You are on page 1of 218

1

CEMAL YILDIRIM

Evrim Kuram ve Banazlk

BLG YAYINLARI

BLG YAYINLARI / BLG DZS : 117 ISBN 975-494-710-4 98.06.Y.0105.1238 Birinci Basm 1989 Dzeltilmi ve Geniletilmi kinci Basm Ocak 1998 BLG YAYINEV Merutiyet Caddesi, No: 46/A, Yeniehir 06420 / ANKARA Telf : (0-312) 431 81 22 - 434 12 71 - 434 49 98 - 434 49 99 Faks : (0-312) 431 77 58 http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ email: info@bilgiyayinevi.com.tr BLG KTABEV Sakarya Caddesi, No: 8/A, Kzlay 06420 / Ankara Telf : (0312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks : (0-312) 433 19 36 BLG DAITIM Narlbahe Sokak, No: 17/1, Caalolu 34360 / stanbul Telf : (0-212) 522 52 01 - 526 70 97 Faks : (0-212) 527 41 19

nsanlk tarihinde Kopernik, Galileo ve Darwin gibi nclerin nemini biliyoruz. Bu tr kiiler gelecekte de kacaktr, elbet. Onlar almalarnda engellemek, tuttuklar sndrmek, yaam ortammz oraklatrmakla kalmaz, bizi yeni br karanlk aa sokar; tpk, parlak Antik a' bildiimiz Karanlk a'n bomas gibi. Yeni gereklerin ortaya kmas pek ok kimsenin, zellikle iktidar sahiplerinin rahatn karr, dahas tepkisine yol aar. yle de olsa, srp gelen banazln militan fanatizmi karsnda en byk umut dayanamz bilgelikle birleen bilgidir. Bilgi edinmede, bilimsel yntem dnda izlenecek baka bir yol yoktur; bilimin eriemedii bir eyi bildiimiz sav bir safsata olmaktan ileri gemez. Bertrand Russell

NDEKLER:
nsz (1. Basm) nsz (2. Basm) I. BLM: DN LE BLMN BADAMAZLII - Dinsel Banazlk le Bilim - Dinsel Banazlkta Tehlikeli Olan Nedir? - Pozitivist Yaklam Gereki miydi? II. BLM: EVRM DNCES - Evrim Dncesinin Kkeni - Evrim Dncesinin ncleri - Lamarck Kuramnn yetersizlii - Darwin Kimdir, Bilimsel Devrimi Nasl Algland? III. BLM: DARWNCLKTE YETERSZLKLER - "Yaam Savam" zerine Yorumlar - "Darwincilik"ten Ne Anlyoruz? - Kaltm Bilimi - Doal Seleksiyonun Bilimsel Konumu - Evrim Rastlant Varyasyonlarla Aklanabilir mi?
5

IV. BLM: EVRM KURAMININ BLMSEL KONUMU - Evrim Kuramna Tepkilerin Kayna - Fosillerden Ne reniyoruz? V. BLM: YAAMIN KKEN - Nesnelerin Kkeni - Canl Cansz Ayrm - Gizemli Kavramlarn Sonu mu? VI. BLM: NSANIN BYOLOJK EVRM - Teolojinin Duyarll - Maymunla nsann Yaknlk Derecesi - Homo Habilis, Homo Eractus... Sonras? - Evrim Srekli Bir lerleme midir? VII. BLM: NSANIN KLTREL EVRM - nsann Doadaki Konumu - nsanla Hayvan Arasnda Psikolojik Benzerlik - Kltrel Yaamn Temeli - Dnce Fizyolojiye ndirgenebilir mi? VIII. BLM: TANRISAL DZAYN - Tanrsal Varln Kant: Doal Dzenlilik - Doal Seleksiyon Dzeni
6

- Voltaire'in syan IX. BLM: YARATILII SAVLAR VE TAKTKLER - Yaratl Tezinin "Bilimsel" Kantlar - arptma Taktikleri - Mutasyon ve levi - Doal Seleksiyon Gelimeye Elvermez mi? - Evrim Dncesi Bir Din midir? X. BLM: DEOLOJ BUYRUUNDA BLM - Marxizm Asndan Kaltm Bilimi - deolojinin Buyruuna Giren Bilim XI. BLM: BLM VE DEOLOJ - Bilim le deoloji Badar m? - Bilimin deolojik Olduu Sav - Bilim Felsefesinden Beklediimiz XII. BLM: BLM LE DN - Bilim le Dinin atma Alan - Teolojinin Bilimsellik Sav - Uzlama Olana Var m? EK METNLER 1. Charles Darwin: Kiilii ve Bilimde Devrimsel Atlm (Cemal Yldrm)
7

2. Darwincilik: Tepkiler ve Eletiriler (Cemal Yldrm) EVR METNLER 3. Darwincilik Ykld m? (Julian Huxley) 4. 19. Yzyl Dnce Dnyasnda Darwin (Bertrand Russell) 5. Darwin'e vg (Stephen Jay Gould) 6. Dnce Tarihinde Darwin'in Yeri (Benjamin Farrington) 7. Bilim Adam Darwin: Bir Deerlendirme (Jonathan Howard) Bibliyografya

NSZ (1. Basm)


"Yavuz hrsz ev sahibini bastrr!" Hurafe erbab gnmzde evrim dncesini "bilim d bir saplant" sulamasyla karalama abasndadr. Evet, uzun sre kabna ekilmi grnen dinsel banazlk bir sredir bilimi kendince zayf bulduu bir alanda vurma eylemi iine girmitir. 16. yzyldan bu yana bilim karsnda srekli gerileyen teolojinin imdi evrim kuramn gzden drme, dahas evrim olgusunu yadsma yolunda olduunu gryoruz. Bu abada, oportnist iktidar tutkunlaryla el ele veren banaz evreler, halkn evrim konusundaki bilgi yetersizliinden de yararlanmaktadr. Onlara baklrsa, evrim kuramnn "Tanr tanmazlarn" ortaya srd uydurma bir "hipotez", ya da dpedz "havada kalan bir sav" olmaktan ileri bir anlam yoktur. Gerek, kutsal kitaplarda, hadis ve vahiylerde bildirilmitir: Evrende her ey gibi canllar, da Tanr'nn eseridir. imdi "yaradllk" diye bilinen bu akm son yirmi yl iinde kmsenemeyecek bir g kazanmtr. zellikle Amerika Birleik Devletleri'nde youn etkinlik gsteren yaratlln lkemize sram olmas bizi artmamaldr. Trkiye'de son yllarda kimi yabanc glerin parasal desteinde militan canllk gsteren dinsel banazlk bizim iin yeni bir olay deildir. zc olan, ilk aamada laik eitimi, daha sonra tmyle adalama abamz kertmeye ynelik bu hareketin, okul programlarn resmi kanaldan etkisi altna alm olmasdr. Son yllarda okutulan ortaokul ve lise biyoloji ders kitaplar, evrim konusunu yzeysel olarak ve yer yer arptarak sunmakta; yaratll "slamiyetin retisi" diye nerirken, evrim kuramna kantsz bir gr gzyle baklmasn telkin etmektedir.
9

Elinizdeki kitap evrim dncesine, dolaysyla, bilime yneltilen saldrlarn i yzn ortaya karmak, evrim kuramnn bilimsel niteliini belirtmek iin yazlmtr. Saldrnn din grnts altnda totaliter ideolojik karakterini tanmak zorundayz. Hedef zgr dnceyi yok etmek, teolojinin ortaa egemenliini kurmaktr. Gen kuaklarmz karanlk glerin tuzana kar uyarmak artk kanamayacamz bir uygarlk grevidir. Kitabm, aydnla dnk genel okuyucu kesiminin yan sra, retmen ve rencilerin de ilgin ve yararl bulacan umuyorum. Cemal Yldrm da Tepe, Akay Ocak, 1989

10

NSZ (2. Basm)


lk basm 1989'da gerekleen elinizdeki kitabn, zellikle gen kuak aydn evrelerde geni ilgi grmesine karn, yeni bir basma girmekten "alkonmas" yazar iin aklamasz kalan zc bir tutum olmutur. imdi gerekli dzeltmelerin yansra eklenen iki telif ve be eviri metinle daha doyurucu bir kapsam kazandna inandm yaptmn 2. basma girme olana bulmas sevindirici bir gelimedir. Buna olanak salayan Bilgi Yaynevi'ne iten teekkr borluyum. Evrim kuram yaklak 150 yldr tartlan bir konudur. Kurama ynelik "bilimsel" diyebileceimiz eletirilerin yan sra salt banazlktan kaynaklanan, stelik lkemizde giderek younlaan bir karalama kampanyasna tank olmaktayz. Kukusuz, yerleik nyarglar, dahas dincilik trnden ideolojik koullanmalar krmak olanaksz olmasa bile son derece gtr; uzun sreli bir eitim, bir aydnlanma sreci gerektirir. Kitabmn bu dorultuda bir misyonla ykl olduu okurun gznden kamayacaktr herhalde! Amacm gncelliini srdren ekimeli bir konuya, elden geldiince nesnel bir yaklamla aklk getirmek, bylece zgr dnce ve aray yok etmeye ynelik sinsi abalar bir lde de olsa etkisiz klmaktr. Yoksa, Nazm Hikmet'in bir dizesinde dile getirdii gibi, "Karanlklar nasl kar aydnla?" Okurlarmn almam bu ynde deerlendireceklerine inanyorum. Cemal Yldrm da Tepe, Akay 1997

11

I. BLM DN LE BLMN BADAMAZLII


Akln, Sokrates'ten bu yana, yobazlk ve hurafeye kar at sava henz kazanlm deildir. Isaac Asimov

Dinsel Banazlk ile Bilim


Din ile bilim her dnemde aktan ya da st rtl atma iinde olan iki kltrel etkinliktir. atmann kkeninde banazln zgr aratrmaya olanak tanmak stememesini bulmaktayz. Bilim doada olup bitenleri betimlemeye, aklamaya ynelik bir almadr; amac evreni anlamak, yntemi nesnel gzleme dayal ussal karmdr. Dine gelince, burada daha karmak, ok ynl ynl bir olayla kar karyayz. Basit bir zmleme zellikle gksel dinlerin ana eyi ierdiini gstermektedir: (1) Yalnzlk ve yetersizlik duygusu iinde olan kiiye ruhsal erin ve doyum olana salayan bir tapnma biimi; (2) Belli ahlak kurallarna dayal toplumsal dzen; (3) Evreni ve evren iindeki insan yaamn anlaml klan hazr, anlalr bir aklama.

12

Bu enin hem anlam, hem geerlik temeli "Tanr" denen yetkin, yaratan, balayan, koruyan, ama gerektiinde cezalandran yce varlk kavramnda yatmaktadr. Baka bir deyile, dinin tm boyutlarnda aktan ya da rtl Tanr dncesi vardr. Tanr, tapnma etkinliinin ynelik olduu varlk, ahlak kurallarnn gerekesi ve yaptrm gc, bilgimizin yanlmaz kaynadr. Bilimin dinle badamazl yalnzca "teoloji" diye bilinen nc e bakmndandr; tapnma gereksinimi ve deer yarglar ieren konularda dinle ya da baka bir ideolojiyle bir kavgas yoktur; yeter ki, bilimin geree ynelik zgr aray etkinlii kstlanm olmasn! Din evreni aklama ilevinde banaz ve tekdzedir; zellikle her eyi aklad savnda olan teoloji yeni aray ve bululara kapaldr. Teolojinin bilimle kavgas dncede tekelci egemenliini ytrme korkusudur. Gemite teologlar bir tr "lmkalm" savana iten iki byk olay bu kavgann unutulmaz rnekleridir. Bunlardan biri, "Kopernik Devrimi" diye bilinen gelime, dieri "Darwin Kuram" denen evrim dncesidir. Birincisi, zerinde yaadmz gezegeni evrenin merkezi olmaktan kard; ikincisi, insan tm dier canllar gibi doann bir paras, evrim srecinin bir rn sayd iin teolojiye ters dmtr. Ortaa karanlnda kalplaan teolojik retimin zihinler zerindeki egemenliini bilimle paylamas beklenemezdi, kukusuz. Dnyann nasl olutuu, canllarn nasl ortaya kt kutsal kitaplarda yazlyd. Kilisenin tepkisinden korkan Kopernik, kitabnn yaymlanmasn,yaamnn son ylna kadar geciktirmek zorunda kalmtr, Darwin de kuramn aklama konusynda uzun sre ekingen davranr; Wallace'n almasyla karlamasayd, belki de, Trlerin Kkenini yazma yoluna bile gitmeyecekti.(1)
13

Astronomide Ptolemi sistemiyle birlikte insann doa iindeki zel yerine ilikin geleneksel inanc da ykan Kopernik, teologlarn tepkisini nlemek iin kitabna nsz yazan dostu Osiander'in u szlerine gz yummak zorunda kalmtr: Bu kitapta nerilen sistem yalnzca aklamaya ynelik matematiksel bir hipotezdir; felsefi doruluu sz konusu deildir. "Matematiksel hipotez" ile "felsefi doruluk" diye yaplan ayrm kiliseyi yaklak yzyl harekete gemekten alkor. Ne var ki, kilisenin daha batan tedirgin olduu bellidir. Protestan reformcu Martin Luther (1483-1546) bile, "Bu budala kafamz kartrma hevesindedir; oysa kutsal kitap bize Joshua'nn arz deil gnei durdurduunu syler," diyerek Kopernik'i knamaktan geri kalmamtr. Tehlikenin tam anlalmas 17. yzyln balarn bekler. Gidiin farkna varan kilise artk kararldr: nce Bruno'yu gzler nnde yakarak, sonra Galileo'yu iki kez engizisyon mahkemesinde yarglayp ilerlemi yana karn ev hapsine mahkm ederek tepkisini ortaya koyar. Ancak engizisyon terr beklenen etkiyi salamaz; bilimi durdurmaya olanak yoktur artk! Kopernik, Kepler ve Galileo'nun nclnde balayan bilimsel devrim 17. yzyl boyunca sren byk atlmlaryla stnln kurma yolundadr. Teoloji, tm direnme, yldrma ve sindirme abalarna karn fiziksel bilimlere yenik dmtr. Artk pek az kimse arzn dz olduu, evrenin merkezinde yer ald, gnein arz evresinde dnd, tm nesnelerin toprak, su, hava ve ateten olutuu gibi antik retilere inanmakta; deprem, sel, yangn ye frtna ykmlarna Tanr'nn gnahkar kullarna uyars gzyle bakmaktadr. Ksacas, kilise iin kazanma ans yoktur. Ama sava bitmemitir: Bir cephede yenik den karanlk g, baka bir cephede mevzilenmekten geri kalmaz, Bilime kar sava daha sonra evrim konusunda srdrelecektir. Din ile bilimin tarihsel kavgas kimi dnemler14

deki atekese karn hibir zaman barla sonulanmamtr. Darwin, Galileo, vb. bilginler zerinde koparlan frtnalar su yzne vuran alkantlardr. Kavgann nedeni daha derinlerde yatan metafizik anlaylar arasndaki elikidedir. Din bir yanyla ideolojiktir; tm ideolojiler gibi arad mutlak iktidar, paylamaya raz olmad ey egemenliktir.

Dinsel Banazlkta Tehlikeli Olan Nedir?


Din ideoljik yanyla totaliterdir; dnce, aratrma ve tartma zgrlne dayanan, duraksama ve kuku ieren bilime hogryle bakmaz. Bilimsel anlayn yaygnlk kazanmas, teolojik otoritenin giderek yok olmas demektir. yle bir gelimeye izin verilemez, elbet. Teoloji ile bilim arasnda gzden kamayan balca fark teolojinin dogmalara ballnda, bilimin eletiri ve kukuya yer vermesinde kendini gsterir. Teologlar iin kutsal kitapta yer alan retiler her trl kuku tesinde mutlak dorulardr; eletirilemez. Oysa bilimde kuku veya eletiriye kapal hibir doru yoktur; gzlem ya da deney sonularyla ters den hibir sava, nereden ya da kimden kaynaklanrsa kaynaklansn, geerlik tannmaz. Teologlarn gzleme dayanan, kuku ve eletiriye ak bilime tepkileri doaldr; kutsal retilerin ne ussal eletiriye, ne olgusal yoklanmaya dayanma gc vardr. Engizisyon zgr araya duyulan korkunun rndr. Son drt yzyl boyunca bilimin hem kuramsal alanda, hem teknolojide sergiledii gz kamatrc baarlar karsnda teoloji nemli lde geri ekilme, dahas bilime katlanma grnmne girmitir. Teologlarn durumu kurtarmak iin kutsal kitabn bilimsel sonularla elien retilerini szsel anlamlar dnda mecaz ve alegorilere bavurarak yorumlama yoluna gittiklerini grmekteyiz. Oysa gemite (17. yzyln ortalarna gelinceye dek) kilisenin bilim adamlarn engizisyon terr altnda tuttuu iyi bilinmektedir.
15

Aslnda dinsel banazlk ya da ideolojik fanatizm gnmzde bile hemen her lke iin kayg konusudur. Ne var ki, dnce ve inan zgrl geleneini kurmu ak toplumlarda, ne trden olursa olsun banazln etki alan snrldr; kuraca egemenlik yzeysel ve geici olmaktan ileri gemez. Tehlike hmanist gelenekten yoksun, tartma ve eletiriye kapal tekdze toplumlar iin byktr. Hristiyan fanatizminin Bat dnyasnda ortaa egemenliine dnmesi uzak bir olaslk bile deildir. Kald ki, Hristiyanlk kkeninde devlet egemenliine deil, kiisel inanca dayanan bir dindir. Kilisenin kurumsal egemenlii sonraki bir olaydr; Hristiyanln zne aykr bir gelimedir. Oysa slamiyet devlet egemenliini ieren totaliter b;r dindir. slamiyetn egemen olduu toplumlarn tarihsel yaants, zellikle son bin yl iinde, belli kalplar iinde donup kalm, yeni deneyimlere, zgr ve yaratc etkinliklere alma olana bulamamtr. Nitekim gnmzde hibir islam lkesinin gerek anlamda bilim, sanat ve siyasal zgrlkleri benimsedii, ak toplum dzenini gerekletirdii sylenemez. Teoloji ile bilim ou kez ayn kltr evresinde bile birbirinden kopuk kalan dnme biimleridir. Bugn bile teolojiye bal pek ok felsefecinin (rnein, Mortimer, Adler ve Jacques Maritain) bilimin ortaya koyduu tm gzlemsel veri ve kantlar grmezlikten gelerek, teolojinin olgulara ters den geleneksel retilerini doru saymakta direndiini grmekteyiz. Bunun arpc bir rneini Adler evrim kuram konusunda vermitir. Adler insann evrim srecinin bir rn olduu savnn doru olamayacan metafiziksel ilkelere dayanarak ispatlayabilecei grndedir. Ancak, Adler tezini temellendirirken biyoloji ve paleontoloji alanlarnda birikmi gzlemsel olgulara gzn kapamakta, a priori doru sayd kimi ilkelere dayanmakla kalmaktadr. Din ile bilimin badamazl sorununu aydnlatmak iin son birka yzyllk gelimelere ksaca deinmek gerekir. Avrupa'da deneysel bilimlerin ortaya k 16. yzyln sonlarnda balar. Daha nce insanlarn dnyay
16

anlama abalar ortaa skolastik felsefesi erevesinde kalmtr. Gzlem ve deneye deil, metafiziksel zmleme yntemine arlk veren teolojik dnce, banazln ve kilise egemenliinin temelini oluturuyordu, 17. yzylda devrimsel atlm iine giren bilim ve matematik alanlarndaki gelimeler, teolojinin insan dncesini hapsettii dar emberin krlmasyla olanak kazanmtr. Francis Bacon bu dnmn felsefede en etkili ncsdr. Bilimin gzlemsel verilere dayal rasyonel dnme yntemi karsnda deimez dinsel "dorular" erevesinde kalan teoloji, tm direnmelerine karn, sarslmaktan kurtulamaz. Ellimde sarsc ilk atlmlar astronomi ve fizik dallarnda kendini gsterir. Kopernik, Kepler ve Galileo astronomideki almalaryla yeni a balatmlard. Galileo modern fiziin ncs, ayn zamanda deneysel sonular matematiksel ilikilere indirgeme yaklamyla bilimsel yntemin kurucusudur. Descartes, Pascal, Newton, Huygens, Byle, Leibniz ve Locke 17. yzylda gerekleen bilimsel devrimin matematik, fizik ve felsefe alanlarndaki byk ncleridir. Bilimde Galileo ile balayan yeni yaklam Newton'a ulatnda bir tr norm nitelii kazanr: Evren hareket halindeki maddesel paracklardan oluan kocaman bir makinedir; fiziksel olgular mekanik yasalara baldr ve ancak o yasalara bavurularak aklanabilir. Newton Principia Mathematica adl nl yaptnda mekaniin temel yasalar olarak bilinen evrensel ilikilerin gksel cisimlerin hareketlerinden yerkredeki en basit hareketlere (rnein, dalndan kopan elmann yere dmesi) kadar her trl fiziksel olgunun aklamasn verdiini gsterir. Bu anlay ylesine benimsenir ki, yzylmza gelinceye dek tm bilimsel almalarda asal bir rnek, bir paradigma olarak gz nnde tutulur. Evrene ilikin mekanik anlay bugn de yklm deildir. Kimi yetersizliklerine karn uygulamadaki baarl sonular Newton mekaniini ayakta tutmaktadr. Bilim adamlarnn, daha gl bir kuramn yokluu karsnda, mekanik anlaya bal kalma
17

yolundaki tutumlarn normal karlamak gerekir. Bunun dogmatik bir tutuculukla ilgisi yoktur. Dogmatik tutuculuk geleneksel inan ve retiler iin srekli gerileme, dahas bir ykm olmutur. Bilimi daha batan "maddeci" ve "mekanik" diye sulayarak dlamalar teologlara saygnlk kazandrmamtr. Teologlarn mekanik dnya grn hibir zaman balamam olmalar bir bakma yersiz deildir. Fiziksel bilimlerde zamanla gz yumar grndkleri bu dncenin sonunda biyolojiyi de etkisine almas onlar bir tr yaam savamna itmitir. Ancak, mekanik dncenin, kimi bilim dallarnda snrl kalmas banaz evrelere yeni bir umut yakmtr: Mekaniin yetersiz kald alanlarda, bu arada zellikle biyolojide, bilimi dayanaksz gstermek, yitirilen saygnl yeniden elde etmek! Evrim kuramna yneltilen saldry gnmze dein ayakta tutan diren bu umutla beslenmektedir. Teolojinin bilimle kavgas teolojinin kendi tedirginliinden, gven eksikliinden kaynaklanmtr. 18. yzyla gelinceye dek bilim adamlarnn teolojiye ters dmekten zenle kandklarn grmekteyiz. Kopernik'in kiliseyi rktmemek iin kitabnn yaymlanmasn ld yla kadar geciktirdiine daha nce deinmitik. Kepler gzlemsel verilere tm ballna karn dnya grnde ortaa etkisini sonuna kadar srdrmtr. Daha pervasz davranan Galileo'nun bana gelenleri biliyoruz. Botanik ve zoolojinin nclerinden Ray, asl urann bilim deil, teoloji olduunu aa vurmaktan hibir zaman geri kalmamtr. Newton ile Boyle'e gelince, ikisinin de bilimin yan sra teolojide de aratrmalarn srdrdkleri bilinmektedir. O kadar ki, Newton'un bir aralk bilimden elini ekip yaamn tmyle teolojik almalara vermek istedii aklanmtr. Geri Kraliyet Bilim Akademisi, toplantlarnda politika gibi dinsel tartmalara da yer vermiyordu. Ama bu dini dlamaya deil, amac belli almalarn aksamasn nlemeye ynelik bir
18

nlemdi. O dnemin bilim adamlar iin bilim ile dinin badamazl sz konusu deildi. Tam tersine, hemen hepsinin gznde inceledikleri dnyann dzenli ve anlalr yaps Tanrsal gcn varlna kuku gtrmez kant oluturuyordu. Ne var ki, bu tutum bile kilisenin tedirginliini gidermeye yetmemitir. Nitekim daha sonraki gelimeler kilisenin endiesinde hi de haksz olmadn gsterir. 18. yzyl bilim ile teolojinin giderek birbirinden uzaklat, sonunda birbirine aktan ters dt dnemdir. Bir yandan bilim adamlarnn mekanik dnya gr dnda bir baka yaklama geerlik tanmamalar, te yandan dar kafal teologlarn bilimsel gelimelerin etkisinden zenle kanmalar bilim ile dini badamaz iki "dman" kampa dntrr. Yzyln sonlarnda ortaya kan pozitivizm bu gelimede nemli rol oynayan bir olaydr. Pozitivist dnceyi yanstan Kant ve izleyicileri iin insan bilgisi olgusal dnyayla snrldr; olaylarn gerisindeki "gereklik" hibir zaman bilinemez. Pozitivistlere gre, felsefenin, dolaysyla bilimin ilevi, edinilen olgusal bilgileri sistematize etmek, bilgiyi insan yaamnn dzeltilmesinde kullanmaktr. Bilim teolojinin, felsefe metafiziin yanlgsn paylamamal, bilinmezi bilme abasndan kanmaldr. Bilim adamlar daha da ileri giderek din adamlarn, ne olduu bilinmeyen Tanr'yla uramay bir yana brakp kendilerini insanln hizmetine vermeye arrlar. Pozitivizmin ncs Auguste Comte (1798-1857) dinle bilimin ibirliini teolojinin geleneksel retilerinden vazgemesi kouluna balyordu: Pozitivist felsefe, nsanlk Sevgisi zerine kurulan yaklamn, Tanr sevgisi zerine kurulan yaklamdan ne denli stn olduunu aka gstermekle amacna ulaacaktr. Hristiyanlk insan doasnn duygusal yan dnda hibir gereksinmesine bir doygunluk salayamam, muhayyileyi reddetmi, akldan

19

kamtr. Bu nedenledir ki, teoloji srgit tepki konusu olmu, bundan byle de dayanma gc kalmamtr.(2) Kukusuz, kiliseyi arka plana iterek ncl her alanda bilime tanyan Comte bir hayal peinde komaktayd. Dinle yorulmu bir kltrde bu denli kktenci bir devrim nerisi gereki olamazd, herhalde. znde incil ile Aristoteles felsefesini birletiren ortaa skolastisizmi, Kopernik'ten balayarak bilim karsnda urad tm yenilgilere karn genel kltr yaamndaki etkisini srdryordu. stelik, daha nce de deindiimiz gibi, bilim adamlar ounluk hi deilse grnrde dinsel inanlarn korumakta, kiliseye ters dmekten kanmaktaydlar. Kilisenin yaamdan elini ekmesini isteyen Comte'un, hem dinsel gelenein insanlar zerindeki gcn, hem de ynlarn teolojide bulduu doygunluu gzden kard sylenebilir.

Pozitivist Yaklam Gereki miydi?


Ne var ki, 19. yzyl boyunca pozitivistlerin beklentilerine uygun gelimeler giderek etkinlik kazanr. Daha nce kk bir sekinler kesimine hitap eden bilim geni halk kesimlerini de etkisine almaya balar. ok gemeden bilim ile dinin toplum gzndeki saygnlklar yer deitirir; bilim hemen her alanda arln duyurmaya balar. Bilimsel bulu ve kuramlar kk bir aznln evresini aar, halk arasnda konuulan, tartlan bir konu olur. 19. yzyl bilim adamlarnn gznde yalnz fiziksel olgular deil biyolojik ve psikolojik sreler de ilk koullarna gidilerek aklanmas gereken olgulard. Mekanik dnya grnn znde yer alan belirleyicilik (determinism) evrensel bir ilke saylyordu. rnein, dnemin nl bilim adam Laplace evrende olup biten her eyin neden-sonu zincirinde yer ald grndeydi. Ona gre her olgu kendinden nce gelen olgularn sonucu, kendisini izleyen olgunun nedeni olarak
20

gsterilebilirdi. Doay anlamak iin doa tesine, Tanr'ya gitmeye gerek yoktur. Evrenin herhangi bir andaki durumunu bilen stn bir zek, daha sonraki tm durumlarn hesaplayarak ortaya koyabilir. yle bir zek iin, "belirlenemeyen hibir ey yoktur; gemi gibi gelecek de onun gzleri nnde serili olacaktr."(3) Ayn gr ngiliz bilim adam Tyndall da dile getirmitir. Ona gre yakn bir gelecekte bilim, evrenin oluumundan gnlk davranlarmza uzanan her trden olguyu atom hareketlerine indirgeyerek aklayabilecekti. 19. yzyln kuramsal alandaki iyimserlii pratik alanda da kendini gsterir. Gerekten bilimin ticaret ve endstri etkinliklerindeki nemi kimsenin gznden kaacak gibi deildi. Dinsel "mucizeler" dnemi kapanm, bilime dayal teknolojinin gz kamatran dnemi balamt artk. Tren, elektrik enerjisi, aydnlatma, telgraf, telefon ve daha birok icatla birlikte eitli kimyasal rnler yaam koullarn hzla deitirmekte, insanlara yeni etkinlik olanaklar salamaktayd. Ynlarn bilime kar gven duygusu o denli artmt ki, bilimin zemeyecei bir sorunun olabilecei dnlmyordu. nsanlarn yzyllarca dinde arad ruhsal doygunluu, evren ve insana ilikin tm etin sorunlarn zmn ok gemeden bilimin salayaca inanc domutu. Yaam kolaylatrma, hastalklar yok etme, insan mrn uzatma yolundaki baarlarnn yan sra bilimden evrenin gizemlerini aydnlatma, kiisel ve toplumsal bunalmlar giderme, kiiye ruhsal erin salama hizmetleri de beklenmekteydi. Bilime "yaamda en gerek yol gsterici" gzyle baklyordu. Ancak geen yzyln pozitivist dnya grn yanstan bu beklenti ar bir iyimserlikti: Bilimin yanl anlalmasndan kaynaklanan bir iyimserlik! Ne yandan baklrsa baklsn, 19. yzyl byk atlmlara kucak aan bir dnemdi; insanln srekli bir ilerleme iine girdii
21

varsaylyordu. Bilimin at kl yolda ilerlemeyi engelleyen tm khne kurum ve dnceler bir yana itilecek, yeni bir altn a yaanacakt. Eskiye yz eviren bu dnem, yeniyi arama cokusunu yayordu. ncil ve kiliseye yneltilen acmasz eletiriler Avrupa'da yaygnlk kazanmt. Darwin'le bilimsel dayanak kazanan evrim dncesi ncil'in "yaratl" retisine aktan ters dyor, Tanr'nn imgesi ya da yeryzndeki glgesi diye nitelenen insan maymunla akraba sayyordu. Kilise saldr ve eletirileri gsleyecek gc nemli lde yitirmiti: Bir yandan bilimin atlm karsnda gerilerken, te yandan kkleri ortaaa uzanan i ekime ve reti kavgalaryla cephe birlii sarslmt. Eletiriler kutsal kitabn tutarsz, biribiriyle elien retilerini sergileyerek, yzyllarca ynlara k tutan, yol gsteren "dorular"n hi de gvenilir olmad kukusunu pekitiriyordu. Kilisenin iledii "Tanrsal Dzen" inanc yerini hzla "mekanik yasalar dzeni" inancna brakma yoluna girmiti. Ancak bu gidi uzun srmez; yzyln sonlarna doru yer yer su yzne vuran tepkilerle karlar. Tepkilerin olumas bir bakma kanlmazd. Felsefe tarihine baktmzda evrene ilikin dncede Antik Yunan dneminden balayarak materyalist ve spiritualist grlerin bir bitmeyen etki-tepki sreci iinde olduunu grrz. Bunun pek ok rnei gsterilebilir. Yunan atomistleri (Demokritos, vb.) maddenin yapsna ilikin son derece ilgin bir kuram oluturmulard. Demokritos doada olup biten, varolan her eyi blnmez maddesel paracklarn devinimiyle aklyordu. Kolayca benimsenen, yaygnlk kazanan bu gre ok gemeden tepki doar: Platon felsefesi. Atomcu gr ekiciliini yitirir, daha doyurucu gelen "dealar" kuram dn dnyasnda egemenlik kurar. Ama iki kutup arasnda sallanan insan dncesinin 'idealizm'de karar klaca beklenemezdi elbet. Platoncu gr Hristiyanln da etkisiyle ortaa boyunca egemenliini srdrrse de, 16. yzyln ikinci yarsnda pandl kart kutba kaymaya balar.

22

Fiziksel olgular maddesel paracklarn hareketine indirgeyen aklama Galileo'yu izleyen iki yzyl boyunca ylesine doyurucu bulunur ki, dnemin bilim adamlar tm biyolojik, ruhsal ve sosyal olgularn da ayn ekilde aklanabilecei inancna kaplmaktan kendilerini alamazlar. Descartes, rnein, canl organizmalarn karmak bir makine olduu grndeydi. Ona gre canllarn duyu ve davranlar, maddesel hareketler gibi fiziko-kimya srelerine indirgenebilirdi. Descartes kaslarn alp ekilme hareketini "hayvan can" dedii kandan szlp beyinde biriken, gerektiinde sinir tpleri araclyla kaslara geen bir gten sz ediyordu. Ancak biyoloji alanndaki bilgilerin artmasyla yaamn salt mekanik bir olay olmad inanc glenir; geleneksel inanca daha yatkn "vitalist" gr egemenlik kurar, inorganik nesne ve srelerin mekanik dnya gr asndan aklamasna kar kmayan vitalistler organik srelerin fiziko-kimya terimlerini aan bir nitelik tad grndeydiler. Onlara gre canl organizmay cansz maddeden ayran ey, canllarn reme, kendilerini koruma ve saaltma gleriydi. Bu gten kaynaklanan ilevleri fiziko-kimya yasalaryla aklamaya olanak yoktur. "Yaam gc" ya da "yaam ilkesi" denen ve ileyii istence bal olmayan bu g organik trlerde deiik biimlerde etkinlik gstermektedir. 18. yzylda tannm ngiliz anatomi bilgini John Hunter, Alman biyokimyacs Leibig ve Wohler gibi sekin aratrmaclarn benimsedikleri vitalizm ok gemeden popler bir reti kimlii kazanr. Wohler memelilerin idrarnda bulunan re bileiini laboratuvarda elde etme yntemini bulmu olmasna karn vitalist grten vazgemez. Oysa bu bulu, canl maddenin yapay olarak oluturulamayaca inancyla eliiyordu. Belki de bu tr bulularn etkisinde "yaam gc" kavram zamanla bilimde etkisini yitirir. Bilim adamlar canl nesne ve sreleri o trden bir kavrama bavurmakszn aklama yoluna girerler. Vitalizmin kat mekanik anlaya kar bir protesto olarak yararl hizmet grd sylenebilir. 19. yzyln ikinci yarsna
23

geldiimizde pek az bilim adamnn yaam bir fiziko-kimya sreci saydn, evrene salt mekanik yasalarla ileyen kocaman bir makine gzyle baktn grrz. Bilim artk daha esnek, mekanik dnya grnn dar kalplarn aan ok ynl bir alma iine girmitir. Yzylmzda bu eilim daha belirgindir. Bilim pozitivistlerin sand gibi nesnel dnyay bize olduu gibi yanstan, tekdze bir alma deildir. Bilim insan zeksnn doayla etkileiminin bir rndr; bilgilerimiz nesnel ve znel elerin yorulmasyla oluur. Ama amza zg bu anlay vitalizme dn saymak yanltr. Vitalist gr temelde bilime ters den bir yaklam ierir. Nitekim yzylmzn balarnda geni yank uyandran vitalist-sezgici Bergson felsefesi, bilimsel grnmne karn, znde bilime kar bir dnce dizgesidir. amzda biyoloji Bergson felsefesi izgisi dnda bir yol izleyerek ilerlemektedir. Aslnda, gnmz bilim adamlar bir yana, geen yzyln bilim adamlar arasnda bile evreni dpedz bir makine sayanlarn says ok deildi. Onlarda, evreni bir makine saymaktan ok evrenin makineye benzer biimde iledii dncesi vard. Lord Kelvin bilimsel bir konuyu ona uygun mekanik bir model kurabildiinde ancak anladn sylerken, inceledii fiziksel olgular aklamada mekanik modelin salad kolayl belirtiyordu; yoksa evrenin bir makine olduu savnda deildi. yle bir sav bir bakma bilimsel aratrmann belli bir erevede tutulmas; yeniye, bilinmeyene alma merak ve cokusunun yok olmas demektir. Oysa bilim hibir kuram ya da grle snrl tutulamaz. ______________________________
1) Wallace ile ilgili aklama iin Darwin Kimdir, Bilimsel Devrimi Nasl Algland? blmne baknz. 2) A. Comte, A General View of Positivism. 3) Baknz, C. Yldrm, Bilim Felsefesi, s. 128. (5. basm) 24

II. BLM EVRM DNCES


Bilimde tm byk atlmlar insann hayal gcnden kaynaklanmtr. John Dewey

Evrim Dncesinin Kkeni


lgintir, insanolu doada arad dzeni nce dorudan deneyimine giren alanlarda (rnein, organizmalarn yap ve ilevleri, insann kendi duyma, dnme ve istencine ilikin davranlar, vb.) deil, kendine uzak bir alanda, astronomide bulmutur. Gksel cisimler zerinde antik ada balayan gzlemler, bu gzlemlere dayal Ptolemi sistemi ile yeni ada ortaya konan Kopernik sistemi ve gezegenlerin devinimine ilikin Kepler yasalar gibi almalar uzaya alan bilimsel etkinliklerin balca rnekleridir. Astronomi ile fizik 17. yzylda, kimya 18. yzylda, biyoloji 19. yzylda, psikoloji ise iinde bulunduumuz yzylda bilimsel kimlik kazanmtr. Dahas, biyolojinin znde yer alan evrim dncesi bile ilkin astronomide kendini gsterir. Astronomi bize bilimsel yasalarn ilk rneklerini vermekle kalmam, dnyamzn zaman iinde gelierek olutuu grn de getirmitir. Aslnda insann kendi varlk kkenini bilme merak da yeni deildir. Bilimlerin henz gelimedii ilk dnemlerde bu yoldaki arayn teolojiye yol at sylenebilir. Ne var ki teolojinin getirdii, ynlar zerinde bugn bile etkisini srdren aklama masalms bir
25

reti niteliindedir. Gksel dinlerin hibirinde evrim dncesi yer almaz. Her ey gibi insan da Tann'nn yaratc elinden kmtr. Tevrat ve ondan kaynaklanan ncil dnyann alt gnde yaratldn bildirmektedir. Evrim yz milyonlarca yl alan uzun bir sretir. Oysa teologlar yaratln .. 4004 ylnda gerekletiini; Adem ile Havva'nn o yl 23 Ekim gn saat 9'da yaratldn hesaplyordu. Tanr cumartesi dinlendii iin yaratma iini cuma gn tamamlamt. Bu masala kar kmak yle dursun, yaratln alt bin yl gibi ksa bir sre nce gerekletii savna kuku gzyle baklmas bile balanmaz bir sutu. 19. yzyla gelinceye dek ou bilim adam, ya dinsel inanlar nedeniyle ya da kilisenin imeklerini ekmemek iin canl ve cansz tm varlklarn Tanrsal istenle belli bir dzen ngrlerek yaratld, her canl trn ilk yaratltaki biim ve niteliklerini olduu gibi koruduu inancna bal kalmtr. rnein, Kopernik sistemine bilimsel aklama getiren Newton, gezegenlerin devinimini Tanr'nn balattn sylemitir. Geri Newton'un ada Bentley'e yazd zel bir mektupta gne sisteminin belirsiz ilkel bir maddeden gelimi olabilecei dncesine yer verdiini biliyoruz; ancak resmi aklamalarnda Newton hibir zaman yaratl retisine ters den, ya da evrim dncesini yanstan bir dnceye yer vermemitir. Evrim dncesi ou kez sanldnn tersine, Darwin'le ortaya kmamtr; kk eski a kltrlerine kadar uzanr. Darwin sahneye ktnda evrim dncesi bir lde de olsa yaygnlk kazanm, kimi biyologlarn benimsedii kuramsal bir aklama nitelii kazanmt. Geriye gittiimizde, eski Pers ve Msr mitolojilerinde Tanrlarn toprak gibi bir ilk maddeden insan biiminde olutuu fikrini bulmaktayz. Hint dncesinde ise, mitolojinin felsefeyle kaynak olduu ilk dnemde, canllarn beden ve ruh olarak
26

kaynakland Varlk (Brahma) yaratan deil, transformasyona olanak veren bir gt. Evrimden bilimsel anlamda ilk sz edenler l.. 6. yzylda yaayan yonya'l filozoflar olmutur. Thales tm nesnelerin sudan ya da denizden kaynakland sayndayd. Onu izleyen Anaximander'e gre varlklarn hepsi deiik formlar alan bir ilk tzden kaynaklanmt. Anaximander'in canllarn kkenine ilikin gr de olduka arpcdr: nsan yavrusunun dou srasndaki aresizlii gzleminden kalkan filozof, atalarmzn balangta balk olduunu ileri srer. Aklamas da olduka basit: Bir zamanlar denizlerin ekilmesiyle yaamlarn karada srdrme zorunda kalan kimi balklar insana kadar uzanan pek ok hayvan trne kaynak olmutur. Ayn dnemin bir baka filozofu, Heraklitus, daha da ileri giderek canllar arasnda sren bir atmadan sz eder. Bu, bir anlamda, Darwin'in yaklak 2500 yl sonra oluturduu Doal Seleksiyon kuramnn ncelenii demektir. Evrim dncesi antik an nl filozofu Aristoteles'te de kendini aa vurur. Onun 2000 yl tartmasz kabul edilen grnde ilgin noktalar bulmaktayz. Bunlardan zellikle drt tanesi nemlidir: (1) "Scala Naturae" denilen organizmalarn basitten daha karmak formlara kan, sonunda insana ulaan transformasyonu; (2) Canllarn en ilkel dzeyde kendiliinden olutuu; (3) Doann ihtiyaca gre organ oluturduu; (4) Evrim ile canllarn snflanmas arasndaki iliki. Evrim dncesinin kkenine deinirken Romal air-filozof Lucretius'u da anmak gerekir. Bir bakma Heraklitus'un dncelerini genel kltre yanstan Lucretius insan yaamnda dil, din ve mzik gibi etkinliklerin bir ayklanma ya da eleme srecinden geerek olutuu grndeydi. "De Rerum Natura"
27

adl yaptnda canllarn hzl koma, skntya katlanma, yiyecek bulma, vb. becerileriyle varlklarn srdrebildikleri gibi doal seleksiyonu andran dnceler bulmaktayz. Evrime ilikin bu dncelerin hemen etkinlik kazanmas beklenemezdi kukusuz. Egemen inan sistemleri buna olanak vermedii gibi, o tr hipotezleri yoklamaya ynelik bilimsel almalar da yoktu ortada. Evrimin bilimsel adan ele alnmas 18. yzyl bekler.

Evrim Dncesinin ncleri


18. yzyla bilimsel devrimin kimya ve biyolojide kendini duyurduu dnem diye baklabilir. Biyolojide ilk nemli giriimi Fransz doa bilgini Buffon'a (1707-1788) borluyuz. Yaamn doa tarihi incelemelerine adayan Buffon canllarn snflanmasna ilikin Aristoteles sistemini dzeltme ve gelitirme amacndayd. lgilendii konularn banda evrim geliyordu. Fosil ve dier kalntlara dayanarak canl ve cansz dnyada hemen her eyin evrim srecinde olutuu grndeydi. Tahmin edilecei gibi bu grn dile getirilmesiyle kilise ayaa kalkar; Buffon sonunda, "Dnyann oluumuna ilikin sylediim her eyi, zellikle kutsal kitapta yazlanlara ters den szlerimi, geri alyorum," demek zorunda kalr. Ancak evrimin baka evrelerde de ilgi konusu olduunu gryoruz. Condorcet, Lord Monboddo, Cuvier gibi dnrlerin, insann ilkel yaamdan ileri uygarlk dzeyine gei srecini bir ilerleme olarak ilemeleri evrim dncesinin yaygnlk kazanmasn kolaylatran bir gelimedir. nsann sosyal ve kltrel yaamnda ilerleme varsa, biyolojik yaamnda niin olmasn? Evrim kilisenin tutumuna karn an ilgi odaklarndan biridir, artk! nl sve botanikisi Linnaeus'un (17071778) modern snflama ynteminin temelini oluturan almas biyolojide evrim dncesine g kazandran baka bir alma28

dr. Buffon ile Linnaeus, belki de kilisenin basks nedeniyle, evrimin yalnzca tr iinde olabilecei, dolaysyla bir trn baka bir tre dnemeyecei grnde birlemilerdi. 19. yzyla gelindiinde dinsel banazlk eski etkisini byk lde yitirmi ya da yitirmeye yz tutmutur. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin (1731-1802) de Buffon gibi canllarn yaam dnemlerinde uradklar deiikliklerin yeni kuaklara gemesiyle evrimletii grndeydi. Bu dnceyi daha belirgenletiren Fransz doa bilgini Lamarck (1744-1829) evrim konusunda kapsaml ve tutarl ilk kuram oluturan kiidir. Lamarck'n evrim kuramn ana izgileriyle yle belirtebiliriz: (1) Uzun alar alan evrim srecinde karmak organizmalar basit canllardan tremitir. (2) Evrim srecinde canllar yaam evreleriyle uyum kurmu, deien evre koullarna gre yeni biimler almlardr. Ayn trden deiik formlarn ortaya kmasna olanak vardr; trler sanldnn tersine sabit deildir. (3) Trlerin evcilletirme ve yapay retme yoluyla ksa zamanda yapsal deiim geirmesi olanakldr. Bunuf saysz rneklerini iftliklerdeki baarl slah almalarn da grmekteyiz. (4) Evrim srecinin devam iin karmak organizmalara dnen basit canllarn yerini yeni basit canllarn doldurmas gerekir. Lamarck bu yenilenmenin srekli spontane remeyle saland grndeydi. (5) Byle bir evrim srecinin kanlmaz sonucu canl dnyann en basitten en karmak organizmalara ulaan bir gelimeler dizisi oluturmasdr. Bunun byle olmadn farkeden Lamarck dizideki boluklarla dzensizlii, canllarn deien evre koullarna ayak uydurma abalaryla aklama yoluna gider.
29

(6) Bireylerin kendi yaamlarnda edindikleri avantajl zelliklerin kaltsal yoldan yeni kuaklara getii tezi. Kuramna ilerlik kazandrmas bakmndan bu tezi zellikle ileyen Lamarck, kaltmda kullann (ya da kullanszln) etkisini vurgulamtr. rnein, srnme alkanlgna kendini brakan ylann yrme organlarn yitirmesi, ya da yksek aa dallarna uzanarak beslenen zrafalarn sonunda uzun boyunlu olmas. Buffon, kaltsal deimeleri evresel koullardaki deiikliklerle aklyordu. evresel modifikasyonlarn kaltsalln kabul eden Lamarck ise zellikle kullan ya da kullanszlk etkisini nemsiyordu. Lamarck kuram bilim evrelerinde batan beri doyurucu bulunmamtr. Kurama yneltilen eletirileri ksaca gzden geirelim.

Lamarck Kuramnn Yetersizlii


Lamarck organizmann yaam dneminde edindii zelliklerin ya da urad modifikasyonlarn (bunlara evresel koullardaki deiiklikler yol aabilecei gibi kullan ya da kullanszlk da neden olabilir) kaltsal yoldan yeni kuaklara getii; uzun sre alan bir birikimle evrimsel deiiklie dnt grndedir. (Buffon evrimi evre koullarndaki deiiklikle, Lamarck ise organizmann duyduu ihtiyaca gre organlarn kullanl veya kullanszlyla aklyordu. Lamarck'a gre, deien evre koullarna uyum salama abasnda yararl olmayan organlar kullanlmad iin giderek krelir; yararl olan organlar kullanld iin gelime olana bulur. Dahas, olaanst durumlarda ihtiyaca gre oluan yeni organlar sonraki kuaklardaki birikimle yeni form ve trlerin olumasna yol aar.) lk bakta akla yakn gelen Lamarck kuramnn bilim evrelerinde ilgi bulmamasnn balca nedenlerinden biri kuramn olgusal ierikten yoksun olmas, gereince kantlanmamasdr. Hatta yakndan bakldnda kuramn birtakm gzlemsel
30

olgulara ters dt bile sylenebilir. Bu olgulardan birkana deinelim. rnek olarak, sosyal bceklerden ii karnca ve ii arlar alalm. Bunlar reme bakmndan ksrdr; dl vermedikleri iin yaam dnemlerinde edindikleri zellikleri ya da uradklar modifikasyonlar yeni kuaklara geirmelerine olanak yoktur. Oysa, bu iilerin evreye ve yaam biimlerine uyumlar son derece ileri bir dzeydedir. Kuram yanllayan ikinci rnek daha ileri dzeydeki bceklere ilikindir. Bunlar ksa sren trtlms bir yaam dneminden sonra yetkin kanatl biimleriyle ortaya karlar; sonra bir daha ne byrler ne de tylerini dkerler. stelik, bunlarn yaplar ve ounlukla hayret verici uyumlar kat boynuzumsu maddeden oluan d iskeletle belirlenmitir; yle ki,, evresel etkenler altnda ya da egzersizle herhangi bir modifikasyona uramaz. Krizalit dneminden sonra herhangi bir modifikasyon olmadna gre sonraki kuaklarda evrime dnecek bir birikim de sz konusu olamaz elbet. Buna benzer bir baka rnek insanlar da iine alan omurgallara ilikindir. Yaammzda dilerimizin urad tek modifikasyon ypranmalar, ryp dklmeleridir. O halde, ileviyle tam bir uyum iinde olan di yapmzn, Lamarck'n anlad trden bir kaltma dayanm olmasna olanak yoktur. Son bir rnek, "Drosophila" denen meyve sinei zerinde yaplan bir incelemeye ilikindir.(1) Kullanlmas 69 kuak boyunca nlenen gzlerin ne yapsnda ne de sinein fototropik duyarlnda bir deiiklik gzlenmitir. Bu trl belirlemeler de gstermektedir ki, Lamarck kuram olgusal dayanaktan yoksundur. Kaltsal olarak biriken modifikasyonlar olmad.halde son derece karmak uyumluluklar kurulabilmekte; tersine, kuaklar boyunca kullanlmayan organlar yap ve ilevlerini korumaktadr. Bu sonular gz nne alndnda, Lamarck kuramnn neyi aklad ya da ne ie yarad sorulabilir!
31

Evrim dncesini deil ama geerliliini bugn de srdren evrim kuramn Charles Darwin'e (1809-1882) borluyuz.(2) Fizik ve astronomide Galileo ile Newton'un yeri ne ise Darwin'in biyolojideki konumu odur. Ksaca demek gerekirse, Darwin'in evrim kuram birbirini tamamlayan iki e iermektedir: (1) Canl dnyada varolan deiik biim ve trlerin ortak bir kkten kaynaklanarak gelitii; (2) Canllar arasnda "yaam savam" ve "en uyumlunun ayklanmaktan kurtulmas" diye dile getirilen evrimin gerekleme dzenei. Ayrntl aklamay ileriki blmlere brakarak, imdi genel bir belirlemeyle yetineceiz. Darwin canllarn ortak bir kkten kaynakland savn ilk ortaya atan kii olmamakla birlikte, bu sav dorulayan ok sayda deiik gzlemsel kant ortaya koymutur. Bylece sz konusu sav salt bir tahmin ya da hipotez olmaktan km, bilimsel bir nerme nitelii kazanmtr. kinci noktaya gelince, evrim srecinin dzeneini oluturan "doal seleksiyon" ilkesi Darwin'in asl nemli katks olarak bilinir. Doal seleksiyonun anlam nedir, nasl ilemektedir? Tm gzlemler canllarn (bitkiler ve hayvanlar) doann besleyemeyecei say ve hzda oaldn gstermektedir. yle ki, her kuakta bireylerin pek ou erginlik ana ulamadam yok olmaktan kurtulamaz. Bir trdeki bireylerden hangilerinin yaam srdrecei, hangilerinin yok olup gidecei nasl belirlenmektedir? Canllar dnyasnda bir eleme dzenei ilemektedir. Bu elemede rastlant ya da ansn rol yok deildir. Ama asl neden bireysel farklar (kaltsal varyasyonlar) ve bu farklarn evresel koullara uyum salamadaki roldr, denebilir. Canllar, ayn trden de olsalar birbirlerinden eitli ynlerden farkllklar gsterir. Hatta ayn ana-babadan olan kardeler arasnda bile gzlenebilir farklar vardr. Belli bir evrede ayn trden olan ama zelliklerinde az ya da ok farklar gsteren bireyler snrl olanaklar iin yarmak, yaam savam
32

vermek zorundadrlar. Bu savamda evre koullarna uyum kurma (adaptasyon) bakmndan zellikleri daha elverili olanlarn stnlk salamas, dierlerinin yenik dp elenmesi kanlmazdr. Szgelimi, grecel olarak daha hzl koan tavan ve geyiklerin dmandan kurtulma, daha evik kedilerin avlarn yakalama, aslan ve kaplanlardan daha gl olanlarn iftleip dl verme, boynu daha uzun zrafalarn beslenme olanaklar daha fazladr kukusuz. Milyonlarca yllk sreler dnldnde yaam savam veren birey veya topluluklarn zelliklerindeki farklarn nasl yeni ya da daha gelimi trlere yol at kolayca anlalr. Darwin canllarn kaltsal olan zellikleri arasndaki farklar ileyen doal seleksiyon dzeneinin amipten insana uzanan evrim srecini yeterince aklad inanandayd. Ne var ki, doal seleksiyon kimi ynleriyle ne ilk ortaya atldnda ne de bugn tartma konusu olmaktan kurtulamamtr. Teologlar bir yana, kimi biyologlarn da evrimi aklamada bu dzenei yeterince doyurucu bulmadklarn biliyoruz.

Darwin Kimdir, Bilimsel Devrimi Nasl Algland?


Darwin, evrim dncesine bilimsel temel kazandran doa bilginidir. Entelektel bir aile gelenei ile Byyen Darwin, yl tp renimi grdkten sonra ilahiyat renimi iin Cambridge niversitesi'ne girer. Ama onu asl ilgilendiren ey bcek koleksiyonudur. Bu merak ona be yl sren bir bilimsel geziye katlma olana salar. ngiliz Kraliyet gemisi Beagle'le srdrlen bu gezinin misyonu Patagonya, Tierra del Fuego'nun yan sra ili, Peru ve Pasifik'teki baz adalarn haritasn karmak, Gney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Tasmanya kylarn kapsayan dnya evresinde bir dizi kronometrik lmeler yapmakt. Darwin geziye doa bilimcisi kimliiyle katlmtr. 1831'de denize alan gemi 1836'da ngiltere'ye dner. Ykl inceleme notlaryla gemiden inen Darwin'in
33

dn yaknlarnn dnda kimseyi ilgilendiren bir olay deildi, o zaman. Ancak aradan 23 yl getikten sonra bu gezinin bilimsel nemi, insan dncesinde yol at byk devrim ortaya kacakt. Gezi boyunca Darwin'i bir gzlemci olarak en ok trler arasndaki ilikiler, canllarn deien evre koullarna uyum salamada gsterdikleri olaanst beceri, birbiriyle sk yaknl olan hayvan topluluklarnn gneye doru kaydka yerleim bakmndan nasl sralandklar ilgilendirmiti. evrenin topluluklar zerindeki etkisi gzden kamayacak kadar belirgindi. Darwin'den nce Lamarck'n nemle zerinde durduu bu gzlem onun kuramnn zn oluturmutu. Trlerin kkenini deien evre etkisinde organlarn kullanl ya da kullanszlk biimine balayan Lamarck kuramnn olgusal kanttan yoksun kaldna daha nce deinmitik. Darvvin, dedesi Erasmus Darwin'in evrim dncelerinin yan sra Lamarck'n almasn da yakndan biliyordu. Ancak Darwin'in gznde bu almalarn hibiri trler arasndaki farklar aklayacak yeterlikte deildi. Gezi notlarna belli bir dzen vermeye koyulduunda zellikle trlerin deiimine ilikin gzlemlerini dikkat ekici bulmutu. Ancak henz belirsiz kimi hipotezler dnda elinde "kuram" diyebileceimiz belli bir aklama yoktu. Geziden dnnn ilk iki yl Darwin iin bir tr bocalama dnemi olmutur. Bu srada eline bir rastlant olarak geen bir kitap, Thomas Malthus'un Nfus zerine nceleme adl yapt, aray iinde olduu aklamann ipucunu ona salar. Bir rahip olan Malthus amatr bir ekonomist olarak da alyordu. Kitabnda, nfus byklyle salanan yiyecek miktar arasndaki ilikiyi ele alm, nfus art hznn yiyecek retimini srekli ama eilimi gsterdii savn vurgulamt.(3) Malthas, sava, ktlk ve salgn hastalklarn nfusta hzl bymeyi bir lde snrlad, yoksa sonucun tm dnya iin kanlmaz bir ykm getirecei grndeydi. 19. yzyln ilk yars ngilteresi'nde nfus gerekten ylesine byk bir art hz iindeydi ki, beslenme sorunu kayg verici bir arlk
34

kazanmt. Malthus'a gre nfus artnn o gnk hzda devam etmesi halinde insanlarn bulunan yiyecei paylama savam azgn boyutlara ulaacak, gller karsnda gszler ok gemeden yok olup gidecekti. Darwin, Malthus'un izdii bu karamsar tabloda canllar dnyasna zg evrimsel deiimin motor gcn yakalar. Pasteur, "Bilimde mutlu rastlant ona hazr kafa iin vardr," demiti. Malthus'un insanlk iin pek i ac olmayan ndeyisinin, Darwin'in kafasnda nasl bir imek aktrdn kestirmek g deildir. Darwin'in mutlu sayd bu etkiyi dile getiriini birlikte okuyalm: Malthus'un nfusa ilikin denemesini vakit doldurmak iin okuyordum. Uzun sren youn gzlemlerimle her yerde tank olduum canllar arasndaki "yaam savam" olaynn anlamn kavramaya hazrdm. Hemen grdm ki, etin evresel koullar altnda canlya avantaj salayan zellikler korunur, salamayan zellikler zamanla yok olur. Bu srete yeni trlerin olumas kanlmazdr. Artk elimde almalarma k tutan bir kuram vard! Darwin gibi doal tarih merakls bir baka aratrmac da, gene bir rastlant olarak Malthus'u okumu, ayn sonuca ulamt. Darwin, 1858'de Malaya'dan incelemesi iin kendisine postalanan bir yaz eline geinceye dek Alfred Russell Wallace (1823-1913) adl kiiden habersizdi. Wallace'n yazs, Darwin'in Malthus'tan esinlenerek oluturduu kuram ana izgileriyle ieren bir zetti. Darwin'in bu durumda urad ruhsal sarsnty kestirmek g deildir. Ne var ki, onun bir bilim adamndan beklenen drst davran rneini verdiini biliyoruz. Darwin, Wallace'n istei dorultusunda yazy okuduktan sonra dnemin nl jeoloji bilgini Sir Charles Lyell'e bir aklamayla birlikte gnderir. Darwin aklamasnda kendisinin de uzun bir dnemi kapsayan almalarnda ayn sonuca ulatn, bu konuda hazrlad kitabnn yaknda yaymlanacan bildiriyordu. Durum gerekten Darwin iin i
35

ac deildi. Lyell ile Darwin sonunda haka bir zm buldular: Wallace'n yazs ile Darwin'in szn ettii kitabnn bir zeti Linnean Kurumu'nda birlikte okunacak, sonra kurumun dergisinde yaymlanacakt. Derginin Eyll 1858 saysnda kan bu iki yaz, ne yazk ki, beklenenin tersine, yank uyandrmaz. Yalnzca bir eletiri gze arpar; onda da, "yazlarda yeni olan her eyin yanl, doru olan her eyin de zaten bilindii," kmsemesi vardr. Ancak cesaret krc bu durum Darwin'i pek etkilemez: Lyell ile tannm botaniki Hooker'in tevikiyle hazrlamakta olduu kitabn bir an nce bitirmeye koyulur. Trlerin Kkeni adl nl yapt Kasm 1859'da yaymlanr. lk bask kitabn sata kt gn kaplr; ikinci bask da birka gn iinde tkenir. Yeni basklar birbirini izlemekle kalmaz, kitabn ok gemeden Avrupa lkelerinde, bu arada Japonya'da, evirileri yaymlanr. Bu o dnemde pek az kitap iin sylenebilecek bir baardr. Trlerin Kkeni, ksa srede yaratt sarsc etki bakmndan Rousseau'nun Sosyal Kontrat, Marx'n Sermaye, Thomas Paine'in nsan Haklar gibi devrimsel etki yaratan kitaplarla boy lebileceini gsterir. Bu kitapla bilim tarihinde yeni bir dnem balamtr. Trlerin Kkeni'nde Darwin trlerin oluumunu bireyler arasndaki varyasyonlar kullanan doal seleksiyona balamt. 1871'de yaymlanan nsan Soyu'nda ise Darwin ikinci bir tezle, ortaya kyordu: insan bir hayvandr; tm dier hayvanlar gibi evrim srecinin rndr. Kutsal kitaplarn bilinen retileriyle aktan aa elien bu tez yalnz banaz din evrelerini deil, insanda Tanrsal imge olduu dncesine koullanm pek ok kimseyi, bu arada kimi bilim adamlarn fkeyle ayaa kaldrr. Ortal yattrma gereini duyan Wallace, Darvin'in imdadna komaktan kendini alamaz: Darwin'in evrim kuram, en ar mantksal sonucuna gtrlse bile, insann spiritel doasna ilikin inanca ters dmek yle dursun, o inanc destekler niteliktedir.
36

Ne var ki, Wallace'n pek inandrc olmayan bu yorumu etkisiz kalr, zellikle kilisenin iine dt tedirginlik giderilemez Bu tedirginlik nedensiz deildir: Evrim kuram entelektel kesimde olduu kadar halk kitleleri arasnda da destek bulur. Darwin kendisinden 300 yl nce gelen Kopernik gibi insan dncesinde kkl bir devrim balatmtr. Kopernik arzn gne evresinde dnen bir gezegen olduunu syleyerek; Darwin canllarn, bu arada insann uzun evrim srecinde olutuuna doyurucu kantlar getirerek, evrende arza ve insana zel konum veren geleneksel dnceyi ykyordu. Geri Galileo'dan sonra giderek saygnln yitiren kilisenin bu gelimeyi nleyecek ya da etkisiz klacak gc kalmamt; ama Tanr'ya dorudan bir saldr sayd Darwin kuramn iine sindirmesi de beklenemezdi, elbet. Teoloji, canllar dnyasna ilikin bilimsel gelimelere ok daha duyarldr: Fiziksel dnyann mekanik aklamasna zamanla allmt; ancak canllarn oluumunda Tanr'nn dlanmas gz yumulacak bir saygszlk deildi. Gerekten, Darwin trlerin evrimini, Newton'dan kaynaklanan ve 19. yzyl bilim dnyasnda egemenlik kuran mekanik grle aklamaktayd. T. H. Huxley'in, bilim evrelerinde Trlerin Kkeni'ne gsterilen ilgiden sz ederken ada pek ok bilim adamnn duygularn dile getirdii sylenebilir: Biz, dorudan olgularla yz yze getirilerek geerlii yoklanabilecek ak ve kesin bir aklama aray iindeydik. Trlerin Kkeni aradmz hipotezi bize salamt. Yaratl retiyi kabul etmiyorduk ama yerine koyacamz ne vard elimizde? Darwin kuram zerinde bilim adamlar arasnda balayan tartma ok gemeden geniler, halk kesimlerine inen krc ekimeye dnr. Bilim dnyasnda ounluk ak ve doyurucu bulunan doal seleksiyon dncesine banaz evrelerin tepkisi gecikmez. 1860'da yer alan ve "Oxford Toplants" diye n kazanan ilgin ekime aradan yzyl akn bir zaman gemesine karn unutulmamtr. Taraflar atmaya hazrlkl gelmilerdi. Kilise yzyllarn deneyim ve bilenmi argmanla37

ryla ortaya kyordu. Hedefi Darvincilii vurmak, kutsal kitabn yanlmazl dogmasn kurtarmakt. Delloyu, etkili konuma gcyle tannan Oxford Piskoposu Samuel Wilberforce stlenmiti. Olayn yksn Hudey'in Yaam ve Mektuplar adl biyografiden okuyalm: Daha toplant salonunun kaplar almadan Oxford topluluu, piskoposun Darwin'i ezecei sylentisiyle alkanmt. Wilberforce'u tartmaya, Darwin'e kiisel kin besleyen Profesr Owen hazrlamt. Karsnda Darwin'in "oban kpei" diye bilinen T. H. Huxley vard. Aslnda Huxley'in niyeti dinleyici olarak kalmak, tartmaya katlmamakt. Tartmann ok gemeden demogojiye dnp soysuzlaaca endiesini tayordu. yle bir kalabalkta akl deil, duygular ar basacak, dolaysyla bilimsel bir tartmaya olanak olmayacakt. Hatta arkadalarnn srar olmasa, toplantya katlmay bile stemiyordu. Toplantya gelenler ylesine kalabalkt ki, Oxford Mzesi'nde ayrlan salon yetersiz grlerek ktphanenin Bat Odas diye bilinen daha geni bir salona geilir. Konumaclar daha gelmeden salon tka basa dolmu, nefes alnacak yerkalmamt. Salonun bat kesiminde pencerelere kadar doluan bayanlar yer alm, bir yandan yelpazeleriyle serinlerken bir yandan da el kol iaretleriyle piskoposu cokuyla selamlyorlard. Piskoposun hazr kuvveti kilise takm da salonun tam ortasnda yer almt. Salonun kuzey kesimine ise, renciler ylmt; aznlkta olmakla birlikte onlar da Darwin iin seslerini ykseltmeye hazrdlar. Wilberforce konumak iin yerinden dorulmaya balaynca salonda gerginlik artar, tm gzler ona evrilir. Piskopos yarm saat boyunca parlak ama ieriksiz bir retorik rnei sergiler; dinleyicileri dnmeye deil duygulanmaya iten, gerekleri arptan bir dil kullanr. Arbal bir din adam grnmnde, evrim dncesinin anlamszln vurgular; trlerin balangtaki yaratl biimleriyle kald, Tanrsal dzenin deimeyecei temasn iler. Dinsel trenlerde her zaman
38

ustaca bavurduu yntemle konumasnn etkisini ykseltmek, kar tarafa lm darbesini vurmak iin Huxley'e dner, alayc bir glmsemeyle u soruyu yneltmekten kendini alamaz: "imdi renmek istiyorum, sizin maymunla akrabalnz anne tarafndan m, yoksa baba tarafndan m?" Konumak niyetinde olmayan Huxley artk sessiz kalamazd, piskoposa aznn payn vermek frsat domutu. Yavaa yerinden dorulur, sakin, kararl bir ifadeyle, "Maymunla u ya da bu yoldan akraba olmay drc bulmuyorum. Beni asl utandran ey, sz syleme ustalyla gerei saptran biriyle u anda kar karya kalm olmamdr." Huxley'in bu ksa yant salonun havasn bir anda deitirir, iti kak ve barmalar arasnda hanmlardan biri baylr. rencilerin srarl istei zerine dnemin tannm botanik bilgini Hooker krsye arlr. Hooker konumasnda piskoposun bilimsel verileri hie saydn, bilmedii bir konuda uzmanlk tasladn, Trlerin Kkeni'ni okumad halde kulaktan dolma szlerle karaladn belirtir. Piskopos kendini savunamaz duruma dmtr; kurtuluu evresiyle birlikte toplanty hemen terk etmekte bulur. Bu olay ayn dili kullanmayan din ile bilimin bir araya gelip tartamayacan gstermekle dnce tarihinde nemli bir yer tutar. Darwin'in yapt neydi? Banaz evrelerin tedirginlii byk lde bu soruyu doru yantlayamamaktan kaynaklanyordu. Darwin trlerin evrimine ilikin bir kuram ortaya koymu, toplayabildii gzlem verileriyle kuramn kantlamaya almt. Bir hipotez niteliinde olan bu kuram canllara ve trlerin geliimine ilikin bilinen olgular aklamaya ynelikti. Darwin'in kendisi kuramna bu gzle bakm olmal ki, daha doyurucu bir kuramn ortaya kmas halinde ondan vazgeebileceini belirtmekten geri kalmamt. Gnlnden unlar
39

okuyoruz: Bana ne denli ekici gelirse gelsin, olgularn ters dt herhangi bir hipotezimden (ki her konuda hipotez oluturmaktan kendimi hibir zaman alamam) vazgeebilmem iin kafam saplantlardan uzak tutma abasndan hibir zaman kanmadm. Ne var ki, Darwin'in deindii saplantsz ya da zgrce dnme abasnn bilim adamlar arasnda bile yaygn olduu kolayca sylenemez. Nitekim Darwin daha yaarken kimi evrelerin, bu arada baz bilim adamlarnn, evrim kuramna kuku gtrmez bir reti gzyle baktklarna tank olmutur. ki uta da banazln egemen olduu yle bir ortamda din ile bilimin, uzlamas yle dursun, tartmasna bile olanak yoktu. Din talam teolojik dogmalarndan, hi deilse canl dnya ve zellikle insan sz konusu olduunda, en kk bir dn vermeyi veya yumuamay gze alamamakta; bilim ise mekanik dnya grnn bysnde hibir alanda ne Tanr'ya ne de ruhsal bir gce yer veriyordu. yle ki, Wilberforce ile Huxley toplant salonunu terk ettiklerinde, birbirine tmyle yabanclaan iki bireyi deil, birbiriyle badamaz iki ayr dnyay simgeliyorlard. Darwin istemeyerek gnmze de uzanan bir bunalma, kltrde onarlmas g bir atlakla yol amt. Tm devrimsel etkisine karn Darwin yeterince anlalmayan bilim adamlarndan biridir. Pek ok kimsenin gznde onun dnce tarihindeki yeri kukuludur. Kimisine gre zeks ortalama dzeyde, kavray gc zayf olan Darwin baarsn, doru zamanda, doru yerde dnyaya gelmi olmasna borludur. Kimisine gre ise baarsnn gerisinde yalnzca sabr ve ylmayan isten gc vard. Biyografisini yazanlardan biri onu "entelektel olarak snrl, kltre kar duyarsz" diye nitelerken, bir dieri, "olgular toplama gcn yksek, dnceleri birletirme yeteneini zayf" bulduu Darwin'in "byk dnrler arasnda yeri yoktur," der. Banazlarn gznde ise Darwin bilim adam deil, bir arlatan, bir gz boyacdr.
40

Bunlara bilim tarihini okumalar gerektiini anlatamazsnz. Sradan kiilerin Darwin ve evrim konusunda ya hi ya da pek az ey bilmeleri doal saylabilir, belki. Ama aydn geinenler arasnda bile ounluun yzeysel bilgiyle yetinmesine ne diyeceiz? Darwin'i yakndan inceleyen, gerekten tanyan bilim tarihilerinin yan sra onu anlama abas gsteren aydnlarn da yadsyamayacaklar gerek u: Darwin stn yeteneklerle donatlm, geni grl, derin kavray gcyle ayrntlar gzden karmayan sabrl bir aratrmac, zgn ve kapsaml kuram oluturma dehasyla sayl bilim adamlarndan biridir. Otobiyografisinin son cmlesi onun ayn zamanda ne denli alakgnll olduunu gstermektedir: Sahip olduum mtevaz yeteneklerim gz nne alndnda, birtakm nemli noktalarda bilim adamlarn bu denli etkileyebilmi olmam gerekten benim iin inanlmas g bir olaydr. Charles Darwin, 1882'de 73 yanda ldnde, evrim kuramyla uygar dnyay bir tr "yer sarsnts" iinde brakmt. Doadaki konumumuza ilikin dncemiz zerindeki etkisi bugn bile yeterince deerlendirilmi deildir. Trlerin Kkeni yaymlanmasndan bu yana yaklak 150 yl gemi olmasna karn ilk canlln srdrmekte, deiik evrelerde tartlmaktadr. Evrim kuramn anlamak, bu kuramn ok ynl etkilerini deerlendirmek Darwin'in byk baarsn anlamak demektir.

______________________________ 1) Payne F., "Drosophila ampelophila Loew Bred in the Dark for Sixty-Nine Generations." Biol. Bull. 21: 297, 1911.
2) Darwin 1842'de bir taslan hazrlad kuram zerindeki almasn. 1858'de A.R. Wallace'n incelemek zere gnderdii ksa bir yaz eline 41

geinceye dek srdrr. Kuramnn bu gen doa aratrmacsnca da oluturulduunu hayretle grr. Wallace'n almas Darwin'in bir bildirisiyle birlikte ayn yl Linnean Kurumu'nda okunur. 3) Malthus'un szn ettii fark literatrde genellikle yiyecek retiminin aritmetik diziyle, nfusun geometrik diziyle byd biiminde belirtilir.

42

III. BLM DARWNCLKTE YETERSZLKLER


Bilim grnrde olmayan bir dzeni araytr. L. Susan Stebbing

"Yaam Savam" zerinde Yorumlar


19. yzyln ikinci yars, deyi yerindeyse. Darwin'in bir bakma putlatrld dnemdir. Trlerin Kkeni, incil gibi, istenilen anlamda yoruma ak yar kutsal bir kitaba dnr. Almanya'da, doal seleksiyon ilkesi Prusyal Junkerlerin stn uluslarn olumas iin zayflarn yok edilmesi gerektii inancna aranlan "bilimsel" destei salar. Prusya'da Darwin'i izleyen Treitschk ile Bernhardi sava yceltmeye ynelik youn bir aba iine girerler. Darwin'in kendi lkesi ngiltere'de doal seleksiyona dayanan evrim dncesi, ticaret ve sanayide acmasz rekabetin, emek smrs ile smrgeciliin gerekesi olur. O dnemde sosyalist entelektellerin yorumu daha insancld; onlara gre Darwin'in gzlemleri arasnda, canllarn etin doal koullara dayanma ve evreyle uyum kurmada bireyler aras dayanma ve ibirlii savam kadar yer tutan bir olaydr. yleyse, bireyleri birbiriyle acmasz vuruan bir toplumdan ok, dayanmaya dayanan bir topluluun gelime ve ilerleme gc daha yksek olabilir. Ne var ki, hzl sanayileme srecine giren geen yzyln kapitalist rekabet ortam evrimde dayanmay deil, zayfn acmasz ayklanmas dncesine yatkn olmal ki, evrim doal seleksiyonla zde tutuluyordu.
43

Daha insancl bir yorum yle bir ortamda duygusal bir fantezi olmaktan ileri gemezdi. Oysa doann tmyle acmasz ve krc alt tezine katlmamay salt duygusallk diye nitelemek doru deildir. Doada, toplumsal yaamda olduu gibi, yarma ve savam yannda dayanma ve ibirlii de vardr. Kald ki, Darwin'in kendisi yaam savamnda "en uyumlunun ayaklanmaktan kurtuluu" tezinin dar anlamda yorumlanmas eilimine kar gerekli uyarda bulunmutu. En uyumlu her zaman "en gl" demek deildi. Yaam savamnda glerini birletirip dayanma iine girenlerin de, en gller gibi, baar saladklar sylenebilirdi. nsann Soyu adl kitabnda Darwin bu noktay aka belirtmitir: yelerinin ounluunun birbiriyle dayanma iinde olan topluluklar en iyi gelime gsteren ve oalan topluluklardr. Ne var ki, Darwin'i izleyenler, ounluk, dar yoruma dmekten kurtulamamtr. Onun en iyi anlayanlardan biri olan Huxley bile, hayvanlar dnyasn bir "lm-kalm arenas" diye niteler. Ona gre, Bu arenada zayflarla beceriksizlerin elenmesi, gllerle beceriklilerin egemenlii kanlmazdr. Yorumunda daha ihtiyatl davranan Herbert Spencer yalnzca, "yaam savamnda en uyumlu" nitelemesinin anlam zerinde durur. Darwin'den sonra evrimde dayanmann nemini vurgulayan ilk yazar yzylmzn banda adn duyuran Prens Kropotkin olmutur. Bu yazarn genliinde Dou Sibirya ile Kuzey Manurya'da inceleme gezisi srasnda dikkatini eken en nemli olay, hayvanlar arasnda pek ok rneini gzlemledii, karlkl yardmlama ve dayanma idi. Gerekten iklim koullarnn son derece etin olduu bu blgelerde bir tr dayanma iine girmeyen hayvanlarn yok olmaktan kurtulmasna olanak yoktu. Prens Kropotkin, Evrimde Bir Faktr: Yardmlama adl yaptnda yle demektedir:

44

Bireyleri arasnda yaam savamnn en dk, dayanmann en yksek dzeyde tutulduu hayvan trlerinde gelime, oalma ve beslenme olanaklarnn en st dzeye kt gzden kamayacak kadar aktr. Kropotkin'in yargs kolayca gz ard edilemez: Gerek hayvanlar dnyasnda gerek ilkel insan topluluklarnda onun savn kantlayc pek ok gzlem yaplmtr. Dayanma eilimi zellikle kular arasnda belirgindir. Sere ve benzeri kk kularn, doan, ahin, kartal gibi yrtclardan kendilerini dayanma iine girerek koruduklar bilinmektedir. Gezdii yerlerde hayvanlarn ounlukla bir tr toplum yaam srdrdne tank olduunu syleyen Kropotkin, kuzeyin byk dzlklerini fare kolonileriyle yer sincaplarnn tuttuunu, kutba yakn evrelerde ise ren geyikleriyle misk kz srlerinin egemenlik kurduunu; okyanus kylarna gelince, oralar fok balklaryla morslarn doldurduunu rnek olarak gsterir. Orta Asya'nn byk yaylalarnn derinliklerinde bile yabanl at, eek, deve ve koyun srlerinin grldne deinen Kropotkin, doay srekli bir sava alan saymann yanlln altn izerek zellikle belirtir: Hayvanlar dnyasn, kanl dileriyle kurbanlarn durmadan paralayan aslan, kaplan ve srtlanlardan ibaret saymak tmyle yanl bir baktr. yle olsayd, insan yaamn da srekli sava ve toplu krm saymamz gerekirdi. Fizyoloji ve tp alannda tannm bilim adam Kenneth Walker'in gzlemleri de bu yargy pekitirici niteliktedir: Yllarca nce Dou Afrika'da avlanmaya ktmda hayvanlar arasnda gzlemlediim dayanmann birok rnei hl belleimde canldr. Athi dzlklerinde deiik zebra ve ceylan srlerinin tehlikelere kar birbirlerini uyarmak iin belli yerlere nbeti koyduklarna tank oldum. Zebra avlamaya kmamtm; ama ceylan avlamam da hemen hemen olanakszd. nk ne zaman birine yaklamak istesem, nbet tutan zebra tehlikeyi fark eder, ceylanlar uyarrd. Gene zrafalarla filleri de ok kez birlikte bulurduk. Fillerin kocaman kulaklar, son derece keskin iitme
45

duyular vardr; ancak grme duyular zayftr. Zrafalar ise adeta gzetleme kulelerine yerletirilmi bekiler gibidir. Glerini birletirdiklerinde grnmeden ya da duyulmadan ne fillere ne de zrafalara yaklamaya olanak vardr. Daha ilgin (daha dorusu son derece garip) bir ibirlii gergedanlarla, derilerine gmlen kene trnden parazitleri ayklamak iin srtlarnda sralanp oturan kular arasnda idi. Bu kular her zaman tetikte bekler, yaklatm ok uzaktan fark eder etmez hrn lk ve gagalamalarla konuu olduklar hayvan uyarrlard. Gergedan kamaya koyulduunda kular bir katardaki yolcular gibi hayvann srtna aslp yerlerinden ayrlmazlard. 19. yzylda bilim adamlar ounluk alma odalarnda ya da laboratuvarda kapal kaldklar, doay dorudan tanma yoluna gitmedikleri iin canllarn salt savam iinde olduu tezine kolayca kaplmtr. Huxley apnda sekin bir bilim adam bile kendini bu yanlgdan kurtaramamt. Oysa bu ayn zamanda ahlak anlaynda idealist olan Huxley iin bir trl iine sindiremedii bir sknt olmutur. Yaratlnda son derece duyarl ve insancl bir kii iin doay kr ve acmasz bir krm makinesi olarak grmek kolay deildir. Sknt sradan insanlar iin de sz konusuydu: Pazar gnleri kilisede dinledikleri szlerle dier gnlerde bilimsel kitaplarda okuduklar eyler arasnda derin bir uurum vard. Yuvasndan den bir sere yavrusunu bile gzden karmayan, tm olup bitenlere egemen, koruyucu, balayc yce Tann bir yanda,'te yanda ise onun "yaratklar" diye rendii canllar arasndaki acmasz knm! Din adamlarna m, bilim adamlarna m, kime inanacakt insanlar? Yumurtalarn bir hayvann derisinin altna yerletirip orada kan larvalarna hayvann dokularn yiyerek beslenme olana salayan, "ichneumon" denen sinei dnelim. Byle bir nesne Tanr'nn yarat olabilir miydi? Olursa, bunun aklamas nedir? Doa gerekten bilim adamlarnn betimledii gibi glnn zayf, beceriklinin beceriksizi yok ettii korkun
46

bir sava alanysa, o zaman insanlar iyilik yapmaya, yardmlamaya ve paylamaya aran dinsel ve ahlaksal tlerin anlam kalr myd? Darwincilerin dedii doruysa, "din" denen eyin efsane olma dnda bir anlam var myd? Masalla kendimizi avutup oyalamaktansa gerei tanmak, ona almak daha doru olmaz myd? Bu ikilem, amzda dinsel inancnda itenlikti olan sradan insan iin hl zmsz kalmaktadr.

"Darwincilik"ten Ne Anlyoruz?
Ne Darwin ne de onu izleyen destekleyicileri evrim kuramn ispatladklar savndaydlar. Onlar yalnzca kuram gzlemsel kantlara dayanarak doruladklarna inanyorlard. Darwin'in en ateli savunucusu Huxley'n bile trlerin evriminin doal seleksiyon dzeneine dayand tezine tmyle katld sylenemez. Ancak "Darvincilik" denen daha sonraki bir gelime, Darwin'in evrim kuramna doruluu kesin bir tr dogma kimlii kazandrma banazl gstermitir. Evrim kuramna yneltilen eletirileri (bunlar ilerde belirteceimiz gibi, dinsel, duygusal ve bilimsel olmak zere deiik kaynakl tepkilerdir) gereince deerlendirmek iin, her eyden nce, Darwinciliin ne olduunu anlamamz gerekir. Deiik yorumlara urayan, bu nedenle de anlam belirsizlii iine den "evrim" teriminin, ncelikle tanmsal akla kavuturulmasna ihtiya vardr. Gnlk anlamnda "evrim" alma veya gelime sreci demektir. Politikada toplumun devrim gibi kktenci bir atlmla deil, birikimli bir sre iinde deimesi anlamna gelir. Biyolojideki kullanmyla "evrim" (a) Canllarn daha basit ilk formlardan daha karmak formlara doru gelimesi, veya (b) ayn soydan organizma topluluklarnn zelliklerinde kuaklar boyu birikimle oluan deiiklik anlamna gelmektedir. Biyolojideki kullanmlar ieren "Darwincilik", dar anlamda, doal seleksiyon
47

dzeneini vurgulayan grn addr. Buna gre, tm canl trler, organizmaya doal koullarda ayklanmaktan kurtulma ve oalma olana salayc varyasyonlarn doal seleksiyonuyla geliir. Darwincilik doal seleksiyon tezini yoklanmas gereksiz, doruluu apak bir ilke sayd lde bilimsel bir kuram olmaktan uzaklamakta, ideolojik bir reti kimlii kazanmaktadr. Ancak hemen belirtmeli ki, bu retisel eilim gemite kalm bir olaydr. Bugnk anlamyla "Darwincilik" bilimsel evrim kuramyla zdetir. zerinde durulmas gereken bir nokta da Darwin kuramnn kapsamna ilikindir. Darwin kendisinden sonra gelen kimi yandalarnn tersine kuramnn, evrime ilikin her eyi aklad savnda olmamtr. Bilimsel her kuram gibi Darwinciliin de akladklarnn yan sra aklayamad olgular vardr. rnein, kaltma ve mutasyona ilikin hemen hibir eyin bilinmedii srada, bir tr oluturan bireyler arasndaki varyasyonlarn aklanmas beklenemezdi. Nitekim Darwin kuram varyasyon olgusunu iermekle birlikte aklamaktan uzak kalmtr. Darwinciliin doal seleksiyonu evrimin gereklemesinde tek ve amaz dzenek sayd sans da yanl bir yorumun rndr. Darwin'in kendisi hibir zaman trlerin olumasn yalnzca doal seleksiyonun bir ilevi olarak grmemitir. Kuramnda doal seleksiyon evrimlemenin temel arac olarak sunulmu, ancak baka etkenlere de yer verilmitir. Bu etkenler arasnda Darwin'in zellikle deindii Lamarck kuramnda vurgulanan organlar kullanl veya kullanszl noktas vardr. Darwin'in Lamarck kuramna tmyle srt evirmediini gsteren bu esneklii hem anlayla hem vgyle karlamak gerekir. Darwin'in zamannda kaltm bilimi henz ortaya kmamt. Bu nedenle bireylerin yaam deneyimlerinde edindikleri zelliklerin kaltsallaarak yavrularna getii dncesini benimsemede fazla bir glk yoktu. Bu dnce48

nin olgusal kanttan yoksunluu Darwin'in lmnden sonra ancak ortaya konmutur. Darwin, Weismann'n ortaya koyduu bu sonucu renseydi bile evrim srecinde evre etkisini yadsyan kat grne katlmayacakt herhalde. Doal seleksiyona malzeme oluturan varyasyonlarn nedenlerini, kaltm yasalarn Darwin bilmiyordu, kukusuz. Evrim kuramnda belirsiz kalan bu konulan ayrnlatmak kuramn geerliini pekitirmek bakmndan bir ihtiyat. Bu ihtiya Darwin'i kaltma ilikin bir hipotez oluturmaya gtrr. Buna gre organizmada yer alan her hcre "gemmule" denen birtakm paracklar salar, paracklar vcuttta bir sre dolatktan sonra reme hcrelerinde toplanr. Birlikte oalabilen bu paracklarn ilevi vcuttaki her dokunun zelliklerini sonraki kuaklara iletmektir. reme hcrelerinin yeni bir bireye dnme ve gelime srecinde 'gemmule'ler de onlarla birlikte oalarak bireyin zelliklerini olutururlar. Darwin'in "Pangenesis" diye adlandrd bu hipotez, kaltm dzeneini aklamaya ynelik ilk kuramsal giriimdir. Darwin'in nerdii aklama bilim evrelerinde yeterince benimsenmez, ancak kaltm biliminin gelimesinde hipotezin kamlayc rol yadsnamaz. Doal seleksiyon dzeneinin, ileyiini anlamak iin modern kaltm kuramnn ana izgileriyle bilinmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki, doal seleksiyon kendi bana evrim olgusunu tmyle aklamaya elverecek yeterlikte deildir. Bir tr filtre gibi alan doal seleksiyonun ilevi, evre koullarna uyum salamada yetersiz kalan bireyleri ayklamaktr. Evrim srecine devinim salayan asl etken, bireyler arasnda ortaya kan kaltsal varyasyonlardr. Varyasyon nedir, nereden kaynaklanmaktadr? Varyasyon ounluk gzlemsel bir olgudur; bir tr oluturan organizmalar arasndaki deiik her zellik bir varyasyondur. Evrim kuramnda varyasyon aklanan bir olgu deil, doal
49

seleksiyona gere salayan bir veridir. Bireyin evreye uyum salamas bakmndan kimi varyasyonlar yararl, kimileri de yararszdr. Yaam savamnda yararl varyasyonlar organizmaya baar, yararszlar ayklanma yolunu aan etkenlerdir. Sorumuza dnelim: Varyasyon nasl olumaktadr? Bu soruyu yantlamak iin mutasyon olgusuna deinmemiz gerekir. Bir toplulukta kaltsal varyasyonun temel kayna "mutasyon" diye bilinen, genlerde ya da kromozom yapsnda oluan beklenmedik, kalc diyebileceimiz deiikliklerdir. Ancak varyasyonlarn tek kayna mutasyonlar deildir; srekli olarak genotip oluturan mevcut "alel"lerin yeni kombinezonlar bu bakmdan ok daha nemlidir.(1)

Kaltm Bilimi
Kaltm bilimi, kaltmn fiziksel temelini ve ileyiini ortaya karan Weismann'la balar.(2) Darwin'in lmnden yl sonra Weismann, daha sonra embriyoya dnen dlllenmi yumurtann daha balang aamasnda "somatik" ve "propagatif" denen iki yarm paraya ayrldn gsterir. Somatik yarm yeni bireyin vcudunu oluturma yolunda byr; propagatif yarm ise bireyin reme bezlerini oluturur. Vcut yapsn oluturan hcrelerle yeni kuaklara yol aan reme hcreleri arasnda kesin ayrlma dllenmeden sonra ortaya kan ilk gelimedir. Bireyin vcudu er ya da ge lmle son bulur; oysa reme hcrelerinin bir bakma lmsz olduu sylenebilir. Bunlar sonra gelen kuaklarda yaamlarn srdrrler. Denebilir ki, organizmann neredeyse tmn oluturan somatik hcrelerin ilevi, "lmsz" reme hcrelerine, bireylerin geici yaamlarnda, bir barnak, bir beslenme olana salamaktr. Doa yaamn yeni kuaklarda srdrlmesine yneliktir. Bizlerin birey olarak bu amaca hizmet aralar biiminde kullanlmamz, saygnlmza ters de dse, grmezlikten gelemeyeceimiz bir gerektir. Gerekten, doann ileyi
50

dorultusunda kendisine den grevi yerine getiren bireyin sonunda hurda ynna atlmas kanlmazdr. Kaltmn fiziksel temelini oluturup ana-baba zeliklerini yavrulara aktaran genler hcre ekirdeinin karmak yapsnda yer alrlar. Bir hcre blnmeye yz tuttuunda ekirdei bir dizi kark ve ilgin diyebileceimiz deiiklie urar. ekirdein en belirgin zellii olan bklm ince tel, her canl tr iin says ayn olan "kromozom" denen ubuk gibi paralara ayrlr. Bu paralarn, ok gl mikroskoplar altnda incelendiinde, son derece ufak taneciklerin oluturduu kopuk bir kolyeyi andrd grlmektedir. te kaltsal zellikleri "gen" adn verdiimiz bu tanecikler tamaktadr. Evrim kuram ynnden nemli olan nokta, genlerin ana-babadan tadklar zellikleri olduu gibi ve ayr birimler olarak yavrulara geirmeleridir. Darwin'in dneminde bu nokta aklk kazanm deildi. Ana ya da babaya ait herhangi bir zelliin, iftlemeye karn kimliini yitirmeksizin (herhangi bir karma uramakszn) yavruya geii anlalmas g bir sorundu. Herkes gibi Darwin'de de, ana ve baba zelliklerinin kararak birbirini etkiledii, yavruda her zelliin ortak kimlikle ortaya kt dncesi egemendi. Oysa gerek Mendel'de, gerek daha sonraki almalarda kaltm birimi genlerin kaynamad, dier genlerle bir araya geldiinde kimlik yitirmedii dncesi geerlik kazanmtr. Dahas genler etkinlikleri iin elverili koullar buluncaya dek st rtk kalabilmektedir. Modern aratrmalar Darwin'in bilmedii bir baka olguyu daha gzler nne sermitir: "Mutasyon" denilen ani ve kalc deime. zellikle bir tr meyve sinei olan drosofila zerinde srdrlen youn gzlemler mutasyon olayn daha yakndan renmemizi salamtr. Bulgulardan biri zaman zaman bu sineklerden birinde veya birkanda beklenmedik bir deiikliin ortaya ktna ilikindir. rnein, bireyin ya gz rengi, ya kanat yaps, ya a tepkisi, ya da yaam sresi ynnden dier
51

bireylerden farkl bir zellii gze arpar. Deiik mutasyonlara sahip bireylerin dzenli iftlemeleri yoluyla ok sayda mutasyonlar ayn bireylerde bir araya getirerek bir ya da daha fazla "yeni" denebilecek trn olumas salanabilmektedir. Mutasyon belli bir tr ya da belli bireylerle snrl kalan bir olay deildir. Bu olayn nedensel aklamas henz yaplamamtr. Bilinen u ki, her organizma mutasyona urayabilir. H.J. Muller ve dier baz bilim adamlar soruna aklk getirmek iin denek olarak ayrdklar meyve sineklerini x nna tabi tutmulardr. Geri bu ilem sinekleri reme gcnden yoksun brakacak kadar zedelememektedir. Ne var ki, Muller bu ileme karn reme gcn koruyan bireylerin yavrularnda ok sayda mutasyon olay saptar. Bu yntemle krmz yerine beyaz gzl, byk yerine kk kanatl, dz yerine atal tyl sinekler oluturulur. Bu sonuca dayanarak mutasyonun grnrde organizmay etkilemeyen bilmediimiz kimi d etkenlere bal olarak ortaya kt sylenebilir. rnein, dnyamzn atmosferinden geen kozmik nlarn mutasyona yol at sanlmaktadr. Genetik alannda bilim adamlarn uratran mutasyon olay, evrim bakmndan fazla nemsenmemektedir. Evrimin mutasyon gibi anszn beliren deimelerden ok, uzun srede yer alan kk deiimlerin birikimiyle olutuu gr egemendir. Mutasyonlar doal seleksiyon iin gvenilir malzeme salamamaktadr; evrim asndan olumlu mutasyonlarn yan sra daha ok olumsuzlarna rasland sylenebilir. yle ki, rnein, bir sinek trnde grlen 400 mutasyondan yalnzca ikisi olumlu, geriye kalanlarn hepsi topluluk iin yararsz veya zararl bulunmutur. Kald ki, olumlu olanlarn da evrim iin ayn ynde olanak salamad grlmtr.

Doal Seleksiyonun Bilimsel Konumu


Doal seleksiyon kavramnda yer alan iki temel noktay bir kez daha belirtmek yerinde olur: (1) Yaam savamnda daha gl veya evre koullarna daha uyumlu bireylerin ayklanmaktan
52

kurtulma ve oalma anslarnn daha yksek olduu; (2) Tm canllarn varyasyonlara ak olduu (Varyasyonlarn nedenlerine ilikin bilgilerimizin yetersizlii, varyasyonlar beklenmedik ya da raslant oluumlar saymaya yol amtr). Trlerin oluumunda balca dzenein doal seleksiyon olduu dncesi ister istemez yantlamas ok g bir soruya bizi yneltmektedir. Doal seleksiyon bugn de yrrlkte olduuna gre, yeni trler imdi de ortaya kmakta mdr? Bu soruyu yantlamak kolay deildi. Bir kez, evrim doal balamnda dorudan gzlenebilecek bir olay deildir. Sonra, yeni bir trn olumas uzun zaman alan bir sretir. Ancak kesin bir ey sylenemiyor diye doal seleksiyon dzeneini bilim d, dayanaksz bir dnce saymak da yanltr. Unutmamak gerekir ki, bilimde tm kuram ve genellemeler az ya da ok dorulanm hipotezlerdir. Her hipotezin bir aklama ilevi vardr; bir alanda aklama ilevi bakmndan daha kapsaml, daha doyurucu alternatif bir hipotez ortaya atlncaya dek, yrrlkteki hipotez korunur. Bilimde her kuram veya hipoteze geici gzyle baklr; yeni gzlem veya deney sonularnn ters dt hibir hipotez yanllanmaktan kurtulamaz. Bu noktay bilerek ya da bilmeyerek gzden karanlarn evrim kuramnn birtakm sorulara yant vermedii gerekesiyle bilimsel olmad savna sarldn grmekteyiz. Oysa "tm bilimsel kuramlar gibi evrim kuram da ne kesindir, ne de "kesin deil" diye bilim d saylabilir. Evrim kuramn "ispatsz kald" gerekesiyle bilim d saymak ne denli yanlsa, tartlmaz "bilimsel bir yasa" saymak da o denli yanltr. Hibir bilim adam (Darwinci ya da yeniDarwinci olsun) evrim kuramnn ispat edildii dncesini ileri sremez. Ne var ki, evrim kuramnn salam olgusal verilere dayand gerei de yansz ve nesnel dnen hi kimsenin gznden kamayacak kadar aktr. stelik evrim olgusunu aklama yolunda bu kurama seenek saylabilecek baka bir kuram da bugne dein ortaya atlm deildir. Kukusuz bu
53

durum kuramn kesinlik kazand anlamna gelmez. Bilimde her kuram gibi evrim kuram da irdelenebilir, tartlarak gelitirilebilir. Nitekim, doal seleksiyon ilkesi tartma gtren bir konudur; evrim srecinin kimi inceliklerini aklamada bu ilkenin tmyle yeterli olduu kolayca sylenemez. Ancak aklama gc daha doyurucu yeni bir ilke oluturuluncaya dek doal seleksiyon dncesinden vazgeilemez. Normal olarak evrim uyum salayc bir sretir. Evrimle oluan organizmalarn evrelerine ve yaam koullarna, ou kez inanlmaz bir incelik ve beceriyle uyum saladklarn biliyoruz. Grnre baklrsa, uyum kurma amal bir davrantr. Ancak modern biyolojinin en parlak baarlarndan biri uyum olaynda yansyan erekliliin yalnzca grnrde kalan bir izlenim olduunu ortaya koymu olmasdr. Hatta buna, antropomorfik bir yanlg da diyebiliriz. Evrim kuram uyumun, varyasyonun ve varyasyonun yol at doal seleksiyonun otomatik bir sonucu olduu tezini iermektedir. 17. yzyla gelinceye dek bilimsel evrelerde bile gksel cisimlerin Tanrsal bir dzen ve gdme bal olarak devindiklerine inanlmaktayd. Oysa astronomi ve fizik alanlarndaki ilerlemeler, ayn dzenin mekanik yasalar evevesinde aklanabileceini gstermi, doal olaylarn doast glere bavurularak aklanmasnn gereksizliini ortaya koymutur. Canllarla yaam evreleri arasndaki uyum da bizi yanltmamaldr. lk bakta belli bir plan ya da amac yanstr grnen uyum aslnda uzun sreli doal bir ayklanmann, yaam savamnda baarl bireylerin oalmasna olanak veren bir dzenein (doal seleksiyonun) rndr. Doadaki dzen, doal srelerin oluturduu bir dengedir; bilim, doa d nedenler aramaz.

54

Evrim Rastlant Varyasyonlarla Aklanabilir mi?


Kukusuz evrim kuramnn bugn bile eitli noktalarda yetersizlii gsterilebilir. Bilindii gibi, "canl" dediimiz organizma deiik ilevli organlaryla koordine edilmi bir btndr. Bir parasnda oluan bir aksaklk organizmann tmnn ileyiini etkiler. rnein, grme ilevine ilikin yaplamay alalm. Grmek iin ok sayda dzenein ibirliine ihtiya vardr: Gz ve gzn i dzeneklerinin yan sra beyindeki zel merkezlerle gz arasndaki bantlardan sz edilebilir. Bu karmak yaplama nasl olumutur? Biyologlara gre evrim srecinde, gzn oluumunda ilk adm kimi ilkel canllarda deri zerinde a duyarl kk bir blmn belirmesiyle atlmtr. Ancak doal seleksiyonda bu kadarck bir oluumun kendi bana canlya salad avantaj ne olabilir? yle bir oluumla birlikte beyinde grsel merkez ile ona bal sinir ann da kurulmas gerekir. Olduka karmak olan bu birbirine bal dzenekler kurulmadka "grme'" dediimiz olayn ortaya kmas beklenemez. Darwin varyasyonlarn rasgele ortaya kt inancndayd. yle olsayd, grmenin gerektirdii o kadar ok sayda varyasyonun organizmann deiik yerlerinde ayn zamanda oluup uyum kurmas gizemli bir bilmeceye dnmez miydi? Bu gl Darwinciler iki yoldan aklamay denemilerdir: lkin organizmadaki bir deiikliin herhangi bir noktada snrl kalmad, organizmann tmn etkiledii savna bavurulmaktadr. Darwin "korelasyon ilkesi" dedii bu sav kimi rneklerle desteklemeye almtr. rneklerden biri mavi gzl beyaz kedilerin sar, tysz kpeklerin dilerinin zayf oluudur. Ne var ki, kimi eletiricilerin de belirttii gibi, bu tr olaylar korelasyon ilkesini deil, olsa olsa birlikte giden deiiklikleri rneklemektedir. Tyler ile dilerin geliimi ayn koullara baldr; birini aksatan nedenler dierini de etkiler. Oysa grme iin birbirini tamamlayc bir dizi deiikliklere ve bunlarn tam bir uyum ve egdm
55

iinde almasna ihtiya vardr. Bu nedenle grmenin olumasn geliigzel varyasyonlardan yola kan doal seleksiyonla aklama yerine, belki de Darwincilerin kolayca ilerine sindiremeyecekleri iten gelen ynlendirici bir ihtiya ya da eilime balamak daha yerinde olur. Bylece deiik dzeylerdeki organizmalarn (rnein, omurgallar ile mollusc'larn) grme dzeneklerindeki rastlant saylamayacak yakn benzerlii de aklama olana domaktadr.(3) Sradan bir mollusc olan Pecten'in gznde bizimkinde olduu gibi retina, kornea ve selloz dokulu lens vardr. imdi evrim dzeyleri bu denli farkl iki trde bir dizi rastlanty gerektiren bu yaplamay salt doal seleksiyonla nasl aklayabiliriz? Bu soruyu soranlardan biri de Yaratc Evrim adl kitabnda Darwinciliin mekanik anlayna kar kan filozof Henri Bergson'dur: Nasl olur da sonsuz denecek kadar ok birtakm kk varyasyonlar, eer bu varyasyonlar salt rastlant ise, evrimin birbirinden bamsz iki kolu zerinde ayn plan izlesin? Evet, nasl olur da tek tek alndnda hibir ie yaramayan birtakm varyasyonlar iki kolda da doal seleksiyonla ayn sra veya dzende korunarak biriktirilmi olsun? Darwincilerin bu soruya doyurucu yant verip vermedikleri tartlabilir. Gz gibi grecel olarak yeni ve karmak bir organn olumasna ilikin aklama gln zme yolunda Darwincilerin bavurduu ikinci yola gelince, bu bir varsayma dayanmaktadr. yle ki, gz gibi bir organn bir blmnn gelimesine ilikin genler olusa da, dier blm veya blmlerin gelimesi iin gerekli genler oluuncaya dek, etkinlik kazanmaz, st rtk (latent) kalr; yeni organ ancak gerekli genlerin tmnn oluup birlikte etkinlik kazanmasyla ortaya kar. Bilimde bir kuram kurtarmaya ynelik bu trden zel aklamalara arasra bavurulduunu biliyoruz. Ancak ad hoc denen bu

56

gibi aklamalar ou kez kuku konusudur, ortada ele alnmas gereken bir sorun ya da gln varolduunu gsterir. Darwinciliin yetersiz grnd baka noktalar da vardr. Varyasyon ya da mutasyon rastlantya bal beklenmedik olgularsa, herhangi bir ama ya da dzene ynelik olduu sylenemez elbet. Oysa hayvanlarn evrim tarihi gzden geirildiinde, evrimin belli bir "plan" erevesinde ilerledii dncesine kiinin kaplmamas kolay deildir. Evrimin kimi durumlarda yn deitirdii sz konusu olsa bile genellikle ayn ynde ilerledii sylenebilir. Doal seleksiyon ve rastlantya bal varyasyonlarla genelde dzenli ve amal grnen bir sreci aklamak pek ok kimse iin inandrc olmaktan uzaktr. Hatta bunlar arasnda kimi Darwinciler de olmal ki, evrim konusunda ama ya da eilim trnden szcklere duyulan gereksinmeyi "ortogenesis" denen yeni bir hipotezle karlama yoluna gidilmitir. Bu hipotez yeterince benimsenmemi olmasna karn evrimcileri olduka rahatlatc niteliktedir. Ortogenesis, her canlnn protoplazmasnda evrim srecini belli bir yne dorultan kaltsal ve bamsz bir eilim varsaymaktadr. Varsanan bu eilime organizmann bir tr alnyazs diye baklabilir. Kimi biyologlar (rnein, Fairfield Osborn) atlarn atalarndan kalma fosil dizisinin, ortogenesis hipotezine gitmeksizin, aklamasna olanak grmyorlar. te yandan baka biyologlar, bu arada zellikle yeni-Darwinciler, o tr znel bir eilimi gizemsel bularak ortogenesisi bilim d bir aklama saymaktadrlar. Onlara gre ortogenesis hipotezi, Bergson'un "elan vital" dedii gizemli gc baka bir terimle dile getirmekten ileri geen bir dnce deildir. Darwinciler doal seleksiyona, trleri kk varyasyonlar kullanarak oluturan bir dzenek, deiiklie yol aan mekanik bir g gzyle bakarlar. Baka bir deyile doal seleksiyon Danvincilere gre evrim srecini ynlendirmez, ona belli bir yn izmez.
57

Ayklama dzenei olarak alan doal seleksiyon yeni trlere yol aabilecei gibi durumu koruma ynnde de alabilir. Bunun bir rneini ngiliz seresine ilikin bir olayda bulmaktayz. Bilindii zere, ngiliz seresi evreye uyum salamada son derece becerikli bir kutur. Dnyann birok blgesinde, bu arada zellikle Amerika'da, ok yaygn olarak grlr. Amerika'nn bilinen byk frtnalarndan birinde serelerden bir blmnn yerlerde srnd grlr. Toplanarak bakma alnan bu sereler zerinde yaplan incelemelerde, bunlarn, ayn blgede frtnaya yenik dmeyen serelerden kimi farklar tad saptanr. Frtnaya yenik den serelerin ounluk standart lye gre kanatlarnn ya daha uzun ya da daha ksa olduu grlr. Burada grdmz doal seleksiyonun ortalama tipi koruma, arl ayklama ynnde ilediidir. Bilimsel bir kuramn olgusal verilerle ispatlanamayacana daha nce deinmitik. Darwin'in evrim kuramn ispatlamad sulamas bu nedenle havada kalan bo bir saldrdr. Evrim, yava yryen uzun sreli bir sretir. Baz aratrmaclar, yeni bir trn ortaya kmas iin ortalama yz bin kua kapsayan bir sreye ihtiya olduu grndedirler. Drosofila(4) (meyve sinei) ok abuk redii iin biyologlarn klasik inceleme konusudur. Ama ok hzl reyen bu sinein bile yz bin kua bin yllk bir sre demektir. Drosofila zerindeki deneyler iki yzyl nce deil, bin yl nce balam olsayd evrim kuramn dorulayan ya da yanllayan bir sonucu ancak gnmzde alabilirdik. Kimi eletiricilere gre, evrimi salt doal seleksiyona balamak, daktilo makinesinin bana oturtulan bir- kedi veya gverciin tulara vurularyla bir milyon yl iinde Shakespeare'in Hamlet'ini ya da Goethe'nin Faust'unu yazabileceklerini beklemekle birdir. En basit bir canly bile yakndan incelediimizde onun oluumunda ince bir "zek"nn roln grmezlikten gelemeyiz.
58

Bu usta el ya da zek yaamn kendisinde sakl bir g mdr, yoksa teolojide sz edilen Tanr mdr, tartlabilir. Ama evrimi salt kr kuvvetlerin "mutlu" bir sonucu olarak grmek bu biyologlara gre ok zordur. Tannm biyolog J.B.S. Haldane aadaki paragrafta pek ok meslektann paylat bu gr yanstmaktadr: Sekin biyologlardan hibiri ne evrim olayna ne de doal seleksiyon ilkesine kukulu gzle bakar. Ancak ans varyasyonlarna dayanan doal seleksiyonun kendi bana evrimi tmyle aklad dncesine katlmakta teredddmz vardr. Doal seleksiyon evrimi tmyle aklyorsa bu dnyay anlama yolunda byk bir admdr. Ama doal seleksiyon evrimi aklamada, gravitasyonun kimyasal affinteyi aklamasndan daha baarl deilse, o zaman, biyologlarn ii sandklarndan ok daha gtr.(5) Darwin'in evrim kuram bugn geerliini koruyorsa, bunun balca nedeni yerine geecek daha doyurucu, alternatif bir kuramn yokluundandr. Yetersiz de olsa Darwin kuramn daha gl bilimsel bir kuram ortaya kncaya dek korumak zorundayz. Doal seleksiyona duygusal tepki gsterenler de az deildir. Bunlardan birini dinleyelim: Kularn, balklarn, ieklerin, vb. gz kamatrc gzelliini salt doal seleksiyona borlu olduumuza inanmakta glk ekiyorum. Dahas, insan bilinci yle bir dzenein rn olabilir mi? Nasl olur da tm uygarlk nimetlerinin yaratcs insan beyni; Sokrates, Leonardo da Vinci, Shakespeare, Newton ve Einstein gibileri lmszletiren yaratc imgelem (muhayyile), "yaam savam" denen orman yasasnn bize bir armaan olsun?(6)

59

______________________________
1)"Alel", homolog kromozomlar zerinde ayn konumu paylaan bir 'gen'in alternatif formlar demektir. 2) Kaltmda genlerin ileyiini deneysel olarak ilk inceleyen bilim adam Avusturyal Rahip Gregor J. Mendel'dir. Mendel'in 1866'da aklad almas, ne yazk ki, yzylmzn bana gelinceye dek dikkat ekmeden kalr. 3) Salyangoz ve smklbcek trnden canl topluluk. 4) H.G. Wells, J. Huxley, G.P. Wells, The Science of Life, London, 1930. 5) J.B.S. Haldane, Possible Worlds, London, 1927. 6) J. Hawkes, "Nine Tentalizing Mysteries of Nature," New York Times Magazine, 33,1957.

60

IV. BLM EVRM KURAMININ BLMSEL KONUMU


Biyolojide, evrimin dnda, hibir eyin anlam yoktur. Theodosius Dobzhansky

Evrim Kuramna Tepkilerin Kayna


Evrim kuram, ortaya atld gnden bu yana tartma konusudur. ou kez saldrya dnen eletirileri iki ana grupta toplayabiliriz: (1) Dinsel banazlk ve nyargdan kaynaklanan tepkiler; (2) Bilimsel eletiriler. Dinsel banazlk batan beri belirtmeye altmz gibi bilimi hibir zaman iine sindirememitir. Engizisyon ve baka yollardan (rnein, kitlelerin koulland nyarglar krklenerek) uygulanan bask ve yldrma balangtaki etkisini zamanla yitirdiinden, amzda deiik taktiklerle yeni bir stratejinin izlendiini gryoruz. Gnmzde "Bilimsel Yaratllk" diye piyasalanan akmn aslnda bilimsellik grnm altnda bilime kar ideolojik bir mevzilenme, bir saldr eylemi olmaktan te bir anlam yoktur. Dnn aktan bilim dmanlar eylemlerini imdi bilim maskesi altnda srdrmektedirler. Onlar dinlersek, dedikleri u: Evrim kuram bilimsel deildir; Darwincilik din
61

kart bir reti, ya da dar anlamda "pozitivist" bir ideolojidir. Bilimden sz ederek bilimi ypratmay stratejik marifet sayan yaratllar evrim kuramnn, (a) deneysel olarak ispatlanmadn, (b) gerei yanstmaktan uzak bir sav ya da "hipotez" olduunu ileri srerek evrim olgusunu yadsma, en azndan kuku konusu yapma yolunda aba gstermektedirler. Amalar zihinleri kartrarak bilimi kendilerince zayf bulduklar bir alanda vurmaktr. Yaratllarn savlarn ayrntl olarak ileriki bir blmde ele alacaz.(1) Bilimsel eletirilere gelince, ncelikle bir noktann aklk kazanmas gerekir: Yaratllar evrim kuramna ilikin bulduklar geerli, geersiz eletirileri evrim dncesini karalamak, evrim olgusunu yadsmak iin kullanmaktadrlar. Bilimsel eletirilerin amac bu deildir. Bilim dnyasnda tartlan evrim srecinin varl deil, aklanmasnda duyulan kimi yetersizliklerdir; ama evrim kuramn bilimsel olarak daha doyurucu bir dzeye karmaktr. Darvincilie ilikin baz bilim adamlarnca belirtilen yetersizliklere bundan nceki blmde deinmitik. Bilimsel eletirilere ileriki blmlerde de yeri geldike yer vereceiz. imdi genel bir deinmeyle yetineceiz. Evrim, kaltm olgusunu ieren bir sretir. Oysa Darwin kuramn oluturduu dnemde kaltma ilikin pek az ey biliniyordu. Weismann'n almasnn hemen ardndan Mendel'in uzun sre gzden kaan aratrmasnn gn na kmas, Darwin kuramndaki kimi eksiklikleri aa vurur. te yandan D'Archy W. Thompson gibi kimi biyologlar, Darwinciliin canl dnyadaki hemen her gelimeyi varyasyonlarn doal seleksiyonuyla aklamasn kolaya kaan bir tutum saymtr. Gndemin sk sk tartlan bir maddesi de u: Darwin evrimin yava yryen bir sre olduunu varsaymt. Onu izleyen yeni-Darwinciler de ayn grtedirler. stelik yeniDarwinciler grlerinin genetik bilimince de desteklendii kansndadrlar. Ne var ki, yeni trlerin uzun sre alan kk
62

birikimlerle olutuu tezini yetersiz bulan evrim kuramclar da vardr. Kar klan bir baka nokta da evrimin ne lde uyuma (adaptasyona) yol atna ilikindir. Doal seleksiyonun dayand temel dnce kimi bireysel farklarn evreye uyum kurmada avantaj salad, dolaysyla bu tr farklarn gen havuzuna eklenerek yaygnlk kazand dncesiydi. Oysa bu zelliklerden bir blmnn kendiliinden bir avantaj salamad halde, yalnzca nemli avantaj salayan zelliklerle birliktelik nedeniyle, seildikleri grlmtr. Bu, evrim srecinde ortaya kan varyasyonlarn tmnn uyum salayc olmad demektir. Baka bir deyile, kendi bana uyum salama avantaj tamayan kimi zellikler, avantaj salayan zellikler gibi, kalc olabilir. yleyse, trel ya da bireysel zelliklerin tmn doal seleksiyonun rn saymak doru deildir. Bu tr eletiriler evrim kuramnn "olmu-bitmi", tartmaya kapal bir dogma olmadn, tersine dzeltilmeye, gelimeye ak bir konu olduunu gsterir. Bunu, yaratllarn yapt gibi, kuramn yetersizlii olarak gstermek yanltr. Evrim dncesinin temel tezi canllar dnyasndaki trlerin donuk ve deimez olmaddr. Bir tr organizmadan zaman iinde ve deien koullar altnda baka tr organizmalar oluabilir. rnein kularn belli bir srngen trnden; kedi, kpek, kurt ve benzer hayvanlarn ortak bir memeli trden olutuu sylenebilir. Evrim dncesi, daha nce de belirttiimiz gibi, Darwin'le ortaya km deildir. Dahas, evrim olgusunu aklama giriiminde bile Darwin'i nceleyen bilim adamlar vardr. Bunlardan biri, belki de en nemlisi, Fransz biyologu Jean Baptiste de Lamarck'tr. Evrim kuram zerindeki eletiri ve tartmalar iyi anlamak iin ncelikle Lamarck kuramn yakndan tanmak, bu kuramn
63

Darwin kuramndan temele inen farklarn belirlemek yararl olur. (Bu konuda daha nce verilen aklama iin "Evrim Dncesi" balkl. II. Blme baknz.) 19. yzylda yaam srecinde kazanlan zelliklerin yeni kuaklara kaltmla getii yaygn bir kanyd. Lamarck'n evrim kuramn bu dnce zerine kurmas doald. Darwin'de de izlerine rastladmz bu grn etkisi bugn bile tmyle yok olmu deildir. Lamarck trlerin kendi ihtiyalarn karlama abasnda yeni biimler ald grndeydi. Ona gre evre koullarnn etkisinde organizmalar daha karmak ve daha ileri formlar oluturmaya ynelten bir tr "igd" denebilecek doal bir eilimleri vardr. Baka bir deyile, trlerin deiik uyumlar iine girmesi, deien evre koullarnn canllar deimeye zorlamas sonucudur. Organizmann ihtiyac deitiinde, davranlar da deiir. htiyaca gre organlar daha ok ya da daha az kullanlr. Daha ok kullanlan organlar glenir, kazanlan yeni biim ya da zellikler kaltsallar. Lamarck bu srete, "organizmann iten gelen gelime gds" dedii belirsiz, znel bir gc etkin grmtr. Ksaca deindiimiz Lamarck kuram aslnda ou kez sanld kadar basit deildir. Aklk getirmek iin sk sk verilen bir rnei yineleyelim: Bilindii gibi zrafa aa yaprayla beslenir. Balangta uzun boyunlu deildi; yksek aalara yetiemediinden giderek beslenme sknts younlar; hayvan st dallardaki yapraklara ulamak iin boynunu gerip uzatmaya zorlanr. Bu zorlama sreci iinde her kuak bir nceki kuaktan kendisine geen avantaj daha ileri gtrr, sonunda zrafa topluluu bildiimiz formuna ular. Zrafalarn uzun boynunu doal seleksiyonla aklayan Darwin'e gre, slah iftliklerindeki zel yetitiriciler gibi doa da ayklayarak gelimeyi salar. rnein, gvercin yetitiricile64

ri, gvercinler arasndan yalnzca beendikleri zellikleri tayanlar korur ve oaltrlar. Ayn ekilde doa da, snrl olanaklar iin yarma gc ve becerisi en yksek olan organizmalarn kalp oalmasna izin verir; dierlerini ayklar. Zrafalarn atalar uzun "boyunlu deildi, ama ilerinde boynu grecel uzun olanlar beslenme bakmndan daha avantajl idi. Yaam savamnda boyun uzunluunun salad avantaj, uzun boyunlu bireylerin egemenliine, dierlerinin giderek yok olmasna yol amtr. Grld gibi, doal seleksiyon yeni form veya trlerin oluumunu organizmann duyduu ihtiya ya da iten gelen drtyle deil, bireyler arasndaki varyasyonlarn elenip "seilmesi"yle aklamaktadr.

Fosillerden Ne reniyoruz?
Darwin bilimsel yaamnda iki etin soruna zm getirmeye almtr. Bunlardan biri, evrim olayn yadsnamaz bir biimde kantlamak; ikincisi, evrim olgusunu aklayan doyurucu bir kuram oluturmak. nsann Soyu adl yaptnda bu iki noktaya ilikin u szleri buluyoruz: Tm almalarmda gz nnde tuttuum iki hedefim vard. nce trlerin ayr ayr yaratlm olmadn gstermek; sonra canl dnyasndaki deiikliin balca dzeneinin doal seleksiyon olduunu ortaya koymak. Darwin hedeflerine ne derece ulamtr? Bu soruyu yantlamak iin ncelikle evrim srecini belirleyen kantlar gzden geirmemiz gerekir. Bata Darwin, pek ok bilim adam evrim olgusunu kantlayan gzlemsel veriler toplama yolunda uzun yllar harcamlardr. ok sayda ve eitte olan kantlar ayrntlaryla burada sergilemeye olanak yoktur. Aada be balk altnda topladmz kantlarn genel bir fikir iin yeterli olduunu sanyoruz:
65

1. Fosillerden rendiklerimiz; 2. Yapsal benzerliklerin gsterdii; 3. Embriyolojide bulunan ipular; 4. Yeni formlarn ortaya k; 5. Snflamadan kardmz. imdi bunlar srasyla gzden geirelim: "Fosil" denen nesne, tarih ncesi dnemde yaam bir hayvan veya bitkinin, toprakta gml talam kalmtsdr. Milyonlarca yl nce ortadan silinmi kimi organizmalarn varln fosillerden reniyoruz. Bir canlnn kalntsnn fosillemesi iin iskelet trnden sert, dayankl bir yapya sahip olmas gerekir; yumuak paralarn korunmas ancak sonradan kayalaan amura benzer tortular iinde kalmasyla olasdr. Aslnda fosil oluumu kolay deildir, belli koullarn bir araya gelmesini gerektirir. Bu yzden gemite yaayan trlere ilikin fosillerin salad bilgi yeterli olmaktan uzaktr. yle de olsa, fosillerin salad bilgi son derece yararl olmutur. Bir kez unu reniyoruz: 500 milyon yl gerilere uzanan en eski fosiller bitkilerle basit omurgasz hayvanlara aittir. Yaps daha karmak organizmalara ait fosillere daha yakn dnemlerde oluan kayalarda rastlanmaktadr. Omurgallardan en eski olan balklarn 420 milyon, bilinen ilk memelilerin 170 milyon yl ncesine uzanan fosilleri kmtr. ncelemeler hem hayvan, hem bitki dnyasnda fosillerin giderek daha ileri ya da karmak canllara ait olduunu gstermektedir. Bu, "zel yaratl" savn deil evrim olgusunu kantlayan nemli bir veridir. Ayn derecede nemli bir kant daha vardr: 300 milyon yl ncesine ait kimi fosiller karada yaayan bir balk trnn varln gstermektedir. Bunlarn iskeletlerinin daha sonraki
66

dnemlerde oluan pek ok kara hayvanlarnn iskeletleriyle yakn bir benzerlik iinde olduu gzden kamayacak kadar belirgindir. Aradaki balca fark balklardaki yzgelerin yerini karada yrme organlarna brakm olmasdr. Benzer bir ilikiyi srngenlerle kular arasnda grmekteyiz. skeletleri eitli ynlerden birbirini andran iki grubun yumurtlayarak oaldklar bilinmektedir. Kularn srngenlerden olutuu grne arlk kazandran olay "Archaeopteryx" ad verilen bir fosilin bulunmu olmasdr. Bir kuun kanat ve tylerini tayan bu hayvan srngenlere zg kafatas ve dilere sahiptir. Ayrca uzun kuyruu, kanat ularndaki peneleri srngenlerle paylat zelliklerdendir. Fosiller, bildiimiz atlarn da be trnakl, ufak yapl, ksa bacakl atalarndan bir dizi ara deiikliklerle bugnk forma ulatn gstermektedir. Atlar, paralayc etobur canavarlardan kurtulmak iin giderek daha hzl koan, uzun bacakl, tek trnakl yaplarna ulamtr. Fosillerden rendiimiz ilgin bir baka olay hem evrim olgusunu kantlamakta, hem de evrimde yaam savamnn ilevini aa vurmaktadr. Bir dnemde ok yaygn olduu anlalan marsupial memelileri bugn pek az istisna dnda yalnzca Avustralya kara parasnda yaamaktadr. Jeologlar bu kara parasnn bir zamanlar Gneydou Asya'ya bal olduuna inanmakta, ancak placental memelilerinin ortaya kmasndan nce bu ban koptuunu sylemektedirler. Placental memelilerine kar yaam savamnda yenik den marsupial memelilerinin Asya'da yok olma srecine girerken Avustralya'da yaamlarn srdrmeleri, yle bir savamdan uzak kalm olmalaryla aklanmaktadr. Karada yaayan tm omurgallarn (zel ilevlerine gre eitli modifikasyonlara uram olmasna karn) "Pentadactyle" denilen plana dayand bilinmektedir. lk bakta insan kolu
67

iskeletinin yarasa, ku veya imdi artk var olmayan uan srngen (pterodactyle) kanad, ya da, balina yzgeleri (flipper) ile benzerlii anlalmaz grnr. Oysa bu tr yapsal benzerlikler, bu organizmalarn evrim srecindeki ilikileri bilindiinde aklk kazanmaktadr. Kimi hayvanlarn grnrde hibir ilevi olmayan organlar tamas aklama gerektiren baka bir olaydr. rnein tavan ve baka baz otobur hayvanlarda olduka byk olan apandisitin selloz sindirimini salayan bakterilerle ykl olduu bilinmektedir. Oysa insan, maymun ve dier etobur hayvanlarda ilevsiz grnen apandisit kktr. Gene tavan, kedi ve pek ok memelilerde ses dalgalarn yakalamak iin d kulaklar hemen harekete geiren kaslar insanda da bulmaktayz. Ancak insanda bu kaslar gelimekten ylesine uzak kalmtr ki, tavan ve kedilerdeki belirgin ilevini yerine getirmesine olanak yoktur. "zel yaratl" denilen ey gerek olsayd, bu tr yapsal benzerlikler nasl aklanabilirdi? Evrim dncesi ise bir aklama getirmektedir: Yapsal benzerlik gsteren canllarn ortak bir atadan geldii, kimi organ ya da zelliklerin yeni trlerin bazlarnda ilevsiz kalmalar nedeniyle kreldii gibi. imdi sorulabilir, hepsi bu kadar m? Elbet de deil, daha pek ok kant gsterilebilir. Biz bunlardan birkana deinmekle yetineceiz. Evrim olgusuna embriyolojiden kant getirilebilir. Yetikin omurgallardan yalnzca balk solunumunu bann iki yanndaki galsamalarla yapar. Oysa yetime dneminde karada yaayan hemen tm omurgallarda galsama yarklar grlmektedir. Ne var ki, bu oluum iriba (kurbaa yavrusu) dnda hibirinde solunum ilevi grmez. Bunun akla yakn aklamas, kara omurgallarnn atasnn balklara uzanddr. Kullanlmayan bir oluumu baka trl nasl aklayabiliriz?

68

Kurbaann yaamyks bu ynde bize daha doyurucu kant salamaktadr. riba, kurbaann balk benzeri bir atadan kaynaklandn gsteren iyi bir rnektir. Dahas, akcierli balklarn yumurtalarndan kan yavrular i galsamal yetikinlere dnmeden nce iribalar gibi d galsamaldr. Bu da, hem suda hem karada yaayan amfibianlarn o tr balklardan kaynaklandn gsterir. Yeni formlarn ortaya k da kant salayan bir olaydr. Evrim kuramna gre, doal seleksiyon dzeneinin ileyii srekli olarak yeni formlarn ortaya kmasn gerektirir. Doal seleksiyon srecinde bu varyasyonlardan nemli bir blm yok olurken bir blm de ilenerek korunur. Doada srekli oluup ayklanan kk varyasyonlarn birou dikkatimizi bile ekmez. Evcilletirmede ise, doal koullarda dayanmas zor formlar yetitirilmekte ve korunabilmektedir. rnein, insann uygarlk dnemi boyunca gelitirilen pek ok kpek ve gvercin eitinin sayl birka eite dayand sylenebilir. Snflamada da kantlar bulabiliriz. Daha nce de deindiimiz gibi, organizmalar gruplamada yapsal benzerlikleri temel alan bir snflama sistemi oluturulabilir. Buna gre, rnein, "Felis" cins ismini tayan kedileri kpek, kurt, srtlan, ay, vb. hayvanlarla gruplayarak daha genel "carnivora" ad altnda geni bir snfta toplayabiliriz. stelik bu snf "placental" memelilerini kapsayan daha geni bir snfn bir paras olarak alnabilir. Bu trden bir snflama olana evrim olgusunu kantlayc niteliktedir. Aklayalm: lk memelilerden bir blmnn etobur alkanl edindii, aradan geen uzun srede, bugn tank olduumuz gruplarn oluumuna varan dallanma srecine girdii dnlebilir. Gerekten, evrimi varsaymakszn yle bir snflama olanan nasl aklayabiliriz? Sraladmz deiik kantlar gz nne alndnda evrim dncesinin belgelenmedii, dayanaksz bir sav ya da ideolojik bir reti olduu sylenebilir mi? Kukusuz henz bilinmeyen, belki de hibir
69

zaman bilinmeyecek pek ok ey olabilir. imdiye kadar bulunan fosiller, gemite yok olan trlerin ancak bir blmn kapsamaktadr. Dierlerine ilikin imdilik herhangi bir ize rastlanmadna gre, ancak tahmin yrtlebilir. Ne var ki, tahminler zerinde biyologlar arasnda gr birliinin domas pek kolay deildir. stelik bilim adamlarn uratran daha temel bir sorun vardr: evremizde grdmz saysz eitteki canllar, balangtaki bir ya da birka canldan evrimleerek geldiyse, bu ilk canllarn kayna nedir? Bu kaynak inorganik maddeler midir, yoksa "zel yaratma" denilen Tanrsal bir eylemi varsaymak yoluna m gideceiz? Evrim kuram trlerin oluumunu aklamaktadr; canllarn kkeni sorunu ise henz herkesin zerinde birletii bir akla kavuturulmu deildir. Bu sorunu bundan sonraki blmde ele alacaz.

______________________________
1) Baknz: IX. BLM.

70

V. BLM YAAMIN KKEN


Duyunun yetersiz kald yerde akl ie karmaldr. Galileo

Nesnelerin Kkeni
evresindeki canl ve cansz nesnelerin kkeni insanolunun oldum olas merak konusudur. Yaadmz dnyann akl almaz eitliliklerle dolu olduunu gryoruz. Bitki ya da hayvan dnyas saysz trlerin bir karmaasdr. Cansz nesneler bile saylamayacak kadar ok eit sergilemektedir. Gzlerimizi kendimize evirdiimizde grdmz daha az artc deildir. Oysa bu badndrc karmaann yer ald dnyamz gne evresinde dolaan gezegenlerden yalnzca biri; uzaydan bakldnda, yzeyi su ve kara paralaryla kapl, kk kresel bir cisim grnmnde, bakaca zellii olmayan bir yer! stelik, tm gne sisteminin bile evrenin "sonsuzluu" iinde son derece nemsiz bir yer tuttuu sylenebilir. Uzayn her ynnde, her biri gneimiz gibi yanan gaz kitlelerinden oluan saysz yldzlar, her biri milyarlarca yldz ieren galaksi vardr. Evren nasl olutu; bugnk duruma nasl ulat? Astrofizikiler bu soruyu yantlama abas iindedirler. Kukusuz, bu tr sorularn ortaya kmas insann belli bir kltr dzeyine erimesini beklemitir; verilen yantlar da kltrel gelimeye grecelidir. Bilim ncesi dnemlerde egemen gr mistik ve
71

dinsel nitelikteydi. Masalms olan bu gre gre, evrende olup biten her ey gizemseldir; ya ruhsal bir gcn ya da Tanr'nn eseridir. Onun istek ve kararna gre dzenlenmitir. Kutsal kitaplarda bulduumuz aklamalar bu yaklamn en yetkin rnekleridir. Bilimsel aklamaya az ok benzer ilk giriim Antik Yunan dneminde ortaya kar. Platon'un Cumhuriyet adl yaptnda okuduumuz u satrlar yaad dnemin grn yanstmaktadr: Filozoflar ate, su, toprak ve havay mutlak, ilkel nesneler saymakta; arz, gne, ay ve yldzlarn bu ilkel nesnelerden olutuunu ileri srmektedirler. Deiik elementler ansla ve de aralarndaki yapsal benzerlikler gereince (rnein, scak soukla, kuru slakla, yumuak sertle, ve daha pek ok ztlarn geliigzel karmyla) devinir. Tm hayvan, bitki ve mevsimler gibi dnyamz ve gksel varlklar bu biimde yaratlmtr. Evet bildiimiz tm varlklar bu elementlerden olumutur. Ne var ki, bu oluum herhangi bir ruh ya da Tanr'nn giriimiyle, sanatn araclyla deil, yalnzca doa ve ansla gereklemitir. Her eyin oluumunu doa yasalarnn geliigzel ileyiine ve ansa balayan bu gr bugn de etkisini yitirmi deildir. Yzyllar boyunca teologlar bu gre kar kutsal kitaplarda yer alan "zel yaratl" retisiyle kar kmlardr. Ancak, zel yaratl zerindeki yorumlar, ou kez, birbirini tutmadndan retinin anlam kesin olmaktan uzak kalmtr. Nesnelerin kkenine ilikin ilk diyebileceimiz bilimsel giriimi Fransz matematikisi Laplace'a borluyuz. Laplace'n 1796'da ortaya att "Neblz" hipotezinin ana dnceleri daha nce Alman filozofu Kant'ta dile gelmiti. Ancak Kant'n matematikteki yetersizlii onun sorunu ele alnda birtakm glklere yol amt. Laplace, evreni, balangta dnen kocaman bir scak gaz kitlesi olarak varsaymt. Zamanla souyan bu kitle
72

bzlerek daha hzl dnmeye koyulur. Ayn zamanda, giderek bir tepsi biimini alan gaz kitlesinin evresinden birtakm halkalar kopar. Kopma, d evrede dnen paralarn merkezka kuvvetiyle, onlar merkeze eken gravitasyon kuvveti arasnda denge kurulmasyla balar. Laplace ana kitleden kopan d halkalarn her birinin younluk kazanarak bir gezegen oluturduunu ileri srer. Geriye kalan orta blm ise gnetir. Dnen ve bzlerek younlaan gezegenlerden kopan daha kk halkalar da uydular oluturur. Dnyamzn ve iindeki nesnelerin kkenine ilikin bu genel aklamadan sonra, konumuz "yaam"a dnelim. Yaam yeryznde ne zaman, nasl balad? Kltr tarihinde ok eskilere uzanan bu soruya gnmzde de doyurucu bir cevap verilmi deildir. Aristoteles'ten kaynaklanan ve 19. yzyln ikinci yarsna kadar geerli saylan gr, canllarn cansz maddelerden kendiliinden (spontane) olutuu ynndeydi. (Farelerin kirli amar, paavra ve tahl taneciklerini ieren evrelerde olutuu inanc buna bir rnektir.) Bilim tarihinde bu gr "kendiliinden reme hipotezi" diye bilinir. Kendiliinden reme hipotezi Louis Pasteur'n bakteriler zerindeki deneysel almasyla rtlmtr. Pasteur (1822-1895) sterilize edilmi ortamlarda mikro-organizmalarn oalmasnn olanakszln ispatlayarak bir canlnn ancak bir canldan oluabileceini kantlar. Ne var ki, canllarn ancak canllardan treyebilecei gerei yaamn kkenini yeterince aydnlatmamaktadr. lk canlnn nasl olutuu bugn bile deiik hipotezlere konudur. lk canlnn ortaya k srasndaki koullar belirlemek olanakszdr. Ancak bu olanakszla karn kimi deneysel almalarn yaplamayaca sylenemez. Pasteur'den sonra baz bilim adamlar dnyamza ilk canl nesnelerin bir baka gezegenden ya da gksel cisimden geldii savn ortaya atmtr.
73

Bunlara gre, uzaya dalm spor, tohum, vb. trden canl nesnelerin dnyamza ulamas dnyamzda yaam balatmtr. Ancak bu sav ilk canlnn nasl olutuu sorusunu yantlamamakta, yalnzca bir adm geri atmaktadr. Yaamn dnyada balamas uzay araclyla olsa bile canlnn geldii yerde nasl olutuu sorusu yantsz kalmaktadr. Kald ki, uzaydan geldii sylenen canl nesnelerin uzun yolculuklar srasnda scaklk, radyasyon, vb. elverisiz koullara nasl dayand sorulabilir. Ayrca o nesnelere bu yolculuu yaptran gcn de ne olduu bilinmemektedir. Kimisi radyasyon basncndan, kimisi de dnya tesi uygarlklardan dnyamza urayan uzay adamlarnn geride braktklar artklardan sz etmitir. Pasteur' izleyen yarm yzyl boyunca canlnn kkenine ilikin bilimsel bir ilerleme olmaz. Bu ynde ilk adm 1920'lerde atlr. Kimi biyokimyaclar (J.B. Haldane, A.I. Oparin, vb.) yaamn arzn ilkel atmosferinde balayan kimyasal bir oluumdan kaynaklanm olma olasln ileri srerler. Onlara gre gneten gelen ultra-viyole gibi bir enerji, denizlerde zlerek bir tr "scak eriyik orba" oluturan kimyasal bileiklere yol am, bu bileikler de sonra canl nesnelerin temeli olan daha karmak moleklleri oluturacak ekilde kendi aralarnda birlemi olabilirdi. Stanley Miller'in 1953'te ortaya koyduu aratrma, gnmzde byk younluk kazanan aratrmalarn hz kayna olmutur. Arzn ilk atmosferine zg koullar elde etmek iin hidrojen, metan, amonyak ve su buhar gibi nesnelerin kzgn karmyla ie koyulan Miller, gazlardan geirdii 60.000 voltluk imek benzeri kvlcmla amino asit glisin ile alanin gibi birka tr organik bileik oluturur. (Balangta atmosferimizde oksijen yoktu.) Son yllarda yaplan aratrmalar da ayn ekilde yaamn kimyasal kkeni hipotezine g veren nemli kantlar salamtr.

74

Canl Cansz Ayrm


En basit dzeyde ilkel canl srelere bakldnda canl ile cansz ayran kesin bir izgi bulmak kolay deildir. Daha ileri dzeylerde kukusuz canlya zg kimi zelliklerden sz edilebilir. (Bunlar arasnda nemli grdmz birkan yle sralayabiliriz: (1) Beslenmek: Canlnn evresinden yaam iin gerekli maddeleri almas; (2) Bymek: Canlnn evreden ald maddeleri bymesine elverecek besinlere dntrmesi; (3) oalmak: Canlnn eeyli veya eeysiz remesi.) Ancak, yukarda belirttiimiz gibi, ilkel dzeyde bu tr ayrc zelliklerden sz etmek gtr. rnein bir canl hcrenin byme ve blnme davranlaryla tuzun sudaki zeltisinde kristallemesine yol aan molekller oluumunu kolayca ayramayz. Belki u denebilir: Bir kristalin zeltide bymesi iin kulland "besin", zeltideki biimi deimeksizin yapsna gemektedir. Daha nce su moleklleriyle karan tuz moleklleri yalnzca byyen kristalin yzeyinde toplanmakla kalmaktadr. Burada grdmz biyokimyasal bir zmleme deil, sradan mekanik bir birikimdir. Ama bir an iin karbondioksit (CO 2) gaznn sudaki zeltisine atlan bir alkol moleklnn su ve karbondioksit molekllerini yeni alkol molekllerine dntrdn dnelim. Bu durumda alkol canl nesne saymamz gerekecektir, kukusuz. Aslnda bu yle grnd kadar bo bir dnce de deildir. Nitekim "virs" denen olduka karmak kimyasal nesnelerin kendilerini evreleyen ortamdan aldklar baka moleklleri kendilerine benzer yapsal birimlere dntrdkleri bilinmektedir. Virsleri, sergiledikleri zellikler nedeniyle hem bilinen kimyasal molekl, hem de organizma trnden canl nesneler saymaya olanak vardr. Bylece canl ve cansz dnyalar birbirine balayan halkay belki de virslerin salad sylenebilir.

75

Canlnn kimyasal bileiklerden kaynaklandn gsteren bir baka kant yldzlar aras uzay molekllerinde bulmaktayz. Teleskoplara bal spektrograflarla yllarca nce uzayda birtakm basit molekller bulunmutu. Ancak son zamanlarda radyo astronomisi aralarnda su ve amonyak moleklleriyle kimi organik bileiklerin de bulunduu bir sr molekln varln ortaya karmtr. Uzun sre yldzlar aras uzayda iri molekllerin bulunabileceine olanak grlmemiti; nk, uzaydaki gaz ylesine incedir ki, moleklleri oluturacak atomlarn birbirine tutunmasn salayacak arpmalar son derece zayf bir olaslkt. yle grnyor ki, atomlar bir araya getirip tutan, onlarn birleip moleklleri oluturmasna araclk eden uzaydaki toz paracklardr. Bu ilkel molekllerin canllkla ilgisi nedir, diye sorulabilir. "Yaam tohumu" denen bu molekller zellikle "kuyruklu yldz" dediimiz kornetler araclyla gezegenimize tanm olabilir. Canllarn dnyamzda ortaya kmas ok sonra hava ve evre koullarnn elverili bir ortama dnmesini beklemitir. "Kirli kartopu" denilen kornetlerin hemen tmyle toz ve buz paracklarndan olutuu bilinmektedir, incelemeler "yaam tohumlar" denilen molekllerden bir blmnn kornetler, amino asitlerin de "gkta" dediimiz baz meteorit trleriyle tandn gstermitir. Uzaydan bir tr ya biiminde gezegenimize inen yaam tohumlarnn elverili bir ortam bulduu bir dnemde canl nesnelere dnt sylenebilir. Tannm astronom Fred Hoyle, tm canllarla birlikte biz insanlarn da varlmz "kirli kartopu"larna borlu olabileceimizi sylemitir. Astronomlarn tersine biyologlar ounluk yaamn uzaydan deil, yeryzndeki koullardan kaynakland grndedir. Ama gene de doruluk olasl son derece zayf da olsa uzay hipotezi tmyle gz ard edilemez. Arzn bir dnemdeki koullar simle edilerek laboratuvarda oluturulan organik molekllere ayn zamanda uzayda rastlanmas, benzer kimyasal srelerin evrensel bir olay olduunu gstermektedir. yleyse, yaamn dnyamza zg olmad,
76

baka gezegenlerde de grlebilecei dncesi hi de yersiz deildir.

Gizemli Kavramlarn Sonu mu?


Daha yzyl ncesine kadar canllarn doann deil, doast bir gcn rn olduu bilim adamlar arasnda bile yaygn bir inant. Kimya bilimi birbirinden tmyle ayr "organik" ve "inorganik" diye iki kola ayrlmt. Organik maddelerin yapay olarak oluturulmasna olanak tannmyordu. 1828'de bir Alman kimyageri olan F. Whler, idrarda bulunan "re"yi, cansz maddelerden oluturduunda yer yerinden oynamt adeta! Organik - inorganik ayrm gnmz ders kitaplarnda da grlmektedir. Oysa organik kimya karbon bileimlerinin kimyas olmann tesinde bir anlam tamamaktadr. Sentetik kimyada son yzyln birbirini izleyen baarlar, yaamn kkeni konusuna ilgiyi byk lde artrmtr. Daha nce canllara zg saylan pek ok maddenin cansz maddelerden oluturulabilecei ortaya konunca, hcre ya da en azndan canl molekllerin laboratuvar tpnde oluturulmas niin olanaksz saylsn? Bu yoldaki saysz deneylerin kimi baarl sonularna karn kesin bir sonu verdii henz sylenemez.. Bir kez virslere ilikin henz fazla bir ey bilinmiyordu. (Virs, bakterilerin bile yakaland ince filtrelerden geen son derece kk bir nesne.) Sonra yaamn balang dnemindeki evre koullarn belirlemeye olanak yoktur. Canllarn byk bir olaslkla ilkin suda olutuu sylenebilir. Ancak o sradaki kimyasal nesnelerin ne olduu, suyun scakl ve dier etkileyici koullar tahmin bile edilemez. Bu nedenle o ilk koullara giderek canl oluturmaya olanak yoktur. Kald ki, canlnn ilk oluumunun ne kadar bir srede gerekletii de ayr bir konudur.

77

Bu nedenle, canllarn kkeni henz bilimsel zm verilememi bir sorundur, diyebiliriz. Ne ki, bu sorunun bir yant varsa, onu ancak bilimden reneceiz. Bilim adam iin kolayna kap doad bir "yaam gc" ya da Bergson'un deyimiyle bir "yaam atlm" (elan vital) ilkesinin gizemli ekiciliine kendini brakamaz. Canl sreleri inceleyen bilim dal biyokimya yeni bir alma alan olmakla birlikte ksa srede gz alc sonular ortaya koymutur. Bu sonulardan biri yaamn kkenine k tutucu niteliktedir. Bakterilerin, zellikle virslerin kefi bu sonucun alnmasnda nemli bir gelimedir. Sradan mikroskop altnda bakteriyal ubuk ya da yuvar yaps belirgin deildi. Elektron mikroskopu (ki incelenen nesneyi 10.000 - 200.000 kat byltr) moleklleri gzlemlemeye olanak kazandrmakta, inorganik molekllerden daha karmak olan canl molekllerin aslnda tek hcreli canldan (rnein, amipten) daha basit olduunu gstermitir. Virsler (ki grip trnden pek ok hastaln nedenidir) sradan mikroskopla saptanamayan nesnelerdir. Bunlar en ince filtrelerden geecek kadar kktr. Virsler de bakteri, amip ve dier tek hcreli canllar gibi blnerek oalr. Ancak bakterilerden farkl olarak virsler bilinen yiyeceklerle beslenmemekte, bymemektedir. Bunlar besinlerini canl dokulardan salayan bir tr asalaklardr; canl hcrelerde oalrlar. Virslerden iyi bilinen biri ttn yapraklarnda beslenen ve "mozaik hastal" diye bilinen hastala yol aan virstr. Bu ve benzeri baz virslerin kristalin biiminde elde edilmesi nemlidir; nk, daha nce kristal oluturma eilimi yalnzca kimi cansz maddelerde saptanmt. Bylece, virslerin dorudan ne canl ne de cansz olduu sylenebilir. Virsler canl ve cansz dnya arasnda yer almaktadr. Kristalleme zellikleriyle cansz nesneleri, beslenme ve oalma zellikle78

riyle canllar andrmaktadr. Buna bakarak virslerin canllarla canszlar arasnda kpr oluturduunu syleyebiliriz. Kimya laboratuvarlarmda artk canl bir organizmada oluan bir bileiin kimyasal kompozisyonunu belirlemenin yan sra molekllerin yapsal dzenlemesi de incelenebilmektedir. Elde edilen deneysel bilgiler o tr bileiklerin laboratuvar koullarnda da oluturulabileceini gstermektedir. Nitekim sentetik maddelerin retimi bu bilgilere dayanmaktadr. Bilim adamlar bir yana, sradan insanlarn bile artk "yaam gc" gibi gizemli ya da mistik kavramlara snmalarna gerek kalmamtr. Biyokimyan laboratuvarnda, canl srelerin kimyasal ilk koullarn belirleme yolunda ilerlemektedir. Canll, bugnk bilgilerle bile, kimyasal maddelerin belli bir dzenlemesi, bir davran biimi olarak niteleyebiliriz. "Yaam gc", "elan vital" gibi metafizik kavramlar, maddenin blnmez atomlardan olutuu grnn egemen olduu dneme ait kavramlardr. Bugn atomun elektron, proton, ntron, vb. paracklar ieren, zmlenebilen karmak bir sistem olduu bilinmektedir. Atomun kompleks ve devinimli yapsyla oluabilecek daha karmak bileiklere belli bir snr koymaya artk olanak yoktur.

79

VI. BLM NSANIN BYOLOJK EVRM


nsan, hayvanla stn-insan arasnda gerilmi bir iptir - boluk zerinde bir ip. F. Nietzsche

Teolojinin Duyarll
Banaz evrelerin evrim dncesini bir trl ilerine sindirememelerinin kkeninde yatan nedir? Geri bilimin baka dallarndaki gelimelere kar da tepkiler olmutur. Ancak 17. yzyl bilimsel devrimiyle birlikte teoloji geleneksel gcn yitirir; bilim dmanl st rtk srdrlse bile kendini aa vurmaktan kanr. Oysa evrim balangtan gnmze dein atma konusu olmaktan kmamtr. Tm olgusal kantlara karn evrim dncesi niin balanmamtr? Bu sorunun yant aktr: Fizik dnyada olup bitenlerin aklamasn bilime brakmak zorunda kalan teoloji gizemsel grnmdeki canl dnyay, zellikle insan, yaratc Tanr'nn varlk kant olarak elde tutmak istemektedir. Teoloji tutunduu bu son mevziyi yitirmeyi gze alnamayacak bir yenilgi, bir ykm saymaktadr. nsan, byk dinlerin hepsinde, doann stnde ayrcalkl bir konuma sahiptir. Tanr, insan kendi imajnda yaratm, dnyann tm nesnelerini ona balamtr. Dualar ounluk bu inanc yanstc niteliktedir: Tanr'dan bizi korumasn, gerektiinde dnyay, doal yasalar isteklerimiz
80

dorultusunda deitirmesini dileriz. Byle bir anlaya yalnz dier canllarn deil insann da evrimle olutuu, hayvanlarla ortak bir kkenden geldii dncesinden daha ters ne debilir? Darwin'den nce de insanla maymun arasndaki benzerlik biyologlarn dikkatini ekmiti. Daha 1747'de Linnaeus bir mektubunda yle yazmt: Sizden ve tm dnyadan bana insan ile maymunu ayran "jenerik" (aile topluluuna ilikin) bir zellik gstermenizi istiyorum. Ben kendi hesabma byle bir zellii bilmediimi kesinlikle syleyebilirim. Bilen varsa, renmek isterim. imdi kalkp insann maymun olduunu ya da tersini syleyecek olsam teologlarn gazabna uramaktan kurtulamam. Ama bir doa aratrmacs olarak bunu sylemek belki de bana den bir grevdir.(1) Linnaeus yalnz teologlarn deil, o dnemde bilim adamlarnn da tepkisine uramaktan kurtulamazd. Onlar arasnda pek ou iin hi deilse Avrupal beyaz adamn doadaki zel konumu sz gtrmezdi. Onlar, "vahi" dedikleri ilkel topluluklarla mensubu olduklar sekin, uygar ve ileri toplumlar arasndaki kltrel farklar bile kaltsal sayyordu. Daru/in'den sonra bilim adamlarnn gznde geerliini yitiren bu anlayn ynlar arasnda bugn de etkisini srdrdn biliyoruz. nsann evrimine k tutan fosillerin birou yzylmzda bulunmutur. Bu arada insann maymunla yaknlna ilikin kantlarda byk bir art gze arpmaktadr. Maymunlarn davranlar zerindeki incelemelerin younluk kazanmasyla, insann gerekten kendine zg bir zelliinin olup olmad sorusu daha bir arlk kazanmtr. Taksonomistler ounluk insan "Hominidae" familyasna, empanze, goril ve orangutanlar "Pongidae" diye baka bir familyaya sokmaktadr. Bir blm de insan ayr bir familya saymay gereksiz grmektedir. Maymunlarn da kendi aralarnda kimi farkllklar gsterdiini
81

biliyoruz. Maymun ve insan ayn kkten milyonlarca yl nce ayrlan iki deiik trdr. Bu, ortak atalarmzn yar maymun yar insan olduu demek deildir, elbet. Ne var ki, bu iki yakn trden her birinin birtakm ayrc zelliklerine karn aralarndaki anatomik benzerlikler gzden kamayacak kadar belirgindir, iki trn kemik ve kaslar, byklk kklk farklar bir yana, bire-bir eletirilebilir yapdadr. nsan anatomisinde gzlenen modifikasyonlarn ou iki ayakl olma, dik durma ve kafatas ile omurga stunu arasndaki kavan konumu gibi farklardan domaktadr. Ba yapsndaki modifikasyonlar zellikle daha belirgindir. nsanda ba gvdeye gre daha byktr. Beynimiz ortalama 1.400 cm3'tr. Oysa bu empanze iin 400 cm3, goril iin 500 cm3 olarak saptanmtr. nsann kafatas daha kresel olup alnmz dorudan yzmzn n stnde ykselir. Az dilerimiz paralel deil, parabolik yay biiminde kurulmutur; maymunlarnki ile karlatrldnda daha kk ve basktrlar. nsan maymunlardan ayran en byk fark anatomide deil davranta bulmaktayz. Ne var ki, tm stn zihinsel yeteneklerimize karn davranlarmzda gerekten "bize zg" diyebileceimiz zellikleri tanmlamada antropologlar byk gle uramtr. Bir zamanlar insan "ara kullanan tr" diye tanmlanmt. Sonra maymunlarla daha baka hayvanlarn da ara kulland saptannca, bu kez insan "ara yapan tr" (homo faber) diye tanmlamak yoluna gidilir. Ancak bu da, Jane Goodall adndaki nl gzlemcinin, empanzelerin "termite" denilen bceklerin yuvasna sokmak iin ubuk yonttuklarn saptamas zerine geerli bir tanm olmaktan kar. Dahas empanzelerin bu davran bir tr eitim yoluyla rendikleri gz nne alndnda, "kltrel gelenek" dediimiz olgunun da insana zg olmad sylenebilir. Bunun bir kantn da Japon maymun birliklerinin gelitirdikleri bir gelenekte buluyoruz. Bunlar yemek iin topladklar tohumlar toz, toprak ve kumdan arndrmak iin nce suya atmakta, sonra yemektedirler.
82

Maymunla nsann Yaknlk Derecesi


Maymunla insan anatomileri arasndaki farklarn ounun organizmann eitli organlarnn byme hzn yneten birka 'gen'den kaynakland sylenebilir. yleyse, iki tr arasndaki farklar belki de ilk bakta sandmz lde byk deildir. Bu olaslk, maymunlarla akrabalmz en salam biimde kantlayan molekler biyolojinin son krk ylda salad verilerle byk lde pekitirilmitir. zellikle molekler 'genetik'e ksa bir bak bu verileri anlamamz kolaylatracaktr. Genlerin birou protein oluturmaya ynelik kodlanm bilgi ierir. Proteinler yirmi kadar deiik amino-asiti iine alan dorusal zincirlerdir. Bir proteinde ortalama 1500 DNA nkleotid'e karlk 500 amino-asit vardr. Bu, bir proteinin ne kadar ok mutasyona elverili olduunu gsterir. Canl dnyada herhangi iki tre ait bir proteindeki amino-asit farklarnn says, o iki trn genetik olarak ne denli farkl olduunu gsteren iyi bir lektir. Genellikle, bu ekilde llen genetik fark, sz konusu trlerin ortak atalarndan bu yana geen sreyle orantldr. rnein, deiik memelilerin, srngenlerle karlatrldnda, srngenlerden ok birbirine, balklarla karlatrldnda balklardan ok srngenlere benzediini biliyoruz. Evrimin geirdii uzun dnemler gz nne alndnda, DNA'daki ortalama deime hznn aa yukar sabit kald sylenebilir. Buna bakarak, biyologlarn ou, protein ya da DNA'daki farklarn, karlatrlan trlerin ortak atadan ne zaman ayrldklarn gsteren bir tr "saat" olarak kullanlabileceine inanmaktadr. Maymun ve insan proteinlerinin yakn benzerlii hayret verici ldedir. rnein, "hemoglobin" dediimiz kanda oksijen tayan protein, hem insan hem maymunlarda ayn dzende 287 amino-asit iermektedir. Oysa iki ayr kurbaa trnde bile hemoglobin tam 29 amino-asit fark
83

gstermektedir. Buna karlk, bir kas proteini olan mioglobindeki 153 amino-asitten yalnzca bir tanesinde insanla empanze farkldr. Biyo-kimyaclarn 12 eit protein zerinde yaptklar bir aratrmada insanla empanzenin her 1.000 amino-asitten ortalama 7 tanesinde farkl olduu saptanmtr. Protein ve DNA'dan salanan veriler insanla maymunlarn genetik olarak birbirine benzerliinin, d grnmlerinde zde olan baz meyve sinek trlerinin ya da farelerin kendi aralarndaki benzerlikten daha byk olduunu gstermektedir. Bu benzerlik o denli byktr ki, insanla maymunun ortak kkten ayrllarnn be milyon yldan daha gerilere uzanmad hesaplanmtr. nsan ile maymun arasndaki yakn benzerlii genleri tayan kromozomlar da aa vurmaktadr. empanzede 24, insanda 23 ift kromozom vardr. Kromozomlar ok sayda ince koyu renk izgilerle iaretlidir. Bu da, iki trdeki kromozomlarn karlatrlmasna olanak vermektedir. pcelemeler iki tr arasndaki farklarn yalnzca kromozomlarn belli blmlerinin dzenlenmesinde, bir de iki empanze kromozomunun insanda tek kromozom olarak kaynam olmasnda ortaya ktn gstermitir. Bu gibi farklar, rnein, farelerin yakn trleri arasndaki farklarla karlatrldnda son derece nemsiz kalmaktadr. Grlyor ki, fosillerin salad kantlar bir yana braksak bile, maymunlarla kaltsal yaknlmz dorulayan pek ok kant vardr. Ne var ki, zellikle son yarm yzylda insann evrimine ilikin bilgimizi byk lde artran paleontolojik bulgular bir yana itemeyiz. Fosil kantlarna gemeden bir iki noktann aydnlatlmas gerekir. Trlerin evriminde "ortak" diyebileceimiz ne gibi durumlar vardr? Belirtilmesi gereken ilk nokta, ayn tr iinde deiik topluluklarn her birinde zamanla birtakm varyasyonlarn ortaya kabileceidir, ikinci nokta, deiik zelliklerin evrimleme hz deiik olabilir; stelik bu evrimleme, evresel koullara
84

gre, trn bir topluluunda ortaya karken brlerinde grlmeyebilir. Bu nedenle baz topluluklarda yeni zellikler oluurken, dier topluluklar "ilkel" formlaryla kalabilir. Dahas, evrim belli bir hedefe ynelik, kanlmaz bir ilerleme olmadndan "ters" bir yn de alabilir. nc nokta, evrimin deimez, kararl bir hzla ilerleme gereinin olmadna ilikindir; kimi zaman daha hzl, kimi zaman daha yava yryebilir. Son olarak, ortak bir atadan kaynaklanan trlerden bazlar varlklarn koruyup evrimleirken, dier bazlar yok olup ortadan ekilebilir. yleyse, bulunan her hominid fosilin bugnk insana ulaan izginin zerinde olduu ileri srlemez. Ama gene de yeterli kant toplandnda modern insandan maymun benzeri atalarmza uzanan izgiyi tmyle belirlemek olanaksz deildir. nsann kkenine ilikin fosiller deiik "trler" arasndaki ilikiyi yeterli bir aklkla henz ortaya koymu deildir. Hominid fosilleri "Australopithecus" ve "Homo" diye iki "genetik" ad altnda toplanmakla birlikte bu ayrmn bile yeterince kesin olduu sylenemez. "Homo habilis", "Homo erectus", "Homo sapiens" gibi adlar altnda yaplan ayrmlar da ak olmaktan uzaktr. Zaman iinde daha eski fosillerden daha yenilere gelindike, bir formun bir baka formla kaynat da grlmektedir. Hindistan'da bulunan en eski fosiller 14 milyon yl nce yaam maymunumsu bir forma aittir. Kimi antropologlar "Ramapithecus" denilen bu formun insana uzanan izgi zerinde olduu inancndadr. yleyse, bildiimiz maymuna giden koldan insann kopuunu en az 10 milyon yl ncesine uzatabiliriz. Ancak unutulmamal ki, yalnzca kafatas ve ene kemiklerine ait olan fosillerin "hominid" zelliklerini kesin bir biimde ortaya koyduunu sylemek gtr. Olabilir ki, Ramapithecus, Hominidae ile Pongidae'nn ortak atasdr. Buna gre pongid ile hominid kollarnn ayrlmas, maymunla insan arasnda gzlenen biyokimyasal benzerliin de gsterdii gibi, Ramapithecus'u izlemi olabilir.
85

Gl aydnlatmas bakmndan en yararl grlen fosiller yaklak 4 milyon yl ncesinden kalanlardr. "Poliocene" adn tayan o dneme ait birok fosil son yllarda Etiyopya ile Tanzanya'da bulunmutur. Bunlar arasnda "Lucy" diye bilenen (bilimsel adyla "Australopithecus afarencis") iskelet de vardr. Bu form birok bakmlardan maymunla benzerlik iindedir. Grecel olarak kollar uzun, bacaklar ksadr; parmak kemikleri eik, diler paralel yay biimindedir. Ne var ki, kala ve bacak kemikleri bu formun hi deilse bir bakmdan tam insan olduunu gstermektedir: iki ayakl olmas! Lucy iki aya zerinde dik yryen, yaklak 125 cm. boyunda bir insandr. Ancak bulunan kalntdan beyin hacmini tam belirlemeye olanak yoktur. Ama Poliocene fosillerinin modern insana uzanan izgi zerindeki formlara ait olduu kesinlikle sylenebilir. Lucy'yi de iin'e alan forma ok yakn benzerlik gsteren baz fosillere Gney Afrika'da da rastlanmtr. "Africanus" denen bu formlarn iki ayakl olma dnda daha ksa kpek dii ve parabolik yay biimindeki az dileri gibi insana ait baka zellikleri de vardr. Hatta bunlarn yan banda kayalardan koparlarak yontulmu "aletler" de bulunmutur. Ne var ki, insana ait birok zellik tayan Africanus, beyin bykl (440 cm3) bakmndan maymuna daha yakndr. Dier trlerde olduu gibi insanda da deiik zelliklerin gelime temposu farkl olmutur, insann iki ayak zerinde dik yrmesi, beyin oylumunun bymesinden daha nce gelen bir gelimedir.

Homo Habilis, Homo Erectus... Sonras?


nl antropolog Louis Leakey ile ei Mary'nin Tanzanya'da bulduklar fosiller arasnda "Homo habilis" dedikleri form, Africanus ile Homo erectus arasnda yer alan bir aamadr. Yaam dnemi bize daha yakn olmakla birlikte (yaklak 1.6 -2 milyon yl ncesi) Homo habilis'i daha eski olan Africanus'tan ayrt etmek kolay deildir. Bu formun "Homo" diye nitelendirilmesinin balca nedeni beyin oylumunun (600 cm.3)
86

Africanus'un beyin oylumundan daha byk olmasdr. Ayrca Homo habilis'in yonttuu ta aletlerin daha ileri dzeyde olduu, di yaps bakmndan da insana daha ok yaklat sylenebilir. Dubois'in 1890'larda bulduu "Java adam" diye bilinen fosil ise habilis'ten daha ileri bir aamaya aittir. imdi "Homo erectus" denilen bu forma, beyin oylumunun (yaklak 900 cm3) yan sra dier zellikleri bakmndan da tam bir insan gzyle baklabilir. Daha sonra in'de de bulunan ayn formun (ki en ok 800.000 yl ncesine ait olduu hesaplanyor) kafatas modern forma daha yakndr. Yaklak 1.5 milyon yl nce yaayan Afrika Homo erectus'unun da, hem beyin oylumu (ki zamanla bymtr) hem de yonttuu ta aralar bakmndan habilis'ten ok ilerde olduu saptanmtr. Gvde bykl ve duru bakmndan bizden pek farkl olmayan Homo erectus, di zelliklerinde de bize ok yakndr. Geri ileri doru kan yz, bask ya da meyilli aln hl maymunu andrmakta ise de, Homo erectus 1.300 cm3'lk beyin oylumuyla dikkat ekicidir. Homo erectus'un ate kullandn gsteren kantlar da vardr. 200.000 yl ncesine geldiimizde atalarmzn Homo sapiens niteliinin arlk kazand grlr. Pleistocene dneminin sonunda (yaklak 60.000 yl ncesinde) beyin oylumu modern dzeyine eriir; kafatas daha yuvarlak, yz, diler ve kalar daha kktr. 12.000 yl nce Yakndou'da tarmn balamasyla insann evriminde yeni bir dnem alr: Uygarlk. Bildiimiz kadaryla son 10.000 yl iinde insann biyolojik evriminde nemli bir gelime olmad gibi zihinsel gcnde de belirgin bir ilerleme olmamtr. imdi insann gelimesi baka bir alanda, "kltr" ve "uygarlk" dediimiz deiik bir ynde srmektedir. Pek oumuzun gznde insann ayrc zellii bilinli olmas, dnme gcdr. Baka canllarda bizimkine benzer bilinten sz edilip edilemeyecei henz bilinmemektedir. Ama, ayna
87

karsna geip kendine ekidzen veren empanze iin ne diyeceiz? empanzenin "nasl grnmesi gerektii" bilincini tad izlenimini verdii bu davran baka trl de yorumlanabilir, belki. Ayn duraksama dil yetenei iin de sz konusudur. Dili simgesel bir anlatm ve iletiim arac olarak tanmladmzda insana zg bir zellik olarak dnlebilir. Dili geni anlamda bir iletiim arac diye tanmladmzda, bata kular olmak zere, pek ok canl trn paylat ortak bir zellik saylabilir. Son zamanlardaki incelemeler bu ikinci yoruma arlk kazandrc sonular vermitir. Gnmzde psikologlarn empanzelere iaret dili retme yolunda baarl almalar yaptn gryoruz. empanzeler herhangi bir iaretle tikel bir nesneyi belirleyebildikleri gibi o nesneyi iine alan tm kmeyi de alglayabilmektedirler. Bu, onlarn, bir lde de olsa, genellemeye gidebilme yeteneini gsterir. Dahas var: empanzeler rendikleri iaretlerle ilkel sentaks dzeyinde yeni kombinezonlar oluturabilmekte, hatta arada bir yeni simgeler kullanabilmektedirler. Maymun ve dier hayvanlarn ses ve baka iaretlerle iletiim kurmalarn "konuma" diye nitelesek de nitelemesek de, hayvanlarn birok eyi renme yeteneine sahip olduklarn; ilkel dzeyde de kalsa, bir tr kltr gelenei oluturabildiklerini yadsmak gtr. amzda psikoloji laboratuvarlarnda insan davran dzeneini ve zihinsel etkinliklerini anlamak iin deiik hayvvanlarm denek olarak kullanldn biliyoruz. nsanlarla hayvanlar arasnda temel benzerlikler olmasayd, psikologlarn bu almalarnn bir anlam olur muydu? Gerekten, insanla maymun arasnda birok farklar olmakla birlikte, bu farklarn kesin bir ayrm iin yeterli olduu kolayca savunulamaz. rnein, maymunun insan gibi akll olmad ileri srlebilir. Ama insanlarn hepsi akll mdr, ya da ayn derecede akll mdr? Aramzda aptal ya da geri zekllar insan saymayacak myz? Kald ki, "akll olmak" sznn ak, kesin bir anlam olduu da sylenemez. nsann bir ayrc zellii
88

varsa, o da belki, iki ayak zerinde dik yryebilme zelliidir. Bizimle biyolojik ve genetik olarak en yakn benzerlik iinde olan goril ile empanze bile drt ayak zerinde yrr. Denebilir ki, en bata iki ayak zerinde dik yrmesiyle insan hayvan dnyasndan uzaklamtr. Kukusuz bu arada doal seleksiyonun insann beyin gcn artrma yolunda alt yadsnamaz.

Evrim Srekli Bir lerleme midir?


Fosillerin salad bu kantlarn gn na kmas ounluk son krk yllk dnemin bir rndr. Bugne dein bulunan hominid fosili henz yeterli deildir. Son drt milyon yllk zaman eridinde pek ok dnemlere ait fosil bulunmamtr. Ama bu boluklarn da ok gemeden doldurulacan bekleyebiliriz. Paleontologlar aradklarn nerede bulabileceklerini imdi daha iyi biliyorlar. Ne var ki, elimizde her dneme ait fosil olmasa da, imdiye kadar ortaya karlanlar insann nasl bir evrim srecinden getiini gstermektedir. Australopithecine'i "hominid" diye tanmlamada lt tutulan iki ayak zerindeki duruumuz, insana uzanan yolda ilk byk gelimedir. Bunun yan sra, kafatas biiminde, dilerin yap ve kuruluunda, beyin oylumunda modern insana doru srekli bir ilerlemeden sz edilebilmektedir. rnein, yaklak son 3 milyon yl iinde beyin oylumunun yle bir grafik izdii grlyor:
Milyon yl nce 2.8 2.0 1.1 0.5 Beyin oylumu 440 cm3 600 cm3 930 cm3 1.400 cm3 Form africanus habilis erectus sapiens

89

Kukusuz buna bakarak gelimenin dorusal ve amaz bir ilerleme olduunu sanmak yanltr. Evrim srekli ve dorusal bir ilerleme deildir. Evrim srecinde ilerlemenin yan sra duraklama, aksama, dahas geriye dnler de yer alr. Fosil kaytlar evrimi tm ayrnt ve dalgalanmalaryla betimlemeye henz yeterli deildir. Ama homonid fosilleri evrim srecinin dar bir erevede de olsa rneklemeye yetecek dzeye hzla kmaktadr. Evrim, ister srekli bir ilerleme, ister duraksamalar, dnler, sapmalar ieren bir yry olsun, sonunda "insan" dediimiz varlk ortaya kmtr. Bugn yantlamas kolay olmayan soru udur: nsann evrimini ynlendiren doal etkenleri biliyor muyuz? Baka bir deyile, .doa hangi koullarn etkisinde "insan" dediimiz bilinli, kltrel etkinlie yetkin organizmaya ynelmitir? Kukusuz, evrimin genelinde olduu gibi insann oluumunda da temel dzenek doal seleksiyondur. Ama doal seleksiyonun herhangi bir alandaki ileyii deiik aklamalara elverilidir. rnein, denebilir ki, Poliocene dneminde ormanlk alanlar geni otlak ve ovalara dntke aaca trmanma becerisi nemini yitirmi, komak, tehlikeden kaarak kurtulmak becerisi n plana gemitir. ki ayak zerinde yrmeye, komaya ve kaarak kurtulma alkanlna yol aan doa rtsndeki bu deiikliktir. Ayn ekilde birlikte avlanma, daha elverili blgelere g etme, dmandan korunma gibi dayanmay gerektiren ihtiyalann toplumsal ilikilerin domasna, dolaysyla, birtakm kural ve normlarn olumasna yol at dnlebilir. Sosyal etkileimin giderek daha karmak nitelik kazanmas, simgesel iletiim arac olan dilin, onunla birlikte zek ve bilincin gelime koullarn salar. Hayal kurma, tapnma, rasyonel dnme, sanatsal etkinliklerde bulunma gibi davranlara, bilin ve dil yetilerinden kaynaklanan gelimeler olarak baklabilir.

90

Byle bir aklama, akla yakn aklamalardan yalnzca bir tanesidir. Deiik bir aklamay Robert Ardrey'in The Territorial Imperative (Blgesel Buyruk) adl yaptnda buluyoruz. Buna gre, insann bilin ve zeks, iki ayakl yar maymun topluluklar arasndaki srekli saldr ve sava ortamnn yol at bir gelimedir. Buna benzer baka aklamalar da bulunabilir kukusuz. Ama bu tr speklatif aklamalar, ne denli akla yakn bulursak bulalm, bilimsel olarak yoklamaya olanak yoktur. nk ne gemiin derinliklerinde gml o dnemleri gn na karabiliriz, ne de olup bitenleri olgusal yoldan kantlayabiliriz. Fosiller insann evriminde etken olan koullara ilikin yeterli bilgi vermekten uzaktr. Fosillerden yalnzca unu reniyoruz: Zaman iinde geriye uzandka hominid formlarn zelliklerinde maymuna daha ok yaklat, tatan yontma aralarn daha basit ve ilkel dzeye indii grlmektedir. nsan evriminin bata gelen zellii bilinli dnmeyi aa vuran dil ve kltr etkinlikleridir. nsann zihinsel yetenekleri, evrimine yeni bir yn vermekle kalmam, ona doaya egemen olma olanan da salamtr. yle ki, biyolojik evrimimizin bugn byk lde durma noktasna geldii sylenebilir. nsann ulat bu aamada doal evresiyle uyum sorunlarn kaltsal deiimle deil, kltrel donatmyla zme yoluna girdiini gryoruz. Geri birtakm hastalklara, evre ve hava kirliliine uyum kurma ihtiyac hl genetik deiimlere ya da mutasyonlara yol aabilir. Ama insan, canllar yaam savamna iten evre koullarnn birounu denetimi altna aldndan, doal seleksiyon byk lde devre d kalmtr. nsan artk soua, ala, hastala, deprem, sel, frtna gibi doal ykmlara kar eskisi kadar hazrlksz ve korumasz deildir. Kltr ve uygarlk alanlarndaki baar ile biyolojik evrimin ters orantl yrd sylenebilir. Son 10 bin yllk uygarlk dneminde insann genetik donanmnda nemli bir deiiklik olduu kolayca sylenemez. Cilt rengi, kan grubu gibi birtakm genetik
91

farklar sergileyen insan topluluklarnn, zihinsel yetenekler bakmndan farkl olduu o denli kesin deildir. Kltrel farklarn genetik farklardan kaynakland gr bu nedenle dayanakszdr. Kltrel farklar yaam deneyimlerindeki farklar yanstmaktadr. lkel-uygar ayrmna bugne dein inandrc genetik bir temel gsterilememitir. Kltrel kaltm biyolojik kaltmdan bamszdr. Kltr birikimimiz gelenee bal olmakla birlikte, kkl deiikliklere urayabilir. Sk bir eitim ve youn bir beyin ykama giriimiyle kltrde devrim gerekletirilebilir. Genetik evrimle karlatrldnda, kltrel evrim daha hzl ve atlml bir sretir. Bir topluluk genetik hibir deiime uramakszn tm yaam biimini deitirebilir; din, dil, sanat, retim, giyim-kuam, elence gibi kltrel etkinliklerinde kendini yenileyebilir, yeni bir dnya anlayna ynelebilir.

______________________________
1) Baknz; D.J. Futuyma, Science On Trial, s. 99.

92

VII. BLM NSANIN KLTREL EVRM


nsann biyolojik zgnl, kltr oluturmada biricik tr olmasdr. Th. Dobzhansky

nsann Doadaki Konumu


Evrim kuramna gre tm canllar gibi insan da doann bir paras, doal seleksiyonun bir rndr. Modern biyologun gznde canllar dnyas, tm eitliliine ve gelimilik farklarna karn mikrop, bitki, hayvan trleriyle birlikte insan da kapsayan bir btndr. Bu erevede, uzun jeolojik dnemlerde oluan, yok olan, deiik biimler alarak yaamn srdren canllarn yan sra, doal ya da yapay seleksiyonla ilerde ortaya kacak organizmalarn hepsi sz konusudur. Evrim bir bitmeyen alma, srekli deime ve gelime srecidir. nsan da iine alan tm canl trler, "daha basit" ya da "daha ilkel" diyebileceimiz organizmalardan kaynaklanmtr. Bunlarn da kkeninde organik molekllerin yer aldna bir nceki blmde deinmitik. nsann evrim srecinde olutuu grne kar kanlara bir mikroskopik hcreden ergin insana ulaan sreci gz nne almalarn salk veririz. Hcrenin dllenmesiyle blnme, byme, gene blnme, gene byme srecinde hcre says milyarlar bulan son derece karmak, yetkin bir organizma oluur. Embriyodan insana uzanan bu
93

oluumda organizma, insan ncesi dnemlerde atalarmzn geirdii evrim aamalarnn iaretlerini tayan birtakm zellikleri aa vurur. rnein, organizmamzda tadmz apandisit, gizli kuyruk gibi ilevsiz organlar, hayvan atalarmzdan kalan izlerdir. Bu tr izlerin geerli baka bir aklamas var m, bilmiyoruz. Ne ynden baklrsa baklsn insan doadan koparmaya olanak yoktur. Ne var ki, teologlar bir yana braksak bile, sradan insanlarn da gznde yaam, zellikle insan varl, bilinmez bir gizemdir. nsan, doann bir esi deil, doadan ayr, onun stnde Tanrsal bir yaratktr; canllar dnyasnda ayrcalkl bir konumu vardr. Gerekten yle midir? nsana ayrcalk salayan bilin ve dil, ilk bakta sanld gibi doad, Tanr vergisi yetiler midir? Yoksa, bu yetilerimiz de dier zelliklerimiz gibi hemen her aamadaki canllarda izlerine rastladmz, zellikle gelimilik dzeyi yksek hayvanlarla az ya da ok paylatmz doal oluumlar mdr? Bilim nasl canlnn kimyasal maddelerden kaynaklanm olduuna kantlar getirmise, ruhsal yetilerimizin de biyolojik donatmmzdan kaynaklanan ilevler olduunu gstermitir. nsan dier canllardan ayr tutmak, ona doast bir konum tanmak kukusuz gururumuzu okayan bir tutumdur. Ama doal bir oluumu doast bir g varsaymna bavurarak aklamak bize ne denli yatkn gelirse gelsin bilimsel bir aklama deildir. Trlerin Kkeni'ni okuduumuzda tm canllar gibi insann da doal seleksiyonun bir rn olduu sonucunu karrz. Ama Darwin bunu aka sylemekten kanmaktadr. Ortam, insann kkenine ilikin tartma iin henz hazr deildir. Darwin bu konudaki grn aka ortaya koymay on iki yllk bir gecikmeyle 1871'de yapar. O yl yaymlanan nsann Soyu (Descent of Man) adl kitab, ilk kitabnn yaratt tepkinin ok
94

azna urar. Bunun bir nedeni ikinci kitapta sylenen hemen her eyin, st rtk de olsa, ilk kitapta zaten sylenmi olmas ise bir baka nedeni evrim dncesinin bu arada daha geni evrelerde benimsenmi olmasdr. Okuyucu artk insanla maymunun ayn familya kapsamnda birbirine yakn iki tr olduu grn benimsemeye daha yatkndr. Darwin insan hayvan dnyasnn bir paras sayan bu grn kitabnda eitli ynleriyle tartmaktan geri kalmaz. Aadaki alntlar Darwin'in insanla hayvanlar arasnda anatomik ve fizyolojik benzerlie ilikin verdii kantlar sergilemektedir: nsann dier memelilerle ayn model zerine kurulduu gzden kamayacak kadar aktr, insan iskeletindeki tm kemiklerin maymun, yarasa veya fok balnda benzer karlklar vardr. Ayn durum kaslar, sinirler, kan damarlar ve i organlar iin de sz konusudur. Organlarn en nemlisi beyin bile ortak modelin dnda deildir. Hayvanlarda grlen kimi hastalklar insanda da bulmaktayz. Bu hastalklar hayvandan insana, insandan hayvana bular trdendir. Bu gzlem kan ve dokulardakr yakn benzerlii, mikroskop altndaki incelemelerden ya da kimyasal zmlemelerden daha iyi gsterir. Dahas, ilalarn bizdeki etkisi ne ise hayvanlardaki etkisi de ayndr. Maymunlarn pek ok eiti ay, kahve ve alkoll ikilerden bizim aldmz zevki almaktadr. Sigara tttrme zevklerini gz tanklmla biliyorum. Bu olgular, tat duyularnn yakn benzerliini, sinir sistemlerindeki ortakl gstermez de neyi gsterir? Ksaca demek gerekirse, insanla gelimi hayvanlar, zellikle maymunlar arasnda anatomik ve dokusal yap, kimyasal kompozisyon, ilk gelime yllarnda geilen aamalar, vb. bakmlarndan grlen yakn benzerlik ne denli vurgulansa abartmaya kalmaz... Hayvanlarla soy ilikimizi grmezlikten gelerek kkenimizi yar Tanrsal saymamz dedelerimizden bize kalan bir nyarg, bir kendini beenmilikten baka bir ey deildir.(1) Darwin'in bu belirlemelerine kout,
95

yzylmzn ilk yarsnda ortaya atlan bir kurama gre, gvde ve beyin bakmndan maymundan insana ynelik evrim iki koula bal olmutur: (1) Maymunlarn sosyal gruplamas; (2) Bunlardan en az birinin dier gruplardan izole konuma girmesi.(2) Ancak bu kuramn geerlik derecesi gnmze dek tartma konusu olmutur.

nsanla Hayvan Arasnda Psikolojik Benzerlik


nsanlar, dier canllardan ayr olduklarna en ok ruhsal (zihinsel ve moral) yetileri bakmndan inanmlardr. Gerekten canllar arasnda yalnz insann, biyolojik donanm dnda kltr ve uygarlk aralar oluturarak, yaamn daha zengin ve anlaml kld grlmektedir. Ancak bu, insanla hayvann tmyle birbirinden ayr iki dnya olduu demek deildir. nsanlara stnlk salayan zihinsel yetiler bakmndan bile aradaki fark kesin deildir; bir derece farkdr. ncelemeler insann ou kez kendisine zg sayd birok psikolojik zelliklerin (rnein, duyumsama, sevme, sezme, dnme, problem zme, hatrlama, dikkat etme, aratrma, rnek alma, yknme, vb.) deiik derece ve biimlerde hayvanlarda da varolduunu gstermektedir. Kimi dnrlerin insana zg sayd simge oluturup kullanma yeteneinin bile, ilkel biimlerde de olsa, gelimilikte ileri baz hayvanlarda (rnein, empanzelerde) izleri gsterilebilir. nsan hayvandan bedensel, zihinsel ve duygusal zellikleri bakmndan olduu gibi moral anlay ve davran ynnden de ayran farkn kesin olduu sylenemez. Darwin, nsann Soyu'nda bu noktaya zellikle deinmektedir: nsanla hayvanlar arasndaki farklar gz nne alndnda, moral duyguyu en nemli fark sayan yazarlarn yargsna tmyle katlyorum... Ama bu noktada da yanlgya dme olasln gzden uzak tutmamalyz... Sosyal igds belirgin bir dzeye erien her trn, zihinsel yetileri ynnden de insana yakn bir gelime
96

gstermi olmas halinde, "moral duygusu" ya da "vicdan" diyebileceimiz zellii de kanlmaz olarak geliecektir.(3) Darwin, evrimin "itici gc""diye nerdii doal seleksiyonu biyolojik dzeyde yeni tr ve formlarn olumasyla snrl tutmakta, en belirgin biimleriyle insanda grdmz duygusal, zihinsel ve moral yetilerin gelime srelerinde, dahas "kltr" ve "uygarlk" dediimiz eitli etkinliklerin ve aralarn ortaya kmasnda da etkili saymaktadr. nsan yalnz biyolojik varlyla deil, pisikolojik, moral ve kltrel alanlardaki ilerlemesiyle de doal seleksiyonun rndr, ona gre. Ancak amasz, mekanik bir dzenek olan doal seleksiyonun, bu olaanst gelimelere nasl yol at ak olmaktan uzaktr. Darwin'de bu-gln doyurucu bir aklamasn bulduumuzu syleyemeyiz. Evrim kuramn benimsemede iine dlen gln nedenlerinden biri kuramn gereince anlalmam olmasdr. Ama daha nemli neden geleneksel koullanma, nyarg, dinsel ya da ideolojik banazlktr. Gerekten yerleik umut, zlem ve koullanmalarmz irdelendiinde kimi belirsiz varsaymlarla karlamaktayz. Bunlardan belki de en kkls dnyamzdaki deiikliklerin tarihini insanla noktalanan bir ilerlemenin tarihi olarak grmek; ilerlemeyi rastlantlara da yer veren evresel koullarn deil, ya Tanrsal istencin rn ya da sk neden-sonu ilikisi iinde amal bir eylem saymaktadr. Buna yakn bir baka varsaym da, doadaki canllar evreleriyle tam uyum iinde saymak, dnyann kurulu ve dzenini yerinde bulmaktr. Banazlarn yan sra pek ok kimse de evrim kuramn, zellikle doal seleksiyon hipotezini, ou kez bilinalt tutulan bu trden sayltlara ters dt duygusu altnda reddetmitir. Hemen belirtelim ki, evrim sreci belli bir ama iermemekle birlikte geliigzel bir deime de deildir. Darwin rastlant sayd bireysel ve trel varyasyonlara doal seleksiyonun kulland malzeme ya da hammadde gzyle bakmtr.
97

Geliigzel deime fikrine snamayanlar, doal seleksiyona da yabanc kalmlardr. rnein, dnyann belli bir dzene bal olduu varsaymndan kalkan Arthur Koestler gibi dnr ve sanatlar Darwin kuramna, evrimi rastlant varyasyonlara dayal amasz bir deime sayd gerekesiyle kar kmlardr. Bu tavr aslnda olduka yaygn olan duygusal bir tepkiyi yanstmaktadr. Nitekim doal seleksiyonu "kr bir dzenek" diye niteleyen Bernard Shaw, Darwin kuramndan holanmadn sylerken kendisiyle birlikte daha pek ok yazar ve, sanatnn tepkisini dile getiriyordu. Bilim adamlar arasnda bile insann hayvan dnyasnn bir uzants olduu dncesine tepki gsterenler vardr. Evrim kuramm Darwin'le paylaan A.R. Wallace, rnein, insann hi deilse beyin yaps bakmndan hayvanlardan ayn tutulmas gereine inanyordu. Jeolojinin kurucusu Charles Lyell de, tam bir kararllk iinde grd dnyada bir gelime ya da ilerlemeden sz edilemeyecei grndeydi. Ona gre ilerleme yalnzca dnyaya moral bir dzen ykleyen insana zgdr. Gene insann zlemlerini, kendini beenmiliini ve belki de bencilliini yanstan "antroposentrizm" denen bir baka tutumla karlamaktayz. Buna gre insan doann dnda, ondan ayr deil, onun iindedir. Ne var ki, tm doavbizim iin, bize ynelik, sanki salt bize ulamak iin vardr. nsan doann varlk nedeni, ynelik olduu hedeftir. "Dnemin, en iyi kurgu-bilim filmi" diye nitelenen 2001: A Space Odyssey (2001: Uzay Maceras) filmi bu anlay yanstmaktadr. Deindiimiz iki anlay da bilimsel deil, duygusal ya da metafizikseldir. nsan ne doadan ayr, kendine zg bir varlk, ne de doann ynelik olduu yetkin, "ideal" bir yaratktr. Daha nce deinmitik: Darwin fazla tepki yaratmamak iin Trlerin Kkeni'nde insann evriminden sz etmez. Konuyu on iki yl sonra yaymlanan nsann Soyu'nda ele alr. Darwin
98

insanla hayvann fiziksel yap ve fizyolojik davran bakmndan temelde ayn zellikleri paylatn sylemekle kalmaz, daha ileri giderek, zihinsel ve moral yetilerinde de yakn benzerliklerini vurgular. Ne var ki, bu sav olgusal olmaktan ok speklatif niteliktedir. Kendini her zaman gzlemsel kantlarla snrlamaya zen gsteren Darwin'in bu noktada l dna kat sylenebilir. nsan bir organizma olarak evrim srecinin bir rndr kukusuz. Ama onu dier .canllardan ayran birtakm belirgin zelliklerini grmezlikten gelemeyiz. Doann bir paras olan insan, kltrel yaamyla doay amtr. Bilin ve zeks, simge oluturma ve kullanma yetenei ona hibir canl trn eriemedii olanaklar salamtr. Zihinsel yetilerimizin oluumu hi kuku yok doal seleksiyonun rndr. Ama o yetilere dayanan kltr ve uygarln da doal seleksiyonla olutuu kolayca sylenebilir mi? Tannm biyolog Medavvar'n da belirttii zere, kltr ve uygarl da kapsayan sosyopsikolojik deneyimlerimiz Darwinci deil, Lamarck evrim anlayn yanstc niteliktedir. Her kuak gemiin deneyim birikimini kendi deneyim ve rendikleriyle birletirerek bir sonraki kuaa brakr. Burada genlere bal kaltsallk deil, yaant ve eitimle salanan bir kaltsallk sz konusudur. Doal ortamnda evrim planl, amal bir sre deildir. Oysa kltrel gelimeler, uygarlk atlmlar byk lde bilinli, planl almalar gerektirir. nsan dahil tm trlerin ortaya k, ok sayda etkene bal, hatta bir anlamda rastlant diyebileceimiz, plansz bir gelimedir. Bu anlamda ihsann ortaya k gibi kmamas da olasyd. Bir araya gelme olasl son derece zayf koullar gerektiren bir oluumu "rastlant" diye nitelememiz pek de yersiz deildir. Bilindii gibi yaklak 65 milyon yl nce bir yok olma sreci yaanmtr: Yeryznde egemenlii 100 milyon yl sren dinozorlarn yok oluu!(4) Dinozorlarn sonu gelmeseydi, birok memelilerle birlikte insann da ortaya kmasna belki de olanak kalmayacakt. yleyse, yok olularyla varlmza yol aan dinozorlara kran borcumuzu, az da
99

olsa, iskeletlerini mzelerde sergileyerek dyoruz demektir. Bunu da insana zg bir davran olarak gsterebiliriz herhalde!

Kltrel Yaamn Temeli


nsana canl dnyann bir paras olarak bakmak doal olduu kadar bilimsel ynden kanlmazdr. Tm stn zelliklerine karn, insan organizma olarak temel ilevlerinde dier gelimi canllardan, zellikle memelilerden, farkl deildir. Bu gerei kabul etmek, onun canl dnyada kendine zg bir kimlik tad gereini yadsmamz gerektirmez. nsan canl dnyadan koparmak ne denli yanlsa, canl dnyay aan ynlerini gz ard etmek de o denli yanltr, elbet. nsann "kltrel evrim" diyebileceimiz bir yaam deneyimi, biyolojik donanm aan uygarlk baars vardr. Kltr ve uygarlk insana zg gelimelerdir. Bu gelimelerin zellii her aamasnda kazanlan bilgi, beceri ve deneyimlerin zenginletirilerek kuaktan kuaa aktarlabilmesidir. Bu geiin arac genler deil eitimdir, insan oluturduu kltr ve uygarlk donanmyla dier canllar zerinde ls giderek artan bir egemenlik kurmu, hatta doa dengesini ykc bir smr eylemi iine girmitir. nsan, salt bir organizma deildir; dinsel, sosyal ve politik kiilii, sanat etkinlikleri, doay tanma, anlama ve denetleme yolundaki bilimsel abalar ona yeni bir kimlik salamtr. Bir noktann nemle vurgulanmas gerekir: Biyolojik evrimin insann kltr ve uygarlk aamasna geiine olanak vermekle birlikte, bu gelimeleri dorudan belirledii sylenemez. Baka bir deyile, kltrel evrim biyolojik evrimin denetiminde deildir; uygarlk tarihi biyolojik tarihimizden bamszdr. nsann "genotip"ine bakarak ne gemite olup bitenleri ne de gelecekte olacaklar kestirebiliriz.

100

nsan topluluklar evre koullarna ve tarihsel deneyimlerine bal olarak farkl kltrel geleneklere sahiptir. Ne var ki, bilinen tm farkllklarna karn, kltrlerin paylat birtakm ortak zelliklerin varl da yadsnamaz. Nedir bu ortak zellikler? Karlatrmal antropoloji deiik kltr evrelerinde de olsa, insan yaamnda "evrensel" diyebileceimiz kimi davran biimlerini ortaya koymutur. Antropologlarn belirlemelerini ksaca yle sralayabiliriz: Barnak edinme, iblm, konukseverlik, spor, sanat ve elence etkinlikleri, temizlik ve salk nlemleri, mlkiyet hakk, tren dzenleme, sslenme, yas tutma, yardmlama, ara ve gere oluturma, vb. Deiik kltrlerdeki ortak zelliklere bakp bunlarn biyolojik bir temele dayand ileri srlebilir. Nitekim zellikle 19. yzyl evrimcileri arasnda bu gre arlk verenlerin says az deildir. Ama aratrmalarn derinlemesiyle o gr inandrcln yitirmitir. Gnmzde ne biyologlarn ne de antropologlarn o ynde bir gr savunduklarna rastlamyoruz, artk! Deiik kltr evrelerinin paylat ortak deerleri insana zg igd, eilim ya da ynelimlere balama yolunda da giriimler olmutur. Ancak bu giriimlerin de yeterince doyurucu bir aklama getirdii kolayca sylenemez. te yandan insann kltr yaratma yeteneini beslenme, reme, korunma ve egemenlik kurma trnden igdlerle aklama da baarl grnmemektedir. Ksaca demek gerekirse, insann biyolojik donanmn aan kltrel varln, biyolojik evrim srecine indirgeme yaklam baarl olmamtr. Kltrel yaam biyolojik evrime ters den ya da onunla badamaz bir gelime deildir kukusuz; ama ona bal, onunla belirlenen bir gelime olduu sav da olgusal temelden yoksun kalmaktadr.

101

Kltrel birikim kaltsaldr; ancak bu biyolojidekinden farkl bir kaltsallktr. Biyolojide kaltsal gei, dllenme srasnda gerekleir; ana-baba zellikleri reme hcrelerindeki genler araclyla yavruya geer. Kltrel kaltsalla gelince, bunun arac eitimdir, toplumsal yaama dayanan geni anlamda bir eitim. nsan organizmas kltrel ortamda kiilik kimlii kazanr, biyolojik donanmnn snrlarn srekli bir eitim sreci olan yle bir ortamda aar. Kii tm yaam boyunca iinde yaad kltrden etkilenir; deien koullara gre kimi zelliklerini yitirirken yenilerini edinir. "Eitim", geni anlamda, programl okul etkinliini aan bir sretir: Aile ve toplum evrelerinde ileyen her trl koullandrma, propaganda, t, rehberlik, zendirme, yknme gibi etkinlikleri de ierir. Bir etkileim arac olan eitimde en gl e gene kltrel bir rn olan dildir. Yaznn, daha sonra matbaann icad, kltrel birikimin hzla yaylmasna, yerel snrlar aarak deiik kltrlerin etkileimine yol amtr. amzda telefon, radyo, televizyon, bilgisiyar ve benzer iletiim aralaryla ulam aralarndaki ilerlemeler kltrel etkileime byk bir canllk kazandrm, daha nce yerel ve duraan kltrel zelliklerin bir tr seleksiyonuna kap amtr. Kltrel etkileim artk ne zamanda ne de yerde snr tanmamaktadr. Yzlerce, hatta binlerce yl nce yaam sanat, filozof, bilgin ve din adamlarnn -etkisi yalnz kendi yerel kltr evrelerinde deil, tm dnyada duyulmaktadr. zellikle kkleri antik aa uzanan Bat kltrnn gnmzde kazand yaygnlk, kurduu egemenlik bu srete son derece nemli bir aamaya ulaldn gstermektedir: Kltrde kreselleme aamas!

Dnce Fizyolojiye ndirgenebilir mi?


Darwin, zek dzeyleri insana yaklatka hayvanlarn da sosyal igdlerini moral davrana dntrebilecekleri inancndayd. Ama hangi hayvan trnn byle bir gelime sreci iinde olduu sylenebilir? Sosyal igdnn "vicdan" denen ahlak
102

duygusuna dnmesi salt zekya bal bir gelime midir? gd (byle bir ey varsa), kaltsal olarak geen, bilinli bir amaca ynelik olmakszn kendiliinden ileyen bir davrantr. Ahlak ise deiiktir; bireylerin birbirleriyle ilikilerinde uymalar gereken davran kurallarn ierir; kayna bireyde deil, toplumsal yaamdadr. En ilkel kabileden en uygar toplum dzenine kadar her dzeyde, bireylerin belli davran kural ve ilkeleriyle konmu olan snrlar iinde etkinlik gstermesi beklenir. Bu kural ve ilkeler ile bireyin igdlerinin her zaman uyum iinde olduu sylenemez. Toplumsal bask altnda birey, igdlerini ou kez snrlamak, geri tepmek, ya da kabul edilebilir biimlerde aa vurmak yoluna gider. Moral davran doal deil, insana zg kltrel bir olaydr. Darwin'in bu ayrm yeterince gremediini biliyoruz. Grm olsayd, insann akl ve moral bilincine bal etkinliklerini de biyolojik evrim erevesine alma yoluna gitmezdi. Ona gre dnceye "beyin" dediimiz organn zsuyu gzyle baklmalyd. "Yerekimi nasl maddenin bir zellii ise dnce de beynimizin bir zelliidir," diyor Darwin. Ama fizyoloji ile psikolojiyi kartran bu benzetme yerinde midir? Basit bir rnek alalm: "Yuvarlanan ta yosun tutmaz." Birok kltrde geen bu ataszyle dile getirilen nedir? Bu tr bir genellemeyi, mecazi anlam dnda hangi anlamda, beynin zsuyu sayabiliriz? rnek aldmz o basit cmlede dile gelen aslnda yzyllarn deneyim birikimidir. Simgesel ve kavramsal nitelikteki byle bir genellemeyi beyin fizyolojisine indirgemek doru olamaz herhalde! Bu noktada Darwin'in yanlgya dt aktr. Biraz duraksamayla yle diyebiliriz: Byk bir gzlemci ve aratrmac olan Darwin dnr olarak snrl kalmtr. Nitekim sekin bilim tarihisi Charles Singer onun iin, "st dzeyde derin bir aratrmacyd; ama dili kullanma ve felsefi gr bakmndan yzeysel olmaktan kurtulamamtr," der.
103

Singer'in yargs yerindedir. Unutmamak gerekir ki, bilim yalnz gzleme deil, gzlemi ileyen kavramsal dnmeye dayanr. Evrim konusunda Darwin'in yetkin gzlemcilii ile birleen byk bir kavramsal dnme gc sergiledii yadsnamaz. Ancak kltrel insana ilikin dnme performans ayn dzeyde deildir. Darwin iin "byk bir bilim adam", ama "sradan bir dnr" diyenleri tmyle haksz sayabilir miyiz? Modern evrim kuramnda Darwin'in iine dt karklk giderilmitir. nsan evrimi sz konusu olduunda iki aama ayrt edilmektedir: (1) nsann hayvanlarla ortak olduu aama; (2) Kltrel kiiliin olutuu aama. Psiko-sosyal diye niteleyebileceimiz ikinci aamada insan kltrel ve moral kimliiyle ortaya kmaktadr. Bu aamada evrim ya da ilerleme doal seleksiyona deil, insann giderek bilenen bilinli ve amal eylemine bal yrmektedir. Bu aamaya erien tek canl tr insandr; o bu kimliiyle doay amtr.

______________________________
1) Charles Darwin, Descent of Man, s. 10-12. 2) Sir Arthur Keith, A New Theory of Human Evolution, Watts and Co. London, 1948. 3) Darwin, C., Descent of Man, s.70-71. 4) Dinozorlarn yok olmas, bir tahmine gre, bir ya da birka uzay cisminin dnyaya dmesiyle oluan youn toz bulutunun yeryzn uzun sre gne nlarndan yoksun brakmas sonucudur. 104

VIII. BLM TANRISAL DZAYN


Olgularn tesine gitmeyi reddedenler, ounluk, olgulara yaklamakta yaya kalrlar. T. H. Huxley

Tanrsal Varln Kant


Tanr'nn varln kantlama abasnda teologlarn kulland klasik argmanlarn banda doann ileyiindeki dzen gelir. Canllarda stelik belli bir amaca ynelik grnen bu dzeni, ans ya da rastlant rn saymak inandrc olmaktan uzaktr. 19. yzyl mekanik anlayna kar kan teologlar, kendileriyle ters dme pahasna da olsa, bir analojiye bavurmaktan kendilerini alamazlar. Onlara gre canl organizma bir saat gibidir, bir saat gibi alr. Saat nasl birtakm rastlant etkenlerin rn deilse, daha karmak bir plana bal ileyen organizma da yle ans ya da rastlant etkenlerin rn olamaz. Bir plan, bir plancnn varlyla olasdr. Doadaki dzen Tanr'nn eseridir. Doann belli bir dzen ierdii bilimin temel varsaymlarndan biridir. Baka trl bilim adamlarnn olgular arasnda deimez ilikiler aramalarnn, bulduklar ilikileri "doa yasas" diye nitelemelerinin ne anlam olurdu? Gerekten, bilimin bata gelen amac, doast herhangi bir g ya da nedene bavurmakszn, doal glerin ilikisini yanstan dzeni aklamak,
105

anlalr klmaktr. Teolojinin "Tanrsal plan" ya da "dizayn" dedii ey bilim adam iin "neden-sonu" bantsn yanstan nesnel bir dzenden baka bir ey deildir. Doadaki dzeni Tanrsal bir plann grnts saymak teolojinin vazgeemeyecei, kolaya kaan bir aklamadr. Bilim, aklamalarnda, nesnel koullar aan bir nedene gitmez; her olgunun aklamas baka olgularla olan ilikisinde aranr. rnein, deniz kylarn gezenlerin gznden kamayan bir dzen vardr. Doal plajlarda akl ve kum geliigzel dalm deildir: akllarn iri olanlar kydan en uzak, ince kum suya en yakn ky eridinde serilidir; arada akldan kuma doru giderek incelen alan yer almaktadr. Bu dzen nasl olumutur? lk bakta burada bir dzenleyici elin alt, dzenin belli bir amala bilinli olarak oluturulduu akla yakn gelebilir. Oysa bilim, sz konusu dzeni, hibir ama tamayan doal glerin mekanik ileyiiyle aklamaktadr. Bu tr dzenlerin doada daha pek ok rnei verilebilir. Tuz kristalini alalm. Bilindii gibi tuz, sodyum ve klordan oluur. Tuz kristalinde yansyan dzenin gerisinde, her sodyum atomundaki bir elektronun, her klor atomunun yrngesinde ona karlk olan bolua kolayca yerlemesi gizlidir. Cansz dnyadaki sistemler gibi biyolojik sistemler de fiziksel dzenekler erevesinde aklanabilir. Bir hcrenin son derece girift olan metabolizmasn nasl salad kolayca anlalr bir olay deildir. Ne var ki, fizyolojinin ilerlemesiyle bu karmak srecin "yaam gc" trnden gizemli bir gce deil, olduka basit kimi kimya yasalarna dayand grlmtr. Bu tr rnekleri oaltmaya gerek yoktur. Bilim canl ya da cansz her alanda gzlenen dzenin doal gler arasndaki etkileimin rn olduu gereini yeterince kantlamtr. Organizmann aa vurduu, "olaanst" diyebileceimiz dzen de bir plan deil, doal seleksiyonun ileyiini yanstmaktadr. Darwin'in yakn dostu nl jeolog Charles Lyell, doal seleksiyonu yzl Hint Tanrsna benzetir: Ykc iva, koruyucu Vinu ve yaratc Brahma. Doal seleksiyon iva olarak zayflar,
106

uyumsuzlar ve beceriksizleri acmaszca yok eder; Vinu olarak uyumlular korur; Brahma olarak yeni zelliklen gzetir, stn nitelikli bireylere egemenlik kaps aar. Darwin, doal seleksiyonu evrim olgusunu aklayan hipotez olarak ortaya attnda, elinde hipotezini kantlayan yeterince doyurucu gzlemsel veri yoktu. Bu yzden o, evcil hayvan ve bitki slahnda kullanlan yapay seleksiyon almalarn dorulayc deney olarak gsterir. Yetitiricilerin, rnein, yn en kaliteli koyundan, st en bol inekten, yumurta verimi en yksek tavuktan dl alarak istedikleri zellikte yeni kuaklar rettikleri bilinmektedir. Bu yntemle srekli seilerek retilen hayvan veya bitkilerin giderek atalarndan uzaklat, hatta zamanla "yeni" diyebileceimiz trler oluturmaya yneldii sylenebilir. iftliklerde srdrlen slah almalarna benzer deneyleri bilim adamlar imdi laboratuvarlarda gerekletirmektedirler. Bu deneylerden ok yaygn olan biri meyve sineklerine ilikindir. Tm trlerde olduu gibi sineklerde de bireysel farklar vardr. rnein sinein gvdesinin yannda yer alan tyler kimi bireylerde daha fazla, kimilerinde daha azdr. Doal ortamlarndan laboratuvara alnan bir grup sinekten ty says ok yksek bir grup oluturmaya koyulan deneycilerin, belli bir srede ulatklar sonu ilgintir: Ty says ortalama 8 olan ilk grubun yerini ty says ortalama 36 olan yeni bir grup almtr. Daha nemli zellikler zerinde de deneyler vardr. Mikrobiyolojide, "phenylacetamide" denilen kimyasal madde zerinde oalan, ama normal olarak o maddeyi metabolize edemeyen bakteri eitleri zerindeki deneyi rnek verebiliriz.. Bakterilerin biyokimyasal evrimde gsterdii bu yetenein kimya endstrisindeki yeri nemlidir. Yapay olarak salanan bu evrimlemeyle pek ok trden organik molekller, u ya da bu ynde ilemeye elverili bakteri eiti seilip paltlabilmektedir. D.D.T. ve benzer tarm ilalarnn bcekler zerindeki etkisi bir baka rnektir. Balangta ldrc olan bu ilalara kar
107

zamanla baklk kazanm eitlerin ortaya ktn tarmclar yakndan bilmektedirler.

Doal Seleksiyon Dzenei


Bilim adamlarnn ya da yetitiricilerin zel ynlendirmeleri olmakszn doal seleksiyon iler mi? Bu sorunun yant bellidir: Doal seleksiyon, insan icad bir dzenek deil, canl dnyaya zg bir etkileim, bir ayklama dzeneidir. Basit .bir rnek dzenein ileyiini gstermeye yeter. Besleyici et suyu ile dolu bir cam kaba ayn trden iki deiik eit bakteri konsun, bir sre her gn et suyunun belli miktar yenisiyle deitirilsin. Bakterilerin iki eiti de oalmakta, her ikisi de ayn lde deitirilen et suyu ile birlikte kaptan alnmaktadr. eitlerden birinin daha hzl beslenip, daha hzl oaldn dnelim. Bu durumda kaptaki bakteri topluluunu giderek artan lde hzl beslenme ve oalma zelliini tayan eitinin oluturaca, sonunda kaptaki bakterilerin tmnn o eite dnecei kanlmazdr. Bu demektir ki, belli bir evrede ayn tre dahil iki grup canldan biri remede daha hzl (ya da yok olmada daha yava) zelliini tayorsa bu grup o evrede ok gemeden egemenlik kurarken, dier grup yok olmaktan'kurtulamaz. Byle bir seleksiyonun gereklemesi iin gerekli balang koullarndan biri gruplarn reme hzndaki farksa, dieri gruplar birbiriyle yaam savamna iten evrenin kstl olanadr. "Doal seleksiyon" dediimiz dzenek de bu iki l oulun bir araya gelmesiyle etkinlik kazanr. Kukusuz doal seleksiyonun etkinlik kazanmasnda ansn ya da rastlantnn rol yok deildir. Ancak bu, sonucun belirlenmesinde deil, szn ettiimiz iki balang koulunun bir araya gelmesinde kendini gsterir. imdi diyelim ki, kaptaki iki eitten hzl oalann ayrca ekeri daha kolay metabolize eden bir enzimi vardr. ekeri kt bir evrede bu iki eit bakterinin bulumas rastlant olabilir. Ama bu rastlanty izleyen yarma
108

ve yarmann sonucu ansa bal deildir. Sz edilen ilk koullar verildiinde, eitlerden birinin egemenlik kurmas, dierinin yok olmas kanlmaz olur. Ayn tre dahil bireyler ya da gruplar arasnda grecel olarak nemsiz kk bir varyasyon bile kimi kez yaam savamnda nemli rol oynayarak, sonunda yeni bir trn evrimine yol aabilir. Darwin'in de deindii bu noktay dorulayan birok gzlem yaplmtr. Biz iki rnek vermekle yetineceiz. Science dergisinin Ekim 1981 saysnda u gzlem raporunu okuyoruz: Galapagos Adalarnda saka ya da ispinoz trnden kular on yl boyunca inceleyen iki aratrmac evrede beklenmedik etkili bir deiikliin bu kulardan zellikle bir topluluun genetik kompozisyonunu nemli lde deitirdiini saptar. 1977'de adalarda hkm sren sert bir kuraklk kularn beslendii kk tohumlarn yetimesini byk lde azaltr. A kalan kular normal olarak ilgilenmedikleri byk tohumlarla beslenme abasna girerler. Bu abada grecel olarak iri yapl kular baarl, ufak yapl olanlar baarsz olur. Bir kuak sonunda yeterince beslenemeyen kularn ayklanmasyla, inceleme konusu ku trnde belirgin birtakm deiiklikler gzlenir: Yeni kuak kularn ortalama gvde bykl artm, zellikle gagalar bymtr. imdi kurakln birka kuak srdn dnelim. yle elverisiz etin bir evrede bulabildikleri tohumlarla beslenmek savam veren, dolaysyla, doal ayklanma temposu hzlanan kularn deiik bir tr oluturma srecine girmi olmalar kanlmazdr. Yaam, evre koullarna uyum salamakla olasdr. Doal seleksiyonun iyi bilinen bir baka rneini Afrika yerlilerine ait orak-hcre hemoglobininde bulmaktayz. "Hemoglobin-S" denilen bu form, "Hemoglobin-A" denilen normal formdan yalnzca bir noktada farkldr: Protein molekllerindeki amino asit valine yerini, glutamik asite brakmtr. Molekldeki
109

bu deiiklik, kandaki alyuvarlarn oksijen tama gcn zayflatmaktadr. Kannda yalnzca hemoglobin-S tayan bireyler (homozigotlar) ar derecede kanszlk dolaysyla halsiz ve solgundurlar; genellikle ergenlik ana ulamadan lrler. Kannda hem hemoglobin-S, hem hemoglobin-A tayan heterezigotlarda ise "anemi" denilen kanszln yol at halsizlik ve solgunluk ar deildir; bunlar genellikle yaamlarn srdrebilmektedir. Kannda yalnz hemoglobin-A tayan baka bir grup homozigotlara gelince, bunlarda halsizlik ve solgunluk grlmez; ancak bunlarn stmann salgn olduu blgelerde hastala dayanma gleri son derece zayftr. Bu durumda ortaya yle bir manzara kmaktadr: Salt A geni tayanlar stmadan, salt S geni tayanlar anemiden yok olmakta; her iki geni tayan heterezigot bireylerin yaama ans daha fazla olduundan toplulukta her iki gen de varln srdrmektedir. ki geni de tayan ana (AS) ve baba (AS)'dan dnyaya gelen yavrunun gen dalm unlardan biridir: AA, AS, SS. Birinci ve nc kombinezonlar kaybolmamakla birlikte, onlar tayan ocuklar srekli yok olmaktadr. Peki, bu olayn evrim asndan nemi nedir? Olayn nde gelen nemi doal seleksiyon dzeneinin ileyiini gstermesidir: Yaam savamnda baz genotiplerin kurtulma ve oalma olana daha fazladr. Sonra bu balamdaki ileyi biimiyle doal seleksiyon iki eit geni de korumakta, dolaysyla topluluk genetik olarak deiken kalmaktadr. Ne var ki, bu deikenlik evrenin deime olaslna kar bir nlem, bir hazrlk deildir. Baka bir deyile, trn gelecekteki gereksinmeleri gz nnde tutularak byle bir deikenlie yer verildii sylenemez. Bu yalnzca heterezigot bireylerin yle bir evrede daha baarl olmasnn bir sonucudur. Bir de u var: Topluluun daha ok S genli bireylerden olumasyla stmal bir evreye uyum salad sylenebilir. Ancak ne pahasna! Toplulukta stmaya kar baklk salayan bir genin korunmas anemik homozigotlarn kuaklar boyu yok olmasn gerektirmitir.
110

Baka uyumlarda da kendini gsteren bu durum doal seleksiyona ilikin nemli bir noktay aa vurmaktadr. Doal seleksiyon trlerin, zayf ve evresiyle uyumsuz organizmalarn lm pahasna, evreleriyle uyum kurmalarn salayan acmasz, amasz, mekanik bir sretir. Dinsel banazlar evrim dncesine kar karken, bu noktaya deinmekten kendilerini alamamaktadrlar. rnein, Californiya'da "Yaratl Aratrma Enstits"nn bakan Henry Morris'in kaleminden dklenlere baknz:: "Evrim" diye bir ey varsa, canl dnyada insana uzanan milyar yllk sre bir strap ve lm sreci olmu demektir. ... Bu ise Tanr'nn insan, son derece savurgan ve acmasz bir yntemle yaratt anlamna gelir. Oysa ncil'in Tanr's yle bir Tanr deildir, olamaz!(1) Dahas, Morris'e gre, ne ynden baklrsa baklsn, evrim kendi iinde bir elikidir. Canl dnyada olup bitenler ounluk bir savurganlk, acmasz bir vur-krsa, bu niin kendi iinde bir eliki olsun? Doal seleksiyon ne belli bir hedefe ynelik bir sre, ne de Tanr gibi koruyan, balayan, sevecen bir gtr. Yaam savamnda, deyi yerindeyse, "len lr, kalan salar bizimdir!" eliki evrimde deil, yaratl anlaytadr. Gerekten canl dnya Tanr'nn eseriyse, canllarn % 99'unun normal yaamn srmeden yok oluunu nasl aklayabiliriz? Morris'in kendisi sylyor: "Milyarlarca hayvan ortada bir neden yokken ac ekmekte, lp gitmektedir. Gemite yaayan trlerin birounun bugn izine bile rastlamamaktayz!" Unutulan ey, doal seleksiyonun "koruyucu melek" olmaddr!

111

Doal seleksiyon yanl yorumlara ak bir kavramdr. Bunlardan biri, doal seleksiyonun her zaman organizmalar evreleriyle uyumlu klddr. Oysa doal seleksiyonun "uyum salama" diye bir ilevi yoktur. Uyum salamak yle dursun, doal seleksiyon ou kez trlerin yok olmasna bile yol amaktadr. Bunun arpc bir rneini farelerdeki t geninde bulmaktayz, "t" diye bilinen gen bakmndan homozigot olan erkek fareler ksrdr. Bir t, bir T geni tayan heterezigot erkek iareler ise dl verme yeteneine sahiptir. Genetik yasalarna gre, heterezigot farenin reme hcrelerinin yarsnn t, yarsnn da T geni tamas beklenir. Oysa t geninin, reme hcrelerinin % 95'inde tanmas gibi bir avantaj vardr. Byle olunca, t geninin ok gemeden fare topluluunda (bu topluluk ok byk deilse) egemenlik kurarak doan tm erkek farelerin tt genli ksr homozigotlar olaca, dolaysyla fare topluluunun yok olmaya yz tutaca sylenebilir. Nitekim ou kez olan da budur. Bu rnekte sergilenen, doal seleksiyonun uyum salamaya deil, tam tersine, yok etmeye ynelik alt olaydr. Doal seleksiyonun her zaman uyum salayc olmadna bir baka rnek Darwin'in "cinsel seleksiyon" dedii olaydr. Balk, ku ve birok memeli trlerde erkek bireylerin renk, ibik, yele, boynuz ve alm gibi birtakm etkileyici zelliklerle donatldn biliyoruz. Gz alc bu zellikler aslnda erkekler iin hem avantaj hem de dezavantaj nedenidir. Diilerin en arpc ve etkileyici zellikleri tayan erkekleri yelemeleri, o zelliklerin toplulukta yaygnlk kazanmasna yol aarken, te yandan, ayn erkeklerin dmanlarnca daha kolay fark edilmesi nedeniyle yok olma tehlikesi daha fazladr. Bu gibi durumlarda doal seleksiyonun birbirine ters den iki ynde iledii birok aratrmalarda ortaya konmutur. elikiyi en belirgin biimiyle tavuskuu sergilemektedir. Renk, biim ve almda olaanst etkileyiciliyle diisini kazanma srecine giren tavuskuunun, ayn zamanda, dmanna adeta ar kard sylenebilir. Yaratllar bu elikiyi nasl aklayacaklardr? Tanr, diisine
112

daha ekici gelsin diye mi, yoksa leopara daha kolay yem olsun diye mi bu yaratn olaanst zelliklerle donatmtr? Doal seleksiyonun sonucu genellikle organizmann evresiyle uyum salamasdr. Ne var ki, salanan uyum ou kez trn tm bireylerini kapsamaktan uzak kalr. evre koullarnda beklenmedik ciddi bir deiiklikten yararlanan bireylerin daha hzl oalarak stnlk kurmalar, dierlerinin giderek yok olmalar kanlmazdr. Sonu sanki bir plann bilinli uygulanmasyla ulalan bir dzen grnmndedir. Endstri devrimi sonrasnda ngiltere'de gzlenen bir olay bu bakmdan ilgintir. Bir zamanlar ak gri renkte olduu bilinen gve kelebekleri imdi zerinde yaadklar aa gvdelerinden gn nda bile ayrt edilemeyecek kadar kararmtr. evreyle kurulmu olan bu uyumu, endstri ncesi durum bilinmeseydi, Tanrsal bir dizaynn somut bir rnei saymak kolayd. Oysa bu aalarn gvdeleri son 150 yl iinde youn endstrinin yol at hava kirlilii nedeniyle kararmtr. Giderek koyulaan aa gvdesi zerinde daha belirgin kalan ak gri kelebekler kulara kolay yem olup tkenmeye yz tutarken, ilerinde renkleri koyu olan az saydaki kelebekler oalma olana bulur. Grld gibi bu gelimede bir plan ya da amal bir dzenleme sz konusu deildir. Kurulmu olan uyum deien evre koullarna gre bireysel varyasyonlar kullanan doal seleksiyonun bir rndr. Verdiimiz rnekten de grlecei gibi evreyle uyumun bozulmas, kimi zelliklerinde farkllk gsteren bireylerin bir bolm iin avantaj, bir blm iin ise dezavantaj oluturabilir. Ancak, avantaj salayc da olsa, evrim rn zelliklerin pek aznn organizmann evresiyle olan sorunlarna optimal zm salad sylenebilir. Kald ki, bir topluluun urad evrimsel modifikasyonda kazand zelliklerin tm uyum salayc olmayabilir. Baka bir deyile, zelliklerin bir blm uyum kurmada ilevsiz kalabilir. Bunlar ounluk organizmaya
113

yarma avantaj salayan zelliklere bal olarak ortaya kan zelliklerdir. Genlerin birok feno-tip zelliklerini oluturmada ibirliine girdii gz nne alndnda, kendi bana ilevsiz kalan zelliklerin varln anlamak kolaylar. Bir zellik nemli avantaj salyorsa, ortaya birlikte kt yararsz, hatta bir lde zararl bir baka zellie karn ayklanmaktan kurtulabilir. Grlyor ki, canl dnyada, Tanrsal dzenleme yle dursun, tam bir uyumdan bile sz etmek olanakszdr. Doada uyumdan ok yaam savam egemendir.

Voltaire'in syan
Evrenin Tanrsal bir dizayna dayand savna yneltilen en keskin eletiri, evrimci bilim adamlarndan deil, onlardan ok nce yaam bir dnrden, Voltaire'den gelmitir. 1755'te bir deprem Lizbon kenti nfusunun drtte birini (30.000 kiiyi) yok eder. "Lizbon Depremi" diye bilinen bu doal ykmda lenlerin ou Azizler Gn nedeniyle kilisede toplanm dua ediyordu. Felaketi, Tanr'nn gnahkr kullarn cezalandrmas diye yorumlayan papazlar Voltaire'in sabrn tarr. 18. yzyln nl dnr onlara u dizelerle seslenir: ...tm duyarl nesneler, ayn gnde domu benim gibi ac eker, benim gibi lrler. Kartal, dlek kurban stne ullanm Titreyen organlar kanl gagasyla paralar... Savan toz dumannda yuvarlanan adam, Can ekien arkadann kanyla kan karmakta, Beklerken le kargalarna yem olma srasn.
114

Evet, her kiide tm dnya szlanmakta Hepsi strap iin domu, birbirini yok etmekte Peki,'bu korkun kaos ne iin? Her birimizin acs hepimize mutluluk mu dersin! Ne kutsanacak dnya, yleyse! Voltaire'in ada Rousseau ise ykmdan dorudan insan sorumlu tutuyordu. Ona gre insan "uygarlk merkezleri" diye bilinen kent yaam iin deil, pastoral yaam iin yaratlmtr. Voltaire'in bu tr romantik aklamalar karsnda da sessiz kalmas olanakszd. nl yapt Candide'de alayc bir dille yazlm u satrlar okuyoruz: ... burun gzlk tamak, bacak orap giymek, ta grkemli atolar yapmak iin dizayn edilmitir. ster insandan, ister doadan kaynaklansn, bama gelen her belann gerisinde demek ki, Tanr'nn usta eli vardr. Doann karmak dzeni Tanrsal dizaynn kant ise, o zaman, Tanr'nn ya ok beceriksiz, ya da habis olduunu kabul etmek zorundayz. Tanr ya nleyebilecei ktl isteyerek nlememektedir; ya da istemedii ktl nleyememektedir. Yaklak yzyl sonra Darwin de ayn noktaya parman basar: Doann "beceriksiz, savurgan, aalk, aptalca ve acmasz iine baknca, eytan'n mezi acaba nasl bir kitap kaleme alrd? Her eye yetkin, iyilik, gzellik ve doruluk kayna Yce Tanr'nn birbirine kyan canllar, musibet ve ykmlarla dolu bir dnyay yaratm olmas nasl aklanabilir? Kimi ilkel inanlarda, dnyann iyilik ruhuyla ktlk ruhunun, Tanr ile eytan'n ekime alan saylmas, pek de yabana atlacak bir bak deil, anlalan!

115

______________________________
1) H. Morris, Creation: Acts, Facts, Impacts, s. 45.

116

IX. BLM YARAT1LII SAVLAR VE TAKTKLER


natla yrtlen arptmann gc yadsnamaz; ama bilim tarihi bu gcn hibir alanda uzun srmediini gstermektedir. Charles Darwin Gerekten kaan kimseye kant gstermenin yarar yoktur. G. C. Simpson

Yaratl Tezinin "Bilimsel" Kantlar


Dinsel banazl yanstan yaratl akm "bilimsellik" grnm altnda bilime kar bir harekettir. Balca savlar incelendiinde, hedefin belli bir olay ya da olgular kmesini aklamaktan ok, evrim dncesini ypratmak, ykmak olduu grlr. Yaratllarn zellikle son otuz yldr kullandklar taktik, evrim kuramna ilikin eletirileri yaratl gr dorulayan kantlar olarak gstermektir." Byle bir manevraya bavurmalar aslnda kendi savlarn bilimsel anlamda kantlayamadklar demektir. (1001Kitap) Yaratlln znde yer alan u iki temel sav alalm, rnein: (1) Yaam uzun bir srecin deil, anlk bir yaratma eyleminin rndr;

117

(2) Tm hayvan ve bitki eitleri, kendi ilerinde kalan kimi kaltsal varyasyonlar dnda, yaratltaki kimliklerini korumaktadr. Yaratllarn nde gelen adlarndan Duane Gish, "Yaratln Bilimsel Kantlar" adl lamasnda bu savlarn yeterince kantlandn ileri srmektedir. Gerekten yle midir? Gish'in ilk sav iin verdii kantlar kendi kaleminden okuyalm: Fosiller, yaamn birdenbire ve bildiimiz biimleriyle ortaya ktn, canl trler arasnda evrimsel geilere olanak vermeyen kesintiler olduunu gstermektedir. Bu olgular canl trlerin yaratldn kantlar. Termodinamiin ikinci Yasas evrende dzenin dzensizlie dnme eiliminde olduunu (entropinin arttn) dile getirmektedir. Buna gre, basit molekller ile karmak protein, DNA ve RNA molekllerinin kendiliinden ve doal sre iinde canl hcreye dnm olmas olanakszdr. yleyse, canl hcre yaratlmtr. Kald ki, yaamn kkenine ilikin laboratuvar deneyleri canlnn cansz maddelerden oluturulabilecei tezine hibir kant salamamtr. Kant gibi grnen kimi veriler ise yapay olarak empoze edilen laboratuvar koullarna dayanmaktadr. Bu koullarn doada gerekleme olaslnn son derece zayf olmas, elde edilen sonularn nemsizlii gz nne alndnda yaamn "evrim" denilen srecin rn olmad ortaya kar. "Kant" diye sunulan bu szlerde gerekleri arptma dnda bir ey var mdr? Bir kez fosillerin gsterdii, karmak organizmalardan ok nce tek hcreli canllarn varolduudur. Sonra, hem organik hem inorganik dnyada dzensizlikten dzen oluturan kristaller gibi pek ok kimyasal dzenein iledii bilinmektedir. Son olarak, canl nesneyi oluturan makro molekllerin doal olarak bir araya gelme olaslnn hi de zayf olmad laboratuvar deneyleriyle gsterilmitir.

118

Kald ki, bu gerekleri bir yana braksak bile, Gish'in yapt yaratl gr pozitif kantlar getirerek temellendirmek yerine, evrime yneltilen birtakm yadsmalarla savunmaktr.(1) Tm hayvan ve bitki eitlerinin ilk yaratltaki formlarn koruduu savna gelince, burada da Gish'in sunduu "kantlar" geerli bulmak kolay deildir: Fosillere baktmzda trler arasnda geilere olanak vermeyen kesin boluklar grmekteyiz. Evrimci grn gerektirdii ara halkalar ne tek hcrelilerle omurgaszlar, ne de omurgaszlarla omurgallar arasnda bulmaktayz. Hatta balklarla amfibiyanlar, amfibiyanlarla srngenler, srngenlerle kular ve memeliler arasnda da ara halkalar yoktur. Evrimciler bildiimiz trler arasnda birtakm ara formlarnn gemite varolduu zerinde srar etseler de bugne dein bulunan milyonlarca fosil arasnda onlar hakl karan gerek bir kanta rastlanmamtr. Fosiller ile yaayan organizmalar ayn snflama ltlerine uygun dmektedir. Bu demektir ki, imdi yaayan organizmalar bildiimiz formlarna, fosillerin de sergiledii gibi, evrim srecinden geerek deil, yaratlta kavumutur. Bir canl tr, kendi aralarnda reyen (ama normal koullar altnda baka gruplarla reme ilikisi olmayan), ortak zelliklere sahip bir grup diye tanmlayabiliriz.. Buna gre, (basitten karmak formlarn gelimesi iin gerekli olan) "trler aras evrimsel gei" diye bir ey olsayd, ortak zelliklerin yeni eklemlerle srekli artmas, gen havuzunun zamanla snr tanmayan bir genileme iine girmesi gerekirdi. Oysa byle bir olay yoktur. Bu alntda hem yanl bilgi hem dayanaksz savlar yer almaktadr. Fosillerden pek ou imdi yaayan organizmalardan kesin farklar gstermekte, ancak kendi taksonomik kategorileri iinde snflanabilmektedir. Gish'in dediinin tersine, fosillerden pek ounda, bilinen trler arasndaki evrimsel gei halkalarn bulmaktayz. imdi sorabiliriz: "Yaratln Bilimsel Kantlan"
119

baln tayan yazda yaratl savn dorulayan bir kant var mdr? Yoktur, olamaz da; nk, yaratl akm ideolojik nitelikte bir harekettir; aratrmaya, bilimsel veri ve kantlara iine geldiinde ve de szde kalan bir sayg duyar.

arptma Taktikleri
Yaratllk literatrnn hemen tmyle gerekleri arptma, "bilim" ad altnda dayanaksz, tutarsz sz etme sanatna dayand sylenebilir. Bilimsel kaynaklardan yaplan alntlar genellikle eksik, balam d veya arpk biimde sunulmakta, ya da zgn anlam dnda yorumlanmaktadr. Taktiklerinden biri, OrWell'in 1984'deki "sava bartr" slogan gibi "yaratllk bilimdir" diyerek saplantlarnn gerek yzn saygn bir terim arkasnda gizlemektir. te bir rnek: "Yaratl, tm yarglarnda 'neden-sonu' ilikisini ieren bilimsel yasaya bal kalr." Oysa yazlarnda buna tek bir rnek bulamazsnz; sorumsuzluklarn "bilimsel yasa" gibi aslnda anlaylarna ters den saygn bir terimle rtmek taktiklerinden biri. Bir dier taktikleri evrimi "hipotez" diye nitelemeleridir. Onlara gre evrim kuram bilim d bir inan ya da ideolojidir; ispatlanamaz, deneysel verilerle yoklanamaz. Bylece, belirli bir olgu deil, tartmaya ak, kuku gtren salt bir tahmin ve varsaym olduunu vurgulayarak zihinleri bulandrmaya almaktadrlar. Yaratllarn ska bavurduklar bir oyun da kimi sekin evrim kuramclarn, balam d ve arptlarak verilen alntlarla yaratll savunur gstermeleridir. rnein, liderleri Henry Morris, setii alntlarla gnmzn sekin kaltm bilginlerinden Richard Lewontin'in, "yaam savam" ve "doal seleksiyon" gibi evrim kuramnn temel ilkelerini reddettiini ileri srer. Oysa alntlarn kayna olarak gsterilen yazsnda Lewontin sz konusu ilkelere ilikin bir ey sylememekte, yalnzca uyum salayc olan ve uyum salayc olmayan zellikler arasndaki farkn belirlenmesinde karlalan glk120

lere deinmekte, doal seleksiyonla trlerin evreyle uyumlarnda kimi zaman bir gelime salanmad halde zelliklerinde deiiklik olduunu belirtmektedir. Yaratllarn evrim konusunda bilim adamlar arasndaki tartmalar, evrim dncesi yznden dlen hatalar kapatma, bir tr temize kma abas olarak yorumlamalar da gzden kamayan bir baka tutumlardr. Oysa ounluk evrim kuram ile kaltm zerinde ayrntlara ve yeni gelimelere ilikin bu tartmalardan ne evrim dncesiyle bir hataya dld, ne de bilim adamlarnn bu yzden saygnlklarn kurtarma abasna girdikleri izlenimi bile karlamaz. Yaratl literatrde arptc yorumlarla bilinen olgular yadsma ylesine i iedir ki, bunlar ayrmak her zaman kolay deildir. rnein, sk sk tekrarlanan, "evrim dncesinin dngl kantlamaya dayand" savn alalm. Buna gre, evrim iin kant olarak gsterilen jeolojik katmanlarn kronolojik sralamas, fosillerin basitten karmakla gittii tezini ieren evrim dncesine bamldr. Gerekten yle midir? Evrim dncesi ierdii bir dzenlemeyle mi kantlanmaktadr? yle olmadn bu konudaki gelimelere bakarak gsterebiliriz. Paleontolog David Raup'n belirttii gibi, "Modern jeolojik zaman skalas 1840 sralarnda, yani Darwin'in Trlerin Kkeni'nin yaymlanmasndan yaklak yirmi yl nce gelitirilmiti." Fosillere dayanan zaman skalas evrimcilerin deil, evrim dncesinden habersiz jeologlarn ortaya koyduu bir almadr. stelik, ayrntlarda kalan kimi dzeltmeler dnda, sistem genelde ilk formunu bugn de korumaktadr. yleyse, evrim dncesinden tmyle bamsz bir gelimeyi o dncenin bir sonucu gibi gstermek dpedz gerei arptmak deil de nedir? Yaratllarn ortaa mantk oyunlarna bavurmalarnda bizi artan bir ey yoktur.

121

Yaratllara baklrsa arzn tarihi birka bin yl amaz. Oysa radyoaktif yntemler arz kabuunun oluum srecinin bile yz milyonlarca yl aldn gstermektedir. Ama onlar nyarglarn hakl karmak iin gerektiinde somut olgular bile gz ard etmekten kanmazlar. rnein, onlara sorarsanz kayalarn yan belirlemenin nesnel yntemi yoktur: Pek ok kimse kayalarn yann uranyum, thoryum, potasyum, ribidiyum gibi radyo-aktif minerallerin incelenmesiyle belirlendiine inanr. Oysa bu doru deildir. Byle olmadnn en ak kant fosil tayan katmanlarn yalarnn, radyoaktif yntemlerin henz bilinmedii bir dnemde saptanm olmasdr. Kald ki, radyo-metrik ya belirlemede o kadar ok hata ve hatal yorumlama olasl var ki, bunlarn ou, zellikle daha nceki belirlemelere uymamas halinde, kullanlmadan atlr... Uranyumla ya belirleme bile deneysel olarak denetlenemez; nk, milyonlarca yl alan uranyum bozulmasnn sonucunu kimse gzlemleme olanana sahip deildir. (1) Ksaca, burada sylenen u: Modern yntemlerle yaplan ya belirlemesi daha nceki belirlemeleri doruladnda yanl, dorulamadnda geersizdir. Ancak bu ikilem yzeyseldir, hibir mantk kuralna dayanmamaktadr. Yaratllarn, arzn bugn grdmz oluum ve zelliklerini Nuh Tufan gibi bir "olaya" balamalar, modern jeolojinin salad veriler nda yalnzca glntr. Tufanda yere gmld sylenen canllara ait fosillerin yer katmanlarnda; ilkel formlardan gelimi karmak organizmalara doru sralan nasl aklanabilir? Byle bir dzenlemeyi global bir ykmn sonucu olarak gstermek kimi inandrabilir? Yaratllarn ilerine geldiinde bilimden yararlandklarn da grmekteyiz. Bilindii gibi Termodinamiin Birinci Yasas evrendeki enerjinin toplam olarak sabit kaldn, ikinci Yasas ise kapal bir sistemde enerjinin s formunda dzenli durumdan
122

dzensizlie doru gitme eiliminde olduunu syler. Yaratllar fiziin bu yasalarn, organize nesneler olan canllarn dank maddelerden, karmak organizmalarn basit canllardan oluamayaca tezlerine destek saymaktadrlar: Daha karmak bir organizmann evrimi iin enerjinin bir ekilde kazanlmas, dzenin artmas gerekir ki, kinci Yasa, d etkenler olmadka herhangi doal bir srete buna olanak tanmamaktadr.(2) Oysa dzensizlikten dzene gidiin doada pek ok rnekleri gsterilebilir. nsan gibi karmak bir organizma, grece! olarak daha ilkel dzeyde olan dllenmi bir yumurtadan olumaktadr. Buzdolabmzda dzensiz su molekllerinin dzenli buz kristallerine dnmesi bir baka rnektir. Nedeni aktr: Ne organizma, ne de baka bir nesne kapal bir sistem deildir. Canllar gneten enerji alan ak sistemlerdir. stelik, doal seleksiyon dzeni bozucu ya da azaltc mutasyonlar ayklamann yan sra, dzeni artrc mutasyonlar koruyarak, daha karmak dzenlemelere yol amaktadr. Bilimi kullanan bu argmann da basit bir irdelenmeye bile, dayanma gc yoktur.

Mutasyon ve levi
Yaratllar yeni, karmak formlarn oluumunda mutasyon ve doal seleksiyonun roln yadsmaktadrlar. Onlara gre mutasyon, ister doal srete ister laboratuvar koullarnda ortaya ksn, hemen her zaman organizmann uyum dzenini bozan, zararl bir olaydr; yeni gelimelere yol amaz. Hemen syleyelim ki, mutasyonlarn tmyle zararl olduu sav en azndan bir abartmadr. Mutasyonlarn, bakterilerin metabolik yeteneklerini deitirmede, bir bcee tarm ilalarna kar dayanma gc salamada, ya da, bir bitkinin byme biimini belirlemede zararl veya yararl olmas evre koullarna dayanr. Evrim kuram mutasyonlarn daima yararl olduunu
123

varsaymamaktadr. Etki gc byk olan mutasyonlarn ounluk zararl olduu bilinmektedir. Ne var ki, bu tr mutasyonlarn says fazla deildir. Bir bakteri, sinek ya da fungi kltrn yeni bir evreye koyalm; yle bir toplulukta mutasyonlarn byk ounluu olumsuz ya da zararl trden de olsa en azndan kimi bireylerin birka kuak iinde yeni evreye uyum saladklarn grrz. Bunun nedeni, varyasyonlar gibi mutasyonlar da kullanan doal seleksiyon dzeneidir. Yaratllar doal seleksiyonun bu olumlu roln aka yadsmaktadrlar: Doal seleksiyon herhangi bir yenilik retmez. O edilgen bir ayklama dzeneidir; yalnzca, evreye uyan formlarn iinden getii bir elek. Elekten gemeyen formlarn yolu kesilmekte, yaamlar sona ermektedir. Bu varolan formlar zerinde ileyen bir ayklamadr; kendiliinden yeni bir ey retmez. reme hcresinde st rtk bulunan zellikleri yeni kombinezonlara sokma, evrimci anlamda yeni bir ey yaratma deildir, olamaz.(3) Ama gzden kamamas gereken bir nokta var: Doal seleksiyon olumlu mutasyonlar tek tek koruduuna gre (yaratllar bunu yadsmamaktadr), birlikte avantaj salayan mutasyon kombinezonlarn da korur, elbet. Bunun bir rneini Afrika'nn krlang kuyruklu kelebeinde bulmaktayz. Bu toplulukta, genlerden biri kanadn belli bir kesiminin beyaz veya kzlkahve rengi olduunu, ayn kromozom zerinde yakn duran dier genler ise kanadn kalan kesiminde siyah ve beyaz benek grntsn belirlemektedir. Birtakm gen kombinezonlarna dayanan belli renkteki kelebekler, renk ve benek benzerliinden yararlanarak, tatszlklar nedeniyle dmanlarna yem olmaktan kurtulan dier baz kelebek trlerinin avantajna sahiptir. yle bir renk benzerlii tamayan, dolaysyla kurtulma anslar zayf kelebeklerin saylar azdr, kukusuz. Diyelim ki, deiik kelebeklerde bir kzl renk mutasyonu, bir de belli biimde bir benek mutasyonu var. imdi, iftleme bu iki mutasyonla yeni uyum salayc bir kombinezon kurabilir.
124

Byle bir zelliin (yaam savamnda avantaj salyorsa), ok gemeden topluluk iinde yaygnlk kazanacana kesin gzyle baklabilir. Grld gibi, balangta mutasyonla ortaya kan varyasyon, reme srecinde girdii yeni kombinezonlarda avantaj salamas halinde, doal seleksiyonla korunur ve ok gemeden toplulukta yaygnlaan bir zellik oluturur. Yaratllar bu aklamay benimsemeseler bile dpedz reddetme yoluna gitmeyebilirler. Onlarn asl kabul etmedikleri ey, yeniliin mutasyon ve doal seleksiyonla salanabilecei gereidir. Yaratllarn yapt, bir bakma, mutasyon kavramnn artk geerliini yitirmi eski bir yorumuna dayanarak mutasyonun evrim iin yapc bir ileve sahip olmad, tam tersine, evrimi engelleyici bir olay olduu iddiasnda bulunmaktr. Bu iddiay belli llerde paylaan biyologlarn da olmas kavrama aklk getirme ihtiyacn ortaya koymutur. Genetik-evrim ilikileri zerindeki almalaryla tannm bilim adam Dobzhansky'ye ait aadaki alnty bu ynde bir aklama sayabiliriz: Mutasyon kavramna yneltilen eletirilerden biri de meyve sineinde ve dier organizmalarda gzlenen mutasyonlarn bozulmalara, patalojik deiikliklere ve beklenmedik oluumlara yol at; bu yzden, evrimin yap talan olmaktan uzak kalddr. Bu eletiri ylesine sk ve youn yrtlmtr ki, salt bu nedenle bir tr "geerlik" kazanm gibidir. Oysa, gzden kamamas gereken nokta, mutasyonun olumsuz sonularnn yan sra ntr ve olumlu deiiklikleri de kapsayan geni bir spektrum sergilemesidir.(5) Kald ki, molekler biyolojideki yeni gelimeler mutasyonlarn rolne ilikin kukular tmyle giderici yndedir. Genlerin kimyasal yapsnn ortaya kmasyla biyologlarn mutasyonu DNA ve RNA kimyasnn terimleriyle yeniden tanmlama yoluna gittiini gryoruz. Bilim adamlar artk genetik madde125

de oluan eitli deiiklikleri inceleyebilmektedirler. Biyokimyasal testler ok kk mutasyonlarn varln gstermektedir. Ne var ki, organizmann davran ve d grnmne yansmamaktadr bu kk mutasyonlar. Mutasyonlarn evrim bakmndan tmyle olumsuz olduu sav yeni bulgular karsnda artk inandrc olmaktan kmtr. Yaratllar "gerek yeniliin" ancak Tanrsal yaratmayla olas olduu noktas zerinde srarldrlar. O kadar ki, bu alandaki bilimsel aratrmalarn da bu tezi destekler ynde sonu verdiini syleyebilmektedirler: Genetik kod zerinde bize son derece nemli bilgiler kazandran modern molekler biyoloji, herhangi bir organizma trndeki normal varyasyonlarn o tre ait DNA'nn belirledii snrlar iinde ancak ilerlik gsterebileceini ortaya koymutur, yle ki, ileri dzeyde karmak ve dzenli olan hibir gerek yenilie olanak yoktur.(6) Oysa modern molekler biyoloji byle bir ey ortaya koymu deildir. Modern aratrmalarn ortaya koyduu sonulan ksaca belirtmekte yarar vardr: Mutasyonlarn bir geni ya da kromozomu az ya da ok etkiledii; daha nce varolan genlerin duplikasyonuyla ve tmyle yeni gen dizileri oluturmak iin nucleotide'lerin dei-tokuuyla yeni genetik bilgilerin var edilebilecei; Mutasyonlarn, organizmann biyo-kimyasn byk lde deitirebilecei ya da hi deitirmeyecei. te yandan molekler genetik de son derece kk genetik deiikliklerin bile enzimlere yeni biyokimyasal ilevler kazandrabileceini; organizmann her blmnn byklk, biim ve byme hzn deitirebileceini, deiik veya akraba trleri birbirinden ayran farklar gibi deiiklikleri retebileceini gstermitir. "Belli bir tr organizma iin DNA'nn belirledii varyasyon ranj"na gelince, bu
126

dpedz yaratllarn bir yaktrmasdr; molekler biyolojide destekleyici kant gsterilemez. Yaratllarn evrim srecinin rn saymaktan zellikle kandklar, "ileri dzeyde dzen ve karmaklk" ise tanm g bir kavramdr. rnein, bir srngeni alalm. Diyelim ki, alt ene kemiklerinden biri giderek byrken dieri klyor; yle ki, sonunda birbirinden tmyle ayr den iki yap ortaya kyor. Buna, karmaklkta bir art diyebilir miyiz? Gene diyelim ki, gzn konumunda ban yanndan ne doru kk varyasyonlar olumaktadr. Bu trden biim ve ynelim varyasyonlar, organizmann hemen her blm veya organnda grlebilen deiimlerdir. Maymunlarda bu varyasyonlarn ok nemli uyum salayc zellikler olduu saptanmtr. Ancak sorulabilir: Bu varyasyonlarn, daha ilkel organizmalarda grlen benzerlerinden daha karmak olduu sylenebilir mi? Yaratllarn ok nemsedikleri "ileri dzeyde dzen ve karmaklk" greceldir; hatta belki hayal rn bir eydir. rnein bir atn ya da insann "karmakl" dediimiz ey aslnda her biri bamsz olarak evrim srecinde oluan birtakm zellikler koleksiyonudur. Genetik deiikliklerin yeni, daha karmak organizma eitleri ortaya koyamayaca sav, organizmalarn, kutsal kitaplarda belirtildii gibi, daha yksek ve daha dk "cinsler" diye ayrld inancna dayanmaktadr. Oysa organizmalarn byle kendi iine kapal, geie elvermeyen cinslere ayrld doru deildir. Zaten "cins" teriminin modern taksonomide yeri yoktur. Anlam belirsiz olan bu terim, bir baka bakmdan da yaratllarn iine gelmektedir. rnein kobralarla iguanalar ylesine farkldr ki, bunlar ayn cins saymak zordur. te yandan ylana benzer kertenkelelerin, kertenkeleye benzer ylanlarn varl gz nnde tutulduunda, ylanlar ile kertenkeleleri iki ayr cins saymak kolay mdr? Yaratllarn, iki cins saydklar organizma topluluklar arasnda ara halkalar gsteril127

diinde, iki cinsin aslnda ayn cins olduunu syleyerek iin iinden syrlmaya kalktklarn gryoruz.

Doal Seleksiyon Gelimeye Elvermez mi?


Doal seleksiyon olgusunu dorudan yadsyamayan yaratllarn, bu dzenein etki alann snrlama yoluna gittikleri grlmektedir. Onlara gre, doal seleksiyon yeni zelliklere yol aan bir dzenek deil, yalnzca uyum kurmaya elverisiz varyasyon veya mutasyonlar ayklayan bir sretir. Evrimcilerin sunduu biimiyle doal seleksiyon totolojik nitelikte bir kavramdr. Doal seleksiyona ilikin gerekli aklama daha nceki blmlerde verildii iin imdi birka noktaya deinmekle yetineceiz: (1) Evrimle ortaya kan zelliklerin ou aslnda yeni deil, daha nce varolan zelliklerin biim, byklk ve dzenleme ynlerinden deiik grntleridir. (2) Doal seleksiyon yaratc deil, dzenleyici ve bir anlamda koruyucu ya da tutucu bir dzenektir; mutasyon ve genetik kombinezonlarla ortaya kan varyasyon karmaasndan uyum salayc zellikleri koruyup onlara etkinlik kazandrmaya yarar. (3) Doal seleksiyon srecinde yeni zelliklerin olutuu gzlemle bilinen bir olaydr. Bakterilerde yeni metabolik kapasitelerin gelimesi bunun hemen akla gelen rneklerinden biridir. (4) Geri mutasyon ve varyasyonlarn ansa bal olduu sylenebilirce de, varyasyon veya mutasyonlarn bir tr ya da toplulukta etkinlik kazanmas bakmndan gsterecei baar ya da baarszlk doal seleksiyonla belirlenir.

128

(5) Evrimde tm deime veya gelimelerin nedeni doal seleksiyon deildir. Doal seleksiyonun yan sra kimi genetik deiikliin, de yenilie yol at bilinmektedir. Bu, doal seleksiyon kavramnn, yaratllarn iddiasnn tersine, her eyi aklayan totolojik bir kavram olmad demektir. Kald ki, evrimcilerin doal seleksiyon dzeneinden sz ederken, ayklanmaktan kurtulan "en yetkin", en yetkini de "ayklanmaktan kurtulan" diye tanmlama gibi dngl bir dnce iinde olduklar sav doru deildir. Evrim olgusunu yadsma yolunda yaratllarn sk sk ileri srdkleri bir sav fosillere ilikindir. Yaratllar, "trlerin evrimle olutuu doruysa, trler arasndaki geilerin fosil kantlar ortaya konmaldr," demektedirler. Onlara gre mzelerde sergilenen zengin fosil koleksiyonlar, trler gibi trler aras gei formlarn da gstermelidir. Yaratllar srngenlerle memeliler arasnda, rnein, ok deil be veya alt gei formunu bile evrim iin yeterli kant sayacaklarn sylemektedirler. Oysa paleontologlarn da itiraf ettii gibi fosiller bu kantlar salamaktan uzaktr. lk bakta hakl grnen bu iddia zerinde durmak zorundayz. Gei formlarna ait fosil bulgular gerekten yetersizdir. Pek ok organizma gruplarnn kkeni tahmin olarak kalm, kantlanarak belirlenememitir, henz. Ne var ki, evrim srecinde kimi varyasyon ve mutasyonlarn salad hzl geiin yan sra birok organizmann fosilleme olana bulamamas gz nne alndnda, yetersiz de olsa, eldeki kantlarn deerini kmseyemeyiz. Yaratllarn tm geilere ait "yeterli kant" istemeleri paleontologlarn da dile getirdii bir gl smrme abasndan baka bir ey deildir. rnein, pek ok tr kapsayan farelere ait yeterince fosile rastlanmam olmas, bunlarn anlk bir yaratma eyleminin rn olduunu mu gsterir? Elbette deil! Fareler, bilindii gibi, kk yapl, yumuak, abuk bozulmaya elverili organizma trlerindendir.
129

Fosil olarak korunma anslar son derece zayftr. Yaratllarn bu konuda dayandklar, evrimin yava ve adm adm giden bir sre olduu varsaym, evrim kuramnda bir ara benimsenen, ama artk geerli saylmayan bir dncedir. Her organizma topluluunun geni lde genetik varyasyon olana tadn biliyoruz. Bu olanak evrimin pek seyrek olan olumlu mutasyonlara bal kalmasn gerektirmemektedir. evre koullar deitiinde topluluun genetik varyasyon olanaklar doal seleksiyonla etkinlik kazanmakta, evreye daha uyumlu yeni bir tre yol almaktadr. Evrimin hzl srecinde genetik varyasyonlarn bu nemi laboratuvar deneyleriyle de kantlanmtr. rnein, G. Ledyard Stebbins ile Francisci Myala ortak aratrmalarnda, on iki yllk bir sre iinde meyve sineklerinin vcut byklnde yzde on kadar bir art salayabilmilerdir. Ayn hzda bir artla insan beyni, Homo erectus'taki oylumundan Homo sapiens'teki oylumuna yaklak 13 bin ylda ulaabilirdi ki, bu sre jeoloji tarihinde bir an demektir. Evrimin bu hzl temposu gz nne alndnda bulunan fosiller arasndaki boluklar bizi artmamaldr. Kukusuz, evrim dncesini rtmek iin kant olarak kullandklar bu boluklar doru yorumlamay yaratllardan bekleyemeyiz! Evrim dncesini gzden drmek iin yarathlarn bavurduu yollardan biri de duygusal tepkileri harekete geirmektir. amzda arpc rnekleriyle karlatmz karc, bencil ve rk tutum ve politikalar evrim kuramnn trevleri gibi gstermek abas bunun iyi bilinen bir rneidir. Darwin'den sonra bir ara "Sosyal Darwinizm" ad altnda etkinlik kazanan yle bir grn faturasn evrim kuramna karmak gene olgular arptmaktr. Sosyal Darwinizm, bilimsel deil, eyleme ynelik ideolojik nitelikte bir reti olup 19. yzyl kapitalizminin "laissez-faire et laissez passer" (braknz yapsnlar, braknz gesinler) dncesini yanstan bir grtr. O dnemde bile saygn biyologlardan hemen hibirinin desteini kazanmamtr. Ne nyarglarmz, ne de insann insan
130

horlamas, acmaszca smrp ezmesi 1859'dan sonra balayan olaylardr. Faizm gibi totaliter sistemleri "evrim dncesinin rn" diye niteleyen yaratl akmn lideri Henry Morris tarihsel gelimeleri arptmaktan ekinmemektedir: Almanya'da stn rk ve stn insan kavramlarn ortaya atan ve ynlara benimseten kii, Darwin'in ada ve evrimciliin ateli yanda olan filozof Friedrich Nietzsche'dir. Nietzsche felsefesine ulusal ideoloji kimlii veren Hitler evrimcilikten kaynaklanan rk retinin bir bakma kanlmaz sonucudur.(7) Morris ve onu izleyenlere gre, yalnz rklk deil, daha pek ok ktln kayna evrim dncesinde aranmaldr. Onlarn gzden kard Darwin'den balayarak hibir evrimci bilim adamnn rk olmad, tam tersine o tr ideolojik saplantlar bilim adamlarnn her dnemde knadklar gereidir. Bir kez Nietzsche'nin "ateli evrimci" olduu sav doru deildir; yle olsa bile, onun "stn insan" retisinden evrimci dnceyi sorumlu tutmak, dahas faizmin faturasn bilime karmak drste bir tutum mudur? Aslnda faizmde yaratllar tedirgin eden bir eyin olduu kuku gtrr. Onlarnki bir taktiktir; evrim dncesini, insanln aalad bir ideoloji ile zdeletirip, karalamak taktii!

Evrim Dncesi Bir Din midir?


Yaratllar evrimin inanca dayanan, deer yarglar ieren bir tr din olduu iddiasn da getirmilerdir. Onlara baklrsa evrim dncesi bilimsel deildir. Bilim, gzleme, deneysel dorulamaya dayanr; evrim ise ne gzlemlenebilir bir olay, ne de, doruluu deneysel olarak ispatlanan bir hipotezdir. yle midir, acaba? Bu iddia, deyim yerinde ise, "yavuz hrszn ev sahibini bastrmas" havasn tayor. Bir kez bir olgu olarak evrimsel deime eitli yollardan gzlenebilmektedir. yle olmasa bile, fosil ve canl organizma131

larn gzlemsel zelliklerinde karsanabilir bir olaydr, evrim. Sonra evrim dncesi bir hipotezden ileri bir kuram kimlii kazanmtr; gzlem ve deney rn saysz verilerle yoklanm, dorulanm bir kuram! Yaratllar bu sonu karsnda kalnca az deitirmekte, kuramn ispat edilmediini ileri srmektedirler. Dorudur, evrim kuram ispat edilmemitir. Ama bilimde hibir kuramn ispat verilmez, verilemez! spat, mantk ve matematik almalarna zg bir "dorulama" trdr; bir sav bilimde olduu gibi olgulara giderek yoklamay deil, doruluu varsaylan kimi ilkelerden mantksal karsamayla dorulamay gerektirir. Evrim kuram, fizik, astronomi, kimya gibi bilim dallarndaki herhangi bir kuram gibi birtakm olgusal veri ve ilikilere aklama salad, ok sayda gvenilir kantlara dayand iin ayakta durmaktadr; yoksa belli bir inanca dayand iin deil! Bilimde her kuram gibi evrim kuram iin de yetkinlik sz konusu deildir; daha kapsaml, aklama ve ndeyi gc daha yksek bir kuram ortaya kncaya dek (ki bu evrim iin pek olas grnmyor) bilimsel geerliini srdrecektir. Eletiri ve tartmaya ak olan kuramn, yeni bulgularla daha fazla pekime olana kazanabilecei gibi, yanllanma olasl da vardr, elbet. Evrim dncesi dinsel nitelikte bir inan olmad gibi, deer yarglar ieren dine kar bir ideoloji de deildir; amac nyarglara uygun bir dnya kurmak deil, varolan dnyay, olup bitenleri betimlemek ve aklamaktr. Evrim kuramnda u ya da bu ideolojinin dayanak aramas, dahas destek bulmas, evrim dncesini geersiz klmaz, bilimsel olmaktan karmaz. Tm kantlara karn bilimsel bir kuramn yanllanma olaslndan sz ettik. Yarathlarn bu olasl deiik bir yorumla evrim kuramna kar kullandklarn gryoruz. Aadaki alnt onlarn yorumunu yanstmaktadr: Evrim kuramn bilim adamlarnn byk ounluu neden benimsemitir? Gsterilen kantlar o denli mi doyurucudur? Grne baklrsa, yle. te
132

yandan, bilim adamlarnn byk ounluunun yanlma olasl yok mudur? Yant, "elbette VARDIR!" Tarihten baz rneklere bakalm: Yzyllar boyunca bilim adamlar tm gezegenlerin arzn evresinde dolatna inanyordu. Bu, Ptolemy'nin yer-merkezli evren kuramyd. Sonra Kopernik'in gne-merkezli sistemi ortaya kt. Bu sistemin doru, Ptolemy sisteminin ise yanl olduunu kabul etmek kolay olmad; bilim dnyasn, gezegenlerin gne evresinde dndne inandrmak ancak Kopernik, Galileo ve onlar izleyen baz bilim adamlarnn etin ura ve kavgalaryla olanak kazanmtr.(8) nanlacak gibi deil! Bugn evrim dncesine kar kanlar bize Kopernik ile Galileo'nun banazlk karsndaki etin savamndan sz ediyorlar. Yer-merkezli sistem ortaa teolojisinin kimliini tayan bir reti idi; ona ters dmek yle kolay gze alnabilecek bir tehlike deildi. Kopernik'in oluturduu yeni sistemi yaymlamas otuz yllk bir gecikmeyle, o da lm deine dtnde, mmkn olur. Galileo gnemerkezli sistemin doruluuna inandn syledii iin iki kez engizisyon nne karlr. Dnyann gne evresindeki yrngesinde dndne deinen kitaplar kilisenin "yasak yaynlar listesine" alnmt. Avrupa'da Kopernik kuramnn doruluuna inanan bilim adamlar uzun sre kuram retme cesaretini gstermezler. Engizisyon yarglar nnde dizleri zerine km Galileo'nun tvbe ettirilii nasl unutulabilir: Ben, Galileo, yetmi yanda bir hapis ve dizleri zerine km gnahkr kulunuz, yksek huzurlarnzda elimi kutsal kitaba basarak, arzn dndn sylemi olmam iddet ve nefretle knar, hatamn balanmasn dilerim.(0) Galileo'yu tvbeye zorlayan teologlar bilimi gerek anlamnda iine sindiremeyen banaz bir gelenein egemen temsilcileriydi. Bilim ile Teolojinin Savam Tarihi adl kitabnda Andrew Dickson'dan unlar reniyoruz: Kopernik'e kar kanlar ona, "Sistemin doru olsayd, Vens gezegeni gne evresinde
133

dolarken ay gibi evreler gsterirdi," dediklerinde Kopernik, "Haklsnz, u anda ne syleyebileceimi bilmiyorum. Ama Tanr iyilikseverdir; bir gn itiraznza cevap verilecektir, herhalde," der. 1611'de Galileo'nun teleskopu Vens'n evreler sergilediini gsterince Kopernik'i sktranlar beklemedikleri yant alrlar. Yaratllk iddia edildii gibi bir bilim ise, bu bilimin balca savlarndan birini olgusal olarak yoklamaya elverecek bir ndeyi (prediction) ortaya koysunlar, grelim! nl antropolog Richard E. Leakey'in dedii gibi, "Bilimsel yaratllk" ne bilimdir ne de din; ikisi bakmndan da onur krc bir giriimdir. ______________________________
1) Duane Gish'in, "Creation Evolution and Public Education" adl baka bir almas dilimize, "Yaratl, Evrim ve Halk Eitimi" diye evrilmitir. evirinin yetersiz ve etrefilliine karn, bu almada da gereklerin nasl arptld kolayca grlmektedir. 2) H. Morris (ed.), Scientific Creationism, San Diego, Creation-Life Publishers, 1974,8.133-137. 3) Ayn kaynak, s. 40. 4) Ayn kaynak, s. 52. 5) Theodosius Dobzhansky, Genetics and the Origin of Species. Colombia University Press, 1941. 6) H. Morris (ed.), Scientific Creationism, s. 51. 7) H. Morris, Creation: Acts, Facts, Impacts, s. 160. 8) Duane Gish, Evolution: The Fossils Say No! s. 23. 9) Sylentiye gre, Galileo tvbesinin sonunda, "Ama dnyor, ama dnyor" diye mrldanmaktan da kendini atamamtr. 134

X. BLM DEOLOJ BUYRUUNDA BLM


Gerekten bilim adam, almasnda bakasnn buyruuna girmektense, yok olmay gze alan kiidir. Szent Gyrgi

Marxizm Asndan Kaltm Bilimi


Bilim dmanl dinsel banazla zg bir olay deildir; totaliter ideolojilerin de bask, yldrma ve ynlendirme abalar bilimi olumsuz ynde etkilemekten geri kalmaz. Bunun iyi bilinen bir rneini Nazi Almanyas'nda, bir baka rneini Stalin dneminde Sovyet Rusya'da bulmaktayz. Marxizm tm bilimsellik grnmne karn totaliter bir ideolojidir; bilimin olgulara dnk nesnel yaklamna; kuku ve tartmaya yer veren, zgr dnceyi ieren tutumuna kapaldr. Bilimsel dnmeye deil, bilimin teknolojik rnlerini kullanmaya yneliktir. "Neo-Mendelizm'e kar Michurinizm" diye bilinen hareket bu bakmdan ilgin bir olaydr. Temel sorun genetik bilimine ideolojik bir mdahaleden kaynaklanmtr. Daha nce de deinmitik: Genetik, evrim kuramn yakndan ilgilendiren bir bilim daldr. Dar anlamda, canllarn (bitki, hayvan ve insan) kaltsal zelliklerinin bir kuaktan bir sonraki kuaa gei dzeneini; geni anlamda, canllarn kuaklar boyunca kaltsal zelliklerini nasl deitir135

diklerini, baka bir deyile, evrimsel kaltm konu alr. NeoMendelizm iki anlam da kapsamaktadr. Neo-Mendelizm ile Michurinizm'in atmasn aydnlatmak iin nce bu iki yaklam ana izgileriyle zetleyeceiz. Neo-Mendelizm kaltmn yan sra varyasyon olgusunu da inceleyen bir bilimdir. Mendel'in 1860 ortalarnda yaymlad almasna dayanan bu bilim, "birimsel kaltm kuram" diye nitelenebilir. Buna gre, Mendel'in varsayd kaltmsal birimler kaltm dzeneinin temel talardr. Canl maddenin, kendi kendisini reten bu birimlerine imdi "gen" diyoruz. Her gen eitinin "allel" denen birka formu vardr. Mendel'in bezelyelerde gzlemledii kaltsal boy farklar ayn eit gene ait iki deiik form arasndaki farktan kaynaklanmaktadr. NeoMendelizm, daha ileri giderek, incelenen tm organizmalarda (bcek, iek, ku, memeli hayvan, vb.) kaltmn "maddesel temeli" ya da "zel organ" diyebileceimiz ve ileri dzeydeki organizmalarda says birka bini bulan bir gen topluluunun varln ortaya koymutur. Ayrca genlerin "kromozom" denen hcre organlarnda belli dorusal bir sra iinde dzenlendiklerini reniyoruz. Bylece, tpk sindirim sistemi gibi, son derece karmak ve st dzeyde organize bir sistemle kar karyayz. Bat'da olduu gibi, 1930'lara gelinceye dek Rusya'da da geerli saylan bu kuramn belirledii iki olay vard: (1) Organizmalarn grnr varyasyonlarnn kaltsal kkenli olup olmamasna gre ikiye ayrld. (Kaltsal kkenli olmayan varyasyonlar, ki bunlara "modifikasyon" diyoruz, ya evre koullarndaki farklardan [rnein, beyaz insanda fazla gne altnda tenin kararmas], ya da etkinlik farklarndan [rnein ar i veya egzersizle kaslarn glenmesi] domaktadr. Ancak kkeni ne olursa olsun tm modifikasyonlarn ortak zellii reme hcrelerini deil, bedeni veya bedensel organlar etkilemeleridir.) (2) Kaltsal kkenli varyasyonlarn mutasyonlardan
136

kaynakland. (Mutasyon kaltsal yapda ya bir gende nitelik deiimi, ya da genlerin, hatta belki de kromozomlarn artmas veya azalmas biiminde nicelik deiimi demektir.) Kimi kez sanld gibi Neo-Mendelizm evresel etkileri hie sayan bir gr deildir. Tam tersine, yetikin organizmalara ait tm zelliklerin evreyle kaltmn etkileiminin rn olduu ilkesi Neo-Mendelizm'in balca varsaymlarndan biridir. Genlerin oluturduu kaltsal dzenek, gelime srecinde evreyle etkileen kimyasal bir sistemdir. Etkileime giren evrede veya gen dzeneinde meydana gelen bir deiiklik, sonucu deitirebilir. evre ile gen dzeneinin etkileiminin en karmak rneini insann zihinsel yeteneklerinin oluumunda bulabiliriz. Entelektel geliimin byk lde evresel etki ve olanaklara, bu arada zellikle eitime bal olduu bilinmektedir. Ama gene de kaltmn byk pay yadsnamaz. Kaltmn salad potansiyel snrlysa, evre ve eitim ne denli olanakl olursa olsun sonu snrl kalmaktan kurtulamaz. Ayn ekilde, eitim ve evre koullarnn elverisiz veya yetersiz olmas halinde kaltsal potansiyelin yeterince gereklemesi beklenemez. Genetik biliminin karlat sorunlardan belki de en nemlisi, bir performans veya zellikte evrenin katksyla kaltmn payn belirlemektir. Bu yolda yaplan deney ve incelemeler arasnda, zellikle, zde ikizler zerindeki almalarn nemi byktr. Mutasyonlar, ya bir genin yapsal yeni bir dzenlemeye uramasndan, ya da gen zerinde X-n, mor-tesi radyasyon veya kimyasal maddelerin etkisinden kaynaklanr. Neo-Mendelizm'in saptad bir olgu da modifikasyonlarn kaltsal olmaddr. rnein, sarn bir kadnn gnete srekli yanarak esmerlemesi, ya da, gneten uzak durarak rengini korumas, ocuklarnn ten rengini herhangi bir ekilde etkilemez. Evrimde, ne deien evre koullarnn etkisinde oluan, ne
137

de kullan ya da kullanszlk nedeniyle oluan modifikasyonlarn rol vardr. Evrim, kaltsal yapnn deimesini gerektirir, "doal seleksiyon" denilen (mutasyon trnden kaltsal varyasyonlar iinde bireye avantaj salayanlarn korunmas, dierlerinin ayklanmas) dzeneinin almasna dayanr. Zencilerin ten rengi ou kez sanld gibi kuaklar boyu gne altnda yanmayla oluan bir kararmann sonucu deil, doal seleksiyonun rndr. yle ki, tropikal blgelerde yaayanlar iin koyu ten rengi avantaj salayan bir varyasyondur. Rengin koyu olmas mortesi nlarn deriden geip dokulara zarar vermesini nlemekte, dolaysyla ten rengi daha koyu bireylerin, ten rengi daha ak olan bireylere gre yaam gc artmaktadr. Organizmalarn evreleriyle sk iliki iinde olduu pek ok rneklerle gsterilebilir. Ancak bu iliki gzler nnde apak deildir: evre kaltsal yapy dorudan etkilemez. Etkileim uzun sreli, karmak bir sre olan doal seleksiyon araclyla gerekleir. Neo-Mendelizm dediimiz kaltm bilimi modern evrim kuramyla i ie girmekte, onun bir alt-blmn oluturmaktadr. Baka bir deyile, modern evrim kuramna doal seleksiyonla genetik bilgisinin birleimi gzyle bakabiliriz. Kurama yneltilen ideolojik saldry tam anlayabilmek iin Neo-Mendelizm'in zn oluturan kaltm dncesini ksaca aklamaya ihtiya vardr. Bu dnce Alman biyoloji bilgini Weismann'n geen yzyln sonlarnda ortaya att "reme hcresinin sreklilii" kavramna dayanmaktadr. Mikroskopla yaplan gzlemler eeysel remede yeni organizmann iki reme hcresinin (erkek spermas ile dii yumurtasnn) birlemesiyle olutuunu gstermitir. Spermayla dllenen yumurta organizmay (zygote) binlerce hatta milyonlarca hcreye blnerek oluturur. Bu hcrelerden byk bir blm organizmann vcudunu ('soma'y) kurar; geriye kalan birka da blnmeyi

138

srdren reme hcrelerine dnr. reme hcrelerine dnen hcreler kuaklar boyu sreklilii salayan hcrelerdir. Her kuakta yeniden kurulan soma, reme hcrelerine bir tr smak, ya da barnak ilevi gren bir yan kurulu saylabilir. yle ki, ana ya da babann somas ile yavrunun somas arasnda gerek bir ba ya da sreklilikten sz edilemez. Bu ayrm vurgulayan Weismann'a gre somadaki deiikliklerin kaltsal nitelik kazanmas olanakszdr; nk, yle bir nitelik kazanmas iin deiikliin reme hcrelerine gemesi gerekir ki, bunu salayacak bir dzenek yoktur. Bu dncenin kimi rtu ve terminoloji deiikliiyle modern genetikte de geerliini srdrd sylenebilir. Modern genetik bilimine ideolojik bir tepki olan "Michurinizm" denen akm adm Rus botanikisi Michurin'den (1855-1935) almtr. Michurinizm'in bir kuram olarak gelitirilmesinde barol Lenin Tarmsal Bilimler Akademisi Bakan Trofim D. Lysenko ile felsefeci Prezent oynar. Michurinizm'i Lamarck kuramnn zel bir "versiyonu" olarak niteliyebiliriz. Daha nce de belirttiimiz zere, Lamarcklk klasik biiminde yaam srecinde edinilen zelliklerin (bu zellikler ister deien evre etkisiyle, ister organlarn kullan veya kullanszl nedeniyle olusun) her kuakta belli llerde kaltsal olarak yerletii, birok kuak sonra evrimsel bir deiiklik kimlii kazand tezini iermektedir. Darwin'in dneminde kaltm dzeneine, dahas kromozomlarn varlna ilikin hibir ey bilinmiyordu. Darwin kendi kuramnda byk arl doal seleksiyona vermekle birlikte, Lamarck'n grne de kimi ynleriyle yer vermitir. Michurinizm'i Lamarcklktan ayran balca noktalar yle sralayabiliriz: (1) Kaltm "sarsma" ya da "paralama" yntemi. Bu, bir tr "ok etkisiyle kaltma zg kararll ykma" demektir. ok
139

etkisiyle sarsmann kaltm dzeneine esneklik salayacana, istenilen ynde gelimelere kap aacana inanlyordu. (2) Kaltm sradan metabolizma gibi bir sre sayma, NeoMendelizm'in "kaltsal yap" diye szn ettii temeli tanmama. Buna gre kaltm yalnz kromozomlarda deil, organizmann her paracnda tanmaktadr. Lysenko daha da ileri giderek kaltm nerdeyse metabolizmayla zde sayar: "Kaltm metabolizmann spesifik bir tryle belirlenmektedir. Kaltm deitirmek iin canl organizmann metabolizma trn deitirmemiz yeterlidir.(1) Lysenko ve yandalar iin kaltm bir zmseme gcyd; organizmann belli koullarda d etkileri zmseme ve kaltma mal etme gc. Grlyor ki, Michurinizm genel kuramsal erevesiyle byk lde Lamarck gr yanstmaktadr. Lysenko'nun u szleri bu noktada hibir kukuya yer vermeyecek kadar aktr: Katlmda deiiklikler kural olarak canlnn doal beklentilerine uymayan d etkenler altnda organizmadaki gelimenin sonucudur."(2) Lysenko, bireyin kendi yaam deneyiminde edindii zellikleri zmseyerek kaltma geirdii savn, materyalist evrim kuramnn bir gerei olarak ileri srmekle kalmaz, bu gr iermeyen bir evrim kuramna dpedz olanak tanmaz. Onun gznde artk Darwin kuram bilimsel deil, metafiziksel bir retiydi; yaamda bireylerin savamn ieren doal seleksiyon Malthus'da dile gelen burjuva.snf ideolojisinin bilime yansmasndan baka bir ey deildi. Malthus gibi Darwin de proletarya dzeninin tabular arasna girmeliydi. Her alanda olduu gibi evrim konusunda da tek doru dnce diyalektik materyalizmde sakldr. Salt ideolojik bir reti karakteri tayan Michurinizm ne salam deneysel verilere, ne de, Bat'da son yzyl iinde byk bir
140

gelime gsteren genetik bilimine uymaktayd. Bu gr, olgusal ierikli, dolaysyla, deneysel yoklamaya ak bir kuram olmaktan ok, nyarglara dayal tm retiler gibi, olgulara dtan zorlanan bir retidir. Byle bir yaklamda olgular ie yarad lde ilem grr; retiye ters den olgular ya grmezlikten gelinir, ya da dpedz geersiz saylr. Marxizm, dnyay yeniden kurmaya, biimlemeye ynelik bir dncedir. Bu bakmdan Marxistlerin Mendel genetiini deil, Lamarkl ideolojilerine daha yatkn bulmalar doaldr. NeoMendelizm, evre koullarnn etkisine temelde kapal, bireyler arasnda doutan farklar besleyen kararl bir kaltm yapsn ngrmekle Marxist ideolojiye beklenen destei salamaktan uzak dmt; bu yzden "reaksiyoner burjuvazi icad bir reti" diye knanr, retimi yasaklanr. bu kadarla da kalmaz: Mendelci diye bilinen bilim adamlar ilerinden atlr; kimisi Sibirya'da i kamplarna srlrken, kimisi de ortadan kaybolur, izlerine bir daha rastlanmaz. (1934'te bu kyma urayan bilim adamlar arasnda Chetverikov, Ferry, Ephroimson, Levitsky ve Agol gibi tannm adlar da vard.) Kampanya, Neo-Mendelizm'in "idealist" nitelikte bir kuram olduu trden Marxist ideolojide ar bir gnah olan bir sulamayla balar. Komnist Partisi organ Pravda aktan, evre-katlm ilikisinde kaltma arlk tanmakla sulad Tp-Genetik Enstits'nn kapatlmasn nerir. Enstit ok gemeden datlr; yeleri eitli cezalarla etkisiz klnr. Oysa enstit genel tutumunda kaltmdan ok evreye arlk tanyordu. Balanmayan "suu" Bat'l anlamda bilimsel ltlere bal kalmasyd. Enstitnn bakan Levit, "iledii bilimsel gnah" itiraf etmeye zorlanr; bir daha da ortada grnmez. Sovyet Bilimler Akademisi'nin desteini alan Michurinizm, Komnist Partisi Merkez Komitesi'nin de onaylamasyla 1948'de resmi "bilim" kimliini kazanr. Neo-Mendelizm tmyle "aforoz" edilmitir. Lysenko, "materyalist ve progresif"
141

diye niteledii Michurin retisini pervaszca "biyoloji tarihinde ilk gerek bilim" diyerek vmekten kendini alamaz. Sovyet Bilimler Akademisi Bakan dorudan Stalin'e yazd mektupta, "Vatanseverlie ters den idealist Weismannc genetiin kknn kaznaca" gvencesini verir. Michurinizm'e zg yntemlerle Sovyet tarmnn harikalar yaratan byk bir atlm iine gireceine kesin gzyle baklyordu. Ama daha da nemlisi sk ve bilinli bir eitim programyla Marxist ideoloji Sovyet halklarnn kaltsal zelliine dntrlecekti. Evrim ve genetik alannda, nesnel deney ve gzleme dayanan olgusal kantlar deil, parti otoritesi ve ideolojik reti doruluun, gerein bilimsel lt olmutu, artk!

deolojinin Buyruuna Giren Bilim


Lenin Tarm Bilimleri Akademisi'nin 31 Temmuz - 7 Austos 1948'de dzenledii kongrede Lysenko'nun "Sovyet Biyolojisi zerine Rapor" balkl bildirisi u szlerle son bulmaktadr: Progresif biyolojinin bilim olarak gelimesini insanln iki byk dahisi, Lenin ile Stalin'e borluyuz. Bilgi hazinemize eklenen P.V. Michurin'in retisi Sovyet biliminin altn ieriinin bir paras olmutur. (Cokulu alklar!) Yaasn, Sovyet halklar yararna canl doann nasl dntrlebileceini bize gsteren Michurin retisi! (Alklar!) Yaasn, dnya iin Michurin'i kefeden, lkemizde ilerici materyalist biyolojinin gelimesi iin gerekli tm koullar yaratan Lenin ve Stalin'in partisi! (Cokulu alklar!) Yaasn, bilimin byk dostu ve koruyucusu, nderimizve retmenimiz Yolda Stalin! (Ayakta uzun alklar!) Kongrenin kapanndan hemen nce, Mendelci bilinen bilim adamlarndan sz ister. Bunlardan ilki, Zhukovsky, gnahn balatma abas iinde tvbe eder:
142

Burada iki gn nce yaptm konuma, bir Komnist Partisi yesine ve Sovyet bilim adamna yakan, bir konuma deildi. zellikle Komnist Partisi Merkez Komitesi'nin biyoloji alannda birbirine ters den iki eilim arasndaki temel farka dikkatimizi ektii bir srada o konuma byk bir hatadr. Ama hemen belirteyim ki, ne biyoloji ne de ideolojimiz bakmndan yle bir hataya bir daha dmeyeceim. ... imdi Michurin retisinin doruluunu gryorum, bakanmz Lysenko'nun bilimsel prestiji nnde saygyla eiliyorum. ... nnzde sz veriyorum: Bundan sonra hep Michurin retisi iin savaacam. deoloji izgisine ekilmi bilimin geldii nokta bundan daha iyi ortaya konamazd. Gnah karma srasna giren ikinci kii, daha nce kromozom kuramn "idealist" elerinden arndrarak korumak isteyen aratrmac Alikhanyan idi. Hatasnn retmenlerinden kaynaklandn syleyen Alikhanyan, artk gerei grdn aklyordu: Partimiz ve onun temsil ettii Sovyet bilimi ile birlikte olmamz gerektiini bilmemiz nemlidir. Bizden beklenen bilimde birikmi iyi ve yararl bilgileri deil, yalnzca yanl, yararsz ve reaksiyoner grleri atmaktr. Ben bir komnist olarak artk gemite kalan kiisel grlerimi partimizce benimsenmi bilime kar savunamam; ben de biyolojinin ileri yryne katlyorum. Kendimle birlikte rencilerimle alma arkadalarm da eski reaksiyoner grn etkisinden kurtarmak iin hemen almaya koyulacam. ... inanyorum ki, yalnz bizim lkemizde, en yksek ve en ilerici dnya grne sahip Sovyet sisteminde gerek bilimin gelimesine olanak vardr! nc konumac, Mendelci genetik ile Michurin retisini uzlatrma hatasna dm, Lamarckln kimi yanl veya yetersiz elerini ortaya koyma suunu ilemiti.
143

imdi anlyorum, diyordu bu kii, Michurinizm biyolojide almak isteyen partili ya da partisiz tm Bolevikler iin tek doru yoldur. ... Trofim D. Lysenko'nun nderliinde gelien Michurinizm son derece popler, gerek bilimsel bir retidir.(3) Belki de parti nderlerine ynelik yeterince vg sergilemedii iin, bu sonuncu gnah karma ilk ikisi gibi alklanmaz. Ama konumacnn da vurgulamada birletikleri nokta bellidir: Neyin gerek bilim, neyin sahte bilim olduu Komnist Partisi'nin yargsyla belirlenir. Bu yargnn doruluu tartlmaz! Parti yargsnn yanlmaz olmad, Michurinizm'e karn, tarmda iine dlen ve etkisi gnmze kadar sren kmazla anlalmtr. 1965'te gzden dnceye dek Sovyet biyolojisi ile tarmn denetiminde tutan Lysenko aslnda gerek bir bilim adam deil, srtn partiye dayam bir arlatand. Totaliter bir sistemde ideolojik retorik ile bilimi ayrmak kolay deildir. Nazilerin bilimi denetimlerine almalar Almanya'ya hl dedikleri ar bir fatura karmtr. Bilimin banaz parti izgisine ekildii Sovyet dnyasnda sonucun daha i ac olmadm, "aklk" ve "yeniden yaplanma" adlan altnda reform gereksinmesi duyan dnemin Sovyet lideri Gorbachev'den reniyoruz. Aklk ve yeniden yaplanmada Sovyetleri nceleyen in'de bile ideolojik banazlk etkisini tmyle yitirmi deildir. 1988'de "nsann Kkeni" adl bir serginin Pekin'de almas, Marxist yoruma uymad gerekesiyle, Komnist Partisi militanlarnca engellenir. ddiaya gre, dzenlenen sergi, insan hayvandan ayran temel zellii insann "retme yeteneinde" bulan Marxizme ters dmekteydi. Militanlar, ayrca, Pekin Doa Mzesi'ne ait plak kadm-erkek kucaklamasn gsteren bir foto-montaj tablonun yerine Engels'in "nsan insan yapan emektir," tmcesinin konmasn isterler. Ancak, halkn sloganla144

r deil, gerekleri renme ve kendi kendine dnme zgrln savunan mze sorumlular direnir, sonunda bir uzlamayla sorun zlr: plaklar tablosunun yerini insan anatomisine ilikin kimi resimlerle "emein nemini" belirten silik bir yaz alr.(4) Bu blm, bilimsel kuramlar ideolojik dogmalara gre biimlemeye ynelik komnist yneticileri eletiren nl fizik bilgini Peter Kapitza'nn ilgin bir benzetmesiyle balayacaz:(5) Bilim, Stradivarius keman gibidir. Bu keman dnyann en iyi kemandr; onu almak iin mzisyen olmanz, mzii bilmeniz gerekir; yoksa karaca ses sradan bir kemann sesinden farksz olur.

______________________________
1) T.D. Lysenko, Heredity and Its Variability, Columbia Univ. Press, New York, 1946. 2) Ayn kaynak. 3) Bu blmdeki alntlar iin baknz: J.Huxley, Heredity: East and West, s. 48-62. 4) Baknz: TIME, 7 Kasm 1988, s.23. 5) Peter Kapitza, ok dk scaklkta madde zerindeki almalaryla tannm Sovyet fizikisidir. 1922-1935 arasnda Cambridge'de (ngiltere) profesrlk yaptktan sonra lkesine dner; atom silahlar almalarna katlmay reddettii iin 1946'da tutuklanr; Stalin'in lmnden sonra ancak serbest braklr. (Bkz. The Scientist, Life Science Library, New York, 1964, s.112.)

145

XI. BLM BLM LE DEOLOJ (1)


Dinsel dogma gibi ideolojik retiler de mutlak doruluk savndadr; bilimsel kuram ise kuku ve deneye, dahas her an yanllanma olaslna aktr. Bertrand Russell

Bilim ile deoloji Badar m?


Gnmzde global bir sava, tm canllarla birlikte insanolunun sonu olmasa bile, yzyllarn birikimi uygarlk deerlerinin tmyle yok olmas demektir. Hepimizin bildii bu tehlike uygarlmzn rn iki oluumdan, bilim ile ideolojiden kaynaklanmaktadr. Bilim, teknolojik uygulamalaryla yok edici silah ve aralara yol am ve amakta; ideoloji, egemenlik kurma savamnda bu silah ve aralar kullanma olanan elinde tutmaktadr. Salt entelektel adan bakldnda asal zelliklerinde birbirine ters den bilim ile ideolojinin szn ettiimiz tehlikedeki "ibirlii" ilgintir. Bu almann amac, ne kar karya olduumuz byk tehlikeyi ilemek, ne de bilim ile ideolojinin bu tehlikeyi oluturmadaki katk paylarn ortaya koymaktr. O trden bir yaklam, felsefeyi deil, sosyal ya da siyasal bilimleri ilgilendirir. Sunduum alma, pratikte talihsiz bir ibirlii iinde olan bilim ile ideolojinin dnsel yaplarn irdelemeye, temele inen
146

elikileri ortaya karmaya yneliktir. Bu irdelemede bir yandan ideolojinin (zellikle Marxist ideolojinin) bilimsellik savn, te yandan bilimin de ideolojik nitelikte olduu grn tartacaz. Ama her eyden nce bilim ve ideoloji kavramlarna aklk kazandrmamz gerekir. Genel bir bakla bilimi, evreni ve evrende olup bitenleri anlama abas diye tanmlayabiliriz. Olgusal dnya ile beklentilerimiz arasnda uyum kurmaya ynelik olan bu aba, bir yandan gzlem, deney ve lme gibi olgular belirleyici ilemleri, te yandan belirlenen olgular aklayc hipotez ya da kuramlar oluturma ve yoklama yolunda "yaratc ve eletirel dnme" dediimiz zihinsel sreleri ierir. znde entelektel ilgi vardr; bilme, renme ve aklama tutkusuna dayanr. deolojiye gelince, kavram olarak bilimden daha karmak ve belirsizdir; ksa bir tanmla aklanmas gtr. Bu yzden bir ilk belirleme iin bir tr szlk tanmyla yetineceiz. Buna gre ideoloji, kiilerin, etnik grup, snf veya ulus gibi topluluklarn sosyal ve politik zlemlerini dile getiren, bu zlemleri eyleme dntrmeyi ieren bir inan sistemi, iktidara ynelik bir programdr. znde entelektel ilgi deil, belli bir dnya, bir yaam dzeni imgesi sakldr. Karl Marx'n artk slogan kimlii kazanm bir tmcesinde, ideolojinin belirgin zellii yle dile gelmitir: Her ada filozoflar dnyay yalnzca yorumlama yoluna gitmilerdir; oysa asl sorun dnyay deitirmektir. Bu genel nitelemelerden sonra, dnyay anlama ile dnyay deitirmeye ynelik iki etkinliin, bilim ile ideolojinin ilikisini daha yakndan tanmaya koyulabiliriz. Bu bizi, her iki etkinlik iin asal saydmz kimi noktalar zerinde bir karlatrmaya gtrmektedir. (1) Kkenleri Bilim insana zg bilme, anlama, aklama ve renme isteinden, evrende olup bitenler karsnda duyulan tecesss ve
147

meraktan, bir lde de, evre koullarn denetim altna alma gereksiniminden domutur. deoloji insanlarn doa ve toplum karsnda iine dtkleri korku, yalnzlk ve yetersizlik gibi duygularn etkisinde, yce ve koruyucu bir gce snma, bir misyon ya da davayla zdeleerek kimlik kazanma, egemenlik kurma tutkusundan kaynaklanr. (2) Dayandklar Varsaymlar Bilim incelemeye ak, aklanabilir oul (plural) bir dnya; ideoloji ngrd dzen dorultusunda deitirilebilir tekdze bir dnya varsayar. (3) Yaklam ve Yntemleri Bilim bir problem zme etkinliidir; aklayc hipotezler oluturma, bu hipotezleri gvenilir gzlem verilerine giderek yoklama (testetme) srelerini ierir; snama ve yanlmaya yer verir. deoloji, nceden konmu bir gr ya da retiyi benimsetme, yayma ve egemen klma etkinliidir; belli bir stratejiye bal propaganda, kitlesel histeri, bask, korku ve gerektiinde sava gibi aralar kullanr. (4) Etkinlik Ortamlar Bilim doas gerei kuku ve zgr tartmaya aktr; yeni aray ve deneylere olanak veren bir ortam gerektirir; partizan deildir. deoloji, "resmi" gre, ters den tm kuku, tartma ve irdelemelere kapaldr; totaliter olmasna karn partizandr: Mezhep, tarikat veya fraksiyon atmalarn iinde tar.(2) Sraladmz drt noktada birbiriyle ters den brlim ile ideolojiyi zde sayma, en azndan uyum ya da benzerlik iinde gsterme abas hibir dnemde eksik olmamtr. amzda hem dinsel hem siyasal ideoloji kesimlerinde byk younluk kazanan bu abann son otuz yl iinde bilim felsefesinde de
148

etkisini duyurmu olmas ilgintir, ideolojilerin bilimsellik sav bir aldatmacadr; ncelikle bilimin prestijinden yararlanma, saygnlna bir snmadr. Bilimin ideolojik olduu sav iin ayn ey sylenemez, kukusuz. Burada bilimin prestijinden yararlanmaya deil, bilimi ypratmaya ynelik bir abadan sz edilebilir, belki. Temsil ettikleri ideolojileri bilimsel kimlikle sunma abasnn en arpc iki rneini Marxizmle gnmzde etkinliini artran slamc akmlarda bulmaktayz. Biz bunlardan yalnzca birine, Marxizme deinmekle yetineceiz. ngrd dzeni "Bilimsel Sosyalizm" ad altnda sunan Marxist ideoloji, grnmnde rasyonel ama temelde irrasyonel bir dnya grdr. Bu gr oluturan ana retileri metafiziksel, sosyo-ekonomik, siyasal ve teleolojik (ereksel) olmak zere yle belirtebiliriz: (a) Varln kkeni maddedir; bu temel zerinde oluan psikolojik, sosyal ve kltrel sreler maddesel hareketlerin birer yansmasdr. (b) Tm gelime hareketleri doann en temel yasas olan diyalektik ilkeye bal olarak yrr. (c) Toplumun yap ve ileyii tmyle retim iliki ve biimleriyle belirlenir. Tarihin akn ekonomik temelli snflar aras atma oluturur. (d) ngrlen dzen, iktidara ynelik proletaryann nclnde, onun savamyla gerekleir. Siyasal egemenlik kurmak proletaryann tarihsel misyonudur. (e) Sosyalizmin egemenlii, tarihin diyalektik srecinde kanlmazdr. imdi sorulabilir: Bu retiler tek tek ya da Marxist sentezin btnlnde gerekten bilimsel nitelikte midir? Kukusuz bu
149

sorunun yant, "bilim" terimine verdiimiz anlama baldr. Yukarda verdiimiz bilim kavramn belirleyen ltlere vurulduunda Marxist (ya da baka inan sistemlerine ait) retileri bilimsel saymaya olanak yoktur, (a) ile (b)'de yer alan ilk iki reti metafizikseldir; doruluk deerleri olgusal olarak yoklanamaz. "Gerekliin" maddesel ya da ruhsal olduu felsefede srgit tartlan, ama zm oimayan bir sorundur. Nesnel gereklii maddeye indirgeyen materyalizmi, dinsel ya da znel idealizme kart olduu iin bilimsel saymak, Marxistlerin gznde yeterli bir neden olabilir; ama, hibir koul altnda yanllanmaya olanak vermeyen bir sav, hangi gerekeyle olursa olsun, bilimsel sayamayz. Bu yargmz diyalektik reti iin de geerlidir. Tm doal, dnsel ve toplumsal gelimelerin bal olduu "en temel yasa" diye sunulan diyalektik, Marxistlerin bizi inandrmak istedikleri gibi, gerekten tm olup bitenleri aklayan bir yasa mdr? Doa, tarih ya da dnce bir yasa kapsamnda aklanabilecek kadar eitlilikten, derinlikten yoksun, tek boyutlu, tkdze bir gereklik midir? Sonra, her eyi aklayan bir yasa ya da ilkenin "byc denei" olmaktan ileri bir anlam var mdr? Varsa, bilimin bu "cevheri" kefetmesi iin neyi bekledii sorulabilir! Geriye kalan retilere de ksaca deinelim, (c)'de yer alan reti dorudan felsefenin deil, sosyoloji ve tarihin inceleme alanna girer. Tm nemine karn retim ilikilerinin, ne toplumsal kurulu ve srelerin tek belirleyici nedeni olduu savnn, ne de, tarihin akn snflar aras kar atmalarnn oluturduu tezinin bilimsel olarak kantlanm olduu sylenebilir. Tersine, tarihin akn snf atmasna indirgemek, tarihi nemli lde tahrif etmek deil midir? rnein, gnmzde tank olduumuz ulusal, etnik atmalar ile sper gler arasndaki egemenlik savamna hangi anlamda "snflar aras atma" diyebiliriz? Proletaryann savam ve nclnde gerekleecei ngrlen dzeae ilikin (d)'de yer alan reti ise bir nerme olmaktan ok, eyleme tevik niteliinde bir misyon,
150

bir grev arsdr. Sosyalist dzenin zaferinin tarihsel kanlmazl savna gelince, bu dpedz ereksel (teleolojik) nitelikte bir retidir; gerisinde insann yenilgiden kama, zaferle zdeleme, kanlmaz gelecekle birleme isten ve zlemini kamlama amac sakldr. Oysa bilimin ne misyon yaratmak ne de yazgclk trnden ndeyilerde bulunmak urayla ilgisi vardr. Grlyor ki, Marxizmin bilimsellik sav bilimin prestij ve saygnln smrme tesinde bir anlam tamamaktadr. Bilimsel bir sav ya da kuramn sahte, zenti veya ideolojik savlardan temel fark, olgusal ierikli olmas, dolaysyla hangi gzlemlerle yanllanabileceini nceden belirlemeye olanak tanmasdr. Ne Marxizmde ne de ideolojik nitelikteki dier inan dizgelerinde yle bir olanaa yer yoktur. Tam tersine, ideolojik dizgelerde hibir olgu ya da sonu gsterilemez ki, retileri iin dorulayc kant olmasn!

Bilimin deolojik Olduu Sav


Bata da belirttiimiz gibi bilim salt kendi iinde olgular betimleme ve aklama etkinliidir; ne amalarnda, ne yaklamnda, ne de ulat sonularn yorumlamada ideolojik bir nitelik tamaz. Ancak son 150 yllk dneme bakldnda, bilimi kendi asal zellikleri dnda yorumlama ya da bilime "ideolojik" diyebileceimiz ilevler ykleme yolunda kimi giriimlerin olduu grlmektedir. Bilindii gibi 17. yzyln ortalarna gelinceye dek bilimsel alma, dinsel bask altnda, ou kez kuku-konusu, horlanan bir etkinlikti. Galileo, Kepler ve Newton'un almalaryla kendini kantlayan bilim giderek artan bir saygnlk kazanr. 19. yzyl, bilimin prestijnin doruk noktasna ulat dnemdir. Bir tr "ideolojik" sayabileceimiz bilimcilik bu dnemin rndr. Auguste Comte (1793 - 1857) pozitivizminde bilimciliin tipik
151

bir rneini bulmaktayz. Kkleri Francis Bacon ile 17. ve 18. yzyl ngiliz emprisizmine uzanan pozitivizm, teoloji ile metafizie bir tepki olarak ortaya kmtr. Buna gre, gerek bilgi, bilimsel bilgidir; bilimsel yntemle zme elvermeyen hibir probleme baka yoldan zm getirilemez. Comte kurduu pozitif sosyoloji yntemiyle toplumsal ve kltrel ilikilerin sistematik olarak incelenebileceini, dolaysyla yeni bir toplum dzeni iin gerekli bilimsel temelin kurulabileceini ummutu; programn, Eylemin dayana ndeyiler, ndeyilerin dayana bilimdir, diye dile getirdii bir genel kurala oturtuyor, daha da ileri giderek pozitivizme dinsel bir nitelik vermeye alyordu. Nitekim, Comte'un etkisiyle kimi Avrupa lkelerinde, "Tanr yerine insanla tapma" ilkesini benimseyen pozitivist dernekler kurulur. ngiltere'de pozitivizmi daha lml bir biimde Jeremy Bentham, James Mill ve John Stuart Mill temsil etmitir. Ancak Darwin'in evrim kuramyla birlikte Herbert Spencer ile T.H. Huxley gibi bilginlerin evresinde bilimcilik gl bir akma dnr. 19. yzyln sonuna doru Karl Pearson "yaam inanc" dedii bu akm, "dinlerin parlak dnemlerinde insanlar kilise hizmetine koan tutku trnden bir cokuyla bilime ynelten moral bir g" diye niteliyordu. Bilimcilerin gznde bilim bize yalnzca olgusal dnyay tantan, gvenilir bilgi salayan bir alma deil, tm sosyal ve kltrel ihtiyalarn, deer sorunlarnn zm anahtaryd.(3) Bilimciliin bilime din, felsefe, hatta belki de, sanat ilevlerini ykleme, bilimi anlaml yaamn biricik deeri olarak sunma abasn temsil ettii lde ideolojik bir grnm sergiledii sylenebilir. Bilimciliin ideolojik bir akm olarak kimi tepkilere yol amas kanlmazd, elbet. Nitekim din ve sanat evrelerinde doal olarak byyen tepki ok gemeden felsefede de kendini gsterir.(4) Bunun canl bir rneini yzylmzn ilk yarsnda bir tr moda etkinlii kazanan Bergson felsefesinde bulmakta152

yz. Aslnda Bergson felsefesi, bilimcilie kar kmann tesinde tm bilime ynelik bir tepkidir. Benzer bir tepkiyi, "bilimin banazca yadsmalar" diye niteledii tutuma derin bir antipati besleyen W. James ortaya koymutur. Ancak bu almann kapsam konuyu bu genilikte ele almaya olanak vermemektedir. Biz burada tepkinin yalnzca bilim felsefesindeki yansmasna deinmekle yetineceiz. Bilim felsefesinde oluan tepki, bilimcilii son derece ince ve dar ller iinde yanstan mantk pozitivizme kar bir gelimedir. nemli ilk belirtilerine Karl Popper, Stephen Touirnin ve Norwood R. Hanson'da tank olduumuz tepki, daha sonra Thomas Kuhn'da arpc ve kapsaml bir biim kazanr; Paul Feyerabend'la bir tr inkarcla dnr. Kuhn'un anlaynda bilim, gerekleri bulma yolunda dorusal bir izgi zerinde ilerleyen, salt nesnel bir aratrma deildir, artk. Kuhn'un "normal bilim" dedii evrede, bilim adamlar ideolojik tutuculuu andran "banazca" bir tutum iindedir. Bilimin kimi zaman iine dt bunalmlarn yol at "paradigma" deiikliini Kuhn bir tr "din deitirme" olarak nitelemitir. Onun gznde bilimsel kuramlar, dinler ya da ideolojiler gibi, ortak lsz olup karlatrlamazlar; kuramdan bamsz, salt olgusal verilerden sz edilemeyecei nedeniyle, nesnel olarak deerlendirilemezler.(5) Feyerabend'n byk lde Kuhn'dan kaynaklanan yaklam, daha keskin bir izgi izlemektedir. Ona gre bilim bir yanyla din veya ideoloji; br yanyla parapsikoloji, astroloji, efsane, dahas falclk gibi uygulamalardan sadece biridir. Bilimin aklc ve deneysel olma gerekesiyle yrtt stnlk sav yersizdir; doruluk ve bilgi hibir alma biiminin tekelinde deildir. Kald ki, geree ulamann belli bir yntemi yoktur. "Ne olursa gider" Feyerabend'n bilimcilie, dahas bilime kar sava arsdr: Bilim de tm dier araylar gibi geliigzel, stnkr ve temelde irrasyoneldir; ne dayand varsaym veya ilkeler,
153

ne de ulat sonular bakmndan ona stnlk ya da ayrcalk salayan bir zellii yoktur. zellikle kuramsal dzeyde bilim, mistik dnce lsnde zneldir; ideolojiler gibi banaz, onlar lsnde totaliter olmaya yneliktir. Kilisenin Ortaadaki bask ve egemenliini amzda bilim kurmutur. Feyerabend, toplumun, dogmatik inan sistemleriyle bir tuttuu bilime kar korunmas gereinden bile sz etmektedir.(6) Bilime ynelik bu saldry hakl bulabilir miyiz? Gerekten, bilimi dier uygulamalardan ayran zellikleri yok mudur? Feyerabend bilimi yerine oturtmann arsn yapyor; oysa asl tehlikenin, ideolojilerin insan dncesi zerinde egemenlik kurma ve srdrme savamndan, izledikleri tekdze, kapal ve militan fanatizminden kaynaklandn umursamaz grnyor. Bilim anlaymzn mantk pozitivizmin dar erevesinden kurtarlm olmas olumlu bir gelimedir, kukusuz. Ancak bu alma, bilimi, rneklerini teoloji ve ideolojilerde grdmz banaz dnce dizgeleriyle bir tutma noktasna kaynca inandrcln yitirmektedir. Feyerabend'da aa vurulan "egzotik" grnme hevesi deilse, bilimi bilerek arptma, gzden drme giriimidir. Grlyor ki, uygarln yaamsal sorunu ne ideolojilerimizi bilimsel gsterme, ne de bilimi ideolojiler kategorisine indirgeme abasyla zlebilir. Her eyden nce, sorunun kkeninde yatan aykrla, doru tan koymamz gerekir: Ynlarn davran eilimleri ideolojilerin manipulasyonuna elverili, bilimin yaklam biimlerine ise yatkn deildir. yleyse zm, bireyleri, elverdii lde kitleleri, her trden tekelci ve banaz tutumlara kar uyarmada; eletirel dnme, tartma ve irdeleme etkinliklerine yneltmede aranmaldr. Baka bir deyile, sorun ideolojileri yabanl, azgn ve totaliter izgiden, uygar, insancl ve oulcu izgiye ekmek, bir tr evcilletirme sorunudur. Bu ise kukuya, yanlma ve denemeye yer veren
154

bilimsel anlaya dayal bir eitim politikasyla salanabilir ancak. Bu anlay ileme, aklkla ortaya koyma en bata bilim felsefesinin grevidir. deoloji, toplumsal ve kltrel bir olgudur; daha ileri giderek "insan doasnn bir yansmasdr," diyebiliriz. yleyse ideolojiden uzak durmak, ya da kimi ideolojileri yasaklamak kalc bir zm getirmez. Kald ki, yle bir tutumun kendisi ideolojik niteliktedir, ideoloji sorununa ideolojik yaklam bizi bir amaz iine iter. Kendi kltrmzden kaynaklanan ideolojileri doru, yabanc kltrlerden kaynaklananlar yanl saymak yaygn bir tutumdur. Oysa bu balamda "doru" ya da "yanl" nitelemesi yerinde deildir, ideolojileri belki de yabanl-uygar izgisi zerindeki konumlarna gre deerlendirmek yoluna gidebiliriz. rnein, totaliter sistemleri "daha yabanl", zgrl ieren oulcu demokrasileri "daha uygar" diye niteleyebiliriz. "Bu da ideolojik bir yaklam deil midir?" diye sorulabilir. yle de olsa bir tr deerlendirmeden kanamayacamza gre, bilimsel gre ters dmeyen hogr ve zgrlkleri ieren oulcu bir yaam anlayn benimsemekte saknca yoktur. nk bu anlayta kii "tutsak" deildir, istenirse, buna da "ideoloji" diyebiliriz. Ne ki, oulcu yaam anlay ideoloji de saylsa, yabanl ideolojilerin tanmlayc zellikleri olan tekdzelikten, egemenlik kurmaya ynelik banaz ve militan tutumlardan uzaktr. Sorun bilimsel yaklamla uyum iinde olan bir yaam anlayn oluturma, bireylerin, giderek kitlelerin davranlarna sindirme sorunudur. Sorunun zm uzun sreli, ok yanl bir deneyim gerektirir. Bu srete amaca uygun etkili bir eitim politikasnn yan sra sanat etkinlikleri, dernekleme, tartma, eletiri ve oulcu kanlma olanak tanyan siyasal dzen nemlidir. Biz burada yalnzca dilim felsefesinin bu konuda ilevine deinmekle yetineceiz.
155

Bilim Felsefesinden Beklediimiz


Bilimle ideoloji ilikisinde ideolojileri evcilletirme, daha uygar bir izgiye ekme olaslndan sz ettik. Bu ne demektir? Bilim felsefesinin byle bir srete ilevi ne olabilir? Hemen belirtmeli ki, bilim felsefesinin etki alan bireylerle, sekin kesimlerle snrldr; kitleleri dorudan etkileme gc yoktur. Ancak bu dar alan iinde bile bilim felsefesi uzun srede kitlelere uzanan etkinlik gsterebilir. Bilim felsefesinin bilime ynelik eletirel ve kavram zmleyici etkinlii, ideolojileri irdeleme ve deerlendirme etkinliiyle geniletilebilir. Bilim felsefesi geleneksel ilevinde bilimin kavramsal yapsna, dayand temel varsaymlara k tutmak, gzlem ve kavram ilikisine aklk getirmek, bilimsel yntemin ayrc zelliklerini belirlemek abasn srdrr. Ayn yaklamla ideolojilerin kaynaklarna inilebilir; varsaym ve retileri irdelenebilir, ama-ara ilikileri tartlabilir. deolojilerin irrasyonel dayanaklarn, bilimsel verilere ters den retilerini gn na karmak; bunlar irdelemek ve tartmak dorudan alternatif bir ideoloji oluturmaya deil, ideolojilerin, zellikle yabanl ideolojilerin, gerek ehresini ortaya karmaya ynelik bir etkinliktir. deolojilerin evcilletirilmesi her eyden nce bilimle tutarl nesnel bir eletiriyi gerektirir. Bu eletiriyi, hi deilse kavramsal dzeyde salayabilecek en etkili alma bilim felsefesidir. Bilim felsefesi kendine zg ll ve sorumlu yaklam iinde ideolojileri z eletiriye, bir tr "nefis yoklamas"na zorlayabilir. Bu yolda aba gsteren bilim felsefecileri arasnda en bata, kimi almalaryla byk etki oluturmu Bertrand Russell ile Karl R. Popper'i rnek gsterebiliriz.(7) Bilim felsefesi ideolojileri zellikle iki ynden, dayandklar kozmoloji ve ierdikleri epistemoloji ynlerinden, irdeleyebilir. Her ideolojik sistem bir yanyla kozmolojiye uzanan kimi varsaymlara dayanr. Bu tr varsaymlarn byk dinlerde, hatta
156

mistik dou kltrlerinde bile yer ald grlmektedir. Bunun arpc bir rneini Ortaa Katolik teolojisinde bulmaktayz. Bilindii gibi o dnem Hristiyanlnn evren anlay, Aristoteles'in fizik ve metafiziinde temel bulmutu. Aristoteles kozmolojisi dinsel ideolojiyle ylesine kaynamt ki, ona ters den bilimsel almalara olanak tanmak yle dursun, yle almalara ynelen bilginler engizisyon nnde, kimi kez yaamlarn yitirmeye varan cezalara arptrlyordu. Bu tutum 17. yzyl ortalarna kadar etkisini srdrr. Modern bilimin tartmasz egemenlik kurduu, kozmolojide bugn bile Aristoteles'in etkisinin tmyle krld kolayca sylenemez. Nitekim son yzyl iinde "Neo-Thomizm" ad altnda Ortaa Katolik ideolojisini canlandrma abalarnn ortaya ktn grmekteyiz. Bir baka rnei, kkeni Hegel ve Fichte idealizmine uzanan faist ideoloji, ya da onu ontolojisinde ters-yz eden, komnist ideoloji sergilemektedir, ki ideolojide ortak olan temel nokta saduyu ve bilimle uyumlu emprisizme kar "diyalektik yasalar"a bal ileyen bir "gereklik" varsaymalandr.(8) Bilim felsefesi hem diyalektik retiyi, hem de ona uygun iledii varsaylan "gereklik"i irdeleyerek bunlarn bilimsel deil, metafiziksel olduunu ortaya koyabilir.(9) deolojileri z eletiriye yneltmenin balca yolu bilimsellik savlarnn dayanaklarn yoklamak, bunlarn gerekte birer zentiden ileri gitmediini gstermektir. deolojilerin z eletiriyi kolayca gze alabileceklerini bekleyemeyiz, kukusuz. Ne var ki, nesnel, hakl ve entelektel arlkl eletirilerle oluturulacak basknn, balangta aydnlar evresiyle snrl kalsa bile, uzun srede geni halk kesimlerinde de etkisini duyurmaktan geri kalmayacan umabiliriz.

157

______________________________
1) Bu blm oluturan metin, "Bilim ile ideolojinin Badamazl" balyla, Trkiye II. Felsefe-Mantk-Bilim Tarihi Sempozyumu'na (1987, zmir) bildiri olarak sunulmutur. 2) Bu ayrma, Felsefe Szl adl yaptnda deinen Voltaire'in szleri ilgintir: "Matematikte, deneysel fizikte partizanlk yoktur. Koni ile krenin ilikilerini inceleyen biri iin kimse kp 'Bu adam Archimedes mezhebindendir,' diye konumaz. Ayn ekilde, dik al genin hipotens stndeki karenin dier iki kenar stndeki karelerin toplamna eit olduunu syleyen kimseyi de 'Pyttagoras partizan' diye nitelemek aklmzdan gemez. Kann dolatn, havann arlnn olduunu, gne nn yedi krlabilir ndan olutuunu sylediinizde de kimse sizi Harvey, Torricelli ya da Newton yanda olmakla sulamaz. Sizin yaptnz yalnzca onlarn kantladklar bulular dile getirmektir. Newton'a saygmzn artmas lsnde kendimizi Newton yanda saymamz anlamszlasn nk yle bir tutum Newton kart kimselerin de varolduu anlamn tar." 3) Atatrk'n, "Yaamda en gerek yol gsterici bilimdir," sznn bu bak asn yanstt sylenebilir. 4) Sanatta Dadaizm ile Srrealizm, teolojide Samuel Wilberforce, Jack Maritain ve F.C. Copleston bilimcilie kar oluan tepkiyi temsil etmitir. Aldous Huxley'in Yeni Dnya's da bilimcilii ieren totaliter dzen tehlikesine kar ortaya konmu gl bir uyardr. 5) Bkz. Thoma S. Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions, Blm XXII. 6) Bkz. Paul Feyerabend, Science in a Free Society, s. 13-125. 7) Bkz. B.Russell: The Scientific Outlook, Religion and Science, Power: A New Social Analysis, The Practice and Theoy of Bolshevism, Authority and Individual, Why l am not a Christian, Fact and Fiction, vb. K.R. Popper; The pen Society and Its Enemies, The Poverty of Historicism, Conjectures and Refutations, Unended Ouest, vb. 8) Bertrand Russell, "akld" diye niteledii bu gelimeyi, Hume'n klasik emprisizmi kerten kukularnn doal bir sonucu saymaktadr.

158

9) Bilindii gibi, Mancizm 19. yzyl bilim dncesinde arlk kazanan mekanik materyalizm yerine, daha gizemli ve ekici bir kavram olan diyalektik materyalizmi koyarak bilimsellik savnda bulunmaktadr. Tr ya da ad ne olursa olsun materyalizm metafiziksel bir retidir. Diyalektik reti de ne teori ne de yntem olarak bilimsel deildir. Hegel "ruh" denen mistik bir nesneyi varsayyordu. Ona gre ruh, diyalektik aamalardan geerek evrensel gelimeyi salayan gt. Baka bir deyile, ruhun gelime izgisi diyalektik nitelikte idi. Marx da Hegel gibi evrenin kanlmaz olarak diyalektik dzenek erevesinde gelitii inancndadr. u kadar ki, Hegel'de asal g ruh, Manc'ta ise maddedir. Diyalektik materyalizmin bilimsel olmad Engels'in Doann Diyalektii adl yaptnda, diyalektiin evrensel geerliini kantlama abasnda iine dmekten kurtulamad birtakm zorlama, arptma, dahas dpedz samalklardan da bellidir. Her eyi kapsayan ve aklayan bir ilke olarak sunulmas diyalektik retinin yntem ya da kuram olarak boluunu gsterir. Hibir eyi dlamayan bir ilkeyi bilimsel deil, olsa olsa metafiziksel bir dogma saymak yerinde olur. Gerekten, formel mantn temel ilkelerine ters den, doal ya da sosyal sreleri ne ndeyi (prediction), ne de aklama ynnden bilimsel yasalarn bilinen ilev ve gcn tamayan bir retiyi evrensel geerlikte doru saymak ancak dinsel trden bir inanla olasdr. Nitekim L. Rougier bu tutumu "Sovyet Mistisizmi" diye nitelemiti. (Bkz. Les Mystiques Politiques Contemporaines, Paris, 1935. Ayrca, diyalektik retinin daha ayrntl eletirisi iin bkz. Cemal Yldrm, Mantk: Doru Dnme Yntemi, ss. 161-167.)

159

XII. BLM BLM LE DN (1)


Evrene ynelik dinsel deneyim bilimsel aratrmann en gl, en soylu kaynadr. Albert Einstein Bilimsel yaklam znde eletireldir; ispatlayarak deil, snayarak, yanlgy ayklayarak ilerler. Karl Popper

Bilim ile Dinin atma Alan


Laplace'in Gksel Mekanik (Traite de Mecanique Celeste) adl yaptn okuyan Napoleon, kitapta Tann'dan hi sz edilmediini syleyince; nl astronom, "Benim yle bir hipoteze gereksinmem olmad," diye karlk verir. Tanr'ya inancn yersel buyurganlara byk g salad grn tayan Napoleon'un bu yanta tepkisinin ne olduunu bilmiyoruz. Ancak nl komutanla "dnemin nl bilim adam arasnda geen bu konuma teoloji ile bilim arasndaki ilikiyi yaln bir biimde ortaya koymaktadr. Din kapsam geni bir etkinliktir; dkeninde pisikolojik bir olaydr: Kiinin yce bir varln anlay, sevgi ve koruyucu gcne snarak yalnzlk, korku ve yetersizlik gibi duygulardan kurtulma, yaamna anlam bulma gereksinimlerini
160

karlamaya; ona erin ve doygunluk salamaya ynelik inan ve tapnma biimlerinde oluur. Bu ynyle din, insan doasna zg kimi kkl "ruhsal" gereksinimleri yanstmaktadr. Bir baka ynyle din, kiilerin davran biimleriyle toplumsal ilikileri dzenleyici kurallar ieren kurumsal bir dizgedir; belli bir ahlak geleneini temsil eder. Din deindiimiz psikolojik ve sosyal ilevlerinde bilim-d bir etkinliktir; bilimle ters dmesi diye sorun yoktur. Ne var ki, dinin bilimle kesien, ikisi arasnda srekli atmaya yol aan bir nc yan vardr. "Teoloji" diye bilinen bu etkinlik metafiziksel trden bir retiyi; evreni anlamaya, olup bitenleri aklamaya ynelik kendine zg bir "bilimsellik" savn ierir. Teolojide, Tann kavramn oluturan koruyucu, sevecen, balayan, vb. antropomorfik elerin yar sra, yaratan, dzenleyen ve bilen eleri byk arlk tar. Teolog evrene ilikin tm bilgilerin (hi deilse, Tanr'nn insan iin yeterli grd bilgilerin) kutsal kitapta verildii savndadr. Onun gznde "bilim" kutsal kitab anlamak, yorumlamak, Tann'nn insan iin ngrd retileri yaymak etkinlikleriyle snrldr. Oysa Laplace'in yantnda dile getirilen bilim amac, yntemi ve sonular bakmndan bu anlayla badamaz bir etkinliktir. Bilim olgusal dnyay, "dnya tesi" bir nedene, Tann'ya giderek deil, olgusal nesne ve ilkilere ynelik hipotezler oluturarak aklama yoluna gider. Deyi yerindeyse, bilim bir bitmeyen "snama-yanlma-yanlgy ayklama" srecidir: Yanlma, yanlslanma olaslna aktr. Tanr'y st rtk de olsa dlayan, sonular kutsal kitaplarn ierdii "mutlak dorularla elien bilimin din iin bir tehlike oluturduu teologlarn gznden hibir zaman kamamtr. Nitekim ilk alardan gnmze dek teologlarn sanat, ethik ve felsefede yeniye alma giriimleri gibi, bilimi de snrlama, sindirme, dahas yok etme yolunda ellerindeki tm olanaklar kullanmaktan geri kalmadklarn gryoruz. Bilim tarihi, zellikle
161

bilimlerin balang dnemlerinde yer alan teolojik basklarn arpc rnekleriyle doludur. Burada amacmz, teolojinin "bilimsellik" savn irdeleyerek din ile bilim ilikisindeki temel soruna -aklk getirmektir. Ancak daha nce rgtsel dinin bilime kar tarih boyunca srdrd bask, yldrma ve yok etme giriimlerine ksaca deinmeyi yararl grmekteyiz. Bilimin gelimesi kimi kltrel koullarn, bu arada zellikle doay anlama ve denetim altna almaya ynelik belli bir dnce ortamnn olumasna bal kalmtr. Bu ortamn olumasna balca engelin gemite olduu gibi bugn de teolojiden geldii kolayca yadsnamaz. Modern bilim teolojiye karn bir gelimedir. Teoloji dinsel metafiziktir; evreni Tanr kavramna dayanarak anlaml klma, aklama giriimidir. Teolojik aklamay bir tek fra vuruuyla resim yapmaya benzetebiliriz. Tanr kavram ylesine geni ve ykl tutulmutur ki, aklama kapsam dnda kalan hibir olgu gsterilemez. Bilimin ortaya k, her eyi aklayan bir kavramn aslnda hibir eyi aklamad gereinin sezinlemesini beklemitir. Teoloji ileri srld gibi evrensel dorular ieren bir bilim olsayd, ona ters den yeni bir bilimin etkinlik kazanmasna olanak olabilir miydi? Bir baka nokta da u: Bilim ile din arasndaki atmann balangtan beri tek ynl bir tepkiden, teolojinin "dorulan" tekelinde tutma, insan dncesi zerinde kurduu egemenlii koruma kaygsndan kaynaklandn gryoruz. Bilimle dinin tarih boyunca karlkl etkileim iinde olduunu vurgulayan sekin bilim tarihisi Sarton, din ile teolojiyi birbirinden ayrarak yle demektedir: "Bu etkileim ou kez bir saldr biimi alm, gerek bir savaa dnmtr. Ne var ki, aslna baklrsa, bu sava bilim ile din arasnda bir sava deildir (nk ikisi arasnda bir sava olamaz); bu sava bilimle teoloji
162

arasndadr... Genellikle veba, kolera salgn, deprem, sava, ktlk gibi olgularn ardndan gelen dinsel fanatizm ou kez hrn biimler almtr... te yandan, bilgi birikiminin kuaktan kuaa aktarlmasnda, kimi dnemlerde, din adamlarnn oynad olumlu rol grmezlikten gelmemeliyiz. Bunun en iyi rneini, ikinci iskenderiye ekol ile IX. yzyl arasndaki karanlk dnemde bulmaktayz. Diyebiliriz ki, bilimin ilerlemesini deil ama korunmasn Latin ve Yunan kiliseleriyle Nesturilerin klasik birikime sahip kmalarna borluyuz." (2) Modern bilimin gelimesini nemli lde Musevi-Hristiyan geleneinin Bat dncesi zerindeki etkisine balayan yazarlar da vardr. rnein, bilim tarihindeki almalaryla tannan Hooykaas, "Mecazi olarak," diyor, "bilimin bedensel bileenleri Yunan geleneinden kaynaklanm olabilir, ama vitamin ve hormonlar ncil kkenlidir." (3) Ne var ki, bu tr grleri ileri srenlerin genellikle tartma gtren bir varsaymdan, teolojiden soyutlanm, aratrma ve renmeye ak bir din varsaymndan kalktklar sylenebilir. Gerekten dinin salt bir inan, iyiye ve doruya ynelik bir sayg duygusu kimliiyle bilime ters decei kolayca dnlemez. Nitekim slam dini medreselerin kurulmasyla birlikte teolojinin arlk kazand dneme gelinceye dek bilim, matematik ve felsefe iin elverili bir ortam salamtr. (4) Teolojinin zgr dnceye, yeni aray ve almalara kar gsterdii olumsuz tavrn kkeninde yatan nedir? Kimi bilimsel bulular neden sert, kimi kez azgn tepkilerle karlanm, yasaklanarak gzlerden uzak tutulmak istenmitir? nsanlar yanllardan korumak iin mi? rnein, biri kp suyun bayr aa akmadn, buzun souk deil scak olduunu, gnein dnyay deil dnyann gnei aydnlattn ileri srse herkes gibi teologlar da glp gemekle yetinir. Oysa, daha yzyl ncesine dein arzn gne evresinde dnen sradan bir
163

gezegen olduunu sylemek, ya da Teolojik bulgulara dayanlarak gezegenimizin yan belirlemek, insann birka bin yl nce deil, milyonlarca yl sren bir evrim srecinde ortaya ktn ileri srmek, teologlarn gznde balanmaz sutu. nk bu trden bulgular "kutsal dorular'a ters dyordu. Bunun belleklerden silinmeyen arpc rneini Kopernik teorisine gsterilen tepkilerde bulmaktayz. Dinde reform hareketinin ncleri bile teolojik dogmalara ters den yeni teoriyi ilerine sindirmek yle dursun, kzgnlklarn aa vurmaktan kendilerini alamamlard. Kopernik'i "yeni yetme bir astrolog" diye kmseyen Luther, halkn bu ne dediini bilmeyen kiiye kulak vermesini yadrgayarak yle demiti: "Bu budala tm astronomi bilimini alt-st etme zentisine kendini kaptrm. Ama bouna bir aba; nk, kutsal kitapta Joshua'nn yer kresine deil,' gnee yerinde durmasn buyurduu yazldr." ncil'de, "dnya da kurulmutu, hareket edemezdi artk!" tmcesinin anmsatan Calvin de tepkisini, "Kopernik'i Kutsal Ruhun yetkisinin stne karma kimin haddine dm!" gzdayla belirtmiti. XVIII, yzyl teologlarndan Wesley daha da ileri giderek astronomideki yeni gelimeleri bir tr dinsizlik saymt. Kendisi de bir din adam olan Kopernik karlaaca tepkileri gz nnde tutmu olmal ki, Papa'ya ithaf ettii kitabnn yaymlanmasndan uzun sre kanm; dahas, kitabn basm iini stlenen Osiander'in nsznde yer alan u aklamay yerinde bulmutu: "Dnyann gne evresinde dnd sav yalnzca bir hipotez olarak ileri srlm, doruluu sz konusu deildir." Grlyor ki, teolojiden gelen tepki, herkesin bildii dorularn yadsnmasna deil, "kutsal dorular" diye zihinlere yklenmi birtakm dogmalara ya da metafiziksel retilere ters den bilimsel bululara ynelikti. Gnein varln yadsmak teologlarla birlikte kimseyi rahatsz etmez. Oysa, Tanr'nn varlna ilikin lml bir kukuyu, dolayl da olsa, aa vurmak balanmaz bir sutur. Nedeni aktr: Teolojik retilerin
164

kuku, irdeleme ya da zgr tartmaya dayanma gc yoktur. "Aklama" diye ortaya konan a priori retilerin sarslmasyla, onlara dayal egemenliini yitirilme korkusu teolojiyi bir "lmkalm" savamna itmiti. yle ki, Russell'n belirttii gibi, "Kuramsal matematik dnda her bilim varolma savam vererek ie koyulmak zorunda kalmtr. Astronomi Galileo'nun, jeoloji Buffon'un kiiliinde mahkm edilmiti. Bilimsel hekimliin, uzun sre, kilisenin ceset zerinde terih almalarna kar durmas yznden, gelime olana bulamadn biliyoruz. Darwin cezasz kaldysa, sahneye knn gecikmi olmasndandr. Ama bugn bile Katolik kilisesiyle Tennessee eyaletinin yasa koyucularnn gznde evrim tiksinti yaratan bir kavramdr. Bilimin gelimesinde her adm glkle atlm; atlan her yeni adm, bugn bile, gemiteki yenilgilerinden hi ders almam gibi, banazln direniiyle karlamaktadr." (5) Giordano Bruno'yu atete lme, saln ve grme yetisini yitirmi Galileo'yu ileri yana karn ev hapsine mahkm etmi dinsel fanatizmin gnmzde, zellikle slam dnyasnda, yeni bir bakaldrma eyleminde olduunu grmekteyiz. Islamda fanatizm XI. yzylda Gazali ile balamtr. Gazali, Filozoflara Yakm adl kitabnda bata felsefe olmak zere islam teolojisi dnda kalan tm dnce etkinliklerine kar militan bir tutum ortaya koymutur. lkemizde de giderek etkinlik kazanan fanatizm pek ok alanda kendini aa vurmaktadr. Bunun somut bir rneini ortaretim programlarnda felsefe ve mantk derslerine ilikin son 15 ylda yaplan deiikliklerde grmekteyiz. Kukusuz bilimsel gelimelere kar teologlarn tepkisi her zaman dorudan olumsuz olmamtr. zellikle bilimsel bulgularn kolayca gz ard edilemedii durumlarda teologlarn ya yeni bir yoruma, ya da durumu kurtarc szde hipotezlere bavurduunu grmekteyiz. Bunun arpc bir rneini XIX. yzylda teolog Gosse verir. Gosse dnyann yana ilikin
165

yadsyamad jeolojk bulgular karsnda, "Tanr evreni yarattmda her eyi sanki ok eskiymi gibi dzenlemitir," diyerek teolojiyi kurtarmaya alr. yle ki, rnein, "Kayalara daha yal bir grnm vermek iin ileri fosille doldurulmu, katmanlar volkanik pskrmeler ya da tortul birikimler sonucu olumu gibi yaplanmtr." (6) Ne ki, Gosse'n bilimsel bulgularla teolojiyi badatrma yolundaki bu abas, bekledii ilgiyi teologlar arasnda bile bulmaz. Deneyimli teologlar direnilerini daha ustaca yntemlerle srdrmenin gereini bir kez daha anlamlardr, herhalde!

Teolojinin "Bilimsellik" Sav


Teoloji her dnemde evrenin, kesin dorular ieren yetkin aklamasn verdii savn tamtr. Grnmdeki tm ekingenliine karn, bugn de bu savdan vazgemi deildir. Geri Bat'da XVII. yzyldan bu yana stnlk giderek artan lde bilimin eline gemitir. Ancak ada bilim ve felsefede kimi yeni gelimelerin teolojiye yeni bir umut getirdii sylenebilir. Fizikte klasik mekaniin "paradigma" statsn yitirmesi bilimin yenilgisi olmasa bile bir anlamda geri ekilmesi diye yorumlanmtr. Felsefede, dinsel ve metafizik retileri anlamsz sayan mantk pozitivizm etkisini yitirirken "anlam"n anlamna ilikin daha esnek yeni zmlemelerin etkinlik kazanmas teologlar yreklendirmitir. (7) Bugn teolojiye daha ak bir dnce ortamnda olduumuz sylenebilir. Ne var ki, bilim ve ona dayal teknolojinin atlmlar sonucu nemli lde prestij kaybna urayan teolojiye yeniden "bilimsel" bir temel oluturma abas baarl olabilir mi? Baka bir deyile teolojinin "bilimsellik" savma geerlik kazandrlabilir mi? Dine aklc bir temel bulma ise bir araytr. Katolik dnyasnda bugn bile etkisini srdren skolastik dnce, Hristiyanla byle bir temel oluturma abasnn rndr. Hristiyanlk uzun sre, Yeni Platonculuun da etkisiyle, doaya ynelik
166

almalara kapal kalmtr. Ortaa karanlnda, "nanmak iin anlamak gerekir", "Geree giden yol kukudan geer" szleriyle ilk kez akl ve bilimin nemini vurgulayan Abelard (1079 - 1142), o zamana kadar dlanm olan Aristoteles bilim ve felsefesine kapy aralar. Daha sonra dini Aristoteles'le temellendiren skolastik dncenin kurucusu, Thomas Aquinas, bilgi edinmenin iki kaynandan, inan ile "doal akl yrtme"den sz eder. (8) nan kutsal kitaba dayanan bir bilgi trdr. Doal akl yrtme ise, yetkin rneini Aristoteles'in verdii gzlem verilerini ilemeye ynelik bir almadr. Aquinas bu iki bilgi trnn badatrlabilecei, daha dorusu dinsel dogmalarn, kutsal kitaba bavurmakszn, salt akl araclyla ispatlanabilecei grndeydi. Nitekim Summa Theologica adl nl yaptnda Tann'nn varln ispata ynelik, kimi teologlarn gznde bugn bile geerliini srdren, be argman bulmaktayz. Teoloji medrese eitimi araclyla slam dnyasnda, skolastizm retisiyle Hristiyan dnyasnda tam bir egemenlik kurar. Daha sonra Rnesans ve Reformasyonu yaayan Bat'da bile kilise uzun sre zgr dnce ve araylar bask altnda tutmaktan, sakncal bulduu bilimsel kuramlara, XVII. yzyl ortalarna gelinceye dek yasak koymaktan vazgemez. slam dnyasnda ise teolojik banazlk hibir zaman tmyle krlamamtr. Sorumuza dnelim: Teolojinin "bilimsellik" savnn dayana var mdr? Bu soruyu yantlamak iin (1) "bilimsel" dediimiz etkinlii dier dnsel etkinliklerden ayrt etmeyi salayan lt belirlememiz, (2) Teolojinin "bilimsellik" savn dorulamaya ynelik argmanlar bu lte vurarak deerlendirmemiz gerekir. Bilim karmak bir etkinliktir; bir tek belirlemeyle yeterli bir lt verilemez, kukusuz. Ancak sorunu basite indirgeme pahasna u ksa belirlemeyle yetinebiliriz: Bilimsel kuram,

167

hipotez ve betimlemeler olgusal ieriklidir; doruluk deerleri (doru ya da yanl olduklar) nesnel olarak yoklanabilir. (9) Peki, teolojik retileri ierik, yaklam ve sonulan ynnden bu lte vurduumuzda ne gryoruz? rnein, teolojinin znde yer alan "Tanr'nn varolduu" savn alalm. Teologlarn, Tanr'nn varolduunu birtakm argmanlarla ispatlama yoluna gittiini biliyoruz. eitli kategorilere ayrlan bu argmanlar, ncllerinin niteliine gre a priori ve a posteriori diye iki ana grupta ele alnabilir. Birinci grup argmanlar, doruluu apak saylan ilkelerden ya da tanmlardan yola kmaktadr; ikinci grup argmanlar, evrenin genel zelliklerini, kimi arpc doal olgular, dinsel ya da mistik deneyimleri kant olarak kullanmaktadr. Ayrntlara girmeksizin bu farkl "ispat" yntemlerini birer rnekle ortaya koyalm: "Yetkinliin varl ierdii" a priori ilkesine dayanan "ontolojik argman", ilk gruba giren tipik bir rnektir. Buna gre, Tanr tanm gerei tam yetkindir. Tam yetkinlik iin varlk gereklidir; yleyse, Tanr vardr. Biimsel ynden geerli olan bu karm, Tanr'mn varln gerekten ispatlamakta mdr? Tam yetkinliin varl ierdii neye dayanlarak ileri srlmektedir? stelik, varlk bir yklem deildir; yetkinlii oluturan zelliklerden biri saylmaz. Daha nemlisi "Tann"y "tam yetkin" diye tanmlayarak bundan onun varln karmak, bulmak istediimiz hazineyi nceden arayacamz yere saklamaya benzemiyor mu? Kald ki, ontolojik argman mantksal olarak kusursuz olsa bile, yukarda koyduumuz bilimsellik ltn karlamaktan uzaktr. nclleri tanmsal doru olan bir karmn sonucu olgusal ierikli olamaz. Nitekim, "Tanr vardr," nermesini olgulara giderek yoklamaya olanak yoktur. kinci grup argmanlar, Tanr'mn var olduu savn bir tr empirik hipotez olarak dorulamaya yneliktir. Yukarda rneini verdiimiz trden mantksal ispatlarn yetersizlii
168

karsnda kimi teologlarn empirik verilere giderek Tanr inancn temellendirme yoluna gittiini gryoruz. Tennant bu yaklam, "Doal teoloji indksiyonla olgulardan yola kar; nclleri, bilimin yerleik genellemeleri lsnde salam, doruluu herkese bilinen nermelerden oluur," diye dile getirmektedir. Ona gre, "Empirik kafal teologlar... dnyay diledikleri biimde grmekten kanr, olup bitenlere kendilerini- sergileme ve gerei syleme frsat tanrlar. Olgusal dnyay gz ard edip, soyut speklasyonlara dayal dnce dizgeleri oluturmak, bilime olduu gibi doal teolojiye de ters den bir tutumdur." (10) Tennant'n "doal teoloji" dedii yaklamn ne lde bilimsel olduunu belirlemek iin, bu alanda benzerleri arasnda en gl argman olarak bilinen "kozmolojik argman" ele alalm. Buna gre doa (bilimlerde de varsayld gibi) nedensel bir dzen sergilemektedir. Ne ki, bilimlerin inceledii, doa yasalarnda dile gelen dzen kendi iinde yeterli deildir. Dzenin ileyi ve srekliliini tam akla kavuturmak iin kendi dnda bir gc varsayma gerei vardr. Doa kendi iinde olup bitenleri aklama olanandan yoksundur. Doann "dzenli ileyi"inden Tann'nn varlna giden bu argman saylt (varsaym) iermektedir: Bildiimiz dnyada, (1) nedensiz hibir olgu yoktur, (2) her olgunun nedeni kendi dnda bir olgudadr. (Baka bir deyile, dnyada hibir ey urad deiikliin nedenini tam olarak kendi iinde tamaz.), (3) nedensel bant sonsuza dek geriye uzanamaz. Doal teoloji, bu sayltnn birlikte, nedeni kendi iinde bir ilk yetkin nedenin varln zorunlu kld, yle bir ilk nedenin ancak dnyamzn yeterli bir aklamasnn verdii savndadr. Etki gcn yadsmadmz bu argman bir ispat deildir; ulalan sonu, mantksal geerlikten yoksun olduktan baka, nclleri oluturan sayltlarn doruluu kesin olmaktan
169

uzaktr. lk iki saylt David Hume'den gnmze dein, srekli tartlmtr; pek ok filozofun dayanaksz, dahas keyfi bulduu bu sayltlar, kuantum teorisinde "belirsizlik ilkesi"nin ortaya kmasyla bsbtn sarslmtr. nc sayltya gelince, bu da ilk ikisinden daha salam deildir. Nedensiz bir ilk neden niin zorunlu olsun? Evrende sonsuz bir g olarak sunulan Tann'ya olanak varsa, nedensel bantnn sonsuza dek geriye gidiine neden olanak grlmesin? Denebilir ki, nedensel bant dizisinde her olgu bir nceki olgunun etkisine gidilerek aklanmakta, oysa, dizi dnda bir ilk etkene gitmeksizin dizinin tmn aklamaya olanak yoktur. Bir kez, bilim, hi deilse bugnk aamasnda olgusal dayana son derece zayf, stelik aklamalarnda bavurma gerei duymad bir saylty irdeleme yoluna niin gitsin? Sonra, dizinin tmn bilinen yntemle aklamay ilkede olanaksz klan bir neden gsterilebilir mi? Diziyi oluturan olgularn her biri aklanabiliyorsa, tm neden aklanmasn?

Uzlama Olana Var m?


Grlyor ki, sz konusu argman ne mantksal geerlik, ne de dayand sayltlarn salaml bakmndan sonucuna arlk kazandracak gte deildir. Kald ki, ulalan sonucun kesinliini bir an iin kabul etsek bile, nedensiz ilk nedenin Tanr olduunu nasl saptayacaz? lk nedene koruyucu, iyiliksever, balayc, her eyi bilen bir stn gcn niteliklerini vermeye bizi zorlayan nesnel bir neden gsterilebilir mi? Her ey bir yana, ulalan sonucu, ncllerini oluturan kantlardan bamsz olarak yoklayabilir miyiz? Kukusuz, pek ok olay Tanr'nn varlna kant olarak gsterilebilir. Ne ki, bu her hipotez iin dorudur. nemli olan dorulayc kantlar bulmak deil, hipotezin ne gibi gzlemlerle yanllanabileceini nceden syleyebilmektir. Oysa teologlar hibir zaman Tanr'nn varlna ilikin savn hangi gzlemler yapldnda yanllanabileceini bize sylemi deildir. Syleyemezler,
170

nk "Tanr vardr," nermesi nesnel bir yoklama iin gerekli olgusal ierikten yoksundur. Tennant, olgulardan yola kan doal teolojinin dayand ncllerin, bilimin yerleik genellemeleri lsnde salamlndan sz etmekte, ancak ulalan sonucun yeni gzlemlere giderek yoklanp yoklanamayacama deinmemektedir. Teologlar bu konuda sessiz kaldka, iki seeneimiz kalmaktadr: (1) Teolojinin bilimsellik savn geersiz sayarak reddetmek, ya da, (2) Bilimsellik kavramn teolojiyi de kapsayacak lde geniletmek. nce ikinci seenei yoklayalm: Bilim kavramn teolojiyi kapsayacak ekilde geniletebilir miyiz? Teologlarn yle bir geniletmeyi hem olanakl hem gerekli saydn biliyoruz. rnein, amzn tannm Neo-Thomist'lerinden Maritain bilimi, "sapland dar anlay" aarak, teolojiyle barmaya, uyum iine girmeye armaktadr. Ona gre, teolojinin de bilim kadar salam ve "meru" bir temeli vardr. (11) Benzer bir sav, daha ayrntl olarak Copleston'da bulmaktayz. Copleston teolojinin kendine zg bilisel ilevi olduunu vurgulayarak, evreni anlama ve aklamada bilimi tamamlad grndedir. Ona gre, olgularn bireysel aklamalar evreni anlamak iin yeterli deildir. Yeterli bir aklama her eyi btnyle kapsayan, kendine daha fazla bir ey eklenemeyen aklamadr. yle bir aklamay bilimden deil, "teoloji" dediimiz dinsel metafizikten bekleyebiliriz, ancak. Bilimler, tek tek ya da topluca alnsn, gerekliin zelliklerini belli ynlerden incelemenin tesine geemez. Bilimsel yntemin etkinlik alan snrldr; "gereklik"e ilikin kimi yaamsal sorunlar bu alann dndadr. rnein, insana ilikin bilimleri alalm. Psikoloji davranlarmzla "ruhsal" denen sreleri inceler. Anatomi,
171

fizyoloji, biyo-kimya, vb. almalarn konusu organizmann yap ve ileyiine ilikindir. Antropoloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji insan inanlar, tre, gelenek ve alkanlklar; yaam ve ura biimleriyle ele alr. Bu almalar birlikte alsak bile, insan "gerek nitelii"ne inerek tketici bir zmlemeden geirdiimizi syleyebilir miyiz? Syleyemeyiz, nk (Copleston'a gre) insann bilimsel yntemle eriilemeyen bir z nitelii, bir varlk ve anlam sorunu kalmaktadr. te bu zde sakl kalan eye ancak Tanr kavramna bavurarak aklk getirilebilir. "Bizim dnya dediimiz varln, Tanr ile ilikisi kurulmadka, kendi iinde ne anlam, ne de anlalr nitelii vardr." (12) Teologlar, deneyimlerimizi ilkede aan bir "gereklik"ten sz ederken ne demek istiyorlar? Bunun salt speklasyon tesinde bir deeri varsa, aklamalar gerekir. Sonra bilimsel yntemle eriilemeyen bu "gereklik"i anlamamz iin Tanr'y varsaymamz koulu getiriliyor. Bir bilinmeyeni bir baka bilinmeyene giderek aklama deil midir, bu? Grlyor ki, Maritain ile Copleston'un arlar bilimi, metafiziksel speklasyona ortak etmeye yneliktir. Bilim kendine zg kimliini yitirmedike byle bir yaklam iine giremez. Bilimin, kendi snrlar iinde kalmalar kouluyla, teoloji ya da metafizikle bir kavgas yoktur. atma teolojinin totaliter tutumundan, bilimi uydulatrma eiliminden kaynaklanmaktadr. Bilimle teolojiyi kuramsal dzeyde de kalsa badatrma olana yoktur. Bu bizi birinci seenee yneltmektedir: Teolojinin bilimsellik sav ierikten yoksun bir zentidir; bilimin saygnlna hakszca bir snma olmaktan te deer tamamaktadr. Sonu olarak diyebiliriz ki, teoloji Tann'nn varln ne mantksal yoldan ne de olgusal verilere giderek temellendirebilmitir. Mantksal ispatlarn yetersizlii ortaya konan rneklerinden bellidir; sonucun doruluuna olan gvenimiz, ncllere olan gvenimizi aamaz.

172

Olgusal verilere bavurma ise Tann'nn varolduu savna ancak bir olaslk deeri kazandrr. Oysa teoloji doas gerei kesin ve mutlak doruluk peinde, dahas buna sahip olduu savnda deil midir?

______________________________
1) Bu metin, daha nce, "Felsefe Asndan Bilim ile Din" balyla, Felsefe Tartmalar, l. Kitapta (Aralk 1987, stanbul) yaymlanmtr. 2) George Sarton, The Life of Science, Freeport N.Y.: Books For Libraries Press, 1948,8.38. 3) R Hooykaas, Religion and the Rise of Modern Science, Scottish Academic Press, London, 1972, s. 162. 4) slam bilginlerinin VII. yzyldan balayarak Yunan dncesiyle temas kurmalarnda Nesturilerin etkisi byk olmutur. (Bkz. C. Yldrm, Bilim Tarihi, 4. basm, Remzi Kitabevi. stanbul, 1994, s.63.) 5) Bertrand Russell, The Art of Phjlosophising, Littlefield, Adams and Co., Totowa, N.J., 1974, s. 18. 6) Bertrand Russell, Religion and Science, Oxford University Press, London, 1935,3.69. 7) Pozitivistler iin teolojik nermeler bilisel (cognitive) anlamdan yoksun szde savlard. Oysa szcklerin anlamn kullanm ya da ilevlerinde arayan Wittgenstein ve onu izleyen filozoflarn yaklam pozitivistlerin dar tutulan anlam ltn aarak metafizikle birlikte teolojiye de geerlik olana amtr. 8) Aquinas'n, XII. yzylda spanya'da yetien biri Mslman, dieri Musevi iki filozoftan esinlendii sylenebilir. Ibni Rt islamiyeti, Maimonides Musevilii Aristoteles felsefesiyle aklc bir temele oturtma abasn gstermi, ancak banaz evrelerin direnii ikisini de baarsz klmt. (Bkz.

173

W.C. Dampier, A History of Science, Cambridge University Press, 1966, s.77.) 9) lt olarak verdiimiz bu belirlemenin "normatif" nitelikte olduu gzden kamamaldr; geerlilii bilim felsefecilerinin "konsensus"una baldr, kukusuz. 10) F.R. Tennant, Philosophical Theology, Vol. II, (Cambridge, 1928-30), s.78-79. 11) Jacques Maritain, "A New Approach to God", Our Emergent Civilization (Ed. R.K Anshen), Harper and Brothers, New york, 1947, XIV. Blm. 12) Bkz. "B. Russell and F.C. Copleston: The Existence of God - A Debate" ve "A.J. Ayer and F.C. Copleston: Logical Pozitivism - A Debate," A. Modern Int. to Philosophy, (Ed.s P. Edvvards and Arthur Pap), The Free Press, New York, 1965, V. ve VIII. Blmler.

174

EKLER
1. Charles Darwin: Kiilii ve Bilimde Devrimsel Atlm (C. Yldrm) 2. Darwincilik: Tepkiler ve Eletiriler (C. Yldrm) 3. Darwincilik Ykld m? (J.Huxley) 4. 19. Yzyl Dnyasnda Darwin (B. Russell) 5. Darwin'e vg (S.J.Gould) 6. Dnce Tarihinde Darwin'in Yeri (B. Farrington) 7. Bilim Adam Darwin: Bir Deerlendirme (Jonathan Howard)

175

EK: 1 CHARLES DARWN: KL VE BLMDE DEVRMSEL ATILIMI (1) Cemal YILDIRIM


Dnce tarihinde pek az bilim adam Darwin lsnde tepki ekmitir. Evrim kuramn iine sindiremeyenler onu hibir zaman balamamlardr. Yaad dnemde, "Maymunla akrabalk ban annen tarafndan m, baban tarafndan m?" diye alaya alnmt. Gnmzde ise daha ileri giden, onu bir "arlatan", dahas bir "eytan", diye karalamak isteyen evreler vardr. Bir bilim adamna gsterilen bu tepkinin nedeni neydi? Darwin kimdir, ne yapmtr? Darwin kk yalarda da horlanmt, hem de babas tarafndan: "Seni, anlalan, ava kma, kpeklerle elenme ve fare yakalama dnda hibir ey ilgilendirmiyor. Gelecein, kendin ve ailen iin yzkaras olacaktr!" Gelecein yzkaras olaca sylenen bu ocuk, biyolojinin ant yapt Trlerin Kkeni'nin yazar, tm alarn sayl bilim adamlarndan biri olur. Varlkl bir ailenin ocuu olarak dnyaya gelen Charles Darwin, sekiz yana geldiinde annesini yitirir. ocuunun iyi yetimesi yolunda hibir ey esirgemeyen babas baarl ve saygn bir hekimdi. Dedesi Erasmus Darwin, evrim konusuyla ilgilenen tannm bir doa bilginiydi. Entelektel bir evrede byyen Charles okulda parlak bir renci deildi. retmenleri arasnda ona "aptal" gzyle bakanlar bile vard. Oysa bu bak, yzeysel bir izlenimi yanstmaktayd; sknt Charles'n okul programyla badamayan kendine zg ilgilerinden kaynakla176

nyordu. Hayvanlara, zellikle bceklere derin bir ilgisi vard. Daha kk yanda onu saran bu ilgi, ilerde belirginlik kazanan stn gzlemleme yeteneinin itici gcyd. niversitede, ilk iki yln alan tp renimi baarsz geer. Dnemin tartma konular arasnda onu yalnzca canllarn kkeni sorunu ilgilendirmekteydi. Ama babas umudunu tmyle yitirmek istemiyordu; hekim olmak istemeyen olunu hi deilse din adam olmaya ikna eder. Edinburg'dan Cambridge niversitesi'ne geen delikanl burada da, teoloji reniminin yan sra bcek toplama etkinliini srdrr; oluturduu zengin koleksiyonla bilim evrelerinin beenisini kazanr. Bu arada botanik ve jeoloji derslerini de izlemekten geri kalmaz. Yirmi iki yanda niversiteyi bitirir, ama kilisede grev almaya ynelik deildir. Bir rastlant, arad olanak kapsn ona aar. Gney Amerika kylarndan balayarak uzun sreli bir aratrma gezisine kmaya hazrlanan kraliyet gemisi Beagle'e doa aratrmacs aranmaktayd. Botanik profesrnn tavsiyesi zerine Darwin'e, masraflarn kendisinin karlamas kouluyla, bu grev verilir. Ancak gen bilim adamnn babasnn desteini salamas kolay olmaz. 1831'de balayan gezide Darwin be yl sren youn ve etin bir urala, dnyann henz bilinmeyen pek ok ky ve adalarnda trlere ilikin fosil ve rnekler toplar; gzlemsel bilgiler edinir, notlar alr. Doa onun iin tkenmez bir laboratuvard. zellikle Gallapagus adalarndaki dev kaplumbaalar ile kular zerindeki gzlemleri, deiik evre koullarnda trlerin nasl olutuu konusunda ona nemli ipular salamt. Kimi trlerin evreyle uyum kurarak srd, kimi trlerin ise deien koullarda uyumsuzlua derek yok olduu izlenimi onun iin kanlmazd. lkesine dndnde Darwin'in yapmas gereken ey, toplad bilgileri ilemek, evrim olgusuna kantlara dayal aklk getirmekti. Ne var ki, bu kolay olmayacakt. Bir kez toplanan gzlem verilerinin dzenlenmesi bile yllar alacak bir iti. Sonra, evrim konusu dikenli bir sorundu; yerleik nyarglara ters dmek kolayca
177

gze alnamazd. Darwin incelemelerinden trlerin sabit olmadn, uzun sreli de olsa, evre koullarna gre deitiini renmiti. Ama "evrim" denen bu deiimin dzenei neydi? Bu soruya yant aray iinde olan Darwin'e 1838'de okuduu bir kitap k tutar. Thomas Malthus'un yazd Nfus zerine Deneme adl bu kitap ilgin bir tez ortaya koyuyordu: Canllar iin yaam bir varolma ya da yok olma savamdr; nk, hemen her evrede, nfus art beslenme olanaklarn kat kat amaktadr. Bu savamda gller elenirken, uyum kuranlar oalr. 19. yzyln acmasz kapitalizminin "laissez faire et laissez passer" (braknz yapsnlar, braknz gesinler) slogannda da yansyan bu dnce, Darwin'in yirmi yl sonra aklad evrim kuramnn zn oluturur: Doal seleksiyon evrimin itici gc, ilerlemenin dayand dzenekti. Evrim dncesi, insann kendi varlk kkenini bilme merakn da iermektedir. lkel topluluklarda bile kendini aa vuran bu merakn zellikle mitoloji ve dinlerin oluumundaki rol yadsnamaz. Ancak bilim ncesi aklamalar masalms birer reti niteliindedir. Her ey gibi insan da Tanrsal gcn rndr. Gelimi dinlerde bile evrim dncesi yer almamtr. Evrimden ilk sz edenler, M.. 6. yzylda yaayan yonya'l filozoflar olmutur. Thales tm nesneler gibi canllarn da sudan olutuu savndayd. Daha arpc gr onu izleyen Anaximander'de bulmaktayz: "Canllarn kayna denizdir. Balangta balk olan atalarmzdan bugnk formumuza evrimleerek ulatk." Gene o dnemin bir baka filozofu, Herakleitus, canllarn gelimesinde aralarndaki atmann rolne deinir. Bunlardan iki yzyl sonra gelen antik an nl filozofu Aristoteles'te evrim dncesi daha belirgindir. Onun grnde aadaki ilgin noktalar bulmaktayz: (1) Canllarn en ilkel dzeyde kendiliinden olutuu,
178

(2) Organizmalarn basitten daha karmak formlara doru gelitii, (3) Canlda organlarn ihtiyaca gre olutuu. Ancak ortaa teolojisinde bu tr dncelere yer yoktu. Gerek, kutsal kitaplarda aklanmt. Evrim dncesi bir sapklkt. Evrime bilimsel yaklam, Aydnlk a'nn salad greceli zgr dnme ortamn bekler. Bu alanda ilk adm Fransz doa bilimcisi Buffon'un att sylenebilir. Buffon, canllarn snflanmasna ilikin Aristoteles sistemini dzeltme ve gelitirme amacyla almaya koyulur. lgilendii konularn banda evrim geliyordu. Fosil ve dier kantlara dayanarak canl trlerin evrimle olutuu grne ulamt. Ama kilisenin sert tepkisiyle karlanca, Buffon, "Kutsal kitapta bildirilenlere ters den szlerimi geri alyorum," diyerek sessizlie gmlr. nl sve botanikisi Linnaeus'un modern snflama yntemine ilikin almas evrim dncesine destek salayan baka bir giriimdir. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin de, Buffon gibi, canllarn yaam dnemlerinde edindikleri beceri veya zelliklerin yeni kuaklara gemesiyle evrimletii grndeydi. Bu gr gelitiren Fransz doa bilgini Lamarck ise evrim konusunda olduka tutarl ilk kuram oluturur. Ksaca, "Canllarn yaam dnemlerinde kazandklar zelliklerin ya da uradklar deiikliklerin (bunlar evre koullarnn etkisinde ortaya kabilecei gibi, organlarn kullan veya kullanszlk nedeniyle de olabilir) kaltsal yoldan yeni kuaklara getii" diye zetleyebileceimiz bu kuram, saduyuya yatkn grnmesine karn, bilim dnyasnda beklenen ilgiyi bulmaz. Kuramn olgusal ierik ynnden yetersizlii bir yana, bilinen kimi gzlemsel verilere ters dmesi benimsenmesine olanak vermiyordu. Aklama gcn bugn de koruyan, daha kapsaml ve tutarl evrim kuramn Darwin'e borluyuz. 1859'da yaymlanan Trlerin Kkeni adl yaptta ortaya konan bu kuramn benimsenmesine ortam hazrd. Ksa srede birka yeni basm
179

yapan kitap, insanln dnya anlaynda eine pek rastlanmayan kkl bir devrime kap amaktayd. Dnemin sekin bilginlerinden T.H. Huxley'in u szlerinin ada pek ok bilim adamnn duygularn dile getirdii sylenebilir: Biz trlerin oluumuna ilikin, doruluu olgusal olarak yoklanabilir bir aklama aray iindeydik. Aradmz Trlerin Kkeni'nde bulduk. Kutsal kitabn masalms aklamas geerli olamazd. Bilimsel grnen dier aklamalar da yeterli bulamyorduk. Darwin kuram her ynyle bilimsel yeterlikte idi. Kuramn dayand iki temel nokta vardr: (1) Canl dnyada, yeni trlerin oluumuna yol aan srekli ama yava giden deiim; (2) "Doal seleksiyon" dediimiz evrim srecini iler klan dzenek. Birinci nokta, trlerin sabitlii varsaymn ieren yerleik retiye ters dmekteydi. kinci nokta, evrimin tm ereksel grnmne karn salt mekanik terimlerle aklanabileceini gstermekteydi. Darwin kuramnn zn oluturan doal seleksiyon, balangtan gnmze dein, deiik eletirilere uramtr. Bu nedenle, ilkenin ncelikle akla kavuturulmas gerekir. Darwin'in evrim kuram, gzlenebilir olgu ve iki ilke ierir. lk olgu, reme biimleri ne olursa olsun, canllarn geometrik diziyle oalma eilimidir. kinci olgu, bu eilime karn trlerde nfusun aa yukar sabit kalddr. Bu iki olgudan, Darwin 'yaam savam' ilkesine ular. nc olgu, canllarn (bir tr hatta bir aileyi oluturan bireylerin bile) az ya da ok belirgin farkllklar sergilemesidir. Yaam savam ilkesiyle birleen bu olgu Darwin'i temel ilkesi olan doal seleksiyon dncesine gtrr. Belli bir evrede farkl zellikler tayan bireyler arasnda yaam savam varsa, doal koullara uyum bakmndan, zellikleri stnlk salayan bireylerin (veya trlerin) egemenlik kurmas, dierlerinin elenmesi kanlmaz180

dr. Evrim srecinin dayand bu dzenee, tm eletiri ve uralara karn, daha geerli diyebileceimiz bir alternatif bulunamamtr. Ayrntlarnda kimi deiikliklere uramakla birlikte, kuramn srgit Darwinci kalmayacan gsteren herhangi bir belirti yoktur ortada! Newton, yerekimi ilkesiyle devinim yasalarnn, yersel ya da gksel, tm nesneler iin geerli genellemeler olduunu gstermitir. Darwin de yaam savam, doal seleksiyon, evreye uyum gibi birka ilke ieren kuramyla evrim olgusuna bilimsel aklama getirdi; insann ottan iee, amipten maymuna uzanan canl dnyann bir paras olduunu gsterdi.

______________________________
1) Bu yaz, BLM ve TEKNK dergisinin Ekim 1993 saysnda yaymlanmtr.

181

EK: 3 DARWNCLK YIKILDI MI? (1) Julian HUKLEY


Darwin'in bayapt, Trlerin Kkeni, iki temel noktay kapsamaktadr. Bunlardan biri trlerin deimezlii retisine ilikindir. Darwin ok say ve eitte olgusal kantlar getirerek, kilisenin resmi grn de yanstan o yerleik retinin dayanaksz olduunu gsterir. Belli doa olgularn aklama bir evrim kuram oluturmay gerektirmekteydi. Canl dnyada, srekli yeni trlere yol aan ama yava giden deiim genel kurald. kinci nokta, Darwin'in "Doal Seleksiyon" dedii evrim srecinin dzeneine ilikindir. Buna gre, tm ereksel grnmne karn, canllarn evrimi dorudan ve de yaln bir biimde hibir ama iermeyen mekanik terimlerle aklanabilirdi. Darwin'in almasn meslekten biyologlar arasnda etkili klan ite bu ikinci noktayd. Biyologlarn ou zaten, evrim dncesini kabul etmeye hazrd; ancak, 1859'dan nce hemen hibir biyolog evrimin oluum dzenei zerinde "bilimsel" diyebileceimiz bir dnceye sahip deildi. O dnemin sakin bilim adamlarndan T. H. Huxley, rnein, Trlerin Kkeni'ni okuduktan sonra, "Bunu dnmediim iin ne kadar aptal olmalym!" demekten kendini alamaz. Huxley'in geriye kalan meslek almas Darwincilii savunma ile geer. Darwin'in evrim gr, 19. yzyln sonlarna dek biyologlar tarafndan genellikle benimsenir. 1890'dan sonra su yzne vuran kimi kuku ve duyumsuzluk belirtileri giderek younluk kazanr; yle ki, 1910'a gelindiinde kimi eletiricilerin, Darwinciliin artk ldn ileri srdklerine tank olmaktayz. "Darwincilik"
182

derken kukusuz evrimin doal seleksiyon yntemi sz konusuydu. Yoksa, 1859'dan sonra bir iki eski kafal ya da arlatan dnda biyologlarn hemen hibiri evrim olgusunu sorgulama yoluna gitmemitir. Yzylmzn balarnda evrim kuramna ynelik bu kukucu tutum iki temel nedene dayanmaktayd. Bir kez, o zaman bilinen Darwincilik giderek salt speklatif bir reti olma yoluna girmi; doal seleksiyon, olgusal verilere gitmeksizin de her eyi aklayan, doruluu apak bir ilke diye alglanmaya balanmt. Sonra, genetik alannda "mutasyon" denen yeni bir olay ortaya kmt. Buna gre, kaltsal deiim, adm adm deil srayarak ilerlemekteydi. Bu demekti ki, evrim Darwin'in ileri srd gibi yava giden bir deiim deil, byk sramalar ieren bir sretir. Ne var ki, evrim ve kaltm almalarnda daha sonra ortaya konan ok sayda yeni olgusal kantlar, Darwincilie yneltilen eletirilerin yersizliini gsterir; dahas, dengeyi kanmca bir daha tersine dnmeyecek ekilde Darwincilik lehine evirir. Bu kantlar arasnda en bata mutasyonlarm byk ounluunun sramalar biiminde deil, belki kk admlar biiminde birer deiim olduu bulgusu gelir. Grlyor ki, Darwinciliin ykld sav en azndan bir abartma olmaktan ileri bir ey deildi. Gerekten, yzylmzda ortaya konan tm biyolojik bulgular doal seleksiyonu evrimin temel yntemi olarak kantlayc niteliktedir. yle ki, bu yntem imdi Darwin'in braktndan daha salam bir dayanak stndedir. Bir noktay hemen belirtelim: Evrime ilikin alternatif aklamalar inandrc olmaktan kmtr. Bunlarn banda, sonradan edinilen zelliklerin (yani, bireyin yaam dneminde evresindeki deiikliklerin etkisiyle, ya da organlarn kullanp kullanmama nedeniyle urad deiikliklerin) kaltsallk savn ieren Lamarcklk vard. Bu artk geerliini tmyle yitiril183

mi bir teoridir: Aklamada yetersiz kald birok olgularn yan sra, pek ok olguya da aktan ters dmektedir. stelik aklar grnd olgular da ya birtakm yanllklar iermekte ya da daha doyurucu alternatif aklamalara elvermektedir. Kald ki, teorinin kendi iinde yeterince tutarl olduu bile sylenemez. Gene inandrcln yitiren bir baka aklama da "orthogenesis" denen, evrimin nceden konmu belli bir ynde ilerleyen bir sre olduu grdr. Geri fosiller zerindeki incelemeler evrimin ou kez dorusal bir izgi izlediini gstermektedir. Bunun ok iyi bilinen bir rnei, atn koma hzna, tek trnakl ayaa, ot inemede olduka etkili di yapsna ynelik kararl evrimidir. Ne var ki, evrimin nerede daha etkili bir organ ya da organsal ileve ynelik olduu grlmse, orada doal seleksiyonu bulmaktayz. Kald ki, filler ile bir maymun tr olan ebekler (baboons) rneinde olduu gibi evrimin dorusal bir izgi izlemediini, tersine, zaman zaman yn deitirdiini gsteren pek ok gzlem verisi vardr... Evrimi aklamada bir de Bergson'un 'elan vital'i trnden gizemli yaamgc ya da bilinalt ereksellik ieren teorilere bavurulduunu biliyoruz.. yle bir teori arpc da olsa, gerek anlamda bir aklama olmaktan uzaktr. Yaamn elan vital denen gizemli atlm gcyle evrimletiini sylemenin, uan elan uak olduu iin utuunu sylemekten fark yoktur. Durum yalnzca szn ettiimiz alternatif aklamalarn geerliklerini yitirmesiyle deil, ayn zamanda doal seleksiyon kuramn destekleyen pek ok yeni kantn toplanmasyla da Darwincilik iin gvence salamtr. Darwin'in kendi kuramna ilikin skntlarndan biri (ki, bu sknt onu istemeyerek de olsa, baz noktalarda Lamarckla snmaya itmitir), bizim imdi "kk mutasyon" dediimiz ufak apta kaltsal varyasyonlarn,
184

iftlemeye karn, nasl korunabildiini grememesiydi. Bu, o sra yaygn olan "kaltsal kaynama" dncesine bal olmasndan Heri gelen bir skntyd. ki farkl tip arasndaki iftlemede, iki tarafn kaltm zelliklerinin yavruda kaynat (tpk ayr renkteki iki mrekkep damlasnn kaynamas gibi) varsanyordu. yle ki, yeni bir zelliin iftleme nedeniyle bozularak ok gemeden ortadan silinecei beklentisi vard. Oysa Mendelciliin z, genlerin ya da kaltm birimlerinin (ok az rastlanan mutasyonlar hesaba katmazsa), br genlerle birleme biimleri ne olursa olsun deimeden kalddr. Mutasyonla oluan genlerin birounun, koullar elverip oalma olana buluncaya dek, reme hcresi plazmasnda etkisiz olarak kald bilinmektedir. Mutasyonla oluan yeni bir gen ekinek (recessive) ise, yani belirgin etkinlik gstermesi iin ift dozda ortaya kmas gerekiyorsa, azck zararl da olsa, tek dozda uzun sre kalabilir. Darwinciliin z doal seleksiyon ilkesinde sakldr; yleyse, ncelikle bu ilkeyi anlamamz gerekir. Darwin doal seleksiyon teorisini gzlenebilir doa olgusuyla bu olgulardan kalkan iki mantksal karsamaya oturtmutur. lk olgu tm organizmalarn geometrik diziyle oalma eilimidir. Organizmalarn bu eilimi, yaamlarnn ilk aamasnda yavrularn say bakmndan ana-babalarm daima at olgusunda yansmaktadr. Bu kural canllarn reme biimi nasl olursa olsun (doum, yumurtadan kma, hcre blnmesi vb.) tm durumlar iin geerlidir. kinci olgu, daha fazla oalma eilimine karn, trlerde nfusun aa yukar sabit kalddr. Bu iki olgudan Darwin ilk ilkesini, yaam savam ilkesini, karsar. yle ki, yaam srdrebilenden daha fazla yavru retildiinden bunlar arasnda yaamda kalma yarm kanlmazdr.

185

Darwin'in nc doa olgusu varyasyondu: Tm organizmalar biribirlerinden nemli llerde farkllk gsterir. Bu olguyla birinci karsamas ona ikinci karsamas olan doal seleksiyon ilkesini verir. Bireyler arasnda yaam savam olduu, bireylerin de farkl zellikler tad gz nne alndnda, yaam savamnda kimi zelliklerin stnlk, kimi zelliklerin de tersine yetersizlik oluturaca kanlmazdr. yleyse, zellikleri stnlk salayan bireylerin yaamda kalma ve reme olasl yetersizlik iinde olan bireylerden daha fazladr. Sz konusu zellikler ounluk kaltsal olduundan, yaam savamnda baar salayan zellikler kuaklar boyu birikirken, yetersizlie yol aan zellikler, bireylerin ayklanmasyla, giderek yok olur. Bylece doal seleksryon, canllarn evre koullarna daha uyumlu olmalarn salamakta, uzun srede trlerin evrimine yol amaktadr. Biyolojinin tarihsel geliiminin nda, deindiimiz noktalar zerinde biraz daha durmak, hem Darwin'in teorisine ilikin kendi grn, hem de gnmzn bakn aydnlatma bakmndan yararl olacaktr. Darwin'in belirledii ilk olgu herhangi bir sorgulamaya uramadan kalmaktadr. Tm organizmalar geometrik diziyle oalma gizil-gcne (potansiyeline) sahiptir. Kukusuz, reyen yavrularn anababaya oran sabit deildir; bu, yerden yere, mevsimden mevsime farkllk gsterebilir. Bununla birlikte, tm durumlarda oalma eilimi aritmetik deil, geometrik art sergilemektedir. Trlerin nfus saysndaki genel kararllna ilikin ikinci olgu da herhangi bir kuku ya da itiraza yol amamtr. Darwin'in de zellikle belirttii gibi, nfus saysndaki kararllk kesin deil yaklak bir belirlemedir; yle ki, kimi trlerde nfus srekli art gsterirken, dierlerinde tersine bir gidi olabilir. Ancak srekli bir art halinde bile oalma hibir zaman potansiyelin elverdii dzeye ulaamaz: Yavrularn bir blm daha ilk aamada ister istemez ayklanr. stelik artan ekoloji bilgimize dayanarak, pek ok trlerin saylarnda dnersel (cyclical), ou kez gzden kamayan dzgn bir gidile oluan byk apta
186

art ya da azallarn olduunu syleyebiliriz. Ama bu durum, kimi ilgin evrimsel sonularna karn, genel ilkeyi geersiz klmamaktadr. lk iki olgu kabul edildiinde, onlardan karsanan sonucu yadsyamayz: Canllar dnyasnda yaam savam, daha dorusu ayklanmaktan kurtulma savam, kanlmazdr. zetlersek, Darwinciliin gnmzde tm canllyla srdn syleyeceiz. Daha da ileri giderek, modern evrim kurammzda Darwin'den daha ok Darwinci olduumuzu syleyebiliriz. Darwin'in evrim kuramna zel katks doal seleksiyon ilkesiydi; ancak dneminin bilgi yetersizlii nedeniyle organ kullanm veya kullanmszlk sonularnn, evresel etkilerin dorudan yol at modifikasyonlarn kaltsall gibi Lamarck hipotezlere bavurarak teorisini pekitirmek zorunda kalmt. Bugn biz o trden ikincil destek hipotezleri gerekli grmemekteyiz. Tm canl dnyaya egemen doal seleksiyonun evrimin nerdeyse tek ynlendirici arac olduu yeterince kantlanmtr, artk! Darwin'e hakl olarak, biyolojinin Newton'u diyenler vardr. Newton gibi o da bilime, kendi ura alannn tm dallarnda geerli, birletirici bir kuram getirdi. Biyoloji her dalnda evrimsel sonular iermektedir. rnein, fizyolog insan bedenine ilikin sreler zerinde son derecede ayrntl zmlemeler verebilir; ama, evrimsel tarihimizi gz nnde tutmazsa, verdii zmlemeler yetersiz kalmaktan kurtulamaz. Kavramn birletirici gc, evrim zerindeki almalarn biyolojinin ok farkl inceleme alanlarna bavurma, sorunlarn zmede bu alanlar berletirme tutumunda da kendini aa vurmaktadr. Karlatrmal anatomi, embriyoloji, doal tarih ile ekoloji, snflama, paleontoloji, genetik, davran ve hcre bilimi, tm bu ve benzer almalar yeni evrim sentezinde birlemekte, birbirini aydnlatmaktadr.
187

te yandan, evrim, ada bilimsel grte giderek odaklaan grecelik anlayna ilk gereksinme duyan bilim dallarndan biri olmutur. Evrim asndan bakldnda, bir organizmann kendi bana bir anlam yoktur; onun anlam belli bir evreyle, dmanlar ve rakipleriyle, gemii ve geleceiyle ilikisinde belirginlik kazanr. Tm bu noktalar, Darwin'in kuramn ustaca ilemesinde st rtk de olsa vardr. Evrim olgusuna getirdii aklamann yan sra biyolojide pek ok soruna k tutan Damincilik yklmad; daha yetkin alternatif bir kuram ortaya kmadka da ayakta kalacaktr.

______________________________
1) Bu metin J. Huxley'in iki kitabndan seilerek evrilen paralarla oluturulmutur. Bkz. Man in the Modern VVorld, A Mentor Book, New York, s. 162-64; EVOLUTION:The Modern Synthesis, George Ailen and Unwin, London, s.14-15. (C.Y.).

188

EK: 4 19. YZYIL DN DNYASINDA DARWN (1) Bertrand RUSSELL


19. yy dncesinde iki nemli etken vardr: Bilim ve teknoloji. Marxizm teknolojinin yol at sorunlardan kaynaklanan, Darwinizm bilimin jeoloji, paleontoloji ve antropoloji gibi yeni alanlara ynelmesinden esinlenen retilerdir. Her byk bilim adam, yaad dnemi kimliinde yanstt gibi o dneme damgasn da vurur. Galileo ile Newton 17. yzyl iin ne idilerse, Darwin de kendi yzyl iin oydu. Darwin'in evrim kuramnda iki boyut ayrt edilebilir. Birincisi deiik canl trlerin ortak bir kkten uzun zaman alan yava bir gelimeyle olutuu dncesidir. imdi genellikle benimsenmi olan bu dnce aslnda yeni deildi. Daha nce, Lamarck ve Darwin'in dedesi Erasmus Darwin ayn gr ileri srmlerdi. Hatta dncenin kaynann daha gerilere, Egeli filozof Anaximander'e (.. 6. yy) uzand sylenebilir. Darwin'in yapt sz konusu dnceyi ok sayda olgusal verilerle belgelemi olmasdr. Kuramn ikinci boyutuna gelince, bu Darwin'in evrim olayna getirdii nedensel aklamay iermektedir. Bylece, evrim hem popler bir konu niteliini hem de bilimsel saygnlk gcn kazanr. Darwin'in aklamas "yaam savam" ve "evreye uyumda en baarlnn kurtuluu" diye geen iki ilkeye dayanmaktadr. Bitki ya da hayvan tm canllar, doann salad olanaklar aan bir hzla oalrlar. Bu, doann snrl besleme olana nedeniyle pek ounun erginlik ana ulamadan yok olmas demektir. Kukusuz kimi bireylerin kurtuluu rastlant ya da ans eseri
189

olabilir. Ama elemede kalbur stnde kalmann daha nemli bir nedeni vardr. Genellikle her kuakta yavrular ana-babalarna benzemedikleri gibi kendi aralarnda da llebilir her zellikte az ya da ok birbirlerinden farkldrlar. Belli bir evrede ayn trn yeleri arasnda bile yaam savam kanlmazdr; evresine uyum salamada stn gelenler kalr, yetersiz olanlar elenir. Bu bireylerin doutan getirdikleri "rastlant varyasyonlarn olumlu ya da olumsuz niteliine bal bir olaydr. yle ki adan aa geyiklerin daha hzl kat, kedilerin avlarna daha ustaca yaklatklar, zrafalarn daha yksek aa dallarna ulatklar sylenebilir. Darwin'in kuram bu eleme srecinin, yeterince uzun zaman verildfinde, amipten insana uzanan gelimeyi aklad tezini iermektedir. Geni tepkilere yol aan bu tezin birok ynlerden gzden geirilmesini, dahas dzeltilmesini gerekli bulan biyologlar da vardr. Ama 19. yzyl dncesi asndan nemli olan bu deildir; nemli olan Darwin'in o dnemde ortaya kan kktenci bir ekonomi grn tm yaam sreci iin geerli bulmasyd. Ona gre serbest yarmaya dayanan bir tr biyolojik ekonomi evrimin itici gcyd. Darwin, Mallhus'un nfusa ilikin retisinden esinlenerek canllarn evrimini doal seleksiyon dzeneiyle a'klama yoluna gitmiti. Darwin'in kendisi liberaldi, ancak ortaya koyduu evrim kuram, kimi bakmlardan geleneksel liberalizme ters dmekteydi. Liberalizmde insanlarn eit olduu, yetikinler arasnda grlen farklarn tmyle eitimden kaynakland bir varsaymd. Oysa, evrim kuram ayn tr oluturan bireylerin bile kaltsal farklar tad tezini iliyordu. Lamarck'n ileri srd, bir lde de Darwin'in benimser grnd sonradan kazanlan zelliklerin kaltsallat tezi doru olsayd, evrim kuram liberalizmle daha badar olabilirdi. Lamarck'n tezi doru deildi; nemsiz kimi istisnalar dnda yalnzca doutan gelen zelliklerin kaltsallndan sz edilebilir. Bu ise insanlar
190

arasndaki doutan gelen farklarn kltrel evre ya da eitim faktryle aklanamayaca demektir. Evrim kuramnn, Darwin'in doal seleksiyon dzeneinden bamsz olarak, baka bir sonucu daha vardr. Eer insanlarla hayvanlar ortak bir soydan gelmise, ve eer insan ya da hayvan diye kolayca snflayamayacamz canl! r bizi ncelemise, o zaman yle bir soruyla karlamaktayz: Evrim srecinin hangi aamasnda insanlar ya da bizim yar-insan atalarmz insana zg nitelikleri kazanmtr? Pithecauthropus (dik yryen maymun-insan) gerekli eitimi alm olsayd bilimde Newton'un yaptm yapabilir miydi... Eitilikte srarl bir kimsenin bu soruya "evet" diyebilmesi iin insanla maymunu eit kabul etmesi gerekir. Bu da yetmez, yle birisi bir adm daha ileri giderek istiridyelere de oy hakk tannmasn savunabilmelidir. Evrim kuramn savunan birinin ise, yalnz insanlarn eitlii savn deil, haklarda eitlik ilkesini de, dier hayvanlara kar insana ayrcalk tand gerekesiyle reddetmesi beklenir. te yandan, liberalizmin evrim kuramndan destek grd bir yan da vardr: lerleme inanc. Dnya koullar iyimserlie elverdii lde, liberaller, bu inanca destek salad ve banaz dincilerin dogmalarn geersiz kld nedeniyle evrime kucak amakta gecikmemilerdi. retileri temelde Darwincilikle badar olmamasna karn, Kari Marx bile kitabn Darwin'e adamak istemiti. Evrim kuramyla birlikte biyoloji bir bilim olarak byk prestij kazanr. Bu gelime dnya grnde bir deiiklie yol aar. Bilimden etkilenen evreler artk dnyada olup bitenleri salt mekanik adan deil, biyolojik adan da alglamaya ynelirler. yle ki, kimi kesimlerde olup biten her eyin belli bir ama dorultusunda evrimlemekte olduu inanc yaygnlk kazanr. Darwin'e ters de dse, pek ok kimsenin gznde evrim, evrensel bir amacn varln kantlayan bir olayd. Canl organizma kavramna, doal yasalarn hem bilimsel hem felsefi
191

aklamalar bakmndan, anahtar bir ilev ykleme yoluna gidilir. 18. yzyln atomcu dncesine modas gemi bir dnce gzyle baklmaya balanr, artk. Giderek glenen bu gr kuramsal fizii bile etkilemekten geri kalmaz. Politikaya da uzanan bu etki doal olarak, bireyi deil, toplumu n plana karr; dolaysyla devlet daha gl bir konuma gelir. evreye uyumda stn gelenlerin egemenlik kuraca sav ister istemez rk akmlara da gereke olmutur. Ne var ki, bu tr olumsuz gelimelerin, ounluk, bilimsel bir kuramn yeterince anlalamamasndan kaynakland sylenebilir. Darwincilii bundan sorumlu tutmak bir hakszlk olur.

______________________________
1) Bu yaz, yazarn A History of VVestern Philosophy yaptnn 725-727 sayfalarn kapsayan bir parann baz uyarlamalarla evirisidir (C.Y.).

192

EK: 5 DARWN'E VG (1) Stephen Jay GOULD


Sanki gelecekteki hayranlarna iki kutlamay birlikte yapma frsat olsun diye, Charles Darwin byk yapt Trlerin Kkeni'ni tam elli yana bastnda yaymlar. 1959'da hem kitabnn yznc yln, hem yz ellinci doum yln birlikte kutladk. Kutlama tm dnyada konferans ve sempozyumlarla cokuyla srp gitti. Cokunun tadn karan tek atlak ses, o sra halen yrrlkte olan bir gelenee bal kimi bilim adamlarndan gelmiti. Onlarn gznde Darwin snk, yeteneksiz, sradan biri, dnce tarihinde beklenmeyen bir aykrlkt; sadece olaanst sabr ve tutkusuyla doru zamanda, doru yerde olmas ona baar kapsn amt. nl bir biyografi yazar Darwin'i "entelektel olarak snrl, kltr bakmndan duyarsz" diye nitelemi; bir bakas da, "olgu toplamada esiz, ama dnceleri dzenlemede yetersiz, ... byk dnrler arasnda yeri olmayan biri" saymt. 1959 kutlamalar yeni bir hava estirir: Darwin'in hak etmedii kmseyici yorumlar yerini onun dehasn gerek nitelikleriyle kavrama uralarna brakr. yle ki, bir sonraki anma yldnmnde (1982 Darwin'in yznc lm ylyd) yepyeni kimlikle, daha gl, daha erdemli bir Darwin'le karlarz. Kendim iin syleyeyim: Darwin alma ve yaammn esin kayna olmutur. lmnn yznc yldnmnde bu vg ve deerlendirme yazm tm itenliimle ve drste kaleme aldm. Karmak ve anlam belirsizliiyle ykl dnyamzda bizi dnce gcyle bu denli etkilemi, ayn zamanda erdemli bir yaam rnei vermi bir kiiyi tanyabilmi olmann sevincini sizinle paylamak istiyorum.
193

Darwin, Abraham Lincoln'n da doum yl olan 1809'da Shrewsbury'de dnyaya gelmiti. Para ve sosyal bir snfn salayabilecei tm ayrcalklara sahipti. Babas zengin bir hekimdi. Byk babas Erasmus Darwin ise nl bir yazard; doa zerindeki kitaplarnda ilerde torununun almalarnn mutularn bile bulanlar vardr. Cambridge'deki renim yllarnda Darwin tam bir kararszlk iindeydi; derslere ilgisiz kalr, devlerini savsaklard. Ama Beagle gemisiyle kt doa gezisi ona yepyeni bir kimlik kazandrr. Dnya evresinde be yl sren bu aratrma serveni sonunda artk kararldr: renimi gerei bir tara papaz deil, yaamn adad doa aratrmacs olacakt! Sylentiye gre, Galapagos adalarnda inceledii kular ve kaplumbaalar ona dinsel inanlarn unutturmutu. Bu tmyle doru deil; Beagle'de sren incelemeleri onu sadece yle bir sonuca yneltmiti. O sonu geziden sonra Londra'da geirdii iki yllk youn almayla belirginlik kazanr. Bu srede Darwin gezi boyunca ald gzlem notlarn dzenler, bilimin her alanndaki yaynlar doymak bilmez bir istekle okumaya koyulur. Dahas bo bulduu zamann iir ve felsefe okumakla doldurur. Sonunda tm gzlem ve dncelerini 1838'de ulat doal seleksiyon kuramnn erevesinde toplamay baarr. Yaamnn dier cephelerine ilikin "ilgin" diyebileceimiz pek az ey syleyebiliriz. Kuzeni Emma Wedgevvood'la geim skntsndan uzak, hibir skandal iermeyen uzun ve mutlu bir evlilik yaam srdrr. Britanya adalarndan bir daha ayrlmak yle dursun, yerletii Londra'ya ky kent Downe'dan pek seyrek dar kar. Yaad aclar gnnde herkesin bana gelen aclard: ok sevdii ocuklarnn erken lmleri! Gnlk bedensel sknts nedeni bilinmeyen, gnmze dein birtakm bo tartmalara yol aan kronik bir kusma ve gaz hastalyd. Ya dnce dnyasndaki sknts! O dayanlacak gibi deildi. Durmadan kitap stne kitap yazmak son otuz yln dolduran amansz urat. (Trmanan bitkiler, orkidelerden solucanlarn
194

oluturduu bitki kf ve mantarlarna dein pek ok konuda ciltler dolduran almalar...) Ama ayrntda dank grnen bu almalar insan dncesinde devrim oluturan bir genel kuramn yap talaryd. Pek az kimse oturduu sakin grnml atosundan dnyay bu denli kkl etkileyebilmitir. Darwin'den baka evrim dnrleri yok deildi, kukusuz. Ama sorulabilir: Neden Jean Baptiste Lamarck, Robert Chambers ya da saysz doa aratrmaclarndan bir bakas, biyoloji tarihinde Darwin'in simgeledii byk dnmn ncs olamad?' Son yzyl boyunca bilim adamlaryla tarihilerin yantn arad bu sorunun gizemi bugn de zlm deildir. (Umarz 2009'a geldiimizde sorun zlm olsun!) Soruna ilikin nemli grdm noktalar, deerlendirmenin erevesini oluturan be kategoride ele alacam. Darwin Kuramnn lerlik Nitelii Darwin'in n salt evrim inancna balanamaz; ondan nce ayn inanc paylaan baka byk bilim adamlar da (rnein, Lamarck, Geoffroy de Saint-Hilaire vb.) vard. Ne var ki, onu nceleyenler, dorudan gzlemsel kanttan yoksun, olgusal yoklanmaya elvermeyen speklatif kuramlarla yetinmilerdi. Oysa bilim, gzlem-kuram balamnda bir etkinliktir. Trlerin Kkeni byleyici (ya da tiksindirici) metafiziksel bir gr deil, gzleme dayanan, aratrmaya ak bir kuram ortaya koymaktayd. Bu alanda ilk kez Darwin'in bilim adamlarna aratrmalarnda gvenilir, ilerlik deeri yksek bir aklama sunduu sylenebilir. Lamarck'n kuram, "srekli daha karmak dzenlemeye ynelik" kaltsal bir g iermekteydi. Lamarck bu iten gelen yetkinletirme eilimini "evrenin etkileri" ya da bizim imdi "yerel evreye uyum" dediimiz eye kart bir g saymaktayd. Ona gre evrim srecinde en nemli etkenler gzlenebilir ve
195

ynlendirilebilir kk deiiklikler deildi. Canlnn yerel koullara uyumunda rol olan bu trden deiiklikler, yetkinlie itici gle bir tutulamazd. Oysa Darwin'in doal seleksiyon, kuramnda evrim, kk deiikliklerin birikiminden baka bir ey deildi. Darwin evrimi gizemli isel bir gle deil, gzlenebilir kk deiim ve modifikasyonlarn birikimiyle aklyordu. Evrim bylece ilerlii olan bir bilim kimlii kazanmt. (Geri ben Darwin'in evrimin ierdii byk ldeki tm oluumlar, doal seleksiyondaki kk deiimlerin birikimine indirgeme dncesinde ly at kansndaym. Ama bu baka bir balamda tartlmas gereken bir sorundur. imdi vurgulamak istediim nokta Darwin kuram olmasayd, biz belki bugn de, eletiriye kapal masaba uydurulan masallar peinde kouyor olacaktk!) Doal Seleksiyonun Kktenci Tezleri Darwin'in rakiplerince nerilen evrim kuramlarnn ortak paydas, Bat dncesine zg geleneksel nyarglarla badar olmakt. Oysa Darwin kuramn bu tr kayglardan bamsz oluturmutu. Rakiplerinin gznde evrim isel ilerleme gcnn gdmnde belirlenmi bir sreti. Doal seleksiyon ise yerel evreye uyum kurma ilkesinden baka bir ey deildi. Bizim, antroposentrik amzdan "ilerleme" dediimiz deiimler, deien evreye uyum kurmann sadece bir trbdr. Her byk beyinli memeli bnyesinde konaklayan eitli asalaklar vardr. Morfolojik olarak "yozlam" saylan bu yaratklar bir bakma birer retici doku kesesi olmaktan fazla bir ey deildir. Ama memelilerle karlatrldnda hangisinin evrimde daha "ileri" bir dzeyde olduunu kim syleyebilir? Darwin "isel ilerleme gc" dncesini yadsmakla yetinmeyerek, evrim kuramna bir de rastlant hayaletini koymutu. Geri Darwin'in gznde rastlant sadece bir varyasyon kaynayd. Buna gre, belirleyimci bir sre olan doal seleksiyon, rastlant varyantlar
196

bir tr gzden geirerek yerej evresine en iyi uyumu salayan bireyleri seer, dierlerini eler. Ne var ki, on dokuzuncu yzyl bilginleri ne trden olursa olsun rastlantya ya da ansa iyi gzle bakmyorlard. Darwin kuram yerleik bir varsaym da tanmazlktan geliyordu. Bu varsaym evrimin trlerin veya ekosistemin daha iyiletirilmesine ynelik ereksel bir sre olduu inancyd. Adam Smith'in bireyci laissez faire ekonomi grnden belki de bilinalt esinlenen doal seleksiyon kuram, tam tersine, kiisel baar savam iinde grd bireylerden sz etmekteydi. Baka bir deyile, doal seleksiyon bireylerin genlerini tayan daha ok dl brakma savam demekti. Trler veya ekosistemlerdeki doal denge asndan, evrimleme salt bireyler arasndaki yaam savamnn bir rnyd. Peki ruh, yaam gc, Tanr iin ne denebilirdi? Doal seleksiyon retisi, doada olup bitenlerde doast hibir gcn etkisine yer tanmyordu. Evrim srecinin arkasnda gizemli bir g yoktu. Tanr'ya inancmz ne olursa olsun, doada olup bitenlerde ona ait bir iz gsterilemezdi. Aslnda Darwin bir ateist deildi. Byk bir olaslkla bir anlamda kiisel Tanr dncesini korumaktayd. Ama yle de olsa evrim srecinde doast bir gcn "marifetine" yer vermek istemiyordu. Pek ok kimse iin onun bu tutumu karamsarlk, dahas inkarclkt. Ben kendi payma bu tutumda bir olumluluk, coku veren bir yalnlk bulmaktaym. Kanmca Darwin'in de duyarll bu yndendi. Bu bize yaammzn anlamn doada olup bitenlerde hazr bulamayacamz, onu ancak aratrma, dnme ve kendimizi yoklama yoluna giderek bizzat oluturabileceimiz demekti. Dahas Darwin yle etin bir iin bilinciyle derin bir alakgnlllk iindeydi. Bilimin snrlarn biliyordu. Darwin'in Grnn Evrensel Kapsam
197

Darwin'in meslekta pek ok evrimci dnr, ya cesaret yetersizliinden ya da gelenee ballktan tr, insan evrimin dnda tutmaya, ona Tanrsal bir ayrcalk tanmaya ynelik zorlama argmanlar ortaya koymulardr. Darwin direnle doru bildii yoldan ayrlmad; insan da kapsayan tm canllara uygulanabilir kuramn ortaya koydu. Balca yaptlarnda giderek artan aamal bir cesaretin sergilendiine tank olmaktayz. 1859'da yaymlad Trlerin Kkeninde kuramn ortaya koymu; trmze ilikin u tmceyle yetinmiti: "nsann kkenine ve geliim tarihine ilikin k tutulacaktr." Kitabn daha sonraki basmlarnda bir adm ileri gidilerek "daha ok k" vurgulamasna yer verilir. 1871'de yaymlad nsann Treyii yaptnda tm organizmalar gibi insan vcudunun da doal seleksiyon dzeneiyle olutuunu savunur. Nihayet 1872'de kan nsanda ve Hayvanlarda Duygularn fadesi kitabnda daha da ileri giderek, insana zg en ince davranmzn-(duygularmz dile getiriimizin) da evrimsel bir gemii yansttn ileri srer. rnein, tiksintimizi, kusma eylemini yanstan bir yz ifadesiyle ortaya koyarz; kzdmzda dudaklarmz kvrlr, bazen o kadar ki atalarmzda daha keskin ve uzun olan kpek dilerimiz tehdit grnmyle belirginlik kazanr. Bedenimizde olduu gibi ruhsal yapmzda da "ilkel kkenimizin damgasn" bulmaktayz. Darwin Dncesinin Derinlii ve Tutarll Charles Darwin on be kitap yazd. (Ayrca bunlara midyelerin snflanmasna ilikin drt monografi ile Kaptan Fitzroy'un Beagle gezisi betimlemesine yapt katky da eklemek gerekir.) Geleneksel adan bu kitaplara sarsak bir doacnn deiik konularyla karmak bir koleksiyonu gzyle baklyordu. Gerekten, "mercan adalarnn yap ve dalmn", ya da "orkidelerin dllenmesinde bceklerin deiik hnerlerini", ya da "solucanlarn etkinlii ile bitki kplerinin oluumunu" konu alan kitaplara baka nasl baklabilirdi ki?
198

Sanrm Darwinci bilim adamlar bile, ounluk, onun dank grnen kitaplarnn temelde belli bir yaam grn ve o grn sonularn tutarl bir btnlk iinde ileyen almalar olduunu kabul etmezler. Ama bu almalarn tm ya dorudan evrim konusundadr, ya da evrim yntemini dier konulara uygulamaya yneliktir. rnein mercan adalarna ilikin kuram, imdi gzlenen adalarn belli tarihsel bir srecin deiik aamalar olduu olayna dayanmaktadr. Darwin'in yaad dnemde iddetle sorgulanan bu kuram imdi yeterince dorulanm bulunmaktadr. Kuramn dayand argmanlarn evrim kuramn temellendiren argmanlarla zde olduu sylenebilir. Orkidelere ilikin kitap da ilk bakta sanlacann tersine hobi rn notlardan oluan bir kitap deil, organik dizayndaki yetersizliin, evrimsel treyii neden rneklediinin uzun bir argmandr. evre deitiinde, canllar gemiten gelen organlarn yeni ilevlere uyarlamak zorundadr. Bu kanlmazdr, nk gemiin kalt organ ve zellikler optimum dizayna ulamay engellemektedir. Orkideler ieklerin sradan paralarn yeni roller iin uyarlayarak bcekleri ayartmaktadr. Solucanlara ilikin kitab ise Darwin'in gzdesi evrim konusunu, yani kk deiimlerin birikiminin uzun dnemde byk sonulara yol at tezini ilemektedir. Darwin evrimin bilim dnda kalan geleneksel disiplinler zerindeki kkl ve atmalara yol aan etkisini gzden karmyordu. ilk dnemine ait bir not defterinden aldmz u tmceyle iki bin yllk felsefe geleneini yerle bir ettiini grmekteyiz. "Platon Phaedo diyalogunda hayal rn dncelerimizin, deneyimden deil, ruhun varlk ncesi dneminden kaynakland sayndadr. Varlk ncesini maymun diye okuyabilirsiniz!" Gerek Kahramanlar da Et ve Kandan Yaplm Olmal

199

Darwin kendini beenmi kstah ya da hrn biri olsayd elbette ona bu denli yaknlk duymayacaktk; ama gene de, dnce gcn takdir etmekten kendimizi alamazdk. Oysa onun iyiliksever itenlikli ve drst kiilii kendisine yneltilen saysz aalayc ve krc saldrlar etkisiz klmaya yetmitir. Geri d grnmnde sakin olan Darwin i yaamnda srgit endie ve alkant iindeydi. Ama o skntlarna yenik dmemi, srekli hastalna karn kendini almasna verebilen ann erdemli bir kiisi olarak tarihte yerini almtr. Bizi Darwin'e balayan ilk zellii kitaplarnda sergiledii gzel ngilizcesidir. T. H. Huxley, Charles Lyell gibi dneminin bilim adamlarnda bulduumuz biem ustal onda yoktu. Nitekim kitaplarnda sradan betimlemelerle dolu sayfalar az deildir. Ama metaforlara yatknl, tutku ve coku ieren paralaryla okuyucuyu etkilemedeki baars da yadsnamaz. Darwin dzyazdaki etkileyici gcn sosyal sorunlara ilikin aklamalarnda da gstermitir. nsan potansiyelini kstlayan her trl bask ve yasaklara kar savam vermeye kendini adam, 19. yzyl anlamnda bir "liberal" kimlii tamaktayd. Beagle Gezisi kitabnn son paragrafnda klelie ilikin u tmceleri birlikte okuyalm: Rio de Janeiro'da kzdnda dii klelerinin parmaklarn kerpetenle kran yal bir kadna komu oturuyordum. Benim kaldm evde de her gn hatta her saat azarlanan, horlanan, dayak yiyen gen bir hizmeti vard. Grd kt muamele bir hayvan bile aalayc trdendi. Bana getirdii su bir keresinde, yeterince temiz deil diye, plak bana at kams vurulan 6 yandaki ocuu ev sahibinin hmndan zor kurtarmtm... Ne yazk ki bu hoyratlklar gsteren ve ho karlayanlar, Tanr'ya inanan, onun istencine uyacaklarna, komularn seveceklerine her pazar kilisede yemin edenlerdi. Bunlar hatrladka bugn de kalbim titremekte, kanm bama kmaktadr. Biz ngilizlerin ve Amerikal soydalarmzn, bir yandan zgrlk naralar atarken te
200

yandan barbarca davran iine girebilmemiz inanlacak olay deildir! Bu alnty vermekteki niyetim Darwin'i bir melek gibi gstermek deildir; yle biri ne denli erdemli olursa olsun, aslnda tek boyutlu bir alktan farkszdr. Darwin ounluk adalarnn paylat pek ok hata ve kusuru olan biri kiidir. Zencilere ilikin gzel szlerinin onlara eitlik istedii anlamna geldii sylenemez. O dnemde hibir beyaz (Franklin, Jefferson, Lincoln da dahil) rknn kaltsal stnlnden kuku duymazd. Darwin'in zencilere olumlu bak yerleik nyarglara karn hogr ve insancl tutumunu yanstmaktadr. Kadnlara gelince, sayg ve iyilikseverliinde onlarn entelektel potansiyellerine ilikin beenisini yanstan pek az ipucu gsterilebilir. zel bir sohbetinde, evliliin yarar konusunda ortaya att pek de yakk olmayan, u szlerine ne demeli? "Yallkta yakn ilgisiyle insan yalnz brakmayan, sevilen ve oynanan bir nesne (en azndan bir ss kpei); ev ilerini yapan, nazik sevgisi ve dii dedikodusuyla elendiren, salk ynnden yararl bir yaratk!" Bu tr samalklar bir yana, Darwin'in insancll yaam ve yaptlarnda prl prl belirgindir, i almalaryla ykl acl bir yaamd onunki. ngiliz doa aratrmacs Alfred Russell Wallace'n stma nbeti geirdii bir gecede kaleme alp ona posta ile ulatrd yazsn okuduunda urad ruhsal knty tahmin etmek gtr. Wallace, onun yllarca sren youn urala oluturduu kuramn birka sayfa erevesinde ortaya koymaktayd. Darwin ne yapabilirdi. Yaymlamakta geciktii kuramn hemen basma vererek ncelik hakkna sahip mi kmalyd, yoksa geri ekilip alam Wallace'a m brakmalyd? Darwin zm, sorunu dnemin nl bilgini Lyell'e iletmekte bulur: "Grm ana izgileriyle hemen yaymlamak isterim kukusuz; ama Wallace'n yazs elime getikten sonra buna girimenin ne denli drste bir ey olduunu bilemiyo201

rum. Bir bakasnn buluunu kendime mal ettiim kukusuna yol amaktansa, kitabm tmyle atee atmay yelerim. Deerli dostum, beni bala, ltfen. Anlamsz duygularla kaleme aldm anlamsz bir mektup bu!" Lyell ve dier arkadalar, Wallace'n yazsn, Darwin'in 1840'larda (yaklak 10-15 yl nce) kaleme ald ama henz yaymlamad grnn bir zetiyle birlikte yaymlamaya karar verirler. Arnold Brackman adl bir yazar, Darwin'in Wallace'dan baz noktalar ald savnda bulunur, ama bunu kantlayan herhangi bir kaynak ortaya koyma yoluna gitmez. Her ne ise, kantsz da olsa bu tr savlar daima ortaya atlabilir. Ne ki, evrim kuramnn zn oluturan doal seleksiyon ilkesinde nceliin Darwin'e ait oJduu aktr. Darwin bu dnceye, Wallace'n henz delikanl olduu 1838'de ulamt... Darwin dnyamzdan 1882'de ayrld. O, lmnde ok sevdii kyne gmlmesini istemiti. Ama bilim evresi onun Westminster Abbey'de, Isaac Newton'un yanna gmlmesinde srarlyd. Tabut katedrale alndnda, koro zel olarak bestelenmi Tanrsal bir paray seslendirir. Mziin Ataszleri kitabndan alnm gftesi Darwin'in bykln en uygun biimde dile getirmektedir: "Mutlu insan bilgelie erien, gerei anlayan insandr. Bilgelik 'yakut'tan daha deerli, tm zlenip eriilemeyen eylerden daha ycedir." ______________________________
1) "In Praise of Charles Darwin" balyla Discover dergisinin ubat 1982 saysnda kan bu yaz, Darwin's Legacy (Nobel Conference XVIII, 1983) ile What Darwin Really Said (Benjamin Farrington, 1982) kitaplarnda nsz olarak yer almtr. Dilimize evirisi baz ksaltmalarla yaplmtr (C.Y.). EK: 6

202

EK: 6 DNCE TARHNDE DARWN'N YER (1) Benjamin FARRNGTON


Evrim geni anlamda aama iermektedir: norganik, organik ve insan. lk aamada yrrlkte olan yalnzca fizik-kimya yasalardr. Uydumuz ay bunun iyi bir rneidir: Cansz bir yrngede salt bir devinim. Sonra, gnmzden yaklak iki milyar yl nce imdi "dnyamz" dediimiz yeryznde organik aama balar. Bu aamada biyolojik yasalar geerlidir. Bildiimiz kadaryla bitki ve hayvanlardan oluan bu aamann dnyamz dnda izlerine henz rastlanmamtr. nsan ncesi bu dnemde arzn durumunu fosiller zerindeki incelemelerden renebiliyoruz. Doann ileriki kuaklar iin gemie ait baz zellikleri koruma yoluna gittii anlalyor. nsann ortaya kt nc aama ne zaman balamtr? Ara yapan insana ilikin izler iki milyon yl gerilere uzanmaktadr. "Homo sapiens" denen bildiimiz insann ise aa yukar otuz bin yllk gemii olduu sylenebilir, insann evresine egemen konumuna gelii ise on bin yllk bir gemie dayanmaktadr. Canllarn ortaya kmasyla saysz form ve trlerde deniz, kara ve havada dnyann her yanna yaylp serpilmesi hayret verici bir olaydr. Ayn olay insanda daha belirgin olarak gze arpmaktadr. Evrimde nc aamann balca zelliklerini insana zg bilin, amal yaam, psiko-sosyal dzenlemede bulmaktayz. Bu, Darwin'in belirsizlik iine dt dnemdir. yle ki, o bu dnemin ayr bir aama olarak varln aka kabul etmekten ekinmitir. Ona gre, insan dnemi biyolojik dnemin sadece bir uzantsyd. Onun ilgi konusu, kltrel tarih deil, trlerin kkeniydi.
203

Evrimin ilk iki aamas bakmndan Darwin bir ncyd. Keskin kavray ona inorganik aamadan organik aamaya geie ilikin modern grleri nceleyen aklamalar salamt. 1871'de yazd bir mektuptan unlar okuyoruz: "Canl bir organizmann ilk oluumunu salayan tm koullarn gnmzde de varolduu sk sk sylenir. Ama gzden karlan bir nokta vardr: Kimyasal olarak yeni deiimlere hazr bir protein bileiminin oluumuna elveren her trl amonyak ve fosforik tuzlarla k, s, elektrik v.b. nesneleri ieren bir havuzu dnelim. Canllarn oluumuna elveren byle bir ortamda, organik aamada yeni canllarn olumasyla birlikte tketilmesi kanlmazdr. Oysa inorganik aamada oluan ilk organizmalarn tketilmesi sz konusu deildi." Ancak hayvandan insana, yaamdan bilinli yaama gei konusunda Darwin'in keskin kavray yetersiz kalmtr. Yetenekleri insan deil, doay anlamaya ynelikti. Kald ki, yaad dnemde ncelikli sorun, insan da iine alan canl trlerin kkenini doal seleksiyonla aklamakt. Srekli hastalna ve ald tepkilere karn Darwin bunu baarr. nsann evrimsel kimliini tanmak ve belirlemek bir sonraki kuaa kalmtr. Kraliyet Bilim Akademisi'nin (The Royal Society) kuruluundan nce, bilimsel almalara ilk admlarn atld gnlerde, Francis Bacon, evreni masa ba teorilerle deil, dorudan doruya, gzlemsel olgulara giderek aklamay srarla vurguluyordu. nerdii yeni yaklam "akln olgu ve nesnelerle alverii" diye nitelemekteydi. Bu d hi kimsenin Darwin'den daha iten bir ballkla ciddiye ald sylenemez. Ne var ki, Bacon, Darwin'in gzden kard bir ruhsal zaafa deinmekten de kendini alamamt. Bu, belli bir alanda youn bir abayla ulalan bir aklamann, dier alanlar iin de geerli olduu eilimidir. Darwin'de bu eilim vard. gdsel hayvan yaamn oluturan evrim srecini aklayan byk kuramn insann ussal yaamna da uygulamakta en kk bir duraksamaya yer vermediini gryoruz.
204

Oysa bu iki yeti (igd ile us) ylesine farkldr ki, biri iin geerli olan bir aklamay brne uygulamaya kalkmak dpedz bir aymazlktr. Darwin'in yapt gibi, fark grmezlikten gelmek, insann geliim tarihine gzlerini kapamak demektir. nsan, yaratt kltrel kurumlarla kimliini bulmutur. Hayvan dnyasnda igdsel olan davran biimleri biyolojik kaltm dzeneiyle kuaktan kuaa aktarlr. Bu, hayvanlarn insan iletiim etkinliini en ok andran davranlarnda (rnein, tehlikeyi haber veren uyar lklarnda, arlarn baln varolduu yere ynlendirici danslarnda) bile byledir. Oysa insan toplumunda kltrel kaltmn aktarlmas sz konusudur; bu da biyolojik olarak deil, eitimle salanr. Darwin bunu biliyordu kukusuz; ama bu bilgisi evrim kuramn insann kltrel yaamn da kapsayacak biimde geni tutmasn nleyememiti. Nitekim, plak barbar topluluklar uygarlatrmada gerekli deiikliklerden sz ederken, bu deiiklikleri kltrel deil biyolojik anlamda dnd grlmektedir. Bu tr yanl ynelimlere kimi kez bilgimizdeki beklenmeyen gelimelerin de yolat sylenebilir. Darwin'i 250 yl nceleyen Bacon bu yanlla dmemiti. ngilizlerin Kzlderili yerlilerle ilk karlamas srasnda kaleme ald bir yazda unlar okuyoruz: "Avrupa'nn uygarlkta ileri dzeye ulam toplumsal yaamyla Amerika'nn yerli barbar yaam arasndaki uurumu dnn. Bu uurum ylesine derindir ki, biri dierine bir Tanr gibi grnmektedir... Bu topraktan, iklimden ya da bedenden deil, sanat ve bilgiden kaynaklanan bir farktr," Baka bir deyile, barbarlktan uygarla geiin Bacon eitimle, Darwin evrimle salanaca grndedir. Darwin, bu ii eitime deil doal seleksiyona bal grmektedir. Oysa daha nce de deindiimiz gibi, kii olarak Darwin insancl ve sevecen biriydi. Ne yazk ki, onun farkna varamad yanlln etkisinde, geri kalm kii ve topluluklar yeterince evrimlemedikleri gerekesiyle gnmzde bile ezen ve horlayan despotlar kmaktadr. Modern evrim anlay gz
205

nne alndnda, Darwin'in insan biyolojik aama kapsamnda dnm olmas grnn en zayf boyutunu oluturmaktadr. Doal olarak, modern sosyologlar modas gemi bu grten uzak durmakta gecikmemilerdir. Ginsberg bu konuda can alc noktay, "nsanda ussal geliim sosyal bir sretir," diye zetlemektedir. Darwin'in talihsiz biyolojik saplantsn artk bir yana itebiliriz. Dnce beynimizin bir salgs deil, toplumsal ortamda insana zg bir oluumdur. yleyse, sosyolojik ve biyolojik sreler arasnda benzerlik aray yanltcdr. nl arkeolog ve bilgin Gordon Childe, "Trlerin evrimi ile toplumlarn evrimi arasnda hibir analoji geerli deildir," diyor. Kukusuz, ne Ginsberg ne de Childe insan beyninin biyolojik evrimin rn olduunu yadsmamaktadr. Burada sorun beynin evrimi deil, "akl" dediimiz yetinin varldr. Beyinsiz akldan sz edilemez, elbet. Ne var ki, beyin biyolojik evrimle, akl ise sosyal ortamda insan evrimiyle ulalan bir gelimedir. Durkheim'in bu noktay vurgulamas ilgintir. "Sosyoloji balangcndan beri doal deil, kltrel etkinliklere ynelik bir almadr..." Son olarak, biyolojik ve kltrel dnyalar arasnda baarl bir kpr kuran ada evrimci Julian Huxley'den bir alnt verelim: "Beyin, akln oluumunda gerekli bir organ ise de yeterli deildir. Kendi bana beyin biyolojik bir organ olmann tesinde bir anlam tamamaktadr: Tpk kendi bana kalm bir birey gibi!" Modern evrim kuram bakmndan bu szlerin tad anlam byktr. yle ki, doal seleksiyon evrimi arkadan iten mekanik bir dzenektir; oysa bilinli ama ve ynelim ieren psiko-sosyal seleksiyona insan nden eken bir ilev gzyle bakabiliriz. Biyolojik ve psiko-sosyal dnyalar arasndaki farkn aklk kazanmas genel evrim kuramnda Darwin'den sonra ulalan en byk gelimedir. Ama hepsi bu kadarla kalmyor. Mendel'in deneylerinden kaynaklanan kaltm bilimi de Darwin'in evrim aklamasn aan nemli bir gelimedir. Aslnda, modern
206

kaltm biliminin kurucusunun da normal olarak Darwin olmas beklenirdi. Ama bilim tarihine baktmzda beklentinin pek de yerinde olmadn grmekteyiz: Belli bir alanda devrim yaratan bir ncnn ou kez beklenen ikinci bir adm atmakta yetersiz kald pek ok rnei olan bir olaydr... Ama Darwin'in kaltm kuramnda sergiledii yetersizlii sradan bir olay saymak da pek yerinde bir deerlendirme olmaz. Yetersizliin kayna nl yaptnda aka grdmz yntem yanllndadr. Geri Trlerin Kkeni'nin bilim tarihindeki byk yeri tartlamaz, ancak kitabn bir bayaptta olmas gereken kimi zelliklerden yoksun olduu da yadsnamaz. Bir kez Darwin'in kuramnn tarihsel balamdaki yerini belirtmemi olmas gz ard edilemeyecek bir eksikliktir. 1861 basmna ekledii tarihe de bu eksiklii gidermekten uzak kalmtr. nc bir bilim adamndan tarihsel srete kendi almasn haka deerlendirme, yerli yerine koyabilme bilgelii beklenirdi. Darwin evrim dncesinde kendini nceleyenlere borcundan sz etmedii gibi almasnn bakalarnn almalaryla ilikisine deinme gereini bile duymamtr. Okuyucular evrim kuramnda Darwin'in gerek paynn ne olduu konusunda tam bir belirsizlik iinde kalmaktadr. yle ki, insan Darwin'in kendisinin de bu konuda yeterince aklk iinde olmad kukusuna kaplyor. Evrim kuramnn tarihsel oluumunu anlamak isteyen bir renci iin Trlerin Kkeni'nden daha yanltc bir kaynak gsterilemez, kanmca! Charles Darwin'in doumundan nce "deiimli treyi" kavram literatre gemiti. Buffon, Erasmus Darwin ve Lamarck kavram benimsemekle kalmam, canllarn deien evresel koullara uyum salama srecinde yeni trlerin oluumuna ilikin az ok farkl grler ileri srmlerdi. Charles Darwin'in byk zgn katks, arada bir kendiliinden
207

ortaya kan varyasyonlara dikkat ekmesi, daha da nemlisi bunlardan uyuma elverenlerin doal seleksiyon eyleminde korunduunu aklamasyd... Ayrca, evrim kuramm temellendirmede ortaya koyduu kantlayc gzlemsel veri ynnn byk nemi unutulmamaldr. Ancak, Darwin'e hak ettii stnl tanrken, yetersiz kald noktalar belirtmekten de geri kalmamalyz. Bu yetersizlik en ok daha nce deindiimiz iki noktada kendini gstermektedir. Bugn bildiimiz kaltm kuramna ters den grlere saplanp kalmas; evrim dncesinde kendisini nceleyenlerin katklarndan sz etmemesi!... Darwin'in almasn deerlendirirken, yetersiz kald noktalar zerinde durmak, yerinde bir tutum olarak grlmeyebilir. Ama bizim amacmz burada Darwin'in baarlarm sralamak deil, dnce tarihindeki yerini belirlemektir. Trlerin Kkeni, canllara ilikin uzun sren almalara yol aan yeni bir kavramn benimsenmesinde bir dnm noktas olmutur. Darwin'le yerleik, duraan evren anlay yerini evrimle oluan dinamik yeni bir evren anlayna brakmtr. Paley gibi teologlarn Tanrsal dizayn argmanlarnn olgusal dayanaktan yoksun uydurma grler olmaktan ileri gemediini gstermekle, Darwin evren anlaymzda kkl bir devrime yol amtr. Ama Darwin bizi ne uzun sren bir savamn tarihi konusunda ne de din ve felsefe asndan ortaya kan temel sorunlarda aydnlatmtr... Doaya derin bir tutkusu vardr, ama doa bilimleri dna kldnda grleri yzeysel ve stnkr olmaktan ileri gememektedir. Buna tek istisna, tazeliini hi yitirmeyen Beagle Gezintisi adl kitabdr. Nitekim Argyll Dk, bu kitab "yaptlar iinde en ilgin olan" diye nitelemiti. Darwin hibir anlamda klasik bir yazar deildir. Sabrl, alkan, byk bir gzlemci olduu kesin, ama zgn, derin bir dnr, bir deha olduu sylenemez... Darwin'in ileri srd gibi eer tm evrimsel sre, doal seleksiyonun kuaklar arasnda ortaya kan rastlant varyasyon208

lar zerinde ileyen kr bir eylemden baka bir ey deilse, o zaman ussal ve amal yaamn nasl olutuu aklanabilir mi?... Maddeden canllar, canl yaamdan akl reten evrim sreci gereklii azaltan deil byten bir eylem olmaldr. Darwin'in biyolojik evrim kuramnn doru olduu lde, biyolojik srecin bile tmn deil, ancak bir blmn aklamakla snrl kald kolayca yadsnamaz. Doal seleksiyon kuram gerekliin tmn kapsamamaktadr.

______________________________
1) Bu yaz, yazarn What Darwin Really Said kitabnn son blmnden ksaltlarak evrilmitir (C.Y.).

209

EK: 7 BLM ADAMI DARWN: BR DEERLENDRME


(1)

Jonathan HOWARD
Bilim adamlarn, "deneyci" ve "kuramc" diye kabaca iki kmede toplayabiliriz. Deneyci bilim adam nne kan her ta, "altnda ne var acaba!" merakyla yoklamaktan kendini alamayan biridir. O bu eylemle yeni bir eyi gn na karabilecei kansndadr. Newton kendisini kefedilmesi gereken okyanus kysnda oynayan, przsz, renkli bir ta bulduunda sevinen bir ocua benzettiinde, deneyci bilim adamn gznde canlandrm olmalyd. (Kukusuz, bu imaj bilim tarihinden rendiimiz Newton'u yanstmaktan uzak dmektedir. Nevvton'nun "gravitasyon" kuramna, elma aac altnda otururken bana den elmann etkisiyle ulatn sylemek inandrc olamaz!) Kuramc bilim adam, kuramna nne kan talarn altna bakarak deil, bir problem aklama araynda dnerek ulaabilir ancak! O, u szlerle konuan kimsedir: Daha otuz yl nceye dek hemen herkes jeologlarn salt gzlemle yetinmeleri gereinden sz etmekteydi. Her gzlemin ancak bir kuram veya hipotezi dorulama (veya yanllama) dnda bir anlam tamadn grmemek ne garip bir ey! (2) Darwin son derece gl bir kuramcyd. Kuramc bilim adamlar iin gzlemin ilevi, ulatklar aklamalar yoklamaya elveren veri salamadr. Bir genelleme veya argmann geerlii kapsad olgularla llr; gzlem verisinin nemi doruluu yoklanan kurama ilikin olmasndadr. Kuramc bilim adam da tan altna bakabilir; ama o bunu, bir ey bulmak iin deil, kuramn ngrd belli bir eyi saptama beklentisiyle yapar.
210

Gerekten kuramc iin bir olgunun konumu kesin deildir; gzlemcinin bak "doru" deilse, grmesi "doru" olamaz. Darwin'in belirttii zere, "iyi bir gzlemcinin iyi bir kuramc olduu gemie uzanan bir inantr." (3) Evrim kuram bakmndan kantsal deeri tartlan fosiller konusunda dedesi Erasmus daha ileri giderek kuramclk bak asn daha kesin bir dille ortaya koyar: "Benim iin a priori dnme ylesine doyurucudur ki, olgularn beklentilerime ters dmesi, beklentimin deil, olgularn yetersizlii demektir." (4) Mercan yntlarnn kkenine ve dalmna ilikin Darwin'in ilk bilimsel kuram bu gr aynen yanstmaktayd: Daha nceki hibir almamda bu kuramm lsnde dedktif bir yaklamn iinde olmamtm. yle ki, henz bir mercan yntsyla yzyze gelmeden kuramm salt dnsel olarak oluturmutum. Geriye kalan gzlemlere giderek kuram dorulamak ve geniletmek ilemiydi. (5) Bu demekti ki, Darwin sz konusu kuramn gzlem verilerinden kalkarak deil, ussal bir atlmla oluturmutu. Kuram gerekten ussal-imgesel nitelikteydi, ama olgusal yoklanmaya elvermesiyle ancak bilimsel geerlik kazanabilirdi. Kukusuz, bilimsel kuramlar yoktan var edilemez; bilim adamn zm arayna iten bir problem, aklama gerektiren bir olgu ya da olgusal iliki olmaldr. Bir problem olmadka, dahas probleme duyarl bilim adam zm arayna girmedike, bilimsel kuramdan sz edilemez, "bulu" diye ileri srlen ey ham hayal olmaktan ileri gemez. Doal seleksiyona dayanan evrim kuramnn da bu erevede olutuu sylenebilir. Geri balangta Darwin'in sylemi deiik yndedir, dahas, yukardaki alntda dile getirdii gryle elimektedir. Nitekim, be yl sren aratrma gezisinden dndnde, "almam tam anlamyla Bacon'un empirik ilkesi dorultusunda srdrdm; elimdeki tm olgular
211

hibir kurama dayanmakszn topladm" diyebilmitir. (6) Bu trden sylemler Darwin'in yntem anlay konusunda tepkilere yol amtr. rnein, bilimsel aratrmada olguya deil hipoteze ncelik tanyan Sir Peter Medawar'n Darwin'i alma yntemini drste ortaya koymad sulamasyla knadm grmekteyiz. Ne var ki, Medawar' bu knamasnda hakl saymak yerinde olmaz. nk, pek ok bilim adam gibi Darwin'in de aklama araynda youn bocalama dnemleri olmutur. Darwin'in szn ettii."Bacon'un empirik ilkesi" aslnda Darwin ncesi dneme ait bir grtr. Buna gre, bulua ynelik aratrma gzlem verilerini toplama ve genelleme demektir. zenle toplanan gzlem verileri yeterince ilendiinde aranan aklamaya bizi ulatrr. Darwin bu grn yzeysel olduunu biliyordu elbet. Ama balangta yerleik yaklama ters dm grnmemek kaygsyla olmal ki, yntem konusunda kimi tutarsz sylemlere girmekten kendini alamaz. Darwin bu grntsn daha sonra "balang bocalamas" diye niteler. Canl dnyada varolma savam gereinin kavranmasyla doal seleksiyon ilkesini ieren kuramn byk lde doyurucu bir konuma geldii bilinmektedir. Ne var ki, Darwin bununla yetinmez; kuramn, evrim sreciyle trlerin kkeninin ilikisini mantksal dzeyde aklamaya ynelik ilemeyi srdrr. Darwin'in bir sknts da byk urala ulat sonucu yaymlama kararszlndayd. eitli speklasyonlara yol aan yirmi yl sren duraksamay bir bilim adam iin balanmaz, psikopatolojik bir olay sayanlar bile kmt. Darwin'in uzun bir bocalama dneminden getii yadsnamaz. Ama duraksamasn salt bencil motiflere balamak da doru deildir. Aratrma yntemine ilikin birbirine ters den sylemlerine de dnemin normlar etkisinde bir bocalama olarak baklabilir. Bacon'u izlediini sylese de, gerekte izledii yntem empirizmi amaktayd. te yandan, anlamllktan anlamszla kolayca
212

kayan salt hipotetik argmanlara da iyi gzle bakt sylenemez... Kuramn ileri srmeden nce olgusal olarak temellendirme yolundaki kararl bunu gsterir. Nitekim, kendi zengin gzlemlerinin yan sra daha pek ok kaynaa bavurduu bilinmektedir. Doal seleksiyon ilkesini ieren evrim kuramnn kimi evrelerde byk tepkiler ekecei belliydi. Kald ki, Darwin kuramn salam bir temele oturtmadan ortaya kmak istemiyordu. Onun bilim evrelerinde yadrganan duraksamas bir bakma bilimsel yaklamndaki zen ve sorumluluu yanstmaktadr. Bir bilim adam olarak sonunda ulat n, evrim srecinde doal seleksiyon dzeneinin etkin gcn belirlemesine bal olduu kadar, gzlem ve zmlemelerinde sergiledii olaanst baarsna da dayanmaktadr. Bilindii gibi evrim kuramn, Darwin'den bamsz olarak, gen biyolog Alfred Russel Wallace da oluturmutu. Ama nceliin Darwin'e tannmas ilgintir. Aslnda iki aratrmacnn 1858'de Linnean Dernei'nde okunan bildirileri arasnda, ierik ve anlatm ynlerinden nemli bir fark yoktu. yle ki, okunan bildirilerle snrl tutulduunda, stnl Darwin'e tanmak iin bir neden olduu sylenemez. ki bildiri de ayn derecede salam ve doyurucuydu. Fark Darwin'in eyrek yzyl geriye uzand bilinen almasyd. En bata da Wallace bunun ayrdndayd. Wallace'n ncelii Darwin'e tanmasyla gsterdii zveri, nerdeyse, doal seleksiyon dzeneini oluturmada ortaya koyduu baar lsnde unutulmayacak bir olaydr. Bilim adam iin oluturduu bir hipotez veya kuram bakasyla paylamak kolay deildir: Tpk ana-babann yavrusunu bir bakasyla paylaamayaca gibi. Ama Wallace'n iki kitabnn balklar (Doal Seleksiyon, ki Darwin'in terimidir; Darwincilik) gen bilim adamnn zveri ve drstln yanstmaktadr. stelik, ilk kitabnn nsznde okuduumuz daha da arpcdr: Tm alma yaammda beni en iten saran kvan Darwin'in
213

benden ok nce almaya koyulmu olmas, ylece Trlerin Kkeni gibi bir almay yklenme abasndan kurtulmu olmamdr. Yeteneimin lsn bilen biri olarak, ylesine etin bir iin stesinden gelemeyeceimin ayrdndaydm. Kald ki, benden daha yetenekli kiilerin bile Darwin'in gsterdii direnci gze alamayacaklarn dile getirdiklerini biliyoruz. Darwin'e olgular toplama ve ilemede ortaya koyduu stn becerisiyle, ulat sonular dile getirmede sergiledii olaanst yeteneiyle yaad an tek seenei diyebiliriz.

_____________________________
1) Bu yaz, J. Hovrard'n Darwin adl yaptnn son blmnn ksaltlm, yer yer uyarlanm evirisidir. (Bkz. Past Masters Series, Hill and Wang, New York, 1982.) 2) More Letters of Charles Darwin, London, 1903, i. 176. 3) a.g.y. i. 195 4) Life and Letters off Charles Darwin, London, 1888, ii. 233 5) Charles Darwin, Thomas Huxley. Autobiographies. Oxford, 1974, s.57. 6) a.g.y., s.71.

214

BBLYOGRAFYA
Butterfield, H., The Origins of Modern Science, The Macmillan Company, New York, 1961. Dampier, W.C., A History of Science, Cambridge University Press, London, 1966. Darlington, C.D., Darwin's Place in History, The Macmillan Company, New York, 1961. Darwin, C., The Origin of Species (6. Basm), London, 1875. Dobzhansky, Th., The Biological Basis of Human Freedom, Columbia University Press, New York, 1960. Dowdeswell, W.H., The Mechanism of Evolution, Harper Torchbooks, New York, 1960. Dunn, L.C. and Dobzhansky, Th., Heredity, Race and Society, A Mentor Book, NevvYork, 1960. Farrington, B., What Darwin Really Said, Schoken Books, New York, 1982. Futuyma, D.J., Science on Trial: The Case for Evolution, Pantheon Books, New York, 1983. Greene, J.C., Darwin and the Modern World View, A Mentor Book, New York, 1963. Gould, S.J., Ever Since Darwin, W.W. Norton and Co., London, 1977. Hamrum, C.L. (Ed.), Darwin's Legacy, Harper and Row, San Francisco, 1983. Howard, J., Darwin, Hill and Wang, New York, 1982.
215

Huxley, J., Evolution: The Modern Synthesis, George Ailen and Unwin Ltd., London, 1945. Huxley, J., Heredity: East and West, Henry Schuman, New York, 1949. Huxley, J., Evolution in Action, A Mentor Book, New York, 1953. Kitcher, P., Abusing Science: The Case Against Creationism, The MIT Press, London, 1983. McKenzie, A.E.E. The Major Acievements of Science, Cambridge University Press, London, 1960. Reichenbach, H., Bilimsel Felsefenin Douu, Remzi Kitabevi, stanbul, 1981. Russell, B., Religion and Science, Oxford University Press, London, 1956. Simpson, G.G., The Meaning of Evolution, Yale University Press, New Haven, 1960. Sinnott, E.W., Cell and Psyche: The Biology of Purpose, Harper Torchbooks, New York, 1950. Sullivan, J.W.N., Limitations of Science, Pelican Books, London, 1938. Walker, Kenneth, Meaning and Purpose, Pelican Books, 1950. Yldrm, C., Bilim Felsefesi, (5. Basm), Remzi Kitabevi, stanbul, 1979. Yldrm, C., Bilim Tarihi, (4. Basm), Remzi Kitabevi, stanbul, 1983. Yldrm, C., Matematiksel Dnme (2. Basm), Remzi Kitabevi, stanbul, 1996.

216

Yldrm, C., Bilimin ncleri (6. Basm), TBTAK, Ankara, 1996. Yldrm, C., Mantk: Doru Dnme Yntemi (2. Basm), Verso Yaynlan, Ankara, 1987. Yldrm, C., The Pattern of Reasoning in Scientific Discovery, M.E.T.U., Ankara, 1968, (geniletilmi 2. basm: The Patterns of Scientific Discovery, M.E.T.U., 1981.) Yldrm, C., Science: Its Meaning and Method, M.E.T.U., Ankara, 1971. Yldrm, C., Logic: The Study of Deductive Reasoning (Revised and Enlarged 2. Edition), M.E.T.U., Ankara, 1973. Yldrm, C., Bilimsel Dnme Yntemi, Bilgi Yaynevi, Ankara, 1997.

TN 2012

217

218

You might also like