bir etkenin, bir dncenin ortaya kmas, devinim, edim, eylem. akam (a.) Gndzn bitip gecenin balad saatler. 2. Gece. aktar (a.) Baharat, ev illar ve ila hammaddeleri satan kimse ya da dkkn. aktarc (a.) Dam kiremitlerini aktarp krklar yenileyen kimse. aktarmak (e.) Bir yerden baka bir yere, bir kaptan baka kaba geirmek. akvaryum (a.) Suda yaayan hayvan ve bitkilerin konulmas iin yaplm cam kap. al (a.) Kan rengi, kzl. ala ( a.) Kark renkli. l ( a.) yi, pek iyi. alabalk (a.) Alabalkgillerden, souk ve duru sularda yaayan bir tatl su bal. alabildiince (b.) Snrsz, usuz, bucaksz. alabora (a.) Deniz aracnn devrilip ters dnmesi. alaca ( a.) Kark renkli. alacak (a.) 1. Bir hesap gereince daha alnmam olan para, mal ya da baka ey, birinin birine borcu,. 2. Para verilerek alnacak ey. alacakaranlk (a.) Gnein douundan nce ya da batndan hemen sonra oluan yar karanlk zaman. alacakl ( a.) Alaca olan. alacal ( a.) Kark renkte olan, rengrenk. alack (a.) zeri dal ve hasrla rtlm kulbe, ardak. alafranga ( a.) Bat lkelerine zg. alka (a.) lgi, zel dikkat, zen, iliki, ilinti. alkal ( a.) Bir konuyla ilikisi olan. almet (a.) Belirti, iz. alan (a.) Dz ve geni yer.

alan topu (a.) Ala ortasndan ikiye blnen bir alanda, tek ya da ift oyuncularn raketle oynadklar top oyunu, tenis. alarga (.) Denizcilikte "Aktan ge" anlamnda komut. alarm (a.) Bir tehlike durumu olduunda, bunun herkesin haber almas iin verilen im. alam (a.) Bir metale, bir ya da birka elementin katlmas ile elde edilen metal niteliinde madde. alaturka ( a.) Dou kltrne uygun olan. alay (a.) 1. Bir trende ya da gsteride yer alan kalabalk. 2. ok kalabalk. 3. Btn, hepsi. 4. Belirli bir say ve dzene gre oluturulmu asker birlik. 5. Ses tonu, sz, davran gibi aralarla biriyle, bir eyle elenme, onu kmseme. alayl ( a.) 1. Erlikten yetimi subay. 2. (mec.) Gerekli okul eitimini grmeden kendini yetitirmi olan (kimse). 3. Elenceli, kmseyici. alaz (a.) Alev, yalm, yalaz. alazlamak (e.) 1. Bir eyin yzn alevden geirmek, aleve tutmak. 2. Szlatmak, yakmak, ac vermek. albay (a.) Rtbesi yarbay ile tugeneral arasnda bulunan ve asl grevi alay komutanl olan stsubay. albeni Alm, almllk, ekicilik. albm (a.) Resim, fotoraf, pul gibi eyleri dizip saklamaya yarayan bir tr defter. alack ( a.) ok alak. alak ( a.) Yere uzakl az olan. alakgnll ( a.) 1. (rn, para vb. durumlarda) Aa olanlar kendisinle eit tutan ya da kendi deerini olduundan aa gsteren. 2. Azla yetinen, kanaatkar. alalmak (e.) Yksekten aaya inmek (alak duruma gelmek). 2. Deeri azalmak. al (a.) Yaplarda, kalp karma ilemi iin yontuculuk ve diilikte kulandan, alta-nn piirilip toz konumuna getirilmesinden elde edilen madde. allamak (e.) Al ile svamak. aldan (a.)) Aldanma, kanma. aldanmak (e.) 1. Grne baklarak yanl bir yargya varmak, yanlmak. 2. Bir hileye, yalana kanmak. 3. D krklna uramak. aldatmak (e. J1. Beklenmedik bir davranla yanltmak. 2. Karsndakinin dikkatsizliinden, ilgisizliinden, gerei gibi uyank olmayndan yararlanarak onun zararna kazan salamak. aldrmak (e.) Alma iini bir bakasna yaptrmak. aldrmaz (a.) Bir eye nem vermeyen, umursamayan. alelacele (b.) ok abuk, ok acele ederek. lem (a.) 1. Dnya. 2. Bakalar. alemdar (a.) Bayrak ya da sancak tayan. 2. mec. nder. alenen (b.) Aktan, gz nnde, herkesin iinde, gizlemeden, aka. alerji (a.) Kimi canllarn birtakm yiyeceklere, illara, toz, koku gibi nesnelere kar hastalk derecesinde gsterdikleri ar tepki. alet, -ti (a.) yaparken kullanlan aralar. alev (a.) Yanc maddelerin yanmas srasnda grlen kl parlt. alevli ( a.) 1. Alevi olan. 2. Heyecanl. aleyh (b.) Kar, kart. aleyhinde olmak (e.) Birinin karsnda durum almak. alfabe (a.) 1. Bir dilin harflerinin dizimi. 2. Bir dilin harflerini tantarak okuma renmeyi salayan kitap. alg (a.) Bir eye dikkati ynelterek o eyin bilincine varmak. alc (a.) Bir eyi satn almak isteyen, kimse. alk ( a.) Beceriksiz, akn, aklsz, sersem.

alkoymak (e.) 1. Bir sre bir yerde tutmak. 2. Ayrp saklamak. alm (a.) Alma eylemi. alml ( a.) Gze ho gelen, ilgi eken. aln, -m (a.) Yzn kalarla sa arasndaki n st ksm. alnd (a.) Para ya da bir paketin teslim alndn gsterir belge. alngan ( a.) ok abuk alnan, krlan. alnmak (e.) 1. Almak ii yaplmak. 2. Bir szn kendisi iin sylediini sanp pay kararak zlmek ya da fkelenmek. aln teri (a.) Emek. alnt (a.) Bir yazya baka bir yazarn yazsndan cmle ya da cmleler koymak, aktarmak. aln yazs (a.) Domadan nce insann bana geleceklerin Allah tarafndan belirlendii durumlar, yazg. alk ( a.) Bir ie ya da duruma yabanc olmayan, alm olan. altrmaca 1. Altrmak eylemi. 2. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak iin yaplan yineleme. alkanlk (a.) Alm olma durumu. alveri (a.) Alm satm ii. lim (a.) Bilgin, bilen, bilici, bilim adam. alk (a.) Bir szn, eylemin, davrann beenildiini, onaylandn anlatmak iin ei rpma. alkol, -l (a.) 1. Glikozun mayalamasyla oluan kokulu, uucu, yarc, renksiz sv. 2. mec. Her trl iki. Allah (a.) Btn varlklar yaratan, Rab, Mevla. Tek ilan. allahasmarladk (a.) "Hoa kaln" anlamnda ayrlk sz. allak bullak ( a. b.) Karmak, dzensiz. allamak (nsz.) "Sslemek" anlamna gelen "allamak pullamak" deyiminde geer. all ( a.) zerinde al renk bulunan. allk (a.) 1. Al olma durumu. 2. Kadnlarn ss iin yanaklarna srd al boya. alma (a.) Bir elektrik akmn alp baka bir kuvvete eviren aygt, alc. Alman (a.) Alman ulusundan ya da halkndan olan. alma (a.) 1. ki ya da daha ok eyin sra ile deitirilerek kullanlmas ya da kendiliinden deierek almas. 2. Birinin doru olmas, tekinin. yanlln gerektiren iki nermenin oluturduu dizge. alna (a.) Bir eyin n taraf, n yz. alo (nl.) Telefonda konuulan seslenme sz. alp, -p (a.) Yiit, kahraman. alt, -ti (a.) Bir eyin yere bakan taraf. altgeit (a.) Bir yolun alt alarak trafik akn kesmemek iin yaplan geit ya da yol. alt ( a.) Beten sonra gelen saynn ad ve bu sayy gsteren rakam. altn (a.) ok deerli, parlak sar renkte olan bir madde. altnc ( a.) Alt saysnn sra sfat, srada beinciden sonra gelen. altar ( a.) Alt saysnn letirme biimi, her birine alt adet verilen. altlk (a.) Bir eyin altna konan ey. altm ( a.) Elli dokuzdan sonra gelen sayy gsteren rakam. altst, -t (a.) ok dank ve kark. alminyum (a.) Gm parlaklnda hafif, beyaz bir metal. alvyon (a.) Akarsularn tayp ydklar balk, kil gibi ok ince taneli elerin kum ve aklla karmasyla oluan ynlk. alyans (a.) Nian yz. alyuvar (a.) Kana al rengini veren, ekirdeksiz, yuvarlak kk hcre. ama (b.) Kart dnceyi belirten iki tmceyi birbirine balar. m ( a.) Gz grmeyen, kr.

10

ama (a.) Ulalmak istenen sonu, erek. amade ( a.) (bir ii yapmaya) Hazr. aman (.) Yardm, fke, usan bildiren sz. amansz ( a.) Aman vermez, hi acmayan, cana kyc. amatr ( a.) 1. Bir ii zevk iin yapan. 2. Yeterince deneyimi olmayan, deneyimsiz, acemi. ambalaj (a.) Bir eyay tarken zarar grmesin diye sarmaya yarayan, mukavva, kt, tahta, plastik madde gibi gere. ambar (a.) Tahllarn sakland yer. amblem (a.) Bir maln ya da bir firmann ayrt edici imi, belirtke. ambulans (a-) Hasta, yaral tama arac. amca (a.) Babann erkek kardei, emmi. amele (a.) i, emeki. ameliyat (a.) Bir hastay iyiletirmek iin doktor tarafndan hastann vcudunun bir yerinin kesilmesi ve dikilmesi yoluyla yaplan tedavi. ameliyathane (a.) Ameliyat yaplan yer. Amerika (a.) Dnyadaki ktalardan birinin ad. amerikan (a.) Pamuktan dz dokuma, kaputbezi. Kimi zaman "amerikanbezi" biiminde kullanlr. amfi (a.) Fakltelerde, rencilerin oturduu, sralar arkaya doru basamakl olarak ykselen salon. amir (a.) Emir veren. Amiral (a-) Derecesi albaydan yksek deniz subay. amorti (a-) Piyangoda anapara kadar denen karlk. ampul, -l (a.) Elektrik akm verilince k veren havas boaltlm lamba. an(a.) Zamann blnemeyecek kadar ksa bir paras. ana (a-) 1. ocuu olan kadn. 2. Temel. anacl (a.) Anasna dkn. anaf (a.) Yavru veya yemi verecek duruma gelen. anadil (a.) Baka diller tretmi olan dil. anadili (a.) ihsann ocukluunda evresinden rendii dil. ana dnce (a.) Bir yaznn anlatmak istedii temel dnce. anafor (a.) Karlkl iki akntnn arpmasyla oluan su hareketi. anahtar (a.) Bir kilidi veya bir elektrik devresini ap kapamaya yarayan ara. anahtarlk (a.) Anahtarlarn kaybolmasn nlemek, kolayca kullanlmasn salamak iin takld maden, deri ve benzerinden yaplan halka ya da klf. anakara (a.) Yeryzndeki be byk kara parasndan her biri. anal (a.) Anas olan. analk (a.) 1. Ana olma durumu. 2. vey anne. anane (a.) Toplumda srdrlegelen adetler, kurallar, gelenek, grenek. anaokulu (a.) renim ana henz girmemi 2-6 ya arasndaki ocuklar, okul dzenine hazrlayan eitim kurumu. anari (a.) Siyasal ve ynetimsel kurumlardaki zlme sonucu olarak devlet denetiminin kalmamas durumu. anarik (a.) Toplumda oluan dzensizlik, karklk. anarist (a.) Dzensizlikten yana olan, kargaa karan. anason (a.) Tohumu baz ikilerin yapmnda ve hamur ilerinde kullanlan maydonozgillerden, kokulu bir bitki. anatomi (a.) nsan, hayvan ve bitkilerin yaplarn inceleyen bilim dal. anayasa (a.) Bir lkenin ynetiminde uygulanacak temel yasa. anayol (a.) Cadde.

11

anayn (a.) Dou, bat, kuzey, gney ynlerinden her biri. anayurt (a.) lk yurt edinilen yer, ana vatan. ancak (b.) 1. En ok, yalnzca. 2. Belli koulla. anda (a.) nemli bilgileri yazmaya yarayan takvimli defter. andetmek (e.) Bir eyi yapmak iin kendi kendine sz vermek. andrmak (e.) Benzer zellikler tamak. ant imek (e.) Bir eyi yapp yapmama konusunda sz vermek. anemi (a.) Kanszlk, kan saymnda alyuvarlarn azalma durumu. angarya (a.)) cretsiz yaplan i. an (a.) Gemite bir olay ya da kiiyi anmsama. anmsamak (e.) Aklna gelmek, hatrlamak. ant (a.) Byk bir olay gelecek kuaklara anmsatmak iin yaplan byk ve grkemli yap. ani ( a.) Bir anda, birdenbire. animasyon (a.) Canlandrma anjin (a.) Boazn imesiyle oluan hastalk. anket (a.) Bir konuda toplumun ne dndn renmek iin eitli kiilere soru sorup bilgi toplama ii. anlam (a.) Bir szden, bir davrantan anlalan dnce. anlamak (e.) Bir eyin anlamn kavramak, anlamda (a.) Anlamlar ayn olan szckler. anlamak (e.) Bir konuda, bir dncede ortak karara varmak. anlamazlk (a.) ki ya da daha ok taraf arasndaki ama farkll. anlatm (a.) Tasarlanan bir konuyu sz ya da yazyla anlatma. anlatmak (e.) Bir konu zerinde bilgi vermek. anlay (a.) 1. Anlama yetenei gl. 2. Baz konularda geni dnebilen. anlaysz ( a.) Anlama yetenei zayf, geni dnemeyen. anl anl ( a.) Gzel, gsterili, nl. an (a.) En ksa zaman paras. anlk (a.) 1. Ana ait, ok ksa sreli. 2. Zihin anmak (e.) Birini, bir eyi anmsayarak szn etmek. anne (a.) ocuu olan kadn, ana. anneanne (a.) Annenin annesi, bykanne. anonim ( a.) Yapcs bilinmeyen ya da ortaklaa bir abann rn olan (yapt). anons (a.) Sesle yaplan duyuru. anormal( a.) Genele ters olan. anszn (b.) Beklenmedik bir anda, birdenbire, ani olarak, aniden. ansiklopedi (a.) Genel veya belli bir konuda bilgilerin alfabetik srayla yer ald kitap. ant (a.) Kutsal bir eyi tank gstererek yaplan yemin. anten (a.) Havadaki ses ve elektrik dalgalarn alan veya yayan aygt. antika (a.) Eski dnemlerden kalma eser. Antika (a.) Eski Yunan ve Roma uygarlklarnn geliip yayld a. antipatik ( a.) Sevimsiz, souk. antlama (a.) ki tarafn bir ii yerine getirme sz vermesi. antoloji (a.) Sanat yaptlarndan sekin paralar bir araya toplayan kitap. antre (a.) Bir yapda girip geilen yer. antrenman (a.) Bir spor dalnda yaplan altrma ya da hazrlk almas. antrenr (a.) Bir spor dalnda sporcuyu eiten, yetitiren ve altran kii, altrc. apandisit (a.) Krbarsan iltihaplanmasyla oluan hastalk. apansz (b.) Hi beklenmedik bir srada, pek anszn.

12

aparkat (a.) Boksta bkl kolla aadan yukarya doru atlan yumruk, apartman (a.) Birka katl, her katnda birka daire bulunan yap. apar topar (b.) Tel ve acele ile, yaka paa. apaydn ( a.) ok aydnlk. ap aras (a.) ki bacan arasnda kalan yer. aplike (a.) Dz ya da desenli bir kumatan kesilmi motiflerin bir baka kumaa ilenmi durumu. apolet, -ti (a.) Subaylarn rtbelerini gsteren, omuzlarna taklan iaret. aptal ( a.) 1. Zeks gelimemi. 2. Kmseme belirten seslenme. aptest (a.) 1. Byk veya kk ci yapmak. 2. Abdest. ar (a.) 1. Yz metre tutarndaki l birimi. 2. Utanma, utan duyma. ara (a.) ki eyi birbirinden ayran uzaklk. araba (a.) Tekerlekli, motorlu ya da motursuz her trl kara tat. arabulucu ( a.) Uzlatran, anlamaya araclk eden kii, uzlatrc. arac ( a.) 1. Uzlatrmak iin araya giren kii. 2. rn reticiden tketiciye ulatrarak kazan salayan kimseler. ara (a.) 1. Bir ii yapmakta ya da sonulandrmakta yararlanlan nesne. 2. Kiiler ya da nesneler arasnda balant salayan ey. aralamak (e.) ki ey arasnda aklk oluturmak, yar amak. aralk (a.) 1. ki ey arasndaki aklk. 2. Yln son ay. aralkl ( a.) Birbirine bitiik olmayan. aralksz ( a., b.) 1. Birbirine bitiik olan, aralarnda aklk bulunmayan. 2. Srekli, aralk vermeden. aramak (e.) Birini ya da bir eyi bulmaya almak. ara name (a.) Bir arknn sonunda szsz alnan mzik paras. aranjman (a.) Nesneleri belli bir dzene gre yerletirme. Arap (a.) Arap yarmadas ve Kuzey Afrika'da yaayan bir ulus. arapsa (a.) inden klmas g durum. arasz (is.) Bir cmledeki bir enin aklaycs olan sz. ara sra (b.) Seyrek olarak. aratrmak (e.) 1. Bir eyi bulmak iin bir yeri ya da nesneyi gzden geirmek. 2. Bir gerei ortaya karmak iin almak. arayn (a.) Drt ana ynn dndaki ynlerden her biri. arazi (a.) Yeryz paras, toprak, alan. ard (a.) Yapraklarn kn dkmeyen, gzel kokulu bir aa. ardnca (b.) Hemen arkasnda, arkas sra, ard sra. ardk (a.) Birbiri ardndan gelen. ardiye (a.) Ticaret eyalarnn sakland yer. argo (a.) 1. Belli bir topluluk yeleri arasnda kullanlan zel szler. 2. Kabaday ve serserilerin kullandklar dil. 3. Kfrl szler. ar ( a.) 1. Temiz. 2. Yabanc eylerden arnm, katksz. ar (a.) Zar kanatllardan, bal ve bal mumu yapan, inesiyle sokan bcek. arnmak (e.) Temizlenmek. artm evi (a.) eker, petrol gibi maddelerin ayrtrld yer, rafineri. artmak (e.) Temizlemek. arza (a.) Bozukluk, aksaklk, taknt. arif ( a.) ok anlayl ve sezgili (kimse), bilen, tanyan. arefe(a.) 1. Dinsel bayramlardan bir nceki gn, ngn. 2. nemli gnlerin, olaylarn ncesi. aritmetik (a.) Saylarn zelliklerinden, ilemlerden sz eden matematik kolu. aritmik (a.) Ritim bozukluu, dzensizlik,

13

ark (a.) Kk su yolu. arka (a.) 1. Bir eyin nnn tersi. 2. Geri kalan blm. arkada (a.) 1. Bir ite birlikte bulunanlardan her biri, yolda, tandk, tan. 2. Birbirine sevgi ve anlay gsteren kiilerin her biri. arkadaa (b.) Arkada olarak itenlikle, dosta. arkadalk (a.) Arkada olma durumu, arkadaa yakr davran, yoldalk, dostluk. arkal ( a.) Koruyan, koruyucusu, dayana olan. arkeoloji (a.) Eski alardan kalma antlar tarih ve sanat bakmndan inceleyen bilim dal, kazbilim. arlanmak (e.) Utanmak. arma (a.) Bir devletin, bir ehrin sembol olarak benimsenmi zel iaret. armaan (a.) 1. Birini sevindirmek iin verilen ey. 2. dl. armoni (a.) Trl sesler arasnda salanan uyum, harmani. armonika (a.) Yan yana sralanm deliklerden her biri flenince, ayr notada sesler karan kk az algs, mzka. armut (a.) Beyaz iekleri bulunan aacn sardan yeile kadar renkleri olan, tatl, yumuak meyvesi. arpa (a.) 1. Budaygillerden, taneleri bira yapmnda kullanlan, hayvanlara yem olarak verilen bir bitki. 2. Bu bitkinin taneleri. arpack (a.) Gz kapann kenarnda kan bir tr ban. arsa (a.) zerine yap yaplmak iin ayrlm yer. arsz ( a.) Utanmaz. ar (a.) slm inancna gre gn en yksek kat. ar (a.) Askerlikte "yr" komutu. arn (a.) Yaklak olarak 68 cm'ye eit olan uzunluk ls. arnlamak (e.) 1. Arnla lmek. 2. Amasz, geni admlarla yrmek. ariv (a.) Yazl belgelerin sakland yer, belgelik. arivleme (a.) Belgeleri snflayarak saklama ii. art (a.) 1. Geri, arka. 2. Bir eyin br yz. artezyen (a.) Topra burguyla delerek alan ve suyu yksee fkrtan kuyu. art (a.) Matematikte toplama iareti. artk ( a.) 1. Bir eyden arkaya kalan. 2. Bundan sonra anlamnda. artrmak (e.) Artmasn salamak, oaltmak. artist (a.) Gzel sanatlarla uraan sanat. arya (a.) Operalarda solistlerden birinin orkestra eliinde syledii ark. arzu (a.) stek, rica. arzuhal (is.) Dileke. asa (a.) Baston yerine kullanlan uzun sopa. asab ( a.) 1. abuk fkelenen, sinirli. 2. Sinirsel. asal (a.) Balca, temel niteliinde olan, esasi. asalak ( a.) 1. Bir canlnn stnde ve iinde yaayan zararl canl. 2. Bakalarnn srtndan geinen. asalet, -ti (a.) 1. Soyluluk, yksek soydan olma. 2. Karakter ykseklii. 3. Bir grevi yklenmi olan. 4. Yazda ya da szde baya szck ve deyim bulunmamas durumu. asansr (a.) nsanlar veya eyalar yksek bir yere dik olarak karan dzenek. asayi (a.) Bir yerin dzen ve gvenlik iinde bulunmas. asfalt, -ti (a.) Yol yapmnda kullanlan siyah bir madde. asgar ( a.) En az, en aa, en dk. ask ( a.) 1. Somurtkan. 2. Asl. asl, -sl (a.) rnei deil kendisi.

14

aslmak (e.) 1. Bir yere tutunup sallanmak. 2. Asma iine konu olmak. aslsz ( a.) Doru olmayan, yalan. asr, -sn (a.) Yzyl. asi ( a.) Ba kaldran, isyan eden. asil ( a.) Soylu. asimilasyon Kendi iinde eritme, zmleme, sindirme. asistan (a.) Profesr yardmcs. asker (a.) Erden generale kadar orduda grevli olan herkes. askerlik (a.) Asker olma durumu. ask (a.) zerine herhangi bir ey asmaya yarayan ara. asla (b.) Hibir zaman. aslan (a.) Scak blgelerde yaayan yrtc, byk bir hayvan. aslanaz (a.) iei aslann azna benzeyen kokulu bir bitki. aslen (b.) Kk ya da soy bakmndan. ama (a.) 1. Asma ii. 2 zm veren bitki. asosyal ( a.) Topluma uyum salayamayan (kimse), toplum d. astar (a.) Giysi, anta, ayakkab gibi eylerin iine konan ince kuma. astm (a.) Bronlarn daralmasndan ileri gelen nefes darl hastal. Asya (a.) Be ana karadan biri. a (a.) Piirilerek hazrlanm yemek. aa (a.) 1. Bir eyin alt ksm. 2. Nitelii dk, ad. aalamak (e.) Saygda kk drc davranlarda bulunmak. aalk (a.) 1. Nitelii dk, kalitesiz. 2. Aa olma durumu. aama (a.) nem, deer bakmndan gitgide ykselen basamaklardan her biri. a (a.) Yemek piirme meslei olan kii. a evi (a.) Yemek verilen yer, lokanta. a (a.) Baz hastalklara kar baklk kazanmak iin vcuda verilen sv. ak (a.) Ayak bileinde bulunan hareketli bir kemik. k (a.) 1. Bir kimseye gl sevgi besleyen. Vurgun. 2. Saz alarak dolaan halk ozan. 3. Dalgn, unutkan. alamak (e.) 1. Organizmada baklk oluturmak veya yerlemi bir hastala kar koyabilmek iin hazrlanm ay vcuda vermek. 2. Bir meyve aacna, baka bir aacn meyvesini verdirmek. 3. Birtakm dnceleri bakalarna benimsetmek. 4. Scaa souk, soua scak katmak. andrmak (e.) Herhangi bir etkiyle anmasn salamak. an ( a.) 1. Allmtan ileri giden. 2. Gereinden fazla olan. armak (e.) 1. Yksek veya gemesi zor bir yerden geirmek. 2. almak. aikr ( a.) Ak, apak, belli, ortada. aina (a.) Bildik, tandk. airet (a.) Gebe insan topluluu, boy. ak (a.) leri derecede sevgi ve ballk duygusu. akn ( a.) Gemi, belli bir sreyi am. aure (a.) eitli yiyecekler konularak yaplan bir tr tatl. At (a.) Atgillerden, binme, yk ekme veya tama gibi hizmetlerde kullanlan memeli hayvan. ata (a.) 1. Baba. 2. Dedelerden, bykbabalardan her biri. atak (a.) 1. Dncesizce her ie atlan. 2. Atlm, akn, saldr. atamak (e.; Bir kimseyi bir ie vermek, bir yerde grevlendirmek. atanma (e.) Bir greve verilme. atardamar (a.) Kann yrekten vcuda yaylmasn salayan damar.

15

atasz (a.) Az szle ok ey anlatan, halkn deneyimleri sonucu olumu, kalplam sz. ata (a.) Ktlar bir arada tutmak ya da defter sayfalarn dzgn kullanmak iin yaplm madeni ya da plastik engel, kska. atae (a.) Elilikte alan uzman grevli. ate (a.) Ot, odun ve kmr gibi maddelerin yanmasyla oluan s ve k. atebcel (a.) Karanlkta parlayan bir bcek. atei (a.) Fabrika, gemi gibi syla alan yerlerde byk ocaklara kmr atarak atein yanmasn salayan grevli. atekes (aj Savaan iki tarafn geici olarak savamaya ara vermesi. atelemek (e.) 1. Tututurmak, yakmak. 2. Top, tfek gibi patlayc maddeleri patlatmak. 3. Kkrtmak. atelenmek Vcut ss artmak. ateli ( a.) 1. Atei olan. 2. Cokun, hareketli. atc ( a.) 1. Attn vuran kimse. 2. Yalanc. atlgan ( a.) Karsna kabilecek tehlikelerden korkmayarak ne atlan. atlm (a.) leri atlma, hzla ilerleme. atlmak (e.) 1. Atlmak eylemine konu olmak. 2. Saldrmak, hcum etmek. at (a.) Atma biimi. atmak (e.) Szle kavga etmek. attrmak (a.) Aceleyle yemek yemek. atik ( a.) abuk davranan, evik atk (a.) Souktan korunmak iin boyuna veya omuzlara atlan rt. atlamak (e.) 1. Bir engeli srayarak amak. 2. Bir eyi, bir konuyu nemsiz bularak gemek. atlas (a.) Haritalardan oluan kitap. atlatmak (e.) 1. Kt bir durumdan kurtulmak. 2. Atlatma iini bakasna yaptrmak. atlet (a.) Atletizmle uraan sporcu. atletizm (a.) Kou, atlama, arlk kaldrma gibi eitli vcut hareketleri. atl ( a.) Ata binmi kii. atlkarnca (a.) Bir eksen etrafnda dnen, ocuklarn binerek elendikleri elence arac. atmaca (a.) Doan cinsinden, ava altrlabilen kk bir ku. atmak (e.) 1. Bir cismi bir yne frlatmak. 2. Bir eyi elden yere drmek. 3. Yalan ya da abartl sz sylemek. atmosfer (a.) Yeryzn saran gaz ktlesi. atom (a.) Bir cismin blnemeyen en kk paras. atom bombas (a.) Atomdan yararlanarak yaplan, korkun zararlar olan silh. atom enerjisi (a.) Atomdan yararlanlarak oluturulan enerji. atlye (a.) Sanatlarn ya da zanaatlarn altklar i yeri, ilik. av (a.) 1. Yaban hayvan ya da balk tutma ii. 2. Av sonucu ele geen hayvan. avanak ( a.) Kolayca kandrlabilen. avans (a.) Alacana saylan, nceden verilen para. avanta] (a.) stnlk salayan durum, yarar. avare ( a.) i olmayan, kararsz ve aknca dolaan kii. avaz ( a.) Yksek ses, nara. avc (a.) Ava gitmeyi seven ya da av meslek edinmi kii. avize (a.) Tavana aslan stnde ssl aydnlatma aralar bulunan lmba. avlamak (e.) 1. Bir av diri ya da l olarak ele geirmek. 2. Ele geirmek, tuzaa drmek. avlu (a.) Binann ortasnda ya da etrafnda st ak, duvarla evrilmi yer. Avrupa (a.) Be byk anakaradan biri. avu (a.) 1. Elin ii. 2. Yar yumulmu elin alabildii miktar. avulamak (e.) Avula tutmak. avukat (a.) Mahkemelerde bir kiiyi savunma yetkisi olan kimse.

16

avunmak (e.) Acsn unutmak iin oyalanmak. avurt (a.) Yanan az boluuna gelen yeri. avurtlamak (a.) Byklenmek, kibirlenmek. avurtlu (a.) Kibirli, gururlu. ay (.) Anden duyulan heyecan belirten sz. ay (a.) Dnyamzn uydusu olan gk cismi. aya (a.) Elin i ve dz taraf. ayak (a.) Bacaklarn bileklerden sonraki blm. ayakalt (a.) Herkesin gelip getii yer. ayakkab (a.) Ev dnda ayaa giyilen ey. ayaklanmak (e.) 1. Ayaa kalkmak. 2. Yasalara kar durmak. ayak takm (a.) Toplum iinde terbiyesi dk kimselerin tm. ayakta (a.) Balk avclnda grgr ve benzeri alarda arlk olarak kullanlan delikli mermer ta. ayak topu (a.) Futbol. ayak ucu (a.) Yatlan yerde ayaklarn uzatld yn. ayakst (b.) Oturmayp ayakta durarak, ksa srede. ayakyolu (a.) nsann vcudundaki atklar boaltt yer, tuvalet. ayan (a.) Belli, ak. ayan ( a.) leri gelenler. ayar (a.) 1. Bir lnn doru olup olmadn anlamaya yarayan alet. 2. Altn gibi kymetli madenlerin saflk derecesi. ayarlamak (e.) 1. Bir ly, bir aygt i yapabilecek dzene getirmek. 2. leri belli bir dzene koymak. ayarl ( a.) (saat ve makine iin) Ayarlanm, doru almas salanm, dzeltilmi, dzenli, doru. 2. (altn ve gm iin) Belirli bir ayar olan. ayarsz (. a.) 1. Ayar yaplmam, ayar bozuk, dzensiz. 2. (altn ve gm iin) Belli bir ayar olmayan. 3. (mec.) Davranlar lsz. ayartmak (e.) 1. Batan kartmak, doru yoldan saptrmak. 2. Kandrmak. ayaz (a.) Ak havada kuru souk. ayazlamak (e.) Ayazda kalp mek. aybeay (b.) Aydan aya, her ay. ayiei (a.) ri sar iekli otsu bitki ve onun iei. aydede (a.) Ay. aydn (a.) 1. Ik alan, kl, aydnlk. 2. Bilgili, grgl, ileri dnceli kii. aydnlanmak (e.) 1. Aydnlk olmak 2. Bir konu hakknda yeterince bilgilenmek. aydnlatmak (e.) 1. Karanl gidermek. 2. Bir konu hakknda etraf yeterince bilgilendirmek. aydnlk (a.) Ik, kl yer. aygr (a.) Damzlk erkek at. aygt (a.) Birok paradan olumu alet. ay (a.) Et, meyve ve bal yiyen iri gvdeli yrtc bir hayvan. aybal (a.) Fok. ayk ( a.) Sarholuu gemi olan, uyank. ayklamak (e.) Bir eyin iindeki yaramazlar, rkleri temizlemek. aylmak (e.) 1. Kendine gelmek. 2. Akl bana gelip gerei grmek. ayp (a.) Toplumun ahlk kurallarna ters gelen, utanlacak durum. ayrtc (a.) Ayrlma zellii ya da gc olan. ayrmak (e.) 1. Bir arada duran eyleri birbirlerinden uzaklatrmak. 2. Bir eyin bir blmn alkoymak. ayrt etmek (a.) ki ya da daha ok eyin aralarndaki ayrm grmek.

17

ayrtman (a.) Snav komisyonlarnda grev alan kii. yin (a.) Dinsel tren. aykr ( a.) Allma ters gelen, uygun olmayan. aylak ( a.) siz, gsz, bo gezen, bo. aylk (a.) 1. Bir ite alana her ay denen para. 2. Ayda bir kez yaynlanan ya da alnan. aymak (e.) 1. Kendine gelmek. 2. ine dt yanlln farkna varmak. aymaz ( a.) evresinde olup bitenlerin ayrmna varamayan, gerekleri gremeyen, uyuyan, dalgn. ayna (a.) I yanstan, bir eyin grntsn veren srl cam. ayn ( a.) 1. Bakas deil. 2. Benzeri. ayra (a.) Cmlede geen bir szc aklamak iin kullanlan iaret, parantez. ayran (a.) Yourdun sulandrlarak alkalanmasyla elde edilen iecek. ayn ( a.) 1. Ayn yerde bulunmayan. 2. Baka. ayrca (b.) Bunun yannda, ayr olarak. ayrcal ( a.) Bakalarna benzemeyen, ayr tutulan. ayrcalk (a.) Bakalarndan ayr ve stn tutulma durumu. aynk ( a.) 1. Ayrlm. 2. Ayr tutulan, bakalarna benzemeyen, ayrcal. 3. Kural d. ayrlk (a.) 1. Ayr olma durumu, farkllk. 2. Sevilen birinden, bir yerden uzak dme, hasret. 3. Dnce, gr ya da ya da duygu arasndaki uyumazlk. ayrlmak (e.) Bir yerden, bir eyden uzaklamak. ayrm (a.) Bir kimse ya da nesnenin bir bakasyla kartrlmamasn salayan ayrlk; benzer eyleri birbirinden ayran zellik, bakalk. ayrnt (a.) Bir eyden farkl olmakla birlikte onu tamamlayan blm. ayrntl (. a.) Ayrnts olan, ayrntya inerek. ayrt (a.) Cisimlerin iki yzeyini birbirinden ayran doru paras. aysberg (a.) Denizde yzen byk buz paras. ayekadn (a.) Klksz, lezzetli bir tr taze fasulye. ayva (a.) Sar renkte, tyl, mayho bir tad olan meyve. ayvalk (a.) Ayva aalarnn ok bulunduu yer. ayvan (a.) 1. Byk salon, sofa. 2. Bir taraf darya ak olan oda. ayvaz (a.) 1. Byk konaklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde alan uak. 2. Koca, erkek, e. 3. Karlk, bedel. ayya ( a.) Srekli iki ien. az ( a. b.) Umulan veya gereken kadar olmayan. aza (a.) 1. Bir toplulukta olanlarn her biri, ye. 2. Organ. azalmak (e.) 1. Az denecek bir nicelie inmek ya da eskisinden az duruma gelmek, eksilmek. 2. Etkisini yitirmek, hafiflemek. azamet (a.) Byklk. azam ( a.) En byk, en yksek, en ok. azap (a.) iddetli ac ve sknt. azar (a.) Paylama. azarlamak (e.) Paylamak. azat (a.) Serbest brakma. azat etmek (e.) zgrlne kavuturmak, brakmak. azca (e.) Olduka az. azdrmak (e.) 1. Azmasna neden olmak. 2. Azgn duruma getirmek. 3. martmak. Azer (a.) Azerbaycan Trklerinden olan. azgn ( a.) 1. Azm olan. 2. ok yaramaz. az (a.) Yiyecekleri azda ezmeye yarayan byk diler. azck ( a.) ok az olma durumu.

18

az dii (a.) Kpek dilerinden sonra ieriye doru, alt ve st enenin iki yannda beer tane bulunan ve yiyecekleri tmeye yarayan dilerin ortak ad. azk (a.) Yolculuk iin hazrlanan yiyecek. azl ( a.) Gz hibir eyden ylmayan, azgn. azmsamak (e.) Bir eyin umulduundan az olduu kansna varmak. azmsanmak (nsz.) Az grlerek beenilmemek, kmsenmek. aznlk (a.) Bir toplulukta din, dil vb. herhangi bir bakmdan sayca az olanlar. Ekalliyet. aztmak (e.) 1. Azgn duruma gelmek. 2. (mec.) rndan kmak. azim (a.) Bir ite zorluklar ama karar. aziz (. a.) 1. Sevgide stn tutulan. 2. Ermi, eren. azize (. a.) Ermi Kadn. azizlik (a.) 1. Aziz olma durumu. 2. mec. Muziplik, aka. azletmek (e.) Bir grevliyi iinden ayrp akta brakmak, grevden almak, iten karmak. azma (a.) 1. Azmak eylemi. 2. ki ayr rkn karmasndan doan, krma. azman ( a.) ok gelimi. azmetmek (e.) Bir iteki engelleri yenmeye karar vermi olmak, vazgememek. azmettirmek (e.) Bir eylemi kesinlikle yapmasna karar verdirmek, bir eyi yapmaya ynlendirmek. Azrail (a.) nsanlarn cann almakla grevli olduuna inanlan melek.

Bb
b, B Trk alfabesinin ikinci harfi, dudak nszlerindendir. baba (a.) ocuu olan erkek. babaanne (a.) (ocua gre) Babann annesi. babacan (. a.) Cana yakn, gvenilir (erkek). babacl (. a.) Babasna ok dkn (kimse). baba (a.) En yal erkek kmes hayvan. baba evi (a.) Babadan, dededen kalma ev, toprak, yurt. babalk (a.) 1. Baba olma durumu. Baba gibi davranma. 2. vey baba. babayani ( a.) Gsterisiz ve sssz olan. babayiit (a.) Gl, kuvvetli korkusuz kii. baca (a.) Duman ierden alp darya tayan hava delii. bacak (a.) Vcudun kaladan tabana kadar olan blm. bacaksz ( a.) 1. Baca olmayan. 2. Bacaklar ksa olan, ksa boylu. bacanak (a.) Eleri karde olan erkeklerin her biri. bac (a.) Byk kz karde, abla. badana (a.) Duvarlara srlen beyaz ya da renkli kireli sv. badas (a.) Harman kaldrdktan sonra yerde kalan toprak, p ve samanla kark tahl taneleri, harman dknts. badem (a.) Meyvesi olgunlamadan yenen, erken iek aan bir aa ve yemii. bademcik (a.) Boazn iki yannda bademe benzeyen iki organ. bademlik (a.) Badem aalar ok olan yer. badem ya (a.) Bademden karlan ve deri, ksele gibi eyleri yumuatmak iin kullanlan ya. badi (a.) rdek. badire (a.) Birden ortaya kan tehlikeli durum. bagaj (a.) Tren, otobs gibi tatlarda yolcularn eyas, yolcu yk.
19

ba (a.) 1. Balamaya yarayan ara. 2. Deste. ba (a.) 1. zm veren aa, asma. 2. Asmalarn bulunduu bahe. babozumu (a.) Balarn zmlerinin toplanmas ve bu zamana verilen ad. bac (a.) Ba yetitirip rnn satan kimse. back (a.) Balama iinde kullanlan ip. bada (a.) Ayaklar birbirinin altna alarak oturma biimi. badak (a.) Her yeri ayn zellii gsteren. badamak (e.) Anlamak, ayn dnceleri tamak, uzlamak. bal ( a.) Varl baka bir eyin varlna bal olan, grece. baldak (a.) Beikteki ocuun dmemesi iin beie sarlp balanan, kumatan yaplm enli ba. bam (a.) Bir eyin y da bir kimsenin gc ve etkisi altnda bulunma durumu, bamllk. baml ( a.) Baka bir eyin istemine, gcne ya da yardmna bal olan, zerklii olmayan. bamsz ( a.) Davranlarn, baka bir gcn etkisine, egemenliine bal olmadan dzenleyebilen. bamszlk (a.) Bamsz olma durumu ya da nitelii. bant (a.) ki veya daha ok ey arasndaki iliki. bar (a.) Gs. barmak (a.) 1. Yksek ve gr sesle konumak. 2. Azarlamak. barsak (a.) Sindirim borusunun mideden sonraki blm. balamak (e.) 1. Sahip olduu bir eyi bakasna karlksz vermek. 2. Affetmek. bala (a.) E grevli szckleri ya da nermeleri birbirlerine balayan szck tr. balama (a.) 1. Balanmak eylemi. 2. Anadolu folklorunda ift telli saz. balamak (e.) Bir balama arac ile bir eyi bir yere tutturmak. balanmak (e.) 1. Balama iine konu olmak. 2. Birine sevgi yoluyla tutulmak. balant (a.) 1. ki veya daha ok eyin birbiri ile ilikisi bulunmas durumu. 2. ki ey arasnda ilikiyi salayan ba. balantsz (. a.) Aralarnda balant bulunmayan. balak (a.) Aralarnda anlama ya da szleme salanm kimse ya da topluluk. bal ( a.) 1. Balanm. 2. Bir kuruluun ynetimi altnda olan. ballk (a.) 1. Bal olma durumu. 2. (birine kar) Sevgi, saygyla yaknlk duyma ve gsterme. banaz ( a.) Bir dnceye kr krne inanan, ondan bakasn kabul etmeyen. barmak (e.) Birlikte, karlkl barp durmak. bahane (a.) Bir eyin gerek nedeni saklanarak ne srlen szde neden. bahar (a.) 1. Mart, nisan, mays aylarn kapsayan mevsim. 2. Bu mevsimde aalarda aan iekler ve yapraklar. 3. mec. Genlik a. baharat (a.) Yemeklerde kullanlan ho koku ve tat veren maddelerin genel ad. baharl (a.) erisinde baharat bulunan, baharatl. bahe (a.) Sebze, iek veya aa yetitirilen yer. bahvan (a.) Bahe ile uramay kendine meslek edinen kimse. bahis, -hsi (a.) Konuulan, sz edilen konu. bahriyeli (. a.) Deniz askeri. bahsetmek (e.) Bir konu stnde konumak. bahi (a.) Bir hizmeti grene kendi istei ile para verme. baht, -ti (a.) Talih, ans. bahtiyar ( a.) Sevinli, mutlu. bakakalmak (e.) ok armak.

20

bakan (a.) lkenin genel ilerinden birini ynetmek iin babakan tarafndan atanan, cumhurbakann onay ile greve balayan kimse. bak (a.) Her yrede, zellikle dalk yrelerde bir yamacn gne nlarna, gneye ya da kuzeye kar konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doal koullarn saptayan durumu. bakc ( a.) Bir kimseyi korumak, yetitirmek gibi amalarla grevlendirilen kimse. bakm (a.) Bir eyin korunmas ve yetitirilmesi iin yaplan alma. bakml ( a.) yi baklm, zerinde iyi allm. bakmsz ( a.) Bakm iyi olmayan. baknmak (e.) Etrafa gz gezdirmek. bakr (a.) Kolay ilenebilen, biim verilebilen bir maden. bak (a.) Bakma biimi. baki (a.) Srekli, kalc, daimi. bakkal (a.) 1. Yiyecek, iecek ve baka gereksinim maddelerini parakende olarak satan kimse. 2. Bu gibi eylerin satld dkkn. bakkaliye (a.) Bakkal dkknnda satlan eitli maddeler. bakla (is.) Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetitirilen, yeil kabuklu, taneli, fasulyeye benzeyen bir bitki. baklava (a.) Yufkadan yaplan, iine ceviz, badem, fstk konan bir tatl tr. bakmak (e.) 1. Gzleri bir eyin zerine evirmek. 2. Bir eyin gelimesi iin uramak. bakra (a.) Bakrdan yaplma, sapl, iine sulu eyler konan derin kap, kova. bakteri (a.) Toprakta, suda, canllarda bulunan rme, mayalanma, ya da hastalklara yol aan, kresel, silindirimsi ya da virglms biimde olan, blnerek oalan, tek hcreli canl. bal (a.) Arlarn iek zlerinden yaptklar tatl madde. bala (a.) ocuk. balay (a.) Evliliin ilk gnleri. balk (a.) Yapkan, koyu renkte amur. baldr (a.) Bacan diz ile ayak arasndaki blm. baldran (a.) Nemli yerlerde yetien zehirli bir bitki. baldz (a.) Bir erkein einin kz kardei. bale (a.) Dans ve hareketlerle anlatlan mzikli, szsz sahne oyunu. balerin (a.) Bale yapan kadn sanat. balet Bale yapan erkek sanat. balgam (a.) Solunum yollarnda oluan, ksrkle dar atlan madde. balk (a.) Omurgallardan, suda yaayan, solungala nefes alan ve yumurtadan reyen hayvanlarn genel ad. balk (a.) 1. Balk tutan kii. 2. Deniz rnleri satan. balkl (a.) Su kylarnda yaayan, balkla beslenen uzun boylu ve uzun gagal bir ku. balketi (a.) Ne zayf ne iman olan. balkhane (a.) Balklarn toptan satld yer. balklama (a.) Balk gibi gergin ve suya ba aa atlama. balksrt ( a.) Srt dz olmayan, iki tarafa doru yuvarlaka olan. balina (a.) Denizlerde yaayan ok byk, memeli hayvan. balkan (a.) Sarp ve ormanlk yer. balkr (a.) 1. imek. 2. Parlt. balkon (a.) Binalarda sokaa veya baheye doru kma, st ak, oturup hava alnacak yer. ballandrmak (e.) mrendirecek biimde vmek. bal mumu (a.) Arlarn peteklerini yapmak iin karn halkalar arasndan salgladklar yumuak, sarms madde.

21

balo (a.) Dansl ve resm giyimli ikili gece toplants. balon (a.) 1. ine havadan hafif bir gaz doldurulunca uan yuvarlak ara. 2. Hava ya da gazla doldurulan, kauuktan yaplan ocuk oyunca. balta (a.) Aa kesmeye ve odun krmaya yarayan sapl demir alet. baltalamak (e.) 1. Baltayla kesmek. 2. Bakasnn iini bozacak davranlarda bulunmak. balya (a.) Ticaret eyalarnn bir bezle sarlp sarmalanmas. balyoz (a.) ri, ar eki. bambaka (b.) Bsbtn baka, apayr, deiik, farkl. bambu (a.) 1. Scak lkelerde yetien kam eidi. 2. Bu kamtan yaplm olan. bamya (a.) Meyvesinden hem ya hem de kuru olarak yemek yaplan bir sebze. bandaj (a.) 1. Sargyla sarma. 2. Ba, sarg. bandra (a.) Gemilerin hangi lkeye ait olduunu gsterir iaret. bando (a.) eitli alglardan oluan tren mzik topluluu. bandrol (a.) Paket ya da ielerin azlarna konan erit ya da etiket. bangr bangr (a.) 1. Etrafa duyuracak biimde {barmak}. 2. Yksek sesle, grltyle. banka (a.) Para ile ilgili ilerle uraan kurulu. banker fa.; 1. Banka sahibi. 2. Tahvil, hisse senedi ve para alverii yapan kimse. 3. Byk dolandrc. banknot (a.) Kt para. banliy (a.) Genellikle oturma alan niteliinde olan, kent merkezinden uzakta ya da snrlarna yakn yerlerde bulunan kent blm, dolay, yre, kent. banmak (e.) Kat bir eyi sulu ya da tuz, biber gibi toz durumundaki maddelerin iine batrp karmak, bandrmak. bant (a.) 1. Dz, ensiz, yass ba, erit. 2. Ses alma aygtlarnda seslerin kayd iin kulandan erit. 3. Yara zerine yaptrlan zel olarak hazrlanm ill kk erit. banyo (a.) Evlerde ykanmaya, temizlie ayrlm blm. bar (a.) 1. Anadolu'da el ele tutularak oynanan bir oyun. 2. Dansl, ikili, elence yeri. baraj (a.) Akarsularn gcnden veya suyundan yararlanmak amacyla nlerine yaplan kaln set. baraka (a.) Temelsiz, tahta, inko gibi maddelerden yaplan zensiz yap. barbar (a.) Yaban. barbunya (a.) 1. Krmz renkli, beyaz etli lezzetli bir balk. 2. Bir cins fasulye. bardak (a.) Bir ey imek iin kullanlan topraktan ya da camdan kap. barnmak (e.) 1. Korunmak iin bir yeri siper edinmek. 2. Bir yerde birlikte yaamak. bar (a.) 1. Sava ve dargnlktan sonra taraflarn anlamas. 2. Savaszlk, savamama durumu, birbiriyle iyi geinme durumu. 3. Barmak eylemi. bark ( a.) 1. Bir kimse ya da bir eyle uyum iinde, uzla iinde. 2. Bar yapm durumda. barmak (nsz.) ki taraf arasndaki dargnl kaldrmak, uzlamak, anlamak. bari (a.) Hi olmazsa. barikat (a.) Bir yolu, soka eitli eyalar yarak kapatmak. bariz ( a.) Ak, gze arpan, belirgin. bark fa.; Barnlan yer. baro (a.) Kent ya da blge avukatlar birlii. barometre (a.) Hava basncn len alet. baron (a.) 1 Bat toplumlarnda kral tarafndan verilen bir soyluluk unvan. 2. mec. Mafya liderlii, organize su rgt bakan olmak. barones (a.) Baronun kz veya ei. barut, -tu (a.) Ateli silhlarda kullanlan patlayc madde.

22

basamak (e.) 1. Bir yere karken ya da inerken baslan ve art arda gelen, birbirinden belirli aralklarla ykselen dz yzeylerden her biri. 2. Derece, aama. 3. (Aritmetikte) On kuralna gre yazlm bir saynn, her rakamnn bulunduu sra. basbaya (a.) Bilinenden, allandan farkl olmayan. bask (a.) 1. Baslm, yasslam. 2. ok yksek olmayan, alak. basm (a.) Bask makinesi ile kt zerine karlan resim ya da yaz. basmevi (a.) Kitap, dergi gibi eylerin basld yer, matbaa. basn (a.) Belli zamanlarda kan gazete ve dergi gibi yaynlarn tm. basn (a.) Bir kuvvetin bir yzey zerine yapt zorlama. basnler (a.) Hava basncn lmeye yarayan alet, barometre. basrganmak (e.) zerine arlk basmak, kabus kmek. basit (a.) Anlalmas ve yaplmas kolay. basket (a.) Basketbolun ksa sylenii. Basketbol'da kazanlan say. basketbol (a.) Beer kiilik 2 takm halinde oynanan ve topu ak bir sepete sokmak suretiyle say yaplan bir tr oyun. Sepet topu. bask (a.) 1. Bir ey zerine g kullanma. Birini ya da bir topluluu bir i yapmaya zorlama. 2. Bir yaz ya da resmi, ara yardmyla bir malzeme zerine geirme. baskn (a.) 1. Birini yakalamak iin bir yere habersiz girme. 2. Ksa srede beklenmedik akn. baskl (a.) ounlukla bir kfeyi ok daha kk bir ktle yardmyla tartmaya yarayan aygt. basma (a.) 1 Basmak eylemi. 2. zerinde renkli resimler bulunan pamuklu kuma. basmac (a.) Kuma satcs. basmak (e.) 1. Vcut arln tayacak ekilde ayak tabann yere koymak. 2. Bir eyin zerine kuvvetle bastrmak. 3 Beklenmedik bir zamanda gelmek. bastbacak ( a.) Bacaklar arpk ve ksa olan. baston (a.) Yrrken dayanlan denek. ba (a.) 1. Vcudun st ksm, gz, kulak, burun, beyin gibi organlarn bulunduu blm. 2. Bir yerin en nde olan blm. baak (a.) Arpa, buday gibi bitkilerin tanelerini tayan klkl blm. baalt (a.) Grete ikinci snf yarmalar. baar (a.) Baarma eylemi ya da baarlan i. baarl ( a.) Bir ii, grevi en iyi biimde yapan, baar gsteren. baarsz ( a.) Baarl olamayan, baar gsteremeyen. baarmak (e.) Bir ii en iyi biimde bitirmek. babakan (a.) Hkmetin ba olan, cumhurbakannn atad, lkenin ilerini yrtme gcn elinde bulunduran kii. baavu (a.) Orduda eitimde subaya yardm eden erba. babo ( a.) Bir eye ya da kimseye bal olamayan. baka ( a.) Bilinenden ayr, deiik, farkl. bakalam (a.) Bir ktlenin fizike ve kimyaca deimesi. bakaca (b.) Ayrca. bakan (a.) Bir dernein, bir topluluun banda bulunan. bakanlk (a.) 1. Bakann grevi. 2. Bakan olma durumu. bakent (a.) Bir devletin ynetim merkezi olan kent, devlet merkezi. bakomutan (a.) lkenin btn ordularna komuta eden en byk komutan. balamak (e.) Bir ie girimek, harekete gemek. balang (a.) Bir eyin balay blm, ilki. balk (a.) 1. Baa taklan giyecek. 2. Yaznn ad. bart (a.) Kadnlarn balarna rttkleri bir tr rt. batan (b.) 1. Bandan balayarak, yeniden. 2. Bir iin balangcndan.

23

baehir (a.) Bakent. ba ucu (a.) Yatlan yerin ba konulan yan. bavekil (a.) Babakan. bavuru (a.) Birinden ya da bir kurumdan yararlanmak iin yardm isteme, mracaat. bayapt (a.) stn ve kalc nitelikte olan usta ii yapt, aheser. bayazar (a.) Dergi ve gazetelerinin ba yazlarn yazan yazar. batak ( a.) 1. zerine basnca ken amurlam toprak. 2. mec. Hayr gelmez, yarar salamaz, batm. bataklk (a.) Batak blge. batak ( a.) Borcunu dememeyi alkanlk haline getirmi kimse. bat (a.) 1- Gnein batt yn. 2. Bu ynde olan, bu ynle ilgili. batl ( a.) 1. Doru ve hakl olmayan. 2. rk, temelsiz. batl ( a.) 1. Bat lkeleri halkndan olan. 2. Bat uygarln benimsemi bulunan. battaniye (a.) Yorgan yerine kullanlan kalnca rt. bavul (a.) Yolculukta iine eya konulan byk anta. bay ( a.) Erkek ad veya so-yadlarnn nne getirilen sayg sz. baya ( a.) 1. Nitelii dk 2. Olduka. baya kesir (a.) Bir btnden ka para alndn bildiren kesir. bayan ( a.) Kadnlarn ad ya da soyadlarnn nne getirilen sayg sz. bayat ( a.) 1. Taze olmayan, bozulmu. 2. Eski, gncel olmayan. bayatlamak (e.) Tazeliini yitirmek, bayat duruma gelmek. baygn ( a.) Baylm, kendinden gemi. baylmak (e.) 1- Kendinden gemek. 2. ok holanmak. bayndr ( a.) Geliip gzellemesi iin, hayat artlarnn uygun duruma getirilmesi iin zerinde allm olan. Bakml, mamur. Bayndr (is.) Ouz Trklerinin 24 boyundan biri. bayr (a.) Yama, kk yoku. bayi (a.) Satan, satc. Baz maddeleri satma izni olan kimse ve bu maddelerin satld kk dkkan. bayku (a.) Geceleri dolaan bir tr yrtc ku. bayrak (a.) Bir ulusun, bir topluluun zel iareti olan dikdrtgen biimindeki kuma. bayraktar (a.) Bayra tayan kimse. bayram (a.) Ulusal ya da din bakmdan nemi olan ve kutlanan gn ya da gnler. bayramlamak (e.) Birbirinin bayramn kutlamak. bayramlk ( a.) Bayrama zg her trl hazrlk. baytar (a.) Hayvan hastalklar hekimi, veteriner. beceri (a.) ileri kolayca ve gzel yapma zellii. becerikli ( a.) Ele ald ii iyi ve kolayca yapan, becerisi olan, usta. beceriksiz (. a.) Elinden bir i gelmeyen, becerisi olmayan. becermek (e.) Bir ii yapp bitirmek. bedava (. a.) Karlksz, emeksiz, para almadan, bele. bedbaht ( a.) Mutsuz, bahtsz, talihsiz. beddua (a.) Birisinin kt duruma dmesini isteme. bedel (a.) Bir ey alnrken karlk olarak verilen para ya da mal, deer, fiyat. beden (a.) 1. Canl varlklarn madd blm. 2. Vcudun ba, kol ve bacaklar dnda kalan blm, gvde. begonya (a.) Yapraklar etlice bir eit ss bitkisi. beenmek (e.) Birini ya da bir eyi iyi ya da gzel bulmak. bekr (a.) Evlenmemi kimse. beki (a.) Bir eyi, bir yeri koruyup kollamakla grevli kii.

24

bekinmek (e.) 1. nat etmek, direnmek. 2. Kapanmak, tkanmak. beklemek (e.) 1. Bir i oluncaya, biri gelinceye dein bir yerde kalmak, durmak. 2. Sre tanmak, acele etmemek. beklenti (a.) 1. Bir olgunun sonunda olmas beklenen ey. 2. Bireyin belli koul ve durumlarn olaca biimler ya da kendisinden beklenenler konusundaki n gr. bel (a.) insan bedeninin gsle karn arasndaki dar blm. bel (a.) inden klmas g durum. bell ( a.) 1. Yorucu, zc, can skc. 2. Kavgac. belde (a.) ehir. belediye (a.) Ky dndaki yerleim birimlerinde temizlik, su, aydnlatma, denetleme gibi hizmetleri yerine getiren, seimle i bana gelen ynetim. bele ( a.) Bedava. belge (a.) Bir olay ya da durumun doru olduunu gsteren yaz, resim, fotoraf, film vb. belgin (a.) Tam ve kesin olarak belirlenmi olan. belgisiz (. a.) Benzerleri arasnda tannmasna yarayacak bir zellii olmayan, belirli olmayan. belirgin ( a.) Ak, anlalr nitelikte, besbelli. belirli (a.) Ak ve kesin olarak kararlatrlm, saptanm olan. belirmek (e.) Belli olmayan bir eyin ortaya kmas. belirsiz ( a.) zellii hakknda bilgi bulunmayan, belirli olmayan. belirti (a.) Bir eyin anlalmasna yardm edici durum. belkemii (a.) 1. Vcudun dik durmasn salayan omurga kemii. 2. Bir eyin varlyla ilgili en nemli blm, temel, esas. belki (b.) 1. Bakarsn, olaslkla, olabilir ki. 2. Olsa olsa. bellek (a.) 1. Yaantlar, renilen konular, bunlarn gemile ilikisini bilinli olarak zihinde saklama gc, hafza. 2. Bir bilgisayarda, verileri kaydedip saklayan ve geri verebilen dzenek. bellemek (e.) renip aklda tutmak. belli ( a.) Bilinen, gizli sakl olmayan. ben (b.) Tekil birinci kii. bencil ( a.) Yalnz kendi karn dnen. benek (a.) Bir eyin zerinde bulunan kk yuvarlak leke. bengi ( a.) Sonu olmayan, hep kalacak olan, ebed. bengisu lmszlk veren su. benimsemek (e.) Bir eyi kendinin saymak, kabullenmek, sahip kmak. beniz, -nzi (a.) Yzn rengi. benlik (a.) Bir kimsenin z varl, kiilii. bent (a.) Suyu biriktirmek iin akarsuyun nne yaplan set. benzemek (e.) ki kii ya da nesne arasnda birbirini andran zellikler tamak. benzer (a.) Nitelik ve grnm bakmndan birbirine benzeyen. benzeim (a.) 1. Kimi ortak ynleri olan iki ey arasndaki benzeme. 2. mat. ki eklin kenar uzunluklar arasndaki oran deimemekle birlikte, karlkl alarn eit olmas durumu. benzetmek (e.) 1. Benzer duruma getirmek. 2. Bir eyde baka bir eyle ortak zellikler bulmak. benzin (a.) Petrolden elde edilen uucu, renksiz, abuk yanan bir sv. beraber (b.) Birlikte, bir arada. berbat ( a.) Kt, pis. berber (a.) Ura sa, sakal kesmek, tra etmek olan kimse. 2. Bu iin yapld dkkan. bere (a.) 1. Vurma, arpma sonucu vcutta oluan rk. 2. Balk. bereket (a.) Bolluk, verimlilik.

25

bereketli ( a.) ok verimli. berelemek (e.) Bereli duruma getirmek, bir yerini hafife rtmek ya da yaralamak. beri (a.) Bir yere gre daha yakn olan. beriki (.a.) Beride olan. berk, -ki (.a.)1. Sert, kat. 2. Salam. berkitmek (e.) Glendirmek, salam duruma getirmek. berrak ( a.) Duru, temiz. bertilmek (e.) 1. ncinmek, burkulmak. 2. Berelenmek, yaralanmak. besbelli ( a.) yice belirgin, ak, apak, besbelli. besili ( a.) yi beslenmi, semiz. besin (a.) Yenilebilen besleyici yiyecek, azk. besisuyu (a.) Bitkilerin damarlarnda dolaan besleyici su. besleme (a.) 1. Beslemek eylemi 2. Kk yata alnp boaz tokluuna altrlan kz ocuu. beslemek (e.) Yiyeceini ve ieceini vermek. besmele (a.) e balarken sylenen "balayan ve esirgeyen Allah'n adyla" anlamnda sz. Bismillahirrahmanirrhimin ksa sylenii. beste (a.) Bir mzik yaptn oluturan ezgilerin tm. bestekr (a.) Beste yapan mzisyen, besteci. bestelemek (e.) Szlerin ezgili sylenmesi, alnmas iin notalardan yararlanarak beste yapmak. besteli ( a.) Bestesi olan, bestelenmi. be ( a.) Drtten sonra gelen saynn ad ve bu sayy gsteren rakam. bebyk (a.) Mumula. beer ( a.) 1. Her biri beer adet olan. 2. nsanolu, insan. begen (a.) Be kenarl okgen. beik (a.) Bebekleri sallayarak uyutmaya allan bir eit kk karyola. beinci (o a.) Drdnc sradan sonra gelen. beinci kol (a.) Bir lkede gizli olarak, dman iin alan rgt. beiz ( a.) Bei bir arada doan kardeler. bet, -ti (a.) 1. Beti benzi atmak, beti benzi sararmak, gibi deyimlerde beniz szc ile birlikte "ehre" anlamnda ikileme oluturur. 2. Bet bereket kalmamak, beti bereketi gelmek, beti bereketi kamak gibi deyimlerde bereket szc ile birlikte "bolluk" anlamnda ikileme oluturur. beter ( a.) Daha kt. betimlemek (e.) Bir eyi, bir kimseyi, gz nnde canlanacak biimde, kendine zg ynlerini belirterek sz ya da yazyla anlatmak. beton (a.) imento, kum ve akl karmndan hazrlanan yap malzemesi. bey (. a.) Erkek adlarndan sonra kullanlan sayg sz. 2. Bir topluluun ba. beyanat, -ti (a.) Bir konu zerinde aklama yapma, deme, bildin. beyaz ( a.) 1. St rengi, ak. 2. Beyaz rktan olan. beyefendi ( a.) Eskiden erkekler iin kullanlan bir sayg sz. beygir (a.) Yk tayan, arabaya koulan at. beyhude ( a.) Bouna, yararsz, anlamsz. beyin (a.) Kafatasnda bir zar iinde bulunan, dncenin, duyularn merkezi olan organ. beyincik (a.) Kafatasnda beynin altnda bulunan sinir organ. beyinsiz ( a.) Aklsz, dncesi kt. beylik (a.) Tarihte bir bey tarafndan ynetilen blge. beyzade ( a.) 1. Bey olu. 2. Soylu kimse. beyzi ( a.) Yumurta biiminde.

26

bez (a.) Pamuk ipliinden dokunan kuma. bezdirmek (e.) Yaama veya i yapma hevesini yok etmek. bezemek (e.) lgi ekecek biimde sslemek. bezgin ( a.) Yaama veya i yapma isteini yitirmi. bezmek (e.) Bezgin duruma gelmek, bezginlik getirmek, bkp usanmak. bak (a.) eitli biimlerde olan kesme arac. bk (a.) Tahta ya da aa bimekte kullanlan karlkl iki sap olan testere. bkn (. a.) apkn, kabadaybkkn (. a.) ok bkm, usanm, bezmi. bkmak (e.) Srekli yinelenmesi sonucu bir eyi artk istememek. bldr (b.) Geen yl. brakmak (e.) 1. Tutulan bir eyi tutmaz olmak. 2. Bir alkanlktan vazgemek. byk (a.) Erkeklerde st dudak stnde kan kllar. biber (a.) ou ac olan bir eit sebze. biberon (a.) Genellikle st ocuklarna, kimi zaman da hayvan yavrularna st ve sulu yiyecekleri iirmekte kullanlan emzikli ie. biblo (a.) Ss iin kullanlan vazo, heykel gibi eyalar. bare (. a.) Zavall, aresi olmayan, umarsz. biim (a.) Bir eyin grn zellii. biimli (. a.) Biimi gzel olan. biimsiz (. a.) Biimi gzel olmayan. biki (a.) Dikilecek kuma bir modele gre bime ii. bimek (e.) 1. Dikilecek kuma modeline gre kesmek. 2. Ekini, otu aletle kesmek. bidon (a.) ine sv maddeler konulan eitli maddelerden yaplm silindir biimindeki kap. biftek (a.) Tavada veya zgarada piirilen danann srt eti. bigudi (a.) Salar kvrmak iin kullanlan gere. bilano (a.) 1. Bir i yerinin, kurumun yl sonunda hazrlanan, mali durumunu gsterir bilgiler. 2. mec. Bir iin, bir durumun sonucunun deerlendirilmesi. bilardo fa.; uha ile kapl bir masada top ile isteka denilen sopalarla oynanan bir masa oyunu. bildik ( a.) Bilinen, yabanc olmayan, tandk. bildiri (a.) Bir konuda geni bir kesimi bilgilendirmek iin hazrlanan yaz. bildirmek (e.) Haber verme, duyurma eylemi. bile (b.) 1. Birlikte. 2. Ayn zamanda, -de, -da. 3. stelik. bilei (a.) Bilemek iin kullanlan alet. bilek (a.) El ile kolun, ayak ile bacan birletii blm. bilemek (e.) Krelmi kesici aletleri kesici duruma getirmek. bileik ( a.) Birka eyin birlemesinden olumu. bileik kelime (a.) ki veya daha ok szcn yan yana gelmesiyle olumu farkl bir anlam bildiren szck. bileim (a.) iki ya da daha ok ge, bir araya gelerek yeni bir ge oluturma. bilet, -ti (a.) Tiyatro, sinema gibi elence yerlerinde, eitli aralarla yolculuk etmede, piyango ekililerinde yararlanmak iin parayla alnan belge. bilezik (a.) Ss iin bilee taklan halka. bilge (a.) ok bilgili, bilgisini kendisi iin ve bakalar iin olumlu ynde kullanan. 2. Bilgili kimse. bilgi (a.) nsan aklnn kapsayabilecei olgu, gerek ve ilkelerin tmne verilen ad. 2. renme, aratrma ya da gzlem yoluyla elde edilen gerek. 3. nsan belleinin almas sonucu ortaya kan dnsel rn. bilgi (a.) Bilmedii hlde bilir grnts veren kii.

27

bilgin (a.) Bilimsel bir konuda ok geni bilgisi olan. bilgisayar (a.) Kendisine verilen bilgileri doru biimde deerlendiren, her trl ilemi yapan elektronik makine. bilhassa (b.) Hele, her eyden nce, bata, zellikle, en ok. bilim (a.) Evreni ya da herhangi bir blmn konu alan, deneylerle kantlanm geree dayal bilgilerin tm. bilimd (a.) Birime aykr, bilime uymaz. bilimkurgu (a.) ada bilim verileriyle d gcnden oluan film, roman vb. bilimsel ( a.) Bilime dayanan, bilimle ilgili. bilin (a.) nsann kendisini ve evresini tanma yetenei, uur. bilinmez ( a.) i. Anlam gizli ve anlalmas g olan. 2. Belli olmaz, kukulu. billur (a.) ok parlak ve cam gibi. bilme (e.) 1. Bilmek eylemi. 2. Bir eyin ne olduunun bilincine varma. bilmece (a.) Bir eyin adn anmadan, zellikleri saylarak dinleyenlerin bilmesi istenen bir tr sz oyunu. bilmek (e.) 1. Bir eyi anlamak, renmek. 2. Tanmak. bin ( a.) On tane yz. bina (a.) Yap. binba (a.) Orduda yzba ile yarbay arasndaki rtbe. bindebir ( a.) ok az olarak (karlalan). binek ( a.) Binmek iin kullanlan hayvan. binici ( a.) Ata binen. binit (a.) Binilecek tat. binlik (a.) Bin liralk kat para. binmek (e.) 1. Yksek bir eyin, bir hayvann srtna kp oturmak. 2. Bir yere gitmek iin tama arac ile yolculuk etmek. bira (a.) Arpadan yaplan alkol derecesi dk bir iki. birader (a.) Erkek karde. biraz (a.) Azck. 2. Ksa bir sre iin. birok ( a.) Birden fazla, oka. birdenbire (b.) Anszn, beklenmedik biimde. birebir ( a.) Etkisi kesin olan. birer ( a.) Bir sfatnn letirme biimi, tek tek. birey (a.) Kendine zg nitelikleri yitirmeden blneme-yen tek varlk, fert. biricik ( a.) Ei olmayan, tek. birikim (a.) 1. Birikme, bir yerde toplanp ylma. 2. Gzlemler, deneyimler sonucu elde edilmi eylerin tm. birikinti (a.) Bir yere kendi kendine biriken. birikmek (e.) Toplanp ylmak. birim (a.) Bir nicelii lmek iin seilen deimez kalp, l. birinci ( a.) 1. En nde, en iyisi. 2. "Bir" saysnn sra n ad. birleik (a.) Bir araya gelmi, birlemi olan. birlemek (e.) Ayr durumdayken bir btn durumuna gelmek. birlik (a.) 1. Tek olma durumu. 2. Ayn gr ve dncede olma. 3. Belli bir topluluun karlarn savunmak iin kurulan dernek. birlikte (b.) Bir arada. birtakm ( a.) Belirsiz olarak okluu anlatr, kimi, baz. bisiklet, -ti (a.) Tekerlekleri pedal araclyla ayakla dndrlen iki tekerlekli bir binek arac. biskvi (a.) Un, st, eker ya da tuzla yaplan bir eit gevrek yiyecek. bit (a.) nsan ya da hayvanlarn srtnda yaayan bir asalak bcek.

28

bitap ( a.) Bitkin, yorgun. biteviye (b.) Ayn biimde srekli olarak. bitik ( a.) 1. Hastalktan veya yorgunluktan gc tkenmi. 2. Durumu kt. bitirmek (e.) Sona erdirmek, tketmek, tamamlamak. bitiik ( a.) Birbirine dokunacak kadar yaknlam ya da yan yana olan. bitki (a.) Bulunduu yerde kkleri ile tutunup gelien, rn veren, yaamn tamamlayp kuruyan yosun, ot, aa gibi canllarn genel ad. bitmek (e.) 1. Tkenmek. 2. Sona ermek. 3. ok yorulmak. bitpazar (a.) Eski eyalarn alnp satld yer. bityenii (a.) Bir iin gizli kalm olumsuz ve kukulu noktas. biz (b.) oul birinci kii. bizon (a.) Amerika'da yaayan hrgl bir cins yaban kz. blf (a.) Karsndakini yanltmak iin asl olmayan sz syleme. bluz (a.) nce kumatan yaplm, astarsz kadn gmlei. boa (a.) Scak blgelerde yaayan zehirsiz iri bir ylan. bobin (a.) inden elektrik akm geen tel, bu telin sarl olduu makara. boca (is.) Geminin rzgr almayan yan. boca etmek (e.) Geminin ban rzgr almayan tarafa evirmek. bodrum (a.) Bir yapnn yer yzeyinden aada kalan blm. bodur ( a.) ok ksa boylu ve tknaz. boa (a.) Damzlk erkek sr. boaz (a.) 1. Boynun n taraf. 2. ki kara arasndaki deniz. 3.Yeme ime. boazlamak (a.) Hayvan veya insan boazndan kesip ldrmek. boazl ( a.) ok yemek yiyen, obur. bomaca (a.) Genellikle ocuklarda grlen ksrk nbetleri olan salgn, bulac hastalk. bomak (a.) Bir canly nefes almasn engelleyerek ldrmek. bouk (.a.) Ksk, kslm. boulmak (a.) 1. Bomak eylemine konu olmak. 2. Havaszlktan lmek. 3. mec. Bunalmak. boumak (e.) 1. Birbirinin boazna sarlmak, dvmek. 2. tiip kakmak. boha (a.) ine amar gibi eyler konulup sarlan kuma. bohac (a.) Boha iinde eitli giyim ve ss eyas satan kimse. Bohalamak (a.) Bir eyi boha iine koymak. bohem (a.) Yarnn, dnmeden yaayan, gn gnne tasasz, derbeder bir yaay olan edebiyat ve sanat evresinden (kimse ya da topluluk). boks (a.) Rakibine yumruk atmaya dayanan bir tr spor. boksr (a.) Boks yapan sporcu. Yumruk oyuncusu. bol (a.) 1. Gereinden geni olan. 2. Allandan daha ok. bolluk ( a.) Parasal rahatlk, varlk. bomba (a.) i eitli ldrc ve yakc maddelerle dolu olan patlayc ateli silh. bombac ( a.) Bomba yapan, tayan veya kullanan, kimse. bonbon (a.) ekerleme. borazan (a.) flemeli bir mzik aleti. bor (a.) denmesi gereken para ya da baka bir ey. borlu ( a.) Borcu olan. bordro (a.) Bir hesabn ayrntlarn gsteren izelge. bornoz (a.) n ak, kurulanmaya yarayan giysi biiminde havlu. boru (a.) i bo, bir yerden baka yere svlar aktarmaya yarayan uzun, yuvarlak ara. bostan (a.) Sebze bahesi, kavun karpuz ekili yer. bostanc ( a.) Bostanla ilgilenen. bo ( a.) 1. inde kimse ya da bir ey bulunmayan. 2. siz.

29

boalmak (e.) Bo duruma gelmek. indekini dar aktmak. boanmak (e.) 1. Kar kocann mahkeme karar ile evliliklerini sona erdirmesi. 2. Birdenbire akmaya balamak. boboaz ( a.) 1. Sr saklamay beceremeyen. 2. Olur olmaz konuan. bolamak (e.) 1. Bir eyi brakmak. 2. lgi gstermemek, ihmal etmek. bou bouna (b.) Hibir ie yaramayan. boy (a.) Birok aileyi iine alan topluluk. boy (a.) Bir eyin taban ile doruu arasndaki uzaklk. boya (a.) Renk vermek, d etkilerden korumak iin eyann stne srlen ya da iine katlan renkli madde, boyamak (a.) 1. Boya srerek ya da boyaya batrarak renk vermek. 2. Makyaj yapmak. boyda (a.) 1. Ayn boyda olan. 2. Akran. boykot, -tu (a.) 1. Birisi, bir davran yapmama karar alma. 2. Bir rn, bir hizmet, bir kimse, bir topluluk ya da bir lkeyle amaca ulamak iin her trl ilikiyi kesmek, boylam (a.) Yeryzndeki herhangi bir noktann meridyen dairesiyle, balang olarak alnan Greenvvich (Grinvi) Gzlemevi'nin meridyen dairesi arasndaki a deeri. boylu ( a.) Boyu normalden uzun olan. boynuz (a.) Kimi hayvanlarn banda bulunan kvrk ya da atall korunma organ, boyun, -ynu (a.) Bedenin bala omuz arasndaki blm. boyunba (a.) Ss olarak gmlein yakasnn altndan geirilerek balanan ince uzun kuma paras, kravat. boyunduruk (a.) kzleri arabaya koarken boyunlarna geirilen aa, ember. boyut (a.) Uzunluk, genilik ve derinlikten her biri. boyutlu ( a.) Boyutu olan. boz ( a.) 1. Ak toprak rengi. 2. Bu renkte olan. boza (a.) eitli tahllarn sulandrlp ekitilmesiyle yaplan koyu, tatl bir iecek. bozarmak (e.) Rengi boz olmak. bozgun (a.) Yenilmi durumda olan bir ordunun dalp savaamaz duruma gelmesi. bozkr (a.) Aasz, susuz bo topraklar, step. bozlak (a.) Orta ve Gney Anadolu'nun kimi blgelerinde bir trk ezgisi. bozmak (a.) alamaz, i gremez duruma getirmek. bozuk ( a.) gremez durumda olan. bozulmak (e.) lemez, ie yaramaz durumda olmak. bozumak (e.) Dostlarn dargn olma durumu. bbrek (a.) Kandaki zararl maddeleri szen, vcutta iki tane bulunan organ. bbrlenmek (e.) vnerek kabarmak, kurulmak. bcek (a.) ou kanatl, ba, gs ve karn olmak zere paradan oluan eklem bacakl hayvanlarn genel ad. Haarat. brmek (e.) Anlalmaz bir biimde yksek sesle barmak. blge (a.) eitli zellikleri ile evresinden ayrlan lke ya da toprak paras. blmek (e.) 1. Bir btn iki ya da daha ok paraya ayrmak. 2. (mec.) Birliin bozulmasna yol amak. bol (a.) 1. Blme ilemini gsteren : iminin okunuu. 2. Bir kesrin gsteriliinde pay ile paydann arasna konan yatay izginin okunuu. blk (a.) 1. Bir btnden ayr tutulan ksm. 2. Askerlikte taburlar oluturan birlik. blm Bir btn oluturan paralardan her biri. blnme (a.) Blnme ii, blnmek eylemi. blnmez ( a.) Paralara ayrlamaz. blmek (e.) Bir eyi iki ya da daha ok kii arasnda datmak. bn ( a.) Budala, saf.

30

brek (a.) Yufkalarn arasna kyma, peynir gibi eyler konularak piirilen hamur ii. brk (a.) Genellikle hayvan postundan yaplan balk. brkenek (a.) Gevi getiren hayvanlarn midelerinin ikinci blm. brtmek (e.) Az piirmek, halamak. brlce (a.) Fasulyenin ufak taneli bir eidi. byle ( a.) Bunun gibi, buna benzer. bronit (a.) eitli nedenlerle bronlarn iltihaplanmasyla oluan hastalk. bronz (a.) Bakrla kalay karm, tun. bro (a.) Kadnlarn takndklar ss inesi. brt ( a.) Daras, kesintisi karlmam. bu ( a. b.) Yerde, zamanda en yakn olan gsterir. bucak (a.) 1. Gizli, uzak ke. 2. Ky ile ile arasnda yerleim birimi. buuk ( a.) Btnn yars, yarm. buuktu ( a.) Kesirli. budak (a.) 1. Aacn dal olacak srgn. 2. Dal. 3. Daln gvde iindeki balang yeri olan ve tahtalarda grlen yuvarlak, koyuca renkte sert blm. budala ( a.) Aptalca davranan, zekas, kvrak olmayan, bn. budamak (e.) Aacn gelimesi iin her yl baz dallarn kesip ksaltmak. budanmak (e.) Budamak eylemine konu olmak. budun (a.) Tre, dil, kltr ve soy bakmndan birbirine bal insan topluluu, kavim. bugn (a.) inde bulunulan gn. buday (a.) Tanelerinin tlmesiyle, ekmek yapmnda kullanlan, un elde edilen bitki. buu (a.) Is etkisiyle gaz durumuna gelmi su, buhar. buulamak (e.) Buuya tutmak, buudan geirmek. buhar (a.) Is etkisiyle, svlarn ve baz katlarn dntkleri gaz durumu. Buu. buhran (a.) Skntl ve zor dnem, bunalm. buka (a.) 1. Ar cezalklarn ayaklarna taklp ucuna pranga balanan demir halka. 2. Kamamas iin hayvanlarn ayana taklan zincir, demir kstek. bukalemun (a.) Scak blgelerde yaayan, renk deitirmesiyle nl hayvan. buket, -ti (a.) iek demeti. bukle (a.) Sa llesi. bulama (a.) Sulu hamur kvamnda yemek ya da nesne. bulandrmak (e.) Bulank duruma getirmek, berrakln gidermek. bulank ( a.) 1. Berrakln ve duruluunu kaybetmi. 2. Iksz, donuk. 3. Flu. Net olmayan. bulanmak (e.) Bulanma iine konu olma. bulant (a.) Kusacakm duygusu veren durum. bulac ( a.) Birinden bir bakasna geebilen. bulak (a.) Kirli yemek kab. bulakan ( a.) Bulat yerden kolay temizlenemeyen. bulamak (a.) Kirli saylan bir maddeye srnmek. buldozer (a.) nndeki geni bakla topra syrp engebeler kaldran, tekerlekli ya da trtll bir yol makinesi. bulgur (a.) Kaynatlp kurutulan budayn kabuu soyulduktan sonra krlmas ile elde edilen pilavlk yiyecek. bulmaca (a.) Trl biimlerde dzenlenen, dndrerek buldurmay ama edinen oyun. bulmak (e.) 1. Ararken ya da aramadan bir eyle karlamak. 2. Kaybedilen bir eye yeniden kavumak bulunmak (e.) Bulmak iine konu olmak. bulu (a.) Yeni bir ey ortaya koyma, icat.

31

bulumak (e.) nceden kararlatrlan bir zamanda ve yerde bir araya gelmek. 2. Karlamak. bulut (a.) Gkyznde eitli biimlerde grnen su buhar ktlesi. bulutlanmak (a.) Bulutla kaplanmak. bulvar (a.) Aal geni cadde. bumbuz ( a.) ok souk. bunalmak (a.) ok sklmak. bunalt (a.) Sknt, i sknts. bunamak (a.) Beyin damarlarnn sertlemesi yznden bellek zayfl, ne sylediini bilememek. bunca ( a.) Epey, pek ok. 2. Bu kadar, bu denli. bura (a.) 1. Bu yer. 2. Kalma ve kma durumlarnda orta hecenin dt ve burda, burdan biimlerinin kullanld da grlr. burcu (a.) Gzel koku, tr. bur (a.) Kalelerin kelerinde bulunan yksek kulelere verilen ad. burak (a.) Mercimee benzeyen, hayvan yemi olarak kullanlan bir bitki. burgu (a.) Duvara veya tahtaya delik amaya yarayan ucu yivli ivi. burjuva (a.) Kapitalist dzende retim aralarn ellerinde bulunduranlarla, karlar bunlara zde olanlarn oluturduu toplumsal snf ve bu snftan olan kimse, kent soylu. burkulmak (e.) 1. Bir organn ters bir etki sonucu incinmesi. 2. Ani ve iddetli zlme. burmak (e.) Bir eyin iki ucunu ters ynlere evirerek dndrmek. burs (a.) Kimi kurum veya dernekler tarafndan renciye renim sresince yaplan para yardm. buruk ( a.) 1. Burulmu olan. 2. mec. Alnarak ksknlk gsteren, gcenik, gcenmi (kimse). 3. Tad eki olan. burun, -rnu (a.) 1. Solunum yolunun ilk blm olan, st dudak ile alnn arasnda bulunan organ. 2. Kimi eylerin n ve sivri blm. 3. Karalarn zellikle yksek ve dalk kylarda, trl biimlerde denize uzanm blm. buru buru (a.) ok burumu. burumak (e.) 1. Dzgnl bozulmak, zerinde krk ve katlamalar olmak. 2. Ksklk olumak. buruuk ( a.) Burumu olan. buse (a.) pck, pme, p. but (a.) Vcudun kala ile diz arasndaki blm. buyruk (a.) Bir istein gereklemesi, yaplmas isteini belirten kesin sz, emir. buyurmak (e.) Bir eyin yaplmasn ya da yaplmamasn kesin olarak sylemek, emretmek. buz (a.) Souun etkisiyle suyun kat duruma gelmesi. buza (a.) Stten kesilmemi sr yavrusu. buzkran (a.) Donmu deniz, gl ve nehirlerde buzlar krarak yol aan gemi. buzlu ( a.) Buz tutmu olan. buzluk (a.) Buzdolabnn su ve yiyecek dondurulan ksm. buzul (a.) Kutup blgelerinde ya da da balarnda aaya doru ar ar yer deitiren byk kar ve buz ktlesi. bcr ( a.) Ufak tefek ve ksa boylu. bfe (a.) 1. Evde yemek takmlar saklanan dolap. 2. stasyonlarda bulunan lokanta. 3. Ufak tefek eyler satlan kk dkkan. bklm (a.) 1. Bklm, kvrlm eylerin oluturduu kat. 2. Dneme. bkmek (e.) Serte kvrmak, emek. blbl (a.) t gzel kk bir ku. bnye (a.) Yap, kurulu.

32

bro (a.) Yaz ilerinin yapld i yeri. brokrasi (a.) Devlet ilerinin yrtlmesi iin yaplan ilemlerin tm. brl ( a.) Brlm olan brmek (e.) Sarmak, kaplamak, rtmek. bsbtn (b.) yiden iyiye, iyice, tmden. bst, -t (a.) Omuzlarla birlikte gsten yukarsn gsteren heykel. bte (a.) Belirli bir sre iinde gelir ve giderin ayrntlarn gsteren tasar. btn ( a.) Eksiksiz, tam. btnleme (a.) lk snavda geemeyenlere alan ikinci snav. btnlemek (e.) Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak. by (a.) Szde doast glerin yardm ile istenilenleri elde etmek iin bavurulan anlamsz, bo ilemler. bycek (b.) Olduka byk. byk ( a.) 1. Boyutlar benzerlerinden daha hacimli olan. 2. Geni. bykanne (a.) Annenin ya da babann annesi, nine. bykay (a.) Yedi yldzdan oluan kuzey kutbu blgesinde grnen bir takm yldz. bykbaba (a.) Annenin ya da babann babas, dede. byklk Byk olma durumu, ululuk. bylemek (e.) Birisini by ile etkilemek. byltmek (e.) Baka eyler ekleyerek byk duruma getirmek. bymek (e.) Byk duruma gelmek, yetimek. byte (a.) Cisimleri byterek gsteren bir alet. bytmek (e.) Byk duruma getirmek, yetitirmek. bz (a.) Knk. bzg (a.) Dikite kuman bir ucundan istenilen yere kadar geirilen bir ipliin ekilmesiyle oluan, kuman bolluunu azaltan sk, kk kvrm. bzmek (e.) Bir eyi buruturarak, bir araya toplayarak biimini kltmek. bzlmek (e.) Korku ve aknlk gibi durumlarda bir keye saklanmak. bzl (a.) Bzlmek eylemi ya da biimi. bzk ( a.) Bzlerek yzey ya da oylumu klm olan, bzm, krk.

CC
c, C Trk alfabesinin nc harfi, damak nszlerindendir. caba (b.) 1. Bir ey demeden, para vermeden alnan ey, bedava. 2. stelik, fazla olarak. cabadan (b.) Fazladan, bedava olarak. cack (a.) Yourt, ayran iine hyar ya da marul doranarak yaplan ou kez sarmsakl, suluca yiyecek. cadaloz ( a.) Az kalabalyla herkesi susturup kendini hakl karan huysuz kadn. cadde (a.) Kentlerde geni anayol. cad (a.) Geceleri dolaarak ktlk yapt sanlan kadn hortlak. cafcafl ( a.) Gsterili, fazla k, atafatl. ca (a.) 1. Parmaklk, korkuluk. 2. Byk bez ya da deri torba, byk uval. 3. Lavabo, banyo. cahil ( a.) Bilgisiz, okula gitmemi, eitim grmemi. cahiliye (a.) Araplarda Mslmanlktan nceki dnem. caiz ( a.) Din, yasa, tre ya da baka bakmdan ilenmesinde, yaplmasnda saknca olmayan. caka (a.) Gsteri, alm, fiyaka.
33

cakac ( a.) Caka yapmay seven. cakalarma (a.) Caka satma. cam (a.) 1. Saydam, sert, abuk krlan bir madde. 2. Bu maddeden yaplan. cambaz (a.) p ve at zerinde eitli gsteriler yapan sanat. cambazhane (a.) Cambazlarn oyunlarn gsterdikleri yer. camekn (a.) Camdan yaplm blm, vitrin. camgz (a.) 1. Yrtc byk bir balk. 2. Agzl. cam (a.) Manda, sr. cami (a.) Mslmanlarn topluca namaz kldklar yap. can (a.) nsanlarda ve hayvanlarda yaam saladna inanlan grnmeyen g. canan (a.) Gnlden sevilen, sevgili. canavar (a.) 1- Cana kyan yaban hayvan 2. Vah, acmasz davranlarda bulunan. can cier (a.) ok yakn, sk fk; pek iten. can damar (a.) En nemli veya hassas nokta, bir eyin yaamas iin en nemli ara. candan ( a.) ok yakn, iten davranan, samimi. cani (a.) Bakalarn ldren kimse. cankurtaran (a.) Hasta tama arac. can kuu (a.) mec. Ruh. canlandrmak (a.) Canlanmasn salamak. canlanmak (e.) G bulmak, hareketlenmek. canl ( a.) Can olan, yaayan. cansz ( a.) Yaamayan, yaam bitmi. cansiparne ( a.) Cann verircesine, zveriyle. can tahtas (a.) hlk. Gs kemii. car (a.) 1- Akan. 2. Olagelen, geen, yrrlkte olan. cariye (a.) Eskiden saray hizmetlerinde kullanlan kz kle, carlamak (a.) Bararak konumak, ok sylemek. cartadak (b.) Birdenbire ve grlt ile. cascavlak ( a.) Btn tyleri dklm, plak. casus (a.) Bir devletin, kurumun, kiinin srlarn bakas yararna renen gizli grevli. caydrmak (e.) Kararndan vazgeirmek. caymak (a.) Verilen bir karardan dnmek. caz (a.) Kuzey Amerika'dan dnyaya yaylan zencilerin geleneksel mzii. cazibe ( a.) Alm, almllk, ekicilik, albeni. cazip ( a.) lgi uyandran, ekici. cebbar (is.) 1. Zorlayc, zorba. 2. Kuvvet sahibi, Allah. cebel (is.) Da. cebellemek (e.) Uramak, ekimek, tartmak. cebir, -bri (a.) Zor, zorlay. cebren (a.) Zorla, zoraki. cefa (a.) Eziyet, sknt. cefakr ( a.) ok sknt ekmi, cefal. cehalet, (a.) Bilgisizlik, bilmezlik. cehennem (a.) Din inanlara gre kt kiilerin ldkten sonra ceza ektikleri yer. cehre (a.) Pamuk, yn, ipek gibi eyleri eirip iplik durumuna getirmeye yarar ara, i ceket, -ti (a-) Erkeklerin ve kadnlarn giydii, genellikle nden dmeli, kalay rten, kollu giysi. celdet (a.) Yiitlik, kahramanlk. cell (is.) 1. Byklk, ululuk. 2. fke, kzgnlk.

34

Celli (a.) lk olarak Yavuz Sultan Selim zamannda ortaya kan Bozoklu Dervi Cell'in adamlarna ve ondan yana olanlara, sonra da merkezi ynetime bakaldran tm ekyaya verilen ad. celep (a.) Koyun, kei, sr gibi kesilecek hayvanlarn ticaretini yapan kimse. celi ( a.) 1. Ak, aikr. 2. Parlak, cilal. cellt (a.) dama mahkm edilenleri ldren kimse. celp (a.) Mahkeme tarafndan gnderilen ar kd. celse (a.) 1. Oturum. 2. Yarglamann her bir evresi. cemaat, -ti (a.) 1. Namaz klmak, mevlit dinlemek iin bir araya gelmi topluluk. 2. Din topluluk. 3. nsan topluluu. cemal (is.) Yz gzellii. cemiyet,-ti (a.) Kurum, topluluk. cemre (a.) lkbaharda havada, suda ve toprakta olutuu sanlan scaklk ykselii. cenah (is.) 1 Ku kanad. 2. Kol, paz. 3. Yan, taraf. cenaze (a.) Gmlmemi insan ls. cendere (a.) Basn makinesi. cennet (a.) Din inanlara gre insanlarn dnyada yaptklar iyiliklerin karl olarak br dnyada gidecekleri sonsuz mutluluk yeri. centilmen (a.) Kibar, saygl erkek. cep,-bi (a.) Giyeceklerde iine bir ey koymaya yarayan blm. cephane (a.) Ateli silhlarda kullanlan her trl madde. cephe (a.) 1. n taraf. 2. Savan srd alan. cepken (a.) Uzun kollar olan yrtmal, yakasz, dmesiz ceket gibi kullanlan giyecek. cerahat, -ti (a.) Ak yaralardan akan sarmtrak, koyu sv, irin, yara. cereme (a.) Bakas tarafndan yaplan ya da kaza sonucu ortaya kan zarar deme. cereyan (a.) Elektrik, hava gibi akc eylerin bir yne doru yer deitirmesi. cerrah (a.) Hastalar ameliyat ederek iyiletiren doktor, operatr. cesamet ( a.) Byklk, irilik. cesaret, -ti (a.) G ya da tehlikeli bir ie giriirken kiinin kendinde bulduu gven, yreklilik, yiitlik, yrek ve gz peklii. cesaretli ( a.) Hibir eyden korkmayan, yiit. cesaretsiz ( a.) Yreksiz, ekingen. ceset (a.) l vcut. cesim ( a.) Byk, iri. cesur ( a.) Korkusu olmayan, yrekli, cesaretli. cetvel (a.) i. Dzgn izgi izmeye yarayan alet. 2. izelge, liste. cevap (a.) Bir sze, yazya, istee, ihtiyaca karlk verme. cevaz (aJ zin, msaade, ho grmek, uygun bulmak. ceveln (a.) Dolama, dolanma, gezinme, gezinti. cevher (a.) 1. Bir eyin z, maya. 2. Deerli ss ta. 3. mec. Byk yetenek. ceviz (a.) 1. Kerestesi deerli, ya oran yksek, kabuklu yemii olan aa. 2. Bu aacn yemii. ceyln (a.) Hzl koabilen, ince bacakl gzel gzl bir hayvan. ceza (a.) Olumsuz davranlar ya da sular nlemek, kt yolda olanlar dzeltmek iin yaplan uygulama. cezaevi (a.) Sulularn cezalandrlmak iin konulduklar yap. cezerye (a.) Ezilmi havu, fndk, eker vb. eklenerek yaplan tatl tr. cezir, -zri (a.) 1. Kk. 2. Alalma. cezire (a.) Ada. cezve (a.) Kahve piirilen kap.

35

clz ( a.) ok zayf, iyi gelimemi. clk ( a.) Bozularak, kokmu. crcr ( a.) Geveze. crcrbcei fa) Krlarda yaayan, geceleri ten bir bcek tr. crlak ( a.) Hoa gitmeyen ses. crmk (s.) Trnak izi. cvata (a.) Ucuna somun taklarak sktrlan, iri ba bulunan vida. cvk (a.) Sulanm, sulu. cvlt (a.) Kularn kard ses, kularn t. czbz (a.) Izgarada piirilmi kfte. czrdamak (a.) Czr diye sesler karmak. cibiliyet,-ti (a.) Yaradl, soy. cibinlik (a) Scak blgelerde sivrisinekten korunmak iin yatan zerine gerilen adr biiminde tl. cici ( a.) Sevimli, cana yakn. cicim (a.) Kk kilim. cidd ( a.) 1- Arbal. 2. aka olmayan, gerek. ciddiyet, -ti (a.) Arballk. cier (a) Akcier ve karacierin ortak ad. cieri! ( a) Atlgan, yiit. cihan (a.) Dnya. cihangir ( a.) Dnyann byk blmn ele geiren. cihat (a) Din uruna yaplan sava. cihaz (a) Bir ie yarayan alet. cihet, -ti (a.) Yn. cila (a.) Eyay parlatmak ve d etkilerden korumak iin srlen madde. cill ( a.) Cila yaplm, cilalanm. cilt (a.) 1. Ten. 2. Bir yaptn ayr ayr kitap olarak baslan blmlerinin her biri. cilve (a.) Hoa gitmek iin yaplan davran. cilvelemek (e.) Karlkl cilve yapmak. cimri ( a.) Parasn harcamaktan ok korkan. cin (a.) 1. Gzle grnmeyen, insanst glere sahip olduu sanlan yaratk. 2. mec. Zeki ve kurnaz kimse. cinas (a.) 1. ok anlaml bir szc her seferinde bir anlamn ngrerek birbirine yakn birka yerde kullanma. 2. ok anlaml bir szcn iyi anlamn kullanr grlerek ktsn ngrme. cinayet,-tl (a.) Adam ldrme. cingz ( a.) Akgz, aldatlmas g. cinlenmek (e.) fkelenmek, kzmak. cinnet, -ti (a.) Delilik. cins (a.) Genel nitelikleri ayn olan varlklarn tm, tr, eit. cirit (a.) At zerinde sopalarla oynanan bir spor. ciro (a.) Bir ticaret senedinin alacakl tarafndan bakasna evrilmesi ve senedin arkasna gereken yaznn yazlp imza edilmesi. cisim, (a.) Bolukta, uzayda yer dolduran, elle tutulan her ey. civan (a.) Yakkl gen. civar (a.) Yakn yer, etraf. civciv (a.) Yumurtadan km kmes hayvan yavrusu. civcivli ( a.) Bir olayn ya da durumun en hareketli zaman. civelek ( a.) Canl, sokulgan, hareketli olan.

36

corafya (a.) Yeryznn gnmzdeki durumunu eitli bakmdan inceleyen bilim dal. cokey (a.) Yar atlarna binip onlar koturan kimse. conta (a.) Geirmezlik salamak iin sktrlm iki yzey arasna yerletirilmi, genellikle kauuk ve kurundan yaplan ince para. cop (a.) Kaln, ksa denek. 2. Polislerin kulland ara. coku (a.) Genellikle byk bir istekle ortaya kan geici hayranlk ya da heyecan durumu. comak (e.) Duygularn artarak da vurulmas. cmert ( a.) Elindekini harcamaktan, vermekten ekinmeyen, eli ak. cnk, -g (is.) 1. Byk yelkenli gemi. 2. Saz airlerinin kendilerinin veya bakalarnn iirlerini derledikleri deri kapl defter. Cr (kim.) Krom'un ksaltlmas. Cs (kim.) Sezyum'un ksaltlmas. Cu (kim.) Bakr'n ksaltlmas. cuma (a.) Perembeden sonra gelen, haftann beinci gn. cumartesi (a.) Cumadan sonra gelen haftann altnc gn. cumba (a.) Yaplarn st katlarnda, ana duvarlarn dna sokaa doru kt yapm balkon. cumhur (a.) Halk, topluluk. cumhurbakan (a.) Cumhuriyetle ynetilen lkelerde devlet bakan. cumhuriyet (a.) Ulusun egemenliini kendi elinde tuttuu, bunu belirli srelerle setii milletvekilleri araclyla kulland ynetim biimi. curcuna (a.) Bir toplulukta her kafadan bir ses kmas ile oluan grlt, kark durum. cce (a.) Boyu ve bedeni normalden ok daha ksa olan (kimse). cda (a.) (sevilen eylerden) Ayrlm olan, uzak kalm olan. cmb (a.) 1. Elenti. 2. Gvdesi madenden yaplan bir alg aleti. cmle (a.) Bir dnceyi, yargy anlatan sz dizisi, tmce. cmlecik (a.) Bileik cmlelerde temel yargy btnle-yen yan cmle. cmleten (b.) Hep birden, hep birlikte. cppe (a.) Hukukularn, niversite hocalarnn, bilim adamlarnn, din adamlarnn grevlerinde veya trenlerde giydikleri uzun, dmesiz stlk. cret, -ti (a.) 1. Yreklilik, ataklk. 2. Dncesizce, saygy aan davran. cretkr ( a.) Atak, cretli. cruf (a.) Maden posas, art. crm (a.) 1. Su. 2. Yanllk, kusur ya da hatadan doan durum. csse (a.) nsan gvdesi. csseli ( a.) iri bedenli. cz, -z (a.) 1. Bir btn oluturan blmlerden her biri. 2. Kur'an- Kerimi oluturan otuz paradan her biri. czam (a.) Bir deri hastal. czdan (a.) 1. Cebe girebilecek byklkte, iine para ya da deerli kt konan anta. 2. Bir kimsenin kimliini bildirmek iin resm bir yerden kendisine verilen, cep defteri biimindeki belge. cz (a.) Az, azck.

, Trk alfabesinin drdnc harfi, damak nszlerindendir. aba (a.) Herhangi bir ii yapmak, baarmak iin harcanan g, zorlu, srekli alma.

37

abalamak (e.) 1. G bir durumdan kurtulmak, zor bir ii baarmak iin uramak. 2. Bir ii baarmak ya da yapmak iin almak, uramak. abasz ( a.) 1. Hi aba gstermeyen. 2. aba harcanmadan yaplan. abucak (b.) Zaman geirmeden, ksa srede, ok abuk. abuk (b.) Allandan daha ksa bir zamanda. abuklatrmak (e.) Bir ie abukluk vermek. abukluk (a.) abuk olma durumu. aaron ( a.) Karsndakini susturacak biimde ve ok konuan, enesi kuvvetli, geveze. adr (a.) Ak havada kl, deri, naylon gibi eylerden yaplan yamurdan, souktan, gneten altna snlan barnak. adrc (a.) adr yapan ya da satan kimse. adrclk (a.) adr yapma ya da satma ii. a (a.) 1. Zaman paras. 2. Yaamn ocukluk, genlik gibi trl dnemlerinden her biri. 3. Kendine zg bir zellik tayan zaman paras, devir. 4. Tarihin ayrld drt byk adan her biri. aanoz (a.) Kk deniz yengecine verilen ad. aatayca (is.) Adn Cengiz'in ikinci olu aatay'dan alan, Dou Trkesi'nin 15. yzylda oluan yaz dili. ada ( a.) 1. Ayn ada yaayanlar. 2. inde bulunulan an anlayna, Koullarna uygun olan. adalamak (e.) an ilerleyiine ayak uydurmak. a d ( a.) an gerisinde kalm. aldamak (e.) (akarsular iin) Bir yere arparak akmak. alt (a.) Suyun akarken talara, kayalara arparak kard ses. armak (e.) Birisinin gelmesini yksek sesle sylemek. ala (a.) Badem, kays gibi meyvelerin olgunlamadan yenilenine verilen ad. alamak (e.) Yksek bir yerden altlarla dklp kprmek. alayan (a.) Irmaklarn yksekten aaya dklp akan blm. ar (a.) Birinin bir yere gelmesini isteme, davet. arm (a.) Bir dncenin, davrann, olayn ya da grntnn, bir bakasn anmsatmas. armak (e.) Hep birden barp armak. akal (a.) Sr hlinde yaayan, et yiyen yaban bir hayvan. ak (a.) Alp kapanabilen kk cep ba. akl (a.) Irmak ve deniz kylarnda sularn andrp ufaltt talar. akm (is.)). imek. 2. Kvlcm. akr ( a.) Mavi hareli el gz. akmak (a.) 1. Taa vurup kvlcm karan elik paras. 2. eitli biimlerde olan yakma aygt. akmak (e.) 1. Vura vura bir yere sokup yerletirmek. 2. Parlayp snmek. alakalem (zf.) Geliigzel, durmadan yazarak. alap (is.) Allah. alene ( a.) Srekli konuan, konumaktan usanmayan, enesi dk. aldrmak (e.) 1. almak eylemini yaptrmak. 2. Hrsza kaptrmak. alg (a.) Mzik aleti. al (a.) Dallar ok atall kk bitkilere verilen ad. allk (a.) allarla kapl olan yer. alm (a.) Gsteri, karsndakini etkileme amacyla yaplan davran, caka. alml ( a.) Gsterili. alkan ( a.) ok alan, almay seven. alkalamak (e.) inde bir ey bulunan nesneyi sarsarak sallamak.

38

alkanmak (e.) alkalama iine konu olmak, dalgalanmak. alkant (a.) Dalgalanma. almak (e.) 1. Bakasnn maln gizlice almak, hrszlk etmek, armak 2. Mzik aracn seslendirmek. am (a.) Yaz k yeil kalabilen, ine yaprakl, bir ok tr bulunan aa tr. amar (a.) 1. i giysisi. 2. Ykanmas gerekli i ve d giysi. 3. Kirli eyalar ykama ii. amlk (a.) am ok olan yer amur (a.) Su ile kartrlarak cvk hale getirilmi toprak. amurlu a.) stnde amur bulunan, amur bulam. an (a.) inden sarkan metal parann kenarlara vurmasyla ses karan metal alet. anak (a.) Topraktan yaplan yayvan kase, kap. anak yaprak (a.) iekte ana oluturan yapraklarn her biri. anta (a.) Deri ve eitli kumalardan yaplan, byklne gre iine eya konulan tama arac. ap, -p (a.) 1. Cisimlerin geniliini bildiren terim. 2. Byklk, l. apa (a.) 1. Tarmda topra ilemeye yarayan alet. 2. Gemi demiri. apaul ( a.) Klna, dzenine dikkat etmeyen, pasakl. apak (a.) Gzden akan svnn kirpiklerde kurumasyla oluan birikinti. apalamak (e.) Topra apa ile alt st etmek. apl ( a.) ap geni olan. aprak ( a.) Anlalmas ve iinden klmas g olan durum. apraz ( a.) Birbirini yanlamasna kesen. apsz ( a.) Deersiz, nemsiz. apul (a.) Babo askerlerin yapt yamalama, talan. aput (a.) Eski bez paras, paavra. ar (is.) Rus imparatorlarna ve Bulgar krallarna verilen unvan. arabuk (b.) Hemencecik, ok abuk. arur etmek (e.) Gerei olmadan harcamak, boa vermek. ardak (a.) Tarla, bahe gibi yerlerde aa dallarndan yaplan barnak. are (a.) Bir sonuca varmak, engelleri yenmek, olumsuzluklar ortadan kaldrmak iin tutulacak yol. aresiz ( a.) aresi bulunmayan. ark (a.) Ham deriden el yapm kyl ayakkabs. ark, -ki (a.; Bir merkez etrafnda dnen dili tekerlek. ark ( a.) Gemilerde makine blmne bakan kimse. arkfelek (a.) 1. iekleri tekerlek biiminde olan bir ss bitkisi. 2. Talih, kader. armh, armk (a.) Sulunun ldrlmek amacyla ivilendii ha biimindeki daraac. arpan (a.) arpma ileminde arplann ka kez yineleneceini gsteren say. arp (a.) Birbiriyle arplan iki say arasna konulan (x) imi. arpk ( a.) Dzgn olmayan, allma aykr durum. arplan (a.) arpma ileminde yinelenen say. arpm (a.) arpma ileminin sonucu olan say. arpnt (a.) Kalbin duyulacak derecede sk ve gl atmas. arpmak (e.) Bir eyin baka bir eye hzla demesi. araf (a.) Yatan stne serilen ya da yorgana dikilen rt. aramba (a.) Saldan sonra gelen haftann nc gn. ar (a.) Dkknlarn oka bulunduu al veri yeri. at (a.) Sert bir eyin krlrken kard ses. atal (a.) 1. Yemek yemede kullanlan ya da drt dii bulunan alet. 2. ki ya da daha ok kola ayrlan denek.

39

atallanmak (e.) atal gibi ikiye ayrmak. at (a.) Yaplarn inko, tahta ve kiremitten oluan st blm. atk ( a.) atlm olan. atnmak (e.) Kalarn atp surat asmak. atrdamak (e.) atr atr sesler karmak. atrt (a.) atr diye kan ses. atmak (e.) 1. Birbirine atmak ya da atlmak. 2. Karlkl vurumak. 3. Kavga etmek. 4. Ayn zamana rastlamak. atk (a.) 1. U uca birbirine atlan eylerin tm. 2. Sehpa. 3. Alndan geerek ban evresine ember gibi balanan ba. atlak ( a.) 1. atlam olan. 2. atlam yer. atlamak (e.) atlak duruma gelmek. atlatmak (e.) Bir kimseyi kskandrmak. atmak (e.) 1. Bir yapda kereste gibi aralar birbirine ilitirmek. 2. Birine kt szler sylemek. avdar (a.) Budaygillerden, unlu tane veren bir bitki. cavlan (a.) alayann by. avu (a.) Orduda onbadan sonra gelen, manga komutanl yapan erba. ay (a.) Dereden byk, rmaktan kk akarsu. ay (a.) Yapraklar ilenerek kaynatlp iilen iecek. aydanlk (a.) ay piirme kab. ayevi (a.) ay iilen dkkn. ayr (a.) zerinde gr ot biten geni ve nemli yer. ayrlk (a.) ayr bol olan yer. aylak (a.) Uzun kanatl tavuk byklnde, evcil kmes hayvanlarn avlayan bir ku ehre (a.) Grn, yz. ekap (is.) Salk ynnden yaplan genel yoklama. ekecek (a.) Ayakkabnn kolayca giyilmesini salayan alet, kerata. ekememek (e.) Birisinin olumlu ynde gelimesini ho karlamamak, katlanamamak. eki (a.) 1. ki yz elli kilograma eit, odun ve kmr gibi eylerin tartld arlk ls. 2. Tart. eki (a.) ivi akmaya, maden dvmeye yarayan alet. ekidzen (a.) Klk ya da durumun dzgn olmas, dzenlilik, zen. ekili (a.) 1. ekim. 2. Eylemlerin zamana ve kiiye gre aldklar durum. ekilmek (e.) 1. ekme iine konu olmak. 2. Geri gitmek. ekinmek (e.) Sayg, korku, utanma gibi olgularla bir eyi yapmak istememek, kanmak. ekirdek (a.) Erik, kays, incir, karpuz gibi meyvelerin sert bir kabuk iindeki tohumu. ekirge (a.) Bacaklar zerinde srayarak hareket eden, srler hlinde yaayarak bitkilere zarar veren bir canl. ekimek (e.) 1. ki ynnden karlkl ekmek. 2. Az kavgas etmek. ekme (a.) 1. ekmek eylemi. 2. G durumlara katlanmak. ekmece (a.) Masalarda, dolaplarda iine eitli eya konan, ekilip geri itilebilen blm. ekmek (e.) Bir eyi kendine doru hareket ettirmek. ekmez ( a.) Tamaz, kaldrmaz. ekyat (a.) Gerektiinde alan ve geici olarak yatak olabilen koltuk ya da kanepe. elenk, (a.) Bir mezara, anta konmak zere hazrlanm halka biimindeki iek demeti. elik (a.) Demire su verilerek elde edilen sert ve esnek maden. celim (a.) G, kuvvet. elimsiz ( a.) Gsz. elime (a.) Birbirini tutmama. Birbirine ters olma.

40

elme (e.) 1. elmek eylemi. 2. Birini yere drmek iin ayann nne ayak uzatma. eltik (a.) Kabuu ayklanmam pirin tanesi. ember (a.) 1. Merkeze ayn uzaklkta bulunan noktalarn oluturduu kapal eri. 2. ocuklarn oynamak iin evirip arkasndan kotuklar daire. ene (a.) Altl stl dileri tayan ve azn alp kapanmasn salayan para. enebaz ( a.) ok konuan, enesi kuvvetli, eneli. engel (a.) Bir yere taklp stne teberi aslan eri demir. engelli ( a.) Ucu engel biiminde olan. engi (a.) alg eliinde oynamay meslek edinmi kadn. entik (a.) Bir yere iaret iin kaznan kk kertik. epevre (b.) Btn yanlarn kuatarak. epel (is.) 1. Kir, bulak, amur, pislik. 2. al rp. eper (is.) 1. it. 2. Ahlksz. 3. Sebze bahesi. ereve (a.) 1. Resim, yaz, ayna gibi eyleri sslemek ya da bir yere asabilecek duruma getirmek iin bunlara geirilen kenarlk. 2. Kap, pencere kasas. 3. Arlarn dorudan petek yapt malzeme. erez (a.) Yemek dnda yenen fndk, fstk gibi yiyecekler, kuruyemi. erge (a.) Derme atma adr. eriba (a.) ingene nderi. eit (a.) Ayn trden olan, kimi zelliklerinden dolay farkllaan beklerin her biri. eitli ( a.) eidi ok olan, trl. eme (a.) Herkesin yararlanmas iin oluktan aktlan su. eni (a.) Yiyeceklerde tat, lezzet. ete (a.) Herhangi bir amala kurulmu olan silhl, kk birlik. etele (a.) Okuma bilmeyenlerin izerek hesap tuttuklar tahta paras. etin ( a.) Zor, g. etinlemek (e.) Zorlamak. etrefil ( a.) Karklndan dolay anlalmas g. evik ( a.) abuk ve kolay davranan, tetik. eviri (is.) 1. Dilden dile aktarma, evirme. 2. Bir dilden baka bir dile evrilmi yaz, kitap. evirmek (e.) 1. Bir eyin ynn deitirmek. 2. Yolundan alkoymak. 3. Geri gndermek. evre (a.) 1. Bir eyin yakn, etraf. 2. Bir kimsenin ilikide bulunduu insanlarn tm. evrelemek (e.) ine almak, kuatmak. eyiz (a.) Gelin iin hazrlanan eyalar. eyrek ( a.) Bir btnn drtte biri. ban (a.) Vcutta oluan irinli yara, ikinlik. (a.) Dalarn doruklarndan kopan, yuvarlandka byyen kar kmesi. r (a.) Gidip gelme ile krlarda alan yol. rmak (e.) armak. rtkan (a.) Bir eyi yksek sesle evreye duyuran. rtmak (e.) artmak. lk (a.) Korku ile ac ac, kesik ve tiz sesle barma. kagelmek (e.) Umulmadk bir anda gelmek. kar (a.) 1. Bir kimse ya da ey iin yararl, uygun olan ey. 2. Bir kimsenin yalnzca kendini dnerek elde ettii kazan. karc (a.) Yalnz kendi akrn dnen, karn kollayan kimse, menfaati. karmak (e.) 1. Bilinmeyen, kapal bir yerde olan ortaya karmak. 2. Giysi ve ayakkablar vcuttan ayrmak. karsz ( a.) Hibir kara dayanmayan. k (a.) Kk boha.

41

kk ( a.) 1. Yerinden km. 2. kntl. kk (a.) kklar dzelten kimse, snk. kn (a.) Bir beze sarlarak dmlenmi teberi. knt (a.) Bir yzeyde ne doru kan blm. k (a.) 1 kmak eylemi ya da biimi. 2. Bir yeden kmak iin kullanlan yer. 3. k belgesi. kmak (e.) Bir kiiye, holanlmayan davranlarndan dolay sert szler sylemek. kmak (e.) 1. ieriden darya gemek. 2. Ayrlmak. kmaz ( a.) Sonu kapal olup hibir yere varmayan. krk (a.) Kuyudan kovay ekmeye yarayan ve elle evrilen ara. lbr (a.) Yourt ve yumurtayla yaplan bir yemek. ldrmak (a.) 1. Delirmek. 2. Sevin, ac, fke vb. nedenlerle ne yapacan bilemez duruma gelmek. lgn (a) Ar hareketleri olan, deli. ma (a.) Halat ucu. nar (a.) ok uzayan koyu glgeli bir aa. ngar (a.) Kavga, amata. ngrak (a.) Kk an. Kap zili. ngrakl ylan (a.) Engerek ailesinden zehirli bir ylan. nlamak (e.) n diye ses karmak. plak ( a.) stnde rt, giysi bulunmayan. ra (a) 1. Ik salamak iin kullanlan aa. 2. Baz aalarn abuk yanan odunlarna verilen ad. rak (a.) Zanaat renmek iin ustann yannda alan kimse. rplak ( a.) Bsbtn plak, rlplak. rr (a.) Pamuu ekirdeinden ayran ara. rp (a.) Dal, budak, krpnts. rpnmak (e.) Bilinli ya da bilinsiz olarak hzl ve dzensiz hareketler yapmak. rpnt (a.) 1. rpnma. 2. Sularn kk dalgalar hlinde hareketi. rpmak Hzl ve kesik kesik silkeleme eylemi. t (a.) Kk ve ince bir ey krlrken kan ses. ta (a.) Uzun, ensiz dzgn tahta. tt,-t (a.) Biri brnn iine geerek dme yerine kullanlan alet. t pt ( a.) Ufak tefek ve sevimli. tkrldm ( a.) Ar ince, dayanksz, ekingen (kimse). tlamak (e.) t diye ses karmak. yan (a.) Bir tr zehirli, ok ayakl bcek. 2. (mec.) Hain. iek (a.) Kimi bitkilerin reme organlarn tayan, eitli renklerde olan, gzalc, gzel kokulu ksm. iek bozuu, -nu (a.) iek hastal nedeniyle yz delik deik olmu. ieklik (a.) iek yetitirilen blm, blme. ift, -ti ( a.) 1. (nesneler iin) Birbirini tamamlayan, iki tekten oluan. 2. Kar koca. 3. Topra srmek iin birlikte koulan iki hayvan. ifti (a.) Geimini topraktan salayan kimse. ifte ( a.) 1. kisi bir arada. 2. At ve eeklerin arka ayaklar ile attklar tekme. iftelemek (e.) ifte atmak. iftetelli (a.) Gs titreterek, boyun sallanarak oynanan bir halk oyunu. iftlik (a.) Tarm yaplan, hayvan yetitirilen ve orada alanlarn oturmas iin evleri bulunan geni toprak paras. ift say (mat.) 4, 6, 8 gibi 2'nin kat olan ve 2'ye blnebilen tamsay.

42

i ( a.) Pimemi ya da az pimi. idem (a.) Trl renkte iek aan bir kr bitkisi. inemek (e.) 1. Dileri arasnda ezmek. 2. Ayak altna alarak, tekerlek altna alarak ezmek. iklet (a.) Sakz. ikolata (a.) Kakao ve stle yaplan bir ekerleme eidi. il (a.) Yzde kan koyu renkli benek. il (a.) Bir eit da tavuu. il il (. a.) Parlak, yeni, pnl prl. ile (a.) Sknt, eziyet. ilek (a.) Gzel kokulu, pembe ya da krmz renkli, yenilen meyvesi olan bir bitki. ileke ( a.) Skntl ve zntl durumlara dm olan kimse. ilingir (a.) Kilit, anahtar gibi kk ileri yapan usta. illi ( a.) Yznde illeri olan. im (a.) Bahelerde ss bitkisi olarak kullanlan ince, yeil yapraklar olan kk bir bitki. imdik (a.) 1. imdiklemek eylemi. 2. Baparmakla iaret parmann ucu arasna alnan miktar. imdiklemek (e.) Bir kimsenin etini iki parmak ucu arasnda kstrarak skp actmak. imen (a.) Kendiliinden yetien im. imento (a.) Bir eit yap malzemesi. imlenmek (e.) Nemli yerde kabuu yarp u verip yeermek immek (e.) Suya dalp ykanmak, yzmek. ingene (a.) Genellikle gebe olarak yaayan, sepet, kalbur, elek yaparak geinen topluluklara verilen genel ad. ini (a.) Duvarlar sslemek iin kullanlan, bir yz eitli motiflerle bezeli, pimi balk levha. inko (a.) Damlarn atlarn rtmede, eitli kaplar yapmada kullanlan bir maden. iri (a.) iri otundan yaplan bir eit yaptrc. iri otu (a.) Zambakgillerden beyaz iekli bir bitki. irkef (a.) Pis ve iren olan. irkin ( a.) Gze, kulaa ho gelmeyen. iroz (a.) 1. Kurutulmu uskumru bal. 2. (mec.) ok zayf, sska kimse. i (a.) drar, ieme. iselemek (e.) Yamurun ince ince yamas. it, -ti (a.) Bahelerin evresine al, kam ve aa dallarndan ekilen duvar. itilemek (e.) Kiri karmak iin iki amarn kenarlarn birbirine srmek. itlembik (a.) Yemii mercimekten biraz byk bir eit sakz aac. itmek (e.) 1. Bir araya getirmek, birletirmek. 2. Kumataki delii rerek kapamak. ivi (a.) ki eyi birbirine eklemek iin aklan sivri ulu maden ya da aatan ubuk. ivid ( a.) Mavi renkte olan. ivilemek (e.) Bir eyi, bir yere, ivi ile tutturmak. ivilenmek (e.) iviyle tutturulmak. ivit (a.) Bitkilerden kan mavi renkli toz boya. iy (a.) Havada buu durumundayken akamn ve gecenin serinlii ile yerde ya da bitkilerde toplanan kk su damlalar. izer (a.) Karikatr izen sanat, karikatrc, karikatrist. izgi (a.) 1. Uzun ve ince iz. 2. Bir noktann yrtlmesiyle oluan biim. izgi d (a.) Toplum kural ve normlarna uyumsuzluk gsteren. izik ( a.) izilmi. izim (a.) Belli bir kurala gre ve genellikle cetvel, gnye, pergel vb. yardmyla bir eklin izilmesi.

43

izme (a.) 1. izme eylemi. 2. Koncu diz kapaklarna kadar olabilen bir eit ayakkab. izmek (e.) izgi ekmek, izgi oluturmak. oban (a.) Sr, koyun ve kei srlerini otlatan kii. obanpskl (a.) Yapraklar dikenli olan bir eit ss bitkisi. obanyldz (a.) Bir gezegen, vens. ocuk (a.) Kk yataki olan ya da kz. ocukluk (a.) ocuk olma durumu. ocuksu ( a.) ocuk gibi davranlar olan. oalmak (e.) Eskisinden daha kalabalk olmak, azken ok olmak. oaltmak (e.) oalmasn salamak. ou (b.) ok kez. oul ( a.) Szcklerin belirli eklerle birden ok varl ya da kiiyi bildirme biimi. ounluk (a.) Say stnl. ok (b.) Say, nicelik, deer, g, derece vb. bakmndan byk ve ar olan, "az" kart. okbilmi (. a.) 1. Sinsi, kurnaz. 2. Zeki, akll. okgen (a.) A oluturacak biimde drtten ok kenardan oluan kapal dzlem. olak ( a.) Eli veya kolu sakat olan. olpa (a.) Aya sakat olan. omak (a.) Denek, sopa. omar (a.) ri kpek, oban kpei. opur (a.) Yznde belirgin iekbozuu lekesi bulunan. orak (a.) Verimsiz toprak. orap (a.) Ayak biimine gre rlm, ayak giysisi. orba (a.) Kakla scak iilen, yal, tuzlu, sulu yiyecek. r (a.) 1. Maydanozgillerden dikenli yaban bitkisi. 2. ri gvdeli, ksa sapl bir tr halk saz. kelek (a.) Ya alnan stn kaynatlmasyla elde edilen bir yiyecek, kesik, ekimik. kertmek (e.) kp oturmasn salamak. kme (a.) 1. kmek eylemi. 2. Yerin altnn yklmasyla bir ksm blgenin dierlerine gre alakta kalmas. kk ( a.) km, ukurlam. knt (a.) 1. kme. 2. ken "eylerin kalnts. 3. Suyun dibine ken eyler. l (a.) Issz, geni ve kumluk geni arazi. melmek (e.) Dizlerini bkerek topuklar zerine oturmak. mlek (a.) Toprak tencere. p,-p (a.) 1. Saman inceliinde herhangi bir nesne. 2. Yararsz ve pis olduu iin atlan ufak tefek eylerin tm. patan (a.) Kimin kiminle evleneceinin nceden kararlatrldna inanlan manev g. 2. Evlenmelerde araclk eden kimse. plk (a.) plerin atld yer. rek (a.) Az yal, kimisi ekerli, yumurtal gevrek bir eit ekmek. rek otu, -nu (a.) Susam byklnde siyah tohum. zelti (a.) zlme sonucu ortaya kan madde. zme (a.) zme eylemi. zmek (e.) 1. Dm amak. 2. Bir problemde aranlan sonucu bulmak. zlmek (e.) 1. zmek iine konu olmak. 2. Erimek iin gevemek. zm (a.) Bir sorunun zlmesinden alnan sonu. zmleme (a.) 1. Analiz. 2. Bir cmleyi eitli ynlerden inceleme. zmlemek (e.) 1. zmleme yoluyla bir eyi incelemek, tahlil etmek, analiz etmek. 2. Anlam ve nitelii anlalamayan bir konuyu akladktan sonra sonuca balamak.

44

zmlemen ( a.) zmlemeye dayanan, zmsel. zmlenmek (e.) 1. zmlemek eylemine konu olmak. 2. Onluk sayma dzeninde, basamak deerlerine ayrlarak yazlmak. zmszlk (a.) Bir sorunun hibir zm, k olmama durumu. znme (a.) 1. znmek eylemi. 2. Bir svyla karan kat, sv ya da gaz durumundaki bir maddenin, bu sv iinde homojen bir btn oluturacak biimde karmas. znmek (e.) zlmek eylemine konu olmak, dalmak, erimek. zmek (e.) (bir eyi oluturan eler) Birbirinden ayrlmak. ubuk (a.) 1. Denek biiminde ince, uzun, sert ey. 2. Krpe dal. uha (a.) Dmdz, ince yn kuma. uhadar (a.) Bir dairenin dndaki ayak ilerine bakan kimse. ukur (a.) 1. evresine gre aaya km veya kazlm yer. 2. ene ve yanaktaki gamze. ukurlamak (e.) ukur duruma gelmek. ul (a.) 1. Genellikle kldan yaplm kaba dokuma. 2. Kldan ya da ynden yaplm hayvan rts. ulha (a.) El tezghnda bez dokuyan kimse. ullanmak (e.) Altna almak iin birinin stne abanmak. ulluk (a.) Uzun bacakl, gebe ve eti iin beslenen bir ku. ulsuz ( a.) 1. ulu olmayan. 2. (mec.) Varlksz, parasz, yoksul. uval (a.) Kabaca dokunmu byk torba. uvaldz (a.) uval dikmekte kullanlan byk ine. nk (b.) u nedenle, undan dolay. rk ( a.) 1. rm olan. 2. Salam ve dayankl olmayan. rmek (e.) 1. eitli nedenlerle deiikliklere urayp bozulup dalmak. 2. Salamln, dayanklln yitirmek. rkl (a.) Doal olarak hayvan ve bitki kalntlarnn zerinde yaayan ve onlarn rmesine yol aan. rmek (nsz.) 1. Trl etkilerle ve en ok mikroplarn etkisiyle, kimyasal deiiklie urayarak bozulup dalmak. 2. Salamln, dayanklln yitirmek. 3. Vurulma, skma yznden vcutta lekeler olumak. rtmek (e.) 1. rmesine neden olmak. 2. (eti) Bayatlatp gevrek bir duruma getirmek. 3. (mec.) Doru olarak ileriye srlen bir dncenin, bir davann boluunu, anlamszln ortaya koymak. rtlmek (e.) 1. rtmek eylemine konu olmak. 2. (mec.) Doru olarak ileri srlen bir dncenin yanlln, gereklere dayanmadn ortaya karmak. (nl.) 1. Yryen eei durdurmak iin sylenen sz. 2. Yakksz bir davran karsnda sylenen kaba bir sz.

Dd
d, D Trk alfabesinin beinci harfi, di eti nszdr. dadanmak (e.) Tadn ald bir eyi srekli istemek. dada (a.) 1. Erkek karde. 2. Delikanl, yiit kimse. dad (a.) ocuk bakcs kadn. da (a.) evresine gre olduka yksek olan yer. daarck (a.) 1. Mein torba. 2. Bilgi. dac (a.) Daa trmanma sporu yapan kimse.

45

dalm (a.) 1. Dalarak birbirinden ayrlma. 2. Bir toplumda ya da kmede incelenen bir ya da birok zelliin, zamana, yere ya da seilen herhangi bir deikene gre hesaplanan saysal ve oransal dal. dalmak (e.) Toplu durumdayken birbirinden ayrlp uzaklamak. dank ( a.) 1. Geni bir alana yaylm olan. 2. Bir arada olmayan. 3. Dzeni bozuk, kark. 4. Dzensiz, tertipsiz. danklk (a.) Dank olma durumu. datc (a.) Gazete, mektup gibi eyleri dolaarak datan kimse. datmak (e.) 1. Bir eyi belli llere gre kiilere vermek. 2. Toplu durumda bulunan eya ya da kiileri birbirinden ayrmak. dalanmak (e.) Herhangi bir eyi kzgn demirle iaretlemek. dal (a.) Eti lezzetli bir koyun tr. dalk (a.) Dz olmayan, dalarla kapl yer. daha (b.) u ana kadar, henz. dahas (a.) Fazlas, ilavesi. dhi ( a.) ok nemli iler baaran, zeki, iradeli kii. dahil (a.) 1. , ieri. 2.inde olarak. 3. Bir ie karm olma. dahili (b.) le ilgili, isel. daima (b.) Her zaman, srekli. dair (b.) Bir ey hakknda. daire (a.) 1. emberin iinde kalan dzlem paras. 2. Bir binann konut olarak kullanlan her blm. dakika (a.) Bir saatlik zamann altmta biri. daktilo (a.) Yaz makinesi. dal (a.) 1. Aacn kollarna verilen ad. 2. Bir bilimin eitli blmlerine verilen ad. dalak (a.) Kamn solunda bulunan bir organ. dallet, -ti (a.) Sapn, sapknlk. Doru yoldan ayrlmak. dalamak (e.) 1. Isrmak. 2. Dokunan yeri kandrmak. dalan (a.) 1. Lobi. 2. hlk. Biim, ekil. dalamak (e.) Kpeklerin bouup birbirini srmas. dalavere (a.) Yalan dolanla yaplan iler. dalga (a.) Rzgrn etkisi ile sularda oluan kabarma. dalga gemek (e.) Biri ile alay etmek, szle elenmek. dalgakran (a.) Gemileri dalgalardan korumak iin denize yaplm set. dalgalanmak (e.) Dalgal olmak, dalga meydana getirmek. dalgal ( a.) 1. Dalgas olan. 2. Dalga dalga grnen. dalg (a.) Su altna dalmay meslek edinen kimse, balk adam. dalgn ( a.) evresinde olup bitenlerden farknda olmayacak kadar dncelere dalm olan ya da dikkatini bir konu zerinde toplayamayan. dal (e.) Dalmak eylemi ya da biimi. dalkavuk ( a.) 1. Kendisine kar ve yarar salayacak olanlara, ar bir sayg ve hayranlk gstererek yaranmak isteyen kimse. 2. Saraylarda devlet byklerini nkteli szlerle elendiren kimse. dallandrmak (e.) Dallanmasn salamak. dalmak (e.) 1. Suya hzla girmek. 2. Baka eyler dnmeyecek kadar kendini bir eye kaptrmak. dalyan (a.) Balklarn getii dar yerlere kurulan balk a. dam (a.) 1. Yaplar d etkilerden korumak amacyla, zerine yaplan, ou kiremit kapl blm. 2. Toprak daml ev, kk ev. dama (a.) Altm drt karede on alt tala oynanan bir tr zeka oyunu.

46

damacana (a.) Az dar byk ie. damak (a.) Az boluunun st ksm. damal ( a.) stnde kare biiminde renkler, ekiller bulunan. damar (a.) Canllarda iinde besleyici svlarn dolat kanal. damat (a.) Evlenen erkek. damga (a.) Bir eyin zerine zel bir iaret basan alet. damgalamak (e.) Damga vurmak. damtmak (e.) Bir svy s yoluyla buharlatrarak, yabanc maddelerinden arndrp tekrar su durumuna getirmek. damzlk ( a.) Kendi soyunun remesinde kullanlmak zere yetitirilen iyi cins erkek hayvan. damla (a.) Bir svdan yuvarlak biimde den kk para. damlamak (e.) Damla biiminde tek tek dmek. damlatmak (e.) Damla damla aktmak. damper (a.) Bir kaldrma dzeneiyle, ykn boaltabilen araba kasas. damping (a.) Dk fiyatla mal satm. dana (a.) Stten kesilmi bir yana kadar olan sr yavrusu. danaburnu (a.) Toprak altnda yaayan, kklerini keserek bitkilere zarar veren bir bcek. dandik ( a.) Kt, niteliksiz. dangalak ( a.) Kafas iyi almayan. dankl (. a.) Bir anlama sonucu ortaya kan, yle olmad sylenen durum. danmak (e.) Bir i, durum hakknda birinden bilgi almak. danman (is.) Bilgi ve dncesi alnmak iin kendisine danlan grevli kimse. Dantay (a.) Ynetim davalarna bakan yarg organ. dans (a.) Mziin temposuna uyularak yaplan vcut hareketleri. dansz (a.) Dans etmeyi meslek edinen kadn. dantel (a.) Her tr iplikle ilenen ince, a biiminde rg. dar ( a.) Eni boyu yeterince geni olmayan. dara (a.) Kap iinde tartlan bir eyin kabnn arl. daraban (a.) Vurma, vuru, at. darack (a.) ok dar. daraac (a.) lme mahkm edilenleri asmak iin kurulan sehpa. daralamak (e.) Bir teraziyi, bir l aletini dengeye getirmek amacyla daray ayarlamak. daralmak (e.) Dar duruma gelmek, sklmak. darbe (a.) Vuru, arp. darbuka (a.) Az geni, testi biiminde bir eit mzik aleti. dargn ( a.) Darlm, gcenmi olan, kskn. dar (a.) Susuzlua dayankl, buday yerine de kullanlan bir bitki. darlmak (e.) Hoa gitmeyen bir davrantan dolay ilikiyi kesip konumamak. darmadan ( a.) ok kark ve dank. darphane (a.) Para baslan yer. darlaceze (a.) Dknler evi. darleytam (a.) Yetimler evi. dava (a.) Bir olumsuzluk nedeni ile bir kiinin bir bakasna kar yargya bavurmas. davac ( a.) Dava eden kii. daval ( a.) Dava edilen kii, davar (a.) Koyun ve keiye verilen ortak ad. davet,-ti (a) 1. ar. 2. len. davetiye (a.) Birini armak iin yazlan yaz, arlk. davetsiz ( a.) arlmadan gelen.

47

davetli ( a.) arlm, davet edilmi kii. davran (a.) Davranma biimi. davranmak (a.) Bir kimseye ya da bir eye kar tavr almak. davul (a.) Geni bir kasnan iki yzne de deri geirilerek yaplan, omakla alnan bir mzik aleti. dayak (a.) nsan ya da hayvan dvme ii. dayal ( a.) Bir eye yaslanm, dayanm olan. dayamak (e.) Bir eyi, bir eye dokundurarak dmesini engellemek. dayanak (a.) Dayanlan ey. dayan ( a.) Sabr. dayankl ( a.) Salam, uzun sre bozulmayan. dayanksz ( a.) Dayanma gc olmayan. dayanma (a.) Bir topluluun yelerinin olumsuz durumlara kar birlikte davranmas durumu. dayanmak (e.) 1. Kendini bir yere dayamak. 2. Birbirinden destek almak. dayatmak (e.) Bakasna kendi isteini yaptrmak iin direnmek. daye (a.) ocuk bakcs, st-nine, dad. day (a.) Annenin erkek kardei. daylanmak (e.) 1. Kabaday gibi davranmak. 2. Byklk taslamak. dazlak ( a.) Tepesindeki salar dklm. de (b.) Bile, dahi. debdebe (a.) Gz alc ve gsterili. debelenmek (e.) Yerlerde rpnp yuvarlanmak. debi (a.) Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geen suyun hacmi, akm. dede (a.) Babann, annenin babas, bykbaba. dedektif (a.) Sulular yakalamaya alan sivil polis. dedikodu (a.) Konusu ekitirme olan, orada olmayan birisinin hakknda konuma. def (a) 1. Tef. 2. Savma. defa (a.) Kez, kere, sefer. defans (a.) Savunma. defetmek (e.) 1. Savuturmak, kendinden uzaklatrmak. 2. Kovmak. defile (a.) Giyecekleri tantmak amacyla mankenlerin yaptklar gsteri. define (a) ok nceleri toprak altna saklanm deerli eya, gm. defne (a.) Yaz k yeil kalan, gzel kokulu bir bitki. defolu ( a.) zrl (kuma, giysi vb.) defolmak (e.) Savuup gitmek. defter (a.) ine yaz yazlan, ekil yaplan, bir kapak iinde toplanm ktlardan oluan yaz arac. defterdar (a.) Bir ilin maliye ilerini ynlendiren grevli. deer (a.) 1. Bir eyin para bakmndan ederi. 2. Nitelik bakmndan nemli olan. deerbilir ( a.) Deerli olanlarn kymetini bilen. deerlendirmek (e.) Deer kazanmasn salamak, uygun, yerinde kullanmak, kymetlendirmek. deerlenmek (e.) Deerinin artmas durumu. deerli ( a.) Deeri ok olan, nemli, kymetli. deersiz ( a.) nemsiz, ie yaramaz, kymetsiz. degin ( a.) ilikin, stne ait, dair. deil (e.) Getirildii cmleye olumsuz anlam veren bir sz. dein (b.) Kadar. deinmek (e.) Bir konu hakknda ksaca sz etmek.

48

deinti (a.) Temas. deirmen (is.) Tahllarn tld yer, tme arac. deiik ( a.) 1. Allmn dnda bir zelii bulunan, bilinenden farkl, zgn. 2. eitli, farkl. 3. Deitirilmi. deiiklik (a.) Deiim sonucu oluan yeni durum. deiim (a.) Zamanla oluan deiiklikler. deiken (a.) Deime zellii gsteren, ok deien, deiebilir, kararsz. deimek (e.) Baka bir duruma gemek. deimez (a.) Deimeyen, deitirilmeyen, sabit. demek (e.) 1. Dokunmak. 2. Bir eyi karlar durumda olmak. denek (a.) Sopa. deha (a.) nsan zeksnn, insan kiiliinin eriebilecei en yksek kerte, dahilik. dehalet (a.) Snma, korunma. dehlemek (e.) Hayvan deh diyerek srmek. dehliz (a.) st kapal uzun, dar geit. dehet,-ti (a.) Byk korku. dek (b.) Dein, kadar. dekagram (a.) Bir kilonun yzde biri. dekalitre (a.) On litrelik bir sv l birimi. dekametre (a.) On metrelik uzunluk ls birimi. dekan (a.) Fakltenin ynetiminden sorumlu profesr. dekar (a.) Eni boyu onar metre olan bir yzey l birimi. dekor (a.) Herhangi bir sahneyi oluturan eyalarn tm. delege (a.) Kendisine yetki verilerek bir yere gnderilen temsilci. deli (a.) Akln yitirmi olan. delidolu ( a.) Sonunu dnmeden konuan ya da hareket eden, patavatsz. delik (a.) Bir ey zerinde alm ukur, aklk. delikanl (a.) ocukluk andan km gen erkek. delil (a.) Bir olayn, durumun doruluunu ortaya koyan belge, kant. delilik (a.) Delice davranlar ya da deli olma durumu. delinmek (e.) Bir eyde delik olumak. delirmek (e.) Akln yitirmek, deli olmak. delimen ( a.) mark ve delice davranlarda bulunan, zpr. delk (a.) Ovma, ovuturma. delmek (e.| Delik amak, delik duruma getirmek. delta (a.) Bir rman denize kavutuu yerde iki kola ayrlmasyla oluan gen biimindeki adack, atalaz. dem (a.) Zaman, dnem. demegoji (a.) Bir kimse veya grubun duygularn kamlayarak gerek d szler syleyerek onlar kazanmaya alma. deme (a.) Bir yetkilinin alan ile ilgili bilgi vermesi. demek (e.) Sylemek, konumak. demet, -ti (a.) Saplar bir araya toplanp balanan bitki ya da iek. demin (b.) Az nce. demincek (b.) ok az nce. demir (a.) Birok alanda kullanlan mavimtrak, esmer renkte bir maden. demirba (a.) Bir yerde bulunan, grevliler deitike gelene teslim edilen eya. demirci ( a.) Demir satan, demir eya yapan ya da onaran kimse. demirhane (a.) Demirin ilendii ilik.

49

demirlemek (e.) Geminin bir yerde durmak iin demir atmas. demiryolu (a.) Trenin zerinde yrd iki paralel raydan oluan yol. demlemek (e.) ayn iine kaynar su dktkten sonra renk vermesi iin uygun sre beklemek. demli ( a.) Demlenmi, rengini, kokusunu, tadn bulmu ay. demlik (a.) inde ay demlenen kap. demokrasi (a.) Halkn egemenlii esasna dayanan ynetim biimi. demokrat, -ti ( a.) 1. Demokrasiyi benimsemi. 2. Demokratik davranan. denek (a.) zerinde deney yaplan canl. denemek (e.) Bir kimsenin, bir eyin bir niteliini renmek iin gzlemek, kullanmak. denetim (a.) Denetleme ii. denetlemek (e.) Bir iin doru ve yntemine uygun olarak yaplp yaplmadn incelemek, kontrol etmek. deney (a.) Bilimsel bir gerei gstermek, bir yasay dorulamak, bir varsaym kantlamak amacyla yaplan ilem. deneyim (a.) Yaam boyunca edinilen bilgi birikimi, tecrbe. deneysel (a.) Deneye dayanan, bilimsel. denge (a.) Bir varln devrilmeden ayakta durmas. dengesiz ( a.) 1. Dengesi olmayan. 2. mec. Tutum ve davranlarnda uyum olmayan kimse. deniz (a.) Yeryznn byk bir blmn rten geni, tuzlu su ktlesi. denizalt (a.) Denizin altnda yzebilen gemi. denizanas (a.) Beyaz renkli, yumuak, emsiyeye benzeyen bir deniz hayvan. denizar ( a.) Birbirinden denizlerle ayrlan lkeler. denizel (a.) Denizle ilgili ilerde alan kimse. denizyldz (a.) Yldza benzeyen deniz hayvan. denizyolu (a.) eitli deniz tatlaryla denizden salanan ulam. denk, -gi ( a.) Nitelik bakmndan eit olan. denklemek (e.) Birbirine denk olmak, denk duruma gelmek. denil (e.) Kadar, derece. densiz ( a.) Yakksz ve saygszca davranan kimse. depo (a.) Korunmak, saklanmak ya da gerektiinde kullanlmak zere bir eyin konulduu yer. depozito (a.) Gvence olarak para, deerli kat ya da eya olarak verilen balanma akesi. deprem (a.) Yer sarsnts. depremzede (a.) Depremde zarar gren. depremek (e.) Yeniden ortaya kmak. derbeder ( a.) Yaay ve davran dzensiz kimse. derbent (a.) ki da arasndaki geit yeri, boaz. 2. Snrlarda bulunan kk kale. dere (a.) Genellikle yazn kuruyan kk akarsu ve bunlarn yata. derebeyi (a.) Tarihte geni topraklar olan, bu topraklarda yaayan insanlar yneten bey. derece (a.) 1. Gittike ykselen ya da alalan durumlarn her biri. 2. Bir yarmada kazanlan aama. dereke (a.) Aa derece. dereotu (a.) Gzel kokulu, yemeklerde koku versin diye kullanlan bir bitki. dergi (a.) eitli konularda ayrntl yazlar yaynlayan, belirli srelerde kan yayn. derhal (b:) Hemen, abucak. deri (a.) nsan ve hayvan vcudunu rten ince kabuk, cilt. derici (a.) Dericilik yapan kimse. derin ( a.) Dibi azna yakn olmayan. derinlik (a.) 1. Dibin aza olan uzakl. 2. Anlamca zengin, anlalmas zor.

50

derinti (a.) 1. Toplant. 2. Geliigzel toplanm eya. derken (b.) 1. Tam o srada. 2.... diye dnrken. 3.... diye davranrken. derleme (a.) Koleksiyon. derlemek (e.) Seme yaparak toplamak, bir araya getirmek. derlenmek (e.) Kendini toplamak. derli toplu ( a.) Dzenli. derman (a.) 1. G, kuvvet. 2. l. 3. are. derme atma ( a.) Rasgele toplanm, aralarnda uyum olmayan. dermek (e.) Bir bir toplamak. dernek (a.) Bir ama uruna bir araya gelen insan topluluu ya da toplandklar yer. derneik ( a.) Derli toplu, dzenli. derrace (a.) Bisiklet. ders (a.) 1. Bir konuda retmenin renciye bir snfta, belirli bir srede verdii bilgi. 2. Bu bilgi aktarm iin ayrlan sre. ders almak (e.) Bir eyden kendine yararl sonular karmak. dershane (a.) 1. Ders yaplan yer, derslik, snf. 2. Okul dnda parayla ders veren kurulu. derslik (a.) Snf, dershane. dert (a.) 1. Srekli hastalk. 2. nsann iini kemiren znt. dertlenmek (e.) zntye kaplmak, dertli duruma gelmek, kayglanmak. dertlemek (e.) Birbirlerine dertlerini anlatp rahatlamak. dertli (d a.) Derdi olan. derun (a.) 1. i, ieri, z. 2. Gnl, yrek, ruh. dervi (a.) Her eyi ho gren alak gnll kimse. Dnyadan yz evirip kendini ibadete vermi kii. derya (a.) Deniz. deryadil (a.) Her eyi ho gren, ok sabrl. desen (a.) Bir yzeyde nesnelerin biimini canlandran resim. desigram (a.) Bir gramn onda biri. desilitre (a.) Bir litrenin onda biri. desimetre (a.) Bir metrenin onda biri. destan (a.) Konusu kahramanlk olan uzun halk iiri. deste (a.) Cinsleri ayn ya da birbirine yakn olan eylerin bir arada balan, demet. destek (a.) Dayanlan, yardm alnan. desteklemek (Birine, toplulua vb) Arka olmak, arka kmak. destur (a.) zin. deifre ( a.) zlm, aklanm. deterjan (a.) Bulak ve amar ykamada kullanlan temizlik maddesi. dev (a.) 1. Kt kalpli, iri bir masal kahraman. 2. ok byk. devam (a.) Srp gitme. devaml ( a.) Srekli. devaynas (a.) Varlklar olduundan daha byk gsteren ayna. deve (a.) Boyu uzun, srtnda hrgc bulunan, susuzlua dayankl bir yk hayvan. devekuu (a.) Scak lkelerde yaayan, ksa kanatlar umaya elverili olmayan fakat uzun bacaklaryla ok hzl koabilen iri bir ku. devinim (a.) Hareket. devir, -vri (a.) 1. Ba ve sonu bilinen bir zaman paras. 2. Dnme, dn. devirmek (e.) 1. Ayakta duran bir eyi yere yatrmak. 2. Bir kimseyi yerinden etmek. (mec.) devlet, -ti (a.) Belirli bir topra olan, bakalarna bal olmayan, bir hkmeti bulunan, baka uluslar tarafndan tannan siyasal topluluk. devran (a.) 1. Dnya. 2. Kader, talih. 3. Zaman.

51

devre (a.) Belirli zellikleri olan dnem. devretmek (e.) Aktarmak. devrik ( a.) Devrilmi olan. devrilmek (e.) Devrilme eylemi kendisine yaplmak. devrim (a.) Yerleik toplumsal dzeni kkl, hzl ve geni kapsaml olarak niteliksel deitirme ve yeniden biimlendirme eylemi. devrimci ( a.) Devrim yapan ya da devrime bal olan. devriye (a.) Gvenlii salamak amacyla dolaan polis, jandarma ya da asker topluluu. devirmek (e.) Toplamak. deyim (a.) Szlk anlam dnda bir anlam tayan kalplam kk sz kmelerine verilen ad. dezavantaj (a.) Engelleme, zarar verme durumu. dezenfekte (a.) Mikroplardan temizlenmi. dan (a.) Ya tavas. drlanmak (e.) evresindekileri rahatsz edecek biimde konumak. d (a.) Bir snrn ya da alann iinde bulunmayan. d ( a.) ki eyden merkeze uzak olan. dalm (a.) Bir lkeye baka bir lkeden mal satn alma, ithalat. dar (a.) 1. D evre, 2. Yurt d. dk (a.) Sindirim organlaryla dar atlan besin art. dlamak (e.) Bir kimse ya da bir toplum, bir kimseyi, bir durumu, bir dnce vb.yi yok saymak, ilgilenmemek. dsatm (a.) Baka lkelere mal satma, ihracat. davurum (a.) Sanatnn i duygularn yanstmaya nem veren sanat akm. dibek (a.) Tatan ya da aatan yaplan byk havan. didaktik retici. didar (a.) Yz, ehre. dide Gz. didiklemek (e.) Bir eyi didik didik paralamak ya da kartrmak. didinmek (e.) Skntlara katlanarak durmadan almak. didimek (e.) Karlkl birbirini hrpalamak, kavga etmek. didona (a.) Halkn stanbul'daki yabanclara zellikle Franszlara verdii ad. difteri (a.) Burun, yutak ve boazda ortaya kan bulac bir hastalk. dier ( a.) Baka, teki. dik ( a.) Birbirine dikey durumda olan dorulardan olumu. dikbal ( a.) Bildiinden vazgemeyen, kolay boyun emeyen, inat. dikdrtgen (a.) Karlkl kenarlar birbirine eit, alar dik ar olan drtgen. dike,-l (a.) 1. Ba ubuu dikmek iin delik amaya yarayan demir. 2. Kazk, srk, aa ubuk. dikelmek (e.) 1. Dik duruma gelmek, diklemek. 2. Ayakta durmak. diken (a.) Kimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuu gibi blmlerinde ve kimi hayvanlarn derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batc knt. dikgen ( a.) Birbiriyle veya kesim noktasndaki teetleriyle dik a yapacak biimde kesien. dikili ta (a.) nemli bir olayn ya da bir utkunun ans iin dikilmi tek para yksek ta. dikilmek (e.) Ayakta durmak. dikim (a.) Dikme ii. diki (a.) Dikme eylemi. dikizlik, -| (a.) Gzetleme delii. dikkat (a-) Duyularla dnceyi bir yne younlatrmak. dikmek (e.) 1. Uzunca bir eyi dikine dorultmak. 2. Kuma iplikle birbirine tutturmak.

52

diktatr (a.) Bir lkenin ynetimini yalnzca kendi elinde tutan kimse. dil (a.) 1. Az iinde konumaya ya da tat almaya yarayan organ. 2. nsanlarn duygu, dnce ve isteklerini birbirlerine iletmek iin kulland seslerden oluan iaretler dizgesi. dilbaz ( a.) 1. Gzel sz syleyen, konukan. 2. Konumasyla kandran. dilber ( a.) Gzel kadn. dilberduda (a.) Bir eit hamur tatls. dilbilgisi (a.) Bir dilin ses, biim ve yapsn inceleyen bilim. dilek (a.) Bir kimsenin elde etmek istedii ey, istek. dileke (a.) Bir istei, resm makamlara bildirmek iin hazrlanm imzal yaz. dilemek (e.) Dilekte bulunmak. dilenci ( a.) Dilenerek gei mini salayan kimse. dilenmek (e.) Durumunu andrarak bakalarndan bir eyler istemek. dilim (a.) Bir btnden uzunluuna kesilmi para. dilimlemek (e.) Dilimlere ayrmak, dilim dilim etmek. dillenmek (e.) Konumaya balamak. dilma (a.) evirici, evirmen. dilsiz (a.) Konuamayan. dima (a.) Beyin. dimdik (a.) 1. ok dik olarak 2. Salkl. din (a.) insanlarn Allah'a inan ve balanlarndan oluan kutsal inan. dinamit,-ti (a.) Patlayc madde. din ( a.) Kuvvet ve salk durumu iyi olan. dindar ( a.) Dininin kurallarna sk skya bal kimse. dindirme (a.) Dindirmek ii. dinelmek (e.) Ayakta durmak ya da ayaa kalkmak. dingin ( a.) Hareketsiz, durgun, sakin. dingilli ( a.) Dingili olan. dinlemek (a.) 1. itmek iin kulak vermek. 2. Birinin verdii d, sz tutmak. dinlence (a.) Dinlenme sresi, tatil. dinlenme (a.) Dinlenmek eylemi. dinlenmek (e.) Vcudu hareketsiz tutarak yorgunluk giderme eylemi. dinleti (a.) Bir topluluun ya da sanatnn sunduu mzik leni. dinleyici (a.) alnan, syleneni dinleyen kimse. dinmek (e.) Bitmek, sona ermek, durmak. dinsel ( a.) Dinle ilgili olan. dinsiz ( a.) Hibir dine inanmayan. dip (a.) ukur ve oyuun en alt. diploma (a.) Bir renim kurumunu bitirenlere kant olarak verilen belge. diplomat, -ti (a.) Bir lkede, d politikayla uraan grevli kimseler. diplomatik ( a.) D politikayla ilgili. dipnot (a.) Sayfa iinde geen herhangi bir dnceyle ilgili olarak sayfa altna eklenen aklama. dipsiz ( a.) Dibi olmayan. dirayet (a.) Yetenek, becerililik, zek. direk ( a.) Uzun ve dz olan aatan yaplma destek. direksiyon (a.) Otomobillerin istenilen ynde gitmesini salayan alet. direkt (a.) 1. Doru olarak, doruca. 2. Dorudan doruya, dolaysz, aracsz. direktif Ynerge. diren (a.) 1. Dirgen. 2. Harmanda saplar yaymaya yarar uzun atall ara. diren (a.) Bir gcn etkisine kar koyan g.

53

direnmek (e.) Kar koymak, bir dnceden vazgememek. direken ( a.) Bir ii ylmadan sonuna kadar gtren sebatkr. diri (a.) Yaayan, canl. dirilmek (e.) Solmu, lm durumda iken yeniden canlanmak. dirim (a.) Yaam. dirlik (a.) Birlikte yaayanlar arasnda iyi ve rahat yaama durumu. dirliksiz ( a.) 1. Dirlii olmayan. 2. Geimsiz, huysuz. dirsek (a.) Kol ile nkol arasndaki eklemin arka ksm. disiplin (a.) Bir topluluun yasalarna ve dzenle ilgili yazl ya da yazsz kurallarna titizlik ve zenle uymas durumu, sk dzen. disk (a.) 1. Disk atmada kullanlan, erkekler iin 2, kadnlar iin 1 kg arlnda genellikle metal ember ile evrelenmi tahta arlk. 2. Gramafon pla. 3. Omurlar birletiren ana madde. disket (a.) Bilgisayarda bilgi depolamaya yarayan manyetik bilgi ortam. dispanser (a.) Hastalara ayakta parasz olarak baklan, il verilen yer. distribtr (a.) Datc. di fa; 1. Az iinde enenin kenarlarna dizilmi, srma, koparma, ezme ilevi gren organlardan her biri. 2. Tarak, testere gibi aletlerin kntlarndan her biri. dii (a.) Dile ilgili hastalklara bakan doktor. dieti (a.) Dilerin kklerini rten kaln krmz zar. dii (a.) Yavru douran varlk. dilek ( a.) Dileri darya doru eik olan. dilemek (e.) Isrp koparmak. dili ( a.) 1. Dii olan. 2. Szn geiren, istediini yaptrabilen gl kimse, divan (a.) Sedir. divane ( a.) Deli. diyabet, -ti (a.) eker, eker hastal. diyalekt (a.) Lehe. diyalog (a-) Tiyatro, roman ve yk gibi yaptlarda karlkl konuma. diyanet,-ti (a.) Din kurallarna tam bal olma durumu. diyapazon (a.) Titretirilince ana seslerden birini veren alet. diyar (a.) lke, yurt. diyet,-ti (a-) Salkl yaamak iin uygulanan beslenme yntemi. diz (a.) Bacan ikiye bkld orta yeri. dizanteri (a.) Kaln barsak hastal. dizayn (a.) izim. dizdirmek (e.) Dizme iini bakasna yaptrmak. dize (a.) iirin her satrna verilen ad. dizgi (a.) Basm iin harfleri, szckleri satrlar sayfalar oluturacak biimde dzenleme. dizgin (a.) Gemin iki ularna balanarak hayvan ynlendiren kay. dizi (a.) pe, tele geirilmi, dizilmi eylerin tm. dizi film (a.) Birbiriyle ilgili, blm blm yaynlanan film. dizilmek (e.) Sra olmak. diz kapa (a.) Dizin, diz kapa kemiiyle kapl blm. dizlik (a.) Dize, korumak amacyla geirilen ey. dizmek (e.) Yan yana ya da st ste sralamak. do (a.) Bir nota. dobra dobra (b.) Sklmadan, ekinmeden (sylemek, ekinmemek). doent,-ti (a.) niversitelerde profesrden nceki aamada bulunan retim yesi.

54

dogma (a.) Doruluu snanmadan benimsenen, bir retinin veya ideolojinin temeli yaplan sav, nas. doa (a.) Tabiat. doalama Ya. J Hi hazrlanmadan, birdenbire iine doduu gibi syleme. doal ( a.) Doada olan, doayla ilgili. doalgaz (a.) Genellikle petrol yataklarnda ham petrolle birlikte bulunan, yakt olarak kullanlan gaz. doan (a.) Ava altrlabilen yrtc bir ku. doatesi (a.) Duyularla alglanamayan varlklarn temellerini aratran felsefe. doast ( a.) Doa yasalarna uymayan, doa yasalaryla aklanamayan. domak (e.) 1. Dnyaya gelmek. 2. Gne, ay gibi eylerin ufuktan grnmeye balamas. dorama (a.) 1. Doramak eylemi. 2. Bir yapnn kap, pencere, dolap gibi aatan, demirden veya bir eit plastikten oluan blmleri. doramak (e.) Kesip paralamak. doru ( a.) 1. Bir utan br uca kadar yn deimeyen. 2. Yalan olmayan, gerek. doru (b.) Bir eye ynelmek. doruca (b.) Dolamadan, araya arac koymadan. dorulamak (e.) Bir haberin ya da szn yalan olmadn bildirmek. dorulmak (e.) 1. Dz ve doru duruma gelmek. 2. Zor bir durumdan kurtularak kendine eki dzen vermek. dorultu (a.) Tutulan, izlenen yol, yn. doruluk (a.) Doru olana yakan tutum. dou (a.) Gnein doduu yon, ark. doulu (a.) Dou lkelerinden olan ya da dou uygarln benimsemi kimse, arkl. 2. Trkiye'nin Dou Anadolu illerinden olan kimse. doum (a.) Domak eylemi, dnyaya gelme. dourgan fa.; ok douran. dourmak (a.) Yavru dnyaya getirmek. doutan (a.) Doumla beraber gelen, yaradltan. dok (a.) Gemi yaplan ya da onarlan havuz. doksan (a) Dokuz adet onluk. doktor (a.) Hastalara bakan, iyiletiren, gerekirse ameliyat yapan, alannda yksek okul bitirmi kii. doku (a.) Bir organ oluturan hcreler topluluu. dokuma (a.) Dokunan ey. dokunakl ( a.) Etkili, insann iine ileyen. dokundurmak ( a.) Dokunmasn salamak. dokunmak ( a.) 1- Hafife demek. 2. Saln bozmak. 3. Duygulanmak. dokuyucu (a.) Dokumac. dolama (a.) Trnak blgesinde kan arl i. dolamak (e.) Tel, ip gibi eyleri birbiri stne sarmak. dolambal ( a.) inden klmas zor, karmak. dolandrc ( a.) Baz kimseleri aldatarak paralarn alan, geri vermeyen, kimse. dolanmak (e.) Bir yerde gezinmek. dolap (a.) i blmeli ve raflar olan kapakl, iine giyim eyas ve eitli teberi konan mobilya. dolar (a.) A.B.D ve Kanada gibi devletlerin para birimi. dolak ( a.) 1. Dolaarak giden yol. 2. inden kolayca klamayan durum. dolam (a.) Kalbin hareketi sonucu kann yer deitirmesi, dolama sistemi. dolamak (e.) 1. Gezinmek. 2. Yolu uzatarak gitmek.

55

dolatrmak (e.) Gezdirmek. dolay (a.) evre, etraf. dolay (e.) Nedeniyle. dolayl (. a.) Dorudan olmayan, bakalarnn araclyla. dolayl zne (a.) Szde zne. doldurmak (e.) Bo olan bir eyi dolu duruma getirmek. domates dolgu (a.) Bir oyuun iini dolduran zel madde. dolgun 1. Dolarak biimi yuvarlaklam. 2. imana yakn, balk etinde. 3. ok. dolma (a.) 1. Dolmak eylemi. 2.Doldurularak piirilen yiyecek. dolmak (e.) Dolu duruma gelmek. dolmakalem (a.) ine mrekkep doldurularak kullanlan yaz kalemi. dolmen (a.) Ta devri mezar. dolmu (a.) 1. Bo yeri kalmam. 2. Yolcu tayan, dolunca hareket eden toplu tama arac. dolu (a.) Havann st tabakalarnn souun etkisiyle donarak buz taneleri biiminde yere dmesi. dolu (a.) 1. i bo olmayan. 2. Bir yerde sayca ok olan. doludizgin (b.) Atn son hzla gitmesi. dolunay (a.) Ayn tam yuvarlak olduu zamanki grnts. domates (a.) Krmz renkli yuvarlak biimlerde olan, mutfaklarn vazgeilmez sebzesi. domuz (a.) 1. Drt ayakl, gevi getirmeyen, pisliiyle bilenen bir hayvan. slamiyette yenilmesi yasaklanmtr. 2. Hnzr. 3. mec. Pis, hain, merhametsiz, inat kimse. domuzluk (mec.) Hainlik, haince inatlk. don (a.) 1. Souk havada suyun buz tutma durumu. 2. Kilot. donakalmak (e.) arp bir sre, ne yapacan, ne diyeceini bilememek. donanma (a.) 1. Donanma eylemi. 2. Bir devletin deniz kuvvetleri, sava gemileri. donanmak (e.) Sslenmek, giyinip kuanmak. donatmak (e.) Sslemek. dondurma (a.) ekerli st ve eitli meyva sularnn don-durulmasyla yaplan bir yiyecek. dondurucu ( a.) 1. Donmaya yol aan soukluk. 2. ok souk, ok ten. donmak (e.) Souun etkisiyle sv durumdan kat duruma gelmek, buza dnmek. donuk ( a.) Parlak olmayan. doru ( a.) Kzl, kahverengi at rengi. doruk (a.) Yksek yerlerin tepesi. dost (a.) Sevilen, gvenilen yakn arkada. dosta ( a.) Dosta yakr biimde, iyi geinme. dostluk (a.) Dost olma durumu; dosta davran. dosya (a.) 1. Bir kii ya da ile ilgili evraklarn tm. 2. Bu tr evraklarn sraland kap. doygun (b.) Her trl gereksinmesini gidermi olan, tatmin olmu. doymak (e.) 1. stei kalmayncaya kadar yemek, al kalmamak. 2. Bir konuda istek ve dileklerini tamamen gidermek. doymaz ( a.) Doymak bilmeyen, a gzl. doyumluk ( a.) Doyulacak kadar miktar. doz (a.) 1. Bir ilcn bir defada veya bir gnde alnmas gereken miktar. 2. Genellikle bir davranta, bir konumada vb.nde yeterli grlen l. dozaj (a.) Dozu ayarlama. dozer (a.) Lastik tekerlekli yol yapm makinesi, buldozer. dkmek (e.) 1. Bir eyi boaltmak. 2. Samak, etrafa datmak. 3. indekini (sknty) dar atmak. dklmek (e.) 1. Dkmek eylemine konu olmak. 2. Bakmszlktan ok ypranmak.

56

dkm (a.) 1. Bir eyi kalba dkme ii. 2. Kuman dkml olma nitelii. dkmevi (a.) Dkm yaplan yer. dknt (a.) Eskimi, ie yaramaz eyalar. dl (a.) Canllarn remesi sonucu ortaya kan birey ya da bireylerin tm. dl ay (a.) Hayvanlarn yavruladklar ay. dld (a.) ocuklar ve torunlar, soy sop. dndrmek (e.) 1. evirmek. 2. Ynn deitirmek. dne, -ci (a.) Dalgal akml elektrik motor veya dinamolarnda hareketli blme verilen ad, roto. dne dne (b.) Dnerek, evrilerek. dnek (s.) Kan ve dncesini sk sk deitiren, szne gvenilmeyen, kaypak. dnem (a.) zellii olan zaman blm. dneme (a.) Bir yolun yn deitirdii yer, viraj. dner (a.) Bir eit kebap. dnmek (e.) 1. Kendi ekseni ya da baka bir eyin evresinde devinmesi, hareket etmesi. 2. Geri gelmek, geri gitmek. 3. nan, din ya da dncesini deitirmek. dnk ( a.) 1. Dnm. 2. mec. Ynelmi. dnlmez ( a.) Geri gelmeyen, kesin olan. dnm (a.) 1. Bin metre kareye eit bir yzey ls birimi. 2. Belli bir zamann bitip yenisinin balamas. dnl ( a.) Eylemi yapan ve yaplan eylemden etkileneni ayn olan fiillere verilen ad. dnmek (e.) Bir biimden ya da durumdan baka bir biime ya da duruma gemek. dnm (b.) Olduundan baka bir biime girme, baka bir durum alma. drder ( a.) Her defasnda drd birden olarak (sayma). drdn (a.) Ay veya benzeri gk cisimleri emberlerinin yarsnn aydnlk olduu evre, yarmay. drdnc ( a.) Srada ncden sonra gelen, drt saysnn sra sfat. drdz ( a.) Drd birlikte domu olan. drt ( a.) Drt adet birlikten oluan. drtayak (b.) 1. Drt ayakl hayvan. 2. Elleri de ayak gibi kullanarak. drtgen (a.) Drt kenar olan ekil, okgen. drtkenar (a.) Drt kenar olan, drtgen. drtlk (a.) iirde drt dizeden oluan blmlere verilen ad. drtnal (b.) Atn en hzl biimde komas. drtnala (b.) Drtnal koarak. drtyol (a.) Drt yolun birletii yer. d (a.) Gs, bar. dek (is.) zerine yatlan yatak. deme (a.) Binalarda yeri kaplayan tahta ksm. demek (a.) 1. Sermek, ap yaymak. 2. Bir evin tabann tahta, karo gibi eylerle kaplamak. deyi (a.) Demek ii veya biimi. dven (a.) Harmanda taneyi ve sap ayrmak iin kullanlan, altnda keskin akmaktalar akl bulunan, yk hayvanlarnn ektii ara. dviz (a.) Yabanc lkelerin paras. dvme (a.) 1. Dvmek eylemi. 2. Cilt zerine ine gibi sivri bir arala izilmek ve iine renk veren maddeler konulmak yoluyla yaplan kmaz yaz ya da resim. dvmek (e.) 1. Birini cann actacak biimde hrpalamak. 2. Bir eyi toz durumuna getirmek. dvnmek (e.) 1. Ar znt, aresizlik, pimanlk duyarak rpnmak, kendi kendini dvmek. 2. Yapt yanllktan dolay ok zlmek. dv (a.) Dvme eylemi ya da biimi.

57

dvmek (e.) 1. Karlkl birbirini dvmek. 2. -atmak. dram (a.) Trajedi ile komedi karm tiyatro oyunu. dramatik ( a.) 1. Sahne oyununa zg olan. 2. Coku veren duygular kamlayan. 3. Ackl. dua(a.) Allah'a yalvarma, yalvar. duba (a.) 1. Alt dz bir eit deniz tama arac. 2. i bo, suyun yznde yzen, kara ile gemi arasnda kpr grevi gren amandra. dubara (a.) 1. Tavla oyununda her iki zarn ikili dmesi. 2. Oyun, dzen. dublaj (a.) ekilmi bir filmi sonradan seslendirme. duar ( a.) Uram, yakalanm, tutulmu. dudak (a.) Azn, dileri rten ve darya doru az ya da ok kvrlan st ve alt kenarlarndan her biri. dudu (a.) 1. Kadnlara verilen bir san, hanm. 2. Yal Ermeni kadn. duka (a.) Dk unvannn eskiden kullanlan biimi. dul ( a.) Ei lm ya da einden ayrlm kadn ya da erkek. duman (a.) Bir maddenin yanmas sonucu oluan siyah renkli gaz. dumlu ( a.) Souk su. dumur (a.) Krelme. dun (a.) 1. Alak, aalk. 2. Altta, aada. dura (a.) 1. Tura. 2. Heykel, stun gibi eylerin stne konulduu para ayak, taban, kaide. duraan ( a.) Yeniden hareket etmeyen, sabit. durak (a.) Tren, tramvay, otobs ve dolmularn yolcu alp indirdikleri yer. durakalmak (a.) Ne yapacan bilmeyerek yle kalmak. duraklamak (e.) Ksa bir zaman harekete ara vermek. duraksamak (e.) Ne yapacan bilemez duruma gelmek. durgu (a.) Olmakta olan eyin birdenbire durarak kesilmesi. durgun ( a.) Kmldama ve canllk gstermeyen. Yorgun, usanm. Ar. durgunlamak (e.) Durgun, sakin, hareketsiz olmak. durmadan (b.) Ara vermeden, srekli. durmak (e.) 1. Yaplan eyleme ara vermek. 2. leyemez, alamaz olmak. duru ( a.) Temiz, berrak, bulank olmayan. durulamak (e.) Ykanm sabunlu amar veya bulaklar sudan geirmek. durulmak (e.) Duru duruma gelmek. duruluk (a.) 1. Duru olma durumu. 2. (dil, biim iin) Gereksiz elerden arnm olma durumu. durum (a.) Bir eyin iinde bulunduu koullarn tm. duruma (a.) Yargcn davallar dinlemek iin ayrd zaman. du (a.) Temizlik amacyla yksekten pskrtmek yoluyla su dknme. dut (a.) Meyvesi siyah ya da beyaz olan, yapraklar ipek bcei yetitirmede kullanlan bir aa. duvak (a.) Gelinlerin ban, kimi zaman da yzn kaplayan dantel ya da tlden rt. duvar (a.) Bir yapnn yanlarn da kar koruyan, i blmlerini birbirinden ayran ta, tula vb. gerelerden yaplan dikey dzlem biiminde grnen yap. duy (a.) Elektrik ampulnn takld bakr ya da pirinten blm. duyarga (a.) Bceklerde ban nnde bulunan, duyma iine yardmc olan uzant. duyarl ( a.) Alglar, duyumlar edinebilen. duyarlk (a.) Duyum ve duygular alglayabilirle yeteneiduygu (a.) Duygularla alglama, duyumsama, his. duygulu ( a.) abuk etkilenen, duygulanan, ili. duygusal ( a.) Duygularla ilgili, duygulara dayanan, duygudan kaynaklanan.

58

duymak (e.) 1. Sesi almak, iitmek. 2. Duyu organlarnn birisi ile bir eyin varl hakknda bilgi edinmek. duyu (a.) nsan ve hayvanlarn d dnyann etkilerini duyma, anlama yetenei. duyum (a.) 1. Duyular yardmyla edinilen izlenim. 2. Doruluu kesin olarak bilinmeyen haber, sylenti. duyurmak (e.) Duymasn salamak. duyuru (a.) Bir olay, durumu, ii duyurmak iin yaymlanan yazl ya da szl haber. dbel (a.) Duvarlarda ivinin daha salam yerlemesi iin alan delie nceden aklan plastik yuva. dbe (a.) Oyunda atlan zarlarn ikisinin de be benekli yznn ste gelmesi. dden (a.) Yer altna akan sularn, kireli blgeleri eriterek meydana getirdikleri doal kuyu. ddk (a.) inden hava akm geirilince keskin ses karan alet. dello (a.) Tanklar nnde iki kii arasnda daha nce kararlatrlan vuruma, dme (a.) Giyecek, yorgan vb.nin kimi yerlerine ilikleyici ya da ss olarak dikilen kemik, sedef, plstik gibi sert maddelerden yaplm kk tutturmalk. dmelemek (e.) Dmeyi ilie geirmek, iliklemek. dm (a) p, halat gibi kolay bklen eylerin birbiri ya da baka eyleri bir arada tutmas iin balanmas, dmlemek (e) Dm yaparak balamak, dn (a.) Evlilik, snnet nedeni ile yaplan elence. dkkn (a.) iinde kk eya yaplan ya da satlan i yeri. dlger (a.) Yaplarn aala ilgili kaba ilerini yapan kimse. dmbelek (a.) Az keskin, deri ile kapl, vurularak alnan kk bir davul, dmdz ( a.) Erisi olmayan, ok dz. dmen (a.) Gemi, uak gibi aralarn istenilen yne hareket etmesini salayan alet. dn (a.) 1. Bugnden bir nceki gn. 2. Gemi. dnk ( a.) Bir gn nceki, gnle ilgili. dnr (a.) Gelin ve gvey babalarndan, analarndan her biri. dnya (a.) Yer yuvarla. dnyalk (a.) Yaamak iin gerekli para, mal gibi eyler, dpedz ( a.) ok dz ve doru bir biimde, dmdz olarak, drbn (a.) Uzaklar grmeye yarayan alet. drmek (e.) 1. Bir eyi silindir biiminde kvrmak. 2. Katlamak. drtmek (e.) Sivri bir eyle vcuduna batrmak. drt (a.) Fizyolojik veya ruhsal dengenin deimesi sonucu ortaya kan ve canly trl tepkilere srkleyebilen iten gelen gerilim. drtklemek (e.) Drtp durmak, durmadan drtmek. drst,-t ( a.) Sznde ve davranlarnda doruluktan ayrlmayan, doru, onurlu, yalan dolan bilmeyen, dstur (a.) 1. Genel kural, kaide. 2. Yasalar iine alan kitap. d (a.) Uyurken zihinde beliren dnceler, hayaller. Rya. Yanl olarak hayal anlamnda kullanlr. dey ( a.) Yerekimi dorultusunda olan. dkn ( a.) 1. Bir eye kendini ar vermi olan, ok bal, merakl, tutkun. 2. Yoksulluk, isizlik, hastalk, sakatlk, yallk nedeniyle gcn yitirmi kimse. 3. Byk geim skntsna dm, maddi bakmdan bakalarna muhta kimse. dlemek (e.) Bir eyi, durumu istedii biimde tasarlamak. dman (a.) Birbirleriyle savaanlarn her bir taraf. dmek (e.) Desteini yitirerek aaya inmek. dk ( a.) 1. Dm olan. 2. Allmtan aada olan.

59

dn (a.) Duygularla deil zihinsel olarak tasarlanan, biim verilen, canlandrlan nesne ya da olay, fikir. dnce (a.) 1. Dnme sonucu varlan, dnmenin rn olan gr. 2. Tasa, kayg, sknt. dnceli ( a.) 1. Yapaca ii, bulunaca durumu nceden hesaplayarak uygulayan. 2. Kaygl, tasal. dncesiz ( a.) 1. Dnmeden davranan. 2. Kaygsz, dertsiz. dnmek (e.) Bir sonuca, karara varmak amacyla bilgileri incelemek, karlatrmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak dnce retmek, zihinsel yetiler oluturmak. drmek (e.) Dmesine neden olmak. drc ( a.) Drme zellii olan. dve (a.) Bir yan gemi dii sr yavrusu. dven (a.) Harmanda ekinlerin sap ve tanelerini ayrmak iin kullanlan, nne koulan hayvanlarla ekilen, alt yznde keskin akmak talar dikine akl bulunan kzak biiminde ara. dvenci (a.) Harman zaman dven srmek iin tutulan ocuk. 3. Dven yapan ya da satan kii. dvel (a.) Devletin okluk biimi, devletler. dz ( a.) Eri ve dik olmayp yatay durumda olan. dzce ( a.) Olabildiince dz olan. dzelmek (e.) 1. Dz duruma gelmek, dzlemek. 2. Kt, bozulmu bir durumdayken dzenli duruma gelmek. dzeltmek (e.) Dzgn duruma getirmek. 2. Bozukluu gidermek, onarmak. dzen (a.) 1. Eyann, ilerin belli bir sraya gre ald allm durum. 2. Hile. (mec.) dzeyli ( a.) Belli bir dzeyi olan, seviyeli. dzenbaz ( a.) Hile yapmay alkanlk durumuna getiren. dzenek (a.) Mekanizma. dzenlemek (e.) 1. Dzenli, dzgn duruma getirmek, dzen vermek. 2. Bir etkinlii tasarlayarak gerekletirmek, organize etmek. dzenli ( a.) Dzene sokulmu, ahenkli, intizaml, tertipli olan. dzensiz ( a.) Belli bir dzeni bulunmayan, disiplinsiz, tertipsiz. dzey (a.) 1. Bir yzeyin ya da bir noktann greceli ykseklii ve o ykseklikten getii varsaylan dzlem. 2. (mec.) Bir nesnenin ya da kimsenin baka nesnelere ya da kimselere gre olan deeri. dzeyli ( a.) Belli bir dzeye gelmi. dzgn ( a.) 1. Doru, przsz. 2. Dzenli, eksiksiz. dzine (a.) Ayn eyin on iki adedi. dzlem (a.) 1. Birbiriyle kesien iki dorunun her noktasnn dedii yzey. 2. zerinde girinti ve knt olmayan, dz, yass. dzlk (a.) 1. Dz olma durumu. 2. Dz ve genie yer. dzmece (d a.) Uydurma, gerek olmayan. dzmek (e.) Birok eyi bir btn tamamlayacak biimde sralamak. dztaban ( a.) Taban kemerli olmayan. dz nl (is.) Dudaklarn gerilip dzlemesiyle oluan nl. dz yaz (a.) ll, uyakl olmayan tmcelerden olumu, konuur gibi yazlm yaz.

Ee

60

e, E Trk alfabesinin altnc harfi, ince dz geni nldr. e (Onl.) ama, merak bildiren soru sz. ebabil (is.) Da krlangc. ebat (a.J Boyutlar. ebcet (is.) Arap alfabesinin her harfi bir rakam karlayan ve anlamsz sekiz kelimeden oluan deiik bir dzeni. ebcet hesab (is.) Ebcet dzeninden yararlanarak bir kelimeyi rakama evirmek veya kelimelerle ve genellikle eski airlerin yapt gibi, msralarla (dize) nemli bir olayn tarihini gsterme olay ebe (a.) 1. Doum yaptran kadn. 2. Oyunda cezal ocuk. ebed ( a.) Sonsuz. ebediyen (b.) Sonsuz olarak, sonsuza dek. ebediyet (a.) Sonsuzluk. ebegmeci (a.) Yapraklar sebze, iekleri de il olarak kullanlan bir bitki. ebemkua (a.) Gne klarnn yamur damlacklarna arpp krlarak yansmasyla havada oluan yedi renkli kemer. ebeveyn (a.) Anne, baba. ebleh ( a.) Aklsz, budala. ebonit, -ti (a.) Belli orandaki kauukla kkrtn ilenmesinden elde edilen plastik madde. ebru (a.) Boyayla kda yaplan, kitap kapa yapmnda kullanlan bir eit ss. eblyoskop (is.) Cisimlerin kaynama scakln tespit etmee yarayan cihaz. ecdat (a.) Dedeler, atalar. ece (is.) Gzel kadn, kralie, anne. ecel (a.) Yaamn, daha nce yazlm olduu kabul edilen sonu, lm zaman. ecir (is.) 1. Sevap. 2. cret. 3, cretle alan kimse. eci bc (.a.) Eri br, arpk urpuk. ecnebi ( a.) 1. Bakalar, yabanc. 2. Baka devlet. ecnebilik (a.) Yabanc olma durumu. ecza (a.) l yapmaya yarayan nesnelerin genel ad. eczac (a.) l yapan ya da hazr illar satan kimse. eda (a.) 1. Tavr, davran. 2. Anlatma biimi. edal ( a.) Davranlar ho, olan, nazl, iveli. edat, -ti (a.) Tek bana anlam olmayan, cmle iinde szckler arasnda anlam ilikileri kuran szck, ilge. edebi (a.) 1. Yaznsal. 2. Yaznsal deeri olan. edebiyat, -ti (a.) Duygu, dnce, olay ve durumlar gzel ve etkili bir biimde sz ya da yazyla anlatma sanat. Yazn. edep (a.) Toplum tresine uygun davranma, incelik. edepli (.a.)Terbiyeli, edebe gre davranan. edepsiz (.a.) Utanmaz, edebe gre davranta bulunmayan. edepsizlik (.a.) Utanmazlk, terbiyesizlik. eder (a.) Satlan bir eyin para olarak deeri, fiyat, paha. edilgen ( a.) znesi olmad hlde nesnesi zne yerine kullanlan cmlelerde eylemin durumuna verilen ad. edim (is.) 1. Yaplm, gereklemi i, amel, fiil. 2. nsan bilin ve faaliyetlerinin tek tek davranlar. edinim (is.) Kazanma. edinmek (e.) Bir eye sahip olmak. edip (a.) Edeb eser yazan, yazar, edebiyat. editr (is.) Yaymc.

61

edna (is.) ok aa, en alt dzeyde. edvar (is.) alar, devirler. efe (a.) Bat Anadolu'da ky yiidi, zeybek. efektif (is.) Banknot ve metal sikke. efelenmek (e.) Diklenmek, kafa tutmak. efelik (a.) 1. Efe olma durumu. 2. Kabadaylk. efendi ( a.) Eskiden isimlerden sonra getirilen sayg unvan. efendim (a.) 1. Bir seslenite "buradaym" anlamnda sylenir. 2. Sayg iin sylenir. efkr (a.) 1. Dnceler. 2. Tasa, kayg. efkrlanmak (e.) Dncelere dalp zlmek, tasalanmak, kayglanmak. efkrl (.a.) Tasalanm, tasal, kaygl. eflk (is.) Gkler. efltun (a.) Ak mor renge verilen ad. efor (a.) Zihin ve bedence ortaya konan g, aba. efrat (is.) Bireyler, fertler. efsane (a.) Konusu ou kez olaanst nitelikte olan, halkn dilinde azdan aza dolaan yk. efsanev ( a.) 1. Efsane zellii tayan. 2. Efsanelerde geen. eften pften ( a.) Batan savma yaplm, dayanksz, rk, deersiz (ey). egemen ( a.) Her trl yetkiyi elinde bulunduran, ynetimi eline alan, szn geiren. egemenlik (a.) 1. Egemen olma durumu. 2. Bir lkede her trl yetkiyi elinde tutma hakk. eglog (is.) Ksa kr manzumesi, oban trks. ego (a.) Bir kimsenin kiiliini oluturan temel ge, ben. egoist (a.) Kendi karn dnen, bencil. egzama (a.) Bir eit deri hastal. egzersiz (a.) Altrma. egzotik (is.) Uzak, yabanc lkelerle ilgili, bu lkelerden getirilmi, yabancl. egzoz (a.) ten yanmal motorlarda yanan akaryakt gaz ve bu gazn boaltlmas. ee (a.) Metalleri, tahtalar yontmak iin kullanlan yz izgili elik alet. eer (ba.) Koul anlamn glendirmek iin koullu cmlelerin bana getirilir. eik ( a.) Eilmi olan, dik olmayan. eilim (a.) Bir eyi sevmeye, istemeye ya da yapmaya iten ynelme. eilmek (e.) (insan) Bir ii yapmak iin belini emek. 2. (mec.) Bakasnn basksn ya da egemenliini benimsemek, kabul etmek. ein (is.) 1. Arka, srt. 2. Beden, vcut. eirmek (e.) Yn, pamuu i denilen aletle bkp ip durumuna getirmek. eitici (a.) nsanlar eiten ya da yetitiren. eitim (a.) nsanlar belli ama iin yetitirme. eitimci ( a.) Eitim iiyle uraan kimse. eitmek (e.) 1. Bir kimseye istenilen amaca gre eitim vermek. 2. Hayvan istenilen davranlar yapabilecek duruma getirmek. elemek (e.) Oyalamak, durdurmak. elence (a.) Elenceli ve hoa zaman geirilen toplant. elenmek (e.) 1. Neeli ve elenerek zaman geirmek. 2. Bir kimsenin bir kusuru ile alay etmek. 3. Oyalanmak. elenti (a.) algl, ikili elence. eme (is.) Kavis. ereti (a.) Belirli bir sre sonra kaldrlacak olan, geici. eri ( a.) Doru olmayan, eik, arpk.

62

eh (a.) 1. "Fena deil" "olur peki" anlamnda kullanlr. 2. Bezginlik anlatr. 3. aresizlik bildirir. ehemmiyet (a.; nem. ehil, -hli (a.) Bir ite yetkili olan, bir ii iyi yapan, yeterli. ehlidil (is.) Gnl adam, eri. ehliyet, -ti (a.) 1. Yeterlilik belgesi. 2. Src belgesi. ehven ( a.) 1. Daha az kt, ye, zararsz. 2. Ucuz. ehvenier (b.) Birka ktden en az kt olan, ktlerin iyisi. ejder (a.) Trl biimlerde olduu tasarlanan byk canavar. ek (a.) 1. Bir eyin eksikliini gidermek iin taklan para. 2. Szcn sonuna eklenen para. ekarte (a.) Bir kenara atmak. ekenek (a.) Ekilen yer. ekici ( a.) Bir rn yetitiren kimse, ifti. ekim (a.) 1. Ekmek ii. 2. Yln otuz bir gn sren onuncu ay. ekin (a.) Tahln tarlaya ekildiinden biilinceye dek ald duruma verilen ad. ekinos (a.) Gece gndz eitlii. ekip (a.) 1. Ayn grevde, ayn ite alan kimseler topluluu. 2. Bir yarmada, karlamada ayn taraftaki kimselerden oluan topluluk. 3. Devriye gezen polis topluluu. ekipman (a.) Bir kurulu ya da iletmeye gerekli eya, donanm. eklem (a.) Vcutta kemiklerin birletii yer. eklembacakllar (a.) Birbirine eklenmi halkalardan oluan, bcekler ve okayakllar gibi blmleri olan hayvan snf. eklemek (e.) 1. Bir eyi ekle tamamlamak, katmak, ulamak. 2. Bir eyleri u uca birletirmek. 3. nce sylediklerine yeni szler katmak. 4. Katkda bulunmak. eklenmekle 1. Eklemek eylemi yaplmak. 2. Ekle tamamlanmak. ekmek (e.) 1. Bir bitkiyi retmek iin topraa tohum atmak ya da gmmek. 2. Topra ekip bimek iin kullanmak. 3. (mec.) Bir eyin balamasna yol aacak nedenleri hazrlamak. ekmek (a.) 1. Trl tahl unundan yaplm frn, sac ya da tandrda piirilmesiyle yaplan temel yiyecek. 2. nsanlar geindirecek i, kazan. 3. Yemek, a. ekonomi (a.) 1. Toplumun kazanma, harcama konularn ele alan bilim dal. 2. Bir lkenin retim, gelir ve gider ile ilgili ilerinin tm. ekonomik (a.) 1. Ekonomiyle ilgili olan. 2. Az masrafl, kazanl, hesapl. ekran (a.) Grnty yanstan dz yzey. eksen (a.) 1. Dingil. 2. Dnmekte olan bir nesnenin tam ortasndan getii tasarlanan doru. ekseriya (b.) ou kez, ounlukla. ekseriyet, -ti (a.) ounluk, okluk. eksi (a.) 1. Matematikte karma iareti. 2. Is terimi olarak sfrn altnda. eksik ( a.) 1. Gerei duyulan. 2. Tam olmayan. eksikli ( a.) Kendisine bir ey gerekli olan. eksilen (a.) karma ilemin-deki ilk say. eksilmek (e.) Bir btnn bir parasnn yok olmas, azalmak. eksiltmek (e.) Eksik duruma getirmek, saysn azaltmak. eksper (a.) Uzman, bir eyin deeri konusunda bilgi sahibi olan. ekspres (a.) ok hzl giden, sadece byk istasyonlarda duran tren. ekstra (a.) 1. En iyi, stn nitelikli tr. 2. Fazladan, allan ve gerekenden baka. ekstrafor (a.) Giysilerin etek, kol, yaka paralarna, perdelerin ucuna geirilen seyrek dokunmu keten erit. ekstrem (a.) En u, ar u, en son. eki ( a.) Limon ya da sirke tadnda olan. 2. Bu tad veren ey. ekimek (e.) 1. Eki duruma gelmek. 2. Bozulmak. 3. Mayalanmak.

63

ekimik (a.) Ya alnm stten yaplan bir cins peynir, kelek. ekvator (a.) Yeryuvarnn eksenine dik olarak getii ve yer yuvarn iki eit paraya bld varsaylan en byk ember. el (a.) 1. Kolun bilekten parmak ularna kadar olan, tutmaya ve i yapmaya yarayan blm. 2. Kimi nesne ve aralarn tutmaya yarayan blmleri. el (a.) 1. Yabanc, yaknlarn dnda kalan kimse. 2. lke, yurt, il. el ( a.) Sarya alar kestane rengi. el lem (a.) ekinilen kimseler, bakalar, herkes, yabanclar. el aman (a.) Bezginlik ve szlanma anlatr. elbezi (a.) Kurulama ve temizleme ilerinde kullanlan bez. elbise (a.) Giysi, giyecek. eli (a.) 1. Bir devleti bir baka devlet karsnda temsil eden grevli. 2. Bir anlamazlkta taraflar arasnda anlama salamaya alan kimse. elilik (a.) Elinin ii, iini yapt yer. eldiven (a-) Elleri d etkilerden korumak iin kumatan ya da deriden yaplan, ele geirilen giysi. eleba (a.) Bir ie ya da duruma nclk eden. elek (a.) Un gibi toz eylerin iindeki yabanc maddeleri ayklamaya yarayan alet. elektrik (a.) Istma, stma, tama ilerinde kullanlan bir enerji eidi. elem (a.) Byk ac, znt. eleman (a.) 1. Bir topluluu oluturan insanlarn her biri. 2. Btn oluturan paralarn her biri. elemek (e.) Toz durumundaki eyleri kalburdan ya da elekten geirmek. eletiri (a.) Herhangi bir eyi olumlu, olumsuz ynleri ile ele alp deerlendirmek. eletirmek (e.) Eletiri yapmak. eletirmen (a.) Eletiri yapan kimse. elik (a.) Da keisi, elim ( a.) Acnacak, ackl. elit (a.) Sekin, sekinler. elips (a.) Btn noktalarn iki ayr odaa uzaklklarnn toplam birbirine denk olan kapal eri. ellemek (e.) El ile dokunmak, kartrmak. elli ( a.) Krk dokuzdan sonra gelen saynn ad. ellinci ( a.) Ellinin sra say sfat. Sralamada krk dokuzuncudan sonra gelen. ellier ( a.) Elli sfatnn letirme biimi, her birine elli, her defasnda ellisi bir arada olan. elma (a.) Krmz ya da yeil renkte meyve ve bu meyvenin aac. elmack (a.) Yzn yanakla gz arasnda bulunan biraz kntl ksm. elmas (a.) Madd deeri yksek bir ss ta. elti (a.) Karde hanmlarnn her birinin tekine gre ad. elveda (.) Bir daha kavuulamayaca dnlen bir eyden ayrlrken kullanlr. elverili ( a.) stenilen zellikleri tayan, uygun, ie yarayan. elyaf (a.) Genellikle iplik duruma getirilecek lifli maddeler. emanet (a.) Korunmas iin birine braklan ey. emaneti (a.) cret karl eyay alkoyup koruyan kimse. emare (a.) Belirti, iz, ipucu. emek (a.) Bir iin yaplmasnda harcanan g. emeki (a.) Geimini emei ile salayan, kimse. emeklemek (e.) Dizler ve eller zerinde ilerlemek. emekli (a.) Belirli bir sre altktan sonra, ii ile ilikisi kesilip kendisine aylk balanan kii.

64

emektar ( a.) 1. Bir grevde uzun sre kalp o ie emei gemi olan kimse. 2. mec. ok kullanlm, eski. emel (a.) Gerekletirilmesi zamana bal gl istek, ama. emici ( a.) Emme iini yapan. emin (a.) Kendisine her bakmdan gvenilen, gvenilir, inanlr. emir, -mri (a.) Buyruk, komut. emisyon (a.) Devlete para, senet ve tahvil karma, piyasaya srme. emlk, -ki (a.) Ev, arsa gibi deerli tanmaz mallar ve mlklerin ortak ad. emniyet, -ti (a.) Gvenlik, polisiye iler. emniyetli ( a.) Gvenilir. empati (a.) Sosyal benle ilgili bilgi, bireyin kendini bakalarnn yerine koyabilme yetisi. emperyalist ( a.) Bymek ve gelimek iin baka lkeleri kullanan, smrgeci. emprime (is.) Bir eit ipekli kuma. emsal (a.) 1. Benzerler. 2. Yat, e, denk. 3. rnek. emsalsiz ( a.) Esiz, ei benzeri olmayan, bir benzeri daha bulunmayan. emtia (a.) Mallar, satlacak eyler. emzik (a.) 1. St ocuklarn oyalamak iin azlarna verilen kauuk meme. 2. Beslemek iin st ocuklarna meme yerine emdirilen az kauuklu st iesi. emzirmek (e.) Kadn ya da dii hayvan memesindeki st yavruya vermek, meme vermek. en (a.) Bir yzeyde boy saylan iki kenar arasndaki uzaklk, genilik. enayi ( a.) Fazla bn, avanak. encik (a.) Kedi, kpek yavrusu, enik. endam (a.) Boy pos. endaze (a.) Eskiden kullanlan bir uzunluk ls. endeks (a.) 1. Dizin. 2. Bir geliimi gsteren nicelikler ya da deerler arasnda ilikisi olan. ender ( a.) ok az, ok seyrek bulunur. endie (a.) Bir iin kt sonulanaca kaygs. endstri (a.) Ham maddeleri eya biimine getiren almalarn tm, sanayi, ileyim. enerji (a.) 1. Maddelerde s, k biiminde ortaya kan g. 2. Gcn harcama yetenei. enfes ( a.) ok gzel. enflasyon (a.) Hayat pahall, pahallk. engebe (a.) Yeryzndeki her trl ini klar. engel (a.) Bir ii yaplamaz duruma sokan. engerek (a.) Bir eit zehirli ylan. engin ( a.) ok geni, snrlar grnmeyen. enginar (a.) ri, topuz biiminde, dikenli, yenilen bir bitki. enite (a.) Bir kimsenin kz kardeinin ya da kadn hsmlarnn kocas. enjeksiyon (a.) Hastaya ine yapma, ine vurma. enkaz (a.) Yknt, dknt. enlem (a.) Yeryzndeki herhangi bir noktann ekl dorultusu ile ekvator dzlemi arasndaki a. ense (a.) Boynun arka taraf. enstit (a.) Aratrma ya da retim kurumu. enstrman (a.) 1. alg. 2. Ara. entari (a.) Daha ok kadnlarn giydii kollar ve etei uzun giysi. enteresan ( a.) lgi ekici, ilgin. er (a.) 1. Erkek kii. 2. Rtbesiz asker. er (b.) Erken. erba (a.) Gereksinimleri devlete karlanan onba ve avu rtbesindeki asker. erek (a.) Gerekletirmek iin tasarlanan ve erimek istenilen ey, ama, gaye.

65

erdem (a.) yi huy ve davranlarn tm. ergenlik (a.) Evlenecek yaa gelmi bulunan. ergin (a.) Kendi kendine yetebilecek durumda, yetimi. erguvan (a.) Pembe, krmz renkte iekleri olan bir ss aac. erik (a.) Trl renklerde, tad mayho olan meyve, meyvenin yetitii aa. erim (a.) Bir eyin rebilecei uzaklk. erim (a.) yi bir eye iaret olan durum. erimek (e.) Kat bir cismin snn etkisiyle sv duruma gelmesi. erin (a.) Hibir eksii, hibir znts ve acs olmama durumu. erinmek (e.) enmek. erimek (e.) Ulalmas zamana ve emee bal olan bir amaca kavumak. erite (a.) Evde yaplan makarna. erk, -ki (a.) Ynetenlerin hukuksal ya da eylemsel yetkisi, g, kudret. erkn (a.) Bir toplulukta nde gelen bykler. erke (a.) Erkek kei. erkek ( a.) 1. nsan, hayvan ve bitkilerde diinin kart. 2. Evli kadnn kocas. erken (b.) Zamann ilerlememi bir an. erkin (a.) Hibir koula bal olmayan, istedii gibi davranabilen, serbest. erlik ( a.) Yiitlik, askerlik, er olma durumu. ermek (e.) 1. Erimek, kavumak, ulamak. 2. Yetiip dokunmak. 3. (mec.) Kii iin olgunlamak. 4. ( a.) nsanst kutsal bir aamaya erimek. ermi ( a.) nsanst bir aamaya gelmi. erozyon (a.) Rzgr ve suyun andrma sonucu yok ettii yararl toprak, anma. ertelemek (e.) Bir ii bir sre geriye atmak. erzak, -ki (a.) Uzun sre saklanabilen yiyeceklere verilen genel ad. es (a.) Notada duraklama zaman ve bunu gsteren imin ad. esans (a.) Bitkilerden elde edilen koku. esaret, -ti (a.; Tutsaklk, klelik, esirlik. esas (a.) En nemli, bata gelen, temel ge. esef (a.) Acnma, yerinme. esen (a.) Hibir hastal, vcuta hibir eksii olmayan, salkl, shhatli. esenlik (a.) Salkl ve skntsz olma durumu. eser (a.) Ortaya karlan rn, yapt. esinti (a.) Hafif rzgr. esir (a.) Savata dman eline den, tutsak. esirgemek (e.) 1. Korumak. 2. Bir eyi elden karmaktan ekinmek. eski ( a.) 1. ok kullanlmaktan ypranm. 2. stnden ok zaman gemi. eskrim (a.) Klla yaplan bir tr spor. esmek (e.) Bir ynden bir yne akmak. esmer ( a.) Karaya alan buday rengi. esnaf (a.) El zanaatlar ya da kk ticaretle geinen kimseler. esnek ( a.) Krlmadan kolayca bklebilen. esneklik (a.) Esnek olma durumu. espri (a.) nce anlaml, dndrc ve sakal sz. esrar (a.) Kenevirden elde edilen bir tr uyuturucu. esrarke ( a.) Esrar bamls olan kii. estetik (a.) 1. Gzellii ve gzeli inceleyen ve bu konudaki grleri analiz eden felsefe kolu. 2. Gzellik duygusuyla ilgili olan ya da gzellik duygusuna uygun olan. 3. Vcudun gzelliini korumayla ilgili cerrahi blm. esvap (a.) Giysi, elbise.

66

e (a.) 1. ift oluturan iki eyin birbirine olan durumu. 2. Kar kocadan her biri. 3. Denk, eit. e anlaml ( a.) Ayn anlamda olan, anlamda. e deer ( a.) Deerleri eit olan. eek (a.) Attan kk, kulaklar uzun bir binek hayvan, merkep. eelemek (e.) Hafife kazp kartrmak. eik (a.) Kap boluunun alt ksmnda bulunan alaka basamak. eit ( a.) 1. Birbirleriyle ayn nitelikte olan. 2. Matematikte v iaretinin ad. ekenar ( a.) Kenarlarnn uzunluu ayn olan. ekya (a.) ehir dnda yaayan, yol kesen soyguncu. eraf (a.) Bir yerin nde gelenleri, sz geenleri, zenginleri. eref (a.) ok onurlu, ok erefli. esesli ( a.) Anlamlar farkl olmakla birlikte ayn seslerden oluan. esiz ( a.) Benzeri olmayan. etajer (a.) Raflardan oluan kapaksz, tanabilir dolap. etil (a.) Genellikle etle beslenen. etek (a.) 1. Elbisenin belden aa olan ksm. 2. Da, yn gibi ykseltilerin alt ksm. etik (a.) Ahlk, ahlaksal. etiket, -ti (a.) Bir maln tr, miktar, fiyat, vb. niteliklerini ya da kitap, defter vb. eylerin kime ait olduunu belirtmek iin zerlerine konan kk kt. etken ( a.) 1. Bir madde zerinde deiiklik yapan her ey. 2. Cmlede eylemin zne tarafndan yapldn belirten eylem, "edilgen" kart. etki (a.) Bir kimsenin ya da bir nesnenin bir kimse ya da nesne zerindeki gc. etkili ( a.) Etkisi olan, etkileyici. etkin ( a.) 1. Devinimli, ileyen, alan, etkisi grlen, duyulan. 2. Eylemde bulunan, etkinlik gsteren. etkinlik (a.) 1. Etkin olma durumu, alma, i yapma gc. 2. Bir kimsenin, grubun evresiyle arasndaki ilikileri dzenleyen her tr eylemi. etkisiz ( a.) Etkisi olmayan, tesirsiz. etli ( a.) inde eti olan, 2. Eti ok olan. etmek (e.) 1. Sfat ya da adlarn sonlarna gelerek onlar eylemletiren yardmc eylem. 2. Davranmak. etraf (a.) 1. evre, dolay. 2. Bir kimsenin srekli ilikide bulunduu kimseler, yaknlar. ett (a.) 1. Herhangi bir konuda yaplan inceleme, aratrma. 2. n alma. ev (a.) 1. Yalnz bir ailenin oturabilecei barnak. 2. Belirli bir ama iin kullanlan, i grlen yer. evci ( a.) Hafta sonu tatilini evde geiren, yatl. evcil ( a.) Eve ve insana altrlm hayvan, evet, -ti (b.) "yledir" anlamnda dorulama, onama sz, olumlu karlk verme. evham (a.) Kuruntu, yersiz kuku. evlt (a.) Bir kimsenin olu, kz. evltlk (a.) Bir kimsenin evlt olarak benimsedii kimse evlenmek (e.) Kadn ile erkein yasalara uygun olarak aile oluturmas. evli ( a.) Evlenmi kadn ya da erkek. evliya (a.) Ermi insan. evrak, -ki (a.) Resm ilem gren ktlar. evre (a.) Bir olayda, birbiri ardnca grlen, bir ite birbiri ardnca beliren, gelien deiik durumlar. evren (a.) Yeryzndeki ve gkyzndeki btn varlklar. evrensel (.a.) Tm varlklar iine alan.

67

evsaf (a.) Nitelikler, vasflar. evvel (b.) nce. eyalet (a.) Ynetim bakmndan kendine gre bamsz olan byk il. eyer (a.) Binek hayvanlarnn srtna yerletirilen, oturmaya yarayan nesne. eylem (a.) 1. , hareket, davran. 2. Fiil. eylemci (a.) Kuram deil eylemi yeleyen ya da dncesini eylemiyle gerekletirmeye alan kimse. eyll (a.) Yln dokuzuncu ay. eyvah (.) Beklenmedik olumsuz bir durumda sylenen acma, zlme sz. eyyamc (a.) 1. Gncel duruma uyarak dnce ve davran deitiren. 2. Gnn gn eden. ezan (a.) slm dininde namaz zamann bildirmek iin yksek sesle okunan ar. ezber (a.) Bir bilgiyi hi unutmadan aklda tutma. ezel ( a.) ncesiz, ok nceden, balangc olmayan. ezgi (a.) Kulaa ho gelen ses dizisi. ezilmek (e.) Ezme iine uramak, sknt ekmek. eziyet, -ti (a.) Ar glk ve sknt. eziyetli (s.) 1. Eziyet ekerek yaplan. 2 Eziyet veren, eziyet ektiren, zgl. eziyetsiz ( a.) Eziyet ekmeden yaplan, skntsz, zg-sz. ezkaza (a.) Kazayla, yanllkla, rasgele. ezme (a.) 1. Ezmek eylemi. 2. Baz sebze ve meyveleri ezerek yaplan bir tr yiyecek. ezmek (e.) 1. stne basarak ya da bir ey arasna sktrarak yasslatrmak, biimini deitirmek. 2. Ar bir eyle bir canlnn zerinden gemek, inemek.

Ff
f, F Trk alfabesinin yedinci harfi, di dudak nszlerindendir. fa (a.) Bir nota iareti. faal, -li ( a.) 1. lemekte olan, etkin. 2. alkan, canl, hareketli, etkin. faaliyet (a.) 1. iler durumda olma, etkinlik. 2. alkanlk, alma, canllk, hareket. fabl (a.) ounlukla manzum, sonuta ahlaki bir ders karlan alegorik yk. fabrika (a.) lenmi ya da yar ilenmi maddelerin makine, ara ve benzeri ile ilenerek tketime hazr duruma getirildii sanayi kuruluu, retim evi. fabrikasyon (a.) 1. Bir eyi fabrikada retme. 2. Fabrikada yaplarak tketime hazr duruma getirilen (rn). facia (a.) ok znt veren, ackl olay, afet. fafur (is.) 1. in imparatorlarna verilen unvan. 2. in'de yaplm kse, tabak, vazo gibi porselen eya. fahi (s.) 1. ly aan, ar, ok fazla. 2. Ahlka ve trelere uygun olmayan. fahr (s.) 1. Sayg iin verilen veya vn iin kabul edilen (Bakanlk, yelik, doktora gibi unvan) onursal. 2. Gnll, karlksz. fail (a.) 1. Eden, yapan, ileyen. 2. Hukuksal sonu douran bir su ileyen kimse. 3. zne. faiz (a.) Bir yere ya da bankaya yatrlan paraya karlk olarak alnan bir miktar kr. faizci (a.) 1. Faizle dn para veren kimse, tefeci. 2. mec. zalim, ahlksz. fakat, -ti (.a.) Yalnz, ama. fakir (.a.) Yoksul, zavall, faktr (a.) Etken, etmen. faklte (a.) Bir niversitenin retim bakmndan ayrlm birimi. fal (a.) eitli eylere bakp gelecekten haber verme ii.
68

falaka (a.) Ayak tabanlarna bir sopa ile dayak atma. falan (a.) Sylenmesi istenmeyen ya da gerekli grlmeyen bir zel adn yerini tutar. falanj (a.) 1. Eski Yunanllarda, zellik Makedonya yayalarnn ekirdeini oluturan mzrakl alay. 2. Baz lkelerde yar asker siyasi kurululara verilen ad. familya (a.) 1. Aile. 2. Birok ortak zellikleri nedeniyle bir araya getirilen cinslerin topluluu. fanfon ( a.) Konumas ok iyi anlalmayan kimse. fni (a.) lml. fantastik (s.) 1. Gerekte var olmayan, gerek olmayan, hayali. 2. 8. yzyldan balayarak Fransa'da gelien bir edebi tr. fanus (is.) 1. Ssl, ayakl fener. 2. Genellikle silindir biiminde olan mum, gaz lambas gibi aydnlatma aralarnn evresini kapatarak rzgrdan koruyan cam muhafaza. far (a.) Arabalarda nde bulunan, uzaklar aydnlatan lamba. fara (a.) Toplanan p alp atmaya yarayan kap. farazi (is.) Bir varsayma dayanan, varsaymsal, hipotetik. fare (a.) Kemirici hayvanlardan, yiyeceklere zarar veren kk san. farenjit (is.) Boaz iltihab, anjin. farfara ( a.) Az kalabalk, grltc. fark, -ki (a.) Benzerlerinden ayrlan zellik. farkl ( a.) Deiik. farmakoloji (is.) lalarn etkisini ve kullann inceleyen bilim dal. farz (a.) Mslmanlkta zr olmadka, yaplmas zorunlu, yaplmamas gnah saylan Allah buyruu. fasl,-sl (a.) Blm, ksm, devre. faizm (a.) Temel hak ve zgrlklerin ksld, kk bir kesimin sz sahibi olduu, baskya dayanan, rk devlet ynetimi. fatih (a.) Dmandan sava yoluyla toprak alan. fatiha (a.) Kur'an- Kerimin birinci suresi. fayda (a.) Yarar, kr. fayrap (a.) Gemilerde ateiye, atei iyi yakmas iin verilen komut. fayton (a.) Tek krkl, drt tekerlekli, genellikle ift atl binek arabas. faz (a.) Evre, saf. fazilet,-ti (a.) Erdem. fazl ( a.) Faziletli, erdemli kimse. fazla (b.) Gereinden, allmtan ok, ar olan. 2. Artm olan. 3. Gereksiz, yersiz. feci ( a.) Ackl, ok ackl, yrekler acs. fecir (a.) Gnn domadan nceki zaman. fecrikzip (is.) Tan yerinde gn domadan beliren, sonradan kaybolan geici aydnlk, yalanc, geici tan. feda (a.) Bir ama urunda bir deer ya da varlktan vazgeme, uruna verme. fedai (a.) Bir lk uruna cann veren. fedakr (a.) Deerli eylerini feda etmekten ekinmeyen. federal (s.) Federasyon durumunda birlemi olan. federasyon (a.) Kk devletlerin tek bir devlet olmak iin kurduklar ynetim. felah (a.) Kurtulu, selmet, mutluluk, bahtiyarlk. felket,-ti (a.) Byk zarar ve skntya yol aan durum ya da olay, ykm, bela. fel (a.) Bir organn ileyemez duruma gelmesi, inme. felek (a.) 1. Gk. 2. Talihleri belirledii sanlan doast g. Felemenk (is.) Bugnk Hollanda, Belika ve Kuzeydou Fransa'ya eskiden verilen ad.

69

feliks (a.) Palmiye yaprana benzeyen, park ve bahelerde ss iin kullanlan iri gvdeli bir bitki. fellh (is.) 1. ifti. 2. Msr kyls. 3. Zenci, Arap. felsefe (a.) Maddeyi, yaam, amalar ve nedenleriyle inceleyen bilim, dnce yntemi. feminizm (is.) Toplumda kadnn kstl olduuna inanan ve yararlanmas gereken haklar oaltp erkeinkiler dzeyine karmak, eitlik salamak amacn gden dnce akm. feminist (is.) Feminizm yanls (kimse, gr). fen, -nl (a.) Doal bilimlerin (matematik, fizik, kimya) genel ad. fena (a.)1. Kt. 2. zc. fenalamak (e.) 1. Kt bir duruma girmek. 2. (hasta) Arlamak. fener (a.) 1. Rzgrl, yamurlu havalarda aydnlatma arac. 2. Frtnal havalarda gemilere yol gsteren k kulesi. fer (a.) Parlaklk, canllk. ferace (a.) Eskiden kadnlarn giydii mantoya benzer stlk. feragat, -ti (a.) Baz haklarndan kendi istei ile vazgeme. ferah ( a.) 1. Bol, geni. 2. (yer iin) Havadar, aydnlk, i ac. ferah ( a.) Skntsz, tasasz. feribot, -tu (a.) Araba vapuru. fermuar (a.) Giysi, anta gibi eylerde ap kapamaya yarayan bir eit ara. fersah (a.) Eskiden kullanlan be kilometre civarnda bir uzunluk ls. fert (a.) Birey. feryat (a.) Haykr, lk. fes (a.) Eskiden apka yerine kullanlan bir eit balk. fesat (a.) 1. Bozukluk. 2. Ara bozuculuk, kargaa. feshetmek (e.) Verilmi bir yargy kaldrmak, bozmak. festival, (a.) eitli amalarla yaplan byk enlik. fetha (a.) 1. Aralk, az, delik. 2. Kur'an alfabesinde, kelimenin st tarafna konan ve a, e sesi veren stn harekesi. fethetmek (e.) lke ele geirmek. feyiz (a.)1. Bilim, bilgi. 2. Verimlilik. feza (a.) Uzay. f (a.) Tahtadan yaplm karn ikince, sv eyler konan kap. fkdan (is.) Yokluk, bulunmama durumu, eksiklik. fkrdak ( a.) Yerinde duramayan, hareketli. fkra (a.) Ksa, zl anlatm olan, nkteli, gldrc yk. fndk (a.) Sert kabuklu, yal bir meyve ve bu meyvenin aac. fra (a.) Elbisenin, ayakkabnn ya da baka bir eyin tozunu almak iin kldan yaplm ara. frfr (a.) Giysi, perde gibi eylerin kenarlarna dikilen krmal ya da bzgl ss. frldak (a.) 1. Rzgrla dnen, kanatl ocuk oyunca. 2. Hile, dolap, dzen. frn (a.) 1. Kapal ocak. 2. Ekmek retilen yer. frnlamak (e.) Piirmek iin frna koymak. frka (a.) nsan kalabal, cemaat, cemiyet, siyasi parti. frlak ( a.) Dar doru frlayp km, kk. frsat (a.) Uygun durum. frtna (a.) 1. Yamur ve kasrga getiren gl rzgr. 2. Bu rzgrn llerde ve denizlerde oluturduu gl dalgalanma. fsldamak (e.) Bakalarnn duymayaca kadar alak sesle konumak. fslt (a.) Zor duyulan insan sesi ya da konuma. fskiye (a.) Havuzda suyu yukarya doru, trl biimlerde fkrtan azlk, fkrk. fstk (a.) Kabuklu ve yal yemi.

70

fk (a.) At ve eek pislii. fidan (a.) Aa ve aaklarn yeni yetieni. fide (a.) Baka yere dikilmek iin yetitirilen taze sebze ya da iek. fidelik (a.) Fide yetitirilen yer. fidye (a.) Tutsak ya da rehin olan kiinin kurtulmas iin istenen para ya da karlk, kurtulmalk bedeli. figan (a.) Alama, lk. figr (a.) 1. Resim. 2. Dans ederken yaplan hareketlerin her biri. figran (a.) Genellikle tiyatro ve sinemada konumas olmayan, ok az rollere kan kimse. fihrist, -ti (a.) 1. indekiler. 2. Alfabetik sralamalar iin kullanlan, kenarlarnda btn harflerin yer ald not defteri. fiil (a.) 1. , davran. 2. Olumlu ya da olumsuz olarak ekimli durumda, zaman kavram tayan ya da zaman kavram ile birlikte kii kavram veren szck. fikir, -kri (a.) Dnme, dnce. fil (a.) ri gvdeli, kaln derili, hortumlu hayvan. fil dii (a.) Filin silh olarak kullanlan iki uzun ve eri dii. fileto (a.) Hayvanlarn srtndan elde edilen bir eit et. filhakika (zf.) Gerekten, dorusu, hakikaten. filika (a.) Gemilerde eitli ilerde kullanlan bir eit sandal. filinta (a.) Bir eit kk tfek. filiz (a.) Yeni srm krpe ve kk dal. film (a.) 1. Fotoraflkta, radyografide ve sinemaclkta resim ekmek iin kullanlan saydam erit. 2. Sinemaclkta, bir oyunun btnn tayan erit veya eritlerin btn. 3. Sinema makinesiyle gsterilen eser. 4. Camlara yaptrlarak ierinin grlmesini engelleyen bir tr ince yaprak. filo (a.) Bir komuta altnda bulunan gemi ya da uak topluluu. filoloji (a.) Dil varlklarn ve yazl belgeleri dilsel ve tarihsel adan inceleme, dilbilim. filoz (a.) Balklarn alar su yznde tutmak iin kullandklar kabak veya mantardan yaplm a amandras. filozof (a.) Felsefe alannda r aan bilgin. filtre (a.) Szge. Fin (a.) Finlandiya halkndan veya bu halkn soyundan olan kimse. final, -li (a.) Bir spor karlamasnda birinciyi belli edecek oyun. finalist (a.) Birinciyi belirleyecek yarmaya kalan sporcu ya da takm. finansman (a.) Bir i yerine ileyebilmesi ve geliebilmesi iin gereken para ve krediyi salama ii. fincan (a.) ay, kahve gibi genellikle scak eyler imekte kullanlan, ounlukla porselen, cam, vb.den yaplan kk kap. fino (a.) ok tyl kk bir kpek tr. firar (a.) Kamak, kurtulmak. firari ( a.) Kaak, aranan. firavun (a.) Eskiden Msr yneticilerine verilen ad. fire (a.) Her tr ticar malda kurumak, dklmek nedeniyle eksilme, arlk yitimi. firez (a.) Ekin. 2. Yeni kmaya balam ekin. 3. Biilmi tarlada kalan tahl kkleri, anz. firma (a.) Ticaret kurumunun sicile ilenmi ad. fiske (a.) Parmak ularyla yaplan vuru. fi (a.) Elektrik alabilmek iin fie sokulan aygt. fiek (a.) 1. Tabanca, tfek gibi ateli silhlarn cephanesi, mermisi. 2. enliklerde kullanlan patlayc, aydnlatc madde. fit, -ti (a.) Birini bakasna kar kkrtmak.

71

fitne (a.) Geimsizlik, karklk, kargaa. fitre (a.) Ramazan ay iinde fakirlere verilmesi dince buyrulan, miktar belli sadaka. Ftr sadakas. fiyaka (a.) Gsteri, alm, caka. fiyasko (a.) Bir giriimde gln ve baarsz sonu. fiyat (a.) Bir eyin parasal deeri, eder, paha. fiyatl ( a.) Fiyat olan, pahal. fizik (a.) 1. Bir bilim dal. 2. Bir eyin d grn. fizyoloji (a.) Canllarn hcre, doku ve organlarnn grevlerini ve bu grevlerin nasl yerine geldiini inceleyen bilim dal. fizyonomi (a.) Yz izgilerinin anlam. flam (a.) Emniyet kilidi. flama (a.) 1. aret olarak ya da eitli amalarla kullanlan kk bayrak. 2. Mzraklarn ucuna taklan kk bayrak. 3. ki veya keli, kk boyutlu bayrak. fla (a.) 1. Fotoraf ekiminde k yeterli olmadnda bir grnty net almak iin kullanlan ok ksa sreli ve gl parlt. 2. letiimde stnl, ncelii olan haber. flar (a.) Otomobillerde drt sinyal lambasnn ayn anda yanp snmesini salayan dzen. flit, -ti (a.) 1. Sinek, sivrisinek gibi bcekleri ldrmek iin pskrtlen il. 2. Bu ilc havaya pskrten ara. flu ( a.) Bulank. flt, -t (a.) flenerek alnan bir mzik aleti. fobi (a.) Belirli nesneler ya da durumlar karsnda duyulan olaand, nedensiz, gl korku. fok, -ku (a.) Ba kpee benzeyen, bir iki metre boyunda memeli bir deniz hayvan. fokurdamak (e.) Ses kararak kaynamak. fokur fokur (b.) Fokurdayarak. fol (a.) Tavuun istenilen yere yumurtlamas iin o yere konulan yumurta ya da yumurtaya benzeyen ey. folk (a.) Halk. folklor (a.) Halkn kltrn inceleyen bilim dal, halk bilim. folluk (a.) Tavuklarn yumurtlamas iin hazrlanan yer. fon ( a.) Belirli bir i iin gerektike harcanmak zere ayrlp iletilen para. fonda (a.) Geminin demir att yer. fonksiyon (a.) 1. lev. 2. Grev. fora (.) Denizcilikte al komutu. forma (a.) 1. Biim. 2. On alt sayfalk kitap blm. format (a.) Herhangi bir eklin ekrandaki boyutu. formalite (a.) 1. Yntem ya da yasalarn gerektirdii ilem. 2. (mec.) nem verilmedii hlde, bir zorunlulua bal olarak yaplan biimsel davran. forml (a.) 1. Usul, kural. 2. Bir belgenin yazlaca biim. foroz (is.) Bir a atlnda karlan balk miktar. forsa (a.) Eskiden gemilerde krek eken esir. forum (a.) 1. Dinleyici durumunda olanlarn da sz alabildikleri, belli bir konu zerinde dzenlenmi toplant. 2. Baz sorunlarn grlerek karara baland genel toplant. fosfor (a.) Yar saydam, karanlkta ldayan bir cisim. fosil (a.) Jeolojik dnemlerde yeraltnda kalm bitki ve hayvan kalnts. fotoraf (a.) zel bir biimde hazrlanan, bir nesnenin kda aktarlan grnts. fotokopi (a.) Bir yaznn, bir kitabn fotoraflama yntemi ile elde edilen kopyas. ftr (a.) 1. apka, anta, iek ve baka ss eyas yapmak iin kullanlan ince ve yumuak kee. 2. Ftrden yaplm yuvarlak apka. francala (a.) iyi nitelikli undan yaplan ince uzun ekmek.

72

fren (a.) Bir tatn, hzn kesmeye ya da durdurmaya yarayan donanm. frengi (a.) Cinsel ilikilerle bulaan, tedavi edilmezse inme, krlk, delilik gibi sonulara varan, dle de geerek vcuta ve aklca sakat bir soyun yetimesine yol aan hastalk. fresk, -ki (a.) 1. Ya duvar svas zerine kire suyunda eritilmi madensel boyalarla resim yapma yntemi. 2. Bu yntemle yaplm resim. fuar (a.) Belli zamanda belli yerlere mal sergilemek iin alan byk pazar. fujer (a.) Erelti otu, ak merdiveni. fukara (a.) Yoksul, a, fakir. fular (is.) pek ya da ince kumatan earp. funda (a.) al grntsnde bir bitki, sprgeotu. fulya (a.) Nergisgillerden soan kkl bir bitki. fundalk (a.) Funda ile kapl alan. furya (a.) Olaandan ok fazla bulunma durumu. futbol (a. On birer kiilik iki takmla ayakla oynanan bir top oyunu, bu oyunun arac olan top. fme (a.) 1- Duman rengi. 2. ( a.) Bu renkten olan. 3. ( a.) Tts ile kurutulmu (balk, et). fsun (a.) Sihirli, byl. fsunkr (s.) Sihirli, byl, afsunlu. ftur (a.) Bezginlik, umutsuzluk, usan. fze (a.) Yakc ve yanc bir maddenin itme etkisi ile hedefe doru giden mermi veya roket, feza arac. fzen (a.) Besim izerken kullanlan kalem, kmr kalem. 2. Kmr kalemle yaplm resim. fzesavar (a.) Saldr nitelikli fzeleri etkisiz duruma getirmek amacyla retilen savunma sistemi. fzyometre (a.) Erime ssn lmeye yarayan cihaz. fzyon (a.) Birleme, kaynama.

Gg
g, G Trk alfabesinin sekizinci harfi, damak nszlerin-dendir. -ga/-ge (gr.) Eylemden ad treten ek. gabardin (a.) Sk dokunmu ynl ya da pamuklu kuma. gabari (a.) 1. Baz eyaya verilmesi gereken boyutlar, grn izmeye, hazrlamaya ya da denetlemeye yarayan rnek. 2. Motorlu ya da motorsuz tatlarn kpr vb. altndan rahata geebilmeleri iin en yksek boyutlarn belirten ller. gabavet, -ti (a.) Anlayszlk, kaln kafallk. gabi ( a.) Kaln kafal, anlaysz, ahmak. gabin (a.) Alverite satn alnan mala, denen karln, maln deerinden ok fazla olmas, alverite hile yapma. gacrdamak (e.) Tedirginlik veren, kulak trmalayc ve dzensiz ses karmak. gacr gucur (b.) Sert cisimlerin arpmalarnda ve birbirlerine srtndklerinde kan irkin ve kulak trmalayc sesi belirtmek iin kullanlr. gaddar ( a.) Acmas olmayan, bakalarna hakszlk eden. gaf (a.) Uygunsuz sz syleme, patavatszlk. gaffar (a.) Balayan, acyan, merhametli. gafil ( a.) evresinde olup biteni sezemeyen, aymaz kimse. gaflet (a.) Aymazlk, dalgnlk, dncesizlik, ihtiyatszlk. gaga (a.) Kularda, kmes hayvanlarnda di ve dudak iini gren boynuzsu organ. gagalamak (e.) Gagasyla yem toplamak, vurmak.
73

gaile (a.) znt, sknt, dert, keder. gaip, -bi ( a.) 1. Gz nnde olmayan. 2. Grnmez lem. gala (a.) 1. Resm trenlerden sonra verilen byk ve gsterili len. 2. Genellikle resm giysilerle gidilen, bir temsilin ilk oynan ya da bir filmin ilk gsterilii. galaksi (a.) Gk adas. galeri (a.) 1. Bir yapnn blmlerini ayn katta birbirine balayan iten ya da dtan yaplm geni geit. 2. Sanat eserlerinin ya da herhangi bir maln sergilendii salon. galeyan (a.) 1. Coma. 2. Kaynama. galiba (b.) Grne gre, sanlan. galibiyet (a.) stn gelme, yenme, yengi. galip ( a.) Yenen, stn gelen. galon (a.) Drt buuk litrelik bir sv l birimi. galo (a.) 1. Taban tahtadan yaplm deri ayakkab. 2. Temizlik amacyla zellikle hastanelerde ayakkab zerine geirilen plastik gere. gam (a.) Tasa, kayg, znt. gaml ( a.) Kaygl, tasal, zntl. gambot, -tu (a.) Bir eit sava gemisi. gammaz ( a.) Dedikoducu, sz tayan. gamsz ( a.) znts, tasas olmayan. gamze (a.) Glerken yanakta oluan ukur. ganimet (a.) Savata dmandan ele geirilen mal, para, ara vb. gar (a.) Byk demiryolu dura. garaj (a.) Motorlu tatlarn konulduu kapal yer. garanti (a.) Gvence. gardrop (a.) Elbise dolab. gardiyan (a.) Ceza evinde grevli kimse. garez (a.) Ktlk yapma istei, kin, dmanlk. gargara (a.) Yutmadan bir su veya sv ile boaz alkalama ii. garip ( a.) 1. Yabanc, kimsesiz. 2. alan durum, ilgin. garp, -b (a.) Bat. garpl ( a.) Batl. garson (a.) Lokanta, otel, pastane gibi yerlerde mterilere hizmet eden grevli. gvur (a.) 1. Kafir, dinsiz. 2. Mslman olmayan. 3. mec. zalim, insafsz, ta kalpli. gaye (a.) Ama, erek. gayeli ( a.) Amac olan. gayesiz ( a.) Amac olmayan. gayet (b.) ok, pek ok, gl biimde etkili olarak. gayret (a.) Olaanst alma, abalama. gayri (b.) Bundan byle. gaz (a.) Uucu nitelikte akc cisim. gaza (a.) Kutsal sava. gazal (a.) Ceyln. gazap (a.) Kzgnlk, fke, hiddet. gazel (a.) Sonbaharda dklen aa yapra. gazete (a.) eitli konularda bilgi ve haber vermek iin her gn ya da belirli zamanlarda kan yayn. gazi ( a.) Dmanla savaa girmi kimse. gazino (a.) 1. kili algl lokanta. 2. Byk kahvehane ve birahane. gazoz (a.) ielerde satlan bir eit gazl iecek. gebe ( a.) Karnnda yavrusu bulunan, hamile.

74

gebermek (e.) (sevilmeyen biri iin) lmek. gece (a.) Gnein batmasndan domasna kadar geen sre, tn. gecekondu (a.) Resm yerlerden izin almadan, gizlice, bir gecede yaplan barnak. gecelemek (e.) Bir yerde kalp geceyi geirmek. gecelik (a.) Gece yatakta giyilen giysi. gecikmek (e.) Ge kalmak, bir ii zamanndan sonra bitirmek. geciktirim (a.) Sinemada, izleyiciye herhangi bir olayn ortaya kacan sezdirmek, srekli bir bekleme, gerginlik, sknt iinde brakmak biimindeki anlatm. ge (b.) Beklenen zamandan sonra. geer ake ( a.) Herkes tarafndan aranan, beenilen. geerli ( a.) 1. Yrrlkte olan, uygulanan. 2. mec. Beenilen, tutulan. geici ( a.) Kalc olmayan, ksa sren. geim (a.) 1. Geinmek eylemi, geinme aralar. 2. Anlama, uyuma. geimli ( a.) evresiyle iyi geinen. geimsiz ( a.) evresindekilerle iyi geinemeyen, huysuz, kavgac. geinmek (a.) 1. Yaamak iin gerekeni salamak. 2. Uzlamak. geirgen ( a.) inden gaz, sv gibi eyleri kolaylkla geiren. geirmek (e.) 1. Gemek eylemini yaptrmak, gemesini salamak. 2. Bir eyi bir yerden br yana gtrmek. gei (a.) 1. Gemek ii ya da biimi. 2. Herhangi bir durumdaki deime. geili ( a.) Cmlede nesne alabilen ykleme verilen ad. geisiz ( a.) Cmlede nesne alamayan ykleme verilen ad. geit (a.) 1. Geilebilecek yer. 2. iki da arasnda, dar ve uzun yol. gekin ( a.) 1. Gemi. 2. Ya ilerlemi, kocam. gemek (a.) 1. Bir yandan, te yana kmak. 2. Son bulmak. gedik (a.) Ykk yer, yark, atlak, aralk. geirmek (e.) Midedeki gazn yksek sesle azdan kmas. gelberi (a.) Frnlarda atei dar ekmek iin kullanlan uzun sapl demir alet. gelecek (e.) Zaman bakmndan, ileride olmas, gereklemesi beklenen. gelenek (a.) Bir toplumda, bir toplulukta, eskiden kalm olmalar dolaysyla saygn tutulup kuaktan kuaa iletilen kltrel kalntlar, alkanlklar, bilgi, tre ve davranlar. gelgit, -ti (a.) 1. Bouna gidip gelme. 2. Ay ve gne arasndaki ekim etkisiyle sularn alalp ykselmesi. gelin (a.) Evlenmek zere sslenmi kz ya da kadn. gelincik (a.) 1. Krlarda yetien, krmz renkli iekleri olan bir bitki. 2. nce uzun yapl, sivri eneli, kk bir hayvan. gelinlik (a.) 1. Gelin olma durumu. 2. Gelin giysisi. gelir (a.) Belli zamanlarda belli yerlerden gelen para. geliigzel ( a.) nce eleyip sk dokumakszn, zensiz. gelimek (e.) 1. Byyp, yetimek. 2. lerlemek. gelmek (e.) 1. Bir yere gitmek, ulamak. 2. Oturmaya, ziyarete varmak. gem (a.) At istenilen yne yneltmek iin azna taklan demir alet. gemi (a.) Su stnde insan ve yk tayan byk ara. gen (a.) inde bulunduu hcre ya da organizmada zel etkisi olan birim, kuaktan kuaa ve hcreden hcreye geen kaltmsal flen ( a.) Henz yetimi, ya ilerlememi olan. genel ( a.) Bir eye zg olmayp tmn iine alan. genelge (a.) Herhangi bir konuda resm kurumdan ilgililere gnderilen, uyulmas gerekli yaz. genelkurmay (a.) Ordunun savata ve barta eitim, denetim ve ynetimini stne alan makam.

75

geni ( a.) Eni ok olan, enli. geniz, -nzl (a.) Az ve burun boluunun arka blm. geometri (a.) izgi, yzey ve hacimleri inceleyen matematik kolu. gerek ( a.) Uydurma olmayan, doru, hakiki. gereki ( a.) Gerei gren ve ona gre davranan, ya da geree uygun olarak yaplan. geri (b.) Her ne kadar... gerdan (a.) Vcudun omuzla ba arasnda kalan ksm. gere (a.) Bir eyi yapmak iin gereken maddeler. gerek (is. s.) Bir eyin yaplabilmesinin ya da olabilmesinin bal olduu ey. gereke (a.) Bir eyin dayand neden. gerekli ( a.) Yaplmas, olmas ya da bulunmas uygun olan, yerinde olan, lzumlu. gereksinme (a.) htiya. gergedan (a.) Burnunun stnde boynuzu bulunan, iri yapl bir vah hayvan. geri (a.) Arka. art. gerici (a.) Yeniliklere kar kan, eskiyi savunan. gevelemek, (e.) 1. Aznda ineyip durmak. 2. Asl sylemek istediini sylemeyip sz uzatmak. geveze ( a.) ok konumay seven, enesi dk. gevi (a.) Hayvanlarn yedikleri yemei bir sre sonra tekrar uzun uzun inemesi. gevrek ( a.) Kolayca krlp ufalanan. gevek ( a.) Sk ya da gergin olmayan. gevemek (a.) Sertlik ve gerginlii azalmak. geyik (a.) Erkeklerinin banda atall boynuz bulunan bir orman hayvan. gez (a.) Ateli silhlarda namlunun geri ksmnda bulunan kertik. gezdirmek (e.) 1. Gezmesini salamak, dolatrmak. 2. zerinde dolatrarak dkmek. gezegen (a.) Gne evresinde dolanan, ondan aldklar yanstan gkcisimlerinin ortak ad. gezgin ( a.) ok dolaan, gezen. gezi (a.) Yaad yerin dna gezmek amacyla yaplan uzun yolculuk. gezinti fa.J Uzak olmayan bir yere yaplan gezi. gezmek (e.; Hava almak, ho vakit geirmek gibi bir amala bir yere gitmek, dolamak. gck (a.) Boazda duyulan, ksrten kant. gcrt (e.) Sert cisimlerin srtndkleri zaman kardklar ses. gda (a.) Besin. gna (is.) 1. Zenginlik, bolluk. 2. Bkma, usanma. gpta (a.) imrenme. grtlak (a.) Soluk borusunun st taraf. gyaben (b.) Kendi yokken, ortada olmakszn. gybet (a.) ekitirme, yerme, ktleme. gider (a.) Bir i iin harcanan paralarn tm. girgin ( a.) Herkesle abuk dost olarak ileri yaptran kimse, giriken. girift, -ti ( a.) Dolak. girimek (e.) Bir ie istekle balamak. gie (a.) istasyon, banka, sinema gibi yerlerde bilet ya da para alnp verilen yer. gitar (a.) Alt telli, parmaklarla tellerine dokunarak alnan bir mzik aleti. gitgide (b.) Zaman ilerledike, gittike. giyotin (a.) lm cezasna arptrlanlarn ban kesen alet. giyim (a.) Giyinmek ii ya da biimi. giz (a.) Sr. gizem (a.) Akln eriemeyecei, aklanamayan ya da zlemeyen ey, sr.

76

gizli ( a.) 1. Grnmeyecek durumda yerletirilmi. 2. Grnmez, belli olmaz bir durumda olan. 3. Bakalarndan saklanan, duyurulmayan. gocuk (a.) i krkl kaln ceket. gocunmak (e.) Bir eyden alnmak. gonca (a.) Almam iek. gondol, -l (a.) Venedik'te kullanlan iki ba yukarya kvrk kayk. goril (a.) ri ve gl maymun. g (a.) Ekonomik, toplumsal ya da siyasal nedenlerle bireylerin ya da topluluklarn bir yerleim yerinden, baka bir yerleim yerine, bir lkeden baka bir lkeye gitme eylemi. gebe (a.) Bir yere yerlememi, mevsime veya baka koullara gre yer deitiren topluluk. gmek (e.) Eviyle birlikte yer deitirmek. gmen ( a.) Kendi yurdundan baka bir lkeye gidip yerleen. gk (a.) km yer, knt. gs, -s (a.) Vcudun boyunla karn aras. gk (a.) Yeryznn zerini kaplayan boluk. gk cismi (a.) Gkyznde bulunan cisimlere verilen ad. gkdelen (a.) ok katl yap. gkkua (a.) Yamur damlacklarnda, gne nlarnn krlp yansmasyla gkyznde oluan yedi renkli, yay biimindeki grnt, alkm, ebemkua. gkyz (a.) Gn grnen yzeyi, sema. gl (a.) evresi kara ile evrili byk su. glet (a.) Suyu biriktirmek iin yaplan set. Glek. glek (a.) Su birikintisi, glck. glge (a.) 1. Saydam olmayan bir cisim tarafndan n engellenmesiyle kl yerde oluan karanlk. 2. Gne klarndan korunulacak yer. 3. Ne olduu anlalamayan karalt. glgelemek (e.) 1. zerine glge getirmek. 2. Bir eyin deerini drmek. gmlek (a.) Bedenin st ksmna giyilen giysi. gmmek (e.) Topran iine koymak. gm (a.) Topran altna gmlen deerli eyler, define. gnder (a.) Bayrak ekilen direk. gndermek (e.) Bir yere doru yola karmak. gnen (a.) Rahat ve mutlu yaama. gnl, -nl (a.) Yrekte olduuna inanlan duygularn kayna. gnll ( a.) Ar ya da tehlikeli bir ii yapmay stne alan. gnlsz (a.) Bir ii yapmaya isteksiz olan. gnye (a.) Bir eit izim yapmaya yarayan gen biiminde cetvel. gre (b.) 1. Uygun olarak, bir ey uyarnca, gereince. 2. Baklrsa. 3. Sorulursa. grev (a.) Yaplmas gereken grevli ( a.) Bir ii yapmakla grevlendirilmi olan. grg (a.) Bir toplum iinde var olan ve uyulmas gereken sayg ve incelik kurallar. grgl ( a.) Grgs ok olan. grgsz ( a.) Grgs olmayan, davranlar uygunsuz olan, kaba. grkemli ( a.) Gz alc ve gsterili. grlmedik ( a.) Benzeri hi grnmeyen. grmce (a.) Bir kadnn, kocasnn kz kardei. grnmek (e.) Ortaya kmak. grnt (a.) Bir eyin kla parlak bir yzeye yansyan grn. grn (a.) Bir eyin gze grnen durumu, gr (a.) 1. Gzle bir eyi alglama yetisi. 2. (mec.) Bir olay, varlk veya dnce zerine varlan yarg, fikir. 3. (ceza evi, hastane iin) Ziyaret.

77

grmek (e.) 1. Buluup konumak, arkadalk etmek. 2. Bir konu zerinde karlkl grlerini belirtmek. gsteri (a.) lgi ekmek, bir konuya herkesin eilmesini salamak amacyla yaplan toplu eylem. gsteri (a.) 1. Bakalarn aldatmak, artmak, korkutmak ya da kendini beendirmek iin birinin yapt yapay davran, fiyaka, caka. 2. Gz alclk. gtrmek (e.) Baka yere tamak. gtr (b.) Parayla satn alnan eyler ya da para karlnda yaplan iler iin toptan fiyat vererek. gvde (a.) 1. nsan ve hayvanlarn kol, bacak ve ba dnda kalan blgesi. 2. Aacn dallar dndaki ana blgesi, gvdeli ( a.) Yaps iri olan. gz (a.) 1. Grme organ. 2. Delik. 3. ekmece. 4. Oda. gz ak (a.) Gzde bulunan beyaz ksm. gzalt (a.) Bir kiinin bulunduu yerden ayrlmamasn salamak iin alkoymak. gzbebei (a.) In etkisine gre byyp klen, gzde bulunan yuvarlak blm. gzc ( a.) Gzetleme ii yapan kimse. gzda (a.) Birini istemedii bir ie zorlamak iin yaplan korkutma eylemi, tehdit. gzde (a.) Benzerleri arasnda nitelikleri nedeniyle stn tutulan, beenilen, nem verilen kimse ya da ey. gze (a.) 1. Su kayna. 2. Canllar oluturan en kk para, hcre. gzenek (a.) Deride bulunan kk delikler. gzetlemek (e.) Birinin hareketlerini gizlice izlemek. gzetmek (e.) 1. Korumak, bakmak, zen gstermek. 2. nem vermek, gz nnde bulundurmak, ayr tutmak. gzkapa (a.) Gz rten, ularnda kirpikler bulunan koruyucu organ. gzlem (a.) Bir nesnenin, olayn ya da bir gerein, niteliklerini bilmek amacyla, dikkatli ve planl olarak ele alnp incelenmesi. gzleme (a.) Sacda kzartlan bir eit brek. gzlem evi (a.) iinde eitli gzlem yapabilme aletleri bulunan, gkyzn inceleyen yer. gzlk (a.) yi grmek veya gz tozdan, scaktan korumak iin kullanlan iki cam olan ereveli ara. gzpnar (a.) Gzn, burun tarafndaki ya biriken yan. gzta (a.) Bakr slfat denilen zehirli bir eit tuz. gzpek,-ki ( a.) Tehlikelerden korkmayan, ylmayan. grafik (a.) eitli bilgileri izgilerle, emalarla gsteren tablo. gram (a.) Bir kilonun binde biri olan arlk ls. gramer (a.) Dil bilgisi. granit, -ti (a.) eitli renkte olan, sert, bina yapmnda kullanlan ta. grev (a.) Bir i yerinde, iilerin, iverenle cret anlamazl sonucu, ii hep birlikte brakmas. gri ( a.) Siyahla beyaz aras renk tonu. grip (a.) Kn ok grlen salgn ve ateli hastalk. grizu (a.) Kmr ocaklarnda patlayarak kazalara yol aan bir gaz. grup, -bu (a.) Kme. gurub (a.) Batma, bat. Gnein grnmez oluu. gurbet, -ti (a.) Doup yaanlm olan ky, ehir dnda kalan yer. Yabanclk, gariplik. gurur (a.) 1. Kendini yksek tutma davran, kendini bakalarndan stn grme. 2. Onur, eref, zsayg. gbre (a.) Verimi artrmak iin topraa atlan hayvan pislii ya da kimyasal madde.

78

gcenik (a.) Gcenmi, kskn. gcenmek (e.) Bir davranndan ya da sznden dolay o kiiye krlmak, ksmek. g (a.) 1. Zor ve yorucu emek sonucu yaplan i. 2. Kuvvet. gderi (a.) Geyik derisinden yaplm yumuak giysi. gd (a.) Bilinli ya da bilinsiz olarak davran douran, srekliliini salayan ve ona yn veren i g. gdk ( a.) Bir yan eksik olan, tamamlanmam olan. gdm (a.) Ynetme, sevk ve idare. gfte (a.) Mzik yaptlarnn sz. gm (a.) Boynu uzunca, bakrdan yaplma su kab. gl (a.) Glgillerden bir ss bitkisi ve bunun iei. gle ( a.) Her zaman glmseyen. glistan (a.) Gl bahesi. gll (a.) Ramazan aynda daha ok yaplan bir eit stl tatl. glle (a.) iine patlayclar konulan top mermisi. glmece (a.) Gldrmek iin yazlm yapt, mizah. glmek (e.) Hoa giden bir ey karsnda, duygularn sesli olarak belli etmek. glsuyu (a.) Gllerin damtlmasyla elde edilen kokulu su. gln (a.) Glnecek durumda olan, gldrc. gm (a.) Derinden ve patlayc, yankl grlt. gmrk (a.) 1. Bir lkeye giren kan nesnelerden alnan vergi. 2. Bu ilemlerin yapld yer. gm (a.) Paslanmaz, kolay ilenir, ss eyas yapmnda kullanlan bir maden. gn (a.) Gece ile gndzden oluan yirmi drt saatlik zaman. gnah (a.) Dince su saylan i ya da davran. gnar (b.) Bir gn ara ile, iki gnde bir. gnaydn (a.) "Gnnz aydnlk olsun" anlamnda sabahlar sylenen bir selmlama sz. gncel ( a.) Gnn konusu olan, imdiki, bugnk. gndem (a.) Toplantlarda grlecek konularn tm. gn dnm (a.) Gndz ile gecenin eit olduu gn. gndz (a.) Gnn sabahtan akama kadar olan aydnlk blm. gne (a.) Dnyay aydnlatan ve s veren parlak gk cismi. gney (a.) Solunu douya, san batya veren kimsenin tam karsna den yn, drt ana ynden biri, kuzeyin kart. gneybat (a.) Gneyle bat aras yn. gneydou (a.) Gneyle dou aras yn. gn grm ( a.) 1. yi yaam. 2. Yaam deneyimi ok olan kimse. gnlk (a.) 1. Her gn olan. 2. Tts iin kullanlan bir eit sakz aac. gr ( a.) Bol ve gl olarak kan ya da fkran. grbz ( a.) yi gelimi, salam. gre (a.) ki kii tarafndan oynanan, belirli kurallar erevesinde birbirinin srtn yere getirmeye dayanan oyun. grgen (a.) Kerestesi beenilen bir orman aac. grlemek (e.) Kaln ve gr ses karmak. grlemek (e.) Gr bir duruma gelmek. grlt (a.) Aralarnda uyum bulunmayan dzensiz seslerin tm, patrt. gve (a.) Kanatl bir cins bcek. gve (a.) 1. inde yemek piirilen bir eit toprak kap. 2. Byle kaplarda piirilen trl yemei. gven (a.) nanma duygusu.

79

gvence (a.) 1. Bir antlamada taraflardan birinin sorumluluu zerine almas durumu. 2. Alnan sorumlulua kar ortaya konan belge. gvenlik (a.) Tehlikede bulunmama, emniyet. gverte (a.) Gemilerin ambar ve kamaralarnn st. gvey (a.) Evlenen erkee verilen ad, damat. gya (b) Sanki, szde, sylendiine gre. gz (a.) Sonbahar. (Kuzey Yarmkre iin) Eyll, ekim, kasm aylarn iine alan sre. gzar (a.) Gei, geme. gzel ( a.) Hoa giden, hayranlk uyandran. gzelce ( a.) 1. Gzele yakn. 2. (b.) yice, adamakll. gzelleme (a.) 1. Halk edebiyatnda konusu ak olan, lirik bir kouk tr. 2. en, sevinli duygular anlatan trklerde zel bir ezgi. gzellik (a.) 1- Estetik bir beeni, coku. 2. Okayc sz ya da davran. gzellikle (b.) Okayc sz ya da davranla. gzel sanatlar (a.) Edebiyat, mzik, resim, heykel, mimarlk, tiyatro gibi insanda coku ve hayranlk uyandran sanatlar. gzey (a.) Az gne alan, ok glgeli kuzey yama. gzide ( a.) Sekin, seilmi, seme. gzlek, -i (a.) 1. Gz yamuru. 2. Gz mevsiminin geirildii yer. 3. Havalarn soumas zerine yaylalardan dnen hayvanlarn otlatlmas ve bir sre barnmas iin ayrlm, da eteklerinde bulunan mera. gzlk ( a.) 1. Gzn yaplan. 2. Gzn ekilen tahl. gzn (a.) Gz mevsiminde.

Hh
h, H Trk alfabesinin onuncu harfi, grtlak nszdr. ha (nl.) 1. Cmle balarnda istek uyandrmak iin kullanlr. 2. Cmle sonunda ama anlatr. 3. Dikkati ekmek, uyarmak iin kullanlr. haber (a.) Olmu ya da olacak bir olay zerine toplanan bilgi haberci ( a.) 1. Haber getiren kimse. 2. (mec.) Bir durumun, bir olayn belirtisi. haberdar (a.) Haberli, bilgili. haberlemek (a.) Karlkl haber alp vermek. habersizce (b.) Haberi olmadan, haber vermeden, gizlice. Habe ( a.) Derisinin rengi koyu esmer olan kimse. ha bire (b.) Durmadan, ara vermeden, srekli olarak. habis ( a.) Kt, alak. habitat (is.) 1. Yerleme, oturma. 2. Bitkinin doal olarak yetitii yer, yurt. hac (a.) slamn 5 artndan biri. Mslmanlarca belli bir zaman dilimi iinde Kabe'ye ve dier kutsal yerlere yaplan ziyaret. hacamat, -ti (a.) ie ve boynuzla vcuttan kan alma. hacet (a.) Gerek, lzum. hac ( a.) Hacca gitmi kimse. hacyatmaz (a.) Yere nasl braklrsa braklsn hep dik duran bir oyuncak. hacim, -emi (a.) Bir cismin hava boluunda kaplad alan, oylum. hacir, -ri (a.) Kst, kstllk. haciz, -czi (a.) Borcunu demeyen kimsenin malna icra dairesince el koyma. ha, - (a.) Hristiyanln iareti saylan art iareti biimi.
80

hal ( a.) Ha olan. havari (a.) Ha benzeri. hadde (a.) Madenleri tel durumuna getirmek iin kullanlan ve trl apta delikleri olan elik ara. haddeci (a.) Hadde iiyle uraan kimse. hademe (a.) Devlet dairelerinde alan kadn ve erkek hizmeti. hadis (a.) Hazret-i Peygamberin sz ve davranlarnn her biri. Bu sz ve davranlar konu edinen ilim. haf (is.) Futbolda kalecinin nnde bulunan iki bekin nndeki oyuncudan her biri. hafakan (a.) Yrek rpnts. hafz (a.) Kur'an- Kerimi ezbere bilen kii. hafza (a.) renilen eyleri aklda tutma, unutmama yetenei, bellek. hafif ( a.) 1. Arl az olan. 2. Kolay. 3. iddeti az olan. hafiye (a.) lgili kimselere gizlice, birileri hakknda bilgi toplayp veren kimse. hafriyat, -ti (a.) Kaz. hafta (a.) Birbiri ardnca gelen yedi gnlk zaman birimi. hah (nl.) Olmas istenen veya beklenen bir ey olur olmaz duyulan sevin ve onama duygusunu anlatr. haham (a.) Yahudi din adam. hain ( a.) 1. Hyanet eden, ihanet eden kimse. 2. Zarar vermekten, zmekten ya da ktlk yapmaktan holanan kimse. 3. Kt bir niyet tayan, hak, -kk (a.) 1. Doruluk. 2. Adalet. hakan (a.) Trk imparatorlarna verilen unvan. hakaret (a.) Onur krc sz ya da davran. hakem (a.) ki tarafn anlamazln zmesi iin grevlendirilen kimse. hakeza (b.) Bunun gibi, byle. hakikat,-ti (a.) Bir iin dorusu, gerek. hkimiyet (a.) Egemenlik. hakir ( a.) Aa grlen, deersiz, hor. hakl ( a.) Davran doru, yerinde olan. haksz ( a.) Adalete ve dorulua aykr olan. hakszlk ( a.) Adalete uygun olmayan, hl fa.j Durum, davran. hal, -li (a.) st kapal pazar yeri. hala (a.) Babann kz kardei. hl (b.) imdiye kadar, henz. halat-t (a.) Ar yk tamaya yarayan dayankl kaim ip ya da tel. halas (is.) Bir yerden, bir eyden kurtulma, kurtulu. halat (a.) Kenevirden yaplm ok kaln ip. halay (a.) Anadolu'da davullu, zurnal, toplu olarak oynanan bir oyun. hlbuki (a.) Oysaki. hale (a.) Ayn evresinde kl kuak. halen (b.) imdi, u anda halhal (a.) Kadnlarn ayak bileklerine taktklar bilezik. hal (a.) Yere serilmek ve duvara aslmak iin dokunan ou yn yayg. hali (a.) Nehir azlarnda anma ile oluan koy, krfez. halife (a.) 1. Birinin yerine geen, halef, vekil. 2. slm devletlerinde peygamberin vekili saylan hkmdar. 3. Tarikatlerde eyh vekili olan kimse. halis ( a.) Katksz, saf. haliyle (zf.) 1. Olduu gibi. 2. Olaan bir sonu olarak.

81

halk, -ki (a.) Ayn dili konuan, ayn lky paylaan, ayn kltrle yetien topluluk. halka (a.) eitli maddelerden yaplan ember biimindeki alet. halk bilim (a.) Folklor. halk (a.) Halka hizmet etmeyi kendisine ama edinen kimse. halla (a.) Pamuk atcs. halletmek (e.) Bir sorunu zmlemek. halsiz ( a.) Gc iyice azalm, bitkin. halt (a.) 1. Bir eyi baka bir eyle kartrma. 2. Uygunsuz sz syleme, uygunsuz i yapma. 3. Uygun olmayan. halter (a.) Birbirine bal iki arlktan oluan alet ve bu arlklar kaldrmaya dayanan spor. haluk, -ku ( a.) yi huylu, ahlkl. ham ( a.) 1. Yeteri derecede olgunlamam. 2. Topraktan karlan ilenmemi madde. hamak (a.) ki aa arasna gerilerek iinde yatlan a. hamal (a.) cretle srtnda yk tayarak geimini salayan kimse. hamam (a.) Ykanlan yer. hamarat, -ti ( a.) Ev ilerinde becerikli ve alkan kadn. Hamel (a.) Ko burcu. hamile ( a.) Gebe. hamiyet, -ti (a.) Yurtseverlik. hamle (a.) leri atlmak. hammadde (a.) Bir rn oluturacak maddelerin ilenmeden nceki durumu. hamsi (a.) Kk boyda ince uzun bir balk. hamur (a.) Unun su ile yorulmu durumu. hamut (a.) Araba koumunda atlarn bandan geirilen aatan ve meinden yaplm ember. han (a.) Eskiden Trk hkmdarlarn adlarnn sonuna getirilen unvan. han (a.) Yol zerinde yolcularn konaklamas iin yaplm yap. hanay (a.) 1. ki ve daha ok katl ev. 2. Sofa, hol. 3. Avlu. hanc (a.) Han ileten kimse. handan ( a.) en, neeli. hande ( a.) Glme, gl. haner (a.) Ucu eri ve sivri olan bir eit sava ba. hane (a.) Ev, konut. hanedan (a.) Ucu tarihte nl bir kiiye dayanan soy. hangi (a.) ki ya da daha ok eyden bir tanesini belirtecek bir yant almak iin soru sz. hanm (a.) 1. Eskiden kadnlara verilen san. 2. Evli bir erkein ei. hanmeli (a.) lkbaharda gzel kokulu iek aan bir ss bitkisi. hani (b.) 1. Nerede, ne oldu, nerede kald. 2. zlem bildirir. hantal ( a.) ok byk, kaba. hap (a.) Yutulacak biime getirilmi il tanesi. hapaz (a.) Avu. hapis (a.) 1. Yasalara gre sulu olan birisini ceza evine koyma cezas. 2. Cezaya arptrlan sulularn cezalarn ektikleri yer. happoloji (a.) Orta hece yutumu. hapishane (a.) Ceza evi. hapsetmek (e.) Bir suluyu hapishaneye koymak. haprmak (e.) Aksrmak. har (a.) Scak, kzgn, yakc. hara (a.) At retilen iftlik. harabe (a.) 1. Eski dnemlerden kalm kent kalnts. 2. Yklm, yklmak zere olan yap.

82

hara (a.) Bir yerden ya da kimseden yasad alnan para. haram ( a.) Yaplmas ve kullanlmas din tarafndan yasaklanm olan. harami (a.) Masallarda yer alan ekya, haydut. harap (a.) 1. Yklacak duruma gelmi, ykkn. 2. Bitkin, yorgun, perian. harar (a.) Byk uval. hararet (a.) Is, scaklk. hararetlenmek (e.) Canlanmak, comak. haraza (a.) 1. Kavga, grlt. 2. fke, sinir. harcamak (e.) Bir ey almak ya da eitli nedenlerden dolay paray elden karmak. harcrah (a.) Bir yerden baka yere gnderilenlere verilen yol masraf, yolluk. har (a.) Kum, imento gibi maddelere su dklerek hazrlanan, duvar ve sva yapmada kullanlan madde. harlk (a.) Ufak tefek ihtiyalar iin ayrlm para. hardal (a.) Tatl, sert ve yakc madde tayan bir bitkinin tohumu. hare (a.) zerinde dalgal izgiler bulunan kuma. hareket (a.) Bir cismin durumunun ya da yerinin deimesi. harem (a.; Eskiden konaklarda ve saraylarda kadnlara ayrlan blm. harf, -fi (a.) Alfabeyi oluturan iaretlerden her biri. hari (a.) Dar, d. harika (a.) nsanda hayranlk uyandracak gzellikte olan. harikulade ( a.) alacak durum, ei benzeri grlmemi. haris ( a.) A gzl, hrsl. harim (a.) Girilmesi yabancya yasak olan, kutsal tutulan, korunulan yer. harir (a.) pek. harita (a.) Yeryznn belli bir parasnn belli oranlarda kltlerek izilen tasla. harl ( a.) Kuvvetli, harl harl yanan. hark (is.) Yakma. 2. Yarma, yrtma. 3. Ark. harman (a.) Tahl tohumlarnn saptan ayrlp karlmas iin dvlmesi eylemi. harmaniye fa.; Kolsuz, bazen de balkl bir eit st giysisi, pelerin. harp (a.) Sava. hars (a.) 1. Tarla srme. 2. Kltr. has ( a.) 1. Birine, bir eye ait, zg. 2. Katksz, saf. hasar (a.) Herhangi bir olayn verdii zarar. hasat (a.) rn kaldrma, ekin bime ii ve bu biimde toplanm rn. haset (a.) Kskanlk. hsl (a.) Olmu, meydana km. hasm, -sm (a.) Dman. hasr (a.) Bir tr sazla rlerek yere serilen yayg. hasis ( a.) Cimri, eli sk, pinti. hasret, -ti (a.) zlem. hassa (a.) Bir kimseye zg zellik, hasiyet. Duygu. hassas ( a.) abuk duygulanan, duygulu, duyarl, ili. hasse (a.) Bir eit pamuklu kuma, patiska. hasta (a.) Salk durumu bozuk olan. hastabakc (a.) Hastalarla ilgilenen, hemirelere yardm eden hastane grevlisi. hastalanmak (e.) Hasta olmak. hastane (a.) Hastalar iyiletiren kurulu. haarat,-ti (a.) Bcekler. haar ( a.) ok yaramaz. haha (a.) Afyon ve ya elde edilen bir bitki.

83

hain ( a.) Sert, krc davranan. halamak (e.) 1. Suda kaynatarak piirmek. 2. mec. iddetli ekilde azarlamak. hat, -tt (a.) izgi, yaz. hata (a.) Yanl, yanlg. hatr 1. Dnme, aklda tutma, hafza, zihin, akl. 2. Gnl, kalp. 3. Birime duyulan sayg, sevgi. 4. Durum, keyif, hal. hatra (a.) An. hatrlamak (e.) Anmsamak, anmak. hatim, -tmi (a.) Kur'an- Kerimi batan sonuna kadar okuma. hatip (a.) Topluluk karsnda konuan kimse. hattat, -ti (a.) Gzel el yazs yazan sanat. hatun (a.) 1. Kadn. 2. E, kar. hav (a.) nce ty. hava (a.) Yeryzn evreleyen, soluk almaya yarayan, renksiz, kokusuz gaz. havaalan (a.) Uaklarn kalkp inmesi iin hazrlanm alan. havagaz (a.) Is ve aydnlatmada kullanlan gaz. havalandrmakla; Kapal bir yerin pencere ve kaplarn aarak hava almasn salamak. havale (a.) Banka, postane araclyla gnderilen para. havali (a.) evre, etraf, yre. havan (a.) inde birey dvmek iin yaplm kap. havi ( a.) inde bulundurulan, kapsayan. havi olmak (e.) inde bulundurmak, iine almak, kapanmak, iermek. havil, -vli (a.) "Korku, korkma can havliyle" deyiminde geer. havayolu (a.) Hava tatlarnn izlemesi gereken zorunlu yol. havlamak (e.) Kpek barmas. havl ( a.) 1. Hav olan. 2. Havlu. havlu (a.) Ykandktan sonra kurulanmaya yarayan dokuma bez. havu (a.) Kkleri yenen bir bitki. havuz (a.) Yzmek iin ya da evreyi gzelletirmek iin suyla doldurulmu ukur alan. havyar (a.) Tuzla hazrlanm balk yumurtas, havza (a.) 1. Sularn ayn blgeye gnderen, dalarla evrili kara paras. 2. Maden karlan blge. haya (a.) Er bezi. haya (a.) Utanma duygusu, utan, utanma, sklma. hayal, -li (a.) nsann kafasnda tasarlayp canlandrd ey. Vehim, kuruntu. Eyann bir eye yansyan ekli, grnts. hayalet, -ti (a.) Gerekte var olmad hlde, grld sanlan ey. Hayali varlk. hayalperest, -ti ( a.) Srekli hayal kuran, hayalci, d. hayasz ( a.) Utanmaz. hayat, -ti (a.) 1. Canl olma durumu, yaam. 2. Yaama sresi. haydi (.) Birini harekete geirmek iin kullanlan sz. haydut (a.) Yol kesen soyguncu. hayr, -yr (a.) Karlk beklemeden yaplan yardm hayr (b.) Yok, olmaz anlamnda sz. hayrsever (a.) iyilik etmeyi seven. haykrmak (e.) Yksek ses karmak. haylaz ( a.) Hoa gitmeyen davranlarda bulunan kimse. 2. Tembel. hayran ( a.) ok beenen, hayranlk duyan, hayret (a.) Beklenmedik bir durum karsnda arma, aknlk. haysiyet, -ti (a.) Onur, deer, saygnlk.

84

hayvan (a.) nsann, bitkilerin dnda kalan duygu ve haraket yetenei olan canl varlk. hayvanat (a.)1. Hayvanlar. 2. Hayvan bilimi, zooloji. haz, -zz (a.) Holanma, tat. hazm, -zm (a.) Sindirme, sindirim. hazr ( a.) Tamamlanm olan. hazrcevap, -b (a) abuk ve yerinde cevap veren, hazrlamak (a) Hazr duruma getirmek. hazrlk (a.) Bir ie balamadan nce yaplan n alma. hazin ( a.) Ackl, zc durum. hazine (a.) inde para, mcevher gibi deerli eylerin sakland yer. hazmetmek (a.) Sindirmek. hazzetmekle.; Holanmak. heba (a.) Hibir ie yaramadan yok olma, boa gitme. hece (a.) Azmzdan bir rpda kan ses ya da ses birlii. hecelemek (e.) Bir szcn hecelerini tek tek syleyerek okumak. hecin (a.) Hzl giden bir deve cinsi. hedef (a.) 1. Nian alnan yer. 2. Varlmak istenen, ama. heder (a.) Karln alamama, boa gitme, ziyan olma. hedik, -i (a.) Kaynatlm buday, bulgur, msr vb. eyler. hediye (a.) Armaan. hekim (a.) Doktor. hektar (a.) Yz ar deerinde bir alan ls birimi. helak, -ki (a.) Yok olma, lme. hell (a.) 1. Aln teriyle kazanlm, hak edilmi. 2. Dinin kurallarna aykr olmayan, dince yasaklanmam olan, haram karmam olan. hele (b.) Hi olmazsa, zellikle. helikopter (a.) Dik ini ve k yapabildii gibi dar yerlerde de kullanlabilen tepeden pervaneli hava tat. helva (a.) Un, ya ve ekerle yaplan bir tatl. hem (b.) Ayrca. hemen (b.) Hi zaman geirmeden. hem fikir Ayn dncede, ayn kanda olan, dnde. hemehri (a.) Ayn ilden olan kimseler. hemire (a.) 1. Kz karde. 2. Diplomal, hastalara bakan doktor yardmcs kadn. hendek (a.) Gemeye engel olacak biimde uzunlamasna kazlm derin ukur. hengme (a.) Patrtl, amatal, tell grnm. henz (b.) 1. Az nce imdi. 2. Daha. herca ( a.) Hibir eyde kararl olmayan kimse, gelge. hergele (a.) 1. Henz insan hizmetine altrlmam at. 2. Saygsz kimse. herhangi (ad.) Belli olmayan, zellikleri iyice bilinmeyen, rasgele. herif fa.; Adam. herkes (a.) Bilinen kimselerin hepsi. hesap (a.) 1. Saylarla yaplan ilem. 2. Alacak verecek durumu. hevenk (a.) Bir ipe geirilip birbirine balanm meyve heves (a.) Bir ile urama arzusu, istei. hevesli ( a.) ok istekli. hey (.) Dikkati ekmek, azarlamak iin sylenen sz. heyamola (a.) Zor bir i yaplrken hep bir azdan sylenen sz. Gemicilerin demir ekerken, yk kaldrrken syledikleri yksek sesli sz. heybe (a.) Yolculukta tanan, iine eya konan iki gzl uval.

85

heybet, -ti (a.) insanda korku ve sayg uyandran grnm. heyecan (a.) Duygu cokunluu. heyecanlanmak (a.) Herhangi bir durum karsnda comak. heyelan (a.) Toprak kaymas, kaya. heyet, -ti (a.) Kurul. heyhat (.) Yazk, ne yazk ki heykel (a.) Herhangi bir varln, zellikle insann ta, tahta, mermer, tun vb. eyleri yontmak suretiyle meydana getirilen ekli. heykeltra (a.) Heykel yapan sanat, yontucu. hezeyan (a.) Sayklama. hezimet (a.) Bozgun. hkrk (a.) eitli nedenlerden dolay boazdan "hk hk" diye ses karmak. hmbl (a.) Uyuuk, tembel, budala. hncahn (b.) Azna kadar dolu, dopdolu. hn (a.) alma duyusu uyandran ar fke. hnzr (a.) Domuz anlamnda kfr. hrn ( a.) abucak huysuzlanan, sinirlenen. hrdavat (a.) Kilit, mentee, tel, ivi, vida gibi metal eya. Hristiyan (a.) sa peygamberin dininden olan kimse. hrka (a.) Ynden rlm ya da kaln kumatan yaplm n ak giyecek. hrlamak (e.) Kpein saldrmadan nce "Hr!" diye ses karmas. hrpalamak (e.) rselemek, ypratmak. hrs (a.) Bir eyi elde etmek iin duyulan gl istek, tutku. hrsz (a.) Bakasnn maln alan kimse. hrsl (a.) Doymak bilmeyen ar istekli. hsm (a.) Soyca ve evlenme sonucu aralarnda iliki bulunan kimseler, akraba. hm, -m (a.) fke, kzgnlk. hrt (a.) Kimi sert eylerin srtnmesinden kan ses. hyanet, -ti (a.) Ktlk etme, hainlik, ihanet. hyar (a.) Kabakgillerden bir bitki, onun gevrek, sulu meyvesi. hz (a.) 1. Alnan yolun zamana oran, srat. 2. abukluk, abuk olma. hzl ( a.) abuk, sratli. hicap (a.) Utanma, utan, sklma. hiciv, -evi (a.) Talama, yergi yazs. hicran (a.) 1. Ayrlk. 2. Tedavi edilemez ac. hicret,-ti (a.) G. hicviye (a.) Yergi, talama. hi (b.) Olumsuz tmcelerde yklemin anlamn pekitirir. hiddet, -ti (a.) Kzgnlk, fke. hidrojen (a.) Rengi, kokusu ve tad olmayan bir gaz. hijyen (a.) Salk bilgisi, sal koruma, hfzshha. hikye (a.) Roman kadar uzun olmayan, yaanm yada yaanabilir olaylar anlatan ksa yaz. yk. hikmet (a.) 1.Bilgelik. 2. Neden. hilaf (a.) 1. Aykr, kart, ters. 2. Yalan. hill (a.) Ayn yay biiminde grn. hile (a.) Bakalarn aldatmak iin yaplan, doru olmayan davran. hilozoizm (a.) Madde ile hayatn birbirinden ayrlmaz olduunu ileri sren eski Yunanda baz felsefecilerin gr. himaye (a.) Korumak, gzetmek.

86

hindi (a.) Tavukgillerden, kmes hayvanlarnn en by. hipermetrop, -pu (a.) Yakn iyi gremeyen. hipnotizma (a.) Telkin yoluyla uyutma. hipodrom (a.) At yarlarnn yapld alan. hipotez (a.) Varsaym. his, -ssi (a.) Duygu. hisar (a.) Eskiden, tatan yaplan yksek duvarl, kuleli kale. hisse (a.) Pay. hissedar (a.) Hissesi olan, payda. hissetmek (e.) Sezmek. hitabet, -ti (a.) Etkili sz syleme sanat. hitap (a.) Sz kardan birine yneltme, seslenme. hiyeroglif (a.) Birtakm ekillerden oluan eski Msr yazs, resim yaz. hiza (a.) Doru bir izgi zerinde bulunma durumu, sra. hizip 1. Blk, ksm. 2. Bir topluluk, bir rgt iinde inan ve dnce bakmndan ayrlk gsteren, yan tutmaya ynelik kk topluluk. hizmet, -ti (a.j 1. Bakalarnn iini yapma. 2. Grev, i. hobi (a.) Birisinin olaan ura dnda rahatlamak iin yapt ii, dk. hoca (a.) 1. Eskiden medreselerde eitim veren kimse. 2. retmen. 3. Din grevlisi. hodbin ( a.) Yalnz kendini dnen, bencil. hokey (a.) Bir ucu kvrk sopalarla ayr ya da buz zerinde iki takm arasnda oynanan bir ta oyunu. hokka (a.) Maden, cam ve topraktan yaplan kk kap. hokkabaz ( a.) El abukluu ile artc oyunlar yapan kimse, sihirbaz. homurdamak (e.) fke ile anlalr anlalmaz szler sylemek. hoparlr (a.) Ses ykseltme aygt. hoplamak (e.) Sevin ve fke ile havaya sramak. Hor (b.) Aa, deersiz. hora (a.) El ele tutularak oynanan bir tr oyun. horlamak (e.) 1. Kt davranmak, kk grmek. 2. Uyurken "hor hor" diye sesler karmak. horon (a.) Dou Karadeniz blgesinde kemeneyle oynanan halk oyunu. horoz (a.) Erkek tavuk. horst (a.) knt hendeinin yanndaki kntlar. horozlanmak (e.) Birine stnlk taslamak. hortlak (a.) Kimi inana gre lp de dirilen, geceleri ortalkta dolap insanlara ktlk yapan l. Hayalet. Hortum (a.) 1. Fil ve baz bceklerde boru biimindeki az. 2. Tulumba ya da musluklara taklan genellikle plastikten uzun boru. 3. Hava ya da suyun hzla dnp stun biiminde ykselmesiyle oluan, alan dar bir siklon eidi. hostes (a.) Tatlarda, zellikle de uaklarda yolculara hizmet eden bayan. ho ( a.) Beenilen, zevk veren. hoaf (a.) zm, erik, kays gibi meyvelerin kurusundan yaplan bir eit taneli erbet. hobe (b.) Buluanlar arasnda hatr sormak amacyla sylenen ilk szler, hogr (a.) Her eyi anlayla karlayabilme. holanmak (e.) Houna gitmek, honut olmak. honut (b.) Bir davran, bir durum ya da bir kimseden memnun olan, yaknmas olmayan. hovarda ( a.) Zevki iin bol para harcayan kimse. hoyrat, -ti (a.) Davranlaryla bakalarn zen, kaba, krc. hdk ( a.) Grgsz, anlaysz, kaba kimse, hrg (a.) Devenin srtndaki tmsek.

87

hyk (a.) Eskiden eitli amalarla yaplm yayvan tepe. hububat, -ti (a.) Buday, msr gibi tahllar. Huda (a.) Allah. hud'a (a.) Hile, dzen, aldatma. hudut (a.) Snr, son. hudutsuz ( a.) Snrsz, sonsuz. hukuk, -ku (a.) 1. Toplumun yaamn dzenleyen yasalarn tm. 2. Bu yasalar inceleyen bilim dal. hukuku ( a.) Hukuku meslek edinen, hukukla uraan kimse. hlya 1. Kuruntu. 2. Tatl hayal. humma (a.) Ateli hastalk. 2. Stma, stma nbeti. hummal ( a.) Ateli. humus (a.) Bitkilerin rmesiyle oluan koyu renkte organik z. hunhar (a.) Kan dkc. huni (a.) 1. Bir svy az dar bir kaba aktarmak iin kullanlan koni biimindeki ara. 2. Azlk. hurafe (a.) Bo inan. hur (a.) Yorgan, yastk, giyecek vb. koymaya yarayan, kumatan yaplm zel anta. hurda ( a.) e yaramayacak kadar bozulmu. huri (a.) 1. Cennette yaadna inanlan kzlara verilen ad. 2. mec. ok gzel kadn. husumet, -ti (a.) Dmanlk. husus (b.) 1. Konu, madde. 2. zellik, yn. husus ( a.) zel. hu (a.) Grgengillerden kerestelik bir aa cinsi. hutut fa.; izgiler. huy (a.) Srekli yinelenen davran, alkanlk. huysuz ( a.) Huylar iyi olmayan, geimsiz. huzme Demet, n demeti. huzur (a.) Skntsz, dertsiz yaam. hcre (a.) Canllarn dokusunu oluturan en kk para. 2. Kk oda. hkm, -km (a.) 1. Yarg. 2. Yarg karar. hkmdar (a.) Byk bir lkeyi yneten, devlet bakan. hkml ( a.) Cezaya arptrlm mahkum. hkmran ( a.) Egemen. hlsa (a.) 1. zet. 2. Bir eyin z. hlleci (a.) Hlle yoluyla evlenme iini gerekletiren kimse. hner (a.) Ustalk, beceriklilik. hlya (a.) bak. hlya. hr, -rr ( a.) zgr, bamsz. hrriyet, -ti (a.) zgrlk, bamszlk. hrriyetperver (a.) Hrriyeti, zgrlk. ht (a.) "ok imek, kabarmak" anlamnda kullanlan "Ht da gibi imek" deyiminde geer. hve hveslne (a.) Tamam tamamna. hviyet, -ti (a.) Kimlik. hzn, -zn (a.) kapankl, gnl zgnl. hznl ( a.) Gnle zgnlk veren, i kapanklna yol aan. hznsz ( a.) Hzn olmayan en, sevinli. hznszlk, - (a.) Hznsz olma durumu. hzzam (a.) Trk mziinde bir makam.

88

I
, I Trk alfabesinin on birinci harfi, kaln, dz, dar nldr. c cc (a.) i d, hepsi. l (a.) Belli olmayacak kadar yava akan su. l l (b.) Ar ar, yava yava. rp, -b (is.) 1. Bir tr delikli balk a. 2. Yalan, dzen. alamak (e.) Aac sallamak, silkmek. h (a.) Deveyi kertmek iin karlan ses. hlamak (e.) Hastalktan ya da yorgunluktan inler gibi "Ih!" sesi karmak. hlamur (a.) iekleri kurutularak ay yaplan byk gvdeli bir aa. hmak, (nsz.) (deve) kp oturmak. htrmak (a.) ktrp oturtmak. kl kl (b.) 1. Boulur gibi, sknt ile soluyarak. 2. Glkle, zorlanarak. knmak (nsz.) 1. Herhangi bir nedenle soluunu iinde tutarak kendini zorlamak. 2. Peklikte ya da doum srasnda soluunu tutarak kaslar zorlamak. kna skna (b.) 1. Byk g harcayarak, kendini zorlayarak. 2. ekinerek, sklarak. kna tkna (b.) Sklarak, zorluk ekerek. klamak (nsz.) 1. Yk altnda glkle solumak. 2. Alarken soluu kesilir gibi i ekmek. klm tklm (b.) Alabildiinden de ok, azna kadar dolu, ok kalabalk. lgamak (e.) hlk. At drt nala srmek. lgm (a.) lde, uzaktan su gibi grnen k yanltmac, serap. lgn (a.) Akdeniz Blgesi'nde yetien bir aa ya da aak cinsi. lgt lgt (b.) Yava yava. lca (a.) Suyu, scak olarak yerden kan ve kimi hastalklarn tedavisinde yararlanlan hamam, kaplca. lcak Az lk, lka. lk ( a.) Souk ile scak aras ne souk, ne scak. lm (a.) stek ve tutkularda ll davranma erdemi, lllk. lman ( a.) Scakl ne ok yksek ne de ok dk olan yer. lml ( a.) Arla kamayan, ll. ltrmak (e.) Scak suya souk ya da souk suya scak su katarak lk duruma getirmek. pl pl (b.) Prl prl. pslak ( a.) ok slak, her yan slak. pssz ( a.) ok ssz. ra (a.) z yap, seciye, karakter. rak ( a.) Uzak olan, yakn olmayan. rakgrr (a.) 1. Drbn. 2. Teleskop. raklk (a.) Uzaklk. raklamak (e.) Uzaklamak. raksak ( a.) Birbirinden gittike uzaklaan (nlar, izgiler). raksama (a.) 1. Iraksamak ii. 2. Iraksak olma durumu. raksamak (a.) Bir eyin gereklemesini uzak grmek, olacana pek inanmamak. ramak (e.) Uzaklamak, uzamak, ara almak. rgalamak (e.) 1. Yerinden oynatp sallamak, sarsmak. 2. lgilendirmek. rgamak (e.) 1. abuk olmak, davranmak. 2. Oynatmak, kmldatmak. rgat (a.) Tarm veya inaat alannda alan ii.
89

rgatba (a.) Irgatlardan sorumlu kimse. rk, -ki (a.) 1. Kaltmsal olarak, ortak fiziksel ve fizyolojik zelliklere sahip insan topluluu. 2. Bir canl trnde ayn karakteri tayan canllarn oluturduu alt blm. 3. Soy. rklk (a.) nsanlarn toplumsal zelliklerini biyolojik, rksal zelliklerine indirgeyerek bir rkn baka rklara stn olduunu ne sren reti. rkta ( a.) Ayn rktan olan kimse. rmak (a.) Akarsularn en by. rz (a.) Bir kimsenin bakalar tarafndan dokunulmamas, sayg gsterilmesi gereken zel deerleri. rz ehli (is.) Namuslu, iffetli, temiz kimse. sdar (a.) Hal, kilim dokunan tezgh. s (a.) Bir cisimde scakln artmasna neden olan g, enerji. sn (a.) Bir kilogram suyun scakln bir derece ykseltmek iin gereken s miktar. sndrmak (e.) 1. Isnmasn salamak, scaklk kazandrmak. 2. (mec.) Birinin bir eye almasn, ilgi duymasn salamak. snma ss (a.) Bir cismin bir gramnn scakln bir santigrat dereceye ykselten s miktar. snmak (nsz.) 1. Scak duruma gelmek. 2. meyi gidermek. sler (a.) Cisimlerin snma derecesini len alet, kalorimetre. srgan (a.) Her yan sert tylerle kapl, yemei yaplan bir eit ot. srk (a.) Inlan yerde kalan iz. srmak (e.) Dilerin arasna alp skmak. ssz Oluumu srasnda s alp vermeyen. stc (a.) Bir nesnenin, daha ok bir akkann scakln, kullanmadan nce ykseltmeye yarayan aygt. stmak (e.) 1. Issn ykselterek scak duruma getirmek. 2. mec. Yaklatrmak, altrmak. skarta (a.) eitli nedenlerden dolay deerini yitirmi, rk. skonto (a.) indirim. slah (a.) Dzeltme, yeniden uygun duruma getirme. slahat (a.) Dzenleme. slah evi (a.) Su ileyen ocuklar topluma kazandrmak iin oluturulmu kurum. slak ( a.) Suya batrlm ya da zerine su dklm olan. slaklk (a.) Islak olma durumu. slatmak (e.) Islak duruma getirmek. slk (a.) Dudaklar bzerek, parmaklarn yardm ile azdan karlan tiz ses. slklamak (e.) Birine kar slk alarak sevilmediini, istenmediini ya da beenilmediini belli etmek. smarlamak (e.) Bir eyin alnmasn ya da yaplmasn istemek. spanak (a.) Yapraklarndan sebze olarak yararlanlan bir bitki. spatula (is.) Cerrahide, ev ilerinde, duvarclkta kullanlan, bir maddeyi kazmaya, yaymaya yarayan kk krek; metal, aa gibi maddelerden yaplan ara. srar (a.) Bir eyin zerinde durma, steleme. ssz ( a.) stnde, iinde insan yaamayan. sszlamak; Issz duruma gelmek, tenhalamak. stakoz (a.) Yengelerden on ayakl, eti iin avlanan kabuklu bir deniz hayvan. stampa fa. j Mhr gibi damgal eyleri mrekkeplemeye yarayan, iinde mrekkepli uha bulunan kutu. stlah (is.) 1. Terim 2. Herkesin anlamad zel anlamda kullanlan sz. strap (a.) Ac veren, zc durum. k (a.) Cisimleri grmeye, renkleri ayrmaya yarayan fiziksel g, aydnlk.

90

klandrma (a.) Aydnlatma. ldak ( a.) Karanlkta uza aydnlatmak iin kullanlan k kayna. ldamak (e.) Karanlk iinde parldamak. ldatmak (e.) Ildamasn salamak. l l (b.) 1. Titrek ve parlak bir k. 2. ( a.) Parltl, ltl. lt (a.) Ildayan bir eyin ldarken sat k. n (a.) 1. Bir k kaynandan karak her yne yaylp giden k demeti. 2. Bir noktadan kp sonsuza giden yarm dorulardan her biri. nm (a.) 1. Bir aydnlatma kaynann n yaym, radyasyon. 2. Bir enerjinin k demeti durumunda yaylmas. 3. Isnn, bir kaynaktan n ve dalga devinimi yoluyla yaylmas. nlamak (a.) Mikroplarn bulamasn azaltmak amacyla yiyecek maddelerini hafif iyonlatrc nlara tutmak. tr, -tr (a.) Gzel koku. vr zvr (a.) Yararsz bir sr ey zbandut (a.) ri yar ve korkutan adam. zgara (a.) 1. Metal ubuklarn, aa dallarnn aralkl sralanmasyla yaplan parmaklk ya da kafes biiminde ara. 2. Et, balk, kfte gibi yiyecekleri piirmekte kullanlan ara. 3. Bu ara stnde pimi yiyecek. zgaralk (a.) Izgara yapmaya elverili et.

i
i, i Trk alfabesinin on ikinci harfi, ince, dz, dar bir nldr. iade (a.) 1. Verilen bir eyi almayarak geri verme, reddetme. 2. Alnm bir eyi geri verme. iadeli ( a.) Kendisine ulatrlan kiiden, gnderene iletilmek iin imza alnan. iane (a.) 1. Yardm. 2. Yardm amacyla toplanan para. ibadet, -ti (a.) Allah buyruunu yerine getirme. ibare (a.) Bir dnceyi anlatan birka cmlelik sz. ibaret, -ti (a.) Oluan. ibik (a.) Horoz, hindi gibi hayvanlarn tepesinde bulunan krmz uzant. ibi (a.) Orta oyununda ou kez aptal uak roln oynayan komik. iblis (a.) 1. eytan. 2. Kt, dzenci. iblise (b.) eytanca, ktlk dnerek. ibra (a.) Aklama, temize karma. ibraz (a.) Ortaya koyma, gsterme, meydana karma. ibre (a.) Kimi l aletlerinde ve radyoda say ve iaretleri gsteren hareketli ubuk, gsterge. ibret, -ti (a.) Kt bir olay ya da durumdan alnan ders. ibrik (a.) Sv eyler koymaya yarayan kulplu kap. ibriim (a.) Kalnca bklm ipekli ip. icabet (a.) Bir ary yerine getirme, bir arya gitme. 2. Bir buyruk veya istee uyma, kabul etme. icap, -b (a.) Yaplmas gereken. icar (a.) Kira. icat, -di (a.) 1. Yeni bir ey yapma, bulma. 2. Gerekmi gibi gsterme abas. icra (a.) Yapma, uygulama. icraat, -ti (a.) Yaplan iler.
91

i (a.) Herhangi bir eyin snrlar iinde kalan, dn kart. ibkey ( a.) Ortas ukur olan. i cep (a.) Giysilerin i ynne alan cep. iecek (a.) ilen eyler. ieri (a.) Bir eyin ii. ierik (a.) Bir eyin iinde bulunan elerin tm, muhteva. ierlek ( a.) 1. Yanndakiler-den daha ieride, geride bulunan. 2. ine km, derinde olan. ierlenmek (e.) iin iin fkelenmek. iermek (e.) ine almak, iinde bulundurmak. igd (a.) Canllar yaamalar iin kendilerine yararl davranlar yapmaya ynelten duygu. i gvey (a.) Karsnn ailesiyle oturan damat. iin (b) 1. Amacyla. 2. Karlk. iin iin (b.) inden, aa vurmadan. i ileri (a.) Bir lkenin ya da topluluun kendisini ilgilendiren ileri. iit (a.) ilecek ey. iki (a.,) inde alkol bulunan iecek. ikili ( a.) ki imi olan. ilene ilene (b.) Srekli iine atarak. ilenmek (e.) Belli etmeden bir eye zlmek. ili ( a.) 1. (taneli sebze veya kuru yemiler iin) i dolu. 2. (mec.) Kolay duygulanp incinen, hassas, hisli. 3. (mec.) Duygulandran, etkili. ime (a.) 1. me eylemi. 2. l olarak ya da sindirim sistemini temizlemek iin iilen su. imek (e.) Bir svy aza alp yutmak. i mimar (a.) Bir yapnn iini ssleyen ve deyen sanat. iten ( a.) Yapmack olmayan, candan. iya (a.) Hayvanlarn karn boluundan karlan ya. iyz (a.) Grnenden farkl olan bir durum. idam (a.) lm cezas. idare (a.) 1. Bir yerin ilerinin yrtlmesini salama. ekip evirme, ynetim. 2. Kurumlar yneten grevlilerin bulunduu yer. idareli ( a.) Ynetmesini iyi bilen, iyi yneten. idar ( a.) Ynetimle ilgili. iddia (a.) leri srlp savunulan dnce, tez. iddial ( a.) ddiasnda kararl. iddianame (a.) Soruturma sonunda savcnn iddialar ve su isnad delilleri ile ilgili yazs. iddiasz ( a.) Bir iddias olmayan, alakgnll. ideal (a.) Varlmak istenen ama, lk. idealist ( a.) Belli bir ama iin alan, lkc. idil (a.) Kr yaam iinde, ak konusunu ileyen ksa iir. idman (a.) Vcudun gelimesi, salkl olmak iin yaplan her trl beden hareketleri. idrak, -ki (a.) Anlay, alglama dzeyi. idrar (a.) Sidik. ifa (a.) Bir ii yapma, yerine getirme. ifade (a.) Anlatm, anlatm biimi. iffet, -ti (a.) Cinsel konularda genel ahlk kurallarna ballk. Namusunu korumak. iffetli ( a.) Namuslu. ifls (a.) Ticarette borlarn deyemez duruma gelme. ifna (a.) 1. Yok etme. 2. Tketme. ifrit, -ti (a.) 1. Korkun, kt cin. 2. mec. Korku verici, sinirlendirici kimse veya nesne. iftar (a.) Oru ama.

92

iftihar (a.) vnme. iftira (a.) lgisi olmayan masum birini sulama, karalama. i (a.) Pamuk, yn gibi eyleri ip biimine getirmeye yarayan alet. ide (a.) iekleri gzel kokan bir aa ve bunun meyvesi. ifal (a.) Batan karma, kandrma. ine (a.) 1. nce uzun diki dikme arac. 2. Vcuda sv vermek iin kullanlan alet. iren ( a.) ok kt, irenilecek durum. irenmek (e.) Bir eyi ok kt ve ahlkszca bulup ondan uzaklama duygusuna kaplmak. ihanet, -ti (a.) Hyanet, hainlik, sevgide aldatma. ihbar (a.) Gizlice haber verme. Bildirme. ihbarname (a.) Haber verme kd. ihll, -li (a.) Bozma, yasalara uymama. ihmal, -li (a.) Gereken ilgi ve zeni gstermeme, savsaklama. ihracat (a.) Bir lkenin rettii mallar lke dna satmas, d satm. ihracat (a.) hracat iiyle uraan tccar. ihsan (a.) yilik etme, iyi davranma. 2. Balama, bata bulunma. ihtar (a.) Dikkati ekme, uyar. ihtilf (a.) Anlamazlk. ihtill, -li (a.) Bir dzeni ykarak yerine yeni bir dzen getirme giriimi. ihtimal, -li (a.) Olabilirlik, olaslk. ihtiras (a.) Ar istek. ihtiya (a.) Gerek duyulma, gereksinim. ihtiyar (a.) ok yaam, yal. htiyat, -ti (a.) Saknma, yedek. ikamet (a.) Bir yerde srekli oturma. ikaz (a.) Uyar. ikbal, -li (a.) Gelecein parlak olmas durumu, ufuk akl. lerin iyi gitmesi. Yksek mevkie kmak. iki (a.) ki adet bir, birden sonra gelen say. ikinci (a.) 1. ki saysnn sra say sfat. 2. Srada, nem bakmndan birinciden sonra gelen. ikindi (a.) le ile akam arasndaki zaman. ikier (a.) ki saysnn letirme say sfat, her defasnda ikisi bir anda olan, her birine iki. ikiyzl ( a.) z sz bir olmayan. ikiz ( a.) Bir doumda dnyaya gelen iki karde. ikizkenar ( a.) ki kenar eit olan. iklim (a.) Bir blgenin ortalama hava koullaryla beliren durum. ikmal, -li (a.) Tamamlama. ikna (a.) Bir eye inandrmaya alma. ikram (a.) Konuu arlama. ikramiye (a.) Bir i yerinde alanlara maa dnda verilen para. iktidar (a.) 1. G 2. Hkmeti ynetenler. iktisat, -di (a.) 1. Tasarruf etmek. Tutumluluk. Ksnt. 2. Ekonomi ilmi. iktisad Ekonomik. il (a.) Bir hastal iyiletirmek iin kullanlan eitli maddeler. ilh (a.) Allah. ilm (a.) Mahkeme kararn belirten yazl kt. 2. Bildirme, anlatma. iln (a.) Herkesin duymas, renmesi iin duvara aslan ya da gazetelere verilen yaz. ilve (a.) Ek. ilca (a.) Zorlama, mecbur brakma. ilcaat (a.) Zorlamalar.

93

le (a.) lden sonra gelen yerleim merkezi. ile (b.) 1. Beraber, birlikte. 2. Ve. ilelebet (b.) Sonsuza kadar. ileri ( a.) 1. Gelimi, ilerlemi olan. 2. n tarafn uzakas. iletken ( a.) Elektrik ya da sy tayabilen, zerinden geiren. iletki (a.) A lmeye yarayan alet. iletmek (e.) 1. Gtrmek, ulatrmak, nakletmek. 2. Elektrik akm, s, gaz vb.'ni bir yerden baka bir yere gtrmek. ilge (a.) Tek bana anlam olmayan, cmle iinde, szckler arasnda, anlam ilgisi kuran szcklere verilen ad, edat. ilgi (a.) 1. ki varlk arasndaki ballk, iliki. 2. Bir eye kar ar duyarl olma. ilgili ( a.) lgisi olan. ilgin ( a.) Dikkat ekici, benzerlerinden farkl olan. ilham (a.) e doma, esin. ilik (a.) Dme geirilmek iin elbisede alan delik. ilik (a.) Kemiklerin iini dolduran yal madde. iliklemek (e.) Dmeleyerek elbisenin nn kapatmak. ilim (a.) Bilim. ilinti (a.) ki ey arasnda ilgi, iliki. iliik (a.) litirilmi olan. iliki (a.) 1. ki ey arasnda karlkl ilgi, ba, mnasebet, temas. 2. Dostluk, yakn mnasebet. 3. Cinsel temas. ilimek (e.) Hafife dokunmak, taklmak. ilk, -ki ( a.) Zaman, sra, yer ve nem bakmndan tekilerden nce gelen. 2. (a.) Herhangi bir eyin en nde olan, nce geleni. 3. (b.) Birinci olarak, en bata. ilkbahar (a.) Tabiatn canlanmaya balad ktan sonraki mevsim. (Kuzey Yarmkre iin) Mart, nisan, mays aylarn iine alan dnem. lk a (a.) Tarihin bilinmeyen zamanndan balayp M.S. 476 ylna kadar geen zamana verilen ad. ilke (a.) Bir i yaplrken daha nceden kararlatrlm temel kurallar. ilkel ( a.) Gelimemi, zamana gre geri kalm. ilkin (b.) nce. ilkretim (a.) renimin sekiz yl verildii eitim kurumu. ilkyaz (a.) lkbahar. ille (b.) Ne olursa olsun, hangi koulda olursa olsun, her hlde. illet, -ti (a.) Hastalk. ille ( a.) Nedense. ilm ( a.) Bilimle ilgili, bilimsel. ilmik (a.) Kolayca zlebilen dm. iltica fa.; Snma. iltifat,-t (a.) Birine kar tatl, yumuak davranma, ilgilenme. ltihap (a.) 1. Yarann mikrop kaparak irin toplamas, cerahatlanmas. 2. Alevlenme, tutuma. ltihab ( a.) ltihapla ilgili. 2. ltihab olan, yangl, iltihapl. iltimas (a.) Kayrma. im (a.) 1. aret. 2. Parola. 3. Alamet. ima (a.) Bir eyi dolayl olarak anlatma, anmsatma. imaj (a.) 1. mge. 2. Genel grn, izlenim. imal, -li (a.) Yapma, retme. imalat (a.) Yaplm iler. imam (a.) Mslmanlara namaz kldran kimse.

94

imambayld (a.) Bir eit patlcan yemei. iman (a.) 1. nanma, inan. 2. Allah'a inanma. 3. mec. Bir konuda kuvvetli inan. imar (a.) Bayndr ve mamur hale getirme. enlendirme. ehirleri belli plana gre dzenleme. imaret,-ti (a.) Yoksullara yiyecek datmak zere kurulmu aevi. imbat,-t (a.) Gneybatdan esen rzgr. imdat (a.) Tehlike srasnda yaplan yardm. imdat (a.) "Yetiin, kurtarn" anlamnda seslenme. imece (a.) Kylerde hep birlikte yaplan iler. imge (a.) hayal. imha (a.) Yok etme, ortadan kaldrma. imkn (a.) Olanak. iml (a.) Bir dilde szcklerin yazm ile ilgili kurallar, yazm. imparator (a.) mparatorluu yneten kii. imparatorie (a.) mparatorun ei, imparator olan kadn. mrahor (a.) Padiah ahrlarna ve onlarla ilgili gerelere bakmakla grevli kimse. imrenmek (e.) Bir eyi yeme veya elde etme istei. imtihan (a.) Snav. mtina, - (a.) Kanma, saknma, ekinme. imtiyaz (a.) Bakalar karsnda ayrcalkl durum, ayrcalk. imza (a.) Bir kimsenin, her zaman kendi eliyle yazageldii adnn ve soyadnn yazl tarz. in (a.) Yaban hayvanlarn barna. inak- (a.) Dogma inak (a.) Dogmatik. inal (a.) Kendisine inanlan kimse. inam (a.) Gvenilen, inanlan kimse. Gvenilerek braklan emanet. inan (a.) nanmak ii. inan (a.) Bir fikre ballk. man. Kesin kabul. inandrmak (e.) nanmasn salamak. inanmak (a.) Bir eyi doru ve gerek olarak benimsemek. inat (a.) Ayak diretme. ince ( a.) 1. Dar ve uzun. 2. Kabann kart. ince barsak (a.) Mideden kaln barsaa kadar olan sekiz buuk metrelik blm. incelemek (e.) Bir eyin tm zelliklerini, ayrntlarn anlamaya almak. inci (a.) stiridye gibi deniz hayvanlarnn iinden kan sedefli tanecik. incik (a.) Dizden topua kadar olan ince kemik. ncil (a.) sa Aleyhisselma inen Hristiyanlarn kutsal kitab. incinmek (e.) Ters bir hareket ya da darbe sonucu vcudun bir yerinin armas. incir (a.) Yapraklar geni dilimli, boyu on metreye ulaan bir aa ve meyvesi. ine, -ci (a.) Tekne. indirmek (e.) Bir eyin yksekten aa inmesini salamak. nek: Dii sr. nfak (a.) Nafaka verip bir kimsenin geimini salamak. infaz (a.) Mahkemelerin verdii karar yerine getirme. infilk (a.) Gl bir biimde patlama. inik ( a.) Yerinden indirilmi. inilti (a.) nlerken kan ses. inkr (a.) Bir eyin varln kabul etmeme, yok sayma, yadsma. inklp (a.) Devrim. inme (a.) 1. nmek eylemi. 2. Vcudun bir tarafnn hareket edemez duruma gelmesi, fel. insaf (a.) Acmaya, manta dayanan adalet.

95

insan (a.) ki eli, iki aya olan, ayaklar zerinde yryebilen, elleri ile alet yapabilen, dnen canl. Ademolu, olgun kii. insancl ( a.) insana deer veren, insan deerleri savunan. ina (a.) Yap kurma, yap yapma. inaat, -ti (a.) Yap ileri. intiba (a.) zlenim. intibak, -ki (a.) Uyma. ntihar (a.) Kendi yaamna kendisinin son vermesi. intikam (a.) . intizam (a.) Dzen, dzgnlk. nzibat, -ti (a.) 1. Sk ynetim. 2. Askerlerin kla dnda davranlarn denetleyen grevli er ya da erba. ip (a.) eitli bitkilerin liflerinden yaplan, bir eyi balama ya da asmaya yarayan kaln sicim. ipek (a.) 1. pekbceinin kozasndan elde edilen ince, parlak iplik. 2. Bu iplikle dokunmu kuma. ipekbcei (a.) rd kozalardan ipek elde edilen bir tr bcek. iplik (a.) Diki ve nakta kullanlan ince ip. ipotek (a.) Borca karlk rehin olarak verilen ev, tarla gibi tanmazlar. iptal, -li (a.) Bir anlamay, uygulamay geersiz klma. ipucu (a.) Aranan eye ulamaya yardm edecek balang noktalar. irade (a.) 1. Davranlarn, eylemlerini akla uygun gerekletirebilme yetisi, isten. 2. Bir eyi yapp yapmamaya karar verme gc. irfan (a.) Bilme, anlama, kltr. iri ( a.) Byk. irin (a.) Yaradan akan sarmtrak koyu sv. iris (a.) Gzn renkli blm. iriyar ( a.) ri yapl. irkilmek (e.) Korkarak geriye ekilmek. irmik (a.) orba ya da helva yaplan iri tlm un. irtica (a.) Eskiye, geriye dn savunan, gericilik. irtifa (a.) Ykseklik. irtifak (a.) Faydalanabilme. Kullanabilme. irtifak hakk (a.) Gayri menkulde bakasna braklan yararlanma hakk. is (a.) Dumann dedii yerde oluan kara leke. isabet (a.) 1. Hedefe vurma, hedefi vurma. 2. Gzel rastlant. isim,-mi (a.; 1. Ad. 2. Szck trlerinden biri. iskambil (a.) eitli oyunlar oynanan, bir yznde saylar ve ekiller bulunan kt destesi. iskn (a.) Bir yere yerletirip ikamet ettirme. iskarpin (a.) keli, konsuz ayakkab. iskele (a.) Deniz tatlarnn yanamas iin tahta ya da betondan yaplm, denize doru uzanan yer. iskelet, -ti (a.) nsan ve hayvan bedeninin kemik ats, iskemle (a.) Arkalksz sandalye. iskete (a.) Gzel sesli kk bir ku. iskorpit, (a.) Vcudunda dikenleri olan bir balk. slm (a.) 1. Mslmanlk. Allah'n son Peygamberi Hazret-i Muhammed vastasyla gnderdii din. 2. Allah'a teslim olma, emirlerine uyup yasaklarndan kama. isnat (a.) 1. Bir dnceyi, bir konuyu, bir kii ya da bir nedene dayandrma, ykleme. 2. (mec.) Karalama, stne atma.

96

ispat, -ti (a.) Bir eyin doruluunu kantlaryla gsterme. ispinoz (a.) Gagas ksa, srt tyleri mavi, karn alt krmz renkli gzel sesli bir ku. ispiyon (a.) Birinin srlarn, eylemlerini, dncelerini gzleyip yetkililere bildirerek kar salayan kimse, ihbarc. israf (a.) Savurganlk, gereksiz yere harcama yapma. istasyon (a.) Durak, istatistik (a.) Bir yargya varmak iin olaylar dikkatli bir biimde rakamlarla sralama. istavrit, -ti (a.) Bir eit kk balk. istek (a.) Bir eye kar duyulan arzu. istemek (a.) istek duymak. isteri (a.) Duygu bozukluu, rpnma gibi biimlerde grlen sinir hastal. isterik (a.) steri hastalna yakalanm. istida (a.) Dileke. istidat (a.) Yetenek, istif (a.) Dzgn ve st ste dizme. istifa (a.) Kendi istei ile grevden ayrlma. istifra (a.) Kusma. istifade (a.) Yararlanma. istihkar (a.) Hor grme, aalama. istihbarat, -ti (a.) Haber alma, bilgi toplama ii. istihsal, (a.) retim. istikbal, (a.) Gelecek. istikrar (a.) Ayn kararda, biimde srme, kararllk. istikll, (a.) Bamszlk. istil (a.) Kaplama, basma. istimlak, -ki (a.) Hkmetin, mlk sahibinin dncesine ba vurmadan bir yeri kamulatrmas. istiridye (a.) Yumuakalardan, Kabuklu bir deniz hayvan. istirahat (a.) Dinlenme. istismar (a.) Birinin iyi niyetinden yararlanma, smrme. istisna (a.) 1. Bir kimseyi ya da bir eyi kendi benzerinden ayr tutma. 2. Genelden ayr, kural d olma, aykrlk. isyan (a.) Yasalara kar gelme. i (a.) 1. Bir sonu elde etmek, herhangi bir ey ortaya koymak iin g harcayarak yaplan etkinlik, alma. 2. Geim salamak iin herhangi bir alanda yaplan alma, meslek. iaret (a.) 1. m. 2. Belirti, gsterge, 3. El, yz hareketleriyle gsterme. i ba (a.) e balama. i birlii (a.) Ama ve karlar bir olanlarn oluturduu i ortakl. i blm (a.) Bir ii iki ya da daha ok kii arasnda blme. ii (a.) Bakasnn yararna bedenini, kafa gcn ya da el becerisini kullanarak cretle alan kimse. igal (a.) Bir yeri g kullanarak ele geirme. igzar (a.) 1. Eli ie yatkn, becerikli. 2. Gerei yokken, daha ok kendini gstermek iin ie karan. iitmek (e.) 1. Kulakla alglamak, duymak. 2. Haber almak. 3. Kendisine sylenilmek. ikl (a.) Gletirme, etinletirme. ikembe (a.) Gevi getiren hayvanlarn midesi. ikence (a.) Birine yaplan her eit znt ve ac veren davran. ikil (a.) Kt bir durumla karlama sans, kuku, kuruntu, vesvese. ikillenmek (nsz.) killi duruma gelmek, pirelenmek.

97

ilek ( a.) Hareketli, canl, ok ileyen. ilem (a.) Bir ii sonulandrmak iin yaplan i ya da uygulamalarn tm. iletme (a.) lemeyi salayan ynetim. ilev (a.) Bir nesnenin ya da kiinin yapt, grd i, grev.. ilik (a.) Zanaatlarn ya da ressam, heykeltra gibi sanatlarn i grdkleri yer, atlye. iporta (a.) 1. Gezici satclarn mallarn koymaya yarayan yayvan sepet ya da ona benzer ara, sergi. 2. Akta yaplan sat. isiz ( a.) i olmayan. itah (a.) Yemek yeme istei. ite (.) 1. Bir ey gsterilirken ya da iaret edilirken denir. 2. Anlatlan eye ilgi ekmek iin sylenir. ite at (a.) Bir eylemin birden ok zne tarafndan, karlkl, ortaklaa yapldn belirten at. itelik (a.) Bir iin karlkl ya da birlikte yapldn bildiren eylem. itial, (a.) Tutuma, parlama, alevlenme. itigal, -li (a.) Urama, ilgilenme, megul olma. itira (a.) Satn alma. itiyak, -ki (a.) Grecei gelme, zleme. Gl istek, arzu. ive (a.) Kadnlarn ilgi ekmek, gnl ekmek iin takndklar ho, aldatc tavr, krtma, naz, cilve, eda. iveren (a.) ileri fikir ya da beden gcyle cretle altran gerek ya da tzel kii, patron. it, -ti (a.) 1. Kpek. 2. Deersiz, terbiyesiz kimse. itaat, -ti (a.) Sz dinleme, boyun eme, buyrua uyma. itaatkr ( a.) Sz dinler. itelemek (a.) Tekrar tekrar itmek, iteklemek, kt muamele etmek. tip kakmak. itfaiye (a.) Yangn sndrmekle grevli rgt. ithalt,- ti (a.) Bir lkeye yurt dndan mal alnmas, d alm. itham (a.) Sulama, sulu grme. itibar (a.) 1. Sayg grme, deerli, gvenilir olma durumu. 2. Bor demede gvenilir olma durumu. itibaren (b.) Bu andan ya da gnden sonra. itici (a-) 1- tme eylemini yapan. 2. mec. Souk, sevimsiz, sevilmeyen. itikf (a.) Dnyadan el etek ekip kendini ibadete verme. Ramazann son 10 gnnde camiye kapanp ibadet etme. itikat (a.) 1. nan. 2. nan, iman. itil (a.) Ycelme, ykselme. itilf (a.) Anlama, uyuma, uzlama. itiklemek (e.) tme eylemi yaplmak. itimat (a.) Gven, gven. itina (a.) zen. itiraf (a.) Bakalarnca bilinmesi sakncal grlen bir gerei saklamaktan vazgeip aklama, syleme, bildirme. itiraz (a-) Bir duruma, karara kar kma. itiyat (a-) Alkanlk, huy. ittifak, -ki (a.) Anlama, uyuma, balama. ivecen ( a.) abuk hareket eden, can tez, aceleci. ivedi ( a.) Acil. iye (b.) Sahip, malik. iyi ( a.) 1. Aranlan nitelikleri tayan. 2. Uurlu, hayrl. 3. Hoa giden 4. Uygun 5. Yeterli. 6. Salkl. 7. Ho halde.

98

iyilemekte.; 1. iyi duruma gelmek. 2. Hastalktan kurtulmak. iyilik (a.) 1 yi olma durumu. 2. Karlk beklemeden yaplan yardm. iyimser (a.) Genel olarak her dnce ve eylemi iyi olarak deerlendiren. iyot (a.) Deniz yosunlarndan elde edilen, tpta ve fotoraflkta kullanlan bir madde. iz (a.) Bir eyin getii yerde brakt iaret. iza (a.) Bunaltma, can skma, tedirgin etme. izafe (a.) 1. (bir eye ya da kimseye) Balama, mal etme, yaktrma. 2. Katma, ekleme. izafet (a.) Bant, grelik. izafeten (b.) (bir eye) Balanarak, dayanarak, iliik olarak, ml edilerek. izaf (a.) Bal, bantl, greli. izah (a.) Aklama. izahat (a.) Aklamalar. izbe (a.) Lo, nemli yer. izci (a.) Dayanma, paylama, yardmlama duygularn gelitirmek iin kamplarda yetitirilmi gen. izin, -zni (a.) Bir ey yapmak iin verilen ya da alnan zgrlk. izinli ( a.) zin alarak belli bir sre iin bir yerden ayrlm (kimse). izinsiz ( a.) 1. zin almadan yaplan. 2. Ceza olarak tatil gn dar kmasna izin verilmeyen (yatl renci). 3. Bu cezann ad. 4. zin almadan. izlenim (a.) Bir durum ya da olayn insan zerinde brakt etki. izmarit,-ti (a.) 1. Bir eit kk balk, 2. ilen sigarann art. izmihlal (a.) Yklma, kme. izobar (a.) Ebasn. izohips (a.) Eykselti izolsyon (a.) Yaltm, tecrit. izzet (a.) 1. Ycelik, ululuk, eref, itibar. 2. Kudret, kuvvet. 3. Sayg, ikram. izzetinefis (a.) Onur, z saygl,

Jj
J Trk alfabesinin on nc harfi, di eti nszdr. jaguar (a.) Orta ve Gney Amerika'da yaayan postu benekli bir yrtc hayvan. jaketatay (is.) Resm ziyaret ve davetlerde erkeklerin giydikleri, arkas yrtmal, etekleri uzun ve n keleri yuvarlak kesilmi olan ceket. jakoben (.a.) iddet taraftar, siyasi grlerini topluma zor kullanarak yerletirme yanls. jaluzi (a.) eriden grlmek-sizin dary grmeyi salayan, erit biiminde metal ya da plastik levhalardan yaplm bir tr pencere kapama dzeni. jambon (a.) Tuzlanarak hazrlanm domuz budu ya da kolu. jandarma (a.) 1. Yurt iinde genel gvenlii ve kamu dzenini korumada grevli, yasa ve ynetmeliklerin koyduu hkmlerin yrtlmesini ve bunlara dayanan hkmet emirlerinin yerine getirilmesini salayan silhl asker kuvvet. 2. Bu kuvvette grevli olan kimse. jandarmalk (a.) 1. Jandarmann grevi. 2. (mec.) Akgzllk. jant (a.) Tatlarda, lastiklerin taklmasn salayan, tekerlein ember biimindeki blm. Japon (a.) 1. Japonya halkndan ya da bu halkn soyundan olan kimse. 2. Japon halkna zg olan. japone (a.) (kadn giysisi iin) Kolsuz. 2. Kolu bedeniyle biilmi, bol ve geni (kadn giysisi).
99

jargon (a.) 1. Kimi evrelerin kulland zel dil. 2. Anlalmas g, bozuk dil. jarse (a.) 1. Esnek dokunmu ipekli ya da ynl kuma. 2. Bu kumatan yaplm ya da rlm (giysi). jartiyer (a.) oraplar dizin altnda ya da stnde tutmaya yarayan lastikli ba. jel (a.) Tedavi amacyla kullanlan jle yapsnda bir tr krem. jelatin (a.) Daha ok hekimlik ve fotoraflkta kullanlan, hayvanlarn kemik ve kkrdak dokularndan ya da bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde. jeofizik (is.) Yeryuvarlanve atmosferi etkileyen fiziksel olaylarn incelenmesi. jeolog (is.) Yer bilimci. jeolojik (is.) Yer bilimi ile ilgili. jeomorfoloji (is.) Yeryz engebelerini ve anma ile ilgili geliimleri inceleyen bilim. jeopolitik (a.) 1. Bir lkenin corafi durumuyla devletin siyas durumu arasndaki ilikileri inceleyen bilim dal. 2. Bir devlette, bir blgede uygulanan politikayla o yerin corafyas arasndaki iliki. jeotermal ( a.) Yer altnda bulunan scak su kayna. jeotermal enerji (a.) Yer altndan kan scak su veya scak su buharndan elde edilen enerji. jest (a.) 1. Herhangi bir eyi aklamak iin genellikle el, kol ya da bala yaplan igdsel ya da iradeli hareket. jet (a.) Tepkili uak. jet motoru (a.) Yksek basnla ve ok byk hzla gaz akn pskrtme sistemiyle en yksek dzeyde itme gc meydana getiren motor, tepkili motor. jeton (a.) Telefon etmek ya da gemiye binmek iin kullanlan, para yerine geen yuvarlak metal paras. jikle (a.) Motorlu tatlarn yksek devirde almas iin fazla benzin akn salayan alet. jile (a.) Daha ok kadnlarn bluz zerine giydikleri yelek. jilet (a.) nce elikten yaplm, iki taraf keskin tra ba. jimnastik (a.) Vcudu glendirmek iin yaplan hareketler, beden eitimi. jips (a.) Al ta. jogging (a.) Kou sporu. jorjet (a.) 1. Brmck grnl, ok bkml, genellikle pamuk iplikleri ile dokunmu bir kuma. 2. Bu kumatan yaplm olan. jle (a.) 1. Meyve suyunun ekerle kartrlmasna istenilen younlukta elde edilmi ekerleme. 2. Et suyunun souduktan sonra gevek ve esnek bir kvam alm durumu. 3. San dzgn bir biimde uzun sre kalmasn salayan yal, parlak, yapkan madde. jn (is) 1. nemli rollerde oynayan gen oyuncu. 2. Gen. judo (a.) Silhsz olarak tutmalara, frlatmalara, hareketsiz brakmalara dayanan Japon kkenli dv sporu. jul (a.) Bir cisim zerine uygulanan bir newtonluk kuvvetin uygulama noktasn, kendi dorultusunda bir metre deitiren i birimi. On milyon erglik i ls. jurnal (a.) 1. Biriyle ilgili olarak yetkililere verilen ktleme yazs. 2. Yaananlarn gn gnne yazld defter. jurnalci (a.) Jurnal ederek yetkililere, yneticilere yaranmaya alan (kimse). jurnalcilik Jurnalcinin yapt i. jbile (a.) Bir meslekte uzun bir sre baarl olarak alanlar onuruna dzenlenen tren. Jpiter (a.) Gezegenlerin en by ve gnee yaknlk bakmndan beincisi. jpon (a.) Giysi altna giyilen etek. jri (a.) Yarglamada ve yarmada son hkm verecek kurul.

100

Kk
k, K Trk alfabesinin on drdnc harfi, kaba ( a.) 1. zensiz, geliigzel yapl. 2. Taneleri iri. 3. Terbiyesi, grgs kt, nezaketsiz, grgsz. 4. Hafif olduu hlde kaln ya da oylumlu. kabaca (b.) 1. Kaba bir biimde. 2. rice, byke. 3. Yaklak. kabaday (a.) 1. Korkusuz, iyi dven, kendine zg namus kurallarnn dna kmayan kimse. 2. (mec.) Babayiit. kabahat, -ti (a.) Su. kabahatli ( a.) Kabahati olan, kusurlu, sulu. kabahatsiz ( a.) Kabahati olmayan, kusursuz, susuz. kabak, - (a.) 1. Kabakgillerden, birok tr olan bitki. 2. Bu bitkinin trlerine gre yemei ve tatls yaplan rn. 3. ( a.) Bilgisiz, grgsz. 4. ( a.) (kavun, karpuz iin) Ham, tatsz. kabakulak (a.) Kulak alt ya da tkrk bezlerinin ime-siyle oluan bulac bir hastalk. kabalak, - (a.) Birinci Dnya Sava'nda Osmanl ordusunda kullanlm olan apkaya benzeyen bir tr balk. kabalk, - (a.) 1. Kaba olma durumu. 2. Kaba davran, nezaketsizlik. kaban (a.) Kalaya kadar uzunluu olan, paltoya benzeyen st giysisi. kabara (a.) 1. Dayankllk salamak amacyla, ayakkablarn altna aklan, iri bal demir ivi. 2. Ss olarak odalarn ahap blmlerine, trl biimler yapmak iin aklan iri bal, sar ivi. kabarck (a.) 1. i hava yada suyla dolu kabart. 2. Vcutta oluan sivilce gibi kk ikinlik. kabare (a.) 1. eitli gsterilerin yapld elence yeri. 2. Bu tr gece kulb. kabarmak (e.) 1. imek. 2. Tamaya yz tutmak. 3. Su dzeyi ykselmek. kaba saba ( a.) 1. Grgsz. 2. zensiz. 3. lenmemi halde. kabataslak ( a.) Ana izgileriyle. kabil (s.) Olabilir, mmkn. kabil (s.) 1. Gibi, benzer. 2. Tr, cins. Kabil (a.) Hazret-i Ademin 2 olundan biri. Kardei Habil'i ldren evlad. kabile (a.) lkel, gebe insanlar topluluu, boy. kabiliyet, -ti (a.) Yetenek. kabiliyetli ( a.) Yetenekli. kabiliyetsiz ( a.) Yeteneksiz. kabin fa.; 1. Kk, zel blme. 2. Gemilerde ve uaklarda kk blme. 3. Plajda soyunma yeri. kabine (a.) Bakanlar kurulu. kabir, -bi (a.) llerin gmld yer, mezar. kablelvuku (is.) Olmadan nce. kablo (a.) Elektrik akmnn iletilmesinde kullanlan madeni tel. kabotaj (is.) Bir lkenin iskele veya Umanlar arasnda gemi iletme ii. kabristan (is.) Mezarlk, gmtlk. kabuk (a.) Bir eyin zerini kaplayan sert rt. kabul, -l (a.) 1. Bir eye isteyerek ya da istemeyerek raz olma. 2. (konuklar ya da ii olanlar) Yanna sokma, katna alma. 3. Sunulan bir eyi, armaan alma. 4. Bir neriyi uygun bulma, onaylama. kaburga (a.) Gs kafesini saran kemiklerin her biri. kbus (a.) 1. Karabasan. 2. (.a.) Ac, sknt, korku veren.
101

kabza (a.) Tutacak, sap. kabzmal (a.) Meyve ve sebze yetitiricileri ile manavlar arasnda araclk yapan esnaf. ka, - ( a.) Herhangi bir eyin niceliini sormak iin kullanlan soru sfat. kaak ( a.) 1. Herhangi bir ykmllkten kam ya da karlm. 2. Gmr denmeden lkeye sokulan ya da lkeden karlan. kaak (a.) Yasa d yollarla mal satan ya da baka yere gtren kimse. kaamak (e.) Yasak edilen eyi ara sra yapmak. kak, - ( a.) Bazen delice davranlar olan. kanmak (e.) Herhangi bir ii yapmaktan ya da zverili davranmaktan geri durmak. karmak (e.) 1. Kamasna yardmc olmak. 2. Eldeki olanaklardan yararlanamamak, kamak (e.) Hep birlikte kamak. kamak (e.) 1. Bulunduu yerden kimseye haber vermeden ayrlmak. 2. Bir eyden kurtulmak iin hzla uzaklamak. kadar (e.) Derecesinde, dein, dek. kadastro (a.) Bir lkedeki her eit arazi ve yap yerlerini belirleme ii. kadayf (a.) Hamurdan yaplan bir eit tatl. kadavra (is.) Tp retiminde, zerinde almak iin hazrlanm olan l insan veya hayvan vcudu. kadeh (a.) ki imeye yarayan kk bardak. kademe (a.) Aama, basamak, derece. kademeli ( a.) Aamal, basamakl. kademli ( a.) Uurlu, kutlu. kader (a.) Deimeyeceine inanlan aln yazs, yazg. kad (a.) Eskiden mahkeme bakanlarna verilen ad. kadn (a.) Yetimi dii insan. kadngbei (a.) Bir eit hamur tatls. kadrga (a.) Eskiden kullanlan bir eit sava gemisi. kadife (a.) Yz ince tylerle kapl, parlak kuma. kadim (a.) Balangc olmayan, eski, ezeli. kadir, -dri (a.) Deer. kadirinas (s.) Deer bilir, iyilik bilir. kadran (a.) Saat ve pusulalarda iaret, rakam gibi yazlarn bulunduu yuvarlak levha. kadro (a.) Bir iin yrtlmesi iin alan kimseler. kadklk (a.) Gerek durumu sonradan ortaya kan bir hukuksal ilemin son bulmas. kafa (a.) 1. Ba (zellikle insan ba), ser. 2. Hayvanlarda genellikle, az, gz, burun, kulak gibi organlarn bulunduu vcudun en n blm. 3. mec. Gr ve inanlarn etkisi altnda beliren dnme ve yarglama yolu. 4. mec. Kavrama ve anlama yetenei, zek, zihin. 5. Bellek. kafadar (a.) Gr ve anlaylar birbirine uyan kimselerden her biri. kafal ( a.) Zeki, kavrama dzeyi gelimi. kafatas (a.) Beyni kaplayan koruyucu kemik. Kafda (a.) (sylence ve masallara gre) Dnyay evrelediine inanlan, arkasnda cinlerin, perilerin bulunduu varsaylan, zmrtten da. kafes (a.) Aralkl telden, ubuktan yaplan kapal yer. kafeterya (a.) Mterinin, yemeini kendisi alp masasna gtrd lokanta. kfi (a.) Yeteri derecede, yeterli olan. kafile (a.) Birlikte yolculuk eden topluluk. kfir (a.) Allah'n varln kabul etmeyen kimse. kafiye (a.) iirde, dize sonlarndaki ses benzerlii, uyak. kaftan (a.) Eskiden giyilen, uzun, hafif st giysisi.

102

kfur (is.) Kfur aacndan elde edilen, hekimlikte kullanlan beyaz, abuk paralanan, keskin kokulu bir madde. kagir ( a.) Ta ya da tuladan yaplm yap. Krgir. kaan (a.) Hakan. kt (a.) Yaz yazmaya, resim yapmaya yarayan ince levha. kan (a.) Tekerlekleri tek para tahtadan yaplm, iki tekerlekli kz arabas. kahhar (s.) Kahredici, kahreden, yok edici. kahr, -hn (a.) Derin znt. khil (a.) Erikin. khin (a.) Doast yollardan gizli, bilinmeyen eyleri, zellikle gelecei bilme savnda bulunan kimse. kahir (a.) 1. Kahredici, zorlayan. 2. Baskn gelen, ezen, ezici. kahkaha (a.) Glerken kan ses. kahraman (a.) 1. Savata, tehlikeli bir durumda olumlu, cesur davranlar gsteren. 2. Roman ve ykde ya da bir olayda en nemli kii. kahramanlk, - (a.) 1. Kahraman, olma durumu. 2. Kahramanca davran, yiitlik. kahretmek (e.) 1. Perian etmek, ezmek. 2. ok zmek. kahvalt (a.) Genellikle sabahlar ve yemek saatleri dnda yenen hafif yemek. Sabah yemei. kahve (a.) 1. Scak blgelerde yetien bir aacn ekirdeklerinin toz hline getirilmesiyle suda kaynatlarak iilen iecek. 2. Oturulup sohbet edilen, ay, kahve iilen yer. kahverengi (a.) Kavrulmu kahve renginde olan. khya (a.) Bir iftliin, konan ilerini dzenleyen gvenilir kimse. kaide (a.) Kural. kail (a.) Syleyen. 2. nanm, akl yatm. kaim (a.) 1. (bir eyin yerine) Geen. 2. Ayakta duran, var olan. kaime (a.) 1. Uyruk, resm kt. 2. Kt para, kt lira. kinat, -ti (a.) Gk varlklarnn tm, evren. kakao (a.) Yemiinin un durumuna getirilen tozu ikolata yapmnda kullanlan, kahve gibi piirilip iilen bir iecek. kakmak (e.) Vurarak yerletirmek, itmek. kakts (a.) Scak ve kurak blgelerde yetien dikenli bir bitki. kkl (a.) Alnn zerine den ksa sa. kalabalk (a.) ok sayda insan topluluu. kalafat, -ti (a.) Gemi tahtalarn ziftleyerek su geirmez duruma getirme. kalakalmak (nsz.) 1. Bir ey ya da durum karsnda armak. 2. G durumda kalmak. kalamar (a.) Mrekkep balnn bir tr. kalan ( a.) 1. Kalmak eylemi yapan. 2. Artan. kalantor (is.) Gsterii seven, varlkl. kalas (a.) Uzun ve kaln biilmi tahta. kalay (a.) Bakr kaplar parlatmakta kullanlan, beyaz renkli, yumuak bir maden. kalben (is.) ten, gnlden olarak, yrekten. kalbur (a.) ri taneli maddeleri elemek iin kullanlan iri delikli elek. kala (a.) Bacak ile br arasndaki blge. kaldra (a.) Az bir gle byk bir arl kaldrmaya yarayan dzenek. kaldrm (a.) Sokaklarda, caddelerde yayalarn yrmesi iin yaplm az ykseke yer. kaldrak (e.) 1. Bulunduu yerden almak. 2. Yukar doru hareket ettirmek. kale (a.) 1. Dmandan korunmak iin yaplm kaln ve yksek duvarl yap. 2. Takmla oynanan top oyunlarnda topun sokulmasna allan yer. kalebent (is.) Kale dna kmamaya hkm giyen sulu.

103

kaleci (a.) Kimi oyunlarda kalenin nnde duran, topun kaleye girmesini nlemekle grevli oyuncu. kalem (a.) 1. Yaz yazma ya da resim izme arac. 2. Resm kurulularda yaz ilerinin grld yer. kalem uaras (is.) Divan iiri tarzndan etkilenen okur yazar halk airi. kalemtra (a.) Kurun kalemlerin ularn yazar duruma getiren ara, kalem aaca. kalender (a.) Basit yaamay seven gsterisiz kimse. kalfa (a.) 1. Bir meslekte usta ile rak arasndaki aama. 2. Yap ustas. kalc (a.) 1. Srekli, daimi. 2. Her zaman geerliliini srdrecek olan. kaln ( a.) Silindir gibi eylerde ap byk olan. Dolgun, iri. Gr, youn, kaba. kat. kaln (a.) Gelin almak iin verilen bedel, mehir. kalp (a.) Bir eye biim vermek iin kullanlan ara. kalplamak (a.) Hep ayn biimde olmak. kalt (a.) len bir kiinin yaknlarna brakt mal ya da para. kalibre (is.) Mermilerde, ateli silahlarda ap. kalifiye (is.) Bir eyi yapabilme niteliini ve ustaln kazanm olan, nitelikli. kaligrafi (is.) Harfleri gzel biimler vererek yazma sanat, gzel yaz sanat. kalkan (a.) Eskiden savalarn silhlardan korunmak iin kullandklar yass, yuvarlak siper. kalker (a.) Kire ta. kalknmak (a.) Durumunu dzeltmek, aamal bir biimde gelimek, ilerlemek. kalkmak (e.) Baarmas zor olan bir ie girimek. kalkmak (a.) 1. Yat, oturu durumunu deitirip dorulmak. 2. Yola kmak. 3. Sona ermek. kalle ( a.) Sznde durmayan, dnek. kalori (a.) Bir kilogram suyun ssn bir derece artrmak iin harcanan s. kalorifer (a.) Bir kazandan kan buhar yapnn her tarafna borularla tayarak yapnn snmasn salayan dzenek. kalp,-bi (a.) Yrek. kalpak (a.) Hayvan derisinden yaplan bir balk. kalpazan (a.) Sahte para basan kimse. kalsiyum (is.) Kire ve alnn birleimine giren, sarmtrak beyaz bir element. Ksaltmas: Ca. kaltaban (is.) 1. Namussuz. 2. arlatan, yalanc, hileci. kalubel (is.) 1. Ruhlarn yaratldktan sonra ezelde Allah'n "ben sizin Rabbiniz deil miyim?" sorusuna verdikleri "evet" cevab. 2. mec. ok eski zaman. kalyon (a.) Eskiden kullanlan bir sava gemisi. km (is.) 1. Dilek. 2. Zevk, mutluluk, tat. kama (a.) Ucu sivri, iki az keskin bak. kamara (a.) Gemilerde kk oda. kamarot, -tu (a.) Gemilerde yolcularn hizmetine bakan kimse. kamamak (e.) Fazla ktan bakamaz olmak. kamber (is.) (Hazret-i Ali'nin yanndan hi ayrlamayan klesi Kamberin adndan gelir) Sadk kle. kambiyo (is.) ki ayr lke parasnn birbiriyle deitirilmesi. kambur (a.) nsan veya hayvanlarn srtnda oluan tmsek. kamburlamak (e.) Kambur duruma gelmek. kam (a.) Bir ucuna ip, deri vb. bal, uca doru incelen bklgen vurma arac. kamer (a.) Ay. kamera (a.) Elde tanan film ekme makinas.

104

kameraman (a.) Kamera kullanp film eken kimse. kameriye (a.) Bahelerde st ve evresi yeilliklerle sarlan ardak. kamet (is.) 1. Boy, endam. 2. Camide namaza kalkmak iin okunan ezan. kam (a.) eker karlan bir tr bitki. kmil (a.) Yetkin, erikin, eksiksiz, arbal. kamilen (b.) Bsbtn, toptan, hep birden. kamp, -p (a.) , elence nedeniyle adrlardan oluan geici barnaklarda konaklama. kampana (a.) an. kampanya (a.) Belli bir sredeki etkinlik dnemi. kamu (a.) 1. Cmle, hepsi, btn. 2. Bir lkedeki halkn tamam, halk, amme. kamusal alan ( a.) Kamuyla ilgili toplant ve toplanlan yer. kamuflj (is.) rtme, saklama, gizleme, peeleme. kamuoyu, -nu (a.) Bir sorun zerine halkn genel dncesi. kamus (is.) Byk szlk. kamyon (a.) Motorlu yk tama arac. kamyonet, -ti (a.) Kamyona gre daha kk ve daha az yk tayan motorlu ara. kan (a.) nsan damarlarnda dolaan krmz sv. kanaat, -ti (a.) Elindeki ile yetinme. kanaatkar ( a.) Elindeki ile yetinmesini bilen. kanal (a.) Deniz, gl gibi sular birbirine balamak, bir suyu baka yere aktmak iin alan byk su yolu. kanalizasyon (a.) Lam kanal. kanamak (e.) Damardan darya kan akmas durumu. kanarya (a.) Gzel ten, kafeslerde de beslenen, bir eit kk ku. kanat (a.) 1. Kularn, bceklerin uma organ. 2. Kap pencere kanad. kanatlanmak (e.) Umaya balamak. kanatmak (e.) Yaradan kan aktmak. kanavie (a.) Seyrek dokunmu keten bez. kanca (a.) Bir eyi ekmeye yarayan sapl engel. kanda (a.) Ayn kan tayan, ayn soydan olan. kandrmaca (a.) Kandrmak amacyla yaplan dzen. kandrmak (e.) 1. Kanmasna neden olmak. 2. Aldatmak. kandil (a.) 1. ine fitil batrlm yanc bir sv tayan kk bir kaptan oluan aydnlatma arac. Sira. 2. Mbarek gece. 3. Argo. Sarho. kanepe (a.) Birka kiinin oturabilecei mobilya. kangal (a.) 1. Tel, kurun boru gibi uzun ve bklebilir eylerin halka biiminde sarlmasyla yaplan ba. 2. Bu biimde bklm eylerin her bir halkas. kangren (a.) Vcudun bir yerindeki dokunun lmesi. kanguru (a.) Yavrusunu karnnda tayan, iki ayaklar zerinde srayarak hareket eden bir hayvan. kan (a.) nanlan dnce, kanaat. kanksamak (e.) Bir eyin ok tekrarlanmas sonucu etkisiz duruma gelmek, almak. kanrmak (e.) Bir eyi yerinden oynatmak. kant (a.) Bir durumun gereini, sulunun suunu ortaya karan belge. kantlamak (e.) Bir eyin dorusunu belgelerden yararlanarak ortaya koymak. kani (a.) inanm. kani (a.) Uzun, kvrck tyl bir cins kpek. kanlanmak (e.) Kan bulamak. kanl 1. Kan bulam. 2. Kan olan. 3. Kan dklmesine neden olan. 4. steyerek kan dkm olan.

105

kanmak (e.) 1. Tatl sze aldanmak. 2. Doymak. kanser (a.) Bir organ ya da dokudaki hcrelerin dzensiz olarak blnp oalmas ve baka organlara yaylmasyla beliren kt, lmcl hastalk. kansz ( a.) Yeterli kan olmayan. kanszlk (a.) Kandaki maddelerin bazlarnn azalmasyla oluan bir hastalk. kantar (a.) Tart arac. kantaron (a.) l yapmnda kullanlan kk ac bir bitki. kantin (a.) Okul, fabrika, kla gibi yerlerde yiyecek, iecek satlan bfe. kanun (a.) Herkes tarafndan uyulmas gereken her trl kurallar, yasa. kanun (a.) Dizlerin stne yatrlarak parmaklara geirilen mzraplarla alnan bir mzik aleti. kanun ( a.) 1. Yasayla ilgili, meru, legal. 2. Kanun alan kimse. kanunlamak (e.) Yasa durumuna gelmek. kanyak (a.) spirto derecesi yksek, zel kokulu, sarmtrak renkte bir tr iki ad. kanyon (a.) Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluturduu derin, dar boaz. kaos (a.) Evrenin dzenlenmeden nceki biimden yoksun, uyumsuz ve kark durumu. kap (a.) ine sulu eyler konan mutfak arac. kapak (a.) Kaplarn azn kapamaya yarayan alet. kapaklanmak (e.) Aya taklp yz st dmek. kapakl ( a.) rtlm, gizli. kapal ( a.) Kaps ya da kapa kapanm olan. kapama (a.) Soan ve baka sebzelerle piirilen bir et yemei. kapamak (e.) 1. Bir eyin dars ile ilikisini kesmek. 2. Tkamak. 3. Geii engellemek. kapan (a.) Baz hayvanlar yakalamak iin kurulan tuzak. kapanmak (e.) 1. Dar ile kendi ilikisini kesmek. 2. Kapal duruma gelmek. kapasite (a.) 1. (bir eyin) ine alma, sdrma snr. 2. (mec.) Anlama, kavrama yetenei. kap (a-) Bir yere girip karken iinden geilen blm. kapc (a-) Daire, otel, apartman gibi byk yaplarda bekilik, temizlik, al veri gibi ilerle grevli kimse. kaplanmak (e.) Bir ie girmek, o ite uzun sre kalmak. kaplmak (e.) 1. Birisine gvenip aldanmak. 2. Bir kuvvetin etkisine girip srklenmek. kapmak (e.) Bir eyi elde etmek iin hep birlikte stne atlmak. kapital (a.) Anamal, bamal, sermaye. kapitlasyon (a.) Bir lkede yurttalarn zararna olarak yabanclara verilen ayrcalk haklar. kapkacak (a.) Mutfak eyalarna verilen ad. kapkara ( a.) Kmr gibi, siyahn en koyu tonu. kaplama (a.) Her yann iine alma. kaplamak (e.) 1. Her yann rtmek. 2. epeevre sarmak. kaplan (a.) Kedi trnden yrtc bir hayvan. kaplatmak (a.) Her yann iine almak, rtmek. kaplca (a.) Ilca, ermik. kaplumbaa (a.) Kemiksi bir kabuk iinde yaayan, ok yava yryen bir hayvan. kapmak (e.) 1. Birden yakalayp almak. 2. (kpek) srmak. 3. abuk renmek, 4. Yer ayrmak. 5. Kendine bulatrmak. kapris (a.) Geici, dncesizce heves, deiken istek. kapsam (a.) ine alma. kapsamak (e.) ine almak, alan iinde olmak. kapsl (a.) Kolay yutulabilmesi iin kimi illarn konduu kap. kaptan (a.) 1. Gemi komutan. 2. Spor takmnn ba. kaptkat (a.) Yolcu tayan kk otobs.

106

kaptrmak (e.) Ele gemesine, kapmasna neden olmak. kapuska (a.) Etli lahana yemei. kaput (a.) Asker paltosu. kar (a.) Donarak eitli biimlerde den ya. kara (a.) Yeryznde denizlerle kapl olmayan blm. kara fa.; Kmr rengi, siyah. karaaa (a.) Kerestesi deerli bir aa eidi. karabasan (a.) Skntl ve korkulu d. karabatak (a.) Balkla beslenen kk bir deniz kuu. karabet, -ti (a.) 1. Yaknlk. 2. Hsmlk. karabiber (a.) Taneleri toz durumuna getirilerek yemeklere tat vermekte kullanlan baharat eidi. karabina (a.) Eski bir tfek eidi. karaborsa (a.) Piyasada olmayan maln gizlice yksek fiyatla alnp satlmas ii. karaca (a.) Ksa boynuzlu, gzel grnl, geyie benzer bir hayvan. karacier (a.) Kaim boluunun sanda bulunan, d salglayan, eker depolayan, iri, ak kahverengi organ. karaelmas (a.) Kmr. karata, karafaki (a.) Uzun boyunlu, kulpsuz, kk rak srahisi. karafatma (a.) Zararsz bir tr bcek. karagz (a.) 1. Grnts kla perdeye yanstlan glge oyunu. 2. Bu oyunun ba kiilerinden olan, kurnaz, eitim grmemi olan. karahumma (a.) Az yoluyla bulaan incebarsak hastal, tifo. karakabarck (a.) Koyunlardan insana bulaan bir tr hastalk. kara kalem (a.) 1. Resim yapmada kullanlan kmr kalem. 2. Kmr kalemiyle yaplan resim. karak (a.) Kn en zorlu, souk gnleri. karakol (a.) Gvenlii salamak iin lkenin eitli yerlerinde kurulan polis ve jandarmalarn bulunduu brolar. karakter (a.) Ayrt edici zellik, kiilik. kara kutu (a.) Uaklarda pilotlarn konumalarn ve kuleden gelen iletileri alp saklayan bir ara. karalama (a.) Teknii gelitirmek, alkanlk kazanmak iin yaplan yaz almalar, taslak. karalamak (e.) 1. Boya ve kalemle kirletmek. 2. Birini g duruma drmek iin onunla ilgili aslsz szler sylemek. karalt (a.) Uzakta ve aydnlk olmayan durumda, kim olduu seilemeyen grnt. karaman (a.) Kuyruu iri, yal bir koyun cinsi. karambol (a.) Kalabalkta oluan karklk. kara mizah (is.) Yalnz gldrmeyi deil, daha ok dndrmeyi amalayan mizah. karamsar ( a.) Bir duruma, olaya olumsuz yanndan bakmay alkanlk edinen, ktmser. karamuk (a.) Ekili alanlarda yetien, ekine zararl bir bitki. karanfil (a.) 1. Gzel kokulu bir ss iei. 2. Goncas baharat olarak kullanlan, tropikal iklimde yetien bir aa. karanlk ( a.) Iksz. karantina (a.) Yaygn bulac hastalklardan korunmak iin hastalk bulunan yerlerin giri kn kontrol altna alma karar (a.) Bir i iin dnlp kararlatrlan sonu. karargh (a.) Asker birliklerin topluca bulunduklar yer. kararnca (b.) Gerektii lde, ne az ne de ok. kararlatrmak (e.) Bir i ya da durum iin kesin kararlara varmak.

107

kararl ( a.) Verdii karar uygulamaya alan. kararmak (e.) Kara duruma gelmek. kararsz ( a.) Bir eyi yapp ya da yapmamak konusunda bir karara varamayan. kararname (a.) Kararlatrlan hkmet kararnn yazl biimi. karart (a.) Uzaktan kara grnen grnt. karartmak (e.) Kara duruma getirmek, ksmak. karasaban (a.) Topra ilemekte kullanlan eski bir tarm arac. karasallk (a.) Bir anakarann i kesimlerinde deniz etkisinin azalmasyla ortaya kan iklim koullar. karatavuk (a.) Siyah tyl bir ku. karate (a.) Ayak ve yumruk vurular zerine kurulu, Japon kkenli bir dv yntemi. karavan (a.) Bir otomobilin arkasna taklan, hem tat hem konut olarak kullanlan, insan tamaya yarayan, tekerlekli, st kapal ara. karavana (a.) 1. Yemek piirilen byk kap. 2. Asker dilinde yemek. kara yaz (a.) Kt talih. karayel (a.) Kuzeybatdan esen bir rzgr. kara yolu (a.) Yerleim merkezlerini karadan birbirine balayan yol. karbon (a.) Kmrlerin esas maddelerini tekil eden element. Remzi: C. karde (a.) Ayn ana babadan domu ya da bunlardan birisinden domu ocuklarn durumu. kare (a.) Kenarlar ve alar birbirine eit dikdrtgen. karga (a.) Siyah tyl, tarlalara zarar veren, sesi kt bir ku. kargaburun (a.) Burnu karga gagasna benzeyen. kargaa (a.) Kkrtma ve karklk yoluyla toplumda ortaya kan dzen bozukluu. kargatulumba (b.) Birka kiinin bir kiiyi elleri stne alarak tamas. karg (a.) Eskiden silh olarak kullanlan ucu sivri uzun sopa. krgir (a.) Ta veya tuladan yaplm bina. kargo (a.) Yk, nakliye. Yk gemisi. Yk tama servisi. kar (a.) Bir erkekle evli kadn. karn,-rn (a.) nsan ve hayvanlarn gvdelerinin n ksm. karnca (a.) Zar kanatllardan ok eidi bulunan bceklerin genel ad. karncalanmak (e.) Uyuan vcudun bir yerinde karnca dolayormu gibi olmak. karnck (a.) Kalbin tepe blmnde bulunan iki bo blme verilen ad. karnzar (a.) Karnn i yzeyini rten zar. kar (a.) Ak ve gergin tutulan elin ba ve sere parmak ular arasndaki uzaklk. kark ( a.) 1. Dzensiz, karm. 2. Farkl eylerden oluan. karm (a.) Birka maddenin karmasyla ortaya kan yeni madde. kan kar (b.) Her yann ve inceden inceye. karma (a.) 1. Karma ii. 2. Engelleme, araya girme. 3. Dzeni bozulma. karlamak (e.) Karla lmek. karmak (e.) 1. ki ya da ok ey bir araya gelip birbirinin iinde dalmak, birbirinin iine girmek. 2. Dzensiz, dank olmak. kartrc (a.) Kartran, ortal birbirine katan. kartrmak (e.) Karmasn salamak. karides (a.) Kabuklulardan, tuzlu ve tatl sularda yaayan bir bcek. karikatr (a.) Bir insann, bir durumun izgilerle abartlarak yaplan, gldrc ve dndrc resmi. karizma (a.) evresinde byk ilgi oluturan, nitelii kolay aklanamaz byleyici zellik, kiilik. karlanmak (e.) Karla kapl olmak.

108

krl ( a.) ok para kazandran. karma (a.) Trleri, cinsleri farkl insanlardan, hayvanlardan veya nesnelerden oluan. karmak (e.) Hamur durumuna getirmek, kartrmak. karmakark ( a.) inden klmas, zlmesi zor, ok kark. karmak ( a.) zmlenmesi zor olan. karnabahar (a.) Yapraklar lahana yaprana benzeyen bir bitki. karne (a.) Dnem sonlarnda rencilere verilen derslerinin sonularn, davranlarn, devamlk ve devamszlk durumlarn gsteren belge. 2. Gerektike koparlp kullanlmak iin hazrlanm biletlerden defter. karnyark (a.) Kyma ve patlcanla yaplan bir eit yemek. karpuz (a.) Kabuu yeil, ii krmz bir tr meyve. kar (a.) 1. Bir eyin nnn ilerisi. 2. Yol, deniz ve akarsuyun te yakas. karlamak (e.) Gelen birine sayg gstermek iin yoluna kp beklemek. karlamak (e.) Kar karya gelmek, rastlamak. karlatrmak (e.) ki eyi yan yana alp incelemek, kyaslamak. karlk (a.) Bir davrana ya da sze kar tarafn verdii yant. karlkl ( a.) ki tarafn birbirine kar yapt. karlksz ( a.) Karl olmayan. karn (b.) Olmas gerekenin tersine, ramen. kart ( a.) Birbirinin tersi, zt. kart, -ti ( a.) Kocam, genlii kalmam. kart, -ti (a.) 1. Dzgn kesilmi karton. 2. Bir taraf adres yeri, dier tarafna yaz yazlan tek para mektup. kartal (a.) Kartalgillerden, genel olarak kzl siyah tyl, ok gl, yuvasn yksek kayalklar zerinde kuran, iri bir yrtc ku. kartalmak (e.) Kocamak, kartlamak. karton (a.) Kaln ve sert kt, mukavva. kartpostal (a.) Genellikle dikdrtgen biiminde ince kartondan yaplm, bir yz resimli posta kart. kartvizit, -ti (a.) Bir kiinin adnn, adresinin yer ald kk, dzgn kesilmi kt. Karun (a.) ok zengin kii anlamnda. karyola fa.; stne yatak serilip yatlan, tahtadan ya da metalden yaplma ev eyas. kas (a.) Tellerden oluan, vcudun hareketlerini kaslarak salayan organ. kasa (a.) Para, altn gibi deerli eyalarn sakland elik dolap. kasaba (a.) Kentten kk, kyden byk, henz krsal zelliklerini yitirmemi olan yerleim birimi. kasadar (a.) Kasaya bakmakla grevli kimse. kasap (a.) Hayvanlar kesen ve etlerini dkknnda satan satc. kasatura (a.) Tfein namlusuna taklarak sng grevi gren byk bak. kasavet, -ti (a.) znt, tasa,-' kayg, sknt. kse (a.) Sulu eyler konan derince kap. kaset (a.) inde grnt ve seslerin kaydedildii, gerektiinde yeniden kullanlmasn salayan bir manyetik erit bulunan kk kutu. kask (a.) Vcudun karn ile uyluk arasndaki blm. kaslmak (a.) Gururlanp bbrlenmek. kasm (a.) Yln on birinci ay. kasmpat (a.) Mor, sar, iri iekleri sonbaharda aan bir bitki. kasnt (a.) 1. Byklerime, kurum, gurur. 2. Bykle-nen, gururlanan ve bunu davranlaryla belli eden (kimse). kasrga (a.) evreye zarar veren ok iddetli rzgr.

109

kast, -st (a.) Ama, erek, istek. kaside (a.) On be beyitten az olmayan, btn beyitlerin ikinci dizeleri en bataki beyitle uyakl bulunan ve ou kez bykleri vmek iin yazlar Divan Edebiyat nazm biimi. kasidehan (is.) Kaside okumay meslek edinen kimse. kaskat (a.) Hareketsiz, devinimsiz durum. kasket, -ti (a.) n glgelikli apka. kasko (a) Tatlarn urayacaklar kazada doacak zararlarn karlanmas iin kurulan sigorta. kasmak (a.) Bir eyi daraltmak, ksaltmak. kasnak (a.) Kalbur, elek gibi aletlerin tahta emberi. kasten (a.) Kastla, bile bile, isteyerek. kastetmek (e.) Amalamak, ama olarak almak; demek, istemek. kast (b.) Kastl olarak, bilerek, isteyerek yaplan. kastor (a.) 1. Kunduz. 2. Kunduz krk. 3. Bu krkten yaplm. kasvet,-ti (a.) sknts. kasvetli ( a.) nsann iini skan, bunaltan. ka (a.) Gzlerin stnde yay biiminde bulunan kllar. kaa (a.) Hayvanlar temizlemek iin kullanlan dili metal ara. kaalamak (e.) Hayvan temizlemek iin kaa srmek. kaar (a.) Koyun stnden yaplan yuvarlak, sar renkli peynir. kae (a) Mhr, damga. kak (a.) Sulu ya da taneli yemekleri yemek iin kullanlan mutfak arac. kaklamak (e.) Yemei kakla yemek. kamak (e.) Kanan bir yeri trnakla kurcalamak. kanmak (e.) 1. Kants olmak. 2. evreye olumsuz davranlarda bulunup karln bulmak. kant (a.) Vcutta bir bcek dolayormu gibi oluan durum. kif (a.) Bilinmeyenleri bulup ortaya karan. kakol (a.) Atk. kat,-ti (a.) 1. st ste, i ie konulmu eylerin her biri. 2. Takm (giyecek). katafalk (a.) stne tabut konulan ssl masa. katalog (a.) Kitap, giyecek, mobilya gibi eylerin sraland liste. katar (a.) 1. Arka arkaya giden tat, hayvan dizisi. 2. Lokomotif ile katarlarn oluturduu dizi. katarakt (a.) Gz merceinin saydamln yitirip matla-masyla oluan gz hastal. katetmek (e.) Yol almak. kat ( a.) 1. Sert. 2. Svlarn durumundan olan, bulunduu cismin zelliini almayan durumu. kat (a.) Kularn talk ad verilen midesi. katk (a.) Ekmekle birlikte yenilen peynir, zeytin gibi yiyecek. katksz ( a.) 1. Katk verilmeksizin uygulanan bir ceza. 2. mec. Yabanc bir madde karmam, saf. katlamak (e.) Kat duruma gelmek. katlmak (e.) 1. Bir toplulua katlmak. 2. Benimsemek. katr (a.) 1. Ar yk tayan bir yk hayvan. 2. nat ve huysuz. katrkuyruu (a.) Sar, emsiye biiminde iekleri olan bir bitki. katrtrna (a.) Sar iekleri olan bir bitki. katk ( a.) ine baka eyler karm olan. kat' ( a.) Kesin. ktibe (a.) Kadn yazman, kadn sekreter.

110

katil (a.) nsan ldren kimse. ktip (a.) Yazman, sekreter. katiyen (b.) 1. Kesinlikle. 2. Hibir zaman, asla. katiyet, -ti (a.) Kesinlik. katk (a.) Katlma pay. katlamak (e.) Kuma, kt gibi nesneleri dzgn bir biimde kat kat edip dizmek. katlanmak (e.) Zor bir duruma dayanmaya almak. katletmek (e.) nsan ldrmek. katl ( a.) 1. Birden fazla kat olan. 2. Katlanm, bklm. katliam (a.) Ayrm gzetmeden toplu ldrme, krm. katmak (e.) Bir eye baka bir ey eklemek. katman (a.) Birbiri stnde bulunan blmlerin (maddelerin) her biri, tabaka. katmer (a.) 1. Bir btn oluturan katlarn her biri. 2. Arasna ya ve kaymak konularak piirilen bir eit brek. katmerli ( a.) Kat kat olan, katmeri olan. katran (a.) Rengi siyah, kokusu ar bir madde. kauuk (a.) Lastik aacndan elde edilen esnek ve dayankl madde. kavaf (a.) Ucuz, zenmeden ve baya cins ayakkab yapan ya da satan esnaf. kavak (a.) Sulu alanlarda yetien uzun boylu bir aa. kaval (a.) Yumuak sesli, aatan yaplan, uzunca ddk. kavalye (a.) Dansta kadna e olan erkek. kavanoz (a.) Az geni, ie biiminde cam kap. kavas (a.) Eliliklerde alan hizmetli. kavga (a.) eitli nedenlerden dolay kiiler arasndaki ekime, dv. kavgac ( a.) abuk kavga eden. kavim, -vmi (a.) Dil, din, soy bakmndan birbirine bal insan topluluu, budun. kavk (a.) Midye, salyangoz gibi hayvanlarn sert kabuu. kavlamak (e.) Derisi, kabuu dklmek. kavram (a.) Bir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasarm. kavray (a.) Bir dnceyi iyice kavrama yetenei. kavruk (a.) 1. Kavrulmu olan. 2. Gelimemi. kavak (a.) Nehir ve yol gibi uzayp giden eylerin kesitikleri ya da birletikleri yer. kavuk (a.) Eskiden taklan bir tr balk. kavun (a.) D yeil ya da sar renkte olan gzel kokulu, sulu ve etli meyvesi olan bitki. kavunii (a.) Pembeye yakn sar renkte olan. kavurga (a.) Msr ve buday tanelerinin kavrulmuu. kavurma (a.) Tencerede kendi yayla kzartlan dondurulup saklanan et. kavumak (e.) Uzakta olan birine, yokluu ekilen bir nesneye ulamak. kavuturmak (e.) Kavuma iini yaptrmak. kaya (a.) Byk ve sert ta ktlesi. kayaan ( a.) zerinde kolayca kaylan. kayak (a.) Kar zerinde kayma arac. kaybetmek (e.) 1. Yitirmek. 2. Yenik dmek, yenilmek. kaybolmak (e.) Yitmek, bulunduu yeri bilememek. kaydetmek (e.) Yazmak, not almak. kaydrak (a.) Ta ayakla kaydrarak oynanan ocuk oyunu. kaygan ( a.) zerinde durulmas zor olan, kaylan yer. kaygana (a.) Yumurtadan yaplan bir tatl. kayg (a.) Kt sonu almaktan duyulan korku, tasa. kayglanmak (e.) Kayg duymak.

111

kaygl ( a.) Kaygs, znts olan. kayk (a.) Suda giden kk tekne. kayn (a.) Kerestelik bir orman aac. kayn (a.) Evli kiinin einin erkek kardei. kaynpeder (a.) Evli insanlarn elerinin babalar, kaynata. kaynvalide (a.) Evli kimselerin elerinin anneleri, kaynana. kayp (a.) Grlmeyen, yitik. kayrmak (e.) Korumak, destek olmak. kays (a.) Ak sar renkte ve lezzetli meyvesi olan bir aa. kay (a.) Balamak, tutmak gibi ileri gren, dar ve uzun kesilmi ksele dilimi. kayt (a.) Bir eyin adn ve onunla ilgili bilgileri bir deftere geirmek. kaytszca (b.) lgisiz, aldrmaz bir biimde. kayklmak (e.) Bir yana yaslanp yatar gibi olmak. kaymak (a.) St gibi svlarn yznde oluan kaln tabaka. kaymak (e.) Dz, kaygan bir yzeyde srtnerek yer deitirmek. kaymakam (a.) lenin en byk yneticisi. kaynak (a.) 1. inde su kan yer. 2. Kopan ya da birletirilmesi gereken metallerin birbirine yaptrmas ii. kaynaka (a.) Bir yaptn olumasnda yararlanlan kaynaklarn listesi. kaynak ( a.) Madenleri kaynak yapan kii. kaynamak (e.) 1. Isnan svnn buhar durumuna gelip fokurdamas. 2. Krk kemiklerin iyilemesi durumu. kaynana (a.) Evli kiilerin elerinin anneleri. kaynamak (a.) 1. Ayrlmayacak biimde bir araya gelmek. 2. Hareketli bir durumda olmak. 3. Krk kemiklerin iyilemesi durumu. kaynata (a.) Evli olanlarn elerinin babalar. kaynatmak (e.) Kaynamasn salamak. kaypak ( a.) 1. Kayabilen, kaylabilen. 2. Sznde durmayan, gvenilmez, dnek. kaytan (a.) Pamuk ya da ipek sicim. kaytarmak (e.) 1. Geri evirmek, iade etmek. 2. ten kamak. kaz (a.) Yabanleri de olan bir kmes hayvan. kaza (a.) 1. le. 2. Can ve mal kaybna neden olan kt durum. kazak (a.) Batan geirilerek giyilen rme, kollu giyecek. kazan (a.) Yemek piirilen byk bakr kap. kazan (a.) Al veriten ya da yaplan bir i sonucu elde edilen para. kazanl (a.) Krl. kazanmak (e.) 1. alarak elde etmek. 2. Edinmek. kazara (b.) Rastlant sonucu, yanllkla, bilmeden. kazazede ( a.) Kaza geirmi, kazaya uram olan kimse. kaz (a.) Topra kazma ii. kazk (a.) Topraa aklan ucu sivri ubuk. kazmak (e.) Kesici bir aletle bir eyin yzeyini kaldrmak. kazma (a.) Topra kazmaya yarayan alet. kazmak (e.) Herhangi bir arala topra amak, oymak. kebap (a.) Atein kznde kzartlan et yemei. kebap (a.) 1. Kebap yapp satan kimse. 2. Kebap satlan yer. kee (a.) Ynden eze eze, dve dve yaplan kaln bir yayg. kei (a.) Derisi, st ve eti iin yetitirilen, gevi getiren bir hayvan. keiboynuzu (a.) Baklagillerden, kn yapraklarn dkmeyen, byk bir aa ve baklaya benzeyen tatl yemii.

112

keiyolu (a.) Ayak izlerinden oluan, yayalara zg kk yol. keder (a.) znt, ac. kedi (a.) Etle beslenen kk bir ev hayvan. kefalet, -ti (a.) Birinin borcunu dememesi ya da verdii sz yerine getirmemesi durumunda btn sorumluluu zerine alma durumu, kefillik. kefaret (is.) Bir gnah Allah'a balatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oru. kefe (a.) Terazinin her bir gz. kefen (a.) lleri iine koyduklar beyaz bez. kefere (a.) Mslman olmayanlar. kefil (a.) Borlu borcunu demediinde ya da bir kimse verdii sz yerine getirmediinde btn sorululuu zerine alan kimse. kehanet (is.) Bir olayn gerekleeceini nceden bilme, kahinlik. Kehkean (is.) Samanyolu. kek, -ki (a.) Yumurta, un ve ekerle yaplan bir eit rek. kekelemek (e.) Szc bir defada syleyemeyip baz sesleri tekrar ederek ya da heceleyerek sylemek. kekik (a.) iei yemeklerde baharat olarak kullanlan bir bitki. keklik (a.) Boz renkli tyleri, ayaklar ve gagas krmz olan, eti lezzetli bir ku. kekre ( a.) Ekimsi tat. kel ( a.) 1. Salarn dklmesine yol aan bir hastalk. 2. eitli nedenlerle salar dklm olan. kelm (a.) Sz. kelebek (a.) Trl renkleri olan, grn gzel, nazik, drt kanatl bir bcek. kelek (a.) Olgunlamam kavun ya da karpuz. kelepe (a.) Sulularn kamasn nlemek iin bileklerine taklan demir halka. kelepir (a.) Deerinden daha ucuz bir fiyata alnan ey. kele ( a.) 1. Gzel, yakkl. 2. Yiit, cesur. kelime (a.) Szck. kelle (a.) Ba, kafa. kellifelli ( a.) Grn dzgn. kem (s.) 1. Noksan, eksik. 2. Kt, fena. keman (a.) Drt telli bir mzik aleti. kemence (a.) Kemana benzer kk bir alg. kement (a.) Uzaktaki bir eyi yakalamaya yarayan ucu ilmikli ip. kemer (a.) 1. Bele dolanp toka ile tutturulan bel ba. 2. Kap, pencere ve kprlerin yay biiminde olan st ksm. kemik (a.) nsanlarn ve omurgal hayvanlarn atsn oluturan eitli biimlerde, sert, beyazms madde. kemikleme (a.) Kemik gibi olmak, kemik durumuna gelmek. kemirgenler (a.) Kpek dileri olmayan, kesici dileri gelimi kemirici hayvan. kemirmek (e.) Dileri ile azar azar koparmak. kemiyet ( a.) Nicelik. Adet, miktar, say. kenar (a.) 1. Bir eyin snrn oluturan izgi. 2. Merkezden uzak olan. kenarortay (a.) Bir gende her keden kar kenarn ortasna ekilen izgi. kendi (ad.) Bir kimsenin z varl. kendi kendine (b.) Kimseye danmakszn, kimseyle ilgisi, ilikisi olmadan. kendir (a.) Liflerinden salam ip yaplan, tohumundan ya karlan bir bitki. kendirik, -i (a.) Deriden ya da adr bezinden yaplan ve hamur tahtasnn altna serilen yayg. kene (a.) Hayvanlarn zerinde yaayan asalak bir bcek.

113

kenet (a.) ki sert cismi ve paray birbirine tutturan ba. kenetlemek (e.) Birbirine tutturmak, i ie geirerek skca balamak. kenevir (a.) Kendir. kent (a.) Halk ticaret, sanayi ve ynetimle ilgili alanlarda alan byk yerleim merkezi, ehir. kental, (a.) Yz kilograma eit arlk ls. kep (a.) n kenar ufak olan bir tr balk. kepaze (a.) 1. Nitelii olmayan. 2. Utanmaz, gln, deersiz. kepe (a.) Yemek datmaya yarayan sap uzun, ii derince byk kak. kepeli ( a.) Kepesi olan. kepek (a.) tlen tahl tanelerinin elekle elenmesi sonucu elekten gemeyen kabuklu blm. kepek (a.) Baz deri hastalklarnda deriden dklen paracklar. kepenek (a.) obanlarn giydii kolsuz kaln st giyecek. kepenk (a.) Dkknlar kapamaya yarayan sa ya da tahta kanat. kepir (a.) amurlu ve orak verimsiz toprak. keramet (a.) 1. Allann veli kullarnda grlen olaanst haller. 2. Ltuf, ihsan. kerametli ( a.) Keramet gsteren. kerata (a.) Sitem hitab, Ayakkab ekecei. Kerbel (a.) Hazret-i Hseyin'in ehit edildii yer. kere (a.) Defa, kez. keres (a.) Derince, byk karavana. kereste (a.) eitli mobilya ve ev yapm ilerinde kullanlmak iin hazrlanm aa. kerempe (a.) Denize doru uzanan talk, burun. keresteci (a.) Kereste ticareti yapan kimse. kereviz (a.) Kkleri yemek yapmnda kullanlan bir bitki. kerhen (b.) stemeyerek, gnlsz. kerpi (a.) Ev yapmnda kullanlan, tula biiminde, gnete kurutulmu balk. kerte (a.) aret amacyla yaplm entik. kerteleme (a.) Azar azar ilerleme durumu. kertenkele (a.) nce, uzun gvdeli, uzun kuyruklu, hzl hareket eden kk bir srngen. kertmek (e.) entik amak, kazmak. kervan (a.) Eskiden ticaret mal tayan hayvan veya insan topluluu. kervansaray (a.) Kervanlarn konaklamas iin yaplan byk han. kesat Alverite durgunluk. kese (a.) 1. Cepte tanan para, ttn konulan kk torba. 2. Ykanrken kir karmak iin vcuda srlen kk bez torbas. kese kd (a.) Kese biiminde kttan yaplan torba. keselemek (e.) Kir karmak iin kese ile vcudu ovalamak. keser (a.) Tahta yontmaya, ivi akmaya yarayan alet. kesici di (a.) Kesmeye, srmaya yarayan di. kesif (a.) Youn, sk, kaln. kesik (a.) Bir yan kesilmi olan. kesilmek (e.) Kesme eylemine uramak. kesim (a.) Kesme ii. kesimevi (a.) Kasaplk hayvanlarn kesilip yzld yer, mezbaha. kesin ( a.) Deimez, kat'. kesinlemek (e.) Kesin bir duruma gelmek. kesinlikle (b.) Kesin olarak.

114

kesinti (a.) 1. Kesilen para, krpnt. 2. Bir iin bir sre iin durmas. 3. denen paradan herhangi bir gerekle kesilen blm. kesir, -sri (a.) Bir btnn eit olarak blnd paralardan birka. Krma. kesimek (e.) Bir yol ya da dorunun baka bir yol veya doru ile karlamas. kesit (a.) Bir eyi incelemek iin enine ya da boyuna kesildiinde ortaya kan yzey. keski (a.) Tahta ya da ta yontmak iin kullanlan ucu keskin metal ara. keskin ( a.) 1. Kesme iini iyi yapan. 2. Etkisi gl olan. kesme ( a.) Kp biiminde olan. kesmece (a.) Kesip iini beendikten sonra almak kouluyla. kesmek (e.) 1. Bir btn paralara ayrmak. 2. Yaralamak. 3. Boazlamak. kesme eker (a.) Kp biimine getirilmi eker, kestane (a.) 1. Kerestesi deerli bir orman aac. 2. Ak kahverengi renkte olan. kestirme ( a.) Bir yere giden en ksa yol. keen (a.) Zincirden yular ya 1a ayak kstei. kefetmek fe.; Var olduu bilinmeyen bir eyi bulmak, keileme (a.) Gneydoudan esen rzgr. keke (b.) Ne olurdu, ne olur anlam verir. kekek (a.) Et ve budayn iyice dvlmesiyle yaplan yemek. kekl (a.) Stle yaplan hafif bir tatl. kemeke (a.) Karmakark durum. keten (a.) 1. Telleri dokumaclkta kullanlan bir bitki. 2. Bu bitkinin tellerinden yaplm, ketum (a.) Sr saklayan, az sk, az pek. kevser (a.) Cennette bulunduuna inanlan kutsal su. kevgir (a.) Delikli kepe. keyfince (b.) steine gre, nasl isterse, dilediince, keyfine gre. keyif,-yi (a.) Skntl olmayp neeli olma durumu. keyifli ( a.) Keyfi yerinde olan, neeli. kez (b.) Defa. kble (a.) Namazda, Kabe'ye doru dnme, namaz klma yn. kdem (a.) Memurlukta eskilik. kdemli ( a.) Bir ite deneyimi ok olan. kdemsiz (a.) Bir ite deneyimi az olan. k (a.) Koyun, kei ya da deve pislii. kkrdak (a.) Kemik grevi gren vcuttaki esnek doku. kl (a.) 1. nsan ve hayvanlarn vcutlarnda biten sert, kalnca ty. 2. Kldan yaplm. klavuz (a.) Yol gsteren, klcal (a.) Kl gibi ince. klk (a.) 1. Balklarn ince ve kk kemikleri. 2. Ekinlerin baaklarnda bulunan sert, uzun tel. klg (a.) Bilim dalnn ilkelerini, dnce alanndan uygulama alanna geirip gerekletirme ii, uygulama kl (a.) Eskiden kullanlan, iki ucu keskin, uzun silh. klf (a.) Bir aletin kendi biimine gre yaplm kab. klk (a.) Giyini, d grn. klksz ( a.) D grn gzel olmayan. klmak (e.) "Etmek, olmak, vermek" anlamnda bir yardmc eylem. kmldamak (e.) Yerinde hafif hareket etme. kmz (a.) Ksrak stnden yaplan bir iki. kn (a.) Kesici aletlerin klf. kna (a.) Kna aacndan elde edilen salar boyamaya yarayan toz.

115

knamak (e.) Birini yapt olumsuz davrantan dolay ayplamak. kpkrmz ( a.) Krmznn koyu tonu. kr ( a.) Beyaz ile siyah karm olan at rengi. kra ( a.) Verimsiz toprak. kra fa.J Toprakta ve bitkilerde sabahlar grlen i. kran ( a.) Bir topluluu yok eden yaygn hastalk ya da baka nedenler. krat (a.) Deerli talarn l birimi. krba (a.) Deriden yaplma su kab. krba (a.) Sicim biiminde kesilmi deriden yaplan hayvanlara vurma arac. krbalamak (e.) Krba ile vurmak, dvmek. krc (a.) 1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. krl ( a.) Krlamaya yz tutmu. krgn ( a.) Bir sze ya da davrana gcenmi. krgnlk (a.) Krgn olma durumu. kinci (a.) Sert, bakalarn kran davranlar olan. krk ( a.) 1. Krlm. 2. Zayf not anlamnda kullanlr. krlmak (e.) 1. Sert bir darbe karsnda paralanmak. 2. Birine gcenmek. krnt (a.) Bir btnden ayrlan ufak para. krk (a.) 1. Dzgnl bozulmu, bzlm olan. 2. Yallarn derilerinde grlen izgiler. krmak (e.) Dzgnl bozulmak. krtmak (e.) Ho grnmek iin birtakm gz alc hareketler yapmak. krk, -ki (a.) Drt tane on. krkayak (a.) ok ayakl kk bir bcek. krkbayr (a.) Gevi getiren hayvanlarda nc mide. krklamak (e.) Doan bebein krk gn doldurmas. krkmak (e.) Bir eyin ularn kesmek. krlang (a.) Kuyruu atal, kk bir gmen ku. krma ( a.) Kuma katlayarak yaplan ss. 2. Melez. krmz ( a.) Kan renginde olan. krmzbiber (a.) Kurutulup toz biimine getirilmi biber. krpnt (a.) Krplm kt paras. krptrmak (e.) Gz abucak ap kapamak. krpmak (e.) Gz ap kapamak. krsal ( a.) Yerleim merkezinin dnda olan. krtasiye (a.) Kitap, defter, kalem gibi yaz aralarn satan dkkn. ksa ( a.) Boyu uzun olmayan. ksk ( a.) Kslm, bouk ses. kslmak (e.) Ksk duruma gelmek. ksm, (a.) Blk, para. ksnt (a.) Verilen bir eyi azaltma, ksma. kstlamak (e.) nceden verilmi hak ve zgrlklerin bir ksmn geri almak. kska (a.) 1. Bir eyi sktrmaya yarayan alet. 2. Bceklerin besin yakalama ya da savunma organ. kskan ( a.) Bakalarn kskanma huyu olan. kskanlk (a.) Kskan olma durumu. kskanmak (e.) Bakasnn, kendisinden daha nde ve daha ok sevildiini dnerek zlmek. kskvrak (b.) Kurtulamaz biimde yakalanmak. ksmak (e.) Azaltmak.

116

ksmen (a.) Btn deil, blm olarak ya da baz bakmdan, baz ynden. ksmet,-ti (a.) Talih. ksmetli ( a.) Ksmeti iyi olan. ksm ( a.) Bir eyin yalnz bir blmn iine alan, tikel. ksrak (a.) Dii at. kssa (a.) yk, fkra. kstas (a.) lt. kstrmak (e.) Bir yere skmasn salamak. k (a.) Souk ve yal mevsim. kkrtc ( a.) Birilerini kkrtma zellii olan. kkrtmak (e.) Birilerini kt bir eyleme zorlamak. kla (a.) Askerlerin bulunduu byk yap. klak (a.) Gebelerin k geirdii yer. klk ( a.) Ka zg. kt ( a.) Yetmeyecek kadar az. kt'a (a.) Ana kara. ktlama (b.) ay, kesme ekeri kk kk kopararak aza atarak imek. ktlk (a.) Yiyecek azlndan ala yol aan kt durum. kt ktna (b.) Gereksinime zor yetecek kadar. kvam (a.) stenilen duruma ve dereceye gelme. kvan (a.) Baardan dolay vnme, sevin. kvlcm (a.) Yanmakta olan bir maddeden kan kk ate paras. kvrck ( a.) Kvrlm biimde olan. kvrmak (e.) 1. Bir eyi, kenarndan bkmek. 2. evirmek. 3. Katlamak, 4. mec. Bir iin stesinden gelmek. 5. Sznden caymak. kvrak ( a.) Canl, hareketli. kvranmak (e.) Ac ile eitli vcut hareketleri yapmak. kvrlmak (e.) Kvrlm duruma gelmek. kvrm (a.) Bir eyin kvrlm yeri. kyafet (a.) Klk, giysi. kyamet, -ti (a.) slm inancna gre dnyann sonu. kyas (a.) Bir tutma, denk sayma. kyasya (b.) Cana kyarcasna, acma duymadan. ky (a.) Su kys, kenar. kyma (a.) Kylm et. kymak (e.) 1. nce ince doramak. 2. ldrmek. kymet, -ti (a.) Deer. kymetlenmek (e.) Deer kazanmak. kymetli ( a.) Deerli. kymk (a.) Sivri, kk tahta paras. kz (a.) Hi evlenmemi dii insan. kzak (a.) Kar ve buzda kayma arac. kzamk (a.) Ateli, bulac ocuk hastal. kzan (a.) Erkek ocuk, delikanl. kzarmak (e.) 1. Yzn; utanma, korku gibi durumlardan tr kzla yakn renk almas. 2. Yeilden krmzya dnp olgunlamak. 3.Tavada ate zerinde pimek. kzart (a) Kzarm yer. kzartma (a.) Kzartlarak hazrlanm yemek. kzdrmak (e.) Kzmasna neden olmak. kzgn ( a.) Kzdrlm, fkeli.

117

kzl ( a.) 1. Parlak krmz. 2. ocuklarda grlen bir hastalk. Kzlay (a.) Yurt iinde ve yurt dnda felkete urayanlara yardm eden kurum. kzlck (a) Krmz, zeytin byklnde meyvesi olan bir aa. Kzlderili (a.) Amerika kirasnn yerlilerine verilen ad. kzmak (e.) iddetlenmek. kzmak (a.) 1. Atete snmak. 2. Scak olmak. 3. fkelenmek. ki (b.) Szckleri ve cmleleri birbirine balayan szck. kibar ( a.) rnek yaay ve davran olan. kibarlk budalas (a.) Kibar biri gibi grnmeye alrken gln duruma den kimse iin sylenir. kibarzade (a.) Soylu aileden gelme, kibar ocuu. kibir, -bri (a.) Kendini herkesten stn grme huyu. kibirlenmek (a.) Byklenmek. kibrit, -ti (a-) Bir eye srtldnde alevlenen, ucunda zel bir madde bulunan ubuk. kifayet,-ti (a.) Yetme, yeterlilik. kifayetsiz ( a.) Yetersiz. kik,-ki (a-) Dar ve uzun bir yar kay. kil (a.) Islannca kolay biim verilen toprak. kile (a.) Bir eit tahl l arac. kiler (a.) Yiyeceklerin sakland oda. kilim (a) Yn ve kldan dokunan, yere serilen yayg. kilise (a) Hristiyanlarn ibadet ettii yer. kilit (a.) Anahtarla alp kapanan, bir yeri kapal tutmaya yarayan alet. kilitlemek (e.) Kilitle kapatmak. kilit noktas (a.) Btn ilerin bal olduu nemli nokta. killi (a) Kili bol olan toprak. kilo (a.) 1. nne getirildii birimi binle arpan n ek. 2. Kilogram szcnn ksa biimi. kilogram (a.) Bin gram arlnda l birimi. kilometre (a.) Bin metre uzunluunda bir l birimi. kilovat,-t (a.) Elektrik g birimi. kim (ad.) Hangi kii? kimi (ad.) Baz. kimlik (a.) Kiinin adn, soyadn, anne ve babasn, doduu yeri bildiren resimli belge. kimse (a.) Herhangi bir kii. kimse (ad.) Hibir insan. kimsesiz ( a.) Tand, yakn olmayan. kimus (a.) Yemeklerin mide z suyuyla karlatktan sonra ald durum. kimya (a.) Basit cisimlerin zelliklerini, birbirine etkilerini inceleyen bilim dal. kimyager (a.) Kimya ile uraan. kimyevi ( a.) Kimya ile ilgili. kimyon (a.) Tohumlar baharat olarak kullanlan bir bitki. kin (a.) almay amalayan gizli dmanlk. kinci ( a.) almak isteyen, kin tutan, kindar. kinaye (a.) Birine dokunsun diye sylenen st kapal sz. kinin (a.) Stma ilc. kip, -pi (a.) Eylemlerin cmlede eylemin yapld zamana ve duruma gre aldklar biim. kir (a.) Vcutta veya herhangi bir nesnenin zerinde biriken pislik. kira (a.) Belli bir para karlnda bir arac veya konutu belirli bir sre birine brakma. kirac (a.) Bir eyi kiralayan. kiralamak (e.) Bir arac ya da konutu kira karlnda bir sre kullanma hakkn almak.

118

kiraz (a.) Kiraz aacnn krmz renkli ekirdekli meyvesi. kire (a.) naat malzemesi olarak kullanlan, toz durumunda olan beyaz madde. kireli ( a.) inde kire bulunan. kiremit (a.) atlar rtmekte kullanlan kzl renkte, eitli biimlerde olan pimi toprak. kiri (a.) 1. Ok atlan yaya gerilen ip. 2. Barsaklardan yaplan alg teli. kirizma (a.) Topra derince kazarak altn stne getirme. kirlenmek (e.) Kirli duruma gelmek. kirletmek (e.) Bir yeri kirli duruma getirmek. kirli ( a.) Kirlenmi olan. kirmen (a.) Elde yn eirmeye yarayan tahtadan yaplm ara. kirpi (a.) Srt dikenlerle kapl, iine kapannca top gibi olan bir hayvan. kirpik (a.) Gz kapann kenarlarna dizilmi kllar. kirtil (a.) Kabuklu deniz hayvanlarn avlamakta kullanlan nce dallardan rlm sepet. kirve (a.) 1. Bir ocuun snnet ilemlerini yapan, snnet edilirken tutan, masraflarn karlayan kimse. 2. mec. yakn arkada, dost. kispet, -ti (a.) Yal greilerin greirken giydikleri pantolon. kisve (a.) Klk. kii (a.) nsan, ahs. kiilik (a.) Bir kimsenin kendine zg belirgin zellikleri. kiisel ( a.) Sadece bir kiiyi ilgilendiren, o kiiye zg. kinemek (e.) Atn barr gibi yksek ses karmas. kitabe (a.) Bir yapnn, bir emenin zerine yazlan yaz. kitap (a.) Yazlp baslm sayfalardan oluan btn. kitap (a.) Kitap bastran, satan kimse. kitaplk (a.) 1. Kitap dolab. 2. Kitaplarn konulduu, okuyucularn buradan yararland yap. kitin (a.) Eklem bacakllarn ve kabuklularn kabuklarn oluturan, dayankl ve esnek organik madde. kitle (a.) Yn, topluluk. klakson (a.) Ksa kesik ses karan araba dd. klarnet (a.) Nefesli bir alg. klasik (a.) zerinden zaman gemesine karn deerini yitirmeyen yapt. klasman (a.) Blmleme, snflama. klasr (a.) Yazl ktlarn sralanp sakland byk telli dosya. klinik (a.) Hasta baklan yer. klie (a.) Ktlara basmak iin zerinde eitli desenler oyulmu levha. klorofil (a.) Bitkilere yeil rengi veren madde. klo (a.) Alt taraf genileyen bir etek biimi. koalisyon (a.) eitli glerin bir araya gelmesiyle oluan birlik. kobay (a.) Bilimsel aratrmalarda kullanlan bir deney hayvan. kobra (a.) ok zehirli, eitli renklerde olan bir ylan tr. koca (a.) Kadnn evlendii koca ( a.) Byk. kocakar (a.) Yal kadn. kocamak (e.) Yalanmak, tazeliini yitirmek. koca yemi (a.) Pembe, beyaz iekleri olan bir bitki. ko, -u (a.) Damzlk erkek koyun. koan (a.) Taneli bitkilerin yapk olduklar dip blm. kou (a.) Kla, hastane, pansiyon gibi yerlerde iinde birden ok kiinin yatt oda. kok, -ku (a.) Bir eit kmr.

119

kokarca (a.) nce uzun, orta boyda bir krk hayvan. kokart (a.)\. Asker apkalarna taklan, rengi uluslara gre deien iaret. 2. Belli bir toplulua zg olan iaret. koklamak (e.) Bir eyin kokusunu almak iin burundan yararlanmak. kokmak (e.) 1. Koku samak, kokusunu duyurmak. 2. ryp bozularak kt koku yaymak. kokteyl (a.) eitli ikilerin karmndan yaplan iki. koku (a.) Burunla alglanan ey. kol (a.) 1. Omuzdan parmak ularna kadar uzanan organ. 2. ube, dal. 3. Giysilerin kolu saran blm. kolaan (a.) eitli nedenlerle evreyi dolap gzden geirmek. kolaas (a.) Osmanl ordusunda yzba ile binba arasnda yer alan rtbe. kolalamak (e.) Giysinin bir blmn dik durmas iin kolal suya batrp tlemek. kolan (a.) Hayvann semerini balamak iin kullanlan uzun yass kemer. kolay ( a.) Zorlanmadan yaplan. kolayca (b.) Sknt ekmeden. kolaylamak (e.) in zor yann bitirip sonuna yaklamak. kolcu ( a.) Bir blgeyi korumakla grevli olan. kolej (a.) Bazlar zel olan, iyi eitim veren, lise dengi okul. koleksiyon (a.) Pul, kartpostal, para, antik eya toplayp biriktirme merak. kolektif ( a.) Ortaklaa, birlikte. kolera (a.) Bulac salgn bir hastalk. koli (a.) iinde trl eya bulunan posta paketi. kollamak (e.) 1. Uygun zaman beklemek. 2. Korumak, gzetmek. kolon (a.) 1. Tadirek. 2. Gazetelerde yazlarn yer ald stun. koloni (a.) Smrge. kolonya (a.) Hafif alkol ihtiva eden koku. kolordu (a.) tmenden oluan byk askeri birlik. koltuk (a.) 1. Kolun gvde ile birletii yer. 2. Oturmas rahat olan bir tr sandalye. koltuklamak (e.) 1. Birine vc szler sylemek. 2. Bir eyi koltuklarnn altna almak. kolye (a.) Boyuna taklan bir eit ss. kolyoz (a.) Uskumru cinsinden bir balk. koma (a.) Kimi hastalarda bellein ve hareket etme yeteneinin az ok kaybolduu durum. komedi (a.) 1 Gldr. 2. (mec.) Yalan ve yapmack sz veya davran. 3. mec. Glmeye neden olan olay veya olaylar. komik ( a.) Gldren, gldrc. komiser (a.) Polis karakollarnda en rtbeli kimse. komisyon (a.) 1. Bir alma, aratrma yapmak iin uzmanlardan oluan topluluk. 2. Arac olunan bir sattan alnan pay. komita (a.) Amacna ulamak iin silh kullanan gizli topluluk. komite (a.) Bir ii incelemek iin grevlendirilmi topluluk. komodin (a.) Karyolann bana konan kk dolap. kompartman (a.) Trenlerde vagon blmesi. komposto (a.) Bol ekerli suda meyvenin kaynatlmasyla elde edilen iecek. kompozisyon (a.) 1. Paralar birletirerek bir sanat yapt oluturma. 2. Dnce yazs. komu (a.) Evleri ya da i yerleri bir arada olan kimseler. komuta (a.) Asker? birlii ve onunla ilgili ileri ynetme grevi, kumanda. komutan (a.) Bir asker topluluu yneten kimse. konak (a.) Byk ve gsterili ev. konaklamak (e.) Yolculuk srasnda bir sre bir yerde durmak. konca (a.) Henz almam iek tomurcuu.

120

kon (a.) Ayakkablarn ak kemiinden yukar blm. kondktr (a.) Trenlerde yolcularn biletlerini kontrol eden grevli. konfeksiyon (a.) Hazr giyim eyas. konfeksiyoncu (a.) Konfeksiyon ileri ile uraan kimse. konferans (a.) Dinleyicilere herhangi bir konuda bilgi vermek iin yaplan konuma. konfeti (a.) Ufak ufak yuvarlak olarak kesilmi renkli ktlar. konfor (a.) Yaamay rahat klan eyler. kongre (a.) 1. eitli lkelerden yneticilerin, elilerin, delegelerin katlmasyla yaplan toplant. 2. Bir kuruluun, temel sorunlarn konumak zere belli srelerle yapt toplant, kurultay. koni (a.) Taban yuvarlak, tepesi sivri olan nesne. konkur (a.) Yar, yarma. konmak (e.) Yere inmek, bir yerde durmak. konser (a.) nceden kararlatrlan, dinleyiciler nnde bir mzik topluluunun arklarn almas, sylemesi. konservatuvar (a.) Tiyatro, mzik ve bale eitimi veren okul. konserve (a.) zel olarak hazrlanan, uzun sre tazeliini kaybetmeyen, kutulara ya da kavanozlara konulmu yiyecek. konsey (a.) Baz ileri kararlatran meclis. konsol (a.) zerine ayna ya da baka ss eyas konan ekmeceli mobilya. konsolos (a.) Yabanc lkelerde, kendi vatandalarnn haklarn korumak iin grevlendirilen memur. kontak (a.) Elektrik akm bulunan iki telin birbirine dokunmas. kontenjan (a.) 1. Bir maln alm, satm ve datm ii ile ilgilenen kiilere den pay. 2. Bir kurum ve kuruluun seip alabilecei kii ya da mal adedi. kontrast ( a.) 1. Aykr, zt. 2. Kartlk, aykrlk, ztlk. kontrat, -ti (a.) Szleme kd, szleme. kontrol (a.) Denetim. kontrplak (a.) eitli ilerde kullanlan ince, dayankl tahta. kontur (a.) evre izgisi, nesneyi belirgin gsteren izgi. konu (a.) zerinde yaz yazlan, sz sylenen olay, durum ya da dnce. konuk (a.) Bir yere ya da birinin evine bir sre kalmak iin gelen kimse, misafir. konukomu (a.) Komular. konuksever (a.) Konuk arlamaktan zevk alan. konum (a.) Bir eyin bulunduu belirli yer. konukan ( a.) Konumay seven. konulanmak (nsz.) Belli bir yere ya da blgeye mevzilenmek. konuma (a.) Dinleyicilere, bir kiinin, bir konuda syledii szlerin tm. konumac (a.) Bir toplulukta konuan kimse. konut (a.) Ev. konvoy (a.) Arka arkaya giden araba dizisi. kooperatif (a.) Al verite ortaklarn mallarn deerlendirmek, ortaklarna ucuz mal almalarn salamak amacyla oluturulan ortaklk. koordinasyon (a.) Belli bir amaca ulamak iin eitli iler arasnda balant, uyum, dzen salama, e gdm. kopar (a.) Koparmak ii ya da biimi. koparmak (e.) Kopmasn salamak. kopa (a.) Bir giysinin iki yakasn birletiren bir eit dme. kopmak (e.) ki paraya ayrlmak. kopuk ( a.) Kopmu olan.

121

kopuz (a.) Eskiden kullanlan bir mzik aleti. kopya (a.) 1. rnek, benzeri. 2. Bir snavda sorularn yantlarn birinden veya daha nce hazrlanan bir belgeden yararlanarak yantlama. kopyalanmak (a.) zdelemek, btnlemek. kor (a.) Her yan ate durumuna gelmi odun, kmr paras. Koramiral (a.) Deniz ordusunda korgenerale eit rtbe, kordon (a.); 1. pekten yaplm kaln ip 2. Saat veya madalyon gibi eyleri asmaya yarayan ounlukla ince zincir. 2. nce elektrik kablosu. korgeneral, -li (a.) Rtbesi tmgeneralle orgeneral arasnda olan subay. koridor (a.) Bir yapda oda kaplarnn ald dar geit, korkak (a.) Olmayacak eylerden korkan korku (a.) Bir olumsuzluun oluturduu, heyecanlandran, rkten duygu. korkuluk (a.) Ba ve bahelerde hayvanlar korkutmak iin dikilen manken. korkun ( a.) ok korku veren. korkutmak (e.) Korkmasna neden olmak. korna (a.) Motorlu tatlarda sesle iaret veren ddk, klakson. kornea (a.) Gzde saydam tabaka. kornet (a.) Pistonlu orkestra algs. korni (a.) Perdeleri asmaya yarayan ara. koro (a.) ark, trk syleyen topluluk. Korsan (a.) Deniz haydudu, Kort (a.) Tenis oynanan alan. Kortej (a.) Tren alay, Koru (a.) Kk orman. korucu (a.) Orman veya kr bekisi. koruk (a.) Olgunlamam zm. korumak (e.) Bir kimseyi ya da bir eyi tehlikelerden uzak tutmak. korunmak (e.) Kendini korumak. korunum (a.) Korunmak ii. korvet (a.) Denizaltlara kar zel olarak silhlandrlan bir eit kk sava gemisi, koa (a.) Bir eit uzun sapl orak. koskoca (a.) ok byk. kostak, - (a.) 1. Zarif, kibar, alml, gzel giyinmi, yakkl. 2. Yiit, kabaday, yrekli. kostm (a.) Takm elbise, koma (a.) Sevgi, yiitlik ve doa temalarn ileyen bir halk iiri biimi. komak (e.) 1. ok hzl admlarla yrmek. 2. Hayvan yk arabasna ya da karasabana balamak. koturmak (e.) Koma ii bakas tarafndan kendisine yaptrlmak, kou (a.) Koarak yaplan yar. koucu (a.) Kou sporu yapan kimse. kouk (a.) ll ve uyakl i-irimsi yaz, manzume, koul (a.) Yaplmas baka bir duruma bal olan. koulmak (e.) Koulma ii kendisine yaplmak. koullamak (a.) artl duruma getirmek. koum (a.) Hayvan arabaya komaya yarayan kou takm. kountu (a.) Bir adamn yannda bulunanlar, yardaklar. koumak (e.) Birlikte komak. kout (a.) Birbiri ile kesimeden uzayp giden dorularn durumu, paralel. kot (a.) Giysi yaplan bir tr pamuklu kuma, kotra (a.) Bir eit yelkenli kayk.

122

kova (a.) iine su koyup tamaya yarayan sapl kap. kovalamaca (a.) Ebenin ocuklar yakalamasna dayanan ocuk oyunu. kovalamak (e.) Kaan birini yakalamak iin arkasndan komak. kovan (a.) nsanlarn bal almak iin arlar besledii barnak. kovboy (a.) Amerikada sr obanlarna verilen ad. Kovmak (a.) ten atmak, yanndan uzaklatrmak, kovuk (a.) Bir eyin bo olan i blm. kovuturmak (a.) Sulu olduu sylenen birisi hakknda aratrma ve soruturma yapmak. koy (a.) Kk krfez. koyak (a.) ki da arasnda geit ya da dere boyu, vadi. koyar (a.) ki akarsuyun birletii yer. Koymak (a.) Bir yere yerletirmek, brakmak. koyu ( a.) 1. Fazla akkan olmayan. 2. Rengi karaya alan. koyulamak (e.) Koyu duruma gelmek. koyulmak (e.) Kendini yapt ie vermek, girimek. koyun (a.) Eti, st ve derisi iin beslenen bir hayvan. koyun,-ynu (a.) Gsle giysi aras. koyuvermek (e.) zgr brakmak. koz (a.) 1. Karsndakini alt edecek kuvvetli ey. 2. Ceviz. koza (a.) pek bceinin rd, iine girip bir sre kald korunma yeri. kozalak (a.) am aalarnn koni biimindeki meyvesi. kfte (a.) Et, ekmek krnts, maydanoz ve baharattan yaplan, atete kzartlan bir eit yemek. kftn (a.) Srlara yedirilen susam ya da keten kspesi. khne ( a.) Eskimi, ypranm. kk (a.) Bir bitkinin topraa gml blm. kken (a.) Bir eyin gemie doru dayand son durum, yer. kklemek (e.) yice yerlemek, kk salamlatrmak. kksz ( a.) Temeli olmayan, rk. kkten ( a.) 1. Temelden. 2. Hepsi. kle (a.) Savata tutsak alnan, yabanc lkelerden zorla karlp zgrlkten mahrum braklan veya bakasndan satn alnan erkek, kul, esir. 2. Birinin emri altnda bulunan, zgr olmayan kimse. kmr (a.) Yer altndan karlan, binalar stmada kullanlan siyah renkli kat yakacak. kpek (a.) ok eitleri olan, evcil, iyi koku alabilen bir hayvan. kpekbal (a.) Ilk ve scak denizlerde yaayan iri ve yrtc bir balk. kpek dii (a.) Az dileri ile kesici dileri arasnda, altl stl birer tane bulunan sivri di. kpeklemek (e.) Onurunu yitirip yaltaklanmak. kpr (a.) Nehir, yol gibi engelleri amak iin yaplan iki yakay birbirine balayan yksek yap. kpeklik, -i (a.) (mec.) Kpeke davranma, kpek gibi yaltaklanma. kprck (a.) Omuz blgesinde bulunan uzunca kemik. kpk, - (a.) alkalanan, engellere arparak akan, kaynatlan svlarn zerinde oluan kabarcklar yn. kprmek (e.) 1. Kpk yapmak, kpk olumak, kpk kararak kabarmak. 2. Ekiyip kprmek. 3. mec. ok kzmak, birden bire fkelenip tamak. kr (a.) 1. Grme duyusu olmayan, grmez. 2. Keskinlii yeterli olmayan. 3. Az aydnlk veren. 4. mec. Arkas tkal olan veya ilek olmayan. 5. (mec.) Dikkati ve gr noksan, gafil. 6. Hissi krelmi, duygusuz. 7. Kt. kr alan (a.) Trafikte srcnn geriden gelenleri aynasnda gremedii blge.

123

kr barsak (a.) Kaln barsan ince barsakla birletii blmdeki kntl organ. krebe (a.) Gzleri balanan bir ocuun, dier ocuklar yakalamasna dayanan ocuk oyunu. krelmek (e.) Bir aletin grevini yapamaz oluu. krfez (a.) Karaya girmi deniz paras. krlemek (e.) lemez, i yapamaz duruma gelmek. kreltmek (e.) yapamaz duruma gelmesine neden olmak. krpe ( a.) Yeni domu, dalndan yeni koparlm, taze. krk (a.) 1. Atei canlandrmak iin hava veren alet. 2. Kimi aralarn alp kapanan, st ste katlanan blm. krklemek (e.) 1. Krkle atee hava vermek. 2. Bir kavgay, durumu kztrmak. kr krne (b.) Dnp tanmadan. kse ( a.) Sakal, by kmayan kii. ksele (a.) Ayakkablarn tabannda kullanlan bykba hayvanlarn ilenmi derisi. ksemen (a.) Srye nclk eden ko. kstebek (a.) Toprak altnda yaayan derisi deerli bir hayvan. kstek (a.) Hayvanlarn uzaklamamas iin n ayaklarna taklan ip, zincir. ksteklemek (e.) Hayvanlarn ayana kstek vurmak. ke (a.) 1. Birbirini kesen iki dzlemin oluturduu a. 2. ki duvarn birletii yer. kebent (a.) Keleri birbirine balayan alet. ktek (a.) Dayak, kt (. a.) 1. Hoa gitmeyen, beenilmeyen. 2. Ahlka aykr davran. ktlemek (a.) Birisinin olumsuz ynlerini ne kararak tantmak. ktlk (a.) Kt olma durumu. 2. Zarar veren davran. ktmser ( a.) Olaylara ve durumlara hep olumsuz ynden bakan. ktrm (a.) Sakatlk veya yallk nedeniyle yryemeyen. ky (a.) ehirlerden uzakta kk yerleim birimi. kyl (a.) Kyde yaayan kimse. kz (a.) inde kor paralar olan kl. kzlemek (e.) Kz zerinde piirmek. kraa (a.) stavrit balnn k. kral (a.) Ynetme yetkisi aileden gelen hkmdar. kralie (a.) Kraln ei ya da kral soyundan olup lkeyi yneten kadn, krallk (a.) Krallarn ynettii devlet biimi. kramp, -p(a.) Geici kas tutukluu. krank (a.) Bir motorda pistonun hareketini dairesel harekete eviren dingil, ana mil. kraterfa.; Yanarda az. kravat, (a.) Boyun ba. kreasyonca.) Bir terzinin veya moda evinin izdii her trl yeni model, kredi (a.) Belli bir zaman sonra taksit taksit demek kouluyla birine verilen para. krem (a.) Tene yumuaklk vermek iin srlen kokulu madde. krem (a.) Ak saman rengi. krep (a.) pekten yaplma ince kuma. krepon (a.) 1. Kvrmlar olan yn, pamuk ya da ipek kuma. 2. Krepon kd. kristal, (a.) Cam, billur. kriz (a.) 1. Skntl, iinden klmas zor durum. 2. Birdenbire gelen hastalk nbeti. kroki (a.) Bir yerin ya da bir eyann izgilerle yaplan tasla. krom (a.) Beyaz, sert, paslanmaz metal. kromaj (a.) Metal yzeyleri kromla kaplama ii. kronik (a.) 1. Olaylarn birbiri ardnca sra ile yazld tarih. 2. Sreen. 3. Uzun sredir bir zm getirilememi.

124

kronoloji (a.) Olaylar tarihleri ile sralayarak gsterme ii. kronometre (a.) Zaman en kk birimlerle doru olarak len alet. kros (a.) Krlarda ve ormanlarda, hendeklerden, ykseltilerden, ukurlardan ve akarsulardan geerek yaya yaplan kou. kroe (a.) Boksta bir yumruk vuru ekli. kruvazr (a.) Hzl sava gemisi. Kuafr (a.) Kadn berberi. kubbe (a.) Yarm daire biiminde olan baz yaplarn dam. kubur (a.) 1. Ayak yolu deliinden lama inen boru. 2. Boru biiminde kap. 3. Bir eit tabanca. kucak (a.) Ak kollarla gs aras. kucaklamak (e.) Kucana alp gsne bastrmak. kudret, (a.) G. kudurmak (a.) 1. Kuduz hastalna yakalanmak. 2. fkeden deliye dnmek. kuduz (a.) Hayvanlarn srmasyla insana geen ldrc hastalk. kuu (a.) Perde ayakllardan, yaban ve evcil trleri bulunan, ok uzun ve kvrk boyunlu, geni gagal, geni kanatl bir su kuu. kuka (a.) Dantel ya da nak iplii. kukla (a.) 1. Hareketli yerleri iplikle sanatnn parmaklarna balanarak veya eldiven benzeri bir kesinti kullanarak, bir perdenin zerinden oynatlan, bez ve karton gibi hafif nesnelerden yaplm bebek. 2. Ayaklar olmayan, alttan iine el sokularak oynatlan, eitli nesnelerden yaplm bebek. 3. Kendi istek ve kararyla i grmeyip bakasnn etkisinde olan kimse. Kuklav (a.) Kukla gibi, kuklaya benzer biimde, Kukuleta (a.) Yamurlu havalarda baa geirilen bir tr balk. kul (a.) 1. Allah'n yaratt varlk. nsan. 2. Kle, esir. 3. Birinin bals, bende, kula (a.) Ak kollar arasndaki uzaklk. kulak (a.) Ban iki yannda bulunan iitme organ. 2. Bu organn sesleri toplayp ieriye almaya yarayan d blm. kulaktan kulaa (b.) Bakalarndan iitilerek elde edilen bilgi. kule (a.) ounlukla kare veya silindir biiminde yksek yap. kulis (a.) Tiyatroda sahne gerisine verilen ad. kullanmak (e.) Bir eyden bir amala yararlanmak. kulp,-pu (a.) eitli aralarn, kaplarn tutacak yeri. kuluka (a.) Civciv kmas iin yumurtalarn zerine yatm tavuk. kulbe (a.) Kerpi ya da aatan yaplma kk barnak. kum (a.) Deniz veya akarsu kylarnda bulunan ufak, sert ta paras. kuma (a.) Ayn erkekle evli olan kadnlarn birbirine gre ad, ortak. kumanya (a.) Yolculuk iin hazrlanm yiyecek. kumar (a.) Para ile oynanan ans oyunu. kuma (a.) Pamuk, ip ve yn gibi eylerden makinada dokunmu her eit dokuma. kumbara (a.) Para biriktirmek iin kullanlan kutu. kumarbaz ( a.) Kumar oynayan. kumral ( a.) Koyu sar, ak kestane insan teni. kumru (a.) Boz renkte gvercinden biraz ufak bir ku. kumsal (a.) Su kylarnda oluan kumlu yer. kundak (a.) Bebei sarp sarmalamaya yarayan bezler. kundura (a.) Ayakkab. kunduz (a.) Su kysnda yaayan, set yapmakla nl bir su hayvan. kup (a.) Giysi kesimi, elbiseye kesimle verilen biim, ekil. kupa (a.) 1. Genellikle genilii derinliinden ok olan, altn, gm, bronz ya da kristalden

125

yaplm ayakl kap. 2. Bardak. 3. Yarma dl olarak verilen herhangi bir sanat eseri. 4. skambil ktlarnn drt grubundan benekleri krmz kalp biiminde olan. kupon (a.) Bir eyi alabilmek iin verilen belge. kur (a.) Yabanc paralarn ulusal para cinsinden deeri. kur (a.) 1. Kar cinsten birine ilgi gstererek onun houna gitme, gnln kazanmaya alma. 2. Birinin duygularn okayacak biimde davranarak onu elde etmeye alma. kura (a.) Bir yarmada talihlileri belirlemek, kontenjan snrl bir yere alnacaklar semek iin yaplan ansa dayal seim. kurabiye (a.) ekerli rek. kurak ( a.) 1. (hava, mevsim, yl iin) Yasz. 2. (toprak iin) nem tutmayan, abuk kuruyuveren, orak. kural (a.) 1. Bilimin, sanatn temel ilkeleri. 2. Davranlarmza yn veren ilkeler. kuram (a.) Bir sorunun zm ile ilgili dnceler btn. Kur'an (a.) Mslmanlarn kutsal kitab. Son Peygamber Hazret-i Muhammed'e indirilmi ilah kitap. kurbaa (a.) Suda ve karada yaayabilen, srayarak yer deitiren hayvan. kurban (a.) Bir ada yerine getirmek iin kesilen hayvan. kurcalamak (e.) Zorlayarak kartrmak, incelemek. kurdele (a.) pekli geni erit. kurgu (a.) 1. Bir eyin zembereini kurmaya yarayan ara. 2. Bir btnn paralarn bir araya getirme, montaj. kurmak (e.) almasn, ilemesini salamak. kurmay (a.) Harp akademilerini bitiren subay. kurna (a.) Hamamlarda, musluk altnda, iinde su biriktirilen, yuvarlak ve ounlukla mermer ya da ta tekne. kurnaz ( a.) Bakalarn kandrmasn bilen, akgz. kurs (a.) Belli konularda eitime yardmc olmas iin yaplan ksa sreli retim. kursak (a.) Kularda ve baz hayvanlarda yenen yiyeceklerin yemek borusunda topland blm. kurun (a.) 1. Maviye yakn gri renkte ar bir metal. 2. Hafif silh mermisi. kurun kalem (a.) Yaz yazmaya, resim yapmaya yarayan, yazs kolayca silinen, d tahta kalem. kurt (a.) 1. Kpee benzer, yrtc bir hayvan. 2. yesiz, kk hayvan. kurtarc ( a.) Kurtaran. kurtarmak (e.) Kurtulmasn salamak. kurtlanmak (e.) rmek, bozulmak. kurtulu (a.) Bir tehlikeden, olumsuz durumdan kurtulma. kuru ( a.) 1. Susuz, nemsiz. 2. Ka saklanmak zere kurutulmu sebze veya meyve. kurul (a.) Bir ii ynetmek, inceleme yapmakla grevlendirilmi topluluk. Heyet. kurulamak (e.) Islakln gidermek. kurultay (a.) Bir kurumun gerektii durumlarda, belirli zamanlarda yapt genel toplant. kurulu (a.) Topluma hizmet etmek, bir ii yrtmek iin kurulan. kurum (a.) 1. Belirli bir ama iin toplanan kiilerin oluturduu resmi kurulu. 2. Bacalarda, borularda biriken is. kuruntu (a.) Olumsuz olaslklar tasarlayp zlme. kuru (a.) Lirann yzde biri deerinde para birimi. kurulandrmak (a.) Bir listede yer alan her maddenin fiyat tutarn hesap edip belirtmek. kuru yemi (a.) Fndk, fstk gibi yemek dnda yenen yiyecekler. kusmak (e.) Mide iindekileri herhangi bir etkiden dolay azdan dar karmak. kusur (a.) 1. Eksiklik 2. Yerinde olmayan olumsuz davran.

126

ku (a.) Uabilen, vcutlar tyl hayvanlarn genel ad. kuak (a.) Bele sarlan uzun, enli kuma. kuatma (a.) Bir yerin, bir nesnenin dar ile ilikisini kesme. kuatmak (e.) Bir yerin evresini evirip sarmak. ku bak (a.) Yksek bir yerden bir yerin her tarafn grerek bakmak. kuba (a.) Kk paralara ayrlm et. kubaz (a.) 1. Ss kular yetitiren ku merakls. 2. Padiahlarn av kularn yetitiren grevli. kue (a.) Kaln, parlak kt. kukonmaz (a.) iekleri yeil ile sar arasnda olan bir ss bitkisi. kuku (a.) Huylanma, pirelenme. Korku ve rkeklik gsterme. Vesvese, vehim. kuluk (a.) Sabah ile le aras zaman. kumar (a.) Ku avlamak iin hazrlanm tuzak, ku tuzakupalaz (a.) Tehlikeli, bulac bir ocuk hastal. kut (a.) 1. Uur, baht, talih. 2. Mutluluk. kutlamak (e.) Sevindirici bir olay bakalar ile elenerek paylamak. kutlu ( a.) Uurlu. kutsal ( a.) Uruna gerekirse can verilen yce deer. kutu (a.) ine eitli eyler konan, tanabilen kap. kutup, -tbu (a.) Yeryuvarnn ekvatordan en uzakta olan iki noktas. kuvvet, -ti (a.) G. kuyruk (a.) ou hayvanlarda gvdenin arkasnda bulunan uzant. kuyruklu yldz (a.) Ardnda bir k kuyruu grlen gk cismi. kuytu ( a.) Issz, sakin, gzlerden uzak. kuyu (a.) 1. Su karmak iin derinliine kazlan ukur. 2. Suyundan yararlanlan byle yer. kuyumcu (a.) Deerli maden ve talardan ss eyas yapp satan kimse. kuz ( a.) Glgede kalan. kuzen (a.) Erkek yeen. kuzey (a.) Drt ana ynden biri, gneyin kart. kuzeybat (a.) Kuzey ile bat arasnda kalan yn. kuzeydou (a.) Kuzey ile dou arasnda kalan yn. kuzgun (a.) ri siyah karga. kuzguncuk (a.) Hapishane kaplarndaki demir kafesli pencere. kuzu (a.) Koyun yavrusu. kk ( a.) 1. Yaps benzerlerinden daha ksa olan. 2. Yaa daha kk. Kkay (a.) Sapl bir tencere biiminde dizilen yedi yldzdan oluan takm yldz. kkba (a.) Koyun, kei gibi hayvanlara verilen genel ad. kmsemek (e.) nem vermemek, kk grmek. kf (a.) Nemden ekmek, peynir gibi yiyeceklerde oluan leke. kfe (a.) Kaba ve dayankl bir sepet. kfl ( a.) Kf tutmu olan. kfr (a.) Kt sz, svg. kheylan (a.) Soyu bilinen Arap at. kkremek (e.) 1. Barmak. 2. fkeden korkun sesler karmak. kkrt (a.) Sar renkli basit bir maden. kl (a.) Yanan eylerden artakalan toz. klah (a.) Ucu sivri bir tr balk. klbast (a.) Izgarada piirilen kemiksiz et. kle (a.) Eritilerek belli bir kalba dklm metal. klfet, -ti (a.) 1. Skntl zorluk, yorgunluk. 2. Byk masraf.

127

klfetsiz ( a.) 1. Skntsz, kolay, zen istemeyen. 2. Az masrafla yaplan klhan (a.) Hamamlar stan ocak. klkedisi (a.) 1. (mec.) ok yen, atein yanndan ayrlmayan (kimse) 2. Uyuuk, miskin (kimse). kll ( a.) Btne ve genele ilikin. klot,-tu (a.) 1. Kala blm geni, paas dar pantolon. 2. don. kltr (a.) Bir toplumun yaama biimini oluturan gelenek, yaay, anlay birikimi. klnk (a.) Sivri kazma. klstr (.a.) 1. Ypranm, eski grnl olan. 2. Bakmsz. kme (a.) 1. Tmsek biimindeki yn 2. Birok canlnn ya da nesnenin oluturduu topluluk, grup. 3. Kme biiminde olan, kmeyi andran. 4. Futbolda takmlarn yer ald grup. kmes (a.) Tavuk, hindi, rdek gibi hayvanlarn barna. knde (a.) 1. Ayak ba, kstek. 2. Grete rakibini ayak ve ellerle sararak kprdayamayacak duruma getirme. knk (a.) Pimi toprak ya da imentodan yaplm kaln su borusu. knye (a.) Bir kimsenin genel bilgilerinin bulunduu resm kayt. kp, -p (a.) 1. Geni karnl, az dar toprak kap. 2. Birbirine eit karelerden oluan alt yzl nesne. kpe (a.) Kulaklara taklan ss eyas. krdan (a.) Dileri temizlemek iin kullanlan kk ara. kre (a.) 1. Btn noktalar merkezden ayn uzaklkta bulunan bir yzeyle snrl cisim. 2. Yeryz, dnya. krek (a.) Toprak, kmr gibi kk eyleri atmaya, tamaya yarayan kap. krk, -k (a.) Baz hayvanlarn ilenmi postu. krs (a.) Toplulua kar konuan kiilerin zerine ktklar ykseke yer. ksmek (e.) Darlmak, gcenmek. kspe (a.) 1. Hayvan yemi, yakacak ve gbre olarak kullanlan, ya veya suyu karlm her trl yal tohum ve bitki art. 2. z alnm meyvelerin kalan blm. kstah (a.) Saygszca, terbiyesizce davranan. kstere (a.) 1. Bir eit uzun rende. 2. Deirmen ta yaplan ta. 3. Bilei ark. ksuf (a.) Gne tutulmas. ksur (a.) 1. Artan blmler, geriye kalan blmler, kesirler. 2. Tam saydan sonra gelen kesirli say. ks (a.) Ksknlk. ksl (.a.) Aralarnda dargnlk, ksknlk bulunan. ksmek (nsz.) Birbirine ksmek, karlkl darlmak. kt, -t ( a.) Ksa, kalnca, keskin olmayan. kt (a.) Tahta gibi kat eylere vurulduunda kan sesi anlatr. kt kt (b.) st ste kt sesi kararak. ktle (a.) 1. (kat maddeler iin) Byk para, kme, yn. 2. Bir yerde toplanm, bir araya gelmi insan topluluu. ktlesel ( a.) Ktle ile ilgili olan. ktl ( a.) ekirdekli, iitli (pamuk). ktk- (a.) . Kesilmi kaln aa gvdesi. 2. Ana defter. ktklk (a.) ine arjre geirilmi tfek fiei konulan ve palaska kayna geirilen ksele anta, fieklik. ktphane (a.) Kitapla dolu yer, kitaplk. ktphaneci (a.) Kitaplkta grevli kimse. Ktphane memuru. ktrdemek (nsz.) Ktr ktr diye ses karmak.

128

ktrdetmek (e.) Ktr ktr diye ses kartmak. ktr ktr (b.) 1. Elma, ayva, karpuz gibi gevrek meyveler kesilir veya srlrken kan sesi anlatr. 2. Bu tr ses karan, taze. kvet (a.) iinde ykanlan yer.

LI
I, L Trk alfabesinin on beinci harfi, di eti, avurt nszdr. lakal (zf.) En azndan, hi olmazsa. labada (a.) Sulak yerlerde yetien, yapraklar sebze olarak kullanlan bir bitki. labirent (a.) 1. k yeri kolaylkla bulunamayacak kadar kark koridorlarn bulunduu yap. 2. mec. inden klmas g ya da olanaksz durum. laborant (a.) Aratrmalarda, laboratuar deneylerinde yardmc olarak alan kimse. laboratuvar (a.) Aratrma ve deney yapmak iin gerekli ara ve gerelerin bulunduu yer. lacivert (a.) Koyu mavi renk. lain (is.) Bir ahin, doan. laka (a.) Gevemi, verimsiz duruma gelmi, dzeni bozulmu. lakalk (a.) Laka olma durumu. lades (a.) Tavuun lades kemiini iki kiinin birer ucundan krmasyla balayan, birinin "aklmda" demeden bir eyi tekinden almasyla yenilmi saylarak biten oyun ledri (is.) Yazar bilinmeyen, anonim. ledriye (a.) Bilinmezcilik, agnotizm. laf (a.) Bir dnceyi dile getiren szck dizisi. lafazan (a.) Konumay seven. lam (a.) 1. Yer altnda kazlan dar yol. 2. Bir kentin pis sularnn akmas iin yaplm yer alt yolu. lav etmek (b) 1. Kaldrmak. 2. Hkmsz klmak, fes etmek, datmak. lahana (a.) Geni ve kalnca yapraklar kat kat sarlarak top durumuna gelen bir sebze. lahika (a.) Ek. lahid, -hdi (a.) 1. Kenarlar kagir, st kapak talaryla rtl mezar. 2. Ta ya da mermerden oyma mezar. lahmacun (a.) stne kyma, kylm soan ve baharat konularak frnlarda piirilen bir eit pide. lahos (a.) Hangillerden, Akdeniz ve Ege'de yaayan lezzetli bir balk, kaya hanisi. lahza (a.) Zamann blnemeyecek kadar ksa bir paras, an. laik (a.) Din ve devlet ilerini birbirine kartrmayan. laiklik (a.) 1. Laik olma durumu. 2. Devlet ile din ilerinin ayrl; devletin, din ve vicdan zgrlnn gereklemesi bakmndan yansz olmas. lin (a.) Lanetlenmi, melun. lakap, -b (a.) Bir kimseye ya da aileye kendi adnn dnda yaktrlan baka bir ad. lakayt ( a.) lgisiz, aldrmaz. lakerda (a.) Palamut, torik gibi balklardan dilim dilim kesilerek yaplan salamura. lakrd (a.) 1. Sz. 2. Bo sz, dedikodu, lf. lkin (b.) Ama, fakat. laklak, - (a.) 1. Leylein gagasyla kard ses. 2. (mec.) Ara vermeden sylenilen sama sapan sz dizisi, gevezelik.

129

laklaka (a.) Gereksiz, anlamsz, bo sz. laktoz (is.) St ekerini, zm ekerine eviren bir barsak enzimi. ll ( a.) Dili tutulmu, konuamaz duruma gelmi, dilsiz. ll, -li (a.) Parlak krmz renk. lala (a.) ocuun bakm, eitim ve retimiyle grevli kimse. lale (a.) Uzun iei kadeh biiminde olan trl renklerde bir ss bitkisi. lalettayin ( a.) Ayrt etmeksizin, geliigzel, zensiz, rastgele lalezar (a.) Lle bahesi. lam (a.) Mikroskopta incelenecek maddelerin zerine konulduu dar, uzun cam paras. lama (a.) Gney Amerika'da yaayan bir yk hayvan. lamba (a.) Ik verip aydnlatan ara. lambri (is.) Yaplarda ahap i duvar kaplamas. l mekn (is.) 1. Mekn olmayan, mekansz. 2.Yersiz, yurtsuz, adresi belli olmayan. lamel (is.) Mikroskopla yaplan incelemede lamlarn stne kapatlan drt ke, kk, ince cam. 2. ok ince tabaka. lanet (a.) 1. Allah'n sevgi ve rahmetinden mahrum olma. 2. Ters, berbat, ok kt. lanetlemek (nsz.) Allah merhametinden mahrum brakmak, dinden kovmak ilenmek. lanse (a.) leri atlm, ortaya karlm. lanse etmek (nsz.) Tantmak amacyla ne srmek, ortaya karmak. larp (b.) Anszn ve gl bir biimde. larva (a.) Kurtuk. lanso (a.) Kement. lapin (a.) Taban meinden olan mest, edik. lapilli (a.) Yanardalardan frlayan ok kk kat para. larenjit (a.) Grtlaktaki ar ve sreen iltihap. largo (a.) 1.Bir parann ar ve grkemli alnacan veya syleneceini anlatr. 2. Bu arlkta alnan mzik paras. lastik (a.) 1. Esnek, ekilince uzayabilen kauuk erit biimindeki nesne. 2. Araba tekerinin i ksmna taklan iirilebilen blm. le (is.) Le. lata (a.) Dar, kaln tahta. latif ( a.) Gzel grnl, ho. latife (a.) aka. Latin (a.) 1. talya'da Latium blgesi halkndan olan kimse. 2. Latin halklar. laubali ( a.) Sayg gzetmeyen. lav (a.) Yanardalarn pskrtme srasnda yeryzne kard kzgn ve erimi madde. lavabo (a.) El yz ykamak iin musluun altnda bulunan porselen ya da metalden yaplma, suyun etrafa akmamasn salayan ara. lavanta (a.) Gzel kokulu bir ss bitkisi. lava (a.) 1. Mayal hamurdan tandrda piirilerek yaplan ve yapld yere gre bykl deien ince ekmek tr. 2. Yufka inceliinde alm uzun sade pide. lavta (is.) Mzrapla alnan, gvdesi uttan kk bir alglavta (is.) 1. Ebe 2. Doacak ocuu ana rahminden ekmeye yarayan alet. lyemut (is.) lmsz, lmez. layk ( a.) Uygun, uyan. lyiha (a.) 1. Bir konuda gr belirtilen yaz. 2. Tasar, msvedde. lyuhti (is.) Hata ilemeyen, yanl yapmayan. laza (a.) Bal koymaya yarayan kk tekne. lzm (a.) Bir i iin gerekli olan. lep (a.) Daha sze balanrken ne istenildiini abucak anlamak.

130

leblebi (a.) Kuru yemi olarak yenen kavrulmu nohut. ledn (is.) 1. Kat, huzur, nezd. 2. Allah'n kat, huzuru. lejyon (a.) 1. Eski Romada askeri birlik. 2. Yabanclardan meydana gelen Fransz askeri birlii. lejyoner (is.) Lejyon askeri. legal ( a.) Yasal. legato (b.) Bir parann notalarnn, ara verilmeden birbirlerine balanarak syleneceini veya alnacan anlatr. leen (a.) inde amar ykanan geni metal kap. lehe (a.) Bir dilin ayrld kollarn her biri. lehimlemek (e.) Ayrlm metal paralar lehim ile yaptrmak. leke (a.) 1. Kirlilii gsteren iz. 2. Bir yzeyde eitli nedenlerle oluan renk deiiklii. lektr (a.) 1. (niversitede) Okutman. lenf (a.) Lenf damarlarnda, kanla doku eleri arasnda arac grevi yapan, kan plazmas lenfositten oluan saydam sar renkte sv, ak kan. lenger (a.) Kenarlar geni kazan. lepiska (a.) Sar, yumuak sa. leopar (a.) evik, kediye benzeyen iri, yrtc bir hayvan. le (a.) Hayvan ls. levazm (a.) Gerekli aletler, gereler. levent (a.) 1. Eskiden deniz askerine verilen ad. 2. Boylu poslu yakkl kimse. levha (a.) Bir yere aslmak iin hazrlanm, stnde yaz ya da resim bulunan kt. levrek (a.) Beyaz etli, pullu bir balk. leylk (a.) Efltun, ak pembe renkte, gzel kokulu iekleri olan bir aak. leylek (a.) Kn Afrika'da yaayan, siyah telekti, uzun gagal, uzun bacakl, byk, beyaz, gmen ku. leziz ( a.) 1. Tad gzel, lezzetli. 2. (mec.) Ho, gzel. lezzet (a.) Az yoluyla alnan tat. lkr (a.) Svlarn bir kaptan akarken kard ses. lkr lkr (b.) (kaptaki sv) Akarken lk lk diye ses karmak.. libas (a.) Giyecek. liberal ( a.) 1. Kii hrriyetlerine taraftar olan, liberalizm yanls. 2. mec. Geni mezhepli, toleransl. liberallemek (nsz.) Liberal lleri benimsemek. liberalizm (a.) Ferdi hrriyetleri ne alan iktisad ve siyasi doktrin. liber (a.) Yarm kilogramlk bir arlk l birimi. lider (a.) 1. Ynetimde gc ve etkisi olan kimse, nder. 2. Bir partinin veya bir kuruluun en st dzeyde ynetimiyle grevli kimse. lif (a.) 1. ok ince ve uzun para. 2. Ykanmak iin kullanlan bitki telleri demeti ya da bu amala trl ipliklerden yaplm rg. 3. Tel. lig (a.) Kme. lika (a.) Mrekkep hokkalarna konulan ham ipek. likit (is.) 1. Sv, akkan. 2. Kullanlmas hemen mmkn olan para. likr (a.) Meyve, alkol, esans karmyla yaplan ekerli iki. liman (a.) Gemilerin yk alp verdikleri, barndklar yer. lime lime ( a.) Para para. limited (a.) Ortaklarnn sorumluluu koyduklar para ile snrl ortaklk. limon (a.) D sar, yumurta biiminde, kokulu, suyu eki bir meyve. limonata (a.) Limon erbeti. lin, -l (a.) Bir topluluun galeyana gelerek bir suluyu ldrmesi.

131

linyit,-ti (a.) Bir cins maden kmr. lir (a.) Kayna mitolojik alara dayanan kirili bir alg. lira (a.) Yz kuruluk para birimimiz. liret (a.) talyan para birimi. lirik ( a.) nsan duygularnn etkili anlatld iirler. lisan (a.) Dil. lise (a.) rencileri meslee ve niversiteye hazrlayan ortaretim kademesi, litre (a.) Sv l birimi. liyakat (a.) Beceriklilik, layk olma durumu. liyakat sahibi (a.) Baarl, erdemli, yetenekli. lobi (a.) Otel, tiyatro gibi yerlerde girie yakn yer. lobut (a.) Kaln, ksa ve dzgn sopa. loca (a.) Tiyatro, sinema gibi elence yerlerinde ya da parlmento salonlarnda zel blme. lodos (a.) Gneyden ya da gneybatdan esen, bazen de ya getiren lk rzgr. logo fa.; Arma. lojman (a.) Bir kurum ya da kuruluun alanlarnn barnmas iin yaplm ev. lokanta (a.) Para ile yemek yenilen byke yer. lokma (a.) Bir defada aza gtrlen yiyecek. lokomotif (a.,) Tren vagonlarn eken tekerlekli, buharla alan makine. lokosit (a.) Akyuvar. lokum (a.) Bir eit ekerleme. lop, -pu ( a.) Yuvarlak, yumuak ve irice. lor (a.) Taze, tuzsuz beyaz peynir. losyon fa.; Keskin kokulu kolonya tr. lo( a.) Yar aydnlk. lunapark (a.) Trl elence ve oyun aletleri bulunan alan. lumbago (a.) Souktan oluan bel blgesindeki ar. lup (a.) Byte. lfer (is.) Eti beyaz, tad gzel, gvdesi pullu bir balk. lgat, -ti (a.) 1. Sz, szck. 2. Szlk. lks (a.) 1. Gsterie kaan arlk. 2. Havagaz ile alan bir aydnlatma arac. lle (b.) Bklm, kvrlm olan. lp (a.) 1. Hi emek vermeden ele geirilen ey. ltfen (a.) Birinden bir ey isterken "dilerim, rica ederim" anlamnda kullanlr. ltuf, -tfu (a.) Yardm, iyilik. ltuf kr (a.) yiliksever, kibar. lzum (a.) Lzm olan, gereken. lzumlu lzumsuz (b.) Yerli yersiz, gerekli gereksiz.

Mm
m. M Trk alfabesinin on altnc harfi, ift dudak nszdr. maalesef (b.) Ne yazk ki... zlerek sylyorum ki... anlamlarnda kullanlr. maarif (e.) 1. Bilgi ve kltr. 2. retim ve eitim sistemi. maa (e.) Aylk. maazallah (e.) Allah korusun. mabet (e.) Tapnak.
132

mabut (e.) Taplan ey. macera (e.) Batan geen ilgin olay, serven. macerac (. a.) lgin ve tehlikeli olaylar gze alan. macun (e.) 1. Hamur kvamna getirilmi madde. 2. Boyaclkta atlak ya da aralklar kapamak, camclkta camlar tutturmak iin kullanlan hamur kvamnda karm. 3. Baharl, tarnl, yumuak ve yapkan ekerleme. ma (e.) Sporda iki taraf arasnda yaplan yar. madalya (e.) Savata baar gsterenlere, spor yarmalarnda derece alanlara verilen metal nian. madalyon (e.) iinde kk resim, sa teli konan, zincirle boyna balanan ss eyas. madam (a.) Mslman olmayan evli kadn, e. madde (a.) Uzay boluunda yer kaplayan cisim. 2. Yasa, szlk, ansiklopedilerde her blm. madd (a.) 1. Madde ile ilgili, maddesel. 2. Maddeden oluan. 3. Nesnelerle ilgili olan. 4. Paraya, mala ok nem veren (kimse). madem (a.) ...diine gre, deil mi, anlamnda tmceleri birbirine balayan sz kmesi. maden (a.) Topraktan karlan, ilenebilen madde. madencilik (a.) Madenlerin bulunmas, karlmas, ilenmesi ile ilgili birimlerden oluan teknik ve yntemlerin tm. maden ( a.) Ham maddesi maden olan. maden kmr (a.) ss yksek bir kmr cinsi. maden suyu (a.) Baz hastalklara iyi gelen bir eit kaynak suyu madmak, - (a.) lkbaharda krlarda yetien, ufak, yeil yaprakl, spanak gibi yenilen bir bitki. madik, -i (a.) 1. Miskete fiske vurarak oynanan zp zp oyunu. 2. Dolap, hile. madrabaz (a.) Yiyecek maddelerini yerinden alp toptan satan esnaf. madun (a.) 1. Alt aamada bulunan 2. Ast. maestro (a.) Orkestray yneten ef. magazin (a.) 1. eitli konular geni bir kitlenin ilgilenecei ekilde hafifleterek veren dergi. 2. Elendirici konular. magma (a.) Yerin iinde, sv ya da hamur kvamnda uucu gazlarla doymu olarak bulunan eriyik. maara (a.) Kaya iine oyulmu geni oyuk. maaza (a.) Byk dkkn. madur ( a.) Hakszla uram, zarar-ziyan grm. mafur ( a.) Affolunmu, balanm. malubiyet (a.) Yenilme, yenilgi. malup ( a.) Yenilmi, yenik. marur ( a.) Kendini beenmi, gururlu. mahal, (a.) Yer, yre. mahalle (a.) Bir yerleim merkezinin blnd paralardan her biri. mahalli ( a.) Yresel, yerel, mahane (a.) Bahane, ileri srlen, szde sebeb. maharet, -ti (a.) Beceri, ustalk. mahcup ( a.) Sklgan, utanga. mahcur ( a.) Kstl, mahfaza (a.) Kymetli eyalarn korunduu kutu. mahfil (a.) Bir topluluun, grubun toplant yeri. mahfuz ( a.) Saklanm, korunmu. mahir ( a.) Becerikli, usta.

133

mahiyet, -ti (a.) Esas, ierik, mahkeme (a.) Savc ve yarglardan oluan bir kurulun yarg grevini yerine getirdikleri yer. mahkm (a.) Yarglama sonunda ceza alan kii. mahkmiyet,-ti (a.) Ceza alma durumu. mahlas (a.) 1. Bir kimsenin ikinci ad. 2. airlerin eserlerinde kullandklar takma ad. mahlk (a.) Yaratk, yaratl, mahlukat (a.) Yaratklar. mahmur ( a.) 1. Uyku sersemi. 2. Szgn bakl. mahmuz (a.) 1. izmelerin arkasna taklan, hayvanlar drtmeye yarayan demir. 2. Horozlarn ayaklarnn arkasnda bulunan knt. mahpus ( a.) Hapse konulmu kimse. mahrem ( a.) Gizli. mahrum ( a.) Yoksun. mahrumiyet (a.) Yoksunluk. mahsul (a.) rn. mahsup (a.) Hesabna aktarlm. mahsus ( a.) 1. zg. 2. akadan. maher (a.) slm inancna gre kyamet gn toplanlacak yer. mahvetmek (e.) Yok etmek. mahvolmak (e.) Yok olmak,, kt duruma dmek. mahya (a.) Ramazan aynda iki minare arasna aslan kl yaz. mahzen (a.) Yaplarn yerin altnda kalan, depo olarak kullanlan blm. mahzun ( a.) zgn, tasal. mahzur (a.) Saknca. mahzurlu ( a.) Sakncal. mal ( a.) 1. Su ile ilgili. 2. Mavi renk. madin (a.) Ekenar drtgen. maiyet, (a.) Ynetimi, emri altnda bulunanlar. majr ( a.) 1. Byk, nemli. 2. Bir makam, bir akort veya bir araln oluma biimi. 3. Byk nerme. makale (a.) Bilim ve sanat alannda yazlm dnce yazs. makam (a.) nemli bir grevlinin bulunduu yer. makara (a.) p, tel ve erit sarlan, kenarlar kntl silindir biiminde ara. makarna (a.) eitli biimlerde olan, kurutulmu un ve irmik hamuru. makas (a.) apraz olarak birletirilmi iki elik paradan oluan kesme arac. makastar ( a.) Elbise bien kimse. makber (a.) Mezar, kabir. makbul, -l ( a.) Deerli, beenilen. makbuz (a.) Mal ya da para alndn belirten kt belge. maket (a.) Yap, heykel ya da herhangi bir eyin taslak durumundaki kk rnei. maki (a.) Akdeniz blgesinde yetien bodur aalardan oluan bitki rts. makine (a.) Bir gle alan belli bir ii yapan aygt. makineli ( a.) Makine ile ileyen. maklnist,-ti (a.) Makineden anlayan, ileten usta. makro ( a.) Bir ok kelimenin nne gelen "byk" anlamn veren n ek. makrome (a.) Kaln iplikle elde rlm i. maksat (a.) Ama. maksimal ( a.) Maksimum. maksimum (a.) 1. Bir ey iin gerekli en byk (derece, nicelik). 2. Deiebilen bir niceliin varabilecei en yksek olan (snr) 3. Azam, maksimal.

134

maktul, -l ( a.) ldrlm. makul, -l ( a.) Akla uygun, mantkl. makyaj (a.) Yz baka bir biime sokmak ya da gzellemek iin boyamak. mal (a.) 1. Bir kimsenin sahip olduu ey. 2. Manda, kz gibi bykba hayvanlara verilen ad. mala (a.) Tahta sapl svac aleti. malama (a.) Samanla kark tahl. malak (a.) Manda yavrusu. malarya (a.) Stma hastal. mal beyan (a.) Mal bildirimi. malaz (a.) 1. Sulak yer. 2. Srlmemi, ot brm toprak. 3. Su altnda kalan, su basm tarla. mal etmek (a.) Kendinin yapmak. mal ( a.) Mal ve para ile ilgili, parasal. malik, -ki (a.) Sahip elma. malikhane (a.) Byk ve grkemli ev. maliye (a.) Devletin gelir ve giderini yneten devlet kuruluu. maltz (a.) Izgaral, ayakl, tanabilir bir yemek piirme arac. mall, -l ( a.) Sakat. mamur ( a.) Bayndr. mamut (a.) Filgillerden drdnc jeolojik zamanda, Avrupa ve Asya'da yaam olan, imdi ancak fosili bulunan iri, kll bir hayvan tr. malulen (b.) Sakat, hasta bir biimde. malm ( a.) Bilinen. malmat (a.) Bilgiler. malzeme (a.) Gerekli ara ve gere. mama (a.) Bebek yiyecei. mamul, -l ( a.) Yaplm, retilmi eya. mana (a.) Anlam, manal ( a.) Anlaml, manastr (a.) Dnya ile ilikisini kesmi keilerin yaad yer. manav (a.) Meyve ve sebze satlan yer. manca (a.) Kedi, kpek yiyecei. manda (a.) Gevi getiren byk ba hayvanlardan iri gvdeli siyah sr, su sn, camz. manda (a.) Kendisini ynetemeyen bir lkenin bir baka lkenin himayesine girmesi. mandal (a.) pe aslan amarlar tutturan yayl kska, mandalina (a.) Portakala benzeyen bir aa ve bu aacn yass, sulu, gzel kokulu meyvesi. mandallamak (a.) 1. Mandalla tutturup kapamak 2. Mandalla tutturmak mandra (a.) Koyun, kei besleyip st, yourt, peynir yaplan yer. mandolin (a.) Drt ift teli olan ksa sapl bir mzik aleti. manev ( a.) Madd ynde olmayan, ruhsal bakmdan. manevra (a.) 1. Savaa hazrlk uygulamalar, tatbikat. 2. Gemi, tren gibi aralarn bir yere yanamak iin yaptklar hareketler. 3. mec. Hile, oyun. manga (a.) On erden oluan asker birlik. mangal (a.) ine ate konan metal kap. mangr (a.) Para. mni (a.) Drt dizeden oluan halk iiri eidi. mni (a.) Bir eyin yaplmasna engel olan. manifatura (a.) Her eit kuma, bez gibi dokumalar. manifaturac ( a.) Manifatura rnler satan.

135

manika (a.) Gemilerde, ambarlara ve makina blmne hava vermek iin gverteye alan baca. manikr (a.) Trnak bakm. maniple (a.) Telgrafnn parmakla oynatarak altrd alet. manivela (a.) Kaldra. manken (a.) 1. nsan vcudu biimindeki kalp. 2. Moda evlerinde giysileri giyip alclara gstermekle grevli kimse. manolya (a.) Baygn kokan iri bir iek. manometre (a.) Buharn ya da herhangi bir gazn bulunduu kabn i yzeylerine yapt basnc len alet. mansiyon (a.) Bir yarmada derece d zendirme dl. mantar (a.) inde zehirlileri de bulunan silindir bir gvde ve st taraf apka biiminde olan ilkel bitkilerin genel ad. mant (a-) Kk paralar halinde kesilip iine kyma konduktan sonra ular kapatlan, haanarak piirilip yenen bir eit hamur yemei. mantk (a.) Zihinsel almalarda yanllar ve dorular gsteren bilim mantkl ( a.) Manta, akla uygun olan. mantksz ( a.) Manta uymayan, akl d. manto (a.) Bayan paltosu. manel (a.) El kitab. manyak (.a.) Bir dnceye saplanp kalm. manyeto (a-) inde mknatsl demir bulunan rete. manzara (a.) Bir yerden baknca grnen eylerin tm, grn. manzum (a-) Dizeler biiminde yazlm. manzume (a.) ll ve uyakl, dizelerden oluan ksa yaz. maral (a.) Dii geyik. marangoz (a.) Aatan eitli eyalar yapan kimse. maraton (a.) Krk iki kilometrelik uzun kou sporu. maraz (a.) Hastalk. maraz! ( a.) Hastalkla ilgili. marazlanmak (a.) Hastalanmak, hasta olmak. marazl ( a.) Hastalkl, hasta. mark (a-) 1. Eskiden kullanlan Alman para birimi. Mareal, (a.) Askerlikte en yksek rtbe. margarin (a.) Yemeklerde, kahvaltlarda kullanlan vitaminlerle zenginletirilmi bitkisel ya. marifet, -ti (a.) 1. yapma becerisi. 2. Ho olmayan davran. mariz (a.) Hastalkl. marka (a-) Kda ya da kumaa resim ya da harflerle ilenmi iaret. marke ( a.) aretlenmi, belirtilmi. market ( a.) Alcnn kendi iini kendisinin grd, daha ok her trl yiyecek maddesinin ve mutfak gerecinin satld dkkn, maaza. marley (a.) Yaplarda taban demesi olarak kullanlan plstik madde. marmelat, -ti (a.) eker konularak hazrlanan meyve ezmesi. marokencilik, -i (a.) Maroken deriden eitli eya yapma sanat. maron ( a.) Kestane rengi, marpu, -cu (a.) Nargileyi kolayca imeyi salayan ve nargileye taklan hortum biiminde uzun ve bklgen boru. Mars (a.) Gne'e olan uzakl ynnden 4. srada yer alan gezegen. mars (a.) Tavlada oyunculardan birinin, kar taraf pul toplamaya balayamadan btn

136

pullarn toplayarak oyunu bitirmesi, iki say kazanmas. marsk (a.) Yanmayan kmrn duman ve koku vererek ba ars yapmas. mar (a.) Ulusal duygular dile getiren ya da yrye uygun mzik paras. marandiz (a.) Yk treni. mat,-t (a.) Yln nc ay. martaval (a.) Uydurma sz, yalan. mart (a.) rdek byklnde, beyaz renkli bir deniz kuu. martin (a.) Tek kurun alan drbnl tfek. maruf ( a.) 1. Herkese bilinen, tannan, belli, anl. 2. rfn uygun grd beendii ve buyurduu ey. marul (a.) Geni ve uzun yapraklar yenen, salata yaplan bir sebze. maruz ( a.) 1. Bir olay veya durumun etkisinde veya karsnda bulunan. 2. Arz edilen, sunulan, verilen. masa (a.) Drt ayak zerinde duran, eitli iler yapmaya yarayan tabla. masaj (a.) eitli tekniklerle vcudun baz blgelerini outurma. masal (a.) Dilden dile aktarlarak gnmze kadar gelen, banda tekerleme bulunan, olaanst olaylar ve kiileri anlatan ykler. masat (a.) Kesici aletleri bileme arac. masa tenisi (a.) Masa stnde oynanan tenis oyunu. maskara ( a.) 1. Elendirici, ho. 2. Soytar. maske (a.) 1. Tannmamak iin yze geirilen rt. 2. Havadaki tehlikeli gazlardan korunmak iin taklan, nefes alnabilen aygt. maslak (a.) 1. Srekli su aktan boru. 2. Su yolu zerinde bulunan su haznesi. masraf (a.) Harcanan para, gider. mastar (a.) Eylemlerin "-mek, -mak, -me, -ma" ekiyle birlikte sylendii durum. mastr (a.) niversite diplomasyla doktora arasndaki akademik derece, yksek lisans. mast (a.) Kulaklar uzun ve dk, bacaklar ksa, bodur bir kpek cinsi. mastika (a.) 1. Sakzla tatlandrlm rak, sakz raks. 2. Sakz aacndan karlan reine. masum ( a.) Susuz. ma (a.) Bir eit brlce. maa (a.) Atei ya da atete kzartlm bir eyi tutmaya yarayan metal atal. maallah (.) "Ne gzel, Allah nazardan saklasn." anlamnda sz. marapa (a.) Su tamaya yarayan kulplu, az ak, maden ya da toprak kap. mauk ( a.) Sevilen, k olunan. mat, -ti (a.) Satranta oyunu kaybetme, yenilgi. mat, -ti ( a.) Parlak olmayan, soluk. matara (a.) Yolculukta, askerlikte kullanlan belde tanr su kab. matbaa (a.) Kitap baslan yer, basm evi. matbuat (a.) Basn. matbu, -u ( a.) Basl, baslm. matem (a.) Yas. matematik (a.) l ve say temeline dayanan niceliklerin zelliklerini inceleyen bilim. mat etmek (a.) Yenmek, stn kmak. matador (a.) Boa greisi matine (a.) Sinema ya da tiyatroda gndz gsterisi. matiz (a.) ki halat, ek yeri kalnlamayacak biimde birbirine ekleme ii. maun (a.) Bir orman aac ve bu aacn mobilya yapmnda kullanlan tahtas. maval (a.) Yalan. mavi ( a.) Gk, deniz rengi. mavna (a.) Yk tayan byk kayk.

137

mavzer (a.) At hz dakikada ortalama alt mermi olan ve orduda kullanlan bir tfek tipi maya (a.) Hamuru ekitmek, st yourt yapmak iin konulan madde. mayalamak (a.) Bir eye maya koymak. mayasl (a.) Kanma, sulanma gibi belirtiler gsteren deri hastal, egzama. maydanoz (a.) Yapraklar birok yemee katlan gzel kokulu bir bitki. mayn (a.) Toprak altna ve denize yerletirilen, basn ya da darbe etkisiyle patlayp etrafa zarar veren patlayc. mays (a.) Yln beinci ay. maymun (a.) ok eitleri bulunan, memeli, uzun kuyruklu, beyni gelimi hayvan. maymuncuk (a.) Anahtar olmadan kilitli kaplar amaya yarayan alet. mayna (a.) Denizcilikte yelken indirme. mayo (a.) Denize girerken, baz sporlar yaparken giyilen zel don. mayonez (a.) Yumurta ak, zeytinya ve limonla yaplan bir eit koyu, souk sos. maytap (a.) enliklerde kullanlan, yand zaman renk renk k saan fiek. mazeret, -ti (a.) Olumsuz bir durumun olumasna yol aan neden, zr. mazgal (a.) Kale duvarnda geni olmayan delik. maz (a.) Kozalandan ya elde edilen bir bitki. mazi fa.; Gemi zaman. mazlum ( a.)\. kence grm. 2. Sessiz, uysal. mazot, -tu (a.) Petrolden elde edilen bir eit akaryakt. mazur ( a.) zr olan, zrl. mebl (a.) Para miktar. mecal (a.) G, kuvvet. mkan, frsat. mecaz (a.) Gerek anlam dnda kullanlan sz. mecbur ( a.) Yaplmas gereken, zorunlu. mecburiyet (a.) Zorunluluk, ykmllk. mecidiye (a.) Osmanl Devleti'nde 1840 ylnda baslm, 20 kuru deeri olan gm para. meclis (a.) 1. Bir ii yapmak iin yelerle yaplan toplant. 2. Toplant yeri mecmua (a.) Dergi. mecnun ( a.) lgn, deli. mecra (a.) Suyun akt yol, su yolu. meczup, -bu (a.) Akln yitirmi, deli, sapk. me,-i (a.) Dz, dar kl. mehul, -l ( a.) Bilinmeyen, isimsiz. med bk. met. medar (a.) Dayanak, yardmc. meddah (a.) Taklitler yaparak, ho ykler anlatarak halk elendiren sanat. meddcezir (a.) Gelgit. meden ( a.) Kentlemi, kr-sallktan kurtulmu, uygar. medenlemek (a.) Uygarlamak. medeniyet fo) Uygarlk. medrese (a.) Eskiden din eitimi veren kurum. meftun ( a.) Tutkun, tutulmu. meer (b.) Hlbuki, oysa. mehabet (a.) 1. Byk ve saygdeer kimselere duyulan sayg. 2. Byklk, ululuk, ycelik. Mehmetik (a.) Peygamberimize sevgi duygusu ile Trk askerine verilen ad. mehtap (a.) Ay . mekn (a.) Bulunulan yer, ev. mekanizma (a.) Dzenek. mekik (a.) Dokuma tezghlarnda kullanlan iinde masura olan alet.

138

mektep (a.) Eitim grlen yer, okul. mektup (a.) Uzakta yaayan birine haberlemek iin gnderilen yazl kt. mektuplamak (e.) Karlkl mektup yazmak. melmet (a.) Knama, ayplama, azarlama, kma. melanet, -ti (a.) Byk ktlk. melankoli (a.) Kara sevda. melce (a.) Snak, barnak. melek (a.) Dinsel inanlara gre Allah'n yaratt, gzle grnmeyen nurlu bir varlk. Allah'n emirlerine hi isyan etmezler. Erkeklik, diilik sz konusu deildir. melemek (a.) Me diye ses karmak. melez ( a.) Deiik bitkilerden tremi, deiik hayvanlardan domu. melik, -ki (a.) Hakan, padiah. melike (a.) Kadn hkmdar, padiah kars. melodi (a.) Ezgi. melodram (a.) Rastlantlar zerine kurulan ok ackl dram. melon (a.) Tepesi yuvarlak olan erkek apkas. melun ( a.) 1. Allah tarafndan lanetlenmi olan, lnetli. 2. mec. Nefretle karlanan, kt. 3. Lanetlenmi kimse. meltem (a.) Yazn karadan denize esen rzgr. memba (a.) 1. Kaynak, pnar. 2. (mec.) Bir eyin kt yer. meme (a.) Memelilerin yavrularn emzirme organ. memeliler (a.) Yavrularn emzirerek byten hayvanlar snf. memleket,-ti (a.) 1. Bir devletin egemenlii altnda bulunan topraklarn tm, lke. 2. Bir kimsenin doup byd yer, yurt. 3. Devlet. memnu, -u (a.) Yasak, yasak edilmi. memnun (a.) Herhangi bir durumdan ya da olaydan dolay sevin duyan, kvanl. memnunluk (a.) Sevin, kvan. memul, -l (a.) Umulan, dnlen. memur (a.) 1. Devlet hizmetinde aylkla alan kimse, grevli. 2. Bir ile grevlendirilmi olan, vazifeli. memure (a.) Kadn memur. men (a.) Yasaklama, izin vermeme. menba bk. memba mendebur ( a.) Smsk, snepe, pis, iren. mendil (a.) Burun temizlemek, yz kurulamak iin tanan kk kare biiminde bez. mendirek (a.) Limanlarda ak deniz tarafna ekilen duvar, dalgakran. menedilmek (a.) Yasaklanmak, yapmas engellenmek. mense ( a.) Menecer. meneke (a.) Mor renkli gzel iekleri olan bir bitki. menenjit (a.) Beyin zarnda oluan tehlikeli bir hastalk. menemen (a.) Yumurtal sivri biber, domates yemei. menevi (a.) Dalga dalga renkli izgiler, hare. menfaat, -ti (a.) Bir eyden salanan yarar, kar. menfez (a.) Girecek ya da geecek yer, delik ama. menf ( a.) stenilmeyen davran ya da durum, olumsuz. menfur ( a.) Nefret edilen, iren, tiksindirici. mengene (a.) Yan ya da suyunu almak iin meyve ve sebzeleri skmaya yarayan aygt. menkbe (a.) Tarihe ml olmu kiilerin yaamlar ile ilgili yk, hatra, efsane. menkul, -l (a.) 1. Bir yerden baka bir yere tanm olan. 2. Azdan aza geerek gelmi, sylene gelmi.

139

mensucat, ti (a.) Dokumalar. mensup (a.) Ait olma, ilgili. mensur ( a.) Dz yaz biiminde olan, manzum olmayan. mentee (a.) Kap, pencere gibi eylerin alp kapanmasn salayan metal para. men (a.) Yenecek yemeklerin listesi. 2. Sofraya karlacak yemeklerin hepsi. menzil (a.) 1. Yolculukta dinlenmek amacyla durulan yer, konak. 2. ki konak arasndaki uzaklk. 3. Bir merminin ulaabildii uzaklk, erim. mera (a.) Otlak. merak (a.) Anlama ve renme istei. meraklanmak (a.) Kuruntuya kaplmak, kayglanmak. merakl ( a.) Her eye ilgi duyup renmek isteyen. meral (a.) Dii geyik. meram (a.) stek, ama, gaye, maksat. merasim (a.) Tren. mercan (a.) Bir deniz hayvan ve bu hayvann ss olarak kullanlan iskeleti. mercek (a.) Camdan yaplma, iinden geen nlar krarak birletiren saydam cisim. merci, -i (a.) Bavurulacak yer ya da makam. mercimek (a.) Ufak, yuvarlak ve yass tohumlu bir tarm bitkisi. merdane (a.) Trl ilerde kullanlan silindir biimindeki dzgn sopa. merdiven (a.) Bir yere kmaya ya da bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi. merek, -i (a.) Samanlk, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahr. merhaba (.) "Gnaydn, ho geldiniz" anlamnda bir selamlama sz. merhale (a.) Aama. merhamet, -ti (a.) Acma duygusu. merhem (a.) Deriye srlerek kullanlan yal il. merhum ( a.) Rahmetli, lm. meridyen (a.) ki kutuptan geip ekvatora dik olduu sanlan emberlerden herbiri. Boylam. Merih (a.) Mars. merinos (a.) Uzun, ince, beyaz renkli, ynleri dokumaclkta kullanlan bir koyun cinsi. merkez (a.) 1. Bir eyin tam ortas. 2. Bir kuruluun ynetim yeri. Merkr (a.) Gne sisteminin Gne'e en yakn olan gezegeni. Utarit. mermer (a.) Beyaz, kimisi renkli, damarl, cilalanmaya elverili billurlam ta ktlesi. mermi (a.) Ateli silhlarla atlan delici, patlayc madde, kurun. merserize ( a.) zel bir ilemle parlaklk verilmi pamuk iplii. mersiye (a.) At. mert ( a.) Verdii sz tutan. mertek (a.) Drt keli kaln direk. mes (a-) Bir eit yumuak deriden yaplma ayakkab. edik. mest. mesafe (a.) Ara, uzaklk. mesai (a.) almalar. mesa] (a.) Devlet adamlarnn birbirlerine yazdklar, bir toplulua gnderdikleri ileti. mescit (a.) Genelde minaresi olmayan kk cami. mesel (a.) 1. Atasz, 2. Eitici yk veya masal. mesel (b.) rnein, szn gelii. mesele (a.) 1. Sorun. 2. Problem. 3. G i. mesire (a.) Krlarda gezinti yeri. mesken (a.) Ev, barnak. meslek (a.) Birisinin geimini salad, srekli yapt i. meslekta ( a.) Ayn meslei yapanlar. mest,-ti ( a.) 1. ok holanma. 2. Zevkten kendinden geme, baygnlk.

140

mes'ul,-l ( a.) Sorumlu. mes'uliyet,-ti (a.) Sorumluluk. mes'uliyetli ( a.) Sorumlu. mes'uliyetsiz ( a.) Sorumsuz. mesuliyetsizlik ( a.) Sorumsuzluk. mes'ut,-du ( a.) Mutlu, sevinli, ongun. meakkat,-ti (a.) Glk, sknt, zorluk. me'ale (a.) Aydnlatma arac. Ucunda yanc bir madde bulunan sopa. mee (a.) Dayankl, uzun sre yaayan uzun boylu bir orman aac. megul, -l (a.) Bir ile uraan, i grmekte olan. meguliyet (a.) Megul olma durumu. mesnet, -di ehit dlen yer veya ehitlerin gmld yer. mehur ( a.) Herkes tarafndan bilinen, nl. mein (a.) 1. Sepilenmi koyun derisi. 2. Bu deriden yaplan. meru, -u ( a.) Yasann, dinin ve kamu vicdannn doru bulduu. merubat, -ti (a.) ecekler. meruiyet (a.) Geerli olma durumu. merutiyet (a.) Yasama meclisi bulunan hkmdarn ynetim biimi. met (a.) Gelgit olaynda denizin kabarmas. meta (a.) Mal. metal (a.) Bir maddenin eitli yntemlerle ilenmi biimi. metanet (a.) Metin olma, dayanma, dayankllk, salamlk metazori (a.) Gme, yer deitirme. metarozi (b.) Zorla. metelik (a.) (eskiden kullanlan) On para deerinde olan sikke. meteorit (a.) Gk ta, meteor ta.. meteoroloji (a.) Hava olaylarn inceleyen bilim dal. methetmek (a.) vmek. methiye (a.) 1. vg. 2. Bir kimseyi veya bir eyi vmek iin yazlm iir. metin (a.) Bir yaznn asl. Anlatm, noktalama zellikleriyle szcklerden oluan btn. metin ( a.) Salam, dayankl. metot (a.) Yntem. metre (a.) Uzunluk ls birimi. metro (a.) Byk kentlerde yer altnda alan, toplu tama arac. mevcudiyet (a.) Varlk. mevcut (a.) 1. Var olan, bulunan. 2. Bir topluluu oluturan bireylerin tm. mevki, -i (a.) 1. Yer. 2. Makam. 3. Baz ulam aralarnda yolculara ya da tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere salanan konfora ve bilet cretlerindeki farka gre dzenlenmi yer. mevkuf ( a.) 1. Tutuklu. 2. Vakfedilmi. mevl (a.) Allah. Mevlana (a.) Efendimiz anlamna gelir. mevlid (a.) 1. Doum, veladet. 2. Doum zaman. 3. Hz. Peygamberin doumu 4. Sleyman elebinin nl yapt. mevlidhn ( a.) Mevlid okuyan kimse. mevsim (a.) Yln farkl zellikler gsteren er aylk drt blmnden her biri. mevsimlik ( a.) Mevsime ' gre giyilen giysi. mev'ut ( a.) Vaat olunmu, sz verilmi. mevzi (a.) 1. Yer, mahal. 2. Asker birliin yeri veya bu birlik tarafndan ele geirilen. blge. mevzu (a.) Konu. meydan (a.) Alan, saha

141

meyhane (a.) ki iilen yer. meyii, -yli (a.) Eiklik, eim, aknt meyletmek (a.) Eilmek, bir tarafa ynelmek. meymenet (a.) yi nitelik, uur. meymenetsiz ( a.) Uursuz. meyve (a.) Bitkilerde iein dllenmesiyle oluan tohumlar tayan organ. mezar (a.) lnn gmld yer. mezat (a.) Artrma ile sat. mezbaha (a.) Kesim evi. mezbele (a.) plk. meze (a.) iki iilirken yenilen yiyecek. mezhep, -bi (a.) 1. Bir dinin gr, yorum ve anlay ayrlklar nedeniyle ortaya kan kollarndan her biri. 2. reti. 3. (mec.) Anlay, gr. meziyet, -ti (a.) stnlk, beceriklilik. mezra (a.) 1. Ekime elverili, ekilecek tarta ya da yer. 2. En kk yerleim birimi. mezun ( a.) 1. zin alm, izinli. 2. Bir okulu bitirerek diploma alm (kimse). 3. Bir i iin yetki verilmi, yetkili. mezurafa.j Terzilikte l almak iin kullanlan erit metre. mknats (a.) Demir, elik ve nikeli ekme zellii gsteren metal. mncklamak (a.) Actacak, rseleyecek biimde skmak. Msr (a.) Koan zerinde taneleri sralanan, boyu byk yapraklar ince uzun bir tarm bitkisi, msra (a.) Dize. ml ml (b.) Sessiz, derinden ve rahata soluk alarak (uyumak). mymnt ( a.) ok yava davranan. mzka (a.) Azla flenerek alnan kk bir alg. mzk ( a.) eitli bahanelerle oyunu bozan, yenilgiyi kabul etmeyen. mzklanmak (a.) eitli bahaneler ne srp oyunu, ii bozmak. mzmz ( a.) Her eyde bir kusur bulan. Mzrak (a.) Eskiden kullanlan ucu sivri demirli denek, kargmzrap (a.) Telli alglar alarken iki parmak arasna alp tellere dokundurulan alet. mi (e.) 1. Soru bildirir. 2. ki tmceyi birbirine balar. miat (a.) Bir eyin yaplmas iin tannan sre. mide (a.) Sindirim organlarnda yemek borusundan sonraki organ. midilli (a.) Normalden daha kk boyda bir cins at. midye (a.) Kayalklarda yaayan sert kabuklu bir deniz hayvan. migren (a.) Genellikle kadnlarda grlen yarm ba ars. mifer (a.) elik balk. mihnet, (a.) Srekli sknt, ac. mihrak (a. j Odak. mihrap (a.) Cami ve mescit gibi yerlerde namaz klarken imamlk edene ayrlm oyuk yer. mihver (a.) 1. Eksen. 2. mec. Konuulan, yazlan, tartlan ya da dnlen bir konunun en nemli noktas. mika (a.) Scaa, atee dayankl, saydam bir madde. mikrofon (a.) Elektrik akm etkisiyle sesi, uzakta bulunan alcya ulatran ara. mikron (a.) Bir metrenin milyonda biri. mikrop, -bu (a.) Gzle grlemeyen, hastala neden olan kk tek hcreli canl. mikroskop (a.) Bir mercek yardmyla kk nesneleri bytp daha iyi belirtmeye ya da plak gzle grlmeyenleri gstermeye yarayan alet. miktar (a.) Bir cismin llebilen deeri.

142

mil (a.) 1. Selin brakt kumlu, amurlu toprak. 2. Bir uzunluk ls birimi. milat (a.) 1. sa peygamberin doduu gn. 2. Doum zaman, gn. 3. mec. yeni bir anlay ve uygulamann balang tarihi. miligram (a.) Gramn binde biri. milimetre (a.) Metrenin binde biri. millet, -ti (a.) ounlukla ayn topraklar zerinde yaayan; aralarnda dil, tarih, duygu, lk, gelenek ve grenek birlii olan insan topluluu, ulus. milletler aras ( a.) Uluslar aras. milletvekili (a.) Anayasaya gre yasama meclisine seimle giren ulus temsilcisi, mebus. mill ( a.) Ulusa zg, ulusal. milliyet, -ti (a.) Bal olduu ulus. milyar (a.) Bin milyon. milyarder ( a.) Milyarn stnde paras olan. milyon (a.) Bin adet bin. milyoner (a.) Milyonun stnde paras olan. mimar (a.) Yaplarn plnn yapp bu plna gre yapnn yaplmasn salayan kimse. mimarlk (a.) Belli llere ve kurallara gre bina yapma sanat. mimber (a.) Camilerde vaaz verilen ykseke yer. mimik (a.) Sz sylerken anlatlanlar pekitirmek iin oluan yz hareketleri. mimlemek (a.) Kt bir davran unutmamak. mimli ( a.) Kt olarak bilinen. mimoza (a.) Sar, beyaz kokulu iekleri olan bir bitki, minare (a.) mamn kp ezan okuduu ince uzun yksek yap. minber bk. mimber. minder (a.) 1. zerine oturulan ii yumuak eylerle doldurulmu ilte. 2. Gre, boks gibi baz sporlarn yapld ln. mine (a.) 1. Maden eya zerine srlen cila. 2. Dilerin zerindeki parlak zar. mineral, -li (a.) Topraktan karlan, canl olmayan madde. minibs (a.) Kk otobs, minik ( a.) Kk. minimini ( a.) ok kk. minnet, -ti (a.) Yaplan bir iyilie kar kendini borlu hissetme. minnettar ( a.) Birine minnet borcu olan. mintan (a.) Yakas devrik olmayan gmlek. minskl (a.) Kk harf. minyatr (a.) zel bir yntemle yaplan renkli, kk resim. miralay (a.) Eskiden albay deerindeki rtbe. miras (a.) lenden yaknlarna kalan mal ya da para. mirasyedi ( a.) Kendisine nemli bir miras kalan, mirasa konan (kimse). mis (a.) 1. Gzel kokulu bir madde. 2. ok iyi, usta, elverili. 3. ngilizcede evlenmemi kadnlar iin kullanlan unvan. misafir (a.) Konuk. misafirperver ( a.) Konuksever. misal, -li (a.) rnek olarak alnabilen, gsterilen ey, rnek. misil, -II (a.) 1. E, benzer. 2. Kat. misina (a.) Olta ipi. misk, -ki (a.) Bir ceylan cinsinin erkeinden elde edilen gzel kokulu bir madde. misket (a.) Camdan yaplm, yuvarlak, ocuklarn oyun arac. miskin ( a.) almaktan, hareket etmekten aciz, uyuuk. miskinlemek (a.) Uyuuk duruma gelmek, misyoner (a.) Bir din, zellikle Hristiyanl yaymaya alan kimse. mitil (a.) 1. ine yn, pamuk vb. doldurulan beyaz yastk veya yorgan klf. 2. ki yz beyaz, kapsz yorgan.

143

miting (a.) Gsteri ya da bir olaya tepki vermek amacyla genellikle ak havada yaplan toplant. mitoloji (a.) Tarih ncesi efsaneleri konu alan bilim. mitralyz fa.; Makinal tfek. miyavfa.; Kedi barmas. miyop, -bu (a.; 1. Nesnelerin grntleri a tabakann nnde kald iin uza iyi gremeyen (gz). 2. Gzleri byle olan. miza fa.; Kumarda ortaya srlen para. miza (a.; Karakter, huy. mizan fa.; 1. Terazi, 2. Tart, l aleti. 3. l. 4. Salama. 5. Tccarn, ticar durumunu, iinin genel sonucunu gsteren, belirir zamanlarda yapt hesap zeti. mizah (a.) Gldrmek amacyla yazlm sanat yapt, glmece. mizah (a.) iinde- glmece bulunan, glmece nitelii tayan. mizana (a.) ya da daha ok direi bulunan yelkenli gemilerde arka direk. mizanpaj (a.) Gazete, dergi gibi yaynlarda sayfa dzeni. mizansen fa.; 1. Ynetmenin belli bir oyun iinde oyuncular dzene almas ve onlar oyuna uygun bir uyum iine sokmas iin yapt hazrlk, alma. 2. (mec.) Bir eyi, bir durumu olduundan deiik gstermek amacyla hazrlanan dzen. mobilyaca.; Ev deme aralar. moda fa.; Giyim kuamda zamana gre oluan yenilik, modelfa.; 1. Resim ve heykel yaplrken baklarak allan nesne. 2. rnek, ekil. modern ( a.) aa uygun, mokasenfa.; Dz, hafif ayakkab. mola (a.) Dinlenme, duraklama. mollafa.; Medrese rencisi, molozfa.; 1. Toprak ve kirele kark ta krntlar, yap dknts. 2. Deersiz, ie yaramaz ey veya kimse. monolog (a.) Bir kii tarafndan sahneye konan glmece oyun. monoton ( a.) Hep ayn, deimez biimde, montaj fa.) Makina, mobilya gibi eylerin paralarn birbirine takma ii. mor (a.) Krmz ve mavinin karmndan oluan renk. morarmak (a.) Mor renge brnmek. morfin (a.) Afyondan elde edilen uyuturucu. morg (a.) Hastanelerde llerin sakland yer. mosmor (a.) Her yan mor renk alm. motel (a.) Kara yollar zerinde gecelemek iin yaplm otel. motif (a.) Bir sanat yaptn ssleyen ekiller. motor (a.) Herhangi bir gc harekete eviren aygt. motorize ( a.) Motorlu arala alan, i gren. motosiklet (a.) ki tekerlekli, motorla alan tat. mozaik (a.) Renkli kk talardan yaplm resim, ss. muadil (a.) Eit, denk, e deer. muaf (a.) 1. Balanm, affedilmi. 2. Ayr tutulmu, ayrcalk tannm. 3. zgr, serbest. muamele (a.) 1. lem. 2. Davran. muamma fa.; Bilmece, muasr ( a.) ada, muavin (a.) Yardmc. muayene (a.) Doktorun bir hastay gzden geirmesi, incelemesi. muayenehane (a.) Doktorun hastalar muayene ettii yer. muazzam ( a.) Kocaman, gsterili.

144

mubayaa (a.) Satn alma. mubah ( a.) Dince yaplmasnda saknca olmayan. mucir (a.) Kiraya veren kimse. mucit ( a.) icat eden. mucize (a.) nsan artan olaanst olay. mucur (a.) Yap ilerinde, yol yapmnda kullanlan ta kr. muflon (a.) Kaln astar. muhabbet (a.) Sevgi. muhabere (a.) Haberleme, iletiim. muhabir (a.) Haber toplamakla grevli basn alan, muhacir (a.) Gmen, muhafaza (a.) Saklama, koruma. muhafz (a.) Koruyucu, muhakeme (a.) Yarglama, muhakkak ( a.) Kesinlikle, muhalif ( a.) Kar koyan, farkl dnen. muhallebi (a.) St, eker ve pirin unundan yaplan tatl. muhallebici (a.) Muhallebi satan. muharebe (a.) Sava. muharip, -bi (a.) Savaa katlan, savaan, sava. muhasebeci (a.) Hesap iine bakan, sayman. muhasiplik (a.) Saymanlk muhatap ( a.) Kendisine sz sylenen. muhatara (a.) 1. Korku verici durum, tehlike. 2. Zarar, ziyan. muhayyile (a.) Hayal gc. muhbir ( a.) Haberci. muhit, -ti ( a.) evre, yre. muhrip (a.) Hzl giden sava gemisi. muhta ( a.) Gereksinimi olan. muhtar (a.) Ky ve mahallede; yasalarla belirlenmi, ilerine bakmas iin halkn setii kimse. muhtelif ( a.) eitli. muhtemel ( a.) Olas. muhteri (a.) 1. Yeni bir ey ortaya koyan. 2. mec. Yalan uydurarak bir kimseye iftirada bulunan. muin ( a.) Yardm eden, yardmc. muhteem ( a.) ok gsterili, gz alan. muhtra (a.) Bir lkenin bir baka lkeye, kurumlarn kurumlara verdii unutulmamas gerekenleri belirten yaz. mukaddes ( a.) Kutsal. mukavele (a.) Szleme. mukavemet, -ti (a.) Dayanma gc. mukavva (a.) Kaln, sert kt. mukayese (a.) Karlatrma. mukoza (a.) deri. muktebes (a.) Yararlanmak iin alnm, aktarlm. mum (a.) inde fitil bulunan silindir biimindeki balmumundan oluan aydnlatma arac. mumya (a.) eitli ilemlerle cesetlerin rmesini nleme. munis ( a.) Cana yakn. muntazam ( a.) Dzgn, dzenli.

145

murat (a.) Dilek, istek. muris ( a.) Miras brakan, miras. musahabe (a.) Sylei biiminde yazlm dnce yazs. musalla (a.) Cenaze namaz klnan yer. musibet,-ti (a.) Bela, dert. musiki (a.) Mzik, muska (a.) nsan tehlike ve hastalklardan koruyacana inanlan dua yazl kt, musluk (a.) Borudaki suyun akp akmamasn salayan dzenek. muamba (a.) Su geirmeyen kaln bez. mu (a.) Alt dz, kk gezinti vapuru. mumula (a.) rdkten sonra yenilebilen, meyvesinin iinde be ekirdei olan bir meyve, dngel. muta (a.) Kavgada, karda-kine zarar vermek iin parmaklara geirilen demir alet. mutu (a.) Sevindiren haber, sava, mjde. mutulamak (a.) Mjde vermek. mutaassp (a.) Bir dnceye, inanca kr krne bal. mutemet (a.) Kurumlarda ve kurulularda para ilerine bakan gvenilir grevli. mutfak (a.) Yemek piirilen yer. mutlaka (b.) Kesinlikle. mutlu ( a.) Mutlulua ermi, mesut. mutluluk (a.) Mutlu olma durumu. muttasf ( a.) Nitelenmi, nitelikli, vasfl. muvaffak (a.) Baarl, baarm. muvaffakiyet (a.) Baar. muz (a.) Ho kokulu, besleyici, kalnca kabuu bulunan bir meyve. muylu (a.) 1. Baka bir para iin dnme ekseni grevini yapan, silindir biiminde para. 2. Bir milin yatanda dnmesini salayan ksm. 3. Bir top namlusunun iki yanna tutturulan millere verilen ad. muzaffer ( a.) Zafer kazanm, yenmi. muzka (a.) Mzik aleti. muzr ( a.) 1. Sal bozan, zarar dokunan, zararl. 2. Yaramaz, cinsel gelimeye zararl. 3. Her eyi bozan, kartran. muzip ( a.) akac, mbadele (a.) Dei toku, mbalaa (a.) Olduundan byk gsterme, abartma, mbair (a.) Mahkemede ayak ilerine bakan grevli, mcadele (a.) Olumsuz bir durumu ortadan kaldrmak iin urama, savam, mcevher (a.) Deerli ss talar. mdafaa fa.; Savunma. mdahale (a.) Araya girme, karma. mddet, -ti (a.) Sre, zaman. mderris (a.) 1. Ders veren profesr. 2. Medresede ya da camide retmen. mdr (a.) Bir broyu, kurumu yneten kimse. mdre (a.) Bayan mdr, bayan ynetmen. mdriyet (a.) Mdrlk, mdrlk makam. messese (a.) Kurum, kurulu. messis (a.) Kurucu. mezzin (a.) Camilerde ezan okumakla grevli kimse. mferrih ( a.) ac, ferahlk verici. mfetti (a.) nceleme yapan, soruturan grevli.

146

mfreze (a.) Bir ile grevlendirilen kk askeri birlik. mft (a.) l ve ilelerde en yetkili din grevlisi. mge (a.) nci iei. mhendis (a.) eitli bayndrlk ileri ve teknik ilerden birini yapmak iin niversitede zel renim grm kimse. mhim (a.) nemli. mhlet, -ti (a.) Bir iin yaplmas iin verilen sre. mhr (a.) zerine isim ya da kurum ad yazl madeni damga. mhrlemek fa.; Mhr basmak. mjde (a.) Sevindirici haber. mkfat (a.) Bir baarya karlk verilen belge, armaan. mkemmel ( a.) Eksii, kusuru olmayan. mkerrer ( a.) Tekrarlanm, yenilenmi. mlkat,-t (a.) Buluma, grme. mlayim ( a.) Yumuak bal. mlk,-k (a.) Ev, tarla, bahe gibi tanmaz mal. mlkiyet (a.) Mlk sahiplii. mlteci ( a.) Snan, snmac. mmessil (a.) Temsilci. mmkn ( a.) Olabilir. mnakaa (a.) Tartma. mnasebet (a.) lgi, iliki. mnasip, -bi ( a.) 1. Uygun, yerinde. 2. Beenilen, hoa giden. mnazara (a.) Bir konu zerinde farkl dnen iki kmenin tartmas. mracaat, -ti (a.) Bavuru. mracaat (a.) Bavurucu. mrdm (a.) Siyah renkli, kk bir erik cinsi. mrekkep,-bi (a.) Yaz yazmada kullanlan eitli renklerde boya. mrettebat,-t (a.) Gemide grevli kimseler. mrit (a.) Yol gsteren, rehberlik eden. msaade (a.) zin. msait ( a.) Uygun. msamere (a.) Okulda rencilerin gerekletirdii eitli gsterilerden oluan elence. Mslman (a.)- slm dininden olan. mspet, -ti ( a.) 1. Olumlu. 2. Pozitif. mstahkem ( a.) Belirtilmi, tahkim edilmi, salamlatrlm. msrif ( a.) Gereksiz yere para harcayan, tutumsuz. mstahdem ( a.) Hizmetli. mstakil, ( a.) Bamsz. mstesna ( a.) Kural d, dierlerinden farkl. mstear (a.) Bakandan sonra gelen en st ynetici. mahede (a.) Gzlem. mavere (a.) Danma, dan. mavir ( a.) Danlan uzman, danman. mfik ( a.) Sevecen, efkatli. mkl ( a.) 1. G, zor, etin. 2. Engel, glk, zorluk. mklt (a.) Glk, glkler, zorluklar. mrik, -ki (a.) Allah'a ortak koan. mteki ( a.) Yaknan, szlanan, ikayeti.

147

mtemilat, -ti (a.) Herhangi bir yapya gre ayr bir ilevi bulunan blm ya da yap, eklentiler. mterek, -ki ( a.) Birlikte, ortaklaa. mteri ( a.) Alc. mtareke (a.) Savata ate kesme. muta (a.) Geici kazan. mtala (a.) 1. Okuma, ders alma. 2. rdeleme, inceleme. mtareke (a.) Savaan taraflarn atei belli sre iin kesmesi, atekes, brakma. mteahhit (a.) Bakasyla ilgili bir iin yaplmasn zerine alan kimse, stenci. mtecaviz ( a.) 1. Saldrgan, saldrc, satakan. mteessir ( a.) 1. zlm, zntl. 2. Etkilenmi. mtevaz ( a.) Alak gnll. mthi ( a.) Korku uyandran, korkun. mttefik, -ki (a.) Birlemi, ortaklaa hareket eden. mvekkil ( a.) lerine bakmakla, haklarn korumakla birini grevlendiren. mzakere (a.) Bir konu zerinde danma, konuma. mze (a.) Sanat ve bilim yaptlarnn sakland, sergilendii yer. mzevir ( a.) Sz gtrp getiren, ara bozan. mzeyyen Sslenmi, bezenmi. mzik (a.) Dnce ve duygular kulaa ho gelecek seslerle iletme sanat. mzisyen (a.) Mzikle uraan. mzmin ( a.) 1. Uzun sreli, sregelen, kronik. 2. Ne kadar srecei belli olmayan, uzun sreli olan, srekli. mzminlik (a.) Sreenlik.

Nn
n, N Trk alfabesinin on yedinci harfi, di, di eti nszdr naa,-a' (a.) l vcut, ceset. naat, -a't (a.) Bir eyin niteliklerini vme. Peygamberimizi vmek iin yazlm iir. nabekr (is.) 1. Yararsz, ie yaramaz 2. Serseri, haylaz, isiz. nabz, -bz (a.) Bilee baslnca duyulan kan basncnn oluturduu kprt. nacak (a.) Ksa sapl kk odun baltas. naar ( a.) aresi olmayan, aresiz. naiz ( a.) Deersiz, nemsiz. nadan ( a.) Davran saygszca, kaba. nadas (a.) Tarlay srerek dinlenmeye brakma. nadide ( a.) Az grlen, seyrek grnen. ' nadim ( a.) Yapt bir davrantan pimanlk duyan, piman. nadir ( a.) Az bulunur. nadiren (b.) Seyrek, seyrek olarak, pek az, binde bir. nafaka (a.) 1. Geinmek iin gerekli olan eylerin tm, geimlik. 2. Birinin geindirmekle ykml bulunduu kimselere mahkeme kararyla balanan aylk. nafa (is.) Bir yeri bayndr duruma getirmek iin yaplan ilerin tamam, bayndrlk ileri. nafl ( a.) Yararl. nafile (s) Yararsz, boa giden. nafiz (s.) 1. Delip geen. 2. e ileyen. 3. Sz geen, etkili olan.
148

nafta (a.) Petrolden 100-250'C arasnda damtlan rn. naftalin (a.) Beyaz renkli, kokulu, suda erimeyen, mikroplar ldrc madde. naftalinlemek (e.) Gveden korumak iin ynl giysilerin iine naftalin koymak. name (a.) Ezgi. nahr (a.) Sr srs. nahrc (a.) oban. nahif (s.) Zayf, clz, elimsiz. nahiye (a.) Bucak. nahiv, -hvi (a.) Cmle bilgisi, sz dizimi. naho ( a.) Ho olmayan, hoa gitmeyen, kt, irkin. naif (a.) Kendi kendisini yetitirmi, doal bir plastik sanat yeteneine sahip sanatlar tarafndan yaplm resim sanat. nail ( a.) Erimi, ele geirmi, baarm, kazanm, ulam. naip (a.) Tahtta hkmdar olmad zaman veya hkmdarn ocukluu srasnda devleti yneten kimse. nakarat, -ti (a.) Bir arkda, iirde tekrarlanan dizelere verilen ad. nakavt (a.) Boks sporunda oyun d kalma, yenilme. nakden (b.) 1. Para olarak, paraca. 2. Pein olarak. naks (is.) 1. Eksik, bitmemi olan, noksan. 2. zr, kusuru olan. nak (a.) Yaplarn duvar ve tavanlarna boya ile, kumalara iple yaplan ss. nakz, -kz (a.) Bozma, zme; krma. nakil,-kil (a.) Tama. nakit, -kti (a.) Para. nakka (a.) Duvarlara, tavanlara boya ile ssler yapan usta. naklen (b.) Nakil yoluyla, aktarlarak. nakletmek (e.) Bir yerden baka bir yere tamak. nakliyat (a.) Tama ileri. nakliye (a.) 1. Tama. 2. Tanan eyin tama creti. nal (a.) Koum hayvanlarnn ayaklarna aklan demir. nalbant (a.) Hayvanlarn ayaklarna nal takan kimse. nalbur (a.) Yap ilerinde kullanlan eylerin satld dkkn. nala (a.) 1. Ayakkablarn altna aklan demir. 2. Katr, eek, sr gibi hayvanlarn trnaklar altna aklan demir paras. naln (a.) Hamam gibi taban slak olan yerlerde kullanlan, st tasmal, taban yksek, aatan bir eit takunya. nallamak (e.) Nal takmak. nam (a.) Ad, n. namahrem (s.) 1. (islm dinine ya da hukukuna gre) Evlenmelerinde saknca olmayan, bu nedenle kendisinden kalmas gereken (kadn ya da erkek) 2. Yabanc, el. namaz (a.) Mslmanlarn gnde be vakit yaptklar badet. namert ( a.) Mert olmayan, bilerek ktlk yapan. naml ( a.) n etrafnda duyulmu. namlu (a.) Ateli silhlarda, merminin frlatld uzun blm. namus (a.) 1. Bir toplum iinde ahlk kurallarna kar beslenen ballk. 2. Drstlk, doruluk. 3. an, eref. 4. Edep, iffet, utanma duygusu. namzet (a.) Aday. nan (a.) Ekmek. nanay (a.) Yok. nane (a.) Yapraklar ho kokulu, yeil yapraklar ya da yapraklarnn kurutulmuu

149

yemeklerde kullanlan bir bitki. nankr ( a.) Kendisine yaplan iyiliklerin deerini bilmeyen. nar (a.) Parlak krmz kabuu, iinde krmz, ekirdekli tanesi bulunan bir meyve ve aac. nara (a.) Yksek sesle barma. narenciye (a.) Portakal, limon ve mandalina veren aalarn genel ad. nargile (a.) Ttnn dumannn sudan geirilerek iilmesini salayan aygt. narh (a.) arda satlan sebzeler ve meyveler iin belediyenin saptad fiyat. narin ( a.) nce yapl. narkoz (a.) lla yapay olarak salanan uyuma ve uyku durumu. narsis (is.) Kendi benliini seven. nasl (b.) Ne ile, ne eit. nasr (a.) Ayak ve ellerin yerle ilikileri sonucu deride oluan sert madde. nasihat (a.) t. nasip (a.) Ksmet, pay. Nasran (is.) Hristiyan, sev. nair (a.) 1. Yayan, saan. 2. Yaymlayan, karan, yaymc, editr. natamam ( a.) Eksik, tamamlanmam, bitmemi. natr (a.) Kadnlar hamamnda hizmet eden ve mterileri ykayan kadn. natrel ( a.) Doada rastland gibi, doal. natrmort (a.) Cansz nesneleri konu alan resim. naylon (a.) Giyim ve ev eyas yapmnda kullanlan esnek, su geirmez madde. naz (a.) 1. Bakalarna kendini beendirmek iin yaplan yapmack davran. ve, cilve. 2. Kendini ara satma, olumsuz davranma. 3. marklk. nazar (a.) 1. Bak. 2. Gz. nazaran (b.) Gre, oranla, kyasla. nazarlk (a) Gz demesinden korunmak iin vcuda, eve aslan gz boncuu, sarmsak gibi eyler. nazm, -zm (a.) iir. nazr ( a.) Bakan. nazik ( a.) nce yapl, kibar davrant. nazlanmak (e.) isteksiz grnerek kendini ardan satmak. nazil 1. nen, ini. 2. Konaklayan. nazl ( a.) 1. steksiz grnp srar bekleyen. 2. Sal abuk bozulan. 3. mark. ne (b.) Hangi ey? nebat,-ti (a.)Bi\ki. nebevi (s.) 1. Peygamberle ilgili. 2. Hazret-i Muhammed'e ilikin. nebi (a.) Peygamber. nebze ( a.) Para, ok az. necabet (is.) Temiz bir soydan gelme, soyluluk. necaset (is.) Pislik. necat (is.) Kurtulu. nece (b.) Hangi dilde? neci (ad.) Ne i yapar? nedbe (a.) Yara izi. nedamet (is.) Pimanlk. neden (zm.) Bir olayn olumasna yol aan durum. nedim (a.) 1. Arkada, yksek makamdaki kiileri ho szlerle, gzel fkra ve yklerle elendiren kimse. nedime 1. Hanm arkada. 2. Hanm sultann, yksek makamda bulunan kadnlarn yardmcs olan hanm.

150

nefer fa.; Asker. nefes (a.) 1. Soluk. 2. Halk edebiyatnda bir iir tr. nefesli ( a.) flenerek alnan mzik aleti. nefis, -fsl (a.) z, varlk. nefis ( a.) Gzel. nefret,-ti fa.; Tiksinme. nefrit (a.) Bbrek iltihab. nefsan (is.) Canlln zorunlu kld ihtiya ve isteklerle neft, -ti (a.) Petrolden elde edilen bir eit maden ya. nefyetmekle.) Srgne gndermek. negatif (a.) 1. Olumsuz, menfi. 2. Eksi, pozitif kart. 3. Gerekteki aydnlk ve karanlk blmleri tersine gsteren fotoraf cam ya da filmi. nehir fa.) Byk-akarsu. nekahet, -ti ( a.) Hastalk sonras toparlanma dnemi. nem (a.) 1. Havada bulunan su buhar, rutubet. 2. Hafif slaklk. nema fa.; 1. Byme, erime, oalma. 2. Faiz, rem. Neme (is.) Osmanllarca, Avusturya'ya verilen ad. nemlenmek (e.) Hafif slanmak. nemli ( a.) Nem kapm olan. nemrut ( a.) 1. brahim Peygamberi atee atan, zalimlii ile nl Babil hkmdar. 2. mec. Kat yrekli, zalim kimse, yz glmez, inat, aksi adam. neon fa.; Aydnlatmada kullanlan bir gaz. Neptn (a.) Gne'e yaknl sekizinci srada bulunan gezegen. nere (ad.) Hangi yer? nereli ( a.) Hangi yerde yaayan? nergis (a.) Beyaz, sar iekli bir ss bitkisi. nesep, -bi (a.) Soy, baba soyu. nesil, -sil fa.; Soy, kuak, nesir (a.) Dz yaz. nesim Hafif yel, esinti. nesne (a.) 1. Varlk, ey. 2. Cmlenin bir esi. nesnel (is.) 1. Nesne ile ilgili, nesneye ilikin. 2.Bireyin kiisel grnnden bamsz olan, objektif, nee (a.) Sevin, gnl ferahl. neelenmek (e.) Hoa giden bir durumdan dolay sevincini belli etmek. neeli ( a.) Keyifli, sevinli. neet (is.) kma, ileri gelme. neide (is.) Bir toplulukta okunmaya deer iir. neren (b.) Yaym yoluyla, neriyatla.; Yayn, neter (a.) Doktor ba. nevnema (is.) Gelime, yetime. net, -ti ( a.) 1. Btn izgileri belirgin. 2. Kesintilerden sonra kalan miktar. netameli ( a.) 1. Tekin olmayan. 2. inde gizli bir tehlikesi bulunduu sanlan. netice (a.) Sonu. nevale (a.) Gerekli yiyecekler ve iecekler. nevi, -v'i (a.) eit, tr. nevresim (a.) Torba gibi yorgan araf. nevruz (a.) 1. Yeni gn, baharn balang gn. Martn 21. gn. 3. Asyada kutlanan bahar bayram. ney (a.) Kamtan yaplan nefesli bir alg.

151

neyzen ( a.) Ney fleyen. nezaket, -ti (a.) ncelik, kibarlk. nezaret (a.) Gz altnda bulundurma. nezih ( a.) Temiz, davranlar olumlu. nezle (a.) Burun akmas ve aksrmayla ortaya kan hastalk. nice (b.) Birok. nicelik (a.) Bir eyin saylan, llebilen, oalp azalabilen durumu. niin (b.) Neden? nida (.) 1. arma, barma, seslenme. 2. nlem. nihayet (a.) Son. nifak Geimsizlik, anlamazlk, ara bozma, ayrma. nihai (is.) Taze fidan. nihan (is.) Gizli. nihayet (b.) Sonunda. nikh (a.) Bir erkekle bir kadnn evliliini resmiletiren ilem. nikahlanmak (e.) Nikh ilemlerini yaptrmak. nikap (is.) Yz rts, pee. nikbin ( a.) yimser. nikel (a.) Beyaz renkli, ilenmesi kolay bir maden. nikelaj (a.) Madenlere nikel kaplama ii. nikotin (a.) Ttnde bulunan zehir. nilfer (a.) Geni ve yuvarlak yaprakl, eitli renklerde iekleri olan, suda yetien bir bitki. nimet, -ti (a.) yilik. nimetinas (is.) yilik bilir. nine (a.) Torunu olan kadn. ninni (a.) ocuklar uyutmak iin sylenen ark. nirengi (a.) Bir alan genlere blerek haritasn karma. nisan (a.) Yln drdnc ay. nisap (a.) Yeter say. nispet, -ti (a.) Oran. nispi ( a.) 1. Greli, bantl. 2. Birbirine gre (olan), ncekine gre. nisyan (a.) Unutma. ni (a.) Duvar iinde braklan oyuk, gz. nian (a.) 1. Evlenecek kiiler iin yaplan yzk takma treni. 2. Belirti, iz. nianc ( a.) Genelde hedefi vuran atc. niangh (is.) 1. Ateli silahlarda, namluya hedefin uzaklna ve bulunduu yerin yksekliine gre gereken ykseli asn veren, silah bu hedefe dorultmaya yarayan alet. 2. Hedef. nianlanmak (e.) Evlenmek iin anlap yzk takmak. niasta (a.) Tahllardan ve patatesten karlan un. nitekim (b.) Nasl ki, gerekten. nitelemek (e.) Bir eyin durumunu, biimini, rengini sylemek, belli etmek. nitelik (a.) Varlklarn durumlar, biimleri ve onlar benzerlerinden ayran zellikleri. niyaz (a.) Yalvarma. niye (b.) Niin, neden. niyet, -ti (a.) Bir eye balamadan nce tasarlama. niyetlenmek (e.) Tasarlamak. niza, - (a.) ekime, bozuma, kavga. nizam (a.) Dzen.

152

nizam! ( a.) Dzenli, kurallara uygun. nobran ( a.) Davranlar kaba, gnl krc. noel (a.) Hristiyanlarn sa peygamberin doum gn iin yaptklar bayram. noel baba (a.) Hristiyanlarn noel gecesi evlere hediye getirdiine inandklar hayali kii. nohut (a.) Besin deeri yksek, bol niastal, tohumu yemek yapmakta kullanlan bir bitki. noksan ( a.) Eksik. nokta (a.) 1. Benek. 2. Cmle sonuna konan iaret. noktalama (a.) Noktalama ii. noktalamak (e.) 1. Nokta koymak, sona erdirmek. 2. Yazda noktalama iaretlerini doru biimde kullanmak. norm (a.) Kural olarak benimsenmi. normal, -li ( a.) Olmas gerektii gibi olan. nosyon Bir ey zerindeki gerekli bilgi, kavram. not, -tu (a.) 1. Unutmamak iin bir yere yazlan kk yaz. 2. Okullarda, rencinin bilgi ve baarsn gsteren say ya da derece. nota (a.) 1. Mzik sesini belirten iaret. 2. Devletlerin birbirlerini uyarmak iin hazrladklar bildiri. noter (a.) Belge, senet gibi eyleri onaylayp resmleti-ren yetkili. nova (a.) Parlakl birdenbire artan, deien yldz. nbet, -ti (a.) Bir ite, okulda, kurumlarda grevlilerin sra ile yaptklar grev. nbeti ( a.) Nbet grevini yerine getiren, nbet sras kendisinde olan. nroloji (is.) Sinir sistemini inceleyen ve tedavisi ile uraan bilim dal, sinir bilimi. numara (a.) Bir eyin dizi iindeki, topluluk iindeki yerini, srasn belli eden rakam. numarac ( a.) Davranlar yapmackl olan (kimse). numaralamak (e.) Sralanm, dizilmi olanlara numara vermek. numune (a.) rnek. nur (a.) Ik, parlt. nuranf (is.) 1. Ikl 2. Sayg uyandran, nurlu. nutuk, -tku (a.) Bir topluluu harekete geirmek, bir konuda bilgilendirmek iin o toplulua kar konuma, sylev. nans (a.) Ayrm. nbvvet (is.) Neblik, peygamberlik. nfus (a.) 1. Bir lkede, bir ehirde oturanlarn tm. 2. insan, kii. nfuz (a.) 1. Etki altna alma. 2. Bir eyin iine geme. nksetmek (e.) (hastalk ya da baka bir durum) Geri dnmek, yeniden balamak, depremek. nkte (a.) 1. aka. 2. Dikkat edilince anlalan ince anlam. nkteci ( a.) Nkteli konuan. nmayi (a.) Gsteri. nsha (a.) Birbirinin ayn olan yazl eylerin her biri. nve Bir eyin z, ekirdek. nzul,-l (a.) nme, fel.

Oo
o, O Trk alfabesinin on sekizinci harfi, kaln, yuvarlak, geni nldr. o (ad.) 1. Tekil nc kiiyi gsterir. 2. iki ya da daha ok eyden, daha nce sz geeni gsterir. 3. ( a.) Uzakta dan, hakknda konuulan kii ya da eyi belirtir. oba (a.) 1. Gebelerin konak yeri. 2. Gebe halk ya da aile. 3. Genellikle blmeli gebe
153

adr. obje (a.) Nesne. objektifli. Nesnel. 2. Fotoraf makinesi, drbn, mikroskop gibi optik aygtlarda, cisimlerden gelen nlar alp ekran zerine yanstacak mercek ya da mercek dizgesi. obruk Huni biiminde ukur yer. obur ( a.) Gereinden ok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse). oburluk (a.) Obur olma durumu. ocak (a.) 1. Ate yakmaya yarayan, piirme, snma ve stma gibi amalarla kullanlan yer. 2. Is vererek zerine ya da iine konulan maddeleri stan, piiren, kaynatan, eriten ara ya da aygt. 3. Maden ya da ta karlan yer. od (a.) Ate. oda (a.) 1. Evin ya da herhangi bir yapnn oturmak, almak, yatmak gibi ilere yarayan, banyo, salon, giri vb. dnda kalan bir ya da birden fazla k olan blmesi. 2. Serbest meslek adamlarn iinde toplayan resm birlik. odac ( a.) Resm kurulularda, i yerlerinde temizlik ve ayak ilerini yapan grevli. odak (a.) 1. Inlarn dald ve topland nokta. Mihrak. 2. (mec.) Herhangi bir dnce ve ilginin topland, younlat yer. odalk (a.) 1. Bir erkein kle olarak ald cariye. 2. Padiah ve ehzadelerin saraya alnan cariyeler arasndan setikleri kadn. odun (a.) Yaklmak zere kesilip paralanm aa. oduncu ( a.) Odun ticareti yapan. odun kmr (a.) Odundan eitli ilemlerle elde edilen kmr. of (.) Sknt, bezginlik, usan, ac gibi duygular bildirir. ofis (a.) yeri. oflamak (e.) "Of diyerek sknt, bezginlik, usan ya da, ac duyduunu belli etmek. oflaz (is.) yi, gzel, mkemmel. Oan (a.) Tanr. olak (a.) Kei yavrusu. olan (a.) Erkek ocuk. oul (a.) Erkek evlt. oh (.) Sevin, beenme, hayranlk, rahatlama gibi eitli duygular belirtir. oha (.) 1. Bykba hayvanlar durdurmak iin kullanlan seslenme. 2. Kaba ve yakksz davranlarda bulunanlara kar kullanlr. oje (a.) Trnak cils. ok (a.) 1. Yayla atlan, ucunda sivri demir bulunan ince ve ksa ubuk. 2. Yn gstermek amacyla belli yerlere konan oka benzer iaret. okalipts (is.) Mersingillerden, asl yurdu Avustralya olan, topran suyunu ekerek yerin bataklk olmasn nleyen aa. okka (a.) Bin iki yz seksen gramlk arlk ls. okkal ( a.) 1. Kiloca fazla olan, ar eken. 2. Byk. oklava (a.) Hamur amaya yarayan dzgn denek. oksijen (a.) Hidrojenle birleerek suyu oluturan, rengi, kokusu, tad olmayan bir gaz. oksit (is.) Oksijenin bir element veya kkle birlemesiyle oluan madde. okamak (e.) Sevgi ya da efkat belirtisi olarak elini bir eyin zerinde yava yava gezdirmek ya da ona hafife vurmak. oktan (is.) Parafinler serisinden, birok izomerli doymu hidrokarbon. oktav (a.) Sekiz sesten oluan ses dizisi. okul (a.) 1. Okuyup yazmadan balayarak eitli derecede toplu olarak renimin saland yer. 2. Bir okuldaki renci ve grevlilerin tm. 3. Bir bilim ya da sanat kolunda zel ve belirgin yntem, ekol.

154

okuma (a.) Okumak eylemi. okumak (e.) 1. Yazya geirilmi bir metne bakarak bunu sessizce zmleyip anlamak ya da ayn zamanda sese evirmek. 2. Bu biimde yazlm olan bir metnin iletmek istedii eyleri renmek. 3. Bir konuyu renmek iin okulda, bir retmenin yannda ya da yazl eyler zerinde almak. 4. (ark, trk, iir iin) Sesli olarak ya da ezgi ile sylemek. okume (a.) Afrika'da yetien, kerestesi parlak, z odunu mor, d odunu pembe renkli bir aa. okumu ( a.) Okuyarak bilgisini geniletmi, renim grm (kimse). okunakl (o a.) (el yazs iin) Belli ve dzgn harflerle yazlm, kolaylkla okunabilen. okur (a.) Okuyan kimse, okuyucu. okutmak (e.) 1. Okumasn, renim grmesini salamak. 2. Okumak iini yaptrmak. 3. Ders vermek, bir konu zerinde yetitirmek. okuryazar ( a.) Okumas, yazmas olan, renim grm kimse. okuyucu (a.) 1. Bir yayn srekli olarak okuyan. 2. ark syleyen. okler (is.) Optik aletlerinde objektiften ald nlar gze veren mercek sistemi. okyanus (a.) Ktalar birbirinden ayran byk deniz. olabilir (a.) Gerekleme olasl bulunan, olur. olacak ( a.) 1. Olmas, yaplmas uygun olan. 2. Olma, gerekletirme olasl bulunan ey. 3. Kendisinden beklenilen davran gsteremeyen. olagelen (s.) Sk sk olan, olmaya devam eden. olaan ( a.) 1. Olabilen, olagelen. 2. Allm. olaanst ( a.) Allmtan, benzerlerinden farkl. olamaz ( a.) Olmasn nleyecek derecede gl engelleri bulunan, olanaksz. olanak (a.) Yararlanlan uygun koul. olanca ( a.) Btn, elde bulunanlarn hepsi. olas ( a.) Grne gre olaca sanlan. olaslk (a.) Bir eyin olabilmesi durumu, olabilirlik. olay (a.) T. Ortaya kan, oluan durum, ilgiyi eken ya da ekebilecek nitelikte olan her trl eylem. 2. nemli tarihsel olgu. oldubitti (b.) Bakasna karma frsat vermeden bir ii aceleye ve kargaala getirip balama. olduka (b.) Yetecek .kadar, epey, hayli. oleometre (is.) Yalarn younluunu lmeye yarayan sv ler. olgu (a.J 1. Birtakm olaylarn dayand neden ya da bu nedenlerin yol at sonu. 2. Dnlm olann kart, olmu olan, gerek olan, gereklemi olan, olgun ( a.) 1. (meyveler iin) Yenecek duruma ermi. 2. (insanlar iin) Bilgi, grg ve hogrs gelimi. olgunlamak (e.) 1. (meyveler iin) Olgun duruma gelmek. 2. (insanlar iin) Bilgi, grg ve hogrs gelimi olmak. olgunluk (a.) 1. (meyveler iin) Olgun, yenilebilir olma durumu. 2. (insanlar iin) Bilgi, grg ve hogr bakmndan gelimi olma durumu, yetkinlik. oligari (a.) Siyasal erkin birka kiilik bir grubun elinde bulunduu ynetim. olimpiyat, -ti (a.) Drt ylda bir yaplan uluslar aras spor etkinlii. olmak (e.) 1. Varlk kazanmak. 2. Gereklemek ya da yaplmak. 3. Yetime, olgunlamak. olmam ( a.) stenilen, beklenilen biimde olmayan. olmayacak ( a.) 1. Gereklemesi olanaksz. 2. Olmas ho grlmeyen, uygun olmayan. olmaz ( a.) Olanaksz, gereklemez. olmu ( a.) 1. Olgunlam, ergin. 2. Olumu, istenilen duruma gelmi. olsa olsa (zf.) 1. Son ihtimal olarak, nihayet. 2. Ancak. olta (a.) Balk tutmaya yarayan ucu engelli ine takl misina.

155

oluk (a.) 1. Bir eyin akmasna yarayan st ak boru. 2. Yamur sularn damlarn kenarlarna toplayp aktan yatay konumlu boru. olumlu ( a.) 1. Amaca uygun, yararl. 2. Yklemde belirtilen iin, oluun ve durumun yapldn bildiren eylem tmcesi. olumsuz ( a.) 1. Yapc ve yararl olmayan, hibir sonuca ulamayan. 2. Davranlar beenilmeyen, ykc dnceleri olan, zararl. olumsuzluk (a.) Olumsuz olma nitelii ya da durumu. olu (a.) Olma eylemi ya da biimi, oluma. olumak (e.) Belli bir varlk kazanmak, ortaya kmak. om (a.) Kemiklerin toparlak ucu. oma (is.) 1. Kala kemii. 2. Bel kemii. omaca (a.) 1. Kesilen aa kk, asma kt. 2. ri kemik. omlet, -ti (a.) rplm yumurtaya, peynir, kyma vb. katlarak tavada piirilen yemek. omur (a.) Omurgay oluturan kemiklerden her biri. omurga (a.) 1. Birbiriyle eklemlenince kafatasndan kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kemik eksenini oluturan kemiklerin tm, belkemii. 2. Gemi kaburgasnn aa taraftan bal bulunduu boy ekseni dorultusunda boydan boya geen ana yap esi. 3. mec. Bir eyin varl ile ilgili en nemli blm. omurgal ( a.) Omurgas olan. omurgallar (a.) Memelileri, kular, srngenleri, kurbaalar ve balklar iine alan hayvan blm. omurilik (a.) Omurgann iinde bulunan sinirsel doku. omuz, -mzu (a.) Boynun iki yannda, kollarn gvdeye baland blm. omuzlamak (e.) Omuza alp tamak, omuzla itmek. on (a.) Dokuzdan sonra gelen saynn ad ve bu sayy gsteren rakam. onamak (e.) Bir ii doru ve uygun bulmak. onanmak (e.) Uygun grlmek. onarm (a.) Bozulmu, ypranm bir eyi yeniden eski durumuna getirme. onarmak (e.) Bozulan, ypranan bir eyi eski durumuna getirmek, tamir etmek. onay (a.) Yaplan bir ii doru ve yerinde bularak kabul etmek. onaylamak (e.) Yaplmasnda saknca grmemek. onba (a.) Orduda erden sonraki ilk rtbe, aama. onca (b.) 1. Ona gre, onun dncesine gre. 2. O kadar. oncack ( a.) O denli az, azck, kck. ondalk (a.) 1. Onda bir olarak alnan ya da verilen cret. 2. Toprak rnlerinden onda bir orannda alnan vergi. ondalk say (a.) Payda olarak on ya da onun herhangi bir kat kuvvetini alan kesirli say. ondle (s.) Dalgal, kvrml, kvrlm. ongun ( a.) 1. ok verimli olan. 2. Yarar duruma gelmi. 3. Mutlu. 4. Kutlu onikiparmak barsa (a.) Mideden sonra balayan sindirim organ. onluk (a.) Onar adetten oluan kme. onmak (e.) yilemek, dzelmek. onmaz ( a.) yileme olana bulunmayan. ontoloji (is.) Varlk bilimi. onur (a.) 1. nsann kendine kar duyduu sayg, zsayg. 2. Bakalarnn gsterdii saygnn dayand kiisel deer. onurlanmak (e.) Onur duymak. opera (a.) 1. Szlerinin tm ya da ou ark olarak sylenen bir tr sahne oyunu. operasyon (a.) Ameliyat. operatr (a.) Ameliyat yapabilen doktor.

156

operet (a.) Elenceli hafif konular zerine yazlm, bestelenmi sahne yapt. optik (is.) 1. Grme ile ilgili. 2. Fizik biliminin k olaylarn inceleyen kolu. optimal (is.) En elverili durum. optimist (is.) Yaradl gerei her eyin iyi yann grme eiliminde olan, iyimser. ora (a.) O yer. orak (a.) Ekin bimekte kullanlan yarm ember biiminde yass, ensiz ve keskin metal bir bakla, buna bal bir saptan oluan ara. oral (a.) Azdan. oral ( a.) O yerden. oramiral, -li (a.) Deniz ordusunda orgeneral. oran (a.) 1. Byklk, nicelik, derece bakmndan iki ey arasnda yada para ile tm arasnda bulunan bant. 2. ki eyin birbirini tutmas, karlkl uygunluk. 3. Matematikte iki byklk arasndaki bant. orangutan (a.) nsana benzeyen, yemile beslenen bir maymun cinsi. oranlamak (e.) Deer bimek, bir bakas ile karlatrarak deerini saptamak. oranl ( a.) Kendinde oran bulunan. oranllk (a.) Oranl olma durumu. oransz Kendinde oran bulunmayan. orant (a.) 1. Bir eyi oluturan paralarn kendi aralarnda ve paralarla tm arasnda bulunan uygunluk. 2. Nisbet, tenasp. orantl Bir orantyla ilgili olan, aralarnda orant bulunan. oratoryo (a.) Baz blmleri solo, baz blmleri koro ile sylenen uzun mzik yapt. ordinarys ( a.) Profesr st profesr. ordonat (is.) Silahl kuvvetlerin sava gerelerini, aralarn ve her trl ihtiyalarn karlamakla grevli snf. ordvr (is.) Yemekten nce sofraya getirilen souk yiyecekler, meze. ordu (a.) Bir devletin silhl kuvvetlerinin tm. ordubozan (a.) 1. Verdii bir karardan geri dnen. 2. Mzk, dnek. ordugh (a.) Ordunun konaklad yer. org (a.) Piyano gibi tulara baslarak alnan byk bir mzik aleti. organ (a.) 1. Canl bir vcudun belirli bir grev yapan ve snrlar kesin olarak saptanm blm, ye, aygt. 2. mec. Bir grevi, bir eylemi yerine getirmekle ykml kurulu. organik ( a.) 1. Organlarla ilgili. 2. mec. Bir grevi yerine getirmekle ykml kurulula ilgili olan. organizasyon (a.) 1. Dzenlemek eylemi, dzenleme. 2. Devlet, idare, toplum vb.'nin dzenleni biimi. 3. Dzenli bir grup yelerinin tm. 4. rgt. orgeneral (a.) En yksek rtbeli general. orfgami (a.) Kt katlama sanat. orijinal, (a.) 1.zgn.2.Bir eyin asl. orkestra (a.) Yayl ve flemeli alglar topluluu. orkide (is.) Salepgillerden, ieklerinin gzellikleri nedeniyle camlklarda yetitirilen birtakm bitki trlerinin ad. orkinos (is.) Uskumrugillerden, eti yenen bir tr balk, ton. orman (a.) Aalarla kapl geni alan. orta (a.) ki utan eit uzaklkta olan yer. orta (a.) Tmle alabilen, ad ve sfat gibi kullanlan eylem bildiren szck. Orta a (a.) Bat Roma mparatorluu'nun knden (476) balayarak, 1453'e kadar sren dnem. ortak (a.) 1. Birlikte i yapan kimseler. 2. Datlan bir mal ya da paradan pay alan. ortaklaa (b.) Ortak olarak, hep birlikte.

157

ortaklk (a.) ki ya da daha ok kiinin emek ve paralarn birletirmeleri, irket. orta kulak (a.) Kulak zar, eki, rs, zengi kemiklerinin bulunduu, d kulakla i kulak arasndaki blm. ortalama ( a.) 1. ki ya da daha ok saynn toplanp blnmesiyle ortaya kan. 2. Yaklak. ortalk (a.) Bulunulan yer ve o yerin evresi. ortam (a.) Herhangi bir kimsenin veya eyin iinde bulunduu koullar. ortanca (a.) 1. Ya bakmnda kardein by ile k arasnda bulunan. ortaretim (a.) lkretim ile niversite arasnda eitim veren okullar. ortay ( a.) 1. Bir dzlem eklin ayn yndeki kout btn kirilerini eit paraya blen (izgi). 2. Bir uzay, bir yzeyi eit iki paraya blen (izgi, dzlem). Ortodoks (is.) 1. Rum ve Slav topluluklarnda yaygn olan Hristiyan mezhebi. 2. Mec. Dogmac, kat, tutucu. ortopedi (is.) Vcutta kemikler, eklemler, kaslar gibi hareketi salayan organlarn ekil bozukluklarn dzelten cerrahi kol. oru (a.) Allah'a ibadet amacyla yeme, ime, cinsel iliki gibi temel gereksinimlerden bir sre kendini alkoyma. orun (a.) Makam. oryantalizm (is.) Dou bilimi. Osmanl (is.) 1. On nc yzylda Osman Gazi tarafndan kurulan ve 1. Dnya Sava'ndan sonra dalan Byk Trk mparatorluunun uyruklarna verilen ad. 2. Dndn aka syleyen, ekinmeyen. Osmanlca (is.) Osmanl Trkesi. ot (a.) ilkbaharda yeerip kn kuruyan kk bitkilerin genel ad. ota (a.) Byk ve ssl adr. otul ( a.) Otla beslenen. otel (a.) Yolcularn geceleri konaklad yer. otistik (is.) ine kapank, psikolojik sorunlar olan kimse. otlak (a.) Hayvan otlatlan, otu bol olan yer. otlak ( a.) Bakalarndan srekli bir eyler alarak geinen. otlatmak (e.) Hayvanlar dolatrp otlamasn salamak. otluk (a.) Otu bol yer. oto (a.) Otomobil. otobiyografi (is.) Bir kiinin kendi hayatn yazd yaz. otobs (a.) ok yolcu alan byk otomobil. otogar (a.) ehirler aras alan otobslerin yolcu bindirip indirdikleri yer. otomat (a.) Bir dzenek aracl ile ii kendi kendine yapabilen makine. otomatik ( a.) Kendi kendini yneten (aygt). otomobil (a.) Motorlu, drt tekerlekli bir tat. otopsi (a.) lm nedenini anlamak iin cesedi inceleme. otorite (a.) Sz geirme, yetke. otoyol (a.) Hzl trafik akn salamak amacyla yaplm ift ynl geni yol. otsu ( a.) Ot gibi olan. oturak (a.) Tahtadan yaplma alak iskemle. oturmak (e.) Bacaklar bkp belden yukars dik duracak biimde bir yere yerlemek. oturtma (a.) 1. Oturtmak eylemi 2. Patlcan ya da kaban halka halka kesilip, iine et konulup piirilmesiyle yaplan yemek. oturtmak oturtmak (e.) Oturmak eylemini yaptrmak. oturum (a.) 1. Sorunlar grmek iin toplanan meclisin yapt toplant. 2. Yasama meclislerinin birleimlerinden her biri.

158

otuz (a.) 1. Yirmi dokuzdan sonra gelen saynn ad ve bu sayy gsteren im. ova (a.) Dz, geni arazi. oval, -li ( a.) Yumurta biiminde olan. ovalamak (e.) 1. Ellerini bir eye ya da birbirine srtmek. 2. Serte ovmak, ovuturmak. 3. Ezmek ya da ufak paralara ayrmak. overlok (a.) 1. Kuman kenarna makineyle yaplan seyrek ve zikzakl diki. 2. Bu ii yapan makine. ovmak (e.) 1. Bir eyin zerine bastrarak el gezdirmek. 2. Bir temizleyiciyle bir yeri ya da bir eyi kuvvetle srterek temizlemek. oy (a.) 1. Gr, fikir, mtalaa. 2. Bir konuda, evet, hayr, ekimser eklinde belirtilen fikir. 3. Seimlerde kullanlan pusula. oya (a.) nce dantel. oyalamak (e.) 1. Belirli bir sre birinin dikkatini baka bir ey zerine ekmek. 2. Zaman kazanmak iin aldatmak. 3. Elendirmek, hoa zaman geirtmek. oy birlii (b.) Oylamaya katlanlarn tmnn ayn ynde birlemeleri. oylama (a.) Oy kullanma ii. oylum (a.) 1. Bir cismin kaplad yer, hacim. 2. ( a.) i oyulmu, ukur duruma getirilmi. oyma (a.) 1. Oymak eylemi. 2. Bir nesnenin yzeyini zel aralarla oyarak ya da delerek trl biimler verme. 3. Oyularak yaplan ss. oymac ( a.) Oyma ustas. oymak (a.) 1. Ayn soydan gelen bir topluluun ailelere dayanan blmleri. 2. Bir eyin kesici aletlerle iini ukurlatrmak. oymal (a.) Oyma ss olan. oynak ( a.) Hareketli, canl. oynamak (e.) 1. Bir oyun iinde grev almak. 2. Elenmek, neelenmek amac ile bir eylerle uramak. 3. Kurcalamak. oynamak (e.) Birbiriyle karlkl oynamak. oynatmak (e.) 1. Hareket ettirmek. 2. Akln yitirmek. oysa (b.) Aralarnda kartlk, aykrlk bulunan iki cmleyi "tersine olarak, -dii hlde" anlamlaryla birbirine balar. oyuk (a.) Oyulmu yer. oyun (a.) 1. Zaman geirten ve belli kurallar olan elence. 2. Tiyatroda oynanan yapt. oyunbaz ( a.) Hileci. oyunbozan ( a.) Oynanan bir oyunu nedensiz brakan. oyuncak (a.) 1. Oynayp elenmeye yarayan her tr nesne ya da ara. 2. (mec.) nemsiz ve kolay i. 3. (mec.) Bakalarnca bir ara gibi kullanlan, hie saylan, gsz kimse. oyuncu (a.) Sinema ya da tiyatroda grev alan sanat. ozan (a.) 1. Saz airi, kopuz alp iir syleyen kimse. 2. mec. enesi dk, geveze. ozon (a.) Moleklnde oksijen bulunan, ar kokulu gaz. ozonosfer (a.) Atmosferde ozan tabakas.

, Trk alfabesinin on dokuzuncu harfi, ince, yuvarlak, geni nldr. bek (a.) Birbirine yakn olan eylerin tm, kme. br (0 a.; 1. teki. 2. Yarndan sonraki. br (a.) br kii. c (a.) ocuklar korkutmak iin sylenen hayali vatlk.
159

, -c (a.) Kt bir davran ya da sz cezalandrmak iin ktlkle karlk verme istei ve ii, intikam. d (a.) Karacierin oluturduu yeil, sar renkte ac sv. d aac (a.) Din trenlerde keskin bir koku kard iin yaklan bir aa. dem (a.) Kimi hastalklarda yzde, ellerde, ayaklarda grlen yangsz i. demek (e.) 1. nceden alnan bir eyin karln vermek. 2. Bir amaca ulamak iin zveride bulunmak. demeli (a.) 1. Deeri postaneye dendikten sonra alcya verilecek olan paket, koli. 2. Kar tarafn demesi kouluyla yaplan telefon konumas. dence (a.) Zarar karl denen para, tazminat. denek (a.) Bir yere harcanma iin ayrlan belli bir para. demek (e.) Birbirine olan borlar deyip alacak verecek brakmamak. detmek (e.) deme iini yaptrmak. dev (a.) Yaplmas, yerine getirilmesi, insanlk duygusu, tre ya da yasa bakmndan gerekli olan i ya da davran, grev. dlek ( a.) Korkak, tabansz, yreksiz. dl (a.) Bir baarya kar verilen armaan. dn (a.) Uzlamaya varabilmek iin hak, istek ya da savlarnn bir blmnden, kar taraf yararna vazgeme. dn (b.) leride denmek kouluyla alnan para ya da mal. f (a.) Usan, bkknlk, tiksinti gibi duygular anlatr. fke (a.) Engellenme, incinme ya da gzda karsnda gsterilen saldrganlk tepkisi, kzgnlk. fkeli ( a.) Kzgn. ge (a.) 1. Birleik bir eyi oluturan basit eylerden her biri, unsur, eleman. 2. Bir snf ya da bir topluluun bireylerinden her biri. 3. Bir cmleyi oluturan zne, yklem, tmle gibi birimlerden her biri. le (a.) Gn ortas. leyin (b.) le zaman. mek (e.) Bir kimsenin olumlu davranlarndan sz etmek, vmek. renci (a.) 1. renim grmek amacyla herhangi bir retim kurumunda okuyan kimse. 2. Bir bilim ya da sanat dalnda bir retmenin ya da yetkilinin gzetimi ve yol gstericilii altnda belli bir konuda alan kimse. renim (a.) Herhangi bir meslek, sanat ya da i iin gerekli bilgi, beceri ve alkanlklarn elde edilmesi amacyla yaplan alma. renmek (e.) 1. Bilgi edinmek. 2. Yetenek, beceri kazanmak. retim (a.) 1. Belli bir amaca gre gereken bilgileri verme ii. 2. renmeyi kolaylatracak etkinlikleri dzenleme, gereleri salama ve klavuzluk etme eylemi. retici ( a.) retme ve yetitirme ve aklama niteliinde olan. retim (a.) Belli bir ama iin renciye gereken bilgi ve beceriyi kazandrma ii. retmen (a.) Meslei bir bilim daln, bir sanat ya da teknik bilgileri retmek olan kimse. n (a.) Kez, defa. rmek (e.) Kusarken ya da kusacak gibi olunan durumlarda karlan ses. t (a.) Birine dorular gstermek, eksiklerini gidermek iin sylenen szler. tmek (e.) Bir arala tane durumundaki nesneleri ezerek un durumuna getirmek. tc ( a.) tme zellii olan. h (a.) 1. ksrme sesi. 2. Bir kimsenin varln belli etmek, sylenen bir ey zerine dikkati ekmek, birine taklmak ya da biriyle elenmek gibi amalarla kard ses. ke (a.) Ayakkabnn tabannda topuk altna gelen yksek blm. ke (a.) Deha sahibi kimse, dhi. Eke.

160

kse (a.) Sopalara srlerek ku yakalamaya yarayan yapkan madde. ks (a.) Yar yanm odun. ksrmek (e.) Solunum yollar rahatszl nedeniyle akcierlerdeki havay birdenbire grltl bir sesle darya karmak. ksrk (a.) Cierlerdeki havay birdenbire boaltrken kan ses. ksz (is.) Anas ya da hem anas hem babas lm olan (ocuk). kz (a.) 1. ift srmekte, araba ekmekte kullanlan, etinden yararlanlan, idi edilmi erkek sr. 2. Bn, grgsz, kaba kimse. lek (a.) 1. Birim kabul edilen herhangi bir eyin alabildii kadar l. 2. Tahl lmede kullanlan kap. lmek (e.) Bir eyin uzunluk ya da arln bir l ile belirlemek. l (a.) Bir cismin uzunluk, arlk gibi niceliklerini belirleyen birim. ll ( a.) llm olan. lm (a.) lme ile bulunan say. ldrmek (e.) Bir canlnn yaamn sona erdirmek. ldrc ( a.) ldren, lme neden olan. leyazmak (nsz.) lecek duruma gelmek, yaklamak. lgn ( a.) Dirilii, canll, tazelii kalmam. lmek (e.) 1. Yaamaz duruma gelmek. 2. mec. Deerini yitirmek. lmezlik (a.) lmez olma durumu, lmszlk. l ( a.) Yaam sona ermi. lm (a.) lme durumu. lml ( a.) Gelip geici. mr, -mr (a.) Doumdan lme kadar geen yaama sresi, yaam. mrl ( a.) mr uzun olan. mrsz ( a.) mr ksa olan. n (a.) 1. Bir eyin esas tutulan yz. 2. Bir eyin esas tutulan yznn bakt yer, kar. 3. Bir kimsenin ilerisi. 4. Yakn gelecek zaman. nce (b.) Balangta, ilk olarak. nceki ( a.) nce olan. nceleri (b.) nceki zamanda, balangta, ncelik (a.) Bir eyi bakalarndan nce yapma eylemi. ncelikle (b.) ne alnarak, daha nce olarak. ncelikli ( a.) ncelii bulunan, nce yaplmas gereken. ncesiz ( a.) Zamanda balangc olmayan, ezel, ncesizlik (a.) 1. ncesiz olma durumu. 2. Balangc olmad dnlen zaman, nc ( a.) 1. Yeni bir dnce sistemini, bir eylemi balatan, kendinden sonrakilere yol gsteren kimse. 2. nde giden. nclk, - (a.) nc olma durumu. ndelik (a.) Anlamaya gre, yaplacak bir hizmetin ya da satn alnacak bir maln karl gerekleecek bortan, ncelikle denen blm, avans. nder (a.) Toplumsal bir olayda, byk bir eylemde topluma nclk eden, yneten kimse. nderlik (a.) nder olma durumu. n deyi (a.) Bir yaptta, asl konu olarak ele alnan olaylardan nce, gemi birtakm baka olgular anlatan ilk blm. nem (a.) Bir eyin nitelik ya da nicelik bakmndan deeri olma durumu. nemli (a.) nemi bulunan. nemsemek (e.) nemli saymak. nemsiz ( a.) nemli olmayan. nerge (a.) Resm toplantlarda bir konuda yazl neride bulunma.

161

neri (a.) Kabul ettirmek amacyla ne srlen gr, dnce. ngr (a-) Sezgi gc, basiret, feraset. nermek (e.) neride bulunmak. nlem (a.) Bir eyi salayacak ya da nleyecek yol. nlemek (e.) 1. Bir eyin olmasna ya da yaplmasna engel olmak. 2. Ortaya kan ya da kaca dnlen bir tehlikeyi durdurmak, nne gemek. n lisans (is.) Yksek retimde ilk iki yllk lisans program. nlk (a.) 1. yaparken giysi kirlenmesin diye bele balanan rt. gmlei. 2. Genellikle ilkokul rencilerinin giydii bir stlk. n yarg (is.) Bir kimse veya bir eyle ilgili olarak, belirli art yada olaylara dayanarak nceden edinilmi olumlu veya olumsuz yarg, pein yarg, pein hkm. nsezi (a.) Hibir belirti olmadan bir eyin olacan nceden sezmek. n sz (a.) Kitaplarn balarnda yer alan yaz. pmek (e.) Sevgi ve sayg ifadesi olarak bir eye dudaklarn dedirmek. pck (a.) Hafife pme. pmek (e.) Karlkl pmek. rcn (a.) p merdiven. rdek (a.) Kazdan kk, suya dkn, yaban cinsleri de bulunan bir kmes hayvan. rek, -i (a.) Duvar. reke (a.) Yn, keten gibi eyleri eirmede kullanlan ucu atal alet ren (a.) Eski yap ya da kent kalnts. rf (a.) Yasalarla belirlenmemi olan, halkn kendiliinden uyduu gelenek. rfi (is.) rfle ilgili. rge (a.) Motif. rgen (a.) Organ, uzuv. rg (a.) 1. rmek eylemi ya da biimi. 2. T ya da ilerle, ilmiklerin yan yana getirilmesiyle rlerek yaplm ey. rgn ( a.) Bir ii gerekletirmek amacyla trl ve dzenli grevler yapan organlardan oluan. rgt (a.) Bir ii, amac gerekletirmek iin oluturulmu kurulu. rgtlemek (e.) Bir amac gerekletirmek iin rgtler oluturmak. rk (a.) Hayvanlar ayra balamaya yarayan kaln ip, rk. rmek (e.) 1. iplik ve benzeri eyler kullanarak t, ine ile eitli eyalar dokumak. 2. Salar birbirine bir yntemle balamak. 3. Tula, ta ile ev yapmak iin st ste dizmek rnein (b.) Sz gelii, rnek (a.) 1. Bir eyin nitelii hakknda bilgi edinmek iin alnan kk bir paras. 2. Bir eyin ok benzeri, rs (a.) zerinde demir dvlen zel alet. rselemek (e.) Eksiltmek, ypratmak. r (is.) 1. Onda bir. 2. rnlerden alnan vergi, aar. rtbas (a.) Bir suu, yanl gizleme. rtmek (e.) 1. Korumak, gizlemek iin bir eyin zerini rt ile kapatmak. 2. zerine bir ey ekmek, rt (a.) rtnmek iin kullanlan nesne. rtk ( a.) rtl, st kapal. r (a.) 1. rmek ii. 2. Yama olarak yaplan rg. 3. Tarlalarda sele kar tatan yaplm set. rc (a.) 1. rme ii yapan kimse. 2. Kuma ya da rglerdeki yrtklar, delikleri onaran kimse ya da bu ilerin yapld yer. 3. Duvar yapan veya onaran kimse, yap ustas. rtnmek (e.) Kendini rtmek. rmcek (a.) A biiminde tuzaklar kurarak bcekleri avlayan kk bir bcek,

162

staki (a.) Burun boluu ile orta kula birletiren boru biimindeki yol anlamnda staki borusu teriminde geer. te (a.) 1. Konuann temel olarak ald bir eyden daha uzak olan yer ya da ey. 2. Bir eyin arkadan gelen blm. 4. ( a.) (yer ya da zaman iin) Konuana gre uzakta kalan. teberi (a.) Trl, nemsiz, ufak tefek eyler, teki ( a.) 1. Bilenden, sz edilenden ayr, br. 2. Sz edilen ya da benzer iki nesneden nem ya da konum bakmndan uzakta olan. tekisi (a.) tede bulunan. tenazi (a.) 1. Ac ekmeden, eziyetsiz lm. 2. (onulmaz hastalklar vb. durumlarda) ldrme izni. tmek (e.) 1. (ku ve bcekler iin) Deiik tonda ses karmak. tre, Kur'an alfabesinde bir sesin (o, , u, ) okunacan gsteren iaret. tc ( a.) Gzel ten. tr (e.) Bir eyden dolay. vg (a.) 1. vmek iin yazlm ya da sylenmi sz ya da yaz. 2. vme ii. vmek (e.) Bir eyin olumlu yanlarn sylemek. vn (a.) Kvan. vnmek (e.) 1. Bir nitelii nedeniyle kendini ycelmi sayarak bundan abartmal bir biimde sz etmek. 2. Kendi kendini vmek. yk (a.) Yaanm ya da tasarlanm olaylar anlatan, romana gre daha ksa dz yaz tr. ykc (a.) yk yazan ya da anlatan kimse. yknmek (e.) Birine benzemeye almak. yle (b.) 1. Onun gibi olan, ona benzeyen. 2. 0 yolda, o biimde, o tarzda. ylece (b.) O biimde. ylesine (b.) Geliigzel, onun gibi. z (a.)l. Bir kimsenin benlii, kendi manev varl. 2. mec. Bir eyin temel esi. 3. Bir eyin esas. zbek (is.) 1. zbekistan Cumhuriyeti'nde yaayan Trk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse. 2. zbeklerle ilgili olan. zdek (a.) Madde. zden ( a.) zle, z varlkla, gerekle ilgili. zde ( a.) Her trl nitelik bakmndan eit olan, ayrt edilemeyecek kadar benzer olan, ayn. zdeyi (a.) Bir dnceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi ksa ve kesin bir biimde anlatan, genellikle kimin tarafndan sylendii bilinmeyen zl sz. zek, -i (a.) Bir eyin evreden ayn uzaklkta olan yeri, merkez. zel ( a.) Bir amaca, bir kimseye, bir eye ait olan. zeletiri (a.) Bir kimsenin kendi davranlar zerine ynelttii yarg. zellik (a.) Bir eyi benzerlerinden ayran nitelik. zellikle (b.) Her eyden nce, zel olarak. zen (a.) Bir ii yaparken dikkatli ve titiz davranma. zengen ( a.) Amatr. zenilmek (e.) Bir eye zenti duymak. zeni (a.) zenmek eylemi ya da biimi zenli ( a.) zenle yaplm. zenmek (e.) 1. Bir eyi yaparken elden geldiince iyi yapmaya abalamak, bir eye byk dikkat ve ilgi gstermek. 2. Kendisinde olmayan ya da yapsna uymayan beendii bir durumda olmaya, beendii eye benzemeye almak, yapmaya kalkmak. zenti (a.) Birine benzemeye alma. zerklik (is.) Bir kiinin, bir topluluun kendi uyaca yasay kendisinin koymas, kendi

163

kendini ynetmek. Muhtariyet, otonomi. zet (a.) Bir konumann, olayn, yaznn ana hatlar ile ksaltlm. zetlemek (e.) Bir olay, yazy, konumay ksaca anlatmak. zge ( a.) Baka, ayr. zgemi (a.) Bir kiinin yaam yks. zg (a.) Birine veya bir eye ait. zg ( a.) Bir trle ilgili, bir tre ilikin. zgn ( a.) Benzerlerinden farkl zellikler tayan, zgr (a.) Bamsz, istediini yapabilen. zgrlk (a.) Bamszlk, zlem (a.) Bir kimseyi grme, o kimseye kavuma istei, zlemek (e.) Bir kimseyi veya bir eyi grmeyi, kavumay istemek, grecei gelmek, zleyi (a.) zleme durumu, zl ( a.) 1. z olan. 2. Benliinde, varlnda, yapsnda herhangi bir nitelik bulunan. 3. (toprak iin) Yapkan, verimli. 4. Gereksiz sz kullanmadan dnceyi bildiren. zlk, - (a.) Bir eyin durumu, mahiyet. 2. (grevli) Kii, zat. zne (a.) Cmlede eylemi yapan e. znel ( a.) zneye ilikin olan, znede oluan, nesnelerin gereine deil, bireyin dnce ve duygularna dayanan. z su (a.) Bitki ve hayvan dokularndan szan su. zmlemek (e.) Ald besinleri vcutta yararl duruma getirme. zr, -zr (a.) Bir suun, kusurun ho grlmesini gerektiren neden. zrl ( a.) zr olan. zveri (a.) Bir ey uruna deerli eylerinden vazgeebilme, rahatn bozma. z yap Karakter. z yaam (a.) Bir kiinin yalnz kendisini ilgilendiren hayat. z yaam yks (a.) Bir kiinin kendi yaam yks zerine yazd yaz veya yapt, otobiyografi.

Pp
p, P Trk alfabesinin yirminci harfi, ift dudak nszdr. pabu (a.) Ayakkab. pabulu ( a.) Ayanda pabucu olan. pabusuz ( a.) Ayanda pabucu olmayan. paa (a.) 1. Pantolon gibi giyeceklerde bacaklarn kt aa blm. 2. Kasaplk hayvanlarn kesilmi aya. 3. Kasaplk hayvanlarn ayandan yaplan orba. paac ( a.) 1. Paa ikembe yaplan lokanta. 2. Hayvanlarn ayaklarn satan dkkn. paavra (a.) Eskimi kuma, bez paras. padavra (a.) nce tahta. padiah (a.) Osmanl Devleti'nin hkmdarlarna verilen unvan. padiahlk (a.) 1. Padiah olma durumu. 2. Padiahn grevi. 3. Padiah ynetimi. 4. Padiah tarafndan ynetilen lke. padok (a.) Hipodromda yar atlarnn gezdirildikleri yer. pafta (a.) Byk haritalar oluturan paralara verilen ad. pagan (a.) ok tanrl dinden olan. pah (a.) Eik kesilmi kenar. paha (a.) Bir maln ya da iin madd deeri.
164

pahal (a.) Ters, aksi. pahalanmak (e.) Deeri artmak. pahalca (b.) Biraz, pahal gibi. pahallk (a.) Pahal olma durumu. pak ( a.) Temiz. paket, -ti (a.) inde bir yada birok ey bulunan, kda sarlarak hazrlanm, elde tanacak byklkte nesne. paketlemek (e.) Paket biimine getirmek. paklamak (e.) Temizlemek. paklanmak (e.) Temizlenmek. pakt, -ti (a.) Antlama. pal (a.) Bir cins gvercin. pala (a.) Bir tr ksa ve enli kl. pala (a.) Bez paralarndan dokunmu yayg, kilim. palabyk (a.) Gr, uzun, yanaklara doru kvrk byk. palamar (a.) Gemileri balamada kullanlan kaln halat. palamut, -du (a.) 1. Eti lezzetli,esmer, klksz ve pulsuz bir balk. 2. Mee trnden bir aa. 3. Bu aacn yemii. palan (a.) Bir eit eyer. palandz (a.) emenin musluk ta. palanga (a.) Ar ykleri kaldrmaya yarayan bir makara ve halattan oluan dzenek. palas (a.) Lks otel. palaska (a.) Asker kemeri. palas pandras (b.) Toplanmaya frsat bulamadan bir yerden aylmak. palavra (a.) Herhangi bir konuda geree aykr, uydurma sz ya da haber. palavrac ( a.) Uydurma sz yada haber ortaya atan, yapt ileri abartan, bu davranlar huy edinmi olan (kimse). palaz (a.) Kaz, rdek, gvercin gibi ku yavrularnn civcivlikten sonraki durumu. palazlanmak (e.) Bymek, glenmek. paleograf (is.) Eski el yazlar uzman. palet, -ti (a.) 1. Ressamlarn zerinde boya kartrdklar alet. 2. Ayaa taklarak yzmeyi kolaylatran ara. palmiye (a.) Geni ve uzun yaprakl, scak lkelerde yetien aalarn genel ad. palto (a.) Kaln kumatan yaplan, kollu, dizlere kadar inen st giysi. palyao (a.) Genellikle panayr tiyatrolarnda, sirklerde, gldrc rol oynayan acayip klkl oyuncu. palyatif ( a.) Yeterli etkinlii olmayan, bir sre iin olan, geici. palyo (a.) Ksa ve iki yan keskin, dz kl. pampal ( a.) Tombul, iman, grbz (ocuk). pampa (a.) Gney Amerika'daki bozkrlara verilen ad. pamuk (a.) Bir tarm bitkisi ve bu bitkinin tohumunu kaplayan beyaz, renkli yumuak, uzunca tellerin ad. pamuklu ( a.) Pamuktan yaplm. panayr (a.) Belirli zamanlarda kurulan, sergi nitelii de tayan byk pazar. pancar (a.) Baz trlerinden eker elde edilen, yapraklar yemeklerde kullanlan bir bitki. pandispanya (a.) Yumurta katlarak yaplan, ekerli, yumuak bir tr pasta. pandomima (a.) Dnce ve duygular mzik ya da trl hareketler eliinde kimi kez dansla, kimi kez de gvde ve yz devinimleriyle yanstmay amalayan szsz oyun. panel (a.) Dinleyiciler nnde, bir konumac grubunun genellikle sosyal ya da siyasal bir konuyu tartmak amacyla dzenledikleri toplant.

165

panik (a.) Topluluu kaplayan an dehet duygusu, byk korku, rknt. Panislmizm (a.) Tm Mslmanlar ayn ynetim altnda toplama amac gden siyasal dnce. panjur (a.) Bir pencerenin iki yanna taklan, gnein girmesini engelleyen kanatlar. pankart (a.) Toplant ve gsterilerde tanan, zerinde benimsenen amacn birka szckle gsterildii karton ya da bezden levha. pankreas (a.) Midenin arkasnda bulunan, kanallarla onikiparmak barsana bal, i ve d salglar olan bir bez. pano (a.) zerine duyuru, afi aslan byk levha. panorama (a.) 1. Yksek bir yerden baklnca gz nne serilen geni grn. 2. mec. Genel grnm. pansiyon (a.) 1. Btn ya da bir blm srekli ya da belli bir zaman iin kiraya verilen, istee gre yemek de verilen ev. 2. cretli renci yurdu. pansuman (a.) Yara temizlii ve bakm. panter (a.) Srt benekli yrtc bir hayvan. pantolon (a.) Belden balayan, paalar ayak bileklerine kadar uzanan giysi. panturanizm (is.) Turanclk. Pantrkizm (is.) Trklk. panzehir (a.) Zehirin etkisini yok eden madde. papa (a.) Katolik Kilisesinin Vatikan'da oturan en byk ruhani reisi. papaan (a.) Konumaya al-abilen, ayaklar trmanmaya uygun, zt renkli bir ku. papak (a.) Uzun tyl kalpak. papara (a.) Ekmek, peynir ve et suyu ile yaplan bir eit yemek. papara (a.) Orta oyununda zurnaya verilen ad. papatya (a.) Baharda iek aan bir kr bitkisi ve bu bitkinin yapraklar beyaz, ortas sar iei. papaya (a.) Bir tr meyve. papel (a.) 1. Bir liralk kt para. 2. Para, zellikle kt para. papiki (a.) Sokak satcs. papaz (a.) Hristiyan din adam. papirs (a.) Eskiden yaz arac olarak kullanlan bir bitki. papyon (a.) Kelebek biiminde boyun ba. para (a.) Alveri arac olarak kullanlan, devlete bastrlm kt ya da maden paras. paradi Bir tiyatroda en st balkon. paradoks (is.) Kklemi inanlara aykr olarak ileri srlen dnce. paraf (a.) Yalnz ba harflerle yazlan ksa imza. paraflamak (e.) Adnn ve soyadnn ba harflerini kullanarak imzalamak. paragz ( a.) Paray ok seven. paragraf (a.) Bir yazda iki sa-trba arasndaki blm. paralanmak (nsz.) Parasz iken para elde etmek. paralanmak (nsz.) 1. Para para olmak. 2. (mec.) Sknt ve znt iinde, olmayacak bir ile uramak, didinmek. 3. (mec.) Bir ite ok aba ve zen gstermek. paralel ( a.) 1. Yan yana birbirine demeden uzanp giden. 2. Yerkre zerinde varolduu tasarlanan ekvatora paralel emberlerden her biri. paralelkenar (a.) Karlkl kenarlar paralel olan drtgen. paral ( a.) 1. cret karl. 2. Zengin. parampara ( a.) Birok paralara ayrlm. paranoya (is.) Abartl gurur, kuku, gvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastal. parantez (a.) Yazda baz szlere ilgi ekmek, baz szleri tmce d tutmak iin () iareti iine alma, ayra.

166

para pul (a.) Para veya para eden ey. parat, ,-t (a.) Yksek bir yerden den ya da inen bir cismin, bir insann dn arlatrarak yere inmesini salayan genellikle ipekten ara. parat (a.) 1. Bir uaktan paratle atlamak ve yere iner inmez savaabilmek amacyla eitilmi asker. 2. Bir hava tatndan paratle atlayarak yere inen kimse. para tifo (a.) Ate, kusma gibi belirtilerle aa kan bir hastalk. paratoner (a.) Yaplar yldrmdan koruyan aygt. paravan (is.) Menteelerle birbirine bal birka paradan oluan ve yaplarda bo blmleri ayrmakta kullanlan perde. parazit (a.) 1. Asalak. 2. Radyo yaynlarna karan yabanc ses. 3. mec. Bakalarnn srtndan geinen kimse. para (a.) 1. Bir btnden ayrlan, ayr saylan ya da arta kalan ey. 2. Bir btnden kopmak, krlmak vb. yollarla ayrlm blm. 3. Birka bir araya gelince bir btn oluturan eylerden her biri. parac (a.) 1. Kuma toplarndan artm paralar satan kimse. 2. Makine yedek paralarn satan kimse. paralanmak (e.) Paralara ayrlmak, dalmak. para prk Az, nemsiz. pardes (a.) Serin havalarda giyilen bir st giysi. pardon (a.) "zr dilerim", "affedersiniz" anlamnda kullanlan bir sz. parfm (a.) Gzel koku. parldamak (e.) 1. Ik samak. 2. (mec.) Gelimek, ykselmek. parlt (a.) Gze arpan parlaklk. parite (a.) ki lke parasnn karlkl deeri. park, -ki (a.) 1. Bir yerleme merkezinde halkn gezip dolamas iin dzenlenmi byk bahe. 2. Otopark. 3. Trafik zorunluluklar dnda durma biimi. parka (a.) Genellikle askerlerin giydii, soua kar koruyucu bir eit stlk. parke (a.) Kk, eitli biimlerde tahtalarla yaplan yer demesi. parlak ( a.) 1. Ik veren, aydnlk. 2. Dikkati ekecek kadar baarl. parlamak (e.) 1. Gl k samak._2. Birden fkelenmek. 3. n kazanmak. parlamento (a.) Balca grevi yasama, devlet btesini karma, hkmeti denetleme olan ve yeleri halk oyu ile belirli bir sre iin seilen meclis ya da meclisler. parlatmak (e.) Parlamasn salamak. parmak (a.) nsanlarda ve baz hayvanlarda ellerin ve ayaklarn u blmnde uzunca kntlar. parmaklk (a.) Dik ve biraz aralkl olarak yan yana dizilmi tahta, demir vb. ubuklarla yaplm blme veya korkuluk. parodi (a.) Cidd saylan bir yaptn bir blmn ya da tmn alaya alarak, biimini bozmadan ona bambaka bir z vererek, biimle z arasndaki bu ayrlktan gln etki karan oyun tr. parola (a.) 1. Kimi durumlarda askerlerin ya da kimi topluluklarda kiilerin birbirlerini tanyabilmek iin aralarnda kararlatrdklar sz. 2. (mec.) Varlmak istenen amac zetleyen sz. pars (a.) Scak yerlerde yaayan, postu benekli, yrtc, etil memeli hayvan. parsa (a.) Bir oyundan ya da mzik dinletisinden sonra seyircilerden toplanan para. parsel (a.) mar yasalarna gre ayrlm toprak paras. parmen (a.) Yaz yazmak, resim yapmak iin zel olarak hazrlanan deri, tire. partal ( a.) ok kullanmaktan ypranm. parter (a.) Tiyatro, sinema gibi yerlerde, sahnenin bulunduu ilk kata ve burada bulunan koltuklara verilen ad.

167

parti (a.) 1. Ayn siyasi gr paylaan insanlarn oluturduu topluluk. 2. Blm. partikl (a.) Parack. partizan (a.) Bir partiden olup, partinin amac dorultusunda aba gsteren. partner (a.) 1. E. 2. arkada, ortak. pas (a.) 1. Demirde, su ile temas sonucu oluan leke, 2. Futbolda, ayn takm arkadalarnn topu birbirine aktarmas. pasaj (a.) 1. inde dkknlar bulunan byk yap. 2. Bir yazdan, bir yapttan alnan blm, para. pasak (a.) Kir. pasakl ( a.) Giyimine ya da eyalarnn temizliine nem vermeyen, apaul. pasaport, -tu (a.) Yabanc lkelere gidecek olanlara yetkili kurulua verilen, yabanc lke yetkililerinin kimlik incelemesinde geerli olan belge. pasif ( a.) Bir eye kar tepki gstermeyen, etkinlii olmayan, bakalarnn etkisine katlanan, eylemsiz, edilgen. paskalya (is.) Hristiyanlarn, her yl sa Peygamberin dirildiine inanlan gnn yldnmnde kutlad bayram. paslanmak (e.) 1. zerinde pas olumak. 2. mec. sizlikten, tembellikten, hareketsizlikten canlln yitirmek. pasl ( a.) Paslanm. paso (a.) 1. Bir kimsenin, herhangi bir cretin btnnden ya da bir blmnden muaf tutulduunu gsteren belge. 2. Bir ii yapmaktan vazgemek. paspas (a.) Ayakkablarn altn temizlemek iin kap nlerine konulan metalden, kldan yaplm silecek. passz ( a.) Pas olmayan. pasta (a.) ine krema, ikolata gibi eitli eyler konularak, frnda piirilen bir tr erbetsiz tatl. pasta (a.) Ttn yapra dizisi. pastane (a.) Pasta satlan ya da oturulup pasta yenilen yer. pastel (a.) 1. Resim yapmakta kullanlan renkli boya kalemi. 2. Byle kalemlerle yaplan resim. pastrma (a.) Etin emen ve tuz ile terbiye edilerek kurutulmuu. pastil (a.) Azda eritilmek iin hazrlanm il. pastrize ( a.) Mikroplardan arndrlm. paa (a.) 1. Osmanl Devleti'nde asker bir rtbe. 2. ( a.) Uslu, arbal (ocuk). pat, -ti (a.) Yass bir eye vurunca kan ses. pata (a.) Oyunda yenen ve yenilen olmamas, berabere kalma. patak (a.) Dayak, ktek. patadak (b.) Birdenbire. pataklamak (e.) Dayak atmak. patates (a.) Toprak altndaki yumrular sebze olarak kullanlan bir bitki. patavatsz ( a.) Dnmeden aklna geleni yapan, syleyen. paten (a.) 1. Buz stnde kaymak iin ayaa taklan ayakkab. 2. Bu ayakkabnn dz yerlerde kaymakta kullanlan tekerlekli tr. patrt (a.) 1. Herhangi bir biimde karlan ya da ayaklar yere kuvvetle basarak yrme sonucu kan grlt. 2. Grltl atma. pati (a.) 1. Kedi, kpek iin n ayak. 2. Kk ocuk aya. patik (a.) Kk ocuklara giydirilen hafif ayakkab. patika fa.; Kei yolu. patinaj (a.) 1. Patenle kayma. 2. Yerin slaklndan ya da souktan dolay aracn ilerleyememesi, kaymas.

168

patiska (a.) Pamuktan dokunmu, beyaz, dz kuma. patlak ( a.) Patlayarak alm yark. patlamak (e.) basncn etkisi ile ses kararak yrtlmak, dalmak. patlcan (a.) Uzun, mor renkli, meyvesi yenen bir sebze. patojen (a.) Hastalk oluturan. patalog (a.) Pataloji ile uraan doktor. patron (a.) Bir ticar kurumun sahibi, iveren. pavurya (a.) Bir cins iri yenge. pay (a.) 1. Datlan bir eyden kiilere den blm. 2. Baya kesirlerde birimin e paralarndan ka tane alndn gsterir say. payanda (a.) Zorlanan bir eyin devrilmemesi iin konulan destek. payda (a.) Baya kesirlerde birimin ka e paraya blndn gsterir say. paydos (a.) almay geici olarak brakma. paye fa.; Deer. paylama fa.; Azarlama. paylamak (e.) Bir eyi blmek, pay etmek. paytak ( a.) arpk, eri bacakl. pazar (a.) Haftann yedinci gn. pazar (a.) 1. Kentlerde belli bir gnde esnafn belirlenen sokaklara tezghlarn kurarak al veri yaplan yer. 2. Bir eit maln satld dkknlarn bulunduu yer. pazarlama (a.) Bir maln sat iin yaplan almalar. pazarlk (a.) Bir maln fiyat konusunda alc ile satc arasndaki uzlama yolu. pazartesi (a.) Haftann ilk gn. pazen (a.) Kaln ve sk dokunmu, yumuak bir bez eidi. paz (a.) 1. Kolun omuz ile dirsek arasnda bulunan, ikince kas kitlesi. 2. Yapraklar sebze olarak kullanlan yaban spanak. pazu bk. paz. pazubent, -ti (a.) Toplu olarak insanlarn katld toplantlarda grevli olanlarn kollarna takl grevli olduunu belirtir kol ba. pee (a.) Eskiden kadnlarn yzlerine rttkleri ince siyah tt. peete (a.) Yemek yerken, yemein bir yere dklp kirletmesini nlemek, el, az silmek iin kullanlan kt ya da kuma paras. pedagog (a.) Eitimle uraan bilim adam. pedagoji (a.) Alan ocuklarn eitimi olan bilim. pedal (a.) Ayakla alan makinelerde dzenei harekete geirmek iin ayak konulan yer. pehlivan (a.) 1. Grei. 2. ri yapl kimse. pejmrde (a.) Eski, yrtk. pek ( a.) Sert, dayankl. pek (b.) Almtan, beklenenden ok. pekl ( a.) 1. Benzerinden aa olmayan. 2. "Dediin gibi olsun", "yle kabul edelim" anlamnda genellikle bir itiraz tmcesinden nce getirilir. peki (e.) Verilen emirleri, sylenen sz onaylama. pekimek (e.) 1. Sertlemek, katlamak, salamlamak. 2. (mec.) Glenmek. pekiyi (a.) Derecelendirmede en yksek baar derecesi. pekmez (a.) Genellikle zm, dut gibi meyvelerin kaynatlp koyulatrlm suyu. peksimet (a.) Piirildikten sonra suyu uurulmu ekmek. pelerin (a.) Kolsuz, bir st giysisi. pelikan (a.) Balkla beslenen, uzun gagal, gagasnn altnda torba bulunan ku. pelit (a.) Mee aacnn meyvesi, palamut. pelte (a.) Bir eit dondurulmu tatl.

169

peltek ( a.) Baz sesleri sylemekte zorlanarak konuan. pelr ( a.) Daktiloda yazy oaltmak iin kullanlan ince kt. pel (a.) Bir yz uzun tyl, yumuak ve parlak, kadifeye benzer, bir tr kuma. pembe (a.) Beyaz ile biraz krmznn karmndan oluan ak renk. penalt (a.) Ayak topunda ceza olarak, topun yalnz kalecinin koruduu kaleye on iki admdan ekilmesi. pencere (a.) Dary grmek, k ve hava almak iin duvarlarda alan delik. pene (a.) Yrtc hayvanlarn n ayaklarnn parmak ve trnaklar. penelemek (e.) Pene peneye dalamak. penguen (a.) yi yzen, ua-mayan, souk blgelerde yaayan bir ku. penisilin (a.) Mikroplar ldren, ate dren bir il. pense (a.) Kesme, skma, kvrma ilerinde kullanlan el leti. pepe ( a.) Kekeme. perakende ( a.) Azar azar, para para yaplan sat. perin (a.) ki paray bir eit vida yardm ile birletirmek. perdahlamak (e.) Cilalamak, parlatmak. perde (a.) 1. Pencere, kap gibi yerlere rtlen rt. 2. Sahne yaptlarnn ana blmleri. perende (a.) Havada takla atma. pergel (a.) Bir ucundan birletirilmi iki ubuktan oluan, geometri dersi izim arac. perhiz (a.) Hastalktan dolay vcuda zarar verecek yiyecekleri yememe ii. peresti (is.) Tapnrcasna sevme, tapnma. peri (a.) 1. Dii cin. yilik sembol kabul edilirler. 2. mec. Gzel kadn veya kz. periskop (a.) Denizaltlarda dary gzetlemeye yarayan alet. perian ( a.) Acnacak durumda, st ba dank. periyot (is.) Dnem. perma (a.) Salarn kvrck duruma gelmesi iin yaplan ilem. peron (a.) Tren garlarnda yolcularn inip bindii yer. personel (a.) Kurum ve kurulularda alan kimseler. perspektif (a.) 1. Eya ve nesnelerin uzaktan grn, grnge. 2. Nesneleri bir yzey zerinde grldkleri gibi izme. perembe (a.) Haftann drdnc gn. peruk (a.) Takma sa. pervin (is.) lker yldz. perva (a.) ekinme, saknma, korku. pervane (a.) 1. Geceleri k etrafnda dnen kk kelebek. 2. Vapur ve uak gibi tatlarda hareket etmeyi salayan ark. pervasz ( a.) ekinmeyen, davranlar olduka rahat olan. pes (.) Bir karlamada ya da aba gerektiren bir durumda yenilgiyi kabul anlamnda sylenen sz. pestil (a.) eitli meyvelerin yufka biiminde kurutulmu bir eit ezmesi. pe (a.) Arka. pein (a.) Bir alverite mal alnd anda denen para. peinat (a.) Pein olarak verilen para. peinatsz ( a.) Pein para almadan. peinen (b.) Pein olarak, nceden. peke (a.) Birinin maln uygunsuz biimde birine vermek. pekir (a.) 1. Havlu. 2. Yemek yerken kullanlan, el kurulanan, byk mendil biiminde pamuklu ya da keten bez. petemal (a.) 1. Hamamda rtnmek ve kurulanmak iin kullanlan ince dokuma. 2. i yaparken bele balanan uzun, geni dokuma. 3. Baa rtlen dokuma.

170

petek (a.) Arlarn bal ve yumurtalarn koymak iin yaptklar bir eit yuva. petrol (a.) Kendine zg kokusu olan, koyu renkli, artlmam, doal yanc mineral ya. pey (a.) Bir al verite anlama sonucu mal almadan verilen para. peyda ( a.) Belli, ak. peydahlamak (e.) 1. Genellikle istenmeyen ya da uygunsuz grnen eyler elde etmek. 2. Meydana karmak. 3. Edinmek. peyderpey (b.) Azar azar, blm blm. peygamber (a.) Allah'n buyruklarn insanlara bildiren kimse. Eli. peyke (a.) Bir eit tahta sedir. peynir (a.) Stn mayalan-masyla elde edilen bir eit besin. peyzaj (a.) Kr resmi. pht (a.) Koyulaarak kat duruma gelen sv. phtlanmak (e.) Pht durumuna gelmek. pnar (a.) Yerden kaynayarak kan suyun k yeri. prasa (a.) Sarmsaa benzer bir k sebzesi. prl prl (b.) Parlak, temiz. prlanta (a.) Tra edilmi elmas. prnal fa.; Bir eit al. prt (a.) Deersiz ey, eski eya. psrk ( a.) Kendine gveni gelimemi. ptrt (a.) Hafife duyulan pt pt sesleri. pide (a.) eitli biimlerde piirilen yass ve geni ekmek. pijama (a.) Gece yatarken giyilen alt ve st olmak zere iki paradan oluan giysi. pikap, -b (a.) 1. Plak alan mzik aleti. 2. Kamyonet. pike (a.) Bir eit pamuklu kuma. piknik (a.) Kr gezintisi. pil (a.) Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dntren eitli biim ve byklkte olan aygt. pilaki (a.) ine soan, sarmsak, fasulye maydanoz, havu konulan bir yemek eidi. pilav (a.) Pirin ve bulgurdan yaplan yemek. pili (a.) Ana duruma gelmemi tavuk yavrusu. pilot, -tu (a.) Bir hava tatn kullanmak ve ynetmekle grevli kimse. pineklemek (e.) Uyur gibi sessizce oturmak. pingpong (a.) Masa topu. pinti ( a.) Ar derecede cimri. pintilik, -i (a.) Pinti olma durumu ya da pintice davran, pipet, -ti (a.) Svlar, solukla iine ekip kaptan kaba aktarmaya yarayan cam boru. pipo (a.) Ksa sapl ttn ubuu. piramit (a.) Taban kare, yanlar gen biiminde olup tepesi tek noktada birleen cisim. pire (a.) nsan ve hayvanlarn kann emerek yaayan asalak kk bir bcek. pirelenmek (e.) 1. zerine pire mek. 2. Huylanmak. pirina (a.) Zeytinin, skldktan sonra ya bakmndan zenginliini yitirmeyen, gbre ya da hayvan yemi olarak kullanlan kspesi. pirin (a.) Bakr kalay karm sar maden. pirin (a.) Sulu, bataklk yerlerde yetien bir tahl. pirzola (a.) Omurgann iki yanndan karlan, zgarada piirilen et. pis ( a.) 1. Leke, toz ya da kirle kapl olan, kirli, irendirici. 2. Kendinde pislik olan ya da pislenmi olan. 3. (mec.) Beenilmeyecek durumda olan, kt, zararl. pisboaz ( a.) Zamansz ve ayrt etmeden eline geeni yiyen kimse. pislik fa.; 1. rendirici ey. 2. Dk.

171

pist, -ti (a.) 1. Gsteri yapmak, dans etmek vb. iin dzenlenmi yer. 2. Bir hava alannda uaklarn kalkp inmesine yarayan, zel olarak hazrlanm erit. piik (a.) ok terleme sonucu oluan kzart. piirmek (e.) Bir eyin atete pimesini salamak. pikin ( a.) 1. yi pimi. 2. Yapt yanllardan ekinmeyen. piman ( a.) Yapt uygunsuz bir davrantan dolay duyulan ac, sknt. pimaniye (a.) nce tel biiminde olan bir eit helva. piyade (a.) 1. Yaya savaan askerlerin oluturduu snf. 2. Yaya giden. 3. Satranta hareket alan dar olan talar. piyango (a.) Bir eit ans oyunu. piyanist (a.) Piyano alan kimse. piyano (a.) zerindeki tulara dokunularak alnan byk mzik aleti. piyasa (a.) 1. Elenmek iin dolamak. 2. ar, pazar. piyaz (a.) Halanm kuru fasulye zerinde zeytinya ve sirke gezdirilmesiyle oluan salata. piyes (a.) Sahnelenen oyun. plaj (a.) Denizde yzmek iin dzenlenmi kumsal alan. plak (a.) Pikapla alnan, yass, yuvarlak aygt. plaka (a.) Aralara resm kurumlarca taklan numaral levha. plan (a.) Bir yapnn, bir yerin izgi ile belirtilmi biimi. planlamak (e.) 1. Yaplacak i ya da ilemleri dzenleyip sraya koymak. 2. Bir yerin plnn karmak. planr (a.) Motorsuz, rzgrn yardmyla uan uak. plaster (a.) Yara bant. plastik (a.) Organik veya yapay olarak retilen bir eit madde. platin (a.) Yumuak, kolay ilenebilen, rengi gmten biraz daha koyu, deerli bir maden. plato (a.) Yayla. pli (a.) Giysiler kvrlarak yaplan ss. Plton (a.) Gne sisteminde Neptn'den daha uzakta olan, kk bir gezegen. poaa (a.) Bir eit gevrek rek. pohpohlamak (e.) Bir kiiyi yzne kar ok vmek. polis (a.) 1. Kentlerde gvenlii salayan silhl devlet rgt. 2. Bu rgtte yer alan grevli. politika (a.) Bir amaca ulamak iin davranma yollarn ieren bilim dal, siyaset. pomat (a.) Di, deri ve saa srlen merhem. pompa (a.) 1. Hava ya da baka bir akc nesnenin bir yerden baka bir yere akmasn salayan aygt. 2. Tkanm bir yeri amak iin kullanlan ara. ponza (a.) Sert maddeleri silmekte kullanlan snger gibi bir eit ta. poplin (a.) Pamuk, keten ya da ynden sk dokunmu bir kuma. porselen (a.) 1. Beyaz, sert ve yar saydam mlek hamuru. 2. Bu hamurdan yaplm olan mutfak arac. porsiyon (a.) Lokantalarda bir kiinin doyabilecei miktarda verilen yemek. porsuk (a.) Su kysnda yaayan tyleri fra yapmakta kullanlan pis kokulu bir hayvan. portakal (a.) Yuvarlak, krmzya alar sar renkte gzel kokulu bir meyve. portatif ( a.) Paralarna ayrlp ya da alp kapanarak kolay tanabilen. portmanto (a.) Palto, apka, ayakkab gibi eyalarn asld, konulduu mobilya. portre (a.) nsan resmi. posa (a.) Meyve ve sebzelerin suyu skldktan sonra kalan blm. post, (a.) Ty alnmam hayvan derisi. posta (a.) Mektup, koli gibi eyleri alcya ulatran kurulu. postalamak (e.) Bir mektup ya da koliyi postaya vermek. postahane (a.) Posta ilemlerinin yapld yer.

172

pot, -tu (a.) Kt dikiten kaynaklanan elbise buruukluu. pota (a.) 1. Basket atlan alt ak emberli file. 2. Maden eritilen kap. potin (a.) Konlar ayak bileini de iine alan bir tr ayakkab. potur (a.) Paalar dar, arkas bol bir eit pantolon. poyraz (a.) Kuzeydoudan esen rzgar. poz (a.) Duru. prsmek (e.) Diriliini, gerginliini kaybetmi deri, geveyip sarkmak. psteki (a.) Koyun, kei derisi. pranga (a.) Tutuklu olanlarn kamasn diye ayaklarna balanan zincir. pratik ( a.) Kolaylkla uygulanabilir, kullanl. prens (a.) Hkmdar ailesinden olan erkek. prenses (a.) Hkmdar ailesinden olan kadn. prensip (a.) lke. pres (a.) 1. leme, onarma, dzeltme gibi ilemlerin uygulanmas iin nesneyi, iki arlk arasnda mekanik olarak sktrmaya yarayan aygt. 2. Meyve ve sebzeleri skarak suyunu, yan kartmakta kullanlan aygt ya da ara. prestij (a.) Saygnlk. priz (a.) Elektrikli aletleri altrmak iin fiinin sokulduu yuva. prizma (a.) ok dzlemi olan cisim. problem (a.) 1. renilen kurallar erevesinde zm istenen soru. 2. Sorun. profesr (a.) niversitelerde doenten sonraki retim eleman unvan. profesyonel ( a.) Bir ii kazan salamak amacyla yapan kimse. profil ( a.) Yandan grn. program (a.) Bir i iin nceden hazrlanm, yaplacaklar, nasl yaplmas gerektiini, kimlerin yapacan gsteren maddeler. proje (a.) 1. Tasarlanm ey, tasar. 2. Mal sahibinin isteine gre yaplacak bir yapy, plan durumunda gsteren izim. projektr (a.) Karanlkta belli ve uzak bir noktay aydnlatmaya yarayan k kayna. propaganda (a.) Bir dnceyi, bir almay ya da bir rn tantmak, benimsetmek iin yaplan etkileme almalar. protein (a.) Baz yiyeceklerde bulunan albminli madde. Beslenmede 3 temel eden biri. protesto (a.) Bir dnceyi, bir durumu, oluumu yanl bulup tepki gsterme. protokol, -l (a.) Resm ilikilerde uyulmas gereken nceden saptanm kurallar. prova (a.) Bir eyin amacna uygun, istenilen dzeyde olup olmadn anlamak iin yaplan deneme. provizyon (a.) Bir ekin para olarak karl. prmiyer (a.) Yeni oynamaya balayan tiyatro oyununun ilk temsili. pruva (a.) Geminin n taraf, ba blm. psikoloji (a.) Ruh olaylarn inceleyen bilim dal. psikopat ( a.) Ruh veya sinir hastalna tutulmu kimse. psiik ( a.) Ruhla ilgili olan, ruhsal. puan (a.) 1. Bir yarmada ya da snavda deer ls birimi. 2. Kumalarda benek. pudra (a.) Yz korumak ya da gzel grnmek iin tene srlen beyaz toz. puf (a.) 1. Arkalksz, alak, yumuak, ayaklar gzkmeyen oturacak. 2. Kaba, kabartlm, yumuak minder. puhu (a.) Bir cins iri bayku. pul (a.) 1. Yass, kk eylere verilen genel ad. 2. Balklarn srtn) rten kk, parlak, sert madde. 3. Mektuplara, baz resm evraklara yaptrlan kk, resimli kt. pulluk (a.) Topra srmek iin kullanlan tarm aleti.

173

pulman (a.) Yatar koltuk. pul pul (b.) Kk paralar durumunda. punt (a.) (bir ey iin) Uygun zaman. punto (a.) Harflerin byklk ve kklne gre ald ad. puro (a.) Yaprak ttnle sarlarak hazrlanm kaba sigara. Yaprak sigaras. pus (a.) Gr uzakln azaltmayan hafif sis. puset (a.) Elle srlen, hafif, kk ocuk arabas. puslu ( a.) Hafif sisli hava. pusmak (e.) Bir yere sinip saklanmak. pusu (a.) Birini beklemek, birine ktlk yapmak iin saklanlan yer. pusula (a.) zerinde kuzey-gney dorultusunu gsteren bir mknats inesi bulunan ve yn belirlemek iin kullanlan kadranl ara. pusula (a.) Kk bir kda yazlm ksa mektup, put, -tu (a.) lkel dinlerde tapnlan eitli biimlerdeki heykeller. putlatrmak (e.) Bir eyi olaanst grerek gereinden ok deer vermek, put durumuna getirmek. pf (0.) Bir atei sndrmek, canlandrmak iin dudaklar hafife bzerek dar verilen soluun kard ses. pflemek (e.) Sndrmek, soutmak iin frmek. pfr pfr (b.) Hafif ve serin bir biimde eserek. pre (a.) Baz sebzelerin kaynattktan sonra iyice ezilip szgeten geirilmesiyle yaplan yiyecek. prz (a.) 1. Bir nesnenin dzgnln bozan kk knt. 2. Bir iin yaplmasnda ortaya kan engeller. pskl (a.) Ss iin yaplan iplik demeti. pskrmek (e.) Azdaki sv ya da toz hlindeki yiyecei birden darya karmak. ptr (a.) Kk kabarck, knt, prz.

Rr
r, R Trk alfabesinin yirmi birinci harfi, di eti nszdr. Rab,-bbi (a.) Allah. rabta (a.) 1. Balayan ey, ba. 2. lgi, iliki. raca (a.) Kral ve imparatorlara, byk toprak sahiplerine Hindistan'da verilen ad. racon (a.) 1. Yol, yntem. 2. Gsteri. radar (a.) Radyo dalgalarnn yanksn alarak cisimlerin yerini ve uzakln bulabilen, genellikle uak ve gemilerde kullanlan aygt. radde (a.) Derece. radikal ( a.) Kkl, kesin, kkten. radyatr (a.) 1. Bir akar yaktn yanmasndan ya da scak bir akkandan ald sy dar leten, dilimli borulardan oluan stma aygt. 2. Bal bulunduu motordaki s derecesinin ykselmesini nleyen soutucu. radyo (a.) 1. Ses dalgalarn yayan let. 2. Yayn dalgalarn alp sese eviren aygt. radyoaktif (s.) Atom ekirdei elektro manyetik dalgalar
174

yayarak paralanan madde. radyo evi (a.) Radyo yaynlar yaplan yer. radyum (a.) Radyoaktif zellii yksek bir element. Ra. raf (a.) stne teberi konan, duvara ya da bir dolaba yerletirilmi ince uzun tahta. rafadan (a.) Kaynar suda kabuu ile az piirilmi yumurta. rafine ( a.) ncelmi, ince, artlm. rafineri (a.) Artm evi. rabet (a.) stek, beenme. ramen (e.) Karn, rahat,-t ( a.) znt, sknt, hastalk olmama durumu. rahatlamak (e.) Zor bir durumdan kurtulup sknts olmamak. rahatsz ( a.) Rahat olmayan. rahibe (a.) Kadn rahip. rahm (s.) Koruyan, acyan, merhamet eden. rahip (a.) Hristiyanlarda genellikle manastrda yaayan din adam. rahle (a.) zerinde kitap okunan, yaz yazlan, bazlar alp kapanabilen alak, kk masa. rahman (a.) Herkese, her canlya merhamet eden (Allah). rahmet,-ti (a.) 1. Birinin suunu balama. 2. Yamur. rahmetli ( a.) lm olan. rahvan (a.) Atn, binicisini sarsmayan bir koma biimi. rakam (a.) Saylar gsteren iaretlerden her biri. raket, -ti (a.) Tenis, masa topu oyunlarnda topa vurmaya yarayan alet. rak (a.) Alkol derecesi yksek bir iki. rakm (a.) Bir yerin denizden ykseklii. rakip ( a.) Sporda, bir ite birbirini gemeye, yenmeye alanlardan kar tarafta olan. rakkase (a.) Oynamay, dans etmeyi meslek edinmi kadn. raks (a.) Dans, oyun. ramak (is.) "bir eyin olmasna ok az kalmak" anlamna gelen ramak kalmak deyiminde geer. ramazan (a.) Oru tutulan ay. rampa (a.) 1. Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattnn yatay dorultuya gre yoku olan blm. 2. zellikle istasyonlarda, vagonlara eya yklemek ya da boaltmak iin yaplan, ambarn nnde bulunan set. 3. Bir vagonu raya sokmak ya da raydan karmak iin kullanlan ara. 4. Fzeleri havaya frlatmak iin stne yerletirildikleri eik destek. randevu (a.) Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha ok kii arasnda kararlatrlan buluma. randman (a.) Verim. rant (a.) Bir mal ya da parann, belirli bir sre iinde emek verilmeden salad gelir. ranza (a.) Gemilerde, hastane ve hapishanelerde st ste konularak yatlan divan. rapor (a.) Bir inceleme, deerlendirme veya alma sonucunu bildiren st makamlara yazlm yaz. rapsodi (is.) inde Homeros'un iirlerindeki olaylardan birini ileyen ark veya para. raptiye (a.) Dz, geni bal, ksa bir ivi grnnde, kt ya da karton gibi eyleri bir yere tutturmak iin kullanlan ara. rasathane (a.) Gzlem evi. raspa (a.) Demir ve tahtadaki boyalar kazmak iin kullanlan ucu elik alet. rastgele (b.) Semeden, iyisini ktsn ayrmadan, geliigzel. rast gelmek (e.) Karlamak.

175

rastk (a.) Kadnlarn kalarna srdkleri boya. rastlant (a.) Beklenmedik bir anda karlama. rasyonel (s.) Akla dayanan, ll, hesapl. ray (a.) Trenlerin, tramvaylarn zerinde gidip geldikleri demir yol. rayi (is.) Bir para veya birimin maln sat veya srm deeri. raz (a.) Benimseyen, uygun bulan. reaktr (a.) 1. Yakt olarak evre havay kullanan ve pervanelerin yardm olmakszn dorudan doruya tepki ile alan iki ucu ak boru biiminde itici. 2. Bir katalizr yardmyla kimyasal tepkime yaparak retim elde edilen endstri kuruluu. realist (a.) Gereki. realite (a.) Gerek, gzle grlen durum. reaya (a.) Bir hkmdarn ynetimi altndaki halk. rebiylhir (is.) Ay takviminin drdnc ay'. rebiylevvel (is.) Ay takviminin nc ay. reel (a.) Meyvelerin ekerle kaynatlmas sonucu elde edilen tatl tr. reete (a.) Doktorun, hastalarn tedavisi iin nerdii il ve il kullanma yntemini ieren kt. reine (a.) Aalardan szan svlardan yaplan sakz. redaksiyon (a.) 1. Yaz yazma, kaleme alma. 2. Bir metin zerinde gerekli dzeltmeleri yaparak yazy yayma hazr duruma getirme. redaktr (a.) 1. Yaz yazan, bir yazy kaleme alan kimse. 2. Bir metin zerinde gerekli dzeltmeleri yaparak yazy yayma hazr duruma getiren kimse. reddetmek (e.) Verilen ya da yaplmas istenen bir eyi kabul etmeyip geri evirmek. refah (a.) Bolluk, bereket iinde yaama. refakat, -ti (a.) Birine elik etme. referandum (a.) Bir konu hakknda halkn genel dncesinin alnd seim, oylama. refleks (a.) stem d hareket. reform (a.) Daha iyi duruma getirmek iin yaplan deiiklik, dzeltme. rehber (a.) Yol gsteren. rehin (a.) Bor karlnda ya da bir istein gereklemesi iin el konulan deerli mal ya da canl. rehine (a.) Rehin tutulan ey. reis (a.) Kk tekne kaptan. rejim (a.) 1. Devlet ynetme biimi. 2. zel beslenme yntemi. rejisr (a.) Ynetmen. rekabet, -ti (a.) Herhangi bir ite birbiri ile yaran. reklm (a.) Bir eyi tantmak, satn artrmak, ilgi ekmek iin yaplan yazl ve szl almalarn tm. rekor (a.) Sporda varlan en yksek derece. rekortmen (a.) Rekor yapan sporcu. renber (a.) Yap, tarm gibi zor ilerde alan ii. ifti. rende (a.) Tahtalarn yzn dzeltmek, inceltmek iin kullanlan let. rengrenk (a.) eitli renklerden olumu. ren geyii (a.) Souk blgelerde yaayan bir geyik cinsi. renk, -gi (a.) In eyaya arpp gzmze yansmasyla oluan grnt durumu. renk krl (a.) Varlklar grd hlde renklerini grememe durumu. renkli ( a.) Renklendirilmi, renkleri olan. resim,-smi (a.) 1. Kt, duvar zerine bir eyin kalem, boya ile yaplan benzeri. 2. Bu ii yapma sanat. resimli ( a.) inde resimleri olan.

176

resm (a.) 1. Devlet mal olan. 2. Davranlarnda cidd, senli benli olmayan. ressam (a.) Resim yapmay meslek edinmi kimse. restoran (a.) Lokanta. restore (a.) Onarm. resul (a.) Kitapl peygamber. ret,-ddi (a.) Geri evirme. retorik (a.) 1. Gze) sz syleme, hitabet sanat. 2. Sz sanatlarn inceleyen bilim dal. revir (a.) Okul, kla gibi yerlerde hastalarn yatrld, bakld oda. rey (a.) 1. Oy. 2. Dnce, gr. rezalet,-ti (a.) Utanlacak, ahlk d durum. rezil ( a.) Aalk, alak. rhtm (a.) Gemilerin yanaabilecei deniz kys. rzk,-k (a.) Yaamak iin gereken yiyecekler. riayet, -ti (a.) Uyma. rica (a.) Dileyi, dileme, dilek. rical (a.) 1. Erkekler. 2. Yksek makamlardaki devlet adamlar. ricat, -ti (a.) 1. Vazgeme. 2. Gerileme, geri ekilme, geri kama. rimel (a.) Kadnlarn kirpiklerini kvrmak ve daha uzun gstermek iin fra ile srdkleri yal srme. ring (a.) zerinde boks, gre yaplan alan. ritim,-tmi (a.) Ahenk, dzenlilik, l. ritimli ( a.) Dzenli aralklarla yinelenen. Ahenkli. rivayet (a.) Sylenti. riya (a.) nand, dnd gibi davranmama, z sz bir olmama huyu, ikiyzllk. riyakr ( a.) kiyzl, yze glen. riyakrlk (a.) kiyzllk. riyaset (is.) Bakanlk. riyazet (is.) 1. Nefsin isteklerini krma. 2.Perhiz. riziko (is.) Zarara urama tehlikesi. robot (a.) 1. Otomatik olarak veya bir kumanda ile, kendisine eitli iler yaptrlabilen mekanik ara. 2. (mec.) Bakasnn buyruu ile i yapan, kendi akl ve iradesini kullanmayan kimse. roka (a.) Yapraklar salatada kullanlan baharatl bir bitki. roket (a.) Bir eit fze. rol,-l (a.) Bir ite, bir oyunda den grev. roman (a.) Yaanm ya da yaanabilen olaylar anlatan uzun yazlar. romanc (a.) Roman yazan kimse. romatizma (a.) Vcudun eklemlerinde grlen bir tr hastalk. rota (a.) Gemi ve uaklarn gidecekleri yol. rozet,-ti (a.) Yakaya taklan, bir eyi simgeleyen kk plaket. rmork,-ku (a.) Bir ara tarafndan ekilen, motorsuz tat. rmorkr (a.) Baka tatlar eken, yedeinde gtren ara. rntgen (a.) Vcudun i organlarn gsteren bir tr resim. rportaj (a.) Bir olay ya da durum hakknda eitli kesimlerin grlerini yanstan, resimlerle de desteklenen gazete yazs. ruam (a.) En ok atlarda grlen, insanlara da bulaan lmcl bir hayvan hastal, saka. ruba (a.) Giysi. rugan ( a.) Ayakkab yapmnda kullanlan parlak siyah deri. ruh (a.) Vcutta olduu var saylan ve hayatn temeli ve sebebi saylan manevi varlk, manevi benlik.

177

ruhsatname (a.) zin belgesi. ruj (a.) Dudak boyas. rulo (a.) Sarlarak toplanm. rumuz (a.) Simge. rutubet,-tl (a.) Nem. rk ( a.) Gln, yakmayacak biimde ar sslenmi. rtiye (a.) Eskiden ortaokul derecesinde olan eitim kurumu. rvet (a.) Grevi ktye kullanarak kendine kar salama. rtbe (a.) Derece, aama. rtbeli ( a.) Askerlikteki emir-komuta zincirinde rtbesi olan grevli. rtbesiz ( a.) Askerlikte kdem ve derecesi olmayan er. rya (a.) Uyurken grlen hayaller. rzgr (a.) Havann yer deimesiyle oluan esinti, yel. rzgrlk (a.) 1. Kap stlerine konulan eik saak biiminde rtme. 2. Rzgrdan korunmak iin giysilerin stne giyilen bir tr stlk.

Ss
s, S Trk alfabesinin yirmi ikinci harfi, di eti nszdr. saadet (a.) Mutluluk. saat, -ti (a.) 1. Bir gnn yirmi drtte birine eit zaman. 2. Zaman bildiren aygt. saba (a.) Sabahleyin gn dousundan esen hafif ve yumuak rzgr. sabah (a.) 1. Gndzn, gnn balangc. 2. Gnein doduu andan leye kadar gecen zaman. sabah ( a.) 1. Sabaha kadar ak kalan, sabaha kadar sren, geceyi uykusuz geiren. 2. kili eitim yapan okullarda sabah eitim gren renci. sabahlamak (e.) Sabaha kadar uykusuz kalmak. sabahleyin (b.) Sabah zaman sabahlk (a.) Kadnlarn yataktan kalktktan sonra bir sre giydikleri uzun giysi. saban (a.) Tarlay ekilir duruma getirmek iin ift sren hayvanlarn koulduu demir udu tarm arac. sabka (a.) Kayda gemi, gemite ilenmi su. sabr, -br (a.) zntye, acya katlanma, dayanma. sabrl ( a.) Sabr gsteren, katlanan. sabrsz ( a.) Sabr gstermeyen. sabrszlanmak (e.) Sabr gstermemek, beklemekten sklmak. sabr ta (a.) ok sabrl kimse. sabit,-ti ( a.) 1. Yerinden oynamayan, yer deitirmeyen, duraan. 2. Gereklii saptanm olan. sabotaj (a.) Baltalama. sabretmek (e.) Sabrl davranmak. sabun (a.) Kirli ve yal eyleri temizlemekte kullanlan temizlik maddesi. sabuh (a.) Sabah vakti iilen iki. sabunlamak (e.) Sabunla ykamak. sac (a.) Yass demir. sacaya, -n (a.) 1. zerine tencere, tava gibi eyler koymaya yarayan, ate zerine oturtulan, ayakl ember ya da gen biiminde demir destek. 2. mec. kiinin oluturduu grup.
178

sa, - (a.) Ba derisini kaplayan kllar. saak (a.) 1. Kimi giysilerde ya da demeliklerde kuma kenarna dikilen ssl ipekten pskl. 2. Bir yapnn herhangi bir blmn gne ve yamurdan korunmas iin, o blmden da takn ve alt bota olarak yaplan rt. sa (a.) Gelinin bandan salan iek, eker, para gibi eyler. Geline verilen hediye, salmak (e.) Etrafa dalmak. sakran (a.) Salarn dklmesi ile ortaya kan bir eit deri hastal, sama (a.) 1. Samak eylemi. 2. (mec.) Yersiz, akla aykr, tutarsz sz. 3. Bir tr balk a. 4. Avda kullanlan fieklerin iine konulan, trl boydaki kk ve yuvarlak kurun tanesi. samak (e.) Bir eyi etrafa geliigzel datmak. samalamak (e.) Bo yere anlamsz anlamsz konumak. saula (a.) Dkmclerin kulland aatan yaplm kalp. ada (a.) Ses. sadak, - (a.) iine ok konulan torba veya kutu biiminde klf. sadaka (a.) 1. Dilenciye verilen para. 2. Yoksullara yardm olarak karlksz verilen ey. sadakat, -ti (a.) ten ballk, gl dostluk. sadakatli ( a.) ten bal. sade ( a.) Ss, gsterii olmayan, yaln, gsterisiz. sadece (b.) Yalnzca. sadelemek (e.) Yaln bir durum almak, yalnlamak. sadeletirmek (e.) Yaln bir duruma getirmek. sadelik (a.) Yaln olma durumu. sadk ( a.) Dostluu ve ball geici olmayan. sadr, -dr (a.) 1. Gs, sine 2. Yrek, kalp. 3. Kazaskerlere verilen unvan. 4. Sadrazam sznn ksa sylenii. sdr ( a.) kan, grnen. sadik, -i ( a.) Sadistlik zellii olan. sadist ( a.) Eziyet etmekten, ac ektirmekten holanan kimse. sadrazam (a.) Osmanl mparatorluunda babakanlk. saf, -ff (a.) Sra, dizi. saf ( a.) 1. ine yabanc madde katlmam, ar. 2. (mec.) Kurnazla akl ermeyen, kolaylkla aldatlabilen. safra (a.) Karacier salgs, d. safran (a.) iekleri boya yapmnda kullanlan kk bir bitki. safsata (a.) Bo, temelsiz, aslsz sz. sa ( a.) 1. Vcutta kalbin bulunduu tarafn karsnda olan, sol kart. 2. Bu taraftaki yn. sa ( a.) 1. Salam, esen. 2. Yaamakta olan. saalmak (e.) (hasta) Salna kavumak, iyilemek. saanak (a.) Birdenbire bastran, gelip geici yamur. sad (a.) Dnlerde gelin ve gveye yol gsteren kimse. saduyu (b.) Doru, akla uygun yarglar verme yetenei. sar ( a.) itme duyusundan yoksun, iitmeyen (kimse), iitme engelli. salam ( a.) Dayankl, kolay bozulmaz, yklmaz. salama (a.) Bir hesabn doruluunu kantlama ilemi. salk (a.) Vcudun ars, szs olmama durumu. samak (e.) Sama eylemine konu olmak. samal ( a.) St salan, st veren hayvan. sar (a.) Memeli hayvanlarn beli ile kuyruk arasndaki geni, yuvarlak blm. sau (a.) At.

179

saucu (a.) At. saha (a.) Alan. sahaf (a.) Genellikle eski kitap satan kitap. sahaflk (a.) Eski kitaplar toplayp satma ii. sahan (a.) 1. inde yemek stlan ya da yumurta piirilen, derinlii az metal kap. sahanlk (a.) Yaplarda ve kimi tatlarda kap ile merdiven arasnda bulunan genie yer. sahi (b.) Gerekten, gerek olarak. sahici ( a.) Gerek, sahte olmayan. sahiden (b.) Gerek olarak, gerekten. sahil (a.) Ky, yal. sahilemek (e.) Gerek bir durum almak, gerekle-meK sahilik (a.) Doruluk, gereklik. sahip, -bi (a.) 1. Herhangi bir eyin stnde iyelii olan, onu yasaya uygun biimde diledii gibi kullanabilen kimse. 2. Herhangi bir nitelii olan kimse. 3. Koruyan, arka kan, gzeten kimse. sahn (a.) 1. Avlu 2. Cami ve medreselerde umumun toplanmasna yarayan st kubbeli, rtl yer. sahne (a.) 1. zleyicilerin kolayca grebilmeleri iin genellikle yerden belli bir lde yksek yaplan, oyun mzik gibi her tr gsteri yapmaya uygun yer. 2. Bir oyunun ya da filmin balca blmlerinden her biri. sahra (a.) l. sahte ( a.) Dzmece, uydurma. sahtekr ( a.) Sahte i yapan. sahur (a.) Oru tutmak iin imsak vaktinden nce yenilen yemek. saik (a.) 1. Sebep 2. Gd. saika (a.) 1. Yldrm 2. Sebep. sakal (a.) Yetikin erkeklerde ene ve yanaklarda kan kllar. sakar (a.) 1. Kimi hayvanlarn alnnda bulunan beyaz leke. 2. ( a.) Sk sk kk, nemsiz kazalar yapan (kimse). sakat,-t ( a.) 1. Vcudunda hasta ya da eksik bir yan olan (canl). 2. (mec.) Bozuk ya da eksik (ey). sakatlanmak (e.) Sakat duruma gelmek. sakn (.) Yaplmamas, dokunulmamas istenen bir eye kalklmamas iin sylenir. saknca (a.) Saknlmas gereken durum. saknmak (e.) Bir eyi yapmaktan ekinmek. sakt ( a.) 1. Den, dm. 2. Hkm kalmam, eski nemini yitirmi. 3. Dk. sakz (a.) Baz aalarn reinesinden karlan, inendiinde yumuayan ho kokulu madde. sakim ( a.) Bozuk, yanl, eksik. sakin ( a.) 1. Durgun ve sessiz. 2. Kimseyi rahatsz etmeyen. sakinlemek (e.) Heyecan gemek, yatmak. sakit (a.) Susmu, sessiz. saklamak (e.) 1. Elinde bulundurmak, tutmak. 2. Kaybolmamas iin gizli bir yere koymak. 3. Grlmesine engel olmak, ortalkta bulundurmamak. 4. Bozulmadan, doal durumlar ile durmasn salamak, korumak. saklamba (a.) Oyunculardan birinin ebe olmas ve saklanan arkadalarn bulmas temeline dayanan bir ocuk oyunu. saklanmak (e.) Gizlenmek. sakl ( a.) Gizlenmi, gizli tutulan. saksaan (a.) Sere trnden, siyah beyaz tyleri olan, uzun kuyruklu bir ku. saks (a.) ine toprak konulup iek yetitirilen kap.

180

saksafon (a.) Bandolarda kullanlan flemeli bir mzik sal (a.) Kaln direklerin yan yana balanmasyla yaplan, dz ve korkuluksuz ilkel bir deniz ya da rmak tat. 2. Salacak. 3. Tabut. salh (a.) Dzelme, iyileme, iyilik. salahiyetli (a.) Yetkili. salhiyetsiz ( a.) Yetkisiz. salak ( a.) Giyini ve davranlarndan aklsz olduu anlalan. salaklk (a.) Salak olma durumu. salam (a.) ri kylm domuz ya da sr etinden yaplan, genellikle souk yenen bir tr yiyecek. salamura (a.) Peynir, et, balk, turu, asma yapra gibi yiyeceklerin bozulmamas iin iinde tutulduklar tuzlu su. sala (a.) Tahtadan yaplm zensiz baraka. salata (a.) Genellikle kimi i sebzelerle yaplan, iine ya ve limon suyu konan, eitli yemeklerle birlikte yenen bir tr yiyecek. salatalk (a.) 1. Hyar. 2. Salata yapmak iin kullanlan. sala (a.) 1. Yemeklere konulmak iin yaplan domates ya da biber ezmesi. 2. Kimi yemeklere ve et yemeklerine domates, bahar gibi eylerle yaplan sos. saldrgan ( a.) Birilerine saldrma huyu olan. saldr (a.) Ktlk ya da ypratmak amacyla bir kimseye kar dorudan doruya silhl ya da silhsz bir eylemde bulunma. saldrma (a.) 1. Bir tr byk bak. 2. Saldrma ii. salep (a.) Salepgillerden bir bitkinin kknden dvlerek elde edilen beyaz tozu, bu tozla hazrlanan iecek, salg (a.) Gzelerin ya da vcuttaki bezlerin salglad sv madde. salgn ( a.) 1. Ksa srede evredeki canllarn byk bir blmne bulaan. 2. Bir hastaln ya da baka bir durumun birok kiiye birden bulamas. sal (a.) Haftann ikinci gn. salncak (a.) ki ucundan, iki iple ykseke bir yere aslan, zerine oturup sallanlan elence arac. salnmak (e.) Yrrken hafife yanlara eilir gibi olmak. salvermek (e.) Brakmak, koyuvermek, serbest brakmak, zgr brakmak. salim ( a.) Esen, salam, salise (a.) Saniyenin atmta biri. salkm (a.) zm, fstk gibi meyvelerin bir sapta oluan demeti. sallamak (e.) Dzenli olarak hep ayn dorultuda devindirmek. sallanmak (e.) 1. Bal bulunduu yerde gevek duruma gelip yerinden oynamak, kmldamak. 2. Vaktini bo ve yararsz ilerle uraarak geirmek, oyalanmak. 3. Gl bir biimde sarslmak. sall ( a.) Byk ve geni, sal gibi yayvan. salma (a.) 1. Salmak eylemi. 2. Kylerde halktan toplanacak para tutarn salamak iin herkese biilen pay. 3. Ba bo gezen hayvan. 4. Kularn remesi iin ayrlan oda. salmak (e.) 1. Bamllna ya da bask altndaki durumuna son vererek zgr klmak, brakmak, koyuvermek. 2. vedilikle yollamak, hemen gndermek. salon (a.) 1. Bir evin en geni blm. 2. Bir evde konuklar arlamak iin kullanlan oda. 3. Toplantlarn, kutlamalarn, gsterilerin yaplabilecei geni yer. salt (a.) 1. Yalnz, sade ( a.) inde yabanc e bulunmayan. saltanat (a.) 1. Bir lkede hkmdarn, padiahn, sultann egemen olmasna dayanan ynetim. 2. Bolluk ve zenginlik, gsterili yaay.

181

salya (a.) Azdan szan tkrk. salyangoz (a.) Kabuklu bir tr bcek. sam (a.) lde esen rzgr. saman (a.) Ekinlerin taneleri ayrldktan sonra kalan saplar ve daha ok bunlarn harmanda ufalanm. Samanyolu (a.) Ak gecelerde gkyznde boydan boya grnen uzun yldz kmesi. samim ( a.) 1. ten, iten-likli. 2. Candan, yrekten davranan. samimlik (a.) ten olma durumu. samur (a.) nce tyleri olan, postu deerli bir hayvan. san (a.) n, nam. sanal (a.) Hakikatte olmayan, zihinde tasarlanan. sanat,-t (a.) 1. Bir duygunun, tasarnn ya da gzelliin anlatmnda kullanlan yntemlerin tm ya da bu anlatm sonucunda ortaya kan stn beceri. 2. Belli bir uygarln anlay ve beeni llerine uygun olarak ortaya konan anlatm. 3. Bir ey yapmada gsterilen ustalk. sanat (a.) Gzel sanatlarn herhangi bir dalnda ustal olan, yapt veren (kimse). sanatkr (a.) Sanat. sanatoryum (a.) zellikle verem hastalarnn tedavisi iin kurulmu salk kuruluu. sanatsever ( a.) Sanat seven, koruyan, kollayan kimse. sanayi, -i (a.) Ham maddeleri ilemek, enerji kaynaklarn deerlendirmek iin kullanlan yntemlerin ve aralarn tm. sancak (a.) 1. Bayrak, lira. 2. ounlukla birliklere verilen yaz ilemeli, kenarlar saakl ve gnderli bayrak, 3. Osmanl ynetim tekilatnda illerle ileler arasnda yer alan ynetim blm, mutasarrflk. 4. Gemilerin sa yan. sanc (a.) organlarda batar ya da saplanr gibi duyulan, nbetlerle azalp oalan ar. sanclanmak (e.) Sancya tutulmak. sandal (a.)\. insan tayacak biimde yaplm, krekle yrtlen deniz tat, sandalet (a.) Yalnz taban bulunan, ayaa kordon ya da kayla balanan ak ayakkab. sandalye (a.) Arkalkl, kol koyacak yeri olmayan bir kiilik oturma arac. sandk (a.) ine eitli eyler konan, drt ke, kapakl ev eyas. sanduka (a.) Mezarn zerine yerletirilmi, tabut byklnde tahta veya mermer sandk. sanem (a.) 1. Put 2. ok gzel kadn. sanel (a.) Sersemlemi, a-knlam olan, sz kolayca anlamayan. sandvi (a.) ki ekmek dilimi arasna eitli yiyecekler konarak hazrlanm yiyecek. san (a.) Bir eyin olabileceini dnmek, sanmak eylemi ya da sonucu. sank (a.) Sulu olduu sanlan (kimse). saniye (a.) Bir dakikann ya da bir derecenin altmta biri. sanki (b.) 1. Soru cmlelerinde belirtilen konuya ilgi ekmek ya da uyarda bulunmak iin kullanlr. 2. Soru olmayan tmcelerde anlatlan dncelerin gerekte var olmayp yle sanldn gsterir. sanmak (e.) 1. Bir eyin olma ya da olmama olasln kabul etmekle birlikte, olabileceine daha ok inanmak. 2. Gibi gelmek. sansar (a.) Su samurgillerden, krk deerli yaban bir hayvan. sansasyon (a.) eitli yollarla, insanlarda olumas salanan gl heyecan, sansr (a.) Her trl yaynn, sinema ve tiyatro yaptnn, resm kurumlarca yaynlanmadan nce denetlenme ii. santigram (a.) Bir gramn yzde birine eit arlk, santigrat (a.) Scaklk l birimi. santilitre (a.) Litrenin yzde birine eit sv ls. santim (a.) Herhangi bir l biriminin yzde biri. santimetre (a.) Bir metrenin yzde birine eit uzunluk ls.

182

santral, -li (a.) 1. Doadaki baka enerji trlerini elektrik enerjisine eviren kurulu. 2. Telefonlarn bal bulunduu merkez. sap (a.) 1. Bitkilerin dal, yaprak ve ieklerini tayan gvde. 2. eitli aletlerin kullanrken tutulan blm. sapa ( a.) Gidilen yol zerinde olmayan, saplarak varlan. sapan (a.) 1. ki ucu ip, ortas rme ya da mein olan bir ta atma arac. 2. Genellikle ocuklarn ku vurmak iin kullandklar, iki ucuna lastik ve lstiklerin arasna genie bir mein paras bal bulunan atal. sapasalam ( a.) ok salam. sapk ( a.) 1. Tavr ve davranlar yaratln gsterdii yoldan ya da geleneklerden, trelerden ayrlan (kimse). 2. Delice davranlar olan. saptmak (e.) 1. Ruhsal bir bozukluk gstermek. 2. Samalamaya balamak. saplamak (e.) Hzla batrmak. saplanmak (e.) 1. Hzla batmak. 2. Batma sonucu hareket edemez olmak. sapl ( a.) Sap olan, saplanm. sapmak (e.) Yn deitirmek, amac dna kmak. sapsar ( a.) ok sar. saptamak (e.) Bir eyi belirgin klmak. sara (a.) Nbet halinde gelen, baylma ve rpnma eklinde grlen bir sinir hastal. Epilepsi. sara (a.) Eyer ve at takmlar yapan. sararmak (e.) Rengi sarya dnmek, solmak. saray (a.) Hkmdarlarn ya da devlet bakanlarnn oturduu byk ve grkemli yap. sardalya (a.) Gm renginde, konservesi, tuzlamas yaplan kk bir balk. sardunya (a.) ri pembe iekleri olan bir ss bitkisi. sarf (a.) Harcama, tketme, kullanma. sarg (a.) Bir yaray sarmaya yarayan uzun ve ensiz bez. sargn ( a.) ten, yrekten. sargsz ( a.) Sargs olmayan. sarho (a.) 1. Alkoll iki ya da keyif verici bir madde nedeniyle kendini bilemeyecek durumda olan (kimse). sar ( a.) Altn ya da limonun rengi. sarlk (a.) Karacierin neden olduu bir bulac hastalk. sarlmak (e.) 1. e hemen girimek. 2. Kucaklamak. sarmsak (a.) Keskin kokulu, yemeklerde kullanlan bir sebze. Sarmsak. sarms ( a.) Sarya alan. sarn ( a.) San sal ve beyaz tenli olan. sarka (a.) Tepesinden bir yere balanan, ucunda ar bir cisim bulunan, saa sola hareket edebilen alet. sarkntlk (a.) Satama, daha ok kadnlara verilen szl veya bedensel rahatszlk. sarkt (a.) Baz maaralarn tavanlarnda oluan aa doru sarkm olan kalker. sarktmak (e.) Sarkmasn salamak. sarkmak (e.) Aaya doru uzanmak, sarma (a.) 1. Sarmak eylemi.2. Yapraklarn iine i konularak sarlmas ile yaplan yemek. Yaprak dolmas. 3. Grete bir elme oyunu sarmak (e.) Etrafn kaplamak, kuatmak. sarmak (a.) Aalara, binalara trmanan bir bitki. sarmsak bk. sarmsak. sarn (a.) Yamur sularn biriktirmeye yarayan, yer altnda yaplan depo. sarp ( a.) Almas ve geilmesi zor olan.

183

sarraf (a.) Para, tahvil, altn, gm al verii yapan ticaret adam. sarsak ( a.) Vcudu titreyen, hafife sallanan. sarslmak (e.) Sarsmak iine konu olmak. sarsnt (a.) Sarslmak eylemi, deprem. sarsmak (e.) 1. Kuvvetlice ileri geri sallamak. 2. Konumunu, gcn zora sokmak. satamak (e.) Birini rahatsz edici davranlarda bulunmak. saten (a.) 1. Atlas. 2. Atlas gibi parlak, pamuklu kuma, sat (a.) Satmak ii, sat, satc (a.) Bir eyi satan, sata karan. satlk ( a.) Satlacak olan. satr (a.) 1. Et kesmeye yarayan, kasaplarn kulland ar ve kaba bak. 2. Dz yazda yan yana dizili szcklerin tm. satr ba (a.) Dz yazda paragraf banda satrn iinden balama durumu. sat (a.) Satma eylemi. satmak (e.) Bir eyi para karlnda birine vermek. satran (a.) On altar, siyah, beyaz, farkl eitte talarla kareli bir zeminde oynanan zek oyunu. Satrn (a.) Gnee yaknlkta altnc srada olan, evresi halkal gezegen. sav (a.) Savunulan dnce, tez. sava (a.) 1. Haber. 2. Mutu, mjde. sava (a.) 1. Ekonomik ve siyas amalarna ulaabilmek iin devletlerin giritikleri silhl atma. 2. Urama, kavga. 3. Bir eyi ortadan kaldrmak, yok etmek iin giriilen eylem. savam (a.) Bir amaca ulamak iin yaplan alma, aba. savat (a.) Gm stne zel bir biimde kurunla ilenen kara nak. savc (a.) Sanklarn sularn aratran, toplumun hakkn korumak iin davalar aan grevli. savmak (e.) Birinden kurtulmak iin gitmesini salamak. savruk ( a.) ini, grevini dzensiz, zenmeden yapan. savsaklamak (e.) i, grevi oyalanarak zamannda bitir-memek. savunmak (e.) Bir saldrya kar koyup kendisini, bakalarn, lkesini korumak. savurgan ( a.) Bo yere ok para harcayan. savurmak (e.) 1. Etrafa datmak. 2. Sapla saman ayrmak iin tahl rzgra kar yukar kaldrp brakmak. savumak (e.) Sessizce, kimseye haber vermeden ekilip gitmek. sa'y ( a.) 1. alma. 2. . 3. Emek 4. Hacda Safa ile Merve tepeleri arasnda 7 defa gidip gelme. saya (a.) Elektrik, su, doal-gazn ne kadar harcandn gsteren aygt. saydam ( a.) Ik geiren, arkasndaki nesnelerin grnmesini salayan cisim. effaf. saye (a.) 1. Glge. 2. Koruma, yardm. sayfa (a.) Kitap ve defterlerin yaprann bir yz. sayfiye fa.; Yazlk. sayg (a.) Yallara ve deerli kimselere duyulan sevgi ve ekinmeye dayanan ballk duygusu. Hatr sayma. Hrmet. saygl ( a.) Saygn insanlara gerekli saygy gsteren. Terbiyeli. saygn ( a.) evresinden sayg gren kimse. saygsz ( a.) Bakalarna gerekli saygy gstermeyen. say (a.) Sayma, tartma ve lme ilemlerinin sonunda birimlerin ka olduunu bildiren sz. sayklamak (e.) Ar bir hastalk geirirken dalgn durumlarda veya uyurken sama sapan szler sylemek. saym (a.) Sayma ii. saymak (e.) 1. Saylar arka arkaya sylemek. 2. Sayg gstermek.

184

sayman (a.) Bir kuruluun hesap ilerine bakan. sayr (a.) Hasta. saz (a.) 1. nce kam. 2. Bir eit mzik aleti. sazan (a.) Eti lezzetli, bir tatl su bal. seans (a.) Oturum, toplant. sebep (a.) Neden. sebeplenmek (e.) Dolaysyla yararlanmak. sebil (a.) Hayr amacyla datlan su ya da yiyecek. sebze (a.) Kk, yaprak ya da tohumlar piirilerek yenen bitkiler. seccade (a.) zerinde namaz klnabilecek byklkte, hal ya da kumatan yayg, namazlk. seciye (a.) Yaradl, ra, huy, karakter. seciyeli ( a.) Salam karakterli. seciyesiz ( a.) Karakteri bakmndan salam olmayan, gvenilmez. se (a.) Harmanda savrulmu tahl yn. seenek (a.) Seme durumunda, birinin yerine seilebilecek bir baka yol, yntem, tutum. seici ( a.) Seme iini yapan. seim (a.) 1. Seme ii. 2. Bir ya da birok aday arasnda birini ya da birkan yeleme. sekin ( a.) Benzerlerine gre daha kaliteli ve stn olan. semek (e.) Benzerleri arasnda kendi beeni ve dncesine uyan iyiyi tercih etmek. semen (a.) Secimde oy verme hakk olan. seda (a.) Ses. sedef (a.) Midye, istiridye gibi hayvanlarn dme yapmnda kullanlan parlak, sert kabuklar. sedir (a.) Birka kiinin oturaca biimde, stne yastk, minder konulmu kerevet. sedir (a.) Boyu ok uzun olabilen kerestesi deerli bir orman aac. sedye (a.) ki kii tarafndan tanan hasta tama arac. sefa (a.) 1. Gnl rahatl, rahatlk, kaygsz ve sakin olma, safa. 2. Elence, zevk, nee. sefalet (a.) Yoksulluk. sefer (a.) 1. Yolculuk. 2. Defa, kez. sefertas (a.) Yemek tamakta kullanlan, birbiri zerine konulup bir sapa geirilen kap. sefih ( a.) Zevk ve elenceye dkn, uar. sefil (a.) Yoksulluk iinde olan. sefir (a.) Eli. seirmek (e.) Hafif biimde kmldayp titremek. seher (a.) 1. afakla gnein domas arasndaki vakit. 2. Sabahn erken vakti. sehpa (a.) Ayakl kk masa. seki (a.) Oturulan ta, beton set. sekiz (a.) Sekiz tane bir. sekizer ( a.) Her birinde sekiz adet olan. sekmek (e.) Tek ayak zerinde srayarak yrmek. sekmen (a.) 1. Arkalksz iskemle. 2. Basamak. sekreter (a.) Yazman. seks (a.) Erkek ile kadn arasndaki fiziksel fark, cinsiyet. seksel (a.) Cinsel. seksek (a.) Sekerek oynanan bir ocuk oyunu. seksen (a.) Sekiz adet onluk. sel (a.) Yamurlarn yama-syla oluan, nne gelen yere zarar veren takn su. selm (a.) Sayg, salk dileme sz. selmet, -ti (a.) Esenlik. selmlamak (e.) Birine ya da bir toplulua selam vermek.

185

selmlamak (e.) Karlkl selm vermek. sele (a.) ine te beri konulan yayvan sepet. selefon (a.) Su geirmez, saydam kt. selloz (a.) Bitkilerden elde edilen, kt yapmnda kullanlan madde. selvl (a.) Yapraklarn dkmeyen, tepesi sivri olan, daha ok mezarlklarda rastlanan bir aa. semaver (a.) ine odun kmr konularak ay piirilen kap. sembol (a.) Simge, iaret, belirti. semer (a.) Hayvanlarn srtna vurulan, yk balamaya yarayan, tahtadan yaplma ara. seminer (a.) Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler zerinde tartmak amacyla birka yetkilinin ynetimi altnda dzenlenen toplant. 2. Bir uzman denetiminde yaplan meslekle ilgili almalar. Semirmek (a.) iyi beslenip kilo almak. semiz (a.) yice beslenmi eti, ya bol olan hayvan. semizotu (a.) Yapraklar ve saplar ile yemek yaplan bir bitki. sempati (a.) Sevimli, cana yakn bulma. sempatik ( a.) Sevimli. semt, -ti (a.) Blge. sen (ad.) Tekil ikinci kii. senaryo (a.) Sinema filminin sahnelerini gsteren yazl metin. senato (a.) Parlamento. Baz demokrasilerde, ikinci meclis. senatr (a.) Senato yesi. sendelemek (e.) Decek gibi olmak. sendika (a.) ilerin alma haklarn korumak iin kurduklar, yesi sadece alan iiler olan rgt. sene (a.) Yl. senet (a.) Bir kimsenin yapmaya ya da demeye borlu olduu eyi gstermek iin imzalad resm kt. senfoni (a.) Orkestralarda alnan szsz uzun mzik yapt. senli benli (b.) Samim. sepet, -ti (a.) Saz, kam, dal gibi eylerden rlerek yaplm kap. sepetlemek (e.) Birini yanndan uygunsuz bir biimde uzaklatrmak anlamnda kullanlr. ser (a.) Ba, kafa. sera (a.) Scak iklim bitkilerinin yetitirilmesi iin bir blm ya da tm camla kapatlm yer, limonluk, camlk. seramik (a.) Piirilmi topraktan yaplan ss ve yap arac. serap (a.) lde su varm gibi grnen s ve k yanltmacas. serazat ( a.) Serbest ve zgr. serbaz ( a.) Yrekli, yiit, korkusuz olan. serbest, ( a.) 1. Hibir koula bal olmayan, istedii gibi davranabilen. 2. Baml olmayan, zgr. sere (a.) nsana yakn yerlerde yaayan kk, boz renkte, tc bir ku. sereparmak (a.) Be parmaktan en kk olan. serdar (a.) Bakomutan. sere (a.) Ak duran ba parmann ucuna kadar olan uzaklk, sece. seren (a.) Yelkenli gemilerde yelkeni amak iin kullanlan ubuk. sergi (a.) Satmak ya da sergilenmek amacyla dizilip dzenlenmi mal ya da sanat yapt. sergilemek (e.) almalar bakalarna gstermek, tantmak iini herkesin grebilecei biimde dzenlemek. sergzet (a.) Bir kimsenin bandan geen olaylar, macera. sergzeti ( a.) Maceray seven, maceraya atlan kimse.

186

serhat (a.) Snr boyu. seri (a.) Benzer eylerden oluan dizi, sra. seri ( a.) Hzl, abuk. serilmek (e.) Uzanp yatmak. serin ( a.) Ilk ile souk aras. serinkanl ( a.) Olaylar karsnda kontroln kaybetmeyen. serinlemek (e.) Hafife soumak. serinlik (a.) Serin olma durumu. sermaye ( a.) 1. Ana mal. 2. Varlk. sermek (e.) 1. Asmak. 2. Gstermek amacyla bir eyi asmak ya da yaymak. serpilmek (e.) Geliip bymek. serpinti (a.) 1. Akan ve dklen eyden srayp serpilen blm. 2. Kk damlalar ya da tanecikler durumunda yaan yamur ya da kar. serpmek (e.) Etrafa dalacak biimde dkmek. sersem ( a.) eitli nedenlerden dolay akl karm olan. sersemlemek (e.) Sersem olmak. serseri (a.) siz gsz etrafta dolaan. sert,-ti ( a.) 1. Kolayca kesilip paralanamayan. 2. Etkisi abuk grlen. sertlemek (e.) Sert duruma gelmek. sertifika (a.) renim belgesi. serum (a.) Hastaya g kazanmas iin damardan verilen sv. serven (a.) Macera. servet, -ti (a.) Mal zenginlii. servis (a.) 1. Hizmet. 2. Bir i yerinde, kurumda sadece bir iin grld blm. serzeni (a.) Baa kakma, sitem etme, takaza. ses (a.) 1. Kulakla duyulan, iitilen eylerin tamam. Seda. 2. Azdan kan ve havada titreim meydana getiren soluk. 3. nsan ve hayvanlarn, nesnelerin birbirine arpmas sonucu oluan grlt. ses bilgisi (a.) Seslerin zelliklerini inceleyen dil bilgisi dal. seslenmek (e.) armak. seste ( a.) E sesli. set, -ti (a.) Topran akmasn, suyun yaylmasn nlemek iin nlerine ekilen kaln duvar. sevap (a.) Allah tarafndan ho karlanan, mkafat verilen davran. sevda (a.) 1. Gl sevgi. 2. Ar ve gl tutku; istek. sevecen ( a.) Acma ve koruma duygusu ile seven. sevgi (a.) nsan birine kar zveride bulunacak kadar balla gtren duygu. sevgili ( a.) Sevgiye deer grlen, sevilen. sevi fa.j Ak. sevimli ( a.) Cana yakn, irin. sevimsiz ( a.) Hoa gitmeyen. sevin (a.) stenilen ya da hoa giden bir durumun olumasyla duyulan coku. seviye (a.) Dzey. sevk, -ki (a.) Gnderme, gtrme. sevketmek (e.) Gndermek, yollamak. sevmek (e.) Holanmak, ilgi duymak. Seyahat (a.) Gezi. seyir, -yri (a.) 1. Elenmek amacyla yaplan gezi. 2. Yry. seyirci (a.) Elenmek iin bir etkinlii izleyen. seyis (a-) At bakcs. seyrek ( a.) Aralkl, sk olmayan.

187

seyrelmek (e.) Seyrek duruma gelmek. seyretmek (e.) Bir etkinlii izlemek. seyyah (a.) Gezgin, turist. seyyarca (a.) Gezici. seza (a-) Uygun, yarar, bir eye deer. sezdirmek (a.) Bir durumu sezmesine yardmc olmak. sezgi (a.) Sezebilme yeteneisezmek (e.) Ak bir kant olmakszn, olmu ya da olacak bir eyi anlamak, kestirmek. sezon (a.) 1. Mevsim. 2. Yl iinde belirli aralklarla yinelenen etkinlikler dnemi. scak ( a.) 1. Yakmayacak derecede ss olan. 2. Iss yksek olan, ok snm. 3. (mec.) Dosta, sevgi dolu. scakkanl ( a.) 1. Vcut ss yaz k deimeyen canl. 2. Cana yakn. scaklk (a.) Isnn yksek olmas durumu. scakler (a.) Is derecesini gsteren alet, termometre. san (a.) Farenin biraz byk olan tr. sramak (e.) 1. Yukarya doru frlamak, atlamak. 2. Anszn oluan bir durumdan korkup hareket etmek. sdk, -dk (a.) 1. Doruluk, gereklik. 2. ten ballk. sfat, -ti (a-) 1. Bir kimsenin ya da nesnenin zellii. 2. Dil bilgisinde adlar niteleyen ya da belirten szck tr. sfr (a.) Hibir deeri olmayan rakam. s ( a.) Derinlii az olan. snak (a.) Tehlikeli durumlarda snlacak korunakl yer. snmak (e.) Tehlikeli bir durumda gvenilir birine ya da bir eye bavurmak. snt (a.) Bulunduu yerde varl ok grlen kimse. sr (a.) 1. Boynuzlu, iri, etinden stnden ve derisinden yararlanlan bykba bir evcil hayvan. 2. mec. Ahmak, bn kimse. srck (a.) Sereden iri, uzun gagal siyah bir ku. srtma (a.) Sr oban. slk (a.) Deniz, gl ve akarsularn derin olmayan yerleri. smak (a.) Bir yere, bir kaba tmyle girebilmek ya da iinden geebilmek. shhat, -ti (a.) Salk, esenlik. sk (a.) Aralksz. skboaz etmek (e.) Birini zorlamak. sk ( a.) Gevek olmayp iyice saran, tutan. skc ( a.) Can skan. skfk ( a.) likileri ok iyi olan. sklgan ( a.) Utanga, ekingen. sklmak (e.) 1. Can sknts ekmek. 2. Biri tarafndan skma iine uramak. sknt fa.; 1. eitli nedenlerden dolay iimizi skan durum. 2. Geim zorluu. skmak (a.) 1. Bir arada bulunmaktan dolay hareket etmekte zorlanmak. 2. Madd adan paras yetemez duruma gelmek. sktrmak (a.) Birinin skmasn salamak. skynetim (a.) Baz yasalarn askya alnarak ordunun geici olarak ynetimi ele almas durumu. sklet, -ti (a.) Arlk. skmak (a.) Bir eyi bask altna almak. 2. Sknt vermek. sla (a.) Kavuma, ulama. smsk (b.) Skca. sna ( a.) Sanayi ile ilgili.

188

snamak (e.) Denemek, kontrol etmek. snav (a.) rencilerin, bir ie alnacak elemanlarn bilgi derecesini lme ii. mtihan. sngn ( a.) 1. Gz korkmu, sinmi. 2. ekingen, rkek. 3. zgn, dnceli. snf (a.) 1. rencilerin blmlenerek ders yaptklar oda, odalarda ders yapan renci kmesi. 2. eitli amalarla blmlenmi eylerin her blm. snflamak (e.) zelliklerine gre kmelere ayrmak. snk (.a.) 1. Krk, kk. 2. Yenilmi, bozguna uram. snr (a.) 1. ki komu devletin topraklarn birbirinden ayran izgi. 2. Komu il, ile, ky, ya da kiilerin topraklarn birbirinden ayran izgi. 3. Bir eyin yaylabilecei ya da genileyebilecei son izgi, u. snrsz (.a.) ok geni, snr olmayan. spa (a.) Eek yavrusu. sr (a.) anak ve mlek kaplarn yzne srlen parlak boya. sr (a.) Kimseye sylenmemesi gereken durum, bilgi, sz. sra (a.) Yan yana veya arka arkaya dizilmi eylerin tm. srada (a.) Ortak zellikler gsteren, aralarnda uzunlamasna vadiler bulunan dalar dizisi. sralamak (e.) Bir sisteme gre sraya dizmek. srat, -ti (a.) Yol. Geit yeri. srat kprs (a.) Kyamette cehennem zerine kurulacak olan kldan ince, kltan keskin kpr. sra (a.) Cam. srda ( a.) Sr orta. srf (b.) Yalnz, ancak. srk (a.) Uzun ve kaln denek. srlsklam (b.) Her yeri slanm. srm (a.) Mein sicim. srtkan (a.) Ho olmayan bir gl olan. srtmak (e.) Dilerini gstererek uygunsuz glmek. srma (a.) Parlak gm tel. srmal ( a.) Srma ile ilenmi. srnak ( a.) Bir eyi elde etmek iin kk dmeyi gze alan. srsklam ( a.) 1. Bsbtn slak, ok slak. 2. (mec.) yiden iyiye, adamakll. srsz ( a.) 1. Sr srlmemi, sr olmayan. 2. Srr olmayan, ak, gizlilii bulunmayan. srt, -ti (a.) 1. Omurgal ya da omurgasz hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan st blm. 2. nsanlarda boyundan bele kadar uzanan st blm. 3. Da ya da tepelerin st blm. srtlamak (e.) Srtna alp tamak. srtlan (a.) Lele beslenen, kurt iriliinde bir hayvan. sska ( a.) ok zayf. stma (a.) Bir eit sivrisinekten bulaan ateli hastalk. sva (a.) Yaplarn i ve d yzeyini dzletirmek iin srlen har. svama (a.) 1. Svamak fiili. 2.Tamamen dolu, silme. svazlamak (e.) Okar gibi elini vcuduna srmek. sv (a.) Akma zellii olup, iine girdii kabn biimini alabilen. svmak (e.) Habersizce ayrlmak. sv ya (a.) Normal hava scaklnda sv durumunda bulunan ya. syrmak (e.) Bir eyin yzeyinden bir para koparmak. syrk ( a.) Yznden syrlm bir para. syrlmak (e.) Bir durumdan, bir eyin iinden ustaca zarar grmeden kmak. szdrmak (e.) 1. Szmasn salamak. 2. Farkna vardrmadan birinden para almak. szgt (a.)

189

Kavrulmu et, kavurma. sz (a.) Hafif ar. sznt (a.) Szan ey. szlamak (e.) Hafife armak. szlatmak (e.) Szlamasna neden olmak, sz vermek. szmak (e.) 1. Kk, ince aralklardan ince ince akmak. 2. Sarho olan birinin kendinden gemesi. sicil (a.) Resm belgelerin kayda geildii defter. sicim (a.) eitli kalnlkta ip. sidik (a.) Bbrekler tarafndan kandan szlp dar atlan sv. sifon (a.) Tuvaletleri temiz tutmak iin suyu boaltan dzenek. sigara (a.) nce kda, kylm ttn sarlarak hazrlanan, silindir biiminde, azdan duman ekilen nesne. sigorta (a.) 1. Bir eyin ya da bir kimsenin ileride karlaabilecei zarar gidermek iin, nceden denen prim karlnda bu ile uraan kurulula yaplan balant szlemesi. 2. zellikle elektrik devresinde gvenlii salayan, kazay nleyen nesne, dzenek. sigortac ( a.) Sigorta iiyle uraan kimse. sigortal ( a.) Sigorta edilmi kimse. siil (a.) Deride oluan kk ur. sihir, -hri (a.) By. sihirbaz ( a.) Byc. sihirbazlk (a.) Byclk. sihirli ( a.) Byl. silh (a.) Savunma ve saldrma amac ile kullanlan her trl alet. silhlanmak (e.) Herhangi bir silha sahip olmak. silhl ( a.) Silh olan. silhor (a.) Silh iyi kullanan kimse. Sava. Cenga-ver. Silahl koruma. silecek (a.) 1. Silme iinde kullanlan havlu, bez gibi eyler. 2. Yal havalarda tatlarn n camn silen aygt. silgi (a.) Yazlar silmeye yarayan kauuk, snger gibi maddeler. silik ( a.) 1. zerindeki yazlar anm, okunamaz durumda olan. 2. Gze batan bir yetenei olmayan. silindir (a.)_\. Soba borusu biimi. 2. zerinden getii yerleri, nesneleri dzletiren alet. silinmek (e.) Silme iine konu olmak. silinti (a.) Silme izi. silkelemek (e.) Bir eyin stndekileri drmek iin hareket ettirmek. silkinmek (e.)1. stndekileri atmak iin hareket etmek. 2. Olumsuz bir durumdan kurtulmak iin aba gstermek. sille (a.) Ak elle vurulan tokat. silmek (e.) 1. Bir yzeyin kirini bir bezle almak, yzeyini temizlemek. 2. Yazarken yanl yaplan blm silgi ile ortadan kaldrmak. silo (a.) Tahl ambar. silsile (a.) Arka arkaya gelen eylerden oluan sra. sim (a.) Gm. sima (a.) Yz, ehre. simge (a.) Sembol. simit (a.) Halka biiminde bir eit rek. simsar (a.) Komisyoncu. simsiyah (a.) Koyu siyah. sincap (a.) Aalara kolayca trmanan, kuyruu uzun, kk bir hayvan.

190

sindirim (a.) Yenilen yiyeceklerin kana karmas iin azdan balayp barsaklara kadar sren eitli evrelerin tm. sindirmek (e.) 1. Yenilen bir yiyecein kana karmasna kadar sren evreleri tamamlamak. 2. Birinin sinmesini salamak. sinek (a.)1. ift kanatllardan uucu trde bceklerin genel ad. 2. Bir oyun kad. sineklik (a.) Sinek avlamaya yarayan alet. sinema (a.) 1. eitli tekniklerle grntleri bir perdeye aktararak izleyiciye izlettirme. 2. Byle hazrlanm film izlenilen yer. sini (a.) Byk ve yuvarlak yemek tepsisi. sinir (a.; 1. Duyu ve hareket uyarlarn beyinden organlara ileten beyaz iplik tellerin genel ad. 2. Rahatsz edici hal. 3. Ruhi hal, asab. sinirlenmek (e.) fkelenmek. sinmek (e.) Kendini gstermemek iin gzden uzak bir yerde durmak, saklanmak. sinsi ( a.) Belli etmeden ktlk yapan. sinyal (a.) nceden belirlenmi ses, k ya da baka bir yolla verilen iaret. sipari (a.) Yaplmas istenen. siper (a.) Saklanlacak, korunulacak yer. sipsivri ( a.) ok sivri olan. sirayet, -ti (a.) Bulama, geme. sirk, -rki (a.) eitli eitilmi hayvanlarn ve cambazlarn bedensel becerilerinin sergilendii elenceli yer. sirke (a.) 1. Ekitilmi zm suyu. 2. Baz haerelerin yumurtas. siroz (a.) Karacierin irilemesi veya krelmesi ile belirlenen bir hastalk. sis (a.) evreyi grmeye engel olan kaln su buusu. sislenmek (e.) Sise bulanmak. sismograf (a.) Depremlerin oluumunu haber veren, depremle ilgili bilgi veren ara. sistem (a.) Yol, yntem. sitem (a.) Hoa gitmeyen davranlarla ilgili olumsuz tavr ya da sz. sivil ( a.) Resm olmayan. sivilce (a.) Deride kan kk ban. sivri ( a.) Ucu batacak biimde ince olan. sivrilmek (e.) 1. Sivri olmak. 2. Benzerleri arasnda ilgi toplamak. sivrisinek (a.) nsanlar sokup, kanyla beslenen bir sinek tr. siya (a.) Krekleri tersine kullanarak sandal geriye yrtme. siyah (a.) Kara. siyasal ( a.) Siyaset ile ilgili, siyaset alanna giren. siyaset (a.) Bir amaca ulamak iin uygulanacak yntemler, devlet ynetimi. siyasi (a.) Siyasetle uraan. siz (ad.) kinci oul kii. ske (a.) Ksa gldr ele-riyle sslenmi radyo oyunu. smokin (a.) Resm trenlerde, gecelerde giyilen erkek ceketi. soba (a.) eitli biimlerde olan snma arac. soda (a.) amar, bulak ykamakta kullanlan bir temizlik maddesi. sofa (a.) Evde oda kaplarnn ald geni koridor. sofra (a.) Masa, yer ve byk sinilerin yemek yemek iin hazrlanm durumu. softa (a.) 1. Medrese rencisi. 2. Bir eye kr krne balanm. Yobaz. sofu (a.) Dindar, dinin kurallarna sk skya bal. soan (a.) Toprak altndaki yumrular yemeklerde tat vermek iin kullanlan, yapraklar yeil olarak yenen bir bitki. souk ( a.) Scakl vcut scaklnn altnda olan.

191

soukkanl ( a.) Zor durumlarda bile heyecanlanmadan, hzl hareket eden ve salkl dnen. soukluk (a.) Souk olma durumu. soumak (e.) Iss dmek. soutucu (a.) Buzdolab. sohbet,-ti (a.) Konuarak, elenerek zaman geirme. sokak (a.) Evlerin arasndaki yol. sokmak (e.) 1. Bir eyi ierisine koymak. 2. Bcein inesini bir canlya batrmas. sokulgan ( a.) Herkesle ksa zamanda dost olan, giriken. sokulmak fe.j Bir eye ya da kimseye iyice yanamak. sokuturmak (e.) Bir eyleri dar bir yere zorlayarak yerletirmek. sol ( a.) Yrein bulunduu yan, san kart. solak (d a.) Sol elini kullanan. soldurmak (e.) Solmasna neden olmak. solfej (a.) Bir mzik parasn notalarnn adlarn syleyerek seslendirmek. solgun ( a.) Rengi umu, canll, hareketlilii azalm. solist (a.) Tek bana sahnede ark syleyen sanat. sollamak (e.) ndeki tatn sol tarafndan nne gemek. solmak (e.) Rengini, parlakln, tazeliini kaybetmek. solo (a.) Bir kii tarafndan okunan, seslendirilen ark. solucan (a.) Yumuak vcutlu, uzun, kk bir canl. soluk ( a.) Rengi solmu, parlakl kaybolmu. soluk (a.) Canllarn alp verdikleri hava. solumak (e.) Soluk alp vermek. solunga (a.) Balklarn solunum organ. solunum (a.) Soluk alp verme eylemi. solsyon zelti. som ( a.) Saf, katksz. somaki (a.) Bir eit sert mermer. somun (a.) Ortas ikince, ince uzun yuvarlak ekmek. somurtkan ( a.) Ask suratl, hi glmeyen. somut ( a.) Duyu organlarmzla tanmlayabildiimiz nesneler, canllar. somya (a.) zerine yatak konularak yatlan, tahtadan ya da metalden yaplan mobilya. son (a.) En arkada bulunan, gerisi olmayan. sonar (a.) 1. Batm olan nesnenin yerini ve durumunu akustik dalgalarla belirleyen sistem. 2. Sistemden yararlanlarak yaplm denizaltlarda kullanlan cihaz. sonat (a.) Bir veya iki alg iin yazlm, veya drt blmden oluan mzik eseri. sonbahar (a.) Havalarn soumaya balad, yapraklarn sararp dkld yazdan sonraki mevsim. sonra (b.) Daha ileri bir zamanda anlamnda kullanlr. sonsuz ( a.) Sonu olmayan. sonu (a.) Bir olaydan sonra ortaya kan baka bir olay ya da durum. sonulanmak (e.) Sonuca balanmak, sonuca ulamak. sopa (a.) Kaln ve ksa denek. sorgu (a.) Birinin sulu olup olmadn soru sorarak renme ii. sorgu (a.) Kimi kularn tepesinde bulunan uzunca ty. sormak (e.) Birinden bir konuda bilgi istemek. soru (a.) Karlk gerektiren sz ya da yaz.

192

sorumlu ( a.) Bir konu hakknda bilgi alnacak, yetkili kimse. sorumluluk ( a.) Bir iin yaplp yapamamasndan sorumlu olan. sorumsuz ( a.) Sorumluluk tamayan, grevini gerei gibi yerine getirmeyen. sorun (a.) zerinde dnp zm yollar bulunmas gereken durum ya da olay. soruturma (a.) Bir sorunu ilgili kiilerden bilgi alarak aratrma ii. sosis (a.) Etle yaplan bir eit besin. sosyal, -li ( a.) Toplumla ilgili. soy (a.) Ayn kkenden gelen, benzer zellikler gsteren insan ya da hayvanlarn tm. soya (a.) Ya elde edilen bir eit fasulye. soyad (a.) Bir kimsenin ailece anlmasna yarayan n adna eklenen ad. soyda (a.) Ayn soydan gelen kimseler. soygun (a.) Birok kii tarafndan silh zoruyla para ya da mal alma. soyguncu (a.) Soygun yapan kimse. soylu (a.) Bilinen bir soydan gelen, asil. soymak (e.) 1. Birinin zerindekiler! karmak. 2. Zorla para ya da maln almak. soysuz ( a.) Ahlksz, kiilii bozuk. soytar (a.) Sz ve eylemleri ile herkesi gldren. soyulmak (e.) Bakalar tarafndan zorla mal ya da paras alnmak. soyunmak (e.) zerindeki giysileri karmak. soyut ( a.) Duyu organlarmzla alglanmayan. s (a.) Halanm, soutularak yenen et. st (a.) Akarsu kylarnda yetien bir aa. skmek (e.) 1. Bir eyi yerinden ekip karmak. 2. Paralarna ayrmak. skk ( a.) Dikileri sklm. skn etmek (e.) Arka arkaya kp gelmek. smestr, -tri (a.) Okullarda eitim grlen yln iki blme ayrld her dneme verilen ad. smrge (a.) Bir devletin kendi lkesinin dnda egemenlik kurarak ynettii, ekonomik ya da siyasal karlar salad lke. smrmek (e.) 1. Sofrada ne varsa hepsini yiyip bitirmek. 2. Bir lkenin kaynaklarn kendi karlar iin kullanmak. sndrmek (e.) Yanan bir eyin yanmasna son vermek. snmek (e.) 1. Yanmaz, aydnlatamaz, ilevsiz duruma gelmek. 2. Hava dolu bir eyin havasnn boalmas. snk (d a.) Snm olan. sven (a.) 1. Byk sopa. 2. it yapmakta kullanlan byk kazk. svmek (e.) Olumsuz bir durumdan dolay birine ar szler sylemek, kfretmek. sylem (a.) 1. Syleyi, syleni, telaffuz. 2. fade, kalplam, klielemi sz. sylemek (e.) Dncelerini, duygularn szle bir bakasna aktarmak. sylenmek (e.) Kendi kendine szlanp sz sylemek. sylenti (a.) Doruluu kesin olmayan haber. sylei (a.) Konuma, sohbet. sylev (a.) Bir toplulua kar bilgi vermek, etkilemek iin konumak. sz (a.) Bir dnceyi anlatmaya yarayan szck ya da szckler. sz birlii (a.) Anlaarak ayn eyleri syleme. szc (a.) Bir topluluk ya da kii adna sz sylemekle yetkili kimse. szck (a.) Tek bana anlam olan ya da tmce iinde anlam kazanan ses kmesi ya da sesler. szde (b.) Sanki. szde ( a.) Gerekte yle olmayp yleymi gibi grnen. sz gelii (b.) rnein.

193

szlemek (e.) Bir i iin birbirine karlkl sz vermek. szl ( a.) 1. Szle iletilen. 2. Evlenmek iin szlemi kz ve erkek. szlk (a.) Bir dildeki btn szckleri alfabetik srayla ele alp inceleyen yapt. spiker (a.) Radyo ve televizyonda programlar sunan, haberleri okuyan kimse. spor (a.) Vcudu gelitirmek, sal korumak amacyla bireysel veya toplu olarak yaplan, kurallar olan hareketler. sporcu (a.) Spor yapan. sporsever ( a.) Spora ilgi duyan. spot (a.) 1. Ksa reklam cmlesi. 2. Dar bir alana ok gl k ynetebilen stdyo lambas. 3. Bir mal ok miktarda toptancdan veresiye aldktan sonra piyasada deerinden daha aaya pein olarak satma. stadyum (a.) Spor yaplan, etraf kapal alan, stat. staj (a.) Meslek bilgisini gelitirmek iin birinin kontrolnde alma. stajyer (a.) Staj yapan. stok, -ku (a.) Maaza ve depolarda biriktirilen tek tip mal. stop etmek (e.) Durmak. stdyo (a.) inde film sahneleri ekilen atlye. su (a.) 1. Denizleri, rmaklar dolduran, yaamak iin gerekli olan, itiimiz ve eitli ilerimizde kullandmz bir madde. 2. Kimi meyve ve sebzelerin sulu ksm. sual (a.) Soru. suare (a.) Gece yaplan tiyatro gsterisi. su aygr (a.) Kocaman azl, iri, suda yaayan bir hayvan. suba (a.) 1. Eskiden kentlerin su ilerinden sorumlu olan kimse. 2. ehirlerde gvenlik miri. 3. iftlik kahyas. subay (a.) Orduda grev ve yetkisi olan, temenden mareale kadar rtbelere yk-selebilen asker. sucuk (a.) Piirilip kurutulmu barsaa, terbiye edilmi et konarak yaplan bir tr yiyecek. su, -u (a.) Yasalara ve ahlka ters den davran. suiei (a.) Vcutta dkntlerle beliren ateli bir ocuk hastal. sulamak (e.) Birinin su ilediini sylemek. sulu ( a.) Su ilemi kimse. sust (b.) Su ilerken yakalanan. suflr (a.) Tiyatroda sahne gerisinde durup oyunculara rollerini gizlice anmsatan kimse. suikast (a.) Birini ldrmeye kalkma eylemi. sulak ( a.) Suyu bol olan yer. sulamak (e.) Birine ya da bir yere su vermek. sulandrmak (e.) Kat bir eye su katp kartrmak. sularnda (b.) Vaktinde, yanda. sultan (a.) Osmanl padiahlarna, padiah hanmlarna ve kzlarna verilen unvan. sulu ( a.) 1. inde su olan. 2. Hoa gitmeyen akalar yapan. sulu boya (a.) Su ile kartrlarak kullanlan bir eit boya. suluk (a.) Ku kafeslerinde kulara su konan kap. sulusepken (b.) Yamurla kark yaan kar belirtmek iin sylenir. suna (a.) Erkek rdek. sundurma (a.) Yalardan ve gneten korunmak iin evlere yaplan saak. suni ( a.) Doal olmayan, yapmack. sunmak (e.) Sayg gerei saygn birine bir ey vermek, gndermek. sunturlu (.a.) Yaman. sunucu (a.) Spiker. supap (a.) Akc svlar aktan bir aygtta svlarn akmasna yol veren, ancak dnmesini

194

engelleyen dzenek. sur (a.,) Kale duvar. sure (a.) Kur'an- Kerimin 114 ksmndan her biri. suret (a.) 1. Kopya. 2. Grn, biim. susam (a.) Scak blgelerde yetien, yal tohumlar yenen kk bir bitki. susamak (e.) Su ime istei duymak. suskun ( a.) Az konuan. suspus olmak (e.) Susup konumamak. susta (a.) Alp kapanmay salayan yay. susuz ( a.) Suyu olmayan. suyolu (a.) Oluk, ark. set (a.) lenmi bir deri eidi sknet, -ti (a.) Sessizlik. slle (a.) Soy. slk (a.) Kimi sularda yaayan kan emici solucan. sln (a.) Uzun kuyruklu, eti deerli, tavua benzer bir ku. smbl (a.) iekleri kokulu, kk soanl bir ss bitkisi. smsk ( a.) Miskin, aptal. smklbcek (a.) Uzun gvdeli, kabuksuz, dolat yerde smk gibi bir salg brakan hayvan. snepe ( a.) Kl bozuk, uyuuk. snger (a.) zeri gze gze, suyu ok eken bir deniz hayvan. sng (a.) Tfein ucuna taklan bak. snmek (e.) Kopmadan uzamak. snnet, -ti (a.) 1. Peygamberin davranlar. 2. Erkek ocuun erkeklik organn ucundaki derinin kesilmesi. snneti fa.; ocuklar snnet eden kimse. spermarket (a.) eitli mallarn bir arada bulunduu byk sat maazas. sprnt (a.) Sprlerek yerden toplanan p, toz. sprge (a.) Sprme arac. sprmek (e.) Bir yerin zerindeki tozlar, pleri sprge ile almak. srahi (a.) ecek sv eyler koymaya yarayan eitli biimlerdeki kap. sr'at, -ti (a.) abukluk, hz. sr'atli f a.j Hzl. srmek (e.) 1. Hafife aya taklp decek gibi olmak. 2. Konuurken yanlmak. srdrmek (e.) Srmesini salamak. sre (a.) Bir olayn ba ile sonu arasnda geen zaman. srek (a.) 1. Sren, devam eden. 2. Satmak iin pazara gtrln hayvan srs. 3. (a.) Hzl sren, hzl giden. srekli ( a.) 1. Kesintisiz olarak sren 2. Uzun sreli. sreklilik (a.) Srekli olma, kesintisiz olarak srp gitme durumu. sreksiz ( a.) Az sren. sreksizlik (a.) Sreksiz olma durumu. Sreyya (a.) Alt, yedi yldzdan oluan yldz kmesi. srg (a.) Kaplarn arkasndan kapatlarak almasna engel olan dzenek. srglemek (e.) Srgy srerek kapy kapatmak. srgn (a.) 1. Bitkilerin zerinde yeni kan filiz. 2. Ceza olarak sulular bulunduklar yerden uzak bir yerde yaamaya mahkm etme. srme (a.) 1. Srmek eylemi. 2. Kap kanadn ieriden kapamak ya da dolap kapan yerinde tutmak gibi ilere yarayan ve yuvas iinde ileri geri srlebilen dzenek.

195

srme (a.) Makyaj iin kirpiklerin kklerine srlen siyah toz. srmek (e.) 1. Ynetip yrtmek. 2. nne katp gtrmek. 3. Uzatmak, ileri doru itmek. 4. Oturduu, bulunduu yer ya da lkeden ceza olarak baka bir yer ya da lkeye gndermek. srmelemek (e.) Kirpiklere srme ekmek. srmeli ( a.) Srmelenmi gz. srpriz (a.) Beklenmeyen ve insan artarak sevindiren ya da zen olay, beklenmedik i. srtmek (e.) 1. Bir eyi bastrarak dier bir eyin zerinden geirmek. 2. mec. Babo, yararsz dolamak. srtk (a.) Zamann ok gezerek geiren, evde oturmayan (kadn). sr (a.) 1. Evcil hayvan topluluu. 2. Bir insann bakm altndaki hayvanlarn tm. 3. Birlikte yaayan hayvan topluluu. 4. Dzensiz insan topluluu. 5. (mec.) Pek ok. src (a.) Motorlu ve motorsuz aralar kullanan kii. srklemek (e.) 1. Bir eyi iterek, ekerek alp gtrmek. 2. Bakalarnn ilgisini srekli stne ekmek. srm (a.) Bir ticaret malnn satlr olmas. 2. Bir parann geer olmas. srml ( a.) Srm ok olan. srndrmek (e.) Birinin srnmesini salamak. srnceme (a.) Bir iin sonulanmayp ortada kalmas durumu. srngenler (a.) Yerde srnen ylan, kertenkele gibi hayvanlar snf. srnmek (e.) 1. Karn zerinde srnerek ilerlemek. 2. Kendi zerine srmek. 3. Bir eye deerek gemek, geerken demek. 4. Srnmek iine konu olmak. 5. (mec.) Yoksul ve perian yaamak. ss (a.) Ssleme yapmaya yarayan ara. sslemek (e.) Gzel grnmesini salamak. sslenmek (e.) Gzel grnmek iin kendini sslemek. ssl ( a.) Sslenmi olan. st (a.) 1. Kadnlarn ve memeli dii hayvanlarn yavrularn beslemek iin memelerinden gelen, besin deeri yksek beyaz sv. 2. Kimi bitkilerin trl organlarnda bulunan beyaz renkte zsu. stana (a.) Bir ocuun, annesinden baka, stn emmi olduu kadn. st dii (a.) ocukta ilk kan ve yedi yanda deien di. stkarde (a.) Ayn kadndan st emmi ocuklar. stl (a.) St, eker ve pirinten yaplan bir tatl. stliman (a.) Durgun. st tozu (a.) Toz durumuna getirilmi st. stun (a.) 1. Herhangi bir maddeden yaplan, stnde stun bal denilen kntl bir blm olan, genellikle bir altla, bazen dorudan doruya yere dayal silindir biiminde dey. destek, kolon. 2. Gazete, dergi veya kitap gibi yazl eylerde, sayfann yukardan aaya doru ayrlm olduu dar blmlerden her biri. sveter (a.) Batan geirilerek giyilen kazak. szge (a.) Szmeye yarayan ara. szdrmek (e.) Szme iini yaptrmak. szgn ( a.) Zayflam, szlm olan. szme (a.) 1. Szmek eylemi. 2. Szlm olan. szmek (e.) Bir svy iindeki yabanc maddelerden temizlemek iin bez ya da delikli bir kaptan geirmek. szlmek (e.) 1. Akmak. 2. Biraz zayflamak. szl (a.) Szlme eylemi ya da biim;, szm szm (b.) Kendini ara satarak, nazl bir eda vererek. sznt (a.) Bir svy szerek elde edilen tortu.

196


Trk alfabesinin yirmi nc harfi, di-damak nszdr. aban (a.) Mslmanlar tarafndan kutsal saylan aylarn ikincisi. abanlamak (e.) Aptal, akn duruma gelmek. ablon (a.) 1. zerindeki harf ve ekillerin evre izgileri kalem ucu girecek biimde oyuk olan, bu izgilerden kalemle istenilen biim elde edilen bir tr cetvel. 2. mec. Kr krne, zerinde hi dnlmeden onaylanan, basmakalp rnek. ad ( a.) Sevinli, neeli. adrvan (a.) Genellikle cami avlularnda bulunan, evresindeki musluklardan ve ortasndaki fskiyeden su akan, zeri kubbeli ya da ak eme. afak, - (a.) Gne domadan nce ufukta beliren aydnlk. aft (a.) Bir makinenin dnme devinimini iletmeye yarayan ve ucuna dili arklar, tekerekler ya da pervane balanan demir mil. aful (a.) Bal konan ufak tekne. ah (a.) ran hkmdarlarna verilen ad. ah (a.) Atn, n ayaklarn yerden keserek arka ayaklar stnde ayakta durmas. ahadet (a.) 1. Tanklk. 2. Yksek bir lk uruna lme. ehitlik. ahadetname (a.) 1. Diploma, sertifika. 2. Bir eylemen yapldn gsteren, yetkilisi tarafndan verilmi olan, onaylanm belge. ahane ( a.) 1. Hkmdara yakacak durumda olan. 2. (mec.) ok gzel. ahbaz (a.) Bir cins iri doan. ah damar (a.) Boynun iki yannda, kan baa ve yze gtren aort kollarndan her biri. ahs, -hs (a.) Kii. ahika (a.) Doruk. ahin (a.) Ormanlk alanlarda yaayan yrtc bir ku. ahit, -di (a.) Bir olay gren, tank. ahitlik (a.) Tanklk. ahlanmak (e.) Atn n ayaklarn yerden keserek arka ayaklarnn zerinde durmas. ahmerdan (a.) Bir yapnn temel kazklarn akmakta kullanlan bir eit ara. ok ar bir eit tokmak veya eki. ahmaran (a.) Definelere bekilik ettiine inanlan efsanevi ylan. Vcudunun belden aas ylan eklindeki hayali yaratk. ahsen (b.) 1. Kendi. 2. Tanmadan, d grn ile, uzaktan. ahs ( a.) Kiiye ait, kiiyle ilgili, kiinin mal olan, zel. ahsiyat, -ti (a.) 1. Kiiye ait iler. 2. Bir kimsenin zel yaam zerinde sylenen szler. ahsiyet (ad.) Kiilik. ahsiyetli ( a.) Kiilikli. aibe 1. Kir, leke. 2. mec. Eksiklik, kusur, ayp. aibeli ( a.) Eksii, kusuru, ayb olan. air (a.) iir yazan kimse, ozan. aka (a.) Gldrmek, elendirmek amacyla karsndakini krmadan yaplan hareket ya da sylenen sz. akac ( a.) aka yapmay seven. akak (a.) Gz, aln ve yanak arasnda, elmack kemiinin stnde bulunan ukurumsu blge. akalamak (e.) Karlkl olarak aka yapmak. akayk (a.) eitli renkte gzel iekleri olan bir ss bitkisi.
197

akmak (e.) (tc kular iin) Ezgili ses karmak, tmek. akrdamak (nsz.) 1. akr akr ses karmak. 2. (b.) Gl bir biimde yamur yamak. akrdatmak (e.) akr akr ses kartmak. akr akr (b.) Srekli olarak yamurun, ten kularn ya da buna benzer hoa giden eylerin kard ses. akr ukur Fazlaca akm kararak. aki (a.) Ekya. aklaban ( a.) aka yapp herkesi gldren. aklatmak (e.) ak diye ses karmak. akrak (a.) 1. (ses iin) en, neeli. 2. (insan iin) Sevinli, keyifli, yaam dolu. 3. Bir ku cinsi. akak, - (a.) ounlukla hokkabazlarn kullandklar, hafife vurulduunda hzla vurulmu gibi ak diye ses karan tahta maa. ak ak (b.) Eller birbirine vurulduunda kan sesi ve bunun benzerini anlatmak iin kullanlr. akak ( a.) Bir kimseyi ya da onun yapt her eyi doru bularak ven ve bakalarna kabul ettirmeye alan (kimse). al (a.) 1. Hindistan'da dokunan deerli bir kuma. 2. Kadnlarn omuzlarn rtmek iin kullandklar geni atk. algam (a.) 1. Turpgillerden, yumru kkl bir bitki. 2. Bu bitkinin insan ve hayvanlar iin besin olarak kullanlan etli ve tatl kk. alter (a.) Bir devredeki elektrik akmn ap kapama ya da deitirme iine yarayan ara, evirge. alvar (a.) Genellikle a ok bol olan, bele bir ukurla balanan geni st don. amama (a.) Gzel kokulu bir tr kavun. amandra (a.) 1. Halkalarna tekne balamak iin limanda demirlemi olan, ii bo, her yan kapal, ounlukla metalden yaplan f vb. 2. Denizde yol gstermeye, bir tehlikeyi ya da gei yolunu haber vermeye yarayan yzer cisim. amar (a.) Ak elle yze atlan tokat. amata (a.) Grlt, patrt. amdan (a.) zerine mum yerletirilen destek. am fst (a.) Kabuklu meyvesi olan deerli bir aa. ampanya (a.) Adn bir ehirden alan bir cins beyaz ve kpkl arap. ampiyon (a.) Ulusal ya da uluslar aras bir yarmada ilk dereceyi alan, birinci olan. ampuan (a.) Genellikle sa ykamada kullanlan sv sabun. an (a.) San, n. angrdamak (e.) (tabak, bardak vb. iin) Bir yere ya da birbirine arparken, krlrken grltl ve nlayc ses karmak. anl f a.) nl. ano (a.) Sahne. ans (a.) Talih. antaj (a.) Pata ya da herhangi bir kar salamak amacyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gzden drc bir haberi yayma ya da aa karma tehdidiyle korkutma. antiye (a.) Yaplarda malzemelerin konulduu, alan iilerin barndklar alan. antr (a.) Erkek arkc. antz (a.) Kadn arkc. ap (a.) perken kan ses. ap, -p (a.) nce kum ve imentoyla yaplan dzgn deme svas. aprdamak (e.) perken ya da bir eyi yerken ap diye ses kartmak. apr apr (b.) Ses kararak acele ile yemek yemeyi ya da st ste pmeyi anlatr.

198

apr upur (b.) perken ya da yemek yerken ap sesinin karldn anlatr. aprt (a.) perken ya da yemek yerken azdan kan aprdama sesi. apka (a.) 1. Kee, hasr gibi maddelerden yaplan balk. 2. Boru, baca, direk gibi eyerin ak blmn havann etkisinden korumak iin taklan balk. aplak, - (a.) ap diye ses karan taban. aplatmak 1. ap diye ses kartmak. 2. Sesli amar vurmak. apal ( a.) 1. Aptalca davranlarda bulunan, alk. 2. stne bana nem vermeyen. apalak ( a.) zensiz, dzensiz (kimse). apalca ( a.) apala yakr (bir biimde). ar (a.) Cokun akan suyun kard ses. arampol (a.) Kara yollarnda yolun aasnda kalan blm. arap (a.) zm suyunun damtlmasyla elde edilen alkoll iki. arapnel (a.) Havada patlayp paralara ayrlan top mermisi. arbon (a.) Genellikle hayvanlarda grlen, insanlara da bulaan ldrc bir hastalk. arldamak (e.) Sesli ve bol bol akmak. arl arl (b.) Suyun bol ve sesli aktn belirtmek iin sylenir. arlt (a.) Akan suyun kard ses. ark, -ki (a.) Dou. ark (a.) Szl mzik paras. arkc (a.) ark; syleyen sanat. ark ( a.) Douyla ilgili, douya zg olan. arkteri (a.) Hazr yiyecek satan dkkn. arlatan (0 a.) Yalanc, bilmedii eyi bilir grnen. art, -ti (a.) Koul. artname (a.) Bir yarmann, ihalenin koullarnn yazl olduu belge. aakalmak (a.) ok armak. aalamak (e.) akn duruma dmek. ase (a.) inde mendil, gecelik gibi eyleri koymaya yarayan, eitli byklkte, kumatan koruncak. asi (a.) 1. Fotoraflkta iine duyarl bir cam veya kt konulan, yass, k geirmez kutu. 2. Yap ilerinde srme ereve. 3. Otomobilin zerine karoser oturtulan iskelet blm. a (a.) Ayn dorultuda bakmayan gz. armak (e.) Bir iin iinden kamayacak duruma gelmek. akn ( a.) arm, dnemez duruma gelmi. amak (e.) Beklenmeyen bir olay ya da durum karsnda ne yapacan bilememek. atafat,-t (a.) Gsteri. ato (a.) Kale gibi grkemli eski yap. ayak (a.) Kaba dokunmu yn kuma. ayan ( a.) Uygun, yarar, deer. ayet (b.) Eer. ayia (a.) Yaylm haber, yaygn sylenti. ebboy (a.) Gzel kokulu, ak sar iekli ss bitkisi. ebek (a.) 1. Daha ok Afrika'nn dalk blgelerinde yaayan, uzun ya da ksa kuyruklu trleri olan maymunlara verilen ad. 2. ( a.) irkin ve arsz (kimse). ebeke (a.) 1. lke apnda yaygnlatrlm ulam ve iletiim rgs. 2. Su ilemek iin bir araya gelmi insanlar. ebnem (a.) iy. ecere (a) Bir kimsenin ya da ailenin soyunu gsteren izelge. ef (a.) 1. Yetki ve sorumluluu olan, yneten kimse. 2. nder. effaf ( a.) inden k geiren cisim, saydam. efkat,-ti (a.) Acyarak ve koruyarak sevgi

199

duyma. eftali (a.) Ilman blgelerde yetien bir aa ve bunun lezzetli meyvesi. ehir, -hri (a.) Nfusunun ou ticaret, sanayi ya da ynetimle ilgili ilerle uraan, tarmsal etkinliklerin olmad yerleim alan. ehirli ( a.) ehirde yaayan. ehit (a.) Kutsal bir lk ya da dini inan urunda savarken len. ehitlik (a.) 1. ehit olma durumu. 2. ehitlerin gmld mezarlk. ehl ( a.) al az olan gz. ehriye (a.) orba yapmakta kullanlan, trl biimlerde kesilerek kurutulmu buday hamuru. ehzade (a.) Padiah soyundan gelen erkek ocuk. eker (a.) Baz bitkilerin saplarndan, baz meyvelerin kklerinden elde edilen beyaz renkli, suda eriyen tatl madde. eker kam (a.) eker elde edilen bir bitki. ekerleme (a.) 1. eitli biimlerde eker katlarak yaplan yiyecek. 2. Soyunup yatmakszn bir yere uzanp biraz uyuma. ekerlenmek (e.) Tatlnn kristal duruma gelmesi. ekil, -kil (a.) 1. Bir nesnenin d izgileri bakmndan nitelii, dtan grn, biim. 2. Bir konuyu aklamaya yarayan resim. 3. Davran biimi, tutum, yol. 4. Bir kavramn, dncenin, olayn ya da iin deiik olu biimi. eklen (b.) ekilce. elle (a.) Byk alayan. ema (a.) Bir aracn, bir yapnn izgilerle kaba taslak izimi. empanze (a.) Boyu iri, ormanlarda toplu olarak yaayan bir maymun cinsi. emsiye (a.) Gneten ve yamurdan korunmak iin kullanlan, su geirmez kumatan yaplm tanabilir eya. en ( a.) Yaamndan memnun, neeli olan. enlendirmek (e.) Elendirmek. enlik (a.) 1. en olma. 2. Toplu olarak yaplan elence. er, -rri (a.) Ktlk. erbet, -ti (a.) Meyve sularna eker ve su katlarak yaplan iecek. eref (a.) Onur. erefe (a.) Minarelerin ezan okunan blm, erefiye (a.) evre gzelletirme almalar iin o yerde evleri bulunanlardan alnan para. ereflendirmek (e.) eref kazandrmak. erit (a.) Dar ve uzun olan kt, kuma vb. yaplm para. ev (a.) nili yer, bayr. 2. Eik, eimli. evk, -ki (a.) stek, heves. ey (a.) 1. Belirsiz bir anlamda madde, eya, sz, olay, eylem, durum vb.nin ad yerine kullanlr. 2. Madde, nesne. eyh (a.) Tarikat kurucusu, bir tarikatta en yksek aamaya ulam olan kimseye verilen ad. ezlong (a.) zerine uzanlacak biimde yaplm koltuk. k, -ki (a.) Modaya uygun, modaya uygun giyinen. k/-kk fa.; Seenek. krdamak (e.) krt sesleri karmak. mark (a.) Kendisine gsterilen ilgiyi olumsuz ynde kullanarak uygun olmayan davranlar gsteren, marmak (e.) Yz bulup ho olmayan davranlarda bulunmak. martmak (e.) Yz verip marmasna meydan vermek,

200

p, -p (a.) Den su damlalarnn kard ses. ptk (a.) kesiz, arkalksz terlik. psevdi ( a.) Grr grmez ak olan kimse. r (a.) Hafif akan suyun kard ses. rldamak (e.) rl rl akmak. rlt (a.) rldama sesi. rnga (a.) Deri altna il koyan ucu ineli alet. iddet (a.) 1. Sertlik. 2. Etki gc. iddetli ( a.) ok sert. ifa (a.) Hastalktan kurtulma, sala kavuma. ifonyer (a.) ekmecelerine amar konulan dolap. ifre (a.) Bakalarnn anlayamayaca biimde dzenlenmi, haberlemeye yarayan iaretler. iir (a.) ll, uyakl olabilen gzel ve etkili, ritimden, ses uyumlarndan yararlanarak dizelerle yazlm olan sanat rn. ikyet, -ti (a.) Houna gitmeyen durumu sz ya da yaz ile bildirme. ikyeti ( a.) ikyet eden. ike (a.) 1. Madd ya da manev bir kar karl anlama ile bir man sonucunu deitirme, dank spor karlamas yapma. 2. (mec.) Bir kar karl uzlaarak bir i yapma, aldatma. ikeli Dankl. ikesiz ( a.) Danksz. ilt (a.) zerine genellikle bir kurum ya da kuruluun ad, iareti kazlm olan ve armaan olarak bir kimse ya da takma verilen kalkan biiminde levha. ilep (a.) Yk tamaya yarayan gemi, yk gemisi. ilte (a.) zerinde yatlan ii pamukla doldurulmu dek. imdi (b.) inde bulunduumuz zaman. imdicik (b.) u anda. imdiden (b.) inde bulunduumuz zamandan balayarak. imdiki ( a.) imdiki durumda ya da zamanda, imdiki zaman iin, u durumda. imdilik (b.) imdiki zamana gre. imendifer (a.) Tren, demir yolu katar. imek (a.) Yamur yaarken buluttan buluta ya da buluttan yere akan ltl elektrik akm. imir (a.) Yapraklar her zaman yeil kalan bir ss bitkisi. inik (a.) Bir tahl l birimi. ipak (b.) Hemencecik, birden. ipirin ( a.) ok sevimli, cana yakn. irden (a.) Gevi getiren hayvanlarda, inenmi besinin bir kez daha mide sularyla sindirildii drt blml midenin drdnc blm. irin ( a.) Sevimli. irket, -ti (a.) Ortaklk. i (a.) 1. Kabarm, imi olan. 2. eitli ilerde kullanlan ince uzun, ucu sivri ubuk. ie (a.) Genellikle sv konulan, camdan, dar azl uzun kap. iinmek (e.) 1. Bakalarna yksekten bakar gibi bir tavr taknmak, bbrlendiini davranlaryla belli etmek, kabarmak, gururlanmak. 2. Surat asmak, dargn durmak. iirmek (e.) ikin duruma gelmek. 2. (mec.) (bir sz ya da yazy) Gereksiz yere uzatmak. 3. mec. Batan savma i grmek. iirmece ( a.) Batan savma, kt (i). ikin ( a.) imi, kabarm olan. iko ( a.) iman. iman (a.) Deri altnda fazla ya toplanmas nedeniyle vcudunun her yan ikin grnen (kimse), iko. imanlk (a.) iman olma durumu.

201

imek (e.) 1. i hava ya da gazlarla dolarak gerilmek. 2. Bir ey emerek bymek, genilemek. 3. (vcudun bir yeri iin) ine yabanc bir maddenin girmesiyle ya da baka bir etkiyle gerilmek, kabarmak. ive (a.) Syleyi zellii, iveli (a.) 1. Nazl, edal. 2 ivesi herhangi bir zellikte olan. ofben (a.) Banyo ve mutfak larda tp gaz veya doal gaz ya da elektrikle alan su stma arac. ofr (a.) Karada alan motorlu tatlar kullanan kimse, src. om ( a.) Uursuz. ort (a.) Scak havalarda ve spor yaparken giyilen ksa pantolon. ose (a.) Ta krklar zerine kum denip silindir geirilerek yaplan yol. oset (a.) Ksa konlu orap, hret, -ti (a.) 1. Herkese bilinme, tannma durumu, n. 2. Tannm, nl kimse, len (a.) Bir eyi kutlamak ya da elenmek amac ile birok kimsenin bir araya gelerek elenip yemek yemesi, mine (a.) Salonda iinde ate yaklan n ak ocak. valye (a.) Orta a'da Avrupa'da zalimlere kar duran, halka yardm eden atl sava. yle (b.) unun gibi. yle byle (b.) 1. Ne iyi ne kt, orta derecede. 2. Aa yukar, hemen hemen, yaklak olarak. u ( a.) Szde, zamanda biraz uzakta olan iaret eder. ubat (a.) Yln ikinci ay. ube (a.) Bir kurumun ikinci derecedeki eitli yerlerde at i yerleri. una (ad.) u zamirinin e hali. ura (ad.) u yer. ra (a.) Danma meclisi. urack (a.) Uzak olmayan. urup (a.) Kaynatlarak koyulatrlm erbet. ut (a.) Bir oyuncunun topu, aya veya kafas ile baka bir oyuncuya, kaleye veya alan dna gndermek iin yapt sert ve hzl vuru. utlamak (e.) (mec.) Kovmak, kap dar etmek. uur (a.) Bilin. uursuz ( a.) Bilinsiz. kran (a.) iyilie kar gsterilen olumlu tavr, gnl borcu, minnettarlk. kretmek (e.) Olumlu biimde sonulanan durumlar iin Allah telya minnet ve teekkrlerini sylemek. kr,-kr (a.) Allah'a duyulan minneti dile getirme. 2. Mutlu bir olay veya durumdan dolay yaanan honutluu bildirme. phe (a.) Kuku. pheli ( a.) Kuku duyulan, kuku uyandran. phesiz ( a.) Kukusuz. yu, -u (a.) Herkese duyulma, yaylma.

Tt
t, T Trk alfabesinin yirmi drdnc harfi, di nszdr. ta (b.) Dek, dein, kadar ya da beri gibi ilgelerle birlikte kullanlarak bir eylemin balad ya da sona erdii noktay, zaman ve uzaklk bakmndan abartmal bir biimde anlatr. taahht (a.) Bir eyi yapmay zerine alma, stlenme. taahhtl ( a.) stlenilmi olan.
202

taahtname (b.) Bir eyi yapmay stne aldn bildiren yazl kt. taarruz (a.) Saldr. taassup (a.) Banazlk. taba (a.) Kuru ttn yapran andran krmzms renk. tabak, - (a.) Yiyecek konulan, yemek yenilen, derinlii az yayvan kap. tabaka (a.) 1. Kat, katman. 2. (mec.) Bir toplum iinde orun, n, para, meslek vb. bakmdan ayrlan topluluklarn her biri. tabaka (a.) Cepte tanan, ttn ya da sigara kutusu. taban (a.) 1. Ayan alt yz. 2. st kapal bir yerin gezinilen, ayak baslan alt yz. tabanca (a.) 1. Ksa, hafif, cepte ya da belde tanan ateli silh. 2. Boyaclkta kullanlan, basnl hava yardmyla boya pskrtmeye yarayan ara. tabanl ( a.) Taban olan. tabanlk (a.) Ayak sal iin kullanlan, ayakkabnn iine yerletirilen ortopedik kalp. tabela (a.) zerine tantc, aklayc yaz bulunan levha. tabetmek (e.) Yazl rnleri makinede basmak. tbi, ( a.) Baml. tabiat (a.) 1. Doa. 2. Bir kimsenin eilimlerinin, igdlerinin tm, huy. tabiatyla (b.) Doal bir biimde, doal olarak. tabiatl ( a.) Herhangi bir yaradlta, huyda olan. tabiatsz ( a.) 1. irkin ve kaba eylerden tedirgin olmayan, beeniiz (kimse). 2. Huysuz, geimsiz. tabi (a.) 1. Doal. 2. Olaan, allm. tabiilik (a.) Doal olma durumu, doallk. tbiiyet, -ti (a.) 1. Bir eye ya da kimseye bal olma. 2. Uyrukluk. tabip (a.) Hekim, doktor. tabiplik (a.) Hekimlik, doktorluk. tabir (a.) 1. Deyi, anlatm. 2. Deyim. tabla (a.) 1. Satclarn mallarn sergiledikleri ara. 2. Soba gibi eylerin altna konan metal altlk. 3. Sigarann klnn dkld kap. tabldot, -tu (a.) Lokanta ve otellerde belirli bir para karl verilen belirli yemekler. tablet, -ti (a.) Dz ve yass duruma getirilmi, yenecek ya da yutulacak ey. tablo (a.) Elle bez, tahta ya da kda yaplm ya da izilmi resim. tabu (a.) 1. Kutsal saylan kimi insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasn, kullanlmasn yasaklayan, aksi yapldnda zarar dokunaca dnlen dinsel inan. 2. Yasaklanarak korunan (nesne, szck, davran). tabur (a.) Drt blkten oluan asker birlik. taburcu (a.) Hastaneden kmas kararlatrlm (hasta). tabure (a.) Arkal olmayan iskemle. tabut (a.) llerin konulduu uzunca sandk. taciz (a.) Rahatsz etme. ta, -c (a.) 1. Hkmdarlarn, kralielerin balarna giydikleri deerli, ssl balk. 2. Gelinlerin balarna taktklar ss. ta (a.) Futbol ya da hentbol-da, topun, alann yan izgileri dna kmas durumunda uygulanan ceza at. ta yaprak (a.) iekte tac oluturan yapraklardan her biri. tadm (a.) 1. Tadna bakmak iin bir eyden aza alnan miktar. 2. Tat alma yetisi. tadmlk ( a.) Bir yiyecein tadn almaya yetecek kadar. tadilt (a.) Deiiklik yapma. taflan (a.) Yapraklarnda asit bulunan bir bitki.

203

tafra (a.) Kendini olduundan byk gsterip bbrlenme, yksekten atma. tafsilt (a.) Uzun uzadya, ayrntlar ile anlatma. tahamml (a.) Skntya, zorlua dayanma, katlanma. tahdit (a.) Snrlama. tahl (a.) Buday, arpa, mercimek gibi yiyeceklerin genel ad. tahin (a.) tlerek koyu bir sv durumuna gelmi susam. tahkik (a.) Soruturup gerei ortaya karma. tahlil (a.) Bir maddeyi oluturanlar birbirinden ayrma, zmleme. tahliye (a.) 1. Boaltma. 2. Salverme. tahmin (a.) Bir eyi aa yukar geree yakn olarak syleme, kestirme. tahminen (a.) Aa yukar, yaklak olarak. tahribat (a.) Verilen zarar, ykm. tahrik (a.) Kkrtma. tahrip (a.) Ykma, krp dkme. tahrip etmek (e.) Ykmak. tahsil (a.) 1. Para toplama. 2. renim. tahsilat (a.) Kamu alacaklarnn toplanmas ya da sresi iinde denmeyenlerin zorla alnmas. tahsis (a.) Bir eyi bir kimseye ya da bir yere ayrma. tahsisat, -ti (a.) 1. Bir kimseye, bir kurulu ya da toplulua ayrlm para, denek. 2. Bir ii gerekletirmek iin ayrlm para. taht (a.) Hkmdarlk makam. tahta (a.) 1. Dz, enlice, uzun ve az kaln biilmi aa. 2. ( a.) Bu paralardan olumu yzey. tahtac (a.) Orman iletmelerinin izni dorultusunda aalar ileyen, budayan, dorayan kii. tahtakurusu (a.) nsan kanyla beslenen pis kokulu haere. tahtarevalli (a.) Ortas bir destee dayanan, iki ucuna ocuklarn oturarak oynad bir oyun arac. tahvil (a.) Devletin ya da zel bir kuruluun dn para almak iin kard yllk faiz getiren yazl senet. tak (a.) Bayramlarda caddelere kurulan ssl kemer. taka (a.) ki kii tarafndan ynetilen sandal. takas (a.) 1. Mal alp karlnda mal vererek deme. 2. Saymak, deitirmek. takat, -ti (a.) Bir eyi yapabilme, baarabilme gc, derman. takaza (a.) Baa kakma. takdim (a.) Sunma, tantma. takdir (a.) Deer verip beenme. takdirname (a.) Baar belgesi. tak (a.) 1. Kpe, bilezik gibi ss eyalar. taklmak (e.) Bir kimseye aka yollu szlerle yklenmek. takm (a.) 1. Birbirine uygun kimselerden oluan, ayn amaca alan kme, ekip. 2. Sporda ayn kulp adna alan oyuncular. takmada (a.) Birbirine yakn kkl bykl adalarn tm. takmyldz (a.) Gkte birbirlerine konumlar ayn kalan, birlikte bulunan yldz kmesi. taknmak (e.) 1. Kendine bir eyler takmak. 2. Bir durum belirleyip buna uymak. taknt (a.) Taklp kalnan durum ya da olay. takr tukur (b.) Takrt sesi kararak. taktrmak (e.) Kpe, bilezik, yzk gibi ss eyalarn oka takmak. takip,-bi (a.)-i. Yetimek ve yakalamak iin birinin arkasndan gitme. 2. Ardnca gitme ya da gelme. 3. zinden gitme, uyma, izleme.

204

takip etmek (e.) Arkasna dmek, izlemek. takke (a.) Yarm kre biiminde olan balk. takla (a.) Elleri yere koyup bedeni havadan te yana atma hareketi. taklit (a.) 1. Belli bir rnee benzemeye ya da benzetmeye alma, yknme. 2. Birinin davranlarn, konumasn yineleyerek elenme. 3. (mec.) Benzetilerek yaplm ey. takma (a.) 1. Takma eylemi. 2. Gereinin yerine ayn amala yeniden yaplan, konulan. takmak (e.) Bir eyi bir eye geirip yerletirmek. takoz (a.) 1. Duvara yerletirilen aa paras. 2. Aa kama. takriben (b.) Yaklak olarak. taksi (a.) Para ile yolcu tayan araba. taksim (a.) T. Paylatrma, blm. 2. Sanat mziinde parann iinde alnan doalama ezgi. taksit (a.) Bir borcun belli zamanlarda denmesi gereken blmne verilen ad. taktik (a.) Baarya ulamak iin uygulanacak yntemler. takunya (a.) Taban tahtadan, ayaa giyilen bir cins terlik. takvim (a.) 1. Zaman yllara, aylara ve gnlere ayran yntem. 2. Bir yln gnlerini, aylarn, sayl gnlerini gsteren izelge ya da defter. takviye (a.) Glendirme, destek getirip oaltma. talan (a.) Yama. tala (a.) Aalarn kesimi srasnda oluan aa krnts ve tozlarna verilen ad. talebe (a.). renci. talep (a.) stek. talih (a.) nsan yaamnda mutlulua veya mutsuzlua neden olduuna inanlan g. talihli ( a.) ans iyi olan, ileri yolunda giden. talihsiz ( a.) Bandan ok kt olaylar geen kimse, anssz. talim (a.) Bir alanda yetimek iin yaplan almalar, retim. talip ( a.) stekli. tam ( a.) Eksii olmayan, kusursuz, en elverili. tamah (a.) A gzl, bir trl doymayan. tamam ( a.) Tm, btn. tamamen (b.) Tm, hepsi. tamamlamak (e.) Bir almay, bir grevi baarya ulatrarak bitirmek. tambur (a.) Uzun sapl, yuvarlak, geni karnl, mzrapla alnan bir mzik aleti. tambura (a.) Mzrapla alnan, telleri maden, perdeli halk sazlarna verilen genel ad. tamir fa.; Onarm. tamirci (a.) Tamir yapmay meslek edinen kimse. tamirhane (a.) Tamir yaplan atlye. tamlama (a.) Dilbilgisinde bir tr szck kmelerine verilen ad. tamlanan ( a.) Bir tamlamada anlam belirtilen, aklanan ad. tamlayan ( a.) Tamlamada ad eitli ynlerden belirten, tamamlayan, sfat ya da zamir olan szck. tampon (a.) 1. Bir yaraya konan bez ya da pamuk paras. 2. Aralarda kaza srasnda tehlikeyi azaltmak iin bulunan metal blm. tamtakr ( a.) inde olmas gerekenlerden hibiri bulunmayan. tamtam (a.) Bir eit davul. tan (a.) Gne domadan nceki alacakaranlk. tandr (a.) Yere ukur kazlarak yaplan bir eit frn. tane (a.) 1. Bir tek varl, nesneyi bildiren say birimi. 2. Baz bitkilerin tohumu. tanelemek (e.) Tanelerine ayrmak. tangrt (a.) Maden eylerden kan grltl ses.

205

tango (a.) Hareketleri yava olan bir dans. tn (a.) Ayplama, svme. tan (a.) Bir hastal hasta zerinde tanma, tehis. tandk ( a.) Yabanc olmayan, bildik kimseler. tank (a.) Bir olay ya da durumu gren kimse. tanm (a.) Bir eyi temel nitelikleri ile anlatma. tanmak (e.) nce grd bir kimseyi ya da bir nesneyi sonralar grdnde anmsamak. tanmlamak (e.) Bir eyi nemli zellikleri ile anlatmak. tannmak (e.) Herkes tarafndan bilinmek. tank ( a.) Birbirini tanyanlar. tanmak (a.) Birbirlerini tanmak. tank, -ki (a.) 1. eitli zellikleri olan, paletlerle ilerleyen, bir eit kara sava arac. 2. Demirden yaplm byk depo. tanker (a.) Akaryakt, gibi sv tayan gemi ya da kamyon. tanr (a.) 1. Evrende var olan her eyin yaratcs, koruyucusu olduuna ve tekliine inanlan yce varlk, Yaradan, Allah. 2. oktanrclkta var olduuna inanlan insanst varlklardan her biri. tanra (a.) oktanrclkta kadn tanr. tanrsal ( a.) Tanrlara zg. tansiyon (a.) Kann damarlara yapt basn. tanyeri (a.) Fecir, afak, sabah aydnl, ufukta aydnlk beliren yer. tanzim (a.) Dzenleme, dzeltme, yoluna koyma. tapa (a.) ie gibi sv eyler konulan azl eyleri kapamak iin kullanlan mantar tka. tapnak (a.) Tapnlan yer. tapir (a.) Ksa hortumlu, iri bir hayvan. taptaze ( a.) Dalndan yeni koparlm sebze ve yeni salm st, hazrlanm et. tapu (a.) Bir mlkn kime ait olduunu gsteren resm belge. taraa (a.) Bir yapnn hava alnan, oturulan dz ve ak st. taraf (a.) Yan, blge. tarafl ( a.) Bir taraf tutan. taraftar ( a.) Bir taraf tutan kimseler. tarak (a.) 1. Taramaya yarayan dili alet. 2. Dokuma tezghlarnda taraa benzer blm. tarakl ( a.) 1. Banda taraa benzer tyler bulunan. 2. Ayaklar geni olan. taramak (e.) 1. Salara tarak ile biim vermek. 2. Bir eyin iindeki yabanc maddeleri temizlemek iin bir ara iinden geirmek. tarator (a.) Ekmek ii, ceviz, sarmsak ve zeytinya ile yaplan bir eit sala. tarn (a.) Kabuklar yemek ve tatllarda baharat olarak kullanlan defne cinsinden bir aa. tardetmek (e.) ten karmak. tarhana (a.) Mayalanm yourdu hamurdan elde edilen, orbas yaplan bir yiyecek maddesi. tarm (a.) rn yetitirmek iin topra srp ekme, bime ii. tarmsal ( a.) Tarmla ilgili. tarif (a.) 1. Tanm. 2. Bir iin yapl yntemini aklama, belirtme. 3. Bir eyin bulunduu yeri evre ile ilgisini belirterek aklama. tarife (a.) 1. Fiyat, zaman izelgesi. 2. Bir eyin kullanln ya da yapln anlatan yaz. tarih (a.) 1. Gemiteki olaylar neden ve sonularyla ele alp deerlendiren bilim. 2. Bir olay yl, ay, gn olarak bildirme. tarihi ( a.) Tarihle ilgilenen, tarihi inceleyen kimse. tarihsel ( a.) Tarihli ilgili. tarla (a.) Ekilen arazi.

206

tarot (a.) katl resimli iskambil destesi ve bu katlarla baklan fal. tartaklamak (a.) tip ekerek sarsmak. tart (a.) 1. Tartma ii. 2. Tart arac. tartma (a.) Bir geree ulamak iin birka kiinin dncelerini syleyerek fikir alveriinde bulunmas. tartmak (a.) Bir eyin arln tart aleti ile renmek. tarz (a.) Tutulan yol, uygulanan biim. tasa (a.) zc ve endieli durum. tasal (.a.) znts ve endiesi olan kimse. tasan (a.) Bir kimsenin yapmay dnd ey; olmas ya da yaplmas istenen bir eyin zihinde ald biim. Proje. tasarlamak (a.) Bir eyin gereklemesi iin zihinde almalar yapmak. tasarruf (a.) Kazanlan paradan bir miktarn harcama d tutup ayrma, biriktirme. tasasz (a.) znts, endiesi olmayan. tasavvur (a.) Gz nne getirip canlandrma. tasdik, -ki (a.) Benimseyip onaylama. tasdikname (a.) renim belgesi. tasfiye (a.) 1. Artma, ayklama, temizleme. 2. flas eden bir irketin alacak ve vereceklerini kapatmas durumu. taslak (a.) Henz kesinlik kazanmam bir eyin durumu. taslamak (a.) Kendinde olmayan bir zellii varm gibi gstermek. tasma (a.) Baz hayvanlarn boynuna geirilen ba. tasvjr (a.) Szle ya da yaz ile resim yapar gibi bir yeri tantma. ta (a.) Kaya ktlelerinden kopan kk para. tal (a.) ok nceden toprak artnda kalarak ta durumuna gelmi insan, hayvan kalnts. tamaclk (a.) Para ile bir yerden bir yere eya tama ii. tamak (a.) Bir eyi bir yerden alp baka bir yere gtrmek. tanmak (a.) Bir yerden baka bir yere gitmek, gmek. tarmak (a.) sv bir eyin kabndan tamasna neden olmak. tat (a.) Tama arac. tayc (a.) cret ile yk tayan kimse. takn (a.) 1. Tam durumda olan. 2. Duygular ar biimde aa vurma. taknlk (a.) Takn davranlarda bulunma. ta kmr (a.) Sanayide kullanlan ss yksek bir kmr eidi. talama (a.) Bir kiinin olumsuz yanlarn alayl biimde dile getiren iir tr. talamak (a.) Ta atmak, taa tutmak. talk (a.) 1. Ta ok olan yer. 2. Kularn hazm salayan kursa. tamak (a.) 1. Sv maddelerin kabna smayp darya akmas durumu. 2. mec. Dar yanstmak 3. Comak, azmak. tara (a.) Bir lkenin nemli kentlerin dndaki yerleri, blgeleri. tayrekli (a.) Acmasz. tat (a.) 1. Yiyeceklerin ve kimi cisimlerin dilde braktklar etki. 2. Holanlan durum. Tatar (a.) Bir Trk boyu. tatarck (a.) Tatarck hummasna yol aan, insan kann emen kk bir sinek. tatbik, -ki (a.) Gereini yerine getirme. tatbikat (a.) Uygulama. tatlanmak (a.) Yenecek olgunlua gelmek, tatl olmak. tatl (a.) eker tadnda olan. tatlc (a.) Tatl yapp satan kimse. tatllamak (a.) Ho bir tat verir duruma gelmek.

207

tatllk (a.) 1i. Tad gzel olan. 2. Olumlu davran. tatmak (a.) 1. Bir yiyecein tadnn nasl olduunu anlama ii. 2. Yaplan bir eyden zevk almak. tatszlk (a.) 1. Tatsz olma durumu. 2. Bazlarn zen davran. tav (a.) lenen bir cisimde s, nem gibi durumlar. tava (a.) Yiyecekleri yada kzartmada kullanlan sapl, yayvan kap. tavaf (a.) Hac'da Kbe-i Muazzamann etrafn dnme. tavan (a.) zeri rtl bir yapnn st blm. tavr, -vr (a.) Davran, durum. tavla (a.) Atlarn konulduu ahr. tavla (a.) Pullarla oynanan bir eit oyun. tavsiye (a.) neri, t verme. tavan (a.) Hzl koabilen, n ayaklar kk, eti yenilebilen bir hayvan. tavuk (a.) Eti ve yumurtas iin beslenen bir kmes hayvan. tavuk gs (a.) Tavuun gs etiyle yaplan bir eit muhallebi. tavus (a.) Erkeinin tyleri gz alc renklerde olan uzun, parlak, kuyruk telekleri bulunan bir ku. tay (a.) yana kadar olan at yavrusu. taya (a.) Erkek ocuk bakcs. tayf (a.) In saydam tabakadan geerek yedi renk oluturan krlm grnts. tayfa (a.) Gemi alan. tayfun (a.) Tropikal blgelerde rastlanan byk frtna. tayn (a.) Asker az. tayin (a.) 1. Ne olduunu anlama, gsterme, belirtme, kararlatrma. 2 Atama. taze ( a.) Bozulmam, bayat olmayan. tazelemek (e.) 1. Yenisiyle ya da tazesi ile deitirmek. 2. Yinelemek. tazelik (a.) Taze olma durumu. taz (a.) iyi koabilen bir eit av kpei. taziye (a.) Ba sal. tazminat, -ti (a.) Yaplan bir zarar para ile karlama. tebdil (b.) Klk deitirme. tebessm (a.) Glmseme. tebeir (a.) Kara tahtaya yaz yazmada kullanlan, beyaz kireten yaplm ksa ubuk. tebli (a.) Bildirme. tebrik (a.) Kutlama. tecavz (a.) Birine zor kullanarak hakszlk yapma. tecil etmek (e.) Daha geri bir zamana ertelemek. tecrit etmek (e.) Bir kimsenin her eyle ilgisini kesmek. tecrbe (a.) Deneyim. tedarik, -ki (a.) Edinme, ele geirme. tedavi (a.) Hastay iyiletirme. tedbir (a.) nlem. tedirgin ( a.) Rahat kam, huzursuz. teessf (a.) Acma. teessr (a.) Yerinme, znt. tef (a.) Zilli bir kasnaa kursak zar geirilerek yaplan alg. tefeci ( a.) El altndan yksek faizle bor para vermeyi meslek haline getiren kimse. tefrika (a.) Blm. tefti (a.) Gzden geirip inceleme, denetim. temen (a.) Orduda astemenden sonraki aamay gsteren rtbe.

208

tehdit, -di (a.) Birinin eitli yollardan gzn korkutma. tehlike (a.) Sonu lme varacak derecede kt durum. tek, -ki ( a.) 1. Benzeri bulunmayan, biricik. 2. ki ile blnemeyen say. tekdze ( a.) Ayn biimde srp giden. teke (a.) Keinin erkei. tekel (a.) Bir maln tek elden pazarlanp satlmas durumu. tekerlek, -i (a.) Bir eksen etrafnda dnen ember biiminde ara. tekerleme (a.) 1. Masal ve halk yklerinin banda sylenen anlamsz szler. 2. Sylemesi g olan sz oyunlar. tekerlenmek (e.) Teker gibi yuvarlanmak. teker teker (b.) Birer birer. tekil ( a.) Birden ok olmayan. tekin ( a.) inde kimse olmayan, bo. tekir (a.) 1. Postu siyah izgili, benekli kedi. 2. Beyaz etli kk bir balk. teklemek (e.) Motorun dzenli almamas. teklif (a.) neri. tekme (a.) Ayakla vuru. tekne (a.) 1. Hamur yapmak, amar ykamak iin kullanlan geni kap. 2. Kk gemi. teknik (a.) 1. Bilimin gnlk yaama uygulanmas yolu. 2. Yol, yntem. teknisyen (a.) Teknik alanda eitim grm usta. tekrar (b.) Bir daha, yine. tekrarlamak (e.) Yinelemek. teksir (a.) oaltma. tekstil (a.) Dokuma. tek tk (b.) Ara sra. tekzip (a.) Gerek olmadn yaynlama, yalanlama. tel (a.) 1. Trl metallerden yaplm, kopmaya kar bir diren gsteren ince uzun nesne. 2. ( a.) Bu nesneden yaplm veya bu biimde olan. tel (a.) Telgraf sznn ksa sylenii. tel (a.) Giysilerin baz blmlerine dz tutmas iin konulan kl kuma. telffuz (a.) Szcn sylenii. telfi (a.) Zarar, a kapatma. tel (a.) Herhangi bir endieden kaynaklanan heyecan. tellanmak (a.) Endielenip acele davranmak. teleferik (a.) Birbirinden uzak iki yer arasnda, havada gerilmi bir ya da birka kablo zerinde kayarak devinen asl tat. telefon (a.) Sesleri uzaklara tayarak konumay salayan alet. teleskop, -bu (a.) Gkyzn gzlemlemeye yarayan byk drbn. televizyon (a.) Elektrik dalgalar ile iletilen resimleri alan aygt. telgraf (a.) Elektrik akmlarndan yararlanarak uzaklara iletilen haber. telif (a.) 1. Uzlatrma. 2. Kitap yazma. tel kadayf (a.) Bir eit kadayf tatls. telkin (a.) Bilgi alama. tellk (a.) Hamamlarda mterileri keseleyen grevli. telll (a.) ar pazarda yksek sesle bararak maln satna yardmc olan kimse. tellendirmek (a.) Yakp tttrerek sigara imek. telsiz (a.)i. Teli olmayan. 2. Tel ile balants olmadan haberi yayan aygt. telve (a.) Fincann dibinde kalan kahve tortusu. tema (a.) Bir yazda ilenen konu. temas (a.) Dokunma; deme, iliki kurma.

209

tembel (a.) almay sevmeyen. tembellemek (a.) Tembel duruma gelmek. tembih (a.) Bir eyi unutmamas iin steleme. temel (a.) 1. Bir yapnn toprak altnda kalan, yapnn dayand duvar. 2. Bir eyde en nemli olan. 3. Asl, esas. 4. Dayanak. temelli (.a.) Temeli olan. temelsiz (.a.) Temeli olmayan, rk. temenni (a.) Dilek. teminat (a.) Gvence. temiz (.a.) 1. Kiri, pislii, buruukluu olmayan. 2. Namuslu. temizlenmek (a.) Temiz duruma gelmek. temizlik (a.) Kirden, pislikten arnma ii. temmuz (a.) Yln yedinci ay. tempo (a.) Mzikte l vurular. temsil (a.) 1. Birinin yerini tutma. 2. Tiyatro oyunu. temsilci (a.) Bir kimse, topluluk ya da kurum adna sz syleme, karar alma yetkisine sahip kimse. temsilcilik (a.) Temsilcinin grevi ve alt yer. temyiz (a.) 1. yiyi ktden ayrt etme. 2. Mahkemelerde verilen kararn daha yksek bir mahkeme tarafndan yeniden gzden geirilmesi. ten (a.) nsan vcudunun d yz. tencere (a.) Yemek piirilen, kapakl, derince kap. teneffs (a.) Solunum. teneke (a.) 1. st kalaylanm ince demir levha. 2. Tenekeden yaplm kap. teneir (a.) l ykanlan kerevet. tenha ( a.) inde ok az insan yaayan, ssz. tenis (a.) Ortadan ikiye blnm bir ala ayrlan alanda raketlerle oynanan bir top oyunu. tenkit (a.) Eletiri. tenor (a.) Tiz erkek sesine verilen ad. tente (a.) Gneten korunmak iin dkkn ve balkonlara gerilmi bez. tentrdiyot (a.) Mikrop ldrc, yaralara srlen bir sv. tenya (a.) Barsaklarda bulunan erit eklindeki bir tr asalak. tenzilat, -ti (a.) indirim. tepe (a.) 1. Bir eyin st blm. 2. Kk da. tepegz (a.) 1. Dar alnl olduundan gz biraz yukarda olan. 2. Derslerde asetat zerine yazlan yazy ya da grafii kuvvetli bir k kayna araclyla perdeye yanstan optik ara. tepeleme (a.) 1. Tepelemek ii. 2. Tepe yapacak kadar ok. tepelemek (a.) ldrmek, saf d brakmak. tepeli (a.) Tepesinde ty bulunan ku. tepetaklak (a.) Tepesi st. tepinmek (e.) Elleri ve ayaklar ile sevincini ve fkesini dile getirmek. tepimek (e.) Kavga etmek. tepki (a.) Bir duruma ve olaya kar davrann belli etme. tepmek (e.) 1. Ayayla vurmak. 2. Geri evirmek. tepsi (a.) Fincan, bardak, tabak gibi eylerin birkan tamaya yarayan, derinlii olmayan kap. ter (a.) Scak ve heyecan sonucu deriden akan sv. teras (a.) Taraa. terazi (a.) 1. Bir kolun iki ucuna asl kefelerden oluan tart arac. 2. p cambaznn dengeyi salamak iin kulland uzun srk.

210

terazilemek (e.) Dengeye getirmek, dengelemek. terbiye (a.) 1. Grg. 2. Baz yemekler iin hazrlanan sos. 3. Eitim. terbiyeli ( a.) Davranlar ahlk kurallar ierisinde olan. terbiyesiz ( a.) Davranlar bozuk olan. tercih (a.) stn bulma, yeleme. tercman (a.) Dilleri farkl iki kiinin, konumalarn birbirlerine aktaran. tercme (a.) eviri. tere (a.) Yapraklarndan salata yaplan bir bitki. tereddt (a.) Kararszlk, duraksama. tereke (a.) len kimsenin kalan eyas. terelelli ( a.) Davranlar dengesiz olan. tereya (a.) Stten karlan ya. terfi (a.) Ykselme, bulunduu aamadan daha iyi bir aamaya geme. terhis (a.) Askerlik grevini bitirme, salverme. terim (a.) Bilim ve sanatla ilgili zel anlamlar tayan szck. terk (a.) Ayrlma, brakma. terki (a.) Eyerin arka taraf. terlemek (e.) Ter dkmek. terlik (a.) Evin iinde giyilen eitli biimlerde hafif ayakkab. termal (a.) Yerden scak olarak kan maden suyu. terminal (a.) Otobslerin yolcu aldklar ve braktklar yer. termometre (a.) Havann scakln len alet. termos (a.) ine konulan ieceklerin scakln, soukluunu uzun sre koruyan ara. terr (a.) Yldrma, korkutma. ters (b.) 1. Gerekli olan duruma kart (olarak). 2. (mec.) Uygun olmayan, elverisiz. 3. (mec.) Gnl ve cesaret krc, huysuz, sert. 4. Bir eyin ie gelen yan. 5. Kesici bir aygtn kesmeyen yan. tersane (a.) Gemi yaplan yer. terslemek (e.) Azarlamak. terslik (a.) lerin istenilen ynde ilerlememesi durumu, uursuzluk. tertemiz (a.) ok temiz. tertip (a.) Dzen, sra. tertiplemek (e.) Dzenlemek, hazrlamak. terzi (a.) 1. Giysi biip diken kimse. 2. Giysi dikilen yer. tesadf (a.) 1. nceden hesaplanmayan karlama. 2. Rastlant. tescil (a.) Resm kayda geirme. teselli (a.) Avunma. tesir (a.) Etki, dokunma. tesis (a.) Kurulu, kurma. teskin (a.) Yattrma, dindirme. teslim (a.) dn alnan bir eyi sahibine geri verme. tespih (a.) 1. Allah'n sfatlarn saymak. 2. Otuz ya da doksan dokuz boncuu bir ipe dizerek yaplan, ele alnp boncuklar parmaklar arasnda dolatrlan tebih szlerini sayma arac. tespit (a.) Belirleme, saptama. . test, -ti (a.) 1. Bir kimsenin, bir topluluun doal ya da sonradan kazanlm yeteneklerini, bilgi ve becerilerini lme ve anlamaya yarayan snama. 2. Nesnel olarak deerlendirilebilen snav sorularnn tmne verilen ad, snav. testere (a.) Az dili, tahta ve aa kesmeye yarayan alet. testi (a.) Az dar, karn ikin, topraktan yaplm, su tamaya yarayan kap.

211

teebbs (a.) Giriim. teekkl (a.) 1. Belirli bir varlk ve biim kazanma. 2. Kurulma. 3. rgt. teekkr (a.) Yaplan olumlu bir davrana, iyilie kar sylenen memnuniyet sz. tehir (a.) Sergileme. tekil (a.) Oluturma, kurma. tekilt (a.) Kurulu. tekiltlanmak (a.) Kuruluunu tamamlayp almaya balamak. terifat (a.) Bir gsteride, trende grevli kimse. tevik, -ki (a.) isteklendirme, zendirme. tetanos (a.) Kaslar etkileyen mikroplu bir hastalk. tetik (a.) Ateli silhlarda atelemeyi salayan kk manivela. tetkik, -ki (a.) inceleme. tevekkeli (a.) Bouna. tevekkl (a.) Her eyi Allah'a brakma. tevkif (a.) Tutuklama. Tevrat (a.) Musa peygambere indirilen kutsal kitap. teyel (a.) Ereti ve seyrek diki. teyp (a.) Ses alma makinesi. tez (b.) abuk, acil. tez (a.) leri srlerek savunulan dnce. tezahrat, -ti (a.) Gsteriler. tezat (a.) Birbirinin tersi olma durumu, kart. tezek (a.) Kurutulmu sr pislii. tezgh (a.; 1. stnde i grlen masa gibi yer. 2. Dokumaclarn bez, kuma gibi eyleri dokuduklar alet. tezghtar (a.) Baz i yerlerinde tezghta alan kimseler. tezkere (a.) 1. Resm izin belgesi. 2. Askerliini bitirene verilen belge. tezlik (a.) Tez olma durumu. tbbiye (a.) Doktor yetitiren okul. t (a.) Dantel rmeye yarayan, ucu engelli ksa i. tka basa (b.) Sktrarak. tka (a.) Delii ya da bir eyin azn kapatan nesne. tkamak (a.) Bir eyin azn kapatmak. tkankla.; Tkanm. tkanklk (a.) Tkank olma durumu. tkanmak (e.) 1. Bir eyin ak kesilmek. 2. Konuamaz, yryemez duruma gelmek. tknmak (e.) Eline ne geerse zamanl zamansz yemek. tkr (a.) 1. Tkrdayan, birbirine vuran, arpan eylerin kard ses. tkrt (a.) Hafif ve kuru bir sesle kan grlt; tkrdayan bir eyin kard ses. tkmak (a.) Dar bir alanda toplanmak. tktrmak (a.) Tktrarak yerletirmek. tklm tklm (b.) ok kalabalk. tkmak (a.) tekleyerek zorla sokmak. tknaz (a.) Ksa ve iman kimse. tlsm (a.) Doast bir g tadna inanlan ey. tmar (a.) Hayvan temizleme ii. tmarhane (a.) Akl hastanesi. tn (a.) Tnlayan eyin kard ses. tnaz (a.) Savrulmak iin hazrlanan dvlm ekin yn. tnlamak fa) kan sesin bir sre devam etmesi.

212

tn (a.) Trl mzik aralarnn verdii sesleri birbirinden ayrt etmeyi salayan ses zellii. tnmak (a.) Ses karmak. tp, -bb (a.) Hastalklar iyiletirmek, hafifletmek veya nlemek amacyla bavurulan teknik ve bilimsel almalarn tm, hekimlik. tpk (a.) Ayn, ok benzeri. trabzan (a.) Merdiven parmakl. tra (a.) Sa ya da sakal kesme ii. tns (a.) Atn bir yry biimi. trmalamak (a.) Trnakla rahatsz etmek. trmanmak (a.) Yksek bir yere trmanarak kmak. trmk (a.) 1. Topra talardan ayklamak iin kullanlan tarak biimindeki alet. 2. Trnak yaras. trmklamak (a.) Trmkla temizlemek. trnak (a.) nsan ve hayvanlarn parmak ularnda bulunan sert ve sivri blm. trpan (a.) Ekin bimeye yarayan uzunca sapl orak. trtl (a.) Yumurtadan kan kurtlarn ilk durumu. tslamak (a.) Ts diye ses karmak. tifo (a.) Ateli, bulac bir hastalk. tiftik (a.) Ankara keisi ve bu keinin parlak, ince uzun yn. tifs (a.) Bitlerden insanlara geen, vcutta pembe lekeler meydana getiren ateli bir hastalk. Lekeli humma. tik (a.) Ba sallama, gz krpma biiminde ortaya kan, engellenemeyen istem d hareketler. tiksinmek (e.) ren bulunan bir eyden uzak durma duygusu. tiksinti (a.) renme. tilki (a.) Kuyruu uzun, burnu sivri, yaban bir hayvan. tilkilik (a.) Kurnazlk. timsah (a.) Scak blgelerde, sularda yaayan, iri kuyruklu, kaln derili bir hayvan. tip, -pi (a.) Benzerlerinin tm zelliklerini zerinde toplayan. tipi (a.) Kar frtnas. tiraj (a.) Gazete ve kitaplarda bask says. tirbion (a.) ielerin azlarndaki tpalar karmaya yarayan alet. tire (a.) 1. Ksa izgi, 2. Uzun izgi. tirit (a.) Kzartlm ekmek ve et suyu ile yaplan yemek. tiritlemek (e.) Kocamak, yalanmak. tiryaki (a.) Keyif verici yiyecek ve iecekleri kullanan, yokluunda arayan. titiz ( a.) 1. ok dikkatli ve zenle davranan ya da byle davranlmasn isteyen, memnun edilmesi g. 2. Temizlie ar dkn olan. 3. Huysuz, fkeli. titizlik, -i (a.) Titiz olma durumu. titrek ( a.) Titreyen. titremek (e.) 1. Durmadan dzenli biimde kmldamak. 2. Korkudan davranlarn kontrol edememek. titreim (a.) Bir madene vurunca bir sre devam eden ses. titretmek (e.) ok korkutup titremesine neden olmak. tiyatro (a.) 1. Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak iin yazlm yapt. 2. Bu yaptlar sahnede oynama sanat ve oynanlan yapnn ad. tiz ( a.) nce keskin ses. tohum (a.) Baz bitkilerin oalmasn salayan tane. tok (a.) 1. Doymu, a olmayan. 2. Kaln ve gr (ses). toka (a.) 1. Kemerlerin iki ucunu birbirine balayan ssl halka. 2. El skma. 3. Salar

213

tutturmaya yarayan alet. toka (a.) amar ykamak iin kullanlan tokmak. tokalamak (e.) El skmak. tokat (a.) El ii ile vuru, sille. tokatlamak (e.) Tokat atmak. tokgzl ( a.) Mala ve mlke fazla nem vermeyen. toklu (a.) Bir yanda koyuna verilen ad. tokmak (a.) Aatan yaplma byk eki. tokumak (e.) arpmak. tokuturmak (e.) Birbirine vurdurmak. tolga (a.) Savalarn eskiden balarna giydikleri demir balk. tomar (a.) Drlerek yuvarlak biim verilmi deri, kt, kuma. tombala (a.) Torbadan ekilen numaralar ve numaralarn yazl olduu ktlarla oynanan bir ans oyunu. tombul ( a.) iman. tombullamak (e.) Tombul duruma gelmek. tomruk (a.) Kesilmi aacn kereste olmaya elverili gvdesi. tomurcuk (a.) 1. Bir bitkinin zerinde bulunan ve ileride sap, iek ya da yaprak verecek olan filiz. 2. zellikle iei verecek olan gonca. ton (a.) 1. Bin kilogramlk arlk birimi. ton (a.) nsan ya da alg sesinin ykseklik ya da alaklk derecesi. 2. Konumada sesin duygular belirtecek biimde kmas. tonga (a.) Hile, dzen. tonoz (a.) 1. Tula ve harla rlm tavan rts. 2. Bir kemerin aralksz devam etmesiyle oluan rt biimi. tonilato (a.) Gemilerin alabilecei ykn arln belirtmekte kullanlan bir tona eit arlk birimi. tonton ( a.) Sevimli, ho kimse. tontonluk (a.) Tonton olma durumu. top (a.) 1. Birok spor oyunlarnda kullanlan yuvarlak nesne. 2. Glle ya da arapnel atan ateli silh. topa (a.) 1. evresine ip sarlp birden dndrlen koni biiminde ucu sivri oyuncak. 2. Kurun borunun azn geniletmek iin kullanlan bir tr aa tka. topak (a.) 1 Yufka amak iin avu iinde yuvarlak biim verilen hamur paras. 2. Bu biim verilmi herhangi bir ey. topal (a.) Ayandaki bir eksiklik nedeni ile aksayarak yryen. topallamak (a.) Aksayarak yrmek. toparlak (a.) Her yan kre gibi yuvarlak olan. toparlanmak (a.) 1. Bir araya gelip birikmek. 2. eki dzen vermek. topatan (a.) Gzel kokulu bir kavun eidi. topu (a.) Topu kullanan asker. toplama (a.) Saylarn toplamn bulma ii. toplanmak (a.) 1- Bir araya gelmek. 2. Toplamn bulmak. toplant (a.) Bir konuyu grmek zere birok kimsenin bir araya gelmesi. toplardamar (a.) Kann vcudun her yanndan yree gitmesini salayan damar. toplu (.a.) Bir arada bulunan. topluluk (a.) Bir araya gelmi insanlarn tm. toplum (a.) Bir arada yaayan, ortak deerleri bulunan insan topluluu. toplum bilim (a.) Toplum yaayn, gelenek ve greneklerini inceleyen bilim dal. toplumsal (.a.) Toplumla ilgili.

214

toprak (a.) 1- zerinde bitki yetien yer. 2. Arazi. toptan (a.) Toplu olarak alnan ya da satlan, tm. toptanc (a.) Toptan mal alp satan tccar. topuk (a.) Ayan toparlaka olan arka blm. topuz (a.) Ucu top biiminde olan eskiden kullanlan bir silh. topyekn (a.) Eksiksiz olarak, tamamen, bsbtn. toraman (a.) Tombul, iri yapl, gen irisi. torba (a-) ine eitli eyler konan byk kese. torik (a.) Palamut balnn irisi. torna (a.) Aa ve maden eyalara yuvarlak biim vermede kullanlan makine. tornavida (a.) Vidalar sktrmakta ya da skmekte kullanlan alet. tornistan (a.) Gemilerin geriye doru hareket etmesi. torpido (a.) Torpil atan, hzl giden kk sava gemisi. torpil (a.) Sava gemilerinde sualt silh olarak kullanlan byk bomba torpillemek (e.) Torpil atmak. tortop ( a.) Btnyle top biiminde (olan). tortu (a.) 1. Bir kelme sonucunda bir svnn dibine ken kat madde, kelti. 2. (mec.) Bir eyin baya, ie yaramaz duruma gelmi olan. torun (a.) Birine gre ocuunun ocuu. tos (a.) Boynuzla ya da alnla vuru. tosbaa (a.) Kaplumbaa. tost (a.) ine peynir, sucuk konularak kzartlan sandvi. tosun (a.) Erkek dana. totem (a.) Baz ilkel topluluklarda taplan nesne. toy (a.) 1. Gen olduundan dolay grgs az, becerisi gelimemi. 2. Eti lezzetli, leylekten iri bir ku. toynak (a.) At, eek gibi hayvanlarn trnana verilen ad. toz (a.) 1. Gzle seilemeyecek kadar kk paracklar. 2. Rzgrn yerden kaldrp savurduu toprak. tozlu ( a.) inde toz olan. tozluk (a.) Sporcularn giydii dizden aa bacaklar skan giysi. tozmak (e.) ok dolap gezmek. tozpembe (a.) Ak pembe. tozsabun (a.) Toz durumuna getirilmi sabun. tozeker (a.) Ufak billur biiminde eker. tozutmak (e.) Tozu kaldrp evreye yaymak, etraf toza bomak. thmet, -ti (a.) 1. Birini ilemedii bir suun yk altnda brakma, sulama. 2. Kabahat. thmetli ( a.) 1. Sulanm. 2. Kabahatli. tkezlemek (e.) Aya taklp dizst kmek. tre (a.) 1. Bir toplulukta benimsenmi, yerlemi davran ve yaama biimlerinin, kurallarn, grenek ve geleneklerin, alkanlklarn, tutulan yollarn tm. 2. Bir topluluktaki ahlki davran biimleri. tren (a.) Anma, uurlama amacyla yaplan toplant, trp (a.) Dileri ksa bir tr trplemek (e.) Trp ile dzeltmek, andrmak. tvbe (a.) Bir daha su ilemeyeceine ant ime. trafik (a.) Ulam yollarnn yayalar ve her trl tat aralar tarafndan kullanlmas, geli gidi. trahom (a.) Bulac bir gz hastal.

215

trajedi (a.) Konusunu tarihten alan ackl tiyatro oyunu. traktr (a.) Tekerlekleri, gevek arazide tutunmasn salayacak biimde donatlm, arkasna rmork taklabilen motorlu ara. trampet (a.) ki denekle alnan kk davul. tramvay (a.) Raylar zerinde alan, kentlerde toplu tama arac. transfer (a.) 1. Para karlnda bir kurum ya da kurulutan baka birine geme. 2. Sporcunun kulp deitirmesi. tren (a.) Bir ya da birka lokomotif tarafndan ekilen vagonlar dizisi, katar. trent (a.) Akm, eilim. tribn (a.) Seyirciler iin yaplm merdiven biiminde ak ya da yar ak yer. trikotaj (a.) Dokumaclk. trilyon (a.) Bin tane milyar. tufan (a.) Nuh peygamber zamannda dnyann her yann su kaplamas felketine verilen ad. tugay (a.) ki alaydan oluan asker birlik. tuamiral, -li (a.) Deniz ordusunda en kk dereceli amiral. tugeneral, -li (a.) En kk dereceli general. tula (a.) Duvar rmede kullanlan, balktan piirilerek hazrlanm yap arac. tuhaf ( a.) Allmn dnda, gln, anlalmaz. tuhafiye (a.) Mendil, orap, kurdele gibi kk giyim eyas ve bunlarn yaplmasnda kullanlan eyler. tuhafiyeci ( a.) Tuhafiye eyas satan. tuhaflamak (e.) lgi ekici duruma gelmek, anlalmas zor olmak. tulum (a.) 1. Ya, peynir gibi eyler konan, ii boaltlm hayvan derisinden yaplan tun (a.) Bakr kalay karm bir maden. tura (a.) 1. Padiah mhr, tura. 2. Halat gibi rlm iplik ilesi. turfanda ( a.) Mevsimin banda ya da mevsimi dnda yetitirilen meyve ve sebze. turist (a.) Dinlenmek, grmek ve tanmak gibi amalarla geziye kan kimse, gezgin. turistik ( a.) 1. Turizmle ilgili olan. 2. Turistlerin gereksinimlerini karlamak amac gzeten, turistleri ilgilendirici nitelii olan. turizm (a.) Gezmek, grmek, dinlenmek amacyla yaplan gezi. turna (a.) Gebe, banda tel gibi parlayan tyleri olan iri bir ku. turne (a.) Tiyatro, spor gruplarnn lkede yaptklar geziler. turnike (a.) Yolcularn, izleyicilerin birer birer gemelerini salayan dzenek. turnuva (a.) Spor karlamalar. turp, -pu (a.) Kk yenen bir k sebzesi. turu (a.) Tuzlu suda veya sirke iinde bekletilerek hazrlanan bir tr klk yiyecek. turuncu ( a.) Sarya alan kzl renk. turun (a.) Portakala benzer, sulu, tad acya alan bir meyve. turungiller (a.) Turun, mandalina, portakal gibi meyvelerin genel ad. tu (a.) 1. Piyano ve yaz makinelerinde parmak vurulan yer. 2. Grete srtn yere gelmesi sonucu yenilgi. tutacak (a.) Scak bir nesneyi ya da kab tutmak iin hazrlanm bez. tutak (a.) 1. Bir eyin tutulacak yeri. 2. Tutacak. tutam (a.) 1. Avu ii ya da parmak ucuyla tutulabilen miktar. 2. Az, azck, ok az. tutanak (a.) 1. Meclis, mahkeme gibi yerlerde szlerin olduu gibi yazya geirilmesi ii. 2. Bir durumu saptamak iin hazrlanp imzalanan yaz. tutar (a.) Bir eyann parasal deeri. tutarl ( a.) Dengeli, elikili durumu olmayan. tutkal (a.) Hayvans maddelerden yaplan bir eit yaptrc. tutku (a.) nlenemeyen ar istek.

216

tutkun ( a.) Balanm. tutmak (e.) 1. Yakalamak. 2. Yannda bulundurmak, alkoymak. tutsak (a.) Esir. tutturmak (e.) 1. Tutmasn salamak. 2. Bir eye saplanp kalmak. tutu (a.) Alnan bir borca karlk gvence olarak, sonra alnmak zere verilen deerli ey, ipotek. tutucu ( a.) Gemie ve alkanlklarna sk skya bal, deiimden holanmayan. tutuk ( a.) ekingen. tutuk evi (a.) Tutuklularn kapatld yer, ceza evi. tutuklamak (e.) Yasa gerei zgrln kstlayarak bir yere kapatmak. tutuklu (a.) Sulu olduu iin tutulup ceza evine kapatlm olan. tutulmak (e.) Tutulma olayna uramak (ay ve gne iin.) tutum (a.) 1. Tutulan yol, davran biimi. 2. Bir eyi gerei kadar harcama. tutumlu ( a.) Harcamada ll davranan. tutumsuz ( a.) Harcamada gelir ve gideri gzetmeden davranan. tutunmak (e.) 1. Bir eyi tutup aslmak, dayanmak. 2. Bir evrede, i alannda bakalarnn sayg, sevgi ve desteini grmek. tutumak (e.) 1. Birbirini tutmak. 2. Alev alp yanmaya balamak. tuvalet, -ti (a.) 1. Ykanma, tra olma, giyinme ii. 2. zel gecelerde giyilen kadn giysisi. 3. Ayak yolu. tuz (a.) Yemeklere katlan beyaz madde. tuzak (a.) 1. Yaban hayvanlar yakalamak iin hazrlanan dzenek. 2. Birini zor duruma drmek iin hile ile dzen kurmak. tuzla (a.) Deniz suyundan tuz karlan yer. tuzlama (a.) 1. Tuzlamak ii. 2. Bir eit ikembe orbas. tuzlu ( a.) 1. ok tuzlu olan. 2. Paras ok yksek olan. tuzluk (a.) Tuz kab. tberkloz (a.) Verem. tccar (a.) 1. Ticaret yapan, ticaretle uraan kimseler. Tacirler. tfek (a.) Uzun namlulu, omuzda tanan bir ateli silh. tkenmek (e.) 1. Bitmek, sona ermek, artk kalmamak. 2. (mec.) Gszlemek, bitkinlemek tkenmez kalem (a.) ii mrekkeple dolu bir eit kalem. tketici ( a.) Mal ve hizmetlerden yararlanan, satn alp kullanan, tketen kimse. tketim (a.) 1. Tketmek ii. 2. retilen veya yaplan eylerin kullanlp harcanmas. tkrmek (a.) Tkr dudaklar arasndan dar atmak. tkrk (a.) Tkrk bezlerinin aza akan salgs. tl (a.) ok ince ve seyrek dokunmu kuma. tlbent (a.) Pamuktan, ince ve seyrek dokunmu yumuak bez. tm (a.) Bir eyin olancas, btn, topu. tmamiral, -li (a.) Deniz ordusunda tmgenerale eit rtbe. tmce (a.) Cmle. tmden (b.) Tmyle, btnyle. tmel ( a.) Belli bir snfa bal bireylerin hepsini iine alan; btn kapsamyla alnm olan. tmen (a.) Tugaydan byk asker birlik. tmgeneral, -li (a.) Orduda tugeneralden sonraki asker aama. tmle (a.) 1. Tmleyen ey. 2. Genellikle eylemin anlamn eitli ynlerden tamlayan btnleyen sz. Mef'ul. tmr (a.) Ur. tmsek (a.) Kk tepe. tn (a.) Gece.

217

tnaydn (a.) Akamlar sylenen selmlama sz. tnek (a.) Kularn ve kmes hayvanlarnn tnedikleri yatay srk. tnel (a.) 1. Bir yandan br yana geebilmek iin yer altnda alan yol. 2. evresi kapal yol. tnemek (e.) 1. (kular, evcil kanatllar) Uyumak iin bir dala ya da sra konmak. 2. (tabure, ykseke iskemle vb. zerine) Oturmak. tnmek (nsz.) Hava kararp gece olmak. tp (a.) Bir yan kapal cam boru. tr (a.) Cinslerin ayrld blm, eit. trbe (a.) inde nl kiilerin bulunduu kapal ya da yar kapal mezar. trde ( a.) Ayn trden olan. . tremek (e.) Ortaya kmak, grnmek. tretmek (e.) Ortaya karmak. Trke (a.) Ural-Altay dil ailesinden gelen Trk dili, Trkiye Trkesi. Trklk (a.) 1. Trk olma durumu. 2. Trk topluluu trkuaz (a.) 1. Yeile alan mavi renkte deerli bir ta, firuze. 2. ( a.) Bu renkte olan. trk (a.) Hece lsyle sylenmi, halk ezgileriyle bestelenmi iir. trl ( a.) 1. ok eitli zellii olan, eit eit. 2. eit ya da eitleri toplayan daha geni bir blm. ttmek (e.) Duman karmak. tts fa; 1. Yakldnda gzel koku veren madde. 2. Bir ey yakarak ortala duman verme. ttslemek (e.) Bir eyi ttsden geirmek. tttrmek (e.) Duman kartmak. ttn (a.) Yapsnda nikotin bulunan, yapraklar ilenerek sigara yaplan bitki. ty (a.) 1. Kularn vcudunu rten, insan ve hayvan derisi zerinde bulunan ince kl. 2. Kimi bitki ve meyvelerle kimi dokumalar zerinde grlen ince, ksa, yumuak ve sk uzantlar. tylenmek (e.) Derisinde kl kmak. tyme (a.) Tymek ii ya da durumu. tymek (nsz.) Kamak. tysz ( a.) Henz by, sakal kmam gen. tze (a.) Hukuk. tzel ( a.) 1. Tze ile ilgili, hukuk. 2. Hkm. tzel kii (a.) Hkmi varlk, ahsiyet. tzk (a.) Herhangi bir kurumun ya da rgtn tutaca yolu ve uygulayaca hkmleri srasyla gsteren maddelerin tm.

Uu
u, U Trk alfabesinin yirmi beinci harfi, kaln, dar, yuvarlak nldr. uca (a.) Kuyruk sokumu kemiiucube (a.) ok acayip, alacak kadar irkin olan ey. ucun ucun (b.) U uca, ucu ucuna, azar azar. ucu ucuna (b.) Ancak. ucuz ( a.) 1. Fiyat yksek olmayan, dk fiyatl. 2. mec. Az emekle elde edilen. ucuza (a.) Ucuz olarak, ucuz bir biimde. ucuzcu ( a.)\. Maln ucuza satan. 2. Her eyin ucuzunu arayan. ucuzlamak (nsz.) 1. Fiyat inmek. 2. (mec.) Kolayca elde edilir ve duyulur olmak. ucuzluk (a.) Ucuz olma durumu.
218

u (a.) 1. Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktas. 2. Uzun bir eyin ba ya da son noktas. 3. Bir yerin en kenarda kalan blm. uak (a.) Kanatlarnn altna havann yapt basn yardmyla ykselip ilerleyebilen motorlu hava tat. uaksavar (a.) Hava hedeflerine kar kullanlan silhlara verilen ad. uan top (a.) Ala ikiye blnm bir alanda, altar kiilik iki takm arasnda, elle oynanan bir top oyunu, voleybol. uar ( a.) 1. Ele avuca smaz. 2. Kendini eitli elencelere vermi. uarlk, - (a.) Uar olma durumu. u beyi, -ni (a.) Ularn sivil ve asker ynetiminden sorulu olan grevli. ukur (a.) alvar ve i donunu bele balamak ya da torba, kese azn bzmek iin bunlara geirilen ba. ukurluk (a.) 1. alvarn ukur geirilen blm. 2. Bayran ip geirilen beyaz renkli kenar. umak (e.) 1. (ku vb: iin) Hareketli kanatlan yardmyla havada dmeden durmak, havada yol almak. 2. (uak vb. iin) zel mekanizma ile yerden ykselmek, havada yol almak. 3. Gaz veya buhar durumuna gemek. usuz ( a.) Ucu olmayan. usuz bucaksz ( a.) 1. Sonu grlmeyecek kadar geni olan. 2. ok fazla, pek ok. utan uca (b.) Bir batan bir baa. uucu ( a.) Gaz durumuna gelip uabilen madde. uuk, -u (a.) Dudak kenarlarnda grlen bir deri hastal. uurmak (e.) 1. Umasn salamak. 2. Kesip ayrmak. uurtma (a.) eitli biimlerde renk renk ktlarla yaplan ip takarak uurulan oyuncak. uurum (a.) 1. Dik, derin yama. 2. Byk fark, ayrlk. 3. mec. Felketli sonu. uu (a.) Uma ii. uumak (e.) 1. Hep birlikte umak. 2. Havada gidip gelerek dolamak. ufack ( a.) ok kk. ufak, - ( a.) 1. Boyutlar olaandan kk. 2. Yaa daha kk olan. 3. (mec.) nemsiz, ok ac. ufaklk (a.) Kk ocuk anlamnda kullanlr. ufalamak (e.) Ezerek veya krarak kk paralara ayrmak. ufalmak (e.) Byk iken kk duruma gelmek. ufku dar ( a.) Uza gremeyen, bak as geni olmayan. ufku geni ( a.) Uza grebilen, bak as geni. uflamak (e.) Ac, sz duyarak "Uf!" demek. ufuk, -ku (a.) Gk ile yerin birlemi gibi grnd izgiurak, - (a.) ok uranlan yer. uramak (e.) 1. Bir yeri ksa sre iin ziyaret etmek. 2.Kt bir durumla karlamak. ura (a.) 1. Bir insann yapt i ya da meslek 2. Bir gl yenmek iin gsterilen srekli aba. uramak (e.) Zamannn byk bir blmn bir ie vermek. urunda (b.) Yolunda. uuldamak (e.) Srekli rahatsz eden bouk ve kaln ses karmak. uultu (a.) Uuldama sesi. uur (a.) Baz olaylarda grlen ve insana iyilik getirdiine inanlan belirti veya baz nesnelerde var olduuna inanlan iyilik kayna. uurlamak (e.) Birini yolcu etmek. uurlu ( a.) yilik, ans getirdiine inanlan. uhrev (a.) br dnya ile ilgili.

219

ukal (a.) Her eyi bilir grnen. ula (a.) Belirte olarak kullanlan eylem soylu szck. ulak (a.) Haberci, haber veren kimse. ulama (a.) 1. ki eyi birbirine balama. 2. nszle biten bir szckten sonra nl ile balayan bir szc birletirerek tek szckm gibi okuma. ulam (a.) ki yer arasnda gidi geli ii. ulamak (e.) 1. Varmak. 2. Uzanmak, yetimek. ulatrma (a.) nsanlarn, bitki ve hayvan rnlerinin bir yerden baka bir yere tanmas ii. ulema (a.) Bilginler. ulu ( a.) Erdemleri bakmndan ok byk, yce. ulufe Osmanllarda kapkulu askerlerine, saray ve devlet kurulularndaki grevlilere ayda bir verilen cret. ulumak (e.) Uzun uzun, sinir bozucu sesler karmak (kurt ve kpek iin). ulu orta (a.) Bir eyin asln bilmeden dnp tartmadan, ekinmeden, aktan aa. ulus (a.) Ortak dil, lk, tarih bilincine sahip insan topluluu, millet. ulusal ( a.) Ulusla ilgili. uluslar aras (5 a.) Birok ulusu ilgilendiren, birok ulus arasnda yaplan. ulv ( a.) Yce. ulviyet ( a.) Ycelik. umac (a.) Kk ocuklar korkutmak iin uydurulmu dsel varlk. umar (a.) kar yol, are. umarsz ( a.) kar yolu olmayan, aresiz. ummak (e.) Bir eyin olmasn istemek, beklemek. umman (a.) Okyanus. umre (a.) Hac mevsimi dnda Kabe'yi ve Mekke'nin br kutsal yerlerini ziyaret etme. umum ( a.) Genel. umursamak (e.) nemsemek, nem vermek. umut (a.) Ummaktan doan gven duygusu. umutlanmak (e.) Bir beklentinin gereklemesini umutla beklemek. umutlu ( a.) Beklentisinin gerekleeceine umudu olan. umutsuz ( a.) Gereklemesi, iyi olmas mmkn olmayan. un (a.) tlerek toz durumuna getirilmi tahl. unsur (a.) e. unutkan ( a.) Bir eyi belleinde tutamayan, ok unutan, unutma huyu olan. unutmak (e.) Bilinen bir eyi akldan karmak, akla getirememek. unutulmak (e.) Akldan kmak. unvan (a.) Bir kimsenin ii, meslei ya da toplum iindeki durumu ile ilgili olarak kullanlan ad, san. upuzun ( a.) ok uzun. ur (a.) Organlarda oluan ve byyen hastalk niteliindeki yumru, tmr. Urans (a.) Gne'e uzaklk srasnda yedinci olan gezegen. urba fa.; Giysi. urgan (a.) Keten, kenevir, pamuk gibi trl dokuma maddelerinden yaplan ince halat. us (a.) Akl. usan (a.) Bkknlk, usanma. usandrmak (e.) Bktrmak. usanmak (e.) Tekrarlanmas, uzun srmesi dolaysyla bir eyden holanlmaz veya sklr duruma gelmek, bkmak, bezmek. usare (a.) zsu. usa vurma (a.) Akl szgecinden geirmek.

220

usa vurmak (e.) Bir konuyu zihinde iyice dnp inceleyerek karar vermek. uskumru (a.) Lferden kk bir deniz bal. uslanmak (e.) Akllanmak. uslu ( a.) Akll, yaramaz olmayan. uslu uslu (b.) Uslu bir biimde, uslu olarak. usta ( a.) Bir meslei iyice renmi kimse. ustaba (a.) Yannda birok usta altran usta. ustalamak (e.) Bir ii yapmakta usta olmak. ustalk (a.) 1. Usta olma durumu. 2. Beceriklilik. ustura (a.) Tra olmaya yarayan bir eit bak. usul, -l (a.) Bir amaca ulamak iin tutulan yol, yntem. usulca (b.) Belli etmeden, kimseye duyurmadan. usulsz ( a.) Kurala, yasaya uygun olmayan. uak (a.) 1. ocuk. 2. Baz blgelerde erkek anlamnda kullanlr. 3. Erkek hizmeti. ut (a.) ri karnl, kirili, bir eit alg. utan (a.) Utanlacak davran. utandrmak (e.) Utanmasn salamak. utanga ( a.) Sklgan, ekingen. utanmak (e.) Kt bir davrantan dolay kendini ayplamak. utku (a.) Birok emek ve tehlikeli uramalar pahasna eriilen mutlu sonu, yengi, zafer. utmak,-ar (e.) Yenmek. uyak (a.) iirde dize sonlarndaki ses benzerlii. uyandrmak (e.) Uyanmasn salamak. uyank ( a.) 1. Uyanm. 2. Ne yaptn bilen, akl banda. uyan (a.) Uyanmak eylemi ya da biimi. uyanmak (e.) 1. Uykudan kalkmak. 2. Akl bana gelmek. uyar (a.) Benzer, uygun. uyaran (a.) 1. Uyarma iini yapan kimse. 2. Bir uyarm, bir tepki meydana getiren herhangi bir g, uyarc. uyar (a.) Birinin bir konuda dikkatini ekme. uyarmak (e.) Birinin dikkatini bir konuya ekmek. uydu (a.) Bir gezegenin evresinde bulunan, gezegenin ekim alannda bulunup onun etrafnda dnen gk cismi. uydurma (a.) 1. Uydurmak ii. 2. Uydurulmu, yalan, sahte, aslsz, dzme. uygar ( a.) 1. Fikir, sanat ve endstri alanlarnda ok byk bir gelime gstermi olan. 2. (insan) Kltrl, eitimli, grg kurallarna uyan. uygarlamak (e.) Uygar olmak. uygarlk (a.) nsanln gnmzdeki ileri yaama biimi. uygulamak (e.) Gereini yerine getirmek. uygun (a.) 1. Yakr. 2. Elverili. uygunluk (a.) Bir btn oluturan blmlerin birbirine uymas. uygunsuz ( a.) Uygun olmayan, uygun dmeyen. uyku (a.) 1. D uyarlara kar bilincin, tmden ya da bir blmnn yittii, tepki gcnn zayflad ve her trl etkinliin byk lde azald dinlenme durumu. 2. Dinlenme durumunda geen sre. uyluk (a.) Bacan kaladan dize kadar olan blm. uymak (e.) 1. istee ve kurala gre davranmak. 2. Birinin arkasndan gitmek. uyruk (a.) Bir devletin egemenlii altnda yaayan. uyruklu ( a.) Bir lkenin uyruunda olan. uysal ( a.) Bakalarna kolayca uyabilen, szlerini dinleyip kar gelmeyen, yumuak bal.

221

uyuklamak (e.) Oturduu yerde uyumaya balamak. uyum (a.) Btn oluturan paralar arasndaki uygunluk. uyumak (e.) Uykuda olmak. uyurgezer ( a.) Uykusu srasnda konuan, yryen (kimse). uyumak (e.) 1. eitli nedenlerle vcudun bir blgesinde hareketin ve duyumun azalmas. 2. Anlamak. uyuturucu ( a.) Uyuturma nitelii olan madde. uyuuk ( a.) Hareket edemez, duyamaz duruma gelmi, uyumu. uyuz (a.) Belirtileri kant ile ortaya kan bulac bir deri hastal. uzak ( a.) 1. Gidilmesi uzun zaman alan yer. 2. Birbiri ile yakn ilikisi olmayan. uzaklamak (e.) Bir yerden, bir eyden, bir kimseden ayrlarak uzaklara gitmek. uzaklk (a.) ki yer arasndaki aklk. uzaktan uzaa (b.) Yaknlk derecesi az olarak. uzamak (e.) 1. Uzun olmak. 2. Belirtilen sreden daha uzun srmek. uzana uzana (b.) Uzanarak, uzanm bir biimde. uzanmak (e.) Boylu boyunca yatmak. uzant (a.) Baz eylerin bir yerinde oluan uzam blm. uzatmak (e.) 1. Uzamasna neden olmak. 2. Bir eyi birine vermek iin ynelmek. uzay (a.) 1. Btn varlklarn iinde bulunduu sonsuz boluk. 2. Btn gk cisimlerinin iinde bulunduu sonsuz boluk. Feza. uzlamak (e.) Aralarndaki dnce ve kar ayrln, karlkl dnlerle kaldrarak uyumak, karlkl anlamak. uzman (a.) Belli bir ite, bir konuda bilgi, gr ve becerisi olan kimse. uzmanlk (a.) Uzman olma durumu, uzmann grevi. uzun ( a.) 1. ki ucu arasnda fazla uzaklk olan. 2. Balangc ile bitimi arasnda fazla zaman aral olan. uzun atlama (a.) Vcudun, bacaklarn srama gc ile yerden kesilerek alabildiine uzaa konmas. uzunluk, -u (a.) 1. Bir eyin bir utan br uca kadar olan uzakl. 2. ki nokta arasndaki yer aralnn lm. 3. Bir yzeyin iki temel boyutundan en byk olan, boy, "en" kart. uzun uzadya (a.) Uzatarak, derinletirerek, genileterek, ayrntlaryla. uzun uzun (b.) 1. ok uzun, uzun sre, uzun olarak, uzunca. 2. Uzatarak. uzuv, -zvu (a.) Organ, ye.

, Trk alfabesinin yirmi altnc harfi, ince, dar, yuvarlak nldr. cra ( a.) ok uta, kenarda ya da uzakta bulunan. cret, -ti (a.) Bir emee karlk olarak verilen para. cretli ( a.) cretle altrlan kimse. ( a.) kiden sonra gelen saynn ad ve bu sayy gsteren rakam. ayak, - (a.) 1. Fotoraf makinesi, televizyon kameralar gibi aletlerin zerine oturtulduu ayakl dzen. 2. Sacaya. 3. Bir halay tr. er beer (b.) bei bir arada. boyutlu (a.) Eni, boyu ve derinlii olan. gen (a.) kenar, as ve kesi bulunan geometrik biim. l ( a.) U taneden oluan kme, grup. nc (a.) Sralamada yeri ikinciden sonra gelen.
222

z (a.) Bir anadan bir doumda doan ocuk. deba (is.) Yazarlar, edipler. flemek (e.) Dudaklar bkerek, bir algya, balona ya da baka eylere hava vermek. flemeli ( a.) frerek alnan alg. ufunet (is.) 1. Cerahat, irin. 2. Pis koku. frmek (e.) flemek. frk (a.) Okuyup frerek hastalklar iyiletirdiini ileri sren sahtekr. le (a.) Pay. lemek (e.) Paylamak. letirmek (e.) Pay ederek datmak, bltrmek. lfet (is.) 1. Alma, kaynama. 2. Tanma, grme. 3. Dostluk, ahbaplk. lke (a.) Bir devletin egemenlii altnda olan topraklarn btn, yurt. lk (a.) Ulalmak istenen, ulamak iin zveriden kanlmayan yce ama. lkc (a.) Bir lkye bal olan. lser (a.) Mide ve onikiparmak barsanda grlen, kapanmas g yara. ltimatom (a.) Bir devletin bir baka devlete yazl olarak verdii kesin istek. ltrason (is.) nsan kulann alamayaca nitelikte olan yksek frekansl ses titreimi. ltraviyole (is.) Mor tesi. lhiyet (a.) lahlk vasf. mit (a.) Gerekleme ans olma durumu. mitlenmek (e.) Gerekleeceinden umutlu olmak. mitli ( a.) Umutlu. mmet, -ti (a.) Bir peygambere inanan insanlarn tm. mmi (is.) Okuma yazmas olmayan. mran (is.) Bayndrlk. n (a.) 1. evresinde olumlu nitelikleri ile tannma durumu, hret. 2. Ses, seda. niforma (a.) Ayn ii yapanlarn giydii tek tip elbise. nite (a.) Bir btn oluturan blmlerin her biri. niversite (a.) Birok fakltelerden oluan yksek eitim kurumu. nlem (a.) 1. Duygular etkileyici, arpc bir biimde anlatan sz. 2. Bu szlerin dilbilgisindeki ad. nlemek (e.) Seslenmek. nl ( a.) 1. Herkese tannan, bilinen. 2. Ses yolundan engele arpmadan kan ses, bu sesin alfabedeki karl. nsz ( a.) 1. Fazla tannmayan. 2. Ses yolundan engellere arparak kan sesler ve bu seslerin alfabedeki karl. re (a.) Bbrein kandan ayrd, azotlu besinlerin vcutta yanmasyla oluan, erimi bir durumda sidikle dar atlan azotlu madde art, remek (e.) (canllar iin) Doup oalmak. Tremek. rete (a.) Herhangi bir enerjiyi elektrik enerjisine dntren aygt. retici ( a.) retim yapan, retim iiyle uraan. retim (a.) 1. nsanlarn, hayvan ve topraktan rn salama etkinlii. 2. Bu etkinlikler sonucu elde edilen nesneler. retken ( a.) retme gc olan, ok reten. retmek (e.) 1. oaltmak (canllar iin). 2. Doal kaynaklar eitli ilerde kullanlabilir duruma getirmek. rik asit (is.) Suda ok az eriyen, asit ve ntr tuzlar oluturan asit. rkek ( a.) ekingen, sklgan. rkmek (a.) 1. Bir eyden korkup birden sramak. 2. aknlk ve korku duymak. rktmek (e.) Korkmasna, rkmesine neden olmak.

223

rpermek (e.) Bir korku sonucu tyleri kabarmak. rmek (e.) Ulumak, havlamak (kpek, kurt iin sylenir). rn (a.) 1. retim sonucu elde edilen. 2. Yapt, eser. ryan (is.) plak. s, -ss (a.) Asker bir amala merkez seilip eitli donanmla hazrlanm yer. slp (a.) Kendine zg anlatm biimi. st, -t (a.) 1. Bir eyin yukarya doru olan blm. 2. Bir kurumda ya da kuruluta kendisinden daha yksek derecede bulunan grevliler. stad (a.) Bilim ve sanat alannda engin bilgisi ve deneyimlerinden dolay, sayg gsterilen kimse. stemen (a.) Orduda temenden sonraki rtbe. stelemek (e.) Israr etmek. stelik (b.) Fazlaca, yetmiyormu gibi. st geit (a.) Trafik akn hafifletmek iin bir yolun stnden geirilen geit. stlenme (a.) Bir eyi zerine alma. stbe (a.) Boyaclkta kullanlan bir eit toz. stn ( a.) Benzerleri arasnda daha yksek derecede olan. stnkr ( a.) Geliigzel, zen gsterilmeden. stnlk (a.) stn olma durumu. stp (a.) Gemi temizlemede kullanlan keten, kenevir ile yaplan bez, ip. enge ( a.) ok tembel. enmek (e.) Bir ii yapmak istemekten tembellikten dolay kanmak. mek (e.) Souktan dolay rahatsz olmak. mek (e.) Bir yere toplanmak. tmek (e.) 1. mesine neden olmak. 2. yp hasta olmak, souk almak. tk a.) Akln yitirmi, samalayan kimse. tmek,-er (e.) 1. Ateten ya da yksek bir sdan geirmek. 2. Bir eyi, tylerini yakmak iin ateten geirmek. 3. Oyunda, kumarda kazanmak. topya (a.) Gerekletirilmesi olanaksz tasar ya da dnce, hayal. t (a.) Giysilerin buruukluunu gidermek iin kullanlan alet. tlemek (e.) Giysilerin buruukluunu, krkln gidermek. vendire (a.) ift kzlerini yrtmek iin kullanlan, ucuna sivri demir ivi aklm uzun denek vey ( a.) Yalnz yasalarca akraba saylan, z olmayan, vez (a.) Mumulaya benzeyen bir yemi. ye (a.) Bir topluluu oluturan bireylerin her biri. yelik, -i (a.) ye olma durumu. zengi (a.) Eyerin iki yannda asl bulunan, hayvana binildiinde ayaklarn basmasna yarayan, alt dz demir halka. zere (b.) 1. Erek anlatr. 2. Koul anlatr. 3. Yakn olay, yaknlamay anlatr. zeri (a.) 1. Bir eyin yukar, ge doru olan yan. 2. Bir eyin grlen yan, yz. 3. Bir eyin d yz, yzey. zerinde (e.) 1. stnde. 2.....ile ilgili. zerine (b.) 1. stne. 2. lgili, ilikin. zg (a.) Yersiz ve gereksiz olarak ektirilen sknt. zgn ( a.) zlm, znt duymu, neesiz, tasal, gaml. zgnlk, - (a.) zgn olma durumu, neesizlik. zlk (a.) Topraktan yaplm, kulpsuz, kk mlek, zmek (a.) zlmesine neden olmak. zc (a.) znt veren,

224

zlme (a.) znt duyma, zlmek (e.) 1. zmek eylemine konu olmak. 2. znt duymak, kayglanmak, zm (a.) Asmann taze ya da kuru olarak yenilen ve salkm durumunda bulunan meyvesi. zm (b.) zmek ve zlmek eylemlerine getirilerek bunlarn anlam pekitirilir. zn (a.) znt. znt' (a.) Olmas istenmeyen olaylardan doan ruh tedirginlii. zntl ( a.) 1. znts olan, acl. 2. znt veren. zntsz ( a.) 1. znts olmayan, skntsz, acsz. 2. znt vermeyen.

Vv
v, V Trk alfabesinin yirmi yedinci harfi, di-dudak nszdr. vaat, -di (a.) Bir ii yerine getirmek iin verilen sz. vaaz (a.) 1. Cami, mescit gibi yerlerde yaplan dinsel ierikli konuma. 2. Bir kimseye kalbini yumuatacak, kendisini iyilie gtrecek biimde sz syleme. vacip, -bi (a.) Yaplmas gerekli olan. vade (a.) Bir iin yaplmas, bir borcun denmesi iin verilen sre. vadeli ( a.) Sresi snrlanm. vadesiz (a.) Sresi snrlanmam olan. vaat etmek (e.) Bir ii yerine getireceine sz vermek. vadi (a.) ki da arasndaki geit, koyak. vaftiz (a.) Hristiyan dininde, ilk gnah silmek ve Hristiyanlatrmak amacyla yeni doan ocua yaplan ilem. vagon (a.) Yk ve yolcu tamaclnda kullanlan, lokomotiflerin ektii demir yolu arabas. vagonet (a.) Kk vagon. vah (.) Acma, yakarma anlatr. vaha (a.) l ortasnda su bulunan yeil alan. vahdet,-ti fo) Birlik. vahim ( a.) Ar, korkulu, ok tehlikeli. vahiy (a.) Allah'n peygamberlerine emirlerini bildirme yolu. Cebrail adl melek tarafndan ilah bilgilerin peygambere aktarlmas. vahet, -ti (a.) 1. Yaban olma durumu. 2. Korku, znt. 3. Isszlk, yalnzlk. vahi ( a.) Evcil olmayan, yaban. vaiz ( a.) Dinsel t veren kimse. vaka (a.) Olay, hdise. vakanvis (a.) Osmanl Devleti'nde zamann olaylarn belirlemek ve yazmakla grevli devlet tarihisi. vakar (a.) Arballk, vakarl ( a.) Arbal. akarsz ( a.) Arbal olmayan, onursuz. vaka (a.) 1. Olay. 2. Geri, her ne kadar, ... ise de. vakf, -kf (a.) 1. Bir mal ve mlkn gelirlerini hayra harcamaya tahsis etmek. 2. Durma. vakit (a.) 1. Zaman. 2. Bir ie ayrlm veya bir i iin allm saatler. 3. a. 4. Geim durumu, zenginlik. vaktiyle (b.) Bir zamanlar. vali (a.) Bir ilin en yksek ynetim grevlisi.
225

valide (a.) Anne. valiz (a.) Kk bavul. vampir (a.) 1. Kan emici byk yarasa. 2. Hortlak. vana (a.) Su borularnda suyun akp akmamasn salayan anahtar. vanilya (a.) Beyaz iekli, kokulu kk bir bitki ve bu bitkinin tatllara konan meyvesi. vantilatr (a.) Elektrikle alan, pervanesinin dnmesiyle hava akm oluturan aygt. vantuz (a.) Deri zerine yaptrlp ekip emmeye yarayan ie vb. alet. vapur (a.) Su buharnn gcyle alan gemi. var ( a.) 1. Evrende, dncede yer alan, yok kart. 2. Elde bulunan her ey. vargele (a.) Bir eyi, bir yerden bir yere ekerek getirip gtrmeye yarayan halat. varak (a.) 1. Yaprak. 2. Yazl kt. 3. Altn, gm ya da baka madenleri dverek oluturulan incecik yaprak, vardiya (a.) Nbetlee alma. varidat (a.) 1. Akla gelen, ie doan dnce. 2. Gelir. varil (a.) ounlukla sv maddeleri koymak iin kullanlan, metalden yaplm, silindir biiminde, st kapal kap. . varis (a.) Toplardamar genilemesi hastal. vris (a.) Kendisine miras den. varlk, - (a.) 1. Var olma durumu. 2. Mal, mlk, zenginlik, varlkl ( a.) Zengin. varmak (e.) Gidilen yere, ulalmak istenen amaca ulamak. varo (a.) Byk kentlerin kenar semtleri. varsaym (a.) Baz olaylar aklamak iin dnlp ileri srlen dnce. varta (a.) Tehlikeli durum. vasat,-ti ( a.) Orta. vasf, -sf (a.) Nitelik. vasta (a.) Ara. vasi ( a.) Yetim ocuun ya da zek zrlnn maln yneten. vasistas (a.) Pencerelerin, kaplarn ayrca alp kapanan kk blmleri vasiyet (a.) len birinin lmeden nce birine syledii ya da yazdrd dilek ve istekler. vasiyetname (a.) Vasiyetin yazl olduu belge. vatan (a.) Yurt. vatanda (a.) Ayn vatanda yaayan kimseler. vatman ( a.) Tramvay srcs. vay (a.) arma, ac gibi duygular belirten sz. vazelin (a.) Petrolden karlan bir eit ya. vazgemek (e.) Bir iten ya da istekten geri dnmek. vazife (a.) dev, grev. vaziyet, -ti (a.) Durum. vazo (a.) iine iek konulan ss eyas. ve (ba.) Szckleri ve sz kmelerini birbirine balar. veba (a.) Fare ve pirelerden insana geen, ldrc bir hastalk. veciz ( a.) Ksa ve anlatm etkili (sz). vecize (a.) Syleyeni bilinen zl sz. veda (a.) iyi dileklerde bulunarak ayrlma. vedalamak (e.) Veda edip ayrlmak. vefa (a.) Sevgide, dostlukta srekli olma durumu. vefakr ( a.) Dostluu, sevgiyi unutmayan. vefat, -ti (a.) lm. vehim (a.) Kuruntu. veklet, -ti (a.) Vekillik.

226

vekletname (a.) Vekil olduunu gsteren belge. vekil (a.) Bir ii bakas adna stlenen. velet (a.) Olan ocuk. veli (a.) ocuun durum ve davranndan sorumlu olan kimse. veliaht (a.) Bir hkmdardan sonra tahta gemeye aday olan. velvele (a.) Grlt, barma, patrt. Vens (a.) Gne'e yaknl ikinci srada olan gezegen, veranda (a.) Caml taraa. veraset (a.) Atalardan, dedelerden ocuklara geen manev miras, kaltm. verecek (a.) Birine verilmesi, denmesi gereken bor. verem (a.) Daha ok akcierde oluan, bulac bir hastalk. verese (a.) Bir mirasta hakk olan. veresiye (b.) Paras daha sonra denmek kouluyla yaplan al veri. verev ( a.) Bir keden kar keye kesilmi ya da katlanm olma durumu. vergi (a.) Devletin hizmetleri yapabilmesi, ykmllklerini yerine getirmesi iin yurttalardan yasalar erevesinde ald para. veri (a.) Sonuca ulamak iin toplanan belge ve bulgular. verici ( a.) Elektromanyetik dalgalar yardm ile ses ve grnty alp yanstan aygtlara verilen genel ad. verim (a.) allan, retilen bir eyin verdii sonu. verimli ( a.) Verimi ok olan. verimsizfd a.) Verimi az olan. veri (a.) Vermek eylemi ya da biimi. veritirmek (a.) Azna geleni syleyip kfretmek, vermek (a.) Kendinin olan bir eyi bakasna sunmak. vernik (a.) Srld yeri koruyan ve parlatan bir eit cila. vesika (a.) Belge. vesile (a.) Neden, vestiyer (a.) Palto, apka, baston gibi eylerin asld yer. vesvese (a.) Kuruntu. veteriner (a.) Hayvan hastalklar doktoru. veto (a.) Bir yasann, bir uygulamann kmasna, uygulanmasna kar kma hakk.

Yy
y, Y Trk alfabesinin yirmi sekizinci harfi, n damak nszdr. ya (a.) 1. Kimi duygular glendirmek iin tmcenin banda ya da sonunda kullanlr. 2. Bir eyi onaylamada evet anlamnda kullanlr. yaba (a.) Harman demetlerini kaldrmaya, harman savurmaya yarayan ucu atall tarm aleti. yaban (a.) 1. nsan yaamayan ssz yer. 2. Byle yerde yaayan veya yetien canllar belirtmek iin ad tamlamalarnda tamlayan olarak kullanlr ya da bu anlamda bileik ad yapar. yaban ars (a.) Krlarda yaayan bir eit ar. yabanc ( a.) 1. Tannmayan, bilinmeyen. 2. 0 evreden, o lkeden olmayan. yabanclk, - (a.) Yabanc olma durumu, acemilik. yabanl (a.) 1. Krlarda, kendi kendine yetien. 2. Grgsz. yad (a.) Yabanc. ya da (ba.) Veya.
227

yad etmek (e.) Anmsamak, yadrgamak (e.) Bir kimseye, bir duruma alamamak. yadigr (a.) Armaan, yadsma (a.) Bir eyi kabul etmeme. yafta (a.) zerine asld ya da yaptrld eylerle ilgili bilgi veren kt. ya (a.) 1. Bitki ve hayvanlardan elde edilen, yemeklerde kullanlan sv. 2. Motorlu tatlarn makinelerinde kullanlan petrolden elde edilen sv. yadanlk (a.) Makineleri yalamak iin ya konulup kullanlan alet. yadrmak (a.) 1. Yamasna neden olmak. 2. eitli nesneleri birisinin stne, birbiri ardna atmak. yar (a.) At ve eeklerin omuzlarndaki yal yer. ya (a.) Yamur, kar ve dolunun yamas eylemi. yal ( a.) Ya ok olan yer. Yaz ( a.) Esmer, yalamak(a.) Ya srmek. yalanmak (a.) 1. Kendisine ya srmek. 2. Ya balamak. yal boya (a.) Baz zel svlar katlarak yaplan bir eit boya. yama (a.) Yamak ii. yama (a.) Baz kimselerin zor kullanarak ele geirdikleri mal alp kamas yamalamak (e.) Yama ederek ele geirmek. yamur (a.) Havadaki buharn souk havann etkisiyle su damlas olarak yere dmesi durumu. yamurluk (a.) Yamurdan korunmak iin giyilen su geirmez st giysi, yahni (a.) Etin sala ile piirilmesiyle yaplan bir yemek. yahu (a.) Hey, bana bak anlamnda sylenen sz. yahut (a.) Ya da, veya. yaka (a.) 1. Giysilerin boyna gelen blm 2. Karlkl iki kydan her biri. yakacak ( a.) Odun, kmr gibi yaklacak madde. yakalamak (e.) 1. Ele geirmek. 2. Birini su annda grmek. yakalanmak (e.) Su ilerken ya da kaarken ele geirilmek. yakamoz (a.) Geceleyin denizde, balklarn, sandaln kreklerinin hareketi sonucu oluan prlt. yakarmak (e.) Yalvarmak. yak (a.) Bir hastal tedavi iin vcuda yaptrlan bir madde. yakc ( a.) Yakan, ac veren. yakn ( a.) Uzak olmayan. yaknlamak (e.) 1. Uzakl azaltmak. 2. iliki kurmak. yaknlk (a.) 1. Yakn olma durumu. 2. Duygusal ba ya da akrabalk ilikisi. yaknmak (e.) Szlanarak anlatmak, szlanmak. yaknsak (a.) Yaknlatran. yakkl ( a.) Gzel, alml erkekler iin sylenir. yakksz ( a.) Uygun dmeyen sz, davran. yakmak (e.) Uygun dmek, gzel grnmesini salamak. yaktrmak (e.) 1. Uygun biimde dzenlemek. 2. Gerekmi gibi yalan uydurmak. yakt (a.) Is, enerji salamak iin kullanlan madde. yaklak ( a.) Aa yukar, ortalama. yaklamak (e.) Aradaki uzakl azaltmak. yakmak (e.) 1. Yanmasn salamak. 2. Aydnlatma aracn aydnlk verecek duruma getirmek. 3. Ac vermek. yakut (a.) Krmz renkte deerli bir ss ta.

228

yalak (a.) 1. Hayvanlarn su itikleri, ta ya da tahtadan yaplm kap. 2. eme, musluk vb.'nin altna, akan suyun evreye sramasn ya da akp gitmesini nlemek iin konulan delikli ta tekne. yalama (a.) 1. Dilini srp bir eyin zerindekini alma. 2. Anm. yalan (a.) Gerek olmayan, uydurulan. yalanc ( a.) 1. Yalan syleyen. 2. Sahte. yalancktan (b.) Yapmack olarak. yalanlamak (e.) Bir szn, durumun yalan olduunu bildirmek. yaln ( a.) Dz, plak. yaldz (a.) Eyay altn ve gm gibi gstermek iin zerine srlen madde. yaldzl ( a.) Yaldzlanm olan. yal (a.) Su kysna yaplm byk ve gsterili yap. yaln ( a.) Sade, ayrntl, ssl olmayan. yaln ayak (b.) Ayakkabsz, plak. yalnkat, -ti ( a.) Tek bir kat. yaltkan ( a.) Elektrik akmn geirmeyen, yalnz (b.) Yannda bakalar bulunmayan. yalnz (b.) u, u kadar ki, ama anlamnda tmcede kullanlr. yalnzlkla.; Tek bana olma durumu, kimsesizlik. yalpa (a.) Geminin rzgr ve dalgalarn etkisi ile sallanmas. yaltaklanmak (e.) Birisine ho grnmek iin ho olmayan davranlarda bulunmak. yalvarmak (e.) Bir istekte bulunurken karsndakinin duygularn harekete geirici davranlarda bulunmak. yama (a.) Yrtk ve delik kapamaya yarayan para, yama (a.) Dan yanlarndan her biri. yamak (a.) Yardmc, yamamak (e.) Yama yapmak. yaman ( a.) Gc, becerisi ve cesareti artc derecede olan. yamuk ( a.) Bir yan eilmi olan. yamuk (a.) 1. Bir geometrik ekil. 2. mec. Drst olmayan. yamyam (a.) nsan eti yiyen yaban insan, yamyass ( a.) ok yass olan. yan (a.) 1. Yn. 2. Sa ve sol ynn ortak ad. yanak (a.) Burun ile kulak arasndaki yzn blmleri. yanal ( a.) Yanla ilgili. yanarda (a.) Genellikle koni biiminde, tepesinde lv pskrtme az bulunan yanama (a.) 1. Yanamak eylemi. 2. Uak. yanamak (e.) Yanna gelmek, yaklamak. yanda (a.) Birinden, bir dnceden, inantan yana olanlar. yang (a.) Vcutta ar, ate ve kzarklkla birlikte grlen ikinlik. yangn (a.) Bir yapnn, ekili tarlann, ormann atele tutuup yanmas. yank ( a.) Yanm olan. yanlg (a.) Hata. yanlmak (e.) 1. Yanl yapmak. 2. Bir seilme iinde olumsuz olan semek. yanltmak (e.) Yanlmasna neden olmak. yant (a.) Soruya verilen karlk, cevap. yantlamak (e.) Soruya karlk vermek. yani (b.) "u demek ki, demek" anlamnda sz. yankesici ( a.) nsann zerinden hissettirmeden bir ey alan hrsz. yank (a.) 1. Sesin bir engele arpmasyla duyulan ikinci ses. 2. Bir olayn toplumda meydana

229

getirdii etki. yanklanmak (e.) Yank yapmak. yanl (a.) 1. Yanlma ii. 2. Bir ii yaparken yaplmas gerekeni yapmayp sonu alamama. yanmak (e.) 1. Atele tutuup kl olmak. 2. Ate alp tutumak. 3. ok ac duymak, yansmak (e.) Bir yere arpp yn deitirmek (k iin). yapa (a.) lkbaharda krklan koyun ty. yapay ( a.) Doadaki bir cisme, canlya benzetilerek insan tarafndan yaplan rneiyapayalnz ( a.) Tand, dostu olmayan, tek bana, yap (a.; 1. Yaplan, yaplmakta olan. 2. Bnye. yapc (a.) Olumlu davranlar, yararl almalar olan insan. yapl ( a.) 1. Yaplm olan. 2. Gelimi, iri vcut. yapm (a.) retim, yapma sonucu oluan. yapncak (a.) Bir eit zm. yapk ( a.) Birbirine yapm olan. yapkan ( a.) 1. Dokunduu yere yapma zellii gsteren. 2. nsanlarn yanndan zor ayrlanlar iin sylenir. yapmak (e.) 1. Bir madde ile bir yere tutturulmak. 2. Ayrlmada zorlanmak. yaptrmak (e.) 1. Yapmasn salamak. 2. Bir darbeye hemen karln vermek. yapt (a.) allarak retilen olumlu, deerli kitap, sanat eseri. yapma ( a.) nsan eliyle doadakine benzetilerek yaplm. Yapma iek. yapmack ( a.) ten olmayan, dzme davran. yaprak (a.) Bitkilerin solunum, terleme gibi ilemlerini yapan organ. yar (a.) Akarsu kylarnda suyun andrd alt ok derin yer, uurum. yar (a.) Sevgili. yara (a.) Vcutta bir darbe sonucu oluan yark. yaradan (a.) Allah. yaradl (a.) 1. Yaratlrken kazanlan zellik. 2. Karakter. yaralamak (e.) Bir darbe ile teninde yara amak. yaral ( a.) Yaralanm olan, yaras bulunan. yaramak (e.) Bir iin grlmesini salamak. yaramaz ( a.) Sz dinlemeyen, olumsuz davranlarda bulunan (ocuklar iin). yaranmak (e.) Ho grnp birinin gzne girmeye almak. yarar ( a.) grr, elverili. yararlanmak (e.) Bir eyden yarar grmek. yarasa (a.) Geceleri kp dolaan memeli bir ku. yaramak (e.) Uygun, yakan davran.. yaratc ( a.) Yaratma zellii olan. yaratk (a.) Yaratlm olan, canl. yaratmak (e.) Bir eyi yoktan var etmek. yarbay (a.) Orduda binbadan sonraki rtbe. yarda (a.) ngiliz l birimi. yardak (a.) Kt bir i yapana yardm eden kimseler. yardm (a.) Bir kimsenin karlat glkleri, skntlar azaltan, baarya ulamada katkda bulunan i veya madd g. yardmc ( a.) 1. Yardm eden ya da gerektiinde yardm edecek olan (kimse). 2. Resm bir grevde yneticiye yardm eden ikinci derecede sorumlu ve yetkili kimse. yardmlamak (e.) Karlkl yardmda bulunmak. yardmsever ( a.) Yardm etmeyi seven. yarenlik (a.) 1. Dostluk, arkadalk. 2. Ho bir biimde syleme. yarg (a.) Bir eyle ilgili bir dnceye varma, hkm.

230

yarg (a.) Mahkemelerde sulanan ve sulayan kiileri dinleyerek karar veren kimse, hakim. yarglamak (e.) Bir davada taraflar dinleyip yargya varmak. yargtay (a.) Mahkeme kararlarnn doru olup olmadn denetleyen byk kurul. yan (a.) Bir btn oluturan iki e paradan biri. yarap (a.) emberin herhangi bir noktas ile merkezi arasndaki uzaklk. yark (a.) Yarlarak alm olan delik. yarlamak (e.) Yaplan bir iin yarsna kadar olan blmn bitirmek. yarlmak (e.) ikiye ayrlmak. yarm ( a.) 1. Bir btnn yars. 2. istenilen dzeyden eksik olan, iyi yaplmayan. yarmada (a.) Bir taraf kara ile balantl dier taraflar deniz iinde olan kara paras. yarm yamalak ( a.) Acele, stnkr yaplan i. yarn (b.) Bugnden sonraki gn. yarn (a.) Gelecek zaman. yar (a.) Sporda karlama. yarma (a.) Herhangi bir alanda stnlk salama abas. yarmac ( a.) Yarmaya katlan kimse. yarmak (e.) Birbirine stnlk salamak iin aba gstermek. yaryl (a.) kiye blnm eitim sresinin her birine verilen ad. yarma (a.) 1. Yarma ii. 2. ri vcutlu kimseleri belirtmek iin sylenir. yarmak (e.) 1. Bir eyi uzunlamasna blmek. 2. Derin yara amak. 3. Bir kuvvetin iinden geip dar kmak. yas (a.) lm ve doal afetlerden dolay duyulan byk ac. yasa (a.) Herkesin uymas zorunlu olan, devlet tarafndan konulmu yazl kurallar. yasa d ( a.) Yasalara uygun olmayan. yasak (a.) Yaplmamas gereken, yapldnda ceza grlmesi gereken davran. yasaklamak (e.) Bir davrann, durumun yaplmasn engellemek. yasal ( a.) Yasalara uygun. yasemin (a.) Gzel kokulu, beyaz, krmz ve sar iekleri olan bir ss bitkisi. yaslanmak (e.) Dayanmak. yasl (a.) Yas tutan. yass ( a.) Yayvan ve dz olan. yastk (a.) Ba, srt dayamak iin ii yn, pamuk gibi eylerle doldurulmu torba biiminde ev eyas. ya (a.) 1. Doduktan beri geen ve yl birimi olarak llen zaman. 2. Yaamn eitli evrelerinden her biri. ya ( a.) 1. Az slanm. 2. Islakl gitmemi. yaa (a.) Memnunluk, sevin gibi duygular belirtmek iin sylenir. yaam (a.) 1. Bir varln canl olmas durumu. 2. Bir canlnn doumdan lene kadar yaad sre. yaamak (e.) Yaamn srdrmek. yaam yks (a.) Bir kimsenin yaam ile ilgili toplu bilgiyaant (a.) Yaamn bir blm. yaarmak (e.) Yala dolmak, slanmak. yaatmak (e.) Yaamasn salamak. yaay (a.) Yaama biimi. yat ( a.) Ayn yata olan. yalanmak (e.) Ya ilerlemek. yal ( a.) ok yaam, ya ilerlemi. yal (a.) Gznde ya bulunan. yallk, - (a.) Yal olma durumu.

231

yat, -ti (a.) zeli gezinti gemisi. yataan (a.) Bir eit enli kl. yatak (a.) 1. Dinlenmek, uyumak iin iine, stne yatlan yer. 2. Akarsularn akt yot. yatakhane (a.) Okul, kla gibi yerlerde yataklarn bulunduu blm. yatakl ( a.) Yata bulunan. yatalak ( a.) Hastalktan ya da sakatlktan dolay yataktan kalkamayan. yatay ( a.) Bir yzeye paralel olan. yat (a.) Bir yerde gecelemek iin kalma. yatk ( a.) Yatrlm olan, yatay. yatl ( a.) 1. Geceleri yatlan. 2. Geceleri de kalp yatan. yatr (a.) Kerameti olduuna inanlan kimselerin mezarnn bulunduu yer, yap. yatrm (a.) Bir ii gerekletirmek, yrtmek iin harcanan para. yatrmak (e.) 1. Uyumasn salamak. 2. Bir tarafa emek. yatmak (e.) fkesi, iddeti gemek, sakinlemek. yattrmak (e.) Yatmasn salamak. yatkn ( a.) Bir ii yapmaya elverili. yatmak (a.) Yataa girmek. yats (a.) Gne battktan bir, bir buuk saat sonraki zaman. yavan ( a.) 1. Ya az. 2. Katksz (yemek iin). yava (b.) 1. Hzl olmayan. 2. Az sesle (konuma). yavaa (b.) Olduka yava bir biimde. yavalamak (e.) Hzn yitirmek. yavru (a.) 1. Yeni domu hayvan ya da insan. 2. ocuk, evlt. yavruaz (a.) Pembe ile kavunii aras renk. yavrukurt (a.) Kk izci. yavrulamak (e.) Yavru yapmak. yavak (a.) 1. Bit yavrusu. 2. Geveze, ylk. yavuklu ( a.) 1. Szl, nianl. 2. Sevgili. yavuz ( a.) Yaman, ok sert. yay (a.) 1. Ok atma arac. 2. Trl amalarla yaplan esnek ara. yaya (a.) 1. Yryerek giden. 2. Yryerek, yayan. yayan (a.) Ayaklan ile yryerek gitmek. yaygara (a.) nemli bir nedeni olmadan barp arma. yayg (a.) Yere serilen rt. yaygn ( a.) Herkes tarafndan bilinen, kullanlan, tannan. yayk (a.) Yourdun ayran ve tereya yapld aygt. yaylmak (e.) 1. Geni bir alanda etkisini gstermek. 2. Bakalar tarafndan duyulmak. yaym (a.) 1. Kitap, gazete, dergi gibi okunacak eyleri her tarafa yayma. 2. Radyo ile duyurma. yaymlamak (e.) Basmak ya da yaymak. yayn (a.) Baslm, datlm olan. yayn (a.) Tatl sularda yaayan bir balk. yayn evi (a.) Kitap, dergi gibi eyleri basan, datan yer. yaynlamak (e.) Basp datmak. yayla (a.) 1. Akarsularla derin bir biimde yarlm, paralanm, zerinde dzlklerin belirgin bir biimde bulunduu, deniz yzeyinden yksek yeryz paras. 2. Dalk, yksek blgelerde, kn yaam artlar g olduu iin bo braklan, yaznsa havas iyi ve serin olan, hayvan otlatma ve dinlenme yeri. yaylak (a.) Hayvanlarn otla-yp yaylmasna uygun yer. yayl ( a.) Yay olan.

232

yayl (a.) Eskiden kullanlan, atlarn ektii bir binek arabas. yaylm (a.) 1. Yaylmak, dalmak eylemi. 2 Yaylak, otlak. yaymak (e.) 1. Herkese duyurmak. 2. Dz bir eye hal, kilim sermek. yayvan ( a.) Derinlii az, eni geni olan. yaz (a.) lkbahardan sonra gelen yln en scak mevsimi. yazar (a.) Sanat ve bilim dallarnda kitaplar yazan kimse. yazdrmak (e.) Yazma iini birine yaptrmak. yazg (a.) Kader. yaz (a.) 1. Yazma ii. 2. Yazma sistemi. yazc ( a.) Yazmak iiyle grevli kimse. yazk (.) Acma bildiren sz. yazl ( a.) 1. Yazlm olan. 2. Yazarak yaplan snav. yazlmak (e.) Bir yere kayt yaptrmak. yazm (a.) Szcklerin yazlmasnda, kullanlmasnda uyulmas gereken kurallar btn. yazn (a.) Edebiyat. yazt (a.) Ant, mezar ta, yap zerindeki yazlar. yazlk ( a.) Yaz iin olan. yazma (a.) 1. Yazmak eylemi. 2. iekleri elle yaplm. yazmak (e.) Dnceyi, olay, duyguyu harflerle anlatmak. yazman (a.) eitli kurumlarda yazmakla grevli kimse. yedek ( a.) Gerektiinde kullanlmak iin bir eyin ayn grevi yerine getiren benzeri. yedi ( a.) Altdan sonra gelen rakam. yedinci ( a.) Sralamada altdan sonra gelen. yedirmek (e.) 1. Yemesini salamak. 2. Bir eyi azar azar bir eyle kartrmak. yediveren ( a.) Yln her mevsiminde meyve veren, iek aan. yegne ( a.) Tek, biricik. yeen (a.) Birine gre karde ocuu. yein ( a.) Zorlu. yelemek (e.) Bir eyi dierinden stn tutmak. yeis (a.) Karamsarlk, umutsuzluk. yel (a.) 1. Rzgr. 2. Romatizma ars. yele (a.) At, aslan gibi hayvanlarn ensesinde ya da boynunda bulunan uzun kllar. yelek (a.) Ceket altna giyilen kolsuz ve ksa giysi. yelken (a.) Yel gcnden yararlanarak giden deniz aralarnda, yelin gcnden yararlanmak iin diree ekilen bez. yelkenli ( a.) Yelkenle yol alan deniz arac. yelkovan (a.) Saatin iinde dakikalar gsteren byk ibre. yelpaze (a.) Scak havalarda yze doru sallayp hava akm salayarak serinlemeye yarayan alet. yeltenmek (e.) Beceremeyecei bir ie girimek. yem (a.) Hayvan yiyecei. yemek (a.) 1. Beslenmek amacyla yenilen yiyecek. 2. Piirilerek hazrlanm yiyecek. yemek (e.) Azda ineyip yutmak. yemekhane (a.) Okul, kla, fabrika gibi yerlerde yemek yenilen byk salon. yemeni (a.) 1. Bir eit tlbent. 2. Hafif bir ayakkab. yemin (a.) Ant. yeminli ( a.) Bir eyi yapp yapmamaya ant imi. yemi (a.) Bitkilerde oluan, yenilen ve sanayide kullanlan meyve. yemlemek (e.) Oltaya, tuzaa yem koymak. yemlik (a.) 1. Yem olmaya elverili. 2. Hayvana verilen yem.

233

yemyeil ( a.) Her taraf yeil olan. yen (a.) Giysi kolu. yenge (a.) Bir kimsenin kardeinin, daysnn, amcasnn kars. yenge (a.) Suda yaayan, kskalar olan, yan yan hareket eden bir hayvan. yengi (a.) Bir yarmada stn gelme. yeni ( a.) 1. Kullanlmam. 2. Taze. 3. e henz balam. yenieri (a.) Osmanl ordusunda meslei askerlik olan devirme sava. yeniden (b.) Yine. yenidnya (a.) Malta erii. yenik (d a.) Yenilmi. yenilemek (e.) Eskisini atp yenisini almak. yenilgi (a.) Birine yenilme. yenilik (a.) Yeni olma durumu. yenilmek (g.) Yenilgiye uramak. yenmek (e.) Oyun ve savata kardakine stn gelmek. yepyeni ( a.) Hi kullanlmam. yer (a.) 1. Bir eyin bulunduu alan. 2. z. yer alt (a.) 1. Yerin altnda bulunan blm. 2. Uygunsuz, yasal olmayan kirli ilerin alan. yer ekimi (a.) Yeryuvarlann kendine yakn cisimleri ekmesi durumu. yerel ( a.) Bir yerle snrl olan. yer elmas (a.) Yenen yumrularnn tad elmaya benzer bir bitki. yer fst (a.) Scak blgelerde yetien, yer altnda taneli yemileri olan bir bitki. yerinde (b.) Zamannda, uygun biimde. yerinmek (e.) 1. Acnmak. 2. ikyet etmek, piman olmak. yer kabuu (a.) Dnyann kara ve sular kapsayan kaln katman. yerkre (a.) Dnya. yerleim (a.) Yerleme, iskn. yerlemek (e.) 1. eitli nedenlerle baka bir yerde yaamak. 2. Yerine oturmak. yerli ( a.) O blgede yetien, o yerde oturan. yermek (e.) Beenmemekten dolay kt yanlarn sylemek. yer sarsnts (a.) Zelzele, deprem. yersiz ( a.) 1. Kalacak yeri olmayan kimse. 2. Uygun dmeyen. yer yuvarla (a.) Yerkre. yeryz (a.) zerinde yaadmz dnyann yzeyi. yeermek (e.) 1. Yeil renge brnmek. 2. Aa ve bitkilerin yaprak ve ieklerinin amas. yeil ( a.) Yaprak, bitki rengi. yeilay (a.) ki kullanmaya kar olan kimselerin oluturduu dernek, bu dernein sembol. yeillik (a.) 1. Yeili bol olan aalk, sulu yer. 2. Soan, marul gibi i yenen sebze. yeim (a.) Deerli bir ta. yetenek (a.) Bir ii yapabilme, alglayabilme gc. yeter ( a.) Baka eye gerek duyulmayan durum. yeterli ( a.) Bir gereksinimi karlayacak derecede olan. yeterlik (a.) Bir ii yapabilecek zel bilgi, deneyim. yetersiz ( a.) Gereksinimi karlayacak durumda olmayan. yetim (a.) Annesi ya da babas sa olmayan kimse. yetinmek (e.) Elindekilerle gereksinimi gidermeye almak. yetikin ( a.) stenilen duruma gelmi, olgunlua erimi. yetimek (e.) 1. Giden ya da gitmek zere olan birine ulamak. 2. Uzanp dokunmak. yetitirici ( a.) Yetitiren, retici. yetitirmek (e.) 1. Bytmek (hayvan veya bitki iin.) 2. Eitmek. 3. Birine ulatrmak.

234

yetki (a.) Bir kimseye tannan i yapma hakk ve gc. yetkili ( a.) Yetki verilmi kimse. yetkin ( a.) Gerekli olgunlua erimi. yetmek (e.) Bir ii grebilecek durumda olmak. yetmi ( a.) Yedi tane on. yevmiye (a.) Gndelik. ylmak (a.) 1. Birikmek, toplanmak. 2. Kendini brakp yere kmek. yn (a.) Ylarak olumu tepe. ynak (a.) Ayn cinsten eylerin bir araya ylmas. ykamak (e.) Su ile temizleyici kullanarak temizlemek. ykanmak (e.) Su ve temizleyici kullanarak temizlenmek. ykk ( a.) Yklm, yklan. yklmak (e.) 1. Bir nedenden dolay kmek, bozulmak. 2. Yok olmak. ykm (a.) Byk zarar. yknt (a.) Yklan bir eyin kalntlar. ykmak (e.) 1. Bozup datmak. 2. Ykmna neden olmak. yl (a.) On iki aylk zaman birimi. ylan (a.) Ayaksz, uzun, srngen bir hayvan. ylanck (a.) Derinin iip kzarmasyla beliren bir deri hastal. ylba (a.) Ocak aynn birinci gn. yldrm (a.) Bulutlu, yamurlu havalarda buluttan buluta, buluttan yere k ve grlt ile elektrik boalmas. yldz (a.) Gne ve ay dnda, kl gk cismi. yl dnm (a.) Bir olayn zerinden bir yl getikten sonra yeni yln ilk gn. ylgn ( a.) Ylm, korkmu. ylk ( a.) Birinin houna gitmek iin yapmack davranmay alkanlk hline getiren kimse. yllanmak (e.) zerinden ok yl gemek, eskimek. yllk (a.)1. zerinden belirli bir sayda yl gemi olan. 2. Ylda bir kez kan yayn. 3. Bir ylda verilen cret. ylmak (a.) Korkudan dolay bir eyi yapmaktan vazgemek. ypranmakla; 1. Anp eskimek (kuma, hal ve kilim iin) 2. Gcn yitirmek. ypranm (a.) Eskimi, gcn kaybetmi, yrtc ( a.) Hayvanlar ldrerek onlarn etleriyle beslenen hayvan. yrtk ( a.) 1. Yrtlm olan. 2. Utanmas, ekinmesi olmayan. yrtlmak (e.) Bir yan paralanmak. yrtnmak (e.) ok urap barmak. yrtma (a.) Baz elbiselerin arkasnda yrtlm gibi duran dikilmemi yer. yrtmak (e.) Bez, kt gibi eyleri para para etmek. yiit ( a.) Gl, kuvvetli ve cesur kimse. yiitlik (a.) Yiite davran, yiit olma durumu, yine (a.) Bir daha, gene. yinelemek (e.) Bir daha yapmak, tekrarlamak. yirmi ( a.) ki tane on. yitik ( a.) Kaybolmu, kayp. yitirmek (e.) 1. Sahip olunan bir eye ne olduunu, o eyin nereye gittiini bilememek. 2. Elden kmasna neden olmak. yitmek (e.) Yolunu ararak kaybolmak. yiv (a.) Bir yzeyin zerindeki ince izgi. yiyecek (a.) Yenilebilen eitli maddeler. yiyici ( a.) 1. yi yemek yiyen. 2. Yapt bir ie karlk fazladan para alan.

235

yo (a.) "Yok" sznn ksa sylenii. youn (a.) 1. Hacmine gre arl ok fazla olan. 2. Aralksz (i, durum), younluk (a.) 1. Youn bir maddenin zellii. 2. Bir cismin bir santimetre kplk ktlesinin ayn hacimdeki + 4 santigrat derecelik suya gre oran. yourmak (a.) Kat ya da toz halindeki bir maddeyi su katarak hamur durumuna getirmek. yourt (a.) Mayalanarak kat duruma getirilmi st. yok (a.) 1. Bulunmayan, var olmayan. 2. "Evet" sznn olumsuzu. yok etmek (e.) Varln ortadan kaldrmak. yoklamak (e.) 1. Var olup olmadn, nasl olduunu incelemek. 2. Birinin durumunu sormak. yokluk (a.) 1. Bulunmama durumu. 2. Yoksulluk, fakirlik. yoksa (b.) Merak, kararszlk, umut gibi duygular anlatan sz. yoksul ( a.) Geimini zor salayan kimse, fakir. yoksulluk (a.) Yoksul olma durumu, fakirlik. yoksun ( a.) Bir eylerin yokluunu eken. yoku (a.) Gittike ykselen arazi durumu. yok yere (b.) Nedensizce. yol (a.) Bir yere gitmek iin zerinden gidilen; iinden geilen yer. yolcu ( a.) Yola giden kimse. yolculuk (a.) Herhangi bir tatla bir yerden bir yere gitme. yolda (a.) Yol, i arkada. yollamak (e.) Gndermek. yollanmak (e.) 1. Yola kmak. 2. Gnderilmek. yollu ( a.) Yolu bulunan yer. yollukla.; 1. Yolculukta yenmek iin hazrlanm yiyecek. 2. Yolda harcanacak para. yolmak (e.) 1. ekip ekip koparmak (sa ve bitki iin). 2. Birisinin parasn ona hissettirmeden almak. yolsuz ( a.) 1. Yolu olmayan. 2. Kurallara aykr biimde. yolsuzluk (a.) Yasaya aykr davran. yoluk ( a.) Tyleri yolunmu. yolunda (b.) istenilen durumda, uygun. yolunmak (e.) Birisi tarafndan paras szdrlmak. yonca (a.) Hayvanlara yem olarak yetitirilen bir ayr bitkisi. yonga (a.) Kesilen, yontulan tahtadan kan kk para. yontmak (e.) Biim vermek iin bir eyin kesici aletlerle kimi yerlerini almak. yontu (a.) Heykel. yordam (a.) Alkanlk, yatknlk. yorgan (a.) Yatakta ste rtlmeye yarayan ii yn ya da pamukla doldurulmu geni rt. yorgun ( a.) alma sonucu bedenen ve zihnen bir sre alamaz duruma gelmek. yormak (e.) 1. altrarak gcnn azalmasn salamak. 2. Bir nedene balamak. yortu (a.) Hristiyanlarn dinsel bayram. yorulmak (e.) Yorgun duruma gelmek. yorum (a.) Anlam anlalmayan bir sz ya da yazy aklama. yorumlamak (a.) Yorum yapmak. yosun (a) Sularda bulunan iplik gibi, ty gibi ince, ieksiz bitki. yozlamak (e.) Olumlu zelliklerini kaybetmek, yn (a.) 1. Bir eyin yzlerinin bakt nokta. 2. Bir yere giderken izlenen rota. ynelmek (e.) Yzn bir yne evirmek. yneltmek (e.) Bir eyi bir yne evirmek, yn vermek, ynetici (a.) Yneten kimse,

236

ynetim (a.) Bir kurumun, bir lkenin ya da bir birimin ynetiminden sorumlu kimseler. ynetmek (e.) Yasalara, kurallara uygun olarak almay salamak, ynetmelik (a.) Kurum ve kurulularda alma biimini, uyulmas gereken kurallar belirtenyaz. ynetmen (a.) 1. Bir ii, kuruluu yneten kimse. 2. Bir filmi, bir tiyatro oyununu yaynlanacak, sergilenecek duruma getiren sorumlu kimse. yntem (a.) Bir ii yapmak, bir amaca ulamak iin tutulan yol. yre (a.) Bir yerin etraf, dolay. yresel ( a.) Bir yreye zg. yrk (a.) Anadolu'da hayvanclk yapan gebe Trkmen. yrnge (a.) Yryen bir noktann izledii yol. yudum (a.) Bir kerede aza alnabilen iecek. yudumlamak (e.) Yudum yudum yavaa imek. yufka (a.) Oklava ile alan ince ve yuvarlak hamur yapra yufka yrekli ( a.) ok abuk etkilenen. yuhalamak (e.) "Yuh" diyerek bir durumu, birini protesto etmek. yukar (a.) Bir eyin st blm. yulaf (a.) Hayvan yemi olarak yetitirilen bir bitki. yular (a.) Hayvanlarn bana geirilerek onlar balamaya, ynetmeye yarayan ipten balk. yumak (a.) Top biiminde sarlm yn, ip. yummak (e.) Ksarak kapal duruma getirmek. yumru (a.) 1. Yuvarlak, ikin ey. 2. Yumru biiminde kk. yumruk (a.) 1. Etin yumulmu biimi. 2. Bu biimde yaplan vuru. yumruklamak (e.) Karlkl yumruk atmak. yumuk ( a.) Yumulmu olan. yumulmak (e.j 1. Bzlp kapanmak. 2. Atlp saldrmak. yumurcak (a.) Yaramaz kk ocuk. yumurta (a.) Dii bir hayvann remek iin dourduu, d kabuklu hcre. yumurtlamak (e.) Yumurta dourmak. yumuak ( a.) 1. Bastrnca esneyip kebilen. 2. lenmesi kolay, ekil verilebilen madde. yumuakalar (a.) Omurgasz, yumuak, kabuklu deniz hayvanlar snf. yumuamak (e.) 1. Sertliini kaybedip yumuak duruma gelmek. 2. Kzgnl, fkesi gemek. yunak (a.) Ykanlan yer. yunmak (e.) Ykanmak. yunus (a.) Srler halinde yaayan memeli bir deniz hayvan. yurt (a.) 1. Doup bynlen lke. 2. Bir ulusun zerinde egemen olarak yaad toprak paras. 3. Bir eyin oka olduu yer. yurtsever ( a.) Yurdunu, ulusunu ok seven, bu uurda zveriden kanmayan. ' yurtta (a.) Ayn yurtta yaayan, ayn duygular paylaan kimseler. yurttalk (a.) Yurtta olma durumu. yusufuk (a.) 1. Kumruya benzer kk tc bir ku. 2. Parlak renkli bir cins bcek. yusyuvarlak ( a.) Her taraf yuvarlak olan. yutak (a.) Az ve burun boluklar ile grtlak ve yemek borusu arasndaki boluk. yutkunmak (e.) Bir ey yutu-yormu gibi yapmak. yutmak (e.) Azda olan bir eyi mideye indirme eylemi. yuva (a.) 1. Ku ve hayvanlarn yumurtlayp yavrularn byttkleri kk barnak. 2. Ailenin iinde yaad ev. 3. Okul ncesi ocuklarn bakld yer, kre. yuvalamak (e.) Yuva yapmak. yuvarlak (. a.) 1. ember biiminde olan. 2. Top ya da krenin biimi.

237

yuvarlamak (e.) Bir eyi yerde dndre dndre gtrmek. yce (a.) 1. Deerli, erdemli olan. 2. Grnm oylumlu olan. ycelmek (e.) Deer kazanmak, ykselmek. yceltmek (e.) Deer vermek, ykseltmek. yk, -k (a.) 1. Tanan arlk. 2. Bir kimsenin yklendii ar sorumluluk. yklem (a.) Tmcede yargy zerinde tayan e. yklemek (e.) Yk, tat ya da hayvan zerine koymak. yklenmek (e.) Bir yk, sorumluluu zerine almak. yklk (a.) Evlerde yatak, yorgan koymaya yarayan byk dolap. yksek ( a.) 1. Taban ile tavan arasndaki uzakl ok olan. 2. Gl, iddetli. ykseklik, -i (a.) Bir eyin tabanndan tavanna kadar olan boyutu. yksek okul (a.) Eitimin ortaretimden sonraki aamas. ykselmek (e.) 1. Yksek bir noktaya kmak. 2. Daha iyi bir konuma gelmek. 3. Artmak fiyatlanmak. 4. mec. Derecesi artmak. ykselti (a.) Bir noktann denizden ykseklii. yksk (a.) Diki dikerken ine batmasn diye parmaa taklan alet. ykml (a.) Bir i ya da grevi yapmak zorunda olan kimse. yn (a.) Sonbaharda krklan koyun ty. ynl ( a.) 1. Ynden yaplm. 2. inde yn bulunan kuma. yrek (a.) 1. Gs boluunda, iki akcierin arasnda, vcudun her yanndan gelen kan akcierlere ve oradan gelen temiz kan da vcuda datan organ, kalp. 2. (mec.) Herhangi bir eyden ekinmeme, korkmama, yreklilik, korkusuzluk, cesaret. yrekli ( a.) Tehlikeyi korkusuzca karlayan, cesaretli, cesur. yreklenmek (e.) Korkuyu yenip cesaretlenmek. yrmek (e.) 1. Adm atarak ilerlemek, gitmek. 2. Karada veya suda, herhangi bir yne doru srekli yer deitirmek. 3. (ocuk) Ayaklar zerinde gezecek duruma gelmek. yrrlk (a.) Bir yasa, i ya da kararn uygulanr durumda olmas. yrtmek (e.) Yrmesini salamak. yry (a.) 1. Yrme ii. 2. Yrmeye dayal bir spor. yz ( a.) On tane onluk kme. yz (a.) 1. Aln, gz, burun, az, yanak ve enenin bulunduu ban n blm. 2. Bir eyin n taraf. yz ak (a.) Onursuz davran olmama durumu, namus. yzba (a.) Orduda stemenden sonraki rtbe. yzde (a.) Yz eit paraya ayrlan bir eyin bir parasnn btne orann belirtme biimi. yzer (a.) Her defasnda yz birlikte belirtilen, saylan. yzey (a.) Bir eyin d blm. yzge (a.) Balklarda yzme organ. yzgz (a.) Aralarnda hi ekinme olmayan, senli benli olma durumu. yzkaras (a.) Onursuz davran, utanlacak durum. yzlemek (a.) Bir gerei ortaya karmak iin o durumla ilgili kiileri kar karya getirip konuturmak. yzlk (a.) 1.Yz lira. 2.Yz rts. yzmek (a.) 1. Hayvann derisini soymak. 2. Su zerinde batmadan durmak. yzlm (a.) 1. Bir yerin yzeyini lme. 2. Bu lme sonucu bulunan miktar. yzsz ( a.) Utanmaz, ylk. yzc (a.) Yzme sporu yapan. yzk (a.) Parmaa geirilen eitli biimleri olan halka. yzkoyun (b.) Yz yere gelecek biimde.

238

yzk parma (a.) Yzk taklan sere parmaktan nceki parmak. yznc ( a.) Sradaki yeri doksan dokuzdan sonra gelen. yznden (e.) Nedeniyle. yz pek (a.) Birine sylenmesi g olan eyleri bile rahatlkla syleyen. yzst (b.) Balanlan bir ii tamamlamayp brakanlar iin sylenir. yzyl (a.) Yz yl sren zaman l birimi. yzyllk, - (a.) Yaklak olarak srerlii yz yl olan.

Zz
z, Z Trk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfi, di nszdr. zaaf (a.) Dknlk, eksiklik, yetersizlik, zayflk, dayanamama. zabt, -pt (a.) Tutanak. zabta (a.) Belediyelerde denetleme iini yapan kimse. zabtname (a.) Tutanak. zabit, -ti (a.) Rtbesi temenden binbaya kadar olan asker, subay. zade (a.) 1. Oul, evlt. 2. Domu. zafer (a.) 1. Savata kazanlan baar, utku. 2. Bir yarma ya da urada aba harcanarak elde edilen baar, zafiyet (is.) 1. Zayflk. 2. Dermanszlk, gszlk. zaanos (is.) Bir cins doan, zaar (a.) Bir cins av kpei, zahir f a.) 1. Ak, belli. 2. (a.) D, yz, grn 3. (b.) Kukusuz, elbette, phesiz. zahire (a.) Gereinde kullanlmak iin saklanan tahl. zahmet, -ti (a.) Sknt, glk. zahmetli (a.) Sknt veren, yoran. zahmetsiz (a.) Zorluk vermeyen. zail (a.) Yok olan, ortadan kalkan. zait (a.) 1. oaltan, artran. 2.Gereksiz. zakkum (a.) Krmz ya da beyaz iekleri olan bir aak. Kanser tedavisinde yarar olduu sylenir. zalim ( a.) Acmasz, kat yrekli. zalimane (zf.) Acmasz olarak, acmaszca, zalimce, zam (a.) Fiyat artrma. zaman (a.) Bir i ya da durumun iinden getii, gemekte olduu veya geecei sre. zaman am (a.) Yasalara gre bir iin zerinden uzun bir sre gemesi sonucu hkmn yitirmesi, zamane (a.) (alay yollu) imdiki zaman. zambak (a.) Gzel ve iri iekli bir ss bitkisi, zamir (a.) Ad yerine kullanlan szck. zamk (a.) Aalardan szan bir maddeden elde edilen yaptrc. zan (a.) Sanma, yle olduunu dnme. zanaat (a.) Gnlk yaamla ilgili, az ok el becerisi isteyen i. zangrdamak (a.) Ses kararak titremek. zanl (a.) Sulanan. zannetmek (a.) Sanmak. zaptetmek (e.) Zorla ele geirmek.
239

zaptiye (is.) Polis, asker. 2. Osmanlda toplum gvenliini salamakla grevli tekilat. zar (a.) 1. nce perde, rt. 2. Tavla ve baka ans oyunlarnda kullanlan, zerinde birden altya kadar saylar siyah noktalarla belirtilen kemik. zarafet (a.) Gzellik, incelik. zarar (a.) Bir olayn, bir kimsenin neden olduu kt sonu. zararl ( a.) Zarar verici, kt sonular douran. zararsz ( a.) Ktl, zarar olmayan. zarf (a.) 1. ine mektup veya kart, evrak konulan kttan kapakl kap. 2. Dil bilgisinde eylem, sfat veya kendi trnden bir szcn anlamn zaman, yer, l, nitelik, soru gibi ynlerden tamamlayan szck tr, belirte. 3. Kap, klf. zarfnda (b.) inde. zargana (a.) Ylan balna benzer bir balk. zarif ( a.) nce, kibar. zaruri (s.) Mecburi, zorunlu, ciz. zar zor (b.) Zorlanarak, glkle. zaten (b.) "Dorusunu isterseniz, dorusu" anlamnda bir sz. zatrree (a.) Ate, ksrk ve sanc ile beliren tehlikeli bir akcier hastal. zavall ( a.) Acnacak durumda olan. zayf ( a.) 1. Bakmszlktan gelimesi iyi olmayan 2. Bilgisi, becerisi olmayan. zayflamak (e.) Zayf dmek, g kaybetmek. zayiat (a.) nsan kayb, yitik. zeban (a.) 1. Dinsel inanca gre Cehennem melei. 2.mec. Zalim, gaddar kimse. zebra (a.) Afrika'da yaayan, ata benzeyen, izgili bir tr yaban eei. zebun (is.) Gsz, zayf, ciz. zedelemek (e.) Zarar verip, berelemek. zehir (a.) Bir canlnn vcuduna girdiinde lmne neden olan madde. zehirlemek (e.) ldrmek amacyla zehir iirmek. zehirlenmek (e.) 1. Zehir imek. 2. Yenilen bir yemekten dolay hastalanmak. zehirli ( a.) inde zehirleyici madde bulunan. zek (a.) Anlama, kavrama, hafzada tutma yeteneklerinin tm. zekt (a.) slm'a gre Mslmanlarn gelirlerinden her yl v yoksullara vermesi gereken bir miktar para. zeki ( a.) Anlay, kavray ok iyi olan. zelzele (a.) Deprem. zemberek (a.) Saatlerin almasn salayan yay. zembil (a.) Hasrdan rlm kulpu bulunan sepet. zemin (a.) Yer, yeryz. zemzem (a.) Kabe yaknlarda Mslmanlarca kutsal saylan bir kuyunun suyu. zencefil (a.) Gzel kokulu, baharat olarak da kullanlan bir bitki. zenci (a.) Siyah rktan olan. zengin ( a.) Mal, paras ok olan. zenginlemek (e.) Zengin olmak. zerdali (a.) Kaysya benzeyen, meyvesi yenen bir aa. zerde (a.) Sar renkli bir madde katlarak pirinle yaplan bir tr tatl. zerre (a.) Toz, parack. zerzevat (a.) Sebze. zevk,-ki (a.) 1. Hoa giden, holanlan durum. 2. Elenerek zaman geirme. 3. Gzel ile irkini ayrma anlay. zevzek ( a.) Geveze. zeybek (a.) Yiit, efe.

240

zeytin (a.) Yapraklar gm renginde yeil ya da siyah, ilemden geirilerek yenen, uzun sre saklanabilen, yal meyvesi olan aa. zeytinlik (a.) Zeytin bahesi. zeytinya (a.) Zeytinden karlan, yemeklerde ve salatalarda kullanlan bir eit sv ya. zbn (a.) Kundaktaki ocuklara mintan yerine giydirilen ksa, kollu bir giysi. zkkm (a.) Aslnda zakkum anlamna gelse de halk arasnda zehir anlamnda kullanlr. zkkmlanmak (e.) Ho olmayan anlamda yemek yemek. zlgt (a.) Azarlama. zmba (a.) Mukavva, deri, metal gibi eylerde delik amaya yarayan alet. zmbalamak (e.) 1. Zmba ile delmek. 2. Silhla vurmak. zmpara (a.) zerine sert bir maddenin tozlar yaptrlm, przl yzeyleri dz-letirmeye yarayan kt. znk (a.) Birdenbire durmak. zpkt ( a.) Birdenbire ortaya kan, treyen. zpr (a.) Delice davranlarda bulunan, delimen. zpkn (a.) Ucu engelli, balk avlamaya yarayan denek. zplamak (e.) Bir yere arpp yksee frlamak. zp zp (a.) Zplayarak. zrdeli ( a.) Delilii ileri aamaya varm. zrh (a.) Demir levha ve tellerden yaplm, darbelere kar korunmak iin giyilen giysi. zrhl ( a.) 1. Zrh olan. 2. Sava gemisi. zrldamak (e.) Zrlt sesi karmak. zrlt (a.) Kulaa ho gelmeyen, ba artan ses. zrt zrt (b.) Durmadan, ikide bir. zrva (a.) Sama sapan. zt, -dd ( a.) Bir eyin tam tersi, kart. ztlamak (e.) Biriyle ters dmek. zibidi ( a.) 1. Gln derecede dar ve ksa giyinmi olan. 2. Uygunsuz davranlar olan kimse. zifir (a.) Ttn dumannn brakt koyu kir. zifiri ( a.) Koyu karanlk. zift, -ti (a.) Siyah, parlak, kat bir madde. zihin, -hni (a.) Anlama, kavrama yetenei. zikzak (a.) Birbirine ters alar oluturan krk izgi. zil (a.) Haber vermek, uyarmak, armak amacyla ses veren alet. zillet, -ti (a.) Aalk, alalma. zilli (a.) 1. Zili olan. 2. ok barp aranlar iin sylenir. zimmet, -ti (a.) Bir ticari kuruluun borlarnn hepsi. zincir (a.) Birbirine geirilmi halkalardan oluan ba. zincirleme (a.) Zincir gibi art arda gelen eyler. zindan (a.) Karanlk, havasz hapis yatlan yer. zinde ( a.) Din, canl. zinhar (is.) Sakn, asla, olmasn! zira (b) undan dolay ki, nk. ziraat, -ti (a.) Tarm. zira ( a.) Tarmla ilgili. zirve (a.) Doruk, tepe. ziya (a.) Ik, aydnlk. ziyade ( a.) Fazla, ok. ziyafet, -ti (a.) Bir kimseyi ya da birok kimseyi arlamak iin verilen yemek.

241

ziyan (a.) Zarar. ziyankr ( a.) Zarar verme alkanl olan. ziyaret (a.) Bir yere grmeye, konumaya gitme. ziynet, -ti (a.) Madd deeri yksek ss eyas. zodyak (a.) Gkkresinde, zerinde on iki burcun eit aralklarla dald burlar kua. zoka (a.) Byk balklar tutmakta kullanlan ucu ineli kurun paras. zona (a.) Deride, sinir boyunca, zellikle gvde, bacak ve yz delisinde mikroplu bir hastalk. zonklamak (e.) (vcudun bir yeri) Nabz at gibi kesik kesik armak veya sancmak. zor (a.) 1. Sknt, glk, rahatszlk. 2. ( a.) Sknt ya da glkle yaplan. zoraki (b.) istemeyerek. zorba ( a.) Gcne gvenerek bakalarnn haklarna el uzatan. zorbalk (a.) G kullanarak insanlar rahatsz etme durumu. zorla (b.) 1. Zor kullanarak. 2. stemeyerek, isteksiz olarak, zoraki. zorlamak (e.) Birine bir ey yaptrmak amacyla g kullanmak, boyun edirmeye almak, zor kullanmak. 2. Almas, krlmas, sklmesi gereken eyler iin g kullanmak. zorlamak (e.) Zor duruma gelmek, glemek. zorlu ( a.) Gl, iddetli. zorluk (a.) Sknt ya da glkle yaplma durumu, zor olma, glk. zorlukla (b.) Zor bir biimde, glkle. zorunlu ( a.) 1. Kesin olarak gereksinim duyulan. 2. Doal olarak kanlmas olanaksz olan. zuhur (a.) Ortaya kma, grnme. zuhurat (is.) Gerekleecei dnlmeyen, hesapta olmayan, umulmadk olgular. zula (a.) Kaak ve yasak eylerin sakland gizli yer. zulmetmek (e.) Ac ektirmek, sknt vermek. zulm, -lm (a.) Gl bir kimsenin, yasaya ve vicdana aykr olarak bir kimseyi uratt kt durum. zurna (a.) Davulla birlikte alnan, tiz bir ses karan flemeli alg. zurnac ( a.) Zurna almay meslek edinen kimse. zbde (is.) zet, z. zccaciye (a.) Cam ya da porselenden yaplm eya. zrt ( a.) Parasz, yoksul kimse. zrtlemek (nsz.) Parasz, meteliksiz kalmak, zrt duruma gelmek. zrtlk (a.) Paraszlk, parasz kalma durumu, meteliksizlik. Zhal, -li (a.) Satrn. Zhre (a.) Vens. zlf, -lf (a.) akaklardan sarkan sa llesi. zmre (a.) Grup, kme, topluluk. zmrdanka (a.) Masallarda geen ve gerekte var olmayan byk bir ku. zmrt (a.) Yeil renkte, saydam ss ta. zppe ( a.) Giyinite, sz syleyite, dilde, dnte toplumun gln bulduu ve aykr sayd yapmacklara ve arlklara kaan. zppelik (a.) Zppe olma durumu. zrafa (a.) Gevi getiren memelilerden Afrika'da yaayan, ok uzun boylu ve boyunlu, derisi alacal, otul bir hayvan. zrefa (a.) Kibar kimseler. zrriyet (a.) 1. Soy, sop. 2. ocuk.

242

You might also like