You are on page 1of 507

ORTAÖĞRETİM KİMYA

9.SINIF
1.ÜNİTE: KİMYA BİLİMİ

1
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1.BÖLÜM: SİMYADAN KİMYAYA
• 2.BÖLÜM: KİMYA DİSİPLİNLERİ VE
KİMYACILARIN ÇALIŞMA ALANLARI
• 3.BÖLÜM: KİMYANIN SEMBOLİK DİLİ
• 4.BÖLÜM: KİMYA UYGULAMALARINDA
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

2
1.BÖLÜM: SİMYADAN
KİMYAYA

3
• Kimya biliminin doğuşu, MÖ 3000 yıllarına
kadar dayanmaktadır. Bu dönemde
yapılan işlemler ve üretilen maddeler
teoriye dayanmayıp tamamen sınama
yanılmaya dayalıdır. Bir uğraşın bilimsel
olarak nitelendirilebilmesi için teorik
temelleri olması, sistematik bilgi birikimi
sağlaması gerekir. Simya, sınama
yanılmaya dayalı olduğu, teorik temelleri
olmadığı ve sistematik bilgi birikimi
sağlamadığı için bilim değildir.
4
• Simya kimyanın bilim olmadan önceki
hâlidir.
• Simya başta kimya olmak üzere
astronomi, astroloji, mitoloji, felsefe, tıp,
eczacılık, din vb. birçok alan ve pratik
laboratuvar uygulamalarıyla ilgilidir.
• Simyada elde edilen kazanımların teorik
temellere oturtulup bilimsel araştırmalara
yönelip deneyler ile doğrulanması
sonucunda kimya bilimi doğmuştur.

5
SİMYACILARI ARAŞTIRMA
YAPMAYA YÖNELTEN İKİ
KONU
• 1)Ölümsüzlük iksiri: Simyacılar insana
ölümsüzlük sağlayıp sonsuz hayat
sağlayacak sanal bir su hayal etmişler ve
buna ab-ı hayat (hayat suyu) veya
ölümsüzlük iksiri adını vermişlerdir. Bazı
simyacılar ab-ı hayat tabirini mecaz
olarak kullanmışlardır.
6
• 2)Değersiz metallerden altın elde etme
hayali: Simyacılar, değersiz metalleri
altına dönüştürmek için uğraşmış, bu
dönüşümü gerçekleştirecek bir taş hayal
etmiş, bu taşa filozof taşı (felsefe taşı)
adını vermişlerdir.
• Değersiz metallerden altın elde edilmesi
günümüzde radyoaktif tepkimeyle
gerçekleştirilebilecek bir konudur.

7
SİMYA İLE KİMYA BİLİMİ
ARASINDAKİ FARK
• Simyanın teorik temelleri yoktur, deneme-
yanılma ve sınamaya dayanır.
• Simyadaki teorik düşünceler, gözlem
deneyle test edilmemiştir.
• Simya, günümüzdeki anlamıyla bilimsel
metotlar kullanılmadan yapılan çalışma
olduğundan bilim dalı kabul edilmiyor.
Simyacılara da bilim insanı denilmiyor.
8
SİMYACILARIN YAYGIN
BULUNDUĞU YERLER
• Mezopotamya
• Orta Asya
• Mısır
• İran
• Hindistan
• Çin
• Yunanistan
• Roma İmparatorluğu
• Anadolu
9
KİMYANIN BİLİM SÜRECİNE
SİMYACILARIN KATKISI
• Simyacılar deneysel metodun gelişmesine
büyük katkı sağlamışlardır.
• Günümüzde kimya laboratuvarında
kullanılan bazı deney ve araç gereçlerinin
ilk hâllerini simyacılar keşfetmiş ve
kullanmışlardır.
• Simyacılar bazı bitkilerden ilaç
yapmışlardır.
10
• Günümüz kimya endüstrisinde kullanılan
bazı maddeler ve işlemler, simyacıların
keşfidir.
• Simyacılar bazı doğal element ve doğal
bileşikleri keşfetmişlerdir.

11
SİMYADAN KİMYA BİLİMİNE
AKTARILANLAR
SİMYA DÖNEMİNDE DE OLAN
LABORATUVAR TEKNİKLERİ
• Damıtma
• Süzme
• Kristallendirme
• Kavurma
• Eritme
12
• Buharlaştırma
• Çöktürme
• Süblimleştirme
• Çözme
• Öğütme
• Karıştırma
• Isıtma
• Mayalama
• Özütleme (Çekme, ekstraksiyon)

13
SİMYA DÖNEMİNDE KEŞFEDİLEN
MADDELERDEN BAZILARI
• Doğal ipek üretimi
• Seramik ve cam üretimi
• Kök boya, safran vb. doğal boya üretimi
(Mordan maddesi)
• Doğal esans üretimi
• Doğal sabun
• Zeytinyağı
• Mürekkep
14
• Mumya
• Altın
• Gümüş
• Kükürt
• Cıva
• Çakmak taşı
• Bakır
• Kostik, nişadır, güherçile, sirke asidi, soda,
çamaşır sodası, sönmüş kireç, alçı, harç
vb. birçok madde
15
• Arsenik
• Antimon
• Barut
• Emaye
• Tunç (Bakır-kalay karışımı) vb. alaşımlar
• Etil alkol
• Bazlar
• Basit yoldan sentezlenebilecek bazı
kimyasal maddelerin elde edilmesi

16
• H2SO4 formülüyle gösterilen sülfürik asit
(zaç yağı)
• HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asit
(tuz ruhu)
• HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asit
(kezzap)
• 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik
HNO3 karışımından oluşan kral suyu

17
SİMYA DÖNEMİNDE KULLANILAN ARAÇ
VE GEREÇLER
• Fırın
• İmbik (damıtma aleti) vb. damıtma
düzenekleri
• Su banyosu
• Kroze
• El kantarı
• Su terazisi
• Beherglas, erlenmayer, dereceli silindir
(mezür) 18
MODERN KİMYANIN
BAŞLANGICI
• 18. yüzyılın sonları modern kimyanın
esas başlangıcı olarak kabul edilir.
• Bu tarihten itibaren deneyler sistematik bir
şekilde yapılmış, terazi yaygın olarak
kullanılmış, deneydeki maddeler arasında
nicel ilişki kurulmuş ve teori doğrudan
deney sonucu ile ilişkilendirilerek test
edilmiştir.

19
• 17. yüzyılın ikinci yarısında Robert Boyle
element tanımını yapmış olmasına rağmen
simyacı kabul edilir.

20
SİMYADAN KİMYAYA GEÇİŞ
SÜRECİNDE KİMYA BİLİMİNE
KATKI SAĞLAYAN BİLİM
İNSANLARI

21
EMPEDOKLES (MÖ 490-430)
• Sokrates öncesi düşünürlerden biridir.
Sicilya'da yaşamıştır.
• İki özgün düşüncesinden birincisini «Doğa
Üzerine» adlı eserinde aşağıdaki dizelerle
dile getirmiştir.
• ‘‘Gâh sevgiyle toplanır, bir olur bütün
şeyler,
Gâh da ayrılırlar, yine tek tek nefretin
kiniyle’’
22
• Sevgi ve nefret gibi kavramları madde ile
özdeşleştirerek maddenin itme ve çekme
kuvvetleri sayesinde bir arada
bulunduğuna inanmıştır.
• İkinci düşüncesini «Bütün nesneler su,
hava, toprak ve ateş olmak üzere 4
temel maddeden oluşmuştur.»
cümleleriyle açıklar.
• Aristo sonraki yıllarda Empedokles’in dört
temel madde görüşünden esinlenerek yeni
görüşler ortaya koymuştur.
23
• Empedokles, deneye dayalı bazı
araştırmalar da yapmıştır. Su saati
kullanarak havanın maddi varlığa sahip
olduğunu gözlemlemiştir.
• Empedokles aynı zamanda ışık ve görme
olayını açıklamaya çalışmıştır.
• Empedokles, Hazreti Davud’dan
etkilenmiş ve Hazreti Lokman’ın hikmetli
derslerini tahsil etmiştir.

24
DEMOCRİTUS (MÖ 460-370)
• Trakya’da doğmuş ve yaşamıştır.
• "Bölünmeyen öz" teorisi ile ünlenmiştir.
• Democritus (Demokritus) her maddenin
bölünemeyen yapı taşları olduğunu öne
sürmüş, bu yapı taşlarına da atom adını
vermiştir.
• Atomos kelimesi Yunanca olup
bölünmeyen en küçük parçacık
demektir.
25
• Nükleer santralde kontrollü, atom
bombasında kontrolsüz olarak atom
bölünmektedir.

26
ARİSTO (MÖ 384-322)
• Yunan filozof olup Aristoteles adıyla da
bilinir. Zamanına göre var olan her bilgiyi
edinmeye çalışan bir filozoftur.
• Aristo'ya göre evren 4 temel elementten
oluşur. Bu dört ana element; hava, su,
ateş ve topraktır. Bu elementlerin farklı
oranda birleşmeleriyle farklı özellikte
maddelerin meydana geldiğini ileri sürer.
Bu elementlerin sıcak, soğuk, kuru ve
ıslak olmak üzere 4 özelliği vardır.
27
• Aristo’ya göre havanın özelliği sıcak-
ıslak (gaz), suyun özelliği soğuk-ıslak
(sıvı), ateşin özelliği sıcak-kuru (yakıcı),
toprağın özelliği ise soğuk-kuru (katı)
olmasıdır.

28
CABİR BİN HAYYAN (721-805)
• Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim
adamıdır. Büyük dâhidir. Dönemin en
büyük ilim merkezlerinden Harran
Üniversitesi’nin rektörüdür. Adı Latince’ye
Geber diye geçmiştir. Cabir bin Hayyan’ın
başta kimya olmak üzere tıp, eczacılık,
fizik, astronomi, matematik, felsefe ve
eğitim alanlarında çok hizmetleri olmuştur.

29
• Bunların içinde en önemlisi atomla ilgili
buluşudur. Democritus maddenin en küçük
parçasına, bölünemeyen en küçük
parçacık anlamına gelen atom demişti.
İslam bilginleri, bu kelimeyi o zamanın
bilim dili olan Arapçaya çevirirken cüz-ü
layetecezza dediler. Cüz-ü layetecezzanın
diğer adı cüz-ü ferttir.
• Cabir bin Hayyan, Democritus’un teorisine
karşı çıkarak atomun parçalanabileceğini
belirtti.
30
• Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk
çalışmaların İngiliz kimyager John Dalton
(1766-1844) tarafından yapıldığı, atomun
parçalanabileceğinin de 1944 Nobel Kimya
Ödülü sahibi Alman kimyacı Otto Hahn
(1879-1968) tarafından söylendiği fikri
yaygındır.
• Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış
Cabir Bin Hayyan’ın şu sözleri asrımızın
ilim adamlarını dahi hayrete düşürecek
mahiyettedir:
31
“Maddenin en küçük parçası
cüzülayetecezzada yoğun
enerji vardır. Yunan
bilginlerinin iddia ettiği gibi
bunun parçalanamayacağı
söylenemez, parçalanabilir.
Parçalanınca öylesine bir enerji
meydana gelir ki Bağdat’ın
altını üstüne getirebilir.”

32
• Cabir bin Hayyan kalay, kurşun, demir ve
bakırdan altın elde edilebileceğini
düşünüyordu. Ancak bunun yolunun
atomların kontrol altında parçalanıp
değerlerinin değiştirilmesiyle olacağını
belirtmekteydi.
• Günümüzde nükleer laboratuvarlarda
kontrollü çekirdek reaksiyonuyla yeni
yapay element veya mevcut elementlerin
yapay izotopu elde edilebilmektedir.

33
• Kimya ilminin hem teorik hem de pratik
alanda büyük gelişimine sebep olmuştur.
• En bariz vasfı deneyciliğidir, kimya
laboratuvarını ilk kuran kişidir. Cabir bin
Hayyan’ın kimyadaki diğer hizmetlerini
şöyle sıralayabiliriz:
• HCl formülüyle gösterilen hidroklorik
asidi (tuz ruhu) elde etmiştir.
• HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi
(kezzap) elde etmiştir.

34
• H2SO4 formülüyle gösterilen sülfürik
asidi (zaç yağı) elde etmiştir.
• 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik
HNO3 karışımından oluşan, günümüzde
de bütün dünyada kullanılan kral
suyunu keşfetmiştir.
• Cabir bin Hayyan kristalizasyon,
süzme, eritme, buharlaştırma,
süblimleştirme, damıtma, çözme vb.
metotları geliştirdi veya kimya ilmine
kazandırdı.
35
• Sitrik asit, asetik asit, tartarik asit ve
arsenik tozunu keşfetti.

36
EBU BEKİR ER-RAZİ (864-925)
• Ebu Bekir er-Razi’nin önemi büyüktür.
Asırlar boyunca Avrupa’ya ders veren
Arap kimyager ve doktordur. Tahran’a
yakın Rey’de doğdu, Bağdat’ta vefat etti.
Asıl adı Ebu Bekir Muhammed bin
Zekeriya’dır. İskit Türklerindendir. Doğum
günü olan 27 Ağustos İran’da her sene Tıp
Bayramı olarak kutlanır. Devrinin en büyük
bilginidir.
37
• Kroze, fırın gibi laboratuvar araç
gereçlerini geliştirmiştir.
• Etil alkol, antiseptik, kostik, soda,
gliserin vb. kimyasal maddeleri
keşfetmiştir.
• Alkolü antiseptik olarak tıpta
kullanmıştır.
• Karıncalardan damıtma yolu ile formik
asidi elde etmiştir.
• Petrolü damıtmış ve günümüzdeki adı
olan nafta ismiyle kullanmıştır.
38
• Simyada kullanılan maddeleri bedenler
(metaller), ruhlar (kükürt, arsenik, cıva,
nişadır), taşlar (pirit, magnezya),
vitrioller (metal sülfatları), borakslar
(boraks, soda), tuzlar (kaya tuzu,
potasa, güherçile) olarak
sınıflandırmıştır.
• Maddenin atom ve boşluktan oluştuğu
görüşüne dayanarak, uzayda atomlar
ne kadar sıkışık olursa, oluşturdukları
maddenin de o kadar yoğun olacağını,
hava, su ve toprak örneğiyle 39
açıklamıştır.
• Kimyayı tıbbın hizmetine sunmuştur. En
büyük hizmeti tıp sahasında olmuştur.
• Böbrek ve mesanedeki (idrar torbası)
taşları ilaçla parçalamış veya cerrahi
müdahale ile çıkarmıştır.
• Hayvan bağırsağından ameliyat ipliği
(katgüt) yapılarak cerrahide kullanmıştır,
onunla tıp tarihine girmiştir.
• Bitkiden ilaç yapmayı ilk geliştirendir. Bir
ilaç terkibi yaparken onu önce hayvanlar
üzerinde denerdi.
40
• İlk kez çiçek ve kızamık hastalıklarının
tedavisini sağlayıp kimyayı tıp ile
ilişkilendiren bilim insanıdır.
• George Sarton, An Introduction to the
History of Sciences (Fen Bilimleri Tarihine
Giriş) adlı kitabında 750 ile 1100 yılları
arasında geçen 350 senelik ilim tarihinin
her birini 50 yıllık 7 döneme ayırmış ve her
bir döneme o dönemdeki en önemli ilim
adamının ismini vermiştir. 850 ile 900
yılları arasını da Razi’nin adıyla anmıştır.
41
• 230 kitabı vardır. Bu kitaplardan 12 adedi
kimya eseridir. Kitab-ül Esrar (Sırların
Kitabı) adındaki en meşhur kimya kitabı,
14. asra kadar kimya ilminin baş eseri
olarak Batı’da okutulmuştur.

42
Ben gerçek düşünür diye kimya
ilmini bilene derim.

Razi

43
ROBERT BOYLE (1627-1691)
• En çok matematik ve fen alanında yaptığı
çalışmalarla hatırlanmaktadır.
Araştırmalarının ve de kişisel
düşüncelerinin açık bir şekilde simyacılıkla
bağlantısı olsa da, genellikle, ilk modern
kimyager olarak görülür. Çalışmalarının
arasından en ünlüsü, The Sceptical
Chymist (Kuşkucu Kimyager), kimya
alanında bir dönüm noktası olarak görülür.
44
• Boyle; havanın fiziksel özellikleri ile
ilgilenmiş, havanın sıkıştılabilir bir
nesne olduğunu ve yanma olayındaki
rolünü belirtmiştir.
• Boyle, vakum pompası geliştirmiş ve
bu vakum pompasını kullanarak bir
gazın hacmi ile basıncı arasındaki
ilişkinin belirlenmesine katkıda
bulunmuştur. Gazlar konusundaki
hacim-basınç ilişkisini anlatan bu yasa
Boyle Yasası olarak bilinir.
45
• Robert Boyle, elementi kendinden daha
basit maddelere ayrılmayan saf madde
olarak tanımlamıştır.
• İlk kez kimyasal bileşiklerle karışımlar
arasında ayrım yapmıştır.
• Kimyasal bileşiklerde maddenin
özelliklerinin tamamıyla değiştiğini
söylemiştir.
• Karışımlarda ise karışımın kendisini
oluşturan maddelerin özelliklerini
gösterdiğini söylemiştir.
46
• Galilei Galileo (Geliley Gelileyo)’yu
etkilemiş, Isaac Newton (Ayzıik
Niüvtın)’dan ise etkilenmiştir.

47
Antoine Lavoisier (1743-1794)
• Modern kimyanın öncüsü olan Antoine
Lavoisier yaptığı deneyde, bir miktar
kalay metalini içi hava dolu bir cam
balona koyup ağzını kapatarak
tartmıştır. Cam balonun ağzını açmadan
ısıttığında balonda beyaz bir toz
oluştuğunu gözlemlemiştir. Bu cam
balonu tekrar tarttığında başlangıçtaki
ağırlığın değişmediğini görmüştür
(Kütlenin Korunumu Kanunu).
48
• Yüzyıllar boyunca simya adı altında
sürdürülen çalışmaların kimya bilimine
dönüşmesinde en önemli rol oynayan
bilim insanıdır.
• Lavoisier, oksijenin havada bulunan ve
yanmaya neden olan bir gaz olduğunu
ve yanan madde ile birleşerek oksitleri
oluşturduğunu bulmuştur.
• Lavoisier yanma için gerekli olan
havadaki gaza, oksijen adını vermiştir.
49
• «İnsanlar bir şeyi yoktan var, varı da yok
edemez.» cümlesiyle ifade edilen kanunu
kimyacıdır. Dip not olarak “Yüce Yaratıcı
her an yoku var, varı da yok eder.”
cümlesini eklemiştir. 21 yaşına yeni
bastığında, Paris'in sokaklarını aydınlatma
proje yarışmasında birinciliği alır, Fransız
Bilim Akademisi'nce altın madalya ile
ödüllendirilir. 25 yaşına geldiğinde, kimya
alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak
Fransız Bilim Akademisi’ne üye seçilir.
50
• Ayrıca ülkesinin savunma ihtiyacı için
caydırıcı unsur olarak barutun üretimini
üstlenir.
• Fransız kimyacıdır.
• 51 yaşında iken kafası giyotinle kesilir.
• Lavoisier, boynunun vurulmasını
beklerken kitap okuyordur. Cellat yanına
geldiğinde, Lavoisier nerede kaldığını
unutmamak için okuduğu kitabın arasına
bir kitap ayıracı koymuştur.
51
• Lavoisier giyotine giderken matematikçi
arkadaşı Langrange’yi yanına çağırır.
«Kafam sepete düştüğünde gözlerime
bak. Eğer iki kere göz kırparsam, kafa
kesildikten sonra insan beyni bir süre daha
düşünmeye devam etmektedir.» der.
• Kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve
gülerek iki kere göz kırpar.
• Langrange; «Lavoisier’nin son saniyedeki
ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek
meşalesidir.» demektedir.
52
• Kilise Teşkilatı tarafından Lavoisier’nin
ölüm cezasına çarptırılmasının başlıca
iki nedeninden birincisi kilisenin ilme
karşı oluşu, ikincisi de Lavoisier’nin
ilimle dini birleştirmek isteyen
gerçekten inançlı biri olmasıdır.

53
D 2012-YGS (9.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

54
MUMYALAMA
• Mumyalama, cansız bedenin binlerce yıl
çürümeden saklanabilmesini sağlayan bir
işlemdir.
• Şarap ve baharatla yıkanan vücudun iç
organları çıkarılıp burundan beyin alınır.
• Vücut natron denilen doğal karbonat tuzu
ile sarılıp 40-70 gün bekletilir. Böylece
vücuttaki nem emilip, organik yapı
korumaya alınmış olur.
55
• Sonra natron vücuttan çıkarılıp kol ve
bacaklar çamur veya kumla doldurulur.
Ardından reçineye batırılmış ketenle,
tarçın ve kokulu sarı sakızla sarılır. Bir
çeşit merhemin vücuda sürülmesinden
sonra da vücut, ince bir keten tülle örtülür.

56
2.BÖLÜM: KİMYA
DİSİPLİNLERİ VE
KİMYACILARIN ÇALIŞMA
ALANLARI

57
BAŞLICA KİMYA DİSİPLİNLERİ

58
BAŞLICA KİMYA DİSİPLİNLERİ
(KİMYANIN ALT DALLARI)
• Analitik kimya
• Biyokimya
• Fizikokimya
• Polimer kimyası
• İnorganik kimya (Anorganik kimya)
• Organik kimya (Karbon kimyası)
• Endüstriyel kimya
59
• Adli kimya
• Farmasötik kimya (Farmokimya)
• Nükleer kimya
• Agrokimya (Tarımsal kimya)

60
ANALİTİK KİMYA
• Kimyasal bileşiklerin tanınmasını (nitel
analitik kimya veya kalitatif analitik
kimya) ve miktarlarının belirlenmesi
işlemlerini kapsayan (nicel analitik
kimya veya kantitatif analitik kimya)
kimya disiplinidir.
Analitik kimya boya, ilaç, kozmetik,
yakıt, gıda, çevre endüstrisi gibi birçok
endüstriyel alanda; tıpta, arkeolojide,
adli kimyada kullanılan çok önemli
kimyasal tanı ve ölçüm bilimidir. 61
• Kan, idrar, su, toprak, hava gibi madde
örneklerinin yapısında bulunan
kimyasal maddelerin tür ve miktarının
saptanması analitik kimyanın ilgi
alanıdır.

62
A TYT-YKS 2022 9.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE

63
BİYOKİMYA
• Canlı organizmaların kimyasal yapısını
ve bu yapıda meydana gelen kimyasal
değişiklikleri inceleyen kimya
disiplinidir. Canlı organizmanın yapı
taşları olan proteinleri, nükleik asitleri
vb. birçok organik molekülü inceler.
• Klinik biyokimya ve teorik biyokimya
olmak üzere iki alt dalı vardır.

64
• Kan, doku, idrar gibi örneklerin
yapısının incelenmesi, ilaçların
vücuttaki etki mekanizmalarının
incelenmesi gibi konular biyokimyanın
ilgi alanına girer.

65
FİZİKOKİMYA
• Sıcaklık, basınç, derişim (çözeltilerde
birim hacimdeki madde miktarı) gibi
fiziksel faktörlerin kimyasal tepkimelere
etkilerini inceleyen kimya disiplinidir.
• Kimyasal tepkimelerde moleküllerin
hızı, hareketi, birbirleriyle etkileşimi
sırasındaki enerji değişiminin
incelenmesi fizikokimyanın uğraş
alanlarına örnektir.
66
POLİMER KİMYASI
• Petrol ya da doğal gazdan tamamen ya
da kısmen türetilen kimyasal maddeler
ile ilgilenen kimya alt dalı polimer
kimyasıdır.
• Çok sayıda küçük birimin (monomer)
birbirine eklenmesiyle oluşan büyük
molekülleri (polimer) inceler.
• Polimerlerin incelenmesi polimer
kimyasının ilgi alanıdır.
67
• Polimerler doğal ve yapay olabilir.
Proteinler, karbonhidratlar doğal
polimerlere, naylon, plastik, teflon,
orlon, kauçuk ise yapay polimere
örnektir.

68
ANORGANİK KİMYA
(İNORGANİK KİMYA)
• Organik olmayan bileşiklerin yapılarını,
özelliklerini ve tepkimelerini inceleyen
kimya disiplinidir.
• Asit, baz, tuz, su, mineral gibi
maddelerin doğada nasıl bulunduğunu,
özelliklerini, kimyasal tepkimelerini
incelemek anorganik kimyanın ilgi
alanına girer.
69
ORGANİK KİMYA
• Organik bileşiklerde bulunan ana
element karbon (C) olduğundan dolayı
organik kimyaya karbon kimyası da
denir.
• Karbon bulunduran bileşiklerin
yapılarını, özelliklerini ve tepkimelerini
inceleyen kimya disiplinidir. Proteinler,
yağlar, karbonhidratlar karbon
içerdiklerinden organik kimyanın
konularındandır. 70
• Petrol ve petrol ürünleri, boyalar,
ilaçlar, plastikler, patlayıcıların elde
edilmesi, tepkimeleri ve özelliklerinin
incelenmesi organik kimyanın ilgi
alanına girer.

71
ENDÜSTRİYEL KİMYA
• Sanayide kullanılan ham maddelerin
imalatıyla ilgilenir.
• Sanayide kullanılan organik ve
anorganik maddelerin üretimi ilgi
alanıdır.

72
ADLİ KİMYA
• Suç ve suçluları ortaya çıkarmada birtakım
kimyasal analizler kullanılır.
• Sporcular, performanslarını arttırmak için
vücudun normal işleyişini hızlandıran
maddeler (doping) alırlar. Bu maddeler
sporcu sağlığı açısından zararlıdır.
Sporcuların doping yapıp yapmadıkları
kan ve idrar analizleri gibi birtakım
kimyasal analizlerle ortaya çıkarılır.
73
• Zehir ve patlayıcı gibi bilinmeyen bir
maddenin adının konulması kimyasal
analizlerle belirlenir.
• Kırmızı bir lekenin salça mı yoksa kan mı
olduğu kimyasal analizlerle ortaya konulur.
• Kimyanın bu alanına adli kimya denir.

74
FARMASÖTİK KİMYA
(FARMOKİMYA)
• Eczacılığın kimya ile ilgili konularını içerir.

75
NÜKLEER KİMYA
• Atom çekirdeği ile ilgilenen kimya
disiplinidir.

76
BAŞLICA KİMYA
ENDÜSTRİLERİ

77
İLAÇ ENDÜSTRİSİ, GÜBRE
ENDÜSTRİSİ, PETROKİMYA
ENDÜSTRİSİ, ARITIM
ENDÜSTRİSİ, BOYA-TEKSTİL
ENDÜSTRİSİ ALANLARININ
KİMYA İLE İLİŞKİSİ

78
İLAÇ ENDÜSTRİSİ
• İlaç ham maddesinin üretimi ve bu
maddelerin vücutta oluşturduğu
tepkimelerin incelenmesinde kimya
biliminden yararlanılır.
• Ayrıca ilacın araştırma geliştirme,
denetleme, onaylama, kalite kontrol,
ambalajlama, ürün piyasaya çıktıktan
sonra inceleme aşamaları da kimya
biliminin alanına girer.
79
• İlaçlar, doğal kaynaklardan veya sentez
yoluyla elde edilen kimyasal maddedir.

80
GÜBRE ENDÜSTRİSİ
• Tarımda ürün verimini ve kalitesini
arttırmak için toprağa verilen
maddelere gübre denir. Bitkiler yaşayıp
gelişmek için yaklaşık 60 kadar
elemente ihtiyaç duyar. Toprağın
ihtiyacı olan elementleri içeren yapay
gübrenin imalatı, toprağa verilmesi ve
toprak analizi kimyanın ilgi alanına
girer.
81
PETROKİMYA ENDÜSTRİSİ
• Petrol, doğal gaz ve bunlardan elde
edilen ürünlerle ilgilenen endüstri
alanıdır. Petrol ve petrol ürünleri başka
ürünlere fiziksel ve kimyasal yöntemler
kullanılarak dönüştürülür. Bu
dönüşümler sırasında sıvı ve gaz
yakıtlar, gaz yağı, çözücüler, makine-
motor yağları, asfalt-zift, parafin,
hidrokarbonlar gibi ürünler elde edilir.
82
ARITIM ENDÜSTRİSİ
• Havanın, suyun ve toprağın çeşitli
kirleticilerden temizlenmesi işlemine
arıtım denir. Su, toprak ve hava analiz
edilerek içerdikleri zararlı kimyasallar
belirlenir. Bu zararlı kimyasalların
uzaklaştırılmasında kimya biliminden
yararlanılır. Bu alandaki çalışmalar
kimyanın bir alt disiplini olan çevre ve
su kimyasının da doğmasını
sağlamıştır.
83
BOYA-TEKSTİL ENDÜSTRİSİ
• Boyalar; inşaat, tekstil, gıda, ahşap,
metal gibi çok çeşitli alanlarda
kullanılmaktadır. Boyaların
kullanıldıkları alanlara göre kimyasal
yapıları farklılık gösterir. Bu
kimyasalların elde edilmesi,
uygulanması ve bulunduğu ortamdan
uzaklaştırılması işlemlerinde kimya
biliminden yararlanılır.
84
KİMYA ALANI İLE İLGİLİ
BAŞLICA MESLEKLER

85
KİMYA ALANI İLE İLGİLİ
KİMYA MÜHENDİSLİĞİ,
METALURJİ MÜHENDİSLİĞİ,
ECZACILIK, KİMYAGERLİK,
KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ
MESLEKLERİNİN
TANITILMASI
86
KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ
• MEB tarafından onaylanan öğretim
programları çerçevesinde, kimya
konusu ile ilgili bilgi, beceri, tutum ve
davranışların, öğrenci yaş düzeyine
uygun olarak çeşitli yöntemlerle
kazandırıldığı kimya ile ilgili eğitimin
verildiği meslektir.
• Kimya öğretmeni bu alanda çalışan
kişidir.
87
KİMYA MÜHENDİSLİĞİ
• Kimyanın yanında matematik, fizik,
biyoloji, ekonomi, mühendislik
bilimlerini birleştirerek endüstri,
teknoloji ve çevre problemlerinin
çözümüne yönelik çalışmaların
yapıldığı mühendislik alanıdır.
Sanayide kimyasal maddenin ekonomik
biçimde üretilmesi, geliştirilmesi,
tesislerin tasarlanması, kurulması ve
işletilmesi alanları kapsar.
88
METALURJİ MÜHENDİSLİĞİ
• Maden filizleri ile ilgilenir. Maden
filizlerinden metal elde edilmesi en
önemli konusudur.
• Metalin çeşitli sanayi dallarında teknik
ihtiyaçlara uygun olarak tasarlanması,
geliştirilmesi, üretilmesi metalürji
mühendisliğinin alanına girer.
• Metalürji mühendisi bu alanda çalışan
kişidir.
89
KİMYAGERLİK
• Organik kimya, anorganik kimya,
analitik kimya, biyokimya, fizikokimya
gibi dallarda ileri düzeyde eğitim verilen
kimya alanıdır. Maddenin atom ve
molekül yapısı, kimyasal özelliği, farklı
maddelerle etkileşimi, yeni maddelerin
oluşumu, kullanım olanaklarının
bulunması ve kimyasal analizi
konusunda ileri düzeyde laboratuvar
çalışmaları yapılır.
90
ECZACILIK
• Eczacılıkta ilaç üretimi, geliştirilmesi,
dağıtımı, insan vücudundaki etkileşimi,
ham maddesinin elde edilmesi, ilaçların
kimyasal, fiziksel ve biyolojik
özelliklerinin incelenmesi, kullanımı,
laboratuvarda hazırlanması, analizinin
yapılması ve hastaya temin edilmesi
gibi hususlarda eğitim verilir.
• Eczacı, bu alanda çalışan kişidir.

91
3.BÖLÜM: KİMYANIN
SEMBOLİK DİLİ

92
ELEMENT-SEMBOL

93
ELEMENT TANIMI
• Aynı proton sayısına sahip tek tür atomlar
topluluğuna element denir.

94
ELEMENTLERİN ÖZELLİKLERİ
• Elementlerin bazı özellikleri aşağıda
verilmiştir.
• Tek tür atomdan oluşur.
• Saf maddedir.
• Homojendir (hâl değişimi hariç).
• Belirli ayırt edici özellikleri vardır (erime
noktası, kaynama noktası, yoğunluk gibi).
• Kimyasal ve fiziksel yöntemlerle
ayrıştırılamaz.
95
• Sembollerle gösterilir.
• Günümüzde 118 elementin varlığı
bilinmektedir. Bu elementlerden 92 tanesi
doğal (atom numarası 1-92 arasındaki
elementler); diğerleri ise yapaydır, nükleer
laboratuvarda üretilmiştir.
• Doğal 92 elementten doğada element
olarak bulunanların sayısı 16 elementtir.
• Geri kalan 76 element doğada element
hâlinde bulunmaz, NaCl gibi bileşikleri
hâlinde bulunur.
96
• Doğadaki elementel hâlde bulunan 16
element şunlardır: 6 soy gaz (1-Helyum, 2-
Neon, 3-Argon, 4-Kripton, 5-Ksenon, 6-
Radon), 7-Hidrojen, 8-Oksijen, 9-Azot, 10-
Karbon, 11-Altın, 12-Platin, 13-Gümüş, 14-
Bakır, 15-Cıva ve 16-Si elementleridir.
• Bu 16 elementten olan soy gazlardan ilk
üçü (He, Ne, Ar) doğada yalnız elementel
olarak bulunur. Geri kalan 13 elementin
bazısı doğada bileşikleri hâlinde de
bulunur, bazılarının da doğada bileşikleri
olmasa da yapay bileşikleri vardır. 97
• Son üç soy gazın (Kr, Xe, Rn) yapay
bileşikleri de oluşturulmuştur. Son üç soy
gazın bileşiğinin elde edilebilmesinin
nedeni çaplarının daha büyük olmasıdır.
Oluşan bileşik kovalent bileşiktir. Bileşikte
soy gaz katyondur (KrF2, XeO3, RnFn).
• Doğadaki elementler He, Ne, Ar, Kr, Xe,
Rn elementleri gibi atomik (monoatomik),
H2, N2, O2, F2, Cl2, Br2, l2, At2 elementleri
gibi iki atomlu (diatomik) veya P4, O3, S8
gibi çok atomlu (poliatomik) yapıdadır.
98
• Doğada elementel hâlde bulunmayan 76
element, bileşiklerinin kimyasal
yöntemlerle ayrıştırılması sonucunda elde
edilir; örneğin sodyum ya da klor
elementlerini elde etmek istersek eritilmiş
NaCl (yemek tuzu) bileşiğini elektroliz
etmemiz gerekir.
• Elementlerin yapı taşı atom ya da
moleküldür.
• Monoatomik elementlerin yapı taşı
atomdur.
99
• Diatomik elementlerin ve poliatomik
elementlerin yapı taşı ise moleküldür. Yapı
taşı molekül olan 9 element şunlardır: H2,
N2, O2, F2, Cl2, Br2, l2, P4, S8
• Yapı taşı molekül olan bu 9 elementin ilk
üçü doğada hem element hem de
bileşikleri olarak diğer yedi tanesi ise
yalnız bileşikleri olarak bulunur.

100
ALLOTROP
• Aynı elementin fiziksel özelliklerinin
tamamının kesinlikle farklı, kimyasal
özelliklerinin ise bir kısmının farklı olduğu
şekillerine allotrop denir. Atomların uzayda
dizilme şekilleri farklıdır.
• Başlıca 5 elementin allotropu vardır.
• KARBON ALLOTROPLARI: Kömür,
elmas, grafit olmak üzere üç allotropu
vardır. Üçü de C ile gösterilir.
101
• OKSİJEN ALLOTROPLARI: O2 (oksijen)
ve O3 (ozon) olmak üzere 2 çeşittir.
• KÜKÜRT ALLOTROPLARI: Rombik kükürt
(S4) ve monoklin kükürt (S8) olmak üzere 2
çeşit allotropu vardır.
• FOSFOR ALLOTROPLARI: Beyaz fosfor
(P4) ve kırmızı fosfor (P8) olmak üzere 2
çeşit allotropu vardır.
• SİLİSYUM ALLOTROPLARI: Kristal
silisyum ve amorf silisyum olmak üzere 2
çeşittir.
102
ELEMENT SEMBOLLERİ
• Elementlerin sembollerle gösterilmesi
yazım kolaylığı sağlar. Bütün dünyada
ortak bir bilim dili oluşturur.
• Ders kitabı Tablo 1.3.1’de, periyodik
cetveldeki ilk 20 elementin isimleri ve
sembolleri verilmiştir.
• Ders kitabı Tablo 1.3.2’de de günlük
hayatta sıkça karşılaşılan ve bilmeniz
gereken bazı elementlerin adları ve
sembolleri verilmiştir.
103
Periyodik Sistemdeki İlk 20
Elementin İsimleri ve Sembolleri
(DERS KİTABI:34.SAYFA)

104
Günlük Hayatta Sıkça
Karşılaşılan Bazı Elementler ve
Sembolleri (DERS KİTABI:35.SAYFA)

105
C 2019-TYT/9.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE

106
E 2017-YGS 9.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE

107
ELEMENT TANIMIYLA İLGİLİ
SÖYLEM HATALARI
• Her elementin yapı taşı atom değildir. Yapı
taşı molekül olan elementler de vardır.
Bunlara element molekülleri denir.
• Element tanımını; “Aynı cins atomdan
oluşan saf maddedir.” diyerek yapacaksak
izotoptan da söz etmelidir; çünkü her bir
aynı cins atomun farklı izotopu vardır, bu
yönüyle farklı atom olmaktadır.
108
BİLEŞİK-FORMÜL

109
BİLEŞİKLERİN TANIMI
• Farklı cinsteki atomların belirli oranda
kimyasal özelliklerini kaybederek
birleşmeleriyle oluşan yeni saf maddeye
denir.

110
BİLEŞİKLERİN ÖZELLİKLERİ
• 1- En az iki farklı cins atomdan
oluşmuşlardır.
• 2- Saf (arı) maddedirler.
• 3- Homojendirler (hâl değişimi hariç).
• 4- Sabit basınç altında erime ve kaynama
noktası sabittir. Sabit sıcaklık ve basınç
altında yoğunlukları sabittir.
• 5- Kimyasal yolla bileşenlerine ayrışırlar,
fiziksel yolla bileşenlerine ayrıştırılamazlar.
111
• 6- Formülle gösterilirler (CO, H2O, HNO3).
• 7- Bileşiği oluşturan elementler arasında
belirli bir oran vardır; örneğin suda (H2O),
H/O=2/1’dir.
• 8- Bileşiklerin yapı taşı ya molekül ya da
formül-birimdir. İyonik bileşiklerin yapı taşı
formül-birimdir, molekül değildir; kovalent
bileşiklerin yapı taşı ise moleküldür. Yapı
taşı molekül olan her saf madde bileşik
değildir, yapı taşı molekül olan elementler
de vardır (9 element).
112
• 9- Bileşikler, kendisini oluşturan
bileşenlerin özelliklerini göstermez.

113
BİLEŞİK TANIMIYLA İLGİLİ
SÖYLEM HATALARI
• Her bileşiğin yapı taşı molekül değildir.
Yapı taşı formül-birim olan bileşikler de
vardır (iyonik bileşikler).
• Bileşik diyebilmemiz için farklı cins
atomların kimyasal yolla birleşmesi
gerekir. Aynı cins atomların kimyasal yolla
birleşmesinden oluşan element
molekülleri, elementtir; bileşik değildir.
114
BİLEŞİKLERİN VEYA
ELEMENTLERİN SAĞ ALTINA
YAZILAN, FİZİKSEL HÂLDİR
• NaCl(k), NaCl(s), NaCl(g) ve NaCl(suda) olmak
üzere dört farklı yazım vardır. Hâller
parantez içinde, küçük harfle, küçük
puntoyla, kısaltılarak yazılır. NaCl(k), katı
yemek tuzu; NaCl(s), erimiş yemek tuzu;
NaCl(g), gaz hâlindeki yemek tuzu,
NaCl(suda) ise suda hazırlanmış yemek tuzu
çözeltisi demektir.
115
• NaCl(suda) ,NaCl(aq) şeklinde de yazılabilir.
• Aqua, Latince’de su demektir; (aq), (aqua)
kelimesinin kısaltılmışıdır.
• Çözücü, hangi maddeyse o yazılır.
Örneğin; iyot, suda çözünmez. Alkolde
çözünür. Bu nedenle I2(alkolde) şeklinde
yazılır.
• Kastedilen hâl, oda sıcaklığındaki hâl ise
malumu ilam olmaması için yazılmayabilir.
Örneğin; suyu belirtmek için H2O
yazılabilir; su buharı kastediliyorsa
kesinlikle H2O(g) diye yazılmalıdır.
116
• Bazen de hâller yazılmamış olsa da,
reaksiyon denkleminden anlayabilmelidir:
AgNO3+ NaCl → AgCl(k)+ NaNO3
Girenlerdekilerin oda sıcaklığındaki hâlleri
katıdır. Ancak katı olduklarında reaksiyona
girmeyecekleri malumdur. Bu nedenle
çözeltidirler. İyonik bileşiklerin sıvı
hâlleriyle bir tepkime kimyada zaten
yoktur.
AgNO3(suda)+NaCl(suda)→AgCl(k)+NaNO3(suda)
117
• Bununla ilgili bir diğer husus daha vardır:
• H2 denilince 1 tane H2 molekülü anlaşılır.
• H2(g) denilince ise 1 mol H2 anlaşılır.

118
BAZI MADDELERİN YAYGIN
(GELENEKSEL) ADLARI

119
Yaygın Olarak Kullanılan Bazı
Bileşiklerin Yaygın Adları
(DERS KİTABI:35.SAYFA)

120
E 2023-TYT (9.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

121
4.BÖLÜM: KİMYA
UYGULAMALARINDA İŞ
SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

122
KİMYA LABORATUVARINDA
UYULMASI GEREKEN İŞ
SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
KURALLARI
• Kimya laboratuvarında, deney yaparken
zarar görmemek, kaza yaşamamak için
güvenlik kurallarına uygun davranılmalıdır.
Kimyasallarla güvenli bir şekilde nasıl
çalışılacağı konusunda da bilgi sahibi
olunmalıdır.
123
• Laboratuvarda bulunan kimyasal maddeler
yanıcı, zehirli, tahriş edici veya patlayıcı
etkiye sahip olabilir. Bu kimyasallardan
bazıları kolaylıkla deriden geçebileceği
gibi, buharlaşma yolu ile soluduğumuz
havaya karışabilir. Kimyasal maddelerin
insan sağlığına ve çevreye zarar vereceği
bilinmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.

124
LABORATUVAR GÜVENLİK
KURALLARI
• 1. Kimya laboratuvarında, laboratuvar
önlüğü ve kapalı ayakkabı giyilmeli,
tehlikeli deneyler için özel koruma gözlüğü
ve maske kullanılmalıdır.
• 2. Saçlar toplu, tırnaklar kesilmiş olmalıdır.
• 3. Ellerde kesik, çatlak veya açık yara
varsa mutlaka bandajla kapatılmalıdır.
125
• 4. Bazı kimyasalların buharları olumsuz
etkileyeceği için gözlerde kontakt lens
bulunmamalıdır.
• 5. Kimyasalların deri ile temas süresini
arttıracağı için, yüzük, bilezik gibi takılar
çalışmaya başlamadan önce çıkarılmalıdır.
• 6. Laboratuvara yiyecek, içecek
getirilmemeli ve tüketilmemeli, kesinlikle
sakız çiğnenmemelidir.

126
• 7. Laboratuvarda, başkalarının dikkatini
dağıtıcı hareketler yapılmamalı, oyun
oynanmamalı ve kesinlikle şaka
yapılmamalıdır.
• 8. Kırık, çatlak ve kirli cam eşyalar
kullanılmamalıdır.
• 9. Kimyasal maddelere kesinlikle çıplak
elle dokunulmamalıdır.
• 10. Kimyasal maddeler koklanmamalı ve
tadına bakılmamalıdır.

127
• 11. Kimyasal alındıktan sonra şişenin
kapağı hemen kapatılmalıdır. Aynı spatül,
kaşık veya pipet temizlenmeden başka bir
madde için kullanılmamalıdır.
• 12. Sıvılar pipetle aktarılırken mutlaka
puar kullanılmalıdır.
• 13. Derişik asitlerle çalışırken dikkatli
olunmalı, asit çözeltisi hazırlanacaksa cam
baget yardımı ile asit yavaşça su içerisine
dökülüp seyreltilmeli, asla asit üzerine su
eklenmemelidir.
128
• 14. Eter, aseton, alkol gibi uçucu ve
yanabilen maddeler açık aleve yakın
tutulmamalıdır.
• 15. Uçucu ve yanıcı çözücüler nedeniyle,
piller alev alma riski taşıdığı için
laboratuvarda kesinlikle cep telefonu
kullanılmamalıdır.
• 16. Deney sırasında, deneyi yapan kişi
deney ortamından ayrılmamalıdır.

129
• 17. Kimyasal maddelerin ambalajları
üzerindeki etiketler koparılmamalı,
karalanmamalı, şişelerden sıvı akıtılırken
etiket tarafı yukarı gelecek şekilde
tutulmalıdır. Etiketleri bozulmuş ambalajlar
kullanılmamalıdır.
• 18. Katı ve sıvı atıklar lavabolara
dökülmemeli, etiketlerle belirlenmiş atık
kaplarına atılmalıdır.
• 19. Kullanılmış deney malzemeleri
yıkanmalı kesinlikle kirli bırakılmamalıdır.
130
• 20. Laboratuvardan çıkar çıkmaz eller
hemen yıkanmalıdır.
• 21. Herhangi bir sağlık problemi olan
öğrenci, öğretmenini bilgilendirmelidir.
• 22. Öğretmenin onay vermediği hiç bir
işlem ve deney yapılmamalıdır.

131
ACİL DURUMLARDA
ARANACAK NUMARALAR
• Acil ilk yardım: 112
• Zehir merkezi: 114
• İtfaiye: 110

132
GÜVENLİK UYARI
İŞARETLERİ
• Evimizde, iş yerimizde, laboratuvarda ve
endüstride kullanılacak her kimyasal
maddenin üzerinde mutlaka çeşitli uyarı,
risk ve önlem bilgileri bulunur.
Kullanmadan önce bu maddelerin etiketleri
dikkatle okunmalı ve o madde ile
çalışırken gerekli tedbirler alınmalıdır.

133
• Kimyasal maddelerin üzerinde yer alan
sağlık ve güvenlik amaçlı temel uyarı
işaretlerine risk piktogramları denir. Bu
işaretler ve anlamları aşağıda verilmiştir.

134
YANICI MADDE İŞARETİ
• Alkol içeren sıvılar ve aseton gibi
maddelerin bulunduğu kapların üzerinde
yer alır.

135
YAKICI MADDE İŞARETİ
• Yakıcı maddeler; kâğıt, ahşap gibi yanıcı
malzemelerle temas ettirilmemelidir.
• Oksijen, klor, nitrik asit, hidrojen peroksit
gibi maddelerin bulunduğu kapların
üzerinde yer alır.

136
AŞINDIRICI (KOROZİF)
MADDE İŞARETİ
• Sodyum hidroksit, sülfürik asit, hidroflorik
asit, fenol gibi maddelerin bulunduğu
kapların üzerinde yer alır.

137
TAHRİŞ EDİCİ MADDE
İŞARETİ
• Sodyum hipoklorit, etil alkol gibi
maddelerin bulunduğu kapların üzerinde
yer alır.

138
PATLAYICI MADDE İŞARETİ
• Nitrogliserin gibi maddelerin bulunduğu
kapların üzerinde yer alır.

139
ZEHİRLİ (TOKSİK) MADDE
İŞARETİ
• Hidrojen sülfür, etilen amin gibi maddelerin
bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

140
RADYOAKTİF MADDE
İŞARETİ
• Çevresine radyasyon yayan ve canlı
dokularda kalıcı hasarlara neden olan,
madde ve yerlerde bu uyarı işareti
bulunur.

141
• Çok tehlikelidirler.
• Bu işaretin olduğu yerde dolaşılmamalı,
koruyucu giysi giyilmelidir.

142
ÇEVREYE ZARARLI MADDE
İŞARETİ
• Bu maddeler havaya, suya ve toprağa
karıştığında oluşturdukları zararlı etki uzun
süre gitmez.

143
• Bu maddelerle çalışıldıktan sonra atıkları
kesinlikle doğaya atılmamalı, lavaboya
dökülmemeli, mutlaka kimyasal atık
şişesine boşaltılmalıdır.
• Kimyasal maddelerin tamamının kaplarının
üzerlerinde yer alır.

144
C TYT-YKS 2020 9.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE

145
C 2017-YGS 9.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE

146
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

147
KİMYASAL MADDELERİN
ZARARI
• Kimyasal maddeler toksik, aşındırıcı,
tahriş edici, alerjik, kanserojen olabilir.
Ayrıca DNA yapısını bozarak mutasyona
yol açabilir.
• Meslek hastalıklarına yol açabilir. Örneğin
asbest liflerinin (doğal olarak bulunan lifli
yapılı silikatlar) uzun süre kullanımı
çalışanlarda kanser oluşumuna neden
olabilir.
148
• Ayrıca kimyasallarla çalışılan yerlerde, gaz
ve tozların uzun süre solunması, akciğer
ve solunum hastalıklarına da neden olur.
• Kimyasal maddelerin insan sağlığına ve
çevreye zararlı etkileri vardır.
• Yüzdüğümüz havuzları temizlemek için
kullanılan klor, endüstride kullanılan bazı
ürünlerdeki ağır metaller (alüminyum,
arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, nikel,
cıva ve çinko) sağlığımızı tehdit edebilir.

149
• Değişik şekillerde vücudumuza aldığımız
kimyasal maddeler, her çeşit hastalığa
neden olabilir.
• Çeşitli amaçlarla kullandığımız kimyasallar
sadece insan sağlığına değil çevreye de
zarar verir. Tarımda kullanılan ilaçların ve
gübrelerin bitkiler tarafından kullanılmayan
kısmı, bitki ve canlılara zarar verir. Hava,
toprak ve su kirliliğine neden olur.

150
BAZI MADDELERİN İNSAN
SAĞLIĞI VE ÇEVRE İÇİN
ÖNEMİ

151
Na+1 İYONU
• Hücre dışı sıvının temel maddesidir.
Vücuttaki su dengesinin korunmasında
görev alır.

152
K+1 İYONU
• Hücre içi sıvının temel maddesidir.
Vücut sıvılarının iyon dengesinin ve
yoğunluğunun korunmasında görev
alır.

153
Fe+2 İYONU
• Kana kırmızı rengini veren
hemoglobinin yapısında bulunur.

154
Fe ELEMENTİ
• İnsanlık, sosyal yaşamında demire çok
muhtaçtır.
• İnşaat sektöründe, harp sanayisinde,
otomotiv ve ulaşım alanında demir–çelik
endüstrisinin önemi çok büyüktür.
• Mekanik, elektronik vb. her dalda
kullanılan her çeşit alet demirden yapılır.
• Yerkürenin merkezi; erimiş demir ve erimiş
nikel karışımıdır.
155
• Demiri hamur gibi yumuşatmak, tel gibi
inceltmek ve şekil vermek, endüstriyel
kalkınmanın aslı, anası, esası ve
kaynağıdır. Bu sebeple demirin önemine
vurgu için; “Demir yerden çıkmıyor, gökten
iniyor.” denmiştir.
• Semadan düşen taşlara, gök taşı denir.
Düşen gök taşlarının tetkik edilen
parçalarında; demir, çelik ve başka
maddeler karışık olarak bulunmaktadır.

156
• Yer kürenin çekirdeğinde demir vardır.
Magma tabakasındaki yüksek sıcaklığın,
demirin nükleer reaksiyonundan
kaynaklandığı bilinmektedir. Bu yüksek
sıcaklık, demiri eritmektedir. Çekirdekte
ağaca ait özelliklerin tamamı bulunur.
Günümüzde Dünya'da yaklaşık 90 doğal
element tespit edilmiştir. Demir Dünya'nın
çekirdeği olduğuna göre acaba demirden
Dünya'daki doğal elementlerin bütünü
ileride elde edilebilecek midir?
157
• Demir suresinde elementlerin çoğunun adı
geçer. İleride demir atomu çekirdeğinin
parçalanarak çeşitli elementlerin elde
edilebileceğini söyleyebiliriz. Simyacıların
hayali gerçekleşebilir.

158
Ca+2 İYONU
• Kemik ve dişlerde suda çözünmeyen
bileşiği hâlinde bulunur.

159
Mg+2 İYONU
• Kemik ve dişlerde suda çözünmeyen
bileşiği hâlinde bulunur.

160
SUYUN İNSAN SAĞLIĞI VE
ÇEVRE İÇİN ÖNEMİ

161
SU
• Yağmurla gelen suyun damlaları sayısınca
faydalar vardır.
• Hidrojen ve oksijen gibi iki basit maddeden
oluşan su, yüz binlerle hikmetli ve şuurlu
ve çeşitli hizmetlerde ve sanatlarda
çalıştırılır.
• Gök gürültüsü, yağmurun gelmesini haber
verip muhtaçlara müjde eder.
• Bulutlar dolu, kar ve yağmuru saklar.
162
SU DÖNGÜSÜ
• Yeryüzünde ne kadar H2O(s) (su) varsa
atmosferde de o kadar H2O(g) (su
buharı) vardır.
• Yeryüzüne inen yağmur, her sene aynı
miktardadır.
• Yeryüzünden her sene ne kadar su
buharlaşırsa; o ağırlıkta su yağmur, kar
ve dolu olarak dünyaya yağar.

163
• SORU: H2O(s) → H2O(g)
Dünyamızdaki suyun buharlaşması
tepkimesi yukarıda verildiği gibi tek yönlü
olsaydı ne olurdu?
CEVAP: Dünyada su kalmazdı.
• SORU: H2O(g) → H2O(s)
Yukarıdaki tepkimede görülen
dünyamızdaki değişim; tek yönlü olsaydı
ne olurdu?
CEVAP: Yeryüzünü su kaplardı.
164
• SORU: Bu olayın ölçülü, dengeli ve
dinamik olması ne anlama gelir?
• CEVAP: Ölçülü, yeryüzünde bulunan su
kadar atmosferde su buharı bulunduğu
anlamına gelir. Dengeli, tepkimenin denge
tepkimesi (çift yönlü tepkime) olduğu
anlamına gelir. Dinamik ise, bu olayın her
an, yer–gök arasında devam ettiği
anlamına gelir.

165
«Göğü de dengesini
kaybetmekten korunmuş bir
tavan durumunda yarattık.»
• Dünyada suyun varlığı; güneşle
aramızdaki uzaklığın hassaslığı ile de
alakalıdır.
• Dünya ile güneş arasındaki uzaklık
şimdikinden farklı olsaydı su, ya
buharlaşacaktı ya da donacaktı.
166
YAĞMURUN YAĞMASI VE
ATMOSFERDE FİZİKSEL
DENGENİN KORUNMASI
• Sıcaklık, suyu buharlaştırmakla suyun
bünyesini tahrip ettiği zaman, o tahrip
sonucu oluşan su buharı yok olmaz. Belirli
bir yere sevk edilir ve belli bir düzeye
çıkar; icap ettiğinde yağmak için orada
durur.
167
• Atmosferdeki su buharı molekülleri,
atmosferdeki hava moleküllerinin onda
birini teşkil edince sıkışmadan dolayı su
buharı yoğunlaşır. Atmosferde bulunan
belli bir düzeydeki bu su buharının
yoğunlaşması suretiyle yağmur yağar.
• Atmosferde fiziksel dengenin korunması
için, yağan katrelerden boş kalan yerler,
denizlerden ve yerlerden kalkan buharlarla
doldurulur.
168
• Yağmur yağması hakkında en kısa yol
şöyle tarif edilir: Su buharı molekülleri,
emir aldıkları zaman, o moleküller her
taraftan toplanmaya başlarlar ve bulut
şeklini alıp, hazır vaziyette dururlar. Yine
ikinci bir emirden sonra bir kısım
moleküller yoğunlaşarak, katrelere
dönüşürler. Sonra kanunların temsilcileri
vasıtasıyla, çarpışmadan kolayca yere
düşerler.

169
• Atmosfer, denizin rengini andırır. Havada,
denizlerdeki sudan daha fazla su vardır.
Bu nedenle, “atmosferde denizin
bulunduğu teşbihi” mecaz olarak akıldan
uzak değildir. Sanki şu atmosfer boşluğu
yağmur ile dolu bir havuzdur.
• Bulutların bir kısmı negatif elektriği
üzerlerinde taşımaktadır, bir kısmı da
pozitif elektriği üzerlerinde taşımaktadır.
Bu kısımlar birbirlerine yaklaşıp aralarında
çarpışma olduğunda, şimşek çakar.

170
• Bulutların bir kısmının hücum ettiği, bir
kısmının ise kaçtığı zaman aralarında
havasız kalan yerleri doldurmak için
atmosfer tabakası hareket ve heyecana
geldiğinde gök gürlemesi (gök gürültüsü)
meydana gelir.
• Bu hâllerin olması bir nizam ve kanun
altında olur ki, o nizam ve o kanunu temsil
eden gök gürlemesi ve şimşek aracılarıdır.

171
SU DONUNCA GENLEŞİR
• Buz molekülleri arasındaki uzaklık, su
molekülleri arasındaki uzaklığa göre % 11
oranında daha fazladır. Başka bir ifadeyle
su donunca % 11 hacim büyümesi
gerçekleşir.
• Normalinde maddenin katı hâlinde,
moleküller birbirine sıvı hâline göre daha
yakındır; sıvı donunca hacim büyümesi
değil, hacim küçülmesi olur.

172
• Yalnız suya has olan bu durum, suyun
donunca diğer sıvılara zıt olarak
genleşmesinden ileri gelir. Bu nedenle
buz, su üzerinde yüzer. Kışın buzların su
yüzeyinde durması, yoğunluğunun sudan
daha az oluşundandır. Denizler, göller,
akarsular donsa bile, bu olay yüzeyde
olur. Böylece, suyun içindeki canlılar için,
donma olayı, âdeta koruyucu bir tabaka
meydana getirir.
• Suyun bu istisnai özelliğinin hayat için çok
faydaları vardır.
173
• Kışın tarlaları örten karın altındaki ekinlerin
korunması da suya verilen bu özelliktendir.
• Su donunca, diğer maddelerden farklı
olarak buz, suyun yüzeyine çıkar. Diğer
maddeler gibi olsaydı, denizler, göller,
akarsular alttan donardı. Bu durum
denizlerin, göllerin ve akarsuların buz
hâline gelmesine neden olurdu ve canlı
kalmazdı. Bu da bütün suların buz
olması ve hayatın sona ermesi demek
olacaktı.
174
SUYUN İYONLAŞMASI ON
MİLYONDA BİR ORANINDA
OLDUĞUNDAN REAKSİYON
İŞARETİ ÇİFT YÖNLÜDÜR
+1 –1
H2O(s) ⇌ H (suda) + OH (suda)
• 10 000 000 H2O molekülünden 1 tanesi
iyonlarına ayrışır.
• Hiç ayrışmasaydı veya daha fazla oranda
ayrışsaydı ne olurdu?
175
• Saf su, çok hassas aletlerle
anlaşılabilecek derecede iletkendir.
• Hiç ayrışmasaydı: Elektrikli aletin içine su
kaçarsa kontak yapar. Bu bir sigortadır ve
uyarıdır; tedbirli olmamız, elektrikli aletin
tamirini yapmamız için bir ikazdır. Çünkü
tedbirsiz ve ihtiyatsız olarak aletin tamiriyle
uğraşılırsa, elektrik çarparak öldürür. H2O
molekülü iyonlarına hiç ayrışmasaydı,
tedbirli olmamız için ikaz meselesi ortadan
kalkacaktı.

176
• Daha fazla oranda ayrışsaydı: Su hem
asit hem de baz olacağından yaşam
olmayacaktı.

177
BAZI AĞIR METAL
İYONLARININ VE ZEHİRLİ
GAZLARIN ÇEVREYE ZARARI
VE BU ZARARDAN
CANLILARIN OLUMSUZ
ETKİLENMELERİ

178
AĞIR METALLER
• Ağır metal bileşikleri zehirdir. Kaynak
sularında bulunmazlar. Yer altından gelen
ağır metal içeren sular Burdur gölü, Acı göl
gibi göllerde, ağır olduklarından toplanırlar;
yeryüzüne çıkamazlar.
• Ağır metallerin sağlığımızı tehdit etmesi
çevre kirlenmesi sebebiyledir.

179
Hg+2 İYONU
• Ağır metal iyonudur. Endüstriyel
atıklarla havaya, toprağa ve suya
karışır, canlılara çok zararlıdır.
• Bu yerlerde yetişmiş meyve ve sebzelerin
yenilmesi böbrek, sinir sistemi, beyin
fonksiyonlarında bozulmaya, DNA’da
hasarlara, akciğerlerde ve gözde tahrişe,
deri döküntülerine, kusma ve diyareye
neden olmaktadır.
180
Pb+2 İYONU
• Normalinde suda çözünen bileşiği
hâlinde doğada yoktur.
• Ağır metal iyonudur.
• Endüstriyel atıklarla havaya, toprağa ve
sulara karıştığından dolaylı yoldan
canlılara çok zararlıdır.
• Kurşunlu benzin kullanımı sonucu
havaya karışan kurşun bileşiği insan
sağlığına ve çevreye çok zararlıydı.
181
• 2004 yılına kadar benzinde kurşun
katkısı yasak değildi.
• 2004 yılından itibaren tüm benzin
çeşitleri kurşunsuz olarak piyasaya
sürüldü.
• Normalinde benzinde kurşun yoktur.
• İnsan sağlığı üzerinde çok zararlı etkiye
sahip metallerden biridir. İnsan
vücuduna gıda, hava veya su ile girerek
istenmeyen durumlara neden
olmaktadır.
182
CO2 GAZI
• Normalinde havadaki CO2 gazı yaşam için
gerekli düzeydedir. CO2 gazı fosil
yakıtların kullanıldığı yıllarda büyük
şehirlerde hava kirliliğinin başlıca
sebebiydi, günümüzde böyle bir sorun
yok denilebilir. Doğal dengenin
insanlarca bozulması sonucu
atmosferdeki CO2 gazı miktarının
artması sera etkisi yapar, bu da küresel
ısınmaya neden olur.
183
• CO2 gazının güneşten gelen ısıyı daha
çok tutup sıcaklığı yükseltmesine sera
etkisi denir.
• Sera etkisi sonucu küresel ısınma adı
verilen sorun ortaya çıkar. Çölleşme
olur, kar ve buz hızlı erir, deniz seviyesi
yükselir, güçlü fırtınalar oluşur.

184
NO2 (AZOT DİOKSİT) GAZI
• Havada azot ve oksijen olmasına rağmen
hiçbir zaman azot dioksit oluşmaz.
• NO2 gazı, hava bulunan N2 gazı ve O2
gazının birleşmesiyle oluşsaydı
atmosferdeki su buharı ile tepkimeye
girerek kezzabı oluşturabilirdi.
• Azot dioksit, suyla birleştirilerek kezzabın
elde edilmesinde kullanılır.

185
• Bazı kimya deneylerinde oluşur, dikkat
etmek gerekir, çok zararlıdır.

186
SO3 (KÜKÜRT TRİOKSİT) GAZI
• Normalinde havada SO3 gazı yoktur.
• Eski yıllarda filtresi olmayan fabrika
bacalarından SO2 gazı çıkardı, bu da
havadaki O2 ile birleşip SO3 gazını
oluştururdu. SO3, eski yıllarda asit
yağmuruna sebep olan bir gazdır.
• Günümüzde fabrika bacalarına filtre takma
zorunluluğu olduğundan dolayı bu sorun
ortadan kalkmıştır.
187
ASİT YAĞMURU
• Eski yıllarda filtresi olmayan fabrika
bacalarından çıkan SO2 gazı, havadaki O2
ile birleşip SO3 gazını oluşturmuştu. SO3
gazı da yağmur yağdığında H2O ile
birleşip asit yağmuru adıyla bilinen H2SO4
meydana gelmişti.
• Günümüzde böyle bir sorun yoktur.
SO2 + ½O2 → SO3
SO3 + H2O ⇌ H2SO4
188
• H2SO4 yağmuru ciddi solunum
rahatsızlıkları, göllerin kirlenmesi, mermer
ve kireç taşlarının erozyonu, bitki
örtüsünün zarar görmesi gibi sorunlar
doğurmuştu.

189
CO GAZI
• Normalinde havada CO gazı yoktur.
• Baca sorunundan dolayı yeterli
oksijenin olmadığı durumlarda CO2 gazı
yerine CO gazı oluşur.
• Karbon monoksit zehirlenmesi komaya
ve ölüme yol açabilir.

190
Cl2 GAZI
• Normalinde sularda Cl2 gazı yoktur. Büyük
belediyelerde Cl2 (klor) gazı katılarak şehir
suyu temizlenir. Musluk suyunun
dezenfekte edilmesi için kullanılan Cl2
gazı, organizmada birikir, zehirlidir, fazlası
öldürücü etki yapar.
• Çamaşır suyu ve tuz ruhu birleşince
açığa çıkan Cl2 gazı öldürür.

191
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ RUHU
BİRLEŞİNCE AÇIĞA ÇIKAN KLOR
GAZI ÖLDÜRÜR

NaClO + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2

Tuvalet temizliğinde aynı anda hem


çamaşır suyu hem de tuz ruhu
kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü
dozdadır.
192
KİMYA LABORATUVARINDA
KULLANILAN TEMEL
MALZEMELER

193
CAM BALON
• Gövdesi küre, altı düz, silindir şeklinde
dar bir boynu olan cam malzemedir.
• 50 mL'den 10 L'ye kadar hacmi olabilir.
Çözeltilerin hazırlama, saklama, ısıtılma,
kaynatma, bazı kimyasal reaksiyonlar
gerçekleştirme vb. işlemlerde kullanılır.

194
BALON JOJE
• Üst kısmı ince uzun, alt kısmı balon gibi
yuvarlak, kapaklı cam malzemedir. Belirli
derişim ve hacimdeki çözeltilerin
hazırlanması ve saklanmasında
kullanılır. Boyun kısmında kabın ölçü
çizgisi bulunur, bu çizgiye kadar saf su
ilave ederek çözelti hazırlanmalıdır ki
istenilen derişim ve hacimde çözelti olsun.

195
PİPET
• Üzerinde mL cinsinden bölmeler bulunan
ince cam borudur. Az miktardaki sıvıların
çok hassas ölçülüp bir kaptan diğer
kaba aktarılmasında kullanılır.

196
TERMOMETRE
• Sıcaklık ölçmeye yarayan dereceli cam
malzemedir. Deneylerde reaksiyon
ortamının sıcaklığını ölçmek için
kullanılır.

197
BEHERGLAS
• Yüksek sıcaklığa dayanıklı temper (yüksek
sıcaklığa dayanıklı) camdan üretilmiş cam
malzemedir.
• Çözeltilerin aktarılması, ısıtılması ve
kristalleştirilmesi gibi işlemlerde
kullanılır.

198
BÜRET
• Alt kısmı musluklu, üzeri çizgilerle
derecelendirilmiş, boru şeklinde cam
malzemedir.
• Titrasyon işleminde kullanılır.
• Büretin içine derişimi bilinen çözelti
doldurulur, erlenmayerdeki titre edilecek
çözelti üzerine damla damla damlatılarak
reaksiyona sokulur.

199
DERECELİ SİLİNDİR (MEZÜR
VEYA ÖLÇÜ SİLİNDİRİ)
• Üzerinde mL cinsinden bölmeler bulunan
cam malzemedir.
• Saf sıvı ve çözeltilerin hacminin
ölçülmesi ve aktarılmasında kullanılır.
• Çok hassas ölçüm yapmak için uygun
değildir.

200
DENEY TÜPÜ
• Değişik çaplarda ince uzun, 600 °C
sıcaklığa dayanabilen camdan yapılmış
cam malzemedir.
• Laboratuvarda sıkça kullanılan cam
malzemedir.

201
HAVAN
• Porselen, çelik, tahta gibi çeşitli
maddelerden yapılmış malzemedir.
• Katı maddeleri toz hâline getirmek, katı bir
maddeyi bir sıvı içinde ezerek dağıtmak
için kullanılır.

202
KROZE
• Metal veya yüksek sıcaklığa dayanıklı
porselenden yapılmış, fincana benzer
malzemedir.
• Analizlerde, kül hâline getirme
işlemlerinde kullanılır.

203
SPATÜL
• Metal, plastik veya porselenden
yapılmış, çay kaşığına benzer
malzemedir.
• Toz veya küçük parçalar hâlindeki
maddeleri almak için kullanılır.

204
AYIRMA HUNİSİ
• Gövdesi geniş, alt kısmı ince boru
şeklinde, musluklu cam kaptır.
• Zeytinyağı-su, eter-su gibi birbiriyle
karışmayan sıvıların ayrılmasında
kullanılır.

205
HUNİ
• Üstü geniş alta doğru daralan cam
malzemedir.
• Süzme işleminde kullanılır.

206
ERLENMAYER
• Koni şeklinde, ağız kısmına doğru
daralan cam malzemedir.

207
• Çözelti hazırlanması, çözelti saklanması
ve titrasyon işleminde kullanılır.

208
SACAYAĞI
• Metalden yapılmış, üçayağı olan
malzemedir.
• Üzerine amyant tel örgü yerleştirilir.
Cam malzeme bunun üzerine konarak
içindeki madde ısıtılır.

209
BAGET
• Çubuk şeklinde içi dolu cam
malzemedir.
• Karışımların hazırlanması sırasında
maddeleri karıştırmak için kullanılır.

210
İSPİRTO OCAĞI
• Isıtma deneylerinde kullanılan, cam gövde,
fitil, alüminyum fitil tutucu ve kapaktan
meydana gelen laboratuvar aracıdır.

211
SAAT CAMI
• Yüzeyi düzgün, pürüzsüz ve iç bükey
biçiminde olan cam malzemedir. Az
miktardaki katı maddenin ısıtılması ve
kurutulması işlemlerinde kullanılır.

212
OKUMA PARÇASI:
ATATÜRK’ÜN BİLİME
VERDİĞİ ÖNEM

213
NUTUK’U DİKKATLE
OKUYANLAR ONUN HEM
DİNİNE SAHİP ÇIKTIĞINI HEM
DE BİLİME VERDİĞİ ÖNEMİ
APAÇIK GÖRÜRLER

214
• Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi
yayınlarından, 2006 yılı baskı tarihli
“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III”
kitabının “Atatürk’ün Söylev ve
Demeçleri I” bölümünün 98. sayfasında
Atatürk şöyle demektedir:

215
• “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü
vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine
uygun olup olmadığını kolayca takdir
edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa,
amme menfaatine uygundur; biliniz ki o,
bizzat dinimize uygundur. İslamiyet son ve
kâmil dindir. Akla, mantığa ve hakikate
uymaktadır.”
GAZİ MUSTAFA KEMAL

216
ATATÜRK AKIL İLE DİNİ
MEZCETMİŞTİR
• Atatürk, akıl ile dini mezcetmiş askerî,
siyasi ve idari bir dâhidir.
• Atatürk, hurafelere ve din istismarına
karşıdır; bu ise gerçek dindarlıktır. Laiklik;
dinsizliği Atatürk’ü istismara vesile
yapanlara fırsat vermediği gibi,
hurafecilere ve din istismarcılarına da
fırsat tanımaz.
217
• Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biri
bilimsel ve akılcı düşünceyi her alanda
egemen kılma isteğidir.
• Atatürk’e göre bilimsel düşünceden
uzaklaşmak bir toplumun yok olma
sebeplerinin başında gelir. Bu nedenle
destansı bir mücadele verilerek kazanılmış
istiklal mücadelemizin bilimsel gelişmişlikle
de taçlandırılması gerekir.

218
• İstiklal mücadelemizin bayraktarlığını
yapıp bugünlere ulaşmamızda vesile
olması bakımından Atatürk çok önemlidir.
• Türkiye için hayati bir meseleyi başarmış
ve büyüklüğe sıçramamızın önünü
açmıştır.
• Şanlı ve kahraman bir millet, I. Dünya
Savaşı yenilgisi zamanında Mustafa
Kemal gibi şanlı, başarılı bir kumandanı
bulduğundan onu özellikle kahramanlık
damarıyla alkışlamış, başına koymuştur.
219
• Cumhuriyetin ilk yıllarında her türlü yokluk
ve imkânsızlığa rağmen yurt dışına
öğrenci gönderilir.
• Yurt dışına öğrenci göndermedeki amaç,
bilimsel ve teknolojik gelişmenin bu
öğrenciler sayesinde ülkemize
taşınmasıdır.
• Atatürk onlara gönderdiği telgrafta: “Sizi bir
kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler
olarak geri dönmelisiniz.’’ demiştir.
220
• Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’de
bilimsel çalışmaların başlamasına da
öncülük etmiştir. 1925 yılında Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk yüksekokulu Ankara
Hukuk Mektebi, 1933’te İstanbul
Üniversitesi, 1936’da Ankara Dil-Tarih ve
Coğrafya Fakültesi, 1935’te Etibank,
Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Yüksek
Ziraat Enstitüsünün kurulması bu
çalışmaların sadece birkaçıdır.

221
• Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 27 Ekim
1922 yılında Bursa’da yapmış olduğu bir
toplantıda “Milletimizin siyasi, sosyal
hayatında, milletimizin düşünce eğitiminde
de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. Okul
sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen
sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanatı,
Türk ekonomisi, Türk şiiri ve edebiyatı
bütün güzellikleriyle gelişir.” demesi
bilimsel eğitime verdiği önemin
göstergesidir.
222
Din lüzumlu bir müessesedir.
Dinsiz milletlerin devamına imkân
yoktur.
ATATÜRK, 1930

Kaynak: Devlet’in Kavram ve Kapsamı, Milli Güvenlik Kurulu


Genel Sekreterliği Yayınları, Ankara 1990

223
Laiklik prensibi dinimizde
“Dinde, din için, dine
sokmaya zorlama yoktur.”
şeklinde ifade edilir.

224
9.SINIF KİMYA DERSİ
ÖĞRETİM PROGRAMINDA
OLAMAYAN KONULAR:

MADDE VE
ÖZELLİKLERİ
225
MADDE
• 1-Saf madde
• 2-Saf olmayan madde (Karışım madde)

226
SAF MADDE
• 1-Element
• 2-Bileşik

227
MADDENİN ÖZELLİKLERİ
• 1-Ortak özellikler
• 2-Ayırt edici özellikler

228
MADDENİN ORTAK
ÖZELLİKLERİ
• 1-Kütle
• 2-Hacim
• 3-Eylemsizlik
• 4-Tanecikli yapı

229
EYLEMSİZLİK (ATALET)
• Duran cisimler dışarıdan bir etki olmadıkça
hareket etmez, hareket eden cisimler de
hareketini değiştirmez yani hızlanmaz,
yavaşlamaz, durmaz.
• Cisimlerin hareket hâlini koruma eylemidir.
• Newton’un birinci hareket yasası olan
eylemsizlik bir cisme etki eden kuvvetleri
bileşkesi sıfır olduğu zaman hareket
durumunu koruyacağı anlamına gelir.
230
MADDENİN AYIRT EDİCİ
ÖZELLİKLERİ
• 1-Fiziksel ayırt edici özellikler
• 2-Kimyasal ayırt edici özellikler

231
FİZİKSEL AYIRT EDİCİ
ÖZELLİKLER
• 1-Öz kütle
• 2-Erime noktası
• 3-Kaynama noktası
• 4-Çözünürlük
• 5-Genleşme
• 6-Esneklik
• 7-İletkenlik

232
• 8-Buhar basıncı
• 9-Uçuculuk
• 10-Fiziksel bağın cinsi

233
KİMYASAL AYIRT EDİCİ
ÖZELLİKLER
• 1-Atom numarası
• 2-Hangi maddeler ile kimyasal tepkime
verip vermediği
• 3-İç yapı
• 4-Atom kütlesi
• 5-Yanıcı olup olmadığı
• 6-Asit veya bazlarla tepkimesi
• 7-Organik ya da inorganik madde olduğu
234
• 8-Elektron sayısı
• 9-Elektronların dizilişi
• 10-İyonlaşma enerjisi
• 11-Elektron ilgisi
• 12-Elektronegatifliği
• 13-Kimyasal bağın cinsi
• 14-Diğer özellikler

235
MADDENİN YAPISINDA
VURGULANMASI GEREKEN
BAŞLICA ÖGELER
• Maddenin yapısı taneciklidir.
• Maddenin yapısı boşlukludur.
• Maddenin tanecikleri hareketlidir.
• Tanecikler arasında çekim kuvveti vardır.
• Tanecikler arasındaki mesafeler farklı
farklıdır. 236
• Taneciğin fiziksel özelliği yoktur; tanecik
hâl değiştirmez.

237
REAKSİYON ÇEŞİTLERİ
• KİMYASAL REAKSİYON
• FİZİKSEL REAKSİYON
• NÜKLEER REAKSİYON

238
REAKSİYON ÇEŞİTLERİ
• 1-Ekzotermik (Isıveren) reaksiyon: Enerji
sağ taraftadır.
• 2-Endotermik (Isıalan) reaksiyon: Enerji
sol taraftadır.

239
SAF OLMAYAN MADDE
(KARIŞIM MADDE)
• Karışım, birden fazla maddenin kimyasal
özellikleri değişmeyecek şekilde bir araya
gelmesiyle oluşan madde topluluğudur.
Fakat maddelerin çoğu ne tek bir
elementtir; ne de tek bir bileşiktir.
Maddelerin çoğu saf madde olmayan
karışımlardır.

240
KARIŞIM MADDE
ÖZELLİKLERİ
• 1-Sembol ya da formülle gösterilemezler.
• 2-Erime ve kaynama noktaları sabit
değildir.
• 3-Farklı türde tanecik içerirler.
• 4-Bileşenleri arasında sabit bir oran
yoktur.
• 5-Fiziksel yolla bileşenlerine ayrılırlar.

241
• 6-Tuzlu su içerisinde tuz gibi uçucu
olmayan bir maddenin çözünmesiyle
oluşan tuzlu su çözeltisinde kaynama
noktası artar, donma noktası düşer; erime
noktası donma noktasına, kaynama
noktası da yoğuşma noktasına eşit olmaz.
• 7-Tuzlu su sıfır santigrat derecenin altında
donmaya başlar, donma boyunca sıcaklık
düşer; 100 santigrat derecenin üzerine
kaynamaya başlar, kaynama boyunca
sıcaklık yükselmeye devem eder.
242
SAF MADDE VE ÖZELLİKLERİ
• Bazı maddeler basit ayırma yöntemleriyle
kendi yapı taşından başka maddeye
ayrılamaz, bu tür maddelere saf madde
denir.
• Saf maddeler element ve bileşik olmak
üzere ikiye ayrılır.
• Saf maddelerde erime noktası donma
noktasına, kaynama noktası yoğuşma
noktasına eşittir.
243
MADDENİN HÂLLERİ
• Bazı kaynaklarda maddenin 5 hâlinden
söz edilir.
• A) Katı hâl
• B) Sıvı hâl
• C) Buhar hâli
• D) Gaz (Plazma) (İyonize gaz) hâli
• E) Nur hâli

244
MADDE VE DÜZENSİZLİK
• Reaksiyon denkleminde ısının olmadığı
tarafa doğru düzensizlik artar.
• Reaksiyon denkleminde ısının olduğu
tarafa doğru düzensizlik azalır.

245
MADDE VE POTANSİYEL
ENERJİ
• Ekzotermik reaksiyonda ürünlerin
potansiyel enerjisi girenlere göre azdır.
• Endotermik reaksiyonda ürünlerin
potansiyel enerjisi çoktur.
• Reaksiyon denkleminde ısının olmadığı
tarafa doğru potansiyel enerji artar.
• Reaksiyon denkleminde ısının olduğu
tarafa doğru potansiyel enerji azalır.
246
HÂL DEĞİŞİMLERİNDE
ORTALAMA KİNETİK ENERJİ
DEĞİŞMEZ, SABİT KALIR
• Endotermik tepkimede ortalama kinetik
enerji değişmez, sabit kalır.
• Ekzotermik tepkimede ortalama kinetik
enerji değişmez, sabit kalır.

247
HÂL DEĞİŞİMLERİNDE
TANECİKLER ARASI
UAZAKLIK VE TANECİKLER
ARASI ÇEKİM
• Madde katıdan sıvıya, sıvıdan gaza veya
katıdan gaza geçişinde tanecikler arası
uzaklık artar, tanecikler arası çekim azalır.
Bu özellik suda tam tersinedir.

248
SAF MADDELERDE
ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
• Metaller elektriği elektron aktarımı ile
iletir.
• Ametaller genelde elektriği iletmez.
Karbonu allotroplarından olan grafit ametal
olmasına rağmen iletir.
• İyonik bileşikler katı hâlde iletmez, sıvı
hâlde ve çözeltisi hâlinde iyonlaşarak
iletir. Kovalent bileşiklerin bir kısmı iletir bir
kısmı iletmez. İletenler iyonlaşarak iletir.
249
KARIŞIMLARDA ÇÖZÜNEN
MADDENİN CİNSİNE GÖRE
ELEKTRİKSEL İLETKENLİK

• İYONAL ÇÖZELTİ
• MOLEKÜLER ÇÖZELTİ

250
• İyonal çözelti: Genellikle iyonik
maddelerin suda çözünmesiyle oluşan,
iyonlar içeren, elektriği ileten çözeltilerdir.
Örneğin: Su–tuz karışımı.
• Moleküler çözelti: Genellikle kovalent
bağlı maddelerin suda çözünmesiyle
oluşan, moleküller içeren, genellikle
elektriği iletmeyen çözeltilerdir. Örneğin:
Su–şeker karışımı.

251
YÜKSEKLİK, AÇIK HAVA
BASINCI VE KAYNAMA
NOKTASI İLİŞKİSİ
• Ankara’da deniz seviyesinden yükseklik
(rakım) 938 metredir. Ankara’da saf su 98
santigrat derecede kaynar. Ankara’da açık
hava basıncı 75-682 mm Hg arasındadır.
• İstanbul’da deniz seviyesinden yükseklik
(rakım) 0 metredir. İstanbul’da saf su 100
santigrat derecede kaynar. İstanbul’da
açık hava basıncı 760 mm Hg’dır.
252
• Sonuç olarak;
• Deniz seviyesinden yükseklikle (h) açık
hava basıncı (P) ters orantılıdır.
• Deniz seviyesinden yükseklikle (h) suyun
kaynama noktası (k.n.) ters orantılıdır.
• Suyun kaynama noktası (k.n.) ile açık
hava basıncı (P) doğru orantılıdır.

253
KARIŞIMLARDA BUHAR
BASINCI, DONMA NOKTASI
VE KAYNAMA NOKTASI
• Saf bir sıvıda uçucu olmayan bir katı
çözündüğünde çözeltinin buhar basıncı ve
donma noktası saf çözücününkinden
düşük, kaynama noktası ise büyük olur.
• Bir çözeltinin kaynamaya başlama noktası
veya suya göre kaynama noktasındaki
yükselme derecesi, içerdiği çözünen
miktarı ile doğru orantılıdır.
254
• Bir sıvıda başka bir sıvı çözündüğünde
kaynama noktası yükselebilir de düşebilir
de, ancak genelde donma noktası düşer.
• Yine bir sıvıda gaz çözündüğünde
genellikle kaynama noktası etkilenmez;
çünkü o sıcaklığa kadar gaz uçar. Donma
noktası ise genelde düşer.

255
İKİ FARKLI SAF MADDENİN
UÇUCULUK VE BUHAR
BASINCININ
KARŞILAŞTIRILMASI
• Kaynama noktası yüksek olanın uçuculuğu
az olduğundan aynı sıcaklık derecesinde
buhar basıncı daha düşük olur.

256
ODA SICAKLIĞINDAKİ HÂLLERİ
FARKLI ERİME VEYA KAYNAMA
NOKTALARININ
KARŞILAŞTIRILMASI
• 3 farklı madde düşünelim, oda
sıcaklığında biri katı, biri sıvı diğeri de gaz
olsun. Oda sıcaklığında katı olanın
kaynama noktası en yüksek, gaz olanın
kaynama noktası en düşüktür.
257
İLİM ATÖLYESİ

258
KİMYA NEDİR?

259
KİMYANIN TANIMI
Kimya; maddenin iç yapısını, birbiriyle uyumunu,
ilişkisini, intizamını, ahengini, bizimle ilişkilerini,
içerdikleri fayda, önem ve gereklilikleri inceleyen;
düzenliliklerdeki perdeyi kaldırarak kanun olarak
ifade eden ve buradan elde ettiği bilgileri insanlığın
faydasına sunan, zamanla değişme ihtimali
olmayan gerçek teoriler üreten, elde ettiği kimya
bilgi ve kazanımlarıyla insanlığı doğruya, varlığın
hakikatini keşfetmeye götüren ve insana kendi
özünü tanıttıran bir ilim dalıdır.
260
Kimyager, her şeyi yerli yerine
koyandır.

261
KİMYA NE İŞE YARAR?
• Kimya, maddenin birbiriyle uyumunu,
ilişkisini, intizamını, ahengini, bizimle
ilişkilerini, içerdikleri fayda, önem ve
gereklilikleri fark etmemize yarar.
• Kimya ilmi bize doğal dengenin kimyasının
iyi bilinmesi gerekliliğini öğretir.

262
• Maddenin emrimizde olduğunu anlama,
duyma ve görmemize yarar.
• Evrendeki nizamın taşıyıcısı olan ve arz
edicisi olan fizik ötesi varlıkların saflığında
olmamıza yarar.
• Maddenin sırlarını aklımızla görmemize
yarar.
• Her şey belli bir hesap ve planla yerli
yerine konmuştur, bu yerli yerinde oluştan
hiçbirisini tesadüfe vermek mümkün
değildir, kimya bilimi bize bunu öğretir.

263
• Her bir fen dalı gibi kimya ilmi de kendi
konularındaki düzenliliği ve intizamı
gösterir; her şeyin hikmet üzere
konulduğunu, faydasızlık ve abes
olmadığını bize öğretir.
• İnandığımız değerleri bozacak şeyleri
müthiş feraset ve marifetimizle hemen
ayırt edebilmemizi öğretir.
• Kimyanın kendine özgü dili dinlenirse
ondaki hikmetler abese dönüşmekten
kurtulur.
264
• Başkalarına ait yanlış bilgi kırıntıları ile
zihnimizi ve hafızamızı kirletmememiz
gerektiğini öğretir.
• Zihnimizin temiz, duru ve diri olmasını
sağlar.
• Anlama ve yorumlama konusunda temel
kaynaklardan faydalanmayı, başka yanlış
kaynaklara müracaat etmemek gerektiğini
öğretir.
• Merak duygumuzu geliştirir. Merak ilmin
hocasıdır. Merak karşılıksız kalmaz.
265
KİMYA İLMİNİN AÇIKÇA
GÖSTERDİĞİ GERÇEK
• Her şey, belli bir hesap ve planla yerli
yerine konmuştur.
• Zaten kimyager, her şeyi yerli yerine
koyandır.
• Bu yerli yerinde oluştan hiçbirisini
tesadüflere vermek mümkün değildir.
• Kimya ilmi bize bu gerçeği açıkça gösterir.
266
• Kimya dili ile evrene bakılmalı ve evrenin
sayfaları okunmalıdır. O zaman akılları
hayrette bırakan yüksek nizam görülür.
• Tek bir kimyacının fikri ve bakışı yüksek
nizamı bulmakta yetersiz kalır. Zaten bir
tek şahıs, kimyanın her alanında ihtisas
sahibi de olamaz.
• Kimya bilimi de her fen gibi fikirlerin
birleşmesinden ortaya çıkmış, zamanın
geçmesiyle de gelişmiştir.

267
• Kimya ilmi, gözlemlediğimiz nizamın bir
kısmını içerir.
• Kimya ilmi de her fen gibi evrende yüksek
bir nizamın bulunmasına delildir.
• Kimya ilminin rapor ettiği nizam
maddedeki fayda ve menfaatle ilgilidir.

268
• Kimyanın lisanı bizi büyülemelidir.
Öğrendiklerimiz bize cazip ve orijinal
gelmelidir. Bu konulara odaklanmamız tam
olursa, sürekli huzurlu oluruz. Böylece
hem stres yenilmiş hem de kinetik enerji
dengelenmiş olur.

269
BAŞARILI BİR KİMYACININ
ÖZELLİKLERİ

270
KİMYANIN GELİŞİMİ İÇİN
KİMYA DİLİNİ OKUMAK VE
DOĞRU ANLAMAK GEREKİR

271
• Bilimsel çalışmalardaki ilk şart; bakıştaki
derinlik olduğundan, kimyacı bir şeyler
keşfedeceğine itimat ederek, tam bir
inanmışlık içinde maddeye bakmalıdır.
Böylece ilim hazinesi açılır; sırlar
paylaşılır. Gerçek bir kimyacının kimyaya
yaklaşımı, natüralistler gibi değildir.
Başarılı bir kimyacı, kimya ilmine zemin
teşkil edecek kanunların; doğru
okunmasının, doğru anlaşılmasının ve
arka planlarının ne gösterdiğinin
bilinmesinin çok önemli hususlar
olduğunun bilincindedir.
272
• İnsan gerçek kimya ilmini, evreni okuyarak
elde eder. Elde ettiği bu ilim neticesinde
de kendini tanır (tümevarım). Veya değişik
bir yolla önce kendini tanır. Sonra evreni
okuyarak gerçek kimya ilmini elde eder
(tümdengelim).
• Kimya tanımları; efradını (bütün fertlerini)
cami (kapsayan), ağyarına (kendinden
başka olanlarını) mani (engel) olmalıdır.
• Kimyanın kendine özgü dili dinlenmelidir.
Bu sayede kimya ilmi evham olmaktan,
ondaki hikmetler de abese dönüşmekten
kurtulur.
273
• Zihnin darlaşmaması, aklın göze inmemesi
için kimya ilmi ruhlu olmalı, ruha da
bilimsel olgunluk kazandırılmalıdır.
Böylece kimya ilminden beklenen gaye
yerine gelmiş olacaktır.
• Hedefi ve gayesi belli olan kimya bilgi ve
kazanımları; insanı doğruya, varlığın
hakikatini keşfetmeye götürür ve insanın
kendi özünü tanımasına yardımcı olur. Bu
nedenle bilmenin ne anlama geldiğini ve
ne demek olduğunu anlayarak, kendi
özümüzü keşfedip, potansiyelimizi
ustalıkla harekete geçirmeliyiz.
274
• İnsanlık, her geçen gün biraz daha fazla
ilim ve fenne dökülecektir. Bütün kuvvetini
ilimden ve fenden alacaktır. Karar
mekanizmaları, güç ve kuvvet; ilmin eline
geçecektir. Bu sebeple ilme sahip çıkmalı;
ilmin hikmet olarak kalması, zulmet ve
abesiyete dönüşmemesi için çok
çalışmalıdır.
• Vicdan kültürü de dediğimiz marifet,
bilginin tabiata mal edilmesiyle kazanılır.

275
• Meseleleri sürekli olağanüstülüklere
bağlamak kâinat kitabını anlayamamanın
ifadesidir.

276
KİMYA İLMİ GELECEKTE
DAHA DA GELİŞECEKTİR
• Gelecekte kimya ilmi çok gelişecektir.
İnsanlar, her geçen gün, kimya ilmine
daha çok önem vereceklerdir.
• İleride kimya ilminde daha da inkişaf
oldukça, insanlar her şeyi daha net, daha
açık ve seçik göreceklerdir.

277
İlim, ilim bilmektir; ilim kendün bilmektir.
Sen kendüyü bilmezsen, ya nice okumaktır?!.

Yunus Emre

278
• Bir kitab-ı azamdır,
seraser kâinat
• Hangi harfi yoklasan,
manası Allah çıkar.
Recaizade Mahmut
EKREM
279
• Varsın sen İlahi yine varsın,
yine varsın
• Aklımda, gönlümde,
ruhumda hep varsın!..

Cenap ŞEHABETTİN
280
CABİR BİN HAYYAN (721-805)
• Horasan’da doğdu. Kufe’de vefat etti.
Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim
adamıdır. Büyük dâhidir. Dönemin en
büyük ilim merkezlerinden Harran
Üniversitesi’nin rektörüdür. Adı Latince’ye
Geber diye geçmiştir. Cabir bin Hayyan’ın
başta kimya olmak üzere tıp, eczacılık,
fizik, astronomi, matematik, felsefe ve
eğitim alanlarında çok hizmetleri olmuştur.

281
• Bunların içinde en önemlisi atomla ilgili
buluşudur. Democritus maddenin en küçük
parçasına, bölünemeyen en küçük
parçacık anlamına gelen atom demişti.
İslam bilginleri, bu kelimeyi o zamanın
bilim dili olan Arapçaya çevirirken cüz-ü
layetecezza dediler. Cüz-ü layetecezzanın
diğer adı cüz-ü ferttir.
• Cabir bin Hayyan, Democritus’un teorisine
karşı çıkarak atomun parçalanabileceğini
belirtti.
282
• Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk
çalışmaların İngiliz kimyager John Dalton
(1766-1844) tarafından yapıldığı, atomun
parçalanabileceğinin de 1944 Nobel Kimya
Ödülü sahibi Alman kimyacı Otto Hahn
(1879-1968) tarafından söylendiği fikri
yaygındır.
• Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış
Cabir Bin Hayyan’ın şu sözleri asrımızın
ilim adamlarını dahi hayrete düşürecek
mahiyettedir:
283
“Maddenin en küçük parçası
cüzülayetecezzada yoğun
enerji vardır. Yunan
bilginlerinin iddia ettiği gibi
bunun parçalanamayacağı
söylenemez, parçalanabilir.
Parçalanınca öylesine bir enerji
meydana gelir ki Bağdat’ın
altını üstüne getirebilir. Bu,
Yaratıcı’nın bir kudret
nişanıdır.” 284
• Cabir bin Hayyan kalay, kurşun, demir ve
bakırdan altın elde edilebileceğini
düşünüyordu. Ancak bunun yolunun
atomların kontrol altında parçalanıp
değerlerinin değiştirilmesiyle olacağını
belirtmekteydi.
• Günümüzde nükleer laboratuvarlarda
kontrollü çekirdek reaksiyonuyla yeni
yapay element veya mevcut elementlerin
yapay izotopu elde edilebilmektedir.

285
• İleride altın da elde edilebilir.
• Simyacılar, fiziksel veya kimyasal yolla
elementleri altına çevirmek istedikleri için
boşuna uğraşıyorlardı.
• Günümüzde kontrolsüz çekirdek
reaksiyonlarının atom bombası, kontrollü
çekirdek reaksiyonlarının ise nükleer
santrallerdeki enerji olduğu bilinmektedir.
• Cabir bin Hayyan, çok eski yıllarda bütün
bunlardan söz etmişti.
286
• Kimya ilminin hem teorik hem de pratik
alanda büyük gelişimine sebep olmuştur.
• En bariz vasfı deneyciliğidir, kimya
laboratuvarını ilk kuran kişidir.
• Cabir bin Hayyan, Lavoisier’den önce
Lavoisier kanununu (kütlenin korunumu
kanunu); Newton’dan önce Newton
kanununu (yer çekimi kanunu); Gay
Lussac’dan önce Gay Lussac kanununu
(gazlarda basınç-sıcaklık ilişkisi)
bulmuştur.
287
Cabir bin Hayyan’ın kimyadaki diğer
hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz:
• HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi
(tuz ruhu) elde etmiştir.
• HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi
(kezzap) elde etmiştir.
• H2SO4 formülüyle gösterilen sülfürik asidi
(zaç yağı) elde etmiştir.
• 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik
HNO3 karışımından oluşan, günümüzde
de bütün dünyada kullanılan kral suyunu
keşfetmiştir. 288
• Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal
reaksiyona girer; başka hiçbir elementle
reaksiyona girmez. Kral suyu, hem altının
saf olup olmadığının anlaşılmasında hem
de altın alaşımlarındaki altının yüzde
bileşim miktarının bulunmasında kullanılır.
Altının saflığının belirlenmesi ve
sahteciliğin önlenmesinde bugün de
kullanılan en yaygın yoldur.
• Üretilen asitler sayesinde, hem Cabir bin
Hayyan hem de günümüze kadar bütün
kimyacılar bazı metal bileşiklerini elde
edebildiler.
289
• Cabir bin Hayyan’ın elde ettiği bazı
bileşikler şunlardır: Şap [KAl(SO4)2],
nişadır (NH4Cl), gümüş nitrat (AgNO3) vb.
• Cabir bin Hayyan kristalizasyon, süzme,
eritme, buharlaştırma, süblimleştirme,
damıtma, çözme vb. metotları geliştirdi
veya kimya ilmine kazandırdı.
• George Sarton (Corc Sörtın), “Fen Bilimleri
Tarihine Giriş” adlı önemli çalışmasında
750 ile 800 yılları arasındaki dönemin en
önemli ilim adamı olarak Cabir bin
Hayyan’ın adını vermiştir.
290
• Bir kısım tabirler vardır ki Cabir bin
Hayyan ve diğer kimyacılar sayesinde Batı
dillerine geçmiştir. Bunlardan bir kısmı
şunlardır:
• Alcohol (Arapça aslı el kuhl)
• Alkali (Arapça aslı el kali-günümüzdeki
adıyla baz)
• Kimya (Arapça aslı kimie)
• Alembic (Arapça aslı el imbik)
Görülüyor ki Cabir, günümüzün modern
ilminin dayanmış olduğu gözlem ve deney
metotlarını, asırlarca önce kullanmıştır.
291
• Ünlü Fransız bilim tarihçisi Marcellin
Berthelot (1827-1907) Cabir bin Hayyan
hakkındaki düşüncelerini şöyle
açıklamıştır: "Aristo'nun mantık ilmindeki
yeri neyse, Cabir bin Hayyan'ın kimya
ilmindeki yeri de odur. Aristo, mantığın
kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği
gibi Cabir bin Hayyan da kimyanın
kurucusu ve üstadıdır."
• Cabir bin Hayyan, güneş enerjisinden
faydalanma çığırını açmıştır.
292
• Alman oryantalist ve fen bilimleri tarihçisi
Julius Ruska da (1867-1949), kimyanın
temellerinin Yunanca tercümelerle
atılmadığını, Arapça eserlerin
tercümeleriyle atıldığını belirtmektedir.
• Ortaçağ felsefecilerinin önemli
isimlerinden olan ve felsefenin görevini;
“insanı Tanrı bilgisine götürme ve insanı
onun hizmetinde koşturma” olarak dile
getiren Roger Bacon (1214-1294), Cabir
bin Hayyan'ı “ustaların ustası” olarak
anmaktadır.
293
KİMYA BİLİMİNE
KATKI SAĞLAYAN

DİĞER SİMYACILAR
294
HİPOKRAT (MÖ 460-370)
• Hipokrat (MÖ 460 - 370) ateşli
hastalıkların tedavisi için söğüt
ağacının yaprak ve kabuklarından elde
ettiği tozu, ağrı kesici ve ateş düşürücü
olarak kullanmıştır.
• Modern dönem kimyacıları, aspirin olarak
bilinen bu maddeyi (asetil salisilik asit)
sentetik olarak laboratuvarlarda
üretmişlerdir.
295
• Hipokrat Yemini doktorların okulu
bitirdikleri zaman mesleğe başlarken
ettikleri yemindir, o günden bugüne hâlâ
devam etmektedir.
• Hipokrat, birçok hastalığı teşhis ederek
bitkilerle tedavi etmiştir.

296
ARŞİMET
• Yunan matematikçi, fizikçi, astronom,
filozof ve mühendistir. Milattan önce 287
yılında doğmuştur. Milattan önce 212
yılında ölmüştür. Hamamda yıkanırken
suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Bilime
en büyük katkısı bu keşfidir. Sağlam bir
dayanak noktasının sağlam ve güçlü
olmasına göre insanoğlu dünyayı yerinden
oynatacak işlere imza atabilir.
297
Bana bir dayanma noktası
gösteriniz. Dünyayı yerinden
oynatayım.

Arşimet

298
PİSAGOR (MÖ 570-495)
• Pisagor, Hazreti Süleyman’ın talebesinden
ders almıştır.
• Hermes de Pisagor’un önemli
öğrencilerindendir.

299
EFLATUN (MÖ 428-347)
• Hazreti Musa’dan ilham alarak felsefesini
geliştirmiştir.

300
SOKRATES (MÖ 469-399)
• Ahlaklı akılcılığı benimsemiştir.
• İnsanın kendini tanıması ilkesini
geliştirmiştir.

301
BİRUNİ (973-1048)
• İslam’ın altın çağında simyaya büyük
katkısı olmuştur.
• Çalışmalarıyla tüm dünyayı etkilemiştir.

302
İBDİ RÜŞD (1126-1198)
• İslam’ın altın çağında simyaya büyük
katkısı olmuştur.
• Çalışmalarıyla tüm dünyayı etkilemiştir.

303
GAZZALİ (1058-1111)
• İslam’ın altın çağında simyaya büyük
katkısı olmuştur.
• Çalışmalarıyla tüm dünyayı etkilemiştir.

304
EBU'L VEFA (940-988)

• Matematik ve astronomi âlimidir.


• Yoğunluk ölçmeye yarayan piknometre
veya diğer adı ile pikometre aletini ilme
kazandırmıştır.

305
İBNİ SİNA (980-1037)
• İslam hükemasının Eflatun’udur.
Filozofların üstadıdır.
• Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600
sene temel kitap olarak okutulmuştur.
• Kimya ilmini tıbbın hizmetine sokmada,
Razi’yi örnek almıştır; bu konuda
dünyada Razi’den sonra ikincidir
diyebiliriz.
• Zamanının en büyük dâhisidir.
306
• Doktorların sultanı unvanıyla anılmıştır. En
büyük hizmeti tıp sahasındadır. Çağların
en büyük tıp araştırmacısıdır. Tıp
noktasında “Tıp ilmini iki satırda
topluyorum. Sözün güzelliği
kısalığındadır. Yediğin vakit az ye.
Yedikten sonra dört, beş saat kadar
yeme. Şifa hazımdadır. Kolayca
hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve
mideye en ağır ve yorucu hâl, taam
taam üzerine yemektir.” demiştir.
307
• Yemek konusunda vücuda en zararlı
olan, dört, beş saat ara vermeden
yemek yemek veyahut lezzet için çeşitli
yemekleri birbiri üstüne mideye
doldurmaktır.
• Tıp ve kimya ilminden başka felsefe,
jeoloji, coğrafya, fizik, matematik, botanik,
zooloji, müzik dallarında da çok araştırma
ve keşifleri vardır.
• Farklı branşlardaki 29 meselede Avrupalı
bilim adamlarına öncülük yapmıştır.
308
• Suların temizlenmesiyle ilgili çalışmalar
yapmıştır. İçme suyunun, sağlık üzerindeki
etkisini araştırarak suyun kalitesinin
önemini belirtmiştir.
• Isı ve gaz basıncı konularında keşifleri
olmuştur. Toriçelli’den önce açık hava
basıncını ölçmüştür.
• Koruyucu hekimlik ve tedavide İbni
Sina’nın belirttiği 780 ilacın istisnasız
hepsi günümüzde kullanılmaktadır.
• Batılılar ona Avicenna derler.
309
• Tıp alanında onlarca hastalığı ilk teşhis ve
tedavi etmiştir. Örneğin; şeker
hastalığında, idrarda şeker bulgusunun
varlığını ilk keşfeden odur. Bulaşıcı
hastalıklara küçük mikroorganizmaların
sebep olduğunu tespit etmiştir.
Ameliyatlardan önce hastaya anestezik
ilaç yapmak da onun buluşudur. Damar
içine yapılan şırınga da İbni Sina’nın
icadıdır.

310
EBU’L HEYSEM (965-1051)
• Atmosfer basıncıyla ilgili öncü
çalışmalar yapmıştır.

311
VAN HELMONT (1580-1644)
• Hekim ve kimyacı bilim adamıdır.
• Havanın bileşiminde çeşitli gazların
varlığını saptadı.
• Deneylerde teraziyi kullanarak kimya ile
ilgili çalışmalara nicelik kazandıran ilk
bilim insanıdır.

312
Maddenin içi, dolu gözüktüğü
hâlde aslında boştur.
İmam Rabbani*
(1563-1624)

*İkinci bin yılının müceddididir, temsilcisidir.


Türkistanlı mutasavvıftır. Evren ve nesnelerin
oluşumuyla ilgili düşünceleri günümüze ışık
tutmaktadır.

313
Madde, sonsuz denecek
ölçüde parçalanabilir.
Nazzam*
(792-845)

*İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da


yaşadı, hayatının son devresini Bağdat’ta
geçirdi. “Maddenin tanecikli yapısı” başka
bir deyimle “partikül teorisi” dünyada ilk
olarak Nazzam tarafından belirtilmiştir.
314
NAZZAM “MADDE, SONSUZ
DENECEK ÖLÇÜDE
PARÇALANABİLİR.” DEMEKLE
NELERİ SÖYLEMİŞTİR?
• 1. Atomun parçalanabileceğini belirtmiştir.
• 2. Atom altı parçacıklara işarette
bulunmuştur.
• 3. Maddenin bir başlangıçtan itibaren var
olduğunu ifade etmiştir.
• 4. Yarı ömürden söz ettiği düşünülebilir.
315
BLAISE PASCAL (1623-
1662)’IN HAYATI
• Meşhur Fransız matematikçisi, fizikçisi ve
kimyacısıdır. Aynı zamanda filozof ve
yazardır.
• Maddenin boşluklu yapısı üzerinde
çalışmalar yaptı. 1647 yılında bu
çalışmalarını “Boşlukla İlgili Yeni Deneyler”
ve “Boşluk İncelemesine Giriş” adlı
kitaplarında yayınladı.
316
• İlk hesap makinesinin mucididir.
• Basınç üzerine çok sayıda çalışmaları
vardır. Toriçelli (1608-1647)’nin
varsayımlarını yaptığı deneylerle
doğruladı.
• Uluslararası sistemde (SI) basınç ölçüsü
birimi, pascaldır. Pa kısaltmasıyla
gösterilir. Pa tanımını Pascal (Paskal) şu
şekilde yapmıştır: 1 m2’lik yüzeye dik
doğrultuda etki eden kuvvet 1 Newton ise
bu yüzeydeki basınç 1 pascal olur.

317
• 1652’de manastıra kapanarak kendini ilme
verdi. 1654’te yaşadığı bir vecd hâlinden
sonra kesin kararlar aldı. Bundan sonra
Pascal, bütün varlığıyla Tanrı’ya yöneldi.
Hayatındaki bu kararından sonra yoğun bir
şekilde bilimsel araştırmalarına da devam
etti.
• Descartes (Dekart), bilimin konusunu
maddeyle sınırlandırmıştı.

318
• Hıristiyanlık tahrif olduğundan
(bozulduğundan) ve tam hayatın içinde
olmadığından kilise teşkilatı ilme karşıydı.
Kilise teşkilatında ilme karşı olmayan,
azınlık bazı kişiler de az da olsa mevcuttu.
• Tahrif olmuş din ile bilim arasında Batı’da
uzun süren çatışmalar yaşandı. Sonunda
bilim adamlarının bir kısmı yanlış olarak
din ile bilim arasında ayrılık var sandılar.
Böylece din-bilim ayrışması gerçekleşti.

319
• Aslında kilisenin yanlışlığına karşın bilim
adamlarında oluşan tepki, dine karşı
olduklarından değildi, zaruretten ileri
geliyordu. Descartes (Dekart) bu tepkiyi
gösterenlerin başında gelen, akılcı insan
olmasına rağmen “Yüce Yaratıcı vardır.”
diyordu.
• Dekartçı düşünceye, Kartezyen düşünce
başka bir ifade ile Kartezyenizm denir.
Kartezyen felsefe, din ile ilim ayrılmasını
netice vermiştir.
320
• O dönemde Kartezyenizm, pansuman
tedavi olarak mecburiyetten dolayı ortaya
atılmıştı.
• İlerici ve gerici deyimleri ilk olarak Batı’da
kullanılmıştır. Kilisedekilere ve kilise
taraftarlarına gerici, kiliseye karşı
gelenlere de ilerici denilmiştir.

321
BLAISE PASCAL’IN MEŞHUR
OLMUŞ SÖZLERİ
• “Between us and heaven or hell there is
only life, which is the frailest thing in the
world.”
• “Bu dünya ile öbür dünya arasında çok
ince bir perde vardır, her an oraya da
geçebiliriz veya burada da kalabiliriz.”
Blaise Pascal

322
• “Faith certainly tells us what the senses do
not, but not the contrary of what they see;
it is above, not against them.”
• “İman bize kesinlikle aklımızın zıddını
değil; aklın gereğini hatta daha da üstünü
söyler.”
Blaise Pascal

323
• “If you gain, you gain all. If you lose, you
lose nothing. Wager then, without
hesitation, that He exists.”
• “Kazanırsan, her şeyi kazanırsın.
Kaybedersen, hiçbir şey kaybetmezsin.
Tereddüt etmeden, bahse gir, ki O var.”
Blaise Pascal

324
Galilei Galileo (Geliley Gelileyo)
(1564-1642)’nun Hayatı
• İtalyan astronom, matematikçi ve fizikçidir.
• Dinamik ilminin kurucusudur.
• Sıvılı termometrenin mucididir.
• İlk mikroskobun kâşifidir.
• Dürbünü bulmuştur.
• En çok gök cisimleri üzerine çalışmıştır.
• Çevresine rağmen bilimsel mücadelesinde
“Her şeye rağmen dünya dönüyor.”
demesiyle meşhurdur.
325
• Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfeden
bilim adamıdır. 1633’te “Dünya
yuvarlaktır.” dediğinden engizisyon
mahkemesine çıkarılmıştır. Söyleminden
vazgeçti gibi gözüktüğünden giyotinden
kurtulmuş; fakat bundan sonraki hayatı,
ömrünün sonuna kadar göz hapsinde
geçmiştir.
• Bunun iki nedeninden birincisi kilisenin
ilme karşı oluşudur. İkincisi ise Galileo’nin
ilimle dini birleştirmek isteyen gerçekten
inançlı biri olmasıdır.
326
Galilei Galileo (Geliley
Gelileyo)’nun Meşhur Sözü
• “I do not feel obliged to believe that same
God who endowed us with sense, reason,
and intellect had intended for us to forgo their
use.”
• “Yüce Yaratıcı bize verdiği bu aklı, akıldan
istifa etmemiz (vazgeçmemiz) için
vermemiştir; Yüce Yaratıcı aklı bize idrak
edelim, muhakemeli ve mantıklı olalım diye
vermiştir.”
Galilei Galileo (Geliley Gelileyo)
327
ISAAC NEWTON (AYZIİK
NİÜVTIN) (1642-1724)’IN
HAYATI
• İngiliz fizikçisi, matematikçisi ve
astronomudur. Newton çekim kanununu
(evrensel çekim teorisi) bulmuştur. Newton
çekimi veya Newton kanunu olarak da
adlandırılan bu kanun şöyle ifade edilir:
Gezegenler arasında kütleyle doğru,
aradaki uzaklığın karesiyle ters orantılı
olan bir çekim vardır.
328
• Aynı çekim atomda da görülür.
• Tarih ve dinle ilgili kitapları da vardır.
• Dinle ilgili eserleri, iki tanedir.
• Simya üzerine çalışmaları vardır.
• Yere düşen bir elma gibi önemsiz bir olay,
Newton’da büyük ilhamlara kapı
aralamıştır.

329
ISAAC NEWTON (AYZİK
NİÜVTIN)’IN MEŞHUR SÖZÜ
• “Nature and nature's laws lay hid in night;
God said "Let Newton be" and all was
light.”
• “Tabiattaki Yüce Yaratıcı’nın kanunları
karanlıktaydı (insanlar tarafından
bilinmiyordu); Yüce Yaratıcı Newton'a
emretti ve her şey aydınlandı (insanlar
kanunlardan haberdar oldu).”
ISAAC NEWTON (AYZIİK NİÜVTIN)
330
Kimya İbni Sina’nın buluşlarıyla
bugünkü seviyesine
ulaşabilmiştir.
Berthold Schwartz*
(1318-1384)

*Barutu bulan Alman kimyager.

331
BATI’DA BİLİMSEL
GELİŞMEYE ZEMİN
HAZIRLAYAN
BAŞLICA DÖRT
FAKTÖR
332
BATI’DA BİLİMSEL GELİŞMEYE ZEMİN
HAZIRLAYAN BAŞLICA DÖRT FAKTÖR
VARDIR:
1. HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ MESAJ
2. RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII.
YÜZYIL) SONRA BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ
BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI ÖRNEK ALMALARI
3. FRANSIZ İHTİLALİNDEN (1789) SONRA
LAİKLİĞİN DOĞUŞUNUN BİLİME KATKISI
4. BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL
ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TETKİK, TAHKİK
VE ARAŞTIRMA METOTLARININ DOĞRULUĞU
İLE BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT AŞKI
333
HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ
MESAJ
• Hazreti İsa’nın getirdiği mesaj, Batı
medeniyetinin en güçlü, en sağlam ve en
önemli temelini oluşturur. Batı medeniyeti
böylece varlık sahnesine çıkmıştır; çünkü
Batı medeniyetinin esası Grek felsefesi
(matematiksel düşünce), Roma hukuku ve
gerçek Hıristiyan dinine dayanmaktadır.

334
RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL
İLE XVII. YÜZYIL) SONRA
BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ
BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI
ÖRNEK ALMALARI
• Batı’daki bilimsel gelişmeye Rönesans’la
beraber zemin hazırlayan, aslında bizim
ilim tarihimizdir.

335
RÖNESANS’TAN VE FRANSIZ
İHTİLALİ’NDEN SONRA
BATI’NIN BİLİMDE
İLERLEMESİ
• Rönesans; başta bilim olmak üzere çeşitli
dallarda Batı’nın ilerlemesidir.
• Rönesans, XVI. ve XVII. yüzyıllarda
yaşanmıştır.
• Fransız İhtilali 1789 yılında olmuştur.
336
• Batı’nın Rönesans’tan ve Fransız
İhtilali’nden önceki problemi dinle değil;
bozulmuş din adamlarıyla ve dinin
emirlerini kendi kişisel çıkarları için
kullanan o günkü kilise teşkilatıylaydı.
Laiklikten önce ruhban sınıf ne söylerse
doğruydu, asla sorgulanamazlardı.
Ruhban sınıfın baskısına karşı laiklik
doğmuştu. Eski sisteme teokratik düzen
deniyordu. İhtilalden sonraki sisteme laik
düzen denildi.

337
• Hıristiyanlık tahrif olduğundan
(bozulduğundan) ve tam hayatın içinde
olmadığından dolayı kilise teşkilatı ilme
karşıydı. Gerçek Hıristiyanlığın dinle
çatışması düşünülemezdi. Kilisenin bu
yanlışlığı, bilim adamlarında tepki oluşturdu.
Bilim adamlarının çoğunluğu Descartes
(1596-1650) (Dekart)’ın “Metafizik, bilim
olmaz; bilgi ancak ölçülebilirdir.” sözünü
esas aldı. Descartes akılcı insandı, “Yüce
Yaratıcı vardır.” diyordu.

338
• Bilim adamları, bilimin konusunu maddeyle
sınırlandırmak istediler. Din ile bilim
arasında Batı’da uzun süren çatışmalar
yaşandı. Sonunda bilim adamları yanlış
olarak, din ile bilim arasında ayrılık var
sandılar. Sonuçta da, din ile bilim
ayrışması gerçekleşti. Din ve bilim, iki ayrı
alan olarak ele alındı.
• Din ve bilimin iki ayrı alan olarak ele
alınması, Batı’daki çaresizlikten
başvurulan bir şeydi.

339
• Günümüzde, üniversitelerimizde
benimsenen de budur.
• Batı’da; hem laikliğin doğuşundan sonra
hem de Rönesans’tan sonra Galileo,
Newton, Einstein, Pascal gibi dindar ve
dinin ilimden kopuk hâline üzülen insaflı
Batı bilim adamları da çıkmıştır. Bunların
içinde en meşhuru Pascal’dı. Pascal
(1623-1662) ve diğer bilim adamları
Hıristiyanlık ile bilimin beraber
olabileceğine inanıyorlardı; birleştirmek
için gayret gösterseler de belirtilen
sebeplerden dolayı başarılı olamadılar.
340
• Böyle bir ayrılık Müslümanlar olarak bizim
inanç sistemimizde de, ilme bakışımızda
da, tarihimizde de yoktur.
• Bilim zihnin, din ise kalbin ışığı olarak
görülmüştür.
• Din ile bilim, bizim tarihimizde hiçbir zaman
çatışır görülmemiştir, birbiriyle iç içe yer
almıştır.
• Bu konuda Müslümanlar olarak, çok şanslı
sayılırız.

341
• Müslümanların şimdiye kadar ilim adına
keşfettikleri çok şey vardır ve bundan
sonra da pek çok şey olacaktır.
• İbni Sina, Cabir bin Hayyan, Razi hem
büyük birer kimyacı hem de çok iyi bir
dindardılar.
• Diğer branşlarda da durum aynıydı ve
daha bunlar gibi on binlercesi vardı.
• İslam dininin ilme karşı olmadığı açıktır.
Nutuk’u dikkatle okuyanlar Atatürk’ün
dinine sahip çıktığını apaçık görürler.
342
• Söylev ve Demeçler 2. cilt 94. sayfada
Atatürk şöyle demektedir: “Bizim dinimiz
için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü
ile hangi şeyin bu dine uygun olup
olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz.
Hangi şey ki akla, mantığa, amme
menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizzat
dinimize uygundur. İslamiyet son ve kâmil
dindir. Akla, mantığa ve hakikate
uymaktadır.” Atatürk bu sözleriyle,
dinimizin Hıristiyanlıkla mukayese
olunamayacağını belirtmiştir.
343
• “Bütün bilimsel buluşları dinimiz daha
önceden söylemiştir.” demek aşağılık
kompleksini hatıra getiren bir cümle
olabilir. Bu nedenle böyle bir yaklaşımda
bulunmamalıdır. Fakat ilim adına ortaya
konan hususların hiçbirinin dinimizle
çelişmeyeceğini bilmek gerekir.
Günümüzdeki bilimsel gelişmeler
incelendiğinde her bir gerçeğin dinimizle
örtüştüğünü ve uyum içinde bulunduğunu
görmek mümkündür.
344
• İslam dinini Hıristiyan dinine kıyas edip
Avrupa gibi dine lakayt olmak, çok büyük
bir hatadır. Birincisi; Avrupa, dinine
sahiptir. Başta Wilson, David Lloyd
George (Deyvid Loyd Corc), Venizelos gibi
Avrupa büyükleri dindardılar. Bu
büyüklerin bir papaz gibi dinlerine
mutaassıp olmaları, Avrupa’nın dinine
sahip olduğunun göstergesidir.
• İslamiyet’i Hıristiyan dinine kıyas etmek,
yanlış kıyastır; çünkü Avrupa, dinine
bağlıdır.
345
MÜSLÜMANLAR DİNE KARŞI
LAKAYT OLUNCA FEN VE
TEKNOLOJİDE PERİŞAN
OLMUŞLARDIR
• Ne vakit Müslümanlar dine ciddi sahip
olmuşlarsa, ilimde o zamana göre çok
yüksek ilerleme kaydetmişlerdir. Ne vakit
dine karşı lakayt vaziyeti almışlar, fen ve
teknolojide perişan vaziyete düşerek
tedenni etmişlerdir.
346
• Başka dinin aksine, dinimize bağlı olma
derecesinde milletimiz ilerlemiş; ihmali
nispetinde de geri kalmıştır. Bu, tarihsel bir
gerçektir.

347
BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL
ÇALIŞMALARDA KULLANILAN
TETKİK, TAHKİK VE ARAŞTIRMA
METOTLARININ DOĞRULUĞU İLE
BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT
AŞKI
• Bilimsel çalışmalarında Batılıların büyük
bir çoğunluğu, pozitivist ve natüralist
sonuçlara ulaşma niyetiyle çalışmalarını
sürdürmüşlerdir. Bu niyet, dini ilimden
ayıran bir niyettir.
348
• Batılıların pozitivist ve natüralist amaçları
olumsuz bir amaç olsa bile bu olumsuz
amaca ulaşma yönünde kullanıldıkları
vesileleri, hak vesilelerdir. Aslında bu
vesileler, Müslümanlarda olması gereken
vasıflardır. Müslümanlarda olması gereken
davranışlar Batılılara geçmiş, Müslüman
ise dinine ters olumsuz vesilelere
sarılmıştır.

349
• Batılılarda olan onların ilimde ilerlemelerini
sağlayan hak vesileler arasında şunları
sayabiliriz: Mesainin tanzimi, iş bölümü,
çalışkanlık, az uyuma, yardımlaşma,
bilimsel çalışmalarda kullanılan tetkik
metotlarının doğruluğu, tahkik metotlarının
doğruluğu, araştırma metotlarının
doğruluğu vb. vasıflar.
• “İnsan için, çalışmasından başka bir şey
yoktur.” hakikatine Batılılar uydukları için
bilimde onlar başarılı kılınmıştır.
350
• Pozitivist ve natüralistlerin hakkı temsil
edenlere galip gelmelerinin nedeni,
kullandıkları vesilelerin hak olmasıdır.
Bundan dolayı kazanan, pozitivist ve
natüralistler değil; yine de haktır.

351
KİMYA BİLİMİNE KATKIDA
BULUNAN VE ESKİ
SİMYACILARI TAKDİR EDEN
BİLİM ADAMLARINDAN
BAZILARININ HAYATI VE
MEŞHUR OLMUŞ
ÖZDEYİŞLERİ

352
Kimya Müslümanlar tarafından
kurulmuştur. Müslümanlar binlerce
keşif ve metotlarıyla kimya ilminin
kuruluşuna yardım etmişlerdir.
William James Durant*
(Vilyım Ceymıs Dürant)
(1885-1981)

*Amerikalı filozof, tarihçi, yazar.


353
Orta çağda İbni Sina tıp
yazarlarının en büyüğü, Razi en
büyük doktor, Beyruni en büyük
astronom, İbni Heysem en büyük
optik âlimi, Cabir bin Hayyan en
büyük kimyagerdi.
William James Durant*
(Vilyım Ceymıs Dürant)
(1885-1981)

*Amerikalı ilim tarihi araştırmacısı.


354
Kimyanın babası Cabir bin
Hayyan’dır.
Britannica Ansiklopedisi

355
Razi modern kimyanın
kurucusudur.
Eric John Holmyard*
(Erik Caan Homyard)
(1891-1959)

*İngiliz bilim adamı, kimya tarihçisi.

356
Cabir’den sonra yaşayan Razi
kimya ilminin büyük
kurucularındandır.
Eilhard Wiedemann*
(1852-1928)

*Alman fizikçi.
357
İslam kimyacılarının
kendilerinden sonra gelenlere
bıraktıkları miras saymakla
bitmez.
ROGER GARAUDY*
(1913-2012)

*Fransız filozof ve yazar, 1982’de Müslüman oldu, Müslüman olmadan


önce Marksizmin önemli savunucularındandı.
358
Gerçek kimyager Razi’dir.
Dr. Sigrid Hunke*
(1913-1999)

*Alman felsefeci, Avrupa Üzerine Doğan İslam Güneşi kitabının yazarı.

359
Müslümanlardan önce kimyanın
mevcut olmadığını söylersek
mübalağa etmiş olmayız.
Haydar Bammat*
(1890-1965)

*Dağıstan’da doğdu, Paris’te yaşadı, devlet adamı, diplomat, yazar.

360
Şimdiki kimyayı deney
malzemeleriyle ilk defa kuranlar
Müslümanlar olmuştur.
Corci Zeydan*
(1861-1914)

*Hıristiyan Arap tarihçi, Beyrut doğumlu.

361
Müslümanların ayrı bir mesai
gösterip geliştirdikleri İslam’da ilk
ele alınan disiplinlerden biri
kimyadır.
Dr. Philip K. Hitti*
(1886-1978)

*Arap tarihçisi.

362
Kimyaya deneyciliği kazandıran
Müslümanlardır. Cabir bin Hayyan
kimya ilmine buharlaştırma, süzme,
saflaştırma, eritme, damıtma,
kristalizasyon metotlarını keşfederek
uygulamaya soktu.
Max Meyerhof*
(1884-1951)

*Alman bilim adamı.

363
İnsan, hangi fen dalı ile fazla
meşgul olursa onda fani olur.
Prof. Dr. Sir James Jeans*
(Sör Ceyms Jiyns)
(1877-1946)

*Sir James Jeans ikinci Einstein olarak bilinir.


Esrarlı Kâinat ve Etrafımızdaki Kâinat isimli
eserleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tercüme
ettirilip yayınlanmıştır.
364
Modern ilimlere göre ısının değişmesi
olayı son noktasına ulaşmış değildir.
Şayet böyle bir şey olmuş olsaydı
bugün biz yeryüzünde bulunup bu konu
üzerinde düşünemezdik. Bu olay
zamanla atbaşı yürümektedir. Bu
sebeple evrenin bir başlangıcı vardır.
Prof. Dr. Sir James Jeans*
(Sör Ceyms Jiyns)
(1877-1946)

*İngiliz fizikçi ve gök bilimci, en çok termodinamik ve ısı konuları ile ilgilendi.
“Etrafımızdaki Kâinat” kitabı, termodinamik ve ısı konularıyla özellikle
ilgilidir. 365
Sözün kısası evrenin ezeli
olması imkânsızdır.
Prof. Dr. Sir James Jeans*
(Sör Ceyms Jiyns)
(1877-1946)

*İngiliz fizikçi ve gök bilimci, en çok termodinamik ve ısı


konuları ile ilgilendi. “Etrafımızdaki Kâinat” kitabı,
termodinamik ve ısı konularıyla özellikle ilgilidir.
366
Gördüğümüz alev alev yanan
güneş, pırıl pırıl parıldayan yıldızlar
ve çeşitli hayat sahipleriyle dolup
taşan dünyamız bütünüyle evrenin
belirli bir noktadan başladığını,
muayyen bir zamanda var
olduğunu açıkça göstermektedir.
Prof. Dr. Frank Allen*
(Firenk Ellın)
(1908-2001)

*Kanadalı fizikçi, İskoçya’da yaşadı.


367
Evren sonradan meydana
gelmiş bulunmaktadır. Eğer
maddenin başlangıcı olmasaydı
(madde ezeli olsaydı)
termodinamik kıyametin çoktan
kopmuş olması lazımdı.
Prof. Dr. Frank Allen*
(Firenk Ellın)
(1908-2001)

*Kanadalı fizikçi, İskoçya’da yaşadı.


368
Albert Einstein
(Elbırt Aynsstayn)’ın Hayatı
(1879-1955)
• 1905 yılında izafiyet (rölativite=görelilik)
teorisini ortaya koydu.
• 1921’de Nobel ödülü aldı.
• Yapay einsteinium elementine Albert
Einstein’ın adına izafeten bu isim
verilmiştir.
• Einsteinium elementinin atom numarası
99’dur ve Es sembolüyle gösterilir.
369
• Einstein atomu bir canavara kaptırdığını
ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin yerle bir
olmasından sonra anlayabilmiştir.
Ağlayarak Japonyalı bilgin dostundan özür
dilemiştir. Nükleer enerji, Batılıların elinde
akıl ve vicdanın kontrolünden çıktığı için
Japonya’da dev şehirlerin yerle bir
olmasına, binlerce insanın ölmesine sebep
olmuştur.
• Günümüzde de atom bombası, tehdit ve
tedbir unsuru olarak değişik ellerde
tutulmaktadır.
370
• Bu bakımdan insan unsurunun iyi
eğitilmesi gerekir. Akıl ve düşünce
prensipleri üzerine oturtulan fen ve teknik;
beraberinde, insanlığı düşünme ile kalp ve
vicdan duyarlılığını da getirebilmelidir.
• Maddenin dalga özelliği ile ilgili “süper
sicim teorisi” veya uluslararası ismiyle
“superstring teorisi” 1915 yılında Einstein
tarafından keşfedilen bir teoridir.

371
Albert Einstein (Elbırt
Aynsstayn)’ın Meşhur Olmuş
Sözleri
• “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır.”
(“İlimsiz din topal, dinsiz ilim ise kördür.”)

Albert Einstein

372
• “Kâinatın yaratıcısına olan inanç, ilmi
araştırmanın en kuvvetli ve en asil
muharrik (tahrik eden, harekete geçiren)
gücüdür."
Albert Einstein

373
Joseph Priestley (1733-1804)
• İngiliz kimyacı olup karbon dioksit ve
oksijenle ilgili önemli çalışmaları vardır.
• Priestley 1774 yılında kırmızı renkteki HgO
cıva (II) oksit bileşiğini ısıtarak
ayrıştırmıştır. Bu maddeden çıkan gazı
yanmakta olan bir muma yollamıştır,
mumun daha şiddetle yandığını
gözlemlemiştir. Bu gaz, oksijen gazıdır.

374
DİN İLE İLMİ BERABER ELE
ALAN BATILI DÜŞÜNÜRLER

375
AKILCI İNSANLAR “Yüce
Yaratıcı VARDIR.”
DİYORLARDI

376
METAFİZİK AKLA TERS
DEĞİLDİR
• Descartes, Gottfried Wilhelm Leibniz,
Nicholas Malebranche akılcı insanlardı
“Yüce Yaratıcı vardır.” diyorlardı.
• Shakespeare ve Goethe Yüce Yaratıcı’ya
inanıyorlardı.
• Bunlar gibi başka Batılı düşünürler de
iman hakikatlerinin akla ters olmadığını
rahatlıkla her ortamda belirtebiliyorlardı.
377
“Cehalet Tanrı’nın laneti
olduğuna göre, bilgi göklere
uçabileceğimiz kanatlardır.”
William Shakespeare *
(1564-1616)

*İngiliz tiyatro yazarı ve düşünürüdür.


378
“Mezardakilerin pişman oldukları
şeyler için dünyadakiler
birbirlerini yiyor.”
Johann Wolfgang von Goethe *
(1749-1832)

*Alman romancı, oyun yazarı, şair,


hümanist, bilim adamı, filozof ve
politikacısıdır.
379
Gottfried Wilhelm Leibniz (1646-
1716)
• Ünlü Alman filozofudur.
• Bilim dünyasının en önemli sistemci
düşünürlerindendir.
• Matematik, metafizik ve mantık alanlarında
ileri sürdüğü yeni düşünce ve görüşleriyle
tanınır.
• Akılcı insandır “Yüce Yaratıcı vardır.”
demektedir.
380
Nicholas Malebranche (1638-
1715)

• Nicholas Malebranche, Fransız filozofudur.


• Malebranche, zihinle beden arasındaki
gözle görülür bağın Tanrı'nın
müdahalesiyle kurulduğunu ifada eden
okkasyonalist görüşü geliştirmiştir.
• Akılcı insandır “Yüce Yaratıcı vardır.”
demektedir.
381
• Malebranche; “Tanrı, gücünü insana
aktarmış değildir. Bir şeyi bildiğimiz zaman
Tanrı'nın bildirmesiyle biliriz. Tanrı
zihnindeki ideaları bilir. Bizi aydınlatmak
suretiyle insana herhangi bir şeyi bilme
olanağı veren Tanrı'dır.” demiştir.

382
AVRUPA BÜYÜKLERİ
DİNDARDI
(BATILI DİNDAR BAZI
DEVLET ADAMLARI VE
SÖZLERİ)

383
Sana muasır bir vücut olamadığımdan dolayı
müteessirim ey Muhammed. Muallimi ve naşiri
olduğun bu kitap, senin değildir; o ilahi bir kitaptır.
Bu kitabın ilahi olduğunu inkar etmek, mevcut
ilimlerin batıl olduğunu ileri sürmek kadar
gülünçtür. Bunun için, insanlık senin gibi mümtaz
bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra da
göremeyecektir. Ben, heybetli ve azametli
huzurunda tam ve sarsılmayan bir hürmetle
eğilirim.
Prens Otto von Bismarck
(1815-1898)*
*Alman başbakanı.
384
Thomas Woodrow Wilson
(1856-1924)
• Thomas Woodrow Wilson (1856-1924),
Amerika Birleşik Devletleri'nin 1913-1921
tarihleri arasındaki 28. Başkanıdır.
• 1919 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık
görülmüştür.
• ABD Başkanı Wilson’un sanki bir papaz
gibi dinine karşı aşırı bağlı olması
Amerika’nın dinine sahip olduğunu
gösterir.
385
David Lloyd George (1863-
1945)
• 1916-1922 tarihleri arasında arasında
İngiltere başbakanıdır.
• İngiltere başbakanı David Lloyd George’un
papaz gibi dinine karşı aşırı sevgi
göstermesi İngiltere’nin dinine sahip
olduğunun şahididir.

386
Elefterios Venizelos (1864-
1936)
• Yunanistan'ın 1910-1915 tarihleri
arasındaki başbakanıdır.
• Yunanistan başbakanı Venizelos’un dinine
ifrat derecede bağnazlığı Avrupa’nın
dinine karşı bir yönüyle mutaassıp
olduğunu ispat eder.

387
BATILI DÜŞÜNÜRLERDEN
BAZILARININ ÖNEMLİ
SÖZLERİ

388
Zaman geçtikçe Kur'an’ın ulvi
sırları inkişaf ediyor.
Doktor Maurice (Moris)*
(1564-1616)

*Meşhur İslam araştırmacısı, oryantalist ve


Arap edebiyatı mütehassısı.
389
Kur’an, baştan ayağa kadar samimiyetle
ve hakkaniyetle doludur. Kur’an'ın
ulviyeti; onun cihanşümul (cihanı
kuşatan, dünya genişliğindeki, kâinatı
ilgilendiren) hakikatindedir.
Thomas Carlyle (Karlayl)*
(1795-1881)

*İskoçyalı meşhur yazar ve tarihçi.


390
Müslümanlık teslis akidesini
reddeder.
Edward Gibbon (Edvor Gibon)*
(1737-1794)

*İngiltere'nin en meşhur ve en büyük tarih


yazarlarındandır. İngiliz milletvekilidir.
391
Kur’an, bütün iyilik ve fazilet
esaslarını ihtiva eder; insanı her
türlü sapkınlıktan korur.
Sedio*

*Oryantalist.
392
Yaratıcı’nın hukuku ile yaratılanların hukuku,
ancak Müslümanlık tarafından mükemmel bir
surette tarif olunmuştur. Bunu yalnız
Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da Museviler
de itiraf ediyorlar.
Marmaduke William Pickthall
(Marmadük Piktol)*
(1795-1881)

*İskoçyalı meşhur yazar ve tarihçi.


393
Kur’an öyle bir peygamber sesidir
ki, onu bütün dünya dinleyebilir. Bu
sesin aksi saraylarda, çöllerde,
şehirlerde ve devletlerde çınlar.
Samuel Johnson
(Dr. Johnson)*
(1709-1784)

*İngiliz yazar ve şair.


394
Kur’an, dünyada en büyük hakikat
olan “Yüce Yaratıcı‘nın birliğine
inanmak” hakikatini dünya çapında
ilan eder.
Doktor City Youngest
(Siti Yangest)*

*İngilizce-Arapça ve Arapça-İngilizce sözlük


yazarı.
395
Kur'an'ın lisanı her yönüyle
benzersizdir.
Kur'an muhteşem bir mucizedir.
Corsele (Korsel)*

*Kur’an'ın mutaassıp münekkidi ve


mütercimi.
396
Kur’an beşeriyete ilahi bir lütuftur.
Kur’an muzaffer cumhuriyetler
meydana getirmiştir.
John Medows Rodwell
(Radvel)*
(1808-1900)

*Kur’an ayetlerini iniş tarihine göre 1876 yılında


İngilizce’ye tercüme ve tertip eden, İngiltere'nin
İslam bilimiyle uğraşan papazlarından.
397
Müslümanlık günümüz dünyası için
en uygun bir dindir. Cihan
medeniyetlerinin dayandığı bütün
temelleri ihtiva eder.
Gaston Care
(Gaston Kar)*

*Fransa'nın en meşhur oryatalistlerinden.


398
Kur'an bütün dinî kitaplardan
üstündür.

Jochahim Du Rulph
(Yoahim Dü Raf)*

*Alman âlimlerinden ve oryantalistlerinden.


399
BAŞLICA YAYGIN ADIYLA
BİLİNEN BİLEŞİKLER

400
SU
• H2O

401
KEZZAP
• HNO3 (NİTRİK ASİT): Yapay gübre
üretiminde ve patlayıcı madde yapımında
kullanılır. Kezzap; derişik nitrik asittir.
Yapay maddedir.

402
AKÜ ASİDİ
• H2SO4 (SÜLFÜRİK ASİT): Akülerdeki
asittir. Yapay bir maddedir. Diğer adı zaç
yağıdır.

403
TUZ RUHU
• Temizlikte doğrudan kullanılan % 36’lık
derişik HCl (hidroklorik asit), tuz ruhu
adıyla bilinir. Doymuş HCl çözeltisidir.
• HCl (Hidroklorik asit), mide asidi olarak
da bilinir.

404
ÇAMAŞIR SUYU
• Çamaşır suyunun formülü NaClO’dir.
• Çamaşır, bulaşık, fayans, ıslak zemin,
tuvalet, banyo temizliğinde kullanılır.
• Çamaşır ve bulaşıkta; 2 litre suya 1 yemek
kaşığı çamaşır suyu katılır.
• Diğer temizliklerde; saf olarak kullanılabilir.
• Sodyum hipoklorür veya sodyum hipoklorit
diye okunur.
• Saf (% 100’lük) sıvıdır; çözelti değildir.
405
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ
RUHU BİRLEŞİNCE AÇIĞA
ÇIKAN KLOR GAZI ÖLDÜRÜR
NaClO + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2

Tuvalet temizliğinde aynı anda hem


çamaşır suyu hem de tuz ruhu
kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü
dozdadır.
406
SODA (ÇAMAŞIR SODASI)
• Formülü Na2CO3’tür.
• Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir.
Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır.
• Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur.
• Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş
şeklindedir.
• Piyasadaki sodalar, sodanın toz
edilmişidir.

407
YEMEK SODASI VEYA
KABARTMA TOZU VEYA
İNGİLİZ SODASI VEYA İNGİLİZ
KARBONATI
• NaHCO3 (SODYUM BİKARBONAT):
Yemek sodası ve kabartma tozu olarak
satılan maddedir.

408
• Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın
ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır.
• İleride sabun ve deterjanın yerini alacak
kıymette bir kaynağımızdır.
• Soda denildiğinde çamaşır sodası
anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz.

409
KOSTİK (SUD KOSTİK)
• NaOH (SODYUM HİDROKSİT): Beyaz
sabun imalinde kullanılır, piyasadaki yeşil
zeytinlerin tamamı kostiklidir. Kostik;
zeytini, normal süresinden çok daha kısa
sürede, yaklaşık 5–6 günde sarartır.
Kostikli zeytinlerin farklı istenmeyen bir
kokusu olur. Kimya laboratuvarında, nitel
ve nicel analizlerde çok kullanılır. Yapay
bir maddedir.
410
POTAS KOSTİK
• KOH (POTASYUM HİDROKSİT):
Teknikteki adı potas kostiktir. Yapay gübre
ve arap sabunu sentezinde kullanılır.
Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.

411
KİREÇ TAŞI
• CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT):
Kalsiyum karbonatın piyasa adı, kireç
taşıdır. Mermer taşı, % 98 ile % 100’lük;
kalker taşı ise % 90 ile % 98’lik kalsiyum
karbonat bileşiğidir. CaCO3’tan; çimento,
tuğla, fayans ve harç gibi çeşitli maddeler
üretilir. Çimento; CaCO3’ın pişirme,
soğutma ve öğütme işlemlerinden
geçirilmesiyle elde edilir.
412
SÖNMEMİŞ KİREÇ
• CaO (KALSİYUM OKSİT): Sönmemiş
kireçtir.

413
SÖNMÜŞ KİREÇ
• Ca(OH)2(k): Sönmüş kireçtir. Yalnız kireç
denince de sönmüş kireç anlaşılır.

414
KİREÇ SUYU
• Ca(OH)2(suda): Kireç suyu, kalsiyum
hidroksitin (sönmüş kireç) doymamış veya
doymuş çözeltisidir. CO2 gazının
ayıracıdır.

415
KİREÇ KAYMAĞI
• Ca(ClO)2 (KALSİYUM HİPOKLORÜR):
Kireç kaymağıdır.

416
SİRKE ASİDİ
• CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke de
denir. Yapay sirke kütlece % 5’lik
CH3COOH’tir. Doğal sirke de % 5’lik
CH3COOH’tir; ayrıca içinde yüzlerce az
veya eser miktarda çeşitli maddeler vardır.
Bu maddelerin başlıcaları; mineral
maddeler, vitaminler ve faydalı
mikroorganizmalardır.
• %100’lük olursa adı sirke ruhudur.
417
YEMEK TUZU (SOFRA TUZU)
• NaCl (SODYUM KLORÜR): Yemek
tuzudur.

418
SERUM FİZYOLOJİK
• Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl
çözeltisidir.

419
AMONYAK
• NH3

420
NİŞADIR
• NH4Cl (AMONYUM KLORÜR): Nişadır
olarak bilinir. Pil yapımında ve kalay
kaplamacılığında kullanılır.

421
ALÇI
• CaSO4 x 2H2O (KALSİYUM SÜLFAT
DİHİDRAT): Cevher adı jipstir. Doğal
bileşiktir. Piyasada alçı olarak satılır.

422
OKSİJENLİ SU
• Eczanelerde oksijenli su diye satılan
çözelti, % 3’lük H2O2 çözeltisidir; tıpta
yaraları temizlemek için yararlanılır.
Saçları hafif sarartmak için de oksijenli su
kullanılır.

423
GÜHERÇİLE
• KNO3 (POTASYUM NİTRAT)

424
ŞİLİ GÜHERÇİLESİ
• NaNO3 (SODYUM NİTRAT)

425
İNGİLİZ TUZU
• MgSO4 X 7H2O

426
HARÇ
• Harç; Ca(OH)2’in kum, çimento ve suyla
olan karışımıdır.

427
ÇİMENTO
• Çimento; CaCO3’ın pişirme, soğutma ve
öğütme işlemlerinden geçirilmesiyle elde
edilir.

428
ŞAP VEYA KAN TAŞI
• KAl(SO4)2 (Potasyum alüminyum sülfat):
Şap veya kan taşı adıyla bilinir; damar
daraltıcı özelliği vardır.

429
GÖZ TAŞI VEYA GÖK TAŞI
• CuSO4 x 5H2O: Mavi kristallerden oluşan,
suda çok çözünen bir maddedir. Elmanın
kabuğu çok faydalı olmasına rağmen
elma, kabuğu soyularak yenmelidir; elma
ağaçları CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol
suyla yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı
verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş
gösterebilir. Yapay bir maddedir.
430
ÇAY ŞEKERİ
• C12H22O11 (SAKKAROZ): Çay şekeridir.

431
KAN ŞEKERİ
• C6H12O6 (GLİKOZ): Kan şekeridir. En çok
üzüm ve balda bulunur. Serum dekstroz,
% 5’lik glikoz çözeltisidir.

432
SERUM DEKSTROZ
• Serum dekstroz, % 5’lik glikoz
çözeltisidir.

433
LİMON ASİDİ
• Sitrik asit (Limon asidi): Limonda
bulunur.

434
ELMA ASİDİ
• Malik asit (Elma asidi): Elmada bulunur.

435
TEREYAĞI ASİDİ
• Bütirik asit (Tereyağı asidi): Tereyağında
bulunur.

436
SÜT ASİDİ
• Laktik asit (Süt asidi): Yoğurtta, ekşimiş
sütte ve yorulunca kaslarda bulunur.

437
KARINCA ASİDİ
• Formik asit (Karınca asidi): Karınca
salgısında ve ısırgan otunda bulunur.

438
C VİTAMİNİ
• Askorbik asit (C vitamini): Kuşburnu,
limon, portakal vb. meyvelerde bulunur.

439
GRİZU GAZI
• Metan gazının hava ile %5-%15
oranındaki karışımına grizu gazı denir.

440
DOĞAL GAZ
• CH4 (METAN): Doğal gaz adıyla bilinir.

441
LPG GAZI
• C3H8 (PROPAN) VE C4H10 (BÜTAN)
GAZLARI KARIŞIMI: LPG gazıdır.

442
KROMİT
• KROMİT FİLİZİ: Cr2O3 formülüyle
gösterilen (krom oksit) ve FeO formülüyle
gösterilen demir(II)oksit karışımından
ibaret cevherdir.

443
FLORİT
• CaF2 (KALSİYUM FLORÜR): Florit filizidir.

444
ZÜMRÜT
• Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) VE
BeSiO3 (BERİLYUM SİLİKAT) : Cam
parlaklığında, yeşil renkte, saydam ve
zümrüt adıyla bilinen süs taşıdır.

445
ZEBERCET
• ZEBERCET: FeSiO3 ve MgSiO3 formülüyle
gösterilen demir(II)silikat ve magnezyum
silikat taşıdır. Sarı renkte ve cam
parlaklığındadır. Kalp çarpıntısı ve korkuya
iyi gelir. Krizalit adıyla da bilinir.

446
POMZA VEYA PONZA TAŞI
• TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT): Pomza veya
diğer adıyla ponza taşıdır.

447
YAKUT
• % 99 Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) VE % 1
Cr2O3 (KROM OKSİT): Yakut taşıdır. Koyu
kırmızı, kırmızı-turuncu ve hafif morumsu
renklerdedir. Yakutun pembe olanı safir
adını alır.

448
MALAHİT
• MALAHİT: CuCO3 ve Cu(OH)22 formülüyle
gösterilen bakır(II)karbonat ve
bakır(II)hidroksit filizi veya değerli taşıdır.
Sol elde bulundurulursa, vücuttaki
elektriğin fazlasını alır.

449
HEMATİT
• HEMATİT: Fe2O3 formülüyle gösterilen
demir(III)oksit filizi veya değerli taşıdır.
Diğer adı kırmızı demir taşıdır. Kan
dolaşımını düzenler. Mafsal
romatizmasına iyi gelir. Dalağın sıhhatli
çalışmasını sağlar. Fe2O3’ün C (kömür) ile
ısıtılmasından Fe (demir), elde edilir.

450
KİL
• KİL: Hidratlı alüminyum silikattır. Kil adıyla
bilinen birçok mineral vardır. Bunlardan en
saf olanı Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O formülüyle
gösterilen kaolindir. Seramik, fayans,
porselen, emaye ve tuğla yapımında kil
kullanılır.

451
FELDSPAT
• Kil endüstrisinin ana ham maddesidir.
• Potas feldspat: K2O . Al2O3 . 6SiO2
(potasyum oksit) (alüminyum oksit)
(silisyum dioksit)
• Soda feldspat: Na2O . Al2O3 . 6SiO2
(sodyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum
dioksit)
• Kireç feldspat: CaO . Al2O3 . 6SiO2
(kalsiyum oksit) (alüminyum oksit)
(silisyum dioksit)
452
OPAL
• OPAL: Silisyumlu bileşiklerin tamamını
içeren, çok kıymetli bir taştır. Opalde,
bütün değerli taşların hasiyeti vardır.
Özellikle eklem iltihabına iyi gelir.

453
KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ,
SEDEF
• KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF:
Organik kaynaklıdırlar ve formülleri
komplekstir.

454
KEHRİBAR
• KEHRİBAR: Fosilleşmiş reçinedir. Guatr,
astım, bronşit ve alerjiye iyi gelir. Açık
sarıdan kızıla kadar türlü renklerde olan,
yarı saydam, kolay kırılan, süs eşyası
yapımında kullanılan bir taştır.

455
SEDEF
• SEDEF: Midye vb. deniz hayvanlarının
kabuklarının iç kısmını astarlamış olarak
bulunur. Kalker taşı (% 90 ile % 98’lik
kalsiyum karbonat bileşiği) ile organik
madde karışımından ibarettir. Gök kuşağı
gibi görünen, parlak yüzeyli olan bir taştır.

456
MERCAN
• MERCAN: Mercan iskeletinden elde edilir.
Solunum açıcıdır. Kırmızı renkli bir taştır.
Süs eşyası yapımında kullanılır.

457
İNCİ
• İNCİ: İstiridye vb. deniz hayvanlarının
içinde oluşan sedef renginde süs tanesidir.

458
FULVİK ASİT
• FULVİK ASİT: Bütün elementleri içeren
organik molekül dür.

459
HUMİK ASİT
• HUMİK ASİT: Fulvik asit zamanla humik
aside dönüşür.

460
SÜLFATO
• SÜLFATO: Sülfonamit grubundan, fulvik
asit türevi olan bir maddedir. Gelecekte
birçok ilacın yerine geçeceği tahmin
edilmektedir.

461
BİBER GAZI
• BİBER GAZI: Toplantıyı belli etmeden
dağıtır. Toplantıya katılacaklarda aksırık
ve öksürük başlar. 1997 yılından beri ABD
ve Brezilya’dan ithal edilen biber gazı,
2010 yılından itibaren MKE’de üretilmeye
başlanmıştır.

462
AMYANT
• AMYANT: Bugün insanoğlu amyant
maddesini keşfederek, ateşte
yanmamanın bir kısmını gerçekleştirmiş
sayılır.

463
SİHİR OTU VE TATULA
BİTKİSİ
• SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ: Her iki
bitki de mazi ile irtibatı keser.

464
VX GAZI
• VX GAZI: Odaya sıkılır veya uçakla belli
bir bölgeye havadan verilir. Mankafa
yapar. Buna karşı ardıç yağı veya titanyum
kullanmalıdır.

465
PERLİT
• Cam gibidir. İnci taşı da denir. Doğaldır.
• Volkanik kayadır. Feldspat cinsindendir.
• Pudra hâline getirilerek yem maddelerinin
preslenmesinde kullanılır.
• Bileşiminde aşağıdaki bileşikler vardır:
Na2O
K2O
CaO
Al2O3
SiO2
466
TRONA
• Na2CO3.NaHCO3.2H2O (Trona): Tabiatta
doğal olarak bulunan soda minerallerinden
en yaygın bulunanıdır.

467
GLAUBER TUZU
• Na2SO4.10H2O (Sodyum sülfat
dekahidrat): Glauber tuzu adıyla bilinir.
Tekstil endüstrisinde kullanılır.

468
TOR
• Toryum

469
BAZI AĞIR METAL
İYONLARININ VE ZEHİRLİ
GAZLARIN ÇEVREYE ZARARI
VE BU ZARARDAN
CANLILARIN OLUMSUZ
ETKİLENMELERİ

470
ELMAYI SOY DA YE..!
• Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına
rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu
soyularak yenmelidir; çünkü elma ağaçları,
göz taşı veya gök taşı denilen CuSO4
çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile,
kabukta Cu+2 kalır. Zehirli Cu+2 kalıntısı, en
çok elma sapında bulunur. Karaciğer, Cu+2
’nin yıkılması ve kanda yükselmemesi için
çok çalışır, sonunda iflas eder. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi neticesinde
Wilson adı verilen ölümcül karaciğer
hastalığı baş gösterebilir. 471
PİYASADAKİ YEŞİL
ZEYTİNLERİN TAMAMI
KOSTİKLİDİR
• NaOH (sodyum hidroksit)’in teknikteki adı
kostiktir. Piyasadaki yeşil zeytinlerin
tamamı kostiklidir. Kostik; yeşil zeytini,
normal süresinden çok daha kısa sürede,
yaklaşık 5-6 günde sarartır. Kostikli
zeytinlerin farklı istenmeyen bir kokusu
olur. Kostik, siyah zeytinlerin rengini
koyulaştırmak için de az da olsa kullanılır.
472
SİYAH ZEYTİNLERİN
ÇOĞUNDA ZEYTİN BOYASI
VARDIR
• Siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için
hile amacıyla FeO formülü ile yazılan
demir(II)oksit kullanılır. Zeytin boyası
olarak bilinir.

473
ŞİMŞEK ÇAKTIĞINDA HAVADAKİ
OKSİJEN İLE AZOTTAN HNO3
OLUŞMAZ
• Şimşek çaktığında bile gerekli olan yüksek
aktivasyon enerjisi sağlanamaz.
Sağlansaydı bile sağa doğru cereyan
yüzdesi çok düşük olduğundan çok çok az
miktarda azot oksitleri oluşup toprağa
geçecekti.
N2 + 2,5O2 + yüksek sıcaklık ⇌ N2O5
474
• Zaten azot oksitlerin suyla birleşmesine ait
reaksiyon da çift yönlü olup ileri
reaksiyonun hızı çok yavaştır.
N2O5 + H2O ⇌ 2HNO3
Her şimşek çakışında HNO3 (kezzap)
oluşması için şartlar hazır olduğu hâlde
hayat devam etmektedir.
• Bütün yanma reaksiyonları ekzotermik
olduğu hâlde azotun yanması
endotermiktir.
475
KLORSUZ DOĞAL KAYNAK
SUYUNUN ÖNEMİ VE SU
KRİSTALLERİ
• Dr. Masaru Emoto, Japon bilim adamıdır.
1943 yılında Japonya’da doğmuştur.
Alternatif tıp doktorudur. Yaptığı
deneylerden elde ettiği su kristalleri
fotoğraflarını ‘’Suyun Verdiği Mesajlar’’
isimli kitabında yayınlamıştır.

476
• Dr. Masaru Emoto “Su cansız bir madde
değildir. Canlı ve duyguları algılayan
kristallerden oluşmaktadır. Çevresinden
pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre
tepki verir.” demektedir.
• Suyun Verdiği Mesajlar adlı kitabında suyu
çeşitli yönlerden ele alan Dr. Masaru
Emoto, çalışmalarının bilimsel temelini
oluştururken din gerçeğini de göz ardı
etmemiştir.

477
• Dr. Masaru Emoto şöyle demektedir: "21.
asırda en önemli olayın ilimle dinin
yeniden buluşması olacağını
düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan
aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman
ortaya çıkmayacaktı."
• Kar tanelerinden hiçbirisinin birbirine
benzemediği bilinmektedir. Bunun gibi su
kristalleri de birbirinden farklıdır. Zaten
karın sudan meydana geldiği de
malumdur.

478
• Dr. Masaru Emoto yaptığı deneylerde;
temiz kaynaklardan alınan su örneklerinin
ve kendilerine sevgi dolu sözcükler
söylenen su örneklerinin aynen kar tanesi
kristallerine benzeyen çok parlak, yoğun
motifli, simetrik, estetik, çok ince dizayn
edilmiş, çok renkli ve altıgen kristallerden
oluştuklarını göstermiştir.
• Demek ki iyi söylenen bir söz ve doğallık
su üzerinde olumlu tesir yapıyor.
479
• Dr. Masaru Emoto klorlu çeşme sularıyla,
çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden
aldığı su örnekleriyle ve negatif
düşüncelere maruz bırakılan su
örnekleriyle yaptığı deney sonucunda ise
kristal yapının bozulduğunu
gözlemlemiştir. Küfür sözlerinin aksettiği
suyun kristal yapısı tamamen parçalanıp
dağılmıştır.
• Demek ki kötü söylenen söz ve yapaylık
da su üzerinde olumsuz etki yapıyor.

480
• Dr. Masaru Emoto, bu çalışmalarıyla
görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da
işaret etmektedir.
• Dr. Masaru Emoto, dünyanın her tarafına
konferanslar vermek üzere davet
edilmektedir. Japonya, Avrupa ve
Amerika’da yaptığı canlı deneylerle
düşünce, davranış ve duygularımızın
çevre üzerinde ne derece derin etkileri
olduğunu göstermiştir.

481
• Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik
Tıp Derneği (American Holistic Medical
Association) Başkanı Dr. Norman Shealy
şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı
sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun
dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde
yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun
beşinci boyutu arasındaki bağlantıyı temsil
eder. Suyun infrared (kızıl ötesi) IR
ışınlarını emmesi gibi su ile ilgili pek çok
çalışma, suyun gözle görünmeyen
etkilerini meydana çıkartmıştır.
482
• Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr. Masaru
Emoto’nun zarif çalışması ile boy
ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi
bundan evvel bu kadar iyi bir şekilde bilim
adamlarınca hiç anlatılmamıştı.’’
• Holistik düşünde; hayatın fiziksel, mental
ve ruhsal yönlerine bağlantılı, bütüncül ve
dengeli bakıştır. Başka bir ifadeyle bilim ve
ruhun birleşmesiyle dünyayı algılamaktır.
• Naturally Well mecmuasının editörü olan
Dr. Marcus Laux ise şöyle bir yorum
yapmıştır:
483
• ‘’Galileo, Newton, Einstein gibi Dr. Masaru
Emoto’nun net vizyonu da bize hem
kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde
algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve
ruh birleşerek bizim dünyayı
algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir
kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı
kazanarak nasıl huzur duyabileceğimizi
göstermiştir.’’

484
ŞEHİR SULARININ
TEMİZLENMESİ
• Büyük belediyelerde Cl2 (klor) gazı
katılarak şehir suyu temizlenir.
• Küçük belediyelerde NaClO (sodyum
hipoklorit) sıvısı katılarak şehir suyu
temizlenir.
• Eczanelerde musluk suyunun dezenfekte
edilmesi için satılan bileşik ise kireç
kaymağı diye bilinen Ca(ClO)2 (kalsiyum
hipoklorit) tabletleridir.
485
• En zararlısı Cl2 gazıyla yapılan
klorlamadır.
• Cl2 gazı yeşil renklidir.
• NaClO (sodyum hipoklorit), renksiz ve
saydam sıvıdır.
• Ca(ClO)2 (kalsiyum hipoklorit) ise beyaz
tozdur.

486
KLOR YERİNE ÇAM ÇIRASI
KULLANILABİLİR Mİ?
• Çam çırasının sudaki dezenfektan etkisi,
ispatlanmıştır.
• Dezenfektan etki; mikrop üremesini
engelleyen ve mikrobu öldüren etkidir.
• Eskiden su depolarına çam çırası konurdu.
• Çam ağacından imal edilmiş su testileri,
geçmişte çok yaygındı.
487
ARSENİK İLE ZEHİRLEME
• Arseniğin zehir olarak kullanılması çok
eskidir. Roma tarihinde Hıristiyanlara karşı
kullanmışlardır, eskilere dayanmaktadır.
Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim
başta olmak üzere çok sayıda Osmanlı
padişahının, günümüzde de Turgut
Özal’ın, Bülent Ecevit’in zehirlendiği
söylenmektedir. Zehirlenenler genelde iyi
insandır, vücutları çürümeden duruyordur.
488
• As (Arsenik): Ağır metaldir. Ağır metallerin
bileşikleri zehirdir. Kaynak sularında
bulunmazlar. Yer altından gelen ağır metal
içeren sular Burdur gölü, Acı göl gibi
göllerde, ağır olduklarından toplanırlar;
yeryüzüne çıkamazlar. Diğer sularda
bulunan arsenik, çevre kirlenmesi
sebebiyledir. Halk arasında zırnık adıyla
bilinen madde arseniktir.

489
TARİHÎ ŞAHSİYETLERİN
MEZARLARI AÇILARAK
ZEHİRLENDİKLERİ AÇIĞA
ÇIKARILMALI MI?
• Böyle tarihî şahsiyetler için bu yapılmalıdır.
Mezarları açılmalı ve adli tıpa
gönderilmelidir, bunun hiçbir mahzuru
yoktur, en azından mesele kestirilip
atılarak konu kapatılmış olur.

490
GÜMÜŞ VE ALTIN CİNSİNDEN
OLMAYAN HAZİNELER
• Peygamber Efendimiz buruk bir
tebessümle “Müjde Tâlekan’a! Orada Yüce
Yaratıcı‘nın gümüş ve altın cinsinden
olmayan hazineleri var.” demiştir.
• Tâlekan, petrol yatakları bol olan bir
mıntıkanın adıdır. Tâlekan bölgesinde
bulunan Kazvin şehrinde petrol
çıkmaktadır. Kazvin, günümüzde İran
sınırları içerisindedir.
491
• İleride o bölgede uranyum, elmas vb.
başka değerli madenler de bulunabilir.
• Raif Karadağ “Petrol Fırtınası” adında bir
kitap yazmış, otel odasında öldürülmüştür.

492
TOPRAKTAKİ ALTINI SİYANÜR
YÖNTEMİYLE ÇIKARTMAK
ZARARLI MIDIR?
• Bergama’da altının çıkartılmaması için,
uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip
Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür
yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı.
• Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı.
Senede 100 ton siyanür kullanılıyor,
tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye
zararı olmuyor.
493
• Ülkemizde çevreye başka sebeplerle
atılan zaten 265 000 ton siyanür vardır.

494
SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN
ELDE EDİLMESİNE AİT
KİMYASAL REAKSİYON
DENKLEMLERİ
• 4Au + 8NaCN +2H2O + O2 →
4NaAu(CN)2 + 4NaOH
• 2Na + 2Au(CN)2 + Zn →
2Au + Na2Zn(CN)4
495
SAÇLARIN BOYANMASINDAKİ
TEHLİKE
• Saçları boyamadan önce saçın doğal
rengini gidermek için de 3-4 kez
seyreltilmiş perhidrol kullanılır. % 30’luk
derişik H2O2 perhidrol adıyla bilinir.
Perhidrol açık renk saçlarda 3 kez
sulandırılır, koyu renk saçlarda ise 4 kez
sulandırılır.

496
Saçı boyamadan önce, rengini açmak için
kullanılan yaklaşık % 10’luk H2O2 ciddi bir
ilaçtır. Bu nedenle sanatkâr, işinin ehli
kişilere saç boyatılmalıdır; insan, saçını
kendisi boyamamalıdır. Dikkatli olmalıdır.
Saçın derisine H2O2 değdirilmemelidir;
çünkü sıcaklık, 50 °C- 60 °C’a çıkar.
Temas durumunda; kafada şişmeler,
yaralar, alerjik reaksiyonlar olur.

497
SENTETİK İZOTOPLARIN
KULLANILMASI
• Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir
dozajı geçerse, kansere sebep olur.
• Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların
60

ışınlanmasında kullanılır. Işınlamadaki


radyoaktif madde belirli bir limiti geçerse,
alet otomatik olarak durur. Bu amaçla
eskiden 60Cs de kullanılırdı, kanser riski
fazla olduğundan artık kullanılmamaktadır.

498
• 14Csentetik izotopu eskiden, ağaçların ve
fosillerin yaşının tayininde kullanılırdı.
Bulunan sonuçların yanlış olduğu
belirlendiğinden günümüzde terk edilmiştir.
Güvenilir bir metot olmadığı açığa
çıkmıştır.
• Tc, Tl, Ga, In, I sentetik
99 201 67 111 123

izotopları, sintigrafi çekimlerinde kullanılır.


• 131I ve 60Co sentetik izotopu, kanser
tedavisinde kullanılır.
499
• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve
hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim
adamları çoktur.
• “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu
kanserden değil, kanser ilaçlarının yan
etkisinden ölmektedir.
• Sentetik izotop vb. ilaçlarla son derece
riskli olan kanser tedavi yolları
denenmektedir. Gelecekte bir kısım
antikorların üretilmesiyle kanser
tedavisinde daha başarılı olunacaktır.
500
• Radyoaktif sentetik izotopların ve
radyoaktif ışınların kansere karşı kullanımı
önümüzdeki günlerde terk edilecektir.
Böylece hastalar günümüzün kanser
ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan
etkisinden kurtulacak ve zarar
görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı,
insanlığın korkulu rüyası olmaktan
çıkacaktır.

501
NARENCİYE ETİLEN GAZI
ODALARINDA BEKLETİLİR
• Erken toplanan turunçgillerin kabuğu
yeşildir. Kabuğun doğal rengini alması için
hile amacıyla turunçgiller, C2H4 (etilen)
gazı odalarında bekletilir. Bu suretle;
portakal, mandalina ve limonun erken
toplandığı ve ekşi tatta olduğu
anlaşılmamış olur.

502
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
FENNİMÜNAZARA
• Temel kültür kaynaklarımıza bağlı gelişen,
bir kısım disiplinler çerçevesinde oluşan
bizim münazara şeklimizdir. Herhangi bir
konuda hakkın emrinde ve hakkı tutup
kaldırma istikametinde gerçekleştirilen fikir
yürütme ve karşılıklı konuşmadır.
503
• Bu münazarada diyalektiğe girmeden,
mugalatalara sapmadan mantık yürütme
önemli bir ahlaki disiplindir.
• Böyle bir münazarada mesnetsiz, delilsiz
ve peşin hükümlere bağlı anlayışlardan
olabildiğine uzak durulur; her şey gerçek
bilgi yörüngesinde götürülür.
• Münazaraya katılanlar birbirlerine kızmaz,
öfkelenmez, saygılı davranır, centilmence
hareket eder, kimse kimseyi hafife almaz,
onunla alay etmez.
504
MERKEZKAÇ (ANİL MERKEZ) KAÇIŞ
• Geriye dönüşün çok zor olduğu kaçışlara
merkezkaç (anil merkez) kaçış denir.
KİMYA
• Üstün özellik taşıyan çok değerli kıymetleri
ifade için kimya kelimesi mecaz olarak
kullanılır. Örneğin; Reşat Nuri Güntekin
“Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir
kimya gibi gizli kalmalıdır.” demektedir.

505
KİMYA OLMAK
• “Bulunmaz olmak” demektir. Bir halk
türküsünde;
“Sıla kimya olmuş burnuma tüter
Yol ver dağlar ben sılaya gideyim.”
ifadeleri yer almaktadır.

506
SÖZ KİMYAGERİ
• 1. Sözlerdeki değer, samimiyet, doğruluk
vb. dereceleri rahatlıkla fark edebilen. 2.
Yüksek kıymette, gönülleri aydınlatan
nurlu sözler karşısında, şiir gibi kendi
sözlerinden bile vazgeçerek o güzel
sözleri anlamaya çalışan.

507

You might also like