Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!
Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!
Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!
Ebook93 pages48 minutes

Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!

Rating: 5 out of 5 stars

5/5

()

Read preview

About this ebook

9-12 yaş arası kız çocuklar için arkadaşlık, zorbalık ve kendi hakkınızı korumayı öğrenmek ile ilgili bir günlük kitabı.

Julia yılın en heyecan verici olayını iple çekiyor. Geri sayım başlarken, özellikle çok güzel bir kız sınıfına beklenmedik bir biçimde katıldığında ve çok iyi arkadaş olduklarında dünyası yeni arkadaşlıklar ve sürprizler ile doluyor. Buna ek olarak birden okulun en tatlı çocuğu da gruplarına dahil oluyor, Julia hepsinin hazırlanmakta olduğu özel günü iple çekiyor.

Ama bir anda meydana gelmeye başlayan olaylar hiç de Julia'nın tahmin ettiği gibi olmuyor. Yoksa aralarında bir zorba var da etrafına bu zorbalığını mı gösteriyor?

Julia'yı neler bekliyor, hayatının en kötü gününün nihai sonucu ne olacak? 

Julia Jones serisinin bu ilk kitabını beğeneceğinizden eminiz. Soluk soluğa okuyacağınız bu merak uyandıran kitap baştan sona sizi hikayenin içine çekecek.

9 - 12 yaş arası kızlar için muhteşem bir kitap.

Kitap hakkındaki yorumlara bir bakın...

- BU KİTABA BAYILDIM! Kitap çok güzel ve gerçekçi bir kitap.

- Kitaba bayıldım, o kadar güzeldi ki elimden bırakamadım. 5 yıldız verdim çünkü hem komik hem de hüzünlüydü, yani harika bir kitaptı. 9-16 yaş arasındakilere tavsiye ederim.

LanguageTürkçe
PublisherBadPress
Release dateNov 19, 2017
ISBN9781507120088
Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!

Related to Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!

Related ebooks

Reviews for Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü!

Rating: 5 out of 5 stars
5/5

1 rating0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Julia Jones'un Günlüğü - 1. Kitap - Hayatımın En Kötü Günü! - Katrina Kahler

    İşte her şey böyle başladı...

    Hatırladığım son şey seyircilerin yüzlerindeki korku ifadesi. Ama kendimi en çok aşağılanmış hissetmeme neden olan şey, sınıfın en havalı çocuğu olan Blake Jansen'in gözlerinde şüphe ile bana baktığını fark etmem oldu.

    O geceyi hatırladığımda hala utançla doluyorum. Herkes bunu sadece hafif bir beyin sarsıntısı ve kafamdaki kocaman şişlikle atlattığım için şanslı olduğumu söylüyor. Ama tüm okula rezil olduğumu hala dün gibi hatırlıyorum. O günün tamamını unutmak ve sonsuza kadar hatıralarımdan silmek isterdim, ama geri gelip beni lanetlemeye devam ediyor. Büyük harflerle tam bir KAYBEDEN. Şu anda kendimi öyle hissediyorum. O uğursuz günde olup bitenlere hala inanamıyorum. Keşke uyandığımda bir daha üzerine düşünmek zorunda olmadığım bir kabus olsaydı. Ama maalesef öyle değil!

    Annem zaman tüm yaraların ilacıdır diyor, ona göre herkes bu olayı çoktan unutmuştur, ama sanırım benim bunun üstesinden gelmem epey sürecek.  Nedense sınıftaki kızlardan özellikle birinin tüm bu olanlarla ilgisi olduğunu düşünüyorum.  Buna içgüdü ya da önsezi diyebiliriz ama gizlice onun bu işe bir şekilde karıştığından şüpheleniyorum.

    O lanetli günden öncesine dönersem, hayat oldukça güzeldi.  En yakın arkadaşım Millie ile birlikte okulun müzikalinin seçmelerine girmiş, her ikimiz de önemli rollere seçilmiştik.  Yedinci sınıfta olmamız bize daha küçük çocuklar üzerinde bir avantaj sağlamıştı, tabii bunda ikimizin de dansçı olmasının payı büyüktü. En iyi tarafı da performansın bazı bölümlerinin koreografisini yapmamızın istenmesiydi, bu büyük bir onurdu.

    Yapımdan sorumlu olan sahne sanatları öğretmeni Bayan Sheldon bizi dans figürleri bulmak ve diğer çocuklara öğrenmeleri gereken figürleri öğretmek ile görevlendirdi.  Bu bizi çok heyecanlandırdı, özellikle de bize sorumluluk verildiği için.  Bayan Sheldon gelmiş geçmiş en iyi öğretmen!

    Bizim yedinci sınıflarda harika dansçılar var, bazı erkekler bile oldukça iyi.  Alex adında bir çocuk var, neredeyse hayatı boyunca dans etmiş, muhtemelen tüm okuldaki en iyi dansçı o.  Diğer çocuklar küçükken onu itip kakar ve kız Alex derlermiş, bundan başka pek söylemek istemediği bir sürü berbat lakap daha takmışlar. Ama sonunda herkesin Alex’e çok büyük bir saygı geliştirdiğini ve yeteneklerinden hala haberdar olmayanların da büyük bir sürprizle karşılaşacaklarını görebiliyordum. Uzmanlık alanı hip hop dansıydı ve onu izlemek çok harikaydı. Ona yeterince büyüdüğünde televizyondaki dans yarışmalarının seçmelerine girmesi gerektiğini söyleyip duruyordum, o da bunu çok istediğini söylemişti.

    Alex’in yanı sıra yedinci sınıflarda birazcık kilolu ve şapşal görünen bir çocuk daha vardı. Fakat muhteşem bir sesi olduğu ortaya çıktı. Okulumuzda bu kadar çok yetenek olduğunu hiç bilmezdim, Liam’ın aslında çok iyi şarkı söyleyebildiğini öğrenmek bana çok sürpriz oldu.  Denemelerde sesini duyduğumuzda hayret ifadesi yüzlerimize hızla yayıldı.  Öğretmenlerin bile hayretle kaşlarını kaldırdıkların yakaladık.  Bunların hepsi insanları görünüşleri ile yargılayamayacağımızı gösteriyor!  Liam’ın şarkı söylediğini duyana kadar bunun ne anlama geldiğini pek bilmiyordum.  Sanırım artık ona hiçbir zaman eskisi gibi bakmayacağım. Bu bana da çok büyük bir ders oldu.  Bundan sonra hiçbir zaman bir insanı görünüşüne göre değerlendirmeyeceğim.  Onu tanıyana kadar bekleyeceğim, çünkü artık bir insanı tanıyana kadar onun nasıl biri olduğunu veya hangi yeteneklere sahip olabileceğini bilemediğinizi fark ettim.

    Neyse, müzikal tam bir başarı öyküsü olma yolunda ilerliyordu.  Oluşturduğumuz dans ekibi çok iyi gidiyordu, her öğlen teneffüsünde hatta bazen okul çıkışında da prova yapıyorduk.  Sonra bir öğleden sonra muhteşem bir şey oldu; dördüncü sınıftan beri gizlice hoşlandığım çocuk olan Blake Jansen arkadaşı Jack ile birlikte provaya geldi.

    Başta bizi izlediklerini görünce biraz utandım, daha da kötüsü kızların bazıları gerçekten kıkırdamaya başladı ve devam da ettiler.  Kızlardan biri kirpiklerini bile kırpıştırıyordu!  Bu hareketi önceden duymuştum ama gerçekte hiç görmemiştim.  Küçük düşürmek mi dediniz?  Başta çocukları görmezden gelmeye çalıştım ama on dakika kadar figürlerimizi izledikten sonra Millie ve bana doğru yürüyüp katılıp katılamayacaklarını sordular.

    Buna inanamıyordum!  Blake Jansen gerçekten dans grubumuza katılmak istiyordu!  Bunun Alex’in de grupta olmasından ve herkesin onun ne kadar havalı olduğunu konuşmaya başlamasından kaynaklandığına emindim.  Ama bunun sebebi çok umurumda değildi.  Birkaç erkeğin daha katılması bunu çok daha iyi hale getiriyordu!  Yine de bu erkeklerden birinin tesadüfen Blake olmasının beni özellikle mutlu ettiğini kendime itiraf etmeye isteksizdim.

    Millie bana sırıtarak sessizce Julia... inanabiliyor musun Blake bize katılıyor! diye fısıldadı.  Onu duymazlıktan geldim ve çocuklara katılmak istiyorlarsa provalara kendilerini adamaları ve yüzde yüz kendilerini vermeleri gerektiğini anlatmaya

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1