Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Venüs Gezegeninde İsyan
Venüs Gezegeninde İsyan
Venüs Gezegeninde İsyan
Ebook472 pages5 hours

Venüs Gezegeninde İsyan

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

         Kitap İçin Önsöz


 Çılgınca yaşadığım gençliğimin pek renkli geçmiş olması ve sonra da Kur-an’la tanışınca, bana zengin bir malzeme kaynağı oluşturdu. Anladım ki, mutlaka Kur-an’ın insanlığa açtığı ufukları yeniden keşfetmek lazım…


 Artık bu âlemde, benim anlatmam gereken bazı şeylerin zamanı geldi. Ben ki, en derine gömülmüş, sesi soluğu kesilmiş bir yazar iken, atmış yaşımdan sonra benliğim, Kur-an’la yavaş yavaş uyandı ve onun aşıladığı bir cesaretle yazmaya başladım…


 Çılgınca yaşadığım gençliğimin, pek renkli geçmiş olması, Kur-an’la tanışınca, bana zengin bir malzeme kaynağı oluşturdu. Biz de bu malzemeyi sanatkârca kullanmaya çalıştık.


ANLADIM Kİ, Mutlaka Kur-an’ın insanlığa açtığı yeni ufukları yeniden keşfetmek lazım. Artık önümüzdeki yüzyıllar Kur-an çağı olmalıdır ve dünya kurtuluşu değişik sapkın yöntemlerde aramamalı! Yeryüzünde hâkim olan dinsizliği çürütmek, Kur-an ahlakının tüm dünyada açıkça görülmesini sağlamak ve insanlığı hiçbir zaman olmadığı kadar mutlu edecektir. Gerçekten buradan yola çıkarak Kur-an’daki iç huzura, barışa, mutluluğa insanları mutlaka tanıştırmak lazımdır. Gerçekten de dünyadaki sapkınlıklara, dertlere, belalara asla Kur-an’dan başka kimse çözüm bulamaz…


 EY İNSANLIK! Bu kitabı size ithaf ediyorum! İnanınız ki, dünyada bu güne kadar böyle bir kitap henüz yazılmadı! Bu kitabı okuyanlar, mutlaka konuşmacıların o samimi üslubunun farkına varacaktır. Kur-an’ı bilenler ve okuyup anlayanlar iki kat işin farkına varacaklardır. O halde Kur-an’ı kendi dilinizde tercümesini okuyunuz… Koşun onun peşinden, bulun onu! Kendinizi bulun sonra da, Allah’ı bulun ve aptalca boş bir konfor uğruna kendinizle boğuşmaktan vazgeçin! İnsanlığın bütün felaketleri, Rabbin tabiatına karşı gelinmesindendir! Mucizeleri arayın ve görün, diyorum! Siz, hadi ne duruyorsunuz?


 Bir kitap düşünün ki, baştan aşağıya Kur-an ahlakına saygılı! Allah’a dayalı doğruları olanlarla, tarihin karanlık geçmişinde söz sahibi olanları ve geçmişin en ileri gelen şöhretli insanlarını irdelerken, gelecekle ilgili yepyeni yaşantıları anlatan ve rastlanmayan türden insanları mutlu edebilecek bir kitaptır...


 Batı, her ne kadar içinde bulunduğumuz yüz yılı “İslam’ı yok etme yılları ilan etse de, biz onlara Kur-an ahlakı ile müthiş mutluluklar sunacağız. O halde tecrübelerimizi bu yolda konuşturacağız! Bu iş, size de enteresan gelmedi mi?


 Yazdıklarımız, önce insanların Allah’a kul olması, Kur-an’a davet edilmesinin yanında, Âdemoğlunun eksiklerinin giderilmesi yolunda tasarlanmış bir proje olduğunu göreceklerdir. Ve kitabımızı okuyup, soluyanlar, gerçekten Kur-an’ın mutluluk veren o mis havasının kokusu olduğunu anlayacaklardır! Tüm insanlığın Kur-an’la aydınlanması dileğiyle…


 Kitabınız hedef okur kitlesi olarak kimlere hitap etmektedir?


 Kitabımız biraz derin düşünen herkese hitap edecektir.


 Bu konuda basılmış başka kitaplar var mı? Varsa bu çalışmanın diğer kitaplara göre öne çıkan özellikleri nelerdir?


 TALAN MEVSİMİNDE ADAM GİBİ YAŞAMAK, SOKRATES’İN İSYANI, HAÇLILAR ÇANAKKALEDE, YÜZ ELLİ YAŞINDAKİ ADAM, TEVRATIN ÇOCUKLARI VE KURAN, ARİF’İN ÖLÜMÜ, ŞİİRLE AĞLAMAK, KÜÇÜK MAHMUT İLE KOCA BAYRAM, VENÜS GEZEGENİNDE İSYAN, ADEME MEKTUPLAR gibi Kur-an ahlakına dayalı, ama daha cüretkâr ve farklı konuda yazılmış kitaplardır.


  Kısa Özgeçmiş.

LanguageTürkçe
Release dateMar 2, 2017
ISBN9786059496339
Venüs Gezegeninde İsyan

Read more from Halit Fuat Beşik

Related to Venüs Gezegeninde İsyan

Related ebooks

Reviews for Venüs Gezegeninde İsyan

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Venüs Gezegeninde İsyan - Halit Fuat Beşik

    İçindekiler

    Kitap İçin Önsöz

    AÇIKLAMA

    VENÜS GEZEGENİNDE ÇETİN BİR HESAPLAŞMA OLACAK

    VENÜS GEZEGENİ HUZURLU BİR NURA BEZENMİŞTİ

    YÜCE RABB’İN HUZURUNDA OLMAK

    TÖVBE

    İNSAN BU, NE YAPACAĞI BELLİ Mİ OLUR?

    ALLAH’IN RAHMAN VE RAHİM SIFATI

    HAYATI GÖZDEN GEÇİRMEK

    ALLAH PROJESİ

    SEÇKİN İNSAN

    TANRININ HUZURUNDAYIZ

    HALKTAN BİLGE BİR ADAM TANRININ HUZURUNDA

    ESKİ BİR MELEK OLAN İBLİS

    ASLANLA PENÇELEŞEN TAVŞAN

    İBLİS VE FİRAVUN HESAPLAŞIYOR

    NEMRUT TANRILIK YARIŞINDA

    KUR-AN AHLAKI = HZ. MUHAMMED

    EKMEDİĞİN YERDEN BİÇEMEZSİN

    GÖNÜL ZİYARETİ YÜZ KABEYE BEDEL

    KISKANÇ CÜCE YİNE SAHNEDE

    İÇ HUZURUNU KAYBETMİŞ İNSANLARIN KİTABI KURAN

    ÇİRKİN AHLAKLILAR

    DOST ARAYANA KURAN YETER

    AŞK DENİZİ

    KIZGIN MELEK

    DOĞAL YAŞAYIN!

    SOKRATES’İN İSYANI

    CEHENNEM PAHALI

    BİLGE ADAM SOKRATES

    YOBAZ = YONTULMAMIŞ KABA İNSAN

    ŞEYTAN’DA SÖZ BİTMEZ

    HELLENİZMİN KURUCUSU İSKENDER

    BÜYÜK İSKENDER

    SÖYLENENLER BÖYLE

    AH!  HZ. MEVLANA

    OBEZ

    FİRAVUN NE DİYECEK?

    BAŞKA TANRILAR

    ALLAH KULLARINI ÇÖP YAPMAZ

    BATI, BU ASRI İSLAM’I YOK ETME YÜZ YILI İLAN ETTİ

    AZGIN HALİFELER

    HAÇLILAR

    SANAT ALLAH’A ÖVGÜDÜR

    KİBİRLİ BENLİK YOK!

    ALLAH AŞIĞI HÜSAMETTİN VE ÇALGICI

    SEVGİLİYE KAVUŞMAKTIR ÖLÜM

    YANLIŞ KADER

    HAYIR VAR, ŞER YOK! İŞTE BUDUR GERÇEK İNSAN OLMAK!

    TANRI: İŞTE BUDUR!

    MEVLANA: HAYIR YOLUNU GÖSTEREN, ONU İŞLEYEN GİBİDİR!

    Kitap İçin Önsöz

    1. Çılgınca yaşadığım gençliğimin pek renkli geçmiş olması ve sonra da Kur-an’la tanışınca, bana zengin bir malzeme kaynağı oluşturdu. Anladım ki, mutlaka Kur-an’ın insanlığa açtığı ufukları yeniden keşfetmek lazım…

    Artık bu âlemde, benim anlatmam gereken bazı şeylerin zamanı geldi. Ben ki, en derine gömülmüş, sesi soluğu kesilmiş bir yazar iken, atmış yaşımdan sonra benliğim, Kur-an’la yavaş yavaş uyandı ve onun aşıladığı bir cesaretle yazmaya başladım…

    Çılgınca yaşadığım gençliğimin, pek renkli geçmiş olması, Kur-an’la tanışınca, bana zengin bir malzeme kaynağı oluşturdu. Biz de bu malzemeyi sanatkârca kullanmaya çalıştık.

    ANLADIM Kİ, Mutlaka Kur-an’ın insanlığa açtığı yeni ufukları yeniden keşfetmek lazım. Artık önümüzdeki yüzyıllar Kur-an çağı olmalıdır ve dünya kurtuluşu değişik sapkın yöntemlerde aramamalı! Yeryüzünde hâkim olan dinsizliği çürütmek, Kur-an ahlakının tüm dünyada açıkça görülmesini sağlamak ve insanlığı hiçbir zaman olmadığı kadar mutlu edecektir. Gerçekten buradan yola çıkarak Kur-an’daki iç huzura, barışa, mutluluğa insanları mutlaka tanıştırmak lazımdır. Gerçekten de dünyadaki sapkınlıklara, dertlere, belalara asla Kur-an’dan başka kimse çözüm bulamaz…

    EY İNSANLIK! Bu kitabı size ithaf ediyorum! İnanınız ki, dünyada bu güne kadar böyle bir kitap henüz yazılmadı! Bu kitabı okuyanlar, mutlaka konuşmacıların o samimi üslubunun farkına varacaktır. Kur-an’ı bilenler ve okuyup anlayanlar iki kat işin farkına varacaklardır. O halde Kur-an’ı kendi dilinizde tercümesini okuyunuz… Koşun onun peşinden, bulun onu! Kendinizi bulun sonra da, Allah’ı bulun ve aptalca boş bir konfor uğruna kendinizle boğuşmaktan vazgeçin! İnsanlığın bütün felaketleri, Rabbin tabiatına karşı gelinmesindendir! Mucizeleri arayın ve görün, diyorum! Siz, hadi ne duruyorsunuz?

    Yılların tecrübesiyle bunları yazarken, ne söylediğimin de çok iyi farkındayım! Belki bu kitap milyonlarca adet basılıp, satılacak. Basılmazsa, kendimi insanlığa karşı yenik düşmüş sayacağım. Bu yüzden mutlaka basılması ve okunması gerekiyor.

    2. Aslında kendi açımdan bu kitabı yazmak, benim hayatımda ilk defa kendiliğinden gelen gerçek bir iyileşme oldu! Hem de, hiç farkında olmadan! Elbette bu güzel gelişmeler, Kur-an’ı öğrenmemin maharetinden olsa gerek! Kitabın basılması ise benim için, atmış beş yaşıma kadar başıma gelmiş en güzel olay olacaktır…

    Bir kitap düşünün ki, baştan aşağıya Kur-an ahlakına saygılı! Allah’a dayalı doğruları olanlarla, tarihin karanlık geçmişinde söz sahibi olanları ve geçmişin en ileri gelen şöhretli insanlarını irdelerken, gelecekle ilgili yepyeni yaşantıları anlatan ve rastlanmayan türden insanları mutlu edebilecek bir kitaptır...

    Kitabımız asla bir din kitabı değildir. Mutlu olmak isteyenler için Kur-an gerçeğini yansıtan bir kitap. Kur-an yolundan giden ve kişilerin okuması gereken bir kitap. Biraz mitolojik ama Kur-an hakikatine uygun, biraz da masalsı bir kitap! Onu zevkle okurken, farkında olmadan olgunlaşacaksınız da! Yani mutlu bir yaşam için bir başucu kitabı işte…

    Beklide bu kitap, basıldıktan sonra insanlara ezber bozdurup, şok yaşatacağı gibi, doğru bir yol izleyen kitap olduğundan, yorumlanması için kürsüler kurulacak. Kim bilir? Kur-an’ı dürüp kitabımızın içine koyarken, HZ. MEVLANA gibi kendi has velilerimizden ilham alırken, F. NIETZSCHE gibi kâfir yazarların bile derin felsefi düşüncelerini göz önünde bulundurduk…

    Kitabımızda başta İblis olmak üzere, dünya yaşamında iz bırakmış, şahsiyetler Tanrının huzurunda acımasız bir şekilde hesaplaşacaklardır. Belki iyi dile getiremedim ama İnsanları dürtmek. sözü benim asıl amacımdır. Artık eski putları kırıp, kişilerin Kur-an hakikati ile dünyanın yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyorum. Buna da; Kur-an Çağı! diyorum ben…

    Batı, her ne kadar içinde bulunduğumuz yüz yılı "İslam’ı yok etme yılları ilan etse de, biz onlara Kur-an ahlakı ile müthiş mutluluklar sunacağız. O halde tecrübelerimizi bu yolda konuşturacağız! Bu iş, size de enteresan gelmedi mi?

    Yazdıklarımız, önce insanların Allah’a kul olması, Kur-an’a davet edilmesinin yanında, Âdemoğlunun eksiklerinin giderilmesi yolunda tasarlanmış bir proje olduğunu göreceklerdir. Ve kitabımızı okuyup, soluyanlar, gerçekten Kur-an’ın mutluluk veren o mis havasının kokusu olduğunu anlayacaklardır! Tüm insanlığın Kur-an’la aydınlanması dileğiyle…

    HALİT FUAT BEŞİK.

    3. Kitabınız hedef okur kitlesi olarak kimlere hitap etmektedir?

    Kitabımız biraz derin düşünen herkese hitap edecektir.

    4.Bu konuda basılmış başka kitaplar var mı? Varsa bu çalışmanın diğer kitaplara göre öne çıkan özellikleri nelerdir?

    TALAN MEVSİMİNDE ADAM GİBİ YAŞAMAK, SOKRATES’İN İSYANI, HAÇLILAR ÇANAKKALEDE, YÜZ ELLİ YAŞINDAKİ ADAM, TEVRATIN ÇOCUKLARI VE KURAN, ARİF’İN ÖLÜMÜ, ŞİİRLE AĞLAMAK, KÜÇÜK MAHMUT İLE KOCA BAYRAM, VENÜS GEZEGENİNDE İSYAN, ADEME MEKTUPLAR gibi Kur-an ahlakına dayalı, ama daha cüretkâr ve farklı konuda yazılmış kitaplardır.

    5. Kısa Özgeçmiş.

    Halit Fuat Beşik kimdir?

    1952 yılında Fatsa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Fatsa'da, üniversite öğrenimini ise İstanbul'da tamamladı. Kapalı çarşıda ticaret hayatına atıldı. Bu arada dünyanın pek çok ülkesini gezme fırsatı buldu. Önceleri rezaletten kaçmayan ve Hep ben mantığıyla maceralı bir hayat yaşadı. Okumayı ve not almayı çok sevdiği için pek çok kitap ve notlara sahiptir.

    Yazmak konusuna otuz yıllık bir emek vermesine rağmen, bu konuda daha pek çok şey yapması gerektiğine inanıyor.

    İnanç, Adalet, İnsan sevgisi ve Kuran ahlakına dayalı o muhteşem denge içinde eserler vermeye çalışıyor. Şu anda sizler için değişik konularda pek çok kitaplar daha hazırlamaktadır. Gerçek eserlerini bundan sonra sizlere sunacağına inanıyor…

    AÇIKLAMA

    - Venüs gezegeninde birden bire ortalık uçuk bir nura boğulmuştur! Başta Cebrail olmak üzere, Tanrı en gözde meleklerini huzuruna çağırmıştır. Onlardan dünya nizamında katkıda bulunmuş, işe yarar, yaramaz sade veya renkli kişilik olan herkesi şöhretli olması, olmaması fark etmeden, seçkin, soylu, soysuz konuşmak isteyen her dünya vatandaşının Venüs gezegende huzurunda toplanmasını Rabbimiz meleklere emreder.

    Tanrı, meleklerinden konuşulanları not alması için, dünya gezegeninden bir de yazar görevlendirilmesini ister! Yazar olarak da, acizane bu fakir kulunuz seçilir…

    Yazarımız, haberi alır almaz adeta büyük bir zafer kazanmış gibi, şok etkisine girmiş, şaşkın bir halde Tanrının huzurunda, kendini yere kapanmış secde ederken bulmuştur. Transa geçmiş bir halde ve olduğu yerde yığılıp kalmıştır zavallı yazar. Melekler bile yazarı zor ayıltırlar. Yamandır Yazarın hali! Anlarsınız işte…

    Yüce Tanrı bu! O nurlu ihtişamıyla konuşurken sesi, metalin şimşeği çekmesi gibi, gezegende her türlü ilgiyi kendi üstüne çekiyordu…

    Melekler o muhteşem sahneyi gerçekleştirmek için o güzeller güzeli Venüs gezegenini etkili bir şekilde biçimlendirmişlerdi. Gezegeni yeşil bir nur aydınlatır… Melekler o yeşil nurun içinde pervane gibi dönmekteydiler... Venüs’te kanatlı beyaz melekler muhteşem bir tablo çizmektedirler ve müthiş bir enstantane sergilemektedirler… Bilirsiniz Melekler, Rahman’ın nurdan yarattığı, erkeklik dişilik gibi özellikleri olmayan, sadece Allah’ın hizmetine bulunan, yalnız Mevla’ya itaatte bulunup, ondan izinsiz hiçbir şey yapmayan ve ona özel bir teslimiyet gösteren varlıklardır... Meleklerde insan gibi irade, şuur, bilinç, var oluşun farklılığı gibi ve özgür irade yoktur. O nurani varlıklar sadece bize dost kılınmıştır. Hayat boyu onlar insandan maddi manevi desteklerini esirgemezler… Her an bizimle olan bu dostlar, bizi yalnızlık hissinden kurtarır, yaptığımız ibadetler şahitlik edip, bunların kabulü için dua ederler…

    Tam o sırada ay peyda oldu! Işığıyla her tarafı nurla aydınlattı. Yeşil ve serin ağaçların altında ki nur aydınlık uçsuz bucaksızdı… Venüs gezegeninin hoşluğu bütün güzelliğiyle hissediliyordu. Etraf adeta huzurlu bir nurla bezenmişti! Venüs gezegeninde yeri gök Kur-an sesi ve ilahi nağmelerle inliyordu...

    KONUŞMACILAR:

    - TANRI

    - HZ. MUHAMMED

    - MELEK

    - HZ. ADEM

    - HZ. İSA

    - HZ. MUSA

    -HZ. İBRAHİM

    - İBLİS ŞEYTAN

    - FİRAVUN

    - NEMRUD

    - MEVLANA CELALETTİN

    - SOKRATES

    - BÜYÜK İSKENDER

    - PAPA URBAN

    - MUHTEŞEM SÜLEYMAN

    - FATİH SULTAN MEHMET

    - HİTLER

    - CORC BUSH

    - HALKTAN BİRİ

    - BEKRİ MUSTAFA

    - ÇALGICI

    - TANRI AŞIĞI HÜSAMMETTİN

    - BİLGE YAZAR

    VENÜS GEZEGENİNDE ÇETİN BİR HESAPLAŞMA OLACAK

    TANRI

    MELEK

    BİLGE YAZAR

    -Yeşil nurun içinde dolanan Meleklere Tanrıdan ilk nida gelir…

    TANRI: Ey Sevgili Meleklerim, sürprizlerle oynamayı seven Ben, dünyada seyrek görülen adamlardan, kişiliği en etkileyici olanlarını huzuruma alırken, sıradan ama akıllı insanlarla da görüşmek istiyorum. Çetin bir hesaplaşma olacak bu! Herkes, eteklerindeki taşları döksün bakalım! Daha sonra bu insanlara, dünyanın kaderini etkileyen, önemli peygamberlerimizi de dahil ediniz. Bu gün hala onların izinden milyonlarca insan yürüyor. Gerçek ne kadar acı olursa olsun, bazı şeyler olduğu gibi kabul edilmelidir. Herkes kabul görmeli bu davette! Hatta İblis bile…

    MELEK: Baş üstüne Rahman ve Rahim olan, kainatın yaratıcısı Yüce Rabbim! Emirleriniz en ince ayrıntına kadar, harfiyen uygulanacağından hiçbir şüpheniz olmasın…

    TANRI: Bu kadar peygamber göndermemize rağmen hala anlaşılmayan düşünceler ve hakikatler ortada kalmasın istiyorum. İnsan yaşamının gayesi hakkında iyi bir sorgulama yapalım! Venüs gezegenine bütün çağırdığımız kullarımızla tek tek konuşmak istiyorum. Ayrıca Sevgili Yazarımıza konuşulanları dinleme, yazma ve fikirlerini söyleme görevi verelim. Dünyanın ileri gelen şöhretli insanlarını bu gezegende toplayıp ve onlarla görüşerek yazarla kitap hakkında ön konuşma yapalım istiyorum.

    MELEK: Baş üstüne Rabbim!

    TANRI: Bu kitap öyle bir kısa zamanda yazılacak ki, yazarımız kaç günde yazdığını söylemeye utanacaktır. Bu kitabın yeri bambaşka olacak, o diğer sıradan kitaplara göre. Daha özlü, daha uzlaştırıcı ve hiçbir hainliği olmayan doğru bir kitap olacaktır! Her şeyin insanlar tarafından nasıl baş aşağı, yani kabaca alaşağı edildiğini anlamaları için, bu kitabın herkes tarafından okumasını isteyeceğim…

    MELEK: Rahman ve Rahim olan Yüce Rabbim! Evet, böylelikle kitabı okuyan kişi için, Kur-an gerçeği daha iyi ortaya çıkmış olacaktır. Rabbim, her gün yarattıklarınızın kapasitesi genişlerken, Kur-an’da her gün daha genişliyor ve gelişiyor. Nice ufuklar açıyor insanların önüne. Müthiş bir temsil bu! Yer yüzüne anlam veren, bir tek gerçek olan Kur-an’ın dünyada daha iyi tanıtmasına sebep olacaktır bu kitap...

    TANRI: Böylece kitabım Kur-an’daki doğruların sırası geldi demektir. Belki de, doğru bilinen yanlışların da sonu geldi demektir. Belki de, insanlara ezber bozduracağız! Bakacağız... Dünyada en önemli şeylerin bile göstereni olmazsa değersizdir. Bu ilk sözlerimiz ve konuşmalarımız, yazarımızın yazacağı bu kitabın önsözü gibi bir şey olsun. Ancak hepsi de saygılı edepli sözler olacak elbette bunlar…

    MELEK: Ağaçlar arasından esen güzel ve serin bir rüzgar gibi mi?

    TANRI: Tanrınız da olsam, ben bağnaz değilim ve ben vaaz vermeyi hiç sevmem. Ancak insanlara Kur-an yolunu göstermek için öğüt vermek zorundayım. Zaten her şeyi kitabım Kur-an’da belirtmişizdir. Sevgili Yazarımıza, sorun bakalım Meleklerim? Bütün önüne gelecek olanlar için ve anlam dolu sözlere hazır mı? Ne yazık ki, fısıltıyla gelen sözler yönetir dünyayı. Bilirsiniz! Ama fırtınayı getiren o fısıltılı sözlerdir hep...

    MELEK: Yüce Rabbim! Yazar Kulunuz, korkudan ağlayıp sızlanmakta! Karşınıza çıkarken hareketlerinde kendi ön yargılarını ve korkularını yansıtıyor. İnsanları körleştiren, pasifleştiren zavallı ve acınası bir durumda hayvanlaştıran hani şu korku yok mu, yazarımızı iyice zavallı emiş! Felsefesini tam olarak yansıtamıyor. Huzurunuza çıkıp size bir şeyler söylemek istiyor bu kulunuz ama, bunu becerecek halde görünmüyor! Korkudan tir tir titriyor huzurunuzda. Her şeye rağmen, Yazarımızı huzurunuza hazırlıyoruz ve kısa zamanda mutlaka emrinize amade olacaktır Rabbim…

    -Yazar, kendinden geçmiş bir vazıyette Tanrını huzuruna getirilir ve hala baygındır. Ancak melekler tarafından zorlukla ayıltmaya çalışılır ve nihayet kendine gelir ama, hala şaşkınlık içindedir…

    TANRI: Sevgili Meleğim, bizimle aynı kafadan olan, doğa katliamına devamlı isyan halinde olan ve gözleri hep yaşlarla dolu bana yalvarıp yakarıp duran o yaşlı yazarı karşımda görmek isterim! İsterim ki, bazı konularda notlar alarak kendi iradesiyle de hükümler vererek yazmak istediği o kitabını rahatça aydınlığa çıkarsın…

    MELEK: Gerçi yazacağı kitap için biz bir önsöz hazırladık…

    TANRI: İnsanlığı çok iyi aydınlatmak lazım. Kurtuluşu çoğu zaman sapkın yöntemlerde ve kötü düşüncelerde aramasınlar insanlar istiyorum. O kadar peygamber göndermemize rağmen, bu gün bile insanlar yanlış yaşam tarzını öyle benimsemişler ki, çoğu sorunları verdiğimiz hayatın normal gerçeği olarak benimsemişlerdir. Kur-an’sız yaşayanlar öyle bir kötü yaşam tarzına alışmışlardır ki, bunların yaşanmadığı bir toplumun olabileceğini adeta imkansız görenler bile var. Bu yüzden konuşulanları hızla anlatacak olan yazara büyük görevler düşüyor…

    MELEK: Baş üstüne Tanrım! O şimdi huzurunuzda baygın yatıyor. Yazılması gereken bu kitap için, önceden notlar almaya devam ediyordu zaten. Heyecanı geçince huzurunuzda olacaktır elbet, Rahman ve Rahim olan yüce Rabbim…

    -Zavallı yazar, ne olduğunu anlamadan yedi kat perdenin arkasında Tanrının sızan nuru karşısında etrafına şaşkın şaşkın bakınmaktadır. Bu haberin onun içinde çok güzel karşılığı vardı ve her türlü sürprize hazırdı yazarımız artık…

    MELEK: Yazarımız hazırdır Rabbim!

    TANRI: Tamam Meleğim! Sana bir görev veriyorum yazar kulum! İsmin çok güzel! Bilmiyorsan manasını iyi öğren! Perde arkasında duyduğun her şeyi kaleme al! Yazanı olmasa, kalem yazar mı hiç? Güzel şeyler yaz da, insanlara faydası dokunsun. Ama hepsi sadece o kadar olmalı! Daha fazla ileri gitmek yok! Yoksa koyduğum sınırı aşarsan bu şirk olur. Benim yüceler yücesi Kur-an’ım var zaten! Sende güzel bir kitap yazmaya çalış. Doğru gördüğün şeyleri yazarak anlat ve İnsanları Kur-an’a hazırla işte...

    MELEK: Sevgili Yazar, felsefeye kötü kapılmış bir insan gibi, akıl bağmış demeyin sonra!

    TANRI: Siz kullarımın aklı şaşırtacak şeylerin sahasına giremezsiniz ama, söz söylemeden de yücelik olmaz. Sevgili kulum, en azından senin zeka atını güzel şeylere sürmeye çalıştığını gördüm. Yarattığım alemde her dem yeni bir güzellikleri görüyorsun. Eğer o verdiğim güzellikleri görürsen, hem ışık, hem kıymet kesilirsin ve o zaman gözünün önünde gök de değişir, yer de…

    -Yazar artık kendine gelmeye başlamıştır…

    BİLGE YAZAR: Elbette Rabbim, böyle ister bizden bilgelik! Rabbim, bana öyle geliyor ki, mutluluğu en iyi bilen, Kur-an Ahlakını yaşamayı bilendir. Öfkeyle değil de, tebessümle Allah’ın büyüklüğünü görür o kişi! İnanmış bir kişi olarak, bunları görmek gözlerimi yaşartıyor…

    TANRI: Bana iman ettikçe, yürü ve gönlünce git! Fikirlerin yarattığım güzelliklerimle örtüşüyor. Kim gerçeği söylerse hiçbir zaman çelişkiye düşmez. Ama ne var ki, özgür irade verdiğimiz insanın, başına gelenleri sorgulayabilme yeteneği olduğu gibi, bana karşı gelme gibi bir yeteneği de vardır. Ama varoluşun en tepesindeki insan, aklını doğru kullandığı takdirde dünyanın da, öte alemin de sultanı olabilir. Ama bir de o insan aklını iyi kullanmazsa ve yaradılış gayesine uygun hareket etmezse, hayvandan daha aşağı düşebilir…

    MELEK: Bir bakın Sevgili Yazar, eğer anlayabilirseniz zarif bir ip ucu hazırladık size! Her insan, Allah’ın fazlına, ihsanına ulaşabilseydi, Allah, bu kadar çok Peygamber yollar mıydı? Ancak insan, yaratıcısını bilirse, hiçbir şeyden korkmaz, ve her şeyin ilahi bir hikmet uyarınca gerçekleşeceğini bilir. Ancak Allah’a şirk koşan insan, doğruya bile inanmaz. Ahmaklara verilecek cevap ise sükuttur…

    BİLGE YAZAR: Allah’ım, ben kim, oluyorum ki, Sizin huzurunuza gelebiliyorum? Ben aslında cihanı nimetlerinizle dopdolu görüyorum. Sular kaynaklardan dolup taşmakta, o suların sesi, kuşların cıvıltısı, rüzgarın serin serin esmesi kulağıma geldikçe aklıma, gönlüme hep siz düşüyorsunuz ve bu da beni sarhoş etmekte…

    TANRI: Çok güzel gidiyorsunuz Yazar Kulum, devam edin!

    BİLGE YAZAR: Öyle Rabbim, yapraklar bile sizin huzurunuzda el çırpmakta! Böyle bir sistemi Sizden başka kim kurabilir, buna kim güç yetirebilir? Hakikatleri söylemeden, etrafa saçmadan buna ben, yetmiş bin kere tövbe ederim. O sonsuz rahmetiniz, her an akmaktadır. Ama biz uykudayız, hala uyanamadık ve anlayamadık Rabbim! Bazen bir hayale kapılıp hakikatten ayrılmak zorunda kalıyoruz…

    MELEK: Evet Yazar, doğru söylüyorsunuz. Siz insanların aklı sanki, yüzlerce mühim işle parçalanmış gibi, hiçbir şeyi görmüyorsunuz! O zavallıların istekleri binlerce mala mülke bölünmüş. Halbuki, varlık da, servet de, emanettir... Can emanet… Dünya emanet… Güneş emanet… Ay emanet… Yıldızlar emanet…

    BİLGE YAZAR: Allah’ım bize verdiğin emanete hıyanetlik ettiremem ben! Bu da, benim görevim işte. Asla yazmadan geçemem bunları! Her işi ancak siz şereflendirirsiniz… Ve her şeye ancak siz kutsiyet kazandırırsınız, Rahman ve Rahim olan Yüce Rabbim…

    TANRI: Eyvallah! Dilin çözüldü bakıyorum, Sevgili Yazar Kulum! Devam et övgülerin hoş görünüyor. Şikayetlerini de söyle! Kendini derle topla da, ne biliyorsan onu söyle. Söz söylemeden yücelik beklemeyin…

    BİLGE YAZAR: Allah’ım insanlar bu kadar çabuk haksız ve zamansız ölümü hak etmemeli! Çok korkunç görünüyor bana bu öz kardeşlerin vuruşması. Öç alma duygusu büsbütün azdırdı onları. Günün türküsünü onlar çağırıyorlar ve gösterişler, kibirlenmeler, kırıtmalar altında size isyan ediyorlar. Rabbim, onların köpüğe benzer bir beyin taşıdıkları, hallerinden belli oluyor. Görüyorum ki dünyadaki bir çok şeyde hıyanet var. Size karşı yapılan bu ihanetler kanıma dokunuyor! Rabbim, işte bunlara dayanamıyorum. Ben ise, kan görünce bayılırım! Rabbim, bir bilseniz bu günlerde göğsümde nasıl bir ağrı var yüreğimde, ta şuramda…

    TANRI: Sevgili Yazar Kulum, gel bakalım! Senin isminin manası da zaten, benim esma özelliklerimi ortaya koyarken, insanın kalp nötronlarına ve beynine yansıtılmasıdır. Adın zaten görevine çok uygun! Melekler ve peygamberler hariç, bu güne kadar kimse benimle böyle konuşmaya cesaret edemdi. Bak da dinle! Yararlı çalışmalar yapan insan ehline vereceğim büyük karşılıklar vardır. Sen, bozuk inançlara karşı gereğini yapanlar arasında ve insanları uyaranlardan olduğun için güzel şeyler hak ediyorsun. İşte bu yüzden huzuruma kadar geldin! İnsanı ben yarattım ama onlar, nasıl bir hazinenin üzerinde oturduklarını bilmiyorlar. Bu büyük hazineden kimsenin doğru dürüst haberi bile yok! Kainatı da, insanlar için yarattım, dünyayı da! Ama insanı da, sadece kendim için yarattım…

    BİLGE YAZAR: Ama şunu iyi biliyorum ki Yüce Rabbim, hiçbir insan aslında hiçbir şeye sahip olamaz sonunda! İnsan sonunda her şeyi size bırakıp gitmek zorunda kalmıştır. Bunun yanında, cömert davranıp, yoksul insanları hoş görenler ve Kur-an ahlakıyla yaşayanlar inanılmaz bir huzurdadır! Şunu da biliyorum ki, Kur-an ahlakından habersiz olan kişi, çok cazip görünse de, ruhen ve maddeten çok sıkıntıdadır. Ve insanın Kur-ansız hiçbir şekilde mutlu olamayacağına inanıyorum ve bunu da, açıklıkla ben iddia ediyorum Yüce Rabbim…

    TANRI: Yazar Kulum, biz insanı bu dünya için değil, ahret hayatı için yarattık. Bu dünya ise, sadece imtihan yeridir. O halde şüphesiz ki insan, bundan çok daha fazlasını yapabilir. Güneş, ay, bulut, yıldız, ağaç, tüm hayvanlar hepsi benim dilediğimi yapar! Bütün yaratılanlar bana muntazaman secde ederler. Bu yarattıklarımızı öyle tasarladık ki, onlar sadece insanlara hizmet ederler. Üstelik bu secdeleri ve her yaptıkları süreklidir. Bir gün bile işlerini aksatmazlar. Kainatta yarattığım, hiçbir canlı veya cansız varlık, insan hariç, benim emrim dışına çıkmaz. Bir sineğin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin! Güneşin bir gün olsa bile görevini aksattığını gördünüz mü?

    BİLGE YAZAR: Allah’ım ben sadece size duyduğum güvenle yaşıyorum. Her şeyden önce beni, başkalarıyla karıştırmadığınız için çok teşekkür ederim. Sorumluluğumun çok büyük olduğunu biliyorum. Önce kim olduğumu acizane söyleyeyim. Ben dinlenmesi gerekenlerdenim. Bu iş bana adeta bir zorunluluk gibi görünüyor Rabbim ayrıca ben, kendimi kimseden saklamış falan değilim. Beni kimse duymuyor görmüyor bile! Ama bildiğim bir şey var, o da yanlış bir iş yapmamaya gayret göstermemdir…

    TANRI : Böyle olmasaydı şaşardım. O halde tevazu gösterip senin gibi sıradan kullarımıza öncelik tanıyalım. Söyle yazar o güzel gözlerinin içinde neden göz yaşları akıyor? Genç yaşta ölen kardeşinin mezarının başında neden çok oturursun? Bilirim senin o mahrumiyetini! Ağlayıp, mazlumluğunla gözlerinden yaşlar akıtırsın! O halde bana söyleyeceğin o güzel sözleri şimdi söyle…

    -Yazar, Tanrının huzurunda kan ter içinde kalmış, rengi kıpkırmızı kesilmiş, için için ağlamaya başlamıştı. Yaralı bir hayvan gibi görünüyordu! Bir şeyler söylemek istedi, ağlamaklı oldu, ağladı sesi titredi. Sanki kelimeler ağzını yakıyormuşçasına kıvranmaya başlamıştı. Dudaklarına kadar gelmiş olan sözlerin hepsi, sanki kaçıp gitmişti. Sonra bu sözlerin tekrar tutulması gerekiyormuş gibi davrandı! Ama konuşamadı! Hıçkırıklarını tutamadı! Rabbinin karşısında söyleyeceklerini unuttuğu için, içten içe hissedilen donuk bir acı duyuyordu…

    VENÜS GEZEGENİ HUZURLU BİR NURA BEZENMİŞTİ

    - TANRI

    - MELEK

    - BİLGE YAZAR

    - O sırada ansızın bir fırtına çıktı. Venüs gezegeninde rüzgarla savrulan yağmur damlaları artmıştı. Tekrar bir şimşek çaktı hemen arkasından gelen gök gürültüsü yeri bile titretti. Daha sonra çakan birkaç şimşek, bir daha, bir daha çaktı ama hiç ses çıkmadı. Ağaçtaki kuşlar, bulutlar halinde, çığlık çığlığa havada yükseliyorlar ve sonra neşe içinde hep birlikte alçalıyorlardı. Sonra yağmur dindi. Tam o sırada ay peyda oldu! Işığıyla her tarafı aydınlattı. Yeşil ve serin ağaçların altında aydınlık uçsuz bucaksız o Venüs gezegeninin hoşluğu bütün güzelliğiyle hissediliyordu. Etraf adeta huzurlu bir nurla bezenmişti. Bu enstantane, yazarımızın gerginliğini biraz olsun yok etmiş, onu ayıltmış ve kendinde konuşma cesaretini bulmuştu. Yüzünü gölgeleyen sıkıntı çizgileri yok olmuştu. Artık yazarımız kendini güvende hissediyordu. Çok şükür ki, meleklerin olağanüstü yardımıyla kendine gelmişti…

    TANRI: Bu günlerde insanların önemle düşünüp söylediği şeylerin çoğu gerçek bile değil aslında! Uyduruk şeylerle kıymetli vakitlerini tüketiyorlar! Sevgili meleklerim, tam burada bazı önemli şeyleri, insanlara yeniden öğrenmeye başlamalısınız.

    MELEK: Aslında yaşamın kanunlarını küçümsemeyi öğrenmek, insanlığa pek zararlı olmuştur. Hele son zamanlarda zararlı insanları büyüklerin yerine koymakla toplum eğitimini kökünden bozdular. Bunun farkındayım Rabbim...

    TANRI: Demek meleğim, sen bunu biliyorsun ha! Aslında kimse bunun farkında değil sanıyordum. Hele Tevrat’ın çocukları dünyada çok yanlış yoldalar. Dünyada insanlık onların yüzünden bir türlü nefes alamıyor.

    MELEK: Rabbim, kim bilmez bunu? Görüyoruz işte! Bu iş eski bir lanet! Daha sert dille söyleyecek olursak, bize mal edilen bazı şeyler, tümüyle zararlı hasta mahlukların bozuk iç güdülerinden doğan yalanlardır. Bu insanlar diğerlerini de yanıltılarak, Tanrı, adalet, ruh, erdem, öte dünya, doğru, sonsuz yaşam, insanoğlunun yüceliği gibi önemli kavramları hep yanlış yerde aradılar ve yanlış işler yaptılar. Çok yanlış şeyler anlattılar ve çoğu yanlışlarını da size mal ettiler. Böylelikle Tanrı sevgisini ve sevecenliğini bile yok ettiler.

    TANRI: Bu güne kadar benim gönderdiğim peygamberler hariç, önemli insanların anılarını incelerseniz, diğer insanlardan, elle tutulur bir farkları olmadığını görürsünüz! Evet Yazar kulum! Gel sen de söyle bakalım dünyada duyduklarını ve öğrendiklerini…

    BİLGE YAZAR: Rabbim, artık dünyadaki her işte kardeş kanı var! Neredeyse göklere taşıyor leş kokusu! Bir dua bile edemiyor insanlar. Cihanı yakmaya hazırlanıyor o sinsi canavar! Sinsi düşman o Yahudi ırkının hainliğinin anlaşılması için insanlara, yeni bir görüş ufku açmak zorunluluğu vardır.

    TANRI: Ey Sevgili Yazar, sızlanmaya mı geldin buraya? O dağlardan dem vurma bana dağlar özgürlük demektir. Sonra altın gagalı yumurtalar çıkar yumurtadan. Aldırma! Ben her zaman sevmişimdir insanoğlunu! İnsanları seviyorum ben ve onları kendim için yarattım. Ama gene de insan Benim için çok eksik bir şey! O halde bu konuşmaları başka kulakların da dinlemesi lazım. Böyle giderse bazen acı konuşacağız mecburen onlarla. Bu belayı artık zincire vurmalıyız. İnsanlarla arasında başıboş dolaşıp durmasın o şeytanlar. İş palavra atmaya kalırsa, üstüne yoktur o iblisin…

    BİLGE YAZAR: Yüce Allah’ım, hep çocukluktan bari acı çektim. Ülkemiz harplerden çıkınca biz ekonomik yönden çok geri bırakıldık. On yedi yaşımdan önce bana hiçbir insanca bilgi ve söz ulaşmadı. Biz insanlar çok cahil bırakıldık. Onlar ki, Filistin’e sahip olmak için Kocaman Osmanlı devletini yıkarak unvan ve sıfatını yerle bir ettiler. Bu yüzden Yahudi’yi her milletten daha iyi tanımamız lazım. Onların elde etmek istedikleri hükmetme gücüdür. Gayelerini bu gün de, açıkça ve zalimce bir şekilde ilan etmektedirler. Bu yüzden çocukluk ve gençlik dönemimde bilgisizlikten ve yanlış bilgiler yüzünden üzüldüğüm günler çok oldu. Ayrıntıların çoğu aklımda değil şu anda, her yanıyla. Görüyorsunuz ki, Rabbim heyecandan karşınızda zor konuşuyorum. Rabbim yakında Tevrat’ın çocuklarını anlatan bir kitap yazıyorum ki, iki bin yıldır onların bütün dünya onların yaptıkları zulmü görsün bir…

    MELEK: O kitabı yazmakla en doğrusunu yaparsınız. İnsanları çok iyi aydınlatmak lazım. Biraz daha sakin olursanız bu işleri başaracaksınız sevgili yazar! Biliyorum öyle kolay değil bu işler! Yüce Tanrının huzurunda konuşmak, yürek ister! Buraya kadar gelmek bile çok iyi başarı sayılır. Sizin zaman diliminize göre milyonlarca yıl beraber olmamıza rağmen, Rabbimle konuşurken, ben bile hala ilk günün heyecanıyla konuşurum…

    BİLGE YAZAR: Teşekkür erdim Allah’ın Meleği ki, sayenizde bu konuda oldukça yol kat ettiğimin farkındayım. Rabbim! Şimdi ise, şükürler olsun ki, doğru olanı ancak Kur-an’la gördük! Bu durumda Sizin bütün değerlerinizi açıklamam önemli olacağına göre, kendimi açıklamam da önem kazanıyor, demektir. Sizi yansıtmam için, önce kendimi de tanıtıp, anlatmam lazım…

    MELEK: Sevgili Yazar, bütün bir alemi dürüp içinize koymuş Yaratan. Dünyayı ayakta tutan sistemlerden tutun da, çöldeki yılandan, uçan kuşlarla her yer donatılmış ve her şey dengeler üzerinde kurulmuştur. Bunlar öyle ince dengelerdir ki, hepsi olağan üstü hesap ve tasarım işidir. Bunların tek birinin bile tesadüf sonucu olması mümkün değildir.

    BİLGE YAZAR: İyi bakılırsa evrende her detayın Allah’ın sonsuz ilim ve kudretinizden doğduğunu görürüz. Yüce Rabbim, benim zamanım gelmedi mi henüz?

    TANRI: Bu ne demek şimdi? Senin zamanın ne zaman gelecek? Anlat da, dinleyelim bakalım?

    BİLGE YAZAR: Akıl sahibi her hangi bir kişinin yalnızca kendi vücudu hakkında düşünmesi dahi onun çok üstün bir yaradılışın, yani Sizin eseriniz olduğunu görür. İnsan, biraz düşünerek, etrafı gözlemleyerek bile Size ulaşabilir. Rabbim, bazı insanlar öldükten sonra doğar. Benim kaderim ve nasibim de, de öyle görünüyor. Kim bilir belki, ben öldükten sonra, yazdıklarımın yorumlanması için kürsüler bile kurulacak. Şimdiden ortaya koyduğum Sizin doğrularınızı, o zaman bütün kulaklar işitecektir mutlaka. Bir kitap düşünün ki, baştan başa Kur-an’a dayalı, insanları rastlanmayan türden mutlu eden, geçmişin yanında gelecekle ilgili yepyeni yaşantıları anlatıyor…

    TANRI: Bak Yazar Kulum senin görevin, yazarak insanların yüksek anlamda kendi benliği olan, o yüce Kur-an’a dönmelerini sağlamaktır. Ve insan, geriye dönüp baktığı zaman senin kitabından; Niçin? "Neden? Sorularını rahatlıkla ortaya koyacağı, o cevap anını hazırlamanı senden bekliyorum. Bu kitapta insanlara hitap ederken üslubunuz yumuşak olsun ki, hangi dinden olursa olsun, kimseyi kırmayasınız. Unutmayın! O hak dinleri de, Ben ortaya koymuştum…

    BİLGE YAZAR: Daha dikkat edeceğim Rabbim. Tanrım ben gene de, herkese içten davranıyorum. Yazılarımda dilim biraz ağır. Bunu biliyorum Rabim. Ama ben en aşağıda olanlara bile değer veriyorum! En çok sevdiğim tarafım ise, bende bir damla olsun kendimi beğenmişlik yok. Hiç kimseyi küçümsemem! Yalnızca bazı insanların oluşumlarında görülen, damarlarında kötü kan dolaşanları öfkelendiririm ben. Elbette bunların, tüm edepli duyguları kökünü kazımakta gösterdikleri başarıyı da alkışlayacak halim yok. Ancak küçümsediğim kişi çok iyi fark eder bunu! O zaman benim de kendimi başkalarıyla karıştırmamam gerekiyor. Bu yüzden beni başkalarıyla karıştırmayın Yüce Rabbim. İşte bunlar benim yaşamımın doruk noktasıdır...

    TANRI: Zaten sana bunların böyle olması gerektiğini size söylemiştim Yazar Kulum! Hatta bazı sözde önemli sanılan insanları insandan bile saymıyorum. Hele o kan dökenler yok mu? Onlar benim gözümde insanlığın kırıntıları, sapkınlar, hastalıktan öç almaya susamış, hayvanca iç güdüleri olan kimselerdir. Onlar, yıkım getiren canavarlardır hepsi! Onlar temiz bir yaşamdan bile öç almaya kalkarlar!

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1