You are on page 1of 3

YAŞAMIMIZDA TAMPON

ÇÖZELTİLER VE pH'IN
ÖNEMİ
VÜCUT SIVILARINDA pH’IN ÖNEMİ
• Vücut sıvılarının belli pH değerlerinde olması gerekir. Aksi
hâlde çeşitli hastalıklar meydana gelir.
• Kanın pH’ı 7’ye düşerse veya 7,8’e çıkarsa insan ölür.
• İdrarın pH’ı, alınan besin maddelerine göre değişir.
• Tükürüğün pH’ı ağız mukozasının fonksiyonlarını en iyi
yapabileceği seviyededir.
• Mide öz suyu pH’ının 2’nin altına düşmesi ülser
rahatsızlığındandır; pH’ın artması ise hazımsızlık demektir.
• Sıhhatli durumlarda pH belli aralıklarda tutulmaktadır.
• Hücre içinde her an asidik ya da bazik özellikte maddeler
meydana gelmesine rağmen meydana gelen asitler, bazlarla;
bazlar ise asitlerle birleşerek tuzları yapar. Böylece hücre içi pH
değeri sabit tutulur.
• Hücre zarının seçici geçirgenlik özelliği vardır. Görüldüğü
gibi; hücrede, hayatın devamı için önemli tedbirler vardır. pH’ın
sabit tutulması için; zardan belli maddelerin hücre içine girmesi,
bazen de pH’ı bozan maddelerin hücre dışına atılması
gerekmektedir. Bazı hücrelerde her an 2000 kimyasal reaksiyonun
olduğu göz önüne alınırsa pH’ın sabit tutuluşundaki hassasiyet
daha iyi anlaşılmış olur. pH’ın değişmemesi için hücrenin ihtiyacı
olan maddeler hücreye zamanında ve ihtiyaç miktarında girmekte,
zararlı maddeler de hücreden atılmaktadır; böylece pH
korunmaktadır.
• Vücudun ihtiyacı olan moleküller, gerektiğinde hücre içinde
de sentezlenebilir. Bu sentez esnasında pH’ın da korunduğu

1
görülmektedir.
• Her bir molekül için hücre zarında özel bir şifre vardır.
Böylece hücreye girmek üzere gelen her çeşit molekülün
faydalısı zararlısından ayrılmaktadır. Gereksinim duyuldukça da
yeni şifrelemeler olmaktadır. Gereksinim; yeni ortaya çıkan,
yapay olduğundan dolayı da sağlığa zararlı bazı moleküllere
karşı duyulmaktadır. Bu şifreleme, elbette her zaman olmaz.
İnsan, kendi isteğiyle zarara razı olmuş olabilir. Hastalıklarda ve
ölümde sebeplerin perde olduğu da unutulmamalıdır.
• Sağlığı bozacak ölçüde pH değişimine neden olan yabancı
moleküllere karşı hücre zarı karşı koyar; karşı koyamazsa,
hücre ya hastalanır ya da ölür. Ölen hücreler, vücudun dışına
bilinen yollarla çıkarılır.

GASTROENTESTİNAL SİSTEM VE pH
• Mide ve bağırsak asitliğinin derecesinin ayarlanmasında çok
hassas dengeler gözetilir. Bu dengeler bozulursa değişik
rahatsızlıklar ortaya çıkar. Özellikle insanın ruhsal durumunun,
mide hareketleri ve mide salgısına etkisi büyüktür.
• Gıdalardan yalnız proteinlerin sindiriminin bir kısmı midede
olur ve kuvvetli asidik ortamda yürütülür.
• Midede pepsin enzimi ve hidroklorik asit etkisiyle proteinler
peptonlara parçalanır.
• İnce bağırsakta; yağlar, karbonhidratlar, bir de midede
peptona parçalanan proteinler yapı taşına ayrışır. İnce
bağırsaktaki sindirimde ortamın; nötre yakın asidik veya nötre
yakın bazik olması gerekir.
• Her bir besin maddesinin sindirimi için gereken pH değerleri
farklıdır.
• İnce bağırsakta farklı pH değerlerinin ayarlanmasında; ince
bağırsak duvarı, pankreas ve safra salgısı görevlidir.
• Midenin çıkışında 4–7,2 arasında değişen pH değeri, ince
bağırsağın başlangıcında 5,6 ile 7 arasında, ince bağırsağın
ortalarında 6,8 ile 7,6 aralığında, ince bağırsağın sonlarında ise
2
7,2 ile 8,3 arasında olur.
• Mide, salgı yaptığında koruyucu mukusun altındaki pH, 7’dir.
Mukusun üstündeki pH, 2’dir.
• Kör bağırsakta 5,8–7,6 olarak belirlenen pH derecesi, kalın
bağırsakta 6,5–7,8’dir.
• Dışkının (gaita) pH’ı 6 ile 7,3 arasında değişir.
• Mide ve bağırsakta pH değerlerinin belli aralıklarda olması,
hem sindirim ve emilmenin devamı hem de bağırsak bakterilerinin
görevlerini yapabilmeleri için gereklidir.
• Mideden yemek borusuna geri kaçan karışımın pH’ı düşük
olduğundan reflü hastalığına sebep olur.
• Reflü; yemek borusundaki ağrı, yanma ve iltihaptır.

YAŞAM VE TAMPON ÇÖZELTİLER


• Bazı kimyasal deneylerde ortam pH’ının uzun süre sabit
kalması istenir. Bu deneylerde tampon çözeltiler kullanılır.
• Doğal tampon sistemler de vardır.
• Hücre ancak nötre yakın ortamda fonksiyonlarını yürütür.
Hücre içi ve hücre dışı sıvının nötr ortamı kaybetmesi hücre
çalışmasını imkânsız hâle getirir. Bu nedenle vücut sıvılarının nötr
ortamda tutulması için denetim mekanizmaları kurulmuştur.
• Bunlardan en önemlisi proteinlerdir. Proteinler, tampon
görevi yaparak pH değişikliklerine mani olmakla görevlidir.
• Denetim mekanizmalarından ikincisi ise mineral maddelerdir.
• İyonların bazıları asit, bazıları da baz oluşturma özelliğine
sahiptir. Asit oluşturanlar kükürt, fosfor ve klorür iyonları; baz
oluşturanlar ise sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve
demir iyonlarıdır. Bu iyonları yiyeceklerle alırız.
• Bunlar birbirleriyle birleşerek tuz oluşturup vücut sıvısının
nötr ortamda kalmasına yardımcı olurlar.
• Asit yağmurundan sonra deniz ve göl sularının pH’ında
değişiklik olmaz. pH değişseydi yaşayan canlılar için tehlike söz
konusuydu. Deniz ve göldeki tampon sistemler, asit yağmurundan
dolayı pH düşmesine engel olur.

You might also like