You are on page 1of 12

ATOMDAKİ BAŞLICA KANUNLAR

• ÇEKİM (CAZİBE) KANUNU


• MERKEZKAÇ KUVVETİ
• İTME (DAFİA) KUVVETİ
• ZIT SPİNDEN DOLAYI ORTAYA ÇIKAN, ELEKTRONLARI
BİR ARADA TUTMAKLA GÖREVLİ KANUN
• NÜKLEER KUVVET (BAĞLANMA ENERJİSİ)

• ÇEKİM (CAZİBE) KANUNU: Atomun çekirdeğinde pozitif


yüklü protonlar, etrafında ise negatif yüklü elektronlar
bulunmaktadır. Bu iki zıt değer birbirini çekmektedir.

• MERKEZKAÇ KUVVETİ: Protonlar, etrafındaki elektronları


dağılmadan çekebilmesi ve döndürebilmesi için, çekirdek
maddesinin çok büyük ve ağır olması gerekmektedir.
Bu yüzden de protonlar, elektronlardan yüzlerce kez daha
büyüktür ve ağırdır. Mesela; 1 elektronun ağırlığı 1 birim ise bir
proton ondan tam 1836 defa daha ağırdır. Bu ağır cisim
etrafında, hafif olan elektronlar kendilerine göre çok hızlı hareket
etmektedirler.
Elektronlar, bu süratli dönüşleriyle yörüngede kalmaktadırlar.
Her elektronun hızı farklı farklıdır.
Bu hususun genel bir tasvirini yapacak olursak; etrafta şiddetli
hareket etme, çekirdekte ise ağır bir yük yüklenme vardır.
Dolayısıyla ağırlık merkezdedir. Çekirdeğin veya merkezi tutan
ağırlığın önemi büyüktür.
Çekirdeğin etrafındaki elektronlar biraz yavaş dönse veya
elektronlar dağılıp gitse, atom çekirdeğiyle beraber evren müthiş
bir gürültü ile infilak edip yok olacaktır.
Elektronlar, dönmesi gereken hızda dönerler. Elektronlar biraz
yavaş dönseydi çekirdeğe yanaşacaktı, biraz hızlı dönseydi
dağılıp gidecekti. Bu kanunun sosyal boyutuyla ilgili şunları
1
söyleyebiliriz: En iyisi konumumuzun gereğini yerine getirmektir.
Gerekli donanımı olmadığı hâlde, olduğundan fazla gözükerek
kendini ülkesine hizmet ediyor gibi göstermek tehlikelidir.
Büyük gözükerek yavaş dönmesine rağmen çekirdeğe
yanaşanlar, bu yanaşmanın gereği olan samimi çalışkanlığı,
başka niyetleri olduğundan dolayı sergilemediklerinden
kendilerine zarar verirler, çekirdeğe zararları olmaz.
Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı dönerler. Bu kişiler bu
doğal kanuna uymadıklarından, bunların yakınlığı uzaklık sebebi
olmuştur.
Olduğundan hızlı gözükerek maddi ve manevi donanım, imkân
ve kabiliyetlerini kendini göstermek için kullananların durumu ise
şöyledir: Çekirdeğin cazibesi devam ettiği, çekirdek fırlatmadığı
hâlde, onlar kendiliklerinden dağılıp giderler, çekirdekten
uzaklaşırlar. Burada çekirdeğin de yok olması söz konusudur ki
bu çok tehlikeli ve veballi bir durumdur; çünkü insan, iradesi olan
bir varlıktır. Ancak; kendine paye vermemelidir. Doğrusu
elektron gibi insanın da kendi makamında olmasıdır.
Olduğundan fazla ya da noksan görünmemelidir. Aşırı alçak
gönüllülük de gururdandır.
Çekirdek çok ağır yük taşımaktadır. Elektron ise çok rahatlıkla
akıp gitmektedir. Elektronların çekirdekten uzaklıkları, 1 mm’nin
milyonda biri kadardır. Saniyedeki hızları ise 1000 km ile 15 000
km arasında değişir. Bu hızdaki elektronlar, çekirdek etrafında
minicik yollarında saniyede milyarlarca defa tur atarlar.
Elektronların dönüş hızı her atomda farklı farklıdır. Merkezkaç
kuvvet bu dönüşle oluşur.

• İTME (DAFİA) KUVVETİ: Aynı yükler birbirini iter. Çekirdekte


birden fazla proton bulunursa bunlar, pozitif yüklü, yani aynı yüklü
oldukları için birbirlerini iterler. Hidrojen hariç bütün atom
çekirdeklerinde birden fazla proton bulunur.
Elektronlar da, negatif yüklü, yani aynı yüklü oldukları için
birbirlerini iterler.

2
• ZIT SPİNDEN DOLAYI ORTAYA ÇIKAN, ELEKTRONLARI
BİR ARADA TUTMAKLA GÖREVLİ KANUN: Hidrojen hariç, bütün
atomlarda birden fazla elektron vardır. Elektronlar, negatif yüklü,
yani aynı yüklü oldukları için birbirlerini iterler. Bu durumda her iki
elektrondan birisinin saat yönünde, diğerinin ise saat yönünün
tersi istikamette dönmesi; elektronların birbirlerini itmelerini
önleyerek bir arada kalmalarında rol oynar. Zıt spin, farklı yönde
dönüş demektir.

ELEKTRONLARDAN ENERJİSİ DÜŞÜK OLAN


MI YOKSA YÜKSEK OLAN MI HIZLI DÖNER?

• 7 enerji düzeyi vardır. Çekirdeğe en yakın olan 1. enerji


düzeyi, en uzak olan da 7. enerji düzeyidir.
• 1. enerji düzeyinden 7. enerji düzeyine doğru enerji
düzeylerinin enerjisi fazlalaşır. 1. enerji düzeyinin enerjisi en az; 7.
enerji düzeyinin enerjisi en çoktur.
• Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı, çekirdeğe uzak
elektronlar ise daha yavaş dönerler.
• Herhangi bir atomun üst enerji düzeyindeki elektronların
enerjisi daha fazladır. Buna rağmen diğerlerine göre daha yavaş
dönerler. Elektronun hızı ile enerji düzeyinin enerjisi ters
orantılıdır; bu iki konu birbiriyle karıştırılmamalıdır.
• Kimyasal bağ, en üst düzeydeki elektronların bir kısmı ile
meydana getirilir.

• NÜKLEER KUVVET (BAĞLANMA ENERJİSİ): Nükleer


enerji, çekirdek reaksiyonları, radyoaktivite, radyoaktif atom,
radyasyon, kararlılık kuşağı, kararsız atom gibi tabirleri konuyu iyi
anlamak için bilmek gerekir.
Işın yayan atomlara radyoaktif atom, bu konuya da radyoaktivite
denir.
Atomun çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar bulunmaktadır.
3
Aynı yükler birbirini iter. Çekirdekte birden fazla proton
bulunursa bunlar, pozitif yüklü, yani aynı yüklü oldukları için
birbirlerini iterler.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde birden fazla proton
bulunur.
Çekirdekteki nötronlar, protonların birbirlerini itmelerini
önleyerek bağlayıcı rol oynarlar.
Bu da protonlar, nötronsuz bir arada bulunamazlar demektir.
Bunun tersi de söz konusudur; nötronlar da her zaman
protonlara muhtaçtırlar; çünkü onlar da tek başlarına kaldıkları
zaman 13 dakikada yarısı bozulmaya uğrayarak proton ve
elektron çıkartırlar.
Nötron = Proton + Elektron
Atom çekirdeği büyüdükçe proton ve nötron sayısı eşit olarak
değil, nötron sayısı daha fazla olacak şekilde artar.
Tabii her şeye rağmen bu artışın yine de bir sınırı ve ölçüsü
vardır: Nötron sayısının proton sayısına oranı en az 1, en çok da
1,5 olmalıdır. Şayet nötron sayısının proton sayısına oranı bu
ölçüyü geçmişse atom çekirdeği kararsız bir durum arz eder; bu
atomlara kararsız atom denir. Kararsız bir çekirdek de kendi
içinde meydana gelen radyoaktivite ile kararlı hâle kavuşur.
Çekirdeğinde 83 ve daha fazla proton bulunan elementler ne
kadar çok nötrona sahip olurlarsa olsunlar kararsızdırlar. Bu
kadar çok pozitif yük, atom çekirdeğinde devamlı tutulamaz.
Çekirdek küçülerek kararlı bir duruma düşer.
En istikrarlı atom hidrojen, en istikrarsız atom ise uranyum
atomudur.
Uranyum atomunun protonları, bulundukları yerde sürekli
gürültü ve infilaklara sebebiyet verirler.
Onun için atom bombasında da temel unsurlardan biri olarak
uranyum kullanılmaktadır.
Uranyumun atom numarası 92’dir. Proton sayısı da 92 olur.
Nötron sayısı ise; 238–92=146 olur.
Alfa ışıması yapmak, helyum çekirdeği yaymak demektir.
Alfa ışıması yapan atomun atom numarası 2, kütle numarası 4
4
azalır.
238
U (Uranyum–238) atomu, bir alfa parçacığı neşrederek proton
sayısını 92’den 90’a, nötron sayısını da 146’dan 144’e düşürür.
90 protona 144 nötron biraz fazladır.
Uranyum bu defa bir beta parçacığı neşreder.
Beta ışıması elektron yaymaktır. Beta ışıması yapan atomun
atom numarası 1 artar, kütle numarası ise değişmez.
Neşredilen beta ışını sonucunda uranyum çekirdeği proton
sayısını bir arttırır, nötron sayısını değiştirmez. Böylece proton
sayısı 91 olur, nötron sayısı 144’te kalır. Beta bozunması
sırasında çekirdekteki nötronlardan biri, proton ve elektrona
parçalanmıştır.
Nötron → Proton + Elektron
Proton sayısının her değişmesinde farklı bir element oluşur. Bir
seri hâlinde bu iş devam eder gider. Nihayet uranyum atom
çekirdeği, 82 protonlu ve 124 nötronlu olan kararlı kurşun atomu
çekirdeğine dönüşür.
Radyoaktif bozunma, yalnız nötron–proton dengesizliğinden
(nötron sayısının proton sayısına oranının yüksekliğinden)
kaynaklanmaz.
Bazen sadece proton sayısının yüksek oluşu da buna sebep
olabilir (pozitron bozunması).
Pozitron, elektronun zıt ikizidir; kütlesi elektronun kütlesine
eşittir; her şeyi elektronla aynı, sadece yükü farklıdır. Elektronun
yükü –1, pozitronun yükü ise +1’dir. Pozitron bozunmasında;
atom numarası 1 azalırken, kütle numarası değişmez.
Çekirdekteki nötronlar, elektrik bakımından yüksüzdür. Yüksüz
oldukları için bir madde içinde uzun yol alabilirler. Bu ağır
parçalar, ağırlıklarına göre süratlenirler. Hızları, ışık hızından
saniyede birkaç km’ye kadar değişir. Nötronların bazıları çok
ağırdır; bu ağırlıklarından dolayı öyle hız kazanabilirler ki, en
kesif maddelerin bile bir tarafından girip öbür tarafından
çıkıverirler.
Nötronlar bu süratle, 30 cm kalınlığındaki demir ve kurşundan
bile geçebilirler. Ancak atom çekirdeğiyle çarpışmalarında
5
enerjilerini kaybederler.
Kuş havada ne kadar rahat uçuyor veya balık denizde ne kadar
rahat yüzüyorsa, nötronlar da o hız sayesinde o kadar rahat
hareket ederler.
Bu özellikleri taşıyan nötronlar, çekirdek içinde, enerjilerini,
protonları bir arada tutmak için kullanırlar.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde, mutlaka nükleer
enerji bulunur. Hidrojen atomunun çekirdeğinde proton 1 adet
olduğundan, hem nötrona hem de nükleer enerjiye ihtiyaç
yoktur.
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi E=mc2 formülü ile açıklar.
Formüldeki m maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise enerjidir.
Nükleer reaksiyonlarda, atom numarası ve kütle numarası
korunmaktadır; bu durum kütlenin korunduğu anlamına gelmez.
Nükleer reaksiyonlarda kütle kaybı olur.
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir tartılan kütlesi bir de
hesap edilen kütlesi vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır
Bu azalan miktar kadar madde, daha ilk oluşumda, hidrojen
hariç tüm atomların çekirdeğinde, enerjiye dönüşmüştür. İşte bu
enerji, nükleer enerjidir.
Olay, saatin kurulup bırakılması gibi de değildir: Protonların
birbirlerini itmemeleri için başlangıçta maddenin enerjiye
dönüşmesiyle başlayan görevi, nötronlar her an
sürdürmektedirler.

CANLI VE CANSIZ VARLIKLARDA BULUNAN


ATOMLAR
• Organik elementlerden en çok bulunanları olan C, H, O ve N;
canlılardaki elementlerin % 96’sını teşkil eder. Zaten eşyanın asıl
kaynakları, bu dört maddedir.
• Canlılarda; karbonhidrat, yağ ve protein olmak üzere başlıca
üç grup madde vardır.
6
• Karbonhidratlar ve yağlar; C, H, O atomlarından oluşur.
• Proteinler; C, H, O ve N atomlarından oluşur. Enzim ve
hormonlar da, proteindir.
• Bunun dışındaki kısma mineral maddeler (madensel tuzlar)
denir. Mineral madde olarak % 2 Ca, % 1 P vardır. Kalan diğer
bütün maddeler % 1’i oluşturur. % 1’lik kısmın en önemlileri S, Na,
K, Mg ve Fe’dir. Mineral maddeler, iyonik hâldedir.
• Doğal 90 elementin hepsi insanda vardır.
• C (karbon), organik bileşiklerin temel maddesidir.
• C, H, O ve N elementlerine; dört temel unsur denir.
• Dört temel unsur denince hava, toprak, su ve güneş de
anlaşılır. Hava, toprak, su, güneş de başlıca C, H, O ve N
atomlarından oluşmuştur.
• Hava, toprak, su, güneş, insan, hayvan, bitki gibi tüm canlı ve
cansız varlıklarda C, H, O ve N atomları ile beraber az veya eser
miktardaki bütün elementler bulunur.
• Canlılarda, cansızlara göre daha çok element vardır. İnsanda
bütün atomların bulunduğu bilinmektedir.

ATOMUN MADDEYE İNKILABI


• Ağaca giren çeşitli atomların yaprak, çiçek ve meyvelere
eksiksiz bir şekilde ayırt edilip dağılmaları atomun maddeye
inkılabıdır.
• Mideye giren karışık gıdaların içindeki atomların çeşit çeşit
uzuvlara ve hücrelere noksansız ayrılmaları atomun maddeye
inkılabıdır.
• Yer altında karışık vaziyette bulunan atomların, tohumun
sümbül zamanında tohuma geçmesi ve kemaliimtiyazla tefrikleri
atomun maddeye inkılabıdır.

İNSAN VÜCUDUNDAKİ ATOMLAR DEĞİŞİR


Mİ?
7
• Her senede iki defa, derece derece ve yavaş yavaş; insan
vücudunun atomları tazelenmektedir.
• Her bir ruh kaç yıl yaşamış ise; o kadar sene, insan
bedenindeki atomlar komple yenilenmektedir.
• 5–6 senede insanın bütün atomları değişmektedir.

ATOMLARIN YARIŞI (ATOMLAR CANLI


MIDIR?)
• Bitki, hayvan ve insan olmak üzere üç grup canlı varlık
vardır.
• Her bir cansız atom; canlı olan insan, hayvan, hatta bitki
cismine girince, orada adeta canlılık kazanır. Bu canlı bünyeler,
cansız atomlar için bir nevi misafirhane, kışla ve okul gibidir.
Burada bir talim ve terbiye yarışındadırlar. Bu yarış; bütün
atomların hayat sahibi olduğu bir yerde bulunabilmek içindir.
• Bu dünyada madde olarak atom ve atom altı parçacıklardan
var edildik. Ancak bütün atomların hayat sahibi olduğu öteki
dünyadaki varlığımızın özellikleri hakkında kesin ve net
konuşmaktan kaçınmalıyız. Orada insan, atom ve atom altı
parçacıkların ötesinde bir maddeden veya atom ve atom altı
parçacıklara esas teşkil edecek olan daha farklı bir maddeden var
edilebilir. Sonraki hayatta insan varlığını oluşturan yapı taşlarına
madde denilebileceği de aslında bizce meçhuldür.
• Aslında atomlarda hayat yoktur. Atomlar hayata mazhar*
olmak için benzersiz ve insanda hayret uyandıran tavırlardan
geçerler.
(mazhar*: Bir şeyin göründüğü, açığa çıktığı yer.)
• Hayat çeşitlerinin en basiti bitki hayatıdır. Bitki hayatının
başlangıcı, çekirdekte ve tohumda hayat düğümünün uyanıp
açılmasıdır.

ATOMLARIN HAREKETİ

8
• Cesedimiz, atomlardan oluşur.
• Cesedimiz, ruhumuzun evidir; elbisesi değildir.
• İnsan vücudundaki atomların belli bir ömrü vardır.
• Organizmadaki atomlar, sürekli değişmektedir.
• Vücudun değiştirilmesi ve devamı için; yıkılan, atılan
atomların yerini dolduracak, onlar gibi çalışacak yeni atomlar
lazımdır.
• Yeni atomların insan vücuduna gelmesi için çeşitli bileşiklere
ihtiyaç vardır. Bu bileşikler, alınan gıdalarla sağlanır.
• Gıdalarla alınan bileşiklerdeki atomlar, giden atomların yerine
dağıtılır.
• Örneğin; kalsiyum kemiklere, demir kana, flor dişe, kükürt
saça, fosfor beyne gider.
• Beyinde ölen bir fosfor atomunun yerine gelen fosfor atomu;
topraktan bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan insana, yenilen
gıdalar ile geçmiş ve sonunda da beyne sevk olunmuştur.
• Fosfor atomu bu yolculuğunda hangi şeye girmiş ise;
görüyormuşçasına, duyuyormuşçasına, biliyormuşçasına
muntazam hareket edip ve sonuçta gerekli olduğu yerine ve
hedefine giderek, örneğin; beyne girmiş, oturmuş ve çalışmasına
başlamıştır.
• Bu bize, başlangıçta, o fosfor elementinin; hangi kişinin beyni
içinse, o kişi için planlı olduğunu gösterir. “Her adamın alnında
rızkı yazılıdır.” bilimsel bir gerçektir.
• Atomlar, vücudun her parçasının gereksinimlerine göre
önceden belirlenmiş bir kanun ile pay edilir ve bedenin her
tarafına apaçık bir nizam ile düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde
dağıtılır.
• Atom, hangi yere girerse, o yerin nizamına boyun eğer; hangi
tavra geçtiyse, onun özel kanunuyla iş yapar ve hangi tabakaya
misafir gitmiş ise, muntazam bir hareket ile sevk edilmiştir.
• Tesadüf idam edilmiştir. Hiçbir şey rastlantı değildir.
• Atomların hareketi boşu boşuna değildir. Kendilerine uygun
bir yükselme içindedirler: Elementteki atomlar maden derecesine,
madendeki atomlar bitki hayat tabakasına, bitkideki atomlar
9
hayvanın otlanması sonucu hayvan mertebesine, hayvandaki
atomlar insanın beslenmesiyle insan hayatı makamına, insanın
vücudundaki atomlar da süzüle süzüle saflaşarak beynin ve kalbin
en ince ve kritik yerine çıkarlar.
• Canlıların çekirdek ve tohumlarındaki atomlar, ağaca bir ruh
hükmüne geçer. Ağacın bütün atomları içinde bir kısım atomların
bu düzeye çıkmaları, o ağacın hayata sahip olması ve hayata
hizmet etmesi gibi önemli görevleri yerine getirmesiyle anlaşılır.
• Evrendeki atomların her birisi, her tür özelliğinde, her şey
olabilme ihtimalinde iken, o atom sonsuz yollar içinde yalnız tek
bir yola yönlenir, sınırsız durumlara girebilme alternatifinde
sıyrılarak bir vaziyete girer, sayısız sıfatlardan bir sıfatla sıfatlanır.
Doğru bir kanun üzerine programdaki hedefe doğru harekete
başlar ve görev aldığı herhangi bir gerekliliği derhal yerine getirir.
O faydalı hâllerin ortaya çıkması ancak o atomun o çeşit
hareketiyle olabilir.
• Atomu aksiyona sevk eden yerinde duramamasıdır ve
şevkidir.

GÜNEŞ SİSTEMİ İLE ATOM ARASINDAKİ


BENZERLİKLER

Atomun çekirdeği ile elektronları arasındaki mesafe


ve münasebet, adeta güneş manzumesinin bir
minyatürü gibi küçük bir güneş sistemini
andırmaktadır.
Hendrik Antoon Lorentz*
(1853–1928)

* Atom üzerinde çalıştı. Bu çalışmaları 1902 yılında Nobel ödülüne layık görüldü.

Güneşin etrafında dönen gezegenleri, atom çekirdeğinin etrafında


10
dönen elektronlara benzetebiliriz. Bu dönüş hiç şaşırmadan ve
nizamı bozmadan olmaktadır. Güneş sistemi ile atom arasındaki
bu benzerlik, kâinatın her zerresinde görülen birliği sembolize
eder.

Başlıca 4 benzerlik vardır:

Bir kısım kürelerin güneşin etrafında peykler hâlinde


sürekli dönmeleri gibi elektronlar da atom çekirdeğinin
etrafında hareket etmekte ve dönmektedirler.

Güneşin büyüklüğüne nazaran dünya ile olan uzaklık


mesafesi ne ise, atom çekirdeğinin küçüklüğüne nazaran
elektronlar arasındaki uzaklık mesafesi de aynıdır.

Elektronların hızı, çekirdeğe olan uzaklıklarına göre


değişir. Güneşe en yakın gezegen en fazla hıza sahip
olduğu gibi çekirdeğe en yakın elektron da en yüksek hıza
sahiptir.

Elektronların öz kütlesi, çekirdeğe olan uzaklıklarına göre


değişir. Güneşe en yakın gezegen en fazla öz kütleye
sahip olduğu gibi çekirdeğe en yakın elektron da en büyük
öz kütleye sahiptir. Dünyada en çok bulunan element
demirdir. Güneşe bizden daha yakın olan gezegenlerin öz
kütlesi demirden fazladır. Güneşe bizden daha uzak olan
gezegenlerin öz kütlesi ise demirden azdır.

MEVLEVİ GİBİ DÖNENLER


• Elektronlar
11
• Akyuvarlar
• Uydular
• Gezegenler
• Diğerleri

SABİT ORANLAR KANUNU


• Oksijen, nefes içinde kana temas ettiğinde kimyasal aşktan
dolayı kanı kirleten karbonu kendine çeker. İkisi birleşir. CO2
oluşur. Bu birleşme gerçekleştiğinde hem karbonun hem de
oksijenin tamamı da birleşmiştir. Karbondan da oksijenden de her
ikisinden de arta kalan madde kalmamıştır (sabit oranlar kanunu).

• C + O2 → CO2 + ısı

• Örneğin; kanı kirleten 1 mol karbon varsa 1 mol de oksijene


gereksinim vardır.
• Bu mikro düzeyde de böyledir. Örneğin; 1 adet karbon atomu
ve 1 adet oksijen molekülü dahi arta kalmama kaydıyla bu iş
hayatımız boyunca devam eder. Böylece yaşamın sağlıkla devamı
temin edilir.
• Kanı kirleten karbon elementinin tamamının ne kadar
oksijenle reaksiyona girmesi gerekiyorsa o kadar oksijeni
solunumla alıyoruz.

12

You might also like