You are on page 1of 149

Btn Hikayeleri

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Aldatma

Slid, eer "passado"larn ve "montante"lerin bunlarsa, istemiyorum, eksik olsunlar. NED KNOWLES. Baron Ritzner Von Jung soylu bir Macar ailesinden gelmeydi ve bu ailenin her yesinin (en azndan belirli kaytlarn uzand kadar eski bir aa dek) az ok yetenekli olduu bir saha vard. Ailenin ocuklarndan biri olan Tieck o u tuhaf olan bu yeteneklerin en parlak olmasa bile arpc rneklerinden bi rine sahipti. Ritzner'le olan tanklm kamuya anlatamayacam bir dizi tu haf macerann beni 18- yaznda o muhteem Chateau Jung'a srklemesiyle balad. Burada bana sayg duymaya balad ve yine burada biraz daha g de olsa onun kafa yapsn ksmen tandm. Gnler getike ve birbirimize yakn latka hakkndaki bilgim derinleti; ve yllk bir ayrlktan sonra G -----n'de bulutuumuzda artk Baron Ritzner Von Jung'un karakterine ilikin bilinmesi gereken her eyi biliyordum. Yirmi be Haziran gecesi geliinin niversite evrelerinde uyandrd merakn heyecann anmsyorum. Herkesin daha ilk grte onun hakknda "dnyann en kayda deer insan" olduunu sylemesine karn kimsenin bu konuda ayrntlara girmediini daha da iyi anmsyorum. Esiz olduu yle bariz bir gerek gibi grnyordu ki, bu esizliin nereden kaynaklandn sorgulamak saygszlk gibi geliyordu. Ama imdilik bu konuyu kapatyor ve niversite snrlarndan ieri admn atmasndan itibaren evresini saran topluluktakilerin alkanlklar, tavrlar, kiilikleri, czdanlan ve eilimleri stnde son derece youn ve despota, ama bir yandan da son derece belirsiz ve tamamen aklanamaz bir etki uyandrdn sylemekle yetiniyorum. Bylece ni-

versitede kald ksa sre, niversitenin tarihine, o dnemi ya da ballklarn yaayan insanlarn tanmyla "Baron Ritzner Von Jung'un egemenliindeki o tuhaf dnem" olarak gemitir. G --- n'e geldikten sonra beni dairemde buldu. O zamanlar belirgin bir ya yoktu; -yani demek istediim, verdii kiisel bilgilerden ya konusunda bir tahminde bulunmak olanakszd. On alt ya da altm yanda olabilirdi. Asln da yirmi ikinci yandan yedi ay almt. Kesinlikle yakkl bir erkek deildi -belki tam tersiydi. Yz keli ve sertti. Aln geni ve ok ak tenliydi. Bur nu ksayd, ucu kalkkt. Gzleri iri, hznl, berrak ve anlamszd. Aznda gzlemlenecek daha ok ey vard. Dudaklar hafife ne kkt ve biri yle bir tarzda dierinin stnde duruyordu ki, en karmak insan yz hatlar kombinasyonuyla bile bylesine youn bir arballk, vakar ve skun duygusunu hayal etmek olanakszd. imdiye kadar anlattklarmdan Baron'un aldatma bilimini hayatlarnn amac haline getirmi o eine ender rastlanr anormal insanlardan biri olduu anlalmtr phesiz. Tuhaf zihni ona bu bilim iin gerekli olan ipularn igdsel olarak verirken, fiziksel grnts ona projelerini hayata geirmek iin gerekli srad nitelikleri salyordu. Son derece tuhaf bir ekilde Baron Ritzner Von Jung'n egemenlii olarak adlandrlan o nl dnem iinde G ---- n'deki hibir rencinin onun kiiliini glgeleyen gizemin iine girebildiini sanmyorum. niversitede, benim dmda kimsenin onun szl ya da pratik bir aka yapabileceine inandn sanmyorum: - Bahe kapsndaki yal buldou, Heraclitus'un hayaletini, - ya da Emekli Teoloji Profesr'nn peruunu sulamay yelerlerdi. Dnlebilecek en korkun ve balanmaz oyunlarn, tuhaflklarn ve soytarlklarn hep, dorudan kendisi tarafndan deilse bile, en azndan aka onun araclyla ya da su ortaklyla yapldnn apak olmasna karn durum byleydi. Aldatma sanatnn, eer ona bu ismi verebilirsem, gzellii gerekletirmekle megul olduu tuhaflklar ksmen garazdan, ksmen de onlar engellemek ve Alma Mater'in dzenini ve itibarn korumak iin sarf ettii vgye deer abalarla yapyormu gibi grnmesini her zaman salayan mkemmel bir yetenekten kaynaklanyordu (ki bu da insan doasn neredeyse sezgisel olarak tanmasnn ve kendi stndeki olaanst bir hakimiyetin sonucuydu). Takdire deer abalarnn sonucunda yznn her hattna yaylan o derin, keskin, sarsc mahcubiyet ifadesi en kukucu arkadalarnn bile onun samimiyetine ilikin tm phelerini ortadan kaldryordu.

E. A. Poe Tuhaflk hissini yaratcdan yaratana kendi ahsndan yol at absrdlklere- geirmekteki ustal da ayn lde grlmeye deerdi. Daha nce hibir hilecinin evirdii dolaplarn doal sonularndan kurtulduunu grmemitim yani kendi karakterinin ve ahsnn komik bir havaya brnmesinden. Srekli kaprisli bir havada olan dostum sanki yalnzca toplumun katlklar iin yayordu; ve kendi evindekiler bile Baron Ritzner Von Jung' sadece kat, yce ve saygn biri olarak anmsarlar. G --- n'de kald sre iinde dolce far niente eytannn niversitenin s tne bir karabasan gibi kt belli olmutu. En azndan yiyip imek ve e lenmek dnda hibir ey yaplmyordu. rencilerin daireleri meyhanelere dnmt ve bunlarn en mehur ve ilek olan Baron'unkiydi. Buradaki i ki alemlerimiz ok sayda, grltl, uzun ve mutlaka olaylyd. Bir keresinde neredeyse tan vaktine dek oturmutuk ve her zamankinden fazla arap iilmiti. Dairede Baronla benden baka yedi sekiz kii daha vard. Bunlarn ou zengin, yksek mevkilerdekilerle balantlar olan, soylu ailelerden gelme ve ar gururlu genlerdi. Dello konusunda en ar Alman fikirlerini benimsemilerdi. Bu Don Kiot-vari fikirler o vakitler Paris'de yaymlanan bir takm kitaplar ve G ---- n'de yaplan drt lgnca ve lmcl delloyla yeni bir canllk kazanmt. Ve bylece gecenin ounda o zamanlarn en ok bahsedilen konusu konuulmutu. Akamn erken saatlerinde allmadk biimde sessiz ve dalgn olan Baron en sonunda kaytszlndan syrlr gibi grnd ve konumann dizginlerini eline alp sert szler teatisindeki yerleik adap kurallarnn faydalarndan, zellikle de gzelliklerinden, dinleyicilerinde son derece scak bir yaknlk duygusu uyandran ve onun ileri srd savlarla aslnda dalga geen ve zellikle de dellodaki adap kurallarnn tamamna kar, hak ettikleri mutlak kmsemeyi sergileyen biri olduunu bilmeme karn beni bile sarsan bir coku, zerafet ve etkileyicilikle bahsetti. Baron'un konumasndaki bir duraksama esnasnda etrafma baknrken (Coleridge'in ateli, melodili, monoton, ama mziksel, vaiz tarzn andrdn sylersem okurlarm bu konuma hakknda bir fikir sahibi olabilir) odadakilerden birinin yznde genelinkinden daha youn bir ilginin belirtilerini fark ettim. Hermann olarak adlandracam bu bay her adan orijinal biriydi - bel ki ok byk bir aptal olmas dnda. Ancak niversitenin belli bir evresin de derin bir metafizik dnr ve sanrm, mantksal yetenee sahip biri ola rak tannyordu. Bir dellocu olarak byk n yapmt, G -----n'de bile. ldr-

Btn Hikayeleri d kurbanlarn saysn unuttum; ama epey fazlayd. Yrekli bir adamd phesiz. Ama zellikle dello adabn ayrntlaryla bilmekle ve eref konusundaki hassasiyetiyle vnrd. Bunlar, urunda lm gze ald birer hobiydi. Tuhaflklar, hep acayipliklerin peinde olan Ritzner'in aldatmacalar iin uzun sredir materyal tekil etmekteydi. Ancak ben bunun farknda deildim. Yine de bu olayda, arkadamn davranlarndaki tuhafl ve bunun hedefinin Hermann olduunu aka gryordum. Ritzner konumasna, daha dorusu monologuna devam ederken dierinin heyecannn giderek arttn fark ettim. En sonunda konutu. R.'nin srar ettii bir konuya kar kt ve sebeplerini ayrntlaryla belirtti. Baron buna (hl o abartl duygusalln koruyarak) uzun bir karlk verdi ve yantn olduka zevksizce olduunu dndm bir alay ve kmseyici dudak bkyle bitirdi. Hermann hemen zokay yuttu. Bunu verdii hesapl, karmakark, sama cevaptan anlayabiliyordum. Son szlerini net olarak anmsyorum, "Baron Von Jung, fikirlerinizin, temelde doru olsalar da, pek ok ince noktada kendiniz ve yesi olduunuz niversite iin utan verici olduunu sylememe izin verin. Hatt baz alardan ciddiye alnmaya bile demezler. Daha fazlasn da sylerdim, baym, size hakaret etmi olmaktan korkmasam (burada konumac hafife glmsedi), fikirlerinizin bir centilmenden beklenecek fikirler olmadn sylerdim." Hermann bu ift anlaml cmleyi bitirirken btn gzler Baron'a evrildi. nce beti benzi att, sonra kpkrmz oldu, sonra mendilini drd ve almak iin eilirken yznde masadaki dier hi kimsenin grmedii bir ifade yakaladm. Yz doal karakteri olan alayc ve keyifli ifadeyle l sld, ama bu ifadeyi ancak ba baa olduumuz ve kendini rahat brakt zamanlarda grmtm. Ardndan dimdik durup Hermann'la yz yze geldi. Daha nce hibir yz ifadesinin bu kadar abuk deitiine tank olmamtm. Bir an onu yanl anladm, aslnda ok ciddi olduunu bile dndm. i alev alev yanyor gibiydi ve surat bir cesedinki gibi bembeyazd. Ksa bir sre konumadan, gya duygularn kontrol altna almaya alarak sustu. En sonunda baarl olmu gibi grnnce, yannda duran bir srahiye uzand ve onu smsk elinde tutarken konutu -"Benimle konuurken kullanmay uygun grdnz dil, Mynheer Hermann, yle ok adan mnasebetsiz ki, ayrntlara girecek ne sabrm, ne de zamanm var. Ancak fikirlerimin bir centilmenden beklenecek fikirler olmad konusundaki gzleminiz, siz de kabul edersiniz ki, bana tek

E. A. Poe bir davran yolu brakacak kadar dpedz aalayc trden. Yine de bu topluluun huzurunda bulunmamz ve konuum olmanz biraz nezaketi gerektiriyor. Bu yzden centilmenler arasndaki benzer kiisel hakaretlerde genelde izlenen yoldan biraz saparsam beni balayn. Hayal gcnz biraz zorlamanz ve uradaki, aynada grlen yansmanz bir an iin canl Mynheer Hermann olarak hayal etmenizi istememi balayn. Siz bunu yaptktan sonra btn glkler ortadan kalkacak. Elimdeki arap dolu srahiyi aynadaki grntnze frlatacam ve bylece hakaretinize kar duyduum ierlemenin gereini harfiyen olmasa da sembolik olarak yerine getireceim ve gerek ahsnza kar fiziksel iddet uygulama gereklilii de ortadan kalkacak." Bu szlerden sonra arap dolu srahiyi Hermann'n tam karsnda asl duran aynaya frlatt. Srahi Hermann'n yansmasna arpt ve elbette aynay tuzla buz etti. Herkes ayaa frlad ve, benimle Ritzner'n dndakiler, kp gitti. Hermann giderken Baron kulama onu takip etmemi ve hizmetlerimi sunmay teklif etmemi fsldad. Bunu kabul ettim. Bylesine gln bir meseleyi nasl deerlendireceimi tam olarak bilemiyorum. Dellocu yardmm souk ve ultra recherch bir havayla kabul etti ve koluma girip beni dairesine gtrd. O, kendisine yaplan hakaretin "tuhaf ve hassas doasndan" byk bir ciddiyetle bahsederken, ben yzne kar glmemek iin kendimi zor tutuyordum. Alldk tarzyla uzun ve tumturakl bir konuma yaptktan sonra, ktphanesinin raflarndan dello stne yazlm kf kokulu kitaplar indirdi ve beni ierikleri hakknda uzun uzun bilgilendirdi. Yksek sesle okuyor ve bir yandan da samimi fikirlerini belirtiyordu. Eserlerden sadece bazlarnn isimlerini anmsayabiliyorum. Philip le Bel'in "Teke Tek Sava Kurallar" vard: Favyn'in "Onur Tiyatrosu" ve D'Audiguier'in risalesi "Dello zni stne". Byk bir kurumla, Cologne'de, 1666'da, Elzevir tarafndan baslm olan Brantme'nin "Dello Anlar"n da gsterdi - Derme tarafndan ciltlenmi, tire katl, deerli ve esiz bir kitapt bu. Ama Hedelin adl bir Fransz tarafndan barbar Latincesiyle yazlm olan ve "Duelli Lex scripta, et non; aliterque" gibi tuhaf bir balk tayan kaln bir cilde zellikle ilgi gstermemi, gizemli bir bilgelik havasyla rica etti. Bana dnyadaki en tuhaf blmlerden birini, "Injuriae per applicationem, per constructionem, et per se"ye ilikin bir ksm okudu ve her ne kadar bunun yarsnn kesinlikle kendi "ok zel" durumuna uyduunu iddia ettiyse de, ben okuduklarndan tek kelime bile anlamamtm. Blm bitirdikten sonra kitab kapad ve bana ne yaplmas ge-

Btn Hikayeleri rektiini dndm sordu. Ben onun stn hassasiyetine gvenimin tam olduu ve nerdii her eyi yapacam karln verdim. Bu yanttan koltuklar kabarm gibiydi. Oturup Baron'a bir not yazmaya balad. Not yleydi: Baym, -Arkadam M. , size bu notu iletecektir. Bana bu gece dairenizde olanlarn aklamasn mmkn olan en ksa zamanda yapmanz talep etmeyi grev biliyorum. Bu talebimi geri evirmeniz halinde, Bay P., sizin seeceiniz bir arkadanzla beraber, bir bulumann n hazrlklarn yapmaktan memnunluk duyacaktr. En derin sayglarmla, En aciz kulunuz, JOHAN HERMANN.
Baron Ritzner Von ]ung'a, 18 Austos, 18.

Aklma yapacak daha iyi bir ey gelmediinden Ritzner'e gidip bu mektubu gsterdim. Mektubu alrken eilip selam verdi; sonra da, arbal bir ifadeyle oturmam iaret etti. Teklifi dikkatli okuduktan sonra, bana aadaki yant verdi ve ben de onu Hermann'a gtrdm. Baym, Ortak arkadamz Bay P. araclyla bu akamki notunuzu aldm. Biraz dnnce gerekten de yaplmasn nerdiiniz aklamann gerekli olduunu grdm. Bunu kabul etmeme karn, yine de zrlerimi nasl durumun gerektirdii ekilde, ayrntl olarak dile getireceimi bulmakta byk zorluk ekiyorum (anlamazlmzn ok zel doasndan ve yapm olduum hakaretten dolay). Ancak yerleik adap kurallar konusunda uzun sredir sekin bir uzman olduunuz bilindiinden, bu konuya ilikin tm meselelerde sizin stn hassasiyetinize gveniyorum. Bu yzden, anlaldmdan kesinlikle emin olarak sizden duygularm ifade etmek yerine Sieur Hdelin'in "Duelli Lex scripta, et non; aliterque" adl eserinin "Injuriae per applicationem, per constructionem, et per se" adn tayan blmnn dokuzuncu paragrafndaki fikirlere bir bakmanz rica etmek iin izninizi istiyorum. Orada bahsedilen tm konulara hakim oluunuz sebebiyle, sizden yalnzca o takdire deer paragraf okumanz istemi olmamn bile, onurlu bir adam olarak benden talep ettiiniz aklamay alm olduunuz konusunda sizi tatmin edeceinden eminim. En derin sayglarmla, Sadk hizmetiniz, VON JUNG.

E. A. Poe Herr Johan Hermann'a. 18 Austos 18 Hermann bu mektubu dikkatle okurken kalarn att, ama sonra Injuriae per applicationem, per constructionem, et per se'den bahsedilen sama sapan ksma gelince yznde en gln cinsten, kendini beenmie bir glmseme yayld. Okumay bitirdikten sonra, benden olabilecek en uysal glmsemeyle, kendisi bahsedilen kitab getirirken oturmam istedi. Bahsedilen ksm atktan sonra kendi kendine dikkatle okudu. Sonra kitab kapatp benden gvenilir bir arkada olarak Baron Von Jung'a stn nezaketi iin teekkr etmemi ve aklamasnn son derece tatminkar, onurlu ve kesinlikle net olduu konusunda onu temin etmemi istedi. Btn bu olanlara biraz arm halde Baron'un yanna gittim. Hermann'n dosta mektubunu bekler gibiydi ve biraz havadan sudan konutuktan sonra, iteki odalardan birine geip bana "Duelli Lex scripta, et non; aliterque" adl lmsz eseri getirdi. Kitab bana verdi ve biraz kartrmam istedi. Bunu yaptm, ama okuduklarmdan hibir ey anlamadm. Sonra kitab elimden alp bir blmn yksek sesle okudu. Byk bir aknlkla, okuduunun iki habe maymunu arasndaki bir delloyu anlatan son derece absrd bir yaz olduunu anladm. Sonra bana durumu aklad. Kitabn, prima facie'de grnd zere, Du Bartas'n sama dizelerinin tarznda yazlm olduunu syledi; yani dil yle bir ekilde yaplandrlmt ki, kulaa son derece mantkl, hatt derin gelirken aslnda hibir anlam tamyordu, iin srr srayla her ikinci, nc szc atmaktayd ve o zaman ortaya modern zamanlarda yaplm bir dello stne komik sorular kyordu. Baron daha sonra bana kitab maceradan iki hafta nce bilerek Hermann'n nne karm ve konumalarnn genel havasndan onu son derece derin bir ilgiyle okuyup ok deerli bir eser olduuna karar vermi olduunu anladn syledi. Bu ipucu stnde hareket etmiti. Hermann dello zerine yazlm evrendeki herhangi bir eyi ve hibir eyi anlayamadn itiraf etmektense bin kez lmeyi yelerdi. 1837

Btn Hikayeleri
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Berenice

Dicebant mihi sodales, si sepulchrum amicae visitarem, curas meas aliquantulum fore levatas. - IBN ZEYYAT Izdrap trl trldr. Yeryz zilleti eit eittir. Engin ufka gkkua gibi uzanrken, renkleri o kemerinki kadar eitlidir, -onun kadar uzak, ama onun kadar da i iedir. Engin ufka gkkua gibi uzanrken! Gzellikten bir tr sevimsizlik tretmeyi nasl baardm -bar anlamasndan bir keder benzetmesi karmay? Ama nasl etikte kt iyinin bir sonucuysa, yine ayn ekilde sevinten keder doar. Ya gemite kalm mutluluklarn ans bugnn acsdr, ya da var olan zdraplar kkenlerini var olmu olabilecek esrikliklerden alrlar. Vaftiz adm Egaeus; aileminkini sylemeyeceim. Yine de bu topraklarda bana atalarmdan kalan kasvetli, gri malikanelerden daha eski ve grkemli kuleler yoktur. Soyumuza nsezililer soyu denmitir; ve pek ok dikkat ekici ayrntda - aile konann yapsnda - ana salonun fresklerinde - yatak odalarnn goblenlerinde - silah deposundaki baz payandalarn oymalarnda - ama zellikle de antika tablolarda - ktphanenin ina tarznda - ve son olarak da, ktphanedeki tuhaf kitaplarda bu inanc hakl klacak gereinden fazla kant var. lk yllarma ilikin anlarm hep o ktphaneye ve iindeki kitaplara ilikin. Bu kitaplardan daha fazla bahsedeceim. Annem burada ld. Ben burada dodum. Ama daha nce yaamadm, ruhun daha nce var olmadn sylemek bo konumaktan baka bir ey olmaz. Bunu red mi ediyorsunuz? Bu meseleyi tartmayalm. Ben ikna olduumdan, ikna etmek gibi bir arzum yok. Ancak semavi formlar anmsyorum - ruhani ve anlaml gzleri - ahenkli, ama hznl sesleri. Gzard edilemeyecek bir anmsama bu; glgeyi andran bir

an, bulank, deiken, belirsiz, sabitlikten uzak; ve aklmn gnei var olduka ondan kurtulmamn mmkn olmayyla da bir glgeyi andryor. O odada dodum. Bylece yokluk gibi grnen, ama yokluk olmayan o uzun geceden uyanp kendimi bir anda bir periler lkesinde - bir imgelem saraynda - keie dncelerin ve alimliin vahi topraklarnda bulduumda etrafma akn ve hevesli gzlerle bakmam - ocukluumu kitaplarla geirmem, genliimi hayallerle arur etmem tuhaf deil; ama yllar getike ve erkekliin le vakti beni atalarmn konanda duraan halde bulduunda yaammn pnarlarna ken durgunluk tuhaftr -artcdr-, en sradan dncemin bile tamamen tersine dnvermesi artcdr. Dnyann gerekleri bana hayaller, sadece hayaller gibi geliyordu. Dler lkesinin lgnca fikirleriyse gndelik varoluumun malzemesine deil, tamamen ve yalnzca o varoluun kendisine dnmt. Berenice'le ben kuzendik ve atalarmn malikanesinde birlikte bydk. Ama yetime tarzmz farklyd - ben salksz, kederliydim - o evik, zarif ve enerji doluydu; o tepelerde gezinirdi - ben revakl avluda kitaplarma gmlrdm - ben kendi kalbimin iinde yaardm ve bedensel - ruhsal adan en youn, ac verici, derin dncelerin bamlsydm - o yaamda yolundaki glgeleri ya da kuzgun kanatl saatlerin sessiz uuunu hi dnmeden gezinirdi. Berenice! - Adn aryorum - Berenice! Ve hafzamn kasvetli harabelerindeki binbir frtnal an bu ses karsnda irkiliyor! Ah! Grnts nmde capcanl duruyor, tpk gamszlnn ve neeliliinin ilk gnlerindeki gibi! Ah! Parltl, akl almaz gzellik! Ah! Arnheim'n allklar arasndaki hava perisi! Ah! Onun pnarlarndaki rmak perisi! - Ve sonra - sonra her ey gizeme ve dehete dnyor, ve de anlatlmamas gereken bir ykye. Hastalk lmcl bir hastalk- bedeni stne samyeli gibi kt ve deiim ruhu gzlerimin nnde onu penesine ald, zihnine, alkanlklarna nfuz etti, son derece girift ve korkun bir ekilde, bedeninin eklini bile arptt! Ne yazk! Yok edici gelip gitti. Ya kurban - neredeydi? Onu tanmyordum - ya da en azndan Berenice olarak tanmyordum. O lmcl ve iddetli hastaln getirdii - kuzenimin ahlaki ve fiziksel varln ylesine korkun ve temel bir ekilde deitiren yan hastalklarn en rahatsz edici ve inat olan sk sk bir transla son bulan bir tr sarayd - tam znmeyi ok andran ve ounlukla iyileme biimi rktc ekilde ani olan

E. A. Poe bir transla. Bu arada benim kendi hastalm -nk ona baka bir ad vermemem gerektii sylendi- benim hastalm hzla ktleti ve sonunda olduka yeni ve srad, monomanik bir nitelie brnd. - Her an, her dakika iddetleniyordu - ve sonunda stmde anlalmaz bir hakimiyet kurdu. Bu monomani, eer onu byle adlandrmam gerekirse, zihnin metafizik biliminde ilgili

Btn Hikayeleri la haz vermiyordu; ve hayaller bittiinde, o ilk neden, gzden kaybolmak yle dursun, hastaln balca zellii olan, doast denebilecek kadar younlam o ilgiyi zerine ekmi oluyordu. Tek kelimeyle, zihnin bende faaliyet gsteren gleri ilgili snfndand, gndz dlerininkiyse speklatif snfndandr. Bu dnemde kitaplarm, hastal iddetlendirmediyseler bile, grlecektir ki, byk lde hayal gcne seslenen ve mantkd doalan yznden, hastaln karakteristik niteliklerine hrndler. Pek ok kitap arasnda soylu italyan Coelius Secundus Curio'nun bilimsel incelemesi "de Amplitudine Beati Regni Deiyi; Aziz Augustinus'un yce eseri "Tanr'nn ehri'ni; ve Tertullian'n, iinde haftalarca zahmetli ve verimsiz aratrmalarla aralksz vaktimi alan u paradoksal cmlenin,
"Mortus est Dei filius; credibile est quia ineptum est: Et sepultus resurrexit; certum est

diye adlandrlan niteliklerinin tuhaf bir huzursuzluundan ibaretti. Anlalmyor olmam byk bir olaslk; ama korkarm ki genel okurun zihninde benim durumumda dnce glerimi (teknik adan konumuyorum) evrendeki en sradan nesneler zerine bile kendilerini yorup gmldkleri odaklanmaya tevik eden o sinirli ilgi younluu hakknda yeterli bir fikir oluturmam olanaksz. Sayfa kenarndaki nemsiz bir desen ya da bir kitabn tipografisi stnde saatlerce, yorulmadan younlamak; bir yaz gnnn ounu goblenin ya da kapnn stne yan den tuhaf bir glgeye odaklanarak geirmek; btn gece bir lambann dzgn alevini ya da bir atein korlarn seyretmek; gnlerin tamamn bir iein tatl kokusu stne hlyalara dalarak geirmek; sradan bir szc, o ses nihayet srekli yinelenme sonucunda zihne hibir anlam ifade etmez hale gelene dek tekrarlamak; bedeni uzun sre ve srarla hareketsiz brakarak her trl hareket ve fiziksel varolu duyumunu kaybetmek; -zihinsel yetilerimin durumunun yol at en sk rastlanan ve en az tehlikeli garip davranlardan birka bunlard ite. Benzeri grlmemi olmasa da analiz ya da aklama gibi eylere meydan okuyorlard. Yine de yanl anlalmamalym. -Doas gerei nemsiz nesnelerin uyandrd bu ar, youn ve hastalkl dikkat, insanlarda, zellikle de ok faal bir hayal gcne sahip olanlarda - ok sk rastlanan o derin dncelere dalma haliyle kartrlmamal. Hatt ilk bata sanlabilecei gibi, bu younluun u bir noktas ya da an bir hali bile deildi; zde ve temelde apayr ve farklyd. Birincisinde genelde nemsiz olmayan bir nesneye ilgi duyan d ya da hevesli kii, bu nesneyi giderek, belli belirsiz bir karmlar ve armlar bozkrnda yitirir, ta ki en sonunda genellikle zevk dolu bir gndz dnn bitiminde derin dncelerine ilk yol aan eyin tamamen ortadan kaybolup unutulduunu fark edene dek. Benim durumumda o ilk nesne her zaman nemsizdi, huzursuz grm araclyla arpk ve gerekd bir nem kazansa da. ok az karm yapyor, ounlukla hi yapmyordum; ve o az saydaki karm da orijinal nesneye srarla, bir merkez olarak geri dnyordu. Bu derin dnceler as-

quia impossible est"in yer ald "de Carne Christisini olduka iyi anmsyorum. Bylece grne gre dengesi yalnzca ufak tefek eyler tarafndan sarslan aklm Ptolemy Hephestion'un bahsettii, insanlarn saldrlarna ve denizle rzgarn daha da iddetli fkesine srarla kar koyan ve yalnzca Asphodel adl iein dokunuuyla titreyen o sarp okyanus kayalna benziyordu. Ve dikkatsiz bir dnre, Berenice'in talihsiz hastalnn kiilik yapsnda yol at deiiklik mutlaka bana doasn aklamakta glk ektiim o youn, anormal, derin dncelerin oda olabilecek birok konu tekil etmi gibi gelebilse de, durum hibir surette byle deildi. Dermanszlnn verdii akl salyla dolu aralarda gerekten de onun bana gelen felaket bana ac veriyordu ve onun o gzel, zarif yaamnn tamamen mahvolmas karsnda byk bir znt duyarak sk sk ve ac ac, byle tuhaf ve kkl bir deiikliin nasl anszn meydana gelmi olabilecei stne dnyordum. Ama bu dnceler hastalmn mizacndan pay almyordu ve benzer durumlarda insanln sradan ounluunun genelde aklna gelecek eylerdi. Hastalm kendi karakterine sadk kalarak Berenice'in fiziindeki, daha az nemli, ama daha irkiltici deiimlerden zevk alyordu - kiisel kimliinin en iren ve afallatc bir ekilde arptlm olmasndan. Esiz gzelliinin en parlak gnlerinde onu sevmemi olduum kesindi. Varoluumun tuhaf anomalisi iinde hisler benim iin asla kalpten olmamt ve tutkularm hep zihne aitti. Sabahn erken saatlerinin loluunda - le vaktinde ormann bitki kafesli glgelerinin arasnda - ve geceleyin ktphanemin sessizliinde gzlerimin nnden hzla geiverirdi ve onu yaayan, soluk alp

E. A. Poe veren Berenice olarak deil, bir dn Berenice'i olarak grrdm - dnyaya ait, dnyevi bir varlk deil, bu varln soyut hali olarak - hayran kalnacak deil, analiz edilecek bir ey olarak - bir sevgi oda olarak deil, en kavranmas g, ama amasz speklasyonlarn konusu olarak. imdiyse - imdiyse onun yaranda titriyordum, o yaklanca betim benzim atyordu; yine de o dkn ve km halinden ac ac esef duyarak onun beni uzun sre sevmi olduunu aklma getiriyordum ve, bir eytanlk annda, ona evlilikten bahsettim. Ve sonunda, dn gnmz yaklarken, bir k le sonrasnda -gzel Halcyon'un10 dads olan o mevsimsiz scak, dingin ve sisli gnlerden birinde ktphanemin i odasnda oturuyordum (tek bama olduumu dnerek). Ama gzlerimi kaldrnca Berenice'in nmde durmakta olduunu grdm. Grnne bylesine bir belirsizliin hakim olmasnn sebebi benim kendi heyecanlanm hayal gcm myd - atmosferin sisli etkisi mi - odann belirsiz alacakaranl m - yoksa arkasndaki perdeler mi? Bilemiyordum. Hi konumuyordu, - ben de - dnyalar verseler tek kelime edemezdim. Buz gibi bir rperti btn bedenimde gezindi; dayanlmaz bir kaygyla bunaldm; mahvedici bir merak ruhuma hakim oldu; ve koltuumda geriye yaslanarak bir sre nefessiz ve hareketsiz kalp gzlerim ona mhlanmasna baktm. Yazk! Bir deri bir kemik kalmt ve vcut hatlarnn tek bir izgisinde bile nceki varlndan eser kalmamt. Yakc baklarm en sonunda yzne evrildi. Aln ak ve ok solgundu - hi krmamt; ve eskiden simsiyah olan salar ksmen alnn rtyor ve km yanaklarn imdi parlak san olan ok sayda lleyle kapatyordu. Fantastik nitelikleri, d grnne hakim olan melankoliyle tezat tekil ediyordu. Gzleri cansz ve snkt, gzbebekleri grnmyordu ve o cams baklar karsnda elimde olmadan koltuumda bzlp, incecik olmu dudaklarn incelemeye baladm. Ayrldlar; ve tuhaf bir anlam tayan bir glmsemeyle, deimi Berenice'in dileri kendilerini yavaa bana sergiledi. Tanrm, keke onlar hi grmeseydim, ya da grdkten sonra lseydim! Bir kapnn kapanmas benim dikkatimi datt ve bam kaldrp baktmda kuzenimin odadan ayrlm olduunu grdm. Ama ne yazk ki beynimin dank odasndan ayrlmamt ve o beyaz, korkun di tayf bir trl aklmdan kmyordu. zerlerindeki tek bir leke - minelerindeki tek bir karalt - kenarlarndaki tek bir krk bile, glmsemesi srasnda hafzama kaznmaktan

Btn Hikayeleri geri durmamt. Onlar imdi, o zamankinden bile daha net bir ekilde gryordum. Diler! - Diler! - Orada, burada, her yerdeydiler, gzle grlr, elle tutulur ekilde nmde duruyorlard; uzun, dar ve an beyazdlar. Solgun dudaklar etraflarnda kvranyordu, sanki onlarn kt o korkun an tekrar yaanyordu. Sonra monomanim gcnn doruuna ulat ve ben onun tuhaf ve kar konulmaz etkisine kar direnmek iin bouna abaladm. D dnyann oaltlm nesneleri arasndayken dilerden baka ey dnemiyordum. Onlar delice arzuluyordum. lgim dier btn meseleleri ve- ilgi alanlarm gzard edip diler stnde younlat. Zihnimde sadece, sadece onlar gryordum ve zgn bireysellikleri iinde zihinsel yaammn zne dntler. Onlara her adan bakyordum. Onlara her ekilde yaklayordum. zelliklerini inceliyordum. Tuhaflklar stnde duruyordum. Bakml biimlenilerine kafa yoruyordum. Doalarndaki deiiklik zerine uzun uzun dnyordum. Onlara hayal gcmde duyarl ve canl bir g ve, dudaklarn yardm olmadan bile, trel bir ifade yetisi atfederken rperiyordum. Mad'selle Salle hakknda ne gzel sylemiler "que tous ses pas etaient des sentiments" diye. Ben de Berenice hakknda daha ciddi bir ekilde que toutes ses dents etaient des idees'e inanyordum. Des idees! - Ah, ite beni mahveden budalaca dnce! Des idees! - Ah, onlar ite bu yzden ylesine lgnca arzuluyordum! Huzuru, akl ancak onlara sahip olmakla geri kazanabileceimi hissediyordum. Akam byle kt zerime - sonra da karanlk geldi, oyalanp gitti - sonra gn yeniden dodu - ve imdi ikinci bir gecenin sisleri toplanyordu - ve ben hl o tenha odada tek bama oturuyordum; ve hl oturmu dnyordum ve dilerin hayali odann deien klar ve glgeleri arasnda en canl ve iren ekilde yzerken hl korkun nfuzunu koruyordu. Sonunda dlerimde korku ve dehetle atlma benzeyen bir lk yankland; ve bir duraksamadan sonra tedirgin insan sesleri ve bunlara kansan alak sesli keder ya da ac iniltileri geldi. Koltuumdan kalktm ve ktphanenin kaplarndan birini anca karma kan bir hizmeti kadn bana gzyalar iinde Berenice'in - ldn syledi. Sabahn erken saatlerinde sara nbetine tutulmutu ve imdi, gece kerken, mezar kiracs iin hazrd ve btn defin hazrlklar tamamlanmt. Kendimi ktphanede yine tek bama oturur halde buldum. Sanki karmak ve heyecan verici bir dten yeni uyanmtm. Vaktin imdi gece yars olduunu biliyordum ve Berenice'in gnein batndan beri topran altnda ol-

E. A. Poe duunun pekala farkndaydm. Ama aradaki o kasvetli sre hakknda kesin en azndan belirgin -bir fikrim yoktu. Yine de ans korkuyla doluydu - belirsizlii yznden daha da korkun olan korkuyla ve bulankl yznden daha da dehetli olan dehetle. Bu varoluumun kayt defterinde korkun bir sayfayd. Batan sona bulank, iren ve anlalmaz hatralarla doluydu. Onlar zmeye bouna abaladm. Bu arada lm birinin ruhu tarafndan atlyormua benzeyen tiz ve keskin bir lk sk sk kulaklarmda nlyordu. Bir ey yapmtm -neydi bu? Soruyu kendime yksek sesle sordum ve odadaki fsltl yanklar bana karlk verdi, "neydi bu?" Yanmdaki masada bir lamba yanyordu ve onun yannda kk bir kutu duruyordu. Dikkat ekici bir zellii yoktu ve onu daha nce defalarca grmtm, nk aile doktorumuza aitti; ama oraya, masamn stne nasl gelmiti ve ona baknca neden titriyordum? Bunlarn aklamas yoktu ve en sonunda gzlerim bir kitabn ak bir sayfasna indi ve oradaki alt izili bir cmleyi okudu. air Ibni Zeyyat'n muhteem, ama basit bir cmlesiydi bu, "Dicebant mihi sodales si sepulchrum amicae visitarem, curas meas aliquantulum fore le-

vatas." Peki niye onu dikkatle okurken ensemdeki tyler diken diken oluyor ve damarlarmdaki kan ekiliyordu? Ktphanenin kapsna hafife vuruldu ve bir mezar sakini kadar soluk yzl bir uak parmak ularna basarak girdi. Adamn dehete kaplm olduu belliydi ve benimle titrek, bouk, ok alak bir sesle konutu. Ne dedi? Kopuk kopuk cmleler duydum. Gecenin sessizliim bozan vahi bir lktan bahsediyordu - ev halknn bir araya toplanmasndan - sesin geldii ynde yaplan bir aramadan; - ve sonra bana alm bir mezardan fsltyla bahsederken ses tonu rktc bir netlik kazand - bir kefene sarl, kanlar iindeki, ama hl nefes alan, kalbi hl atan, hl yaayan birinden bahsederken! Giysilerime iaret etti amur ve phtlam kanla kaplydlar. Konumadm ve usulcack elimden tuttu; - elim trnak izleriyle kaplyd. Dikkatimi duvara dayal bir nesneye yneltti; - dakikalarca onu aradm; - bir krekti bu. Bir lkla masaya atlp stndeki kutuyu kaptm. Ama onu aamyordum bir trl; titreyen ellerimin arasndan kayp yere derek byk bir grltyle parampara oldu ve iinden kan baz diilik aletleri takrdayarak yerde yuvarland. Bunlarn arasnda demeye salan otuz iki kk, beyaz ve kemie benzeyen nesne de vard. 1835

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Btn Hikayeleri "Burun, babacm," diye yantladm, epey yumuam olarak, "bin farkl yazar tarafndan eitli biimlerde tanmlanmtr." (Burada saatimi kardm.) "imdi le vakti ya da o sralar - gece yansndan nce hepsini tek tek ele alm oluruz. Balayalm o halde: - Burun, Bartholinus'a gre o kntdr - o yumrudur - o fazlalktr - o -" - "Yeterli, Robert," diye szm kesti iyi yrekli yal centilmen. "Bilgilerinin fazlal karsnda yldrm arpma dndm - gerekten - ruhum stne yemin ederim." (Bu esnada gzlerini kapad ve elini kalbinin stne koydu.) "Buraya gel!" (Bu esnada beni kolumdan tuttu.) "Artk eitiminin sonuna gelmi olduun sylenebilir - bann aresine bakmann vakti geldi de geiyor - ve yalnzca burnunun dikine gitmekten daha iyi bir ey yapamazsn - yani - yani - yani -" (burada beni tekmeleyerek merdivenlerden indirdi ve kap dar etti.) - "yani evimden defol git, Tanr seni korusun!" imde tanrsal ilhamn o fsltsn hissedince bu beklenmedik bahtszln aslnda epey hayrma olduuna karar verdim. Babamn dn tutmay aklma koymutum. Burnumun dikine gitmekte kararlydm. Burnumu hemen orackta bir iki kez ekitirdim ve ardndan Burunoloji zerine bir kitapk yazdm. Tm Fum-Fudge ayaklanmt. "artc deha," dedi Quarterly. "Kusursuz fizyolog!" dedi Westminster. Zeki adam!" dedi Foreign. "iyi yazar!" dedi Edinburgh. "Derin dnr!" dedi Dublin. "Byk adam!" dedi Bentley. "Yce ruh," dedi Fraser. "Bizden biri!" dedi Blackwood. "Kim olabilir?" dedi Mrs. Bas-Bleu. "Ne olabilir?" dedi byk Miss Bas-Bleu. "Nerede olabilir?" dedi kk Miss Bas-Bleu. - Ama bu insanlar hi nemsemedim - tek yaptm bir ressamn dkkanna girmekti. Tanr-Beni-Korusun Desi oturmu portresi iin poz veriyordu. Falan-Filan Markisi Des'in kaniini tutuyordu; u-Bu Kontu kadn nktelerle elendiriyordu; ve Ekselanslar Dokunma-Bana sandalyenin arkasna eilmiti. Ressama yaklatm ve burnumu kaldrdm.

Bir Aslann Hayatndan Pasajlar (Aslanlama)


-Herkes dikildi, On ayak parmann ucunda, lgnca bir hayretle. PSKOPOS HALL, HCVLER Ben byk bir adamm -daha dorusu yleydim-; ancak ne Junius'un yazarym, ne de maskeli adamm; nk benim adm, yle inanyorum ki, Robert Jones'tur ve Fum-Fudge ehrinde bir yerlerde dodum. Yaammn ilk eylemi iki elimle birden burnumu kavraymd. Annem bunu grd ve bir dahi olduumu syledi; -babam sevin gzyalar dkt ve bana Burunoloji zerine bir risale armaan etti. Kitab daha pantolon giymeye balamadan yalayp yuttum. imdi, bu bilimde ilerlemeye balamtm; ve ksa sre sonra burnu yeterince gze batan bir adamn, yalnzca burnunun dikine giderek bir aslan olmaya hak kazanabileceini anladm. Ancak ilgim yalnzca teorilerle snrl deildi. Her sabah burnumu birka kez ekitiriyor ve yarm dzine kadar yutkunuyordum. Ergenlie ulatmda babam, gnn birinde alma odasna gelmemi rica etti. "Olum," dedi, ikimiz de oturduktan sonra, "varoluunun temel amac nedir?" "Baba," diye yantladm, "Burunoloji zerine almaktr." "Peki yleyse Robert," diye sordu, "nedir Burunoloji?" "Efendim," dedim, "burunlarn bilimidir." "Peki bir bumun anlamnn ne olduunu," diye devam etti, "syleyebilir misin bana?"

E. A. Poe "Ah, ne gzel," diye i geirdi Soylu Bayan. "Olur ey deil!" diye peltek peltek konutu Marki. "Ah, ok edici!" diye inledi Kont. "Ah, tiksin!" diye hrlad Ekselans. "Onun iin ne kadar istiyorsunuz?" diye sordu ressam. "Burnu iin!" diye haykrd Soylu Bayan. "Bin paund," dedim oturarak. "Bin paund mu?" diye sordu ressam dnceli dnceli. "Bin paund," dedim. "Gzel!" dedi kendinden gemiesine. "Bin paund," dedim. "Garantisi var m?" diye sordu, burnu a doru evirerek. "Var," dedim, iddetle smkrerek. "Epey orijinal bir ey mi?" diye sordu, burnuma derin bir saygyla dokunarak. "Ph!" dedim, burnumu bir yana kvrarak. "Hi kopyas alnmad m?" diye sordu, bir mikroskopla incelerken. "Hi alnmad," dedim, burnumu yukar kaldrarak. "Takdire ayan! deyiverdi, hareketin gzellii karsnda kendini tutamayarak. "Bin paund," dedim. "Bin paund mu?!" dedi. "Kesinlikle," dedim. "Bin paund mu" dedi. "Tam olarak," dedim. "stediini alacaksn," dedi. "Ne virt bir para!" - Bylece bana hemen orackta bir ek yazd ve burnumun bir eskizim izdi. Jermyn Soka'nda bir yer tuttum ve Kralie Hazretlerine "Burunoloji"nin doksan dokuzuncu basmn, burnumun bir portresiyle birlikte gnderdim. Galler Prensi, o zavall kk hovarda, beni akam yemeine davet etti. Hepimiz aslanlardk ve recherches idik. Modern bir Platoncu vard. Porphyry'den, lamblicus'tan, Plotinus'tan, Proclus'tan, Hierocles'ten, Maximus Tyrius'tan ve Syrianus'tan alntlar yapt. Bir insani-yetkinliki vard. Turgot'dan, Price'tan, Priestley'den, Condorcet'ten, De Stael'den ve "Sal Bozuk Hrsl renci"den alntlar yapt.

Btn Hikayeleri Sr Pozitif Paradoks vard. Tm budalalarn felsefeci olduunu ve tm felsefecilerin budala olduunu gzlemlemiti. Sonra Aestheticus Ethix vard. Ateten, birlikten ve atomlardan; ikiye blnm ve nce-var olan ruhtan; benzeme ve uyumsuzluktan; ilkel zekadan ve homomeria'dan sz etti. Theologos Theology vard. Eusebius'tan ve Arianus'tan; sapknlktan ve Nice Dini Meclisi'nden; puseyicilikten ve birzclkten; Homoousios'tan ve Homoouiosios'tan bahsetti. Rocher de Cancale'dan Fricassee vard. Kzl dilli Muriton; veioute sauce'lu karnabahar; Aziz Menehoult tarz dana eti; salamura d la Aziz Florentin; ve en mosaiques portakal jleleri stne konutu. Bibilus O'Bumper vard. Latour'a ve Markbrnen'e; Mousseuax ve Chambertin'e; Richebourg ve Aziz George'a; Haubrion, Leonville ve Medoc'a; Barac ve Preignac'a; Grave ve Aziz Peray'a deindi. Clos de Vougeot'ya kafasn sallad ve Seri ile Amontilado arasndaki fark gz kapal anlatt. Floransah Senyr Tintontintino vard. Cimabue'den, Arpino'dan, Carpaccio'dan ve Argostino'dan - Caravaggio'nun kasvetinden, Albano'nun holuundan, Titian'n renklerinden, Rubens'in kadnlarndan ve Jan Steen'in nktelerinden dem vurdu. Fum-Fudge niversitesi Rektr vard. Ayn Trakya'da Bendis, Msr'da Bubastis, Roma'da Dian ve Yunanistan'da Artemis olarak adlandrld grndeydi. stanbul'dan gelen bir padiah vard. Meleklerin atlar, horozlar ve boalar olduklarn; gn altnc katndaki birinin yetmi bin kafas olduunu; ve dnyann saysz yeil boynuzu olan, gk mavisi bir inek tarafndan tandn dnmeden edemiyordu. Delphinus Polyglott vard. Bizimle Aeschylus'un yitik seksen tragedyasna; Isaeus'un elli drt sylevine; Lysias'n yz doksan bir konumasna; Theophrastus'un yz seksen risalesine; Apollonius'un Konik Arakesitleri'nin sekizinci kitabna; Pindar'n ilahilerine ve ditiramplarna; ve Homer Junior'n krk be tragedyasna ne olduu stne konutu. Ferdinand Fitz-Fossillus Feltspar vard. Bize dnyann iindeki ateler ve nc zamana ait oluumlar; gaz, sv ve kat haldeki maddeler; kuvars ve marn; ist ve siyah turmalin; jips ve trep; talk ve kalk; blent ve hornblent; mika arduvaz ve konglomera; siyanr ve lepidolit; hematit ve tremolit; antimon

E. A. Poe ve kalseduan; manganez ve daha bir sr ey stne her eyi anlatt. Ben vardm. Ben kendimden bahsettim - kendimden, kendimden, kendimden - Burunoloji'den, kitapmdan ve kendimden. Burnumu havaya kaldrdm ve kendimden bahsettim. "Olaanst akll adam!" dedi Prens. "Kusursuz!" dedi konuklan ve ertesi sabah Soylu Bayan Tanr-Beni-Korusun beni ziyarete geldi. "Almack'n yerine gelecek misin, tatl ey?" dedi enemin altna hafife dokunarak. "erefim stne," dedim. "Burnunla birlikte mi?" diye sordu. "Yaadka," diye yantladm. "yleyse ite sana bir davetiye, ekerim, orada olacan syleyeyim mi?" "Sevgili Des, tm kalbimle geleceim." "Ph, hayr! -Tm burnunla gelecek misin?" "Her zerresiyle akm," dedim; bylece burnumu bir iki kez ekitirdim ve kendimi Almack'n yerinde buldum. erisi nefes alnmayacak kadar kalabalkt. "Geliyor!" dedi biri merdivenden. "Geliyor!" dedi biri daha yukardan. "Geliyor!" dedi biri daha da yukardan. "Geldi!" diye haykrd Des. "Minik akm geldi!" -Ve beni iki eliyle skca kavrayarak burnumdan kez pt. Belirgin bir heyecan dalgas bir anda ortala yayld. "Diavolo! diye bard Kont Capricornutti. "Dios gitarda! diye mrldand Don Stiletto. "Mille tonnerres! dedi Grenouille Prensi. "Tausend teufel! diye homurdand Bluddennuff Semenler Kurulu yesi. Bu yenir yutulur ey deildi. Kzdm. Bluddennuffun stne yrdm. "Baym!" dedim ona, "siz bir Habe maymunusunuz." "Baym!" diye karlk verdi, bir duraksamadan sonra, "Donner und Blitzen! Ben de bunu istiyordum zaten. Birbirimize kartvizitlerimizi verdik. Ertesi sabah Kireta iftlii'nde tabancayla burnunu uurdum - sonra da arkadalarm buldum. Bte! dedi birincisi.

Btn Hikayeleri "Salak!" dedi ikincisi. "Ahmak!" dedi ncs. "Eek!" dedi drdncs. "Avanak!" dedi beincisi. "Sersem!" dedi altncs. "Defol!" dedi yedincisi. Btn bu olanlar karsnda yerin dibine gemitim, bu yzden babama gittim. "Baba," diye sordum, "varoluumun temel amac nedir?" "Olum," diye yantlad, "hl Burunoloji stne almaktr; ama Semenler Kurulu yesi'ni burnundan vurmakla hedefini ardn. Zarif bir burnun var, oras yle; ama ona bakarsan Bluddennuffn hi burnu yok. Sen knandn, o ise gnn kahraman oldu. Kabul ediyorum, Fum-Fudge'da bir aslann bykl burnunun boyutlaryla doru orantldr - ama, Tanr akna! Burnu olmayan bir aslanla kimse boy lemez." 1835

Btn Hikayeleri Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com Derneimizin ismini Dr. Moneypenny buldu ve kulaa bo bir rom fs kadar byk geldii iin bu ismi setiini syledi. (Bazen kaba bir adam olabiliyor ama derin biri.) Hepimiz imza atarken isimlerimizden sonra derneimizin ba harflerini yazyoruz, tpk K.S.D., Kraliyet Sanat Dernei - F.B.Y.D., Faydal Bilgileri Yayma Dernei, vs. vs. gibi. Dr. Moneypenny dernein sminin Bayat rdek'in ksaltlmas olduunu ve aslnda Lord Broughman'n derneini tanmlamadn sylyor - ama Dr. Moneypenny yle tuhaf bir adam ki, bana ne zaman doruyu sylediinden emin olamyorum. Her neyse, isimlerimizin bana hep H.O...Z.G..N.G.R.U.P. ba harflerini koyuyoruz - ve bu nsanl Medeniletirecek Philadelphial Gen Edebiyat Dilberlerin ay Partileri Dzenledii Evrensel Deneysel Bibliyografya Dernei anlamna geliyor - her szce bir "Peygamber akna -incir!" TRK SEYYAR SATICININ BAIRII. Sanrm herkes ismimi duymutur. Adm Senyora Psyche Zenobia. Bunun doru olduunu biliyorum. Bana sadece dmanlarm Suky Snobbs der. Bana Suky'nin saygn Yunancada "ruh" (ben buyum ite, tepeden trnaa ruhum), bazen de "kelebek" anlamna gelen, ki kelebek derken gk mavisi Arap harmaniyeli, yeil agraffas sslemeli ve portakal rengi yedi auriculanl frfrl yeni kzl saten elbiseme gndermede bulunuyorlar phesiz, Psyche'nin bozulmu, kaba bir ekli olduu sylendi. Snobbs'a gelince - bana bakan herkes ismimin Snobbs olmadn hemen anlar. Bayan Tabitha Turnip bu sylentiyi srf kskanlndan yayd. Tabitha Turnip'mi, ph! Ah zavallck! Bir algamdan ne beklenir ki zaten! "algam skp suyunu karmak, vs." ile ilgili o ataszn anmsyor mu acaba? [Not: Bunu ona ilk frsatta hatrlat.] [Yine not - burnundan tutup ek.] Nerede kalmtm? Ah! Bana Snobbs'un Zenobia'dan bozma olduu sylendi, ki Zenobia bir kralieydi -(Ben de yleyim. Dr. Moneypenny beni hep iskambil katlarndaki kupa kzna benzetir- ve Zenobiada, Psyche gibi saygn Yunancadr, babam da "bir Yunanl" olduuna gre benim Snobbsu deil, soyadmz olan Zenobiay kullanmaya kesinlikle hakkm var. Tabitha Turnip'den bakas Suky Snobbs demez bana. Ben Senyora Psyche Zenobia'ym. Dediim gibi, herkes ismimi duymutur. nsanl Medeniletirecek Philadelphial Gen Edebiyat Dilberlerin ay Partileri Dzenledii Evrensel Deneysel Bibliyografya Dernei'nde muhabir-aza sekreter olarak hakl bir ne kavutum. harf dyor, ki bu konuda Lord Brougham'n derneinden stn olduumuz bir gerek. Dr. Moneypenny ba harflerimizin bizim gerek karakterimizi sergilediini sylyor, ama ne demek istediini anlyorsam Arap olaym. Dernek fark edilme yolundaki tm abalarna ve doktorun elinden geleni yapmasna karn, ben katlana dek pek baarl olamad. Aslnda yeler tartrken fazla kstaha bir dil kullanyordu. Her cumartesi akam okunan yazlar derinlikten ok maskaralk ieriyordu. Hepsi de trkadan namelerdi. lk nedenleri, ilk ilkeleri aratrmyorlard. Aslnda hibir eyi aratrmyorlard. O yce "uygunluk" hususuna hi dikkat edilmiyordu. Ksacas hibiri bu yaz gibi iyi deildi. Hepsi deersizdi - tamamen! Derinlik yoktu, birikim yoktu, metafizik yoktu - kltrllerin maneviyat dedii, kltrszlerinse riyakarlk [Dr M. "riyakarlk"n ba harfinin byk olmas gerektiini sylyor -ama byle olmamas gerektiine eminim] olarak adlandrd eyden eser yoktu. Dernee katldmda daha iyi bir dnme ve yazma tarzn benimsetmeye abaladm ve btn dnya bunda ne kadar baarl olduumu biliyor. imdi H.O...Z.G..N.G.R.U.P.ta Blackwood'da yaymlananlar kadar iyi yazlar yazlyor. Blackwood diyorum nk bana her konudaki en iyi yazlarn o hakl ne sahip derginin sayfalarnda bulunabildii sylendi. imdi her konuda onu rnek alyor ve bu yzden hzla tannyoruz. Hem sonuta hakiki Blackwood damgasn tayan bir makale yazmak o kadar da zor deil, eer insan bu ie doru ekilde yaklarsa. Siyasi yazlardan bahsetmiyorum elbette. Onlarn nasl kotarldn herkes biliyor, ne de olsa Dr. Moneypenny bunu aklad. Bay Blackwood'un bir terzi makas ve yannda durup emirlerini bekleyen

Bir Blackwood Makalesi Nasl Yazlr?

E. A. Poe mezi var. Biri ona "Times", dieri "Examiner", ncs de "Gulley'nin Yeni Argo-Kfr Derlemesi"ni uzatyor. Bay. B. sadece kesip bir araya getiriyor, o kadar. Yazs ksa srede bitmi oluyor - sadece Examiner, Argo-Kfr ve Times - sonra Times, Argo-Kfr ve Examiner - ve sonra Times, Examiner ve ArgoKfr. Ama derginin en iyi taraf ok ynl makaleleri; ve bunlarn en iyileri Dr. Moneypenny'nin tuhaflklar (ne demek istiyorsa), baka herkesin ise younluklar olarak adlandrd yazlar. Bu yaz trnn nasl okunacan uzun sredir biliyorum, her ne kadar onlar yazma yntemini ancak Bay Blackwood'u son ziyaretimde (dernei temsilen) rendiysem de. Siyasi makaleleri yazma yntemi kadar basit olmasa da bu yntem ok basit. Bay B.'yi ziyaret edip kendisine dernein dileklerini iletmek istediimi sylediimde son derece kibar davranp beni alma odasna ald ve bana btn sreci aka anlatt. "Sevgili bayan," dedi, grkemli grnmden aka etkilenmi bir ekilde, nk stmde gk mavisi Arap harmaniyeli, yeil agraffas sslemeli ve portakal rengi auriculas frfrl kzl saten elbisem vard, "Sevgili bayan," dedi, "oturun. Olay u. Her eyden nce, younluklar yazar olarak simsiyah mrekkebe ve ucu epey krelmi kocaman bir kaleme sahip olmanz gerekiyor. Ve beni dinleyin, Bayan Psyche Zenobia!" diye devam etti, bir duraklamadan sonra, son derece etkileyici bir enerji ve vakarla. "Beni dinleyin! - O kalem - asla - onarlmamal Bayan, younluun srr, ruhu burada yatar. nann bana, hi kimse, ne kadar byk bir dahi olursa olsun, gzel bir kalemle -anlyor musunuz beni- iyi bir makale yazmamtr. Elyazs bir taslak okunabiliyorsa kesinlikle okunmaya demez. Bu bizim inandmz nde gelen ilkelerden biridir ve eer bunu hemen benimsemiyorsanz grmemiz sona ermitir." Durdu. Ama grmemizin sona ermesini elbette ki istemediimden bylesine aikar ve zaten bandan beri yeterince farknda olduum gerei onayladm. Memnun olmu grnd ve talimatlarna devam etti. "Bayan Psyche Zenobia, rnek almanz ya da incelemeniz iin bir ya da bir dizi makale nermem size krc gelebilir; yine de dikkatinizi birkana ekebilirim. Bir bakalm. 'Yaayan l' mkemmeldi! - Can bedeninden kmadan mezara gmlen bir adamn hislerinin anlatmyd - zevk, dehet, duygu, metafizik ve bilgi doluydu. Yazarn bir mezarda doup bydne inanas geliyordu insann. Sonra 'Bir Afyonkein tiraflar' vard, gzeldi, ok gzeldi! -

Btn Hikayeleri Grkemli bir hayal gc - derin felsefe - zekice speklasyonlar - ateli ve fkeliydi, stne tadmlk bir anlalmazlk da serpitirilmiti. Palavralarla dolu iyi bir almayd ve millet zevkle yalayp yuttu. Coleridge'in yazdn sanyorlar - ama aslnda bu doru deil. Onu evcil Habe maymunum Juniper, koca bir bardak dolusu Hollanda ciniyle 'scak, ekersiz suyu' mideye indirdikten sonra yazd." [Bunu syleyen, beni temin eden Bay Blackwood'dan bakas olsa inanmazdm.] "Sonra 'Gnlsz Deneyci' vard, bir frnda piirildikten sonra dar sapasalam, geri biraz yanm bir halde, kan bir adamn yksyd. Ve sonra lmu Bir Doktorun Gnl' vard, ki bunun deeri yazarn uygun ekilde yksekten atp tutmasndan ve nemsiz, anlalmaz laflar etmesinden geliyordu - halk bu ikisine de baylr. Ve sonra 'ann iindeki Adam' vard, ki bunu, Bayan Zenobia, size ne kadar tavsiye etsem azdr. Bir kilise annn tokmann altnda uykuya dalan ve sonra ann bir cenaze iin almasyla uyanan bir gencin yks. Ses onu delirtir ve bylece hislerini kaydeder. Sonuta hisler yce eylerdir. Gnn birinde boulacak ya da aslacak olursanz hislerinizi kaydetmeyi unutmayn -sayfasna on ingiliz altn alrsnz. Eer kaleminizin kuvvetli olmasn istiyorsanz Bayan Zenobia, hisleri byk bir dikkatle gzlemleyin." "Bunu kesinlikle yapacam, Bay Blackwood," dedim. "Gzel!" diye yantlad. "Sizin tam aradm renci olduunuzu gryorum. Ama au fait hakiki Blackwood duygu damgas tayan bir makale yazmak iin gerekli ayrntlara gemeliyim -her adan en iyi olduunu dndm trden bir makale. Ne demek istediimi anlyorsunuzdur. "lk yapmanz gereken eine benzerine rastlanmam bir belaya atmak. Mesela frn -iyi bir fikirdi. Ama hazrda bir frnnz yoksa ya da bir balondan dmekte, ya da bir deprem yarnn iine yuvarlanmakta, ya da bir bacada skp kalmakta zorlanyorsanz, benzer bir talihsizlii hayal etmekle yetinmek zorunda kalacaksnz. Geri yaznzn yaanm olaylara dayanmasn tercih ederim. Hibir ey hayal gcn konuyla ilgili deneysel bilgi kadar destekleyemez. 'Gerek tuhaftr,' bilirsiniz, 'kurgudan daha tuhaftr' - hem amacmza da daha uygundur." Burada onu mkemmel bir jartiyerimin olduu ve gidip onunla kendimi asacam konusunda temin ettim. "Gzel," diye karlk verdi. "Bunu yapn; -geri aslmak da biraz bayatlad.

E. A. Poe Belki daha iyisini yapabilirsiniz. Brandreth'in haplarndan birkan yutun, sonra da bize hislerinizi anlatn. Ama verdiim talimatlar herhangi bir trden talihsizlie uygulanabildiinden, evinize giderken rahata kafanza bir darbe yiyebilir, bir omnibsn altnda kalabilir, kuduz bir kpek tarafndan srlabilir ya da su dolu, bir ukurda boulabilirsiniz. Ama devam edelim. "Konunuzu belirledikten sonra anlatnzn tonuna ya da tarzna karar vermelisiniz. Didaktik ton var, hararetli ton var, doal ton var -hepsi de olduka yaygn. Ama veciz veya ksa ton da son zamanlarda epey gzde oldu. Ksa cmlelerden oluuyor. Yani byle. Ksalkta arya kaamazsnz. Terslemekte arya kaamazsnz. Ve hep bir nokta. Asla bir paragraf deil. "Sonra konu dna klarak meselenin uzun uzadya anlatld cokulu ton var. En iyi romanclarmzdan bazlar bu tonu benimsemitir. Szckler vnlayan topa gibi dnmeli ve anlamn yerine olduka iyi biimde yant veren, benzer bir ses karmaldr. Bu yazarn durup dnecek vaktinin olmad zamanlarda benimsenebilecek en iyi tondur. "Metafizik ton da iyidir. Eer atafatl szler biliyorsanz burada kullanabilirsiniz, lonik ve Eleatik ekollerden bahsedin -Archytas'tan, Gorgias'tan ve Alcmaeon'dan. znellik ve nesnellik zerine bir eyler syleyin. Kendinize gvenin ve Locke diye birine saldrmay unutmayn. Genelde her eye burun kvrn ve: fazla absrd bir ey syleyecek olursanz hi kafanz yormayn, bir dipnot ekleyip yukardaki derin gzlemi 'Kritik der reinen Vernunft'a ya da 'Metaphysische Anfangsgrnde der Naturwissenschafta borlu olduunuzu syleyin. Bu sizi ok bilgili ve - ve - ak szl gsterecektir. "Ayn lde tannm daha pek ok ton var, ama ben sadece iki tanesinden daha bahsedeceim -akn ve heterojen tondan. lkinde btn mesele olgularn doasn herkesten ok daha derin bir ekilde grmektir. Bu ikinci bak doru ekilde kullanlrsa ok etkili olur. 'Kadran' biraz okumak size ok ey kazandracaktr. Bunda atafatl szlerden kann; olabildiince basit olsunlar ve onlar ters yazn. Channing'in iirlerine bakp 'hela tayla aldatc bir gsteri yapan kk iman bir adam' hakknda yazdklarndan alnt yapn. Yce Birlie Dair bir eyler ekleyin. Kesinlikle Cehennemsi kilik'ten bahsetmeyin. En nemlisi de, kinayeler stne aln. Her eyi ima edin -hibir ey ne srmeyin. Eer iinizden 'yal ekmek' demek geliyorsa sakn bunu dorudan sylemeyin. 'Yal ekmei' artran her eyden bahsedebilirsiniz. 'Karabudayl

Btn Hikayeleri kek'i ima edebilirsiniz mesela, hatt st kapal ekilde yulaf ezmesi lapasndan bahsedecek kadar ileri gidebilirsiniz, ama gerekten sylemek istediiniz ey yal ekmekse, dikkatli sevgili Bayan Psyche, kesinlikle 'yal ekmek!' demeyin." Ona bunu bir daha mrm boyunca asla sylemeyeceim konusunda teminat verdim. Beni pp devam etti: "Heterojen tona gelince, dnyadaki dier tm tonlarn eit llerde, zekice yaplm bir karmdr o kadar; bu yzden de iinde her ey vardr: Derinlik, atafat, tuhaflk, heyecanlandrclk, yerindelik ve sevimlilik. "Diyelim ki olaylarnzda ve tonunuzda karar kldnz. En nemli ksma aslnda meselenin ruhuna daha gelmedik - dolgu ksmndan bahsediyorum. Bir kadnn ya da erkein yaamn bir kitap kurdu gibi geirmesi beklenemez. Ama yine de makalenizde ok okumu, en azndan genel bir okuma yapm olduunuzun kantlarnn bulunmas her eyden nemlidir. imdi sizi bunu baarma konusunda eiteceim. Buraya bakn!" (raflardan drt sradan grnl kitap indirip rasgele at). "Dnyadaki herhangi bir kitabn herhangi bir sayfasna bakmakla bir anda ya kk bilgi paracklar ya da bel-esprit-ism-ler grebileceksiniz, ki bunlar bir Blackwood makalesinin tuzu biberidir. Ben size okurken birkan not da edebilirsiniz. ki blme ayracam: Bir, Tebihlerin
retimi iin lgin Gerekler, ve iki, Gereken Durumlarda Kullanlacak lgin

fadeler. imdi yazn!-" ve o okuduka ben yazdm. "TEBHLERDE KULLANILACAK LGN GEREKLER. ' ilham perisi vard - Melete, Mneme, Aoede - dnce, hafza ve ark.' Bu kk gerei uygun ekilde kullanrsanz byk eyler elde edebilirsiniz. Anlyorsunuz ya, genelde bilinmez ve recherche grnyor. Dikkatli olmal ve buna doalama havas vermelisiniz. "Bir tane daha. 'Alpheus Nehri denizin altndan geip sularnn saflna halel gelmeden yzeye kard.' Bunun olduka bayat bir bilgi olduu bir gerek, ama allayp pullarsanz taptaze grnecektir. "te daha iyisi. 'ran Sseni kimilerine gre ok ho ve gl bir koku yayarken, kimilerine greyse kesinlikle kokusuzdur.' ok ho, ok zarif! Biraz evirip evirin, harikalar yaratacaktr. Botanik konusunda bir rneimiz daha var. Hibir ey botanik kadar iyi duramaz, zellikle de biraz Latincenin yardmyla. Yazn! "'Cava'daki Epidendrum Flos Aeris'in ok gzel bir iei vardr ve kkle-

E. A. Poe riyle sklrse yaamay srdrr. Yerliler onu tavandan bir iple asp ho kokusundan senelerce faydalanr.' ite bu harika! Tebihler iin bu kadar yeter. imdi ilgin fadeler'e geelim. "LGN FADELER. 'Byk in roman Ji-Kiao-Li.' Gzel! Bu birka szc hnerle ortaya atvererek in dilini ve edebiyatn iyi bildiinizi gstermi olacaksnz. Bunun yardmyla Arapa, Sanskrite ya da Chickasawca bilmeden durumu idare edebilirsiniz. Ama ispanyolca, italyanca, Almanca, Latince ve Yunanca olmazsa olmaz. Size her birinden kk birer rnek vermeliyim. Kk herhangi bir para yeterli olur, nk onu makalenizde uygun bir yere yerletirmek iin kendi yaratclnza gvenmelisiniz. imdi yazn! 'Aussi tendre que Zaire' - Zaire kadar efkatli - Franszca. Ayn ismi tayan Fransz tragedyasndaki la tendre Zaire ibaresinin sk sk tekrarlanmasna gnderme yapyor. Uygun ekilde kullanrsanz sadece o dili ne kadar iyi bildiinizi deil, genel kltrnz ve nktedanlnz da sergiler. Mesela yediiniz tavuun (bir tavuk kemii tarafndan boulup lmek zerine bir makale yazn) tamamen aussi tendre que Zaire olmadn syleyebilirsiniz. Yazn!
'Ven muerte tan escondida, Que no te sienta venir, Porque el plazer del morir No me tome dar la vida.'

Btn Hikayeleri
'Und sterb'ich doch, so sterb'ich denn Durch sie -durch sie!'

"Bu Almanca -Schiller'den. 'Ve lrsem, en azndan lrm - senin iin -senin iin!' Burada yaadnz felaketin sebebine seslendiiniz ak. Ne de olsa hangi erkek (ya da kadn) gebreotu ve mantarla doldurulmu ve bir salata taba iinde portakal jlesiyle birlikte en mosaique servis edilmi semiz, hadm bir Molucca horozu iin lmez ki? Yazn! (Bunlar Tortoni'nin dkkanndan temin edebilirsiniz) -Yazn ltfen! "te ho bir Latince tabir, nadir de (Latincede insan artk ok rednerch veya zl olamyor, yle yaygnlayor ki,) - ignoratio elenchi. O bir ignoratio elenchi yapt - yani, nermenizdeki fikirleri deil, szckleri anlad. Adam salakt yani. O tavuk kemii yznden boaznz tkandnda konutuunuz ve bu yzden neden bahsettiinizi tam olarak anlamayan zavallnn tekiydi. stne ignoratio elenchiyi atverin ve onu bir anda yok edin. Eer karlk vermeye cret ederse ona Lucan'dan bir alntyla, konumalarn sadece anemonae verborum, numan iei szckler olduunu syleyebilirsiniz. Numan iei ok gsterilidir, ama kokusu yoktur. Veya, bbrlenmeye balarsa insomnia jovis'i, Jpiter'in hayallerini, beynine indirebilirsiniz - Silius Italicus'un (bakn, ite burada!) kurumlu ve iirme cmleler iin kulland bir tabirdir bu. Bu kesinlikle iini bitirir. Tek yapabilecei dp lmektir. Ltfen yazar msnz? "Yunancadan ho bir eylerimiz de olmal -Demosthenesden mesela. ( o ) [Aner pheugon kai palin makesetai] Hudibras'n olduka iyi bir evirisi vardrnk kaan tekrar dvebilir, ldrlense bunu asla yapamaz. "Bir Blackwood makalesinde hibir ey Yunancanzla hava atmanz kadar iyi duramaz. Harflerin kendilerinin bile derinlik katan bir havas vardr. u Epsilon'un akllca grnne bir bakn bayan! u Phi kesinlikle bir piskopos olmalyd! u Omicron'dan daha zekisi olabilir mi? u Tau'ya bir bakn hele! Ksacas, gerek bir duygu yazs iin Yunanca gibisi yoktur. Yapacanz ey dnyann en ak gerei. Tavuk kemiine ilikin, sade ngilizceyle yaptnz gndermeyi anlayamayan o ie yaramaz, kaln kafal, hain herife o cmleyi okkal bir kfr eliinde bir ltimatom gibi syleyin. may anlayp ortadan kaybolacaktr, bundan

"Bu spanyolca -Miguel Cervantes'ten. 'abuk gel, ey lm! Ama geliini grmeyeyim ki, seni grmekten alacam haz beni tekrar hayata dndrmesin.' Bunu tavuk kemiiyle bouurken, son nefeslerinizi verirken araya sktrabilirsiniz. Yazn!
Il pover' huomo che non sen'era accorto, Andava combattendo, ed era morto.'

"Bu talyanca, anlayacanz gibi, -Ariosto'dan. Byk bir kahramann ken dini savaa kaptrmken ldrldnn farkna varmadan l bir halde yiite arpmaya devam ettiini anlatyor. Bunun sizin durumunuza nasl uygulanaca ak -nk Bayan Psyche, o tavuk kemii boaznzda kaldktan sonra en az bir buuk saat tekmeler savurmay ihmal etmeyeceinize gveniyorum. Ltfen yazalm!

E. A. Poe emin olabilirsiniz." Bay B.'nin bu konuda bana verdii tm talimatlar bu kadard, ama yeterli olduklarn sezdim. Sonunda gerek bir Blackwood makalesi yazabilecek durumdaydm ve bunu hemen yapmakta kararlydm. Ben ayrlrken Bay B. yazdm zaman makalemi satn alma teklifinde bulundu: Ama sayfasna sadece elli ingiliz altn deyebileceinden, onu bu kadar czi bir meblaa feda etmektense derneimize vermeyi tercih ettim. Ama bu cimriliini bir kenara brakrsak, bana her adan ok iyi, gerekten byk bir nezaketle davrand. Ayrlrken syledii szler bana ok dokundu ve onlar hep minnettarlkla anmsayacam. "Sevgili Bayan Zenobia," dedi yal gzlerle, "vlesi giriiminizin baarya ulamas iin yapabileceim baka bir ey var m? Bir dneyim! Belki - belki boulmak - sizin iin o kadar uygun olmayabilir - ya da boaznza bir tavuk kemii taklmasn salamak - ya da - ya da aslmak - ya da srlmak - ama bekleyin! imdi dnyorum da, bahede bir ift mkemmel buldog var - ok iyi ocuklardr, sizi temin ederim - acayip vahiler - aslnda tam size gre - sizi auriculalarnzla birlikte be dakikada mideye indiriverirler (ite saatim!) - ve yaayacanz hisleri bir dnn! ite! aryorum - Tom! - Peter! - Dick, seni hain ey! - Salverin u" - ama gerekten ok acelem olduundan ve kaybedecek bir saniyem bile bulunmadndan ayrlm gnlszce hzlandrmak zorunda kaldm ve hemen kp gittim - bunun biraz nezaketsizlik olduunu itiraf ediyorum. Bay Blackwood'dan ayrldktan sonra temel hedefim tavsiyesine uyarak hemen bam belaya sokmakt ve bu amala gnn ounu Edinburgh'ta gezinip lgnca maceralar arayarak geirdim - hislerimin younluuna ve yazmaya niyetlendiim makalenin derinliine uygun maceralar. Bu gezintide zenci uam Pompey ve Philadelphia'dan yanmda getirmi olduum - hep kucamda tadm minik kpeim Diana bana elik etti. Ama stesinden gelmeye kalktm bu g giriimi ancak akama doru baarabildim. Bama nemli bir olay geldi ve aadaki heterojen tonla yazlm Blackwood makalesi bu olay anlatmaktadr ve onun rndr. 1838

Btn Hikayeleri Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com "imdi, sakalmn be kesi adna," diye haykrd, Vuranlar mezhebinden olan (ayaklarn kaldrma vurmak suretiyle yaralayarak yrmeleri daha az ateli zahitler iin bir rahatszlk kayna, bir knama nedeni -yeteneksiz yrycler iin tkezleten bir engel- olan kk bir mezhep) Ferisi - "bir rahip olarak tra etmemin yasakland sakalmn be kesi adna! - demek Romal kafir ve putperest zpktnn birinin bizi en kutsal, adanm eyleri bedenin arzularna tahsis etmekle sulayaca gnleri de grecektik! O gnler""O barbarn gdlerini sorgulamayalm," diye araya girdi Abel-Phittim, "nk bugn onun para hrsndan ya da cmertliinden ilk kez faydalanyoruz. En iyisi bir an nce surlara gidelim ki, ateini cennetin yamurlarnn sndremeyecegi ve dumandan stunlarn hibir tapnan geri eviremeyecei o sunak adaksz kalmasn." ehrin, saygdeer Gizbarimlerin aceleyle gittii ve mimar Kral Davut'un adn tayan kesimi, Kuds'n en salam surlarla evrili ksm olarak kabul ediliyordu. Dik ve yksek Siyon tepesi stne ina edilmiti. Burada, kayalardan yontulmu geni, derin bir hendek, i kenarna dikilmi son derece salam bir sur tarafndan korunuyordu. Bu sur dzenli aralklara yaylm beyaz mermerden drtgen kalelerle bezenmiti. En alann boyu altm, en ykseinin-ki yz yirmi kol boyuydu. Ama Benyamin kapsnn etrafnda sur kesinlikle hendein kenarndan ykselmiyordu. Tam tersine, hendekle kale duvarnn dibi arasnda iki yz elli kol boyunda dik bir uurum vard. Bu, sarp Moriah Da'nn bir parasyd. Bylece Simeon ve arkadalar Adoni-Bezek adl kuleye ktklarnda -Kuds'teki en yksek kule ve kuatan orduyla konumalarn genelde yapld yer- dman kampna Cheops Piramidi'ninkinden ve Belus tapnannkinden pek ok ayak daha fazla bir ykseklikten baktlar. "Dorusu," diye i geirdi Ferisi, uurumun tesine ba dnerek bakarken, "snnetsizlerin says kumsaldaki kumlar kadar ok - krlardaki ekirgeler kadar! Kral'n vadisi Adommin'in vadisi olmu." "Ama yine de," diye ekledi Ben-Levi, "Aleften Tau'ya dek - krdan surlara dek - bana Yod harfinden daha byk grnen tek bir cahil - bir tane bile gsteremezsin!" "Gm ekelleri bir sepete koyup sarktn!" diye seslendi Romal bir asker bouk, sert, Pluto'nun diyarndan geliyormu gibi kan bir sesle. "Soylu bir Romalnn enesinin krlmasna sebep olan o lanet olas paralarn bulunduu sepeti indirin! Sizin o putpereste srarlarnz dinlemeye tenezzl eden efendi-

Bir Kuds yks

Intonsos rigidam in frontem ascendere canos Passus erat ----LUCAN. ----- kll bir yk. EVR. "Hemen surlara gidelim," dedi Abel-Phittim, Buzi-Ben-Levi'yle Ferisi Simeon'a, Temmuz aynn onuncu gnnde, dnyann bin dokuz yz krk bir senesinde. -"Hemen Benyamin kapsnn yanndaki, Davud ehrindeki, snnetsizlerin kampnn karsndaki surlara gidelim. nk imdi gn doduundan, bu drdnc nbetinin son saati; ve putperestler Pompey'in vaadini yerine getirmek zere bizi kurbanlk kuzularla bekliyorlardr." Simeon, Abel-Phittim ve Buzi-Ben-Levi kutsal Kuds ehrindeki, ayinler srasnda cemaatten ba toplayan adamlar, Gizbarimlerdi. "Evet," diye yantlad Ferisi, "abuk olalm; kafirlerin bu cmertlii alldk bir ey deil; ve Baal'a tapanlar hep dnek olmutur." "Dnek ve hain olduklar Tevrat'n ilk be kitab kadar doru," dedi BuziBen-Levi, "ama yalnz Adonaililere kar byleler. Ammonitlerin kendi karlarn gzetmedii nerede grlm? Bence bize Tanr'nn suna iin kuzu vermeleri byk bir cmertlik deil. Ne de olsa kuzu bana otuz gm ekel alyorlar!" "Ama Ben-Levi, unutuyorsun," diye karlk verdi Abel-Phittim, "imdi En Yce'nin ehrini kafirce kuatmakta olan Roma Pompeyi sunak iin satn aldmz kuzular ruhu deil bedeni beslemekte kullanmayacamzdan emin olamaz."

E. A. Poe miz Pompeius'a olan minnettarlnz byle mi gsteriyorsunuz? Tanr Phoesus, ki gerek bir tanrdr, bir saattir arabasnn stnde - ve siz gne doarken surlarda olmayacak mydnz? Aedepol! Dnya fatihi olan bizlerin her kpek kulbesinin duvarlar nnde durup kpeklerle konumaktan baka ii yok mu sanyorsunuz? ndirin unu! -Yalnz deersiz paranz renke parlak ve arlka tam olsun!" "El Elohim!" dedi Ferisi, Romal yzbann ahenksiz sesi uurumun sarp kayalklarnda yanklanp tapnak ynnde yok olurken - "El Elohim! - Tanr Phoebus da kim? - Bu kafir kimi aryor? Sen, Buzi-Ben-Levi! Sen Musevi olmayanlarn kanunlarn bilirsin ve Teraphim'le ilgilenenlerin arasnda yaadn! - Bu kafir Nergal'den mi bahsediyor? - Yoksa Ashimah'tan m? - Nibhaz'dan m? - Tartak'tan m? - Adramalech'ten mi? - Anamalech'ten mi? - Succoth-Benith'ten mi? - Dagon'dan m? - Belial'dan m? - Baal-Perith'den mi? - Baal-Peor'dan m? - Baal-Zebub'dan m?" "Dorusu hibirinden bahsetmiyor - ama dikkat et de ip ellerinin arasndan fazla hzl kaymasn - nk sepet uradaki kaya kntsna taklrsa tapnan kutsal eyalar feci bir ekilde dklr." Ar, ykl sepet kabaca yaplm bir mekanizmann yardmyla dikkatle kalabaln arasna indirildi. Ba dndrc ykseklikten, Romallarn etrafna dolutuu grlebiliyordu. Ama byk ykseklikten ve havann sisli olmasndan dolay ne yaptklar net olarak seilemiyordu. Yarm saat gemiti bile. "Ge kalacaz," diye i geirdi Ferisi, bu srenin bitiminde uuruma bakarken -"ge kalacaz! Katholin bizi grevden alacak." "Artk," diye karlk verdi Abel-Phittim, "artk bir elimiz yada, bir elimiz balda yaayamayacaz - artk sakallarmz buhur kokmayacak - belimize Tapnan keten kumalarn saramayacaz." "Raca!" diye kfretti BenLevi. "Raca! Bizi dolandrp paramzn stne mi yatmak istiyorlar? Yoksa, Musa adna! ekellerini mi tartyorlar?" "Sonunda iaret verdiler!" diye haykrd Ferisi. "Sonunda iaret verdiler! ek, Abel-Phittim! Ve sen, Buzi-Ben-Levi, ek! nk ya barbarlar hl sepeti tutuyor, ya da Tanr iine semiz bir hayvan koymalar iin kalplerini yumuatt!" Ve Gizbarimler ektiler, ykleri hl koyulaan sisin iinde sallanarak olanca arlyla yukar karken.

Btn Hikayeleri "Booshoh he!" -Bir saat kadar sonra, ipin ucunda bir ey belli belirsiz grnnce Ben-Levi'nin dudaklarnn arasndan kan nida buydu -"Booshoh he!" "Booshoh he! - Ne ayp! - Engedi'nin sk allklarndan gelme, Jehosaphat vadisi kadar dayankl bir ko bu!" "Srnn ilk doan hayvan bu," dedi Abel-Phittim, "onu melemesinden ve bacaklarn masumca kvrmasndan tandm. Gzleri Pectoral'n mcevherlerinden daha gzel ve eti Hebron'un bal gibi." "Bashan meralarndan semiz bir buza bu," dedi Ferisi, "putperestler bize ok iyi davrand! Haydi bir mezmur okuyalm! Teekkrlerimizi kaval, santur ve arpla iletelim!" Hafif bir homurtu iri bir domuzun varlgn ancak sepet Gizbarimlerin birka kadem kadar yaknna geldiinde ele verdi. "imdi El Emanu!" dedi l yavaa ve yukar evrilmi gzlerle, ipi brakrlarken ve domuz barbarlarn arasna derken, "El Emanu! - Tanr bizimle olsun! - Ad aza alnmaz et bu!"
1836

Btn Hikayeleri
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Bitmi Adam
Son Bugaboo ve Kickapoo Seferi'nden Bir yk

Pleurez, pleurez, mes yeux, et fondez-vous en eau!


La moiti de ma vie a mis l'autre au tombeau. CORNEILLE. - (Le Cid, III, iii.)

O pek yakkl, ho adamla, Fahri Tugeneral John A.B.C. Smith'le nerede tantm imdi hatrlamyorum. Beni onunla birinin tantrdndan eminim - bir toplantda tantrldmz biliyorum - nemli bir ey hakknda konutuumuzdan da phem yok - bunu bir yerde yaptmza kesinlikle inanyorum - ama neresiydi, anlalmaz bir ekilde unuttum. Aslnda tantrlrken heyecanlydm ve utanyordum, bu yzden ne zamana, ne de mekana fazla dikkat edebildim. Heyecanl bir yapm var. Bu bana ailemden geen bir kusur. Elimde deil. zellikle de bir gizem kokusu almsam - herhangi bir eyi tam olarak kavrayamamsam - hemen acnas bir heyecana kaplyorum. Bahsettiim adam her ynyle dikkate deer biriydi -evet, dikkate deer, geri bu tanm demek istediim eyi karlayamayacak kadar zayf kalyor amayleydi. Boyu yaklak bir seksen, grn fevkalade buyurgand. yi eitim aldn ve soylu bir aileden geldiini belli eden ayrcalkl bir havas vard. Bu konuda -Smith'in kiisel grn konusunda- ayrntlara girmekten hznl bir tatmin duygusu alyorum. Salarna Brutus bile hrmet ederdi. Baka hibir ey bylesine youn bir canllk ve parlaklkla dalgalanamazd. Kapkarayd. Favorilerinin de rengi, daha dorusu renksizlii buydu. Bunlardan bahsederken elimde olmadan evke geliyorum gryorsunuz. Onlarn yeryzndeki en gzel favoriler olduklarn sylemek abartmak olmaz. Her halkarda evreledikleri ve bazen ksmen glgeledikleri az tamamen esizdi. Bu azda dnlebilecek en dzgn ve en parlak beyaz diler vard. Aralarndan her

uygun anda yle net, melodik ve gl bir ses kyordu ki, ei benzeri yoktu. Gzleri de epey dikkatimi ekmiti. Koyu elaydlar. Son derece iri ve parlaktlar. Bu gzlerin etrafnda yzndeki o derin ifadeyi douran o ilgin krklklar beliriyordu sk sk. Generalin gs tartmasz imdiye kadar grdm en biimli gst. Muhteem uyumunda tek kusur bulamazdnz. Bu sradlk sayesinde, mermer Apollo'yu bile kk drp yzn kzartabilecek bir ift omzu kusursuzca tayordu. Biimli omuzlara kar tutkum vardr ve daha nce hi kusursuz omuz grmemi olduumu syleyebilirim. Kollar da son derece biimliydi. Bacaklar da kollarnn gerisinde kalmyordu. Bunlar gerekten olabilecek en iyi bacaklard. Bu konudaki btn uzmanlar bacaklarnn iyi olduunu kabul ederdi. Ne fazla kaln, ne fazla inceydiler - yani ne kaba, ne clzdlar. Os femoris'inin kvrmndan daha zarif bir ey dnemiyorum. Kam kemiklerinin arkasndaki, orantl baldrlarna doru ykselen kntlarn boyutlar tam olmas gerektii gibiydi. Tanrm, keke gen ve yetenekli heykeltra arkadam Chiponchipino, Fahri Tugeneral John A.B.C. Smith'in bacaklarn grebilseydi. Bylesine yakkl adamlarn says sebepler ya da brtlenler kadar fazla olmasa da, demin bahsettiim o dikkate deer eyin -bu yeni tanmn yayd o tuhaf je ne sais quoi havasnn-sadece fiziksel kusursuzluunda yattna inanamyordum bir trl. Belki de tavrlarndayd. Ama bu hususta da eminmi gibi yapamazdm. Duruunda kurallara fazla ballk, bir katlk vard. Her hareketine ll ve, nasl desem, keli bir kesinlik hakimdi. Bu hakimiyet, daha ufak csseli birinde grlse kesinlikle ho gelmezdi. Yapmacklk, kendini beenmilik ya da kendini bask altnda tutma olarak alglanrd. Ama onun gibi iri csseli bir adama marurluk, buyurganlk havas, ksacas devasa boyutlarnn vakarna uygun bir nitelik katyordu. Beni General Smith'le tantran nazik arkadam kulama adamla ilgili birka sz fsldamt. Dikkate deer biriydi -son derece dikkate deer biri- aslnda an en dikkate deer adamlarndan biriydi. Kadnlarn da gzdesiydi. Bunun balca sebebi cesaretiyle nam salm olmasyd. "Bu konuda rakipsizdir -gz hibir eyi grmez- oturup ate bile yer," dedi arkadam, sesini iyice alaltarak. Sesindeki gizem havas beni heyecanlandrmt. "Oturup ate bile yer. Bunu Gney'de Bugaboo ve Kickapoo Kzlderilileriyle

E. A. Poe yaplan son byk bataklk savanda kantlad." (Arkadam gzlerini iyice at). "Tanrm! - Kan ve grlemeler arasnda! Kahramanlklar olaanst! Adn duymusundur herhalde? - bu ite o adam-" "Vay adamm, naslsn? Ne var ne yok? Seni grdme gerekten ok sevindim!" diyerek tam burada araya girdi General. Yaklarken arkadamn elini kavrad ve ben takdim edilirken kaskat eilip selam verdi. O srada daha nce hi bu kadar net ve gl bir insan sesi duymadm dnmtm (hl da yle dnmekteyim). Ama unu da sylemeliyim ki tam o anda araya girmesine zlmtm, nk arkadamn Bugaboo ve Kickapoo seferi hakknda fsldamaya balad eyler, bu savan kahramann adamakll merak etmeme yol amt. Ancak Fahri Tugeneral John A.B.C Smith'in son derece zevkli ve ilgin sohbeti bu zntden ksa srede kurtulmam salad. Arkadam hemen yanmzdan ayrld ve biz iki kii epey uzun bir sohbet yaptk. Sadece iyi vakit geirmekle kalmam, ayn zamanda gerekten pek ok ey renmitim. Bylesine akc konuan ya da bylesine geni bir genel kltr birikimine sahip birini ilk kez gryordum. Ancak o anda en ok ilgimi eken konuya deinmekten kendisine uygun bir tevazuyla kand. Bugaboo savanda geen gizemli olaylar kastediyorum. Ben de kendimce incelik gsterip bu konuyu amadm. Oysa aslnda konuyu amak iin iimde byk bir drt vard. O yiit askerin felsefi konular tercih ettiini ve zellikle mekanik icatlar sahasndaki hzl gelimelerden bahsetmekten holandn fark ettim. Aslnda konumay nereye ekersem ekeyim dnp dolap bu noktaya getiriyordu. "Kesinlikle ei benzeri grlmemi harika bir ada yaayan, harika insanlarz biz," diyordu. "Paratler, demiryollar - insan tuzaklar ve yayl tfekler! Buharl gemilerimiz btn denizlerde. Nassau balonu Londra'yla Timbuktu arasnda dzenli seferlere balamak zere (her iki ynde gidi sadece yirmi sterlin). Peki ya elektromanyetiin o mthi ilkelerinin toplumsal yaam - sanat - ticaret - edebiyat zerinde yarataca ani, muazzam etkiyi kim hesaplayacak! Hepsi bu kadar da deil! icatlarn sonu yok. Her gn en harika - en dahice ve unu da ekleyeyim ki Bay - Bay - Thompson'du sanrm - dediim gibi, unu da ekleyeyim ki en faydal - gerekten en faydal mekanik icatlar mantar gibi bitiyor - veya daha mecazi bir rnek vermem gerekirse mesela ah - ekirgeler - ekirgeler gibi, Bay Thompson - etrafmzda - hah - hah hah - srayp duruyorlar!"

Btn Hikayeleri Adm kesinlikle Thompson deil. Ama General Smith'ten ayrlrken adama kar duyduum ilginin artm olduunu, konuma yetisinden son derece etkilenmi ve bu mekanik icatlar anda yaamakla tadn kardmz deerli ayrcalklarn derin bir ekilde bilincine varm olduumu sylemem gereksiz. Ancak merakm tamamen giderememitim. Fahri Tugeneral ve zellikle de Bugaboo ve Kickapoo seferi srasnda olan ve Generalin quorum pars magnafuit o mthi olaylar hakknda yakn arkadalarm arasnda bir aratrma yapmaya karar verdim. Karma kan ilk frsat deerlendirmekte horresco referens hi duraksamadm. Rahip Doktor Drummummupp'n kilisesinde bir Pazar gn tam vaaz srasnda sadece uzun srada deil, ayn zamanda da deerli ve konukan biri olan ufak tefek arkadam Bayan Tabitha T. Thus'n yannda oturmakta olduumu fark edince kendimi kutladm. Bunda haklydm, nk Fahri Tugeneral John A.B.C. hakknda bir eyler bilecek biri varsa bence o kesinlikle Bayan Tabitha T. idi. Birka iaretlemeden sonra sotto voce devam edip canl bir diyaloga baladk. "Smith!" dedi, son derece aka sorduum soruya karlk olarak. "Smith! General John A.B.C. mi? Onun hakknda her eyi bildiini sanyordum! amz muhteem icatlar a! Korkun bir olayd! Kickapoolar, yabaniler srs! - Bir kahraman gibi dvt - kahramanlklar olaanst - ismi sonsuza dek anlacak. Smith! Fahri Tugeneral John A.B.C! Herhalde biliyorsundur, o adam-" "Adam," diye araya girdi Doktor Drummummupp en yksek sesiyle ve krsye neredeyse stmze devirecek kadar iddetle vurarak; "kadndan doan adam fazla mre sahip deildir. Byr ve bir iek gibi kesiliverir!" Srann ucuna doru gitmeye baladm. Bu arada rahibin baklarndan krs iin neredeyse ykc sonular douran o hiddetin kaynann arkadamla fsldamamz olduunu anlamtm. Yapabileceim bir ey yoktu. Bu yzden oturup bir kurban gibi o son derece nemli vaaz vakarl bir sessizlik iinde uslu uslu dinledim. Ertesi akam Rantipole tiyatrosuna, biraz ge bir saatte gittim. Burada o cana yakn ve her eyden haberdar, muhteem varlklarn, Bayan Arabella ve Bayan Miranda Cognoscenti'nin locasna girmekle merakm hemen gidereceimden emindim. nl trajedi aktr Climax, dolu bir salona ago'yu oynuyordu. steklerimi ifade etmekte biraz zorlandm; zellikle de locamz perdenin yann-

E. A. Poe da ve sahneye ok yakn olduu iin. "Smith mi?" dedi Bayan Arabella, sonunda sorularmn hedefini anlaynca. "Smith mi? General John A.B.C. mi?" "Smith mi?" diye sordu Miranda dnceli bir sesle. "Tanrm, hi daha yakkl bir adam grdn m?" "Asla ham'fendi, ama ltfen syleyin-" "Veya o kadar esiz bir zerafet?" "Kesinlikle hayr! Ama ltfen anlatn-" "Veya sahne etkisini bylesine iyi deerlendirebilen bir bakasn?" "Ham'fendi!" "Veya Shakespeare'in gzelliklerini daha derinden anlayan birini? u bacaa baksana!" "Kahretsin!" deyip tekrar kz kardeine dndm. "Smith mi?" dedi. "General John A.B.C. Smith mi? Korkun bir olayd, deil mi? u Bugaboolar da ne yabani vahiler srs ama muhteem bir icatlar anda yayoruz! - Smith! - Ah evet! Byk bir adam - tam bir yiit - ismi sonsuza dek anlacak - kahramanlklar olaanst! Demek hi duymadn!" (Bunu lk atarak syledi.) "Tanrm! O adam-" " ----------- adam otu Ya da dnyann btn uyku getiren uruplar Yetmeyecek dne borcun olan O tatl uykuya dalmana!" diye grledi Climax kulamn dibinde. Bir yandan da yumruunu suratma sallayp duruyordu. Buna katlanamazdm ve katlanmadm da. Cognoscetilerin yanndan hemen ayrlp sahne arkasna getim ve o sefil serseriye yle bir dayak attm ki, eminim hayatnn sonuna kadar hatrlayacaktr. Tatl dul Bayan Kathleen O'Trump'n partisinde benzer bir hayal krkl yaamayacamdan emindim. Bu yzden oyun masasnda sohbet etmek iin o gzel ev sahibesinin karsna oturur oturmaz, yantlar huzurum iin son derece gerekli hale gelmi olan o sorular hemen sormaya giritim. "Smith mi?" dedi partnerim, "General John A.B.C mi? Korkun bir olayd, deil mi? Karo mu demitin? O Kickapoolar ne korkun yabaniler! Vist oynuyoruz Bay Tattle - ama icatlar anda yayoruz, kesinlikle - kesinlikle par excellence anda - Franszca biliyor musunuz? Oh, gerek bir kahraman - tam

Btn Hikayeleri bir yiit - kupa yok mu Bay Tattle? nanmyorum! smi sonsuza dek anlacak - kahramanlklar olaanst! Demek hi duymadn!! O adam-" "Adam m? - Yzba Adam m?" diye haykrd ufak tefek, gereksiz bir kadn odann dier ucundan. "Yzba Adam'n dellosundan m bahsediyorsunuz? Oh, mutlaka dinlemeliyim - ltfen anlatn - devam edin Bayan O'Trump! Ltfen hemen devam edin!" Ve Bayan O'Trump devam etti. Ya vurulmu ya da aslm olan, veya hem vurulmas, hem de aslmas gereken Yzba Adam diye birinden bahsedip durdu. Evet! Bayan O'Trump devam etti, bense - bense ekip gittim. O akam Fahri Tugeneral John A.B.C. Smith'e ilikin daha fazla bir ey duyma ansm yoktu. Yine de bu kt ans dalgasnn sonsuza dek srmeyeceini syleyerek kendimi avutuyordum. Bylece bilgi almak iin o byleyici kk melee, zarif Bayan Pirouette'ye gittim. "Smith mi?" dedi Bayan P., birlikte dne dne dans ederken. "Smith mi? General John A.B.C. mi? O Bugaboolarn yapt ne korkuntu, deil mi? u kzlderililer ne korkun yaratklar! Ayama basyorsunuz! Ne ayp. - ok cesur bir adam, zavallck! Ama bu an icatlar muhteem - oh Tanrm, nefesim kesildi - tam bir yiit - kahramanlklar olaanst - demek hi duymadn!! - nanamyorum - oturup seni aydnlatmam gerekecek - Smith! O adam-" "Adamn zoruna bak!" diye fkeyle haykrd Bayan Bas-Bleu, ben Bayan Pirouette'yi bir sandalyeye gtrrken. "Duyulmu ey mi? Man-Fred diyorum, kesinlikle Man-Friday deil." Bayan Bas-Bleu bana olduka buyurgan bir tavrla el etti ve Lord Byron'n iirsel dramalarndan birinin ad stne onunla tartmak zere Bayan P.'nin yanndan hemen ayrlmak zorunda kaldm. iirin adnn Man-Fred deil kesinlikle Man-Friday olduunu hararetle savunduktan sonra geri dndmde Bayan Pirouette'yi bulamadm. Evime Bas-Bleus'un yedi ceddine kfrederek, olduka sinirli bir halde dndm. imdi iler olduka ciddi bir hal almt. Hemen yakn dostum Bay Theodore Sinivate'yle grmeye karar verdim. nk hi deilse ondan net bilgiler alabileceimi biliyordum. "Smith mi?" dedi, o ok bilinen heceleri uzatma detiyle. "Smith mi? General John A.B.C. mi? O Kickapo-o-o-olar da amma yabaniymi deil mi? Deil mi? Tam bir yiit - yazk oldu vallahi! Mkemmel bir icatlar a! Ka-a-ahramanlklar olaanst! Bu arada Yzba Ada-a-a-am'dan bahsedildiini iitmi miydin?" "Yzba Adam'n can cehenneme!" dedim. "Ltfen hikayene devam et."

E. A. Poe "Hmm! Peki! Kesinlikle la mme ch-o-ose, Fransa'da dediimiz gibi. Smith ha? Tugeneral John A-B-C mi? imdi sen," - (Bay S. burada parman burnunun yanna koymay uygun buldu) - "imdi sen gerekten, sahiden Smith'in bana gelenleri bilmediini mi ima ediyorsun? Smith mi? John A-B-C mi? Ama o adam-" "Bay Sinivate," dedim yalvarrcasna, "o maskeli adam m?" "Ha-a-ayr!" dedi ok bilmi bir bak frlatarak. "A-a-a-aydaki adam da deil." Bu yantn kesinlikle byk bir hakaret olduuna karar verdim ve evi hemen byk bir ksknlkle terk ettim. Arkadam Sinivate'yi ok yaknda bu bir centilmene yakmayan soysuzca tavrndan tr hesaplamaya davet etmeye karar vermitim. Ancak bu arada kesinlikle peine dtm bilgiden vazgemek niyetinde deildim. Hl bir kaynam vard. Kaynan tam bana gidecektim. Hemen General'e gidecek ve ondan aka bu berbat gizemi aydnlatmasn talep edecektim. En azndan bu ekilde belirsizlie meydan vermeyecektim. Ak, olumlu, buyurgan bir tavrla konuacaktm - ksa ama - Tacitus ya da Montesquieu kadar zl. Ona gittiimde vakit erkendi ve General o srada giyiniyordu. Ben bunun ok acil bir mesele olduunda diretince yal bir zenci uak beni hemen yatak odasna gtrd ve ziyaretim sona erene dek de odadan kmad. Odaya girerken etrafma baknp Generali aradm tabii, ama nce gremedim. Yerde, ayaklarmn dibinde byk ve olduka tuhaf grnl bir boha vard. Dnyann en keyifli ruh halinde olmadmdan bohay yolumdan uzaklatrmak iin bir tekme savurdum. "Hmm! h! ok nazike bir davran!" dedi boha, dnyann en alak, ince ve komik seslerinden biriyle. Bir crlamayla slk karmn andryordu. Hayatmda byle ses duymamtm. "h! ok nazike bir davran olduunu sylemeliyim." Bir dehet l atp odann dier ucuna katm. "Tanrm! Sevgili dostum," diye tekrar slk ald boha, "ne - ne - ne - neyin var? Sanki beni tanmyormu gibisin." Buna ne diyebilirdim - ne diyebilirdim? Sendeleyerek bir koltua ktm ve ardna kadar alm gzlerim ve azmla bu artc olayn zmn bekledim.

Btn Hikayeleri "Ama beni tanmaman ok tuhaf deil mi?" diye tekrar crlad o belirsiz ey. imdi demede anlalmaz bir deiim geirmekte olduunu grebiliyordum. Hareketleri orap giyen birininkine ok benziyordu. Ancak grnrde sadece tek bir bacak vard. "Ama beni tanmaman ok tuhaf deil mi? Pompey, u baca getirsene!" Pompey ona olduka iri ve orapl bir bacak uzatt. Yaratk baca bir rpda taktktan sonra nmde dimdik ayakta durdu. "Kanl bir savat," diye devam etti yaratk, kendi kendine konuurcasna. "Ama Bugaboolarla ve Kickapoolarla savaan insan bir iki syrkla kurtulmay bekleyemez tabii. Pompey, u kolu da uzatr msn? Thomas," (bana dnd) "kesinlikle takma bacak piyasasnda bir numaradr. Ama olur da bir kola ihtiya duyarsan sevgili dostum, sana gerekten Bishop' tavsiye ederim." Pompey ona bir kol takt. "stnde epey altk. imdi omuzlarmla gsm tak kara kpek! En iyi omuzlar Pettitt yapar, ama bir gs iin Ducrow'a gitmelisin." "Gsler!" dedim. "Pompey, u peruu ne zaman getireceksin? nsann kafa derisinin yzlme si berbat bir ey tabii, ama salar iin De L'Orme'ye gidebilirsin." "Salar!" "imdi dilerimi ver zenci! yi diler istiyorsan hemen Parmly'ye gitmelisin. Fiyat yksektir ama iilii mkemmeldir. O dev Bugaboo tfeinin kabzasn suratma indirdiinde epey iri paralar yuttum." "Kabza! ndirmek!! Gz gre gre!!!" "Ha evet, bu arada gzm de urada ite. Pompey, tembel herif, unu taksana! O Kickapoolar insann gzn bir anda oyuveriyor. Ama Dr. Williams tannmasa da gerekten iinin ehli. Yapt gzlerle ne kadar iyi gryorum bilemezsin." imdi nmdeki nesnenin yeni tanm Fahri Tugeneral John A.B.C. Smith olduunu aka grmeye balyordum. Pompey'in faaliyetleri itiraf etmeliyim ki adamn grnnde arpc bir deiim yaratmt. Ama sesi beni hl artyordu. Ancak bu ak gizem bile hemen aydnland. "Pompey, seni kara hergele," diye crlad General. "Damaksz kmama gnln raz olmaz herhalde?" Bunun zerine zenci bir zr mrldanarak efendisinin yanna gitti ve bir at binicisinin ok bilmi edasyla azn ap iine tuhaf grnl bir makine yerle-

E. A. Poe tirdi. Bu ii nasl yle hnerle yaptn tam olarak anlayamadm. Ancak General'in yzndeki ifade bir anda, artc bir ekilde deiti. Tekrar konutuunda tantmzda dikkatimi eken o youn tn ve g, sesine geri dnmt. "Kahrolas serseriler!" dedi. Bunu yle net bir sesle sylemiti ki irkildim. "Kahrolas serseriler! Sadece damam kertmekle kalmadlar, dilimin en az sekizde yedisini kesme zahmetine de girdiler. Ama i byle eylere gelince Amerika'da gerekten Bonfanti gibisi yoktur. Sana onu gvenle tavsiye edebilirim." (Burada General eilerek selam verdi.) "Ve seni temin ederim ki u anda bu tavsiyede bulunuyor olmak bana byk bir haz veriyor." nceliine olabildiince nazike teekkr ettikten sonra yanndan hemen ayrldm, iin asln tamamen anlamtm. Uzun sredir kafam megul eden gizemi tamamen zmtm. Her ey ortadayd. Apakt. Fahri Tugeneral John A.B.C. Smith, o adam -bitmi adamd. 1839

Bon-Bon

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Quand un bon vin meuble mon estomac, Je suis plus savant que BalzacPlus sage que Pibrac; Mon bras seul faisant l'attaque De la nation Cossaque, La mettroit au sac; De Charon je passerois le lac En dormant dans son bac; J'irois au fier Eac, Sans que mon coeur fit tic ni tac, Presenter du tabac. FRANSIZ VODVL Pierre Bon-Bon'un srad niteliklere sahip bir restaurateur olduuna 'nin saltanat srasnda Rouen'deki Le Febvre kmaz sokanda bulunan kk kafeye sk sk giden kimsenin itiraz edeceini sanmyorum. Pierre BonBon'un dnemin felsefesinde ayn derecede yetenekli olduguysa bence daha da tartlmaz bir meseledir. Ptes la foie's kukusuz mkemmeldi: Ama hangi kalem sur la Nature makalelerinin, - sur lAme dncelerinin, - sur l'Esprit gzlemlerinin hakkn verebilir ki? Omletleri - fricandeaux'lar paha biilmez idiyse, zamannn hangi litterateur' geri kalan btn o savant'larn sama sapan "Ide"lerine kar bir "Ide de Bon-Bon'a iki mislini vermezdi? Bon-Bon baka kimsenin altn stne getirmedii ktphanelerin altn stne getirmiti kimsenin hayal bile edemeyecei kadar ok kitap okumutu - baka kimsenin anlamann mmkn olabileceini bile kavrayamayaca kadar ok eyi anlamt. Yine de, n yaylrken, Rouen'de "vecizelerinin ne Akademi'nin safl-

E. A. Poe tu, ne de Edebiyat Dernei'nin derinliini tadn syleyen yazarlar yok deildi - ama bence doktrinleri kesinlikle yaygn bir ekilde anlalm deildi, ancak bu anlalmalarnn g olmas anlamna da gelmiyordu. Bence pek ok insann onlar anlalmas g bulmasnn sebebi kendi kendilerini kantlarcasna ak olmalaryd. Kant temelde metafiziini Bon-Bon'a -fakat bu ii daha ileriye gtrmeyelim- Bon-Bon'a borludur. Bon-Bon Platoncu deildi, Aristocu da saylmazd - ne de ada Leibnitz gibi, bir fricasse'nin veya facili gradu'nun icadna, bir duyum analizine ayrlabilecek o deerli saatleri, etik tartmann inat yalaryla sularn uzlatrmaya ynelik bo abalarla harcamtr. Bon-Bon yonik'ti - Bon-Bon ayn lde ltalik'ti de. A priori akl yrtrd. -Aposteriori de akl yrtrd. Fikirleri doutand -veya tam tersi. Trabzonlu George'a inanyordu - Bossarion'a inanyordu. Bon-Bon ayn zamanda kesin olarak bir - Bon-Boncuydu. Filozofun bir restaurateur olarak kapasitesinden bahsettim. Ancak hibir dostumun, kahramanmzn bu ailevi grevini yerine getirirken onlarn saygnlndan ya da neminden habersiz olduunu dnmesini istemem. Tam tersine. Mesleinin hangi dalndan daha fazla gurur duyduunu anlamak olanakszd. Zihin glerinin midenin yapabildikleriyle yakndan ilikisi olduuna inanyordu. Ruhun karnda bulunduuna inanan inliler'e bu konuda fazla kar ktn sanmyorum. Her halkarda zihin ve diyafram iin ayn szc kullanan Yunanllarn hakl olduunu dnyordu/2 Bununla metafiziki-ye bir oburluk sulamas ya da daha ciddi bir baka sulama atfetmek istemem. Pierre Bon-Bon'un kusurlar vardysa - hangi byk adamn bin kusuru yoktur ki? - Diyorum ki, Pierre Bon-Bon'un kusurlar vardysa bile, bunlar ok nemsiz kusurlard - hatt baka mizalarda ounlukla erdem olarak grlen hatalard. Bu zaaflardan birinden, yalnzca genel karakterinde n plana kan - alto rilievosundan5' - kayda deer dikkat ekicilii yznden bahsetmek isterim. - Pazarlk yapma frsatn asla karmazd. Para canls olduundan deil - hayr. Pazarln kendi lehine sonulanmas filozofun tatmin olmas iin kesinlikle art deildi. Bir ticaret yaplabilmise herhangi bir trden, herhangi koullarda ve herhangi bir durumda- yznn daha sonra gnlerce zafer dolu bir glmsemeyle l l aydnland ve zekasnn kant olarak bilgie gz krpt grlrd. Bahsettiim trden bir miza hangi ada dikkat ekse ve yorumlara yol asa, artc olmazd. Anlatmzn anda ise bu zellii dikkat ekmese asl bu-

Btn Hikayeleri na amak gerekirdi. Ksa srede bu trden tm olaylarda Bon-Bon'un glmsemesinin kendi akalarna glerken ya da bir arkadan selamlarkenki srtndan ok daha farkl olduu duyumu yayld. Heyecan verici bir kiiliin ipular braklmt; aceleyle yaplan ve sonra uzun uzun pimanl duyulan ok tehlikeli pazarlklarn ykleri anlatld; ve eytann, o her ktln yazarnn kendi akllca amalar iin aklanamaz yetenekler, belirsiz zlemler ve doal olmayan eilimler aladna dair rnekler verildi. Filozofun baka zayflklar da vard - ama bunlar ciddi bir ekilde incelenmeye demez. rnein ikiye eilim gstermeyen derin insanlarn says pek azdr. Bu eilimin byle bir derinliin heyecan verici nedeni mi, yoksa ak kant m olduu tartma konusudur. Bon-Bon, renebildiim kadaryla, bu konuyu hassas bir incelemeye uygun grmemiti; - ben de grmyorum. Yine de bylesine gerekten klasik bir eilime zaaf olan restaurateurn hem makalelerini, hem de omletlerini ayn anda karakterize etmi olan o sezgisel ayrt etme yetisini yitirdii dnlmesin. nzivalarnda Vin de Bourgogne'nin ayr bir zaman, Cotes du Rhone'un ayr uygun anlar vard. Ona gre Catullus Homer iin neyse Sauterne de Medoc iin oydu. St. Peray yudumlarken bir tasmla elenir, ama Clos de Vougeot ierken tartma karr ve Chambertin'i fazla karnca bir teoriyi rtverirdi. Bu abuk uygunluk anlay kendisine daha nce bahsettiim ticaret eiliminde de elik etse ok iyi olacakt - ama durum kesinlikle byle deildi. Aslnda, gerei sylemek gerekirse, felsefeci BonBon'un zihninin bu zellii sonunda tuhaf bir younluk ve mistisizm kiilii kazand ve kendisinin en gzde Alman incelemelerinin diableriesi ona derinden ilemi grnd. ykmzn getii ada Le Febvre kmazndaki kk Cafe'ye girmek bir dahinin zel odasna girmek demekti. Bon-Bon bir dahiydi. Rouen'de BonBon'un bir dahi olmadn syleyecek tek bir sous-cuisinier bile bulamazdnz. Bunu kedisi bile biliyor ve dahinin huzurunda kuyruunu sallamaktan kendisini alkoyuyordu, iri kpei bu gerei biliyor ve sahibine yaklarken hissettii aalk duygusunu saygl tavrlar sergileyerek, kulaklarn indirerek ve bir kpek iin uygunsuz denemeyecek bir ekilde alt enesini sarktarak ele veriyordu. Ancak u da bir gerek ki, bu mutat saygnn ou metafizikinin fiziksel grnne yorulabilirdi. unu sylemeliyim ki, belirgin bir dsal irade bir hayvan stnde bile etkisini gsterir; ve restaurateurn d grnndeki pek ok eyin drtayakllarn imgelemini etkileyecek ekilde hesaplanm olduunu

E. A. Poe kabul etmeye hazrm. Ufak tefek olan byk adamlarn - byle iki anlaml bir ifade kullanmama izin verilirse - tuhaf, grkemli bir havas vardr ki bunu salt csse tek bana kesinlikle baaramaz. Ancak Bon-Bon yalnzca bir metre boyunda ve minicik bir baa sahip idiyse de, gbeinin ikinliim neredeyse ycelie yaklaan bir ihtiam duygusuyla izlememek olanakszd. Boyutlarndan hem insanlar, hem de kpekler kazanmlarnn bir rneini gryor olmalyd - gbei byklyle lmsz ruhu iin uygun bir yuvayd. Burada -istesem- metafizikinin giysileri ve d grnne ilikin dier nemsiz ayrntlar zerinde durabilirdim. Kahramanmzn sann ksa olduuna, taranp alnnn stne yaptrldna ve stnde koni eklindeki beyaz, pskll bir kepin bulunduuna deinebilirdim - dar ve ksa, bezelye yeili ceketinin o zamanki sradan restaurateurler arasnda moda olmadn - yenlerin zamann modasna gre fazla byk olduunu - kvrd manetlerinin o barbar ada alld gibi giysiyle ayn kalite ve renkteki kumatan deil, daha ssl bir ekilde Cenova'nn alaca kadifesinden yapldn - terliklerinin parlak mor renkte ve tuhaf biimde olduunu ve zarif ular ve kenarlaryla naklarnn ak parlak renkleri olmasa Japon yapm sanlabileceini - pantolonunun aimable ad verilen, satene benzeyen san bir kumatan yapldn - bir sabahl andran ve kzl armalarla bezeli gk mavisi pelerininin omuzlarnn stnde sabah sisi gibi kibirle dalgalandn - ve genel grnnn Benevenutay', Floransal kadn doalamacy, "Pierre Bon-Bon'un bir cennet kuu mu, yoksa kusursuz bir cennet mi olduunu anlamann g olduu"nu sylemeye ittiini - dediim gibi, istesem btn bu noktalar uzun uzadya aabilirdim; - ama bunu yapmayacam: - Salt kiisel ayrntlar tarihsel romanclara braklabilir; - onlar gerein ahlaki boyutunun altndalar. "Le Febvre sokandaki Caf'ye girmek bir dahinin zel odasna girmek demekti," demitim - ama o sralar bir zel odann deerini ancak bir dahi bilebilirdi. Girie levha niyetine byk bir kitap aslmt ve sallanmaktayd. Cildin bir yzne bir ie resmi izilmiti; dierinde bir pte vard. Srtnda seilebilir iri harflerle Oeuvres de Bon-Bon yazlyd. Bylece dkkan sahibinin iki ura zarife sergilenmi oluyordu. Eikten geince binann ii tamamen gzler nne seriliyordu. Aslnda Caf'nin sunabildii tm mekan uzun, bask tavanl, antika tarzda denmi bir odadan ibaretti. Odann bir kesinde metafizikinin yata durmaktayd. Perdeler ve bir Yunan sayvan ona hem klasik, hem de rahat bir hava veriyordu.

Btn Hikayeleri Kar kede mutfak gereleri ve bibliothque durmaktayd. Rafta bir tabak polemik sakince duruyordu. Son etiklerle dolu bir frn - on iki yaprak formal mlangelarla dolu bir tencere vard. Izgara, stndeki Alman etiine dair kitaplarla ili dlyd - Eusebius'un yannda bir atal grlebilirdi - Platon rahata tavann iine kurulmutu - ve ilere ada elyazmalar geirilmiti. Cafe de Bon-Bon'un dier alardan an sradan restoranlarndan pek farkl olmad sylenebilir. Kapnn karsnda byk bir ocak vard. Ocan sandaki ak bir dolap sra sra dizilmi ok sayda etiketli ieyi sergilemekteydi. Pierre Bon-Bon ite burada,-------'in sert knda, bir gece yaklak on iki ci varnda, komularnn kendisinin tuhaf eilimleri stne sylediklerini bir s re dinledikten - onlar kap dar ettikten, kfrederek kapy zerlerine kilit ledikten sonra sakinlikten uzak bir ruh haliyle deri kapl bir koltua, harl ha ni yanan bir al rp ateinin karsna oturmutu. Yzylda bir ya da iki kez yaanan o korkun gecelerden biriydi. Youn bir kar ya vard ve ev, duvarlardaki yarklardan ve bacadan hzla girip filozofun yatann perdelerini berbat bir ekilde sallayan ve pate tencereleriyle katlarn dzenini bozan iddetli rzgar aknlaryla temellerinden sarslmaktayd. Darda asl duran byk kitap tabelas frtnann iddetine maruz kaldndan korkun bir ekilde gcrdyor, ar mee payandalar inildiyordu. Dediim gibi, metafiziki koltuunu ocan yanndaki allm yerine ekerken sakin deildi. Gn boyunca meydana gelmi pek ok kafa kartrc olay dncelerinin dinginliini bozmutu. Des oeufs la Princesse yapmaya alrken ne yazk ki bir omelette la Reine yapmt; bir etik ilkesinin kefi bir yahni tenceresinin devrilmesiyle engellenmiti; ve son olarak, baaryla sonulandrmaktan ylesine haz duyduu o takdir edilesi pazarlklardan birinde kazklanmt. Ama zihni bu aklamasz, beklenmedik olaylar karsnda sinirlenirken, frtnal bir gecenin yol aaca sinirli kayg da iin iine girmese olmazd. Islk alarak nceden bahsettiimiz en yakn olan iri siyah kpei arrken ve huzursuzluk iinde koltuuna otururken elinde olmadan odann, amansz glgelerini kzl ocak nn bile ancak ksmen yenebildii uzak ksmlarna bezgin ve rahatsz gzlerle bakt. Amacn herhalde kendisinin de bilmedii bir incelemeyi tamamladktan sonra, koltuunun yanna kitaplar ve katlarla dolu bir sehpay ekti ve ksa sre sonra ertesi gn baslacak olan kaln bir elyazmas taslan son okumasn yapmaya koyuldu.

E. A. Poe Birka dakika byle urarken odada anszn "Acelem yok, Msy BonBon," diye fsldayan tiz bir ses duyuldu. "Kr eytan!" dedi kahramanmz, ayaa frlayp yanndaki sehpay devirirken ve etrafna akn akn bakarken. "ok doru," diye sakince yantlad ses. "ok doru! - ok doru olan ne? - Buraya nasl girdin?" diye haykrd metafiziki, yatana boylu boyunca uzanm eyi fark ederken. "Diyordum ki," dedi davetsiz konuk, sorulara cevap vermeden, "diyordum ki bol bol vaktim var - acelem yok - ksacas Amlama'n bitirmeni bekleyebilirim." "Amlamam! - Ama! - Nereden biliyorsun? - Bir amlama yazdm nereden anladn? - Ulu Tanrm!" "tt!" diye yantlad karalt tiz bir fsltyla; ve yataktan hzla kalkarak kahramanmza doru tek bir adm att. Tavandan sarkan demir bir lamba o yaklarken sarslarak geriye doru salland. Filozofun aknl yabancnn giysilerini ve grnn dikkatle incelemesini engellemedi. Son derece zayf, ama ortalamadan ok daha uzun bir figrn ana hatlar, stne smsk oturan, ama bir nceki yzyln modasna gre kesilmi, siyah bir kumatan yaplma, solmu bir takm tarafndan iyice belirginletirilmiti. Bu giysilerin imdiki sahiplerinden ok daha ksa birine gre dikilmi olduu akt. El ve ayak bileklerinin be santimi aktayd. Ancak ayakkablarnn ok parlak tokalar kyafetinin dier ksmlarnn uyandrd ar yoksulluk izleniminin bir yalan olduunu ele veriyordu. Ba ak ve tamamen keldi, uzunca bir kuyruk kan arka taraf dnda. Yan camlan olan yeil bir gzlk gzlerini hem ktan koruyor, hem de kahramanmz gzlerin renklerini ya da ekillerini semekten alkoyuyordu. stnde bir gmlekten eser yoktu; ama kirli grnl bir kravat boynuna byk bir zenle balanmt ve resmi bir ekilde yan yana sarkan ular (her ne kadar "mantksz biimde" diyebilecek olsam da) insanda karsnda bir rahip olduu izlenimini uyandryordu. Gerekten de hem grnndeki, hem de tavrlarndaki pek ok dier nokta bu izlenimi uyandrabilirdi. Sol kulann stnde, modern bir katibin havasyla eskilerin kat delme inesini andran bir alet tayordu. Ceketinin gs ceplerinden birinde, elik kopalarla tutturulmu kk, siyah bir kitap gze arpyordu. Bu kitap, bilinli ya da bilinsiz olarak yle diklemesine konulmutu ki, srtndaki beyaz "Rituel Catholique" yazs okunuyordu. Fizyolojisinin tamam tu-

Btn Hikayeleri haf bir ekilde, somurtkan biri olduu izlenimini veriyordu - hatt bir kadavra kadar beyaz olduu sylenebilirdi. Aln geniti ve derin dnmekten ileri gelen krklklarla kaplyd. Aznn kenarlar son derece teslimiyeti bir alakgnlllk ifadesiyle aa inikti. Kahramanmza doru yrrken ellerini de birletirmiti - derin bir i geirme - ve yle kutsal bir havaya brnmt ki, kesinlikle etkileyiciydi. Metafizikinin yzndeki tm fke belirtileri kayboldu ve, ziyaretisini incelemeyi tamamlayp tatmin olduktan sonra, cana yakn bir havayla elini skt ve bir koltua oturttu. Ancak filozoftaki bu ani his deiimini doal olarak etkili olabilecei dnlen nedenlerde aramak kkten yanl olur. Aslnda Pierre Bon-Bon, karakterinden anlayabildiim kadaryla, dsal tavrlarn yapmacklndan etkilenecek en son insand. nsanlar ve nesneleri bylesine iyi gzlemleyen birinin konukseverliini ktye kullanm olan kiinin gerek karakterini hemen grememi olmas olanakszd. Hi yoksa, ziyaretisinin ayaklarnn ekli tuhaft - banda hafife, ok uzun bir apka tayordu - pantolonunun arkasnda titrek bir kabarklk vard - ve ceket kuyruunun da oynayp durduu bir gerekti. O halde kahramanmzn kendisini o ana kadar en az sayg duyduu ahsn karsnda bulunca hissettii tatmin duygusunu hayal edin. Ancak neler olup bittiine ilikin phelerinin bir belirtisini da vurmayacak kadar diplomatt. Beklenmedik bir ekilde yaad bu byk onurun bilincinde olduunu belli etmek onun yapaca i deildi. Konuunu konuturmak, ondan kitabnda yer alrsa hem insanl aydnlatabilecek, hem de kendisini lmszle kavuturacak nemli etik bilgiler almak daha uygundu - ziyaretisinin ileri yann ve etik bilimindeki mehur yetkinliinin onun bu fikirlere sahip bulunduunu aka kantladn da eklemeliyim. Kahramanmz bu aydnlanm bakla karsndaki centilmeni oturttu, sonra atee abucak biraz al rp atp sehpay tekrar dorulttuktan sonra stne birka ie Mousseux koydu. Bu ileri abucak hallettikten sonra koltuunu yabancnn karsna ekti ve dierinin sohbete balamasn beklemeye koyuldu. Ama en becerikli ve olgun kiilerin planlan bile ounlukla uygulanmalarnn balangcnda ters gider ve restaurateur de ziyaretisinin konumasnn balangcnn kendisini arttn grd. "Beni tandn gryorum, Bon-Bon," dedi: "HA! HA! HA! - HE! HE! HE! - HI! HI! HI! - HO! HO! HO! - HU! HU! HU!" - Ve eytan, bir anda tavrlarnn kutsalln bir kenara brakarak azn kulaklarna kadar at ve sivri,

E. A. Poe keskin dilerini gsterdi. Sonra da uzun, yksek, ktlk dolu bir kahkaha att. Bu arada arka ayaklan stnde melen siyah kpek de gr sesiyle koroya katld ve tekir kedi kap odann en uzak kesine giderek srtn kabartt ve lk att. Felsefeci ikisini de yapmad. Bir kpek gibi glmeyecek ya da bir kedi gibi lk atp mnasebetsiz korkusunu ele vermeyecek kadar grm geirmi biriydi. Ziyaretisinin cebindeki kitabn srtndaki "Rituel Cathotique" yazsn oluturan beyaz harflerin renk ve mana deiikliine uradn ve birka saniye sonra ilk baln yerini parlak krmz harflerle yazlm Regtre des Condamns yazsnn aldn grnce biraz ardn itiraf etmeliyim. Bu hayret verici deiim, Bon-Bon'un ziyaretisine yant verirken farkl bir durumda muhtemelen hissedilmeyecek olan bir ekingenlik havas sergilemesine yol at. "Baym," dedi filozof, "baym, ak konumak gerekirse - sanrm siz - inann ki - en - yani demek istediim bence - inanyorum ki - bu byk onura dair - ok - ok kk bir fikir sahibiyim -" "Oh! - Ah! - Evet! - ok gzel!" diye szn kesti Majesteleri; "Yeter, daha fazla konuma - her eyi gryorum." Ve sonra yeil gzln kartt ve camlarn ceketinin koluyla zenle sildikten sonra cebine koydu. Bon-Bon kitap olayndan hayrete dmse, imdi karsndaki grnt iyice armasna yol amt. Ziyaretisinin gzlerinin rengini belirlemek iin byk bir merak duygusuyla baklarn kaldrnca onlarn bekledii gibi siyah olmadn grd - sanlabilecegi gibi gri de deillerdi - ela ya da mavi de deillerdi - sar ya da krmz da deillerdi - mor da deillerdi - beyaz da deillerdi - yeil de deillerdi - yukardaki gkte, aadaki yeryznde ya da denizlerde bulunan herhangi bir renge de sahip deillerdi. Ksacas Pierre BonBon yalnzca Majesteleri'nin gzsz olduunu apak grmekle kalmad, bir zamanlar gzlere sahip bulunduuna ilikin bir belirtiye de rastlayamad; nk normalde gzlerin olmas gereken yerde yalnzca cansz bir et tabakas varBylesine tuhaf bir fenomenin kkenlerini aratrmamak metafizikinin doasna aykryd. Majestelerinin yant hzl, vakurca ve tatmin ediciydi. "Gzler! Sevgili Bon-Bon! Gzler mi dedin! - Oh! Ah! - Alglyorum! Ortalkta gezen gln kitaplar, ha? Sana kiisel grnm hakknda yanl fikir vermiler. Gzler!!! - Doru. Gzler, Pierre Bon-Bon, kendilerine uygun yerdeler - buras ba m diyorsun? - Evet - bir solucann ba. Senin iin de bu

Btn Hikayeleri grseller vazgeilmez - yine de benim grmn seninkinden keskin olduuna seni ikna edeceim. Kede duran bir kedi gryorum - gzel bir kedi bak ona! - Onu iyice incele! imdi Bon-Bon, beynindeki dnceleri - dnceleri, diyorum sana - fikirleri - alglayabiliyor musun? te! - Alglayamyorsun. Kuyruunun uzunluuna ve zihninin derinliine hayran kaldmz dnyor. imdi benim rahiplerin en sekini, senin de metafizikilerin en gereksizi olduuna karar verdi. Bylece gryorsun ki, tamamen kr deilim: Ama benim mesleimden biri iin, szn ettiin gzler, yalnzca her an bir i ya da yaba tarafndan oyulabilecek engeller olurdu. Bu grselliin senin iin vazgeilmez olduunu kabul ediyorum. Onlar iyi kullanmaya al Bon-Bon; - benim grme gcm ruhtur." Ziyareti daha sonra masadaki araptan bardana koydu ve Bon-Bon'unkini de azna kadar doldurduktan sonra onu gnl rahatlyla iip kendisini evinde gibi hissetmesini syledi. "Zekice bir kitap yazmsn, Bon-Bon," diye devam etti Majesteleri, dostumuzun omzuna, o verilen emri tam anlamyla yerine getirdikten sonra bardan brakrken hafife, bilgi bir tavrla vurarak. "Kesinlikle zekice bir kitap. Tam benim sevdiim trden bir eser. Ancak zdee ilikin tasarmn gelitirilebilir ve fikirlerinin pek ou bana Aristoteles'i anmsatyor. O filozof en yakn tandklarmdan biriydi. Onu hem korkun huysuzluundan, hem de pot krmak gibi elenceli bir ynnden dolay severdim. Btn o yazdklar arasnda tek bir somut gerek var ki, onun ipucunu da kendisinin absrdln sevdiim iin ben verdim. Pierre Bon-Bon, hangi yce ahlaki gerekten bahsettiimi biliyorsun sanrm, deil mi?" "Bildiimi syleyemem-" "Evet! -Aristoteles'e insanlarn haprrken gereksiz fikirleri burunlarndan dar attm syleyen bendim." "Bu -hk!- gerekten de doru," dedi metafiziki, kendisine bir bardak daha Mousseux koyarken ve ziyaretisinin parmaklarna enfiye kutusunu sunarken. "Platon'a da," diye devam etti Majesteleri, enfiye kutusunu ve ierdii iltifat alakgnllkle geri evirerek, "Platon'a da bir zamanlar arkadaa hisler beslemitim. Platonla tantn m Bon-Bon? -Ah! Hayr, binlerce kez zr dilerim. Benimle bir gn Atina'da, Parthenon'da karlat ve bana bir fikirden bunaldn syledi. Ona O NOUS ESTN ANGOS'yu" yazmasn nerdim. Bunu

E. A. Poe yapacan syleyip eve gitti, ben de piramitlere ktm. Ama vicdanm beni bir arkadaa bile olsa birine gerei sylediim iin knad ve apar topar Atina'ya geri dnp Aglos'yu yazarken filozofun sandalyesinin arkasnda durdum. Kada parmamla dokunarak ters evirdim. Bylece cmle imdi nus estin aglos olarak okunuyor ve grdn gibi, metafiziinin temel doktrini. "Hi Roma'da bulundunuz mu?" diye sordu restaurateur, ikinci Mousseux iesini bitirdikten sonra dolaptan byk bir ie Chambertin alrken. "Sadece bir kez, sevgili Bon-Bon, sadece bir kez. Bir ara" -dedi eytan, sanki bir kitaptan okurcasna- "bir ara be yllk bir anari dnemi olmutu ve o srada btn memurlarndan yoksun kalan cumhuriyetin halkn setiklerinden baka yargc yoktu. Bunlar da yasal idari yetkiye sahip deildi - o zaman, Msy Bon-Bon - yalnzca o zaman Roma'daydm ve bu yzden onun felsefesine ilikin dnyevi bir tandm yok. "Epicurus hakknda ne -hk!- ne dnyorsunuz?" "Kimin hakknda?" dedi eytan aknlkla, "Epicurus'ta kusur bulmak istiyor olamazsn! Epicurus hakknda ne dnyormuum! Beni mi kastediyorsunuz baym? - Epicurus benim. Diogenes Laertes tarafndan ad anlan yz bilimsel incelemenin her birini yazan filozof benim." "Bu bir yalan!" dedi metafiziki, nk arap biraz bana vurmutu. "ok gzel! - Gerekten ok gzel baym! - Gerekten ok ok gzel baym!" dedi, epey koltuklar kabarm grnen Majesteleri. "Bu bir yalan!" diye tekrarlad restaurateur dogmatik bir ekilde, "bu -hk!bir yalan!" "Peki, peki! stediin gibi olsun," dedi eytan uzlamac bir ekilde; ve Majestelerini bir tartmada yenmi olan Bon-Bon ikinci bir Chambertin iesini bitirmenin grevi olduunu dnd. "Dediim gibi," diye devam etti ziyareti, "az nce belirttiim gibi, kitabnda bir takm ok outre fikirler var, Msy Bon-Bon. Mesela ruh hakknda btn o palavralar skarken ne demek istiyorsun? Ltfen syle bana, ruh nedir?" "Ruh -hk!-," diye yantlad metafiziki, "hi phesiz""Hayr efendim!" "Hi kukusuz""Hayr efendim!" "Hi tartmasz""Hi tereddtsz""Hayr efendim!" "Hk!" "Hayr efendim!" "Ve phe yok ki bir""Hayr efendim! Ruh byle bir ey deildir." (Bu noktada filozof bir kak suda boacakm gibi bakarak nc Chambertin iesini bitirme frsatn annda deerlendirdi.) "yleyse -hk!- ltfen syleyin baym - nedir - nedir ruh?" "Ruh ne buradadr, ne orada, Msy Bon-Bon," diye yantlad Majesteleri dnceli dnceli. "Baz ok kt ruhlar tattm - yani tandm - ok iyilerini de." Burada dudaklarn aprdatt ve, elini bilinsizce cebindeki kitabn stne koyduktan sonra, iddetli bir hapRIk krizine tutuldu. Devam etti: "Cratinus'un ruhu - fena deildi: Aristophanes'inki - canlyd: Platon'unki enfesti - senin Platon deil, komik air Platon; senin Platon Cerberus'un midesini kaldnrd - ! Sonra, bir bakalm! Naeivus vard, Andronicus, Plautus ve Terentius. Sonra Lucilius vard, Catullus, Naso ve Quintus Flaccus - sevgili Quinty! Beni elendirmek iin ark sylerken ona byle hitap ederdim, bir yandan da, srf keyfim yerinde olduundan, onu bir ataln ucunda kzartrdm. Ama bu Romallar tatsz. Tek bir tombul Yunanl onlarn bir dzinesine bedel. Hem besleyiciler de. Bir Quirite iinse ayn ey sylenemez. Senin Sauterne'ni bir tadalm bakalm." Bon-Bon artk nil admiraride karar klmt ve sz konusu ieleri uzatmaya giriti. Ancak odada kuyruk sallamasna benzeyen tuhaf bir ses vard. Bu Majestelerine hi yakmasa da filozof duymazdan geldi: - Kpei tekmeleyip susmasn sylemekle yetindi. Ziyareti devam etti: "Horace'nin tadnn Aristoteles'inkine ok benzediini grdm; - eitlilikten holanrm bilirsin. Terentius'un tadn Menander'inkinden ayrt edemiyordum. Naso'nun gizlenmi Nicander olmas armama yol at. Virgilius'ta gl bir Theocritus tad vard. Martial bana Archilochus'u anmsatt - ve Titus Livius kesinlikle Polybius'tu." "Hk!" diye yantlad Bon-Bon, Majesteleri devam etti: "Ama bir dknlm varsa. Msy Bon-Bon -bir dknlm varsa, bu filozoflaradr. Evet baym, kesinlikle her eytan- yani her centilmen bir filozof

E. A. Poe semeyi bilmez. Uzun boylular iyi deildir; en iyileriyse, kabuklan iyi soyulmazsa, safra yznden biraz kokulu olur." "Kabuklar soyulmazsa!!" "Cesetten karlmay kastediyorum." "Doktorlar -hk!- hakknda ne dnyorsunuz?" "Onlardan bahsetme! - ! !" (Burada Majesteleri iddetle rd.) "Sadece bir tanesini tattm - o Hippocrates denen keratay! - eytantersi kokuyordu - gg! g! gg! - Onu Styx'te ykarken souk aldm - bir de bana kolera bulatrd." "Vay -hk!- alak!" diye bard Bon-Bon. "Bir hap kutusunun -hk!- d!" - Ve filozofun gznden bir damla ya szld. "Ne de olsa," diye devam etti ziyareti, "ne de olsa, eer bir eytan- bir centilmen yaamak istiyorsa bir ikiden fazla kabiliyete sahip olmaldr; ve bizim iin iman bir surat diplomasinin kantdr." "Nasl yani?" "Bazen karnmz doyurmakta ok zorlanrz. Benimki gibi scak bir iklimde bir ruhu iki saatten fazla hayatta tutmak genellikle olanakszdr; ve lmden sonra, hemen turular kurulmazsa (ki turusu kurulmu ruh gzel deildir) - kokarlar - anlyorsun ya? Ruhlar bize normal yoldan teslim edildiinde kokumalarndan her zaman korkulur." "Hk! - Hk! - Ulu Tanrm! - Nasl katlanyorsunuz!" Bu noktada demir lamba iki misli iddetle sallanmaya balad ve eytan koltuundan kalkar gibi oldu; - ancak hafif bir i ekile skunetini geri kazand ve sadece kahramanmza alak bir sesle, "Bak ne diyeceim, Pierre Bon-Bon, artk bu kfrlere bir son vermeliyiz," dedi. Ev sahibi azna kadar dolu bir kadehi daha boaltarak anladn ve boyun ediini belirtti. Ziyareti devam etti: "Aslnda katlanmann pek ok yolu var. oumuz alk ekiyor: Bazlarmz turuyla idare ediyor: Ben ise ruhlarm vivente corpore satn alyorum. O zaman tatlan ok gzel oluyor." "Ama beden! -Hk!- Beden!!!" "Beden, beden - ne olmu bedene? - Oh! Ah! anlyorum. Beden bu ilemden hi etkilenmiyor baym. Zamanmda saysz alveri yaptm ve bu kiiler kesinlikle bir rahatszlk hissetmedi. Kabil ve Nemrut, Neron ve Caligula, Dionysius ve Pisistratus ve - ve baka binlercesi vard ki, yaamlarnn son ksm-

Btn Hikayeleri larnda ruh sahibi olmann nasl bir ey olduunu bilmediler. Yine de, baym, bu adamlar toplumu sslediler. En az benim kadar iyi tandn A-------yok mu? O zihinsel ve fiziksel yetilerine hakim deil mi? Kim daha keskin nkteli cmleler yazabilir ki? Kim daha zekice mantk yrtebilir? Kim - ama dur! Cep defterimde onun szlemesi var." Bunu syledikten sonra krmz bir deri czdan kard ve iinden birka sayfa ald. Bon-Bon bunlardan bazlarnn stnde Machi - Maza - Robesp Caligula, George, Elizabeth szcklerini anlk olarak grd. Majesteleri dar, uzunca bir kat parasn seip okumaya balad: "Belirtilmesi gereksiz bir takm zihinsel yetilerin karlnda, ayrca bin lo uis d'or karl olarak, ya bir yl ve bir ay olan ben bu szlemeyi elinde bu lunduran kiiye ruhum ad verilen glgenin tm haklarn, tapusunu ve eklen tilerini devrediyorum." (imza) A ..... (Burada Majesteleri daha ak syleme hakkn kendimde grmediim bir ad tekrarlad.) "Akll biriydi," diye devam etti; "ama senin gibi, Msy Bon-Bon, o da ruh konusunda yanlmt. Ruh bir glgeymi ha! Ruh bir glgeymi! HA! HA! HA! - HE! HE! HE! - HU! HU! HU! Ama yahni yaplm bir glgeyi dn!" "Yahni yaplm bir glgeyi -hk!- bir dn!" diye haykrd, yetileri Majestelerinin diskurunun derinlii karsnda epey keskinlemi olan kahramanmz. "Yahni yaplm bir glgeyi bir -hk!- dn!! imdi, kahretsin! -hk!- hh! Eer ben byle bir -hk!- avanak olsaydm. Benim ruhum, Bay - hh!" ''Senin ruhun mu, Msy Bon-Bon?" "Evet, efendim -hk!- benim ruhum""Ne dedin?" "Glge deil, kahretsin!" "Yani demek istediin""Evet efendim, benim ruhum -hk!- Hh! - Evet, efendim." "yle bir iddiam yoktu""Benim ruhum -hk!- kesinlikle uygundur -hk!- bir""Ne?" "Yahniye." "Ha!" "Sufleye." "Ha?"

E. A. Poe "Salal yahniye." "Gerekten!" "Ragout ve fricandeauya - bak sevgili dostum! Onu almana izin vereceim hk!- kelepir." Burada filozof Majestelerinin srtna bir aplak indirdi. "Byle bir eyi aklmdan bile geirmem," dedi dieri istifini bozmadan, koltuundan kalkarken. Metafiziki bakakald. "u anda yeterince tedarikliyim," dedi Majesteleri. "Hk! - H-a?" dedi filozof. "Elimde hazr fon yok." "Ne?" "Hem bana hi yakmaz""Baym!" "u andaki iren ve centilmenlikten uzak durumundan""Hk!" "stifade etmek." Burada ziyareti eilip selam vererek ekildi -bunu nasl yapt belli deildiama metafiziki o "hain herifin" kafasna bir ie frlatmaya alrken, tavandan sarkan ince zincir kopup lamba kafasna dnce yere kapakland. 1835

an Kulesindeki eytan
Saat ka? - ESK DEY

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Dnyann en gzel yerinin Hollanda'daki Vondervotteimittiss kasabas olduunu -heyhat! Artk deil- herkes az ok bilir. Yine de ana yollardan biraz uzakta, cra bir yerde bulunduundan okuyucularmdan oraya gidenlerin pek fazla olmadn sanyorum. Gitmemi olanlar iin bu kasabadan biraz bahsetmem yerinde olur. Aslnda yaknlarda kasabann bana gelen felaketi anlatarak kasaba sakinlerine sempati duyulmasn salamak niyetinde olduum iin bu daha da byk bir gereklilie dnyor. Beni tanyanlar stlendiim bu grevi elimden geldiince iyi yapacamdan, kat bir tarafszlk sergileyeceimden, verileri ihtiyatla inceleyeceimden ve otoritelerin yazdklarn karlatracamdan kuku duymayacaktr. Bir tarihinin grevidir bunlar yapmak. Vondervotteimittiss kasabasnn en bandan beri imdiki gibi olduunu eitli kitaplara, elyazmalarna ve yaztlara dayanarak syleyebilirim. Ancak ne zaman kurulduu konusunda ne yazk ki tpk bazen bir takm cebir formlleri karsnda bocalayan matematikiler gibi belirsiz bir belirginlikle konumak zorundaym. Bu yzden kurulduu tarih bence, kasabann kkl gemiini de gz nne alrsak, rakamsal olarak sylenebilecek herhangi bir saydan daha az olamaz. Vondervotteimittiss isminin nereden geldiine gelince, ne yazk ki bu konuda da kesin bir ey syleyemiyorum. -Bu hassas konu stnde ne srlen eitli fikirler var. Bunlarn bazlar zekice, bazlar bilgece, bazlar da tam tersi ekilde yazlm. Hibiri bana tatminkar gelmiyor. Belki Grogswigg'in Kroutaplenttey'inkine olduka yakn tezini ihtiyatla tercih etmek yerinde olur. yle
diyor: "Vondervotteimittiss - Vonder, lege Donder - Votteimittiss, quasi und Bleitziz-Bleitziz obsol: Pro Blitzen." Bu tretme Kasaba Meclis Binas'nn stnde-

E. A. Poe ki an kulesinin tepesindeki yazyla rtyor. Ancak bylesine nemli bir konuya daha fazla deinmek istemiyorum. Bu konuda bilgilenmek isteyen okuyuculara Dundergutz'un Oratiunculoe de Rebus Proeter-Veteris'ini neririm. Ayrca Blunderbuzzard'n De Derivationibus'unun krmz-siyah karakterli Folyo Gotik basksnn 27. sayfadan 5000. sayfaya kadarki ksmn tavsiye ederim. Ayrca oradaki, Stuffundpuffun el yazsyla yazl kenar notlarn Gruntundguzzell'in dipnotlaryla karlatrn. Vondervotteimittiss isminin nereden ve ne zaman geldii belirsiz olsa da, daha nce de sylediim gibi hibir deiiklik geirmemi olduundan kuku duyamayz. Kasabann en yallar bile bu ismin hep ayn olduunu sylerler. Hatt en kk bir deiikliin imasn bile hakaret sayarlar. Kasaba yusyuvarlak bir vadinin iinde bulunmaktadr. Vadinin evresi yaklak yarm kilometredir ve etraf alak tepelerle evrilidir. Kasaba halk bu tepeleri amay hi denememitir. te tarafta hibir ey olmadna inanmak gibi salam bir gerekeleri vardr. Vadinin olduka dz ve yass talarla kapl olan eteklerinde altm kk ev bir sra halinde dizilmitir. Srt tepeye dayal olan bu evler mecburen ortadaki dzle bakmaktadr. Dzln orta noktasndan her eve tam elli be metre vardr. Her evin nnde kk bir bahe vardr. Bu bahelerin her birinde kavisli bir yol, bir gne saati ve yirmi drt lahana bulunur. Binalar birbirine o kadar benzer ki hibir ekilde ayrt edilemezler. ok eskiden ina edildiklerinden mimari tarzlar biraz tuhaftr, ama bu canllklarna glge drmez. Kk, krmz, siyah ulu tulalardan yaplmadrlar. Bu yzden duvarlar kocaman birer satran tahtas gibi grnr. gen biimindeki damlar ne dnktr. Dam saaklarnn ve giri kaplarnn stnde evin geri kalan kadar byk saak silmeleri vardr. atda ok sayda kiremit bulunur. Ular uzun ve kvrktr. Binalarn ahap ksmlar koyu renklidir ve etraflarnda pek ok oyma vardr. Bunlarn ekilleri birbirinden pek farkl deildir, nk Vondervotteimittiss oymaclar hep sadece iki eyin oymasn yapabilmitir saatlerin ve lahanalarn. Ama bunlar kusursuzca oyarlar. Keskilerini kullanacak bir yer bulur bulmaz esiz dehalarn sergilemeye balarlar. Evlerin ii de d gibidir. Eyalar hep ayndr. Yerler kare inilerle kapldr. nce, kavisli bacaklar olan encik ayakl sandalyelerle masalar siyah tahtadan yaplmadr. mine alnlklar geni ve yksektir. Alnln n tarafndaki saat ve lahana oymalar yetmezmi gibi, stnde tam ortada bir de gerek saat var-

Bln Hikayeleri dr. Muazzam tiktaklar karan bu saate alnln iki ucundaki lahana sakslar elik eder. Lahanalarla saatin arasnda kk birer porselen adam heykelcii durur. Heykelciklerin iri birer gbei ve bu gbeklerde byk, yuvarlak birer delik vardr. Bu delikten baklnca ierde bir saat olduu grlr. Ocaklar byk ve derindir. inde kavisli ktk demirleri vardr. Ocak hep yanar ve stnde lahana turulu domuz eti kaynayan koca bir kazan vardr. Evin hanm srekli bu kazann bandadr. Ufak tefek, iman, yal bir kadndr. Mavi gzl ve krmz yzldr. Bana mor ve sar kurdelelerle sslenmi, sivri tepeli iri bir kep geirmitir. Turuncu renkteki ynl giysisinin kala ksm son derece kabark, robas ok ksadr. Aslnda dier alardan da ok ksadr elbise, dizden aa inmez. Kadnn dizleri ve ayak bilekleri kalndr, ama bu bilekleri bir ift yeil, ho orap rter. Pembe deri ayakkablar sar kurdelelerle balanm, bunlara lahana eklinde dm atlmtr. Sol elinde kk, ar bir Hollanda saati tar. Sa elinde ise lahana turusuyla domuz etini kartrd bir kepe vardr. Yannda tombul bir tekir kedi durur. Kuyruuna yaldzl bir oyuncak alar saat balanmtr. Bunu oraya "olanlar" balamtr. tane olan olanlar bahede domuza bakmaktadr. Her biri altmar santim boyundadr. keli amiral apkalar, kalalarna kadar inen mor yelekleri, tavan derisi bol pantolonlar, krmz yn oraplar, iri sivri tokal ar ayakkablar ve iri sedef dmeli uzun ceketleri vardr. Ayrca her birinin aznda birer pipo, sa elinde de kk birer saat bulunmaktadr. Pipolarndan bir nefes ekip saate bakar, sonra saate bakp pipolarndan bir nefes ekerler. Son derece iman ve tembel olan domuz bazen yerdeki tek tk lahana yapraklarn yer, bazen de arkasndaki, o yumurcaklarn kedi kadar gzel grnsn diye kendi kuyruuna da balam olduu yaldzl alar saate bir tekme savurur. n kapnn hemen nnde, yksek arkal, oturak yeri deriden, tpk ierdeki sandalye ve masalar gibi kavisli bacakl ve encik ayakl bir koltukta evin reisi oturmaktadr. Son derece iman, ksa boylu, yal bir beydir, iri, yuvarlak gzleri ve devasa bir gerdan vardr. Giysileri olanlarnki gibidir. Tek fark piposunun onlarnkilerden byk olmas ve daha fazla duman karabilmesidir. Olanlar gibi adamn da bir saati vardr, ama o saatini cebinde tar. (Aslna baklrsa ilgilenmesi gereken, saatten daha nemli bir ey vardr; bunun ne olduunu az sonra aklayacam.) Sa aya sol dizinin stnde, yle oturmaktadr; yznde ciddi bir ifade vardr ve gzlerinden en azndan birini srekli, kararllkla dzln ortasndaki dikkate deer bir nesnenin stnde tutar.

E. A. Poe Bakt ey Kasaba Meclis Binas'nn an kulesinin iinde bulunmaktadr. Kasaba Meclisi'nin tm yeleri son derece ksa, iman, yal, zeki adamlardr, iri, tabak gibi gzleri ve tombul gerdanlar vardr. Vondervotteimittiss'in sradan sakinlerininkinden ok daha uzun ceketleri ve ok daha byk ayakkab tokalar vardr. Kasabadaki geici ikametimden sonra defalarca toplandlar ve u nemli kany benimsediler: "Eski kye yeni det getirmek gereksizdir-" "Vondervotteimittiss'in dnda katlanlabilecek bir yer yoktur-" ve "Saatlerimizle lahanalarmz bize yeter." Meclis'in toplant salonunun stnde an kulesi, an kulesinin iinde de an blmesi bulunur. Bu blmenin iinde Vondervotteimittisslilerin kendini bildi bileli gurur ve hayret duyduu, byk saat vardr. Deri koltuklarda oturmakta olan yal beylerin gzlerinin evrili olduu nesne budur. Byk saatin yedi yz vardr - her biri an kulesinin yedi tarafndan birindedir - her taraftan grlebilsin diye. Yzleri byk ve beyaz, kollar ar ve siyahtr. Grevi sadece onun bakmn yapmak olan bir grevli vardr. Ama bu grev paral ilerin en kolaydr, nk Vondervotteimittiss saatinde imdiye kadar bir sorun kt grlmemitir. - Son zamanlara kadar byle bir eyi ima etmek bile kafirlik saylrd. O byk an, arivlerde kayd olan en eski zamanlardan beri her saat ba dzenli olarak almtr. Aslnda bu, kasabadaki dier saatler iin de geerliydi. Saatin ka olduunu renmek iin buradan daha iyi bir yere gidilemezdi. O iri an "On iki!" demenin vakti geldiine karar verince btn itaatkar hayranlar azlarn ayn anda aar, verdikleri ses sanki byk saatin yanks olurdu. Ksacas, kasaballar lahanalarn seviyorlard, ama saatleriyle gurur duyarlard. Az zahmetli ok maal btn ilere yle byle bir sayg duyulur. Vondervotteimittiss'in an kulesi grevlisi az zahmetli ok maal ilerin en mkemmelinde altndan dnyann en sayg gren insandr. Kasabann en yksek mevkili adamdr. Domuzlar bile ona balarn kaldrp saygyla bakar. Ceketi kasabann dier beylerininkilerden ok daha uzun - piposu, ayakkab tokalar, gzleri ve midesi ok daha byktr. Gerdanna gelince: Onda ifte gerdan vardr. Bylece o mutlu Vondervotteimittiss kasabasnn tablosunu izmi oldum. Bylesine gzel bir resmin tepetaklak olmas ne ac! En bilge kasaballar arasnda bir deyi vardr. "Tepelerin ardndan hayrl bir

Btn Hikayeleri ey gelmez," derler. Bu szlerde bir kehanet gizliydi adeta. Ve bu kehanet, gereklemek iin iki gn nce, saat tam len on ikiye be kala dou tarafndaki tepenin zirvesinde son derece tuhaf grnl bir nesnenin belirmesini bekliyordu. Byle bir grnt tabii ki herkesin ilgisini ekti ve deri bir koltukta oturmakta olan her ksa boylu yal bey gzlerinden birini, dierini an kulesindeki saatten ayrmadan, korkuyla o tarafa evirdi. Saat on ikiye varken sz konusu tuhaf nesnenin olduka ksa boylu, yabanc grnl gen bir adam olduu anlalmt. Tepelerden hzla inmekteydi, bu yzden ksa sre sonra herkes ona iyice bakma frsat buldu. imdiye kadar Vondervotteimittiss'te grlm en ksa boylu adamd. Teni enfiye renginin koyu bir tonundayd. Uzun bir kanca burnu, bezelye gibi gzleri, geni bir az ve mkemmel dileri vard. Dilerini sergilemeye zellikle aba harcyormu gibiydi, nk srtrken az neredeyse kulaklarna deecekti. Byklar ve favorileri yznn geri kalann gizliyordu. Ba akt ve sa zenle, kk bukleler halinde yaplmt. stnde dar, krlang kuyruklu siyah bir ceket (bir cebinden upuzun bir beyaz mendil sarkyordu), siyah ve ksa bir kemir pantolon, siyah oraplar ve fiyonk yaplm enli saten kurdeleli, bombeli rugan iskarpinler vard. Bir kolunun altnda dev bir apka, dier kolunun altndaysa kendisinin neredeyse be misli bir keman tamaktayd. Sol elinde altn bir enfiye kutusu vard. Tepeden hoplayp zplayarak, tuhaf admlarla inerken kutudan srekli enfiye ekiyordu; yznde olabilecek en youn bir tatmin ifadesiyle. Tanrm! Vondervotteimittiss'in drst sakinleri iin nasl bir grntyd bu! Ak konumak gerekirse, adam her ne kadar srtsa da yz kstah ve sinsiydi; ve aha kalka kalka kasabann ortasna inerken rugan iskarpinlerinin tuhaf bombeleri epey phe uyandrmt. Onu o gn gren pek ok kasabal krlang kuyruklu ceketinin cebinden son derece gze batar bir ekilde sarkan o beyaz patiska mendilin altna bir gz atmak iin ok ey verirdi. Ama kasabaly asl kzdran ey, o alak zppenin fandango dans yaparcasna ya da bir frldak gibi dne dne saa sola giderken att admlarda dnyada ritim diye bir eyin varlndan, zamanlamann neminden hi haberi yokmu gibi grnmesiydi. Ancak kasaballar gzlerini doru dzgn ama frsatn daha yeni bulmutu ki, o serseri ortalarna srayverdi. Dans admlaryla bir oraya bir buraya gitti. Sonra topuklarnn stnde hzla dnp zplayarak bir gvercin gibi havaland

E. A. Poe ve Kasaba Meclisi Binas'nn ta tepesindeki an kulesine kondu. aknla urayan an grevlisi burada tetikte, ancak gene de vakur bir edayla pipo imekteydi. Ama o ufack adam grevlinin burnundan tuttu, yle bir evirip ekti. Elindeki koca apkay adamn kafasna geirip ta azna kadar indirdi. Sonra o byk kemanyla ona yle uzun ve yle temiz bir dayak ekti ki, sanki Vondervotteimittiss'in an kulesinde bir bando alay eytana gsteri yapyordu. imdi on ikiye sadece yarm saniye kalm olmasa bu ilkesizce saldr kasaballar nasl gz dnme bir intikam arayna yneltecekti bilemeyiz. an almak zereydi ve herkesin saatine iyice bakmas mutlak ve ncelik tayan bir gereklilikti. Ancak tam bu anda an kulesindeki adam hi ii olmad halde saati kurcalamaya balad. an artk almaya balam olduundan kimsenin onun hareketlerine dikkat edecek vakti yoktu, nk an seslerini hep birden azdan saymalar gerekiyordu. "Bir!" dedi ses. "Bir!" diye tekrarlad Vondervotteimittiss'teki deri koltukta oturan ksa boylu beylerin hepsi - "Bir!" dedi saatleri de; "Bir!" dedi olanlarn saati de ve kediyle domuzun kuyruklarndaki kk yaldzl alar saatler de. "iki!" diye devam etti byk an; ve "iki!" diye tekrarlad btn tekrarlayclar. "! Drt! Be! Alt! Yedi! Sekiz! Dokuz! On!" dedi an. "! Drt! Be! Alt! Yedi! Sekiz! Dokuz! On!" diye yantlad dierleri. "On bir!" dedi an. "On bir!" diye anlamaya vard dierleri. "On iki!" dedi an. "On iki!" diye karlk verdiler ve sustular. Tamamen tatmin olmulard. "On !" dedi an. "Lanet eytan!" diye soludu ksa boylu yal beyler. Sararmlar, pipolarn azlarndan drm, sa ayaklarn sol dizlerinden indirmilerdi. "Lanet eytan!" diye inlediler. "On ! On !! - Aman Allahm, saat - saat On !!" Daha sonraki o korkun sahneyi tasvire almak bouna olur. Btn Vondervotteimittissliler iler as bir velvele kopard. "Mideme ne girecek?" diye kkredi olanlar. "Bu saatte ackrm!" "Pipoma ne oldu?" diye kfretti btn ksa boylu yal beyler. "Allah kahretsin! Bu saatte ttmesi lazm pipomun!" Ve pipolarn tekrar, byk bir hiddet-

Btn Hikayeleri le doldurup koltuklarna geri yaslandlar ve yle hzl ve iddetle duman ekmeye baladlar ki vadiyi bir anda dolduran dumandan gz gz grmez oldu. Bu arada btn lahanalar kzarmt. Sanki eytan bir saat klna brnp her eyi ele geirmiti. Mobilyalarn stne oyulmu olan saatler bylenmiesine dans etmeye balad. mine raflarnn stndekiler de fkelerini zor zaptediyordu ve on yle durmakszn almaktaydlar, sarkalarn yle kpr kpr oynatmaktaydlar ki gerekten korkun bir grntyd. -Ama en kts, artk kediler de, domuzlar da kuyruklarna balanm olan kk alar saatlerden bkmt ve fkelerini oradan oraya koarak, trmalayarak ve oyarak, tiz sesler karp keskin lklar atarak, miyavlayarak ve crlayarak, insanlarn yzlerine saldrarak, ietekliklerin altna koarak, yani sonuta mantkl bir insann hayal edebilecei en korkun grlt patrty kopararak karyorlard. Bu da yetmezmi gibi, an kulesindeki o adi kk yaramaz elinden geleni ardna koymuyordu. - O alak arada srada dumanlarn arasndan grlyordu. an kulesinde, yerde srt st yatmakta olan kule grevlisinin tepesinde oturmaktayd. O habis herif dilerinin arasnda ann ipini tutuyordu. pi bayla ekip duruyor ve an yle bir aldryordu ki, dncesi bile kulaklarm tekrar nlatyor. Kucanda byk keman vard. Bunu iki eliyle tutmu, zamanlamaym ritimmi aldrmadan (salak herif!) "Judy O'Flannagan'la Paddy O'Raferty"yi alyordu. ler byle kt bir hal alnca oray tiksintiyle terk ettim. imdi doru saati ve leziz lahanay seven herkese yardm arsnda bulunuyorum. Hep birlikte Vondervotteimittiss'e gidelim ve o ksa boylu herifi an kulesinden indirerek kasabaya eski dzenini geri getirelim. 1839

Drt Hayvan Bir Arada; nsan-Zrafa


Chacun a ses vertus.CREBLLON'UN XERXES'.
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Antiochus Epiphanes genellikle Peygamber Ezekiel'in Tanr's olarak grlr. Ancak bu onur Cyrus'n olu Cambyses'e daha uygundur. Hem Suriye hkmdarnn karakteri ek sslemelere de gerek duymaz. Tahta k, daha dorusu hkmdarl zorla ele geirii sa'nn geliinden yz yetmi bir sene nce gereklemitir; Efes'teki Diana tapnan yamalama giriimi; Yahudilere kar besledii amansz dmanlk; Kudslakdas' kirletmesi; ve on bir senelik alkantl bir hkmranlktan sonra Taba'da feci bir ekilde lmesi gze arpan olaylardr ve bu yzden ann tarihileri tarafndan, kiisel yaamnn ve nnn toplamn tekil eden kafirce, alaka, zalimce, aptalca ve tuhaf basarlarndan daha ok kaydedilmilerdir. Sevgili okur, imdi bin sekiz yz otuz senesinde olduumuzu dnelim ve birka dakikalna, insanlarn yaad en tuhaf ehir olan Antakya'da bulunduumuzu hayal edelim. Aslnda Suriye'de ve baka lkelerde bu ismi tayan, benim bahsettiimin dnda on alt ehir daha vard. Ama bizimki Antakya Epidefne ismiyle tannyordu, nk Defne adl tanryla ayn ismi tayan ve ona adanm bir tapnan bulunduu o kk kyn yaknndayd. lkenin Byk skender'den sonraki ilk kral olan Seleucus Nicanor tarafndan (geri bu konu zerinde tartlmaktadr) babas Antiochus'un ansna ina edilmi ve hemen Suriye hkmdarlarnn oturduu yer olmutu. Roma mparatorluu'nun gelime dneminde dou eyaletlerinin valisinin genelde yaad-

E. A. Poe g yer de burasyd; ve pek ok imparator (aralarnda zellikle Verus ve Valens'ten bahsedilebilir) vakitlerinin ounu burada geirirlerdi. Ama grdm kadaryla artk ehre vardk. Kalesine inelim ve ehirle civarna bir bakalm. "Dalk yabann iinden ve sonunda da binalar yabannn arasnda saysz alayanla yolunu aan bu geni ve hzl rman ad ne?" Bu Orontes, gney ynnde geni bir ayna gibi on iki mil kadar uzanyor ve Akdeniz'in dnda grnrdeki tek su ktlesi. Akdeniz'i herkes grmtr; ama Antakya'y grenlerin pek az olduunu izninizle syleyeyim. Pek azdr derken, sizin ve benim gibi, modern bir eitimin avantajlarna sahip olanlar kastediyorum. Bu yzden o denize bakmay brakn ve tm dikkatinizi altmzda uzanan evlere verin. imdi bin sekiz yz otuz senesinde olduumuzu unutmayn. Daha sonrasnda -mesela Efendimizin doumundan sonraki bin sekiz yz krk be ylnda olsaydk bu srad grntyle karlamayacaktk. Antakya on dokuzuncu yzylda acnas, sefil bir hale geldi -yani gelecek. deprem tarafndan farkl dnemde tamamen yklm olacak. Aslnda ilk halinden geriye kalanlar yle harap ve ykk bir halde olacak ki patrik am'a tanacak. Bu ok iyi. Tavsiyemden faydalandnz ve binalar incelediinizi gryorum--------gzlerinizi tatmin ettiinizi

Btn Hikayeleri unu fark etmemek elde deil ve putperestlerin ttslerinin gl kokular olmasa dayanlmaz, tiksin bir kokuyu alglayacamzdan eminim. Hi bu kadar boucu bir ekilde dar sokaklar ve bu kadar mucizevi bir ekilde yksek binalar grm mydnz? Glgeleri nasl da kasvetli! O sonsuz revaklardaki sallanan lambalarn gn boyunca yanmas ok iyi; yoksa Msr'n terk edildii zamandaki karanl kerdi stmze. "Buras gerekten acayip bir yer! uradaki tuhaf binann anlam ne! Bak! Dierlerinden ok daha yksek ve hkmdarlk saray olduunu tahmin ettiim yapnn dousunda kalyor." Oras Suriye'de Elah Gabalah ad verilen Gne Tanrs'nn yeni tapna. Daha sonra son derece kt hretli bir Roma mparatoru bu inanc Roma'ya tayacak ve orada ismi Heliogabalus olacak. Tapnan tanrsn bir grmek hounuza gider sanrm. Ge bakmanza gerek yok; Gne Tanrs orada deil; en azndan Suriyelilerin tapt Gne Tanrs. Bu tanr o binann iinde bulunuyor. Ona stnde Ate yazan koni ya da piramit eklindeki byk bir ta stunun figr araclyla taplyor. "Dinle! - Bak! - Karlarndaki gruha baran, el kol hareketleri yapan, yar plak, yzleri boyal u gln yaratklar kim olabilir?" Bazlar arlatan. Dierleri filozoflar soyuna dahil. Ancak ou -zellikle de sopalarla halka saldranlar- sarayn temel mensuplar ve kraln vgye deer, komik emirlerinden birini uyguluyorlar. "Ama o da nesi? Tanrm! ehir vahi hayvanlarla dolup tayor! Ne korkun bir grnt -ne tehlikeli bir tuhaflk!" Evet, korkun; ama kesinlikle tehlikeli deil. Bir zahmet dikkat ederseniz, her hayvan usulca sahibinin peinden gidiyor. Evet, bazlar boyunlarndan iplerle bal, ama bunlar genelde daha kk ve rkek trler. -Aslanlar, kaplanlar ve leoparlar serbeste geziniyor. u andaki ilerini yapmak zere kolayca eitilmiler ve sahiplerine valets-de- chambrelk yapyorlar. Doa'nn hkmdarlnn snrlarnn ihmal edildiini belli ettii zamanlar da oluyor; ama silahl bir adamn yenmesi ya da kutsal bir boann boularak ldrlmesi Epidefne'de pek fazla bahsedilmeyecek kadar nemsiz bir olay. "Ama bu duyduum acayip grlt de neyin nesi? Bu Antakya iin bile fazla yksek sesli olsa gerek! ok acayip bir kargaaya iaret ediyor." Evet - phesiz. Kral yeni bir gsteri emretti - Hipodrom'da bir gladyatr gsterisini - veya belki de stik tutsaklarn katledilmesini - veya yeni saraynn

Bu ehre en ok hret kazandran O antlar ve nl yaplarla. Afedersiniz; Shakespeare'in bin yedi yz elli sene sonra yaayacan unutmuum. Ama Epidefne'nin grnts ona tuhaf dememi hakl klmyor mu? "Yapca salam; ve bu adan sanata olduu kadar doaya da ok ey borlu." ok doru. "Pek ok grkemli saray var." Evet. "Ve o saysz muazzam, muhteem tapnak antik an en ok vlen tapnaklarla boy lebilir." Btn bunlar kabul etmeliyim. Yine de amurdan yaplma, iren ve harap kulbeler gz alabildiine uzanyor. Kpek kulbelerindeki pisliklerin bollu-

E. A. Poe yaklmasn - veya gzel bir tapnan yklmasn - ya da birka Yahudi'nin bir enlik ateinde kzartlmasn. Grlt artyor. Kahkaha sesleri ge ykseliyor. Havada rzgar alglarnn sesleri ve bir milyon boazdan kan haykrlarn korkun grlts yanklanyor. Elence akna inelim ve neler oluyormu bir bakalm! Buradan -dikkat edin! ite imdi Timarchus caddesi denen anacaddedeyiz. nsan denizi buraya doru geliyor ve akn durdurmakta zorlanacaz. Dorudan saraydan gelen Heraclides sokandan akyorlar: -Bu yzden kral da byk olaslkla elenenlerin arasnda. Evet; -habercinin hkmdarn geliini Dou'nun ssl syleyiiyle haber veren barmalarn iitiyorum. Ashimah tapnann yanndan geerken onu grebileceiz. Tapnan giriine yerleelim; birazdan burada olur. Bu arada bu grnty inceleyelim. Bu nedir? Ah, bizzat tanr Ashimah. Ama grdnz gibi ne kuzu, ne kei, ne de satir; Arcadiallarn Pan'yla da pek benzerlii yok. Yine de btn bu grnler gelecek alarn bilgilileri tarafndan Suriyeli Ashimah'a verildi -Pardon verilecek. Gzlnz takp bana ne olduunu syleyin. Nedir o? "stme iyilik salk! Bu bir maymun!" Doru - bir Habe maymunu; ama yine de bir tanr. - smi Yunancadaki Simia'dan geliyor - antikaclar ne aptal! Ama bakn! - Bakn! urada kk, paavralar iindeki bir afacan koturuyor. Nereye gidiyor? Niye avaz kt kadar baryor? Ne diyor? Ah! Kraln zaferle geldiini sylyor; muhteem giysiler giydiini; zincire vurulmu bin srailli tutsa kendi elleriyle ldrme iini yeni bitirdiini! st ba perian ocuk bu kahramanl iin onu gklere karyor! -Dinleyin! te benzer kyafetler giymi askerler geliyor. Kraln cesaretini anlatan Latince bir mar bestelemiler ve yrrken onu sylyorlar. Mille, mille, mille, Mille, mille, mille, Decollavimus, unus homo! Mille, mille, mille, mille, decollavimus! Mille, mille, mille! Vivat qui mille mille occidit! Tantum vini haber nemo Quantum sanguinis effudit! u ekilde evrilebilir:

Btn Hikayeleri

Bin, bin, bin, Bin, bin, bin, Kii ldrdk, tek bir savayla! Bin, bin, bin, bin. Tekrar syleyelim bin diye! Haydi! - ark syleyelim Yaasn bin kiiyi, Byle gzelce haklayan kralmz! Haydi! Kkreyelim, O bize Suriye'deki Tm araplardan Daha krmz kanlar verdi! "Borazanlarn tn duyuyor musun?" Evet; kral geliyor! Bakn! nsanlar gzlerini hayranlk ve huuyla ge kaldryor. Geliyor; - yaklayor; - ite orada! "Kim? - Nerede? Kral m? Onu gremiyorum; - gremiyorum." O halde kr olmalsnz. "Pekala mmkn. Yine de dev bir zrafann nnde yere kapaklanm, toynaklarn pmeye alan cokun bir budalalar ve deliler gruhundan baka bir ey grmyorum. Bak! Hayvan hakl olarak gruhtan birini tekmeledi bile birini daha - birini daha - birini daha - ve birini daha. Aslnda hayvann ayaklarn kullanma tarzna hayran kalmamak elde deil." Gruhmu! - Bunlar Epidefne'nin soylu ve zgr vatandalar! Hayvan m dediniz? - Aman sizi kimse duymasn. Bir insan yzne sahip olduunu grmyor musunuz? Baym, o zrafa Suriye Kral Mehur Antiochus'tan, Dou'nun en gl despotu Antiochus Epiphanes'ten bakas deil! Evet, ona bazen Antiochus Epimanes dendii de oluyor - Yani deli Antiochus- ama bunun sebebi insanlarn onun yeteneklerini takdir edecek yetkinlikte olmay. u anda bir hayvan derisinin iine girmi olduu ve bir zrafa taklidi yapmak iin elinden geleni yapt da kesin; ama bir kral olarak itibarn korumak iin yapyor bunu. Hem hkmdar dev yapl olduundan stndeki elbise ona bol ya da byk gelmiyor. Ama nemli bir durum olmasa bunu giymeyeceini syleyebiliriz. Bin Yahudiyi byle katlettiklerini siz de takdir edersiniz. H-

E. A. Poe kmdar ne stn bir vakarla drt ayak stnde geziniyor. Grdnz gibi kuyruunu iki en gzde cariyesi, Elline ve Argelais tayor; ve yerinden uram olan gzlerinin iliiyle yznn araptan dolay brnd tuhaf renk olmasa, grnts son derece ekici olacakt. Hipodroma gidiyor. Biz de onu takip edelim ve sylemeye balad zafer arksn dinleyelim: Epiphanes'ten baka kral var m Biliyor musunuz? Epiphanes'ten baka kral var m Bravo! - Bravo! Epiphanes'ten bakas yok, Hayr - Yok: Ykn tapnaklar yleyse, Ve gnei sndrn! Ne gzel ve iten sylyor! Halk ona "Dou'nun Medar ftihar", "Evrenin Gzbebei" ve "Zrafalarn En Gzeli"nin yan sra "airlerin Prensi" de diyor. Cokusuna katlyorlar ve -duyuyor musunuz- tekrar sylyor. Hipodroma vardnda bana airlerin tac taklacak, yaklaan Olimpiyatlardaki zaferinin beklentisiyle. "Ama, Jpiter akna! Arkamzdaki kalabala ne oluyor?" Arkamzdaki m dediniz? - Oh! Ah! - Gryorum. Dostum, vaktinde konutuunuz iyi oldu. Hemen gvenli bir yere gidelim. te! - Bu su kemerinin altna saklanalm da size karkln sebebini aklayaym. Tam beklediim gibi oldu. nsan kafal bir zrafann tuhaf grnts ehirdeki ehliletirilmi vahi hayvanlarn adap kurallarna ters dt anlalan. Sonuta isyan kt; ve byle durum-, larda genellikle olduu gibi, insan abalar isyanclar bastramayacak. Birok Suriyeli imdiden hayvanlara yem oldu bile; ama drtayakl yurtseverlerin asl istei zrafay yemek gibi grnyor. Bu yzden "airlerin Prensi" arka ayaklarnn zerinde cann kurtarmak iin kayor. Hizmetileri ve cariyeleri onu terk etti. "Evrenin Gzbebei", ban belada! "Dou'nun Medar ftihar", yenilip yutulma tehlikesiyle kar karyasn! Bu yzden kuyruuna yle zgn gzlerle bakma; hi phesiz amurda srnerek kirlenecek ve bundan saknmann yolu yok. Arkana bakp da onun kanlmaz kirleniini grme; cesaretini topla ve hipodroma doru tabanlar yala! Unutma, sen Antiochus Epiphanes'sin, Mehur Antioc-

Btn Hikayeleri hus'sun! - Ayrca '"airler Prensi'", "'Dou'nun Medar ftihar'", "'Evrenin Gzbebei'" ve "'Zrafalarn En Olaanstssn!'" Vay canna! nasl da hzl kouyorsun! Kama kapasiteni nasl da arttryorsun! Ko, Prens! - Bravo, Epiphanes! ok iyi, Zrafa! - Yce Antiochus! Kouyor! - Sryor! - Uuyor! Bir mancnktan frlam bir ok gibi hipodroma yaklayor! Sryor! - lk atyor! - Oraya vard! Bu ok iyi; nk Amfiteatr'n kaplarna varmakta bir saniye gecikseydin, sen "Dou'nun Medar ftihar", Epidefne'de leini kemirmeyen ay yavrusu kalmayacakt. Gidelim - uzaklaalm buradan! - nk hassas modern kulaklarmz kraln kurtuluu erefine yaplmaya balanmak zere olan kutlamann grltlerini kaldramaz! Dinleyin! Balad bile. Bakn! - Btn ehir karmaa iinde! "Buras Dou'nun en kalabalk ehri olsa gerek! Nasl bir insan yn bu byle! Her mevkiden ve yatan insanlarn karmaas! Farkl birok mezhep ve uluslarn bir aradal! Giysilerin eitlilii! Bir dil Babil'i! Hayvan lklar! nlayan mzik aletleri! Filozoflar kalabal!" Haydi gidelim! "Bir saniye! Hipodromdan grltler geliyor; bunun anlam ne, yalvarrm syle bana!" O mu? -Ah, hibir ey. Epidefne'nin, syledikleri gibi krallarnn inanc, cesareti, bilgelii ve kutsall konusunda tatmin olmu ve az nceki insanst evikliine tanklk etmi soylu ve zgr vatandalar, kraln alnn kou yarnn galibine (airlere verilecek olann yan sra) verilecek elenkle imdiden sslemeyi grev biliyorlar -gelecek Olimpiyatlarn kutlamasnda almas gerektii ak olan ve bu yzden imdi, nceden verdikleri bir elenkle. 1836

Dk De LOmelette

/Ve hemen daha serin bir diyara adm att - COWPER. Keats bir eletiri yznden can verdi. "The Andromache" yznden len kimdi? Aalk ruhlar! - De LOmelette bir ortolan yznden ld. L'historie en est brve. Yardm et bana, Apicius'un ruhu! Kk kanatl gezgin Peru'daki evinden Chause D'Antin'e k, gevemi, enge bir halde, altn bir kafesle tand. Sahibi Kralie La Bellissima tarafndan gnderilen o talihli kuu Dk De L'Omelette'e imparatorluun alt baronu gtrd. Dk o gece yemeini tek bana yiyecekti. Dairesinin mahremiyeti iinde, urunda ak artrmada kralndan fazla para vererek sadakatini feda ettii o kanepenin -o kt hretli Cadt kanepenin- stne yavaa uzand. Yzn yastna gmyor. Saat alyor! Duygularna hakim olmayan Dk bir zeytin tanesi yutuyor. Tam bu anda hafif bir mzik sesiyle birlikte kap usulca alyor ve birden! Kularn en gzeli erkeklerin en nn nnde duruyor! Ama Dk'n yz imdi hangi tarifsiz dehetle allak bullak oldu? "Horreur! - Chien! - Baptiste! - L'oiseau! Ah, bon Dieu! Cet oiseau modeste que tu as dshabill de ses plumes, et que tu as servi sans papier!" Daha fazlasn sylemek

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

gereksiz: - Dk ani ve iddetli bir tiksinti kriziyle son nefesini verdi. "Ha! Ha! Ha!" dedi Dk, lmnden sonraki nc gnde. "He! He! He!" diye yantlad eytan hafife, bir hauteur havasyla dorularak. "Ama ciddi olamazsnz," diye karlk verdi De LOmelette. "Gnah iledim - c'est vrai - ama, saygdeer baym, ltfen bir dnn! - Bylesine - bylesine - barbarca tehditleri eyleme geirmek gibi bir niyetiniz yok herhalde."

E. A. Poe "Bylesine neyi?" dedi Majesteleri - "Haydi baym, soyunun!" "Soyunun ha! - Aman ne gzel! - hayr efendim, soyunmayacam. Syler misiniz, siz kim oluyorsunuz da ben, Dk De L'Omelette, Foie-Gras'n yeni reit olmu prensi, 'Mazurkiad'n yazan ve Akademi yesi, Bourdon tarafndan yaplm en gzel pantolonu, Rombert'in diktii en zarif robe-de-chambre' emriniz zerine karacam - salarm bozacam - eldivenlerimi karmak iin gireceim zahmet de cabas?" "Ben kim mi oluyorum? - Ah, evet! Ben Baal-Zebub'um, Sineklerin Prensi. Seni imdi ii fildii kapl, glaacndan bir tabuttan kardm. Tuhaf bir kokun vard ve irsaliye stne ilitirilmiti. Seni Belial gnderdi - Mezarlklar Mfettiim. Bourdon tarafndan yapldn sylediin pantolonun mkemmel bir keten don, robe-de- chambre'n ise geni bir kefen." "Baym!" diye yantlad Dk. "Hakaretinizi karlksz brakamam! - Baym! bu hakaretin intikamn sizden ilk frsatta alacam! - Baym! Yine greceiz! imdilik au revoir!" - ve Dk eilerek eytan'n huzurundan ekiliyordu ki, beklemekte olan bir beyefendi tarafndan durdurulup geri getirildi. Bunun zerine Dk Hazretleri gzlerini ovuturdu, esnedi, omuz silkti, dnd. Kimlii konusunda tatmin olduktan sonra etrafn kubak bir incelemeye tabi tuttu. Daire muhteemdi. De L'Omelette bile orann bien comme il faut ilan etti. artc olan uzunluu ya da genilii deil - ah, yksekliiydi! - Tavan yoktu - onun yerinde - youn bir ate renkli bulutlar girdab vard. Yukar baknca Dk'n ba dnd. Tepeden kan renginde, bilinmeyen bir metalden yaplma bir zincir sarkyordu - st ucu grnmyordu, tpk Boston ehri gibi, parmi les nues idi. Alt ucunda byk bir fener sallanmaktayd. Dk bunun yakuttan yaplma olduunu biliyordu; ama yle youn, yle dingin, yle korkun bir k yayyordu ki, ran bylesine asla tapmamt - Gheber bylesini asla hayal etmemiti - Mussulman afyonun etkisi altndayken, srt ieklere, yz Tanr Apollo'ya dnk halde bir haha tarlasnda sendeleyerek yrrken bylesini asla dlememiti. Dk hafif, kesin olarak tasvipkar bir kfr mrldand. Odann kelerinde yuvarlak oyuklar vard. - Bunlarn nde dev heykeller duruyordu. Gzellikleri Yunan, biimsizlikleri Msr, tout ensembleleri Fransz tarzndayd. Drdnc oyuktaki heykelin st rtlyd; devasa da deildi. Ama ince bir ayak bilei, sandaletli bir ayak grnyordu. De L'Ome-

Btn Hikayeleri lette elini kalbine bastrd, gzlerini kapad, yukar kaldrd ve Majesteleri eytan grerek - kzard. Ama tablolar! - Kupris! Astarte! Astoreth! - Bin bir tane! Ve Rafaelle onlar grm! Evet, Rafaelle buraya gelmi; ne de olsa o-----------'yi izmedi mi? Ve bu yzden de lanetlenmedi mi? Tablolar! - Tablolar! Ah lks! Ah ak! - Bu yasak gzellikleri gren kim, smbl rengi ve somaki duvarlarda yldzlar gibi parldayan altn erevelerin zerafetine bakar ki? Ama Dk kendini kaybediyor. Ancak sandnz gibi grkemden ba dnm ya da o saysz ttsnn muhteem kokularyla sarho olmu deil. C'est vrai que de toutes ces choses il a pens beaucoup mais! Dk De L'Omelette dehete kaplm durumda; nk tek bir perdesiz pencerenin sergiledii kuruni manzarada atelerin en korkuncu parldyor! Le pauvre Duc O salonu dolduran yce, haz verici, bitimsiz melodilerin byl pencere camlarnn simyasndan geerken szlen ve dnme uratlan, umutsuzlarn ve lanetlilerin inlemeleri ve ulumalar olduunu dnmeden edemiyor! Ve oradaki! - Oradaki! - O kanepenin stndeki! - Kim olabilir? Petit-mitre - hayr, Tanr - olabilir mi, soluk ehresiyle, si amrement, et qui sourit, mermerden yaplmasna oturan? Mais il faut agir,- yani, bir Fransz asla ulu orta baylmaz. Hem Dk Hazretleri olay karmaktan nefret ederdi. De L'Omelette kendine geldi. Masada kartlar vard - puan fileri de. Dk ------- 'nin rencisiydi; il avait tu ses six hommes. yleyse il peut s'echapper. ki fii eline alyor ve taklit edilemez bir zerafetle Majestelerine seimi sunuyor. Horreur! Majesteleri hamle yapmyor! Mais il joue! - ne mutluluk verici bir dnce! Ama Dk'n hep kusursuz bir hafzas olmutu. Abb Gualtier'in "Diable"n gzden geirmiti. Orada "que le Diable n'ose pas refuser un jeu d'cart" deniyordu. Ama ihtimaller - ihtimaller! Evet - umutsuzdu; ama Dk'n kendisinden daha umutsuz olamazlard. Hem o iin srrn bilmiyor muydu? Pere Le Brun' stnkr okumam myd? - Vingtun Kulb'nn bir yesi deil miydi? "Si je perds," dedi, "je serai deux fois perdu - iki kez lanetleneceim - voila tout!" (Burada Dk Hazretleri omuz silkti.) "Si je gagne, je reviendrai mes ortolans - que les cartes soient prpares!" Dk dikkat kesilmiti -Majesteleri zgvenle doluydu. Bir izleyicinin aklna Francis ve Charles gelirdi. Dk Hazretleri oyununu dnd. Majesteleri dnmedi; kartlar kartrd. Dk kesti.

Kartlar datld. Koz belli oldu - koz - koz - papaz! Hayr - kzd. Majesteleri kzn stndeki erkeksi giysilere kfretti. De L'Omelette elini kalbinin stne koydu. Oynuyorlar. Dk sayyor. El datlyor. Majesteleri de ar ar sayyor, glmsyor, arap ijyor. Dk bir kart veriyor. "C'est vous feire," dedi Majesteleri keserken. Dk Hazretleri ban eerek selam verdi, datt ve masadan kalkt, en prsentant le Roi Majesteleri hayal krklna uram gibi grnyordu. skender skender olmasa Diyojen olurdu; ve Dk kp giderken hasmn u konuda temin etti, "que s'il n'et pas t De L'Omeletie il n'aurait point d'objection d'tre le Diable." 1836

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Btn Hikayeleri EIROS: Aman Tanrm! Ac bana Charmion! Btn bunlar - imdi bilinene dnm olan bilinmeyen - stnde tahminler yrttm gelecein grkemli ve belirgin bir imdiki zamana dnm olmas, tayamayacam kadar ar ykler. CHARMION: imdi byle dncelerle bouma. Bunu yarn konuuruz. Zihnin babo geziniyor ve huzursuzluun basit anlar anmsama egzersiziyle geecek. Etrafna ya da ileriye deil, geriye bak. Seni aramza getiren o mthi olayn ayrntlarn dinlemek iin yanp tutuuyorum. Bana ondan bahset. Bildik eylerden sz edelim, imdi korkun bir ekilde yok olmu olann dnyann eski, bildik diliyle. EIROS: Korkuntu, ok korkuntu! - Bu sahiden rya deil. CHARMON: Artk ryalar yok. ok yasm tuttular m Eiros? EIROS: Yasn m, Charmion? Oh, hem de ok. Her eyin yok olduu saate dek evinde youn ve iten bir hzn, byk bir keder havas hakimdi. CHARMON: Her eyin yok olduu u saatten bahsetsene biraz. Unutma, o felaketin olduu gereinden baka hibir ey bilmiyorum. nsanlarn arasndan ayrldktan sonra mezara girip gecenin iine daldm. Anmsadm kadaryla o srada bahsettiin u felaket hi de beklenen bir ey deildi. Ama aslna bakarsan o dnemin speklatif felsefeleri hakknda da pek bir bilgim yoktu. EIROS: O felaketin gelii dediin gibi tamamen beklenmedikti. Aslnda bu tr talihsizlikler astronomlar arasnda uzun sredir tartma konusuydu. Aramzdan ayrldnda dostum, insanlar en kutsal kitaplardaki, her eyin alevler iinde yok olacam syleyen paragraflarn sadece yerkreye ilikin olduu konusunda fikir birliine varmlard; bunu sylememe gerek yok herhalde. Ama felaketin dorudan failine baklacak olursa, astronomi bilgisi, kuyrukluyldzlarn ate-alev topu olmadn ileri srd adan beri herkesi yanltm. Bu cisimlerin ktlesinin olduka dk olduunu dorusu iyi hesaplamlard. Jpiter'in uydularnn yaknndan geerken bu ikincil gezegenlerin ktlelerinde ya da yrngelerinde nemli bir deiime yol amadklar da gzlemlenmiti. Bu gezginleri uzun sredir inanlmayacak kadar dk ktleli buhar kmeleri olarak g-

Eiros'la Charmion'un Konumas


Sana ate getireceim. EURIPIDES. Androm. [257].

EIROS: Bana niye Eiros diyorsun? CHARMION: Artk adn bu. Benim dnyadaki ismimi de unut ve bana bundan byle Charmion de. EIROS: Bu gerekten rya deil! CHARMION: Artk rya grmeyeceiz - ama bu gizemlerden bahsetmeyelim. Sa ve akl banda grnmen houma gitti. Gzlerindeki glge zar imdiden kalkm. Yreini dinle ve hibir eyden korkma. Sana ayrlan uyuukluk gnleri sona erdi. Yarn seni yeni varoluunun tm hazlar ve mucizeleriyle tantracam. EIROS: Doru - uyuukluk hissetmiyorum - kesinlikle. O vahi hastalk ve korkun karanlk stmden kalkt. "Pek ok aglayan"n sesini andran o lgn, korkun sesi de iitmiyorum. Yine de yenilikleri alglamadaki keskinlik duyularm serseme evirdi Charmion. CHARMION: Bunlar birka gn sonra geecek; ama seni, hislerini ok iyi anlyorum. Ben senin bu ektiklerini yaayal on dnya senesi oldu. Yine de o zaman hl hatrlyorum. Aidenn'de ekecein tm aclar ektin, ama bitti. EIROS: Aidenn'de mi? CHARMION: Aidenn'de.

E. A. Poe ryorduk. Yerkremize arpsalar bile kesinlikle hasara yol aamayacaklarna inanyorduk. arpmalarndan kesinlikle korkmuyorduk; nk btn kuyrukluyldzlarn elementleri tam olarak biliniyordu. O alevli yokoluu kuyrukluyldzlarn gerekletirebilecei yllarca kabul edilemez bir fikir olarak grld. Astronomlar yeni bir kuyrukluyldzn kefedildiini ilan edince sadece birka cahil endielendi, ama yine de son zamanlarda insanlar arasnda tuhaf ve lgnca fikirler garip bir ekilde yaylmt ve bu aklama genel bir huzursuzluk ve gvensizlik yaratt. O tuhaf krenin elementleri hemen hesapland ve gzlemciler dnyann ok yaknndan geeceini abucak hesapladlar. Bir arpmann kanlmaz olduunu ne sren birka astronom da kt. Bunlarn sylediklerinin insanlar zerinde yaratt etkiyi sana anlatamam. Birka ksa gn boyunca, yllar boyu sadece gndelik ilerle megul olan zekalarnn hibir ekilde kavrayamad bir iddiaya inanmay reddettiler. Ama hayati nem tayan bir gerek, en kaytsz kimselerce bile ksa srede kavranr. Sonunda herkes bilginlerin yalan sylemediini anlad ve kuyrukluyldz beklemeye balad. lk bata hzl yaklar gibi grnmyordu. Grnnde de pek bir sradlk yoktu. Donuk krmzyd, kuyruu pek uzun deildi. Yedi sekiz gn boyunca apnda belirgin bir art grmedik. Rengi de fazla deimedi. Derken, gndelik iler zerine tartmalar bir kenara brakld ve herkesin ilgisi filozoflarn balatt, kuyrukluyldzn doasna ilikin bir tartmaya yneldi. En cahiller bile miskin zihinlerini bu konu stnde yordu. Bilgililerse artk zihinlerini -ruhlarn- korkular yattrmak ya da sevdikleri teoriyi savunmak gibi konularla megul etmiyordu. Doru grler aryorlard. Kusursuz bilgi iin yanp tutuuyorlard. Gerek, gcnn saflyla ve mthi grkemiyle ayaa kalkt ve bilgeler nnde eilip ona tapt. Gelii beklenen o kuyrukluyldzn gezegenimize ya da sakinlerine zarar verecei fikri bilgeler arasnda hzla deer kaybediyordu. Bilgeler artk halkn mantnn ve hayal gcnn kontroln tamamen ellerine geirmilerdi. Kuyrukluyldzn ekirdeinin younluunun en seyrek gazmznkinden bile daha dk olduu syleniyordu. Benzer bir ziyaretinin Jpiter'in uydular arasndan zararszca gemi olmas da stnde srarla durulan ve halkn korkuya kaplmasnn engellenmesinde byk pay sahibi olan bir olguydu. Teologlar ncil'deki kehanetler stnde korkudan kaynaklanan bir itenlikle duruyor ve onlar halka daha nce eine benzerine rastlanmam bir aklk ve basitlikle yorumluyordu. Dnyann atele yok olaca fikri her yerde inandrc geliyordu; ve kuyrukluyl-

Btn Hikayeleri dzlarn alevlerden ibaret olmad gerei (imdi herkesin bildii gibi) insanlar kehanetlerdeki o byk felaket konusunda epey rahatlatyordu. Salgn hastalklara ve savalara ilikin yaygn nyarglara ve basit hatalara -bir kuyrukluyldz yaklatnda mutlaka yaygnlaan hatalara- imdi kesinlikle rastlanmyordu. Sanki mantk batl inanc ani bir hareketle tahtndan indirivermiti. Tartlan, bir arpmann hangi kk zararlara yol aacayd. Bilgililer nemsiz corafi deiimlerden, muhtemel iklim deiikliklerinden ve bunun sonucu olarak bitki rtlerinde meydana gelecek farkllamalardan; olas manyetik ve elektriksel etkilerden bahsediyordu. Pek ok kii kesinlikle grlr ya da fark edilir bir deiiklik olmayacan savunuyordu. Bu tartmalar srp giderken stnde tartlan ey giderek yaklayordu. ap byyor, parlts artyordu. O yaklatka insanolunun beti benzi att. nsanlar, yaptklar btn ileri bir kenara brakt. Kuyrukluyldzn grnts daha ncekilerin tmnden daha byk bir hal alnca insanlar artk astronomlarn yayd umudu ilerinden tamamen atp mutlaka kt bir ey olacana inanmaya balad. Korkular artk somutlamt. Irkmzn en vurdumduymaz rneklerinin kalbi bile gsnde deli gibi arpyordu. Ancak bu hislerin daha dayanlmaz bir hal almas iin birka gn yetti. Artk o gkcismini allm dncelerimizden herhangi biriyle deerlendiremiyorduk. Yaplabilecek hibir tarihsel gnderme kalmamt. Bize hi bilmediimiz, iren bir i sknts veriyordu. Onu gkyzndeki astronomik bir fenomen deil, iimize km bir kabus, beyinlerimize dm bir glge olarak gryorduk. Ufuktan ufua uzanan dev bir alev rtsne inanlmaz bir abuklukla dnvermiti. Ama bir gn daha geti ve insanlar biraz daha rahat nefes almaya balad. Artk kuyrukluyldzn etki sahas iinde olduumuz akt; ama hl hayattaydk. Hatt tuhaf bir fiziksel esneklik ve zihinsel canllk hissediyorduk. Korktuumuz nesnenin ktlesinin son derece seyrek olduu belliydi; nk ardndaki tm gkcisimlerini aka grebiliyorduk. Bu arada bitki rts belirgin bir ekilde deimiti; ve bu nceden tahmin edilmi deiiklik, bilgelerin ngrsne inanmamz salad. Her bitkiden ei benzeri grlmemi yapraklar kyordu. Bir gn daha geti - o felaket hl stmze kmemiti. Bize nce ekirdeinin ulaaca imdi kesinlikle anlalmt. Herkes lgnca bir ekilde deimiti; ve ilk hissettiimiz ac, genel bir yas ve dehet havasnn yaylmas iin vahi bir iaret oldu. Bu ilk ac, gs ve cierlerdeki daralmadan ve tenlerin da-

. . Poe yanlmaz bir ekilde kurumasndan geliyordu. Atmosferimizin ciddi bir deiiklik geirdii inkar edilemezdi. imdiki tartma konular, bu yeni atmosferin nitelii ve urayabilecei deiimlerdi. Aratrmalarn sonular, olabilecek en youn dehetin elektrikli korkusunu tm insanlarn kalbine sald. Bizi saran havann oksijen ve nitrojen gazlarnn bir bilekesi olduu uzun sredir bilinmekteydi. Yzde yirmi biri oksijen, yzde yetmi dokuzu nitrojendi. Yanma iin gerekli olan ve sy ileten oksijen hayvansal yaamn srmesi iin kesinlikle gerekliydi ve doadaki en gl ve enerji ykl etmendi. Nitrojen ise tam tersine ne hayvansal yaam, ne de atei besleyebiliyordu. Ar oksijen younluunun organik yaamda biraz nce bahsettiim haz verici durumu yaratt belirlenmiti. Bu fikrin gelitirilmesi korku ve merak uyandrmt. Nitrojenin tamam ayrrsa ne olacakt? Dayanlmaz, her eyi yok edecek, mutlak gte, ani bir patlama; - Kutsal Kitabn kehanetlerindeki o ateli, dehetli felaketin ayns, en kk ve korkun ayrntsna dek. nsanln o zaman kapld dizginsiz cinneti niye tasvire alaym? Kuyrukluyldzn bizi daha nce umutlandrm olan yaknl imdi ac bir umutsuzluk kaynayd. Seyrek gazs yapsnda Yazg'nn gereklemesini gryorduk. Bu arada bir gn daha gemiti - giderken umudun son glgesini de yannda gtrerek. Havann hzla deimesi yznden glkle nefes alyorduk. Kanmz dar damarlarda akmakta zorlanyordu. Herkes iddetli bir azgnln penesindeydi; kollarn tehditkar bir ekilde ge kaldrp titreyerek lklar atyordu. Ama imdi yokedicinin ekirdei tepemizdeydi. Bunu anlatrken burada, Aidenn'de bile titriyorum. Ksa keseyim - yokoluumuz kadar ksa. Bir an sadece her eyi kaplayan ok parlak bir k grld. Yce Tanr'nn ar grkemi nnde eilelim Charmion! Sonra ok gl bir ses duyuldu. Sanki TANRIdan gelmekteydi. inde yaadmz hava ktlesinin tamam bir anda tutuup youn alevlerle yanarken bunlarn parlts ve scakl saf bilginin cennetinde yaayan meleklerin bile eine benzerine rastlamad kadar iddetliydi. Bylece her ey sona erdi. 1839

Girdaba ni

Tanr doaya da, tpk yazgya olduu gibi, bizden farkl yaklar: Hangi biimde olursa olsun, kurduumuz modeller O'nun eserlerinin enginliine, derinliine ve aratrlamazlna hibir ekilde denk demez. Bu eserler Democritus'un kuyusundan daha derindir. JOSEPH GLANV1LLE.

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

imdi en yksek yaln kayaln tepesine kmtk. Yal adam birka dakika boyunca konuamayacak kadar bitkin grnd. "ok deil, yakn zamanlara dek," dedi sonunda, "seni bu yoldan en kk olumun dinliiyle getirebilirdim. Ama sene nce bama yle bir olay geldi ki, bunu benden baka yaayan olmamtr -yaayan varsa da en azndan sa kurtulup anlatamamtr-. O alt saat boyunca yaadm korkun dehet beni bedenen ve ruhen kertti. Beni ok yal bir adam sanyorsun - ama deilim. Bu salarn simsiyahken bembeyaz kesilmesi ve sinirlerimin mahvolmas bir gnden az srd. Kendimi biraz yorsam titremeye balyor, glgelere baknca da korkuyorum artk. Bu kk kayalktan aa bam dnmeden bakamyorum, biliyor musun?" Bu "kk kayalk" -ki kenarna ftursuzca yaylm bedeninin byk ksmn aa sarktmt; adam dmekten sadece dz ve kaygan yzeye dayal dirsei korumaktayd- bu "kk kayalk" siyah, parlak kayalardan oluan sarp bir uurum halinde, altmzdaki kayalklar dnyasnn stnde yz elliyz seksen metre kadar ykselmekteydi. Hibir ey beni kenarna be metreden fazla yaklamaya ikna edemezdi. Aslnda karmdakinin tehlikeli konumu beni ylesine heyecanlandrmt ki sonunda boylu boyunca yere uzandm, etrafmdaki allara tutundum ve ge bile bakmaya cesaret edemedim - bir yan-

E.A. Poe dan da bu dan temellerinin bile rzgarlarn fkesinin tehdidi altnda olduunu aklma getirmemeye bouna abalyordum. "Aklndan geenleri bir yana brak," dedi, "nk seni buraya sana bahsettiim o olay mmkn olan en iyi manzarada anlataym diye getirdim - ve sana yky anlatrken nerede olup bitmi olduunu gresin diye." "imdi," diye devam etti onu dierlerinden ayran o ayrntc edayla - "imdi Norve sahilinin yaknndayz - altmsekizinci enlemdeyiz - byk Nordland eyaletindeyiz - kasvetli Lofoden blgesindeyiz. Tepesinde oturduumuz bu dan ad Bulutlu Helseggen. imdi biraz dorul - ban dnyorsa otlara tutun - evet - imdi altmzdaki sis kuann ardna, denize bak." Bam dnerek baktm ve gz alabildiine uzanan okyanusu grdm. Sular yle karayd ki aklma hemen Nubial corafyacnn, Mare Tenebrarum'u anlat geldi. nsann hayal gc bundan daha ackl, daha ssz bir panorama tahayyl edemez. Sada solda gz alabildiine uzanan kara kayalklarn korkun kasvetlilii, ona arpp beyaz ve korkutucu dalar halinde ykselen, hi durmadan uluyan ve lk atan kpkl dalgalar tarafndan iyice younlatrlyordu. Tepesinde bulunduumuz burnun tam karsnda, denizin sekiz on kilometre anda kk, sevimsiz grnl bir ada vard. Aslnda adann kendisi doru drst grlmyor, daha ok onu sarmalam olan byk dalgalar kmesinin ortasndaki konumu seilebiliyordu. Daha yaknda, karann kilometre kadar anda daha kk bir baka ada ykseliyordu. Bu ada korkun bir ekilde kayalk ve plakt. Etraf gene siyah kayalar kmesi tarafndan dzensiz aralklarla evrelenmiti. Uzaktaki adalarla sahil arasndaki okyanusun grnts son derece sradyd. Her ne kadar o srada iddetli bir bora esse de (uzak alargadaki bir brik, ift camadanl ireti frtna yelkenini am, sularn arasnda bir belirip bir kayboluyordu), yine de burada dzenli bir dalgalanmadan ok her yana fkeyle ve hzla atlan dalgacklar vard. Kayalarn yakn evresi dnda pek kpk grlmyordu. "Uzaktaki adann ismi," diye devam etti yal adam, "Norve Vurrgh'udur. Ortadaki Moskoe'dir. Bir buuk kilometre kadar kuzeyde olan Ambaaren'dir. uradakiler Iflesen, Hoeyholm, Kieldholm, Suarven ve Buckholm'dur. Daha uzakta -Moskoe'yle Vurrgh arasnda- Otterholm, Flimen, Sandflesen ve Skarholm bulunur. Bunlar buralarn gerek ismidir - ama onlara isim vermeyi niye gerekli grmler; bunu ne sen, ne de ben anlayabiliriz. Bir ey duyuyor musun? Su-

Btn Hikayeleri da bir deiiklik gryor musun?" Helseggen'in tepesine geleli on dakika olmutu. Buraya Lofoden'in i blgesinden kmtk. Bu yzden deniz manzaras ancak zirveye ktktan sonra gzmzn nnde serilmiti. Yal adam konuurken yksek ve giderek iddetlenen bir sesin farkna vardm. Bir Amerikan bozkrndaki byk bir bufalo srsnn sesini andryordu. Ayn anda altmzda denizin, denizcilerin alkant l tabir ettii niteliinin hzla deitiini ve dou ynnde bir akntya dntn grdm. Bu aknt gzlerimin nnde korkun bir ivme kazand. Hz, aceleci cokusu her an artyordu. Be dakika sonra Vurrgh'a dek tm deniz dizginsiz bir fkeye kaplmt; ama asl karmaa Moskoe ile sahil arasndayd. Burada deniz kesien binlerce kanala ayrlm gibiydi. Sular bir anda lgnca patlyor, kabaryor, kaynyor, tslyor, devasa ve saysz girdaplarla kendi ekseni etrafnda dnyordu. Btn bunlar douya doru dne dne yle bir hzla ilerliyordu ki, su bu hza ancak yksek ve dik bir yerden derken ular. Birka dakika daha getiinde manzara bir baka byk deiiklie daha uramt. Denizin yzeyi genelde dzlemi ve girdaplar teker teker kaybolmutu. Bu arada muazzam kpk akntlar belirmiti. Bu akntlar sonunda epey uzaklara dek yayld ve birleerek imdi ortadan kaybolmu o girdaplar gibi eksenleri etrafnda dnmeye balad. Daha byk bir girdab oluturuyor gibiydiler. Birden -ok aniden- bu byk girdap son derece net bir ekilde belirdi. emberinin ap bir kilometreden biraz kkt. Girdabn snrn geni ve parlak bir kpk kua iziyordu. Ama bu kpkler o korkun huninin iine kesinlikle sramyordu. Bu huninin iinde grlebildii kadaryla przsz, parlak ve siyah bir su duvar vard. Yaklak krk be derecelik bir ayla ufka doru eilmi, ba dndrc bir hzla dnyor ve rzgarlara yar lk, yar kkreme karm korkun bir ses gnderiyordu. Bu sesi heybetli Niagara alayan bile karmaz. Da temellerinden sarslyor, kayalar titreiyordu. Kendimi tekrar yz st yere atp son derece sinirli bir huzursuzlukla seyrek otlara tutundum. "Bu," dedim en sonunda yal adama, "bu byk Norve Girdab'ndan baka bir ey olamaz" "yle diyenler de vardr," dedi. "Biz Norveliler ona Moskoe-strm deriz. Bu ad ortadaki Moskoe Adas'ndan gelir." Bu girdabn sradan tasvirleri beni kesinlikle grdklerime hazrlamamt.

E. A. Poe Jonas Ramus'un tasviri, ki belki de bu tasvirler iinde en ayrntl olandr, bu manzarann muhteemlii ya da korkunluu - ya da bakan akna eviren o lgnca, sersemletici tuhaflk duygusu hakknda kesinlikle en ufak bir fikir veremez. Sz konusu yazarn onu hangi gr asndan ya da hangi zamanda incelediinden emin deilim, ama Helseggen'in zirvesinden ya da bir frtna srasnda incelemi olamaz. Yine tasvirlerinde baz ksmlar var ki ayrntlarndan dolay alntlanabilirler, her ne kadar etkileri o manzara hakknda bir fikir vermeye tam olarak yetmese de. "Lofoden ile Moskoe arasnda," der Ramus, "su derinlii otuz alt ila krk kula arasndadr. Ama dier tarafta, Ver'e (Vurrgh) doru bu derinlik azalr, bu yzden gemiler en sakin havada bile kayalara arpp paralanma tehlikesine atlmadan geemez buradan. Sular kabardnda aknt Lofoden ile Moskoe arasndaki krlarda alayarak akar. Ama deniz ekilirken yle kkrer ki, bununla en grltl ve korkun alayanlar bile boy lemez. Bu ses fersahlarca teden duyulur. Girdaplar yle derindir ki bir gemi ekimlerine kaplrsa kanlmaz ekilde yutulur ve en dibe ekildikten sonra kayalara arpp paralanr. Sular dinginletiindeyse paralar tekrar yukar atlr. Ama bu dinginlik aralar sadece med ve cezir arasnda ve sakin havalarda grlr. Sadece on be dakika kadar srer ve iddeti aamalarla geri gelmeye balar. Akntnn en youn olduu srada -hele de frtna iddetini artryorsa- bir Norve mili kadar yaknna gitmek tehlikelidir. Teknelerin, yatlarn ve gemilerin bu akntnn etki sahasna girmeden nce tedbir almadklar iin girdaba kapldklar olur. Balinalarn bile akntya fazla yaklat ve onun iddetine yenildii sk sk grlr. Kurtulmaya bouna abalarkenki ulumalar ve brtleri tarife smaz. Bir keresinde Lofoden'den Moskoe'ye yzmeye alan bir ay da akntya yakalanp aa ekilmiti. yle korkun sesler karyordu ki sahilden duyuluyordu. Aknt tarafndan yutulan byk kknarlar ve amlar tekrar yukar ktklarnda yle krlm ve ypranm haldedirler ki sanki stlerinde sert kllar bitmitir. Bu deniz dibinin sivri kayalardan olutuunu aka gsterir. Bunlarn arasnda ileri geri savrulurlar. Bu akntdaki deiiklikler denizinkilere baldr - sular her alt saatte bir ykselip alalr. 1645 senesinde, Sexagesima Pazar'nn erken saatlerinde yle bir grlt ve iddetle kprmt ki sahildeki evler yklmt." Ramus'un anlattklarndan, girdabn yakn evresindeki suyun derinliinin nasl lldn anlayamadm. O "krk kula" sadece kanaln ya Moskoe'ye,

Btn Hikayeleri ya da Lofoden'e yakn ksmlarna ilikin olmal. Moskoe-strm'n merkezindeki derinlik llemeyecek kadar derin olsa gerek. Bunun doruluu Helseggen'in en yksek kayalndan yan gzle bakmakla bile en iyi ekilde kantlanabilir. Bu zirveden aa, o uluyan Phlegethon'a bakarken ak szl Jonas Ramus'un balinalarn ve aylarn bana gelenlerden inanlmas zor eylermiesine saflkla bahsetmesine glmsemeden edemedim, nk bana gre gnmzdeki en byk gemilerin bile o lmcl ekimin etkisi altna girince frtnadaki bir ty gibi, kar koyamadan bir anda yutulup gzden kaybolacaklar apak bir gerekti. Bu fenomene getirilmeye allan aklamalar -okuduklarmdan bazlarnn bana olduka inandrc geldiini anmsyorum- imdi son derece farkl bir adan deerlendiriyordum ve bana tatmin edici olmaktan kesinlikle uzak gibi grnyorlard. Genelde kabul edilen dnceye gre, bunun ve Feroe adalar civarndaki daha kk dier girdabn oluma sebebi "denizin kabarp alalmalar srasnda ykselip alalan dalgalarn kayalara arpmas ve bylece suyun ksl kalp bir alayan gibi ykselmesidir; su ykseldike decei mesafe artmakta, bunun doal sonucu olarak mthi gl girdap ya da burgalar olumaktadr." Britannica Ansiklopedisi'nde byle yazyor. Kircher ve dierleri girdabn kanalnn ortasnda dnyay delip geen ve ok uzak bir tarafta ortaya kan bir boluk olduunu dnyor. Bothnia Krfezi'ni bu noktalardan birine rnek olarak veriyorlar. Bu fikir sama da olsa girdaba bakarken bana olduka inandrc geldi ve rehberime bundan bahsettiimde Norvelilerin genelde benimsedii bir fikir olmasna karn kendisinin byle dnmediini syleyerek beni epey artt. lk fikre gelince, bunu anlayamadn itiraf etti. Bu konuda ona hak verdim - nk her ne kadar kat stnde akla yakn gelse de o boluun grlemeleri ortasnda anlalmaz, hatt sama grnyor. "Girdaba iyice baktn," dedi yal adam, "ve eer bu yaln kayaln etrafndan srnp kuytu yanna, suyun grlemesinin azald yere gidersen sana bir hikaye anlatacam. Bylece Moskoe-strm hakknda bir eyler bildiimi anlayacaksn." stedii yere gittim ve anlatmaya balad. "ki erkek kardeimle benim uskuna donanml yetmi tonluk bir balk teknemiz vard. Bununla Moskoe'nin tesinde, Vurrgh civarndaki adalarn arasnda balk avlardk. Denizdeki btn iddetli anaforlar, balk avlamak iin ok uygun frsatlardr aslnda, tabii insann buna kalkacak cesareti varsa. Ama Lo-

E. A. Poe fodenli balklar arasnda adalara dzenli olarak giden sadece mzdk. Normal av blgesi ok daha gneydedir. Fazla riske girmeden her vakit balk avlanabildiinden tercih edilir oralar. Ama buradaki, kayalklarn arasndaki yerlerde sadece en iyileri deil, en bol miktarda balk bulunur. Bu yzden genellikle bir gnde daha rkek dier balklarn bir haftada yakaladklarndan daha fazla balk tutuyorduk. Aslnda bu ii tehlikeli bir vurguna dntrmtk - hayatmz attmz tehlike emein, cesaretimiz de sermayenin yerine gemiti. "Tekneyi sahilin sekiz kilometre yukarsndaki bir koya brakyorduk. Hava iyi olduunda on be dakikalk dinginlikten faydalanp Moskoe-strm'n ana kanalndan geerek Otterholm ya da Sandflesen civarnda, anaforlarn dierlerine gre daha az iddetli olduu yerlerde apa atyorduk. Burada denizin tekrar dinginleme vakti yaklaana dek kalyor, sonra da eve doru yola kyorduk. Bu yolculuklara geli gidilerimizde bize yardmc olacak, yar yoldayken kesilmeyeceine emin olduumuz bir yan rzgar olmadan asla kmyorduk. Bu noktada hata yaptmz pek enderdi. Alt yl boyunca iki kez tm geceyi rzgarszlk yznden apa atm halde geirmek zorunda kaldk; ki bu buralarda ok ender rastlanan bir eydir. Bir keresinde de gittiimiz yerde neredeyse bir hafta kalmak zorunda kaldk. Az kalsn alktan lyorduk. Gittiimiz yere vardktan hemen sonra esmeye balayan bir bora kanaldaki sular ar alkantl hale getirmiti. Byle bir durumda normalde her eye karn ak denize srklenmemiz gerekirdi (nk anaforlar bizi yle iddetli dndryordu ki sonunda apamz srklenmeye balad). ans eseri o saysz yan akntlardan birine kapldk da -bir belirip bir kaybolurlar- Flimen'in bizi rzgardan koruduu bir yere ulatk. "Sana oralarda yaadmz glklerin yirmide birini bile anlatamam -hava iyi olduunda bile etin yerlerdir- ama Moskoe-strm'n iinden hep kazasz belasz geiyorduk. Geri bazen dinginlik vaktinin bir dakika kadar ncesinde ya da sonrasnda olduumuzda yreim azma geliyordu. Rzgar bazen yola karken dndmz kadar gl esmiyordu. O zaman istediimizden daha yava gidiyorduk. Aknt da tekneyi kontrol etmeyi imkansz hale getiriyordu. Aabeyimin on sekiz yanda bir olu vard. Benim de iki tane gl kuvvetli olum var. Bu genler byle zamanlarda byk krekleri kullanmakta ve daha sonra balk avlamakta bize epey yardm edebilirdi; ama kendimiz bu riske girsek de oullarmz tehlikeye atmak istemiyorduk. nk ne de olsa teh-

Btn Hikayeleri like ok bykt, iin gerei buydu. "Birka gn sonra, sana anlatacam olayn stnden tam yl gemi olacak. Temmuz'un onuydu. Bu tarihi burallar asla unutmayacak. nk o gn gelmi gemi en korkun kasrga patlak verdi. Oysa btn sabah boyunca, hatt akamstne dek gneybatdan hafif ve dzenli bir rzgar esmi, gne de prl prl parlamt. Bu yzden aramzdaki en yal balklar bile sonradan olacaklar kestiremedi. "mz -iki erkek kardeim ve ben- leden sonra iki civarnda adalara gitmi ve tekneyi ksa srede balkla doldurmutuk. Daha nce hi bu kadar verimli bir gn geirmediimizde hemfikirdik. Eve doru yola ktmzda saat benim saatime gre yediydi. Strm'deki sularn sekizde dinginleeceini biliyorduk. "Sancak tarafndan gelen taze bir rzgarla yola ktk. Bir sre hzla, aklmza hibir tehlikeyi getirmeden ilerledik, nk endielenmek iin tek bir sebep bile gremiyorduk. Birden Helseggen'den gelen bir esinti bizi artt. Bu son derece tuhaft. lk kez bamza geliyordu. Biraz huzursuzlanmaya baladm. Ama sebebini tam olarak bilemiyordum. Rzgar arkamza aldk, ama anaforlar yznden ilerleyemiyorduk. Tam apa atm olduumuz yere geri dnmeyi teklif edecektim ki k tarafna baknca tm ufkun inanlmaz bir hzla ykleten tuhaf, bakr rengi bir bulutla kaplanm olduunu grdk. "Bu arada esinti kesildi ve eitli ynlerde srklenmeye baladk. Ancak bu durum stnde dnmemize yetecek kadar uzun srmedi. Bir dakikadan ksa bir sre sonra frtna stmze kmt, iki dakika srmeden de gkyz tamamen kararmt. yle ki teknede birbirimizi gremez olmutuk. "O srada esmeye balayan kasrgay tarife kalkmak budalalk olur. Norve'teki en yal denizci bile byle ey grmemitir. Kasrga balamadan nce yelkenleri indirmitik. Ama ilk rzgarla birlikte iki direimiz birden sanki kesilmiesine devrilip denize dt -ana direk kendini gvene almak iin ona balam olan kk erkek kardeimi de beraberinde gtrd. "Teknemiz denizin stnde fndk kabuu gibiydi. Gvertesi dmdzd ve sadece pruva tarafnda kk bir ambar kapa vard. Strm'n iinden geerken bu kapa alkantl denize kar nlem olarak mutlaka kapardk. Bunu yapmam olsak gemiye su dolacakt ve hemen batacaktk -nk birka saniye boyunca tamamen sualtnda kaldk. Aabeyim nasl lmden kurtuldu bilmiyorum, nk bunu renme frsatn asla bulamadm. Ben n yelkeni indi-

E. A. Poe rir indirmez gverteye kapaklanm, ayaklarm pruvann st yan kenarna dayam ve ellerimle n direin dibindeki bir demir halkaya tutunmutum. Bana bunu yaptran tamamen igdyd -yaplacak en iyi eydi kukusuz- nk dnemeyecek kadar heyecanlanmtm. "Dediim gibi, birka saniye boyunca tamamen sular altnda kaldk ve bu sre boyunca nefesimi tutup halkaya yaptm. Artk daha fazla dayanamaz hale gelince halkay brakmadan dizlerimin stnde dorulup bam suyun stne kardm. Sonunda kk teknemiz sudan kan bir kpek gibi silkelenerek ksmen denizden kurtuldu. Tam stme km olan sersemlikten syrlmaya ve neler yaplabileceini anlamak iin kendime gelmeye abalyordum ki birinin kolumu kavradn hissettim. Aabeyimdi. im sevinle doldu, nk denize dm olduundan emindim. Ama bir an sonra btn neem dehete dnt - nk azn kulama dayayp 'Moskoe-strm!' diye haykrd. "O anki hislerimin ne olduunu kimse asla bilemeyecek. Sanki en iddetli stmaya tutulmuasna tepeden trnaa titriyordum. O tek szckle ne demek istediini ok iyi biliyordum - neyi anlamam istediini biliyordum. imdi rzgar bizi nne katm srklyordu. Strm'n anaforuna doru ilerliyorduk. Bizi hibir ey kurtaramazd! "Strm kanalndan geerken en sakin havada bile hep anaforun epey uzandan geerdik. Sonra da durup dinginlik periyodunun gelmesini beklerdik. Ama imdi anaforun tam ortasna doru srkleniyorduk, hem de byle bir kasrgada! 'Aslnda,' diye dndm, 'oraya tam dinginlik vaktinde varacaz - biraz umut var' - ama bir an sonra umuda kaplmak gibi byk bir budalalk yaptm iin kendime lanet okudum. Teknemiz bundan on kat daha byk, doksan topluk bir gemi bile olsa mahvolacaktk. "Bu arada kasrgann ilk iddeti azalmt ya da belki de nnde hzla gittiimizden artk frtnay fazla hissetmiyorduk. Ama her halkarda ilk bata rzgrn sadece kpklendirdii denizden imdi dalar ykselmeye balamt. Gkyz de tuhaf bir deiim geirmiti. Her taraf hl zifiri karanlkt, ama hemen hemen tam tepemizde birden yuvarlak bir yark ald ve gkyz byk bir netlikle belirdi. Koyu maviydi ve dolunay vard. Ay ilk kez bu kadar parlak gryordum. evremizdeki her eyi byk bir netlikle aydnlatyordu. Ama, ah Tanrm, yle korkun bir manzarayd ki bu! "Sonra aabeyimle konumak iin bir iki giriimde bulundum. Ama grlt anlayamadm bir ekilde yle ykselmiti ki kulann dibinde tm gcmle

Btn Hikayeleri barmama karn sylediklerimin tek kelimesini iittiremiyordum. Sonunda kafasn sallad. Yz l gibi bembeyaz kesilmiti. Parmaklarndan birini 'Dinle' dercesine havaya kaldrd. "nce ne demek istediini anlayamadm. Ama sonra aklma korkun bir dnce geldi. Saatimi kardm. almyordu. Ay altnda baktktan sonra onu gzyalar iinde okyanusa frlattm. Saat yedide durmutu! Dinginlik vaktini
karmtk ve Strm'n anaforu u anda tm gcyle dnyordu!

"Bir tekne iyi yaplmsa, iyi dengelenmise, fazla yklenmemise ve sert bir rzgarda babo gidiyorsa dalgalar altndan kayyormu gibi grnr. Bu kara adamlarna tuhaf gelir. Denizcilik teriminde buna dalga srmek denir. "imdiye kadar dalgalar ok iyi srmtk. Ama sonunda dev bir dalga bizi (nce derinlere batrd, sonra da yukar, sanki ta gkyzne kard. Bir dalgann bu kadar ykselebileceini syleseler inanmazdm. Sonra kayarak indik. Bu midemi bulandrp bam dndrd. Sanki bir ryada yksek bir dan zirvesinden dyordum. Ama yukardayken etrafma abucak bakma frsatn bulmutum - ve bu tek bak yeterli oldu. Konumumuzu bir anda tm netliiyle grdm. Moskoe-strm anaforu yaklak yarm kilometre kadar ilerimizdeydi. Ama u imdi karnda grdn anafor bir deirmen arkn ne kadar andryorsa o da sradan bir Moskoe-strm' o kadar andryordu. Nerede olduumuzu ve neyi beklememiz gerektiini bilmesem oray tanyamayacaktm. Ama tanmtm ve igdsel olarak dehetle gzlerimi kapadm. Gzkapaklarm spazm geirircesine smsk kapanmt. "En fazla iki dakika sonra birden dalgalarn hafiflediini ve etrafmz kpklerin sardn fark ettik. Tekne sola doru keskin bir dn yaptktan sonra yeni ynnde imek hzyla ilerlemeye balad. Ayn anda bir tr tiz lk denizin grlemesini tamamen bastrd. Sanki binlerce buharl gemi ayn anda buhar salyordu. imdi girdab evreleyen kpk kuandaydk. Tabii bir an sonra boluun iine deceimizi dndm. Mthi bir hzla srklendiimizden iine baknca pek bir ey seemiyorduk. Tekne batmyor, dalgalarn stnde bir su kabarc gibi kayyordu. Sancak taraf girdabn kenarndayd. skele tarafnda geride brakm olduumuz okyanus ykselmekteydi. Bizimle ufuk arasnda dev, kvranan bir duvar gibi durmaktayd. "Tuhaf gelebilir ama imdi, o uurumun tam kysndayken kendimi ona yaklatmz zamana gre daha sakin hissediyordum. Artk midi kesmi olduumdan ilk bata beni alatm olan o dehetten byk lde kurtulmu-

E. A. Poe tum. Sanrm sinirlerimi salamlatran umutsuzluktu. "vnmek gibi olmasn ama -gerei sylyorum- bu ekilde lmenin ne kadar grkemli olduunu, Tanr'nn gcnn bylesine muhteem bir ifas karsnda kendi varlm gibi nemsiz bir eyi dnmenin ne kadar aptalca olduunu dnmeye baladm. Bu dnce aklmdan geerken utantan kzardm anmsyorum. Ksa sre sonra girdaba kar byk bir merak beslemeye balamtm. Onun derinliklerini kefetmeyi kesinlikle istiyordum, deyeceim bedele karn. Tek zntm grdklerimi karadaki yal arkadalarma anlatamayacak olmamd. Aklmdan geenler, bylesine u noktadaki bir adamn zihnini oyalayan tuhaf arzulard phesiz. Daha sonra sk sk dndm gibi, belki de teknenin dnp durmas beni biraz sersemletmiti. "Beni kendime getiren baka bir ey daha vard: Rzgarn kesilmi olmasyd bu. Bulunduumuz yerde bize ulaamyordu artk. nk senin de grdn gibi kpk kua okyanusun genel yzeyinin epey altndadr. imdi okyanus, evremizde yksek ve kapkara bir da sras gibi ykselmekteydi. iddetli bir bora eserken hi denizde bulunmadysan rzgarn ve su serpintilerinin insan nasl sersemlettiini bilemezsin. nsan kreltir, sarlatrr, boar, tm hareket ya da dnce gcn elinden alr. Ama imdi bu rahatsz edici eylerden byk lde kurtulmutuk - tpk idam mahkumlarna (hkmleri kesinlemeden nce onlardan esirgenen) kk ayrcalklar tannmas gibi. "Kua ka defa turladk bilmiyorum. Belki bir saat boyunca dnp durduk. Yzmekten ok uar gibiydik. Akntnn merkezine, onun korkun i kenarna giderek yaklayorduk. Bu sre boyunca demir halkay hi brakmamtm. Aabeyim k tarafndaki, k kntsnn altna skca balanm byk, bo bir su fsna tutunuyordu. Bu f ilk borann etkisini hissettiimizde denize dmemi olan tek eydi. Biz boluun kenarna iyice yaklarken aabeyim bu fy brakp benim kavradm demir halkaya tutunmaya abalad. Dehete kaplm bir halde ellerimi zmeye alt, nk halka ikimizin de skca tutunabilecei kadar geni deildi. Kardeimin ellerimi zmeye altn grnce hayatmn en derin kederine kapldm - bunu yaparken akln karm, korkudan deliye dnm olduunu bilmeme karn. Ama bu konuda onunla ekimeye niyetim yoktu, ikimizin de tutunmasnn hibir eyi deitirmeyeceini biliyordum, bu yzden halkay ona brakp k tarafa, fya doru gittim. Bunu yapmakta zorlanmadm, nk tekne olduka sabit bir hzla dnmekteydi. Sadece yalpalyordu o kadar. Tam fya tutunmutum ki sancak ta-

Btn Hikayeleri rafnda iddetli bir sarsnt oldu ve boluun iine bodoslama daldk. Tanr'ya abucak bir dua mrldandm ve her eyin bittiini dndm. "niin ba dndrc hzn hissederken fya igdsel olarak daha sk tutunmu, gzlerimi kapamtm. Onlar amaya birka saniye boyunca cesaret edemedim. Her an yok olmay bekliyor, hl suya dp son rpnmalarma balamam olmama ayordum. Ama saniyeler birbirini takip etti. Hl yayordum. Dme hissi kesilmiti ve teknenin hareketi tpk kpk kuandaki gibiydi imdi; biraz daha yan yatm olmas dnda. Etrafma bakarken hissettiim o huuyu, korkuyu ve hayranl asla unutamam. Tekne, ap engin ve derinlii muazzam bir huninin ortasna denk gelen bir izgide sanki byyle havada tutulmaktayd. Huninin kusursuz bir dzlkteki duvarlar, ba dndrc bir hzla dnmese ve dolunayn daha nce tarif etmi olduum, bulutlarn arasndaki o yuvarlak yarktan gnderdii klar bu kara duvarlarda ve daha aalarda, boluun en i ksmlarnda bir altn sars seliyle grkemli bir ekilde parldamasa, abanoz sanlabilirdi. "lk bata herhangi bir eyi gzlemleyemeyecek kadar akndm. Grebildiim tek ey o korkun ihtiamn genel grntsyd. Ama kendimi biraz toparlaynca igdsel olarak baklarm aa ynelttim. Tekne anaforun duvarlarnn eimli yzeyinde yanlamasna dndnden aasn rahatlkla grebiliyordum. Teknenin gvertesi su yzeyine paraleldi - ama su yzeyinin kendisi krk be dereceden fazla bir ayla eimli olduundan kpeteye kadar yan yatm gibi grnyorduk. Ama bu durumdayken tutunmakta ve ayakta durmakta hi zorlanmadm grdm. Bunun sebebi dn hzmz olsa gerekti. "Ay o derin uurumun en dibini aratryor gibiydi. Ama hl net bir ey seemiyordum, nk kaln bir sis her eyi kaplamt. Bu sisin stnde muhteem bir gkkua vard. Mslmanlarn Zamanla Sonsuzluk arasndaki tek yol dedikleri o dar ve sallanan kprye benziyordu. Bu sisi ya da su serpintisini meydana getiren, huninin duvarlarn oluturan sularn dipte kaynamasyd phesiz. Ama bu sisten kp ge ykselen l tarif etmeye bile cesaretim yok. "Yukardaki kpk kuandan bolua ilk kaymz srasnda epey aalara inmitik. Ama daha sonraki iniimiz bundan kesinlikle farkl oldu. Dnp duruyorduk -e hareketlerle deil- bizi bazen sadece elli altm metre, bazen de girdabn neredeyse tepesine dek frlatan ba dndrc sallantlar ve sar-

. . Poe sntlarla. Aa dne dne iniimiz yava, ama kesinlikle belirgindi. "Etrafmzdaki o engin erimi abanoz ktlesine bakarken, teknemizin, girdabn yuttuu tek nesne olmadn fark ettim. Hem stmzde, hem de altmzda gemi kalntlar vard - iri kereste ve aa gvdesi paralar ya da ok daha kk eyler; mobilya paralar, krk sandklar ve flar gibi. lk bata hissettiim dehetin yerini allmadk bir merakn aldn sylemitim. Korkun lmme doru yaklarken merakm iyice artt. imdi etrafmzda yzen eyleri tuhaf bir ilgiyle inceliyordum. Aklm iyice karm olmalydm, nk aadaki kpklere doru ini hzlar arasndaki farklar stne bile kafa yorduumu hatrlyorum. 'u kknar,' dediimi hatrlyorum bir ara, 'imdi kesinlikle o korkun bolua dp gzden kaybolacak ilk ey olacak.' Sonra bir Hollanda ticaret gemisinin enkaznn ondan nce dtn grnce hayal krklna uradm. Sonunda, byle pek ok eye baktktan ve her birinde hayal krklna uradktan sonra yaptm hesaplama hatalar beni bir dnce zincirine itti ve elim ayam tekrar titremeye, kalbim kt kt atmaya balad. "Beni bylesine etkileyen ey yeni bir dehetin deil, daha heyecan verici bir umudun domasyd. Bu umut ksmen hatrladklarmdan, ksmen de orada yapm olduum gzlemlerden douyordu. Moskoe-strm tarafndan yutulduktan sonra dar atlan ve Lofoden sahiline vuran eitli eyleri dndm. Bunlarn ou olduka srad bir ekilde paralanmt -yle hrpalanmlard ki yzeyleri kymk doluydu -ama sonra bazlarnn hi hrpalanmam olduunu hatrladm. Bu farklla getirebileceim tek aklama hrpalanm paralarn tamamen yutulmu olanlar olduuydu. Dierleriyse girdaba dinginlik vaktine yakn bir zamanda girdiklerinden ya da baka bir sebepten dolay ierideyken son derece yava dndklerinden dibe denizin ykseliinden ya da alalndan nce ulamamlard. Her iki durumda da daha nce ya da daha byk bir hzla ieri ekilmi olan dier nesnelerin kaderini paylamayp tekrar okyanus yzeyine frlatlmalarnn mmkn olduunu dndm. Ayrca nemli gzlemde bulundum. Birincisi genel bir kaide olarak cisimlerin boyutlarnn bydke ini hzlarnn arttyd. kinci olarak, eit arlktaki iki cisimden biri kresel ve dieri baka herhangi bir ekildeyse, kresel olann ini hz daha fazlayd. nc olarak, eit boyutlardaki iki cisimden biri silindir eklinde ve dieri baka herhangi bir ekildeyse, silindir eklinde olann ini hz daha azd. Kurtulduktan sonra yreden eski bir retmenle bu konuda epey konutum. 'Silindir' ve 'kre' szcklerini ondan rendim. Gzlemlediim e-

Btn Hikayeleri yin aslnda yzen cisimlerin ekillerinin doal sonucu olduunu aklad -geri aklamas neydi unuttum-. Bana bir girdapta yzen bir silindirin, girdabn ekimine ayn boyutlardaki ve farkl herhangi bir ekildeki baka bir cisme kyasla daha fazla kar koyduunu ve ieri daha yava ekildiini gsterdi. "Bu gzlemleri epey destekleyen ve beni onlar deerlendirmeye iten artc bir ey daha vard. Her turda bir f ya da bir geminin krk sereni ya da direi gibi eylerin yanndan geiyorduk. Bunlarn ou gzlerimi ilk ap o girdabn harikalarna bakmda altmzdayken imdi tepemizde, ok yukarlardayd ve yerlerini pek deitirmemi gibi grnyorlard. "Artk harekete gemekte duraksamadm. Kendimi tutunduum su fsna skca balamaya, fnn iplerini kesmeye ve kendimi onunla birlikte sulara frlatmaya karar verdim. Aabeyime el kol hareketleriyle iaret edip dikkatini yanmzdan geen yzen flara ynelttim ve ne yapacam anlamas iin elimden geleni yaptm. Sanyorum sonunda niyetimi anlad -ama anlasa da anlamasa da, ban umutsuzca sallad ve halkay brakmay reddetti. Ona kar zor kullanmam imkanszd. Kaybedecek bir saniye yoktu. Bu yzden kendimle yaptm ac bir mcadeleden sonra onu kaderine terk ettim, fy balayan ipleri zp bunlarla kendimi ona baladm, sonra da bir an duraksamadan fyla birlikte denize atladm. "Sonu tam umduum gibiydi. imdi sana bu yky anlatan kii ben olduuma -gryorsun ki kurtuldum- ve hangi yoldan kurtulduumu da bildiine gre bundan sonra syleyeceklerimi zaten tahmin edersin. Bu yzden ykm ksa keseceim. Tekne, ben ayrldktan bir saat kadar sonra epey altma inmiti ve orada ekseni etrafnda hzla drt kez dnp ardndan sevgili aabeyimle birlikte o kpk karmaasna bodoslama dald ve bir anda, sonsuza dek gzden kayboldu. Bal olduum f uurumun dibiyle tekneden atladm nokta arasndaki mesafenin yarsna yakn bir noktaya inmiti ki anaforda byk bir deiim meydana geldi. O dev huninin kenarlarndaki eimin diklii giderek azalmaya balad. Girdabn ekseni etrafndaki dnleri giderek hafifledi. Kpkler ve gkkua yavaa gzden kayboldu. Uurumun dibi giderek ykseliyordu. Kendimi okyanusun yzeyinde, Lofoden sahillerinin karsnda, tam Moskoe-strm'n biraz nce bulunduu yerde bulduumda gkyz akt, rzgar dinmiti ve l l parlayan dolunay batda batyordu. Dinginlik saatiydi - ama denizde frtnann etkisiyle hl devasa dalgalar vard. Strm kanalna doru hzla srklendim ve birka dakika sonra kanaln iinden geip ba-

.. Poe lklarn 'sahasna' frlatldm. Bir tekne beni kurtard. Bitkin haldeydim ve (artk tehlike gemi olduundan) olanlar hatrlarken korkudan konuamyordum. Beni yukar ekenler eski arkadalarm ve her gn grdm kiilerdi. Ama beni ruhlar diyarndan gelen bir gezgini nasl tanyamazlarsa yle tanmadlar. Bir gn nce kuzgun karas olan salarm imdi grdn gibi bembeyazd. Yz ifademin de tamamen deitiini sylyorlar. Onlara ykm anlattm - inanmadlar. imdi sana anlatyorum - ve bu ykye Lofoden'in glmeyi seven denizcilerinden daha fazla inanman bekleyemem." 1841

Glge: Bir Mesel


Evet! Glgeler vadisinde yrsem de: --DAVUTUN MEZMURU (XXIII). Bunu okuyan sizler hl yaayanlarn arasndasnz, ama yazan ben uzun sre nce glgeler diyarna gittim. nk gerekten tuhaf eyler olacak, gizemler aa vurulacak ve pek ok yzyl geecek, bu antlar insanlar tarafndan grlmeden nce. Ve grlnce de bazlar inanacak, bazlar phe edecek, ama birka kii buraya demirden bir ineyle kazlan yazlarda dnmeye deer epey ey bulacak. Korkun bir yl gemiti, yeryznde ismi olmayan, dehetten daha youn duygularn yaand bir yl. Pek ok olaanst olay ve iaret gereklemiti; Veba'nn kara kanatlar uzaklara, denizin ve karann stne yaylmt. Yine de yldzlardan anlayanlar gkyznde uursuz bir a bulunduunu biliyordu; ve ben, Yunan Oinos, ve dier bazlar, Ko'un geliiyle birlikte Jpiter gezegeninin korkun Satrn'n kzl halkasyla birletii o yedi yz doksan drdnc senenin deiikliklerini aka grebiliyorduk. Gkyznn tuhaf ruhu, byk bir yanlg iinde deilsem, kendini yalnzca dnyann fiziksel kresinde deil, insanln ruhlarnda, hayal glerinde ve derin dncelerinde belli ediyordu. Ptolemais adl donuk bir ehirdeki malikanenin duvarlar arasnda, krmz Chian arabyla dolu flarn yannda yedi kii oturmutuk. Odamzn yksek, pirin bir kapdan baka girii yoktu: Zanaat Corinnos tarafndan yaplm nadide bir para olan kap ieriden srglenmiti. Kasvetli odadaki siyah perdeler de ayn ekilde ay, parlak yldzlar ve bo sokaklar bizden gizliyordu ama Ktlk'n iaretleri ve anlar o kadar kolay darda braklamyordu. evremizde hakknda belirgin szler syleyemeyeceim eyler vard - cismani

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

E. A. Poe ve ruhani eyler - havada bir arlk - bir bouculuk - kayg - hepsinden de te, sinirli insanlarn duyular son derece keskin ve canl, zihinsel gleriyse uyuukken yaad o korkun varolu hali. stmze l bir arlk kmt. Uzuvlarmzn - mobilyalarn - itiimiz kadehlerin stne kmt. Her ey kasvetli ve sknt vericiydi - alemimizi aydnlatan yedi demir lambann alevleri dnda her ey. Uzun, ince k izgilerinin stnde dimdik durarak, soluk ve hareketsiz bir ekilde yanyorlard; ve aydnlklarnn etrafnda oturduumuz abanoz masann stnde tekil ettii aynada her birimiz kendi solgun benzimizi ve arkadalarmzn aa evrilmi gzlerindeki huzursuz parlty gryorduk. Yine de kendi usulmzde glyor, eleniyorduk - yani isterik bir tarzda; Anacreon'un arklarn sylyorduk - delice arklar; durmadan iiyorduk - mor arap bize kan anmsatt halde. nk odamzda bir kirac daha vard; gen Zoilus. lyd ve kefene sarl halde boylu boyunca uzanmt; - sahnenin hem iyi hem de kt ruhuydu. Ne yazk! Neemizi paylamyordu, vebayla arplm ehresinde ve lmn hastaln ateinin yalnzca yarsn sndrebildii gzlerinde, elencemize llerin lmek zere olanlarn elencesine kar talihsizce yneltebilecei bir ilginin barnmas dnda. Ama ben, Oinos, lnn gzlerini stmde hissetsem de, kendimi ifadelerindeki acl alglamamaya zorlayarak abanoz aynann derinliklerine bakmay, Teios'un olunun arklarn yksek ve gr bir sesle sylemeyi srdrdm. Ama arklarm gitgide tkendi ve odann siyah perdeleri arasndaki yanklar zayflayp anlalmaz oldu, yok oldu. Ve birden! arknn seslerinin kaybolduu o siyah perdelerin arasndan kara ve ekilsiz bir glge kt - ayn gkyznde alaktayken bir insan figrnden oluturabilecei bir glge: Ama bu ne bir insann, ne Tanr'nn, ne de bildik bir eyin glgesiydi. Ve odann perdeleri arasnda bir sre titretikten sonra, en sonunda pirin kapy tamamen kaplad. Glge belirsiz, ekilsiz ve bulankt. Ne bir insana, ne de Tanr'ya aitti -ne Yunan Tanrs'na, ne Chaldae Tanrs'na, ne de herhangi bir Msr Tanrs'na. Ve glge pirin kapnn stnde ve kapnn saaklnn altnda durdu ve kmldamad, bir sz sylemedi, orada durdu ve ylece kald. Ve stnde durduu kap, yanl hatrlamyorsam kefene sarl gen Zoilus'un ayaklarnn ucunda ykseliyordu. Ama biz, orada toplanm olan yedi kii, glgenin perdelerin arasndan ktn grnce, ona dorudan bakmaya cesaret edemedik ve gzlerimizi indirip abanoz aynann derinliklerine bakmay srdrdk. Ve en sonunda ben, Oinos, usulca ona nereden geldiini ve ismini sordum. Ve

Btn Hikayeleri glge yantlad: "Ben GLGE'yim ve Ptolemais'in katakomblarnn yaknndan, iren Charon kanalnn snrndaki o lo Helusion vadilerinden geldim." Ve o zaman yedimiz de ayaa frladk ve titreyerek, dehet iinde donakaldk: nk glgenin sesinin tonlar tek deil, birok varla aitti ve her hecede perde deitirirken kulaklarmza binlerce l arkadamzn ok iyi anmsadmz, tandk iveleriyle ulayordu. 1835

Btn Hikayeleri Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com grbz kasaballar tarafndan herhangi bir ekilde anlalmas ya da yeterince takdir edilmesi olanakszd. Ne olabilirdi? Rotterdam'daki tm eytanlar adna, hangi kt haberin taycsyd acaba? Kimse bilmiyordu; kimse hayal edemiyordu; kimse belediye reisi Mynheer Superbus Von Underduk bile bu gizemi zecek en ufak bir ipucuna sahip deildi. Bylece, yaplabilecek daha mantkl bir ey olmadndan, herkes piposunu dikkatle aznn kenarna geri yerletirdi ve yukardaki fenomene gzn diktikten sonra piposundan birer nefes ekti, durdu, paytak paytak yrd ve dikkat ekici bir ekilde homurdand - sonra paytak paytak geri dnd, homurdand, durdu ve son olarak - piposundan birer nefes ekti. Bu arada bu byk merakn hedefi ve bunca dumann sebebi olan nesne o gzel ehrin stnde alalmaya balad. Birka dakika sonra net grlebilecek kadar alalmt. Grne baklrsa -evet! Kesinlikle bir tr balondu; ama Rotterdam'da daha nce hi byle bir balon grlmemiti. Sorarm size, imdiye kadar kim srf kirli gazete katlarndan bir balon yapldn iitmitir ki? Hollanda'da kimsenin iitmedii kesindi; buna karn burada, insanlarn burunlarnn dibinde, daha dorusu biraz stnde, en gvenilir kaynaklardan rendiim kadaryla daha nce kimsenin benzer bir amata kullanmad bir materyalden yaplma, bahsettiimiz ey durmaktayd. -Bu, Rotterdamllarn saduyularna yaplm korkun bir hakaretti. Fenomenin ekline gelince, o daha da ayp bir eydi. Ters dnm, dev bir deli klahndan baka bir ey deildi. Ve kalabalk daha yakndan bakp tepesinden dev bir pskln sarktn ve st kenarn ya da koninin dibinin evresinde koyun anlarn andran, srekli Berty Martin arksna uygun ritim tutan bir kk aletler emberini grnce, bu benzerlii daha da gl bir ekilde fark etmeye balad. Ama daha kts de vard. -Bu fantastik makinenin ucundan, mavi kurdelelere bal dev, rengi soluk bir kunduz apkas sarkyordu; kenarnn genilii mkemmeldi ve yarmkre eklinde tepesinde siyah bir kurdeleyle gm bir toka vard. Ancak Rotterdamllar'dan birounun ayn apkay daha nce defalarca grm olduklarna yemin etmesi ilginti; hatt btn kalabalk ona tanyan gzlerle bakyor gibiydi. Grettel Pfaall ise onu grr grmez sevinli bir aknlk nidas att ve onun kocasnn apkasnn ayns olduunu ilan etti. Pfaall be yl nce arkadayla birlikte aniden ve anlalmaz bir ekilde ortadan kaybolmu olduundan ve bu anlatda olanlara kadar onlardan tm uralara karn haber alnamadndan, bu olay daha da ilginlik kazanyordu. Yakn bir zamanda

Hans Pfaall Diye Birinin Benzeri Grlmemi Serveni


Ateli hayallerle dolu bir yrekle, Ki kumandas bende. Yanan bir mzrakla ve rzgardan bir atla, Gezinmeye gidiyorum, sszla. TOM O'BEDLAM'IN ARKISI. Rotterdam'dan gelen son haberlerden anlald kadaryla ehir byk bir felsefi heyecan iinde. Gerekten de orada olan olay o kadar beklenmedik - o kadar benzersiz - yerleik kanlara ylesine ters ki - ok yaknda tm Avrupa'nn ayaa kalkacandan, fizikte, mantkta ve astronomide kargaalar yaanacandan eminim. Anlald kadaryla------- n -------gnnde (tarihten emin deilim) byk bir insan kalabal, belirtilmeyen amalar uruna, gzel Rotterdam ehrinin byk Ticaret Meydan'nda topland. Scak bir gnd - mevsim iin fazlasyla scakt - yaprak bile kmldamyordu; ve kalabalk, mavi gkkubbeye bolca salm geni, beyaz bulut kmelerinin arada srada yadrd ahmak slatanlara aldrmaz grnyordu. Yine de le civarnda kalabala hafif, ama dikkat ekici bir heyecan dalgas yayld; on bin az hep birden konumaya balad; ve hemen ardndan da on bin yz yukar, ge evrildi, on bin pipo ayn anda on bin azn kenarndan dt27 ve ancak Niagara elalesinin grlemesiyle karlatrlabilecek bir haykr Rotterdam'da ve civarnda uzun uzun, grltyle, iddetle yankland. Bu velvelenin sebebi az sonra yeterince anlald. Az nce bahsedilen o keskin hatl bulut kmelerinden birinin arkasndan yavaa tuhaf, heterojen, ama grne gre kat bir nesne kt. ekli yle tuhaft ki, aadaki azlar ak,

E. A. Poe ehrin gneyindeki ssz bir yerde, tuhaf grnl sprntlerin arasna karm, insan kemii olduu dnlen bir takm kemikler bulunmutu; ve bazlar burada hunharca bir cinayetin ilendiini ve kurbanlarn da byk olaslkla Hans Pfaall'la arkadalar olduunu ne srecek kadar ileri gitmilerdi. Ama biz devam edelim. Balon (nk balon olduu phesizdi) imdi yerin otuz metre kadar yukarsna inmiti ve kalabalk iindeki kiinin kim olduunu rahata grebiliyordu. Dorusunu sylemek gerekirse bu olduka acayip biriydi. Boyu altm santimden fazla olamazd, ama bu ykseklik bile, gsne kadar kan ve balonun iplerine bal olan yuvarlak bir kasnak tarafndan tutuluyor olmasa dengesini kaybetmesine ve dmesine yol aacakt. Kk adamn gvdesi orantsz biimde enliydi ve genel grnne son derece abes bir yuvarlaklk veriyordu. Ayaklar grnmyordu tabii. Elleri kocamand. Kr sa arkadan kuyruk yaplmt. Kanca burnu alacak kadar uzun ve kkrtcyd; gzleri iri ve parlak, baklar keskindi; enesi ve yanaklar, yallktan kr kr olsa da, geni, tombul ve kat katt; ama ban herhangi bir yerinde kula andran bir eye rastlanmyordu. Bu ufak tefek tuhaf centilmen gk mavisi satenden, bol bir takm giymiti. Dar pantolonu dizlerden gm tokalarla sktrlmt. Yelei parlak san bir kumatand. Bann bir kenarna beyaz, tafta bir apka apknca kondurulmutu. Kyafetini tamamlamak zere, boynunu kan krmzs ipek bir mendil saryor ve gsne zarif ekilde derken dmlenip inanlmaz boyutlardaki garip bir kravata dnyordu. Az nce sylediim gibi, yerin otuz metre kadar stne alaldktan sonra ufak tefek, yal centilmen birden telaa kapld ve topraa daha fazla yaklamaya isteksiz grnd. Bylece glkle kaldrd branda bezinden bir torbadan bir miktar kum boaltarak bir anda havada asl kald. Sonra telal ve sinirli hareketlerle ceketinin cebinden byk, maroken kapl bir defter kard. Bunu elinde pheyle tuttu; sonra byk bir aknlkla inceledi ve defterin arlndan hayrete dm grnd. Sonunda defteri at ve iinden krmz balmumuyla mhrlenmi ve krmz eritle zenle balanm dev bir mektup karp belediye reisi Superbus Von Underduk'un tam ayaklarnn dibine att. Ekselanslar mektubu almak iin eildi. Ama hl epey rahatsz grnen ve anlald kadaryla kendisini Rotterdam'da tutacak baka ii olmayan baloncu tam bu anda gitme hazrlklarna balad; ve tekrar ykselmesi iin biraz daha safra atmas gerektiinden, aa arka arkaya, iindekileri boaltma zahmetine

Btn Hikayeleri girmeden yarm dzine torba att ve bunlarn hepsi de, byk bir talihsizlik eseri, belediye reisinin srtna dt ve onun btn Rotterdamllarn gzleri nnde en az yarm dzine kez yerde yuvarlanmasna yol at. Ancak yce Underduk'un ufak tefek yal adamn bu mnasebetsizliini cezasz brakt dnlmesin. Tam tersine, sylenenlere gre, yerde yarm dzine kez yuvarlan srasnda piposundan en az yarm dzine belirgin ve fkeli nefes ekti; bu arada pipoyu da smsk tutmaktayd ve lecei gne dek de smsk tutmay srdrmeyi dnmektedir (Tanr'nn izniyle). Bu arada balon bir tarlakuu gibi ykseldi ve kentin tepesinde szlerek, sonunda iinden tuhaf bir ekilde kt bulutun benzeri bir baka bulutun iinde gzden kayboldu; bylece Rotterdam'n saygdeer vatandalarnn merakl gzlerine bir daha grnmedi. imdi btn dikkatler, inii ve daha sonraki sonulan Ekselans Von Underduk'un hem vcuduna, hem de kiisel itibarna son derece ar darbeler indiren mektuba ynelmiti. Ancak bu stdzey devlet grevlisi yerde yuvarlanrken mektubu korumak gibi nemli bir hususu dnmeyi, inceleyince mektubun en uygun ellere dtn ve Rotterdam Astronomi Yksekokulu'nun Dekan ile Dekan Yardmcs olarak kendisi ile Profesr Rubadub'a gnderildiini anlamay ihmal etmemiti. Bylece bu iki nemli adam mektubu orackta atlar ve iinde aadaki srad ve gerekten de ok ciddi yazy buldular:Rotterdam ehri Astronomi Yksekokulu Dekan ve Dekan Yardmcs Ekselanslar Von Underduk ve Rubadub'a.

Ekselanslar, be yl nce aklanamaz olduu dnlen bir ekilde Roterdam'da ortadan kaybolan, Hans Pfaall adl krk tamircisi, mtevaz zanaatkar ve arkadan belki anmsarsnz. Eer sizi memnun edecekse Ekselanslar, bu mektubun yazar olan ben, Hans Pfaall'n ta kendisiyim. Rotterdamllarn ou krk yl boyunca Sauerkraut adl dar sokan giriindeki kk bir tula evde oturduumu ve kaybolduum srada da orada oturmakta olduumu bilirler. Atalarm da anmsanamayacak kadar uzun bir sre orada oturmutur onlar da benim gibi saygn ve gerekten kazanl krk tamiri mesleiyle uramtr: nk, gerei sylemek gerekirse, son yllara dek herkesin kafas politikayla megul olduundan drst bir Rotterdaml benimkinden iyi bir meslei ne arzulayabilir ne de hak edebilir. tibar iyiydi, i bulma derdi hi yoktu, pjra ya da hayr duas almakta hi sknt ekmiyordum. Ama sylediim gibi zgrln, uzun sylevlerin, radikalizmin etkilerini ksa srede his-

E. A. Poe setmeye baladk. Bir zamanlar dnyann en iyi mterileri olan kiiler imdi bizi bir an durup dnmyorlard. Devrimler hakknda yazlanlar okumak, akln ilerleyiine ve an ruhuna ayak uydurmak tm vakitlerini alyordu. Eer bir atein canlandrlmas gerekiyorsa bunu bir gazeteyle yapabiliyorlard; hkmet zayfladka sanki deri ve demir, ayn oranda dayankllk kazand. Bundan eminim -nk ksa srede Rotterdam'da yamanmaya ya da ekilenmeye ihtiya duyan tek bir krk kalmad. Bu katlanlmaz bir durumdu. Ksa srede meteliksiz kaldm; ve bakmak zorunda olduum bir karmla ocuklarm olduundan srtmdaki yk giderek dayanlmayacak biimde arlat ve oturup saatlerce yaamm en uygun ekilde sona erdirme yntemi stne dnmeye baladm. Bu arada alacakllar bana dnmek iin pek zaman tanmyordu. Evim sabahtan akama dek kelimenin tam anlamyla kuatma altndayd. Beni zellikle endielendiren kii vard ki, bunlar srekli kapmn nnde bekleyip bana dava ama tehdidinde bulunuyordu. Bu n bir elime geirirsem onlardan en ac ekilde intikam almaya yemin ettim; ve inanyorum ki, beni intihar planlarm hemen eyleme geirmekten, beynimi bir alaybozanla uurmaktan alkoyan da bu beklentinin verdii hazd. Ancak fkemi gizlemeyi ve onlar vaatler ve tatl szlerle oyalamay uygun buldum, ta ki elime bir intikam frsat geene dek. Bir gn, onlar atlatmken ve her zamankinden de keyifsizken, en ara sokaklarda uzun sre aylak aylak gezindikten sonra bir kitap standnn kesinin nne geldim. Yan bamda bir sandalye grnce hemen ona oturdum ve sebebini bilmeden elime geen ilk kitab okumaya baladm. Bu ya Berlinli Profesr Encke, ya da benzer bir ad olan bir Fransz tarafndan Speklatif Astronomi stne yazlm kk bir bilimsel inceleme risalesiydi. Bu konuda biraz bilgim vard ve ksa srede kendimi kitaba iyice kaptrmaya baladm -aslnda evremde olup bitenlerin tekrar farkna ancak onu iki kere okuduktan sonra varmaya baladm. Hava kararmaya balamt. Evin yolunu tuttum. Ama inceleme (yakn zamanda Nantzl bir kuzenim tarafndan bana nemli bir sr olarak anlatlan, pnmatikteki son keiflerle birlikte) zihnimde silinmez bir iz brakmt ve alacakaranlkta sokaklarda aylak aylak yrrken, yazarn lgnca, yer yer de anlalmaz mantnn sergilendii cmlelerini kafamda evirip eviriyordum. Hayal gcm zellikle etkileyen baz pasajlar vard. Bunlar stnde dndke hissettiim heyecan artyordu. Genel eitimimin yetersizlii, zellikle de doa felsefesi konusundaki cehaletim, beni okuduklarm anlama

Btn Hikayeleri yetim konusunda ekingen ya da kafamdaki yeni oluan pek ok belirsiz dnceye gvensiz klmak yle dursun, tam tersine hayal gcm daha da krklyordu; ve kt ynetilen zihinlerin ortaya koyduu btn o ham fikirlerin ounlukla igdyle sezginin tm gcne, gerekliine ve dier ayrlmaz zelliklerine sahip olmadndan phelenecek kadar kibirli ya da belki de mantklydm. Evime vardmda vakit ge olmutu ve hemen yattm. Ancak zihnim uyuyamayacam kadar meguld ve btn gece uzanp dndm. Sabah erkenden kalkp kitapnn standna hevesle tekrar gittim ve sahip olduum birka kuruu Mekanik ve Pratik Astronomi stne kitaplara yatrdm. Eve bunlarla sa salim vardktan sonra her saniyemi bunlar dikkatle okumaya adadm ve ksa srede bu konudaki almalarda yle bir yetkinlie ulatm ki, ya eytann, ya da ona ta karacak kendi dehamn bulduu bir tasarm gerekletirecek hale geldim. Bu arada bana o kadar rahatszlk vermi olan alacakllarm yattrmak iin her eyi yaptm. Bunu en sonunda baardm - ksmen evimdeki eyalardan bir ksmn satp borlarmn bir blmn deyerek, ksmen de onlara kalann vermek iin stnde altm kk bir projenin tamamlanmasn beklediimi ve bu proje iin yardmlarna ihtiya duyduumu syleyerek. Bylece onlar hedefim iin kullanmakta glk ekmedim (nk cahil insanlard). ileri byle ayarladktan sonra karmn yardmna bavurdum ve byk bir gizlilik ve dikkatle, geriye kalan malm mlkm de sattm ve farkl isimler kullanarak ve (bunu sylemekten utanyorum) gelecekte demelerini nasl yapacam hi dnmeden kk miktarlarda paralar alp epey byk bir mebla topladm. Daha sonra onar metrelik ince beyaz muslin; sicim; bol miktarda lateks vernii; geni ve derin, ince dallardan rl, smarlama bir sepet ve srad boyutlardaki bir balonun inas ve donanm iin gerekli olan ok sayda eitli dier eyi satn aldm. Bunlar olabildiince abuk ie koyulmas iin karma verdim ve onu izlemesi gereken yntem konusunda da bilgilendirdim. Bu arada ben de sicim stnde altm, onu gerekli boyutlardaki bir a haline getirdim; bir emberin iinden geirip gerekli iplerle baladm; ve st atmosferin yukar katmanlarnda deney yapmak zere ok sayda ara gere satn aldm. Sonra bir gece vakti Rotterdam'n dousundaki ssz bir yere her biri ellier galonluk be demir emberli f, bir tane de daha byk f; ap onar santimlik, er metre boyunda, dzgn ekilli alt kalay tp; ismini vermeyeceim bir

E. A. Poe

Btn Hikayeleri Bylece her eyi hazrladktan sonra, karma kitapya ilk gittiim gnden itibaren yaptklarm sr olarak saklayacana yemin ettirdim; ve koullar elverdiince abuk dneceime sz verdikten sonra ona elimde avcumda kalan son paray da verip veda ettim. Onun iin endielenmiyordum. nsanlarn dikkate deer dedikleri kadnlardan biriydi ve dnya ilerinin stesinden benim yardmm olmadan da gelebilirdi. Dorusunu isterseniz sanrm beni hep miskinin teki - srf bir yk, hayal kurmaktan baka ie yaramayan biri olarak gryordu - ve benden kurtulduuna epey memnundu. Ona karanlk bir gecede veda ettim ve bana ylesine sknt vermi olan alacaklyla balonu ve tehizatlar bir arabaya ykleyip dolambal bir yoldan, dier eyalarn bulunduu istasyona gtrdk. Nisan'n biriydi. Gece, daha nce de sylediim gibi, karanlkt; gkyznde tek bir yldz bile yoktu; ve aralklarla yaan bir ahmak slatan bizi ok rahatsz ediyordu. Ama ben esas balon iin endie ediyordum; vernikle korunmasna karn nemden epey arlamaya balamt; barut da hasar grebilirdi. Bu yzden alacakllarm byk bir gayretle altrdm. Ortadaki varilin stndeki buzlar temizlediler ve dierlerindeki asidi kartrdlar. Ancak btn bu ara gerele ne yapmay dndm konusunda srarla sorular sormaktan geri durmadlar ve onlar bylesine ar altrdm iin ok rahatsz olduklarn dile getirdiler. Srf byle korkun bylerin yaplmasna itirak etmek iin srlsklam olmann ne ie yarayacan anlamadklarn sylediler. Huzursuz olmaya baladm ve tm gcmle almaya koyuldum; nk sanrm o salaklar benim eytanla bir anlama yaptm ve ksacas yaptm iin hi de iyi bir ey olmadn dnyorlard. Bu yzden brakp gitmelerinden dm kopuyordu. Ancak onlar, stnde uratm ii halleder halletmez onlara olan tm borlarm deyeceimi syleyerek yattrdm. Bu konumalar kendilerine gre yorumladlar tabii; her halkarda elime byk miktarda nakit para geeceini sanm olmallar; ve onlara tm borlarmn yan sra hizmetleri iin de biraz para deyeceimi. Ruhuma ya da leime ne olacannsa umurlarnda bile olmadn syleyebilirim. Drt buuk saat kadar sonra balonun yeterince imi olduunu grdm. Bu yzden balonun sepetini takp btn aletlerimi iine koydum - bir teleskop; bir takm nemli deiikliklerden gemi bir barometre; bir termometre; bir elektrometre; bir pusula; manyetik bir ine; bir kronometre; bir an; bir megafon, vs. vs. vs. - Ayrca havas boaltlm ve az bir tkala zenle kapa-

tr metal ya da yar-metal ve bir dzine damacana dolusu ok sradan trden asit getirttim. Bu son malzemelerden elde ettiim gaz benim dmda reten ya da en azndan benzer bir amata kullanan kimse yok. Bu konuda en fazla, imdiye dek indirgenemez kabul edilen azotun bileenlerinden biri olduunu ve younluunun.hidrojeninkinden yaklak 37.4 kat daha az olduunu syleyebilirim. Tatsz, ama kokusuz deil. Saf haldeyken yeil bir alevle yanyor ve insan hemen ldryor. Bana kalsa srrnn tamamn aklamaktan ekinmezdim, ama patenti (daha nce de ima ettiim gibi) Nantz'da yaayan bir Fransza ait ve bana bu bilgiyi koullu olarak verdi. Ayn kii bana, benim niyetimin farknda olmadan, bir hayvann zarndan, gazn kamasn olanaksz klacak balonlar yapmann yntemini de gsterdi. Ancak bunu ok pahal buldum ve sonuta reine verniiyle kapl ince muslinin de ayn ii grebileceini dndm. Bundan bahsetmemin sebebi u ki, sz ettiim kiinin daha sonra bahsettiim o gazla ve malzemeyle bir balon yapmaya giriebileceini dnyorum ve onu son derece fevkalade bir icat yapmann onurundan mahrum brakmak istemem. Balonun iirilmesi srasnda kk flarn durmasn istediim yerlere ufak ukurlar kazdm; bu ukurlar ap sekiz metrelik bir ember tekil ediyordu. Bu emberin merkezine byk f iin daha derin bir ukur kazdm. Daha ufak be ukurdan her birine yemek ve ay, kahve vb. ieren birer teneke kutu, byk fya da yetmi be kiloluk barut ieren bir varil yerletirdim. Bunlarn -varille teneke kutularnn- arasna zenle barut hatlar dedim; ve kutulardan birine yaklak bir buuk metrelik bir barut fitilinin bir ucunu soktuktan sonra, ukuru rttm ve stne varili yerletirdim. Bylece topran stne fitilin ucunun santim kadar kyor ve varilin yannda pek fark edilmiyordu. Sonra kalan ukurlar da doldurup stlerine flar koydum. Saydm gerelerin dnda bir ardiyeye bavurup oradan atmosferik havann younlamas iin gerekli, M. Grimm'in gelitirdii bir makineyi temin ettim. Ancak bu makineyi kullanabilmem iin zerinde epey deiiklik yapmam gerektiini fark ettim. Ama ok alarak ve hi ara vermeden sebat gstererek sonunda tm hazrlklarm baaryla tamamladm. Balonum ksa srede tamamlanmt. Yaklak bin iki yz metrekplk gaz ierecekti; hesaplanma gre beni, aletlerimi ve, doru ynetebilirsem, doksan kiloluk safray rahata kaldrmaya yetecekti bu. kat verniklenmiti ve ince muslinin ipek kadar kullanl, olduka dayankl ve ok daha ucuz olduunu grdm.

E. A. Poe tlm cam bir kre - gaz younlatrma tehizat, biraz tozlanm halde kire, bir mhrlk balmumu ubuu, bol bol su ve epey miktarda pastrma gibi ok yer kaplamayp besleyici olan yiyecekler. Sepete bir ift gvercinle bir kedi de koydum. Artk afak.skmek zereydi. Gitme zamanmn geldiine karar verdim. Yanm bir puroyu kazayla yere drm gibi yaparak bu frsat deerlendirip, eilirken bir ucu daha nce de sylediim gibi daha kk flardan birinin altndan kan fitili gizlice ateledim. Bu manevra alacakl tarafndan hi fark edilmedi; ve sepete atlayp beni yere balayan tek sicimi hemen kestim; inanlmaz bir hzla ykselirken balonun doksan kiloluk kurun safray rahatlkla tamakla kalmayp bir o kadarn daha tayabileceini grmekten memnunluk duydum. Yeryzn altmda brakrken barometre seksen be santimde, santigrat termometresiyse 19 derecede durdu. Ancak daha elli metrelik ykseklie yeni kmtm ki, altmdan bir alev, akl, yanan tahta, parlayan metal ve paralanm uzuvlar kasrgas yle byk ve korkun bir grlemeyle ykseldi ki, yreim azma geldi ve korkudan titreyerek sepetin dibine yldm. imdi bu ii biraz fazla abartm olduumu gryordum ve okun temel etkilerini daha sonra yaayacaktm. Bir saniye sonra vcudumdaki btn kann akaklarma hcum ettiini hissettim ve o anda, asla unutamayacam iddetli bir sarsntyla sanki gk yarld. Sonralar, dnmeye zamanm olunca, patlamann benim amdan u noktadaki iddetinin nedenini bulmakta gecikmedim - onun tam stnde ve iddetinin en youn olduu hattaydm. Ama o srada tek dncem canm kurtarabilmekti. Balon nce yan yatt, sonra iddetli sarsntlarla doruldu, mide bulandrc bir hzla dnmeye balad ve en sonunda da, sarho bir adam gibi dne dne ve sarslarak beni sepetin kenarndan att ve mthi bir ykseklikten, rastlant eseri sepetin kenarna yakn bir yerdeki bir yara taklm ve ben derken byk bir talih sonucunda ayama dolanan yaklak bir metrelik bir ipin ucundan ba aa ve yzm dar dnk sarkmaya baladm. Durumumun korkunluunu hayal edebilmek olanaksz - kesinlikle olanaksz. Nefes almaya alyordum - stmay andran bir nbet gvdemdeki her siniri ve kas titretiyordu - gzlerimin yuvalarndan dar frladn hissettim - korkun bir ekilde midem bulanmaya balad - ve en sonunda baylarak bilincimi kaybettim. Bu durumda ne kadar kaldm bilemiyorum. Ancak pek ksa bir sre olmasa

Btn Hikayeleri gerek, nk ksmen kendime geldiimde afan skmekte olduunu, balonun okyanusun stnde mthi bir ykseklikte szldn ve engin ufkun snrlar iinde karadan eser olmadn grdm. Ancak bu ekilde kendime gelmem hi de farzedilebilecei kadar zdrap verici deildi. Aslnda durumumu soukkanllkla gzden geiriimde epey delice bir eyler vard. Ellerimi tek tek gzlerimin nne getirdim ve damarlarmn imesine, trnaklarmn korkun siyahlna neyin yol am olabileceini dndm. Daha sonra bam inceledim, onu defalarca salladm ve parmaklarmla dikkatle yokladm, ta ki ilk bata sandm gibi balonumdan daha byk olmadna kanaat getirmeyi baarana dek. Sonra ibilir bir ekilde pantolon ceplerimin ikisini de kontrol ettim ve bir dizi izelgeyle bir kutu krdann kaybolmu olduunu fark edince ve kaybolmalarnn sebebini aklayamaynca anlatlmaz bir i sknts yaadm. Sol ayak bileimin ekleminin epey acdn fark etmeye balyordum ve durumumu hayal meyal hatrlamaya baladm. Ama ne kadar tuhaf! Ne ardm, ne de dehete kapldm. Eer bir ey hissettiysem, bu yalnzca kendimi bu g durumdan kurtarmak iin sergilemek zere olduum dahiyane zekamdan duyduum kkr kkr, neeli bir tatmin hissiydi; ve bir an bile gvenliimden phe duymadm. Birka dakika boyunca derin derin dndm. Dudaklarm bzdm, iaret parmam burnumun yanma koyduumu ve rahat koltuklarnda oturup karmak ve nemli meseleler stnde dnen adamlarda sk grlen dier jestleri ve yz ifadelerini sergilediimi hayal meyal anmsyorum. Yeterince fikir bulduuma karar verdikten sonra, byk bir dikkat ve kararllkla ellerimi arkama gtrp kemerimin iri demir tokasn atm. Bu tokann dili vard ve biraz pasl olduklarndan eksenlerinin stnde g dnyorlard. Ancak biraz uratktan sonra onlar kemerle doksan derecelik a yapacak pozisyona getirdim ve bu konumda salam bir ekilde durduklarn grnce sevindim. Bylece elde ettiim aleti dilerimin arasnda tutarken kravatmn dmn zmeye giritim. Bu manevray tamamlamadan nce defalarca dinlenmem gerekti; ama en sonunda baardm. Sonra kravatn ucunu tokaya, dier ucunu da, gvenliimi artrmak iin, skca bileime baladm. Mthi bir kas gcyle kendimi yukar kaldrdktan sonra ilk denemede kemeri sepete frlatp tokasn kenarndaki embere takmay baardm. imdi gvdem sepete dnkt ve onunla yaklak krk be derecelik bir a yapyordu; ama bundan dikey bir hatla krk be derecelik a yaptm anlalmamal. Hl neredeyse ufka paralel bir ekilde yatyordum; nk elde ettiim

E. A. Poe konum deiiklii imdi sepeti benim tarafma doru tehlikeli bir ekilde emiti ve bu yzden en yakn tehlikeyi tekil etmekteydi. Ancak u da unutulmamal ki, eer derken yzm balona dnk olsayd veya ucundan asl durduum ip sepetin alt deil st kenarna yakn bir yere taklsayd - unu kesinlikle syleyebilirim ki, bu her iki durumda da imdi baardm eyi dahi yapamazdm ve gelecek nesiller bu anlattklarm okuyamazlard. Bu yzden halime kretmek iin her sebebe sahiptim. Geri belki on be dakika boyunca daha fazla en kk bir aba gstermeden, son derece dingin, budalaca bir nee iinde asl dururken sersemlemi halde olduumdan baka hibir ey hissedecek durumda deildim. Ama bu his bir anda kayboldu ve arkasndan dehet, ylgnlk, mutlak bir aresizlik ve mahvolmuluk hissi geldi. Aslnda beyin ve boaz damarlarmda ok uzun sredir toplanm ve daha nce beni bir lgnlk haline sokmu olan kan, imdi uygun kanallara geri akmaya balamt ve bylece tehlikeyi daha ak seik grmeye balamam onunla yzlememi salayacak kendime hakimiyetimi ve cesaretimi yitirmeme yol at yalnzca. Ama ansm varm ki, bu zayflk uzun srmedi. Ksa srede umutsuzluk ruhu yardmma yetiti; delice lklar ve abalarla vcudumu yukar ekip en sonunda o can attm kenara smsk ttndm, kenarn stne ktm ve sepetin iine titreyerek dtm. Balonun genel bakmn yapacak kadar kendime gelmem biraz zaman ald. Ama sonra onu dikkatle inceledim ve hasar grmemi olduunu anlayarak epey rahatladm. Aletlerimin hepsi salamd ve ans eseri safram ya da yiyeceklerimi kaybetmemitim. Aslnda onlar yle skca yerletirmitim ki, byle bir kazann olmas sz konusu bile deildi. Saatime baknca alt olduunu grdm. Hl hzla ykseliyordum ve barometre o anki yksekliimi 3.75 mil olarak gsteriyordu. Okyanusta tam altmda boyu eninden biraz fazla, dikdrtgen, bir domino ta boyutlarnda grlen ve her adan bir oyunca andran kk, siyah bir nesne vard. Teleskobumla baknca onun B.G.B. ynnde ba k vurarak orsa giden doksan drt toplu bir ngiliz gemisi olduunu grdm. Gemi dnda okyanustan, gkyznden ve uzun sre nce ykselmi gneten baka bir ey gremiyordum. Artk siz Ekselanslarna yolculuumun hedefini aklamamn vakti geldi. Ekselanslar Rotterdam'daki zc koullarn beni en sonunda intihar kararn vermeye ittiini anmsayacaklardr. Aslnda hayata kar byk bir tiksintim yoktu, ama bama gelen rastlantsal belalar beni dayanma gcmn tesinde

Btn Hikayeleri ypratmt. Bu ruh hali iindeyken, yaamak isterken, ama yaamdan da bezmiken, kitapnn tezgahndaki risale, Nantz'taki kuzenimi kefetmemle de desteklenince, hayal gcm iin yeni bir kaynak olmutu. En sonunda kararm vermitim. Gitmeye, ama yaamaya - dnyay terk etmeye, ama var olmay srdrmeye - ksacas, muammalar bir kenara brakrsak, ne olursa olsun, elimden gelirse aya gitmeye karar vermitim. imdi, beni olduumdan daha deli biri gibi grmeyeseniz diye, hi phesiz zor ve tehlikelerle dolu, ama cesur bir ruh iin ulalmas olanaksz olmayan byle bir baarnn mmknlne beni inanmaya iten sebepleri size ayrntlaryla anlatacam. lk ele alnmas gereken mesele ayn dnyadan uzaklyd. imdi, iki gezegenin merkezleri arasndaki uzaklk kabaca ya da ortalama olarak dnyann ekvatoral yarapnn 59.9643 kat, yani sadece 237 000 mildir. Kabaca ya da ortalama olarak diyorum; -ama ayn yrngesinin eklinin, boyutu kendi ana yan-ekseninin 0.05484 katndan daha kk olmayan tuhaf bir elips olduu unutulmamal ve dnyann merkezi de onun odanda yer aldndan, eer bir ekilde ayn yerberisine ulamann yolunu bulursam az nce bahsettiim mesafe epey azalacakt. Ama bu olasl hi ele almasak bile, her halkarda 237 000 milden dnyann yarapn, diyelim 4000'i, ve aynkini, diyelim 1080'i, yani toplam 5080'i, karmak zorunda olduum akt ve geriye vasati koullarda kat edilecek 231 920 millik bir mesafe kalyordu. imdi, bunun pek uzun bir mesafe olduunu dnmyordum. Karada seyahat ederken saatte altm millik hza defalarca ulalmtr; aslnda ok daha byk hzlara ulamak da beklenebilir. Ama bu hzla bile ayn yzeyine varmam 161 gnden fazla srmeyecekti. te yandan beni vasati yolculuk hzmn saatte altm milin ok stne kabileceine inanmaya ynelten birok ayrnt vard ve, bu ayrntlar zihnimde derin bir etki braktndan, ileride onlardan uzun uzadya bahsedeceim. Daha sonra ele alnmas gereken mesele ok daha nemliydi. Barometre sayesinde, 300 metrelik bir irtifadayken altmzda atmosferik havann tamammn otuzda birini brakm olduumuzu anlyoruz; 3200 metreyken neredeyse te birini; 5400 metreyken de, ki bu Cotopaxi'nin yksekliinden ok fazla deil, yerkremize ait havann, en azndan alglanabilir havann yarsn altmzda brakm oluyoruz. Hesaplara gre dnyann apnn yzde birini -yani seksen mili- gemeyen bir mesafede seyreklik yle artyor ki, bedensel yaam kesinlikle olanaksz klyor ve dahas, atmosferin varln saptamakta

E. A. Poc kullandmz en hassas yntemler bile burada onun varln kantlamamza yetmiyor. Ama bu son hesaplamalarn tamamyla havann niteliklerine ilikin deneysel bilgilerimize ve onun, greceli olarak konuursak, dnyann hemen etrafnda genleip skmasn dzenleyen mekanik kurallara dayandrldn gzard etmedim; ve ayn zamanda bedensel yaamda yzeyden eriilemeyecek bir mesafede, temelde bir deiiklik yaplamayaca ve yaplamyor olmas gerektii kabul ediliyor. imdi, btn bu karmlarn ve verilerin elbette ki analojik olmas gerek. nsanolunun ulat en byk ykseklik 7500 metreydi ve bu Bay Gay-Lussac'la Bay Biot'un hava keif seferi srasnda baarlmt. Bu ok fazla olmayan bir ykseklik, sz konusu seksen mille kyaslandnda bile. Bu meselenin pheye ve speklasyona epey ak olduunu dnmeden edemiyordum. Ama aslna baklrsa klan herhangi bir ykseklikte, daha da byk bir ykseklikteyken aada braklan llebilir hava kesinlikle klan ek ykseklik miktaryla doru deil, ters orantldr (daha nce ifade ettiklerimden aka grlebilecei gibi). Bu yzden istediimiz kadar yukar kalm, tam olarak sylyorum, atmosferin sona erdii bir snra varamayacamz aktr. Atmosfer var olmalyd, savm buydu; sonsuz bir seyrelme halinde olsa bile. Dier yandan, tesinde hi hava bulunmayan gerek ve belirgin bir atmosfer snrnn varlna ilikin savlarn da bulunduunun farkndaydm. Ama bence byle bir snrn varln savunanlarn gzard ettii bir nokta, savlarn tamamen rtmese de, ok ciddi bir ekilde incelenmeye deerdi. Encke kuyrukluyldznn gnberisine ardk varlar arasndaki aralklarn karlatrlmas zerine, gezegenlerin ekimlerinin yaratt sonular tamamen gz nne alndktan sonra, periyodlarn giderek ksald anlalyor; yani kuyrukluyldzn elipsinin ana eksenleri yava, ama kusursuzca dzenli bir ekilde ksalyor. imdi, eer kuyrukluyldz yrngesine giren son derece seyrek bir hava ortamnn direnciyle karlasa, olmas gereken kesinlikle budur. nk byle bir ortamn kuyrukluyldzn hzn yavalatmakla merkezka kuvvetini azaltarak merkezcil kuvvetini artrd aktr. Bir baka deyile, gnein ekimi srekli glenecek ve kuyrukluyldz her turda biraz daha ekilecekti. Gerekten de sz konusu durumu aklamann baka yolu yoktur. Ama te yandan: - ayn kuyrukluyldzn boyutunun gnee yaklatka hzla darald ve gn tesine doru uzaklatka ayn hzla tekrar geniledii gzlenmitir. Bay Vaiz gibi, bu gzle grlr hacim daralmasnn kaynann daha nce bahsettiim,

Btn Hikayeleri younluu gnee olan yaknlyla orantl olan hava ortam olduunu varsaymakta hakl deil miydim? Zodyak ad verilen merceksi fenomen dikkate deer bir konuydu. Tropikal kuakta byk bir netlikle grlen ve herhangi bir meteorik parltyla kartrlamayacak olan bu parlaklk ufuktan eimli bir ekilde yukar kar ve genelde gnein ekvatorunun ynn takip eder. Bu bana gneten dar doru, en azndan Vens'n yrngesinin tesine dek, hatt bence daha da uzaa ulaan seyrek bir atmosferin ak kant gibi geldi." Bu ortamn sadece kuyrukluyldzn yrngesinin stnde ya da gnein yakn evresinde bulunduunu varsayamazdm. Tam tersine, gne sistemimizin her tarafnda bulunduunu, younlap gezegenlerin kendilerinde atmosfer adn verdiimiz eye, belki bazlarnda tamamen corafi koullardan dolay dntn dnmek daha kolayd; yani bulunduklar gezegenlerdeki istikrarsz maddeler tarafndan deitirildiklerini ya da orantlarnn (veya mutlak doalarnn) deitiini dnmek. Bu konuda bu gr benimsedikten sonra kararszlm pek kalmamt. Yolculuum srasnda yeryzndekiyle zde ayn olan bir atmosferle karlacam varsayarak, Bay Grimm'in dahice aygt sayesinde onu soluyacak kadar younlatrabileceimi dndm. Bu aya yaplacak bir yolculuun nndeki ana engeli kaldrrd. Bu niyetle aldm aygt iin epey para ve emek harcamtm. Yolculuu makul bir srede tamamlayabilirsem onu baaryla kullanacama kesin gzyle bakyordum. - Sz almken, hangi hzda seyahat etmenin mmkn olduu konusuna geri dneyim. Balonlarn, yerden ykselilerinin ilk safhasnda greceli olarak vasat bir hzla ykseldikleri dorudur. imdi, ykselme hz tamamen atmosferik havayla balonun iindeki gazn arlklarna baldr; ve ilk bakta, balon ykseldike, bunun sonucunda younluu hzla azalan atmosferik katmanlardan getike bu ykseli srasnda ilk hzn artmas mantkl deilmi gibi grnr. te yandan, kaytl btn ykselilerde, ykseliin mutlak hznda bir azalma olduunun kantlandn bilmiyordum; oysa baka hibir eyden olmasa bile, kt yaplm ve sradan vernikle verniklenmi balonlardan kaan gaz yznden bu durumun byle olmas gerekirdi. Bu yzden byle bir szntnn sonucu, balonun yerekimi merkezinden uzaklamasyla kazanlan hz artn dengelemeye ancak yetiyor gibi grnyordu. imdi, eer yolculuum srasnda varsaydm ortam bulursam ve bu ortamn atmosferik hava olarak adlandrdmz eyle zce ayn olduu ortaya karsa, onu hangi seyreklik halinde bulacam nemsiz gibi grnyordu - yani ykselme hzma kyasla - nk balondaki gaz

E. A. Poe benzer bir seyrelme geirmekle kalmayacak (bir patlamay nlemek iin bununla doru orantl olarak gaz salabilirdim), zaten her halkrda salt nitrojen ve oksijenden oluma her bileimden hafif olacakt. Bylece ykseliimin hibir ksmnda devasa balonumun, onun iindeki kavranamayacak kadar seyrek gazn, sepetin ve tadklarnn arlklarnn bileiminin herhangi bir yerdeki atmosferin arlna eit olmayacak olmas gibi bir olaslk -hem de gl bir olaslk- vard; zaten uuumu yanda kesebilecek tek durumun bu olduu da aka grlecektir. Ama byle bir noktaya varlsa bile, safralar ve baka eyleri atarak yaklak 136 kiloluk arlktan kurtulabilirdim. Bu arada yerekimi kuvveti uzakln karesiyle doru orantl olarak azalacandan, hzla artan bir sratle, dnyann ekiminin ayn ekiminden daha az olduu o uzak blgelere eninde sonunda varacaktm. Ancak baka bir glk beni epey endielendirdi. Balonlarn byk bir ykseklie klarnda, solumann ac vermesinin yan sra bata ve gvdede byk rahatszlklar yaand, bunlara genellikle burun kanamasnn ve dier endie verici belirtilerin elik ettii, verdikleri rahatszln klan ykseklikle doru orantl olarak artt gzlenmitir." Bu artc bir durumdu. Bu belirtilerin lmle son bulana dek artmas olas deil miydi? En sonunda olas olmadna karar verdim. Kaynaklarn vcudun yzeyindeki allm atmosferik younluun azalmasnda ve bunun sonucunda yzeysel kan damarlarnn imesinde aramak gerekiyordu - atmosfer basncnn kann kalbin bir karncnda gerekli ekilde tazelenmesi iin kimyasal olarak yetersiz olduu durumlarda ekilen soluma glnde olduu gibi, vcut sistemindeki herhangi bir dzensizlikte deil. Bu yzden bu tazelenme aksakl dnda bir boluun iinde bile niin yaamn srdrlemeyeceini anlayamyordum; ne de olsa gsn genileyip daralmas, ki genelde soluma olarak bilinir, tamamen kassal bir eylemdir ve solumann sonucu deil sebebidir. Ksacas, beden atmosfer basncnn eksikliine altka bu ac duyumlar giderek azalacakt - ve bu sre iinde onlara dayanmak konusunda da sarslmaz irademe gvenim tamd. Bylece beni bir aya yolculuk projesi yapmaya iten sebeplerin ayrntlarnn tamamn olmasa da, bir ksmn aklam oldum. Umarm Ekselanslar memnun kalmlardr. imdi size bylesine cretli ve insanlk tarihinde ei benzeri olmayan bir giriimin sonucunu anlatmaya balayacam. Daha nce bahsettiim ykseklie -yani 3.75 mile- eritikten sonra sepetten biraz ty attm ve hl yeterince hzla ykselmekte olduumu grdm; bu

Btn Hikayeleri yzden safra atmama gerek yoktu. Buna sevindim, nk yanmda tayabildiim kadar arlk bulundurmak istiyordum, bunun ak sebebiyse ayn ekimi ya da atmosferik younluu hakknda kesin bir fikrimin olmayyd. Henz fiziksel bir rahatszlk hissetmiyordum. Byk bir rahatlkla nefes alyordum ve bam hi armyordu. Kedi, karm olduum ceketimin stnde byk bir arballkla yatyor ve gvercinlere kaytsz bir havayla bakyordu. Kamasnlar diye ayaklarndan balanm olan gvercinler sepetin iine kendileri iin atlm pirin tanelerini yemekle meguldler. Alty yirmi gee barometre 7900 metrelik, yani yaklak be millik bir ykseklik gsteriyordu. Baaracaa benziyordum. Aslnda dnyann yzeyinin ne kadarlk bir ksmna baktm kresel geometriyle hesaplamak ok kolayd. Bir krenin herhangi bir kesitinin dbkey yzeyinin krenin tm yzeyine oran, kesitin sinsnn krenin apna oranna eittir. imdi, benim durumumda sins -yani akmdaki kesitin kalnl- ykseltime, ya da yzeyin stndeki bak noktasnn ykseltisine aa yukar eitti. Grdm dnya yzeyinin orann "be mile sekiz bin mil" olarak ifade etmek mmknd. Bir baka deyile, yeryznn tm yzeyinin bin alt yzde birine bakyordum. Deniz bir ayna gibi dmdzd, geri teleskopla baknca iddetle kprdn grebiliyordum. Gemi artk grnrde yoktu. Gney ynnde uzaklam olmalyd. imdi ara ara iddetli ba arlar hissetmeye balamtm, zellikle de kulaklarmda - ama yine de nefes almakta fazla glk ekmiyordum. Kedi ve gvercinler de kesinlikle bir rahatszlk yaamyor gibi grnyorlard. Yediye yirmi kala balon uzun ve youn bir dizi bulut kmesinin iine dald ve epey skntl anlar yaadm, nk younlatrma aletim hasar grmt ve srlsklam olmutum. Bu kesinlikle tuhaf bir durumdu, nk bylesine byk bir ykseklikte bu trden bulutlarn bulunabileceini dnmemitim. Ancak iki tane iki buukar kiloluk safray atmay uygun buldum; geride hl yetmi be kiloluk safra kalyordu. Bylece hemen ykselip bulutlardan kurtuldum ve ykseli hzmn epey artm olduunu fark ettim. Bulutlar altmda brakmdan birka saniye sonra bir ularndan dierine bir imein aktn ve devasa boyutlarn aydnlatp onlar yanan bir kmr parasna benzettiini grdm. Bunun gn nda olduu unutulmamal. Benzer bir fenomenin gecenin karanlnda nasl yce bir grnt sergileyeceini kimse tasavvur edemez. Cehennem o zaman kendisine uygun bir grnt bulmu olabilirdi. Gn nda bile uzaktan o azn am uuruma bakarken hayal gcmn

E. A. Poe oraya inip tuhaf, kubbeli koridorlarda, derin kanyonlarda, iren ve sonsuz atein kzl, korkun, dar boazlarnda gezinmesine izin verirken tylerim diken diken oldu. Gerekten klpay kurtulmutum. Balonum bulutun iinde biraz daha kalm olsa -yani slanmam yznden safra atmasam- lebilirdim, byk olaslkla lecektim. Bu tr tehlikeler, pek gz nne alnmasalar da, belki de balonlar bekleyen en byk tehlikeleri tekil ediyor. Ancak artk bu konuda endielenmeme gerek kalmayacak kadar ykselmitim. imdi hzla ykseliyordum ve saat yedi olduunda barometre on be buuk kilometrelik bir ykseklie iaret ediyordu. Soluk almakta byk glk ekmeye baladm. Bama da mthi bir ar saplanmt; ve, yanaklarmda bir sre slaklk hissettikten sonra, bunun kulaklarmdan hzla boalan kan olduunu fark ettim. Gzlerim de bana byk rahatszlk veriyordu. Elimi stlerinde gezdirince neredeyse yuvalarndan frlayacak hale gelmi olduklarn kefettim; ve sepetteki tm nesneler, hatt balonun kendisi bile, bana arpk grnyordu. Bu belirtiler beklediimden fazlayd ve biraz endielenmeme yol at. Bu noktada, son derece tedbirsizce, dnmeden sepetten tane iki buukar kiloluk safra attm. Bunun yol at hz art beni atmosferin son derece seyrek bir katmanna fazla hzl bir ekilde, gerekli aamalardan geirmeden kard ve bunun sonucu az kalsn hem keif seferimin, hem de hayatmn sona ermesi oluyordu. Be dakikadan fazla sren bir spazm geirdim ve bu biraz hafiflediinde bile, ancak uzun aralklarla ve kesik kesik soluyabiliyordum bu arada burnumdan ve kulaklarmdan srekli kan boanyordu, hatt gzlerimden bile szyordu. Gvenciler byk bir kargaa iinde kamak iin rpnyor, kedi perian halde miyavlyor ve sepetin iinde dili darda, sanki zehirlenmiesine oradan oraya koturuyordu. Safray ne kadar erken atm olduumun imdi farkna varmtm ve byk bir endie iindeydim. Birka dakika iinde lmekten baka bir ey beklemiyordum. Hissettiim fiziksel ac da beni neredeyse canm kurtarmak iin aba harcayamayacak hale getirmiti. Aslnda doru drst dnemiyordum bile ve basmdaki ar hzla iddetleniyor gibiydi. Bylece ksa srede kendimden geeceimi fark ettim ve bir alalma giriiminde bulunmak iin supap iplerinden birini tutmutum ki, alacaklya oynadm oyunu ve geri dnersem bama gelecekleri dnmem o an iin bundan vazgememe yol at. Sepetin dibine uzanp toparlanmaya altm. Bunda yle baarl oldum ki, kan kayb deneyini yapmaya karar verdim. Ancak neterim olmadndan bu operasyonu elimdeki olanaklar kullanarak yap-

Btn Hikayeleri maya giritim ve en sonunda akmla sol kolumdaki bir damar amay baardm. Daha neredeyse kan akmaya balamadan byk bir rahatlk hissettim ve, yaklak yarm leen dolusu kan kaybettiimde en kt belirliler tamamen kaybolmutu. Yine de hemen ayaa kalkmay uygun bulmadm. Kolumu elimden geldiince baladktan sonra, on be dakika kadar kprdamadan yattm. Bu srenin sonunda ayaa kalktmda son bir saat on be dakika boyunca hissettiim tm aclarn kaybolmu olduunu grdm. Ancak soluma zorluum ok az azalmt ve ksa sre sonra hava yogunlatrcm altrmak zorunda kalacam anladm. Bu arada tekrar ceketimin stne uzanm olan kedime baknca rahatszlm frsat bularak minik yavru dnyaya getirmi olduunu grdm ve byk bir aknlk geirdim. Bu olay sepetimdeki yolcularn saysnda beklenmedik bir arta yol amt; ama olmasna sevinmitim. Bu bana bu ykselii yapmama her eyden ok etken olan bir tahminin doruluunu snama frsat verecekti. Fiziksel varln yeryznden uzak bir mesafede hissettii acnn dnya yzeyindeki atmosferik basnca alm olmasndan, en azndan byk lde, kaynaklandn dnmtm. Yavrular anneleriyle ayn derecede ac ekerse teorimin yanl olduunu kabul etmek zorundaydm, ama durum byle olmazsa bunu teorimin doruluunun gl bir kant olarak grmeliydim. Sekizde yeryznn on yedi mil stne kmtm. Bylece yalnzca hzmn arttn deil, ayn zamanda o safralar atmam olsam bile hz artnn hafife fark edileceini aka grdm. Basmdaki ve kulaklarmdaki iddetli arlar ara ara geri geliyor ve burnumun da kanad oluyordu: Ama genelde beklenenden ok daha az ac ekiyordum. Ancak solumam giderek zorlayordu ve aldm her solua gsmdeki olduka rahatsz edici bir spazm elik ediyordu. Younlatrcy karp kullanma hazrladm. Bulunduum ykseklikte dnyann grnts gerekten ok gzeldi. Batda, kuzeyde ve gneyde gz alabildiine, sakin grnen ve mavilii giderek koyulaan bir okyanus uzanyordu. Douda, ok uzakta Byk Britanya adalar, Fransa ve spanya'nn tm Atlantik sahilleri ve Afrika ktasnn kuzeyinin ufak bir ksm netlikle grlebiliyordu. nsana ait hibir eyden eser yoktu ve insanolunun en gururlu ehirleri dnya yzeyinden tamamen silinmiti. Akmdaki grntde beni en ok artan ey yerkrenin yzeyinin ibkey grnts oldu. Dncesizlik ederek ykseldike gerek dbkeyliinin aka grlmesini beklemitim; ama ksack bir dnme bu tutarszl ak-

E. A. Poe lamaya yetti. Bulunduum noktadan aa izilen, yeryzne dik al bir izgi - dik al bir genin dikeyini tekil edecekti ve bu genin taban ufukla dikeyin yer ile birletii nokta arasndaki, hipotensyse ufukla benim konumum arasndaki izgi olacakt. Ama yksekliimin akmdaki manzaraya oran ok kkt. Bir baka deyile, varsaylan genin taban ve hipotens benim durumumda dikeyine kyasla yle uzun olacakt ki, bu ilk ikisi paralel gibi grnebilirdi. Bu yzden ufuk bir baloncuya hep sepetiyle ayn dzlemdeymi gibi grnr. Ama hemen altndaki nokta ona ok uzakta grnd ve gerekten de ok uzakta olduu iin, elbette ufuun da ok altndaym gibi grnr. Bylece ibkeylik izlenimi yaanr; ve bu izlenim tabanla hipotens arasndaki grnsel parallelliin ortadan kalkaca bir ykseklie klana dek srecektir. Gvercinler bu kez epey ac ekiyormu gibi grnyordu. Onlar serbest brakmaya karar verdim. nce birini, gri benekli gzel gvercini zdm ve sepetin kenarna braktm. Son derece huzursuz grnyor, kaygyla etrafna bakmyor, kanatlarn rpyor, yksek sesle kuuruyor, ama sepetten atlamaya bir trl yanamyordu. En sonunda onu alp balondan yarm dzine metre kadar teye frlattm. Ancak beklediimin tersine, aa inmek yolunda hi aba sarf etmedi ve telala, son derece tiz lklar atarak geri dnmeye alt. En sonunda kenardaki eski yerine konmay baard, ama bunu yapar yapmaz da boynu gsnn stne, kendisi de l bir halde sepetin iine dt. Dieri o kadar talihsiz deildi. Arkada gibi geri dnmesini nlemek iin onu btn gcmle aa frlattm ve hzla, kanatlarn rahata ve byk bir doallkla kullanarak inmeyi srdrdn grnce sevindim. Ksa srede gzden kayboldu ve yuvasna sa salim geri dndnden eminim. imdi epey kendine gelmi gibi grnen kedi l kuu afiyetle yedikten sonra byk bir keyifle uykuya dald. Yavrular kpr kprd; imdilik herhangi bir rahatszlk belirtisi sergilemiyorlard. Sekizi eyrek gee, artk dayanlmaz aclar ekmeden soluk alamaz olduumdan, sepete hemen younlatrcya ait tehizat kurmaya giritim. Bu aleti biraz aklamam gerekiyor. Ekselanslar hedefimin kendimi ve sepeti son derece seyrelmi atmosfere kar bir bariyerle korumak olduunu aklda tutmallar. Bunu younlatrcy kullanarak bu atmosferin bir ksmn solunacak hale gelene kadar sktrararak ve bariyerin iini bu havayla doldurarak yapmay planlyordum. Bu amala ok dayankl, hava geirmeyen, esnek bir torba ha-

Btn Hikayeleri zrlamtm. Boyutlar yeterince byk olan bu torbay sepete tamamen geirdim. Yani torba sepetin altn, yan taraflarn vs. tamamen kaplyordu ve iplerin yanndan st kenara ya da an bulunduu kasnaa kadar kyordu. Torbay bu ekilde geirdikten sonra tepesini ya da azn, materyalini an kasnann stnden -bir baka deyile ala kasnan arasndan- geirmek suretiyle kapamam gerekiyordu. Ama eer a bu geie izin vermek iin kasnaktan ayrlrsa, bu arada sepeti ne tayacakt? imdi, a kasnaa bir dizi ilmikle balyd. Bu yzden bir seferinde bu ilmiklerin yalnzca birka tanesini zdm, bu esnada sepeti geri kalanlar tayordu. Bylece torbann st ksmn tekil eden kuman bir ksmn geirdikten sonra, ilmikleri tekrar baladm kasnaa deil, imdi arada kuma olduundan bu olanaksz olurdu - kumaa takl, torbann aznn yaklak bir metre altndaki bir dizi iri dmeye; dmeler arasndaki aralklar ilmikler arasndaki aralklara uygundu. Bunu yaptktan sonra ilmeklerin bir ksmn daha zdm, kuman bir ksmn daha geirdim ve sonra zlm ilmikleri uygun dmelere baladm. Bylece torbann tm st ksmn a ile kasnak arasna geirmek mmkn oldu. imdi kasnan sepetin iine inecei ve sepetin, iindekilerle birlikte tm arlnnsa yalnzca dmeler tarafndan tanaca akt. Bu ilk bata yetersiz gibi grnyordu; ama kesinlikle yle deildi, nk dmeler yalnzca ok salam deildi, ayn zamanda birbirlerine yle yakndlar ki, her biri tm arln yalnzca ok kk bir ksmn tayordu. Aslnda sepetle iindekiler misli daha ar olsalar, yine de sorun yaamazdm. Kasna torbann iinde tekrar kaldrdm ve bu durum iin hazr bulundurduum hafif srkla destekleyip neredeyse eski konumuna getirdim. Bunu elbette torbann st ksmnn imesini engellemek ve an alt ksmn uygun yerde tutmak iin yapmtm. imdi geriye kalan tek ey torbann azn kapamakt; bunu da kuman kenarlarn bir araya getirip bir tr sabit turnike vastasyla iten skca balayarak gerekletirdim. Sepetin etrafna bylece geirilen bu rtnn yanlarnda tane yuvarlak, kaln, ama berrak pencere cam vard ve bunlardan baknca etrafm yatay her dorultuda kolayca grebiliyordum. Kuman altn tekil eden ksmnda da drdnc bir pencere vard ve sepetin tabanndaki kk bir akla denk geliyordu. Bu dikey olarak aay grmemi salyordu, ama yukardaki akl tuhaf bir ekilde kapam olduumdan ve kumata krklklar meydana geldiinden benzer bir areyi torbann st ksmna da uygulamay olanaksz bulmutum ve bu yzden tepemdeki nesneleri grmeyi bekleyemezdim. Bu

E. A. Poe nemsizdi tabii; nk yukarya bir pencere yerletirmeyi baarm olsam bile balonun kendisi onu kullanmam engelleyecekti. Yan pencerelerden birinin yaklak otuz santim altnda ap yedi buuk santim olan ve i kenarna vidal, pirin bir ereve taklm yuvarlak bir aklk vard. Bu ereveye yogunlatrcnn geni tb balanmt, makinenin kendisiyse torbann iindeydi elbette. Makinenin yaratt bir vakumla bu tpten seyrek atmosferin bir miktar ekiliyordu ve daha sonra bu hava sktrlm bir halde torbann iindeki ince havaya karyordu. Bu ilem defalarca tekrarlandktan sonra en sonunda ieriyi her trden solumaya uygun havayla doldurdu. Ama byle kapal bir ortamda havann ksa srede kirlenmesi ve cierler tarafndan solunmaya uygunsuz bir hal almas kanlmazd. O zaman sepetin altndaki kk bir supap araclyla dar atlyordu; -youn hava hemen aadaki daha seyrek atmosfere gmlyordu. Torbann iinde herhangi bir anda mutlak bir vakum yaratma rahatszln nlemek iin bu temizleme ilemini bir anda deil, tedrici olarak yapyordum, -supab birka saniyeliine ap kapyor, sonra yogunlatrcnn pompas dar atlm havay yenileyene kadar bekliyordum. Bir deney yapmak iin kediyle yavrularn kk bir sepete koymu ve alttaki, supaba yakn dmelerden birinden sarktmtm ve bu supabn iinden onlar gerektiinde besleyebiliyordum. Bunu biraz riske girerek ve torbann azn kapamadan nce, daha nce bahsettiim srklardan birinin ucuna kanca takp onunla sepetin altna uzanarak yaptm. Torbann iine youn hava girer girmez kasnaa ve srklara gerek kalmad. Kapal ortamda genleen atmosfer torbay gl bir ekilde iiriyordu. Bu dzenlemeyi tamamladmda ve ieriyi akladm ekilde doldurduumda saat dokuza on vard. Bu ileri yaparken solumakta byk glk ekmitim; ve byle nemli bir meseleyi son ana braktm iin ihmalkarlmdan, ya da daha dorusu bo yere tehlikeye atlmdan dolay kendime kzmtm. Ama iimi en sonunda tamamlaynca icadmdan ksa srede istifade etmeye baladm. Tekrar rahata soluk alabiliyordum -hem niye alamayacaktm ki? Ayrca daha nce ektiim aclarn da kaybolduunu grnce ho bir aknlk yaadm. imdi yalnzca hafif bir ba arsndan ve elle ayak bileklerimdeki, boazmdaki ikinlik hissinden ikayet edebilirdim. Bylece atmosfer basncnn azalmasna elik eden rahatszln byk ksmnn beklediim gibi getii ve son iki saatte katlanm olduum aclarn ounun kusurlu bir solunumdan kaynakland ak gibi grnyordu.

Btn Hikayeleri Dokuza yirmi kala -yani torbann azn kapamamdan biraz nce, daha nce bahsettiim gibi zel yapm olan barometredeki cva limitine ulat. 40250 metrelik, yani yirmi be millik bir ykseklikte bulunduumu gsteriyordu ve o anda dnya yzeyinin tamamnn yz yirmide birini gryordum. Dokuzda doudaki kara paralarn tekrar gzden kaybetmitim, ama balonun hzla K.K.B.'ya doru srklendiini fark etmeden nce deil. Akmdaki okyanus hl grnteki ibkeyliini koruyordu, her ne kadar grm ileri geri gidip gelen bulutlar tarafndan arada srada engellense de. Dokuz buukta supaptan dar bir avu kuty atp deney yapmay denedim. Beklediim gibi havada szlmediler, kurun gibi, bir arada, byk bir hzla aa dtler, -birka saniyede gzden kayboldular. nce bu srad fenomeni nasl deerlendireceimi bilemedim; hzmn birden bylesine artm olduuna inanamadm. Ama atmosferin artk ku tylerini bile tayamayacak kadar seyrelmi olduunu anlamam uzun srmedi. Gerekten de grndkleri kadar hzl dmlerdi. Onlarn iniiyle benim ykseliimin birleen hzlar armama yol amt. Saat onda dikkatimi verecek pek bir iimin kalmadn fark ettim. Her ey yolunda gidiyordu ve balonun giderek artan bir hzla ykselmekte olduuna inanyordum, artk bu hz artn kantlama ansm olmasa da. Hi ac ya da rahatszlk duymuyor ve Rotterdam'dan ayrldmdan beri kendimi ilk kez bu kadar iyi hissediyordum. Aletleri inceleyerek ve torbann iindeki havay yenileyerek oyalanyordum. Bu son meseleyle krkar dakikalk aralarla ilgilenmeye karar vermitim, bu kadar sk aralar mutlaka gerekli olduundan deil, salm koruma kaygmdan dolay. Bu arada beklentilerde bulunmaktan kendimi alamyordum. mgelemim ayn yaban ve dsel blgelerinin tadn karyordu. Bir kez daha zincirlerinden kurtulan hayal gcm lo ve istikrarsz bir diyarn srekli deien harikalarnn arasnda cirit atyordu. Krl, yal ormanlar ve sarp kayalklar, dipsiz uurumlara grleyerek akan alayanlar gryordum. Sonra birden le gneinin altnda haha ve ince, zambaa benzer iek tarlalarnn gz alabildiine, sonsuz bir sessizlik ve hareketsizlik iinde uzand rzgarsz ayrlar grdm. Sonra her eyin lo ve bulank bir glden ve bunun snrn izen bulutlardan ibaret olduu bir baka diyara indim. Ama beynimde yalnzca bunlara benzer hayaller canlanmyordu. Son derece iren, dehetli sahneler sk sk zihnime girip olabilirlikleriyle ruhumun en gizli derinliklerini sarsyordu. Ancak dncelerimin bu sonuncular stnde fazla

Btn Hikayeleri megul olmasna izin vermiyor, yolculuumun gerek ve aikar tehlikelerinin kesintisiz dikkatim iin yeterli olduunu dnyordum hakl olarak. Akam bete, torbann iindeki havay tazelerken frsat deerlendirip supaptan kediye ve yavrularna baktm. Kedi yine epey ac ekiyor gibi grnyordu ve bu rahatszln hemen temelde soluk alma gl ekiyor olmasna yordum; ama yavrular stnde yaptm deney olduka tuhaf sonulanmt. Onlarn da, anneleri kadar olmasa da, ac belirtileri sergilemelerini beklemitim tabii; ve bu atmosferik basnca alkanlktan doan dayanklla ilikin savm dorulamaya yeterli olacakt. Ama yakndan bakp da olduka salkl olduklarn, rahata ve kusursuz bir dzenlilikle soluduklarn ve en kk bir rahatszlk belirtisi sergilemediklerini grnce ardm. Bunu ancak teorimi genileterek ve etrafmdaki seyrek atmosferin belki de farzetmi olduum gibi kimyasal adan yaama elversiz olmadn ve byle bir ortamda domu bir insann muhtemelen solumakta zorluk ekmeyeceini, yeryzne yakn, daha youn katmanlara gtrldndeyse benim ksa sre nce deneyimlediim ikenceleri ekebileceini varsaymak zorundaydm. O vakitten beri talihsiz bir kazann kk kedi ailemi kaybetmeme yol amasndan ve beni deneyi devam ettirerek bu meseleyi daha derinlemesine incelemekten alkoymasndan derin bir esef duyuyorum. Elimi supabn iinden, yal kedi iin bir fincan suyla geirirken gmleim yeni kedi sepetini tayan ilmie takld ve onu bir anda dmeden kard. Kedi sepeti bir anda yok olsa gzmn nnden daha hzl ve ani bir ekilde kaybolamazd. Kedi sepetinin ipinin serbest kalmasyla sepetin iindeki her eyle birlikte ortadan kaybolmas arasnda saniyenin onda birinden uzun bir zaman gemi olamaz, iyi dileklerim onu yeryzne dek izledi, ama elbette ki kedinin ya da yavrularnn balarna gelen talihsizlii anlatacak kadar uzun yaayacaklarn sanmyordum. Saat altda dnyann dou tarafndaki byk bir kesiminin koyu bir glgeyle kaplanm olduunu ve bu glgenin hzla ilerlemeyi srdrdn, yediye be kala akmdaki tm manzarann gecenin karanlna gmlm olduunu grdm. Ancak batan gnein nlar balonu aydnlatmay bundan ok sonra kesti; ve bu durum, elbette tamamen beklenir olmasna karn, bana sonsuz bir haz verdi. Sabahleyin ykselen gnei en azndan Rotterdamllardan saatler nce greceim akt, ok daha douda bulunmalarna karn; ve bylece, ykseldike gnein ndan giderek daha uzun sre faydalanacaktm. Artk yolculuumun seyir defterini tutmaya, gnleri, karanlk sreleri dikkate almadan, srekli yirmi drt saatlik periyodlara gre hesaplamaya karar vermitim. Saat onda uykum geldi ve uzanp gecenin geri kalannda uyumaya karar verdim. Ama burada, aikar grnmesine karn o ana dek aklma gelmemi olan bir sorun kt karma. Eer uyursam, aradaki zamanda ierideki hava nasl tazelenecekti? Onu bir saatten fazla solumak olanakszd; veya bu sre bir saat on be dakikaya dek karlabilse bile, bu ok kt sonular douracakt. Bu amaz beni epey uratrd. Yaadm btn tehlikelerden sonra bu meseleyi hedefime ulamaktan umudu kesecek ve sonunda yeryzne inmeye karar verecek kadar ciddiye almam tuhaf gelecektir. Ama bu duraksama yalnzca bir anlkt. nsann alkanlklarn klesi olduunu ve varoluunun rutininde zse] nem tadn dnd pek ok noktann aslnda srf onlar alkanlk haline getirmesi yznden byle grndn dndm. Uykusuz yaayamayacam akt; ama dinlenme srem iinde birer saatlik aralarla uyanmay rahata baarabilirdim. Havay tamamen yenilemek en fazla be dakika srerdi ve tek gerek glk kendimi bunu yapmak iin uygun vakitte uyandrabilmekti. Ama bu, itiraf etmeliyim ki, zmekte epey zorlandm bir problem oldu. Ders alrken uykuya dalmasn engellemek iin bir elinde bakr bir kre tutan ve uykuya dald zamanlarda bu kre sandalyesinin yannda, yerde duran ayn maddeden yaplma leene dnce uyanan rencinin yksn iitmitim elbette. Ancak benim durumum olduka farklyd ve benzer bir fikri uygulamam olanakszd; nk uyank kalmak deil, dzenli aralklarla uyanmak istiyordum. En sonunda basit grnse de, o srada bana teleskobun, buhar makinesinin ya da matbaann icad kadar dahice gelen bir areyi uygulamaya koyuldum. Balonun imdi eritii ykseklikte dzenli bir hzla ykseldiini ve sepette en kk bir sarsnt bile hissedilmediini kabul etmek gerek. Bu durum uygulamaya karar verdiim projem konusunda beni epey cesaretlendirdi. Beer galonluk kk flarn iinde bulunan su stoumu sepetin iine olduka salam bir ekilde yerletirmitim. Bunlardan birinin iplerini zdm ve sepetin iki karlkl kenarna iki halat gergince baladm. Birbirlerine paraleldiler ve aralarnda otuz santimlik bir mesafe vard, bylece bir tr raf tekil ediyorlard. Bunun stne fy yatay bir pozisyonda yerletirdim. Bu halatlarn yirmi santim kadar altna ve sepetin zemininden bir metre yirmi santim yukarya bir raf daha yerletirdim -ama bu ince ve enli tahtadan yaplmt, elimde yalnzca bu trden tahta olduundan. Bu sonuncu rafn stne ve fnn kenarlarn-

E. A. Poe dan birinin hemen altna kk bir toprak srahi koydum. Sonra fnn srahinin stne gelen ksmnda bir delik atm ve koni eklinde, yumuak tahtadan bir tpayla tkadm. Bu tpay, delikten szan ve alttaki srahiye akan suyun miktarn srahiyi tam altm dakikada dolduracak ekilde ayarlayana dek birka kez sokup kardm. Srahinin herhangi bir zaman diliminde ne kadarnn dolduunu gzleyerek bu miktar ayarlamak ok kolay oldu tabii. Btn bunlardan sonra, plann ne olduu artk aka grlyor. Sepetin tabanndaki yatam yle bir ekilde ayarladm ki, uzandmda bam srahinin hemen altna geliyordu. Bir saat sonra srahinin dolup taaca ve kenarndan daha aada olan az ksmndan suyun dar akaca akt. Yz yirmi santimden fazla bir ykseklikten akacak olan suyun kesinlikle yzme decei ve bunun, beni dnyann en derin uykusuna dalm olsam bile, uyandraca ak-ti. Bu ayarlamalar tamamladmda saat on bir olmutu ve icadmn ie yarayacandan hi phe duymadan hemen yattm. Bu konuda hayal krklna da uramadm. Gvenilir kronometrem tarafndan tam altm dakikada bir uyandrlyor ve srahinin iindeki suyu fya boalttktan ve younlatrcy kullandktan sonra tekrar yatyordum. Uykumun byle dzenli aralklarla blnmesi beni beklediimden de az rahatsz etti; ve en sonunda gne balamak iin kalktmda saat yediydi. Gne ufukta epey ykselmiti. 3 Nisan. Balonun byk bir ykseklie erimi olduunu grdm ve dnyann dbkeylii imdi aka belli oluyordu. Altmda, okyanusta bir siyah noktalar kmesi vard; bunlar adalard kukusuz. Yukardaki gkyz kapkarayd ve yldzlar ok net grlebiliyordu; aslnda yolculua ktm ilk gnden beri yleydiler. Kuzeyde, uzaklarda, ufukta ince, beyaz ve son derece parlak bir hat ya da izgi grdm ve hi duraksamadan bunun kutup denizinin buzullarnn gney diski olduunu dndm. yice meraklanmtm, nk ok daha kuzeye gitmeyi umuyordum ve belki tam kutbun stnden geebilirdim. Bulunduum yksekliin istediim kadar ayrntl bir inceleme yapmam engelleyecek olmasndan znt duydum. Ancak pek ok eyi tespit edebilirdim. Yine de ok ey gzlemlenebilirdi. Gn boyunca olaan d bir olay olmad. Aletlerim aksamadan alt ve balon hl hissedilebilir bir sarsnt olmadan ykseliyordu. Hava ok souk olduundan bir paltoya sarnmak zorunda kaldm. Yeryzne karanlk knce, etrafm saatler boyunca aydnlk kalmay srdrdyse de yattm. Su saati iini mkemmel gryordu ve ertesi

Btn Hikayeleri sabaha dek, periyodik kesintilerin dnda deliksizce uyudum. 4 Nisan. Kendimi fiziksel ve ruhsal adan zinde hissederek uyandmda denizin grnndeki tuhaf deiiklik karsnda hayrete kapldm. Daha n ceki koyu mavi rengini byk lde kaybetmiti ve imdi rengi gri-beyazd. Gz kamatrc bir ekilde parlyordu. Okyanusun dbkeylii yle belirgin lemiti ki, uzaktaki tm su ktlesi sanki ufkun hemen tesindeki uuruma d klyormu gibi grnyordu. yle ki parmak ularmda ykselip o elalenin yanklarn duymaya altm fark ettim. Adalar artk grnmyordu. G neydouda, ufkun ardnda m kalmlard, yoksa ok ykseldiim iin mi onlar gremez olmutum, anlamak olanakszd. Ancak ikinci gr benimseme ye daha meyilliydim. Kuzeydeki buz ktlesinin kys giderek belirginleiyordu. Souk ok iddetli deildi. nemli bir ey olmad ve gn yanma alm oldu um kitaplar okuyarak geirdim. 5 Nisan. Dnyann grnen tm yzeyi karanlkta kalmay srdrrken g nein ykseliini izlemek ok tuhaft. Ancak zamanla k her tarafa yayld ve kuzeydeki buz hattn tekrar grdm. imdi ak seik grlebiliyordu ve ren gi okyanusun dalgalarnnkinden daha koyu gibiydi. Ona byk bir hzla yak layordum. Douda ve batda birer kara hatt grr gibi oldum, ama emin ola madm. Hava lman. Gn boyunca nemli bir ey olmad. Erkenden yattm. 6 Nisan. Buz ktlesinin kysnn ok daha yaknlam olduunu ve ayn materyalden oluma usuz bucaksz bir alann kuzey ufkuna doru gz alabil diine uzandn grnce ardm. Balonun imdiki rotasn takip ederse k sa srede Buz Denizi'ne varaca akt ve artk kutbu greceimden pek p hem kalmamt. Btn gn buz ktlesine yaklatm. Geceye doru ufkumun snrlar birden, somut bir ekilde geniledi ki, bunun sebebi hi phesiz dn yann eklinin yass kutuplu bir kremsi olmas ve Arktik dairesinin yaknn daki yass blgelerin stne varm olmamd. Sonunda karanlk knce b yk bir huzursuzluk iinde, bylesine ilgin bir eyi grme frsatn bir daha yakalamamacasna karmaktan korkarak yattm. 7 Nisan. Erken kalktm ve Kuzey Kutbu'nu grnce, ki bu konuda yanlma ya imkan yoktu, byk bir sevince kapldm. Kuku gtrmez bir ekilde ora dayd, ayaklarmn tam altndayd; ama ne yazk! imdi yle byk bir yksek likteydim ki, doru drst bir ey gremiyordum. Aslnda iki Nisan'da, sabah saat alt ile sekiz krk (barometre tam bu saatte bozuldu) arasnda farkl periyodlardaki ykseltilerimi srasyla gsteren rakamlara bakldnda, balonun

Btn Hikayeleri imdi, yedi Nisan sabah saat drtte, deniz yzeyinin, hi phesiz, en az 7254 mil stne km olduu sylenebilirdi. Bu ykselti ok byk gibi grnebilir, ama muhtemelen gerek rakamn ok altndayd. Her halkarda dnyann byk apnn tamamm grmekte olduum kesindi. Btn kuzey yarmkre ortografik olarak izilmi bir harita gibi uzanyordu altmda; ve ekvatorun byk emberi ufuk izgimi tekil ediyordu. Ancak Ekselanslar Arktik dairesinin iindeki, imdiye dek kefedilmemi blgelerin, tam altmda bulunmalarna ve bu yzden de hibir grsel ksalma etkisine maruz kalmamalarna karn, yine de tatminkar bir incelemeye olanak vermeyecek kadar kk ve uzakta olduklarn aklda tutacaklardr. Yine de, grlebilenler tuhaf ve heyecan vericiydi. Daha nce bahsettiim ve insann bu blgelerdeki keif sahasnn snrn tekil ettii az ok sylenebilecek devasa kynn kuzeyinde tek bir buz tabakas krlmadan ya da ok az krlm bir halde uzanyordu. lerleyiinin ilk birka derecesinde yzeyi son derece anlalr bir ekilde yasslayor, bir dzleme daha da benziyor ve en sonunda epey ibkeyleerek Kutup'ta, hatlar keskin, ap balonla altm be saniyelik bir a yapan ve koyu renk tonuyla, grlebilen yarmkredeki dier btn noktalardan daha karanlk olan ve yer yer mutlak bir siyahla brnen dairesel bir merkez halinde son buluyordu. Bunun dnda grlebilecek pek bir ey yoktu. Saat on ikide dairesel merkezin ap ufalmt, akam yedide ise onu tamamen gzden kaybettim. Balon buz ktlesinin bat kolunun stnden geiyor, hzla ekvatora doru srkleniyordu. 8 Nisan. Dnyann grnen apnn ufaldn ve ayrca genel rengiyle grnnn hatr saylr lde deitiini fark ettim. Grnen btn alan ak, soluk sarnn tonlarna brnm ve baz yerlerde gzleri bile artacak bir parlakla ulamt. Grm yeryznn yaknndaki youn atmosferin bulutlarla kapl olmas yznden epey engelleniyordu ve yerkreyi ancak arada srada onlarn arasndan, anlk ekilde grebiliyordum. Bu dorudan grme gl bana aa yukar son krk sekiz saattir sknt vermekteydi; ama imdiki mthi yksekliimde bulut kmelerini birbirlerine daha ok yaklatrmt ve glm elbette ki ykseltimle doru orantl bir ekilde artyordu. Yine de balonun imdi Kuzey Amerika ktasndaki byk gllerin stnde bulunduunu ve gneye doru ilerlediini, bunun da beni ksa sre sonra dnencelere ulatracan rahata grebiliyordum. Bu bana scak bir tatmin duygusu verdi ve nihai baarnn sevindirici bir alameti olarak grnd. Gerekten de daha nce gittiim yn bana huzursuzluk vermiti; nk o ynde ilerlemeyi srdrsem, yrngesi tutulumla sadece 5 8' 48"lik kk bir a yapan aya asla varamayacam akt. Tuhaf gelebilir ama, yolculuuma dnyann ay elipsi dzlemindeki bir noktasndan balamamakla yaptm byk hatann farkna ancak bu vakitte varmaya balyordum. 9 Nisan. Bugn dnyann ap epey kld ve yzeyin ans her geen sa at koyulamaya balad. Balon gneye doru ilerlemeyi srdrd ve akam do kuzda Meksika Krfezi'nin kuzey kysna vard. 10 Nisan. Bu sabah be civarnda yksek, korkun bir atrtyla, ne olduu nu anlayamadan, srayarak uyandm. ok az srd, ama srd sre zarfnca dnyada daha nce deneyimlediim hibir eye benzemiyordu. lk anda ba lonun patladn sanarak byk bir panie kapldm sylememe gerek yok. Ancak btn aletlerimi dikkatle inceledim ve hibirinde bir terslik olmadn grdm. Gnn byk blmn bu tuhaf olay stne dnmekle geirdim, ama ona kesinlikle bir aklama getiremedim. Yataa tatminsiz bir ekilde, b yk bir endie ve huzursuzlukla girdim. 11 Nisan. Dnyann grnr apnda artc bir klme, aynkindeyse, ki dolunaya yalnzca birka gn kalmt, ilk kez olduka dikkat ekici bir by me olduunu grdm. imdi torbann iinde yaamak iin gerekli olan hava y younlatrmakta baya zorlanyor, epey aba harcamak zorunda kalyor dum. 12 Nisan. Balonun seyir ynndeki tuhaf bir deime, tamamen beklenir ol masna karn, bana benzersiz bir haz yaatt. Daha nceki rotasndayken, g ney enleminin yirminci paraleline varnca, birden douya doru keskin bir d n yapt ve btn gn bu ynde, ay elipsi dzleminin tamamen olmasa bile ne redeyse paralelinde ilerledi. Bu rota deiikliinin bahsetmeye deer bir sonu cu da sepetin rahata alglanabilir bir iddetle sallanmasyd - bu sarsnt saat ler boyunca hafifleyip iddetlenerek devam etti. 13 Nisan. Beni ayn onunda dehete drm olan o yksek atrt sesi yi nelenince tekrar byk bir panie kapldm. Bu konuda uzun uzadya dn meme karn tatminkar bir sonuca varamadm. Dnyann grnen ap iyice ufalm, imdi balonla yirmi be dereceden biraz daha fazla bir a yapyordu. Ay neredeyse tam tepede olduundan hi grlmyordu. Hl elips dzlemin de ilerliyordum, ama dou ynnde fazla yol almadm. 14 Nisan. Dnyann ap byk bir hzla ufalyor. Bugn balonun yerberi hattndan kmaya balad - yani onu dorudan ayn yrngesindeki dnya-

E. A. Poe ya en yakn noktaya gtrecek yolu izledii fikrine gl bir ekilde kapldm. Ayn kendisi tam tepedeydi ve bu yzden gr alanmn dndayd. Havann younlatrlmas iin uzun sreli byk abalar harcamam gerekti. 15 Nisan. Artk yeryznde ktalarn ve denizlerin ana hatlar bile doru d rst seilemiyordu. On iki civarnda beni daha nce ylesine artm olan o korkutucu sesi nc kez iittim. Ancak bu kez birka saniye devam etti ve iddeti giderek artt. En sonunda, ben nasl iren bir ekilde leceimi bilemeden, sersemlemi ve donakalm halde ayakta dururken sepet byk bir iddetle sarslmaya balad ve ne olduunu seemedigim devasa, alevler saan bir ktle bin gk grlemesinin sesiyle, kkreyerek ve gmbrdeyerek balonun yanndan geti. Korkum ve aknlm biraz geince, bunun hzla yaklatm o dnyadan gelen ve muhtemelen bazen yeryznde kefedilip daha uygun bir terim bulunamadndan meteor talar olarak adlandrlan o tuhaf madde s nfna ait volkanik bir fragman olduunu farzetmekte zorlanmadm. 16 Nisan. Bugn, srayla yan pencerelerin her birinden elimden geldii ka dar yukar baknca, ayn diskinin kk bir ksmnn balonun muazzam ev resinin her tarafndan ktn grerek byk bir sevince kapldm. Heyeca nm had safhadayd; nk artk tehlikeli yolculuumun bitmesine ok az kal dndan phem yoktu. Gerekten de artk younlatrcm altrmak bir eziyet halini almt ve dinlenmeme neredeyse hi frsat tanmyordu. Uyku ne redeyse sz" konusu olmaktan kmt. Hastalandm ve bitkinlikten titremeye baladm, insan doasnn bylesine youn aclara fazla uzun sre katlanmas mmkn deildi. imdi ksalm olan karanlk periyodda yaknmdan bir me teor ta daha geti ve bu olayn skl beni epey kayglandrmaya balad. J 7 Nisan. Bu sabah yolculuum iin bir dnm noktas oldu. Ayn on nde dnyann yirmi be derecelik bir a yaptn anmsayacaksnz. Ayn on drdnde bu iyice azalmt; on beinde azalma hz daha da artmt; ve on altnn gecesinde yatmak zereyken ann yedi derece on be dakika olduunu grmtm. Bu yzden bugnn, ayn on yedisinin sabahnda kalkp akmdaki yzeyin anszn, inanlmaz bir ekilde hacimce bym olduunu, grnrdeki asal apnn otuz dokuz dereceden az olmadn fark edince byk bir aknla kapldm! Beni ele geiren u noktadaki mutlak deheti ve hayreti kelimelere sdrmak mmkn deil. Dizlerim titriyordu - dilerim takrdyordu - tylerim diken diken olmutu. "Demek balon patlam!" Zihnimden hzla geen ilk frtnal dnceler bunlard: "Balon kesinlikle patlam! - Dyorum - mthi, benzersiz bir hzla dyorum! imdiden abucak alm olan byk mesafeden anlalyor ki dnya yzeyine dp lmem en fazla on dakika alacak!" Ama en sonunda doru drst dnmeye baladm. Durdum; dndm; ve phe ettim. Bu olanakszd. Bu kadar hzl inmi olamazdm. Ayrca, her ne kadar akmdaki yzeye aka yaklayor olsam da, hzm ilk bata tahmin ettiimden ok daha azd. Bu dnce zihnimdeki kargaay dindirdi ve en sonunda fenomeni doru ekilde deerlendirmeyi baardm. Aslnda, akmdaki yzeyle yerkrenin yzeyi arasndaki byk farkll gremediime gre aknlm duyularm kreltmi olmalyd. Yeryz tepemdeydi ve balon tarafndan tamamen gizlenmiti. Ay ise -tm muhteemliiyle- altmda, ayaklarmn altnda uzanmaktayd. Durumumdaki bu deiikliin bende yaratt sersemlik ve aknlk belki de macerann en az aklama gerektiren ksmn tekil ediyordu. nk bu bouleversement yalnzca doal ve kanlmaz deildi, ayn zamanda uzun sredir beklenmekteydi de; uydunun ekiminin gezegenin ekimine baskn kt noktaya geldiimde veya, daha kesin konumak gerekirse, dnyann balon stnde etki eden ekiminin aynkinden daha zayf olduunda yaanacak bir durum olarak. Derin bir uykudan, tm duyularm karmakark halde uyandmda son derece kafa kartrc ve bekleniyor olsa bile o anda olmas beklenmeyen bir fenomenle kar karya kalmtm. Dn kolay ve tedrici bir ekilde gereklemi olmalyd ve olay srasnda uyank olsam da bir ters dne ilikin herhangi bir isel kant grmeyebilirdim - yani ne kendime, ne de aletlerime ilikin olarak rahatsz edici bir durum ya da yer deitirme yaanmazd. Durumumun farkna vardktan ve ruhumu tamamen ele geirmi olan o dehetten kurtulduktan sonra, tm dikkatimin ayn genel fiziksel grnne evrildiini sylememe herhalde gerek yoktur. Altmda bir harita gibi uzanyordu - ve ayn hl ok uzakta olduunu dnmeme karn, yzeyindeki ukurlar son derece arpc ve aklamasz bir netlikle seebiliyordum. Yzeyin hibir yerinde okyanus ya da deniz, hatt gl ya da rmaklarn, hi su ktlesinin olmay bana ilk bakta jeolojik durumunun en dikkat ekici zellii gibi geldi. Ama tuhaf bir ekilde, engin dzlklerin kesinlikle ll olduunu grdm. Geri grnen yarmkrenin byk ksm koni eklindeki, doal deil yapay sebeplerden ortaya km gibi grnen saysz volkanik dala kaplyd. En yksekleri dikey ykselti olarak 3.75 mili gemiyor; ama Campi Phlegraei'deki volkanik blgeleri gsteren bir harita Ekselanslarna benim her-

E. A. Poe hangi bir deersiz tanmmdan ok daha iyi bir fikir verecektir. ou pskryordu ve fkeleriyle glerini, yanl bir ekilde meteor talar olarak adlandrlan ve imdi balonun yanndan giderek artan, dehet verici bir sklkla geen volkanik talarn grlemelerinden anlayarak korkuya kaplyordum. 18 Nisan. Bugn ayn grnnn iyice bym olduunu grdm - ve iniimin hzndaki apak art beni endielendirmeye balad. Aya yaplacak bir yolculuun muhtemellii stne yaptm speklasyonlarn ilk safhasnda etrafndaki, gezegenin hacmiyle orantl younlukta bir atmosferin varln hesaplamalarma byk lde dahil ettiim anmsanacaktr. Bunu aksi yndeki pek ok teoriye, hatt ayda herhangi bir atmosfer bulunmad yolundaki genel kanya ramen yapmtm. Ama Encke kuyrukluyldz ve Zodyak stne sylediklerimin yan sra, Lilienthalli Bay Schroeter'in baz gzlemleri de kanm glendirmiti. Ay iki buuk gnlkken, gnbatmndan hemen sonra akamst, karanlk ksm grnmeden nce incelemeye balad ve grnene kadar da incelemeyi srdrd. Karanlk yarkrenin herhangi bir ksm grnmeye balamadan nce, iki zirve ok hafif ve keskin bir uzatmayla giderek inceliyor gibi grnyordu. Her birinin en uzak ucu hafife gne nlar tarafndan aydnlatlyordu. Ksa sre sonra btn karanlk ksm aydnlanmt. Yarm dairenin ardndaki zirvelerin byle uzamasnn sebebinin gne nlarnn ayn atmosferinde krlmas olabileceini dnmtm (ki bu atmosfer ayn karanlk yarmkresine, ay hilalin yaklak 32'sindeyken dnyadan yansyan ktan daha aydnlk bir alacakaranlk yaratacak kadar k ekebilirdi), ki bu 1356 Paris kademi olmalyd. Bu adan baknca, gne nlarn krabilecek en byk olas ykseklii 5376 kadem olarak dndm. Bu konudaki fikirlerim Felsefi Tutanaklar'n seksen ikinci cildindeki bir pasaj tarafndan da glendirildi. Burada Jpiter'in uydularnn glgelenmesi srasnda ncsnn 1" ya da 2"lik sre boyunca bulank kaldktan sonra kaybolduundan ve drdncnn de gezegenin yaknnda ayrt edilemez hale geldiinden bahsediliyor." Cassini Satrn, Jpiter ve sabit yldzlarn, aya glgelenim yapmak zere yaklarken, dairesel grntlerinin oval bir ekle brndn sk sk gzlemlemitir; ve dier glgelenimlerde bir ekil deiikliine rastlamamtr. Bylece bazen, ayn evresini yldzlarn klarn kran youn bir maddenin sard, dier zamanlardaysa sarmad ne srlebilir. iniimin gvenlii iin tamamen tahmin ettiim younlukta bulunan bir at-

Btn Hikayeleri mosferin direniine, veya daha dorusu desteine gvenmitim. Yanlmsam servenimin benim uydunun kayalk yzeyine arpp atomlarma ayrlmamla biteceini dnmekten baka yapabileceim bir ey yoktu. Ve imdi gerekten de dehete kaplmak iin her sebebim vard. Ayla aramdaki mesafe giderek azalrken younlatrcmn gerektirdii aba azalmamt ve havann younluunun arttna ilikin bir belirti gremiyordum. 19 Nisan. Bu sabah saat dokuz civarnda, ayn yzeyi korkutucu bir ekilde yaknken ve huzursuzluum dorua kmken younlatrcmn pompasnn en sonunda atmosferdeki bir deiimin belirtilerini vermesi byk bir sevince kaplmama yol at. Saat onda, havann younluunun olduka artm olduuna inanmak iin sebeplere sahiptim. On birde, aleti altrmak iin ok az aba yetmeye balamt. On ikideyse, biraz duraksadktan sonra, turnikenin vidalarn zdm ve, bu herhangi bir rahatszla yol amaynca, torbay sepetin stnden kardm ve iine koydum. Bylesine aceleyle giriilmi ve tehlikeli bir deneyin ilk sonulan, beklenecei gibi spazmlar ve iddetli bir ba arsyd. Ama bunlar ve solumaya ilikin dier glkler yaamm tehlikeye atacak kadar byk olmadndan elimden geldiince dayanmaya karar verdim, nk ayn yaknndaki daha youn katmanlara ulatka kaybolacaklarn umuyordum. Ancak bu yaklam yine de son derece tedbirsizceydi; ve ksa srede, atmosferin younluunun uydunun ktlesiyle orantl olmasn beklemekle muhtemelen yanlmam olsam da, yine de bu younluun, yzeyde bile balonumun sepetinin byk arln tayabileceini dnmekle yanlm olduum endielendirici bir ekilde ortaya kmaya balad. Yine de durum byle olmalyd, cisimler stnde etki eden yerekimi her iki gezegende de dnyann yzeyindeymiesine eit bir derecede, atmosferik younluk oranna bal olmalyd. Ancak dpedz dyor olmam durumun byle olmadnn kantyd. Niye byle olmadysa ancak yzeydeki daha nce bahsettiim corafi farkllklarla aklanabilir. Her halkarda imdi gezegene ok yakndm ve byk bir hzla inmekteydim. Bu yzden hi vakit kaybetmeden, nce safralar, sonra su flarm, sonra younlatrcm ve torbam, en sonunda da sepetteki her eyi attm. Ama ie yaramad. Hl korkun bir hzla dyordum ve imdi yzeyin yarm mil stndeydim. Son bir are olarak, ceketimi, apkam ve izmelerimi de attktan sonra, sepeti balondan ayrdm, ki arl epey fazlayd, ve bylece iki elimle iplere tutunduktan sonra, arazinin gz alabildiine ufak yerleim merkezleriyle kapl olduunu gz ucuyla grecek frsat ancak bularak fantastik bir ehrin tam ortasna, kk irkin insanlardan oluma byk bir kalabaln arasna dtm. Hibiri tek kelime et-

medi ya da bana yardm etmek iin en kk bir abada bulunmad. Sadece elleri kalalarna dayal, bir grup budala gibi komik bir ekilde srtarak durup bana ve balonuma yan yan baktlar. Bam horgryle onlardan evirip geride, belki de sonsuza dek geride braktm dnyaya baktm ve onu ap yaklak iki derece olan byk, donuk, bakr bir kalkan olarak grdm. Gkyznde sabit bir halde duruyordu ve kenarlarndan birinde ok parlak bir altn renginin hilal eklindeki hatt uzanyordu. Kara ya da su grlmyordu ve btn eitli beneklerle bulutlanm, tropik ve ekvatoral kuaklarla evrelenmiti. Bylece Ekselanstan, sonunda, Rotterdam'dan ayrlmn on dokuzuncu gnnde, byk heyecanlar, duyulmam tehlikeler, benzersiz kurtululardan sonra insanolunun tamamlad, giritii, hatt hayal ettii en srad ve nemli yolculuun sonuna sa salim varm oldum. Ama anlatacak maceralarm daha bitmedi. Ve gerekten de siz Ekselanslar yalnzca kendi zgn doas yznden deil, insanolunun yaad dnyann uydusu olmas bakmndan da bizim iin bir o kadar ilgi ekici olan bir gezegende be yl kaldktan sonra Devlet Astronomi Yksekokulu'ndakilere, sadece mutlu sonulanan yolculuun ayrntlarndan ok daha nemli (geri onlar da muhteemdiler ama) bilgiler verebileceimin mutlaka bilincindedirler. Durum gerekten de byle. Anlatacak - anlatmaktan haz duyacam pek ok eyim var. Gezegenin iklimine; soukla scak arasndaki harika geilerine; gnein iki hafta boyunca ortal kavurmasna, sonraki iki haftannsa kutuplarmzdan daha souk gemesine; nemin bir vakumun iindeki damtm gibi gnee en yakn noktadan ona en uzak noktaya doru srekli yer deitiriine; akarsuyu bol, deiken bir kuaa; insanlarna; gelenek greneklerine ve politik kurumlarna; tuhaf fiziksel yaplarna; irkinliklerine; kulaklardan, bylesine tuhaf, seyrek bir atmosferde ie yaramayan o eklentilerden yoksun olularna; bu yzden de konuamamalarna, konumann neye yaradn bilmemelerine; konumann yerine benzersiz bir interkomnikasyon yntemi gelitirmi olmalarna; aydaki herkesle dnyadaki baz kiiler arasndaki anlalmaz baa - gezegenle uydusu arasndakine benzeyen ve ona bal olan, birinin sakinlerinin yaamlarn ve yazglarn dierinin sakinlerinin yaamlar ve yazglaryla i ie geiren baa; ve hepsinden ok da, Ekselanslar - hepsinden ok da ayn d blgelerinde, uydunun kendi ekseni etrafnda dnnn dnyann evresindeki dnyle neredeyse mucizevi bir uyum iinde olmas sonucunda henz insanolunun teleskoplar tarafndan grlebilecek ekilde dnmemi ve Tanr'nn inayetiyle

asla da dnmeyecek olan o blgelerde yatan btn o karanlk ve korkun gizemlere ilikin pek ok ey syleyebilirim. Btn bunlar ve fazlasn -ok daha fazlasn- ayrntlaryla anlatmaya hazrm. Ama, sadede gelmem gerekirse, karln almalym. Aileme ve evime geri dnmek istiyorum: Ve bundan sonra gireceim iletiimlerin bedeli olarak -fiziksel ve metafizik bilimlerin pek ok son derece nemli dalndaki meseleleri aydnla kavuturma gcne sahip olduum gz nne alndnda- nfuzunuz sayesinde Rotterdam'dan ayrlm srasnda alacakllarm ldrerek ilediim suun affedilmesini istiyorum. Elinizdeki mektubun yazlma amac da budur. Onu getiren, dnyadaki ulam olmaya ikna ettiim bir ay sakinidir ve Ekselanslarnn karar vermesini bekledikten sonra bana sz konusu affn haberiyle, eer affedilmem mmkn olursa, dnecektir. Ekselanslarnn aciz kulu olma vs. erefini tayan, HANS PFAALL. Sylendiine gre Profesr Rubadub bu son derece srad dokman okumay bitirdikten sonra aknlktan piposunu yere drm ve Mynheer Superbus Von Underduk da gzlklerini karp sildikten ve cebine koyduktan sonra kendisini kaybedip vakarn unutarak hayret ve takdir duygularyla kez topuunun stnde dnm. Tartmaya gerek yoktu - af karlmalyd. En azndan Profesr Rubadub buna yemin etti ve anl Von Underduk da en sonunda ayn karar verip bilim kardeinin koluna girerek tek kelime etmeden onu yaplmas gerekenler stne konumak zere evine gtrmeye koyuldu. Ancak belediye reisinin kapsnn nne vardklarnda ulak ortadan kaybolduuna gre -Rotterdamllarn vahi grnnden d patlam olmalyd- affn pek ie yaramayacan, nk byle uzak bir mesafeyi ancak bir aylnn kat edebileceini belirtti profesr. Belediye reisi de buna katld ve bylece bu mesele orada kapand. Ancak dedikodular ve ileri geri edilen szler son bulmad. Hatt baz sivrizekallar btn bu meselenin dzmece olduunu syleyerek kendilerini rezil etti. Ama sanrm bu tip insanlar kavraylarnn tesinde olan her eyi dzmece olarak tanmlyor. Ben ahsen bu sulamay hangi verilere dayanarak yaptklarn anlayamyorum. Ne sylyorlar bir bakalm: zellikle. Rotterdam'daki baz akaclarn baz belediye bakanlarna ve astronomlara kar antipatilerinin olduunu. kinci olarak. Civardaki Bruges ehrinden tuhaf grnl, iki kula da ke-

E. A. Poe sik cce bir hokkabazn gnlerdir kayp olduunu. nc olarak. Kk balonun her tarafna yaptrlm olan gazetelerin, Hollanda gazeteleri olduklarndan, balonun ayda yaplm olamayacan. Katlar kirliymi - ok kirliymi- ve matbaac Gluck Rotterdam'da basldklarna yemin ediyor. Drdnc olarak. Ayya Hans Pfaall ile alacakllar olarak adlandrlan bota gezenin iki gn nce ehrin kenar mahallelerindeki bir meyhanede, deniz ar bir yolculuktan yeni gelmi olarak, cepleri para dolu halde grldklerini. Son olarak. Rotterdam'daki Astronomi Yksekokulu'nun yelerinin, dnyann btn dier blgelerindeki yksekokullardakiler -ve genelde btn niversitelerdekiler ve astronomlar- gibi, olduka hafif bir dille sylersek, olmalar gerekenden biraz bile daha iyi, daha yce, ya da daha akll olmadklarn.

Btn Hikayeleri elbette uzakl camn bytme, daha dorusu mekana ileme gcne blmemiz gerekir. Bay L. lensine 42.000 katlk bir g vermi. 240.000'i (ayn gerek uzakln) buna blersek grnen uzakl buluruz: Be mil art be bol yedi mil. Bu uzaklktan hibir hayvan grlemez; brakn ykdeki ayrntlar verilen ok daha kk nesneleri. Bay L. Sor John Herschel'in iekleri (Papaver rhoeaslan, vs.) alglamasndan ve hatt kk kularn gzlerinin rengini ve eklini seebilmesinden bahseder. Bundan ksa sre nce ise kendisi de mercein ap krk be santimden kk nesneleri gstermeyeceini grmtr; ama bu bile, sylediim gibi, mercee ok fazla g atfetmektir. Bu arada bu byk camn Dumbarton'daki Bay Hartley ve Bay Grant'n cam fabrikasnda retildii sylenmitir; ama Bay H. ve Bay G.'nin messesesi dzmecenin baslmasndan yllar nce kapanmt. Risale basksnn 13. sayfasnda, yazar bir bizon trnn gzlerinin stndeki "kll bir peeden" bahsederken "Zeki Dr. Herschel hemen bunun hayvanlarn gzlerini ayn bizim bulunduumuz tarafndaki periyodik ve ar utaki aydnlk-karanlk dnmnden korumak iin Tanr'nn bulduu bir are olduunu anlad," demektedir. Ama buna doktorun "zekice" bir gzlemi olarak baklamaz. Ayn bizim tarafmzdaki sakinlerinin karanl hi yaamad anlalyor; bylece bahsedilen "ar ular" sz konusu edilemez. Gnein yokluunda dnyada bulutsuz bir havada dolunaydan geleninkinden on kat gl bir k alyorlar. Topografya batan sona, Blunt'n Ay Haritas'na uygun olduu iddiasnda bulunurken bile, onunla, dier btn ay haritalaryla, hatt byk lde kendisiyle eliiyor. Pusula ynleri konusunda da iinden klmaz bir karklk var. Yazarn bir ay haritasndaki ynlerin yeryzndeki ynlerle uyum iinde olmadndan, dounun solda olduundan vs. habersiz olduu anlalyor. Belki de eski astronomlarn kara noktalara verdii Mare Nubium, Mare Tranquillitatis, Mare Foecunditatis vs. gibi belirsiz adlara kanan Bay L. aydaki okyanuslarn ve dier geni su ktlelerinin ayrntlarn veriyor; oysa ayda byle ktlelerin bulunmad astronomideki en su gtrmez ekilde kantlanm gerektir. Aydnlkla karanlk arasndaki snrn karanlk noktalarn herhangi birinden geii gzlenirken (ayn hilal ya da yandan fazlas parlak zamannda), bu hattn trtkl olduu grlyor; oysa, bu karanlk yerler sv olsa, dz olmalar gerekirdi. 21. sayfadaki yarasa adamn kanatlarnn tarifi Peter Wilkins'in uan adal-

NOT: Aslnda yukardaki nemsiz taslakla Bay Locke'un nl "Ay yks" arasnda fazla benzerlik yok. Ama ikisi de dzmece niteliini tadndan (biri akac, dieri tamamen iten bir tonda olsa da) ve iki dzmece de tema olarak ayn eyi, ay aldndan - dahas, ikisi de bilimsel ayrntlarla inanlr-lk kazanmaya altndan - "Hans Pfaall"m yazar kendisini savunmak iin kendi jeu d'esprit'sinin "Southern Literary Messenger"da, Bay L.'unkinin "New York Sun"da yaymlanmaya balamasndan hafta nce yaymlandn belirtmeyi gerekli gryor. Belki de var olmayan bir benzerlii kurgulayan baz New York gazeteleri "Hans Pfaall" alntladlar ve onunla "Ay Dzmecesi'ni karlatrarak okuyup birinin yazarn dierinde bulmaya altlar. "Ay Dzmecesi" saylar bunu itiraf edebileceklerden daha fazla kiiyi kandrdndan, belki burada niye kimsenin kanmamas gerektiini aklamak yknn iindeki, gerek karakterim ele vermeye yetmi olmas gereken ayrntlara iaret etmek- elenceli olabilir. Aslnda her ne kadar bu ustaca kurguda byk bir hayal gc sergilenmi olsa da, olgulara ve genel benzeime daha dikkat edilmesi ona ok daha byk bir g katabilirdi. Kamuoyunun bir an iin bile olsa kandrlm olmas yalnzca astronomik konulardaki genel cehaleti sergilemektedir. Ayn dnyadan uzakl 240.000 mil kadardr. Bir mercein o uyduyu (ya da uzaktaki herhangi bir nesneyi) ne kadar yakn gstereceim anlamak iin

E. A. Poe larnn kanatlarn tarif ediinin kopyas. En azndan bu basit gerein phe uyandrmas gerekirdi. 23. sayfada unlar yazl: "Bu uydu zamann rahminde bir embriyo, kimyasal akrabaln pasif znesiyken bizim on kat byk gezegenimizden ne ok etkilenmi olmal!" Pek gzel, ama hibir gkbilimcinin, zellikle de bilimsel bir dergide byle bir cmle sarf etmeyeceine dikkat edilmeli; nk dnya orada bahsedilen anlamda aydan on deil, krk dokuz kat byktr. Benzer bir itiraz son sayfalarn tmne yaplabilir. Orada, filozof muhabir Satrn'deki baz keiflerden bahsetmeye balarken o gezegen hakknda bir talebeye yakan bilgiler verir - hem de Edinburgh Bilim Dergisi'ne! Ama kurmacay zellikle ele vermesi gereken bir nokta var. Diyelim ki ayn yzeyindeki hayvanlar grlebiliyordu; - dnyadan bakan bir gzlemcinin dikkatini ilk ne ekerdi? Elbette ki ekillerinden, boyutlarndan ya da baka tuhaflklardan ok, artc durumlar. Tavandaki sinekler gibi ba aa yryor halde grnmeleri gerekirdi. Gerek gzlemci durumlarnn tuhafl karsnda (bunu nceden biliyor olsa da) anlk bir aknlk l atard. Kurgusal gzlemci buna deinmez bile, ama bu yaratklarn tm gvdelerini grdnden bahseder. Oysa onlarn yalnzca balarnn apm grm olabilecei aktr! Sonuta yarasa adamlarn boyutlarnn ve zellikle de glerinin (rnein ylesine seyrek bir atmosferde uabilmelerinin - ayn atmosferi varsa tabii) ve hayvani ya da bitkisel varolua ilikin dier kurgularn hemen hepsinin genel olarak bu konulara ilikin tm analojik uslamlamalara ters dtkleri; ve analojinin burada ou zaman nihai kantlamalara yol aaca. Yaznn banda Brewster ve Herscher'e atfedilen, "grn odaksal nesnesinden geen yapay bir n transfzyonuna vs. vs. ilikin tm fikirlerin en uygun tanmlamas "abuk sabuk" olan o mecazi yazm tarzna ait olduklarn belirtmeye gerek yok. Yldzlar arasndaki optik keiflerin gerek ve son derece belirgin bir limiti vardr - bu limitin doasnn belirtilmesi anlalmas iin yeterlidir. Eer gerekten tek gereken byk merceklerin imal edilmesi olsa insan dehas bunun stesinden gelirdi ve istediimiz boyutta mercek elde ederdik. Ama ne yazk ki, mercein boyutundaki ve bunun sonucunda mekana ileme gcndeki artla orantl olarak, nesnenin nlarnn difzyonu ondan gelen azaltr. Ve insan yetileri bu kt durumun stesinden gelmeye yetmemektedir; nk bir nesne, yalnzca ondan direkt olarak ya da yansyarak gelen k araclyla g-

Btn Hikayeleri rlebilir. Bylece Bay Locke'un iine yarayabilecek tek "yapay" k onun ynlendirebilecei yapay bir k olurdu. Bunu "grn odaksal nesnesine deil, grlecek gerek nesneye - yani aya yneltebilmesi gerekirdi. Bir yldzdan gelen k ak ve aysz bir gecede yldzlarn tamamndan gelen doal k kadar zayflayacak lde difzyona uradnda, yldzn artk pratik adan grnmez olduu kolayca hesaplanmtr. Yakn zamanda ngiltere'de imal edilen Earl of Ross teleskobunun spekulumunun 4071 inkarelik yansma yzeyi vardr; Herschel teleskobununki yalnzca 1811'dir. Earl of Ross'un metalinin ap 2 metredir; kalnl kenarlarda 5.5 in, merkezde 5 intir. Arl 3 tondur. Odaksal uzakl 15 metredir. Geenlerde ustaca yazlm, benzersiz bir kk kitap okudum. Bal yleydi: - "L'Homme dans la lvne, ou le Voyage Chimerique fait au Monde de la Lvne, nouuellement decouuert par Dominique Gonzales, Aduanturier Espanol, autremet dit le Courier volant. Mis en ntre langve par J. B. D. A. Paris, chez Francois Piot, pres la Fontaine de Saint Benoist. Et chez J. Goignard, au premier pilier de la grand' salle du Palais, proche les Consultations, MDCXLVIII." S. 176. Yazar eserini Bay D'Avisson adl bir ahsn ingilizce eserinden evirdiini sylemektedir. Oysa bu ifadede korkun bir belirsizlik var. Ten ai eu," demektedir, "l'original de Monsieur D'Avisson, medecin des mieux versez qui soient aujourd'huy dans la cnoissance des Belles Lettres, et sur tout de la Philosophie Naturelle. Je lui ai cette obligation entre les autres, de m'auoir non seulement mis en main ce Livre en anglois, mais encore le Manuscrit du Sieur Thomas D'Anan, gentilhomme Eccossois, recommandable pour sa vertu, sur la version duquel j'advoue que j'ay tire le plan de la mienne." Bir takm konuyla ilgisiz ve Gil Bias tarznda ilk otuz sayfay kaplayan maceralardan sonra yazar bir deniz yolculuu srasnda hastalandndan ve tayfasnn onu zenci bir uakla birlikte St. Helena adasna braktndan bahseder. kisi yiyecek bulma anslarn artrmak iin ayrlp birbirlerinden olabildiince uzakta yaar. Bu yzden haberlemek iin muhabere gvercinleri yetitirirler. Bunlara zamanla hafif paketler tamay da retirler - ve paketlerin arl giderek artrlr. Sonunda ok sayda gvercin yetitirip yazarn kendisini tatmak akllarna gelir. Bu hedef iin ayrntlaryla tasvir edilen elik oymalarla desteklenmi bir makine yaplr. Burada Senyr Gonzales'in sivri frfrlar ve koca bir perukayla, bir sprgeye ok benzeyen ve kuyruklarndan iplerle maki-

E.A. Poe neye balanm olan bir yabani kuu (ganza) srs tarafndan havada tandn grrz. Senyr'n anlatsndaki ayrntlaryla verilen ana olay ok nemli bir geree dayanr ki, bu okurdan kitabn sonunun yaknlarna dek gizlenir. ylesine alm olduu ganzalar aslnda St. Helena'nn deil, ayn sakinleridir. ok eski bir gelenee gre her sene dnyann bir blgesine g etmektedirler. Mevsimi gelince yurtlarna geri dneceklerdir tabii; ve yazar bir gn onlar ksa bir yolculuk yapmakta kullanrken beklenmedik bir ekilde yukar karlp ksa srede uyduya gtrlr. Burada pek ok tuhafln yan sra insanlarn son derece mutlu olduklarn; kanunlarnn olmadn; ac ekmeden ldklerini; boylarnn metreyle dokuz metre arasnda deitiini; be bin sene yaadklarn; rdonozur adl bir imparatorlarnn olduunu; on sekiz metre yksee srayp yerekiminin etkisinden kurtulduktan sonra yelpazeler kullanarak uabildiklerini grr. Kendimi size kitabn genel felsefesinden bir rnek vermekten alkoyamyorum. "imdi size," der Senyr Gonzales, "kendimi iinde bulduum yerin doasn anlatmalym. Btn bulutlar ayaklarmn altndayd, daha dorusu benimle dnyann arasnda uzanyordu. Yldzlara gelince, bulunduum yerde hi gece olmadndan grnleri hep aynyd; her zamanki gibi parlak deil soluklard ve ayn sabahlar sahip olduu grn ok andryorlard. Ama sadece birka tanesi grlebiliyordu ve bunlar da (tahmin edebildiim kadaryla) dnyallarn grdnden on kat byk grnyordu. Dolunaya yalnzca iki gn kalmt ve ayn bykl korkuntu. "Yldzlarn yalnzca yerkrenin aya dnk tarafnda belirdiklerini ve ona yaklatka daha byk grndklerini belirtmeyi unutmamalym. Ayrca hava dingin de frtnal da olsa kendimi hep ayla dnyann tam arasnda bulduumu da sylemeliyim. Bundan emin olmam iin iki sebep vard - kularm hem dz bir izgide uuyordu; ve ne zaman dinlenmeye kalksak, belirsizce yerkrenin stnde srkleniyorduk. nk dnyann doudan batya doru, hi durmadan genelde dnyann kutuplar denilen gndnm noktalarnn deil, zodyak noktalarnn stnde dndn syleyen Copernicus'a katlyorum ve bu meseleden daha sonra, Salamanca'da genliimde renmi olduum ve sonra unuttuum astrolojiye ilikin bilgilerimi tazeleyecek zaman bulunca uzun uzadya bahsetmeyi dnyorum."

Btn Hikayeleri taliklerle belirtilmi gaflar bir kenara brakrsak, kitabn zamannn gncel astrolojik fikirlerine ilikin naif bir rnek olmas asndan dikkat ekici olduu sylenebilir. Bunlardan birine gre "yerekimi kuvveti" ancak dnyann yzeyinin tesindeki ksa bir mesafeye dek etkide bulunuyordu ve bu yzden de yolcumuz "belirsizce yerkrenin stnde srklenmektedir" vs. Baka "aya yolculuklar" da olmutur, ama hibiri yukarda bahsedilenden daha deerli deildir. Bergerac'nki tamamen anlamszdr. "American Quarterly Review"n nc cildinde sz konusu "Yolculuk"a ilikin olduka ayrntl bir eletirel yaz bulunmaktadr; - bu eletiride eletirmenin yalnzca kitabn aptalln m, yoksa astronomi konusundaki kendi absrd cehaletini mi sergilediini anlamak gtr. Eserin adn unuttum; ama yolculuun vastasdostumuz Senyr Gonzales'in ganzalarndan bile daha samadr. Macerac yeri kazarken ayn gl bir ekilde ektii tuhaf bir metali kefeder ve hemen ondan bir sandk ina edip, yere balayan ipleri kestikten sonra sandkla birlikte uyduya uuverir. "Thomas O'Rourke'nin Uuu" bsbtn horgrlemeyecek bir jeu d'esprit'dir ve Almancaya evrilmitir. Kahraman Thomas aslnda irlandal bir soylunun avlak bekisidir ve tuhaflklaryla bu ykye esin kaynakl yapmtr. "Uua" bir kartaln srtnda, Bantry Koyu'nun ucundaki yksek bir da olan Hungry Tepesi'nden balanr. Bu kitapklarda hedef hep hicivdir; tema Ayllarn detleriyle bizimkilerin karlatrlmasdr. Hibirinde yolculuun ayrntlarnn akla yakn bir ekilde verilmesi ynnde bir aba yoktur. Her birinde yazarlar astronomi konusunda tamamen cahil grnmektedir. "Hans Pfaall"da tasarm, geree benzerlik, bilimsel ilkeleri (konunun tuhaf doasnn el verdii lde) dnyayla ay arasndaki yolculua uygulama giriimi asndan orijinaldir. 1835

Julius Rodman'in Gnl


Kuzey Amerika'daki Rocky Dalar'n Geen lk Uygar nsann Anlats

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

1. BLM GR Okuyucularmza bu balk altnda, byk bir ans eseri elimize gemi olan SOn derece ilgin bir anlaty sunuyoruz. Bu Gnlk sadece Kuzeyde Kutup Denizi'nden gneyde Darien Ksta'na dek uzanan, dik ve karl, uzun da silsilesinin ilk kez baaryla geiliini anlatmakla kalmyor, daha da nemlisi, bu dalarn ardndaki, gnmzde bile ayak baslmam ve bilinmeyen olarak kabul edilen, bulabildiimiz her lke haritasnda "kefedilmemi blge" olarak tanmlanan engin topraklarda yaplan bir yolculuun ayrntlarn veriyor. Dahas buras Kuzey Amerika ktasnn snrlar iindeki kefedilmemi tek blgedir. Bu yzden dostlarmz bu Gnl kamunun dikkatine sunma abamz anlayla karlayacaklardr. Bu gnl incelerken, benzer hibir anlatnn uyandrmad bir ilgi uyand iimizde. Bu belgenin ilk kez tantlmasna arac olmamzn bu ilginin uyanmasnda pek etkili olduunu sanmyoruz. Okuyucularmzn da bizim gibi, buradaki maceralarn srad bir ilginlik ve nem tadn dneceinden eminiz. Keif seferinin lideri, ruhu ve tarihisi olan bu zatn yazdklarndaki romantik coku, benzeri kaytlarda genellikle grlen o souk ve istatistiksel havadan ok farkldr. Bu elyazmasnn elimize gemesini salayan Bay James E. Rodman'i bu derginin okuyucularnn ou iyi tanr. Dedesi ve bu anlatnn yazar olan Bay Julius Rodman'in genlik yllarnn kederli gemesine yol am bir miza zelliini kendisi de paylamaktadr. Kaltmsal bir hipokondridir kastettiimiz. Bu zat burada ayrntlaryla verilmi olan srad yolculua kmaya iten de her eyden ok bu illettir ve anlalan, gnlnn balangcnda bahsettii avlanma ve tuzak kurma planlan aslnda, gi-

E. A. Poe riiminin gzpeklii ve yenilii karsnda mantnn kendi kendisine bulduu bahanelerdir. Bizce (ki bu konuda okuyucularmz da bize katlacaktr) onu buna tevik eden tek ey, tuhaf mizacnn insanlar arasnda bulmasna izin vermedii huzuru sszln ortasnda aramakt. le sanki bir dosta kaarcasna kat. Anlatsndaki pek ok noktay insani eylemlere ilikin kanlarmzla baka hibir ekilde badatramyoruz. Elyazmasnn iki sayfasn atlamay uygun grdk. Bu sayfalarda Bay R. Missouri boyunca yola kmadan nceki yaamn anlatyor. Burada ngiltere'de doduunu, son derece saygn bir aileden geldiini, orada iyi bir eitim aldn ve 1784'te (on sekiz yandayken) babas ve iki bekar kz kardeiyle birlikte o lkeden buraya g ettiini belirtmek yerinde olabilir. Aile nce New York'ta oturdu. Ama sonra Kentucky'ye gitti ve neredeyse mnzevi bir ekilde Mississippi kysna, imdiki Mills' Point'in nehre ald yere yerleti. Yal Bay Rodman burada, 1790 sonbaharnda ld. Ertesi sene iki kz da birka hafta arayla iek hastalndan vefat etti. Olu Bay Julius Rodman ksa sre sonra (1791 baharnda) ileriki sayfalarn konusunu tekil edecek yolculua kt. Sylediine gre 1794'te bu yolculuktan dndkten sonra Virginia'da, Abingdon yaknlarnda yaamaya balad. Burada evlendi. ocuu oldu. Soyundan gelenlerin ou imdi orada yayor. Bay James Rodman'den aldmz bilgiye gre dedesi o zorlu yolculuk srasnda sadece ksa bir gnlk tutmu ve elimizdeki elyazmas o gnln ancak yllar sonra ayrntlandrlmasyla ortaya km. Gezgin bu elyazmasn yllar sonra, botaniki ve Flora Boreah-Amencana ile Historie des Chines d'Amenque'in yazar Andre Michau'nun tevikiyle kaleme alm. Bay Jefferson'un Rocky Dalar'na bir keif seferi dzenlemeyi dnd srada Bay Michau'dan yardm teklifi ald hatrlardadr. Msy Michau'nun yolculua katlmasna karar verilmi, hatt Kentucky'ye kadar gitmiti ki o srada Philedelphia'da bulunan Fransz bakan, ona bu niyetinden vazgemesini ve hkmetinin kendisini yapmakla grevlendirdii botanik almalarn baka yerde srdrmesini emretti. Onun yerini Msy Lewis ve Msy Clarke alm, bu ikisi stlendikleri grevi olduka iyi baarmt. Ancak o srada tamamlanan elyazmas, Msy Michau iin yazlm olmasna karn kendisinin eline hi gemedi. O srada Monticello yaknlarnda oturan Msy Michau'nun evine gtrmesi iin kendisine verilen gen adam tarafndan yolda kaybedildii farzedildi hep. Belgeleri bulmak iin doru drst

Btn Hikayeleri bir giriimde bulunan da olmad. Bay Rodman'in tuhaf mizac, elyazmasn arama iini canla bala yapmasn engelledi. Aslnda ne kadar tuhaf gibi grnse de, hakknda duyduklarmzdan anladmz kadaryla, bu son derece srad yolculuunun sonularn yaymlatmak iin herhangi bir abada bulunur muydu, bundan bile pheliyiz. Bizce gnln geniletmekteki tek amac Msy Michau'nun arzusunu yerine getirmekti. Anlatmzn kahraman, Bay Jefferson'n keif projesinden bile (ki o sralarda neredeyse herkes tarafndan byk bir heyecanla karlanm ve byk bir yenilik olarak grlmt) sadece birka genel cmleyle ve yalnzca akrabalarna bahsetmiti. Kendi yolculuunu asla konuma konusu yapmamt. Bu konudan kanr gibi grnyordu. Lewis ile Clarke'n dnnden nce de ld! M. Michau'ya teslim etmesi iin ulaa verilen gnlk ise ay kadar nce, eskiden Bay Julius R.'e ait olan bir yaz masasnn gznde bulundu. Onu oraya kimin koyduunu bilmiyoruz. Bay R.'in btn akrabalar bu konuda onu aklyor. Ama, o bayn ya da Bay James Rodman'in (ki kendisine kar zel bir minnettarlk besliyoruz) ansna kesinlikle saygszlk etmek istemeden unu belirtmek istiyoruz ki, anlatcnn pakedi ulaktan bir ekilde geri alp sonradan bulunaca yere koymu olmas bize son derece mantkl geliyor. Bu o zatn kiiliindeki tuhaf duyarlla da kesinlikle ters dmyor. Bay Rodman'in anlatm tarzn hibir ekilde deitirmek istemediimizden el yazmasnda pek az deiiklik yaptk; yaplan deiiklikler baz yerlerdeki ksaltmalardan ibarettir. slubunu dzeltmeye zaten gerek yoktu; basit ve son derece etkiliydi bu slup; ve gezginin gnbegn getii son derece farkl, muhteem yerlerden ald hazzn kantyd. En zor artlarda ve tehlikelerde bile anlatsna hakim olan bir sevecenlik var ki, bu adamn kiisel zelliklerini hemen anlamamz salyor. Bir doa yd. Doann hzn veren ve vahi ynlerine kar, belki nee veren ve uysal ynlerinden daha fazla sevgi besliyordu. O devasa ve ounlukla korkun krda ilerlerken yreinde kolayca fark edilen bir esriklik vard ki, bu okurken onu kskanmamza yol ayor. Gerekten tam da ok sevdii gn gibi aikar olan o grkemli sszlkta yolculuk edecek adamd. Onu alglamaya uygun biriydi; gerekten hissetme yeteneine sahipti. Bu yzden elyazmasn paha biilmez bir hazine olarak gryoruz kendi alannn en iyi - daha iyisi hi yazlmam bir rnei. Bu anlatdaki olaylarn imdiye kadar gizli kalm olmas; Lewis ile Clarke'n keif seferinden nce Bay Rodman'in Rocky Dalar'n gemi olduu gerei-

E. A. Poe nin kamuya asla aklanmam ya da Amerikan corafyas stne yazan herhangi bir yazar tarafndan belirtilmemi (bundan eminiz) olmas ilgin, hatt olduka tuhaftr. Bu yolculua ilikin olarak varlndan haberdar olduumuz tek gnderme, Msy Michau'nun yazd ve Virginia'daki Charlottesville kasabasndan Bay W. Wyatt'in elinde olduu sylenen yaymlanmam bir mektup. Bu mektupta bundan laf arasnda "muhteem bir ekilde gerekletirilen muazzam bir tasarm" olarak bahsediliyor. Bu yolculua ilikin baka gndermeler varsa bile biz bilmiyoruz. Bay Rodman'in keif seferinden bahsetmeden nce bakalarnn ktamzn kuzeybat blmnn kefi konusunda yaptklarna bir gz atmak yerinde olur. Okuyucu bir Kuzey Amerika haritasn aarsa anlatacaklarmz daha iyi takip edebilir. Ktann Kuzey Buz Denizi'nden, ya da 70. enlemden 9. enleme ve Greenwich'in batsndaki 56. meridyenden 168. meridyene dek uzand grlecektir. Bu engin blgenin tamam uygar insan tarafndan az ok kefedilmitir. Aslnda epey byk bir ksmnda kalc yerleim merkezleri kurulmutur. Ancak btn haritalarmzda hl kefedilmemi olarak gsterilen ve gnmze dek hep yle kabul edilmi olan geni bir arazi vardr. Bu arazi gneyde 60. enlemin, kuzeyde Kuzey Buz Denizi'nin, batda Rocky Dalar'nn ve douda Rusya'nn sahip olduu blgelerin arasnda kalmaktadr. Ve bu son derece yabanl
blgeyi pek ok ynlerden kat etmek onuru Bay Rodman'e aittir. Bu anlatnn en ilgin ynleri de oradaki maceralarna ve keiflerine dairdir.

Btn Hikayeleri ip Pasifik sahillerine ulamakt. Hedefi ktann en geni kesimindeki geniliini lmek ve hkmetin bat sahilinde bir yerde kuraca bir kuzeybat geidinin kefini ya da Hudson Krfezi'yle Pasifik Okyanusu arasndaki iletiimi kolaylatracak bir ileri karakol iin uygun bir yer saptamakt. O srada Oregon olarak adlandrlan Columbia Irma'nn, Annian Boaz civarnda bir yerden denize dkldn farzetmiti. ileri karakolun buraya kurulmasn beklemiti. Ayrca bu yredeki bir yerleim merkezinin yeni ticari kaynaklar aa karacan ve in ile ngiltere'nin Dou Hint Adalar'ndaki smrgeleriyle kurulacak bir ticaret yolunun mit Burnu'ndan geen eski yoldan daha ksa olacan dnmt. Ancak dalar amaya alrken yolunu ard. Kuzey Amerika'daki bir sonraki nemli keif seferi Bamuel Hearne tarafndan dzenlendi. Hearne 1769-72 seneleri arasnda bakr madenleri bulmak amacyla Hudson Krfezi'ndeki Prince of Wales Kalesi'nden yola kp kuzeybat ynnde Kuzey Buz Denizi kylarna dek ilerledi. Elimizdeki kaytlara gre, Kaptan Carver bundan sonra ikinci bir giriimde bulundu. 1774'te yaya olarak klan bu keif seferinde kendisine bir Parlamento yesi ve olduka zengin biri olan Richard Whitworth elik etti. Bu giriimden bahsetmemizin tek sebebi olduka geni bir boyutta tasarlanm olmas. nk asla gerekletirilemedi. Bu zevat yanlarna elli altm adam, usta iiler ve denizciler alp bunlarla birlikte dalarda Oregon'un kaynan arayacak, sonra da bu nehrin stnde, Annian Boaz'ndaki azna dek seyahat edecekti. Burada bir kale ina edilecek ve keifleri srdrmek iin gemiler yaplacakt. Bu giriim Amerikan devriminin balamasyla durduruldu. 1775'e kadar Kanadal misyonerler Saskatchawine Nehri'nin 53. kuzey enlemi ve 102. bat boylamndaki kuzey ve bat kylarnda krk ticareti yapmaklayd. 1776'nm balarnda da Bay Joseph Frobisher bu ynde 55. K. ve 103. B.'ya kadar gitti. 1778'de Bay Peter Bond drt kanoyla Elk Nehri'ne alp nehrin Hills Gl'yle birletii yerin elli kilometre gneyine dek ilerledi. imdi ktay okyanustan okyanusa kat etme ynndeki bir baka giriimden bahsetmeliyiz, ki daha en bandan baarszla uramt. Bu giriimin yapld pek bilinmez. Sadece Bay Jefferson tarafndan, stnkr bir ekilde bahsedilir. Bay J., Ledyard'n Paris'te kendisini ardn ve ona Kaptan Cook'la birlikte yapt baarl yolculuktan sonra yeni bir giriimde bulunmaya can attn sylediini belirtir. Bay J. ona kara yoluyla Kamschatka'ya gitmesini, Rus

Belki beyaz insanlarn Kuzey Amerika'ya yapt en eski yolculuk Hennepin ile arkadalar tarafndan 1698'de gerekletirilmitir. Ama Hennepin keiflerinin ounu gneyde yaptndan onlardan daha fazla bahsetmeyi gerekli grmyoruz. Bay Irving, Astoria adl yaptnda Kaptan Jonathan Carver'n ktay Atlantik Okyanusu'ndan Pasifik Okyanusu'na dek kat etmeyi deneyen ilk insan olduunu syler. Ama bunda yanlyor gibi grnmektedir. nk Sir Alexander Mackenzie'nin seyir defterlerinden birinde Hudson Bay Krk irketi tarafndan bu amala iki keif seferi dzenlendiini okuruz. Bunlardan biri 1758'de, dieri 1749'da yaplmtr. kisinin de tamamen baarsz olduu sylenmekte ve bu yolculuklara ait bir belge bulunmamaktadr. Kaptan Carver yolculuuna 1763'te, Kanada'nn ngiltere tarafndan ele geirilmesinden ksa sre sonra balad. Niyeti lkeyi krknc ve krkaltnc kuzey enlemleri arasndan ge-

E. A. Poe gemilerinden biriyle Nootka Boaz'n gemesini, Missouri enlemine inmesini ve sonra o blgeden geerek bu nehrin stnden Birleik Devletler'e varmasn nermitir. Ledyard Rus Hkmeti'nden izin alabilirse bu tavsiyeye uyacan syler. Bay Jefferson bu izni almay baarr ve gezgin Paris'ten yola kp St. Petersburg'a varr, ama mparatorie k Moskova'da geirmek zere Petersburg'dan ayrlmtr. Mali durumu bu kentte uzun sre kalmasna elverili olmayan Ledyard, bakanlardan birinden ald pasaportla yoluna devam eder. Kamschatka'ya yz yirmi kilometre kala bir Rus subay tarafndan durdurulur; mparatorie fikrini deitirmitir ve imdi daha fazla ilerlemesini yasaklamaktadr. Ledyard bir kapal at arabasna konulduktan sonra araba Polonya'ya varana dek gece gndz, hi durmadan yol alr. Ledyard burada serbest braklr. Bay Jefferson Ledyard'n giriiminden bahsederken yanlgya dp onun "kuzey ktamzn batsn kefetmeye soyunan ilk giriimci" olduunu syler. Daha sonraki nemli giriim Sir Alexander Mackenzie'ninkiydi. Bu olduka dikkat ekici giriim 1789 senesinde gerekleti. Montreal'den yola kan Mackenzie, Utawas Nehri'ni, Nipissing Gl'n, Huron Gl'n geti, Superior Gl'nn kuzey kysndan, bugn Grand Portage olarak adlandrlan yerden ilerleyip Black Bear, Primo ve Buffalo gllerini geerek kuzeydou ile gneybat arasndaki yksek bir da silsilesine ulat. Sonra Elk Nehri boyunca ilerleyip Hills Gl'ne vard. Sonra Slave Nehri boyunca ilerleyerek Slave Gl'ne ulat, bu gln kuzey kysndan Mackenzie Nehri'ne geti ve son olarak buradan Kuzey Kutup Denizi'ne kt. Bu ok uzun yolculuk boyunca saysz tehlike yaad ve en etin glklere katland. Mackenzie Nehri boyunca, bu nehrin azna yapt yolculuun tamam boyunca Rocky Dalar'nn dou eteklerinin dibinden geti, ama bu snr asla amad. Ancak 1793'te Montreal'den yola kt ve ilk yolculuunun rotasn Unjigah ya da Peace Nehri'nin azna kadar takip ettikten sonra batya dnd, bu nehri takip etti ve 56. enlemde Rocky Dalar'ndan geti. Sonra gneye dnp karsna bir nehir kana kadar ilerledi. Bu nehre Salmon (imdiki Frazer) adn verdi ve bunu takip ederek en sonunda Pasifik'e, yaklak 40. kuzey enleminde ulat. Kaptan Lewis ile Kaptan Clarke'n dikkate deer keif seferi 1804-6 seneleri arasnda srd. Ticari merkezler tesis etmek zere Kzlderili kabileleriyle yaplan yasann geerlilik sresi 1803'te sona ermek zereydi ve Bay Jefferson 18 Ocak'ta Millet Meclisi'ne gizli bir mektup sunarak bu yasa stnde baz deiiklikler (Missouri'deki Kzlderilileri de kapsayacak ekilde) yaplmasn teklif

Btn Hikayeleri etmiti. Hazrlk olmak zere de Missouri'yi kaynana dek takip edecek, Rocky Dalar'n geecek ve bu blgeyle Pasifik Okyanusu arasndaki en iyi su yolunu bulacak bir ekip oluturulmasn neriyordu Bay Jefferson. Bu tasars tamamen gerekletirildi. Kaptan Lewis Columbia Nehri'nin st ksmlarn aratrp (ama Bay Irving'in syledii gibi "kefetmeyip") bu nehri sonuna dek takip etti. Columbia'nn kaynak sularna 1793'te Mackenzie tarafndan gidilmiti. Lewis ile Clarke Missouri'yi kefederken Binba Zebulon M. Pike Mississippi boyunca ilerlemekteydi. Bu nehri tasca Gl'ndeki kaynana dek izlemeyi baard. Geri dn yolculuu srasnda, 1805-7 yllar arasnda hkmetin emriyle Mississippi'nin batsna ilerleyip Arkansas'n kaynak sularna (40. enlemde, Rocky Dalar'nn ardnda) ulat, Osage ve Kanzas nehirlerini geip Platte'nin kaynana vard. 1810'da Bay David Thompson, (North-West Krk irketi'nin ortaklarndan biriydi) gl bir ekiple ktay geip Pasifie ulamak iin Montreal'den yola kt, izleyecekleri yolun ilk ksm Mackenzie'nin 1793'te izlediinin aynsyd. Hedef Bay John Jacob Astor'un bir tasarmn gerekletirmek, yani Columbia aznda bir ticaret merkezi kurmakt. Adamlarnn ou onu dalarn dou yznde terk etti. Ama sonunda sadece sekiz adamla da olsa dalar gemeyi baard. Oradan Columbia'nn kuzey dalna ulat ve nehir boyunca ilerleyerek Columbia'nn kaynana daha nce herhangi bir beyaz adamn ulatndan ok daha yakn bir noktaya dek yaklat. 1811'de de Bay Astor'un dikkate deer giriimi gerekleti - en azndan blgedeki yolculuu asndan dikkate deerdi. Bay Irving, btn okuyucular bu yolculuun ayrntlar konusunda bilgilendirdiinden ondan ksaca bahsetmemiz yeterli. Bu tasarmdan yukarda bahsetmitik. Ekip (Bay Wilson Price'n idaresinde) Montreal'den, Utawalardan, Nipissing Nehri'nden ve bir dizi kk gl ve nehirden, Michilimackinac'tan ya da Mackinaw'dan geti - oradan Green Krfezi'ni, Fox ve Wisconsin nehirlerini geerek Du Chien Bozkr'na ulat - buradan Missouri boyunca ilerleyerek, Arickara Kzlderililerinin 46. ve 47. Kuzey enlemleri arasnda ve nehrin aznn iki bin yz kilometre yukarsnda bulunan bir kyne vard - buradan gneybatya saparak l geti, dalar Platte ve Yellowstone nehirlerinin getii yerden at ve Columbia'nn gney daln takip ederek denize ulat. Bu keif seferinden dnen iki kk ekip, blgeyi son derece tehlikeli koullar altnda, olayl bir yolculukla

E. A. Poe

Btn Hikayeleri

geti. Binba Stephen . Long'un yapt yolculuklar, zaman asndan bir sonraki nemli yolculuklardr. Bu zat 1823'te St. Pete Nehri'nin kaynana, Winnipeg Gl'ne, Woods Gl'ne vs. kadar ilerledi. Kaptan Bonneville ve bakalarnn yakn zamanda yapt yolculuklardan bahsetmek hl hatrlandklar iin gereksiz. Kaptan B.'in maceralar Bay Irving tarafndan olduka iyi bir ekilde aktarld. 1832'de Fort Osage'den geip Rocky Dalar'n at ve bu dalarn ardndaki blgelerde neredeyse sene geirdi. Birleik Devletler hudutlar iinde son yllarda bilimadamlar ya da maceraperestler tarafndan ayak baslmam pek bir yer yok. Ama blgemizin kuzeyindeki ve Mackenzie Nehri'nin batsndaki engin ve ssz kesimlere bilindii kadaryla Bay Rodman ile kk ekibindekiler dnda beyaz insan gitmedi. Rocky Dalar'n ilk kimin getii meselesine gelince; imdiye kadar verdiimiz bilgilerden bunu baarann Lewis ile Clarke olmad anlalacaktr, nk Mackenzie bunu 1793'te yapmtr. Aslnda o devasa engelleri ilk aan Bay Rodman'dir. Kendisi bu dalar 1792'de gemitir. Bu yzden kamunun dikkatini aadaki srad anlatya ekmemiz bouna deildir. [mza Ed. G. M.] 2. BLM Babamn ve iki kz kardeimin lmnden sonra Point'teki byk iftlikle daha fazla ilgilenmeyip onu yok pahasna Bay Junt'ya sattm. Missouri boyunca ilerlemeyi sk sk aklmdan geirirdim; artk bu nehir boyunca bir keif seferine kp post toplamaya kararlydm. Bunlar Petite Cte'da North-West Krk irketi'nin temsilcilerine rahata satabileceimden emindim. Mal mlk edinmenin en iyi yolunun bu olduuna; biraz da giriimciliimi ve cesaretimi kullanrsam bunu azamiletireceime inanyordum. Avclktan ve tuzak kurmaktan da hep holanmmdr; imdiye kadar i olarak yapmasam da. Ayrca lkemizin batsn kefetmek iin byk bir istek duyuyordum. Pierre Junt bana buralardan sk sk bahsederdi. Bana ebelik eden komumun en byk oluydu ve tuhaf tavrlarna, zihninin garip ileyiine karn yine de dnyann en iyi ve en cesur insanlarndan biriydi; fiziksel gc pek fazla olmasa da. Kanada kkenliydi ve Krk irketi iin bir iki ksa geziye kmt. Gezilerini anlatmaktan holanrd. Babam, Pierre'i ok severdi, ben de ondan ok holanr-

dm; ve kk kz kardeim Jane de ona tutkundu. Eer Tanr onu yaatsayd eminim evlenirlerdi. Pierre, babamn lmnden sonra ne yapacama tam olarak karar veremediimi fark edince nehir boyunca birlikte kk bir keif seferine kmamz nerdi ve bu konuda beni ikna etmesi hi zor olmad. Missouri'den yukar doru olabildiince ilerlemeye karar verdik. Yolda tuzak kurup avlanacaktk ve ikimiz iin de birer servet saylacak kadar post toplayana dek dnmeyecektik. Babas buna kar kmad ve ona yz dolar verdi. Sonra aletlerimizi almak ve yolculuk iin olabildiince adam toplamak zere Petite Cte'a gittik. Petite Cte Missouri'nin kuzey kysnda, Mississippi ile birletii yerin otuz kilometre tesindeki kk bir yerleim yeridir. Bir dizi alak tepenin eteinde, nehrin Haziranda yamur sularyla kabardnda eriemeyecei kadar yukars ndaki bir kaya tabakasnn stnde bulunur. Burann st ksmnda sadece be alt ahap ev vardr. Ama dou tarafnda kk bir kilise ve nehre paralel uzanan on be yirmi ev bulunur. Sakinleri yz kii kadardr. ounlukla Kanada kkenli kreollerdir. Son derece tembeldirler ve etraflarndaki verimli topra ilemek iin hibir giriimde bulunmazlar. Arada srada biraz bahecilik yaparlar o kadar. Temelde avclkla ve Kzlderililerle yaptklar post ticaretiyle geinir, bu derileri North-West irketi'nin adamlarna satarlar. Burada yolculuumuz iin kolayca adam ya da tehizat bulabileceimizi dnmtk. Ama her iki konuda da hayal krklna uradk. nk buras her iki bakmdan da isteklerimizi karlamakta ve yolculuumuzu gvenli ve verimli klmakta yetersizdi. Kzlderili kabileleriyle dolu bir blgenin iinden gemeye karar vermitik ve bu kabileler hakknda belirsiz sylentiler dnda hibir ey bilmiyorduk; oysa vahi ve hain olduklarna inanmak iin pek ok sebebimiz vard. Bu yzden yanmza bol silah, cephane ve adam almamz kesinlikle artt. Yolculuumuzdan kr salayacaksak topladmz eyleri geri gtrmekte kullanacamz kanolarmzn da olmas artt. Petite Cte'a ilk vardmzda Martn ortasyd. Maysn sonuna kadar hazrlanamadk. ki kez nehrin aasna, Point'e inip adam ve tehizat aramak zorunda kaldk. Bunlar bize epey pahalya mal oldu. Zaruri pek ok eyi bulamayacak gibiydik, ama neyse ki Pierre Mississippi boyunca yaplan bir yolculuktan dnen bir ekiple karlat da bunlar en iyi adamlarndan altsn ve bir kanoyu bize verdiler. Ayn zamanda erzak ve cephane fazlalarnn ounu da sattlar. Tam zamannda gelen bu yardm sayesinde Hazirandan nce yola kmaya

E. A. Poe hazr hale gelebildik. 1791 yl, Haziran aynn nde Petite Cte'daki arkadalarmza veda edip keif seferimize ktk. Grubumuz on be kiiden oluuyordu. Bunlardan bei Petite Cte'lu Kanadallard ve hepsi de nehrin yukarsnda ksa gezilere katlmt, iyi kayklar, hele i Franszca arklar sylemeye ve iki imeye geldiinde mkemmel yol arkadalarydlar. ok fazla iiyorlard, ama i yapamayacak kadar sarho olduklar ok enderdi. Keyifleri her zaman yerindeydi ve almaya hazrdlar. Ama iyi avc olmadklarn dnyordum ve dvme konusunda da gvenilmez olduklarn ksa srede anladm. Nehrin ilk sekiz yz bin kilometresi boyunca (tabii o kadar ilerleyebilirsek) bu be Kanadal'dan ikisi evirmen olarak grev yapacakt. Sonra gerek duyarsak evirmen olarak Kzlderilileri kullanmay dnyorduk. Ama Kzlderililerle olabildiince az grmek istiyor, onlarla bylesine kk bir ekiple ticaret yapma riskine girmektense kendimiz tuzak kurmay yeliyorduk. Her zaman son derece ihtiyatla ilerliyor, kendimizi sadece bundan kanamadmzda aa karyorduk. Pierre'in geri dnen Mississippi teknesinden ald alt adam Kanadallardan olabildiince farklyd. Bei kardeti; soyadlar Greeley idi (John Robert, Meredith, Frank ve Poindexter). Bu be kardeten daha cesur ve iyi adam bulamazdk dorusu. John Greeley kardelerin en by ve en salam yapl olanyd. Kentucky'nin en gl adam ve en iyi atcs olmakla nam salmt. Bir seksen boyundayd; omuzlar son derece geni, kollar bacaklar uzun, eklemleri iri ve glyd. ok kuvvetli adamlarn ou gibi o da son derece yumuak balyd ve hepimiz tarafndan seviliyordu. Dier drt karde de gl ve salam yapl adamlard, ama John ile kyaslanamazlard. Poindexter onun kadar uzun boylu, ama ok sskayd ve son derece vahi bir grne sahipti. Ama tpk aabeyi gibi o da barl bir yapdayd. Hepsi de av konusunda deneyimli iyi atclard. Pierre'in bizimle gelme teklifini seve seve kabul etmilerdi. Onlarla bir anlama yapmtk. Giriimin karndan Pierre ve benle eit pay alacaklard - yani kr e blecektik; birini ben, birini Pierre alacak, bir paray da be karde blecekti. Geri dnen tekneden aramza katlan altnc adam da iyi bir elemand. Ad Alexander Wormley idi. Virginial'yd ve tuhaf yanlar olan bir adamd. Eskiden vaizlik yapm ve sonra kendini peygamber sanp blgede uzun sa ve sakalla, plak ayakla dolaarak karsna kan herkese uzun vaazlar vermiti. Bu sanrs imdi baka bir kanala ynelmiti. Yrenin bir yerinde altn madenleri

Btn Hikayeleri bulmaktan baka bir ey dnmyordu. Bu konuda tamamen bir deli gibiydi. Ama dier tm konularda son derece akl banda ve hatt zekiydi. yi bir kayk, iyi bir avc ve cesur, gl kuvvetli ve hzl yryebilen bir adamd. Hevesli karakteri yznden bu adama ok gveniyordum. Sonunda grlecei gibi bu konuda yanlmadm. Dier iki adammz Pierre Junt'ya ait Toby isminde bir zenci ile Mill's Point'in yanndaki ormanda bulduumuz, keif seferimizden bahseder bahsetmez bize katlan bir yabancyd. Ad Andrew Thornton'du. Virginial'yd ve kanmca mkemmel bir aileden, eyaletin kuzeyindeki Thorntonlardan geliyordu. yldr Virginia'dan uzaktayd. Blgenin batsn, yannda sadece iri bir Newfoundland kpegiyle gezip durmutu. Post toplamamt; gezip macera yaamaktan baka bir amac yok gibiydi. Geceleri kamp ateinin evresinde otururken maceralarn ve kr yaamnn zorluklarn anlatarak elendirirdi bizi. yle bir itenlikle anlatrd ki doruluklarndan phe duymazdk bu maceralarn; oysa ou olduka srad olaylard. Daha sonraki deneyimlerimizden yalnz gezen avcnn katland tehlike ve glklerin pek abartlamayacan ve asl meselenin onlar dinleyiciye iyi aktarabilmek olduunu rendik. Thornton'u grr grmez ok sevdim. Toby'den sadece birka szckle bahsettim, oysa kesinlikle ekibimizin en nemsiz adam deildi. Yal Bay Junt'nun ailesinde ok uzun yllar bulunmu ve sadk bir zenci olduunu kantlamt. Bizimki gibi bir keif seferine kmak iin ok yalyd; ama Pierre onu geride brakmak istemiyordu. Ancak salam yapl bir adamd ve hl epey dayanklyd. Pierre fiziksel g asndan ekibimizin en zayf adam olsa gerekti, ama byk bir saduyuya sahipti ve hibir eyden ylmazd. Tavrlar bazen lsz ve kabayd. Bu sk sk tartmalara girmesine yol ayordu ve bir iki kez keif seferimizin baarsn ciddi lde tehlikeye att. Ama gerek bir dosttu ve bu adan onu paha biilmez deerde gryorum. Bylece Petite Cote'dan ayrlrken ekibimizde bulunanlar ksaca tantm oldum. Kendimizi ve tehizatlarmz tamak, ayrca edinebileceimiz derileri eve gtrmek iin iki byk kaymz vard. Bunlarn k hu kabuundan yaplm, ladin kknden iplerle balanm, balant yerleri am sakzyla kaplanmt ve alt kiinin rahatlkla tayabilecei kadar hafifti. Alt metre uzunluundayd ve drt ila on iki krekle yzdrlebiliyordu. Borda tirizine kadar doldurulduunda suya krk be, boken ise sadece yirmi be santim ka-

. . Poe dar batyordu. Dieri Petite Cte'da bizim yaptmz bir tekneydi. Dokuz metre uzunluundayd ve borda tirizine kadar doldurulduunda suya altm santim batyordu. Alt metre uzunluunda bir gvertesi vard. Burada salam kapl kk bir kamara bulunmaktayd. Tekne epey geni olduundan bu kamaraya hepimiz doluabilirdik. Kamarann duvarlar arasna stp denmiti; ift katl meeden yapldndan kurun geirmezdi. eitli yerlerine kk delikler amtk, saldrya urarsak hem bunlardan ate aabilelim, hem de dmann hareketlerini gzlemleyebilelim diye. Bu delikler ayn zamanda kapy kapadmzda hava ve k almamz da salyordu. Onlar gerektiinde tkayacak tapalarmz da vard. Geri kalan metre akt ve burada alt krek kullanabilirdik. Ama temelde srk kullanyorduk. Yelkeni kolayca alp kapanan kk bir direimiz de vard. Pruvadan yaklak iki metre tedeydi. Rzgar elverili olduunda bunun stnde byk bir drtkenar yelken ayorduk. Pruvann altndaki bir blmeye on varil barut ve gerekli grdmz lde sama koymutuk. Samalarn onda birini fieklere doldurup hazr etmitik. Ayrca buraya tekerlekli kk bir pirin topu da, fazla yer kaplamasn diye paralarna ayrarak yerletirmitik. Keif seferimiz srasnda byle bir savunma silahnn iimize yarayabileceini dnyorduk. Bu top iki yl nce Missouri'ye ispanyollar tarafndan getirilen toptan biriydi. Petite Cte'un birka kilometre yukarsnda bir kanonun devrilmesi sonucu derek kaybolmutu. Kanonun devrildii yer olduka sd ve bir Kzlderili topun yerini kefetmi, yardm alarak onu yerleim merkezine gtrm ve orada be litre viski karlnda satmt. Bunun zerine Petite Cote sakinleri gidip dier iki topu da bulmulard. Olduka kk toplard, ama iyi metalden yaplmaydlar ve iilikleri iyiydi. stlerine baz Fransz toplar gibi ylanlar oyulmutu. Toplarla birlikte elli demir glle bulunmutu. Bunlar satn aldk. Bu topu nasl ele geirdiimizi anlatmamn sebebi daha sonra da grlecei gibi keif seferimiz srasnca bazen nemli rol oynam olmas. Onun yan sra on be yedek tfeimiz vard. Bunlar bir kutuya koyup dier ar tehizatn yanma yerletirmitik. Nehirdeki krk dallar yznden arl bu ksma vermitik, pruva taraf iyice suya batsn diye. Bu en iyi yntemdir. Baka tehizat asndan da yeterince donanmlydk. Her adamda kk bir el baltas, bak, tfek ve cephane vard. Her kaykta bir kamp kazan, iri balta, bir ekme halat, gerektiinde tehizatn stn rtmek iin iki yal rt ve su boaltmak iin iki iri snger bulunmaktayd. Kanoda ayrca kk bir

Btn Hikayeleri direk ve yelken (bundan bahsetmedim), ayrca tamirat yapmak iin bir miktar zamk, hu kabuu ve aa kk bulunmaktayd. Ayrca Kzlderililerin ilgisini ekecek mallar da bulunduruyorduk. Bunlar yanmza almakta fayda grm, Mississippi teknesinden satn almtk. Amacmz Kzlderililerle alveri yapmak deildi; ama bu mallar bize olduka ucuz bir fiyata teklif edilmiti ve iimize yarayabileceklerini dnmtk. pekli ve pamuklu mendillerden; ip, halat ve knnaplardan; apkalardan, ayakkablardan ve klotlu oraplardan; kk baklardan ve hrdavattan; patiskadan ve pamuklu bezden; Manchester mallarndan; ttnden; ilemeli battaniyelerden; cam oyuncaklardan ve boncuklardan vs. oluuyordu. Btn bunlar kk paketlere blmtk. Her adam bu paketlerden n tayordu. Erzak da kolayca tanacak ekilde paketlenmi, kayklara bltrlmt. Yanmzda toplam yz kilo domuz eti, yz kilo peksimet ve yz kilo da kurutulmu sr eti vard. Kurutulmu eti Petite Cte'da, Kanadallarn tavsiyesiyle hazrlamtk. North-West Krk irketi'nin btn uzun yolculuklarda, avlarn yeterli olmayacandan korkulduunda bu areye bavurduunu sylemilerdi. Bunun hazrlan ekli son derece tuhaftr. Bykba hayvanlarn etinin yasz ksmlar ince dilimler halinde kesilir ve hafif bir atein stndeki tahta bir zgaraya konulur ya da gnete (bizim yaptmz gibi) veya bazen ayazda braklr. Bu ekilde yeterince kuruyunca iki ar ta parasnn arasnda ezilir. Bylece yllarca dayanacak hale gelir. Ancak fazla miktarda bir arada tutulursa baharda buzlarn zlmesiyle fermantasyona urar ve yeterince havalandrlmazsa ksa srede rr. ya da kuyrukyayla birlikte eritilir ve kaynam halde dvlm etle, yar yarya kartrlr. Sonra torbalara konulur ve artk daha fazla piirilmeden yenmeye hazrdr. Tad, tuz ve sebze olmadan da epey gzeldir. En iyi kurutulmu et yemei ilik ve kuru brtlen eklenmesiyle yaplr ve yrenin balca yemeklerinden biridir.Viskimizi yirmi beer litrelik damacanalara koymutuk. Yanmza bunlardan yirmi tane almtk. Yani toplam be yz litre viskimiz vard Her eyi ykledikten sonra, Thomton'un kpei de dahil olmak zere tekneye ktmzda byk kamara dnda bo yer kalmadn grdk. Buraya tehizat koymak istememitik, nk kt havalarda uyuyacak yer olarak kullanmay tasarlyorduk. Burada silah ve cephane, birka ay kapan ve ay postundan bir hal dnda bir ey yoktu. Kalabalk olmamz bizi her halkarda bavurmamz gereken bir areye itti. Drt avcy ekipten ayrdk. Bunlar nehir boyun-

E.A. Poe ca ilerleyip hem avlanacak, hem de nc vazifesini grp yaklaan Kzlderililere kar bizi uyaracaklard. Bu amala iki iyi at satn aldk. Bunlardan birini gney kysndan ilerleyecek olan Robert ve Meredith Greeley'e, dieriniyse kuzey kysndan ilerleyecek olan Frank ve Poindexter Greeley'e verdik. Atlar sayesinde vurduklar hayvanlar getirebilirlerdi. Bu teknelerimizdeki durumu epey rahatlatt ve saymz on bire indirdi. Kk teknede Petite Ctelu iki adam, Toby ve Pierre Junt vard. Bynde Peygamber (ona bu lakab takmtk) yani Alexander Wormley, John Greeley, Andrew Thornton, Petite Ctelu adam ve ben, bir de Thornton'un kpei vard. Bazen krekle yol aldmz oluyordu, ama genelde deil. ounlukla kydaki aa dallarna tutunup ekerek ilerliyorduk. Veya arazi msaitse ekme halat kullanyorduk, ki bu en kolay yoldur. Bazlarmz karadan ekerken dierleri de teknede kalp srklarla kydan uzak tutuyordu. Srklar ounlukla birlikte kullanyorduk. Kanadallar hem bu srk ynteminde (suyun dibi fazla amurlu ya da bataklk ve derinlii fazla olmadnda olduka ie yaryor), hem de krekilikte uzmanlar. Uzun, demir ulu, sert ve hafif srklar kullanyorlar. Bunlarla teknenin pruvasna gidiyorlar. Her iki tarafta eit sayda adam duruyor. Sonra yzlerini k tarafna evirip srklar nehrin dibine kadar daldryorlar. Bylece salam bir dayanak bulduktan sonra srklarn ucunu bir yastkla korunan omuzlarna dayyor ve bu ekilde teknenin kenar boyunca yryerek itiyor ve onun byk bir hzla ilerlemesini salyorlar. Srklar kullanrken dmenciye gerek yok. nk srklar tekneyi mkemmel bir hassasiyetle ynlendiriyor. Bu farkl ilerleme yntemleriyle, bazen de zorunluluklar yznden, hzl akntlarda ya da s sularda teknelerimizi ellerimizle ekmek zorunda kalarak, Missouri Nehri boyunca ilerleyerek maceral yolculuumuza baladk. Keif seferinin ana hedefi deerli post temin etmekti; bunu olabildiince dikkat ekmeden ve Kzlderililerle dorudan ticari ilikiye girmeden yapacak, avlanma ve tuzak kurma yntemleriyle baaracaktk. Kzlderililerin genelde hain bir rk olduunu, bizimki gibi kk bir ekibin onlarla ilikiye gemesinin gvenli olmayacan uzun sre nce renmitik. Tasarladmz rotada daha nce avlanan krkler kunduz, samur, sansar, vaak, vizon, misk san, ay, tilki, porsuk, rakun, kurt, bufalo, geyik ve elk krklerini ieriyordu. Ama biz kendimizi pahal olan trlerle snrlamaya karar verdik.

Btn Hikayeleri Petite Cte'dan yola ktmz sabah yaadm en gzel ve mkemmel sabahlardan biriydi. Btn ekip mthi bir amata koparyordu. Yaz henz balamamt, tatl sert rzgar baharn tm holuu, tm yumuaklyla esiyordu. Gne parlakt, ama fazla s yaymyordu. Nehirdeki buzlar zlmt ve olduka youn olan aknt Missouri'nin s kesimlerinin kynn grntsn bozan btn o bataklk alvyonlarn gzlerden gizliyordu. imdi nehrin son derece grkemli bir grn vard. Bir tarafta st ve kavaklarn arasndan geiyor, dier taraftaysa dik kayalarn stnden ayordu. Nehrin yukarsna bakarken (bat ynnde uzanyor, sular epey uzakta gkyzyle birleir gibi grnyordu) bu sularn muhtemelen iinden getii blgenin enginlii stne dnyordum. Bu blge henz beyaz adam tarafndan bilinmiyordu ve belki de Tanr'nn grkemli eserleriyle doluydu. Ruhumda ilk kez bylesine byk bir heyecan hissediyordum. imden kendi kendime bu soylu nehir boyunca daha nce hibir gezginin gitmedii kadar ilerlemeye, ufak tefek glklerden ylmamaya karar verdim. O anda insanst bir enerjiye sahip gibiydim. Hayvani gdlerim yle keskinlemiti ki teknenin dar gvertesinde iim iime smyordu. Kydaki Greeleylerle birlikte olmak istiyordum. Bylece iimdeki hisleri rahata aa vurabilecek, koup zplayabilecektim. Thornton da bu hislerimi gl bir ekilde paylayor, keif seferimize duyduu derin ilgiyi ve etrafmzdaki gzel manzaraya olan hayranln saklamyordu. Yaammda ilk kez rahata, yanl anlalma korkusu olmadan konuacam bir arkadaa gl bir ihtiya duydum. Btn akrabalarm bir anda kaybetmem beni zm, ama depresyona sokmamt. Ruhum doann yabanl sahneleri stne dnerek avunmak istiyordu. Bu sahnelerin ve dourduklar dncelerin tadna ise ayn hisleri paylamayan biri olmadan tamamen varlamayacan anlamtm. Thornton alay edilme korkusu olmadan, tamamen iimi aabileceim biriydi. Onun da benim kadar duygulanm olduunu biliyordum. Yaammda ne daha nce, ne daha sonra doa manzaralar hakkndaki fikirleri benimkine o kadar uyan baka biriyle karlamadm. Sadece bu bile dost olarak ona balanmam iin yeterliydi. Tm keif seferi boyunca birbirimize karde kadar yakndk. Ona danmadan hibir ey yapmyordum. Pierre de arkadamd, ama aramzda karlkl bir dnce ba - insani balarn en gls yoktu. Duyarl biri olsa da yaps benim youn cokumu kavrayamayacak kadar deikendi. Gece kerken nehrin gney tarafndaki byk bir maarann aznn nnd e n geerken biraz zorluk ekmemizi saymazsak yolculuumuzun ilk gn

E. A. Poe olaysz geti. Bu maarann son derece i karartc bir grn vard. Nehrin biraz zerine uzanan altm metrelik sarp bir kayaln dibindeydi. Maarann uzunluunu seemiyorduk, ama be metre derinliinde ve en az on be metre geniliindeydi. Irmak nnden byk bir hzla akyordu. Buradaki kayalarn yaps yznden tekneyi ekemediimiz iin yanndan geerken byk aba harcamak zorunda kaldk. Sonunda bir adam dnda hepimiz byk tekneye binip bunu halletmeyi baardk. Bu adam kk teknede kald ve onu maarann biraz arkasna demirledi. Sonra hep birlikte krek ekerek byk tekneyi bu zorlu boazdan geirdik. Yeterince ilerleyince bir halat kk tekneye balayp onu ektik. Gn boyunca Bonhomme ve Osage Femme nehirlerinin, iki kk derenin ve pek ok kk adann yanndan getik. Yaklak krk kilometre yol kat ettik, nden gelen rzgara karn. Gece kuzey kysnda, Diable denen bir ivintinin yannda kamp kurduk. Drt Haziran. Bu sabah Frank ve Poindexter Greeley semiz bir erkek geyikle geldiler kampmza. Kahvaltda hepimiz byk bir neeyle bunu yedik. Daha sonra da canllkla yola koyulduk. Diable ivintisinde aknt gneydeki bir takm kayalara mthi bir gle arpar ve nehrin bu ksmnda ilerlemeyi gletirir. Bundan biraz tede birka bataklk kesimle karlatk ve bunlar bize epey sorun yaatt. Nehrin bu ksmnda kylar srekli andndan rman yata zamanla epey deiiyor olsa gerek. Sekizde doudan esen taze bir rzgarla hzla ilerlemeye baladk. Bu sayede gece olduunda elli kilometre, hatt daha fazla yol kat etmitik. Kuzeyde Du Bois Nehri'ni, Charite adl bir dereyi ve pek ok kk aday getik. Gece olup da bir grup kavak aacnn altna geldiimizde nehir hzla ykselmekteydi. Yaknlarda kamp yapabileceimiz baka yer yoktu. Hava ok gzeldi ve ben uyuyamayacak kadar heyecanlydm. Bylece Thornton'dan bana elik etmesini isteyerek gezintiye ktm ve sabaha kadar dnmedim. Ekibimizin geri kalan ilk kez kamarada yatt ve burasnn be alt, hatt daha fazla kii iin olduka rahat olduunu grdler. Geceleyin tepeden, gverteden gelen tuhaf bir ses duymu, ama bunun nereden kaynaklandn anlayamamlard. Bazlar dar frladnda sesi karan her neyse kaybolmutu. Sesin tarifinden bunun bir Kzlderili kpei olduu sonucuna vardm. Taze yiyeceimizin (dnk erkek geyiin) kokusunu alm, bir para kapmaya almt. Bundan kesinlikle eminim; ama bu olay geceleri dzenli bir nbeti koymamann ne kadar byk bir risk olduunu gsterdi ve bundan byle nbet tutmay kararlatrdk.

Btn Hikayeleri [Yolculuunun ilk iki gnnde yaadklar olaylar Bay Rodman'in kendi szleriyle aktardktan sonra, Missouri boyunca ilerleyip 10 Austos'ta Platte'nin azna varana kadarki ksm atlyoruz. Nehrin bu blmnn nitelikleri yle iyi bilinmektedir ve yle ok tasvir edilmitir ki, daha fazla anlatmak gereksizdir. Ayrca gnln bu ksmnda blgenin doal yapsnn tasvirinden ve sradan tekne ve av olaylarndan baka pek bir ey anlatlmaz. Grup tuzak kurmak iin pek ok kez durur, ama pek baarl olamaz. Sonunda post toplamak iin dzenli giriimlerde bulunmadan nce blgenin ilerine doru ilerlemeye karar verirler. Atladmz iki ay iinde sadece iki dikkat ekici olay kaydedilmitir. Bunlardan biri bir Kanadalnn, Jacquez Lauzanne'nin bir ngrakl ylann srmasyla l, dieri de eyalet amirinin emriyle ekibi durdurup geri dndrmek zerine gnderilen bir spanyol heyetiyle karlalmasdr. Ancak grevli subay keif seferiyle yle ilgilenir ve Bay Rodman'den yle holanr ki gezginlerin yola devam etmelerine izin verilir. Teknelerin evresinde arada srada pek ok kk Osage ve Kanzas Kzlderili gruplarnn gezindii olmu, ancak bunlar dmanca tavrlar sergilememilerdir. Bu yzden imdi gezginlerimizi Platte Nehri'nin aznda, 10 Austos 1791'de brakyoruz. imdi ekibin says on drde inmi durumdadr] 3. BLM [Gezginlerimiz Platte Nehri'nin azna vardktan sonra gn kamp kurarlar. Bu sre boyunca tehizatlarn ve erzaklarn kurutup havalandrmakla, yeni krek ve srklar yapmakla, epey hasar grm olan hu kanoyu onarmakla megul olurlar. Avclar epey av getirir ve tekneler bunlarla tka basa dolar. Blge geyik, hindi ve semiz orman tavuu kaynamaktadr. Ekip eitli balk trlerinin de tadna bakm ve nehir kylarnn biraz tesinde nefis bir tr yaban zm bulmutur, iki haftadr Kzlderili grmemilerdir, nk av mevsimidir ve hi phesiz Kzlderililer bozkrlarda bufalo avlamaktadrlar. Gezginler ilerini bitirdikten sonra kamplarn toplayp Missouri boyunca ilerlemeyi srdrr. Buradan gnle devam ediyoruz.] 14 Austos. Gneydoudan gelen ho bir esintiyle yola koyulduk. Nehrin orta ksmnda aknt son derece gl; biz de gney kysndan ve akntnn yaratt anaforun avantajn da kullanarak byk bir hzla ilerledik. le vakti durup gneybat kysndaki son derece ilgi ekici bir takm tmsekleri inceledik Bu noktada arazi klm, yz dnm kadar kalm gibidir. Civarda-

E. A. Poe ki byk bir gl, topra andrm olsa gerek. Blge eitli ekillerde ve boyutlarda kum ve amur tepeleriyle doludur. Bunlarn en yksei nehre en yakn olandr. Bu tepeciklerin doal m, yapay m olduuna karar veremedim. Topran genel grntsnden iddetli su akntsna maruz kald belli olmasa bunlar Kzlderililerin yaptn dnrdm. Toplam otuz kilometre kat etmi olduumuzdan gnn geri kalann bu noktada geirdik. 15 Austos. Bugn n taraftan iddetli ve olduka tatsz bir rzgar esti. Bu yzden byk aba harcamamza karn sadece yirmi be kilometre kat edebil dik. Geceleyin kuzey kysndaki bir yarn dibinde kamp kurduk. Bu Nodaway Nehri'ni geride braktktan sonra grdmz ilk uurumdu. Geceleyin bir sa anak balad. Greeleyler atlarn getirip kamaraya kapandlar. Robert atyla nehirden yzerek gney kysna geti ve Meredith'i kydan ald. Bu yaptkla rnn kolay olduunu dnr gibiydi, oysa gece zifiri karanlkt ve hava ol duka ktyd. Nehir de epey kabarmt. Hepimiz kamarada oturduk, nk hava olduka serindi. Uzun sre uyank kalp Thornton'un yklerini dinle dik. Bize Mississippi'de Kzlderililerle yaad maceralar pepee anlatt. ri kpei syledii her szc byk bir dikkatle dinler gibiydi. Thornton ne zaman inanlmaz bir ey anlatsa byk bir ciddiyetle ondan ahitlik etmesini istiyordu. "Nep," diyordu, "o zaman hatrlyor musun?" - veya "Nep bunun doru olduuna yemin edebilir - deil mi Nep?" O zaman hayvan koca dilini karyor ve iri kafasn aa yukar sallyordu, sanki "Oh, evet, ncil adna ye min ederim ki her kelimesi doru." diyordu. Hepimiz kpee bu numarann retilmi olduunu bilsek de, yine de kendimizi her seferinde kahkahadan k rlmaktan alamyorduk. 16 Austos. Bu sabahn erken saatlerinde bir adann, yaklak on be metre geniliindeki bir derenin ve, otuz kilometre ileride, nehrin ortasndaki byk bir adann yanndan getik. imdi genellikle kuzeyimizde yksek bozkrlar ve aalkl tepeler, gneyimizdeyse kavak aac kapl alak bir arazi vard. Nehir kvrmlar izerek akyordu, ama Platte'den nceki kadar sklkla deil. Aala rn skl buralarda daha az; ounlukla karaaa, kavak, ceviz aac ve biraz da mee grlyor. Neredeyse btn gn gl bir rzgar esti ve bunun ve anaforun yardmyla gece kmeden krk kilometre kat etmeyi baardk. Kam pmz gneyde, gr otlarla kapl ve stnde epey erik aac ve frenkzm a ls bulunan bir ovada kurduk. Arkamzda dik bir ormanlk bayr vard. Bunu knca yaklak bir buuk kilometre boyunca uzanan bir baka ova kefettik.

Btn Hikayeleri Bunun ardnda benzer bir ormanlk bayr ve onun da ardnda bir baka geni ova vard. Bu ova gz alabildiine uzanyordu. Tam tepemizdeki kayalklardan dnyann en gzel manzaralarndan birini grdk. 17 Austos. Btn gn kampta kalp eitli ilerle megul olduk. Thornton'la kpeini yanma alp gneye doru biraz yrdm. Yrenin gzellii karsnda bylenmitim. Bozkrlar, gzellikte Bin Bir Gece Masallarnda anlatlan her eyi geiyordu. Irmak kollarnn kylarnda yle iekler vard ki her biri bir sanat eserine benziyordu. Canl renkleri muhteem bir ekilde kaynamt. Youn kokular yle gzeldi ki neredeyse eziyet ediciydi. Arada srada, rzgarda sallanan bir mor, mavi, turuncu ve kzl iekler okyanusunun ortasnda yeil aa adalarna rastladmz oluyordu. Bu adalar son derece grkemli orman meelerinden olumaktayd. Altlarndaki imenler en yumuak kadifeden yeil bir kaftan andryordu. Dev dallarndan genelde nefis olgun meyvelerle ykl bol miktarda zm asmas sarkmaktayd. Uzaktaki Missouri'nin grnts son derece grkemliydi. Nehirdeki adalarn pek ou tamamen erik allar ve dier allarla kaplyd, bir ngiliz iek bahesindeki gibi aralarndan geen dar, labirentimsi yollarn bulunduu yerler dnda. Bu yollarda elkler ve antiloplar grebiliyorduk. Bu yollar onlar amt phesiz. Gnbatmnda gezintimizden byk haz alm olarak kampa geri dndk. Gece lkt. Sivrisineklerden son derece rahatsz olduk. 18 Austos. Bugn nehrin dar bir kesiminden getik. Genilii yz seksen metreden fazla deildi. ou yeri ktk ve dal paralaryla kapl bir kanal vard Burada aknt olduka hzlyd. Byk tekneyi bir kte bindirdik ve iine yan yarya dek su dolmasna engel olamadk. Bunun sonucunda durmak ve tehizatmz gzden geirmek zorunda kaldk. Peksimetlerin bir ksm slanmt, ama baruta bir ey olmamt. Orada btn gn kaldk. Sadece sekiz kilometre kat etmitik. 19 Austos. Bu sabah erkenden yola kp epey yol aldk. Hava serin ve bulutluydu. le vakti bir saanak yad. Gneyden karan bir dereyi getik. Az tuhaf grnl byk bir kum adas tarafndan neredeyse tamamen gizlenmiti. Bunun yaklak yirmi be kilometre ilerisine gittik. Burada dalk blgeler nehrin olduka gerisinden balyor. Aralarnda muhtemelen on be-otuz kilometre var. Kuzeyde epey iyi cins aa bulunuyor, ama gneyde bunlardan pek yoktu. Irman yaknnda gzel ayrlar uzanyordu. Ky boyunca dr-be farkl trden zm topladk. Hepsi de olgundu ve tatlar gzeldi, iri ve mor

E. A. Poe olan bir cinsin tad mkemmeldi. Avclar geceleyin nehrin her iki yakasndan kampa geldiler. yle ok av getirmilerdi ki bunlarla ne yapacamz bilemedik - orman tavuklar, hindiler, iki geyik, bir antilop ve kanatlarnda siyah izgiler bulunan epey miktarda sar ku. Bu kularn tad lezizdi. Gn boyunca yaklak otuz kilometre kat ettik. 20 Austos. Nehir bu sabah kum tepecikleri ve dier engellerle doluydu. Ama evkle ilerledik ve gece kmeden nce, son kampmzn elli kilometre kadar ilerisindeki epey geni bir nehir koluna vardk. Bu nehir kolu kuzeyden geliyor ve aznn karsnda byk bir ada var. Bu adada kamp kurduk ve kunduzlara tuzak kurmak iin birka gn kalmaya karar verdik, nk civarda epey kunduz grmtk. Bu ada dnyann en gzel yerlerinden biri. imde en ho ve allmadk trden duygular uyandrd. Btn manzara sanki gerek deil de ocukken kurduum dlerden biri gibiydi. Kylar son derece hafif bir eimle nehre iniyordu. stleri parlak yeil, ksa ve yumuak otlarla kaplyd. Bu otlar kynn biraz tesinde, akntnn altnda da seilebiliyordu; zellikle de derenin kuzey tarafnda, nehre dkld yerde. Muhtemelen yirmi dnmlk adann evresi kavak aalaryla kaplyd. Gvdelerine meyveleri olgunlam zm asmalar sarlmt. Kavaklarla asmalar birbiriyle yle sk bir ekilde i ie gemiti ki, yapraklarn arasndan nehri glkle seebiliyorduk. Burada otlar biraz daha uzun ve kalndlar; ortalarndan aa inen soluk sar ya da beyaz birer izgi vard. Bu otlarn vanilyay andran, ama ok daha gl, nefis bir kokusu vard. Bu koku her yan sarmt. Sradan ingiliz tatl otu da hi phesiz ayn trdendir, ama gzellik ve koku asndan bununla kesinlikle boy lemez. Otlarn arasna her tarafta son derece parlak saysz iek salmt. ounun kokusu gzeldi. Mavi, beyaz, parlak sar, mor, koyu krmz, parlak kzl renkteydiler. Bazlarnn lale gibi izgili yapraklar vard. Her tarafta kk kiraz aac ve erik als kmeleri bulunmaktayd. Pek ok dar ve kvrml yol aday turluyordu. Bunlar elkler ve antiloplar tarafndan almt. Neredeyse tam ortada tatl ve berrak sulu bir pnar vard; suyu st yosun ve iek am asmalarla kapl sarp bir kayaln arasndan akyordu. Buras btn olarak bakldnda insan eliyle yaplm muhteem bir iek bahesi gibiydi, ama ok daha gzeldi. Eski kitaplarda okuduumuz byl manzaralara benziyordu. Hepimiz buraya bayldk ve kampmz bu gzel yerde, byk bir neeyle kurduk. [Ekip burada bir hafta kalr. Bu sre iinde kuzeydeki komu araziyi pek ok

Btn Hikayeleri ynden aratrrlar. Bahsedilen dereden bir miktar kunduz postu salarlar. Havalar iyi gider ve gezginlerin o dnyevi cennetten aldklar hazz bozan bir ey olmaz. Ancak Bay Rodman hibir gerekli nlemi almay ihmal etmez; her gece, herkes kampta toplanp elenmeye baladnda dzenli olarak nbetiler koyar. Burada ei benzeri grlmemi lenler dzenleyip iki alemleri yaparlar. Kanadallar ark syleme ve iki ime konusunda dnyann en iyisi olduklarn kantlarlar. Tek yaptklar yemek piirmek ve yemek, dans etmek ve avazlar kt kadar bararak neeli Fransz arklar sylemektir. Gn boyunca kampn ilerini yapma grevi onlara verilmitir. Ekibin daha akll uslu elemanlar ise avlanmaya ya da tuzak kurmaya gitmektedir. Bunlardan birinde Bay Rodman kunduzlarn alkanlklarn gzlemlemek iin mkemmel bir frsat yakalar. Onun bu tuhaf hayvana ilikin anlattklar epey ilgin. Genel tanmlardan baz ynlerden ayrlmas sylediklerini daha da ilgin klyor. Bay Rodman'in yannda her zamanki gibi Thornton'la kpei vardr. Kk bir dereyi nehirden yaklak on be kilometre uzaklktaki, dalk blgedeki kaynana dek izlemitir. Ekip sonunda kunduzlarn dereye set ekerek geni bir bataklk oluturduu bir yere gelir. Batakln bir ucunda byk bir st aalar koruluu vardr; stlerin suyun stne sarkt bir noktada bu hayvanlardan bir ou grlebilmektedir. Maceraclarmz usulca bu stlerin yanna giderler. Neptune' biraz uzakta yere yatrdktan sonra fark edilmeden byk ve kaln bir aaca trmanmay baarrlar; buradan altlarndaki olup bilen her eyi grebilmektedirler. Kunduzlar setlerinin bir blmn onarmaktadr ve ilerinin her aamas kahramanlarmz tarafndan rahata izlenebilmektedir. Mimarlarn teker teker batakln kysna yaklatklar grlr. Her birinin aznda bir dal paras vardr; sete trmanp dal km olan ksma zenle, boylamasna yerletirirler; hemen ardndan bir anda suya dalp birka saniye sonra tekrar, azlarnda bir miktar kat amurla su yzne karlar ve ayaklaryla kuyruklarn kullanarak (kuyruklarn mala niyetine kullanmaktadrlar) amurla gediin stne yerletirmi olduktan dallar svarlar. Sonra aalarn arasnda gzden kaybolurlar ve yerlerini hemen baka kunduzlar alr, bunlar da tam tamna ayn ilemi yinelerler. Bylece setin hasar grm ksm ksa srede tamir edilir. Msy Rodman ile Msy Thornton bu alma srecini iki saatten fazla izlerler; ikisi de bu zanaatlarn byk yeteneinin tandr. Ama kunduzlarn dal aramak zere batakln kysndan ayrlr ayrlmaz stlerin arasnda gzden kaybolmas, da-

E. A. Poe ha sonra yaptklarn da izlemek isteyen gzlemcilerin hi houna gitmemitir. Ancak aacn biraz daha yukarsna trmannca her eyi grrler; anlalan kk bir nar devrilmitir ve imdi neredeyse tamamen budanmtr. Birka kunduz hl geride kalan az saydaki dal kemirmekte, kopard her paray alp sete gtrmektedir. Bu arada epey kalabalk bir kunduz grubu da ok daha byk ve yal bir baka aacn evresini sarm, bunu devirmek iin kemirmekle meguldr. Aacn gvdesinin etrafnda bu yaratklardan elli altm tane vardr. Bunlardan alt yedi tanesi almakta, yorulunca yerlerini birer birer arkadalarna brakmaktadr. Gezginlerimiz nar ilk grdklerinde byk ksm kesilmitir bile - ama sadece kenarnda ykseldii bataklk kysna bakan taraf. Kesik neredeyse otuz santim geniliindedir ve bir baltayla alm gibi dzdr. Aacn dibindeki toprak saman andran ince ve uzun kymklarla doludur. Bunlar kemirilmi, ama yenmemitir. Bu hayvanlarn aalarn sadece kabuklarn yedii anlalyor. Bazlar alrken sincap gibi arka ayaklar stnde oturup tahtay kemirmektedir. ki n ayan kesiin kenarna dayayp, kafalarn bolua daldrmaktadr. Ancak iki tanesi yarn tamamen iindedir ve ksa sre boyunca byk bir evkle alp sonra yerlerini arkadalarna brakmaktadr. Gezginlerimizin, konumlar hi rahat olmasa da, narn devrilmesini grme ynndeki meraklan yle byktr ki orada sekiz saat, gnbatmna dek kararllkla beklerler. Tek skntlar Neptune'dr. Kpek seti onarmakta olan svaclara ulamak iin batakla atlamaktan glkle alkonur; kard seslerle aataki kemirgenleri defalarca rahatsz etmitir. Kunduzlar arada srada, sanki tek bir zihin tarafndan harekete geirilmiesine irkilip dakikalarca dikkatle etraf dinlerler. Ancak akam yaklarken kpek bu abalarndan vazgeer ve sessizce yere uzanr, kunduzlar da rahata ilerine devam eder. Tam gne batmaya balarken oduncular arasnda ani bir hareketlenme grlr; hepsi aatan aa inip dokunulmam tarafna geerler. Aacn bir an sonra yavaa kemirilmi tarafa doru eildii grlr, ta ki yarn dudaklar birleene dek. Ama ksmen kesilmemi ksm tarafndan tutulduundan hl devrilmemektedir. Kemirgenler buna saldrrlar. Yer bulabilenler byk bir gayretle kemirmektedir. Bu ksm ok ksa srede kemirirler. O zaman gerekli aya nceden dahice getirilmi olan aa byk bir grltyle devrilir ve st dallarnn byk bir ksmn batakla yayar. Bu baarldktan sonra topluluktakiler bir tatili hak ettiklerine karar vermi gibi almay hemen keserler ve

Btn Hikayeleri suyun iinde birbirlerini kovalamaya, dalmaya, kuyruklaryla yzeye vurmaya balarlar. Kunduzlarn aa kesme yntemlerine ilikin bu anlat imdiye kadar okuduklarmz arasnda en ayrntl olandr ve bu hayvanlarn tasarmlar konusundaki soruya kesin yant vermi gibidir. Burada aacn suya doru devrilmesine niyetlenilmi olduu aktr. Hatrlanaca gibi Kaptan Bonneville bu hayvann bu konuda ona atfedilen akllln reddetmitir ve onun aac devirmenin tesinde bir amac olmadn, devrilme ekli konusunda ince hesaplamalar yapmadn dnmektedir. Bu kannn genelde su kysnda byyen aalarn ya gvdelerinin o yne eik olmasndan, ya da en ar dallarn k, yer ve hava aray iinde, su tarafna uzatmalarndan geldiine inanmaktadr. Kunduzun elbette ki en yaknndaki, derenin ya da gln kysndaki aalara saldrdn syler. Bunlar da kesilince doal olarak suya doru der. Bu mant k olduka salamdr. Ama kunduzlarn tasarmlar konusunda kesinlikle son sz sylememektedir ve kunduzlarn akl yetisinin en iyi ihtimalle bile pek ok daha aa hayvan trnnkinden ok daha az olduunu ileri srmektedir - karnca ve arnnkinden bile ok daha az. Eer kunduza iki aa sunulsa ve bunlardan biri suya eik, dieri olmasa, hayvan muhtemelen birincisini devirirken az nce tasvir edilen nlemleri almaya gerek grmeyecek, ama ikincisinde bunlar uygulayacaktr. Gnln daha sonraki bir blmnde bu ilgin hayvann alkanlklarna ilikin baka ayrntlar da verilir. Ayrca ekiptekilerin kunduz yakalamakta kulland yntem de anlatlr. Bunu burada sreklilik adna veriyoruz. Kunduzlarn temel besin kayna aa kabuudur. Bunu k iin dzenli olarak depolarlar, uygun tr zenle ve kararllkla seerek. Bazen iki ya da yz kunduzdan oluan btn bir kabile hep birlikte yiyecek seferine kar ve birbirinin benzeri gibi grnen aalarn arasndan bir tanesini beenene dek geerler. Bunu keserler ve en ince dallarn kopardktan sonra onlar eit uzunlukta ksa paralara ayrrlar. Sonra bu paralarn kabuklarn syrp onlar kylerine alan en yakn dereye gtrr ve burada suyun stne brakrlar. Kabuklar bylece yze yze kye gider. Bazen paralar k iin kabuklar soyulmadan depolanr. Bu durumda kabuklar yedikten sonra artk tahtalar barnaklarndan atmaya, bunlar biraz uzaa gtrp brakmaya dikkat ederler. Senenin bahar aylar boyunca erkekler asla evde oturmaz, hep tek balarna ya da ikilil gruplar halinde gezerler. Byle zamanlarda aklllklarn yitirmi gibidir-

E. A. Poe ler ve avclar tarafndan kolayca yakalanrlar. Yazn evlerine geri dnp diilerle birlikte k iin erzak hazrlamakla megul olurlar. Bunlar rahatsz edilince son derece vahileen hayvanlar olarak tarif edilmilerdir. Kunduzlarn kylarda yakaland da olur: zellikle de bahar aylarnda yiyecek aramak iin sulara almay seven erkek kunduzlarn. Bu ekilde yakalandklarnda bir sopa darbesiyle kolayca ldrlebilirler. Ama onlar en kesin ve etkili ekilde yakalama yntemi tuzak kurmaktr. Kapanlar hayvann bacan kapacak ekilde, basite yaplr. Tuzak kapan genellikle kyya yakn bir yere, su yzeyinin hemen altna koyar ve amura saplad bir diree kk bir zincirle balar. Kapann azna kk bir daln bir ucu yerletirilir. Dier u su yzeyine kartlr. Bu uca kunduzlar eken bir koku srlr. Hayvan kokuyu alr almaz burnunu dala srter ve kapan harekete geirerek yakalanr. Kapan rahat tansn diye ok hafif yaplmtr. Zincirle ubua bal olmasa hayvan kapanla birlikte rahata yzp kaabilir. Zincirden baka hibir ey kunduzun dilerine dayanamaz. Deneyimli tuzak herhangi bir derenin glcndeki kunduzlar hemen fark eder. Varlklarn, deneyimsiz bir gzlemciye bir ey ifade etmeyecek olan yzlerce belirtiden anlar. ki gezginin aa tepesinden byk bir dikkatle izledii, birbirinin ei oduncularn ou sonradan kapanlara yakalanr ve gzel krkleri bizim yamaclarn eline der; bataklktaki yerleim yerini de ne yazk ki ykarlar. Civardaki dier sular da gezginlere epey elence karr. Sonradan derenin azndaki aday Kunduz Adas olarak anmsarlar. Ayn yirmi yedisinde bu kk cennetten yksek moralle ayrlp nehirdeki o zamana dek olaysz gemi olan yolculuklarn srdrerek 1 Eyll'de, dikkate deer bir olay yaamadan, gneydeki byk bir nehrin azna varrlar. Buna kysnda bol miktarda bulunan kk meyvelerden esinlenerek Frenkzm Nehri adn verirler. Oysa bu phesiz Quicourre Nehri'ydi. Gnlkte yolculuun bu devresi anlatlrken esas olarak her yndeki ayrlklar karartan ok saydaki bufalo srlerinden ve nehrin gney kysndaki, o zamandan beri Bonhomme Adas olarak bilinen yerin yukar ucunun karsndaki bir kalenin kalntlarndan bahsediliyor. Bu kalntlar ayrntl bir ekilde tasvir edilmi. Bu ayrntlarn nemlileri her adan Kaptan Lewis ile Kaptan Clarke'nkilerle uyuuyor. Gezginler kuzeyde Little Sioux, Floyd, Great Sioux, White-Stone ve Jacques nehirlerinden, gneyde Wawandysenche deresiyle White-Paint Nehri'nden geiyorlar. Ama bu nehirlerden hibirinde uzun sre durup kapanla avlanmyorlar. Byk Omaha kyn-

Btn Hikayeleri den de geiyorlar, ama gnlkte buradan hi bahsedilmiyor. Bu kyde o zamanlar yz hane vard ve iinde kalabalk ve gl bir kabile oturmaktayd. Ancak Missouri'nin hemen kysnda olmadndan tekneler muhtemelen gece vakti yaknndan geip gitmi. nk ekip Siouxlardan korktuundan bu ilerleme yntemini uygulamaya balam. Bay Rodman'in anlatsna, 2 Eyll tarihli ksmdan balayarak devam ediyoruz.] 2 Eyll. imdi nehrin ulatmz kys btn raporlara gre Kzlderililer y znden tehlikeliydi. Bu yzden son derece dikkatli hareket etmeye baladk. Buras sava ve vahi bir kabile olan Siouxlann blgesiydi. Siouxlar pek ok kez beyazlara kar olan dmanlklarn sergilemiti ve btn komu kabile lerle srekli sava halinde olduklar biliniyordu. Kanadallar, bu kabilenin ne kadar acmasz olduuyla ilgili pek ok olay anlatyor, ben de bu korkak yara tklarn bir frsatn bularak kamasndan, geldiimiz yoldan dnmelerinden ok endieleniyordum. Bu ihtimali azaltmak iin onlardan birini kanodan alp yerine Poindexter Greeley'yi geirdim. Btn Greeleyler kydan gitmeyi bra kp teknelere dnd; hem de atlarn serbest brakarak. imdi dzenimiz y leydi: Kanoda Poindexter Greeley, Pierre Junt, Toby ve bir Kanadal vard byk teknede benimle birlikte Thornton ve Wormley; John, Frank, Robert ve Meredith Greeley; Kanadal ve kpek. Akamst yola ktk ve gneyden iddetli bir rzgar estiinden epey ilerledik. Ancak gece olunca s sulardan gemekte epey glk ektik. Ama daha sonra yolculuumuzu gnbatmna az bir sre kalana dek, hibir engelle karlamadan srdrdkten sonra bir de renin azna girdik ve tekneleri allklarn arasna sakladk. 3 ve 4 Eyll. Bu iki gn boyunca yamur yad ve ok sert rzgarlar esti. Bu yzden dinlenmek iin ekildiimiz yerden ayrlmadk. Hava moralimizi epey bozdu; Kanadallarn korkun Siouxlara ilikin anlattklar da keyfimizin yeri ne gelmesini salamad haliyle. Hepimiz byk teknenin kamarasna dolutuk ve ilerde ne yapacamza dair konutuk. Greeleyler gezginlerin yklerinin uydurma olduunu ve Siouxlarn bizi fazla rahatsz edemeyeceini, dmanca davranacak kadar ileri gitmeyeceklerini dnyor, tehlikeli blgeden gzpeke gememiz gerektiini savunuyordu. Ancak Wormley, Thornton ve Pier re (hepsinin de Kzlderililerle maceras olmutu) imdiki tutumumuzun en iyisi olduunu dnyordu, her ne kadar yolculuumuzu epey yavalatyor olsa da. Ben de onlarla ayn kandaydm. imdiki tutumumuzla Siouxlarla a tmaya girmekten kanabilirdik. Gecikmeyi de nemli bulmuyordum.

E. A. Poe 5 Eyll. Geceleyin yola ktk ve on be kilometre ilerledik. Sonra gn doarken teknelerimizi nceki gibi dar bir derede sakladk. Buras bu ie ok uygundu, nk az sk aal bir ada tarafndan neredeyse tamamen rtlyordu. Yamur tekrar iddetle yamaya balad ve kamaraya doluana kadar hepimiz iliklerimize kadar slandk. Kt hava iyice moralimizi bozmutu. zellikle Kanadallarn suratlarndan den bin parayd. imdi nehrin akntnn gl olduu dar bir ksmna gelmitik. Suyun her iki tarafnda sarp kayalklar ykseliyordu ve bunlar mee, karaceviz, dibudak ve kestane aalaryla kaplyd. Byle bir geitten gece vakti bile fark edilmeden gemenin ok g olacan biliyorduk. Saldrya urama endiemiz iyice artmt. Yolculuumuza ge vakitte kmaya ve ok usulca ilerlemeye karar verdik. Saat onda, tam yola kmaya hazrlanrken kpek hrldad. Hemen tfeklerimize sarldk. Ama gelen Ponca kabilesinden tek bana bir Kzlderiliydi. Kydaki nbetimizin yanna samimiyetle yaklap elini uzatt. Onu tekneye aldk ve viski verdik. O zaman dili zld ve bize nehrin birka kilometre aasnda yaayan kabilesinin gnlerdir hareketlerimizi izlemekte olduunu syledi. Ama Poncalar dosttu ve beyazlara saldrmayacaklard. Geri dnmzde bizimle alveri yapacaklard. Onu imdi beyazlar Siouxlara kar uyarmak iin gndermilerdi. Azl soyguncular olan Siouxlar nehrin otuz kilometre yukarsndaki bir dnemete ekibi beklemekteydi. grup halindeydiler ve niyetleri bizi ldrerek yllar nce bir Fransz tuzaknn eflerinden birine yapt bir hakaretin intikamn almakt. 4. BLM [Gezginlerimizi 5 Eyll sabahnda braktmzda Siouxlarn saldrsndan korkuyorlard. Bu kabilenin vahiliine ilikin abartl hikayeler ekibi onlardan uzak durmay istemeye itmiti. Ama dost Ponca'nn anlattklar bir arpmann kanlmaz olduunu ortaya koyuyordu. Bu yzden gece yolculuklar, akllca olmadklar dnlerek iptal edildi ve meseleye daha dorudan yaklamaya, saldrgan davranmakla bir ey elde edip edemeyeceklerini grmeye karar verirler. Beinci gecenin kalann arpma hazrlklaryla geirirler. Byk tekne olabildiince hazrlanr ve duruma uyacak en tehditkar grnme brndrlr. Baka bir savunma tedbiri de topun ve kutu kutu mermilerin yukar, kamaraya karlmasdr. Maceraclar gnbatmndan hemen nce arkalarna gl bir rzgar alarak yksek bir moralle yola kar. Dman korktuk-

Btn Hikayeleri larn ya da kendilerine gvenmediklerini anlamasn diye btn ekip Kanadallara katlp avazlar kt kadar bararak ark sylemekte, sesleri ormanda yanklanmakta, bufalolar bile kendilerine baktrmaktadrlar. Siouxlarn gerekten de Bay Rodman'in umaclar olduu anlalyor. Bay Rodman onlardan ve yrekliliklerinden byk bir vurguyla bahsediyor. Anlatsnda kabilenin ayrntl bir tasviri yer alyor. Bu anlatdaki sadece yeni ya da ilgin ksmlara deinebiliriz. Sioux, Franszlarn bu Kzlderililere verdii isimdir - ngilizler bu ismi Seus'e. dntrmtr. Kendi dillerindeki isimlerinin Darcota olduu sylenir, ilk yerleim yerleri Mississippi stndeydi, ama sonra topraklarn genilettiler. Gnln yazld tarihte Mississippi, Saskatchawine, Missouri ve Winnipeg Gl'yle Red Nehri arasndaki geni blgenin neredeyse tamamn ellerinde tutmaktaydlar. eitli kabilelere blnmlerdi. Asl Darcotallar, Winowacantlardi. Franszlar tarafndan Gens du Lac olarak adlandrlyorlard. Yaklak be yz savalar vard ve Mississippi'nin her iki yakasnda, St. Anthony elalesi civarnda yayorlard. Winnowacantlarn yaad blgenin kuzeyinde, St. Peter Nehri zerinde Wappatomiesler yayordu. Bunlarn iki yz adam vard. St. Peter'n daha da yukarsnda Wappytootieler vard. Bunlar yz kiiydi ve Franszlar tarafndan Gens des Feuilles olarak adlandrlyordu. Nehrin iyice yukarsnda, kaynann yaknnda iki yz kiiden oluan Sissytoonieler yayordu. Missouri'de Yanktonlar ve Tetonlar yayordu. Yanktonlar kuzey ve gney olmak zere iki kola ayrlyordu. Bunlarn birincisi Red, Sioux ve Jacques nehirlerinin kaynaklarnn bulunduu ovalarda gebe yaam sryordu. Saylan be yz civarndayd. Gney kolu Des Moines Nehri'yle Jacques ve Sioux nehirleri arasndaki araziyi elinde tutuyordu. Ama en vahi olarak bilinen Siouxlar Tetonlardr. Bunlar drt kabileden olumaktayd -Saonieler, Minnakenozzieler, Okydandieler ve Brois-Brller. imdi bizim gezginlerimize pusu kurmu bekleyenler ite bu sonunculard. Btn rkn en vahi ve en tehlikelileriydiler. Yaklak iki yz adamdan oluuyorlard. Missouri'nin her iki tarafnda, Kaptan Lewis ve Kaptan Clarke tarafndan White ve Teton olarak adlandrlan nehirlerin yaknnda yaamaktaydlar. Chayenne Nehri'nin hemen aasnda saylar yz elli olan Okydandieler bulunmaktayd. Minnakenozzieler -iki yz elli kii kadard- Chayenne ile Watarhoo arasndaki bir blgede yaamaktayd. Teton kabilelerinin en by olan, yz saval Saonieler ise Warreconne civarnda yayordu. Bu drt kolun -gerek Siouxlarn- dnda be ayrlk kabile bulunmaktay-

E. A. Poe di: Assiniboin ve Missouri arasndaki Mouse Nehri civarnda yaayan Menatope Assiniboinler (iki yz); White Nehri'nin her iki yakasndaki Gens de Feuilles Assiniboinler (iki yz elli); Porcupine ve Milk nehirlerinin kaynaklar arasnda gezinen Big Deviller (drt yz elli); ve isimlerinden bahsedilmeyen ama Saskatchawine boyunca gezinen ve saylar toplam yedi yz adam bulan iki kabile daha. Siouxlar fiziksel olarak genelde irkin bir rktr. Bizim insan formu anlaymza gre kollar gvdelerine gre ok ksadr - elmack kemikleri kk, gzleri patlak ve donuktur. Erkeklerinin kafas traldr, tam tepedeki kk bir nokta dnda. Burada uzatlan uzun bir sa kmesi rglere ayrlarak omuzlara braklr. Bu sa kmesine ok zen gsterilir, ama arada srada, yas ya da byk znt zamanlarnda kesilir. Tamamen giyinmi bir Sioux efinin grnts arpcdr. Gvdenin tm yzeyi ya ve kmrle boyanr. Deri bir gmlek bele kadar iner. Bel ksmnda yine deriden, bazen de kumatan, yaklak iki buuk santim geniliinde bir kuak vardr. Bu uyluklarn arasndan geen kaln bir kuma ya da deriyi tutar. Srtta bufalo derisinden beyaz bir harmani vardr. Bunun tyl ksm iyi havada ieri, yamurlu havada dar evrilir. Bu harmani tm vcudu rtecek kadar byktr ve stnde genellikle ss niyetine kirpi dikenleri vardr (sava hareket ettike bunlar tkrdar), ayrca giyinenin sava olduunu gsteren ok sayda ve ekilde figr kabaca resmedilmitir. Ban tepesine kirpi dikenleriyle sslenmi bir atmaca ty tututurulur. Antilop derisinden tozluklar pantolon ilevini grr. Her iki yanlarnda yaklak be santim aralkl diki yerleri bulunur. Bu tozluklarn stnde kk insan sa tutamlan vardr; kafa derisi avlarnn ganimetleri. Mokasenleri elk ya da bufalo derisinden yaplmadr. Giyilirken tyl ksmlar itedir. nemli durumlarda ef izmelerinin topuklarna kokarca derisi asar. Siouxlar bu grltc hayvan ok sever. Kokarca derisini ttn kesesi ve benzeri eyler yapmakta kullanrlar. efin karsnn kyafeti de arpcdr. Uzun sa alnndan ayrlr ve srtndan geveke dklr ya da bir tr fileyle toplanr. Mokasenleri kocasnnkinden farkl deildir; ama tozluklar sadece dizlerine dek kar. Tozluklar, omuzlarn arkasndan geen bir iple, elk derisinden yaplm kaba saba bir gmlekle diz hizasnda birleir. Bu gmlek genellikle bel ksmndan bir kuakla sarlr ve stne erkeklerinkine benzeyen, bufalo derisinden bir harmani giyilir. Teton Siouxlarnn adrlarnn olduka salam olduu grlr. Beyaz bufalo derisin-

Btn Hikayeleri den yaplr ve iyi kurulurlar. Direkler tarafndan desteklenirler. Bu kabilenin hakimiyetindeki blge Missouri kylan boyunca iki yz elli kilometre kadar uzanr ve genellikle geni ayrlklardr, ama burada yer yer tepelere de rastlanr. Bu tepelerin hepsi boazlar ya da dar ve derin koyaklarla blnr. Bu koyaklar yaz ortasnda kurudur, ama yamur mevsiminde amurlu ve iddetli sellerin akt kanallara dnr. ki yanlarnda sk korular vardr. Ama yre genellikle plak bir ovadr. Bitki rts seyrektir ve aaszdr. Toprak eitli mineraller asndan zengindir -bunlarn arasnda sodyum slfat, bakr, kkrt ve ap bulunur. Bu mineraller nehir suyuna pis bir koku ve tat verir. En ok rastlanan yabanl hayvanlar bufalo, geyik, elk ve antiloptur. Gnle geri dnyoruz.] 6 Eyll. Arazi akt. Olduka ho bir gnd. Bu yzden saldr beklememize karn hepimizin morali yerindeydi. Henz tek bir Kzlderili bile grmemitik ve o korktuumuz blgede hzla ilerliyorduk. Ancak o vahilerin yntemlerini iyi bildiimden gzlendiimizden emindim ve onlara iyi bir pusu yeri tekil edecek ilk boazda bize saldracaklarn dnyordum. le vakti bir Kanadal "Siouxlar! Siouxlar!" diye haykrd ve dikkatimizi uzun, dar bir koyaa ekti. Bu koyak bozkr solumuzdan kesip gney ynnde gz alabildiine uzanyordu. Buras bir dere yatayd, ama sular imdi epey alakt ve kenarlar her iki tarafta dev, dz duvarlar gibi ykseliyordu. Drbnle baknca Kanadaly alarma geirenin ne olduunu hemen kefettim. Byk bir atl vahiler grubu boazdan iniyordu. Bizi gafil avlamak niyetinde olduklar belliydi. Onlar taktklar tylerden fark etmitik; koyan yatann ykseldii yerlerde, sel ukurunun kenarlarnda belirip kaybolan tyler vard. Bu tylerin hareketinden atl olduklarn anlayabiliyorduk. Grup byk bir hzla bize yaklamaktayd. Herkese hzla krek ekmelerini emrettim. Bylece derenin azn onlar varmadan geebilecektik. Kzlderililer fark edildiklerini hzmzn artmasndan anlaynca hemen lklar atp boazdan ktlar ve stmze doru drtnala gelmeye baladlar. Saylar yaklak yz kadard. Durumumuz imdi biraz kayg vericiydi. Missouri'nin baka herhangi bir yerinde olsak gndz vakti bu apulculardan korkmazdm, ama burada kylar olduka sarp ve yksekti ve vahiler tepemizde kalyordu. O ok gvenmi olduumuz top ise ie yaramyordu. Ayrca nehrin ortasndaki aknt yle alkantl ve glyd ki silahlarmz brakp tm gcmzle krek ekmeden ilerleyemezdik. Sular kuzey kysna yakn yerlerde bir kano iin bile s say-

E. A. Poe lrd ve ilerlemek istiyorsak tek aremiz solumuzdaki gney kysna bir ta atm mesafeden gitmekti. Bu durumda tamamen Siouxlarn insafna kalm olacaktk. Burada srklarmzn, rzgarn ve anaforun yardmyla ilerleyebilirdik. Vahiler bize buradayken saldrsalar kurtulma ansmz yoktu. Hepsi de yay ve oklarla, kk yuvarlak kalkanlarla silahlanmt. Olduka soylu ve pitoresk grnyorlard. Baz eflerin mzraklar vard. Bunlarn ularna rengarenk bayraklar taklmt. efleri gerekten yiit grnl adamlard. Ya talihimiz yaver gitti, ya da Kzlderililer byk bir aptallk yapt ve bu ikilemden hi beklenmedik bir ekilde kurtulduk. Vahiler tam tepemizdeki kayalara trmandktan sonra tekrar haykrp bir dizi el kol hareketi yaptlar. Durup kyya kmamz talep ettiklerini hemen anladk. Byle bir talep bekliyordum; ama bu talebe uymadan yolumuza devam etmenin en akllcas olacana karar vermitim. Durmay reddediimin en azndan iyi bir etkisi oldu, nk bu Kzlderilileri son derece artm gibiydi. Kendilerine karlk vermeden ilerlemeyi srdren bize, bu tedbire kesinlikle anlam veremeden, son derece gln bir ekilde bakakaldlar. Sonra aralarnda hararetle konumaya baladlar ve en sonunda bizden bir ey elde edemeyeceklerini anlaynca atlarnn balarn gneye evirip drtnala giderek gzden kayboldular. Gitmelerine sevindiimiz kadar armtk da. Bu arada elimize geen frsat en iyi ekilde deerlendirdik ve dmanlarmzn geri dnmesini beklediimizden o sarp kyl blgeden bir an nce kmak iin canla bala altk. Onlar yaklak iki saat sonra gneyde, epey uzakta grdk. Saylar ok azalmt. Drtnala yaklayorlard ve ksa srede nehre vardlar. Ama imdiki konumumuz ok daha avantajlyd, nk kylar eimliydi ve vahileri mermilerimizden koruyacak aalar yoktu. Dahas aknt eskisi kadar gl deildi ve nehrin ortasnda kalabiliyorduk. Anlalan grup sadece bir tercman bulmak iin geri ekilmiti. Tercman iri, demir kr bir atn stnde belirdi ve nehre girip yzmeden olabildiince ilerledikten sonra bize kt bir Franszcayla durup kyya kmamz seslendi. Buna Kanadallardan biri araclyla karlk verdim. Arkadalarmz Siouxlar istiyorsa ksa sreliine durup sohbet etmekten memnunluk duyacamz, ama ulu bycmzn (burada Kanadal durup topu gsterdi) yoluna devam etmek istediini; durmaktan rahatsz olacan ve ona itaatsizlik etmeye korktuumuzu sylettim. Bunun zerine kendi aralarnda sinirli bir ekilde fsldamaya ve el kol hareketleri yapmaya baladlar. Ne yapacaklarn bilemez gibiydiler. Bu arada

Btn Hikayeleri tekneler uygun bir konumda demir atmt ve imdi gerekirse savamaya, bu vahilere gelecekte ilerini korkuyla dolduracak kadar scak bir karlama treni dzenlemeye hazrdm. Bu Siouxlarla iyi ilikiler kurmann neredeyse olanaksz olduunu dnyordum, nk zde dmanmzdlar ve bizi ldrmelerini sadece gl olduumuzdan emin olmalar engelleyebilirdi. imdiki taleplerine uyup karaya ksak, tavizler ve balarla geici bir gvenlik salasak bile bu uzun vadede ie yaramayacak, bu belaya zm getirmekten ok etkilerini biraz hafifletecekti o kadar, intikamlarn eninde sonunda alacaklar kesindi ve eer imdi gitmemize izin verirlerse daha sonra, daha az avantajl olduumuz bir konumda bize saldrabilirlerdi. Oysa burada onlar hem geri pskrtebilir, hem de yreklerine korku salabilirdik. Buradaki konumumuz sayesinde onlara unutamayacaklar bir ders verebilirdik; ve byle bir konum da bir daha elimize gemeyebilirdi. Byle dndm ve Kanadallar dndaki herkes bana katld iin cretkarca davranmaya ve saldrgan bir tutumdan saknmak yerine bu tutumu canlandrmaya karar verdim. Doru tavr bu olacakt. Grebildiimiz kadaryla vahilerin ateli silahlan yoktu, eflerinden birinin tad eski bir karabina dnda. Oklar ise aramzdaki byk mesafe yznden pek etkili olmazd. Saylar konusunda da endielenmiyorduk. Konumlan yznden topumuzun gllelerine ak hedef oluturuyorlard. Jules (Kanadal) ulu bycmz rahatsz etmekten korktuumuzu syleyerek konumasn bitirip de bunun vahiler arasnda yaratt huzursuzluk biraz dinince, tercman tekrar konutu ve soru sordu. lk soru yanmzda ttn, viski ya da ateli silah bulunup bulunmadyd - ikincisi byk teknemizi, alaklklaryla nl Ricareelerin blgesine dek gtrmekte Siouxlann yardmn isteyip istemediimiz - nc olarak da ulu bycmzn aslnda "ok byk ve gl, yeil bir ekirge" olup olmadyd. Jules byk bir ciddiyetle sorulmu bu sorulara karlk olarak benim u yantlanm iletti. Birincisi, yanmzda epey viski ve ttn, aynca sonsuz miktarda ateli silah ve barut vard - ama ulu bycmz bize Tetonlann, Ricareelerden daha alak haydutlar olduunu, bizim dmanmz olduklann, gnlerdir tuzak kurup bizi ldrmek iin beklediklerini, onlara hibir ey vermememiz ve onlarla kesinlikle grmememiz gerektiini sylemiti. Bu yzden istesek bile ulu bycy fkelendirmekten korktuumuzdan onlara bir ey veremezdik. kincisi, ulu byc Teton Siouxlanndan bu ekilde bahsettiinden onlarn teknemizde krek ekmesine izin veremezdik. ncs, ulu byc Siouxla-

E. A. Poe rn kendisinden "byk yeil ekirge" diye bahsettiklerini duymad iin anslydlar. nk duysa onlara ok kt eyler yapabilirdi. Ulu bycmz kesinlikle byk yeil bir ekirge deildi ve eer hemen topluca kendi yollarna gitmezlerse bunu ne yazk ki ksa srede ok kt bir ekilde anlayacaklard. inde bulunduumuz tehlikeye karn, vahilerin bu yantlar dinlerken takndklar derin takdir ve hayret edas karsnda ciddi ifadelerimizi korumakta zorlandk. Onlarn Ricareelerden daha alak haydutlar olduklar yolundaki o talihsiz szleri sarf etmi olmasam inanyorum ki hemen dalacaklard. Bunun onlara yaplabilecek en byk hakaret olduu anlalyordu, inanlmayacak kadar fkelendiler. Ara ara son derece byk bir vurgu ve heyecanla "Ri-caree! Ricaree!" diye haykrdklarm iitiyorduk. Grebildiimiz kadaryla tm grup ikiye ayrlmt: Gruplardan biri ulu bycnn korkun kudretini, dieriyse Ricareelerden daha alak haydutlar olduklar yolundaki byk hakareti vurguluyordu. Bu arada biz nehrin ortasndaki konumumuzu koruyorduk. Bize kar yapacaklar ilk harekette o haydutlara top atmz tattrmakta kararlydm. Sonunda iri demir krn stndeki tercman tekrar nehre girdi ve imdiye kadar nehirde ilerlemi olan btn solukbenizlilerin Siouxlarn dostu olduunu ve onlara byk armaanlar verdiini, bu yzden onlarn (Tetonlarn) karaya kp btn ateli silahlarmzla ttnmzn yarsn vermezsek bize bir adm dahi attrmamakta kararl olduklarn, bizim Ricareelerin (imdi Siouxlarla savataydlar) dostu olduumuzun ak olduunu ve onlara malzeme gtrmek istediimizi, bunu yapmamamz gerektiini, son olarak da ulu bycmz hakknda pek iyi eyler dnmediklerini, nk Tetonlarn niyeti konusunda bize yalan sylemi olduunu ve biz aksini dnsek de kesinlikle byk yeil bir ekirgeden baka bir ey olmadna inandklarn syledi. Tercman byk yeil ekirgeye ilikin bu son szleri sylerken btn topluluk ona katld ve toplu halde avazlar kt kadar bunu bararak tekrarladlar: Ulu bycnn kendisi bu satamay duyabilsin diye. Ayn anda lgnca hareketlendiler; atlarn ksa emberler iinde fkeyle drtnala srmeye, kmseyici ve kaba el kol hareketleri yapmaya, mzraklarn sallamaya, oklarn yaylarna yerletirmeye baladlar. Bir sonraki hamlelerinin saldr olacan biliyordum, bu yzden ekibimizde kilerden herhangi biri dman silahlaryla yaralanmadan hemen saldrmaya karar verdim. Gecikmek bir ey kazandrmayacakt, her ey hzl ve kararl ha-

Btn Hikayeleri reket etmeye balyd. yi bir frsat bulur bulmaz topu atelemeleri emrini verdim ve emrim annda yerine getirildi. Atein etkileri mthi oldu ve sonular bizi tamamen tatmin etti. Kzlderililerden alts ld, belki bunun misli kadar da ar yaraland. Geriye kalanlar byk bir dehete ve aknla kapld ve biz topu tekrar doldurduktan sonra demir alp gzpeke karaya yaklarken bozkra doru son srat katlar. Kyya vardmzda ortalkta yaral olmayan tek bir Teton bile grlmyordu. Tekneleri John Greeley ile Kanadalya emanet edip adamlarn geri kalanyla karaya ktm ve ciddi ama tehlikeli olmayacak ekilde yaralanm bir vahiyle Jules araclyla konumaya baladm. Ona beyazlarn Siouxlara ve btn Kzlderililere kar iyi niyet beslediini; topraklarna gelmemizin tek sebebinin kunduz avlamak ve Yce Ruh'un krmz adamlara vermi olduu gzel diyarlar grmek olduunu; yeterince krk topladktan ve istediimiz her eyi grdkten sonra evimize geri dneceimizi; Siouxlarn, zellikle de Tetonlarn saldrgan bir rk olduunu iittiimizi, bu yzden de kendimizi korumak iin yanmzda ulu bycy getirdiimizi; ulu bycnn kendisine byk yeil bir ekirge diyerek (ki kesinlikle byle bir ey deildi) katlanlmaz bir hakaret yapm olmalarndan dolay ok kzdn; onu kaan savalarn peinden gitmemeye ve yarallar kurban etmemeye g bela ikna ettiimi; onu yattrmay sadece vahilerin bundan sonra iyi davranacaklarn temin ederek baarm olduumu syledim. Konumamn bu ksmnda zavall adam epey rahatlam grnd ve dostluk gstergesi olarak elini uzatt. Elini sktm ve rahatsz edilmediimiz srece onu ve arkadalarn koruyacam syledim. Bu szn ardndan kendisi ve yarallar iin ona yirmi torba ttn, birka kk hrdavat, boncuklar ve krmz pazen armaan ettim. Bunlar olup biterken kaan Siouxlara kar gzlerimizi drt amtk. Ben hediyeleri vermeyi bitirirken uzakta birka grup halinde belirdiler. Yaral vahi de gelenleri grmt. Ama onlar grmemi gibi yapmay tercih ettim ve ksa sre sonra teknelerimize dndk. Bu olayn tamam saatimizi almt ve tekrar yola ktmzda saat geiyordu. Byk bir hzla ilerledik, nk gece olmadan o blgeden ayrlmak istiyordum. Arkamzdan gl bir rzgar esiyor ve aknt rman genilemesinden dolay giderek hafifliyordu. Bu yzden epey yol aldk ve saat dokuzda kuzey kyya ve bir derenin azna yakn, byk, sk ilikli bir adaya vardk. Burada kamp kurmaya karar verdik. Daha kyya yeni ayak basmtk ki Greeleylerden biri iri bir bufalo vurdu. Burada bir sr

E.A. Poe bufalo vard. Gece iin nbetiler diktikten sonra akam yemei yedik ve epey viski itik. O gn olup bitenlerden bahsetmeye baladk. Adamlarn ou, olanlara mkemmel bir aka eklinde yaklayordu. Ama ben bu konuda kesinlikle neeli olamyordum. lk kez insan kan dkmtm. Her ne kadar mantm en bilgece ve en merhametli ekilde davranm olduumu sylese de, yine de vicdanm mantma bile kulak vermeyi reddediyor ve kulama inatla "insan kan dktn." diye fsldyordu. Saatler ar ar geip gitti. Uyuyamyordum. Sonunda afak taze ileriyle, daha da taze esintileriyle ve glmseyen iekleriyle skt ve zihnime bir cesaret, bir cretkarlk verdi; olanlara yeniden bakmam ve bunun koullara uygun tek davran ekli olduunu grmemi salad. 7 Eyll. Yola erken kp epey yol aldk. Doudan gl ve souk bir rzgar esiyordu. le civarnda Great Bend denen dnemecin st boazna vardk. Burada nehir tam elli kilometre dolanyor, oysa karadan dz gidildiinde yol bir buuk kilometre ancak srer. Bunun on kilometre ilerisinde gneyden ge len, yaklak otuz metre geniliinde bir ay vard. Buradaki arazinin yaps il ginti. Nehrin her iki yakas sularn kayalardan indirdii ve kilometrelerce uza nan yuvarlak akllarla doluydu. Kanal ok sd ve burada epey kum tepesi vard. Burada en ok rastlanan aa sedirdi. ayrlklar bir tr sert ve dikenli armutla kaplyd. Adamlarmz, mokasenleriyle bunlarn stnde yrmekte epey zorland. Gnbatmna doru, dar bir kanaldan saknmaya alrken byk teknenin iskele tarafn bir kum tepeceinin kenarna bindirdik. Bu bizi yle yan dndrd ki tm abalarmza karn az kalsn ierisi suyla doluyordu. Barut ve Kzlderili mallar epey zarar grmt. Teknenin yan yattn grnce hemen suya atlayp (burada derinlii koltukalt hizasndayd) devrilmesini kaba kuvvetle engelledik. Ama bir ikilemdeydik, nk hepimiz birlikte teknenin devrilmesini ancak engelliyorduk ve onu ilerletip uzaklatracak tek bir adam bile ayramaz durumdaydk. Tam umutsuzlua dmek zereyken kum tepesinin birden kmesi bizi beklenmedik bir ekilde rahatlatt. Bu civardaki nehir yatanda byk bir hzla ve grnrde sebepsizce yer deitiren kum tepelerinden epey var. Kum sert, sar ve inceydi; kuruduunda cam gibi parlyor, neredeyse dokunulamayacak kadar inceliyordu. 8 Eyll. Hl Teton blgesinin ortasndaydk. Gzlerimizi drt amtk. Ola bildiince seyrek ve sadece adalarda duruyorduk. Bu adalar eitli av hayvan-

Btn Hikayeleri laryla doluydu - bufalolar, elkler, geyikler, keiler, siyah kuyruklu geyikler, antiloplar ve trl trl yamurkular ve yabani kazlarla. Keiler son derece uysald ve sakallar yoktu. Burada nehrin aasndaki kadar bol balk bulamadk. John Ravine kk adalardan birindeki bir koyakta beyaz bir kurt ldrd. Suda ilerlemenin gl ve ekme halatn sk sk kullanmak zorunda kaldmzdan bugn fazla yol alamadk. 9 Eyll Hava iyice soudu. Bu da Sioux topraklarndan kma isteimizi ar trd. nk k kampmz onlarn blgesinde kurmak ok tehlikeli olurdu. Gayrete gelip hzla ilerledik. Kanadallar bara ara ark sylyordu. Arada srada ok uzakta tek bana bir Teton grdmz oluyordu, ama bize saldr may denemediler, bu da cesaretimizi artrd. Gn boyunca krk kilometre kat ettik ve gece av hayvan kaynayan, kavak aalaryla dolu bir adada byk bir neeyle kamp kurduk. [Bay Rodman'in maceralarnn bundan sonraki ksmn 10 Nisan'a dek atlyoruz. Ekim'in sonuna kadar nemli bir ey olmuyor. Grup bu tarihte Su Samuru ay adn verdikleri kk bir aya ulayor ve bunun bir buuk kilometre kadar tesindeki bir adada ahap bir korunak ina ederek k burada geiriyor. Buras eski Ricara kylerinin hemen yukarsndadr. Ricara Kzlderililerinden pek ok grup gezginleri ziyarete gelir ve olduka dosta davranrlar. Tetonlarla yaptklar arpmay duymular ve sonu onlar epey memnun etmitir. Siouxlarla baka herhangi bir sorun yaamazlar. K ho bir ekilde ve nemli bir olay olmadan geip gider. 10 Nisan'da ekip tekrar yola kar.] 5. BLM 10 Nisan 1792. Hava imdi tekrar ok gzeldi ve hepimizin keyfini adamakl l yerine getirdi. Gne glenmeye balamt ve Kzlderililerin sylediine gre nehrin ileriki yz elli kilometrelik ksm buzsuzdu. Kk Ylan [Ricareelerin efi; k boyunca gezginlere epey dostluk gstermiti] ve kabilesine iten bir zntyle veda ettikten sonra, kahvaltnn ardndan yola ktk. Perrine [Hudson Bay Krk irketi'nin adamlarndan biri; Petite Cte'a gitmekteydi] ilk on be kilometre boyunca Kzlderiliyle bize elik etti. Sonra bizden ayrlp kye geri dnd. Sonradan rendiimiz kadaryla orada hakaret ettii bir K zlderili kadn tarafndan vahice ldrlm. Perrine'den ayrldktan sonra nehirde byk bir hzla ilerledik ve hzl akntya karn epey yol kat ettik. leden sonra birka gndr ikayet etmekte olan Thornton hastaland. Durumu

E. A. Poe

Btn Hikayeleri

o kadar ktyd ki tm ekibi adaya geri dndrp o iyileene kadar orada bekletecektim. Ama bu teklifime yle hararetle kar koydu ki fikrimden caydm. Ona kamarada rahat bir yatak yaptk ve ok iyi baktk. Ama atei ok fazlayd ve ara ara sayklamaya balad. Onu kaybedeceimizden korkuyordum. Bu arada kararllkla ilerliyorduk ve gece olduunda otuz kilometreden fazla yol kat etmitik - mkemmel bir almayd bu. 11 Nisan. Hava hl gzeldi. Yola erken ktk. Rzgar iyiydi ve bize epey yardm etti. Thornton'un hastal olmasa aslnda hepimiz keyifli olacaktk. Durumu ok daha ktlemi gibiydi. Ne yapacam bilemiyordum. Rahat etmesi iin elimizden gelen her eyi yaptk. Kanadal Jules ona ifal otlardan ay yapt. Bu ay terlemesini ve ateini epey azaltt. Gece kuzey kysnda karaya ktk. avc ay nda avlanmak zere ayrlklara gittiler ve sabah semiz bir antilopla dndler; ama tfekleri yoktu. Anlattklarna gre blgede kilometrelerce ilerledikten sonra gzel bir dereciin kysna varmlard. Burada Saonie Siouxlarndan oluan byk bir sava grubunu grnce epey arm ve kayglanmlard. Siouxlar onlar hemen esir alm ve derenin dier tarafndaki, bir buuk kilometre tedeki, duvarlar amur ve sopalardan yaplma bir ala gtrmlerdi. Bunun iinde byk bir antilop srs varm ve yenileri ieri girmeye devam ediyormu. Aln kaplar hayvanlarn kamalarn nleyecek ekilde yaplm. Bu Kzlderililerin her sene yaptklar bir eymi. Sonbaharda antiloplar yiyecek ve barnak bulmak iin ayrlardan nehrin gneyindeki dalk blgelere ekiliyorlar. Baharda nehri byk saylar halinde tekrar geerken kandrlarak yukarda bahsedilen trden salam bir ala sokularak kolayca yakalanyorlarm. Avclarn (John Greeley, Peygamber ve bir Kanadalnn) Kzlderililerin (saylar elliyi buluyordu) elinden kurtulma umudu pek yokmu. Kendilerini lmeye hazrlamlar. Greeley ile Peygamber'in silahlar alnm, elleri ve ayaklar balanm. Tam olarak anlayamadklar bir sebepten dolay Kanadal balanmam ve sadece tfeini alan vahiler av ban kendisinde brakm (tozluunun yan ksmndaki bir tr klfn iinde olduundan herhalde fark etmemiler) ve ona dierlerinden farkl davranmlar. Bu daha sonra ekibin kurtulmasn salam. Yakalandklarnda saat gece dokuz civarym. Ay o gece parlakt, ama hava mevsime gre souk olduundan, vahiler aln antiloplar (bunlar hl srekli ieri girmekteydi) rktmeyecek kadar uzanda iki kamp atei yakm-

lar. Avclar beklenmedik bir ekilde aalarn arasndan ktnda Kzlderililer bu atelerde avlarn piirmekteymi. Greeley ve Peygamber, silahlar alndktan ve bufalo derisinden kaln sicimlerle balandktan sonra atelerin biraz uzandaki bir aacn dibine frlatlmlar. Kanadal'nn ise atelerden birinin yanna iki Kzlderiliyle birlikte oturmasna izin verilmi. Geri kalan Kzlderililerse dier ve daha byk atein evresinde halka olmular. Bu ekilde zaman ar ar geip gitmi. Avclar her an ldrlmeyi bekliyormu. ipleri ok sk balanm olduundan canlar ok yanyormu. Kanadal rvet verip kendilerini serbest braktrma umuduyla muhafzlaryla konumaya alm, ama derdini anlatamam. Gece yarsna doru byk atein evresindeki topluluk birden pek ok iri antilobun ortalarna dalmasyla neye uradklarn arm. Bu hayvanlar onlar hapseden amur duvarn bir ksmn ykp kam ve fke ve korkudan deliye dnm halde atein na doru gitmiler; geceleri benzer koullar altnda bceklerin yapt gibi. Ancak Saoinlerin bu genellikle korkak olan yaratklarn bu ekilde davrandklarn hi grmedikleri anlalyormu, nk bu beklenmedik mdahale karsnda byk dehete kaplmlar. Yakaladklar srnn tamam, ilk birkann kurtulmasndan bir dakika kadar sonra stlerine gelince korkular iyice artm. Avclar bu sahnenin ok tuhaf olduunu syledi. Hayvanlar delirmi gibiymi. Alevlerin ve korkmu vahilerin arasndan sramaktan ok uarak, byk bir hzla ve atlganlkla gemeleri Cireeley tarafndan (kesinlikle abartl konuan biri deildi) sadece etkileyici deil, korkun bir grnt olarak tanmland. lk hamleleri srasnda her eyi nlerine katmlar. Ama byk atei sndrdkten sonra hemen kk atee saldrm, yanan odunlar etrafa samlar. Sonra sersemlemiesine byk atee geri dnp bunu tamamen snene kadar inemi, ardndan da kk gruplar halinde imek hzyla ormana dalp gzden kaybolmular. Bu fkeli arbede srasnda Kzlderililerin pek ou yere dm ve bazlarnn evik antiloplarn keskin toynaklar tarafndan lmcl olmasa bile ciddi ekilde yaraland kesinmi. Bazlar kendilerini korumak iin boylu boyunca yere uzanm. Peygamberle Greeley atelerin yaknnda olmadklarndan tehlikeye girmemiler. Kanadal ilk saldr esnasnda bana ald bir darbeyle birka dakikalna kendinden gemi. Kendine geldiinde ortalk karanlkm; ay kaln bir yamur bulutunun arkasnda kalm, ateler ise neredeyse tamamen snm. Sadece saa sola salm odunlarn birka yanmaya devam ediyormu. Yaknnda Kzlderili gremeyince hemen ayaa frlam ve arkadala-

E. A. Poe rnn bal bulunduu aaca komu, iplerini ksa srede kesmi ve nehir ynnde son hzla ilerlemeye balamlar. Canlarndan baka bir ey dnmediklerinden durup tfeklerini almamlar. Birka kilometre koup takip edilmediklerini anlaynca yavalam ve su imek iin bir pnarn bana gitmiler; tekneye getirdikleri antilobu burada bulmular. Zavall yaratk pnarn yannda soluk solua, kmldayamadan yatyormu. Bacaklarndan biri krkm ve stnde yank izleri varm. Kurtulmalarn salam olan srden olduu belliymi. Kurtulma ans olsa avclar minnettarlklarndan dolay seve seve iyiletirirlermi hayvan, ama yaras ok ktym. Bu yzden aclarna hemen son verip onu teknelere getirmilerdi. Ertesi sabah onun sayesinde nefis bir kahvalt yaptk. 12, 13, 14 ve 15 Nisan. Bu drt gn boyunca nemli bir macera yaamadan ilerledik. Gn ortasnda hava ok gzeldi, ama gece ve sabah erken saatte son derece souk oluyor, ortalk buz tutuyordu. Av hayvan boldu. Thornton hl hastayd ve bu durum beni hem artyor, hem de ok zyordu. Hem arkadaln ok zlyordum, hem de ekibimizdeki tamamen gvenebileceim tek kii olduunu anlamaya balamtm. Bununla sadece, onun yreimi tm lgnca umutlar ve fantastik dilekleriyle rahata aabileceim biri olmasn kastediyorum - yoksa aramzdaki herhangi birinin gvenilmez olduunu deil. Tam tersine, hepimiz karde gibiydik ve aramzda hi nemli bir tartma kmyordu. Tek bir ilgi oda hepimizi birbirimize balar gibiydi; ya da daha dorusu hepimiz herhangi bir eyle ilgilenmeyen, sadece zevk iin gezen bir grup gezgin gibiydik. Kanadallarn bu konudaki fikirlerinden tam olarak emin deilim. Bu adamlar gezinin krndan ve zellikle de kendileri iin bekledikleri paydan epey bahsettiler. Yine de bunu ok fazla nemsediklerini sanmyorum, nk dnyann en saf ve yardma hazr insanlarydlar. Ekibin geri kalanna gelince, keif seferinin getirecei maddi krla kesinlikle ilgilenmediklerinden eminim. Yolculuumuz srasnca bunun kantlarn sk sk grdm. Yerleim merkezlerinde hepimiz iin birincil dereceden nem tayacak karlar, burada zerinde konuulmaya demez olarak grlyor, zerinde durulmuyor ya da en kk bahanede tamamen gzard ediliyordu. Krk ve deri toplamak iin vahi hayvanlarla dolu bir krda binlerce kilometre kat etmi, korkun tehlikelerle yzlemi ve en ypratc yoksunluklara katlanm adamlar ele geirdikleri postlar korumak iin tehlikeye girmezken, romantik grnl bir nehirde ilerlemek ya da neye yarayacan hi bilmedikleri ve ilk fr-

Btn Hikayeleri satta frlatp attklar mineraller iin sarp kayalklara trmanmaktan ya da tehlikeli bir maaraya girmekten kanmyor, bir depo dolusu kaliteli kunduz derisinden tereddtsz vazgemeye raz oluyorlard. Bu konudaki hislerim ekiptekilerle aynyd. unu rahatlkla syleyebilirim ki, yolculuumuz ilerledike keif seferinin ana hedefine olan ilgimin giderek azaldn ve avarece elencelere olan ilgimin arttn fark ettim - tabii krn harikalarnn ve grkemli gzelliklerinin iimde uyandrd o derin ve son derece youn heyecan bylesine yzeysel bir ekilde tanmlayabilirsem. Bir blgeyi incelemeyi bitirir bitirmez iimde ilerleyip bir baka blgeyi kefetme arzusu uyanyordu. Yine de yerleim blgelerine hl yakn olduumu hissediyor, doaya ve bilinmeyene kar duyduum tutkulu akn hazzn yeterince alamyordum. Yolculuumda gittiim yerlerden benden nce baka uygar insanlarn, saylan az da olsa, gemi olduunun - benimkinden nce baka gzler i n evremdeki manzaralarn tadn karm olduunun farkndalndan kurtulamyordum. Srekli kendini belli eden bu his olmasa yolda daha fazla oyalanr, nehir kysndaki blgeleri incelemeye daha fazla zaman ayrrdm phesiz; hatt belki de arada srada kuzey ve gney ynnde bu blgelerin iine dalp aratrmalar yapardm. Ama iimde ilerleme drts vard - mmknse medeniyetin u snrlarnn tesine geme, varlklarndan sadece Kzlderililerin belli belirsiz anlattklar sayesinde haberdar olduumuz o dev dalar grme drts. Bu gizli umut ve grlerimi ekipte sadece Thornton'a tamamen ayordum. Bu hayalpereste projelerimin tmn destekliyor, ruhumu ele gelirmi olan romantik giriimcilii tamamen paylayordu Thornton. Bu yzden hastaln ac bir felket olarak gryordum. Durumu gn getike ktleiyordu ve yardm etmek iin elimizden hibir ey gelmiyordu. 16 Nisan. Bugn hava souyup yamur yad ve kuzeyden sert bir rzgar esti Bu yzden leden sonraya dek demir atmak zorunda kaldk. Saat drtte yola ktk ve geceye kadar sekiz kilometre kat ettik. Thornton'un durumu ok daha ktyd. 17 ve 18 Nisan. Bu iki gn boyunca kt hava koullar devam etti. Kuzeyden esen o souk rzgar dinmedi. Nehirde pek ok iri buz ktlesi grdk. Nehir kabarmt ve epey amurluydu. Zaman tatsz bir ekilde geiyordu ve pek yol kat edemedik. Thornton can ekiiyor gibi grnyordu. Bunun zerine ilk uygun yerde kamp kurmaya ve o iyileene dek orada kalmamza karar verdim. Bugnn le vaktinde tekneleri gneyden gelen byk bir aya soktuk

E. A. Poe

Btn Hikayeleri

ve karada kamp kurduk. 25-26-27-28-29-30 Nisan. 25 Nisan sabahna kadar ayda kaldk. Thornton'un o sabah yola devam edebilecek kadar iyilemesi hepimizi sevince bodu. Hava gzeldi ve yrenin ok ho bir kesiminden byk bir neeyle getik. Karmza tek bir Kzlderili bile kmad. Srad bir macera da yaamadk; ayn son gnnde Mandanlarn, daha dorusu Mandanlarn, Minnetareelerin ve Ahnahawaylarn blgesine varmamz dnda. Bu kabile birbirine ok yakn yayor ve be kyleri var. Mandanlar yakn zamana kadar on kilometre kadar aadaki dokuz kyde yayormu; bu kylerin kalntlarnn yanndan ne olduunu bilmeden getik. Nehrin batsnda yedi, dousunda iki ky varm ama iek hastal ve eski dmanlar Siouxlar onlar krp geirmi ve geride bir avu kalmlar. Bunun zerine imdiki yerleim yerlerine gemiler. [Bay R. burada Minnetareeler ve Ahnahawaylar ya da Wassatoonlar hakknda olduka ayrntl bilgiler veriyor. Ama bu kabilelere ilikin nemli yeni bilgiler vermediinden bunlar atlyoruz.] Mandanlar bize son derece dosta davrandlar; blgelerinde gn kaldk. Bu sre iinde kanoyu karaya ekip bakmn yaptk. Ayrca epey kurutulmu msr stou yaptk. Yerliler msrlar k boyunca adrlarnn yaknndaki ukurlarda muhafaza etmilerdi. Mandanlarla birlikteyken bizi Waukerassah adl bir Minnetaree efi ziyaret etti. Son derece nazik davrand ve bize pek ok konuda yardmc oldu. Bu efin olunu byk atala dek bize tercmanlk etmek zere ie aldk. Babasna eitli armaanlar verdik ve bundan ok memnun kald. 1 Mays'ta Mandanlara veda edip yolumuza devam ettik. 1 Mays. Hava lkt ve etraftaki arazi artk epey yeillenmeye, son derece ho bir grnme brnmeye balamt. Kavaklarn yapraklar iyice belirginlemi, etrafta pek ok iek amt. Orada burada zerinde iyi kerestelik aalar olan dzlkler gze arpmaya balamt; daha nce bylesi dzlklere ok daha az rastlyorduk. Bol kavak ve st aac, ayrca kzl stler vard. Gl aalar da boldu. Nehir kysndaki bu arazilerin tesinde aasz engin bir ova uzanmaktayd. Toprak son derece verimliydi. Buradaki av hayvanlar daha nce grdmz her yerdekinden daha boldu. Kylara birer avc kardk ve bugn bir elk, bir kei, be kunduz ve ok sayda yamurkuu getirdiler. Kunduzlar son derece munisti ve kolayca yakalanyorlard. Bu hayvann eti ok lezzetlidir; zellikle de baz kuyruk ksmlar. Bir kunduz kuyruu adam rahat rahat doyurur. Geceden nce otuz kilometre yol aldk.

2 Mays. Bu sabah iyi bir rzgar vard ve lene dek yelkenlerimizi kullan dk. len vakti rzgar ar iddetlenince durduk. Avclarmz karaya kp k sa sre sonra dev bir geyikle dnd. Neptune, tfein sadece hafife yaralad hayvan uzun bir takipten sonra yakalamt. Boyu bir metre seksen santim di. Akamst de bir antilop yakaland. Yaratk adamlarmz grr grmez byk bir hzla kamaya balam, ama birka dakika sonra, meraktan olacak, geri dnm, sonra tekrar kam; defalarca yinelemi bu kap dnmeleri, ama her seferinde biraz daha yaklayormu. Sonunda at menziline girince Peygamber tek atta devirmi hayvan. Getirildiinde hl canlyd, stelik ha mileydi. Bu hayvanlar inanlmayacak kadar hzl kosalar da kt yzcler dir, bu yzden bir nehri gemeye alrken sk sk kurtlara yem olurlar. Bu gn yirmi kilometre kat ettik. 3 Mays. Bu sabah epey yol aldk. Gece ktnde tam elli kilometre iler lemitik. Av hayvanlarnn bolluu sryordu. Ky boyunca ok sayda bufalo lei ve leleri yiyen pek ok kurt grdk. Bufalolarn lm sebebini anlaya madk, ama bir iki hafta sonra bu gizem aydnland. Nehrin epey derin ve ke narlarnn sarp kayalk olduu bir kesiminden geerken bu dev hayvanlardan oluan byk bir srnn yzerek kar kyya getiini fark ettik ve hareket lerini gzlemlemek iin durduk. Aknt ynnde yan yan ilerliyorlard. Oldu umuz yerin bir kilometre kadar yukarsndan, nehir kysnn eimli olduu bir boazdan girdikleri belliydi. Nehrin bat kysna varnca kayalara trmanamayacaklarn anlyorlard; su da boylarn ayordu. O sarp ve kaygan kayala ra trmanmaya bir sre bouna abaladktan sonra dnp dou kysna yz dler. Burada da ayn kayalklar vard ve yine bouna trmanmaya abaladlar. ki, , drt, be kez gidip geri dndler. Hep ayn yerlerden kmaya al yorlard. Kendilerini akntya brakp kyya kabilecekleri daha elverili bir yer aramak yerine (yarm kilometre kadar tede byle bir yer vard) olduklar yerde abalayp durmakta srar ediyor, nehir kylarna dik ayla yzyor ve boulmamak iin byk gayret sarf ediyorlard. Beinci geileri srasnda za vall hayvanlar yle yorulmutu ki artk glerinin kalmad belliydi. Korkuy la kyya ulamaya altlar ve bir iki tanesi tam bunu baarmak zereyken te pelerindeki btn gevek toprak stlerine kt ve bir ksmn yuttu. Kyy trmanmay daha elverili hale de getirmemiti bu kayma; ve bizi ok zd. Bulalolarn bu soylu abalarna kaytsz kalmak, aclarn paylamamak mmkn deildi. Toprak kaymasnn ardndan srnn geri kalan iler acs bir ekil-

E.A. Poe de inlemeye balad. Bu sesteki youn kederi ve umutsuzluu tahayyl etmek imkanszdr. Bu olay asla unutamayacam. Hayvanlarn birka tekrar nehri yzerek gemeyi denedi ve birka dakika mcadele ettikten sonra bouldu. Can ekitikleri srada burunlarndan boanan kanlar stlerine kapanan dalgalar kzla boyuyordu. Ama ou, o iniltiden sonra kaderine boyun emi grnd ve srt st yuvarlanp gzden kayboldu. Btn sr bouldu. Tek bir bufalo bile kurtulmad. Leleri yarm saat sonra biraz ilerideki dz arazilere sald. Oysa bu tuhaf inatlar olmasa buradan rahata karaya kabilirlerdi. 4 Mays. Hava ok gzeldi. Gneyden ho bir rzgar esiyordu. Gece olma dan krk kilometre kat etmitik. Bugn Thornton teknenin ilerine yardm ede cek kadar kendini toplamt. leden sonra birlikte batdaki bozkra gittik. Burada yerleim merkezlerinde hi rastlanmayan ve ilkbahar banda aan kr ieklerinden bol miktarda grdk; ou eine ender rastlanan gzellikteydi ve nefis kokuyorlard. Ayrca epey av hayvan da grdk, ama hibirini vurmadk, nk avclarn kullanabileceimizden fazlasn getireceklerinden emindik ve ben bouna can almaktan kanyordum. Geri dnerken Assiniboin kabilesin den iki Kzlderiliyle karlatk. Bize teknelere dek elik ettiler. Yol boyunca kesinlikle gvensizlik sergilemediler; tam tersine, tavrlar iten ve gzpekti. Bu yzden de kanoyla aramzda bir ta atmlk mesafe kaldnda anszn d np son hzla bozkra doru katklarn grnce epey ardk. Bizden uzakla nca nehir manzarasn sergileyen kk bir tepecie ktlar. Burada karn s t uzanp enelerini avularna dayadlar ve bizi byk bir hayretle izlemeye baladlar. Drbn sayesinde yz ifadelerini ayrntlaryla grebiliyordum. Yz lerinde hem hayret, hem de dehet vard. Bizi izlemeyi uzun sre srdrdler. Sonunda, sanki akllarna anszn bir dnce gelmiesine, telala dorulup ilk bata geldiklerini grm olduumuz ynde hzla uzaklatlar. 5 Mays. Bu sabah ok erkenden yola karken Assiniboinlerden oluan b yk bir grup anszn teknelere saldrd ve biz etkili bir direni sergilemeye fr sat bulamadan kanoyu ele geirmeyi baardlar. Kanoda o srada sadece Jules vard. O da nehre atlayp yzerek byk tekneye kp kurtuldu. Bu Kzlderi lileri bamza dn grdmz iki Kzlderili sarmt. Bize olabilecek en sin si ekilde yaklam olmalydlar, nk her zamanki gibi nbetilerimiz vard ve Neptune bile onlar fark edememiti. Tam dmana ate amaya hazrlanyorduk ki Misquash (yeni tercman Waukerassah'in olu) bize Assiniboinlerin dost olduunu ve imdi dostluk

Btn Hikayeleri gsterisinde bulunduklarn syledi. Her ne kadar teknemizin alnmasnn pek dostane bir tavr olmadn hissetsek de, yine de bu insanlar dinlemeye hazrdk ve Misquash'tan onlara niye byle davrandklarn sormalarn istedik. Bize eitli itirazlarla karlk verdiler. Sonunda niyetlerinin aslnda bize saldrmak deil, ilerindeki byk merak tatmin etmek olduunu rendik. Bu konuda kendilerine yardmc olmamz istiyorlard. Tuhaf tavrlaryla bizi artm olan dnk iki Kzlderili, zencimiz Toby'nin kara tenini grnce byk bir hayrete kaplmlard. Daha nce hi zenci grmemi ya da zencilerden bahsedildiini iitmemilerdi, bu yzden hayretlerinin tamamen yersiz olmadn kabul etmek gerek. Dahas Toby, deyim yerindeyse, son derece irkin bir ihtiyard - rknn tm tuhaf niteliklerini tayordu: Kaln ve dolgun dudaklar; iri, beyaz, patlak gzler; dz bir burun, uzun kulaklar, i bir gbek ve arpk bacaklar. ki vahi maceralarn arkadalarna anlatnca kimseyi kendilerine inandramamlar. Tam sonsuza dek yalanc ve dzenbaz olarak damgalanmak zereymiler ki, doruyu sylediklerini kantlamak iin tm grubu teknelere gtrmeyi teklif etmiler. Bize ani bir saldr gibi grnen ey aslnda hl kukulu olan Assiniboinlerin sabrszlnn sonucuydu, o kadar. nk daha sonra en kk bir saldrganlk belirtisi sergilemediler ve onlara yal Toby'ye iyice bakmalarna izin vereceimizi sylediimizi anladktan sonra kanoyu geri verdiler. Toby bu ii iyice akaya vurdu ve vahiler onu tepeden trnaa inceleyebilsin diye kyya anadan doma kt. Kzlderililerin aknlklar ve tatminleri had safhadayd. nce kendi gzlerine inanamadlar. Zencinin teninin boyal olmadndan emin olmak iin parmaklarna tkrp stne srttler. Beyaz salarn takdir ederek art arda lklar attlar ve arpk bacaklarna byk bir hayranlkla baktlar. irkin dostumuzun yapt bir cig dans heyecan dorua kard. imdi hepsinin hayretten soluu kesilmiti. Bir insan bundan daha fazla beenilmi olamazd. Toby birazck hrsl biri olsa Assiniboinlerin tahtna kar ve Kral Birinci Toby olarak hkm srebilirdi. Bu olay bizi leden sonraya dek oyalad. Vahilerle birbirimize ho szler syledikten ve armaanlar verdikten sonra ilerinden altsnn sekiz kilometre boyunca krek ekmekte bize yardm etmesine izin verdik. Bu son derece makbule geen bir yardmd ve bunun iin Toby'ye teekkr etmeyi ihmal etmedik. Bugn sadece yirmi kilometre yol aldk ve geceleyin gzel bir adada kamp kurduk. Bu aday civarndaki nefis balklardan ve hayvanlardan dolay uzun sre hatrlayacaktk. Bu gzel yerde iki gn kaldk. Bu sre iinde yar-

E. A. Poe nmz dnmeden ve evremizde gezinip duran ok saydaki kunduza pek aldrmadan yedik, itik ve elendik. Bu adadan rahatlkla yz, hatt iki yz deri temin edebilirdik. Ama sonuta yirmi tane temin ettik. Bu ada gneyden gelen olduka geni bir nehrin aznda, Missouri'nin batya sapt bir noktadadr. 48. enlem civarndadr. 8 Mays. Gzel bir havada, tatl bir rzgarla yola ktk. Otuz be-krk kilo metre ilerledikten sonra karmza kuzeyden gelen geni bir nehir kt. Ancak az epey dard - on metreden fazla yoktu ve amurla tkanm gibi grn yordu. Bu nehrin biraz yukarsnda olduka ho bir ay var; genilii altm yetmi metreyi buluyor. Epey de derin. Av hayvanlaryla dolu gzel bir vadi nin iinden geiyor. Yeni rehberimiz bize bu nehrin ismini syledi ama kay detmemiim; imdi de hatrlamyorum. Robert Greeley burada yuvalarn aalara kuran yaban kazlarndan birkan vurdu. 9 Mays. Bugn nehrin iki yakasnda da, biraz ileride topran yer yer beyaz bir maddeyle kapl olduunu grdk ve bunun gl bir tuz olduunu anla dk. Pek ok kk engelden dolay sadece yirmi be kilometre kat edebildik ve geceleyin ana toprakta, kavak aalarnn ve tavan brtleni allarnn arasnda kamp kurduk. 10 Mays. Bugn hava souktu ve rzgar sert ama elveriliydi. Epey yol kat ettik. Bu blgedeki tepeler sert ve sivri kayalkl. Bu kayalar dzensiz ynlar halinde uzanyor. Bazlar epey yksek ve sularn andrmasna maruz kalm gibi grnyor. Bol miktarda talam dal ve kemik topladk. Her tarafta k mr vard. Nehir burada epey atallanyor. 11 Mays. Gnn ounda frtna ve yamur yznden ilerleyemedik. Aka ma doru hava gzelleti ve ho bir rzgar esmeye balad. Bundan faydalan dk ve kamp kurmadan nce on be kilometre ilerledik. ok sayda semiz kun duz yakaladk ve kyda bir kurt vurduk. Etrafmzda gezinen byk bir sr den ayrlm gibiydi. 12 Mays. Bugn on be kilometre kat ettikten sonra le vakti kk ve dik bir adaya indik. Niyetimiz bir takm eyleri onarp bakmdan geirmekti. Tam ayrlacakken ekibin en nndeki -birka metre ilerideydi- Kanadal birden bir lk atarak gzden kayboldu. Hepimiz hemen ona doru kotuk ve bir zula ukuruna dm olduunu grnce epey gldk. Ksa srede kardk ada m, ama yalnz olsa oradan tek bana kabilecei pheliydi. ukuru byk bir dikkatle inceledik, ama iinde birka bo ieden baka bir ey bulamadk.

Btn Hikayeleri Buraya Franszlarn m, ngilizlerin mi yoksa Amerikallarn m mallarn gizlemi olduklarna dair bir belirtiye rastlayamadk. Bu biraz merakmz kabartt. 13 Mays. Gn boyunca krk kilometre kat ettikten sonra Yellowstone'un Missouri'yle kesitii noktaya vardk. Misquash burada bizden ayrld ve evine dnd. 6. BLM Son iki gndr iinden getiimiz blge almadmz ekilde i karartcyd. Arazi genelde daha dzd. Aalar nehir kenarlarnda younlayordu. Uzaklarda ise ya ok az aa vard, ya da hi yoktu. Ne zaman sarp kayalklar grsek kmr de gryorduk. Karmza olduka geni bir ziftli kmr yata kt; suyu birka yz metre boyunca karartmt. Biraz ilerde aknt daha hafif, su daha berrak ve kayalk kesimlerle s yerler daha azd. Yine de bu s yerlerden gemek her zamanki gibi zor oldu. Aralksz yaan yamur nehir kylarn yle kayganlatrd ki ekme halatlarn tutan adamlar yrmekte zorlanyordu. Hava buz gibiydi ve nehir kysndaki baz alak tepelere trmannca yarklarn ve bayrlarn karla kaplanm olduunu grdk. Samzda, ok uzakta pek ok Kzlderili kamp grlyordu. Bunlarn geici olduklar anlalyordu; ksa sre nce terk edilmilerdi. Bu blgede daimi bir yerleim merkezine ilikin belirti yok, ama civardaki kabileler iin gzde bir av sahas gibi grnyor. Bunu her yerde sk sk karmza kan avlanma belirtilerinden anladk. Missouri'deki Minnetareelerin avlarn byk atala dek takip ettikleri bilinir. Assiniboinler daha da yukarlara gider. Misquash bize imdi kamp kurduumuz yerle Rocky Dalar arasnda, Saskatchawine'in aa ya da gney tarafnda yaayan Minnetaree kyleri dnda hi yerleim merkeziyle karlamayacamz syledi. Av hayvanlar say ve tr asndan epey fazlayd - geyikler, bufalolar, yabani keiler, katr geyikleri, aylar, tilkiler, kunduzlar vs. Ayrca eti yenir saysz ku vard. Balk da boldu. Nehrin genilii epey deiiyordu - iki yz elli metrelik geitlerden, akntnn sarp kayalar arasndan hzla akt otuz metre geniliindeki boazlara dek. Bu kayalarn yzeyi genellikle hafif ve sarmtrak Malta tandan oluuyordu. Buna kavrulmu toprak, snger ta ve mineral tuzlar karmt. Bir yerde arazinin grnts epey deiti. Tepeler her iki tarafta nehirden epey uzaklat. Nehir kavak aalaryla kapl kk ve gzel adalarla doluydu. Dzlkler son derece verimli grnyordu. Kuzeydekiler

.. Poe geniti ve engin vadiye alyordu. Missouri'nin ok ok uzun zamandr iinden akt ve yerlilerin Kara Tepeler adn verdii da silsilesinin en u kuzey snr olmalyd buralar. Hava dalk araziden dz araziye geiin belirtilerini veriyordu. imdi kuru ve saft. yle ki etkilerini teknelerimizin balant yerlerinde ve az saydaki matematiksel aletlerimizde gryorduk. atallara yaklarken son derece iddetli bir saanak balad. Nehirdeki engeller de byk glk karyordu. Kylarn baz kesimleri yle kaygan, kil yle yumuak ve koyuydu ki adamlar plak ayakla yrmek zorunda kaldlar, nk mokasenleriyle ayakta duramyorlard. Kylarda pek ok durgun su birikintisi vard; bazen bunlarn iinden geerken suyun koltukaltna kadar kt oluyordu. Bazen de s yerlerdeki sivri ulu devasa akmaktalarna trmanmak zorunda kalyorduk. Bunlar km tepelerin kalntlaryd. Bazen karmza sarp kayalklar arasndaki bir geit ya da oluk kyordu. Buradan gemek iin var gcmzle abalyorduk. Bunlardan birini gemeye alrken byk teknenin halat (eski ve ypranm olduundan) koptu ve akntya kaplan tekne nehrin ortasndaki kntl bir kaya tabakasna skt. Burada su yle derindi ki onu kurtarmak iin kanoyu kullanmak zorunda kaldk ve bu i tam alt saatimizi ald. Bir ara gneyde siyah bir kaya duvar ykseldi; sradan kayalarn stnde nehir boyunca yarm kilometre kadar uzanyordu. Sonra ak bir vadi balad ve bunun be kilometre kadar tesinde de yine ayn tarafta bu kez ak renkli bir baka duvar ykseldi. Bunun ykseklii tam altm metreydi. Sonra bir baka ak vadi, onun ardndan da bu sefer kuzeyde yetmi metre yksekliinde yapay grnml bir baka duvar ykseliyordu. Bu duvar grnml sarp kayalklarn grnts son derece tuhaf; suya dimdik ykseliyorlar. Bu son bahsettiim duvar bembeyaz, yumuak kumtandan olumutu. Bu kumta suyun hareketinden ok kolay etkilenir. Bu kayalarn st ksmnda ise sert ve yamur sularndan etkilenmeyen beyaz Malta ta katmanlarndan oluan -pek ok ince, yatay katmandan olumu bir tr friz ya da silme vard. Bu kayalarn tesindeki koyu renkli verimli toprak su kysndan eimle ykseliyor ve ykseklii sonunda bir buuk kilometreyi buluyor. Ardndan ykseklii yz elli metreyi bulan, hatt aan baka tepeler balyor. Bu dikkate deer sarp kayalklarn stnde tahmin edilecei gibi o yumuak maddenin stne yam olan yamurlarn oluturduu eitli izgiler var. Bylece zengin bir hayal gc onlar rahatlkla insanlarn ina ettii ve stne

Btn Hikayeleri hiyeroglifler kazd antlara benzetebilir. Baz yerlerde kumtandan iri paralarn kopmasndan oluan oyuklar bulunuyor (tpk tapnaklarmzdaki heykellerin konulduu oyuklar gibi). Yine pek ok yerde merdivenler ve uzun koridorlar grlyor. Bunlar yamur sularnn Malta ta silmedeki rasgele yarklardan, aadaki yumuak maddeye srekli szmasyla olumu. Bu tuhaf kayalklarn nnden parlak ay nda getik. Hayal gcmn stnde yarattklar etkiyi asla unutmayacam. Byl yaplara (dlerimde grdm) benziyorlard. stlerindeki deliklere yuva yapm saysz krlangcn akmalar bu izlenimi epey glendirmiti. Ana duvarlarn yan sra yer yer ykseklii altyla otuz metre arasnda deien kk duvarlara da rastlanyor. Bunlar kil, kum ve kuartz karm kerpi gibi grnen iri, siyah talardan oluuyor. Bu talarn ekilleri tamamen simetrik dikdrtgenler halinde (her zaman paralel) ve sanki bir duvarc tarafndan yerletirilmi gibi st ste, kusursuz bir dzenlilikle duruyorlar. Her st ta altndaki iki tan birleim yerini rtyor ve salamlatryor, tpk bir duvardaki tulalar gibi. Bazen bu tuhaf ykseltiler paralel olarak uzanyor. Drt tanesinin birbirine paralel uzand oluyor. Bazen nehirden ayrlp tepelerin arasnda gzden kayboluyorlar. Bazen birbirlerini dik alarla kesiyor, sanki byk, yapay baheleri saryorlar. lerindeki bitki rts de genellikle bu yanlsamay glendirir nitelikte oluyor. Duvarlarn en inceldii yerlerde tula biimindeki talarn boyutlar ufalyor. Missouri'nin bu kesimindeki bu manzara imdiye kadar grdklerimiz arasnda en gzel deilse bile en artc olanyd. Zihnime yepyeni, tuhaf, asla silinmeyecek bir izlenim olarak kaznd. atala ulamadan ksa sre nce karmza kuzey tarafnda olduka byk bir ada kt. Bunun iki kilometre tesinde, gneyde aalarla kapl dz bir arazi uzanyor. Bu adann ardndan gelen pek ok adack daha vard. Geerken her birini birka dakikalna inceledik. Sonra kuzeyde kapkara bir sarp kayalk ve ardndan da iki adack daha grdk. Bunlar bize hibir ekilde dikkat ekici gelmedi. Birka kilometre daha ilerleyince karmza sarp bir burnun yaknndaki olduka byk bir ada kt. Sonra iki adacn daha yanndan getik. Btn bu adalar aalarla kaplyd. Misquash bize geni nehrin azn gsterdiinde 13 Mays'n gecesindeydik. Bu nehre beyazlar Yellow Stone, Kzlderililer ise Ahmateaza der. Gney kysnda, kavak aalaryla kapl gzel bir ovada kamp kurduk. 14 Mays. Bu sabah hepimiz erkenden kalktk. Heyecanlydk, nk imdi

. . Poe varm olduumuz nokta byk nem tayordu ve nce nmzdeki iki geni nehrin hangisinde daha rahat ilerleyeceimizi anlamak iin biraz aratrma yapmamz artt. Ekipteki genel arzu bu nehirlerden birinde olabildiince ilerlemek ve Rocky Dalar'na ulamakt. Buradan belki byk Aregan Nehri'nin kaynak sularna geebilirdik. Bu konuda konutuumuz btn Kzlderililer bu nehrin Pasifie aldn sylemiti. Bu hedefi gerekletirmeyi ben de istiyordum. Byk bir macera olurdu bu. Ama iinden geeceimiz blgeye ve orada yaayan yerlilere ilikin kstl bilgimizle bu giriimde bulunursak karlacamz glkleri nceden grebiliyordum. Daha sonra bu yerlilerin gerekten de Kuzey Amerika Kzlderililerinin en vahileri olduklarn rendik. Ayrca yanl nehre girip bitmek tkenmek bilmez labirentlerde urap didinmekten de korkuyordum. Bu, adamlarn moralini epey bozard. Ancak bu dnceler beni uzun sre huzursuz etmedi ve hemen yreyi inceleme iine giritim. Ekipteki adamlardan bazlarn her iki nehrin kylarndan yukar gnderdim; bu nehirlerdeki su miktarlar hakknda karlatrmal bir fikre sahibi olmak istiyordum. Ben de Thornton ve John Greeley ile birlikte, etraf tepeden grebilmek iin ataldaki yksek araziye kmaya baladm. nmzde engin ve muhteem bir vadinin uzandn grdk. Buras grkemli yeilliklerle titreiyor ve saysz bufalo, kurt, yer yer de geyik ve antilop srleriyle kaynyordu. Gneyde, uzaklarda yksek ve doruklar karl bir da silsilesi gneydoudan kuzeybatya dek uzanyor ve birden son buluyordu. Bunlarn ardnda daha da yksek bir silsile vard ki, kuzeybatda ufka dek uzanyordu, iki nehir byleyici bir ekilde, ylan gibi kvrlarak telere dek uzanyordu. Giderek inceliyorlard, ta ki gkyznn glgeli sisleri arasnda ince gm iplikiklere dnene dek. Baktmz yerden nerede son bulduklarn seemiyorduk, bu yzden ne yapacamz konusunda kararsz halde aa indik. ki nehri incelemek bizi pek tatmin etmemiti. Kuzeydeki nehir daha derindi, ama gneydeki daha geniti ve sularnn oylumu arasnda pek fark yoktu. Birincisi Missouri'ye ok benziyordu, ama ikincisinin yuvarlak, akll bir yata vard, ki bu onun dalk bir blgeden geldiinin gstergesiydi. Sonunda kuzey kolunu semeye karar verdik, nk burada ilerlemek daha kolay olacakt. Ama buras giderek slatndan birka gn sonra byk tekneyi brakmak zorunda kalacamz grdk. Kurduumuz kampta gn geirdik ve bu sre iinde epey kaliteli deri toplayp elimizdeki tm derilerle birlikte, kesiim noktasnn bir buuk kilometre aasndaki kk bir adaya, iyi ina ettiimiz

Btn Hikayeleri bir zula ukuruna gmdk. Ayrca bol miktarda av hayvan, zellikle de geyik avladk ve butlarn ileride kullanmak zere tuzladk ya da kuruttuk. Bu blgenin alak kesimlerinde ve koyaklarnda epey dikenli armut ve ac kiraz bulduk. Ayrca bektai zmleri ve bol miktarda sar ve krmz frenkzm (olgunlamam) vard. Her tarafta yabani gller yeni yeni ayordu. 18 Mays sabahnda yksek moralle yola ktk. 18 Mays. Gzel bir gnd. Nehirde sk rastladmz s ve kntl yerlerin srekli yaratt rahatszlklara karn neeyle ilerledik. Adamlarn hepsi azim liydi ve tek sohbet konusu Rocky Dalar'yd. Derileri geride brakmakla tek nelerimizi epey hafifletmitik ve imdi hzl akntda ilerlemekte ok daha az glk ekiyorduk. Nehir adalarla doluydu. Gece vakti kara kilden kayalkla rn yaknndaki terk edilmi bir Kzlderili kamp yerine vardk. ngrakl y lanlar bizi epey rahatsz etti. Sabaha kar bir saanak balad. 19 Mays. Henz biraz ilerlemitik ki nehrin yapsnn byk bir deiiklik geirdiini grdk. Kumdan ya da kk talardan oluan tepecikler yolumu zu tkyordu. Byk tekneyi buradan geirmekte ok zorlandk. ki adam ke if yapmalar iin ileri gnderdim. Geri dndklerinde nehrin yukarsnda ka naln genilediini ve derinletiini sylediler. Bu bize tekrar azim verdi. On be kilometre kadar ilerleyip kk bir adada geceyi geirmek zere kamp kurduk. Uzakta, gneyde tuhaf bir da grdk. Etrafnda baka da yoktu. Ko ni eklindeydi ve tamamen karla kaplyd. 20 Mays, ilerlemeye daha elverili bir kanala girdik ve bitki rtsnden ne redeyse tamamen yoksun, killi bir blgede yirmi be kilometre boyunca rahat a yol aldk. Geceleyin yksek aalarla kapl son derece byk bir adada kamp kurduk. Bu aa trlerinden ounu ilk kez gryorduk. Burada kano yu onarmak iin be gn kaldk. Burada geirdiimiz sre iinde nemli bir olay oldu. Missouri'nin bu blgedeki kylan sarp kayalk ve yamurdan sonra son derece kayganlaan tuhaf bir mavi kilden olumu. Bu tepeler nehrin yatandan yz metre kadar teye dek kilden oluan dizi dizi setler tekil ediyor ve setlerde yapay kanallar andran, su tarafndan oyulmu eitli ynlerde dar ve derin koyaklar var. Bu koyaklarn nehre ald azlarn olduka ilgin bir grnts var. Ay nda kar kydan bakldnda kyda dikili duran devasa stunlar gibi grnyorlar. Nehre doru giderek alalan bu tepeler en tepedeki setten baknca tarifsiz ekilde kaotik ve kasvetli grnr. Ortalkta bitki trnden hibir ey yoktur.

E. A. Poe John Greeley, Peygamber, tercman Jones ve ben bir sabah etrafmza bakmak, grlebilecek ne varsa grmek iin gney kysndaki en yksek setin stne kmak zere yola koyulduk. Byk abalar sonucunda ve titiz bir dikkatle sonunda kampmzn karsndaki dzlklerin en ykseine ulamay baardk. Buradaki ayrlk blgenin genel yapsna gre farkllk gsteriyor; nk stnde kilometrelerce kavak, gl, kzl st ve geni yaprakl st aalar uzanyor. Toprak gevek ve yer yer bataklk; rengi siyah ve te biri kum. Bundan bir avu alnp suya atldnda eker gibi, iri kpkler kararak eriyor. Pek ok noktada kaln, adi tuz tabakalar grdk ve kullanmak zere biraz topladk. Dzle vardktan sonra hepimiz dinlenmek iin oturmutuk ki birden hemen arkamzdaki sk allardan gelen yksek bir hrltyla irkildik. Byk bir dehetle ayaa frladk, nk kayalara rahata trmanalm diye tfeklerimizi adada brakmtk; yanmzda tabanca ve baklardan baka silah yoktu. Daha birbirimize tek kelime etmeye vakit bulamadan bir gl aac kmesinin arasndan frlayan iki dev boz ay (yolculuumuz srasnda bunlarla ilk kez karlayorduk) azlar ak halde bize doru hzla komaya balad. Kzlderililer bu hayvanlardan ok korkar ve bunda hakldrlar. nk gerekten korkutucu hayvanlardr. Mthi gl ve ehliletirilemeyecek kadar vahi, inanlmayacak kadar da dayankldrlar. Tam beyne ate etmedike bu aylar tabanca kurunuyla ldrmek mmkn deildir. Beyni de kaln bir aln kemii ve alnn iki yanndaki kaim kaslar korur. Cierlerinde yarm dzine mermiyle, hatt kalplerinde ciddi hasarla gnlerce yaadklar bilinmektedir. Ayak izlerini sk sk amurda ya da kumda grm olsak da imdiye kadar hibir boz ayyla karlamamtk; imdi grdmz ayaklarsa peneler hari neredeyse otuz santim boyunda ve tam yirmi santim geniliindeydi. Mesele imdi ne yapacamzd. Elimizdeki silahlarla durup dvmek lgnlk olurdu. ayrlk ynnde kamak da aptallk olurdu; nk hem aylar bize o taraftan yaklayordu, hem de tepelerin biraz arkasndaki sk yaban glleri ve cce stler vs. yle skt ki buradan geemezdik. Bitki rtsyle kayalklarn tepesi arasnda, nehre paralel kosak hayvanlar bize annda yetiirdi, nk buradaki toprak amurluydu ve biz zar zor ilerleyebilirken aylar iri dz ayaklar sayesinde hayli hzl koabilirdi. Bu dnceler (szcklere dklmesi biraz zaman alsa da) hepimizin aklndan bir anda gemi olmal - nk herkes ayn anda, oradaki tehlikeye aldrmadan kayalklara doru atld.

Btn Hikayeleri lk ini yeri dokuz on iki metre yksekliindeydi ve fazla dik deildi. Burada kil yukardaki verimli toprakla karmt. Bu yzden ilk sete inmekte fazla glk ekmedik. Aylar byk bir fkeyle bize doru kouyordu. Buraya varnca bir an bile duraksamadk. imdi ya stnde durduumuz dar platformda o gz dnm hayvanlarla dvecek, ya da ikinci yardan inecektik. Bu yar neredeyse dimdikti. On sekiz-yirmi metre kadard ve tamam son yamurlarn cam gibi kayganlatrm olduu o mavi kildendi. Korkudan kendini kaybetmi olan Kanadal hemen kenardan aa srad, byk bir hzla kayd ve o hzla nc setin stne yuvarland. Onu gzden kaybettik; ldnden kukumuz yoktu. nk yardan yara korkun ekilde yuvarlanmaya devam edeceinden ve sonunda nehre deceinden emindik. Ykseklik krk be metreden fazlayd. Jules bu ekilde inmemi olsa herhalde hepimiz aresizlik iinde inmeyi deneyecektik. Ama onun bana gelenler bizi duraksatt ve canavarlar bize yetiti. Hayatmda ilk kez gl ve vahi bir hayvanla yz yze geliyordum. Sinirlerimin tamamen bozulmu olduunu itiraf etmekte duraksamyorum. Birka saniye baylacak gibi oldum, ama ndeki aynn yakalad Greeley'nin l beni kendime getirdi ve mcadeleden lgnca, vahice bir haz almaya baladm. Hayvanlardan biri stnde durduumuz dar kaya tabakasna varr varmaz Greeley'nin stne atlam ve onu yere sermiti, iri dilerini Greeley'in kaln paltosunun gs ksmna geirmiti - Greeley, hava souk olduu iin bu paltoyu byk ans eseri giymiti. Dier ay tepeden yuvarlanarak yle hzl indi ki bize ulanca duramad ve gvdesinin yars yardan aa sarkar halde kald. Yan yan yukar kmaya alrken sa bacaklar aadayd ve sol bacaklaryla tutunuyordu. Byle bir haldeyken azyla Wormley'nin topuunu kavrad ve bir an en ktsnn olacandan korktum. nk dehete kaplm olan Wormley kurtulmaya abalarken aynn yukar kmasna yardm ediyordu. Ben yukarda tarif ettiim ekilde dehetten donakalm halde olanlar aresizce, en ufak bir yardmda bulunamadan izlerken W.nin mokaseni ayandan kt ve hayvan aadaki sete yuvarland, ama iri penelerinin sayesinde burada kendini durdurmay baard. Greeley yardm lklar atmaya devam ediyordu. Peygamberle birlikte kotuk, ikimiz de tabancalarmzla aynn kafasna ate ettik. Benim mermimin kafatasndan ieri girmi olduundan eminim, nk silah kulann yaknndan atelemitim. Ancak ay yaralanmaktan ok

E. A. Poe fkelenmi gibi grnyordu. Atlarmzn tek faydas Greeley'i brakmas oldu, ama onu brakr brakmaz (yaralanmamt) stmze atlad. Kendimizi savunacak sadece baklarmz kalmt. Artk aadaki sete de kaamazdk, nk orada bir baka ay bulunmaktayd. Srtmz kayalara dayam bir lm kalm mcadelesi vermeye hazrlanyorduk. Greeley'den yardm beklemiyorduk, nk onun lmcl bir ekilde yaralanm olduunu sanyorduk. Hayvann scak ve korkun derecede pis nefesini yzlerimizde hissettik. Hayat boyunca pek ok kez aylarla boumu olan kurtarcmz, tabancasn canavarn gzne dayayp ate etmi, kurunu canavarn beynine saplanmt. Sonra aa baknca yardan dm olan aynn yukar kp bize ulamaya bouna abaladn grdk. Yumuak kil penelerinin altnda ufalanyordu. Pepee dyordu. Defalarca ate ettik, ama yaralayamadk. Sonunda olduu yerde brakmaya karar verdik; kargalara yem olsundu. Oradan kurtulamazd. stnde bulunduumuz kaya tabakas boyunca neredeyse bir kilometre kadar srnerek ilerledikten sonra altmzdaki ayrla inen elverili bir patika bulduk. Kampa ancak gecenin ge bir vaktinde varabildik. Jules sa salim oradayd, ama korkun yaralar almt. yle ki ne yaad kazay, ne de bizim nerede olduumuzu anlatabilmiti. nc setteki koyaklardan birinin arasna skm, oradan nehir kysna inmiti. 1839

Kalabalklarn Adam

Ce grand malheur, de ne pouvoir tre seul. LA BRUYERE.

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Belli bir Alman kitab hakknda "es lsst sich nicht lesen" -okuyana amyor kendini denirken ne gzel sylenmitir. Baz gizemler vardr ki, anlamanza izin vermezler. Bir gece vakti, yatanda, hayaleti andran papazn ellerini skarak ve papazn yzne ackl ackl bakarak lenler vardr -kendisinin aa vurulmasna izin vermeyen o korkun gizemler yznden, kalplerinde umutsuzluk, boazlarnda kaslmalarla. Vicdanlar yle korkun bir ykn altndadr ki bu yk ancak mezara gtrlr. Bylece hibir suun z aa vurulmaz. Yaknlarda, bir sonbahar akamst Londra'daki D Oteli'nin kahvesinde, kemerli geni pencerenin yannda oturuyordum. Birka ay boyunca hastaydm, ama artk iyilemitim ve tekrar gcm toplaynca can skntsnn tam tersi olan o mutluluk hallerinden birine kaplmtm. Hani zihinsel gr rten zar kalkar, - xhs v- insann ii iddetli arzularla dolar ve heyecana kaplan akl sradan halinin ok stne kar; tpk Leibnitz'in gl ama iten mant, Gorgias'n lgnca ve zarif retorii gibi. Sadece nefes almak bile bir hazd. Ac kayna saylan birok ey bile bana byk zevk veriyordu. Her eye kar dingin, ama aratrc bir ilgi duyuyordum. le sonrasnn byk ksmn azmda bir puro ve kucamda bir gazeteyle oturup ilanlar incelemekle, erideki kalabaln kargaasn izlemekle ve buulu camn arkasndaki soka seyretmekle geirmitim. Bu sokak ehrin en ilek caddelerinden biridir; gn boyunca da epey kalabalkt. Ama karanlk ktke kalabalk iyice artt; lambalar yandnda, kapnn

E. A. Poe nnden iki yne doru youn ve kesintisiz insan nehirleri hzla akyordu. Akamn bu saatinde byle bir yerde bulunmamtm hi; bu yzden insan kafalarndan oluan o alkantl deniz iimi yepyeni ve ho bir duyguyla doldurdu. Sonunda otelin iindekilerle ilgilenmeyi brakp tm dikkatimi dardaki sahneye ynelttim. lk bataki gzlemlerim olduka genel ve belirsizdi. nsan kitlelerine bakyor, bu insanlar zerine dnrken onlar bir btn olarak ele alyordum. Ancak ksa sre sonra ayrntlara indim ve o saysz farkl figr, giysiyi, eday, yry, ehreyi ve yz ifadesini byk bir dikkatle incelemeye baladm. Geip gidenlerin ounda halinden memnun iadamlarnn havas vard; kalabaln arasndan gemek dnda bir ey dnmyor gibiydiler. Kalar atkt ve gzleri fldr fldrd. Birisi arptnda sabrszlk belirtisi sergilemiyor, giysilerini dzeltip aceleyle yollarna devam ediyorlard. Bazlarysa huzursuzca hareket ediyordu; ki bunlarn da says epey fazlayd. Yzleri kzarm, kendi kendilerine konuup el kol hareketi yapyorlard, sanki etraflarndaki youn kalabalk yznden kendilerini yalnz hissediyormuasna. ilerleyileri durdurulduunda birden mrldanmay kesiyor, ama el kol hareketlerim iki misline karyor ve dudaklarnda dalgn ve abartl bir glmsemeyle karlarndakinin bir sonraki hareketini bekliyorlard. tildiklerinde kendilerini itene abartl bir ekilde eilip selam veriyor, byk bir aknla kaplm gibi grnyorlard. Bu iki byk snfn belirttiklerim dnda ok belirgin zellikleri yoktu. Dzgn kyafetli olarak tanmlanan trdendiler. Serbest alan soylular, tacirler, avukatlar, esnaf ya da borsa simsarlarydlar; toplumun aristokratlar ve sradan insanlar. Pek ilgimi ekmiyorlard. Katipler kabilesini semek kolayd. Burada iki belirgin snfa rastladm. Yeni i sahalarnda faaliyet gsteren firmalarda alan gen katipler vard -dar ceketli, parlak izmeli, salar briyantinli, kibirli dudakl delikanllar. Hal ve hareketlerindeki zariflii bir kenara brakrsak, ki buna baka bir szck olmadndan masa ba zerafeti diyebiliriz, bu kiilerin tavr bana bir-bir buuk yl nce asillerin taknd tavrn tpks gibi grnd. Yksek tabakann reddedici tavrlarna sahiptiler ve bence bu snfn en iyi tanm da bu. Kkl irketlerde alan st snf katipleri ya da "mazbut ihtiyarlar" bakasyla kartrmak olanakszd. Bunlar oturduklarnda iinde rahat edecekleri siyah ya da kahverengi ceket ve pantolonlarndan, beyaz kravat ve yeleklerinden, geni ve ar grnl ayakkablarndan ve kaln oraplaryla tozlukla-

Btn Hikayeleri rndan tannabilirdi. Hepsinin ba hafife keldi; uzun sre kalem tamaktan kepelemi sa kulaklar vard. apkalarn hep iki elleriyle birden kardklarna ya da dzelttiklerine ve ksa, byk, eski tarz zincirli saatler tadklarna dikkat ettim. Taklit bir saygnlkt onlarnki -yapmackla bylesine bir onur bahedilebilirse tabii. Kpr kpr hareket eden pek ok kii vard. Bunlarn btn byk ehirlere yaylan usta yankesiciler soyundan olduunu hemen anladm. Bu kiileri byk bir dikkatle izledim ve centilmenler tarafndan kendilerinden sanlmalarna hayret ettim. Yenlerinin genilii ve takndklar ar samimi hava onlar hemen ele vermeliydi oysa. Kumarbazlar, ki onlardan epey grdm, tanmak daha da kolayd. Her trden giysi giyiyorlard. Gz dnm " kat" kabadaylarn kadife yelekli, k boyun atkl, yaldzl zincirli ve altn ya da gm tel ilemeli dmeli kyafetlerinden tutun da, rahiplerin titizlikle sade klnm (ki hibir ey bundan daha az phe uyandramazd) elbiselerine dek. Yine de esmer ve terli ciltleri, donuk gzleri ve solgun dudaklarn ksmalar onlar ele veriyordu. Onlar iki baka zellikten daha hemen tanyabiliyordum: Konuurken dikkatle kullandklar alak ses tonundan ve baparmaklarnn dier parmaklaryla yapt olduka srad, doksan derecelik adan. Bu dolandrclarn arasndayken genellikle alkanlklar farkl olan, ama yine de benzer trden insanlara rastladm. Bunlara zekalar sayesinde yaayan insanlar diyebiliriz. Bunlar halkn srtndan iki farkl ekilde geinir - zppeler ve askerler olarak. Zppelerin belirgin zellii uzun bukleleri ve glmsemeleridir; askerlerin ise ilikleri srmal ve apraz eritlerle sslenmi ceketleri ve atk kalardr. Yksek tabakay taklit edenler snfnda alt dzeylere indike zerinde konuulacak daha karanlk ve derin temalara rastladm. Yahudi seyyar satclar grdm. Bunlarn yzlerindeki, parlak ve atmacay andran gzler dndaki her ey sefilce bir alakgnllln ifadesiydi. Gecenin iinde merhamet aramaya sadece umutsuzluktan dolay km dilencilere ka atan iri yapl, gl kuvvetli, profesyonel sokak dilencileri grdm. Dermansz ve berbat grnl, lme iyice yaklam sakatlar, gruhtakilere korkarak ve usulca yaklayor, herkesin yzne yalvarrcasna bakyordu; sanki rastlantsal bir tesellinin ya da unutulmu bir umudun peine dmesine. Gsterisiz gen kzlar uzun ve ge saatlere kadar srm bir i gnnden sonra neesiz evlerine geri dnyor ve klhanbeylerinin kanlmaz baklarndan fkeden ok gz ya-

E. A. Poe

Btn Hikayeleri

l bir ekilde kanmaya alyorlard. ehirdeki her trden ve her yatan kadnlar grlebiliyordu - kadnlnn doruundakilerin arpc gzellii insana yzeyi Paron mermerinden yaplma, iiyse pislikle dolu Lucian heykelini anmsatyordu -iren ve tamamen mahvolmu, paavralar iinde czzamllar vard ciltleri kr kr, mcevherli ve boyal kocakarlar gen grnmek iin son abalarn sarf ediyordu - bedenleri olgunlamam ocuklar, mesleini yllardr icra eden ustalarla ahlakszlkta boy lebilmek iin azgnca bir arzuyla yanp tutuuyordu. Saysz ve tarifsiz sarholar vard - kimi yrtk prtk ve yamal giysiler iinde kabaca sendeliyordu; yzleri yara bere iinde, gzleri ltszd -bazlarnn giysisi kir pas iindeydi ama kaln dudakl, kzarm salam suratlaryla gene de kasntyla, kabaday gibi sallanarak yryorlard - dierleri bir zamanlar iyi olan ve imdi bile titizlikle temizlenmi kyafetler giyiyordu; bunlar doal olmayacak kadar sert ve canl admlarla yryen, ama yzleri korkun derecede solgun, gzleri iren ekilde vahi ve krmz, kalabaln arasnda hzla ilerlerken titreyen parmaklarla uzanabildikleri her nesneye tutunan adamlard. Bunlarn yan sra brekiler, hamallar, kmrcler, temizlikiler; laternaclar, maymun sergileyenler, sokak arkclar, bunlara para toplayanlar; her trden pejmrde zanaatkar ve yorgunluktan bitkin iiler vard. Btn bunlar yle grltl ve ar bir canllk hali sergiliyordu ki, insann kulaklarn trmalyor, gzlerini actyordu. Gece ktke karmdaki sahneye kar duyduum ilgi artt. nk sadece kalabaln nitelii belirgin bir ekilde deimekle kalmamt (derli toplu insanlar giderek ortadan kaybolmu, yerlerini daha kaba ve imdi rahatlayp cretkarlam insanlar alm, vakit ilerledike her trden rezil ininden kmaya balamt), gaz lambalarnn ilk bata sona eren gnle ekien zayf klar imdi sonunda iyice parlamaya balamt ve her eyi titrek ve gsterili bir ekilde aydnlatmaktayd. Her ey karanlk, ama grkemliydi - tpk ustaca ekillendirilmi bir Tertullian abanozu gibi. In youn etkileri beni insanlarn yzlerini incelemeye yneltti; geri pencerenin nnden hzla akp giden bu k dnyas her ehreye sadece bir anlna bakabilme frsatn veriyordu; ama yine de bana, o zaman iinde bulunduum tuhaf zihinsel durumda o tek ve ksa bakta bile uzun senelerin tarihini okuyabiliyormuum gibi geldi. Alnm cama dayam grltc kalabal incelerken bir an bir ehre arpt gzme -altm be yetmi yalarndaki bir adamn ypranm yzyd bu ve

btn ilgim, btn dikkatim bu yzde topland - nk ifadesinde mutlak bir zgnlk vard. Daha nce grdm ifadelerden hibiriyle uzaktan yakndan ilgisi yoktu. Onu grnce ilk dncemin u olduunu anmsyorum: Retszch bu adam grseydi yapt resimlerdeki eytanlarn grntsne yelerdi onu. Barndrd ifadeyi o bir an iinde analiz etmeye abalarken zihnimde tuhaf ve paradoksal izlenimler uyand -zengin bir zihinsel gce, ihtiyatlla, cimrilie, agzlle, sakinlie, ktle, kana susamla, zafere, neeye, youn dehete, byk ve ar bir umutsuzlua ilikin izlenimler. Tuhaf bir ekilde canlanm, irkilmi, bylenmitim. "Ne lgnca bir tarih," dedim kendi kendime, "saklyor kim bilir u adam barnda!" Sonra o adam daha fazla grmek -onu daha fazla tanmak arzusunu duydum. Hemen paltomu giyip apkamla bastonumu kaptm ve sokaa frladm; kalabalkta insanlar ite kaka ilerlemeye baladm onun gittii ynde; nk gzden kaybolmutu bile. Biraz glk yaadktan sonra sonunda onu grdm, biraz yaklatm ve yakndan, ama ihtiyatla, dikkatini ekmeyecek ekilde takip etmeye baladm. imdi onu rahata inceleyebiliyordum. Ksa boylu, ok zayf ve son derece dermansz grnlyd. Giysileri kirli ve eskiydi; ama arada srada bir lambann altndan geerken kumalarnn kirli de olsa gzel olduunu gryordum. Ya gzlerim beni yanltt, ya da sarnm olduu skca iliklenmi ve ikinci snf ksa pelerinindeki bir aralktan hem bir elmas, hem de bir haner arpt gzme. Bunlar merakm iyice artrd ve yabancy gittii yere dek takip etmeye karar verdim. imdi gece iyice kmt ve ehrin stnde kaln ve nemli bir sis asl duruyordu. Ksa sre sonra bir saanak balad. Yamur kalabalk stnde tuhaf bir etki yaratt; hareketlilik birden daha da artt ve kalabaln stnde bir emsiyeler dnyas belirdi. Dalgalanmalar, itip kakmalar ve uultu on misli oald Ben ahsen yamura pek aldrmyordum. Bedenimde gizlenen eski ateli hastalk, nemi, olduka tehlikeli bir ekilde ho klyordu. Azma bir mendil balayp yrmeyi srdrdm. Yal adam ilek caddede yarm saat boyunca glkle ilerledi. Ben onu gzden kaybetmekten korkarak bir adm gerisinden yryordum. Bir kez bile dnp arkasna bakmadndan beni grmedi. Sonunda bir sokaa sapt. Buras yine kalabalk saylsa da ayrld cadde kadar kalabalk deildi. Bu sokakta tavrlarnda bir deiiklik oldu. Daha yava ve hedefsizce yrmeye balad - daha kararszca. Soka kardan karya, amaszca defalarca geti. Kalabalk hl yle youndu ki, bunu her yaptnda onu ya-

E. A. Poe kndan takip etmek zorunda kalyordum. Sokak dar ve uzundu. Burada bir saat kadar yrd. Bu arada sokaktakilerin says azalm, Broadway'de le vakti, Park'n yaknnda grnenler kadar olmutu. Londra'nn kalabalyla en ilek Amerikan ehrininki arasndaki fark bylesine fazladr. Tekrar sapnca son derece aydnlk ve hayat dolu bir meydana vardk. Yabancnn eski tavrlar geri geldi. Ban ne edi, gzleri atk kalarnn altnda lgnca her tarafa, stne gelenlere bakmaya balad. Yolunda srarla ve azimle ilerliyordu. Ancak meydan kat edip tekrar ayn yere geldiini grnce ardm. Meydan defalarca turlamas beni iyice artt. Bir keresinde aniden dnnce beni az kalsn fark ediyordu. Bu ekilde bir saat daha geirdik; kalabalk epey seyrelmiti. Yamur hzla yayordu. Hava serinlemiti. nsanlar evlerine ekiliyordu. Gezgin sabrszca bir hareket yaptktan sonra meydana kyasla bo olan bir yan sokaa sapt. Bu sokak boyunca yarm kilometre kadar yle hzl yrd ki, bu kadar yal birinden bunu asla beklemiyordum ve takipte epey zorlandm. Birka dakika sonra byk ve hareketli bir pazara vardk. Yabancnn buray iyi bildii anlalyordu ve alclarla satclarn arasnda zorla, amaszca ilerlerken ilk hali tekrar belirginleti. Burada bir buuk saat kadar yrdk. Takibi srdrrken beni fark etmesin diye epey ihtiyatl davranmak zorunda kaldm. Neyse ki ayaklarmda lastik galolar vard ve hi ses karmadan yryebiliyordum. Kendisine baktm hi grmedi. Dkkanlara girip kyor, hibir eyin fiyatn sormuyor, tek kelime etmiyor ve etrafndaki nesnelere lgnca ve bo baklarla bakyordu. Artk davranlar karsnda tamamen hayrete dmtm ve onun hakkndaki merakm bir dereceye dek tatmin etmeden takipten vazgememekte kararlydm. Bir saat yksek sesle on biri ald, insanlar pazar hzla terk ediyordu. Dkkancnn biri bir kepengi indirirken yal adam itekledi; o anda tepeden trnaa titrediini grdm ihtiyarn. Kendini yola atp bir an kaygyla etrafna bakndktan sonra inanlmaz bir hzla komaya balad ve pek ok eri br dar sokaktan geti. Sonunda ilk bataki ilek caddeye ktk - D Oteli'nin sokana. Ancak sokan grn artk ayn deildi. Geri hl gaz lambalaryla l ld ama, yamur iddetle yayordu ve ortalkta sadece birka kii kalmt. Yabancnn beti benzi att. Bir sre nce kalabalk olan caddede huysuzca biraz yrdkten sonra derin derin i geirip nehir ynnde sapt ve pek ok sokaa girip ktktan sonra en sonunda byk tiyatrolardan birinin nne

Btn Hikayeleri vard. Oyun bitmiti ve izleyiciler kaplardan dar akn ediyordu. Yal adamn sanki boulurcasna soluk alp kendisini kalabaln iine frlattn grdm. Yzndeki o youn zdrap hafiflemi gibiydi. Ba yine gsnn stne dt. Onu ilk grdm zamanki gibi grnyordu. imdi izleyicilerin ounun gittii ynde ilerlediini grdm. Bu deiken davranlarna bir aklama getiremiyordum. O yrdke kalabalk dalyordu. Huzursuzluu ve bocalamas geri geldi tekrar. Bir sre on-on iki kiilik amatac bir grubu yakndan takip etti. Ama bu gruptakiler teker teker ayrlyordu. Sonunda, karanlk, dar ve ssz bir sokaa geldiklerinde geride sadece kii kalmt. Yabanc durdu, bir an dncelere dalm grnd ve sonra tm endie belirtilerini sergileyerek hzla bizi ehrin kenar semtlerine gtren bir yolu izlemeye balad. Getiimiz yerler daha ncekilerden ok farklyd. Buras Londra'nn en iren, en pis kokulu blgesiydi ve her ey en kt yoksulluun ve en ciddi sularn imalarn tayordu. Yer yer rastlanan sokak lambalarnn lo nda eski, yksek, kurt yenii ahap apartmanlar birbirinin stne yle eilmi grnyordu ki sanki aralarnda geit yok gibiydi. Kaldrm talar yerlerinden km sada solda yatyor, braktklar boluklardan gr otlar fkryordu. Tkanm kanallardan iren kokular ykseliyordu. Tm ortama bir terk edilmilik havas hakimdi. Yine de ilerledike insan sesleri duymaya baladk ve sonunda Londra'daki kalabalklarn en sefillerinin oluturduu byk gruplarn ileri geri gittiini grmeye baladk. Yal adam yine neelendi, tpk snmek zere olan bir lambann canlan gibi. Bir kez daha esnek admlarla ilerlemeye balad. Bir keyi dnnce birden karmzda bir k parlad; ayyalarn varolardaki en byk tapnaklarndan birinin nndeydik - cin adl ikinin, bu korkun iblisin saraylarndan birinin nnde duruyorduk. Artk afak skmek zereydi, ama o gsterili kapdan hl epey sarho girip kyordu. Yal adam bir nee lyla ite kaka ieri girdi, hemen ilk bataki tavrn taknd ve kalabaln arasnda grnte amaszca ileri geri dolanmaya balad. Ancak ksa sre sonra kaplara yaplan hcum mekann kapanmakta olduunu haber verdi. ylesine srarla takip etmi olduum o tuhaf yaratn yznde o zaman grdm ifade umutsuzluktan bile daha youndu. Yine de duraksamadan, lgnca bir enerjiyle grkemli Londra'nn merkezine geri dnd. O uzun ve evik admlarla kaarken ben onu hayretlerin en byyle takip ediyordum. imdi had safhada bir merakla srdrdm incelemeyi b-

. . Poe rakmamakta artk kararlydm. Biz ilerlerken gne ykseldi. Bu kalabalk ehrin en popler kesimine, D Oteli'nin sokana vardmzda buradaki insanlarn tela ve faaliyetleri dn akamkinden az deildi. Ve burada, hzla artan karmaann iinde, yabancy uzun sre takip etmekte srar ettim. Ama her zamanki gibi ileri geri yrmeyi srdrd ve gn boyunca o sokan karmaasn terk etmedi. kinci akamn glgeleri kerken kendimi lesiye bitkin hissettim ve gezginin tam karsnda durup yzne dik dik baktm. Beni fark etmedi ve vakarla yrmeyi srdrd. Ben ise takibi keserek dncelere daldm. "Bu yal adam," dedim sonunda, "byk sular dahice ileyecek bir tip. Tek bana olmay reddediyor. O kalabalklarn adam. Onu takip etmem bouna; nk ne bu adama ne de yaptklarna ilikin daha fazla bir ey renebileceim. Dnyann en kt kalbi 'Hortulus Animae'den daha kt bir kitaptr ve belki de 'es lsst sich nicht lesen' Tanr'nn byk ltuflarndan biridir. 1840

Ligeia

Ve o irade ki lmez, ite kalr. radenin, gl iradenin gizlerini kim bilebilir ki? nk Tanr da ynelimliliinin doas sayesinde her eyin iinde bulunan byk bir iradedir. nsan kendisini meleklere ya da lme tam anlamyla ancak gsz iradesinin zayflndan teslim eder. JOSEPH GLANV1LL. Leydi Ligeia ile nasl, hatt tam olarak nerede tantm kesinlikle hatrlayamyorum. Aradan ok yllar geti ve ektiim aclar hafzam kreltti. Veya belki de imdi bunlar anmsayamamamn sebebi sevgilimin kiiliinin, engin bilgisinin, esiz ama sakin gzelliinin, ksk sesli, ahenkli konumasndaki heyecan verici ve byleyici fesahatin kalbime son derece dzenli ve gizli admlarla, fark edilmeyecek ve bilinmeyecek ekilde girmi olmas. Yine de onunla ilk tantm ve en sk grtm yerin Ren Nehri yaknndaki byk, eski, ryen bir ehir olduunu sanyorum. Ailesinden -bahsettiini kesinlikle iittim. Son derece kkl bir aileden geldii phesiz. Ligeia! Ligeia! Her eyden ok d dnyann izlenimlerini zayflatmay gerektiren almalara gmlmken, sadece o tatl szck -Ligeia- gzlerimin nne onun artk yaamayan grntsn getirmeye yetiyor. Ve imdi yazarken, birden dostum ve nianlm, almalarmn orta, en sonunda da koynumda karm olmu kiinin soyadn hi renmemi olduumu anmsyorum. Bu Ligeia'mn bana ynelttii aka yollu bir sulama myd? Yoksa bu konuda hi soru sormamakla sevgimin gcn m kantlam olacaktm? Veya bu benim bir kuruntum muydu - en tutkulu balln mabedinde lgnca romantik bir adak myd? Gerein kendisini hayal meyal hatrlyorum zaten -ona yol aan ya da ondan kaynaklanan koullar unutmam artc m? Ve gerekten de, eer Ak denilen o ruh -put-

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

E. A. Poe perest Msr'n soluk ve sis kanatl Ashtophet'i- sylendii gibi, sonu kt bitecek evlilikleri ynetiyorsa, benimkini ynettii kesindi. Ancak hafzamn beni yz st brakmad tek bir aziz konu var. Ligeia'nn kendisi. Uzun boylu, biraz zayf, hatt son gnlerinde bir deri bir kemik kalm biriydi. Tavrlarndaki grkemi, sessiz rahatl, ya da admlarnn anlalmaz hafifliini ve esnekliini tasvire kalkmam bouna olur. Bir glge gibi gelip giderdi. Kaps kapal alma odama girdiini mermersi elini omzuma koyduunda tatl, ksk sesinin sevgili mzii olmasa hi fark etmezdim. Yz gzellii konusunda hibir kadn onunla yaramazd. Bir afyon ryasnda grlecek bir aydnlkt -Delos'un kzlarnn uyuklayan ruhlarnn stnde dolanp duran fantezilerden daha lgnca tanrsal, en ve canlandrc bir grntyd. Ama yz hatlar putperestlerin eserlerine bakarak tapmay sehven rendiimiz o klasik tarzdan deildi. "Orantsnda bir tuhaflk tamayan," der Bacon, Lord Verulam, gzelliin tm genel biimlerinden ve trlerinden bahsederken hakl olarak, "mkemmel bir gzellik yoktur." Yine de, Ligeia'nn yz hatlarnn klasik bir biimlilie sahip olmadn grsem de -gzelliinin gerekten "mkemmel" olduunu, ona egemen olan bir "tuhaflk"n bulunduunu alglasam da, yine de bu sradln, kendi alglayma gre "tuhaf olan ynlerin kaynan bulmaya bouna abaladm. O uzun ve soluk alnn - kusursuzdu ylesine tanrsal bir grkemi tasvirde kullanlnca bu szck ne kadar souk geliyor! - en saf fildiiyle yaran tenini, otoriter genilii ve dinginlii, akaklarn zerindeki blgelerin hafif kntsn inceledim; Ve sonra Homeros'un deyimiyle "smbls" olan, kuzgun karas, parlak, gr ve kendiliinden kvrck o bukleleri. Burnunun zarif hatlarna bakyordum -ve benzer bir kusursuzluu sadece Ibranilerin latif madalyonlarnda grmtm. Ayn ekilde teni ayn gz kamatrc dzgnlkteydi, ayn ekilde hafife kvrkt, burun delikleri ayn ekilde uyumla kvrlarak zgr bir ruha iaret ediyordu. O tatl aza bakyordum. O, gerekten de tanrsal olan her eyin bir zaferiydi - ksa st dudan muhteem kvrl - alttakinin hafif, ehvetli uykusu - oyun oynayan o gamzeler ve ok ey anlatan renk - onun sakin ve durgun, ama en youn cokuyu uyandran glmsemesi srasnda zerlerine den kutsal n her huzmesini neredeyse irkiltici bir parlaklkla yanstan o diler. enenin yapsn inceliyordum - ve burada da Yunanllarn zarif geniliini, yumuakln ve grkemini, dolgunluunu ve ruhaniliini buluyordum - tanr Apollo'nun Cleomenes'e, Atinalnn oluna bir ryada gsterdii yz hattyd bu. Ve sonra Li-

Btn Hikayeleri geia'nn iri gzlerine bakyordum. O gzlerin eski alardan gnmze kalan bir benzeri yok. Sevgilimin gzlerinde Lord Verulam'n gnderme yapt srrn barnd da sylenebilir. Bizim rkmznkilerden ok daha byk olduklarn dnyorum. Hatt Nourjahad vadisinde yaayan kabilenin ceylan gzl mensuplarnnkinden bile iriydiler. Ama Ligeia'nn bu zellii yalnzca arada srada -youn heyecan anlarnda- belirginleiyordu. Ve byle anlarda gzellii -belki de kzm hayal gcm onu byle grmeme yol ayordu- ya cennette, ya da bu dnyann dnda yaayan varlklarn gzelliiydi - Trklerin efsanevi Hurilerinin gzellii. Krelerinin rengi l l bir siyaht ve epey stlerinde uzun, kapkara kirpikler uzanyordu. Hatlar hafife arpk olan kalar da ayn renkteydi. Ancak gzlerinde fark ettiim "tuhaflk" ekillerden, renklerden ya da parlaklktan tamamen bamszd ve sonuta ifadede aranmalyd. Ah, ne anlamsz sz! Bu szn basit sesinin engin rahatlnn ardnda biz ruhani eylere dair cehaletimizi koruruz. Ligeia'nn gzlerindeki ifade! Nasl da saatlerce bunu dndm! Nasl da, bir yaz ortas gecesinin tamam boyunca, derinliklerine inmeye abaladm! Neydi - Democritus'un kuyusundan daha derin olan neydi - sevgilimin gzbebeklerinin ilerinde yatan? Neydi? Bunu kefetme tutkusuyla yanp tutuuyordum. O gzler! O iri, o parlak, o ilahi kreler! Benim iin Leda'nn ikiz yldzlar oldular ve ben de onlar iin mneccimlerin en sad oldum. Zihin biliminin pek ok anlalmaz tuhafl arasnda en heyecan verici olan udur ki -sanrm okullarda hi fark edilmemitir-, uzun sre nce unuttuumuz bir eyi hatrlamaya alrken, ounlukla hatrlamann eiine gelir, ama bir trl hatrlayamayz. Ben de ayn ekilde, Ligeia'nn gzlerini byk bir dikkatle incelerken, ifadelerinin anlamna yaklatm - yaklatm sezdim - ama bir trl tamamen ele geiremediimi - ve sonra tamamen ettiimi! Ve (ah, tuhaf gizemlerin en tuhaf!) evrendeki en sradan nesnede bu ifadenin bir dizi benzerini buldum. Demek istediim, Ligeia'nn gzelliinin ruhuma getii ve orada bir mabetteymiesine yaad dnemden nce, zdeksel dnyada yaadm pek ok anda onun iri ve parlak gzlerinin bende uyandrd hissin aynsn yaadm. Ancak bu hissi ne tanmlayabiliyor, ne analiz edebiliyor, hatt ne de doru drst inceleyebiliyordum. Tekrarlayaym, onu bazen hzl byyen bir asmay incelerken - bir pervaneyi, bir kelebei, bir krizaliti, bir dereyi seyrederken buluyordum. Onu okyanusta hissettim; bir meteorun dnde hissettim. ok yal insanlarn baklarnda hissettim. Ve gk-

E. A. Poe yznde bir iki yldz var ki - (biri zellikle Lyra'daki byk yldzn yaknnda bulunan, altnc boyuttan ift ve deiken bir yldz) teleskopla baktmda iimde o duyguyu uyandrdlar. Telli alglardan gelen baz sesler ve kitaplardan okuduum pasajlar da sk sk ayn etkiyi uyandrd. Saysz rnek arasnda bir tanesini iyi anmsyorum. Joseph Glanvill'in bir kitabndaki bir pasaj (belki de srf tuhafl yznden - kim bilir?) iimi her seferinde o hisle doldururdu; "Ve o irade ki lmez, ite kalr, iradenin, gl iradenin gizlerini kim bilmektedir ki? nk Tanr da istenliliinin doas sayesinde her eyin iinde bulunan byk bir iradedir, insan kendisini meleklere ya da lme tam anlamyla ancak gsz iradesinin zayflndan teslim eder." Uzun yllar dndkten sonra ngiliz ahlaksnn bu pasajyla Ligeia'nn karakterinin bir yn arasnda balant kurmay baardm. Bir dnce, eylem ya da konuma younluu, ondaki o mthi iradenin muhtemelen sonucu ya da en azndan gstergesiydi, ki uzun tanklmz sresince buna ilikin daha ak baka bir belirtiye rastlayamadm. Tandm kadnlar iinde o, dtan sakin ve uysal grnen Ligeia, iddetli tutkularn cokun akbabalarna yem olmaya en uygun olanyd. Ve bu tutkularn iddeti hakknda sadece beni ayn anda hem byleyip hem korkutan o gzlerin mucizevi bir ekilde irilemesi sayesinde - ksk sesinin neredeyse byl melodisi, tonlu geileri, ak seiklii ve sakinlii sayesinde ve -sk sk syledii lgnca szlerin vahi enerjisi (ki syleyi tarzyla aralarndaki tezat iyice etkili olmalarn salyordu) sayesinde bir tahminde bulunabiliyordum. Ligeia'nn bilgisinden bahsettim: Engindi -hi bu kadar bilgili bir kadn tanmamtm. Klasik diller konusunda byk bir uzmand ve Avrupa'nn modern diyalektleri stndeki bilgime dayanarak onun bu konuda hi hata yaptn grmediimi syleyebilirim. Aslnda, en ok hayranlk duyulan, nk akademinin bbrlendikleri iinde kavranmas en g olan konular hakknda Ligeia'nn yanldn hi grdm m? Karmn doasndaki bu noktann ancak byle ge dikkatimi ekmesi ne tuhaf- ne heyecan verici! Onun kadar bilgili baka bir kadn tanmadm sylemitim - ama etik, fizik ve matematik bilimlerinin tm sahalarn baaryla kat etmi bir erkek tandm m ki imdiye kadar? Ligeia'nn baarlarnn devasa, artc olduunu ancak imdi aka grebiliyorum. Yine de bana kar olan stnlnn, evliliimizin ilk yllarnda ilgilendiim metafizik aratrmalarn kaotik dnyasnda kendimi ocuksu bir gvenle onun rehberliine teslim edecek kadar bilincindeydim. Beni az il-

Btn Hikayeleri gilenilen - az bilinen - konularda eitirken nasl byk bir zafer hissi - nasl youn bir haz - nasl cennetsi bir umut hissederdim - o nefis manzara yavaa nme serilirken ve ben onun uzun, muhteem, kimsenin gemedii yollarnda, yasaklanamayacak kadar deerli olan tanrsal bir bilgeliin hedefine doru ilerlerken! O halde birka sene sonra, bylesine salam temelli beklentilerimin kanatlanarak uup gidiverdiini grnce nasl yakc bir keder hissine kapldm bir dnn! Ligeia'sz karanlkta el yordamyla ilerleyen bir ocuktan farkszdm. Akncln kendimizi kaptrdmz pek ok gizemini aydnlatan yalnzca onun varl, okumalaryd. Onun gzlerinin lts olmaynca alev gibi parlayan, altn renkli harfler Satrn kurunundan daha donuk bir hal ald. Ve imdi o gzler stnde dnp tandm sayfalar zerinde giderek daha ender parldyordu. Ligeia hastaland. Vahi gzleri fazla - fazla grkemli bir kla parldamaya balad. Soluk parmaklar mezarn saydam, balmumsu rengini ald ve azametli alnndaki mavi damarlar en ince duygularla hzla iip snmeye balad. leceini anladm - ve amansz Azrail'le ruhsal bir mcadeleye giritim. Ve tutkulu karmn mcadelesinin benimkinden bile daha enerjik olduunu grnce hayrete kapldm. Kat doas yznden lmn ona dehetlerini bir kenara brakp geleceine inanmtm; - ama byle olmad. Glge'ye kar sergiledii direniin ateliliini anlatmakta kelimeler aciz kalr. Bu ackl grnt karsnda inim inim inliyordum. Onu teselli edebilirdim - onunla mantkl bir ekilde konuabilirdim; ama onun yaama - yaama - sadece yaama kar duyduu tutkunun younluu karsnda - hem teselliler, hem de mantk budalaln son noktas gibi grnrd. Yine de son ana dek, vahi ruhunun en iddetli kvranlar arasnda bile, dtaki sakinliini korudu. Sesi iyice inceldi - alald - ksklat - yine de o usulca sylenen szlerin lgnca anlam hakknda dnmek istemiyordum. Bylenmi bir ekilde lmllkten daha fazlasn ieren bir melodinin anlattklarn -lmllerin hi bilmedii kabullenileri ve hevesleri- dinlerken beynim dnyordu. Beni sevdiinden phem yoktu; ve onunki gibi bir yrekte akn sradan bir tutkudan ok daha fazlas olacan tahmin etmem zor deildi. Ama sevgisinin gcn ancak lrken anladm. Uzun saatler boyunca elimi tutarak tutkulu ball putperestlie varan, dolup taan yreini dkyordu bana. Byle itiraflar dinlemek gibi kutsal bir ayrcal nasl edinmitim? -Sevgilimin bu itiraflar ettii saat iinde lmesi gibi bir durumla lanetlenmeyi nasl hak etmi-

E. A. Poe tim? Ama bu konuda uzun uzadya konuamayacam. u kadarn syleyeyim ki, Ligeia'nn bir kadnn gcn aan ve ne yazk ki hak etmeyen, deersiz birine ihsan edilmi sevgisinde, en sonunda, artk hzla uup gitmekte olan yaama kar ylesine lgn bir itenlikle duyduu tutkulu zlemin ilkesini tandm. Yaama - sadece yaama - kar duyduu bu vahice zlemi - bu ateli arzuyu betimleyecek gcm, anlatabilecek szlerim yok. Vefat ettii gecenin yarsnda beni otoriter bir el iaretiyle yanna ard ve birka gn nce yazm olduu dizeleri tekrarlamam istedi. Ona uydum. -Dizeler unlard: ite! Bu bir gala gecesi Yalnz geen bu son yllardaki! Peelerle donanm, gzyalarna boulmu Bir kanatl melekler topluluu Bir tiyatroda oturmu, izlemek iin Umutlar ve korkular stne kurulu bir oyunu, Ve ara ara alyor orkestra Mziini gezegenlerin Yce Tanr'nn klndaki mimler, Mrldanp fsldyor alak sesle, Ve saa sola uuuyor Kukladan baka bir ey deiller, gelip giden, Sahneyi deitirip duran Engin ekilsiz eylerin emriyle, Kondor kanatlarn rparken Grnmez kederler yayan! O rengarenk drama! -Ah, kesinlikle Unutulmayacak! Hayaleti kovalanacak Onu tutamayan bir kalabalk tarafndan. Hep ayn noktaya dnen Bir ember boyu, Konunun zyse lgnlk, Gnah ve Korku. Ama bakn, taklitiler gruhunun arasna,

Btn Hikayeleri Srnen bir ekil giriyor davetsizce! Sahnedeki tenhalktan Kvranarak kan kan krmzs bir yaratk! Kvranyor! - Kvranyor! - lmcl sanclar Mimler ona yem oluyor, Ve melekler sivri haarat dilerinin nsan kanna bulandn grnce, hkryor. Snyor - snyor klar - hepsi snyor! Ve her titreen formun stne Perde denen tabut rts, Bir frtnann hzyla iniyor, Ve beti benzi atm melekler, Ayaa kalkp peelerini atyor ve doruluyor Bu tragedyann ad "insan", Kahramanysa Fatih solucan. "Ey Tanrm!" diye haykrrcasna konutu Ligeia, ben son dizeleri okurken ayaa kalkp kollarn kaslml bir hareketle yukar kaldrarak - "Ey Tanrm! Ey Yce Baba! - Bu durum deitirilemez mi? - Bu Fatih bir kez olsun yenilemez mi? Biz Senin paran ve Sana dahil deil miyiz? radenin, gl iradenin gizlerini kim - kim bilebilir ki? insan kendisini meleklere ya da lme tam anlamyla gsz iradesinin zayflndan teslim eder." Ve sonra, sanki bu duygu patlamasyla tkenmiesine, beyaz kollarn iki yana brakt ve ciddiyet iinde lm yatana dnd. Ve son nefeslerini verirken dudaklarndan alak bir mrlt kt. Eilip ona kulam verdim ve tekrar Glanvill'in kitabndaki pasajn son szlerini iittim -"nsan kendisini meleklere ya da lme tam anlamyla ancak gsz iradesinin zayflndan teslim eder." Ligeia ld; -ve ben, kederden yklm bir halde artk Ren Nehri'nin yanndaki kasvetli ve ryen ehirdeki meskenimin yapayalnz terk edilmiliine katlanamaz oldum. Dnyann servet dedii eyden yana skntm yoktu. Ligeia bana genelde lmllerin payna denden ok, ok daha fazlasn vermiti. Bu yzden birka ay bezgin ve hedefsizce gezindikten sonra gzel ngiltere'nin en yaban ve ssz blgelerinden birinde adn vermemem gereken bir manastr satn alp onarmn yaptrdm. Binann kasvetli ve i karartc grkemi, blgenin neredeyse vahi doas, her ikisiyle balantl, melankolik ve eski anlar beni lkenin o cra, ssz kesine ynelten mutlak bir kendini salverme hissiyle epey

E. A. Poe rtyordu. Buna karn, yeillikler arasnda ryen manastr dtan pek deiiklie uramasa da, i ksmn ocuksu bir sapknlkla ve belki de aclarm biraz hafifletmeyi umarak, muhteem bir ekilde dedim. -Byle lgnlklardan ocukken bile holanrdm ve sanki imdi, kederimin bunaklyla birlikte geri geliyorlard. Heyhat, Msr'n debdebeli ve olaanst drapelerinde, grkemli oymalarnda, harika kornilerinde ve eyalarnda, altn pskll hallarnn lgnca desenlerinde nasl da yeni bir deliliin kefedilebileceini yle iyi hissediyorum ki! Afyonun klesi olmutum ve yaptklarmda, emirlerimde dlerimden esinleniyordum. Ama bu absrdlklerden bahsetmekle vakit kaybetmemeliyim. Yalnzca zihinsel bir yabanclama annda - sarn ve mavi gzl, Tremaine'li Leydi Rowena Trevonion'u eim olarak - unutulmaz Ligeia'nn halefi olarak - kabul edip sunaktan alarak gtrdm odadan bahsedeyim. O dn odasnn mimarisinin ve dekorasyonunun her ayrntsn u anda anmsyorum. Gelinin marur ailesinin ruhlar, o ok sevdikleri sevdikleri kzlarnn ylesine ssl bir dairenin eiinden admn atmasna altn hrs yznden izin verirlerken neredeydi? O odann btn ayrntlarn anmsadm syledim - yine de byk nem tayan konular ne yazk ki unuturum - ve oradaki fantastik grntde hafzada yer edecek bir sistem, bir dzen yoktu. Mazgall manastrn yksek kulelerinden birinde yer alan oda begen ve olduka geniti. Begenin gney yz tamamen pencereydi - Venedik'ten gelmi devasa bir camd - kuruni bir rengi olan tek bir pencere camyd, bu yzden gne ya da ay nlar ierideki nesnelere korkutucu bir loluk veriyordu. Bu dev pencerenin st ksmnda kulenin duvarna trmanan yal bir asma uzanyordu. Kasvet verici bir meeden yaplm olan tavan son derece yksek ve tonozluydu; st yar-Gotik, yan-Druidik, en lgnca ve tuhaf, karmak desenlerin rnekleriyle kaplyd. Bu melankolik tavann tam ortasndan iri halkal tek bir altn zincirin ucunda, yine ayn metalden yaplma bir ttslk sarkmaktayd. Desenleri Arap tarzndayd ve deliklerinin bazlar yle bir ekilde almt ki, ilerinden rengarenk alevler adeta ylanlara zg bir canllkla donanmlarcasna srekli girip kyordu. Dou tarz birka kanepe ve altn amdan odann eitli yerlerinde durmaktayd - yatak da vard - zifaf yata - Hint modeliydi, alakt ve abanozdan oyulmutu, stnde tabut rtsn andran bir glgelik vard. Odann her kesinde Luxor'daki krallarn mezarlarndan alnm, siyah granitten yaplma dev birer lahit durmaktayd ve asrlk kapaklarnda ok eski bir heykeltralk

Btn Hikayeleri stilinin izleri vard. Ama asl fantezi (heyhat!) dairenin perdelerindeydi. Devasa - hatt orantszca - bir ykseklikteki duvarlara - boydan boya ar ve dev bir goblen aslyd - kumann ayns yerdeki halda, kanepelerin ve abanoz yatan rtsnde, yatan sayvannda ve pencereyi ksmen rten, gz alc kvrml perdelerde de bulunan bir goblen. Bu kuma altn bakmndan en zengin olan trd. st dzensiz aralklarla, yaklak otuz santim apndaki ve simsiyah arabesk figrlerle kaplyd. Ama bu figrler ancak tek bir adan bakldnda gerekten arabesk bir nitelik kazanyordu. imdi yaygn bir ekilde bilinen ve aslnda kkleri ok eskiye dayanan bir yntemle, farkl ekillerde grnecek bir biimde yaplmlard. Odaya giren birine basit canavarlklar gibi grnyorlard; ama biraz daha ilerlediklerinde bu izlenim giderek deiiyordu; ve ziyareti odada durduu yeri deitirdike kendini Norman batl inanlarna ait ya da keiin sulu uykularnda grd trden korkun ekillerle bitmemecesine sarlm halde buluyordu. Bunlarn uyandrd fantazmagorik etki perdelerin arkasndaki kesintisiz, gl bir hava akm tarafndan daha da pekitiriliyor - hepsine iren ve rahatsz edici bir canllk katyordu. Tremaine Leydisiyle evliliimizin ilk uursuz ayn byle salonlarda - byle bir gerdek odasnda - pek huzursuzlanmadan geirdik. Karmn ruh halimdeki iddetli dalgalanmalardan dnn patladn - benden uzak durduunu ve beni pek sevmediini - fark etmemek elde deildi; ama bundan rahatszlk deil, tersine haz duyuyordum. Ondan, insandan ok eytana yakr bir tiksintiyle nefret ediyordum. Hafzam geriye, (ah, nasl da youn bir pimanlkla!) Ligeia'ya, yce, gzel, mezardaki sevgilime uuyordu. Onun safln, bilgeliini azametli ve ruhani yapsn, tutkulu, putpereste akn anmsamaktan zevk alyordum. Bazen ruhumda onunkinden de gl atelerin serbeste yand oluyordu. Afyon dlerimin heyecan iinde (nk bu uyuturucunun zincirlerini boynuma geirmitim) gecenin sessizliinde, ya da gndz vakti kk vadilerin gzlerden uzak kelerinde ismini sesleniyordum, sanki vahice arzum, kutsal tutkum, ona kar duyduum zlemin evkiyle onu ayrld yola -ah, sonsuza dek olabilir mi?- dnyaya geri dndrebilirmiim gibi. Evliliin ikinci aynn neredeyse banda Leydi Rowena ani bir hastala yakaland ve iyilemesi uzun srd. Yksek atei gecelerini rahatsz geirmesine yol ayordu; ve yar uykulu, akl karmakark bir haldeyken kulenin iindeki ve etrafndaki sesler, hareketlerden bahsediyordu ki, bunlarn sadece vehminden ya da odann fantazmagorik etkisinden kaynaklandna karar vermi-

E. A. Poe tim. Sonunda kendini toparlamaya balad - ve nihayet tamamen iyileti. Ama ksa bir aradan sonra tekrar, bu kez daha hasta bir halde yataa dt; ve zaten zayf olan bedeni bu saldrdan sonra toparlanamad. Hastal bu noktadan sonra endie verici bir nitelik kazand ve sk sk tekrarlanmaya, doktorlarnn hem bilgisine, hem de byk abalarna meydan okumaya balad. Grne baklrsa onu insani yollarla terk etmeyecek biimde kronikleen hastalk arlatka, sinirlerinin de giderek bozulduunu ve nemsiz eylerden korktuunu fark etmemem mmkn deildi. imdi daha nce sadece deindii seslerden -hafif seslerden- ve goblenlerdeki tuhaf hareketlerden git gide artan bir azim ve sklkla bahsediyordu. Eylln sonlarna doru bir gece bu rahatsz edici konuya her zamankinden youn bir srarla dikkatimi ekti. Huzursuz bir uykudan yeni uyanmt ve ben yar endieli, yar belirsiz korkulu, iyice zayflam yzn izlemitim. Abanoz yatann yanna, Hint kanepelerinden birine oturdum. Biraz doruldu ve ciddi, ksk bir fsltyla bana duymakta olduu, ama benim duyamadm seslerden bahsetti - o anda grmekte olduu, ama benim alglayamadm hareketlerden. Rzgar goblenlerin arkasnda hzla esiyordu. Ona o kesik kesik soluk sesleriyle duvardaki figrlerin hareketlerinin rzgarn doal sonucu olduunu gstermek istedim (ama, itiraf edeyim ki, buna ben de tamamen inanmyordum). Ama benzi l gibi sararnca, phelerini giderme abalarmn bouna olacan anladm. Baylyor gibiydi ve ortalkta yardm edecek hizmeti yoktu. Doktorlarnn tavsiyesi olan bir srahi dolusu beyaz arabn nerede olduunu anmsadm ve onu almak zere koarak oday getim. Ama ttsln nn altndan geerken iki tuhaf ey dikkatimi ekti. Grnmez, ama dokunulabilir bir cismin hafife iimden getiini hissettim; ve altn halnn stnde, ttsln yayd parlak n tam ortasnda bir glgenin -hafif, belirsiz, meleksi bir glgenin- sanki bir glgenin glgesinin durmakta olduunu grdm. Ama ar miktarda afyon alm olduumdan bunlara pek dikkat etmedim. Rowena'ya da bahsetmedim. arab bulduktan sonra geri dnp bir kadehi doldurdum ve kendinden geen leydinin dudaklarna uzattm. Ancak imdi biraz kendine gelmiti ve kadehi kendisi ald, ben de gzlerimi ondan ayrmadan yanmdaki bir kanepeye ktm, ite o zaman halnn zerindeki, yatan yanndaki hafif ayak sesini ak seik iittim; ve bir saniye sonra, Rowena arab dudaklarna gtrrken, kadehin iine sanki odann atmosferindeki grnmez bir pnardan, parltl ve yakut rengi bir svnn drt iri dam-

Btn Hikayeleri lasnn dtn grdm ya da grdm hayal ettim. Bunu ben grdysem bile -Rowena grmedi. arab duraksamadan iti ve ben ona sonuta korkusunun, afyonun ve saatin geliinin harekete geirdii bir hayal gcnn rn olarak ele alnmas gereken bu olaydan bahsetmedim. Yine de o yakut rengi damlalarn dmesinden hemen sonra karmn durumunun birden ktletiini gzard edemiyorum; yle ki, bundan sonraki nc gecede hizmetileri onu mezara hazrlamaya balad ve drdnc gece kefene sarlm bedeniyle birlikte, onu karm olarak kabul ettiim olaand odada tek bama oturuyordum. -Afyonun yol at lgnca grntler nmde glgeler gibi hzla uuuyordu. Odann kelerindeki lahitlere, goblenin stndeki deiken figrlere ve tepedeki ttsln renk renk alevlerine huzursuz gzlerle bakyordum. Derken, baka bir gece olanlar hatrlaynca, gzlerim o glgenin belli belirsiz izini grm olduum noktaya takld. Ama artk orada yoktu; ve rahatlam bir halde yataktaki solgun ve kaskat bedene dndm. O zaman Ligeia'ya ilikin binlerce an stme akn etti -ve yreimi, onu byle kefenli grdmde hissettiim o tarif edilmez keder bir sel gibi, tm iddetiyle doldurdu. Gece yerini sabaha brakt; ve ben hl tek akma ilikin ac dncelerle dolu halde, Rowena'nn bedenine bakmay srdryordum. Hafif, yumuak, ama olduka belirgin bir hkrk beni uykumdan uyandrdnda vakit gece yars, biraz daha erken ya da daha ge olabilirdi, nk saate bakmamtm. - Abanoz yataktan geldiini hissettim - lm deinden. Batl bir dehetin zdrabyla dinledim - ama tekrarlanmad. Cesette bir hareket grmek iin gzlerimi zorladm - ama en kk bir hareket bile fark edilmiyordu. Yine de yanlm olamazdm. Sesi, ne kadar hafif olursa olsun, duymutum ve iimde ruhum uyanmt. Dikkatimi kararllkla ve sebatla cesedin stnde younlatrmay srdrdm. Sonunda yanaklarna ve gzkapaklarnn kk damarlarna hafif, zayf ve neredeyse fark edilmez bir kzarkln yaylm olduunu fark ettim. lmllerin dilinin yeterince ifade edemeyecei, anlatlmaz bir dehet ve hayretle kalbimin durduunu, oturduum yerde uzuvlarmn kaskat kesildiini hissettim. Yine de bir grev duygusu kendimi toparlamam salad. Artk hazrlklarmzda aceleci davranm olduumuzdan phem yoktu - Rowena hl yayordu. Hemen bir eyler yaplmalyd: Ama kule manastrn hizmetilerin kald blmnden epey uzaktayd - seslenebileceim kadar yaknda deillerdi - ve onlar ancak odadan be on dakikalna

E. A. Poe karak yardma arabilirdim - ve bunu yapamazdm. Bu yzden hl ortalarda gezinen ruhu geri armaya tek bama abaladm. Ancak ksa sre sonra durumu tekrar ktleti; renk hem yanaklarndan, hem de gzkapaklarndan gitti ve geride mermerden daha solgun bir beyazlk brakt. Dudaklar lmn o korkun ifadesiyle iki kat buruup bzld. Bedenin yzeyine iren, yapkan bir slaklkla soukluk hzla yayld; ve o her zamanki katlk hemen geri geldi. Anszn uyannca yerimden frlamtm ve sonra tekrar, rpererek kendimi kanepeye attm ve yine Ligeia'ya ilikin tutkulu dler kurmaya baladm. Bir saat kadar sonra (mmkn myd bu?) yatan bulunduu taraftan gelen belirsiz bir sesin ikinci kez farkna vardm. Dinledim - youn bir dehetle. Ses tekrar geldi - bir i ekiti bu. Cesedin yanna kounca dudaklarn titrediini grdm - aka grdm. Bir dakika sonra geveyip bir dizi parlak, inci gibi diin zerine kapandlar. imdi yreimde aknlk daha nce orada tek bana hkm srm olan derin dehetle mcadele ediyordu. Grmn bulanklatn, mantmn dizginlerinden boandn hissettim; ve yapmam gereken ey iin gerekli gc ancak byk bir abayla toplayabildim. imdi alnda, yanakta ve boazda ksmi kzarklklar vard. Btn gvdeye hissedilir bir scaklk yaylmt. Kalp atlar bile hafife hissediliyordu. Leydi yayordu; ve onu hayata dndrme abalarma iki misli evkle devam ettim. akaklar ve elleri ovarak sttm ve slattm, epey derin tbbi bilgimle tecrbelerimin aklma getirdii her eyi yaptm. Ama hepsi bounayd. Birden renk kayboldu, nabz durdu, dudaklar tekrar l bir ifadeye brnd ve annda btn gvdeye o buz gibi soukluk, o kuruni renk, o kaskatlk, o kmlk ve gnlerdir l birinde grlen btn o iren tuhaflklar yayld. Ve ben tekrar Ligeia'y dlemeye baladm ve tekrar, (bunu yazarken titremem artc m?) tekrar abanoz yatan bulunduu taraftan gelen hafif bir hkrk iittim. Ama o gecenin aza alnmaz dehetlerini niye ayrntlaryla anlataym ki? Niye bu iren yeniden canlanma dramnn afak skene dek ara ara tekrarlandn; her birinin giderek daha geri dnsz gibi grnen lmlerle son bulduunu; her zdrabnn sanki grnmez bir dmanla bouuyormu izlenimini verdiini; ve her mcadelenin sonunda cesedin grnnde anlayamadm vahice bir deiikliin olduunu anlatmak iin duraksayaym ki? Hemen sonuca geleyim. O korku dolu gecenin byk ksm bitmiti ve bir ara lm olan o tekrar

Btn Hikayeleri kmldyordu imdi daha ncekinden de iddetli bir ekilde, her ne kadar mutlak umutsuzluuyla her eyden daha tiksinti verici olan bir lm uykusundan uyanyor olsa da. Uzun sredir abalamay ya da hareket etmeyi kesmi, bir vahi duygular girdabnn penesinde, ki youn bir dehet bunlarn belki en az korkuncu ya da tketicisiydi, aresizce kanepede kaskat oturmaya devam ediyordum. Ceset, sylediim gibi, imdi her zamankinden iddetli kprtlarla hareket ediyordu. Yaamn renkleri ehresine allmadk bir enerjiyle doluyor - uzuvlar geviyordu - ve gzkapaklar hl smsk kapal olmasa ve o kefen bedene hl mezars bir hava vermese, Rowena'nn lm'n zincirlerinden tamamen kurtulmu olduuna inanabilirdim. Ama bu fikri o zaman tam olarak benimsememisem bile, kefenli yaratk yataktan kalkp zayf admlar ve kapal gzlerle, bir ryann iinde aknlkla ilerlercesine, cesaretle ve kararllkla odann ortasna doru yrrken artk phe etmeyi srdremezdim. Titremedim - kmldamadm - nk karmdaki figrn genel havasna, grnne, davranlarna ilikin bir aza alnamaz hayaller ordusu beynimin iinde hzla hareket ederek beni fel etmi - dondurup taa evirmiti. Kmldamadm - o hayalete bakmay srdrdm. Dncelerimde delice bir karmaa vard - yattrlamaz bir kargaa. Karmdaki gerekten yaayan Rowena myd? O gerekten Rowena olabilir miydi - sarn, mavi gzl, Tremaineli Leydi Rowena Trevanion? Ama bundan niye, niye phe duyuyordum ki? Az sarglyd - ama bu soluk alp veren Tremaine'li Leydi'nin az olamaz myd? Ve yanaklar - tpk en salkl zamanlarndaki gibi gl pembesiydiler -evet, bunlar gerekten de yaayan Tremaine'li Leydi'nin gzel yanaklar olabilirdi. Ve tpk salkl zamanlarndaki gibi gamzeli olan bu ene ona ait olamaz myd? -Ama o halde hastal sresince boy mu atmt?Hangi anlatlmaz delilik bu dnceyi sokmutu kafama? Bir hamleyle ayaklarna doru atldm! Dokunuumdan kaarken ban rten o korkun kefeni drd ve odann atmosferine uzun ve dank sa ynlar yayld; gece yarsnn kuzgun kanatlarndan daha karaydlar! Ve imdi nmde duran figrn gzleri yavaa alyordu. "te, en sonunda," diye haykrdm yksek sesle, "asla - asla yanlm olamam - bu iri, kara ve vahi gzler - kaybettiim akmn - Leydi - LEYD LIGEIA'nn gzleri." 1838

Btn Hikayeleri
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Metzengerstein

Pestis eram vivus - moriens tua mors ero. MARTIN LUTHER. Dehet ve lm asrlardr ortalkta kol geziyor. yleyse anlatmam gereken ykye niye bir tarih vereyim ki? Bahsettiim dnemde, Macaristan'n i ksmlarnda ruh g doktrinlerine ilikin bir inancn gizli, ama yerleik bir ekilde var olduunu sylemem yeterli olacaktr. Doktrinlerin kendisi hakknda -yani yanllklan ya da doruluklar hakknda- hibir ey sylemiyorum. Ama kukularmzn ounun "vient de ne pouvoir tre seuls"dan [Mercier, "L'an deux mille quatre cent quarante"sinde ruh gnn doktrinlerini ciddiyetle savunur ve . D'lsraeli "manta bu kadar basit ve az tiksin gelen baka bir sistem yoktur," der. Albay Ethan Allen'n, "Yeil Da ocuu"nun da ciddi bir tenash olduu sylenir.] (ki La Bruyere bunun btn mutsuzluklarmzn sebebi olduunu syler) kaynaklandna eminim. Ama Macar batl itikatlarnda absrdln eiinde gezinen baz noktalar vard. Onlar -Macarlar- temelde Doulu otoritelerden epey farklydlar. rnein Macarlara gre "Ruh," -zeki ve kavray keskin bir Parislinin szlerini aktaryorum- "ne demeure qu'un seule fois dans un corps sensible: Au reste - un cheval, un chien, un homme mme, n'est que la ressemblance peu tangible de ces animaux." Berlifitzing ve Metzengerstein aileleri yzyllardr ihtilaf iindeydi. ki ailenin birbirlerine kar bylesine mehur ve karlkl nefretle perinlenmi bir dmanlk beslemesi duyulmu ey deildi. Bu dmanln kayna eski bir kehanette yatyordu galiba -"Yce bir isim korkulu bir d yaayacak, Metzengerstein'in lmll Berlifitzing'in lmszln yendiinde."

Aslnda bu szn kendi iinde pek bir anlam yoktu. Ama daha nemsiz sebeplerin -ok eskiden de deil- ayn derecede lmcl sonulara yol at grlmtr. Ayrca yaylmac bir politika izleyen iki hanedan uzun sredir alkantl bir hkmette rakip konumdaydlar. Dahas, yakn komularn dost olduu pek enderdir. Berlifitzing atosu sakinleri yksek payandalarndan, Metzengerstein Saray'nn pencerelerinin iine bakabiliyorlard. Bylesine feodal bir grkem, kkleri daha yakn zamanlara dayanan ve daha az varlkl, sinirli mizal Berlifizingleri tahrik etmiti. yleyse o kehanetin, ne kadar sama da olsa, zaten kaltsal kskanlk tarafndan kkrtlan, bozumaya hazr iki aileyi birbirine drmesinde alacak bir ey var m? Kehanet daha gl olan ailenin kazanacan ima ediyordu -eer bir ey ima ediyorduysa-; ve bu elbette daha zayf ve nfuzsuz olan tarafn kinini artryordu. Berlifitzing Kontu Wilhelm, genliinde azametli biri olmasna karn bu anlatdaki olaylarn getii dneminde tek zellii rakibinin ailesine kar duyduu ar ve kklemi bir kin ve atlara ve avcla kar duyduu byk bir tutku olan (her gn ava kmasn ne fiziksel ve zihinsel yetersizlikleri, ne de ilerlemi ya engelleyebiliyordu) zayf ve bunak bir ihtiyard. Metzengerstein Baronu Frederick ise henz reit deildi. Babas Bakan G----- gen yata lmt. Annesi Leydi Mary de ksa sre sonra onun pein den gitmiti. Frederick o srada on sekizindeydi. Bir ehirde geirilen on sekiz sene uzun bir dnem deildir: Ama krlarda -o prensliin bulunduu grkem li krlar gibi yerlerde sarka daha derin bir anlamla sallanr. Gen Baron, babasnn idaresine ilikin baz tuhaf koullar sonucunda onun lmnden hemen sonra o byk servetini ele geirdi. Bir Macar soylusunun bu kadar ok mlke sahip olmas pek rastlanr ey deildi. atolar saylamayacak kadar oktu. En grkemli ve byk olanysa "Metzengerstein Saray"yd. Arazilerinin snr asla kesin olarak belirlenmemiti; ama ana park seksen kilometre boyunca uzanyordu. Bylesine gen, karakteri bilindik bir mal sahibinin bylesine benzersiz bir serveti ele geirmesi imdiden sonra ne yapaca konusunda pek speklasyona yol amad. Gerekten de varis gn iinde zulmde babasna ta kartt. Utan verici ahlakszlklar -pervaszca hainlikler- duyulmam canavarlklar titreyen klelerinin uysalca boyun emenin - fazla titiz bir vicdann - artk kendilerini adi bir Caligula'ya kar koruyamayacan abucak anlamalarna yol at. Drdnc gnn gecesinde Berlifitzing ahrlar yanmaya balad;

E. A. Poe ve civardaki herkes Baron'un kabahatlerinin ve ktlklerinin zaten tiksin olan listesine kundakla da ekledi. Ama bu olayn yol at kargaa esnasnda, gen soylu Metzengerstein aile saraynn geni ve bo bir st kat dairesinde oturup derin dncelere dalmt. Duvarlarda kasvetle asl duran zengin, ama solmu goblenler bin bir nl atann glgeli ve grkemli formlarn temsil ediyordu. Burada otokratlarla ve hkmdarlarla yan yana, arkadaa oturan, zengin kakml rahipler ve kodaman din adamlar geici bir kraln isteklerini veto ediyor ya da papann emriyle eytann asi kraln dizginliyordu. urada Metzengerstein prenslerinin esmer, uzun figrleri -dm dmanlarn cesetlerini ineyen kasl atlar- enerjik ifadeleriyle en salam sinirleri bile sarsyordu: Ve yine burada, eski gnlerin kadnlarnn cinsellik yayan, kuu gibi figrleri hayali melodiler eliinde gerekd bir dansn labirentlerinde szlyordu. Ama Baron Berlifitzing'in ahrlarndan gelen, giderek ykselen sesleri dinlerken ya da dinler gibi yaparken -veya belki de daha yeni ya da etkili bir cretkarlk gsterisi stne dnrken- gzleri rakip ailenin Mslman bir atasna ait bir goblendeki devasa ve rengi doal olmayan bir ata evrildi. At n planda heykel gibi, hareketsiz duruyordu. Arka planda yenilmi binicisi bir Metzengerstein'n haneriyle can vermekteydi. Baklarnn farknda olmadan nereye evrildiini grnce Frederick'in dudaklarnda eytani bir glmseme belirdi. Ama bakmay srdrd. Duyularnn stne bir tabut rts gibi ken ar huzursuzlua anlam veremiyordu. Ds ve tutarsz duygularn uyanklkla badatrmakta zorlanyordu. Baktka daha fazla byleniyordu sanki -baklarn o goblenin ilginliinden ayrmak giderek daha zor geliyordu. Ama iindeki kargaa iyice bymeden dikkatini zorla dairenin camlarna vuran kzl klara evirdi. Ancak bu eylem anlkt. Baklar mekanik bir ekilde tekrar duvara dnd. Bu arada dev atn bann pozisyon deitirmi olduunu grnce byk bir dehete ve hayrete kapld. Hayvann daha nce sanki sevgiyle, yzkoyun yatan lorduna eilmi olan ba imdi dimdik Baron'a doru evrilmiti. Daha nce seilemeyen gzlerinde imdi enerjik ve insanca bir ifade vard ve srad bir kzllkla parlyordu. fkeye kapld belli olan atn gerilmi dudaklar mezars ve iren dilerini sergiliyordu. Dehete kaplan gen soylu sendeleyerek kapya doru gitti. Onu aarken ieri dolan ve oday aydnlatan kzl, parlak bir k bir glgeyi titreen goble-

Btn Hikayeleri nin stne byk bir netlikle drd; ve o glgenin Mslman Berlifitzing'in amansz ve muzaffer katilinin hatlarn tamamen doldurduunu ve tam onun pozisyonuna brndn grnce -eikte bir sre hayretler iinde dururken- tepeden trnaa rperdi. Baron biraz neelenmek iin hemen ak havaya kt. Sarayn ana kapsnda seyisle karlat. Dev ve alev rengi bir at byk glklerle, canlar pahasna dizginlemeye alyorlard. "Kimin at bu? Nereden buldunuz?" diye sordu delikanl, huysuz ve bouk bir sesle, o goblenli odadaki o gizemli atn, nndeki bu fkeli hayvann tpatp ayns olduunu fark edince. "Bu at size ait efendim," diye yantlad seyislerden biri, "en azndan sahibi olduunu iddia eden baka kimse yok. Onu Berlifitzinglerin yanan ahrndan dumanlar iinde ve fkeden kprerek kaarken yakaladk. Eski Kont'un yabanc aygrlarndan biri olduunu dnerek geri gtrdk. Ama oradaki kimse ata sahip kmad. Bu ok tuhaf, nk tad izlerden alevlerden klpay kurtulduu belli oluyor." "Alnna dalanm W. V. B. harfleri de ak seik grlyor," diye araya girdi ikinci bir seyis. "Tabii ki bunlarn Wilhelm Von Berlifitzing'in ba harfleri olduunu dndm - ama atodaki herkes at hakknda herhangi bir ey bildiini inkar ediyor." "ok garip!" dedi gen Baron dnceli bir havayla ve szlerinin anlamndan aka habersiz olarak. "Sylediin gibi, bu olduka gzel bir at -mthi bir at! Geri senin de ok hakl olarak sylediin gibi, nereden geldii pheli; ama benim olsun." diye ekledi, bir duraksamadan sonra. "Belki Frederick Metzengerstein gibi bir binici Berlifitzing'in ahrlarndan gelen bir eytan bile ehliletirebilir." "Yanlyorsunuz lordum. Sylediimiz gibi, at Kont'un ahrlarndan gelmedi. Durum byle olsayd, onu ailenizden bir soylunun karsna asla karmazdk." "Doru!" dedi Baron kuru bir sesle; ve o anda yatak odas uaklarndan biri kpkrmz bir yzle ve hzl admlarla kageldi. Efendisinin kulana tasarmn kendisinin yapm olduu bir dairedeki goblenin kk bir parasnn anszn ortadan kaybolduunu fsldad. Ayn zamanda ayrntlara da girdi; ama bunlar ok alak sesle sylendiinden seyisler meraklarn gideremediler. Gen Frederick bu esnada olduka huzursuzlanm grnd. Ancak ksa

E. A. Poe srede kendini toparlad ve yznde kararl bir fesatlk ifadesiyle sz konusu dairenin kapsnn hemen kilitlenmesini ve anahtarnn kendisine verilmesini emretti. Uan gitmesinden sonra, Baron'un artk kendisine ait olarak kabul ettii at iki misli fkeyle ileri atlp aha kalkarak sarayla Metzengerstein ahrlar arasndaki uzun yoldan gtrlrken klelerinden biri Baron'a "Yal avc Berlifitzing'in talihsiz lmn iittiniz mi?" diye sordu. "Hayr!" dedi Baron, birden konuan kiiye dnerek. "ld m dedin?" "Evet lordum; ve bu haberin sizi zmeyeceinden eminim." Dinleyicinin yznde bir glmseme belirip kayboldu. "Nasl lm peki?" diye sordu. "Av aygrlarndan en sevdiklerini kurtarmaya alrken alevlerin ortasnda kalm ve korkun bir ekilde lm." "D-e-m-e-k -y-l-e-!" dedi Baron, sanki heyecan verici bir dncenin gerekliinin yavaa ve kararllkla bilincine varyormuasna. "Evet," dedi kle. "ok edici!" dedi delikanl istifini bozmadan ve sessizce saraya girdi. Bu tarihten sonra sefih gen Baron Frederick Von Metzengerstein'n dsal tavrlarnda belirgin bir deiiklik gzlenmeye baland. Davranlar her beklentiyi hayal krklna uratyor ve pek ok hileci annenin grleriyle pek az ortak yn sergiliyordu. Alkanlktan ve tavrlar komu aristokratlara kar eskisinden de souktu. Kendi blgesinin dna asla kmyor ve bu engin ve sosyal dnyada tamamen tek bana yayordu - sahiplendikten sonra srekli bindii o srad, atlgan ve alev rengi atla gizemli bir ekilde arkadalk etmiyor idiyse tabii. Ancak komular uzun sre periyoduk olarak davetlerde bulunmay srdrd. "Baron varlyla festivallerimizi onurlandm m acaba?" "Baron yabandomuzu avmza katlr m?" -"Metzengerstein avlanmaz;" "Metzengerstein gelmeyecek," kibirli, ksa ve z yantlard. Buyurgan soylular bu srekli yinelenen hakaretlere katlanamazlard. Davetler resmileti - seyrekleti - zamanla tamamen kesildi. Talihsiz Kont Berlifitzing'in dul einin "Umarm Baron evde olmak istemedii zaman evde olur, nk eitlerinin varln horgryor; ve ata binmek istemedii zaman ata biner, nk bir atn arkadaln tercih ediyor," dedii bile iitildi. Bu kaltsal gcenikliin son derece aptalca bir ekilde ifadesiydi elbette; ve sadece her za-

Btn Hikayeleri mankinden fazla enerjik olmaya karar verdiimizde szlerimizin ne kadar tuhaf bir ekilde anlamszlatn gstermeye yarad. Ancak iyi niyetliler gen soylunun davranlarndaki deiimi ebeveynlerini vakitsizce kaybetmi olmasna baladlar. Ama onlar kaybettikten hemen sonraki, canavarca ve pervaszca yaad ksa dnemi unutuyorlard. Bazlar onun kendisini fazla nemsediini ve ar kibirli olduunu syledi. Yine bazlar (mesela aile doktoru bunlardan biriydi) tuhaf bir melankoliden ve kaltmsal bir salkszlktan bahsetmekte duraksamad. Bu arada halk arasnda daha karanlk ve st kapal imalar ediliyordu. Sonunda Baron'un yeni cenk atna kar gsterdii sapknca ballk -hayvann vahi ve eytani niteliklerini her sergileyiiyle gleniyor gibi grnen bir ballk- akl banda herkes tarafndan iren ve anormal bir tutku olarak grlmeye baland. Gen Metzengerstein le gneinin altnda - gecenin karanlnda - hastalkta ya da salkta - iyi ya da kt havada - inat kstahlyla kendi doasna son derece benzerlik gsteren o devasa atn srtnda grlyordu srekli. Son olaylarla birleince binicinin ar tutkusuna ve atn yeteneklerine doast ve mucizevi bir nitelik katan baka olaylar da vard. Atn bir srayta kat ettii mesafe zenle llm ve sonu hayal gc en kuvvetlilerin bile beklentilerinden ok daha fazla kmt. Ayrca Baron hayvana belirli bir isim vermemiti, oysa koleksiyonundaki geri kalan tm atlarn ismi vard. Bu atn ahr da dierlerinkinden uzaktayd; ve tmar etme iini ve dier gerekli ileri sadece atn sahibi gryor, hatt o atn ahrna ondan baka kimse giremiyordu. Ayrca, at Berlifitzing'teki byk yangndan kaarken yakalayan seyis her ne kadar at bir balk ve ip halkasyla durdurmay baarm olsa da nden hibiri o tehlikeli mcadele srasnda elini atn gvdesinin zerine koyduundan emin deildi. Soylu ve atlgan bir atn davranlarnda sergilenen tuhaf zeka genellikle fazla heyecan uyandrmaz, ama yle durumlar vard ki en kukucu ve soukkanl kiileri bile etkiliyordu; ve bazen atn ayaklarn korkun ve derin anlamlar gizler ekilde, hzla yere vurarak, toplanm kendisini izleyen kalabaln korkuyla geri ekilmesine yol at oluyordu. Byle zamanlarda gen Metzengerstein'n beti benzi atyor, atn bir insan gibi ciddiyetle bakan, hzl ve arayc gzlerinden kayordu. Ancak Baron'un tm maiyeti iinde kimse o gen soylunun vahi atma kar duyduu o srad tutkuyu paylamyordu; en azndan irkinliiyle herke-

E. A. Poe sin sinirini bozan ve grlerine kesinlikle kimsenin aldrmad nemsiz ve biimsiz, ufak tefek bir uak dnda kimse. O (eer fikirleri bahsedilmeye deerse) efendisinin ata binerken hep aklanamaz ve neredeyse fark edilmeyecek bir ekilde titrediini ne srme kstahlnda bulunuyordu; ve her gn uzun gezintisinden geri dndnde muzaffer bir ktlk ifadesinin yznn tm hatlarn arpttn. Frtnal bir gecede derin bir uykudan uyanan Metzengerstein odasndan kp deli gibi aa indi ve atn srtna atlad gibi ormana dalp gzden kayboldu. Bylesine sk yaanan bir olay ilgi ekmedi, ama birka saat sonra, Metzengerstein Saray'nn muazzam ve grkemli kale burlar gl ve dizginsiz bir yangnn etkisiyle temellerinden atrdayp sarslmaya balaynca saraydakiler geri dnn byk bir endieyle beklemeye balad. Alevler ilk fark edildiinde yle ilerlemiti ki binann herhangi bir ksmn kurtarma abalarnn bouna olduu akt. aknlk iindeki komular kaytsz olmasa bile sessiz bir hayretle durup yangn izlemeye balad. Ama kalabaln dikkati yeni ve korkutucu bir objeye yneldi ve bu insan acsnn bir kalabaln hislerindeki heyecan nasl cansz maddenin en afallatc grntlerinden bile ok uyandrdn kantlad. Ormanla Metzengerstein Saray arasndaki, yal meelerin oluturduu uzun yolda bonesiz ve panik iindeki bir biniciyi tayan bir atn Frtna eytan'nnkini bile aan bir sratle srayarak ilerledii grld. Binicinin atn kontroln tamamen yitirdii akt. Yzndeki zdrap, bedeninin kaslmalar insanst bir aba harcadn gsteriyordu; ama duyduu dehetin younluuyla defalarca srd, kanayan dudaklarnn arasndan tek bir lk dnda hi ses kmad. Toynaklarn takrts alevlerin grlemesini ve rzgarn lklarn tiz ve keskin bir ekilde bastrd. Bir an sonraysa at bir srayta kapy ve kale hendeini atktan sonra sarayn sarslan merdivenlerini kp binicisiyle birlikte o kaotik alev girdabnn iinde gzden kaybolmutu. Frtna bir anda dindi ve ortala l, sessiz bir dinginlik kt. Beyaz bir alev hl binay bir kefen gibi sarmalyor ve sessiz ge doru ykselirken doast parltlar sayordu. Bir duman bulutu mazgall siperlerin stne belirgin ve devasa bir ekil oluturarak kyordu -bir atn eklini. 1836

Morella

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

( , S o) Kendisi, yalnzca kendisi, sonsuza dek BR ve tek. PLATON: len, [211, XXIX. ] Dostum Morella'ya kar derin, ama son derece tuhaf bir sevgi duyuyordum. Yllar nce onun arkada topluluuna rastlant eseri girmitim ve ilk tanmamzdan itibaren ruhum daha nce hi bilmedii alevlerle yanmaya balamt; ama bunlar Eros'un alevleri deildi ve onlarn srad anlamlarn hibir ekilde tanmlayamadm ya da belirsiz younluklarn ayarlayamadm giderek kabullenmek ruhuma ac veren bir ikence olmutu. Yine de grtk; ve kader bizi kilisede birletirdi. Ne ehvetten bahsettim, ne de ak dndm. O ise kendini toplumdan soyutlayarak yalnzca bana baland ve beni mutlu etti. Hayret etmek bir mutluluktur; -d grmek bir mutluluktur. Morella'nn bilgisi derindi. Benim de olmay mit ettiim zere, yetenekleri olduka sradyd -zihinsel gleri muazzamd. Bunu hissettim ve pek ok konuda rencisi oldum. Ancak ksa sre sonra, belki de aldm Presburg eitimi yznden, nme genelde erken dnem Alman edebiyatnn deersiz rnleri olarak grlen o mistik yazlardan koymaya baladn grdm. Bunlarn stnde anlayamadm bir sebepten dolay srekli alyordu -ve zamanla benim de ayn eyi yapmaya balamam, alkanlklarn ve taklit etmenin basit ama etkili tesirine balanmaldr. Btn bunlarn, eer yanlmyorsam, zihnimle pek ilgisi yoktu. nanlarm, eer kendimi unutmadysam, kesinlikle idealler stne kurulu deildi ve eylemlerimde ya da dncelerimde, byk bir yanlg iinde deilsem, okudu um mistik yazlarn en kk bir izine bile rastlanmyordu. Bundan emin ol-

. . Poe dugumdan eimin klavuzluuna teslim oldum ve onun almalarnn ince ayrntlarna sarslmaz bir inanla girdim. Ve sonra - sonra, yasaklanm sayfalar dikkatle okurken yasaklanm bir ruhun iimde tututuunu hissettiimde Morella souk elini benimkinin stne koyup alak sesle, l bir felsefenin kllerinden, garip anlamlan hafzama dalanm olan tuhaf szckler karrd. Sonra saatlerce yannda oyalanr, kendimi sesinin musikisine kaptrrdm ta ki ezgisi dehet dolu bir tonla alacalanana dek, - o zaman ruhumun zerine bir glge dt - betim benzim sarard ve o dnyad tonlar iimi rpertti. Ve bylece nee birden solup korkuya dnt ve en gzel olan en iren oldu, tpk Hinnon'un Ge-Henna'ya dnmesi gibi. ok uzun bir sre boyunca Morella'yla aramdaki neredeyse tek konu olan, bahsettiim o kitaplardan gelien sohbetlerin ieriklerini tam olarak anlatmam gereksiz. Teolojik etik diye adlandrlabilecek ey konusunda bilgili olanlar onlar hemen anlayacak, bilgisizler tarafndansa zaten hibir ekilde anlalmayacaklar. Fichte'nin14 vahi Panteizmi; Pisagorcularn biraz deitirilmi yevema's; ve hepsinden te Schelling'in srarla stnde durduu kimlik doktrinleri hayal gc kuvvetli Morella'nn en sevdii tartma konularyd. Bence Bay Locke kiisel olarak nitelendirilen kimliin mantkl bir varln akl bandalnda var olduunu sylerken hakl. Ve kiiden mantk sahibi zeki bir z anladmza gre ve dnceye elik eden bir bilin hep var olduuna gre, hepimizi biz dediimiz ey yapan da bu - bizi dnen dier varlklardan ayran ve bize kiisel kimliimizi veren de. Ama principium individuationis - kimliin lmle birlikte yok olup olmad fikri, benim iin - her zaman daha ilgi ekiciydi; kafa kartrc ve heyecanlandrc sonularndan ok Morella'nn onlardan bahsederkenki belirgin ve huzursuz tavr yznden. Ama sonunda eimin tavrndaki gizemin beni sanki bylenmiesine skt zaman gelip atmt. Artk solgun parmaklarnn dokunuuna, ahenkli dilinin alak tonlarna ya da melankolik gzlerinin parltsna dayanamyordum. Ve btn bunlar bildii halde beni azarlamyordu. Zayflmn ya da budalalmn farknda gibiydi ve glmseyerek bunu kader olarak adlandryordu. lgimin giderek azalnn bile sebebinin, ben bilmezken, farknda gibiydi; ama bana bu konu hakknda hibir ipucu vermiyordu. Yine de bir kadnd ve gnden gne sararp soluyordu. Zamanla krmz benek yanana tamamen yerleti ve soluk alnndaki mavi damarlar gze arpmaya balad. Bazen yumuayp ona acyordum, ama sonra, anlaml gzlerine baknca ruhum bulanyor ve kor-

Btn Hikayeleri kun, dipsiz bir uuruma bakan bir adam gibi bam dnyordu. yleyse Morella'nn lm ann iten ve byk bir arzuyla beklediimi sylememe gerek var m? Evet, bekliyordum; ama narin ruhu kilden evine gnlerce tutundu - haftalarca ve usandrc aylar boyunca - ta ki ac duyan eken sinirlerim zihnimi ele geirene ve gecikme iimi fkeyle doldurana ve, narin yaam giderek solarken sanki uzayan, gnn lm srasnda glgelerin uzamas gibi uzayan gnlere ve saatlere ve ac anlara bir eytann kalbiyle lanet okuyana dek. Ama bir sonbahar akam, rzgarlar hl gkyzndeyken, Morella beni yatana, yan bana ard. Topra donuk bir sis, sular scak bir parlt kaplamt ve ormandaki gr Ekim yapraklarnn stne gkkubbeden bir ebemkuann dt kesindi. "Bugn en nemli gn," dedi, ben yaklarken; "yaamak ya da lmek iin en nemli gn. Topran ve yaamn oullan iin gzel bir gn -ah, gn ve lmn kzlar iin daha da gzel!" Alnn ptm ve devam etti: "lyorum, ama yaayacam." "Morella!" "Beni asla sevemedin, ama yaamda tiksindiin kiiye lnce tapacaksn." "Morella!" "Yeniden syleyeyim, lyorum. Ama iimde bana, Morella'ya kar hissetmi olduun efkatin -ah, ne kadar da azd!- Bir iareti var. Ve ruhum ayrlnca ocuk yaayacak - senin ve benim ocuumuz. Ama gnler kederli olacak - keder ki, izlenimlerin en kalc olandr, nasl ki servi en dayankl aasa. nk mutlu gnlerin sona erdi; ve mutluluk hayatta iki kez elde edilmez, nasl ki Paestum'un15 glleri ylda iki kez toplanmazsa. Yani artk zamanla Teian' oynamayacak, mersinden ve asmadan habersiz olduundan yeryznde kefenini srtnda tayacaksn, tpk Mekke'deki Mslmanlar gibi." "Morella!" diye haykrdm, "Morella! Bunu nereden biliyorsun?" -Ama yastkta ban te tarafa evirdi ve hafife titredikten sonra ld ve sesini artk duymaz oldum. Yine de kehaneti gerekleti ve ocuu -onu lrken dourmutu ve ocuk annesinin solumas kesilmeden nefes almaya balamamt-, bir kz ocuu hayata gzlerini at. Fiziksel ve zihinsel adan tuhaf bir ekilde byd ve lm annesinin tpatp aynsyd. Onu mmkn olabileceine inanmam oldu-

E. A. Poe gum kadar byk bir sevgiyle, herkesten fazla seviyordum. Ama ksa sre sonra bu saf sevginin g karard ve kasvet, dehet ve keder bulutlar kaplad. ocuun fiziksel ve zihinsel olarak tuhaf bir ekilde bydn sylemitim. Bedeninin hzla bymesi gerekten tuhaft - ama zihinsel geliimini izlerken kafama en frtnal dnceler korkuntu. Ah! Korkuntu. ocuun fikirlerinde her gn bir yetikinin glerini ve bir kadnn yeteneklerini kefederken baka trls olabilir miydi zaten - deneyimin dersleri bir ocuun dudaklarndan dklrken? ri ve aratran, parlak gzleri olgunluun bilgelii ya da tutkularyla parlarken? Bunlar fark ederek afalladmda - gerei artk ruhumdan gizleyemez ya da onu almak iin titreyen alglarmdan uzak tutamaz olunca - korkutucu ve heyecan verici phelerin ruhuma szlmesi ya da dncelerimin mezardaki Morella'nn lgnca yklerine ve heyecanlandrc teorilerine dehetle geri dnmesi artc m? Kaderin beni tapmaya ve evimdeki kat mnzevi yaamnda yapt her eyi ac verici bir huzursuzlukla izlemeye ynlendirdii bir varl dnyann gzlerinden sakladm. Ve yllar getike, ben her gn onun kutsal, uysal ve zarif yzne bakp olgunlaan fizii stne dnrken, srekli annesine, melankolik ve mteveffa annesine benzeyen yeni ynlerini kefediyordum. Ve bu benzerlik glgeleri her geen saat daha da koyulat, younlat, belirginleti, daha artc ve iren, korkutucu oldu. Annesinin glmseyiine sahip olmasna katlanabilirdim; ama tpatp ayn olmas beni rpertiyordu - gzlerinin Morella'nnkilere benzemesine dayanabilirdim; ama ruhumun derinliklerine sk sk Morella'nn youn ve artc ifadesiyle bakyorlard. Ve o yksek alnn biiminde, ipeksi salarn llelerinde, onlarn arasna gmlen solgun parmaklarda, konumasndaki kederli mzikal tonda ve, hepsinden te -ah, hepsinden te- sevilen ve yaayan kiinin dudaklarndan kan, bir lye ait szler ve anlatmlarda saplantl dncelerin ve dehetin - lmeyecek bir kurtuun besinini buluyordum. Bylece mrnn on yl geti ve kzm hl isimsizdi. "ocuum" ve "hayatm" genellikle bir baba sevgisinin kullanmaya ynelttii szcklerdi ve gnlerinin kat inzivas dier konumalara engel oluyordu. Morella'nn ad kendisiyle birlikte lmt. Kza hi annesinden bahsetmemitim - bahsetmek olanakszd. Aslnda kz ksa varolu sresi iinde d dnyadan, mahremiyetinin dar snrlan iinde alabilecekleri dnda hibir izlenim edinmemiti. Ama sonunda, sinirli ve huzursuzken, bir vaftiz treninin beni kaderimin dehetlerinden kurtarabilecei aklma geldi. Ve vaftiz kurnasnn nndeyken bir ad bulmakta duraksadm. Ve bekleyen dudaklarma eski ve modern zamanlarn, kendiminkinden ya da yabanc lkelerden, bilge ve gzel insanlarna ait, zarif, mutlu ve iyi kalplilere ait pek ok ad geldi. Beni yer altnda yatan bir lnn ansn rahatsz etmeye iten ne oldu peki? Sadece anmsan bile mor kan akaklardan kalbe ekmeye yeten o sesi fsltyla sylemeye beni hangi eytan tevik etti? Hangi iblis ruhumun gizli kelerinden konutu, ben o lo geeneklerin arasnda, gecenin sessizliinde, rahibin duyabilecei ekilde o heceleri fsldarken - Morella derken? ocuumun yz hatlarn allak bullak eden, onlar lmn renklerine bryen, o neredeyse duyulmaz sesi iitince donuk gzlerini yerden ge kaldrp, atalarmzdan kalma kilisenin kara talan arasnda yere kapanarak karlk vermesine sebep olan, iblislerden de gl ey neydi? O birka basit ses kulaklarmdan souk ve sakin bir belirginlikle girdi ve erimi scak kurun gibi tslayarak beynime akt. Yllar - yllar geebilir, ama o dnemin ans - asla yitmeyecek! ieklerden ve asmadan habersiz deildim ama baldran ve servi beni gece gndz glgeler iinde yaatyordu. Ve ne zamann, ne de mekann farkndaydm. Kaderimin yldzlar gkyznden silindi ve bu yzden yeryz karanla gmld ve figrleri titreen glgeler gibi yanmdan geip gitti ve onlarn arasndan ben bir tekini grdm - Morella'y. Gkkubbenin rzgarlar kulama tek bir ses fsldyordu ve denizin stndeki dalgacklar ilelebet mrldanyordu - Morella. Fakat o ld; ve onu kendi ellerimle mezara gtrdm; ve ikinci Morella'y gmdm mahzende birincisinden hibir iz gremeyince uzun ve ac bir kahkaha attm. 1835

Btn Hikayeleri
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com le chemin des passions me conduit -Lord Edouard'n "Julie"de syledii gibi- l
philosophie veritable.

Nefesini Yitirmek
"Blackwood"a Ne Uygun Olan, Ne de Olmayan Bir yk
Ah nefes alma, vs. - MOORE'UN MELODLER. Ad en ok ktye km talihsizlik bile eninde sonunda felsefenin yorulmak nedir bilmez cesaretine boyun eer - tpk en inat ehrin bir dmann ard arkas kesilmez saldrlarna boyun emesi gibi. Kutsal kitapta yazdna gre, Salmanezer, Samaria'nn nnde sene beklemitir; ama sonunda ehir dmtr. Sardanapalus ise -bkz. Diodorus- Ninova'nn nnde yedi sene beklemitir; ama bouna. Truva'nn fethi yaklak on sene almtr; ve Azoth, Aristaeus'un erefi stne yemin ederek sylediine gre, kaplarn Psammitticus'a ancak yirmi sene sonra amtr. "Seni serseri seni! - Seni irret seni! - Seni cadaloz seni!" dedim karma, dnmzn ertesi sabahnda, "Seni cad seni! - Seni kocakar seni! - Kendini bir halt zannediyorsun! - Seni edepsiz seni! - Sen iren olan her eyin alev yzl zsn! - Seni - seni -" ve bu noktada ayak parmaklarmn ucunda ykselip boazn kavradm ve azm kulana yaklatrarak onu nemsizlii konusunda ikna edecek daha sert hakaretlerde bulunmaya hazrlanyordum ki byk bir dehet ve hayretle nefesimi yitirdiimi fark ettim. "Nefesim kesildi" ya da "nefesimi yitirdim" szleri vb. gndelik konumalarda sk sk kullanlr ama bama gelen o korkun kazann sahiden gerekleebileceini hi dnmemitim! aknlm korkumu umutsuzluumu hayal edin - hayal gc kuvvetli biriyseniz tabii! Ama neyse ki beni asla terk etmeyen bir iyi huyum var. En zaptedilmez ruh hallerimdeyken bile grg kurallarna en azndan biraz uymay srdrrm, et

lk bata bu durumun beni hangi lde etkilediini anlayamasam da, bu benzersiz felaketin boyutlarn deneyimle renene dek onu her halkarda karmdan gizlemeye karar verdim. Bu yzden arpk yz ifademi bir anda apknca, cilveli, yumuak huylu bir ifadeye dntrp zevcemin bir yanana hafife, muhabbetle vurup dierini ptm ve tek kelime etmeden (zaten edemezdim) topuumun stnde dndm ve onu bu tuhaf davranlarmla hayretler iinde brakarak bir Pas de Zphyre'le odadan kp gittim. Beni sinirliliin kt sonularnn bir rneiyle zel boudoir'ma kapanm halde hayal edin - yayordum, ama bir lnn nitelikleriyle - lydm, bir canlnn eilimleriyle - yeryzndeki anormal bir yaratktm - son derece sakin, ama nefessizdim. Evet! Nefessizdim. Nefesimi tamamen yitirmi olduumu sylerken ciddiyim. Yaamm sz konusu olsa bile onunla bir ty kprdatamazdm, bir aynay bile buulandramazdm. Kahpe felek! - yine de kederimin ilk ani ve iddetli nbetini hafifleten bir etken vard. Karmla konuamaz olunca tamamen yitirdiimi sandm konuma yetimi aslnda yalnzca ksmen yitirmi olduumu ve o kriz annda sesimi tuhaf, derin bir ekilde grtlaktan karsam, ona duygularm ifade etmeyi srdrebileceimi fark ettim. Bu ses tonunun (grtlaks) nefes akmna deil, boaz kaslarnn kaslmsal bir hareketine bal olduunu kefettim. Kendimi bir koltua atarak bir sre derin dncelere daldm. Dncelerim kesinlikle rahatlatc deildi. Ruhumu bin bir trl belirsiz ve alatc hayal ele geirmiti - ve intihar etmek bile geti aklmdan; ama apak ve hazr olan reddedip uzaktaki ve belirsiz olan yelemek insan doasnn sapknlnn bir zelliidir. Bylece, siyah izgili tekir kedi halnn stnde evkle mrlarken ve kpek masann altnda iddetle hrldarken, cierlerinin gcnden gurur duyar ve akcier yetersizliimle aka alay ederlerken, intihar bana cinayetlerin en korkuncu gibi grnd. Bir belirsiz umutlar ve korkular karmaasyla bunalm haldeyken merdiveni inen karmn ayak seslerini iittim. imdi onun gittiinden emin olduum iin, kt kt atan bir yrekle felaketimin yaand yere kotum. Kapy dikkatle ieriden kilitledikten sonra gayretle her taraf aramaya giritim. Belki de bir kede ya da bir ekmecenin veya dolabn iinde aradm eyi bulabileceimi dnyordum. Buhar halinde olabilirdi - elle tutulur halde

E. A. Poe bile olabilirdi. Filozoflarn ou, felsefeye ilikin pek ok noktada, hl felsefi yaklamlardan olduka uzaklar. William Godwin ise, "Mandeville"inde "grnmeyen eylerin tek gereklikler olduundan" bahseder ve bunun yaadm durum iin geerli olduu akt. Saduyulu okurlar haksz ve absrd sulamalarda bulunmadan, nce durup bir dnsnler ltfen. Anaxagoras'in karn siyah olduunu sylediini anmsayn, ki ben de bunun doru olduunu grdm. Aratrmam uzun sre gayretle srdrdm: Ama abalarmn ve sebatmn acnas dl yalnzca bir takma di seti, drt adet gltohumu, bir gz ve Bay Windenough'in karma gnderdii bir tomar ak mektubu oldu. Burada eimin Bay Windenough'a kar besledii muhabbetin bu kantnn beni pek rahatsz etmediini belirtmeliyim. Bayan Lacko'breath'in benden bu kadar farkl bir eyi beenmesi doal ve gerekli bir ktlkt. Grbz ve iman, ayn zamanda da biraz ufak tefek grnl biri olarak tannrm. Bu yzden arkadamn t gibi inceliinin ve dillere destan boyunun. Bayan Lacko'breath'in beklentilerini karlamasna amamal. Ama konumuza dnelim. Sylediim gibi, abalarm boa kmt. Dolaplar - ekmeceleri - keleri bir bir amaszca taramtm. Ancak bir ara, bir makyaj kutusunun altn stne getirirken kazayla bir Grandjean's Archangels parfm iesini krdmda dlm bulduumu dndm - bu arada bu parfm tavsiye ederim. Kasvetle boudoir'ma dndm - orada lkeyi terk etmeden nce karmn srrm renmesine engel olmann yolu stne dndm, nk bunu yapmaya oktan karar vermitim. Tannmadm, yabanc bir lkede bama gelen felaketi gizlemeyi deneyebilirdim - dilencilikten bile daha ok ounluun sevgisini uzaklatracak, biareye erdemli ve mutluluklarn hak edilmi fkesini ekecek bir felaketi. Fazla duraksamadm. Tezcanl bir yapm olduundan, hemen "Metamora" tragedyasnn tamamn aklma getirmeye koyuldum. Talihim, bu dramn vurgulamalarnda, ya da en azndan kahramana ait olan ksmnda, karamadm fark ettiim ses tonlarnn tamamen gereksiz olduunu ve grtlaktan gelen, bouk bir sesin drama bandan sonuna dek monoton bir ekilde hakim olduunu anmsayacak kadar yaver gitmiti. lek bir batakln snrlarnda bir sre pratik yaptm - ancak Demosthenes'inkine benzemeyen, titizce ve dikkatle, bizzat tasarladm bir yntemi uyguluyordum. Bylece her adan silahlandktan sonra, eimin birden iimde bir tiyatro aknn uyandn sanmasn salamaya karar verdim. Bunda mucizevi bir ekilde baarl oldum; ve her soruya ya da neriye kurbaalarnki gi-

Btn Hikayeleri bi, mezardan geliyormucasna bir sesle trajediden bir pasaj okuyarak karlk vermekte hi zorlanmadm - metnin herhangi bir ksmnn herhangi bir konuya eit lde uyacan grmek beni fazlasyla sevindirmiti. Ancak byle pasajlar okurken a bakmay - dilerimi gstermeyi - dizlerimi oynatmay ayaklarm srtmeyi - ya da gnmzde hakl olarak popler bir oyuncunun mutlaka sahip olmas gerektii dnlen o daha baka, aza alnmaz incelikleri sergilemeyi ihmal ettiimi sanmayn. Bunda yle baarl oldum ki, bana deli gmlei giydirmekten bahsetmeye baladlar - ama, ulu Tanrm! Nefesimi kaybettiimden kesinlikle phelenmediler. Nihayet ilerimi dzene soktuktan sonra, bir sabah erkenden ------- 'ye giden posta arabasna bindim - arkadalarma son derece nemli bir i meselesi yznden hemen o ehre gitmek zorunda olduumu sylemitim. Arabann ii tamamen doluydu, ancak lolukta yol arkadalarmn yzlerini seemiyordum. Etkili bir direni gstermeden, iki devasa centilmenin arasnda oturmak zorunda kaldm; daha iri yapl bir ncsyse yapaca ey iin zr diledikten sonra, boylu boyunca stme uzand ve bir anda uykuya dalp Phalaris boasnn grlemelerini bile aratacak horultularyla, rahatszlm ifade eden tm grtlaks seslerimi bastrd. Neyse ki, solunum organlarmn durumu, boulma tehlikesini tamamen ortadan kaldryordu. Ancak, ehrin eteklerine vardmzda, gne iyice ykselmeye balarken, ikencecim kalkp gmleinin yakasn dzelttikten sonra, bana son derece scak bir tavrla nezaketim iin teekkr etti. Hareketsiz kalmay srdrdm grnce (btn uzuvlarm yerinden kmt ve bam yana evriliydi) kayglanmaya balad; ve geri kalan yolcular da uyandrdktan sonra kendinden emin bir sesle yanlarna canl ve sorumluluk sahibi bir yol arkada yerine bir lnn verilmi olduuna ilikin kesin kansn dile getirdi. Bunu sylerken iddiasnn doruluunu kantlamak iin ba parman sa gzme soktu. Bunun zerine hepsi teker teker (dokuz kiiydiler) kulam ekmeyi grev bildi. Gen bir pratisyen doktor da, cebinden bir ayna karp azma tuttuktan ve nefes almadm anladktan sonra, ikencecimin iddiasnn doruluuna kanaat getirdi; ve hep birden, gelecekte byle hilelere kuzu kuzu katlanmamaya ve yola devam etmeden nce cesetten kurtulmaya karar verdiler. Bylece beni "Crow" tabelasnn nne attlar (o srada arabann nnden gemekte olduu meyhanenin adyd bu) ve bu iki kolumun arabann arka tekerleinin altnda krlmasndan baka kt bir sonu dourmad. Srcye de

E. A. Poe arkamdan en byk valizlerimden birini att iin teekkr etmeliyim; bu valiz ne yazk ki kafamn stne dp hem ilgin, hem de srad bir ekilde atlamasna yol at. Misafirperver bir adam olan "Crow"un sahibi valizimin iindekilerin benim iin biraz zahmete girilmesini hakl kardn grdkten sonra tand bir cerrah artt ve beni on dolarlk bir fatura ve makbuzla onun eline teslim etti. Cerrah beni dairesine gtrr gtrmez ameliyatlara balad. Ancak kulaklarm kestikten sonra hayat belirtileri kefetti. Bunun zerine an alp, bu acil durum hususunda danmak zere komusu bir eczacy artt. Varoluuma ilikin phelerinin dorulanmas ihtimalini hesaba katarak, eczacy beklerken karnm yard ve i organlarmdan birounu kiisel incelemelerinde kullanmak zere kard. Eczac l olduuma karar verdi. Var gcmle tekmeler atarak ve rpnarak, kvranarak bu fikrin yanlln elimden geldiince kantlamaya altm ne de olsa cerrahn ameliyatlar beni bir nebze kendime getirmiti. Ama btn bunlar yeni bir galvanik pilin etkisi olarak yorumladlar ve bunun zerine, gerekten bilgili bir adam olan eczac bir sr tuhaf deneye giriti ki, ben ahsen ok etkilendim. Ancak defalarca konumaya almama karn, baka koullarda Hippocrates patolojisi konusundaki derin bilgimle rahata rtebileceim bo teorilere yant vermeyi brakn, azm bile aamamam beni ileden kard. Pratisyenler bir sonuca varamaynca beni, daha sonra ayrntl bir ekilde incelemek zere saklamaya karar verdi. Bir tavanarasna karldm; cerrahn kars bana don ve orap giydirdi, cerrah ise ellerimi baladktan sonra enemi de bir cep mendiliyle balad - sonra kapy stme kilitleyip akam yemeine doru koturarak beni sessizlikte, derin dncelerle ba baa brakt. imdi azm mendille bal olmasa konuabileceimi grerek byk bir sevin yaadm. Kendimi bu dnceyle rahatlattktan sonra uyumadan nce hep yaptm gibi zihnimden "Tanr'nn Gc Her eye Yeter"den baz pasajlar geiriyordum ki, agzl ve saldrgan grnl iki kedi gsterili hareketlerle duvardaki bir delikten ieri atladktan sonra yzme ktlar ve burnum gibi basit bir sebepten dolay birbirleriyle saygszca kavga etmeye baladlar. Ama nasl ran Mecusi'si ya da Mige-Gush'u kulaklarn kaybetmesi sayesinde Cyrus tahtna ktysa ve nasl Zopyrus burnunu kaybederek Babil'i ele geirdiyse, bylece yzmden birka gram kaybetmi olmam da kurtulmam

Btn Hikayeleri salad. Acyla uyarlm ve fkeden lgna dnm halde tek bir hareketle iplerden ve sargdan kurtuldum. -Oday kavgaclara hor gryle bakarak getim ve pencereyi aarak byk bir korku ve hayal krklna kaplmalarna sebep olduktan sonra, kendimi byk bir eviklikle pencereden dar frlattm. Posta arabas soyguncusu W ------, ki ona tuhaf bir ekilde benzemektey dim, tam o anda ehir cezaevinden km, kenar mahallelerde kendisi iin ha zrlanm olan daragacna doru ilerlemekteydi. Uzun sren bir hastalk saye sinde kelepesiz yrme ayrcaln elde etmiti; ve stnde daraac giysisiyle -ki tuhaf bir ekilde benimkine benziyordu- celladn at arabasnn arkasn da boylu boyunca uzanm yatmaktayd (ki bu araba tam kendimi dar att m srada cerrahn pencerelerinin altndan geiyordu). Arabann muhafzlar uyumu olan srcyle altnc piyade alayndan iki sarho acemi erdi. Talihsizlik eseri, arabann iine, ayaklarmn stne dtm. Kurnaz bir he rif olan W ------eline geen frsat grd. Hemen ayaa frlayp arabadan atla d ve gz ap kapayncaya kadar dar bir sokaa dalarak gzden kayboldu. G rltden uyanan erler durumu tam olarak kavrayamad. Ancak sulunun ayn s olan bir adamn arabada gzlerinin nnde ayakta dimdik durduunu g rnce o serserinin (yani W ------ 'nin) kamaya altn sandlar (bu ekildeki grlerini bildirdiler) ve bu konuda karlkl fikir alveriinde bulunduktan sonra ikilerinden birer yudum alp dipikleriyle beni yere serdiler. Gittiimiz yere varmamz uzun srmedi. Lehime hibir ey sylenemezdi elbette. Aslmak kanlmaz yazgmd. Bu yzden bunu yar aptallk, yar hrnlkla kabullendim. Biraz kinik bir yapm olduundan bir kpein tm duygularna sahiptim. Cellat ise ipi boynuma geirdi. stnde durduum platform aa doru ald. Daraacnda yaadm hisleri anlatmak istemiyorum; istesem bunu ok ayrntl bir ekilde yapabilecek olmama ve bu konuda doru drst hibir eyin sylenmemi olmasna karn. Aslnda byle bir konuda yazmak iin aslmak arttr. Her yazar kendisini deneyimlerle snrlamaldr. Mark Anthony bu ekilde sarholuk zerine bir bilimsel inceleme yazmt. Ama lmediimi syleyebilirim. Bedenimin kesilecek nefesi yoktu; ve sol kulamn altndaki dm saymazsak (bir asker dm olduu belliydi) pek bir rahatszlk hissetmiyordum. Dmenin boynumdaki etkisine gelince, arabadaki iman bayn yznden tutulmu boynumun dzelmesini salamaktan baka bir etkisi olmad.

E. A. Poe Ancak olduka geerli sebeplerden dolay, kalabala girdikleri zahmetin karln vermek iin elimden geleni yaptm. Kvranmalarmn srad olduu sylendi. Spazmlarm gemek zor olurdu. Halk "Bir daha!" diye tempo tuttu. Birok beyefendi bayld; ve isteri krizine kaplan pek ok hanm evlerine gtrld. Pinxit frsattan istifade edip orackta iziktirdii taslaa dayanarak o takdire ayan "Diri Diri Derisi Yzlen Marsyas" tablosunu izdi. Halk yeterince elendirdikten sonra, daraacndan indirilmemin vaktinin geldiine karar verildi; -bunun sebeplerinden biri de gerek sulunun bu arada tekrar yakalanm ve tannm olmasyd; ama benim ne yazk ki bundan haberim yoktu. Bu bana epey sempati duyulmasn salad elbette ve, kimse cesedime sahip kmadndan, bir kamu mezarna gmlmem emredildi. Bir sre sonra buraya gmldm. Zango gitti ve yalnz kaldm. Marston'un "Tatminsiz"inden bir dizelm iyi biridir ve evinin kaps hep aktr bana o anda bariz bir yalan gibi grnd. Tabutumun kapan darbelerle ap dar ktm. Ortalk korkun bir ekilde kasvetli ve rutubetliydi. Can skntsna kapldm. Kendimi elendirmek iin srayla dizilmi ok saydaki tabutun arasnda el yordamyla ilerledim. Kapaklarn teker teker, krarak atktan sonra ilerindeki fanilik stne dncelere dalarak oyalandm. "Bu" dedim kendi kendime, ikin, yuvarlak ve yumuak bir cesede taklp stne derken - "bu hi phesiz kelimenin tam anlamyla mutsuz - talihsiz biriydi. Korkun yazgs titreerek yrmekti - hayat bir insan gibi deil, bir fil gibi yaamakt - bir gergedan gibi. "Kilo verme ynndeki abalar boa kmt, dolam sistemi de felaket haldeydi, ileri doru bir adm atarken ne yazk ki iki adm saa, adm sola gidiyordu. almalar Crabbe'n iirleriyle snrlyd. Topuk stnde dnmenin harikalar hakknda bir fikri yoktu, olamazd.-Onun iin iki kiilik dans soyut bir kavramd. Asla bir tepenin stne kmad. Sivri ulu bir kilise kulesinden asla bir metropoln grkemlerini seyretmedi. Scaklk can dmanyd. Yazn en scak gnlerinde bir kpek gibi yaad. Bu yzden alevlerin ve boulmann dlerini grd - ykselen dalarn - Ossa'nn stndeki Pelion'un. Solumakta zorlanyordu - ksacas solumakta zorlanyordu. Nefesli alglar almay gereksiz buluyordu. Kendi kendine hareket eden yelpazelerin ve vantilatrlerin mucidiydi. Krk Du Pont'u azarlayp dururdu ve puro ime giriiminde bulunurken, berbat bir ekilde ld. Onunki ok ilgimi eken bir durumdu - itenlikle anladm pek ok ey vard. "Ama ite," - dedim - "ite" - ve sska, uzun, tuhaf grnl, naho bir ekilde tandk gelen birini nefretle tabutundan ekip kardm - "ite merhameti kesinlikle hak etmeyen rezil bir herif." Bunu syledikten sonra, onu daha iyi grebilmek iin ba ve iaret parmamla burnundan tutup ekerek, dorultup oturma pozisyonuna getirdim ve monologumu srdrrken ona kolumla destek verdim. -"Merhameti," diye tekrar ettim, "hak etmeyen biri. Bir glgeye kim merhamet duyabilir ki? Hem lmlln nimetlerinden sonuna dek faydalanmad m? O byk antlarn - ksa kulelerin - paratonerlerin - karakavaklarn mucidi. 'Tonlar ve Glgeler' stne yazd incelemeyle lmszleti. 'Gneyde, Kemiklerin stnde'nin son basksn byk bir beceriyle yayna hazrlad. Gen yata niversiteye gidip pnmatik stne alt. Sonra evine dnd, durmadan alt ve Fransz kornosu ald. Gaydada ustalat. Zamana meydan okuyan Kaptan Barclay ona meydan okuyamazd. Windham ve Allbreath en sevdii yazarlard, - en sevdii ressam Phiz'di. iine gaz ekerken grkemli bir ekilde ld - levique flatu corrumpitur, tpk Hieronymus'taki fama pudicitioe gibi. O kesinlikle bir""Nasl yapabilirsiniz? - Nasl - yapabilirsiniz?" - diye szm kesti eletirilerimin hedefi, soluk almaya alp gz dnmesine enesindeki sargy ekip karrken - "Bay Lacko'breath, nasl burnumu yle skacak kadar zalim olabilirsiniz? Azm nasl kapadklarn grmediniz mi - ve biraz bilginiz varsa - iimde kurtulmam gereken ne kadar ok miktarda nefes olduunu bilmeniz gerekirdi! Bilmiyorsanz da oturun ve grn. - Benim durumumda azn aabilmek byk bir rahatlk - etraflca konuabilmek - sizin gibi, bir centilmenin szn kesmeyecek biriyle iletiime geebilmek. - Araya girmeler rahatsz edici oluyor ve kesinlikle yasaklanmallar - siz de yle dnmyor musunuz? - Yalvarrm cevap vermeyin, - teker teker konualm. - Biraz sonra benim szlerim bitecek, o zaman siz balayabilirsiniz. - Baym, buraya nasl geldiniz? - N'olur tek kelime etmeyin - ben de bir sredir buradaym - korkun bir kaza! - Duymusunuzdur herhalde - byk bir felaket! - Pencerenizin altndan geerken - bir sre nce - sizin aktrlk hevesine kapldnz sralar-

E. A. Poe da - korkun bir ey oldu! - nsann "nefesini toplamas" deyimini duymusu nuzdur herhalde - dilinizi tutun diyorum size! - Ben bir bakasnn nefesini topladm! - Kendiminki hep ar miktardayd zaten - Blab'la sokan kesin de karlatm - tek kelime ettirmedi - araya bir hece bile sokuturamadm bu yzden sara nbetine tutuldum - Blab kap gitti - o budalalara lanet ol sun! - Beni l sanp buraya getirdiler - iyi i becerdiler! - Hakkmda syledi iniz her eyi duydum - hepsi yaland - korkun! - artc! - Rezilce! - r en! - Anlalmaz! - vesaire - vesaire - vesaire - vesaire -" -----Bylesine beklenmedik bir konumann bende uyandrd hayret tahayyl edilemez. Bu bayn (ksa srede tandm; komum Windenough'ti) byk bir talih eseri yakalad nefesin benim karmla konuurken kaybettiim nefesin ayns olduuna giderek ikna olunca hissettiim sevin de. Zaman, mekan ve koullar bunu tartmasz doruluyordu. Ancak Bay W.'nin uzun burnunu hemen brakmadm -en azndan karakavaklarn mucidinin beni aklamalara bomay srdrd o uzun zaman zarfnda. Bunu yapmamn sebebi balca zelliim olan ihtiyatllmd. nmde hl, sa kalmak istiyorsam amam gereken ve ancak ar gayretle stesinden gelebileceim pek ok gln bulunabileceini dnyordum. Pek ok insann sahip olduklarnn deerini - kendileri iin ne kadar deersiz olursa olsun - ne kadar sknt ya da huzursuzluk verici olursa olsun - bakalarnn onu elde etmekle ya da kendilerinin onu brakmakla kazanacaklaryla ltn biliyordum. Bu durum Bay Windenough iin de geerli olamaz myd? u anda kurtulmak ister grnd o nefesi istediimi belli edersem, onun para hrsnn kurban olmaz mydm? Bu dnyada komularn bile kazklamakta tereddt etmeyecek hergeleler olduunu ve (bu Epictetus'un szdr) insanlarn kendi dertlerinden kurtulmay en ok istedii zamanlarn bakalarn kurtarmaya en az gnll olduklar zamanlar olduunu bir i ekiiyle anmsadm. Bunlara benzer dncelerden sonra, ki bu arada Bay W.'nin burnunu tutmay srdryordum, bir yant vermemin vakti geldiine karar verdim. "Canavar!" dedim hakszla uram birinin derin fkesiyle, "canavar; ift nefesli budala! - Gnahlarn yznden Tanr tarafndan iki nefese sahip olmakla cezalandrlm sen - sen, benimle eski bir dost gibi sohbet etmeye mi kalkyorsun? 'Yatyorum,' sahiden! Ve 'dilimi tutuyorum,' kesinlikle! -Tek nefesli bir centilmen iin aslnda ho olan bir sohbet - seni hak etmi olduun bu felaketten kurtarabilecekken - senden sknt veren solunumunun fazlalk-

Btn Hikayeleri larn alabilecekken." Brutus gibi durup cevap bekledim - Bay Windenough da bir kasrga gibi bu cevab vermeye giriti. tirazlar ve zrler pe pee geldi. Raz olmayaca ve benim sonuna dek istifade etmeyeceim hibir koul yoktu. n hazrlklar tamamladktan sonra tanm bana nefesimi verdi; ben de (iyice inceledikten sonra) ona bir makbuz verdim. Bylesine soyut bir ileme bu kadar stnkr deinmem yznden pek ok kii tarafndan sulanacam biliyorum. Fiziksel felsefenin son derece ilgin bir dalna yeni bilgiler katabilecek bir olay -ki bu gerekten de dorudaha ayrntlaryla anlatmam gerektii dnlebilir. Ne yazk ki, btn bunlara yant veremeyeceim. Sadece bir ipucu vermeme iznim var. Baz son derece nazik -ama bu meseleden olabildiince az bahsetmem daha iyi- tekrar ediyorum, son derece nazik koullar eytanca fkesini stme ekmeyi u anda hi mi hi istemediim nc bir ahsn karlaryla yakndan ilgiliydi. Bu gerekli ilemi tamamladktan sonra o mezarln zindanndan kurtulduk. Canlanm seslerimizin birleik gc ksa srede yeterince duyulur olmutu. Scissor, Whig'in editr, "yeraltndan gelen seslerin doas ve kkeni" stne bir incelemeyi tekrar yaymlad. Bir demokrat gazetenin stunlarndan bir yant - cevap - yalanlama - ve gerekelendirme geldi. Bay Windenough'la benim ortaya kmz iki tarafn da aka haksz olduunu ancak mezar odas aldktan sonra kantlad. Her zaman olayl geen bir hayatn baz ok tuhaf kesitlerine ilikin bu ayrntlar aktarmay, okurun dikkatini grlemeyen, hissedilemeyen ve tamamen anlalamayan o felaketlere kar kiiyi her zaman, mutlak bir ekilde koruyan o kark felsefenin meziyetlerine tekrar ekmeden sona erdiremem. Eski Ibraniler bu bilgeliin nda, cennetin kaplarnn "Amin!" szcn, salam cierler ve mutlak bir kendine gvenle haykran gnahkar veya ermie mutlaka alacana inanrd. Atina'y byk bir veba salgn kasp kavurduunda ve hibir ekilde nne geilemediinde Epimenides, Laertius'un bu filozofa ilikin ikinci kitabnda anlatt gibi, "uygun Tanr'ya" bir tapnak ve mabet ina edilmesini bu bilgeliin nda tavsiye etmiti. LYTTLETON BARRY 1835

Btn Hikayeleri Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Randevu (Vizyoner)

Orada beni bekle! O yankl vadide Mutlaka buluacam seninle. (Chichester Piskoposu Henry King'in karsnn lm stne yazd at.) Talihsiz ve gizemli adam! - Sen ki kendi hayal gcnn parlaklyla afalladn, genliinin alevleri arasna dtn! Hayalimde seni tekrar gryorum! Bir kez daha nmde duruyor siluetin! - Olduun - ah olduun gibi deil souk vadide ve glgelerin arasnda deil - olman gerektii gibi - o bulank hayaller ehrinde, kendi Venedik'inde (o ki yldzlarn sevgili cennetidir denizdeki, ve Rnesans tarz saraylarnn pencereleri aa, denizin sessiz sularna derin ve ac bir ifadeyle bakar) muhteem, derin dncelerle bir mr harcarken. Evet! Tekrarlyorum - olman gerektii gibi. Bu dnyadan baka dnyalar da var phesiz - ounluun dncelerinden baka dnceler - sofistin speklasyonlarndan baka speklasyonlar. Senin davranlarn kim sorgulayacak peki? Kim vizyonlar iinde geen saatlerinden dolay sulayacak seni, ya da aslnda senin sonsuz enerjinin taknlar olan o uralar kim yaamn harcanmas olarak ktleyecek? Bahsettiim kiiyle nc ya da drdnc kez Venedik'te, Ponte di Sospiri adl kapal, kemerli geitte bulutum. O bulumann ayrntlarn iyi anmsayamyorum. Yine de -ah! Nasl unutabilirim ki!- derin gece yarsn, i ekiler Kprs'n, kadn gzelliini ve dar kanal boyunca gidip gelen Ak Ruhu'nu anmsyorum. Son derece kasvetli bir geceydi. Piazza'daki byk saat talyan akamnn beinci saatini ilan ediyordu. an Kulesi Meydan sessiz ve botu. Eski Dk Sa-

ray'ndaki klar hzla snyordu. Piazetta'dan Byk Kanal yoluyla evime dnyordum. Ama gondolm San Marco kanalnn aznn nne yaklarken i taraflarndan gelen yabanl, isterik, uzun bir kadn l gecenin sessizliini bozdu. Sesten irkilerek ayaa frladm: Gondolcununsa tek krei elinden kayd ve krek zifiri karanlkta gzden kayboldu. Bu yzden kendimizi byk kanaldan ke doru giden akntya brakmak zorunda kaldk. ekiler Kprs'ne doru yavaa, dev ve sivri tyl bir kondor gibi srklenirken, Dk Saray'nn pencerelerinde ve merdivenlerinde bir anda yanan bin meale btn o koyu karanl morumsu ve doast bir gne dntrd. Annesinin kollar arasndan kayan bir ocuk grkemli binann st kat penceresinden derin ve lo bir kanala dmt. Sakin sular kurbann usulca yutuvermiti; ve her ne kadar grnrdeki tek gondol benimki olsa da, birok grbz yzc imdiden suya dalm yzeyde bou bouna o hazineyi aramaktayd. Ama heyhat! O imdi ancak dipsizliin iinde bulunabilirdi. Sarayn giriindeki siyah mermerden geni kaldrm talarnn stnde, suyun birka basamak yukarsnda, o srada gren kimsenin asla unutamayaca bir figr durmaktayd. Marchesa Aphrodite'ti bu - Venedik'teki herkesin hayran olduu - neelinin neelisi - herkesin gzel olduu bir yerdeki en ho kadn - ama yine de yal ve garip Mentoni'nin kars ve imdi amurlu sularn derinliklerinde, onun tatl okamalarn ac ac dnen ve minik yaamn ona seslenme abalaryla tketen o gzel ocuun, ilk ve tek ocuunun annesi. Tek bana duruyordu. Kk, plak ve gm gibi beyaz ayaklan altndaki mermerin kara aynasnda parlyordu. Balo iin yaptrlm ve henz tamamen zlmemi olan salar klasik bir gzellie sahip bann etrafnda ter-taze bir smblnkine benzeyen buklelerle, bir elmas saanann arasnda kvrm kvrm toplanmt. Zarif bedenini neredeyse yalnzca kar beyaz, tlbent gibi bir elbise rtyordu. Ama yaz ortas ve gece yars havas scak, ar, durgundu ve o heykel gibi formun hareketleri stnden Niobe'nin39 stndeki ar mermer gibi sarkan, o adeta buudan elbisenin kvrmlarn bile kprdatmyordu. Ancak -ne tuhaf!- iri, ltl gzleri aa, en parlak umudunun gml yatt o mezara deil - ok daha farkl bir tarafa dnkt! Eski Cumhuriyet'in hapishanesinin tm Venedik'teki en grkemli bina olduunu dnrm - ama bu bayan tek ocuu aada boulurken ona nasl bylesine sabit gzlerle bakabiliyordu? O karanlk, kasvetli yer yatak odasnn penceresinin tam karsnda yer alyordu - glgelerinde - mimarisinde - sarmak kap-

E. A. Poe l ve muhteem pervazlarnda - Marchesa di Montini'nin daha nce bin kez grmemi olduu ne olabilirdi? Sama! - Byle bir zamanda gzn, atlak bir ayna gibi, kederinin grntlerini byltp onu yan banda olduu halde saysz uzak yerde aradn kim anmsamaz ki? Marchesa'nn birka basamak stnde ve su kapsnn kemerinin altnda, tamamen giyinmi halde, bir satiri andran Mentoni durmaktayd. Bazen gitarn tngrdatyor, arada srada ocuunun bulunmas iin talimatlar verirken lme kar kaytsz gibi grnyordu. Ben ahsen sersemlemi ve dehetten donakalm haldeydim ve l ilk duyduumda getiim dik duruu koruyor, kmldayamyordum. Bembeyaz kesilmi yzm ve kaskat uzuvlarmla, aralarndan o cenaze gondoluyla geerken heyecan iindeki bu insanlar iin hayaletsi ve meum bir grnt tekil etmi olmalym. Btn abalar boa kt. Aramaya katlanlarn en enerjiklerinden pek ou abalarn azaltyor, kasvetli bir kedere yenik dyordu. ocuk iin pek az umut varm gibi grnyordu; (ocuun durumu anneninkinden ne kadar ok mitsizdi!) ama imdi, daha nce Eski Cumhuriyet hapishanesinin bir blmn oluturan ve Marchesa'nn kafesli penceresinin nndeki o karanlk yerin iinden, pelerine sarnm biri n altna kt, ba dndrc yksekliin kenarnda bir an durduktan sonra kanala dald. Bir an sonraysa kollarnda hl yaayan, nefes alan ocukla mermer kaldrm talarnn stnde, Marchesa'nn yannda duruyordu. Su ekip arlam olan pelerini zlp ayaklarnn dibine dnce, hayretler iinde bakan seyirciler ortaya o zamanlar Avrupa'nn byk ksmnda mehur olan bir delikanlnn zarif figrnn ktn grdler. Kurtarc tek kelime etmedi. Ama Marchesa! imdi ocuunu alacak - barna basacak - minik gvdesine tutunup okamalara boacak. Heyhat! Onu yabancdan bir bakasnn kollar alyor - onu bir bakasnn kollar usulca uzaklara, saraya gtryor! Ve Marchesa! Duda - gzel duda titriyor: Gzlerinde yalar birikiyor - Pliny'nin kenger otu gibi "yumuak ve neredeyse sv" olan gzlerinde. Evet! O gzlerde yalar birikiyor - ve bakn! Kadn ruhuyla birlikte tepeden trnaa titriyor ve heykel canlanmaya balyor! O mermer ehrenin solukluuna, mermer gslerin dolgunluuna, mermer ayaklarn kusursuzluuna birden kontrol edilemez, kzl bir dalgann yayldn gryoruz. Zarif bedeni hafife titriyor, Napoli'de hafif bir esintinin sallad, imenlerin arasndaki parlak, beyaz zambaklar gibi.

Btn Hikayeleri O kadn neden kzarsn! Bunun yant yok - bir anne kalbinin tela ve dehetiyle yatak odasndan karken minik ayaklarna terliklerini giymeyi ihmal etmi, o elbiseyi de Venedikli srtna, ait olduu yere geirmeyi tamamen unutmu olmas dnda. Byle kzarmasnn baka ne sebebi olabilirdi? - O vahi, ekici baklarnn? O hzla inip kalkan gsteki srad telan? - O titreyen elin ihtilal basks m? - O el ki, Mentoni saraya girerken kazayla yabancnn eline dokundu. Bayann ona aceleyle veda ederken syledii o anlamsz szlerin alak - tuhaf bir ekilde alak tonunun sebebi ne olabilirdi? "Sen kazandn-" dedi, veya sularn mini ts beni yanltt - "sen kazandn - gndoumun-dan bir saat sonra - buluacaz - yle olsun!" Kargaa dindi, sarayn iindeki klar snd ve imdi tandm yabanc, kaldrm talarnn stnde tek bana durdu. Anlalmaz bir heyecanla titriyor ve etrafna bakp bir gondol aryordu. Ona en azndan benimkini sunmalydm. Bu nezaketimi kabul etti. Su kapsndan bir krek temin ettikten sonra birlikte evine gittik. Yolda kendisini hzla toparlad ve daha nceki tanklmzdan byk bir scaklkla bahsetti. Baz konularda ayrntc olmay severim. Yabancnn vcudu -ondan byle bahsedeyim, nk dnya iin hl bir yabancyd- yabancnn vcudu bu konulardan biri. Boy olarak uzundan ok ksa saylrd: Ancak baz youn tutku anlarnda bedeni irileiyor, bu iddiay yalanlyordu. Gvdesinin hafif, neredeyse ince simetrisi, daha tehlikeli durumlarda abaszca sergiledii bilinen o Her-kl gcnden ok i ekiler Kprs'nde sergiledii ani eyleme hazrl vaat ediyordu. Bir tanrnn az ve enesiyle - benzersiz, vahi, iri, berrak, glgeleri saf eladan youn ve parlak bir siyaha kadar deien gzlerle - ve gr, kvrck siyah salarla, altlarnda ara sra l l, fildii gibi parldayan ok geni alnyla - yz hatlar, belki de mparator Commodus'un mermerden olanlar dnda grdklerimin en klasik anlamda muntazam olanyd. Yine de ehresi btn insanlarn yaamlarnn bir dneminde grd ve bir daha da grmedii simalardand. Hafzaya yerleecek zel - yerleik bir ifadesi yoktu. Grlp hemen ardndan unutulan bir ehreydi - ama belirsiz ve hi bitmeyen bir anmsama hissini uyandran bir unututu bu. Her ani tutkunun ruhunun herhangi bir vakitte belirgin imgesini o yzn aynasna drmemesinden de deildi bu - o aynada, ayna benzerinde tutku kaybolunca hibir izin kalmamasndand.

E. A. Poe Maceral gecemizin sonunda ayrlrken benden, srarc olduunu dndm bir tavrla, onu ertesi sabahn ok erken bir saatinde ziyaret etmemi istedi. Bu yzden gndoumundan hemen sonra, Rialto civarnda, Byk Kanal'n sular stnde ykselen o kasvetli ama fantastik grkeme sahip yaplardan biri olan Palazzo'suna gittim. Geni, ylankavi, mozaikli bir merdivenden karlp benzersiz ihtiam ak kapdan gerek bir parltyla taan, beni hazdan krelten, bam dndren bir daireye gtrldm. Tanmn zengin olduunu biliyordum. Servetinin yle ok olduu syleniyordu ki, bunun gln bir abart olduunu iddia ettiim zamanlar bile olmutu. Ama evreme bakarken Avrupa'daki herhangi birinin servetinin gcnn etrafmda yanan ve parldayan, ahane grkemi karlamaya yetebileceini sanmyordum. Dediim gibi, gne ykselmiti, ama oda hl l l aydnlatlyordu. Bundan ve arkadamn yzndeki bitkin ifadeden bir nceki gece hi uyumam olduu sonucuna varyorum. Dairenin mimarisindeki ve sslemelerindeki ak hedefin gz kamatrmak ve oke etmek olduu akt. Teknik adan uyum olarak adlandrlan eye ya da ulusal niteliklere dekorasyonda ok az nem verilmiti. Nesneden nesneye bakarken insann gz hibirine taklmyordu - ne Yunan ressamlarn grotesklerine, ne talya'nn en iyi dneminden heykellere, ne de eitimsiz Msrllarn dev oymalarna. Odann her yerindeki atafatl perdeler kayna belirsiz, hafif, melankolik bir mziin titreimleriyle sallanyordu. Tuhaf, kvrml ttslerden ykselen karmak ve birbirine zt, ho kokular zmrt yeili ve meneke rengi, titreen, oynayan saysz alevle birleip duyulara akn ediyordu. Yeni doan gnein nlar her biri ak krmz tek bir cam tabakasndan oluan pencerelerden girip her eyi aydnlatyordu. Doal grkemin klar kornilerinden erimi gm elaleleri gibi akan perdelerden saa sola bin bir akisle yansyarak, en sonunda yer yer yapay kla kart ve parlak, duru grnml, kzl altn rengi bir halnn stnde donuk ynlar halinde anayarak uzand. "HA! HA! HA! - HA! HA! HA!" - diye gld ev sahibi, ben odaya girince bir koltuu gsterip oturmam iaret ederek ve bir kanepeye uzanarak. "Gryorum ki," dedi, bylesine tuhaf bir karlamann faienseance'na hemen alamadm grerek - "Gryorum ki dairem sizi akna evirdi - heykellerim - tablolarm - mimari ve demecilikteki orijinal tasarmm - sarho oldunuz, deil mi? Grkemimden? Ama ltfen beni balayn, (burada alalan sesini s-

Btn Hikayeleri caklk brd) zalim kahkaham balayn. yle akn grnyordunuz ki. Hem baz eyler yle komiktir ki insan ya glmeli, ya da lmelidir. lerek glmek grkemli lmlerin en grkemlisi olsa gerek! Sor Thomas More -mkemmel bir adamd Sor Thomas More- Sr Thomas More glerek ld, anmsarsnz. Ravisius Textor'un Absrdlkhr'inde de hayatlar ayn muhteem ekilde son bulan karakterlerin uzun bir listesi vardr. Ama biliyor musunuz," dedi kendisini dncelere kaptrarak, "Sparta'da (imdiki Palaeochori'de), Sparta'da, hisarn batsnda, ayrt etmesi g bir ykntlar kaosunun ortasnda bir tr socle vardr ve stndeki yazs hl okunabilmektedir. 'nn paras olduklar phesizdir. Sparta'da binlerce farkl tanrya adanm binlerce tapnak ve mabet vard. Dierleri yklmken Kahkaha sunann ayakta kalm olmas ne tuhaf! Ama u andaki durumda," diye devam etti, sesini ve tavrn tuhaf bir ekilde deitirerek, "sizinle elenmeye hakkm yok. armakta haklsnz. Avrupa bunun kadar; kk, muhteem, zel odam kadar gzel bir ey retemez. Dier odalarm kesinlikle buna benzemez; yavan modann abartlm halleridirler o kadar. Bu modadan daha iyi, deil mi? Ama bunun grlmesi bile fkelendirmeye yeter - buna ancak babalarndan kalma tm miras harcayarak sahip olabilecek kiileri. Ancak byle bir kstahla kar tedbirimi aldm. Benimle uamn dnda, tek bir istisna haricinde, grdnz ekilde dendiinden beri bu grkemli dairenin gizemlerinin iine ayak basmasna izin verilen tek insan sizsiniz!" Bam eip anladm belirttim; nk grkemin, ho kokularn ve mziin younluu, beklenmedik hitap tarz ve tavryla da birleince, takdirimi bir iltifata dnebilecek bir ekilde ifade etmekten alkoyuyordu beni. "Burada," diye devam etti, kalkp koluma girerek ve dairenin iinde gezinerek, "burada Yunanllardan Cimabuelilere ve Cimabuelilerden gnmze dek ressamlarn tablolar var. Grdnz gibi ou sanatsal bir zevk anlayna bal kalnmadan seildi. Ancak hepsi de byle bir odaya uygun resimler. Burada ad bilinmeyen dahilerin baz bayaptlar da var - burada zamanlarnda nlenmi, akademisyenlerin keskin zekasnn sessizlie ve bana terk ettii insanlarn bitmemi taslaklar var. Ne dnyorsunuz," dedi, konuurken anszn bana dnerek -"Bu Madonna della Piet hakknda ne dnyorsunuz?" "Bu Guido'nun!" dedim mizacmn tm heyecanyla, nk stn gzelliini dikkatle incelemekteydim. "Bu Guido'nun! - Bunu nasl ele geirebildiniz? - Vens heykel iin neyse bu da hi tartmasz resim iin odur."

. . Poe "Ha!" dedi dnceli bir sesle, "Vens m - gzel Vens m? - Medicili Vens m? Minik kafal ve sa yaldzl Vens m? Sol kolun bir ksm ve sag kolun tamam (burada sesi yle alald ki, g duyulur oldu) restorasyon. Bence o sa kolun ivesinde tm yapmacklklarn z yatyor. Bana Canova'y verin! Apollo'yu da! - Bu bir kopya - buna phe yok - Apollo'nun vngen ilhamn gremeyen, kr bir aptalm ben! Antonius'u yelemekten - yardm edin bana, Antonius'u yelemekten kendimi alamyorum. Heykeltran heykelini mermer blounun iinde bulduunu syleyen Socrates deil miydi? O halde Michelangelo'nun u beyti kesinlikle orijinal deilNon ha l'ottimo artista alcun concetto Che un marmo solo in se non circonscriva. Gerek centilmenlerin tavrnda, bu farkn nerede olduunu bir rpda tam olarak belirleyemesek de, bayalk tayandan farkl bir yn olduunun her zaman ayrdnda olduumuz sylenegelmitir veya sylenmelidir. Bu szn ieriini tanmn tavrlarna tm gcyle uygularken, o olayl sabahta ahlaki mizacna ve karakterine daha da uygun olduunu hissettim. Onu temelde dier btn insanlardan ayrr grnen o ruh tuhafln da en iyi ekilde - Persepolis'in tapnaklarnn kornilerindeki maskelerin gzlerinden kvrlarak dar kan engerekleri andran - en kk eylemine bile etki eden - bo vakitlerini elinden alan - onun mutluluk patlamalaryla iyice karmaklaan youn ve srekli bir dnce alkanl olarak tanmlayabilirim. Ancak nemsiz konular abuk abuk, uzun uzadya aklarken kulland i ie gemi akac ve arbal tondaki belli bir tela havasn - eylemlerindeki ve konumasndaki sinirli bir ar tatl dillilik halini - bana hep anlalmaz gelen ve bazen de endielendiren huzursuz, heyecanl tavrlarn ister istemez fark ediyordum. Ayrca sk sk belli ki ban unuttuu bir cmlenin ortasnda durup byk bir dikkatle, ya bir ziyaretinin geldii beklentisiyle ya da hayali seslere kulak kabartyordu. Bu hayallerin ya da zahiri dalgnlk duraksamalarnn birinde, yanmdaki bir kanepenin stnde duran, air ve bilgin Politian'n gzel trajedisi "Orfeo"nun (ilk yerli talyan trajedisi) bir sayfasn evirirken kurunkalemle alt izili bir pasaja rastladm. nc perdenin sonlarnda yer alan bir pasajd bu - son derece heyecanlandrn bir pasajd - saf deil lekeli bile olsa, hibir erkein yepyeni bir hissin heyecann hissetmeden - hibir kadnn i geirmeden okuyamayaca bir pasajd. Btn sayfa taze gzya lekeleriyle doluydu ve kar sayfada aadaki ngilizce dizeler vard. Bunlar tanmn karakterine yle ters den bir yazyla yazlmt ki, onun tarafndan yazldn anlamakta zorlandm. Sen benim iin her eydin, akm, Ruhum yanard zleminle-Sen denizde yeil bir adaydn, akm, Bir mabet ve bir eme, Peri meyveleri ve ieklerle bezeli; Ve tm iekler benimdi. Ah, uzun srmeyecek kadar gzel rya; Ah, yldzl Umut Kararmak iin domusa! Gelecekten bir ses haykrsa da "leri!" diye - gemiin (o lo, derin kanyonun!) stnde Ruhum tereddtle uzanyor, Dilsiz, hareketsiz, donakalm halde! nk heyhat! Heyhat! tkendi. Benim iin yaamn . "Bitti - bitti - bitti," (Byle diyor yasl denizin sesi Kydaki kumlara,) Yldrm yiyen aa gonca vermez bir daha, Vurulan kartal szlmez gkyznde asla! imdi btn saatlerim translarla geiyor; Btn gece dlerimde Kara gzlerin bakyor, Ve admlarn parlyor, Semavi danslarla, talyan deresinin yannda. Yazklar olsun! O lanetli zamana Seni byk dalgann stne koyduklar, Aktan ekip aldklar nvanl yaa ve sua, Ve uursuz bir yastgaBenden aldlar seni, benden ve sisli diyarmzdan, Gmi st alyor orada!

E. A. Poe Bu dizelerin ngilizce yazlm olmas -yazarn bildiini sanmadm bir dildi bu- beni pek artmad. Baarlarnn ve onlar gzlerden gizlemekten ald tuhaf hazzn ok iyi bilincinde olduumdan byle bir keif beni hayrete dremezdi. Ama iirin yazld yer, itiraf etmeliyim ki, beni epey artt. Orijinal olarak Londra'da yazld belirtilmi, sonra bunun st karalanmt - ancak dikkatli bir gzn okumasn engelleyecek kadar deil. Sylediim gibi, bu beni epey artt; nk arkadamla yaptm daha nceki bir konumada Londra'da herhangi bir zamanda Marchesa di Mentoni'yle (kendisi evliliinden birka sene nce bu ehirde oturmutu) tanp tanmadn zellikle sorduumu ok iyi anmsyorum; ve yanlmyorsam bana verdii cevaptan Byk Britanya'nn bakentine hi ayak basmadn anlamtm. Burada bahsettiim kiinin ngiltere'de yalnzca domakla kalmayp, eitimini de orada grdn birden fazla kiiden iittiimi de belirteyim (ihtimal d bu kadar yn ieren bir habere inanmadm elbette). "Bir tablo var ki," dedi, benim trajediyi fark etmi olduumu anlamadan "bir tablo var ki onu henz grmediniz." Ve bir rty ekerek Marchesa Aphrodite'in tam boy bir portresini gzler nne serdi. nsan sanat onun insanst gzelliini ancak bu kadar betimleyebilirdi. Bir nceki gece Dk Saray'nn merdivenlerinde, nmde durmu olan o gksel figr tekrar karmdayd. Ama glmsemeyle l l aydnlanm yznde yine de gzellerin kusursuzluunun ayrlmaz bir paras olan (anlalmaz bir anormallik!) bir melankoli gizliydi yer yer. Sa kolu gsnn stnde kvrlmt. Sol koluyla aaya, tuhaf ekilli bir vazoya iaret ediyordu. Tek bir kk peri aya yere ancak dokunuyordu. Gzelliini evreler ve yceltir gibi grnen parlak bir atmosferde hayal edilebilecek en narininden bir ift kanat havada belli belirsiz seilmekteydi. Bakm tablodan arkadama evirdim ve Chapman'in Bussy D'Ambois'inin enerjik szleri igdsel olarak dudaklarmda titreti: "Ayakta duruyor Orada bir Latin heykeli gibi! Ayakta duracak Mermere dntrene dek lm kendisini!" "Gelin!" dedi en sonunda, stnde fantastik lekeli kadehler ve portrenin nndekinin ayns, Johannisbergerle dolu olduunu dndm iki srad

Btn Hikayeleri byk Etrsk vazosunun durduu bol emayeli, som gmten bir masaya dnerek. "Gelin!" dedi birden, "ielim! Vakit erken - ama ielim. Gerekten de erken," diye devam etti dnceli bir ekilde, ar altn ekili bir melaike daireyi gndoumundan sonraki ilk saatle nlatrken. - "Gerekten de erken, ama ne nemi var ki? elim! Bu i kl lambalarn ve ttslklerin bastrmaya can att u vakur gnei selamlayalm!" Ve, benimle kadeh kaldrdktan sonra, birka kadeh arab arka arkaya abucak iti. "Dlemek," diye devam etti, ttslklerden birini kaldrp youn yla o muhteem vazolardan birini aydnlatrken balantsz konumasnn tonunu tekrar benimseyerek - "dlemek hayatmn ura oldu. Bu yzden grdnz gibi kendime bir dler arda yaptm. Venedik'in gbeinde daha iyisini yapabilir miydim? Evet, etrafnzda karmakark mimari sslemeler gryorsunuz. Tufan ncesi motifleri lonya'nn iffetine ters dyor ve Msr'n sfenksleri altn hallarn stnde uzanyor. Ama bu etki yalnzca rkekler iin badamazlk ieriyor. Yerlere ve zellikle de mekanlara uygunluk insanln grkem stne dnmekten dnn kopmasna sebep olan umaclardr. Ben bir zamanlar bir dekoratrdm: Ama o delilik yceltisi ruhumu kara bir tabut rtsyle rtt. imdi btn bunlar hedefime daha uygun. Bu arabesk ttsler gibi, ruhum da alevler iinde kvranyor ve bu sahnenin deliryumu beni imdi hzla gitmekte olduum o gerek dler diyarnn daha lgnca vizyonlarna hazrlyor." Burada birden duraksad, ban gsne edi ve duyamadm bir sesi dinler grnd. En sonunda dorularak yukar bakt ve azndan Chichester Piskoposu'nun dizeleri dkld:"Orada beni bekle! O yankl vadide Mutlaka buluacam seninle." Ardndan arabn stndeki etkisini itiraf ederek bir kanepeye boylu boyunca uzand. imdi merdivenden gelen hzl ayak sesleri duyuluyordu ve bunu kapnn grltyle alnmas izledi. Tam ikinci bir kargaa beklerken Mentoni'nin evinden bir uak odaya dald ve, duygu younluundan dolay bouk kan titrek bir sesle, u tutarsz szleri syledi: "Hanmm! - Hanmm! - Zehirlendi! - Zehirlendi! Ah gzel - ah gzel Aphrodite!" aknlkla kanepeye koup uyuyan adam uyandrmaya altm. Ama

_________________________

. . Poe

uzuvlar kaskatyd - dudaklar mosmordu - az nce ltlar saan gzleri lme mhlanmt. Sendeleyerek masaya doru geriledim - elim atlak ve kararm bir kadehe dedi - ve korkun gerek ruhumda bir anda, bir imek gibi akt. 1835

Sessizlik Bir Masal: (Siope)


' s s ALCMAN. [60 (10), 646.]
Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Dan zirveleri uyuyor; vadiler, sarp kayalklar ve maaralar sessiz. "Dinle beni," dedi blis, elini bamn stne koyarak. "Bahsettiim blge Libya'daki, Zaire Nehri'nin kysndaki kasvetli bir blgedir. Ve artk orada ne sessizlik var, ne de sknet. "Nehrin sular hastalkl bir safran renginde; denize doru akmyor, gnein kzl gznn altnda alkantl ve rpntl hareketlerle nabz gibi atp duruyorlar. nk nehrin balkl yatann her iki yannda miller boyunca solgun bir dev nilferler l uzanyor. O sszlkta birbirlerine i geirip, uzun ve solgun boyunlarn ge uzatyor ve balarn hi durmadan ne arkaya sallyorlar. Ve aralarndan yeralt sularnn akn andran bir mrlt ykseliyor. Ve birbirlerine i geiriyorlar. "Ama dnyalarnn bir snr var -bu snr karanlk, korkun, ulu bir orman tekil ediyor. Orada, tpk Hebrides'in etrafndaki dalgalar gibi, allar srekli huzursuz ediliyor. Ama gkyznde hi rzgar yok. Ve tarih ncesinden kalma dev aalar gl atrtlarla durmadan saa sola sallanp duruyor. Ve yksek tepelerinden birer birer lmsz iyler dyor. Ve diplerinde garip, zehirli iekler huzursuz uykularnda kvranarak uzanyor. Ve yukarda gri bulutlar byk bir hrtyla sonsuza dek batya gidiyor, ta ki birikip ufkun ateli duvar zerinden bir elale halinde dklene dek. Ama gkyznde hi rzgar yok. Ve Zaire Nehri'nin kylarnda ne sessizlik var, ne de sknet.

E. A. Poe "Geceydi ve yamur yayordu; ve derken yamurdu, ama dtkten sonra kand. Ve bataklkta, iri nilferlerin arasnda duruyordum ve yamur stme yayordu -ve nilferler yalnzlklarnn arball iinde birbirlerine i geiriyordu. "Ve birden ay ince, soluk sisin arasndan ykseldi. Rengi kzld. Ve gzlerim nehrin kysnda duran, ay tarafndan aydnlatlan iri, gri bir kaya parasn seti. Ve kaya gri, soluk ve iriydi. -Ve kaya griydi. n tarafna bir takm harfler kaznmt; nilferlerin bataklnn iinde yrdm, ta ki nehir kysna o yazy okuyacak kadar yaklaana dek. Ama bilmediim bir dilde yazlmt. Ve tam batakla geri dnyordum ki, ay kpkrmz kesildi ve dnp kayaya, yazya tekrar baktm; -ve orada ISSIZLIK yazyordu. "Ve yukar baktm ve kayann tepesinde bir adam duruyordu; ve adamn hareketlerini izlemek iin nilferlerin arasna gizlendim. Ve adam uzun boylu ve heybetliydi, stnde omuzlarndan ayaklarna dek eski Roma tarz bir yn harmani vard. Ve vcut eklini pek uzaktan seemiyordum - ama yz hatlar bir tanrnnkiydi; nk gecenin ve sisin ve ayn, iyin rts yzn akta brakmt. Aln geni ve dnceliydi ve lgn gzleri endieliydi; ve yanandaki birka krkta kederin ve bezginliin ve insanla kar duyulan tiksintinin ve yalnzla duyulan zlemin sylevlerini okudum. "Ve adam kayann stne oturdu, ban eline dayad ve sszla bakt. Aadaki huzursuz allara ve yukardaki uzun, alar ncesinden kalma aalara ve daha yukar, hrdayan ge ve kzl aya bakt. Ve ben nilferlerin arasnda gizlenip adamn hareketlerini izledim. Ve adam yapayalnz halde titredi; -ama gecenin sonu yaklat ve adam kayann stnde oturdu. "Ve adam dikkatini gkyznden o kasvetli Zaire Nehri'ne ve o sar, korkun sulara ve soluk nilferler srsne evirdi. Ve adam nilferlerin i geirmelerini ve aralarndan ykselen mrlty dinledi. Ve ben saklandm yerde kalp adamn hareketlerini izledim. Ve adam yapayalnz halde titredi; -ama gecenin sonu yaklat ve adam kayann stnde oturdu. "Sonra batakln i taraflarna ekildim ve nilferler krnda yrdm ve batakln i ksmlarnda yaayan hipopotamlara seslendim. Ve hipopotamlar beni duydular ve suaygrlaryla birlikte kayann dibine geldiler ve ayn altnda korku verici, yksek seslerle grlediler. Ve ben saklandm yerde kalp adamn hareketlerini izledim. Ve adam yalnzlkta titredi; -ama gecenin sonu yaklat ve adam kayann stnde oturdu.

Btn Hikayeleri "Sonra eleri kargaann lanetiyle lanetledim; ve daha nce rzgarsz olan gkyznde korkun bir frtna olutu. Ve gkyz frtnann iddetiyle kurunileti - ve yamur adamn kafasna yad - ve nehir tat - ve nehir ektii ikenceyle kpk kpk oldu - ve nilferler yataklarnda lk att - ve orman rzgarn nnde un ufak oldu - ve gk grledi - ve yldrm dt - ve kaya temeline kadar sarsld. Ve ben saklandm yerde kalp adamn hareketlerini izledim. Ve adam yapa-yalnz halde titredi; -ama gecenin sonu yaklat ve adam kayann stnde oturdu. "Sonra fkelendim ve nehri ve nilferleri ve rzgar ve orman ve gkyzn ve gk grltsn ve nilferlerin i geirmelerini sessizliin lanetiyle lanetledim. Ve lanetlendiler, ve hareketsiz kaldlar. Ve ay gkte titreyerek ykselmeyi kesti - ve gk grlts kesildi - ve imek akmaz oldu - ve bulutlar havada hareketsiz asl kald - ve sular eski seviyelerine inip ylece kald - ve aalar sallanmay kesti - ve nilferler i geirmez oldu - ve aralarndan mrlt ykselmez oldu, ve o engin snrsz lde hibir ses duyulmaz oldu. Ve kayann stndeki harflere baktm, deimilerdi; -imdi orada SESSZLK yazyordu. "Ve adamn yzne baktm. Adamn yz korku doluydu. Ve hemen ban kaldrd ve kayann stnde durup dinledi. Ama o engin, snrsz lde hi ses yoktu ve kayann stnde SESSZLK yazyordu. Ve adam titredi ve ban evirdi ve kap uzaklara gitti, ve onu bir daha grmedim." Byclerin kitaplarnda ilgin ykler vardr - Byclerin o demir kapl, melankolik kitaplarnda. Orada Cennet'e ve Dnya'ya ve ulu denize dair muhteem ykler vardr - ve denizleri ve yeryzn ve yce g yneten Cinlere dair. Sibellerin deyilerinde de epey bilgi vardr; ve Dodona'nn evresinde titreen snk renkli yapraklar eskiden kutsal, kutsal eyler duymutur -ama Tanr ahidimdir ki, mezarn glgesinde yan bamda otururken blis'in anlatt masal bence hepsinin en gzeliydi! Ve blis yksn bitirince mezar ukurunun iine dp gld. Ve ben blis'le birlikte glemiyordum, ve beni glemediim iin lanetledi. Ve ezelden beri mezarda yaayan vaak oradan kt ve blis'in ayaklarnn dibine uzand ve yzne dik dik bakt. 1839

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

iede Bulunan Not


Qui n'a plus qu'un moment a vivre N'a plus rien dissimuler - QU1NAULT-ATYS.1 Vatanm ve ailem hakknda syleyecek pek bir eyim yok. Kt davranlar ve uzun yllar, beni birinden uzaklatrd, dierineyse yabanclatrd. Bana miras kalan servet iyi bir eitim almam salad ve dnmeye yatkn zihnim sayesinde genliimde yaptm sk almalarn birikimini yntemsel bir temele oturtmay baardm. -Bana en ok Alman trecilerinin eserleri haz verdi; onlarn o zarif deliliine sakncal bir hayranlk duyduumdan deil, kat dnce alkanlklarm sayesinde onlarn hatalarn rahatlkla saptayabildiim iin. Mizacmn kuruluu yznden ok eletiriye uradm; hayal gcmn noksanl bana bir sumu gibi yanstld; ve fikirlerimin pyyrhonist doas bana srekli kt bir n getirdi. Aslnda fiziksel felsefeden aldm youn haz bu an ok sk rastlanan bir hatasna dmeme yol at -olaylar bu bilimin ilkelerine, en dolayl yollardan bile olsa, balama alkanlndan bahsediyorum. Btne bakldnda, kimse batl inanlarn ignes fatuisi' tarafndan gerein snrlar keskin blgesinden uzaklatrlmaya benim kadar az yatkn olamaz. Bunlar batan sylemeyi uygun buldum ki, anlatmam gereken inanlmaz yk hayal gcnn l bir mektup ve bir hilikten ibaret olduu bir zihnin kesin deyii yerine ok kaba bir hayal gcnn hezeyanlar olarak alglanmasn. Yurtdnda yllarca yolculuk ettikten sonra 18- ylnda zengin ve youn nfuslu Cava Adas'ndaki Batavia limanndan Sunda Takmadalarna doru yola ktm. Tam anlamyla bir yolcuydum -bir eytan gibi peimi brakmayan sinirli bir huzursuzluktan baka bir yolculuk sebebim yoktu. Gemimiz drt yz tonluk, tahtadan bakrla tutturulmu ve Bombay'da, Hint

E.A. Poe meesiyle ina edilmi gzel bir gemiydi. Lachadive Adalar'ndan yklenen hidrofil pamuk ve ya tayordu. Gemide bunlarn yan sra Hindistancevizi lifi, hurma suyundan yaplma eker, kaymaksz sr st, Hindistancevizi ve birka sandk da haha vard. Ykleme ii beceriksizce yaplmt ve gemiden srekli tangrtlar geliyordu. ok hafif bir rzgarla yola ktk ve Cava'nn dou kysnda gnlerce bekledik. Rotamzn monotonluunu hafifleten tek olay gittiimiz takmadalardan kk paralar grmekti. Bir akam, k vardavelasna yaslanm bakarken, kuzeybatdaki ok tuhaf, tek bir bulutu fark ettim. Hem rengi yznden, hem de Batavia'dan ayrldmzdan beri grlen ilk bulut olduu iin ilgi ekiciydi. Onu dikkatle gnbatmna dek izledim. Bu vakitte bir anda dou ve batya yayld, ufku ince bir buhar tabakas halinde kaplad ve alak bir kumsaln uzun eridi gibi grnmeye balad. Az sonra bulank krmz bir renkle doan ay ve denizin tuhaf grn de dikkatimi ekti. Deniz hzla deiiyordu ve su her zamankinden saydamd. Denizin dibini ak seik grebilmeme karn, iskandili ektiimde derinliin on be kula olduunu grdm. Hava imdi dayanlmayacak kadar snmt ve stlan demirden kanlara benzeyen sarmal dumanlarla yklyd. Gece ktke rzgar dindi ve ortal hayal edilemeyecek kadar youn bir dinginlik kaplad. Pupada yanan mumun alevi hi titremiyordu ve bala iaret parmaklar arasnda tutulan bir sa teli en kk bir hareket belirtisi sergilemiyordu. Kaptan, herhangi bir tehlike belirtisi grmediinden ve kyya doru srklenmekte olduumuz iin, yelkenlerin indirilmesini ve apann atlmasn emretti. Nbeti konulmad ve esas olarak Malayallardan oluan tayfa gverteye uzand. Aa inerken iimde kt bir his vard. Aslnda btn belirtiler beni bir saniyelinin5 geliinden endielenmeye yneltiyordu. Kaptana korkularmdan bahsettim; ama sylediklerimi dikkate almad ve yant vermeye tenezzl etmeden yanmdan ayrld. Ancak huzursuzluum uyumama engel oldu ve gece yars civarnda gverteye ktm. -Ayam merdivenin en st basamana koyarken hzla dnen bir deirmen arknnkini andran yksek bir uultuyla irkildim ve bunun ne anlama geldiini kavrayamadan geminin her tarafnn sarslmaya baladn fark ettim. Bir an sonra dev, kpkl bir dalga bizi alabora etti, batan ka doru hzla ilerleyerek btn gverteleri pruvadan pupaya ykad. O patlamann ar iddeti geminin kurtulmasn salad, iyice suyla dolmu

Btn Hikayeleri olmasna karn, direkleri yklp yan tarafna dm olduundan, bir dakika sonra denizden ar ar kalkt ve frtnann youn basks altnda bir sre yalpaladktan sonra nihayet doruldu. Beni lmekten hangi mucizenin kurtardn bilmek olanaksz. Suyun okuyla sersemledikten sonra, kendime geldiimde k direiyle dmenin arasna skm olduumu fark ettim. Byk bir aba harcayarak ayaa kalktm ve gzm kararm bir halde etrafa baknnca nce byk dalgalarn arasnda olduumuzu dndm. Bizi yutmu olan da gibi ve kpkl okyanusun girdab hayal edilemeyecek kadar mthiti. Bir sre sonra, tam limandan ayrlrken gemiye binmi olan yal bir lsveli'nin sesini iittim. Ona tm gcmle seslendim ve en sonunda sendeleyerek k tarafna geldi. Az sonra bizden baka kurtulan olmadn fark ettik. Gvertede bulunan bizim dmzdaki herkes denize dmt. Kaptan ve yardmclar uykularnda lm olmalyd, nk kamaralar suyla dolmutu. Yardm almadan geminin gvenliine ilikin pek az ey yapabilirdik ve abalarmz ilk balarda anlk batma korkularnn yol at donup kalmalarla kesintiye urad. Palamarmz kasrgann ilk soluuyla paket ipi gibi kopmutu tabii, yoksa hemen ters dnerdik. Denizin nnde korkutucu bir hzla gidiyorduk ve gemideki birok yarktan ieri sular akyordu. Geminin knn iskeleti epey atlamt ve her adan byk darbeler almtk; ama pompalarn tkanmam ve safralarn fazla yer deitirmemi olduunu grnce byk bir sevince kapldk. Frtnann ilk iddeti azalmt ve rzgardan fazla bir tehlike beklemiyorduk; ama ylgnlk iinde tamamen durmasn mit ediyorduk. Denizin birazdan devasa bir ekilde kabaracandan, geminin u haliyle buna dayanamayacandan, kanlmaz olarak leceimizden emindik. Ama bu olduka yerinde kayg ksa zamanda geree dnmeyecekmi gibi grnyordu. Hantal gemi be gn be gece boyunca -bu sre iinde tek yiyeceimiz ba kasarasndan byk glklerle temin ettiimiz az bir miktardaki hurma ekeriydi-, o samyelinin ilk iddetiyle boy lemese de o zamana dek grdm frtnalarn en iddetlisini tekil eden hzl, pe pee esen rzgarlarn nnde hesaplamalara meydan okuyan bir hzla utu. ilk drt gn boyunca rotamz, kk deiikliklerle, G.D. ve G. ynndeydi; Yeni Hollanda'nn6 ky eridi boyunca ilerlemi olmalyz. - Beinci gn hava iyice soudu, rzgarn daha kuzeyden esmeye balam olmasna karn. Gne hastalkl, san bir parltyla douyor ve ar ar ufkun birka derece stne kyordu - net bir k yaymadan. - Grnrde bulut yoktu, ama id-

E. A. Poe detini giderek artran rzgar kesik kesik ve dzensiz aralklarla esiyordu. Tahminimize gre le vakti yine gne dikkatimizi ekti. Adna yarar bir k samyordu. Donuk ve kuruni parltsnn yansmas yoktu, sanki tm nlar kutuplanmasna. Kabarm denizde batmadan nce ortasndaki ate birden snd, sanki aklanamayacak bir g tarafndan aceleyle sndrlme-sine. Dipsiz okyanusa gmlrken snk, gmi bir halkadan ibaretti. Altnc gnn gelmesini bouna bekledik - o gn benim iin hl gelmi deil - sveli iin de hi gelmedi. O vakitten sonra zifiri karanla gmldk, yle ki geminin yirmi adm tesini gremiyorduk. Sonsuz gece bizi kuatmay srdrd, denizin tropikal kuakta alkn olduumuz fosforlu parltsnn da faydas dokunmuyordu. Frtnann iddetinin azalmam olmasna karn, daha nceki kpklerden eser kalmadn da fark ettik. Etrafmz dehetle, youn bir lolukla ve kara, terletici, mat bir lle evriliydi. -Yal sveli'nin ruhuna yavaa batl bir korku szd, benim ruhumaysa sessiz bir hayret duygusu hakimdi. Gemiyle ilgilenmeyi, bunun faydasz olmasnn tesinde zararl olduunu dnerek, braktk ve kendimizi olabildiince sk ekilde mizana direine balayp, o okyanus dnyasna ac ac bakmaya baladk. Zamann geiini hesaplamamzn yolu yoktu, bulunduumuz yer hakknda tahmin de yrtemiyorduk. Ama hibir denizcinin gitmedii kadar gneyde bulunduumuzun da farkndaydk ve karmza genelde rastlanlan buzdan engeller kmad iin hayretler iindeydik. Bu arada, her an son anmz olma tehdidini savuruyordu -her devasa dalga bizi yutmak iin acele ediyordu. Denizin bylesine kabarabileceini hayal bile etmemitim ve sular altnda kalmamamz bir mucizeydi. Arkadam ykmzn hafifliinden bahsetti ve bana gemimizin mkemmel niteliklerini anmsatt. Ama umudun bile ne kadar umutsuzca olduunu hissetmemek elde deildi ve, simsiyah azametli geminin kat ettii her kilometreyle birlikte denizin kabar bsbtn korkutucu olduka, kendimi, geliini hibir eyin bir saatten fazla geciktiremeyeceine inandm lme karamsarlk iinde hazrlamaya baladm. Bazen albatroslarn kamayaca yksekliklerde havasz kalyorduk -bazense havann durgunlat ve deniz canavarlarnn uykularn hibir sesin bozmad sulu bir cehennemin iine ini hzmz bamz dndryordu. Bu uurumlardan birinin dibindeyken arkadamn att ksa, korkulu bir lk gecenin iinde yankland. "Bak! Bak!" diye haykrd kulaklarmn dibinde, "Ulu Tanrm! Bak! Bak!" O konuurken, iinde bulunduumuz engin kan-

Btn Hikayeleri yonun kenarlarndan akan ve gvertemizi kesintili olarak aydnlatan donuk, kuruni-krmz bir n farkna vardm. Gzlerimi yukar kaldrnca grdm sahne kanm dondurdu. Tam tepemizde, korkun bir ykseklikte ve dik uurumun tam kenarnda, belki drt bin tonluk dev bir gemi duruyordu.7 Yksekliinin belki yz kat bir dalgann zirvesinde durmasna karn, grnteki boyutu yine de var olan herhangi Dou Hint gemisininkini ayordu. Dev gvdesinin rengi koyu, kirli bir siyaht. stnde gemilerde genelde rastlanan oymalardan yoktu. Ak lombarlarndan tek bir pirin top dizisi kyordu ve bunlarn cilal yzeylerinden sarkan saysz sava fenerinin alevi armasnn etrafnda bir ileriye bir geriye sallanyordu. Ama zellikle dehete ve hayrete kaplmamza sebep olan ey, geminin o doast denizin ve o kontrolsz kasrgann ortasnda yelken am olmasyd. Onu ilk fark ettiimizde yalnzca lo, derin ve korkun kanyonun kenarnda inip kalkan pruvas grnyordu. Youn bir dehet anndan sonra ba dndrc zirvenin tepesinde duraklad, sanki kendi ycelii stne dncelere dalmasna, sonra da sallanp yalpalamaya balad ve -dt. O anda ruhumu nasl bir soukkanlln birdenbire ele geirdiini bilmiyorum. Olabildiince uzaa sendeleyerek gittikten sonra, yaklaan felaketi korkusuzca bekledim. Sonunda abalamaktan vazgemi olan gemimizin burnu batyordu. stne den kitlenin oku, bunun sonucunda geminin sualtnda olan ksmna indi ve ben kanlmaz olarak, kar konulmaz bir gle yukar, o yabanc geminin armasna frladm. Ben derken gemi yan yatp doruldu; ve tayfalar tarafndan fark edilmememi de bunun yaratt kargaaya balyorum. Fazla zorlanmadan, yar ak olan ana ambar azna vardm ve ksa srede geminin iinde saklanma frsatn buldum. Niye bunu yaptm ben de bilmiyorum. Belki de gizlenmemin temel sebebi gemideki denizcileri grnce hissettiim tarifsiz, korkuyla kark bir aknlk duygusuydu. Kendimi stnkr bir bakn sonucunda belirsizce yenilikleri, pheleri ve endieleri bylesine ok adan uyandran bir insan rkna teslim etmek istemiyordum. Bu yzden geminin iinde gizlenecek bir yer aramay uygun buldum. Bunu yk sandklarnn bir ksmnn yerini geminin dev kalaslar arasnda kendime uygun bir saklanma yeri aacak kadar deitirerek yaptm. imi yeni bitirmitim ki, ambardaki ayak sesleri saklanmam gerektirdi. Bir adam saklanma yerimin yanndan zayf, kararsz admlarla geti. Yzn gre-

E. A. Poe miyordum, ama genel grnn inceleme frsat buldum. Olduka yal ve hasta olduu belliydi. Yllarn arl dizlerini bkyor ve tm bedenini titretiyordu. Kendi kendine, anlamadm bir dilde, alak bir sesle, kesik kesik mrldanyordu. Tuhaf aletlerden ve rm deniz haritalarndan oluan bir ynn stne oturdu. Tavrlar ikinci ocukluun huysuzluunun ve bir Tanr'nn arbal vakarnn tuhaf bir karmyd. Sonunda gverteye kt ve onu bir daha grmedim. Tarifsiz bir duygu ruhumu ele geirdi -analize geit vermeyen, gemiin derslerinin karsnda yetersiz kald ve gelecein de bana anahtarn sunmayacandan korktuum bir his. Benimki gibi bir zihin iin bu sonuncusu kt bir dnce. Dncelerimin doasna ilikin olarak asla biliyorum asla tatmin olmayacam. Yine de bu dncelerin belirsiz olmas artc deil, nk yepyeni kaynaklardan douyorlar. Ruhuma yeni bir duyum -yeni bir varlk ekleniyor. Bu korkun geminin gvertesinde yrmeyeli epey zaman oldu ve sanrm kaderimin nlar bir yerde odaklanmaya balyor. Anlalmaz insanlar! Sezemediim konulara ilikin derin dncelere dalm olarak yanmdan, beni fark etmeden geiyorlar. Saklanmam tam bir budalalkt, nk bu insanlar grmyor. Daha imdi ikinci kaptann gzlerinin nnden getim -ksa sre nce de kaptann zel kamarasna girmeye cesaret ettim ve bunlar oradan aldklarmla yazyorum. Daha ncekileri de bu sayede yazmtm. Arada srada bu gnceye devam edeceim. Evet, bunu dnyaya ulatrmann bir yolunu bulamayabilirim, ama en azndan bu abay gstereceim. En sonunda bu yazdklarm bir ieye koyup denize atacam. Bana zerinde dnecek yeni bir konu veren bir olay oldu. Byle eyler kontrolsz talihin ii mi? Gverteye km ve hi dikkat ekmeden filikann dibindeki bir skalarya ve eski yelken ynnn stne atlamtm. Yazgmn tuhafl stne dncelere dalmken bir katran frasn farknda olmadan, yanmdaki bir fnn stnde zenle katlanm halde duran bir cunda yelkeninin kenarlarna srttm. Cunda yelkeni imdi geminin stne eilmi durumdayd ve frann rasgele dokunular KEF szcn ortaya kard. Son zamanlarda geminin yaps stne epey gzlemde bulundum, iyi silah-

Btn Hikayeleri lanm olsa da bir sava gemisi olduunu sanmyorum. Armas, yaps ve genel donanm bir sava gemisi olmadn gsterir nitelikte. Ne olmadn kolayca anlayabiliyorum - ne olduunu sylemekse korkarm olanaksz. Nasl olduunu bilmiyorum ama, o tuhaf modelini ve benzersiz direklerini, devasa boyutunu ve ar geni yelkenlerini, son derece sade pruvasn ve khne kn incelerken bazen zihnimde tandk eylerin parlts beliriyor ve bu belirsiz an glgelerine hep eski tarihlerin ve asrlar ncesinin dile getirilemez anlan elik ediyor. Geminin gvdesine bakyorum. Bilmediim bir malzemeden yaplm. Tahtann tuhaf bir nitelii bana bu tr ilerde kullanlmaya uygun olmadn dndryor. Ar derecede gzenekli oluundan bahsediyorum, ki bunun bu denizlerde yelken amann doal bir sonucu olarak kurtlar tarafndan yenmekle ya da eskimekten gelen rmlkle ilgisi yok. Belki ar merakl birinin gzlemi gibi gelebilir, ama bu tahta, spanyol meesinin her zelliini tard, ayet spanyol meesi doa d bir yntemle iirilebilmi olsayd. Yukardaki cmleyi okurken, her trl kt hava artna maruz kalm yal bir Hollandal denizcinin tuhaf bir vecizesini anmsyorum. "Bu," derdi, sylediklerinin doruluundan phe edildiinde, "geminin gvdesini bir denizcinin canl gvdesi gibi byten bir denizin varl kadar gerek." Bir saat kadar nce cesaretimi toplayp kendimi tayfadan bir grup adamn nne attm. Bana hi ilgi gstermediler ve, tam ortalarnda durmama karn, varlmn farknda deilmi gibi grndler. Ambardaki ilk grdm adam gibi bunlar da yalln izlerini tayordu. Salar krd, gszlkten dizleri titriyordu; dermanszlktan omuzlar kmt; bzm derileri rzgarda rperiyordu; sesleri alak, titrek ve kesik kesikti; gzleri yllarn salglaryla parl diyordu; ve kr salar frtnada korkun bir ekilde dalgalanyordu. evrelerinde, gvertenin her yanma, son derece tuhaf ve artk kullanlmayan matematiksel aletler salyd. Bir sre nce cunda yelkeninin eik olduundan bahsetmitim. O zamandan beri rzgarn iinde savrulan gemi, gneye doru korkun bir hzla ilerlemeyi srdrd. indeki her branda paras direk apkasndan alt cunda yelkeni serenlerine dek katlanm durumda ve direklerinin tepelerini durmadan bir insann hayal edebilecei en dehet verici su cehennemine sokuyor. Gvertede ayakta durmann olanaksz olduunu fark edince oradan az nce ayrldm. Geri tayfalar pek sknt ekiyormu gibi grnmyor. Devasa gemimi-

E. A. Poe zin bir anda ve sonsuza dek deniz tarafndan yutulmamas mucizelerin mucizesi gibi grnyor bana. Sonsuzluun kenarnda, uuruma doru son adm atmadan srekli hareket etmeye mahkum edildiimiz aka anlalyor. Grdklerimden bin kat byk olan dalgalarn nnde ok gibi uan bir martnn rahatlyla szlyoruz; ve devasa dalgalar tepemizde derinlerden gelen, ama sadece basit tehditler savurabilen ve yok etmeleri yasaklanan iblisler gibi ykseliyor. Bu sk tekrarlanan kurtulular byle bir etkiyi yaratabilecek tek bir doal sebebe balyorum. -Geminin gl bir dalgann ya da iddetli bir ters dip akntsnn etkisinde olduunu farzetmek zorundaym. Kaptan'n karsna ktm, hem de kendi kamarasnda -ama, beklediim gibi, bana hi ilgi gstermedi. Grnnde dikkatsiz bir gzlemciye onun bir insandan fazlas ya da eksii olduunu gsterecek bir ey olmasa da - yine de ona kar bir hayranlk duygusuyla kark bastrlmaz bir huu ve aknlk duyuyorum. Boyu neredeyse benimki kadar; yani 170 cm. Biimli bir gvdesi var, ama ne grbz, ne de elimsiz. Fakat yzne hakim olan ey, ifadesinde ki tuhaflk -yalln youn, muhteem, heyecan verici kant bu. yle mutlak, yle u noktada ki, iimde bir eyleri kmldatyor -tarifsiz bir duygu. Aln, pek krk olmasa da, sanki uzun yllarn damgasn tayor. -Kr salar gemiin tutanaklar ve daha da gri olan gzleri gelecein kehanetleri. Kamarann demesi tuhaf, kaln, demir kopal folyolarla, paslanp ryen bilim aletleriyle ve artk kullanlmayan, unutulmu haritalarla kaplyd. Ban eip ellerinin arasna alm, ateli huzursuz gzlerle, anladm kadaryla bir grev mektubu olan ve her halkarda bir hkmdarn damgasn tayan bir mektubu okuyordu. Ambarda grdm o ilk denizci gibi, yabanc bir dilin alak sesle sylenen hrn heceleriyle kendi kendine bir eyler mrldanyordu ve yan bamda olmasna karn sesi sanki bana bir kilometre teden geliyordu. Gemi ve iindeki her eyi yalln ruhu brm. Tayfa gemie gml yzyllarn hayaletleri gibi ne arkaya szlyor. Gzlerinde hevesli ve rahatsz bir ifade var; ve parmaklar sava fenerlerinin vahi nda bana dokununca iimi benzersiz bir his kaplyor, her ne kadar yaamm boyunca antikaclk yapm ve Balbec, Tadmore ve Persepolis'teki yklm stunlarn glgelerini, ruhum bir harabeye dnene dek imi olsam da. Etrafma baknca ilk korkularmdan utanyorum. Daha nceki frtna beni tepeden trnaa titrettiyse, rzgarla okyanusun sava karsnda, ki kasrga ve samyeli gibi kelimeler hakknda bir fikir vermekte yetersiz kalr, dehetle do-

Btn Hikayeleri nakalmaz mym? Geminin civar sonsuz gecenin karanlyla ve bir kpksz sular kemekeiyle evrili; ama her iki tarafmzda yaklak birer fersahlk mesafede ara sra hayal meyal, bo ge evrenin surlar gibi ykselen devasa buz duvarlar gryorum. Dndm gibi, geminin bir akntya kapld ortaya kt; beyaz buzlarn arasnda uluyarak ve lk atarak gneye doru bir elalenin olanca hzyla grleyerek ilerleyen bir dalgaya bu isim verilebilirse tabii. Duyduum deheti tasavvur etmek olanaksz olsa gerek. Yine de bu korkun blgenin gizemlerini zme merak umutsuzluuma dahi baskn kyor ve beni lmn en iren ekline bile raz ediyor. Heyecan verici bir bilgiye doru hzla ilerlediimiz ak - asla paylalamayacak, ulalmas yok olmak demek olan bir gizeme. Belki de bu aknt bizi gney kutbuna gtrmektedir. Bylesine lgnca grnen bir varsaymn son derece muhtemel olduunu itiraf etmeliyim. Tayfa gverteyi huzursuz ve titrek admlarla arnlyor; ama yzlerinde umutsuzluun verdii kaytszlktan ok, umudun canll var. Bu arada rzgar hl k tarafmzdan esiyor ve brandalarla ykl olan gemi bazen denizin stne frlyor. - Ah, dehetlerin en fecisi! Buzlar birden saa ve sola doru alyor ve ba dndrc bir hzla dev, emerkezli emberler izerek duvarlar karanlkta ve uzaklklardan kaybolan dev bir amfiteatrn evresinde dnyoruz. Ama kaderim stne dnecek pek zamanm yok emberler hzla klyor - girdabn iine delice atlyoruz - ve gemi okyanusla frtnann kkremeleri, brtleri ve grlemeleri arasnda titriyor, ah Tanrm! Ve - aa iniyor.
NOT: "iede Bulunan Not" ilk olarak 1831'de [1833] basld ve Mercator'un haritalarm ancak yllar sonra inceleyebildim. Bu haritalarda okyanus (kuzey) Kutup Girdab'na doru dn aylk bir srede akan ve oradan yeryznn derinliklerine inen hzl bir aknt olarak betimleniyor. Kutbun kendisiyse muazzam bir ykseklie sahip siyah bir kaya olarak gsterilmi.

1833

Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com

Btn Hikayeleri bal ve ciddiydi. Daha gen olan dier denizci ise d grn itibaryla arkadann tam tersiydi. Boyu bir yirmiden fazla olamazd. Bodur, hantal gvdesini bir ift ksa ve arpk bacak tayordu. Yine srad bir ksalk ve kalnlkta olan, ularnda olduka tuhaf eller tayan kollar iki yannda bir deniz kaplumbaasnn yzgeleri gibi sallanyordu. Belirgin bir rengi olmayan parlak kk gzleri bann iine gmlyd. Burnu da yuvarlak, dolgun ve mor yzn kaplayan et ynnn arasnda gml kalmt; ve kaln st duda daha da kaln olan alt dudann stnde byk bir kendinden honutluk havasyla duruyordu, ki bu izlenim sahiplerinin onlar ara ara yalamasyla daha da glenmekteydi. Uzun boylu gemicinin arkadana yar hayret, yar alayla bakt belliydi; ve arada srada ban kaldrp yzne, Ben Nevis'in sarp kayalklarna bakan akamn kzl gnei gibi bakyordu. Bu deerli ikili gecenin erken saatleri boyunca semtteki pek ok birahaneye gitmi ve epey olayl, maceral saatler geirmiti, insann paras ne kadar ok olursa olsun sonunda tkenir: Dostlarmz da bu hana bo ceplerle gelmilerdi. Bu yknn tam olarak balad srada, tam o anda Legs ve arkada Hugh Tarpaulin dirseklerini ortadaki geni mee masaya, birer ellerini de yanaklarna dayam oturmaktaydlar. Paras denmemi byk bir iki iesinin arkasndan, kapnn stnde asl duran uursuz "Tebeir Yok" yazsna bakmaktaydlar; bu kelimelerin varln inkar ettikleri mineralle yazlm olmalar onlar hem fkelendirmi, hem de hayrete drmt. O deniz mezleri yazl harfleri okuyabildiklerinden de deil -o zamann sradan insanlar arasnda bu neredeyse yaz yazma sanat kadar zor ve gizemli bir yetenekti-; ama doruyu sylemek gerekirse harflerin kvrmlarndaki bir eyler -tanmlanamaz, genel bir akclk havas- iki denizciye gre de hava koullarnn uzun sre iyi olacan gsteriyordu; bu yzden birden, Legs'in alegorik deyiiyle, "gemiyi pompalayp, yelkenleri hisa edip, rzgarn nnde ayak srme"ye karar verdiler. Bu yzden, birann geri kalann da bitirdikten sonra, ksa ve dar ceketlerini ilikleyip sokaa doru hamle ettiler. Tarpaulin oca kap sanp iki kez iine yuvarlandysa da, kama giriimleri mutlu sonla noktaland - ve saat yarmda kahramanlarmz haylazla hazr halde ve canlarn kurtarmak iin, "Jolly Tar"n sahibesinin yakn takibinde St. Andrew's Stair ynnde, karanlk bir ara sokakta komaktaydlar.

Veba Kral

Tanrlar serserilerde nefret ettikleri eyleri Krallarn yapmasna izin verir, aldrmazlar. BUCKHURST'IN FERREX VE PORREX TRAGEDYASI (II.I.). Bir Kasm gecesi, on iki civarnda, nc Edward'in yiit krall dneminde, Sluys ile Thames arasnda ileyen ve sonra o nehirde demirleyen bir ticaret skunas olan "Free and Easy"nin tayfasndan iki gemici kendilerini Londra'da, St. Andrews'de bir birahanenin iki odasnda oturur halde bulunca epey ardlar -bu birahanenin tabelasnda bir "Jolly Tar" portresi vard. Oda, kt denmi, sigara dumanyla kararm, bask tavanl ve dier her adan o dnemdeki byle bir yerin genel zelliklerine sahip olmasna karn yine de, iinde bulunan tuhaf gruplara gre, varolu sebebine yeterince uygundu. Bu gruplar iinde iki denizcimizinki, sanrm, en dikkat ekici olmasa bile en ilgin olanyd. Daha yal olan ve arkadann o tipik "Legs" takma adyla hitap ettii kii, dierinden ok daha uzundu. Boyu belki bir doksan be vard ve bylesi bir uzunluun gerekli sonucu srekli kambur durmakm gibi grnyordu. -Ancak boy fazlal dier pek ok adaki eksiklikleriyle dengeleniyordu. Son derece zayft; ve, arkadalarnn da dorulayaca gibi sarhoken, gemi direinde flama, aykken de flok yelkeni direi vazifesini grebilirdi. Ancak bu ve buna benzer akalarn denizcinin glme kaslar zerinde bir etki yapmad sylenebilirdi. kk elmack kemikli, iri kanca burunlu, geriye ekik eneli, sarkk gerdanl ve iri, prtlek gzl suratnn ifadesi, her ne kadar her eye kar genel bir kaytszlk ierse de, ne taklit, ne de tasvir edilebilecek lde ar-

E. A. Poe Bu maceral yknn getii ada ve ondan nceki ve sonraki alarda btn ngiltere'de, ama zellikle de metropolde periyodik olarak korkulu "Veba!" lklar yanklanyordu. ehir nfusu byk lde azalmt - ve Thames civarndaki, karanlk, dar ve pis ara sokaklarnda Hastalk eytan'nn doduu sylenen o korkun mahallelerde, yalnzca Korku, Dehet ve Batl nan kol geziyordu. Kraln emriyle byle mahallelere giri k yasaklanmt ve onlarn kasvetli sszln bozanlar lm cezasna arptrlyordu. Ama eyasz ve insansz evleri gece vakti hrszlar tarafndan soyulmaktan, satlabilecek demir, pirin, kurun gibi materyallerden yaplma ne var ne yok her eylerinin alnmasndan ne hkmdarn ferman, ne sokaklarn girilerine konan dev bariyerler, ne de hibir tehlikenin maceradan alkoyamayaca zavally mutlak bir kesinlikle bekleyen o korkun lmn olasl alkoyuyordu. Her eyden te de, her k bir kereliine bariyerler aldnda, genellikle bu mahallelerde dkkanlar olan tacirlerin ounun srgn dnemi srasnda, riskleri ve tama gln gz nne alarak, zengin arap ve likr stoklarn korumak iin gvendikleri kilitlerin, srglerin ve gizli mahzenlerin pek bir koruma salamad ortaya kyordu. Ama bu hrszlklar insanlarn yaptn dnen dehete kaplmlarn says pek azd. Taun ruhlar, veba cinleri ve humma iblisleri popler kk eytanlard. Durmadan yle tyler rpertici ykler anlatlyordu ki, sonunda btn yasaklanm binalarn stne korku bir kefen gibi kmt ve hrszn kendisi kendi yamalarnn yaratt dehetlerden korkup kayor, btn o yasaklanm blgeyi kasvete, sessizlie, vebaya ve lme terk ediyordu. Legs ve saygdeer Hugh Tarpaulin dar bir sokaktan kaarlarken karlarna ilerideki blgenin veba yasa altnda bulunduunu belirten o bariyerlerden biri kverdi. Geri dnmek sz konusu olamazd ve takipileri de hemen arkalarnda olduundan kaybedecek zamanlar yoktu. Safkan denizciler iin stnkr yerletirilmi kalaslara trmanmak ocuk oyuncayd; ve idmanla ikinin verdii heyecan ile hi duraksamadan dier tarafa atlayp, sarho halde, bara ara yrmeye baladlar ve blgenin grltl ve karmak i taraflar karsnda ksa srede akna dndler. Gerekten kendilerinden geecek lde imemi olsalar durumlarnn korkunluu karsnda, sendeleyerek yrmeyi keser ve dururlard. Hava souk ve sisliydi. Yerlerinden km olan kaldrm talar, ayak bileklerine kadar kan yabani otlarn arasnda tam anlamyla rasgele duruyordu. Yklan evler soka tkamt. Her yerde son derece pis ve zehirli kokular vard; ve gece yars bile buharl ve hastalkl bir atmosferden eksik olmayan o soluk k, soygun eylemleri vebann eli tarafndan durdurulmu pek ok gece yamacsnn ara sokaklarda yatan ya da penceresiz evlerde ryen cesetlerini sergiliyordu. -Ama byle grntler, duyumlar ya da engeller, doutan cesur olan ve o srada zellikle de midelerini epey cesaretle ve "ark syleten svlarla!" doldurmu olan adamlar, durumlarnn el verdiince dz admlarla lm'e doru gitmekten alkoyamazd. Ask suratl Legs ilerliyor -ilerliyordu, sszln arballnda Kzlderililerin sava lklarn andran haykrlar defalarca yanklandrarak: Ve tknaz Tarpaulin de daha aktif olan arkadann dar ceketine tutunarak onun vokal mzii konusundaki en youn abalarn bastracak bir ekilde, gl cierleriyle bas bir tonda, bir boa gibi kkryordu. imdi vebann kalesine varm olduklar anlalyordu. Bulunduklar yer her admlarnda ya da ne atllarnda daha yankl ve korkun bir hal alyordu sokaklar daralyor ve karmaklayordu. Tepelerindeki ryen atlardan anszn dveren iri talar ve kiriler, ar ve sert inileriyle etraftaki evlerin ne kadar yksek olduunu kantlyordu; ve sk sk karlarna kan p ynlarnn arasndan gemek iin ellerini kullandklarnda bir iskelete ya da daha etli bir cesede dokunduklar ender deildi. Birden, denizciler yksek ve korkun grnl bir binann nnden geerken, heyecana kaplm Legs'in att her zamankinden tiz bir la karlk olarak ieriden bir dizi vahi, kahkahay andran ve eytans haykr geldi. Byle bir yerde ve zamanda duyulan, yreklerinin alevi daha zayf ruhlarn kann dondurabilecek bu seslerden hi mi hi gzleri korkmayan sarho ift, kapya saldrp krd ve sendeleyerek, kfrler ederek ieri dald. Girdikleri yerin bir cenaze levazmatsnn dkkan olduunu grdler. Ama giri kapsnn yaknnda, yerdeki ak bir kapaktan uzun bir arap mahzeni grlyor ve buradan arada srada gelen patlayan ie sesleri de gerekli maddeyle bihakkn doldurulmu olduklarn gsteriyordu. Odann ortasnda bir masa duruyordu -masann tam ortasnda da koca bir f, anlalan o ki, pun. eitli ekil ve kalitede srahiler, marapalar ve iki ieleriyle birlikte, trl araplar ve likrler bolca salmt masann zerine. Etrafnda, tabut oturaklar zerine alt kii oturmutu. Bu alt kiiyi tek tek tasvir edeceim. Yz kapya dnk halde arkadalarndan biraz yksekte oturan kii masa-

E. A. Poe dakilerin bakan gibi grnyordu. Sska ve uzun boyluydu ve Legs kendisinden daha zayf birini grnce epey ard. Yz safran gibi saryd - ama sadece tek bir ksm zellikle bahsetmeye deerdi. Aln yle iren bir ekilde geniti ki, sanki doal kafann stne oturtulmu etten bir bere ya da tat. Bzlm ve gamzeli az tiksin bir dostluk ifadesi tayordu ve gzlerine baklnca, tpk masadaki dier herkesin gzlerinden anlald gibi, sarho olduu grlyordu. Bu bayn stnde bir spanyol pelerini tarz, tepeden trnaa rasgele sarnd, zengin ilemeli siyah bir ipek-kadife tabut rts vard. Neeli ve ok bilmi bir havayla ne arkaya sallayp durduu bana ok sayda cenaze iei ilitirilmiti; ve sa elinde tuttuu, bir insana ait iri bir uyluk kemiiyle masadakilerden birine, anlald kadaryla ark sylemesi iin, vurup durmaktayd. Karsnda, srt kapya dnk halde, ilginlikte kesinlikle ondan aa kalmayan bir bayan oturuyordu. Az nce bahsedilen kii kadar uzun boylu olmasa da, anormal zayflndan ikayet etmeye hakk yoktu. demin son safhasnda olduu akt; ve grnts kafas ieri ekilirse, neredeyse yaknnda, odann bir kesinde duran byk Kasm biras fsn andryordu. Surat son derece yuvarlak, krmz ve dolgundu; ve yznde tpk bakannki gibi bir tuhaflk, daha dorusu bir tuhaflk eksiklii hissediliyordu - yani yznn sadece bir ksm belirgin bir zellie sahipti: Gznden bir ey kamayan Tarpaulin hemen ayn eyin masadaki herkes iin sylenebileceini fark etti; her biri fizyonominin belli bir parasn tekeline alm gibiydi. Sz konusu bayann tuhafl azndayd. Sa kulaktan balayarak sol kulaa doru korkun ve derin bir yark eklinde gidiyordu - kulaklarndan sarkan kpelerin ksa ssleri o akla arpp duruyordu. Ancak azn kapal tutmak ve arbal grnmek iin, enesinin altna gelen, patiskadan muslinleri burumu, yeni kolalanm ve tlenmi bir kefenden ibaret elbisesinin iinde elinden gelen abay sarf ediyordu. Sanda himayesi altnda gibi grnen ufak tefek bir bayan oturmaktayd. Bu zarif minik yaratn, erimi parmaklarnn titreyiinden, dudaklarnn morluundan ve kuruni renkli tenindeki hafif kzark noktadan, veremin ilerlemi bir safhasnda bulunduu anlalyordu. Ancak genel grnne mutlak bir haut ton havas hakimdi. stndeki byk ve gzel kefen en iyi Hint patiskasndan yaplmt. Salarnn bukleleri boynuna dyordu. Dudaklarnda hafif bir glmseme oynayordu. Ama son derece uzun, ince, kvrml, esnek ve

Btn Hikayeleri sivilceli olan burnu alt dudann ok aasna dek sarkyor ve her ne kadar bayan onu arada srada diliyle zarife saa sola itse de grnne biraz ift anlaml bir ifade veriyordu. Karsnda ve demli bayann solunda, yanaklar Orpoto arabyla dolu iki torbaymasna sarkm, omuzlarnn stnde duran iman, hrltl sesli, gutlu bir ihtiyar adam oturmaktayd. Kollarn kavuturmu ve sargl bir bacan masann stne atmt. Dikkate deer biri olduunu dnyor gibi bir havas vard. Kiisel grntsnn her zerresinden gurur duyduu belliydi, ama zellikle de i renkli paltosuna dikkat ekmekten haz alyordu. Bu palto ona gerekten de epey pahalya mal olmu olmalyd ve stne tam oturacak ekilde dikilmiti -ngiltere'de ve baka yerlerde genellikle len aristokratlarn mezarlarnda gze arpacak bir yere aslan o muhteem armal kalkanlarn bir paras olan ilemeli ipek kumatan yaplmt. Yannda ve bakann sanda uzun beyaz oraplar ve pamuklu don giymi bir bay oturmaktayd. Tarpaulin'in "korkun" olarak nitelendirdii gln bir tavrla titreyip duruyordu. Yeni tra edilmi enesi bir muslin sargsyla balyd. Kollar da benzer ekilde bileklerinden bal olduundan, masadaki ikileri tketmekte arya kaamyordu; Legs adamn bir ayya ya da arapy andran grnnden bu nlemin gerekli olduuna karar verdi. Ama hi phesiz zaptedilmesi olanaksz bulunmu olan bir ift devasa kulak dairenin tavanna doru iki kule gibi ykseliyor ve bazen, bir ie mantarnn karlma sesiyle beraber bir kaslmayla dikeliyordu. nnde, altnc ve sonuncu olarak, kaskat duran biri oturmaktayd. Felli olan bu kiinin, ciddi konumak gerekirse, kyafeti iinde son derece rahatsz olduu belliydi. Emsalsiz bir ekilde, yeni ve gz alc bir maun tabutun iinde uzanmaktayd. st ya da ba ksm iindekinin kafasna bask yapmakta ve stnde bir kukuleta gibi uzanp yze tarifsiz bir ilginlik katmaktayd. ki yannda, zerafetten ok rahatlk kayglaryla kol delikleri almt; ama kyafet yine de sahibinin arkadalar gibi dik oturmasna engel oluyordu. Krk be derecelik bir ayla yatarken bir ift iri, patlak gz korkun aklarn sergileyecek biimde tavana dnm, kendi devasalklarna afallam halde bakyordu. Her birinin nnde kadeh olarak kullandklar birer kafatas vard. Tepede bacaklarnn birinden bir iple Tavandaki bir halkaya balanm bir iskelet sarkmaktayd. Dier bacak gevek ve takrdayan gvdeyle dik bir a yaparak sarkyor, onun ieri giren en kk bir esintiyle sallanmasna ve dnmesine yol

E.A. Poe ayordu. Bu tiksindirici eyin kafatasnn iinde bir miktar yanan kmr vard ve tm sahneyi titrek, ama gl bir kla aydnlatyordu. Tabutlar ve bir cenaze Ievazmatsnn dkkanna ait dier eyalar da odann iinde ve pencerelerin nnde st ste ylm, dar k gitmesini engelliyordu. Bu srad topluluu ve daha da srad eyalar gren iki denizcimiz hi de beklenilebilecei kadar terbiyeli davranmad. Legs, yannda durduu bir duvara yaslandktan sonra alt enesini her zamankinden de aa sarktt ve gzlerini drt at: Hugh Tarpaulin ise, eilip burnunu masayla ayn seviyeye getirdikten ve ellerini dizlerine dayadktan sonra uzun, yksek sesli, yaygarac, zamanlamas son derece kt ve lsz bir kahkaha att. Ancak, uzun boylu bakan bylesine kaba bir davrantan alnmadan, davetsiz misafirlere byk bir kibarlkla glmsedi - samur krkl bayla onlara, arbal bir havayla hafife selam verdi - ve ayaa kalkp her birinin koluna girerek onlar topluluktan baka birilerinin bu arada getirmi olduu sandalyelere oturttu. Legs buna kesinlikle kar koymad, gsterildii zere oturdu; yiit Hugh ise, masann bana yakn yerdeki sandalyesini kk, veremli, kefenli bayann yanna byk bir neeyle ektikten sonra, bir kafatasna krmz arap doldurdu ve birbirlerini daha yakndan tanmalar dileiyle iti. Ama bu cretkarlk tabutun iindeki kaskat beyefendiyi epey sinirlendirmi gibiydi; ve bakan masann stne ksa, kaln sopasyla vurup, herkesin dikkatini aadaki konumaya ekmese, ciddi sonular doabilirdi: "Bu mutluluk verici durumda grevimiz""Dur bakalm!" diye sze kart Legs, son derece ciddi bir ifadeyle. "Orada dur biraz. Hepiniz bize kim olduunuzu, burada ne yaptnz, niye byle zebaniler gibi giyindiinizi ve gemiden arkadam olan drst cenaze levazmats Will Wimble'in k iin stoklad ikileri neden mideye indirdiinizi anlatn bakalm!" Bu balanamaz grgszlk zerine masadaki herkes yar ayaa frlad ve daha nce denizcilerin dikkatini ekmi olan o vahice, eytani lklar atmaya balad. Ancak ilk kendini toparlayan bakan oldu ve en sonunda byk bir vakarla Legs'e dnerek konumay srdrd: "Bylesine nl kiiler olan konuklarmzn sorularn, davetsiz gelmi de olsalar seve seve yantlarz. unu bilin ki, bu blgenin hkmdar benim ve imparatorluu 'Birinci Veba Kral' unvanyla ynetiyorum. "Cenaze levazmats Will Wimble'a ait olduunu sanmakla kutsallna

Btn Hikayeleri saygszlk ettiiniz bu yer -o adamn ismini hi duymadk ve avam tabakasndan olduunu belli eden ismi de soylu kulaklarmz bu geceye dek hi rahatsz etmemiti- bu yer, dediim gibi, Saraymzn Taht Odas'dr ve krallmza ilikin toplantlar ve dier kutsal, yce amalar iin kullanlmaktadr. "Karda oturan soylu bayan Yce Zevcemiz Veba Kraliesi'dir. Grdnz dier saygdeer kiilerin tamam da ailemizdendir ve soylu kann nianlarn srayla u unvanlarla tamaktadrlar: 'Aridk Vebal' - 'Dk Vebac' 'Dk Veba Frtnas' - ve 'Yce Arides Tekrar Veba.' "Burada toplanp," diye devam etti, "ne yaptmz konusundaki sorunuza gelince, bunun yalnzca ve yalnzca bizi ilgilendiren kiisel ve kralla ilikin bir mesele olduunu ve bizim dmzda kimse iin kesinlikle nem tamadn syleyebiliriz. Ama konuklar ve yabanclar olarak sahip olduunuzu dnebileceiniz haklar gz nne alarak bu gece bu gzel metropoln araplardan, ikilerden ve likrlerden oluan o paha biilmez damak hazinelerini akl almaz niteliklerini ve kokularn- derinlemesine ve dikkatle incelemeye hazrlandmz syleyebilirim: Bylece kendi hedeflerimizden ok, hepimizi yneten, lkesi usuz bucaksz olan ve 'lm' ismini tayan o doast hkmdarnkilerin gereklemesini kolaylatrmay umuyoruz." "Onun ad Davy Jones'tur!" diye haykrd Tarpaulin, yanndaki bayana bir kafatas dolusu likr uzattktan sonra kendisine de koyarken. "Adi kafir!" dedi bakan, imdi tm dikkatini saygdeer Hugh'a evirerek. "Pis, alak kafir! - Kaba ve mantksz sorularna senin gibi aalk birinin bile sahip olduu haklara sayg duyarak yant vermeye tenezzl ettiimizi sylemitik. Yine de meclisimize bylesine saygszca dalmann bedeli olarak sana ve arkadana birer galon Black Strap iirmeyi - bir yudumda - krallmzn refah erefine - dizlerinizin stnde - uygun buluyoruz. Ondan sonra isterseniz yolunuza gitmekte, isterseniz kalp masamzn ayrcalklarm paylamaya kabul edilmekte serbest olacaksnz." "Bu kesinlikle imkansz," diye yantlad, Birinci Veba Kral'nn szleri ve vakar karsnda iinde biraz sayg uyanm olduu belli olan ve ayaa kalkp konuurken masaya tutunan Legs -"majesteleri, bahsetmi olduunuz miktarn drtte birini bile imeme imkan yok. Gvdeme daha nce safra niyetine yklenmi olan yemekleri ve bu akam deiik limanlarda yklenmi eitli ikileri ve likrleri bir kenara brakalm, 'Jolly Tar'da ambarm kuruu kuruuna parasn dediim bir 'ark syleten sv' kargosuyla tamamen doldurmu du-

E. A. Poe rumdaym. Bu yzden majesteleri, ltfen eylemin kendisi yerine iyi niyetimi kabul edin - nk istesem de daha fazla bir damla bile iemem - hele 'Black Strap' ad verilen o ambar suyundan hi iemem." "Kapa eneni!" diye araya girdi, arkadann konumasnn uzunluu kadar reddediine de arm olan Tarpaulin - "Kapa eneni, beceriksiz herif! - Legs, palavra skma! Benim teknem hl hafif, ama seninkinin biraz ar grndn kabul ediyorum; ve kargonun senin payna den ksmna gelince, bir yaygara kmasndansa, seninkine de kendi ambarmda bir yer bulabilirim""Bu, cezann ya da hkmn," diye araya girdi Bakan, "deitirilemez ya da geri alnamaz doasna kesinlikle uymuyor. Buyurduumuz koullar hemen, harfiyen yerine getirilmeli -bunda baarsz olursanz ayaklarnz boyunlarnza balanp asilere uygun ekilde, u Kasm biras fsnn iinde boulacaksnz!" "Bir hkm! - Bir hkm! - Adil ve doru bir hkm! Muhteem bir karar! - Son derece deerli, drste ve kutsal!" diye haykrd Veba ailesi hep bir azdan. Kral alnn krtrnca saysz krklk belirdi; gutlu ufak tefek ihtiyar krk gibi nefes alp vermeye balad; kefenli bayan burnunu bir aa bir yukar sallad; pamuklu donlu beyefendi kulaklarn dikti; kefenli dier bayan len bir balk gibi soludu; ve tabutun iindeki bay kaskat durup gzlerini yukar kaldrd. "f! f! f!" diye kkrdad Tarpaulin, genel heyecana aldrmadan, "f! f! f! - f! f! f! f! - f! f! f! - Bay Veba Kral," dedi, "Bay Veba Kral kavilyasyla masaya vurduunda benim gibi ambar tam dolmam salam bir gemi iin iki galon Black Strap azm fazlaym fark etmez diyordum - ama i eytan'n salna imeye (Tanr gnahlarn balasn) ve u huysuz majestelerinin keyfi iin, ki bir gnahkar olduumdan nasl eminsem onun da aktr Tim Hurlygurly'den bakas olmadna eminim, iliklerime kadar slanmaya gelince - vallahi! Bu epey farkl bir mesele ve kavraymn tamamen tesinde." Bu konumay sakinlik iinde bitirmesine izin verilmedi. Tim Hurlygurly'nin ad duyulur duyulmaz btn topluluk ayakland. "hanet!" diye bard Majesteleri Birinci Veba Kral. "hanet!" dedi gutlu ufak tefek adam. "hanet!" diye haykrd Arides Tekrar Veba. "hanet!" diye mrldand enesi bal beyefendi. "hanet!" diye hrlad tabuttaki bay.

Btn Hikayeleri "hanet! hanet!" diye lk att byk azl majesteleri; ve tam o srada kendisine bir kafatas dolusu iki koymakta olan talihsiz Tarpaulin'i pantolonunun arkasndan kavradktan sonra, havaya kaldrd ve ok sevdii birayla dolu ak dev fnn iine bir rpda atverdi. Tarpaulin bir kase dolusu viski konyan iindeki bir elma gibi birka kez batp ktktan sonra en sonunda, rpnmalaryla zaten kpkl olan ikide yaratm olduu kpk girdabnn iinde gzden kayboldu. Ama uzun boylu denizci arkadann ektii skntlar, kuzu gibi seyretmedi. Yiit Legs Veba Kral'n yerdeki ak mahzen giriinden aa ittikten ve kapa bir kfrle stne kapadktan sonra, uzun admlarla odann ortasna doru ilerledi. Buraya varnca, masann stnden sarkan iskeleti ekip indirdikten sonra, onu yle byk bir enerji ve evkle savurdu ki, ierideki son klar snerken gutlu ufak tefek beyefendinin kafasn patlatmay baard. Sonra Kasm birasyla ve Hugh Tarpaulin'le dolu o lmcl fya doru btn gcyle koup onu bir anda devirdi. Dar yle iddetli - yle hzl - yle ezici bir iki tufan boald ki, odann iini duvardan duvara sel gtrd - st dolu masa devrildi - oturaklar geriye - pun teknesi ocan iine dt - bayanlar isteriye kapld. Ortalkta levazmc gereleri, bata ka salnmaya balad. Testiler, srahiler ve damacanalar meydan kavgasna geliigzel katld ve hasr arap testileri iki ieleriyle umutsuzca kavgaya giriti. Korkun kulakl adam hemen orackta bouldu - kk kaskat beyefendi tabutun iinde ortalkta yzmeye balad - ve muzaffer Legs, kefenli iko bayan belinden kapt gibi onunla birlikte sokaa frlayp "Free and Easy"ye doru koarken peinden de yaman Hugh Tarpaulin, drt kez haprdktan sonra, g bela Arides Tekrar Veba'y srkleyerek, ar ar yelken am geliyordu. 1835

Kt Bir Durum: Zamann Trpan


Sevgili bayan, sizi hallere dren hangi talihtir? -COMUS. Tarama ve Dzenleme: AYHAN matrixx2030@hotmail.com Sessiz ve dingin bir le sonrasnda gzel Edina ehrinde geziniyordum. Sokaktaki kargaa ve tela korkuntu. Erkekler konuuyordu. Kadnlar cyaklyordu. ocuklar boazlarna bir ey tkanm, bouluyordu. Domuzlar slk alyordu. At arabalar takrdyordu. Boalarla inekler bryordu. Atlar kiniyordu. Kediler miyavlyordu. Kpekler dans ediyordu. Dans ediyordu! Bu mmkn olabilir miydi? Dans ediyordu! Heyhat, diye dndm, benim dans ettiim gnler geride kald! Hep byledir zaten. Ne kadar ok kasvetli anlar uyanr sk sk dahi ve imgelemsel dnceli zihinde, zellikle de hakl olarak en kskanlas, gerekten en kskanlas - hayr! En iyi kalpli gzellikteki, en nefis ruhanilikteki ve adeta dnyadaki en gzel (bu cretkar ifade iin beni balayn) eyin (bala beni, sekin okur!) yce ve tanrsal ve ilahi ve yceltici ve ululanm ve arndnc etkisinin bitimsiz ve sonsuz ve sregelen ve, birilerinin diyebilecei zere, sregelmi, evet, sregelmi ve sregelen, ac, hrpalayc, rahatsz edici ve, eer bu ifadeyi kullanmama izin verilirse, son derece rahatsz edici tesirine mahkum olan bir dahinin zihninde - ama kendimi hislerime kaptryorum. Byle bir zihinde, tekrarlyorum, nemsiz bir olay ne ok an uyandrr! Kpekler dans ediyordu! Ben - ben edemiyordum! Onlar mutlulukla srayp oynad - ben aladm. Onlar hoplayp zplad - ben hkra hkra aladm. Ne dokunakl bir sahne! Tabii ki klasik okurun aklna hemen o takdire ayan, byk in roman JoGoSiow'un nc cildindeki, olgularn uygunluuna ilikin o nefis pasaj gelecektir. ehirdeki yalnz yrylerim srasnda yanmda iki mtevaz, ama sadk refakatim yard. Kaniim Diana! Yaratklarn en sevimlisi! Tek gznn st-

E. A. Poe ne tyleri dyordu ve boynunda olduka k bir mavi kurdele vard Diana'nn boyu on be santimden fazla deildi, ama kafas gvdesinden bykt ve kuyruu, gereinden fazla kesilmi olduundan, o ilgin hayvana yaral bir masumiyet havas katp herkesin gzdesi olmasn salyordu. Ve Pompey, benim zencim! -Tatl Pompey! Seni nasl unuturum? Pompey'in koluna girmitim. Bir metre boyunda (ayrntc olmay severim) ve yetmi seksen yalarndayd. arpk bacakl ve imand. Az kk deildi, kulaklar da ksa saylmazd. Ama dileri inci gibiydi ve iri dolgun gzleri nefis bir ekilde beyazd. Doa ona boyun vermemi ve ayak bileklerini (bu rkta sk grld gibi) ayaklarnn st ksmnn ortasna yerletirmiti. arpc bir sadelikle giyinmiti. stnde yalnzca yirmi santimlik bir boyunba ve eskiden uzun boylu, hametli ve mehur Dr. Moneypenny'ye hizmet vermi olan neredeyse yeni, amur sars bir pards vard. Gzel bir pardsyd. Kesimi iyiydi, iyi yaplmt. Neredeyse yeniydi. Pompey onu amurlarn arasndan iki eliyle karp almt. Grubumuzda kii vard ve ikisinden bahsettim. nc biri daha vard ki -bu kii bendim. Ben Senyora Psyche Zenobiaym. Ben Suky Snobbs deilim. Etkileyici bir grnm var. Bahsettiim o anlmaya deer olayn olduu gn gk mavisi Arap harmaniyeli, kzl, saten bir elbise giymitim. Elbisenin yeil agraffas sslemeleri ve portakal rengi yedi zarif auricula frfr vard. Bylece gruptaki nc kii bendim. Kani vard. Pombey vard. Ben vardm. tk. Eskiden ceza tanras ruh varm ya - Melty, Nimmy ve Hetty - Dnce, Hafza ve Aylaklk. Yiit Pompey'in kolunda ve peimde saygl bir mesafeden izleyen Diana'yla artk tenhalam olan Edina'nn en kalabalk ve ho sokaklarndan birinde yrmeye baladm. Birden karma bir kilise kt - Gotik bir katedral - devasa ve etkileyiciydi, ge uzanan sivri ulu bir kulesi vard. Nasl bir lgnlkt, beni imdi ele geiren? Niye kaderime doru kotum? O ba dndrc kuleye kp oradan ehrin muazzam byklne bakmak iin kar konulmaz bir arzu duymaya balamtm. Katedralin kaps davetkar bir ekilde akt. Yazgm galip geldi. O uursuz kemerli yola girdim. Koruyucu meleim o zaman neredeydi? - Gerekten byle melekler varsa tabii. Varsa! Ne ackl bir szck! ki hecende ne byk bir srlar ve anlamlar ve kararszlklar ve belirsizlikler dnyas gizli! O uursuz kemerli yola girdim. Girdim; ve portakal rengi auriculalarma bir zarar gelmeden geitten geip girie adm attm! O engin nehir

Btn Hikayeleri Alfred'in de sa salim ve slanmadan denizin altndan getii sylenir. Merdivenler hi bitmeyecek sandm. Dnyorlard! Evet, dne, dne, dne, dne yukar kyorlard, yle ki akll Pompey'in koluna eski sevgilerin verdii tm gvenle yaslanrken dnmeden edemedim - o bitmek tkenmek bilmeyen sarmal merdivenin st ucunun kazayla ya da tasarmsal olarak kaldrlm olduunu dnmeden edemedim. Soluklanmak iin durdum; ve bu arada ahlaki ve metafiziksel adan gzard edilemeyecek kadar nemli bir olay gerekleti. Diana'nn - ki bu konuda yanlm olamazdm - kesinlikle emindim - hayr! nk bir sredir Diana'mn hareketlerini dikkatle ve endieyle izle mekteydim - yani kesinlikle yanlm olamazdm - Diana fare kokusu almt! Hemen Pompey'in dikkatini buna ektim ve o - o da bana katld. Artk bun dan phe etmenin olana kalmamt. Farenin kokusu alnmt - ve de. Di ana tarafndan. Tanrm! O dakikann youn heyecann unutmam mmkn m? Heyhat! nsanolunun o gklere karlan akl nedir ki? Fare! - Oradayd - yani, bir yerlerdeydi. Diana farenin kokusunu almt. Ben - ben alamam tm! Prusya sseninin de kimilerine gre ok ho ve gl bir koku yayarken kimilerine gre kesinlikle kokusuz olduu sylenir. Merdiven klm ve zirveyle aramzda sadece birka basamak kalmt. Hl kyorduk ve imdi sadece bir basamak kalmt. Bir basamak! Kk, kck bir basamak! nsan yaamnn merdivenindeki byle kk bir basamak ne kadar da byk bir mutluluun ya da acnn belirleyicisi olur sk sk! Kendimi, sonra Pompey'i, sonra da etrafmz saran o gizemli ve anlalmaz yazgy dndm. Pompey'i dndm! -Heyhat, ak dndm! klm olan ve tekrar klabilecek pek ok yanl basama dndm. Daha tedbirli, daha az sk olmaya karar verdim. Pompey'in kolunu braktm ve onun yardm olmakszn kalan tek basama kp an kulesine girdim. Hemen arkamdan kaniim geliyordu. Pompey tek bana arkada kalmt. Merdivenin banda durup onu kmas iin tevik ettim. Bana elini uzatt ve bunu yaparken maalesef pardssn tutmay brakmak zorunda kald. Tanrlar eziyetlerinden hi vazgemeyecek mi? Pards dt ve Pompey yerlerde srnen uzun eteine bast. Sendeleyerek yere ykld -bu kanlmazd. ne doru ykld ve kahrolas kafasyla bana - gsme iddetli bir darbe indirdi ve ikimizin de an kulesinin sert, kirli ve iren zeminine boylu boyunca uzanmamza yol at. Ama intikamm kesin, abuk ve tamd. ki elimle o siyah ve gevrek ve kvrck sama yapp epey bir ksmn kopardm ve onu aaladm her halimle belli ede-

E. A. Poe rek frlatp attm. Salar an kulesindeki halatlarn arasna dp ylece kald. Pompey ayaa kalkt ve tek kelime etmedi. Ama bana iri gzleriyle iler acs bir bak frlatt - ve i ekti. Ah tanrlar - o i eki yok mu! Yreime kt. Ve sa - o yumak! Ulaabilsem pimanlmn kant olarak gzyalarmla ykardm. Fakat heyhat! Artk ulaamayacam bir yerdeydi. ann ipleri arasnda sallanrken hl canl olduunu dndm. fkeyle dimdik durduunu dndm. Cava'daki happy-dandy Flos Aeris'in de gzel bir ieinin olduu ve bu iein kkleriyle sklrse yaamay srdrd sylenir. Yerliler onu tavandan bir iple asp ho kokusundan senelerce faydalanr. Tartmamz artk sona ermiti ve odada Edina ehrini seyretmemize olanak tanyacak bir aklk bulmak iin etrafmza bakmyorduk. Pencere yoktu. Tek k lo odaya yalnzca zeminden yaklak iki metre ykseklikteki, otuz santim apndaki drtgen bir aklktan giriyordu. Ama gerek bir dehann enerjisinin yapamayaca ne vardr ki? Bu delie trmanmaya karar verdim. Deliin karsnda ve yaknnda bir sr ark, telek ve gizemli grnl dier dzenek vard; ve deliin iinden dzenekten kan demir bir ubuk geiyordu. arklarla deliin bulunduu duvar arasnda benim sabileceim kadar bir aklk ancak vard - yine de gzm dnmt ve sebat etmekte kararlydm. Pompey'i yanma ardm. "u delii gryorsun, Pompey. Onun iinden bakmak istiyorum. Burada, tam deliin altnda dur - ite byle. imdi bir elini uzat, Pompey, ki stne basaym - ite byle. imdi dier elini de uzat, Pompey, onun yardmyla omuzlarna kacam." stediim her eyi yapt ve yukar knca bam ve boynumu delikten rahata geirebildiimi fark ettim. Manzara muhteemdi. Hibir ey daha grkemli olamazd. Sadece bir an, Diana'ya uslu durmasn sylemek ve Pompey'i omuzlarna elimden geldiince hafif basacam konusunda temin etmek zere durdum. Onun duygularn incitmeyeceimi syledim - ossi tender que beefsteak. Sadk dostuma bylece hakkn teslim ettikten sonra gzlerimin nnde ylesine yardmseverce uzanan o manzaray byk bir haz ve ilgiyle seyretmeye baladm. Ama bu konudan uzun uzadya bahsedecek deilim. Edinburgh ehrini tasvir etmeyeceim. Edinburgh'u herkes grmtr - klasik Edina'y. Bu yzden kendi zc maceramn nemli ayrntlarn anlatmakla yetineceim. ehrin boyutlarna, durumuna ve genel grnmne ilikin merakm bir lde gi-

Btn Hikayeleri derdikten sonra iinde bulunduum kiliseyi ve kulenin zarif mimarisini inceleyerek vaktim oldu. Bam iinden geirdiim deliin dev bir saatin kadrannda bulunduunu ve sokaktan baklnca muhtemelen Fransz saatlerindeki gibi byk bir anahtar delii olarak grndn fark ettim. Bir grevlinin gerektiinde saatin akrebiyle yelkovann ieriden ayarlamasna yarad belliydi. Akreple yelkovann byklkleri beni artt; yelkovan en az metre uzunluunda ve en geni ksmnda yirmi yirmi be santim enindeydi. Grne baklrsa elikten yaplmlard ve kenarlar keskin grnyordu. Bu ayrntlar ve bakalarn fark ettikten sonra gzlerimi tekrar aadaki muhteem manzaraya evirdim ve ksa srede dncelere daldm. Birka dakika sonra Pompey'in sesi beni kendime getirdi; buna daha fazla dayanamayacan ve ltfen aa inmemi sylyordu. Bu mantkszd ve ona bunu uzun uzadya anlattm. Bana bu konudaki fikirlerimi kesinlikle anlamadn ortaya koyan bir karlk verdi. Ben de kzdm tabii ve ona ak ak bir aptal olduunu, bir ignoramus e-clench-eye yaptn, fikirlerinin sadece insommary Bovis olduunu ve szlerinin bir ennemywerrybor'em den ok da iyi olmadn syledim. Bunun zerine tatmin olmu grnd ve ben de tekrar dncelerine devam ettim. Bu atmadan belki yarm saat sonra, akmdaki ilahi manzaraya dalp gitmiken, enseme hafife bastran souk bir eyi hissederek irkildim. Byk bir korkuya kapldm sylememe gerek yok elbette. Pompey'in ayaklarmn altnda olduunu ve Diana'nn kesin talimatma uyarak odann en uzak kesinde arka ayaklar stnde oturduunu biliyordum. Bu ne olabilirdi yleyse? Heyhat! Anlamam uzun srmedi. Bam yavaa yana evirince saatin dev, ldayan, palaya benzeyen yelkovannn att tur srasnda enseme gelip dayanm olduunu grerek byk bir dehete kapldm. Kaybedecek bir saniyem bile olmadn biliyordum. Hemen kendimi geri ektim -ama ok geti. Tam anlamyla kslm olan bam hayal edilemeyecek kadar dehet verici bir hzla daralan o korkun kapann azndan kurtarmann bir yolu yoktu. O ann strab tahayyl edilemez. Ellerimle o ar demir ubuu var gcmle kaldrmaya altm. Katedralin kendisini kaldrmaya alsam ayn sonucu alrdm. niyor, iniyor, iniyordu; yaklayor, gitgide yaklayordu. Haykrarak Pompey'den yardm istedim; ama onu "cahil, a bir moruk" olarak adlandrmakla duygularn incitmi olduumu syledi. Diana'ya seslendim; ama sadece "havhav-hav," dedi ve "ona ne olursa olsun oradan ayrlmamasn tembih et-

E.A. Poe mi olduumu" syledi. Bylece arkadalarmdan yardm alamyordum. Bu arada o hantal ve korkun Zaman Trpan (imdi bu klasik terimin gerek anlamn kavryordum) ilerleyiini durdurmamt ve durduracaa da benzemiyordu. Hl inmeyi srdryordu. imdiden enseme bir iki santim batmt bile ve duyumlarm belirsizlemeye, bulanmaya balyordu. Bir ara kendimi hametli Dr. Moneypenny ile birlikte Philadelphia'da sandm, bir ara da Bay Blackwood'la birlikte arka odasnda oturup onun paha biilmez derslerini alyormuum gibi geldi. Ve sonra eski ve gzel zamanlarn tatl anlar tekrar hatrma geldi ve dnyann bir l olmad ve Pompey'in bu kadar zalimce davranmad o mutlu dnemi dndm. Dzenein tklamalar beni elendiriyordu. Elendiriyordu, diyorum, nk duyumlarm artk kusursuz mutlulua yaklamt ve en nemsiz olaylar bile bana haz veriyordu. Saatin o bitimsiz tik-tak, tik-tak, tik-taklar bana en melodik mzik gibi geliyor ve bazen Dr. Ollapod'un o uzun, ho, vaazs tiradlarn anmsatyordu. Sonra kadrandaki o byk ekiller vard - hepsi de ne kadar zekice ve entelektelce grnyordu! Ve bir mazurka yapmaya baladlar ve sanrm en ok V'in dans houma gitti. yi yetitirilmi bir hanmefendi olduu belliydi. Kesinlikle kasntl deildi ve hareketlerinde kaba hibir ey yoktu. Tek ayak zerinde mkemmel dnler yapt - tepesi zerinde dnp durdu. Ona bir sandalye uzatmaya altm, nk yorulduunu grmtm ve acnas durumumu ancak o zaman gerekten fark ettim. Acnasyd gerekten! ubuk enseme be santim kadar gmlmt. Nefis bir ac duyuyordum. lmek iin dua ediyor ve ann strab iinde air Miguel De Cervantes'in o mkemmel dizelerini yinelemekten kendimi alamyordum: Vanny Buren, tan escondida Query no te senty venny Pork and pleasure, delly morry Nommy, torny, darry widdy! Ama imdi gerekten sinirleri en salam kiileri bile irkiltecek yeni bir dehetle kar karyaydm. Makinenin zalim basks gzlerimi yerlerinden uratmt. Onlarsz nasl idare edeceimi dnrken biri dar frlayverdi ve dik kuleden aa, ana binann saaklar boyunca uzanan su oluunun iine dt. Asl zc olan gzm kaybetmem deil, onun dar ktktan sonra kstaha bir bamszlk ve horgr havasyla beni szmesiydi. Su oluunda, he-

Btn Hikayeleri men burnumun dibinde duruyordu ve taknd hava ayet tiksin olmasa komik denilebilirdi. Bylesine gz krpmalar daha nce hi grlmemitir. Su oluundaki gzmn bu tavr sadece apak kstahl ve utan verici nankrl yznden sinir bozucu deildi, ayn bataki iki gz arasnda, birbirlerinden ne kadar uzak olsalar da var olan o duygudalk yznden son derece rahatszlk vericiydi. Yani burnumun dibindeki o serseriyle ayn anda gz krpmaya zorlanyordum. Ama dier gzn de kmasyla rahatladm. Derken hempasyla ayn ynde gitti (herhalde bunu planlamlard). kisi birlikte oluktan dar yuvarlandlar ve doruyu sylemek gerekirse onlardan kurtulduuma ok memnundum. imdi ubuk boynuma on iki santim kadar gmlmt ve geride kesecei sadece bir para deri kalmt. Byk bir mutluluk hissi iindeydim, nk en fazla birka dakika iinde bu rahatszlk verici durumdan kurtulacaktm. Ve bu beklentim kesinlikle boa kmad. Akamst saat tam bei yirmi be gee dev yelkovan korkun turu esnasnda bamla gvdemi birbirine balayan o deriyi de kesti. Beni o kadar utandrm olan o ban sonunda bedenimden ayrlmasndan znt duymadm. Kuleden su oluuna dp birka saniye orada kaldktan sonra sokan ortasna indi. tenlikle itiraf edeyim ki, imdi ok tuhaf-hayr, ok gizemli, kafa kartrc ve anlalmaz- duygular hissetmeye balamtm. Hislerim alm ban gidiyordu. Bir ara bamn gerek Senyora Psyche Zenobia olduundan emin oldum -bir ara da bedenimin gerek ben olduuna karar verdim. Bu meseleyi akla kavuturmak iin cebimde enfiye kutumu arandm, ama onu bulup da iindekinden her zamanki ekilde bir ekmeye kalknca tuhaf noksanlmn hemen farkna vardm ve kutuyu bama doru frlattm. Bam enfiyeyi byk bir hazla iine ektikten sonra bana glmsedi. Sonra bir konuma yapt, ama kulaklarm olmadndan bunu ok net iitemedim. Ancak bu koullar altnda yaamay srdrmek isteyiime arm olduunu anlayacak kadarn duydum. Szlerini Ariosto'nun o soylu szleriyle noktaladIl pover hommy che non sera corty And have a combat tenty erry morty, w bylece beni kendim savaa kaptrmken ldrldnn farkna varmadan l bir halde bitmek tkenmek bilmez bir yiitlikle arpmaya devam

E. A. Poe eden o kahramana benzetti. Artk aa inmeme bir engel kalmadndan bunu yaptm. Pompey'in grnm niye o kadar artc bulduunu kesinlikle anlayabilmi deilim. Adam azn kulaklarna kadar ap sanki ceviz kryormuasna gzlerini kapad. Sonunda pardssn stnden atp bir srayta merdivene ulat ve gzden kayboldu. Serserinin ardndan Demosthenes'in o fkeli szlerini savurdumAndrew O'Phlegethon, kamakta hi duraksamyorsun, ve sonra tek gzl, kaba tyl biricik Diana'ma dndm. Bir de ne greyim! Deliine svan bir fare mi vard baktm yerde? unlar o canavar tarafndan zalimce yenmi minik melein kemikleri miydi?. Ey tanrlar! Ne gryorum? Kede melankolik bir zerafetle oturan sevgili yavru kpeimin bedeninden ayrlm ruhu, glgesi, hayaleti mi? Dinleyin! nk konuuyor ve, ulu Tanrm! Hem de Schiller'in Almancasyla"Unt stubby duk, so stubby dun Duk she! Duk she!" Heyhat! Syledikleri doru deil mi? Ve ldysem, en azndan ldm Senin iin - senin iin. Tatl yaratk! O da kendini benim iin feda etmiti. Kpeksiz, zencisiz, basz! Talihsiz Senyora Psyche Zenobia'dan geriye artk ne kald? Heyhat -hibir ey! Bitirdim. 1838

You might also like