You are on page 1of 87

smail Ankarav Dede

Minhac'l Fukara adl eserden

Mertib-i slk (Slkun mertebeleri) ve Yz Mertebe

Bu ksm on bb zere meydana getirilmitir. Ve her bb onar dereceye mildir.

1. DERECE: YAKAZA (Uyank Olma Hali) Hak Tel bir hadis-i kuds'sinde Davud (as)'a hitaben yle buyurdu: "Ey Davud! Uyank ol... Din kardeine kar yumuak davran. Sana, benim isteim dorultusunda itaat etmeyene ve seninle muvafk olmayana dost ol ma. nk o senin dmanndr." Buradaki yakazadan (uyanklktan) murad, gaflet uykusundan kurtulmaktr. Ve cehaletten ber olmaktr. Salike evvela lzm olan ey; gaflet uykusundan uyanmas ve Hak iin, onun rzas dorultusunda kyama kalkmasdr. Nitekim Allah-u Tel Habibine hitaben yle buyurmutur: "Ey Muhammed! Sen onlara yle de: 'Size birtek dm var. kier ikier ve teker teker Allah'a ynelin. Sonra dnn. Arkadanzda delilikten hi bir eser yoktur. O, iddetli bir azabn gelip atmasndan nce sizi uyaran bir peygamberden baka birey deildir." (Sebe, 46) uras hi phesiz ki, insan, ftrat icab gaflet uykusuna ve bunun muktezas olarak da cehalete daha fazla meyyaldir. Canmz Hak ile uyank olmazsa uyanklk bizim iin iki da arasndaki boaz ve geit gibidir. Resulullah efendimiz(sav) bir hadis-i eriflerinde yle buyurmulard: "insanlar uykudadr. ldkleri zaman uyanrlar." Yani, insanlar ekseriya gaflet uykusudadrlar. Ve dinin emirlerini her dem uyank olarak huzur-u kalb ile yeri ne getiremezler. Bir kimsenin kalbi ve ruhu uyank ve bilgili olursa, o zahiren (grnrde) uyua bile, o ehl-i tahkikin nazarnda uyanktr. Ve ona uyuyor denilmez. Zira onun uyumas, Hz. Peygamberin uyumas gibidir. Nitekim Hz. Peygamber(s.a.v.) yle buyurmutur: "Benim gzlerim uyusa bile kalbim ve ru hum Rabbimden haberdar ve uyanktr." Ruhun ve kalbin bdar (uyank) olmas ve bu uyankln istikrarl olarak devam etmesi iin bir stad'a ihtiya vardr. Onun va'z ve nasihatleri talip olan salikin ruh melekelerini gelitirir. Bu geli melerle beraber kalb inkiaflar zuhur eder. Bu zuhurlar saliki daima uyank tu tar. Bu sayede, salik, hangi derecede ve makamda olduunu anlamakta glk ekmez. Hangi mertebede olduunu mahede etmesi onun ayn zamanda ne ye ihtiyac olduunu ve eksiini nasl kapatmas gerektiini ihsas eder. Uyankl n en makbul, slikin nefsine ait fesid ve msiyetleri grmesi ve onlar izle etmeye almas hususundaki uyankldr. Ve akabinde tevbe ve istifara koabilme isteidir.

2. DERECE: Tevbe "Ey iman edenler! Allah'a samimiyetle tevbe edin. Belki Rabbiniz ktlklerinizi siler." (Tahrim; 8) Tevbe demek meyihe gre Allah'n hkmne muhalefet etmekten rcu' etmektir. Buradaki rcu'dan kast kalbin Allah'a asi olmaktan vazgeip ona boyun emesi demektir. te buna gre bir kimse; kalben fsk- fcurdan vazgemeyip lisan ile tevbe ederse, onun tevbesi kezzaplarn (yalanclarn) tevbesidr. Ve asla kabul edilmez. Ali (a.s.) yle buyurmutur: "Yalanclarn yaptklar tevbe, dillerinin ucuyla yaptklar tevbedir." Arapa "Tevbete'nNasha" ifadesi terkip olarak "samimi tevbe" manasna gelir ve yet-i kerimede de aynen bu ekliyle geer. Nasuh (samimi) kelimesi, mny kuvvetlendirmek zere, mbalaa sigasnda kullanlmtr. Yani "halis, samimi ve itenliinde asla sphe olmayan" demektir. Nitekim, halk arasnda kullanlan bir terkipte "ase-l'n-nash" denir. Bunun mns; "szme bal" demektir. Buradaki nash kelimesi "szme, saf, effaf ve iinde herhangi bir itah karc krnt veya pis birikintinin bulunmad bal" mnsna gelir. te tebihi tevbeyle

birletirecek olursak, samimi olarak yaplan tvbe, saf bal gibi szme, effaf ve kirsiz demektir. Bal nasl ki iindeki bal mumundan arndrlp saf hale getiriliyorsa, tevbe de iinden riya ve irkefliklerin temizlenmesiyle nasuh (samimi) hale getirilir. Yan, halis, sadk ve tertemiz olmas nasuh tevbenin en nemli hususiyetleridir. Muaz ibn i Cebel, Resulullah(sav) efendimize yle sordular; "Tevbe-i nasuh nedir ya Resulullah?" Resulullah efendimiz cevaben; "Tevbe; Allah'a tevbe edenin, tevbe ettikten sonra, stn memeden ktktan sonra, bir daha ona dnemeyecei gibi, gnahlara dnmemesidir." Nitekim Hz. Mevln beinci ciltte bu hadis-i erifi tefsir ederek yle buyuruyor: "Tevbe ksmdr. Birincisi, tevbe-i avam. kincisi tevbe-i havas. ncs tevbe-i ehass- havas'dr. Znnn hazretleri yle buyurdular: 'Avamn tevbesi, zulmetten kurtulmak iindir. Havasn tevbesi, gafletten kurtulmak iindir. Ehass- Havas'n tevbesi ise, hereyi Allah'tan bilip, her trl yapt eyden kendini yok saymak ve Allah' mahede etmek iindir.' Zira, ehass- havas olan kimseler, hayrat, hasenat, ibadetleri ve tatleri kendilerinden bilmezler. Ve ortada kendilerini grmezler. nk onlarn uhudundan nazar itibariyle, vcudlarn grmek ve bireyi kendilerinden bilmek byk gnahtr. Resulullah(sav) bu mevzua mnasip olarak yle buyurmutur: "Senin vcudun (varln senden bilmen) hi bir gnahla kyas edilemeyecek derecede byk gnahtr." ite bu ehass- havas (havasn da havas') olan kimseler yapm olduklar tevbeyi de Allah'tan bilirler. " Nuri hazretleri yle demitir: "Ariflerin tevbesi, btn masivadan Allah'a snmaktr." Belki de asl tevbe, tevbeden tevbe etmektir. Revim'in dedii gibi; "Asl tevbe, tevbeden tevbe etmektir." Ve Hz. Mevln Mesnev'sinde yle buyuruyor: Yok olann yolu baka yoldur. nk akl banda olmak da baka bir gnahtr. Haberlerin haber vericisine bhaber. Tvben gnahndan beter. Ey geen hallerden tevbe etmek isteyen! Bu tevbe etmekten ne vakit tvbe edeceksin? Syle. Kh zir namesini kble edinirsin, kh alayp inlemeyi per durursun. Ekmel-i Kamilin olanlarn tevbesi budur: Mazi (gemi zaman) bunlarn katnda zikrolunmaz. Ve gelecek zamana nazar klnmaz. Bulunduklar zamanda ise bir an olsun tevbeden geri kalmazlar. Bunlar ibn-i vakttirler. Yani vakte uyarlar. Gemi zamann tevbesi ile megul olmak zaman zayi etmektir derler. Onlara gre aslnda vaktin hkm, btn masivadan tevbe edip, taib ola nn vcudundan da tevbe etmesidir. Hal byle olunca, fani olanlarn duas ve tevbe ederek Allah'a ynelmeleri, ebrar (sekin) olanlarn tevbesi gibi deildir. Zira kendini akll olarak gren ve tevbeyi kendinden bilenlerin bu zanlar bile balbana bir gnahtr. Akllln gereklerinden ve daha doru bir ifadeyle sylenecek olursa vehimlerinden biri de kiinin yapm olduu hayr ve hase nat kendine maletmesi ve srf kendinden bilmesidir. Bunlarn yoluna vcut sahibi olanlar gidemez. eyh hazretleri Ftuhat'nn yetmibeinci babnda yer alan "Tvbenin Terki" ksmnda yle buyuruyor: Ben ne zaman Hakk'a muhalif oldum ki tevbe edeceim Onun iindir ki tevbeyi terkeyledim Zira terk-i tevbe Hakk' mahedeye delildir Sen tevbe edenlere de ki; siz mahcup oldunuz Vrdla olan hakaykn idrakinden. Ey Talip olan kimse, unu iyi bil ki; salik olan kimse "Nerede olursanz olun, o sizinle beraberdir" hkmnce ve "Allah hereyi kudretiyle ihata eder" takdir-i ilahisince, her an Allah'la beraber olduunu hissetmeli ve bilmelidir. "Biz ona sizden daha yaknzdr. Fakat siz grmezsiniz" (Vaka; 85.) yet-i kerimesindeki srr anlamal ve idrak etmelidir. Bunu idrak eden tevbe eylemez. Ancak ve ancak bu yaknl idrak edemeyenler tevbe eylerler. Bir istei veya ihtiyac iin sz tasarrufunda bulunmaz. Zira sarf eden de, edilen de mevcut olan Haktadrlar.

te salik olan bu sfatlarla muttasf olarak Allah'a rcu ederse hakikati mahede eder. Yoksa tevbe nevinden gayretkeliini bir cemaate isbat etmek iin gayret sarfederse onun tevbesi riyadan baka birey deildir. Ve vcud-u isbat iindir. Hakikatte en gzel tevbe mahedeye erer ermez tevbeyi terketmektir. Bu mertebe ehl-i uhud mertebesidir. Ehl-i vcd'un mertebesi deildir. Beeriyet menzilesinde ve tabiat makamnda kalanlara ruhsat olsun diye bu mevzuu izah etmi deiliz. Zira bu gibi hasletler (tvbeyi terkederek tevbe etmek) keml ehline aittir. Bu, hccet ittihaz edilerek nefsan istekler muvace hesinde kullanlmamaldr. Zira bakiyye-i nefs bir insanda mevcut iken bu delilleri alarak kendisine temil eylemesi byk vebaldir. Ama bir kimse ki imdiye kadar izah ettiimiz mertebelere ve mahedelere ermise o zaman bu delillerin hepsi o kimseye helaldir. Yeter ki hakkyla tevbe etsin ve yapt tevbesine riyet etmenin ne olduunu bilsin...

3.DERECE: nabet "Size azap gelmeden nce Rabbinize ynelin ve ona teslim olun. Sonra yardm olunmazsnz." (Zmer; 54) nabet, lgatte rc demektir. Daha ak ifadeyle, Allah'a ynelip tevbe etmektir. Ancak tevbe ile inabet arasnda fark vardr. Tvbe, Allah'a isyan ve muhalefet ettikten sonra Allah'a ynelmek ve af dilemektir. nabet ise, bir kulun Allah'a isyan etmese bile normal haliyle de O'na tevbe ederek ynelmesidir. Nitekim Osman Marib hazretleri dahi bu mevzua muvafk olarak yle buyurmutur: "Bir kimsenin masiyetten tr Allah'a ynelmesi tevbedir. Ve ona taib denir, mnib denmez. Mnib ise; btnyle Rabb'na ynelen demektir." Ama Ebu Ali Dekkk hazretleri tevbeyi mertebeye ayrmtr. Ve bu mertebelerde inabeti, tevbenin orta dereceli olan diye tarif etmitir. Ve eyhu'lslm hazretleri Menazil-i Sairin'de buyuruyor ki, "nabet eyden mteekkildir. Hakk'a rc eylemek ve bundan taat ve slah olmay gaye edinmektir. nk tevbe, gnah ve masiyetten Allah'a snmaktr. Ahdine vefa eylemektir. Tvbesinde vermi olduu sze sadk kalmaktr." "Topluca Allah'a tevbe ediniz ey m'minler!" emrine icabet etmekle, amelini ve taatini slah etmi saylmaz. Ve bu haliyle de Hakka rc etmi saylmaz. Tvbe etmenin art tr. Evvela gnahlardan piman olmak ve onlardan dolay tevbe etmek gerekir. Farz ve vacip ibadetlerinden klmayp da fevt ettii ibadetleri varsa onlar eda etmek lazmdr. Hakka rc etmek ve ahdine vefa gstermek ise eyle mmkndr. Birincisi, gnahlardan alnan lezzeti terketmek lazmdr, ikincisi, gnahkrlara kar tavr almak ve gnahlarndan dolay onlar ihtar edercesine tahkirle bakmak gerekir. ncs, gnahkrlara Hakk'tan mafiret dilemek ve kendisinin onlardan daha gnahkar olduunu kabul etme tevazuunu elden brakmamaktr. Buna benzer olarak hlen tevbe etmek de esasa dayanr: Birincisi, "Allah sizi yaratt, ancak siz bunu bilmezsiniz" yetine binaen tek fiil sahibinin Allah olduunu kabul etmekle hl tevbesi gerekleir, ikincisi, tevbe edenin Allah karsnda fakrn ve acziyetini ifade eden bir hal ierisine girmesidir. ncs, ise "lmeden evvel lnz" srrna matuf olarak inabn srrn anlamasdr.

4. DERECE: Muhasebe Resulullah efendimiz (a.s.) bir hadis-i eriflerinde yle buyuruyorlar: "Hesaba ekilmeden evvel, kendinizi hesaba ekiniz. Kyamet gn amelleriniz tartlmadan, amellerinizi tartnz. Ve lmeden nce lnz." Amellerinizi, aklnzn ve eriate ait llerin yardmyla tartnz. Zira bir yet-i kerimede; "O gn, sevap tarts ar gelen, raz olaca bir hayat iindedir. Sevap tarts hafif gelenin ise, kucana snaca anas, bir uurumdur." (Karia, 6, 7, 8, 9) buyurulmaktadr. Ahirete memnun ve mesrur gitmenin yolu, bu dnyada insann kendisini hesaba ekmesidir. eyh hazretleri Ftuhat'n otuznc babnda yle buyuruyor:

"Bizim eyhlerimiz, Hz. Peygamberin; 'hesaba ekilmeden evvel, nefislerinizi hesaba ekiniz' emrine imtislen, konutuklar ve iledikleri btn amellerden kendilerini hesaba ekerlerdi. Hatta syledikledi szleri ve yaptklar ileri bir deftere kaydederlerdi. Yats namazn kldktan sonra evlerine ekilip kendilerini muhasebe ederlerdi. Ve defterlerini hazr hale getirirler di. Deftere yazm olduklar amellerini okuyarak muhasebe ederler, ayet yaptklar ilerde msiyet mevcut ise tevbe istifar ederler, yok ayet kr gerektirecek bir husus var ise krederlerdi. O gn bu muhasebeyi yapmadan uyumazlard." Ve eyh hazretleri devamen yle dedi: "Ben btn bu sfatlar kendisinde tayan iki kimseyle karlatm. Biri Abdullah bin Mcahid, dieri ise Abdullah bin Kasm idi. Bunlar bu makama sahip idiler. Ve bunlar tevbe edenlerin kutbuydu deta." Ey Hak talibi olan kimse, ite hakik muhasebe edenler, bu itinay ve ihtimam gstermilerdir. En byk sermayesi olan mrn bo ilerle dolduran ne byk zarardadr bir dn... Onun sonu hsrandr. Hakk'n huzurunda rezil olmaktr. Nitekim, Hasan bin Ali'den, Hz. Aie (anha)'dan ve Hasan- Basr'den rivayet edilen bir hadis-i erifte Resulullah efendimiz(a.s.) yle buyurmutur: "Kim, iki gn birbirine eitse zarardadr. Kimin gn dnne gre, ktlkle geiyorsa o mahrum olanlardandr. Kimin gn de ziyadesiz geerse o apak bir noksanlk ierisindedir. Bu haliyle lm ona daha hayrldr." Ahmed dedi ki: ki gn bir olan kimse aldanmtr ve pheye kaplmtr. Yaknsiz kimse aptallk iinde yaar. Bo torba gibi ii havayla dolu olur. Bu kapy reddeden Cehennem'e doru gider; yangn ve izdi rap iinde kalr. bn'l-Ata hazretleri yle dedi: "Allah'n dahil olmad hi bir vakit ve saniye yoktur. yleyse her vakit yeniden Allah' mahede et." Allah' mahede etmenin yolu zahir ve btn ibadetleri yerine getirmekle olur. Zahir ibadetler; namaz, oru vs. Btn ibadetler ise mnacaat, tevcht ve tecelliyt ve varidattr. Her vakit iin bir ibadet vaz'edilmitir. Ve ibadetlerin vaktinde eda edilmesi, hassasiyetle yaplmas gereken bir husustur. ayet bir ibadeti zamannda yapamamsan, onu dier bir vakitte kaza etmen lazmdr. Nakledildiine gre birgn Cneyd hazretleri hznl bir vaziyetteydi. Mridlerden biri onun mahzun olmasnn sebebini merak ederek niin hznl olduunu sordu. Cneyd hazretleri cevaben yle buyurdu: "Evrad vaktim geti onun iin hznlym." Arkada ona yle dedi: "O halde kaza et." Cneyd hazretleri, "Nasl kaza edebilirim. Her vaktin tasarrufu ve faidesi o vakte aittir." Cneyd hazretlerinin bu sz ibadeti ve virdi zamannda eda etmenin hassasln ve gemi zamandan daha ehemmiyetli olduunu ifade eder. Zamannda eda edilmeyen vird kamil olanlarda ciddi bir eksiklik husule getirir. nk virdi olmayann evrad olmaz, ibn-i Ata hazretleri yle buyuruyor: "Virdi hakir grp onu brakmak, dalavere ve sahtekrlktan baka birey deildir. Veya virdi birtakm hilelerde kullanmak istidractr. stidrac ise hile yoluyla insanlara bir ksm hayali gz boyama hadiseleri sergilemektir. Zahirdeki bu muvaffakiyet gibi gzken gz boyamaclk ekseriyeti virdden yz evirtir. Ve ibadetlerde tembellie yol aar. stidrac sayesinde kemale erdiini zannedenler ibadet ve taati de brakrlar." Mevln hazretleri Mesnev'sinde yle buyurmutur: Kendisini her konakta sofra bana varacak sanmayan kiiye kul olaym. Adamn, bir gn evine varabilmesi iin birok konaklar terketmesi lazmdr. Kim kendi noksann grp anlarsa, yedeinde dokuz at olduu halde tekemml yolunda koar. Kendisini kmil sanan, ululuk sahibi Allah'n yolunda uamaz.

Ey marur ve sapk! Cannda kendini kmil sanmaktan daha beter bir illet olamaz. Senden bu kendini beenme illeti defoluncaya kadar gnlnden de ok kan akar, gznden de! Bu istidrcn asl, hayal ve nefsan ahvale itimad ve hev ve hevese uymakla olur. Sana gereken ise hev ve heveslerinin esiri olup o gzelim mrn heder etmemendir. Zira mrde karlan frsatlar ve kymetli vakitler tekrar geri dnmez. Gzel vakitlerin kymetini ise hibir ey deyemez. Cneyd hazretleri bu mevzuda yle buyurmutur: "Kaybolan vaktin deerini hibir ey karlayamaz. Ve vakitten daha aziz birey yoktur." Bu mevzua mnasip olarak Mesnev'de yle gemektedir: "Birgn Mevln hazretleri mecliste sakin bir vaziyette oturuyorlard. nsanlardan birisi meclisteki sktu bozmak iin lafa girdi; 'Sultanm, bugn ehre evketli bir paa hazretleri geldi. Ve filan Beye, Sultan Alaaddin byk bir beylik yetkisi verip gitti.' Bunun zerine Hz. Mevln yle buyurdular: kz gelmi, eek gitmi. Bize ne bu hikyeden? Aman ha, mr ok azizdir. Bu arbededen kurtul da gel. eyh hazretleri Ftuhat'n 92. babnda yle buyuruyor: Bizim yaranmz dan bazlar seyahatleri esnasnda baz abdallarla karlayorlarm. Karlatklar bu ahslar bulunduklar yerin fsk- fcura ait ahvalini bir bir anlatyorlarm ihvanmza. Bununla da kalmayp balarnda bulunan hkmdarn ynetimdeki kusurlarn anlatmlar. Bunun zerine ihvanmzdan vel olan birisi kzarak yle demi: "Efendiyle tebs arasna girilmez. Sen kim oluyorsun ki, haddine olmayan meselede ahkam kesiyorsun. Eer bir meguliyet istiyorsan o da Allah'a tat ve ibadettir. Nazarn Allah'tan bakasna evirme." Ne gzel demi. nk umumun ilerine ait lakrdlarla mr telef etmek en byk ziyandr. Ve en gzel sermayeyi mahvetmektir. Hz. Ali (ra) yle buyurmulardr: "M'minin mrnn kymet karl yoktur, Zira fevt olan eyleri o gzel mrnde idrak eder." Eer slik, mrn bo yere geirirse, dnyas da ahireti de hsrana urar. Yolcu! Kendine gel, kendine... Vakit geti; mr gnei kuyuya doruldu. Bu iki gnceizinde olsun, kuvvetin varken kocaln Hak yoluna sarfet. Elinde kalan u kadarck tohumu ek de u iki anlk mddetten uzun bir mr bitsin. Bu aydn era snmeden kendine gel de hemen fitilini dzelt, yan tazele. Yarn yaparm deme. Nice yarnlar geti. Ekin zaman tamamiyle gemesin. Uyank ol.

5. DERECE: Tefekkr Resulullah efendimiz (sav) yle buyurdular: "Tefekkrden byk ibadet yoktur. nk tefekkr kalbe mahsustur. Ve Hakk'a tahsis edilmitir." nk kalb en erefli zadr. En erefli zya mahsus olan mefhum elbette ki erefli olacaktr. Onun iin bir saat tefekkr etmek, bir sene ibadet etmekten efdaldir. Yine Resulullah efendimiz(sav) bir hadis-i eriflerinde yle buyururlar: "Bir saatlik tefekkr, bir senelik ibadetten daha hayrldr." Ancak tefekkrn yaplaca yerlerin de iyi tayin ve tespit edilmesi artyla... Tefekkr ya hayrl ilerde, ya Allah'a ait sanatn mucizev muvzenesini mahede etmede yada Allah'n sfatlarnn tezahr olan nimetlerinde yaplmaldr. Yalnz Allah'n Zat- Nahiyesine ait meselelerde fazla tefekkre dalmak nehyedilmitir. Abbas(r.a.)'dan rivayet edildiine gre; Resulullah[savl tefekkr etmekte olan bir kavmi grd ve onlara hangi hususta tefekkr ettiklerini sordu. Onlar da cevaben; 'Allah'n ztn ya Resulallah' dediler. Bunun zerine Peygamberimiz(sav) yle buyurdular: "Allah'n ztn dnmeyiniz. Bilakis O'nun ulhiyyetini tefekkr eyleyiniz." Zira Allah'n ztn tasavvur etmek insan zihninin g yetirecei birey deildir. ayet byle bir tefekkre girerse, kafasnda ekillendirdii sama sapan ve btla ait hayal unsurlarn Allah'a temil eder ki bu son derece tehlikeli bir durumdur. Nimetler hakknda dnmek yolun artdr. Fakat Hakk'n zt hakknda dnmek gnaha sebep olur. Hakk'n ztn dnmek btl olur. Hsl tahsil etmeyi imknsz bil Evham ve hayale ait bir ksm tasavvurlar onun cellini asla mahede edemez. nsan hayalinin Allah u Tel hakkndaki tasavvurunun en son varaca nokta hayret noktasdr. Zira "Allah'n ilmini hibir ey iht edemez." Bu hkme binaen hi bir kimsenin bilgisi Allah' mutlak hviyetiyle bilmeye yetmez. Hi bir akl onun gayb hviyetini idrak edemez. Slike lzm olan ise; grm olduu eyadaki ahenk ve muvazeneye binen Allah' sanatnda aramas ve on da tefekkr etmesidir. nki Allah' yaratt sanatnda dnmek insana srr verdii gibi bilgisizliini izle eder. ibn-i Ata yle demitir: "Fikir (tefekkr) sadrn nurudur. Ve srrn kaynadr. Tefekkrsz kalan kalb kararmaya mahkumdur. Ve cehaletle beraber kesif bir gurura kaplr." Tefekkr seni bu evden yukar eker. Seni srlar sarayna doru eker. Bu misilli fikir etfl-i eriatin fikridir. Ama eshb- hakikatin fikri ise; Allah'n sfatlarna ait srlarn tecelliyatn tefekkr etmektir. Masna (yaratlm gzelliklere) baksalar, onda Sanii grrler. Messirden eseri istidlal klarlar. Ve onun nuruyla bu eyay bulurlar. Bu derinlikteki tefekkre eshb- eriat vkf deildir. Ylda emekleyen ocukta erlerin dncesi nerde? Nerde onun hayali, nerde dosdoru hakikat? ocuklarn dnceleri ya daddr ya st. Ya kuru zmdr, cevizdir, yahut barp alama. Abdurrahman Selemi'ye u soruyu sordular: "Zikir mi daha evldr, fikir mi? nk zikir, Allah'n sfatn zikretmektir. Allah (c.c.) 'Siz beni zikrediniz ki ben de sizi anaym' buyuruyor. Fikir ise kulun sfatdr. Nitekim Allah u Teala yet-i kerimesinde yle buyurmutur: 'Gklerin ve yerin yaratln dnr ler ve yle derler; Rabbimiz sen bunu bo yere yaratmadn. Seni tebih ve tenzih ederiz. Bizi cehennem ateinden koru'." (l-i Imran 191) Bu yet-i kerimenin ifadesinden de anlalaca zere, zikir, fikirden (tefekkrden) evldr. Ben bu kadarn syledim; tesini sen dn. Fikrin donmusa, dnemiyorsan, yr zikret. Zikir fikri titretir, harekete getirir. Zikri bu donmu fikre gne yap.

6. DERECE: i'tism Allah u Tel bir ayet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Hep birlikte Allah'n ipine smsk sarln." (l-i mran, 103) Allah'n ipinden murd "bir tark zere ahdetmek" mnsdr. Bu mn istir bir slpla iaret edilmitir. 'tisam; tutunma, yapma ve sarlma mnlarna gelir. Kur'n'n iaret ettii mn ise sk skya balanmadr. Bylece slik'e den; Kur'n'n yolundan asla ayrlmamas ve Hakk'n daimi kulu olmasdr. T ki lem-i mny bulana kadar. Nitekim Hz. Mevln bu mevzua mnsip yle buyuruyor: Ey Ysuf canl! Niin beden kuyusunda kalyorsun? Bu Kur'n ipine tutun ve subhn ara yksel. 'tismn derecesi vardr: Birinci derecesi, avamn i'tismdr. Onlarn i'tism zahir haberleri tasdik edip va'd ve vidi ikrar etmektir. Ve gc yettii mddete Hakk'n emir ve nehiylerini yerine getirmektir. Bununla birlikte Allah'n merhametine ynelip onun tecellisi ynnde gayret sarfetmektir. iir Halkn i'tism senin mafiretin iindir. Vasfedenler aciz kald sfatn. Tevbeler olsun bize ki; biz beeriz. "M arefnke Hakk'a ma'rifetik." 'tismm ikinci derecesi havasn i'tismdr. Havasn i'tism gizli haberler zeredir. Yani zahir ve btn terkedip "urvet'l- vsk" ya muhabbet duymaktr. Dier bir ifadeyle, urvet'l vskya istimsk etmektir. Allah'n ipi, "muhabbetullahdr". Buna erien elbette Allah'a ulam olur. 'tismm nc derecesi "ehass- havas"dr. Bu gruba tbi olanlar msivadan el ekip, "Allah'n ipine sarlnz zira o sizin mevlanzdr" emrince, mevllar olan Allah'a sarlmlardr. Nitekim yet-i kerimede, "Kim ki, Allah'n dinine smsk sarlrsa phesiz ki o, doru yola iletilmitir." (l-i imran 101) buyurulmaktadr. Allah'a i'tism etmek demek, bizzat vastasz olarak Allah' mahede klp ona temessk (sarlmak) etmektir. Kur'an- Kerim'de dahi, hitap iki ksm zere olmutur. Birincisi avam ve havasa hitaptr ki, "Hep birlikte Allah'n ipine sarlrz" buyurulur. kincisi ise Ehass- Havasa hitaptr ki; vastasz olarak "Allah'a (dinine) sarlnz" buyuruldu. Zira avam olanlar Cenb- Allah'a vastasz olarak i'tism edemezler. Onlara lyk olan vasta ile Allah'a sarlmaktr. Ancak kamil olanlar iin bu vasta ref edilmitir (kaldrlmtr). Ve bylece sebeplerin halkedicisi olan yaratcy mahede etmilerdir. En aziz olan hitab ise, yine onlaradr. Onun iin Seyyid et-Taife hazretleri bu mevzua mnsip olarak "Allah'a vastasz olarak i'tism ediniz" buyurmutur.

7. DERECE: Halktan ve sair eylerden Hakk'a firar etmek Allah u Tel Kur'an- Kerim'de yle buyuruyor: "Ey Muhammed! Sen onlara yle syle; "Allah'a koun! phesiz ben, Allah tarafndan sizlere gnderilen apak bir uyarcym." (Zariyat, 50) eyhu'l-slm 'menzil- irin' de yle buyuruyor: "Firar, vcudu olmayandan (halktan) vcdu bak olana (Hakk'a) kamaktr." Bir kul safay kalp ile Allah'a firar etmez ise ve buna mukabil Hak Teala onu kendi katna cezbetmek isterse, bunun almetleri halkn o kimseye buz ve dmanlk gstermeleri eklinde tezahr eder. Bylece o kimsenin kalbi halktan sour ve Hakk'a ynelir. Ibn-i Ata hazretleri yle buyurmutur. "Allah u Teala birini rahatsz etmek isterse, onun bana zor eyler musallat eder ki, t sknete ersinler." Zira, halkla yetinmek ve onlarn arasnda tatmin bulmak Hakk'tan yz evirmeye vesiledir. Halkn slike kar buzetmeleri de, onu sevmeleri de ayndr. Bu meyanda Hz. Mevln slikleri irad maksadyla u beyitleri buyurdular: Hakikatte dostlar senin dmanlarndr. nk Allah'tan seni uzaklatrr ve megul ederler.

Eer lemde halkn sana u cefasn bilsen, bu sence gizli bir altn hazinesi saylr. Halk sana kar kt huylu eder de sonunda aresiz kalr; hepsinden yz evirirsin. Senden yz evirdii iin feryad etme. Kendini ahmak ve bilgisiz bir hale drme. Allah'a kret; yoksullara ekmek ver ki onun uvalnda eskimedin, ypranmadn. Ebu'l-Hasan zel ve Abd's-Selm'n ounlukla ettikleri dua u imi: "Ey Allahm! Halkn bana olan nefretini arttr. Ve onlarn kalplerini benden erilt. Tki yneleceim tek yol ve tek merci sen olasn." Hz. eyh Ftuht'nda yle buyurdular: "Allah u Teala'nn Kur'an'nda anlatt zere Hz. Msa[as] Firavun ve ona tbi olanlara yle dedi: "Ben o suu ilerken cahillerden biriydim. Sizden korkunca da aranzdan katm. Nihayet Rabbim bana hikmet ltfetti ve beni peygamberlerden kld. Israiloullarn kleletirmesi karsnda, o bama kaktn bir nimetmidir?" (uara, 20-21-22) eyh hazretleri buyururlar ki: "Allah u Tel Msa [as]'nn firarna, rislet, hkm ve hilfeti verdi. Halkn errinden klara ise; zevk-i hilfeti, zevk-i vuslat verir." Avamn firar ise, eyadan hidayete katr. Ve onlarn duas; "Allahm yaratm olduun eylerin errinden sana snrm." duasdr. Havasn firar ise sfattan sfatadr. Onlarn duas ise; "Allahm fkenden rahmetine snrm. Allahn gazabndan rzana snrm" duasdr. Ancak Ehass- Havassn duas, Hddan yine Hdyadr. "Allahm senden sana snrm" derler. eyh'l-lslm Menzil- es-sirn de yle diyor: "Firar derece zeredir. Birincisi, avamn cehaletten ilme ve eshab- yakine kamasdr. Ve bunlara gre firar, amel etmek ve itikd dorultuda kararllkla ibdetleri devam ettirmektir. nsann tabiatnda bulunan tembellii yenip sa'ye sarlmasdr. Havasn firar ise; sr olan haberlerden hd alemine gemek ve grnten muhtevaya (usule) gemek ve kalabalktan - tecrid olarak yalnz kamaktr. Yani eriatin grnte va'z ettii ahkm ve uslden, tarikatn btn srlarna dalmak ve orada Allah' mahedeye ermektir. Buradaki tarkin usl Allah'n sfatlar ve onun tecellileridir. Ehass- Havas'n firarna gelince, bunlarn firar, msivdan Hakk'a firar etmektir. Bu nevi firar, insann kendi vcudundan hals olup Hakk'a erimesidir. Ve Hakk'ta vcud bulmasdr. Ondan sonra ise Hakk'a firar

8. DERECE: Hult Allah u Tel (c.c.) Davud'a [a.s.] vahyetti: "Y Dvud benim iin bir ev boalt ki oras benim olsun." Kn bu hadisi yle tefsir etti: Buradaki evden murad, Dvud(a.s.)'un kalbidir. Evi boaltmak ise, Dvud(a.s.)'n kalbini msivdan temizlemesidir ki Allah u aziman orada tecelli eylesin. Bir kimse kalb sarayn temizlemek isteyerek yabanclardan emin hale getirmeye azmetmise, o kimsenin kalb saraynn kapsn ve pencerelerinin perdelerini kapatmas lazmdr. Bu kap ve pencereler onun be duyu organdr. Bu organlar her trl vesveseye ve eytan eylere kapamak, kalp sarayn tertemiz ve pk olarak Allah'a amaktr. Tariktimizin en akll ve salim olan kimseleri, halktan kap halvette tecrd olanlardr. Bilhassa gen saliklerin bu sayede halkn eytan fitnelerinden hals olmalar mmkn olacaktr. Bu mevzua mnasip olarak Hz. Mevln yle buyurmutur. Akll olan kimse oturmak iin kuyu dibini semitir.

nk gnl saf al ar halvetlerdi. Kuyunun karanl halkn verdii karanlklardan iyidir. Halkn ayan tutan, halkla karp gren, ban kurtaramam, selamete erimemitir. Hult etmek snnettir. Nitekim Hz. Resulullah(sav) efendimiz bidayet hallerinde Hir maarasna karak pek ok kere hult yapmlardr. Ta ki vahiy gelene kadar. Bu mehur ve mtevatir haberlerden biridir. Hz. Mevln bidayet hallerinde halvete epeyi bir mddet devam etmilerdi. Bunun byle olduu menkblarnda yazl olduu gibi halk arasnda da mehurdur. Ancak daha sonra ems ile grtkten sonra halvetten km celveti ihtiyar eylemitir. Fakat ou vakitte yine de halveti terketmemitir. Selefimizin de yolu budur. Tarikimizde slike halvet yapmas arttr. Ancak ou halifeler halveti terkederek, celveti ihtiyar eylemilerdir. Ve tarikatte bu minval zere devam etmilerdir. Zira, halvetten maksat kalbi, ktlklerden ve yabanc olan eylerden temizlemektir. Ve kalbi yrin (Allah'n) tahtgh olarak hazr tutmaktr. Bu ise msivdan perhiz etmekle, ve nefsi terbiye etmekle mmkn olacak bireydir. Hz. Mevln Mesnevisinde yle buyurmulardr. Ayardan halvet etmek gerek, yardan deil. Krk kn ie yarar, baharn deil. Hakikat u ki halvet hne olan kalbi, ayardan (msivadan) temizlemek ve gnl yrin evi klarak kesret ierisinde vahdete eriebilmektir. Eer bir kimse mr boyu halvette olsa bile kalbini msivadan temizlemedii mddete asla halvet yapm olamaz. Ama bir kimsenin kalbi msivadan temizlenmise, o kimse kesrette de olsa ehl-i halvettir. Ftuhatta zikredildiine gre; "nsanlardan bazlar halvet sahibi olan birine yle dediler; Rabbinin katnda halvete girdiin an bize anlat." Adam yle cevap verdi: Ben sana bunu anlattmda O'nunla halvette olamyorum." Allah u Telnn lisanndan Hz. Mevln u beyitleri ird eylediler: Mademki bizim mahallemize geliyorsun, gnln yabanclardan tahliye et. Mademki bizim yzmz grmeye niyetlenmisin, bizden bakasna bakma. eyh hazretleri Ftuht'n tk-i halvet ksmnda yle dedi: "Vahdet-i ztn kefi, halveti meneder. Bu durum halvette olan iin de ayndr. Eer bir kimse halvet annda olmadan, kendi basnayken vahdet-i zt mahede etse ve bu mahededen sonra da halvete girse, bu hareketi onun cahilliine delildir. Zira bu kimse zten lem-i ayardan ve msivadan hals olmutur." insan zahirde ve btnda Allah'tan baka kimseyi grmeyince halvet ona muhal olur. Bu kadar izhdan sonra sana lzm olan mahede sahibi olman ve halveti terkedip celvette karar klmandr.

9. DERECE: Uzlet Allah u Tealal(cc) Dvud(a.s.)'a yle vahyetti: " Ya Dvud! Sana ne oluyor ki halktan kopuyorsun ve tecrd oluyorsun? Dvud[as] yle cevap verdi: "Ey Rabbim halk senin iin terkediyorum." Allah(cc) yle buyurdu: "Ey Dvud! Uyank ol. Ve kendine din kardei edin. Kim ki bana itaat hususunda sana mutabk olmazsa, onunla asla dost olma. nk o, senin apak dmanndr." Bu hadis-i erifte tlib-i Hak olmayanlardan kaarak uzlete girmenin caiz olduunu anlyoruz. Ve tarikimizin en nemli artlarndan biri de avamdan olan insanlardan i'tizl etmektir (uzaklamaktr). Bu mnya muvafk olarak Hz. Mevln "Dnya ve hiret iyilii iin insanlardan kamak daha hayrldr" buyurmaktadr. Ebu Bekir el-Verrk yle dedi: "Dnya ve ahirete ait hayr, uzlette buldum. Hem dnya ve hem ahiretin errini ise kesrette (insanlarn ok olduklar yerlerde) buldum." hlas ve sdk, ancak halktan kanp onlara olan muhabbeti kalbten skp atmakla mmkndr.

Znnn-u Msr yle buyurdular: "ihlas ve Sdk'n husule gelmesinde uzletten daha gzel birey grmedim. Bir kimse uzletin ipine sarlrsa, ihls mutlaka yakalayacaktr." nk, insanlar grmek ve onlarla hemhal olmak, ounlukla slikin ihlsn fevt eder. imam Gazl hazretleri bu mevzuda yle buyurmutur: "Muhakkak ki insanlar, ibadetten ve taatten husule gelen ihlas ifsd ediyorlar. Allah'a si olmak istemiyor ve ihlsn muhafaza etmek istiyorsan uzlete ekil. Ta ki insanlarn errinden de emin olursun." Slik'e lzm olan, hcresinde Allah' zikrederek kalbini msivadan temizlemesidir. Abdurrahman es-Selem yle diyor: "Kim uzlet yapmak istiyorsa, girmi olduu uzlette samimi bir kalp bile btn isteklerden syrlm olarak Allah' zikretsin. Kim uzletini bu minval zere yapmaz ise, onun uzleti fitne olur." te bu hakikat gereince slikin uzleti, Allah'n rzs iin olmaldr. Bunun aksine halk arasnda hret bulmak iin, halkn kendisine rabet etmesi iin ve bu sayede birtakm dnyev menfaatlerden istifde etmek iin yaplan uzlet eytan bir uzlettir. Ve riyadan baka birey deildir. Tarikatimizde dahi bazlarnn halkn tevecchn kazanmak, alakalarn avlamak iin bu yola bavurduklarn gryoruz. Halbuki uzlet kelimesinin her harfi ayr bir hususiyete iaret eder. yleki Arapa yazl itibariyle (uzlet) kelimesinin birinci harfi olan 'ayn' harfi ilme iaret eder. "Z" harfi zhd'e iaret eder. "Lam" harfi Allah iin olmasna ve "ta" harfi de takvaya iaret eder. Bu drt esasn olmad bir uzlet, zilletten baka birey deildir. Zira "ayn" harfini kaldrdnzda geriye kalan harfler "zillet" kelimesini meydana getirir. Zhd'e iaret eden "za"y kaldrdnzda "illet" olur. Hal byle olunca bu hususiyetleri gznnde bulundurmadan uzlete giren bir kimsenin hayvandan fark kalmaz. Uzletin her harfi bir art muhtevidir. Uzlete giren kimsenin bu drt art katiyyetle gznnde bulundurmas icap eder.

10.DERECE: Riyazet Riyazet kelimesi lgatta, yaban ve vah olan bir at ehliletirmek mnsna gelir. Dier bir mnyla, nefsi krmak, terbiye etmek ve ezmek mnlarna gelir. eyh Hazreteri Ftht'nda yle buyuruyor: Riyziyyet; nefsi zelil etmek ve onu ubdiyyet yularyla balamaktr. Bizim katmzda riyazet, nefsi tpk toprak gibi mtevzi hle getirmektir. Bundan gaye ise, iyi ve kt ona ne trl ayak basarsa bassn, elem ve zdrap ekmesine man olmaktr. Onun iin Hz. Mevln yle buyurmutur. Toprak ol, toprak ki gl bitsin. nk gl topraktan baka birey gstermez. diyerek bu mertebeye iaret buyurmulardr. Ta, baharla nasl yeerir? Mmkn m? Toprak ol da renk renk gl bitsin. diye nasihat klar. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Meyih-i Sfiyyeye gre riyazet iki ksmdr. Birincisi, riyzet-i edep; ikincisi riyzet-i talep'tir ve riyazet onlarn katnda nefsin tabiatndan kmaktr (kurtulmaktr). Riyziyet-i talep ise, riyazeti istemedeki niyyetin hlis ve samimi olmasdr, istemenin shhati ve hlis olmas, Hakk'a olup olmamasyla tyin edilir." Ve devamnda yle buyuruluyor: "Bizim katmzda riyazet ahlk temizliktir. Yani ho karlanmayan huylar izle etmektir. Neticede Allah'n emrettii bir ahlka eriebilmektir. eyhu'llslm hazretleri Menzil's-Sirin'de, riyziyeti dereceye taksim eder.

Birincisi, avamn riyazetidir. Ki bu riyazet ilimle olur. Yani ilim dorultusunda ahlaka yn verip bu bilgiler muvacehesinde farza, vacibe ve snnete ait ibadetleri yerine getirmektir, insanlarla karlkl mnasebetlerde onlara merhametle yardm eylemektir. Havas'n riyazeti ise, btn tefrikay kesmesi ve bulunduu makama iltifat etmeden huzuru kalb ile Allah'a ynelmesidir. Bu minval zere mertib-i liyyeye devam etmesidir. Ehass- Havas'n riyazeti ise, hid ve mehd ikiliinden tecrid olup, mutlak hda ermesidir. Cenb- Allah'n sfatlar biribirine zt veya uygun olabilir. Mesel; affedici sfatyla beraber mntakim (intikam alc) sfatnn olmas gibi. Ehass- Havasn riyazetinde ise bu sfatlar, bu lemdeki tecellileri nezdinde cem'edilir. Ve mertebe-i cem'e ykselinir.

1 . DERECE: Hzn Hzn; srrn zdddr. Meayihin stlahna gre ise, "Bir insann gemite kaybettii birey iin zlmesi ve elem duymasdr." Kaybolan ey nev'ine gre tedrik edilebilir veya edilemez mahiyette olabilir. Mesel, vaktinde klnmam namaz ve vaktinde tutulmam oru gibi... Bu nev tembellikten veya baka bir sebepten dolay fevt olmu ibdetler kaza edilebilir. Eer zlmek lazmsa bu nevi kayplara zlmek evladr. Fakat bir de lm gibi tedriki ve kazas mmkn olmayan eyler vardr. O zaman tarikimizce bu neviden olan eylere zlmenin mns da lzumu da yoktur. Karm olduu namazndan vesair ibadetinden dolay elem duymak ve teessf ederek Rabb'e kar pimanln arzetmek, elbette gzel bir eydir. Bu sylediimiz mnda mahzun olan kullarn hakknda, Hz. Peygamber(sav) yle buyurmutur; "Allah (CC) btn hznl kalb sahiplerini sever" ve bu hzn mertibden gzel bir mertebedir. eyhu'l-islm'a gre hznn mertebesi vardr. Birincisi avamn hzndr ki bu, Allah'a olan ibdetlerindeki aksamalara ve bu sayede geip giden mrne zlmektir. ayet bu kimsenin gc yeterse geirdii ibadetlerini kaza eder. Bylece hzn de kabul olur. Yok yine tembellie devam ediyorsa, onun hzn bou bouna olan bir hzndr. Hibir kymeti yoktur. Hznn ikinci derecesi mridlerin hzndr. Mridlerin hznnn sebebi ise, kalblerinin uhd-u Hakk'tan gfl olmas hasebiyledir. Ve gnllerinin msivya meyl gsterdikleri iindir. Hznn nc derecesi ise ehass- havasndr. Onlarn hzn yoktur. Zira hzn normal insanlar ekebilir. Halbuki onlar, vecd halindedirler ve bunlar; "Onlara o gn korku yoktur. Onlar zlmeyeceklerdir de..." yeti kerimesinin iaret buyurduu makamdadrlar. Lakin u kadar var ki, baz arza ve eksiklikler sebebiyle znt duyarlar. Ve hzn bakalar iin ekerler. Tpk Resulullah'n mmetine olan hzn gibi... Nitekim Allah u Teala yeti-i kerimesinde yle buyurmutur: "Ey Muhammedi Demek onlarn sana indirdiimiz bu Kur'an'a inanmayp davetinden yz evirmelerine zlerek, arkalarndan kendini deta mahvedeceksin!" (Kehf, 6) Raslullah efendimiz(sav) yle buyuruyor: "O gn kyametin dehetinden herkes, nefs nefs diyecek. Ben ise, mmet mmet diyeceim."

2. DERECE: Korku Allah'(cc) bir hadis-i kudssinde yle buyuruyor: "Kuluma iki korkuyu birden vermem. Ve iki emniyeti de vermem. Eer kulum benden dnyada korkarsa, hirette korkmaz. Ve eer dnyada benden emin olursa ahirette olmaz." Bir kimse ahirette Rabbinin huzuruna kmadan evvel, ondan korkarak kendini dnyada hesaba ekerse ve hev ve heveslerinden syrlrsa onun varp kalaca yer "cennt'l-me'v"dr. Nitekim Allah u Teala yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Rabbinin azametinden korkup kendini ehev arzularndan koruyana gelince, onun da varp kalaca yer mutlaka cennettir." (Naziat, 40-41) "Korkmayn" sz korkanlara sunulan hazr yemektir. Ve bu yemek tam onlara layktr. Korkan emn ederler, gnln yattrrlar. Korku ve hznn arasndaki fark udur. Hzn, gemite kaybedilen eyler iin ekilen elemdir. Korku ise, gelecekte vuku bulacak menfi eyler iin znt duymaktr. Korkunun derecesi vardr.

Avamn korkusu, havasn korkusu ve ehass- havasn korkusu. Nitekim eyh'l-islm hazretleri ylebuyuruyor: "Avamn korkusu, ahiret azabndandr. ayet bir kimsede bu korku olmaz ise iman sahih olmaz. Dier bir ifadeyle ahireti kabul etmemi olsayd zaten cehennem azabndan korkmasna gerek kalmayacakt. Dolaysyla korku imann muktezasdr. Havas, avamn korktuu azaptan korkmaz. Hatta hadis-i erifte getii gibi Allah u Teala, onlar cennetle mjdelese ve cehennemden emin eylese, bu (garantiye ramen) yine de isyan eylemezler. Belki ihticb ederler (gizlenirler). kinci derece, eshb- murakabe ve ashb- mahede'nin korkusudur. Bunlar mekr-i ilhden ve istidrc- Rabbn'den korkarlar. Mekr-i ilahiden, hsrana urayanlardan bakas emin olamaz. Allah u Teala yle buyurmutur: "Yoksa onlar, Allah'n kendilerini anszn yakalayvermesinden emin mi oldular? Allah'n anszn yakalamasndan ancak hsrana urayan bir topluluk emin olur." (A'raf, 99) eyh hazretleri Ftuhatnn 231. babnda yle buyuruyorlar: "Ey slik unu iyi bil ki mekr, bizim katmzda Allah'n kendisine ilim verdii kimsenin amelinin olmamas, ayet ameli varsa ihlasnn olmamasdr. Bu zikrettiim hasleti kendinde veya bakasnda gryorsan, o zaman bil ki Allah'n mekriyle kar karyasn. Eer Allah u Tel bir kimseyi mekrinden muhafaza edip ona hayr ihsan etmise o kimse eriatn llerini asla terketmez. ou meayih mekri yle tarif ederler: Mekr, bir kimsenin Allah'a muhalefet ederek isyan ierisine battka, Allah'n ona olan nimetlerini ve rzkn arttrmasdr. Yani Allah onu hesabn aceleyle grmez. Biraz mhlet verir. Ve bu mhletle beraber nimetlerini de arttrr ki o kimsenin azgnl artsn. ine dt gafletten dolay Allah'n azabndan emin olduunu zannetsin ve bu minval zere lnceye kadar oyalansn dursun. te bu Hakk'n kula olan mekridir. ibn-i At hazretleri yle buyurmulardr: Mekr demek, kulun, Allah'tan gelecek azabn kendisine tesadf etmeyecei vehmine kaplmas demektir." Onun iin bu noktay- nazarda ok dikkatli ve hassas olmak lzmdr. nk Allah'n azab tedric olarak da gelebilir. Buna mukabil, birden helak etme eklinde tezahr etmeyebilir. te burada slike lzm olan dakik bir nefs muhasebesine sahip olabilmesi ve bu yndeki kabiliyetini azami derecede kullanmas gerekir." eyh hazretleri; "kt edep, nimetin bollamas, ve muahezenin kalkmas avamn mekridir" buyuruyorlar. Eshab- tarikin ve ashab- tahkikin mekri ise, Allah tarafndan bahedilen kerameti ve vecd halini bahane ederek: "Biz Hakk yolunda olmasaydk, btn bu haller bize verilmezdi" deyip gururlanmalardr. Halbuki, kerameti gizlemek ve setretmek evliyann nndandr. Ve kerameti setretmek vaciptir. Resuller iin ise tam tersi, izhar etmek vaciptir. Veli ise resul makamnda deildir. Ve Allah, Resullerini daha bir donatmtr. Ve onlarn tasarruflar ve yetkileri veliye nazaran daha fazladr. Onun iin veli yapt daveti ve teblii, sanki kendisi resulm gibi kendi azndan yapmaz. O ancak Allah'n gnderdii resullerin sylediklerini (vahyi) onlarn dilinden hikye ederek anlatr ve insanlar bu minval zere irad eder. Yoksa kendinden birey ihdas edemez. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Erbb- tarikatte, zevk-i bitmenin devamn salamak iin birtakm edebe mugayir hareketler yaplr. Bu kstahlklara ve edepsizliklere ramen szkonusu olan eshab- tarikten keramet ve vecd halleri kesilmez. Bunun ke-silmemesinin sebebi bu kimselerin Allah'n mekrine uramalar hasebiyledir. Yani Allah (cc) bir nevi onlarn daha da azmas ve azaplarnn artmas iin, gstermekle vndkleri kerametlerini vererek, hesabn grlecei gne kadar oyalar. Onlar da zannederler ki, eer biz Hakk'n rzas zere olmasaydk, Allah u Teala bizden bu halleri oktan keserdi. Halbuki bu Allah'n onlara vermi olduu mekirden baka birey deildir. Ve onlarn sergiledikleri ve adna keramet dedikleri ey, istidrctan baka birey deildir." Allah u Tel yle buyuruyor: "phesiz ben onlara mhlet veririm. Muhakkak ki benim tedbirim ok kuvvetlidir." (A'raf, 183) eyh hazretleri havasn mekri hakknda yle buyuruyor; "Allah'n izni olmakszn harikulade hadiseler ve kerametler izhar etmektir. Nitekim Resul, kendine ait lisanyla Hakk'n kendine vahyettii hususlar insanlara aktarabilir. Veli ise, Resule mutabakatla bu ii yapmak durumundadr. Baz meyih kef-i kerametle gururlanarak izhar ettii kef-i kerametine meftun (k) olur. Bu lezzet onu artr ve Allah'n mekrine uram olur. Havasn korkusu bu zikredilenlerden ibarettir. nc derece ise ehass- havasn korkusudur. Bu nc derecede olanlarn korkusu, avamn korkusuna benzemez. Ehass- havas mahede makamnda olanlardr. Bunlarn korkusu ise; hey'et-i ilhnin bir noktada dayanlmaz olan cellinin, kendilerini yakp mahvetmesidir. Zira ayet-i kerimede getii ifadesiyle, Musa(as) "Allah'n daa tecelli etmesiyle beraber baylmt." Bu mnya iaret eder mahiyette Hz. Mevln yle buyurmutur.

Heybet ateini parlatrsa, cier onun parlaklndan kebab olur. Onun kahr denizi kunfekne, dalgasn meydana karrsa, herey harab olur.

3. DERECE: Rec (mit) Rec (mit) ariflerin en zayf menzilleri ve taliplerin en gzel mertebelerindendir. Taliplerin ittihz etmesi gereken gzel bir sfattr. Ancak rec yani mit etmek, bir ynyle Allah'n iradesine ters dmek mnsna yorulmutur. yle ki Allah (cc) btn eyann mlikidir. Bir mlike yakan ise; mlknde istedii gibi tasarrufta bulunabilmesidir. Bir kulun mit ettii mevzuda recya sarlmas bir ynyle Allah'n iradesine muarz olmaktr. Mesel; Allah'n takdir ettiinin aksine; "yle olmasayd da, byle olsayd" kabilinden isteklerde bulunmas, bir mnda Allah'n iradesine itiraz etmek ve serzenite bulunmaktr. Bylece kul kendi isteini, Allah'n istei zere tercih etmitir. Asl kula layk olan ise; mlikin takdir ettii emrine teslim olmasdr. Ve iradesini Allah'n iradesi istikametinde yapmasdr. Ben sana ulamak isterken, Sen beni terk ediyorsun. yleyse Rabbim sen isterken, Ben muradm terkediyorum. diyen, azizlerin mertebesini bulur. Rec edenin mertebesinin zayf olmasnn sebebi, mit ettii eyin, Rabbin murad ettii eyden daha evl olduunu zannetmesidir. Arif olanlar ise, Hakk'n irdesi ve istei karsnda skt eder ve ondan gelen hereye raz olurlar. Ancak rec'a; kokunun hararetini (dozunu) ve mitsizlie ait atei sndrmede ve ayarlamada ok mhim ve faydaldr. Eer korku, mit tarafna galip gelirse, ye's kendisinden izle olur ve tehlike olmaktan kar. Nitekim yet-i kerimede; "...Allah'n merhametinden midinizi kesmeyiniz. nk Allah'n merhametinden ancak kafir bir millet midini keser." (Yusuf, 87) belirtildii gibi, Allah'n rahmetinden midini kesen ancak ve ancak kafirlerdir. ayet mit taraf, korku tarafna ar basarsa o zaman kii "Yoksa onlar Allah'n kendilerini anszn yakalayvermesinden emin mi oldular? Allah'n anszn yakalamasndan ancak hsrana uram bir kavim emin olabilir." (A'raf 99) yet-i kerimesine muhatab olur. Kula yakan, havf (korku) ve rec (mit) arasnda bir denge kurup, kendisini bu ekil ayarlamasdr. Rec'nn bir dier faydas da; mit sayesinde kalblerin Allah'a ynelmekten srr bulmas, Hakk'a olan hsn- zanla ak ve evkin muhafaza edilmesidir. Bu ibadetlerin istikrarl yaplmas ynnde de bir teviktir . ayet reca olmasa, kul yapm olduu ibadetlerinden sour ve tembellesin Bylece kemale doru ilerlemekten ve din-i mbn-i islm hadim olmaktan geri kalr. Netice olarak slike lazm olan, kendisine havf ve rec'nn arasnda bir menzile bulmasdr. Bu onun zerine vaciptir.

4. DERECE: Huu Allah u Tel, yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "iman edenlerin Allah'n zikrine ve indirilen Hakk'a kar kalblerinin huu iinde olmas, daha nce kendilerine kitap verilip zerlerinden uzun zaman geince kalbleri katlaan kimseler gibi olmamalarnn zaman gelmedi mi? Onlar doru yoldan karlm kimselerdir." (Hadid, 16) Huu demek; kalbin yumuakl ve naziklii yannda, Allah'a kar olan tevazuu ve inkiyd demektir. Mmin olan kimsenin, kalbi kat olmas mevzuunda hibir "Bahanesi yoktur. Tevazu ve huu mm'inin iardr. Ve kat kalblilik m'minlikte asla yoktur. Istlahi olarak huu: Allah'n bykl karsnda kulun korku ve muhabbetle onun merhametine snmas halidir. Bu hale vasl olan kimse, nefsan ve ehvan isteklerini izale etmelidir. Eshb- tertbe ve erbab- ibadete en lazm olan sfat huudur. Allah u Teala bir yet-i kerimede yle buyuruyor; "O gn bir ksm yzler zelil ve periandr. Uram, yorulmulardr". (Gaiye 2-3) Huu, tecelliyi ilahden hasl olan bir sfattr. Ahirette bu sfat bunlardan gidip bir ehline naklolunur. Yukardaki yet buna iarettir. Huu tecelliyi ilhden hasl olan bir sfattr ki; her neye tecelli ederse o ey Allah'a huu duyar. Reslullah efendimiz bir hadis-i eriflerinde yle buyurmulardr: Allah neye tecell ederse, o ona tevazu gsterir. Onun iin Allah'tan en ok korkan limlerdir. Zira yet-i kerimede "Muhakkak ki Allah'tan en ok korkan limlerdir" buyrulmaktadr.Ve Reslullah efendimiz(sav) "Ben sizin Allah' en ok bileniniz ve ondan en ok korkannzm" buyuruyorlar. Allah(cc) bir kalbe tecelli ettiinde, o kalp Allah korkusu ve muhabbetiyle huu ierisine girer, insann kalbi bu huyu yaad an, dier vcut azalarnda ona tabi olur. Ama bir kimsenin kalbi Allah'a kar huu duymuyorsa, sir azalar da huu duymaz. Nitekim Reslullah efendimiz[savl namaz kld esnada bir kimsenin saa sola sallandn grnce yle buyurdu: "Eer bu adamn kalbi huu duysayd muhakkak ki azalar da huu duyacakt." Ksacas, zahir btnn bir nevi aynasdr.

5. DERECE Zhd Zhd; btn isteklerden, zellikle eyaya ait isteklerden vazgemektir. Dnyadan ve onda olandan, dnya malna muhabbetten yz evirmektir. Avamn zhd Allah'a yaklamak iindir. Mertebeyi iradede olanlar zhd sayesinde kemle eriir. Kemle erienler sahip olduklar bir nceki dereceyi ok aada grerek bir st mertebeye ulamak iin, dnyaya ve masivya ait hereyi terkederek tecrid olurlar. Bylece Hakk'a yaklamaya yol bulurlar. Ve mridler nefislerini masivdan tecrid etmekle cemiyyet-i batna vsl olurlar. Ehass- havasn zhdne gelince, bunlarn gzleri Hakk'n huduyla doludur; Ve gzlerinde Hakk'tan bakasna yol yoktur. O'nun iindir ki onlar baktklar eye Hak nazaryla bakarlar. Onlarn gznde bu dnyann p kadar bir deeri yoktur. Resllulah efendimiz bunlar iaret eder mhiyette yle buyurmutur: "Eer Allah'n indinde dnyann bir deeri olsayd, hi bir kfire ondan bir iimlik dahi su iirmezdi." eyh hazretleri, Beyzd hazretlerinden naklen Futhat'nda yle buyuruyor. "Beyzd- Bestm hazretleri yle buyurdu: Ben gn zhde girdim. Zhdmn birinci gn dnyaya yz evirdim, ikinci gn ahirete ait zhde girdim. nc gn ise, btn masivdan yz evirip zhde girdim. Bunun zerine Rabbim bana nida ederek; "Ne istiyorsun ya Beyazd" buyurdu. Cevaben yle dedim: istememeyi istiyorum. Zira ben muradm sen mrd'sin". ou talebe buna benzer kelam ve szleri renmekle kemale erdiklerini zannederek; dnyann kendilerine gre bir hi olduunu sylyorlar. Oysa ki hemen akabinde bir eyleri kaybolsa veya fevt olsa zlyorlar. Ama hakk- kemal sahiplerinin an ise; isterse btn dnyya malik olsun ve elindeki herey bir anda fevtolsun, bundan dolay asla zlmemelidirler. Slikin bu mertebeye ulaabilmesi iin hem madd ve hem de manev ou eyi terketmesi icap eder. Slikin hususiyetle dikkat etmesi gereken hususlardan bir tanesi de haram olduu belli olan

eylerin haricinde bir de pheli olan eylerden saknmasdr. Ve bu nevi pheli eylere meyil ve muhabbet gstermemesidir. Zira pheli olan eylere meyleden mal ve servet sevgisini bir kenara brakp, slikin elinde bulunan mallarndan infak etmesi gerekir. bn'l-Frz hazretleri; "Kolay, sade ve halk namna olan bir hayat yaamann yolu, Allah yolunda infak etmektir" buyurmulardr. Bundan sonra slike lazm olan; cile olan zevklerini ve lezzetlerini ve Hda'dan baka msiva hkmndeki hereyi terketmesi ve kalbinde Hda'dan gayrisine muhabbet duymamasdr. te bu dsturlar zere olursa byklerimizden olan meayih-i kiramn ve kemal ehlinin ald gnl lezzetini alr. Ve onlarn mertebesini bulmu olur. Ve ariflerin zhdne vsl olmu olur. Zira zhdn derecesi vardr. Birincisi, avamn zhd. kincisi, havasn,ncs ise ariflerin zhd. Avamn zhd haram terketmektir. Havasn zhd, zaruret zerindeki ihtiyac terketmektir. Ariflerin zhd ise, msivullh terketmektir. Bir kimse Allah'tan gayr olan msivya ait muhabbeti atarak kalbine yalnzca Allah sevgisini yerletirmise; o kimsenin mlk altnda ne kadar zenginlik olursa olsun, o kimseye menfi ynde zarar veremez. Zira o kimse kalbini Huda'ya balamtr. Bu neviden misaller oktur. Mesel; Hz. brahim'in mal mlk oktu ama bu mal ve mlk onun kalbini, Hda'dan koparmad. Hz. Sleyman ve evliyaullahdan nicelerinin bol serveti, tahtlar ve tadar olmasna ramen, onlar Allah'a boyun emekten alkoymad. Ve mallar kendileriyle Al-lah (cc) arasna perde olmad. Peygamberimiz bir hadis-i eriflerinde; "Senin helakin sevdiin eydendir. O sevdiin ey ise dnyadr" buyurmulardr, Hz. Mevln Mesnevi'sinde bu mevzu'a mnasip yle buyurmulardr: Dnya nedir? Allah'tan gafil olmaktr. Kuma, para, lp tartarak ticaret etmek ve kadn; dnya deildir. Mal mlk sevgisini gnlden srp kardndandr ki Sleyman ancak yoksul adn taknd.

6. DERECE: Takva Allah u Teala bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: " Allah indinde en stn olannz, takvaca en ileride olannzdr" Reslullah efendimiz bir hadis-i eriflerinde, "Dnyalk stn, zengin olanlardr. Ahirette stn olacaklar ise; takva ynyle stn olanlardr." Allah katnda, nesep, mal, hret gibi stnlkler hibir ey ifade etmez. Allah indinde stnlkte tek miras, takvadr. Allah'tan korkmaktr. Nitekim Peygamberimiz(sav) "Kim Allah katnda en stn olmak istiyorsa, Allah'tan korksun" buyuruyor. nk Allah'n katnda nesep, an , eref ve mevki diye bir snflandrma yoktur. stnlk takvayladr. Ebu Hseyin(ra) nin rivayet ettii bir hads-i erifte Peygamberimiz(sav) yle buyuruyor: "Sizden birinizin dierinden stnl, takvayladr." eriat ehline gre takva; ahirette kt neticeye yol aabilecek zararl alkanlk ve fiilden kanmaktr. Ve nefsi bu tr ktlklerden korumaktr. Takvann derecesi vardr. Evvela nefsi irk ve kfr gibi hastalklardan uzak tutmaktr. Bu sayede slikin kendisini cehennem azabndan kurtarmaldr, ikincisi, slikin ilemi olduu btn gnahlardan dolay pimanlk duyup tevbe etmesidir. Bu havasn takvsdr. eriat ehlinin katnda ariflerin takvadaki derecesi budur. Hz. Mevln bu mevzua muvafk yle buyurmutur. Takva sahibi de, Firavunun gittii yoldan usanan, Musalaan kiidir. Muttak olan kimse; zarur olan eyin korkusundan dolay terketmelidir ki bu sayede muttaklerin derecesine ulasn. Nitekim Hz. Rasulullah bir hadis-i eriflerinde yle buyuruyorlar "Bir kii; zarur olmayan bireyi, zarur olan bir eyden dolay terketmedii mdete, takva derecesine eriemez." Meyih-i kiram muttak olanlar yle tarif ediyor. "Takva demek; tariki Mustafa'dan giderek haramlar terkedip, ihlasla Allah'tan ekinme ve bu uurda btn cefalara gs germektir". Takvann nc derecesi ise; msivullahtan temizlenmektir. Ksacas yet-i kerimede ifade edildii zere; "Ey iman edenler! Allah'tan hakkyla korkun ve ancak mslman olarak ln." (l-i

imran, 102) Allah'tan hakkyla korkmaktr. Gayrlk kavgasndan kurtulmadka, yrin halveti iin sana yol vermezler. Hakik takva; Hasan- Basr'nin sahip olduu msivadan vazgeebilme, havf- lahiyesidir. Ve mam- Kueyr hazretlerinin buyurduklar gibi, kendini muttk klmaktan ittika etmektir. Ve daima Hakk'a muttak ve mu'temed olmaktr. Ezel ltuftan medet um. nk slk yolunda kendi tat ve takvana dayanamazsn.

7. DERECE: Ver Ver lgatta; pheli olan eylerden kanmak mnsnda kullanlr. Helal ve haram aikar olarak ortada olduuna gre; bir de dikkate alnmas lazm gelen pheli eyler vardr. M'niinin pheli eyler hususunda iradesini tayin edecek merci, kalbidir. M'minin kalbi onun danmas gereken manev mftsdr. Eer bir hususun-haraml veya helallii mevzuunda pheye sahipse, vicdanna danr. Takva llerinin verdii hassasiyete gre, o hususun haraml ve helallii mevzuunda kalbi bir kanaate varr. Ve bu kanatini ameliyle tatbik eder. Eer haramsa ondan kanr , helalse gnl rahatlyla alr. Nitekim bir hadis-i erifte: "Kalbinin zerre kadar da olsa pheye dt bireyi terket" buyrulmutur. Kalbin bireye ait phe duymas, o eyin haram olduuna delildir. Kalbin o ey hakknda itimd ve skn bulmas ise, o eyin hell olmasna delildir. Slike verdan daha gzel bir haslet yoktur. nk btn hasletlerin en gzeli ve efdali ver'dr. Cbir hazretleri'nden rivayet edildiine gre bir hadis-i erifte yle buyrulur: "Bir gn bir kimse; Reslullah'n huzurunda gzel ahlakyla, ibadetiyle, itaatyla, cihadyla ve hayrtyla zikredildi. Dier bir kimse ise ver sahibi olmasyla vld. Bunun zerine Raslullah efendimiz(sav) yle buyurdu. "Hibir ey ver'n yerini tutamaz. Zira ver, hasletlerin en gzelidir". Dier bir hadis-i erifte Reslullah efendimiz(sav) yle buyuruyor. "Dinimizin z ver'dr." ibli hazretlerine vera hakknda sorulduunda u cevab verdi."Halkn Hak canibinden baka yne ynelmemesidir". Havastan bazlarna vera sorulduunda ise; "ister kzgnlk an olsun isterse rz, daima Hakk'la mkaleme eylemendir" diye cevap verdiler.

8. DERECE: Tebettl Allah u Aziman bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor; "Rabbi'nin adn an ve hereyi kalbinden karp sadece O'na ynel". (Mzzemmil,8) Beyzv yle dedi: "Rabbinin adn anmaktan murad; tebih etmek ve gece gndz O'na ibadet etmektir. Kur'an okumak ve ilim tahsil etmektir." Tebettl; masivay brakp hereyi ile Allah'a ynelmektir. Hatta ehl-i tahkike gre cennet ve ahiret hayalini brakp Allah'a erimek ve O'na muttasl olmak iin tevhide girmektir. Mesel bir kimse yalnzca cennet beklentisiyle ve ahiret endiesiyle Allah'a ynelse, bu yneli hakik bir ynelme deildir. Ve bu yolda dnyadan tecrit olmu olur ve tebettl, btn msivadan kopup Allah'a ynelmektir. Nefsin heva ve hevesinden el ekmektir. Ve bununla beraber; Allah'tan bakasna itimat etmekten, O'ndan bakasndan korkmaktan, medet ummaktan ve yardm beklemekten ictinb etmektir.

9. DERECE: badet ve ubdet badet, Allah'a kar alakgnlllktr. Meyihin ou ibadetle ubdet arasnda fark olduunu beyan etmilerdir. Ama baz muhakkikler lafzan ve manen ikisinin de arasnda fark olmadn belirtmilerdir, ibadet, kullua denir. Ubdet ise, kul olmaya denir, ibadet edene bid denir. Sahib-i ubdete ise, abd tlak olunur. Bu iki sfat, slike lzm olan sfatlardr. Bir kimse btn ibadetlerin esrarna vakf olup nuruyla nrlanmazsa, o kimse ubdet sahibi olamaz. Ve ibadeti Allah katnda makbul deildir. Ve bu kimse bu nev'i ibadetle kemle eremez. Allah'a ibadet ve kulluk et. nk bunlarn her ikisiyle gnln hayat bulur. badet gnl baka eylerden uzak tutar. Kulluu itaat etmeye doru eker. Cenab- Hakk'a ibadet iki trldr. Birincisi, mutlak olan Zt'a ibadet, ikincisi safiyyet-i mukayyedeye ibadettir. Ibadet-i ztiyye-i mutlaka, hereyi ilm-i Hakk'ta iken emrine imtisal etmek ve tekvini ve tayini kabul klp vcda gelmesidir, istikrarl olan ibadet, rahmet-i Rahmann tecellisinde en nemli vastadr. Bu rahmet-i rahmaniyye kesintisiz yaplan amelin varlna mildir. Kul ayet teklif ve tekellfsz olarak teslimiyette ise kuldur. Ama ibadet-i sftiyye-i mukayyede ise, rahmet-i rahmiyye-i hssa mukabelesinde vaki olmutur. Nebiler ve Resuller vastasyla namaz insanlara teklif edilmitir. Rahmet-i rahmiyye-i hssann vusul iin bu ibadet arttr. Bu ibadet istekle yaplan ibadettir. badet diye, ihtiyarla (istekle) yaplan fiillere denir. Hz. Mevln yle buyuruyor. htiyarla yapmak kudreti ibadetin tuzudur, lezzetidir. Yoksa bu gkyz de ihtiyarsz dnp durmada. badetle ykml olanlarn bid olan, ibadet-i sftiyye ile zahir olur. Nitekim bazlar ibadetsizlikleriyle farkl bir mercidedirler. Yani ibadet ayrtedici bir vasftr. Nitekim bazs ibadet ederek itaat eder. Bazs ise ibadet etmemekle isyan eder. isteyerek ibadet edenler cennet nimetlerine eriecektirler. Ve isteyerek ibadet etmeyip isyan edenler, elbette ki cehennemi tadacaklardr. badette biri makam mevki sahibi oldu, dieri de serkelikle kuyunun dibini buldu. Kulluk itibarn ls oldu. Bu mihenk tandan her birinin ayar bellidir. Hakk'a hakkyla ibadet etmek, Hakk'n fermann, kendi hev ve hevesinin fermanna tercih etmektir. Fermn- Hdya mutabk olmaktr. Ya dostun rzas gerekir ya da kendi heva hevesin. Allah u Tel bir ayet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Hevasn ilah edineni grdn m?" Ehl-i tarikin yapmas gereken nefsini ilah edinmeyip, Rabbini ilah edinmesidir. Heva hevesine uyduka Allah'a ibadet etmen mmkn olmaz. Hdya ibadet edenler drt ksmdr. Bir ksm sahiden samimi olarak Hd'ya tapar. Bir ksm ise hevaperesttir. Birinci ksm ibadet edenler, ibadeti cennet iin yaparlar. Bunlar tacirlerdir, ikinci ksm ibadet edenler ise, ubudiyyet korkusu yznden ibadet ederler. Bunlar klelerdir. nc ksm ise, Allah'tan utand iin ibadet ederler. Bunlar sdikn ve mridndr. Drdnc ksm ise, yanlzca, Allah'n rzasn talep ederek ibadet edenlerdir. Bunlar ise huss klardr. Rbia (r.anha)'nn dedii gibi: "Allahm sana yaklamak ve senin rzan kazanmak iin ibadet ediyorum. Senin ateinden korktuum iin deil ve cennetini elde etmek iin deil." Bu mertebeye ubdet denir, ibadet mkilt, havf (korku), rec (mid) ve klfetle yaplr. Ubdet ise, ne meakkat, ne havf ve reca ve ne de klfetle yaplr. Zevk-i ilah ve evkle yaplr. Nitekim ibn-i Farz hazretleri bu mnya iaret ederek yle diyor: Her bir makam, slkun makamlarndan katettim. Ubdetle, ubdiyyeti tahkik ve tesbit eyledim. Havasn tati, daima zevk ve evkle yaplr. Avamn ibadeti ise kerhen ve zorlama iledir.

Bu nev'i ibadet (avamn ibdeti) ise makbul deildir. Bir yet-i kerimede Allah u Tel yle buyuruyor: "Sonra Allah'n irdesi duman halinde bulunan semya yneldi. Semya ve yere isteyerek veya istemeyerek gelin." dedi. Onlar da: "isteyerek geldik dediler." (Fussilet, 11) Aklllarn yular "zorla gelin" emridir; gnln kaptranlarn bahar "dileyerek gelin" emri. Nebiler, Resuller, Enbiyalar, Evliyalar ve cmle kmilinden olan kimseler ibdetlerini ak ve evkle yapmlardr. Allah u Telt(cc) yle buyuruyor: "Ne is Mesih Allah'a kulluk yapmaktan kanr. Ne de Allah'a yaklatrlm melekler. Kim Allah'a kulluk etmekten ekinir ve kibirlenirse, bilsin ki, hepsini huzurunda toplayacaktr." (Nisa, 172) Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum. Ben senin hizmetinde kul olup, bam koydum. zd olan kul d olur. Ben sana kul olduum iin dm.

10. DERECE: Hrriyet Hrriyet, insan dnyaya balayan hereyden nefsi kurtarmak zd etmek demektir. Hz. Mevln bu hususta yle buyurmulardr: Ey oul! Ba z; zd ol. Ne zamana kadar gm, altn esiri olacaksn? Bu halkn her birisi bireylerin kulu olmutur ve onu kendine put edinmitir. Kimisi dnyann esiri, kimisi ehvetin esiri, kimisi nefsinin ve gururunun esiri, kimisi ise hretin esiri olmutur. Onun iin Hz. Peygamber(sav) bu sfattaki insanlara beddua ederek yle buyurmutur: "Dnyann esiri olan helak oldu, dirhemin esiri olan helak oldu, midesinin esiri olan helak oldu, kadnn esiri olan helak oldu." ite slike lazm olan, btn bu kt hasletlerden salim olmasdr. Cneyd hazretlerine yle soruldu: "Kul ne zaman Allah'n rzas dorultusunda kul olabilir?" Cneyd hazretleri cevap verdi: "Hr olduu zaman. Gerek hrriyet, Allah'a kul olmakla mmkndr." Hakk'a kullukla d olan o gnl iki dnyann gam, kederinden de kurtulur. eyh hazretleri Ftuhatnda yle buyuruyorlar: "Hrriyet, Allah'tan baka eyann balantsndan kurtulup, yalnz ve yalnz Allah'a kul olmaktr. Ve msivullahdan hr olmaktr. Allah'tan bakasn Rab edinmemektir. Bu sayede dirhem ve dinara esir olmaktan kurtulmaktr. Bununla beraber, benlikten ve nefse ait hrriyet esiri olmaktan kurtulmaktr. Nitekim bu mevzua mnasip olarak Hz. Beyzd'dan yle rivayet edilmitir: "Adamn birisi ona sordu: Senin hrriyetin nedir? O da cevaben; "benlikten kurtulmaktr" dedi. Bunun zerin adam; Allah senin himrn (merkebini) ldrd ki, sen onun kulu olmayasn. Ve bilakis Allah'n kulu olasn" dedi. Sen beden lezzetine kaplp onun esiri olmusun Senin gnl leminde hi bir hayat hazr deil

1. DERECE: Murakebe Murakabe, kiinin kalbiyle Allah'(cc) mlhaza etmesi demektir. Allah' kalbiyle mlhaza etmek ise onu daima kendisine yakn hissetmek ve yapt her ite kendisini seyrediyor olmasn dnmektir. Zira Allah u Tel her yerde hzr ve nazrdr. Zira Allah u Tel'nn iradesi ve mahedesi dnda hibir ey vuku bulmaz. Allah u Tel(cc) bu mevzua mnasip olarak yle buyurmutur: "Ey Muhammed! Bizim ehadetimiz olmakszn ne Kur'an'dan okuyabilirsin, ne de birey yapabilirsin. Ve ey kullarm! Allah'n gzetimi dnda amellerden hibir amel yapamazsnz. Siz btla daldnzda biz onu gzetiyoruzdur." Slike lazm olan, "Allah'n her an kendisini gzetiyor" olmasna mdrik olmasdr. Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Allah u Tel(cc) o s ve kfir olanlar bilmez mi?" Yani bunun mns, Allah kfirin kfrn ve mslimin teslimiyyetini grr. Ona gre azap veya mkafatn verir. Onun hakimiyetinde olmayan hi bir fiil, eya ve tasarruf yoktur. yet-i kerimenin hitab hususi olmakla beraber mul ummdir. Bu si olanlara tevbe etmeleri ynnde bir uyardr. Zira Allah kimin ne yaptn bilir. M'minlere de ayr bir hitap vardr. O da udur: Ey m'min kii, bo ve yalnz kaldn tenha vakitlerde, yapayalnz olduunu zannederek sakn hataya dme. Zira Allah(cc) seni gryor. O halde ihls ile amel et. Hibir zaman babo olmadn iyice anla. Meayih-i Kiram bu hususta yle demilerdir: "Rabbine s olduunda unu iyi bil ki, Rabbin her tarafta seni grr". Rivayet edildiine gre Cneyd-i Badad hazretleri mridlerinden bir tanesine daha bir yaknlk ve alka gsteriyordu. Bu hal dier mritler arasnda rahatszlk yaratt. Ve "Niin ona byle davranyor?" diye dedikodu etmeye baladlar. Derken bir gn Cneyd hazretleri btn mridnn toplayp ellerine birer bakla tavuk tututurdu. Ve onlara yle dedi: "Gidin bunu kimsenin olmad bir yerde kesin getirin." Herkes gidip bir tenha yerde tavuu keserek getirdi. Ancak ilerinden biri elindeki tavuu kesmeden geri getirdi. Bu mrid nceden Cneyd hazretlerinin iltifat eyledii kimseydi. Cneyd hazretleri ona niin kesmediini sordu. O da: "kesmek iin hi kimsenin olmad bir yer bulamadm. Zira her yerde Allah var" diye cevap verdi. Bunun arkasndan Cneyd hazretleri mridna dnerek yle dedi. "te bunu sizin zerinize stn tutmamn sebebi budur, ite Allah'n her yerde var olduunu idrak eden bir kimse, asla irkin bir davranta bulunmaz." Hz. Mevln bu mevzuda yle buyurmulardr. Allah hereyi grr. Bu gr de daima seni korkutsun diye kendisine "gren" dedi. Kt szlerden dudan yumasn diye de kendisini "duyan" diye anlatt. Korkasn da bir fesat dnmeyesin diye "bilen" adn taknd. Bu beyitlere mnasip olarak Vsit yle der: "Murakabe kalbi kt dncelerden alkoymak, korumak ve zahirde de btnda da Hakk' mahede etmektir." Kn de yle der:

"Murakabe, Hakk'n sana olan uhdunun devaml olmasdr. Ve bylece senin de daima onu mahede etmendir. Ve fiillerini bu mahedeye gre ayarlamandr. Ayrca murakabe mertebesine ulaanlara kar hrmette kusur etmemek lzmdr. Murakabe sahibi olan birisi daima, hrmetle ve muvazeneli olarak davranlarn ayarlamas lzmdr.

2. DERECE: Hrmet ve riayet Meyih-i Kiram yle buyurmulardr: "Hrmet demek Hakk'a kar tazim demektir. Emr-i bi'lma'ruf ve nehy-i ani'l mnker demektir. Rabbinin emrine, itaatle, ibadetle ve tazimle uymaktr. Allah' mahede etme makamna erildiinde hrmet ve riayet, kyamda (ayakta), oturarak ve yatarak ta yaplabilir. Zira Hak katnda kle olan hrmetini muhafaza etmek mecburiyetindedir." Rivayet edilir ki, Beyzd hazretleri bir gece ayakta durmaktan yorgun dt ve oturdu. Oturduunda igal ettii yer o kadar kkt ki, bu oturuu ancak melekler yapard. ylesine toparlanarak ve edeple oturdu. Ve oturduktan sonra Hazret, bir daha ebediyyen Rabbinin huzurunda oturmamaya yemin etti. Hrmet eken hrmet bier. eker getiren baklava yer. Asl lazm olan ey, slikin rahatlamak istedii anda hrmet etmesidir. "Rahatlamak hakkm" diyerek yaylmann ve sereserpe uzanmann edebe yarar bir yan yoktur. Allah'n huzurundayken buna cr'et edilmez. Ey kardeim unu iyi bil ki, ehlullahn hrmeti ksmdr: Birinci ksm, ister yorgunluktan dolay dinlenme annda olsun, isterse baka bir halde olsun, her annda ve saniyesinde hrmetle davranr. Ve nmahremden srr- vahdeti setreder. kinci ksm ise, Allah'a kar gstermi olduu hrmetini aka izhar eder. Fakat tamamyla ve drt ba mamur bir hrmet klmaz. nc ksm ise, kemliyle hrmet klar ve bunu da aka izhr etmekten ekinmez. Birinci ksma misal Cneyd-i Badad'dir. kinci ksma misal, ibl'dir. nc misal ise Mansr'dur.

3. DERECE: hls Allah u aziman bir hadis-i kudssinde yle buyuruyor: "ihlas, benim srlarmdan bir srdr. Onu kullarmdan setiim kimselerin kalbine emanet olarak braktm." hls: Din amelleri, ucp ve riyadan temizleyip halis hale getirmektir. Nitekim Allah(cc) bir yet-i kerimesinde, "iyi bilinmelidir ki hlis din Allah'ndr." buyurmaktadr. eyh'l-islm hazretleri ihls yle tarif etmektedir: "ihls, insann yapm olduu ameli btn aibelerden temizlemesi ve gsterii terketmesidir. Ve amele itimt etmemektir. Zira amele itimt eylemek irfann noksanlna iarettir." ibn-i At hazretleri yle buyuruyor: "Amele itimt etmek hakikate vakf olanlar nezdinde zillettir." Sevap kazanmak iin amel etmek

ve ihlsa ynelmek, ihls elde etmeye mnidir. Ve bir kimsenin hret iin amel etmesi de ihlsa mnidir, ite ihls, btn bunlardan amelleri uzak tutmaktr. Ebu Osman Marib yle buyuruyor: "ihls, ierisinde nefsin haz duyaca ve bbrlenecei eyin bulunmad halettir." Daha da tesi, ihlasl olann kendini muhlis grmemesidir. Onun iin "ihls, senin kendini ihlsl grmemendir." diye tarif edilmitir. Zira hlasn devam tevzuyla mmkndr. Hakikat u ki, ihlas yalnz ve yalnz Allah iin ve onun rzasn kazanmak yolunda yaplan ibadetle kazanlr.

4. DERECE: Tehzib Meyih Allah onlara rahmet eylesin tehzibi yle tarif eder: "Tehzib, ilim ve amelin ona layk olmayan aibeli eylerden arndrlmas demektir." Tehzib ve tenkiye hlis olmayanlar ve safa bulmayanlar iindir. Nitekim yle buyurulmutur'Tenkiye ve tehzib, hasta olana ila hkmndedir." Bu riyazetler, bu cefa ekmeler, ocan posay gmten karmas iindir. yinin ve ktnn imtihan, altnn kaynayp tortusunun ste kmas iindir. Bu haslet hlis olan ve salh bulan kimselere ve doru mizal olan kimselere lzm deildir. Ancak slke yeni girenlere ve riyazet erbabna vaciptir. eyh'l islm hazretleri bu hususta yle demitir: "Tehzib, slke yeni girenler ve riyazet ehli iin bir imtihandr." Bu imtihandan murd ise, beeriyete ait pisliklerden (madd ve manev) arnmaktr. Slk'e yeni girenlere lzm olmasnn sebebi, onlarn tehzib sayesinde huylarn ve tabiatlerini dzeltmeleridir. Gsteriten ve riyakarlktan kurtulmalardr. Zira nefsniyyete ait basitlik ve huysuzluklarla asla ibdet yaplamaz. Meyihden bazlar yle demilerdir: "det zere yaplan ibdetler, ibadet olarak kabul olunmazlar, ibadet hlis niyetle ve uurlu bir ekilde yaplrsa ibdet olur. Bilhassa ibdet eden iin nefse muhalefet vaciptir. Srf det olduu vehile oru tutann orucu ne oru olur ne de orusuzluk. Naks (eksik) bir oru olur. nk nefse itimt vardr." Tehzib, ibadetlere istikamet verir. Ve tehzib-i nefs olan kimse hakkyla mstakim olanlardandr.

5. DERECE: stikamet stikmet demek, yemede, imede, akdede, ibadette, amellerde, ahvlde, vakti geirmede ve btn yaplan ilerde, ifrat ve tefride kamamak ve orta yolu tutmaktr. Ve slke, manev ykseli gayesiyle girmektir. Onun iin: "stikamet, sulke manev irtifa niyetiyle girmektir" denmitir. Allah u Tel istikmet zere olanlar hakknda yle buyurmutur: "O kimseler ki, bizim Rabbimiz Allah'tr derler. Ve sonra amellerinde dosdoru olduklarnda da biz onlara melekleri indirdik. Ki o melekler onlara, korkmaynz, zlmeyiniz, dnyada vaadedilen cennet sizin iindir. Mjdeler olsun dediler." Bu yet-i kerme ihls, ameli ve ilmi muhtevdir. Hepsini bir arada birletirir, ihls, amel ve ilim birletii zaman gerek istikmeti tayin eder. stikmet, hls-i amel olduu iin bunun sevab ve karl tasavvur edilemeyecek kadar oktur. S'bn hazretlerinden rivayet edildiine gre, Reslullah efendimizin yle buyurmutur:

"Ey mmetim! Dosdoru olunuz, istikmetin sevabn sayamazsnz. Ve bilin ki, sizin en hayrl ameliniz namazdr. M'min olan temizliini kemliyle yapandr." Namaz iki vecih zere klnr. Birincisi, eklen klnan namazdr, ikincisi ise kalben (manen) klnan namazdr. Makbul olan ikincisidir. Zahiren yaplan ta'dl-i erkan, fkhn tayin ettii ekl namazda olur. Oysa batini olarak klnan namazda gsterie ve riyaya yer yoktur. Btn kalple klnan namazda kalbi teviden mahfuz eylemek lzmdr. Asl temizlik budur. Bunu ise hakkyla gerekletirecek olanlar, hakik m'minlerdir. Mstakim olan m'min, Allah'n hidyet nuruna erien kimsedir. stikamet ehlinden birini bilirim. Hidayet mahallesinin banda durur. Hviyet nurlaryla cann vermi. Tabiatn kirinden, irkefinden temiz olmu. Avrif adl eserde Eb Ali ez-Zevc'den hikye edildiine gre o yle dedi, "stikmet sahibi olmay iste. Kerameti deil... nk senin Rabb'in senden doruluu bekliyor ve doru olman istiyor, keramet gstermeni deil..." Taleb-i istikmet Rabb'in rzsdr. Taleb-i keramet nefsin hevsdr. Ehl-i Hak olann ise nefsin isteklerinden kanp, Hakkn rzsna snmas gerekir. En gzel keramet istikamettir. Tpk ibn-i At'nn yle sylemesi gibi, "Keramet ancak ve ancak istikmettir. Ancak bir kimseye istikmete girmeden nce kerametin verilmesi istisna bir nasiptir. Onun iin slik olan evvela istikmete ncelik vermeli ve bu mevzuda hrsl olmaldr. Bunun byle olmas vaciptir. Zira, harikuladelik olan kerametin, istikamet olmakszn hakkat ehli yannda bir kymeti yoktur. Hakikat ehlinin katnda en byk keramet te'dib-i ahlaktr. Sehl ibn Abdullah yle buyurmutur: "Muhakkak ki, en byk keramet, senin zemmedilmi olan ahlkn, Muhammed ahlka tebdil etmendir." Erbb- keml bu nev'i harikulade olan kerameti, "insann hayzdr" diye, terketmilerdir. Ve akabinde, nefsi slaha ve terbiyeye ynelmilerdir. Birgn Beyazd- Bestmi hazretlerine yle denildi: "Filanca kii bir saatte Mekke'ye ulayor, ne dersiniz?" O'da yle cevap verdi: "Ona bakarsan eytan gz ap yumana kadar maribden merka gidiyor. Halbuki o bir lnetlidir." Bunun zerine tekrar soruldu: "Filanca kii hem su zerinde yryor hem de havada uuyor?" Beyzd hazretleri yle cevap verdi: "Suyun zerinde bir odun paras da yryor (yzyor). Havada dersen bir sinek dahi uuyor. Bunda aacak ve bytecek ne var ki? Siz esas o kimselerin, istikmetini ve ahlkn bana syleyiniz ki ben size onun ne olup olmadn syleyeyim." Grld gibi Hazret, ekseriya Hakk'a tevecch ve istikmeti ngryor. Yahya bin Muaz'n naklettiine gre, bir gn Beyzd hazretleri denizin kenarna secde eder bir vaziyette yle dua ediyordu: "Ey Rabbim! Kavmim benden su zerinde yrmeyi ve havada uabilmeyi talep ediyor. Ey Rabbim! Senden bunlar istemekten yine sana snrm. Rabbim, Kavmim benden tayy-i zaman ve tayy- mekan istiyor. Rabbim, onlardan honut ol ve onlara ac. Ama bunu istemekten sana sanrm. Rabbim! Kavmim benden yeryznn hazinelerini istiyor. Onlardan honut ol ve onlara merhamet et. Ama onlarn istediini istemekten sana snrm. Onlarn akladklarndan yz eviriyorum. Benden raz ol. Ve bana, sana hakkyla istikmet sahibi bir kul olmam ynnde yardm et. Y ilh beni sende yok et ki sana ulaaym." eyh hazretleri, eyh Eb Medyen'den hikye ederek yle buyurdular: "Bu lemde tasarrufta bulunan abdallardan bazlar eyhin mridlerine dediler ki: Erbab- tasavvuf kendi murdlarn, Hakk'n muradna tercih etmeyip, onu terkederek Hakk'ta fni olanlardr. Erbab- tasarrufta ise aibeyi murd etmek vardr. Onun iin "Tasavvuf ile tasarruf birarada olmaz" denilmitir."

6. DERECE: Tevekkl Abbs(ra)'dan rivayet edilen bir hadis-i erifte Reslullah(sav) efendimiz yle buyurmulardr: "mmetimden yetmibin kii hesapsz olarak cennete girecektir. Bu kimseler, by yapmayan ve bakalarnn sylediklerini te'vil edip abartmayan ve Rabblerine tevekkl eden kimselerdir." eyh hazretleri yle buyurdular: "Tevekkl iki ksmdr. Birincisi mm; ikincisi hss. mm olan tevekkl, kiinin hereyde messir olann Allah olduuna inanmasdr. Mesel, atein yakcl, suyun akcl, karn soukluu hep Allah'n emriyledir. Bunun aksi asla sahih deildir. Hass tevekkl ise, te'vil ve byy brakp Allah'n kendisi hakknda yazm olduu kadere teslim olmaktr." Dier bir mn ile tedbiri brakarak tmyle Allah'n iradesine teslim olmaktr. Znnn hazretleri bu hususta yle diyor: "Tevekkl, kulun tedbiri brakp kendini Allah'n kudretinin eline terketmesidir. Tpk meyyitin (lnn) kendisini ykayan gassl'a terketmesi gibi." Yani kulun, btn olacak eylerin hkimiyetini ve ayarlamasn Halikna brakmasdr tevekkl. eyh'l-slm hazretleri yle buyuruyor: "Tevekkl, ilerin btnn mlikine terketmektir. Ve onun delletine itimt etmektir." Bu tevekkl avama en zor gelen tevekkl ekli olmakla beraber, havasa en zayf gelen tevekkldr. Avama zor gelmesinin sebebi, avamn esbaba tevessle alm olmasndan ve muhabbet duymasndandr. Bu muhabbetlerinden dolay, sevmi olduklar sebepler, kendileriyle Allah(cc) arasnda perde olmutur. Sebeplere olan itimatlar, Allah'a olan itimatlarndan daha fazladr. Onun iin sebepleri terkedemezler. Ve tevekkl yoluna gidemezler. Zannederler ki, esbaba tevessl etmeden bir kr edilmez. Ve sebepsiz hibir ey zuhur etmez. Halbuki sebep bir lettir. Ama avam bunu byle anlamaz. Onun iin avama tevekkl zor gelir. Sen ocukluundan sebepleri gryor, bilgisizliinden sebeplere yapyorsun. Sebepleri gryor da msebbibten gafil kalyorsun. Bu hakikati rten, msebbibin yzn gizleyen sebeplere ondan meyletmektesin sen. Sebepler gitti mi bana vurmaya balar, 'Aman Yarabb' demeye koyulursun. Allah da sana "Hadi, yr, sebebe git. Ne acayip ey; sen beni yarattm sebepler iin andn ha!" der. eyh hazretleri Ftuhat'nda yle diyor: "Tevekkl, kalbin Allah'a itimaddr. Kalb sebeplere meyletmekle zayi olur. Sebeplere meyletmek ise nefsin nndandr. Eer kalb bu nev'i meyillerle hasta ise, esbaba tevessl etmekten asla zdrap duymaz. Allah'a hakik mnda tevekkl edenlerin kalbi ise, gassal elindeki meyyit gibi, tamamyla Allah'n tasarrufuna ait kudretinin elindedir. Tpk efendisinin emrindeki kle gibidir. Bazlarnn tevekkldeki hali, babasyla olu arasndaki hale benzer. Ama tevekkln havas katnda en zayf hali ifde etmesi, "Her i Allah'ndr" hkmne binendir. Havasa gre btn mlk Allah'ndr. Ve her trl sebepli sebepsiz hkmranlk ona aittir. Bu kanaate sahip olan havas hibir zaman vesile ittihaz etmez. Ve ondan gelen hereye raz olur."

7. DERECE: Tevfiz Allah u Teala, l-i firavn' anlatrken Kur'an- Kerim'inde yle buyuruyor: "leride size sylediklerimi hatrlayacaksnz. Ben iimi Allah'a brakyorum. phesiz ki Allah, kullarn ok iyi grendir." (M'min, 44) Hakik bir slike lazm olan ey, onun her hlini ve krn Allah'a tefvid (havale) etmesidir. Tefvid,

tevekklden daha efdaldir. Zira mn itibariyle de olsa tefvid tevekklden daha geni mnlar muhtevidir. Tevekkl, sebebin vuku bulmasndan sonra hsl olur. Oysa tefevvd hem vukuundan nce ve hem de sonra hsl olur. Tevekkln, sebebin vukuundan sonra hsl olmasna misal: Kur'an Kerim'deki ifdeye binen Yakup (a.s.) oullarna yle dedi: "Ey oullarm! Msr'a girerken hepiniz bir kapdan girmeyiniz. Ve her biriniz ayr ayr kaplardan giriniz. Ve ben size, Allah'tan gelecek bireyi defetmeye kadir deilim. Zira hkm yanlzca Allah'ndr. Ve ben ona tevekkl ediyorum." Yani ona sizin adnza snyorum ve sizi ona emnet ediyorum demektir. Bu tevekkl, sebebin vukuundan ncedir. Bir misal de sebebin vukuundan sonra hsl olan hle verelim. Resulllaht(sav) Ashbyla beraber iken kendilerine yet-i kerimenin ifadesiyle yle denildi: "insanlar, onlara: 'Dmanlarnz size kar ordu toplad. Onlardan korkun" dediklerinde bu, onlarn imann artrmtr ve yle demilerdir: 'Allah bize yeter. O ne gzel vekildir.'" Tevekkl, sebebin vukuundan sonradr. Sebep ise mriklerden, Allah'a snmaktr. Tefevvde misal verecek olursak, Hz. Peygamberimiz(sav) yattklar yerden yle buyururlard: "Allahm! Kendimi sana emnet ve teslim ediyorum. Srtm sana dayyorum. Ve ilerimi sana havale ediyorum." Bu sebeplerin vuku bulmadan nce hasl olan tefevvde misaldir. Sebebin vukuundan sonraki tefevvde misal ise, yet-i kerimede buyurulduu zere l-i firavn anlatrken: "Ben ilerimi Allah'a brakyorum" diyen m'min kimsenin tefevvddr. Buradaki sebep, firavn'n korkusudur. Tefevvd ile tevekkl arasnda, umum ve husus ynnden fark vardr. Tevekkl ehass'tr. Tefevvd ise eamdr. Ve bu haliyle tevekkl, tefevvdn bir ubesi durumundadr. Tefevvd her ynyle, tevekklden mnca daha stndr ve genitir. Slike yakan ve lyk olan da tefevvddr. Zira slikin btn kuvvetini ve kudretini Allah'n istei istikametine bahetmesidir. Ve onun tasarrufuna boyun emesidir. Kendini Hakk'n rzs iin kendi tasarrufundan tahliye eder ve Hakk' tasarruf etmesi ynnde kendisine yegne dayanak ve hkmran ittihz eder. Ve her murad ettii eye rz gsterir. Tevekklde ise, kiinin istekleri ve menfaati dorultusunda Hakk' vekil tayin etme durumu szkonusudur. Burada cr'et ve s-i edep (edepsizlik) sz konusudur. Onun iin tefevvd tevekklden menduptur. Evliya ve enbiynn tercihleri de bu meyanda olmutur. Ve, "Sevgiliden (Allah'dan) gelen herey bize sevimlidir." demilerdir.

8. DERECE: "Sika" Sika, kalbin Allah'a gveni, itimd ve hkmne baemesidir. Tevekklden, teslimden ve tefevvdden daha evldr. Bu makamlarn medr- hayat sika'dr. Tevekkl gzn siyah noktas ise, teslim ve tefevvd onun dairesidir. Sika ise o gze yn veren rh'dur. Nitekim bu makama mnasip olarak Cenb- Hakk Musa'nn annesini hikyeten yle buyuruyor: "Biz, Musa'nn annesine yle ilham ettik; ocuu emzir. Bana birey gelmesinden korkunca da, onu hemen sanda koyup, Nil nehrine brak. Sakn korkma! Mahzun da olma! Biz onu sana geri dndreceiz ve onu peygamberlerden yapacaz." (Kasas, 7) Eer Musa(as)'n annesi Allah'a bu denli tevekklle bel balamasayd, Musa(as)' rmaa brakmazd. Bu mertebede olanlar, kemliyle Allah'n takdir ettii kadere boyun eerler. Zira bilirler ki, Allah'n takdir ettii eyin aksi asla vuku bulmaz. Ali(ra) kerremallah veche yle buyurmutur: "unu yaknen biliniz ki, Allah'n azmettii eyi kul hibir zaman deitiremez. nk Allah'n murd ettii herey zikr-i hakm'de mahfuzdur." Rahat bulmak isteyen bu srra vkf olur. Zahmet ve meakkat ekmek isteyen bu srdan gafil kalr. "De ki, btn iler Allah'n katndadr" emrine binaen, kiinin kendi kuvvetini terkedip, Allah'n kuvvetine boyun emesi gerekir. Nitekim yet-i kerimede: "Yeryzne ve kendinize inen hibir musbet yoktur ki, biz onu yapmadan nce levh-i mahfuzda yazlm olmasn. phesiz ki bu, Allah iin ok kolaydr." (Hadid, 22) buyurulmutur. Dier bir ayette

ise devmen: "Bu, geene zlmemeniz ve Allah'n verdii nimetlere sevinip marmamanz iindir. Allah, kendini beenip vnen hi kimseyi sevmez." (Hadid, 23) Beyzv der ki: "nk hereyin takdiri Allah'a aittir. zlmenin veya sevinip de marmann bir mns yoktur", ite bir kimse hereyin levh-i mahfuzda kaytl ve takdir edildiini hakkyla idrk ederse, istemekten ve talep etmekten necat bulur (kurtulur). Ve Allah'n hkmne dayanarak her ne gelirse ona teslim olur.

9. DERECE: Teslimiyet Gayb leminden zuhur eden eylere raz olmaya teslimiyet denir. Yamurun yamas, rzgrn tesiriyle meydana gelen hdiseler, bitkilerin yeermesi, lmesi, zelzele gibi felketler vs. btn hepsinin Allah'n iradesiyle olduunu kabul etmek ve teslim olmak, teslimiyetin artlarndan en nemli olandr. Kaza ve bel yalnzca Allah'tan gelir. Meet-i Hd (btn bunlarn Allah'tan ne'et etmesi) ilim ve hikmete tbidir. Hikmeti olan ey abes olmaz. Ve o hkme itiraz edilemez. Srrn bilemedii eyde, kulun yapmas gereken en elzem ey teslimiyettir. Ve kaza-y Hakk'a teslim olmaktr. Mesel bir kimse, dnyada olan birtakm ahvalin, akla ve manta aykr olduunu grse bile bunlara itiraz etmemesi lazmdr. nk herey Allah'n takdriyledir. Mesel, zlimin dil olan bir kimseyi yenmesi, bir mmetin peygamberine kar olan ztl, lim olan kimsenin itibar grmeyip, chil olan kimselerin itibar grmesi gibi hadiseler her ne kadar zahiren manta zt gibi gzkyorsa da, bunlar Allah'n takdiriyle olan eylerdir. nk bunlarn vuku bulmas vaciptir. Ve Hakk'n muktezsdr. Ve hepsi de hkm- Hda'dr. Asla abes deildir. bn'l Farz bu mevzua mnasip yle sylyor: Allah'n takdiri asla abes olmaz ayet insanlarn fiili olmasa denge nasl olurdu? Eer slik, hatarat (pheler) nevinden fikr teve veya sava gibi bir hadisede yaknlarn kaybetme gibi bir zdrba muhatap olursa, yapaca en gzel ey, Allah'n irdesi dorultusunda vuku bulan eylere sabretmek ve teslim olmaktr. nk bu nevi fetler slikin terakkisi iindir. Allah istedii eyi helak eder, istediini ise azz klar. eyh Abdullah Rbi yle dedi; "Cengizle yaplan savata, Cengiz taraftarlar btn kardelerimi ve yaranm katlettiler. Sra bana geliyordu ki, kendi kendime yle dedim: Ey nefsim! Allah'n hkmne raz msn? Bu soruyu kendime sorduum an grdm ki, lmle hayat arasnda hibir fark yoktur. Hakk'n hkmne bu denli rza gstermi bir hlete myesser olduum iin Allah'a hamdettim. Cenb- Allah, geriye kalan kimseleri ben de dahil olmak zere o canilerden hals eyledi. Benim iin kurtuluumdan daha mhim olan teslimiyetimdi. Onun lutfun" ve cefsna itaat farzdr Safasn da kederini de imek tat verir insana Btn ilerimde Allah' vekil buldum O beni ister ldrr, isterse hayat verir.

10. DERECE: Tasavvuf nedir? Srr hazretleri yle dedi: "Peygamberimiz(sav)'i ryamda grdm ve kendisine yle sordum. 'Ya Resulallah[sav] tasavvuf nedir?" Cevaben yle buyurdu: 'D'vy terketmek; mny ketmetmektir. Erbb- tasavvufa vacip olan dvay terketmek, mny da ketmetmektir. "Sudr'l-ahrr, kubr'l-esrr" fehvasnca btn byklerimiz, ehli olmayanlardan ve ayardan (cahillerden) esrr- Hakk' saklamlar, setretmilerdir. Ve sanki ondan habersizmicesine techl etmilerdir. te bunlar ayard beeriyyettin hazzn aamayanlardr. Erbab- tasavvuf ise beer st manevi nazlara sahip olanlardr. Hem yle zevk ki, bu mertebede olan kimse, Hakk'tan bakasn grmez. Onda alyim-i nefsn ve melim-i insan olmaz. te hakikatte tasavvuf: nsann hereyiyle, hem zahiren, hem de btnen Allah'la olan balantsn kurmasdr. Bir k, zahir ve btn olarak ru'yet-i halk iskt eylese Hakk'n srrna lyk olur. Ve nur-u ilahde fena bulur. Cneyd-i Badadi hazretlerine tasavvufun ne olduunu sordular, o da cevaben: "Tasavvuf nefsin, Allah'n Vahdetinde fena bulmasdr." buyurdu. Sahib-i tasavvuf, bu fenaya erdikten sonra hakik mutasavvf olur. Ebu Muhammed el- Harir yle buyurdu: "Tasavvuf, yaratlm olan eylerin alaklndan kurtulup, Allah'n vd eylerin dairesi ierisine girmektir." Hereyin en iyisini Allah bilir.

1. DERECE: Hulk (Huy, Ahlk, Seciye) Hulk, lgatte, huy'a denir. stlahda ise, meleke-i nefsniyyeye denir. Tasavvuf ehline gre ise ahlk- seniyyeye denir. eyh hazretleri Ftht'nda yle diyor: "Tasavvuf demek ahlk demektir. Kim ahlaken daha yksek mertebedeyse, o, tasavvufta da ykselmi olur. Kim de ahlaken alt seviyede olursa onun tasavvufu da ancak o kadar olur." eyh hazretleri, bu sznden sonra yle devam etti: Hz. Aie'ye Peygamberimizin ahlk sorulduunda yle dedi: "Onun ahlk Kur'an idi." Nitekim Allah u Tel Kur'an- Kerim'inde "Biz seni phesiz ki sekin bir ahlkla ahlaklandrdk." buyuruyor. Grld gibi Allah u Teala Peygamberimizin ahlkn, en sekin ve byk ekliyle tayin etmitir. Zira Peygamberimizin kayna Kur'an'dr. Ve ondan mstefid olmutur. Ve Kur'an'n edebiyle meddeb olmutur. Nitekim Kur'an- Kerim'de Allah u Tel Peygamberimize hitaben yle buyurmutur: "Aff al ve dorulukla emret, cahillerden de yz evir". Bir hadis-i erifte yle buyuruluyor: "Rabbim beni en gzel edep ekliyle edeplendirdi ve sonra beni mekarim-i ahlkla emretti ve yle buyurdu: "Aff al, dorulukla emret ve cahillerden yz evir". Reslullah efendimizden rivayet edildiine gre bir gn ocuklar Reslullah efendimizin etrafn sararak; "Ya Reslallah! Hasan ve Hseyin'le oynadn gibi bizimle de oyna" dediler. Reslullah(sav) Hz. Bilal'i ararak, Ya Bilal eve git ve beni bunlardan kurtaracak bireyler getir. Hz. Bill sekiz tane ceviz getirdi. Peygamberimiz bunlar ocuklara datarak kendini onlardan kurtard. Ve yle buyurdu: "Kardeim Yusuf kendisini be semene kurtarmt. Sizse beni sekiz cevize satn aldnz." Hz. Mevln Mesnev'sinde yle buyuruyor: Benim devem af yapnca, btn otlar telef eder Onun afv btn gnahkarlarn gnahlarn yok eder imam Hseyin ve imam Hasan, Hz. Peygamberimizin(sav) deve stili srtna binerlerdi. Ve Reslullah efendimiz onlar bu minval zere elendirirdi. Buna kyasen br ocuklarda ayn ekilde elenmek isteyince, Reslullah efendimiz(sav) onlar krmadan, cevizlerle gnllerini ald. Ve onlara gzel ahlakyla iyilikte bulundu. Slik'e lazm olan Muhammed mereb olmasdr. Ve daima mtevaz olmal, kibirden kanmaldr.

2. DERECE: Tevazu Allah u Tel(cc) bir yet-i kerimede yle buyuruyor: "Rahman olan Allah'n kullar, yeryznde tevazu ve vakar ile yrrler. Cahiller kendilerine laf atp satatklarnda aldrmadan; "selmetle" deyip geerler:" (Furkan, 63) Kmil olan bir m'minin sfat yumuak ve mtevzi olmaktr. Nitekim Reslullah efendimiz[savl yle buyuruyor: "M'min mtevzdr. Tpk, balandnda boyun een, bir ta zerine ekilse ken bir deve gibi mlayimdir." Hz. Cneyd'den naklolunduuna gre; bir kimse gelip Hz. Cneyd'i davet eyledi. O da hemen kalkp onunla beraber yryerek davete icabet etti. Davet edenin evine vardklarnda adam Cneyd'e yle dedi:

u an evimde bireyim yoktur sen iyisi mi bir vakti iki eyle (nleri birletir). Cneyd Hz. bunun zerine evine dnd. Ayn kimse bir saat sonra yine geldi ve yine Cneyd'i davet etti. O da evvelki yapt gibi onun davetini kabul etti ve kalkp tekrar evine gittiler. Adam eve varnca Cneyd hazretlerine, sen tekrar evine git. nk u an seni arlayacak bir kolayla sahip deilim. eyh hazretleri tekrar evine dnd. Bu davet tam drt kere tekerrr etti ve eyh hazretleri hepsine de fkelenmeden icabet etti. Drdnc davette, adam dayanamayarak sordu: "Ya eyh! Seni drt kere davet ettim ve drdnde de terbiyesizlie varacak derecede reddedip gerisin geri tekrar evine gnderdim. Ve sen bana asla kzmadn. Bunun sebebi hikmeti nedir?" eyh hazretleri yle dedi: "Ey kardeim! Ben yirmi senedir nefsimi zillet altnda brakarak riyazette kaldm. T ki nefsim benim katmda kpek derecesine indi. Hem yle kpek ki; onu hrpalarlar, kovarlar o yine gelir. Sonra yine hrpalarlar, nne bir kemik paras atldnda yine gelir. Ve buna raz olur. Eer sen beni elli kere kovsan ve ellibirinci defa davet etsen ben sana yine gelirim" buyurdu. Ey kardeim! ite bu anlatlanlar iyi anla ve tevzuun ne demek olduunu ren. Nefsine kymet vermeyenler ve tevazu sahibi olanlar ne gzel bir makamdadrlar. Beyazd hazretleri yle buyuruyor: "Bir insann mtekebbir (kibirli) olmas kadar er birey yoktur." Bu sz syledikten sonra Beyazd hazretlerine "Tevazu nasl elde edilir?" diye soruldu. O da cevaben; "Bir insann nefsine kymet vermedii zaman mtevaz olmas mmkndr" buyurdu. Ey kardeim! unu iyi bil ki kendi nefsini stn grp kymetli olduunu gerek szleriyle ve gerekse haliyle izhar eden bir kimse kesinlikle mtekebbirdir. Ve hatta bunlarn katnda tevazu bile bir tekebbr vesilesidir. Ama tevhid ehlinin katnda bu byle deildir. Tevhid ehli nefislerini grmedikleri gibi kendilerini de grmezler. Onlar hereyde Hakk' grrler. Onun iin kendilerinde olan tevazuu dahi Allah'tan bilirler. Ve ondan zuhur ettiine kani olurlar, ite gerek tevazu budur. Allah en iyisini bilir.

3. DERECE: sr sr, lgatte ihtiyar (istemek) mnsna gelir. Filancay kendime sr ettim (tercih ettim) eklinde kulanlr. sr asl mansyla, dnya, ahiret ve nefsin lezzet ald her ne hazlar var ise hepsine karlk Allah' istemek ve onu murd etmektir. Ebu Hafs- Kebir yle buyurmutur: "sr, gerek dnya ilerinde ve gerekse ahirete taalluk eden ilerde, kardeini kendi nefsine tercih etmendir." Bu tarif de baka bir vecihtir. Birgn sahabeden birine bir sark hediye edildi. Hediye eden adam tam hediyeyi takdim edecei srada sahabi, onu bir bakasna vermesi konusunda tavsiyede bulundu. Zira o daha muhtat. Bunun zerine o adam daha muhta olana gitti. O da bir bakasnn daha muhta olduunu syleyerek ona vermesini syledi. Bylece adam bu minval zere tam yedi sahabi gezdi. En sonuncusu hediyeyi kabul etti. Bunun zerine u yet- kerime nazil oldu: "... ihtiya iinde olsalar bile, onlar kendilerine tercih ederler..." (Har, 9) Hakik messir olan kimse, kardeini dnyev ve uhrev, nefsn ve ruhan her ne hazz ve istei varsa onu kendisine tercih eder.

4. DERECE: Ftvvet (Eli aklk, mertlik, temizlik) Musa(as) Rabbine ftvvetin ne olduunu sordu. Rabbi de ona cevaben yle buyurdu: "Nefsini gnahlardan temizlemendir." eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Ftvvetin asl, nefsin hazzndan kmaktr. Ve Rabbin tevhidini sr eylemektir. Nitekim brahim(as) nefsinin hazzndan kt ve onu nr'a (atee) att. nk o Rabbinin tevhidini istiyordu. Eer nefsini atee atmas Rabbinin emriyle idiyse ve buna mukabil nefsini atee atm ise bu ftvvet byk bir ftvvettir. Yok ayet Rabbinin istei olmadan bu tercihi kendisi yapm ise byk mertliktir." Hakikat o ki; ftvvet, Reslullah'n tavsiyeleri ve emirleri zere, insann nefsn isteklerini temizlemesini akln delillerini de dikkate alarak istikmet kazanmasn muhtevdir. eyh'l-islm hazretleri Menazl's-Sirn'de ftvveti ksma ayrr. Birincisi, bakasn (kardeini) kendi nefsine tercih etme yiitliidir. Ve kardeinin hukukunu daha bir gzetmendir. kincisi, kardeine kar, hak hukuk mevzuunda bir husumetin varsa onu terketmendir. ayet o apak bir zillet ierisinde olsa bile onu grmemezlikten gelmendir. ncs ise, senden kaan veya rak olan kardeine yaklaman ve ona kurbiyyet salamandr. Seni incitse bile onu affedebilmendir. ayet kardein bir cinayet ilese, sanki o cinayeti o deilde sen ilemisincesine ona mukabelede bulunup onu gzel bir vaziyette uyarman gerekir. Eer bir kimse sana ktlk eylerse Onun zilletinden dolay ona yz evir imam Ebu Hanife hazretlerine ait anlatlan bir menkbta yle geiyor: Bir gn mam Ebu Hanife yolda giderken, yolun dar bir yerinde halktan birine hafiften dokundu. Bunu frsat bilen, adam, silahyla imam'a vurdu, imam' tanmamt. mam ona yle dedi: Be adam, ben u an sana misliyle ksas etmeye kadirim. Hatta seni alp halifeye de gtrebilirim. Fakat senin bu hareketine ramen ben ahirette ayet cennete gireceksem seni de yanma almak isterim' dedi. Adam bunun zerine yaptndan piman olup, mam'dan af diledi ve slihlerden oldu. Anlatldna gre Kad Sircddin, Hz. Rir'e daima eziyet ederdi. Birgn bir dnimende Hz. Mevln'ya ez etmesi karlnda, kendisine bir medreseyi tahsis edeceini syledi. Bunun zerine o kimse, Hz. Mevln ve mridleri sem ederlerken gelerek edepsizce ve kaba kfrlerle Hz. Pr'i rencide edecek szler syledi. O ne kadar kfrettiyse Hz. Pr: "Ey Mslman! Sen ne dersen biz oyuz" dedi. Ve her seferinde cevab bu oldu. Bunun zerine adam hzn alamayp; "Siz yetmi iki frkann dndasnz" dedi. Bunun zerine Hz. Pri tebessm buyurdu. Ve arkasndan yle dedi: "Doru syledin, yetmiiki taifenin dndayz." O kimse Hz. Pr'in gstermi olduu tahamml karsnda ararak, kalbine bir yumuakln geldiini hissetti. Bu hal zerine abucak tevbe etti. Ve Hz. Rr'in mridi oldu. Ve muhlislerden oldu. Seyis tekrar gelerek; "Ya Ali, beni tez ldr ki o kt vakti, o fena zaman grmeyeyim. Sana helal ediyorum. Kanm dk ki gzm o kyameti grmesin" dedi. Dedim ki: Eer her zerre bir kanl katil olsa da, elinde haner olarak senin kastna yrse, yine senin bir tek kln kesemez. nk kader kalemi byle yazmtr. Sen beni ldreceksin. Fakat tasalanma. Senin efaatin benim. Ben ruhun eri ve sultanym, ten kulu deil. Yanmda bu tenin kymeti yok; ten kaydna dmeyen bir eroluerim.

5. DERECE: Sdk (Sadkat) Reslullah(sav) efendimiz bir hadis-i eriflerinde yle buyuruyor: "Ey mmetim! Sdk sizin zerinize olsun. Zira sdk hayr ve ihsana gtrr. Hayr ve ihsan ise cennete gtrr. Bir insan gsterdii sdkndan dolay yok olsa ona devam eyledii iin o kimse Allah indinde sddklarn makamna yazlr." Allah u Tel sddklar hakknda yle buyuruyor: "lerinden bir adama: "nsanlar uyar. iman edenleri Rablerinin katnda yce deerlerle mjdele" diye vahyettiimizi, insanlar tuhaf m karladlar da, kfirler: "phesiz ki bu adam, apak bir sihirbazdr" dediler?" (Yunus, 2) Slik olan kimseye, dnyada ve ahirette en faydal olan ey sdk'tr. Zira Allah u Tel dier bir yet-l kerimesinde yle buyuruyor: "O gn (kyamet gn) sdk olanlara sdklar fayda verecektir." Yani Allah u Tel kyamet gnnde, sdk olmayanlarn zarar greceini ifde buyuruyor. Sdk Slik'in nefsindeki kibriyete ait hastalklara en gzel ilatr. Sdk sahibi olan kimseler, her trl muradna eriirler. Sdk olmayanlar ise mahrum kalrlar. Hz. Beyazd- Bestmye yle soruldu: En byk haslet nedir?' O da cevaben yle dedi: "En byk haslet sdktr. Zira o Allah'n byk isimlerinden biridir." Dua ve ibadetlerin tesirli olabilmesi iin sdk sfatna sahip olmak lzmdr. Sdk sihirli bir kltr ve her trl mevzuda keskinliini muhafaza eder. Znnn hazretleri bu konuya muvafk olarak yle buyuruyor: "Sdk; Allah'n klcdr. Yeryznde neye deerse onu keser." ; , n doruluu asaya ve daa tesir etti; hatta azametli denize bile dokundu. Musa'nn doruluu asaya ve daa tesir etti hatta azametli denize bile dokundu. Ahmed'in doruluu ayn yzne tesir etti. Hatta parlak gnein bile yolunu vurdu. Ksacas fiillerde, ahvalde ve hereyde sdk sahibi olmak lzmdr. Sdkn fazileti oktur. Ve bunu bu ksa blmde incelemeye ve izah etmeye imkan yoktur. Hereyin en iyisini Allah bilir.

6. DERECE: Hy bn-i Mes'uddan rivayet edilen bir hadis-i erifte Reslullah efendimizin yle buyuruyor: "Ey Ashabm! Hakk'n haysyla Allah'a kar haya ediniz. Ashab Reslllah'a yle cevap verdiler: "Y Reslallah biz hepimiz Allah'tan haya ediyoruz. Bunun zerine Reslullah efendimiz(sav) yle mukabelede bulundu: "Haya bu deildir. Zira hakkyla haya eden kimse ban, her trl belnn ba olan hevsndan koruyabilen kimsedir. Ve dahi namusunu haramdan alkoyan kimsedir. lm denilince, vcudunun ne kadar geici olduunu anlayabilen ve hiret denildiinde dnya znetlerini terkeden kimsedir. Kim bunlar hakkyla yerine getirirse o kimse haya etmi olur." bn-i Mes'ud'dan rivayet edilen bir dier hadis-i erifte Reslullah efendimiz(sav) yle buyurmutur: "Haya etmezsen istediini yap". Yani Hakk'tan ve halktan utanmayan hereyi yapmakta mazurdur. Mazur derken o kimse insanlktan kyor demektir. Slik'e lzm olan da Allah'tan haya etmek ve insanlktan da kmamaktr. Hadis-i erifteki "istediini yap" ifadesi tehdid iindir. Yani "eer hevna uymakta srarlysan, cehennem seni bekliyor" demektir. Neticede yine zararl olacak sensin. Haya, murakabe ehlinin sfatdr. Murakabe ehli Rabb'lerini heryerde mahede ederler. Ve amellerini ihsan mefhumu zere yaparlar. hsan ise, grmedii halde, Allah' gryormuasna ona ibadet etmektir, ihsann, haya ile mezcedilmesi ise m'minin zerine vaciptir. Hakk'n istedii haya ise budur. Kulun, Rabbine kar tekzib edici bir vaziyetten kendisini kurtarmasdr. Allah'tan gelen hereyi tasdik edip en yksek mertebelere ulamasdr.

Nitekim bir hadis-i erifte Reslullah efendimiz(sav) yle buyurmulardr: "Allah u Tel kyamet gnnde yal bir kimseye yle seslenecek: Ey kulum neden yle yle amel ettin? O yal kimse yle cevap verecek: Ya Rabbi ben yle amel etmedim. Allah u Tel (cc) bunun zerine meleklere, "Onu cennete gtrnz" buyuracak. Bunun zerine Melekler: Ey Rabbimiz bu kimse sylediin kt amelleri ilemesine ramen neden yzne vurmadn? diye soracaklar. Bunun zerine Allah u Tel, o ihtiyarn hatasn yzne vurmadan haya ettim buyuracak." Cenab- Allah(cc) pr olanlar dahi tekzib etmez. Kula da gereken Allah'n(cc) bu gzel hsnne layk olmaktr. Reslullah(sav) efendimiz bir hadis-i eriflerinde yle buyuruyor: "Haya imandandr." Hayann hepsi hayrdr. Allah hereyin en iyisini bilir.

7. DERECE: kr kr lgatte, bir nimete karlk yaplan teekkr ifadesidir. Istlah da ise kr, kendisine nimet veren kimseye teekkr haber vermek ve ona kar byk ta'zimde bulunmaktr. kr eyden ibarettir. Birincisi dille (lisanla) yaplan krdr. kincisi, erknyla yaplan ameldir'. ncs; ma'rifet bi'lcenndr. Yani kalb marifettir. Nitekim u beyitlerde air yle sylyor: Nimetin bence mns vardr Dille, elle ve huzr-u kalp iledir Dil ile yaplan kr elbette ki krn balangc ve anahtardr. Ancak kalb kr, dille yaplan krn muteber olmas bakmndan nemlidir. Kalb kr ise kulun kendisine gelen btn nimetleri Allah'tan bilmesidir. Nitekim Hz. Dvud(as)'a Allah(cc) tarafndan yle vahyedildi: "Ey Dvud! Bana kret. Dvud yle dedi: "Ey Rabbim sana nasl kredeyim? Zaten krn kendisi bal bana bir nimet. kr nimetinden dolay kretmek nasl mmkn olur ki?" Allah u Tel yle buyurdu: Ey Dvud! Sen, sana verilen nimeti benden bilirsen kretmi olursun" Bu hadisin mnsnca, kreden kimse, kendisini hakik mnda kretmekten aciz grmelidir. El ve dilden gelen onun krnden ciz kahr. Hakk'n kulu olan kimse, kendisini Allah'a kemliyle kretmekten aciz grmedii mddete ve ztn fn tasavvur etmedike hakik kir olamaz. Ve hereyi Allah'tan bilmelidir. bn-i Mce'nin rivayet eyledii bir hadis-i erifte Reslullah[savl yle buyurmutur: "Allah u Tel(cc) Msa(as)'a yle vahyetti: "Ey Musa bana kret! Msa(as)' yle dedi: Ey Rabbim sana nasl kudret yetirip de kredebilirim ki? Allah yle buyurdu: Ey Musa(a.s) hereyi (her nimeti) benden bil ki kretmi olasn..." Ehass- Havas'dan olan kimseler, gerek nimeti ve gerekse zahmetin cmlesini Allah'tan bilirler. Nitekim eyh hazretleri Futuhat'nda u yet- kerimenin tefsirini yle yapt: yet: "Ey Dvud ailesi! Allah'n nimetlerine kretmek iin aln. Kullarmdan hakkyla kreden pek azdr." (Sebe, 13) Yani ehass- havas olan kimseler, kendileri hakknda takdr edilen hereyi Allah'tan bilirler. Bu takdr edilen eyler ister zarar olsun ister kr. ite hakik kr budur. Bu ekil kredenler pek azdr, ite yet-i kerimenin iaret buyurduklar husus ta budur.

8. DERECE: Sabr Sabr, kulun ikyetini Allah'tan bakasna yapmamasdr. Allah'a yaplan ikyetler ise sabrszlk demek deildir. Nitekim Hz. Eyub[asl Cenab- Hakk'a, "Gerekten eytan bana yorgunluk ve zdrap dokundurdu." diye nida etmiti. Ve Cenab- Hak da ona: "Ben onu (Eyyub'u) sabreden ne gzel bir kul olarak buldum. O ilerinde daima Allah'a ynelirdi." (Sad, 30-41) buyurdu ve onu medheyledi. eyh hazretleri Futuhat'nda yle buyurdu: Senin hazzndan kalbim dayanmaz oldu Ey Rabbim ne istersen onu bana bildir Hz. eyh Futuhat'nda 5. bbda yle buyuruyor: "mm'n anlad ekliyle sabr, bir kimsenin kendisine gelen ilh kahra mukavemet etmesidir. Allah'a kar edepsizlik vardr. Zira Allah u Tel'nn bir kuluna bel vermesinin sebebi, o kulun kendisine tevazu ve niyazda bulunmas iindir. Ve ayn zamanda verilen belnn yine Allah u Tel tarafndan kaldrlmasn istemek ynnde dua etmeleri iindir. Zira byk veliler, nefislerini Allah'a ikayet hususunda engellemezler. Yalnz ve yalnz halka ikayet etmekten menederler. Byk insanlarn anlay ve mezhebi budur, bunu gerektirir." Nitekim eyh Beyazd hazretlerinden naklen, bu kelmn zeylinde yle buyuruyor: "Birgn Beyazd hazretleri alad. Mridleri ona niin aladn sordular. O da cevaben, alktan aladn syledi. Bunun zerine, sizin gibi kimse alktan alar m hi? dediler. Beyazd hazretleri yle buyurdu: Hakk'n bana alk murad etmesinden maksat benim alamamdr." Mevln hazretleri bu mnya muvafk olarak yle buyurdu: "Ashabtan birisi Allah'a dua ederek, 'Ey Rabbim ben ahiret azabndan ok korkuyorum. Bana tek bu dnyada bel ver de, ahiretteki azabm hafiflet" dedi. Bunu derdemez hastaland. Reslullah efendimiz(sav) onu ziyarete geldi. Ve dedi ki, sen ne yaptn ki sana byle bel isabet etti? Sahabi yle cevaplad: Ya Reslullah Allah'a dua ettim ki bu dnyada beni belayla cezalandrsn ama ahirette ceza ve azap ektirmesin. Bunun zerine Reslullah efendimiz (sav) zt ird ederek yle buyurdu: "Bu ekil dua eyleme. Zira bu ekil dua eylemek kstahlktr. Sen yle yle... dua et." Hz. Pr Mesnev'sinde bu mnya muvafk olarak yle buyurdu: Peygamber o hastaya dedi ki: "Sen unu syle: Allahm sen bize glkleri kolaylatr. Dnya yurdunda da bize iyilik ver, hiret yurdunda da. Yolumuzu gl bahesi gibi ltif bir hle getir. Ey yce Allahm, konamz zaten sensin" Bu mertebede slike lazm olan ey, ayet kendisine bir bel isabet ederse, o bely def etmesi hususunda rza-y Hakk'a snmasdr. ayet belnn defi iin susmak lazmsa susar. Yok ikyet etmek gerekirse ikyetini bizzat Allah'a iletir. Allah'n bel verdii kimseden sabrna gre raz olup olmadnn almeti ise udur: ayet Allah u Tel ondan raz olmusa, o kimseye belya kar gsterdii sabrdan dolay rahman bir ne'e ve srr gelir. Hev ve hevesten zail olur. Allah olan iman daha bir kuvvet bulur. Kalbi geniler. Eer bunun aksi olmusa, almetleri udur: Belya urayan kimse derdinden dolay nne gelen herkese ikayette bulunur, itikd sarsntlar geirir, isyankr bir hl alr. Nitekim Hz. Eyyub(as) bana gelen bellar hususunda epeyi bir mddet Allah'a sabretmitir. Allah ehlinin indinde sabrn derecesi vardr. Nitekim Menzil-i Sairin adl eserde eyh'l-slm yle buyuruyor: Sabrn derecesi vardr. Birinci derecesi, belya sabretmektir. Ve gsterilen bu sabrn hsn niyetle lezzetini anlamak ve mlahaza etmektir. Belnn bitmesini sabrla beklemektir. Sabrederek belnn defedilmesini beklemek ibadettir, ikinci derece ise, nefsi ma'siyetten (Allah'a isyandan) uzak tutmaktr. Allah'tan haya ederek ma'siyyetten kanmak en gzel ve hayrl sabrlardandr. Lokman dedi ki: "Senin nimetler balayan elinden o kadar rzklandm ki utancmdan deta iki kat olmuumdur. Elinle sunduun bireye, ey marifet sahibi, bu acdr demeye utandm. nk vcudumun btn paralar senin nimetinden meydana geldi.

Ben senin tanene, tuzana gark olmutum. Bu kadarck bir acya dayanamaz, feryad edersem, vcudumun btn paralar hk ile yeksan olsun! ekerler balayan elinin lezzeti bu karpuzdaki acl hi brakr m? nc derece, ibadetleri istikrarl ve devaml olmak zere yapmak hususunda gsterilen sabrdr. lmiyle ibadet ve tati gzelletirmektir. yet-i kerimede Allah u Tel: "Ey iman edenler size isabet eden bellara sabrediniz" buyuruyor. Ehlullah katnda sabrn bir ok nev'i vardr. Bunlar srasyla, Allah'a sabretmek, Allah iin sabretmek, Allah'da sabretmek, Allah'la sabretmek v.s.... eyh hazretleri en zayf sabrn Allah iin sabretmek (es'sabru lillah) olduunu ve bunun avamn sabr olduunu beyan eder. Onun bir st derecesi (es'sabru billah)'tr. Allah'la sabretmek. Bu da mridlerin sabrdr. Allah'n zerine sabretmek ise sliklerin sabrdr. Bu sabr Hakk'n rzasna ynelik olarak Hak yolunda yaplan sabrdr. Allah'tan sabretmekle kastedilen ey ise, kn maukuna olan ayrlndan dolay bu ayrlk hasretine sabrederek gs germesidir. Ben sana ulaaym derken sen istersin hecrimi Ben isteimi terkediyorum severek dileimi. Genlerden biri ibl'ye sordu: "Sabr nedir? Ey efendim..." ibl hazretleri anlattktan sonra en iddetli (muteber) sabrn Allah iin sabr olduunu syledi. Gen buna itiraz etti. ibl hazretleri bunun zerine, Allah'la sabrdr dedi. ikinci kez itiraz edince bu sefer de, Allah'da sabrdr dedi. nc kez itiraz karsnda es-sabr-u alellah dedi. Gen yine itiraz etti ve dedi ki: Ey eyh hazretleri sabrn en muteberi essabru anillah'tr. Yani Allah'tan sabretmektir. ibl hazretleri bu sz duyar duymaz bir ahka vurup yere dt ve bayld. Ey aalk dnyaya bile sabredemeyen! Bu yeryzn gzel bir tarzda deyen Allah'a nasl sabredebiliyorsun? Ey naz ve nimete bile sabredemeyen! Kerm Allah'a nasl sabredebiliyorsun? Ey temize, pise bile sabrsz! Yaradanna nasl sabredebiliyorsun?

9. DERECE: Rza Allah'n kulundan raz olduu mertebe vardr. Kulun da Allah'a kar raz olma mertebesi vardr. Allah u Tel kulundan, kendi emirlerine boyun edii zaman raz olur. Nitekim Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "man edip iyilik yapanlar ise yaratklarn en iyisidirler. Onlarn Rableri katnda ecirleri, Adn cennetleridir, burada sonsuza dek kalcdrlar. Allah onlardan, onlar da Allah'dan razdrlar. Bu mutluluk Rabb'inden korkanlara mahsustur." (Beyyine, 6-7-8-9-10) Allah'tan lykyla korkanlar ise limlerdir. Nefis, mutmainne makamna erimeden, rza makamna eriemez. Mutmainne makamna erimenin yolu da hev ve hevest terketmekle olur. Mutmainne sfatn hiz olan kimse Rabbinin katnda rza makamna eriir. Ve Rabbinden gelen hereye raz olur. Nimet verirse nimetine raz olur. (Sknt verirse, skntya sabreder.) Rbi hazretlerine, kiinin ne zaman rza makamna eriebilecei soruldu. Cevaben Hazret yle buyurdu: "Bir kimse, Allah'tan gelen musibetlere sabretmedii mddete rza makamna asla eriemez." Haris el-Muhsib hazretleri yle buyuruyor: "Rza, kalbin, Allah'n hkmleri altnda sknet bulmasdr." Ve Cneyd hazretleri bu kelma mnsip olarak yle buyuruyor: "Rza, kazann zuhuru neticesinde kalbin srr duymasdr." Ebu Hureyre(ra)'den rivayet edilen bir hadis-i erifte Reslullah(sav) efendimizin Hakk'n kazasna rz gsterene dua ederek yle buyurduu ifade edilmitir: "Allah kendini bilen, dilini (kt eyler sylemekten) muhafaza eden kimseye rahmet eylesin. O kimse ki Allah'n verdii nimete

sabreder, kazasna ise raz olur." Beyazd- Bestm hazretlerine yle soruldu: "Bir kimse Allah'tan nasl raz olur? Cevaben yle buyurdu: "Allah'n sa yanna cehennemi koyduunu ve bu yn kendisine takdir ettiini grse dahi, ynn sola evirmeyen kimse, Allah'tan raz olmu demektir." Bu mertebe, Allah'ta ziyadesiyle fenaya ermi kimse iin geerlidir. Allah hereyin en iyisini bilir.

10. DERECE: nbist nbist lgatte, ihtiam terketmek mnsna gelir, ihtiam ise, bir kimseden haya etmeye ve onun gazabndan korkmaya denir. Shh'l-Cevherden nakle dildiine gre inbist, "ihtiam, istihy ve hayetten ictinb etmek, ekinmektir." Slikin inbist halkla da olur. Slik olan kimse, halktan olan kimselerle musahabe etmekten ve onlar muhatab olarak kabul etmekten ekinmez ve onlara kar byklk taslamazsa, inbist yerine getirmi olur. Bunun da en nemli yolu, insanlarla olan alkasnda bir kimsenin yapmack gurur ve vakara girmeden mtevaz bir anlayla, er'i usllerin gerektirdii bir tarzda durumunu ayarlamasdr. M'min olan kimseye lzm olan, demir gibi sert bir miza yerine, ltifeli ve yrenlie msait bir ruh haletine sahip olmasdr. Konutuu kimselere kar daima gleryzl ve tatl szl olmas gerekir. Reslullah efendimiz(sav) bir hadis-i eriflerinde yle buyurdular: "M'min, miza olarak irin mizaldr. Mnafk ise ask suratl ve tatsz ruh haleti olandr." Bu hadisten anlalan o ki m'min kimse latfe yapan ve bunu arya vardrmayan kimse demektir. Nitekim Reslullah efendimiz nakledildiine gre birgn ihtiyar bir kadna hitaben, "Yallar cennete giremeyecek buyurdular". Bunun zerine yal kadn alamaya balad. Reslullah efendimiz'(sav) onun bu haline tebessm ederek yle buyurdu; "Cennete girenler genlik halleriyle girecekler, ihtiyar halleriyle deil." Neticede ihtiyar kadn tekrar sevindi, ite bu bir ltfedir. Ama latfeninde bir snr vardr. Dikkat edilecek olursa, Reslullah efendimiz doru szle ltife yapyor. akadan da olsa Reslullah efendimiz (sav) hibir zaman yalan sylememitir. Hakik m'min olan kimsenin de bu minval zere olmas lzmdr. Hz. Enes(ra) yle dedi: Hz. Nebi(sav) bizimle oturur ve bize ltfe yapand. Hatta benim kk kardeime yle buyurdu; "Y Eb Amr! Nair ne yapar?" Nair demek, burnu kck ve gzel olan sereye verilen Arapa isimdir. Reslullah efendimiz, grld gibi gzel tebihlerle ltfe yapmtr. Mesnev'de bu mevzua ait ok misal vardr. Ancak ltfe yapyorum diye halkla her zaman lakrdya girmek ve sz uzatmak doru deildir. Makbul bir kii mizah ederse, ayplama onu Bu akl ve din kaidesiyle mubah olan bir uratr Gnl bir aynadr. alma hizmetisi de aynann pas. O pas mizahtan baka neyle cilalanabilir? imdi Hak ehlinden olanlarn inbist'na gelelim: eyh'l-islm hazretleri, Menkibu's Sirn'de yle buyuruyor: "Hakk'ta fn olanlar iin inbist, havf (korku) ve recn (midini) Hak'tan saklamamaktr. Zira korku ve mit nefsin tabi halidir. Ve slke yeni balayann sfatdr. Ancak inbist- ariflerin hali, esbb- kulblerin sfatdr. Havf ve reci, tekellf izle eder. Ehlullah katnda inbist, Allah'a yaklamann ve cemalullahn tezahrdr. Enbiy ve evliyann ou bu makama sahip olduklarnda Allah'la birok konumaya girmilerdir. Hz. Musa(as) zamannda, Berh-i Siyah adl bir vel zt var idi. Hz. Musa(as)'nn kavmi bir zaman yamur yamad iin byk bir kuraklkla kar karyayd. Kavmi Hz. Musa'ya gelerek; "Ey Musa! Allah'a dua et de bize yamur versin. Yoksa ekinlerimiz mahvolacak." Bunun zerine Hz. Musa(as) Rabbine dua ederek vaziyeti ona bildirdi. Allah u Tel(cc) Berh-i Siyh'm kar da halkla beraber dua ederse rahmet

yamurunu veririm buyurdu. Hz. Musa(as) Berh'i artp hep birlikte yamur duas iin toplandlar. Berh elini aarak yle dua etti: "Ey Allahm. u insanlara rahmet yadrmaya gcn yetmiyor mu? Rahmetini versene..." Bunun zerine hemen o vakitte yamur yamaya balad. Hz. Musa onun bu ekil dua etmesine iten ie kzmt. Ama sabrederek belli etmedi. Ertesi gn bir yere giderken Hz. Musa ile Berh yine karlatlar. Berh dedi ki: "Grdn m senin Rabbin'e ne syledim." Hz. Musa bir an gazaplanarak elindeki asasn Berh'in kafasna indirmek istediinde, Hz. Cibril(as) yeryzne inerek Hz. Musa'ya engel oldu ve yle dedi: "Ey Musa, Rabbim sana selam ederek yle buyurdu: Ey Musa! Benim Berh-i Siyh'mi incitme. nk o, ou kere halkn iinde benim rahmetimi cua getirir. Bu hikayeden anlalaca zere inbist (latfe) Allah'a kar kstahlk deildir. Fenfllah makamna ermeyen, Hakk'n akyla sarho olmayan bir kimsenin inbist (ltfesi) ise Allah'a kar kstahlktr. Ve Allah'a snrz ki insan dinden eder. Hz. Mevln bu mevzua muvafk olarak yle buyuruyor: Eer padiahn nedimi kstahlk etse de sen etme nk onu yapacak senedin yok Ey bu fn ribattan kurtulmam kimse! Sen mahv, sekri, inbist ne bilirsin?

1. DERECE Kast (Niyet) Allah (c.c.) bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Kim ki evinden Allah ve Resulne muhacir olma niyetiyle ksa ve sonra da ona lm isabet etse, onun ecri Allah'n zerinedir." Yani onun ecrini Allah u Tel elbette zayi etmeyecektir. Aksine maksadna vasl olduu andaki ecrini verecektir. Bu yetin te'vilinde Kn yle sylyor: "Bir kimse hne-i beeriyetten ve beyt-i tabiyyeden kp Hz. lhye ve Hakikat-i Mahmdye hicret ederek ulamaya alrsa o kimse daha iin bandayken vefat ederse onun ecrini Allah verecektir. nk onun niyyeti hlistir. klarn Allah katndaki creti, Allah'a vuslattr. Cenab- Allah[cc] onlara vuslatn ihsan ederek onlar mkfatlandrr. Kast, lgatte, bireye ynelmektir. Ama meayihimizin stlahnda kast, Hakk'n rzas iin hereyden mcerred olmaya yani bir nevi soyutlanmaya kastetmek, azmetmektir. eyh'l-islm hazretleri bu mnya muvafk olarak, "Allah iin hereyden tecrid olmaya azmetmektir" buyurdu. Talebden hl olan o gnl daima sknt ve glkle dolu olur. Dostun arzusunu tamayan o bata beyin arama. nk o srf deriden baka birey deildir. Onu kastetmeyen cana, cansz bir l olduunu syle. Mcerredn- tarikat, pkizn- hakikt olan kimseler, ta maksutlarna eriinceye kadar, dnya ve ukbya ait mertebelerden ve makamt- sr ve manevden nasibini alp vuslat- Hakk'a eriirler. Mert olanlar, talep ve intizarla her an yz cn samaldr. Ne bir an iin talepten geri kalmaldr ne de bir an huzurlu olmaldr. Eer bir zaman talep etmezse, bu yolda edepsiz bir mrted olur.

2. DERECE: Azim Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Ey Muhammed! Bir ii yapmak istediinde Allah'a tevekkl et" Kastile azmin arasnda u fark vardr. Kast; yaplacak olan iin kalbi olarak niyetini kalpte tamak demektir. Azmetmek ise, kast tahkik ederek niyet edilen ii fiiliyata dkmek ve neticelendirmektir. Kast ve azmi kendisinde tayp ta baarya erenlerin baarlarnn srr, hasenatlarndandr. Bunun aksi ise seyyitlarndandr. Mridlerden bazlar kast kendilerinden uzak grrler. Onu elde etmek ve ona yaklamak iin gayret sarfederler. Ve bu sarfettikleri gayreti kendilerinden bilirler. Fakat murad mertebesinde olan kimseler, azimeti ve kast kendi nefislerinden deil Hakk'tan bilirler. Hatta mutlak mnda azimeti bir eksiklik grrler. Zira yet-i kerimedeki "Siz nerede olursanz olun O (Allah) mutlaka sizinledir" ifadesine binen, her an Allah'la beraber olan ve her an onu mahede eden kimse niin azmet ve kast yoluna gitsin ki? Mrd olanlarn bu makama eriebilmeleri iin evvela, vefa mefhumuna erimeleri lazmdr. in olduktan sonra ise gayri terketmeye azmetmeleri lazmdr. Azimden de hals olduu vakit fenfillah makamna erimi demektir. te bu mertebede grr ki, kasteden de kastedilen de ayndr. Ve birdir. Tpk bunun gibi Allah tapsn arayan da,

Allah geldi mi yok olur. O vuslat ebedlik iinde ebedliktir. Ama o ebedlik nce yokluk suretinde tecell eder. Nr arayan glgeler nr zuhur etti mi, yok olur.

3. DERECE: rade ve mrid Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Sizden kiminiz dnyay ister, kiminizse ahireti". Bu yet-i kerime ibl hazretlerinin yannda okunur okunmaz birden ca gelerek ellerini o ne'eyle birbirine arpt ve "Peki sizden biri bunlarla beraber Mevlsn da ister mi?" diye sordu evresindekilere... Bu yet-i kerimeden ve ibl hazretlerinin sznden anlaldna gre, mrid (murad eden, isteyen) ksma ayrlr. Birincisi, mrid-i dnya, ikincisi mrid-i ukb, ncs ise mrid-i mevldr. ibl hazretlerine mrid-i Mevlnn ne olduunu sordular. ibl hazretleri cevaben: "Bir kimse ki konumas Hdya olup sustuu anda da kalbiyle Hdy ararsa mrid-i mevl olur." dedi. Dnya talipleri mal, mlk ve makam isterler Ahiret talipleri huri ve nimetleri dilerler Hakk' aramak iin yollara denler de gerekten bu dergahn mukarribleridir. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Mrid, lafz olarak ehlullah ve muhakkikler katnda msivdan kopup Allah'a balanan kimse demektir. Bu kimse ayn zamanda Cenb- Allah'a messir olan ve Allah'n rzasna, muhabbetine erien kimse demektir. Bu kimse nefsn isteklerinden tecrd olan kimsedir. Mrid irdesini ve hereyini Allah'a brakm kimsedir. O konutuu zaman Allah'n lisanyla konuur, Allah'n bak hassasiyetiyle bakar, hereyde, heryerde onu mahede eder." eyh hazretleri yle buyurmulardr: "Mrid demek, kendi iradesini Hakk'n iradesine teslim eden kimse demektir." Mrid'in irdesini beyan etmedeki en kuvvetli ve messir ifadesi udur: "Ey Rabbim! Mrid sensin, murad sensin ve sende fenaym ben" Mridin Hakk'a hitab budur.

4. DERECE: Murad mertebesinde olanlarn sn eyh hazretleri Ftht'nda yle buyurdu: "Ey slikler unu iyi biliniz ki, murad demek, iradesiyle cezbeye girmi olan vel demektir." Bu kimseler btn dereceleri meakkatsiz olarak geerler ve cezbe halinin verdii halvetle maksudunu bulurlar. Duymu olduklar lezzet sayesinde riyazetin verdii elemi duymazlar. eyh hazretleri misal vererek izahna devam ediyor: "Bu mevzular hakknda fikir beyan edenler, ekseriya mridle murd arasnda pek fark grmemiler ve asl itibar edilecek mny farkedememilerdir. Eer mridin murd etmesini Allah istemeyeydi ve onun irde etmesine msde etmeseydi o mrid asla slik olamazd. Zira Allah'n irdesi dnda mevcudata ait hibir hdise husule gelmez. Mrid bu mnya gre muradn kendisi olur. Lakin Meayih-i Kiram bunu farkederek yle buyurmulardr: "Mrid demek, srr- kefi ve slk-u cezbeyi kazanmaya alan kimse demektir. Murd bunun aksidir". Meayih murd makamnda olanlar, mrid makamnda olanlara tercih etmilerdir. Murd, makam olarak hususiyet ifade eder.

Bu mevzua muvafk olmas bakmnda u hadis-i erifi zikredelim: Reslullah efendimiz yle buyurdular: "Allah'n semi olduu kullar vardr ki, onlara kendi nurunu giydirmitir." Bu nur hem cisman hem de ruhandir. Zira bu kimseler vechelerindeki nur ile hemen belli olurlar. Nur'un ruhan fadesi ve giydirilmesi ise, bu kimselerin yine Allah u Tel tarafndan hidayete erdirilip kfrn karanlndan aydnla kavuturulmu olmalarna binendir. Bylece bu kimseler muhabbet makamna ererler. Ve Allah bunlar kendi ilmiyle terbiye ve muhafaza buyurmutur. Bunlar afiyettedirler. Allah u Teala bunlar ma'siyete mptela olmaktan muhafaza eder. Ve bu hal zere canlarn alr. Allah hereyin en iyisini bilendir.

5. DERECE: Edeb Reslullah efendimiz(sav) yle buyuruyor: "Rabbim beni gzel terbiyesiyle terbiye etti ve edeblendirdi." Slik'e lzm olan, Reslullah'n ahlakyla ahlklanmaktr. Zira slkn ve de tasavvufun z zaten edebtir. Ebu Hafs- Kebir yle buyurdu: "Tasavvuf, btnyle edebtir. Btn vakitte edebli olmaktr. Ve btn hallerde ve btn makamlarda edebli olmaktr." Hz. Mevln'nn u gazeli edebi ok gzel medhetmekte ve slike t vermektedir: Efendi! Cann insann teninde edeb olduunu anla Efendi! Gnln nurlar ve mertlerin gz edebdir nsan ulv, yce bir lemdir. Sfl deil. Anla! Bu dnen felein parlts ve etraf edebdir blisin bana ayak basmak istersen, gzn a ve bak eytann katili edebdir. nsanolu edebsizse, insan deildir nsan ile hayvan cismi arasndaki fark edebdir Gzn a ve Kelmullah' yet yet gr Kur'n'n btn mns edebtir Aklmdan bir soru sordum: man nedir? Akl, gnl kulana dedi ki: man, edebdir. ems-i Tebrizi sustur artk! nk Allah'n srr sensin Bu gecenin en parlak ve efzal mumu edebdir. Znnn-u Msr hazretleri yle buyurmulardr: "Zemmedilmi olan kt ahlkn tesiri, zahir olduu zaman btna, btn olduu zaman zahire akseder". Slike lazm olan, gnl ehlinin yannda btn edebe sahip olmasdr. Nitekim tarikatn ve er-i erifin hilfna faaliyette bulunmak azab gerektirir. Ten ehlinin yannda edeb, zahir muameleden ibarettir nk Allah onlardan gizli eyleri rtmtr Fakat gnl ehillerinin yannda edeb batn bir muameledir btna aittir Zira onlarn gnlleri gizli eyleri anlar Allah'tan edebe muvaffak olmay dileyelim. Edebi olmayan kimse Allah'n ltfundan mahrumdur Edebi olmayan yalnz kendine ktlk etmi olmaz Belki btn dnyay atee vermi olur

Kim dost yolunda pervaszlk ederse, erlerin yolunu vurucudur, nmert olur. Bir derviin batn olarak tasavvuf edebe, zahir olarak ta eriatn vaz'ettii edebe sahip olmas lazmdr. Zahir edeb olmaynca olmaz. Slikin edinmesi lazm gelen birok edeb vardr. Bunlar srasyla, eriatn edebi, tariktin edebi, ma'rifetin edebi ve hakikatin edebidir. eriatn edebine dair bir yet-i kerimede Allah u Tel yle buyuruyor: "Biz Resulmz olan Muhammed'e neyi verdiysek onu alnz. Onun nehyettiklerinden saknnz." Yani Allah'n tayin ettii hududu amaynz. eritin aleyhine olan eylere kar knz. Emrettii eyleri yapnz. Edeb-i tarikati evvelki ksmlarda yeterince izah ettik, isteyen o ksmlara mracaat edebilir. Edeb-i ma'rifet'e gelince, edeb-i ma'rifet havfn recya, recnda havfa galip gelip iki tarafl mitsizlik veya ar mitlilik olmadan dengeyi ayarlamaktr. Zira yet-i kerimede: "Allah'n rahmetinden kafirlerden bakas mit kesmez" buyurulmaktadr. Onun iin ye's (mitsizlik) kfrdr. Fazlasyla mit etmek ise, insan helak eder. Geri yet-i kerimelerde ki, mesel "Rahmetim gazabm geti" ve "Allah'n rahmetinden mit kesmeyiniz. Zira Allah btn gnhlar balar" ayetlerinde olduu gibi Allah'n rahmetinin gazabn getii ynndeki ifadeleri vardr. Ancak buna ramen Allah u Tel'ya kar lakayt olurcasna veya amellerde ve ibadetlerde geveklie kaacak ifrat derecedeki mitten kanp dengeyi iyi ayarlamak lazmdr. nk Allah u Tel dier bir yet-i kerimede: "Allah'n mekrinden emin olduunuzu mu zannediyorsunuz? Allah'n mekrinden emin olanlar ancak ve ancak hsrana urayanlardr" buyurmaktadr, ite, ma'rifetin edebine sahip olan bir slike den en nemli vazife, havf ve rec arasnda bir denge kurup kalbini Allah'tan gelecek hereye ak tutmas ve bundan zevk almasdr. Sdt- Meyih'den bazlar yle dedi: "Bir gnahmdan dolay yetmi yldr alyorum ve af diliyorum. Bunun zerine ona, Nedir bu gnahn? diye sordular. O da cevaben, Bir keresinde birey iin keke yle olmasayd da yle olsayd demitim" dedi. Hakikatin edebine gelince, bu edeb, Hz. Peygamber'in, Allah(cc)'n huzurundayken ona gsterdii edebdir. te bu edebi nna binen Allah u Tell(cc) Habibi hakknda yle buyurdu: "Sidreyi bryen brmt. Muhammed'in gz oradan ne kayd ve nede onu ad." (Necm, 17-18) Yani Hz. Peygamberin (sav) kalbi mukaddesi, msivadan ayrrcasna gz Rabbisi'nin emrettii ynden bakasn grmedi. Ve bundan sonsuz derecede lezzet ald. ite slike gereken de budur. Kalbini btn msivadan arndrp sadece ve sadece Rabbine ynelmesidir.

6. DERECE: Yakn Muaz ibn-i Cebel'in rivayet ettiine gre, Arabnin birisi Reslullah efendimize[sav] gelip yle sordu: "Ya Reslallah bir kimse ki ameli ok, gnah az. Ancak imanda phe sahibi. Bunun hali ne olur" Reslullah(sav): "phesi amellerini boa karr" buyurdular. Arab tekrar sordu: "Peki ya Reslallah, bir kimse varki, ameli az, gnah ok ama Allah'a imanda phesi olmad gibi yakn sahibi. Bunun hakknda ne dersiniz" Reslullah efendimiz (sav) cevap vermeden sustu. Arab tekrar konumaya balad, "Allah akna ya Reslallah! Birincisinin phesi amellerini boa kardna gre, ikincisinin yakn olan iman gnahlarn silmez mi" Reslullah efendimiz (sav) Evet, isabet ettin" buyurdular. Yakn demek lgatte, bir nesneyi yaknen bilmek demektir. Meayih buna ayne'l-yakn mertebesi demitir. Yakn mertebeye ayrlr. Birincisi ilme'l-yakn'dir. lme'l-yakn demek, Resuln Cenab- Hakk'tan getirdiini, yani ahkm- er'iyyeyi ve diniyyeyi kabul etmektir. Ve umur-u diniyyeden ve sfatullaha ait bilgilerden hepsine itibar edip kabullenmektir. eyh hazretleri Ftuhat'nda yle buyuruyor: "Allah'n bir evi vardr. Ona Kabe denir. Bulunduu ehre ise Mekke mslmanlar o evi tavaf ederek hac farizalarn yapm olurlar. Bu hkme binen haccetmeyi kabul edip Kabe'yi tavafa gelmek, ilme'l yakni ifade eder. Kabe'ye geldikten sonra Kabe'yi bizzat grmek, ayne'l-yakn'dir. Kabe'yi mahede ettikten sonra, daha nce duymad gnl zevkini duyarak, Allah'n evini sair evlerden binlerce derece stn tutmaksa Hakka'l-yakn'dir. Ki hibir ey ona denk deildir."

Btn lem ona "Sen Allah yolundasn; dinin doru" dese, o, onlarn lafna gvenmez; o szlerden gururlanmaz. Onun tek can, onlara ift olmaz. Yahut herkes "Sen yolu aztmsn; kendini da sanyorsun, ama bir saman psn sen" dese, onlarn knamasna aldr etmez; onlarn kininden, hasedinden dertlenmez. Hatta dala deniz bile sze gelse de "Sen sapklkla e olmusun" dese, bir zerre bile hayale dmez; azck olsun, knayanlarn knamasndan elem duymaz. eyh'l-lslm hazretleri ayne'l-yakni yle tarif etti. Ayne'l-yakn, bir eyi idrk etmede, o eyin varlna ait delilleri amaktr. Ve o eyi olduu gibi mahede etmektir. Hakka'l-yakn ise, Allah'n varlnn nuruyla kulunu kuatmasdr. Ve karanln kesifliinden kurtarmasdr." Hz. Ali(r.a) yle buyurdu: "Hakka'l-yakn, ayne'l-yaknden halas olup Allah'n nurunu kefetmektir." Bu ayn zamanda yaknden de hals olmaktr. nk yaknde bir yakndir. Ondan dahi kurtulmak ve bylece hakka'l-yakn'e vsl olmak gerekir. Ve fena bulmak ancak bu vaziyette mmkn olur.

7. DERECE: ns Allah u Tel bir hadis-i kudsisinde yle buyuruyor: "Ben, beni zikreden kullarmn celisiyim. Ve bana nsiyyet etmek isteyenlerin de enisiyim." Marifet ehlinden bazlar: "Allah'la nsiyyet kurmak, Allah' zikretmekle olur" eklinde sylemilerdir. Bazlar ise: "Asl nsiyyet, hibir anda ve halde Allah' zikretmekten geri kalmamaktr. Bu zikir ister kr mahiyetinde, ister fikir mahiyetinde isterse vird mahiyetinde olur. Kul istedikten sonra nsiyyet kurmada Allah u Tel btn kolaylklar salayacaktr. Zira nsiyyeti hibir zaman eksilmeyen hakik enis, Allah'tr. Allah'a nsiyyet kesbetmenin baz almetleri vardr. Zira nsiyyet bir makamdr. Bu almeti anlamada ou kimse hata etmitir. Enis-billah'la, enis-i hl arasnda fark vardr. Bunlardan bazlar sahip olduklar enis-i hlin enis-i bil-lah olduunu zannetmilerdir. Halbuki Allah'la nsiyyetin almeti daim olmasdr. Allah'la nsiyete giren bir kimse her hlinde onunladr.'Zira Allah (cc) heryerde hzr ve nazrdr. Allah'la olann hi bir hali mefkd olmaz. Allah'n cell ve cemlinden hibir surette ayrlmaz.

8. DERECE: Kalb zikir ve zikr-i hakik Muhakkiklerin indinde zikir ksma ayrlr: Birincisi, lisan ile yaplan zikir. kincisi, kalb zikir. ncs ise, zikr-i hakikdir. Lisan ile zikir ikinci ksm, nc bb'da aklanmtr.Bu blmde daha ziyade, zikr-i kalb ve zikr-i hakk yi aklayacaz; ki asl zikir bunlardr. Zira yaplan zikir kalb ve hakik olmayp sadece lisan ile yaplsa onun Slik'e sevaptan baka bir faidesi yoktur. Ve zikreden kimse Allah' mahedeye yol bulamaz.

Nitekim Hazret Mesnevi'de yle buyurmutur. Sfattan, addan ne doar? Hayal. O hayal, sahibine ancak vuslat delili olur. Medlul olmayan bir delalet edici grdn m hi? Yol olmadka katiyen gl de olmaz. Hakikati olmayan bir ad grdn m hi? Yahu kf ve lam harflerinden gl topladn m? Mademki ismi okudun, var msemmay da ara. Ay gkte bil, derede deil. Addan ve harften gemek istersen, hemen kendini tamamiyle art kendinden, yok ol. Bu beyitler kalb zikri ifade eder. Kalb zikir demek zikredilenin vecdiyle kalbin huzuruna ermesidir. Allah' zikrederek kalbe davet etmek ve kalbini Allah'a mekan olarak tahsis etmek, kalbi msivullahtan temizlemekle mmkndr. Bu mnya muvafk olarak, eyhu'l-lslm hazretleri u yet-i kerimeyi u ekilde tefsir ediyor. Ayet; "Rabbini unuttuun an zikre, yani Rabbini, Rabbinden bakasn unuturak zikret. Ve safa bul. nk zikredenin bakasn nefyederek yalnzca Allah' zikretmesi hakik zikridir. Asl bakas ve yabanc olan ise insann kendi nefsidir. nsan Allah' zikrederken , kendi nefsini dahi unutacak dereceye gelmelidir. Allah'n zikrinde kendini kaybetmelidir. Bylece zikir ve zikredilen birleir, bir haline gelir. Zikirde tevhid budur. Zikirde tevhide ularlar. Hakik mertebeye ulam olurlar. Kn hazretleri Menzir-i sir-in'de yle buyuruyorlar: "Zikr-i hakik, Hakk Tealinin seni ezelde zikretmesini mahede etmendir. Ve kendi zikrinin hdundan halas olmaktr. Ibn-i At bir hadis-i kudsyi rivayet ederek yle dedi: Allah u Teala Dvud (as)'a vahyederek yle buyurdu: "Ey Davud, benim kendilerini zikretmemden dolay ferahlasnlar ve bu nimetin kymetini bilsinler." Yani benim kendilerini ezelde zikretmem mnasebetiyle ne byk bir ltufla kar karya bulunduklarn idrk etsinler. Zira onlar yani insanlar ortada yok iken ben onlar yoktan var eyledim. ayet bu nimetin farkna varmazlarsa varacaklar yer bel ve fetlerdir. Bu hadisin mns buna delalet eder. Allah hereyin en iyisini bilir.

9. DERECE: Fakr Fakr bir cevherdir, msvdir araza Fakr bir ifdr msvdir maraza Bu dnya ve lem gururdur btnyle Fakr ise, dnyadan kapanmaktr perdeyle. Fakr, hibir eye mlik olmadn kabullenmektir. Hem yle kabullenmek ki, bu kabullenmenin de Allah'n takdiriyle olduunun uuruna varlarak yaplan bir kabullenmedir. Ve hibir zaman kii kendisini mstan (hereyin zerinde ve muhta olmayan) hissetmemelidir. Hereyin mutlak sahibinin Allah olduunu ve ondan baka mlk sahibinin olmadn kabul etmektir. te bu mertebeye fenfillah mertebesi denir. Nitekim eyh Attar hazretleri yle buyurmutur. Yedincisi fakr ve fena vadisidir. Artk bundan sonra gidecek yerin olmaz. Cezbeye kaplnca, tarz, gidi sana az gelir. Bir damla olsa, sana bir rmak gelir.

"iki lemde de yz karadr" dedikleri bu mertebedir. Kara kelimesi, fenadan kinayedir. Bu ise, dnyay ve uhry kendinde bir vcud olarak grmeye denir. Yapm olduu amellerin cmlesini Allah'tan bilmeye, denir. Yapt amelleri kendisinden bilmek, kendi varln tanmak veya ne karmak olur ki, en byk gnahlardan biri de budur. Fakr bir cevherdir. aibesi ise eksikliktir, hastalktr. Fakr bir ifdr. Fakr'dan baka mstanilik hastalktr. Btn lem varlk mevzuunda kendilerini ayr bir varlk olarak kabul ettikleri iin fakr'a gre gururdurlar. Fakr bir srdr. Ve bu lemden ayrlmada kullanlan bir perdedir. Zira lem ve dem mmkin'l-vcd'dur. Mmkin'l-vcd ise, vcib'l-vcdun yannda elbette fakirdir. eyh hazretleri Ftht'nda yle diyor: "Fakr, varlk annda gnayla ayndr. Bunun byle olduunu bilirsen varln mutlak varlk yannda yok kabul edersin. Zira Allah her eyden mstanidir."

10. DERECE: Gna Mslim ve Ebu Davd'da yer alan bir hadis-i erifi Eb Hureyret(ra) rivayet ederek yle dedi: Reslullah(sav)yle buyurdular: Hakik zenginlik mal okluundan dolay olunan zenginlik deildir. Bilakis nefis zenginliidir." Dier bir szde, "Hrs sahibi olan fakirdir. Hakik zengin ise, kanaat sahibi olanlardr", denilmektedir. Reslullah efendimiz bir hads-i eriflerinde yle buyurmaktadr: "Kanaat bir hazinedir, zenginlik deil." Kanaatten kast ise, ilmin verdii rhniyyetle kalbin zevk almasdr. Ve kiinin kemle ermesidir. Bu ayn zamanda kalbin zenginlemesidir. Allah'la olmak ise en byk zenginliktir. nk Allah (cc) zenginlerin en zenginidir. Allah'la olmak, eya ve sebepleri amakla olur. Zira sebeplere muhta olan, sebeplerin fakridir. Kendi gibi fakr sahibinin fakiri olmak, fakrn son snrdr. Onun iin ehl-i dnya haddizatnda fakirlerdir. Hakikatteki zenginlik ise, esbb (sebepleri) ve eyay ap Allah'la zengin olmaktr. Onun iin meyih fakr; "Hibir eye ihtiya duymamak" eklinde tarif etmilerdir. Fakir ancak ve ancak Allah'a muhtadr. Ama burada bir soru hasl olur. Ve ou meyih demilerdir ki: "Fakir olan aslnda, hereye muhta olan kimse demektir." eyh hazretleri de Ftht'nda, "Bizim katmzda fakir olan, hereye muhta olan demektir" demitir. imdi, "Burada tezat var; onu nasl izahedeceksin" dersen, ben de cevap olarak unu sylerim: Allah'a fakir olan, hereye fakir olur. Bu mertebede fakirlikle zenginlik ayn eydir. Onun iin Hz. Ali -kerremellah vehe- yle buyurmutur: "Fakirlik ve zenginlik iki ayr binektir. Hangisine binersen bin." Yani yeter ki bin demek istiyor. Onlar sana binmesin. Arif olanlarn katnda ise fakr ve gna (zenginlik) birdir.

1. DERECE: hsan Altnc bb slkun vadileri diye isimlendirmemizin sebebi, her dereceyi bir vadi olarak kabul ettiimizdendir. Ve bu vadiler kutsal birer vadidirler. Bu vadilerin herbirini geenler Allah'n nuruyla nrlanrlar. Bu vadide muhaliflerden ou helak olmutur. Bu vadilerden birincisi ihsan vdisidir. hsan, lgatte iyilik ve gzel mnsna gelir. Ama eriatte ve trikatte, Allah' gryormuasna yaplan ibdete denir. Nitekim Buhri ve Mslim'de yer alan bir sahih hadiste, mer ibn'l-Hattb yle rivayet etmitir. Bir gn Cibril lasl Sahbden Bir hazretlerinin suretine girerek Reslullah'a geldi ve ihsan ve iman sordu. Hz. Peygamberim cevaben yle buyurdular: "hsan, Allah' gryormuasna ibadet etmendir. nk sen onu grmesen bile o seni gryor." Bu hadis-i erifte, ihlasa mahedeye ve muameleye iaret vardr. hlas salamann yolu, Allah' gryormuasna ibadet etmektir. hsann karl ise, "yiliin karl ancak iyilikledir" (Rahman, 60) yeti kerimesinde olduu gibi iyilikledir. Onun muktezas ise, Rahman'n rzsdr. Salike lazm olan yalnzca ibadette deil btn hereyde ihsan sahibi olmasdr. Nitekim, Sahih-i Mslim'de geen bir hadis ki, eddd ibn-i Evs tarafndan rivayet edilmitir. Reslullah(sav) yle buyurmutur: "Allah u Tel hereyde iyilii (ihsan) emretmitir. Sizden biriniz ldrrken en gzel ve acsz ekliyle ldrsn. Veya bir hayvan boazlarsa en gzel bir ekilde boazlasn." Bundan anlalan o ki hereyde ihsan sahibi olmak mstehaptr. Niyetin ihsan hlis olmasdr. Vaktin ihsan Allah iin geirilmesidir. Hlin ihsan Hakk'n er-i erifini uygulamaktr. Ve daima Allah' mahede etmektir. Hereyin iyisini Allah bilir.

2. DERECE: lim Sfyan bin Uyeyne ve Eb Hureyre(ra)den mervdir ki, Reslllah efendimizin(sav) yle buyurmutur: "Muhakkak ki gizli olan eylerin hey'eti (sureti) gibi bir ilim vardr. Onu ancak Allah' bilen limler bilir. Bu ilmi sylediinizde, buna kar kan ancak gafillerdir." nki bu ilim akln zerindedir. nsansa bilmediinin cahilidir. Ey kardeim unu iyi bil ki, ilmin nevileri oktur. Ancak biz burada drt ksmn zikredeceiz. Bunlardan birincisi er' ilim, ikincisi akl ilim, ncs vicdan ilim, drdncs ise lednn ilimdir. er' ilimlere misal, fkh, tefsir, feriz ve hadis... v.s. gibi ilimlerdir. Akl ilimler ise, kelam, hendese, felsefe ve astronomi gibi ksmlara ayrlr. Akl ilimler ise iki ksm zeredir. Bu ilim ya zarurdir veya istidlldir. Delile dayanr. Zarur olan, tefekkr ve delile dayanmayandr. Mesela, insann ala ve susuzlua olan bilgisi gibi. stidlal olan ise, grler muvacehesinde delil ve burhanlardan hsl olan ilimdir. Vicdan ilim ise, ahvle ait bilgilerdir. Ve bu ilme akl mdhale edemez. Sadece delil ve burhanlarla bu ilmin idrki mmkn olmaz. Nitekim, baln tadnn, lezzetinin, bunun yannda sarholuun akl delillerle anlalacak bir yan yoktur. Ak, evk, ne'e gibi mefhumlar da "tatmayann bilemeyecei" hususlardr. Drdnc ksm ise, lednn ilimdir. Buna ayriyeten ilm-i esrr'da denir. Onun iin bu ilme lednn derler. Bu ilim Allah tarafndan vel kullarna ilham edilir. Nitekim Kur'an- Kerim'de Allah u Tel; "Biz katmzdan ona ilim verdik (rettik)" buyurmaktadr. Evliyullah ilmi Allah'tan alr. eyh hazretleri Ftuhatn 54. babnda yle buyuruyor: "Beyazd hazretleri ulemy rusme hitab ederek yle dedi: "Ey ulem-y rusm! Siz ilminizi llerden (lml olanlardan) aldnz. Biz ise ilmimizi hayy l yemt olan (ebediyyen diri olan) Allah'tan

aldk. O bizim ilmimizi kalbimize nakederek verdi. Siz dersinizki, filanca filandan haber alp bize bildirdi. Sizin ilim alma slbunuz budur. Ancak biz falanla filanla uramayz, ilmimizi direkt olarak Allah'tan alrz." Bu u demektir: Allah'n katndan alnmayan bir ilmin ilhi lezzeti ve rhniyyeti olmaz ve bu ilimler feyz vermez. Rabbn kapy aacak olan ilim, ak ve evkle talep edilen bir ilimdir. Size ah damarnzdan daha yakn olan Allah'tan niin ilim almazsnz? Ki bu ilim, ilm-i lednnidir. Lednni ilmi ancak, akl- selim olan eshb- slk idrk edebilir. Bu bir derecedir. Bu ilmi herkes idrk edemez. Akln versn aan bir ilm-i azm var ki, Onu ancak dakik olan akl- selm anlar. Bu ilmi ayar olan idrk edemez. Onun iin bu ilmi esbab anlar. Bu ilmi inkar ve izhr eden (aa vuran) kimsenin katli vaciptir. Nitekim bu mnya muvafk olarak Mevln hazretleri yle buyurmutur: Bu padiahlarn hepsi halktan cn korkusuna dtler nk bu gruh krdr, padiahlarn da nian yok. Yol aztm kavim, aptallklarndan peygamberlere "Biz sizi om bilmekteyiz. Bize sizin yznzden ktlk geliyor" dedi. Hain kalpazandan, halis altnla kuyumcu daha fazla korkar. Bu ilmi inkr edenin recmedileceine dair Eb Hureyre(ra)'nin u sz delildir. Eb Hureyre(ra) yle buyuruyor: "Ben Reslullah(sav)'dan iki ilim hfzettim. Birini halka izhr eyledim. Eer dierini de izhr eyleseydim recmedilmem gerekirdi." Hz. bn-i Abbas'dan rivayet edildiine gre bir gn, "Yedi g ve yerden de bir o kadar yaratan Allah'tr. Allah'n hereye kadir olduunu ve ilminin hereyi kuattn bilmeniz iin, Allah'n emirleri, gklerle yer arasnda inip durmaktadr." yet-i kerimesi okundu. Abbasi bu mevzua ilveten yle diyor: Eer ben o an bu ayeti tefsir etseydim orada bulunanlar beni mutlaka ya recmederlerdi, ya da ldrrlerdi". Slike lazm olan bu ilmi bakalarndan gizlemesidir. Ve insanlarn akllar nisbetinde anlatmaldr. Bu ilmi, ehil olmayanlardan saklamaldr. Arbden birisi gelerek Reslllah efendimize, ilm-i garibi (gizli ilimleri) kendisine retmesini istedi. Bunun zerine Reslullah efendimiz; "Sen ilmin ba olan bir ilmi renmek istemez misin?' rb, " Nedir ilmin ba ya Reslullah?" Reslullah: "Mrifetullahtr" buyurdular. Dier bir rivayette ise, Resulullah'n "Git... Allah sana ilm-i garaibi retecektir." buyurduu rivayet edilmitir. Bu hadis-i eriften anlalan o ki, bu ilmi ehil olmayan kimselerden gizlemek lazmdr. Bu ilmi elde etmi olan slikin yapmas gereken en nemli ey ise, bu ilimle beraber Allah'n hkmne boyun eerek O'na isyandan kanmasdr. Ve bu mevzuda Hz. Musa(as)'y misl almasdr. Ki bu sayede, "Salih kul yle dedi: "te bu, seninle benim aramzn ayrlmas demektir. Sabredemediin eylerin sana iyzn anlatacam" (Kehf, 78) yet-i kerimesinin muhatab olmasn. Eer slik, bu ilmi anlatacak ehil birini bulamaz ise, ilmiyle amel eder ve bylece ameliyle yapm olduu dirset sayesinde Allaht(cc) ona bir vris nasibeder. Peygamberimiz bu hususta, "Kim bildii ilmiyle amel ederse, Allah(cc) ona bir vris gnderir" buyurmutur. Ehlullah katnda hakik lim olan kimseler, lim billah (Allan bilen) kimselerdir. ayet renilmesi lazm gelen meseleler varsa, bu nevi kimselere sorulmaldr. Ve sohbet edilecekse bunlarla sohbet edilmelidir. nk bunlarn sohbetlerinde ok faydalar vardr. lim-i billah, ilmini kemliyle tamamlam ve ilim erbbyla yeteri kadar oturup kalkm ve istiare ve mzkere etmi kimsedir. lim-i billahn dier bir hasleti de lim-i biemrillah olmasdr. lim-i billah olan kimsenin, Allah'n emir ve nehiylerine harfiyyen uymas lazmdr. Allah erleriyle bir an bile sohbet etmek, yz yl takvadan daha iyidir.

3. DERECE: Hikmet Resulullah(sav) bir hadis-i eriflerinde yle buyuruyor: "Bir kimse krk sabah ihlasla amel ederse, onun dili vastasyla kalbinde hikmet emesi alr." Hikmet mevzunda ulemnn ve meyihin sz oktur. Mesel bazlar bu mevzuda yle demilerdir: "Hikmet, amelde ve szde isabet etmektir." Dier bazlar ise yle demilerdir: "Hikmet ilmin tahkik edilip, amele dklmesidir." Bizce en gzel tarif udur: "Hikmet, bireyin gerektii gibi, yerli yerince vaz'edilmesidir." Bu tarif daha mull olup, btn tarifleri ihtiva eder mhiyettedir. Zra, bireyi mevzuna (yerli yerine) vaz' etmek (koymak) ve bunu hkme balamak hakyk-i eyaya (eyann hakikatine) ilmin uyarlanmasn (tatbikini) iaret eder. Bir kimse, hakyik- eyay bilse ve muktezsyla amel etse ve hakk yerine teslim etse, o kimse hakkyla hikmet-i camia sahibidir. Hikmet erien iin byk hayrlara vesiledir. Onun iin Allah u Tel yet-i kerimede yle buyuruyor: "Allah, hikmeti dilediine verir. Kime de hikmet verirse ona, ok hayr verilmi olur. Bundan, ancak akl sahipleri ibret alr." (Bakara, 269) Hkm sahibi olan kimse, hereyin hakkn veren kimsedir. Ve asla hakka tecvz etmez. Bireyi vakti gelmeden oldum olasya aceleyle yapmaz. Bu zikrolunan hasletlerin zddn yapan ise asla hkm sahibi olamaz. Hikmet, hkm sahibinin indinde iki ksma ayrlr: Birincisi mantk anh, ikincisi ise meskt-u anh'dr. Mantk-u anh olan hikmete misal, ulm-i er'iyye ve mearif-i akliyye'dir. Meskt'u anh'ya misal, ulm- lednn ve esrr- hakik'dir. Ve dahi Cenab- Hakk'n baz kullarna azap klmas ve bazlarnn ise arasatta alayacak olmas, bir ksmnn cehenneme girmesi onun hikmetine yorulacak eylerdir. Bu hususlarda skt etmek evladr. Allah u Tel bu srlar baz kberdan olan sekin kullarna izhar eylemitir. Fakat bu srlar ifa etmeyip, gizli tutmulardr. Nitekim Hazret Mesnev'sinde yle buyuruyor: in srlarn kime retirlerse, azn mhrlerler, dikerler. Bu srlara vkf olmayan kimsenin de yapmas lzm gelen ey, Allah'n hkmlerine seksiz phesiz teslim olmaktr. Zira Allah(cc) ilerinde hibir zaman abesle hkm vermez. O hereyi olmas gerektii ekliyle yapar. Allah kullarna asla zulmetmez. Faraza bir kimse mr boyu ibdet ettii halde Allah u Tel onu ebediyyen cehenneme koyabilir. Veya bunun tam tersi de olabilir. Byle yapmasndan dolay Allah'a -h- zalim gzyle baklamaz. Zira onun her hkmnn bir hikmeti ve sebebi vardr. O kullarn en ok dnen ve en ok koruyandr. Salih olan kimse, onun hkmne teslim olur. Bu mevzuda Hz. Peygamber(sav) yle buyuruyor: "Allah(cc) kulunun hayrna olan eyden bakasn ona takdir etmez." Zira, Allah u Tel hakedenin, hakettii eyin zddn musaid etmez. Vaz'ettii hkmlerde erri irde yoktur. O yegne imtihan edicidir. O hereyin hayr ynnde tezahrn ister.

4. DERECE: Basiret Allah u Tel (cc) hazretleri yle buyuruyor: "Ey Muhammed deki: ite benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar, insanlar, Allah'n yoluna kr krne deil, bilgiyle davet ederiz. Allah' layk olmad eylerden tenzih ederim. Ben mriklerden deilim." (Yunus, 108) Ehl-i tahkk bu yetin mnsna atfen; dnyadaki insanlardan her biri Allah'n isimlerinden her bir ismin mazhar ve mahkmu olmutur. Ve bu ilh isimler, her bir kulda tezahr ettii ekliyle sessiz bir teblidir, davettir. imdi basretin ne demek olduuna gelelim: Basret demek, Allah'n nrunun vermi

olduu kuds kudretle, insann kalp gznn almas, ve akln idrak mekanizmasnn bu kuds g sayesinde stn derecelere ulamasdr. Bu kuds kudret, basret sahibi olan kimseyi ekk'ten pheden ve hayretten hals eyler. eyh'l-islm hazretleri bu mevzuda yle demitir: "Basret, seni hayretten hals eden (arndran) bir nurdur. Onun delile, aklamaya ve isbata ihtiyac yoktur. Yani basret kuds nurla mnevver ve mkemmel olan akldr. O akl eyann hakkatini delilsiz olarak idrk eder. Hakk zahir, btl zail grr. Basiret sahibi iledii fiillerin akibetinden korkusuzdur. Ve o fiillerin neticesinden ona zarar gelmez. Meyih-i kiramn gnl gz dedikleri nr budur. Dide-i cn ve dil (gnl) ya vehbdir veya kesbdir. Bu ilim, marifeti kazanmakla ve insann kalbinin ktlklerden temizlenmesiyle kazanlr. Bunu kazanan kimseye ise; sahib-i basiret yani "basiret sahibi" denir."

5-6 DERECE: Feraset "M'minin ferasetinden korkunuz. Zira o, Allah'n nuruyla bakar." Bu hadsin mny- mefhumu cihetinden meyih-i kiram yle buyurmulardr: "M'min-i kmil olanlarn feraseti hakik mertebesini bulan bir ferasettir. Ve onlarn feraseti sizin kalbinizdeki srlar bilircesine grcdr. Sizin aklarnzdan, kalbinizdekini okurlar. ayet bunlarla oturup kalkacaksanz, bu oturup kalkmanzda ciddi olunuz. Ve kalbinizi ktlklerden arndrnz. Onlarn huzurlarndayken edepsizlik etmeyiniz. Bu minval zere olursanz, onlarn meclislerindeki feyz ve bereketten istifade edersiniz." eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyorlar: "Feraset; sad olan (cennetlii), ak olandan (cehennemlikten) ayrt edebilme kabiliyetine erimektir. nsandan sadr olan fiillerin, Allah katnda ne derece rzya ayan olup almadn da tefrik edebilme dakikliidir. Bu feraset sahibi olan kimseler kalblerindeki nurun kuvvetiyle, gemite olan da anlayabilirler. Mesela; bir kimse feraset sahibi olan bir vel ztn huzuruna gelmeden nce bir ksm yanl fiillerde bulunmu ise, o vel zt ilk bakta onun gnah ilediini fark edebilir". Bu mevzua en gzel misal udur: Bir gn Hz. Osman'a'(ra) bir adam geldi. O adam Hz Osman'n huzuruna kar kmaz, Hz. Osman yle buyurdu. "Subhnallah! Sana ne oluyor ki gzn haramdan saklamyorsun ve onun bunun muharremt olan kzlarna, hanmlarna bakyorsun?...."Adam bu ikaz zerine ararak sordu: "Ya Osman, Reslullahtan sonra vahiy var mdr?" Hz. Osman cevaben; "Yoktur; ama feraset vardr. Sen Rasulullah'n "M'minin ferasetinden korkunuz. nk o Allah'n nuruyla bakar" szn iitmedin mi?"buyurdular. Feraset bir nr-u ilhdir ki, bu nr sayesinde shib-i feraset gayb idrk eder. eyhu'lislm hazretleri bu mevzuda yle buyurmaktadr: "Feraset; gayb hkmleri grmektir. Bu grmek fiili, hi bir delile ihtiya duymadan gerekleir. Delilden kast; falclarn ve yldznmecilerin gk cisimlerine bakarak elde edecekleri malmatlardr. Hatta ferasette tecrbenin bile yardmna ihtiya duyulmaz. Feraset, direkt mahededir." Velilerin kerameti de bir nevi ferasettir. Ve bu nevi haller, Allah'n ilhamyla gerekleir, ilham; lgatte; bireyi veya bir mny kalbe flemektir. flemekten kast, kalbe yerletirmek ve insan beyin ve kalb olarak verilen ilhamlardan haberdar etmektir. Dier bir tabirle ilham; ilh feyizle kalbe ve ruha koymaktr. Bazen vahiy kelimesi ilham mnsna kullanlmtr. nk bu iki mefhum arasnda mn yaknl ve ekil benzerlii (fiiliyet bakmndan) vardr. Zira vahiy, lgatte iaret-i hafiye denir, ilham ise bu iaretlerin kalbe nakedilmesidir. Allah u Teala bir ok ayet-i kerimesinde yle buyurmulardr: "Hatrla! Hani avlilere: "Bana ve Peygamberime iman edin diye vahyetmitim. Onlar da; "iman ettik ahid ol ki; biz Mslmanz demilerdi." Dier bir ayeti kerime; "Biz Musa'nn annesine yle vahyetmitik; ocuunu emzir..." Baka bir ayette de yle buyruluyor. "Rabbin karncaya vahyetti." Bu son ayetteki vahiy, ilham mnsndadr. Yoksa Peygamberlere yaplan vahiy deildir. te bu mnya binen; evliyaya da ilham edilebilecei hkm kartlabilir. Yalnz bundan; ilhamn yalnzca vellere has olduu mns karlmamaldr. Nitekim dier bir

ayet-i kermede; "bir meselenin halini Sleyman'a ilham ettik. (Enbiya,79) buyrulmaktadr. eyh'l-islm hazretleri bu ayetteki Arapa "fehm" kelimesinin ilhama iaret ettiini syledi. Mesela; Molla Cami bu mahalle mnasip derki; (Allah'n kuluna feyzinden ilham ettii ey iki ksmdr. Birincisi, melekler vastasyla olan ilhamdr. Bunun en gzel misli Rasulullah'tr. Cebrilin(as) getirmi olduu ilh vahyi, bir deiiklie uratmadan alr. kincisi ise; Allah'n bizzat vastasz olarak, btn kullarna feyzinin o ezel ve ebed olan mnsnda ilham etmesidir. Bu nevi, enbiyya mahsus deildir. Evliya ve slih kullarn zerinde mildir. " Mevln hazretleri bu mnya muvafk olarak yle buyurdular. Bu ne yldz bilgisidir, ne remil ne de rya. Allah dorusunu daha iyi bilir ya; Allah vahyidir. te bu vastasz olan feyze iarettir. Arac ile gelen feyze, vahy-i cel ve vahy-i metl da denir. Vastasz olan feyze ise vahy-i dl (gnl vahyi) veya vahy-i gayr-i metl denir. Nitekim Hazret Mesnev'sinde yle buyuruyorlar: Sfler bunu halktan gizlemek iin Gnl vahyi demilerdir Sen istersen onu gnl vahyi farzet Gnl zaten onun nazarghdr Gnl ona agh olunca nasl hata eder? Tutalm ki bu peygambere gelen vahiy Allah srlarnn hazinesi deil; balansnn gnlne gelen vahiyden de aa deil ya! "Allah bal arsna vahyetti" yeti gelince onun vahiy evi tatllarla doldu. O yce ve ulu Allah'n vahiy nuruyla lemi mum ve balla doldurdu. Bir gnl pheden arnd mddete ilh ilhamlara mesken olur. lh ilhama mesken olan bir kalb "istefti kalbek" emri mucibince elbette ki hassas bir mfti olma hususiyetine kavuacaktr. te bu mertebeye, nefis terbiye edildikten sonra ular. lhamn dnda insana vsl olmas ihtiml dhilinde olan drt htra vardr. Birincisi, melein ilham ettii (ulatrd) ilhamlar, ikincisi ise, eytann ulatrd ilhamlardr. Raslllah efendimiz bir hdis-i eriflerinde yle buyurmaktadr. "Ben deme hem eytan tarafndan, hem de melaike tarafndan yaplan lems'ler(nzller) vardr. eytani olan nzuller daima erri emreder. Hak tarafndan olan melek nzuller ise, daima iyilii ve gzellii tevk eder." Nitekim Hazret bu mahalle mnasip yle buyurmutur: Melekler de eytann inadna gnlne feryatlar salar. Bu suretle hayra olan ihtiyarn harekete getirmek ister. nk bu gstermeden nce sende u iki huy da uykudadr: u halde ihtiyar damarlarn harekete getirmek iin melek de sana yaplacak eyleri gsterir, eytan da. eytanla melek ; gayb perdesi kalkt m seni hayra, erre sevkedenlerin yzlerini grrsn. Kim ki kalbinde ilk-i melekyi bulur, bilsin ki bu ilham Allah'tandr. Bu, kimsenin, Allah'a hamdetmesi lzmdr. ayet bir kimse de ilhamn nzuln eytandan bulursa o kimse de Allah'a hamdeylesin. Bata ksmlara ayrdettiimiz htrann ncs de; htra-i nefsdir. Bu hatra, nefsin holand eyleri tahayl etmesidir. Drdncs ise, havtr- melbstur. En tehlikelisi de budur. Bu nevi htrada eytan sret-i Hakk'tan gzkp bu maskenin arkasnda insana kt eyler zerkederek kafay ve beyni tevi etmeye, alr. Bu mnya mnsip olarak Hazret mesnevisinde yle buyurdular.

Aalk nefis eer senden yce bir kazan dilese bile, bu dilekte hile ve dzen vardr. (sav) Birinci cildin balangcna yakn bir yerde, ashabn bu meseleyi, Raslllah efendimiz'le istiare ettii rivayet edildi. Bunun iin gizli hileyi anlamak mkl olduundan baz ashab, Peygamber'den azgn ve hilekr nefsin hilesini sorarlar. "Nefis, ibadetlere ve candan gelen ihlasa gizli garezlerden ne kartrr?" derlerdi. Peygamberden ibadetin faziletini ve savabn arayp sormazlar "Apak ayp hangisidir?" diye kt huylar sorarlardr. Gl kerevizden fark edercesine kldan kla, zerreden zerreye nefis hilesini tanr, bilirlerdi. Salike lazm olan bu havtr birbirinden ayrt edebilme mertebesine gelmesidir. Zira sohbet ve ibadetin shhati buna baldr. Raslullah efendimiz(sav) bir hads-i erfinde yle buyurdu: "lim taleb etmek, her mslman kadn ve erkein zerine farzdr." Bu hadisin mnsna binen Beyazd hazretleri yle buyurdu: "Buradaki ilimden kast, dier bir ynyle havtr ilmini bilmektir. Ve bunu bilmek farzdr. Zira her fiilin z bunu bilmeye baldr. eytann tevi ettii bir ibadet, sahih bir ibadet deildir."

7. DERECE: Sekne-i kalp (Kalp skneti) Allah hereyin en iyisini bilir. Allah u Tel bir yet-i kermesinde yle buyurmutur: "imanna iman katmak iin m'minlerin kalplerine huzur ve sknet indiren O'dur. Gklerin ve yerin askerleri Allah'ndr. Allah Hakmdir. Almdir." Sknet sliklerin kalplerinde bir nurdur. Slik bu sknet ve nr sayesinde, korku ve endielerini yener. zntsnde ve skntsnda ise o huzurla tesell bulur ve o nr, btna da (tazyik mahiyetinde) zahire de akseden bir kuvvettir. Bu kuvvet ashb- resl'n zerinde ok bariz olarak grnrd. Kendilerinden o kadar emindiler, vakarlarndan, yrrken sanki balarnn zerinde birka kii oturuyormucasna dik ve sarslmaz bir yapya sahiptiler. Hz Mevln bu mevzua mnasip yle buyurmaktadr. Nitekim Peygamber'in dostu da demitir ki: Peygamber bize bireyden haber verdi, birey syledi mi o seilmi Peygamber bu incileri sat srada bizden yzlerce huzur, yzlerce vakar isterdi. Hani banda bir ku olur da umasn diye cann titrer. Yerinden bile kmldamaz, o gzel ku havalanmasn dersin. Nefes almaz, ksrn bile gelse kendini skar, o devlet kuu uar diye korkundan ksrmezsin bile. Allah'n akndan sarho hale gelmi keml ehlinin skneti, Allah'n takdirine hereyi ile teslim olup boyun emektir. Ve keml-i edeble izgiyi aan szlerinden ve davranlarndan kanmaktr. ath demek; izgiyi amak demektir. Dier bir mnyla; sylenen szde hem zahiren ve hem de btnen kin ve adavetin ve cahilliin hkim olmasdr. Mantn tamamen faaliyet d olduu ftursuz ve yn belli olmayan konuma eklidir. Bu tarz konuma ve fiiller,

eriate mugayir olur. Mesel "Cennete giren, Allah'la birdir" veya " Fakir olan kimsenin Allah'a ihtiyac yoktur" Szleri gibi... Bu szlerin ou sekrin drt halinden ileri gelir velevki bu szler, vahdetin tecellisinin sarholuuyle sarfedilmi olsa ve bu szleri sarfeden zt, mhim bir mkma sahip olsa bile, syledii szler asla kabul edilemez. Nitekim eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor. "ath demek bir slikin, Allah'n kendisine vermi olduu mertebeyi yine Allah'n izni olmakszn aa vurmak ve onunla nrcesine szler sarfetmektir. ayet bu sarfedilen szler Allah'n emriyle oluyorsa, o zaman bu atl olmaz." Mesela; Raslullah(savl efendimiz bir hadis-i eriflerinde yle buyurmulardr. "Ben, ben dem'in Efendisiyim." eyh hazretleri, bu hadisteki ifadenin vnmek iin olmadn, bizzat Raslllah'n Allah katndaki asl deerini yine onun izniyle mmetine bildirdiini sylemitir. eyh hazretleri szne yle devam etmi ve; "ath muhakkikten sdr olmaz. Onun iin muhakkik-i kmil iin Rabbinden baka uhd yoktur. Rabbine kar iftihar etmek yle dursun, onun iin aslolan kulluktur" demitir. Byk ulemnn ve meyihten ounun grleri bu meyandadr. Kmil olan, athtan kap Allah'a snarak skneti bulur. Allah her eyin en iyisini bilir.

8. DERECE: Nefs-i mutmainne Allah u Tel(cc) bir yet-i kermesinde yle buyuruyor: "Huzur (mutmainne) ierisinde olan nefis, sen Rabbinden raz, Rabbin de senden raz olarak O'na dn." (Fecr 27-28) Nefs-i mutmainne (itmi'nn bulmu nefis) ancak zikrullah ile olur. Nitekim Allah u Teala dier bir yette "Nefisler (kalpler) Allah' zikretmekle mutmain olur" buyurmutur. Eer itmi'nndan kast emniyet ve huzur ise, o zaman "Ey korku ve endieden emin olan nefis..." demek olur. Nitekim beyye Bin Kb'n "Ey emniyet sahibi nefis..." eklindeki kraati bunu te'yid eder mahiyettedir. Yani kalbin korku ve huzurdan emin olmasdr, ite zikrullah ile megul olan kimseye, Allah(cc) eitli kayplarndan tr gelecek znty, ona vaadettii uhrev gzelliklerle izle eder. Ve fevt olan gzel amellerinden dolay hzn gelse, fazl- Rabbn onu kuatr. Bylece ona bir yakn hsl olur ki, ona ekk ve phe asla zdrap veremez. Btn phe ve tereddtlerinden emin olur. Ondan sonra grr ki btn mmkint her halde, vcib-i bizzta muhtatr. Bu mahede hsl olduktan sonra btn msiva ondan izle olur. Ve bu mertebede karar klar ve dnyann dadaasndan itmi'nn bulur, itminan makam, sknet makamnn bir stdr. Nitekim eyhu'l-islm hazretleri, Menazilu's-Sairn'de yle buyurmutur:" Mutmain olmak, emin olmann verdii bir rahatlktr". (cc)

9. DERECE: Himmet bir hads-i eriflerinde yle buyurmutur: "Kiinin himmeti, kymet verdii eye gredir". Yani, kiinin himmeti mideye ise, kymet verdii ey mideden kan kazurattan baka birey deildir. Eer dnyaya himmet ederse, dnyaya kymet vermi olur. Yok ayet himmeti Mevl'ya ise onun himmeti de, Mevla'nn kymetine ki yasen olur. Slkta insann ekline ve emline itibar edilmez. tibar edilen tek ey, kiinin himmetinin ve kymetinin ne ynde olduudur. Kiinin himmeti hangi eye ise; o kimseye o eye nisbeten kymet verilir. Bir k hayra, erre bulanabilir. Sen onun hayrna, errine bakma. Peygamberimiz(sav)

Himmetine bak. Doan, isterse beyaz ve esiz olsun, fare avladktan sonra bayadr. Fakat baykuun meyli padiaha olsa, doan saylr; klahna bakma. Nekr-i himmet; lgatte kast demektir. Istlhda ise; kalbin btn kuvvetiyle Hakk'a ynelmesi mnsna gelir. Himmet; slik iin Hakk'a ulaaca yegne destektir. Slikin hakik mnda himmet sahibi olabilmesi iin fenfillha ermesi lazmdr. Hakikat namna ermi olduu her dereceyi ap t matlub-u maksduna ermesi gerekir. Ku, yuvasna kanatla uar. Ey insanlar! nsann kanad, himmettir. eyhu'l-islm hazretleri bu mahalle mnsip yle buyurmutur: "Raslullah(savl Allah u Tel'ya yneldiklerinde ,btn himmetini bir noktada toplayarak ylece yneldi. Ve masivdan gzn ekerek ona asla iltifat etmedi. Nitekim Allah u Tel Peygamberimizin bu erefli tavrna binaen yle buyurdu: "Muhammedin gz oradan ne kayd, ne de onu at." (Necm,17) Yani Raslullah dnyay ve msivy terk ederek, tpk bir ok gibi dosdoru olarak Hakk'a yneldi. Nitekim bu hususa mnasip Allah(cc) yle buyuruyor: "O'ndan baka herey yok olacaktr." (Kasas,88) Yani Allah'tan baka herey geicidir. Ebed olan Allah'tr. Slike lazm olan dnyay, msivy ve hatta dnya ve ahirete ait ne kadar mmkint varsa Hakk'a ynelerek hepsini terketmelidir. nk her ey Allah'a nisbetle fndir. Hasis ve geici olan eyler elbette alaklktr. Kueyr hazretleri bu mevzuda yle buyurdu: "iman sahih ve kmil olan bir kimse, ynn dndrp te dnyaya ve ondaki eylere bakmaz. Zira hasis olan eylere himmet, ma'rifet yokluundandr." Onun iin Hz. Peygamber(sav) bir hads-i eriflerinde yle buyuruyor: "Hlis olan himmet imandandr." Yani, imandan murad kamil imandr. Dier bir hadis-i erifte yle buyurdular: "Allah(cc) hireti brakp, dnya ilerine rabet edenleri sevmez." eyhu'l islm hazretleri yle buyuruyor: "Himmet-i l, kalbi fni olan eylere ynelmekten korur. Ve sahibini bak olan ulvi eylere yneltir. Baki olan ise Hakktr. O'ndan bakas geicidir. Bk olan istemek ise, insan sonsuz bir i huzura kavuturur. O'nun eksiklerinden ve lzumsuz eylerden korur, muhafaza eder. Ve bu sayede o kimse kurb-u ilahyeye ererek mukarrebnden olur.

10. DERECE: Kurbeti hak bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "phesiz insan biz yarattk. Nefsinin ona ne fsldadn da biliriz. Biz ona ah damarndan daha yaknz."(Kf,16) bu yeti kermede Allah u Tel (cc) kuluna ne kadar yakn olduunu iaret etmektedir. Dier bir yet-i kerimede "...Bilin ki Allah, kii ile kalbi arasna girer ve O'nun huzurunda toplanacaksnz." (Enfal,24) Yani O, hikmet ve dallet mevzuunda yegne hkm sahibidir. Kiinin kalbini ister hidyete evirir isterse dallete kalbeder. Bu mnlarn hepsinde, Allah'n kuluna ne kadar yakn olduunu ortaya koyar. O'nun yaknlnn mhiyeti baka hibir yaknla benzemez, insan yakn olmay hayalinde ne trl canlandrp ekil verirse versin, asla Allah'n yakn olma hlini tasavvur edemez. O hem ekil, hem de mhiyet itibariyle btn ekillerden farkl ve mnezzehtir. Mesafe yaknl itibariyle Allah'n yaknl, btn yaknlklardan daha bir yakndr. Netice olarak insan bedeni kabiliyetlerinin elverdii oranda dnmeye ve tahayyl etmeye mahkum olduu iin, hibir zaman belli bir ereveyi ap, hayalde sonsuzu yakalayamayacaktr. Allah ise sonsuzdur. Ezel ve ebeddir. Ey kardeim unu iyi bil ki Allah(cc), btn insanlara ayn oranda yakndr. Her insan, Allah'n kendisine yakn olduunu bilmekle Allah'a yakn olmu saylmaz. Allah'a yakn Allah(cc),

olanlarn da kendine has mertebeleri vardr. Bu yaknlklardan birisi, kurb' mme'dir. Yani avamn yaknldr, ikincisi ise ariflerin kurbudur. Bu hususta Mevln hazretleri yle buyuruyor: Allah yaknlna eritin de sanat, sanatkrdan ayr olmaz sanyorsun ha! unu olsun grmez misin? Allah vellerinin eritikleri yaknlkta yzlerce keramet, yzlerce i g var.
:

Mesela demir Davud'un elinde mum oluyor. Halbuki senin elinde mum demir kesiliyor! Yaratma ve rzk verme yaknlnda herkes msavidir. Bu sfatlar herkeste var. Allah aknn vahyi yaknlna sahip olurlar. Babacm, yaknlk da eit eittir. Gne daa da vurur, altna da. Fakat gnein altna bir yaknl var ki dn bundan haberi bile yok. Kuru dal da gnee yakndr, ya dal da. Gne ikisinden de gizlenir mi hi? Fakat ya, taze daln yaknl nerde? O daldan olgun meyveler devirmede, olgun meyveler yemedesin. Fakat bir de bak, kuru dal, gnee yaknlndan kuruluktan baka ne bulabilir? Ariflerin kurbu (Allah'a olan yaknl) iki nev'ide hsl olur. Birincisi nafile ibadetlerle, ikincisi farz ibadetlerle. Kul nafile ibadet sayesinde yle mertebeye gelir ki artk o mertebede, Hakk'la yrr, Hakk'la konuur, Hakk'la grr, Hakk'la iitir. Nitekim bir hadis-i kudsde Allah(cc) yle buyuruyor: "Bana daima nafile ibadetle yaklaan kulumu, ben severim. Hatta yle severim ki; onun iiten kula olurum benimle iitir. O'nun gren gz olurum, benimle grr. O'nun eli olurum benim kudretimle tutar. O'nun yryen aya olurum, benim irdemle yrr." Meyih-i kiram, bu mertebeye nafile kurbiyeti derler. nk bu derecelere nafile ibdetle eriilir. Dier bir yaknlk eidi bata da izah ettiimiz gibi, farzlarla salanan bir kurbiyettir. Bu kurbiyet, nafile ibadetle elde edilen kurbiyetten daha evldr. Raslullah'n [savl Allah u Tel'dan haber vermesine gre, Allah(cc) yle buyurdular: "Bana, zerlerine farz kldm ibadeti if edenlerin if etmeleri kadar sevimli birey yoktur." Nafile ibadetlerin salam olduu kurbiyette Hak, kulun leti mesabesindedir. Az nce yaptmz izahlarda yer alan "...onun gz olurum, benimle grr vs...." ifadesinde olduu gibi farz ibadetlerde katedilen kurbiyet mertebesinde ise kul, Hakk'n leti durumundadr. Bylece Allah u Tel'nn nice kudreti ve hikmeti o kulunda aa kar, zahir olur. u an zikredeceimiz yet-i kerime buna iaret etmektedir. Allah u Tel yle buyuruyor: "....Ey Muhammed! Kafirlere attn zaman, aslnda sen atmadn. Fakat Allah att..."(Enfal, 17) Ayetten anlalaca zere, atmak fiilinde Hz. Peygamber, Rabbine let mesabesindedir. Ve Allah'n kuvvet ve kudreti onun ahsnda tecell etmitir. Allah hereyin en iyisini bilir.

1. DERECE: Muhabbet Hl: Lgatte; bir nceki durumundan deierek, bir sonraki hale gemeye denir. Nitekim; "Ne halde?" diye sorulan sorular dilimizde, en ok kullandmz suallerdendir. Mesela; bireyin rengini deitirmesi de bu tarife girer. Fakat hl kelimesini Meyih-i kiram, stlh mansyla yle tarif etmilerdir: "Hl, Allah'n kendi inayetinden kuluna balayaca ihsandr. Kesb'le (almayla ) elde edilemez." Hazret de Ftht'nda ayn ekilde tarifte bulunmutur ve bu hl daimidir. Ak, evk, muhabbet, zevk, rec, znt, keder v.s. gibi duygular insan nefsinin sfatlarndandr. Ve bu duygular aa ksalar bile bir mddet sonra tekrar geer. Yani bir nevi gelip geicidirler. Oysa ki Allah'n bahsetmi olduu hl devamldr ve o hl, o kimseye mekan olur. Hl, gzel bir gelinin cilvesidir. Makam ise o gelinle halvet olup vuslatna erimektir. Gelinin cilvesini padiah da grr, bakalar da. Fakat onunla vuslat ancak aziz padiaha mahsustur. Gelin, havassa da cilve eder, avama da. Ama onunla halvete giren ancak padiahtr. Sfler iinde hl ehli oktur. Fakat aralarnda makam sahibi nadirdir. Muhabbet baz kimselere hl, bazlarna ise mekandr. Mtekellimnin ve muhakkiknin, muhabbet meselesinde syledikleri bir hayli sz vardr. Ancak mtekellimnin baz szleri ok gzeldir. Onlardan bir tanesi de udur: "Muhabbet; kalbin, bireyde kamili idrak eylemesinden tr, o eye meyletmesidir". ayet bir kul, hakik surette kemle ermenin, Allah'n rzasna uygun davranmakla mmkn olacan ve kendisinde ve bakasnda grd kemlin Allah'tan kaynaklanacan bilirse, o kulun muhabbeti Allah iindir. Bu kul byle dnmekle ayn zamanda Allah'n rzasnda ve mchedesinde olmu olur. Ve Allah'a kar lazm olan itaatini yerine getirir. Bu mndan olmak zere muhabbeti itaat olarak da tefsir edenler olmutur. Ancak ariflerden bazlar yle demilerdir: "Cenab- Hak(cc) mahbb f ztih'dir." Yani kendi zatnda mahbbdur. Hakikatte, mahbb-u hakik de budur. Zira gerek mansyla ceml, keml, hsn ve letafet onundur ve ondan kaynaklanr. Eyada olan gzellik ve mkemmellik kaynan Allah'tan alr. Bir arifin mahedeye erimekteki gnl safl, hi phesiz Allah'tan kaynaklanr. Bu saflk ise muhabbetin tezahrdr. Allah'a olan muhabbet ise insan mstesna bir vecd haline kavuturur. Bu vecd ise ir vecdlerden farkl olup, kefe ve beyna ihtiyac yoktur. Zira onu tadan bilir. eyh hazretleri, Ftht'nda yle buyurmutu: "Muhabbet insan'n Allah'a nisbet ettii sevgidir. O ilimle idrk edilemez. O ancak tatmakla ve zevk almakla anlalabilir." te hakiki muhabbet budur. Gyetu'l-Emn adl eserinde Molla Grn yle der: "Muhabbet, btn mevcudatta sridir.... Ve btn mmkint, icd, onun zerinedir. Muhabbet, Allah'n zuhurundan ve mahedesinden doan, en nemli mefhumdur." Nitekim bir hads-i erifte yle buyurulmaktadr: "Gkteki melekler, Allah'tan kendileri iin istediklerini onlar iin de isterler." Yani Allah' sevenler iin isterler manasnadr. Eer sevgin ir deilse, lem ve demin aramaktan ba dnmesi nedir? Sana olan evkinden dolay btn felekler ve yldzlarn ba dnd. Seni aramaktan su her kede akmakta. Zahid ve bid seni Kabe'de ararsa,

puthne ve kiliseden maksat nedir? Syle. eyh hazretleri Ftht'nda baz mnya muvafk olarak u beyitleri serdetti: Cmle lem muhabbetten sdr oldu En makbul muhabbet bu muhabbettir Ancak u kadar var ki, bu muhabbete mazhar olmak herkesin kabiliyeti nisbetindedir. Ve herkes kapasitesi nisbetinde k olur. Ancak baz keml sahibi olan kimseler vardr ki, gnllerinde husule gelen ak sayesinde ve bir mrdin irad sayesinde hakiki aka eriebilir. Hatta bu Allah'n yaratt varlklardaki yaratl srrn tefekkr etmekle de elde edilebilir. Nikabla sevgilinin yzn farkedemeyen, gnee tapar. Ondan el ek. Bundan byle denizi rpn rtmemesi iin senden bir gz isteyelim. k'a lazm olan, gze hor gzkse bile, ssl ve tezyntl olan geici eylerden kendini korumasdr. Ve onlara meyi ve muhabbet etmemesidir. bn-i Farz hazretleri bu mnya muvafk yle buyurdular: Meyletme hayl gibi ceml-i surete O zinet ki bir glgedir hayl gibi ekip gider Btn mesele mutlak cemlden ayrlmamak, mukayyed (geici) gzellie meyletmemektir. Onun iin Suhreverd hazretleri mukayyed cemlden men ederek yle buyuruyor: "Bir kimse Allah'a muhabbet duyduunu iddia ederek, Allah'n yasaklad eyleri yapmaya devam ederse, o kezzbdr (yalancdr). Allah u Tel harama meyletmeme hususunda yle buyurmutur: "Ey Muhammed! M'min kadnlara syle, gzlerini haramdan saknsnlar, rzlarn ve namuslarn korusunlar, grnmesi zaruri olanlar hri znetlerini gstermesinler..." (Nur, 31) "Ey Muhammedi.. M'min erkeklere syle, gzlerini zinadan saknsnlar, rzlarn ve namuslarn korusunlar." (Nur, 30) Muhabbet iki ksmdr. Birinci ksm, bir kimsenin, nefsi neyi isterse ve neden haz alrsa Hakk' onun iin sevmesidir. ikinci ksm ise, btn hazzedilen vesileleri bir kenara brakp, arada hibir illet ve sebep olmakszn sevmek ve Hakk'a k olmaktr. Evliyann yolunda makbul olan da budur. u halde Allah'tan birey umarak, Allah'tan korkarak sevenler, taklit defterinden ders almaktadrlar. Nerede Hakk' ancak Hak iin seven, garezlerden, maksatlardan syrlm k? Fakat ister yle sevsin, ister byle, mademki Allah' diliyor, onu Hakk'a eken yine Hak'tr. Daima Allah'n hayrna nail olaym diye Allah' seven de, Allah'tan bakasna gnl vermekten korkup ancak onu seven de, her ikisinin bu sevgisi, bu arayp taramas da o lemdendir. Bu gnl kaptrma, o dilberden, o gzelin gzelliinden ileri gelmektedir.

2. DERECE Ak eyh hazretleri Ftht'nda yle buyurdu: "Ak, sevginin, sevilen zere hasredilmesi ve bu sevgiyi hasredenin btn varlnda ve benliinde sevginin hkim unsur haline gelmesi demektir. "Kur'an- Kerim'de bu mnya uygun olmak kablinden, hubb'a (aka) yer verilmitir. Nitekim bir yet-i kerimede: "nsanlardan bazlar, Allah'tan baka varlklar O'na eler koarlar. Onlar, Allah' sevdikleri gibi severler. M'minler ise, en ok Allah' severler..." (Bakara, 165) Keml-i ak, kn, bak olan maukta fn eden aktr. yleki k, aknn ateinden mahfolur ve maukunda bekaya erer. Ak o yalmdr ki parlad m sevgiliden baka ne varsa yakar. Ey kardeim! Allah'a ulamak iin nice yollar vardr. Ancak bu yollarn en kestirme olan ak yoludur. Eb'l-Cenb Necmddin hazretleri yle buyurdular: "Btn yollarn usl tr: Birincisi, tark-i ahyr, ikincisi, tark-i eb-rr; ncs ise, tark-i settr'dr. Tark-i ahyarn uslleri, namaz, oru, hacc, zekt, cihd gibi ibdetleri yerine getirmektir. Bu Allah'a ulamann uzun yolunda katedilen en kk mesafelerden birincisidir. Ve bu yolda Allah'a ulaanlar ok azdr. Tark-i ebrr'a gelince bu usln caplar, btnn (i dnyann) tasfiyesi ve vlm ahlakn kazanlmasdr. Bu yolla da Hakk'a ulaan binde birdir. Nitekim brahim Havvas'a ibn Mensur yle sordu: "Ey ibrahim! Nefsini, hangi makamda riyaziyede terbiye ettin ve fenfillaha erdin?" brahim Havvas yle cevap verdi: "Tam otuz yldr nefsimi tevekkl makamnda riyazete verdim." bn Mansr bunun zerine yle mukabelede bulundu: "mrn, btnn imar etmek iin feda ettin. Peki buna ramen fenfillahn hangi mertebesindesin?" Tark-i Settr ise, Allah'a duyulan iddetli ak sayesinde msivdan arnmak ve gnl aynasnda yrin yzn (Allah') mahede etmektir. Ey bizim sevdas gzel akmz! d ol! Ey btn hastalklarmzn hekimi! Ey bizim kibir ve azametimizin ilc! Ey bizim Eflatunumuz! Ey bizim Calinosumuz! kn bidayeti zhd, nihayeti ibadettir. Onlar havf ve rec sahibidirler. Ve bunlar, cezbe-yi Hda'yla seyreyleyip giderler. Bu mahalle mnasip beyitlerde yle buyurulmutur: O halayk cn sevgisiyle komutu; bu korkusundan kouyordu. Ak nerde, korku nerde? Aralarnda ne kadar fark var? Arif her an padiahn tahtna kadar ular. Zhidse yrr, yrr; bir ayda tam bir gnlk yol alr. Akn beyz kanad vardr. Her kanad artan yeraltna kadar btn kainat kapsar. Korkak zhid ayayla yrmeye abalar. klarsa imekten de hzl uarlar, yelden de. Akn sfatn anlatmaya koyulursam yz kyamet kopar da yine noksan kalr. Akl, cezbe-yi Hda'nn kanat rpt engin semlarda pervz edemez. O semnn tek hkimi cezbe-i ak- Hda'dr. Ne btl tasavvur, ne imknsz hayal! Ak, insan fehminden ykseklerdedir

Ne kavumaya benzer ne ayrla Hayalden her ne suret karsa Ak enginliiyle glgelendirir.

3. DERECE: evk evk ve itiyak, lgatte nefsin bireyi ar derecede istemesi ve onu arzu etmesidir. Istlahta ise, "kalbin gayeye doru esmesidir." Estii yn ise, gibdeki sevgilidir. Fahreddin Rzi tefsirinde: "M'minler ise, en ok Allah' severler..." yet-i kerimesini tefsir ederek yle buyurdu: "Bireye itiyak duyulmas iin, o eyin tamamyle olmasa bile, baz ynleriyle idrk ve mahede edilmesi lazmdr. Zira insan mdrik olmad ve varln tesbit edemedii bireye nasl evk duysun ki?" nk bir kimsenin dier bir kimseye itiyak duymas iin, onun sesini iitmesi ve eklini grmesi cabeder. Ki bu sayede itiyak tasavvur olunabilsin. in dier bir vehesi de, bireye btnyle mdrk olunuyorsa, onda itiyak duyulmaz. nk evkin en nemli hazrlaycs olan sr ortadan kalkm demektir. Mauka evk iki trl gelir: Birincisi, bir kimseyi grdkten sonra, onun kaybolmasyla beraber zihindeki ona ait haylin tututurup depretirerek gelitirdii bir evk. ikincisi ise, bir kimsenin sadece yzn grp, o yzndeki gzelliine binaen baka gzelliklerini grmeden oluan ve gelien itiyktir. Bu iki itiyak tarz da, Allah'a evk duymada tasavvur edilebilmesi mmkn olan tarzlardr. Zira birincisini ele alacak olursak, biz insanlar dnyaya gelmeden nce elest bezminde Rabbimizle bulumu ve onun Rabbliini ve hkmranln kabul etmitik. Bu mlakat esnasnda ruhlarmz O'nun cemlini mahede etmiti. Ancak ruhlarmz bilahere dnyada beeriyyet hicabyla giydirildii iin, Allah' gremez olduk. Bu mahzunlukla beraber, O'nun hayalimizde kalan gzellikleri, bizi kendisine k etti. te bu yolla Allah'a itiyak duyanlarn izah budur. Ebrar'n, Hakk'a kavumaya olan itiyaklar, mahede ve r'yet itiyakdr. Allah'n bunlara olan itiyak ise, kendisini grsnler ve bundan lezzet alsnlar iindir. kinci ksm mauklara gelince, bunlar da gnl aynalarnda Hakk'n tezahrn grrler ve bu mahededen tr ona k olurlar. Geri Rabb'in tecellisi ok eitlidir. Ve ona nihayet yoktur. Kemliyle r'yet ve vuslat insann sahip olduu hl-i hzrdaki bedeniyle mmkn deildir. Bunlar yani mauklar, ancak Rabbin kendilerine tecelli ettii kadaryla ona itiyaka memurdurlar. Azizler yle demilerdir: "evk, gib olanadr. Sevgili ne zaman kaybolursa ona itiyak duymaya balar." Bu sz bir ynyle doru deildir. Zira mahbb-u hakik, vahdaniyyeti cihetinden ve kemal-i kurbu hissiyatndan dolay ktan gaib olmaz. Ve onun zuhurunun namtenahi olmas hasebiyle k onun zuhuruna mtak olur. Meayihden ou u sz sarfetmilerdir: "Mahedenin evki, gaybn evkinden daha iddetlidir. Zira gaybe evk duymak, Allah'la bulumay arzulamaktr. Oysa mahede bu likay bir derecede gerekletirmek demektir." Bu hususiyetleriyle m'minler meleklere tercih edilir bir hle gelirler. Zira meleklerde ak ve evk yoktur. Ve melekler, malm olan makamlarnda, zikir, tesbiht ve ibdetle meguldrler. Necmeddin el-Kbra, Hasan Hrkn'den naklederek yle diyor: "Hasan Hrkn bana yle dedi: "Ben tavaf ederken rhaniyyetimle ykseldim ve Kabe'nin etrafn binlerce kere tavaf ettim. Etrafmda olanlar benin bu sr'atli tavafma ardlar. Bense onlarn tavafna armadm. Onlara dedim ki, "Siz kimsiniz? Ve bu tavafnz niin bu kadar yavatr." Onlar dediler ki, "Biz melekleriz ve nuruz, ama bundan

hzl tavafa asla gcmz yetmez." Onlar da bana sorarak, "Sen kimsin ve bu sr'at de neyin nesi?" Ben de onlara dedim ki, "Ben Ademiyim ve bende akn nuru vardr. Bu sr'atin sebebi ise nr-u evktir." Raks ve devrn hlinde de, fukarann ak ve evkle dnp dnmedii, o devrann hzl dnp dnmediinden anlalr. Allah phesiz hereyin iyisini bilir.

4. DERECE: Vecd ve tevcd-i nr eyh hazretleri Fthat'nda yle buyuruyor: "Ey tlib! unu iyi bil ki vecd, slikin Allah' mahedesinden dolay kalbe gelen bir hldir. Bu halin gelmesi, balangta ani olmakla birlikte, geli ekliyle tpk, peygamberlere gelen vahyin ilk tesiri gibidir. Ve bu tesir, Hak tarafndan aniden slikin kalbine salnr. Kalbe ulaan bu vecdin tesiri ayet Allah'n cemlinin tecellisinden ise, vecdin sahibinde bu cde kar nsiyyet hsl olur. Yok ayet tecelli-i kemliyyeden ise, nsiyyetle beraber kalbe bir rahatlk ve sknet peyda olur. Ama bu vecd, Allah'n cellinin tecellsinden hsl olmu ise, vecd sahibine zdrap ve sknt verir. Ayn zamanda korku ve dehete drr." Netice olarak vecd, slikin, kalbini evvelki halinden karp, Hakk'n yaknlnn cezbesine kaptrmasdr. Bu mevzuda Znnn hazretleri yle buyuruyor: "Vecd, Hakk'n huzurunda hazr olmann vermi olduu bir hldir. Ki bu hal, kalbin evvelki halinden bir st dereceye (Allah'a yaknlamaya) terfi etmesidir." Vecd, sahibine nasip olan mahede ve hllerin derecesine gre eitli ksmlara ayrlr. Bu hallerden birincisi, kalbin ve kafann bazan tahamml dahi edemeyecei mnlarn kefedilmesiyle beraber, vecd sahibi kimsenin vcudu zaptedilemeyecek derecede titremeye balar ve alabildiine sarslr. Bunun sebebi, gayb mnlarn tecellisi ve kefiyle beraber, kuvvetli bir tazyikle kalbe hcum etmesindendir. Bu sayede kalp deiir ve hatta bu keifler, insann beeriyyetine de tesir eder. Bu tesir vecd sahibinde bir ok hlin tezahrne sebep olur. Bahsettiimiz bu vecdin husule gelmesinde birtakm deiik sebepler vardr. Mesela, bir kimse iittii sesler mnsebetiyle de vecde girebilir. En zahmetsiz ve en kolay vecde girme hli budur. Mesela; Mevln hazretleri, Zerkb Konev'nin vurmu olduu eki sesleri sebebiyle vecde girmitir. Hatta ibn-i Farz hazretleri Msr yolculuu esnasnda obanlarn okuduu beyitler mnasebetiyle vecde kaplmtr. Kalbine hcum eden vecdin tesiriyle raksetmeye balam, etrafna toplanan halk onun bu vecdinden etkilenerek hep birlikte raksetmilerdir. obanlarn okuduklar beyitler ise u mndadr. Beyit Ey Mevlamz! Gzlerimizi ap sana ulamak isteriz Hayalimizdeki bu temennimize msaade et bn-i Farz hazretleri yine bir gn Msr sokaklarnda gezerken bir kadnn, len kocasna at iin syledii h-u eninleri duyar duymaz vecde kaplm, gnlerce raksederek rlplak kalana kadar zerindeki elbiseleri paralayp atmtr. Bir zaman sonra kendine gelerek toparlanmtr. Nitekim, sahbden olsun, meyih-i kiramdan olsun, Kur'an tilavetini dinlerken vecde kaplanlarn says bir hayli oktur. mam Gazl hazretleri hy'snda yle buyuruyor: "Sahabiden ve tabinden bazlar, Kur'an okunduu esnada kapldklar alamlar, aka gelmiler ve hatta bu vecd annda vefat edenler dahi olmutur." vecdle

Tekellfle olan vecde ise, tevcid denir. Tevcid; vecdin ekicilii ve dairesi iine alma hlidir. Bu daha ziyde zikir meclislerinde olur. yle ki; bir kimse bulunmu olduu meclisin hlet-i rhiyesine kaplarak, gzel nmelerin ve zikirlerin sayesinde birdenbire

kendini o ritmin iinde buluverir. Meclistekilerin vecde girmesi, onunda vecde girmesini salar. Hatta baz hususlar ve incelikleri bilmese bile, vecd sahiplerinin yapm olduu ritmik hareketleri ve zikirleri onlar takliden yapmaya alsa yine vecdin lezzetine ulaabilir. Zira o hlet-i ruhiyenin insan zerinde byk ve derin tesirleri vardr. Onun iin Hz. Peygamberdi Kur'an- Kerim'i dinlerken, alamakl olmasa bile alar gibi hznlenmenin gzel olduunu ifade buyurmulardr. Allah hereyin en iyisini bilir.

5. DERECE: Berk ve zevk Berk, vellik yolunun balangcndaki nr-u ilhnin tpk bir imek gibi olan tecellsine denir. Nitekim eyh-l-islm hazretleri yle buyurmutur: "Berk, kulun, velayete girmesindeki ilk nr'un tecellsidir." Bu nurun tecellsi kalbe doar ve onu velayet yoluna dahil eder. Velayetin yolundan kast, "seyrun fil-lahtr" (Allah'ta seyirdir). Yoksa mutlak mnda "es-seyr ilallah" (Allah'a seyir) olan tark-i tasavvuf deildir. Zira, kalbe ilk evvel doup da kulu Allah'a seyre gtren ey, yakazadr. Ki bunu slkun balangcnda izah etmitik. Berk ile vecdin arasndaki fark udur. Vecd, ahvalin nurundan doan bir nurdur. Ve ahvalin terakkisinde (ilerlemesinde) bir davettir. Berk de, envr- ahvlden bir nurdur. Ancak vellik mertebesine bir davettir. Vecd, ahvalde orta derecede (mutavasst) olanlara zahir olur. Berk ise sliki Allah'n kurbuna eker. Ki bylece mahbbun vechi (yz) ona aikar olur. Bundan doan zevki eyh hazretleri yle izah ediyor: "Meyihe gre zevk, her tecellinin ibtidasdr (balangcdr). Her tecellnin mebdeine zevk tlak olunur." Bu zevke uzun bir mddet sahip olmaya ise irb denir. eyh hazretleri mevzua devamen yle buyurur: "Zevk, sana tecelli ettii miktarca ilim verir. Bu tecellinin lsn ve derecesini lebilirsen mstehak olduun ey ile amel ve teeddp edersin (edeplenir, terbiye olunursun)." Zevk, tecellnin mahiyetine gre eitlilik arzeder. yle ki; tecill surette (grnte) olursa, zevk hayaldir. Yok ayet esmay- ilhde olursa, zevk akl ve ruhandir. Zevk-i hayalnin eseri, nefistedir. Zevk-i aklinin eseri (tesiri) ise kalptedir. Nefsin zevkinin tesirine hkmedecek eyler, oru, ibdet, zikir, Kur'an- Kerim okumak vs. gibi ibadet ve taatlerdir. Akln zevkinin tesirine hkmedecek yegne unsur ise, gzel ahlaktr. Bu ahlakn gc, sliki, ilah sfatlarla muttasf olmaya acktrr ve tevik eder. Allah hereyin en iyisini bilir.

6. DERECE: Ata ve irb Ata, evkin ar derecede olmas ve sahibini ateli hale getirmesi hadisesidir. eyh'llslm bu mevzuda u izah yapmtr: "Ata, kiinin isteindeki arlndan kinayedir." Lev' yani hararetle isteme, bireye fazlasyla hrsl olmay ifade eder. eyh hazretleri bir dier izahnda: "n atas, maukunun tecellsine olup, bu tecellinin ve ak hararetinin tesiriyle beeriyyetten syrlmas ve safi hale gelmesidir" demitir. Allah akna susam olan bir

kimse, O'nun her tecellisinde kendisinden geer ve sarho olur. Bu sarholuk, ak arbn imekle husule gelir. Ak arabn ien kendinden geer. Nitekim bu mahalle mnsip olmak zere Hazret yle buyurmulardr: arap i ki kadehi, sevgilinin yzdr. Kadeh ayya sarhoun gzdr. Bak olan Allah'n cemal kadehinden arap i. nk "Tanr onlara tertemiz bir arap iirecek" yeti (nsan sresi, 21. yet) onun sksidir. Temiz o kimsedir ki, sarholuk zaman seni varln pisliinden temizler. Ne gzel iki, ne gzel lezzet ve ne gzel zevk! Ne gzel devlet, ne gzel hayret ve ne gzel evk! Hazreti eyh Ftht'nda yle buyurdular: "Sret-i hamrn tecellisi, evliyann gvenlii iin bu dnyada hasl olmaz. Vel olan kimseler bu hamrn lezzetini btnlarnda yaarlar. O hamrn tesiri ve hkm bunlarn zerinde zahir olmaz. ayet bu hkm onlarn zerinde zahir olacak olsa ve onlar cennet ehli mizal olmayp bu ilme vki olmayan bir kavmin ierisindelerse, o zaman byk fitne kar. Zira baz byklerin bu sarholuk mnsebetiyle kef- esrara vasl olmalar, istidad ve kabiliyeti zayf kimselerce yanl anlalr ve fesada sebebiyyet verir: Ey hrbat rindlerinin hlinden habersiz kimse! Bu araptan tatmadan mncta baladn. Bu araptan iste. nk Musa ondan iti de Mkat'ta yle habersiz kalakald. Bu arapla sarho olmadka gnl erlerinin gnl srlarn ath ve sama sapan szlerden ayrdedemezsin. Eer bu arapla sarho olursan, her iki dnyay da senin mahkumun yaparlar. Ne de gzel ltuf ve inayet! Eer bu arabn tecellsi istidat ve akl glgelemeyecek miktarda olursa, kemliyle zevk bulur. Yok ayet aklna galebe alarsa (akl glgelerse) dehetten baka birey olmaz.

7. DERECE: Dehet eyh'i-slm hazretleri, dehetin aniden gelen bir hayret olduunu sylemilerdir. Ve kulu epeevre kuatarak, akln kullanamaz hale getirir. Sabr, ilim, sebat gibi mefhumlar kontrolden kar. Ysuf (as) 'un gzel yzn gren kadnlarn hali, dehete gzel bir misaldir. Hatta o kadnlar, Ysuf'(as) un gzellii karsnda ne yapacaklarn armlar ve aknlktan ellerini kesmilerdir. Zira, yet-i kerimede yle geiyor: "Ne zaman ki onu (Yusuf u) grdler, onu ycelttiler ve aknlktan (ellerindeki bakla) kendi ellerini kestiler. Ve dediler ki, bu asla beer olamaz. Bu olsa olsa bir kerim melektir." Mevln hazretleri bu mnya mnsip olarak yle buyurmutu: Akl ve zeka sana kibir ve gurur verir. Aptal ol da gnln doru kalsn! . Aptallk dediim, halka iki kat maskara olan adamn ahmakl deildir. Bu aptallk ona hayran olan adamn aptalldr. Kendilerini unutup Yusuf un yzn grenler, o gzellie dalp kalanlar, bu yzden ellerini dorayanlar yok mu?

te onlar aptaldr. Hayretle u batan akl gitti mi bandaki her tel sa bir ba, bir akl kesilir.

8. DERECE: Hayret ve heyemn Hayret, kiinin, Allah'n yaratm olduu eylerin nizm ve intizamndaki o esiz insicamn karsnda duymu olduu aknlktr. Bu noktada ilim ve akl biter. Kii sahip olduu bilgilerin bu esiz nizam karsnda ne kadar kifayetsiz ve kt olduunu grd an, Allah'n sanatna olan hayranlndan hayrete der. Bu Allah aknn tecellisiylede olan bir durumdur. Kii Allah'a olan aknn lezzetinden akl melekelerini kullanamaz olur ve bu noktada hayrete der. Nitekim Hz. Mevln bu mnya mnsip olarak yle buyurmutur. Sahabenin ruhlarnda Kur'n'a kar fevkalade bir itiyak vard, ama aralarnda hafz pek azd. Sahabe arasnda birisi Kur'n'a drtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuz derdi. Byle byk bir mn ile sureti bir arada cemetmek, hayretlere dm, mest olmu padiahtan baka kimseye mmkn deildir. Byle bir sarholuk leminde edeb kaidelerine riayet etmenin imkan yoktur. Bu imkan bulunsa bile alacak eydir dorusu! Ey kardeim! Hayret iki ksmdr. Birincisi vlm olan hayret, ikincisi ise zemmedilmi olan hayrettir. Hayret-i Memduh (vlm hayret) dinde olan ulv mahede ve nimetlerden zuhur eden, Allah'n esma ve sfatndan hasl olan hayrettir. Hayret-i mezmme (yerilmi hayret) ise, dnya ve ondaki olan msivdan holanarak, bu holanmann akabinde hayret etmektir. Bu hayret, nefsin hevsndan hasl olur. Nitekim ibn Farz hazretleri her iki hayrete de iaret ederek yle buyuruyor: Ey hayret, sende benim sevdiim hayret varsa ayet. Hi tereddtsz seni sevdim ve yolunu setim. Bir hadis-i erifte Peygamberimiz (sav) "Allah'm hayretimi arttr" buyurmutur. Nitekim Hz. Mevln, bu hayret-i mahmudeye binaen yle buyurdu: Kh byle gsterir kh bunun aksini. Din iinin knhn anlamaya imkan yoktur. Ona ancak hayran olunur. Fakat din iinde hayrete den, arkasn ona evirmi, ondan haberi olmayan bir hayran deil, sevgiliye dalm, onun yznden sarho olmu, kendinden gemi bir hayrandr. Eer hayret, normal snrlar amsa buna, heyemn denir. Heyemn lgatte, delicesine k olmay ifade eder. Heyemn sahibi kimse, akln hkm altna alp zabdetmeye gc yetmeyen kimse demektir. Dehetle heyemn arasndaki fark, dehet aniden ve sratli bir biimde gelir. Gidii de o kadar sratlidir. Hayret ve heyemnn gelmesi de, gitmesi de uzun srer. Hayretle heyemn arasndaki fark ise, hayrette tidlullah akla galip gelir. Heyemnda ise, akln hkimiyeti tamamen ortadan kalkar. Ve sahibini mecnn klar. Mest ve mstarak olur.

9. DERECE: Kalk Kalk lgatte, gnln dlanp, sabrsz bir halde muzdarip olmas demektir. Istlahta ise, slikin, Allah'tan bakasndan kamas ve onsuz bir yerde karar klmamasdr. Nitekim eyh'l-islm hazretleri yle buyurmutur: "Kalk, evkin sahibini, mahbb-u Hakik tarafna tahrik etmesidir. Hatta, halk, Allah ile kendisi arasnda bir mnda engel olduu iin, onlara kar kzgnlk ve gazap gstermesidir. Bu mndan olmak zere kalk sahibi olan bir kimse, lm arzular. Zira lm, sevgiliyle bulumada bir merhaledir. Bu mnya muvafk olarak Hz. Mevln yle buyurdular: Gazne'de bilgiler emen bir zhid vard. Ad Muhammed'di. Knyesi Serrez. Her gece zm otuunun ucunu yer, onunla iftar ederdi. Yedi yl bu hldeydi. Varlk padiahndan birok alacak ey grd. Fakat maksad padiahn cemalini grmekti. O kendine doymu er bir da bana kt. Dedi ki: Ya bana kendini gster, yahut kendimi bu dadan atacam. Allah dedi ki: O ihsann zaman gelmedi. Kendini atsan da lmezsin, ben seni ldrmem. eyh itiyakndan kendisini o yce dadan derin bir suya att. O canna doymu er lmedi. lmden kurtulduuna feryat etmeye balad. nk bu yaay ona lm gibi grnmedeydi. , onca tersineydi. O gayb leminden lm istiyor "Hayatm lmmdedir" deyip duruyordu. Nitekim Hz. Peygamber (sav) Hra Maaras'na ktnda, bidayet hallerinde bu hl zuhur etti ve kendini o dadan aa atmak istedi. Ancak Cebril(as) onu tutarak tekrar eski yerine gtrd. Bu bir rivayettir. Dier bir rivayette ise birinci defa vki olduu ifade edilmitir. Mustafa'y ayrlk derdi kaplad, darald m, kendisini dadan atmaya kalkard. Cebrail "Sakn yapma! 'Kun' emrinde sana nice devletler takdir edilmitir" deyince yatr, kendini atmaktan vazgeerdi. Sonra yine ayrlk derdi gelip att m, yine gamdan, dertten bunald m kendisini dadan aa atmak isterdi. Bu sefer Cebrail grnr "Ey ei olmayan padiah! Yapma bunu" derdi. Hicab kefedilip de o inciyi koynunda buluncaya kadar bu hldeydi. Bazen bu halet yle bir yksek mertebeye gelir ki, sahibini, arlndan dolay para para eder. Ve bylece o kimse kendisinden halas olur mahbbunu bulur.

10. DERECE: Gayret Ey talip! unu iyi bil ki, gayret, Allah'n bir nimetidir. Nitekim sahih bir hadiste, Reslullah efendimiz (sav) Sa'd hakknda yle buyurdu: "Muhakkak ki Sa'd kskantr. Ben

ondan da kskancm. Allah da benden kskan. Onun iin zahir ve btn kt eyleri haram kld." Hz. Mevln bu hususta yle buyurdular. Hak, kskanlkta btn lemden ileri gittii iindir ki btn lem kskan oldu. Kskanlklarn asln Hak'tan bilin. Hakk'n kskanlklar phe yok ki Allah kskanlnn fer'idir. Padiah, birisi yzn grdkten sonra bakasna meylederse, kskanr. Gayret, gayrin mhedesiyle olur. Eer gayrin mahedesi olmaz ise, gayret de olmaz. Hakk'n gayretinin zuhuru, kullarnn kendisinden bakasn hkmran olarak tanmamalar ile olur. Ve kendisinden bakasna kulluk etmemeleridir. Kendisinden gayri masivy meylin ve hevesin olmamas ynnde gayret-i ilh tecelli eder. Kulun gayreti ise u eyden ri olursa gayret-i eytan olur. Bu ey unlardr. Birincisi gayretlillah, ikincisi gayretfillah, ncs ise gayret alellahtr. Bunlardan ilk ikisi, mahbbun rzs iindir. Mesela Sleyman (as) ikindi vakti getikten sonra, gayrete gelip, sfintl ayd krd gibi. Bu hadise yette yle geer: "Hani bir zaman akam st Sleyman'a, cins ve rahvan atlar gsterilmiti. Sleyman: "Gerekten ben at sevgisine, Rabbimin zikrinden dolay dtm" dedi. Nihayet atlar gzden kayboldular. Sleyman: "Onlar bana getirin" dedi. Atlar gelince de bacaklarn ve boyunlarn svazlamaya balad." (Sad, 31-32-33) Bu sevme iinden dolay ikindi namaz fevt oldu. Bunun zerine Hz. Sleyman bu duruma kzarak atlarn hepsini de boazlatt. eyh hazretleri Ftuhat'nda yle buyurdular: "El-gayretfillah demek, kiinin, Allah'n izmi olduu hududlar ierisinde er'i esaslara riyet etmesi demektir. Ve bu riayeti srf Allah rzs iin yapmas demektir. ayet gayreti kendi nefsi iin olursa, gayretinde isabet etmi olmaz. El-gayretlillah ve el-gayretfillah yalnz Allah'n rzsna mtfen yaplan gayretlerdir. Ancak el-gayret alellah muhaldir. Zira, mahbb-u hakki, mahbub-u mecaz gibi deildir. Mahbb-u hakkiye tahrik ve tevik bir mnda caiz olsa bile, evliyann takdirince, bu nevi mahedeyi zarur klan hl ve hareketler mmkn olduunca gizli tutulmaldr. Zira evliya ve asfiya Cenab- mahbbun esrarn keml-i gayretlerinde tr namahreme (ehli olmayanlara) ifa ve izhr eylemezler. Keke btn cihan sevdiimizi sevse Ve szmz hemen kssa-i cnn olsa Cenab- Hak dahi keml-i gayretinden evliyay avama izhr eylemeyecei hususunda yle buyuruyor: "Benim vekillerim kubbemin (muhafazamn) altndadr. Onlar benden bakas bilemez" (Hadis-i Kuds.) Kueyr Risalesi'nin "bb- gayret" ksmnda, "ibli'ye ne zaman rahat ettii soruldu. O'da, kendimi zikreder halde grmediim zaman diye cevap verdi" denilmektedir. nk kendini zikrediyor grmek Allah'a vuslatta bir perdedir. Zira, zkir ve mezkr birdir. Kendini zkir olarak grmek, bir mnda zikrettii eyden kendisini ayrmaktr. Ve baka biri olarak kabul etmektir. O halde zkirin ve mezkurun bir olmasnn art, zkirin kendi varln asmasyla mmkndr. u hads-i erif, bahsetmi olduumuz mny te'yid eder mahiyettedir. Reslllah efendimiz (sav) yle buyuruyor: "M'min, kendi nefsi iin istediini kardei iin de isteyendir." Bu hadsin muktezsnca bir m'minin, dier bir m'mine zikir yapmas hususunda ikz ve itiyak gayet tabi bir durum olup, bunun aksi ise m'min olmayanlara mahsustur. Bir m'min kendi yapm olduu zikrin rhn zevkine binaen, kardeini de bu yola davet etmeli ve onun da bu rhn zevkten istifdesini salamaldr. Allah hereyin en iyisini bilir.

1. DERECE: Velayet nedir? Vel kimdir? Meyih-i Kiram, velayeti yle tarif etmilerdir: "Velayet, kulun, kendi nefsinden fn olup, Hakk'la kim olmas demektir." Bunun mns Allah u Telnn, kulunun btn ilerine bizatihi tevell etmesidir. Bir mnda kulun tasarrufu kalkar, btn fiillerinde Allah'n iradesi hkim olur. Ve kul, vcud-u mevhubesinden (kendisine ihsan edilmi vcudundan) hals olur. Hatta Cenb- Hakk onu en stn makama karacak, muhafazasyla beraber, beeriyetten arndrr ve bylece o Allah'n sevgili kulu, Allah'la beraber bekaya erip bak olur. Onun iin "Vel, Allah'da fena bulup, Allah'la bekaya erendir" diye tarif edilmitir. Bu sebepledir ki Allah u Teala veli kullarn, gz ap kapama miktar bir zamanda bile kendi nefislerine brakmaz. ayet bunlar gz ap kapama sresince veya daha az bir zaman miktarnca kendi nefislerine terketse, o zaman onlar tpk peygamberimizin "Ey Allahm, Bir an olsun, beni nefsime terketme. Rabbim! Kk ocuu nasl gzetiyorsan beni de yle gzet" buyurduklar gibi, lisn- ztyla ayn ricada bulunurlar. Lisan- zt, Hakk'n lisandr. Cenab- Hak ise bunlarn velsidir. Nitekim bir yet-i kerimede yle buyuruyor: "O yle Allah'tr ki inananlar zulmttan nr'a kard..." Yani Allah m'minlerin her halkrda velisidir. Onun iin onlar phenin karanlndan, yaknin aydnlna karmtr. Veya dier bir mnyla, nefsin karanlndan, saf-y nr-u rahmana karmtr. Kesretin karanlndan vahdetin mahedei nuruna karmtr. Nitekim bu mnya mnsip yle buyrulmutur: Hakk' gren gz dosttan bakasn grmez. O z leminden grr, kabuktan deil. Bakalar kabuktan dolay hicapta kalm. Halbuki o zn kenarna (dna) bakmakta. nki Vel, Allah'n isimlerinden bir isimdir. Bu ismin mazharlar, hibir zaman kesilmez. Ahlk- ilah ile ahlaklanan ve sft- Hakk'ta fena bulan bir kimse, bu ismin mazhar olur. Ve o, evliyullahtandr. Bu vasftaki kimseler, her devirde bulunur ve asla eksilmez. Nitekim Hz. Mevln yle buyurmutur: u halde her devirde peygamber yerine bir vel vardr. Bu snama kyamete kadar daimdir. te diri ve faal imam o veldir. ster mer soyundan olsun, ister Ali soyundan. Nbvvetin yannda velayet verilen peygamber, Hz. Muhammed'dir. Zira yet-i kerimede: "De ki ey Habibim! Allah' seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin" buyuruluyor. Bu yet-i kerimeye gre vellerin gnei ve kayna Hz. Peygamberdir. Nitekim Glen-i Rz sahibi u beyitleri irad eylemitir. Peygamber gne gibidir, vel ay gibi. Bunlar "Benim bir zamanm olur ki o vakit Allah'la beraber kalrm" makamnda birbiriyle kar karya gelirler. Bu suretle "Allah' seviyorsanz" makamndan "Bana uyun da Allah da sizi sevsin" makamna yol bulur. Vel olan kimse, Reslullah'a ne kadar tbi olursa, o kadar keml bulur. Ve o kadar

nrlanr, aydnlanr. Nitekim Hz. Nebi(sav] mahbbiyyet makamna erimitir. Veli ise Reslullah Hsn mutbaatta bulunduu zaman, makm- muhabbetten, mertebe-i mahbbiyyete ykselir. Tbi olmak sebebiyle bu makam nebiden velye sirayet eder. Nitekim bu hususta u beyitler rd edilmitir: Muhabbetle o, Hakk'n mahbbu olur. Geri tlib idi ama Hakk'n matlbu oldu. Muhabbetle ate nrlanr. Dev, muhabbetle hr olur. imdi nemli bir meseleye parmak basalm. Acaba vel, kendisinin vel olduunu bilebilir mi? Ve halkn arasnda bu hususiyetiyle mehur olabilir mi! Veya olmaz m? Hemen ifade edelim ki, meayihin bu hususta ihtilaf vardr. Ebu-l Hasen Ali bin smail el-Eri yle der: "velnin, velliini bilmesi caiz deildir. nk velnin, veli olduunu bilmesi, kibetine ait korkunun ondan kalkmasna sebep olur. Ve onun kendisini emin hissetmesini salar. Havf ve recy izle eder (ortadan kaldrr). Bu ise ubdiyyeti gereksiz kld gibi ortadan kaldrr." Bu sz kuvvetli bir delil arzetmez. Her ne kadar makbul bir sz gibi gzkse bile btn vellere mil deildir. Bilakis doru olan, Allah'n ilham ettii eyi yapmaktr. Yani bulunduu mertebenin muktezs ne ise onu yapmakla memurdur vel. Ubudiyyetin muktezasn icra klmakla beraber, vel, velliini aa vurdu diye ona emin olma hali mucip olmaz. Ve ubdiyyeti de izale etmez. Onun iin Ebu Ali Dekkak yle der: "Vel'nin velliini bilmesi caizdir." Ancak halk iinde velliiyle hret bulma hususunu ifde edecek olursak, bu hretin ve bilhassa kerametin aka halka izhr edilmesi, kmil bir velnin yapaca bir ey deildir ve ok irkin grlmekle beraber asla caiz grlmemitir, imam Muhammed bin Ali yle buyuruyor: "Kim ki vel olduunu iddia ediyorsa, bu sadece bir iddiadan ibarettir. Eer iddia ettii gibi keramet izhar ediyorsa, o zaman onun iddias doru olup, onun vel olduunu kabul etmek lazmdr." Bir kimsenin vel olduunu aa vurmas kendisi iin tehlikelidir. Zira bu kiinin velayetini izhr etmesi, halk arasnda hret bulaca iin bu hret, Hak ve kendisinin arasnda bir perde olacaktr. Ancak, velliin kendiliinden ilan edilmeden zuhur etmesinde korkulacak bir tehlike yoktur. Zira bunda maslahata binaen hikmet vardr. Ve Cenb- Hak onu her trl ekk ve pheden muhafaza buyurur. Mevln hazretleri bu mevzua mnsip yle buyurdular: eyh "Yarabbi, hikmetini sen bilirsin. Ben gizliyorum, sen aikar ediyorsun" dedi. Ona yle ilham geldi: "Birka kii senin elinin keskin olmasn knad, sana mnkir oldular. O her hlde yolda yalancydyd ki Allah onu bu taife arasnda rsva etti" dediler. Ben onlarn kfir olmasn, bu azgnlkla, bu sapklkla, bu kt pheyle geip gitmelerini istemem. Ben de u kerameti aikr ettim. ilediin vakit sana iki el ihsan ettiimi gsterdim. Ki o biareler hakknda kt bir pheye dp de huzurumdan merdd olmasnlar. Muhakkikler ve bu tarikin kmillerine gre, velliin izhr asla caiz deildir. Ancak bu aa vurma fiili vel olduunu isbat edecek doruluktaysa ona sylenecek sz yoktur. Zira Nebler bile, peygamberlik iddiasnda bulunduklarnda bunu isbat iin mucizeler gsterirler. Ve onlara lazm olan da budur. Vilayetin, velde rtl kalmas gerekir. Ancak peygamberler bunu aikar ederler. eyh hazretleri Fthat'nda yle buyurdular:

"Muhakkiklere gre, kerametin setri (gizlenmesi) vaciptir. Peygamberlerde ise mucizelerin aa vurulmas farzdr. Bunun byle olmasnn sebebi, hem velnin hem de Peygamberlerin, halk arasnda rezil rsv durumuna dmemeleri iindir." nk peygamberler Hak olan dvalarn, mucizelerle beraber halka tebli etmeye alrlar. Oysa velilikte bu nevi bir tebli yoktur. Sadece normal vaaz ve nasihatla Hak yoluna devet vardr. Zira ulem, vellii ulv bir mnevlik olarak grmler, fakat hirete ait meselelerde korkutma veya mit verme vesilesi olarak grmemilerdir. Zira, velyet-i sur (gsteriteki vellik) her zaman istidrca aktr. Bu da halkn er yolunda kandrlmasnda ve uyutulmasnda nemli bir tehlike kapsnn aralanmas demektir, ite buna binaen eyh hazretleri kerameti iki ksma ayrarak yle buyurmutur: "Esasen keramet iki ksma ayrlr. Birincisi, halk arasndaki tarifiyle, su zerinde yrmek, gzden kaybolmak, istedii zamanda istedii mekna eriebilmek v.s. gibi birtakm ameliyelerdir. Halbuki asl kerametin tarifi bu deildir. Bizce asl keramet, Allah'n izmi olduu eriat dairesinden dar kmamak ve Muhammed ahlakla ahlaklanmaktr Ktlklerden kanmaktr. Hayrda yarmak ve farz ve vacip olan ibdetleri zamannda ed etmektir. Kalbi msivdan temizlemektir. Allah'n izdii snrlar dorultusunda haddi amamaktr". te Allah'n ve Resul'nn ngrd asl keramet budur. Dier yaplan eyler ise, istidrac ve gz boyamaclndan baka birey deildir. lim talep etmek ve ilmiyle Hak yolunda amel etmek en byk keramettir. Allah hereyin en iyisini bilir.

2. DERECE: Sr nedir ve erbb- sr kimdir? Muhakkiklere gre srrn tarifi udur: Sr, uurda gizli olan mnya denir. Dier yandan havastan olan kimselerin inzivaya ekilip kendilerini tecrd ederek saf-y kalbe ulamalarna da sr denir. Zira kalp, bu durumda srra mahal olmutur. Ve hlin ismini mecaz olarak ifade eden mekan mahiyetinde olduundan, bu isimle isimlendirilmitir. eyh hazretleri Fthat'nda, Abdullah Tster'den naklederek yle buyuruyor: "Sehl bin Abdullah et-Tster yle dedi: Muhakkak ki rubbiyyet bir srdr. Eer aa ksayd nbvvet ortadan kalkard. Nbvvet bir srdr. Eer aa ksayd ilim ortadan kalkard, ilim bir srdr. Eer aa ksayd ahkm ortadan kalkard." Ey kardeim! Cenab- Hak, bir hads-i kudssinde yle buyuruyor: "nsan, benim srlarmdan bir srdr." Rububiyyetin srrn bilenler, Hakk'n srr olanlardr. Bunun izhr aynen setretmek gibidir. Onun iin "Rubbiyyetin izhar (aa vurulmas) kfrdr, yani kapatmak, setretmektir gerekir" demilerdir. Bir kimse bu srr renmek ve bu srra ulamak isterse, talib-i hzinedar- esrr- Hak olan bir mride varmas icbeder. imdi bu bbdan olmak zere shib-i esrar (srlarn sahipleri) kimlerdir ve hususiyetleri nelerdir; ona gelelim: u hdis-i erif, sr sahibi olan kimselerin hakknda vrid olmutur. Reslullah efendimiz(sav) yle buyurdular: "Allah'a en sevgili olan kullar, Allah'tan korkan ve Allah'n kendilerini insanlardan gizledii kimselerdir. Onlar var olduklarnda bilinmezler. Ortadan kaybolduklarnda ise anlmazlar." Ahfiy (gizli olan sevgili kullar) iki ksmdr: Birinci ksm, insanlar arasnda hret bulmayp isimleri ve kerametleri duyulmayan kimselerdir. Ki bu hususta Hz. Mevln yle buyurmutur: Bir de vellerden ylelerini tanrm ki azlar yumulmutur, hi dua etmezler. Peygamberlerden bir baka taife daha vardr ki bunlar pek gizlidirler. Bu zahir halkna nereden mehur olacaklar? Bunca kerametleri vardr da yine de ululuklarn kimsenin gz grmez. Hem uludurlar, kerametleri vardr, hem Allah hareminde gizlenmilerdir. Onlarn adlarn abdal bile iitmemitir.

ayet bunlardan birisi kp da "ben velyim" derse halk ona deli gzyle bakar. Ve vellii ona asla reva grmezler. Bu kimseleri ancak hlden anlayabilen fazilet sahibi kimseler bilir. Bizi, bizden olan bilir. Bakalar kfr sayar. kinci ksm ise; ismi ve hreti halk arasnda yaylm olan kimselerdir. Bunlarn en nemli hususiyetleri; "nsanlarn akllar miktarnca konuunuz" hadsinin mnsna binaen, insanlarla akllarnn erdii miktarda konumalardr. Bu sayede, herkesin kendilerini anlamasn salamlardr. Fakat onlar btn mertebeleri gemilerdir. alacak ey bunlar her eyiyle ak iken, gayret-i Hak bunlar serbestletirmitir. Gne gibi apaklarken, kemal-i zuhurlar bunlar perdeleyebilmitir. Nitekim Mevln hazretleri bunlarn hakknda yle buyurmutur: Asl alacak eye gelince: O ovalardan, o llerden yzbinlerce adam geiyor, glgelik iin can veriyorlar. Balarn kilimlerle rtyorlard da onlarn glgesini bile grmyorlard. yi grmeyen akmaklam gzlere yzlerce kere tuh! Allah'n kahr, gzleri balam, yoksa gzleri bal adam, Ay' grmez de Sha'yi grr. Halk rk meyveleri toplamakta, pisboaz ve doymaz adamlar bu porsumu meyveleri yama etmek iin birbirlerine girmekteydi. O dallar, meyveler, yapraklarsa an be an "Keke kavmimiz bizi bilseydi, ne olurdu!" diyorlard. Her aatan "A bahtsz kiiler! Bize gelin, bize" diye ses geliyordu. Fakat Allah'tan da aalara "Onlarn gzlerini baladk; onlara snacak yer yok" sesi gelmekteydi. Beyazd hazretleri yle buyuruyor: "Veller, Allah'n gelinleri gibidir. O gelinleri muharremttan olan kimseler grmezler." Kapmdan ieri namahrem girince harem halk perde arkasna girer, gizlenir. Zararsz ve mahrem birisi yzlerindeki peeleri aarlar. gelince de o kendilerini gizleyen mahremler

Allah u Tel kemal-i gayretiyle bunlar, sahip olduklar mertebenin dnda olanlardan setreder. Zahir ehlinin idrk ederek anladklar evliya ancak ve ancak kermet-i sri (gsteri icab keramet) sahibi kimselerdir. Bunlar (yni halk) evliy-y manevyi anlayamazlar; idrk edemezler. Ry-i yar gstermeyen, evliy-y manevyi gremez. Zira bunlar bilmek Allah' bilmekten daha zordur. Nitekim ib-nul At hazretleri bu hususta yle buyuruyor, "eyh ibn-i Abbs'tan iittiime gre o, yle dedi: "Evliy-y manevyi bilmek, Allah' bilmekten daha zordur. Zira Allah u Tel, keml ve cemliyle mahede edilebilir. Ancak vel olan kimse, herkes gibi beeriyyete sahiptir. Yer, ier, oturur ve kalkar v.s. Onun iin bunlar normal insanlardan ayrt edip vel olduklarn anlamak ok zordur." Netice itibariyle, Allah u Tel baz kullarn kermet-i sri ile izhr eyledi, bazlarn ise, kermet-i maneviyye ile gizledi. Bu gizlenenleri avam hi bir zaman gremedi. Onlar ancak hvs grebildi. Bazsn bidayetinde zahir, nihyetinde setreyledi. Baz velleri ne avam grebildi ne havas. Bazlarn ise; Hakk' irad eylesin diye, hususiyetle izhr eyledi. Netice u ki; bu tip mevzularn ou sr olarak kald ve yle de kalmaya devam edecektir. Allah hereyin en iyisini bilir.

3. DERECE: Garip ne demektir? Garipler kimlerdir? Amr bnu'l-As'n rivayet ettiine gre bir hads-i erifte Reslllah(sav) efendimiz yle buyurdular: "Allah'a en sevgili kullar, gariplerdir. Sahb dedi ki; Kimdir garipler ya Reslallah? Reslllah(sav) yle buyurdular:"Dni iin (dinini yaamak iin) halktan kaan kimselerdir. Ki bunlar kiymet gn Hz.lsa ile harolunacaklardr." "Kim garip olarak lrse, ehid'dir" hakikati zere bu kimseler ldklerinde ehiddirler. Bunlar, halka mehur olan ve bilinen gariplerdir. Ancak evliyaya gre garibin tarifi bakadr. Evliyaya gre asl garib; ya hl itibariyle veya rf itibariyle olan gariplerdir. eyhu'l-lslm hazretleri bunlar ayr ayr yle tarif ediyor:"Hlen garip olan kimseler, fsid olan ve gnahlarn bolca ilendii bir zamanda slih olan kimselerdir, ilmen garip olan kimseler; cehaletin diz boyu olduu zamanda, lim olan kimselerdir. Veya mnafk bir kavim ierisinde, dosdoru olan kimselerdir. te kendilerine "mjdeler olsun" ifadesinin ve mjdesinin sunulduu kimseler bunlardr." Nitekim Ebu Hureyre'nin rivayet ettii bir hadiste Reslallaht(sav) efendimiz yle buyurmulardr: Muhakkak ki bu din garip balamtr ve nihyetinde garip olacaktr. Gariblere mjdeler olsun, Gariblere mjdeler olsun. Gariblere mjdeler olsun, bn-i Melek hazretleri yle buyuruyor: "Din ehli; insanlarn arasnda balangta garibtiler. nsanlar onlar yalanlyor ve hakir gsteriyordu. Onlar en yaknlar olan akrabalar arasnda bile garip yaadlar, ite dnin (islm'n) hir zamanda da mntesipleri ayn gariplii yaayacaklardr." lim ve irfanla garip olan kimseler; dde-i btnlarndan hicabn kalkm olduu kimselerdir. Bunlar bu haliyle keml mertebesine ermilerdir. Ve gayb srlara vkf olmulardr. Bunlar ulema ve ukel (akl ehli olanlar) nezdinde gariplerdir. Sefihler nezdinde deil. Bunlarn hallerinden ehl-i sver anlamazlar. Bunlar ancak akllarn erdii miktarca kendilerini deifre ederler, geri kalan durumlarda da gizlerler. Benim hlim sana kar kapaldr. Dorusunu aklamyorum. Hadisin iaretiyle syleyeceim. nk garibim, dil bilmiyorum. Onun iin eyhu'l-islm hazretleri "Arif olan garip, gariblerin de garibidir. Zira o hem dnyada hem de ahirette gariptir diyor." Mevln hazretleri bu hususta yle buyuruyor: Zaten cihanda gne gibi misli bulunmaz birey yoktur. Bak olan cn gnei yle bir gnetir ki asla gurub etmez.

4. DERECE: stirak stirak, velayet mertebesinden sonra hasl olur. Vel kii, Allah'n kendisini sevgisiyle kuatmas neticesinde ona olan mahedesi ierisinde boulacak hale gelir. Cezbe-i Hda'ya kaplarak, vahdet denizinde boulur. Kendinden geer. Artk herey onun gznde ayndr. Ne zt olanlarn birbirinden fark vardr, ne de uyumlularn uyumu kendisini ilgilendirir. Tevhd denizinde boulan vel, kendisini bu denizle beraber grr. Artk bu haliyle halk gremez olur. Mevln bu mevzua mnsip yle buyurmutur: Sfatlarla perdelenmi olan ki ancak sfat grr Zt kaybeden kiidir ki sfatlarda kalr Oul, Allah'a ulaanlar, zta garkolmulardr Artk onlar sfatlara nazar ederler mi?

Ban rman dibinde olduka renge bakabilir misin? Meyih-i Kiram? istirak e ayrmlardr: 1-istirku'l-ilm fi yni'l hl. 2-istirku'l- irh fil'kef. 3-stiraku'-evhid fil'cem. 1-stirk'l-ilm fi ayni'l hl demek; ilmin uur zerine istils halinden kinaye olarak ilim, halde istirak ve ahkamn amelde tkenmesinden ibarettir. Bu mertebede hkm mevcid-i hliyye olur. Ve ahkm- ameliyye ve akliyye tesirsiz hale gelir. Fakat bu halin sahibi sapklktan ve seri erifin hilfna olmaktan msundur. Bu hususta Kn hazretleri yle buyuruyor: Bu nev'i istirak sahipleri istikmet ve emnet sahibidirler. Dallet onlara asla isabet etmez. Onlar Allah'n nurunu bir elbise gibi giymilerdir. Ve msun olurlar. Onlardan ertin zttna bir hareket asla sadir olmaz. Zira onlar mahfuzdurlar." Bu mertebede ruh, hakik makamn bulur.Cmle isimler, iaretler (objeler)Allah'n nurunda izale olur. Bu mertebede kul, lisn- iarette Allah'; Y Ceml.Ya Cell, Y Kahhr, Ya Cebbar diye tebih eder. Bu lisn- hle sahip olanlarn hli u beyitleri terennm eder: Sen sfat syle; ben sfatlarn dndaym. Ayetler ya da beyyinta vasl olma hakknda syle. Bu mertebede kul, Hakk'la bak olur. Allah'n sfatlaryla muttasf olur. Ve ondan sudur eden Hakk'tan sudur eder.

5. DERECE: Gaybet Velayetin derecelerinden biri de gaybettir. Gaybet demek; eyadan gib olup, Hakk'ta hzr olmak demektir. Bu nev' kimselere gayib ve hadr diye isim verilir. Kendinden gayib ve dostla hzr. Kendinden 'm, dostla bakmakta. Bunlarn hasbhalleri "Btn msivdan kaybolmak; yz evirmektir." Slik'in gaybeti ilmin hudutlarndan ve akln erevesinden kurtulmasdr. Zira; slike vecd hkim olduu zaman, btn bunlardan hals olur. Arifin gaybi ise; bsbtn ahvlin gznden bir nr-u peyda gibi kaybolmasdr. Yani ne halk onu grr, ne de o halk grr. Hlin hkm, sliki deitirebilir ama arifi deitiremez. Arif olan bunlarn hepsinden necat bulur.

6. DERECE: Vakit Vakit dahi velayetin mertebelerinden birisidir. Onun iin vellere ait ebu'l-vakt veya ibnu'l-vakt tabirleri kullanlr. Bu hususta epeyce tarif yaplmtr. Mesela bunlardan birisi de udur. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyurdular: "Vakt, Cenb- Hakk'n kaza edip, senin zerinde icra eyledii eydir." Bazlar ise "Kiinin zerinde hkmeden herey vakittir." demilerdir. Avarif sahibi ise yle tarif ediyor: "Vakitten murd yle bir hldir ki, o hl kiinin zerine hkmetmeye balad an bir nceki hdisenin hkmn bak gibi keser ve

bazan kendi hkmn icra eyler." Onun iin vakit, kulun bazan hznne, bazan sevincine, bazan rahatlna ve skntsna yol aan sebep ve hkmlerin cmlesi olarak tarif edilmitir. Hlsa edecek olursak, vakit, Allah'n hkmnn, kulun zerindeki tasarrufuna balad andr. Bu izahn sebebi, kulun, kendi isteinin tahakkuk etmesinden daha nemli olan eyin, Allah'n isteinin ve takdirinin tahakkuk etmesinin olduudur. Kul bu uura ermise, asl mahiyetiyle beraber vaktin de uuruna ermi demektir. Ve bu uurla Hakk'n vakit mevzuundaki hkmne teslim olur. Bu uurdaki kimselere ibnu'l vakt denir. Gemi ve gelecek zaman kaydn am ve bu zaman dilimlerinin kendilerini asla deiiklie uralamad kimselere de ebu'l- vakt denir. Bunlar vcutlarndan saf olmulardr. Ve msivdan arnmlardr. Nitekim Hz. Mevln bu mnya iaret iin u beyitleri ird eylemitir. Sf misalde ibn'l-vakt olur Ama saf (saf olan) vakitten de hlden de fari olmutur.

7. DERECE: Safa Safa da velayetin derecelerinden birisidir. Ve muhakkikler safy yle tarif etmilerdir: "Safa; keduret-i beeriyyetten (beer endie ve kederlerden) ber olmaktr. Slike lazm olan tefrikann her trl naksndan ve masivnn her trl cilvesinden, gnln arndrmasdr. Ne zamana kadar u renklere balanp kalacaksn? Gz ne zamana kadar renkleri grmeye kapal kalacak? Eer renksizlik tarafna koarsan btn renklerden haberdar olursun. Ayna pastan bzar olduu iin her bir renk onda grnmede. Saf'nn mertebesi vardr: 1 - Saf-y ilm. 2- Saf-y hal. 3- Saf-y ittisal. 1- Saf-y ilm: Slikin Peygamber slke girdiinin idrakinde olarak, Hz. Peygamber'in edebiyle edeplenmesidir. Slkun balangcnda da sonunda da onun edebini ve ahlkn tatbik etmesidir. Bundan dolay Allah u Tel bunlara nur-u basiret nasip eder. Ve slik bu sayede, nihyet-i hakikatte olan srlar mahede eder. Ve saf-y ilm ehli bu muslih ve mstakim kastlaryla beraber himmetlerini kontrol edip, ehadiyyete, eitli mertebelerden geerek vsl olurlar. 2- Saf-y Hl: Hl saf olduunda Allah'a ulamann delilleri daha kolay mahede edilir. Ve Cenab- Allah'la mklemenin zevki bu makamda elde edilir. Bu syleyii vasfetmek imkanszdr. Ancak hl sahibi olan, bunun nasl bir hl olduunu bilir. 3- Saf-y ittisal: ittisalin mebdei fenadr. Fen-y abd, abdin fiilinin, Hakk'n fiilinde, kulun sfatnn Hakk'n sfatnda ve kulun ztnn Hakk'n ztnda fena bulmasdr. Bu fena sebebiyle uhd- Hakk myesser olur. Mademki o gnein n grdn, sen kalmadn artk. Su suya kavutu. Bir katre idin. O sr denizinde kayboldun. Bu damlay imdi bulamazsn artk.

Geri burada kaybolmak herkesin ii deildir, ama fenada benim gibi kaybolanlar oktur.

8. DERECE: Srr Saf'dan sonra, aka srr-u hakik hsl olur. Srr demek; "Kulun zahirine ve btnna amil olan diliktir (rahatlk ve ne'edir). Akabinde hzn ondan hals olur. Batnn srr bulmas, zahire de etki eder ve hemen kendisini gsterir. Nitekim bir yet-i kerimede bu husus ok gzel resmedilmitir, yle ki: "O gn parlayan, glen ve sevinen yzler vardr." (Abese, 38-39) Bu ereti lemden kurtulmu, gl bahelerinde, akarsu kenarlarnda yurt tutmutur. Oturduu yer, yurt, vasl olduu makam ve rtbe, yce himmetinin sr sedirinin stdr. Oras yle bir doruluk makamdr ki dorularn hepsi de orada ltif, neeli ve sevinli yzlerinden belli olarak yurt tutmulardr. Srr-u uak- devlet, izzetle veya kerametle deildir. Bilakis Allah'n kendi katndan verdii mahede ve vuslattr. Zira Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyurmaktadr: "Ey Muhammedi De ki: Allah'n ltf ve rahmeti sebebiyle, ite bunlarla sevinsinler, o, biriktirdiklerinden daha hayrldr." (Yunus, 58) klarn neesi de odur, gam da, hizmetlerine karlk aldklar cret de. k, sevgiliden bakasn seyre dalarsa bu ak deil, asla olmayan bir sevdadr. eyh hazretlerine gre srr mertebeye ayrlr: Birinci mertebedeki srhur, zevkin srrdr. Ki bir zevk trl hzn izale eder. Bu hznlerden birincisi, Hakk'n tarikinden kopma korkusunun verdii hzndr. kinci hzn; cehaletin karanlna batma korkusunu, tarikatn marifetiyle izale eder. Ve bu korkunun verdii hzn yok eder. Yerine ne'e ve srr gelir. nc hzn ise; tefrika korkusunun sebebiyet verdii hzndr. Bunu da aar ve srura ular. kinci mertebedeki srr, ilm-i hicb'n kefinden zuhur eder. uhda ermenin srrdr. nsann kendi ilmi bile uhuda bir perdedir. Slik, bu mertebede kendi ilmini aarak, Allah'n ilminde fena bulur. Gayb ilimlerden ona ilim hasl olur. Ve zevk-i btn bularak mesrur olur. Bu hal gayb ilminden meydana gelir Zevkten baka bireyle o ilim iitilmez al abala da kurtul kendinden Eer deerin varsa, bu ameli yapman gerekir Suret ilmi, su ile amurun mesleidir Mn ilmi ise, cn ve gnln rehberidir Manev ilim gizli bir hazinedir. Kendinden kurtulursan bu hazine sana gelir. nc mertebedeki srr ise; mahedeyi fethetmi olmaktan hsl olan srrdr. Mahedeye erememe endiesinden kurtulup rahatla ve srura ermektir.

9. DERECE: Telvin Bu mertebe velayet mertebesinden daha yksektir. eyh hazretleri Fth-t'nda yle buyuruyor: "Telvin ekseriya cemaate gre, naks bir makamdr. Bu telvin, kulun kendi ahvl-i nefsniyyesinde olan telvindir". Meyih-i Kiramdan bazlar yle diyorlar: "Telvin; sahibinin muhakkik ve kmil olduuna bir delildir." Ben ahsen bu gr kabul ediyorum. Ve benim mezhebim budur. Ve bence telvin, bir kimsenin imkanlar nisbetinde kemle erimesini salar. Zira telvin, Cenb- Allah'n bir na't'dr. Yani vgsdr. Ve her na't- ilh bir keml derecesindedir. Hal byleyken, Cenb- Allah'a hibir noksanlk izafe edilemez. Zira keml sfat Allah'a ait bir sfattr, insan, ancak ve ancak, na't- ilhiyle (Allah'n vgsyle) kemle erer. Bu mevzuda bir yet-i kerime vardr. Allah u Tel kitab- mbininde yle buyuruyor: "... O, her an varlklarda tasarrufta bulunur." (Rahman, 29) Kamil olanlara gre bu yet-i kerime telvine iaret eder. Ve bu nev'e, telvin-i memduh denir. Zira, Allah'n esma ve sfatndan hsl olur. Asl mezmum (zemmedilmi) olan telvin ise, bidayette heva ve hevesten kaynaklanan telvindir. Bunlar nefsin ve hevnn rzgarnn nnde srklenen, saman plerine benzerler. Ancak memduh olan telvinin mmessilleri ise, hev ve heves rzgrnn nnde bir da gibidirler. O rzgr onlar asla yerinden oynatamaz. Rzgar bir saman pn le srkler gtrr Rzgar koskoca bir da nasl gtrebilir? beyti bu mnya iaret eder.

10. DERECE: Temkin Temkin; stlahtaki mansyla, makam- yakn mertebesinde daimi istikmet sahibi olmak ve o makama tamamyla yerlemek demektir. eyhu'l-islm bu mevzuda syle demitir: "Temkin, makam- velayette ve istikmette, daimi bir istikmete ve kamil bir yerlemeye denir." Nitekim Cenab- Hak bir yet-i kerimesinde: "... Ey Muhammedi imannda samimi olmayanlar seni zntye drmesin" (Rum, 60) buyurmaktadr. Bu mn, temkine iarettir. eyh Shreverdi Avrif inde yle buyuruyor: "Temkinden murd, kulun bulunduu makamda deiime uramamas demek deildir. Zira kul bir beerdir. Kald ki, her bir ilah isim ve sfat, her bir deiiklii ifade eder. Ve hepsinin hkm ayr mevzularda tesir icra eder. Bizim temkinle kastmz, kulun ebediyyen mn lemine ait kefini ve mahedesini devam ettirmesidir. Ve bu sayede naklktan kurtulmasdr. Daima terakkiye (ilerlemeye) ak olmasdr. Ve nefsn istein hicabndan kurtulup saflamasdr." eyhu'l-islm bu meseleye ait u grleri serdetti: "Arifin temkini, makam- cemi'de hzr ve mstekr olmasdr. Ve istek perdesini amasdr. Zira, talep bile vcudun bekasyla olur. Talip matluba eritiinde ise, talep biter. Slik bekay Hakk'la bak olur." Kendilerinden kurtulan bu cemaat bhodluk makamna balanmlardr. Kendilerinden fn, dostla bak olmulardr. Hepsi de kabuktan karak ze gelmilerdir. Onlarn gnlnde kabul grrsen, manev mlk sana teslim edilir.

1. DERECE: Mkefe Mkefe, perdelerin tesindeki gayb leme ait mnlarn kefedilmesine denir. Mkefe iki ksma ayrlr: Birinci ksm sr olan mkefe, ikinci ksm ise manev olan mkefedir. Sr olan mkefe, be duyu organmzla farkna varabildiimiz mnlardr. Bu mkefeye misal, Reslullah efendimizin zil sesi eklinde gelen vahyi dinleyerek almasdr. O vahyi almakla beraber mnsna vakf olmasdr. Yine Ysuf(as)'un babas Hz. Ya'kub(as)'un, onun kokusunu ta uzak mesafelerden hissetmesi buna misaldir. Ayrca Beyazd hazretlerinin, Ebu'l-Hasen Harkan'nin kokusunu duymas gibi. Mesnevi'de bu mevzuya binen yle buyrulmutur: Bayezid'in Ebu'l-Hasan'n hllerini daha nceden nasl grdn duymadn m? Bir gn o takva sultan dervileriyle sahradan geerken anszn ona Rey civarnda Harakn tarafndan bir kokudur geldi. Orada itiyakl bir feryad ekti, rzgrdan koku ald. Bayezid'de sarholuk eseri grnnce, bir mridi ona gelip sordu: "Be duyguyla alt cihetten dar olan u ho hl nedir?" Bayezid dedi ki: "Bu taraftan bir dostun kokusu gelmekte. Bu kyden bir padiah geliyor." Dediler ki: "Ad ne?" Bayezid "Ebu'l-Hasan" dedi. Onun eklini, kann, enesinin ne ekilde olduunu anlatt. Bir hadis-i erifte Reslullah efendimiz(sav) yle buyuruyorlar: "Ben Rabbimin katnda ierim, yerim ve doyarm." Reslullah efendimizin itii, arab- Hda ve yedii taam- Mevladr. klar ise gayb alemin mnlarna atrlar. Onlardan yer ierler ve onlarla lezzet bulurlar. Bu nev'i mkefenin her biri bir esma-i Hda'dan hasl olur. Mkefe-i srden makbul olan, meayihin indinde bunlardr. Ancak bunun yannda gelecekten haber veren ve kimin ne zaman leceine dair sama sapan gayb haberler verdiini zanneden kimselerin szleri, keml sahibi meyih-i kiram tarafndan hibir zaman iltifat grmemitir. Nitekim baz rahipler bile ekilmi olduklar riyazetler neticesinde bu nevi keifleri yapabilir hle gelmilerdir. Ancak bu keifler istidracdan teye gidemezler. Manev kefe gelecek olursak, Allah'n hakm ve alm sfatlarnn tecellisinden hsl olan, hakyik-i mcerrede ve mny gaybiyyedir. Bunun da dereceleri vardr. Birincisi, zihnin tefekkre ait kuvvetinden doan mkefedir. Bilgiyi kullanma ve kyas, bu mkefede esas unsurlardr. kincisi ise, tefekkre ait mny akliyyenin, akl melekenin kuvvetiyle mnkeif olmasdr. Akln bu mertebesine "nur-u kuds" denir. Ve hads bunun bir para dr. ncs, kalbe, mn alemine ait gayb bilgilerin domasndan meydana gelen mkefedir. Fakat kmiller uzaktan adn duydular m varlnn ta derinlerine kadar girerler. Hatta sen domadan yllarca evvelki hallerini bile grrler.

2. DERECE: Mahede Mahede lgatte, bir nesneyi grmeye denir. Istlahta ise, perdelerin ortadan kalkmas demektir. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Meyihe gre mahede iki mnya kullanlr. Birincisi, eyay Allah'n birliine delil klmaktr, ikincisi ise, eyada Hakk' grmektir. Bu mahede hakikate en yakn olandr. Cenab- Hak ahirette baz kavme tevessl tarikiyle tecelli eder. O kavim Allah' bilmediklerinden inkr edenlerdi. Oysa ki Allah u Tel onlara yine onlarn anlayabilecei bir derecede tecelli eder. O zaman ikrar ederler, itirafta bulunmak durumunda kalrlar. Zira Allah' bile bile inkr etmilerdir. Ancak erbab- mahedenin mahedesi bunlarn mahedesine benzemez. Aksine bu mahede Hakk'a yakn olan bir mahededir." Her ne kadar bir katrecik isek de denize garkolmuuz Geri bir zerreyiz ama hepimiz bir gneiz imdi, mkefe ile mahedenin arasndaki farka gelelim. eyh hazretlerine gre, mkefenin taalluk ettii mnlar, mahedenin mtealliki ise zevattr. Yani, mahede msemma iin, mkefe ise hkm- esma ve sfat iindir demek olur. Mahededen murad ise ru'yet deildir. Zira, ru'yet ile mahedenin de fark vardr. Mahede kalbdir. Ru'yet ise sadece gze ait bir fiildir. Nitekim, Musa(as)'nn Allah' grmek isteyip de onu plak gzle grememesi gibi. Hereyin en iyisini Allah bilir.

3. DERECE: Tecelli Tecelli, gayb nurlarn kalbe domasna denir. Ve Allah'n ztnn ve sfatyla beraber efalinin kalpte aa kmasna denir. Tecelli e ayrlr. Birincisi, tecelli-i zt; ikincisi, tecelli-i sfat; ncs ise, tecelli-i ef'aldir. Mesela bir kimseye, zt- ilh tecelli etse, tpk Allah'n daa tecelli etmesiyle beraber dan parampara olup yanmas gibi, o kimse de Allah'da fena bulur. Ancak tecelli-i sfat, tecelli olunan kimseyi fenaya eritirmez. Ancak, Allah'n sfat onda zuhur eder. Zira Allah u Tel bir yet-i kerimede yle buyurdu: "iznimle, amurdan ku eklinde birey yapm ve ona flemitin de o da iznimle ku olmutu." (Maide, 110) te bu yet-i kerimede Allah u Tel Hayy ismiyle tecelli etmitir. Hz. Meryem'e ise razkyyet sfatyla tecelli etmitir. lem-i gaybden ona rzk indirdi. Hz. Eyyb'a Sabur ismiyle tecelli eyledi. bn-i Mansur hazretlerine vahdet-i mutlakla tecelli eyledi ve onun "ene'l-hakk" demesine sebep oldu. Erbb- Keml bilir ki, Allah u Tel evliya ve enbiyya her an ve her lahza baka baka tecelli eylemitir. Gah fena, gh kabz, gh mahv ve gh vahdet sfatlaryla zuhur etmitir. Allah btn varln aynasnda tecelli etmitir. lemi ayna yapt ve kendini gsterdi. Gizli ve ak olan herey onun cemlinin aksidir. Onun hsn cihan naknda tecell edince, var olan btn bu lemi zahir etti.

4. DERECE: Hayat Allah u Tel (cc) bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "l iken hidayetle diriltip, kendisine insanlar arasnda yryecek bir nr verdiimiz kimse, karanlk iinde kalp, ondan kmayan kimse gibi midir? te kafirlere, yaptklar, byle ssl gsterilir." (En'am, 122) eyhu'l-islm hazretleri hayat ksma ayrmtr. Birinci derece, kalbin cehaletten kurtulup ilimle hayat bulmasdr. Ve cehaletten hals olmasdr. Hz. Ali (ra) ilimle kalbin hayat bulup harekete gemesini u beyitlerle aklyor. lim kalbe hayattr, zenginletirir onu Kalbin lm ise cehalettir. Ondan yz evirin. kinci derecesi ise, kalbin tefrika lmnden hayat bulmasdr. Ve ekk ve pheden zail olmasdr. Kalbin btn masivadan arnp tevhide raptolmasdr. Meayih'e gre hayat- ebediyye budur. nc derecesi ise, hayat- vcuddur. Dier bir ifadeyle kiinin kendi vcudunda zail olup Hakk'ta hayat bulmas demektir. l olan hereyde diriltmenin Allah'a mahsus olduunu mahede etmek demektir. Hereyde Allah'n Hayy sfatn grmektir. Zira yet-i kerimede; "Nerede olursanz olun O sizinle beraberdir" buyurulmaktadr. Bu mahiyet, mukrenet demek deildir. Zira, Hakikat ehlinin katnda mukarenet (bitiiklik) mmkn olamaz. Zaten vcud-u hakikye kyasen, Allah'tan baka msivnn vcudu aslen yoktur. Bu kainat Allah'n sfatlarnn tebarz eyledii bir glgeden ibarettir. Ondan baka hibir ey mevcut deildir. Arif olann daima hayat bulmas iin bu vcud-u hakikyi mahede etmesi lazmdr.

5. DERECE: Kabz Allah u Tel bir yet-i kerimesinde yle buyuruyor: "Rzk daraltan da Allah'tr, bol veren de. Yine ona dndrleceksiniz." (Bakara, 245) Allah u Tel daima bu iki sfatla lemde tecelli eyler. Hz. eyh Sadreddin Konev buyurdu ki: "Btn eya Allah'n kabzasndadr. Bireyi daraltmak istedii an, o eyde takat nmna hibir ey brakmaz, bireyi de geniletmek istedi mi, onun genilemesi iin baka hibir eye hacet kalmaz. Bu iki hl, pek erefli bir hl olup makam- muhabbete vasl olan evliyada zahir olur." man makamnda olanlara ise, darlk ve genilik vuku buldu denmez. Bu iki mefhum bu derecede havf ve recyla izah edilebilir. Mesela iman makamnda olan bir kimse kendisinde bu halleri mahede ettiini sylese doru deildir. Meyihe gre bu olsa olsa nefsni bir mahededir. Ve nefisden sdur eder. ayet bir kimse, iman makamndan ykselerek mertebeyi ikn'a gelse o zaman kabz ve bast onun iin geerlidir. ou meyih, kabz (darlk) halini bastten (genilikten) evla grmlerdir. Zira, bastten nefis haz alr, ferah ve srur bulur. Ama kabz'dan nefis sklr haz alamaz, ibn-l ta'da ayn grtedir. ayet dnlecek olsa, kabzn, vcud ile harekat- nefisten hsl olduu anlalr. ine kasavetten, gussadan ne gelirse, korkusuzluktan ve kstahlktan gelir. ayet slik vcud kaydndan hals olup, fenfillaha erse, ona asla kabz hali isabet etmez. Hatta bast (genilik) bile gelmezdi. Fenafillahda bir zevk bulurdu ki, bu zevk hereyin fevkindedir. bn'l-Frz hazretleri, bu mnya muvafk olarak yle buyurdular: "Kabz ve bast vcudu var bilmek ve onun varln aamamaktr. Oysa ki fena ve beka nefsi ve vcud kaydn amaktr. Allah hereyin en iyisini bilir.

6. DERECE: Bast (Genilik) eyh hazretleri Ftht'nda yle buyurdu: "Baz taifeye gre bast, rec halinden baka birey deildir. Ve bu halde havf (korku) yoktur. Ancak bizim katmzda bast, eyay epeevre kuatan ve sahibin kalbine yol vererek ona hkmeden bir haldir. Hatta bast halinin olduu vakit, darln ve skntnn insan nefsine hkmedemeyecei grndeyiz." Meyih-i kibar, kabzn sebepli veya sebepsiz hasl olabileceini sylemi olmakla beraber bastnda bu minval zere olduunu buyurmulardr. Kueyr hazretleri bu hususta yle buyurmulardr: "Bast sebepler neticesinde husule gelir. Zira slik olan kimse, ilim rendii zaman, kef ve mahedede bulunduu zaman, rzk geniledii zaman v.s. hep bir ne'e, srr ve genilik duyar. te bu genilik bast'tr. Ve bir sebeple hsl olmutur." Bazan ise bu genilik sahibinin kalbine anszn douverir. Ve bu hlin sebebi bilinmez. Bu bir Hak vergisidir. Netice olarak her ne hlde olursa olunsun, genilie ulamann yolu, ibdet ve tatte bulunmak, iyi ahlk zere istikmet kazanmaktr. Nitekim ibn-i Farz hazretleri bu mevzua mnasip olarak yle buyurdular: "Her ne kadar ayk olsam ve aklm bamda da olsa, ben o yrin vasimi isterim halbuki ondan bana ne bast geldi ne de kabz." Kabz sahvn olmas iin gereklidir. Zira, bir kimsenin nefsini hakir grmesi iin aklnn banda olmas lazmdr. Bu hakir grmenin neticesinde kabz ve hayet husule gelir. Slik, bastn sayesinde hayetten ve dehetten kurtulduu vakit, amel ve ibadetlere kar laubali olmamal, bu hususta kamil olan byklerimizi dstur ittihaz etmelidir. Ve gzel ahlk asla terketmemelidir.

7. DERECE: Sekr eyh hazretleri Ftht'nda, sekr halini verek, u beyitleri ird eyledi: Sekr beni arn ihata ettii sedirlere oturttu Ve kavmimi ilh arab ile dolu olan kase, sarho kld Benim sarholuum hlik-i mutlak olan Allah'tandr Ayk olsam bile onun arzusuyla para para olurum. airlerin iinde bulunduu sekr (sarholuk) sekr-i tabidir. Hz. eyhin buyurduu sekr, sekr-i ilhidir. Nitekim Hazret bu iki sekri yle ifade buyurmulardr: "Sekr-i tabiyle, nefsin alm olduu lezzetler ve srr ibtilasndan vrud eden sekr halidir. Ve nefis en ok neyi arzu ediyorsa, ona eritiinde, erimi olmann hazzyla sarho olur. Ama arzusuna eriemez ise hznlenmesi mukadderdir. Sekr-i ilahye gelince o, Allah'a olan hayranlktan ve hayretten doar. Zira Peygamberimiz (sav) "Ey Allah'm, benim sana olan mahedemde hayretimi artr" buyurmutur. Buradaki 'hayretimi artr'dan murd, sana olan sekrimi (sarholuumu) artr demektir." Eer bir kimse sarho olduunu ifade ediyor ve ayn zamanda, bast ve kabz halini tamyor ve ilh srlara vasl olamyorsa, o sarho deildir. Ve onun sekri asla ilh bir sekr atlamaz. Olsa olsa, ahval-i tarikatten bir hl olur. eyh hazretleri bu mevzuda yle buyururlar: "lh sekr, ilhi kemlin verdii bir kendinden gei ve srrdr. Allah'n kemliyle sarho olanlarn sekri, ikinin etkisiyle sarho olanlarn sekirleriyle asla kyas edilemez. Zira,

ikiyle sarho olanlara, gam, znt ve elem gibi duygular isabet eder. Oysa sekr-i ilhide srur vardr. Vahdet denizine gark olmann ilh zevki vardr." Nitekim eyhu'l-islm hazretleri bu mevzua mnsip yle buyurmaktadr: "lh sekirde, tarb- hakikye kar sabr ve dayanma gstermek vardr. Bu ancak ilh mnda k olanlara mahsustur." Hakyk- fena, sekri kabul etmez. Zira fena makam, muhabbetin fevkindedir. Sekirden dolay husule gelen hayret, cehildir. Bu hayret, fenada olmaz. Zira fena, bilavcud, ayn- hud mertebesidir. lim mertebesinde olanlar bile bu mertebeye ulaamazlar. Zira ilmin makam muhabbetin altndadr. Ama ilim, uhda mani olmaz. Sekr ise ilmin snrlar iinde kalan ulemada olmaz. Bunun gibi, muhabbetin haddini aan ve Hakk'a vasl olan kamiller de olmaz. Zira onlar sahve (uyankla) gelmilerdir. Sekr, makam- muhabbette olan ilh klarndr.

8. DERECE Sahv Sahv, sarholuk halinin gidip, akln normal haline erimesi demektir. eyh hazretleri de Ftht'nda ayn gr serdetmitir. Sahv'n makam sekr'den daha yksektir. Zira sekr, hayal leminin tahakkm demektir. Bu haldeki birisi hak ile btl net olarak ayramaz. Edebe gerei gibi riyet edemez. Hak ve hukuku laykyla gzetemez. Bundan dolay syledikleri dahi tam tamna makbul deildir. ayet doru olsa bile, ilhi makamn halifesi durumundaki insann tam ifadesini bulmaz. Onun iin pheli olan szler, asla doru kabul edilmezler. Bu szleri syleyen vel olsa bile durum ayndr. Ta ki, akl normal vaziyetine gelir. O zaman onun syledikleriyle amel edilir veya sz her ne mevzu zere ise hccet kabul edilir. Aksi takdirde kef- kerametine itibar edilmez. eyh hazretleri buyuruyor ki: "Sekrden, sahve gelenin kelm makbuldr. Ve ahidlii muteberdir. Eer, 'Allah akyla sarho olmusa onun da sz hak mdr? diye soracak olursan, "evet haktr" derim. Ancak o mertebede olduu mddete onun da ahitlii muteber deildir ve kabul edilmez. nk bu mertebede nakstr. Yalnzca Hakk'a taallk eden meselelerde deil dier meselelerde dahi szne itibar olunmaz. Mesela; hakikatin srlarn eriatte icraya kalkmak ve vahidiyyetin gftarn tarikatte edaya kalkmak mtekemmiline gre asla makbul deildir. Sekran (sarho) olan bu mertebeyi farketmez. Hereyde Hakk' grp, ahkm- meriyyeyi (kii haklarn) fark edemez. Btna ait srlar naehil olan kimselere sylese bu syledikleri haktr. Ancak her doru olan sz, Allah indinde makbuldr diye bir kaide de yoktur." eyh hazretleri devamen yle buyuruyor: "... Ey kardeim! Sekr halinde tarikullahta sahv olmaz. Ancak sekrden nceki sahvede, sahv denmez. Sahvn olabilmesi iin evvela sekr ve akabinde sahv olmas lazmdr." Yani sarholuun tesiri dald an sahv balar. Bir kimse sekri yaamadan sahv anlayamaz. eyh hazretleri szlerine devam ederek yle dedi: "Sonra unu da bil ki, slikin sahv sekri sebebiyledir. Slikin sekrden hakik surette kurtulup sahve eriebilmesi iin, Allah katnda bir ilme sahip olmas lazmdr. Ve o ilmin sahih llerde olmas gerekir. Eer bir kimse sekrden sahve ilimsiz olarak getiini iddia etse, bu doru deildir. Ve o kimse hakkyla sekre girmemi demektir. Zira bu gei ilimsiz olmaz. Eer bir kimsenin sekri haksa, zaten ona o sekrden sahve erimesi iin ilim verilir. Sahve gelen bir kimse ise, aklanacak srlar aklar, aklanmaya layk olan srlar da izhar etmez bilakis saklar. Ve hereyin yerli yerinde olmas iin alr abalar."

9. DERECE: Fasl Fasln mertebesi vardr: eyhu'l-lslm hazretlerine gre birincisi, dnya ve ahirete olan bak ve iltifat birletirmek ve bu sayede her ikisinden de sf olup maksudun- biz-zata erimektir. Fasl- ittisal, bu iki unsurdan (dnya ve ahiret sevgisinden) gemeyene imknszdr. Fasl- ittisal ise, az nce yukarda tarifini yaptmz birletirmedir. Zira ibl hazretlerine, "Kulun Hakk'a olan visaline ait mesafe ne kadardr?" diye sorulduunda, o, "ok uzun olmakla beraber, Allah'n dndaki btn murad terketmekle alabilir mahiyettedir" diye cevap vermitir. Dedim ki: Bizim bizliimiz, bize senden rtdr Dedi ki: Sen bizde mahvol. O zaman kendinin biz olduunu gr. nfisalin ikinci derecesi, infisl-i mezkrun r'yetinden infisaldir. Yani dnya ve ahireti bir grmek, bakiyye-i vcudu iaret eder. Ve gnln uhudundan dnya ve ahireti aziz sayar bir vaziyeti ortaya karr. te bu durumdan da fn olup, hlis bir vaziyette, akln bile eriemeyecei bir cihetle ona ynelmektir. te bu mnya erien hakik mtehakkik olur. Allah u Telnn hadis-i kudssinde iaret buyurduu gibi: "Ben onlarn iiten kula, gren gz olurum" hitabna muhatab olur. ttisalin nc derecesi ise, ittisalin zahmetinden kurtulup infisale (kurtulua, saflamaya) ermektir. Ve ittisalden tamamyla kurtulmaktr. Tefekkr edilecek karlkl mefhumlarn hepsinden fari olup, saf ve dncesiz olarak (harfsiz ve kelimesiz) Allah'a erimektir.

10. DERECE: Vasl Slik, slkun bidayetinde kendisini Hazreti ehadiyyetten ayr olarak dnr. Zira beeriyyeti ona perdedir. Hz. ibrahim'in "Ben kaybolup gidenleri sevmem" dedii gibi; "phesiz ki ben, Hakk'a eilerek yzm gkleri ve yeri yaratana evirdim" fehvasnca ynn Hakk'a evirmesi gibi ynn Hakka evirir. Ve Allah' mahede ederek ona eriir, vuslata erer. bnu'l t hazretleri yle buyuruyor: "Allah u Tel hibir eye bitimez ve hibir eyden ayrlmaz. Ve bireye ulamak iin gayret sarfetmekten mnezzehtir. O ezel ve ebeddir. Hibir ey ondan munfasl olmaz. O hereyle her an beraberdir. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Hak Tel infisal ve vuslatn kabul etmez. Zira Hakk Tel kevn (yaratlanlar) ile zaten vasl halindedir. Ve bu ittisal daimidir. Zira her mmkn'l-vcdun kyam vacib'l-vcud iledir. Eer bir mevaid vacib'l-vcudsuz dnlrse bu yokluk demektir. Zira, Allah u Tel, "Her nerede olursanz olun, O sizinle beraberdir" buyuruyor. Yani her ne halde olursanz olun, babo deilsiniz. Ve biliniz ki sizinle beraber bir olan Allah vardr." Cehil bahsine gelirsek, o, Allah'n zindandr lim bahsine gelirsek, onun ba ve sayvan Kzar, savarsak, bu, kahrnn aksidir Barr, zr serdedersek, muhabbetinin aksidir Arifin uhdu, marufun emri zerine ittisaldir. Ey kardeim! vuslattan kast aadaki beyitlerin mns zeredir: eyhu'l-lslm hazretleri yle buyuruyor: "ttisal-i vcud, kulun, vcud-u Hakk'ta fena bulmasdr. Bu ittisalin kymeti idrak olunamaz. Zira kymetin takdiri vgye baldr. Makam Vahdette vgye muhta deildir. Bu ittisal, na'tla idrak olunmaz." Bu mnnn kefini istiyorsan,

gel de Allah'tan gayrnn bana "l" klcn vur. Halk nefyettikten sonra Hakk' isbat et de Hakk'n zt denizi olasn. Bu benlik, bizlik ortadan kalknca ah da, zengin de Hakk'n huzurunda yoksul olur. Ondan sana tevhd lemi grnr. Dediim eylerin hepsine inanrsn. Arifin sz taklit ve zan deildir. Bu sz tahkik ve yaknle sylenmitir. Allah doruyu syler ve hidayete eritiren ancak odur.

1. DERECE: Marifet Meyih-i Kiram, marifeti yle tarif etmilerdir: Marifet, bireyin hakikatini, sfatyla beraber idrak etmeye denir. Yalnz bu idrak sureta ve geici olan bir idrak deil, ilimden kaynaklanan bir idraktir. Dier bir tarifle, bireyin hakikatine btn levazmatyla beraber mdrik olmaktr. Allah'n ztn ve sfatn kemliyle kendisinden bakas bilemez. eyh hazretleri bu mevzuda yle demitir: "Allah' kendisinden bakas hakkyla bilemez. Ariflerin idrak ve bilgilerinin kaca en son nokta ise, Allah'n bilinmezlii karsndaki acziyettir." Ebu Bekir es-Sddk(ra) bu hususta, "Acz, idraki idrak etmenin neticesidir" der. Nitekim Hz. Mevln bu hususta yle buyurur: Akl eer senden bir vcud sezerse de hibir zaman onun knhne yol bulamaz. Acz, o hemireden marifet sahibi oldu ki o ne vasfa gelir, ne de sfata. Kimse onda almetsizlikten baka almet bulamad. Kimse can feda etmekten baka are bulamad. ster nr olsun, ister karanlk, o olmadka onu tamamyla bilemezsin. eyhu'l-Ekber hazretleri yle buyuruyor: "Bizden bir taife vardr ki, Allah' idrak etmekle hayret ierisine girdiler. drak ile acze dtler" "Kim Allah' bilirse, onun dili konumaz olur." Yani uuru tutulur. Hayret leminde donar ve bu donukluuyla acze der. Bu noktada btn kelimeler, harfler ve sesler iflas eder. Arifin vcudu ve hereyin vcudu, Allah'n mevcudiyyetine baldr. Bir kimsenin vcudu olmadan marifeti ve ilmi de olmaz. te bu hakikatten yola kacak olursak, Hakk' bilmek, ancak Hakk'la mmkndr. Zira ondan baka gerek olan hibir ey yoktur. Eer yakn nuruyla gryorsan, Arifle marufu ondan bakas olarak gr. Bir kimse, arz ve semya nazar klsa ve eyaya baksa gremez. Zira hereyin mazhar esma ve sfatn, Allah'n nuruna gark olmu envar- vcud-u mutlak olanlar grr. Nitekim bir kimse lde kaybolsa ve "Sadece gnei gryorum, baka birey grmyorum" dese dorudur. Bu cihetten de yine arif ve ma'ruf bir olur. Ondan baka maruf ve arif yoktur. Anla. Ama gnein parlamas iin toprak gerek.

2. DERECE Fena Fenann tarifi meayih-i kirama gre ok eitlilik arzeder. Bazlar 'fenadan murad, fenaya muhalefettir' demilerdir. Bunun levazm ise tevbe-i nasuhtur demilerdir. Bazlar fenadan kast, dnyev hazlardr ve levazm ise makam- zhd'dr demilerdir. Bazlar fenann, dnya ve ahirete ait hazlar olduunu, levazmnn ise sdk ve muhabbet olduunu savunmulardr.

Netice-i kelam: Avarif sahibi bu hususta yle buyurmulardr: "Fena demek, Hakk'n varlnn, kulun varlna stn gelmesi demektir. Fena, zahir ve btn olmak zere ikiye ayrlr. Zahir fena: Cenab- Hakk'n kuluna kendi efaliyle tecelli etmesidir. Ve kulundan iradeyi ve ihtiyar selbetmesidir. Bu mertebede kul, nefsinin ve bakasnn fiilini ve ihtiyarn grmez. Ancak ve ancak Allah'n kendisi hakknda takdir ettii fiile tbidir. Bundan sonra, kulun her fiili Hakk'la beraber olur. Ve bu olu orannda da ulvleir. Ve artk Hak Tel onun gren gzdr, iiten kuladr v.s. ite kemal mertebesi budur. Kendinden kurtulan kimsenin nurunun leme vurmutur. Dnyada Bayezd gibi olan kimse kendi elinden emniyette olur. Kendi zannndan kurtulur da dar karsan, ierde de darda da pek ok yr grrsn. kincisi fen-y btndr. Sfat- Rabbannin ve mhede-yi envarn, kula kef olunmasdr. Bu kef sayesinde, kulun hev ve hevesi ve ekk- bheleri hapsolunur. Beeriyyetten syrlr, ari olur. Ve bil-klliyye evsaf- hakk'la mut-tasf olur. Kendi benliinden kurtulur, Hakk'a erer. Nitekim, "Kul abdiyyetten mnselib olup kurtulduu zaman, Allah'ta bekaya erer" denmitir. Hazret dahi bu mnya muvafk yle buyurmutur: Birisi dedi ki: "Alemde dervi yok. Olsa bile o dervi dervilik makamna ermise yok olmu demektir." Doru, nk varl sureti bakmndandr. Grne gre vardr. Fakat sfatlar Allah sfatnda yok olmutur. O, gnee kar yanmakta olan muma benzer. Mumun alevi de var saylr, ama gnein nnde yoktur. Shib-i Kef-i Mahcub bu hususta yle der: Fena yle olur: Ate sultanna her ne dse, onun sfat olur. nk ate sultan o eyin vasfn deitiriverir. Ama Hak tecellsinin sultan ate sultanndan daha ycedir. Atein bu tasarrufu ise demirin vasfndandr. Ama demir hibir zaman ate olmaz. Nitekim Hz. Pir dahi yle buyurmutur: Demirin rengi atein renginde mahvolmutur. Skt eder gibi grnmekle beraber ate olduundan da dem vurmaktadr. Madendeki altn gibi kzarnca sz, azsz, dudaksz "Ben ateim" szdr. Atein rengiyle, atein tabiatyla ululanmtr da der ki: Ben ateim, ben ate. Kef'l-Mahcb'da yle buyurulmaktadr: "Znnn'un mridlerinden biri Eb Yezd'i ziyarete gitti. Onun savma'asndan kapsna gelip ald kapy. Eb Yezd "Kimsin, ne istiyorsun?" dedi. Kapdaki "Ebu Yezid'i istiyorum" dedi.

Ebu Yezid de "Eb Yezd kim oluyor? Nerdedir? Nedir? Ben bir sredir Eb Yezd'i aradm ve bulamadm" dedi. Kapda duran kimse geri dnp durumu Znnn'a syledi. Znnn da "Eb Yezd gidenlerle birlikte Allah'a gitti ve fenfillah oldu" dedi. Dostu bulmak istiyorsan kendini kaybet. nk onun iin byle kaybolmak fen sayesindedir. Cneyd'in yle dedii nakledilir: Birka zamandr yer ve gk ehli benim hayretimde aladrlar. Yine zaman oldu, ben onlarn gaybetinde aladm. imdi ise ne onlardan haberim var ne kendimden. O halde ben imdi ben deilim. Ben, ben veya o olduumu bilmiyorum Acayip bir haldeyim ben. Ben deilim. Am, mauum ve akm. Ben ben deilim. Ben vahdet kadehinin sarhouyum. Ben ben deilim. Ben neyim? Adsz almetsiz bir ank kuu. Ben kurbetin kfiyim; ben ben deilim. Ben candan fn, cananla bakyim. Ben rifatn en ycesiyim. Ben ben deilim. Fena hakknda sylenecek sz oktur. Asl fena udur: Msiv hkmnde olan eyadan slike nce ilmen sonra Hakken fena gelmesi ve Hakk'n baki kalmasdr. eyhu'l-islm "Fena, msivnn nce ilmen sonra Hakken teli ve yok olmasdr" der. Yani slik nce hakikatte Allah'tan baka mevcut olmadn bilmelidir. Kul bu fenay ilmen bildikten sonra hakikaten de kendini ve btn eyay fn grp bak olan Hakk' bulmal, Hak'la kim olmal ve bekbillah nedir, bilmelidir. iir Kendimizden fni ve ayn zamanda onunla bakyiz Btn mevcudatn vcdu biziz Sonsuz rahmet denizi olduumuz iin l cihan her an zinde klarz.

3. DERECE: Beka eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Ey talib unu iyi bil ki, bazlarna gre beka, beky taat ve muvafakattir. Nitekim fena bunlarn katnda, fen-y muhalefet idi. Merub'lKulb adl eserinde Hz. ems, bu mnya muvafk olarak yle buyurmutur. Heva hevesi terketmeye fena dediler. Beka deyince de, btn sfatlarn saydlar. Bazlarna gre ise beka, kulun hereyini, Allah'la kaim grmesi ve bitmesidir. Abd (kul) Allah ile kaim olduu iin kendi fiilini grmez. Yani tevhid-i efalde fena bulup kendini ve fiilini Hakk'ta grmektir. Bu mertebeye mnasip olarak ems hazretleri yle buyurmutur:

Eer tevhidde fn olduysan, Hak'la hayat beksn bulursun. Mademki o seninledir, sen de onunla ol Gnln dnyadan uzak tut Bazlarna gre ise beka, Allah'n ezel ve ebedlii ile, ebediyyete ermektir. Ve sfatlaryla muttasf olmaktr. Cmlede grdm yokluk fenadr. Beka iinde beka onunla dimdir. Evliya, saf kiiler ve takva sahiplerine hibir zaman lm olmaz. Kaani hazretleri, Menazil's-Sairin'de yle der: "Yani, kul, Allah'n Hayy sfatyla hayat- bak, lim sfatyla ebed ilim sahibi olur. Gnl aynasnn paslarndan temizlenir ve Allah' mahedeye erer." Bizim bizliimiz yok olunca kadem denizi dalgaland An be an zamann Mansr'uyum ve "Ene'l-Hak" derim eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Ey talib! unu iyi bil ki, u evliyada olan bekann slike olan nisbeti bizim katmzda nisbet-i fenadan daha ereflidir. Zira fena; senin "u yledir" dediin eyden fena klar. Ve bekay Hakk'a nisbet ve izafet eder. Ve fena senin kevne nisbetindir. Zira sen, "Ben u kevinden fani oldum" dersen, senin Hakk'a nisbetin, kevne nisbetinden daha erefli ve daha yksek olur. Bu tarik-i evliyada, kendisinden fn olmayan bak olamaz. Beeriyyetten syrlamayan fn olamaz. Hl-i beka, hl-i fenadan stndr."

4. DERECE: Tahkik eyh hazretleri Ftht'nda yle buyuruyor: "Tahkik, hibir phenin kabul edilemeyecei bir makamdr. Bu makam sahibine ise, muhakkik denir. Tahkik asl mansyla, hereyin vacip olann, Hakk'n idrakine eriinceye kadar yapmak ve bilmektir." Muhakkik olmann art, Hak Tel bu yolda gayret sarfedenin iiten kula, syleyen dili oluncaya kadar almas ve fenaya erimesidir. Tasarruflarnn btnyle Allah'a ait olmasdr. Mahbub-u Hak olunmadan muhakkik olunmaz. Nafile ve farzlar hakkyla yerine getirmeden de bu mtehakkiklik sahih olmaz. ayet Hak Tel bir kimsenin iiten kula olursa, syleyen dili, tutan eli olursa, o kimse ne iittiinden, ne sylediinden, ne de tuttuu eyden pheye der. phenin izalesi ancak ve ancak Hakk'ta fenaya ermekle mmkndr. te bu halde, onun iittii hak, syledii hak ve tuttuu haktr. Ve btn bunlara gre rahatlkla amel eder. Bylece hatadan da emin olur. Hz. Pir bu mevzuda yle buyurmutur: Akll ona derler ki elinde mealesi vardr. Kafilenin nnde gider, onlara klavuzluk eder. O nde giden, kendi nuruna uymu, onun ardna dmtr.

O kendinden gemi bir hlde yola dp giden, kendisine tabidir. O kendisine inanmtr. Siz de onun cannn yayld nura, o nr alemine inann. Yarm akll da kendisine bir aklly gz etmi, gz diye bu aklly bilmi, tanmtr. Krn kendisini yedene sarlmas gibi ona el atmtr. Bu suretle onunla gz sahibi olmu, eviklemi, ululamtr.

5. DERECE: Telbis Telbis, elbise giymeye denir. Meyih-i Kirm'a gre ise, mteceili, mtecelli fih ile elbiselenip, mtecelli fih olan kulun, mtecellinin sfatyla, sfatlanmas demektir. Yani kulun Allah'n tecelli elbisesini giyerek onun sfatlarn temsile almasdr. Bu elbise Kur'an- azimandr. Bu elbise snnet-i Resuldr. Kur'an ve snnet elbisesini giydikten sonra, kulun bu elbiseye ait artlar yerine getirmesinden ibarettir. O zaman kul fiilinde ve kavlinde Hakk'a eriir. Nitekim yet-i kerimede Hz. Peygamber'e hitaben yle buyruldu: "Attnda sen atmadn, ancak ve ancak Allah att", "O kafirleri ldrdnzde siz ldrmediniz, onlar ancak ve ancak Allah ldrd". eyhu'l-islm hazretleri bu yete istinaden yle buyurdu; "Muhakkak ki, Hz. Nebinin vcudu, Allah'n varlyla kaimdir." O zt "Attn vakit sen atmadn, Allah att" srrna mazhar olmutur. Onun gr Allah grdr. O nur bu topraktan kp parlarken artk ben ne diye bam ge kaldraym? ki deme, iki bilme, iki arma. Kulu, efendisinde yok olmu bil. Bu mnya muvafk olarak da Hz. Musa'ya nr tecelli eyledi. Bu husus Kur'an'da yle anlatlr: "Ey Muhammedi Musa'nn kssas sana ulat m? O, bir zaman Medyen'den Msr'a giderken bir ate grd. Ailesine "Siz burada durun, ben bir ate grdm, belki size ondan bir kor getiririm. Veya atein yannda bir yol gsteren bulurum" dedi. Atein yanna gelince yle nida edildi: "Ey Musa! phesiz ki ben senin Rabbinim. Ayakkablarn kar. nk sen mukaddes vadi, Tuv'dasn." (Th, 9-10-11-12) Bu atein Musa'ya tecelli etmesi, bila keyfiyet Hz. Musa'nn o libas giymesine iarettir. Bir aatan Ene'l-Hak reva oluyor da iyi talihli birinden nasl reva olmuyor? Bir kimse Hakk'n libsn giyerse, Allah onun gz (bak) olur, o O'nunla grr. Onun kula olur Hakk'la iitir vs.. Bu mertebede olann kendini sevmesi Hakk' sevmesi demektir. Ve bylesi kimseleri dost edinmek Hakk' dost edinmektir. Ondan sonra kendisini severse o, gnei sevmektir civanm Bu iki sevgide zaten fark yoktur Her iki tarafta da dou ndan baka birey yoktur ki.

6. DERECE: Cd Cd; sfat- beeriyetten necat bulduktan sonra, sfat- ilh ile mtelebbis olup vcud-u hakkaniyle mevcud olmaktr. Yani, mertebeyi hakikatte zafere erimektir. Zira meyih cdu, bireyin hakikatine erimek olarak tarif etmilerdir. eyhu'l-islm'a gre, bireyin hakikatine erimek, mertebelerin en ykseidir. Kn bu hususta yle der: "Cd'un sahip olduu derecenin kymeti anlatlmakla bitmez. Ve onun asl mns, "la mevcde illallahtr". Allah'tan baka, ilah yoktur. Ve yegne varolan odur. Allah' Allah'tan bakas bilemez. Vcdun mns vardr. Birincisi, vcud mertebesi olup Allah katnda bilavasta hasl olan ilmin vcududur. Ve bu ilim, istidlale muhta olan ilimlerle bir deildir. Onun iin, delile muhta olan ilim, delillerin dorultusunda gaib olan bilmeye almaktr. Bu ilim, ma'luma hicabedir. Ama kef ilim bunun zdddr. Zira ilm-i lednninin delile ihtiyac yoktur. kincisi ise, Hakk'n vcududur. Ve iarete ihtiyac olmayp, iaretin kendisinden kesildii vcuddur. nc derecesi ise, vcud-u mutlaktr. Herey fndir. Ezel ve ebed olan mutlak varlk yani Allah'tr. Slik olan, vcud-u mutlak mahedeyle kemle erebilir. Ve ondan baka uhda itibar etmemesi lazmdr. Arifin gnl varlk srrn bilir, mutlak varl grr. Senin varln dikenden, erden pten ibarettir. Bunlarn tmn at gnlnden. O evden sen ktn m o gelir. Sana yzn sensiz gsterir.

7. DERECE: Tecrid Allah u Teala yet-i kerimesinde Musa(as)'a "ayakkablarn kar" buyurdu. Ki o zaman Musa(as) mukaddes vadi olan Tuv'dayd. Ve arkasndan ona; "Ben senin Rabbinim" dendi. Kaani hazretleri: "Hz. Musa(as)'nn ayakkabsn karmas, tecrid-i hakikden ibarettir" buyurmutur. Yani, mertebe-i hakikat-i kevniyyeden mcerred klmaktr. Buradaki Musa'nn (as) iki ayakkabsndan kast bizce, dnya ve ahirettir. Bu ikisinden de pak olup fenaya ermek tecrittir. Ayarn dncesinden mcerret olmadka dostun hareminde mahrem olamazsn. eyhu'l-islm hazretleri tecridi yle tarif eder: "Tecrid; hakikatin uhdundan baka sair uhddan arnmak ve ona yz evirmektir." Hakikati ahitsiz ve delilsiz, mahede klmaktr. eyhu'l-lslm szlerine yle devam ediyor: "Tecridin nc ve en kuvvetli derecesi, tecridin uhdundan tecrit olmaktr." Zira bir slik mevcudattan nazarn tecrid etse ve vahdet-i mutlakay kendi kendine bulsa, kendi bakiyye-i vcuduyla mahede klm olur. Slik olana lazm olan, msivy terkedip, makam- tefride ererek hereyin vahdaniyyetten olduunu bilmesidir. Bu yolda er olana tevhd kapsnn almas iin tecrd ve tefrd lazmdr. Gnl erine nce tecrd gerekir; Kah'tan gnlne tefrd gerekir.

8. DERECE: Teferrd Ebu Hureyre (ra) rivayet ettii bir hadiste, Reslullah efendimiz(sav) yle buyurdular: "unu sr tutunuz ki, mferridn olanlar sizi getiler. Sahabi sordu, 'Kimdir bu mferridn ya Resulallah!" Resulallah, "Allah' ok zikreden zkir ve zkirelerdir." Mferridn, bireyi ferd klc (kabul edici) demektir. Yani Allah' birleyen demektir. eyhu'l-islm hazretleri bu mevzuda yle dediler: "Teferrd, slikin maksudunu bir yne tevcih etmesidir. Zira Cenab- Hak, "nsan iin bir kalp yarattn ve iki kalp yaratmadn ifade buyurmaktadr. yleyse slike lazm olan, bu tek olan kalbini onun vahdaniyyetiyle ykamasdr." Ey yz vefa kblesine dnk olan kimse! Kabuun (dn) niin zne perde oldu? Gnln ona buma kaptrman senin iin iyi deildir. Tek gnll ol. Bir dost sana yeter. Bundan sonra slike lazm olan, Allah'n vahdaniyyetini mahedeyle fenaya ermesidir. Eer Allah' istiyorsan kendinden ge. Beka istiyorsan, kendinden fni ol. Gerekten visal lazmsa sana, mahv ol. nk Allah en iyi bilendir.

9. DERECE: Cemi ve Cem'l-Cemi nedir? Cemi; halkn vesilesiyle Hakk'tan perdelenmek demektir. Dier bir gre gre bu alemi halk grp, Hakk' perdelemee denir. Cem ise Hakk' halk olmasna ramen mahede edebilmektir. Cem'l-cem de, halk Hakk'la kaim bulmaya denir. u beyitler bu mny iaret ederler: Fark nedir? Ayn' gayr tasavvur etmek. Cem' ise gayriyi yok tasavvur etmek. Ta'til sahibini fark ehli bil. nk o bu lemde Hak'tan alamet grmedi. Ondan bakas yoktur diyenin yakninde mescidle kilise birdir. Cem sahibidir; nnde fark yoktur. Onun can vahdet denizine dalmtr. Cemi slikin fenas mertebesidir. Cem-i cem ise, slikin beka billaha (Allah'ta bak olmaya) ermesidir. Ve onun bekasyla muttasf olmasdr. Ve cemi mahlukatta vahdeti mahede etmesidir. Kesreti vahdette, vahdeti de kesrette mahede etmesidir. Hak, cn, cmle lem de ten gibidir Bu, kinattaki gne gibi aydnlktr.

10. DERECE: Tevhid eyhu'l-slm hazretleri yle buyuruyor: "Tevhid Allah' hdis olandan tenzih etmektir." lim ehli evvela Allah' tenzih iin, hdis olann isbatna ynelirler. Oysa ki bizde hadisi isbat etmek tevhide mnidir. Ve ayn zamanda uhud-u tevhide de mnidir. Ariflere gre hadis, Allah'n eitli aynalardan tecellisidir. Onun iin hadisin var olduunu isbat etmezler. Tevhidin derecesi vardr: 1- Tevhid-i mme; vmn tevhididir. Bu avamn, Allah'n sanatna ve yaratklarna bakarak onu birleme ve hereyden mnezzeh klmasdr. Bu birleme istidlale (delile) bal olan birlemedir. Buna tevhid-i iman de denir. Bu tevhidin sahipleri ancak irkten hals olabilirler. 2- Tevhid-i hassa; bu, havasn tevhidi olup, btn ilerde ve fiillerde Allah' grmektir. Bu mertebede olanlar, hayr ve erri yalnz ve yalnz Allah'tan bilirler. Bu makamn tezahrlerinden birisi de tevekkldr. Dier bir semeresi ise, halktan ikayeti terketmektir. Kadm olan Allah'n sfatlar tecelli edince hadisin sfatlarn yakar, mahveder. Bu mertebede olan kimse irk-i hfden kurtulur ve tevhid denizinde mstarak olur. Bu taayyn dostun yzne perde oldu. Taayyn ortadan kalknca herey O'dur. Gecegndz aradn ey, sende gizlidir. Ey akn! Gnln pheden ve gururdan temizlenince ben, sen perdesi ortadan kalkar. Yksek, alak sureti yok olur ve Hakk' olduu gibi grrsn. 3- Tevhid-i ehass'l-havas: Meyih-i kiram buna tevhid-i ilh demilerdir. Ve bu tevhid Cenab- Hakk'n kendine has kld tevhiddir. Ondan bakasnn bu mertebeden nasibi yoktur. Zira bu tevhd, cemian halkn fenas ve Hakk'n bekasyla sabit olur. Fenfillah'a erenler bile bunu mahede etmeden ve grmeden acizdirler. Biz gnl Tr'unda Musa gibiyiz. Tecellde bhu olup dmz. Ukbda verilen vade ile burada bize cemlini gsterdi. Grnte her ne kadar yzn gsterdiyse de, kr deilsen, yzne iyi bak. eyh hazretleri Ftht'nda yle buyurmulardr: "Tevhd, hakikatte zahirin ve btnn sktu demektir." Yani Allah'n olduu yerde ve zamanda ve mekanda mevcudat yokluktan ve glgelerden ibarettir.

You might also like